çalıştırılmalarına istihdam denir. Bir ekonomide çalışanlarla iş arayanların toplamı işgücünü oluşturur. Çalışmak azminde ve gücünde olup, cari ücret düzeyinde çalışma ve gelir sağlama isteğinde olduğu halde iş bulamayan kişiler “işsiz” olarak nitelendirilir. Eğer bir ekonomide üretim faktörlerinin tümü çalışıyor ve üretime katılıyorsa bu durum tam istihdam durumudur. Tam istihdam halinde bulunan bir ekonomi, belli bir teknoloji düzeyinde üretebileceği mal ve hizmetlerin en fazlasını üretmektedir. Bir ekonomide mevcut üretim faktörlerinden sadece bir kısmı üretime katılıyorsa o ekonomide eksik istihdam durumu mevcuttur. Eğer mevcut üretim faktörlerinin tümü çalıştığı halde üretilen mal ve hizmet miktarı toplam talebi karşılamıyorsa bu durum aşırı istihdam durumudur. İşsizliğin büyümesi, üretime katılamayan grubun sayısının artmasına ve daha önce üretken olan insanların da tüketici gruba katılmasına yol açmaktadır. Bu da üretken nüfusun bakacağı insan sayısını arttıracaktır. Dolayısıyla yatırımlara ayrılacak olan fonlar tüketime gidecek, iktisadi büyüme ve kalkınma yavaşlayacaktır. Yapısı ve nedeni ne olursa olsun işsizliğin tamamı ortadan kaldırılamaz. İşsizliğin bir bölümü geçici de olabilir. Geçici işsizlik; friksiyonel yani arizidir. Bu tür işsizlik daha iyi çalışma imkanları daha yüksek ücret elde etmek amacıyla işçilerin yer ve meslek değiştirmelerinden doğar. Konjonktürel işsizlik; ekonomik hayatta zaman zaman ortaya çıkan daralmaların yarattığı işsizliktir. Mevsimlik işsizlik; mevsim değişmeleri ile birlikte ekonomik hayatta dalgalanmalar görülür. Mevsimlik işsizlik daha çok tarıma dayalı ekonomilerde görülür. Aynı şekilde inşaat sektörü, turizm sektöründe de bu çeşit işsizliğe rastlanmaktadır. Teknolojik işsizlik; üretimde emeğin yerini makinelerin almasıyla ortaya çıkan işsizliktir. Hizmet sektörü içinde yer alan turizmde makineleşme ve otomasyon imkanı diğer sektörlere göre oldukça sınırlı kaldığından bu sektörde teknolojik işsizlik fazla ortaya çıkmaz. Yapısal işsizlik; ekonominin bütün sektörleriyle toplu ve devamlı olarak durgun bir düzeyde kaldığı dönemlerde ortaya çıkan işsizliktir. Strüktürel veya bünyevi işsizlik olarak da ifade edilen yapısal işsizlik bir ekonominin ekonomik yapısında ve toplam talebin bünyesinde meydana gelen değişmelerden kaynaklanır. Gizli işsizlik; bu tür işsizlik, üretim teknolojisi sabitken, istihdam edilenlerden bir kısmı bu faaliyetten çekildiği zaman üretim hacminde bir daralma meydana gelmiyorsa, o faaliyet kolunda gizli işsizlik söz konusudur. Turizm, gelişimine ve talebin yoğunluğuna bağlı olarak ekonomide istihdam etkisi yaratır. Bu etki direkt, endirekt ve ek istihdam olmak üzere üç şekilde gerçekleşir. Direkt istihdam, turizm sektöründe doğrudan yaratılan istihdamdır. Turizm sektörü emek-yoğun üretim ile çalıştığından makineleşme ve otomasyona gitmenin sınırlı oluşu nedeniyle direkt istihdam etkisini arttırır. Otel, motel, restoran, seyahat acenteleri vb… gibi işletmelerde sağlanan istihdam bu türlüdür. Endirekt istihdam turizm sektörüne mal ve hizmet veren yan sektörlerde yaratılan istihdamdır. Bir konaklama işletmesinin satışa sunduğu hediyelik eşyaları üreten imalat sanayi işletmesinde çalışanlar dolaylı istihdamı oluştururlar. Ek istihdam ise direkt ve endirekt istihdamla sağlanan gelir harcandıkça turizm çarpanının etkisiyle ekonomide yaratılan istihdamı kapsar. Turizmin istihdam üzerindeki etkisini belirleyen birtakım faktörler vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir: Ülkelerin ekonomik yapıları, İşgücü politikaları, Turizm sektörünün özellikleri, İstihdam edilen işgücünün yetenek, verim, yeterlilik düzeyi, Diğer sektörlerle turizm sektörü arasındaki ücret maaş düzeylerine ilişkin rekabet durumu, Turizm işletmelerinin faaliyetlerinin süresi, Turizm sektörünün imajı, Yapılan işlerin süreleri, Turizm sektörü otomasyon imkanlarının uygulandığı sınırlı bir sektör olduğu için istihdam yoğunluğu yüksektir. Bu nedenle istihdam sorununun çözümlenmesine büyük katkılar sağlamaktadır. Türkiye’de turizm elliden fazla sektörde yarattığı katma değer yanında yapılan tüm bu yatırımlar nedeniyle istihdama büyük katkı sağlamaktadır. Özellikle sanayi sektöründe istihdam gerilerken otellerde çalışanların sayısı artmaktadır. Bir ülke ekonomisinde analizi kolaylaştırmak ve hangi sektörlere daha fazla önem verildiğini belirlemek amacıyla ekonomi sektörlerine ayrılır. Temelde ekonomi tarım, sanayi ve hizmetler olmak üzere üç temel sektörden oluşur. Turizm sektörü, hizmet sektörünün bir alt dalıdır. Bu sektör, en az maliyetle ve en kısa sürede en fazla istihdam yaratan bir sektördür. Dolayısıyla yapısı gereği ekonomideki diğer sektörlerle de ilişkilidir. O sektörlerin gelişmesine katkı sağlamakta; yani iş alanlarının oluşmasına sebep olmaktadır. Turizmin gelişmesine paralel olarak gelir etkisinin artması, tarım sektöründe üretim kalitesinin artmasına, standardizasyonun sağlanmasına ve kaliteli ürünün değerini bulmasına neden olur. Tarımsal ürünlere yönelik direkt turistik tüketim harcamaları yanında turizmden gelir elde edenlerin harcamaları da endirekt gelir etkisi yaratır. Turistik bölgelerde arazi sahibi olan yöre halkının sahip oldukları arazilerin değerleri artar, bu arazileri kamping ve karavan turizmine açmaları ek gelir elde etme olanaklarına kavuşmalarını sağlar. Turizm, tarım sektöründe görülen mevsimlik işsizliği veya atıl kapasiteyi azaltma imkanına sahiptir. Turizmin gelişmesi, turistik yörelerde hareketlenme ve yatırımların artması, hizmet sektörünün önem kazanmasına ve gelişmesine neden olur. Bunlar cari tüketimle ilgili ekmek, et, manav, market vb. sektörler, donatım sanatlarıyla ilgili elektrik, boya, inşaat işçiliği gibi sektörler, konforla ilgili, moda, parfümeri, kuaför, spor malzemeleri, çiçekçilik gibi sektörler, yardım ve güvenlik hizmetleriyle ilgili banka, sigorta, sağlık tesisleri, lüks hizmetlerle ilgili kuyumculuk, gece kulübü, sauna gibi sektörlerdir. Turizmin Alt Yapıya Etkisi Turistik amaçlı talebi karşılayabilmek için öncelikle alt yapı, ulaştırma ve diğer yerel hizmetler bakımından hazır olmak gerekir. Fiziksel altyapıdan kastedilen, bir yerleşim merkezinde devamlı oturanların yararlandıkları su, enerji, yöre içi ulaşım ağı, kanalizasyon sistemi, temizlik ile ilgili araçlar ve tesisler, otoparklar, spor tesisleri, toplantı ve kongre tesisleri, haberleşme sistemleri gibi altyapı tesis ve hizmetleri, ulaştırma sisteminin gereği olan altyapı ve turizm endüstrisinin kurulması ile ilgili temel ihtiyaçları karşılayan alt yapılardır. Turizm arzı bir ön koşul olarak fiziksel altyapı olanaklarına bağlıdır. Turistik gelişme, alt yapı gelişimini hızlandırıcı bir etki gösterir. Kamu idarelerinin turizm nedeniyle yaptıkları bütün faaliyetler, ürettikleri mal ve hizmetler, üretime katkıda bulunan araç ve tesisler, turizmin kurumsal alt yapısını oluşturur. Turizm danışma bürolarının, turizm polisinin, tanıtma kurumlarının, çevreyi koruma ve güzelleştirme amacıyla çalışan kurumları, turizm personeli yetiştiren eğitim kurumlarının hizmetleri kurumsal altyapının içindedir. Doğrudan ilgili kurumlar, merkezi idare içinde bakanlık, genel müdürlük, sekreterlik gibi kurumlar, mahalli idare içinde belediye ve derneklerden oluşur. Dolaylı ilgili kurumlar ise sınırda gümrükle ilgili faaliyetleri düzenleyen, emniyet ve can güvenliği sağlayan, pasaport ve vize işlemlerini yürüten kurumlardır. Bu kurumların hizmet üretim kapasiteleri, turizm talebine göre ayarlanır. Turizm sektörü, ülkelerin veya bölgelerin sahip oldukları turizm arz kaynaklarını en etkin şekilde kullanarak, bölgeler arasındaki dengesizliklerin giderilmesi ve bölgesel bir kalkınmanın sağlanması konusunda önemli bir yere sahiptir. Turizm sektörünün temel arz verileri, bölgelerin doğal, sosyo-kültürel ve tarihsel kaynaklara bağlı olduğundan diğer sektörlerden farklı olarak kalkınmayı hızlandırmaktadır. Çünkü diğer sektörlerin varlığı birçok faktöre bağlı olabilir ancak bunlar turizm sektörü için pek önemli değildir. Önemli olan bölgenin turizm arz potansiyelidir. Bir ülkenin veya bölgenin turizm sektörünün bölgesel kalkınmadaki ve bölgelerarası dengesizliğin giderilmesindeki etkinliği şunlara bağlıdır: ➢Turizm eğitimine önem verilmeli, turizm sektöründe çalışanların mesleki eğitim seviyeleri iyileştirilmeli, ➢ Turistik ürünlerin tanıtımı yapılmalı, ➢ Uluslararası piyasalarda ülkenin veya bölgenin imajı olumlu yönde geliştirilmeli, ➢ Bir bölgenin diğer bölgelere göre sahip olduğu farklı turizm ürünleri ortaya konulmalı, ➢ Turistik arz verilerinin envanteri çıkarılmalı, ➢ Turizm sektöründeki modernizasyon ve yenileme eylemleri desteklenmeli, ➢ Bölgede turistik değerlerin korunması ve turizm bilincinin geliştirilmesi için sivil toplum kuruluşları ve yetkili birimler arasında koordinasyon sağlanmalı, ➢ Hükümet politikalarında turizme gereken önem verilmelidir. Ülkemizin turizm potansiyelini daha verimli kullanabilmesini, turizmin ekonomiye olan katkısını daha üst seviyelere çıkarabilmesini, yerel, bölgesel ve ulusal kalkınmayı gerçekleştirmeye en üst derecede katkıda bulunabilmesini, istihdamdaki payının daha da arttırılmasını sağlamak üzere Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Türkiye Turizm Stratejisi Eylem Planı (2007-2013) hazırlanmıştır.
Söz konusu çalışmada istihdamın arttırılmasında
ve bölgesel gelişmede turizmi öncü bir sektör konumuna ulaştırmak ve Türkiye’yi 2023 yılına kadar, uluslararası pazarda turist sayısı ve turizm geliri bakımından ilk beş ülke arasında yerini almasını sağlamak ve Türkiye’yi uluslararası bir marka haline getirmek önemli bir varış noktasıdır. Ülkemizde kültürün, doğanın ve sağlığın yeniden keşfiyle iç bölgelere olan merak ve talep artacak, ülkemiz coğrafyasında dengeli bir turizm gelişimi yaşama geçirilecektir. Bunun için en önemli çalışma Kentsel Ölçekte Markalaşma Stratejisidir. Bu yaklaşımla zengin kültürel ve doğal değerlere sahip kentler markalaştırılarak, turistler için çekim noktası haline getirilmesi öngörülmektedir. KAYNAKÇA:Ankuzem modül.