Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 438

A N K A R A Ü N İ V E R S İ T E S İ İ L A H İ Y A T F A K Ü L T E S İ

Y A Y I N L A R I N D A N

XIII

BUHARI'NIN KAYNAKLARI
HAKKINDA ARAŞTIRMALAR

Dr. M. Fuad Sezgin


istanbul E d e b i y a t Fakültesi İslâm A r a ş t ı r m a l a r ı
Enstitüsü Doçenti

İ B R A H İ M H O R O Z B A S I M E V İ
İ S T A N B U L
19 5 6
A N K A R A Ü N İ V E R S İ T E S İ İ L A H İ Y A T F A K Ü L T E S İ
Y A Y I N L A R I N D A N

XIII

BUHARI'NIN KAYNAKLARI
HAKKİNDA ARAŞTIRMALAR

Dr. M. Fuad Sezgin


i s t a n b u l E d e b i y a t Fakültesi İ s l â m A V a ş t ı r m a l a r ı
Enstitüsü Doçenti

İ B R A H İ M H O R O Z B A S I M E V İ
İ S T A N B U L
19 5 6
İ Ç İ N D E K İ L E R

ÖNSÖZ V - IX
ENGLISH TRANSLATION OF THE PREFACE XI-XVI
BİBLİYOGRAFYA ve K I S A L T M A L A R XVII-XXIX

BtRÎNCÎ KISIM

Hadislerin ille yazılı iiaynaislan 3— 11


Hadislerin t e d v i n i 1 1 — 16
Hadislerin nakli ( T a h a m m ü l al-'ilm) 17— 23
Buharı v e tahammül al-'^ilm 37— 46
Buhârî'nin kaynaklan 47— 68
Buhârî'niiî, Şahth'mm bâblannın tasnifinde kendin­
den e v v e l k i e d e b i y a t a tabi olması 69— 82
Buhârî'nin ta"lıqleri 83-108
H a d i s edebiyatında ta'^lîqlerin istimali 108—114

İKİNCİ KİSİM

Buhârî'nin Qur'ân tefsiri v e K a y n a k l a r ı 117—123


Buhârî'nin filolojik kaynakları 124
A b û ' U b a y d a v e Farrâ'nın Buhâri üzerindeki te'siri
U m u m î mülâhazalar 127
A b û '^Ubayda'nin tesiri 131
Buhârî'nin A b û ^ U b a y d a ' d e n naklinin hu'îusiyetleri 138
A b û ' U b a y d a ' n i n itiraza uğrayan fikirlerinin alın­
mış olması 147
Farrâ'nın Buhârî üzerindeki te'siri 156
Buhârî'nin filolojik kaynaklarıyla münasebetine dair
sâri .ilerin mütalâaları 158
- IV -

ÜÇÜNCÜ KISIM

A l - C â m i ^ aş-şahîh'in rivayetleri 167—181


Al-Câmf aş-şahîh'in, al-Yûnûnî tarafından meydana
getirilen edisyonu 181
Şahîlfm metnine râvi v e müstensihlerin müdahalesi 188
Şahî/ıin te'lifinin istinad ettiği prensipler ( = şartlar) 193—194
Buhârî'nin tenkidi 195-199

DÖRDÜNCÜ KİSİM

I. L A H İ K A

«Buhârî'nin k a y n a k l a n » 203-304

İL L A H İ K A

«Buhârî'nin Şahîh'iyle imâm Mâlik'in Muwattai


arasındaki müşterek kısımlar> 305—317

III. L A H İ K A

« A b û ' U b a y d a ' n i n Macaz a / - Q u r W ı n d a n yapı­


lan iktibaslar» 321

IV. L A H İ K A

Farrâ'nm M a ani'/-Qur'ân'ından yapılan iktibaslar 369—379

İ n d e k s I. (yalnız 1. ila 204. sahifeyi teşkil eden


kısma tahsis olunmuştur. 381—391

İ n d e k s II. «Birinci L a h i k a ( s . 205 — 3 0 4 ) ' d a


Buhârî'nin kaynakları d i y e ayrılan kısma tahsis
olunmuştur.ı 392—404

Düzeltmeler 405—406
Ö N S Ö Z

Bundan altı sene kadar önce, arab filologlarından A b û 'Uba^'-


da ( ö l . 2 1 0 ) 'nin Macâz al-Qur^ân adlı eserinin tenkidli neşrini ha­
zırlarken, ehemmiyetli addedilebilecek bir kısmının Buharı tarafın­
dan iktibas edildiğini tesbit etmiştim. Mahiyeti tamamiyle filolojik
olan bu iktibasların, P e y g a m b e r ' i n söz v e sünnetlerini toplamayı
gaye edinen bir hadis kitabının bâbları arasına gelişi güzel serpil­
miş bulunması keyfiyeti bende, Buhârî'nin filolojik eserlerle müna­
sebeti, m e t o d u ; eserinin -bu vasfıyla- mensub olduğu edebiyatın
diğer musannefatına ne dereceye kadar benzediği, musannaf bir
hadis kitabının sınırının dışına çıkıp çıkmadığı hususlarını araştır­
mak merakını uyandırmıştı. Buhârî'nin filolojik kaynaklarını tetkik
ederken, dolayısıyla, ilk asırlarda muhaddislerle filologlar arasında­
ki münasebetin bir kısmı da aydınlanmış olacaktı.
Bir hadis kitabının filolojik kaynaklarını veya umumî olarak
kaynaklarını araştırmak meselesi, bidayette -bildiğime g ö r e - daha
evvelce üzerinde durulmamış olan ve neticesi tamamiyle meçhul
bulunan bir mevzu idi. Mevzuu ele alırken, Buhârî'nin kitabını
asırlardanberi meydana getirilen şerhleri, teracim-i ahvâl ve hadis
usûlü kitapları v e sair i l g i l i eserlerin verdiği b i l g i muvacehesinde
tetkik, daha evvelki filologlardan yaptığı iktibasları tesbit etmeği
tasarlamıştım. Netice çok ümid verici olmasa bile, filolojik bakım­
dan Buhârî'nin, Macâz a/-Qar'ân'dan faydalandığı muhakkak gibi
görünüyordu. Bu keyfiyet gerek Macâz'a başvurmak v e gerekse
sarihlerin verdiği bilgiden faydalanmak suretiyle öğrenilebiliyordu.
Bühârî ile d i ğ e r hadis kitap ve meselelerini muhtelif bakım­
lardan ele alan modern tetkikler, badis musannefatının kaynakla­
rını ve hususiyle filolojik kaynaklarını tesbiti gaye edinen bir araş­
tırıcı için, mesaisine y a r d ı m etmek şöyle dursun, cesaret k i n c i mahi­
yet arzediyordu. Zira, altmış kadar sene önce, hadise v e islâmî riva­
yete dair, ortaya konan bir tetkikin neticeleri günümüze kadar
hemen hemen hiç değişmemiş, Buhârî'nin -diğer hadis musannif-
- VI -

l a n gibi- kendinden e v v e l mevcut bir literatürden faydalanmak im­


kânından mahrum kaldığı, İslâm ülkesinin muhtelif yerlerini bir
bir dolaşıp hadis râvileriyle temas etmek suretiyle topladığı şifahî
haberlerden Şahih'ini t e ' l i f ettiği şeklindeki kanaat hâkim bulunu­
yordu. A y n i araştırıcı -bu kanaatin tamamiyle aksine- hadislerin
ilk yazılı kaynaklarını keşfetmiş olmak gibi bir şöhret kazanmıştı.
Bazı selefleri gibi, hicrî birinci asırda, hadislerin bazı yazılı vesi­
kaları bulunduğuna dair kayıdlara rastlayarak, müslüman âlimlerin,
yanlış olarak hadisleri tamamiyle şifahî malzemelerden ibaret ad­
dettikleri zehabına kapılmış ; buna mukabil müteakip asırlarda mey­
dana getirilen musannaf hadis kitaplarının -daha e v v e l bazı hadis
vesikalarının mevcudiyetini kabul etmesine rağmen- malzemelerini
hadis râvilerinin şifahî haberlerinden topladıkları neticesine var­
mıştı.
İştç,"Buhârî'nin kaynakları hakkında araştırmalar,, adlı tetkike
asrımızda hâkim böyle bir anlayışın te'siri altında, Buhârî'nin, şifahî
malzeme yanında faydalandığı muhtemel birkaç filolojik kaynağı­
nın ortaya konulabileceği ümidiyle başlanmıştır. Böyle bir te'sirle
bir müddet aksi istikametlere teveccüh eden araştırmamız ancak
islâmî rivayetin diğer rivayetlere benzemeyip râviler zinciri altında
yazılı kaynaklar ihtiva etmekten ibaret hususiyetinin dikkati çek­
miş olmasından sonra v e r i m l i bir mecraya girmiştir. Bu sebeple­
dir ki, Buhârî'nin filolojik kaynaklarının tesbitini gaye edinen tet­
kikin plân v e gayesi bilâhire değişmiş, Buhârî'nin v e diğer hadis
musennefatının, hattâ kısmen İslâm tarihinin kaynaklarına umumî
olarak temas etmek, hadislerin ilk tedvin ve tasnifi gibi meselele­
ri, meyzuumuzu aydınlatmağa yetecek kadar gözden geçirmek zaru­
reti hasıl olmuştur.
Kitabın birinci kısmını teşkil eden bu meselelerin ele alınma­
sıyla yapılmak istenen şey, islâmî rivayetin gözden kaçırılan v e
araştırmalarda yanıltıcı neticelere götüren bir hususiyetinin izahıdır.
Kitabın nihayetindeki I . ve I I . l a h i k a 1ar bu izahın takviyesi
maksadını istihdaf eder. I . l a h i k a bir hadis kitabının rivayetler
zincirinden faydalanmak suretiyle yazılı kaynaklarını bulmak husu­
sunda girişilen bir denemenin neticelerini ihtiva ediyor. A y n i lahi­
kaya ilâve olarak hazırlanan, Buhârî'nin bilûmum râvilerinin indek­
si, bazı teknik zaruretler yüzünden bu edisyondan çıkarılmıştır.
Kanaatımızca, Islâmın I I . ve I I I . asır müellefatındaki râvileri top-
- VII -

layan indekslerin, islâmî edebİ5'atın kaynaklarını tesbit bakımın­


dan büyük b i r ehemmiyeti vardır. R â v i l e r zincirindeki isimlerin,
haberlerin takviyesi maksadıyla uydurulmuş rivayet halkaları oldu­
ğu şeklindeki bir mülâhazanın hilâfına, kaynakların ya sahipleri
veya rivayet hakkını haiz salahiyetli râvileri olarak değerlendiril­
mesi lâzımdır.
I I . l a h i k a , Buhârî'nin, ka5maklannın en başında mülâhaza
edilebilecek İmâm Mâlik'in Muwattü'ı ile olan münasebetlerinin
tesbitiue tahsis edilmiş, kitabın hacminin büyümesi endişesi yüzün­
den iktibasların aynen verilmesinden vazgeçilerek Buhârî ile Mu-
zvatta^m sahifelerine işaret ile iktifa edilmiştir. H e r halde, yalnız
bu mukayese bile, Buhârî'nin kendinden evvel mevcut bir yazılı
edebiyattan faydalanmak imkânından mahrum olduğu şeklindeki
bir hükmü red için tatminkâr bir delil olabilecektir.
Buhârî'nin kaynaklan, hadis edebiyatının anlayışına uygun bir
şekilde mülâhaza edilirken, onun, diğer hadis külliyatından, biri
takriben sekizde birini teşkil edip bilâhire «ta^lîg» diye adlandırı­
lan râviler zinciri bertaraf edilmiş hadis v e haberlerden, diğeri ha­
dis v e bâblar arasında bol bol bulunan filolojik malzemeden ibaret
iki mühim hususiyetiyle a y r ı l d ı ğ ı görülmüştür. Şahîh'in her iki hu­
susiyeti de tatminkâr bir izahtan mahrum kalmış v e i d e a l o l a r a k ta­
nınan V I I I . ve I X . asır şerhlerinde, Buhârî'nin filolojik kaynaklarıy­
la olan münasebetinin tayini bakımından vuzuhsuz olarak ele alınan
meseleler modern tetkiklerin mevzuu olmamıştır.
Şahîh'in mühim ve bariz bir vasfını teşkil eden «ta^lîq» tar­
zındaki haberlerin kaynaklarının izahında, hsdls edebiyatının izahın­
dan ayrılan bir neticeye varılmıştır. Bu hususiyetin izahında, Şa-
hîK'm bâblannın tasnifinde daha e v v e l k i musannefatm bâblarına
uyulmuş olması keyfiyetinden faydalanılmıştır. Buhârî'nin kendin­
den e v v e l mevcut literatürün bâblarına tabi oluşu meselesi sarihler
arasında zaman zaman bir münakaşa mevzuu olmuşsa da kanaatı-
mızca kitabın ikinci derecede mühim diğer bazı müşkillerinin izahı
bakımından kabulü kaçınılmaz bir vakıadır.
Rivayetler zincirini bertaraf edip hadis ve haberleri « q â l a » ,
zakara» ( - - «dedi, z i k r e t t i » ) gibi tabirlerle kitabına geniş ölçü­
de almış olan Buhârî, kaııaatımıza göre, rivayetler zincirini P e y -
gamber'e kadar yükselten müsned bir hadis kitabı meydana
getirmek şeklindeki prensibe sadık kalmamış, ciddî bir şekil-
- VIII -

de, isnadın otoritesini sarsan ilk kimse olmuştur. D e v r i n d e ,


sayısı çoğalmış bulunan hadis külliyatının bir nevi hulâsasını j^ap-
mağa teşebbüs eden Buhârî'nin, ilk asırlarda, bir zaruret neticesi
olarak ortaya çıkan isnadın ehemmiyetini ikinci dereceye indirmiş
bulunmasını, hadis edebiyatında açılmış yeni bir çığır diye değerlen­
dirmek lâzımdır. Bu hususiyeti gözönünde bulundurulunca, isnadın
ilk defa Buhârî tarafından bir ilim hahne getirildiği şeklinde, asrı­
mızda mevcut bir kanaatin, Şahîh'i dikkatlice.mütalâa etmeden,
verilmiş acele bir hükmün mahsûlü olduğu kabul edilebilir.
Buhârî'nin kaynaklan hakkında umumî ve zarurî bir f i k i r elde
edildikten sonra, Şahîh'in ihtiva ettiği filolojik malzemenin tetki­
kine geçilmiş, kitabın her yerinde bulunmakla beraber bu gibi
malzemenin en kesif bir şekilde rastlandığı iKüâb at-tafsîn namıy-
la ayrılan kısım, neticeleri diğer fasıllara da şâmil olacak şekilde
ele alınmıştır. Hususiyle A b û 'Ubayda v e Farrâ'dan Buhârî'nin
yaptığı iktibaslar bir araya toplanmış, bu malzemenin kaynaklarını,
iktibas eden kitapla münasebetlerini mülâhaza e t m e l e r i bakımından
sarihlerin durumu gözden geçirilmiştir. Kaynaklara işaret hususun­
da d i ğ e r sarihlerle mukayese edilemiyecek bir m e v k i d e bulunan
îbn H a c a r ' e , Buhârî'nin kaynaklarının tetkiki işinde çok şey borç­
lu olduğumuzu ifade etmeden geçemiyeceğiz.
Kitabın muhtelif bâblarında gelişi güzel bir şekilde mevcut
filolojik malzemenin hemen hemen hepsine İbn Hacar tarafından
işaret edildiği, bir çok yerlerde, bazı sarihler, bazan da îbn Hacar
tarafından kitabın mevzuu i l e i l g i l i bulunmadığı belirtildiği halde,
Şahîlı'm islâmî edebiyatta te'min ettiği şöhretin bu k e y f i y e t ile
uygunluk derecesi üzerinde durulmamıştır. Kanaatımızca Buhârî
kendisinden evvel mevcut hadis edebiyatını hülâsa işinde muayyen
bir plâna bağlı kalmamış, malzeme bolluğuna kavuşmuş olmakla
beraber, meşhur hadis musannıflan arasında, kitabı muayyen bir
sistemden en çok mahrum kalan kimse olmuştur. Bu hususiyet, ha­
dis ye haberlerden ibaret kısımlarda mevcut olmakla beraber, en
bariz şekilde filolojik malzemenin tetkiki sırasında müşahede olun­
maktadır. Bu mülâhaza ile, mezkûr malzeme Şahîh'm bâblarındaki
yerleri gösterebilmek suretiyle I I I ve I V numaralı - l a h i k a larda
aynen verilmektedir.
Buhârî'nin umumî v e daha sonra filolojik mahiyetteki kaynak­
larının izahından sonra Şahîfı'in müteakip nesillere intikal eden
- IX -

rivayetlerinin tetkikine geçilmiştir. Buhârî'nin kitabı, rivayetleri ba­


kımından pek alâka çekici bir tetkike mazhar olmuşsa da, metninde
mevcut bir çok müşkillerin bidayette iyi intihab olunmamış v e fa­
kat muhtelif kolları arasındaki ihtilâfları pek dakik bir surette
işlenmiş bulunan Firabrî rivayetine râci olduğuna hükmedebilmek
için bir çok sebepler mevcuttur. M ü k e m m e l i y e t i n i şerhlerde mah­
fuz bulunan kısımlarından öğrendiğimiz Nasafî rivayetine bağlanan
bir nüsha ele geçirmek hususunda bütün aramalarımız maalesef neti­
cesiz kalmıştır. E l e geçirildiği takdirde, Buhârî'nin hal-i hazır metnin­
de mevcut müşkillerden bir kısmının, her halde, halledilebileceğini
ümid ediyoruz.
Bulâri'nin kaynaklarını araştırmayı gaye edinen bu tetkik, her
halde, şâmil olduğu meselelere nihaî şeklini vermiş olmaktan ziya­
de, meseleleri vaz' ve hal şekillerini araj'an bir deneme mahiyetin­
de kabul edilmelidir. A y n i mevzuda şimdiye kadar örnek ittihaz
edebileceğimiz her hangi bir tetkikin bulunmaması v e doğrudan
doğruya kaynakların tetkikinden çıkarılmış neticelere istinad edil­
miş olması bakımından, vukuu muhtemel hataların orijinal hususi­
yetine atfedileceğini umuyoruz. Şurasına da işaret edelim ki, tet­
kikin hitamından tab'ma kadar geçen kısa zaman fasılası zarfında ele
geçen yeni malzeme karşısında bazı ilâve v e değişiklikler yapılması
zarureti ve tesbit ettiğimiz hal şekillerine yeni deliller bulmak im­
kânı hasıl olmuştur. Devamlı bir mesainin ve yapılacak tenkidlerin
yeni bir edisyonu icab ettireceğine kani bulunuyoruz.
Son söz olarak, bu tetkiki hazırlamam esnasında, hassaten
Buhârî'nin filolojik kaynaklarının tesbiti işinde, kıymeth vaktini
esirgemeden, bana yardım eden arkadaşım Bekir Kütükoğlu'na ve
bu önsözü ingilizceye ç e v i r m e k lûtfunda bulunan arkadaşım Martin
DicksDn'a teşekkür etmeyi zevkli bir vazife sayarım.

15 E k i m 1956
Fuad S E Z G İ N
Euglish Translation of the Preface

About six years ago, while preparing a critical edition of the


A r a b philologist Abû 'Ubayda (d. 2 1 0 A . H . ) ' s M a c â z al-Qurân,
I established the fact that a rather considerable portion of that
work had been quoted by Bukhari. T h e fact that these quotations
in Bukhari, completely philological in nature as they were, w e r e
randomly scattered among the bâb of a book on hadith devoted to
the compilation o f the Prophet's words and sunna, provoked m y
interest to study Bukhari f r o m the f o l l o w i n g points o f v i e w : (a)
his relationship to philological works and his m e t h o d o l o g y ; ( b )
the degree to which his work (in this philological respect) resembl-
ed other compilations in this type of literatüre; and ( c ) the de-
terminaiion of whether or not his work was outside the proper
scope of a classified w o r k on hadith. It waa also felt that a study
of Bukhari's philological sources would indirectly shed bght on
some o f the relationships between Aaû?;^A-compilers and philolo-
gists in the f i ı s t centuries of the H e g i r a .
A t the outset, I realized that the problem o f investigating the
philological sources o f a book on hadith—or o f its sources in gener­
al, vvas a subject which had not previously been dwe]led upon and
that the results of such a study were entirely unforseeable. In tak-
ing up the subject, I had planned to study Bukhari's work on
the basis o f the various Information g i v e n in the commentaries,
biographies, book on hadith m e t h o d o l o g y and other pertinent w o r k s
which have been produced f o r centuries, and to establish Bukhari's
quotations f r o m the earlier philologists. T h e results of such a pro-
cedure rnight not perhaps have seemed very promising: but w e
did know f o r certain that Bukhari had used the Macâz al-Qur'ân
as a philological source. This fact could be ascertained by recourse
to either the Macâz or to the Information given us by the c o m -
mentators.
- XII -

Modern research undertaken f r o m various v i e w p o i n t s on the


problems in Bukhari and the other books on hadith, was more a
discouragement than an aid for the scholar who vvould establish
the sources o f the hadith compilations —particularly, their philolo-
gical sources. I say this because the conciusions o f a study made
sixty years ago on the hadith and the Islamic rivayet have scarce-
ly changed and the conviction stili prevails that Bukhari, like
the other hadith compilers, wa3 denied the possibility o f using
the pre-extent literatüre, and that he compiled the Sahih f r o m oral
reports collected from the ravis of the hadith w h o m he met in his
travels through each ^of the various regions of the Islamic w o r l d .
In contrast vvith this conviction is the fact that this same scholar
did earn credit f o r having discovered the first vvritten sources
f o r the hadith, for, like some of his predecessors, he came across
references to the effect that there were certain hadith documents
in the first century of the H e g i r a . ( H e was, however, mistaken in
his idea that Muslini scholars claimed that the hadith was entirely
taken f r o m oral materials.) T h e point is that although he accepts
the existence of previous hadith documents, he nonetheless arrives
at the conciusion that the material in the classified hadith works
produced in the f o l l o w i n g centuries was gathered f r o m the ravis'
oral reports.
T h e presen t vırork, entitled Studies on Bukhari's Sources, was
begun under the influence o f these prevailing concepts of our a g e .
It was hoped, hovvever, that in addition to Bukhari's oral materi­
als, some of the philological sources vvhich he most likely used
would also be exposed. Under this influence our research was, f o r
a while, heading in misleading directions. Our course did not be-
come productive until it finally struck our attention that the Islam­
ic rivayet (tradition) does not resemble other rivayets : its special
characteristic lies in the fact that the chain of ravis (authorities)
contains wrîtten sources. W i t h this new consideration in mind, the
plan and purpose of this study, which was originally meant to es­
tablish Bukhari's philological sources, was ultimately changed. It
accordingly became necessary to handle the söuıces f o r Bukhari
and the other hadith compilations, and even to some extent the
general sources f o r fslamic history. Similarly, f o r the p r o p e r i U u m -
ination o f our subject, sufficient cognizance had to be taken o f
- XIII —

such problems as the first recording and systematization of the


hadith.
T h e s e problems are taken up in the first part of our book
w h e r e w e attempt to explain this special feature of Islamic riva­
yet w h i c h has escaped attention and w h i c h has led to misleading
conciusions in research. T h e first and second appendices at the
end o f this book are devoted to a bolstering of this thesis. T h e
first appendix contains the results of an attempt undertaken to
find the written sources f o r a book o f hadith by using its rivayet
chain. A general index of Bukhari's ravis wa3 prepared as an ad­
dition to this appendix; however, owing to technical difficulties
this index does not appear in this edition. W e f e e l that indices
compiled of the ravis mentioned in the writings of the second and
third Islamic centuries are of great importance f o r establishing the
sources o f Islamic literatüre. Instead o f considering the rivayet
links as f o r g e r i e s made to bolster the names and <reports» in the
chain o f ravis, w e should rather evaluate the authors o f the sources,
or their authorized and competent ravis.
T h e second appendix has been devoted to establishing the re­
lationship between Bukhari and i m â m Mâlik's Mutuatta, which m a y
be considered the majör source. T o avoid increasing the bulk of
this volume unnecessarily, w e have dispensed with repeating the
verbatim citations and have deemed it sufficient to refer to the
pages in Bukhari and the Muıuatta. A s a matter o f fact, this com-
parison alone would be sufficient to refute any claim that Bukhari
was denied tiıe possibility of using the pre-extent written literatüre.
W h e n w e considered Bukhari's sources from the viewpoint of
their conformity to the usual concept o f hadith literatüre, a diverg-
ence f r o m the other hadith collections was noted in t w o import-
ant ways : ( 1 ) the hadith and haber section, later called the ta'-liq,
is about 1/8 of the t o t a l ; and ( 2 ) there is abundant philological
matter found among the hadith and bâb. T h e s e two features of
the Sahih have not met with a satisfying expIanation: the standard
eighth and ninth century ( A . H . ) commentaries were obscure on
the matter of fixing Bukhari's relationship to the philological
sources; nor have these problems in any way been the object of
modern scbolarship.
In the explanation of the sources f o r the haber in the ta'^lig
- XIV -

f o r m — so important and prominent a quality of the Şahîh— a con­


ciusion is reached which differs from the usual expIanation in the
hadith literatüre. T o explain this characteristic, \ve have used the
fact that the arrangement o f the Şahîh's bâbs has been adapted to
the bâbs o f previous compilations. Although the question o f Bukh­
ari's having followed the bâb in previously extent literatüre is a
subject of dispute among the commentators, it must, in our opin­
ion, be accepted if w e are to explain other important, although
secondary difficulties in the book.
Bukhari put aside' the chain o f rivayets and inciuded such ex-
pressions as <qâla> ( « h e said») and «zakara» (<he m e n t i o n e d » ) on a
large scale in his book. It can therefore be said that he did not
remain faithful to his puıpose of producing a book of hadith
based on ihe isnâds going back'to the Prophet. H e can, in fact, be
regarded as the firstJperson to seriously shake the authority of
the isnâd. H e was trying to'; make a kind of summary o f t h e . Â a -
dith collections which had so increased in his period, and reduced
to a secondary degree the importance o f the isnâd which had
come into being as a contingent necessity in the first centuries o f
the H e g i r a . H e must therefore be appreciated f o r having opened a
new method in hadith literatüre. A s long as we are discussing the
subject, it may here be said that the conviction in our age that
the isnâd was first brought to a science by Bukhari, can only be
accepted as a rash judgement made f r o m reading the Şahîh with-
out any great care.
A f t e r obtaining these general and compelling ideas on Bukhari's
sources, we turned to the study o f the philological matter con-
tained in the Şahîh. W e took up the separate section entitled the
Kitâb al-Tafsîr, since, while this type of material is found every-
where in the w o r k , it is met with in its most concentrated f o r m
here, and the conciusions would apply to the other chapters as
well. W e collected together Bukhari's quotations, particularly f r o m
A b û ' U b a y d a and Farrâ, and then examined the attitude of the
commentators as to their ideas on the sources f o r this material
and on the connections o f this material vvith the Şahîh. 'While on
the subject o f pointing out the sources, v/e cannot pass vvithout
stating that w e are greatly indebted to ibn Hacar, w h o is incom-
parably superior to the other commentators.
- XV -

T h e phililogical matter found scattered throughout the various


bâb of the $ahîh vvere almost ali signalized by İbn Hacar, and it
is clear that in many places several o f the commentators, includ-
ing sometimes ibn Hacar, did not find this material pertinent to
the subject of the book. Nonetheless, it must be stated that in view
of this feature they did not sufficiently question the appropriatness of
the f a m e the Şahîh has secured in Islamic literatüre. Bukhari, in his
task of summarizing the pre-extent hadith literatüre, did not, in our
opinion, remain bound to any specific plan of arrangement. H e did
handle a mass of the material, but he is, among his contempora-
ries, the one whose work is the most devoid of a specific system.
This lack of system, although found as well in the hadith and
haber portions, is best seen when the philological matter is studied.
W i t h this consideration in mind, the philological material is given
verbatim in the third and fourth appendices where references are
given to their location in the bâbs of t h c ^ a / ı M .
A f ter the exposition first o f Bukhari's general sources and
then o f his philological sources, our study turned to the recensions
{rivayet) of the Şahîh itself which were passed on to the succeed-
ing generations. Bukhari's w o r k , f r o m the viewpoint of its recen­
sions, has been the object of interesting study. T h e r e are several
reasons f o r believing that some of the difficulties in the text re-
late to the Firabrî recension, and although the variants in the
various readings have been carefuUy worked out, it must be said
that this recension was iU-chosen in the first place. T h e r e is also
the Nasafî recension, the superiority o f which we know from its
preserved portions in the commentaries. Despite ali our efforts it
has been impossible to secure a copy of the Şahîh based on this
recension. I f a copy were to be secured, w e are sure that at least
some of the problems found in the present text of Bukhari would
be cleared.
This study vvhich has as its aim the investigation of Bukhari's
sources, rather than g i v i n g a final f o r m to the problems involved,
should be regarded as an essay which would pose the problems
and seek their solutions. In this connection, vve hope that the err-
ors which probably exist will be attributed to the original nature of
this study,- f o r there has as yet been nothing which could have
served as a guide, and w e r e l y f o r our conciusions on the direct
- XVI —

study of the sources. T o this we should also like to note that in


the short time between the completion of this study and going to
press, ntvi material came to hand vvhich o b l i g e d us t o make cert­
ain additions and changes. T h e s e additions furnished new p r o o f s
f o r the solutions v:e had established. Continued efforts and the
criticism vvhich w i l l be made, w i l l , we are sure, m a k e a nevv edi­
tion necessarj\
It is novv my pleasant duty to thank m y good friend, Bekir
Kütükoğlu, f o r not sparing his valuable t i m e in his assistance to
m e during the course o f preparing this study— particularly in the
task of establishing Bukhari's philological sources. I should also
like to thank my good friend. Martin Dickson, f o r being kind
enough to translate this preface into English.
B İ B L İ Y O G R A F Y A

VE

K I S A L T M A L A R

Abû^Ubayd, Ğarîb al-hadîs = Ğoni al-hadış liAbî


"^Ubayd al-Qâsim b . Sallâm a l - H a r a w î . Köprülü K t b . nr. 455.

A b u ' l - W a l î d a l - B â c î , a l - C a r h w a ' t - t a ^ d î l = Kitâb al-


carh ma't-ta^dîl fî asma' ar-ricâl al-mazkûra fî Şahîh al-Buhâ^
rî wa Müslim l i A b i ' l - W a l î d al-Bâcî. Nuruosmaniye K t b . nr.
766.

Adab al-imlâ = Kitâb adab al-imlâ wa'l-isiimlâ, ta^lîf '^Ab-


dalkarîm b . Muha'mmad as-Sam'^ânî. N ş r . M a x W e i s w e i l e r . L e i -
den, £. J. Brill 1952.

A ğ ân î = Kitâb al-ağânî Ii'1-Imâm A b i ' l - F a r a c al-Işfahânî. Cuz'


1-21. (Bitaşhîh A h m a d aş-Şinqîtî). Mısır 1322-3.

Ahâdîş al-Muwratta^ = Ahâdîs al-Muzuâtta^ wa ittifâg ar-


ruwzuât '^an Mâlik zva ihtilâfihim fihâ zigâdatan wa naqşan,
ta'lîf... A b i ' l - H a s a n ' A l î b . ' U m a r ad-Dâraqutnî Wa y'alîh
Kaşf al-Muğaftâ fî fadi al-Muzvaita', ta'Iîf A l ) İ ' l . Q â s İ m ' A l î b .
al-Hasan al-Hâfiz b. ^Asâkir. Nşr. Muhammad b. al-Hasan
a l - K a w ş a r î . K a h i r e 1946.

A h1w ar dt = Verzeichnis der arabischen Handschrifien, von W .


Ahivvadt. Bd. 1-10. Berlin 1887-99. ( D i e Handschriften-Verzeich-
nisse der Kg-1. Bibliothek zu Berlin.)

' A l â ' î , M u ş k i l a ş - ş a h î h a y n = Muşkil aş-şa/5(fAa_yn li'ş-Şayh


Şalâhaddîn H a l î l al-'Alâ^î. Süleymaniye K t b . - Ç e l e b i A b d u l ­
lah kısmı nr. 476/2.
— xvm -

" A y n î = '^Umdai al-gârf fî şarh Şahîh al-Buhârî, liBadraddîn


A b î Muhammad Mahmûd b . A h m a d a l - ' A y n î . C u z 1-11. İs­
tanbul 1308-1309.

B â c î : Bk. A b u ' l - W a l î d al-Bâcî.

Br. G^. = Geschıchte der Arabischen Liîteratur v o n Cari Brok-


kelmann, z w e i t e den supplementbaenden angepasste A u f l a g e .
Band 1-2. L e i d e n , E. J. Brill 1943-9.

Br. S u p p l . = Ayn. esr., Supplementband 1-3. L e i d e n 1937-42.

Buhârî = Şahîh Abî 'Abdallâh Muhammad b. Ismâ'îl b . al-


Muğîra b . Bardizbâh al-Buhârî. C u z ' 1-9. Bulak, 1311-3.

C a e t a n i , A n n a l i =^ L. Caetani, Annali deli' islam (Milano


1905 V . d d . ) T ü r k ç e trc. islâm târihi, mütercim Hüseyin C a h i d
İstanbul 1924 v. dd. (tercümenin bir kısmı tabolunmuştur.)

C a m i ' b a y a n a l . ' i l m = Câmf bayan, al-'^ilm wa fadlih zua


mâ yanbağî fî riwâyatih zva hamalatih Zf'Z-tmâm al-muhaddiş
a l - m u c t a h i d . . . A b î ' U m a r Yûsuf b . ' A b d a l b a r r an-Namarî,
al.Qurtubî al-Andalûsî. C u z ' 1-2. K a h i r e , tarihsiz.

C a m i ' M a ' m a r b . R â ş i d ( A n k a r a nüshası) = Câmf M a ' m a r


b. Râşid r i w â y a t A b î Muhammad ' A b d a r r a h m â n b . A s a d b .
al-Munzir al-Fârisî al-Kâzarûnî 'an A b î Y â ' q û b b . İshâq b .
I b r â h î m . . . ,'an ' A b d a r r a z z â q b. N â f î ' 'an Ma'mar b. Râşid.
Ankara Dil-Tarih v e C o ğ r a f y a Fakültesi K t b . - İsmail S â î b
Sencer kısmr, nr. 2164.

(Feyzullâh e f . ) Kitâb al-Câmf li'Ma'mar b. Râşid. ' A b d a r -


razzâq b. Hammâm'ın Muşannaf'ı ile birlikte Feyzullâh ef. K t b .
nr. 541 ( 9 2 a - 2 1 3 a ) .

Charles P e l l a t , L e m i l l i e u b a s r i e n ^ C h a r l e s Pellat,
Le milieu basrien et la formation de Cahiz. Paris 1953.

D a m î r î , H a y â t a l - h a y a w â n = Hayât al-hayatvân al-kubrâ,


ta'lîf Muhammad b. Mûsa'd-Damîrî." Cuz 1-2. Bulak, A b i ' I - F a d l
1275.
- XIX -

Duha'l-islâm = Duhal-islâm ta'lîf Ahmad Amîn. Cuz 1-3.


K a h i r e 1938.

E1 =^ Encyclopedie de l'islâm.

F a t h = Fath al-bârî (yalnız III. v e I V . l a h i k a larda bu şekil­


de kısaltılmıştır).

F a t h a l - b â r î = Fath al-bârî bişarh Şahîh al-tmâm A b î


' A b d a l l â h Muhammad b. İsmâ'îl al-Buhârî li'^-Şayh . . . al-Şihâbad-
dîn A h m a d b. ' A l î b . Muh. b. Hacar al-'Asqalânî aş-Şâfi'î. C u z '
1-13. Bulak 1300-1.

Fihris Dâr al - K u t u b = /7/ım al-kutub al-'arabiga'l-maıv-


cÛdabi'd-Dâr... C u z ' 1-8. K a h i r e 1924-42.

F i h r i s t İ b n H a y r = Fihrist ıva mâ rawâh 'an şugâhîh min


addawâzvîn almuşmnafa fî durûb al-'ilm rva anu)â' ma'ârif,
Ş a y h . . . A b û Bakr Muhammad b . H a y r b . ' U m a r b. Halîfa
al-îş"bîlî... Ed. F d . C o d e r a et J. Ribera T a r r a g o . Bibi. H i s p .
I X , X . Caesraugustae 18i^4.5.

Fihrist at-Tûsî Fihrist ai-Tûsî ( A b î Ca'far Muhammad b .


a l - H a s a n ) . Kalkutta 1853.

G o l d z i h e r , M u h . S t u d . = Muhammedanische Studien, Ih&il


1-2. Halle 1889-90. (Bu kitabın hadise aid kısımları için, fran-
sızca tercümesinden faydalanılmıştır. Tercümesinin kenarında
aslın sayfalarına işaret edildiğ-i için, elinde sadece almanca
aslı bulunan okuyucuya k o l a y l ı k maksadiyle, aslının sayfala­
rına işaret edilmiştir. T e r c ü m e s i : Etudes sur la tradition isla-
migue, Extraites du t o m e II des Muhammedanische Studien.
Traduites par leon Bercher. Paris 1952.)

G o l d z i h e r , Z a h i r i t e n = Die Zahiriten. Ihr Lehrsgstem una


ihre Geschichte. Beitraege zur Geschichte der Muhammedanischen
Theologie, v o n Dr. Ignaz G o l d z i h e r . Lelpzıg, 1884.
- XX -

G u i U a u m e , T h e T r a d i t i o n o f i s l a m = A . Guillaume, The
Tradition of islam, an Introduction to the Hadith-Literatüre
ıvith Bibliographg, Glossary and Index. L o n d o n 1924.

H a d y u ' s - s â r î — Hadyus-sârî, lı Şahîh A b î ' A b d a l l â h al-Bu-


hârl, li'Şayh a l - I s l â m . . . A b î ' l - F a d i Şihâbaddîn Ahmad b.
' A l î b. M u h a m m a d b. Muhammad b . H a c a r al-'Asqalânî. Bulak
1301.

H a d î s ' A l î b. ^ u c r = ^ Hadîs 'Alî b. Hucr b. İgâs as-Sa'dî


'an Ismâ'îl b. Gaffar al-Madanî. Köprülü K t b . nr. 428.

Hâkim Nîsâbûrî, Ma'rifat 'ulûm al-hadîş = Kitab


ma'rifat 'ulûm al-hadîş, taşnîf al-îmâm al-Hâkim A b î ' A b -
dallâh al-Hâfiz an-Nîşâbûrî. Nşr. Husayn Difil. K a h i r e , Matba'-
at a d - D â r ' a l - k u t u b aİ-Mişriya, 1937. ( D â ' i r a t al-Ma^ârif al-'Us-
mâniya-Haydarabâd neşriyatmdan.)

H i l y a t a l - a w l i y â = - Hilyat al-awliyâ zua tabagât al-aşfigâ


li'l-Hâfiz A b î N u ' a y m A h m a d b . ' A b d a l l â h al-işbahânî cüz'
1-10. K a h i r e 1932-1938.

H a t î b B a ğ d a d î , a l - A s m â ' a l - M u b h a m a = al-Asmâ" al-


mubhama fVl-anbâ^ al-muhkama, )i A b î Bakr A h m a d b. ' A l î
b, Şâbit al-Bağdâdî, Feyzullâh efendi K t b . nr. 497.

Hattâbî, Ş a r h a l - B u h â r î = Şarh Şahîh al-Buhârî al-mu-


sammâ bi İ'lâm as-sunan, A b î Sulaymân H a m d b. Muham­
mad b. îbrâhîm al-Hattâbî Feyzullâh efendi K t b . nr. 437.

H i z â n a t a l - a d a b = Hizânat al-adab wa lubb lubâb lisân


al-'arab 'alâ şavjâhid şarh al-kâfiya... 'Abdalqâdir b. 'Umar
al-Bağdâdî. C u z ' 1-4. Bulak, 1299.

Huzâ'î, al-Fitan = Kitâb al-fitan, taşnîf N u ' a y m b . K a m m â d


al.Huzâ'î. Atıf efendi K t b . nr.' 602.

İbn 'Abdalbarr, al-Intiqâ = al-İntiqâ fî fada il aş-şalâ-


sat al-a^immat al-fuqahâ Mâlik wa'ş-Şâffî ıva Abî Hanîfa
— XXI -

•wa zikr 'uyun min ahbârikim wa ahbâr aşhâbihim li't-tarif


bicalâlat agdârihim, li'I-lmâm al-Hâfiz A b î ' U m a r Yûsuf b .
' A b d a l b a r r an-Namarî al-Qurtubî. K a h i r e 1350.

Taqaşşî — Tacrîd ut-tamhîd limâ fi'l-Muzuatta^ min al-ma-


'anî zua'l-asânîd zua t- Tagaşşî li hadîs al-Muzuaüa^ wa Şuyûh
al-îmâm Mâlik ZÜU fî âhirih mâ lam yuzkar fi'l-Muzu atta'
min rizuâyat Yahya b. Yahya 'an al-îmâm Mâlik.,. li'1-lmâm
A b î ' U m a r Yûsuf b . ' A b d a l b a r r an-Namarî. Kahire 1350.

ibn Hacar, Nazm al-la'âlî = Nazm al-la'âlî bimi'at al-


'azuâlî, li Şihâbaddîn Ahmad b . ' A l î b . Hacar al-'Asqalânî
Köprülü K t b . nr. 428/2 (136 a-217 b ) .

tbn A b îHatim âr-Râzî, al-Carh vva't-ta'dîl = Kitâb


al-Carh zva't-ta'dîl, t a ' l î f . . . A b î Muh. 'Abdarrahmân b. A b î
Hatim Muhammad b . İdrîs b . al-Munzir at-Tamîmî ar-Râzî
C u z ' 1-6. H a y d a r a b a d 1952.

İ b n H a ll i k a n = Wafayât al-a'yân zua anbâ' abnâ' az-zamân


ta'lîf al-Qâdî A h m a d aş-Şahîr bi'bn Hallikân. C u z 1-2. Bulak
1273.

İbn M â c a = Sunan al-îmâm... Muhammad b. Y a z î d Abî 'Ab­


dallâh b . M â c a ' l - Q a z w î n î . C u z ' 1-2. K a h i r e 1313.

İbn Mâlik, Şawâhid at-tawdîh = Şazuâhid at-tazvdîh


zva't-taşhîh limuşkilât al-Câmi' aş-şahîh, taşnîf a l - ' A l l a m a . . .
Camâladdîn Muhammad b. 'Abdallâh b . ' A b d a l l â h b . Mâlik
a t - T â ' î . H a y d a r a b a d 1319.

İbn S a ' d , T a b a q â t = Kitâb at-tabaqât al-kâbîr. Biographien


Muhammeds, seiner Gefaehrten und der spaieren Traeger des Is-
lams bis zum Jahre 230 der Flucht. N ş r . E. Sachau ( L e i d e n
1904 V. dd.)

İbn an-Nadîm, al-Fihris = Kitâb al-fihris. Mit anmerkun-


g-en hrsg-. v o n G . Fluegel. L e i p z i g 1871.
- XXII -

ibn a ş - Ş a l â h — 'Ulûm al-hadîş al-ma'rûf bi Muqaqqîmat İbn


aş'Şalâh li'I-lmâm al-Hâfiz A b î ' A m r 'Uşmân b . ' A b d a r r a h ­
mân al-maşhûr bi'bn aş-Şalâh wa şarhuh at-Tagyîd zva'l-îydâk
ma utliqa zua uğliqa min muqaddimat tbn aş-Şalâh li Ş a y h al-
tslâm al-Hâfiz Z a y n a d d î n ' A b d a r r a h î m b. al-Husayn al-'Irâqî w a
t a ' l î q â t ' a l a y h i f î ' z - z a y l . . . al-Mişbâh 'alâ maqaddimat İbn aş-
Şalâh. H a l e b 1350.

thyâ' al-'MIVira = İhya' al-'ulûm ta'lîf al-îmâm A b î Hâmid


Muhammad a l - Ğ a z z â l î . C u z ' 1-4. K a h i r e 1278.

'Irâqî, a t - T a q y î d = Bk. İbn aş-Şalah.

İrşâd al-arîb = YaquVs Diciionary of Learned Men. Mocam


al-odaba. Nşr. A h m a d Farîd Rifâ'î. C u z ' 1-20. Kahire, senesiz.

İşlâh hata' a l - m u h a d d i ş î n — İslah hata al-muhaddişîn


l i ' I - l m â m . . . A b î Sulaymân H a m d b . Muhammad al-Hattabî.
Nşr. Burhanaddîn Muhammad ad-Dâğistânî. K a h i r e 1355.

t t q â n = al-İtqân fî 'ulûm al-Oar'ân, Calâladdîn as-Suyûtî. C u z '


1-2. Bulak 1287.

K a l â b â ^ î — al-İrşâd fî ma'rifat rical al-Buhârî, A b î Naşr


A h m a d b . Muhammad b . al-Husayn a.l-Kalâbâzî T o p k a p u
Saray K t b . - III. A h m e d kısmı nr. 2889.

K a ş f a l - m u ğ a t t â = Kaşf al-muğattâ' ta'lîf Abi'I-Qâsim ' A l î


b. al-Hasan al-Hâfiz tbn ' A s â k i r . Bk. A h â d i ş al-Muvvatta'.

K a ş f a z - z u n û n = Kaşf az-zunûn, K â t i b Çelebi. Şerefettin Y a l t -


k a y a ile Kilisli Rifat Bilge tarafından hazırlanmıştır. İstanbul
1941-3.

K i f a y a = Kitâb al-kifâya fî 'ilm ar-rizvâya, taşnîf... A b î Bakr


A h m a d b. ' A l î b . Şâbit al-ma'rûf bi'l-Hafîb al-Bağdâdî. H a y ­
darabad 1357. ' D â ' i r a t al-Ma'ârif al-'Uşmâniya neşriyatından).

Kirmânî = al-Bubârî bişarh al-Kirmânî. C u z ' 1-25. K a h i r e 1935-


1945.
— XXIII

L i s â n a l - ' a r a b = Lisân al-'arab li'1-lmâm A b i ' l - F a d i Camâ­


laddîn Muhammad b . Mukarram b . Manzûr. C u z ' 1-20. Bulak
1300 8.

Lisân al-mîzân = Lisân al-mîzân li'I-tmâm... Şihâbaddîn


Abi'l-Fadi Ahmad b. ' A l î b. H a c a r al-'Asqalânî. C u z ' 1-6.
Haydarabad 1329-31.

M a 'â n i '1 - Q u r 'â n 1 i '1 - F a r r â Ma'ânıl-Qur'ân l i ' A b î Zaka-


riyâ Y a h y a b. Z i y â d al-Farrâ. Süleymaniye Kütüphanesi - Bağ­
dadi» V e h b î kısmı nr. 66.

M a c â z = Macâz al-Qur'ân (yalnız III. v e I V . lahikada bu şekil­


de kısaltılmıştır).

M a c â z a l - Q u r ' â n — Macâz aUQur'ân şan'at A b ı ' U b a y d a


M a ' m a r b. al-Muşannâ a t - T a y m î . . . ' Â r a d a h bi uşûlih w a 'al-
laq 'alayh a d - D o k t o r Muhammad Fuad Sezgin. I. C u z ' Kahi­
re 1954.

al-Maş'ad a l - a h m a d — al-Mas'ad al-ahmad, fî hatm mus-


nad al-îmâm Ahmad, li'l-Hâfiz Şamsaddın b. al-Cazârî. Ka­
hire 1949 {Musnad A h m a d b . Hanbal'in birinci cildinin baş
tarafında basılmıştır. « M a ş ' a d » kelimesinin «Muş'ad> şeklinde
d e okunması mümkündür.)

M a ş â r i q a l - a n w â r = Maşârig al-anzuâr, 'alâ sihâh al-âsâr,


l i ' l - t m â m . . . al-Qâdî A b i ' l - F a d I ' l y â d b . Mûsâ b . ' ' İ y â d al-Yah-
subî. C u z ' 1-2. Fas 1328-9.

(Kahire) = C u z ' 1. Matba'at as-Sa'âda


1332.

Mingana, an i m p o r t a n t M a n u s c r i p t of the Tradi-


t i o n s o f B u h â r i = An important... Bukhari, , with Nine
Facsimile Reproductions b y A . Mingana. C a m b r i d g e 1936.

M u ' c a m a l - b u l d â n = Kitâb Mu'cam al-buldân, ta'lîf Şihâ­


baddîn A b î ' A b d a l l â h Y â q û t b . 'Abdallâh a l - H a m a w î . N ş r .
W ü s t e n f e l d . C u z ' 1-6. L e i p z i g 1866.
— XXIV -

M u ' c a m ğ a r î b a l - Q u r ' â n = Mu'cam ğarîb al-Qur'an mustah-


racan min Şahîh al-Buhârî w a fih mâ w a r a d a '^an İbn ' A b b â s
min T a n q İbn A b î Talha hassatan... M u h a m m a d Fu'âd ' A b -
dalbâqî. Kahire 195o'.

M u d r a c l i ' l - H a t î ' b zl-Bağdâdî ^ Kitâb al-fasl li'l- zuasl


al-mudrac fi'n-naql, li A b î Bakr A h m a d b . ' A l î b . Şâbit al-Ha-
tib al-Bağdâdî. T o p k a p u Saray K t b . - III. A h m e d kısmı nr. 612,

M u ğ n î f t t a b a q â t a l - m u h a d d i ş î n = al-Muğnî fî tabagât
al-muhaddişîn =^ li A b î ' A b d a l l â h Muhammad b . A h m a d b .
'Uşmân a z - Z a h a b î . Feyzullâh Efendi K t b . N r . 1528.

Muhaddiş al-fâşil = Bk. Râmahurmuzî.

M u q a d d i m a t a i - c a r h w a 't - 1 a ' d î 1 = Tagdimat al-ma'rifa li


kitab al-carh tuat-iddîl, ta'lif al-lmâm. . . A b î Muhammad
'Abdarrahmân b. ' A b î Hatim Muhammad b. İdrîs b. al-Munzir
a t - T a m î m î al-Hanzalî ar-Râzî. H a y d a r a b a d 1952.

Muslim = al-Câmi' aş-şahîh, ta'lîf A b i ' l - H u s a y n Müslim a l - Q u -


şayrî. C u z ' 1-8. İstanbul 1329-33.

Musnad Ahmad İbn Hanba 1 = cZ-Musnarf li'1-lmâm A h ­


mad b . Muhammad b . Hanbal. Nşr. A h m a d Muhammad Şâ-
kir. C u z ' 1-10. K a h i r e , 1949-1951.

Musannaf İbn A b î Ş a y b a = Musannaf A b î Bakr ""Abdal­


lâh b. Muhammad b . Ibrâhîm b. A b î Şayba. K ö p r ü l ü K t b .
N r . 438.

Musannaf ' A b d a r r a z z â q = Musannaf '^Abdarrazzâq b .


H a m m â m b . Nâfi' al-Himyarî aş Şan'anî C u z ' 1-5. M u r a d M o l -
la K t b . N r . .596-600;'6. cuz' Feyzullâh efendi K t b . nr. 541.

M u t a w â r î 'alâ t a r â c i m a l - B u h â r î = Kitâb al-mutazuârî


'alâ tarâcim abwâb al-Buhârî, ta'lîf al-Hâfiz Naşraddîn
A b i ' l - ' A b b â s A h m a d b . W a c î h a d d î n Muhammad b. Manşûr
— XXV -

b. Munîr H a t î b al-tskandariya. U m u m î K t b . N r . 1115.

M u w a 11 a ' = al-Muzuatfa" li'l-îmâm Mâlik b . A n a s . Tunus 1280.

(Ş a y b â n î r i v a y e t i ) = al-Muwaüa' li'I-lmâm Mu­


hammad rahimahuUâh ta'âlâ ma"^ a ta'Iîq al-mumaccad 'alâ
Muıvaüa M u l j a m m a d . . . min taşnîf mawlânâ Abi'I-Hasanât
Muhammad ' A b d a l h a y y . L o k n o 1898.

Nahhâs, an-Nâsih w a ' l - m a n s û h = Kitâb an-nâsih ıva'l-


mansûk fi'l-Qur^ân al-karîm mimma uctumfa 'alayh ıvahtulifa
fih 'an al-'ulamâ min aşhâb Rasulillâh., ta'lîf A b î C a ' f a r an-
Nahhas. Kahire 1323. '

Nawawî, Şarh M ü s l i m = Şarh al-İmâm a n - N a w a w î 'alâ


MusHm. Cuz. 1-10. (Qastallânî'nin kenarmda).

N i h â y â — an-Nihâya fî ğarîb al-hadîş wa'l-âşâr, Abu's-Sa-


'âdat al-Mubârak b . Muhammad b . al-Cazarî al-Ma'rûf bi'bn
a l - A ş î r . C u z ' 1-4. K a h i r e 1322.

O LZ = Orientalistische Literaturzeitung.

Q â d î ""lyâd, a l - İ l m â ' — Kitâb al-ilmâ ilâ ma'rifat usûl ar-


rimâya zva tagyîd as-sama' lua cumdi min fadâ'il 'ilm al-ha­
dîş wa ahlih ıva nukat min adabi hamalatih ıva naqlih. A y a -
so'fya K t b . N r . 433.

Qastallânî = • îrşâd as-sârî li şarh Şahîh al-Buhârî, li'I-'allâ-


ma'l-Qastallânî. C u z ' 1-10. Kahire 1307.

Qut a l - q u l û b = Kitâb qût al-qulûb fî mu'âmalât al-Mahbûb


ıva ıvaşf tarîq aimurîd ilâ maqâm at-taıvhîd... li A b î T â l i b
Muhammad b . A b i ' l - H a s a n ' A l î b . ' A b b â s a l - M a k k î . C u z ' 1-2.
Kahire 1310.

R â m a h u r m u z î ( K ö p r . ) = al-Muhaddiş al-fâşil bayn ar-râıvî


wa'l-wâ'î li A b î Muhammad al-Hasan b. ' A b d a r r a h m â n b .
Hallâd ar-Râmahurmuzî. K ö p r ü l ü K t b . N r . 397.
— XXVI -

(Şehid Alî)= al-Muhaddiş al-fâşil bayn ar-


râıvî ıva'l-ıvâ'î. Şehid A l i Paşa K t b . N r . 531.

R i c a l a ş - ş a h î h a y n = Kitâb al-cam' bayna kıtabay Abî Naşr


al-Kalâbâzî wa Abî Bakr al-İşbahânî... fî rical al-Buhârî
ıva Müslim li'1-Imâm al-Hâfiz A b i ' l - F a d i Muhammad b . T â ­
bir b. ' A l î al-Maqdisî yu'raf bi'bn al-Qaysarânî aş-Şaybânî.
C u z ' 1-2. H a y d a r a b a d 1323.

R i s â l a t A b î D â w û d a s - S i c i s t â n î f î w a ş f t a'1 î f i h 1 i
k i t â b a s - s u n a n = Risâlat Abî Dâwûd as-Sicistâni fî
zuaşf ta'lîfih li kitâb as-sunan riwâyat A b i ' l - H u s a y n . . . b.
' A b d a l ' a z î z al-Hâşimî. Nşr. Muijammad Zâhid al-Kawşarî.
M a t b . a l - A n w â r , K a h i r e 1369.

Rs = Rical aş şahîhayn (yalnız I. l a h i k a d a bu şekilde kısaltıl­


mıştır).

Schacht, The Origins of Muhammadan Jurispru-


d ence = The Origins of Muhammadan Jurisprudence by
Joseph Schacht. O x f o r d 1950.

S u ' â l â t a l - A c u r r î — al-Cuz' aş-şâliş min su'âlât Abî 'Ubayd


Muhammad b. 'Alî b. 'Uşmân al-Acurrî şayhah Abâ Dâzvûd
as-Sicistânî. K ö p r ü l ü K t b . N r . 292.

Sunan A b î D â w û d = Sunan Abî Dâzuûd Sulaymân b. al-Aş'aş


as-Sicistânî al-Azdî. Nşr. Muhammad Muhyaddîn ' A b d a l h a m î d .
C u z ' 1-2. Kahire 1950.

Sunan ad-Dârimî = al-Câmi' aş-şahîh fi's-sunan al-maşhûr


bi Musnad ad-Dârimî. Haydarabad 1309.

Şa'labî, al-Kaşf wa'l- bayan = al-Kaşf ıva'l-bayan li A b î


Ishâq A h m a d b. Muhammad aş-Şalabî. İstanbul Üniversite
K t b . A . Y . 1731.

Şağânî, Şuyûh a l - B u h â r î = Kitab fîh asamı şuyûh Abî


'Abdallâh Muhammad b. Ibrâhîm b. al-Muğîrat al-Buhârî, li'-
- XXVII —

A b i ' l - F a d â ' i l al-Hasan b. M u h a m m a d b. al-Hasan aş-Şağânî.


K a r a ç e l e b i z a d e ( S ü l e y m a n i y e K t b . kısımlanndan) nr. 68.

Şahîfat Hammâm b. M u n a h b i h — Aqdam tadwîn fi'l-


hadîş an-nabazuî Şahtîfat Hammâm b. Munabbih. Nşr. Muham­
mad Hamîdullâh. (Mafbu'ât a l - M a c m a ' a l - l l m î y y î ' l - ' A r a b î bi-
Dimaşq, 1953.)

Şahîh d'al-Buhârî, n ş r . L . P r o v e n ç a l ^ Z,e Sahih, d'al-


Buhâri. Reproduction en p h o t o c o p i e des manuscrits originaux
de la recension occidentale dite recension d'Ibn Sa'ada. Publ.
a v e c une introduction par E. L e v i - P r o v e n ç a l . V o l , I. Paris.

Ş â f i ' î , a r - R i s a l a ~ ar-Risâla, li'1-lmâm al-Mu Çallabî Muham­


mad b. İdrîs aş-Şafi'î. Nşr. A h m a d M u h a m m a d Şâkir. K a h i r e
1309.

Ş a r a f a ş h â b a l - h a d î ş = Şaraf aşhâb al-hadîş li A h m a d


b . ' A l î b , Şâbit al-Hatîb al-Bağdâdî." A t ı f efendi K t b . nr.'601.

Şarh Müslim = Bk. N a w a w i , Şarh Müslim.

Şarh Nuh bat a l - f i k a r = Şar^ Nuhbat al-fikar fî muştalah


ahi al-aşar, ta'lîf A h m a d b . ' A l î aş-şahîr bi'bn H a c a r al-
' A s q a l â n î . K a h i r e 1934.

Ş a r h a t - T i r m i z î = Şahîh at-Tirmizî bişarh al-Imâm İbn al-


' A r a b î al-Mâlikî. C u z ' 1-13. Kahire f931-1934.

Tâc a l - ' a r û s = Şarh al-Qâmûs al-musammâ Tâc al-'arûs min


cauıâhîr al-Qâmûs, li'I-lmâm a l - L u ğ a w î Muhibbaddin as-Say-
yid Muhammad M u r t a d â . . . a z - Z a b î d î . Cild 1-10. Kahire
1331-34.

T a f s î r ' A b d a r r a z z â q = Tafsîr 'Abdarrazzâg b. Hammâm


biriıvâgatih 'an Ma'mar b. Râşid. A n k a r a Dil-Tarih v e C o ğ ­
rafya Fakültesi K t b . -İsmail Sâib kısmı nr. 4216.

T a z k i r a f î r i c â l - a l ' a ş a r a = Tazkirat ricâl-al 'aşara İi' A b i ' l -


Mahâsin Muhammad b. ' A l î b. al-Hasan al-Husaynî. K ö p r ü l ü
- XXVIII -

K t b . nr. 263. (Burada Kutub sitta dan başka, A b û Hanîfa, Şâfi'î


v e A h m a d b. Hanbal'in Musnad'leri v e imâm Mâlik'in Muıvat-
ta\ mevzuu-bahs edilmiştir).

Tazkirat a l - h u f f â - z — Tazkirat al-huffâz ta'lîf Şamsaddîn •


A b î ' A b d a l l â h a z - Z a h a b î . 2. ci tab'ı. C u z ' 1-4. H a y d a r a b a d
1333-34.
T a f s î r a t - T a b a r î = Cami' al-bayân fî tafsîr al-Qur'ân, Abû
Ca'far Muhammad b. C a r î r at-Tabarî. C u z ' 1-30. al-Matba'at
al-Maymaniya bi-lMışr 1321.

Tafsîr İbn A b î Hatim Tafsîr A b î Muhammad ' A b d a r ­


rahmân b . A b î H â l i m b . İdrîs ar-Râzî. II. C u z ' . A y a s o f y a
K t b . nr. 175. (Bu kitabm b i z e kadar intikal etmiş olan v e
ikinci cildden ibaret bulunan nüshası baştan itibaren üç
sûrenin tefsirini ihtiva etmektedir.)

T a h z î b a t - t a h z î b = Tahzîb at-tahzîb li'l- İ m â m . . . Şihâbad­


dîn A b i ' l - F a d i A h m a d b. ' A l î b. H a c a r a l - ' A s q a l â n î . C u z '
1-12. H a y d a r a b a d 1325-27.

T a ' l î q â t a s - S u y û t î ' a I a ' 1 - B u h â r î = a ^ 7 a w ^ ? A zua't-talîg


'ala'l-Câmf aş-^aAi/ı h ' A b d a r r a h m â n b . A b î Bakr as-Suyûtî.
T o p k a p u Saray K t b . - M e d i n e kısmı nr. 261.

Ta'lîq a t - t a ' l î q = Ta'lîg at-ta'llq h Abi'l-Fadi A h m a d b.


M u h a m m a d b. Hacar al-'Asqalânî. A y a s o f y a K t b . nr. 472.

T a n w î r a 1 - h a w â 1 i k — Tanıvîr al-hawâlik şarh Muıvatta'


al-tmâm Mâlik, t a ' l î f . . . Calâladdîn ' A b d a r r a h m â n as-Suyûtî.
C u z ' 1-2. K a h i r e , tarihsiz.

T a q y î d a l - ' i l m Tadyîd al-'ilm li' 1-Hatîb al-Bağdâdî, Ş a d d a -


rahu w a haqqaqahu wa ^allaqa -alayh Yûsuf al- ' A ş ş . D i m a ş q
1949. (Institut français de Damas neşriyatından).

Taqyîd al-muhmal l i ' l - Ğ a s s â n î - - = Taqyîd al-muhmal


wa tamyîz al-muşkil \ı A b î ' A l î al-Husayn b. M u h a m m a d
b . A h m a d al-Ğassânî al-Cayyânî. Umûmî ktb. nr. 1211.
- XXIX -

Târîh B a ğ d â d = Târih Bağdâd aw Madinat as-salâm, li'l-


Hâfiz A b î Bakr A h m a d b. ' A l î a l - H a t î b al-Bağdâdî, w a d a ' a h
fi azhâ 'uşûr al-islâm munz ta'sîsihâ ilâ wafâtih 'am 463. C u z '
1-14. Kahire 1931.

T â r î h a t - T a b a r î — Annales Quos Scripsit, A b û Ca'far M u ­


hammad İD. Carîr at-Tabarî. Ed. M . J. D e G o e j e . C u z ' 1-13.
E. J. Brill, 1876-1901.

at-Târîh a l - k â b î r = Kitâb at-târîh al-kabir, ta'lîf... Abî


' A b d a l l â h Muhammad b . îsmâ'îl b. Ibrâhîm al-Cu'fî al-Buhârî.
C u z ' 1-6. H a y d a r a b a d 1941-1945.

T a ' v v î l m u h t a l i f a l - h a d î s = Ta^ıvU muhtalif dl-hadîs fi'r-


radd ala dda ahi al-hadîş ıvd'l-cam' bayn al-ahbâr allatî
idda'û 'alayha!t-tawaqquf ıval-ihtilâf wal-cawâb 'amma aw-
radah min aşşubah 'ala ba'd al-ahbâr al-mutaşabiha aıv al-
muşkila badia'r-ra'y, ta'lîf al-lmâm İbn Q u t a y b a ' d - D î n a w a r î
Kahire 1326.

T i r m i z î = Şahîh A b î ' A b d a l l â h Muhammad b. 'îsâ b. Sahi


at-Tirmizî. C u z ' 1-2. Bulak 1292.

T t = Tahzîb at tahzîb (yalnız 1. L a h i k a da bu şekilde kısaltıl­


mıştır).

W e i s w e i l e r = Istanbu ler Handschriftenstudien zur Arabis­


chen traditionsliteratur, v o n M a x Meisvveiler. İstanbul 1937.
(.Bibliotheca Islamica neşriyatından).

Y û n î n î , a r - R u m û z = ar-Rumûz 'ala Şahîh al-Buharî li A b i ' l -


Hasan ' A b d a l l â h b. Muhammad b . A h m a d b. ' A b d a l l â h al-
Y û n î n î . Nushat Maktabat C a m i ' a l - A z h a r .

Z D G M = Zeitschrift der Deutschen Morgenlaendiseken Gesell-


scha/t.

Z u r q â n î = Şarh... Muhammad az-Zurqânî 'alâ Sahîh al-Mu-


wa\ia\.. Mâlik b . A n a s . C u z ' 1-4. K a h i r e 1310.
BİRİNCİ KISIM
HADİSLERİN İ L K YAZILI KAYNAKLARI

Hadislerin t e d v î n tarihi b a k ı m ı n d a n m e b d e e pek y a k ı n sayı-


l a m ı y a c a k bir devrenin mahsulü olan Buhari'nin a l - C â m i ' a ş -
şahîh'inin veya bu m a h i y e t t e hadis mecmualarının k a y n a k l a r ı ­
nın araştırılması, hadis e d e b i y a t ı n ı n b i r ç o k mes'elelerinin i z a h i y j e
sıkı s ı k ı y a alâkahdır. H a d i s l e r i n ilk defa y a z ı ile tesbiti, tesbit
edilen malzemenin toplanması - veya kendine has t a b i r i y l e «ted-
v j n > i - v e nihayet m u a y y e n « b â b » 1ar h a l i n d e « t a ş n î f » i, m e v ­
zuu b a h s hadis mecmualarının teşekkülüne kadar geçen tekâmül
safhalarını ifade e d e r . K a y n a k l a r ı n ı n tesbiti bakımından Buhârî'-
nin Şahîh'i, - i l e r i d e tafsil e d i l e c e ğ i veçhile- aynı kategori­
ye dahil musannaflar için o l d u ğ u n d a n daha ziyade, zikredilen
m e r h a l e l e r e âid m e s ' e l e l e r i n izahına muhtaçtır.
Hadis edebiyatının kaynaklariyle alâkalı ilk v e b e l k i d e en
mühim m e s ' e l e , hemen hemen hadisler k a d a r eski olup onların
y a z ı ile tesbit edilmesine c e v a z v e y a adem-i cevazın vârid olup
olmadığı yolunda açılan münakaşalar ve bunların neticelerine
âiddir.
H a d i s ' i n y a z ı y l a tesbitini y a s a k v e y a yazılmış hadislerin i m ­
hasını e m r e d e n i , buna mukabil, hafızasının zayıflığından ş i k â y e t
e d e n l e r e : « s a ğ elinden f a y d a l a n m a s ı n ı » t a v s i y e e d e n hadisler - in,
bazan b i z z a t P e y g a m b e r d e n , bazan d a aynı sahabeden^ veya
birçok sahabeden nakledilmesi* k e y f i y e t i veya kendine mahsus
i f a d e s i y l e « t a k y j d »^Jn_ a l e y h i n d e k i r i v a y e t l e r i n m e v c u d i y e t i n e
rağmen,_xazv ile t e s R t faaİi^ d a h Z nısbete^^^^
bir d e v i r d e n itibaren m e z k û r tezadı o r t a d a n k a l d ı r m a y ı istihdaf
e d e n te'vilci bir f a a l i y e t i n o r t a y a çıkmasına âmil olmuştur. A y n ı

1 Taajî! muhtalif al-hadîş s. 365 ve Tagyîd al-^ilm 30—35.


'•i T i r m i z î II, 1 1 1 ; Tagyld al-'ilm 62-68.

3 Tagyîd ai-'ilm s. 93,


^ Râmahurmnzî s. 67 a.
m e v z u üzerinde birbirini n a k z e d e r g i b i görünen hadislerin a r z e t -
i i ğ i tezadı te'vil etmek m a k s a d i y l e müstakil bir eser m e y d a n a
g e t i r e n İbn O u t a y b a ( ö ' . 2 7 5 ) ' , ' A b û S a ' i d al-Hudrî'nin
P e y g a m b e r ' d e n naklen rivayet e t t i ğ i : «Qur'ân dan b a ş k a b e n d e n
bir şey y a z m a y ı n ı z ; Qur'âırdan g a y r ı benden bir ş e y y a ­
zan, yazdıklarını y o k etsin» şeklindeki h a d i s i l e bu husustaki
müsaadekâr hadisler arasındaki tenakuzu, ya sünnet'in sünnet ile
^neshi v e y a y a z ı y a vukufları yahut bilgi s e v i y e l e r i bakımından
birbirinden farklı bulunan sahabenin bâzısına bu hususta müsaa­
d e v e r i l d i ğ i , bâzısının, ise bundan mahrum b ı r a k ı l d ı ğ ı ş e k l i n d e
t e ' v i l e d e r ^ Bu m e s ' e l e y i - k i t a b ı n ı n bir b a b ı n d a ele alan R â m a ­
h u r m u z î ( ö l . 360)'nin t e ' v i l i * bir tarafa bıralcilirsa- c i d d î bir
t e n k i d e tâbi tutup aşağı y u k a r t halleden ilk kimse, H a t î b B a ğ ­
d a d î ( ö l . 463) olmuştur. O , mezkûr mes'elenin halline tahsis ettiği
T a q y î d al-'^ilm adındaki e s e r i n d e ° , birbirine mütenakız m a l z e m e y i
sistemli bir ş e k i l d e toplarriiş, leh v e a l e y h d e k i h a b e r l e r i a d e t â
k r o n o l o j i k bir tasnife tâbi tutarak hadislerin y a z ı ile tesbiti l e ­
hindeki tabiî tekâmülün seyrini muvaffakiyetli bir ş e k i l d e ç i z e -
bilmiştir. H a t î b B a ğ d a d î , bu husustaki haberleri sıralayıp o k u y u ­
c u y a kâfi bir fikir v e r d i ğ i n e kanaat getirdikten sonra, m e s ' e l e n i n
.haUine âid düşüncelerini ş ö y l e ifade e d i y o r : « D e m e k ki islâmi-
yetin ilk d e v i r l e r i n d e , Q u r ' â n ' d a n g a y r ı şeylerin Qur'ân'a &enze-
tilmemesi v e Qur'ân bırakıhp da başka ş e y l e r l e u ğ r a ş ı l m a m a s ı
için, y a z ı y ı hoş g ö r m ü y o r l a r d ı . K a d i m kitaplardaki d o ğ r u v e y a n ­
lış taraflarla hak ile bâtılın tefriki k o l a y o l m a d ı ğ ı n d a n bunlarla

1 Ta'tvîl muhtalif al-hadîş adlı eseri için b k . B r o c k . Sııpp. \, 186,


2 oTjii|j-> „ : . r y.. oîyJl^i- Ijf.CîV) Tagyîd al-HIm, s, 93.
3 « B u n u n iki mânası v a r d ı r . E v v e l â b u , süanet'in sünnet ile n e s h i o l a b i l i r .
Ş ö y l e ki. P e y g a m b e r , önce s-özlerİDİn yazılmasını y a s a k etmiş, s o n r a sünnet'in ço­
ğ a l m a k t a o l d u ğ u ve hafızanın bunu tamamen saitlıyamıyacağı tebeyyün edince,
y a z ı l m a s ı lâzım g e l d i ğ i n i beyan etmiştir. S a n i y e n , hadislerin y a z ı l m a s ı n a â i d nıS-
:3aade ' • A b d a l l â h b . ' A m r ' a tahsis e d i l m i ş t i r ; z i r a o , kudemânın k i t a p l a r ı n ı o k u ­
m a k t a , s ü r y a n î ve a r a b î y a z m a k t a idi. B i r k a ç ı müstesna d i ğ e r s a h a b e û m m î i d i ;
y a z ı y ı iyi ve d o ğ r u y a z m a k k e n d i l e r i için mümkün olmadığındar, yanlışlık y a p ­
m a s ı n l a r d i j e , h a d i s l e r i y a z m a k t a n n e h y o l u n m u ş l a ı d ı ; ^ A b d a l l â h b . ^ A m r ' a ise,
bu hususta yanlışlık yap^ınıyacağı bilindiği için, m ü s a a d e o l u n m u ş t u » ( T a ' w n « m l ; -
talit a l - h a d î ş 3i5-386).
* Râmahurmuzî, 67 a.
° Taqgîd a!-''ilm'in y a z m a l a r ı için b k . B r o c k . Sappl I, -öG-î. Basmasc içm
ıbk. «Bibliyografya ve k ı s a l t m a l a r » .
5

iştigal e t m e k yasak oiunmuştu. Qurân zaten onlardan müstağni


k ı l ı y o r d u , tslâmm ilk d e v i r l e r i n d e hadislerin yazılması memnu
i d i ; zira, hadis v e sünnet'in inceliğ'ine vâkıf ulema ( == < f u k a -
h â » ) ile Qur'ân metnini sair e l î a z d a n tefrik e d e b i l e c e k s e v i y e d e
kimseler a z d ı . A r a p l a r ı n ç o ğ u « f a k î h » d e ğ i l d i v e «fukahâ» mec­
lislerinde d e v a m l ı olarak b u l u n a m ı y ö r l a r d ı ; karşılarına çıkan a l e ­
lade y a z ı l a r ı Qur'ân'a. sokup A l l a h m sözü zannetmek tehlikesin­
den uzak d e ğ i l d i l e r » \
y a t î b Bağdadî v e muasırı îbn ' A b d a l b a r r ( ö l . 463)'in f a a l i ­
y e t l e r i 2, bu m e v z u d a daha sonraki d e v i r l e r d e iştigalden müstağ­
ni kılmamış olmasına rağmen hadislerin kitabeti v e y a t t a q y î d :
al ' i l m » mes'elesini kâfi d e r e c e d e aydınlatmıştı.
G e ç e n asrın ortalarında hadislerin ilk yazılı vesikalarını araş­
tıran S p r e n g e r , her iki gurubun fikrini d e s t e k l e y e n b o l m a l z e m e
t o p l a m ı ş v e H a t î b B a ğ d â d î ' n i n adı g e ç e n eserinden geniş çapta-

Taçyîd al-'-ilm, s. 57 v . d h . bl. M e s e l â , b i z : at ' A b û Sa'^îd a l - H u d r î ' n i n , naklet­


tiği ilk hadisi nesh eden d i ğ e r bir h a d î s rivayet ettiğine işaret o l u n a r a k şöyle
denilmektedir :
'Abû Sa'îi a l H u d r î , kendisinden P e y g a m b e r ' i n « b e n d e n Çur'ân'dan başka,
bir ş e y y a z m a y ı n ı z ; bu mahiyetde b e n d e n h e r h a n g i bir şey y a z a n kimse, hemen,
y a z d ı ğ ı n ı yok e t ' i n » hadisi r i v a y e t olunan k i m s e d i r ; aynı z a m a n d a « a « h â b Q(xr'-
ûh'i ve A l l a h ' ı n b i r l i ğ i n e âid sözleri y a z ı y o r l a r d ı » şeklindeki h a b e r i n de s a h i b i ­
d i r . Bu h a b e r d e , d a h a önce ileri sürdüğümüz düşüncenin delili m e v e u d d u r : B i ­
dayette A l l a h ' ı n k i t a b ı n d a n m a ' d u d o l m ı y a n şeyin kendisine benzetilmesinden ve
Qar'ân ihmal edilip b a ş k a ş e y l e ı l e u ğ r a ş ı l m a s ı n d a n endişe duyuluyordu. Bu en­
d i ş e o r t a d a n k a l k ı p hadislerin yazılmasına ihtiyaç hâsıl olunca, s a h a b e nasıl A l ­
lah'ın b i r l i ğ i n e â i d sözlerin y a z ı l m a s ı n d a mahzur görmedilerse, hadislerin yazıl­
m a s ı işini d e nahoş k a r ş ı l a m a d ı l a r ; zira bu iki keyfiyet arasında, Qur'â7i'dan;
ma'dad olmama bakımından, bir fark yoktur. A s h â b , yazdığı şeyleri ancak ihti­
yatlı o l m a k ş a r t i y l e y a z a r l a r d ı ; yazmayı hoş görmemeleri d e ancak, ihtiyatlı o l ­
mak a r z u s u n d a n i b a r e t t i » ( T a q y î d al-'^ilm, s. 93—94).

2 İ b n ' A b d a l b a r r , Câmf' bayan al-'îlm wa fadlih adlı eserinin b i r kıamınc


{\, 44—47) b u h u s u s a tahsis etmiştir. Mezkûr k i t a p için b k . Brock. G )2, 4 5 4 ;
S u p p l . I, 629 v e « B i b l i y o g r a f y a v e k ı s a l t m a l a r » .
3 al-Qâdt -lyâd'ia al-'hmâ'ı (40 a-43 b ) ve İbn C a w z î ' n i n 7 a ( 6 î s ^iblîs'h
(348—35U) ; d a h a fazla bilgi için b k . T a q y î d al-'ilm s. 14, not.
faydalanmıştır^. O n u n bu tezini esas olarak ele alıp y e n i bir ç o k
m a l z e m e i l â v e e d e n G o l d z i h e r islâmî kaynakların n o k t a i nazarını
göz ö n ü n e almadan, bu mütekabil hadisleri i'aşhâb al-hadîş* i\e
<'aşhâb ar-ra'tf" \n faaliyetinin mahsulü olarak mülâhaza etmiştir.
O n a g ö r e eski « r a ' y > mektebine mensup kimseler hukukun hür
teşekkülünün önüne e n g e l o l a r a k çıkan yazılı emirleri o r t a d a n
k a l d ı r m a ğ a çahşmışlardı ^ Y a z i y l e tesbitin lehindeki hadislere
mukabil d i ğ e r hadisleri bu m e k t e b i n mensupları v a z e t m i ş l e r d i ' ' .
V e ashâb a r - r a ' y d a n olan ' A b û D â v û d as-Sicistânî ( ö l . 277)*,
Sunan'inde ara sıra y a z ı h notlardan f a y d a l a n d ı ğ ı için hadislerin
y a z i y l e tesbitini y a s a k e d e n r i v a y e t l e r e işaret etmemişti ^
H a t î b B a ğ d â d î ' n i n y u k a r ı d a adı g e ç e n eserinin naşiri" G o l d -
ziher'in bu görüşünü bir vehim o l a r a k adlandırmakta v e o k u y u ­
cuyu bu v e h i m d e n kurtarmağa ç a l ı ş m a k t a d ı r ' ; Burada m e s e l e n i n
m e v z u u n dışında kalan münakaşasına iştirak e d i l m e d e n s a d e c e ,
Buhârî'nin Şahîh'ine tekaddüm eden d e v r i n v e y a onu o r t a y a k o ­
y a n literatürün ilk safhalarının aydınlatılabilmesi için bu hususta
hâzı misaller, bir ç o k benzerleri arasından seçilerek k e n d i l e r i n ­
den f a y d a l a n m a ğ a çalışılacaktır.
Y a z ı ile tesbitin lehinde istişhad edilen b i r ç o k h a d i s l e r e mu­
kabil a l e y h t e k i r i v a y e t l e r i n daha birkaç asır d e v a m ı n c a ileri sü-
1 The Origine and progress of mriting adıyla The Jo'J.rnal of the Asiatic
• Socieiy of Bengal, X X V , 3Ü3—329 da neşretmiş o l d u j u e t ü d ü n d e n maalesef mez­
kûr mecmuanın İ s t a n b u l ' d a nüshası bulunmadığımdan d o ğ r u d a n d o ğ r u y a istifade
mümkün olmamış G o l d z i h e r ' i n y a p t ı ğ ı nakillerden f a y d a l a n ı l m ı ş t ı r . Mah, Stad. II,
•6, 175, 198.
2 Afuh. Stad. II, 101—195.
3 Mah. Stad. II, 193.
4 Bk. G o l d z i h e r , Zahiriten s 27.
5 Mah. Stad, II, W 8 , not 2. ' A b û D â v û d as-Sicistânî'nin a r a sıra yazılı n o t ^
'ardan istifade etmiş olması keyfiyeti G o l d z i h e r ' i n hadis kitaplarının k a y n a k l a r ı ­
na d a i r h u s u s î f i k r i d i r . İleride i j a h edileceği veçhile, m e v z u u b a h i s k i t a p l a r ı n b ü ­
tün k a y n a k l a r ı y a z ı l ı d ı r .
6 B u k i t a p 1949 d a Ş a m ' d a Y û s u f al-'Aşş tarafından n e ş r o l u n m u ş t u r . B k .
B i b l i y o g r a f y a ve k ı s a l t m a l a r .
" Tagyid al-^ilm. m u k a d d i m e s= 16 —17 ; naşirde biraz da Goldziher'in
Taqyîd al-^ilm'ia kıymetini azaltmış v e onu o k u y u c u l a r a yanlış arzetmiş olma­
sından doğan bir gayret vardır. Hakikatte bu eseri n o t u n d a d o l a y i s i y l e m e v z u u
b a h s e d e n G o l d z i h e r d a h a z i y a d e S p r e n g e r ' i n malzemesinden faydalanmış görüa-
•znekte, Tagı/îd al-'-ilm'dea bu h u s u s t a h e r h a n g i b i r ibare n a k l e t m e m e k t e d i r . B k .
Mah. Stad. II, 193.
•'ülmesi, hattâ bunların b i z z a t hadisleri yazanlar tararmdan tek­
rarlanıp durması k e y f i y e t i b i z e , kitabetten nehy işinin başka bir
veçhesini g ö s t e r m e k t e d i r , işaret edilen r â v i l e r , herhalde, e l d e et­
tikleri b i l g i y i s a d e c e k â ğ ı t t a bulundurup asla hafızalarına y e r l e ş -
l i r m i y e n k i m s e l e r e karşı, bu kabil haberleri birer ihtar olarak
İJeji-sürii^orlardt.; Meselâ b ö y l e bir ihtar, al-Câmi' al-kabîr ve
al-Câmi' aş-şağîr g i b i musannaf kitap sahibi olan as-Sufyân aş-
Sav/rî ( ö l . 1 6 1 ) ' tarafından ileri sürülmüştü2. Hattâ b ö y l e bir en­
dişenin ş e v k i y l e bir ç o k kimseler, hadis e z b e r l e m e k için y a z ı d a n
f a y d a l a n ı y o r v e tam olarak e z b e r l e d i k l e r i n e kani olduktan sonra,
hafızalanndakinin günün birinde ihmaline s e b e b i y e t v e r m e m e s i için
yazılı metni imha e d i y o r l a r d ı ^ . Y a z d ı k l a r ı n ı y o k e d e n l e r arasında
ç o k zaman y a p t ı ğ m a pişman olanlar*, ömürlerinin bir kısmında
y a z m a y ı hoş g ö r m e d i k l e r i n e % v e y a h u t hiç y a z m a m ı ş olmalarına
n e d a m e t duyanlar da bulunuyordu*'. Ömürlerinin sonlarına d o ğ r u
kitaplarını y o k edenler veya kendinden sonra imhasına v a s i y e t
e d e n l e r d e az d e ğ i l d i . Bunu, k e n d i l e r i n d e n sonra kitaplarına bir
ç o k ş e y l e r i l â v e edilmesi v e y a b a z ı şeylerin düşürülmesi v e niha­
y e t yanlışlıkların esas sahibine atfı e n d i ş e s i y l e y a p ı y o r l a r d ı ' ' .
Y a z i y l e tesbite karşı m ü t e r e d d i t bir v a z i y e t takınarı k i m s e l e ­
rin yanında kitabeti, hadisin daha ç o k müs'tamel tabiriyle ilmia
ilk şartı a d d e d e n l e r v a r d ı . Daha, t â b i ' i n arasında yazılı o l m a y a n
5İmin ilim a d d e d i l e m i y e c e ğ i n i s ö y l e y e n l e r e raslamak mümkündük
İmâm Mâlik'in k e n d i s i n e v e d a a g e l m i ş olan bir dostuna, sonuncu
üç t a v s i y e s i n d e n biri « h a d i s l e r i salahiyetli z e v a t t a n y a z m a k » o l ­
muştu
Hadislerin yazılmasının lehinde ortaya k o n a b i l e c e k bir ç o k

1 \'in an N a d i m , a'.-Fihrist s. 225.


2 B a kabil h a b e r l e r için b k . Taqyîd al-^ilm s. 58 ; Sunan ad-Dârimî I, 125.
3 Birçok m i s a l l e r i İçin b k . Tagyîd al-'-ilm s. 58—60 ; Cami' bc^Sn ah'-ilm
; l, 66 V. d .
* B k . Tagyid al-HIm 6 0 ; Câmi^ bayan al-'^ilm I, 75.
5 Tagyîd al-Hlm s. 60.
6 Tazkirat al huffâz 1, 137.
' Tagyid al-'ilm s. 6 1 ; Cami' bayan al-'ilm 1, 67.
8 Sunan ad-Dârimî b ö y l e b i r h a b e r i t a b i i n d e n Mu'^aviya b. Q ' j r r a ' d a n nak­
letmektedir. « U t ^.lE .1»! (1 .^-It ^ j * » (1, 126), aynı zamanda hk, Tagyîd al-
'^ilm s. 109 ye Cami'- bayan al-'-ilm 1, 74.
Cami' bayan al-'ilm I, 74.
misallerîr, yanında, tabiin zamanında v e hattâ daha sonraki de­
v i r l e r d e y a z ı y ı ayıplıyanların bulunduğunu da görmek mümkün­
dü. Fakat onlar herhalde ehemmiyetsiz bir azlık idiler. Onların-
muarızlarinın r e d delilleri arasında Q u r ' â n ' d a n â y e t l e r g ö s t e r m e k
y o l u da vardı. Kitabetin meşruiyetinin bir ç o k âyetlerle te'yid
e d i l d i ğ i n ; , hattâ bunun bir <sunnat-i ilâhiye" olduğunu iddiaya
d a imkân buluyorlardı'.
H a d i s l e r i n yazılması karşısındaki zayıf m u k a v e m e t a d e t â fan­
tezisi bir m a h i y e t t e ta altıncı asra kadar zaman zaman görüldü.
Bu görüşün mensupları, kitabetin bekasının karşısına hâfızanm
parlak misallerini v e r e r e k ç ı k ı y o r l a r , b a z a n bu misallerini bir ç o k
b e y i t l e r l e ifade e d i y o r l a r d ı 2 . H e r h a l d e onların mukavemeti hadi­
sin daha s a h a b e zamanında yaziyle tesbitine mâni olamamıştı,
Geçen asırda S p r e n g e r , islâmî kaynakların muhtelif vesilelerle
m e v z u u bahsettiği hadisin i l k y a z ı l ı vesikalarını araştırıp muhtelif
« Ş a h î f a » !erin isimlerini bir a r a y a t o p l a m a k imkânını buldu'^ ve
daha sonra G o l d z i h e r bunlara yeni isimler i l â v e etti*. Şahîfa
v e y a Cuz' d i y e adlanan bu ilk hadis vesikaları, ileride g ö r e c e ­
ğ i m i z v e ç h i l e , ikinci v e üçüncü asırda m e y d a n a g e l e c e k olan mu­
sannaf külliyatın, gerek doğrudan doğruya ve gerekse dolayi­
siyle, malzemelerinin bir kısmını teşkil etti'''. S a h i f e l e r i y l e meşhur
olan s a h a b e d e n m e r v î hadislerin kontrolü ikinci v e üçüncü asır­
larda, bu sahabenin «sahife> l e r i n d e bulunup bulunmadığı araştı­
rılmak suretiyle y a p ı l ı r d ı ^ .

1 Taa-Aci ai.'^ihn s. 110.


2 B u a u n bir çok misalleri için b k . Muh. Stud. II, 2 0 0 - 2 0 1 .
3 Jo::ni!il of Asiat. Soc. Of. B e n g a l , 1856, s. 317 v . d d .
4 Muh. Srad. II, 8—11.
5 İleride mufassal olarak üzerinde d u r a c a ğ ı m ı z bu mesele için b u r a d a a y ­
dınlatıcı bir misal v e r e l i m : M ü s l i m ' i n , H a m m â m b . M u n a b b i h ' i n Şahifa'sinden b î r
ç o k hadis a l d ı ğ ı n ı S a r i h N a w a w î vazıh o l a r a k i f a d e e t m e k l e d i r . E s a s e n M u s l i m ' i a
b u g i b i k a y n a k l a r d a n naki h u s u s u n d a k e n d i n e has b i r m e t o d u v a r d ı , b k . N a w a w î , -
Şarh Maslim I, 34 ve Müslim I, 16, Şarh Müslim I I , 259,
8 B u r a d a iki misâl v e r e l i m : Y a ' q u b b . "-Atâ b a b a s ı n ı n s a h a b e d e n rivayet
etmiş o l d u ğ u b i r şahifayi, onun esas r â v i l e r i n d e n b a ş k a y o l l a r l a dinlemiş olduğm
h a d i s l e r l e m-jkaöele edince, şahifanin bunların hepsini ihtiva e t m e d i ğ i n i g ö r m ü ş ­
tü. (« • 6^'^- ' '^-.^ HJ'-'^ '^^ ı>. '^.Z'j ö'' L'^»- • 61.-=-' Jr»

jC-i }. '^i'' j jjf o — pUi.'l 1^5 Oa>._js ^ j -Llc .ûıl^i-. üiiilwl«t=->


.(«;ii;::c,J j l.Juaaddimat al-Carh wa'i-fa'dîl 33. Sufyân b. ^ U y a y n a ( ö j . 198)
9

« Ş a h î f a » siyie en ç o k meşhur olanların başmda ' A b d a l l â h b.


•^Amr g e l m e k t e d i r . H a s s e t e n onun sahifesi *aşŞadiqai d i y e ad-
lanırdı -. Kaynaiclarin b i z e s a k i a d ı ğ ı malûmata g ö r e , s a h i f e l e r i y l e
meşhur olan sahabe o k u r , d i n l e y i c i l e r hadisleri k a y d e d e r l e r d i .
Bu k a y ı t işi için lüzumlu k â ğ ı t bulunmayınca bazan hadisler y a
nalınlara v e y a « a l w â h > ads v e r i l e n muhtelif yassı m a d d e l e r üze­
rine y a z ı l ı r d ı - . Meselâ Sa'^îd b . C u b a y r ' i n "^Abdallâh b. ' A b b a s ' ı n
şahifasindeu zaptettikleri bu ş e k i l d e i d i 3 . ^Abdallâh b . ^ A b b â s ' ı n
s a d e c e hadîsleri ihtiva e d e n k i t a b ı d e ğ i l , a y n ı z a m a n d a bazı filo­
lojik malûmatı havi Q u r ' â n tefsiri d e işahîfa* d i y e adlanıyordu-..

S a h a b e n i n bazılarına isnad edilen v e hadis musannıflannın<


e l i n d e bir kaç asır k a y n a k v a z i f e s i g ö r e n şah'fa v e cuz'ler bir
tarafa bırakılacak olursa '^Abdallâh b . ' A b b â s ' a nisbet edilen tef­
sir müstesna, k a y n a k l a r ı n , muhtelif vesilelerle mübhem o l a r a k
h a b e r v e r d i ğ i kitaplar y ı ğ ı n ı n d a n b i z e k a d a r m u a y y e n isimler
h a h n d e herhangi bir ş e y intikal e t m i ş d e ğ i l d i r . Meselâ hadisleri
y a z m ı ş olması b a k ı m ı n d a n ^ A b d a l l â h b . *^Amr'i, kendisine tercih,
e t t i ğ i s ö y l e n e n ^Abû H u r a y r a ^'nin y a n ı n d a P e y g a m b e r ' i n s ö z l e r i n i
ihtiva eden bir ç o k kitaplarsn bulunduğu r i v a y e t e d i l i r i Hasan>
al-Başrî de, y a n ı n d a bulunan bu m a h i y e t t e bir ç o k kitapları, m e ­
raklılarına zaman zaman a r z e d e r m i ş ' . K a y n a k l a r d a bu kabil umu­
m î m a h i y e t t e k i kitap h a b e r l e r i n e sık sık rastlamak mümkündür^.

d a C â b i r b . ^ A b d a l l â h ' d a n r a v i s i -''Abu S u f y â n ' m r i v a y e t ettiklerinin onun s a b i t e ­


sinin m u h t e v a s ı n d a n i b a r e t o l d u ğ u n a s ö y l e m i ş t i . î-^^i- a.l Cy. J"^'. s'} O-^-^'-*-:'' '-"-^^)

qaddimat al-Cark zııa't-ia'^dîl s. 46.


' İbn O u t a y b a , K. alma'^ârif 156—157, Taqyîd al-'ilm s. 8 4 - 8 5 ; Câmi"^
bayan al-'ilm l, 72.
2 Bunun misâlleri için b k . Tagyîd al-'-ilm s. 100—107.
S Tagyid al-'-ilm s. ) 0 2 .
* B u sabitenin m e v z u u b a h s e d i l e n nüsha,sı için bk. an-Nahhâs, an Nâsîh
wa'l-mansûh s. 12 ve Fath al-bârî V I I ! , 332; filolojik malzeme ihtiva etliğini,
ileride göreceğiz.
B C a m r hayan al-'-ilm I, 70.
'î Aynı eser I, 74.
" Taqyİd al-'ilm s. 102.
* M e s e l â Cami' bayan ai-Him î. 70—77.
10

M e z k û r kitapları m u a y y e n isimler a l i m d a m e y d a n a g e t i r e n l e r e ,
h a d i s râvilerini t a b a k a l a r a a y ı r a n l a r c a , umumiyetle tâbi'^inin
o r t a tabakası d i y e a d l a n d ı r ı l a n kimseler arasında rastlanmakta­
d ı r ' . Bu tabakanın b a ş ı n d a z i k r e d i l e n H a s a n al-Başrî (öl. 110),
Mucâhid ( ö l , 103) v e ' i k r i m a ( ö l . 107) g i b i bir ç o k l a r ı n ı n birer
tefsir sahibi o l d u k l a r ı anlaşılmaktadır^. K a y n a k l a r d a zik.n g e ç e n
bu tefsirlerin, daha s o n r a k i asırların m ö f e s s i r l e r i n e , sahih r i v a ­
y e t l e r l e intikal ettiği anlaşılmaktadır. M e s e l â aş Sa^labî ( ö L 427),
al-Kaşf wa'l-bayân adh tefsirinin* m u k a d d i m e s i n d e , bu g i b i k i ­
taplar hakkında o f d u k ç a k ı y m e t l i malûmat v e r m e k t e d i r . Onun
vazıh olarak b i l d i r d i ğ i s e n e d î e r d e n anlaşıldığına g ö r e , tefsirinin
te'lifi esnasında, bu kabil k i t a p l a r d a n bir ç o ğ u n u n muhtelif riva­
y e t l e r halinde g e l e n nüshalarına müracaat e t m e k imkânına sahip
bulunmuştur*. T a b a r î (öl. 311)'nin k e n d i s i n d e n ö n c e k i literatürün
b ü y ü k bir kısmını n a k l e d e n tefsirinin d a h a sonraki müellifler
tarafından, r i v a y e t l e r i n i n k a y n a k l a r ı o l a r a k sayılan eserler ara­
sında bu ilk d e v r i n mahsulü bir ç o k tefsirler bulunmaktadır".
B i z e kadar g e l m e m i ş o l m a k l a b e r a b e r , s a h a b e v e tâbiMnin ilk v e
akinci tabakasına ait b i r ç o k tefsir kitaplarının, şahîh v e Sunan
musannaflarındaki hadisleri tahric e d e r k e n sarihlerin b i z e d o l a ­
y i s i y l e vermiş oldukları malûmattan v e a y n ı tip tefsirlerin, d a h a
müteahhir olup b i z e kadar intikal e t m i ş b u l u n a n l a n n d a n , muhts-
y a l a n n ı n b ü y ü k bir kısmının h a d i s l e r d e n i b a r e t o l d u ğ u n u ö ğ r e ­
n i y o r u z . T â b i ' i n i n ikinci t a b a k a s ı n d a n b u g ü n e l i m i z d e , bir kaç
r ü s h a s i y l e bulunan. H a s a n al-Basrî'nin, M e k k e ' n i n şeref v e fazai-
line tahsis olunmuş r i s a l e s i " nin muhtevası d a a y n ı m a h i y e t t e d i r .
K a y n a k l a r ı n daha z i y a d e k i t a p ç o k l u ğ u n d a n bahsettiği d e v i r ,
tâbi'^inin müteahhir devresini teşkii e d e n ve hasseten Zuhrî-

1 Burada daha ziyade Zahabî'nin Tazkirat a.l-ffuffâz'Aam tabaicalarma tabi


o l u n a c a k t ı r . O n u n al-Muğnî / î tabaçât al-mahaddîşîn a d l ı eserr ( b k . W € İ s w e i l e r
ar, 8 1 ) taksim b a k ı m ı n d a n f a r k l ı d ı r .
2 Mucâliid'in, tefsirini tilmizlerine imlâ ettirdiği, k i t a p l a r ı n ı n istinfahı için
onları evine götürmeyi i l i y a d e d i n d i ğ i r i v â y e i editir (Tıaıyid .al-'-ilm s, 105).
3 Brock G . 12, 4 2 9 ; Suppl. I, 592.
* İbn a n - N a d î m , K â t i b Ç e l e b i ve f e r c e r a e - i hâllerin z i k r i « ı r a s ı n d a b i r ç o k
. k a y n a k l a r bu t e f s i r l e r d e n b a h s e d e r l e r .
5 B k . 'Irşâd al-'arîb XVIII, 64.
-S N ü s h a l a r ı için b k . B r o c k , G , 12. 6£, SupjA. l, 183.
11

< ö l . 124)"yi içine alan s a f h a d ı r ' . Bu safha umumiyetle kaynaklarda


hadisin t e d v i n d e v r i v e Zuhrî ilk müdevvin sayılır^. Hadîslerin
ç o ğ a l m a s ı üzerindeki âmillerden sarf-ı nazar şaAr/a Ve cKz'ler
h a l i n d e tesbiti üzerinde siyasî mülâhazalar v e y a m e z h e b nraûca-
deleleri d e rol o y n u y o r d u . M e s e l â şia mensupları kendi doklrin-
lerini t a k v i y e için v e s i k a m a h i y e t i n d e olan yazılı k a y n a k l a r a sün-
nîlerden daha çok ehemmiyet veriyorlardı^. Bir kısmı apokrif
-olmakla b e r a b e r , ' A b u C a ' f a r at-Tusî ( ö l . 403)'nin Fihrisri*, bu
d e v r e ait bir ç o k isimler saklamıştır. Buna m u k a b i l sünnî olan
Zuhrî'nin de e m e v î l e r tarafından hadislerin c e m ' i n e memur e d i l ­
diğini biliyoruz ^

HADİSLERİN TEDVİNİ

Hadisin tedvini mevzuu bahs edildiği zaman umumiyetle


Z u h r î ilk m ü d e v v i n olarak g - ö s t e r i l i r V e onun devrinin Emevt
idaresinin ' U n ı a r b . "^Abdal ' a z î z ' i n hilâfetine râslayan safhasj ha­
dis tedvininin başlangıcı sayılır. Hadis edebiyatının, terceme-i
haller m ü n a s e b e t i y l e , hadisIerin^ naki kaidelerinin izahında (ta­
hammül al-"'ilm m e s e l e s i n d e ) , hulâsa muhtelif v e s i l e l e r l e , y a ­
zılı kaynaklara ait v e r d i ğ i haberler bu a d ı geçen devri böyle
bir m e b d e o l m a ğ a müsait g ö s t e r i y o r . H a d i s l e r i n <>şahîfa* a d h bir
t a k ı m yazılı v e s i k a l a r a dayandığını göstermek hususunda selefi
Sprenger'in mesaisini devam ettiren Goldziher", aksine îslâmt
kaynaklar tarafından gösterilen ilk tedvin çağını takriben bir

1 Tadkirat al-haffâz I, 101 v d d .


2 B k . meselâ Cami' bayan al-'ilm I, 73.
3 G o l d z i h e r , Muh. Stad. I, 10 ve bunun delilleri için b k . aynı müellHin
Beitraae zur Literatür geschichte des Schia s. 55.
* Brock. Suppl. I, 107.
5 al-Mazvattâ ( a ş - Ş a y b â n î r i v a y e t i ) s. 389 vc b k . G o l d z i h e r Mak. StaL Ih
39, müellif aynı z a m a n d a Journal of asiatic Society of Bengal, 1856, s. 322, n o .
71e işaret ediyor.
8 Cami'- bayan ah'-ilm I, 73, Fath al bârî I, 147, Tadrîb ar-râıvî, s. 25,
Tanzvîr al-hawâlik I, 4, Z u r q â n î I, 10.
' Muh. Stud. II, 8 - 1 1 .
12

asır k a d a r g e ç başlatmak v e bu d e v r i Zuhrî'den ilk musnad ha­


dis kitapiarmın meydana geldiği üçüncü asır başlarına kadar
i n d i r m e k i s t i y o r . Bu t e d v i n işinin başlangıcına, kitabında ayırmış
o l d u ğ u kısım e h e m m i y e t l i bir y e r işgal eder'. Hadislerin tedvin
d e v r i n i d e ğ i ş t i r m e k v e y a bir asır k a d a r tehir e t m e k için t a k i b e t -
•tiği } ' o l o l d u k ç a çetrefildir v e tezatları bizzat kitabında mevcut­
tur. N e d e n s e bir defa tasavvur etmiş olduğu neticeye varmak
için b a z ı g a r i p izahları v a r d ı r . Bunun münakaşasına girişmeden
e v v e l k a y d e d e l i m ki^ G o l d z i h e r ' i n tezat o l a r a k t a s a v v u r e t t i ğ i v e
d o l a y i s i y l e ortadan kaldırmağa çalıştığı iki ayrı menşe vardır.
Bunlardan biri hadislerin t e d v i n i , d i ğ e r i ise .hadislerin tasnifidir.
İslâmî kaynakların bu ikisi için ileri sürmüş o l d u k l a r ı tarif bariz
şekilde birbirinden a y r ı d ı r . Birincisi için j . j Jjl» ('awwal
man d a w w a n a ' l - h a d î ş ) ^ , ikincisi için «c^:.Cll ^ ı . ^ j ^ . . Jjl • (^avi^wal
man şannafa'l-kulub) ^ tâbirini kullanırlar. Birincisile hadislerin
k i t a p l a r d a toplanmasını, ikincisi ile m ü d e v v e n hadislerin m u a y y e n
b â b l a r a g ö r e tasnifini k a s d e d e r l e r . İşte k a y n a k l a r ı n bu iki m e b d e
için m e v z u u bahsettiği tarih a y r ı d ı r v e şüphesiz ki t e d v i n tasniften
e v v e l d i r . N a s ı l s a G o l d z i h e r bu farka d i k k a t e t m e m i ş yani t e d v i n
ile tasnif devrini birbirinden ayırmamış ve dolayisiyle islâmî
kaynakların bu ikisi için farklı olarak g ö s t e r d i ğ i iki tarih ara­
sında bir tezadın m e v c u d o l d u ğ u n u farzetmiş, birini o r t a d a n kal­
dırmağa çalışarak, tedvine aid haberleri v e k a y n a k l a r ı n ı zayıf
addederek bu n e t i c e y e ulaşmıştır. O n u n sözü g e ç e n ıjıünakaşa
v e görüşlerini olduğu gibi nakle ve sonra münakaşasına çalışı­
lacaktır. Ş ö y l e demektedir:
« M ü s l ü m a n müelliflerin, hadislerin c e m ' i n e dair v e r m i ş o l d u k ­
ları en eski haber, Muh. b . al-Hasan aş-Şaybânî vasılasiyle Mâ­
l i k b . ^Anas'ten 11. ' U m a r i n , ' A b û Bakr b . '^Amr b . H a z m ' a " P e y -
g-amberin hadisini v e y a sünnetini v e y a '^Umar'in a h b a n n a dair
ne varsa t o p l a v e bana y a z , ben ilmin silinip âlimlerin o r t a d a n

1 Muh. Stud.. II, 208 211.

2 Câmz '-bayan al-^ilm 1,73; Fath al-bârî 1,174; Tanwîr al-hawâlik 1,6;.
Zurqânî 1,10.

3 Râmahurmuzî, al-Mahaddiş ol-fâşil (Şehid Ali Ktb.), 126 b ; Tanxvîr


al-hawâlik 1,7. Ayrıca, tad\vîa v e tasDÎf ıstılahları arasındaki f a r k için b k . .
Lisân al-^arab, Tac al-'-arüs ( d , w, n v e ş, n, f m a d d . ) .
13

ç e k i l e c e ğ i n d e n k o r k u y o r u m , , şeklinde v e r d i ğ i yazılı e m i r d e n iba­


ret olan rivayettir. Bu haber ç o k zaman e l e alınmış v e sık sık
hadislerin y a a h m e b d e i n i tesbit için k e n d i s i n d e n faydalanılmıştır.
M o d e r n e d e b i y a t tarihi bir ç o k defa buna tarihî bir k a r a k t e r
atfetmiştir. Şüphesiz biz bununla daha z i y a d e II. "^Umar'ın, selef­
lerinin dine karşı l a k a y d i l e r i n i silmek v e islâm i d a r e s i n d e y e n i
bir d e v r i başlatmak g a y r e t i n d e n ibaret bir hamiyetin m e v z u u
b a h s e d i l d i ğ i n i hatırlıyoruz. Bundan başka II. "^Umar'ın hadisleri
y a z d ı r m a v e c e m e t t i r m e arzusu ile b e r a b e r , bazı hadisleri bahu­
sus "^Amra bint ' U b a y d a l l â h b . K a ' b b. Mâlik ( ö L 106) tara­
fından mahfuz sahifeleri istinsah ettirdiğini b i l i y o r u z . S ö y l e n i l ­
d i ğ i n e g ö r e , Halife, İbn Şihâb a z - Z u h r î ' y e hadislerin y a z ı l m a s ı e m ­
rini yermiştir. (Kitâb al-'awâ'ir\T\de k a d î m o t o r i t e l e r e işaret e d e n )
S u y û t î ' y e g ö r e bu mecmua, bu sahada yapılan ilk d e n e m e o l ­
muştur. B ö y l e c e , adı g e ç e n H a l i f e y e karşı hürmet v e t a k d i r l e
dolu bir neslin, onun ismile h a d i s e d e b i y a t ı a r a s ı n d a sıkı bir
münasebet kurabilmek için ne k a d a r g a y r e t g ö s t e r d i ğ i n i v e ayni
z a m a n d a , onun, P e y g a m b e r i n sahih hadislerinin bir kısmım
e z b e r l e m e k hususundaki g a y r e t i n d e , fukahadan g e r i k a l m a d ı ğ ı n a
inandıklarını g ö r ü y o r u z .
Bununla beraber, muhtelif menşeden t e d a v ü l e ç ı k a r ı l m ı ş ha­
b e r l e r i n arzettiği tezatlar yüzünden, hadislerin sistematik c e m ' i n i
U m a r b . '^Abdal'^azîz'in t e ş v i k i n e hasreden Şaybânî'nin işaret
ettiği tarihin bu e d e b i y a t ı n m e b d e i olduğunu kabul e t m i y o r u z . . . »
Bu husustaki haberlerin biraz daha münakaşasını y a p t ı k t a n s o n r a
ş ö y l e d e m e k t e d i r : « F a k a t islâmî e d e b i y a t tarihi,_hadis e d e b i y a ­
tının m e b d e i ile ilgili daha ç o k müsbet d i ğ e r haberler v e r m e k -
i e d i r . Hattâ bu haberler dahi, g ö r e c e ğ i m i z v e ç h i l e , ikinci asır
litteratürünün erişmiş olduğu - hakikatte bir m ü d d e t s o n r a e r i ş e ­
b i l e c e ğ i - mertebenin daha ileriye alman vaktinin t a y i n i n e iştirak
•ederler.» O , bu s ö z i y l e d e i s l â m î k a y n a k l a r d a ilk musannaf e s e r l e r
için z i k r e d i l e n tarihi bile bir hayli ö n c e olması lâzım g e l e n ilk
t e d v i n için caiz g ö r m e y e r e k , nedense ayni ş e y o l a r a k f a r z e t t i ğ i
t e d v i n v e tasnifin m e b d e i n i bir asır k a d a r bu tarafa almak isti­
y o r ' . Onun, bu t e d v i n v e tasnifin m e b d e i için islâmî k a y n a k l a ­
rın zikretmiş o l d u ğ u iki ayrı d e v r i birbirine karıştırmış o l d u ğ u ,

1 Muh. Stad. II, 211.


14

i f a d e s i r d e n vazıhan anlaşılıyor. Bu y ü z d e n d i r ki k a y n a k l a r ı n ha­


berlerini mütenakız buluyor. H a k i k a t t e hiç bir k a y n a k hadislerin
sistematik c e m ' i n i "Umar b, "^Abdal'azîz'in t e ş v i k i n e hasretmiş
v e hadislerin tasnifini onun d e v r i n e kadar g ö t ü r m ü ş değildir.-
K a y n a k l a r s a d e c e hadislerin tedvini ile onun arasında bir mü­
n a s e b e t k u r m a ğ a çalışırlar. E m e v î devletinin, hadisin kitabetine
y a b a n c ı o l m a d ı ğ ı , Z u h r î ' y i y a z m a ğ i ~ z o r I a d ı k i a r ı v e bunun delilleri,
b i î z a t G o l d z i h e r ' i n kitabında z i k r e d i l m i ş t i r ^ . D i ğ e r taraftan o ,
a y n i şey için ileri sürülen iki tarihten birincisini o r t a d a n kaldı­
r a b i l m e k için M u w a t t â ' ı n Ş a y b â n î r i v â y e t i y l e g e l e n haberini za­
yıf b u l u y o r " d i ğ e r k a y n a k l a r l a t a k v i y e edilmemiş o l d u ğ u n u i f a d e
e t m e k i s t i y o r . A y n i haberi İbn S a ' d K. at-Tabaqât al-kabir in-
d e Buhârî, Şahih'mın. K i t â b al-'^ilm kısmında ^ v e at-TârIh aş-
şağtr''wde*, D â r i m î , ^unan'inde ^ v e daha sonraki bir ç o k k a y ­
n a k l a r zikretmişlerdir. Bununla beraber hiç biri ^Abü Bakr b .
' U m a r b . H a z m ' i ( ö l . 120) G o l d z i h e r ' i n iddiası hilâfına, ilk m ü d e v -
vın köbul etmiş o l m a y ı p s a d e c e '^Umar b . ^Abdal'^azîz'in ona bu;
h u l u s t a emir v e r d i ğ i n i , onun da bir k a ç kitab m e y d a n a g e t i r d i ­
ğ i n i k a y d e d e r l e r " . İlk m ü d e v v i n olarak daima Zuhrî gösteriHr.
Zuhrî'nin d e v r i n d e , h a d i s k i t a b l a r i y l e , muhaddislerle v e hayatla-
r i y i e ilgili r i v a y e t l e r d e n d e anlaşıldığı v e ç h i l e , hafıza aitüc ha^dis
naklinin t e k vasıtası olmaktan çıkmış, f o n k s i y o n u g e n i ş ö l ç ü d e
y a z ı y a intikal etmiş bulunuyordu. Z u h r î ' y e hadis^Jhtiva e d e n
kitabiar g e t i r i l i r , kendisinden r i v a y e t e d i l i p e d i l e m i y e c e ğ i sorulur
v e b ö y l e c e kitabın muhtevasını teşkil e d e n hadisler onun adını

1 Mah. Stud. I I , 38 ; bu h a b e r için b k , al-MuwaUâ (Şaybânî rivayeti) bâb.


'ifetitâb a l . S i m , s. 389.
a Tâhaqât II/2, 134, V I I I , 353.
3 B u h â r î I, 3 1 ; Fath al-bârî I, 174; '^/li^nî I, 526—527 ; G o l d z i h e r mü-
teahhir ksynalclarda meselâ Zurqânî'de bunun Buhârî tarafından da nakledil­
d i ğ i n i g ö r m ü ş s e de yerini t e s b i t e d e m e d i ğ i n i söylemektedir (Muh, Siud. I I , 210,
not lî.
* at-Târih aş-şağir s. 105.
5 Sunan ajı-Darimî I , 68.
6 lr.;âm M â l i k , B u h â r î ve D â r i m î ' n i n r i v a y e t l e r i n d e , ^ A b û B a k r b . "^Umar b .
H a z R i ' ı n , bu e m i r üzerine b i r k a ç k i t a p m e y d a n a g-etirdiği ve "^Umar b . "^Abdal-
' a z î z ' i o , bu k i t a p l a r kendisine g ö n d e r i l m e d e n v e f a t ettiği rivayeti y o k t u r . M e r k ü r
Tİvâvet. dolayisiyle elde edilebilen b i r rivayettir ( b k . Tanunr al-hazualikAl, 5;.
Z u r q â n î I , 10).
15-

i s n â d silsilesine alan s e n e d l e r l e r i v a y e t e d i l i r d i ^ . Y a h u d bizzat


o , elinde vazıh hadis m e c m u a l a n n ı , tilmizlerine k e n d i n d e n riva­
yet etmeleri m a k s a d i y l e v e r i r d i ^ . M a m a f i h a y r i i c l e v r e ait haber­
ler Zuhrî'nin masırlannın d a bîr ç o k k i t a p l a r a sahib olduğunu
göstermektedir. Hadisleri y a z m a ğ a Emevî halifeleri tarafından
zorlandığını söyleyen Z u h r î ' n i n ' bilâhere yazmış o l d u ğ u hadis­
lerin Haiifa A V a l î d i n ö l d ü r ü l m e s i n d e n s o n r a saray kütüphanesin-/
den n a k l e d i l i r k e n bir k a ç yük teşkil e d e c e k k a d a r çoğalmıştı^.
Biraz d a h a g e n ç muasırı Hişâm b . Hassan ( ö l . 147), Hasan al-
Başrî v e " A t â ' n ı n ravisi H a v v ş a b ' m bir ç o k kitaplarını ele g e ç i r ­
mişti " . D i ğ e r muasırı al-'^Alâ b. 'Abdarrahmân ( ö l . 139) daha
sonra İmâm M â l i k ' i n y a n ı n d a bulunan *Şahîfa> sinden nakletmek
isteyenler için « y a t a m a m ı n ı almalarını veya hiç almamalarını»
şart koşardı'"'. M e z k û r d e v r i n k i t a b l a r ı n a ait ç o ğ a l t ı l a b i l e c e k ha­
b e r l e r i n b e l k i d e en e n t e r e s a n o l a n ı , Zuhrî'nin karısının, k o c a s ı n ı n
etrafında d a i m a g ö r d ü ğ ü k i t a b yîğınmın, e v e getirilecek olan
d i ğ e r üç z e v c e d e n daha tahammül îersa olduğunu söylemiş ol­
masıdır " .

Zuhrî v e muasırları z a m a n ı n d a v e y a h i c r î ikinci asrın başın­


da kitapların artık m e v z u u b a h s o l m a ğ a b a ş l a d ı ğ ı zamanlarda halâ
hadislerin bir kısmının şifahî naki u s u l i y l e r i v a y e t e d i l d i ğ i g ö r ü ­
l ü y o r . Esasen h a n g i d e v i r d e n s o n r a , hadis kitaplarının, malze­
m e l e r i n i tamamen y a z ı l ı k a y n a k l a r d a n a l d ı ğ ı hususunda kat'i bir
şey s ö y l e m e k imkânından mahrum bulunuyoruz. Bununla bera-

<Yi <Ji^ ' i ' i - Ut ^s.: ^ J U J H,U Vj '.j U J-j) al-Kifâya s. 318,

(«•U.» J-£5 ıl^_ U i ; . i ^ j U ' i eJj' JUs ı5 •^t._:,\^\ ^ öpUl Aynı eser,
s. 3 1 9 .

al-'owliyâ III, 3&3


4 j.'>IJS L"-?-''' '''I ıfj>''l-''Oj*. V " jlj^.'U."^ ...>0
4~o;ı/'j'''|t^ ^i^. '^'j'" û-" y^'^'' jfilyai fil-'awliyâ lîl, 36
5 Suâlât cd-'Âcurrî 2 b.
« İbn Q u t a y b a , A", al-ma^ârif s. 1S8.
î İbn H a l l i k â n , al-lVafayât l, G44.
Î6

ber, b i z e kadar g e l m i ş olan hadis m S d e v v e n a t i n d a bulunan s e -


n e d l e r zincirindeki r â v i l e r i n , i l e r i d e izah e d i l e c e ğ i v e ç h i l e , y a p ı ­
lacak m u k a y e s e s i n d e n sonra, bu d e v r i n tayininin, takribi bir
şekilde mümkün o l a c a ğ ı n ı tahmin e d i y o r u z . M u h a k k a k olan bir
ş e y varsa, hadislerin menşeinden uzaklaşıldtkça v e m a t e r y e l ç o ğ a l ­
dıkça, kitaplar, hadislerin muhafazasının inkâr k a b u l e t m e z bir
vasıtası olduğunu, pek g e c i k m e d e n bir zaruret halinde o r t a y a
k o y m u ş bulunuyordu. H a t î b Bağdadî hadislerin kitaplar halin­
d e k i tedvininin tabiî g e l i ş m e s i n i ş ö y l e izah e t m e k t e d i r : 'Hadis­
lerin yazılması işi, bir müddet nahoş karşılandıktan sonra, geniş
çapta tatbik saha^ buldu ve hadislerin kitaplar halinde tedvinine
haşlanıldı, zira rivayetler yayılmış ve isnâdlar uzamış, ricalin
adları, künyelerini, nîsbetleri çoğalmış ve senedi erin ifade tarzt
muhtelif şekiller almış, hulâsa insan hafzzası şa saydıklarımızı
zaptedebilmekten aciz kalmış, (yazdı) hadis ilminin sadece ha­
fızaya dayanan bir bilgiden daha sağlam elduğu hakikati ortaya
çıkmıştı.... ilh* '.

^jiiüi -il--' .^^''A' oijUfL' cJ^y ^.t.}-ii 3 i JU^-'.v^ı. wJi< .jj.iit


H A D Î S L E R İ N N A K L İ

(Tahammül al-'ilm>

Buhârî'nin al-Câmi'-aş-şahîlımn k a y n a k l a r ı n ı n etüdünü k o ­


laylaştırmak m a k s a d i i e m e v z u u bahs e t t i ğ i m i z « k i t â b a t a l-'i 1 m »
meselesi k a d a r v e belki d e daha ç o k mühim olan, hadislerin
naklinin kanunlarından i b a r e t « t a h a m m u 1 al i 1 m » meselesi-
v a r d ı r . H a d i s e d e b i y a t ı n ı n bu iki meselesinden ikincisi başlangıç
safhasında e h e m m i y e t i n i d i ğ e r i kadar isbat e d e m e m i ş i s e d e hadis
v e y a r i v a y e t l e r i n tesbiti ü z e r i n d e k i f a a l i y e t l e r b a k ı m ı n d a n d a h a
mühim bir y e r işgal e t m e k t e d i r , K i t â b a t al-SInı veyahut h a d i s ­
lerin y a z ı l m a s ı meselesi üzerindeki münakaşa, Ertıevî Devletinin-
sonlarına d o ğ r u hemen hemen c i d d î olarak e h e m m i y e t i n i k a y b ­
etmiş, yahut hadislerin y a z ı y l a tesbitine muhalefet pek z a y ı f
bir g a y r e t t e n üerl g e ç m e m i ş bulunmasına r a ğ m e n , ikincisi y a n i
itahammul al-'ilm^ muhaddisier arasında daha z i y a d e E m e v î
D e v l e t i n i n hitamından üçüncü a s r ı n ' sonlarına Tcadar ço.k sıkı
şartlara tâbi tutulmuştur.
Hadislerin v e haberlerin yahut k e n d i n e has eski ifadesile
« ' i l m » in şahısdan şahısa, d o l a y ı s i l e nesilden nesile intikali,
esas kaynaktan uzaklaşıldıkça, g i t t i k ç e e h e m m i y e t k e s b e d e n bir
hâl ahj'or, P e y g a m b e r ' d e n v e eshabından d e v r a l m a n hadislerin
nakli etrafında, y e n i şahıslar araya g i r d i k ç e y e n i yeni meseleler
o r t a y a ç ı k ı y o r d u . Ç o k zaman g e ç m e d e n y a z ı n ı n bu işe c i d d î
bir şekilde işLirakile, tamamile İslâm camiasına has v e d i ğ e r
muhitlerle mlünasebeti bulunmayan bir müessese m e y d a n a g e l d i ^ .
Bunun esasını bir hadisi mümkün o l d u ğ u kadar ilk k a y n a ğ ı n d a n
çıktığı şekilde muhafaza e t m e k , bir şey ilâvesine yahut herhan-

1 Malûm old-üğu ürere bu a s ı r «al-kutuh ns-sitta» uin ortaya kacdtıgu


devirden ibarettir.

2 Bunun tarr.amile islâmî m u h i t i n m a i l oluşu f i k r i için b k . G o l d - i i b e r , M u h .


S tu d 2 (i, ;88.
Buhârî'nin kaynaklan F. 2
18

gi bir şeyin düşmesine mâni o l m a k arzu v e g-ayreti teşkil e d i ­


y o r d u . Bir râvi bir hadisi d i ğ e r bir r â v i d e n n a k l e d e r k e n , r i v a ­
yeti ifade için h a n g i tâbiri kullanacaktı v e hatayı ö n l e m e k için
en salim y o l hangisi idi, hangisi e n i z d e ğ i l d i v e r i v a y e t i
i u a t l u b olan hadis bulunduğu yazîh kayr,;:ktan nasıl n a k l e d i l e b i ­
l e c e k t i ? işte bu v e b e n z e r m e s e î f l e r <.muşialcfı al-hcdls* kitap-
Jarında, birbirlerinden farklı k ı y m e t l e r iTâde e d e n sekJ2_.kısîm
halinde i n c e l e n i r ^ . T e f e r r u a t bir tarafa bırakıldığı takdirde,
bunlar, <sama, qıra'ât, icaza, munâfuala, kitaba, v e y a mukâtaba,
bir şeyhin tilmizine bir hadis veya kitabm diğer bir şahıstan
kendine sama' yoliyle geldiğin; ifade ile iktifası, fakat tilmizine
kendisinden rivayet için izin yermemiş olması^ hâli, vjaş'yga v e
wicâda> d a n i b a r e t t i r l e r ; k e n d i a r a l a r ı n d a d i ğ e r bir ç o k tâli
i î i s ı m l a r ihtiva ederler. Biz burada s a d e c e Buhârî'nin, k e n d i n d e n
e v v e l k i l e r d e n ne ş e k i l d e aldığını a y d ı n l a t m a ğ a y e t e c e k k a d a r ,
p e k muhtasar olarak v e en basit t a r i f i e r i y l e m e v z u u - b a h s e d e c e ğ i z = .
S a m â'^; '^şeyhin hıfz v e y a kitabında bulunan hadisin tilmiz
tarafından dinlenilmesidir. Burada şeyh kendisine t tahammül al-
'-ilm» in mutabar y o U a r i y l e , m e v z û - b a h s hadisin r i v a y e t i g e l m i ş
olan k i m s e d i r .
Oırâ^at: tilmizin v e y a d i ğ e r bir şahsın bir v e y a birçok
hadisi, kitaptan v e y a e z b e r d e n ş e y h e o k u y u p şeyhin bunu, hıf­
z ı n d a bulunan ile veyca ekindeki nüshadan takib e d e r e k d i n l e m e -
sidir.
İ c a z a : U m u m î o l a r a k iki kısımdır, a ) R i v a y e t sahibinin,
î n u a y y e n bir ş e y i n r i v a y e t i için izin v e r m e s i d i r . M e s e l â : « S a n a ,
B u h â r î v e y a h u t r i v a y e t i u h d e m d e bulunan kitapların r i v a y e t hak­
kımı v e r d i m » d e m e s i d i r . b ) Mııaj^yen bir şahsa g a y r - i m u a y y e n
bir şeyin icazetini v e r m e s i d i r . M e s e l â : « S a n a bütün mesmuatımı
v e y a bütün r i v â y e i l e r i m i n i c a z e t hakkını v e r d i m » d e m i ş o l m a s ı -
dır ki, b u d a r i v â î bak>:mdan k ı y m e t i g i t t i k ç e azalan d o k u z kısım
ihtiva eder.
M u n â v v a l a : Ş e y h i n tilmizine sema"^]nın ashnı v e y a onun
ile rhükabele e d i l m i ş bir nüshasını v e r i p : « b u benim filândan
sema'^ımdır v e y a r i v â y e t i m d i r , benden r i v a y e t et v e y a sana b e n d e n
r i v a y e t e t m e hakkını v e r d i m » d i y e r e k bunları ona y a t a m a m e a

> Mesela bk. Tadr-'.b a,'.-â-vî 129-149.


19

v e y a jstinsalı ş a r t i y l e v e r m e s i d i r , v e y a h u t / i l m i z i n şeyhinin asıL


nüshasına' v e y a o n d a n İstinsah v e mukabele edilmiş bir nüshasınt-
ş e y h i n e arzetmesi, şeyhin d e bunu dikkatlice v e teemmül e d e r e k
gözden g e ç i r m e s i , tilmizine « b u b e n i m hadisimdir v e y a r i v â y e ­
t i m d i r , bunu b e n d e n r i v a y e t e t » demesidir.
Kitaba veya mukâtaba: Ş e y h i n , mesmuunu v e y a m e s -
muu olan hadislerin bir kısmını, huzurunda v e y a uzakta bulunan,
bir k i m s e y e kendi yazısiyle yazması veya yazdırmasıdır. Bu d a
iki ş e k i l d e , şeyhin y a « s a n a y a z d ı k l a r ı m ı n icazetini v e r d i m » d e ­
m e s i v e y a b ö y l e bir şeyi k a y d e t m e m e s i ş e k l i n d e olur.
« T a h a m m u 1 a l - M 1 m » kaidelerinin altıncısı tarifinden d e
anlaşılacağı v e ç h i l e şeyhin tilmizine bir h a d i s ^ e y a kitabm sa-
fnâ'^ y o l i y l e kendisine geldiğini s ö y l e m i ş fakat « B u n u benderı
r i v a y e t e t » kaydını tasrih e t m e m i ş bulunmasıdır.
Wasiyya: Ş e y h i n vefatına yakın veya yolculuğa çıkacağı
e s n a d a , kitabının, herhangi bir kimse tarafından rivayetini vasi­
y e t etmiş o l m a s ı d ı r .
W i c â d a: Bir kimsenin, muasır olsun v e y a olmasın, r i v a y e t
y o l i y l e kendisine g e l m i ş o l m a y a n - kitabın son râvisinin el y a z ı s i y l e
bulunan - hadislerin v e y a kitapların ele g e ç i r i l m i ş olmasıdır.
M u h a d d i s i e r arasında b i r b i r i n d e n farkh d e ğ e r l e r bulan hadis
rivayetinin bu muhtelif kısımları bir d e r e c e y e kadar nevi'lerine
delâlet eden ifadeler kazanmışlardı. Bunun için hadis naklinin
muhtelif aksamını m e v z u u - b a h s e d e n k a y n a k l a r d a , bu kısımlarla
b i r l i k t e < a l f â z » d i y e bir ısbIâhın g e n i ş bir y e r işgal ettiği g ö r ü ­
lür. Bunlar hadislerin s e n e d l e r i n d e bulunup ilk v e s o n râvinin
arasında g e ç e n şahısların sayışma g ö r e artıp azalan b..-. iL'a^-*
«l/'^l illLil (sami'^nâ, haddaşanâ, ahbarana anba'nâ) v e bir d e
müfred şekillerinden ibaret tâbirlerdir. İstimalleri ç o k zaman
muhaddısin hususiyeti v e hadis nakhndeki titizlik v e l â k a y d i s i y l e
sıkı s ı k ı y a b a ğ l ı d ı r .
H a d i s senedlerinin müşterek i f a d e s i n d e n anlaşıldığına g ö r e ,
ashâb, P e y g a m b e r ' d e n « J î » (qâla) tabiriyle naklediyordu, İlk
tâbirinin sahâbe'den nakilde hangi üslûbu kullandığını vazıh
olarak b i l e m i y o r u z . Belki p e k t e müşterek bir üslûba sahib d e ­
ğildiler. Esasen bu tâbirin hadislerin menşeine nisbetle yeni
şahıslar araya girdikçe ehemmiyeti artıyordu. Oldukça eski
20

k a y n a k l a r ı n bize s a k l a d ı ğ ı malûmata g ö r e hadisleri iliç defa i s n â d


e d e n Zuhrî ( ö j . 124) i d i . ^ ,filhakika_ o n a J e F â d d ü m e d e n d e v i r ­
d e n bize k a d a r kalan bir kaç_. risalenin ihtiva ettiği hadis v e
.alîbâTîh isriâ"adâ"n"ve^'isnâdın m e z k û r elfazından mahrum o l d u ­
ğunu g ö r ü y o r u z . Hasan al-Basrî ( ö ! . I l 0 ) ' y e aid FadâjI Makka\
"'AİJÎd b Ş a r i y y a t a l - C u r h u m î ' y e nisbet edilen Ah'oâr al-Yaman^
zva aş'âruhâ ıva ansöS.ıhâ 'alâ'l-ıuafâ l^Âamq[_' adlı risaleleri,
W a h b b r ' M u n a b b i h " 7 ö r i İ 4 ) ' î n J b r ı ^ H i ş â r n " ( ö l . 218) r e d a k s i y o -
îiündakı <• Kitâb at-tîcân fî mulûk Himyar^ inden mahfuz kısım­
ları, P e y g a m b e r ve esbabından menkul hadis v e haberlerin ne
a r a d a k i râvilerini z i k r e d e r l e r v e ne d e bunlar için d e v a m l ı bir
ş e k i l d e kullandıkları tâbirler v a r d ı r . H i c r e t i n 152 nci y ı h n d a ölen
Ma!mar„i)_^_âşidlin-devrimize kadar intikal etmiş olan a/-Cğ/7if'inin
•ve imâm M â l i k i n Muwattâ'ının ihtiva e t t i ğ i hadis s e n e d l e r i n d e k i
<talfâz» ilk isnâd işinin Zuhrî ile başladığı v e y a h u t p j u n _ d e v r i n e
yasla Jiğı hususundaki haberleri t e ' y i d e d e r m a h i y e t t e d i r .
Zuhrî'yi takib eden v e y a o £ d a n sonra gelen ilk muhaddisjer
tabakası, h a d i s l e r d e isnâd işini v e r â v i l e r zincirini b i r b i r i n e b a ğ ­
l a y a n <aifâz» 1 hadisin sıhhati için şart k o ş u y o r l a r d ı . Hatta bu
lafi7İan ihtiva e t m i y e n hadisler hiç bir ehemmiyeti haiz d e ğ i l d i .
Şu'^ba ( ö l 160) « j i j ^ i'^v^' --i J:.».-;^ ^» yani
'-senedinde ahbaranâ ve haddaşanâ tâbirleri bulunmayan ha­
d i s l e r abur c u b u r d u r » d e r d i ^ . U m u m i y e t l e bu lafızlarla « t a h a m ­
mül ai-'^lmj'in muhtelif kısımları arasında münasebet k u r u l m a ğ a
çalışılır v e b i r b i F T e n n d e n ' f a r S l f l i ı y m e f l e r i n e adı g e ç e n « a l l â z » -
dan münasib olanı kullanılmak suretiyle işaret edilir. Bunların,
muhtelif asırlardaki istimaîleıi üzerinde yapılan tarihî bir tenkit,
Müslim ( ö l . 261)' e tekaddüm eden muhaddisier arasinda, henüz
bir s e y y a l ı y e t ifade e t l i ğ i n i g ö s t e r i y o r . Buhârî'nin k a y n a k l a r ı n ı
t e n k i t e d e r k e n , bu tâbirlerin istimalinde, s(>nraki nesiller tarafın­
dan ona izafe edilenlerin bir kısmuiın tahakkuktan uzak o l d u ­
ğunu g ö r e c e ğ i z .

1 O-.' >i-!-^=-l -^--'ı j ' ='Jj*. <-''ı- M.^juJJi.nat sl-cark


rruatta'^dil s. 20.
BıoA. G 12, 67, Sappl. I, 103.
3 Bror., Suppl. I, 300.
i B r o c k . Sippl I, 10 i.
al Kijâyn s. 283.
21

Hatîb Dağdâdî senedlerdeki eHâzın d e ğ e r bakımından^


y pk seğİmn~'rs"a m "i t ü» sonra « h a d d a ş a n â » daha sonra «ahbaranâ»
ve t^rıba-arâ ve nabba'anâ•> olHüğühu söyler! Daha s o n r a k i
usûîcular buna itiraz e d e r l e r ' . A d ı g e ç e n lafızlar, e h e m m i y e t s i z
d e n e b i l e c e k ihtilâftan v e d e v i r l e r i n istimalleri arasındaki d e ğ i ş i k ­
liklerden sarfı nazar edilecek olursa, umumiyet ile « s a m a ' v e
qıra'ât> a delâlet e d e r l e r - . Bir hadisin s e n e d i n d e son r â v i y e g e ­
len «lafızlar TcendlleHnde herhangi bir d e ğ i ş i k l i k yapılamıyacak
k a d a r mutlak bir d e ğ e r ifade ederdi. Meselâ « h a d d a ş a n â fulân
q â l a haddaşanâ fulân> şeklindeki bir senedin lafızlarını «ahba­
ranâ» v e y a <haddaşani> g i b i küçük bir d e ğ i ş i k l i ğ e tâbi tutmak
kat'ıyyen tecviz edilemezdi. A n c a k bunu hadis r i v a y e t i n d e ma­
n â y ı esas tutan kimseler hoş görürdü'*.
Umumiyetle ikinci asrın ikinci y a n s ı r d a y a ş a y a n muhaddis­
ier hadis naklinin bir ç o k kısımlarına tatbik edilebilmesi bakı­
m ı n d a n « a h b a r a n â » yı tercih e d i y o r l a r d ı . Buhârî'nin şuyuhunun:
şeyhlerinden 'Abdallâh b. al-Mubarak ( ö l . 181) v e Huşaym b.
Başir ( ö l . 183), 'Ubaydallâh b. Mûsâ ( ö l . .213), 'Abdarrazzâq,
b. Hammâm ( ö l . 2 ! 1 ) v e Y a z î d b . H â t û n ( ö l . 212) bunu tercih,
ederlerdi^. Bazı muhaddisier bu tâbirlerini hiç değiştirmezlerdi..
Hatta Buhârî'nin sarihleri, bazan «haddaşanâ İshâq» şeklinde
mübhem kalan y e r l e r d e bu şahsın hangi İshâq olduğunu tesbit
için müteakip lafza bakarlardı. Şayet^ bu lafz haddaşanâ ise
o n u n ^İshâq b. Manşûr, ahbaranâ» ise ^îshâq b . R â h û y a oldu­
ğunu anlarlardı. 2 i r â ikmcisinin, hadislerinde âslâ « h a d d a ş a n â » y t
kullanmadığını biliyorlardı ^.
imâm Ş â f i ' î ( ö l . 2 0 4 ) ' y e g ö r e , tilmizin şeyhine o k u d u ğ u ha­
disler için « a h b a r a n â > , şeyhin tilmize okudukları için d e _ « h a d d a -
şanâ» tâbirini kullanmak lâzımdı". Bununla b e r a b e r bir ç o k

1 al-Kif<u:a 283—264 ; iadrib ar-râwî s. 130.


bk. meseiâ Tadrth ar-râwl 132-133.
3 al- Kifâya s. 292.
* ûl-Kifcy : İSA - İSS.
5 Faih al hârî VIII, W.
<> al-Kifâua s, 5İ)3. Meşhur muhaddislerin bu husustaki tercihleri hakkırı-
da N a w a w î bize oldukça kıymetli malûmat v e r m e k t e ve Müslim'i kasdedere.k
şöyle demektedir; O , ikisini (yani h a d d a s a u â ile a h b a r a n â ' y ı ) birbirinden a y ı r ­
m a k t a idi. Haddaşanâ tâbirini ancak şeyhinden dinlemiş, « a h b a r a n â » yı şeyhe
o k u m u ş o l d u ğ u h a d i s l e r için k u l l a n ı r d ı . Bu Ş â f i ' î ' n i n ve arkadaşlarının, şarklt.
•22

nıeşhur muhaddisier nazarında, mçzkûr elfazdan biri d i ğ e r i n i n


y e r i n e g e ç e b i l i r d i . Sufyân b . "^Uyayna ( ö l . 186)'nin n a z a r ı n d a
elfâzın hepsinin a y n i d e ğ e r d e bulunduğunu Buhârî r i v a y e t e d e r ' ^ .
gl Awzâ'^j (157) « S e n d e n pek ç o k ş e y y a z d ı m , bunlar için h a n g i
tâbiri k u l l a n a y ı m ? » d i y e n tilmizine ş ö y l e c e v a p v e r m i ş t i : « S a n a
y a l n ı z olarak okuduklarım için -haddasanî-, bir ç o k k i m s e l e r l e
b e r a b e r bulunduğun esnada okuduklarım için -haddaşanâ , senin,
yalnız olarak bana okudukların için - j J ı b a r a n î - , senin d e arala­
rında bulunduğun bir ç o k k i m s e l e r e okunanlar için" • afibarâîîâ-
tek başına sana icazetini v e r m i ş o l d u ğ u m şeyler için - h a b b a r a n l -
sana d i ğ e r bir ç o k k i m s e ile birlikte icazetini vermiş o l d u k l a r ı m
için ise h a b h a r a n â - tâbirini k u l l a n ı r s ı n » ^ .
H a d i s naklinin, kısaca m e v z û u - b a h s e t t i ğ i m i z şekillerinin bir
kısmının o l d u k ç a e r k e n bir d e v i r d e e l e a h n d ı ğ ı ve d e ğ e r l e n d i r i l ­
d i ğ i anlaşılıyor. Hatla k a y n a k l a r bize « s a m a ' » ve « Q ı r â a t > in
' ^ A l î b . ^ A b î T â l i b v e 'İbn ^ A b b â s zamanında b i l i n d i ğ i n i , b i r i n c i -
sinfnTTeyhe o k u m a k ile ş e y h d e n d i n l e m e y i müsavi I j ü l d u ğ u n u ,
d i ğ e r i n i n , s â m i ' l e F i n e : i E e n i m size o k u m a m i l e sizin bana oku­
manız arasında bir fark y o k t u r » d e d i ğ i n i n a k l e d e r l e r ^ . T a b i î n ­
den olan bazı muhaddislerin d e a y n ı mesele üzerinde muhtelif
fikirlerini kaynaklar muhafaza e t m e k t e d i r l e r . E z c ü m l e Z u h r î b u
hususta müsamahakâr davranır v e huzuruna getirilen bir k i t a b m
kendisinden dinlenmemiş v e y a huzurunda okunmamış olmasına
r a ğ m e n , şahsından r i v a y e t etmelerine c e v £ z v e r i r m i ş ^ .
Muştaleh al-hadîs kitablarında b i r ç o k kollara ayrılan bu

^ M a ğ r i b mukabili olarak kullanılır) m u h a d d i s l e r i n e k s e r i s i n i n , M u h a m m a d b . a l -


H a s a n a l - C a w h a r î a l - M ı ş r î . . . İbn C u r a y c , aI-°Awzâ'^î, İbn W a h b v e an N a s a ' î ' n i a
mezhebidir. A h l - i hadis a r a s ı n d a en çok yaygın v e maruf olan budur. Şeyha
o k u n a n l a r için « h a d d a ş a n â » ve « a h b a r a n â » tâbirini k u l l a n m a n ı n c e v a z ı n a b i r çok
kimseler z a h i b olmuştur. Bu, Z u h r î , M â l i k , S u f y â n b . "-Uyayna, Y a h y a b . Sa'^îd
a l - Q a t t a n ' ı n ... B u h â r î ' n i n , H i r â z l ı v e B?şra'lı bir çok m u h a d d i s l e r i n m e z h e b i d i r
{Şark Müslim 1, 33),
1 B u h â r î I, 22.
3 ^/ı_., U : J\; J^r'ı Vs l ^ i . r t - . i : - : J-ij,.''.'; ^'^ ..--İs tjlî...»
Jii i!jı>.j \.} ıb'j...^ -KŞI Jİs -.clı- ^c- -J-'-i-^ <-» Ji i W j .iLIt

«1,1^;. ••.-> J i ! 5.tli; al-Kifâya a. 302.


R â m a h u r m u z î , al-Mahaddiş al-fâşil 78 b ve Tadrih ar-râıvî s. 1 3 1 ; ' İ b n
*.A,bbss'dau r i v a y e t edilen için b k . T ı r m i z - Î II, 337.
4 al-Kifâya s 318
23

• kısımlaı in her biri sıhhatları bakımından birbirlerinden a y r ı k ı y ­


m e t l e r e s a h i b d i r i e r . Muhaddisier d e k e n d i prensiplerine g ö r e bijr
kısmını tercih, d i ğ e r bir kısmını t e r k e d e r l e r . U m u m i y e t l e usul
kitapları, meşhur muhaddislerin, hangilerini m u t e b e r tanıdıklarını
kaydeder.

Buhârî v e tahammül al-'ilm :


H a d i s naklinin, tâbir-i mahsusiyle « t a h a m m ü l a l - ' i l m ' i n
• muhtelif kısımlarından hangisini Buhâı î'nin tercih e t t i ğ i hususunda
o l d u k ç a mühim bir ihtilâf v a r d ı r . Bu ihtilâf g e r e k kitabının şer- .
hinde v e g e r e k s e usûl al-hadîs k i t a b l a n n ı n alâkalı b â b l a r ı n d a
g ö r ü l ü r . Büyük hadis kitablannın d e ğ e r i y l e , tercih ettikleri nakil
y o l l a r ı arasında d a i m a bir münasebet k u r m a ğ a çalışıldığı için,
Buhârî'nin Şahîh'indeki bazı hususiyetlerin izahında, tahammül
al-'^ilm'in Buhârî için t e c v i z e d i l m e y e n kıstmlannın izlerini ara­
yanlarla, bu kitabı en üstün şartların ç e r ç e v e s i n d e mülâhaza
eden sarihlerin tevilleri arasında o l d u k ç a mühim bir fark v a r d ı r .
Biraz ileride mümkün m e r t e b e mufassal bir ş e k l i d e izahına çalışı­
lacak olan bu mesele .hakkında daha e v v e l şuniî s ö y l e y e l i m k i ,
Buhârî'nin, tahammül ah'-ilm adı \rerilen hadislerin nakli işinde ta­
k i b e t t i ğ i yolun izahındaki ihtilâf, Şahîh'inin bir ç o k hususiyetlerine
karşı g ö s t e r i l e n anlayışta da tebarüz e t m e k t e d i r . Birincisinde esas
n e t i c e y e v a r ı l a m a d ı ğ ı için, bir ç o k hususiyeti d e - b i r a z ileride g ö ­
r e c e ğ i m i z - v e ç h i l e vuzuhtan mahrum kalmıştır. H a d i s e d e b i y a t ı n ı n
bu en ç o k işlenen musannafının kaynaklarının izâhmda ayni d e v i r ­
d e yaşayan sarihlerinin anlayışları arasında, büyük tezadlar bulun­
duğunu, hattâ bir sarihin. K i t a b ı n muhtelif y e r l e r i n i n şerhinde, ayni
meselenin mükerrer i l â h ı n d a b a z e n tenakuza düştüğünü g ö l e c e ğ i z .
Buhârî, Ş a h i h ' i n i n ıKitâb al-'ilm-» adım vermiş o l d u ğ u
ikısTindrı rr.ı htel f hâblar hâlinde « t a h â nnnlî"l'~"âl T"^'rrm» T n
muhtelif şekılıern i i e s b i t e çalışmıştır. Fakat, kitabının mezkûr
StTsİTTında, m e v z u u - b a h s m e s e l e d e d a h a e v v e l k i bir ç p k muhad­
dislerin m e z h e b i hakkında e h e m m i y e t l i denecek__d.ereçede^
bilgi bulunmasına r a ğ m e n k e n d i kitabında, n e y i , t e r c ' h - e t t i ğ i n i
v a z ı h olarak ö ğ r e n m e k kaabil d e ğ i l d i r . D a h a sonraki a s ı r l a r d a
onun tahammül al-'^ilm'deki m e z h e b i n d e n bahsetmek i s t e y e n l e r ,
Ş a h î h ' i n d e v e r m i ş o l d u ğ u m a t e r y e l d e n vazıh neticeler ç ı k a r a c a k
/kadar faydalanamamışlardır. Umumiyetle m u s n e d hadisler
24

i r â d etmesi lâzım gelen kitabında bol bol mua!laq haberler


ileri süren Buhârî'nin, 'K. al-'ilm> diye ayırmıy^IHuğu^fâslındav
g e n i ş ç a p t a , hocası a l - H u m a y d î ' n i n « K i t â b an.-natijâo'ır'inden î a y -
dalandığ-ı anlaşılmaktadır^-.
Buhârî, kitabının mezkûr j^erinde tahammül al-'ilmin en mu­
t e b e r vasıtası o l a r a k kabul e d i l e n « s ^ m â ^ _ L y a n i şeyhin tilmizine
okuduğu hadisleri adetâ izahtan müstağni a d d e d i p ^ d i ğ e r b â b -
ları kısmen ele a l m a k t a d ı r . « Q ı r â ' a v e "^ard» ın Hasan alBaşrî,.
Sufyân a ş - Ş a w r î v e Im.âm M â l i k Tarafından caiz g ö r ü l d ü ğ ü n ü ri­
v a y e t ile a d e t â kendisinin d e a y n i ş e y e kail olduğunu i f a d e e t m e k ­
tedir \ Sufyân a ş - Ş a w r ı ' n i n , tilmiz tarafından ş e y h e okunan ha­
d i s l e r için « h a d d a ş a n î » tâbirini kullanmakta bir beis görmediğini,,,,
y i n e Sufyân ile M â l i k ' i n nazarında, şeyhin tilmize o k u m a s i y l e ,
tilmizin ş e y h e okuması a r a s ı n d a bir fark bulunmadığını*, S u f y â n
b . "^Uyayna i n d i n d e « h a d d a s a n â , ahbaranâ, a n b a ' a n â » tâbirlerinin
müsavi olduğunu, ş e y h i H u m a y d î ' d e n naklederi
T a h a m m ü l al-'ilm'in «qırâ^a ve /^ard» nev'inden sonra-
« m u n â w a I a > yi ele alır. Fakat Buhârî'nin^ifadesinde munâ-
wa.\a ile mukâtaba birleşmiş g i b i d i r : < a l - M u n â w a l a w a k i t â b ahi
al "^ilm bi'l-'^ilm i l â ' l - * ^ i l m » B u babın şerhi esnasında, İbn H a c a r
ş ö y l e s ö y l e m e k t e d i r : *Musannıf samâ*^ v e 'ard'dan fariğ olduk­
tan s o n r a " e k s e r i y e t n a z a r ı n d a naki işinin muteber d i ğ e r nev'i-
l e r i n e : şeyhin, tilmizine* k i t a b ı n ı : « B u benim filân k i m s e d e n , se-

1 Onun burada «Qâla» tâbirini m ü t e a k i b e n irâd ettiğfi l ı a d i s î e r d e o başka!


^l'-ıj v e y a «iljlıMıj j.lş^iıj*i ^^j,ş j j i ^ l j » j i b i , başkalarından aldığını sarih
olarak gösteren i b a r e l e r d e v a r d ı r . İbn H a c a r bize bu h u s u s t a Buhârî'nin şeyhi
al-Humaydî'nin Kitâb ac-rawâdir'inden aldığını söylemektedir (Fath al bâr'. î,
137). Onun ifadesinden anlaşıldığına göre kendinden evvel Buhârî'nin, mezkûr
e s e r l e olan mÜDasebetine işaret e d e n l e r varmış. V e b k . a y n . esr. I, 142.
2 Z i r a bir çok mubaddisler ancak bizzat şuyuhten dinledikleri hadislere -
i t i b a r e d i y o r l a r , ş e y h e okunanları k a b u l e t m i y o r l a r d ı . Bk. Faih ol-bârî \, 13'7.
3 Buhârî I, 22.
i Ayn. esr. I, 23.
5 Affn. esr. I 21.
6 Ayn. esr. I, 32.
' İbn H a c a r ' i n bu i f a d e s i n e r a ğ m e n , Buhârî'nin «sama*-» dan bahsetmediği'
ve tahammül al ilm'in en miiteccah nev'i oluşu s e b e b i y l e z i k r i n d e n istiğna g ö s t e r ­
diği anlaşılmaktadır.
B u r a d a tilmiz diye t e s m i y e e d i l e n pahsın m u h a k k a k şeyh ile d o ğ r u d a n d o ğ ­
r u y a t e m a s t a bulunması g e r e k m e z . B u n u n , hadis t a l e b i n d e b u l u n a n herhangi
+)ir ş a h ı s o l d u ğ u d a v a k i d i r E s a s t â b i r i « t â l i b a l - h a d î s » tir.
2^

mâ'ım v e bu benür. l a s n i l l m d i r , benden rivayet et» diyerek ver­


mesi demek olan <munâvvala» y e ... v e şeyhin hadisini kendi,
eliyle yazması veya g ü v e n d i ğ i bir k i m s e y e yazdırması v e y a yaz­
dırdıktan sonra i s t e y e n e g ö n d e r m e s i , k e n d i s i n d e n r i v a y e t i n e izin
v e r m e s i d e m e k olan m a k â t a b a ' y a g e ç m i ş b ö y l e c e her ikisini bir
seviyede gösternişiir. Halbuki bir çok kimseler m.unâwala'yi
d i ğ e r i n e tercih ederleri
D a h a sonraki j s u l k i t a p l a r ı n d a s e k i z kısım halinde mülâhaza
edilen «Ş:ahamîrıuî al-'^ilm»in, diğer nevilerini Buhârî'nin
s a y m a m a s ı n d a n , bunları t e c v i z e t m e d i ğ i mânasını anlayanlar o l m u ş ­
tur. Meselâ Ş â a h İbn H a c a r : <Musannif, hadis naklinin muhtelif
kısımlarındap, munâ-A-ala'nın g a y r ı al-icâzat al-mucarrada '^an al-
munâwala v e y a h u : mukâtaba" y i , w i c â d a v e vvaşiyya'yi sıhhatları-
na k a i l o l m u y o r m u ş g i b i z i k r e t m e m i ş t i r » d e m e k t e d i r 2. H a t î b B a ğ ­
dadî, Buhârî'nin adını hadisin, icaza yoliyle rivâyetni tecviz
e d e n muhtelif tabakadan bir ç o k büyük muhaddislerle birlikte
z i k r e t m e k l e ise d e ^ İbn H a c a r , B u h â r î ' y i icâza'nin c e v a z ı n a mu­
halif g ö s t e r m e k l e î s r a r e t m e k t e d i r ^ . Fakat onun ba ısrarının,
Kitâb'm kaynaklariyîe olan münasebetlerinin tedkikinin doğur­
duğu netice ile b a ğ d a ş a m ı y a c a ğ ı m biraz i l e r i d e g ö r e c e ğ i z .
Buhârî'nin, .Sahihinde m u k â t e b e y i z i k r e t m e m i ş olmasına r a ğ ­
m e n , bazı tâbirlerinden buna kail olduğu neticesini çıkarmakta
güçlük çekmemişlerdir. Bir hadisin senedi esnasında «kataba
^ilayya M u h a m m a d b, Başşâr ( ö l . 2 5 2 ) » k a y d ı için S u y û t î : « B u h â ­
rî, şeyhlerinden, b - n d a n b a ş k a hiç b i r i n d e n mukâtaba y o l i y l e ri­
v a y e t etmemiştir,. F a k a t g e r e k Buhârî v e g e r e k Müslim'in hadis­
lerinin s e n e d l e r i n d e aynı yollardan çıkarmış oldukları hadisler
arasında mukâtaba ile g e l m i ş olanlar v a r d ı r » d e m e k t e d i r ^ . Buhâ­
rî'nin mezkûr hadisini izah e t m e k m e c b u r i y e t i n d e kalan ibn H a ­
car, o n d a n ayni z a m a n d a m u k â t a b a y i uzaklaştırmak istediği i ç i n : ;
« B u h â r î , M u h a m m a d b. Başşâr'a ç o k i t i m â d e t m e m i ş o l s a y d ı on-

» Fath aî.-bârî t, U2.


3 Ayn. -^.o-.. I, 143.

i Fath c[-bâ'î I , 143.


5 Todrîh r.r-râvj' =>. 147. Bir h a d i s i n senedinde mukâtaba alâmetlerinin
bulunrnasi şsyİT'D, veyr. ş o v n i n bir k a ç t a b a k a ö t e d e k i şeyhlerinin bu h a d i s i m u k â -
t e b e voliyle a'iî;;ş o l d u k . i r m ı g ö s t e r i r b i r tabirin b u l u n m a s ı d e m e k t i r .
26

dan mukâtaba y o l i y l e r i v a y e t e t m e z d i » d e m e k t e d i r ' . Hulâsa o l a ­


rak burada şunu k a y d e d e b i l i r i z ki, İbn Hacar, Bulıâri'nin taham­
mül al-"^ilm'in muhtelif e n v â i n d a n »samâ"^», q ı r â ' a wf=''ard, munâ-
w a l a » v e bir d e r e c e y e k a d a r m u k â t a b a ' y i t e c v i z , d i ğ e r l e r i n i r e d ­
dettiğini g ö s t e r m e ğ e çalışmaktadır.
Yukarıda teferruatını bir tarafa b ı r a k a r a k izahına çaîıştığı-
mız, muhaddislerin ıstılâhmca «tahammül ai-'iim» adı v e r i ­
len, hadis naklinin muhtelif nevilerinin tarifinden anlaştljyor ki,
üçüncü asrın mahsulü büyük İıadis musannafatına tekaddüm
eden asırda t a m a m i y l e y a z ı l ı o l a n bir e d e b i y a t v e bunun nak­
linin kanunları mevzuu-bahistir ; ve «tahammül al-'ilm» adiyle
anılan muhtelif kaidefer, esasında y a z ı l ı bir hadisin nakil! y o l l a ­
rının muhtelif şekilleridir. Fakat hadislerin ilk nakli sırasında,
bazı « ş . ' ^ ' / c » îerin v a r h ğ m a r a ğ m e n , şifahî rivayetin d e bir nakil
vasıtası olması v e bir hadisin sıhhati için, onu Peygamber'den
kimin duyduğunun tesbiti z a r u r e t i i s n â d müessesesini rrıeydana
getirmişti. Kaynaklarda « H a d i s l e r i ilk isnâd e d e n kimse Zuhrî
( ö l . 124)'dir> şeklinde bir k a y d a ^ r a s l a n d ı ğ ı zaman, isnâd zaru­
retinin daha z i y a d e , mebde'den uzaklaşıldıkça kendisini daha
ç o k hissettirdiği anlaşılıyor. İkinci asırda, yazılı hadis e d e b i y a ­
tının e h e m m i y e t l i bir surette y e r l e ş m i ş o l d u ğ u bir d e v i r d e bile
hadislerin bir kitâbdan diğerine nakil esnasında râvilerin isim­
lerinin zikri işi kıymetinden h e r h a n g i bir ş e y kaybetmemişti.
Muhaddisier, isnadı hadis v a z ' ı n ı n e h e m m i y e t l i bir maniası s a y ı ­
yorlardı. A b d a l l â h b . al M u b a r a k ( ö l . 181), kitabında zanadiqa'-
dan v e hadis uydurmalarından bahsederken: « î s n â d dinin bir
kısmıdır, eğer isnâd o l m a s a y d ı isteyen istediğini söylerdiı^' de­
mişti''. Ona g ö r e «dinini isnâdsız a r a y a n kim.se evinin damına
merdivensiz çıkmağa çahşan kimse g i b i i d i * . İsnadın zaruret

''• Tahzîb at-tahzîb I X , 73.


- Magaddimat âl-cark wa't-ta^dîl s. 20, *£bn ^ A b î H â t i m ' i n r i v a y e t i n e g ö r e ,
Zuhrî'yi isnadın ınüessisi olarak ifade eden bu hüküm İmâm M â l i k ' e aiddir.
T i r n d z î ' n i n de verdiği b i r h a b e r e g ö r e {Şark at Tirmizî X l [ l , 328) Zuhrî isnâd­
sız b i r hadisi sakat bir vücada benzetirmiş. Tirmizî'nin v e r d i j i misale g ö r e is­
n â d s ı z bir h a d i s , tabiinden b i r kimsenin «Q.âla R a s u l a l l â h .. ilh.» (i yıp aradaki
. r â v i l e r i a ç ı k l a m a d a n naki ş e k l i n d e olurdu.
3 --Adab al-'imlâ s, 7 .
Ayn. esr. s. 6.
2?

ifâde e d e n bu izahının yanında <^râvinin, ismini P e y g a m b e r ' i n


ismiyle birlikte ayni satırda y a z ı l m ı ş g ö r m e k ' > g i b i fantezisi
b i r arzunun müşahedesi d e k a b i l d i r .
İsnadın muhtelif âmillerle, hadis r i v a y e t i n d e birinci d e r e c e d e
L . r ur.sL-r olarak o r t a y a çıkması, t a b i î vasıtası halinde bulunan
yazıyı veya kitabın değerini â d e t a ikinci d e r e c e y e indirmiştL
Tahammül al-'ilm'in bütün n e v i l e r i n i n tarif v e izahından anlaşıl­
d ı ğ ı v e ç h i l e bir hadisin nakli için k i t a b kâfi d e ğ i l d i . Onun ihtiva
e t t i ğ i hadisi almak v e y a r i v a y e t e d e b i l m e k için, d i ğ e r bir ş e y h -
•ren d i n l e m i ş olan şeyhten b i z z a t dinlemiş o l m a k l â z ı m d ı . Yâni
bir taraftar kitabda mevcûd olan hadisi isnâd y o l i y l e r i v a y e t
e d e b i l m e k için «filân k i m s e d e n d i n l e d i m » v e y a «filan k i m s e b a n a
ihaber v e r d i . » d i y e b i l m e k l â z ı m d ı . tSamâ*^» adı v e r i l e n bu şekil,
hadis naklinin en m u t e b e r y o l u y d u . Daha s o n r a biraz g e r i ş l e t i -
Eerek, tilmizin, yazılı hadisi şeyhine v e y a , hadisin r i v a y e t i n i ken­
dinde bulunduran bir kimse huzurunda okuması, bununla bera­
ber tamamiyle aksine olarak «filân k i m s e bana haber veıdi»
diyebilmesi şekli v e d i ğ e r bir ç o k k o l a y l ı k l a r o r t a y a çıkmıştı.
Meselâ İmâm Mâlik s â d e c e «samâ^ > ı kabul e d e n k i m s e l e r e tâbi
olmaz, qırâat şeklini tercih ederdi, MuTocHâ'ını on y e d i sene
müddet ile hiç k i m s e y e okumamış, t i l m i z l e r i onun huzurunda
o k u m u ş , r i v a y e t hakkını almışlardı"-.
H a d i s naklinde, yazının, isnâd müessesesi arkasında bu ga­
rip saklanışını g ö z ö n ü n d e bulundurmayan kimseler için, h a d i s
e d e b i y a t ı n ı n üslûbu biraz şaşırtıcı, olmuştur. M u h a d d i s l e r i n kendi
aralarında çok mâruf olan mezkûr üslûbun kitablardan nakli
tazammun ettiğini bir kaç misâlle izah f a y d a l ı o l a c a k t ı r . Z i r a bu
an'anenin tam kavranmaması yüzünden ileride bahsedileceği
üzere modern e t ü d l e r d e e h e m m i y e t l i bazı yarhşlıklar meydana
gelmiştir. .
Rivayet edildiğine göre, Başîr b N a h î k , ^A.bû Hurayra'dan
bir ç o k hadisleri bir k i t a b halinde y a z m ı ş , a y r ı l d ı ğ ı , z a m a n , bu
hadisleri ' A b û Hurayra'dan rivayet edip edemiyeceğini sormuş,
o da muvafakat etmişti''. İmâm Mâlik, kendisine arzolunan ki-

1 ibn H a c a r , Nazm al la'âlî 1B7 b .


'i Faih al-bârî 1, 137.
3 Tagyid al-'-ilm s. 101 ; ^ A b d a l l â b b, ' A n r ' d a n mervî dijrer bir haber
lijin b k . ayn. esr. s. 98.
28

t a b l a n tilmizlerinin « h a d d a s a r ı î > tabiriyle nakledip e d e m i y e c e k -


îierini sorduklarmda: «Bir kimse d i ğ e r bir kimse huzurunda»
O u r ' â n ' ı o k u d u ğ u h a l d e : filân bana okuttu, ifâdesjni kullanmıyor
rauki?> şeklinde c e v a b * v e r m i ş t i . A h m a d b . Hanbal ( ö l . 241). Bu­
hârî'nin şeyhi a l - H a k a m b . N â f i ' ( ö l . 222)'e, a ş - Ş u ' a y b ( ö l . I 6 2 ) ' d e n
« k i t a b l a n nasıl d i n l e d i n ? » d i y e sormuş, o da ş ö y l e c e v a b v e r m i ş t i :-.
« B i r kısmını huzurunda okudum, bir kısmını da o bana okudu,
b i r kısmını i c a z e t , bir kısmını da m u n â v e l e y o l i y l e y e r d i . Hepsi
için: Vhbaranâ Şu'ayb t â b i r i r i kullanırsın derdi»^ A h m a d b..
Hanbal'dan, oğlu şöyle rivayet eder: «Haccâc b. Muhammad
( ö l . 206)'in y a n ı n d a S u n a y d ( ö l . 226)'i gördüm. Haccâc b. Mu-
hammed, ona îbn C u r a y c ( ö l . 150)'in Cdmı'ini « U h b i r t u 'an
a z - Z u h r î w a uhbirtu "^an Safwân... ilh.> diye okuyordu. Sunayd,
o n a ş ö y l e d i y o r d u : - E y ' A b â Muhammad, İbn C u r a y c bize Z u h ­
rî'den haber verdi, diyiver... i l h ' . »
Bir kitabın şeyhten dinlenmesi ile tilmizin şeyhe okuması
esnasında ayni tâbirin kullanılması bir ç o k muhaddislerin âdem-j-
memnuniyetini mucib oluyordu. Bu farkı g ö s t e r e c e k bir üslûba
i h t i y a ç h i s s e d i y o r l a r d ı . İmâm Şâfi^^î v e bazı muhaddisier tilmizin,,
şeyhine okudukları için d e « a ' n b a r a n â » tâbirini kâfi gürdüklerl
h a l d e d i ğ e r bir ç o k muhaddisier «ahbaranâ» lafzına «qırâ'atan»
ilâvesini, şay'ed şeyhin v e tilmizin yanında bu okuma işini d i ğ e r
b i r şahıs d e r û h d e etmiş ise «quri°a wa"ana 'asma'^u» ibaresini za­
rurî b u l u y o r l a r d ı ^ . Zira, qırâat işini, bazan tilmizlerden biri üze­
rine alır v e y a , o k u y a n , şeyhin hususî râvisinden ibaret olurdu.
M e s e l â İmâm Şâfi'î'nin Risâla'sinin r i v a y e t hakkını ö n c e M u h a m ­
m a d b. al-llasan a ş - Ş a b b â h ( ö l . 257) almıştı. A h m a d b. H a n b a î
ve ' A b û Sawr gelip Şâfi^î'den kitabını dinleyip r i v a y e t hakkmî
a l m a k i s t e d i k l e r i z a m a n , huzurunda okuma işini, bu l â v î teinin-
etmişti ^ .
Hadislerin rivayetinde, kitabın m e v k i v e e h e m m i y e t i inkâr
kabul e t m e z bir v a k ı a olarak tahakkuk etmiş bulunmakla beraber,,
halâ hafızanın k ı y m e t i sarsılmamıştı. H a f ı z a ile y a z ı v e n a k i l d e s a d a -

1 al Kifâya s. 308.
2 Tahzîb aiiahzîb I I , 442.
3 Agn. esr. I V , 244.
* al-Kifâya s. 297
5 Tahzib af-tahzîb II, 318.
29

kat ilmin üç zarurî unsuru a d d e d i l i y o r d u ' . N e s a d e c e hıfz n e d e


s a d e c e y a z ı y a itîmad k â f i y d i . Bu ikisinin müşterek vazifesi e t r a f m d a
zeng-in bir literatür teşekkül e t m e ğ e başlamıştı. Hafızanın sakla-
•dıklariyle, kitab n satırlarının tesbit ettikleri arasında bir fark
ıgörüldüğü zaman, tahkiki için başkasının kitap v e y a hıfzına baş­
vurulurdu^. H a f ı z a s ı zayıf olup s a d e c e kitabına g ü v e n e n b i r - k i m -
s e d e n r i v a y e t bir ihtilâf m e v z u u y d u ; t e c v i z edenlerin y a n ı n d a
e t m i y e n î t r de v a r d ı ^. Ç o k zaman hadis kitapları e v v e l â e z b e r l e ­
d i r , sonra da r i v a y e t i ahnırdı. M e s e l â imâm Şâfi'î ( ö l . 204) d a h a
küçük yaşta, M u w a t t â ' ı e z b e r l e m i ş , sonra İmâm M â l i k ' i n bulun­
d u ğ u y e r e g i t m i ş rivayetini almıştı^.
H a d i s naklinde, kitapların işgal ettiği m e v k i e , « a h b a r a n â » ,
< h a d d a ş a n â » v e b e n z e r lâfızların arkasında bu kitapların nasıl saklı
kaldıklarına dâir sayısız misâllerin i ç i n d e n ancak bir k a ç tane­
sini seçtik. H a d i s e d e b i y a t ı , k i t a p v e hıfzın bu müşterek f a a l i y e ­
tine, bahusus kitap ile naklin ç o k d a k i k ihtimallerine karşı ileri
sürülmüş bir ç o k k a i d e l e r i muhafaza e t m e k t e d i r . Biz burada,
s a d e c e kaynaklarını ele a l a c a ğ ı m ı z Buhârî'nin etüdünü k o l a y l a ş ­
t ı r m a ğ a y e t e c e k kadar misâller almakla iktifa ettik. Bu bahsin
tamamlanması için, bir kitabın bütün halinde r i v â y e t i y l e , r i v a y e t i
bütün halinde alınmış bir kitaptan bir v e y a bir k a ç hadisin nak­
linin şeklini k ı s m e n izah etmek için H a t î b B a ğ d â d î ' n i n , bu hu­
susta v e r m i ş o l d u ğ u mühim bir h a b e r i nakledelim :
^'A'hâb al-hadîş'in b i r ç o k meşhur nüshaları v a r d ı r . Bu nüs­
halar da bir çok hadisler ihtiva e d e r l e r ki, râvi ilk hadis metni
ile birlikte nüshanın senedini, r â v i l e r zincirini v e r i r . Nüshanın
n i h a y e m e kadar d i ğ e r hadisleri sıralar. M e s e l â " A b u '1-Yaman a l -
H a k a m b . N â f i ' ( ö l . 222)'in, Ş u ' a y b b. H a m z a - ' A b û ' z - Z i n â d - a l -
' A ' r a c vasıtasiyie ' A b û H u r a y r a ' d a n r i v a y e t ettiği bir nüsha v e
y i n e ' A b û '1-Yamân'ın Ş u ' a y b - N â f ı ' - İbn ' U m a r ' d a n r i v a y e t ettiği
d i ğ e r bir nüsha v e Y a z î d b . Z u r a y ' ( ö l . 182)'in y a n ı n d a R a w h
b . a ! . Q â î 5 İ m • a l - ' A l â b. ' A b d a r r a h m â n v e babası v a s ı t a s i y i e ' A b û
H u r a y r a ' d a n r i v a y e t ettiği bir nüsha; ' A b d a r r a z z â q b . H a m m â m

1 al-Ki/âga s. 230.
2 Al/n. esr., 2 1 6 - 2 1 7 , 219—2S0
3 Ayn. esr., 2'.6-223.
i Zıi!q5DÎ !, (3.
30

( ö l . 2 n ) ' ı n , M a ' m a r b. R â ş i d - H a m m â m b. M u n a b b i h v e A b û H u ­
r a y r a ' d a n r i v a y e t e t t i ğ i bir, v e bundan başka, s a y ı l d ı k l a r ı t a k d i r d e
l a z l a c a u z a y a c a k olan d i ğ e r bir ç o k nüshalar v a r d ı r . Bunları bir
ş e y h t e n d i n l e y e n kimsenin muhtevasından i s t e d i ğ i kadarını alıp
b i r b i r i n d e n a y ı r m a s ı v e nüshanın başında bulunan ilk isnâd ile
r i v a y e t etmesi c a i z d i r . Zira bunlar b i r b i r l e r i y l e b a ğ l ı bulunmayan
•ski hüküm ifade e d e n bir hadis m e s â b e s i n d e d i r l e r . Bir h a d i s t e
m e v c u t iki a y n hüküm için nasıl iki isnâd caiz ise, bir metnin
iki v e y a daha fazla p a ı ç a y a bölünmesi d e caizdir ^
D e m e k ki bir n v â y e t y o l i y l e g e l m i ş olan bir kitap hem bütün:
o l a r a k , hem d e münferid hadisler halinde, o kitabın baş tarafın­
da bulunan r i v a y e t ile birlikte d i ğ e r bir kitaba a l ı n a b i l i y o r d u .
M e s e l â H a t î b B a ğ d â d î ' n i n bahsettiği bu risalelerden, ' A b û ' z - Z i -
nâd v a s ı t a s i y i e ° A b û H u r a y r a ' d a n m e r v î olanından Buhârî bir
taraftan şeyhi ' A b û '1-Yamân'dan r i v a y e t ile kitabına d o ğ r u d a n
d o ğ r u y a s o k u y o r ^ , d i ğ e r taraftan "A'rac'in râvileri ' A b û ' z - Z i n â d
( ö l . 130), Şâlih b . K a y s â n ( ö l . 144), S a ' d b . Ibrâhîm ( ö l . 125) v e
Z a y d b . ' A s l a m ( ö l . 130)'den alan v e muhtelif y o l l a r d e ğ i ş t i r e n
r i v a y e t l e r d e n temin e d i y o r . Bugün için b i z e k a d a r g e l m i ş olup
' A b û H u r a y r a ' n m mezkûr hadislerini ' A b û ' z - Z i n â d ' d a n alan M u -
w a t t â ' m u k a b e l e i l e e t t i ğ i m i z t a k d i r d e , Buhârî'nin y a n ı n d a bulun­
d u r d u ğ u risalenin muhtelif hadislerini d i ğ e r bir kaynaktan nasıl
almış olduğunu g ö r ü r ü z . Buhârî, ' A ' r a c ' i n r i v a y e t i n d e n Muvvattâ'a
""Abû ' z - Z i n â d v a s ı t a s i y i e intikal etmiş bulunan hadisten y i r m i
y e d i s i n i almıştır l Ş e y h j ' A b û ' l - Y a m â n ' m r i v â y e t i y l e mezkûr risa­
l e d e n bilvasıta almış o l d u k l a r ı bu rakamdan ç o k d a h a a z d ı r .
H a t î b B a ğ d â d î ' n i n bahsettiği risalelerden, b i z e k a d a r intikal
e d i p te, H a m m â m b . M u n a b b i h ( ö l . 313)'e âid olanının takri-

Vl-' ö'**' li.' -'i=- ı^j'-'' ^i-'J S^ı^ li.l Sc/^^'ü'^ ^l-'-^'u».' '''j^ u-. V:*-^ ^ l^^
V^ilı* ü'^J'-'t* ı>. »l'«J'c* Cj. ı_sj j i j j a. J-,:-. ^'-^ ^ ,>.ı ^^f- ffl' Ö'- ^-^i^

IJljJj ü ; - . < i l j ' ^-^i Jf-I .^•.i-VC' > ' ^ ' L Ifcj-^V Jİ-- y Cr.-^J- u-^^' •^'•'•j'' - i - ' ^ '
..ilOt'i J"^ o a a üilı j^ta" al-Kifâga s. 214.
!i B u h â r î ' n i a bu ş e k i l d e a l ' A r a c ' d a n m e r v î i!k b a d i s i için b k . Buhâri I, 12.
^ B u r a d a , m u k a b e l e m a k s a d i y l e s a d e c e b i r kaç tanesine işaret edeceğim :
al-Mua;aUa s. S, 10, 56, al-Buhârî I, 44, 45, 91.
31:

ben üçte birini, d o ğ r u d a n d o ğ r u y a iik k a y n a ğ ı y e r i n e , o n i a n ki­


taplarına sokmuş o i a a muhtelif mulraddislerden almıştır. Z i r a Şa-
h î h ' d e bu hadisler p e k d e ğ i ş i k r â v i l e r i n i s i m l e r i y l e bulunurlara
Buna mukabil m e z k û r risalenin, bütün hahnde Ahmad b . Han­
bal'in Musnad'inde, H a t î b B a ğ d â d î ' n i n zikretmiş olduğu yukarı­
daki rivayet senediyle bulunmaktadır.
B ö y l e c e hadisler herhangi bir kitaptan uıür.ferid veya gu­
ruplar halinde çıkar, diğer muhtelif kitaplarda y e r l e ş i r d i . Bir
musannifin, bir hadisi ç o k e s k i k a y n a ğ ı n d a n alması ile bilvasıta
d i ğ e r kaynaklardan alm5?sı ayni ş e y d e m e k t i . Mühim olan y a bu
kitabı müseisei biir r i v a y e t ile o k u m u ş o l m a k v e y a onun cüz'lerini
ihtiva e d e n d i ğ e r kitapların r i v a y e t i n i ele g e ç i r m e k t i . Bir hadisin
m e v c u t o l m a s ı v e y a bilinmesi b a ş k a , onu r i v a y e t e d e b i l m e v e y a
r â v î l e r i arasına g i r m e d a h a b a ş k a bir ş e y d i . E m e v î Halifesi ' U m a r
b . "^Abdal'azîz bir hadisi esas râvîsi ' A b û Sallâm al H a b a ş î ' d e n
dinlemiş o l m a k için onu o l d u k ç a uzak mesafelerden d a v e t etmişti 2.
İmâm Şâfi'î, e z b e r l e m i ş o l d u ğ u M u w a t t â ' m r i v a y e t i n i alabilmek için
İ m â m M â l i k ' i n bulunduğu y e r e g i t m e ğ e m e c b u r kalmıştı*. Buhâ­
rî'nin şuyûhundsn ' A l i b . a l M a d î n î ( ö l . 234) hacca, daha z i y a d e ,
o r a d a bulunan Sufyân b . ' U y a y n a ( ö l . 193)'den hadisleri doğru­
dan d o ğ r u y a dinlemiş o l m a k için gitmişti*. Al-Mustahrac 'alâ
'ş-şahîhayn a d i y l e her iki şahîh'in noksanlarını tamamlamak i s l e ­
yen ' A b û ' A b d a l l â h an-Nîsâbûrî (öl. 404) Bağdâd'a gitmiş, bir
k a ç a y kalmış, ' A b u Bakr b . M â H k ' t e n , İbn Hanbal'in Musnad'ini
baştan sona k a d a r dinlemiş v e Mustahrac'inin hadisini Musnad'-
dan ç ı k a r m ı ş t ı ' . ' A l î b . al-Ca*^d' ( ö l . 230)'in hadis kitabının r i v a ­
yeti, B a ğ d â d ' d a , beşinci asırda inkitâ'a uğramıştı. Y a n i bunun
rivayetini uhdesinde bulunduran k i m s e kalmamıştı. A n c a k ' A b û - I -
Qâsım Hıbatallâh aş-Şîrâzî ( ö l . 495) Musul c i v a r ı n d a Şarîfûn'a
uğradığında bir m e s c i d e g i r m i ş , o r a d a imamlık eden ' A b û Mu-
b a m m a d aş-Şarîfînî adında bir zattan, herhangi bir hadis r i v â -

İ Hamnıâm b= M u n a b b i h ' i n 'Şafıifa' siyle Buhârî'nin Şahih'i arasındaki


m ü n a s e b e t İçin b k . M . F u a d S e z g i n , Hadis musannafatının mebdei ve Ma^ıner
i . Râşid'in Câmfi, Türkiyat Mecmuası, <B. K I Î , S . 1 1 5 — İ â 4 .
2 T i r m i z î 11, 7 2 .
Z u r q â n î I , 6.
4 T i r m i z î II, l a e .
5 al-Maş'ad al-ahmad s. 3 2 .
32

y e t i n e sâhib bulanub bulunmadığ-ım sormuş c da babasinın onu


bazı muhaddislere g-ötürdüğünü, orJardan b:;- çok iıadisler d i n ­
l e d i ğ i n i v e bunları halâ sakladığını s ö y l e m i ş . *Âbû'l-Qâsım aş-
Şîrâ/i'yi evine götürüp bir hadis y ı ğ ı n ı g ö & t t r m i ş , m e ğ e r bun­
lardan bir kısmı ' A l i b . a l - C î ı ' d ' ı n hadisi imiş. ' A b û ' l - O â s ı m he­
men 'Abû'ÎVIuhammad aş-Şarîfînî'nin huzurunda okuyarak riva­
yetini almış, sonra Bağdâdhlara yazmış, onlar da Şarîfûn'a
g e l m e k s u r e t i y l e kitabı r â v î s i n d e n o k u y u b r i v a y e t e t m e k v e b ö y ­
lece ' A l î b . a l - C a ' d ' ı n hadislerinin rivayet zincirini tekrar bağ­
l a m a k imkânını b u l a d i î m i ş l e r d i ' .
« T al a b al-'ilm» veya «taiab al-hsdîş» d i y e islâmî
edebiyatta mühim bir ş e y ifade eden faaliyet s a d e c e hadislerin
-cem'inden ibaret bulunmayıp d i ğ e r taraftan cem'oiunmuş v e y a
malûm hadislerin r i v a y e t selâhiyetini e l e g e ç i r m e y i d e h e d e f e d i ­
niyordu 2 . Sama' v e qırâ'at g i b i tahammül aî-'ilm'in d o ğ r u d a n
d o ğ r u y a şeyh ile tilmizin temasını zarurî kîlan kaidelerinin y a ­
nında, şeyh ile tilmizin birbirlerini görmeden, uzak m e s a f e l e r
ötesinde birbirlerinden rivayet edebilme imkânını v e r e n icaza,
mukâtaba v e sair n e v i l e r i n o r t a y a çıkmış olmasına r a ğ m e n an­
laşılıyor ki, asırlar b o y u n c a k i t a b l a r m v e y a hadislerin r i v a y e t i n i
esas râvisinden a l m a y a karşt g ö s t e r i l e n r a ğ b e t aslâ z a y ı f l a m a -
mıştı.
Birinci asra aid sâhib b u l u a d u ğ u m u z raünferid b a z ı isimler
bir tarafa bırakılacak olursa, ikinci asırda v a r l ı ğ ı n a bariz bir
ş e k i l d e şâhid o l d u ğ u m u z kitabların ç o k l u ğ u etrafında tekrarlanıp
duran z e n g i n bir literatür m e y d a n a g e l m i ş t i r . H e m e n hemen her
muhaddisin, k a y n a k l a r d a k i h a y a t v e y a tercüme-i hâli esnasında
bir v e y a bir ç o k kitab z i k r i n e v e y a o muhaddisin kitabla olan
alâkasına aid bir ç o k r i v a y e t l e r e r a s l a m a k mümkündür. İkinci
a s n n ortalarında, muayyen bir mevzuda veya bir a r a y a g e l e n
b i r k a ç m e v z u d a o r t a y a k o n m u ş musannaf eserler müstesna tutu­
lacak olursa, bu a s n n h a d i s kitablannın, her muhaddise kendi
şeyhinden intikal e d e n h a d i s l e r d e n i b a r e t o i d u ğ u anlaşılıyor. Bir
muhaddisin, kendinden evve! muteber ofontelerin h.ıdislerini
ihtiva eden bir v e y a bir k a ç ş e y h i n kitabından kendi ölçü v e

1 Maca ,î al-bızUân İli, 3S5.


2 B k . K â m a ı u r m u z î , al-Miikuddii al-füşıl (K.öprü'ii K t b . ) 4 b , '23b. 2 4 a .
33

imkânlarına g ö r e , yukarıda izahına çalışılan «tahammül a l ' i l m > in


muhtehf yollarından biriyle, hadisler almasiyle y e n i bir hadis
kitabı meydana gelirdi. Karakterlerini, kaynakların muhafaza
ettiği bol malûmatla ö ğ r e n e b i l d i ğ i m i z bu tip eserlerin iyi bir
örneği üzerinde bunu tesbit e t m e k im.kânına mâlikiz, imâm Ma­
likin tilmizlerinden Ismâ'il b. C a ' f a r b . ' A b î K a ş î r ( ö l . l 8 Û ) ' in
' A l î b . al-Hucr r i v â y e t i y l e g e l e n hadisleri bunların iyi bir örne­
ğini teşkil etmektedir ^. 'Ismâ'il b . C a ' f a r , mezkûr kitabını bir kaç
şeyhin hadislerinden seçmiştir. A n l a ş ı l a n bu hadis kitapları sa­
dece ya «Kitâbu fulân> veya «Hadişu-fulân> d i y e adlanıyordu.
Burada, bu tip kitaplara v e hususiyetlerine ait toplamış olduğu­
muz bir ç o k misallerden bir kaçını, z i k r e d e c e ğ i z :
Buhârî Y a h y a b. B u k a y r ' d a n ş ö y l e r i v a y e t e d i y o r : «170 se­
nesinde^ İbn Lahi'a ( ö l . 174)'nin kitaplarının yandığını 'Uşmân
b. Şâlih as-Sahmî babasından r i v a y e t etti, hepsinin d e ğ i l sadece,
tilmizleri tarafından kendisine okunanların bir kısmının yandığını
söyledi... ilh. V e y i n e onun için Buhârî'nin şeyhlerinden 'Ahmad
b. Şâlih ( ö l . 248)'in ş ö y l e s ö y l e d i ğ i n i r i v a y e t e d e r l e r : « ' A b d a l l â h
b. Lahi'a sahih kitab sahibidir. Kitaplarını çıkarıp halka imlâ
ettirmişti. Tilmizleri hadisleri imlâ suretiyle yazdılar. Titizlikle
k a y d e d e b i l e n l e r i n hadisleri mükemmel oldu. Y a l n ı z o bu hususta
dikkatli olmayanları da meclisinde hazır bulunduruyordu. Bundan
sonra İbn Lahi'a yanında aslâ kitap bulundurmamış v e kendi­
siyle birlikte hiç kitap görülmemişti. K e n d i s i n d e n sama' y o l i y l e
hadis nakletmek isteyenler e v v e l c e imlâ ettirdiklerinden istinsah
eder, getirir huzurunda okurlardı. Sahih bir nüsha ele g e ç i r e b i ­
lenlerin hadisi sahih olurdu. İyi zaptolunmamış bir nüshadan
k o p y e edenin d e hadisinde bir ç o k yanlışlıklar bulunurdu^.
' B u nüg'ha K ö p r ü l ü K t b . nr 428 d e bulunmaktadır B k . Brock. Suppl. I,
256. A y r ı c a , daha u f a k hacimde olmakla b e r a b e r , S u f y â n b . ""Uyayna (öl 198)'nin
hadislerinin g-ünümüze k a d a r mahfuz k a l a n b i r kısmı da ( Ş e h i d A l i K t b . nr. 5 4 6 / 1 )
b u tarzın diğ-er b i r ö r n e ğ i n i teşkil e d i y o r .
2 Tahzîb at-tahzîb V . 376.
* Ayn eser. V, 376. Buharı ve Muslîm ve diğ-er b i r çok muhaddisier,
k i t a p l a r ı n d a , bunun ismini tasrih etmemiştir. Kitaplarının nakiindeki ihmâlden
ve hadislerinin ihtiva ettiği b i r çok münker a h v â l d e n ve rivâyetindeki müsama­
hasından u m u m i y e t ile ismi ihtiyatla kar^ılanmıçtır. G e ı e k B u h a r ı geıekse Müs­
lim b i r kaç d e f a onun rivayetlerinden bahsetmek m e c b u r i y e t i n d e kaldıkları zarnan
m u h a d d i s l e r i n s o n r a d a n « m a q r û n » diye t a b i r ettikleri tarzda kaydetmişlerdir. B u ­
nun için B k . Fath al-bârî V I I I , 198, X I I I , 32.
34

Eserlerinden bazıları bize kadar g e l e n ' A b d a l l â h b . al-Mubâ­


r a k ( ö l . ISI)^ kitaplarla geçirilen vakti, P e y g a m b e r ' i n ashabiyle
birhkte sohbet telâkki ederdi^. Onun ç o k r a ğ b e t g ö r e n kitapla­
rını ' A b d a l l â h b. 'Uşmân al-Marwazî ( ö l . 220) tek bir k a l e m ile
istinsah etmişti^.
Buhârî, en yaşlı şeyhlerinden biri olan ' A b d a l l â h b. Mûsâ'
l-'Absî ( ö l . 213) için Sufyân'm Câmi'i onun yanında bulunu­
y o r d u , fakat o kitabı k ü ç ü m s e r d i » demişti^.
İmâm Mâlik'in muasırı L a y ş (94 —175)'e, bazı hadislerini ki­
tabında bulamadıklarını söyledikleri zaman hıfzında bulunanların
hepsini yazmanın mümkün o l m a d ı ğ ı n ı ifade etmiştik
A y n i asırda, hadislerini herhangi bir kitapta t o p l a m a y ı p baş­
kalarının eserinden faydalanan ve kendisinden r i v a y e t istendiği
z a m a n başkalarının kitabından imlâ ettiren muhaddisier d e v a r d ı .
Hadislerini tesbit etmiyen Wakî'^ ( ö l . I97)'in, şeyhi Sufyân aş-
şawrî ( ö l . 156)'nin hadislerini diğer şeyhlerinin e s e r l e r i n d e n imlâ
ettiğini g ö r e n bir tilmizi bir daha onun meclisine iştirak etme­
mişti ^.
Başkalarının kitaplarından okumak suretiyle g e ç i n e n S a ' i d b .
K u ş a y y i r b. ' U f a y r ( ö l . 228) d e bu hareketi yüzünden muteber
bir muhaddis a d d e d i l m i y o r d u s.
Buhârî'nin şeylerinden Muhammad b. 'Abdallâh al-'Anşârî
(120-^2 l3)'nin d e , bazı kitaplarının k a y b o l m a s ı üzerine t i l m i z i ' A b û
Hakîm'in kitaplarından rivayet etmiş olması, hadislerine karşı
g ö s t e r i l e n itimadı sarsmıştı^.
Q a y s b. S a ' d ( ö l . 119)'ın kitabını yanında bulunduran H a m -
mâd b . Salama ( ö l . 176), muhtevasını e z b e r l e m i ş o l d u ğ u bu kitabı
k a y b e d i p sadece hıfzına isnâd ettirdiği v e yahut kitabını s a k l a y ı p ,
muhtevasını halka hıfziyle arzettiği için şayan-ı itimad o l a m a m ı ş -

1 B k . B r o c k . Suppl. I. 256.
2 Tagyid al-HIm s. 126.
3 Tahzîb at-tahzîb V , 314.
* Ayn. esr. V I I , 53.
5 Ayn. esr. V I I I , 463.
• Sû'âlâi al-^Acurrî 4 a.
7 Ayn. esr. 3 b .
8 Tahzîb at-tahzîb I V , 74.
' Ayn. esr., I X , 275.
35

t ı ^ Bir muasırı, onu başkalarından kitap iare y o l i y l e hadis riva­


yetinden şiddetle nehyetmişti.
Bir hadisin, kitabın satırlarında muntazam bir surette yazılı
bulunmasiyle herhangi bir tarafına ilâvesi d e t a m a m i y l e ayrı kıy­
m e t l e r i haizdi. Zira kitabın zahrındaki bir hadişjn, o kitabın şeyh-
ten sama' v e y a ^zrâ'atinden sonra herhangfi bir j ^ e r d e n alınıp ek­
lenmiş olması Jhtimali vardı. 'Ahu Salamat at-Tabûdalci ( ö l 223),
kitabının sadrında d e ğ i l d e zahrında bulunan bir hadisi şey­
hinden d i n h y i p d i n l e m e d i ğ i hususunda Yahya b . Ma'in ( ö l . 233)
tarafından yemin ettirilmişti ^
H a d i s kitabetinin ç o k z e n g i n bir devrini teşkil ed'*.n bu ikin­
ci asır için, kitapları her vesile ile zikreden v e bunların oldukça
dakik kanunlara tâbi tutulduğunu g ö s t e r e n bir ç o k haberleri b o l
bol, H a t î b B a ğ d â d î ' n i n al-Kifâya'sinde bulmak mümkündür. Ö n ü n
kitabında m u a y y e n bâblar hahnde t o p l a m ı ş olduğu bu g i b i m e ­
selelerden «Kitabının aslını yanında bulundurmadan, şeyhin, til­
mizin nüshasından rivayetinin k e r a h e t i » babından bir haberi nak-
l e d e h m : « ' A b û Bakr al-'Ismâ'ilî adında bir muhaddise, başkasının
kitabından hadis r i v a y e t e d e n bir muhaddisin durumu sorulmuştu.
Ö d a : Bunun kendi hadislerinden olduğunu biliyor v e kitabının
muhtevasını e z b e r i n d e bulunduruyorsa caizdir, demiş v e y a buna
b e n z e r bir c e v a p vermişti. Ş a y e t hadislerini e z b e r i n d e bulundur­
m u y o r v e kendisine getirilen kitabı ç o k g ü v e n d i ğ i birisi istinsah
etmiş ise şeklindeki suale d e benzer bir c e v a p v e r m i ş t i : — fakat
b a z ı şeylerin düşmesi v e farkında o l m a d a n v e y a sehven bazı şey­
lerin metne g i r m e s i tehlikesinden kurtulmuş olmadığına g ö r e na­
sıl caiz olur, d i y e sorulunca c e v a p o l a r a k : — B ö y l e bir kimse
kendi kitabında da hata y a p m a k t a n b e r i değildir, d i y e c e v a p v e r ­
miş, bu defa d a : — insan kendi kitabında elinden g e l e n i y a p t ı k ­
tan v e bütün gayretini sarfettikten sonra hatadan mazur sayıhr.
Fakat başkasının hatası için bu mevzuubahs değildir, d i y e soru­
lunca, şeyh c e v a p vermemişti, fakat kâtibin dikkat v e sadakatin­
den emin olduktan sonra b ö y l e bir kitaptan rivayeti tecviz ediyordu*.
1 Tahzîb at-tahzîb I I I , 14-15.
a Saâlât al-'-Acarri 15 a.
3 Tahzîb at-tahzîb X , 334.
* al-Kifâga 257-278. Hatîh B a ğ d a d î b u b â b d a ikinci asra âid b i r çok m i ­
sâller v e r m e k t e d i r . Buradıt aldığımız misâl m ü t e a k i b a s r a â i d d i r .
36

Herhalde bu devirde, kitabın nail olduğu itibarın en bariz


misâlini imâm Şâfi'înin şu hükmü ifade edecektir. O : cŞahadeün-
d e hatası çoğalanların şahadedni nasıl kabul e t m i y o r s a k sahîh bir
kitap sahibi o l m a y ı p hatası çoğalan muhaddislerin hadislerini de
ö y l e c e kabul e t m e y i z » d i y o r d u ^

1 ar-Risâla s. 332.
HADÎSLERİN BÂBLARA GÖRE TASNİFİ'

Başlangıçta, nisbeten gelişi g ü z e l v e y a sübjektif bir kıymet


ölçüsüne g ö r e , isimsiz kitaplar halinde toplanan hadislerin -nakl
v e tenkidleri etrafında teşekkül eden kanunların zuhuruna hemen
hemen muvazi olarak^- ö n c e nisbeten mahdut olup gittikçe g e l i ­
şen sistematik eserlerin malzemelerini teşkil ettiğini g ö r ü y o r u z .
A n c a k ö n c e d e n teşekkül v e gittikçe inkişaf etmiş b ö y l e zengin
bir literatürün mahsulü olup üçüncü asırda o r t a y a konan « a / .
Kutub as-siitay nin, hassaten Buhârî'nin Sahih* i tarafından tem­
sil olunan hadis musannafatının kaynaklarının v e bir ç o k hususi­
yetlerinin izahı kendine takaddüm eden bu sistemadk hadis kitap­
larının bahsini zarurî kıhyor.
Bundan ö n c e , hadisin ilk tedvininden, v e ilk tedvinin ilk tas­
niften tamamiyle farkh bir ş e y olduğundan bahsetmiş, n e d e n s e
bu nüansı dikkatinden kaçırmış olan G o l d z i h e r ' i n arada bir te­
zadın v a r l ı ğ ı n ı g ö r d ü ğ ü n ü v e bunu o r t a d a n kaldırmak için islâmî
kaynakların, tedvinin başlangıcı olarak zikrettiği haberleri zayıf
sayıp, ancak «tasnifin menşei için gösterilen d e v r i u y g u n buldu­
ğ u n u » görmüştük. Fakat onun mezkûr ikinci tarih hususunda d a
ileri sürdüğü şüpheler vardır. Onun bu fikri biraz daha sonra,
Buhârî'nin v e al-Kutub as-sitta'nin d i ğ e r musannafatının, kendi­
lerinden önce mevcut bir yazılı edebiyatın mahsulü olmadıkları

' Hicretin 152. yılında vefat eden Ma'^mar b . Râşid'in, al-câmi adlı m u ­
sannaf hadis kitabının nüshalarının ele geçmesi münasebetiyle hadis m u s a n n a f a ­
tının mebdeini b i r sene önce n e ş r o l u n a n b i r yazımızda hulasaten m e v z u u b a h s et­
miştik. B a z ı kısımlarını burada tekrarlamayı, mevzuu aydınlatmak b a k ı m ı n d a n '
z a r u r î b u l d u k , B k . Hadis musannafatının mebdei ve Ma'mer b. Râşid'in Câmi'i
Türkiyat Mecmuası, cM X I I , s. 115-134.
2 î b n H i b b â n ' ı n K. as-şrgâ^'ında r i v a y e t e d i l d i ğ i n e g ö r e , m u h a d d i s l e r i n yan­
lışlarından ve «du'-afâ» d a n ilk olarak, k o r u n m a k mecburiyeti k a r ş ı s ı n d a t f d b i r
alan Şu'bat b , al-Haccâc ( ö l , 160) olmuştu. D a h a s o m a ' A h i al-'-Irâq onun
faaliyetini inkişaf ettirmişdi ( T a h z î b at-tahzîb I V , 345).
38

ş e k l i n d o ' , bu tedkikin neticeleriyle tamamen zıd bir hükme vasıl


olduğu, hadis sahasındaki modern mesaiye hemen hemen her za­
man me'haz vazifesi g ö r d ü ğ ü için^ burada üzerinde biraz fazla
durmadan geçemiyeceğiz.
O , ilk tedvin hususundaki haberleri reddettikten sonra şöyle
söylüyor: <... Fakat islâmî edebiyat tariki bize hadis edebiyatı-
mn menşeiyle ilgili daha müsbet haberler vermektedir. Bu ha­
berle? dahi göreceğimiz üzere - ikinci asır literatürünün erişmiş
olduğu, hakikatte daha sonra vasıl olabileceği- tekâmülün de­
recesinin tayini hususunda acele ediyorlar. Şöyle ki, 'Ahmad b.
Hanbal'in, Hicaz'da^ 'Abdalmalik b. Cwayc (öl. ISOJ'i, Sa'îd b.
Abi'Aruba (öl, 156)'yi Irag'ta mevcûd malzemeyi bâblara göre ilk
tasmj^eden kimseler olarak gösterdiği rivayet olunuyor. Hemen
hemen bütün müteahhir kaynakların, alâkalı kısımlarında rasla-
yacağımız veçhile, edebiyat tarihçileri bu haberden, adı geçen
muhaddislerin, hadisin musannaf eserlerinin mebdeini temsil et­
tikleri neticesini çıkarıyorlar. Halbuki ''Ahmad b. Hanbal'in habe­
rinin mefhumu bir yanlış anlayışa dayanıyor. Bu iki muhaddisin
eserlerine sahib bulunmuyoruz. Onların tarz ve üslûblan hakkın­
da bir hükme varmayı mümkün kılacak metinlere istinad etmek
mümkün değildir. Fakat ikinci asnn bu iki âliminin faaliyetle­
rinin bir hadis musannafı olarak mevzuu bahsedilemiyeceği neti­
cesini mümkün kılacak işaretlere sahip bulunuyoruz. Evvelâ,
tbn ^Ahî 'Arûba ile alâkalı olan haberi ele alalım. <Onun bir
kitabı yoktu; hadisleri ezberlerdi* ^. işte, 'Ahmad b, Han-
bârin haberinden çıkarılmalı îsienerf tarihî kayd neticesi üze­
rinde haklı olarak şüpheye düşüren şey budur. Ba devirde siste­
matik eserlerden bahsedildiği takdirde mevzuu bahs olan hadis
musannafatı değil, devrin anlayışına göre, hukukun muhtelif fa-
süldfiha uygun olarak kaleme alınmış kanunî tedvinin ilk dene­
mesini teşkil eden hukukî kitaplardır. Bu şekilde kaleme alınmış

1 Mah. Stad. I I , 180.


* M e s e l â ' A h m a d ' A m î n D u h â ' l - ' i s l â m ' d a G o l d z i h e r ' i n fikirlerini adetâ ter­
cüme edercesiae almıştır. {Dahâ 'l-islâm II, 106-109. G o l d z i h e r ' i n kitabının ha­
disle alâkalı kısmını fransızcaya tercüme eden L e o n Bercher, terciimenin önsö­
zünde «aradan yarım asırdan fazla zaman geçtiği halde, islâmî edebiyatla uğ­
raşan kimseler için kitabın kıymetinin azalmamış olduğuna» söylemektedir.
» Tazkirat al-huffâz I, 167; Tahzîb at-tahzîb I V , 63.
39

bir kitabm, ele olman mevzularla alâkalı sünnet malzemesinden


bol bol faydalanmaması mümkün değildi. Nâdir olmayan bu hu-j,
kukî mahsûller denemesi «Sunan* diye adlanıyordu. Tarif edil
diklri zaman fıkhın muhtelif maddelerine uygun bir şey anlaşıl­
dığına işaret edilir, tbn 'Abî 'Arûba'nm eserleri bu cinsten olma­
lıdır. Zira tbn an-Nadîm'in bize, bu hususta vardiği toplu malû
mattan şüphe edilemez. Şu halde yukarıda adı geçen âlimlere,
'Ahmad b. Hanbal'in atfettiği mübeşşirlik bu gibi eserlerden iba­
ret olmalıdır. Bundan başka tbn an Nadimdin daha eski sunan
kitablannın, meselâ birine işaret edecek olursak Makhûl {öl. 116)'un
Kitab as-Sunan fî 'l-fıkhınrn zikredildiğini görürüz* K
Bundan sonra G o l d z i h e r İmâm Mâlik'in Mu'wattâ'ını mevzuu
b a h s e d e r e k ilk hadis mecmuası kabul e d i l e m i y e c e ğ i n i , onun,,
daha z i y a d e sünnet v e icmâ' cihetinden hareket e d e r e k nazarî
bir düsturun ihyasına çahştığını s ö y l ü y o r ^ . Musannaf hadis ede^
biyatının mebdeine âid tam bir bilgi sahibi olunmadığını, daha
yukarıda hatırlatıldığı v e ç h i l e müslüman müelliflerin v e r d i ğ i ha­
berlerin pelc şüpheli neviden olduğunu iddia e d i y o r v e ancak bu
hususta y ^ n c ü asırda, müsned kitapların, bâblara g ö r e tasnife
başlandığı d e v r e âid müsbet işaretler ^ l e g e ç i r ile bileceğmi ileri
sürüyor ^. Daha sonra, musannaf kitapların doğusundaki ârniITe-
rin ' a ş h â b a l - h a d i ş ile ' a ş h â b a r - r a ' y ' i n mücadelesi
olduğunu bu m ü c a d e l e d e ' a ş h â b a l - h a d î ş 'in, malzemelerini
b â b l a r a g ö r e tasnif etmek m e c b u r i y e t i n d e kaldığını S Islâmda ilk
musannaf kitap olarak, Buhârî'nin Şahîh'inin takdir edildiğini^
söylüyor.
B ö y l e c e , G o l d z i h e r , islâmî e d e b i y a t t a hadislerin tedvin v e
tasnifi için ileri sürülen m e b d e l e r i ayni gösterdikten sonra, bu
kaynakların çok daha mufassal olarak ileri sürdüğü ilk musan­
naf kitaplara âid haberlerden yalnız birini v e belki d e en muh­
tasarını ele alıp mütenakız buluyor. Onun ileri sürdüğü tenakuz,
' A h m a d b . Hanbal'in i. Kitapları ilk tasnif eden kimse ibn Curayc

1 A / u A . StuJ. II, 211—212. Müellif b u r a d a alâkalı k a y n a k l a r a işaret ediyor.


2 Agn. esr. II, 213-214.
3 Agn. esr. I I , 232,
* Agn. esr. I I , 233—234. O n u n i s b a t edilebilmekten çok uzak olan bu f i k ­
rini ' A h m a d ' A m î n alıp kendine m a l e d i y o r ( b k . Duha 'l-'islâm I I , 108,
5 'Muh. Stud, I I , 234,
40

(öl. 150) ile'îbn 'Abi 'Aruba ( ö l . 154)'dir> v e <Onunbir kitabı yoktu,


hadisleri ezberlerdi* şeklindeki sözleri üzerindedir, islâmî kaynak-
larm hadislerin tasnifine dair ç o k daha eski v e mufassal olarak
v e r d i ğ i r i v a y e t l e r bir tarafa bırakılacak olursa, bizzat bu iki ibare­
d e d e bir tenakuz yoktur. H e r iki i b a r e y i birbiri ardı sıra S a ' î d
b. ' A b î ' A r û b a ' n ı n tercüme-i halinde ij-^\> !->\yy\ «-i:-» Jj' »
j^S'Ul ^\ıS'^ 'i. :j-:^ ^ j j - I J j şeklinde nakleden Zahabî'
herhangi bir tenakuz görmemiştir. Zira muhaddisier 1J>r-
Hanbal'in, ibn ' A b î 'Arûba,Jıdlckındaki ifadesini, müşarünileyhin
"|îatızasının lüjvveti mânâsına v e hadisleri e z b e r l e d i ğ i n e hamİedi-
yördu. Yani hadislerini bizzat yazmamıştı. Fakat, daha önce
bahsettiğimiz şekilde, d e v r i n d e m e v c u t olan hadis kitaplarından
ıfe.ydalanarak v e bunların bir kısmını alıp tasnif e t m e imkânına
n ^ a l i k t i . T î â l î i s " ' e d e b i y â f î h d F " bunun misalleri çoktur. H a t t â hiç
hadis yazni'adığmı s ö y l e y e n imâm M â l i k ' ' Muıuatta V\6SL kendin­
den e v v e l m e v c u t hadis m ü d e v v e n a t ı n d a n faydalanmıştı. Mama­
fih bu tarzın en aydınlatıcı misâlini ' A b û ' A r û b a al H u s a y n b.
Muh. b . M a w d û d (210-318)* hakkında <yalnız şeyhlerh in yazılı ha­
dislerini tasnif suretiyle terkib ederdi, bundan başka kitabı yok-
tm şekhndeki haber* teşkil e d e r . A y n i zamanda G o l d z i h e r , ' A h ­
mad b . Hanbal'in sözünden hiç kitap sahibi o l m a d ı ğ ı neticesini
ç ı k a r d ı ğ ı İbn ' A b î ' A r û b a ' n ı n v e İbn C u r a c y ' i n , ibn an- N a d î m
tarafından zikredildiği için, yine yukarıda aldığımız parçada,
<Kitab as-Sunan fi 'l-fıqh> sahibi olabileceklerini s ö y l ü y o r . Onun,
başlangıçta, sunan j l e hadise dair meydana getirilen eserleri ayrı
şeyler kabul edişi v e bu bakımdan imâm Mâlik'i d e ilk musannif
tanımayıp, tasnifi üçüncü asırda, Buhârî'ye kadar getirişine karşı
itirazı biraz ileriye bırakarak islâmî kaynakların, hadislerin ilk
tasnifi hususundaki r i v a y e t i n d e ı y b a h s e d e c e ğ i z .

Buhârî'nin g e n ç muasırı_ T i r m i z î ( ö l . 279), hadisin ilk tasni­


fini al-Kutub as-Sitta adı v e r i l e n hadis mecmuasının zuhurundan
en aşağı bir asır ö t e y e götürerek ş ö y l e diyor: <Hadislerin tas-
1 G o l d z i h e r de b u haber için ayni k a y n a ğ a işaret e d i y o r ( b k . Tazkirat at-
huffâ? \, 167 ve Tahzib at-Tahzîb I V , 63, V I , 403—404.
2 B k . aUKifâya s. 308. Bu hususta geniş malûmat için b k . T i r m i z î I I ,
322 v. d v .
' H a y a t ı için b k . Tazkirat al-Huffaz 304.
• ibn a n - N a d i m , al-Fihrist s. 230
41

nifine çalışıp bu hususta rehberlik eden bir çok muhaddis biliyo­


ruz. Hişâm b. Hassan (öl. 147), 'Abdalmalik b' 'AbdaMzız b.
Curayc (öl. 150), Sa'id b. 'Abî 'ArÛba (öl. 156) ve Mâlik b.
'Anas (öl. 179), Hammâd b. Salama (öl. 176), 'Abdallâh b. al-
Mubârak (öl. 181), Yahya b. Zakariyâ b. Abî Zâ'ida (öl. 182),
Wakî' b. al-Carrâh (öl. 19^, 'Abdarrahmân b. Mahdî (öl. 198)
v^ bir çok ilim ve fazi ahli kimseler nmsannaf eserler meydana
^tirdi> ^
Muştalah al hadis'e dair ilk eseri o r t a y a k o y a n Râmahurmuzî
(öl. 36Üpr~Eîâ5înîn~Tdiîîinâ yerleştîfniiş oldug-u ^al-Musannifim
min ruwwat al-fiqh fî 'l-'amşâr> adh b â b d a , bize b u hususta
daha geniş malûmat v e r i p ş ö y l e d e m e k t e d i r : S i l i n d i ğ i n e göre
hadisleri ilk tasnif edip bâblara ayıran kimse, Bgsra'da ar-Rabî'
b. Şubayh (öl. 160), Sa'îd b. 'Abi 'ArÛba (öl 156), YemşrCde
'Ahd diya adlanan Hâlid b. Câmil ve Ma'mar b. Raşid (öl. 152),
Mekke'de ibn Curayc (öl. 150) sonra Küfe'de^ Sufyân aş-Şawrî
(öl. 161), Basra'da f^ammâd b. Salama (ol. İ/b) ve yine Mekke'de
Sufyân b. 'Uyayâna (öl. 198), Şam'da al-Walîd b. Müslim (öl.
194) ve Rây'de Carîr b. 'Abdalhamîd (öl. 182), Hqrasan ve
Marv'de 'Abdallâh b. al-Mubarak (öl. 181), Wnsifta Huşaym b.
Başîr (öl. 183) ve bu asırda Kûfa de İbn 'Abî Zâ'ida (öl. 182)^
İbn Fudayi (öl. 196)^ v e daha sonra Yemenide 'Abdarrazag
(öl. 211) ve 'Abâ Qurra Mûsâ b. Tariq^ olmuştur^.
' A b û T â l i b al-Makki ( ö l . 386) d e ^ d i ş l e r i n tasnif devrini
m e v z u u bahsederek ş ö y l e s ö y l e m e k t e d i r : Bu musannaf ki­
taplar 120 veya 130 senelerinden sonra ortaya çıkmıştır. İslâm-
da ilk musannaf eserlerin T^on Curayc'in Jîadislere dair kitabı

1 T i r m i z î II, 332 ve Şarh at Tirmizî X I I , 304—305.


2 Muşfalah al-hadis'in tarihçesi için bk. Şarh mukbat al-fikar s. 4—5;
Tadrîb ar - ravî s. 9.
* İ b n ' A b î Z â ' i d a için H a f i b B a ğ d a d î de « K û f e ' d e h a d i s l e r i ilk tasnif eden
kimsedir d e m e k t e d i r (Tarih Bağdâd X I V , 118).
^ tbn H a c a r , b u n u n b i r çok m u s a n n a f k i t a p l a r ı b u l u n d u ğ u n u söylemektedir,
(bk. Tahzîb at-tahzîb I X , 406).
•'' i b n . H a c a r , müşarinileyhin tercüme-i halinde 4Öyle demektedir: Bâblara
göre tasnif etmiş o l d u ğ u Kitâb as - sunan'ini bir ciid halinde gördüm. Hadisle­
rinde «Haddaşanâ yerine zakara fulânun» diyordu... (Bk. Tahzîb at-tahzîb
A, 350).'
ö R â m a h u r m u z î ( g e h î d A l î K t b . ) 126b-127 a.
42

ve Mekke'de tefsire dair meydana getirilmiş bazı kitapların ol­


duğu söyleniyor. Sonra Yemen'de Ma'mar b. Râşid gerek gelişi
güzel bir şekilde ve gerekse maayyzn bâblar halinde bulunan
sunara topladı Mâlik b. 'Anas, Muwaftâ'ını Medine'de, ibn
' U y a y n a Kitâb al-Câmi'i, Qur'an ve hadise ait bir çok dağınık
malzemeyi topladı. Sufyân aş Şawrî de musannafını bu devirde
meydana getirdi
Görülüyor ki hadis musannafatına ait oldukça eski v e yeni
zamanda mühim bir çok r i v a y e t l e r v a r d ı r . Bu musannaf eser-
ler hiç bir zaman İbn C u r a y c ' a v e İbn ' A b î ' A r û b a ' y a inhisar
ettirilmiş d e ğ i l d i r . Hadisi muhtelif bâblar halinde t o p l a y a n ^ b u
kitapların büyük bir kısmının, musannıflan tarafından kendile­
rine verilmiş m u a y y e n bir isimden mahrum bulundukları anlaşı­
l ı y o r O n l a r muhtelif şahıslar tarafından muhtelif d e v i r l e r d e ,
«rnjL§-a n n a f » , <câmi'?, «sunan fî'l-fıqh> gibi ano­
nim^ isimlerden birile adlanıyordu^.
D i ğ e r taraftan kaynaklar bir ç o k münasebetlerle, a 1 - K u t u b
a j , ^ i 11 a devrine tekaddüm e d e n asırda m e v d a n a getirilmiş
olan muhtelif musannaf kitapların adını muhafaza etmektedir,
îbn H a y r al-işbilî ( ö l . 585)'nin Endülüs'e girmiş olan kitaplardan,
okuyup bize sahih rivayetlerini v e r d i k l e r i arasında Musannaf ibn
al-Carrâh ( ö l . 196)*, Cami 'Sufyân aş-Şawrî (öl. lElf^Muşan-
nâf Haınmâd.,..-bx--Salama ( ö l . 1 6 8 ) ^ Musannaf ibn 'Uyayna ( ö l .
T Ş S y V ^ u f a n n a / 'Abdarrazzâg b. Hanimâm ( ö l . 2 1 1 ) M u s a n n a f

• Qû( al-gulûb I . 350.


2 Suyûfî kendinden evvelki müelliflerin birinden şunu n a k l e d e r ; İmam
M â l i k ' t e n önce kitabını Muvıâtta diye a d l a n d ı r a n olmamıştı. O n u n d e v r i n d e b u
g i b i eserler telif edenler ya «Cami" veya «musannaf» ve bazısı d a «mu'aUaf»
diye a d l a n d ı r ı y o r d u (Tanzvîr al-hawâlik 1,7)
' B u eserlerin biı kısmını «sunan» maddesinde zikreden Kâtip Çelebi
an-Nukat al-wafigsa adlı b i r k i t a p t a n şunu n a k l a d e r î Sunan İbn Curayc hama
'•Abdalmalîk b. ^Abdal^azîz (v. İSO) wa Sunan li'bn İshag gayr as-Siyor allatî
taçaddamat wa Sunan li'bn Qurra.„ wa Musannaf Abdarrazzag aş-Şan'-ânî
(211) ojağayruhâ kazâ zakarahu sâhib an-Nakat al-wafiyya (s. 1108-Eunan
madd.).
Fihrist İbn Hayr s. 126.
5 Ayn. esr. s. ' l 3 6 - 1 3 7 .
« Ayn. esr. s. 134.
" Ayn. esr. s. 134.
" Ayn. esr. s. 126,
43

'Abî Bakr 'Abdallâh b. 'Abî Şayba (Öl. 235)1, Musannaf Sa'îd


b. Manşûr al-Balhî (Öl. 227)2 yardır.
İmam Mâlik'in Muwattâ'ından başka bu musannaf eserlerden
bir kısmı bize kadar geîrnljBr., M a ' m a r h. Râşid'in tCâmt* i
bundan az bir zaman e v v e l e l e g e ç e n iki nûshasiyle oraya çık-
mıştır». 'Abdallâh b. Wahb b. Müslim al-Uuraşî (125-197)'n'îr
Cg;^nden bir kısım müellifin hayatına çok yakın bir d e v r i n
yazısiyle papürüsler üzerine yazıh olarak bulunmuştur*. Kitab
al-ansâbj k. aş şumt, k. al hatim, k. as-salâm, k, 'acnâs Banî 'Isra'il
g i b i fasılları ihtiva e t m e k t e d i r . A d ı g e ç e n muhaddis tbn. Wahb,
bize k a d a r g e l e n Câmf'inden başka bir d e Muwaüâ meydana g e ­
tirmişti 5.
Buhârî tarafından, munker al-hadis tanınıp reddolunan Râbî^
b. H a b î b al-Bışrî ( ö l m . 160)'nin° hacimli v e bir ç o k fasıllar ih.
tiva eden Câmf i'' ve 'A^bdarrazâg b. H a m m â m ( ö l . 211) ın
hacimH musannafı^, bir kaç nûshasiyle bize kadar intikal et-
miş oîan Mul^df ' A b d a l l â h b . ' A b î Ş a y b a ( ö l . 2 3 5 ) » bunların
arasındadır. Bütün bunlardan başka ibn a n - N a d î m , Fihrist'inde
bir çok isimleri muhafaza e t m e k t e d i r j ^ n an-Nadîm'in v e r d i ğ i
malûmat, pek büyük bir kısmı k a y b o l m n ş bulunan bu kitapların
muhtevası hususunda da bizi aydınlatıcı mahiyettedir. Meselâ
ibn Curayc ( ö l . 150) için diğer kitab as-sunan'lar gibi onun da
kitab at-tahâra, şiyâm, şalât... gibi kısımları ihtiva eden bir
sunan kitabı vardırdemekte ve 'Abû 'Abdarrahmân Muhammad

1 Fihrist Ibn-Hayr s. 138.


2 Ayn. esr. s. 135.
3 B k . Türkiyat Mecmuası C i l d X I I , s. 115-134.
* B k . Brock. G2. I, 164, bu nüsha Dar al-Kutub al-Misriyya da bulunmak­
tadır ( C i l d . I , s. 13 i l â v e ) . D a v i d W e i l t a r a f ı n d a n L'institut F . A . O . C . ( I H . I V ,
1942) d e neşrolunmuştur.
5 î b n "^Abdalbarr, al-lntiqâ s. 5.
• B k . Tahzîb at-tahzîb I I I . 241.
7 Brock. G . I , 163. Suppl. 1. 259, 691, d ö r t cild halinde R a h i r e ' d e 1349 d a
basılmıştır.
8 N ü s h a l a r ı için b k . B r o c k . Sappl. I . 333, W e i s w e i l e r nr. 48. B u müelliften
bize b i r de K . at-tafsir intikal etmiştir ( K a h i r e 1,40).
' N ü s h a l a r ı için b k . B r o c k , Suppl. i, 215 ve İstanbnldaki* nüshaları için b k .
W e i s w e i l l e r nr. 49.
•O al-Fihrist 225-232.
Ayn. esr, s, 226.
44

b. 'Abdarrahmân b. al-Muğîra (öl. ci59)'nin Kitab as sunan ^ i hak­


kında da buna b e n z e r bir malûmat v e r m e k t e d i r ^ .
Muhtelif bâblı bu sunan kitaplarının yanında, münferit bâblı
kitapların da m e y d a n a getirildiğini ö ğ r e n i y o r u z . Münferit v e
m u a y y e n bir bâbda toplamanın, mufassal sunan kitaplarına nis­
betle daha k o l a y olmasına, filolojik sahada, muayyen cinslere
ait küçük lügatlerin arap diksiyonerini m e y d a n a getirmiş bulun­
masına mukabil, hadis sahasındaki sistematik faaliyette müte­
addit bâbh kitapların zaman bakımından d i ğ e r l e r i n d e n g e r i kal­
madığı anlaşılmakta, g e r e k hadis tasnifinin ilk asrında v e g e r e k s e
üçimcü asrın meşhur musannafatı zamanında v e müteakip d e v i r ­
lerde her iki nev'in yan_yana y a ş a d ı ğ ı görülmektedir.
K a y n a k l a r d a bu münferit bâblı hadis kitapları v e mahiyet­
leri hakkında da kâfi bir bilgi bulunmaktadır. Ezcümlcı Sunan
sahibi İbn C u r a y c ( ö l . 150) umumiyetle başkalarının kitabın­
dan dinleyicilerine hadis rivayet ettiği halde hac m e v s i m i n d e
kendi tasnifi <K. al-manâsik'» i çıkarır hadislerini, dinleyicilerine
mezkûr kitabından n a k l e d e r m i ş ^ ' A b d a l l â h b. al-Mubarak ( ö l .
181) müteaddit bâbh musannafından başka, hadisin bir ç o k mün­
ferit bâblarında kitaplar meydana getirmişti*. Onun, bu münferit
bâblı kitaplarından b a z ı l a r ı b i z e kadar intikal etmiştir 5.
Buhârî, 7ar/A'inde ara sıra bu gibi münferit bâblı kitapların
adlarını z i k r e d e r . U m u m i y e t l e bunları, muhaddisier tarafından
ç o k meşhur olmalarına binaen müelliflerini zikre lüzum g ö r m e ­
d e n </f Kitâb al-'iymân^y, tKitâb al-atig*"^ şeklinde m e v z u u -
b a h s e d e r . Kaynakların, isimlerini muhafaza ettiği bu kitaplardan
' A s a d b . Mûsâ b . 'İbrahim a l - ' U m a w î ' ( ö l . 212)'nin K. az-zuhdü^
v e nev'inin mühim örneklerinden birini teşkil e d e n , N u ' a y m b.

» al-Fihrist s. 225.
2 Goldziher'in, bu ikinci asır «sunan» k i t a p l a r ı m fıkıhtan ibaret a d d e t ­
mesi, b u g ü n bir kısmiyle doğrudan doğruya temasa geçilebilmesiyle, öğrendi­
ğimiz muhtevaları k a r ş ı s ı n d a , kendiliğinden ortadan kalkıyor. Goldziher'in bu
fikri için b k . Mah. Stad. II, 212.
3 al-Kifâya s. 258.
* Tahzib at-tahzîb V , 386.
5 B r o c k , SuppL I , 256.
« al-Târih al-kabir I l / I , 158.
7 Agn. esr. U/l. 95, 303.
• Brock, Sappl, I, 257,
45

H a m m â d al-Huzâ'i (öl. 228)' nin K. alfitani^ g i b i , bir kaçı,


bize kadar intikal etmiştir. A y n i zamanda kendi ç e r ç e v e s i dahi­
linde bir ç o k bâblara ayrılan bu kitaplarm tetkiki, oldukça mü­
him bir tekâmül devrini geçirdiklerini g ö s t e r i y o r .
Zikri g e ç e n musannaf kitaplarm yanında, üçüncü asrın ba­
şında m e y d a n a g e l e n , ayni zamanda kendi dahilinde d e bir tas­
nife tâbi tutulan musned'l&nn o r t a y a konuşup Zuhrî ( ö l . 124),
Şu^ba ( ö l . 160) Sufyân a s - Ş a w r î ( ö l . 161) v e İmam Mâlik ( ö l . 178)
gibi bir ç o k mütekaddiminin yazıh hadislerinin yine, bu üçüncü
asır muhaddisleri tarafından musned\&x haline getirilişi* hadis
edebiyatının, burada mufassal izahından v a z g e ç e c e ğ i m i z ayrı
bir faaliyet safhasını teşkil e d i y o r d u .
Buraya kadar, kaynaklarını etüd e d e c e ğ i m i z , Buhârî'nin
Cdmi'^i'nin hangi şartlar altında o r t a y a konduğunu izafTınaksa""-
d î y l e r T î a d i s edebiyatının ç i z m e ğ e çalıştığımız seyrinin, ayni e d e ­
biyatın müteahhir mümessillerinden birine , âid olup c i d d e n mühim
bir hülâsasının nakli ile iktifa e d e l i m ^ ( 6*tu*î,)-
<Peyğamberin sünnet ve hadisi sahabe ve tabiînin ilk taba-
kası devrinde, cârnr adı verilen kitaplarday^ iki sebepten ^löîayı
toplanıp tasnif edilmemişti Evvelâ, onlar, işin başlangıcında ha­
disleri Qar'anla karıştırırlar diife yazmaktan nehyolunmıiflardı.
Saniyen, hafızaları çok genişti ve zihinleri müsatti. Çoğu yazı
yazmasını bilmiyorlardı. Tabiîn devrinin soıdarına doğru hadis
ve sünnetin tedvini, haberlerin bâblara göre tevzii İsi başladı.
Artık muhtelif ülkelere hadis erbabı yayılmış, havaric, revafız ve
kaderi reddedenler ortaya çıkmıştı. Hadisleri ilk toplayıp tasnif
edenler arasında ar-Rabî^ b. Subayh föl. 160) ve Sa'^id b. 'Abî
'^Arflba (öl. 156) zikredilebilir. Her babı birbirinden ayrı olarak
tasnif ediyorlardı Nihayet üçüncü tabakaya mensup olanlar ah-
kâmı tasnif ettiler, imâm Mâlik, ehl-i IJicaz'ın şayan-ı itimat
hadislerini toplamayı gaye edinerek ashabın sözlerini, tabiînin
fetvasiyle mezcederek, Mdwatta'ını tasnif etti. ^Abû Muhammad
'Abdalmalik b. 'AbdaVaziz b. Curayc, (öl. 150) Mekke'de, "Abû

1 A y n ı yerde zikıedilen B r . M u s . 9449 nüshasına, Atıf Ef. K t b . nr. 602


nüshasını ilâve edelim.
2 B k . Hadya's-sârî s. 13.
5 B k . Fihrist İbn Hayr 144-149. Bu gibi hadisleri m u s n e d kitaplar haline
k o y m a k hususunda an-Nasâ-'î'nin büyük b i r faaliyet g-österdig-i anlaşılmaktadır.
46

^Amr ^AbdarTahman b. ^Amr al-Aıuzdi (öl. 157) Dımişg'da, Suf­


yân aş-Şawrî (öl. 161) ^^e'de, f/ammâd b. Salama (öl. 168)
Basra'da musannaf kitaplar meydana getirdiler, sonra bunları
yeni faaliystte bulumn diğerleri takip etti. Njjıgıjet^ üçüncü asrın
eşiğinde bazı muhaddisler, hassaten Peygamberin hadislerini di­
ğerlerinden ayırmak işine teşebbüs ettiler, ^Ubaydallâh b. Musâ'l-
Absî (öl. 213) Küfe'de, ve ayrıca Musaddad b. Masarhad al-Bışri
(öl. 228), ^Asad b. Mâsâ'l-'Umatoı (öl. 212), Mısır'da mukim
Nu'^aym b. Hammâd al-Huzâî (öl. 228) birer musned-^neudana
getirdiler. Bunun üzerine, hemen hemen bütün muhaddisler ha­
dislerini musnedlere^ göre tasnif ettiler Meselâ ^Ahmad b. Hanbal
(öl. 241), 'Ishâq b. Râhûya (öl. 238), 'Usmân b. 'Abî Şayba (öl.
239) ve diğer bir çokları böyle yaptılar. Bir kısmı, meselâ ^Abû
Bjkr, b. ^Ahî Sayha (öl. 235)'nin yaptığı gibi aldıkları musnad
hadisleri, ayni zamanda kendi aralarında bâblara ayırıyorlardı.
Buhârî bu mus annaf atı görüp rivayetlerini aldıktan
ve onlarla iyiden iyiye haşru neşr olduktan sonra, onları tasnif
ederken, *sahihy gibi görünen bir çok zayıf malzemeyi de muh- •
tevi bulunduğunu müşahede edip ancak şüpheden âzâde olan
hadisleri bir araya getirmek arzusunu duydu. Hadisde ve fıkıhta
i^Amîr al-muminîm diye tanınan üstadı "İshâq b, Râhûya de
onun bu azmini kuvvetlendirdi. Zira bize... (sahih senetlerle)
rivayet edildiğine göre Buhârî: "Işhâq b. Râhûya'nin nezdinde
bulunurken, bir defasında bizlere: Peygamber'in sahih sünnetini
ihtiva eden muhtasar bir kitap meydana getirseniz, şeklinde bîr
arzu izhar etmişti. Bu temenni zihnîmde yeretti v e a 1 - C â m i
a ş - ş a h î h ' i telife başladım K »

İ b n H a c a r , Hadya's-sârî 4—5; Tadrîb ar-râwî s. 24. Suyûtî'nin ifadesine


g ö r e İ b n H a c a r ' i n y u k a r d a iktibas edilen ifadesi, Râmahurmuzî'nin a\-Muh.addiş-
a/-/âşî/'ın(iaki ve Hatib Bağdâdî'nin al-Câmi ^[If ahkâm ar-râwî. .] ve İ b n al-
•"Asîr'in Câmf a/-uşûrundeki sözlerinin hülâsasından ibarettir ( b k . Tânıuir al-
hawâlik s. 7 ) , İbn Hacar'in bu ifadesini Z u r q â n î ( 9 — 1 0 ) da kısmen iktibas
etmiştir.
BUHÂRÎ'NİN KAYNAKLARI

«Al-Kutub as-sitta> d i y e adlanan v e daha z i y a d e


Buhârî'nin aX-Câmi' aş-şa'uk'i tarafından temsil olunan meşhur
hadis musannefatına, yahut zaman ölçüsiyle ifade e d i l e c e k olursa
üçüncü asır ortalarına kadar hadis edebiyatının seyrinin hülâ^ı
sasına çalıştık. Hadislerin yazıyla tesbiti etrafmda toplanan
rivayetleri, v e m e v c u t ihtilâfa r a ğ m e n hadislerin p e k erken bir
d e v i r d e y a z ı l m a y a başladığını, yine oldukça erken bir d e v i r d e , ,
kısmen şifahî v e kısmen yazılı g e l e n dağınık hadislerin^kitaplar
halinde tedvin edildiğini, v e ç o k g e ç s a y ı l m a y a c a k bir d e v i r d e ,
i k i n c r asrın ortalarında, bu toplanmış oTaiî m a t e r y e l ı n muay-
y e n bâblar halinde tasnife tâbi tutma yoluna girildiğini v e git­
tikçe gelişen bir tasnif faaliyetinin o r t a y a çıktığını, üçüncü asrın,
bu edebiyatın başı d e ğ i l , kemal ç o ğ ı o l d a ğ u n u g ö r d ü k . V e y i n e
g ö r d ü k ki, bu e d e b i y a t ı n t e d v i n v e tasnifi ile birlikte, müteakip
nesillere intikalinin kanunları^meydana gelmiştir. H a k i k a t t e vazîİT
kaynaklardan naklin e t r a f m d a teşekkül e d e n b u kanunlar, zahirde,
t a m a m i y l e ıslamî muhite has bir şekilde, birinci asırda, zarurî
olarak, daha hadislerin t a m a m i y l e şifahî yollardan kurtulmadîgT
bir d e v i r d e ortaya çıkan, fakat müteakip asırlarda da kıymetini
k a y b e t n u y e n i s n â H m u e s s e s e s i h i n bîr rûTcnu gibi g-örühmüstür.
H a d i s an'anesinin y a ş a d ı ğ ı d e v r i n pek tabiî bir ifadesi olarak
yazılı bir kaynaktan, ancak « t a h a m m ü l a 1 - 'i 1 m » adını ver­
dikleri kanunlar ç e r ç e v e s i dahilinde almak v e y a y a z ı h bir kay-
naktan alındığı halde, o k a y n a ğ ı n sahibinden şifahî bir nakl
gibi b ' j . » v e y a j M » e r ' j ^ - v e y a v e y a j M i j j ^ i - l tâbirlerini kullan-
mak hadis e d e b i y a t ı n ı n y a ş a d ı ğ ı d e v r i n pek tabiî bir ifadesi
o l d u ğ u h a l d e , bu an'anenin k a y b o l d u ğ u asrımızda nisbeten g a r i p "
v e a y n i zamanda biraz da yanıltıcı olmuştur. A d ı g e ç e n d e v i r d e n
b i z e kadar intikal e d e n hadis kitaplarından v e y a «al-Kutub
as-sitta> musannefatmdan herhangi birini alıp her hadisin
senedlerindeki L>i-I j L T j » . vesair tabirleri takip eden isnadın
48

altında bir yazılı kaynak bulunduğunu düşünmek, İşte bu k a y b o ­


lan an'anenin esasını teşkil e d i y o r . Daha önce misalleri verilip
izahına çalışılan bu m e s e l e Buhârî'nin al-Câmf aş-şahih'ine tat­
bikinden sonra daha iyi anlaşılacaktır. F a ^ t s a d e c e Buhârî v e y a
d i ğ e r hadis kitaplarında değil, islâmî e d e b i y a t ı n d i ğ e r bir ç o k
kollarında, bahusus ilk bir kaç asır zarfında m e y d a n a getirilen
tejiflerine, meselâ tarihî v e fiolojik sahada hâkim olan bu üslû­
bun zaman z a m a n yanlış~ân1agıfmış olmasının modem--^etüdlerde
d o ğ u r d u ğ u bir ç o k yanlışlıklar v a r d ı r . Mezkûr yanlışlıklara bazı
"misâller v e r m e d e n e v v e l Buhârî'nin kaynaklarıyla ilgili bu tet­
kikin, <BuhârVnin yazılı kavnaklarn d i y e adlandırılıp ayni yan-
hş anlayışla başlanan bir araştırmanın mahsulü olduğunu s ö y l e ­
yelim. Biraz daha açıkça ifade e d i l e c e k olursa, ilk ö^nce Buhâ-
r î ' d e bazı yazıh kaynakların izleri a r a n m a ğ a çalışıhrken, kitabı-
nm baştan aşağı yazılı müdevvenattan yapılmış bir müntehap
"o^uğu görülmüştürT
Hadislerin bir kısmının daha birinci asırda yazılı vesikalara
d a y a n d ı ğ ı hususunda selefi S p r e n g e r ' i n etüdünü d e v a m ettirmiş
olan G o l d z i h e r ^ hadis edebiyatındaki derin vukufuna rağmen,
nasıl olmuşsa, muhaddislerin üslûbunun bugün bizim için yanıl­
tıcı olan tarafından kendini kurtaramamıştır. Bu v a k a y a kitabında
sık sık r a s l a y a b i l i y o r u z . Burada onun v a z ı h bir iki ifadesini
n a k l e d e l i m : Hadislerin aranması ( t a l a b al-hadiş) bahsinde ş ö y l e
diyor:
^Hukukî kanun musennefatı (Kutub-u sitte'yi k a s d e d i y o r ) ,
musannıflan tarafından intihap olunmuş, tenkide ve bir metoda
tâbi tutularak daha önce mevcut bir edebiyattan seçilmiş hadis
müdeüvenatı değildirler. Müellifleri tarafından kıymetli olduk­
larına, kendilerine has ölçülere göre hükmolunup seçilen ha­
disler ve binlerce hikemî sözler, bizzat bu müellifler tarafından
uzun seyahatler neticesinde toplanmıştır. Buhârî, islâm âlemi­
nin her tarafında bin kadar şeyh ile temasa gelmişti^. Müte­
akiben bunların ve râvilerinin sıhhatini tahkike ve iyiyi kötüden
tefrike mecbur kalmıştı. Hadis edebiyatının bu kabil diğe mu-

' Buhârî'nin bin şeyhle temasa g e l m e meselesini de ilerde m ü n a k a ş a edece­


ğiz, hakikatte B u h â r î ' n i n , Şahih'inds d o ğ r u d a n d o ğ r u y a kendilerinden hadis nak­
lettiği son râvilerin sayısı m e z k û r a d e d i n d ö r t t e biri k a d a r d ı r .
49

sennefaitm ortaya koyan diğer otoriteleri için de bu, ayniyle


vâkî idi^.
G o l d z i h e r , Müslim'in Şahîh'ind&n de bahsederken ş ö y l e söy­
l ü y o r : <Bu hadis mecmuası da islâm âleminde Şahîh adiyle meş­
hur olmuştur, şayet biz Buhârî'ninkiyle ayni sıhhatte olup yalnız
diğer şifahî kaynaklardan gelen bu kitabı mukayese edecek olur­
sak şekil bakımından diğer bir fark ile karşılaşırız'^.^
Goldziher'in fikirlerine hemen hemen istisnasız bir şekilde
tâbi olan ' A h m a d ' A m î n d e ^ Duhâ'l-'islâm adlı eserinde, Buhârî
ve diğer muhaddislerin kitaplarının kaynakları hususunda ayn
bir şey düşünmemektir. Ona göre de, Buhârî on altı sene
müddet ile bütün islâm âlemini dolaşmış yüzlerce muhaddisi
z i y a r e t etmiş v e hadislerini bir bir zaptetmiş, bunlardan kitabını
meydana getirmiştir*.

1 Muh Stud. I I , 180.


2 M u h . S t u d . 11,214, G o l d z i h e r ' i n bu anlayışına Icitabıniıi hemen her yerinde
raslamak m ü m k ü n d ü r , meselâ ; I I , 196 not 5 te G o l d z i h e r Müslim'in Mazuattâ'dan
aldığı b i r hadis hakkında, M ü s l i m ' i n İmam M â l i k ' t e n , ravîlerinden birisi vasıta­
siyie b i r hadis naklettiğini, İmam Mâlik'in bu hadisi Mavattâ'da da rivayet
ettiğini söyler. Yani G o l d z i h e r , Müslim'in bu hadisi diğer yüzlerce hadis g i b i
Muwaifâ'dan a l d ı ğ ı meselesini farketmemiş gibi görünüyor. Goldziher diğer bir
yerde, bilmünasebe'Abû Dâvûd h a k k ı n d a : «Yazdz notlardan sık sık Sunan'i
için bir kaynak olarak faydalanan... (Mah. Stud. 2/198)» ifadesini kullanmak ile
de ayni anlayışı g ö s t e r m i ş t i r . O bununla. Sunan ^Abî Dâvûd'Aa. zaman zaman
yazılı k a y n a k l a r d a n a l ı n d ı ğ ı n ı sarih olarak gösteren rivayetleri kasdediyor. Ayni
m ü l â h a z a y a Schacht'in İslâm hukukunun menşeine tahsis etmiş olduğu eserinde
de raslamak m ü m k ü n d ü r . İ m a m Şâfi'i'nin « 3 ^ ' » — ' Jr ( > * > - ^ ; ^ Cj.j^ ı_jt.y^|^j»
şeklindeki ibaresini görünce, «İmâm ŞâfiH'nin, rivayetlerinin hepsini şahsî bir
kaynaktan almadığını, yazılı bir rivayete de zaman zaman müracaat ettiğini»
söylüyor. (The Origins of Muhammadan Jurisprudence s. 38, Şâfi'-i'nin sözü için
bk. İhtilâf al-hadîş VII, 359). Böylece Schacht, r â v i l e r silsilesiyle gelen haber­
lerin a n c a k bir k i t a b a d e l â l e t ettiği t a k d i r d e yazılı b i r k a y n a k t a n g e l d i ğ i n i i f a d e
etmek istiyor. '
İlahiyat Fakültesi Mecmuası (sene 1926, c. I V , s. 132—210)'ında «Dinî ve
gayri dinî rivayetler» adıyla yazılan bir makalede de, B u h â r î ' n i n , isnâdlarını
râvilerin hafızalarından a l d ı ğ ı , binnetice bunların doğruluğunun şüpheli o l d u ğ u şek­
linde b i r mülâhaza mevcuttur ( B k . ayni cild s. 196. s. 4—7).

s K r ş . Muh. Stud. I I , 180 ile puhâ'l-'islâm II, 106-109).


" Duhâl-'islâm U, 108-111.
50

Bu anlayışın tesiri sadece hadis sahasına münhasır k a l m ı y o r .


Telifinde rivaî yollardan faydalanılan bütün eserlerin kaynak­
lariyle olan münasebetleri hususunda yanlış neticelere götürüyor.
Burada mezkûr anlayışın bir çok modern etüdlerdeki izlerinden
bir bir bahsetmeyip iki sene kadar e v v e l Fransa'da çıkan bir
e s e r e işaret e d e c e ğ i m . M e v z u u Basra muhiti v e Câhız'in formas­
yonundan ibaret olup müellifinin büyük bir g a y r e t sarfettiğini
g ö s t e r e n bu etüdün, b ö y l e bir anlayış yüzünden hemen hemen
her faslında yanlış neticelere g ö t ü r d ü ğ ü görülmektedir. Basra
muhitini incelerken, yazılı mahsullerinde, islâmî rivayetin kendi­
ne has ifadesini gören müellif, bunların kaynaklarının sadece
şifahî olduğunu an^ıjror. Meselâ bu devirdeki Qur'ân tefsiri
faahyetinden bahsederken şöhretlerini öğrendiği âlimlerin bile
Our'ân'ı şifahî rivayetler vasıtasiyie tefsir ettiklerini bu halin
Tabarî ( ö l . 310) zamanına kadar böyle olduğunu, daha ö n c e
m e v c u t yazılı kaynaklardan istifade mümkün olduğu halde, hâlâ
üstaddan tilmize intikal suretiyle g e l e n şifahî haberlerden, d i ğ e r
bir ç o k müfessirler gibi faydalandığını zannediyor^. Fakat bil­
gilerini kitaplarda y a z ı y l a tesbit ettiklerini tahmin ettiği I-II. asır
Basra âlimlerinden müteakip asırlarda meydana gelen eserlere
intikal eden rivayetlerin, tilmizleri tarafından almıp şifahî ola­
rak nakledildiğini v e b ö y l e c e müteakip asırlara k a d a r şifahî şe­
kilde intikal ettiğini anlıyor. Binnetice, etüdiyle m e ş g u l olduğu
Câhızın da eserlerindeki bu gibi rivayetlerin şifahî olarak alındı­
ğını v e bunların kendisi için kabulünün imkânsız olduğunu söy­
lüyor 3. T a b i a t i y l e , Câhız'in eserlerinde g e ç e n hadislerin d e k a y ­
nağını mevzuu-bahsederken hep bu anlayış yüzünden ç o k g a r i p
ş e y l e r söylüyor*.

1 B u g i b i y a n l ı ş l ı k l a r a "İslâm tarihinin kaynaklan arasında hadisin ehem­


miyeti^ adlı bir y a z ı d a tafsilâtiyle işaret etmek istiyoruz.
* C h a r l e s Pellat, Le milieu basrien et la fortnation de Cahız. s, 82.
^ Ayn, esr. s. 83.
•* Bunların arasında d a h i çok g a r i p mülâhazalar v a r , m ü t e a h h i r müellifle­
rin, Câhız'in kitaplarındaki hadislerin râvilerini tesbite çalışmış olmalarından
onun b u hadisleri şifahî olarak a l d ı ğ ı ve şifahî olarak da kendi hesabına r i v a y e t
ettiği manâsına hamlettikleri neticesini çıkarmış olması da var. {Ayn. esr- s.
91-92).
51

Tenkidini g a y e edinmiş o l m a d ı ğ ı m ı z mezkûr kitabın, hemen


hemen her fashnda bu g i b i yanlışlıkları ihtiva ettiğini bir tarafa
b ı r a k a r a k islâmî edebiyattaki neticeleri üzerinde duracak olur­
sak, meselâ otuz cildlik Tabarî tefsirinin » v e « L"a> » tâ­
birlerine bakarak, v e r d i ğ i bütün malûmatın şifahî yollardan g e l ­
diğini kabul etmenin hem müellifin hem d e eserin bizim için
kıymetini azaltacağını tabiî olarak düşüneceğiz. Y a z ı l ı kaynak­
ların sahih r i v a y e t y o l i y l e müellifine kadar g e l d i ğ i n i v e bu ki­
tapların r i v a y e t hakkını aldığını ifade e d e b i l m e k için kullandığı
tâbirleri şifahî nakle hamledersek, yazılı k a y n a k l a r a hiç k ı y m e t
v e r m e d i ğ i n i , şifahî rivayetleri bunlara tercih ettiğini ortaya k o y ­
muş oluruz. Halbuki hadis v e ahbara dair kaynaklardan bu
şartlarda alışı ş ö y l e dursun onun filolojik eserlerden hile _<hucU
diştut ( — . ^ ' j ^ ) tabiriyle naklettiğini, B u h â r î ' n i n ta'likleri
bahsinde g ö r e c e ğ i z . Bu anlayışın meselâ al-'Ağânî için d e ç o k
tehlikeli olduğunu g ö r m e k kabildir. Bilfarz, ' A b û ' l - F a r a c al-'İşfa-
hânî'nin, * haddasanî* v e y a iahbarcnî* tabirlerini takiben râviler
silsilesiyle, 'Abu ' U b a y d a , îbn a l - ' A ' r â b î , al-Madâ'inî gibi bir çok
mûelliilerden, eserleri dururken şifahî yollarla aldığını düşünmek
çok gariptir. G e r e k mezkûr kitap v e g e r e k s e mensup olduğu
e d e b i y a t çok ş e y k a y d e d e r .

**

S u n a n v e t e f s i r e dair eserleri bulunan 'îshâq b . R â ­


hûya ( ö l . 238)1, d e v r i n d e şahit o l d u ğ u muazzam musannafat
karşısında, aralarında Buhârî'nin d e bulunduğu tilmizlerine, bir
gün Peygamberin <sunen» ini cemeden muhtasar bir kitap meydana
getirmelerinin çok iyi olacağını söylemiş, bundan mülhem olan
Buhârî, Şahîh'ini meydana getirmeğe başlamıştı \ R i v a y e t edil-

1 î b n a n - N a d î m , al-Fihrist s. 225
* An-Nawawî Şarh al-Buhârî 7 a. 'Abu'l-^Jfalid a l - B â c î b u n u al-Hâkim
an-Nisâbûrî'nin Târih'inden biraz farkh b i r şekilde rivayet etmektedir î B u h â ­
r î ' n i n , « l s h â q b . İbrahim ( b . R â h û y a ) ' nin kapısı önünde bulunuyordum. A r k a d a ş ­
larımın, sahih hadisleri ihtiva eden muhtasar bir cami m e y d a n a getirilse de
P e y g a m b e r i n sünnet ve had.slerini ög-renebilsak, dediklerini duydum, b u kitabı
meydana getirmeğe b a j l a d ı m » d e d i ğ i n i n a k l e d e r l e r ( a l - B â c î , al-Carh wa't-ta'-dîl
9 a).
52

diğine g-öre on altı s e n e d e ikmal e d i p ^ al-«Camf cş-şahîh al-


muhtaşar min 'umur Rasûlillâh şallallâhu 'alayhi zua sallâm d i y e
adlandırdığı kitabı ^ kendinden bir asır kadar sonra İslâm âle­
minde Qur'ân'dan sonra en ç o k itibar edilecek bir m e r t e b e y e
yükselmişti ^.
Buhârî'nin, Şahîh'ini, kendinden e v v e l k i musannaf v e g a y r - i
musannaf hadis müdevvenatından, hattâ biraz da uzak sahalardan
nasıl intihap ettiğinin izahı ayni e d e b i y a t ı n bize saklamakta bu­
lunduğu bilginin ışığı altında pek g ü ç olmayacaktır. Bunun için,
usul-i hadis kitaplarının « t a h a m m ü l a I - ' i 1 m >> adı altında
v e r d i ğ i malûmattan> v e bu malûmatın Buhârî'nin hadislerine tat­
bikinden, hadislerin serdinde Buhârî'nin ş e y h l e r i y l e münasebet­
lerini g ö s t e r e n ifadelerinden, kitabının etrafında teşekkül e d e n
literatürün muhafaza ettiği b i l g i d e n v e kaynak olarak kullandığı
eserlerin bugüne kadar intikal e d e n l e r i l e mukayesesinden f a y d a ­
lanacağız.
Buhârî'nin al-Câmi aş-şa/ûh'i, muhtevası bakımından umumi­
yetle iki kısımdan teşekkül e d e r . Bunlardan biri, i s n â d bakımın­
dan muhtelif d e r e c e l e r ifade e d e n hadisler, d i ğ e r i hadis e d e b i y a t ı ­
nın hassaten Buhârî için kullandığı tabiriyle « t a r â c i m » d e n iba­
rettir *. Buhârî, kitabının bu ikinci hususiyetiyle hadis musannıfların-
dan bariz bir şekilde a y r ı l ı r . Bâbların isimleri v e muhtevalarının
bir nevi hulâsası m a h i y e t i n d e o l a n tariflerden ibaret bulunan bu
kısım, kitabında mühim bir y e r işgal e t m e k t e d i r ' ' . B u h â r î ' y e bir
hadis musannıfından z i y a d e bir f a k i h üslûbu v e r e n bu kısım-
lar^ bir bakımdan kitabının meziyetini bir b a k ı m d a n da zayıf tarafını
teşkil eder. O n u n bu hususiyeti bazı muhaddisleri Müslim'in Câmf'ini
tercihe sevketmiştir ^. Bir meziyet olarak kabul edenler, sayısı üç
bin d ö r t yüzü g e ç e n b â b l a r ı n » isimleriyle ihtiva ettiği hadislerin
münasebetlerini bulmak hususunda, büyük bir g a y r e t i n mahsulü
1 a l - K a l a b â z î Şuyûh al-Buhârî 2 h.
2 a n - N a w a w î , Şarh al-Bahârî 6 a — 6 b.
3 O a s f a l l â n î I , 28.
•* Bu İstılah hakkında m u f a s s a l malûmat için b k . H a d y u ' s - s 5 r î 11-12.
5 'Abu'l-Walîd al-Bâcî, B u h â ı î ' n i n b u halini tenkid eder mufassal m a l û ­
mat al-Mutawârî ^alâ tarâcim al-Bahârî'de bulunmaktadır 3 b .
^ al-Mutawârî '•alâ tarâcim al-Bahârî 3 a,
^ tbn aş-Salâh s. 14, a K t r â q î , ai-Taqyid wa'l-'îdâh s. 14.
s O a s U İ l â n î I , 27.
53

olan ayrı bir literatür m e y d a n a getirmişlerdir ^ Ekserisi k a y b o l a n


mezkûr eserlerin, bu etüd esnasında e l e geçirilen mühim bir ör­
n e ğ i n d e ^ müelliflerinin katlandıkları zahmet, fakat « b â b l a r » ile
«tarâcim» arasında ç o k zaman irtibat bulmaktan mahrum kal­
dıkları vuzuh ile g ö r ü l ü y o r . Y i n e bu kitabda, «<rl_f J lSJU^ÎI <& »
yani Buhârî'nin fıkhı, kitabının bâbları arasında saklıdır, şeklin­
d e k i hükmün d e bir münakaşa m e v z u u olduğu, ezcümle Şahîh'in
hadis senetlerindeki râviler hakkında <C<ırh ve<ta'dil> edi­
ci bir eser m e y d a n a getiren ' A b u ' l - W a l î d al-Bâcî ( ö l . 4 7 0 ) ' nin,
bâb ve t a r â c i m arasında b ö y l e bir irtibatı kurmak hususunda
lüzumsuz tevil v-e tekellüfü g a y e edinen k i m s e l e r e * karşı tariz v e
tenkitleri g i z l e n m e m e k t e d i r * .
Buhârî'nin Şahih'inin büyük bir kısmını teşkil eden, bazan
kendisi için erişilmez bir meziyyet bazan da tenkit vesilesi olan
ve «tarâcim» adı v e r i l e n bu kısımlarda, h e y ' e t - i umumiyesi
itibariyle, bazan «Ji» ve bazan «^j^i Js» tâbirini t a k i p eden
muhtelif cümlelerden, bazan kaili zikrolunmamakla zahiren Bu-
hârî'ninmiş gibi g ö r ü n e n bir ç o k fikirler vardır. Bâblarının ara­
sına yayılan bu g i b i fikirler kitabının hemen hemen her tarafında
bol b o l bulunmakta ise d e en kesif bir şekilde <at-Tafsîr>
kısmında g ö z e çarpmaktadır. Kitabın muhtelif y e r l e r i n d e n misal­
ler v e r m e k l e beraber daha ziyade, i l e r d e , adı g e ç e n fasıldakiler
üzerinde durulacaktır.

*
**
Muhtevası bakımından gösterdiği bazı ayrılıklar müstesna,
Buhârî'nin Şâhîh^i ayni asırda m e y d a n a g e l e n d i ğ e r meşhur ha­
dis musannefatı gibi, islâmî edebiyatın rivayet müessesesinin
hususiyetini bilenlerce p e k tabiî olarak kendine zaman bakımın­
dan tekaddüm eden diğer hadis müdevvenatınm bir mahsulü
olarak kabul edilmiştir. K e n d i l e r i n e «tahammül al-'ilm> in
muhtelif n e v i l e r i suretiyle indkal etmiş olan eserlerden, kitapla-

1 Hadyu's-sârî s. 12.
2 Kitâb al-mutazoârî'-alâ tûrâ^cim nl-Buhârî ta'lîf a l - H â f ı z N â ş i r a d d î n , ' A b î ' l -
*^Abbâs M u h . b . Manşûr b . M u n a y y i r H a ^ î b al-lsfcandariya. U m u m i k t p . n r . 1115.
' H a d y u ' s - s â r î s. 6.
a l - M u t a V â r î "-alâ tarâcim a l - B u h â r î 2 b-3 a.
54

nnm malzemelerini alan müellifler islâmî e d e b i y a t ı n menşeine


nisbetle oldukça müteahhir d e v i r l e r e kadar, bizzat kullanmakta
oldukları « LTja-» t tâbirlerini v e y a benzerlerini hadis ki­
taplarında g ö r d ü k l e r i zaman aslâ şifahî r i v a y e t e hamletmiyor­
lardı. Onlar bu hadis musennefabnın etrahnda sonradan meydana
getirdikleri mütemmim kitaplarda hep ayni esastan y ü r ü y o r l a r d ı .
Bu tamamlayıcı kitaplardan ş e r h v e m ü s t e h r e c a t şeklinde
b i z e kadar intikal etmiş olanların hemen hemen hepsinde, hadis
kaynaklarına karşı ayni anlayış tarzını müşahede e t m e k mümkün­
dür. Buhârî'nin kaynakları için d e , « t a h a m m ü l a l - * ^ i l m > i n y u ­
karıda hülâsa halinde zikredilen nevilerini hatırlattıktan sonra ha­
dis e d e b i y a t ı n d a d o l a y i s i y l e mevzuu-bahsedilen bir kaç misali
v e r e c e ğ i z . Burada d o l a y i s i y l e kaydı suret-i mahsusuda kullanıl­
mıştır. Zira « a l - K u t u p a s - s i t t a » nin yazıh kaynakların
mahsulü oluşu keyfiyeti v e onlardaki r i v a y e t tâbirlerinin şifahî
nakle delâlet etmeyişi, üzerinde durulacak bir m e s e l e d e ğ i l d i .
B ö y l e c e hadis e d e b i y a t ı n d a yazıh kaynakların tesbiti y e r i n e ,
hadis müellefatının, daha ileride g ö r e c e ğ i m i z ü z e r e j _ i h t i m ..ettiği
« r i c a l > in tayini kaim olmuştıH OnraF""Tcin kitap sahibi bir
*~5-SXİL*_İ5L^*'^^^"'*İ ifade e d e r d i . Şerh v e izahiyle meşgul o l ­
dukları bir kitaptaki herhangi bir hadisin kaynağına işaret e t m e k
istedikleri zaman « . . . <^^i-1» tâbirini kullanırlardı. Bu tâbirin
yerine «tahrîc» masdarınm da kaim olduğu vakiydi. Bu­
rada, Buhârî ile Müslim'in eserlerinin mukayesesine dair bir
ibareyi, mezkûr tâbirleri ihtiva edişi bakımından aynen n a k l e d e ­
l i m : ^\}^\iC\ j . . ^<.>^^sy t5J^=^Jl |»r. J>'1 c/.JIj' »

ö'' a ^ J > - ^ a. » ^ - ' ^ J-J-J -^J' J^^Jİ dil: ^f) ^j^'l «.-li
Buhârî, Müslim'den a y r ı olarak «ELLI J«. j ^ jla-j d
şeyhleri arasında itiraza u ğ r a y a n l a r d a n , hadis n a k l e d e r k e n ifrata
varmış d e ğ i l d i r . Bu tip hadislerden 'Ikrama'nin ibn ' A b b â s ' d a n
topladıkları müstesna, baştan aşağı v e y a ekserisini almış o l d u ğ u
bir ç o k nüsha yoktur. Bunun t a m a m i y l e aksine olarak Müslim,
meselâ Zubayr'in Câbir'den, Suhaylin babasından, al-'AIâ b.
' A b d a r r a h m â n ' ı n babasından v e H a m m â d b . Salama'nin Şâbit'ten
rivayet etmiş oldukları bir çok nüshanın büyük bir kısmını
55

a l m ı ş t ı r ' . M e z k û r tâbiri ihtiva e d e n enteresan misallerden biri d e ,


Müslim'in Buhârî'den aldığı mânasına " tj.^ ^ o-*-!^ Ll . jl j »
ifadesi^ teşkil eder. Bununla al-Câmi aş-şaAf A'inde, Buhârî'den
hiç hadis nakletmediğini bildikleri Müslim'in, hakikatte, başka
râviler gösterdiği halde, hadisleri bazen Buhârî'nin kitabından
çıkardığını ifade e d i y o r l a r d ı . R i v a y e t e g ö r e Buhârî, kitabını altı y ü z
bin hadisden intihap e d e r e k o r t a y a koymuştu. ^ l i l^ > - î j »
<j^..A^ ^ l î i ' ü - e ^ j * şeklindeki ifadeden muhaddisier kendi ara­
larında da kullandıkları veçhile, haberlerinin mecmuu altı yüz bini
bulan hadis kitap ve vesikalarının kasdedildiğini anhyorlardı.
Onlar hadis kitaplarının tabii karakteri diye tanıdıkları bu na­
kilden başka, ^Buhârî'nin, kitabmı fıkhî materyelden ve hikemî
sözlerden de mahrum bırakmamak için kendi zevk ve anlayışına
göre kaynaklardan bir çok malûmat çıkardığım, ve kitabının bâb­
ları arasına münasebetlerini araştırarak dağıttığını... İlh. kabul
e d i y o r l a r d ı * . Müslim, kitabının, hadis edebiyatı bakımından bü­
yük bir kıymet ifade eden mukaddimesinde bu €tahrîc> keli­
mesini kullanarak 5 yazıh kaynakları kasdetmişti. Sarihler bu tâ­
biri, bir hadisin kaynağını g ö r t e r m e k istedikleri zaman kullan­
dıklarında, bazan kaynağın adını açıklarlar bazan da bu ç o k
maruf olduğu v e y a tayini mümkün o l m a d ı ğ ı için z i k r e t m e z l e r d i .
Bunun zikrinin bariz misallerinden birini, Buhârî'nin Barâ'a su­
resinin tefsirinde ...ÖLI ii» Ja j«=-.l J - ' J ^ » senediyle iyrâd
ettiği bir hadisin şerhi esnasında, bu hadisin isnadına râvilerden
biri tarafından i l â v e edilen s ö z hakkında, Şârih İbn Hacar'in şu
ifadesi teşkil etmektedir j j ^ l ,4, j1 ı^Mî'^* »
(Bu Ş a q î q ar-Râwî'nin ' A b u ^ c t^ı^. j^jliJl ^ s J I y j "-^'--^ J <'.>'l;

Mas'ûd'dan r i v a y e t ettiği v e 'Ishâq b . Râhûya ( ö l . 238)'nin Mus-


nad'inde belirtmiş olduğu bir sözdür ki, Buhârî ondan almıştır.)
Fakat umumiyet itibariyle sarihler eserin adını z i k r e her zaman
lüzum hissetmezlerdi. Meselâ Sufyân'dan r i v a y e t d e m e k , eseri

^ Tadrîb ar-râmî 25-26


* Ayn. esr. s. 26.
* Şuyûh al-Buhârî li'ş-Şağâni 3 a.
* Hadyu' s-sârî 5-6.
s Müslim 1,3.
6 Bk. Fath al-Bârî V I I l , 251.
56

iahCâmi't den nakletmek demekti*. Sarihler ondan menkul bir


hadisin kaynağma işaret etmek istedikleri zaman b ö y l e y a p a r ­
lardı. Ş a y e t herhangi bir e s e ı i y l e meşhur bir muhaddisin o eseri
dışından bir şey nakledilmiş ise buna işaret e d e r l e r d i . Meselâ
'Abdallâh b al-Walîd al-'Adanî için tSufyân'dan, Câmz'inden
g a y r i g a r i p hadisler nakletmiştir» denilmektedir^.
Kaynaklarda, Buhârî'nin kitaplarla olan münasebetine aid
bir ç o k malûmat vardır. Ezcümle: Müslim'i B u h â r î ' y e tercih
edenler, Buhârî'nin Sahih 'inde bazı hatalar bulunduğunu, bunun da
<A h 1 a' ş - Ş â m» m kitaplarına itimat etmesinden ileri geldiğini
söylemişlerdi *.
Buhârî'nin kâtibi blan ' A b û ' A b d a l l â h ' ı n Firabr'da, üstadım,
Şahih'm k. at-tafsir kısmını tasnif ettiği bir sırada (kitaplardan)
hadisler çıkarmakla ç o k yorulduğunu g ö r ü n c e : « E y ' A b â ' A b d a l l â h
kendimi idrak ettiğim g ü n d e n b e r i hiç bir şeyi b i l m e d e n ileri sür­
m e d i m , d e d i ğ i n i hatırlıyorum, bugünkü bitkinliğin n e ? d i y e sor­
duğunu, Buhârî'nin d e : — N e olur ne olmaz, başımıza bir felâ­
ket g e l m e d e n şu boşluğu d o l d u r m a ğ a çahştım, diye c e v a p ver­
diğini naklederler*.
Bizzat Buhârî'nin kendi Şahî'n.'\xid& şeyhlerinin kitaplarına
ait aydınlatıcı malûmat v a r d ı r . Meselâ, Müslim b. 'İbrahim vasıta­
siyie 'Abdallâh b . al-Mubârak (ö\. 181)' deh naklettiği bir ha­
disin sonunda ş ö y l e d e m e k t e d i r : ^bS' J ö^\J^_ a-^ .i-t-d-l İj^ ^
"^it..! J j L i l ^ l Şârih İbn Hacar bunun .şerhinde < İbn
al-Mubârak hadislerini Horasan'da tasnif etmiş v e o r a d a tilmiz­
lerine okumuş sonra da kitaplarını, ailesi efradı taşımak üzere

1 Fath ül-bârî V I I I , 140.


2 (•^l.i.^..lil^ ^'ly^ ıjij J s j ) Tahzîb at-iahzib VI, 70; Hadgu's-
aârî s. 4 8 1 .

il... İ<J Târih Bağdâd X I I I , 102.


Ayn. esr. I I , 14. Ayni râvî'nin rivayetine göre B u h â r î g e c e l e r i on beş
ilâ yirmişer d e f a k a l k ı p , e s e r l e r d e n hadisler çıkarıp üzerlerine m ü r e k k e p l e m u h ­
telif işaretle vazedermiş {Ai/nı esr. II, 13).
s B u h â r î IH, 130.
57

o n d a n almıştı, ibn al-Mubârak seyahatlerinde, kitaplarında bazı


bulunmayanları da hafızasından, r i v a y e t etmişti * d e m e k t e d i r .
Buhârî, Şahîh'nin bir y e r i n d e şeyhi M u s a d d a d b . M u s a r h a d
( ö l . 228)'i m e d h e d e r e k , bir arkadaşının ona ç o k itimad ettiğini
v e kitaplarının kendi yanında bulunmasiyle M u s a d d a d ' m yanında
bulunması arasında bir fark g ö r m e d i ğ i n i n a k l e d e r 2. B ö y l e c e , bize
hadis kitaplarının o d e v i r d e k i r a ğ b e t i n e v e d i ğ e r TCU-aftan maruz
bulunduğu t e h l i k e y e d e d o l a y i s i y l e işaret eder.
Buhârî'nin almış o l d u ğ u hadislerin, şeyhlerinin kitaplarındaki
hususiyetlerini hiç d e ğ i ş t i r m e d e n naklettiğini g ö s t e r d i ğ i yerlerde
de, k a y n a k l a r i y l e olan mânasebetleri zaman zaman bariz şekilde
görülür. Meselâ ( ^ j a l ^ L ' a » 4 t> jy^ ) s e n e d i y l e irad
etmiş o l d u ğ u bir hadiste^ bir kelimenin yerini b o ş bırakmış v e
a k a b i n d e d e ( ^ L ^.ş. j ^l:.r J : J l » ) demekle şeyhlerinin
kitaplarından ne kadar titizlikle naklettiğini göstermiştir. Yalnız
notun Buhârî'nin şeyhi 'Amr b. 'Abbas ( ö l . 2 3 5 ) ' ı n mı yoksa
şeyhi Muhammad b. Ca'far ( ö l . 194)'in mi kitabında bulunduğu­
nu tahmin mümkün değildir. Zira 'Amr'in bunu rivayet ettiği
kitaba not olarak i l â v e etmiş bulunması da mümkündür*.
D i ğ e r muhaddisier g i b i Buhârî'nin d e , ^aAîA'indeki ( L > ; - î ) 4
( b-o». ) v e ( J ^ l ) ( ) 4 lâfızlariyle almış olduğu hadislerin

^ .jli-î j .İja^j l^lrj iJU jLl_,i£ U^-a JjlJLl S^)


Fath al-bârî V, 76. Ş â r i h . böyle ( i^.. I I a t^S" J c S^lj 4 W i o L l
bir malûmat v e r d i k t e n sonra, İbn a l - M u b â r a k ' i n H o r a s a n ' d a k i kitaplarında mezkûr
hadisin b u l u n m a m a s ı y l a b u n l a r ı H o r a s a n ' d a imlâ etmiş olmaması lâzım gelmez, d i ­
yerek B u h â r î ' y i , m ü l â h a z a s ı n d a n dolayı tenkit etmiştir. ^ («J^,*^ J^\))

B u h â r î I I , 145. K a y n a k l a r d a bulunan b i r çok ( -Cc (_5XtoS^ ^j^lî'Jl;^ U j


malûmat o d e v i r d e telif edilen k i t a p l a r ı n bazan gizli t u t u l d u ğ u n u , muhtevalarının
intihal tehlikesine rraruz b u l u n d u ğ u n a g ö s t e r m e k t e d i r . M e s e l â , s ı h h a t i şüpheli ol­
m a k l a b e r a b e r , B u h â r î ' n i n , ş e y h i A l i b . a l - M a d î n î ( ö l . 234) nin K. al-'^ilâiini, birgün
e v i n d e bulunmayışını fırsat bilerek o ğ l u n d a n iaretten a l d ı ğ ı n ı ve hemen o g ü n is­
tinsah ettirdiğini ve kitabı iade e t t i ğ i n i . . . naklederler (Tahzîb at-tahzîb I X , 54-55
Bn h a b e r , İ b n H a c a r tarafından sıhhati şüpheli bulunarak reddedilmiş olmasına
r a ğ m e n , devrinin b i r âdetine işaret etmekten g e r i kalmamaktadır.
3 B u h â r î V I I l , 6.
* H a d i s i n şerhi için b k . Fath al-bârî X , 351.
58

şifahî nakU değil, yazılı k a y n a k l a n ifade ettiğini g ö s t e r e b i l m e k


hususunda yukarıki misâllerle iktifa edilecektir. Esasen b ö y l e bir
g a y r e t muhaddislerin v e hadis sarihlerinin ç o k iyi bildiği bir
şeyi tekrarlamış olmaktan ibarettir. Meselâ Buhârî'nin «haddasa­
nî» lâfziyle Muhammad nammdaki şeyhinden naklettiği bir hadi­
sin şerhinde Şârih İbn H a c a r : « ' A b û ' A l i a I Ğ a s s â n î : o (Muham.-
m a d ) az-Zuhlî'dir. Mezkûr hadisin Zuhrî'nin '//âZ al-hadiş'inde
bulunması da bunu t e y i d eder... Buhârî ç o k zaman ondan fay­
dalanır v e nisbetinin tasrihini ihmal e d e r » * d e m e k t e d i r . H a d i s
sarihlerinin en müteahhir kaynaklarından biri sayılan a z - Z u r q â n î
( ö l . 112^) hadis musannafatındaki senedlerde adı g e ç e n Mâlik'in
Muıuatta y e r i n e kairft olduğunu ' A h m a d b. Hanbal'in, Musnad in­
de, Muwattâ'dsjı, îbn M a h d î ; Buhârî'nin, a t - T a n a y s î ; Müslim'in
Y a h y a b. Y a h y a ; ' A b û Dawûd'un a l - Q a ' n a b î v e an-Nasa'î'nin
O u t a y b a b . S a ' î d r i v â y e t i y l e aldıklarını biliyordu^. Esasen Buhâ­
rî'nin kendinden e v v e l k i kaynaklarla münasebetinin en bariz bir
misâli olmak üzere, Muwatta dan aldıklarını bir arada toplu olarak
bu etüde e k l e y e c e ğ i z . Bundan tek maksadımız Buhârî'nin A^utüa^^â-
dan aldığını isbat etmek d e ğ i l , fakat kitabının tertibinde, kendisin­
den e v v e l k i kaynaklardan hadisleri alırken bunların bâblarına ne
kadar tabi kaldığını da g ö s t e r m e k hususunda f a y d a l a n a c a ğ ı z . Zira
Buhârî'nin, Şahîh'ini kendinden e v v e l mevcut bir yazılı e d e b i y a t ­
tan ç ı k a r d ı ğ ı hususunda, islâmî e d e b i y a t ı n en küçük bir şüphe­
den uzak bilgisinin yanında, şüpheden a z a d e o l m a y a n v e y a mü­
nakaşa mevzuu olan, kitabının bâblarının tanziminde, d i ğ e r bir
deyişle kitabının muhtevasını işleyişinde şeyhlerinin eserlerinin
taksim v e tertibine tâbi olup olmayışı meselesi vardır. V e bununla
alâkalı, fakat Buhârî'nin kaynakları bakımından ç o k mühim olan,
çok münakaşa edilmiş v e muhtelif cevaplar verilmiş olmasına

( UW J^^j î ^ r o ı^jl^Jlj Fath al-barî V I I I , 259.

2 O daha e v v e l k i müelliflerden naklettiğ-i b u f i k r i n sonuna kendi fikirlerini


de i l â v e etmiş, b u hükmün u m u m î b i r şey ifade ettiğini, esasmda m e z k û r m u s a n -
nıflarm, Mucaa^^â'ı d i ğ e r rivayetlerinden de icabmda faydalandıklarını biliyordu
( b k . a z - Z u r q â n î 1, 330). Sarihler Buhârî'nin Şahîh'inAe Muaıattâ'dah mücerred
olarak d e ğ i l imam M â l i k ' i n , hadislerin i s n a d m d a ileri sürmüş o l d u ğ u şüpheleri d e
a l d ı ğ m ı biliyorlardı (bk. a I - M u w a « â , aş-Şaybânî rivayeti, s. 12; B u h â r î V I , 3 1 ;
a z . Z u r q â n î I, 320.
59

r a ğ m e n tam bir şekilde halledilmemiş, hattâ g ö r e c e ğ i m i z veçhile


tezatlarla d o l u kalan, Buhârî'nin, hadis naklinin maruf elfazmı
istimal e t m e d e n Şahîh'ine a l d ı k l a r m m izahı meselesi vardır.
Meşhur hadis musannefatında, g e r e k « h a d d a ş a n â , a h b a ­
r a n â » v e sair tâbirlerle irâd edilen v e g e r e k s e bu lâfızların
hazfiyle alman m e r v i y a t m senedlerindeki şahısların tarifini hedef
tutan bir literatür m e y d a n a gelmiştir ki, Buhârî'nin Şahîh"nin
her b a k ı m d a n o l d u ğ u gibi, bu bakımdan da d i ğ e r l e r i n e nisbetle
nasibi büyük olmuştur. Bu m e v z u d a , dördüncü asırda ad-Dâra-
qutnî ( ö l . 385) v e al-Kalâbâzî ( ö l . 396) tarafından m e y d a n a geti­
rilen e s e r l e r d e n sonra yakın asırlara kadar bazan müstakil, bazan
da d i ğ e r muhaddislerin ş e y h l e r i y l e birlikte Buhârî'nin şeyhlerinin
tesbiti etrafında bir ç o k faaliyetler vardır*. Bu e s e r l e r d e hadis
musannefatının senedlerinin ihtiva ettiği bütün râvîler e l e ahnır.
Y a h u t senetlerin son halkasını teşkil e d e n sahabe^ v e y a tabiinin
v e onları takip e d e n râvilerin ^ v e y a h u t da isnadın ilk v e son
halkalarının tesbiti esas tutulur. Sonuncular « a t r â f a 1 - h a d î ş >
d i y e adlanır*. Fakat bunların hiç biri Buhârî'nin isnadlarındaki
râvilerin sonuncularını yani musannıfla temasta bulunanlarını müs­
takil olarak tesbit etmemişlerdir. Buna alâka göstermeyişlerinin
bir s e b e b i vardır. Ş ö y l e ki, bir hadis kitabında, isnadın ihtiva
ettiği râviler y a o muhaddisin kitabına kaynak vazifesi g ö r e n
d i ğ e r hadis kitabının sahibidir, hadisleri kendinden e v v e l k i şeyh­
lerin kitaplarından t o p l a y a r a k bir « c â m i ' > m e y d a n a g e t i r m i ş t i r ;
v e y a onun b ö y l e bir kitabı y o k t u r , s a d e c e bir hadis kitabının
r i v a y e t hakkını almıştır; o kitabın mücerret r â v i s i d i r ; bu kitap ta
y a onun şeyhine âiddir v e y a şeyhi d e yine bir kitabın s a d e c e
râvisidir. Demek ki bir hadis musannafmdaki râviler iki şey
ifade ediyor. Ya mücerred olarak bir kaç nesil öteden toplanmış
bir hadis kitabının muhtelif halkalarıdır; veyahud bunların so-

1 B u tip eserler için b k , W e i s v e i l e r s. 128—153 ; B a h â r î ile alâkalı olanları


için b k . B r o c k . Suppl. \, 264.
* M e s e l â : ar-Riyâd al-mustatâha fi cumlati man razuâ fi^ş-şahîhayn min
aş-şahâba li ' A b î B a k r al-'^Âmirî (öl. 893) için b k . Meisweiler nr. 107.
* Meselâ Zikr osmâ^ at-tâhi'-in ma man ba'-dahum mimman şahhaf. riwo.ya-
tahu min aş-şiqât'ında Muhammad b. ^İsmail al-Buhârî l i ' d - D â r a q ı ; f n î (öl. 385)
b k . W e i s w e i l e r n r . 92.
* B k . Muh. Stud. I I , 266 ; W e i s w e i l e r s. 67-72.
60

nuncuları, doğrudan doğruya, musannifin yamnda bulunan kita­


bın sakidir. U m u m i y e t itibariyle, bir musannıfm, senetlerini irad
ettiği bir hadisin, o musannıfm faydalandığı yazılı kaynağının
isnaddaki hangi r â v i y e âid olduğunu s a d e c e o hadise b a k m a k
suretiyle tayin imkânsızdır. Muhakkak ki, bir ç o k hadis kitapla­
rının k a y b o l m a d ı ğ ı bir d e v i r d e y a ş a y a n muhaddisier b i z d e n daha
ç o k b i l g i y e sahip bulunuyordu. S e n e d l e r d e k i hangi isimlerin o
kitabm kaynağı olduğunu umumiyetle biliyordu. Fakat bu ba­
zan onlar için d e g ü ç oluyordu. Meselâ, Buhârî'nin « H a d d a s a n î
İshâq haddaşanâ R a w h haddaşanâ Şibl 'an Mucâhid wa'l-lazîna yata-
waffawna... 'alayha. Zu'ima zâlika 'an İbn ' A b î Nacîh> şeklinde bir
kısmını hazfettiğimiz uzun bir hadisin sonuna eklenen » z u ' i m a
zâlikâ 'an Mucâhid> sözünün sahibini bulmak râvilerin haliyle v e
eserleriyle sıkı sıkıya bağlı bir b i l g i y e mütevakkıftır. Bunun kaili
Buhârî gibi Şibl v e y a İbn ' A b î N a c î h da olabilir. Ş a y e t kail
Buhârî d e ğ i l s e Mucâhid'in fikrini kitabına ahp sonradan buna
tenkidini ilâve e d e n şahıs da olabilir. A c a b a bu şahıs, haberin
senedinde adı g e ç e n hangi r a v i d i r ? Bu t a k d i r d e Buhârî ile M u ­
câhid'in arasındaki üç râvinin şahsiyetleri v e eserleri hakkında
tam bir b i l g i y e ihtiyaç hâsıl olur. D i ğ e r taraftan Buhârî'nin ayni
m e v z u d a r i v a y e t etmiş o l d u ğ u <ahbâr» ı da g ö z önünde bulun­
durur v e bu gibi haberlerin muhtelif râviler vasıtasiyie Ş i b l ' d e
birleştiğini g ö r ü r s e k , ayrıca bir tefsir sahibi olduğunu tesbit e d e ­
bilirsek sözün kaili olduğu hususunda bir tahminde bulunabili­
riz. Filhakika Şibl'in tefsirinin bir kaç asır t e d a v ü l d e bulundu­
ğunu ö ğ r e n e b i l i y o r u z * . A y r ı c a muhaddisier arasında bu kailin
tayini mevzuubahs olmuş Şibl'den ibaret bulunduğu neticesine
varılmıştır ^
Muhaddisier bazan r i v a y e t zincirindeki râvilerin isimlerinden
faydalanmak suretiyle kaynaklarını bulabiliyordu. Bu hususta o l ­
dukça eski bir haber n a k l e d e c e ğ i z .
' A b û D â w û d as-Sicistânî ( ö l . 275) c ' A l î b. al-Mubârak'in
yanında Yahya b . ' A b î K a ş î r ( ö l . 129) e ^ âid Kitabı sama'
v e K i t â b 'irsal d i y e iki kitap v a r d ı . ' A b b â s a l - ' A n b a r i ( ö l . 246)'.
y e : K i t a b al-'irsâl'i nasıl t a n ı y a c a ğ ı z ? » d i y e s o r d u m : — W a k î ' -
* as-Şa-labl al-Kaşf wal-huyan I, 4 a.
2 Fath al-bârî VIIl, 145.
5 T a b i ' i n d e n olduğu kaydedilen b u zatın hayatı İçin b k . Tahzîb at-tahzîb
X I , 268.
61

in kitabında ' A l î - Y a h y a - ' t k r i m a senediyle almış oldukları, Kitab


al-'irsâl'i gösterir. H a l k Kitâb as-samâ'\ yazardı, cevabını verdi>
d e m e k t e d i r *.
Hadisin tedvin hattâ tasnifine nisbet ile oldukça müteahhir
sayılan bir musannif, meselâ Buhârî herhangi bir hadisi bir ç o k
şeyhinin kitabında bulabildiği gibi ayrıca r i v a y e t i kendisine râ­
viler silsilesiyle g e l m i ş v e şeyhlerinden daha önce yaşamış d i ğ e r
bir muhaddisin d e kitabından alabilirdi. Buhârî'nin kaynakla­
rının b ö y l e b i r z a v i y e d e n araştırılması, onun bu iki tip arasında
bir tefrik g ö z e t m e d i ğ i neticesini o r t a y a k o y u y o r . H e r h a n g i bir
kaynaktan menkul b i r haberi d i ğ e r bir kaynakta bulurken sonun-
cusuyla iktifa e d i p birincisine müracaat e t m e d i ğ i anlaşılıyor. M e ­
selâ Sufyân a ş - Ş a w r î ( ö l . 161)' nin <al-Câmi> inde bulunan bir
hadisi mühim bir fark ile mütevassıt iki kaynaktan kitabının ayrı
a y r ı bâblarına v e ayrı münasebetlerle alırken bu mühim farkın
izalesi için hadisin bir e v v e l k i k a y n a ğ ı n a müracaat etmemiştir.
Burada misal olarak mevzuubahs edilen hadis <Haccat al-vadâ'*
da nazil olan meşhur âyetin, nüzul gününün, rivayetlerin birinde
cuma olup o l m a d ı ğ ı n d a izhar edilen şüpheyi d i ğ e r bir y e r d e Suf­
y â n ' d a n ayrı bir kanal ile r i v a y e t olunup ihtiva etmiyen hadistir.
Buhârî, kitabının bâblarını meydana getirirken, mezkûr hadisi, a y n
ayrı k a y n a k l a r d a n nakletmiş, nedense bu aradaki farka işaret
etmemiştir 2.
Buhârî'nin muhtelif isnâdlarla almış olduğu hadisler için,
hangi yazılı k a y n a ğ a müracaat ettiğini tayin bu gün bizim için
ç o k güç, bazan d a imkânsız olmakla b e r a b e r , onun hadisleri hak­
kında sarihlerinin v e r d i ğ i malûmat i l e d e v a m l ı temasa g e l m e n i n
temin ettiği bir n e v i tecrübeye dayanarak bazı tahminlerde bu­
lunmak kabildir. M e s e l â Buhârî'de iki v e y a daha z i y a d e râvi ta­
rafından ayrı ayrı ayni şahıstan r i v a y e t edilen bir hadis g ö r ü r ­
sek b u hadisin Buhârî yanında bulunan yazılı kaynağının o iki
râvi d e ğ i l , müştereken r i v a y e t ettikleri şahsın kitabı olduğuna
kanaat g e t i r e c e ğ i z . Buhârî o eseri en aşağı iki r â v i d e n dinlemiş

X ^ ^ -LLc t^Jl :Jli9 î JL.Jİ v j L r ^ > ^ i - T l i j c J l

( ^ \ ^ U l Ja J L j V I J ' c S Ui. J'S Su^âlât a l - ' A c u r r î 15 b .

T a h z î b a t - t a h z î b V I I , 376.
2 H a d i s için b k . Buhâri I , 18, V , 177, V I , 50, F a i / ı al-hâtî 1,97, V I I I , 83, 203.
62

d e m e k t i r . Meselâ, ( ^ j^l ^ L'o» j L'a,. ) v e


( ^1 . . . j - î t j J İ ı>'jı^ J s j ) s e n e d i y l e r i v a y e t edilmiş olan
hadisin kaynağ-mm Layş'in kitabî olduğuna h ü k m e d e c e ğ i z . Esa­
sen Buhârî'nin bu ( ^^vc ) şeklinde müphem bıraktığı şahsın L a y ş -
in kâdbi ' A b û Şâlih olduğunu yani s a d e c e kitabın râvisi bulun­
duğunu sarihler göstermişlerdir*.
Y u k a r ı d a k i şekilden ayrı o l m a k üzere, Buhârî'nin Şahîh'inde
bir m e v z u etrafında, bir râviden bir kaç hadis r i v a y e t edildiğini,
senedlerinin ikinci d e r e c e d e râvilerinin ayrı a y r ı şahıslardan iba­
ret olduklarını gördjiğümüz zaman Buhârî'nin elinde bulunan ki-
tabın sonuncu r â v i y e âid olduğuna h ü k m e d e c e ğ i z . Meselâ, K i t â b
at-tafsîr'de ayni m e v z u d a ' A b d a l l â h b . Muhammad al-Musnadî'den
ardı ardına naklolunan üç rivayete bakarak Buhârî'nin onun
kitabından aldığına h ü k m e d e c e ğ i z ^ . Misâl o l a r a k zikri g e ç e n her
iki nakli aşağıdaki şemalarla g ö s t e r e b i l i r i z :
•^Umar b . a l - H a t t â b 'Abû Bakr İbn ' A b b â s İbn 'Abbaa
I " I I I
'^Abdallâh b. "^Abbâs ' A n a s b. ' A b î İbn ' A b î ibn 'Abî
I Mulayka Mulayka Mulayka
^Ubaydallâh b. ^Abdallâh
I Şâbit İbn Curayc İbn Curayc
ibn Şihâb " I
Hammâm Haccâc ,
I
I İbn 'Uyayna I
^Uqâyl
Hibbân Yabyâ b.
I
— — Layş - Ma'in
I
Yahya b. 'Abû 'Abdallâh b. 'Abdallâh b. 'Abdallâh b. Muh
Bukayr Sâlîh Muhammad Muhammad

I 1 • I 'I
-Buhârî- • Buhârî — —

I II

Bir kitabın muhtelif rivayet zincirlerinde bulunan r â v i isim­


lerinin tekerrürüyle o kitabın kaynakları arasında bir m ü n a s e b e t
bulunduğuna delâlet e d e n bu münferid misâllerden faydalanarak
kaynaklarının bütünü hakkında daha geniş bir bilgiyi temin ede­
cek bir m e t o d a ihtiyaç hâsıl o l u y o r . K a y n a k l a r ı araştırılan hadis
kitabının v e y a ayni mahiyette m a l z e m e y e sahip d i ğ e r bir eserin,
1 Buharı V I , 68, Fath al-bârî VIII, 254.
2 B u h â r î V I , 66. Fath al-barî V I I I , 245, 246.
63

müellifi ile temas ifade eden sonuncu râvilerinin h e y ' e t i umumi-


yesinin bir arada mülâhazası bu hususta ç o k verimli bir netice­
y e götürecek gibi görünüyor. Ş ö y l e ki, kaynakları araştırılmak
istenen kitabın bütün r i v a y e t zincirleri ayrı ayrı fişlenip müellife
zaman bakımından en yakın isimleri sonuncu râvi olarak ihtiva
e d e n r i v a y e t l e r bir araya toplanacak, bu suretle e l d e edilen müş­
terek sonuncu râvilerden hadisin mebdeine doğru çıkıp d i ğ e r
müşterek noktalar aranacaktır. Ş a y e t iştirak s a d e c e sonuncu râ-
v i l e r d e ise v e müteakip râviler dağıtıyorsa sonuncu râvinin, üze­
rinde durduğumuz kitabın k a y n a ğ ı n ı n müellifi olduğunu v e ondan
sonraki râviler dağılımının da o kitabın malzemelerinin muhtelif
kaynaklardan alınmış bulunduğunu ifade e d e r . Bunun aksine ş a y e t
râviler ikinci, üçüncü hattâ daha yukarı k a d e m e l e r d e iştirak edi­
yorsa, onları müellifin yanında bulunan kaynağın r i v a y e t zinci­
rini müteakib nesillere ulaştıran râviler v e ancak dağılımdan bir
e v v e l k i ismi, b u l m a ğ a çalıştığımız kaynağın sahibi o l a r a k düşü­
neceğiz.
N a z a r î o l a r a k bu m e t o d yani r i v a y e t l e r d e k i müşterek nokta­
lardan bir kitabın kaynaklarını e l d e e t m e işi ç o k verimli görünü­
yor. Fakat tatbikatta bir çok müşküllerden hâli bulunmuyor.
M e s e l â kaynağını araştırdığımız kitabda, sonuncu râvi vasıtasiyie
gelen tek bir r i v a y e t bulunduğu takdirde maddeten r â v i l e r d e
iştirak noktası aramak imkânı k a l m ı y o r d e m e k t i r . O isim, araş­
tırdığımız kaynaklardan birinin sahibine olduğu kadar kaynağın
rivayet hakkını uhdesinde bulunduran bir r â v i y e d e delâlet edebilir.
D i ğ e r taraftan yalnız sonuncu râvileri müşterek olan bir ç o k
rivayetler bulduğumuz takdirde bu s o n u n c u râvi, kaynaklarını
araştırdığımız kitabın müellifine hem kendi kitaplarının, hem d e
üstadlarının kitaplarının rivayetini v e r m i ş olabilir. Birden fazla
üstadının kitap rivayetini o müellife v e r m i ş , o da e s e r i n d e h e p ­
sinden faydalanmışsa rivayet zincirleri haliyle d a ğ ı l ı m g ö s t e r e ­
cek, bu metottan faydalanılarak kaynakları hususunda kat'i bir ş e y
söylenemiyecektir. Bu g i b i h a l l e r d e d i ğ e r hadis kitaplarına mü­
racaat e d e r e k o râvilerin r i v a y e t zincirlerindeki durumlarına bak­
mak, muhaddisier arasında kendisine bir müellif olarak mı, y o k s a
kitap râvisi olarak mı itibar edildiğini araştırmak zarureti hâsıl
olur. Bu da meşhur hadis kitapları ü z e r i n d e ayni ameliyenin ya­
pılmasına v e ileride 1 numaralı l a h i k a d a izah e d i l e c e ğ i veçhi-
64

le râviler indeksinin yapılmasına bağlı kalacaktır. G e r e k islâmî


edebiyatın, büyük bir kısmı k a y b o l m u ş kaynaklarının izlerinin tes­
biti v e g e r e k s e hadisin v e islâm tarihinin modern çalışmalarında
r i v a y e t zincirlerindeki isimlerin sonradan uydurulmuş kronolojik
halkalar o l d u ğ u şeklinde p e k müteammim yanlış bir fikrin* g i d e ­
rilmesi için zarurîdir.
Kısaca izahına çalıştığımız deneme Buhârî'nin ka)maklannı
araştırma işine tatbik edilince onun, kitabını geniş bir literatür­
den meydana getirdiği, bu yüzden râvilerinin pek g e n i ş bir
dağdım gösterdiği neticesini ortaya koymuştur. Son râvilerin
müşterek mülâhazası esasına dayanan bu d e n e m e y e g ö r e kaynak­
larının büyük bir kısmı b a r i z şekilde ortaya çıkmakla beraber
d i ğ e r bir kısmı halen d i ğ e r hadis kitaplarına ayni ameliyenin tatbi­
kine b a ğ h kalmaktadır. « 1 » numarah L a h i k a d a Buhârî'nin
bütün şeyhleriyle olan münasebetleri yani onlardan ne k a d a r ha­
dis aldığı v e şeyhlerinden sonra rivayetlerin dağılımı gösteri­
lecektir. O r a d a müşahade edileceği üzere, vazolunan şemalar
Buhârî'nin kaynaklarının bir kısmına dair bize vazıh bir bilgi
v e r e m e m e k t e d i r . D i ğ e r hadis kitaplarının da k a y n a k l a r ı ayni şe­
kilde tesbit edilmeden bunlar hakkında şimdilik kat'i bir şey
söylenemiyecektir.
Burada iki a y r ı hadis kitabının r â v i l e r zincirinden faydalan­
mak suretiyle m u a y y e n bir rivayetin o iki kitabın müellifleri elin­
d e bulunan yazılı k a y n a ğ ı hususunda nasıl bir tahminde bulunabile­
ceğini bir kaç misâlle, g ö s t e r m e ğ e ç a l ı ş a c a ğ ı z . Bu misâller birbirine
muasır Buhârî v e MusUm'in «Şahih> lerinin K i t â b al-'îmân adlı fa-
sıllarındaki, metinleri müşterek olan hadisleri arasından seçilmiştir.

Buhârî 2 Müslim

J%. J_ Jl-J^- ^'-A* Jü j U - t5^^''l v^lc

j) jc j \ j L i j İ)I4^ j1 j L j j . İiIj^ J% J.I

-^'^i- ^ ' D R * • ^ ' ^ J ^ JS ^ i *it Zı\J^ ^ \ ^ Sjr ^

^ B k . Meselâ C a e t a n î , A n n a l i deli 'islam I , 19 (türkçe tre. I , 8 6 - 8 7 ) .


2 B u h â r î I , 11.
2 Müslim I. 46.
65

Hadisin senedinde aranılan iştirak noktası ikinci râvi olan


' A b û ' Â m i r a l - ' A q a d I ( ö l . 2 0 4 ) * den itibaren başlıyor.

Buhârî * Müslim ^

. -^1 ... S\ îjjl;


Bu hadiste iştirak 'Isma'il b . 'ibrahim ( ö l . 194) d e n itibaren
başlıyor,

Buhârî 3 Müslim *

Bu hadiste iştirak ' A b d a l v a h h â b aş-Şaqaii ( ö l . 194) ^ d e n iti­


baren b a ş l ı y o r .

Ş a y e d Buhârî v e Müslim, senedlerinde bu sonuncu râvilerin


bir kısmından vazıh bir fikir v e r e c e k k a d a r hadis almamışlarsa v e
faydalanılan kaynağın sahibi olduğu hususunda bir netice e l d e
edilemiyorsa yukarıdaki m u k a b e l e d e n faydalanarak v e bunu di­
ğ e r fasıllara da tatbik e d e r e k onların kitap râvileri olduğunu, esas

1 Buh&rî 1, 19.
2 Tahzih at-tahzib I , 275.
3 Buhâri I, 12.
« Müslim I . 48.
s Tahzîb at-tahzîb V I , 449.
66

k a y n a ğ ı n sahibinin, s e . i e d d e onları takib e d e n muhaddisten ibare


bulunduğunu düşüneceğiz *.
K a y n a k l a r ı araştırma işinin sonuncu râvilerden hareket esasın-t
dan başka d i ğ e r bir şekü de mevzuubahs olabiHr. O da bir hadis ki­
tabının rivayetlerinin ikinci v e üçüncü k a d e m e l e r i n d e bulunup ki­
tap sahibi olduğunu bildiğimiz bir râvinin ismini ihtiva e d e n bü­
tün hadisleri bir araya toplama, kaynağını araştırdığımız eserin
müeUifine kadar olan râvilerinin dağıhmını tesbit e t m e şeklinden
ibarettir. Y a l n ı z bu şekil, bir kitabın kaynaklarını o r t a y a k o y m a k ­
tan z i y a d e r i v a y e t zincirinde ismi bulunup kaynaklardan biri o l ­
d u ğ u tahmin edilen bir muhaddisin durumunun tayini için mevzuu-
bahstir. Ş ö y l e ki Buhârî tarafından ahnmış olup meselâ, 'İmâm
Mâlik'in adını ihtiva e d e n altı yüz kadar hadis (tekrarlariyle bir­
likte) ilk bakışta Muwattâ'dan iktibas edilmiş gibi görünüyor. Fil­
hakika sarihlerin d e zaman zaman yaptıkları veçhile bir mukabele­
y e başvurulduğu taktirde hadislerin büyük bir kısmının Muıvattâ
da bulunduğu g ö r ü l m e k t e d i r 2. Fakat bu keyfiyet <Mâlik> ismini
ihtiva e d e n bütün hadislerin Buhârî tarafından d o ğ r u d a n d o ğ r u y a
Muzvattâ'dan alındığını g ö s t e r m i y o r . Zira « M â l i k » ismini havi bü­
tün hadisler cem olunup bir araya getirildiği taktirde arada bulun­
ması zarurî tek bir râviden d e ğ i l d e otuz kadar r â v i d e n f aydalanıldığı
görülmektedir. (Bk. «:>» numarah ş e m a ) . Buhârî'nin Muıvoftaı ayrı
ayrı otuz râviden okuduğunu v e her defasında bunlardan birinin
rivayetinden faydalanıp iktibasta bulunduğunu tasavvur etme y e ­
rine, Buhârî'nin bazen doğrudan d o ğ r u y a Mutvattâ dan faydalanmış
ç o k zaman ondan istifade etmiş bulunan d i ğ e r üstadlarının ki­
taplarına baş vurmuş olması ihtimali daha uygun görünüyor..
Esasen Buhârî'nin kaynaklarının büyük bir kısmını bir kaç nesil
ö t e d e k i muhaddislerin musannaf kitapları d e ğ i l d e kendilerine mü-

1 Müslim'in ve d i ğ e r hadis k i t a p l a r i n m râviler indeksi henüz yapılmamış ol­


d u ğ u n d a n B u h â r î ' n i n k a y n a k l a r ı m tesbite çalışırken kat'i bir neticeye ulaşamadı­
ğımız rivayetleri için d i ğ e r kitapların senetlerine müracaat idinden f a y d a l a n a m a d ı k .
Y u k a r ı d a k i misaller sadece b i r kitabın k a y n a ğ ı n ı tayin ederken d i ğ e r bir kitaptan
nasıl f a y d a l a n ı l a c a ğ ı n ı g ö s t e r m e k için zikredilmiştir. İ n f i h a b esnasında ayni isimli
b â b l a r d a k i müşterek metin müşterek senedli hadislere d i k k a t edilmiştir. O y s a ki
sonuncu üç r â v i n i n C - A b d a l l â h b . M u h a m m a d a l - C u ' f î , Musaddad, Mıhammad b.
a l - M u ş a n n â ) Buhârî,nin ileri gelen şeyhlerinden b u l u n d u ğ u , kitaplarını d o ğ r u d a n d o ğ ­
r u y a kaynak olarak kullandığı vazıh olarak anlaşılmıştır. (Bk. 1. numaralı 1 â h i k â )

^ Bk. « 1 » numaralı l a h i k a .
67

lâki olduğu en y a k ı n neslin daha e v v e l k i faaliyetinden faydalananı


rak m e y d a n a g e t i r d i ğ i kısmen müteaddit kısmen d e münferid bâb­
lı eserlerinin teşkil ettiği anlaşılmaktadır.
Bu n e t i c e y e götüren bir d e n e m e son zamanlarda iki nüshası eli­
mize g e ç m i ş bulunan M a ' m a r b. Râşid ( ö l . 15'>-) 'in Câmf 'i ile Buhârî
nin v e Müslim'in Şıhih'leri arasındaki münasebete dair tarahmız-
dan y a p ı l m ı ş t ı ' . Müslim'in d o ğ r u d a n d o ğ r u y a adı g e ç e n esere mü­
racaat etmiş olmasına mukabil Buhârî'nin yirmi kadar şeyhi vası­
tasiyie faydalandığı, onların kitaplarına ayrı ayrı baş vurduğu g ö ­
rülmüştü.
A y r ı c a ayni a m e h y e , tâbi'înden H a m m â m b . munabbih ( ö l .
101) 'in son zamanlarda bulunup neşrolunan Şahîfa 'sinden Bu­
h â r î ' y e intikal e d e n hadislere tatbik edihnce Naşirin tahmini hilâ­
fına ilk kaynaktan d e ğ i l d e mütevassıtlardan faydalandığı anlaşı­
l ı y o r ^.
Mevzuubahs eserlerin büyük bir kısmının k a y b o l d u ğ u bu d e ­
v i r d e , kesin bir şey s ö y l e m e k mümkün olmamakla b e r a b e r , Buhâ­
rî'nin kendi şeyhlerinin dahi bütün eserlerinden faydalanamadığını,
Şahih'ini mümkün mertebe e l d e e d e b i l d i ğ i irili ufaklı eserlerden
hulâseten meydana getirdiğini tahmin, e d i y o r u z . Meselâ o, MusHm'-
in 1540 kadar ^ « ij. J->.y} * d i y e r e k hemen hemen
kitabının her fashna naklettiği ' A b d a l l â h b . ' A b î Ş a y b a ( ö l . 2.i5)'-
nin bir kaç cildük hacimli musannafından, y a p t ı ğ ı m ı z m u k a b e l e y e
g ö r e r i v a y e t zincirini a ç ı k l a y a r a k * t e k bir hadis nakletmemiştir.
«<.xi j l ^ Lr.^^ » ifadesiyle serdettiği hadisleri^ onun d i ğ e r
muhtelif kitaplarından'' aldığını zannediyoruz. Bu taktirde Buhârî
nin, üstadınınjbüyük musanaaf Jcitabınm, r i v a y e t hakkını alamamış
olması icab etmektedir.

1 T ü r k i y a t M e c m u a s ı C i i d X I I , s. 116-134
^ A y n . esr. s, 121 i takibeden « 1 » numaralı şema ( B u h â r î ' y i H a m m â m b .
M u n a b b i h ' e b a ğ h y a n r i v a y e t zinciri).
3 B k . Tahzıh at-tahzîb V I . 6.
* R i v a y e t zincirini g ö s t e r m e d e n adı geçen kitaptan f a y d a l a n d ı ğ ı n ı zannedi­
yoruz. B u hususu « B u h â r î ' n i n t a 'I î q I e r i» bahsinde göreceğiz.
^ B k . « 3 » numaralı lahika.
^ ' A b d a l l â h b . ' A b î Ş a y b a ' n i n m ü t e a d d i d eserleri İçin b k . îbn an-Nadîm,
al-Fihrist s. 225.
68

Buhârî'nin kaynaklarına dair bu umumî mülâhazadan sonra,


malzemeleri g i b i fasıl v e b â b l a r i y l e birlikte kendinden e v v e l k i e d e b i ­
yatın mahsulü olup o l m a d ı ğ ı meselesi üzerinde d u r a c a ğ ı z , Buhârî
nin henüz halledilemiyen bir ç o k müşküllerinin, bu hususiyetinin
izahına b a ğ h olduğuna kani bulunuyoruz.
BUHÂRÎ'NİN, SAHÎH'ININ BÂBLARININ TASNİFİNDE
KENDİNDEN EVVELKİ EDEBİYATA TABİ OLMASİ

Umumiyetle Buhârî'nin evvelâ kitabmm bâblarmı m e y d a n a


getirdiğ-i v e bundan sonra hadislerini yerleştirdiği, bazı bâblara
uygun hadisler bulunmadığı için ileride doldurulmak üzere v e y a
şartına g ö r e uygun hadis bulunmadığını g ö s t e r m e k maksadiie boş
b ı r a k t ı ğ ı * iddia edilir. Y ü z e y a k ı n fasıl v e üç bin dört yüzü mü­
t e c a v i z bâbı ihtiva eden bir kitap ^ için b ö y l e bir şemayı ö n c e ­
den hazırlamanın maddeten imkânsızlığından b a ş k a Şahih'in hu­
susiyetlerinin bütün halindeki mülâhazasının neticesile asla bağ-
daşamıyacak olan bu iddianın Goldziher tarafından da ko­
laylıkla , benimsendiği ^ görülmektedir. Buhârî'nin diğer hadis
musannıflarında bulunmıyan bir çok hususiyetleri g i b i , bâbları,
bâblarla ihtiva ettikleri malumatın münasebetinin tayini sarihleri
uzun uzadiye meşgul etmiştir. Onların bu mes'elenin halli Veya
izahında müşterek bir n e t i c e y e vasıl olmadıkları m u a y y e n bir asır
sarihlerinin mütenakız izahlarından k o l a y h k l a anlaşıhr. Hatta, mu­
a y y e n bir sarihin, kitabın mükerrer bir babının izahındaki fikirle­
rinin birbirine u y m a d ı ğ ı da vakidir. Çok zaman bu gibi izahlar
kitabın müşkiline kül hahnde c e v a p v e r m e k t e n z i y a d e daha ev­
v e l k i y l e irtibatı ihmal edilmiş olup m e v z i î olarak kalır. T a b i a t i l e
Buhârî'nin, bâblarının ve kitabının şemasını ö n c e d e n m e y d a n a
g e t i r i p getirmemiş olmasile bu bâbları doldurmak hususunda ken­
di inisyativinin rolü, aksi t a k d i r d e e v v e l c e mevcut m.usannaf bir
e d e b i y a t ı n bâblarında bulunan hadisleri kendi ölçüsüne g ö r e almış
olması arasında bir irtibat v a r d ı r .
Buhârî'nin bâblarının tanziminde v e muhtevalarının tasnifinde
şeyhlerine tabi olduğunu sık sık v e en vazıh bir şekilde şariHle-
rindşn al-Kirmânî ( ö l . 787) iddia etmişfiF.~Şârih, Buhârî'nin Şahih-
1 BW. H a d y u ' s - s â r î s. 6.
» B k . O a s t a l l â n i , I , 27.
8 M u h . S t u d . 11, 235.
70

ini şerhi* esnasında bir hadis kitabında bulunmaması lâzım g e l e n


şeylerle sık sık karşılaşınca kendisini sert bir tenkidden g e r i ala­
mamış, hatta müteakip sarihlerin hayretini mucib olacak şekilde
şiddetli bir dil kullanmıştır 2. Kanaatımızca onun, müteakib sarih­
lerin reddine rağmen, bu itirazları, Şahîlfm hususiyetlerinin kül
halinde g ö z önüne ahnışmın bir ifadesidir. Buhârî'nin, kitabının
bâblarının "tanziminde v e muhtevalarında şeyhlerine tabi oluşu
keyfiyetinin, meziyetlerini azaltacağına inanan sarihler, hassaten
ibn Hacar bu gibi iddiaların reddini her ş e y e r a ğ m e n ifâya
çalışmıştır.
Kirmânî, mezkûr iddialarını ilk olarak Buhârî'nin K. al-'i im'de.
bir hadisi, birbirini takib eden farkh iki b â b d a iki şeyhinden a y n
ayrı almış olduğunu g ö r ü n c e ileri sürüyor: ^Bâblar ve münase
betler değişiyor, Buhârî'nin Qutayba (öl. 240)'den gelen rivayeti
hadis naklinin manâsı beyanında Hâlid b. Mahlid (öl. 213)'den
gelen rivayeti ise şeyhin meseleyi tilmizlerine arzı beyamndadır.
Bunun için de Buhârî bu hadisi, şeyhi hangi mesele için rivayet
etmiş ise o meseleye aid bâbda rivayet etmiştir... ilh^ d e m e k t e d i r .
' A y n î ' n i n bu hususta tasdik edici v a z i y e t i n e mukabil * ibn H a c a r :
Kirmânî'nin, bunu şeyhlerinin musanna/atındaki bâblara tâbi olu­
şunun bir neticesi... göstermesi şayan-ı itibar değildir, Buhârî'nin
halini, ilminin vüsatini bilenlerden hiç bir kimsenin, onun, kitabı­
nın bâblarında şeyhlerini takVd ettiğini söylediğini bilmiyoruz. Eğer
vaziyet böyle olsaydı başkalarına nisbet ile bir meziyeti olmaması
lâzım gelirdi. Halbuki muhaddislerin bir çoğunun nazarında Buhâ­
rî'nin Sahili inin meziyetlerinden birini <taracim^ ve bâblarındaki
inisıyativinin teşkil ettiğine dair bir çok rivayetler bize kadar gel­
miştir. Kirmâni'nin, Buhârî'nin şeyhlerini taklid etmiş olduğu şek­
lindeki iddiası ise, onu böyle bir msziyıtten mahrum kılar. Ayni
zamanda Qutayba ve Hâlid b. MahVd'den her hangi birinin, bu
inceük mertebesine varmış olmaları şöyle dursun bâblara göre
tasnif edilmiş eserlere sahib bulundukları, onların hayat ve ahva­
linden bahseden hiç kimse tarafından iddia edilmemiştir. Kirmânî

1 B k . Brock. Suppl. I , 262. ,


' B k . ' A y n î V I I I , 677.
' ' A y n î I. 3 9 5 - 6 .
* Agn. esr. I , 396.
71

bunu kitabının muhtelif yerlerinde iddia etmektedir. Bu hususta bir


selefi bulunduğunu da bilmiyoruz^ demektedir^.
Kirmânî d i ğ e r bir yerde: «O burada Sahl'in hadisini serdet-
medi. Zira daha evvel zikretmişti. Ya evvelki zikrile iktifa etmiş­
tir veya şeyhi bu bâbm izahında zikretmediği için böyle hareket
etmiştir, demiş. İbn H a c a r : <İkinci ihtimal çok zayıftır, Buhâ­
rî'nin, bâblarının izahında şeyhlerinin mesaisinden faydalandığını
kimserdn iddia ettiğini görmedik, bilâkis ekseriyet onun bâblarının
tafsilâtının kendine has mesaisinin mahsulü olduğunu söylemişlerdir.
Böyle b'r ihtimale yol yoktur. Kirmânî bunu bir kaç kere tekrarla­
mış durmuştur Her hangi bir kıymeti haiz değildir^ şeklinde İtiraz
etmiştir ^.

' Fatiı al-bârî I, 136 İ b n H a c a r ' i n b u n l a r ı n musannaf eserlerine a i d h e r


hangi b i r b i l g i y e s a h i b olmadığı şeklindeki iddiası p e k sağlam d e ğ i l d i r . Z i r a bu g i b i
haberler umumiyet ile çok şöhret sahibi olanlar h a k k ı n d a veya her h a n g i vesile­
lerle bize k a d a r gelmektedir. B u n d a n başka O u t a y b a b . S a ' î d ' i n «Hadise aid en­
teresan bir kitab sahibi olduğunu, şeylerinin isimleri üzerine muhtelif renkli işa­
retler koyduğunu» bizzat İbn H a c a r nakletmektedir {Tahzîb at-tahzib V I I I , 360).
Z a h a b î d e onun üç t a b a k a d a n hadis yazdığını kaydetmektedir Tazkirat al-Huffâz
11, 30). Ayni zamanda Buhârî Ondan 308, M t s l i m ise 680 hadis nakletmiştir
{Tahzîb at-tahzib VIII, 361). « 1 » numaralı Lahika'da görüleceği veçhile
O u t a y b a ' n i n hadisleri geniş b i r d a ğ ı l ı m arzetmektedir. B u keyfiyet onun, B u h â r î -
nin d o ğ r u d a n d o ğ r u y a f a y d a l a n d ı ğ ı eserlerden birininin sahibi olduğunu göster­
m e k t e d i r . H â l i d b . M s h l i d ' e gelince, onun. Buhârîlnin faydalandığı kitabın sahibi değil
değil râvisi olduğu a n l a ş ı l m a k l a d ı r . « 1 » n u m a r a l ı L â h i k a ' d a g ö r ü l e c e ğ i üzere
Buhârî 28 hadisin sonuncu râvisi olarak onun ismini zikretmektedir. B u hadislerin
26 sında S u l a y m â n b. Bilâl ikinci r â v î olarak geçmekte mütebaki iki hadisin d e
ikinci râvisini Muğîrat b. 'Abdarrahmân ile ' A l î b . Mushir teşkil etmektedir.
B u n l a r d a n B u h â r î ' n i n H â l i d b . M a h l i d vasıtasiyie üç kitaptan f a y d a l a n d ı ğ ı n ı zan­
nediyoruz.
Esasen y u k a r ı d a adı geçen K i r m â n î ' d e Buhârî'nin, eserlerinin b â b l a r ı n a tabi
o l d u ğ u şeyhlerin isimlerini tasrih etmemiştir.

« .j^. j ju^ı ^ J\>Vı <ş-j y« < » j A


Fath al-bârî I X , 100, İ b n H a c a r b i r defa d a İmâm Ş a f i ' î ' u i n , b â b l a r ı n m hadisle­
rinde başkalarına tabi oluşu iddiası karşısında ! « Ş â f i ' î bu b â b l a r ı telifinde baş­
kalarına tabi olmak derecesine düşmekten çok u z a k t ı r » demişti Fath al-bârî I V ,
328).
72

Buhârî'nin bâblarına, Kirmânî'nin ileri sürdüğü itirazlardan


biri karşısında İbn H a c a r bize Şahih'in, kaynaklariyle olan müna­
sebetlerine dair ehemmiyetli bir bilgi d e v e r m e k t e d i r : *Bu ve
bundan sonraki bâbların wudû babına mükerreren idhalinin sebebi
bazıları için biraz güç anlaşılıyor... bâbların birbirlerile olan mü­
nasebetlerinin inceliği Kirmânî tarafından anlaşılmamıştır: Bu
bâblar arasındaki tertibin esası nedir?... Buhârî tertibde güzelliğe
ehemmiyet vermiyor, esas maksadı sadece hadislerin nakli ve onla­
rın sıhhatlerine müteallik şeylerdir, diyerek kendisi için tatminkâr
bir cevap veriyor. Kitâb at-tafsîr'de Buhârî'nin, bazı kelimelerin
izahında ileri sürdüğü fikirleri münakaşa ederken: Buhârî eğer
bunu terketseydi iyi olurdu. Bu onun kitabının mevzuu değildir sö­
züyle bizzat kendi iddiasını çürütmüştür. Buhârî'nin sözlerinin esa­
sını anlamadığı bazı yerlerde bu gibi iddialarda bulunmuştur. Hal­
buki Buhârî garib kelimelerin izahına dair, kitabında zikre'tiklerini
bu ilmin mensublarından 'Abû 'Ubayda (öl. 210), an-Nadr b. Şu-
mayl (öl. 203) ve Farrâ (öl. 215) 'dan ve diğer bir çoklarından al­
mıştır. Fıkhî meselelerin ekserisini Şâffıden,'Abû'Ubayd (öl. 221)
ve benzerlerinden, kelâmî meseleleri al-Karâbîsi (öl. 245) ve îbn
Kullâb ve emsalinden almıştır. Kirmânî'nin, Buhârî hakkında: O
bâbları arasında tertibte güzelliği esas tutmuyor, sözü ne kadar
garibdir. Bununla beraber o, kitabını bâblara göre tasnif eden hiç
bir musannifin Buhârî'den başka bununla uğraştığını gösterememek­
tedir. Diğer taraftan muhaddislerin çoğu uBuhârî'nin fıkhı bâbları
arasında bulunmaktadır, demiştir* *.

Buhârî'nin bâblarının « t a r â c i m » yani isimlerile bu bâb­


ların muhtevasını umumiyet ile mukabele edip aradaki münasebe­
tin v a z ı h olup o l m a d ı ğ ı n ı tesbite çalışan fakat ç o k zaman b ö y l e
bir münasebeti bulmaktan mahrum kalan Sarih ' A y n î bir defasın­
da «Buhârî'yi taklidin afetine tutulmuş olmakla> itham etmiştir^.
H e r ş e y e rağmen, bâblarının muhteva v e tertibinde Buhârî'yi,
şeyhlerinin kitaplarına tâbi o l m a k iddiasına karşı müdafaa e d i p

1 Fath al-bârî I. 212-213. tbn M a n d a ' n ı n nakline g ö r e B u b â r î «Lafzî bi'l-


Qur'ân mahlûgun» meselesini kendisine arkadaşlık ettiği a l - K a r â b î a î ' d e n almıştır
{bk. Tahzîb at-tahzîb I I , 362).
' ' A y n î V I I I . 677, K i r m â n î ' n i n bu hususta serdettiği çok ağır hükümleri de
ileride j-öreceğiz.
73

bir izah v e çıkar y o l b u l m a ğ a çalışanlar bazan da hiç bir şey


y a p a m ı y o r l a r d ı . Buhârî'nin Şahîh'inin en başında <bad' al-wahgy
faslına idhal etmiş olduğu hadisin, bulunduğu fasi ile aralarında
her hangi bir münasebetin m e v c u d olduğunu tesbit e d e m e m i ş l e r ­
di, îlk sarihleri v e Şahîhaı/n'den « m u s t a h r a o adı altında
müntahab eserler m e y d a n a getiren b a z ı kimseler, mezkûr hadisi
bulunduğu babın dışına çıkarmak m e c b u r i y e t i n d e k a l m ı ş t ı ' . Mü­
teahhir ş e r h l e r e bakılınca sarihlerin ç o k g a r i p te'viller ileri sür­
dükleri g ö z e çarpar. Onlar ç o k zaman müellifin asla hatırından
g e ç m i ş olması ihtimali bulunmayan münasebetleri ileri sürerler.
Buhârî'nin yine kitabının başında ayni şeyhten yani H u m a y d î -
( ö l . 219) 'den nakletmiş o l d u ğ u ikinci hadis d e sarihleri bir hayli
h a y r e t e düşürmüştür. O . şeyhinin b â b l a r a g ö r e tasnif edilmiş
musnad'inde tam o l a r a k bulunan bir hadisi hiç caiz o l m a y a c a k
bir şekilde yarım nakletmiştir. Buhârî'nin, bunu belki d e şeyhinin
hıfzından aldığı v e y a hıfzen zabtettiği b ö y l e c e hatırında y a r ı m
kaldığı ihtimalinden bahseden k i m s e y e karşı, bunun yani hıfzen
hadis naklinin v e şeyhlerinden bu şekilde almanın hadis musan-
mflarınm adeti o l m a d ı ğ ı ileri sürülerek itiraz edilmiş, d i ğ e r bazı
sarihler d e Buhârî'yi mazur g ö s t e r e c e k bir s e b e b o l m a d ı ğ ı n ı ifa­
d e etmişlerdir. Buhârî'nin bu y a r ı m o l a r a k i y r a d ettiği hadisi şey­
hinin kitabında arayan v e hatada ona tabi olup olmadığını tesbi­
te çalışanlar v e b ö y l e c e Buhârî'nin şeyhlerine tabi bulunduğunu
normal bir şey düşünenler arasında H a t t â b î ( ö l . 388) ^ v e ' A b û
Bakr, b . a l - ' A r a b î ( ö l . 543) gibi, dokuzuncu asrın meşhur sarihle­
rine nisbetle erken bir d e v i r d e yaşamış olanlar da v a r d ı ^. H e r
halde Buhârî'nin geniş semah v e z e n g i n bâbh kitabı, sarihleri
muhtelif cihetlere s e v k e d e n bir takım hususiyetleri ihtiva e d i y o r ­
du. Bir k ı s m ı : K i t a p y a r ı m kalmış, Buhârî tarafından tebyiz edil­
memiş, bir k ı s m ı : Buhârî bâblarını tanzim e d e m e m i ş , demiş, di­
ğ e r bir kısmı bunları cahil müstensihlerin tahriflerine atfetmiş, bir
kısmı hayret verici tevillere girişmiş, ' A b û ' l - W a l î d al-Bâcî gibi bazıları
da Buhârî'nin, sahasının dışına çıkmakla bütün bu g a r e b e t i c e l b e t -
tiğini v e onun bâblarıyla muhtevası arasında tezadlar bulunduğu­
nu, Buhârî'nin, hadis d e ğ i l d e fıkıhtaki selâhiyetini kabul e d e m i -

1 Şarh al.Hatiâhî 5 a, Fath al-bârî I, 7-8.


2 B k . Hattâbî. Şarh al-Bahârî 8 a.
3 B k . Fatiı al-bârî İ , 13-14; Qas^aIIânî I, 5 4 - 5 5 .
74

yeceğ-ini, bâblarla muhtevası arasında g ö s t e r i l m e ğ e çalışılan müte-


bakabn ç o k zaman tasannu'dan ibaret olduğunu... s ö y l e m i ş bulu­
nuyordu *. Kitabının bâbları arasına *acaba bu mümkün müdür
gibi bil takım sualler doldurması ^ ' A b û ' I - W a l î d al-Bâcî ' y e g ö r e ,
Şahih'e, ayni zamanda, vuku bulması muhtemel fakat asla o r t a y a
çıkmamış meselelerle dolu bir fıkıh kitabı manzarası vermişti. T a b i ­
atile b ö y l e c e bazı yanhşhklar y a p m a k tehlikesile karşı karşıya
gelmişti. Halbuki İmâm Mâlik vuku bulmamış m e s e l e l e r e c e v a b
v e r m e k t e n şiddetle kaçınmıştı 2.
Buhârî'nin, bâbları bakımından oldukça erken bir d e v i r d e ten­
kide uğradığını ö ğ r e n i y o r u z . K e n d i n d e n ö n c e yapılmış olan ten­
kid v e tıı'yibleri, tevilleri ile ö n l e m e k isteyen Abû'l-'Işba' 'Isâ b .
Sahi a l - ' A s a d î ( ö l . 4ü6)^ nin bu işte muvaffak olamadığını, ten-
kidlerinde pek çekingen İbn H a c a r bile, bu tip müdafaayı bizzat
bir hayli yaptıktan sonra, itraf mecburiyetinde kalmıştı 5.
Bâblarla muhtevalarının arasında bulunması lâzım g e l e n mü­
nasebetin sık sık kayboluş sebebini zaman zaman, Buhârî'nin üs­
tadlarının bâblarına tabi oluşunda aramış olmalarına rağmen, yu­
karıda iktibas ettiğimiz parçalarda görüldüğü gibi, bu m e s e l e bir
ihtilâf mevzuu olmaktan kurtulmamıştır. Zaman zaman kitabın
şerhlerinde, meselenin izahıyla ilgili, raslanılan delillerden başka,
Buhârî'den daha e v v e l k i d e v r e aid m e v c u d m a l z e m e d e n fayda­
lanmak suretiyle yapılacak bir m u k a y e s e y e ihtiyaç v a r d ı r .
Bu malzemeyi esas itibariyle biri r i v â î d i ğ e r i d e filolojik ol­
mak üzere iki kısma a y ı r a c a ğ ı z . R i v â î malzeme ile Buhârî'nin
Şanîh^inden daha önce teHf edilmiş olup nüshaları d e v r i m i z e ka-
daprtnahfuz kalmış bulunan « m u s a n n a f » hadis kitaplarını kas-
d e d i y o r u z ki, bürîlann ıBuyîik bir kısmınrTıükükî"'"malzeme teşkil
eder. « R j j j ş a n n af> k a y d ı , malzemelerini bâblara g ö r e d e ğ i l d e
hadisleri P e y g a m b e r ' d e n nakleden ilk râvilerine g ö r e tertip e d e n
5.M u s n a d » kitaplardan tefrik zaruretinden d o ğ u y o r . Kanaatımız­
ca Buhârî, kitabının k a y n a ğ ı olarak g e r e k münferid, g e r e k s e mü-

• ' B u , hulasaten al-Mutatoârî ^alâ tarâcim al-Bahârî'dsn alınmıştır ( I b 2 a ) .


" Hadgu's-şâri 11-12.
3 al-Miitamârî '•alâ tarâcim nl-Bvhâri 3b.
Eseri bize k a d a r g e l m e m i ş t i r .
5 Fath al-bârî V l l l , 274-275.
75

teaddid bâblı m u s a n n a f lara müracâat etmiş esas itibariyle ayni


m a l z e m e y i havi olup onları bâblara g-öre tertip etmemiş, bulunan
musnad leri bir tarafa bırakmıştır. Bu kanaat, Şahîh'teki. hadis­
lerin kaynaklarına sık sık işaret eden şerhlerin d e v a m h mütalâa­
sından hasıl olmuştur.
Daha e v v e l k i musannaf hadis kitapları bahsine gelince, Bu­
hârî uzak nesillerden z i y a d e kendilerine mülâki olduğu muhaddisle­
rin kitaplarından faydalanmıştır. Bu netice — «1< numaralı lahika-
da g ö r ü l e c e ğ i üzere — Şahîh'm senedlerinin müşterek mülâhaza­
sından d o ğ u y o r . Bu bakımdan Buhârî'nin kendinden e v v e l k i ede­
biyatın bâblarının tasnifine tâbi olu-junu g ö s t e r m e ğ e çahşırken bu
tip kaynaklara b a ş v u r m a k daha verimli olurdu. Meselâ Buhârî'nin
otuz k a d a r y e r d e « ^-i-'j}- J ^^••^•^ı^ ^I-'-*^ » diye s e r d e t t i ğ i hadis­
lerine, İbn ' A b î Şayba'nin bir kaç nüshası mahfuz kalmış Musannaf*
ınm ilgili babında hemen raslanacağı ümid edilirdi. Bu maksatla,
adı g e ç e n esere müracaat edihnce « <-i- J İ ^U.C» rivâyetiyle
Şahîh'te bulunan hadisleri ihtiva e t m e d i ğ i , ancak Buhârî'nin se-
nedlerini hazfetmek sur-etiyle aldığı «mu'allaq> hadislerden bir kıs­
mının, ilgili bâblarda bulunduğu sarihlerin ifadesinden* faydalan­
mak suretiyle öğrenilmiştir. « j ! j -ÛıU-C L ' A , - » kaydiyle ser­
dettiği hadislerin muhtemel kaynakları ise adı g e ç e n m.üeUife âid,
îbn a n - N a d î m tarafından kaydedilen^ diğer musannaf hadis ki­
taplarıdır.
Bu iş için işaret edilen evsafta bir kaç hadis kitabı, ezcümle
Buhârî'n üstadlarından al-Humaydî (öl. 2l9)'nin Haydarabâd'da
bir hususî kütüphanede nüshasının v a r h ğ ı haber verilen i Musan­
naf* ele g e ç i r i l i n c e y e kadar, m u k a y e s e işinde daha e v v e l k i ne­
sillerin mahfuz kalmış kitaplarından faydalanmak zarureti vardır.
Bu hususta en müsaid kaynak, İmâm Mâlik'in aI-Muwattâ'ıdır. « 2 »
numaralı l a h i k a 'da g ö r ü l e c e ğ i üzere, Buhârî takriben hadislerinin
o n d a birini Muvvattâ'da m e v c u t olanlardan intihab etmiştir. Şahîh-
ine g e r e k d o ğ r u d a n d o ğ r u y a g e r e k s e üstadlarının kitapları vası­
tasiyie almış olduğu hadislerin çok zaman ayni bâblara idhaü,
bâblarına İmâm MâUk'in bâb başlarında serdettiği hadisleri alarak

1 Hadgas-Sârî s. 14. 20, 21, 29, 39, 41, 53.


ü al-Fihrist s. 225
3 B u malûmatı Prof. D r . M . H a m i d u U â h ' a borçluyum.
76

yerleştirmesi, bu b â b l a r m taksimatmda da ayni unvanları, kendi­


lerini takib eden hadislerle birlikte almış bulunması »mevcud hadis
edebiyatının tasnifinden faydalanmış olduğu> na kaail sarihlerin
lehine, hassaten tbn Hacar'in r e d d i aleyhine kuvvetli deliller ola­
rak ortaya çıkmaktadır. Muuıafta dan alınmış olan hadisler ara­
sında b ö y l e bir münasebeti ifade e d e n misâllerden bir kaçını a y ı ­
rarak g ö z d e n g e ç i r e l i m .
M e s e l â : Muıoattâ'ın «îstihâda> bahsindeki iki hadisin ayni.
isimle alınması! v e Muwatta\n iar-ruhşa ff ş-şalât ffş-şawb al-
ıvâhid'» adlı babının ihtiva ettiği hadisile birlikte alınması ^ <.mâ
câ'a fVş-şalât->^ v e tal-mascid»*, <sutrat al-muşallî*^ *fadl şalât
al-camâ'^a>^ v e bunların en bariz misallerinden olmak üzere ıMu-
u'a^^a'daki <kusûf» babını teşkil eden dört ayni hadisin faslın bâb-
ları içine ahnmış o l m a s ı ^ bu kabildendir.

Muvvattâ' Buhârî

j c <J 'oj^^t c^O^ '^^^ ^' ^^^^^ J. f ^ c/- "^^^ c'- ı>. ^'-^

. U ...

.Ik^^ ^] j J.J ^.^ dllL 2. H a d i s . . . itU- ;r>U

. ^1 ^:ıJl

1 B u h â r î I , 68, st. 20 ve I, 69, st. 3 = Muwattâ s. 19.


* ,R I, 81, . t . ' 6 = „ s. 47.
3 „ I, 89, st. 17 v e . I , 99, st. 5 „ s. 66.
* „ I, 1, st. 12 = „ s. 56.
,. I. 105, st. 1 — „ « . 52.
* ,. I, 131. st. 7 = „ s. 42.
7
II, 34, st. 14 = „ s. 62.
II, 36, 3 T . 9 „ s. 63.
II, 37, st. 3 = „ s. 62.
II, 37, st. 14 = ., s. 63.
II, 38, st. 5 =. „ s. 63.
77

lVIuwattâ' Buhârî

;yi- a..-, ^ ^ j ^ düU 3. H a d i s ,_i_^ÖI j_.vDl ^l-i^ •>y.i\ >-.l;

J'^LiA^^c liJSU 4. H a d i s cJ)U L ' ^ t Jâ .ûılo^ L ' J ^


j' ^ I V iJ»ls, «Tl^^l l)^ j_ | . L ı * Jt

. il . İ l . . . İJLTL İ İ , - | illi V ' i

Bu hususta enteresan misallerden biri olarak imâm Mâlik'in


Muuıoftâ'mn aş-Şaybânî rivayetinden almış bulunduğu bir kısma
işaret e d e c e ğ i z . Buhârî 5aA/A'inin Kitâb al-'ilm'ini m e y d a n a geti­
rirken hemen hemen her fasılda g e r e k d o ğ r u d a n d o ğ r u y a g e r e k ­
se bilvasıta f a y d a l a n d ı ğ ı r i v a y e t l e r i n d e b u l a m a d ı ğ ı üktitâb al-'ilnv>
babı için diğer bir r i v a y e t e müracaat etmişti. Fakat Muzuattâ'ı
mahtaç olduğu babın rivayetini yanında bulunduran râvisinden
dinlememiş v e y a râvisi huzurunda okumamış olduğundan «ı,\^:^'î>
veya « b ' o ^ » tabirini kuUanamamış, aşağıdaki iktibasda görüldüğü
g i b i , haberi isnâdsız b ı r a k m ı ş t ı :
j^S'L Jül J^. j l JL >>)|a^ ^Ul s ^1;
»LUl >_,Uj)j JJI ^j.)^:, i i ^ Jli < ^ l » J , L - j <JıC -ÛıLJ-» <JJİjj-j iıu»- jA

jA ^ ^\ ^ , Alt i ı l j . ^ ^ıll i , u , VI J-i

Buhârî'nin kendinden e v v e l k i hadis musannefatının bâbları ile


olan bu münasebetinin tayini hususunda hayli verimli olan d i ğ e r
bir mukayese Ma'mar b. R â ş i d ( ö l . 152)'in <Câmi» inden Şahîh'in
ilgili bâblarına, r i v a y e t l e r i n d e M a ' m a r adını bulunduran hadisleri­
nin tesbiti ile o r t a y a çıkıyor. Bu mukayesenin daha enteresan
olan tarafı M a ' m a r b . Râşid'in tilmizi ' A b d a r r a z z â q b, H a m m â m
( ö l . 210)'ın d e v r i m i z e kadar intikal etmiş olan Musannafının ayni
bâblarında tatbik imkânında g ö r ü l ü y o r . Burada s a d e c e adı g e ç e n
mukayesenin tafsilâtını havi yazımıza işaretle iktifa e d e c e ğ i z ^ ibn
Hacar'in, Şahîh'deki fıkhi malzemenin k a y n a ğ ı olarak imâm Şâfi'i
1 Muwâtta ( a ş - Ş a y b â n î r i v a y e t i ) s. 389 ; B u h â r î I, 31.
2 Türkiyat Mecmuası, X I I . s. 115-134.
78

(öl. 204) v e A b û ' U b a y d al-Qâsim b . Sallâm ( ö l . 2 2 1 ) ' i g ö s ­


termiş olmasma rağmen * bu tesir bakımmdan İmâm Mâlik birin­
ci d e r e c e d e g e l m e k t e d i r . Esasen İmâm Şâfi'î'nin adı Buhârî ta-
rafmdan sadece iki y e r d e ^ İbn 'İdrîs d i y e zikredilmiştir. Sarihler,
Buhârî'nin, bunları Şâfi'î'nin Kitâb a / - L / m m ' u n d a n aldığını tesbit
etmişlerdir l Fakat o , anlaşılan Ş â f î ' n i n kitabının r i v a y e t i n i e l d e
e d e m e m i ş olması yüzünden, bâblarının muhtevasının tanziminde
fazlaca faydalanamamış alduğu için sarih bir r i v a y e t e delâlet e d e ­
cek tabirleri kullanamamıştır. Şahîh'imn bir yerinde İmâm Mâlik,
' A b û Hanifa v e Şâfi'î'nin fikirlerini bir araya getirip a d e t a bir ne­
vi mukayesesesini y a p a r k e n , kitabı bir hadis mecmuası karakteri­
ni tamamen k a y b e t m e k t e d i r * ' A b û Hânifâ'nin adını neden tasrih­
ten kaçınıp kitabında ilk olarak g a r i p bir kinâya ile ^ ^ « i Jâj>
tabirini kullandığı bilinmemektedir^.
^Abû ' U b a y d b. Sallâm'ın bir kaç cepheli olan tesirinin fıkhî
tarafı Kitâb al'amzuâl'm.e aid bulunmaktadır. Şahih'in hassaten
<buyû'> a aid olan kısmındaki bâblarının tanziminde K. al-'ammâV-
den c i d d î bir şekilde faydalanılmıştır^. Buhârî, İmâm Mâlik'in bazı
hadislerini, esas me'hazi olan M u w U â ' a rücu etmeden ' A b û
' U b a y d ' i n K. al-'amıvâl'inden almıştır^.
Buhârî'nin, e v v e l c e m e v c u d kitapların bâb v e muhtevalarına
tabi olduğunu g ö s t e r m e k hususunda faydalanacağımız ikinci yani
filolojik m a l z e m e y i daha geniş bir şekilde tetkik etmek maksadiy­
le bu kitabın i k i n c i k ı s m ı na bırakarak, burada sarihlerin,
izahları meyanında bize v e r d i k l e r i ipuçlarının bir kısmını tesbite
çalışalım.

ı' Fath al-bârî 1, 213.


2 Bahârî II, 129, I I I , 75 ; b k . O a s t a l l â n î I, 35.
3 Faih al-bârî 111. 83, 111. 288.
* B u h â r î II, 129.
^ B u h â r î II, 129; Fath al-bârî I I I , 288 ; Hadga s-sârî s. 32.
^ « B â b mâ y u s t a h r a c min a l - b a h r min a l - ' a n b a r » d e « w a q â l a ' l - H a s a n fî'l-
' a n b a r wa'l-lu'lu a l - h u m u s » sözünün -"Abû ' U b a y d ' i n K. al-^amwâViain « B â b al-hu-
mus fîmâ yuhracu min a l - b a h r min a l - ' a n b a r » b â b m d a n hadislerin s e n e d l e r i atıla­
rak aimmıştır ( b k . K. al-\mwâl 336-340) ve b u hususta sarihlerin verdiğ-i bilgi
için b k . Fath al-bârî I H , 287-288).
K. al-'amzoâl'in « a l - h u m u s f î ' l - m a ' â d î n w a ' r - r i k â z » adlı b a b ı n d a n bir çok
kısımları, B u h â r î , kitabının a r - r i k â z vva'l-humus adlı bâbma nakletmiştir (K. al-
^amwâl 336-340) ve bk. Fath al-bârî III, 288.
79

Şahîh'in ilk sarihi H a t t â b î : tBu kîtabdadki garib lügatlere ge­


lince, ben sadece kelimelerin iştikaklariyle uğraşan, ve izahları için
bir takım delil vs misaller getiren filologların takib ettiği yolda yü
rümeden ve onlar kadar işin derinliğine varmadan, hadis ehlinin
naklettiği bilgiler için zarurî olanile, şerhi uzatmıyalım diyi, iktifa
edeceğim. Arayan, bmların esas menşe'ini 'Abû 'Ubayd'in Ğarîb
alhadîş'ile benzer kaynaklarda bulur* d e m e k l e Buhârî'nin, mu­
haddislere lazım olduğundan ç o k fazla bir ölçüde filolojik kaynak­
lara istinad ettiğine, kitabının ilk sarihi H a t t â b î şerhin en başın­
da işaret etmişti*.
Buhârî'nin üzerinde şeyhlerinin kitaplarına mevzuubahs tesiri­
nin mevcudiyetini t a s a v v u r v e y a iddia e t m e y i şerhile uğraş­
tığı kitabın meziyetlerini azaltır endişesile r e d d e çalışan îbn Ha­
car bizi bu hususta d o l a y ı s ı y l a aydınlatanların başında g e l m e k t e ­
dir. Onun, şerhinde v e r d i ğ i malûmattan başka Ta'lîg at-ta'lîq ad­
lı eserini Buhârî'nin bir nevi, kaynaklarının tetkiki addedebiliriz.
Şahîh'de beşte bire yakın bir y e r işgal e d e n m u ' a 11 a q hadis­
lerin tahrici esnasında, bu hadislerin iysal edilmiş olduğu kaynak­
lardan, zaman bakımından Buhârî'ninkine tekaddüm edenlerin
zikri hadis edebiyatının k a y b o l m u ş bulunan kısmı hakkında geniş
bir bilgi v e r m e k t e , diğer taraftan K i r m â n î ' n i n , Buhârî'yi kendin­
den e v v e l k i edebiyatın bâblarına tâbi olmuş göstermesi hususun­
da r e d d e t t i ğ i fikrinin kendi aleyhindeki dehlleıini ortaya k o y m a k ­
tadır. Hattâ onun, Buhârî şerhi bu tip dehlleri, r e d d i y l e birlikte,
yan yana muhafaza etmektedir. Tefsir faslında en bariz misalleri­
ni g ö r e c e ğ i m i z bu tip münasebetlerden, kitabın d i ğ e r fasıllarına
aid bir kaçını burada z i k r e d e l i m :
îbn Hacar, Buhârî'nin k. al-'imân'da m u a l l a q olarak bırak-
dığı bir hadisin ' A b d a r r a h m â n b . ' U m a r az-Zuhrî ( ö l . 246) 'nin
K. al-'Imân'mda iysal edildiğini s ö y l e m e k t e d i r V e yine îbn Ha­
car K. al-'ilm'ds <tahammul al-'Ums^ in muhtelif meseleleri için şey­
hi al-Humaydî"yi tabii bir kaynak olarak g ö s t e r i p isminin tekra­
rından kaçınarak ^^«ı v e y a «j^=i-l J*l şeklin­
d e kullandığı t a b i r l e r l e şeyhi H u m a y d î ' y i kasdedib Kitâb an-na-

1 H a ? / â b î , Şarh al-Buhârî 3b.


2 Hadyu's-sârî s. 17.
80

tuâdir'inden naklettiğini söylernektedir *. Onun ayrıca malzemeleri


bâb esasına g ö r e tasnif olunmuş Musned'ıni d e Buhârî'nin bir ç o k
bâblarının kaynakları arasında g ö s t e r m e k t e d i r 2. tbn Hacar'in Bu-
. hârî'nin Fada il al-Qar'ân'ı kısmındaki malzemelerini ' A b û ' U u b a y d
(öl. 221)'in Fadail al-Qur'ân ile mukayesesi daha vazıhtır. Meselâ o ,
Buhârî'nin iyrad etmiş o l d u ğ u hadislerin farklarını Fadail al-Qur'-
an'dakilerle karşılaştırarak gösterir*. Ç o ğ u k a y b o l u p ta b i z e ka­
dar g e l m e m i ş olan Fadail al-Qur'ân unvanlı müellefattan s a d e c e .
' A b û ' U b a y d ' e aid olanla Buhârî'nin alâkalı bâb unvanlarının mu­
kabelesi b i z e kâfî bir fikir v e r e c e k t i r ^ Bununla beraber Buhârî'nin
Şahîh'in bâblarını meydana getirirken ayni mevzuda bir tek kita­
ba değil bir çoklarına müracaat ile bir sentez y a p t ı ğ ı anlaşılıyor.
Esasen onun işini bu sentezdeki muvaffakiyetile ö l ç m e k lazımdır.
Y o k s a kendinden e v v e l k i hadis literatüründen muhtasar bir tCâmi'y
meydana g e t i r m e ğ e kalkışırken (3400) kadar bâbmı bizzat ortaya
k o y m a y ı p şeyhlerinin eserlerine tâbi olduğunu s ö y l e m e k elbette
meziyetini azaltmak d e m e k değildir. Buhârî'nin şeyhi ' A b û Bakr
b. ' A b î Ş a y b a ( ö l . 235) v e şeyhinin şeyhi ' A b d a r r a z â q b. H a m ­
mâm ( ö l . 211), m b i z e kadar g e l e n m u s a n n a f kitabları hatta
' A b û N u ' a y m al-Huzâ'î ( ö l . 228) nin, tek mevzudaki Fitâb al-fitan'-
i ^ Buhârî ile müşterek olduğu meseleler v e bunlara aid bâblar
üzerinde hakikaten Şahih'in kendinden e v v e l k i m u s a n n a f hadis
edebiyatına nisbetle muhtasar olduğunu g ö s t e r m e k t e d i r . Muhtelif
nevilere aid yüz m u s a n n a f kitap meydana getirdiğini bizzat Bu­
hârî'den naklettikleri, şeyhi ' A l î b . al-Madînî ( ö l . 234) n i n « kitab-

' Fath al-bârî I, 137-142. İ b n . H a c a r birincisinde «Onan Buhârî'nin şeyhi


al flumaydî olduğu mûtelâasını kitabın mukaddimesinde ileri sürerken benden
öncekilerden birinin fikrine tabi olmaştum, sonra aksine kani oldum...» demek­
tedir. Buna r a ğ m e n , işaret edilen d i ğ e r b i r y e r d e b e n z e r bir meselenin yine a l - H u -
m a y d î ' n i n Kitab an-navâdir'inden alınmış o l d u ğ u n u s ö y l e m a k t e d i r . F i l h a k i k a bu
kitabın b â b l a r ı hakkında vazıh b i r şey b i l m i y o r s a k ta B u h â r î ' n i n b i r kaç kere d a ­
ha a y n i m e v z u d a o n d a n > t a ' l i q » yoliyle almış olması, mezkûr K. an-nâvadir'ia
« t a h a m m ü l a l - ' i l m ' e a i d b â b l a r ihtiva ettiğini g-östermektedir. B u h â r î ' n i n t a ' l i q l e .
rinin k a y n a k i f a d e ettiğini ileride g ö r e c e ğ i z .
' b k . Hadyu's s-sârî s. 28, 34, 46, 51, 65, 70.
s Fath al-bârî I X . 17, 28, 56, 57, 62, 74, 85, 87, 88.
* Fada'il al-Qurân'ın b â b l a r ı n ı n fihristi için b k . Ahivvardt I, nr. 451.
5 B k . B r o c k . Suppl. I, 257 ; zikredilen y e g â n e nüshaya A t ı f E f . N r . 602 d e ­
ki kıymetli nüshayı da ilâve etmelidir.
6. Tahzîb an-Nawâwı I I , 132.
81

lanndan.^aAf/ı'ine 303 hadis alırken* elbette bâblanndan da fay­


dalanmıştı. Y i n e Buhârî ^benzerini görmedim* diyerek medhet-
tiği^ bu şeyhinin muhtelif mevzulu m u s a n n a f kitaplarının b â b ­
larını benimsemişti. Buna mukabil hocası ' A h m a d b. Hanbal ( ö l .
21(4)'in m u s a n n a f olmayan muazzam hacimli M u s n a t / ' i n d e n tek
bir hadis nakletmek imkânını bulmuştu*. Esasen Buhârî'nin ken­
dinden e v v e l k i edebiyattan bu şekilde faydalanışı devrinin bir ade­
tiydi. Şeyhlerinden bir kısmının hayatta bulunduğu bir sırada, eser­
lerinden alarak kitabının bâblarına yerleştirmesi gizli yapılmış bir
şey d e ğ i l d i . Hatta Şahîh'in bazı rivayetlerinde <Bu bâbda hac bah­
sinde Mâlik'in tbn Şihâb'dan aldığı hadisi naklederler. Fakat ben
tekrarlamış olmak endişesiyle almıyorum» şeklinde, Buhârî'nin, ken­
dinden e v v e l meydana getirilmiş kitabların bâblarile olan münase­
betini en açık bir tarzda g ö s t e r e n bir ibare de vardır*.
D a h a e v v e l k i edebiyatın bâblarına tabi olma keyfiyeti <ial-Ku­
tub as-sitta» nin hepsinde müşahade olunmaktadır. Meselâ ibn Mâ-
ca'nin hemen hemen her babını ' A b û Bakr. b . ' A b î Ş a y b a ( ö l . 235)'-
den almış olduğunu g ö r m e k hadis musannıflannın kendilerinden
e v v e l k i musannefattan he kadar ç o k faydalandıkları v e kita'oları-
nm bâblarını meydana getirirken daha e v v e l m e v c u d olan bâblar­
dan ne kadar ç o k şey aldıkları hususunda kâfi bir bilgi vermekte­
dir.
H a t t a <al-Kutub os-sitta» d i y e meşhur olan hadis musannefa­
tına, e v v e l c e mevzulara g ö r e tasnif edilmiş malzemenin, halâsa
şeklinde, yeni bir tertibi nazariyle b a k m a k bizzat musannıflannın
te'lif maksatlarına uygun bir hareket tarzı olacaktır. Bu hususta
Buhârî'nin Şahîh'ine dair zikrettiğimiz delillerden başka ' A b û Dâ-
w u d as-Sicistânî'nin, Sunan'ini te'lif maksat v e metotlarından bah­
seden Risâla'sınde bizim için ç o k aydınlatıcı olan bir ibare vardır.
O kaynaklara dair hayli enteresan malûmat v e r d i k t e n sonra:
«Sunan'da sadece ahkâmı tasnif ettim, zuhd kitaplarını, fazâil-i
âmâl ve sair mevzularla ilgili kitapları tasnif etmedim. Bur-cıdaki

1 Tahzîb at-Tahzîb V I I , 357.


2 B u n u müstakil kitabı Raf- al-yadayn'ia. söylemi.şti, b k . Tahzib at-tahzîb
V I I , 356.
^ Rical aş-şahîhayn I , 5.
Hadyu's-sârî s. 13
82

hadislerin hepsi ahkâma dair olup dört bin sekiz güz kadardır^
demektedir.
Buhârî'nin, kendinden e v v e l k i edebiyata tabi olduğunu, v e Şa-
hîh'ırân bâblarmı tanzim ederken kendine tekaddüm eden tasnif faa­
liyetine uyduğunu s ö y l e m e k l e her halde, onu şahsî tasarruftan mah­
rum bir duruma düşürmüş o l m u y o r u z . O kendi intihab kabiliyetini
v e bunların te'lifindeki muvaffakiyetini her hadis alışında g ö s t e r e -
b i l i y o r d u . Meselâ, Muzuâttâ'va. p e k te baş taraflarına isabet etmi­
yen <Mâ câ'a fî'l-Qur'ân* bâbındaki bir ç o k hadisin en uygunu­
nu seçerek kitabının "«bad'al-tvahy» adlı ilk babına geçirmekle
kendi tasarrufunu da göstermiştir 2. Burada şimdiden s ö y l e y e l i m ki
Buhârî'nin, bu bâblardan intihab ederken kendi sübjektivitesini ha­
kim k ı l d ı ğ ı mesele sıhhat bakımından hadislerin tefriki meselesiy-
di.

Risâlat ^Abî Dawâd as-Si- ( ^İSÎ-*V| J iı'Lc' oV^Vl İJjVl U^^j


cistânî fî waşj ta'lîfih likitâh as-sunan s. 8.
a Mumattâ s. 68, B u h â r î I, 6, st. 8.
BUHÂRÎ'NİN TA'LlOLERİ

Buhârî'nin al-Câmi aş-şahîh'inin d i ğ e r hadis kitablarına nisbet­


le en g a r i b tarafını < t a ' l i q > d i y e adlandırılan isnâdsız haberler
teşkil eder. « ' A h b a r a n â » v e thaddaşanâ> tabirleriyle serd edilen ha­
dislerin yanında « i » , « (S}J » , « J* » gibi tabirlerle isnâd­
sız olarak alınan hadislerin hükmünün ne o l d a ğ u v e Buhârî'nin
« l'jj^l » ^ » L'os- » tabirlerinin yanında d i ğ e r muhaddislerce hemen
hemen hiç baş vurulmayan diğer tabirleri sık sık kullan­
mış olmasının sebebi, hususiyetleri, müteakip asırlarda izafe
edilen şardara uygun olup olmadığı gibi sualler Buhârî'nin
Şahîh'inin tasnifinden takriben bir asır sonra hadis edebiyatının,
üzerinde bir hayli münakaşa edilen mevzuu olmuş, aradan bir hay­
li zaman geçmiş, v e Buhârî'nin kitabı etrafında toplanan g e n i ş fa-
aliyetlere rağ.Tien, tatminkâr bir c e v a p verilememiştir. Bu isnâdsız
haberler, (7397) kadar isnâdlı hadise mukabil (1341) gibi bir ra­
kamla* kitabın büyük bir kısmını teşkil eder, v e bunlar ayni us-
lûbla serd edilip P e y g a m b e r i n zaman ma kadar çıkmayıu^ak saha­
b e d e kalan « m a w q û f » , tâbi'îinde duran « m a q t û ' » lardan haric-
d i r ; kitabın takriben beşte birini teşkil eder. A r a l a r ı n a , d i ğ e r mu­
haddislerin hilâfına, Buhârî'nin bazı filologlardan aldıkları da g i ­
rer-
Kaynakların v e r d i ğ i malûmattan anlaşıldığına g ö r e , Şahîh' de
mevcud bu gibi m e r v i y a t ı ilk defa ciddî bir şekilde g ö z önüne
alıp < t a ' I î q > d i y e adlandıran kimse, Buhârî v e Müslim'i ilk c i d ­
dî tenkide tabi tutmuş olan ' A b û ' l - H a s a n ad-Dâraqutnî ( ö l . 3 8 5 ) ^
daha sonra, ayni isimle, al-Cam' bagna'ş-şahîhagn'inde mevzuubah-

^ B u h â r î ' n i n b u hadisleri, muhtelif t a ' d a d a g ö r e b i r takım ihtilâflar arze-


d e r . B u r a k a m İ b n H a c a r ' i n tadadının neticesidir. M ü k e r r e r l e r dahildir ve k e n d i n ­
den evvelkilerin tadadına 129 hadis d a h a ilâve etmiştir. İ b n a ş - Ş a l â h ' ı n ve a n - N a -
vvavvî'nin tesbitine g ö r e m i k e r r e r l e r l e birlikte B u h â r î ' d e 7275 hadis v a r d ı r . M ü ­
kerrerler çıkarılınca 4 bine iner ( b k . Hadyu s-sârî s. 465, 468.
2 B k . Hadyu s-sârî s. 344
S4
eden ' A b û ' A b d a l l â h a l - H a m a y d î ( ö l . 420) olmuştur*. Bu t a b h e
Buhârî'nin, ' / 7 â m al-muhr.ddiş adıyla Şahîh'm ilk sarihi al-Hattâ'o
(öl. 388) tarafından meydana getirilen şerhde^ raslanamarnaktadır
Hatta Buiıârî'nin i ı s A î V i n i n bu hususiyeti onun yanmda, daha
sonraki sarihler arasında o l d a ğ a kadar alâka bulamamıştır. Has
saten HuTnaydî'nin faaliyetinden sonra muştalah al-hadîş kitab
larımn bâblar; arasında yer alan t t a ' l v q > lere, tbn H a c a r (öl 852)
ifadesinden anlaşıldığına g ö r e - ilk defa olarak müstakil bir k i t a b
tahsis etmiştir^. Onun Ta'lîq at-tr'lîq a.d\\ eseri* Buhârî'nin kaynak
lan bakımından bizim, için zengin malûmat ihtiva etmesine r a ğ
men, « t a l i q> lerin s e b e p v e izahları hususunda kendinden e v
vel ileri sürülen görüşlerin v a z u h s a z l u ğ j n u giderememiştir.
İbn Hacar, bir hadis istilahı haline g e l e n , haddi zatında Bu
hârî'nin Şa/jf/Vinin bir hususiyetinden ibaret bulunan « t a ' l i q > i
şöyle tarif e d e r :
« T a ' l i q şeyhten s a m a ' y o l i y l e alındığını g ö s t e r m e y e c e k ,
(meselâ , ^^jj , j l j , ^ f i , ^s,j_, f\ v e J U g-jbi,) kat'i veya
y a n kat'i bir i f a d î ile isnâddan bir v e y a daha fazla şahıs hazfet­
mektir. Eğer kat'i bir ifade kuUanıhrsa ( J î ' l i J j g i b i ) kendin­
den alınanın sıhhatine delâlet eder. Y a l n ı z (onun hazfolunan se­
nedinin) râvileri üzerinde dûjünmek icab e d e r : Eğer bunlar si-
qâttan iseler ta'!iqlerindeki s e b e b bu hadisin, kitabda bir y e r d e da­
ha, v e y a manasının o bâbda, diğer bir vasıta ile bile olsa bulun­
muş olmasıdır ki ihtisaren ona bir nevi işaret edilmiştir v e y a h u d
bu «t a ' 1 i q, muhaddisin şeyhinden s a m a ' yoluyle alındığını fakat
' d u şeyhin t e d l i s le tanındığın (yani mülâki olmadığı bir muası­
rından mülâki olmuş gibi r i v a y e t eden kimselerden olduğuna) v e ­
yahud hadisin m e v q u f bulunduğunu yani hadisin ancak sahabe­
y e kadar çıkabildiğini müsned olmadığını g ö s t e r i r ki m a w q u ı ' d a
bu kitabın ŞahtKKu. mevzuuna dahil değildir (Çünkü P e y g a m b e r ' e
kadar çıkan hadisleri t o p l a m a y ı g a y e edinmiştir). V e y a h u t ta bu­
nun râvileri arasında haddi zatında şiqat'dan olmakla beraber ha-

1 İ b n a ş - Ş a l â h s. 72 ; a i - ' İ r â q î , at-Taqyîd luâ'l-idâh s. 7 2 ; ia'^lig ai-ta'^lîq


2a ; Tadrîb ar-râvî 75-76.
2 B k . Brock. Sappl. I , 261.
3 Hadyu's-sârî s. 17.
" Brock. G . I I , 81, Suppl. I I . 73.
85

dişin zabt v e naklinde Müellif ' A b û ' A b d a l l â h al-Buhârî'nin kita­


bında şart koştuğu d e r e c e y e yükselrsiyenler vardır. Müellif hadi­
sini bazen doğrudan d o ğ r u y a ta'liqan yani senedini kısaltarak
alır. b a z a n da, mütaba'at y o l u y l e alır. Bu da yukarıdaki muhte­
lif s e b e p l e r d e n birile ^cazm* (yani kat'i, m e s e l â ; qâla fulânun, ra-
w â fulânun) s i g a s i y l e yapıhr... Musanıf, şayed t a m r î d (yani kati
ohnayan meselâ: yuqâlu, y u r w a ) s i g a s i y l e bir hadis almışsa bu
takdirde hadisin isnadında, ta'liq de zikrettiği şahsa kadar zayıf
bulduğa bir şahıs v a r demektir. Y a l n ı z b a z e n bu zayıflık başka­
larının seneddeki illeti g ö r m e m i ş olmasından v e y a raühimsememe-
lerinden d o l a y ı sahih kabul edecekleri kadar eheınmiyetsiz dere­
c e d e de olabihr. Bu tarzda, muallak olarak alınmış bulunan hadi­
sin birinci k a t e g o r i d e olduğu g i b i senedinde teemmüle şayan şüb-
heli bir taraf var d e m e k t i r .
İşte kitabdaki bütün ta'liajerin hükmü budur. Kendilerinden
hadis dinlemiş olduğu şeyhlerinden yaptığı ta'Iîqlere gelince:
İmâm ' A b û ' A m r b . aş-Salâh ( ö l . ö43) 'ın zikrettiği veçhile, bura­
da « q â l a » « ' a n » hükmündedir, bu da s e n e d d e ittisal mahiyetinde­
dir, demektedir. Buhârî'nin, aI-Qa'nabî gibi şeyhlerinden aldıkları­
nı ayni k a t e g o r i d e göstermiştir. Hakikatte Buhârî'nin, şeyhlerin­
den y a p t ı ğ ı .ta'hqlerin d e diğerleri gibi olduğu meselesi teslimin­
den k a ç m d m a y a c a k bir hakikattir. Şu kadar var ki, ş a y e d Buhârî
cazm sigasile kaydettiği ta'liqlerinde hadislerin ve senedle­
rinin sahih olduğunu ifade ediyorsa bu takdirde onun, hadisi ta'-
liqan rivayet ettiği şeyhinden dinlememiş olduğu ihtimali o r t a y a çı­
kar. Bunun delili de kitabında ta'liq y o l u y l e zikrettiği bazı hadis­
leri, d i ğ e r bir y e r i n d e şeyhiyie kendi arasında diğer şahıslar v a s ı -
tasile r i v a y e t etmiş olmasıdır... T â r î h ' i n d e şeyhlerinden bazı ha­
disleri ta'lîqan alıp ondan duymadığını tasrih ettiğine muttali ol­
dum. M u ' â w i y a ' n ı n t e r c e m e - i h a l i n d e : ü^--^^ V} ^-y" J_ fc*'-^.' "-'^
ö'. c^-" Cf- d i y i p bir hadis zikretnîiştir. Şayed sen: Bu,
Buhârî'nin müdellis olmasını iktiza eder,, dersen, 'Abû 'Abdallâh
İbn manda'den başka hiç himse Buhârî'yi tedlisle itham etmemiş­
tir, onun bu ithamı raerduddur..,, Buhârî'nin « o â l a lanâ> veya
"qâla l î „ yahud zâdanâ veya zâdanî, "zakara I a n â „ , «zakara
l î » tabirlerine g e h n c e , hadisleri «a t r a f » adlı kitablarda toplayan­
lardan biri, bunları ta'lîojer sınıfına i d h a r etmiş ise de, mu'allaq
86

değildirler. ' A b û Ca'^far b . H a m d â n ' ı n : Bunlar 'a r d v e m u n â w a-


la'yi ifade eder, demiş olmasına rağmen s e n e d d e sarih bir
ittisal ifade etmektedirler. İbn M a n d a d e benzer oir ş e < i l d e :
Bunlar i c a z a ifade e d i y o r , demişti. Eğer s ö y ' e d i k l e r ı tahak­
kuk etse bile y i n e umumun fikrine g ö r e bu tarzda alınan
hadisler s e n e d d e ittisal ifade e d e r . A y r ı c a b e z i m u h a d d i s l e r :
Bunlar Buhârî'nin şeyhlerinden müzakere esnasında naklettikleri­
dir, demişlerdir. Hakikatte bütün bunlar indî hükümierden ibaret­
tir. Buhârî'nin bu v e d i ğ e r tabirleri kullanışında m u a y y e n bir
maksadı vardır, v e bu tabiri s a d e c e " m ü t a b a ' ^ a t , , "şavvâ-
h i d , . olarak g e t i r i l e n \ e y a " m a w q û f „ olan hadisler için kul­
lanıyor. Şahîh'inde "qâla lanâ„ tabirini kullandığı bir ç o k ş e y l e r
v a r d ı r ki, bunları d i ğ e r eserlerinde lafziyle kullandığını
v e bunun aksini yaptığını (yanı eserlerinde JLJ tabirile aldık­
larından bazılarını Şahîh'indt « h a d d a s a n â » tabirile i y r a d ettiğini) da
g ö r d ü m . Eğer bunlar onun yanında "icâza„ yahud "munâıvala„ veya
"mukâiaba„ ifade etmiş olsaydı Buhârî bunlara işaret e t m e d e n
« LTju- » tabirini kullanmazdı. E ğ e r bizim, c a z m (kat'î, meselâ
q â l a ) v e tamrîd ( p e k kat'î o l m a y a n ) tabirlerinin hükmüne dair
ileri sürdüklerimize, Buhârî'nin ancak tek s e n e d e malik olan ha­
dislerinden kitabına sokduğu v e bunlar arasında râvileri üzerinde
şüpheler v a k i o l d u ğ u halde bunlar için d e c e z m ifadesi kullanmış
olması ileri sürülerek itiraz e d i l e c e k olursa o zaman c e v a b ı m ı z
şundan i b a r e t o l a c a k t ı r : Buhârî, bu ilimde A U a h m , kendisini yük­
seltmiş olduğu bir m e r t e b e d e d i r . O , " c a r h v e t a ' ^ d î l " d e o t o ­
rite sahibi muhaddislerden biridir. Başkası tarahndan c a r h v e
t a ' ^ d î l d e şüphe izhar edilmiyen bir şahsı " ş i q a „ dan kabul
ederse d i ğ e r bir şahsın sözü onun hükmü aleyhinde bir delil teş­
kil etmez. Çünkü o müctehid bir muhaddistir. Bununla b e r a b e r
"cazm,, sigasiyle ta^lîq ettiği hadislerin, Şahîh'ınd^la ide­
al şartlarına muhakkak surette uyması lâzım geldiğini s ö y l e m i y o ­
ruz. H e r kim bu t a h r î c ' i (hadislerin senedle iyrad e d i l e n k a y ­
naklarını tesbit e d e n bu k i t a b ı ) dikkatle o k u y a c a k olursa " c a z m , ,
sigasiyle m u ' a l l a q olarak alınmış hadisler arasında s a d e c e z a ­
yıf senedli bir hadis b u l a m ı y a c a ğ ı n ı hatta merlû hadisler arasın­
da da böylesinin o l m a d ı ğ ı n ı görür. Esasen büyük muhaddislerden
hiç biri d e bunu tecviz etmemiştir. Ş a y e d : " t a m r î ^ „ s i g a s i y l e
kitabında bazı hadisler i y r a d v e sonradan d i ğ e r y e r l e r d e isnâd
87

etmiştir v e bunlar isnâd e d i l m e d i ğ i nalde onun şartlarma g ö r e


v e y a o a ş k a l a ı ı n m şartlarına g ö r e sahih olabilirler, denilecek olur­
sa o zaman da ş ö y l e c e v a b v e r i h r : Buhârî, kitabına bu şekilde
hadis aldığı takdirde, y a m u a ' l l a q hadisleri ihtisar etmiş, v e y a
hıfzından manasını r i v a y e t etmiştir. Hadislerin bu iki tarzda riva­
yetinin c e v a b ı n d a ihtilaf bulunduğu için c e z m e d i p kat'i bir siga
k u l l a n m ı y o r ; bu, kitabının d i ğ e r y e r l e r i n d e isnâd ettikleri için ile-
ri sürülebilir. Kitabının d i ğ e r y e r l e r i n d e isnâd etmemiş oldukları­
nı ise, gizli illetleri bulunduğu, meselâ, inqitâ v e ihtilâfh v e y a
zayıf bulundukları i ç i n . . , b ö y l e nakletmiş olması muhtemeldir.
" T a m r î d » siygasının sahih hadisler için d e kullanıldığı söyleni­
y o r , fakat benim anladığıma g ö r e , Buhârî s a d e c e bir illeti bulu­
nan hadisler için € t a m r î d > siygasını kullanmıştır. H e r ne kadar
bu illetler p e k k u v v e t l i olmasalar d a . . .
Ş a y e d s e n : Buhârî'nin < c a z m > s i y g a s i y l e m u ' a 11 a q ola­
rak a l d ı ğ ı hadislerin tamamile sahih olduklarını ikrar ettiğine g ö r e
bu kitabda onların senedlerini o r t a y a k o y m a ğ a teşebbüs külfetine
katlanmaktaki maksadın nedir ? » , d i y e soracak olursan, bu, s ö z l e ­
rimin delillerini o r t a y a k o y m a k , muhalefet iddialarını r e d d e t m e k
içindir; muhalif, Buhârî'nin ta'Iiken almış v e sonradan isnâd et­
memiş olduğunu g ö r ü r s e , bunun senedlerinin munkati olduğuna
hükmeder v e hassaten Buhârî'nin şeyhinin şeyhlerinden v e daha
uzak tabakalardaki r â v i l e r d e n taliken almış o l d u ğ u hadisler için
b ö y l e bir hükme varır> ^.
İşte Buhârî'nin sonradan « t a ' 1 i q > adı verilen kısımları için
ibn Hacar'in ileri sürdüğü izah budur. Bu, kendinden e v v e l k i izah­
ları ihtiva etmesi bakımından mühimdir. Buhârî'nin Şahîh'inin
şerhi için en u y g u n asrın mahsullerinden birini teşkil ettiği halde,
daha e v v e l k i l e r i n * t a ' l i q » d i y e adlandırdığı meselenin izahında
hiç bir terakki k a y d e t m e d i ğ i , hatta daha çetrefil bir hale sokdu-
ğ u g ö r ü l ü y o r . İbn H a c a r kendinden evvelkilerin kısa v e basit
izahlarına mukabil muhtelif cepheli v e k o m p l e k s bir hal şekli ileri
s ü r m e ğ e çahşıyor. Fakat tam olarak halledemediğini anlamış olmalı
ki kendi kendine bazı sualler sorup <Her halde Buhârî'nin bir
maksadı vardı», d i y e r e k bazan da münakaşayı, Buhârî'nin merte­
besinin yüksekliğine h a v a l e e t m e k sur etile işin içinden ç ı k m a ğ a

I İbn Hacar, TaHîg at-ta^Iîq 2a-8a.


88

çalışıyor. Şerhinin mukaddimesinde d e ayni vuzuhsuzluğu hatta


biraz dahâ ileri safhada muhafaza etmektedir. O kendinden e v v e l
ileri sürülen bir ç o k ihtimalleri r e d d e çalışırken bazan da tezada
düşmektedir *.
Muştalah al-hadîş kitablarında, bu m e s e l e bir kaç yer­
d e , Buhârî v e Müslim'in muttasıl isnâdlarla r i v a y e t ettiği hadisler
bahsinde, ta'lîq için ayırılmış olan müstakil bâbda ve «ta­
hammül a l - ' i l m » in muhtehf bâblarında^ dağınık o l a r a k e l e
alınır. al-'lrâqî muhtelif bâblarda, meselenin dağınık bir ş e k i l d e
bulunan izahlarım bir araya t o p l a m a k suretiyle okuyucunun işini
kolaylaştırmıştır ^
Dâraqutnî ( ö l . 385) v e H u m a y d î ( ö l . 388) tarafından «ta'lîq»
d i y e adlandırılıp munkati senedler hükmünde bulunan v e d i ğ e r
tam senedli hadislerle ayni d e r e c e d e a d d e d i l m e y e n bu tip mer-
v i y y a t m daha sonraki müellifler arasında zahiri şekilleri g ö z önüne
ahnarak bir kaç kısım altında mülâhaza edilmiştir. Onlara g ö r e
bütün şekillerin istimalinde Buhârî'nin ayrı bir maksadı vardır.
Dârakutnî'nin muasırlarından ' A b û 'Abdallâh b. Manda ( ö l .
395) meşhur muhaddislerin, « q ı r a ' a t , sama', munâwala, ve
i c â z a > husundaki ihtilâflarına dâir telif etmiş olduğu eserinde,
Buhârî'nin « q â l a l a n â » tabirile naklettiklerinin « i c a z a » , « J"^ »
tabirlerinin, kendilerinden dinlememiş o l d u ğ u şeyhlerden dinlemiş
g i b i g ö s t e r d i ğ i manasına « t a d l î s » ifade ettiğini söylemişti*. Fa­
kat ona bu fikrinde tabi o l m a y ı p Buhârî'nin mudellis olduğu iddia­
sını şiddetle reddetmişlerdi S. tbn aş-Şalâh ( ö l . 6 4 3 ) ' ı n v e r d i ğ i ma­
lûmata g ö r e daha önce ' A b û Ca'far b . H a m d a n an-Nîsâbûrî, Bu-
hârî'deki « j M ' J J,FJI> tabirinin 'ar d ve m u n â w a l a olduğunu
söylemişti*. Fakat bu izah tarzı Buhârî'nin ^aAfA'inin d i ğ e r bir ç o k
y e r l e r i n d e benzer hadislerin senedlerle iyrad edilmiş olduğu hakh
olarak sarihler tarafından ileri sürülerek reddedilmişti.

1 B k . Hadya's-sârî 12-17.
2 Maselâ b k . İ b n a ş - Ş a l â h 20-26, 72-78, 167-169; Tadrîb ar-râwî 35-37,
75-76, 128-131.
' B u hususta Suyû^î'nin hükmü için b k . Tadrîb ar-râzaî s. 76.
R Î - ' î r â q î > at-Taqytd züal-^-ldâh s. 7 4 ; ta^lîq at-ta^lîq 2b, Tadrîb ar-râmî
s, 130.
^ ayni y e r l e r .
^ İ b n a ş - S a l â h s. 76, ve Tadrîb ar-râwî s. 145.
89

ibn Hacar'in yukarıda nakledilen ifadesinden anlaşılacağı üze­


re, her halde usulcuların, Buhârî'nin kitabinin bu hususiyeti üze­
rinde ileri sürdüğü fikirler, içinden çıkılması imkânsız bir labirent
manzarası a r z e t m e k t e d i r . Zira onlar bir taraftan * q â l a > , « r a w â »
v e « z a k a r a » d i ğ e r taraftan < q â l a l a n â , z a k a r a l a n â > , < r a v â
l a n â » , < z â d a n â » v e öbür taraftan « q i l a » , « y u r w â » , « y u z k a -
r u » tabirleri için ayrı ayrı s e b e b v e hükümler düşünüyorlar v e
bunların biri v e y a bir kısmı için kitabın bir y e r i n d e ileri sürmüş
oldukları ihtimal v e tevilleri d i ğ e r y e r i n d e k i l e r e tatbik e d e m i y o r l a r d ı .
Esasen öncekilerin sadece " t a ' l i q „ d i y e adlandırdığı bu nevi
sonradan <qâla> ve benzerleri için, "taliq maczûm,,
v e meçhul siygasiyle olanlar için ise < t a ' l i q g a y r m a c z û m > ta­
biri kullanılmak suretiyle ikiye ayrılmıştı ^. Dokuzuncu asrın sarih­
leri yanmda bu sonuncunun " t a ' l i q b i ş i ğ a t a t - t a m r î d „ diye
bir unvan kazandığını g ö r ü y o r u z 2. Hatta bu tabir o ka,dar yeni
idi ki Şârih ' A y n î istimalinden e v v e l onu tarif e t m e k m e c b u r i y e ­
tinde kalmıştık
izah v e g ö s t e r i l e n sebeblerin tatminden uzak oluşu bir tarafa bı­
rakılacak olursa, Buhârî'nin kitabında bu üslûbla bulunanları sened­
lerle zikredilmiş olanlarla ayni hükümde tutmak ekseriyetin t e m a y ü ­
lüne daha uygundu. Çünkü içinde bulunan her şeyin d o ğ r u olduğuna
dair edilen yeminin c e v a z ı tesHm olunan bir kitabın *, b ö y l e c e bü­
yük bir kısmını menfi bir hükümle mahkûm etmekten k o r k u y o r l a r ­
dı. Bu gibi bazı hadislerin munkati olduğu iddiasından istifade ede­
bilen İbn H a z m az-Zâhirî ( ö l . 452) bazı ş e y l e r i r e d d e t m e k v e ba­
zen de kendi görüşüne g ö ı e uygun deliller çıkarmak imkânını bul­
muştu. Meselâ Buhârî'nin M â l i k ' d e n t a l i k e n aldığı bir hadisin
mûknati olduğunu iddia v e d o l a y i s i y l e r e d d e çahşmıştı. Bunu y e r ­
siz bulan ' A y n î , hadisin, şöhretinden d o l a y ı b ö y l e munkati bıra­
kıldığını söylemişti. Filhakika hadisin muhtelif kaynaklarda isnadı­
nın bulunmuş olması tbn H a z m ' i n iddiasını tamamile mesnedsiz kı-
hyorsa da ' A y n î ' n i n d e izahı Buhârî'nin tanqlerinin, bütün hahnde g ö z
önüne alınmadan ileri sürülen m e v z i î bir izahı olmaktan ileri g e ç e ­
memektedir 5. Buhârî'nin taliqlerine dair müstakil bir eser m e y d a -
1 a l . ' İ r a q î , at-Taqyîd ma'l-^idsh s. 77.
2 B u t a b i r i İ b n H a c a r bol bol kullanmıştır {TaHîg at-taHîq 2b—3b).
3 ' A y n î I. 321.
4 İ b n a ş - Ş a l â h s. 26, ' İ r â q î , at-Taqyid ma'ldâh s. 26.
5 ' A y n î I , 291.
90

na getirmiş olan tbn H a c a r ise müşkili haiictmek+en uzak bazı


fikirleri s ı r a i a m a K ile iktifa eQ»p hiç bir şey s ö y l e m i y o r ^ Hadis
kitaplarında bu g i b i delilleri toplamakta biraz aceleci olan İbn
H a z m bir defasında Buhârî'nin kitabının d i ğ e r bir y e r i n d e isnâd
edilmiş olan bir m u ' a 11 a k hadis hakkında: munkati'dir, ^abih hük­
münde d e ğ i l d i r , d i y e r e k oldukça mühim bir hükme v a r m i j . ı . ^a-
kat muhalifleri, Şahîh'de bir d e f a d a isnâd edilmiş o'duğunu tes­
bit e d e r e k r e d imkânını bulabilmişlerdi 2. İbn Hacar, Buhârî'nin
bu ta'likini s a d e c e d i ğ e r bir y e r d e zikredümiş olmasına hamlet-
mişti ^
İşte muştalah al-hâdiş kitablannın ilk defa o l a r a k o r t a y a
k o n d u ğ u * d e v i r d e n itibaren, Buhârî v e Müslim'in hadisi irinin ten­
k i d e tabi tutulup muhaddislerin «haddaşanâ» v e ahbaranâ- g i b i
meşhur lafızları hilâfına «qâla> ile iyrad edilmiş olanlarının ta liq
d i y e adlandırılan nevileri üzerinde bir k a ç asır ileri sürülen iati-
laflı görüşler bir taraftan münakaşa edilip dururken d i ğ e r .araf-
tan ayni kitapların bâbları v e «tahammül a l - ' i l m « in kısımları arasın­
da <vicâda> d i v e d i ğ e r bir nevi'n, tarif v e izah edildiğini g ö r ü y o r u z .
Bundan e v v e l , hadislerin nakli meselesinde, muhtasar bir şekilde
g ö z önüne aldığımız, fakat şimdi Buhârî'nin asırlardanberi müna
kaşa edildiği halde bir türlü halledilemiyen müşkiline tatbik e d t -
c e ğ i m i z bu nev'in, <q â 1 a » tabiriyle r i v a y e t e d i l e n hadisleri m v
' a 11 a q d i y e ilk olarak adlandıran Dâraqutnî ( ö l . 385) 'nin d e v r i n ­
d e ilk muştalah al-hadîş kitabının müellifi Râmhurmuzî ( ö l . 360)'-
nin al-Muhaddiş al-fâsil bayn ar-râwî wa'l-wâ'î adlı kitabında
maruf olduğunu g ö r ü y o r u z . Fakat nedense asırlarca bu iki nevi
daima birbirinden ayrı mülâhaza edilmiştir.
Muştalah al-hadîş kitablannın « v i c â d a » hakkındaki tarifini şi.m-
di g ö z d e n geçirip «t a ' 1 î q> d i y e adlandırılan şekilde alınan hadis­
lere ne d e r e c e y e kadar tatbik edilebileceğini g ö r e l i m :
<Wicâda> b e d e v î ar ablar tarafından kullanılmış o l m a y ı p -a^-j
kökünden, sonradan yapılmış bir masdardır. Bir şahsın, d i ğ e r bir

1 Faih al-bârî I, 91.


? Buhârî V I I , 107, İ b n a ş - Ş a l â h s. 73.
3 Fattı al-bârî X , 45.
^ B u mevzuda ilk eserin a r - R â m a h u r m u z î tarafından m e y d a n a f e t i r i l d i ğ i n e
d a h a evvel işare^ etmiştik, a y r ı c a b k . Tadrîb ar-râwî s. 9.
R â m a h u r m u z î ( K ö p r ü l ü K t b . ) n r . 94a-96b.
91

şahıs tarafindan r i v a y e t edilen hadisleri muhtevi v e bu ikinci şah­


sın b i z z a t el yazısile olan bir kitabını bulması, fakat onun bu ki­
tap sahibine mülâki olmamış bulunması, ş a y e d mülâki olmuş ise
muhtevasını ondan dinlememiş olmasıdır ki bu takdirde, -1»^. i-tj-j

j " ^ v e y a j5t> j c - j % demesi, şeyhini zikr, isnâd v e metnini ol-


duğu gibi nakletmiş bulunması v e y a , <^-^j yahut di­
y e r e k isnadın mütebaki kısmını saymasıdır. Eskiden v e şimdi nor­
mal olarak takib e d i l e n y o l budur. Bu tarzda alınan hadisler m u n -
qati' ve mursal b â b m a dahil sayılır. Şu kadar var ki '^•^3
ü5<» Jaj'^ şeklinde ahnanlar bir nevi muttasıl s e n e d gibi görünür.
Bazıları l â k a y d i g ö s t e r e r e k bu g i b i nakiller için l^'-*»- ve ^>=^l ta­
birini kullanmış v e bu y ü z d e n tenkid olunmuşlardır.
Bir muhaddisin, kendi yazısından gayri bir yazıyla bîr kitabı
bulunduğu takdirde, bunun için « J ' i » veya « J'J ''''veya
« j î ü ly J% y j » demiş olması lazımdır. Bu tamamiyle munkati
bir r i v a y e t d r , ittisal ifade e t m e z . Bütün bunlar, naklolunan habe­
rin, adı zikrolunan râvinin y a z ı v e kitabından alınmış o l d u ğ u ( y a ­
ni y a z ı v e kitabından nakledilmiş bulunduğu) hususunda hiç bir
şüphe bulunmadığı zaman mevzuubahistir. A k s i takdirde o'- l i ^
j % v e y a jM» j t j % j T j v e y a h u d b e n z e r i f a d e l e r d e n birhıi kullan­
mak lazımdır... Bir musannıfa atfedilen bir kitaptan nakletmek is­
tenildiği zaman ancak nüshanın sıhhatından emin olunduğu, bu
nüsha, faydalanmak isteyen kimse v e y a başkaları tarafından di­
ğ e r bir kaç nüsha ile m u k a b e l e edildiği t a k d i r d e J>î tabiri
kullanılmahdır. Bu mümkün o l m a d ı ğ ı takdirde j'-^. demeli
v e y a b e n z e r i b a r e l e r kullanmahdır. F a k a t asrımızda bir ç o k kim­
seler, esaslı surette araştırıp soruşturmadan bunlar için gelişi g ü ­
z e l bir şekilde kat'i s i g a y ı yani «Ja» tabirini kullanıyorlar... Meselâ
her. hangi bir musannıfa affolunan bir nüsha g ö r ü p sıhhatinden
kat'i surette emin olunmadan «J^*» J ^ » ... tabirini kullanıyorlar ...
B ö y l e bir nüsha ile karşılaşan kimse ş a y e d bütün melhuz hataları
g ö z d e n k a ç ı r m a y a c a k kadar dikkatli bir âlim ise bu tabiri
kullanmasının caiz o l a c a ğ ı n ı ümid e d e r i z . Başkalarının kitabından
n a k l e d e n bir ç o k musannif b ö y l e bir esastan y ü r ü y e r e k k o l a y l ı ğ a
kavuştu, işte w i c a d a suretile hadis naklinin mahiyeti. Kendisile
amelin c e v a z ı n a g e l i n c e , mâhkîlerden birinin r i v a y e t i n e g ö r e . Mâ-
92

İik v e d i ğ e r bir ç o k muhaddisier bununla ameli tecviz e t m i y o r l a r .


İmâm Şâfi'î'nin v e ileri gelen arkadaşlarının büyük bir kısmının
bunu tecviz ettikleri r i v a y e t olunuyor ı » .
İşte «tahammül a l - ' i l m > in « w i c â d a > babında islâmî
r i v a y e t i n , bir şeyhten dinlemeden v e y a şeyhe dinletmeden veya
her hangi bir şekilde icazeti alınmamış olan bir kitabdan naklin
cevazını v e teferruat bir tarafa bırakıldığı takdirde bunun için
« q â 1 a > v e benzeri tabirlerin kullanıldığını v e bunu İmâm Şâfi'î
g i b i büyük muhaddislerin tecviz ettiğini v e d o l a y i s i y l e bu nev'in
daha ikinci asırda muteber v e maruf olduğunu ö ğ r e n i y o r u z . A c a ­
ba Buhârî'nin « J^-^ tabiriyle aldıklarının, her nasılsa w icada
nev'ini hatırlamayıp ta'lîq d i y e adlandıran Darâqutnî ( ö l . 3 s 5 ) y e
tabi oldukları için mi, izahında bu b â b d a n faydalanmamışlardı ?,
y o k s a kitabının bir yerinde şeyhi ' A b û Bakr b. ' A b î Ş a y b a ( ö l .
2 3 5 ) ' n i n (/l^uşan/ja/'ından) senedindeki ivvicâda> yi gösteren
hadisler nakletmi.ş olması bakımından tenkide u ğ r a y a n Müslim^
g i b i Buhârî için d e bunu t e c v i z mi etmiyorlardı?; Fakat Buhârî
bu hadisleri «haddaşanâ» veya «ahbaranâ» tabirile d e ğ i l « q â l a »
lafziyle n a k l e d i y o r d u , bu t a k d i r d e Müslim'in tenkide uğrayan ha­
disleri n e v ' i n e değil d e tamamile Şâfi'j'nin tecviz ettiği « w i c â d a »
y e u y m u y o r muydu ? bundarı başka, o bu tabiri bol b o l , hiç bir
şekilde şeyhlerinden a d d e d i l e m i y e n v e kendilerinden her hangi bir
şey dinlemiş o l m a d ı ğ ı filologların kitabları için kullanıyordu, bu­
nunla açıkça « w i c â d a » y i t e c v i z etmiş s a y ı l m a z m ı y d ı ?^.
H e r halde muhaddisier, Buhârî'nin sarihleri bunları düşün­
müştü. N i t e k i m mevzuu-bahs tabirlerle, Buhârî'nin naklettiği ha­
berlerin hepsinin « ' a r d » ve «icaza» ifade ettiğini düşünenler

1 i b n a ş - Ş a l â h 168-169 ; Tadrîh ar-râzuî 148-149.


2 T a d r î b a r - r â w î s. 149.
3 Misâl o l m a k üzere t a k r i b e n aldığı şu i b a r e y i z i k r e d e l i m !

i'jj *Ujl d\y : Jöj öfj^\) OLJLJ!', i5/L- J L J . .

dLtlI J J I L J j:.ll J_^lj -Jl j \ J_>LLJ c O l y" ^-^'"^

İktibas edilen ( B u h â r î V I , 44) bu misâl, Buhârî'nin ayni . ^jiJlJ J J^üj


tarzda alm.ıj olduğu y ü î l e r c e i b a r e d e n biridir. « Jis » t a b i r i y l e ' A b û U b a y d a

ma'mar b. muşınnâ'nın Macâz ol• Qar'-ân mdan almış olduğu, gerek sarihlerin
ifadesinden g e r e k s e adı g e ç e n k i t a b a müracaattan anlaşılıyor ( B k . macâz al-Qi!i-'-
ân I. 124 ve Fatha'l-bârî V I I I , 1^6, ' A y n i , V I I l , 547, O a s t a l l â n i V î , 77).
93

olmuştu i . F a k a t bu sonuncu kaideler nasıl Buhârî'nin ;qâla> v e


b e n z e r tabirlerle a l d ı ğ ı bütün h a b e r l e r e tatbik edilemiyorsa^
c â d a » için d e ayni imkânsızlık o r t a y a ç ı k ı y o r d u . Çünkü ilk na­
z a r d a Buhârî'nin bu tabirleri başka başka hükümler ifade e d i y o r ­
du ; Bunun için d e sarihler bir ç o k s e b e p l e r düşünmek v e muh­
telif hal yolları bulmak mecburiyetinde kalmıştı. « Q â l a » tabirile
ahnmış olan bir hadisin Şahîh'de d i ğ e r bir b â b d a « h a d d a ş a n â »
v e y a « a h b a r a n â » lafzıyla serdedildiği vakiydi, v e nadir değildi.
Şahîh'de birinci tabirle alınmış olan bir hadis, müellifin d i ğ e r
müstakil bir kitabında «ahbaranâ» v e y a haddaşanâ» lafızlanyla
da nakledilmiş bulunabiliyordu. Bunun tamamile aksi d e v a r i d d i .
Şu halde « q â l a » v e y a b e n z e r tabirlerle alınanlara «wicâda» yani
muttasıl bir r i v a y e t y o l u y l a d e ğ i l d e rivayetsiz kitablardan men­
kuldür, d i y e hükmetsek ayni hadislerin d i ğ e r tarafta « h a d d a ş a n â »
gibi tabirlerle alınıp rivayetin her hangi bir şekline delâlet
etmesi bu hükmü tamamen ortadan k a l d ı r ı y o r d u .
Buhârî'nin kitabının telifinden bir asır kadar sonra münakaşa­
sına başlanıp üzerinde her hangi bir n e t i c e y e varılamıyan v e za­
man zaman esas sebebinin izah e d i l e m i y e c e ğ i s ö y l e n e n bu müş-
kilinin hallini, Şahîh'm kaynaklanla olan münsebetlerinin bir hu­
susiyetinde a r a y a c a ğ ı z . Ö y l e zannediyoruz ki, onun bu hususiye­
tine dayanılarak, kitabının «ta'lîq» d i y e adlanan kısımlarından
başka d i ğ e r bir ç o k müşkilleri d e halledilecektir. Meselâ, tekrar­
larının sebepleri, niçin bazı bâbları tamamile b o ş v e y a isimlerden
ibaret b ı r a k t ı ğ ı , n e d e n bazı hadisleri hiç d e tecviz e d i l m e y e n bir
şekilde yarım p l a r a k naklettiği, v e kitabındaki « m u t a b a k a t » ve
« ş a w â h i d » hadislerinin hükmü anlaşılacaktır. Hatta, bizzat Bu­
hârî « m ü d e l l i s » yani kendisini, hadis dinlememiş olduğu bir
muasırından dinlemiş g i b i g ö s t e r m i ş o l m a iddiasından kurtulacak­
tır.
Buhârî'nin Şahîh'inin bu muhtelif müşkillerinin düğüm nokta­
sını teşkil eden hususiyeti, acizane görüşümüze g ö r e , bâblarının
tanziminde kendinden e v v e l k i musannaf edebiyatın bâblarına tabi
oluşu meselesidir- Kanaatımızca, daha evvel izahına çalışıldığı
veçhile, Buhârî'nin, Şahîh'inin bâblarını t a n z i m d e k e n d i n d e n evvel

1 İ b n a ş - Ş a l â h s. 76.
ü Ta'lîg at-ta'lîq 2 b.
94

m e v c u d e d e b i y a t a tabi oluşunun kabulü, kitabın bütün karakter­


lerinin vazıh bir şekilde ortaya koyduğ-u kaçınılmaz bir hakikattir.
Mamafih, bu kendinden e v v e l m e v c u d bir musannaf. hadis e d e b i ­
yatından faydalanan d i ğ e r muhaddislerin v e onun muasırlarının
v e binnetice haleflerinin p e k tabii bir hususiyetiydi. Y a l n ı z hadis
e d e b i y a t ı n ı n bu müşterek vasfında da Buhârî'nin şahsının ileride
g ö r e c e ğ i m i z üzere diğerlerinin sahasını aşan bir tarafı v a r d ı r .
M e v z u u bahs hususiyetle şunu k a s d e d i y o r u z : Buhârî'den e v v e l
z e n g i n bir yazılı e d e b i y a t v a r d ı . Bunların büyük bir kısmı-bâblara
g ö r e tasnif edilmiş bİR h a l d e y d i . Bir kısmı da m u a y y e n v e mah-
dud bir kaç b â b v e y a s a d e c e bir b â b ihtiva ediyordu.
Bâblara g ö r e tasnif edilmiş kitabların yanında malzemeleri
umumiyetle hadislerden ibaret olan tefsirler, hadisleri bâb­
larına g ö r e isnâd e d e n , v e e t m e y e n müsnedler, oldukça eski
d e v i r d e n kalma hadis mecmuaları, sahifa v e cuz'ltr v a r d ı . H a d i s ­
ler g i b i bu kitabları da r â v i l e r i n d e n v e y a musannıflarından oku­
muş olmak v e y a şeyhlere okumak veyahut ta «tahammül al-Hlm'in
muteber şekilleriyle r i v a y e t hakkını almış o l m a k lazımdı. A n c a k
bu r i v a y e t l e r l e g e l e n kitablardan faydalanıp « h a d d a ş a n â » v e «ah­
b a r a n â » gibi lafızlarla hadis nakledilirdi. R i v a y e t i temin olunma­
mış kitablardan nakl, ancak « v i c â d a » n e v ' i n d e t e c v i z edilen ta­
birlerle, hassaten « q â l a » ile olurdu. H a d i s edebiyatının y a z ı h mah­
sulleri ç o ğ a l d ı k ç a v e tslâm aleminin muhtelif köşelerine d a ğ ı l d ı k ­
ça bir insanın, bütün kitabların rivayetini almış olması maddeten
imkânsızdı. Zira bu r i v a y e t l e r i alabilmek için zaman imkânsızlığın­
dan başka, kitabların muayyen râvilerini g i d i p bulmak gibi mekâ-
nî bir imkânsızlık ta v a r d ı . H a t t a bu mülâhaza ile « i c a z a » y o l u y ­
le nakl gibi bir k o l a y h k bulunmuştu. Y a n i tilmiz şeyhind'^n
dinlemeden v e y a ona dinletmeden icazetini almış olmakla bir ki­
tabı v e y a hadisi ^J^=^1 d i y e nakledebiliyordu, işte, b ö y l e c e
zengin bir edebiyatın hülâsasına kalkışan Buhârî'nin istifade saha­
sında her hangi bir şekilde « s a m â S v e «Kıra'at/> y o l u y l a rivayeti­
ni almamış o l d u ğ u kitablar v a r d ı . Bunlardan fdayalanmıştı. Bunla­
rı bâblar halinde hulâsa ederken, r i v a y e t i kendisine kadar ulaş­
mış kitablardan « h a d d a ş a n . > v e <ahbaranâ» latzlarile, r i v a y e t i n e
sahib o l m a d ı ğ ı kitaplardan «qalâ> taoirile alıyordu. Şahîh'inin
d i ğ e r bâbları ı meydana getirirken, s o n r a d a n karşısına, ö n c e « q â -
la> lafzıyla a l d ı ğ ı bir hadis, « S a m a ' » v e « K ı r a ' a t » y o l u y l e g e l e n bir
95

kitabın b â b l a r ı içinde bulunarak çıkıyordu, veyahut önce «ahba­


ranâ» v e y a « h a d d a ş a n â » lafzıyla almış o l d u ğ a bir hadis, hayli za­
man, belki seneler g e ç t i k t e n sonra, d i ğ e r bâbı meydana getirirken
kendisine r i v a y e t y o l u y l e g e l m e m i ş olan bir kitabın alâkalı ba­
bında karşısına çıkınca « q â l a t a b i r i y l e alıyordu, tbn H a c a r , Bu­
hârî'nin b ö y l e muallak b ı r a k t ı ğ ı hadislerin en az bir s e n e d e ma­
lik olduğunu ortaya k o y m a k için Ta'Lîq at-ta'lîk adıyla m e y d a n a
getirmiş o l d u ğ u müstakil kitabında Buhârî'nin, Şahîh'in d i ğ e r bir
y e r i n d e isnâdh olarak zikrettiği, Şahîh'inde isnâdsız b ı r a k t ı ğ ı hal­
d e d i ğ e r kitablarında isnad ettiği, ne Şahîh'inde ve ne d e diğer
kitablarında senedini v e r d i ğ i fakat başka muhaddislerin eserlerin­
d e isnâdları bulunan hadisler d i y e üçe ayırmakta olduğu t a ' l î q l e -
rin^ izahından bunu açıkça istidlal etmek mümkündür. Şâhîh'ie
bol b o l raslanacak olan misaller den bir kaçını burada gözden
geçirelim.
K i t â b al-'iymân'ın ilk b â b ı ^ bir ç o k hususiyetleri ihtiva etme­
si bakımından bizim için iyi bir misal teşkil etmektedir. Sarihler
b i z e bu b â b d a m e y d a n a g e t i r i l e n müstakil kitablardan başka, Bu­
hârî'den, e v v e l k i bir ç o k musannıfların kitablannın bu bâbı ihtiva
ettiğini bildirmektedir ^ Onların bildirdiklerine g ö r e , ' A b d a r r a h m â n
b. ' U m a r b . Y a z î d b . Rusta (188—245) 'nin müstakil Kitâb al-ly-
mân'mm, Şahîh'in ayni isimli fasi ( k i t a b ) 'ındaki muallaq hadisle,
rin hepsini ihtiva e t m e k t e d i r . Bir kısmının ' A b û Bakr b . ' A b î Ş a y ­
ba (öl. 235) 'nin musannaf kitabının aynı babında bulunmasına r a ğ -
men, Sahîh''<ı m e v z u u b a h s ta'liqleri'nin, hem bâbı takib eden s ö z ­
lerini hem d e arka arkaya g^jlen ta'liqlerini aynen birincisinde bu­
labilmişlerdi \

lilcl I^T j^ı_jll jljJWj ı^\y'û jJ'lr'ij JJUB ^jlj IjAiUıl ı^-uı l j . i i o l j . J I
» / ' j Jf--Jyj j^-jlji ly..T Uli bUl « İ A ^Tjlj Jyj

^ B k . Hadgu's-sâri s, 71.
» B u h â n I , 12, st. 11.
5 B k . meselâ al-Qas/alIâjıî I, 84, o misal olarak İ b n . ' U y a y n a , Sufyân
a s - S a w r î , İ b n . C u r a y c . . . İ l h . g i b i bir çoklarının m u s a n n a f a t ı n ı n b â b l a r ı a r a s ı n d a b u
b â b ı b u l u n d u r d u k l a r ı n ı söylemektedir.
« Fath al-bârî I, 42-46, ' A y n î I, 1 2 7 - 1 3 4 .
96

Li ^ C L ' j l i jU-VI j X : - i ^ M.Sa_, ^ ^ . j jlrVl jXı-l l4İXı-l ^ İ U - j

^LU Jlij J ^ L-1 l5 j l j l,, l > . J i - ^ O l ^ ^

Kitabın diğer bir faslından her hangi bir misal a l a h m :

UR-

v-Hİ-l o^-j' i 3 ^ JJ-* C'-^' J^-' ' ^ - ^ '-î'-'^ U ^ ^ J ' uı-^^-ila" ' - ^ û;

j l j l4J_,J j j J I J ^-ill "^-»rJ J İ J öK'JI4;I9 ^ 1 jj.» ö ^ \ ^ ) s**

JU ^'V iJUO.! jiS' JJA^ai ^ U l ^ . 0 . Jlij l^ü jjull ^ cJİT

jîJ'jl lj;ü"Ui.j ^ jjt . . . A J Jliol lil j-uiljJ'jt

Bu b â b d a ^ fıkhın muhtelif imamlarının fikirlerini bir a r a y a g e ­


tiren ta'liqlerin çoğunu sarihlerin ifadesine g ö r e , ' A b û ' U b a y d ' i n
Kitâb al-^amzuâl'inden almıştır2. ' A b û ' U b a y d ' i n bize k a d a r g e l e n
mezkûr kitabında Buhârî'nin ta'Iiken aldığı kısımlar hususunda
sarihlerin v e r d i ğ i bilgiyi tahkik e t m e k imkânına sahip bulunuyo­
ruz*. Buhârî daha evvelki misâlde o l d u ğ u g i b i b u r a d a da y i n e
'Abû ' U b a y d ' i n kitabından ' U m a r b . ' A b d a l ' a z î z ' e aid almış oldu­
ğu haberi ta'lîq suretiyle, d i ğ e r almış olduklariyle bir a r a y a g e t i r e ­
rek tek bir senedli hadis i y r a d m d a n müstağni k a l ı y o r . Y i n e Şa­
hîh'de Kitâb al-buyû'un bir meselesi üzerinde onun muhtelif mez-
hepleri g ö s t e r i r şu t a l î q l e r i * mühimdir:

^ j ^ J c <Oy-jk, iS'^'^f J r J ' ıSj^. ^t^' '^'^ J ^ J lil_,JU_J"'

1 B u h â r i 11, 129.
» Fof/ı a / - & Â 7 - î I I I , 2 8 8 ; ' A y n î I V , 453.
^ ' A b û ' U b a y d , K. ai:'amwâl 336-340.
B u h â r i III, 76.
97

Buhârî, 5aAîA'ine yerleştirmiş olduğu bu bâbda Ma-wattain, y a m n ­


da bulunan r i v a y e t l e r i n d e a r a d ı ğ ı m a l z e m e y e r a s l a y a m a y m c a di­
ğ e r r i v a y e d e t inden f a y d a l a n m a ğ a mecbur kalmıştı. Muvjattâ'm Yah­
ya b . Y a i ı y â r i v a y e t i n d e n farklı kısımlarını toplayan İbn. ' A b d a l ­
barr, Buhârî'nin M â l i k ' d e n almış o l d u ğ u bu « m u ' a l l a q » haberin İbn
W a h b r i v a y e d l e yanında bulunan redaksiyonundan geldiğini tes­
bit etmiştik Fakat Şahîh'm yukarıdaki d i ğ e r ta'lîklerinin kaynak­
larını bulmak hususunda sarihler bir hayh güçlük çekmiştir. Bu­
hârî'nin bunları m u a y y e n bir kitabın bir bâbındanmı naklen aldığf,
y o k s a ta'lîqlerinde isimlerini izhar ettiği muhtelif şahısların eser­
lerinden mi alıp bir araya g e t i r d i ğ i hususunu kaynakların çoğunun
k a y b o l d u ğ u bu g ü n d e tahkik mümkün değildir.

Buhâri metninde mücerred <qâla> v e czakara» v e b e n z e r tabir­


lerden başka p e k sık o l m a m a k l a b e r a b e r bir d e <qâla l î » v e y a
*qâla lanâ» v e y a « z â d a n â » tabirlerinin kullanıldığı g ö r ü l ü y o r . Muş­
talah al-hadîş kitablannın v e Buhârî sarihlerinin ifadesine g ö r e ,
bu tabirde bir muhaddisin « m ü z a k a r a » suretiyle vâki sama' netice­
sinde almış o l d u ğ u hadisler için kullanılmaktadır 2. Y a n i Buhârî,
bu hadisi ihtiva e d e n kitap, şeyhi v e tilmizleri ile birhkte müza­
k e r e suretiyle okunurken yalnız onu şeyhinden dinlemek imkânını bul­
muştu. D i ğ e r bir i f a d e y e g ö r e , Buhârî'nin bu ta'lîqleri <'arçf ve
munazvalu*^i Buhârî'nin kitabındaki « q â l a » leri tedlis olarak vasıf­
landıran ' A b d a l l â h b . M a n d a ' y e g ö r e ise « q â l a l î » v e benzer ta­
birler icaza ifade eder*. Buhârî'nin münhasıran bu tabiri, kitabla­
nnın rivayetini almamış o l d u ğ u fakat kendilerile bir müddet te­
masta bulunduğu şeyhlerinin kitablarından nakletmek istediği za­
man kullandığını, yakın bir temas g ö s t e r e n bir zamirin <qâla»
y e i l â v e s i y l e , kendisiyle bu şeyh arasında vaktile bu hadisi ihti-
1 Fath al-bârî I V , 325-327. ' A y n î V . 547-549.
2 Tadrîb ar-râwî s. 130.
3 Ayn. esr. s. 146.
* Ayn. esr. s. 146.
Buhârî'nin k a y n a k l a n F . 7
98

va eden kitap üzerinde bir nevi müzakere vuku bulduğuna işaret-


etmek istediğini anlamak mümkündür.
«Qâla lî» ve « q â l a lanâ» veya « z â d a n â » g-ibi, Şahîh'de pek
sık bir şekilde g e ç m e y e n bu tabirlerin, hassaten Buhârî'nin h o c a ­
sı ^Ahmad b . Hanbal ( ö l . 24t) için iki d e f a ; bir defasında «qâla
lanâ ' A h m a d 1 d i ğ e r defasında €wa z â d a n î ' A h m a d » ^ şeklinde kul­
lanıldığı g ö r ü l ü y o r . ' A h m a d b Hanbal'in rivayetini almadığını bil­
diğimiz Musnad'indeu^ senedlerle n a k l e t m e k istediği zaman kita­
bın ravisi ' A h m a d b . al-Hasan ( ö l . 250) vasıtasiyie r i v a y e t etmişti*.
Buhârî'nin yine bu tabiri, kendisiyle temasta bulunduğu halde
kitabının rivayetini almamış olduğu, musnad v e d i ğ e r bir ç o k ki­
tap sahibi Halîfat b. Hayyat al-'Uşfurî ( ö l . 240) için kullandığı
görülmektedir ^ Buhârî on kadar hadisi bazan <qala H> tabi­
riyle bazan da bir râvinin ismini hazfedip bir üst d e r e c e d e k i râvi­
nin ismini bırakarak Şahîh'ine almıştır". Gerek İbn Hanbal'den
ve g e r e k s e Halîfat b. Hayyât'tan alınan bu tip ta'lîqlerin hepsi
onun Şahîh'inin bazı fasıllarının ya baş v e y a son taraflarında
m e v c u t bir hadisin t a k v i y e s i v e y a küçük bir r i v a y e t farkının gös­
terilmesi sadedinde şahit olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Buhârî ta'lîqlerinin d i ğ e r muhaddisier arasında raslanılmayan
hususiyetlerinden birisi d e şeyhlerinden v e muasırlarından y a p ı l ­
mış olanlarında g ö r ü l m e k t e d i r . U m u m î olarak talîq n e v i üzerinde
sarihlerin yanlış esasa isnâd ettirdikleri görüşleri muhtelif nevileri
üzerinde d e ayni tesirini g ö s t e r m e k t e d i r . Buhârî'nin bu tip ta'liq-
len, kitabında çokça « h a d d a ş a n â » v e «ahba r a n â » lâfızlariyle muttası-
lan râvilerini izhar ettiği şeyhlerinin büyük bir kısmından diğer yer­
l e r d e senedlerini hazfederek almış olması veyahut muasırlarından sa-

1 Buhârî V I I . 10 ; Fath al-bârî X I , 132.


2 B u h â r î V I I , 158.
3 B k . Fath al-bârî V I I I , 116.
^ B u h â r î V I , 17.
5 A y n . esr. V I , 1 8 ; V I I I , 6 8 ; I X , 157. 160; Fath al-bârî X I , 82.
' ' A y n i V I I I , 461 ; Tahzîb at-tahfıb I I I , 161.
99

d e c e ta'lîqan alıp hiç isnâd etmedikleridir ^ Onun ta'lîqlerinin d i ğ e r


bir n e v ' i d e kendine muasır bazı muhaddislerdön, ta'lîqan aldığı ha­
dislerin bir kısmının kitabının d i ğ e r y e r l e r i n d e bir vasıta ile zikredilmiş
olanlarıdır. f Q â l a > tabiriyle Buhârî'nin» şeyhinden rivayetini almamış
olduğunu g ö s t e r m e k şekhndeki maksadı yukarıda izah edilen s e ­
b e p l e r l e anlaşılamadığı için < m ü d e 11 i s > addedilmiş ^ yani mua-
asırından bir hadisi dinlememiş olduğu halde kendini, dinlemiş
gibi g ö s t e r d i ğ i iddia edilmiştir. Buhârî'nin bu ta'liqi için Şahîh'i-
nin K. al-canaiz kısmında* H a c c â c b . al-Minhâl (öl. 217) 'dan
<qâla> lafziyle almış olduğu halde «'ahâdîş a l - ' a n b i y â » kısmında*
«haddaşanâ» Muhammad, haddaşanâ H a c c â c b. al-Minhâl» şeklin­
d e r i v a y e t ettiği hadisi misal olarak g ö s t e r i r l e r . î b n M a n d a ( ö l . 396)
tarafından « t a d l î s » e hamledilip ^ usulcular tarafından, vazıh bir ş e y
s ö y l e n e m e y e c e ğ i aşağı yukarı b e y a n olunmuş", İbn H a c a r tarafından
isnadın muhtasar v e mufassal şekU d i y e i f a d e y e çahşılmiş^ olan
bu gibi ta'lîqleri d e Buhârî'nin, muasırlarından, kitablarını d o ğ r u ­
dan d o ğ r u y a d e ğ i l d e râvisinden dinlem iş olduğu hadisler için kul­
landığı şeklinde anlamak mümkündür. Buhârî, muasırlarının, kendi­
lerinden dinlemek imkânını bulamamış o l d u ğ u kitaplarını, hayatta
bulundukları halde, d i ğ e r râvilerinden rivayetini bazan tecviz e d i y o r ,
bazen d e râvilerinin adını h a z f e d e r e k muallak bir ifade ile a h y o r -
du. ' A h m a d b . Hanbal'in musnad'i için d e durum ayni idi. O , mü-

Bunun en iyi misallerinden birini, B u b â r î ' n i n şeylerinden ' A b û ' l — Y a ­


man (öl. 221, meselâ b k . Fath al-bârî V I I I . 214. 'Aynî V I I I , 595) ve  d a m b .
'Abî İyâç ( ö l . 220. b k . ' A y n î V I I l , 671) 'dan yapılan talîqler teşkil etmektir. D i ­
ğ-er b i r misali, Zuhrî'nin hadislerini t o p l a y ı p az-Zu'nriyât d i y e adlandıran M u h . b .
Y a h y a z-Zııhlî (öl. 2 5 6 ) ' d e n yapmış o l d u ğ u t a ' l î q l e r d i r . İ b n H a c a r H a d y u ' s - s â r î ' d e
(s. 23, 24, 26, 28, 2'?, 31, 35, 47, 50, 51, 52, 53, 54, 56, 62, 64, 66, 67) Buhârî'.
nin muallak bıraktığı bir çok hadislerin a z - Z u h r i y â t ' t a iysâl edildiğini söylemek­
tedir. B u h â r î , müfarün ileyhin ismini tam olarak hiç bir yerde tasrih etmemiş,
sadece b a z e n « h a d d a ş a n â Muhammad» ve b a z a n d a «Muhammad b. Hâlid» diye
zikriyle iktifa etmiştir. Şahîh'Ae «Muhammad b . Y a h y a şeklinde tam telaffuzuna
asla r a s l a n a m a m a k t a d ı r ( b k . Tahzîb at-tahzîb I X , 512).
« ' İ r â q î , at-Taqgîi ma'l-^îdâh s. 74, TaHîg at-ta<^!îq 2 b .
3 B u h â r î n, 96 ; Fath al-bârî I I I , 180 ; ' A y n i I V , 212.
* B u h â r î I V , 170-171; Fath al-bârî V I , 362.
= T'a'Zî^ at-ta'-lîg 2 b .
8 ' î r â q î , at-Taqgîd ma'l-^idâh s. 74-75.
7 Fath al-bârî I H , 180.
100

elliflerinden dinleyememiş olduğu bu kitabdan * bir defa râvisi va­


sıtasiyie, iki defa da ta'liqan nakletmiştik
Buhârî, kendi şeyhleriden araya birer râvi k o y a r a k iki yüz
kadar hadis r i v a y e t etmijti. Bunların d ö r d ü Müslim ile müşterek
hadisleri teşkil e d i y o r d u ki, Müslim bunları şeyhlerinden d o ğ r u ­
dan doğruya naklettiği halde Bahârî râviler vasıtası ile al­
mıştık Hassaten Mushm'in 161 hadis r i v a y e t e d e b i l d i ğ i ' U b a y d a l -
lâh b. Mu'âz ( ö l . 238) 'dan ancak tilmizleri ' A h m a d v e Muhammad
vasıtasıyla r i v a y e t e mecbur kalmıştı *.
Buhârî'nin meçhul fiillerle, kaydettiği, sonradan müteahhir sa­
rihleri tarafından «tamı-îd» d i y e adlandırılan ta'lîqlerin izahı da, se­
bebinin isnâdların hususiyetinde aranmasından mütevellid yanhş-
lıklardan kurtulamamıştır. Usulcuların Buhârî'yi bu g i b i ta'Iîqleri
yapmaya, senedlerindeki illetlerin sevkettiği şeklindeki izahları
Şâmh'd& m e v c u d ayni mahiyetteki malzemenin h e y ' e t - i umumiye-
sinin bir arada mülahazasının v e r d i ğ i netice ile bağdaşamamakta-
dır. Bunun nakzedici delillerinden biri, isnadı muallak bırakılan bir
hadisin, kitabın bir b a b ı n d a «cazm* d i ğ e r bir babında «yazkaru»
şeklinde itamrîdt sigasıyla kaydedilmiş olmasıdır. Filhakika bu te­
nakuza müteahhir muhaddislerin bazıları tarafından da işaret edil­
miştir^. Şakth'te €tamrî(^* sigasıyla bulunan bir hadisin bizzat Buhârî
tarafından, a/-'/lt/o6 o / - m M / r a J adh kitabında isnâd edilmiş o l m a s ı "
karşısında, sarihlerin, senedlerin illetli bulundukları takdirde Uamrid»
sigasının kullanıldığı şeklindeki iddiası tamamen çürümektedir. Esa­
sen yukarıdaki tenakuz iddiası karşısında sarihlerin makul bir c e v a p
v e r e m e d i k l e r i g ö r ü l ü y o r . Buhârî'nin, Şahîh'inde arasıra m u a y y e n
bir şahıstan y a p t ı ğ ı bu iki tarz «ta'liq> in d i ğ e r kaynaklarda sa­
rihler tarafından tesbit e d i l e n senedleri de 'ounun nakzedici delil­
lerinden birini teşkil etmektedir. M e s e l â onlar « q â l a İbn ' A b b a s » ,
«wa yuzkaru 'an İbn ' A b b â s » şeklinde g e l e n iki tarz ta'lîq'in se­
nedlerini tesbite çalışırken her ikisi için d e ayni v e sahih senedi

1 Al-Mas^ad al-'ahmad 30-31.


2 B k . B u h â r î V I I , İ o , 158 ; Fath al-bârî V I I I , 116 ; ' A y n î V I I I , 457 ; Tahzib
at-tahzîb I, 2C
3 B k . Fath al-bârî VIII, 116.
4 B k . Tahzîb at-tahzîb V I I , 48. Fath al-bârî V I I I , 21 ; ' A y n î VIIl, 627.
5 B k . B u h â r î I, 26 ; Fath al-bârî I, 159, ' A y n î I, 474.
ö Qas?alİânî I, 174.
101

b u l j y o r l a r ^ . Bu takdirde <iamrid> sigasıyla yapılan ta'lîq'lerin il­


letli olması iddiası da çürümektedir.
S'Ta'lîq» in Uamrîd» adı v e r i l e n tarzı hakkında ileri sürebile­
ceğimiz izah d i ğ e r tarzda olduğu gibi, Buhârî'nin, rivayetini e l d e
e d e m e m i ş olduğu kitablar için bu tabiri seçmiş bulunmasıdır. O -
nuıı arasıra bu meçhul sigayı kullanmış olması ise, o hadis v e y a
haberin, kitabının alâkalı babında serdedişindeki ehemmiyetini v e ­
ya tesir derecesini tahfif maksadına müstenid olmahdır. Onun,
hassaten filolojik tefsirleri nakl esnasında biraz daha fazla kullan­
dığı bu tabiri takib eden sözün kendinden e v v e l v e sonrakilerle
m u k a y e s e s i bu intibaı uyandu'iyor. Y a h u d Buhârî bu tabirleri te'-
kid mahiyetinde kullandığı haber v e y a hadisleri, kaynaklardan
muhtasar v e y a s a d e c e manasını n a k l e d e r k e n yapmıştı. Sahih se­
nedli haber v e y a hadislerin iyradı esnasında bu tabirin kullanıldı­
ğını g ö r e n şârih ' A y n î d e ayni n e t i c e y e vasıl olmuş, Buhârî'nin
bu ta'oiri hassaten senedlerin illetli o l d u ğ u esnada kullanmadığı­
nı söylemişti k
Buhârî'nin rivayetini almamış olduğu kitaplardan y a p t ı ğ ı na­
killer için <qâla» v e benzer tabirler kullandığını mülâhaza ettik­
ten sonra bu tabirleri takip edenf isimle Buhârî'yle, o haber için
kaynak vazifesi g ö r e n hadis kitabının münasebeti üzerinde p e k
kısa bir şekilde durmak g e r e k i y o r . Zira kaynaklarının tedkiki ile
meşgul olduğumuz Şahîlıds « t a ' l î q > adı verilen n e v ' e dela­
let e d e n lafzlardan sonra gelen şahıs isimleri her zaman için, alı­
nan hadisin k a y n a ğ ı n ı teşkil e t m e m e k t e d i r . Bu gibi « t a '1 î q » le­
rin hemen akabinde sarihlerin v e r d i ğ i malûmatın mülâhazasından
çıkan n e t i c e y e g ö r e , bazen ta'Iiken alınan bir r i v a y e t t e s a d e c e
son râvi hazf v e d i ğ e r râviler ibka edilmektedir. Meselâ Şahîk'in
« K i t â b at-tafsir» kısmında « Y û s u f » sûresinin başında^ « q â l a »
F u d a y i 'an Husayn 'an Mucâhid» şeklindeki ta'likde, s a d e c e , ken­
disiyle adı g e ç e n « F u d a y i » arasında bir râvi hazfedilmiştir. Burada
Buhârî'nin yanında bulunan yazılı k a y n a k y a F u d a y i b . ' l y â d ( ö l .
187) v e y a h u t onun ile Buhârî arasında ismi hazfolunan r â v i y e ait

1 « W a yuzkaru 'an İbn ' A b b â s » tabiri için b k . Fath al-bârî VIII, 192, « w a
qâla İbn ' A b b â s » için Fath al-barî VIII, 199.
2 ' A y n î I, 321.
3 B u h â r î V I , 75.
102

olabilir. Bunun tayini için râvilerin kitapları hakkında t a m a m l a y ı c ı


b i l g i y e ihtiyaç vardır. Fudayl'in kitapları hakkında vazıh bir b i l g i y e
sahip bulunmamamıza mukabil kendisinden r i v a y e t edenler arasında
Buhârî'nin şeyhi M u s a d d a d b . Musarhad ( ö l . 228) 'in en az bir
Musnad sahibi olduğunu ^ biliyoruz. Sarihler bu muallak h a b e r d e n
başka 2 Buhârî'nin ayni tarzda alınmış d i ğ e r bir çok muallak ha­
berlerini onun Musnad'inde muttasıl senedli olarak bulmuşlardır k
D i ğ e r bir m i s a l : Buhârî'nin « q â l a Z a y d b. ' A s l a m » tabiriyle
almış olduğu muallak bir haberin*, d i ğ e r kaynaklardaki, me­
selâ T a b a r î tef şirindeki ^ isnadı şayet «haddaşanî'l-Muşannâ
€qâla» haddaşanâ İshâg, qâla haddaşanâ ' A b d a l l â h b . a z - Z u b a y r
'an İbn ' U y a y n a 'an Z a y d b. ' A s l a m » şeklinde ise Buhârî'nin mua­
sırı Musanna ( ö l . 240) bir tarafa bırakılacak olursa, mücerred
olarak isnadın şahıslarına bakıp Buhârî'nin bunu hangi yazılı k a y ­
naktan aldığına hükmetmek güçtür. Bu şahıslar v e onların birbirle­
riyle olan münasebetleri v e eserleri hakkında mütemmim bilgi sahibi
o l m a y ı gerektirir. Zira Buhârî'nin kitabının bir kül halindeki tet­
kiki, kendisine rivayeti ulaşmış olan haberi « w a qâla» tabiriyle ki­
tabına sokarken bunu, onun ister ilk kaynağından ister r i v a y e t
silsilesinde bulunan her hangi bir şahsın eserinden almış olsun,
s a d e c e isnadın son şahsına işaret ettiğini g ö s t e r m e k t e d i r . M e s e l â
mevzuu-bahs ta'liki İbn ' U y a y n a ' n i n tefsirinden almıştır. Bunu,
tefsiri bizzat g ö r m e k imkânını bulan ibn H a c a r haber v e r m e k t e ­
dir».
Buhârî'nin d i ğ e r bir ç o k taliklerinin ise bir kaç kaynaktan
birden ahnmış olma ihtimali vardır. Meselâ ' A t â ( ö l . 1 1 4 ) ' d a n
muallak o l a r a k nakledilen bir tefsirin, Buhârî'nin yanında bulunan
yazılı k a y n a ğ ı bizzat ' A t a ' d a n başka, onun bu tefsirini kitapları­
na nakleden bir ç o k muhaddisier olabilir. Sarihler bunu ' A b d a r ­
r a z z a g b. H a m m â m ( ö l . 210) v e İbn C u r a y c ( ö l . 150) kanaliyle vas-
letmişlerdir k M e v z u u bahs haberin adı z i k r e d i l m e y e n kaynağı b i z e

1 B k . Tazkirat al-haffâi II. 9.


2 Faih al-bârî VIIl. 270.
3 Hadya's-sârî s. 35, 36, 40, 41, 45, 47, 48, 53, 63.
4 B u h â r î V I , 72.
5 Tafsîr at-Tabarî X I , 52.
6 Faih al-bârî V I I I , 260.
7 Fatiı al-bârî V H I , 134.
103

kadar iki nüsiıası g e l m i ş olan ' A b d a r r a z z â q t e f s i r i d i r V e y i n e


yukarıdaki haberi takiben, Buhârî'nin Hasan al-Başrî ve tbrâhîm
a n - N a h a ' î ' d e n serdettiği talikler ^ için d e v a z i y e t b ö y l e d i r . Bunu,
sarihlerin mevsul olarak buldukları ^ ' A b d b. H u m a y d ( ö l . 249) 'in
tefsirinden başka bir ç o k kaynaklardan almış olabilir.
Hassaten ^ a A î A ' i n d e g e n i ş bir y e r tutan taükleri bakımından
d i ğ e r muhaddislerden bariz bir şekilde ayrılan Buhârî'nin «muta-
ba'^ats' hadisleri d e diğerlerinkine benzememektedir. V e y a h u t onun
« m u t a b a ' a t » l a n usulcuların tarifine^ uymamaktadır. Zira onun mu-
taba'at hadislerinin, hemen hemen her zaman, senetlerini sarihler
veya m u s t a h r i c l e r bulabilmişlerdir. Hatta bunların bir ç o ğ u
bizzat Buhârî tarafından kitabının d i ğ e r b â b l a n n d a isnâd edilmiş­
tir. Bir misâl olmak üzere K i t â b at-tafsîi'de «Barâ'a» suresinin
sonunda, "^Uşmân b. '^Amr v e Layş'in mutabakat hadislerini zikre­
delim Birincisinin ^Ahmad b . Hanbal'in v e 'İshâq b. Râhûya'nin
Musnad'itnndo., ikincisinin bizzat Buhârî tarafından Fada il al-
Qjzr'an'da v e Kitâb al-tawhîd'de mevsul olarak i y r a d edildiği g ö ­
rülmektedir^. Buhârî'ye mutabakat d i y e izafe olunan nev'i, kendi­
sine v i c â d a y o l u y l a g e l m i ş bulunan müellefattan, son râvileri
h a z f e d e r e k kitabına aldığı ta'likler olarak kabul e d e c e ğ i z .
Buraya kadar, Buhârî'nin, kitabını hangi maksatla v e nasıl bir
e d e b î muhit içinde meydana getirdiğini mümkün m e r t e b e behrt-
m e ğ e çahştık. Buhârî'nin ^oAfA'inin her hangi bir bakımdan baş­
langıç teşkil etmediğini, kendinden e v v e l mevcut zengin bir ya­
zılı hadis edebiyatının içinden, bu edebiyatın bir nevi hülâsası

^ T a f s î r ^ A b d a r r a z z a q "-an m a ' m a r , Bk. b i b l i y o g r a f y a .


2 Buhârî V I . 31.
3 Fath al-bâri VIII, 134; ^Aynî VIII, 484.
•* R â v i l e r d e n biri tarafından rivayet edilen b i r hadisin kendisinden b a ş k a
bir râvi t a r a f ı n d a n rivayet edildiğinin araştırılması ve bu râvinin şeyhinden o ha­
disi d i ğ e r b i r râvinin rivayet edip etmediğinin tesbiti «i'-tibâr» diye a d d o l u n u r . B u
b u l u n m a d ı ğ ı t a k d i r d e , mevzuu-bahs hadisi, son rivayet halkasında tek kalan râvinin
şeyhinin şeyhinden dinliyen d i ğ e r b i r r â v i , b u b u l u n m a d ı ğ ı t a k d i r d e rivayetin ilk
kademelerine ikinci b i r r â v i araştırıp b u l m a k "mutaba*-at„ diye adlanır. B u şekilde
delil mahiyetinde gelmiş olan hadis de "mutabakat,, hadisidir. B u da mümkün ol­
m a d ı ğ ı t a k d i r d e , o m a n a d a d i ğ e r bir hadis aranır ve buna şahid denir. Şahidi b u ­
lunmayan b i r hadis "fard,, diye adlanır ( B k , Tadrîb ar-râwî s. 85).
s Buhârî V I , 71-72.
6 Faih al-bârî VIII, 260.
104

mahiyetinde ortaya çılctığmı g ö r d ü k . Hadis e d e b i y a t ı n m da umu­


mî manzarası ş ö y l e i d i : Birinci asırda hadislerin bir kısmı yazılı
vesikalara dayanmakla b e r a b e r şifahî r i v a y e t te r e v a ç t a idi, ha­
dislerin bir kısmı şifahî r i v a y e t ediliyordu. H i c r î birinci asrın s o ­
nu v e ikinci asrın başında veyahut tabiînin orta tabakası zama­
nında isnâd müessesesi o r t a y a çıkmıştı, ikinci asırda artık hadis­
lerin yazılması işi hadis naklinin hakim vasıtası haline g e l d i ğ i
halde, «-isnâd», hadislerin râvilerinin zikri adeti ortadan kalkma­
mış, zayıflamamış bilâkis kuvvetlenmişti. Bir takım k a i d e l e r l e tes­
bit edilmişti. Y a n i ortada kitapların r i v a y e t i meselesi v a r d ı . Bu
kitapların muhtevasını şeyhten dinlemek, v e y a hiç olmazsa huzu­
runda okuyarak ona dinletmek v e ancak b ö y l e c e r i v a y e t edebilr
mek mümkün o l u y o r d u . Bu t a k d i r d e , ikinci asrm sonuna d o ğ r u ,
kaynaklardan ö ğ r e n e b i l d i ğ i m i z e g ö r e hemen hemen her muhaddis
tarafından bir v e y a bir kaçı ortaya konmak suretiyle teşekkül e d e n
muazzam bir kitap yığınının büyük bir kısmından, her muhaddis
için faydalanmak imkânı y o k t u . Hepsini râvilerine a y n a y r ı oku­
mak v e y a onlardan d i n l e m e k v e y a îslâm aleminin muhtelif y e r l e ­
rinde yaşayan râvilerile bir bir temasa g e l m e k mümkün d e ğ i l d i .
«lcâza>, «Munâvvâla», «mukâtaba> g i b i , rivayetin k o l a y l ı ğ ı için ileri
sürülen çareler bile bütün güçlükleri ortadan kaldıramamıştı. Sıh-
hatmdan emin olunan kitaptan r i v a y e t hakkı alınmamış olsa dahi
faydalanmak lâzımdı. Onların « w i c â d a > d i y e adlandırdıkları bu
yoldan faydalanmak bir münakaşa mevzuu idi. Muslini, kitabına
almış olduğu bir hadisin senedinde bulunan râvilerin bir kaçı b ö y ­
le bir nakilden faydalanmış mahiyette görüldüğünden, t â y i b edil­
mişti'. Fakat Buhârî, kendinden e v v e l mevcut hadis edebiyatını hü­
lâsaya teşebbüs e d e r k e n b ö y l e müşkil bir durum karşısın-
d a y d ı . Y a kendisine r i v a y e t i g e l m i ş olan kitapların muhtevasıyla
iktifa v e diğerlerini feda e d e c e k t i . V e y a bu z e n g i n e d e b i y a t t a n
faydalanıp sıhhatlarından emin olduğu kitapların, ayrıca r i v a y e t i n i
almış o l m a y a takılıp kalmayacaktı. Filhakika, Buhârî geniş çapta
ikinci şıkkı tercih etmiş, tabir caizse, o , kitapların tamamen
yerleştiği bir d e v i r d e , rivayetin artık fantazi ifade eden otoritesi­
ni parçalamak istemişti. Anlaşılan b ö y l e bir harekete, Şahîh'ini te'li-
fe teşebbüsüyle mecbur kalmıştı. Zira ai-Târîh al-kabîr'i bir tarafa

1 Tadrîb ar-râwî s. 149.


105

bırakılacak olursa d i ğ e r küçük hacimli kitapları isnâd v e r i v a y e t


müessesesine mütevaatı bakımında selefinden v e muasırlarından ay­
rılmamıştı. Fakat TarfA'inde arasıra muhaddislerin mutadı v e şar­
tı olan talfâz/) yani « h a d d a ş a n â » v e « a h b a r a n a » v e b e n z e r tabir­
ler y e r i n e « q â l a » y i 'Sahi b . Yûsuf ( ö l . 190) 'un terceme-hahnde
« \ ^. l: , i . ^ - , jiA Jli t. ^ şeklinde kullanmıştı. Mamafih
<(qâla» tabiri, onun kitaplardan faydalanma hususunda yegâne
ıstılahı d^'iğildi, zaman zaman « j.:.n ^[-..f j U-r»^ veya
« j - , ^ <,l:y jy » ^ ' A b d a l l â h b . al-Mubârak ( ö l . 181)'in ki­
tabını k a s d e d e r e k « j L c " ^ ! ^ l ı J ' j j » M a h i r i n i kullanırdı. Şahîh'in-
den daha e v v e l telif etmiş olduğu TarfA'inde, kitaplardan naklin
muhtelif ifadelerinden anlaşıldığına g ö r e , Buhârî ancak, hadis e d e ­
biyatının bir nevi hülâsasını yapmağa teşebbüs ettiği kitabında
€qâla» tabirini suret-i mahsusada, k u v v e t ü bir ihtiyacın karşıhğı
olarak istikrarh bir şekilde seçmişti. Bazı h a b e r l e r b i z e Buhârî'­
den bir kaç t a b a k a ö t e d e sema'sız kitaplardan nakledildiğini g ö s ­
termektedir. Hassaten îbn ' A b î H a t î m a r - R â z î ( ö l . 327)'nin b i z e
naklettiği şu haber oldukça m ü h i m d i r : ^j) ^j-ı o^'-^^'^r^ '^"^ '-'^ *
ÂJJ-I j\ Jt .ÛJİA^C Jt J - l ^ - - l •^>..i^^ ( (İJ>J' ) j L i - Jt İ.'-A^ J_,i
^ « ^ \ ^ _ i — J Ij-'l İ İ 5 >_J\:LS' jA Jli
D e m e k ki, nadir olmakla b e r a b e r , Buhârî'den daha e v v e l ha­
dis kitaplarından « s a m a ' » sız olarak naklin y a p ı l d ı ğ ı vaki idi. Fa­
kat Buhârî'nin « q â l a » v e b e n z e r tabirleri muhaddislerden mi, y o k ­
sa kitaplarında b o l b o l kullanan filologlardan mı aldığı hususunda
kat'i bir şey s ö y l e m e ğ e imkân y o k t u r . Filologların kitaplardan
nakl için VE si bir şekilde « q â l a » tabirinden faydalanmalarına mu­
kabil muhaddisier b a z e n r i v a y e t ettikleri kitaplar için b i l e kulla­
nıyorlardı. Meselâ H a c c â c b . Muhammad a l - ' A ' w a r ( ö l . 206) îbn
C u r a y c ' i n kitaplarını r i v a y e t e d e r v e bunlar için « q â l a îbn C u -

1 TaHîg at-taHîg 3 a.
2 B u h â r î , at-Târîh al-kabîr I / I I , 95, I / I I , 203.
s Ayn. esr. I / I I . 158.
* Ayn. esr. I / I I . 303.
5 İ b n ' A b î H a t i m , Mugaddimat al-carh •wa't-ta'-dîl s, 71. Kitâb al-harâc'inde
umumiyet ile hadisleri isnâd ederek alan ' A b û Y û s u f bazen tefsirlerden naklet­
mek istediği zaman « w a b a l a ğ a n â ' a n » meselâ, « B a l a ğ a n â 'an M a k h n l » lafzını kullan­
mıştır.
106

r a y c » tabirini kullanırdı. Muasırları bunun, rivayet ifade ettiğini


v e ancak <samâ"^> yoluyla kendisine g e l e n l e r i naklettiğini bildikleri
için muteber tanırlardı ı.
Bütün bu mülâhazalardan sonra, Buhârî'nin, « q â l a » v e benzer
tabirleri kullanışında, üzerinde büyük bir tesir icra ettiğini g ö r e ­
c e ğ i m i z filologlara tabi bulunduğu ihtimalinin mevcut olduğunu
s ö y l e y e c e ğ i z 2.
Kendinden e v v e l k i edebiyatın hulâsası işinde Buhârî plânını
çok geniş tutmuştu. Bir a r a y a g e t i r d i ğ i malzemenin b i r biriy­
le te'lif v e sentezindeki muvaffakiyet derecesinin münakaşasını
etüdün sonuna bırakacağız, Burada «qâlas' v e benzer tabirlerin
teşkil ettiği ta'lîqlerin « v i c â d a » y o l u y l a g e l e n e s e r l e r e delâlet et­
tiği fikrine dayanarak, Şahîh'in kaynağını teşkil e d e n bu mahi­
yetteki eserlerin d i ğ e r l e r i n d e n daha çok olduğu hususundaki tah­
mini ileri süreceğiz. H e r ne kadar ta^lîqlerin, mevsuUere nisbetle
kitaptaki hacimleri beşte bire y a k m ise d e ikinciler arasında, ay­
ni, müşterek bir kaynaktan g e l e n kısımların çokluğuna mukabil
birinciler umumiyetle ç o k zengin bir edebiyattan ayrı a y n g e l ­
mektedir. Buhârî'nin birinci tip kaynaklara, Şahîh'inın m a l z e m e l e ­
rini toplarken d i ğ e r l e r i kadar d e ğ e r v e r m e m i ş olmasına r a ğ m e n ,
m a d d î imkân nisbetinde ikincilere yani yanında r i v a y e t y o l u y l a
bulunan kitaplara da e h e m m i y e t verdiği anlaşılmaktadır. M e s e l â ,
o bazan da hadis v e y a kitapların rivayetini kendisinden bir hayli g e n ç
olup, varrakhğını y a p a n tilmizi ^Abdallâh b . H a m m â d a l - ' A m u l î -
( ö l . 2 7 3 ) ' d e n a l m a ğ a mecbur kalırdı 3. T a ' l î q l e r i n izahında sarihlerin
v e r d i ğ i b i l g i d e n faydalanarak, Buhârî'nin daha z i y a d e m u ş a n -
n a f hadis mecmualarının, m u a y y e n bâblara münhasır hadis kitap­
larının, birinci asırdan kalma meşhur hadis « ş a h î f a » v e « c u z - »
lerinin büyük bir kısmını «samâ*^» y o l u y l a aldığını, m u s n e d l e -
lerin v e hassaten tefsirlerin, malzemelerini bâblara g ö r e sistema­
tik bir tertibe tabi tutmayan kitapların semaini e l d e etmediğini
tahmin mümkündür. O , İmâm Mâlik'in Muwâttâ'mı en az d ö r t râ-

1 al-Kifâya a. 290.
2 ^Abû ^Ubayd b. Sallâm, Kitâb al-^amwârİTide zaman zaman bu tabiri
kullanmaktadır ( b k . meselâ s. 358, n r . 932).
3 B k . Fath al-bârî V U I , 228; ^Ayni VIII, 618; Tahzîb ai-tahzib V , 190-
191.
107

v i d e n dinlemek imkânmı bulduğu h a l d e / Şeyhi ' A h m a d b . Han­


bal'in Musnad'inin râvileri araşma g i r e m e m i ş t i k Bir hadis kitabı
olması bakımından kendisi için büyük bir k a y n a k teşkil e d e c e k
kitaptan ancak üç defa faydalanmıştı. Esasen Şahih'in hemen he­
men her faslının tetkiki sırf bir hadis kitabı olarak kalmak g a y e ­
sini hiç bir zaman gütmediğini g ö s t e r m e k t e d i r . Onun bu karakteri
malzemelerinin mahiyetinde, daha sonrakilerin « t a ' l î q » adını v e r ­
dikleri nakilde tuttuğu yolun d i ğ e r l e r i n d e n y ü z d e yüz ayrılışında
tezahür etmektedir. K i t a b ı n mezkûr karakteri muhaddislerin naza­
rından kaçmamış olup meselâ N a w a w î tarafından vazıhan ifade
edilmiştir:
« . . . Buhârî muhtelif ilimlerde, hadisin inceliklerinde ve bunlar­
dan enteresan neticeler çıkarmakta kendisine kimsenin erişemiysce-
ği yüksek bîr mertebeye sahipti. Şeyhlerinin ileri gelenlerinden ve
diğer bir çok kimseden bu hükmümüzü gösterecek şeyler naklettik.
Kitabma baktığın takdirde şüphesiz buna kani olacaksın. Bundan
başka, kitabın maksadı sadece hadislere inhisar etmek, metinleri
çoğaltmaktan ibaret olmayıp, ayni zamanda bunlardan hükümler
çıkarmak, usûl ve furû, zühd ve edebiyata, darb-ı mesellere ve di­
ğer bir çok ilimlere ait ayırmış olduğu bâblar için deliller bulmak­
tı. Bu bakımdan bir çok bâblarını isnâddan mahrum bıraktı ve fi­
lân sahabenin Peygamber'den nakline veyahut filânın hadisine göre
veya benzer tabirlerle iktifa etti. Bazan hadisin metnini isnâdsız
zikreder, bazan isnadın baş tarafında bir veya bir kaç râviyi hazfe-
eder. Bu iki şekil ıtaHîg* diye adlandırılır. Bunu bâbma yerleş­
tirmiş olduğu meselenin isbatı için yapar ve hadisin isnadından
veyahut isnâd ve metninden müstağni kalır. Malûm oluşu bakı­
mından sadece işaret eder, bazan ileride bazan çok yakında geç­
miş olabilir. Bâbların izahı esnasında bir çok âyetler zikreder, bazı
hâblada sadece ayetlerin zikri/e iktifa edip başka bir şey söylemez.
Bir çok bâblarda sahabe ve tabiînin ve daha sonrakilerin fetvala­
rını alır. Bütün bunlar sana söylediğimizi göstermeğe kâfidir. Ga­
yesinin bu olduğu anlaşıldıktan sonra bir çok yerlerde de münasip
şekilde hadisleri tekrarının zarureti ortaya çıkar»

1 B k . Zurqâııî I, 6.
a İ b n a l - C a z a r î , al-Mas'^ad al-^Ahmad 30—31.
3 N a w a w î , Şarh al-Bahârî 9 a—9 b .
HADİS EDEBİYATINDA TA'LÎQLERtN İSTİMALİ

Buhârî'nin Şahî/ı'min, maksat v e d e ğ e r i üzerinde hicrî d ö r ­


düncü asırdan itibaren münakaşa edilip izahmda kat'i bir k a r a r a
varılamıyan ta'lîqlerinin kendi asrında ^al-Kutub as-sitta* müellif­
leri arasında nasıl karşılandığı hususunda v a z ı h bir b i l g i y e sahip
bulunmamaktayız. Y a n i onların, Buhârî'nin bu hususiyetine ait
müsbet v e y a menfi ne gibi bir tavır takındıklarını b i l m e m e k t e y i z .
Daha ilerde g ö r e c e ğ i m i z v e ç h i y l e İslâm alemindeki malûm şöhre­
tinin geniş manada bir nevi m e b d e i sayılan dördüncü asra kadar,
te'Iifinden sonra g e ç e n bir asır zarfında, Buhârî'nin bu hususiyeti­
nin nasıl değerlendirildiği, hatta münakaşa edilip edilmediği husu­
sunda d o ğ r u d a n d o ğ r u y a bir b i l g i y e sahip bulunmamaktayız. Y a l ­
nız, dördüncü asırda, bu meselenin birbirinden ayrı görüşlerin kar­
şılaşması halinde daha ö n c e ileri sürülmüş bir hüküm v e görüşten
faydalanmak imkânı bulunmamasından -istidlal y o l u y l a - daha e v v e l
Buhârî'nin bu hususiyetinin hadîs e d e b i y a t ı n d a bir m e s e l e teşkil
etmediğini ö ğ r e n m e k kabil o l u y o r . Fakat Buhârî'nin bu hususiye­
tinin, g e r e k muasırları v e g e r e k s e halefleri arasında bir m e s e l e
teşkil etmeyişini her halde meçhulleri olduğundan d e ğ i l , bilâkis
ara sıra benimsedikleri bu hususiyetini, bildiklerine hamletmek
lâzımdır. Kaynakların, tarihî k o n t r o l e tabi tutulması lâzım g e l e n
bir_^haberine g ö r e , Buhârî, kitabını te'liften sonra şeyhleri Y a h y a
b. Ma'în ( ö l . 233), ' A l f b . a l - M a d î n î ( ö l . 234), ' A h m a d b. Hanbal
( ö l . 2 4 1 ) ' e g ö s t e r m i ş , onlar d ö r t hadis müstesna hepsini tasvib
e t m i ş l e r d i k Sonradan Dâraqutnî ( ö l . 385)'nin bulup ç ı k a r d ı ğ ı se­
netleri illetli bir ç o k hadis ^ v e « t a ' l î q » ler sarihlerin itirazına uğ­
ramıştı. Buhârî'ye zaman bakımından tekaddüm e d e n hadis kitap­
larında raslayamadığımız bu hususiyete haleflerinin atfettiği de-

1 Tahzib at-tahzib I X , 54, şeyhlerinin v e f a t tarihleri göz ö n ü n d e bulundu­


rulacak olursa Buhârî'nin Şahih'ini 37 y a ş ı n d a ve ölümünden a s g a r î 27 sene evvel
te'lif etmiş olması lazım geliyor.
* A n - N a w a w î , Şarh Msalim I, 41,
109

ğer ne i d i ; v e y a artık tamamile yazılı bir edebiyatın mahsulü


olan d i ğ e r musannafat için «samâ'> v e « k ı r a ' a t » y o l u y l e g e l m e m i ş
olan kitaplardan nasıl f a y d a l a n a c a k l a r d ı ? Bu mesele muhaddisier
için o l d u ğ u kadar eserlerinin muhtevasını, seleflerinin r i v a î bilgi­
s i y l e b e s l e y e c e k olan müfessirler, müverrihler için d e mühimdi.
Muştalah al-hadîş kitabları Buhârî'nin ta'likini e l e alırken
Müslim'de d e bu gibi hadisler bulunduğunu k a y d e d e r . Onların ta­
dadına g ö r e Mushm'in C â 7 7 i r " i n d e bu cinsten on d ö r t hadis bu­
lunmaktadır ^ Y a l n ı z Müslim bunları münferid olarak değil d i ğ e r
müsned hadisleri t e y i d mahiyetinde «mütaba-at» v e « ş â h i d » olarak
kullanmıştır. Buhârî'nin talîqleri için umumiyetle « Js » tabirini
kullanmış olmasına r a ğ m e n Müslim'de zaten mahdut olan bu ta-
lîqler için muayyen bir tabir yoktur. O umumiyetle « ^ ^ j j j » ,
« J"i » , « l-lrf^l Ls-'-ı^ » v e y a « CJJ--^' » gibi tabirler kullanır.
Usulcülerin, talikleri Buhârî'ye v e bir kaçını d a Müslim'e inhi­
sar ettirmiş olmalarına r a ğ m e n Buhârî'nin tilmizi Tirmizî'nin d e
C â 7 7 j r " i n d e benzerlerine Taşlanmaktadır. Belki onun t a ' l î q l e r i Mus-
lim'inkilerden daha barizdir. O n d a m e s e l â : >^J|juc L'.^^^ VJj^ »
« . i l ...jt-}\A.c j ei(jl Jt jJr^\ s e n e d i y l e g e l e n bir hadisin nihayetinde

... j^}\j^ j_ cMJI Jt j_ dijUj ^\ ^sjji . . . <-l a^'J'-*:' a '


d i ğ e r bir y e r d e : ^<,...j^J\j^ j ty.J\ jt <J u^J J.l tijjj

« Jl=e-.l Jt (ijjdi j L i - oljj JSJ j.->- j^iJ^ UJS»

d e r d i k F i l o l o g l a r a müracaat e t m e ğ e mecbur k a l d ı ğ ı z a m a n hemen


hemen Buhârî'nin tabirini kullanırdı. Meselâ ' A b û ' U b a y d al-Qâ-
sım b . Sallâm'dan « l i j S ^ j b ^ j J.1 J_,i » diyerek almıştık
Muhtemelen Tirmizî hadislerin garip kelimelerinin izahında ara
sıra ' A b û ' U b a y d ' i n Garîb al-hadîş'ine müracaat e d i y o r d u .
Buhârî'nin muasırı ' A b û D â v û d ( ö l m . 275) 'un 5una72'inde ta­
liklerin biraz değişik bir şekline v e v a z ı h o l a r a k « w i c â d a » tar­
zında alınmış olanlarına raslamak mümkündür: j j j j j l j j,l Js »
Jj^4~\j Js ti-*-JI Jt .jjli-l j j_,/f jT j l L j *»)U-t cjb.r'

1 Agn, esr.Tadrîb ar-râ-mî s. 35.


2 Şarh at-Tirmizî XI, 70-72.
3 Şarİı at-Tirmizî X I , 86,
* Agn. esr. X I . 50.
110

^ " ^1 . . . j\ Misalinde kitap sarih olarak zikrediliyor. Hatta


bunların arasında filologların kitaplarından nakledilmiş bulunanlar­
da vardır: j , ^KS \f ^/u j\j ^\>j\ ^ ,z—. y) Ji »
. -^1 . . . l/s . . . j î ...ILT
Üçüncü asır muhaddislerinin büyük bir kısmını isnâdlannın ba­
zı hususiyetleri bakımından tenkid e d e n dördüncü v e y a beşinci asır
muhaddislerinin, m e y d a n a g e t i r d i k l e r i tsunam kitablarında veya
e v v e l k i asrın otoritelerine ait noksanların ikmalini g a y e edinen
e s e r l e r i n d e , hadisin bu n e v ' i n e yani ta'lik suretiyle ahnmış olanlarına,
d i ğ e r bir ifade ile, rhrayet hakkı alınmamış kitaplardan nakiller
y a p a r a k isnadın munkati bırakılmasına raslanılmadığı halde, malze­
melerinin çoğunu isnâdlı olarak alan d i ğ e r bir ç o k müelliflerin ri­
v a y e t hakkım haiz olmadıkları kitaplardan faydalanmak mecburi­
yetinde kaldıkları g ö r ü l m e k t e d i r . «'carA ıva ta'dîh in otoritelerin­
den biri sayılan ibn ' A b î Hatim ar-Râzî (220-327)" Kitâb at-taf-
sîr'inde i y r a d ettiği hadislerin yanında, muhtaç oldukça bu üslûbu
kullanırdı. K e n d i n d e n bir kaç nesil ö t e d e n ta'lîkler y a p a r a k : «ga­
la ' A b û Muhammad w a r a w â 'an ' A b î Mâlik vva'd-Dahhâk w a Mu­
câhid wa 'Ikrima w a nahwa zâlika wa r a w â 'an a r - R a b î ' b. ' A n a s
'annahu qâla . . . i l h . * v e y a » «qâla ' A b u Muhammad w a ravvâ 'an
t â w û s » ^ , « w a r a w â 'an ' I k r i m â » ® tabirlerini kullanırdı.
İslâmî rivayetin bu hususiyetinin belki d e en enteresan tara­
fına Muhammad b . C a r î r at-Tabarî (225-310) 'nin kitaplarındaki
şeklinde raslamak mümkün olacaktır. O kendinden e v v e l k i tefsir
v e hadis kitaplarının büyük bir kısmını yanında bulundurup bun­
ların muhtelif rivayetlerinden istifade ederek meydana getirdiği
tefsirinde ^ a y r ı c a r i v a y e t hakkını almadan müracaat imkânını bul­
duğu bir ç o k kitaplardan faydalanmak mecburiyetinde kalmıştı.
O n u n h e m e n h e m e n Buhârî'nin asrında 270 senesinde te'lif etmiş
o l d u ğ u tefsirinin malzemesini, r i v a y e t hakkını haiz olup «haddaşa-

1 Sunan ^Ahî Dâmûd U, 139.


2 Ayn. esr. I I , 143.
3 Tazkirat al-haffâz I I I , 47.
^ Tafsîr ibn "Abî Hatim 8 b.
5 Ayn. esr. 10 b .
ö Ayn. esr. 11 a.
' B k . Y a q ö t , 'İrşâd a^arîh X V I I I , 63-65.
111

nâ» lafziyle aldıklarıyla v e r i v a y e t s i z olanlarla temin e d i y o r d u .


Onun bu tip nakiller için seçmiş olduğu tabirler Müslim'in kita­
bındaki ta'lîqler için kullanılan « h u d d i ş t u » i l e ^ Buhârî'nin kitabın­
da b o l b o l bulunan « q â l a » idi. M e s e l â 236 senesinde ölen Mincâb
b . al-Hâriş'den k 228 d e ölen 'İbrahim b . al Başşâr v e 242 d e
ölen ' A m m â r b. al-Hasân* v e 175 d e ölen N u ' a y m b . Maysarat
a n - N a h w î d e n * nakletmek istediği zaman bu tabiri kullanırdı.
Tabiatile Tabarî'nin «huddiştu» tabiri, kendilerinden nakillerde
bulunduğu şahısların bir kısmının, onun d o ğ u m u n d a n önce d i ğ e r
bir kısmının da çocukluğu esnasında ölmüş olmaları bakımından
muttasıl bir senede delâlet e t m i y o r d u . O , bu tabiri, ' A b û ' U b a y -
da'nin bugün e l i m i z d e bulunan v e nüshalarının farklarını bile tes­
bite çalıştığı Macâz al-Qar'ân'dan yaptığı nakiller için bile, kita­
bın adını zikre lüzum g ö r m e d e n « j l l ö-ı-c j î ^ j - d ö l o ' o ^ - »
şeklinde kullanırdı^. Esasen İslâmî kaynakların umumiyetle mü­
ellifin adını kitabın y e r i n e ikame e t m e adetleri T a b a r î ' n i n d e üs­
lûbunda tamamile hakimdi. Tefsir'inin kaynaklarına dair p e k mü­
him bir h a b e r i n " muhafaza ettiği isimlerden hiç biri adı g e ç e n
tefsirde tasrih edilmiş değildir. Mamafih « ^.r.»^ » T a b a r î ' n i n , ta'lik­
leri için kullandığı tek tabir değildi. O hemen h e m e n p e k keyfi
bir şekilde « q â l a » y i bunun yerine geçirilebilirdi. Zira ' A b û ' U b a y -
da"nin Mıcâz al.Qur'an'ı için bazan da « ^ 1 i j . ^ ^.1 Jâj>)
derdil
T a b a r î ' n i n ta'lîkleri g ö z d e n geçirilecek olursa «huddiştu» ta­
birini, yanında bulunan eser kime ait olur ise olsun s a d e c e riva­
yetin son râvisini ibka e d e r bir şekilde d e ğ i l , f a y d a l a n d ı ğ ı kay­
nağın, bütün râvilerinin adım, kendine en yakın zincirine kadar
z i k r e d e r e k kullanırdı. Meselâ Dahhâk'in bir tefsiri için ^ra^ »
«•^1 . . . jc Jt j l j ^ şeklinde isnadı z i k r e d e r d i " .

1 B k . N a w a w î , Şarh Müslim I, 26.


Tafsîr at-Tabarî 1, 248- I , 354.
3 Aı/rt. esr. II. 248.
* Ayn. esr. I, 323.
5 Tafsir at-Tabarî V I , 87.
« Y a q û t , ^Jrşâd al-^arîb X V I I I , 61-66.
7 Tafsîr at-Tabarî m.
s B k . agn. esr. X V , lo5.
112

T a b a r î ' n i n tefsirinden daha sonra te'lif etmiş o l d u ğ u Tarifi­


mde d e * vaziyet ayniydi. Rivayet hakkmî haiz o l d u ğ u v e olma­
dığı kitaplardan faydalanıyordu. Yalnız Târih'inde bu ikinci t i p
kaynak için bazan « ^1 . . . j jlf- jç. .^jj^ » bazan d a me­
selâ « cJj^ Lj, jC\\^j_ pl.:.* J i j » 2 şeklinde kullandığı değişik
bir üslûbu v a r d ı .
İslâmî e d e b i y a t t a kitapların ç o ğ a l m a s ı n d a n sonra tabiî olarak
semâ'sız kaynaklardan nakle d o ğ r u g e ç m e k zarureti gittikçe ken­
disini hissettiriyordu. İkinci asrın filologları b i r tarafa bırakılacak
olursa, bu a m e l i y e y i hadis kitabında geniş çapta ilk olarak Buhâ­
r î yapmıştı. M e v s u k kitablara, isnâd kadar e h e m m i y e t v e r m e işi
her müellifin kendinden e v v e l k i e d e b i y a t v e kaynakları feda e d e ­
m e m e hususundaki alâkasının d e r e c e s i n e b a ğ h y d ı . B ö y l e c e muay­
y e n bir asrın müellifleri arasında, s a d e c e r i v a y e t hakkı alınmamış
bulunan kitaplara b a ğ l ı kalmaktan kurtulma işi ayni zaman zarfın­
da olmamıştır. H e r halde islâmi rivayetin, isnada karşı d u y d u ğ u
ilk ihtiyaç asrıyla, dördüncü v e beşinci asırlarda bazı hususiyetle-
riyle bir istihza mevzuu oluncaya k a d a r " g e ç e n z a m a n zarfında
isnada atfedilen muhtelif d e ğ e r l e r i v e rivayeti alınmamış kitapların ar­
tık, malzemelerini r i v â î kaynaklardan alan e s e r l e r d e tam kıymetini bu­
luncaya kadar takip ettiği tarihî seyir etüd e d i l m e y e d e ğ e r . Usul ki­
taplarının bir kısmında « t a h a m m ü l a 1 - 'i 1 m> in «w i c â d a> n e v ' -
inden başka ^1 ^[-.y j VI b j = - jUJI I J A J ^ ^ I J JA »
d i y e ayrılmış oldukları bâbda bu « -^1 . . . iksU c ^ ^ J ^ ^
tabii g e ç ' ş e karşı duyulan ihtiyacın bir nevi ifadesini bulmaktayız.
Bu babın izahında Suyû^î'nin muhtelif kaynaklardan iktibas ettiği
münakaşanın hulasaten nakli, buraya kadar izahına çalıştığımız riva­
y e t hakkı ahnmış olan v e o l m a y a n kitaplardan naklin c e v a z ı m e ­
selesini muhtemelen biraz daha aydınlatmağa yarayacaktır.
« . . . î b n H a y r al-'Işbîlî B i r n â m a c ' i n d e : Muhaddisier bir müs-
lümanm, P e y g a m b e r ' i n bir sözünü, yanında sahih bir r i v a y e t i bu­
lunmadıkça qâla Rasulallâh, demesinin caiz o l m a d ı ğ ı hususunda
mütteffktirler, demişti, ' İ r â q î bunun r e d d i hususunda bir ş e y söy­
l e m e d i . S a d e c e Zarkaşî, yazmış o l d u ğ u bir risalesinde bu m e s e -

1 Tânh ot-Taharî I. 175.


2 A y e s r . I , 202, 314.
3 al-Kifâya 3 - 4 ; Maşârig al-'anwâr I , 2-4, %yâ' al.<^ulûm III, 374-376.
113

l e d e muhaddislerin icmâ etmiş olması pek g-ariptir. Bu muhaddis­


lerin birinden naklolunmaktadır. İbn Burhanın, mezkûr meselenin
cevazına dair nakletdği şey ise muhaddislerin icmâ'ma muhaliftir.
Azvsat'ında d a : Fukahanm hepsi, bir hadisle amel etme onun se­
mâ' y o l u y l a g e l m i ş olmasına bağlı d e ğ i l d i r , bu hadisi ihtiva e d e n
nüshanın sahih o l d u ğ u tahakkuk ettiği takdirde s a m â ' y o l u y l a
g e l m e m i ş olsa bile onun ile amel caizdir. ' A b u ' İ s h â q al-İsfarâ'inî:
Güvenilir kitaplardan nakhn c e v a z ı n d a v e bu kitapların râviler sil-
silesile gelmiş bulunmasının şart o l m a d ı ğ ı n d a muhaddislerin icmâ'ı
v a r d ı r . Bu, hadis v e fıkıh kitapları için d e aynidir, demiştir, al-
K a y y â l a t - T a b â r î , T a ' l î q ' i n d e , Sahih bir kitapta bir hadis bulan
kimsenin bunu r i v a y e t v e onunla istişhad etmesi caizdir, d i y o r .
' A ş h â b a l - h a d i i ' t e n bazı kimseler : Bir şahsın bir hadisi, şey­
hinden dinlememiş olmasından d o l a y ı r i v a y e t etmesi caiz d e ğ i l d i r ,
d e d i l e r . Bu yanlıştır. 'İmâm al-Haramayn d e Burhân'da, büyük
muhaddisleri d e ğ i l d e , s a m â ' a b a ğ l a n ı p kalan bazı şahısları
k a s d e d e r e k bunlar, metinlerin takdirinde sözlerine d e ğ e r v e r i l m i -
y e c e k bir guruptur, demişti. Şayh 'İzzaddîn ' A b d a s s a l â m , ' A b û
M u h a m m a d b . ' A b d a l h a m î d ' i n y a z ı h sualine ş ö y l e c e v a p v e r m i j t i :
Sahih fıkıh kitaplarına itimat edilip e d i l m i y e c e ğ i meselesine g e ­
lince, bu d e v i r d e âlimler, bu tarz kitaplara itimadın caiz o l d u ğ u
hususunda müttefiktirler. Zira r i v a y e t e nasıl güvenilirse bunlara
da ö y l e güvenilir. Bunun için d e , nahiv, lügat, tıb v e d i ğ e r ilim­
lere dair meşhur kitaplar, daha e v v e l sıhhatları v e apokrif olma­
dıkları teslim e d i l d i ğ i n d e n , herkes tarafından itimat edilmiştir. Bu
kitaplara itimat caiz o l m a s a y d ı kendilerine mütevakkıf bir ç o k
m e s e l e l e r muattal kahrdı. Şeriat kaidelerinin nazımları bir ç o k
m e s e l e l e r d e , kitaplarını ancak mü'min olmayan bir cemaatın gü­
venilir kitaplarından almış olan tabiblere müracaat etmişlerdir. F i l o ­
lojide d e müşrik olan arapların şürlerine itimat edilmiştir. Hadis
kitapları bu itimada fıkhî v e sair kitaplardan daha lâyıktır. Zira
muhaddisier nüshaların zaptı v e kaydı ile daha fazla alâkalanmış-
tır. K i m : bir kitaptan hadis çıkarmak v e faydalanmak onun riva­
yetini muttasıl r â v i l e r l e almış o l m a ğ a bağlıdır, d e r s e i c m â ' ı
ayaklar altına almış olur. Şâfi'î, Risâla'sinde, bir kimse bir ha­
beri bir şeyhten d i n l e y i p dinlemediğini bilmese bile onu r i v a y e t
etmesinin caiz olduğunu söylemiştir*.
1 Tadrîb ar-râtuî 46-49.
114

İsnâdsız g e l e n kitaplardan faydalanmanın cevazının yanında mü­


c e r r e d olarak s a m a ' a v e kitapların rivayet hakkını a l m a y a karşı
gösterilen alâka aleyhine g e n i ş bir c e r e y a n da başlamıştı. Üçüncü
v e dördüncü asrın zayıf tenkidi bir tarafa bırakılacak olursa, bu
c e r e y a n hasseten beşinci asırda, islâmın en büyük ilim o t o r i t e l e ­
ri tarafından d e s t e k l e n i y o r d u . H a t î b B a ğ d a d î ( ö l . 4 6 § ) * , İmâm
Ğ a z z â l î ( ö l . 505) ^ v e Q â d î ' İ y â d ( ö l . 5 4 4 ) " kitapların icazetinin
beşikte bulunan çocuklara bile verilmesini v e hiç bir ş e y d e n ha­
berleri y o k k e n isimlerinin isnâd silsilesine idhal edilmiş olmalarını
sert bir tehekküm IIQ karşılamıştı.
Bu bahis sonunda bir hulâsa y a p m a k istersek, hadislerin ta­
mamile yazılı kaynaklarda bulunduğu üçüncü asırda Buhârî'nin,
Şahîh'ini tasnif e d e r k e n , kitaplardan faydalanmak için r i v a y e t y o ­
luyla g e l m i ş olmasını şart k o ş m a y ı p , isnadın artık hükmünü kay­
b e t m e ğ e mahkûm otoritesini c i d d î bir surette sarsan ilk kimse
olduğunu s ö y l e y e c e ğ i z . Bu taktirde (-isnadı ikmal ve hakikî bir
ilim haline çıkaran Buhârî'dir^ şeklindeki bir mülâhaza* Şahîh'in
dikkatlice okunmamış v e hususiyetlerinin g ö z önünde bulundurul­
mamış olmasının bir neticesi addedilecektir.

1 al-Kifâya 3-6.
2 %yâ "al-^ulûm I I I . 374-376.
3 Maşârig al-'anwâr I, 3-4.
* C a e t a n î , Annali delVIslam 1. 15, Türkçe trc.\, 84.
iKiNCÎ KISIM
BUHÂRÎ'NİN

O U R ' Â N TEFSİRİ V E KAYNAKLARI

H i c r î ilcinci asrın ilk yarısında başlayıp asrm sonuna d o ğ r u


ç o ğ a l a n v e üçüncü asırda tam inkişafını bulan musannaf «-sunany
kitaplarından birini teşkil eden Buhârî'nin Ş*a/ızA'ı, diğerleri g i b i
P e y g a m b e r ' i n hadis v e sünnetlerini bâblar halinde ihtiva e t m e k t e
olup kendinden e v v e l k i hadis e d e b i y a t ı m n bir hülâsasını y a p m a k
g a y e s i y l e o r t a y a çıkmıştı. Mezkûr «sunana kitaplârı,'~esas itibariyle
fıkhın meseleleri etrafında hadis v e sünnetleri kendi ölçülerine g ö ­
re c e m e t m e k g a y e s i y l e o r t a y a konmuş olmakla b e r a b e r «cihâd,
mağâzî, manâqib, al-'aşhâb» g i b i bir çok tarihî m a l z e m e y i d e ih­
tiva e d i y o r d u . Bu s u n a n müelliflerinin umumiyetle bir d e Q"r'ân
tefsirine aid kitapları olduğunu ö ğ r e n i y o r u z . T a r â c i m i ahval ki­
taplarından başka eski d e v r e aid, Fihrist İbn an-Nfadîm. Fihrist
ibn H a y r , Fihrist at-Tûsî gibi, islâmî e d e b i y a t ı n ç o ğ u k a y b o l a n
mahsulleri hakkında bizi aydınlatan kaynaklardan bunu t e y i d et­
mek imkanına m a l i k i z ; hatta bazı örnekleri zamanımıza k a d a r
intikal etmiş bulunuyor.
Buhârî'nin 5a/îf/i'inden e v v e l k i _ « s u n a n » kitaplarının bâbları
arasında tefsir d i y e ayrılmış bir kısım bulunduğunu bilmiyoruz.
Te'lifi bakımından Buhârî'nin kitabından biraz mütekaddem'sayılan
Dârimî ( ö l . 255) 'nin S u n a n 'inde ^ dahi b ö y l e bir fasıl bulun­
mamaktadır. Buna mukabil Buhârî'yi hemen takip e d e n Müslim ( ö l .
262) v e Tirıjıizi ( ö l . 279) ' d e bunun mevcuF b l d ü ^ i r "gÖFûlniekte-
dir. Fakat Buharı, .ŞaAfÂ'inin mezkûr faslındaki m a l z e m e s î y i e ken­
dinden e v v e l m e y d a n a getirilen müstakil tefsir kitaplarından v e mu-
akkiblerinden tamamiyle ayrılmaktadır. Onun mevzuubahs ayrılışı
bâblannın malzemesinin k e m i y e t i n d e değil, t a m a m i y l e bir hadis
kitabı hüviyetim k a y b e d e r e k geniş ölçüde filolojik malûmat ihtiva
etmiş olmasındadır. S a d e c e Kiiâp ai-tafsîr d i y e ayırmış olduğu

1 B k . Tadrîb ar-râmî s. 5 6 ; Tahzîb ct-tahzıb V , 295.


118

kışıma d e ğ i l , Şahih'inin hemen hemen her tarafına bol miktarda


tevzi etmiş olduğu, Qur'ân'\n filolojik tefsir malzemesi her halde
onu d i ğ e r hadis kitaplarından ayıran karakteristik tarafı teşkil
e d e r . Biz burada <cBuhârî'nin Qur'ân tefsiri» adı altında bu husu­
siyetini ele alacağız.
Buhârî'nin, g e r e k «Kitap at-tafs''r» kısmına v e g e r e k s e diğer
bâblarının arasına almış olduğu, Q u r ' â n tefsirine ait filolojik malze­
meyi kitabının karakteri v e kaynaklarıyla olan münasebetleri ve
hasseten onu d i ğ e r hadis kitaplarından ayıran hususiyetleri bakı­
mından i n c e l e y e c e ğ i z , feuhârî'nin Şahîh'inde.ki Qur'ân tefsiriyle alâ-
kah filolojik malzemeyi, biri daha e v v e l meydana getirilmiş tefsir
kitaplarında bulunan cinsten d i ğ e r i Buhârî'nin ,^aAf/ı'inde bulunup
ona bariz bir karakter v e r e n filolojik m a l z e m e d i y e iki kısma ayı­
racağız. Bizi esasen meşgul e d e c e k olan ikincisidir. Birincisine ç o k
muhtasar bir şekilde temas edeceğiz.
Buhârî'de, kendinden e v v e l k i tefsir kitaplarıyla müşterek ola­
rak bulunan filolojik m a l z e m e ile, Çur'ân'ı sırf filolojik bir etüde
tabi tutmuş olmayıp, âyetlerin şerh v e izahlarıyla v e d i ğ e r bir
çok hususiyetleriyle alâkalı şahısların bilgilerinden ibaret r i v a y e t ­
leri k a s d e d i y o r u z . Bunların arasında, Buhârî'nin üstadlarına, üs­
tadlarının üstadlarına k a d a r bir kaç tabakaya mensup olanlar v a r ­
dır. Ekserisinin yazılı tefsirlere sahip olduğunu ö ğ r e n m e k imkânı­
na malik bulunduğumuz, bir kısmı için b ö y l e bir b i l g i d e n tama­
men mahrum olduğumuz bu şahıslara ait malzemenin naklinde
Buhârî'nin, kendinden evvelkilerle müşterek olduğu hususu
bize kadar o devirden gelen ayni neviden eserlerin ve
hadis şerhlerinde mevcut materyelin tetkikinden anlaşılıyor.
Buhârî'nin kendinden e v v e l mevcut r i v â î tefsir kitaplarından sa­
habe v e tabiinin Qur'ân tefsirine dair, bazı filolojik izahlarını ri­
v a y e t ettiği hususundaki bilgi, bu etüd esnasında hassaten üç tef­
sire müracaat etme suretiyle hasıl olmuştur. Buhârî'nin şeyhinin
şeyhlerinden 'Abdarrazzâq b. H a m m â m b . Nâfi ( ö l . 211) ' e , bir
sonraki nesle mensup', Muhammad b. C a r î r ( ö l . 3 1 1 ) ^ v e ibn
" A b î Hatim ( ö l . 3 2 7 ) " e ait bulunan bu tefsirlerden başka Buhârî

1 B k . Brock. Suppl. I, 333.


2 Brock. G 12, 147, Suppl. I, 218.
3 Bunun B r o c k . da zikri geçmeyen yeg-âne h ü s h a s m a A y a s o f y a K t p . nr. 175
de Taşlanmıştır. S a d e c e birinci cildi b u l u n m a k t a d ı r .
119

şerhleri v e hassaten İbn H a c a r ( ö l . 852) 'in Ta'lîq nt-taHîq adh ese­


ri * b ö y l e bir neticeyi ortaya k o y m a y a kâfi g e l m e k t e d i r . Bu. kitap­
lar v e benzerleri, geniş miktarda 5a/iîA'deki filolojik izahlarm tarihini
tesbit hususunda oldukça aydmlatıcı bir bilgiyi muhafaza etmek­
tedir. T a r i h î bir kontrola tabi tutulması g e r e k e n bu malzemenin
bilâhare sırf filolojik olmak iddiasiyle ortaya konup, kaynaklarını
zikretmeyen Qur'ân tefsirlerinin zuhurunu hazırlamış v e k o l a y l a ş ­
tırmış bulundukları muhakkakta-.
Buhârî'nin kendinden daha e v v e l k i tefsir kitaplarıyla müşterek
olan bu kısmının diğerlerine hiç benzemiyen bir tarah vardır.
D i ğ e r kaynaklar kendilerinden e v v e l k i otoritelerden almış olduk­
ları bıi izahları isnâdlarla vaslettikleri halde Buhârî hemen hemen
daima senedleri hazfedip sadece o izahın sahibi olan sahabe, tâbi'­
in v e tabi'inden sonra gelenlerin ismini bırakır. Daha e v v e l g ö r ­
düğümüz « t a ' l î q » diye adlandırılan bu tarzla, Buhârî kendinden
e v v e l bulunan v e daha sonraki müfessirler tarafından ancak se­
nedlerle nakledilebilen kitapların muhtevalarından kolaylıkla istifa­
de imkânını bulmuştur. Meselâ, T a b a r î , fefsirinin kaynaklan olarak
aldığı eserler ^ den faydalandığı her y e r d e malzemelerini bir bir isnâd
ettiği halde Şahîh'de bunların hemen hemen hepsi muallak olarak
bırakılmıştır. B ö y l e c e , Buhârî kaynaklardan nakil hususunda, men­
sup olduğu zümreden hemen hemen t a m a m i y l e müstakil hareket
ederek, şayan-ı hayret bir k o l a y h k o r t a y a koymuş olmasına rağmen
^al-Câmf as-sahîa al-muhtasar min 'umur Rasûlillâh şallallâhu
'alayhi tua sallamy i s m i y l e " müsned bir eser meydana g e t i r m e k g a y e ­
sini tamamen ihmal etmiştir. Onun içindir ki, daha sonraki mu­
haddisier, Şahih'i, bu hususiyeti yüzünden Müslim'in kitabından
daha dun d e r e c e d e görmüşlerdir*.
« Q â l a » v e benzer tabirlerle, müteakip muhaddisier arasında
« t a ' l î q » diye adlandırılan, isnâdları hazfolunmuş hadislerin, Buhârî
tarafından r i v a y e t hakkı alınmamış olan kitaplar için kullanıldığı
yolundaki mülâhazamızın d i ğ e r bir mesnedini K i t â b a-tafsîr'de
g ö r m e k mümkün oluyor. Zira ta'lîq şeklinde alman, Qur'ân âyet-

1 Brock. G 112, 81, Suppl. 11. 73.


2 B k . Y â q Û t . irşâd al-"arîb X V I I I . 64.
3 N a w a w î , Şarh al-Buhârî 6 a-6 b.
* Hadyu's-sârî s. 8 ; Tadrîb ar-râzın s- 26.
120

leriyle • alâkalı izahları büyük bir y e r işgal etmektedir. Yazılı


bir tefsir sahibi olduğunu müteaddit vasıtalarla ö ğ r e n d i ğ i m i z bir
çok şahıslardan müteaddit ta'liklerin yapılmış olmasını.bunun teyit
edici bir delili gibi g ö r ü y o r v e hassaten tefsir kitaplarının, Buhâ­
rî'nin yanında rivayet hakkı alınmamış olarak bulunduğunu tah­
min e d i y o r u z .
Kendilerinden yukarıda izah edilen tarzda Qur'ân'a dair filo­
lojik m a l z e m e r i v a y e t eden şahıslan k r o n o l o j i k bir tasnif ç e r ç e ­
vesinde üç kısma ayırmak kabildir. Sahabe, tabiîn v e tabiînden
sonrakiler. Bu her üç gurup mensuplarına ait malzemeyi, Buhârî'­
nin bütün Şahîh'inin muhtelif fasıllarında bulunan m a l z e m e y i bir
araya toplamış olmakla b e r a b e r burada sadece, rakamlarla vere­
c e ğ i z . Buhârî v e M ü s l i m ' d e k i hadisleri isnâddaki «sahâbe> y e g ö r e
v e y a muhtelif bakımlardan rakamlarla ifade etmek, b i l d i ğ i m i z e g ö ­
re, ibn aş-Şalâh'dan beri hadis edebiyatının bir adetidir. Onlar,
iki Şahîh'deki «ta'^lîq» lerin sayısını v e r m e k t e beraber, m u a y y e n
m e v z u a g ö r e « t a ' l î q » lerin ne bir yekûnunu vermişler v e ne d e
her ferde ait olanların tesbitiyle alâkalanmışlardır. Qur'ân tefsirine
ait, suret-i mahsusada filolojik olmayan kaynaklardan gelen, filo­
lojik tefsir ta'lîkatının bir yekûnunu v e r m e k v e Buhârî'nin musned
ve muallak hadislerine dair daha e v v e l k i l e r tarafından tesbit
olunan rakamlarla mukayese e t m e k suretiyle kitapta kendilerine
ayrılan y e r hakkında nisbî v e umumî bir fikir teminine çalışacağız.

I — Sahabeden isnâdsız g e l e n filolojik izahlar:

^Umar b . a l - H a t t â b ( ö l . Q3) 3
^Abdallâh b . Mas'ûd ( ö l . 32) 2
'Abû Musa ' a l - ' A ş ^arî (öl. 44) 1
' A b d a l l â h b. az-Zubayr ( ö l . 73) 1
^Abdallâh b . a l - ' A b b â s ( ö l . 69) 187

II — Tabi'^înden isnâdsız g e l e n filolojik izahlar:

Mucâhid ( ö l . 103) 144


I k r i m a ( ö l . 105) 12
Sa^îd b. C u b a y r ( ö l . 94) 10
' A b û ' l - ^ Â l i y a ( ö l . 90) 9
al-Hasan al-Başrî ( ö l . 121) 12
Qatâda ( ö l . 117) 16
121

Sa^îd b . a l - M u s a y y a b ( ö l . 95) 2
İbrâhîm an-Naha'î ( ö l . 95) 2
' A b û wâMl (öl."85) 1
ar.Rab<^î ' h. H u ş a y m (öl. 63) 1
' A l q a m a ( ö l . 102) 1
^Alî b. al-Husayn (öl. 04) 1
^Atâ= ( ö l . 104) 1
' A b û Maysara (İbn Şurahbîl) 1
' U b a y d b. ' U m a y r ( ö l . 68) 1

111 - Tâbi'^inden sonra g e l e n l e r d e n alman isnâdsız izahlar:

Sufyân aş-Şawrî (öl. 161 1


Sufyân b . ' U y a y n a ( ö l . 198) 10

Mecmuu 450 y e varan bu ta'liklerin hazfedilen isnâdlannm


y e r i n e kaim olan şahısların çoğunun müstakil birer tefsir sahibi
olduğunu öğreniyoruz 1. Daha önce izah olunduğu v e ç h i y l e yazıh
bir tefsir sahibi olmayanlardan yapılan ta'lîkler ise ya yukarıda
adı g e ç e n tefsirlerden v e y a Buhârî'nin yanında bulunan d i ğ e r
kaynaklardan alınmıştır. K i t a b ı n d a sayısı 450 ' y e varan mevzuu­
bahs ta'lîkleri 7397 müsned v e 1341 muallak ^ hadise nisbetle
ehemmiyeth bir rakam ifade etmektedir. A y n i zamanda b m l a r ,
doğrudan d o ğ r u y a filolojik kaynaklardan alınanlardan ayrıdır.
T a k r i b e n bu sonuncular k e m i y e t bakımından diğerlerinden az de­
ğildir. Birbirlerine ilâve suretiyle Şahî/ı'm o n d a birine yakındır.
Buhârî'nin bu tip merviyatı içinde, "^Abdallâh b. '^Abbâs v e
Mucâhid'den g e l e n l e r mühim bir y e r işgal eder. H e r ikisinin d e
yazılı birer tefsir sahibi oldukları o kadar kuvvetli bir şekilde v e
bizzat kaynak olarak kullananlar tarahndan zikrediliyor ki varlık­
larından şüphe e t m e ğ e mahal k a l m ı y o r . Yalnız muhtevaları, r â v i ­
lerine intikal şekli münakaşadan müstağni olmayabilir. Bahusus,

1 B u zevatın tefsirlerini ^İbn a n - N a d î m ' i n Fihrist'inden (226-235), Kaşf a?-


?anûn'un «tafsîr» maddesinden, T^abarî'nin k a y n a k l a n h a k k ı n d a eski bir rivayeti
muhafaza eden Y â q û t ' u n ^İrşâd a/--'a>î&'inden ( X V I I I , 54-65), 5 a M a b î ' n ı n al-Kaşf
•uıa'l-bayân adlı tefsirinin mukaddimesindeki mufassal malûmattan ve B u h â r î şerh­
lerinden, hasseten i b n H a c a r ' i n Ta.'-lîq at-ta-'-lîq'inden ve bunların terceme-i hal­
lerini ihtiva eden d i ğ e r bir çok k i t a p l a r d a n öğreniyoruz.
2 Hadya's-sârî s. 468, 470.
122

râvisine izafeten ıŞahifat '^Alî b. "Abı Talha^ d i y e maruf olan


birincisi, rivayet silsilesi bakım.ından bir hayli münakaşayı mucip
olmuştur 1. '^Abdallâh b. ^Abbâs'dan, râvilerine intikal şeklinde
çok şüpheler ileri sürülmüş o l m a k l a beraber b ö y l e bir tefsirin
IVlısır'da bulunduğa v e üçüncü asnn ilk rub'unda muhaddisler tara­
fından bilindiği, hatta a Mısır'da 'Alî b. "Abı Talka tarafındanrivayet
edilen bir tefsir vardır, onun için Mısır'a kadar gidilse çok şey ı/a-
pılmış sayılmaza diyen ' A h m a d b. Hanbal'in^ hayatının faaliyet
devrinde orada bulunduğa v e o d e v r e kadar, Mısır'a nisbetle
şark sayılan b ö l g e l e r e intikal etmediği v e bandan ciddî surette
Buhârî'nin faydalandığı anlaşılmaktadır. Buhârî'nin, bu kitabın bir
nüshasını, Mısır'a 2 i 7 senesinde y a p m ı ş o l d a ğ u seyahati^ esna­
sında mı elde ettiğini yoksa, her hangi bir şekilde, Buhârî'ye d i ğ e r
bir y e r d e mi intikal ettiğini bilemiyoruz. Zira, Buiıârî'nin Mısır
seyahati esnasında, kitabın son râvisi ' A b û Şâlih ( ö l . 223) hayat­
ta bulunmaktaydı. Buhârî ise ' A b û Salih'in yan-nda bulunan <şa-
hifa» dan, ancak <qâla İbn "^Abbâs» v e y a <wa yuzkaru "^an İbn
'^Abbâs> şeklinde ta'lîken r i v a y e t etmektedir. Bu v e ayni zamanda
nadiren d i ğ e r r i v a y e t l e r için, ismini zikrettiği ' A b û Şâlih'den al­
dıklarının hepsi Buhârî'nin ondan bir şey dinlemediğini v e onun
huzurunda bir şey okumadığını g ö s t e r m e k t e d i r , rlatta Şakîk'inde
' A b û Salih'in şeyhini kasdederek « w a qâla a l - L a y ş » d i y e aldıkla­
rının da hepsi ' A b û Şâlih'den g e l m e k t e d i r . Bunun bizzat Buhârî ta
rafmdan iiade edildiği naklolunur Buhârî'nin, yanında bulunduğu
ihtilafsız olarak kabul edilen bu «Şâhifa» nın^ ne kadarını Şahîh'ine
idhal ettiği bir münakaşa mevzuudur. Zira o, ^Abdallâh b. "^Ab-
bâs'dan bu '^Şâhifa* vasıtasıyla sadece filolojik tefsirleri v e y a
garip kelimelerin izahını aldığı halde T a b a r î ' d e , ^Alî b . ' A b ı T a l h a
r i v â y e t i y l e İbn "^Abbâs'a ait yalnız « a h k â m » v e s e b e b i nüzula
dair izahlar bulunmaktadır. Tefsirinin bir cildi bize k a d a r g e l -

I B k . al-Ii<fân II, 223.


^ N a h h â s , an Nâsih vja'l-mansâh s. 12.
3 Mu'^cam ğarîb al-Qur'ân adlı kitabın mukaddimesini y a z a n l a r M ı s ı r ' a ne
z a m a n g i t t i ğ i hususunda kayua'Kİarda bir kayda rasiamadıkiarını söylemekte ( ö n ­
söz s - d - k ) iseler de, B u h â r î , at-Târîh al-kabîr''mâ.e (1/2,5) 217 yılında M ı s ı r ' d a
bulunduğunu kaydediyor.
* Rical aş.şahîhayn I, 268-269.
•5 Fath al-bârî V I I I , 332 ; ^ttgân I I , 223.
123

miş olan tbn ' A b î Hatim ( ö l . 327) * 'de her iki nevi bir arada bu­
lunmaktadır k Bahârî, g a r i p kelimelerin izahmı adı g e ç e n «Şahîfa*
den, Şakîh'min g e r e k K. at-tafsîr k ı s m m d a v e gerekse diğer yer
lerinde, Qur'ân â y e t l e r i y l e alâkalı diğer isnâdlarını hazfetmesine
mukabil, haberleri muhtelif isnâdlarla İbn ' A b b â s ' a kadar çıkar­
maktadır". ' A b d a l l â h b . ' A b b â s ' m ' A l î b. Talha r i v â y e t i y l e g e l e n
<Şahîfa» sinden Buhârî, Şahîh'inde ancak muallak bir nakl y o l u y l a
istifade e t t i ğ i halde muasırı ' A b û Hatim ar-Râzî ( ö l . 277) bilâhere
' A b û Bakr a r - R â z î (öl. 327), Muhammad b . C a r î r at-Tabarî ( ö l .
311), İbn al-Munzir ( ö l . 318) ancak muttasıl bir rivayetini temin
suretiyle faydalanabilmişlerdir*.
Buhârî'nin, garip kelimelerin izahında tbn ' A b b â s ' d a n sonra
geniş çapta faydalanmış olduğu Mucâhid'in tefsirinin sıhhati he­
men hemen bütün alâkahlarca kabul e d i l m i ş i , İmâm Şâfi'î, Buhârî
v e diğer bir ç o k muhaddislerin ondan faydalandıkları sık sık" ifa­
d e olunmuştur".

^ A y a s o f y a nr. 175 de b u l u n m a k t a d ı r .
2 Tafsîr İbn "Abı Hatim 2 a, 5 b , 6 b , 7 b , 9 b.
3 M e s e l â onun « Y a z î d ' a u - N a h w î ' a n ' i k r i m a ' a n İbn ' A b b â s » rivayeti için
bk. Fath al-bârî V I I I , 199 ; M u h a m m a d b. Muqâtil - A s b â t aş-Şaybânî- al-Hasan
rivayeti için b k . Fath al-bârî VIII, 185; « ^ A h m a d b . H u m a y d - ' U b a y d a l l â h a l - ' A ş -
r - a ' î - S u f y â n - Ş a y b â n î - ' I k r i m â rivayeti için ayn. esr. V I I I , 181 ve d i ğ e r b i r rivayeti
için b k . s. 187.
^ Fath al-bârî V I I I , 332. ' A b û Hâtim'in bunu, râvisi ' A b û Şâlih'den almış
o l d u ğ u n u o ğ l u İbtı ' A b î H â t i m ' i n senedleriuden öğreniyoruz,
^ ^ a ' l a b î , al-Kaşf ma'l-bayân I, 4 a—7 b .
5 al-'4tqân II, 225.
BUHÂRÎ'NİN FİLOLOJİK KAYNAKLARI

Buhârî'nin Şahîh'inde bulunan filolojik malzeme, kaynaklarıyla


olan münasebetlerinin en g a r i p tarafını teşkil eder. H a d i s t e c a m i ' ,
m u s n a d v e m u s a n n a f eserler meydana getirme devrinin he­
men hemen sona errnesiyle, e v v e l k i l e r i n şerh, izah, ta'lîk v e muh­
telif bakımlardan etüdüyle uğraşıhnca, Buhârî'nin kitabının daha e v ­
velki v e sonraki musannefatta bulunmayan filolojik b i r ç o k m a l z e ­
me ihtiva ettiğinin farkına varılmıştı. Meselâ ilk sarihi H a t t â b î ( ö l .
395), şerhine teşebbüs ettiği Şahîh'in adı g e ç e n hususiyetini g ö r ­
müş, mercü «ğarîb al-hadîş^ kitaplarından ibaret olan müşkillerinin
izahından v a z g e ç m i ş t i k
Kitabın daha sonraki sarihleri, kendilerinden e v v e l k i mesainin
neticelerinden faydalanarak, Şahîh'in bâbları arasındaki filolojik
m a l z e m e y e dair alâka çekici bir ç o k ip uçları e l d e etmişlerdi. Esa­
sen, Buhârî'nin kaynakları v e d i ğ e r bir ç o k hususiyetleri üzerinde,
ancak sarihlerin muhafaza ettiği z e n g i n malûmat sayesinde bizim
için bir şeyler s ö y l e m e k kabil o l u y o r .
P e y g a m b e r ' i n sünnet v e hadislerini c e m ' v e ihtisar etme teşeb­
büsünde bulunan Buhârî, Şahîh'in kaynakları hakkında en mühim
malûmatı v e r e n îbn H a c a r ' e g ö r e ' A b û ' U b a y d a Ma'mar b . al-Mu­
şannâ ( ö l . 210), al-Farrâ ( ö l . 215), a n - N a d r b . Şumayi ( ö l . 203) v e
' A b û ' U b a y d al-Qâsim b . Sallâm ( ö l . 221) g i b i d ö r t büyük filo­
l o g d a n müteessir olmuştu.
Şimdiden şurasını k a y d e d e l i m ki, Buhârî'nin sarihleri, m e v z u u ­
bahs tesire zaman zaman temas etmişlerse d e onu bir bütün ola­
rak mülâhaza edip bu hususun, Şahîh'in maruf şöhretine neler ka­
zandırıp neler k a y b e t t i r e c e ğ i n i g ö z ö n ü n e almamışlardır. îbn Hacar,
Buhârî'yi Bâblarının tertibine itiraz eden bir sarihe karşı müdafaa
ederken bilvesile, zikı edilen filologlardan alınanların hey'eti umumi-

1 Hattâbî, Şarh al-Bahârî 2b—3a.


125

yesini < T a f s î r a l - ğ a r î b » d i y e tavsif e d e r ^ 3u tabirle hem


« ğ a r î b a 1 - Q u r ' â n> 1 v e hem d e « ğ a r î b a 1 - iı a d î ş> i kasdeder.
Buhârî'nin bir muhaddis olarak, bazı müşkil hadislerin halline te­
vessülü v e bu hususta otorite k a b j l edilen kimselere istinad et­
mesi tabiî karşılanmışsa da, « ğ a r i b a I - Q u r ' a n > münasebetiyle,
halli zor nahvî meselelerin münakaşasına, kitabında sık sık y e r
vermiş olması yüzünden bazan ç o k şiddetli itirazlara maruz kal­
mıştır. Buna mukabil hadislerin ihtiva ettiği g a r i b kelimelere dair
izahların ^ıhîh'de yer bulmuş olması hemen hemen itiraz mevzuu
olmamıştır. Musannaflannda, Qur'ân'm « ğ a r i b » lerine umumi­
yetle yer v e r m e y e n <ial-Kutub as-siita> musannıfları arasında yal­
nız Buhârî'nin tilmizi ' A b û 'Isâ't-Tirmizî, g a r i b hadislerin izahı için
zaman zaman, üstadı gibi, ' A b û ' U b a y d b. Sallâm ( ö l . 221) 'a mü­
racaat etmiştir^. Esasen daha ö n c e « a ş h â b a l - h a d î s » in « ğ a ­
r î b a l - h a d î s » in şerhiyle meşgul oldukları a n l a ş ı l m a k t a d ı r . ' A b û
•^Ubayd'in Ğarib al-hadîş'inde zaman zaman filologlarla «'aşhâb al-
hadîş» in mütekabil izahlarının mukayeseli olarak verilmiş bulunması
bu hususu açıkça gösterir. Zikredilen iki zümreden Buhârî, filo­
logları iltizam e d e r . Meselâ <iq^â» kelimesinin izahı için kullandığı
ifade, daha ziyade, ' A b û ^Ubayd tarafından « ' a ş h â b a l - h a d î s » e
tercih edilen f i l o l o g ' A b û Ubayda'nin tefsirine tetabuk etmekte­
dir ^ Ğ a r i b a l - h a d î ş bakımından Buhârî'ye geniş mikyasta
' A b û ^Ubayd b. Sallâm v e bir d e r e c e y e kadar an-Nadr b . Şumayi
müessir olmuştur*. N i t e k i m İbn H a c a r , g e r e k «.Talîq at-ta^lîg»-
inde v e g e r e k s e Fath al-bârî adlı şerhinde, Buhârî'nin « m u ' a 11 a q »
hadislerindeki « ğ a r î b » l e r e dair izahlarının kaynağı olarak mün­
hasıran ' A b û ^Ubayd'in Ğarîb al-hadîş'ine işaret eder ^. Bir ç o k ba­
kımlardan ' A b û ' U b a y d ' i n kitaplarından, meselâ K. al-"amwâl'\n-
den", Fadâ'il a Z - Q u r ' a r t ' ı n d a n a l - Ğ a r i b al-muşannaf mdan^ hatta

1 Faih al-bârî I. 213.


Şarh at-Tirmizî X I , 50.
^ Ğarîb al-hadîş 59a ve Hadga s-sârî s, 170.
^ B k . Fath al-bâri 1 , 2 1 3 ; Naç^r'in Ğarîb aZ-Zıaı/îş'i için b k . ^İrşâd al-^arib
X I X , 242 ; an-Nihâya I, 5 ve Ğarîh al-Qar'ân'ı için b k , Brock. i', 10i.
= Ta^lîg at-ta^lîq 8 4 b , ve meselâ Fath al-bârî I X , 71.
° Fath al-bârî I I I , 287-288.
7 M e s e l â b k . Fath al-bârî I X , 17, 55, 64. 74, 86, 87, 88.
8 Fath al-bârî VİlI 123.
126

İbn H a c a r ' e g ö r e K. al-qzra afinden^ faydalanıldığı bilindiği hal­


de hadislerin ihtiva ettiği g a r i b kelimelerin izahı için doğrudan
d o ğ r u y a ' A b û ' U b a y d ' i n mi y o k s a onun da kaynağı olan 'Abû
' U b a y d a ' n i n mi iĞarîb al-hadîş» 'inden faydalandığını bugün için
s ö y l e y e b i l e c e k t/eğiliz. Zira, ' A b û ' U b a y d a ' n i n , nüshası b i z e kadar
gelniemiş olan <.Ğarib al-hadîş'inin ' A b û ' U b a y d ' i n kitabına intikal
eden kısmı ile, Buhârî'nin Şahîh'inin, müşterek garib kelimelere
dair ihtiva ettiği izahlar hemen hemen tetabuk etmektedir \
'Abû ' U b a y d , kitabının biraz ilerisinden itibaren ' A b û ' U b a y d a ' d e n
aldığını ihmal ettiğinden bu hususta kat'i neticeye vardıran bir
mukabele y a p m a k imkânından mahrum bulunuyoruz.
Buhârî, Şahîh'inin bir çok fasıllarında faydalandığı ' A b û
' U b a y d ' i n adını sadece iki y e r d e zikretmiştir. Birincisinde bermu-
tad üslubuyla <qâla' ' A b û ' U b a y d » şeklinde, bir â y e t i n tefsirinde
kaynak olarak göstermiştir". Mamafih îbn f l a c a r ' e g ö r e , müsten-
sihler tarafından, ' A b û U b a y d a ' n i n yanlış yazılmış şeklidir*. İkinci
y e r d e k i zikri ise Buhârî, kendisiyle ' A b û ' U b a y d arasında ' A h m a d
b. ' A s î m adında d i ğ e r bir râviyi zikrederek ' A b û 'Ubayd'in doğ­
rudan d o ğ r u y a temas halinde bulunduğu şeyhlerinden olmadığını
g ö s t e r m e ğ e çalışır s. Bundan başka ' A b û ' U b a y d ' i n adı, Buhârî'nin
diğer kitaplarının bir kısmında g e ç e r . Onun ial-Qırâ'a half al-
'İmâmT, «al'Adab al-mufrad* ve «'Afâl al-'ibâd» adlı müstakil
küçük kitaplarında" zikrettiği^ ' A b û al-Qâsim b. Sallâm'ın hangi
eserlerinden aldığı hususunda sarihlerin yardımlarından mahrum
bulunmaktayız. Zaman zaman faydalandığını bildiğimiz ial-Ğarîb

1 Fatiı al-bârî V I , 328, 336.


2 B ö y l e b i r netice, B u h â r î ' n i n kitabındaki g-arib kelimelerin, İ b n H a c a r ta­
rafından Fath al-bârî'nia m u k a d d i m e s i n d e (Hadyu's-sârî s. 71-203) toplanan izah­
larından f a y d a l a n m a k suretiyle elde edilebiliyor.
3 B u h â r î I V , 165 ; Fath al-bârî V I , 342.
* Tahzîb at-tahzîb X. 247.
5 B u h â r î V I I I , 104 ( k e n a r d a ) ; Fath al-bârî X I , 286. Mamafih ' A b û ' U b a y d ' ­
in ismini ihtiva eden b u kısım B u h â r î ' n i n , metin dışında kâtibi ' A b û 'Ca'-far'e
şifahen bildirdiği bir habere benzemektedir. Şahîh'in meşhur editörü Y û n î n î , b u ­
nu metnin dışına çıkarmak suretiyle m e z k û r hususiyetine işaret etmek istemiştiı.
« B k . Brock. Suppl. I. 264-265.
7 Tahzîb at-tahzîb V I I I , 317.
127

pl-muşannaft ından mı* yoksa fıkha dair müteaddid kitaplarından


mı ^ aldığının tesbiti burada teşebbüs edemiyeceğimiz ayrı bir ted­
kikin mevzuudur.

'ABÛ 'UBAYDA VE FARRÂ'NIN BUHÂRÎ ÜZERİNDEKİ TESİRİ

Umumî Mülâhazalar

Kendinden evvelki edebiyatın muhtelif kollarına karşı derin


bir alâka duyup kitabının bir çok bâblarında bu alâkasını izhar
eden Buhârî'nin, Basra mektebinden ' A b û ' U b a y d a Ma'mar b. al-
Muşannâ (öl. 210), Kûfa mektebinden Farrâ (öl. 215)~ ile olan mü­
nasebetleri pek karakteristik bir mahiyet arzetmektedir. Hakikat­
te kitabının bu tarafı en çok itiraza uğrayan ve en çok te'vile
muhtaç olan tarafıdır.
Buhârî'nin, Qur'ân tefsirine dâir bu iki filologdan aldıkları sa­
dece ŞaAîA'inde « K i t â b at-tafsîr» diye ayırmış olduğu fasla inhisar
etmemektedir. Şahih'inin hemen hemen her fashna bir fırsatını
bularak her iki filologun kitaplarından, bazen de tekrarlarla bol
bol malzeme aktarmıştır. Biz burada, mevzuu-bahs malzemenin
I mahiyet ve hususiyetini, sarihlerin durumunu, itiraz v e te'viUerini
pek mufassal olmamak şartiyle izaha çalışıp kısa bir muhasebe­
sini en sonra yapacağız.
Sarihlerin, kaynaklar hakkında bize verdikleri malûmat göz
önünde bulundurulunca, Buhârî'nin, bu iki filologun kitaplarına,
aradığını hadîs müellefatında bulamadığı zamanlarda değil terci­
hen müracaat ettiği anlaşılmaktadır. Bir çok kehmelerin şerhi, İbn
' A b b â s ' m , bazı tâbi'înin ve daha sonrakilerin muteber tefsirlerin­
de mevcut olduğu ve bu tefsirler onun yanında bulunduğu halde,
filologların biraz farkh ve bazan d a diğerlerine tamamen mugayir
olan izahını almaktadır. Bu keyfiyet her iki tip tefsire ait, sa­
rihlerin naklettiği kısımla-ın mukayesesinden kolayca anlaşılıyor.

' B k . Meselâ Faih al-bârî V I l I , 123 ve al-Ğarîb al-maşannafıa nüshaları


için B r o c k . Sappl. I, 166.
2 . B k . ^Irşâd al-^arîb X V I , 260
128

Hadis edebiyatının izahına mugayir olduğu halde, tercihen filolog­


lardan alınanların pek çok misâllerinden birini z i k r e d e l i m : tbn
"Abbâs'tan müteaddit kollarla, Tabarî'nin rivayet etmiş olduğuna
tamamen muhalif « ^ j ^ ı ^ ı j jzJi» (6/98), kelimeleri için ' A b û ' U b a y -
da'dan tercihen aldığı «^^l ^^jj ^jf—^i Uu^ J J^-^-A şeklindeki
tefsiri bunun iyi bir misâlidir. O , burada, i «rahm» a , « ^ j y : _ ^ » i

« s u l b » a hamleden îbn 'Abbâs, Sa'îd b. Cubayr v e Mucâhid'in


tefsirine tamamen muhalif olan ' A b û ' U b a y d a ' n i n izahını almıştır*.
Buhârî zaman zaman filologlardan, sarihlerin hayret v e deh­
şetini c e l b e d e c e k kadar garip şeyler alır. Meselâ kitabının baş
taraflarında «jUVl İHll j tlcjl ^.^j ^\s \ (25:77) ^Icj» ^ şeklindeki
tefsirinin îbn ' A b b â s ' a isnâd edilebilen birinci kısmı istisna edile­
cek olursa, ikinci kısmını, kitabın edisyonunu m e y d a n a g e t i r e n
Y û n î n î metinden uzaklaştırıp haşiyede bırakmak mecburiyetinde
kalmıştı. Bu rivayeti şerhine esas alarak alan İbn H a c a r " için,
şârih ' A y n î «Sarihlerden biri Buhârî'nin, duanın lugattaki manası
iymândır, dediğini kaydediyor, bunun isbat edilmesi lâzımdır. Fi­
lologlardan hiç birinin böyle bir fikre zahib olduğunu bilmiyorum» *
d i y e r e k itiraz etmiştir.
Buhârî, zaman zaman adı adı g e ç e n filologlardan garip g r a ­
mer meseleleri alır. Bazen bunlar arasında o kadar mufassal v e
enteresan olanları vardır ki, bunların bir hadis kitabında bulun­
ması insanı hayrete düşürecek derecededir. Burada, Farrâ'dan Rah­
man sûresi. ( 1 0 0 ) ' i n d e ^ v e ' A b û ' U b a y d a ' d e n Qadr sûresi ( 9 7 ) n d e "
almış oldukları iyi birer misâl olarak gösterilebilir. Hassa­
ten ikinci misâlde ' A b û ' U b a y d a ' y a mahsus olup daha sonrakiler
tarafından kullanılmayan ve kolayca anlaşılamayan tabirler de
bulunmaktadır l
Bazı sûreler v a r d ı r ki, bir v e y a iki â y e t istisnasıyla v e y a h u t

i B k . B u h â r î V I . 56, st 8 ; adı geçen tefsirler için bk, T a b a r î V I I , 171-177.


a B k . B u h â r î I, 11, st, 7.
o Fath al-bârî I , 4b.
4 ' A y n î I, 139.
5 B u h â r î V I , 146, st. 10-12.
6 Aİn. esr. V I , 175, st. 4-5 a.
7 Bk. ' A y n î I X , 249.
129

da baştan aşağı tefsirleri bu iki f i l o l o g d a n alınır. Zârîyât süresiyle *


Q a d r sûresinin ^ tefsirleri bu hususta iyi b i r e r misâldir.
Buhârî'nin , bu iki f i l o l o g d a n alıp kitabının muhtelif y e r l e r i n e
dağıttıkları arasında bazıları v a r d ı r ki, yerleştirildikleri bâblarla
aralarında hemen hemen hiç bir münasebet tesbitine imkân bu­
lunamaz. O n u n bu t a r z d a aldıkları, sarihler tarafından bazan Bu­
hârî'nin kitabının hacmini g e n i ş l e t m e k arzusuna atfedilir" bazan
da bir istitrad olarak kabul edilir*.
Filologlardan almış oldukları arasında, sarihlerin kitabın şöh­
retine hiç yakıştıramadıkları şeyler de v a r d ı r ^ O n a sık sık hü­
cum e d e n şârih Kirmânî bir seferinde " « * » ^ ^ obl-ı »1»=» »
İbn M u l a q q î n ( ö l . 805) « ^ [ ^ \ ^^^Jl .JU » 'Aynî: »
«dJli j . Aİcll jA ^»'Sflj oJ^t II jSj ITdüj demiş­
lerdir. Buhârî'yi K i r m â n î ' y e karşı müdafaaya çalışan İbn H a c a r
ise, Kirmânî'nin ifadesini nakiden s o n r a : « O işte böyle söyledi,
başkası için abes gördüğü şeyden daha fenasını irtikâb etti, kitabı­
nın şerhine çalışılan büyük bir imâma karşı böyle bir dil kullanmak
fenalık etmektir» demiştir".
Buhârî, Şahîh'iiAn muntelif y e r l e r i n d e , ' A b û ' U b a y d a v e F a r ­
râ'dan al aklarını umumiyetle sahiblerine nisbet e t m e z . O.ıları, ç o k
zam n, kitabının karakterini b i l m e y e n kimseler için kendi fikri
zannını uyandıracak bir ü d û b ile nakleder. Fakat, kendinden ev­
velki hadis edebiyatının bir hulâsasını y a p m a k şeklindeki g a y e s i ­
ni bilen muhiti tarafından b ö y l e bir zannın vukubulacağını hesaba

1 B u h â r î V I , 139, st. 9-14, 15-16.


2 Ayn. esr. V I , 175, st. 4 - 5 .

^ Kirmânî beyle bir iddiada bulunmuştur: j j ^ Jji) J^'i <U) )

( oJj^ı •ilj J^l>n ,nli3 "if ^bJÜl ^l. jÇ^; İJüt Jj b k . Fath al-bârî

V I , 259.
* M e s e l â Barâ'a. suresinde ' A b û ' U b a y d a ' d e n naklettikleri a r a s ı n d a b i r d e
Nacm s u r e s i n d e n b i r kelime ve tefsirini g ö r ü n c e ancak b i r İstitrad olarak tavsif
etmişlerdir ( B k . B u h â r î V I , 6 3 ; Fath al-bârî VIII, 236; ' A y n î VIII, 632.
5 ve ö B k . Fath al-bârî V I I I , 2 7 1 . İbarede geçen « ' a c r a f a » laubalilik, şı-
marıklık d e m e k t i r . K r j . B u h â r î V I . 75 s t (alttan 3 ) .
'' B k . ' A y n î I X , 677. İbarenin m a n a s ı : « B u çok garip b i r i d d i a d ı r » .
^ B k . ' A y n î V I I I , 6 7 7 . M a n a s ı : « L a y i k i veçhiyle araştırmamıştır, ' A b û ' U b a y -
da'yi taklid etmiştir, hata taklitten ileri g e l i y o r . . . » .
9 Fatiı al-bârî VIII, 271.
Buhârî'nin kaynakları F. 9
130

k a t m a y a r a k s a d e c e zaman zaman « - i l J ^ y'i J j » d i y e r e k diğerle­


rinden tefrik e t m e k ister. Onun, isnâdsız bırakmasıyla kendi fikri
imiş gibi görünen kısımlar s a d e c e filologlardan y a p t ı ğ ı nakillere in­
hisar etmemektedir. Kendi şeyhlerinden v e y a kendi şeyhlerinin
şeyhlerinden v e dsııa eski kaynaklardan da aldıklarını ayni hissi
v e r e c e k şekilde kitabına yerleştirir. Meselâ Şahîh'in baş tarafında
Kitâb al-iymân'm ilk babını* bu şekilde almıştır k M e s e l â imâm
Mâlik'in Mawattâ'mdan almış o l d u ğ u kısımları da b ö y l e c e naklet­
tiği vakidir". Bununla b e r a b e r Buhârî zaman zaman 'Abu 'Ubay­
da v e F a r r â ' y ı , isimlferini d e açıklamak suretiyle birer k a y n a k ola­
rak kabul ettiğini gösterir. A y e t l e r i n tefsiri için muhtelif kaynak­
lara müracaat edip her hangi bir sahabe v e tâbi'înin adını açıkla­
dıktan sonra, bu filologlardan y a p t ı ğ ı nakiller için « «^^i Jlij »
veya « J i j » tabirlerini kullanır.
Buhârî'nin zaman zaman 'Abû 'Ubayda için serdettiği
< j ^ . . * J i j > v e Farrâ için « ^ Jj » tabirleri kitabının muhtelif
rivayetlerine g ö r e değişir. Bu değişiklik muayyen bir rivayetin
muhtelif kollarında da husule g e l m e k t e d i r . Şahîh'in y e d i n c i asırda
yeni bir edisyonunu meydana getiren Y û n î n î ( ö l . 672) kendisine
kadar intikal e d e n Firabrî rivayetinin muhtelif kollarında m e v c u t
olan müteaddid « ^ . . ^ J i j » tabirini metnin dışına çıkararak * bü­
tün kitap boyunca ancak bir tanesini ibka etmiştik Kitabın riva­
yetleri bahsinde daha mufassal olarak üzerinde duracağımız v e ç ­
hiyle, Nasafî rivayeti « Jljj » kaydını değerlerinden daha fazla ih­
tiva etmektedir". A y n i hususiyetin, Nasafî rivayetini esas olarak
1 B u h â r î I , 10-11.
a İ b n H a c a r ba şekilde ahnan kısımların mevsul bütün kaynaklarını g ö s t e r ­
miştir. ( B k . Fath al-bârî I . 43-46).
» Bunun için Kitâb al-HIm'Ae ( B u h â r î I, 31 st. alttan 2-5) İmâm Mâlik'in
Muzvaitâ'ımn "Iktitâb al-Hlnv> b a b ı n d a n almış o l d u ğ u kısım misâl olarak z i k r e d i ­
lebilir ( K r ş . A/umaHd-Şaybânî rivayeti s. 389).
4 B k . B u h â r î " V I , 44, st. 12 ( n o t u n d a ) , V I , 117 not 3, V I , 173 not 3.
5 B k . agn. esr. V I , 164, st. 6.
° N a s a f î d i ğ e r r i v a y e t l e r i n a k s i n e '^Amma suresi (75) nde «VLraqâla M a ' m a r »
kaydını m u h a f a z a etmiştir ( b k . Fath al-bârî V l l l , 529) hatta b u rivayette ' A b û
'Ubayda'dan alınıp diğerlerinde b u l u n m a y a n kısımlar da v a r d ı r . Meselâ Yûnînî
edisyonunda kailine işaret edilmeden alınmış olan ' A b û ' U b a y d a ' n i n i b a r e s i n i n b a ­
şında N a s a f î r i v a y e t i n d e « w a q a l a M a ' m a r » kaydının b u l u n d u ğ u g ö r ü l ü r ( b k . Fath
al-bârî V l l l . 388.
131

alan ' A b û Nu'ayrn'in «al-Mustahrac'inde de bulunduğunu tbn H a ­


car'in iktibaslarından ö ğ r e n e b i l i y o r u z * .
Buhârî, Farrâ'dan y a p t ı ğ ı nakillerde d e , aldıklarını kailine is­
nâd v e y a bunu terk hususunda ayni üslûbu muhafaza e d e r . 'Abû
' U b a y d a ' y e nisbetle daha az müracaat ettiği Farrâ'nın adını kita­
bının d ö r t y e r i n d e kaydetmiştir. T e s b i t edebildiğimize g ö r e , Buhârî,
Farrâ'nm adını ilk olarak « Jj » şeklinde i-fadâ'il aşhâb an-
Nabî» fashnda2, iki d e f a d a ijcüâb al-tafsîr» d e " v e d i ğ e r bir d e ­
fa «kitâb at-taıvhîd* d e , zikretmiş yalnız « ^ J i » t a b i r i , « «l^ill j * ^
şeklinde mütemmim malûmat v e r e n Y û n î n î * tarafından bir y e r d e
metnin dışında bırakılmıştır k Buhârî'nin bütün bir surenin
tefsirini bu iki f i l o l o g d a n aldığı v e bunların isimlerini ayni surede
« Y a h y a » v e « M a ' m a r » d i y e zikrettiği vakidir". Y a l n ı z Y û n î n î bazı
nüshalarda mahfuz kalan Farrâ'nın adını ne metne v e ne d e kita­
ba geçirmiştir. Sarihler bunun, bazı nüshalarda m e v c u d olduğunu
ittifakla söylemişlerdir.

'ABÛ 'UBAYDA'NİN TE'SİRÎ

Müteakip nesiller arasında, kitabının bulacağı alâka v e tak­


diri, her halde hesaba katmamış olan Buhârî, bir ç o k şeyhlerinin
adını kitabında mübhem bırakmıştı. S ı k sık, s a d e c e « ' A h m a d »
v e y a « M u h a m m a d » gibi, şeyhlerinin isimlerini mübhem olarak kul­
lanan, bu mübhem isimleri takib eden d i ğ e r râvileri tanımak su­
retiyle ibhamdan kurtulan devrinin, râvi v e eserleri hakkındaki

1 ' A b û N u ' a y m ' i n Mastahrac'ı, Buhârî ( V I , 175 st. 4 - 5 ) ' d e ki tefsir için
« w a q â l a M a ' m a r » k a y d ı n ı ihtiva e d i y o r ( b k . Fath al-bârî V l l l , 557).
2 B u h â r î V , 10 (sonuncu s a t ı r ) ve b k . Fath al-bârî, V I I , 37.
3 B a h â r î V I . 151, st. 8, not 5 ; Fath al-bârî Vlll, 491 ; ' A y n î IX, 221;
O a s t a l l â n î V I , 367.
•1 B u h â r î I X , 116, s. 1 ; Fath al-bârî Xili, 307, ' A y n î X I , 5 i 9 , O a s t a l l â n î X ,
351.
5 B h â r î V I . 151 not 5.
6 B u h â r î V I , 164, a l - İ n s â n sûresi ve Fath al-bârî Vlll. 164.
132

b.Igisini esas olarak almıştı. Fakat aradan bir asır g e ç i p Buhârî'­


nin kitabı, islâm aleminde Qur'ân'da.n sonra en ç o k itibar e d i l e ­
cek bir m e r t e b e y e yükselince, kendi asrının normal bilgisine tev­
di edilen bir çok hususiyeileri, halli v e izahı g e r e k e n birer m e ç ­
hul olmuşlardı. Râvileri v e mübhem bıraktığı isimlerin tarif ve
izahı etrafında bir asır sonra başlayıp inkişaf e d e n a y r ı bir lite­
ratür meydana gelmişti. Kendisi için taoii kaynaklar o l a r a k kabul
ettiği v e her halde muasınannca pek iyi bilinen filologlar da
onun izaha muhtaç olan v e münakaşadan hali kalmayan bir ç o k
şeyhleri arasında yeı-^ almıştı. Burada « M a ' m a r » v e «Yahya.» mn
kim olduklarım tayin hususunda yapılan münakaşaların seyrinden
muhtasarau bahsetmekle, müteakip asırlardaki mesailerin, ç o k v a ­
si olmakla beraber, Buhârî'nin kitabının bazı hususiyetleri üzerin­
d e vazıh bir neticeye ulaşmış olmaktan mahrum bulunduklarını
da göstermiş olacağız.
Buhârî'nin râvilerini ilk olarak ele alan ^Abû Naşr al-Kalâbâ­
zî ( ö l . 398) Şıhîh'de ismi g e ç e n « M a ' m a r » i sadece iki şahıstan
ibaret addetmiştir. M a ' m a r b . Râşid, Ma'mar b, Sâhm *. Buhârî'nin
mübhem bıraktığı kısımlara ait müstakil eserler m e y d a n a g e t i r e n ­
ler, meselâ H a t î b Bağdadî ( ö l . 463) \ ' A b û ' A l î al-Ğassânî ( ö l .
498)3, Muh. b . al-Hasan al-Sam'ânî ( ö l . 650) * hatta Buhârî'nin
' A b û ' U b a y d a ile olan münasebetlerinin, dokuzuncu asırda, sarih­
ler tarafından yapılan münakaşasından daha sonraki bir d e v r e y e
raslayan Suyûtî ( ö l . 911), Buhârî'nin kitabı için yazmış oldu­
ğu haşiyesinin baş tarafında, mübhemata dair a y ı r d ı ğ ı bir fasılda
bile « M a ' m a r » v e « Y a h y a » y ı mevzuu bahsetmemiştir. Y a l n ı z se­
kizinci asırda meşhur on hadis kitabının râvilerinden bir a r a d a
bahseden 'Aoû'l-Mahâsin Muh. b . ' A l î b . al-Husayn al-Husaynî
(öl. 765) ' A b û ' U b a y d a ' d e n ibaret olan «Ma'mars> i Buhârî'nin
Şahîh'inde değil d e sadece ' A b û 'Davud'un 5u7ia7i'inde adı g e ç -

1 K a l â b â z î 206 b ,
* al-'Asmâ al-mubhama fî'l-^anhâ '-al-muhkama için bic. B r o c k . Suppl. 1,
564 ve W e i s w e i l e r nr. 63.
3 «Tagyîd al-muhmal wa tamyîz al-muşkil» adlı eseri için bk. Brock.
Suppl. 1, 629 ve W e i s w e i l e r nr. 96.
* 'Kitâbun fîhi asâmiu Şuyûh al-Buhârî» için b k . B r o c k . Sappl, 1/615 ve
W e i s w e i l e r nr. 99.
133

miş olması münasebetiyle kaydetmiştir*. « Y a h y a > y ı ise hiç m e v ­


zuu-bahs etmemiştir
Buhârî'nin şeyhlerini, hadislerinde bulunan râvilerini e l e alan
müstakil eserlerin dışında, bir d e sarihlerinin, şerhleri esnasında,
vasıl oldukları neticeler vardır. Şerhlerin sakladığı malûmatın
mülâhazasından, içlerinden bazılarının ç o k daha erken bir d e v i r d e ,
meçhul şahıslar v e kaynaklar bakımından elde etmiş o l d u ğ u neti­
celerin ehemmiyetli d e n e b i l e c e k bir kısmından daha sonrakilerin
bazıları tarafından faydalanılmadığı anlaşılıyor. Onların zaman
zaman bu kaynakları kabul e t m e hususunda takındıkları menfi
tavırla, ayni kaynakları, kitabın şerhinin d i ğ e r yerlerinde, kendi­
lerinden evvelkilerin mesaisine tabi olarak hissedilmez bir şekilde
tabu bir ş e y kabul edişleri arasında g a r i p bir tezad da hasıl
olmaktadır.
Dokuzuncu asrın sarihleri arasında, Buhârî'nin zikrettiği « M a ' -
mar'in, ' A b û ' U b a y d a ' d e n , Y a h y a ' n ı n Farrâ'dan ibaret olup olma­
d ı ğ ı meselesi bir münakaşa mevzuudur. İbn Hacar'in, ifadesinden
anlaşıldığına ^ ö r e , Buhârî'nin bir k a ç k e r e zikrettiği « M a ' m a r ' i n
' A b û ' U b a y d a M a ' m a r b . al-Muşannâ olduğunu ilk defa o r t a y a
k o y a n kimse kendisidir. Bir y e r d e , Buhârî'nin « Jlij» şekhn­
deki ifadesinin2 şerhi esnasında: «Ben bu şahsı, şerhi sadedinde
bulunduğumuz ibareyi, ismi Ma'mar b. al-Muşannâ olan 'Abû
'Ubayda'nin tefsirinde görünceye kadar, Ma'mar b. Râşid zanne­
diyordum.» " d e m e k t e d i r . İbn H a c a r ' i n yukarıdaki sözünü kasteden
' A y n î : «Sarihlerden biri.. Onu ben Ma'mar b. Râşid zannediyor­
dum, diyor... 'Abdarrazzag'da bunu Ma'mar b. Râşid'den rivayet
' ediyor. Buhârî'nin zikretmiş olduğu Ma'mar'i, Ma'mar b. al-Muşan­
nâ olan 'Abû ^Übayda'ye inhisar ettirmek lâzım gelmez. Bunun
ayni zaman da her iki <Ma'mar> olması da mümkündür» *. O a s ­
tallânî ; «Kirmânî'ye göre bu şahıs, Ma'mar b. Raşid aş-Sdn 'ânV-
dir; îbn Hacar'e göre, Ma'mar al-Musanna'd\r» ^ demektedirler,

^ a t - T a z k i r a hima'-rifat al-kutuh al-^aşara 122 b .


a B u h â r î V I , 44, st. 12.
jlil J jjT-Ul ^y^J\ jl Jl ^ dil
( ^1 J. Faih al-bârî Vlll, 186.
* ' A y n i Vlll, 547.
5 O a s f a l l â n î V I , 77.
134

Buhârî'nin kitabında, bir k a ç k e r e zikrettiği « Y a h y a » nin,


Farrâ olduğunu kolaylıkla kabul eden sarih ' A y n î , bir y e r d e i b n
H a c a r ' e muhalefet etmiş olmak için» ' A b û ' U b a y d a hakkında ileri
sürdüğü itirazı tekrarlamakta v e : Bunun Farrâ olduğunu kat'i bir
ifade ile iddia etmek doğru değildir, zira bu tefsirin, Farrâ gibi
diğer bir şahsa ait bulunması, sadece Farrâ'ya değil başka şahısla­
ra da ait ayni mealde bir söze ruslanmış olması mümkündür. Bu­
nun için de ayni fikre kail diğer şahıslara da şamil olsun diye
böyle bir tabir kullanılmıştır» * demektedir,.
Bahusus « M a ' m a r * in ' A b û ' U b a y d a ' d e n ibaret oluşu m e s e l e ­
sinin dokuzuncu asırda bir münakaşa mevzuu halinde bulunması­
na, sekizinci asır sarihleri tarafından münhasıran Ma'mar b . Râ­
şid d i y e tanınmasına, ibn Hacar'in d e bunu, uzun zaman kendin­
den evvelkiler gibi « M a ' m a r b . Râşid'den ibaret zannetmekte o l ­
duğunu iddia etmiş olmasına r a ğ m e n , daha e v v e l k i sarihlerin v e
muhaddislerin, Buhârî'nin ' A b û ' U b a y d a ' d e n aldıkları hususunda
kendilerinden sonrakilerden daha ç o k malûmat sahibi bulundukla­
rını ö ğ r e n i y o r u z . Bu bilgimizi y i n e bu sonuncu s â r i ' l e r e borçluyuz.
ibn Hacar, Buhârî'nin ' A b û ' U b a y d a ' d a n almış olduğu k ı s ı m ,
larm esas kaynağına işaret etmek isterken, bunu, y a n ı n d a bulu­
nan «Macâz al-Qur'ân» nüshasında araştırır, bulamayınca, bu iba­
reyi, müselsel bir isnâd y o l u y l a ' A b û ' U b a y d a ' y e kadar götüren
d i ğ e r şahısların eserlerine müracaat e d e r . Meselâ, ^ jl^ll
^ t ^ - i J I şeklinde Buhârî'nin almış olduğu filolojik izahı, yanında­
ki «macâz al-Qur'ân» nüshasında bulamamış olacak k i : >
" « - ^ l . . . ; a _ t j ı l Jt ^J~\ d e m e k t e d i r . Y a l n ı z tbn Hacar'in,

' A y n î I X , 247. 'Aynî'nin İbn H a c a r ' e bu şelcilde itirazına, şerhinin b i r


çok yerlerinde raslamak m ü m k ü n d ü r . O b u itirazını bazan çok şiddetli b i r dille
yapar. İ b n H a c a r , ' A y n î ' n i n bu g i b i itirazlarını cevaplandıran müstakil b i r ki-
tap d a meydana getirmiştir, "tntigâd al-i Hirad,, adlı b u eserinden, T ü r k i y e ' d e
nüshaları b u l u n m a d ı ğ ı n d a n (tek nüshası için b k . B r o c k . Suppl. 11, 75), d o ğ r u d a n
d o ğ r u y a faydalanamadık. Y a l n ı z b ü y ü k b i r kısmını O a s t a l l â n î , b i l m ü n a s e b e , n a k ­
letmektedir. M e s e l â 'Aynî'nin ( I X , 96) şiddetli tenkitlerinden b i r i n e karşı İ b n
H a c a r ' i n haklı b i r cevabı için b k . O a s t a l l â n î V I , 282, ' A y n î ' n i n İbn H a c a r ' e kar­
şı d i ğ e r b i r itirazı için b k . ' A y n î I X , 248-9.
a B u h â r î I V . 107.
•i 3 Fath al-bârî V I , 213. ' A b û ' U b a y d a ' n i n bu tefsirini Qkd\ 'lyâçf d a Maşâ-
riq al-^anwâr (1, 187) 'da zikretmektedir.
135

bunu, Buhârî'nin muasıri Ibrâhîm a l - H a r b î (198-285; 'nin eserlerin­


den d o ğ r u d a n d o ğ r u y a mı tesbit ettiğini, y o k s a başkasmdan mı
a l d ı ğ m ı v e müteaddit eserler * inin hangisinden naklettiğini bilmiyo­
ruz. Bununla beraber, ' A b û ' U b a y d a ' n i n , Buhârî'nin muasırlarının
bazıları üzerindeki tesiri hususunda -pek vazıh d e ğ i l s e bile- bir
fikir edinmiş oluyoruz. K e z a ibn Hacar, Buhârî'nin, isnâdsız v e
kailsiz iktibas ettiği iki filolojik ibare hakkında, daha e v v e l c e ,
' A b û Bakr. b . al-Munzir (318) tarafından ' A b û ' U b a y d a ' n i n ismi­
nin, tasrih edilerek, alındığını s ö y l e r ^ , bir ye--de d e ' A y n î , onun
sözünü b e n i m s e y e r e k alır". Filhakika, ' A b û Bakr. b. al-Munzir'in
geniş ölçüde ' A b û ' U b a y d a ' n i n Macâz al-Qar'ânhndan faydalandı­
ğ ı anlaşılıyor. S o n zamanlarda îbn ' A b î Hatim Tefsir'inin, e l e
g e ç e n nüshasının kenarında ibn munzir tefsîr'ihden y a p ı l a n nakil­
ler hemen hemen her âyetin izahında ' A b û ' U b a y d a ' n i n Macâz
al-Qur'ân'ma müracaat edildiğini g ö s t e r i r mahiyettedir*.
' A r ı û ' U b a y d a ' d e n ikt'basiar y a p a n -yukarıda ziiirettiğımiz-
müelliflerden başka, b i z z ' t Şahîh'in şâriblerinin p e k müteahhir ol­
mayanları arasında ' A b û ' U b a y d a ' ı in Buhârî üzerindeki tesirinden
haberdar olanların bulunduklarını ö ğ r e n i y o ı u z . İbn Hacar'in bazı
ifadelerinden, İbn at-T-'n adlı bir sarihin (takriben y e d i n c i asır)
b ö y l e bir münasebeti p e k ivi bildiği sarih olar k anlaşıhyor k Ese­
ri b i z e kadar g e l m e m i ş olan bu M a ğ r i b l i sarihin" daha sonraki
şerhlere ne zengin bir kaynak teşkd e t t i ğ i , kendisinden sık s'k
yapılan nakillerden v a z ı h e n anlaşılmaktad.r. Hatta onun, F a r r â ' n m
Buhârî üzer ndeki tesirini tesbit burusunda İbn H a c a r ' e önderlik
ettiğini ö ğ r e n i y o r u z k Bundan başka İbn Hacar, N a w a w î ' n i n ; d e

1 B k . "İrşâd al-"arîb I, 128-129.


2 Faih al-bârî V l l l , 461, 552.
3 ' A y n î I X . 169.
* İlm a l - M u n z î r ' İ n Qur'ân tefsirinin bir kısmı bize k a d a r gelmiştir, b k .
B r o c k G . 12, 191 ( G o t h a nr. 521, yalnız, M u s h a f m 2/27-4/94 üne tekabül eden
kısmının tefsiri mahfuzdur).
5 Fath al-bârî V l l l , 213, 388.
** Kaşf az-zunûn'dsL adı 'Abdalvvahid b . at-Tin as-Safâqusî diye geçmekte­
dir ( b k . a l - C â m i '•aş-şahîh li'l-Buhârî madd.)
^ İbn H a c a r ' i n sarih olmayan bir ifadesinden anlaşıldığına g ö r e , İ b n . a t - T î n ,
Farrâ'nm sözleriyle, B u h â r î ' n i n ibarelerini m u k a b e l e ve tenkid ediyormuş ( b k .
Fath al-bârî V l l l , 548). "
136

Buhârî'nin kitabının şerhinde ' A b û ' U b a y d a ' y i m e v z a u bahsetti­


ğini s ö y l ü y o r * . ' A b û ' U b a y d a ' n i n Macâz a/-Qur'ân'ıyla Buhârî'nin
Şahîh'mm mukabelesi hususundj. îbn Hacar'in, kendinden evvelki
bir v e y a müteaddit cerhten faydalandığını g ö s t e r e n d i ğ e r bir ç o k
işaretler v a r d ı r ^ Bunanla b e r a b e r , mevzuu bahs te'sirin, daha ön­
ceki sarihlerden bazdarının meçhulü olmamakla beraber, bu hu­
sustaki mülâhazaların p e k fazla taammüm etmediği v e m e v z i î kal­
dığı, dokuzuncu asırda ' A y n î ' n i n «böyle bir iddianın varid olamı-
yacağn yolundaki itirazından istidlal edilebilir". Kendisinden ev­
v e l k i l e r d e n müteessir^olmakla beraber, her halde, ' A b û ' U b a y d a ' ­
nin Macâz al-Qur'ân'ı v e Farrâ'nın Ma'âni, l-Qur'âni ile ŞahîlfK
ciddî bir şekilde m u k a b e l e e d e n ilk kimse, îbn H a c a r ' d i r . Şurası
da şayanı dikkatdir ki, tbn H a c a r ' d e n sonra, bu m e v z u üzerinde
e h e m m i y e t l e durulup onun mesaisine her hangi bir ş e y ilâve edil­
miş değildir.
tbn H a c a r , ilk defa 804 d e te'lif ettiği ıTa'lig at-taHîqy inde,
' A b û ' U b a y d a ile Buhârî'nin münasebetiai daha basit bir tarzda
ele almakta v e her halde, metinlerin bizzat mukabelesinden hasıl
olan neticeleri tesbit etmekten z i y a d e , kendisinden öncekilerden
intikal e d e n mutaları t o p l a d ı ğ ı intibaını vermektedir. H e m e n he^
men ilmî hayatınm son otuz senesi zarfında vücuda getirdiği
Fath al-bârî adlı şerhinde, meseleyi aaha ciddî ve mufassal bir
şekilde e l e almaktadır. M e s e l â , TaHîq at-ta'lîq'de, 'Abû 'Ubayda'­
nin Buhârî üzerindeki tesiri tesbit edilirken iMacâz al-Qur'any ve

1 Fath al-bârî 1. 213.


2 M e s e l â : B a n î İsrâ'il s u r e s i n d e iki defa zikri geçen « h a ş î r a n » ( 1 8 / 8 ) keli­
mesinin iki a y r ı tefsiri b u şüpheyi a r t ı r ı y o r . Birincisinde « h a ş î r a n mahbisan, m u h -
saran ' a m m a m a h b i s a n f a h u w â t a f s î r İ b n ' A b b â s w a ş a l a h u İbn a l - M u n z i r min ta-
rîq ' A l î b . ' A b î Talha 'anhu, qâla rrahbigan w a qâla ' A b û ' U b a y d a fî q a w l i h i
h a ş î r a n qâla muhsaran* {Fath al-bârî V l l l , 296) ; İkincisinde Î « H a ş î r a n mahbisan
h u w a q a w l u ' A b î ' U b a y d a t a 'ayzan w a huvva... w a ravvâ î b n ' A b î H a t i m min t a -
r î q ' A l î b . ^ A b î T a l h a ' a n İ b n ' A b b â s q â l a : h a s î ı a n ay sicnan (Fath-al-bârî Vlll,
298) denmektedir. B u iki tefsir a r a s ı n d a k i bariz fark, h e r ikisinin ayrı ayrı kay­
n a k l a r d a n alındığını g ö s t e r m e k t e d i r . D i ğ e r t a r a f t a n Fath al-bârî'nin müstakil m u ­
kaddimesi {Hadyu s-sârî) nin «ta'-yîn al-muhmal wa tasmiyat al-mubham» kısmın­
da ' A b û ' U b a y d a ' y e temas eden hususlarla asıl şerhte geçen işaretler a r a s ı n d a
tam b i r t e t a b u k u n b u l u n m a m a s ı ve hatta b a z ı mübayenetlerin mevcudiyeti İ b n H a ­
car'in kendinden önceki s a r i h l e r d e n d e i s t i f a d e etmiş olduğunu teyid eder.
3 D a h a önce zikredilenlerden b a ş k a b k . ' A y n î V l l l , 676, Vlll. 701 v e bil­
hassa I , 616.
137

<Ma'ânî, Our'du'-- dan İbaret isimleri iki a y n kitaba delâlet e d e r


gibi g ö r ü n m e k t e d i r ki*, ' A b û ' U b a y d a ' n i n eserinin iki a y r ı adına
tealluk eden bu zühul, mezkûr eseri c i d d i y e t l e kullanmadığı v e
kendisinden ö n c e v ü c u d e getirilen « t a ' l î q a t » a istinad ettiği k e y -
fiyetiyle izah edilebilir.
Y a n ı n d a , as-Sukkarî ( ö l . 275)— ' A b û H â d m ( ö l . 250) rivayetinin
bulund .ğunu s ö y l e y e n İbn H a c a r 2, Buhârî'nin, bu kitabın ' A " û
Ca'far a l - M a ş â d i d r i v a y e t i n d e n faydalandığını iki defa k a y d e d e r ^.
Macâz al-Our'ân'm, Buhârî'nin yanında bulunup, hususiyetle­
rini dolayisiyle öğrendiğimiz nûshasiyle İbn Hacar'in y a m n d a
bulunan v e bize kadar gelen nüshalarının ehemmiyetli mikdarda bir­
birlerinden ayrıldıkları anlaşılmaktadır Nüshalar arasındaki bu fark­
ları zaman z a m a n hisseden İbn H a c a r « ^o-c j î Jy j *» demekten
çekinip sadece, Macâz\n ibaresini, mukayeseyi okuyucuya bıraka­
rak nakletmektedir K Bu gibi hallerde bazan İbn Hacar, Buhârî'nin
mânâ bakımından ' A b û ' U b a y d a ' d a n naKlettiğini söyler. Bu g i b i
ibarelerin, Buhârî'nin « Jjj » kaydiyle Macâz al-Qur'an"dan
y a p t ı ğ ı müteaddid iktibasların arasında bulunmasını v e bir kitabın
muhtelif r i v a y e t v e y a nüshaları arasındaki farklar kabilinden o l ­
masını g ö z önünde bulundurarak ' A b û 'Ubayda'nin kitabından
alındığını zannediyoruz. Esasen İbn H a c a r s a d e c e , Buhârî'nin, ' A b û
' U b a y d a ' n i n adını tasrih ettiği v e y a « Jsj » şeklinde mübhem
olarak bıraktığı yerlerde değil, başkalarından aldığma dair en
ufak bir telmihte bulunmadığı hallerde bile bir ç o k kısımların ' A b û
' U b a y d a ' n i n kitabından muktebes olduğunu iddiadan çekinmemek­
te v e bunu Macâz al-Qar'ân i l e m u k a b e l e e d e r e k isbata çalışmak­
tadır. O bu gibi hallerde, arasıra Buhârî'nin ^Abû ' U b a y d a ' d e n faz­
laca nakl v e bazan ismini tasrih ettiğini, bazan da mübhem bırak
tığını s ö y l e r ^ . Fakat Buhârî'nin bu haüni yani e k s e r i y e t l e 'Abû
' U b a y d a ' n i n ismini tasrih e t m e d e n a l d ı ğ ı halde zaman zaman « M a
' m a r » şekhnde açıklamış olmasını, ' A y n î p e k garip karşılamakta

^ Macâz al-Qur'ân için, Ta'-lîg at-'-ta'-Ug 386 a, Ma'-ânî al-Qar'ân için 364a
ya b a k .
a Ta'-lîg at ta'-lîg 386 a.
3 Fath al bârı V l l l , 339, 340.
4 Fath al-bârî V l l l , 336.
5 B k . meselâ ayn esr. V l l l , 331.
138

v e bundan d o l a y ı musarrah şeklini « M a ' m a r b, Râşid> den ibaret


tasavvur etmektedir K

BUHÂRÎ'NİN 'ABÛ'UBAYDA'DEN NAKÜ'NİN HUSUSİYETLERİ

Buhârî, kendinden e v v e l k i devrin iki büyük filologunu d i ğ e r


bir çokları arasından ayırarak kaynak olarak seçmekle -kitabının
m e v z u v e g a y e s i y l e tetabuk edip e t m e y e c e ğ i hususu bir tarafa
bırakılacak olursa- muhakkak ki, filolojik meselelere karşı ktndi
vukuf v e alâkasını göstermiştir. Bahusus Buhârî, kendi asrında,
bir ç o k kimseler tarafından tenkit edilen ' A b û ' U b a y d a ( ö l . 210)'-
yi v e onun, Macâz al- Qur'ân'ını ^ en ç o k güvendiği bir kaynak
mertebesine yükseltmekle, şahsî takdirini, tefekkürünün hür tara­
fını izhar etmiştir. Onun bu inkâr kabul e t m e z hususiyetini teslim­
den sonra, y a p m a k istediği ş e y d e muvaffakiyet derecesi v e faali­
yetinin mevzuu-bahs tarafının mahiyeti üzerinde muhtasar bir şe­
kilde durmalıyız.
' A b û ' U b a y d a ' n i n Buhârî üzerindeki tesiri, kendisine karşı du­
yulan mutlak bir hayranlık ile ifade edilebilir. ' A b û 'Ubayda'nin
Q u r ' â n tefsiri, âyetlerin bir ç o k müşkillerinin « m a c â z » adı altın­
da halli Şahî/ıin üzerinde kaynakların icra ettiği tesirlerin en ba­
şında gelmektedir. Zira Buhârî, kitabının her hangi bir y e r i n d e
en küçük bir münasebetini bularak ' A b û 'Ubayda'nin ibarelerini
almaktadır. Fakat daha g a r i p olan tarafı, bu zayıf münasebetleri­
ni g ö z e t e r e k aldıklarının yanına, zaman zaman, bunlarla p e k uzak
v e zayıf münasebetleri bulunan diğer ibarelerin alınmasıdır ki,
doğrudan d o ğ r u y a idhal edildikleri y e r l e en küçük bir irtibattan
mahrumdurlar. Hatta Macâz al-Qar'ân'a. karşı duyduğ-u bu hayran­
lık, Buhârî'yi zaman zaman, p e k ç o k beğendiği ibareleri mükerreren
almağa kadar götürmektedir. Meselâ, «kitâb at-tawhîd» adlı fas­
lında^ birdenbire makabh v e mabâdi ile hiç münasebeti y o k k e n

1 ' A y n î IX, 248.249.


' B k . Macâz al-QaPân, önsöz s. 17.
3 B u h â r î I X . 155, st. 1-4;
139

JLJ ^ V J J j L öjüJJ S\Jİ\ ( 2 : 2 ) ^bjOl dJ!i ^ J'Sj »


^•^t\ .JU o l T cilr etli M ^ . j "i! IJU (60 : 10) ^1 JÜİ
«(^s: j ^ . (10 : 22) dliJI J ,;:.r lil jT_,iJl şeklinde
Macâz al-Qur'ân dan bir ç o k ibareler toplayarak aldığını v e hatta
bunların «kitâb at-tafsîr» diye ayırmış olduğu faslında* kısmen
geçtiğini fakat orada « M a ' m a r » in zikredilmediğini, a*!^ J'iSj »
« i l . . . jT_;5)l |.5(tU-iü. ^..i oLT dllı Jli ^ şeklinde alındığını
gördüğümüz zaman ancak, ' A b û 'Ubayda'nin tefsirine karşı du­
yulan bir hayranlığa atfedeceğiz. Onun, ' A b û 'Ubayda'nin kitabının
muhtehf yerlerinden toplayarak aldığı bu muhtelif izahların bir
arada bulunuşunun sebebini, aralarındaki münasebetlerini v e onun
maksadının ne olduğunu sarihlerin hiç biri izah edememiştir. Şâ­
rih ' A y n î ; «bunların bihakkın izahmm içinden çıkabilen hiç bir
sarih bilmiyorum. Hatta bir kısmı bunu hiç mevzuu-bahis etme­
diler.» ^ demiş, İbn H a c a r « j l ix..,t y \ liilj jflij demek­
le iktifa etmiş, Qastallânî d e ona tabi olmuştur*.
Buhârî'nin, ' A b û ' U b a y d a ' d e n aldığı tefsirler arasında bir çok­
ları vardır ki, bunlar, Macâz al-Qur'ân'ı adeta e z b e r bildiğini g ö s ­
terir mahiyettedir. Bunun g a r i p misallerinden birini g ö z d e n geçi­
relim: J u J j Jt ^ \ Jli ( 2 : 2 7 6 ) . ^uil j^lU »
« ^T^^f ( 47 : 37) ijLilj ^ Buhârî'nin, Baqara sûresinde ser­
dettiği bu ibarede, « Uli-1 » kehmesinin ' A b û 'Ubayda'nin kitabın­
dan alman g a y e t g a r i p bir izahı vardır. O , adeti veçhiyle kelimenin,
izahını ' A b û 'Ubayda'nin kitabının mahall-i mahsusundan d e ğ i l , iza­
hında bu kelimeyi ihtiva eden müteradif bir âyetin, kitabın d i ğ e r bir
y e r i n d e vaki şerhinden alır y e o müteradif kelimeyi ihtiva eden
âyeti, tefsiriyle birlikte ilk kehmenin tefsiri imiş gibi gösterir.
Şöyleki « 2 : 2 7 6 Ulll . . . » âyetinin Macâz alQur'ân'daYı tefsiri
« L l i l ^li-l » den ibarettir. « üLll. . . . Jli » ise onun < U^l » mas-

1 Buhârî V I , 72, st. 6-7.

* c/\ (1 ^r-' J: 1-^ r > '-^"^ I-} »


( ' M ^ l ' A y n î V l l l , 661.
3 Fath al-bârî V l l l , 261.
4, O a s t a l l â n î V I , 157.
B u h â r î V I , 32, st. 4-5.
140

darından g e l e n « > 47/37) kelimesinin tefsiridir \ Yani Ma­


câz al-Qur'ân'da.ki şekli ^Ij j ^ ^ i l j <)t_lb Jl.^l JU . . . »
« a^lj dir. Bu garabetin sebeplerini anlamak güçtür. A c a b a ,
Macâz'm, Buhârî'nin yanındaki nüshası Baqara sûresinde bu keli­
menin izahını ihtiva e t m i y o r d u da, Macâzh ç o k iyi okuyup bütün
teferrüatiyle ihata eden Buhârî, ' A b û 'Ubayda'nin, bu k e l i m e y i , di­
ğer bir müteradifinin şerhinde i y r â d ettiğini biliyordu da ona mü­
racaat mı etti ? Y o k s a , «ilhâh» tan ibaret muhtasar bir tefsiriyle
iktifa e t m e y i p bir f i l o l o g g i b i uzun bir tefsirini i y r â d e t m e ğ e mi
özendi ?. H e r halde"" bundan v e bir ç o k benzerlerinden, Buhârî'nin
sadece Mâcâz al- Qur'ân'da.n, kitabına, Tasladıklarını d e ğ i l , muhtaç
olduğu takdirde kelimelerin tefsirini bir bir araştırmak v e bir y e r
de bulamadığı takdirde, muhtemel d i ğ e r yerlerine d e müracaat et^
mek suredyle naklettiği anlaşılıyor. Onun bu karakteri, meselâ bir
kelimenin tefsirinde, ayni k ö k t e n gelen d i ğ e r bir ç o k kelimelerin,
Macâz'm muhtelif yerlerinden cemolunup bir araya g e t i r i l m e s i n d e
de görülmektedir. Bunun iyi bir misâlini «istacâbû» (2/172) 'acâbû,
<yastacibu (6/36) yucîbû şeklinde ^ ayni k ö k t e n g e l e n muhtelif bâb-
daki kelimelerin macâz al-Qar'ân'daki tefsirlerinin bir a r a y a g e t i ­
rilmesi teşkil e t m e k t e d i r O n u n bu hususta enteresan delillerinden
biri d e her hangi bir sûrede bulunan bir k e l i m e y i tefsir e t m e y i
isteyip te orada ^Macâzy ın tefsirini bulamayınca, o kelimenin v e ­
ya ayni kökten d i ğ e r bir şeklinin, d i ğ e r bir surede g e ç e n tefsiri­
ne müracaat etmiş olmasıdır. Meselâ, Kahf suresi ( 1 8 ) 'inde
« / o S j l I » kelimesini tefsir e d i p Macâz'daki mukabilini a r a m ı ş a ma­
halli mahsusunda bulamamıştır. Anlaşıldığına g ö r e , Buhârî'nin ya­
nındaki nüsha, b i z e k a d a r g e l e n -diğerlerinden r i v a y e t bakımından
ayrılan- nüshalardan birinde o l d u ğ u gibi, bu kelimenin tefsirini ih.
tiva etmediğinden <al-Mutaffif'in> suresi (83) 'nde g e ç e n bu keli­
menin şeklindeki iştikakına müracaat v e <Kahf> sûresi ( 1 8 ) -
ne nakletmiştir. İşin en çok g a r i p olan tarafı, bu kelimenin mahal­
li mahsusunda, elimizdeki «Macâz al-Qur'âm nüshalarının v e ibn

1 B k . Fath al-bârî V I I I , 151.


2 B u h â r î V I , 39, st. 1.
3 Fath al-bârî V I I I , 171.
4 B k . Buhârî I V , 172, st. 8, V I . 87, st. 16.
141

Hacar'in muhafaza ettiği izahmm, B u h â r î ' n i ı <iMutaf{ifîn> sûresin­


den naklettiğinden tamamen farklı oluşundadır *.
Buhârî'nin ' A b û ' U b a y d a ' d e n naklettikleri arasmda itiraza uğ-
ramış olanlarmdan b a z d a r m d a ihtiyatlı hareket e d e r e k aldığına
dair bir misal d e b u l u n m a k t a d ı r : ' A b û ' U b a y d a ' n i n < 'i-;^ > ken­
disine baba, o ğ a l , v e y a kardeş tarafından tevarüs edilen kimse-
dir> şeklindeki tefsirinden « k a r d e ş » i çıkararak b a b a v e o ğ u l a in­
hisar ettirmiştir a. Zira ' A b û ' U b a y d a ' n i n , bu « k a r d e ş t i « k a l â l a » -
nin şartı olarak tanıması bir hayli itiraza uğramıştır 3.
Buhârî'nin ' A b û ' U b a y d a ' d e n aldıkları arasında, âyetlerin iza­
hında «şâhid» olarak kullanılmış olan b e y t l e r d e v a r d ı r . T e s b i t
e d e b i l d i ğ i m i z e g ö r e , Buharî bu mahiyette Macâz a/-Qa7-'ân'dan üç
b e y t nakletmiştir*. Hatta bu b e y t l e r i n ikisinin kaillerinin isimleri­
ni d e zikretmiştir ^.
Buhârî'nin Şahîh'mdz, ' A b û ' U b a y d a ' d e n , v e y a başka birinden
alındığına her hangi bir şekilde işaret edilmeden iktibas olunmuş
ö y l e g a r i p g r a m e r meseleleri vardır ki, bunların mülâhazası, kita­
ba sonradan izafe edilen şartların ne k a d a r muhayyel olduğunu
g ö s t e r m e ğ e kâfidir. Bu ç o k g a r i p g r a m e r kaidelerini ihtiva e d e n
bir meselenin ^, sarihlerin en muhafazakârı sayılabilecek İbn H a c a r
tarafından dahi, bulunduğu y e r l e en ufak bir münasebetten mah­
rum oluşunun itirafı'' da g ö z önünde bulundurulacak olursa, Buhâ­
rî'nin kendisine atfedilen şartlardan z i y a d e , kitabını tasnif e d e r k e n
nasıl bazı eserlerin üslûb v e muhtevasına tabi olduğu k o l a y c a an­
laşıhr.
Şahıîh'ınm mukaddimesinde, tekrardan kaçınacağını s ö y l e y e n
v e buna t a m a m i y l e sadık kalan Müslim ^ e mukabil, Buhârî'nin ki­
tabında bir ç o k tekrarlar v a r d ı r v e bunların bir kısmını da ' A b û
' U b a y d a v e Farrâ'dan ahnmış olan filolojik izahlar teşkil e d e r .
Meselâ «'ahâdîş al-'anbiyâ> fashnda ^Abû ' U b a y d a ' d e n ahnan filo-

1 ^V.Fath al-bârî V I , 365' Vlll. 308.


^ Buhârî V I , 50, st. 5 ; Fa'-h al-bârî VIII, 201.
3 Macâz al-Qarân 118-119 ; O u r f u b î , V 77.
I,
* Biihârî V I , 64. 73, 127 ve b k . Fath al-bârî VIII, 265, 327, 425.
^ Kailinin ismi zikredilmemiş olan b e y t B u h â r î VI, 64 te b u l u n m a k t a d ı r .
« Buhâıî V I , 118, st. 12-14.
7 B k . Fath al-bârî VIII, 405.
8 M ü s l i m i, 3.
142

lojik malzemenin büyük bir kısmı Şahîh'm «kitâb at-tafsîr» diye


adlandırılan kısmında muhtelif sûrelerin izahında aynı kaynaktan
alınmış olanların bazılarının tekrarından ibarettir. E z c ü m l e i'A'râf»
sûresinde, Macâz al-Qar'ân'dan iktibas olunup cem'an, matbn bir
sahifeyi g-eçen ibarelerin hemen hemen hepsinin «'ahâdîş al-'anbi-
yâ» faslında g e ç m e s i bunun misâllerinden biridir. Bazan b u tek­
rarlar o kadar uzundur ki*, sarihler ikinci seferinde bunu
şerhetmeği lüzumsuz görürler. Bu tip tekrarlardan birinin şerhi e s ­
nasında şârih ' A y n î : « 5 u faydasız bir tekrardan ibarettir» demek
m e c b u r i y e t i n d e kalmıştır ^.
' A b û ' U b a y d a ' d a n mükerreren aldıkları arasında, bir iki satır
ara ile hemen tekerrür edenler vardır. Meselâ : « <:J| » , « - c _ l
kelimelerinin, ' A b û ' U b a y d a ' d e n alınmış olan tefsiri p e k kısa bir
mesafe ile tekerrür etmijtir. N e d e n s e sarihler buna hiç itiraz e t m e ­
dikleri gibi Y û n î n î d e edisyonunun dışında bırakmamıştır. Bu g i ­
bi tekrarları umumiyetle müstensihlere atfetme temayülünün*
metnin filolojik tenkidinin neticelerine a y k ı r ı olduğunu -Buhârî'nin
r i v a y e t l e r i bahsinde- g ö r e c e ğ i z . Burada s a d e c e mevzuubahs m e ­
s e l e l e r d e sarihlerin hükmünün ç o k zaman birbirine tezat teşkil et­
tiğini s ö y l e y e l i m . Meselâ tbn Hacar, Buhârî'nin <'ahâdîş al-'anbiyâ>
kısmında hem mükerrer h e m d e p e k karışık, gelişi g ü z e l bir şe­
kilde almış olduğu ibareler karşısında, bir taraftan aradaki müna­
sebetleri tevilci bîr şekilde bulmağa çalışırken, d i ğ e r taraftan, esa­
sen Buhârî'nin şartlarına uygun olmadığını, a y n ı m e v z u d a N a s â ' î ' -
nin i y r â d ettiği hadislerin mezkûr şartlara en ç o k uyan hadisler
o l d ığunu itiraf etmiştir^. Oastallânî ise, bu p e k karışık kısımlar
için bile, ıBuhârî ne dakik göruşlüdür> d i y e r e k hayranlık i f a d e et­
miş, d i ğ e r taraftan K i r m â n î : ^-şöhreti pek büyük kitapda, bun­
ların zikredilmiş olması faydasız şeylerle uğraşmaktır» demiştir ^.

1 B u h â r î I V , 148, s t . 11-14, Fath al-bârî V I , 223. M ü k e r r e r i için b k . B u -


hârî V I , 57-58.
2 ( lJ^\a % l İ A ) ' A y n î V I I I , 607.
3 Buhâ'rî V I , 31 st. 2-5.
4 M e s e l â b k . Fath al-bârî I V , 255.
5 Ayjt. esr. V I . 306.
« B k . f i a s f a l l â n î V , 373.
143

Buhârî'nin g e r e k ' A b û ' U b a y d a ' d e n v e g e r e k s e d i ğ e r l e r i n d e n


aldıklarının bir kısmı kitabının umumî plânı bakımından tertipsiz­
lik ifade etmekten başka bunların m u a y y e n bir y e r d e k i kısımları
bile kendi aralarında tam bir nizamdan zaman zaman mahrum
bulunurlar. Qur'ân tefsirine taalluk e d e n kısımlar da âyetlerin za­
man zaman Mushaftaki sıralarına uymamaktadır. A y e t l e r v e tef­
sirleri b a z e n sûrenin nihayetinden, bazen başından v e y a ortasın­
dan ahnıp gelişi güzel bir şekilde bir araya getirilir. Sarihler d e
bunu zaman z a m a n ifade e d e r l e r . Meselâ bir y e r d e ' A y n î : «Mez­
kûr tefsirlerde takdim, te'hir ziyade ve noksan gibi bir çok aksak­
lıklar vardır* * d e m e k t e d i r . D e v a m l ı olarak "Abû ' U b a y d a ' d e n ah­
nan tefsirlerde, â y e t l e r e numara k o y m a k suretiyle, kitabın bu ka­
rakteri ortaya çıkacaktır. Meselâ bir sûrenin tefsirine, son v e y a
ortalarındaki bir kelime ile başlanırken biraz sonra sûrenin ba­
şındaki kelimelerin tefsirine teşebbüs edilir. B ö y l e c e â y e t l e r v e
tefsirleri gelişi güzel bir şekilde yan yana bulunurlar. Hatta <'An-
'âm sûresinin baş taraflarında o l d u ğ u gibi bunların arasında bir­
denbire Qur'ân'm ikinci yarısından da bazı âyetlerin v e tefsirle­
rinin girdiğini v e bunun d i ğ e r l e r i y l e hiç bir münasebeti bulunma­
dığını, fakat hepsinin Macâz al-Qur'ân'dan ahnmış olduğunu hay­
ret ile g ö r m e k kabildir. Meselâ mezkûr sûrede birden bire ortaya
çıkan Qaşaş sûresi ( 3 8 ) 'ne ait « f j ^ ( 7 1 ) kelimesinin iyrâdının ^
münasebetini zorlama suretiyle bulmağa çalışan bazı sarihlerin
hareketi 8 yine kitabın sarihlerinin bir kısmı tarafından g a r i p kar­
şılanır Bu gibi hallerin h e m e n hemen her zaman vuku bulduğunu
hatırlamaz gibi g ö r ü n e n îbn H a c a r mevzii te'viller bulmağa çalı­
şır. Ş a y e t bir tevil bulmaktan mahrum kalırsa bunun istitrad y o l u
ile zikredilmiş olduğunu, bu da onun için mümkün olmazsa kita­
bın haşiyesinden müstensihier tarafından metne sokulduğunu söy­
leri
Buhârî'nin « Jijj» tasrihiyle ' A b û ' U b a y d a ' d e n naklettik­
leri arasında bile bir intizamsızlık arzedenler vardır. Meselâ:

1 ' A y n î V I I I , 687.
2 B u h â r î V I , 56, st. 4.
3 B k . Fath al-bârî V I I I , 216.
4 Bk. 'Aynî VIII, 600.
= Fath al-bârî V I I I . 331.
144

« -^1 ... j l U l J^lj ibaresi içine* ( 4 : 32) « OJilc» ayeti­


nin neden soiculduğunu anlamak kabil değildir.
Sarihlerin, önce bir âyetin sonra da onunla alâkah
hadislerin serdinin Buhârî'nin itiyadı olduğu şeklindeki ifadeleri
hilâfına Nisa sûresinin tefsirinde iyrâd ettiği bir âyet ve
alâkalı hadisler arasına hiç münasebeti bulunmayan kelime­
leri ve şerhlerini doldurmuştur. Onun bu gibi hallerine sık sık
rasladığı halde itiraz etmeyen ibn H a c a r , burada, âyetlerle alâkası
bulunmayan bir takım tefsirler iktibas edildiğini ifade etmiş ve
Buhârî'nin yerine itizarda bulunmuştur. A y r ı c a : «Bu tefsirler be­
raber bulundukları âyete ait değildirler, bir kaç defa işaret ettiğim
veçhiyle, bu, müstensihlerin işi gibi görünüyor» demiştir 2. Bu tefsir­
lerin, daha evvel Macâz al-Qur'ân'dan alınmış bulunduğunu ken­
disinin söylediğini, binnetice müstensihier tarafından uydurulamı-
yacak şeyler olduğunu unutan İbn Hacar'e karşı, ' A y n î şöyle
itiraz ediyor: «Sarihlerden biri: bu tefsirler bu âyete ait değildir,
müstensihlerin işine benziyor* dedi. Ben de bu çok uzak bir ihti­
maldir, derim, zira müstensihlerin çoğu cahildirler, bu izahlar na­
sıl onlara ait olabilir] En büyük âlimlerin boy ölçüşemiyeceği böy­
le bir kitaba, bu izahlar nasıl başkaları tarafından sokulabilir,
müstensîhlSr ancak tahrif ederler ve yanlışlıklar yaparlar veya
ibareleri metinden düşürürler. Müretteb ve münakkah bir kitaba
kendiliklerinden bir şey ilâve etmek onların adeti değildir. Şayet
o, bunlar kitabın mahir râvilerinden birinin yaptıklarıdır, deseydi,
bir dereceye kadar caiz olurdu. Bunların bizzat Buhârî'nin işi ol­
ması ihtimali baid değildir, dalgınlıkla yapmıştır, şayet sonradan
farkında olmuşsa da muhtemelen yerlerine nakle fırsat bulamamıştır
ve böylece devam adip gitmiştir* ^.
Buhârî'nin ^Abû Ubayda'den aldıkları arasmda, metni, kay-
naklarmm izahı bakımından, içinden çıkılmaz bir hale koyanlar

1 B u h â r î , V I , 44, st. 12.

( jrui <lt c,f^ ir'^Ljll j^ Aı'iS"} \ VI o-lj' c—J ^Udl « I A . . .

Fath al-bârî VIII, 188.


3 ' A y n î V I I I , 551.
145

vardır. Ezcümle, hiç bir telmihte bulunulmadan Macâz al-Qur'ân'-


dan iktibas edilen bir ç o k ibareleri müteakiben « w a qâla ğ-ayruhu»
k a y d i y l e yine ayni kaynaktan alınan fakat daha öncekileri d i ğ e r
bir şahsın ibareleri imiş gibi g ö s t e r e n kısımlar bu kabildendir.
Meselâ Mâ'ida sûresinin tefsirinin baş tarafında rastlayabileceği­
miz b ö y l e bir hususiyeti, bazı sarihler müstensihlere maletmiş o l ­
mayı en sahm bir y o l bulmuşlardır*.
Buhârî, bazan Macâz al-Our'ân'dan naklettiği g a r i p k e l i m e l e ­
rin şerh v e izahına da teşebbüs e d e r . Meselâ, <' jc dLil; dLp' »
şeklinde, Macâz al-Qur'ân'dan aldığı bir ibareyi jlşai >iiJI »
d i y e tefsir etmek ihtiyacını hissetmiştir ^. Bundan başka «
«zva gala» ğayruhu» «ta'lîkiyle 'Abû 'Ubayda'den almış olduğu
bir ibarede g e ç e n « » kelimesini biraz ö t e d e « jj^, » diye
izah etmiştir. B j n u , ç o k g a r i p karşılıyan Y u n î n î , kendi edisyonu­
nun dışında b ı r a k m a y ı daha uygun bulmuştur^.
Buhârî'nin Şahî./inde « w a qâla M a ' m a r » k a y d i y l e ' A b û ' U b a y ­
da'den vazıh bir iktibasa delâlet e d e c e k şekilde alınanlar arasında
bile, ihtisarlar y a p ı l d ı ğ ı vakidir. Bazan bu ihtisarlar, ibareyi anla-
şılamayacak hale k o y a r . Burada Meselâ, 'Abû 'Ubayda'nin «'Ah-
zâb» sûresine ait * « Â:UM, l^i-l (38 : 33) AÜI » tefsiri, Buhârî'­
de 5 .< l^ı^l i;.- » şeklindedir ki, « l^)u=> ^> kelimesi « l^^l » -
nin haberi olan « V . ^ l^L,.» nin g a y r i vazıh v e nakıs bir iktibasıdır.
«0^-^ Jjj ^ telmihiyle Macâz c l-Qur'ân'dan j/-apılan aşağıki
iktibasda vaki hazfle Buhârî yalnız kaynağındaki ifadeyi vuzuh­
la aksettirmemiş olmak yüzünden sarihlerinin itirazlarına maruz
kalmijtırs 'Abû 'Ubayda'nin, « ;)MJi ;ikJı J_^l <1MJ1 (23:12)
jA » ibaresi Buhârî'de ' « <1MJ1 <ikJb JjJl ı,23 : 12) ^^t- j ^»
şeklini almıştır ki, kaynağın ilk « Âl^^ » kelimesinin hazfiyle anla­
şılması g ü ç bir tefsir ortaya çıkmıştır.

1 Fath al-bârî VIII, 202.


2 B u h â r î V I 72, st. ( a l t t a n ) 7 ; Macâz al.Qur'ân I, 281.
3 B u h a r î V I , 53, not. 7.
4 Bk." Fath al-bârî VIII, 399.
5 B u h â r î V I , 117, st. 4.
6 Fath al-bârî VIII, 338.
7 B u h â r î VI, 99, st. 4.
B u h â r î ' n i n k a y n a k l a r ı F . 10
146

'Abû 'Ubayda'den ihtisaren yapılan iktibaslarda, nazarı dik


kati ç e k e n diğer bir g a r a b e t d e , a r a p gramerinin t e c v i z e t m e y e ­
c e ğ i mahiyette, fiillerin başındaki nefy edatlarının hazf edilmesidir.
Bu garabet metni o kadar mübhem bir hale k o y a r ki, r â v i l e r
v e y a müstensihier, kendi anla3'işlanna göre değişiklikler y a p m a k
ıztırannda kalırlar. Meselâ, ' « jjU:" (18:28) , j ^ j j U Ji jj^-^ »
ibaresinde « j.r » fi'linin nehy e d a h atılmış olmakla'bunun bir
bir «maczum fi'l» olarak anlaşılması güçleşmiş v e bazı râviler
mezkûr kelimeyi « ju » şeklinde okumak g a r a b e t i n e düşmüşlerdir^.
^< j j / ( 5 : 2 6 ) ^ l - 4 ^y^^ (93 : 7) » misâlinde d e olduğu gibi
bazan ayni kökten olan iki fiil, biri diğerinin şerhi olmak müna­
s e b e t i y l e Mccâz al-Qur'ân'dan"- bir araya g e d r i l e ı e k alınmış v e
ikinci fiil menfi olarak zikredümiş ise Buhârî bu ikinci fiilin nefy
edatını hazfeder v e hatta misâl teşkil e d e n fiil, nehy şeklinde bir
nefy edatıyla beraber g e l d i k t e «illetli» harflerinden birini kaybe­
d e c e k nevidense, bu hususiyete dikkat etmeden, y i n e edatı haz­
feder v e b ö y l e c e asla t e c v i z e d i l m i y e c e k bir tasarrufta bulunur 5.
iktibaslardan bir kısmı da, iktibas olunan ibarenin esas sahi­
binin maksad v e ifadesini d e ğ i ş t i r e c e k mahiyettedir. Meselâ, bir
defa «kitâb bad' al-halq» da^ d i ğ e r bir defa dâ ^kitâb at-tafsin­
in Barâ'a sûresinin başında^ 'Abû 'Ubayda'dan alınmış olan
« ''j. j js"(16 : 9 ) ÂasJj » ibaresi b ö y l e bir ihtisara tabi
tutulmuş g i b i g ö r ü n ü y o r . Bunun, j ^d^^l Js" (16 : 9 ) ^ . I j >
^« c ^ ''j. şeklinde Macâz al-Qur'ân'da]d aslıyla aralarında
mana bakımından oldukça mühim bir fark v a r d ı r . Zira ' A b û ' U b a y ­
da'nin kitabında «vaHca, kendi cinsinden o l m a y a n d i ğ e r bir ş e y e
ithal edilen her ş e y » şeklindeki tarifinde bulunan «kendi cinsinden
o l m a y a n » kaydı, Buhârî'de hazfe uğramıştır.

1 B u h â r î V I , 59, st. 1.
2 B k . Fath al-bârî V I I I , 226.
3 Buhârî V I . 58. st. 11.
* hk. Macâz al-Qurân I, 161, 222.
5 B k . Fath al-bârî V I , 323.
ö B u h â r î I V , 107, sonuncu satır.
7 B u h â r î V I , 63, st. 17.
8 Bk. Macâz al-Qarân I , 2 5 4 ; Fath al-bârî V I , 214.
147

'Abû ' U b a y d a ' d e n iktibas olunup takdim v e tehire uğrayanlar


v e d o l a y ı s ı y l a , metnin izahında sarihleri müşkil durumda bırakan­
lar v a r d ı r . Meselâ « M-^u- (5 : 48) Çlj;..^ l^y. » şeklindeki bir
ibarenin* şerhi esnasında şârih K i r m â n î M-^- -Jy jl U »
« w r ; ^ >c- y-iJj Ji o..^ Âi^.^ Jiyl 4İ_,9j lf-l^-« "Jy
demiştir^. Böylece, ' A b û 'Ubayda'nin «minhâo için «sabil» v e
<şir'a> için «sunna» şeklindeki tefsirinin değişmiş olmasını, sarihler
ancak gayri müretteb bir leffu neşr olarak ifade etmek sure­
tiyle işin içinden çıkabilmişlerdir ^ Bu takdim v e tehire uğramış
olan ibare bir defa daha kitabın baş tarafında İbn ' A b b â s ' d a n ri­
vayet edilmektedir*. K e z a sarihler bunu g a y r i müretteb bir leffu
neşr d i y e mülâhaza etmişlerdir s.

'ABÛ 'UBAYDA'NİN İTİRAZA U F R A Y A N FİKİRLERİN'İN


ALINMIŞ OLMASI

Buhârî'nin, her hangi bir telmihte bulunmadan almış oldukları


arasmda, Macâz al-Our'ân'm müfessirler tarafından şiddetle red-
dedil.miş olan kısımları da v a r d ı r . Bunları alırken hiç tereddüt
g ö s t e r m e d i ğ i anlaşılmaktadır. ' A b û ' U b a y d a tarafından Qur'ân'da
<al-hurûf az-zâida» olarak ifade edilen bazı edatların itiraza uğra­
yan izahlarına Buhârî'nin kitabında sık sık raslanmaktadır. Meselâ,
^« jl J^i (5 : 116) A.i!l J j ilj » ibaresinin ' A b û ' U b a y d a ' n i n tefsiri ol­
dağunu, şârih İbn Hacar s ö y l e m e k t e d i r . A d ı g e ç e n şârih, burada
Buhârî'nin iktibası esnasında hiç bir itirazda bulunmamışsa da, ki­
tabın d i ğ e r bir faslında bir münasebetini bularak, müfessirlerin
'Abû 'U'oayda'nin mevzuubahs tefsirine şiddetle hücum v e r e d d e t -

1 B u h â r î V I , 50. not. 7.
2 B k . ' A y n î V I I I , 576.
3 Bk. Fath al-bârî V I I I , 203.
4 B u h â r î l, 11, st. 7.
5 B k . " ' A y n î I, 138.
6 Buhârî V I , V , 54, st. ( a l t t a n ) 5-6.
148

tiklerini Qurtubî'den nakleder*. Bir defa da « I b r â h î m » s u r e s i n d e ^


'Abû ' U b a y d a ' d e n ahnmış olan « i | » edatını muhtevi bir ibare
şârih ' A y n î ' n i n itirazına uğramışbr 3. Bunlardan b a ş k a , ' A b û ' U b a y ­
da'nin itiraza uğramış olan « ıJ^\j *V » şeklindeki tefsirlerini bir
kaç k e r e almıştır*.
'Abû ' U b a y d a ' n i n g r a m e r bakımından olduğu g i b i mana ba­
kımından da itiraza u ğ r a y a n tefsirlerinin zaman zaman alındığı g ö ­
rülmektedir. Ezcümle, Macâz al-Qur'ân'm en çok iüraza uğramış
olan (6 : 73) ^ ^ -iji-f o Jl » şeklindeki ibaresi
ka'iline işaret e d i l m e d e n alınmıştır. ' A b û ' U b a y d a ' n i n «sûr» u «sü­
rat» in cem'i şeklindeki izahına karşı ileri sürülen itraz v e şiddet­
li tenkidlerin tarihi, Buhârî'nin asrına kadar yükselir^. Bu n e v ' i n
d i ğ e r bir misali, '^«^^Jl dllj j l^u j - i V J = _ i (6 : 70) JaJ j l j » şek­
linde sonraki müfessirler tarafından kabul edilmiş olmayıp 'Abû
' U b a y d a ' y a has kalan tefsirdir l Hatta bu tefsir T a b a r î tarafından
<manasızhk» la tavsif olunmuştur l Istitraden s ö y l e y e l i m ki, müfes­
sirler tarafından itiraza u ğ r a y ı p merdud addedilen tefsirler, s a d e ­
ce ' A b û ' U b a y d a ' d e n d e ğ i l , d i ğ e r kaynaklardan da ara sıra alın­
maktadır. Meselâ, İbn ' U y a y n a ' n i n «Kiiâb at-tafsîn inden*" Buhâ­
rî'nin nakletmiş olduğu VI j T ^ I J JU <D1 iu-^ Ji »
**« -^1 . . . U J U ibaresi sarihlerin şiddetli itirazlarına uğramıştır*2.
İbn ' U y a y n a ' n i n tefsirinde Î -^1 . . . > i l ^ U J^ij » şeklin­
de başkalarından naklettiği *3 nin d e İbn ' U y a y n a ' y a izafe edilmiş

* ;c\_,^ l/l . ^ L j l J5 ^ .jjj jl : Jl« )

( S} j.- Fath al-bârî V I . 258.


2 B u h â r î V I , 79, sh. 10.
3 ' A y n î V I I I . 689.
* B u h â r î I V , 131, st 6-7, V I , 81, st. 18-19.
5 B u h â r î V I , 56, , 6.
* B k , Lisân al-'-arab ( s û r , s û r ) m a d d .
' B u h â r î V I , 56, not 11.
8 Macâz al-Qur'ân I, 195.
9 Tafsîr at-Tabarî V I I , 140.
10 Fath al-bârî V I I I , 231,
11 B u h â r î V I , 62, st. 2-3.
12 B k . Fath al-bârî V I I I , 231. ' A y n î V I I I , 625.
13 Fath al-bârî V I I I , 231.
149

olması Buhârî'nin, sonrakiler tarafından <ta'lîq» d i y e adlandırılan


•kaynaklardan nakl- şeklinin mahzurlu tarafını teşkil eder.

Buhârî'nin Şahîh'inde, ' A b û ' U b a y d a ' n i n izahlarının biraz de­


ğiştirilerek alınması yüzünden m e y d a n a g e l e n bazı filolojik mahi­
y e t t e yanlışlıklar v a r d ı r . Bir kısmı oldukça mühimdir. H'^men h e ­
men hiç bi isi sarihlerin nazarından kaçmamıştır v e bazan şiddetU
tenkidleı le karşılanmıştır; bu nev'in bir kaç misâlini g ö z d e n g e ç i -
rehm:
Banî İsrail sûresinde, tbn ' A b b â s ' d a n , isnâdların hazfiyle alman
filolojik bir izahı müteakiben <wa qâla ğ a y r u h u » telmihiyle ' A b û
' U b a y d a ' d e n ardı ardına naklolunan bir ç o k ibarelerin sonuna
d o ğ r u , bir filolojik izahın biraz değiştirilmiş olduğunu görürüz.
Burada ufak bir değiştirme ile mühimce bir yanlışlık m e y d a n a
gelmiştir. Ş ö y l e ki, ' A b û ' U b a y d a ' n i n « -^1 . . . y . cX.i- »
* şeklindeki ibaresi Buhârî'de « ^.c oUı^^ » ^ hahne gelmiştir.
Halbuki ' A b û ' U b a y d a mevzjıu-bahs fi'lin sulâsî şeklinin kasden
işlenen, rubâ'isinin ise g a y r - i iradî işlenen hatalar için kullanıldı­
ğını tasrih suretiyle ikisinin ayni manâya g e l m e d i ğ i n i ifade etmiş­
tir. B ö y l e bir yanhşhğın nasıl m e y d a n a geldiğini izah etmek g ü ç ­
tür. ' A b û 'Ubayda'nin, kitabındaki ifadesi vazıh olduğu, bu iki
fi'li mana bakımından birbirinden a y ı r d ı ğ ı halde, tbn Hacar y a n ­
lışlığı ona hamletmektedir. Macâz al-Qur'ân'm bizzat tbn H a c a r
tarafından iktibas olunan ibaresinde^ b ö y l e bir yanlışlığın bulun­
madığı aşikârdır.
'Abû 'Ubayda'den iktibas olunan v e aralarında bir d e b e y t
bulunan uzun ibareler arasında ş ö y l e , filolojik bir izaha r a s l ı y o r u z :
ji-'ılj ^^i-JI j>) d&â\i dikili » . K i t a b ı n râvilerini v e sarihleri­
ni şaşırtan bu ibarenin Macâz al-Qar'ân'daki ash j^lj d U \»
^ « ^ ^ i J l j <:.iJl dır. R â v i l e r v e sarihlerin büyük bir kısmı, Buhârî'.

1 B k . Fath al-bârî Vlîl. 196.


2 B u h â r î V I , 83, st. 4-5.
8 Fath al-bârî V I I I , 295-296.
4 B u h â r î V I , 74, st. 4.
5 Bk." Fath al-bârî V I I I , 266.
150

nin ibaresinde g e ç e n «fulle» v e y a «falak» kelimelerinden birinin


okunuşunda ihtilâfa düşmüşlerdir. H e r ikisi birden ancak Qâdî
'tyâd tarafından maharetle « d a m m a » i l e okunmuştur'. Burada,
i b a r e k o l a y k o l a y anlaşılmaz bir hale g e l d i ğ i halde, kitabın d i ğ e r
bir y e r i n d e 2, Macâz a/-Qur'ân'daki şekline tamamiyle u y g u n ola­
rak rivayet edilmiştir. N e d e n s e sarihler v e râviler, şerh v e riva­
yetinde müşkülâta uğradıkları «fulk» kelimesindeki ihtilâfı, d i ğ e r
y e r d e zikredilmiş olanla tashih etme yoluna g i t m e m i ş l e r d i r ^
Buhârî'nin, Sürat al-hicr'm tefsirinde, ' A b û ' U b a y d a ' n i n kita­
bının tesiri altında kalarak, bütün müfessirlere hatta ' A b û ' U b a y ­
da'nin ifadesine tamamen muhalif olarak iyrâd etliği filolojik bir
izah vardır: (7:21) V |yu jJ! (15 : 90) cn.-:ill »
" « L4) (7 : 21) 4 ^ y î > j ^J'ı J\ şeklinde Macâz al-
Qur'ân'da.n toplamış o l d u ğ u muhtelif ibareler^ arasmda « tjj«_u.. »
kelimesini diğerlerinin tesiri altında kalarak <lyu » şeklinde tef-
sir e t m e k l e sarihlere g ö r e ^ bütün müfessirlere muhalif bir izahta
bulunmuştur. Zira hiç bir müfessir » kelimesini y e m i n
edenler manasına almış v e « > ile ayni şey olduğunu düşün­
müş d e ğ i l d i r . Bilâkis birincisini «taksim edenler-bölüşenler» diye
anlamışlardır. H e r halde Buhârî ' A b û 'Ubayda'nin, sürat al-'Araf-
daki '«U(J : l^,.-,İ5 > ve sürat al-hicr'deki ^«l^uJI ^Jl ö».-"1I>
tefsirlerini v e bunların ayni kökten oluşlarım g ö z önünde bulundu­
rarak b ö y l e bir yanlışlık yapmıştır^.
Bunun d i ğ e r misalini Yûsuf sûresinde «muttaka» kelimesi ( 1 2 :
31) için, ' A b û ' U b a y d a ' d e n iktibas olunan bir ibare teşkil e d e r .

1 Maşârig al-"anwâr I I , 158.


2 B u h â r î III, 56, st. 2.
3 Bk." Fath al-bârî I V . 225.
4 B u h â r î V I . 81, st. ( a l t t a n ) 2-3.
s Bk." Fath al-bârî V I I I , 290.
s Bk. ' A y n î Vlll, 616.
7 Macâz al-Qur'ân 1. 212.
« Agn. esr. 1, .^55.
9 B k . Fath al-bârî V l l l , 290.
10 B u h â r î , V I , 75, st. 13. nr. 118. B u r a d a misâlin zikrinden suret-i mahsu­
sada s a r f - i nazar edilmiştir. ' A b û ' U b a y d a ' n i n ibaresi için b k . Macâz al-Qar'ân
1. 3 0 8 : Fath al-bârî V l l l , 271.
151

Ayni kelime için daha önce Mucâhid'den naklolunana tamamiyle


muhalif olan bu izahı, kitabm üslûbuna aykırı bulan sarihlerin bir
kısmı Buhârî'yi acaib bir ş e y y a p m ı ş olmakla, bir kısmı taklidle
itham etmiş içlerinden biri d e ç o k şiddeth bir lisan kullanmıştır*.
D i ğ e r bir m i s a l : ^ <.^^T.^/ı,- (153 : 3) ^ L : ^ l j J_,^ji_,»
ibaresinde y i n e ' A b û ' U b a y d a ' n i n tesiri ile m e y d a n a gelen bir yan­
lışlık v a r d ı r . Q a r ' â n ' d a k i < f\j^\ » kelimesini s a d e c e mâna bakı­
mından « r , i T » diye 3 « <^^T : f\ j~\ :» şeklinde tefsir e d e n ' A b û
' U b a y d a ' n i n ifadesine bakılarak, oldukça mühim, nahvî bir yanlışlık
yapılmıştır. Zaman zaman, Buhârî'nin, kitabının bâblarının tanzim v e
muhtevasında kendinden evvelki edebiyata uyduğunu söyleyen
K i r m â n î ' y e karşı itiraz e d e n İbn H a c a r , burada, ' A b û ' U b a y d a ' y e
tabi olduğunu kabul etmiştir*. ' A y n î d e mezkûr yanhşlıkta, Bu­
hârî'nin ' A b û ' U b a y d a ' y e tabi olduğunu v e zühul ettiğini söyle­
miştir l
' A b û U b a y d a ' n i n « j U l j ^ J i (11 : 99) ^y,_,U jıiJU şeklindeki
tefsirinin^ Buhârî'nin kitabında neden ^ « . . . c5.ii j > . n . . . » şeklin­
d e sarihler tarafından m e r d u d a d d e d i l e n bir hale g e l d i ğ i n i anla­
mak güçtür. Şahîh'ıa bütün râvilerinin, bunun, kitabın metninde, iti­
raza u ğ r a y a n ş e k l i y l e bulunduğu hususunda ittifak etmiş oldukları­
na ^ g ö r e , Buhârî'nin, yanındaki Macâz al-Qur'ân nüshasında m e v ­
cud müstensih hatasının farkına v a r m a d a n aldığını mı düşünece­
ğiz?
Buhârî metnindeki filolojik hatalardan bir kısmı, sarihlerin ta­
rafından y a kaynaklarına v e y a müstensihierine atfedilmiştir. Mü­
him misâllerinden birine b u r a d a işaret edelim: Şu'arâ sûresinin
başında « j ^ U J s j » k a y d i y l e , naklolunan bazı filolojik izahlar e s -
nasmda 9 « ^ iCl ^ (26:176) iÇvlj » şekhnde bir

1 B k . Fath al-bârî V l l l , 271 ; ' A y n î V l l l , 677.


2 B u h â r î V I , 38, st. (alttan) 7.
3 Macâz al-Qar'ân 1, 105.
4 B k . Fath al-bârî V l l l , 171.
s B k . ' A y n î V l l l , 5 2 8 ; Qasj'al!ânî V I , 6 1 .
6 B k . Fath al-bârî V l l l , 267.
7 B u h â r î V I , 74, s t . 5.
8 Bk." Oaetallâiiî V I , 164.
» B u h â r î V I , 111, s t . 3-4,
152

müfred kelimenin yani « ' a y k a » kelimesinin yine kendi c e m ' i n d e n iba-


ret o l d u ğ u bir izah ile karşı karşıya bulunuyoruz. Naklin zahirî man­
zarası bu yanhşhğın M u c â h i d ' e aid olduğunu g ö s t e r i y o r . Metnin şer­
hi esnasında bunu halletmek mecburiyetinde kalan sarihlerden İbn
H a c a r : İbarenin birinci kısmı mucâhid'e aiddir, cam' 'ayka'dan iti­
baren 'Abû 'Ubayda-nin sözüdür ve bunda bir sehv Vuku bulmuştur...
ilh» d i y e r e k yanlışlığı ' A b û ' U b a y d a ' y e maletmek istemekte v e
belki d e sureti muhsusada, adeti hilâfına, Macâz al-Qur'ân'm iba­
resinin naklini ihmal etmektedir*. Halbuki ' A b û ' U b a y d a ' n i n
< ^ i Ç V l » şeklindeki tefsirinde 2 b ö y l e bir
yanlışlık yoktur. Şârih ' A y n î , İbn H a c a r ' i t e l m i h e n : Ne kadar ga-
ripdir ki, sarihlerden biri burada hiç bir fikir ileri sürmemiş, sade­
ce, ilk kısmının Mucâhid'in, mütebakisinin 'Abû 'Ubayda'nin sözü
olduğunu söylemiştir. Haşa, Mucâhid ve 'Abû 'Ubayda, 'ayka, 'ay-
ka'rdn cem'idir demekten pek beridirler» ^ d i y e r e k tenkid etmiştir.
Bununla beraber kendisi d e müşkili halletmiş değildir.
Buhârî metnindeki filolojik izahlar arasında mana bakımından
oldukça tehlikeli sayılabilecek bir yanlışlık yine ' A b û ' U b a y d a ' d e n
<-wa qâlâ ğayruhu* telmihiyle naklonunan ibarelerden birinde vuku
bulmuştur. 'Abasa sûresi ( 8 0 ) inde ' A b û ' U b a y d a ' d e n alınan Qur'-
ân'a. aid iki kelime v e bunların tefsirlerinden, birinin tefsirinin di­
ğerine maledilmesi, ikinci kelime ile birinciye aid tefsirin düşürülmesi
suretiyle filolojik bir hatadan başka Peygamber için müfessirlerin
tecviz etmedikleri bir fi'l, g a y r i ihtiyarî isnâd edilmiş oluyor. Bu­
rada, Buharî metnindeki « j i U ^^J^: Js^ » ibaresini* kas-
dediyorum. Macâz al-Qur'ân'ûakı aslı jjUr : J : »
« ibaresidir^. Buhârî metninde, altı çizilmiş olan kelimeler düş­
müş ikinci âyetin tefsiri birinciye malolmuştur. Sûrede g e ç e n «ta-
şaddâ fî'linin faili P e y g a m b e r olduğuna g ö r e isnâd edilen fiil de d e ­
ğişmiş oluyor. Râvilerden ' A b û Zarr v e diğer bir ç o k sarihler bu­
na itiraz etmişlerdir ^

1 B k . Fath al-bârî V l l l , 381.


' Macâz al-Qur'ân cild. 11, ( Ş u ' a r â sûresi).
3 ' A y n . I X , 28.
* B u h â r î V I , 166, st. 12.
5 B k . Fath al-bârî V l l l . 531.
« B k . Fat'/ı al-bârî V i l l , 521; ' A y n î I X . 245; O a s t a l l â n î V I , 395.
153

Bütün bunlardan başka, Şahîh'de, Buhârî'yi, kendisine sonradan


izafe edilen şartlardan uzaklaştıracak kadar kuvvetli deliller bulmak
kabildir. Hatta bunların arasmda, Buhârî'nin, adı geçen iki filolo­
gun kitaplarını alıp üzerinde uzun uzadıya düşündüğü, filolojik
izahlar çıkarmağa çalıştığı keyfiyeti hemen hemen her sûrenin tef­
sirinde, bazan da kitabın diğer fasıllarında müşahade edilebilir. Bu­
nun yukarıda zikredilenlerinden başka, enteresan misâllerinden birini
gözden geçirehm:
Buhârî Ma'ida suresinin başında, c.-.—5 .^İjj >
* «• j a ^ U ^_>_ü!lj şeklinde t Jij » telmihiyle filolojik bir ibare
nakletmektedir. « ^J„Î)| » kehmesine kadar olan kısmı M z c â z a/-Qu7--
'ân'da^ bulmak kabildir. « ^^..^.1 ^^_î)îj > şeklinde kendi tarafından
yapılan ilâve ise sarihlerin anlayamadıkları v e hayretle karşıladık­
ları kısımdır. Zira < > kelimesinin masdar oluşu keyfiyetini hiç
bir lügat kitabında tesbit edememişlerdir ^ Macâz al-Qur'ân'm ifa­
desi şudur: ^1 ^ L l l J ^ ] ^l-û)l J.=.l j l v] j ^ ... >
^oj di;ö J Ö j JiiTj i ^ l - ^\ j> j ^ C i düi j j > î Mjl ^"l ^1

Benzer yanlışlıkları da g ö z önünde bulundurduktan sonra, Bu­


hârî'nin, ' A b û ' U b a y d a ' n i n istişhad etmiş olduğu mısradan ^ ^ ) | >
« j j ı ^ l diye bir neticeye vardığını tahmin edebiliriz. Mamafih 'Abû
'Ubayda haddi zatında b ö y l e bir şey kasdetmediği gibi <
un masdar olduğu şeklinde bir izaha da hiç bir lügat kitabında rasla­
mak kabil değildir. Hatta bu kehmenin mütred değil bir cem' olduğunu
fiilinin müennnes oluşu da vazıh bir şekilde göstermektedir.
Demek ki, Buhârî kendisine hiç lâzım olmayan bir netice çıkarma­
ğ a kalkışmış v e yanılmıştır.
Bütün bu misâllerden sonra, Buhârî'nin ' A b û ' U b a y d a ile olan
münasebetini, ona karşı duymuş o l d u ğ u v e sarihlerin de zaman za­
man ifade etmiş oldukları veçhiyle, takhde varan bir hayranlık ile
ifade edebiliriz. Bu hayranlık cümlesinden olmak üzere, zaman za-

1 B u h â r î V I , 53, st. 10.


2 Macâz al-Qurân 1, ] 5 2 .
3 B k . ' A y n î V l l l , 588.-
* B k . Fath al-bârî V l l l , 208.
154

man bazı filolojik münakaşaları nakl, müdafaa v e ' A b û ' U b a y d a n i n ,


ikinci derecede olmakla beraber Farrâ'nin fikirleri ii diğerlerine tercih
ettiği görülmektedir. Şu da muhakkaktır ki, Buhârî bu gibi iktibas­
larında, filolojik eserlerle münasebetini saklamamakta v e bu tip
meselelerin nakh v e münakaşasını kitabının tabiî mevzuu olarak
kabul eder gibi görünmektedir. Filolofik meselelere müdahelesi-
nin v e ' A b û ' U b a y d a ' y i tercihinin alâka bahş misâllerinden birini
Yûsuf süresindeki iktibasları arasında görüyoruz. Ş ö y l e demek­
t e d i r : (.Biri: mutlaka' yemek yeme veya konuşmak için üzerine
oturulan ve dayanılan şeydir, dedi. Bu kelimenin turunç olduğunu
söyleyenlerin iddialarını çürüttü. Arabcada (bu kelime mukabili)
turunç yoktur. O, bu kelimenin (bir nevi) yastık olduğunu onlara
karşı isbat edince, bu sefer, daha fena bir izah yolu tutup bu keli­
me mutlaka mutlaka değildir, maik'dir dediler. Mıtk ise... dır*
Burada Buhârî, ' A b û ' U b a y d a ' n i n Macâz al-Qurân daki fikrini^
iki zümreye karşı müdafaa e d i y o r . Bu zümrenin birincisi, ' A b û
' U b a y d a ' d e n e v v e l , fukaha d i y e z i k r e d i l e n ^ «Muttaka,». kelimesini
turunç diye tefsir eden ' A b d a l l â h b. Mas'ûd v e Mucâhid gibi daha
e v v e l yaşamış olanlar v e y a Farrâ gibi muasır âlimlerdir, ikincisi
ise ' A b û ' U b a y d a ' d e n sonra nokta-i nazarını münakaşa edenlerdir.
Tabarî'nin müteaddit isnâdlarla İbn ' A b b â s v e Mucâhidden nak-
. lettiği tefsirlerin yanında, Buhârî'nin, ' A b û ' U b a y d a ' n i n izahını ter­
cihi, onun bir f i l o l o g a karşı duyduğu hayranlıktan başka Şahîh'­
ine sonradan izafe edilen, isnaddaki şartların mevcut olup o l m a d ı ğ ı
hususunda insanı hakh olarak şüpheye s e v k e d i y o r . Hatta Buhârî'­
nin şeyhlerinden biri olan ' A b û ' U b a y d b. Sallâm'ın bizzat bu
meselede «fukaha» n i n : İbn ' A b b â s , İbn Mas'ûd v e Mucâhid gibi
sahabe v e tabiînden ileri gelen bir ç o k kimselerin tefsiri karşısın­
da ' A b û ' U b a y d a ' n i n fikrine itimat edilemiyeceğini s ö y l e m i ş olma­
sı da g ö z önünde bulundurulacak olursa*, Buhârî'nin Qur'ân tef-
sirindeki v e kaynak takdirindeki temayülü hakkında bir fikir edi­
nilmiş olur. Hatta Buhârî'nin buralarda bir hadis kitabında bulun­
maması lâzım gelen kelime v e izahları iltizam etmiş olmasının v e

1 B u h â r î V I , 75, st. ( a l t t a n ) 3-5.


2 Macâz al-Qur'ân I, 309.
3 B k . T a b a r î X I I , 112.
* B k . a y n . yer.
155

neden, kendisine ayrılan şeref payesine rağmen, zaman zaman, hiç


bir muhaddis hakkında varid olmayan, şiddetli hücamlara maruz
kalmış olduğunun* sebepleri anlaşıhr.
Yukarıda gözden geçirdiğimiz misallerden vazıhen anlaşılıyor
ki, Buhârî, P e y g a m b e r i n hadis v e sünnetlerini içine alan muhtasar
bir kitap meydana getirmek şeklindeki gayesinin dışına çıkarak
filolojik eserlerin cazibesine kapılmıştır. Hassaten 'Abû 'Ubayda
v e sonra Farrâ'nın fikirlerine, Şahîh'inde ehemmiyetli bir yer ayır­
mıştır. ' A b û 'Ubayda'den naklinin hususiyetlerini hulâsa edecek
olursak, Bahârî bu iş için, ya i<qâla Ma'mar» şeklinde tasrihi v e y a
tgâla gâyruha», «yuqâlu» gibi müphem ifadeleri gelişi güzel bir
şekilde seçer. H i ç bir telmihte bulunmadan aldıkları ise diğerleri­
nin mecmuundan fazladır. H e r halde, muasırlarının kaynaklar hak­
kındaki vasi bilgilerine terketmiş olduğu bu kısımlarda bile, zaman
zaman mutad kaynağından almakta olduğunu garip bir şekilde
hissettirir 2. Onun burada da aleyhine kaydedilecek şey, müteakip
nesillerin, kaynaklar hakkında ayni vuzuha sahip olamıyacaklarını
hesaba katmamış olmasıdır.

1 B k . Fath al-bârî V l l l , 2 7 1 ; ' A y n î V l l l , 677.


2 Fard al-hams f a s l ı n d a «Bâb al-cizya wa'l-mumâda!-a mo'a "ahi az-zim-
ma wa'l-harb" diye ayırmış oldug-u u n v a n d a n s o n r a jJi^ Jij <U! J y j *

^j^A ÂıjCLlIj ftVjl ( 9 : 29) jj^'.,-. . V j "Jy Jl . . . *ül


( B u h â r î I V , 96, not. 5 « '^l ... J l ^ı^\ (1 j <:A j5(s j» ^Cl

şeklinde ' A b û ' U b a y d a ' n i n ismine en ufak b i r telmihte b u l u n m a d a n almış o l d u ­


ğu bu t e f s i r l e r d e , ani olarak « w a lam y a z h a b i l â ' s - s u k û n » d i y e r e k nasıl, b u g i b i
fikirlerin sahibini, ismini bile tasrihelüzum g ö r m e d e n bir kaynak olarak tanıdığı­
nı i f a d e etmiş oluyor. F a k a t k a y n a k l a r hakkında, devrinin bilgisinden mahrum
olan m ü t e a k i p nesiller için « w a lam y a z h a b » sözünün kailinin tayini bir mesele ol­
muştu. İ k t i b a s olunan tefsirlerin sahibinin -'Abû ' U b a y d a ' d a n ibaret b u l u n d u ğ u n u
bilen î b n H a c a r , her h a l d e , kendinden evvelkilere tabi olarak b u sözün kailinin
Buhârî'nin râvisi o l d u ğ u n u söylemiş (Fath al-bârî V I , 184), ' A y n î bunu çok g a ­
rip karşılamıştı ( ' A y n î V l l , 187). Y e d i n c i asırda Şahîh'in en dakik edisyonunu mey­
d a n a getirmiş olan Y û n î n î , b u n u muhtelif r i v a y e t l e r d e mevcut olmasına rağmen,
metnin d i j i n d a b ı r a k m ı ş t ı ( B k . O a s t a l l â n î V , 221).
FARRÂ'NIN BUHÂRÎ ÜZERİNDEKİ TESİRİ

Buhârî'nin, Macâz al-Qurân'm yanında, ikinci bir filolojik k a y ­


nak olarak intihab ettiği, Farrâ'nın Ma'ânıl-Qar'ân\nda.n, birinci­
sinde olduğu g-ibi, Şahîfı'mm muhtelif yerlerinde iktibaslarda bu­
lunmuştur. Onun bu iktibasları hemen hemen Macâz al-Qur'ân'dan
aldıklarının bütün hususiyetlerini muhafaza eder. K e m m î bir ifa­
deyle, Farrâ'dan almanlar ' A b û ' U b a y d a ' d e n alınanların beşte biri
kadardır. Tesbit edebildiğimize g ö r e , Buhârî, Farrâ'dan, ilk olarak,
Şahîh'inin ıKitâb had' al-halq» faslında nakletmişdr*. O , mezkûr
faslın «sıfat al canna» b â b m ı meydana getirirken, Farrâ'nın, zuâgı'a
sûresi ( 5 6 ) 'nde cennetin tavsifinde geçen bir kelimenin, Ma'ânı'l-
Qur'â7i'ındaki uzun bir izahını^ almak suretiyle, daha e v v e l k i n d e
olduğu gibi, bu filolojik eserin de muhtevasını ç o k iyi bildiğini
göstermiş o l u y o r . Fakat onun, Şahîh'ine muhtelif kaynaklardan
m a l z e m e toplama hususundaki şayan-ı hayret kabiliyetinin yanında,
Farrâ'dan aldığı kısımların ilkini teşkil eden tek bu misâlin tedki-
kinden dahi malzemelerinin kitabının mevzuuyla alâkasının tayini
işinde ne d e r e c e y e kadar muvaffak olduğu v e y a b ö y l e bir muvaf­
fakiyetten mahrum kaldığı k o l a y c a görülebilir.
Buhârî, ' A b û ' U b a y d a ' d e n yaptığı iktibasların hususiyetlerine ta­
mamen uygun olarak, Farrâ'dan da ya hiç isim zikretmeden veya «Jlj»
yahut « ^j^i Jâ j . tabirleriyle, nadiren d e « J i > şeklinde tasrih
etmek suretiyle alır. Bunlardan başka, en ufak bir telmihte bulun­
madan aldıkları da çoktur. Tesbit edebildiğimize göre, Farrâ'nm
adını « Ja » şeklinde ilk olarak «fadâ'il 'aşhâb an-nabî» faslın­
da zikretmiştir ^ Şahîh'in muhtelif bakımlardan tedkikinin hemen
hemen nihaî merhalesine ulaşmış olduğu dokuncu asırda dahi,
Buhârî'nin «Yahya» d i y e zikrettiği şahsın kim olduğunu tayin me-

1 B u h â r î I V , 117, st. 2-4.


2 b k . Faih al-bârî V I , 228.
' B u h â r î V , 10, sonuncu s a t ı r .
157

selesi bir münakaşa mevzuudur. İbn Hacar'in, bunu « F a r r â » diye


tanımasmı* şârih ' A y n î bir hata addeder, Y a i j y â b. S a ' î d al-Qat-
tân ( ö l . 198) olduğunu s ö y l e y e n Kirmânî'yi hakh g ö s t e r m e ğ e çah-
şır^. Bununla beraber, şerhinin nihayetlerine d o ğ r u , her fırsat düş­
tükçe, Farrâ'nın kitabıyla Şahîh'i mukabele edip neticeleri müsbet
bir şekilde o r t a y a koyan İbn Hacar'in fikrini kabule mecbur kalır*.
Hatta bir y e r d e , e v v e l k i t a v r ı y l a tamamen tezat teşkil e d e c e k şe­
kilde, Farrâ'nın Buhârî üzerindeki tesirini başkalarına karşı ısrarla
müdafaa eder*._
Ma'ânî'l-Qur'ân'ın, Buhârî'nin Şjhîh'i üzerindeki tesiri bir kül
olarak mülâhaza edilecek olursa, daha ziyade kendisine, ' A b û
' U b a y d a ' n i n Macâz al-Qar'ân'mm bir mütemmimi olarak müracaat
edildiği hissolunur. Zira umumiyetle Farrâ'dan ahnanlar, üzerinde
durulan meselede, y a Macâz al-Qur'ân'^n bir şey ihtiva etmediği
v e y a Farrâ'nm kitabına nisbetle muhtasar bulunduğu yerlerde or­
taya çıkmaktadırlar. Buna daha vazıh bir hudud çizmek istersek,
Farrâ'dan alınanların, umumiyetle Qur'ân'ın küpük sûreleri etrafın­
da toplandığını söyleyebiliriz. Zira, Ma'ânıl-QuT'ân'm, küçük sure­
ler için ihtiva ettiği izahlar Macâz al-Qar'ânm ihdva ettiklerine
nisbetle daha mufassaldır. Bu sebepten dolayıdır ki, Buhârî bazı
küçük sûrelerin tefsirlerini münhasıran Farrâ'dan almıştır. Bu
mahiyette bazı sûrelerde ne ' A b û ' U b a y d a ' d e n v e ne d e diğer kay­
naklardan alınmış olan tek bir kelime bulunmamaktadır. Buhârî'nin
bu gibi iktibaslarına misâl olarak (Sâ'ala sâ'ilum (70)^ ve <ial-Qâri-
'a> ( 1 0 1 ) ^ <i'Aşr> (10:>)^ tHumazay^ sûrelerini zikredeceğiz.
Buhârî'nin Farrâ'dan, sûrelerin tefsirinde naklettiklerinden baş­
ka, kitabının muhtehf bâblarında pek küçük münasebetler bularak
aldıkları, mevzuu ile alâkasından ziyade, adı g e ç e n filologa karşı
duyduğu hayranlığın bir ifadesi diye mülâhaza edilebilir. Meselâ,

1 Fatiı al-bârî V l l , 437.


2 ' A y n î V l l , 610.
3 B k . Fath al-bârî V l l l , 491, 'Aynî K , 211, O a r f a l l â n î V I , 367 ve diğer
bir v e r iein b k . Fath al-bârî XIII, 307, ' A y n î X I , 519 ve O a s t a l l â n î X , 351.
" ' A y n î IX, 191.
5 B u h â r î V I , 160, st. 1-2 v e Fath al-bârî V l l l . 509-510.
« B a h â r î V I , 175, s f 14 15 ve Fath al-bârî V I I I , 560.
7 B u h â r î V I , 177, st. 2 v e Fath albâri V l l l , 560.
8 B u h â r î V I . 177, st. 4 v e Fatİı al-bârî V l l l , 560-561.
158

«Kitâb at-tib» faslında* hemen hemen hiç te zaruret bulunmadığı


halde, sadece bir kelime iştikakının temin ettiği pek zayıf bir mü­
nasebetten faydalanarak, Farrâ'nın MdânVl-Qur'ânmâ.dM, Qur'ân
kıraatına dair bir ihtilâfın hem sahibine her hangi bil telmihte
bulunulmadan alınmış olması^ ancak b ö y l e , hududsuz bir takdir
v e hayranlığın ifadesi olara'/: görünmektedir.

BUHÂRÎ'NİN FİLOLOJİK KAYNAKLARIYLA MÜNÂSEBETİNE


DAİR SARİHLERİN MÜTALÂALARI

Burada, Buhârî'nin «sarihleri» sözüyle, daha ziyade, İbn Ha­


car ( ö l . ö52), ' A y n î ( ö l . 855) v e Qastallânî ( ö l . 923) 'yi k a s d e d i y o ­
ruz. Filhakika, bunlar eserlerini, Buhârî şerhlerinin kifayetsizliğini
İbn Haldun'un iddia ettiği ^ devirden sonra meydana getirenler v e
her halde, kendilerinden e v v e l k i faaliyetten mümkün glduğu kadar
çok faydalananlardır. îbn Hacar'in Fath al-bârıı, kendinden e v v e l ­
ki literatürden geniş mikyasta istifade etmiş olması v e Buhârî'nin
kaynakları bakımından daha fazla bilgiyi muhtevi bulunması; ' A y ­
nî'nin 'Umdat al-qârıı, râviler hakkında verdiği bilgi, hadislerin
mantıkî münakaşası ve nahvî izahları bakımından; Çastallânî'nin
Irşâd al-sâri'i İse, Şahinin rivayetlerinin tenkidi bakımından ehem­
miyetli olup bir'oirlerini tamamlarlar. Bunlaan haricinde, kaynaklar
hususunda İbn Hacar kadar malûmatlı görünmediği haide, mantıkî
münakaşa bakımından Buhârî sarihlerinin en başında geldiğini s ö y ­
leyebileceğimiz Kirmânî ( ö l . 785) yi * k a y d e d e c e ğ i z .
K i t a b m bütün şerhi boyunca, muhtelif bakımlardan ileri sürül­
müş itirazların red v e kabulü etrafında toplanmış bulunan bir ç o k
münakaşalar vardır. Bu itiraz v e münakaşalar ç o k zaman şerholu-
nan kitabın malûm şöhretiyle hiç te uzaklaştırılamıyacak kadar
şiddetlidir. Birbirlerine muasır olan sarihlerin muayyen bir mesele

1 B u h â r î V I I , 124, st. ( a l t t a n ) 5.
2 B k . Fath al-bârî X , 124.
3 İ b n H a l d u n , Mugaddima s. 263.'
•* al-Kamâkib az-zarârî adlı şerhi için b k . B r o c k . Suppl. 1, 262.
159

üzerindeki, tamamiyle birbirlerine zıt hükümleri, İbn Haldun'un ar­


zuladığı ideal şerhlerin ortaya konup konmadığı hususunda insanı
şüpheye düşürür. E v v e l c e Buhârî'nin filolojik kaynaklarının izahın­
da onların noktai nazarlarım kıs.men mevzuubahs etmiştik. Burada,
Buhârî'de filolojik malzemenin değerlendirilmesi bakımından onların
durumlarından p e k muhtasar bir şekilde bahsedeceğiz.
Buhârî'nin ilk şârihi Hattâbî'nin, kitabın re'sen mevzuu olmadı­
ğından bahisle, metnin ihtiva ettiği filolojik malzemenin şerhiyle
uğraşmaktan vazgeçtiğini söylemiştik. Mamafih Hattâbî, bu malze­
meyi ihtiva etmekle kitabın değerinden bir şey k a y b e d i p e t m e d i ğ i
hususunda her hangi bir mütalâa da serdetmiş değildir. Buna mu­
kabil, şerhettiği kitabın muhtelif taraflarınrdaha inceden inceye ele
almağa mecbur olan son sarihler, bu mesele karşısında ara sıra
bir fikir serdinden kaçınmış olmakla beraber, umumiyetle mezkûr
malzemenin kitabın şöhretine zarar v e r i p v e r m e y e c e ğ i hususunda
müsbet v e y a menfi bir tavır takınmak zaruretini hissediyorlardı.
Bunlar, Buhârî'nin kitabında, bulundukları yerle hiç bir alâkası ol­
mayan filolojik malzemenin mevcudiyetini, hatta bazan bu malze­
me arasında da hiç bir rabıta kurulamadığını görünce itiraz sesleri­
ni yükseltiyorlardı. Bu itirazların mahiyetini g ö s t e r m e k bakımından
şu misal kâfi bir fikir verecek mahiyettedir.
Buhârî'nin «'ahâdîş al-'anbigâ» kısmında, f i l o l o g l a r d a n alın­
mış olan, ayni zamanda kendi aralarında da her türlü rabıtadan
mahrum bulunan parçaların şerhi esnasında sarih K i r m â n î : (Bu,
kitabın favaidini artırmak değil hacmini bûyiiltmektiry demişti*
Buna karşı İbn H a c a r : Bir sarihin, şerhine çalıştığı kitaba karşı
böyle bir üslûpla itiraz etmesi normal değildir. Hiç şüphesiz Qur'ana­
daki garip kelimelerin izahında fayda vardır. Onun (— Kirmâni'­
nin) burada kitabın faydasını çoğaltmak hususiyetini kabul etmemesi
merduttur. Bu kitabın, esas mevzuu sahih hadislerin iradı ise de
bir çok âlimler, onan sahabe ve tabiinin veya muhtelif fukahamn
sözlerini nakilden maksadının, kitabında rivayet malzemesiyle dira­
yet malzemesinin bir arada bulunmasını istemesinden ibaret olduğunu
anlamışlardır. Dirayet malzemesinin bir nev'i de .hadisin garip kelime­
lerinin izahıdır. Buhârî, bir hadiste bir garib kelime bulunur ve bunun
aslı veya benzeri Qur'ân'da mevcut olursa, Qur'ân'daki kelimenin şer-

1 Fath al-bârî V I , 259.


160

hine teşebbüs ve Qur'ân ile hadisin her ikisini birden şerhetmek


suretiyle faydayı artırmağa gayreti adet edinmiştir. <Bad'al-halqy
veya <iqişaş al-'anbiyâ> gibi kısımlarda kendi şartına uygun hadis
bulamadığı takdirde onun yerini Qurârt'da geçen garip kelimelerle
doldurmasının faydası nasıl inkâr edilebilir> d i y e r e k itiraz etmiş *,
' A y n î , ise Kirmânî'nin v e İbn Hacar'in sözlerini naklettikten sonra :
«Evet bunlar faydadan hali değildir, fakat Bu/ıârî'nirı kitabının
gayesi hadisleri ortaya koymaktır, lugatları değil» ^ demiştir.
G ö r ü l ü y o r ki, îbn H a c a r , Buhârî sarihlerinin itirazdan en ç o k
kaçmanıdn-. Buhârî'ye itirazı aslâ tevciz etmemektedir v e her iti­
raz karşısına bir te'vil ile çıkmağı adet edinmiştir. Onun bu pasif
durumu en dikkate şayan şekilde, Buhârî metninde ' A b û ' U b a y -
de'nin sarih ibarelerinin başkalarına isnâd edilişini g ö r d ü ğ ü anlar­
da bile hiç bir infial göstermemesi suretinde tecelli etmektedir. O ,
' A b û ' U b a y d a ' n i n tefsirinin îbn ' A b b â s ' a v e y a Mucâhid'e yahut
d i ğ e r sahabe v e y a tabiînden birine yanlışlık ile isnâd edildiğini
v e bunun için bir tevil bulamadığı zamanlarda pek basit bir şey
imiş gibi, bunların ' A b û ' U b a y d a ' y e ait olduğunu s ö y l e r . Bunlar
hakikatte Buhârî metninin selâmetini tehlikeye düşürecek beyanlar
o l d u ğ u halde, sarihlerden İbn Hacar'in v e 6na muasır olan ' A y n î ' ­
nin, muakkibi Qastallânî'nin bu hususta hiç bir şey s ö y l e m e m e ­
lerini hayretle müşahede etmemek kabil değildir 3. Zaman
zaman ' A y n î ' n i n İbn H a c a r ' e itiraz etmiş olmasına mukabil
bütün şerhi boyunca, Buhârî ile Mıcâz al-Qurânın müna­
sebetlerini g ö s t e r e n Fath al bârı i takib v e ç o k zaman ' A b û ' U -
bayda'nin ismine işaret etmiş olan'Qastallanî, bu garip münasebet
üzerinde, anlaşılan pek ciddî oir şekilde düşünmemiştir. Zira
Buhârî'nin adını < ^^^^ Jâj » şeklinde tasrihi* karşısında bile o :

« j-l Js IT^I (>_ Jİ j U ^ J l Jlâ ^ J [ , . L J \ j \ y > I,


d e m e k t e d i r ^ . Bu üç şerhin birbirleriyle mukabelesi, ' A b û ' U b a y d a
v e F a r r â ' y a dair, ibn Hacar'in v e r d i ğ i bilginin d i ğ e r ikisi tarafın-

ı FoAh al-bârî VI, 259.


2 ' A y n î V I I , 310.
3 B k . meselâ Fath al-bârî V I I I , 425 ; ' A y n î I X . 125 ; O a s t a l l â n î V I , 309-
310.
* B u h â r î V I , 44, not. 11.
5 O a s t a l l â n î V I , 77.
161

dan zaman zaman ahndığmı v e bu hususta yeni bir şey g e t i r m e ­


diklerini g ö s t e r m e k t e d i r . Şahîh'm filolojik kaynaklarıyla olan mü­
nasebetlerini en c i d d î bir şekilde mevzuu bahsetmiş olan İbn H a ­
car'in ise, kaynakların araştırılmasında, neticelerinin takdirinde sık
sık g ö z e çarpan bir çok yanhşlıklan v e takip ettiği metodun ak­
sak tarafları vardır. M e s e l â , şerhinin mukaddimesinde, Buhârî'nin
Şahîh'inde mübhem olarak serdedilmiş tefsirlerin tesbiti için ayır­
mış olduğu bir bâbda muhata saran v e r d i ğ i bilgi ile aynı ş e y e dair
şerhindeki izahları birbirini tutmamaktadır. Maida sûresinde kaili
mübhem bırakılmış olan b ö y l e filolojik bir tefsirin \ ' A b û ' U b a y ­
d a ' y e ait olduğunu ifade etmiş bulunmasına rağmen, mukaddime­
sinde ^ bunun S u d d î nin tefsiri olduğunu s ö y l e r . K e z a , şerhinin
sekizinci cildinde^ g e ç e n bir tefsirin, ' A b û ' U b a y d a ' y e ait olduğu­
nu s ö y l e d i ğ i bir çok tefsirlerin arasında bulunup ta bunun daha
e v v e l g e ç t i ğ i n e işaret ettiği halde, bu tefsirin, işaret edilen y e r d e *
Buhârî'nin olduğunu iddia e d e r . Bundan başka, Buhârî tarafından
iki ayrı y e r d e m ü k e r r e r e n alman bir âyetin tefsiri esnasmda, İbn
Hacar'in birbirlerine zıt hükümlerine d e raslamak mümkündür.
Meselâ, bir defa «kilâb bad' al-nalq» d e ^ v e bir defa da «'Anfâl»
sûresinin tefsirinde® Buhârî'nin ' A b û ' U b a y d a ' d e n almış o l d u ğ u
<yi)l J j j er '^•^ u-^J ^ f . ^ i { 8 = ^1 ) l y j j » ibaresinin şerhinde
birinci y e r d e : ^ « ,_s:.^l yŞS \~& j \ yani Buhârî'den başka bir kim­
senin b ö y l e bir tefsire sahip olduğu bilinemiyor, d e d i ğ i halde,
i k i n c i s i n d e : ^< ;a.^ j l J y y » yani « B u ' A b û ' U b a y d a ' n i n sözü­
d ü r » demiştir^.

1 B u h â r î V I , 53, st. 8-9.


2 Fath al-bârî V U I , 239, Hadyus-sârî s. 310.
3 Fath al-bârî VIII, 339.
* Buhârî II, 119, st. 13-14; Fath al-bârî 111. 256.
s B u h â r î I V , 120, st. 11,
6 B u h â r î V I , 61, st. 9.
7 Fath al-bârî V I , 237.
8 Faih al-bârî V I I I , 231 ; ' A v n î o n u n sözlerine hiç b i r şey ilâve etmiş d e ­
ğ i l d i r , ( b k . ' A y n î V I I , 266, V I I I , 623).
' B u n u n d i ğ e r b i r nev'ini, İ b n H a c a r t a r a f ı n d a n ' A b û ' U b a y d a ' d e n alınmış
o l d u ğ u n a bir kısmının işaret, d i ğ e r bir kısmî ise İ b n ' A b b â s ' a veya tabiînden bazı
zevata isnâd edilmiş olan ibareler teşkii eder. İ b n ' A b b â s ' a isnâd ettikleri a r a ­
sında, ""ahâdîs al-"anbîyâ» kısmında ' A b û ' U b a y d a ' n i n olduğunu i d d i a etmiş b u l u n ­
d u ğ u hati tefsirler bu cümledendir. M e s e l â , «lam yatasanmah : lam y a t a ğ a y y a r » şek­
lindeki tefsirin Macâz al-Qıır'ân'd£Ln alınmış olduğunu ' a h â d î ş a l - ' a n b i y â ' n m şer­
hinde (bk., Fath al-b'rî V I , 259) i d d i a ettiği halde Qur"â7ı tefsiri kısmının izahın­
da, b u n u i b n ' A b b â s ' a i s n â d etmiştir, ( b k . Fath al-bârî V l l l , 149).
B u h â r î ' n i n k a y n a k l a n F. 11
162

Şahîh'de:, âyetlerin senedsiz oiaraiv bulunan izahlarını sahabe


v e tabiîne isnâd imkânlarını a r a y ı p bulmağa karşı pek fazla rağ­
bet g ö s t e r e n d i ğ e r sarihler gibi, İbn Hacar d e zaman zaman, da­
ha e v v e l k i faaliyete g a y r i ihtiyarî bir şekilde tabi olmaktan ken­
dini g e r i alamamıştır. Hatta, Buhârî'nin kitabıyla yukarıda adları
g e ç e n filolojik eserleri m u k a b e l e ettiğini sık sık tekrarlayan İbn
Hacar, bazı kısımların sahabe v e tabiînden her hangi birine isnâd
edilmiş olduğunu görünce, bu tefsirin bir e v v e l k i v e sonrakilerle bir­
likte mezkûr filolojik kaynaklarda bulunduğunu tesbit ettiği halde bu­
nu o z e v a t a isnâd e t m e k hevesinden kendisini g e r i alamaz. S a d e ­
ce ' A b û ' U b a y d a v e y a Farrâ'nın da b ö y l e tefsir etmiş olduğunu
s ö y l e m e k l e iktifa eder. Onun pek ç o k olmayan bu kabil isnâdla-
rından biri, Nahi sûresi ( l - ı ) nin başında* < ^AÎJI ^ J ; » kelimesinin,
İbn Mas'ûd'a v e « » kelimesinin, İbn ' A b ' o â s ' a v e Mucâhid'e
aid olduğunu s ö y l e d i ğ i tefsirlerdir a. A d ı g e ç e n şahısların da bu
kelimeleri b ö y l e tefsir etmiş olduklarını r e d bizim için mümkün
olmamakla b e r a b e r bu kelimelerin v e tefsirinin daha e v v e l k i v e
sonrakilerle birlikte bir bütün halinde ' A b û ' U b a y d a ' d e n alınmış
olduğunu düşünmek daha uygun görünüyor. Esasen İbn H a c a r
bu filolojik eserlerin Buhârî üzerindeki tesirini ç o k zaman bir kül
halinde mülâhaza etmemiştir. Nitekim o, Buhârî'nin ' A b û ' U b a y d a ' ­
den ardı ardına almış olduğunu itiraf ettiği ibarelerin şerhi
v e kaynaklarının izahı esnasında bile bunların arasından bazıları­
nın yakın bir manada şu v e y a bu müfessir v e y a muhaddisin kita­
bında, sahabe v e y a tabiînden birine isnâd edilmiş olduğunu g ö r ­
düğü zaman, bunun o zatın tefsiri olduğunu, Macâz al-Qur'ân'da.
aynı şeyin bulunduğunu s ö y l e r . Bunun bariz misallerinden biri M â ' i d a
sûresinin tefsirinde görülmektedir. Sûrenin tefsirinde, b i r k a ç satırhk
bir y e r işgal e d e n ilk ibarelerin ' A b û ' U b a y d a ' d a n alındığını
s ö y l e d i ğ i halde daha ikinci kelimenin tefsirinin, Oatâda'nin oldu­
ğunu ' A b û ' U b a y d a ' n i n d e ayni ş e y e kail bulunduğunu ifade
e d e r ^ İbn H a c a r , ayni g a r i p durumunu, Buhârî'nin tamamen ' A b û
' U b a y d a ' d e n alıp bir bâb meydana g e t i r d i ğ i kısımların izahında da

1 Buhârî V I , 82.
2 Fath al-bâTÎ V I I ! , 291-292.
3 Agn. esr. V U I , 201.
163

muhafaza eder*. Bu g a r a b e t , bazan Buhârî'nin tamamen filologlardan


ahp tek bir hadis bulundurmadığı bâbların te'vilinde daha vazıh bir
şekilde görülür. Meselâ, Buhârî'nin tam.amen ' A b û ' U b a y d a ' d e n
aldığı v e g a r i p k e l i m e l e r i n izahıyla d o l d u r d u ğ u bir babın şerhi
esnasında, ibn H a c a r : <Müslim'in kitabında bulunan ayni bâbda,
ayni âyetin sebeb-i nüzulüne ait bir hadis vardır... fakat Buhârî
şartlarına uymadığından dolayı bu hadisi almamıştır» ^ d e m e k t e ­
dir. İbn H a c a r ' i n , bir kısmını hazfettiğimiz g a r i p te'viline şaşma­
mak kabil değildir. Zira bu bâbda, Buhârî Nisa suresinde 84. den
154. cü â y e t e kadar birbirleriyle hiç münasebetleri bulunmayan
bir çok kelimelerin izahını almıştır. îbn Hacar'in, Buhârî'nin şart­
larına u y m a d ı ğ ı n ı s ö y l e d i ğ i hadis iistinhct» kelimesini ihtiva edip
s a d e c e bu âyetlerin g a r i p k e h m e l e r i n d e n birine intibak e d i y o r .
Bu da babın ilk kelimesi değildir. B ö y l e c e îbn Hacar, umumiyetle
Buhârî'nin, isnâdh hadisler y e r i n e filologlardan aldıklarını, ç o k ga­
rip bulduğu y e r l e r d e , y a şartlarına uygun hadisler bulamamış ol­
masıyla izaha çalışır v e y a bu mümkün o l m a d ı ğ ı t a k d i r d e metnin
arzettiği g a r a b e d r â v i l e r e yahut müstensihlere atfederek musan­
nifi b ö y l e bir şeydan kurtarmak ister. R â v i v e müstensihlere at­
fetmek istediği kısımlar arasında bazan uzun ibareler d e bulunur.
Bu g i b i y e . l e r d e bazan (şayet Musannıfa aitse şu münasebetle
almıştır» d i y e r e k bir te'vil bulmağa çalışır^. Hakikatte, onun ikin­
ci ihdmali te'vile kalkışmış olması birinci iddiasının çürüklüğünü
g ö s t e r m e ğ e kâfidir. îbn Hacar'in, şerhindeki, belki en zayıf tara­
fını, şerhettiği kitabı bir kül halinde düşünmemesi, g a r i p kısımlarının
parça parça te'viUerini y a p m a k suretiyle, hepsini kurtarabileceği
zannına. kapılmış v e mezkûr g a r a b e t i n tek v e y a ç o k az o l d u ğ u
takdirde kabul edilebilecek te'villerinin hemen her y e r d e bulunu­
şunun, hepsini birden çürüteceğini hesaba k a t m a m ı ş ' olmasıdır. Bu
hususta ' A y n î ondan daha realist görünmektedir*,

1 B ö y l e b i r b â b için b k . B u h â r î V I , 47, st. 7-8 ve Faih al-bârî Vlll, 193.


İbn H a c a r , işaret edilen y e r d e , bir çok kelimelerin tefsirinin ' A b û ' U b a y d a ' d e n alın­
dığın: itiraf ettiği halde, f ı r s a t b u l d u k ç a , kendinden evvelki faaliyetin neticelerine
tabi olarak b i r kısmını İbn ' A b b â s ' a isnâd e d e r .
2 Fath al-bârî V l l l , 193.
3 B i y İ e bir te'vili için b k . meselâ Fath al-bârî V l l l , 213.
* B k . meselâ ' A y n î V l l l . 593.
AL-CÂMİ' AŞ-ŞAHÎH'İN RİVAYETLERİ

Al-Câmf aş-şahîh'in, kaynaklarıyla v e hassaten bazı filolog­


larla münasebetlerinin, metnin muhtelif râviler tarafından g e l e n
rivayetlerine g ö r e muhtelif mahiyet arzettiğini g ö r d ü k . A y r ı c a ,
metnin selâmetini c i d d î bir surette tehhkeye düşüren v e binnetice
asırlar b o y u n c a teşekkül etmiş şöhretiyle uzlaştınlamıyacak olan
hususiyetlerinin izahında, sarihlerin mütemadiyen cahil müstensihle­
re maledilen hataları v e y a râvilerin kitabın ibarelerine müdahale­
lerini ileri sürdüklerini bazı misâllerle izah ettik. Filhakika Buhâ­
rî'nin, kaynaklarına işaret hususundaki hassasiyet - v e nakildeki
sadakat derecesi muhtelif râvilerin rivayetlerine g ö r e değişmekte­
dir. Daha umumî bir ifade ile, Buhârî'nin muhtelif bakımlardan
etüdü metnin rivayetlerinin hususiyetleriyle sıkı sıkıya bağlıdır.
Her halde meşhur altı hadis musannefatı arasında Buhârî'nin
Ş'thîh'i, rivayetleri bakımından, en ç o k işlenmiş bulunanını teşkil
etmesine rağmen en muğlak olanıdır.
Metnin muhtelif rivayetlerinin aralarında m e v c u d ihtilâfın d e ­
recesi hususundaki hükümler birbirleriyle uzlaştınlamıyacak kadar
muhteliftir. Kitabın te'Iifinden iki üç asır sonra ileri sürülen hü­
kümler v e hatta asrımızın noktai nazarları b ö y l e bir ayrılık g ö s t e ­
rir. Şahîh'in râviler silsilesine dahil olup ayrıca Buhârî'nin şeyhle­
rine dair bir eser meydana getirecek kadar kitapla yakın bir
alâka sahibi bulunan ' A b û ' l - W a l î d al-Bâcî ( ö l . 474) rivayetlerin
ciddî bir şekilde birbirlerinden ayrıldıklarına kani olduğu halde*
îbn H a y r al-'îşbîlî ( ö l . 575) bunların pek mühim olmadıklarını
s ö y l e r 2. Buhârî sarihlerinin, metnin bazı hususiyetlerini izah eder­
ken, sebebi, rivayetlerin ihtilâflarına v e râvilere atfetme hususun­
daki farkh hükümleri bir tarafa birakılacak olursa, asrımızda, Bu­
hârî'nin rivayetlerini ele almış olan iki etüdün de neticeleri birbirine

1 Şuyûh al-Bahârî "b.


2 Fihrist İhn Hayr s. 98.
168

aykırıdır. Buhârî'nin eski bir yazmasının küçük bir parçasını mat­


bu nüsha ile mukabele eden A . Mingana bu farkların p e k mühim
olduğuna kani bulunduğu halde*, onun mezkûr etüdünü ele ahp
tenkit eden Fück, Buhârî'nin rivayetlerinin ihtilâfı hususunda îbn
Hayr'in vasıl olduğu neticelerin d e ğ i ş m i y e c e ğ i n i yani farkların
ehemmiyeti meselesinde pek mübalâğalı bir fikre sahip olmanın
yersizliğini ileri sürer 2. Biz de, burada, metnin kaynakla: lyla olan
münasebetlerinin tetkikinin neticeleri muvacehesinde v e sarihlerin
dolayısıyla muhafaza ettiği m.alûmattan faydalanarak bu ihtilâfların
hususiyet v e ehemmiyetini b e l i r t m e ğ e çalışacağız.
Şahini, müellifinden doksan bin kişinin dinlediği rivayet edilir ^
Kitabın nail olduğu rağbetin mübalâğalı bir ifadesi olan bu rakamla,
tabiatiyle, hepsi metni sahih bir şekilde rivayete muktedir olan
râviler k a s d e d i l m e m e k t e d i r . N i t e k i m müellifi takib eden a s m bun­
ların arasından, râvi olarak kabul edilen bin kişiden*, ancak be­
şinin ismini muhafaza edebilmiştir^. Buhârî'nin vefatmdan bir asır'-
dan p e k fazla o l m a y a n bir zaman sonra, kitabını şerhe teşebbüs
eden H a t t â b î ( ö l . 3b8) metnin ancak iki rivayetinden faydalanmak
imkânını bulabilmişti ^. K e z a , M a ğ r i b i n hadis muhiti ancak kita­
bın iki rivayetini görebilmişti'. Al-Firabrî ( ö l . 320), an-Nasafî
( ö l . 294), an-Nasawî ( ö l . 290), a l - B a z d a w î ( ö l . 329) v e al-Ma-
hâmilî (ÖL 330) diye maruf olan bu râvilerden ilk ikisi şu
v e y a bu muhitte münferid bir şekilde bulunan diğer rivayetleri
oldukça erken bir d e v i r d e unutturmuşlardı. Bunların da birincisi
hassaten Buhârî metninin müteakib nesillere intikaHnin y e g â n e ri­
vayeti olmak imtiyazını kazanmıştı. îlk asırlarda, zaman zaman
hadis musannefatını müteakiben mütemmim eserler ortaya koyan
otoriteler tarafından, d i ğ e r rivayetleri tercih edildiği halde, Firabrî
rivayeti, - ö ğ r e n e b i l d i ğ i m i z e g ö r e - albncı asırdan itibaren, Bulıârî'-
nin kitabıyla alâkah, hemen hemen bütün etüdlerin istinad ettiği

1 An important Manuscript of the Traditions of Bukhari s. 9-15.


2 Orientalische Literaturzeitung (1938), n r . 7, s. 406.
' B k . Hadya s-sârî 492.
•* B k . Maşârig al-"anwâr \, 6.
= B k . O a s t a l l â n î \, 38-39.
" H a « â b î , Şarh al-Buhârî 4 a.
' B k . Fihrist tbn Hayr 94-95 ; Maşârig al-"anwâr \, 6.
169

y e g â n e metin olarak kalmıştır. D i ğ e r taraftan, Şahîh'in r i v a y e t l e r i


etrafmda toplanan muazzam filolojik bir mesai -ileride izah e d e ­
ceğimiz sebeplerle- s a d e c e bu rivayetin muhtelif kollarmm tedki-
kiyle meşgul olmuştur. İslâmî rivayetin, metinlerin tenkidi terkibi­
ne dair pek dakik bir örneğini teşkil eden bu mesainin, belki tek
fakat az ehemmiyetsiz olmayan mahzurlu tarafı, kitabın d i ğ e r ri­
vayetlerini unutturacak bir mecraya girmiş olmasıdır. Bunun cid­
den hüzün verici bir neticesi -ileride izah edileceği veçhiyle- ehem­
miyetine d o l a y ı s ı y l a muttali bulunduğamuz Nasafî rivayetine, İs­
tanbul Kütüphanelerinin sakladığı beş yüz kadar Buhârî nüshası
arasında hiç raslayamayışımız olmuştur.
Buhârî'nin hangi tarihte Şahîh'ini telif ettiğini bilmiyoruz.
U m u m i y e t l e at-Târîh al-kabîrini v e muhtelif mevzulara dair kü­
çük hacimh kitaplarını te'Iifinden sonra ŞahîKiyit meşgul olduğunu
tahmin v e bunu on altı senede, kaynaklarını birlikte taşımak su­
retiyle muhtehf ülkelerdeki seyahatlan esnasında meydana getir­
diğini* biliyoruz. Te'lifinin tarihi hakkında biraz şüphe ile g ö z
önüne alınması g e r e k e n bir h a b e r e malik bulunuyoruz. Ş ö y l e ki,
Buhârî, kitabını te'liften sonra, şeyhlerinden Y a h y a b . Ma'în ( ö l .
233), ' A l î b. al-Madînî ( ö l . 235) v e ' A h m a d b . Hanbal ( ö l . 2 4 1 ) ' e
arzettiği v e onların da dört hadis müstesna hepsini sahih bul­
dukları rivayet olunur 2. A d ı g e ç e n şeyhlerin ölüm tarihleri g ö z
önünde bulundurulursa, Şahîh''ın te'Hfinin en aşağı 233 senesinden
e v v e l olması g e r e k i y o r . Bu tarih v e Buhârî'nin -kendisinden riva­
yet edildiğine g ö r e - bütün kitaplarını, üç defa yeni baştan ele
aldığı* kabul edilecek olursa, vefatına kadar g e ç e n yirmi sene
gibi bir zaman zarfında Şahîh'd& bazı değişiklikler y a p t ı ğ ı tabii
olarak hatırlanır v e hiç şüphesiz ki, bize kadar gelen v e gelmiyen
rivayetlerin bu g e ç e n zamanın hangi yıllarına rastladığının tayini
meselesi ehemmiyet kesbeder. Maalesef, b i z e kadar g e l m e y i p ka-'
rakterini dolayısıyla ö ğ r e n d i ğ i m i z r i v a y e t l e r l e , elimizde bol b o l
bulunan Firabrî rivayetinin 'ayni zamanda kronolojik cepheden
mukayesesini yapmak imkânını v e r e c e k b ö y l e bir bilgiden mahrum
bulunuyoruz. Anlaşıldığına g ö r e , Şahîh''\n rivayetleri, muhtelif bakım-

1 B k . Hadyu's-sârî. s. 490.
2 Fihrist İbn Hayr s. 95, Tahzîb at-tahzîb I X , 54.
3 B k . Hadyu's sârî s. 488.
170

lardan, oldukça erken bir devirden itibarın tetkik edildiği halde, met­
ni, meşhur râvilerinin Buhârî'den ne zaman dinlemiş olduklarının
tayini meselesi g e r e k l i alâkayı bulamamıştır. Buhârî'nin muhtelif
memleketlerde g-eçen -bir d e r e c e y e kadar malûm- yıllarıyla meşhur
râvilerin bulundukları yerlerin bir arada mülâhazasından çıkarıla­
bilecek neticelerden d e mahrumuz. Zira, kaynaklar bu râvilerin ha­
yatları hakkında fazla bir bilgi verm.emektedir. Bu hususta sadece
bildiğimiz şey, Firabrî'nin bir defa F i r a b r ' d e * 248 senesinde bir defa
da Buhârâ'da 252 senesinde Buhârî'den Şahîh'i dinlemiş olması­
dır 2. Bu, dört senelik fasıla ile vukubulan iki « s a m â ' » arasında Bu­
hârî'nin, kitabının metninde ne gibi değişiklikler y a p ı p yapmadı­
ğı, ş a y e d yapmışsa bunların nelerden ibaret olduğu v e Firabrî tarafın­
dan nasıl tesbit edildiği, .şayet ikinci « s a m a ' » da bazı değişiklikler
varsa bunları ilk « s a m â S > ının esasını teşkii eden metinler üze­
rinde tesbit mi ettiği yoksa ikinci « s a m a » için ayrı bir nüsha
mı kullandığı hususunda -müracaat edebildiğimiz- kaynaklar bir
şey muhafaza etmemektedir. Buhârî'nin r i v a y e t l e r i etrafında top­
lanan bir ç o k malûmata rağmen, metinde mevcut bi':' ç o k müşkil­
lerin halli bu istifhamların cevaplandırılmasına bağlıdır. Kitabın
şerhlerinden dolayısıyla t o p l a d ı ğ ı m ı z msizeıne ise tatminkâr bir
halle ulaştırmaktan ç o k uzaktır v e burada s ö y l e n e c e k söz bir
tahminin hududunu aşamıyacaktır. D i ğ e r râvilerin i s a m â ' » tarih­
leri hakkında, Firabrî'den e v v e l mi y o k s a daha sonra mı Buhârî'
den dinledikiei'i hususunda aydınlatıcı her hangi bir b i l g i y e sahip
bulunmamaktayız.
Buhârî metninin, râvilerine, son şekiini almış bir nüsha halinde
mi y o k s a karma kanşık bir rnüsveddesiyle mi intikal elliği mese­
lesi dahi bir münakaşa mevzuudur. F i r a b r î kolunun ikinci d e r e c e ­
den râvisi ' A b û Zarr a l - H a r a w î ( ö l . 434) Firabrf ile kendi
arasındaki r â v î d e n ibaret bulunan şeyhi ' A b û 'Ishâq a l M u s t a m l î
(öl. 374) ' n i n : «Buhârî'nin kitabmı Muhammad b. Yûsuf al-Firahrî'-
nin yanında bulunan aslından istinsah ettim, nihâî şeklini almamış
olduğunu, bazı yerlerinin boş bırakılmış olduğunu, bazı bâbl'n'da

' S-jhârâ e i v a n u d a ufak b i r kasaba olup ayni zaman da F a r a b r şeklinde


telâi.-uz o k m u r m u ş ( b k . Mu'^cam al-buldân III, 867).
Fath al-bârî I, 2. İ b n H a y r , Fihrist'inde b u ikinci tarihi 253 olarak g ö s ­
termektedir, ( s . 95). Buhârî'nin, Yunînî rivayetinden müstakil olarak gelen b i r
çok nüshalarında bu tarih 252 olarak g ö r ü n m e k l e d i r .
171

bir şey bulunmadığını, bazı hadisrerin, kendilerine has bâblarına


nakledilmiş olduğunu gördüm, bunların bazılarım bazılarına ilâve
ettik» dediğini rivayet eder. Bu sözü nakleden ' A b û ' l - W a l î d al-Bâcî
(öl. 4 7 4 ) : i Sözün doğruluğunu şu da gösteriyor ki, 'Abû 'Ishâq,
'Abû Muhcmmad, 'Abûl-Hayşam ve 'Abû Zayd, nüshalarını ayni
asıldan istinsah ettikleri halde rivayetlerinde takdim, te'hir vardır.
Bu da onların her birinin her hangi bir yerdeki bir hamişi veya
-kitaba yerleştirilmek üzere- eklenmiş bir kâğıdın muhtevasını,
kendi takdirlerine göre kitabın b'r yerine yerleştirmiş olmaların­
dan ileri geliyor» demektedir*. Şahîh'm, Firabrî yanında bulunan
ilk aslının pek karışık olduğu hususunda- kitabı bizzat ilk râvisin
den istinsah eden Mustamlî'den rivayet olunduğuna göre- her han­
gi bir şüpheye düşmemek icap ediyor. Sarihlerden îbn Hacar
metindeki karışık bâbların izahında sık sık bu habere iltica ettiği
halde ^ Qastallânî kitabın, müellifin huzurunda okunduğunu ve her
halde ancak müretteb ve muntazam bir şekilde bulunduğunu, in­
tizamsızlığın ilk müsveddeye değil daha sonraki rivayetlere raci
olduğunu söyleyerek itiraz etmektedir*.
Burada karşımıza yeni meseleler çıkmaktadır. Buhârî'nin kita­
bının yukarıda mevzuu bahsedilen aslından maksat nedir? Bizzat
Buhârî'nin el yazısıyla olan nüsha mıdır ? Y o k s a Buhârî'nin kâtibi
tarafından istinsah olunup Buhârî tarafından zamanla tashih edilmiş
bulunan nüsha mıdır? veya müstensih tarafından istinsah edilmiş
olup, Firabrî tarafindan Buhârî'nin huzurunda okunan ve icazeti
alman ve ikinci defa, yani Buhârâ'da 252 senesinde bir daha oku­
nuşunda ilk okunufjtan sonra geçen dört sene zarfında bizzat Bu­
hârî tarafından metinde meydana getirilen değişikliklerin neticesi­
nin nakledildiği Firabrî'nin nüshası mıdır?. Muasır âlimlerden biri
Buhârî'nin kitabının « a s l ı » tabirinden, Buhârî'nin el yazısıyla olan
nüshasının, râvilerin yanında bulunduğunu anlayıp eUmizdeki met­
nin veya beşinci asırda mevcud bir nüshasına dayanan metnin

1 ' A b û ' l - V V a l î d . a l - B â c î , Şuyûh al-Buiıârı 9 b ; Hadyu's-sârî s. 6, Qag<allâın


I, 23. \ "

2 B k . meselâ Fath al-bârî I V , 255.


3 Oasfallânî I , 23.
172

b ö y l e bir menşeden geldiğini v e binnetice Şahîh'in bize salimen


noksansız bir şekilde ulaştığını ifade eder*.
Y u k a r ı d a adı g e ç e n Firabrî nüshasından gelen v e dolayısıyla
bu nüshanın hususiyetlerini muhafaza eden eski nüshaların nıu-
hassalası mahiyetinde bulunan Y û n î n î edisyonu, müteakib, nesil­
lere Buhârî'nin ^aŞıf/ı'inin, müellifin ehnden çıkan müsveddesi vası­
tasıyla değil, kâtib'inin nüshası olduğunu gösteren delilleri muhafaza
etmektedir ^. Bir kaç y e r d e kitabın râvisi Firabrî, Buhârî'nin kâtibi
( = v a r r a k ı ) ' A b û Ca'far Muhammad b. ' A b î Hatim vasıtasıyla Buhâ­
rî'den bazı ş e y l e r nakletıîıektedir. Bütün bunlardan anlaşıldığına
g ö r e , Firabrî, B u h â r î ' y e , varrakı ' A b û Ca'far tarafından istinsah
edilen bir nüshayı okumuş v e r i v a y e t hakkını almıştır. Bu ihtimale
g ö r e d e mevzuubahs nüshadaki bir ç o k haşiye v e ilâveler d e , ikin­
ci sefer Firabrî tarafından Buhâ' î ' y e 252 senesinde okunurken v e y a
Buhârî'den dinlenirken meydana gelen değişikliklerdir. Esasen
Buhârî'nin, imlâ meclisleri teşkil edip kitaplarını yazdırdığını*,
hassatan bu kâti'oinin hiç bir zaman yanından ayrılmayıp onun
imlâ işiyle meşgul olduğunu biliyoruz*.

Buhârî'nin kitabının, günümüze kadar g e l e n yüzlerce nüshası­


nın -bilindiğine g ö r e - tek rivayetini teşkil eden Firabrî kolunu v e
onun cidden enteresan bir filolojik tenkide tabi tutulan furûunun
izahını biraz daha ileriye bırakarak, onu, böyle yegâne rivayet
haline g e t i r e n sebepleri, g e r ç e k t e n b ö y l e bir mevkie yükselmeğe
layık olup o l m a d ı ğ ı n ı v e bu m e v k i e hangi d e v i r d e n itibaren yük­
seldiğini i n c e l e m e k istiyoruz. Onu, s a d e c e isimlerini bildiğimiz, fa­
kat ekserisinin hususiyetleri hakkında aydınlatıcı bir bilgiye hemen
hemen sahip olmadığımız d i ğ e r rivayetlerin h e p s i y l e d e ğ i l d e sa-

' B u i f a d e y e L . P r o v e n ç a l tarafından neşrolunan İ b n S a ' â d a r i v a y e t i n e , M u ­


hammad b . ' A b d a l h a y y a l - K a t t â n î tarafından yazılan m u k a d d i m e d e raslanmaktadır.
( a r a p ç a m u k a d d i m e s. 5 ) . Le Sahîh al-Bahârî p u b l . p a r E . L . P r o v e n ç a l , V . 1, P a ­
ris, 19.-ÎS.
2 B u h â r î 1, 23, I I , 152, not 3, III, 130, not 6, V I , 189, not 7 ; Fath al-bârî
IH, 381, V , 76, I X , 54.
^ "Adab al-"imlâ s. 15, 17.
' B k . Fath al-bârî I X , 54.
173

d e c e N a s a f î r i v â y e t i y l e -bilvasıta edindiğimiz malûmatın


ışığı altmda- kısa bir m u k a y e s e y e tabi tutacağız.
Şuhîh'in te'Iifinden bir kaç asır geçtikten sonra, Firabrî kolu,_
hemen hemen, muhaddisier arasında tedavül eden y e g â n e r i v a y e t
haline gelmiş olmasına r a ğ m e n , kitabın ilk bir iki asır zarfında
tamamlayıcı mahiyetteki etüdü etrafında halefleri tarafından o r t a y a
konan eserlerin daha z i y a d e Nasafî r i v a y e d n e dayandığını ö ğ r e n i ­
yoruz.
Buhârî v e Müslim'i, senedleri v e râvileri bakımından tenkide
tabi tutan Dâraqutnî ( ö l . 385) 'nin umumi mahiyetteki - v e hangi
rivayeti esas olarak aldığını bilemediğimiz- mesaisi bir tarafa c ı -
rakılacak olursa, Şahîh'm ilk şârihi H a t t â b î ( ö l . 386) 'nin, şerhinde
Nasafî rivayetine istinad ettiğini ö ğ r e n i y o r u z *. O , Firabrî r i v a y e ­
tini sadece, bütün olarak almaktan nedense mahrum k a l d ı ğ ı Nasa­
fî rivayetinin noksanını tamamlama işinde kullanmış v e dolayısıyla
tercihte ikinci d e r e c e y e indirmiştir ^. Buhârî v e Müslim'in Şahîh'le-
rinin iştirak v e ihfirad noktalarının tesbiti maksadıyla H u m a y d î
( ö l . 488) 'nin m e y d a n a getirmiş o l d u ğ u ol-Cam' bayna"ş-şahîhayn^
v e ' A b û N u ' a y m al-'İşfahânî ( ö l . 43) 'nin ^ al-Mustahrac 'alâ Şahîh
al-Buhâri adlı eserlerinde yine Nasafî rivayetlerinin esas olarak
ahndığını sarihler vasıtasıyla ö ğ r e n i y o r u z ^ Nasafî rivayetinin Bu­
hârî'nin asrına nisbetle p e k müteahhir sayılmayan bir d e v i r d e
yaşayan bir ç o k hadis otoriteleri arasında gördüğü r a ğ b e t i , gittik­
ç e v e yedinci asırda F i r a b r î r i v a y e t i n i n muhtelif kollarını, şayan-ı
hayret d e n e c e k bir d e r e c e d e mukayese v e tenkit eden Y û n î n î ' d e n
sonra büsbütün k a y b e t m i ş bulunduğu anlaşılıyor. Bilindiğine g ö r e , bu
rivayetten en son olarak faydalanan îbn H a c a r ' i n ^ ifade ettiği v e ç ­
hiyle, Firabrî rivayetine nisbetle muhtasar o l u ş u n u ' onun bu rağ­
beti kaybedişinin bir sebebi p l a r a k düşünemiyeceğiz. îbn Hacar'in

1 B u malûmatı k i t a b ı n ı n m u k a d d i m e s i n d e n abyoruz,
2 Y a n ı n d a k i N a s a f î rivayetinin « k i t â b a t - t a f s î r » in b a ş ı n d a nihayete erdiği
anlaşılıyor. [Şarh al-Buhârî 4 a, mezkûr y e r d e şöyle söylemektedir î I b r â h î m b .
M a ' q i r i n rivayeti sona erdi. ayn. esr. 297 a ) .
3 B k . B r o c k . Suppl. I, 578.
" B k . Ayn. esr. I. 617.
5 B k . Fath al bârî V l l l , 122, V l l l , 381 ve 537.
" Fath al-bârî Vlll, 197.
7 B k . Fath al-bârî V l l , 122.
174

şerhinin d i ğ e r yerlerinde v e r d i ğ i malûmatın, Nasafî rivayetinin


Firabrî'ninkine nisbetle daha kısa oluşu şeklindeki mülâhazayı
n a k z e d e c e k bir m a h i y e t t e bulunmasından başka, daha çok muka­
y e s e v e tercih imkânına sahip ilk sarihler arasında g ö r d ü ğ ü rağ­
bet te b ö y l e bir ihtimali z i y a d e s i y l e sarsmaktadır. Şu halde, Nasafî
rivayetinin eskiler indinde g ö r d ü ğ ü r a ğ b e t i n g a r i p bir şekilde orta­
dan silinişine bir s e b e p bulmak lâzım g e l i y o r .
Nasafî rivayetini umumî olarak tavsif eden kaynaklardan,
Nasafî'nin Ş ıhî/tin sonlarına d o ğ r u , küçük bir kısmını d o ğ r u d a n
d o ğ r u y a Buhârî'den dinlemek imkânını bulamadığını, fakat ondan
icazet y o l u y l a aldığını ö ğ r e n i y o r u z * . Kitapların tam bir <samâS>
v e « k ı r a ' â t » yoluyla intikaline karşı ifrat d e r e c e d e r a ğ b e t g ö s t e ­
rildiği bir d e v i r d e , Buhârî metninin muhtevasını işlemekten z i y a d e ,
mücerret olarak onun râvileri arasına g i r m e k isteyenlerce tam bir
<'samâS> y o l u y l a gelmiş olan Firabrî kolunun seçilmiş olması p e k
tabii idi.
Zira Şahîh'i doğrudan d o ğ r u y a Buhârî'den normal bir « s a m a »
y o l u ile almayıp Buhârî'nin meclislerinde imlâ ettirmesinden fay­
dalanarak temin eden Mahâmilî'nin r i v a y e t i hiç r a ğ b e t bulmamıştı ^.
Şahîh'i Firabrî'den dokuz kişi r i v a y e t ettiği halde Nasafî kolu
ancak iki râvi bulmuştu *. Biraz e v v e l izah edildiği veçhiyle, Firab­
rî'nin rivayetinin esasını teşkil eden nüshanın r i v â î kanunlar ölçü­
süne g ö r e daha müreccah bulunmasına r a ğ m e n pek karışık olması
ayni nüshaya dayanan ilk kopyelerinin v e ilk rivayetlerin bile
birbirinden ziyadesiyle ayrılmasını intaç etmişti. Birbirlerinden
ayrılan bu rivayetlerin y e k d i ğ e r i y l e te'üf edilmesi etrafında, men-
şee yakın bir d e v i r d e bizzat râvilerden biri ' A b û Zarr a l - H a r a w î
(öl. 434) tarafından dikkate şayan bir faaliyet ortaya çıkmıştı.
İlerde d e g ö r e c e ğ i m i z gibi, muhtelif safhalarda, yedinci asırda azamî
hadde varan bu faaliyetten, Bahârî'nin kitabının diğer rivayetleri
v e bu arada Nasafî rivayeti mahrum kalmıştı. Bu suretle, Firabrî
kolu, zahirî bakımdan v e muhtevaya şümulü o l m a m a k şartiyle, en
küçük hususiyetlerine bile işaret edilmiş dakik v e Nasafî rivayetini
hatırlatmıyacak, ona ihtiyaç g ö s t e r m i y e c e k bir rivayet manzarası

1 Maşârig al-"anwâr 1. 9 ; Fih ist İbn Hayr 97 — 89.


2 B k . Fath al-bârî I, 3.
3 K r ş . « 4 » n u m a r a h şema ve b k . Damîrî, Hayât al-hoyavân 11, 290.
175

iktisab etmişti. Şârilı tbn Hacar'in v e r d i ğ i b i l g i y e dayanarak,


muhteva bakımından, burada bu iki rivayetin mukayesesine çalı­
şacağız.
Nasafî rivayetinden faydalanan l l u m a y d î ( ö l . 408) ' A b û Mas'­
ûd ad-Qimaşqî ( ö l . 4Ö0) 'nin al-'Atrâf adlı kitabında Bulıârî'den
naklettiği c a h i l e y e y e ait hayli tuhaf bir vak'anın Buhârî'den nak­
ledildiğini görünce, bunun Buhârî'nin namına uydurularak bazı
nüshalarına sokulduğunu iddia etmişti *. Firabri rivayetinin bir ç o k
kollarında mevcut olan bu haberin, Buhârî metnine sonradan sokul­
duğunu değil, garaibini de g ö z önünde bulundurarak, şayet k r o n o ­
lojik bakımdan da t a k v i y e imkânına malik bulunsaydık bizzat
Buhârî tarafından kitabından çıkarıldığını, b ö y l e c e Nasafî rivaye­
tinin daha mütekâmil bir edisyon o l d u ğ u tahminini ileri sürerdik.
Humaydi'nin o r t a y a attığı v e G o l d z i h e r ' i n de k o l a y l ı k l a kabul
ettiği 2, Buhârî'nin kitabına dışarıdan bir şeyler sokulmuş olması
iddiası ise İbn i^acar'in d e haklı olarak reddettiği veçhiyle, riva­
yetlerinin filolojik tahlilinin v e r d i ğ i n e t i c e y e aykırıdır.
Firabrî rivayetinin bazı y e r l e r d e Nasafî r i v a y e t i n d e n daha
mufassal olduğunu bir y e r d e s ö y l e y e n İbn H a c a r * kitabının d i ğ e r
bir yerinde bir s a y f a d a iki defa N a s a f î rivayetinin d i ğ e r i n d e n da­
ha d o ğ r u olduğunu, ibarelerini m u k a y e s e neticesinde tesbit e d e r J.
Bahârî'nin kitabını, kaynaklarına işaret bakımından bazı v u ­
zuhsuzluklara sokan v e bazı y e r l e r d e şöhretini t e h h k e y e düşüre-
bilen Firabrî rivayetine nisbetle Nasafî r i v â y e t i y l e g e l e n nietin ba­
riz bir üstünlük arzeder. Meselâ Mâ'ida sûresinin tefsirinin başın­
da, kendinden e v v e l bir ism-î zahire rücu e t m e y e n nva gala ğay­
ruhu» tabiri Nasafî rivayetinde bulunmamaktadır^. Onun Firabrî
rivayetinden daha mükemmel olduğunu g ö s t e r e n mühim tarafla­
rından biri kaynaklardan g e l e n bir ç o k filolojik malzemenin, Fi­
rabrî r i v a y e t i n d e Buhârî'ye aid olduğu intibaını uyandıran kısım­
ları b e r taraf etmek, bazan da esas kaynaklarına işaret etmiş ol­
maktır. Meselâ, ' A b û ' U b a y d a v e F a r r â ' n m bir araya gelmiş olan

1 B k . Fath al-bârî Vll, 122.


2 Mu/l. Stud. il, 245.
3 Fath al-bârî VII, 122.
4 Al/71, esr. I V , 255.
= B k . agn. esr. VIII, 202.
176

uzun tefsirleri Nasafî r i v a y e t i n d e Tobaraka sûresinde* zikredildi­


ği halde bu tefsirler Firabrî r i v a y e t i n d e <ıqâla 'Abû 'Abdallâh»
tabiriyle Şahîain t Kitâb al-'adabı kısmında ^ bizzat Buhârî'nin s ö ­
zü olarak görüamektedir. B ö y l e c e , sarih olarak Farrâ v e ' A b û
' U b a y d a ' d a n alınıp kitabın her hangi bir y e r i n e gelişi g ü z e l bir
şekilde idhal edildiğini g ö r d ü ğ ü m ü z ibarelerin bir kısmı N a s a f î ri­
v a y e t i n d e , aid olduğu y e r e nakledilmiş olmaktan başka, ihtiva et­
tiği «zua gala 'Abû 'Abdallâh» kaydından da kurtarılmaktadır*.
Firabrî r i v a y e t i n d e , zaman zaman İbn ' A b b â s ' ı n v e y a d i ğ e r
bir müfessirin daha önce g e ç m i ş olan ibarelerine karışan ' A b û
' U b a y d a ' n i n ibarelerînin, tefrik maksadıyla önüne tyagâlu» veya
benzer k a y d konulmaktadır*. Bunun biraz başka bir şekli Firabrî
r i v a y e t i n d e «sz-a gala ğayrabu» d i y e naklı^lunan kısımların baş ta­
rafına «zva gala Ma'mar» şeklinde sarih bir kaynak tabirinin g e ç ­
miş olmasıdır ^ B ö y l e c e Nasafî rivayeti kaynakların ismini d e di­
ğ e r i n e nisbetle daha fazla tasrih etmektedir
Nasafî rivayeti'nden îbn Hacar'in naklettiği kısımlar g ö z önün­
d e bulundurulunca, ' A b û ' U b a y d a ' n i n ibarelerini, Firabri r i v a y e ­
tinde bulunanlardan daha fazla ihtiva ettiği aniaşılmak.adır. M e ­
selâ, Qaşaş sûresinde bu r i v a y e d n Macâz al-Qur'ân dan muhafaza
etdği iki mühim tefsirine, F i r a b r î rivayetine dayanan Y û n î n î edis­
y o n u n d a ' raslanmamaktadır K e z a Nasafî r i v a y e t i «Infatarat» sûre­
sinde Farrâ v e ' A b û ' U b a y d a ' n i n Y û n î n î ' d e bulamadığımız bir ç o k
tefsirlerini ihtiva etmektedir^. D o l a y ı s ı y l a Nasafî v e ona tabi olan
' A b û N u ' a y m daha fazla filolojik r i v a y e ü e r e sahibdirier Mamafih
Nasafî rivayetinin s a d e c e , F i r a b r î ' d e bulunmayan, filolojik unsur­
ları değil, diğer bir ç o k m a l z e m e y i i h d v a ettiğirii sık sık g ö r m e k
kabildir. Bunun bir kaç misali îbn H a c a r tarafından <Nâzi ' â t » sû­
resi tefsirinin şerhinde naklolunmuştur **.

1 B k . Faih al-bârî V I I I , 505-506.


2 B u h â r i V I I I , 32. not 1.
3 Bk.VafA al-bârî V I I I , 505-506, X , 440-441.
4 B k . agn. esr. V I I I , 331.
= B k , ayn. esr. V I I I , 331.
û Bk. misalleri için ayn. esr. V I I I . 388, 529;
7 B u h â r î V I , 112-113 st. 5 e raskması lâîimJır.
» Bk." Fath al-bârî V I I I . 391.
9 Bk ayn. esr. VIII. 534.
1" B k . ayn. esr. V I I I , 507, 509, 529. 557.
11 Ayn. esr. V l l l , 529.
177

Nasafî rivayetinin, diğerine nisbetle dafıa çok tekâmül ifade


ettiğini g-österen delillerden biri, pek garib bir münasebetle kitabın
muhtelif bâblarında d a ğ ı n ı k bir şekilde bulunan filolojik malzeme­
nin, münasip yerlerine nakledilmiş olmasıdır. Bunun bariz misâlleri
için, «Kitâb al-'icâray d e g e l e n * âyetin tefsirinin, aid olduğu sûreye
nakledilmiş o l m a s ı n a ^ <iKitâb al-'adab» d e gelişi g ü z e l bir şekilde
bulunan v e yerleşti ildiği bâbla hiç bir alâkası g ö r ü l m e d i ğ i için,
Y û n î n î tarafından edisyonun haşiyesine terkolunan * tefsirlerin, N a ­
safî rivayetinde mensub olduğu sûreye*, yine Firabrî rivayetinde
«Kitâb al-mawâqit'de^ v e «Kitâb az-zakât» da^ zikrolunanların da
münasib bir şekilde «Mumînûn» sûresinin sonuna'^ nakline işaret
edeceğiz.
Bütün bunlardan başka, N a s a f î rivayetinin diğerine nisbetle en
bariz üstünlüğü, belki de, lüzumsuz bir çok tekrarları ihtiva et­
memiş olmasıdır 8. Mamafih, ^ı^a/iîA'in Nasafî r i v a y e t i n e isdnad eden
bir metni e l d i ediü.iceye, v e y a bu ele g e ç m e d i ğ i takdirde, b ö y l e
bir rivayeti esas alan bir çok kaynaklar dakik v e sabırlı bir etü­
d e tabi tutulup bütün hususiyetleri kat'i olarak ortaya konuncaya
kadar, bu hususta söylenecekler bir tahminin hududunu aşmaya­
caktır.

AL-CÂMt'- AS-SAHÎHm FİRABRÎ RİVAYETİ

Buhârî'nin kitfcbımn d i ğ e r rivayeUerinin garip bir şekilde rağ­


betten mahrum kalmalarına muka'oil, Firabrî rivayetinin nesiller
ilerledikçe gelişen filolojik bir etüde mevzu teşkil ettiğini, belki d e
diğer rivayetlerin şöhretlerini kaybetmelerinde v e y a v a ş y a v a ş or­
tadan silinmelerinde müessir olduğunu söylemiştik. Burada münha-

1 B u h â r î 111, 89, sl. (alttan) 4-5.


2 ^V. Fath al-bârî I V , 366. V U I , 391.
5 B a h â r î V U I , 32, not. I.
* B k . Fath al-bârî V l l l , 505-506, X , 440-441.
5 B u h â r î i, 123, not. 16.
6 B hârî II, 32, st. 6.
' Bk." Fath al-bârî V l i l , 339.
8 B u n u n bir misali için b k . Faih al-bârî IV^ 255.
Buhârî'nin k a y n a k l a n F . 12
178

sıran Firabrî rivayetinin tabi tutulduğu etüdün muhtelif safhalarını,


ehnıizde mütedavil Buhârî metninin y e g â n e rivayeti olması bakı­
mından muhtasaran i n c e l e m e k zaruretini hissediyoruz. Buhârî'nin
Firabrî yanında bulunan asıl nüshasının pek karışık olduğunu nak­
l e d e n ' A b û ' l W a l î d al-Bâcî'nin, menşee pek yakın olması v e Buhâ­
rî'nin kitabının v e rivayetinin ienkidiide doğrudan d o ğ r u y a alâka­
lı bulunmasından dolayı, y a k a n d a mevzuu-bahs edilen sözünün
sıhhatinde hiç şüpheye düşmemek lâzımdır. Esasen ' A b ü ' l - W a l î d
al-3âcî bu haberi, Şahîh'm rivayetine iştirak eden râvilerin birinden
nakledip ayni koldan g e l e n muhtelif fer'lerin ehemmiyetli bir de­
r e c e d e ayrılıklar göstermesinin sebebi olarak zikrediyordu. Firab­
rî'nin yanmda bulunan v e «Buhârî'nin kitabının asin d i y e adla­
nan v e kendinden istinsah e d i l e n nüshaların ihtilâflarının menşeini
teşkil eden bu nüshanın, müteakib râvilerinin elinde uzun zaman
kalıp faydalanılmadığı anlaşılıyor. Zira, kitabın birinci d e r e c e d e n
râvisi Firabrî'den sonra g e l e n râviler b ö y l e bir asıldan değil ken­
dilerinden bir e v v e l k i râvinin nüshasını esas olarak a l ı y o r l a r d ı .
Bunda, meşhur nüshanın artık ortadan k a y b o l m a ihtimalinden baş­
ka, onun bir ç o k karışıklıklarının içinden maharetle çıkan mütea­
kib râvilerin rivayetlerinin ayrı bir d e ğ e r taşıması da her halde
müessir olmuştur. Zira, Firabrî'den dinlenen v e üzerinde el y a z ı ­
sını taşıyan son sarihlere kadar g e l d i ğ i n i muhtelif v e s i l e l e r l e ö ğ ­
rendiğimiz kadim bir nüshanın vücuduna* rağmen, Buhârî'nin kita­
bının muhtelif bakımlardan şerh v e izahıyla meşgul olan şahısların
alâkasını, daima, daha sonraki râvilerin emeklerini muhtevi riva­
yetler celbetmiştir. Ezcümle, kitabm edisyonunu meydana getiren
Y û n î n î , Firabrî'den kitabı nakleden râvilerin eski nüshalarını ya­
nında bulundurup metninde onlardan d o ğ r u d a n d o ğ r u y a fayda­
lanmakla beraber, bunların üçünü kendi r i v a y e t i n d e birleştiren
' A b û Zarr ( ö l . 434) 'i müstakil bir râvi olarak almıştır ^. Bir ç o k
eski nüshaları yanında bulunduran İbn Hacar* bunlara nisbetle
daha müteahhir sayılan ' A b û Zarr rivayetini, şerhine esas edin­
miştir

' BİC. meselâ ' A y n î 1, 137.


2 Rumuz "-alâ Sahih al-Buhârî 4-5.
3 B k . meselâ : Hadyu's-sârî a. 269.
* B k . Fath al-bârî I, 5.
179

Firabrî'nin yanında bulunan « ' a s I » dan g e l e n r i v a y e t l e r , - n ü s ­


hanın v a z i y e t i icabı- hakikaten birbirinden çok ayrılmış olmalı ki,
hemen onları takib e d e n v e F i r a b r î ' d e n bir k a d e m e sonra g e l e n
râvilerin bir kısmı kendilerine ulaşan muhtelif « / e r ' » leri birleştirip
ihtilâfları ortadan kaldırmak mecburiyetinde kalmışlardı. Q â d î
' î y â d ' ı n , arap filolojisinin metinlerin tashihi bakımından baha biçil­
mez bir d e ğ e r taşıyan «al-'Ilmâ' 'ilâ ma'rifat 'usûl ar^rizuâga zua
taqyîd as-sama' ... zVA.» * 'ında rivayetlerin ihtilâfının tesbitine tah­
sis etmiş olduğu bir bâbda, Buhârî nüshalarının oldukça erken bir
d e v i r d e mukabelesi hususunda v e r d i ğ i ç o k mühim bir haber sa­
yesinde, Firabrî'den bir k a d e m e sonra g e l e n râvilerin, ihtilâfları
ortadan kaldırmak hususunda sarfettikleri g a y r e t i öğreniyoruz.
Hatta, onun v e r d i ğ i malûmattan bu râvilerin m e t o d u hakkında da
bir bilgi e d i n e b i l i y o r u z : <'Akû Muhammad al-'Aşîlî (öl. 392)'nin
'Abû Muhammad al-Curcânî (öl. 373) rivayetini esas tutup bu i-
vayetle 'Abû Zayd al-Marzuazî (öl. 371) 'den aldığı rivayetin fark­
larını tesbit etmiş olduğu ve kendi el yazısıyla, bir Buhârî nüsha­
sı üzerinde neler yaptığını gördüm. O şayet, 'Abû Zayd rivayetin­
de diğerine nisbetle bir şey noksan ise, o noksan olan kısım üzerine
bir çizgi çizmek, veya tamamiyle silmek, ikisinden müştereken düş­
müş olan kısımlar üzerine de müştereken düşürdüklerini göstermiş
olmık için iki çizgi çizmek, şayet bir şeyin okunuşunda ihtilâfa
düşerse, üzerine, cit olduğu rivayztin adını yazmak suretiyle ihtilâfları
tesbite çalışmıştır. Yalnız, iş ıreilerin çokluğu ve rivayetlerin ihtilâfı
karşısında, kitabın baş tarafında veya zahrında yahut da nihayetin­
de bunun tesbitini ikmal etmemelidir...^ şeklinde mühim bir biigi
vermektedir.
Kendinden e v v e l k i iki r i v a y e t i birleştiren ' A ş î l î ' d e n başka
• yine ayni râviler tabakasına mensup ' A b û Zarr a i - H a r a w î (355-
454), Buhârî'nin Firabrî yanındaki karışık «ash nüshasından g e l e n
üç rivayeti cem'etmiştir. Buhârî'nin rivayetlerinden bahseden kay­
naklarda (Maşâyih 'Abi Zarr aş-şalâşa» d i y e g e ç e n * v e müte­
akib edisyonlarda müstakil bir r i v a y e t muamelesi g ö r e n bu kolun

1 B k . Brock. Suppl. I, 632.


2 Qadi •^lyid, al-4lmâ 54 a - 5 5 a.
3 B k . Meselâ : Fath al-bârî I, 5.
180

'Aşîlî'nin faaliyetini örnek olarak alıp almadığını v e y a ona başka


birinin mi örneklik ettiğini bilemiyoruz. Hatta, umumiyetle kendi
metodu v e kullandıkları işaretler hakkında zarurî bilgiyi v e r m e y i
ihmal e t m e y e n eski editör v e sarihler bu üç fer'in birleşmesinden
meydana gelen rivayetin mahiyeti v e hususiyetinin izahından, belki
d e devirlerinin p e k tabiî bilgisi icabı, müstağni kalmışlardır. Bu
rivayetten Fâtih kütüphanesinde mahfuz kalan bir nüsha*, bizim
için, bir hayU aydınlatıcı olmuştur. D ö r t cildden ibaret olduğu
anlaşılan fakat ancak 11-IV. cildleri kalan bu nüshanın zahrında
m e v c u t «al-cuz' aş-şânî min al-Câmf aş-şahîh min hadîs Rasûlil­
lâh şalla'llâh 'alayhi, taşnîf... al-Buhârî... riwâyat 'Abî Muham­
mad 'Abdallâh b. Yûsuf b. Mafar al-Firabrî 'anhu ritvayai al-ma-
şâyih aş-şalâşa... 'Abî Muhammad 'Abdallâh b. 'Ahmad b. Ha-
mûyat as-Sarahsî zva 'Abî 'İshâg 'İbrahim b. 'Ahmad b. 'İbrâhîm
b. 'Ahmad b. İbrâhîm nl-Mustamlî, zua 'Abî'l-Hayşam Muhammad
b. al-Makkî b. Zarrâ' al-Kuşmayhanî rivâyat aş-Şayh 'Abî Zarr
'Abd b. 'Ahmad al-Haraıvî ıva 'anhum rivâyat 'Abî Maktûm 'îsâ
b. 'Abî Zarr 'Abdallâh b. 'Ahmad al-Harazuî 'anhu rizuâyat aş-
Şayh. .. 'Abi'l-Hasan at-Tarablusî.. .> kaydından sonra, bu ihti­
lâfların tesbiti için kullanılan remizler hakkında izahat v e r i l m e k ­
tedir. Bu mufassal izahattan anlaşıldığına g ö r e , ' A b û Zarr'in, şey­
hi Sarahsî için « h â » v e Mustamlî için «sin» Kuşmayhanî için « h â > ;
Sarahsî ile Mustamlî'nin müşterek bulunduğa kısımlar için ^ha,
sim şeklinde kullanılan işaretler yedinci asırda metnin en g e n i ş
edisyonunu meydana g e d r e n Y û n î n î tarafından olduğu gibi alın­
mıştır.
Firabrî rivayetinin ihtilaflı nüsha v e kollarının bir kısmını
seçerek yeni edisyonlar m e y d a n a g e t i r m e faaliyeti, zaman g e ç t i k ­
çe daha dakik bir m e t o d a tabi tutuluyordu. U m u m i y e t l e Firabrî'­
nin yanında bulunan meşhur karışık « a ş l » a, rivayetlerini d a y a ­
yan ikinci k a d e m e d e k i râvilerin bazılarının rivayederini birleştiren
ilk editörlere mukabil, yedinci asırda Şağanî ( ö l . 650) daha mufas­
sal bir terkibe teşebbüs etmişti O , edisyonunda, Firabrî'nin el y a - .
zısını taşıyan v e «an-Nushat al-Bağdâdîyya» d i y e adlanan eski
bir yazmasıyla^ y i n e Firabrî'nin yanında bulunup ('Aşl Kitâb al-

1 Fâtih K ü t ü p h a n e s i nr. 106İ-I063 (736 senesinde istinsah edilmiştir).


2 B k . Fath al-bârî I, 141 — 142. İbn Hacar'in mezkûr edisyonu g ö r d ü ğ ü
anlaşılmaktadır ( b k . Fath al-bârî I V , 255).
181

Buhârh d i y e adlanan d i ğ e r bir karışık nüshadan g e l m e ikinci


k a d e m e d e k i rivayetlerin bazılarını karşılaştırmak gibi, daha ente­
resan bir y o l tutmuştu. Firabrî tarafından dinlenen nüsha ile di­
ğ e r nüshadan g e l e n üç < f ü r û » u yani H a m â w î , Kuşmayhanî, v e
Mustamlî rivayetlerini birleştirmiş v e bunlar için kullandığı işaret­
l e r d e daha e v v e l k i mesaiden faydalanmış olmakla beraber, tama­
miyle kendine ait bulunduğu tahmin edilebilen kısımlar vardır ki,
yirmi sene k a d a r sonra bu işi biraz daha mufassal bir şekilde ele
alan Y û n î n î ' n i n işini kolaylaştırmıştır. M u r a d Molla Kütüphanesi­
nin muhafaza ettiği mühim bir nüsha*, Ş a ğ â n î tarafından kullanılan
işaretleri mufassal bir şekilde izahtan başka, r i v a y e t l e r i n tercihi
hususunda, bu edisyonun Y û n î n î üzerinde n e , k a d a r müessir oldu­
ğunu g ö s t e r m e ğ e y a r a y a c a k bir mukayesenin yapılmasını müm­
kün kılmaktadır.

AL-CAMF A5-ŞAHİH'İN A L - Y Û N Î N Î T A R A F I N D A N MEYDANA


GETİRİLEN EDİSYONU

Şahîh'in rivayetlerinin etüdü hemen hemen, F i r a b r î tarafından


Buhârî'den nakledilene v e onun muhrelif fürû'una inhisar etmiş
bulunduğu bir d e v i r d e , hicrî yedinci asırda ' A b û ' l - H a s a n ' A l î b.
Muh. b . ' A b d a l l â h al-Yûnînî ( ö l . 701) kendinden e v v e l k i mesaiyi
biraz daha ilerleterek daha dakik bir şekilde muayyen bir riva­
yetin muhtelif füruu arasındaki farkları kaldırıp metnine daha sa­
bit v e daha kat'i bir şekil v e r m e k istemişti. O , seleflerinin y a p b ğ ı
gibi, Bahârî'nin muhtehf nüshaları arasındaki farkların izalesini,
ancak Firabrî'den g e l e n muhtelif kolların hududu içinde düşünmüş
v e kendinden e v v e l k i faaliyetten geniş mikyasta faydalanmıştı.
D o ğ r u d a n d o ğ r u y a F i r a b r î ' d e n v e y a ikinci d e r e c e d e k i râvilerin
r i v a y e d e r i n d e n z i y a d e , üçüncü dereceli v e daha sonraki râvilerin,
kendilerinden e v v e l k i l e r i karşılaştırıp ihtilâfları v e zorluklan müm­
kün olduğu kadar azaltan ikili v e y a üçlü rivayetlerini işlemişti. Cur-
cânî ile M a r w a z î kollarını birleştiren "Aşîlî'nin v e Hamavvî, Kuşmay­
hanî, Mustamlî kollarını birleştiren ' A b û Zarr'in v e Kuşmayhanî

ı M u r a d Molla K t b . n r . 213.
182

ile Hamavvî rivayetlerini, üçüncü dereceli râvilerden alan 'Abû'l-


W a q t ' i n hem Hamavvî'den g e l e n rivayetini hem d e İbn ' A s â k i r ' i n
bu ikisini birleştiren faaliyetini esas olarak almış v e bunları dört
müstakil rivayet farzetmişti. Bunların her biri için d e , ' A ş î l î ' y e
delâlet etmek üzere « ^ » , A b û Zarr için « ^ » , İbn 'Asâkir için
« ^ » v e ' A b û ' l - W a q t ' i n H a m a w î ' d e n , şeyhi vasıtasıyla almış oldu­
ğu r i v a y e t için d e « Ji » ramzini kullanmıştı*. Bunlardan başka,
mezkûr r i v a y e t l e r d e n bir kısmının birbiriyle iştirak hali için d e
mürekkep işaretier kabul etmişti. Y û n î n î , bu işaretlerin istimal v e iza­
hında dahi, kısmen kendinden e v v e l k i faahyetten faydalanmış veya
onlara sadık kalmıştı. O , bu mesaisinde evvelkilerin yaptığından daha
geniş bir r i v a y e d e r mecmuasını edisyonuna esas ittihaz edinmiş ol­
maktan başka, tevarüs ettiği faaliyeti, noksanlarını tesbit mahiyetinde
yeni bir t e n k i d d e n ; v e kendine rivayet yoluyla g e l e n metinlerin
tesbiti esnasında arap dil v e gramerinin kaidelerine uyup uyma­
dığını zamanının nahviyyunundan îbn Mâlik ( ö l . 672) ' e bir bir
sormuş olmakla filolojik ikinci bir tenkidden faydalanmıştı ^. Bu kol-
lektif çalışma neticesinde îbn Mâlik, Buhârî'nin i'rab bakımından
izaha muhtaç kısımlarını m e v z u edinen «Şawâhid at-tazvdîh zva't-
taşhîh limuşkilât al-Câmf aş-şahîh^ a d ı y l a filolojik bir eser, Yû­
nînî d e adı g e ç e n rivayetlerin farklarını dakik bir şekilde, muh­
telif rumuz v e renkler kullanmak suretiyle tesbit e d e n tenkidi bir
metin ortaya koymuştu. Gerek hadisleri tilolojik mesaiye delil
mahiyetinde bir unsur olarak kabul eden İbn Mâlik'in ^ Buhârî
metnini arap dil v e g r a m e r kaidelerine g ö r e tam bir tenkide tabi
tutup tutmadığı v e g e r e k s e Yûnînî'nin, çizmiş olduğu sınırlar da-
hiünde ulaştı4^1 muvaffakiyet d e r e c e s i , r i v a y e t l e r l e sabit Buhârî met­
nini İbn Mâlik'in nahvî itirazlarına, ne d e r e c e y e kadar uyarak tashih

1 Y û n î n î , b u metodun izahı için, müstakil b i r risale yazmıştır (tafsilât için


b k . O a s t a l l â n î I , 40). Bildiğimize g ö r e , b u risalenin biri R a m p u r I I , 118, d i ğ e r i
C a m i ' a l - a z h a r kütüphanesinde olmak üzere, iki nüshası asrımıza intikal etmiştir.
Birinci nüsha için b k . B r o c k . Suppl. î, 262.
* B k . O a s t a l l â n î I, 3 3 - 4 0 .
3 B k . B r o c k . Suppl. I , 262.
* B k . Hizânat al-'adab I, 5-7.
183

etttiği meselesi münakaşaya • d e ğ e r birer mevzudurlarYukarıda,


Buhârî'nin filologlarla olan münasebeti bahsinde gördüğümüz arap
dil v e g r a m e r kaidelerine aykırı kısımların hiç birinin İbn Mâlik'in
kitabında mevzuu-bahs edilmeyişi bu muvaffikiyetin derecesi hu­
susunda kâfî bir fikir verebilir. İlâveten şunu söyleyebiliriz ki, bu
gibi yanlışlıklan bulmak hususunda İbn Mâlik, Q â d î ' î y â d ' m , Ma­
şârig al-'anzüâr'mda. tesbit edebildiği kadarını kendi hesabına g ö ­
rememiştir. Sarihler, metnin bu gibi müşkillerinin halli hususunda,
îbn Mâlikten faydalanmak imkânını bulamamışlardır. Yûnînî'nin
muvaffakiyet derecesinin tayinine gelince, buna, tetkikiyle meşgul
olduğumuz metnin bir ç o k hususiyetleri, muhtelif râvilerin rivaye­
tine g ö r e a y n manrlar kazandığından v e Yûnînî'nin faaliyetine
rağmen metinde ne gibi yanlışlıkların kaldığı hususunda umumî
bir fikir edinme bakımından ihtiyaç hissediyoruz.
Yûnînî'nin meydana g e t i r d i ğ i edisyonun tarihçesi, g ö r d ü ğ ü
r a ğ b e t v e kendi yazısıyla olan nüshanın bir müddet için k a y b o ­
luşu hakkında Qastallanî b i z e e h e m m i y e t h bir bilgi v e r m e k t e d i r 2.
Bizzat Qastallânî, şerhine esas olarak, bu metni almıştır. İbn Ha­
car, Yûnînî'nin mezkûr nüshasını g ö r d ü ğ ü h a l d e * ' A b û Zarr riva­
yetini tercih etmiştir*. Bugün b i z e k a d a r ulaşan Buhârî nüshala­
rının yarısından fazlasını Y û n î n î edisyonundan yapılan k o p y e l e r
teşkil etmektedir. K ö p r ü l ü Kütüphanesindeki ^ ' A h m a d b. ' A b -
dalwahhâb an-Nuvi'ayrî ( ö l . 732) 'nin Y û n î n î asl'mdan beşinci de­
fa istinsah etmiş o l d u ğ u bir k o p y e s i , ne kadar az bir zaman zar­
fında büyük bir şöhret kazandığını g ö s t e r m e k için kâfidir. Sonra­
dan her hangi bir şekilde İscanbul Kütüphanelerine intikal eden
v e Y û n î n î ' n i n e l y a z ı s ı y l a olan nüshanın 1313 senesindeki baskı­
sına esas teşkil etmek ü z e r e Sultan ' A b d u l h â m i d tarafından, K a -
hire'ye gönderilmiş o l d u ğ u , mezkûr baskının baş tarafında kat'i

1 İ b n M â l i k ' i n itirazlarına r a ğ m e n , Yûnînî b a z a n rivayetlerin b i r b i r l e r i y l e


mutabık kalmalarını göz önünde bulundurarak münferid f a k a t sahih rivayetini
haşiyede bırakmıştır. M e s e l â , N i s a süresindeki «'nattâl» kelimesi (4 : 34) 'nin t e s b i -
tinde b ö y l e olmuştur. ' A ş î l î ' n i n m ü n f e r i d kalan « h â l » rivayetini kenarda bırak­
mıştır. Y û n î n î bu hususta İ b n Mâlik'e tabi olmadıg-mı bizzat söylemektedir. Bk,
O a s t a l l â n î V I I , 79; B ıhârî metnindeki yeri için V I , 45, st. 13—14.
2 O a s t a l l â n î I, . 3 9 - 4 0 .
3 Hadyus-sârî s. 219 ; O a s t a l l â n î V I I , I.
1 Faih al-bârî I, 5.
5 K ö p r ü l ü K t b . n r . 362.
184

bir şekilde belirtilmekte ise d î daha e v v e l hangi kütüphanede


bdlunduğ-u zikredilmemektedir. Bu mühim nüshanın akibetini ay­
dınlatmak hususundaki bütün g a y r e t l e r v e istanbul Kütüphanele-
rindeki araştırmalar müsbet bir netice vermemiştir*. Mezkûr y a z ­
manın, bütün hususiyetlerini muhafaza e d e r e k ortaya konan bas­
kısı, Yûnînî'nin metodunun, y a p ı l a c a k tenkidini mümkün kılmakta­
dır.
Yûnînî'nin, büyük bir g a y r e t l e meydana g e t i r d i ğ i m e t i n d e ,
kendinden e v v e l k i mesaiden, biraz daha serbest hareket ettiği
takdirde, ortadan kaldnnlabileceği bazı vuzuhsuzluklar vardır.
Meselâ, Mâ'ida suresinin tefsirinde ^ dokuzuncu satırdaki <wa galâ
ğayrukm telmihindeki zamirin, daha e v v e l zikri geçmiş bir ism-i
zahir bulunmadığından n e r e y e rücu ettiğini anlamak kabil d e ğ i l ­
dir. Sarihlerin ifadesine g ö r e * , Nasafî rivayzLi vasıtasıyla bu ib-
hamı g i d e r m e k mümkündür. Mezkûr r i v a y e t e g ö r e , bir satır s o n r a
g e l e c e k <<.wa qâla İbn ' A b b â s » ibaresini öne almak suretiyle k o ­
laylıkla halledilebilir. Bu hususiyet daha z i y a d e , Yûnînî'nin itimad
ettiği Firabrî r i v a y e t i n d e kitabın muhtelif yerlerinde p e k zayıf
münasebetleriyle gelişi güzel bir şekilde bulunan Qur'ân tefsiriyle
alâkalı kısımların, Nasafî r i v a y e t i n d e , esas y e r i n e nakledilmek su­
r e t i y l e düzeltilen kısımlarında iyice görülmektedir. F a k a t Nasafî
rivayetini esas ittihaz edinmiyen Y û n î n î , bir ç o k r i v a y e t l e r l e sabit
olmasına rağmen, bulunduğu bâbla münasebet derecesini g ö z önü­
ne alarak bu tip tefsirleri metnin haşiyesinde bırakmıştır. Buna iyi
bir misâl ola-ak Şdûh'ın kitâb al-'adab kısmında ('ikram ad-dayfy
b â b m d a g a y e t garib bir münasebetle, Farrâ'nın MaânVl-Qur'ân\
ile ' A b û 'Ubayda'nin Macâz al-Qur'ân'mdan ahnmış ibareler^ g ö s ­
terilebilir. Yûnînî, bunu, ' A b û Zarr, MuscamU v e ' A b û ' l - W a q t ri­
v a y e t l e r i n d e bulunmuş olmasına rağmen, kitabın kenarında bırak-

1 B ü h â r î metninin 1313 de bu nüshadan labedildiğ-ine mu tali olmayan L .


P r o v e n ç a l , F a s ' d a , Z a w i y a - i N a s i r i y a ' d a b u l u n d u ğ u n u , mübhem bir h a b e r e d a y a n a ­
rak tahmin ediyor. ( B k . Le Sahih d'al-Buhârî ed. L . P r o v e n ç a l , m u k a d d . s. 11).
İslâm ansiklopedisi'mn türkçe edisyonunda bu nüshanın K.ahire'de A k b o g a K ü ­
tüphanesinde b u l u n d u ğ u şeklindeki bir iddia hiç bir esasa d a y a n m a m a k t a d ı r . K a h i ­
re de b u g ü n mevcut bile olmayan b i r kütüphaneye nasıl b i r yanlışlıkla işaret edil­
diğini a n l a m a k kabil d e ğ i l d i r .
2 B u h â r î V I , 50, st. 8—10.
3 Bk." Fath al-bârî V l l l , 2 0 2 ; ' A y n î V I I l , 575; O a s t a l l â n î V I , 97.
* B u h â r î V I I I , 32, notu.
185

mıştır. A y n i rivayetin daha e v v e l ait olduğu sûrenin tefsirinde


Nasafi v e ' A b û Nu'^aym tarafından tesbit edilmiş olduğunu şârih
İbn H a c a r ' d e n ö ğ r e n i y o r u z ^
Yûnînı'nin esas olarak aldığı râviler arasında en az ' A b û
Zarr'a itimat ettiği görülmaktedir. Zira, onun vasıtasıyla kendisine
kadar g e l e n bir çok filolojik m a l z e m e y i k e n a r d a bırakmaktadır.
Bununla beraber, ' A b û Zarr'in teferrüd ettiği rivayetler cümlesin­
den, kenarda bırakılanlar filologlara münhasır kalmayıp sahabe
v e tabiînin d e adı v e sözleri zaman zaman ayni m u a m e l e y e tabi
tutulmaktadır 2.
Y û n î n î , muhtelif r i v a y e t l e r d e n , metninin konstrüksiyonunu
m e y d a n a getirişinde ş a h î h 'leri sakime tercih ederken, umumiyet­
le, f e v k a l â d e bir muvaffakiyet göstermiş olmakla beraber, varyant­
ların tesbiti işinde daima ayni takd'ri muhafaza etmemiştir. M e s e ­
lâ, kitapta mükerreren g e ç e n fakat muhtehf varyantlar a r z e d e n
bazı kelimelerin sevabının tercihi işinde, bu mükerrerleri birbiriyle
kontrole bazan tabi tutaıamış v e ayni ş e y ikisinin tashihinde ter­
cih sebebi olmamıştır. Ezcümle, «'ahâdîş al-"anbiyâ» kısmında g e ­
çen «farcayhumâ» kelimesi^ daha sahih olduğu h a l d e * s a d e c e
' A b û Zarr r i v a y e t i n d e bulunduğu için kenarda bırakılmış, ayni
kelime d i ğ e r bir seferinde «'"Arâfy sûresinin tefsirinde ^ ' A b û Zarr
rivayetinde değil d e s a d e c e d i ğ e r r i v a y e t l e r d e bulunduğu halde,
e v v e l c e kenarda bırakılan şekliyle metne idhal edilmiştir. Bunun
başka bir m i i a h : «"Ahâdîş al-"anbiyâ* da münasib bir şekilde met­
ne g i r e n ı^adaduhu- kelimesi^ "A^râf sûresinin tefsirinde^ ' A b û
Zarr'in rivayetinden ibaret olduğu için kenarda bırakılmış yerine
ekssriyetin yanlış r i v a y e t i tercih edilmiştir.
Yûnînî'nin bazı kaynak isimlerini, edisyonunun kenarına terke-
derken ne g i j i bir esasa d a y a n d ı ğ ı n ı anlamak kabil olmamaktadır.
Meselâ. ' A b û ' l - w a q t v e ' A b û Zarr'in ( ş a h î h k a y d i y l e g e l e n ) ri­
vayetlerine r a ğ m e n <Ma'^mar> kelimesini keyfi bir, şekilde k e n a r d a

1 Fath al-bârî VIII, 505-506.


2 B u h â r î V I , 82.
3 Ayn esr, ]V, 131, sl. ( a l t t a n ) 5.
Bunun daha şahîh oluşu k a y n a k l a r ı n d a k i aslına uygun bulunmasındsndtr.
5 B u h â r î V I , 58 st.' (alttan) 6.
6 B u h â r î I V , 131, st. ( a l t t a n ) 4.
' Agn esr. V I , 58, st. (alttan) 5.
186

bırakılmıştır ^ Anlaşıldığına g ö r e , Y û n î n î , edisyonunu m e y d a n a


getirirken, Buhârî'yi, kendisine sonradan izafe edilen şartlardan
uzaklaştıracak kısımlardan mümkün olduğu kadar kurtarmağa ça­
lışmıştır. Meselâ, «qâla İbn 'Abbâs ve Ruba» şeklinde kaynak
zikrinden sonra gelen bir filolojik r i v a y e d n isnadında, ibn ' A b -
bâs'la Rû'ba'nin müştereken zikrine raz:ı olmamış, ' A b û Z a r r v e
'Aşîlî'nin ( ş a h î h kaydını h a v i ) r i v a y e t l e r i n e rağmen metnin dı­
şında bırakmıştır 2. Bizzat Buhârî'nin faydalandığı kaynaklarda zik­
ri g e ç e n ibarenin R û ' b j ' d e n r i v a y e t edildiğini biliyoruz*. K e z a
bütün bir sûrenin tefsiri hemen hemen kendisine isrâd idilen
Farrâ'nın bazı nüshalarda g e ç e n adını ne metne idhal etmiş v :
ne d e kenarda bırakmıştır*. Buralarda tamamiyle sübjekdb bir
hareket takib ettiği aşikârdır. Buhârî'nin, metnini zaman zaman
b ö y l e sübjektif bir şekilde hareket e d e r e k tasfiyeye çalışırken
ç o k isabetli neticelere de ulaştığı vakidir. R i v a y e t l e r d e sık sık g ö ­
rülen v e Buhârî'nin şahsî görüşlerine işaret makamındaki «qâla
Abâ 'Abdallâh» tabirlerini mümkün olduğu kadar metnin dışında
bırakmıştır. Meselâ, o, Buhârî'nin, hemen hemen bütün rivayet­
l e r i n d e sabit olan filolojik bir izahın^ s a d e c e İbn ' A s â k i r ' i n riva­
y e t i n d e , Buhârî'ye mal olan ş e k l i y l e bulunmamış olmasını® kâfî
g ö r e r e k metnin dışında bırakmıştır. D i ğ e r bir y e r d e , ayni şekilde
« q â l a ' A b û ' A b d a l l â h » k a y d i y l e filolojik kaynaklardan g e l e n bir
i z a h ' ' A b û Zarr v e Mustamlî r i v a y e t l e r i n e r a ğ m e n » yine kenarda
bırakılmıştır ^
Bazen bütün rivayetlerin karşısında s a d e c e bir nüshayı g ö z
önüne alan Y û n î n î bazen mühim rivayetleri tamamiyle ihmal
etmiştir. Meselâ, « ^ i : / » k e l i m e s i n i n " okunuşunda, metinde ibka

1 Ayn esr. V I . 44, st. 12, not. 11.


2 Ayn esr. I V , 107, n o t . 16.
3 M a c d z al.Qar-ân 2. cild (35 : 21).
* B k . Faih al-bârî VIIl, 525; ' A y n î I X , 227, O a s t a l l â n î V I , 289. B u h â r î ' -
nin V I , 154 st. 2 ye r a s l a r .
5 B u h â r î I V , 79, not. 5.
6 Bk," O a s t a l l â n î V , 176.
7 B k . Fatİ} al-bârî VI. 53-54.
8 B u h â r î I V , 31 not. 4.
9 D i ğ e r misali için b k . B u h â r î I I I , 149, not. 3.
10 B k . Hadyus-sârî <t. 219.
11 B u h â r î V I , 63. st, ( a l l t a n ) 2.
187

edilen r i v a y e t l e r d e n ayrılan Mustamli v e Curcânî r i v â y e t i y l e v e


onu en d o ğ r u şekilde İbn as-Sakan'in ,<^c" v » şeklindeki rivayetin­
den faydalanmamıştır *. Bundan başka, Y û n î n î nin ne metinde v e ne
d e d e kenarda işaret e t m e m ş olduğu bazı nüsha r i v a y e t l e r i de
varoır. Bunun iyi bir misali «Barâ'a^ sûresinin başında^ sarihler
tarafından naklolunup, Yûnînî'nin metin v e kenarında b- lunmayan
kısımlarda görülmektedir*. Meselâ, F a M sûresinin başında'' İbn
Placar'in Mucâhid'den r i v a y e t ettiği^ bir tefsir ne metinde v e ne
de kenarda bulunmamaktadır.
Y û n î n î , bütün dikkatine rağ-men, bazı mühim r i v a y e t farklarına
işaret etmemektedir. Meselâ, metne ^ ekseriyetin muhalif kaldığını
ancak sarihler vasıtasında ö ğ r e n ' d i ğ i m i z b i r rivayeti idhal etni.ş
olduğu haide, bu varyantı muhtevi bulunmayan diğer rivayetleri
hiç z i k r e t m e m e k t e d i r .
Y û n î n î , Mucâhid v e îbn ' A b b â s ' ı n adını, metninde zikre o ka­
dar kıymet vermiştir ki, edisyonunun d i ğ e r yerlerinde ^Abû Zarr
rivayetine ç o k az itimad ettiği halde, onun « M u c â h i d » k a y d ı m
diğer râviler hilâfına, tek başına ihtiva e d e n bir rivayetini metnine
idhal etmiştir^. M u c â h i d ' e bu şekilde, tercihen maledilen tefsir
' A b û ' U b a y d a ' n i n ibaresidir. M u c â h i d ' e d i ğ e r kaynaklarda şahîh
senedlerle ayni âyete dair isnâd edilen tefsir ise tamamen başka
bir şeydir^. O , d i ğ e r bir ç o k y e r l e r d e , îbn ' A b b â s v e Mucâhid
gibi sahabe v e tabiîne bazı r i v a y e t l e r c e isnâd edilmiş olan, daha
müteahhir filologlara ait izahları yanlış isnâdlardan mahirane bir
şekilde kurtarmış olmakla b e r a b e r b a z ı y e r l e r d e bu dikkati g ö s -
terememijdr
1 B k . Maşârig al-"anwâr ( K a h i r e ) 1, 15 ; Fath al-bârî V l l l , 235.
2 B k . B u h â r î V I , 63.
3 B k . Fath al-bârî V I I I , 235. ' A y n î V I I I , 630.
^ B u h â r î V I , 134, s l . ( a l t l a n ) 2 de bulunması g e r e k i r d i ,
s Faih al-bârî V I I I , 446.
6 B u h â r î V I . 130, 9 t , 2.
' Bk." Fath al-bârî V I I I , 434, ' A y n î X , 135.
8 B u h â r î V I , 130, st. 2.
9 Bk^ Fath al-bârî VIII, 434.
1° B ü h â r î V I , 126. Y û n î n î , b u r a d a (sonuncu s a t ı r d a ) bazı râvilerin zikretmiş
c l d a f ı ı « ' A b û ' A b d a l l â h » ı b ı r a k ı p yerine «aıa yugâlu» varyantını tercih etmekle
bu mehareti göstermi.jtir. ( b k . Fath al-bârî V l l l , 425).
11 M e s e l â b k . «Bad" al-halg» ( I V , 107 alttan st. 2.) ve 'Kitâb at-tafsîr» (\\,
122, alttan st. 4 ) , gösterilen y e r d e k i filolojik ibareyi î b n ' A b b â s ' a isnâd eden r i ­
vayetin tercih edilmiş olması b ö y l e bir dikkatten mahrumiyeti ifade eder ( B u n u n
için b k . Fath al-bârî\\, 213).
188

Şahîh'in, s a d e c e iki mülıim kaynağının mukabelesi neticesinde


elde edilebilen bir çok misâllerinden, burada, bazılarının zikriyle,
tabi tutulduğu devamlı bir filolojik tenkide rağmen tek bir riva
y e t i y l e işlenen metninde, yapılacak daha ç o k şeyler olduğuna
işaret e t m e k istiyoruz.

ŞAHÎH'İN METNİNE RÂVİ VE MÜSTENSİHLERİN MÜDAHELESÎ

Şahîh'in, yukarıda hususiyetlerine işaret ettiğimiz bazı g a r i p


kısımları yahut yanlışları ile râvi v e müstensihlerin alâka v e mü­
nasebetlerinin tayini keyfiyeti, üzerinde durulmağa d e ğ e r bir müna­
kaşa mevzuudur. Sarihlerden bazılarının v e hususiyle îbn Hacar'in,
bir ç o k müşkillerin hallinde, müstensihlerin müdahelesini mevzuu­
bahs ederek işin içinden sıyrılmak istemelerinin d i ğ e r bazı şârih
ler tarafından zaman zaman r e d d e d i l d i ğ i n i görmüştük. Müstensih.
l e r e yalnız hata değil ayni zamanda, metne e h e m m i y e t l i miktarda
ibareler idhal ettikleri iddiası mevcuttur. Bu kabil iddialar G o l d ­
ziher tarafından kolaylıkla t e r v i ç edilmiştir
A n c a k , b ö y l e bir i d d i a y ı , -yukarıda izah ettiğimiz v e ç h i y l e - Bu­
hârî metninin tarihî t e n k i d i y l e te'lif e t m e k imkânsızdır. Şahîh, y e ­
dinci asırda en geniş edisyonu m e y d a n a g e t i r . l i n c e y e kadar, emin
v e nakle sadık âlimler tarafından r i v a y e t edilmiştir. Bu âlim râvi­
ler daha bidayetten itibaren metnin ihtilâflarının sebeplerini araş­
tırmışlar v e mümkün olduğu kadar aslına uygun şekilde r i v a y e t
e d e b i l m e k için ilmî bir tenkide tâbi tutmuşlardır. Bu s e b e p l e -kü­
çük bazı beşerî hatalar istisna edilirse- Şahîh'in metnine ehemmi­
yetli sayılabilecek bazı şeylerin girmiş olması v a r i d değildir. Şa­
hîh'in münhasıran âlim müstensihier tarafından nakledildiğini ifa­
d e etmek istemiyoruz. A n c a k , telifinden a/, sonra p e k büyük bir
e h e m m i y e t i k d s a b eden eserin muteber edisyonlarmın âlim râviler
tarafından m e y d a n a getirildiğini v e müteakip râvilerin -cahil dahi
olsalar- tesbit edilen metni tahrif etmelerinin imkân haricinde bu­
lunduğunu kasdediyoruz.

1 Muh. Stud. II, 245.


189

Buhârî'nin metninde m e v c u t ihtilâflarm sebeplerini, Firabrî'nin


y a n m d a bulunan orijinalin p e k karışık olmas na atfeden noktai na­
zarı kabul fakat bu orijinaldeki hataların mezkûr orijinalin, Buhâ­
rî'nin, Şahih'e v e r d i ğ i ninaî şekli olmama'^ı keyfiyetinden n e ş e t et­
tiğini tahniin e d i y o r u z . Filhakika, bir bütün olarak zamanımıza in­
dkal e t m e m e k l e beraber, d o l a y ı s ı y l a bazı hususiyetlerine muttali
olduğumuz Nasafî rivayetinin, Firabrî rivayetinin ihtiva ettiği ha
talardan kısmen beri v e ona nazaran daha mütekâmil v e sahih
bulunması b ö y l e bir tahmini t e v l i d etmektedir. Buhârî metninin,
bazı aksakhk v e yanlışlıklarla zamanımıza intikal etmesine, kifa­
yetsizliğine işaret ettiğimiz Firabrî rivayeti'nin daha b i d a y e t t e isa­
betsiz olarak tercih v e intihab edihp taammümü âmil olmuştur.
H a r e k e t noktasının yanlışlığına rağmen, Firabrî rivayet'inin muhte­
hf kollarının işleniş tarzı, yabancı unsurların metne girmesine im­
kân v e r m e m e s i bakımından, cidden takdire şayan bir mahiyet ar­
z e t m e k t e d i r . A n c a k nadiren aksayan bazı hususiyetlerine işaret
edelim:
Firabrî'nin yanında bulunan, Buhârî metninin karışık orijina­
linde, râvilerin kendi takdir v e anlayışlarına g ö r e , yaptıkları ilk ri­
v a y e t l e r birbirlerinden ehemmiyetli d e n e b i l e c e k bir d e r e c e d e ay­
rılmaktadır. Bu ilk 'aş/'dan g e l e n d o k u z müteferri r i v a y e t i n arala­
rındaki ayrılıkları hissedip, ikişer üçer r i v a y e t i birbiriyle birleştir­
mek s u r e j y l e ortadan kaldırmağa çalışan daha sonraki râviler sa­
yesindedir ki, müteakip nesiller, Buhârî'nin Firabrî rivayet'inûen
tereddütsüz bir şekilde faydalanmak imkânını bulabilmişlerdir. Ri­
v a y e t l e r i n birleştirilmesi s û r e d y l e meydana getirilen edisyonlar dı­
şında, bize kadar g e l e n münferid rivayetlerin bir kısmı diğerlerin­
den bir hayli tertip ayrılıkları göstermektedir- Meselâ, "Aşîlî tara­
fından, Curcânî rivayeti'yle birleştirilip, daha sonra Fûmm tarafın­
dan d i ğ e r l e r i y l e büyük bir g a y r e t neticesinde bir a r a y a g e d r i l e n
Marwâzî rivayzli'nin bize k a d a r g e l m i ş olan pek eski bir nüshası­
nı ^ d i ğ e r l e r i y l e bizzat m u k a b e l e y e teşebbüs ettiğimiz takdirde, bu-
1 B u eski nüsha A . M i n g a n a koUeksiyonunda b u l u n m a k t a olup (nr. 255) b i r
çok hususiyetlerini havi dokuz sayfası •'An Imporiani Manuscript of ihe Traditi­
ons of Bukhari» adı altında b i r etüd ile b i r l i k t e neşrolunmuştur. ( C a m b r i d g e , 1936).
B u eski n ü s h a y ı müşaıün ileyhe b o r ç l u olmakla b e r e b e r islâmî rivayetin bazt hu­
susiyetlerine aşina olmamasından dolayı pek garip m ü l â h a z a l a r ileri sürmüştür.
Fück, Orientalistische Literaturzeitung (1938, n r . 7, s. 401-407) ' d a neşrettiği bir
m a k a l e d e haklı olarak b u n l a r ı r e d d e t m i ş t i r .
190

nun ne kadar güç bir iş olduğunu idrak e d e c e ğ i z i Meselâ, "Abû


Zarr edisyonu'nu esas alan tbn Hacar, bunun, Sarahsî 'Hamawî)
rivayeti'yle bir y e r d e ne kadar tertib a y r ı l ı ğ ı arzettiğini tebarüz
ettirmiştir ^.
" A y n i ı'aşh dan g e l e n muhtelif fer'i r i v a y e t l e r arasındaki fark­
lar, Yûnînî edisyonu vasıtasıyla, umumî bir k o n t r o l e tabi tutulacak
olursa hadislerin senedlerinden v e hatta metinlerinden z i y a d e , Bu­
hârî'nin «tarâcimy adı v e r i l e n , yani bâbların isimleriyle mütemmim
malûmat şeklinde iyrad edilen kısımlar arasında g ö ı ülmektedir.
Meselâ, P e y g a m b e r ' i n H i r a q r a yazmış olduğu mektubu ihtiva eden
ve matbu kitapta iki sayfa kadar y e r tutan hadisin metnine dair
Yûnînî'nin tesbit etmiş oldukları, bir kaç basit varyantı v e bir k a ç
harf değişikliğini g e ç m e m e k t e d i r ^
Yûnînî'nin bize râvilerin faaliyetinden muhafaza ettiği kısımla­
rın tetkikinden anlaşıldığına g ö r e , râviler, musannifin kaleminden
sehven çıkmış bazı basit hataları d ü z e l t m e ğ i kendi h a k l a n olarak
addetmişlerdir. Meselâ, ' A b û Zarr, b ö y l e bir yanlışlığın bir â y e t
ile alâkah olduğunu görünce tashih, fakat aslına da işaret e t m e k
ihtiyacını hisyetmişlir *. Bundan başka, râvilerin harflerin bazı nok­
talarını değiştirmekle i z a l e edebilecekleri bazı yanhşhklar metinde
bulunmaktadır. Meselâ, Buhârî'nin filologlarla münasebetlerini
araştırırken, yazının yanlış okunmasından ileri g e l e n bu tip yan­
lışlıklara raslanıyor ki, bunların acaba Buhârî tarafından mı y o k s a
Şahîh'in râvileri tarafından mı b ö y l e okunduğunu tahmin mümkün
değildir. Bunun için ' A b û ' U b a v d a ' d e n almış o l d u ğ u bir ç o k tef­
sirler arasında T a s l a d ı ğ ı m ı z ^.j'îj < . ı j ^ . ^ j j-> ^i>'İ\ ^ ^ i j * '
* « a r - l j şeklinde almış olduğu bir tefsire işaret edelim. « . . . J l »
in « » ile yani mü'redin c e m ' ile v a r i d garip tefsirine sarihlerin

I J l T » diyip şüphe izharından başka bir şey yapmadıkları ® bu

1 Bize k a d a r münferid h a l d e gelen d i ğ e r bazı nüshalara, nadir olmakla b e ­


raber İstanbul kütüphanelerinde r a s l a n m a k t a d ı r . M e s e l â Murad M o l l a K t b . 209,
217, 218 ve P e r t e v Paşa K t b . 138, Fatih K t b . 1064 da müstakil Sarahsî rivayeti
bulunmaktadır.
2 B k . Fath al-bârî V l l l , 157.
3 Buhârî "VI, 35-36.
* "^Ayn. esr. I , 74, not. 3.
5 ^Ayn. esr. V I , 111, st, 6-7.
« B k . Fatiı al-bârî V l l l , 3 8 2 ; ' A y n î I X , 78.
191

ibarenin Macâz al-Qar'ân'ın < p ^\} ( j i > l l j ) ^lij^'l »

şeklindeki ibaresinin yanlış bir okunuşu olarak kabul edebileceğiz.


Şu kadar var ki, yanlış okuyanın musannifin mı, y o k s a râviler­
den birinin mi olduğu hususunda bir şey sö^ l e y e m i y e c e ğ i z . Ma­
mafih, Şakîk'in metnindeki filolojik hatalardan bazılarının da,
râvilerine ait o l d u ğ u huşunda bir bükme v a r a b i l m e k için kâfî se­
b e p l e r d e mevcuttur. Meselâ, i/l İ,>1,. J f ( 27 : 44)
^« . . . ^ j l ^ t J I ibaresindeki «J,M^» kehmesinin Macâz al-Qur'ân'da.-
ki i » ın muharrefi olduğunu v e her halde bu yanlışlığın Bu­
hârî'ye değil, râvilerinden birine veya bazılarına raci olduğunu
düşünebihriz. Zira sarihler; bize Dazı râvilerin bu kelimeyi «ba»
harfi ile Macâz aZ-Qu>'ân'dakine u y g u n bir şekilde r i v a y e t ettik­
lerini bildirmektedirler ^.
Râvilerin Buhârî metnindeki tasarrufunun hududundan bahset-
fiğimiz bir sırada, bunun ç o k dar bir ç e r ç e v e dahilinde kalmak
şartiyle bazı misâllerine işaret e d e l i m :
Buhârî'nin, şeyhlerinden «haddaşanâ Muhammad» kaydiyle
mübhem bırakmış olduğu bir isim, F i r a b r î ' d e n sonra g e l e n İ b n
as-Sakan'in r i v a y e t i n d e l a ğ v o l u n u p yerine «an-Nafaylîy ko­
nulmuşlar. Sarihler bunun failinin İ b n a s - s a k a n olduğunu söy­
l e r l e r i Hatta, Ihn as-Sakan'in b ö y l e bir tasarrufuna başka bir
y e r d e d e işaret imkânını bulurlar*. Buhârî'nin, muhaddislerin â d e ­
tine tabi olarak yerini b o ş bıraktığı v e sözün siyakı bakımından
k o l a y c a hatırlanabilecek, biraz müstehcen bir kelimenin bazı râvi­
ler tarafından mahalli mahsusuna yerleştirildiği vakidir i B u n İ 3 X ^
dan başka, ' A b û Z a r r r i v a y e ti'nde, filolojik kaynaklardan"
g e l e n kısımların baş tarafında zikrolunan «lua qâla ğayruhu» kay­
dı bulunmaz. Bu kaydın d i ğ e r râviler tarafından kendi rivayetle­
rine ilâve edilmiş olmasından ziyade, ' A b û Zarr'in, kendi rivaye­
tinden çıkarmış olmak ihtimali daha kolayhkla kabul edilebilir.

1 B u h â r î V I . 112, st. 8.
2 B k . Fath al-bârî V I , 268. Vlll, 387, IX, 82.
3 Bk. Fath al-bârî V l l l . 153.
* B k , Fath al-bârî V l l l , 1 9 1 , Tahzîb at-tahzîb I V . 245.
5 Fath al-bârî Vlll, 141.
192

Bu bahsin sonunda, Buhârî metnindeki bazı yanhşlıklara d e ­


lâlet e d e n kehmelerin, kitabın dışında u ğ r a d ı ğ ı tashih tarzına k ı ­
saca temas e t m e k v e bu hususta Q â d î ' l y â d ' m Maşârig al-'anwâr
adıyla meydana getirdiği şayan-ı h a y r e t mesaisine işaret e t m e k
istiyoruz. O , îmâm Mâlik'in Muwattâ'\ ile Buhârî v e Müslim'in
Şahîh'ler'me tahsis etmiş o l d u ğ u bu kitabında takib ettiği filolojik
tenkit tarzı, her halde, mezkûr musannefatın sarihlerinden her han­
g i birinin tek başına başarabildiğinden çok müsmirdir. Zira,
râvilerin hepsinin bir k e l i m e v e y a ibarenin r i v a y e t i n d e ittifak et­
tiği hallerde bile, mantıki tenkit yolundan h a r e k e t e d e r e k hepsine
muhalefet e t m e k t e bir b e ' s görmemiştir. Meselâ, Buhârî'nin tbn
' A b b â s ' d a n naklettiği ^« ( 2 4 : 1 ) UUj'l ij^ : Ji, >
şeklindeki bir tefsiri yanlış bulmuş LfcL!_;l j^llJ »
« UI;lİ_> -Jy» t LtLı, ULlİ_>j denıiştir^. tfadesinden, bunun
kaynağını g ö r m e d e n mantıkî y o l d a n tenkidine teşebbüs ettiği an­
laşılıyor. Bunu, Tabarî'nin 3 ' A l î b . ' A b î Talha kanalıyla tbn ' A b ­
bâs'dan r i v a y e t edilenle karşılaştırdığımız zaman, tamamiyle isa­
bet ettiğini görürüz*. Yine onun, r i v a y e t i e r i n tercihinde umumi­
y e t l e isabetli ihtiyarı insanı hayrete düşürecek mükemmeliyettedir.
Meselâ, bir ç o k kelimelerin râviler tarafından muhtehf şeki.de
okunan, birbirlerinden vazıh olarak a y r ı l m a y a n rivayetlerinden
sadece lisana karşı derin vukufunun vermiş olduğu sezişe daya­
narak bu yanlış okunan kelimelerin ashnı esas kaynaktakine muta­
bık bir şekilde, hayret v e r i c i bir isabet ile ihtiyar etmektedir. Meselâ
Buhârî'nin (9 :49) « j-jJ^ » âyetinin ^ Macâz al- Qur'â7j'dan alıp, râ­
vilerin harflerin noktaları yüzünden muhfelif şeklilerde okumuş
oldukları ® « ^ / ^ r V » şeklindeki t e f s i r i n i ' bu maharede seçmiştir.

1 Butjârî, V I , 9 9 , st. 8.
2 B k , Fath al-bârî V I I I , 3 3 9 ; ' A y n î I X , 50.
3 Tafsîr at- Tabarî V I I I . 46.
* B k . ' A y n î İ x , 50.
s B u h â r î V I , 63, st. 17.
ö B k " Fath al-bârî VIII, 238.
' Maşarîg al-"anwâr I . 19.
ŞAHÎH'İN TE'LİFİNİN İSTİNAD ETTİĞİ PRENSİPLER
{ = ŞARTLAR)

Buraya icadar bazı hususiyetlerini incelediğ-imiz Şahîh'e muh-,


teva v e mahiyetiyle uzlaşhnlamıyacak olan bir takım ş a r t'Iar
-yani kitabın tel'ifinde musannifi tarafından ittihaz olu; muş v e dai­
ma sadık kalınmış prensipler- izafe edilir. Buhârî'nin kitabıyla bir­
likte d i ğ e r meşhur hadis musanefatınm da mefruz şartları mevzuu
bahsedilir. Bilindiğine g ö r e , bu şartları ilk defa mevzuu-bahs
edip «Şurût al-'a"immat fVl-qıraa zua's-samâ' ıva'l-munâzvala
um'l-Hcâza» a d ı y l a müstakil bir eser m e y d a n a g e d r e n kimse ' A b û
' A b d a l l â h b . M a n d a ( ö l . 395) olmuştur^. Daha sonra, Muhammad
b . Tâhir a l - M a q d i s î ( ö L 507) meşhur altı hadis musannıflarını
k a s d e d e r e k «Şurûf ala Hmmat as-sitta» ^ ' A b û Bakr al-Hâzimî
( ö l . 584) d e İbn M â c a ' y i bir tarafa bırakıp «Şurût al-'a^immat al-
hamsa» ^ adh birer risale m e y d a n a getirmişlerdir, ilki hakkında
fazla bir bilgiye sahip o l m a d ı ğ ı m ı z bu risalelerden, b i z e k a d a r gel­
miş olan son ikisi, müelliflerinin, mevzuubahs etdkleri hadis mec­
mualarını e n dakik şar darın ç e r ç e v e s i n d e mülâhazaya değil, onla­
ra gelişi güzel bir şekilde izafe edilmiş olan bu .^artları münakaşa
v e izafe edilmiş-bulunduklan kitapların muhtevasına uygun oln.a-
dığını ispata çalıştıklarını g ö s t e r m e k t e d i r . Bu her iki risalenin
muhtevasından anlaşıldığı v e ç h i y l e , Buhârî v e Mushm'e, kitaplarının
muhtevasına uygun o l m a y a n şartları ilk defa izafe e d e n kimse al-
H â k i m an-Nîsâbûrî ( ö l . 405) olmuştur. O n a g ö r e , g e r e k Buhârî v e
g e r e k s e Muslîm, kitaplarında, ancak kendilerine asgarî ikişer ikişer
v e y a daha fazla. P e y g a m b e r c e kadar râviler zinciriyle g i d e n hadis­
leri almışlardır. Y a n i , bir hadisi kitaplarına s o k m a k için onun en
aşağı iki senedinin bulunmasını şartkoşmuşlardır*. Hâkim'in, ken-

1 Şurût al-'a^immat al-hamsa s. 2 ( h a ş i y e ) . N a ş î r M u h a m m a d Z â h i d a l - K a w -


s a r î , haşiyede İtaydetmekte oidrğ-u b u malûmat için k a y n a k göstermemektedisr.
2 B k . B r o c k . Suppl. 1, 603 ve b k . B i b l i y o g r a f y a .
» B k . Ayn. esr. I . 605.
* H â k i m a n - N i s â b û r î ' n i n b u fikirlerini havi «al-Madhal "ilâ ma'-ri{at kitâb
al-"iklîl» a d h eseri bize k a d a r g e l m i ş t i r ( b k . B r o c k . Suppl. I , 276, Ş e h i d A l i P a ş a
K t b . nr. 346) v e b k . Şurût al-"a"immat al-sitta s. l5, Şurût al-"a"immat al-
hamsa s. 31 v d .
Buhârî'nin kaynakları F . 13
194

dinden sonra p e k az, kimse tarafmdan benimsenen bu '''ük-


m.üni kitaplarm muhtevasıyla hiç bir alâkası bulunmadığını, daha
d o ğ r u s u mücerred v e mutasavver bir hüküm olduğunu, Muham­
mad b . Tâhir al-Maqdisî ( ö l . 507) ' d e n Suyüti (öL 911) ' y e kadar
bir ç o k kimseler bc;hrtmişlerdir 2. Hatta, İbn Hacar'in ifadesine g ü ­
re bu, Şanîhan'ı etüd etmemiş olan kimsenin hükmüdür i Esasen
Buhârî, Müslim v e onları takib eden d i ğ e r hadis musannıflannın
hiç biri, kitaplarında hadis « i h r a o ' ı n ı ı şardannı zikretmiş v e y a
onlardan b ö y l e bir ş e y nakledilmiş değildir. Onların mefruz şarda-
rı kitaplarının mevzu v e muhtevasına bakılarak sonradan izafe
edilmiştir *, H a t t a bu kitapların ç o ğ u bir mukaddime d e ihtiva
e t m e m e k t e v e doğrudan d o ğ r u y a hadis serdine g e ç m i ş bulunmakta­
dır. Bunların arasında, y a p a c a ğ ı işi önceden vazıh olarak belir­
ten Müslim'in mukaddimesinde dahi kitabın şartlarının zikrine ras­
lanmamaktadır. Hatta, onan mukaddimesinde zikretmiş olduğu (Şıhîh
hadîs» tabiri dahi^ ç o k umumî bir mâna ifade e t m e k t e olup,
muştalah al-hadîş kitaplarının tarifine uymamaktadır. Y a p t ı ğ ı işi
belki daha ç o k planlaştırmış olan Müslim'de dahi aşahîh al-hadîş»
tabiri sonrakilerin ayni k e l i m e d e buldukları manadan bir hayli farklı
olunca, Buhârî'nin kit'- bmda daha v a z ı h bir ifadesini bulamıyacağı-
mız tabüdır. Esasen Buhârî'de buna delâlet e d e c e k kelime, kitabm
kapağında <al-Câmi'aş-şahîh al-nuhtasar m'n "umur Rasûlillâh ..
ilh» şeklinde mahfuz kalan isminde meveuddur i O y s a ki, Buhârî'­
nin kullandığı bazı hadis ıstılahları bile, diğerlerinin isdm.aline uy­
mamaktadır. Meselâ, o, « m u r s a l » y e r i n e « m u n q a t i ' » v e c m u t -
t a ş ı l » yerine « m u s n a d » d i y o r d u ' .

1 B k . Tadrîb ar-râwî e. 17.


2 B k . Şurût al "a "immat as-sitta s. 14, Şurût al-"a "immat al-hamsa 31 v d . ;
Tadrîb ar-râwî s. 1 7 ; Ta'-lîg ât as-Suyûfî '^ala'l-Buhârî Ib—2a.
3 B k . Tadrîb ar-rârvî s.'17.
* B k . Şurût al-"a "immat as-sitta s, 10.
' Müslim 1, 6.
s TaHîgât as-Suyûtî ^alal-Bahârî 2a.
' B k . B u h â r î V I , 189 st. ( a l t t a n ) 2 ve b k . Fath al-bârî IX, 54; ' A y n î I X ,
323, O a s t a l l â n î V l l l , 454.
195

BUHÂRÎ'NİN TENKİDİ

Buhârî'nin Şahzh\ teklifinden az bir zaman sonra İcazanmış o l -


d'jğ-u takdir v e itibara rağmen, hadiste, y e n i m. u s n a d , s u n a n
v e c â m i ' I e r meydana g e t i r m e devrinin hemen hemen sona e r m e ­
ğ e başladığı bir zamandan itibaren, kendilerini daha evvelkilerin
tetkikine hasreden muhaddislerin tenkidinden d e kurtulamamıştı.
Bu tenkid d e v r i aşağı yukarı aynı musannefatın şerh, iza'-^ v e ik­
maline başlandığı d e v i r d i r . Buhâri v e Müslim'in -Ş'-Aî/i'lerinin etra­
fında o r t a y a çıkan tenkit daha z i y a d e hadis senedlerindeki râvi,
nisbet v e künyeleri m e v z u o l a r a k seçmişdr^. Muhaddislerin hata­
larını ilk olarak ^ t o p l a y ı p münakaşa eden ' A b û 'Sulaymân al-Hattâ­
bî ( ö l . 388), kitabına 2 Buhârî'nin ^aAıA'inin muhtevasından, müte­
akip sarihlerin nazarı dikkadni celbeden kısımları almamıştır.
Hatta bunların hemen hemen hepsinin, Buhârî'nin kitabının ilk şer­
hi olan "I'lâm al-sunan ^ 'inde g ö z ü n d e n kaçtığı anlaşılmaktadır.
Buhâri v e Mushm'in .Şa^ııA'lerini daha z i y a d e râvi v e senedle­
ri bakımından tenkid eden ilk eseri ^Abû 1-Hasan ad-Dâraqutnî ( ö l .
385) o r t a y a koymuştur. Daha sonra ayni faahyeti ' A b û ' M a s ' û d
ad-Dimaşqi ( ö l . 403) v e ^Abû ' A l i a l - Ğ a s s â n i ( ö l . 498) inkişaf et­
tirmişlerdir*. ' A b û ' l - W a l i d al-Bâci ( ö l . 4 7 4 ) ' n i n v e r d i ğ i bir haber­
den, Buhârî'nin kitabının üçüncü tabaka râvilerinden ' A b û Zarr al-
Haravvî ( ö l . 434) 'nin de 'Ilzâmât al-Buhârî adında bir eser mey­
dana g e d r e r e k , r i v a y e t e t d ğ i kitabı, şeyhleri bakımından tenkide
tabi tuttuğunu ö ğ r e n i y o r u z ^ . ' A b û ' A l î al Ğassânî'nin Tagyîd al-
muhmal^ 'inden g a y r ı , Şahîhani tenkid e d e n bu e s e r l e r d e n hiç
biri bize kadar gelmemiştir. Bundan başka tbn ' A b d a l b a r r ( ö l .
4 6 3 ) ' i n d e Buhârî'nin g a r i p karşılanan bazı taraflarını e l e alan
al-Masâ'H al-mustağraba min al-Buhârî adında bir eser vüoude g e
tirdiğini ö ğ r e n i y o r u z ' ' . Buhâri v e Müslim'in 203 kadar hadisini

1 B j ayni z a m a n d a Oâdi 'îyârf'ın fikridir ( b k . Maşârig al-"anwâr, 1.6).


2 B k . B r o c k . C . 12. 174,' Suppl. 1, 275.
» B r o c k . Suppl. 1. 261.
* N a w a w î , Şarh Müslim 1. 40-41.
5 B â c î , Şuyûh al-Buhâri 9b.
6 Brock. Suppl. 1, 629.
^ Z u r q â n î 1, 69.
196

tenkid e d e n Dâraqutnî'nin al-"tstidrakât wui-tatabbı' adlı eseri­


nin mahiyetini, İbn H a c a r tarafından iktibas edilen büyük bir
kısmı 1 vasıtasıyla öğ-renebiHyoruz. îbn H a c a r bütün bunları teker
t e k e r c e v a p l a n d ı r ı p tenkidleri hafifletmeğe çahşmıştir.
Buhari'nin Şahîh'indeki bazı yanlışlıklar, kitabın tenkidi etra­
fında ilk eserlerin ortaya ç ı k b ğ ı bir d e v i r d e , H a t î b B a ğ d a d i ( ö l .
463) tarafından « g a l a t » d i / e adlandrnldığı halde^ bunu v e y a
« t a ş h i f » tabirini Buhâri hakkında kullanmayı îbn H a c a r t e c v i z
e t m e m e k t e d i r . O n a g ö r e , bu hususta « w a h m » kelmesini istimal
daha m u v a h k t i r i Mamafih o, Bahârî'nin tenkidinden p e k memnun
olmamasına r a ğ m e n , şerhinde sarihle in, hassaten Kirmâni'nin, za­
man zaman şiddetli itirazlarını, c e v a p l a n d ı r m a k g a y e s i y l e bile
olsa, nakletmek mecburiyetinde kalmıştir.
Buhari'nin her ş e y d e n ö ıce kitabına başlayış tarzı tenkid
edilmiştir*. Onun, Şahî'ıine almış o l d u ; u ilk iki hadisden birinin,
bulunduğu bâbla alâkası olmadığına, diğerinin ise noksan bırakıl­
dığına itiraz edilmiştir i Üçüncü hadisinde d e «muştalah al-hcdîş^-
d e f ' i d r â c » d i y e adlanan bir yanlışlığı tesbit etmişlerdir s. H a z -
ret-i ' Â ' i ş a ' d e n r i v a y e t e d i l e n bir hadisin metni arasında g e ç e n
<tahannuşi kelimesinin sanki ' Â ' i ş a tarafından şerhedildiği v e tek­
rar hiç bir tefrike tabi tutulmadan hadi,,e d e v a m edildiği g ö r ü l ­
mektedir. A y n i hadisin d i ğ e r bir defa <Kitâb at-tafsîr» kısmında^
zikri esnasında, mevzuu-bahs izahın ' A i ş a ' n i n o l m a d ı ğ ı , hadis met­
nine s o n r a d a n g i r d i ğ i açık bir ş e k i l d e g ö r ü l m e k t e d i r i Onun filo­
l o g l a r l a olan münasebetlerinin izahında sarihlerin tenkidlerinden
bir kısmını mevzuu-bahs etmiştik. Onların dışında tal-Mudrac»
adh kitabında^ zaman zaman Buhârî'yi v e h m ile itham e d e n H a ­
tîb Bağdâdî'nin, muhtevayı daha ziyade mantiki y o l d a n tenkid
e d e n Q â d i ' İ y â d ' ı n adını z i k r e t m e k g e r e k i y o r .

1 Hadya s-sârî 344-381.


2 Târih Bağdâd Xi;i, 102.
3 Fath al-bârî V I , 12.
* B k . Ayni esr. 1, 5-6.
5 Ha«âbî, Şarh cl-Buhârî 4 a ; Fath al-bârî I, 13.
6 B u h â r î 1, 7, st. 4.
7 '^1^71. esr. VI, 173, 3t. 10.

8 B k . Faih al-bârî 1, 21. V l l l , 5 5 0 ; O a s t a l l â n î I 61.


* H a t î b Bağdadî, al Madrac. T o p k a p u Sarayı, III, A h m e d K t b . n r . 612 ( B k .
bibliyografya).
197

H a t î b Bağdâdî'nin « - 7 Mudrcc^ adlı kit=ibında, Buhârî'yi ne


şekilde tenkid ettiğini g ö s t e r e b i l m e k i ç ı n burada s a d e c e bir misal
vereceğim:
Buhârî'nin, mevsul olarak, kitabında üç y e r d e * iyrâd etmiş ol­
duğu bir hadis hakkında, H a t i b B a ğ d a d i ş ö y l e d e m e k t e d i r : «Bu­
hâri Masrûq kanaliyle ' A i ş a ' n i n annesiyle -Umm.u Rummân'dan
<'Hfk» hadisinin bir kısmını naklediyor. Bu bir v e h m d e n ibaretdr.
Masrûq ' U m m Rummân'dan hadis duymamıştır. Zir^ 'Un.m Rum-
mân P e y g a m b e r ' i n hayatta bulunduğu sırada vefat etmiştir. V e i a -
tı sırasında da IVIasrûq altı yaşındaydı. İşin bu tarefı Buhâı i ' y e
kapah kalmıştır. Zannedersem Mushm bu işin farkına v a r m ı ş v e
hadisin naklinden v a z g e ç m i ş t i r > i
H a t î b Bağdâdî'nin bu gibi itirazları çoktur. D i ğ e r bütün tenkid-
1er gibi bunları da İba Hacar redde çaaş n a k t a d ı r i Bütün bu tip
tenkidlerden başka, Buhârî'de bazı hadisler, mantıken kabalünün
imkânsızhğı ileri su ülerek reddedilmiştir. Meselâ, senedlerine idraz
imkânı bulunmayan bir hadis hakkında İmâm Bâqillânî; iBu hadi­
sin kabulü caiz değildir' ve Peygamberin bunu söylemiş olması müm­
kün değildir.» demiştir. İmâm Haramayn ve İmâm G a z z â i î de bu
hadisi şiddetle reddederken senedine hiç ehemmiyet vermiş değil­
lerdir *.
Buhârî'nin tenkide uğrayan taraflarından biri de, hadislerin tek­
rarı, v e bâblarla ihtiva ettikleri hadisler arasında çok defa bir mü­
nasebetin bulunmamasıdır.
H e r halde, hadis edebiyatının şöhretin zirvesine çıkarmış oldu­
ğu bu esere karşı, d i ğ e r taraftan tevcih etdği tenkid burada üzerin­
d e duramayacağımız ayrı bir tetkik mevzuudur.

Buhârî'nin kitabı, g e r e k senedleri g e r e k kaynaklarıyla olan mü­


nasebetleri v e g e r e k s e metodu bakımından bir ç o k tenkidlere uğ­
ramış olmasına rağmen islâmî edebiyatta, Allâhın kifabından sonra

1 B u h â r î I V . 150, V I , 76, 105 : Fath al-bârl V I , 299, V l l l , 274.


2 aUMadrac 102a ; Hadyu s-sâri s. 371.
3 B k . Hadyu s-sâri s. 3J6-381.
' B k . Fath al-bârî V l l l , 255 ; ' A y n î V l l l . 651.
198

en ç o k değer v e idbar kazanmış bir eser mertebesine erişmiştir^.


Bu mertebeye, mulitevasıyla ciddî bir şekilde karşı karşıya g e l e n
âlimlerin tenkidlerinden p e k zarar g ö r m e y e r e k ümmetin « i c m â » 'ı
ile yükselmiştir 2. Te'Iifinden bir kaç asır geçtikten sonra, hemen he­
men münakaşa edilmez bir hale g e l e n bu mevitie yükselmiş olma­
sının bir tarihçesi v a r d ı r . Buhârî'nin zamanla kazanmış olduğu şöh­
ret, bu tarihçenin başlangıcında, Şafıîh'iyle başka eserler arasında
paylaşılıyordu.
Daha Buhârî'nin kitabının te'Iifinden belki elli sene k a d a r ö n c e ,
İmâm Mâlik'in Muzuaffâ'mın, tilmizi Ş â f î ' î tarafından, Allahın kita­
bından sonra en üstün mertebede bulunduğu» ilân edilmiştik Bu­
hârî'nin Şahîh'i v e d i ğ e r hadis musannefatının ortaya konmasından
iki asır kadar ^onra bile Muwcttâ''ı emsah tasavvur e d i l e m i y e c e k
bir kitap olarak tanıyanlar vardı *. Bahusus bir ç o k mağribli âlim­
ler nazarında Muıvcftâ ilk asıl «al-'asl al-'awwah, Buhârî'nin kita­
bı ise «al-'aşl aş-şânî» i d i i Bir ç o k muhaddislerin nazarında «Şa­
hîh nev'inin d e ilk musannifi İmâm Mâlik'ti^.
Buhârî'nin Şahîh'i, şöhretini sonradan, daha ziyade Müslim'in
kitabıyla paylaşmak mecburiyetinde kalmıştı. Çünkü, Müslim, kitabı­
na sahih hadislerden başka bir ş e y karıştırmamıştı. Mukaddimesin­
den sonra muhtevasını sadece sahih hadisler teşkil ediyordu ^. D a ­
ha e v v e l Buhârî'nin kitabını g ö r e n muslim^ tekrardan şiddetle ka-
çınmışti ^. Hadisleri, kendileriyle ilgili bâblara tam bir dikkat v e ti­
tizlikle yerleştirmişti. Bir hadis arandığı takdirde hemen bulunabi­
lecek bir kolayhk a r z e d i y o r d u . Halbuki, Buhâri'de bir hadisi, ha­
dis ilminde bir hayli nasibi olan kimseler bile k o l a y k o l a y bulamı­
yorlardı Mamafih, e v l e v i y y e t mertebesini Müslim'e v e r m e k iste­
yen kimselerin nazarında bütün bu hususiyetlerin bir sebebi v a r d ı .
Müslim kitabını ikamet ettiği y e r d e , kaynaklarının yanı başında v e

1 B k . meselâ Tadrîb ar-râtvî e. 25.


' İ b n H a l d u n , a\-Maqaddima s. 264.
3 Kaşf al-muğattâ s. 54
* İ b n ' A b d a l b a r r , K. at-taqaşşî s. 9 ; "Ahâdîş al-Mawattâ, ( m u k a d d i m e ) s. 5.
5 Sar}} at'tirmizî I, 5.
s Z u r q â n î I, 9.
7 Hadyâ's-sârî s. 8 ; Tadrîb ar-râwî s. 27.
8 İbn Haldun, al-Mugaddima e. 262.
9 M ü s l i m 1,3; TaHîqât as Suyûtî 2 b.
w N a w a w î , Şarh al-Buhâri 23 a.
199

şeyhlerinin hayatta bulunduğu bir sırada meydana g e d r m i ş d . Ha­


dislerin arasında başka s ö z serdinden k a ç m ı y o r , kitabın üsiûojna,
siyakına g a y r e t g ö s t e r i y o r , Buhâri gibi muhtelif bâblarda hadisleri
parçalamağa mecbur kalacak şekilde ahkâm istinbatına çalışmıyor,
muhtehf hadis zincirlerini bir y e r d e toplayabiliyor, « m a w q u f » ha­
dislere ehemmiyet v e r m e y i p sadece « m u s n a d » lerle ilgileniyordu...
Bütün bunlara rağmen, onu Buhâri'ye tercih etmemek lâzımdı
Buhari'nin kitabı için, bir kaç asır zarfında daha başka rakib-
1er de vardı. Muasırı ' A b û D â w u d as. Sicistânî ( ö l . 275) 'nin tSu-
nan> i din ilminde emsâh tasnif olunmamış bi.'kitaptı ^. Tilmizlerin­
den ' A b û 'Isâ't-Tirmizî ( ö l . 279) 'nin kitabı bile, bazan ona tercih
edilirdi3. Zira, daha kullanışlıydı''. Diğer taraftan şartlan bakımın­
dan Nasâ'i ( ö l . 3 ü j ) 'nin kitabını diğerlerine tercih edenler varûı i
Buhârî'nin muasırı 'Abû Hâdm ar-Râzî'nin nazarında da ' A b û ' l -
W a l i d at-Tayâlisî ( ö l . 2 2 7 ) ' n i n kitabından daha sahih olanı yoktu*".
Hakikatte bunların hepsinin kendilerine has bir meziyeti vardı'.
Daha, şöhretlerin kat'i olarak taayyün etmemiş bulunduğu hicri dör­
düncü asırda, Buhari'nin kitabını Fi: abri'den rivayet eden râvilerde.ı
Sa'id b . as-Sakan ( ö l . 35-J), etrafında toplanıp ç o ğ a l a n hadis kitap­
larının en iyilerini tavsiye etmesini isteyen halka, evine g i i p dört
kitab çıkarmış v e : «tşte bunlar, Buhari'nin, Müslim'in, 'Abû Jâ-
v)ûd'un ve Nasâ'ı'nin kitabları İslâmın esaslı rıdır» demişti. Fakat
Buhâri v e Müslim'in kitapları, r a ğ b e d n tevcihinde mütereddit bu­
lunan bu ilk devri arkada bıraktıkça rakiplerini d e hemen hemen
unutturacak bir şekilde g e r i d e bıraktılar v e -^Şa.nîvın» adını ka-
zanddar. İkisinden birinin tercihi g e r e k i n c e d e daha ç o k tutulanı
v e daha fazla taraftar toplayanı Buhâri olmu^tar.

1 l-iadgu s-sârî s. 10.


2 Şarh at-Tirmizî I, 5-6.
' Hattâbî, lifa'-Sİim as-su?tan 1, 3 .
•* Şurût al-"a '^immat as-sitta « . 16.
5 Ayn. esr. 18.
6 Tahzîb at-tahzîb X I , 47.
" at-Tazkira bima '•rifat rical al-katab al afara 2a.
8 Şurût a/-'a "iın:iıat as-sitta s. 16.
DÖRDÜNCÜ KISIM
1. L Â H I K A

îBUHÂRÎ'NÎN KAYNAKLARI»

<ls> numaralı l a h i k a , Şahî/ide g-eçen nusnad hadislerin k a y ­


naklarını araştırmak maksadıyla girişilen bir denemenin neticeleri­
ni ihtiva e d i y o r . Daha z i y a d e , Buhârî'nin kitabına has bulunan
« m u ' a l l a q s > hadis v e haberler ise mezkûr d e n e m e y e tabi tu-
tulamamıştır.

Buhârî'nin kitabındaki bütün m u s n a d hadislerin r i v a y e t se­


nedlerinin fişlenmesi, sonuncu râvileri müşterek olan rivayetlerin
bir araya g e d r i l m e s i , menşee d o ğ r u râviler arasında iştirak nokta­
ları aranması, <.5uAc/-f'/îm Aa^yna^/cn» adh fasılda (s. 42-68), yuka­
rıda izah edildiği v e ç h i y l e , d e n e m e n i n esasını teşkil e d i y o r . Kana­
atımızca, Buhârî p e k mütenevvi bir literatüre müracaat ettiğinden,
r i v a y e t zincirleri geniş bir dağılma arzetmektedir. Hatta, şemalar­
da görüldüğü üzere, bazı râvilerin isimleri Şahîh'de sadece bir de­
fa geçmektedir. Bu taktirde, o râvi vasıtasıyla alınmış hadisin kay­
n a ğ ı hususunda, d i ğ e r hadis, kitaplarında da ayni a m e l i y e yapılıp
neticelerinden faydalanmak imkânı hasıl oluncaya kadar, kat'i bir
şey s ö y l e n e m e y e c e k t i r . Semâlarda, kendisinden sonraki isimler da­
ğılma arzeden râvi ise, Buhârî'nin, Şa'aîh'in te'üf inde faydalandığı
kitabın sahibi o l a r a k kabul edilecektir.

Parantez içindeki rakamlar, r i v a y e t edilen hadislerde râvinin is­


minin ne kadar hadiste g e ç t i ğ i n i gösterm.ektedir.

Sonuncu râviler esasına g ö r e hazırlanan şemaların tertibinde


alfabetik sıraya riayet edilmiştir. Şahîh'de mevcut bir haberin kay­
nağını ö ğ r e n m e k isteyen okuyucu, alfabetik şemaya k o l a y c a baş-
204

vuracaktır. Şahîh'de her hangi bir râvinin durumunu ö ğ r e n m e k


istediği taktirde, umumî indekse müracaat edecek, şemalaıdaki
yerlerini tesbit suretiyle, o râvinin, Buhârî'nin kaynaklarından bi­
rinin sahibi mi y o k s a sadece kaynağın rivayet hakkını uhdesinde
bulunduran kimse mi olduğunu anlayabilecektir.
Sonuncu râvilerin ölüm tarihlerinin tes'jidne çalışılmış, ( R s ) kı­
saltması ile g ö s t e r i l e n «Rical aş-şahihagm v e ( T t ) kısaltması ile
gösterilen «Tahzîb at-tahzîo» deki y c i l e r i n e ijaret edilmiştir.
205

o 2
T3
•D
(S la
O
•o

ta
0Q
~^ _
İM

1 S'

3 3
<
Y a h y a b. M a ' î n ( l )

Yahya b. ' Â d a m (1)


co
c
CN

CN

Mubaşşir ( 1 )

OS yj p^"

> >>
«O (,-1 T-H
C i-
c ^ co A"
< -D N
CO^0CO^ ^
m ın w
l/y « Od Ûi
w. "S c ö r--'

T3
r5 Ns
«d B ^
-1 M
o -o
< < <
206

c
<n3
d
N
(i
ea
-û c c
-a •£
E
(d (d
i- -id
(d
T) «3
^ Xı- X)
?2 c/>
OT
6 (d
c
J3 <
<

'İbrâhîm b. S a ^ d ( 5 0 )

Sulaymân b . Bilâl (16)

Mâlik b . ' A n a s ( 8 )

i Muh. b. Gaffar ( 7 )
"(d

Layş (4)
• S?

Yûsuf b. al-Mâcişûn ( 2 )
(d " cr, ...
, ON

Sulaymân b . Ş a r î k ( l )

tbn ' A b î H â z i m ( 2 )

« O
İbn 'Abî'l-Mawâlî(l)

'İbrâhîm b. Ş i h â b ( l )
207

' A b d a l ' a z î z . b. Suhayb(22)

' A y y û b b. ' A b î T a m î m a (12)

al-Husaya b. al-Mu'allim (12)

H u ı n a y d b . Hilâl ( 2 )

'Abû't-Tayyâh (2)

X- (d Qutn ' A b û ' I - H a y ş a m ( l )


>.
.Q Y a z î d b. ' A b î Y a z î d ( 1 )

J ^ •XI
Kuşayyir b. Şinzîr ( 1 )
<

<S Ş u ' a y b b. al-Habhâb(l)


J= Si

t/3 Ğ a z r a t b. Şâbit ( 1 )

< Yahya b . ' A b î ' l s h â q ( 2 )

' A b û 'Uşmân (1)


-O
H â l i d al-Hazzâ (2)

Sa'îd b. ' A b î 'Urwa (1)

0 0
•r-l H a m m â d b . Z a y d (12)
^ S ^-
JS. CÖ H â l i d b . al-Hâriş (8) > > ^
> eö
' A b d a l ' a z î z b, ' A b î H â z i m ( 2 )
S S H
NO < Hatim b. tsmâ'îl (2)

Y a z î d b. Z u r a y ' ( l ) CV> CM --I


si
<(Ö
"-acö •5 O ö
İbn ' U l a y y a 'tsmâ'îl ( 1 ) w « rt

<
, Bişr b. al-Mufaddal (1)
208

Mâlik b . ' A n a s (101)

' A b d a l ' a z î z b. ' A b ' H â z i m (12)


(T)
H â d m b . 'Îsmâ'îl ( 4 )

Yazîd b. Z u r a y ' ( 3 )
(4
C
(d ' A d a b b. H u m a y d ( 2 )
a
'İbrâhîm b. S a ' d ( 2 )

Layş(l)

Sulaymân b . bilâl ( 1 )

Sufyân(l)
«d
Y a z î d b. 'İbrâhîm a t - T u s t a r î ( l )
"(d
' A b d a l ' a z î z b . ' A b î Salama ( 1 )
<
' A l î b. ' A b î Z i ' b ( l )

Fudayi b . ' l y â d ( 1 )

'Abû Usâma(6)

Yahya b. S a ' î d ( 3 )

Ca'far b . ' A w n ( l )

' A b d a l l â h b . İdrîs ( 1 )
ed
W a k î ' b . al-Carrâh ( 1 )
>>
' A b û Bakr b. 'Ayyaş ( 1 )

'Abû 'Ahmad Muh. b. ' A b d a l l â h ( 1 )


00
'Abdarrahmân ( 1 )
JS
Muh. b. F u d a y i ( 1 ) co ^>
CM CM
İd
İbn N u m a y r ( l )
<
'UbaydalIâh(l)

Yûnus. b. M u h ( l ) .
209

" Mu'âz(2)

— 'Abû 'Usâma(l)

— Qurayş b. ' A n a s ( l )
T3
— Humayd b. a I - ' A s w a d v e
O)
Y a z î d b. Z u r a y ' ( l )

— 'Abdal'azîzb.'Abdişşamad(l)
<
— al-FadI b . a l - ' A l â ' ( l )

- Haramayy(l)
3
- 'Abdalvâhid (1)

- Yahya (1)

— Mu'tamir(2)
I
— 'Abû Pamra(l)

_ 'tsmâ'îl (1)

Mâlik ( 5 )

a > >"
-M 4J
< H H

CM CM

JS Ö O

3
< _ N â f i ' (6)

Buhârî'nin K a y n a k l a r ı F . 14
210

Hişâm b Yûsuf (37)


Sufyân b. ' U y a y n a (42)
'•Abdarrazzâq (19)
W a h b b. C a ı - î r ( 1 3 )
'Abû 'Âmir 'Abdalmalîk b ' A m r ( 1 5 )
Mu'âwiyat b. ' A m r . (14)
Yahya b . ' Â d a m ( 1 6 )
Y û n u s b. Muh. al-Bağdâdî ( 6 )
'Uşmân b. ' U m a r ( 6 )
'Abdaşşamad (3)
'Abû 'Âşim(3)
' A z h a r b. ' A w n ( 2 )
ON
' A b d a l m a l i k b. ' A m r ( l )
'Arim (1)
İbn Mahdî ( 1 )
Muh. b. Fudayi ( 1 )

3 Şabâba(l)
Muh. h. ' A b d a l l â h a l - ' A s a d î ( l )
' A b û Hafş 'Amr(l)
Yahya b. M a ' î n ( l )
t: Rawh b. ' U b â d a ( l )
< Y a z î d (1)
Hâşim b. a l - Q â s i m ( 2 )
lshâq a l - ' A z r a q ( r ) Ov

'Abdal'azîz b. maslama(l) >


-M

M a r w â n b. M u ' â w i y a ( l )
Hibbân ( 1 ) CM

Y a ' q û b b. ' İ b r â h î m ' ( 1 )


Haram.aj'^y b, ' A m m â r a ( l )
CM
' A m r b. ' A w n ( l )
'İbrâhîm b . ' A b î ' l - W a z î r ( 1 )
'Abdalmalîk b. ' A m r ( l )
. ' A b û ' A h m a d az-Zubayrî ( 1 )
211

<EÖ
OO I"
EÖ EA
X!
O- XI
D D
T3

i s r â ' i l (10)
<EO
C
LEA EÖ
O

DI

JS
«Ö
•a
X!
<
Şu'ba ( 1 )

'Abû'n-Nadr(4)

N
'Abdallâh b. Bâkr(2)
EÖ Y a z î d b. Z u r a y ' ( 2 )
i-,
c EÖ
.4-1 -M 4^
Yazîd al-'Adawî(l) H H H
EÖ r - — (S
Y a z î d b. Hârûn(l) ^ M ıN
(>1 CS CM
<CÖ « M M
û i Qi «
W a h b b. C a r î r ( 1 )
CN O^
f-^ «-
3 CM CN CM
< an-Nadr (1)
o o o

Hârûn b . ' î s m â ' î l ( 1 )

'Abû Hâdm al-'Aşhal(l)


212

Mâlik (272)
co
co
Layş(57)
ea
c
cö tbn Wahb(4)

00
Yahya b. H a m z a ( 1 )
«ö
"cö
-a
.o
<
' A b d a l l â h b. Salim
al-Humşî ( 1 )

• S a ' î d b. ' A b î ' A y y û b ( 5 )

2 <p-ı -
• Haywa(5)
3

-73

«Ö - Layş(l)
"cö

Kahmas b . al-Hasan ( 1 )

Mu'tamîr b. Sulaymân ( 3 )
^ 22 00
S 00 22

«ö <s >• >" > '


j_ı ^ ^
E- H E-
-co CM OO
vn vo
CM CM CM
S- 5 m m m
' A b û ' A l î al- Hanafî(2)
0^ ûi a:
t; 2 S2
«ö CM CM CM
"cö
O O O

Mahbûb b. al-Hasan ( 1 )
213

S
O

O
3
O
EA
I-
<3 CN

CN N
<3
T)
•a
<
3
_0"
ED

lea
E-- <;3
3:- <A
O EA
."O • EA

CN <TA G

3 c
X) a
EA
<
E
•a
<
vo o^ ^
ES EN M

~ 5ufyân(27) > >" >


4-1 *>

F- H H
VI a\ cr,
3 S2 vo CM c^ı
co cn
- a l - W a l î d b . Müslim ( 4 ) Yı
ÛI ÛIW

ON ^o CM
T-H CM -H
CM CM CM

— Marwan b. Mu'âwiya(l) O O O
13 -V'
213

_ 'İbrâhîm b . Sa'd(l)
214

.(O w
c «
c
•S-"S
-J2-
3
O!
c


3
S-
00 OT
•«
CN c

(3 E
3
2

(0 > >

E
E —I E- E-
E
(C ta'
(M
3 2
< ta S ?5
CM ca
CN x3 c
<3M
T3 il
E X 2 <
S «
p e
-a E ^ 5 =5
3
a;
"(3
X

-o
x>
<d
215

— İbn ' A b î ' l - F u d a y k

E
13

01
I ^

T3
XI
<
_ 'Abdarrahmânb.al-Muğlra(l)

• ' A b d a l v v â r i ş (2)
OO
Yahya b . S a ' î d ( 1 )
I
3 • Sufyân ( 1 )

NO - Hammâd b. Z a y d ( l )
CN
C
S • Habîb b. ' A b î 'Amra (1)
(d
İl - Fadl(i)

ED _ Hazm(l)
<
> >
H H -
. . CM
w ^ CO •
ED CM CM >
S
| . 6 c2 H
s 3
73ED "O S
CN I I ed
< S " Ş5

o o o;
216

e OT
OT
O <3 ca
O E >-
(O
CO •a
c
«ed
E E
-a <
<

)-.
<eO
CO

CN JS-
E CO 3
E
OT
C
ea "ea

<

CN a l - C a ' d (1)

OT CN > >
3
<ed S2 ^ •
E ?5S >
00
C OT
CM <ea
E 22 Sİ °o
efl E S ?3
id <ed öö=5
I-
•o

_ Muh. b. Yûsuf ( 1 )
217

Şu'ba(137)

00
CN tbn ' A b î Z i ' b (31)

OT Şaybân ( 5 )

Isrâ'îl(2)
CO ^
Layş (2)

Sulaymân b. al-Muğîra ( 1 )
E
-a Hafs b . M a y s a r a ( l )
<<
. Warqâ'(l)

'Abdaşşamad ( 3 )

i13
T3
CN
CO - Yahya b. ' A d a m (2)

-O
<
_ Husayn al-Cu'fî(l)

' A b d a l l â h b . al-Mubârak (65) en § .

cn ^ os

>*J JJ> -
15
H H E-
U — ' U ş m â n b. Ç a b a l a (19) u-ı o\
>o cn eo
CN cn

Jİ (ü
Oî to U}

a o tti a:
o\
<cd ' CN
CO — >0
CN CN
E — ' A b û H a m z a (24)
MI
o o o

c Y a z î d b. Zuray' ( 3 )
<ea
T3

<
218

— 'Ayyûb(2)

I ^ 73

< s,
.J3 .
73

E E
-fi-
— Şâbit ( 2 )

73

vO
I
E

ea
^ X3

73 . cö Nl . B
CO ca . cö
E
E cö 3

> s =
^ .M •<-'

73 .S a; ûî
o)
3 73 >2
-Si- = -O co
CO CRj — 73 £
•< o m o Ö

<3
< < CÛ

<
.-ı c« m •
219

T3-
t».
"(3
e
•-a • •D
OT 'i e
Z3 -D

•a -a ^ 1
O c
£
< c/3 2

- Muh. b. i b r â h î m b . Dînâr (2)

at

^ -S
^ OT

<
— Muîrat b . ' A b d a r r â h m â n ( l )
^ s ' s
— Yûnus (1)

CTN 0 0 T-< ^

-O E e n ın <n «
a o: o: o:
00 o es c4
e
en CS CN CM ( M
<
< < O Ö O Ö

— al-Haccâc(l)
220

- ' U b a y d a l l â h b . Mûsâ (2)

•s-s
- ' A m r b . ' Â s i m (2)

- 'Uşmân b. ' U m a r ( l )

- Y a ' l â b . ' U b a y d (1)

C î— ' A m r ( 3 )
IC8
03
«5

(O

13
E

— Yûnus (2)

c
(d
OT
X- Xi
c c
ı
ea E
OT X- ea
1
•S
E E
<
< CO
CM VO ı-l

•D H t- H t-
>, a \ ON t--- 00
ta c 01 m Jl »;
E IM ÛS Di a Di
CM o o CO cm'
3 CM lO
3 CO CM CM CM CM

^ ea O O O O
XJ
E
221

- ^Amr b. Y a h y a b . Sa^îd (3)

00
-«t

T3

' i b r â h î m b. Sa^d(2)

a l - F u d a y I b. Sulaymân ( 6 )

'td
E
Muh. b . ^Abbarrahmân
a t - f afavvî ( 2 )

•a
cd

E
Hâiid b. a l - H â r i § ( l )
<
al-'Alâ(l)

İ2 X "

">>
ıd • ; j . CS r-R
OT- T3' 00 ^ ,-1 ,1
D
.tt, . - Fu(^ayl(l) B m to n
Bi Oi ûi Oi
r^ f4
-a
(d J3>
E ö ö ö ö
<
— 'Ammârat b. al-Qa'qâ'(l)
222

— 'lshâq b . manşûr ( 2 )

tO «2 — Bişr b . Amr(l)

ın
— Hammâm (1)

W a h b b, Carîr (2)

a n - N a d r (6)

<ed • Yahya b. Â d a m ( 2 )

'Abû 'Usâma(2)
o
ın < 'lshâq b. Sulaymân (1)

• Salamat b. Sulaymân ( 1 )
E
JS-
• M u ' â w i y a t b. ' A m r ( l )
<
• az-Zuhrî ( 3 )

• 'Îsmâ'îl b . ' A b î Hâlid ( 2 )

- al-'Awzâ'î(2)
N
J4
İd - Hişâm b . ' U r w a ( 2 )
l
Si - Yahya b . S a ' î d ( 1 )
• VO .

(d 3
4-< P-H -(J
ş - İbn C u r a y c (1)
s • -
'Âşim<l)
2 V -
v>
CM
u
t-ı
tn
VO
0)
- Şu'ba(l) « « ûi
« d
Vİ CM VO
-o 'İd - Y'ûnus(l) m
ûO f )
CN CM
3"
(d

E ö ' ö ' ö" Ö


- Sufyân (1)
< - Humayd at-TawîI(l)
r-( M M

- Mûsâ b. ' U q b a ( l )
223

3
CO
. 3
ın C
(d <3
CO
S 2
JS' (O
<
— 'Abdallâh b. W a h b ( 2 6 )

CO.^

ın

' A n b a s a (2)

Şabâba(2)

CO
ın 5

— ' U b a y d a l l â h b. M û s â ( l )
^" S g} ^
«o:
•M <*J ^

c
<(d m ca 0) li
c
CO <cd o: fss Cf
CN cr oT 'S- 0C3 0\
CM

ın C
M cs C M es
E OÖO 5
JS'

<
224

— Zubayr(25)

— i b r â h î m b. S a ' d (11)
'S-
tn
3 |- ' A b û Şihâb(8)
C
<3 — ibn ' A b î Z i ' b ( 4 )

LD — Layş(4)
-a
(d — ^ A b d a ^ a z i z b . ' A b î Salama (3)
e
— ' Â s i m b . Muhammad ( 3 )
<
— Zâ'ida(2)

— 1 s h â q b. S a ' î d b . ' A m r ( 3 )

OD
IT) «3
cd
E
M-
<
— İbn a l . Ğ a ş î l ( l )

c
«d _
3
E o cr'
<d <ed
MI r-l
>. E . cr
ccd •
ın (d (d
cd X

-a

-1= f-
-c><
T-H
m m
<(d H «
o .2"
3 — c<ı
r-l \0 T-H
(d >> cs

c2oo
c
''S <(d
't.
E
<
225

Sufyân b . ' U y a y n a (196)

— Y a ' q û b b. I b r â h î m ( 8 )

— C a r î r b. ' A b d a l h a m î d ( 7 )

— a l - W a l i d b . Müslim ( 5 )

— Yahya b . S a ' î d ( 9 )
CM — Bişr b. al-Mufaddal ( 5 )

C — 'Abû 'Usâma(3)
•S — ' A z h a r b. Sa'd (4)
— 'Abdarrazzâq (3)
— ' A b û Safvvân ' A b d a l l â h b. S a ' î d ( 2 )
— İsmâ'îl b . 'İbrâhîm ( 5 )
(Û ^

T) — Mu'âz b. Hişâm ( 2 )
JI
.< — Y a z î d b. Z u r a y ' ( 3 )
JI — Ma'n b. ' l s â ( 2 )
— Şabâba ( 2 )
^ ' A b d a r r a h m â n b. Mahdî ( 3 )
— Hişâm b. Yûsuf ( 3 )
— Muh. b. H â z i m ( 2 )
— Marwân b. Mu'âwiya ( 1 )
_ Muh b. B i ş r ( l )

S8

<cö >>
Xı <cö
CÖ 3
C

-a
(O < J2
<cö CM CM
ja "c3
CÖ T3
<co
ja
< ja
<
<
Buhârî'nin K a y n a k l a n F . 15
226

Muh b. -Abdarrahmân 'Abû'l-Munzir ( 1 )

- Marhûm b . ' A b d a l ' a z î z ( 1 )

- Sa'îd b. ' Â m i r ( l )

- 'İbrâhîm ( 1 )

- ' Y û s u f b. al-Mâcişûn ( 1 )

- ' A b d a l ' a z î z b. ' A b î Hâzim ( 1 )

- Muh. b. az-2;ibriqân ( 1 )

- Haştn(l)

- 'lshâq b. S a ' î d ( 1 )

- Mâlilc b . S a ' î r ( l )

- ' A b d a l l â h b. Y a z i d ( l )

- Hâdm b. V / a r d â n ( l )

- Haramayy b. ' A m m â r a ( l )

- 'Abdal'azîz b. 'Abdaşşamad (1)

- Bişr b . a s - S a r i y ( l )

- Ad-Dahhâk b . Mahlid ( 1 )

- vVahb b . C a r î r ( 1 )

.— al-FadI b. ' A n b a s a ( l )
ON
- İbn ' U l a y y a ( 1 ) ^

- Mu'tamir(l) >

- ' A n a s b. ' î y â d ( l )

- IVIuh b . Ca'far ( 1 )

- Y a z î d b . Hârûn ( 1 ) ^.

- Hâşim b . al-Qâsim ( 1 )
- Abdal ' a ' l â ( İ ) S
- Muh. b . ' A b d a l l â h al-'Anşârî(l)

_ ' A b û Bakr b . 'Ayyaş ( 1 )


227

' A b d a l l â h b . al-Mubârak ( 2 )
CO^

OT-
IS

v O

_ Bişr b . M u h . ( l )

- Qatâda(2)

- al=A'maş(2)

- Manşûr ( 1 )

CO - Ma'bad b. H â U d ( l )
CO
- Muh. b . Cuhâda(l)
T3
u
u
u - ' A n a s b . Şîrîn ( 1 )

- Sayyâr(l)
X2

< - 'Abû Zubyân(l)

- 'Abû Hamza (1)

- 'Ayyûb(l) 00 ı-ı
cn CN

_ 'Abû C a m r a ( l )

~ ' A b û Ğassân(3) cfc" 4*


cr, CO CN eo

oy
« os
od o § !^
?3 ?5 ı - İM
C N
<• - Şu'ayb b. ' A b î Hamza ( 2 )
v O o o o o
J3 « « •*

Hurayz (1)
228

>. «ö E
CO cö . >.. co
•13 ta • cö
X • t«.
E C
3
eö 3 <

<

<cö
<t3
E E
(Cd cd
t» <cö
X 3
X

-d

B

OT
CÖ c
X- <ca î_
ı
. <tö
^0 ca cr 2
cö c
J3 o . 00
13 1-1
cn
VO
ı-; CM

-M *I

H H H 8 5
— Sa'îd b . M a s r û q ( l ) VO VO cn
m Tj< lo
E CS cn »o cn > >
» m m JJ JJ
cö CN
O! Ûi

(Ö C
<ea
X - .13
. ? cn cn
c
O Ö Ö eS c2
<3
s 15 (M rt
— Raqaba ( 1 )
229

E
CN , E g (9
on 'x3 un u.

<

— Huşaym (1)

— ' A b d a ş ş a m a d (1)

to
3 — Hibbân (1)

— Yahya b . Zakariyâ ( 1 )

— 'Abdallâh b. N u m a y r ( l )

<33 2
C
O <ca B
(3 s-,
• J3 - -E • 3
"5 >. cn
J2 cd
M «3
3
CO < > >>

— 'İsmâ'îl b . H u c r ( l ) 4-" 1^ t;- —

a; Di ûi f-
O S «M
X- >s SQ
xi

'îsâ b . Y û n u s ( 1 )
230

- H â l i d b . ' A b d a l l â h (5)
CN
c
ın
— Huşaym (4)

E
< — H a m m â d b. Z a y d ( 3 )

• Y ^ h y â b . S a ' î d (19)
• 'Abû 'Âşim(ll)
• Muh. b . F u d a y i ( 2 )
• ' A b û Qutayba ( 2 )
o
• 'Abdarrahmân b . Mahdî ( 2 )
Mu'tamir b. Sulaymân ( 1 )
'Abdalwahhâb(l)
W a h b b. Carîr (1)
• ' A z h a r b. S a ' d ( 1 )

CÛ-
• Y a z î d b . Hârûn ( 1 )
- F u d a y i b . Sulaymân ( 1 )
• Muh. b . Ca'far ( 1 )
' A b d a l l â h b. D â w û d ( 1 )

• H â l i d b . Hâriş ( 1 )
E - 'Abdal'a'lâ (1)
- İbn ' A b î ' A d î ( 1 )
• M u ' â z b . Mu'âz ( 1 ) >>
- M u ' â z b . Hişâm ( 1 )
- Mu'âz b. Hânî ( 1 ) ?^ 5 S
CO s >
[— ' A b d a r r a h m â n b. M a h d î ( 1 3 ) « K İ —
« Qi H
CN ^ CM

cn O oÖ
I I
— Muh. b . Ca'far ( 2 )
231

— Y a ' q û b b. 'İbrâhîm ( 2 )

!d
I-
— Huşaym (3)
3

— İVIuh. b . Hasan

— ' A b d a ' a z î z b. ' A b d a ş ş a m â d ( l \

3 CO

— Muh. b . S a w w â r ( l )

— Layş (7)
X5
73

u,

«3
E Ci,
<

— Zuhayr(14) >>
— — CO
VD r^-. — VO
CO CO > CO

o i a : t - ct.
C--1
«< «d £
<eö (Ö OT
^0 . 15 " . -a - (Ö

-O 73 £- <cs
•S
a o o
. >> E . <
>S cö
E Xi

X-
O • r-l N rt
232

Yûnus (9)

Ul
' A m r b. a I - H â r i ş ( 9 )
x:
TA İd

o
Muh. b . ' A b d a r r a h m â n ( 1 )
CN £
00 £
I JS
13 — ' A b û Yahya Fulayh b .
13
•o Sulaymân ( 1 )
TA
<
- Sa'îd ( 1 )

- 'İsmâ'îl b. ' U l a y y a (5)

- 'Abdal'azîz b. Hâzm (2)

cd
u — al-Qâsim b Mâlik ( 2 )
<ed
l-l
3
00 N
— Huşaym ( 3 )

E
— ' A b d a l w â h i d b. W â ş i l ( l )

- Ziyâd ( 1 )
CM t-

>>
Jİ e ? ,

I
- VO - s
3 ^ U-l CM

3 ^ u. u n
7-1 E OS Cü
• 1-1 CO
O S3.a— MI -S .< ON
CM Ol
>>
00 «3
CM

Jİ ^ XI
< <
O O O O
E d
<
233

— Zuhrî ( 1 )
w
RI
c

B <2 c

S
S
cd

Ln CO
— < -• c - - a l - W r a c (1)
S
CO S) >N

<ed
CÛ 3
CO-
< CO

— ^Urvva (1)

— ' A b d a l 'a'lâ (18)


in
CO
— Mu'tamir (1)
-a
Muh. b . F u d a y i (1)
00 (d
W a k î ' (1)

<CC
a l - W a l î d b. Müslim ( 1 )
<
'Abdalwâhid (1)
3

— az-Zuhri ( 2 ) >
•H' Tl-
-•
X3
S. S.
Nl
cn
00 < - S a ' i d al-Maqburi (4)
OOOO
C

— Muh. b. al-Munkadir ( 1 )
234

es — Salim ' A b û ' n - N a d r ( l )

E eö
c
cd SN
X- •D •
00
C
<td
>, 'lshâq b. ' A b d a l l â h b.
3
s ' A b ı Talha (1)

'Ubaydallâh (1)

E
cö co
T3 3
00 <<
00

Hişâm b. ' U r w a ( l )

Y a h y a b. Sa'îd (2)
CO

00
c
<cö
>.
cd
CQ an-Nadr b. Ş u m a y l ( l )
-o CM t>
CM o "7* —
v^ -îî* ^ > .
S a ' î d b. 'Ibrâhîm ( 1 )
JJ JJ JJ JJ iLM

c o o c o v n CM o
vû VD » n CO V-) T-^
ja
eö a l - H a k « m (2) VI V) m
w
J2- i2- a; a Qi CÜtt:oi.
eö ı n CM •'T ON 00 00*
•rH c M < n 00 CO a\
00 .X CMCM C-) T - CM ^
cö Qatâda(l) O O O O O O

^ M •* -

D3 'Amr(l)
235

ON Ma'mar (6)
o\
Yûnus (6)
c
«a 2 Mu'âvvîyat b. ' A b i Mûzarrad ( 2 )
S' 3
S a ' î d b. ' A b î ' A r û b a ( 1 )
CN 'Aşim (1)

3 $u'ba (1)

"(3
-O Mûsâ b. ' U q b a ( 1 )
uy < al-Husayn al-Mukatdb ( 1 )

- Hatim b. 'İsmâ'îl ( 2 )

J3

>> ^

l i ­
Ov
f i
3

Yahya b . Sulaym ( 1 )

'Abû Wâ'il(6)
(r> ^ CM
T}< U1
Tj> TT
uy
« cd
'Abû'd-Puhâ(4)
T-l S f- H H

."2 O
3
ol
< CM CO Tf.

O
ı
J2 m <n u-ı
""3 - 'İbrâhîm ( 2 )
a « w to

o U
E
>-.
os a: ûi
Ui m" ç ö ..j"'
03- J2
S -D "3 - 'Abdallâh b. M u r r a ( l ) CO CM

3
(72 CM CM CM

- Sa'd b. 'Ubayda (1) Ö O Ö


236

- tbn C u r a y c ( 2 1 )
- Mâlik ( 4 )
- Y a z î d b. A b î ' U b a y d (5)
<<
- al-'Awzâ'i (2)
«3
ı n
- ' U m a r b. S a ' î d ( 4 )
ov <
- Hayvvat b. Şurayh ( 2 )
- ' A z r a t b . Sabit ( 1 )
(O
- Zakaryâ b . 'îshâq ( 2 )
s
- ' U m a r ^. M a h . ( 1 )
- al-FudayI b. Sulaymân ( 1 )
ta
- Ş a w r b. Y a z î d (1)
I
•n- - İbn 'Avvn ( 1 )

OV

td
CO"
• cd
C
B 1d
XI
<3 <ca
ey <
S
B
S X
İd

2 s ^
S = S:
-M OJ

ov
-d tfl 05
"O <cd "cd CÜ ûi ûi
X! c CO
. "M , ^"
< •
Ul .o X: ÇO «V) -H
u CO CN CN c-v»
2 ö ö ö
cd 'e
<r5
c
3
U
237

— Siifyân ( Ş a w r î , İbn ' U y a y n a ) (62)


— Şaybân(21) .
— Z a k a r i y y â (14)
— ' A b d a l ' a z î z b. ' A b î Salama (5)
— Sayf b. ' A b î Sulaymân (5)
— Mis'ar(8)
— ' A b d a r r a h m â n b. ' A y m a n ( 5 )
— Mâhk(5)
— Hammâm (4)
— ' U m a r b . Zarr ( 4 )
— al-'A'maş (4)
— ' A b d a r r a h m â n b. a l - Ğ a ş î l ( 5 )
— ' A f l a h b. H u m a d ( 3 )
— Zuhayr(4)
z — Hişâm ( 2 )

% — S a ' î d b. ' U b a y d ( 2 )
• Muh. b.Tâlhâ(2)
<
c - I b r â h î m b. Nâfi'(2)

3
- 'İsrâ'îl(2)
D - Nâfi' b. ' U m a r ( l )
- M a ' m a r b. Yahya ( 1 )
— ' Â ş i m b. Muh. b. Z a y d (2)
- Warqâ(l)
o
- ' A b û ' l - ' U m a y s (1)
- ' A b û Şihâb ( 1 )
>
- al-Mâcışûn ( 1 )
H
- ' A z r a t b . Şâbit ( 1 ) CN

- 'lshâq b. Sa'îd ( 1 )
İX
- 'Abû'l-'Aşhab(l) T-H
cs
- İbn ' A b î ' A n b a s 3 ( l )
o
- İbn ' A b î Z i ' b ( l )
- 'Abdassalâm (2)
- Zuhayr(l)
238

CN CN


CN
cn

• CÖ

CO X) )-.

s
<cö
c«.

XJ'
< T)
s S

e D eö
•LO -
cö T3
"eö
J2
cö 1ö cö

. 1 "M
73
Si
<
00

— 'Abdallâh b. Ca'far ar-Raqiy (2)

— al-Haccâc b. Muhammad ( 1 )
T3- J2
cö 0 ~
cr
— al-Hasan b. M u h a m m a d ( 1 )
> >>
— Muh. b . S â b i q ( 1 )
CM co u î

? 5:5
— 'Abû'n Nadr (1) V) Vi t/l

J3 g

eö —ı • — Hasayn b. Muhammad ( 1 ) 000


• eö

"3 ^
— al-Hasan b . Mûsâ ( 1 )
239

Şu'ba(78)

Layş (10)

H a m m â m b . Yahya (4)

35 Silm b. Zurayr (4)


"(3
İbn ' U y a y n a ( 3 )

' A b û ' A w â n a (3)


<
CN Zâ^ida(2)
O
' Â s i m b. Muh. ( 2 )
e
-a Bişr b . al Mufaddal ( 1 )

'Ishâq b . S a ' î d b . ' A m r ( l )

Mâlik ( 1 )
S
'İbrâhîm b . S a ' d ( l )
2
Mahdî (1)
' A b d a r r h m â n b . Sulaymân b. a l - Ğ a ş î l ( l )

1—1

Sı ^
1-1 !-
P ^ eö
«5
MI ™
XJ
Jİ cn. Tî-
VO
± I' e
m- ON en
(Ö c/y
X X
X- £
T-H 1-1
ırı ın
(4
MI
jd ^ Di K
rH r-.' r-'
<; .71 uy î tn
•-rs M
CN
n E
cO
u z.
Di O O
•D
c
x5 J r-^ « «1
ıS
M
ı: CO-
240

— Şu'bat b. a l - H a c c â c (30)

CO ' A b d a l l â h b. ' U m a r
an-Numayrî (6)

e • H a m m â m b. Yahya ( 7 )
•3
I Huşaym b . Başîr ( 3 )
G CO
CO
LO I Sufyân b . ' U y a y n a ( 1 )
O
- Cuwayriya(l)
u
u • Carîr b. Hâzim (1)
o
I- • 'Abû 'Awâna(l)

- Mu'tamir b . Sulaymân ( 1 )

- Y a z î d b. İbrâhîm ( 1 )

- ' A b d a l ' a z î z al-Mâcişûn ( 1 )

— Oatâda(15)

<ce

<cd
6
O > ' A b û . H a m z a (1)
e
CO
X
X 'Abû C a m r a ( l )
,-; .
m CM r-
- « ^- S
Ş a d a q a t b. Hâlid ( 1 ) X X X ^-
4J JJ 4J •—*
H H H JJ

E ov VJDmCOHÇ.
cn E 10 VI
^ d
o < 01 w « »1
CÜ O i P i û i
m * cn
<» V
vO
n r-^

B 0CM 0CM 0r - 0CM


<cti

— Yahya b. H a m z a ( 1 )
241

Î5
e
O D -O- 13 i - <ca
"a <a
O - Ul - u. cö
T3
e «CO <ca
T3
E
-D _E ^ cü
to <
X-
<
a
Jt
az-Zuhri (200)
B
<(a CN CN a
•a
XI — 'Abû'z-Zirıâd(51) B
00 c X5 N
o
— ' A b d a l l â h b. ' A b î Hâşim (5)
E-
3
a < 03
— Nâfî' (1) (3X
<
eu,a 6

eö •ea 'e
N >> J3
i s .
E

o ea ca -O
3 -D ti
X'
3
. c
<CJ
î
Ul S
_ M
<C0
E XI 3 <
<ca Si-
<ea CQ
>. B <3
ea Ul XI
s-
ea
<ca <
T)
X t—<
•W 4-)
"

<
Şu'bat b . a l - H a c c â c 45)
£ 1-
» S S
H f-
2
£

OSs r - CN ^
Hişâm b . ' A b d a l l â h ( 6 ) CÜ mûi WCÜm CÜ «
«

C^l C^î Cvl 0C3


CM CO ÇN SC
CS CM CN — CM
o Hammâm b. Y a h y a ( 6 )
<C0 Ö ÖOÖ ö
Y a z î d b . 'Ibrâhîm ( 3 )

Hâlid b . ' A b d a l l â h ( 2 )
BuKârî'nin k a y n a k l a r ı F . 16
242

— 'Abdallâh b. Yahya (2)

cö CO
-a
cn
J2
C

rn

<
X-
Yahya b . Hassan (1)

Qurrat b . H a b î b (1)

CN

C
CN cö
CO -

X-

- 'İsmâ'îl b. H a l î b ( l )

Nl
-a CÖ O
<cd
3 U •a
E O

E eö cn
X- c Di
X- 3
XI Jİ
<C0 ca
Nl
15
T3 15 <0J
J2
•cö cö TJ
E "eö VO -O
E .S 3 CO 3
D

X-
• E H
— H a m m â d b. Z a y d (2) »o
1 = -o S3
E c2
p
cn o
O CN
I
eö — Bişr b. al-Mufaddal (2)
X-
"e M « '*
ccö
X-
— 'Abû 'Awâna W a d d a h ( l )
243

Xi CN — Zâ'ida b. Q u d â m a ( l )
.H'cN

^t
ja ş • ea
§ 13
M s 1a

13 M — Mâlik b. M i ğ w a l ( i )

ja <
ea
3
ca o
<3 ea
JD - O
<ea
2 <ea "-S"3 ea">»
o
ca cr 3

<ea o < ea
co 73
3 Si
<

— 'Uşmân b. aI-'Aswad(l)
c
CÛ ^ '2 CN
CM
e
İD
d
ea
S.
rs
1-
w to «ea 3
<ca
ca "3 X S
o
cn CN
ın

13 i — al ' A w z â ' î ( 1 )
£ H

XI cır c
<ca
s s X- 3 S3 5
>£fc?ıo
W y) W w te
"O coı X!
XI to. CüS o: HÛ: cci
S xs & <ta £^ t»—O 'O 1-I
Cca la -"i
to- Xâ
< CN CS CS CN CM
rO
1—(

Nl •
to ooooo o
ca 3
c
13 e
>> <cö N M Irt
_C3
3
CO
244

S — ' A ş ' a ş b. 'Abî'ş-Şa'§â(2)



•O JA-
Di "CA CN
u. c OT İT-
ca <ca
OT-
e
1^
e — ' A ş i m b. Sulaymân ( 2 ) 0) 3
CN CA j t-,
c 3 EO O
ca t/2
a
"s
.S" C
< CO
">> cd
I <3 :0 c
« • (Cd
15 — ^l-'A'maş(2)
< O\
— H a c c â c b. Muh. a l - ' A n ş â ı î ( 4 )
-Sİ O
CO- ON

Xî ^ — Y a h y a b. ' A b b â d
'Abû 'Abbâd(2) sJ
. c -o -C'

O
CM T l 4rt

^ ^ • — Muh. b . ' A b d a l l â h a l - ' A n ş â -


Cd rî(2)
« i
s^ N
c 'Ubaydat b. Humayd (1)
ca
ca
3 cS
— ' A b û Bişr ( 4 )
T3 «ea
u. <ea
•a s
3
e 'Âşim al-'Ahwal(2)
ea < 13-
-X- O ea

<CA E?\
OV VO

E- ^. — Sulaymân aş-Şay­ r 00
ea bânî ( 1 ) -- «T-l

>- X X -c 9
_r
2
' s A b â t b . Muh. ( 1 ) "S
.S
S- a
ca c Oi
^1 -a
00 •
.
^
«la <ca
^ -ö •
c -s-
ca
CBDiO O *2 :S o
C8
CO +j us
ca CO
IL­ 13
LA H a c c â c b. Muh. ( 1 )
245

u-ı — Qatâda(3)
<cd
ît >.
ca
(d
>-
CN -x5- — Nâfî' (1)
«O S
c <ca
<cd S
OT
OT 6
ca
X — ^Atâ(l)

J3
«a vj
<cd
13 j=
-O ca r\ M
< m
N m
• >.- - ca
ca • ca <ca • ca . Cd . c
cr
c
<cfl
s Du D <ca <
OT 13
OT "3" c
ca
I- <
Muh. b. S â b i q ( 3 )
ı _
13 os
'Ishâq al-'Azraq(l)

<ed < ^ ar-Rabî' b . N â f i ' ( l )


-e
CN OT Rawh b. ' U b â d a ( l )

Sufyân b . ' U y a y n a ( 1 )
Cd «a

Ca'far b. ' A w n (1) î


ÎCJNOO;
0 0 »n ^
-^13 ICNCNCM

I- Ş a b â b a b. S a w w â r ( l )
13
Mu'tamir b . Sulaymân (3) cn -.^
OO 00 O S O N
OfJ 05 cfl w

CM o v ' cn
CN cr cn CM T-L
CM CM CM CM
cr-
CN cd
OO o

— Y a z î d b. Z u r a y ' ( 2 )
246

d
cd
>v
S
cd •o
t-
<3 "cd
İd
CO T3
CN - Jl c - -a
İH
c X- CO
•s- cd

T3

3
<cd 1-
c XI cd >. cn
G Cd 3 Cd ed
>v XI
3
Xi 6 £§8
cd • - u -
•Xi
CN ••3 .3 ûi
3 73
Cd c
Cd
<
X- c .S :s :â
ı 6
13 «3 X
cd cd
CO CO ^ >-

-M z
— Y û n u s b. Y a z î d (8)
CM to (^1
CN
— M a ' m a r b . Râşid (6)
= >
CN -u JJ

CM VH — Hâlid b . S a ^ i d ( 2 )
O) -o ^ H
<cd X t» . a
3 — Şu'bat b. al-Haccâc ( 1 ) VO OS
<3 T- CM
vO — 'Âşim al-'Ahwal(l) JS "
CN
Dİ Oi
C — İbn C u r a y c ( 1 ) « " CN

X <ed re «
X
13
— 'Abdallâh b. ' A w n ( l ) Ö O D 3
CO I -
U —
. O
-o
— ' U m a r b. S a ' î d ( 1 ) l>.
<
— Z a k a r y â b. ' İ s h â q ( l )
247

— Sulaymân b . Bilâl ( 2 6 )
:2 2o

CN •O
CO — Muğîrat b. ' A b d a r r a h m â n (1) -O

<
:2 ta"
c

- ' A l î b . Mushir ( 1 )

>. ^
^ CO cd cd
"O U. E -a
(CIj cd
>, 3 —
J-*
cn I
• cd . • M
1
- cd
CO
- cd
XI N O
3 Cd <3 <3
<cı3 X M X X IS-
n:'<< C
C < <
J l


u Cd
3
<cd _ Cd 10 3
TJ- XJ "Vî <ca
X'a. 3
Cd cd s

o S*. x: S
-«o
X o

m "cd
İM T)
cd
cd Cd <cd
X ^ Cd cd <cıs

ö
5-* Tl c o S s
co „
c
(Cd Jü
E cd JJ UJ .
e CQ TJ
3
E <ca £ VO H
X -
E
2 I " E
r^' ?5 ?t'
Ov . 3 . "3 00 '-' a 2
CO <cıj •
CN CO • X cd
<ÇŞ n n JJ 0:
CÜ K H û i
.fl cd
^ X
"cd 5: s' S ^
c OT Cd X CM CS! ^ C^l
_cd •O
cd
cn
3 <3
3
C •3
X

< <
X -
248

«1 — c oî
Vi
E 3 <C<j
vO •X
•O •
CO
Sı o
<
"S" < 2 C
J3
cn

Sufyân a § - Ş a w r î ( 7 )

Mis'ar b. I 4 a b î b ( 7 )

'Abdalvvâhid b . ' A y m a n ( 4 )

'İbrâhîm b. N â f i ' ( 2 )

CO s ^-
Nâfi' b . ' U m a r ( l )

'Umar b . Zar (1)

Mâlilc b. ' A n a s ( l )

'îsâ b . T a h m â n ( l )

Mu'âz b. Mu'âz ( 1 )

- 'Umar b. ' A l î (1)

a
CO - Muh. b . ' A b d a l l â h r i r-
X- al-'Ânşârî(l)

13
X- - Mu'tamir b . Sulaymân ( 1 )
r-l'-' T-l--

2 ^ I— ' A b û Bakr b. ' A y y a ş (2)


fM ( M CN —

CO
CO

I'13 'İsrâ'îl b . Y û n u s ( 2 )
249

' A n a s b. ' t y â d (20)

Ma'n b. 'îsâ ( 8 )
NI
' A b û D a m r a ( = ' A n a s b.
3 VO
' İ y â d ) (13)

Ov Müh. b. F u d a y i (12)
a l - W a l i d b. Müslim ( 4 )
İbn ' A b î ' l - F u d a y k ( 2 )
'S < ' A b û Bakr b . ' A b î ' U w a y s ( l )
Muh b. M a ' n ( l )
İbn V a h b ( l )

— 'İsrâ'îl b. Y û n u s ( 1 )
u.
E >,
cd
J^

X
00 J3
cn • cd -o "O
Cd
X >SıcaCQ
<;
<r-l
'E Ir-
la
<cd Zuhayr b . M u ' â w i y a t .-O
S-.
cd
X al-Cu'fî()

00 — İbn ' A b î H â z i m (13)

o o 'vO o
CN CN V I CN
üi tn W u5

X o - o wı t VO
cn — H â d m b. ' İ s m a ' i l ( 3 )
(M
O O O O
X D

— 'İbrâhîm b . Sa'd ( 2 )
250

15
•o C
<ca
< E
10
3
CN re
'S 18 •O p
-5 CÛ . •S
•< E
e ^ (O 10
c
>,
10
03
3
I- S.
>.
eO
CO«

— ^Abdahvaris b. S a ' î d
<3
at-Tamîmî (8)

(O »)•
« İd

cO • — Muh. b . F u d a y i ( 4 )
S 13
tn
C (O
E
- ' A b b â d b. a l - ' A w w â m ( l )

Hişâm b . Y û s u f ( 6 2 )
2
N
03 'îsâ b. Y û n u s (6) =^
>- T-l > İM

'Abdalwahhâb(3)
<<Ö ^
O
<3 C
a l - W a l î d b . Müslim ( 3 )
S ^'
. <« o Ç2
CM CM CM
İbn ' A b î Zâ'ida ( 2 )
E X
.Ic
<10
u. ' A b d a t b. Sulaymân ( 1 )

Y a z î d b. Z u r a y ' ( 1 )
251

' A b d a r r a z z â q b. H a m m â m (25)

^Abû ' U s â m a H a m m â d b. ' U s â m a (16)

Carîr b. 'Abdalhamîd (8)

R a w h b . ' U b â d a (6)

Yahya b. ' A d a m ( 5 )

H u s a y n al-Cu'fî ( 3 )

Muh. b . F u d a y i ( 3 )

OO al-Mu'tamir b. Sulaymân ( 2 )

Muh. b . ' U b a y d ( 2 )

ı a n - N a d r b . Şumayi ( 2 )

'Isa b . Yûnus ( 2 )
CO
' A b d a l l â h b. ' i d r î s ( 2 )

ş Mu'âz b . Hişâm ( 2 )

Muh. b . Bişr ( 2 )

Y a ' q û b b . 'İbrâhîm (1)


cr
cn
' A b d a l ' a z î z b. ' A b d a ş ş a m a d (1)

Hâlid b. al-Hâris ( 1 )

a l - W a l i d b . Musüm ( 1 )

Yahya b . Şâlih ( 1 )
10
'Ishâq a l - ' A z r a q ( 1 ) Cü
CM
ai-FadI b. Mûsâ ( 1 )
O
Hafs b . Ğ i / â ş (1)

Ş u ' a y b b . İshâq ( 1 )
252

Y a ' q û b b. 'İbrâhîm ( 1 6 )

'Abdaşşamad b. 'Abdalwâriş (10)

' A b d a r r a z z a g b . Hammâm ( 8 )

Habbân b. Hilâl (10)

a n - N a d r b. Şumayi ( 8 )

Rawh b. ' U b â d a ( l )

W a h b b. Carîr ( 5 )

Hâlid b . ' A b d a l l â h ( 1 0 )

Yahya b . Salih ( 3 )

'Abû 'Âşim (2)


>> o
' A f f â n b. Müslim ( 2 )

Bişr b . Ş u ' a y b ( 2 )

MÎ- 'Ubaydallâh (2)

'Isâ b. Y û n u s ( 2 )

' A b û 'Usâma H a m m â d b. ' U s â m a ( 2 )

'Abdallâh b. Numayr ( 3 )

Y a z î d b . Hârûn ( 3 )

Muh. b . Y û s u f ( 2 )

Carîr b. ' A b d a l w â h i d (1)

Mu'tamir b . Sulaymân ( 1 ) (M

'Abdarrahmân b. M a h d î ( 1 )

Muh. b . al-Mubârak ( 1 ) 00
'Abû'l-Muğîra (1) a:

' A b d a t b, Sulaymân ( 2 )

'Abû 'Âmir al-'Aqadî(l)

Hârûn b . 'ismâ'îl ( 1 )

W a k î ' b. al-Carrâh ( 1 )
253

R a w h b. ' U b â d a ( 6 )

'Abdaşşamad b.
' A b d a l w â r i s (s)

' A b û ' U s â m a (4)


ca
cn
' A b d a r r a z z â q b. H a m m a m ( 3 )

Y a z î d b. Hârûn (1)
' ö p
Y a ' q û b b. 'Ibrâhîm ( 1 )

'an-Nadr b . Şumayi ( 1 )

cr C a ' f a r b. ' A w n ( l )
tn ' A b d a l l â h b. N u m a y r (1)

Husayn al-Cu'fî(l)

' A b d a l l â h b. B a k r b . H a b î b ( l )

<ct! C
tn
%
J2 I X- lO
I •73 •
< <C0
' 13
CO tn
J-ı cö
O" C
to
<cd (d
J3
-S- "3

<O3
CO
10
CO-
"î- -O
<3
cr
İO İ l J D en 2 DQ
ın w
^ |- ^7 CO "s
• S Oi 5
• -S
^
~ İe

3
CO <3
XJ >.
<
00 c
XJ
cr
<3
>-
«o
s
< O
CO
=0 ö .2

<cO
Jİ- 1 -o .
tn 3
CO C CM
254

' A b d a r r a h m â n b. Sulaymân
o- ^
b. al-Ğaşîl (2)

' A b û ' l - ' A h w a ş Sallâm b . -a


ın Ji « - Sulaym ( 1 )

«o i: ' A b d a l l â h b. al-Mubârak ( 1 )

'îsâ b . Yûnus ( 1 )

ej li CM
- Yahya b. H a m z a ( 3 )
>- M

. ü
-O

o
ın
> . r-lC
lU > "
M
03
- Şu'ayb b. ' î s h â q ( l ) >-.J2 -
/-ı

cr^CMcn
< « "2 Q JM
tS3 ^ cö
£•
m
3
.o »*. C to
•fi <rt <3

O
cö 13 'C •<c5 CM
CA

I
- I
13
. < <CÖ
•E.Cİ E
j3 „ 2
Jİ 13 G
CO
3 Ji< ^- S"L
ES
o* "O
e

C C
M
JS- >> <
'3 05 cn n
^1 *—
- .i?

ai CA <CO

J£ O .
— Hâlid a l - H a d d â ( 8 ) CO T-* cn
S 2 = .
c V JJ
o
to p BO
r^ cn
<cö
-i RH cn -5 D tl C
M
00 il o r~
a -a.t
cr .
> j2 ON.
-<' c- S S VÛ

<cö e
—* ~ (D
O O O ffl S
Cö CÖ

cr « ~ m
a
E
— Bayan b. Başîr ( 2 ) "5
255

4ı-ı
E
S
•a-
c to
X-
cr E
H tOl

-a JS- D
to

I
ı n

(O
•o
td

- Mâlik b . ' A n a s (146)

- 'Ahûhu ' A b û Bakr (39)

to

S' - Sulaymân b . Bilâl ( 1 2 )

Is
- S"
- 'İsmâ'îl b. 'İbrâhîm
b. 'Uqbâ (5)
ı n < c >
- 'İbrâhîm b . S a ' d ( 5 ) •M

Si td
o
<td td - îbn Wahb(8)
E Di
to
- 'Abdalhamîd b. ' A b î ca
'Uways (1) 4a
m
- ' A b d a l ' a z î z b. ' A b î Hâzim ( 1 )

^ ^

- ' A l î b . Mushir (5)


-
•* VO
< <M (M ?5
w fi «.
« oi :2
CN CS CN M
LO

<cd T3
EX
J2 < — Salamat b . R a c â ' ( l )
256

— 'İbn C u r a y c ( 9 )

— Y a z î d b. ' A b î ' U b a y d (11)

CÛ — Hişâm (Hişâm b. Hassan,


Hişâm a d - D a s t u w â ' î ) ( 3 )

— a l - C u ' a y d b. ' A b d a r r a l j -
f I mân ( 2 )

X .i — F^anzalat b. ' A b î Sufyân ( 3 )


J^
— 'Abdallâh b. Sa'îd b. ' A b î
Hind(l)

— Hâşim b. Hâşim ( 1 )

X 15
cd C- <cd
c 03
cd .s cd <ed
. XI • ^
-d < <cd - Ul • ' S ja
• X

ed
al 3
<
ed —; u •S-
c c
X. XI

'Abdarrazzâd b.Hammâm(23)

' U b a y d a l l â h b . Mûsâ ( 6 )

' A b û ' U s â m a H a m m â d b. t- C
M
>< X' X
'Usâma (4)
ed ^ JJ -^^ -fJ
o Şabâba b . S a w w â r ( 2 ) H E-
o t--
o O
(-H
ı/v
XJ ^
un Sufyân ( 2 )
u-1 U-)
CM

ın

W a h b b . C a r î r b, Hâzim ( 1 ) M 01 M
ûS Oi Oi
S a ' î d b. ' Â m i r ( i ) ON* cn <X

' A b û ' n - N a d r Hâşim b . ^ S ?^


Ö
w Ö
N f>O
?
al-Qâsim ( 1 )

an-Nadr b . Şumayi ( 1 )
257
00
- ' A b d a l l â h b, al-Mubârak (6)
o %

• 2 « S
.2
'S d
OT - i
•S M
<; ca • •ü S

2 2
Nl 5
— al-FadI b . Mûsâ's-Sînânî (2)
<ca J3

— Y a z î d b . Hârûn ( 2 )
^ - « x: •
T3. ^
ri «eö
« -a eo
O
N t 3 d CM
vO ca Rawh b. 'Ubâda « e -o

Sa
<
09
< d •
— Şabâbat b . Sa-'vvvâr ( 1 ) c •

<3 ^ 13
J3 r-l -O
<3 VI
< R X rH M
CQ
"H
ca c3 o
>, «a «j
0 -o 13 3 rH
, eri

O 1e a
<
<îa
S .i E
«ca H m
İD
İŞ 2 s -s
•3 >
«d
'2 e
!rt -ö* . s i
CO _ r « 5 ^03

Oi
•rı — 'îsmâ^ıi b . Y û n u s ( 8 ) Ji

^ IS »
U F
1 I — Zuhayr b . M u ' â w i y a ( 9 )

00 2 < -3 o o
ID
I SQ ?3
X5S — Sufyân b . ' U y a y n a (7)
. J3) <3
<• _: _•
O CO <

.2 J
— Carîr b. Hâzim (1) 'S S
B u h â r î ' n i n k a y n a k l a n F . 17
258

6 < cö TJ .3
"cö
o "3
-o
vO T3
3 T)
-O.
< <
>> to i-J
<cö Ş "3 cö cö
w e i-

S; <cö
M

I- 1ö
X!
<cö
u
' A w f a l - ' A ' r â b î (4)

^S. 3 E
^3 -İÜ
•E to.

cö cö •
E ,.£
£ <cö
CO"
"İl"
cö _ X
3
<cd <3

I £
to (ö - ' A y y û b b. ' A b î T a m î m a ( 2 )

W u h a y b b . H â l i d (24)
T3

' A b d a ' a z î z b . Muhtar ( 7 )
cn
' A b d a l wâhid b. Z i y â d ( 2 )

VO M
Y a z î d b . Zuray' (1) CO 00 " r-(
<3' "3 00 CM CO
^ c^
X X " x
' A b i a l l â h b. al-Muşannâ ( 1 ) •M

F- H .R" E-
Hişâm ad-Dastawâ'î(24) Ji
CQ r-. CO CO CJV
İT CM

«3
C VO VI

• -o- Cvi 5 O) M m tn
. | « a; a;
13 o 0\ CO -d-
. >. ı-( lO tyv r-l
CM CM CO T-l CM
n cö-
M O O O O O
Nl
<cö <3 •r-l çq m "S
e, ' A b û ' U m a r Hafş b. M a y -
sara(2)
259

s jü
<d
,a ~ S
=o ^
ed Ca Ul a,

TJ 3 ."S? 3
!- 3
jd eed
00 (d <(d J3 en M
O]
«= 5 .
NO e«'. 4) ja N
ed T) < «o :^
X- -d "ed
İl CO
«ed
ed
ed «3
E N
<
X5
D < -o i u
<3
9
< * «• s _
t, w -5 .
S .£ -O -5
B
E
ed -S 1
i. u
î- -—- «d
• «3

13 <ed 3
H-
D l i ja
«•M _ ^
_ ıM
VO
ed ••o
<_ -a -X bo E
C r û < 9 ^«
.5 S
T3

î c 2 < cr -o
.5 «
(d <eO "ed X İZ ^ -a
< >.
:§ .a- >>
3 u
-O O w.
CO c

3 c
<- X

Humrân b . »-o u
.o 3
'Aban(l)
- i
'j • CN
j>i ed <cd
U ü > d
u a —
ed
X-
İ S - JS- t
3 "15 •
«3 f i
2 İM ed ' 3 CO
(d CCI
•O S>
e 3 rt O ıs
3 •g :=
o be
1 X

O
- ' A n a s b. Mâlik ( 1 ) S ^ e H
260

— Qays b. ' U b â d ( l )

c
S
)-. <cO CS

CN c/2
XJ-
-ja S"
c a i
< 6 <cd
x5İ e
3 to < ' A l î b. ' A b î
c/3 Tâlib ( 1 )

— Qurâd ' A b û N û h ' A b d a r r a h ­


mân b . Ğ a z w â n ( l )
= '3 -

— H u c a y n b . al-Muşannâ
al-Yamâmî (1)

<cO <C0 JS-


T-l

O
13
-o
< r-
13
I 3

cO
< • " -<-
(O <<
J2 <C0 C/31 OT
. e c <tO
3 'ÎT'
I O CM cs>

c en ^
•XI
X O — 'Abdalwahhâb aş-§aqafî(6) TH CN

<eO 7-
H Oi « Oi
(O — H u ş a y m b . Başîr ( 2 )
X) in o
§S5

W cO
cSoöö
sı — 'Ibrâhîm b . S a ' d ( l )
OT.
CO

3 eO
— 'Asbât 'Abû'l-Yasa' al-Başrî(l)
261

Mulj b . Bişr ( 2 )
<3
Ya'lâ b. 'Ubayd (1)

'Abdallâh b. Numayr (2)


c
' l s h â q b . Manşûr ( 1 )

W a k î ' b. al-Carrâh (1)

ibn 'idrîs ' A b d a l l â h ( 2 )

Mulj. b . ' U b a y d ( 1 )

' A b û 'Usâma Hammâd (1)

Muh. b . F u d a y i ( 1 )

Y a z î d b . Hârûn ( 1 )

' A b d a l l â h al-'Anşârî (11)


<ea

'Âşim b. ' A l î ( l )

İ r Sa'îd b. ' A b î Maryam (1)

Humayd at.Tawîl (1)

Muhamn.ad b. S â b i q ( l )

' A b d a l ' a z î z b. ' A b d a l l â h ( 1 )


< =3

Husayn b. M u h ( l ) Ol tfl
« Oi

Is 'Uşmân b. 'Umar

Muh. b . ' U b a y d ( 1 )
b, F â r i s ( l ) CM { M

ö=5
J3-

Hammâd b. M a . s ' a d a ( l )
262

' A b û 'Usâma Hammâd b.


' U s â m a (5)

'Abdallâh b. al-Mujârak(2)
< I
Muh. b. F u d a y i ( 1 )

' A b û Mu'âvviya a d - D a r î r ( 1 )

'İbrâhîm b . Yûsuf b . ' A b î


'İshâq(l)

S a ' î d b . Sulaymân (6)

Rawh b. ' U b â d a ( 3 )

Zakaryâ b. ' A d î (2)

S a ' î d b . ar-Rabî' a l - H a r a w î ( l )

' A b û Yahyâ'l-Bağdadî (1),

Mu'âwiyat b. ' A m r ( l )

Hafş b . ' U m a r ' A b û ' U m a r ( l )


(M
' A b û Bakr Şucâ' b. a l - W a l î d ( 1 )
6 %
Hârûn b . M a ' r û f ( l )
ro ~
t < . ' A b û Salamat al-Huzâ'î(1)
ci

I"" 'Affân b . Mushm ( 1 )


•r-ı m
Y a z î d b . Hârûn ( 1 ) cn CO

X X
4 ^ ' A b û M a ' m a r 'İsmâ'îl b . I b r â h î m ( 1 )

D â w û d b . Râşid ( 1 )
55:
Muh. b . ' A b d a l l â h ' A b û ' A h m a d ( 1 ) m aı
as cü
Şabâbat b . S a w w a r ( 1 ) lO ^
CN CN

Mu'allâ b . Manşûr (1) O O

'İsmâ'îl b . C a ' f a r ( 1 )

Surayc b . Yûnus (1)


263

al-Mu'tamir b. Sulayınân(7)

Fudayi b . Sulaymân (12)

' U m a r b. ' A l î a l - M u q a d d a m î ( 3 )
s- m

ca ca
e Y a z î d b. Zuray' ( 1 )
"O-
Hişâm b . ' U r w â ( l )

Yûsuf b . Y a z î d ' A b û M a ' ş a r ( l )

•s Haramay b. ' A m m â r a ( l )

Hâlid b. al-Hâriş ( 1 )

13 Şu'bat b. al-Haccâc (17)


C
•c
S
ca 5^

CX>
îâ S-
L, <ca

" CO

Xi
Jİ'
3
' U m a r b . ' A b î Zâ'ida (2)

o* CN M a k k î b. ' İ b r â h î m ( l )
-M •(-» ^
1J H f- H
» £'
ca ca CM r - . rr
ın CQ
ı ı
^ i: ^
CO —; w w w
ca ca ûi
»o CO r)<
l i -
liQ ?3 s

.d <
ooo

= :S — ' A b û Salama ( 1 )
264

v> «^ H a m m â d b . Z a y d (59)
' A b û 'Avvâna Wad;?âh(9)
i ^
Carîr b. Hâzim (9) S-
rs Ji .t
" -S.
Mu'tamir b . Sulaymân ( 5 ) ti
00
' A b d a l w â h i d b . Ziyâd (4) i J
Şâbit b. Y a z î d ( 2 ) - i
1 1
Mahdî b . M a y m u n (3)
fi «
H u ş a y m b . Başîr ( 1 )

•c " -i
Ğundar Muh. b . Ca'far (112) 0)

Muh. b . ' A b î ' A d î (21)


•S t
' A b d a l w a h h â b aş-Şaqafî (11)
00 M <rt
2 S
Yahya b . S a ' î d (13)
TJ Z
l ' A b d a r r a i j m â n b. M a h d î (8)
•3 ' i
ta
' U ş m â n b. ' U m a r ( 5 )
S.
3 .2
•o C a ' f a r b. ' A w n ( 2 )
g.X
«s 'AbdaPa'lâ b. 'Abdal'a'lâ (1) 515 9 = -

o I
'Abû 'Âmir al-'Aqadî(l)
00
5i.
Rawh b. ' U b â d a ( l ) 3 UT B Û

e
Mu'âz b. Başşâr (1)

Mu'âz b. Mu'âz (1) 4J < .-K "d

Mu'âz b . Hişâm ( 1 )
I ' A b d a l m a l î k b. Ş a b b â h ( l )
9 1 5 .g
CO
« J< 05
' A b d a ş ş a m a d b . 'Abdalvvâriş (1)
9
~ =5 ^ *5
• Haramay b. 'Ammâra (1) - - :5
[m
• ' A b û Bakr al-Hanafî(l) •S"
CO

• Muh. b. ' A b d a l l â h a l - ' A n ş â r î ( 1 ) J3 C


265

2 ^
XI
<
İ3 "

c ^
E S İ <cU CO
00 .ÎS"< c <ca - E ->>
u JC- (O
3

3 •O
X
<

a
B
— tbn Şihâb ( 2 ) "o

X
M •s
(M
"O C «I
"cö <>4 CO
"O •O
to

J2
X3 3 E
00 c
00 "O • <n) •


•c
:s ON

X a en
Xî 6 -o

73
"co 00-
Nâfî' M a w l â
S
İbn ' U m a r ( l ) a

£ S f-
— İbrâhîm b. al-Munzir (1) f- e
r- o • *
'S ;S ^
cO
tS ^ «
o ,
CN
00 İl rr ri
r-l
ûi 05 o ö o o
\n
CM

3 " - Muh. b . 'İsmâ'îl b .


' A b î Samîna ( 1 )
266

— Muh b. F u d a y i ( 1 ) w D)

- Î3 S

00 W

••S
00
3

^ 3 «1
— ' U m a r b. H a f ş ( l ) -
'i °
^ —
— Şu'bat b . al-Haccâc ( 2 )
c 'E
•M
13
B ^ (d O) e >»
3 —

OT CO

CÛ >- -< i ta n

e c
(O
;.2 >
s;. c - a
3

00
Nl
— ' A b d a l ' a z î z b. ' A b î '. C M

S2 ea
Salama ( 1 )
CM *

".^
Tö U>
'Â'işa ( 1 )
-o 011 <3

e a Ci ıs
(d <ca
ea « . . J;
3 CO
. . T; u
Nl
- N _
ea

1 1
00 x3İ I ea
<3 M
3 en ıs
D
- ' U m m Salama ( 1 ) S'S İ l -
•XJ 4-' (5 -i T3

S g
CN Sa'd a t - T a ' î ( l )
•B en o •- a e»
VO

00
i;
ea OT -•i •tr CO 3 1=

• tO
I - «P-T E
3
C
01 O) CÛ .2 j 3
N
o « Oi J3
M

3
Koo in
CO
JS. CM ö
CM f O r - CM
00 Î5.
os ooo ö H
-3 -3 <a3
u.
efl
— ' A b û Hâşim ( 1 )
C crı
267

- fAbdalvvâhid b. Z i y â d ( 5 )
J3 ss
(O ^

CN 'Abû 'Awâna Waddâh (2)

îl — H a m m â d b. Z a y d ( 1 )

Sufyân a ş - Ş a w r î ( 5 6 )

MI J3 'O Şu'bat b . al-Haccâc (3)

'Isrâ'Il b. Yûnus b . ' A b î


J3 "n s 'lshâq(l)
,Q (d

Sulaymân b . Kaşîr ' A b î


§ 13 <
Dâwûd (1)

cr C
!-. <cfl
«d
i - c cd
<cd "cd
£•2 e (d cd
-a 4 -a 3
M
O (d -a- <3
O (d m
- H

(d < CQ 3 _ 3- -X-
td
,CQ <3
T3
Si Xı sı
<3
.3 •2
. O
< < C.
CÎ OOlİcoCM00
M
^ -r^ ^ cr,

3. X >< >$ ><


*J

H, H H H
al-Husayn b . i b r â h î m oo 00 00
VQ iri ^ -
cd. E cn al-'Âmîrî (1) TJ. TJ.
, M M OJ M

T.-i tt,ftja ps
o .•7 cd J2
r--' .-4 cn co

co — Husayn b. Muh. a l - M a r w a z î ( l )
VO. ^ CM İM
e<ı. cs C
M
ö ö =5 ö

- 'Ubaydallâh b. M u s â ( l )
270

— Yahya b. S a ' î d ( 4 0 )

— "^Abdalvvahhâb a ş - § a q a f ı { 1 6 )

j— Ğundar Muh. b . C a ' f a r ( l O )

— Muh. b. ' A b î ' A d î (10)

— Mu'âz b . Hişâm ( 4 )

— Mu^âz b . M u ' â z ( l )

— ' U ş m â n b. ' U m a r ( 2 )
o
— Y a z î d b. Hârûn ( 2 )
c — Hâlid b. al-Hâriş ( 2 )
Q
— 'Abdarrahmân b. M a h d î ( 2 )

— 'AbdaPa'lâ b. ' A b d a l ' a ' l a (2)


o-
XI — ' A b û ' A h m a d az-Zubayrî ( 2 )

— 'îshâq b. Y û s u f ( 2 )

— W a k î ' b. al-Carrâh(l)

— W a h b b. C a r î r ( l )

— Fadi b . M u s â w î r ( I )
3
— ' A b d a r a z î z b. ' A b d a ş ş a m a d ' I )

— ' A b û ' Â m i r al ' A q a d î ( 1 )


,.-Q Î5
— ' A b d a l l â h b. ' A b d a l w â h i d ( 1 )
3
— Muh. b . ' A b d a l l â h ( l )

al-'Anşârî

— a l - W a l î d b, Müslim ( 1 )

— Muh. b . H â z i m ( l )

— Yahya b. K a ş î r ' A b û Ğassân ( 1 )

— Husayn b . al-Hasan ( 1 )

— ' A b û ' Â ş i m a d - D a h h a k b . Mahlid ( 1 )


271

k.

U J3
C
•z
'S
i
«a ıs
• <
"3
S 2 *
CN " S

-<3 •
> . • l/y2 •
3
-D
O • S " S
XI •S,
CN I
ay 'S
to T
< W5 cö
V ısc>>£a
c X
«o <ca
a X3 U
>. İ S
(O

— S u r a y c b . an-Nu'mân ( 2 )
T3
>. -a ja O
cö .E .2
N

J2
O W
o -o _
CO • 4)
CN J3-
t9 Q / S £
<3\
CO
2
_3 a ea
J5-
3 ^ ^ *ıJ
-st
— Şabâbat b. S a w w â r ( l )

(-4 rJ ü. ^
TJ
CN % a" 1 1
MI
<cO
o M ^ H
<cO
3 Nl O N
I
- .sr ü
CO u CO
<ca C\ -D V
O z eO
^ oa . . .
O c
£2 ıs
CN CO X3 y3- •3J .
Oi
T3 .S
<(4 Oi
CN
3
S -S- &
e c 3 5
> 0 0< M S
TA
s:- 3 "S : S
G
XI
3 CO
X 3
tO«
CO < S, ^
< «
•o
CR

3
?

.0 T3 «ca
3
272

en, — ' A b d a l V I â b. ' A b d a l V l â (1)

J2
<

N
3

-t I

O "m — Ziyâd b. ar-Rabî' ( 1 )


CN

I •5 -iS I J

"O

3
- 'Uşmân b . ' U m a r (1)

B
2 -fi

CO
"s "
<o —'
I 1B
a
o •2 • 3
CN
!3 <3
J3 E E 'o:
E
E
s o
«I O D T ;

§ fr^- " I
•5 E
273

' A b û Mu'âvviya ( 1 6 )

' A b d a l w a h h â b aş Şaqafî (16)

'Ahda b . Sulaymân ( 1 9 )

Mahlid b . Y a z î d (13)

W a k î ' b. al-Carrâh ( 7 )

Muh. b . F u d a y i ( 5 )

al-Fazârî ' A b û 'tshâq ( 7 )

' A b d a l l â h b . al-Mubârak (4)

'İsmâ'îl b . Ca'far ( 3 )

ON
Carîr b . ' A b d a l h a m î d ( 3 )

' A b û ' l - ' A h w a ş Sallâm b . Sulaymân ( 2 )


E İbn ' U y a y n a ( 3 )
«d
-a
c
cd 'Abdal'a'lâ b. 'Abdal'a'lâ (2)
>,
ın J2 03 ' A t t â b b . Başîr ( 2 )
o •g 13
cd 'Abdallâh b. Numayr (1)
CN C JS

N Y a z î d b. Hârûn ( 1 )
cd cd
Muh. b . al-Hasan al-'Wâsitî ( 1 )

<3
' U m a r b . ' U b a y d at-Tanâfisî (!•)
XI
'ismâ'îl b. ' U l a y y a ( 2 )

' A b û Tumayla Yahya b. Wâdil} (1)


y—l
Y a ' l â b. ' U b a y d

Huşaym b. Başîr ( 1 )

al-Muhâribi ' A b b a r r a h m â n b . Muh. ( 1 )

'Abidat b. Humayd (1)

^Abdallâh b. 'İdrîs ( 1 ) S'


CN

' A h m a d b . Başîr ( 1 ) O
' U b a y d a l l â h b . Mûsâ ( 1 )

Surayc b. an-Nu'mân ( 3 )
B u h â r î ' n i n k a y n a k l a n F . 18
274

"3 c5 1 -O
3 N
•S
c
O sı
CN
)M
J3 D
a
N
3 S
E
{3
<

«1 n
05
4_l <Cd
3 c
10' <«
00 :^ -o
o [/]<
[/]•
K) <3
E i
CN .X t

< ea ta
ja
I

13
Bs (d
3 w. <
!0 "3
00

- 'İsmâ'îl b . Zakariyâ ( 8 )

^ < "S
«d

o

CN cd cd
J3-_L cd
3 ~
— H u ş a y m b . Başîr ( 1 )

— Fulayh b . Sulaymân ( 1 7 )

O
I^ — H a m m â m b . Yahya ( 3 )
BQ n n
a: 05 û5
?3
O CN
CN O O O O
^' <=d — H u ş a y m b . Başîr ( 3 )

S cd
— Sulaym b. yibbân(2)
275

— ' A b d a l ' a z î z b . ' A b î Hâzim ( 3 )


3
00

^Ibrâhîm b . S a ' d ( 2 )
•fi '4
CM
-S'S - 'Abdallâh b. W a h b ( l )
CN >>Xi'

- ' U s â m a t b . H a f ş âl-Madnî ( 1 )

•3
H â d m b. 'ismâ'îl (1)

- ' U m a r b . S a ' î d (4)


c
<3 cr
e <ca
>. JS-
m
Hişâm b . ' U r w a ( 2 )
J3

CN « "S
3 ş VI - 'Ubaydallâh b. 'Umar (2)
9
C
9

S a l - ' A ' m a ş Sulaymân b.


CO
Mihrân (1)

il — Sulaymân b. Hibbân ( 1 )
9 VO £ « N JJ
s; ss ^ ^
9
CÛ . - ^
-i

O
(S ^

e
CN <0J

I
asO oü

9
Jİ Sulaym b. Hayyân
al-Huzalî(l)
>-
276

-a — Hâlid al-Hazzâ ( 1 )
s
ca
ca
13 Nl o
3 <ca
TJ X — T a w b a t a l - ' A n b a r î (4)
_ ca
<
2 S « X>

ın ca
U
ca
— Sayyâr ' A b û ' l - H a k a m ( 1 )
CN ca ca

Ji- uy
Jİ-
I p 'Ubaydallâh b. ' A b î B a k r ( l )

• Hâlid b . Mahlid (2)


<
<ca c
6 ^
ca
<ca <3
«

<ca . 0

CN

3
Mûsâ b . Talha (1)
CN

* j (M ' A b û 'Ishâq al-Fazârî ( 1 ) » -T

• 00
en C N g r-l

m sr -o ı cs
n
CO _ <3- .Bl m j - w CC
ea J3
CN V> «5 O O

- •= S ^ İS
. <ca ö ö ö o ö
ca
Ji- vy
3 al-FudayI b . Sulaymân
ı
OM an-Numayrî ( 1 )
ca
277

1^ .5?
c
<(d
* -S
e
D jd
< cd u 2 "

•«•OT.'
N
- N -
-S
U .
I-
«d

CN J3 >< ^

"td cn
T3 «d <cd cd
co«- B
S

e
<
JS-
D 'S, ' ^ ' - ^
<cd J I S !

S
a o
"o -o
- ' A h m a d b . Şâlih ( 1 ) İ İ
- Carîr b. 'Abdalhamîd
-Q 3

-'Uşmân b. ' U m a r ( 1 )
VO

- ' A h m a d b . '^Abî Ş a b i b ( 1 )

- 'Ahmad k ' A b î Salamat ( 1 )


1 1
d .
Nl
f '3 X
M ! Ja "
İd - Y a i j y â b.. Şâlih ( 1 )

- ' U m a r b . Hâfş ( 1 )

- 'Abdarrahmân b . İVIahdî ( 1 )
CN yn
- 'Affân b . İVIuslim ( 2 ) s - X
^- £
Ji- - ' A b d a r r a z z â q b. Hammâm (1)
cd

- ' A b d a ş ş a m a d b . ' A b d ş i v v â r i ş (1); ^ A 2S


.•s = ın
- ' A b d a l l â h b . Y a z î d al-Muqrî ( 1 )

- Muh. b. ' A b d a l l â h a l - ' A n ş â r î ( 1 )

- ' U b a y d a l l â h b . Mûsâ ( 1 )
s

- Muh. b.. Mûsâ b . ' A ' y a n 9 -W


278

— Sufyân aş-Şawrî(66)

— a l - W a r q â b. ' U m a r ( 6 )

— al-'Awzâ'î (6) İT
<M
JS
3 C — Sufyân b. U y a y n a (3)
O — 'isrâ'îl b . Yûnus ( 2 )
CN A.
CN
ir — ' A b û 'Usâma Hammâd ( 1 )
— ' A h m a d b. Y a z î d b .
S
-a
O)
'Ibrâhîm ( 1 )
— ' A b û Mushir ' A b d a l ' a ' l â (1)
— Mâlik b. M i ğ w a l ( l )
s

a
İd
cnı
(D E
^ D -o
EN
T 3 <ed JS
S rcd
N J3 (d c
(d •< •

CN
S(d 2
(d
-n-
J3-
D ^
<(d

3
3
•jd
>2

CO
CO
— Salim ( 1 ) CM

c CO. CM

xî <CD CD
»M
<3 E
O* 3

'c
13
ş c>
İd N
3
ı
a ?5 İ R

X X
00 <(d . E M
. «d . — 'Urwat(l)
E ~ İSI

CN CD
a "
•cd

3
2
13
>-
t?>
00

oq . O O a; a:
tn B
3
C 3
cd B
tn <3
cd
X-
>^ - 'Â'işa(l)
279

«3
CM 'C
İf CD

I « D
E
J-l*
<
CD

CN
} E CD

E
>%
CD

E
e
CN .JS-.
CN ca
JS- <ÎD j:
3
>- CD
13

<
E .E
' M
I
1
3
'S

ed ^

<cd
u
E CD
M-
CD . S
i:
B

- D
cs
R '
I i
CO
CN
CN j2 <CD
ed ^

15 73 o »3
o CD
(D

5
'Sı
CD u «
e
s «D <rt
CN
ED

I
13 51
CD
(D
U
3 S <
C
280

Sufyân a ş - Ş a w r î ( 2 )
tn

T3

CN
CN

<3

<
ZâiMat b. Qadâma (1)

' A b û ' A w â n a Waddâh (52)

W u h a y b b. Hâlid ( 4 1 )

'Abdalvvâhid b . Z i y â d ( 3 4 )

H a m m â m b . Yahya ( 2 0 )

'İbrâhîm b. S a ' d ( 2 0 )
E Cuvvayriyat b. 'Asma (28)

C a r î r b . Hâzim ( 9 )
<^"ta
B ' A b d a l ' a z î z b. Müslim ( 1 3 )
F- «
cn J İ ed
ed m- Mu'tamir b . Sulaymân ( 6 )
CN
CN CO o
' A m r b : Yahya b. S a ' î d ( 3 ) CO
CO CO
1 <
Mahdî b. Maymun ( 4 )

Sallâm b . ' A b î M u t î ' (3>


«cd
to
Şâbit b. Y a z î d (2)

Dawûd b. 'Abî'l-Furât (2) CO s


CM ÇN
CN CN

' A b d a l w â r i ş b. S a ' î d ( 2 ) O O
' A b û ' Â ş i m Dahhâk b , M a h l i d (1)

Hârûn b . M û s â ' A b û ' A b d a l l â h ( 1 )


281

Yahya b . Sa'îd (191)

H a m m â d b. Zayd (27)

Y a z î d b. Zuray'(24)

'İsmâ'îl b. 'İbrâhîm (21)

Bişr b . al-Mufaddal (20)

'Abdalvvâriş b. Sa'id(16) ca

'Abû 'Awâna Waddâh(13)


3
id

Hâlid b . ' A b d a Ü â h ( 1 3 )
e
ı
cd 'Abdalvvâhid b . Ziyâd (13) "a
a
• c,
' A b d a l ' a ' l â b. ' A b d a l ' a ' l â (11)
J3 00 S
Sufyân ( 5 )
E
ın I ' A b û ' l - ' A h w a ş Sallâm b . Sulaym. ( 7 )
1
CN IM Cd
cd ÇO 5
CN tfl cd
'Abdallâh b. D â w û d ( 4 )

al-Mu'tamir b . Sulaymân ( 2 )
cd
73 H u ş a y n b. N u m a y r ( 2 ) İT
T3 S
cd
co
3
.'Abdal'azîz b . Muhtar ( 2 )

'îsâ b . Y û n u s ( 2 )

Huşaym b . Başîr ( 2 )
•W

' A b û Mu'âvviya M u h . b, Hâzim ( 1 )

Marhûm b. 'Abdal'azîz (1)

' A b b â d b. ' A b b â d ( l )

C u w a y r i y a t b. ' A s m â ( l )

• ' A b d a l l â h b . Yahya b . Kaşîr ( 1 )

• Yûsuf b. al-Mânşûr ( 1 )
282

' A b û ' A h m a d Muh. b . ' A b d a l l â h b .


IM
az-Zubayr (2) I*
İ s

00
1S «3
CN - ' A b d a l V l â b. ' A b d a F a n â ( l )
CN 1^
00 "
i-, ^
tn- . J< •

— "^Abdallâh b . D â w û d ( i ) > ü -<


— o

J3 « i r

13 "M- nJ
"-S i
13
C -a
3
CN •s İ l
CN •'^ .^-^

^ •£ 2
s •§
İD •a "5 6
T3
3
U

— Hişâm b . ' A b î ' A b d a l l â h (30) i

— Şu'bat b . al-Haccâc (30)


-o
— W u h a y b b. Hâlid (11)

t8 cn — Carîr b. H â z i m ( 3 ) S N .
X X J3 c/j "^^î
i2 . -u
— Hammâm b . Yahya (2) •« H
CN "O .

CN — O u r r a b . H â l i d (2)

gş 23
o < m cr,
•* vn

— ' A b û ' A q î l Başir b. ' U q b a ( 2 ) İİ^


CS CM ıs E o
OJ — Sallâm b. M i s k î n ( l ) Ö l -
3 OO
— 'Abdallâh b. a l - M u b â r a k ( l ) ^
OJ m-

«

'2 o
— ' A b d a l l â h b . al-Mu§annâ b . ' A b d a l l â h ( l )
283

a l - W m a ş Sulaymân ( 8 ) •c -o

Manşûr b. Ş a f i y y a ( 4 ) -a ._
•S .S
' A m r b. D î n â r ( 3 ) * Ji

' A b û ' z - Z i n â d (2) s- = -f


Zayd b. 'Aslam (2)
3
CO
İbn ' A b î N a c î h ( 3 )
ta
'Aş'aş b. 'Abî'ş-Şa'şâ(2)

İbn C u r a y c ( 2 )

O Hişâm b . ' U r w â ( 2 )
CO
CN J5- ' A b d a l m a l î k b. ' U m a y r ( 2 )
3 ca
c
«ca Sa'îd b. Masrûq(2)

Wâşil b. Hayyân ( 1 )
O"
Mu'âwiya b. ' I s h â q ( l )

Muh. b. al-Munkadir ( 1 )
cd
c«. ' A b û Qays ' A b d a r r a h m â n b . Ş a r w â n ( l ) | ^ - S

a 'Âşim al-'Ahwal(l)
çı S p
S a ' î d b. 'İbrâhîm ( 1 ) a s; o

c -c «
'Ubaydallâh b. ' A m r ( l )
J5 := e
— tu 5

— ' A b d a l l â h b . al-Mubârak ( 3 )
<cd
«5 .2
cn s; C

.i :S
CN cd _
CN 0(5 «. "2
e <ca td o ş .3
cd 3

— Huşaym b. Başîr ( 1 ) -o o
284

Lays b. Sa"d(66) a
o
(T) Ismâ^îl b . Ca'far (32)

s Carîr b. ^Abdalhamîd (45)


sCS
.i —
CN
o Sufyân b . ^Uyayna(32)

Ol Mâlik b . ' A n a s ( 2 0 ) >ı 5


T! ' "S
Y a ' q û b b . ^Abdarrahmân (17) ^ .5 >-.\

Hatim b . 1smâ^îl(12) a g ^
<« -o t».

>.
•^Abdalvvahhâb aş-§aqafî (11)
« İ Ü

o; >

— ^Abdalwâhid b . Z i y â d ( l ) i-^
•I -S--S
E sÇ
3

00
CN
Hâlid b . al-Hâriş(3) -o
cıs
§1
a

05 "o J fi
a
— Ismâ^îl b . Ibrâhîm(l) CC8
!>>
**- -o
3 Sı
o
-o
ON
— Hâlid al-Hazzâ(l) U a .S

u
-.3 H
—* ffl
— ' A b û Hâşim Yahya b . Dînâr (1)

— Ibn Zakwân 'Abdallâh b . ' A h m a d ( l ) .s "


« t--

o — Târiq b . ^Abdarrahmân (1)


CNİ
— ^AbdallâK b . D î n â r ( l )

— '^Abdarrahmân b. ^Âbis (1)


o
— Sulaymân al-'^Ah^val (1)
mı 0\
— "^Amr b . 'Âmir (1)
285

— Hammâd b. Z a y d (12)

— 'Abû 'Awâna Waddâh(8)

— ' A b d a r â z î z b . ' A b î Hâzim ( 1 0 )

— Muğîrat b. ' A b d a r r a h m â n ( 6 )

— Muh. b. Fudayi ( 3 )

— al-Mufaddal b. Fadâla(2)

— Bakr b . Mudar?(3)

- Y a z î d b . Z u r a y ' (4)

— ' A b û Şafwân 'Abdallâh b. Sa'îd (2)

— ' A b û ' l - ' A h w a ş Sallâm b. Sulaym ( 2 )

— ' A b d a l v v â h i d b . Ziyâd ( 2 )

— ' A b b â d b. ' A b b â d (1)

CN — Sahi b . Yûsuf ( 1 )
cn
CN -Bişr b . al - M u f a d d a l ( 1 )

— H u ş a y m b . Başîr ( 1 )

— ' A b û Mu'âvviya M u h . b . H â z i m ( 1 )

— ' A b û 'Usâma Hammâd b. ' U s â m a ( 1 )

— 'Abdarrahmân b . 'Abî'l-Mawrâlî ( 1 )
CO

— Muh. b . ' A b d a l l â h al-'ATişârî ( 2 )


>
— ' A b û Damra ' A n a s ( l )
H
VO
— ' A y y û b b. a n - N a c c â r ( l ) Ol

— Haccâc b . Muh. al-'A'wrar ( 1 )

— ' A b û Bişr 'İsmâ'îl b . 'İbrâhîm ' A s a d î ( 1 )


o
Humayd b. 'Abdarrahmân (1)

— Dâvvûd b . ' A b d a r r a h m â n a l - ' A t t â r ( l )


286

— ^ A m r b. Yahya ( 2 )
T3
J3
<ca

ca <ca
M CÛ <ea
J2 CO
CN
ca ca
3
CO CO
' A y y û b b. ' A b î T a m î m a ( 1 )

Manşûr b. al-Mu^taşim
<3
3
<3
CO
laS
i;.ca-
CN

c'a
CO — Yahya b . ' A b î K a ş î r ( 8 )

c
ca
•"t "3 3
CO
CM
e (3.
Nl
ca ca ca
3 2 <3 •S-
X ca

la
N CO
< 1a
O
ca
-o- — Hişâm b . ' U r w a ( 2 ) « C O Ş J ^ C N R . -

c2

<3 e ?o
-<
aca« ^
00 T-l

^ 2 EO
M
1 0 EO RH 00
C ; R-)

CO rH T-l RH CN R H ıJ-J
CO 3 J-ı W M M tn Cfi M M
CN Ola
- V CO-- ûS Q I O I Û:
a ûS

_Q la ca«3t
J2

-a
•TJ!
C
CN
O CNRH
N — cn C £^
VC CÖ O

CNkRH CNVÛ
RH
Ö o c o c ö
-^^ Ş Ö ^rî

X! RH « « ^ W "O
ca ' A b d a l m a l î k b. ' U m a y r ( 1 )

3
287

— Şâlih b. Kaysân ( 3 )

-^2

CO
CO
CN
J3
6
r
— a l - W a l î d b. K a ş î r ( 1 )

< c
<ca -M
ca
IH

T3 N £ cca IH
J3
ca
XI -a 3
N
\j
"(3 E •3 3 ca I y-l
CO e •a CO
CO -Si 2 -cp — ca •
-^-s-î-â
CN Mca 2
c X5 c/5 J3 . I P <<
I < 3 to.
rS* <3
m
•B D
E
3 «3
CO-
I >
c/î <
o — Muh. b. C a ' f a r (21)

il — 'Abû Ğassân Muh. b.


"ca Mutarraf ( 2 0 )
Ş ^ S 8
- N â f i ' b. ' U m a r ( 7 ) . . . C M

•s-"e - Yahya b. 'Ayyûb (2)


= S,
— al-Layş(6) >> >iz
CO — ' A b d a l ' a z î z b . ' A b î 14â2İm(l)
CN
VO r~ > 00 ^
— 'İsmâ'îl b. 'İbrâhîm b .
'Uqba (1)
5 s CN » QC5 ^
— Sulaymân b. Bilâl ( 1 )
ö o â o o

2 — ' A b d a l l â h b. W a h b ( l )
"ca
to — 'İbrâhîm b . S u w a y d ( l )
2ö8

- Y a z î d b . ' A b î H a b î b ' 1)

CO
Ih.
. c

r >>
cd

Sa'îd al-Maqbun (1)

— al-Layş b . Sa'd (2)


Cd

<n3 g

CN ed ^
' A b b â d b . a I - ' A w w â m 2)
CN CO j a

2 2
(d
cd
CO — ' A l î b . al-Mubârak ( 1 )
O-

— Şucbat b . al-Haccâc ( 5 )

I I
CN

M ' A l î b . al-Mubârak ( 3 )
o\ CN

<ed

"Is sis
cQ :r
13 01 (I) O) n »
O 03
-o 05 OCÎ cS

-S e Cd
\n CN ıX
«-»-< İH ..a
CN ı CN CC
NN CN es U
C <3
<d Xi e u 3
c Ö" Ö O O Ö
c«» Si
3 03
<3
2 ^ Si

CO <
289

.S
ta 3
•s l '.2
ta -a IS

XI • P
CN I
<3
3
- E
CO
,5 2 . CO
"73
O -8
E

— a l - ' A ' m a ş Sulaymân ( 2 )


_m o
İS
> . T)
j=- <ca cor- M

ibn Curayc ( 2 )
CN
CO .CÎM -O
cd _i
ta <-
c/2 "cfl
CO — Mis'âr b. K i d â m ( l )
13
- a l - L a y ş b. S a ' d ( 3 3 ) f2 9
tn
13
I?
ı

CN
N fî
>>
cd cor
D
- 'Abdallâh b. W a h b ( 8 )
2
3
"a

«d
Ji 9 3-
2 < CN
"cd
CO Y a ' q û b b. ' A b d a r r a h m â n (2) > >? . t.
> -T
*' >>' JJ CO

'Abdallâh b. W a h b (4) ^" 00 ^ ; c^'

VO

;2|
İ Ş ^

CN CN . CN
-M M
O -ton O 05

« » " C/3
-O »

x:3'-
cd J3 ' A b d a r r a h m â n b. aI-Qâ3İm ( 2 ) ^ "
CO <
B u h â r î ' n i n k a y a a k l a r ı F. 19.
290

4^
— H a m m â d b . Z a y d (66)
"S

— Şu'bat b. al-Haccâc (60)

ın â l
O — W u h a y b b. Hâlid (3)
CN
— Carîr b . Hâzim (3)

00 — Muh b . Talha (1)

— 'ismâ'îl b. Ca'far (3)


•a

-S ^
— Fudayi b. Sulaymân (3)
^ ta
Ov

CN
II
•3 "
CO
— Sufyân b . ' U y a y n a (1)

— 'Aljmad b. Yûnus (1)

.2
1= I
3

' r «a
<
03
c
ta
M r-c M

•U jJ Oi»
H H H
CO S) s: XI 0\ cs rH
JS> o CO 00
• ja
CN -< • CN rH rH
l i S2 5 c •<S"
O!
^
s » <N ?i CN
C CN CN CN

I
<ed J3
<3

<a
291

Mahdî b . Maymun (4)

Yazîd b. Z u r a y ' ( 3 )

'Abû 'Usâma Hammâd (2)

S Tİ H a m m â d b. Zayd(l)
m
ın • 'Abû 'Awanâ W a d d â h ( l )
CN
• al-Muğîrat b. 'Abdarrahmân(l)
X <g

• ^ -S" - 'İsmâ'îl b. 'îbrâhîm (1)


is
• ' A b d a l w â h i d b. Ziyâd (1)

- Sufyân b . ' U y a y n a (19)

- Yahya b . Sa'îd (6)


- ' A b d a b . Sulaymân ( 6 )

- 'ismâ'îl b . ' U l a y y a ( 2 )
- a l . W a l î d b . Müslim ( 2 )
Ta­
ca
CN Cr, - 'Abdarrahmân b. Mahdî (2)
ın 13-
- Sulaymân b . H a y y â n ( 1 )
CN X
-ı-ı - Muh. b. Ca'far (1)
CO
cr
eO - H a c c â c b . Muh. ( 1 )
-o
cö 5<
- ' A b d a l w a h h â b b. ' A b d a l m a -
c:d(i)
- ' A b û M u â w i y a Muh. b .
Hâzim (1) •— CM

T3 Sufyân aş Ş a w r î ( 2 )
ea ^ Ö >

İŞ Oi -t

s" 8 »•
^

m
CN
f S CM

.t! <
X "
COI — Mis'ar b, Kidâm b . Zuhayr.,(l)
292

Hişâm b . ' U r w a ( 3 2 )
E

Js
nJ
«m s X- <^
tO
<a

E E H E- H
- <nj
O)

i
CN D *^ 2
on n tn
•O ûi ûi 05
1-^ Ö »-<
E vO o
— 'Ubaydallâh b. 'Abdallâh (12) T -
Ul
CM CN

O O O
— ' A b û 'Ishâq aş-Şaybânî ( 1 )

E ^
«a eo
"O ^

. cr- — Hişâm b. ' U r w a (1)


o ca
CN > >
ca ^ CN

N
— Huşayn b. 'Abdarrahmân ( 1 )

^- ^ S
2 ^ 00 j : ; CN

<ca

ti"
th
m (0
ı n • 3"
CN u s E
a V.
<ca
es 2
ca
CO-

«3 - 'Abdallâh b. Mas'ûd(1) >ZZ'


T3
2 E

ı n
CN
İs E

O)
«ea
X'
«3
X
«ca
I-

-X3 — — al-Muğîrat b. Şu'ba ( 1 )


CM

CN
rH

O, Oi o:
00
CN

7S XI o o o
<ca r «ea
E
co

eo — ' A b û Hurayra ( 1 )
293

' A b û TJsâma H a m m â d b .
'Usâma(9)

Muh. b . Bakr ( 2 )
eti

O ' A f f â n b . Müslim ( 1 )

CN — 'Abû 'Âmir al-'Aqadî(l)



- 'Abdallâh b. N u m a y r ( l ) 3
u
>%
at
— ' A b u ' n - N u ' m â n a l - H a k a m b. 1
P
'Abdallah (1) &
a
- Y a ' q û b b . 'ibrâhîm b .
'Abdarrahmân (3) 9

•@

ın
CN 3

T)

xağ. — S a ' d b . 'Ibrahîm b . %


a

p 'Abdarrahmân (1)

•S'
- 'Isrâ'îl b . Y û n u s ( 1 5 ) 09
1

Is
— Hanzala b . ' A b ı Sufyân ( 4 ) «3
4-1 a
- Hişâm b. ' U r w a ( 3 ) 4-i

H
0 tn VO
— Sulaymân a l - ' A ' m a ş ( 3 ) 10 1-f
J3 • *

— Ş a y b â n b. ' A b d a r r a h m â n (2) > >>


-M o-l
00 H H H
ın al-'Awzâ'î(l)
CN ^ ^ ^
— ibn C u r a y c ( 1 ) ın n n
i ûi Qi «

- Zakariyâ b . ' A b î Z â ' i d a ( l ) ffî 0 r£

CM CM cs
- 'Ismâ'îl b. ' A b î Hâlid ( 1 ) o 5 o
"(3
rH M Ct»
n)
— Ma'rûf b. H a r b û z ( l )
ja
P — 'Uşmân b. a l - ' A s w â d ( l )
294

'Abû Şâlih (16)


-S

Ş a q î q b . ' A b î 'Abdallâh
Zakwân(l9)

'tbrâhîm a t - T a y m î ( 1 8 )

00 00 Masrûq b. 'Abdarrahmân ( 8 )

M—L ^
cd
' A m r b, Murra(4) • !D a "
<3
<3

13
00
al-Ma'rûr b, S u w a y d ( 3 ) - î
Î5
'Abû Ma'mar 'Abdallâh b. I H 5-
CN b .i
c Sahbara (3)
<cd
IM
4=
Zayd b. W a h b (3)
o 'Abda'lâh b. Murra(2)
(d

id
C
<cd
E
>.
i2
Salim b , ' A b î C a ' d ( l )
Sa'îd b. ' U b a y d a ( l ) Ki
e • Hayşama b. ' A b d a r r a h m â n ( l )
c/2
Mucâhid ( 1 )
-i
• 'Âmir aş-Şa'bî(l)
' A d î y b. Ş â b i t ( l )

• Cami' b. Şaddâd(l)

J BQ
«o?5

_.->
13 > "
(d E
e P
id ~ p VO
on
. . ^
pv
S CM
E 'S B Cd _ ov ^
f « »1
-13 -
M—« . E
P = o: O!
CN
S
?3
«3
13
I O
ta
• ö r.cO
Ov
3> .S
<C4
4<
P z a
a
295

— Bakr b . M u ^ a r (1)
SI ^
•a


CN
c S§

— 'Abdallâh b. W a h b ( 1 )

' A w f b . ' A b î C a m i l a t al-


' A ' r â b î (4)
x j
ın
CN

CO CO

e u ibn C u r a y c (3)
«I
D XJ
6 ^ Rawh[ b . al-Qâsim ( 2 )
CO

sı1
•NJ-
CN

N
— H a b î b al-Mu'alUm (1)

c
OJ
CO

ı
5 B
<C0
«o >o eo T-l o
E TJ 'T -rr r- u n m
eo «n en eo
n

CN
c
- CO
OJ
•S
- N - •I
X
' İD
Oi o:
n «1

r-î es o cjC
>n eo 00 cs Tl
n n
05 05

CM CN T-i CM CN
'2
3 O O O O O
13 xi
E
•D
296

2
3 'S
-S i OT
O JC
9
-E- CD

S'
CN JS
<
>>
CC» e
13 .a
cö 3
"O N S"
u
< I
N
CO
13

.S3 JB

I y-t J3
C '-^ V) >.
3 CO
C
•s-2 Si o
T3
•Si a
CN Si
< 09
<
2-S- <0 (D xfi
a
o
D X- -o
13

Si L-H,
i
•a
CO TJ
I
CO E»

CO s
D s,

i
"CO
to
CN .< 3 CO

1
•ş • E
•S • 3
S
<CO
13
e .2 2 <3 o
CO
ca
>>
JJ JJ

Carîr b . 'Abdalhamîd (44)


CO CO

'X ' A b d a b . Sulaymân (11) N a


Ci: Oi

Huşaym b . Başîr (2)


vO 6 eO _
E —
CN «CO t/> S T a l h a t b . Yahya (1) 01 m

D
E
II
I a l Qâsim b . Mâlik (1)

' U b a y d b. 'Abdarrabmân (1)


297

-O T3- — Bayan b . Bişr ( 1 )


T3 m ed J3
«cd 'yy
ı
S
B
nJ Cd M
X-
CN
<cd
Sulaymân al-
cd < !
< 'A'maş (2)

c — W a k f b. al-Carrâh ( 3 )

< 00
— 'Abdarrazzâq b. Hammâm (2)

CO — Y a z î d b . Hârûn ( 1 )

CN
— ' A b û Mu'âvviya Muh. b.
Hâzim (1)

— Muh. b . ' A b d a l l â h a l - ' A n ş â r î ( l )

- Rawh b. ' U b â d a ( l )

CN .2* C
CQ 'C-
CN -O X-
<ed - i S S S s; S
td
CN ^ T-l T-l t-{
cd
> — Şabâba b . S a w w â r ( 1 ) X >< >< S x'
H H H ^- f-
— L a y ş b . Sa'd (164)
«2 00 r- <j\
ed VO V I m

— Y a ' q û b b. 'Abdarrahmân vnlo »o VO ^


Ul w m n n
al-Qâri' (5) CC Oi Oi ûi Di
M' 5O 9
CN
— Mâlik b . ' A n a s ( 5 ) CN CN D ?5 S
Ö 5 O Ö Ö
— Bakr b . M u d a r ( 3 )
298

— Wakf b . al-Carrâh (21)

— ' A b d a r r a z z â q b. Hammâm(12)

— Manşûr b . Ş a f i y y a ( 2 )

XI — Y a z î d b. Hârûn ( 2 )
ro
< — Muh. b. B a k r ( l )
l>| -° e .
CN <ns '-^
— S a ' î d b . Manşûr ( 1 )
<a c/3
^ 2
.X — Sulaymân a l - ' A ' m a ş ( 1 )

JS- — al-Layş b . S a ' d ( l )


ca
— ' A b û Mu'âvviya Muh. b .
Hâzim (1)

T) JQ — Muh b . C a h d a m ( 1 )
B Ri

CM
i
JS-
3 I0<
c
ca
M 3
CN
<ea ^9'
.
>. tn
JS-ca
— Hibbân b. H i l â l ' A b û H a b î b ( l )

c
Tl
< ea
E
T3
>>
ca 'S M
ea
^-
fM
-00
x5 <ca u E
=ıS ea ca
c 4-». JS- ca
tn .o X- . S
CN 3- •I- 73
ea
E
(5

ca E Xî
3 T3 ca
<ea o o
'a- 3
LO- <cd
299

— Mâlik b. ' A n a s ( 1 )
2 ^

cd
CO
CN X-- — Sulaymân b . Bilâl ( 1 )

<cd u
>,
Cd
(d
!>- 3 — C a r î r b. ' A b d a l h a m î d ( 1 )

<3 — S a ' î d b= al-Hâriş ( 4 )


<ed

O «cd «cd , i 3
cn- CO" — ^ 2
00
cn«
CN .£3 Cd
<cd J3-
>^-JS
JI- «cd 3
cd to-
— Hilâl b . ' A l î ( 2 )

«cd B ' A m r . b . al-Hâriş (16)


•JS

3
' U m a r b . Muhammad ( 7 )

Yûnus b. Y a z î d (5)

H a y w a t b . Şurayh ( 3 )
CN
c/3 -a Mâlik b . ' A n a s ( 3 )
^ cd JS ~~
Z
«cd "ed
«ed «J
tbn C u r a y c ( 1 )
o <5 Ov
CM «o C M
T)
Sufyân as-Şavvrî ( 1 )
VO
CM •-
'İbrâhîm b. Sa'd (12) ~ CM
VO V O
CN W-l
5S
ed
r- CN
00 O - _ CN
CM
J3 ed
CN <cd 3
« O O O O O
U5 «
I S ' eo

— Mâlik b . ' A n a s ( 1 4 )
30ü

I— 'tsmâ'îl b . ' U l a y y a ( 1 2 )
-o — Huşaym b . Başîr (8)
>>
TA
M — 'İbrâhîm b. Sa'd (2)
CB
— Rawh b. 'Ubâda(2)
' i :a
ol — ' A b û ' U s â m a H a m m â d b.
CO
CO 'Usâma (2)
-U

-O :3
JJ

s-j
T3 — ' A b û ' Â ş i m ad Dahhâk ( 1 )
00 e Si
CN — Yahya b . S a ' î d (1)

>-
<

Ji

— Şu'ayb b. H a r b ( l )
•-
— Bahz b . ' A s a d ( l )
Si
— 'ismâ'îl b . 'Ibrâhîm ( 1 ) s 3

— Y a z î d b . Hârûn ( 1 ) S t
n o
— Yahya b . ' A b î Bukayr ( 1 )
^ "O
«
Si
C
k a
< .2 6
CI o 3
I-
•S >>
CO S •|-
00
CM
II- c
'ai'
cn-
<3 •3
. -D J 5
>•> a
.t S
I
«3
İÜ
X-
Si
<
X
<3
SI
.n

.s «
3
JCı

CA s>
'a
sı < >-
< <
-s -o

cn r-. s

MI E X >< >< J
-M -w .w
< H H [- g-
Sı « n 00 o v - i
CN Şi VO VO
>o > o m
00 o
._
00 "C .
• E •Si J w OJ ro
CN <td
•s; < « a Oi 5
3 to
VO
-j
CN
Ov
CN
CN
CN
>n
CN
*J
:2
I
O ö" o 2
13 -o CO
CO CO ^ r. n C _
<cd 5 X
"îr
3 t-
301

O"
13
ti
>> 2
E >.
cd CO Î2
00 3 E cd
•S"" D Ja
00 • 3
C/5
CN
X
<3

tn
<cd
E 2 <
Cfl "cd
CO

E ^ C
<ca E
im E ed
Cd T3 ed
73
İl Cd E2.
00 cd E
•-0- •-a ed"
CN XI
XI

. <a
>
<: J2
< •3COeö <
X XI cd <3 cd
•73 c
XI
^ 3 "cd
«3
CO
< CO <
3 I-

X ^
cd

>>
Cd
vO XI eo
00 X C/> .«3 ^ .
•S
CN
S' <3
3
1/1
«3 X
ed < ' eo

< 1 E
3
CO I- ^ -M 4-1
HHHeo
TP
- 'Ibrâhîm b . S a ' d ( 4 ) rH
C es .
«ed

<d
oc: D2 (5 H
CO- c
ın «ed ^' 2 g
00 Xi S_ es C M cs
•cd
CN cd CO-
ed «3 rH N P9
J3
CO
cd
< - Nâfi' b. ' U m a r (1)
302

•S
o
-a
a

G 2 N V

N 3
e
CN " s* >N"
X- '•J3
13

<3
3
c
(Al
3
I
N <

o
- ' A b û 'Usâma I^ammâd(5)
I O

e
•c
- 'Abdallâh b. N a m a y r ( 5 )
o
c> <3
CN a
— Hatim b . W a r d â n ( l ) a

— ^Abdarrahmân a l - M u h â r i b î ( l ) IH
ST
' A b û 'Usâma H a m m â d (11)
a l - W a l î d b , Müslim ( 2 )
' Â ş i m b. Y û s u f ( 2 )
«2 al-FadI b . D j k a y n ( l )
• 'Ubaydallâh b. M û s â ( l ) •V
^ ^
t
-
tn Ol
_r " —' _ r
'Abû Hâlid a l - ' A h m a r ( l )
O ' A b û Mûsâ Muh. b . al-
00
CN Musanna ( 1 ) <n —
» TA
Carîr b. 'Abdalhamîd ( 1 )
«3
en «o .r:! o
• ' A h m a d b. 'Abdallâh (1) C-^ <3 «s CM
• Muh. b . ' A b d a l l â h ' A b û ' A h -
3 mad az-Zubayrî ( 1 )
<3
- W a k î ' b . al-Carrâh w a Y a z î d o
b . Hârûn ( 1 )
303

Y a ' q û b b . 'İbrâhîm ( 6 )

«s
X- Carîr b. 'Abdalhamîd (3)

-o
CO •o

ca
X- W a h b b. C a r î r (1)

ca
43
3
N

Muh. b . F u d a y i ( 2 )

CO
cn
-a ca
<ea >,
35.
(S ca
İT) en
IH
CO CO

73 TÛ
CN
O t. I co

•I
CN •u- VJ
<J\ CO

E ca
>> 3
ca "ea 2 43
<3 »«
3 U ea CN TJ!
CO
ca o o
XI <3
4D

l
304

Buhârî'nin k ü n y e v e y a nisbetleriyle zikrettiği


şeyhleri ^

^Abû ^Ahmad: IVIarrâr b . H a m m û y a , bk. nr, 159.


İbn ^Abi'l-'Aswad: ' A b d a l l â h b . Muhammad, bk. nr. 11.
'Abû 'Âşim: ad-Dahhâk b . MahUd, bk. nr. 95.
'Abû Bakr al-Muqaddamî: Muhammad b . ' A b î Bakr b . ' A l î ,
nr. 179.
al-Humaydî'. ' A b d a l l â h b . Z u b a y r b. 'îsâ, bk. nr. 19.
'Abû Kurayb: Muhammad b . a l - ' A l â , bk. nr. 176.
'Ahû Ma'mar: ' A b d a l l â h b . ' A m r , bk. nr. 7.
İbn 'Abî Maryam: S a ' î d b . al-Hakam, bk. nr. 11.
'Abul-Muğîra: M u h a m m a d b . ' A b d a l l â h , bk, nr. 21.
'.46u Nu'aym : al-FadI b . Dukayn, bk. nr. 96.
'Abu'n-Numân: Muhammad b . al-FadI, bk. nr. 181.
İbn Numayr: Muhammad b . ' A b d a l l â h , bk. nr. 174.
'Abû Qasim: H â l i d b . H a l i y y , bk, nr. 131.
'Abû Qutayba: al-Munzir b . a l - W a l î d al-Cârûdî, bk. nr. 221.
'Abu'r-Rabi': Sulaymân b . D â w û d , bk. nr. 273.
'Abu'l.Walîd: Hişâm b . ' A b d a l m a l . k , bk. nr. 102.
'Abu'l-Yarr.ân: a l - H a k a m b. N â i i ' , bk. nr. 108.

, 1 B u r a d a , " B u h â r î ' n i n k ü n y e veya nisbetleifiyle zikrettiği ş e y h l e r i » yie sadece


r i v a y e t l e r zincirinin sonuncu Halkalarını t e | k i l eden üstadlannı kasdediyoruz ki,
L â h i k a ' d a « B u h â r î ' n i n k a y n a k l a r ı » o l a r a k , şemalarla tesbit edilen şeyhler ara­
s ı n d a , i s i m l e ı i y l e a l f a b e t i k o l a r a k kaydolunmu^İErdır. C n u n d i ğ e r muhaddisier g i b i
r i v a y e t z i n c i r l e r i n d e , künye ve n i s b t t . e ı i y . e i i l r ı U i ğ i stir rİAİier hu g u r u b a dahil
delildirler.
lî. L A H İ K A

«II» numaralı lahika Buhârî'nin Şahîh'iyle İmâm Mâlik'in Mu-


watta\ arasındaki müşterek kısımlara dair umumî bir fikir v e r m e k
maksadıyla tertib olunmuştur. «Buhârî'nin kaynakları» adıyla ay­
rılmış olan fasılda S Buhârî'nin, kendinden e v v e l k i devrin, musan­
naf yâni malzemelerini sistematik bir şekilde tasnif eden kitapla­
rım hülâsaya teşebbüs ettiğini izaha çalışmıştık. Muıuatta, anlaşıl­
dığına g-öre, Şahîh'e en ç o k m a l z e m e bahşeden musannaf hadis
kitabı olmuştur.
Şahî'ıin senedlerinde İmâm Mâlik'in adını ihtiva e d e n hadis­
lerin ç o k zaman Muıvctta'm ayni v e y a ilgili bâblarında bulunmuş
olması ilk nazarda Buhârî'nin d o ğ r u d a n d o ğ r u y a ilfu«ıaWa'ı kaynak
olarak kullandığı zehabını u y a n d ı r ı y o r . Fakat bir hadis kitabının
-rivayet zincirlerinden faydalanarak- kaynaklarını arattırma husu­
sunda girişilen bir d e n e m e Buhârî'nin, umumiyetle, d o ğ r u d a n d o ğ ­
ruya Muwctta'a kaynak olarak b a ş v u r m a d ı ğ ı daha ziyade, Mu-
zuatta'dan iktibas eden şeyhlerinin kitaplarından faydalandığı neti­
cesini o r t a y a koymaKtadır.
Filhakika Buhârî, Şahîh'ine İmâm Mâlik'in: Muzuatta'mdan al­
mış olduğu altı yüz kadar hadis ^ hususunda kitabın r i v a y e t hak­
kını uhdesinde bulunduran bir v e y a iki râvisine müracaat yerine;
muhtelif otuz şeyhinden ^ faydalanmış görünmektedir.
1 K r j . s. 47-68.
^ B u rakamla <'MuwaUa'\n altı yüz hadisini k a s d e t m i y o r u z . H a k i k a t t e Ma-
•aıatta'm üç yüz kadar hadisi Şa'.îh'ia muhtelif fasıllarına mükerreren alınmak su­
retiyle mezkûr adede baliğ- o l m u j t u r . Esasen Muıuatta da. bulunan müsned ha­
dislerin sayısı altı yüz k a d a r d ı r ( B k . Z u r q â n î I , t ) .
^ Anlaşıldığına göre, Bahârî'nin Muıvaita'dan muhtelif râvviler vasıtasiyie
almış olması keyfiyeti üzerinde ciddî bir şekilde durulmamıştır. M e ş h u r m u h a d ­
dislerin,- Muwatta'\n birer râvisine meselâ İbn H a n b a l ' i n ' A b d a r r a h m â n b. Mahdî
(öl. 2Ü8), Buhârî'nin "^Abdallâh b . Yûsuf a t - f a n a y s î (öl. 218), Müslim'in Y a h ­
ya b . Yahya b. Bukayr ( ö l . 22o) ' A b û Dawûd'un '^Abdallâh b . M a i l a m a t al-
O a ' n a b î (öl. 221), N a s a ' î ' n i n Outayba b . S a ' î d \fi\. 250) rivayetini ihtiyar ettiği
kanaati m e v e u d d u r ( B k . Z u r q â n î 1, 8 ) .
306

«33- numaralı şemada da müşahede olunacağı üzere, bazı ri­


v a y e t l e r d e Muzüatta'da.n yapılan iktibaslarda Buhârî kendisiyle
İmâm Mâlik arasmda iki mütevassıt râvi adı zikretmektedir. Bu
keyfiyet hadislerin rivayetinde mümkün olduğu kadar az râvi adı
zikretmek, hadislerin en eski rivayet v e kaynaklarına sahib olmak ^
şeklinde hadis edebiyatında p e k revaçta bulunan bir an'aneye d e
aykırı bulunmaktadır. Bütün bu iki râvi adını ihtiva eden hadis­
lerin dahi elimizdeki Muzvaüa' metninde mevcut oluşu Buhârî'nin
yanındaki Muıuatta' edisyonunda aradığını bulamadığı takdirde
d i ğ e r rivayetlere müracaat ettiği şeklindeki bir ihtimah de berta­
raf etmektedir. Onun MâUk'le kendi arasında izhar ettiği ikf râvi
adı, nisbeten g-enç olup d o ğ r u d a n d o ğ r u y a imâm Mâhk'ten
Muzvatta'm rivayet hakkını alamayıp râvilerine müracaat eden
şeyhlerinin kitaplarından faydalanmış bulunmasının bir nedcesi
olarak görünüyor.
Buhârî'nin Muzuatta' menşe'li hadisleri arasında sık sık tekerrür
edenler vardır. Hattâ bu hadislerden biri, kitapta beş defa tekerrür
etmiş, her defasında ayrı bir b â b m malzemeleri arasına girmiştir 2.
Bu mükerrerlerin, her defasında a y n bir râvinin adıyla bulunuşu
Buhârî'nin Mazvatta' menşeli o hadisi, arada râvi o l a r a k zikrettiği
şeyhinin kitabının alâkah babından aldığını ifade eder. Bazen bu
mükerrerler, Şahîh'de p e k kısa mesafelerle iki ayrı şeyhten alın­
mak suredyle g'eçer. Bâzı hallerde Buhârî'nin her iki r i v a y e t ara-

1 B u keyfiyet hadis e d e b i y a t ı n d a « a 1 - ' i s n â d al-'^AIî» d i y e maruftur.


H a t t â muhaddislerin İslâm âleminin muhtelif yerlerine y a p t ı k l a r ı s e y a h a t l a n ifade
e d e n " t a l a b a l - ' ^ i l m , , müessesesi hadi<:lerin yükpek isnâdlarını temin etme za­
ruretinden d o ğ m u ş t u r . ( B k . Tadrîb ar-Râmî s. 183 v . d . ) H a d i s l e r i n y ü k s e k isnadı
ise P e y g a m b e r ' I e , sonuncu halkası a r a s ı n d a en az r â v i a d ı ihtiva eden rivayetlerle
gelmiş olmaları keyfiyetidir. Bu y ü z d e n d i r k i , ilk asırların hadis kitaplarında
mevcud bu kabil isnâdh hadisleri, d i ğ e r l e r i n d e n tefrik işi d a h a s o n r a k i asırlar için
a l â k a - b a h ş b i r mesâi mevzuu o l m u . t u r . M e s e l â , B u h â r î ' n i n üç râvili hadisleri, bu
maksatla, b i l â h e r e "Salâsiyât al-Buhârî»a.dl altında t o p l a n m ı j t ı r ; ( B k . B r . G T^,
166, Suppl. I. 264).
2 Bunun iyi b i r misâlini MuwaitaA& (s, 398, st. 19) 'İshâq b . "^Abdallâh b .
' A b î T a l h a ' d e n rivayet olunan uzun b i r hadis teşkil e d e r . B u h â r î m e z k û r hadisi
Kitâb az-zakâfta (II, 119) şeyhi "^Abdallâh b . Y û s u f ' t a n , Kitâb al-makâla'de (III,
102) Yahya b . Yahya'dan. Kitâb al-waqf ( I V , 11) ve Kitâb al-^aşriba ( V I I I , 109)'-
de ^ A b d a î l â h b . M a s l a m a ' d e n , Kitâb at-tafsîr ( V I , 37) 'de 'İsmâ^îl b. ' U w a y s ' d e n
olmak üzere beş yerde nakletmiştir.
307

sında mevcut bir farka işaret etmek istediği ihtimalini hatırlatırsa


da bazen mükerrer olarak aldıkları arasında en küçük bir ihtilâf
bulunmaması b ö y l e bir ihtimali bertaraf eder^. Bazen m u a y y e n
bir hadis bir sahifede birbirini takip e d e n iki babın muhtevasında
iki ayrı şeyhin r i v â y e t i y l e bulunur^. Hattâ Muıvaüa'a âit bir ha­
disin, Şahîh'm m u a y y e n bir babında tekerrür ettiği v e iki seferin­
de d e ayni şeyhten r i v a y e t edildiği vakidir ^ Bu g i b i , y e r l e r d e
Bahârî'nin o hadisi kitabında iki defa rivayet edip aradaki basit
farkı g ö s t e r m e k i s d y e n şeyhine tabi olduğu anlaşıhyor.
Buhârî'nin İmâm Mâhk'ten naklettikleri arasında r i v a y e t zin­
cirleri hazfedilerek «Qâla M â h k » d i y e r e k ta'lîq tarzında aldığı da
vakidir. Maamafih bunlar diğerlerine nisbetle pek küçük bir ekal­
liyette kalırlar. Buhârî'nin MâHk'ten ta'lîqan aldıklarını, uhdesinde
r i v a y e t hakkı bulunmayan kitaplarda, Muwctta'd&n yapılmış olan
iktibasların Sanat nakh zarureünin bir neticesi olarak mülâ­
haza ediyoruz.
Buhârî'nia - u m u n i y e t l e d o ğ r u d a n doğruya faydalanmamış
olmasına rağmen- rivaî kaynaklarının en başında gelmiş olma­
sından d o l a y ı MuuMÜa'daia. a l d ı ğ ı kısımları bir c e d v e l halinde bu
l a h i k a da v e r m e ğ i faydalı buluyoruz. G e r e k Buhârî'nin indeksi­
nin v e g e r e k s e Mutuotta'ın indeksi v e hadislerinin alfabetik
bir tasnifinin yapılmamış olmasından d o l a y ı her iki kitap arasın­
daki mevzuu bahs mukabelenin güçlüğünü v e binnetice bâzı kısım­
ların dikkatten kaçmış olması ihdmalinin mevcudiyetini g ö z önünde
bjlundurmahdır. A y r ı c a , Muujcüa'm müteakip nesillere muhtelif
rivayetlerle intikal etmiş olması v e rivayetlerinin birbiriyle muka­
belesi âdeta mümkün o l a m a y a c a k şekilde ayrılmış bulunması Bu­
hârî'nin senedlerinde Mâlik ismini ihtiva eden hadislerin bir kısmı­
nın Muzvatta'da. t i s b i d n i imkânsız kılmıştır. Hassaten kitabın ri­
v a y e t hakkını muhtelif r â v i l e r e v e r m e hususunda İmâm Mâlik'in
1 Bunun bariz bir misâlini Kitâh al-bayû'^un «şaman al-kalb» babında (III.
84) ve Kitâb af j u / ' a ' n i n ' k a s b al-bağ-y» b a b ı n d a iki ayrı şeyhi vasıtasıyla almış
olduğu hadis teşkil eder ( B k . Muıvotia s. 254).
Meselâ, İmâm M â l i k ' i u [Mumatta'da. « a s - s u n n a fî'ş-şirb w a munavvalatih
'an a l - y a m î n » babında ( s . 374, st. 21) serdettiği bir hadisi B u h i r î , Şohih'iain
« h i b a t a l - w i . h i d l i ' l - c a m â ' a » b a b ı n d a ( I I I , 161, st. 8) şeyhi Yaijyâ b , Q a z a ' a rivâ­
yetiyle « a l - h i b a t al-maqbûçfa w a g a y r al-maqbûç?a» b a b ı n d a ( I I , 374, st. 16) ş e y h -
lerinden O u t a y b a b . S a ' î d rivâyetiyle almıştır.
3 B k . B u h â r î , V I , 40, st. 10, 17, Maojaita s. 40, st. 4.
308

bir hayli müsamahakâr o l d u ğ u ^ v e Muzüatfa'm bini mütecaviz r â v i


tarafmdan r i v a y e t edildiği söylenir. Hattâ al-Hatîb al-Bağdâdî v e
a l - Q â d î ' l y â d ' m , Marvafta'm râvilerine dair birer müstakil kitap
meydana g-etirdiklerini öğreniyoruz^. Muzvctta'm muhtelif r i v a y e t l e r i ­
nin farklarını tesbit e t m e h u s j s ı n d a müstakil eserler d e m e y d a n a
g-etirilmiştir. Bunların en mühimlerinden biri Yahya b . Yahya ri­
v a y e t i n d e bulunmayan hadislerin İbn ' A b d a l b a r r tarafından tesbit-
edilmiş olanıdır*.
Bu 1 â h i k a da neticeleri verilen mukabeleye, Muwatta'm
Y a h y a b. Yahya'ya â i d olup Tunus'ta 1280 yılında tab'olunan edis­
yonu esas olarak alınmıştır. Birbiriyle karşılaştırılan her iki kita­
bın müşterek hadisleri için sadece sahife v e başlangıç satırlarının
verilmesiyle iktifa olunmuştur. Mezkûr tab'da hadislerin k o l a y c a
tefrik edilemiyecek şekilde tertibi yüzünden mukabelenin güçleşti-
ğine, daha iyi bir tab'ı e l e geçirildiği takdirde Muıuatta hanesin­
de boş olarak kalan yerlerin bir kısmının daha doldurulabileceği
hususuna işaret edelim.

1 B k . aUKifâga s. 133.
2 B k . Tanmîr al-hamâlik I, 9
" O n u n b u mesaisi ai-Taqaşû adil eserinin zeylinde, K a h i r e ' d e 1350 yılıa-
da basılmıştır. B k . B r . Suppl. I, 298.
K i t a b m mevzuu b a h s ihtilâfları m o d e r n tetkiklere z a m a n zaman mevzu teş­
kil etmiştir. Yahya b . Yahya ile M u h a m m a d a ş - Ş a y b â n î rivayetlerinin b i r b i r i n d e n
ne k a d a r ehemmiyetli bir şekilde ayrıldığını g ö s t e r m e k hususunda, Goldziher
t a r a f m d a n mevziî b i r mukabele yapılmıştır ( B k . Mah. Stud. II, 223-6).
309

Buhârî MuTvaita' Buhârî Mutvatta'


I. cüz I. cüz

S. 6 St. 7 S. 68 St. 5 S. 65 St. 21 S. St.


13 3 390 2 67 4 19 21
13 15 68 20 20 4
14 2 390 10 69 3 19 23
15 5 73 4
16 13 38 8 74 1 17 13
18 8 59 12 79 15 48 22
20 15 80 19
24 5 383 8 81 3 47 1
26 14 81 6
28 4 86 1
31 20 86 8 38 25
35 5 89 17 66 8
38 10 90 5 66 2
40 8 151 9 90 7 66 4
41 9 65 20 91 12 56 10
43 21 6 S 91 17
44 15 121 9 92 8
45 8 10 6 94 12 62 23
45 18 10 15 9^ 17
47 15 40 2 95 7
48 3 63 22- 96 16 54 12
48 14 96 19 53 21
52 9 100 6
52 14 8 8 102 7 386 8
52 2 39 3 102 13 58 13
54 15 105 1 52 9
54 17 107 5 150 13
56 15 108 8 51 24
56 17 108 21
59 7 109 11 57 11
64 14 115 3 3 9
64 21 16 23 115 10
310

Buhârî Muzuatta' Buhârî Muzuaifa'


I. cüz I. cüz

115 St. 12 S. St. S. 157 St. 1 S. St.


115 20 57 14 158 18 28 17
120 8 159 4 71 15
120 12 3 18 165 5 29 8
121 4 169 1 65 3
121 4 171 16
125 10 171 19
125 15 173 1
126 4 173 6 67 4
126 14
127 1 24 3
127 4 42 12 Buhârî
127 7 II. cüz
131 2 43 1
131 7 42 22 2 8
132 3 43 9 3 3 34 1
132 19 53 21 3 10 33 14
134 12 4 7
134 15 58 8 4 15
136 15 5 19 34 1
137 21 13 3 36 5
139 16 45 4 13 10
139 19 20 12 123 12
142 9 44 17 24 9
144 14 30 20 24 13 40 2
144 21 25 16 41 3
145 13 29 7
148 2 24 7 29 11
148 21 53 11 29 20
150 7 62 22 33 9 65 3
152 19 25 9 34 14 62 10
153 3 25 8 36 9 63 11
156 5 28 13 37 3 62 3
156 8 37 14 63 21
156 11 28 14 38 5 63 11
311

Buhârî Muwatta' Buhârî Muwatta'


II. cüz II. cüz

S. 47 St. 6 S. 45 St. 4 S. 130 St. 1 S. 85 St. 5


48 6 45 24 130 20
48 9 131 3 101 2
50 5 132 2 133 15
50 8 37 19 134 7 120 15
52 12 59 18 135 11 153 4
53 1 136 19
53 9 39 18 137 7
56 12 138 15 121 2
57 10 39 25 140 2 155 15
60 18 66 16 142 9 122
61 11 66 20 143 2 148 20
62 2 40 2 145 1
64 10 146 8 135 5
67 15 32 4 153 7
67 18 154 14
68 9 30 20 155 15
69 9 33 7 156 13 155 15
72 16 76 12 159 14 155 16
73 18 161 18 123 12
78 16 227 25 162 1
80 11 79 11 162 6 141 2
81 11 162 14 150 16
89 6 76 12 163 9 148 8
90 19 164 10 151 9
99 19 81 10 167 13
116 3 82 21 169 13 124 21
119 9 82 24 171 2
119 20 398 18 174 4 148 5
122 17 174 8 149 8
123 ] 400 3 175 14 160 3
125 4 179 20 156 . 2
126 12
127 10
127 16 100 6
312

Buhârî Muıvatia' Buhârî Muvjatta


IIl/cüz m. "cüz

S. 2 St. 3 S. 127 St. 19 S. 48 St. 2 S. 116 St. 4


6 2 139 23 49 3
7 7- 54 4
8 7 393 61 2 206 12
8 16 134 3 63 3
10 3 134 3 63 10
10 9 63 17 388 12
14 4 64 15 260 21
16 2 117 14 65 17 267 2
17 5 67 10 246 24
18 11 133 16 68 3 361 11
20 20 68 18 246 24
21 5 69 11 266 12
21 11 362 9 69 20 266 23
22 5 363 18 70 1 253 8
24 12 112 4 70 10
25 9 71 1 266 13
27 2 101 21 71 10
27 4 72 20 266 22
29 18 73 6 311 5
31 4 103 21 73 14
33 20 74 3 245 2
34 2 74 15 243 11
34 12 105 11 75 13 239 12
36 18 102 16 75 15 239 12
37 13 107 16 75 19
38 17 76 2
42 11 77 3 237 3
42 18 77 13
43 15 77 21 239 1
44 1 107 2 78 7 236 25
44 3 79 5
44 19 84 15 254 İO
45 6 90 8
45 14 39 18 93 19 254 10
313

Buhâri Muıvatfa' Buhârî Muıvattâ' '


III. cüz « I . cüz

94 st. 13 S. 262 St. 6 S. 180 St. 7 S. 284 St. 6


98 21 239 1 189 13
100 ' 21 197 9 192 12 311 21
102 11 124 22 192 20
102 15 398 19
103 17
106 11 Buhârî
110 6 296 3 I V . cüz
112 7
113 6 162 13 2 4
113 15 301 3 3 1
122 10 4 1
124 18 6 12
126 6 7 7
130 7 374 21 8 19
132 2 9 1
132 6 11 7 398 19
132 19 376 2 12 18 398 6
135 13 16 2 171 9
137 14 376 7 18 20
144 16 308 6 21 12
148 12 227 3 24 1 169 16
149 12 24 12
151 6 23 5 172 14
152 8 29 13 390 17
155 4 29 15 162 13
157 19 40 19 129 9
161 8 374 21 42 18
161 16 374 21 48 3
163 1 49 6
164 19 100 6 53 1
165 17 56 15 163 11
175 5 229 19 58 11 393 11
179 18 59 12 58 14
314

Buhârî Muıuatta' Buhârî Muwatia'


I V . "cüz V . cüz

58 St 16 S. St. S. 7 St. 19 S. St.


59 4 378 6 37 11
67 12 57 16
71 14 401 9 66 6 363 5
79 12 67 1
81 8 398 6 84 13
82 14 229 19 103 9 362 21
85 20 162 ^ 10 107 3
86 11 113 20 61 17
90 2 124 2
92 8 126 4 68 2
94 20 127 14 134 3
100 9 uo 13
114 15 28 18 131 12
117 15 135 19
121 7 138 8 168 25
123 16 391 17 138 18
126 4 70 2 140 12
127 16 390 2 148 5
129 12 151 8
130 5 154 17
130 17 166 1 376
145 3 362 21 175 3 155 6
146 6 177 19 122 8
146 11 55 18 178 3
150 8 178 15
173 18
175 1
185 16 Buhârî
187 20 372 10 V I . cüz
189 16
191 2 39 19 7 3
192 9 10 6
16 3
193 8
206 10 17 9 28 13
208 3 162 13 20 11
315

Buhârî Muwctta' Buhârî Muıvattâ'


V I . cüz V I I . cüz

s. 23 St. 6
S. St. S. 56 St. 4 S. St.
37 1 398 19 57 7 225 5
41 10 40 2 5/ 16 220 6
41 17 40 2 59 7 227 25
50 8 62 4
49 5 62 6
81 1 68 17 206 12
90 1 162 13 69 3
91 9 71 12 375 18
104 14 68 24 72 2
105 7 77 11 393 11
105 20 7ö 17 206 12
109 . 14 78 20
115 5 79 5 206 12
87 8
89 1 129 9
Buhârî 89 6
V l f cüz 92 11
95 11
8 14 96 6
8 18 390 18 97 3
8 21 212 12 104 8 343 8
12 10 201 8 105 2
21 4 105 8 344 2
24 17 206 9 105 17
25 8 206 10 109 12 398 19
26 13 111 1
31 3 62 23 111 4 374 19
35 9 115 6
40 14 116 18 363
41 1 122 1 363 5
42 10 129 6
47 16 212 12 129 8 381 11
53 11 135 17
53 20 138 7 395 9
.31.6

Buhârî Muzuafta Buhârî Mumafia'


VIl/cüz VIII." cüz

S. 141 St. 1 S. St. S. 37 St. 20 S. St.


141 15 370 23 41 11
144 15 57 15 386 4
146 3 61 3
146 5 63 11 171 9
148 3 371 13 64 20 396 14
153 17 121 9 67 2 71 23
154 3 118 17 71 6
154 11 74 11 72 2
154 13 371 13 74 14
156 6 378 15 77 12
161 5 372 9 82 8 70 24
161 12 148 21 85 18 71 3
164 7 86 13
164 8 91 3
165 3 102 12
167 4 388 13 102 19
107 9
Ul 9
Buhârî 114 4 367 3
VIII." cüz 123 7
129 12 70 12
9 7 131 14 178 2
9 10 132 2
9 17 376 2 134 4
10 11 140 2 176 4
19 14 369 1 142 3 176 4
21 6 142 15
21 8 143 16
21 3 145 12 361 13
26 ,12 394 17 145 18 398 6
28 12 150 7
29 11 16 23 150 9
30 7 153 16
37 12 153 18
317

Buhârî Muıuatta' Buhârî Muojatta'


V l l f cüz I X . cüz

S. 154 St. 9 S. 312 St. 6 S. 82 St. 2 S. 43 St. 1


155 7 337 12 82 17 169 14
• 161 11 87 10
171 20 332 87 13 66 8
172 11 88 1 344 2
172 18 91 17 394 5
173 7 94 12 63 22
173 17 94 18
98 2
103 10 361 24
Buhârî 104 20 361 11
I X . cüz 105 5 362 21
105 9 66 16
11 8 109 9 162 13
20 114 14 70 12
19
119 1
24 11
124 4
24 13
126 10 57 15
24 15 267 2
135 7
26 18
136 3 162 10
32 20
137 7 162 10
33 18
142 6 57 15
34 9
143 16
49 11
145 7
53 4 390 2
145 10
58 6 82 3
151 3
61 2 363 18
159 1
62 1
69 4
72 7
75 7 357 19
77 9
77 16
78 6
79 2 361 24
79 10 361 24
III. ve IV. L A H İ K A

III v e I V numarah lahikalar Buhârî'nin, filolojik iki mühim


k a y n a ğ m d a n iktibas ettiği kısımlara tahsis olunmuştur.
Buhârî'nin, filolojik kaynakları bahsinde, birinci d e r e c e d e ^Abû
' U b a y d a ' n i n Macâz al-Qur'ân'mdan ikinci d e r e c e d e o l m a k üzere
Farrâ'nm Ma'âni'l-Qar'ân'mdan faydalandığı hususunu izaha çalış­
mıştık^. Onun, her iki kaynağından ikübas etdği kısımları aynen
bu lahikalarda v e r m e k l e okuyucunun daha vazıh bir hükme vara­
bileceğini ümid e d i y o r u z .
Buhârî'nin Qur'ân tefsirine dair iki filolojik kaynağından ikti­
bas e t d ğ i kısımların, Şahîh'in bâblarıyla münasebet derecesi husu­
sunda bir fikir temini maksadıyla, bulundukları fasıl v e bâblar­
daki yerleri göstt-rilmektedir.
İkdbaslardan k o l a y l ı k l a müşahede olunacağı üzere, Şahîh'de,
'Abû ' U b a y d a v e Farrâ'dan, tamamiyle fıkhın amel v e ibâdat ile
alâkah malzemelerine tahsis olunması g e r e k e n fasıllarında dahi
bir ç o k filolojik izahlar iktibas edilmiş olup bunlar idhal edildikle­
ri bâblarla, u m u m i y e d e herhangi bir irtibattan mahrum bulunmak­
tadır.
Daha e v v e l c e işaret olunduğu v e ç h i y l e , Buhârî'nin filolojik
kaynakları modern tetkiklerin mevzuu olmamıştır. Bir kaç sene
ö n c e Mısır'da « M u ' c o m Garîb al-Qur'ân mustahrac min Şahîh aU
Buhârî» 2 adıyla yayınlanıp Buhârî'deki filolojik iktibasları ' A b d a l ­
lâh b. 'Ab'aâs'a isnâd eden kitabın neticeleri, bu tetkikin vasıl
olduğu neticelere t a m a m i y l e aykırı bulunmaktadır. K i t a b ı n müel­
lifi, Buhârî'nin filolojik kaynaklarının münakaşası bakımından en
verimli devri teşkil eden hicrî dokuzuncu asır sarihlerinin v a r d ı ğ ı
neticelerden d e hiç faydalanmamış görünüyor.
Buhârî'nin, ' A b û ' U b a y d a v e Farrâ'dan y a p t ı ğ ı ikdbasları
kitabının muhtelif fasıllarmda tesbit v e bunları esas kaynaklarına
irca etmek hususunda zikri g e ç e n devrin sarihlerine, hassaten İbn

1 B k . s. 124 V . d d .
2 Müellifi M u h a m m a d F u â d ' A b d a l b â q î olup 1950 yılında K a h i r e , D â r ^Ihya'-
al-Kutub al-'Arabiyya'da basılmıştır.
320

Hacar'a çok şey borçlu olduğumuzu k a y d e t m e d e n g e ç e m i y e c e ğ i z .


Bahusus Buhârî'nin, filolojik kaynaklarında tefsir edilmiş herhangi
bir g a r i p kelimenin şerhini ahp Şahîh'm gelişi güzel bir babına
yerleştirmiş olması v e o kelimenin adı g e ç e n kaynaklarda müker­
reren bulunması hallerinde, iktibas edilen yerin tesbiti hususunda
karşılaşılan güçlükler tbn Hacar'in mesaisi sayesinde ehemmiyetli
denilebilecek bir d e r e c e d e azalmıştır.

Lahikada tesbit edilen iktibaslar, Buhârî'nin fasılasız bir araya


getirdiği ibareler birer gurup a d d e d i l m e k suretiyle numaralanmış­
tır. Kitâb at-tafsîr'in dışında kalan kısımlara sûre v e â y e t numa­
rası, Kitâb at-tafsîr'deki\ere ise yalnız âyet numarası verilmiştir.

M e z k û r filolojik iktibasların, Şahîh'de, iktibas edildikleri bâb-


lardaki yerlerinin gösterilmesi esasına g ö r e tesbiti alfabetik bir
tertibe g ö r e sıralanmaktan bizim için daha mühim ve faydalı g ö ­
rünmüştür. Filhakika, Şahîh''de m e v c u d filolojik malzemenin, tedkiki-
mize ilâvesinde, müellifinin kendinden e v v e l k i musannefatla mü­
nasebeti v e kitabının sentezinde ne d e r e c e y e kadar muvaffak olduğu
hususunda bir fikir v e r m e arzusu, mezkûr malzemeden faydalan­
ma şeklinde amelî bir maksada tekaddüm etmiştir ^ Esasen m e z ­
kûr malzemenin kaynaklarına işaret edilmekle, Buhâri bu hususta
merci olmak vasfını k a y b e t m i ş bulunuyor.

Buhârî'nin filolojik iktibaslarına tbn Hacar'in Fath albâri'lnde,


' A y n î ' n i n '^Umdat al-qârVıx\d& v e Qastallanî'nin "İrşâd as-sârVsindt,
işaret edilen y e r l e r lahikada kaydolunmaktadır. A y r ı c a Macâz al-
Qur'ânin birinci cildine raslayan y e r l e r işaret edilmiş,, g e r e k he­
nüz basılmamış bulunan ikinci cildi v e g e r e k s e Farra'nm Ma'dnr'Z-
Qar'ân'ındaki yerlerinin mukabelesini temin maksadıyla â y e t l e r
numaralanmıştır.

IH. Lahika, Buhârî'nin, ' A b û Ubayda'nin Jkfaeoz a/-Qur'â«'ın'dan,


IV. Lahika Farrâ'nın Ma'^ani'l-Qur'ân mdan iktibas ettiği kısım­
lara tahsis olunmuştur.

1 Macâz al-Qur'ân ve Ma'-âni'l-Qur'ân naşirleri için, Buhârî'nin iktibasla­


r ı n d a n her iki şekilde d e f a y d a l a n m a k i m k â n ı mevcuttur.
III. LÂHiKA

Birinci Cüz

' •( i : \r ) « j l / ^ » j j'>»

4 U^;. ^ U l j ^MJ, _ , ^ J 1 O - ( : ) « ^ U l »

1 Buhârî I, 11, st. 7 : Y û n î n î metninde ' A b d a l l â h b. ' A b b â s ' a


i s r â d olunan bu tefsir nr. 96 da g ö r ü l e c e ğ i veçhile « K i t â b at-taf-
s î r » d e bir defa daha fakat her hangi bir k i m s e y e isnâd e d i l m e ­
den iktibas olunmaktadır, ibn H a c a r , ikinci iktibasın şerhinde ' A b û
' U b a y d a ' n i n tefsiri olduğunu s ö y l e m e k t e d i r (bk. Fath V l l l , 203,
Macâz 1, 163).
^ Buhârî 1, 91, st. 7 : İbn H a c a r , bunun ' A b û ' U b a y d a ' n i n
tefsiri oldağuna işaret etmemişse d e (bk, Fath I, 4 3 l ) , Macâz ( I ,
322) 'ın ibaresine tamamiyle uymaktadır. A y r ı c a 'İbn H a c a r ikinci
bir y e r d e Buhârî tarafından iktibas olununca ( b k . nr. 121 bunun ' A b û
' U b a y d a ' n i n tefsiri olduğunu söylemiştir (bk. Fath VIII, 283).
3 Buhârî ( I , 110 st. 16), ' A b û ' U b a y d a ' n i n bu tefsirini bir d e ­
fa daha iktibas etmiştir ( B k . nr. 90) İbn Hacar ancak ikinci sefe-
rind"; bunun ' A b û ' U b a y d a ' n i n tefsii i olduğuna işaret etmiştir (bk.
Macâz 1, 139; Faih V I l I , 192, v e ' A y n î V l l l , 557; Oasfallânî V I , 8 4 ) .
* Buhârî 1, 123. not 1 6 : B j n u bir defa daha iktibas etmiş­
tir (Bk. nr. 141) İbn H a c a r sadece ikinci y e r d e ' A b û ' U b a y d a ' d e n
alındığına işaret etmiştir (Bk. Fath V I I I , 339).
B u k â r î ' n i n k a y n a k l a n F , 21.
322

İkinci Cüz

5 i ^ U Î j aj^P j5j ( \^ : V ) 8 ^ ^ r »

Üçüncü Cüz

^1:5"

,dUi _ j 4 » J-^i^ O j — ' T ' liLi dili ( .^0 : o ) « jAfr j Jli

5 Buhârî 11, 32, st. V I : M a c â z 1, 33, bk. Fath II, 431.


" Bunu Buhârî (II, 119, st. 13) bir defa daha ikübas etmiştir
(bk. hr. 142). İbn H a c a r birincisinde sarih olarak Buhârî'nin izahı
olduğunu s ö y l e d i ğ i halde (Fath III, 256) ikinci yerin şerhinde ' A b û
' U b a y d a ' n i n tefsiri olduğunu ifade eder ( B k . Fath V I I I , 339 v e
Macâz], 361).
7 Buhârî III, 11, st. 16-17: Bk. Macâz I, 176, bk. F a M I V , 18.
8 Buhârî (III, 67, st. 7-8) bunu bir defa da Kitâb at-tafsîr'de
iktibas etmiştir ( b k . nr. 116). İbn Hacar birinci ikdBas esnasında
(Fath I V , 256) değil d e s a d e c e ikincisinde ' A b û ' U b a y d a ' d e n alın­
dığına işaret etmiştir (Fath VIII, 267, bk. Macâz I, 288).
9 Buhârî III, 67, st. 7-8 v e n o t u : Bk. Fath I V , 289.
323

10

11

12

13

Dördüncü Cüz

14

^Jlj a^J^l ^.1:5'

15

16 . ( : ov ) A^oVl ( » ^ c JILJ 'i-^t « \a.cl » <ULv.e. y i j S

" Buhârî III, 89, st. 16-17 v e notu : Bk. Faih I V , 266, VIII 398.
" Buhârî III, 109, st. 15 v e n o t u : Bk. Fath V , 2 2 ; ' A y n î V I , 2.
12 Buhârî III, 127, 16-17: M a c â z I, 343, hk. Fath V , 69; 'Aynî
V I , 2.
13 Buhârî III, 149, st. 6-7 v e n o t u : Macâz l, 126. bk. Fath V ,
126; ' A y n î V I , 234.
" Buharı I V , 13, not 1 0 : Macâz I, 181, bk. Fath V , 3 0 7 ; ' A y ­
nî V I , 234.
15 Bahârî I V , 23, st. 17-18: Macâz I, 132, bk. Fath V I , 28.
'6 Buhârî I V , 3 1 , n o t 4 : Fath V I , 5 3 ; Qastallânî V , 76.
324

17 . ( ^r : i ^ ) a ^ - ^ \ .

18 . ( t : V ) « l-'U »

20 ( ıs : Y ) « İ:-Cib » • - V i l ^«l ( Y ^ : ^ ) «j j > U .

|._5 O £ ^ » - 1 ı3>ij j^C-l ^^~X\

21

. l>}ja.\\ ( A : ^ ) « J V l » _ j d A : ^ ) « i.<>Jillj »
22

23/24 ^gı, ( : ) , , . ;J.I ( : ^ ) « . j

25

" Buhârî I V , 59, st. 12 v e n o t u : Bk. Fath V I , 100.


18 ( Buhârî I V), 61,
YY : NO « ^ ist.
l j ! 3j : Macâz
j S " ^I,^ i210,
" ( bk. :Fath
\ v ) V«I U
, 102.
^Ğ »
13 Buhârî I V , 79, not 5 : Bk. Fath V I , 1 4 1 ; ' A y n î V I I , 124.
20 Buhârî I V , 96, st. 8 v e n o t u : Bk. Fath V I , 183; ' A y n î V I I ,
182.
i'i Buhârî I V , 98, st. 2-3: Macâz I, 259, b k . Fath V I , 192.
22 Buhârî I V , 105 st. 7 v e n o t u : Bk. Fath V I , 2 0 4 ; ' A y n î V I I ,
211.
23/24 Buhârî I V , 107, st 16, 18-19: Macâz I, 198, 254, bk.
Fath V I , 2 8 8 ; ' A y n î V I I , 219.
25 Buhârî I V , 109, st. 2 - 3 : Macâz I, 82, 102, 217, 348, 385,
bk. Fath V I , 219; ' A y n î V I I . 2 2 5 ; Qastallânî V , 251.
325

. lly:^ ( on : V )

26

^.-sUl ^ ( "VA : \ V ) « t - » U . » j l s j 4- i-i-^i-l, ^ L . : ^

t-L—as- ( J * " - * '—^^İJ L / ' J ' ^ ' J ^-a=- J^ij l(..<a»-

( ^ A : NV ) « JL..;^ D , ( \n : \ t ) t î .

. ö - ^ s j ' ^'.Ji^ iı^^-y'C-Jı ( V \ :,on ) î j j j ^ J> . o î i i >

27
^x 'i'.^^J 'Jr-^ ( ro : A ) « »

c-cj p\ JA ^ ) U . ( \o : C Û ) « ^ j U » . j^iJl j j j

j-Ul ^ 1 ^f-U ^_^/> jc ^4^2x1 ,^y;>. iil-

28 . ; x W 5 ( \ \ v : 1 ) « <SS_ » . ( \ \ v : i ) « îj^*:» » U . ^

( M : \ v ) « dA,Li^_ » . ^^ıJ\ ( n i : \ Y ) 0: 3 > : : - l j »

. jVJ\:Jû ( nY : ^ V ) . j S : I : = ^ ' V »

28 Buhârî I V , 120, st. 4 - 7 : Macâz I, 385, 391, 338, bk. Fath V I ,


237.
27 İbn H a c a r {Fath V I , 237) Buhârî'nin ( I V , 120, st. 10-12)
' A b û ' U b a y d a ' d a n almış o l d u ğ u ( b k . Macâz I, 246) bu ibarenin şerhin­
d e , Buhârî'den başka bir kimsenin ayni şekilde bir izahta bulundu­
ğunun bilinmediğini s ö y l e d i ğ i halde, Şahîh'm. ikinci bir y e r i n d e g e ­
çen ( V I , 61, st. 8-9) ayni ibarenin şerhi esnasında onun 'Abû
' U b a y d a ' d e n muktabes olduğuna işaret e t m e k t e d i r (Bk. nr. 108).
26 Buhârî I V , 121, st. 19-20: Macâz I, 384, bk. Fath V I , 239.
326

.U'VI i . o Ü

29/30 , , ^ [ ^ \ JU, . V-Xx^ ( o r : \ A ) «l^^^- »

( \ ^ : nv ) « » • Jl^ -o'lkLj •\SCL j

31

. J Î ( \Y : V . )

32 . j i ^ j ( i : ^. ) « J »

34 . ^3^ ( \ N : r v ) « ^3V »

35 .i::.^ ( t o ^ : V ) d » j . U^.! j^-.ls ( m : Y ) « U^J^Îj »

( xn : \ o ) «U » . ^ . a i ( Yn : \o ) d j y U l * ^ > ı « . ^ J

^Uİ-İ i^t ( YY : V ) « J^^-a^.» • -'^^1 Cf^^^^^^j öls- ^

1:4* ( Y i : V ) « c > = - ^ l ı - j » . U4=-y TY: V )

. j,y.A^jll 4;=. ( YV : Y ) « A ! ^ »

29/3» Buhârî I V . 127, st. 5, 6-7: Macâz I, 290, 403, bk. Fath
V I , 247.
31 Buhârî I V , 131, st. 6 - 7 : Macâz I, 236, 211, bk. Fath V I , 233.
32 Buhârî I V , 131, st. 8 : Macâz l, 213, bk. Fa^A V İ , 258.
33 Buhârî I V , 131, st. 8-9: Bk. Fath V I , 258.
31 Buhârî I V , 131, st. 1 1 : Bk. Fath V I , 2 5 8 ; 'Aynî V I , 310;
Qastallânî V , 339.
35 Buhârî I V , 131, st. 12-16,: Macâz I, 38, 80, 350, 351, 212,
213, bk. Fath V I , 259; ' A y n î V I , 3 1 0 ; Qastallânî V , 309.
327

. V*. ( A : ^ ^ )

Jli_5 L . ^ l _ - » ^ -çU ^iMBİ ( M : ^A ) « 1_^İ2.9 •^..U J/l

( \V : \A ) « i^cVU.M'Uİ j . Jli^

Uls ^ j 'J-A » .ti" 4 1 IU:-1 U j j ^ . ; ! * : - !

V •g'.s L>j'^^! "^^-^l ( ^ A : \ A ) « ^-c»- j j -».cj

ü» . İST^U ( vr : N e ) » is.,:--»» . ^ i - l ( A'V • N o ) « j}:> »

. j j > J ( : No ) « Ja-*! » . ( VO ; n© )

JixiJ J i j ( o : A^ ) « » J:^l Jlij ...

. (.iir ( NNV : V ) « »


Buhârî IV, 137, st. 4 - 5 : Bk. Fa^A V I , 267; ' A y n î V I I , 267.
3'
Buhârî IV, 138, st. 2 - 7 ; Macâz I, 415, bk. Fath V I , 272.
38
Buhârî IV, 148, st. 7 9 : Macâz I, 354, bk. Fatİı V I , 269.
39
Buhârî IV, 148, st. 11-14; krş. nr. 105: Macâz I, 207, bk.
Fath V I , 268.
« Buhârî I V , 151, st. 13-14: Macâz \, 225, 315, bk. Fath V I ,
302.
328

41

42 t ^ k - » . l:-«jî iLi^ J l i j ( : tA ) « (i'-^-^i 5 ' '^JJ »


a -OJİUKJ jjj ( Y. : YA ) « » : I I)
«[ iia^Jsc- ] a-lJL, D . ^^.Jlj-î iliJlfr ^«y ( : YA )
[ d salt j ] . laJifr A! SLİXŞ- -ÜS öjt>^ UJ^^:-«:^ ( t o : YA )
^ sütjjl jL^_ |. i r »^.e Jlj_j ( Y V : Y. )
( nS : T» ) ' j.x:>'-^5» • e^^i^ ( r \ : Y. ) « ^^jj^ " •
Jli «^(.^İ-^J^ J^i tJ-A'i c-Zlr ( nr : Y. ) « J-ll » .
(._^Jl C;^'! J;^ J l i ( nt : Y. ) « ^-^ » • J-J^l
_;*.:,ı ( n v •• Y. ) « ^ ^ j ^ j » • v j - ^ i <iJi j ^ ^ i ti-i
( V \ Y* ) « J^;)l f- j-J'ş- (i » • ^lİ-râ^-.Ö j , . _5İj!l ^.?>j.9
: Y. ) « lT^--^ » .dUl (
( ^ V : Y ») « '^•h''^ * • ^J-^?-
. OjJ.J, ( ^ V : Y. ) « o - c l » . * <_-.L
( \ \ : YA ) « A:^J î • ^=5-1 ' ^ ^ ^ ) ' ( \ \ ^ : Y. [ « ^ ^ ^ î V j j ]
• ( \ r : NA^^) «^ > ( j ^ " » f>^!l Jİ j X ^'J c^r"!

. x ^ \ i ^[:z:>-\ j p j l,[:>- j s ^ i J.») \ \ : YA ) « js^ »


43 . jü^i' o_j*ij J l i ( \rr '• \ ) « j'^j^^ »
( \.o : V ) « J - i : - » .^IjU-^ A^-Lj jl:i-l ( : V ) t J*ill »

" Buhârî I V , 152, st. 4 : B k . Fath V I , 302.


42 Buhârî I V , 152, st. 6-13: Bk. Fath V I , 303-4
43 Buhârî I V , 154, st. 3-4: Macaz \, 204, 224, 228 bk. Fath
V I , 308.
329

( v ^ : Y ) « ^jVi » . jvjıgiv. f ( : Y ) * j^i v D

( v\ : Y) 1 » .Jj^^l J V j ^ j V I ^^iJ j j l i C - A )

jl ( : Y . ( v\ : Y) « » .^ j , -

« (fijbis D . ( v r : V V ) « ^i-» oVV^î : < ) ^ 1 > - » J l i j ^lj_^-

. ^-ih^l ( V Y : Y )

( A Y : Y A ) « I J l i j l Ç j » . jv=-^il ( v n : Y A ) « ( > = ^ > ) 1 » J^V

«de j ( V » i V V ) « jJ^ij » U l 3jJ\ 4Öılj\ J j - Î î j ; . *

t^j.' j V J.*'! J l ( • N^) ı''''*-! ^ . - ^ J ' J * • J r ^ . . >


ı * - *

.jr^JI J » l j ^L-r^l ti*- -C* J l - l j » « ^L^î^l Jİ-~"lj » 4 ^ j

••zjji^ f lil Jli <J11 jii:^.- f ( : \ \ ) «l^^i^ f^ljj »

. ^_,4li:--î «Icjjl di** J.i-lr j i ı^^^-l^'lj JSl;_,4İi li:^^-

1 _^A,x! ( : Y ) il>ii » . J . ^ l j ç^r'S^-»j ( \ r o : "v ) « j.»^'^-» »

. jj^K : V ) « ^ - T » . jj^_ ( Vn : o) « ^ıl î


46 d.^Jl j î Jj3ii-:t JJ-*'*"-: ( ^ ^ Y • : V ) « o^JV j öj-^*»»

t ^.Jl » • ^ j l > ^ ( \ n r : v ) « Ic^; ^v-'l:-- ^rj^" i l •

47 . ( \\ :rt ) «OUJU jl.


48 j ( Y I V: V) « î (\\: \ A) « »

49 ;1 ^ ^ 1 ) J l i (- Y V : Y - A ) c: l^^i j_j«-Jj 1^-) 4İ (>-t IJj^ j l »


« Buhârî I V , 157, st. 10-12: Macâz I, 44, 45, bk. Fath V I , 315;
QastaIIânî V , 385.
Buhârî I V , 158, st. 16-20: Macâz l 297, 298, 221, bk. Fath
V I , 3 2 3 ; ' A y n î V I I , 4 1 4 ; QastaIIânî V , 391.
« Buhârî I V , 159, st. 18-19: Macâz I, 230, bk. Fath V I , 325, 6.
47 Bahârî I V , 160, not 3 : Bk. Fath V I , 326.
« Buhârî I V , 160, st. 3 : Macâz I, 77, bk. Fath V I , 326.
Buhârî I V , 161, st. 7-8: Bk. Fath V I , 328.
330:

« Jı>^j" • U*^ ( r v :r ) € x<-^ l4İi.r,.t, Jl^ ( YY- : r A )

• ^ii^^l j fj-_^;p < ^ A ^\ jU- ( Y r : TA )


50

51
jSj ... ( i ^ : r ) « < ^ ' V i «

52

. 4.>j .1^1 ( ^v^ : i ) « o

53 . ( ^ : Af ) î »

54 .LiJl ( s A : NA ) t » . tyiyl ( \ i : \ a . ) t L U i

•JvS^l ( N \ : \ A ) t 5 j l î . ( ^ L t : - ! ( SY : \ a ) « ç ^ l : : . ; »

55
. t>:_ı |. ( Y Y : \ A ) ' « V-' *

56

^ ^ i i i ^ ^ ^ n aJIj ;^.^i ;^Lii_5 jU.^c / u i j ;X!i

. ^U*vı ^^.vı

5» Buhârî I V , 163, st. 1 0 : m. Fath V I , 337.


51 Buhârî I V , 164, st. 1 5 : Mamz I, 93, bk. M V I , ,340.
52 Buhârî I V , 165, st. 5 - 6 : Macâz I, 143, 144, bk. Fath MI,
342.
53 Buhârî I V , 172, st. 1 0 : Bk. Fath V I , 365.
54 Buhârî I V , 172, st. 8-10: Macâz \, 397, bk. F a M V I , 366.
55 Buhârî I V , 172, st.. 1 0 : MacâzI, 398, bk. FaiA V I , 366.
58 Buhârî I V , 179 st. 6-7: Bk. Fath V I , 387.
:33i

Beşinci Cüz

57

58

•f ( Yt^ : Y,) « c ^ : . . I . (r. : N


Y)« » . »-AICU
düu'j A.i:-I jy-«t/j^l(i'\:Y) 1 ... » Aİ y Llj

, <:i::-l j^

59

60

61 ( sen : V ) « » AJy Ulj j > ( ti : o ) « 1 j ^ ^ ^ »

Altıncı Cüz

. jU- r ^-Jlj >1


57 Buhârî V , 4, not 2 : Macâz I, 356, b k . Fa^^ V I I , 9.
58 Buhârî V , 50, not 8 : Macâz I, 40, b k . Fath V I I , 145.
59 Buhârî V , 70, st. 1 1 : Macâz I, 166, bk. Fath V I I ,
214.
Buhârî V , 72, not 1 5 : Macâz I, 241, bk. Fath V Î I , 223.
61 Buhârî V , 93, not 6 : M a c â z I, 104, bk. Fa^A V I I , 268.
»2 Buhârî V I , 17, st. 1-3: Macâz I, 20-22, bk. Fath V I I I , 1 1 8 ;
' A y n î VIII," 4 5 8 ; QastaIIânî V I , 3,
332

63

64

65 ( \nA) « o l ^ k ^ » . ;iiiV ( \ r r ) « ^ i j ^ V »

66 . ^.if ( ro ) «Îapj »

L^"A=-1J ' U . l — . l ( YVY ) Ati_JI!L t ^UL * - * J l CJL dl"L

. a.£İâ U A ^ I J *L-J]L JJ.» Jkfr 1^2)1 J

69 : Cr} J l » j V-"-*-=-lj d.U>lt ( \ O A ) « 2)

«3 Buhârî VI, 18, not 7 : Macâz I, 40, 405, bk. Fath VIII, 123;
' A y n î V I l C 4 6 3 ; Qastallânî VI, 9.
M Buhârî V I , 18, not 7: Macâz I, 47-8, Fath VIII, 124; ' A y n î
VIII, 463; Qastallânî VI, 9.
65 Buhârî VI, 18, not 7: M c c â z I, 53, bk. Fath VIII, 124.
«6 Buhârî V I , 19, st. 1: Macâz I, 38, bk. Fath VIII, 125;
Qa,nallânî VI, 10.
87 Buhârî VI, 20, st. 2 : M c c â z I, 54, hk. Fath VUI, 128;
' A y n î VIII, 470. '
8s Buhârî V I , 20, st. 9-11: Macâz l, 54, bk. Fath VIII, 129.
89 Buhârî VI, 23, st. 4-6: metninde bu ibare kısmen ' A b d a l l â h
b. ' A b b â s ' a isnâd edilmiş bulunuyor. T a b a r i tefsir (IIÎ, 42) 'inden an­
laşıldığı veçhiyle İbn ' A b b â s ' ı n ibaresi « ^^i] j l y ^ Ü > den iba­
rettir. İbarenin g e r i kalan kısmı Macâz (I, 82 'dan alınmıştır. B k :
Fath VIII, 132; ' A y n î VIII, 476.
333

70

71

72 jl ly_:^lj Jl ^S^AI; U i i r V_j 4İ1I J - A . - J l y i l j »-

. A^lj '<CV)1 ( ^0 ) d ( > : _ i l ;iıl

73
•c>r ( 'fV'V ) « j ^ i » l »

74 • j y l ( VO» ) d ^ y l » . 'M-IsJj ( Y İ V) « » JlL

. s^iJl ^"Vlj j l i ' l J J 4ii._\ ( Yoo) d »j), V js

( Y o A ) « c.»«9 î ( ) « <:..-Â._ » ( y c e ' ) « <:J1 »

( Y c ^ ) d Ip-ij^^ D . ^Jkı'l V ( Y o ^ ) « İ j j U - j) . ^..fi'i

. 14=- ( Yoös ) « U } - i ü ' » . ( j " ü ( r e o ) d i : J l » . l ^ - i l

'.j^^r^uıı J l o^jVı jA ^_j2^lc ( Ynn ) ji-ac-i»

75 • j ^ " ^ ^ ( Y-\' ) « j*j-^« *

76 JU^lj i^l^Jt ^ 1 ( Y V r ) «tjl^l ^ U l j / u V .

™ Buhârî V î , 2 3 , st. 1 5 : i ¥ a c â z I, 3 4 , bk. Fath VIII, 1 3 2 .


'1 Buhârî V I , 2 6 , st. 1 : Macâz I, 5 4 , bk. Fath VIII, 1 3 7 .
'2 Buhârî y i , 2 7 , st. 8 - 9 : Macâz I, 6 8 , bk. Fath VIII, 1 3 8 .
73 Buhârî V I , 2 9 , st. 1 5 : Macâz I, 7 6 , bk. Fath VIII, 1 4 4 .
74 Buhârî V I , 3 1 , st. 1 - 4 : Macâz I, 7 7 , 7 8 , 7 9 , 8 0 , 8 2 , bk.
Fath VIII, 1 4 9 ; ' A y n î V I I I , 5 0 4 .
'5 Buhârî V I , 3 1 not 9 : Macâz I, 8 0 , bk. Faih VIII, 1 5 0 .
76 Buhârî V I , 3 2 , st. 4 - 5 : Macâz I, 83, bk. Fath 1 5 1 ; ' A y n î
VIII, 5 0 7 .
334

. •J'a^şi; ( rv : I V) « » . 2^~1\>

78 . Ul^itls dir^./iJu ( Y A o ) « v i \ , \ . i t j Jlij

( r ) jl^^ J
79 » .j ( \\V ) « » . :a:^1j ( YA ) « s^" î
( \ Y \ ) « î ^ 9 ^ = - Jl.» ( \ ) «

D . 3t Ujt:vlj ( ) « I^^P » . .>(:5 ^t-_.l-» ^-î ( \ O Y )

JüiU;c^.c J 3 ; . j 3 ^ _ j \\y ( ^ ^ A ) «: " v y ^ . ikı^:.^ ( \ A \ )

80 . ^Ui. ^_}A j _ ^ * J ^"Vl ^ ^ > ( V V ) « (JÎ »

^1 . f >T y j ( \ e r ) » f ı>1 J j^^.-j'ıj »

82 , \y\^İ ( \VY ) » lj>A-^l » : ( \ İ . ) « »

. ( m •' "\ ) « >«.:=>^:-i »

" Buhârî V I , 32, st. 1 1 : Macâz I, 83,. bk. Fath VIII, 152.
78 Buhârî V I , 33, st. 6 : ilfacdz I, 83, b k . Fath VIII, 154.
75 Buhârî V I , 33, st. 10-12: Macâz 1, 90, 9 8 , 1 0 2 , 1 0 3 , 104, 106,
110, 112, bk. Fath VIII, 1 5 5 ; ' A y n î VIII, 520; Qastallânî V I , 47.
80 Buhârî V I , 34, st. 9 : Macâz l, 32, bk. Fa^A V I I , 159.
81 Buhârî V I , 38, st. 1 4 : Bu İbarenin esas kaynağı, olan iMa-
câz>y da <ta'nîş» kelimesi bulunmamaktadır. Mezkûr kelimenin ilâ­
v e s i y l e arap dilinin bünyesine aykırı bir izah ortaya .çıkmıştır. :Bk.
M a c â z 1,105, bk. Fa^A VIII, 1 7 1 ; ' A y n î VIII, 5 2 8 ; Qastallânî V I , 6 1 .
82 Buhârî V I , 39, st. 1, bk. M c c â z 1, 104, 110, 112 v e FaiA
171.
335,

( i ) a j ı o

85- . UJV l,oaPİ ( > A ) «IaicI » .^^JL* ) «IjUj »

86' > ^C;iı:J OAİlc < » U j î ( " T Y ) « Jlj.* J JĞj

^il J^llj jrj L ^ ı l J^Uj cAfîl Sy

. üi-Jl J J^- J^ilj ^ i i l Jyij j:xLİ J^ili


87 . ^.1 ( t.. ) « oi JUu ^1 V Jöil j l »

88- ( iV ) « ^-kj î . a^lj Jlı^lj ( r n ) K J ^ l I

. by_j ( O Ö . ) « î D . ol^ UJUXJI jj--»k f ^^-liîS' j ( 3 = -

89 . ^Vl ^ji ( O A ) . ^ST:. ^ V l J j t ,

83 Buhârî V I , 39. st. 7 : ilfacâz I, 110, bk. Fath VIII, 173.

84 Buhârî V I , 42, st. 1 8 : Macâz I, 114-115, bk. FafA V I I I ,


1 7 8 ; ' A y n î VIII, 5 4 1 ; QastaIIânî V I , 7 1 .

85 Buhârî V I , 43, st. 1 3 : Macâz I, 117-120, bk. Fatly VIII,


180.
86 Buhârî V I , 44, st. 12-13 v e n o t u : MacâzI, 124, hk. Fath
VIII, 186; ' A y n î VIII, 5 4 7 ; Qastallânî V I , 77.

" Buhârî V I , 44, st. 1 8 : Macâz I, 127, bk. Fath V I I I , 188.

88 Buhâa-î V î , 4 5 , . st. 13.14: Macdz l, 127, 129, bk. Fath


VIII, 188; QastaIIânî V I , 79.

89 Bühârî V I , 46, st. 3 : M a c â z I, 130, bk. F a M VIII, 193;


' A y n î VIII, 551.
336

. O j l3j* ( \.r )

9^ . i t U - ( AA ) î »
t- »
92 . A , ( Af ) « jk.:„ı j ( A t ) « ^ 1^ ^ l i l »

I j ^ . Jİ l ^ f ol_^il ( \ \ V ) « Ul\ 'yı . , ( Al ) I ,

. (^i- ( \ e t ) « ^.-.L D . a:^lj V y j ( \YY ) ' > l i » . ^.ks


93

94 .j»4-kr.^, ( \ t ) « U-» » . (.I_,::^ U J ^ - I J ( > ) « »

. Â!J^ ( OY )

95

Buhârî V I , 47, st. 1-2: M a c a z I, 138, bk. Fatfı VIIl, 193 ;


' A y n î VIII, 557; Qastallânî V I , 84.
91 Buhârî VIII, 47, st. 3 : Macâz I, 139, bk. Fath VIII, 193.
92 Buhârî VIII, 47, st. 7-8: Macâz I, 133, 134, 135, 142, bk.
Fath VIII, 193.
93 Buharî VIII, 50, st. 5-6: bk. Macâz I, 118 v e Fath VIII,
201; ' A y n î VIII,
9* Buhârî V I , 50, st. 9 : Macâz I, 145, 142, 160, 161, bk. Fath
VIII, 201-2; ' A y n î VIII, 574; Qastallânî V I , 96.
95 Buhârî V I , 50, st. 1 0 : Macâz I, 154, 168, bk. F a / A VIII,
203.
337

96 . l:.^^ ( i A ) « V^r-'i » • "^^l*^ ( r ) « ^-a-^ »

93 Aİ ^ i j V ij'i .fej . . . ( r ) «(.vyvı»

1*^0 ((;_^'m j , u^fc j^i ( \ \ ^ ) « j5 iij»

101 'j. ı^j^ V ^ ; ; ! V ı^j.._ı ı_j.Y ( \ . r ) « «

102 . j^j,tU ( ) ^j / L .

103 \_5l„,i_5 l j „ i j i ( v ) « M » • ^'l^*-^ ( \ i o ) « U y „ A »

96 Buhârî V I , 50, not 7 : Macâz I, 153, bk. Fath VIII, 203.


97 Buhârî V I , 50, st. 15 : M a r a z I, 146, 128, bk. Fath V I I I , 204.
98 Buhârî V L 53, st. 8 - 9 : Macâz I, 152, bk. Fath. V I I I , 208.
99 Buhârî V I , 53, st. 9-10: M a c â z I, 153, bk. Fath V I I I , 208.
Buhârî V I , 54, st. 15-17: Mccâz I, 182, 183, bk. Fath
VIIL 212.
101 Buhârî Vr, 54, st. 1 9 : Macâz I, 178, bk. Fath VIII, 213.
102 Buhârî V I , 56, st. 1 : M c - r z I, 189, bk. F th V I I I , 216.
108 Buhârî V I , 56, st. 3-9: M-câz I, 185, 194, 196, 207, 189,
191, 193, 196, 197, 198, 201, 202, bk. Fath VIII, 216; (bir kıs­
mı) ' A y n î Vlll, 600 ; Q a 3 ç a l l â a î V I I , U l .
B u h â r î ' n i n k a y n a k l a n F . 22
338

. ( VS ) « '^'_^^^\ » . U'lj ( V \ : TA ) « ÎA..__^- »> • * j - U İ


• J-^1 y j ^ l L«lj ( '^0 ) « y 3 » • ö j r ^ - ~ i ( t ) « »

o; A-'Ul t « j l k ^ l j ; j _ j k - \ l*A^l_5 ( V o ) « j ; l » l - l »

. Ö U . ( İV ) « » • ur'^r)* ( )

« o_^5C.L » . jj-._j ö j j - ^ iâS" i ( v r ) « j^-^n »

,jl J i ^ . J dJ^-^J j j ' j - i - « l ^ i ' - ^ J J--0 ^ l - * ( VO )

J^. ( ^^ ) [ « ^ " ^ ^ " ] • ( ) « » • r^J

• ı^Jl j ( ^A ) « Pj/—*j » ^İ-J>\ j ( ^A ) « »

104

. ^ r i ' j ^ U j Uf ( \ o n : V )

105
J-J^^ ( \ \ s ) 8 ''^-^ » . ^. j -ü-/^ ( \ . Y ) « j f j »

jiij y^:>-i-ij _^4» y j fl^=- ( \ r A )


^-i,_jİ J^lr-\ L.İJ ıjt>._j Ji.D JUj ^>HI

.. j^v^'Vlj Jo-\^^ ^* 3l=J-l > \ ii! ( Vo. )

Buhârî V I , 57, st. 1 2 : ilfacaz 1, 42, bk. Fath V I I I , 222 v e


krş. nr. 59.
" 5 Buhârî V I , 57, st. 18-20; 58 1-5: Macâz I, 203, 204, 205,
207, 208, bk. Fath V I I I , 223.
339

106 ü rbiH J . ^^\\_}A\ ayS^I \ijS' (^\o) i » oj'C, j j

« » . l::^ ( ) « l-;^. Q:»İ » t ^^UJl ( : ri )


.( ) « ». ^^^\( M . ) « ID . U»j ( \ v \ )
• OJ^' ( V I : o ) d ^j-lr j) . J 3 ^ l ( ) « ^-T » . j l ^ - ^
. j l di.:-» L J j i ( N V ) « r V j l dl.;^ L. » »j^t jlâ_j
Jjj^l jU.lj.i_ I : I - L J j j J A ^ l - - J - i ( VV ) « jU_^J<^_ »
pA:^j » . l * r ^ y ij_l:.5^ ( YY ) d l*^.- I j _ » , jl <Ja«j

J l ^tL. J A ^^JU:* (>i-l_5 Â,AU].1 J l l:^*. ( Y i ) « ö^^- J l


^4İJu A=-lj ( VV ) « ^ 1 J l j » UT!; • l*jAt ^.a^ V U
( rA ) « 1 /"jl^i » • j»r-^i* L5J)L Aİ-:^ ( VV ) « .^Us » • o - U l J A
d .» U a s - L J L j . ^ _ ,_^_> (»4)^ ^ î U ' j jl_)Vl Jl-Aj . l^«-..:>-l
•d j^l_^t » . 4;U-lj E j;JJ ^lilj O j .L_,I^:..j ..L-c ^ / _ J ( i . )
. ( O A ) » Î ' A C » . 11 ^ii* ( oA ) « jjıi. L ( i \ )
« j^/' j ^ j^_l D , ( \ » o ) d J - L - ^ » . 1 jJ-y^ı ( ^ Y ) « I y-^i »

( \ r . ) « (^Jli» » • f^^' ( NN-^ ) « ^ ^ - L ' » • ^r*-^' j - ( NNA )


. jlâjUl : JLC\\ o-j-y J l i j J : ; - ] ! J A ( \rr ) « J L J J I ' » • ^»4^^=-
( Yo^ : Y ) « u ^ j ^ » . j U - j U ^ l ( \ r r ) « J-il*»
JffL-, VI D . EJK, j JAI.-- ai9 ^O,' J * Jâ^{ \ İ ^ ) « - K Â - » , flU< j ^ l ^ _ }
A! J J A « - _ ( N^r ) •« o ^ J l j j_jA«ı )) . J-°l^-1 J t l J ( s-v. )
• t->^-»~ ^^"^^^ " ^^-^^ * • ( VA M A ) « A J » . öjy^^

d j»4ş-J->.:_A_- » . J J - i ^ T I _J A « « ( SVl ) -vl'I-L .i.A^(\"\o)d ^ ^ A ^ »

.d 1 j . - : ^ _ f d-:- J A ^ul ^^Clî» J l J 4İ j i - f ^ j l A IA J A ^ ( \AY )

10e Buhârî V I , 58-59, st. 11-19, st. 1-5: Macâz 1, 222, 220,
232, 230, 227, 222, 211, 212, 213, 214, 217, 221, 224, 225, 226,
230, 231, 233, 234, 236, 237, 238, 239, bk. Fath V I I , 225-226, krş.
nr. 35.
340

( \ ) « » . dA,ii.i:„i ( Y . « ) « » . Ci'lı J ; ^ i

• o>V'. ( V»Y ) « ^j^_j-v£ » , A ^ l j j a _ 5 JlLj ^

. =Up-Vl jj> ( 00 ) « 4.-/i=-_; n . U (Y.e ) « ii-s-j »

AJ_jîr' _ , y U L. J--=.i U a ^ I j ( Y . e ) « \ i j »

• t i '( N A I ) « Iftl-y' j> . >\-.«=lj

( A ) J'^-'VI

107 U_4J ( ^ ) « (>9j^r^ » . ( V ) « i^j^^lü »

j j i JA l i * iji^^^i I j ^ i l ( r o ) «lyji » -ceA.) . w ^i^jîj

s | _ ^ p - . : > . jl_5 » . Jy ( © V ) « .^^.-.i » . < - . < - ^ « r V) « » . j,a)l

i_Jij ( n Y ) «^b„.n , . ( n v) . İJ.1İ» ( ı \ )

108 . ( , C r U ı ( Y İ ) « >ı . 1^-;:^' . ( Y İ ) « lj..;=>-:-.l »

109 ( İ Y ) » )) , j -^^i ^ ( S ı ) î 4 : > . J j ))

( 1^ ) « j r İ ' V j » , o j i l J l - ^ l j -^Uill ( I V ) « JL^l » . ^ . - ] i

( e v ) '•yi^j.A » . j . ^ l j t» j T j ( s r ) « t . - ^ / ' » . / " V

C^Xi>\ ( V . ) « o'^-i_>ilj » • j y / - 4 ( o V ) « jj-^-»-^ • V

1" Buhârî V I , 61, st. 8-9: Macâz I, 241, 246, 248, 250, bk.
Faih V I I I , 230.
" 5 Buhârî V I , 61, st. 1 4 : Mccâz I, 24, bk. Fclh VIII, v31.
"9 Buhârî V î , 63-64, st. 17-18, 1-6: Macaz I, 254, 260, 261.
262, 263, 265, 267, 269, 270, bk. Fath Vlll, 235-37.
341

( VY ) « JAfc » . ^ i j " j " ^ i l ( OV ; or ) « t^jftî » . t j ^ j V l l^^

j f J A - * j-^»-» j '• Ji^ij j A « ^ < : a j C.*1 ( J İ (j^jl; dJAcj (

^j..; ( AV ) « w : ) l j ^ l » • J-'..^ d-fA

jig' j l j "lilli-l JA a—>.!1 j l j^fj c j

J—:a\^a.]\ l*j.=-ljı ( AA ) « ö L ' - ^ ' » • dUljfcj dUUj

( \ ) « ; U ) ) . 'VojVij j j ; J i j ' j / l ( ^ . ^) « J^^ij »

110 . 1 ,.^l,' ^1 ( 1 \ ) d l : . A ^ \ jl jj/ V A^r-U) J j i il »


Ul . ^^iiL ,>^A4=-j ( v^ )«,>=fj.4P-»

112 » . 4'.Aj jT_,i)i ^:^c.ı « A i i t i ' i ( > ) " •^'^'^ » J^^.

« y^ j) . ^^.ii ( Y Y ) « j . r . 0 : . ' ^ j ^^^^11 J r""^

c.i'Ul ^OL^II J . l y ^ ( YY ) « " • (^i^-^ ( )

( ^ « ) « Ijat » . J,5»lj ç » 4 « - l j ( \ * ) 1»^»-^^'' » •

. JI^AJI

113 . ^^Vl j . j c dl;il; ( ^ Y ) « »

1" Buhârî V I , 66, not 6 : M a c â z I, 270, bk. Fath V I I I , 245.


"1 Buhârî V I , 67, st. 9 : M o c a z I, 264, bk. Fcth V l l l . 249.
"2 Buhârî V I , 72, st. 6-8 (krş. nr. 2 5 0 ) : Macâz 1, 272, 275,
277, 281, bk. Fath V U I , 2 6 i ; ' A y n î X I , 6 6 1 ; Qastallânî V I I , 157.
"3 Buhârî V I , 72, st. 1 2 : Macâz I, 281, bk. Fath V I I I , 262;
' A y n î VIII, 661.
342

( ^ ) cfiy. » • J ^ ' L ( A ) « S^i » : ' . ' ^ j l â j

114 ' - i ;

115 4 ; , ^ ^! ( ©t ) « iJl>l »

( "^N ) « ^' ^ * A : - 1 , S . A . rV:^!. jjlcj ( ©^ )

t.)l ( A Y ) « » • ->^^ -^^"^ J ş - U

• J:-^-* j ^ - ^ ' ö y J ' j f'^^'b 0 ^ = ^ - j

AS-! ü l ' ^ ' * ij'^ O"-*-* J * ' ( a v ) « (İ^J »

* \ '-^i3 * • '^'.v^'' J'^' ti*" 1 J^-U iı_^i)l j l - ' j -^ll»j

j l " < . I J cl».4 A İ - l ; j î U4Jk l i r - ^ ^

( ) « » . l:i=U • ( N\ ) « Ü i \ / * » . j^-~5

-^-j a-^ ( i\ ) * ^»'^-.^ » '>.j <o-^^ o^ş^l

Buhârî M . 73, st. 2 - 3 : Macâz I, 285, 286, bk. Fath VIII,

263.
Buhârî V I , 73-74, st. 16-20 1-7: Macâz I, 290, 293, 296,
298, 288, 289, 286, bk. Fath V l l l , 265-8.
343

>_.^U J I A ^l^i ' V I a ^ l j ( \A ) « jrUyi j t IjjI \ : J V \

< *j«.^:ş-l I j i - b j l < J.j-ili jA.^İ Ü j ^ly* A«) Âly* ^j'J-'l

( \ Y ) ^^_5)_ : ; j ^

117 . *,|Ufr l ' o dl:c ı _ ; t ( \ « ) « < > U t » o j ^ t Jlij

( \ v ) « u jAj£ » . |. j ) i \r;ı ( \ . ) « -^İJ "

Ad U A ^ I _ J ^J-İ.) JİÎJ I^^A-İİ İyi; 3

^ J V I ,_,^Jl j ^ . ) j j , J V l Jli t^Aİl J k ' l j fU'J j î >^.Aİ-

U'l IjlUJ o Jl lj> JjU' j> l-STdU 4 Us

g J ; » dili jA_5 > J 1 ^ > dUl U'lj .1:11 ' c T l — . dl:LI_^*

Ji Jli ( r* ) " • l-^:i^l - ^ » ! "^lâ 7;-jî (T jS^ j l î ^SJIA

(rr ) « w - ^ î » • Jj»-^i j - 3 U i * - u î j ly-i» j > i t y j ı^jUd

JA A-)l .J>. d-i-iaJlj Aİ J._/lr V L ( 11 ) « ^^:>-\ d.li-pî » . J . A I

C>^=^1 d»li-^l A İ y J A V ["ii-ja iİA^^ A i - j 4;A_j v - ^ ' J - ' : ^ ' ^

« j5^ jljjj » . ij^-ll tJ* ( ) * -T^' * • d.».^ l»A?-l_)

(y.) «\UJ1 D . " U l ^ ( > \ ^ ) « <J1 ^ j T , . j , » ) l* ( \ o )

Buhârî V I , 75, st. 1-2: Macâz I, 115, bk. FafA Vlll, 268.
1" Buhârî V I , 75-76, st. 11-17 1-3: Macâz 1,302, 303, 305,
308. 309, 311, 312, 314, 316, 317, 319, bk. Fath Vlll, 270-3; ' A y n î
V l l l , 676; Qastallânî V I I , 166.
344

di^j», U ^ s î ( A 6 ) « '^^j>- ı> . V ( AO ) « ) ' i ' » • J l ; ^

« V z t » .4İ->"» ( AA ) « = 1 ^ ^ • İJ^^" ( AV ) « i j — » . ^ ^ i »
*- ^ • - .

J A U-b'V ( a . ) « Ij-U'^-i » . ÂAW Jjll ,_,İJ.£: J A

,<.İ7İj [J- \j'yc\ ( a * ) « l;r'^ I j^^ii- » . ı^lş-ji *U«A (^\ r^j;

118 . c.-^'3 ( \a ) « ^5C_i'î d . ! j - J. JS »

119 « J/^AII IjiJi I < l-ı=-_) ( Y o ) « U J l j » . -^AUA ( YV ) « »i»!-» »

. ( V . : Y ) « l:-/)î » i { \ \ '• Y-V )

120

121 « oV-l'» j B j o U ' b ı * o i j j l ? . : : . . dili ^ İ T ^ : » j - t jB_j

(.LÎ S" j S j J l ^ ' V l j oLd^'l j ' i iLlİA U A ^ I J ( ^ )

iüi>- iOy-A ( \ \ . ) « o i - Â » ^ » • ( A ) «jUif » . ıj-i-

. •j'l j O-ic Jll J-.9 - C A J (j^^Vl lyl* J j V l

y » - i - ! ( M ) (( Ali i^^ıi"» . ;;j5.n ( \ r ) «jiii s

« \V ) « A j^l:- jî » • ^ y . b o* ( ) " '^.-.İJ • '^^^

"8 Buhârî V I , 76, st. 1 1 : Macâz I, 303, bk. Fath VIII, 274.
"9 Buhârî V I , 77, st. 4 - 5 : M a c â z I, 304, 307, bk. Fath V l l l ,
275.
Buhârî V I , 77, st. 1 2 : Macâz I, 310, 314, bk Fa//ı V l î l , 276.
Buhârî V I , 78, st. 9-16: Macâz I, 320, 322, 323, 324, 325,
327, 328, 329, 330, 332, 333, 334, bk. Fath VİlI, 280-4, (bir kısmı)
QastaIIânî V I I , 175.
345

. Cx9^ Aj^'o j j « 9 A ( r o ) « j j ' j A s . J'\ji-i\ ( \ A ) «.sUll »

( r » ) « ^ ^ - ^ ^ : * i j » • r ^ ^ ^ f>^- j ^ ' * t^K v n ) a ( . C u ^ > u »

. i-e.b ( r \ ) 9 <tjB » . c>/._ f ( r \ ) « u-lr. (i'»' » • jJ


^-,ijU J l i J U. F I A J ;j,*>'ilJ J i l j x < d-JLi ( rY ) « d.:-UlJ.»

JA A d î ( r i ) sJdl » ^ j V l J A J A ^İ.JV1 J A J,> j k ! l

122

(St) öjj-

123 4 ^4Aİyî j 1 . . . j X ; i T ^C.ifi.! ( V ) « ^C^j j / l r

^„::^ ( S l ) « o'l^-* » • 1^1^' l y - " ^ ^-^^ ( ^ )


( YS ) « l»-^' ç<^) * • "^-«lAs ( S"*. ) « '^''jj ıj'' ^ ' ^'•^ (If-J. "^^l

Ji-j-.a:_\ ( ^"Y ) « » . j t^.t J İ A /ijlı Ua=-Ij


a:UU- ja^.. ( r s ), « J ^ \ > - » . f i^^-^l^ jf-« J'U:-'

124 : Aİji-'T'^UÎ ( A ) « î^-r^iıl w IjİA ijAİl J l y |-î »

> ij^^ıı ( Y A ) « Y^ii» . i j - ^ - jAiı j ı ;iîj . ^ R Y

Buhârî VI,. 79, st. 2 : Macâz I, 323, bk. F, ih 126. Vlil, vSö.
123 Buhârî V I , 79, st. 9-13: Â4acâz I, 335, 335, 337, 3 3 9 , 3 4 1 ,
340, bk. Faih VIII, 285-7.
12i Bahârî V I , 80, st. 4-6: Macâz I, 349, bk. Fath VIII, 287.
346

( ) « V i j ; » • ^t-*" ( ) » o ^ C j . 0 ' _ > U ( VO )

• y^^-ai^ ( YA ) « » i . .--ii c > y i ( )

« j>-.« (.LU j . j ^ T ( M ) ı j'lj » . ( o r ) « J = - / >>

126 ( ^ : y e , -) j ^ ^ ; î V ' ı : l y U t>_i|l ( ^ . ) « O^—J^^ »

( NA ) J^^l

127 J l i ( NYV ) « J:-^ J » • J t j j r ( N^Y ) « cr-^î\\ ^ j j »


. c^^Aj ö\lj) j>)3 (i:-^

128 İA;s, ( «^A ) « Âü'b Jk«:-\s j l ^ i M o l i i l s n .* »^-ı^ jlâj

« j j ^ r " ^ " j ı^-»)^ (A) « j ^ ^ y " • o^'J.--' L. ( 0- ) d »

( İV ) a » . ii^' ( V) « » . i'-^l ( A)

Buhârî V I , 80, st. 10-13: Macâz I, 346, 347, 3 5 4 , 3 4 7 , 3 4 8 ,


351, 350, 351, 354, bk. Fath VIII, 2 8 7 - 9 1 ; ' A y n î VIII, 699.
128 Buhârî V I , 81, st. 18-19: Macâz I, 355, 212, bk. Fa^A V I I I ,
290.
127 Buhârî V I , 82, st. 5-6: Macâz I, 368, 369, bk. Fath VIII,
291.
128 Buharî V I , 82, st. 1 0 : Macâz 1, 368, 356, 360, 362, 366,
367, bk. Fath Vlll, 292.
347

129

130 . z S " ( i l 1.^1:-' : ojrvt j l â j ( o S ) « . . . j^.Jai:*.-.» »

^_5İİ d l j j l » jXi-l «iA-.j ( Y r ) « vilj ^ i s j » = • > ^ j

( \ Y : İS ) « öij*-' ^ - j * l . ^ i J » J i ^ l " C a j ( v a : Y V ) « (.t-^

. Ijlc L Ijı/'jo ( V ) « İj^-Ji ' • j ' ^ ^ jj-* ( ^ ) * ' A ^ ' *

« I j j — » • «—=-j ( M ) « ,3=^ » . l^-a.^ l - A ^ ( A ) «I / - » s - »

^ y İ A Ikİ-l j û-ÎU^ ^ f'^^^i 1^*1 ( v s ) « 1-1=^ » . U ( YA )


»jA..j«A

• j 3 Ş - l - " \ t i - ^ ' j w. ^^^^^ ^:=r^ jc* J-^-^' ( İ V ) (t il »

« dU^: » . ( n i ) « 3 > : - l j » • t.lk=- ( i ^ ) « »

Jl. J:=.lj UA^IJ ÂİUJİ ( n i ) « Jş-Jlj,,» . j L > ) l

^-*IJ-Ij ^>^U)1 ^_J1 ( \ A ) « L _ ^ U » . ,_^_5

V^-as- y j J ^ « ((^4ş- ^-a^ » *.:a_J ^J^I L IJslJ

Buhârî V I . 82, not 1 3 : Macâz l, 369.


Buhârî V I , 83, st. 1-9: Macâz I, 370, 374, 371. 374, 375,
376, 380, 381, 382, 384, 385, 372, bk. Fath VIII, 294-6.
348

( "vr ) e » . ob^'j öj^.- - ^ i t l ^ j i^/' ( A^ ) « ö > " J>

. ( NY- )

131 . x ^ \ j u ^ r İ j (V.)«'^^^•'J'i' • ^ - a i " ^ . . j ( ^ ^ ) «î'i-'s»

lî j-lo';* » . ol»i' >_'lJ>^j ^.,.1-^;^ ( Vo ) « il-i-l »

( At ) « C < U n t AV ) « j » . ^ - - ^ ^'^"^^J ( VA )

( ) (f » . l-4-=rj « ) « * • J'i ^'-v^^


« jUuVl » . U j I j J.İ'_5 \^\.\İA l / V :t!.;U.M J J ^ 4;U.«j c - U *

( \ . . ) « Tj_^:5 » . ji'j j U Jş-Jl J İ İ ( \ . . )

( ^A ) Ijy^

132

« («y^/' » . ( ^ ) « ('=;^-^'j * • • • l«jJ ( "V ) « ^4-1 "

^l:-4İl C M ) « L L ; ^ . ,5Jİ ^3:.$:. ( ^ : A r )

( \t ) « Ikk-i » ( \ . : YA ) « j £ L L j ji Vj' »

^'Ui A.-'jiı j l i j <..s^ . L i ] | ( \ A ) « - ^ - ? y i » . I t l y l

131 Buhârî V I , 83-84, st. 17-19 1-2: Macâz I, 386, 387, 389, 390,
(Buhârî «infâq» kehmesinin izahını Macâz'm «imlâq!> ( 1 7 : 3 1 ) keli­
mesinin tefsirinden almıştır, bk. Far,^ V l l l , 294-303; ' A y n î I X , 3-28;
Qastallânî V l l , 190-4.
132 Buhârî V I , 87-88, st. 15-20 1-8: Macâz I , 402, 393, 394,
397, 402, 408, 398, 403, 405, 407, 408, 409, bk. Fath V I , 3 0 8 , 3 2 2 ;
' A y n î X I , 19-31; Qasîallânî V l l , 205-17.
349

[ / y f j A S ] ,j.p j l â j . . . ^ i S ( r r )« p fj»... }S \ ( \ \ )

. aç^i f ( YY ) « l^^j ^ ... ^ J ^ i ( oA )

jll j J ^ > - ] 1 J ' ^ ( Y ^ ) « l ^ b l ^ - » . U a ( y a ) « l i ' y T>

» . SjjUl j ' ( fo ) « »jjl^ » . ia;i=Ui)L ^ - k î

(>jl_5 ^ ) V 1 JA=- ^\ y I I jSC) (il ( ) «

dUl:* » . (.AJ jı,.İ,_ V ( t \ ) « ^2)3 x> , ı j , ^ ^ VI j 4>jj:JI

i-ic_5 iilc ( to ) « 'î-if- » . (JJl jA-a* ( to ) (C Aj^Vj^l

8 Ij-k^A^j D . liul:.,..l y j j j ( o - \ ) « ' y i » . -cj^ VI ( j ' j A=-\j

.^U^î «.»^j ';L.3 (^N) « t i ^ X) . . . j ) j J | ^1=- 4İI : ly». y) (o\)

133 (( t,^w jPTiJl J 4a.- aİ^Iî U ^ ^ = - i—i U^Aı ^«i^ Ul; \ . A i »

.( : Sr ) 0:j^r'l' V J ^ j * "---^J • ^ ^ - i <" ^ r - i ^r'^^-* ( *\Y )

( V V )<^J'^J . < : * b ( V t <• V \ ) J ^ C j J ^ l »

( AY ) « ^ ^ j » . A:-I_j o ^ ^ " l j ( V A ) « OAİ--) D . j _ ) l ^ > U : :

t/A'J ^J^J\ J ^ -^'1 j k J j ii^Jl İİİLA Adî ( J - j (S-J-'l J A

. j ^ " ÂJ-j)i ^ 1 '^j fi ; C

(^^ )
135 , ( V . ) « Ü_-.=. » , î}\ i t l ^ ( OA ) « t i Ç »

Buhârî V I , 89, st. 19-20: Macâz I, 4 0 9 , bk. Fath VIII, 311.


134 Buhârî V I , 91, st. 15-17: Macâz I, 409, 411, 4 1 2 (Buhârî'­
nin iktibası elimizdeki Macâz nüshalarına uymamaktadır.), bk. Fath
VIII, 321-2.
135 Buhârî V I , 9 3 , st. 1 4 : Bk. Fath Vlll, 3 2 5 ; ' A y n î I X , 3 3 ;
Qaftallânî V I I , 2 2 2 .
350

( r. )

. ^CCv_ ( AN )«j.So^._,^5» . ( r N) «^jj'» • ( V )


j;^ jül : Jli , A . : j ^ i c j:.,Vı ( A t ) « J-H »

C-A-iJ İJ_^;=- j-^^^ \ ' \ \ ) « ^ ^ J ^ J » '^-s ıjJi' J-^^'

( YN ) '1;:^'''^* » J j -

137 « » •O — ( '>_»»'^ ( NY ) « » e J l â j

j.=-l j ! l J.C ^i J - = t : — ( N* ) « a:^ » . jj^Aı^ ( No )

o^-^3 j;;-:^ J,?;-!*^ ( N ^ ) « J j » , j

Â..:-» » . I j j j ( AO ) « 1_^~SC; » . -A..»j ( VV ) « J;-^ » . ıj,'«J

Buhârî 95, st. 7 - 1 1 : Bk. Faih V I , 304.


Buhârî V I , 97, st. 1-4: Bk. Fath VUI, 3 3 1 ; ' A y n î I X , 44-5;
Qastallânî V I I , 231.
351

( r^f ) M ı , , ^

138 : jii^ ;jU_Jl JA jj].y>^ ( vr) d j j k - i » : JBj

. öj-İ-k^_ jjla-i

139 . dli ( \ \ ) « J^:^ :uıl JA ^ I J l J A j »

140 . j ^ L , - . j ( rr ) « (^U'ii »

(vr ) j_^:-«jii i j j -

141 jyj-lj (ro ) d o . â j y , j l ;iU:H_j ( M ) c< Â l y ^ j a i

. ^ii, Y U j .111 J C ^ i ' j l U_5 A j l ( tN ) « j _j . A ^ l j


142 . -y^.\\ jU ^(.yi^,^î ( "VO ) « jjjU » : JĞ_j

JA ( - ^ v ) t ı^z-l— j . Jc ( ^ ' ^ ) «(.^;U'^' J * »


.^i-l ^_.:,^A j ^ U l j j U J i ı^irlj ^ - J l

( rt ) j>Jl sj^-

143 ( i f )« D . ^ l = . . J l JU^^t <>ı ( t r ) « Aİ">\i- J A »

( "VS ) « IrUdf » . JJCAa ; ( t ^ ) ( > : t A A » . »Lisl\

(\V : Vo) d jTyll» : 'j^^ J'ijı . . . A : ^ l j d-dj ol'-i-j tj-^J

Buhârî V I , 97. st. 1 5 : Bk. F a M V l l l , 3 3 5 ; ' A y n î I X , 4 8 ;


Qastallânî V l l , 233.
Buhârî ( V I . 98, st. 7 : Bk. Fath V I I I , 336.
Buhârî V I , 98, st. 8-9: Bk. Faih V l l l , 336.
1" Buhârî I V . 99, st. 4-4: Bk. Fath V I I I , 338; ' A y n î I X , 50-1.
"2 Buhârî V I , 99, st. 8 - 9 : Bk. Fath V I I I , 338-9; 'Aynî IX,
52-7; Qastallânî V I I , 239.
"3 Buhârî V I , 99, st. 9-10: Bk. Fath V I I I , 339.
352

j y Uİ9 j" <cJL.2A Sjj-ll C^-j-j^^ j ^ - ' ^ <cUİ-

. l ly y=«J J l İT"^»I

144 . ^ l ^ r ( YYY : t-; ) « ill^İ »

( yo ) i j j ^

145 j,iy.H ^ ı ^ k ^ j r j , , ( \ \ ) t ^,,J1 I : .^.c j S j

«cT-yi» . O U A I J J A ı^i" ( o ) « - » . . . u j t " » . ^,j.±}\

(llt-d o U l * : Jli ( VV ) ' ^ U » . o - l - j < « f j A . l l ( r A )

146 . i ı y J l ( - V A ) .« U ' î »

147 . ; L C U ( VV ) « u i y jjÇ j j _ 9 ) .

( y \ ) .l^«djl

148 . ^^.^ ^ iC} iÇVlj ( \v ) « »

149 . ^ i i iilıi, ( ot ) « IAI^IH 9 . ( Ar- ) « î

150 ^^ı_j ^ı,^\^ ^^Vl J A ^ l i V l ( \ V A ) « ^iJ\ »

( ) « L/;*y t • i»-.^-« «^l^. J^ ( N r ^ ) « ı ^ l - a * » • <'^iJ\

( S A V ) « i y « î » • (>»JI»- (>*jlâ Jlij el:*: t>*jlâ c > : ^ ^

ı«Buhârî V I , 101, st. 1 2 - 1 3 : Bk. Fath VIIl, 342.


"5Buhârî V I , 109, st. 11-12: Bk. F a M V I , 377-8.
"«Buhârî V I , 109, st. 1 8 : Bk. Fath V I I I , 378.
Buhârî V I , 110, st. 1 9 : Bk. Fath VIII, 381.
ı« Buhârî V I , 111, st. 3 - 4 : Bk. Fath VIIl, 3 8 1 ; 'Aynî İX,
77-9; Qastallânî V I I , 266-7.
Buhârî V I , U l , st. 4 - 5 : Bk. Fath V l l l , 381-2.
Buhârî V I , U l , st. 5-8: Bk. Fath VIII, 382.
353

J ) ^ J.-^ C J'il ( \Aİ) « . V ^.;,J ^W ;

152 . ( Y \ ö ) « ^ ^ l : ^ ^^^â^lj »

( Yv ) J^M ; j 3 - .

153 i.y,A y (a ) ii ^ ^ ^ n ı> . V( ) « JJ v »

İİ4 . ^u^ı ( ) , ^^3y „

( YA ) ^_f••^^\

155 a U VI : J l i ^ VI ( AA ) « v^^j dUU ^J. ^ »

156 . ./I ( \\ ) « »

157 ^,L::^1 ^ c j -v^lj 4;l:>. , .UJ ( \ \ ) « »

. ^.all ( ) « ^Jİ . •UJ1_5 ( YA ) « »

Buhâi-Î V İ , 111, st. 1 0 : Bk. Fath V I I I , 383.


152 Buhârî V I , 111, st. 13-14: Bk. Fath V I , 386.
1^3 Buhâri V I , 112, st. 8 - 9 : Bk. Fath VIII, 337-8; 'Aynî IX,
82.
151 Buhârî V I , 112, st. 1 1 2 : Bk. Fa^) V i I I , 388.
155 Buhârî V I , 112, st. 1 3 : Bk. Fcdh V I I I , 388.
156 Bühâri V I , 113, st. 5 : Bk. Fath VI, 305,;
157 Buhârî V I , 113, st. 6-9: Fath V I , 303-6; ' A y n î VIli, 82-84;
Qastallârıî d l , 372.
Buhârî'nin kaynalcları F. 23
354

V'\j jl^i ^o-l-l ol::Llj ( rs ) [ « 6'^ '] • V

158 "û^^i ^ , ^ ^ di:-.:-- ( To ) « ^di... » : «j^t j S j

( e \ ) « Ui.^_5 j . j v d ^ A ( i T ) « j r \ > - j - I A j> . îa-ic d.*iş-

• o^r-ii ( OA ) « o^kj B . ^ i f ( OV ) 4 ^r^. » • »U.c"ij al-:*

t jST-r i . U ) j ^ Uj) ıjyJl ( v^ ) « ' V j - j j »


J L C J S . A T ^ ^ ^ I J «c-ii-l «tlıi'j c-i^l od-")^l J=*^' ( 1^ )

ı jAİ_j pldi J İ J j j J l Ja__j„_ » . ;iı\ j i j " p J l o ( AY ) « -üSİ

• J:^!.? ı l - J ' - ( AY )

( Y^ ) o j : ' < : J I i j j -

159

« c^>S\ j) . A İ j i . r '4yı: j> l£'l dilj ^ ( V)

• r^j^3.>' J ( NV- ) « p * H i i ^ A ' V I İ İ , . ( r A : A )

( r . ) (.jJi
160 . ( ^t : \o ) « ^ A . ^ l î » < j y y - _ ( tr ) « jy-^-a) »

( VY- ) ^ i > V i ;j

161 . U > c V ( \ t ) t uy "V ;::ili D .l^iij:^ ( M ) « l * j l l - ' ' »

Buhârî V I , 113, st. 9 - 1 2 : Fath V I I I , 391-3.


Buhârî \ I , 113, st. 15-16 v e n o t u : Bk. Fdfı VIII, 392-3.
i"" Buhârî V I , 114, st. 2 : Bk. Fath VIII, 393-4.
ı«ı Buhârî V I , 116, st. 1 5 : Bk. Fath VIII, 398.
355

162 j , . ji ( r v ) « ^yJ' » •

. V ^ - l ( VA )

163 icUl Jx) . . j İ ji ^Ijjl ( ev^ ) « » : JLİ

( rt ) V
164 (• : ^ •) « j'_^=^xC D . ( > i l _ ^ ( \ V 1 ) « J . i r ^ " » : J l i

( o^ A ) « jjJ'-'lV w \/\iı ( 0 ^ : A ) « « . . . j^-li'.

165 s « . yc^l ( NA ) « J^Vl « . ^ i c ( to ) « j l i . . . »

• ^-b ( NA )

165 ( ^N ) « o l i j L _ ! l j . ^.Ijll ( NA ) « » : o > JSj

( r c ) iCryii
167 : j \ J'İ3 ^ . d l ^ ( Y\ ) « j j , > l » : ^jf JSj

Buharî V I , 117, st. 3-4 v e n o t u : Bk. Fath VIII, 3 9 9 ; ' A y n î


I X , 9 6 ; Qastallânî V I I , 283.
163 Buhârî V I , 118, st. 12-14: Bk. Fath VIII, 405-6; ' A y n î I X ,
100.
161 Buhârî V I , 121. st. 1 2 : Ek. F^th VIII, 411-13.
185 Buhâri V I , 121, st. 1 4 : Bk. F^dh VIII, 411-13.
186 Buhârî V I , 121, st. 1 7 : Bk. Fath VIII, 411-13.
Buhârî V I , 122, st. 14-15: Bk. Fath VIII, 415.
356

168
• ( •< S ) « 3. . ( ^ ) ^.^1 j »
169

170

171
. ( t^ ) « l : ) j > »

172

173
. ( A\ ) « («riK » • ( io ) « ojLdi »

( YV ) « V.'-"^'* * • '^"'L'f: V ^ ^ ^ j-İ^UA lyiLl ( y o ) « j y ! ^ »

. J i A . ^ : ) ! J "^-i»; a,..;.! j^^CJj ol.LiV\ JA ^jJ

( t« ) j ^ j U o j -

j \ j_ jji) J, : j U j j j j l J - i j l j U

ı«s Buhârî V I , 123,, st. 12-13: Bk. Fath V I I I , 417.


Buhârî V I , 123, st. 1 0 : Bk. Fath VİlI, 417.
1™ Buhârî V I , 124, st. 1 8 : Bk. Fath VIII, 418.
"1 Buhârî V I , 125, st. 1 3 : Bk. Fath V I I I , 422.
Buhârî V I , 125, st. 1 4 : Bk. Faih V İ I I , 422.
173 Buhârî V I , 125, st. 15-16: 3k. Faih V i l i , 422.
17^ Buhâri V I , 126, 127, st 20 1-2: Fath VIII, 425-6.
357

175

176

. A ^ l j ^ » , ^ 3 ( ol ) « î

( İV ) t 5 ; j d ! l i^,^..

177

( ı r ) ^^J\
178
. .Ul J c ( r r ) « J c »
179
. jj:?^.:^) ( e v ) « j j A ^ l î

180 yı d i i A j ^ j ^ i " ^^^\'' ( Y n ) «jj-v-J U' pi^^ J'i »

.1^^ < i : J U cJjilj y^Aİl J A ^ - i r l j j U ' V l j JLr-ijilj P^İ-lj

. üi-LJ'. 1^:^' j ^J-. < > ' V l j J-2) Jlâ j i j j A . ^ * 4.' V

jV.il j ^ İ A j y i : j U ^j^k.'l.:^ ( \ r ) « ı > ; y . ^ » : J^j

. l^! (^Ll^^ V ^11 j > y V l ( SA : ©A ) « - I j ^ ^ l , j .Aİ k ü U

Buhârî V I , 128, st. 1 1 : r a t A VIII, 430-431; ' A y n î I X , 131.


Buhârî V I , 128, st. 1 4 : Bk. Fath VIII, 4 3 1 ; ' A y n î I X , 131.
>77 Buhârî V I . 129, st. 1 5 : Bk. Fath V I I I , 433.
178 Buhârî V I , 130, st. 2 : Bk. Fath VIII, 434; ' A y n î I X , 135-8.
179 Buhârî V I , 130, st. 9 : Faih VIİI, 436.
180 Buhârî V I , 130, st. 10 1 1 : Bk. Fath VİII, 436.
181 Buhârî V I , 130, st, 15-16: 3k. Faih VUI, 437,
358

( i i ) d^-^^ hj^-
182

183

. ^^diı ^'VLJ jyij ^.i ^'V L

184 , ^.CO; ( n ) « »

( İA ) ö^j-.

185
• ^ ( - ) * ' * -î ° J '-(^r-^'l J^J

( i V ) ui^
186
• ^rt ( A ) « U»t^ »

187
• ( \o ) « »

( İA ) j^^i!^ â j j -

188

Buhârî V I , 131, st. 4 : Bk. Fath VIII, 438.


183 Buhârî V I , 131, st. 5-6: Bk. Fath V I I I , 438.
184 Buhârî V I , 133, st. 2 : Bk. Fath Vlll, 441.
185 Buhârî V I , 133, st. 7 : Bk. Fath VIII, 442.
^88 Buhârî V I , 134, st. 6 : Bk. Faih V I I I , 445.
187 Bahârî V I , 134, st. 7 : Bk. Fath VİII, 445-6.
188 Buhârî V I , 134, st. 16-17: Bk. Fath V l l l . 447.
359

. - j U J İ j . ö / i j j ^ j _ ) l J.>-j

189 .1:^- U:lî , ( r \ : oY ) « ,.Sdl »

( i ^ ) 2 , j -

190 . ^ u i l A I A J ( X ) « jj_^.iî »

( ) J ö j -

191 . ^ y UJ.:>'1 J J J : » ( I ) « * • J ( r ) « A.«) j »

• Jİ^«5I J:=- J : ^ ' -^^1=- j ( \A ) « -»iJj »

192 »U»AJ ^ A ' ^ I j (.b L ^ySij\ ( \ * ) « -A.Jîi » : ajs- J L I J

. J.-JaU- J - A I J < A I ^ I J A iT,/^'" ^ E / ' * ! (J^ <-la«J jJ-laİA

( ö\ ) o l i j U l

193 . . . ^ i ^ i ' ( t o : \ A ) 9 ejjAİ')) : «^.c j S j [ J j j i » ]

( r i ) « < A J _ A J : jSj . I J L I ^ I Y ( o r ) « ^j-*l/ » : "jf^

( Oi ) ^^i!l

194
^=^:!lj ^ ^ 1 1 ( Yo ) « ^ i V l» : J l i

Buhârî V I , 137, st. 3 : Bk. Fath VIII, 452.


19» Buhârî V I , 137, st. 4 : Bk. Fath VIII, 452.
191 Buhârî V I , 138, st. 4 : Bk. Fath V i l i , 455.
192 Buhârî V I , 138, st. 8-9: Bk. Fath V l l l , 456; ' A y n î V I I I , 479.
193 Buhârî V I , 139, st. 15-16: Bk. Fath VUI, 459-461.
191 Buhârî V I , 142, st. 11-12: Bk. Fath V l l l , 474.
360

(ee ) j^J\

.-VI : J U o^!> j - o - ! l - ( ) « ^ > » : jls^

• 0^ ^^->V ^ S Ç - ^ U : - . ( r\ )

196

197

( ov ) A > 1 ; ^ . j -

198 ( ) „ ^l:.C)l j / l ^ >Û * . J J ( \ o ) «< V j . .

. _ji:-y.-.M J ^ l (»UJ

( OA ) Âj,>lfl

199 . ^.U ( \ ^ ) a ij^d^l »

( 0^ ) -ojj-

200 . ;j^^ j5o^ ^ L ( o ) « (c:.ki L »

Buhârî V I . 145, st. 6 - 9 : 3 k . Fath V I , 237.


W3 Buhârî V I , 146. st. 2 : Bk. F a / A VIII, 480.
Buhârî V I , 146, st. 1 3 : Bk. Fath V I , 236.
ws Buhârî V I , 147, st. 1 : Bk. Fath VIII, 482.
^'^ Buhârî V I , 147, st. 4 : Bk. F o / A VIII, 482.
2» Bühârî V I , 147, st. 1 0 - 1 1 : Bk. Fath V I I I , 483.
361

( "vr ) o j -

909
i O ( i ) * U5^y9 d,i-^ -».ij Âü'' J l I j - jl »

203 j ( Ai\ ) « j J s U j s . V y l , Ijş- ( \ e ) « l ^ L ^ »

• jr=^-^V

( nA ) (.ii)i i j j -

204 J.\ilj J.H\ j , (.^^1 ^ . ^ i r ( Y . ) « r_r-i^» : V . ^ -'^3

çrk.A J A ,:,A,-^Jl j T l-.-^)! jl<Jl «»r'^i

205 . _ U i l , j ( o ) « ;-plkİL )) : Jlij

Buhârî V I , 154, st. 1 0 : Bk. Fath VIII, 498.


Buhârî V ! , 158, st. 7-8: Bk. Faik Vlll, 504.
Buhârî V I , 159, st. 1 : Bk. Fath V i , 248.
Buhârî V I , 159, st. 4 - 6 : Bk. Fath V I I I , 507.
2» Buhârî V I , 1 5 9 , st. 16-17: Bk. Fath VIII, 509.
362

( v \ ) ^ j j -

206 . uy \ A . r \jjL ( \ i ) d îy^kî »

. uıî y-^j y.r, ii-U-A ı^v

208 . V y - ( YA ) « Î J V ' * • '-^^^ ( ^A ) « îjl;- » : '.{^ J^J

( vr ) j-ju
209

( V i ) Ui\ ;^,j-

210
.A_A »
211 • ^UJl j..>-J\j ^^J\ '• jU ( ö ) « ^=^ls jş-Jİj »

( v\ ) jUVl

212 .

( VV : \ \ ) « ^^i-a.Jl» } _^LUi)ij ^^^LA.İ)\J ( \ . ) « «J'^:-'* » J

( YA ) « ( ' ^ r ' î » : -'03 '>\J* j fİ! VI J A öjC L. A d i

206 Buhârî V I , 160, st. 4 : Bk. Fath V I , 205.


207 Buhârî V I , 160, st. 5-5: Bk. Fath VIII, 510.
208 Buhârî V I , ' 1 6 0 , st. 7 : Bk. Fcth V I I I , 510.
209 Buhârî V I , 161, st. 1 1 : Bk. Fath Vlll, 519.
210 Buhârî V I , 161, st. 14: Bk. Fath VIII, 520.
^11 Buhârî V I , 162, st. 18: Bk. Fath V I I I , 521.
212 Buhârî V I , 164, st. 6-7: Bk. Faih VIII, 526.
363

( VV ) t j l

213 j _ j J - i i j <:-c vl-^-c ( Yo ) « 'iJl-c » : » ^ - P j l i j

(v^ ) o U j i J ı s j j -

214 ^ ^ ^ ^ ^^1^':^ ,i' ( lY ) « 1 * 1 - ^ jLÎ » : jSj

215

216

217
A. jjaj ( Y i ) « <>--^'* " 3 • (»rl' <>-^lj

218

Buhârî VI, 165, st. 1 4 : Bk. Fath VIII, 529; ' A y n î I X , 252.
2 " Buhârî VI, 166, st. 4 : Bk. F a / A , V I I I , 530.
216 Buhârî VI, 166, st. 9 : Bk. Fath VİII, 530-1.
218 Buhârî VI, 166, st. 1 2 : Bk. Fath VIII, 5 3 1 ; ' A y n î I X , 2 5 2 ;
Qastallânî V I I , 395.
21' Buhârî V I , 167, st. 2 : Bk. Fath VIII 533.
218 Bahârî V I , 167, st. 8 : Bk. Fath V I I I , 534.
364

( AA )

( A^ ) ; j j -

• '.7-1 --i"ı ( )

( ^. ) AÜ!

221 ( \ \ ) (.^-:il y s » : J l i ( \i ) «i--- î

U J'j^ı Uj t : ^'Us i . i j l ^^..-5 <r I J J l j i.âJI ^ ^ . : i

( ^ Y ) « > ^ - l l j 5» ö J J -

222 . jucji ( A ) « Vic »

( ) jUl ö«j-

223 : jls ( ) «j.i„i) . . ^ y i ( A) « y, : Jlâj

( ) « l ; ! j 1 VI D ö j -

224 ^.i-i ,uı^-î , jTyiı J t ı,yS .u)i ( \ ) « y i »

Buhârî V I , 168, st. 16:3k Fath VIII, 538.


Buhârî V I , 169, st. 7 - 8 : Bk. Fath V I I I , 540.
221 Buhârî V I , 169, st. 11-12: Bk. Fath V I I I , 541.
Buhârî V I , 172, st. 2 : Bk. Fath V İ l I , 545.
223 Buhârî V I , 173, st. 4 - 5 : Bk. F a / A VIII, 5 4 9 ; ' A y n î I X , 259.
221 Buhârî V i , 175, st. 4-5: Bk. Fath VIII, 557.
365

( ^A ) f h.^-

. ^Jjil J l /, Jl

( \ . -> ) o L ^ U l ijj-

226 ^ , , <, j . 9 j ( i ) « U i ' ^ jj-U » : J l i

A Ad J-i-zJ Jlij J;^-.J ( A ) « -A;-^d] j , ^._^1 J,=-î a' {K )

. > ( \o ) « J -

( \ « V ) J y l i l

227 ^ ^^Y^; o Y ) « J J O A » . d ^ . ' j j^ y j l i ... ( Y ) « ^ A »

( \ ) J j y ' ^ J * ÖJ J -

228 V j j ' V I( Y ) « J j - ^ y U A.Cİ V » : .js^ J l i j

. a.ci u J J A I C VJ J A

( ) A_il ö j j -

229 , ( \ , S : \ ) « ^».-.i )) i i \ ) [ d d-A.' » ]

Buhârî V I , 175, st. 1 : Bk. Fath V I I I , 558.


^2« Buhârî V I , 176, st. 11-12: Bk. Fath VIII, 559.
Buhârî V I , 177, st. 10-11 • Bk. Fath VIII, 562.
228 Buhârî V I , 178, st. 12-13: Bk. Fath Vlll, 564.
223 Buhârî V I , 179, st. 1 4 : Bk, Fath VIII, 567.
366

( \ \ r ) u-^^vı

231 • ( V) « -^--H ,

232 j l!.i.r_5 î . y y ( t ) o; i-^Lf 4 jC }.j t

Yettinci Cüz

j y . y ı

233 ( x r A : Y ) « ;.'>'.• » . 1 j.^j ( YYA : Y ) « Ij^li j l i »

234 t^^.^ ii\ -1^11 ^ î y î Jli : jS^


. [^Li ^j Uj f l i l i a i j - j oîy U : J l i j U ^ ^ i i

wi.Vl - l i f

235 . ^ j - A ( 1^ : \ \ ) « A.:^ J ^ . j Al- » J l J J y j

A..^)l JT ^-.I._\)lj j . - a ] l j ^l'Jl' ^l--5^


236 U j o V - ^ y i J - 1 J i J : - i l i L di'/u î
a-

Buhârî V I , 180. st. 1 1 : Bk, Fath. VIII, 568-9.


Buhârî V I , 180. st. 1 5 : Bk. Fath V İ I I , 568-9.
232 Buhârî V I , 180, st. 1 9 : Bk. Fath VIII, 568-9.
, 233 Buhârî V I I , 50, st. 1 : Bk. Fath I X , 375.
231 Buhârî V I I , 57, st. 12-13: Bk. Fath I X , 420.
235 Buhârî V I I , 72, st. 9-10: Bk. Fath I X , 473.
238 Buhârî V I I , 87, st. 1 0 - 1 1 : Bk. Fath I X , 526.
367

« y>-\ I . ._-\jC)l_5 y^\\ (>-]S^ (0:0) « j-^i

. \^,JS\ ( r\ : i o )

237 ^Ûi;)lj ( t : ^ ^ ^ ) , ^ijl j oCUill^: »

Sekizinci Cüz

238 (>^t : İY ) « ^>4İ.j> » : ^i^j'. >-'^

. ( A O : i ) « t:;^-

240 ,u._j j ^ ; , jTUj j y _^!;j ( : AV ) jy » : Jli

V O c > ^J- y 'VJI V ;U)I jjiJl : JIİ3 jy

• j ' J / ( V V : \A ) « ;j'y » • » J U A

; > ^ V I ji^c \ l V jlj jli.Jl- j .uU a

-t »

< j a . « U C A J 0^1 ^'jl'i vl-'-^c- ( V Y : ^ ) « j->.«^ »

Buhârî V I I , 136, st. 1 4 : Bk. Fath X , 191.


Buhârî VIII, 10, st. 1 5 : Bk. Fath X, 370.
239 Buhârî V I I I , 12, st. 11-13: Bk. Fath X , 377.
2'o Buhârî V I I I , 32, not 1 : Bk. Fath X , 440-1; ' A y n î X , 416.
2" Buhâri V I I I , 113, st. 15-16: Fath X I , 361.
368

Dokuzuncu Cüs

Kitâb al-Tawlıîd

244 (\t : Al) « J > J ' ^ ' y » . j ^ ( \ r •• A l ) « J ^ J J J Â ! ) '

245 jjAA. s jT_.il\ \J.^ ( Y : Y ) î ylı.Cü dUİ ı> jlij

« j»S^ j.Cij » : J u î Aİji-C ( ÂiV^j O l - ( Y : r ) « ötviuil


air» . did V ( f : Y ) « c ^ . j V » . ^ C - İA& ( \ . : 1. )

j ^ i - f lil D 4,UAJ Ö ' İ ' .1)1 ( . y c ! ( \ : YV ) «

( YY : \. ) « ^v. ^'•'i''
246 . İ^i d Y : e ) «j x D : Jli
247 > 1
, ljj=>^.i. U j l j t ( : V. ) « Uj^A

248 t^îj J^l.11 y j - k - i i l j A ^ A ( l Y : e ) « İ^-Ül » : jr^_j .


. ^'li-1 l j 4 î ( M : VY ) « -k-U!l »

2« Buhârî V U İ , 120, st. 1 2 : FafA X I , 413.


Bahârî Vlll, 122, st. 1-2: Bk. Fath X I , 4 1 5 ; ' A y n î X , 696.
2" Buhârî I X , 143, st. 7 : Bk. Fath XIII, 389.
2''5 Buhârî I X , 155, st. 1-4: Fath Xiii, 421.
216 Buhârî I X , 155, st. 1 9 : Fath XIII, 425.
217 Buharî I X , 156, st. 15-16: Bk. F c t h XIII, 426.
218 Buhârî I X , 162, st. 17-18: Bk. Fath XIII, 426.
IV, LAHİKA

( F a r r â ' n m Afa'âni'l-Qurân'ındaa yapılan iktibaslar)

Dördüncü Cüz

( \ A : Ö A ) « Jij^Vl » j . V J AI j i î V U ( \ A : O A )
.^.j^^ UJ.:-1J 4iU ( r V : 0 1 ) a » . I^.Jlj j ^ A ' l o l j i
A.?ıı:iJI AUJ,U J*'J '*-!__^«'I J.*l L^*—), j jj—= J-A

.. ilsTill J,-.!j

.UVl d-.^u' ^ L : . R

250 j^i^)^ j^Uj i^'i- J İ , ( \ i : CO ) « »

251 . ^Ujî j <ik:JI ( O A : o-v ) « ,jj:c' L. »

252 . C^l ^^-y jc ( r\ : o\ ) « <:.rr »

Buhârî I V , 117, st. 2-4: Bk. Fath V I , 228.


Buhârî I V , 131, st. 5 : Bk. Fath V I , 257.
251 Buhârî I V . 131, st. 9 : Bk. Fath V I , 2 5 8 ; ' A y n î V I I , 3 0 9 ;
Q a n a l l â n î V , 307.
252 Buhârî I V , 148, st. 7 : Bk. Fath V I , 297.
370

253 k . j V ( r r : r A ) « İ=-1-^J V

Beşiac! Cüz

254 . j i ^ . J i - U J ^ i U k M ( M : AA ) « ^}jJ\ » : JSj

. z/^y ( \"v : AA ) « • ^ ' j î - A »

Altıncı Cüz

( y ) i^iJl j j j -

255 . ( A\ ) ^ y » W ^ >" : ^4^x1 j S j

256

( YY ) ; j j -

257 ( AV : Y ) « J U VI » . •\-My ( oY ) « <:ç'î » .: Jlij

Buhârî I V , 161, st. 6 : Bk. FafA V I , 328.


Buhârî V , 10, st. 2 0 : Bk. Fath V I I , 37.
Buhârî V I , 18, st. 7 : Bk. Far^^ Vlll, 1 2 3 ; ' A y n î , VIII, 4 6 3 ;
Qastallânî V l l , 9.
256 Buhârî V I , 32, st. 9 : Bk. Faik VIII, 152.
257 Buhârî V I , 97, st. 1 4 : Bk. Fath V I I I , 3 3 3 ; ' A y n î I X , 4 8 ;
Qastallânî V I I , 233.
371

( ri ) j>:M i j j -
258

. JiA»; J A Jcj ^Clc Jji UU.i.^.j

( İN ) d-l-a? Ö J -
259 . ^X)>j> ^>C)i ^.zi ( İ V ) « u..^î J A »

( o\ ) o b U l Ö J -

260
^^'^ o ^ ^ -j vr^'j ( V\ ) « ^Oî j j .

( r^ ) « » . ( r ı ) « » . t>..i»JA j .

^ - y \ Jc » dü-r, <• ( İ V ) « » . ^^.jjj


( ^ ' V i j j T j)i ( i ^ ) « j n j T J j » • c i ; ^ ^ ' J - i ( Yr-v : Y ) ««jjıi

« -âsi J l Ij^iJ D • JW-J3 l->-4» y^-«'^j u)ij''Vl vjy:i-lj

SJUJI J * Î ^ Â l i - U ( o"\ ) « j j A . x J Vl D . -ujl .ûıl j ' ( e. )

âjj y » x ) J»as İJİ..Î;! j,4İİi- (»r-^*) Jiâi j j - ^ ^ j J VI ( > i y J I J A I J a

.<-!iJI>'j)l ( ) « c j j ' J l ' j » • jAîll J#»V i : ^ ^j-Jj ( j ^ . )

( o i ) _,AİH S j J -

261 ^^j -o U . j ( \ i ) « ^i.r» . j>. J x : * l ( ^ ) « »

Buhârî V I , 99, st. 13-14: Bk. Fath VİII, 340.


Buhârî V I , 128, st. 13 1 4 : Bk. Fath Vlll, 431.
260 Buhârî V I , 139, st. 9-14: Bk. Fath VUI, 460-1.
261 Buhârî V I , 142, st. 10-12: Bk. Fath VIII, 474.
372

262

( to ) J^J\

263
( \T ) « » . jlyil JUJ ( *^ ) « ö j i * ! ' j - ^ : » ' ^ »

c^^J^j ^-a.ll -j-v. jî JJ ^ k ; lii Ji

jSj J3JI o j - ) i j jl^_yj o ^Jjı

. , 6" i. i

264
S^-:ih ö^J^ (»r-^'J '-'^-J ( A A ) « j l * j j J=^_j »

ijiksu j>-jt>p "Oji^" •'^.^r'is UJ.») ij^^iî ^ _ , - i i u i j ^ r y ı


\y Jt iüilii; ^J'^î, ( Y V A : Y ) « J^-jll " O U İ J ol>-)l

( \ A : Y Y) «y'jVl j olj—il j j * A! a:-—i *iii j i J

. ( \ A : Y Y) « <:-lfr J:--^3 J Ay-fj » : Jls ^

( ©1 ) ö j -

265 ( Y-V) « l'ı^ » . jJt^»! ( A * ) « ö > 4 ^ " » '• 'Jf Jİ^j »

J»İJ İS^A J » Î V . * - ! . J^-JJ J-' O j t r ^ ^ â İ A

o ali

( \o ) « Âij^^sjA ı . Â;i-I J ' ( V- ) « <«sij » j jlJi Ji fjÂİ

Buhârî V I , 143, st. 1 9 : Bk. Fath V I I I , 476.


2S3 Buhârî V I , 144, st. 8-10: Bk. Fath VIII, 476-8.
264 Buhârî V I , 144-145, st. 18-19, 1-3: Bk. Fath V I I I , 476-8.
265 Buhârî V I , 146, st. 5-12: Bk Fath V I I I , 480-1.
373

. ö j ^ V j Aİ j i i t Y ( \ A ) • « ^j^i'j ı>' ^»Ul jı-.^'j j-i*


( r \) « » . ^^«-'^ VI o l j j ( \ A ) . « Ji^Vlj j.
( i 6 ) « jvJİA » . U^.) ( y - i ) « "<cy^ J-yj r. . ^U-
« j - ». ^Ujl j -^iLı:]! ^ ( OA ) « j j - ^ !-« « • ( > « ; * : a

j^^Cc ( c r ) «c^=^--lı » • i - b crji—11 ( v r )


. j^'jAj j^'^j'^j j ^ ^ - (.j^;ll -ki—c Jlij j i ^ i ' '
« Ci) (.>\_i » . jy-f^ j * J u J İ A jj'_j.,C ( A \ ) « Jj>-A-»..))

^.iiîj ( ^\ ) « j^yı ^ l ^ î j . ,) di'l U aJ (\\)


Ji AS jlT Ijl JİJ yi„A J A . ^ > C.'1 J j i " ^ UU.. j . * . ^ J İ

j\s^J\ JA U_.i : tmji.r4! »İCA!^ JJ^^._ AJj Ji> J C yl_A J İ

. .IcJİI- j ^ J^^j f^Jl d.»9j Ji

( oy ) AAJ-I

266
( r ) « ji-ui^ » . t-J^- (^)«-^^J'»
. l-j>^-l ( \ r ) « l.'j>iİ» . 'Jc / Jc

( û^) * » 4—

267
Je- ,J~ e 'U-il ^yiJİ < .^y^[ Jj^l-Jl ( \ ) « J j^.Ui\ »

( 1 1 ) ^__^.=^:11 » J J -
268 , Jji'ji.) Jj^iy : [ ( i ) « Uc l^llij Jlj » ]

Buhârî V I , 147, sh. 1-2: Bk. Fath VIII, 482.


Buhârî y i , 148, st. 11-12: Bk. Fath VIII, 484.
Buhârî V I , 158, st. 9 : Bk. Fath VIII, 505.
374

269 ( A ) « yj » . -^-Ij o j ^ l l j jV-Vi ( r ) « d.jUJl .

j^cA.j ( Y V ) « jjcji, » . Ir'ij^ ( N° ) " " • (^l^i

( -v^ ) ö-j-

270 ,) . iftj,.) L^î ^' ^\\ JjVl ;rjU ( Y V ) « İ--U!l »


^ <• -
. jllj ^*.?,:U jjVo ( İ V ) « J-J»-!^

(V. ) ^jUİ

271 . ^ ' IJA Jl j^ill AT_.iJ ( \ r ) «

Jli ^îy'l i j : ^ ^ J l > V l j j-v^^^j jUJl ( \ı) « ^jdU »

j.ıi-1 (tv ) « j i J . l l » j . J-^-« jf j - U'


. ; ^ U A ^ I J dlcl^lj

( V N )

272 jt^^. jl_^ J^j j^i" ^^Jl, . . . ( ) [ a îjir » ]


<:.S^Jj j j j j A ( Y A ) « î j b « . Jl^j J^->j

. ^5 J A (.un ^^1 ^ j l j j j l l j * . Jl-:»

Buhârî V I , 158-159, st. 20, 1: Bk. Fath V I I I , 505.


Buhârî V I , 159, st. 15-16: Bk. Fath Vlİl, 509.
271 Buhârî V I , 160, st. 1-2: Bk. Fath VIII, 509.
27i! Buhârî V I , 160, st. 5-7: Bk. Fath VIII, 509.
375

( V l ) tf j U V > J p Jl J*» Ö J -

273 u^^, 1^1^ j^5<_j jjC- > j jUVl J c J Î :Jli,

•^îli- t>:^ J * dlli_5 IjjS^Aa j ^ ^Ij l^d JK' J j İ >İ-I j *

.Lj İVc^Vl ( r ) «t ^ U a Î » . ^j^l V c^^. 'J^^

i a i ^ dllj5.r ^ - İ A -k.1^ l i l J l i j iiUlj (.jll J : ^ j l l > L j ;i_.il

fj ( t ) « 'V>itij S u î : Jli_5 . kjü^ J İ A ^jdiT

( V^) « o^jUlj » ö j -

274 ^^lyij ^^gı , \ ^ ^ ( \ \ ) « i^.^Jl » j ;^=^i:li : Jli

JjJ^l ^Ul s>l:njLiUi s>:)l : ^r^-! J^i J->:'*J J^^'M^J

. ^Jl A-« J. ^'J\\

(A. ) «^^t» i j j -

275 iSTr^^il j j ^ ^ k i l V\ l . - _ f V ( M ) « v^^-^* = -'^i

^C'-^^il J « 9 - ( o : V'v ) « î ^ î oi_//ri » 4j9 J--0 IÂaj

Jİ ^-frlalil J,«»t.« ^-^lalll l^.le- » i ^s^^Jl jV â .4İa.A ._â^.â)l_j

o y - y i - - ı^-*-^ij i-Oyiı ( \ o ) « » . I--İ1Î U-i,*-

(j;JI j^jjJS' O j l r j ^1 ^1,)Ijl Â Ö > U İ C-l-ş-j ^^-v

. (> jdll ^1.^.

Buhârî V I , 164, st, 2 - 5 : Bk. Fa/A VIII, 5 2 5 : A y n î I X , 2 4 7 ;


Çastallânî V I I , 389.
Buhârî V I , 166, st. 2 - 3 : Bk. Fath VIII, 530.
275 Buhârî VIi 166, st. 9-12: Bk. Fath VIII, 531-532.
376

277 ^ ^^•Sr_, Ul^#j ( ^e ) «^ l i l j »

( A V ) «o > i ' l -lo-'i » Ö J -

278 ^.t^^J^ı j ^ l j^^i^. ( V ) « dU.i » ^^.^'^j ^;.^\1 t y j

Ul P U ^ I ; j j > . j jli-1 J A : . - JIJIJ AadDI

( AA ) İ;-WI I J J -

( A ^ ) ^ i ) ^ öj>-

«;::,uıı.) . < A U U j j ^ l - jj^a.^"^ jj^»^^' ( \ A ) « jj-'t^'"

Buhârî V I , 166, st. 1 8 : Bk. Faih VIII, 532.


2" Buhârî V I , 167, st. 1-2: Bk. Faih VIII, 53.'-3.
Buhârî V I , 167, st. 5 - 6 : Bk. Faih VIII, 534.
Buhârî V I , 168, st. 1 5 : Bk. Fnth VIII 538.
280 Buhârî V I , 169, st. 4 - 5 : Bk. Faih VIII, 539-40
377

( ^ o ) c>-'^ ' ^ - j -

282 jj-'U ^IJl jl ^Jdl Ü ( V) « dX-A,C Ü » J l i

.-UJ'j ^ U - i l d)-.A5Cr Jt Jls ^Yj^^ılH

(AV)«uyı tı» i j ^ -

283 . 4 U s ^ - y l ^^k!.^ f ^l^ül j*> ( ^ v ) « ^ i k k l » : J l i

( \ . \ ) ;t,u!i i

284 ^j.,<r U.İ A ^ . j yU ^^y.f{ i) «oyii erl>!^»

. 4.üU-t

285 . ^ .Jl ^J' : ( \ ) [ « »] : jSj

286 . J^'3
y ı . ^.5.^
vİ- J - ^,u'l_.-l ( 1 ) J i - k i - i »

Buhârî V I , 172, st. 2 : Bk. M VIII, 544.


282 Buhârî VIII, 172, st. 15-16: Bk. Fath VIII, 548.
Buhârî V I I I , 175, st. 4 : Bk. Fath VIII, 557.
2**! Buhârî V I , 176 st. 1 4 - 1 5 : Bk. Faih VIII, 560.
285 Buhârî V I , 177, st. 2 - 4 : Bk. Faih VIII, 560.
2S0 Buhârî V I , 177, st. 2-4: Bk. Fath VIII, 560.
378

( \ « v ) jjcU' " » j j -
287 ^ ( V) « » j .öj*>\ ( o ) « j>*i- »

288 „vA„VI ( ^ ) « j . J j . . _^.CJ1 ( 1 ) « ^Cl » : Jll

« j - A ^ » . 1^ •'Ul d-SJ-p--9 jj-'j dl. VI jV Ji ^j

. ( A. ) « J^-i " i ( VA : tı )

( \ \ \ ) ö-j-

289 . p \ j ^11 ^ı._.UI ^ . Jiil (r ) « . JA j U .

( \\r- ) j.U!l

290 ( r ) « » . 7..^!! ( \ ) c( j U » j J A j ^ , | : JU

Yedinci Cüz

^yı ^ [ - s

( \ \ : AN ) « ^ki*^'» . J- j.»ullj ( o : VA j « jy^Ji »


. Â)lU.c. l_.»j d c - V

Buhârî VI, 177, st. 1 1 : Bk. Fath V U I , 562.


Buhârî VI, 178, st.11-12: Bk. Fath V I I I , 564.
28' Buhârî VI, 180, st. 9 : Bk. Fath VİlI, 568.
2"'0 Buhârî VI, 181, st. 2 - 3 : Bk. Fath Vlll, 569-70.
Buhârî V I I , 124,, st. 1 4 : Bk. Fath VIII, 124.
379

Sekizinci Cüz

292 4l;»Aj ^...^j '^i-^j _>}j) j j » J l i : 4JI)'a,c. j 1 jS_A

. J-*.tj l ry j->—^A l^V

Dokuzuncu Cüz

293 „ ^ L u i j y, . L u . y Jc ( r : ov ) «^ l Ü l » : JS

• ( V :o v )

Buhârî V I I I , 32, st. 1 : j T y l l J U j Js .jiT^,.. i^^^t


S\l>- eU J_,i ..j_,.M ( T -: İ V) j l ^^Ijl J» J U «d/sj

« . i l . . . j ^ j c'j}* JU FathX, 440.

Buhârî I X , 116, st. 1-2: Bk. Fa^A XIII, 3 0 7 ; ' A y n î X I , 5 1 9 ;


Qastallânî X , 351.
İ N D E K S 1

(Yalnız 1 ilâ 204, s a h i f e y i işg-al e d e n mei-.ne t a h s i s o l u n m u ş t u r . )

<^Abasa sûresi 152. 'Abdalmalik b. Curayc 38-41.


<:Abbâs a l - ^ A n b â r î 60. 'Abd?,rrahmân b . M a h d î 41, 58, 105.
•^Aba b. Humayd 103. 'Abdarrahmân b. 'Umar b. Yazîd b.
-AbdaFazîz b. M u h a m m a d 109. Rusıfa 95
<^Abdallâh b. <:AbbâE 9, 22, 54, 62. 76. 'Abdarrahmân b. ' U m a r az-Zuhrî 79.
101, 102, 120-23, 128, 136, 147, 154, 'Abdalvvahhâb as-Safâqûsî 135
160-63. 176. 184, 186, 187. 192, 199. 'Abd2rrazzâq b. Hammâm 21, 29, 41,
'Abdallâh b, ' A m r 4, 9, 27. 42, 43, 77, 80, 102, 118.
' A b d a l l â h b. C â b i r 105. A b u ' l - ' A b b â s Muh. b. Manşûr b . Manşûr
'Abdallâh b. ^Ahmad alHarawî =Abû b. Munayyir 53.
Z a r r 174, 178, 179, 181-86, 190, 191,
Abû 'Abtiallâh 136, 176, 186, 187.
195.
Abû 'Abdallâh b . M a n d a 72, 88. 97. 99,
'Abdallâh b. -"A/ımad b. / / a m û y a t as- 193.
S a r a h s î 180, 182, 190. Abû 'Abdallâh al-Humaydî 84, 88.
' A b d a l l â h b. al-Mubârak 21, 26, 34. 41, Abû 'Abdallâh an-Nîsâbûrî al-Hâkim
44. 56. 57, 105. 31. 51, 193.
'Abdallâh b . Maslama 76, 77.
Abû 'Abdarrahmân b . al-Muğfîra 43.
' A b d a l l â h b, M a s ' û d 96, 120, 154, 162.
Abu'l-^Âliya 120.
' A b d a l l â h b. M u h a m m a d al-Musnadî 62,
Abû 'Âmir al-'Aqadî 65.
66.
Abû 'Amr 'Abdarrahmân b. cAmr al-
'Abdallâh b. M û s a ' l - ' A b s î 34.
'Awzâ'î 45.
'Abdallâh b. Salim 109.
' A b d a l l â h b. A b î Şayba A b û Bakr 43, Abû ' A r û b a al-Husayn b. Muh. b. M a w -

46, 65, 67, 75. 80, 92, 95. dûd 40.

' A b d a l l â h b. ' U m a r 29, 97. Abû Bakr (aş-Şiddîq) 62.

' A b d a l l â h b. ' U ş m â n a l - M a r w a z î 34. Abû Bakr al-'Âmirî 59.

'Abdallâh b. W a h b b. Müslim al.Qııraşî Abû Bakr al-Hâzimî 193.

22, 43, 97. Abû Bakr b. ' A m r b. Hazm 12. 14, 77.
' A b d a l l â h b. a l - W a I î d a l - ' A d a n î 56. Abû Bakr b . al-'Arabî'73.
' A b d a l l â h b. Y Û 5 u f b. Ma^ar al-Firabrî Abû B a k r a l - ' i s m â ' î l î 35.
56. 77, 168-81, 184, 187. 191, 199. Abû B a k r b . Mâlik 31.
'Abdallâh b. a z - Z u b a y r 102, 120. Abû Bakr. b. al-Munzir 13.\
'Abdalmalîk b. ' A b d a l ' a 2 i î z 42. Abû Bakr ar-Râzî 123.
382

A b û C a ' f a r b. / / a m d â n a n - N î s â b C r î 85, 88. Abû râlib a l - M a k k î 41.


A b û C a ' f a r a l - M a ş â d i r î 137. A b û W â i l 121.
A b û Ca'far Müh. b. ' A b î Hatim 172. A b u ' l - W a l î d al-Bâcî 51-53, 73. 74, 167.
A b û C a ' f a r a t - T Û s î 11. 171, 177. 195.
A b û Dâvvûd as-Sİ2İs^ânî 6, 49, 58, 8 1 , A b u l - W a l î d a ^ T a y â l i s î 199.
109, 110, 132, 199. A b u ' l - W a q t 182,'184, 185.
A b u ' l - F a r a c al-"'İşfahânî 5 1 . A b u ' l - Y a m â n a l - H a k a m b." N â f i ' 29, 30.
A b û ' A l î al-Ğaşşâtıî 58, 132, 195. 99.
A b û H u r a y r a 9, 27, 29, 30, 65. A b û Yûcuf 105.
A b u ' l - H a y ş a m 171. A b u 'Ubayd al.Qâsim b . Sallâm 72-80,
A)û H^kîm 34. 96, 106, 109, 110, 124 26.
A b û H a n î f a 78. A b û ' U b a y d a M a ' m a r b . a l - M u ş a u n â 51,
A b û Hatim a r - R â z î 110, 123, 195, 199. 72, 99, 111, 124-29.133-57, 160-3.
Abu'l-'Hasan ad-Dâraqutnî 83, 88, 90, 175, 176, 184. 187. 190.
92, 195. A b û Z a y d 171,
Aöu'l-Hasan a ^ - T a r a b l a s î 180. Abu'z-Zinâd ' A b d a l l â h 29. 30.
A b û Hayyân a t - T a y m î 65. A b û Z u r ' a b . ' A m r b . C a r î r 65.
A b û 'Îsa't-Tirmizî 109, 125, 199. ' A b î d b . Ş a r y a t a l - C u r h u m î 20.
A b û İshâq al-İs?arâ'inî 113. Adab al-imlâ 26.
A b u ' l - İ ş b a ' ' î s â b . Sahi a l - A s a d î 74. -Adab al-Mııfrad 100, 126.
Abu'l-Mahâsin Muh. b. ' A l î b. al-Hu­ Â d a m L. A b î îyâs 99.
saya a l - H u s a y n î 132. Af'âl al-'ibâd 126.
A b û M â l i k 110. -Agânî 51.
A b û M a s ' û d 55. A h l w a r d t 80.
A b û Mas'ûd ad-Dimaşqî 175, 195. A h m a d 131.
' A b û Muhammad 110, 171. A h m a d , 111. K t b . 196.
A b û Muhammad ' A b d a l h a m î d 113. Ahmad b. 'Abdalwahhâb an-Nuwayrî
A b û Muhammad 'Abdalmalîk b . Curayc 183.
45. A h m a d A m î n 38, 39. 49.
A b û Muhammad aş-Şarîfûnî 3 1 , 32. A h m a d b . ' Â ş i m 126.
A b û M ü s a ' l - A ş ' a r î 120. A h m a d b . a l - H a s a n 98.
A b û Nu'aym a l - H u z â ' j 80. A h m a d b. H a n b a l 28, 31, 38-40, 46. 58,
A b û N u ' a v m al-fsfahânî 131, 132, 173, 81, 88, 99, 103. 107, 108. 122, 169.
185. A h m a d b. / / u m a y d 123.
A b û N a ş r a l - K a l â b â z î 132. Ahmad b, İbrâhîm b . Ahmad al-Mus-
A b u l - Q â s i m Hibatallâh a - Ş î r â z î 31, 32. tamlî 171, 180, 181, 187.
A b û Q i l â b a 65. A h m a d b. Şâlih 33.
A b û Q u r r a Mûsâ b . Târiq il. Ahâdis al-Muwaita^ 198.
A b û S a ' î d a l - H u d r î 4. 5. A h z â b sûresi 145.
A b û S a l a m a t a t - T a b û z a k î 35. Ahbâr al- Yaman wa oş'arahâ wa an-
Abû Sallâm a l - / / a b a ş î 31. sâbuhâ alal-zuafâ wa'l-kamâl 20.
A b û S u f y â n 9. ' Â ' i ş a 76, 77, 96, 197.
A b u Sulaymân al-Ha«abî 73, 79, 84, A k b o ğ a K t b . 184.
124. 159, 168, 173. 195. 196. - ' A l â b . ' A b d a r r a h m â n 15, 54, 1 ( 9 .
Abû Şav/T 28. ' A l î b . a l - C a ' d 3 1 , 32.
A b û Ş â l i h 62, 122. ' A l î b . f / u c r 33.
383

'Alî b al-/yusayn 121. -A'râf sûresi 30, 142, 150, 185.


' A l î b . a l - M â d î n î 31, 57, 80, 108, 168. A s a d b. M û s â b. î b r â h î m al-Umawî 44,
' A l î b . a l - M u b â r a k 60. 46.
' A l î b Muh. b. ' A b d a l l â h al-YÛnînî 181. A s b â t aş-Şaybâni 123.
' A l î b. Mushir 71. Asma bint A b î Bakr 77.
' A l î b . A b î ralha 122, 123, 136. 192. -Asma' al mubhama fi'l-Anba" al-muh.
'Alî b. A b î Tâ\ih 22. kama 132.
' A m m â r b. aİ-//asaıı 111, 112, -Aşîlî ' A b d a l l â h b . İbrâhîm 179, 189.
' A m r b . ' A b b â s 57. ' A ş r sûre'7İ 157.
' A m r b. al-Hâriş al-Humsî 109. -Ata. ( b . A b î R a b â h ) 15, 102, 121.
' A m r a bint ' U b a y d a l l â h b . K a ' b b. M â ­ ' A f a b . Yassâı 76.
lik 13. Âtıf ef. K t b . 45.
' A m r a bint ' A b d a r r a h m â n 77. -Atrâf 175.
An important Mamuscript of the Tra­ -'Âwsat 113.
ditions of Bakhârt 168. - A w z a ' î 22.
A n a s b . Mâlik 65. Ayosofya K t b . 118, 123.
A n a s b . A b î Mulayka 62. - ' A y n î 70, 72, 95, 96, 98-101, 103, 106,
- A n ' â m sûresi 143. 128, 129, 131, 133-39, 142-44, 147,
- A n f â l sûresi 161. 148, 157-60, 163, 172, 184, 18S, 187,
Annali deli' islâm 64, 114. 192. 194. 197.
-A'rac, 'Abdarrahmân b. Hurmuz 29, Ayyûb 65
30.

Bağdâd 31. Birnâmac 112.


B a n î İsrâ-'il sûresi 149. -Bazdawî 163.
- B a q a r a sûresi 139. 140. Brockelmann 4, 5. 10, I I , 20, 33, 34,
- B a r â ' a sûresi 146. 187. 43, 44, 59. 70, 80, 84, 118. 119. 125-
B a s r a 40, 41. 51, 127. 27, 132, 134, 158, 173, 179. 182, 193,
B a ş î r b . N a h î k 27. 195.
B u h a r a 170.
Beitrage zar Literaturgeschichte des
B u h â r î 1-204.
Schia 11. -Burhan 113.

c
C â b i r b , ' A b d a l l â h 9, 54. Cami'- bayan al-^ilm mafadlih 5, 7, 9,
Caetani 64, 114. 11, 12.
-Câhiz 50. -Cami- al-kabîr 1.
-Carh zvat-ta'dîl 51. -Cami- li ahkâm ar-râıuî 46.
Carîr b. 'Abdalhamîd 41. Câmf Ma'mar b. Râşid 67, 77.
-Cam'- bayna'ş-şahîhoyn 83, 173. -Cami'- (li S u f y â n as-^awrî) 61
-Cami' 20. 28, 34,' 37, 56. -Cami'- aş-şagîr 7.
Cami' a l - A z h a r K t b . 182. -Câmf- aş sahih (li'l-Buhârî) 3, 6, 14,
384

17, 23, 25, 31, 37, 39, 45-48, 51-53, 190-91, 203-204.
55-59, 62, 64, 65. 69, 70, 72, 73, 74, 75, Câmf at-Tirmizî 109.
77-80, 8 İ - 8 1 , 88, 90, 93, 95-101. 103- Cami al-uşûl 46.
108. 119. 121-27, 132, 135, 153, 155-58. C h a r l e s Pellat 50.
161, 162, 167-74, 177, 180-82. 184, 188, - C u r c â n î A b û Z a y d 179. 187, 189.

D, D

-Damîrî 174. Dimaşq 40.


- D â r 3 q u i n î 59. 103, 173. 196. - D a h h â k 110. 111.
- D â r i m î 14, 117. Duhal-islâm 38. 39, 49.
D a v i d W e i l 43.

E
Endülüs 42.

Faç/â'il M a k k a 20. Fath sûresi 187.


Fa'dâ^il al-Qur'ân 80, 125. Fihrist îbn Hayr 42, 43. 45, 167-70,
-Farrâ Yahya b . ' Ziyâd 72. 124, 128. 174.
129, =50-36, 141, 154-57, 162, 175, 176, Fihrist îbn an-Nadîm 7, 11. 12, 40, 43,
184, 185. 44, 51. 67, 75.
Fas 184. Fihrist at-Tûsî 117.
Fâtih K t b . 190. F i r a b r 170.
Fa^ima bint a l - M u n z i r 77. F r a n s a 50.
Fath al-bârî 11, 12, 21, 24, 25, 27, 33, F u a d S e z g i n , M . 31.
.^5-58, 60-62. 71, 72. 74, 78. 80, 90, 92. Furfayi 101. 102.
95, 103, 106, 122, 124. 125. 127, 129-31, Fück 168, 189.
135-63, 170-71, 180, 181.

Goldziher 6, 8, 11, 12. 14. 17, 37-40. -Garîb al-Muşannaf 125-27.


44, 48, 4 9 . 69, 175, 188. Garîb al.Qarân 125.
Ğarîb al-kadfş 79. 109. 125, 126. - Ğ a z z â l î , A b û HİmiA 114. 197.

H, H, H

Hadya s-sârî 45, 46. 52, 53, 56, 69, 74. Hammâm b . .Munabbih 8, 30, 62, 67.
75. 78-83, 8 8 , 9 5 . 102, 110, 121, 136. 169, H i j â m b . / / a s s a n 15, 41.
171, 178, 186, 198-99. H i . â m b . M u h . a l - K a l b î 112.
385

Hişâm b . ' U r w a 76, 77. Hasan al-Basrî 9, 10, 15, 20, 24, 103,
Hişâm b . Y û s u f 85. 120. 123.

H u m a z a sûresi 157. H a w ş a b 15.


Hayât al-hayamân 174.
Huşaym b . B a ş î r 2 İ , 41.
H a c c â c b . al-Minhâl 99. H i b b â a 62,
H i c r sûresi 150.
H a c c â c b . M u h . a l - A ' w a r 28. 62, 105.
Hilyat al-awliyâ 15.
Hadîs musannefatının mebdei ve Ma'--
Humaydî 24. 73, 75. 79, 80.
mar b. Râşid'in CâmiH 31, 37.
H â l i d b . C a m î l 41.
-Hafiz N â ş i r a d d î n 53. H â l i d b . M a h l i d 70, 71.
- H a k a m b.' N â f i ' 28. H a l i f a t b . H a y y â f a l - ' U ş f u r î 98.
-Hamavvî; 'Abdallâh b. Ahmad b. Ha- - H a ^ î b a l - B a g d â d î 4-6, 16, 21, 25, 29-31,
mûya 35, 41, 46. 114, 132, 196.
Hamîdullâh, M . 85, Hizânat al-adab 182.
H a m m â d b . S a l a m a 34. 41, 42, 46, 54. H o r a s a n 41, 56, 57.

İbn ' A b d a l b a r r 5, 43. 97. 195. 198. i b n L a h i ' a 33.


İbn a l - ' A r a b î 5 1 . İ b n M â c a 81.
İ b n ' A ç â k i r 182. İ b n M â l i k 182. 183.
İbn a l - A ş î r 46. tbn M u l a q q î n 129.
İbn B u r h a n 113. tbn a l - M u n z i r 123, 136.
İ b n a l - C a r r â h 42. îbn a n - N a d î m 7. 10, 39, 40, 43, 51, 67,
İbn a l - C a w z î 5. 75, 121.
İ b n a l - C a z a r î 107. İbn A b î N a c î h 60.
İbn Curayc 'Abdalmalîk 28. 42-44, 62, İ b n O u t a y b a 4, 9, 15.
95, 102, 105, 109. İbn S a ' â d a 172.
İbn Kurfayi 41. İbn Sacd 14.
i b n H i ş â m 20. İbn a ş - 5 a l â h A b û ' A m r 52. 86, 88-90,
İbn Hacar 24-27, 41, 46, 55-58, 70-72, 92. 93. "
74, 76-80 84, 87, 89. 99. 102, 119. 121, İbn ' U l a y y a İsmâ'îl 65.
124. 125. 128-4-4, İ47, 149, 151, 155-6,3, İbn Uvvrays 109.
173, 175. 176, 178. 180, 183. 187, 189. îbrâhîm b . B a ş ş â r 111.
190, 194. 197. İ b r â h î m a l - H a r b î 134, 135.
İbn a l - H a n a f i y a 105. İ b r â h î m b . M a h l i d 173.
İ b r â h î m b . Musa 85.
İbn Abî Hatim a r - R â z î 26. 105, 110,
İbrâhîm an-Naha'î 103, 121.
118. 123-36.
İ b r â h î m sûresi 148.
İbn H a z m a z - Z â h i r î 89.
İhyâ^ al-'^ulûm 112, 114.
İ b n H i b b â n 37.
İhtilâf al-hadîs 49.
İ b n H a y r al-İşbîlî 42, 43, 112, 158, 159,
' f k r i m a 10 , 54, 110,120, 123,
167, 168.
^Ilal al-hadîş 58.
İbn Hallikân 15.
l'-lâm al-muhaddis 84.
İ b n t~shâq 42.
İ b n K Ü l l â b 72. /'iâm as-sunan 195.

Buhârî'nin k a y n a k l a n F. 25
386

•tlmâ' ilâ ma'-rifat usûl ar-riwâifa wa İrşâd as-sârî 158.


taçyîd as-samâ'- 5, 179. İshâq 60, 102.
İizâmât al-Buhârî 195. İshâq b . M a n ş û r 21,
İ m â m a l - H a r a m a y n 113, 197. İshâq b . R â h û y a 21. 46, 51, 55, 65, 103.
înfafarat suresi 176.
İslâm Ansiklopedisi 184.
-İnşân sûresi 131.
İsmâ'îl b. C a ' f a r b. A b î Kaşîr 33, 109.
-Intigâ 43.
İstanbul 169, 183. 184.
İniigâd al-i^iirâd 134.
-Istidrakât wat-tatabbu' 196.
- ' î r â q î 52, 84. 89. 99, 112.
-Itgân 122. 123.
İrşâd al-arîb 10, 110, 111, 119. 121,
125, 127, 135. -İzzaddîn ' A b d a s s a l â m 113.

K a h f sûresi 140. Kitâb al-irsâl 60, 61.


K a h i r e 184. Kitâb al-iymân 44, 95.
- K a r â b î s î 72. Kitâb al-ma'ârif 9, 15.
Kaşf al-muğattâ 198. Kitâb al-manâsik 44.
-Kaşf wa'l-bayân 10. 60,' 121, 123. Kitâb an-nawâdir 24, 79. 80.
K â t i b Ç e l e b i 10, 42. Kitâb ol-qirâMt 126.
-Kawakib az-zarârî 158. Kitâb s a m d ' 60. 61.
- K a y y â l a t - f a b a r î 113. Kitâb as-sûnan 41, 44.
-Kifrya 15. 20j 21. 22, 25 , 28, 29, 35, Kitâb as-sunan fil-figh 39, 40.
40, 44, 106, 112, 114. Kitâb aş-şiqât 37.
- K i r m â n î 69-72, 79. 129. 133. 142, 147. Kitâb at tafsîr 103.
151, 158-60, 196. K i t â b at-ticân fî mulûk H i m y a r 20.
Kitâb al-ammâl 78. 96. 106. 125. Kitâb at-tahaqât al-kabîr 14.
Kitâb al-'atîq 44. - Kitâb al-umm 78.
Kitâb al-awâ^il 13. Kitâb az-zuhd 44.
Kitâb al-câmi'^ 42. K ö p r ü l ü K t b . 32. 33, 90, 183.
Kitâb fîh asâmi-' şuyûh al-Buhârî K û f â 4, 40, 127.
Kitâb al-fitan 45, 80. -Kuşmayhanî Muh. b. al-Makkî Abu'l-
Kitâb al-harâc 105. Hayşam 180. 181."
Kitâb al-'ilal 57. -Kutub as-sitta 81.

L a y ş b . S a ' d 34. 39, 62, 103. Lisân aU'arab 12, 148.


Leon B e r c h e r 38.

Manânı l-Qar^ân 132, 136, 137, 156-58, 1.36-44. 146 , 57, 160-62, 176, 184, 186,
Macâz al-QuPân 92. 111, 133, 134. 191, 192.
387

- M a d â ' i n î 51. M u h . b . Başşâr 25, 65.


-Madhal ilâ ma-rifat kitâb al-iklil 193. M u h . b . C a ' f a r 57.
-Mahâmilî 168, 174. M u h . b . C a r î r a f - T a b a r î 110, 118, 123.
M â ' i d a sûresi 145, 153, 161, 175, 184.
M u h . b . a l - H a s a n al'Cavvharî a l - M ı ş r î 22,
Makhûl 39.
Muh. b. al-Hasan as-Sam'ânî 132.
M â l i k b . A n a s 7, 12, 14, 15, 20, 22, 24,,
M u h . b . al-Hasan aş-5abbâh 28.
26, 27, 29, 31, 3 3 , 34, 40-45, 49, 58, 65,
Muh. b. al-Hasan aş-Şaybanî 12.
74-78, 81, 96, 106, 109, 130, 192.
Muh. b. Halid 99.
M a ' m a r 92, 130-32, 139, 144, 145, 155,
M u h . b . Muqâtil 123.
160, 176, 185. Muh. b. al-Muşannâ'65, 66.
M a ' m a r b . Râ?id 20, 30, 37, 41-3, 67, M u h . b. Tâhir al M a q d i s î 193, 194.
7 7 , 132-34, 138, 160. Muh. b. Yay/ıâ b. A b î ' U m a r 65.
M a ' m a r b. Salim 132. Muh. b . YaAyâ a z - f u h l î 99.
Marv/ân 1 1 1 . M u h . b. Zâhid a l - K a w ş a r î 193.
-Marvvazî 179, 181. M u ' m i n û n sûresi 177,
• Masâ^il al-mustağraba min al-Bahârî Mugaddima (İbn H a l d u n ) 158. 198.
195. Mugaddimat al-carh zua't-ta'dîl 8, 9,
Masrûq 197. 20, 26, 105.
-Maş'ad al-a'ımadil, 100, 107. M u r â d M o U â K t b . 181, 190.
Ma5âriq al-anwâr 112, 134. 150, 168. Müslim b. a l - H a c c â c 8, 20, 21, 25, 33,
174, 183, 187, 192, 195. 54-56. Ş58, 64-67 , 90, 92. 100, 104, 109,
M e k k e 10. 41, 45. 111, 117, 120, 141, 157, 163, 173, 194,
Merv 41. 198.
Medine 42.
Müslim b. İ b r â h î m 56.
Mısır 46, 122.
yiasnad Ahmad b. Hanbal 31, 58, 81,
Le milieu bısrien et la formation de
98, 99, 103, 107.
Ğahiz 50.
Musnad al-Humaydî 80.
M i n c â b b . al-hâriş 1 1 1 .
Musnad Halifat b. Hayyât 98.
M i n g a n a , A . 169, 189.
Musnad ishâg b. Râhûya 103.
M u ' â w i y a b . Q u r r a 7.
Musnad Musaddad b. Musarhad 102.
M u c â h i d 10, 60, 1 0 1 , 1 1 0 , 120. 1 2 1 , 123,
Mustahrac Abî Nu'aym 131.
128, 139, 151, 152, 154, 160, 162, 187.
Mu'cam al-buldân 32, 170. -Mustahrac 'ala'ş-şahîhayn 31.

Ma'cam ğarîb alQur^ân 122. -Mustahrac 'alâ Şahîh al-Buhâri 173.

-Mudracm, 197. -Musanna b. îbrâhîm al-Amulî 102.

Muğîrat b. 'Abdarrahmân 71. M u s a d d a d b . Musarhad 46, 57, 66, 102. '

-Muğnî fî tabagât al-muhaddisîn 10. Musannaf ' Abdarrozzâg b. Hammâm 11.

-Muhaddiş al-Faşil bagna'r-râwî tva'l- Musul 31.

wa^î 12, 22, 32, 40, 90. -Mutawârî 'alâ tarâcim al-Buhârî 52,
Mah. Stad. 6, 8, 1 1 , 12. 13, 14, 17, 38. 53, 74.
39, 44, 49. 59, 69, 175, 188. -M'.ıiaffifîn sûresi 141.
Muhammad b. 'Abalhayy al-Kattânî -Mawatta^ 11, 14, 20, 27, 29-31, 39, 42,
172! 43. 45, 49, 58, 66, 75-78, 97, 106, 130,
M u h . b. ' A b d a l l â h a l - A n s â r î 34, 192, 198.
388

N a c m sûresi 129. -Nawawî Şarafaddîıı 8, 21, 27. 5 1 . 52,


-NaoTr b . Ş u m a y i 72, 110, 124. 125. 107. 111, 119, 135, 195, 198.
N â f i ' mavviâ İ b n ' U m a r 29. N â z i ' â t sûresi 176.

- N a / ı A â s 122. -Nihâya 125.


Nisa sûresi 144, 163, 183.
- N a s â ' î 22, 45, 142, 199.
Nu'aym b. //ammâd a l - H u z â ' î 44, 46,
- N a s a f î İ b r â h î m b . M a ' q i l 130, 168, 169,
111.
173-77, 184, 185. 187.
- N u f a y l î , M u A a m m a d 191.
-Nasavvî H a m m â d b . Ş â k i r 168. - N u k a t a l - w a f i y y a 42.
- N â s i h w a ' l - m a n s û h 122. - N u k a t a l - b a g d â d i y a 180.

Orientalistische Liieraturzeiiang 168, 189. The Origins of Muhammadan Jurispru­


dence 6. 49.

P a r i s 172. 27, 34, 46, 5 1 , 107, 112, 152, 155, 190,


Pertev P a ş a K t b . 190. 197.
P e y g a m b e r 3. 4, 5, 9, 12, 13, 19, 20, 26. P r o v e n ç a l , L . 172, 184.

Oadr sûresi 129, O a t â d a 120. 162.'


-Oârfî 'İyârf 5, 114, 134, 150, 179, 183, O a y s b . S a ' d 34.
192, 195, 196. •Qirâ'a half al-imâm 12B.
-Oa'nabî 58, 85.
-Qar^ân 4. 5, 8, 9 , 4 2 , 45. 50, rı2, 82,
Oâri'a sûresi 157.
117-19, 1211. 123. 125, 127, 132, 185,
-Oastallânî 52. 69. 73, 78. 92. 95, 100,
138. 143, 147, 151, 158-61, 184.
131, 133, 134. 139. 142. 15l. 152. 155.
157. 158. 160. 168. 171, 182-84. 186. - Q u r ? u b î 141, 148.

194. O û t a l - q u l û b 42.
Oaşas sûresi 143, 176. O u t a y b a b . S a ' î d 58, 70, fl.

- R a b î ' b . A n a s 110. -Râmahurmuzî 3, 4, 12, 22, 37, 4 1 , 46,


- R a b î ' b . H u ş a y m 121. 90.
- R a b î ' b . H a b î b 43. R a m p u r 182.
-Rabî' b. 5ubay/ı 41,45. R a h m a n sûresi 188.
389

Rawh b . a l - Q â s i m 29. taHifih likitâh as-sunan 82.


R a w A b . ' U b â d a 60. Risâlat aş-Sâffî 28, -36,
R e y 41. -Riyâşî no.
Rical aş şaAîhayn 8, 122, 204-303. R u ' b a 186.
Risâlat Abi Dâmûd as-Sicistânî fi uıasf Rumuz ' a l â Ş a M A a l - B u h â r î 178.

S, S, S

Sa'al S â ' i l sûresi 156. Sa>ıan Abî Dâmûd 49. 109, 110, 132.
S a ' d b . İbrâhîm 30. Sunan ad-Dârimî 7.
Sahi b . Y û s u f 71, 105. Sunayd 2S.
S a ' î d b . A b î ' A r û b a 38-42, 45. Supplement (Brockelmann) 4, ö, 10, 1] .
S a ' î d b . C u b a y r 9, 120, 129. 23, 33. 34, 43, 44, 59, 70. 80, 84. 118,
S a ' î d b . K u ş a y y i r b. ' U f a y r .34. 119. 126, 127, 1.32, 134. 173, 179. 182,
S a ' î d b . M a n ş û r a l - B a [ h î 43- 193, 195.
S a ' î d b . M u s a y y a b 121. -SuyÛiî 13. 25, 46, 88. 112, 132. 194.
S a ' î d b . as-Sakan 187, 191. 199. 5 â b i t 54, 62.
S c h a c h t 49. -J-a'labî 10. 60, 121. 123.
S p r e n g e r 5. 8, 11, 48. - S â d i q a 9.
S u ' â l â t a l - Â c u r r î 15, 34, 35, 61. ,5afwân 28.
- S u d d î 161. Şahîfat 'Alî b. Abî Talha 122.
Sufyân b . H u s a y n 97. - Ş a g â n î İSO.
Sufyân aş-5awrî 7, 21, 34, 4 1 , 4 2 , 4-^, Şahîfat Hammâm b. Munabbih 31. 67,
46, 55, .^6, 6 1 . 95, 105. 109. Şahîh : ıd-Câmi' aş-şahîh
Sufyân b . ' U y a y n a 8. 22. 24, 3 1 . 33, 42. Şahîh imâm Mâlik 78.
62, 95. 102, 121. 148, Şahîh Müslim 49, 52. 64. 65, 67, 109.
S u h a y i 54. -Şahîhân 194, 195. 199,
- S u k k a r î 137. Ş â l i h b . K a y s â n 30.
Sultan A b d u l h a m î d 183. Şarîfûn 31.32.

ş
-Şâfi'î İbn İdrîs 21, 28, 29, 31, 36, 49, Ş e h î d A l î K t b . 32, 41, 193.
71, 72. 78, 92, 96. 113, 123. 198. Ş i b l b . ' A b b â d a l - M a k k î 611.
Ş a q î q a r - R â w î 55, Ş u ' a r â sûresi 151, 152.
Şarh al-Buhârî 51, 52, 73, 79, 107. 119. Ş u ' a y b b . H a m z a 28. 29.
Ş u ' b a b . a l - H a c c â c 20. 37, 45. 109.
124. 168, 173, 196^ 198.
Şurût al-a-'imma fi l-girâ-'a wa's-samâ'
Şarh Müslim 8, 22, 108, 111, 195. 193. •
Şarh Nuhbat al-fikar 41. Şurût al-a^immat al-hamsa 193, 194,
Şarh at-Tirmizî 26. 41, 109, 125, 198. Şurût al-a^immat as-sitta 193. 194. 199.
Şatvâhid at-tawdîh limuşkilât al-Câmi' Şuyûh al-Buhârî ( B â c î ) : a l - C a r h vva't-
aş-şahîh 182. ta'dîl" 167. 171, 195.
- Ş a y b a n î M u h . b. a l - H a s a n 11. 13, 14. Şuyûh al-Buhârî ( K a l a b â z î ) 52.
58, 77. 123, 130. Şuyûh al-Buhârî li'ş-Şağânî 55.
390

Tâc al-'arûs 12. Tagyîd al-'ilm 3-10, 16, 27, 34.


Tadrîb ar-ramî 11, 18, 22, 25, 41, 46, Tagyîd al-al-muhmal 195.
55, 90, 92, -97. 103. 104, 109. 113. 119, -Tagyîd rva'l.îdâh 52, 84, 89, 99.
194, 198. Târîh Bağdâd 41, 56, 196.
Tafsîr 'Abdarrazzag 'an M a ' m a r 1Û3. -Târîh al-kabîr. 44, 104. 105. 122, l69.
Tafsîr tbn Abî Hatim ar-Râzî 110, 123. -Târih al-şagîr 14.
Tafsîr at-Tabarî 102, 110, 111. 148. Târih at-Tcbarî 112.
192. Ta'^mîl muhtalif al-hâdiş 3, 4.
Tahzîb an-Nawawî 80. -Tazkirat bima'rifat al-kutab al-'aşara
Tahzîb at-tahzîb 26. 28, .=^3-35. B7. 38. 133." 199.
40, 41, 43. 44'. 56, 57, 60, 61, 65, 67, Tazkirat al-huffâz 7. 10 11, 38, 40,
71, 72, 8 1 . 98. 100, 106. 108. 117, 126. 102, 110.
191, 198. -Tirmizî 3j 22, 26. 31, 40, 41, 109, 117.
Talbis iblis 5. T o p k a p u Sarayı 196.
Ta'lîg at-ta'lîg 79, 84, 99, 105, 121, Türkiyat Mecmuası 43.
125, 136, 137. T ü r k i y e 134.
Ta'lîgât as-Suyûiî 194, 198. Tabaçât İbn Sa'd 14.
- T a n a y s î , ' A b d a l l â h b . Y û s u f 58,
-Tabarî 10, 50. 5 1 , 102. 111. 112, 119,
Tarnuîr al-hamâlik 11. 12, 14, 42, 46.
121. 122,. 128, 148, 154. 192.
•Tagaşşî 198.
Tawûs 110.

'Ubayd b . ' U m a y r 121. 'Umdat al-gârV 158.


'Ubaydallâh b . ' A b d a l l â h 62. Umm Rummân 197.
'Ubaydallâh al-Aşea'î 123. Umumî K t b . 53.
'Ubaydallâh b. M u ' â z 100. ' U q a y l 62.
'Ubaydallâh b . M û s a ' l - ' A b s î 21. 46. 'Uşmân b . ' A m r 103.
'Umar b. 'Abdal'azîz 11, 12, 13, 14. 31. 'Uşmân b. A b î Ş a y b a 46.
77. 96. 'Uşmân b . 5 â l i h a s - S a h m î 33.
' U m a r b . a l - H a « â b 62, 120.

-Wafayât 15. - W a l î d b . Müslim 41.


W a h b b , M u n a b b i h 20. W a q i ' a sûresi 156.
Wakî' b . a l - C a r r â h 34, 41, 60. W â s i t 41.
- W a l î d (Emevî) 15. Weisweiler 43, 59. 132.

Yahya b . B u k a y r 33. 62. Yahya b . M a ' î n 35. 62. 108. 169.


Y a İ i y â I). C â b i r 109. Yahya b. S a ' î d a l - Q a « â n '22. 77.
Yahya b . ' A b î K a s î r 60. Yahya b . Y a h v â 58, 97'.
391

Yahya b . Z a k a r i y â b . A b î Z â ' i d a 41. Y e m e n 41, 42.


Yahya b . Z i y â d ; a l - F a r r â -Yûnînî, Şarafaddîn 126, 130, 131, 142.
Y a ' q û b b . ' A f â 8. 155, 170, 172, 176, 178, 180, 182-8?!
Y â q û t 110, 111, 119, 121, 190.
Y a z î d b . H â r û n 21. Y û s u f a l - ' A ş ş 6.
Yazîd an-Nahwî 123. Y û s u f sûresi 150, 154.
Y a z î d b . Z u r a y ' 29.

z, z
-Zaccâc 148. Z u h a y r b . H a r b . 65.
Zahiriten 6. - Z u h r î İ b n Ş i h â b 10-15, 20, 22, 26, 28,
Zâriyâh 129. 45, 62, 81, 99.
- Z a r k a u 112. -Zahriyât 99.
Z a y d b . A s l a m 30, 76, 102. - Z u r q â n î 11, 12, 14, 29, 31, 46, 58, 107.
- Z u b a y d î M u h . b . a l - W a l î d 109. 195, 198.
- Z u b a y r 54. - Z a h a b î 10, 40.
İ N D E K S II

"Birinci Lahika (205 — 304) 'da Bahârî'nin kaynakları diye ayrılan kısma
tahsis olunmuştur.,,

' A b b â d b . ' A b b â d b . / / a b î b 281, 285. c A b d a l l â h b . Bakr b. / / a b î b 211, 253'


' A b b â d b . a l - ' A w w â m 205, 250, 288. » A b î Bakr b. / / a z m 247.
' A b b â d b. Ya'qûb ar-Rawâcinî 205. » Burayda 218.
' A b b â s b. al-Husayn Abu'l-Farfi 205. » Busr 255.
' A b d a P a ' l â b . ' A b d a F a ' l â 226, 230. 233, . C a ' f a r b. ar-Raqiy 236.
264. 270, 272, 273, 281, 282. » Dâvvûd 230, 281, 282.
' A b a P a ' l â b. Hammâd 205. » D î n â r 225, 284.
' A b a P a ' l â b . Mushir A b û Mushir 278. » A b î Hâşim 241.
'Abdal'azîz b. 'Abdallâh b. Uways 206, » idrîs 208, 251,260, 273, 301.
261. » M a ' q i l 259.
'Abdal'azîz b. 'Abdaşşamad 209. 226, » Maslama 208.
231, 251. 270. » M a s ' û d 205, 241. 252.
' A b d a l ' a z î z b . A b î H â z i m 206. 207. 208', » al-Mubârak 216, 222. 227,
255, 275, 285, 287. ' 228. 235, 246, 254, 257, 262. 269. 272.
' A b d a l ' a z î z al-Macişûn 240. 273, 274, 282, 283. 287. 296.
' A b d a l ' a z î z b . Maslama 210.
' A b d a l l â h b . Mah. b. Abi'l-Asvvad 209,
' A b d a l ' a z î z b . Muhtar 258. 281.
304.
' A b d a l ' a z î z b . Müslim 225, 280.
' A b d a l l â h b. Mu/ı. b . A s m a 209.
'Abdal'azîz b. Abî Salama al-Mâcişûn
» Muh. al-Cu'fî 210.
208. 237.
» Munîr 211.
'Abdal'azîz b. Suhayb 207.
» M u r r a 235, 294.
' A b d a l ğ a f f â r b. D â w û d b. Mihrân 206.
» al-Musannâ b. 'Abdallâh
'Abdalhamîd b. Dînâr 271.
258, 261, 282.
' A b d a l h a m î d b . A b î U w a y s 249, 255.
'Abdallâh
' A b d a l l â h b . c A b b â s 243. 248, 256, 287. b . N u m a y r 229, 253, 261, 273,
293, 303.
290, 296. 302. 303.
'Abdallâh
'Abdallâh b. 'Abdalwahhâb al-//acabî b . Raca 211.
207.
» S a h b a r a A b û M a ' m a r 294.
' A b d a l l â h b. 'Abdalvvâhid 270.
» Sa'îd b. A b î Hind 256.
' A b d a l l â h b . A / ı m a d b . Zakvvân 284.
' A b d a l l â h b. ' A m r b. a l - / / â r i ş 207,304. » Sa'îd ad.Dimişqî 285.

'Abdallâh b . 'Avvn al-Basrî 214, 228. » Sa'îd al-Kindî 211.


236, 246, 260. » Salim a l - / / u m ş î 212.
» as-5abbâA 212.
393

•^Abdallâh b . A b î Ş a y b a 208. ' A b d a r r a A m â n b . a l - M u b â r a k 215.


» 'Ubaydallâh b. A b î Mulay­ „ A b i ' l - M a w â l î 206, 282,
ka 290, 296. 285.
' A b d a l l â h b . ' U m a r a n - N u m a y r î 240. ' A b d a r r a h m â n b . a l - M u ğ î r a 215.
=. ' U m a r 219, 239, 257. 278. „ ' ,. Muh. a l - M u A â r i b î 273.
279. 294, 298. .. „ N u m a y r 268.
'Abdallâh b. Wahb 2 1 2 , 2 1 3 , 220, 223, ., a l - Q â s i m 289.
232. 249, 255, 275, 287, 289, 294. „ „ Sulaymân b. al-Gasîl
' A b d a l l â h b . Y a A y â b . K a ş î r 242. 281. 221, 237, 239, 254.
» Y a s s â r b , A b î N a c î A 243. ' A b d a r r a h m â n b . 5 a r w â n A b û Q a y s 283.
» Yazîd al-Muqrî 212, 226, „ Yûnus 216.
277. 'Abdassalâm b . H a r b 237.
' A b d a l l â h b . Y û s u f a t - T a n a y s î 212. „ Mutahhir 216.
., .. Zakvvân a b u ' z - Z i a â d 283. 'Abdaşşamad b . 'Abdalvvâriş 210, 217.
.. Z a y d A b û O i l â b a 247, 274. 229, 243, 252, 2.53. 264. 277.
.. „ az-Zubayr al-Humaydî 213, 'Abdalvvahhâb b . ' A b d a l m a c î d aş-^aqafî
304. 250, 260, 264, 270, 273. 284, 291.

'Abdalmalîk b . ' A m r A b û ' Â m i r 210, 'Abdalvvâhid b. A y m a n 248.

252, 264, 270, 293. » » G i y â ş 216.

'Abdalmalîk b . Curayc 222, 236. 246, » Wâşi'l 232. 233.

256. 283, 289, 293, 295, 299. ' A b d a r r a z z â q b . H a m m â m 210. 225, 251.
253, 256. 277, 297. 298.
'Abdalmalîk b. 5abbâh 264.
' A b d a n b . ' U s m â n b . Ç a b a l a 217.
'Abdalmalîk b . ' U m a y r 238, 283. 286.
' A b d a b . ' A b d a l l â h 217.
'Abdalmuta'âl b . T â l i b 213.
' A b d a b . Sulaymân 252, 273, 291, 296.
' A b d a l w â h i d b . Z i y â d 209, 258. 264, 267,
' A b î d a b . H u m a y d 273.
280, 281, 284, 289, 291.
A b û ' A b d a r r a h m â n as-SuIamî 301.
' A b d a l w â r i ş b . S a ' î d 207 . 215 . 250, 280.
Abû Ahmad az-Zubayrî Muh. b. ' A b ­
' A b d a l q u d d û s b . a l - H a c c â c 213. 252. 304.
d a l l â h 210. 230, 282. 302.
'Abdalquddûs b . Muh. 214.
A b û ' A m r a ş - Ş a y b â n î S a ' î d b . İyâs 205.
' A b d a r r a A î m a l - M u A â r i b î 214, 302.
A b û ' A l î al-Hanafî 'Ubaydallâh b. ' A b ­
'Abdarra/ımân b. 'Abdallâh al-işbahânî
d a l m a c î d 212.
259.
A b û ' A m r //afş b. 'Abdallâh 219.
'AbdarraAmân b. 'Abdalmalîk b. Şayba
A b u ' l - A s v v a d M u h . b . ' A b d a r r a h m â n 218.
215.
A b û ' A w â n a al-VaJrfah 228, 239, 240,
' A b d a r r a / ı m â n b . ' Â b i s 284. 242, 244, 264. 267, 280, 281, 285. 291.
'AbdarraAmân b. ^Amr al-Awzâ'î 213. A b û Bakr b . A b î Uvvays 'Abdalhamîd
215. 222. 236. 243, 268, 274, 278, 293. 233, 255.
' A b d a r r a h m â n b . C â b i r 241. A b û Bakr b. ' A y y a ş b . Salim 208. 226,
.. „ Gazwân 260. 248, 300.
.. H u r m u z a l - A ' r a c 233. A b û B a k r al-Hanafî ' A b d a l k a b î r b . ' A b ­
., / / a m m â d 214. d a l m a c î d 264.
.. İ b r â h î m 215. A b û B u r d a b . A b î M u s a 241, 267.
., A b î L a y l a 243. 265. A b û G a s s â n M u h . b . M u f a r r a f 227.
.. M a h d î 208, 210, 225, A b û H â ş i m Y a h y a b . D î n â r 267.
230. 252, 264, 270, 277, 291. Abu'l-Huşayn al-Filis<înî 300.
394

Abû Hurayra 229. 266, 269, 272, 289, A h m a d b. M u h . b. H a n b a l 220.


295, 296, 303. 301. » al-Malckî 221.
A b û Hafş b. ' A m r 210. » » » al-Marwazî 222.
A b û Hktim al-Aşhal b. Hatim 211. » A b î Raca 222.
A b û H â l i d al-AjFımar 302. » » A b î Salama 273.
A b û İsAâq ' A m r b . ^ A b d a l l â h 224. » Sa'îd A b û 'Abdallâh 222,
A b û 'Ukâq a l - F a z â r î İ b r â h î m b. ' A b d a l ­ » » Sinan 223.
lâh 273'. 276. » A b î Şab)îb 277.
A b û Mûsa'l-Aş'arî 267. .. Şâlih a l - M ı ş r î 223, 277.
A b û Oatâdat al-Anşârî 247. A h m a d b . 5 â l i h b. S a ' î d 223.
A b û O u t a y b a Silm b . O u t a y b a 230, 279, A h m a d b. A b î Şurayh 223.
302. A h m a d b. A b i ' f - T a y y î b 224.
A h m a d b, ' U m a r 241.
A b û Sa'îd al-Hudrî 259.
A h m a d b . ' U ş m â n h. H a k î m 224.
A b û S a ' î d M a w l â Banî H â ş i m 239,
A h m a d b . Ya~zîd b . İ b r â h î m 278.
A b û Salama b . ' A b d a r r a h m â n 247, 263.
A h m a d b . Y a ' q û b al-Kûfî 224.
A b û .Çafvvân ' A b d a l l â h b . S a ' î d 225.
A h m a d b. Yûnus b. Abdallâh b. Yûnus
A b û SkVıh Salmuya b . Silm 287, 294,
(5İ. 227. Rs 5, T t I, 50) 221.
300.
' Â ' i ş a bint A b î B a k r 232, 260, 266, 278,
Abû Şihâb 'Abdirabbih b. Nâfi 224.
287.
Abu't-TayyâA Yazîd b . Humayd 207.
' Â ' i ş a bint S a ' d 246.
Abû Usâma Hammâd b. Usâma 208,
-'Alâ b. 'Abdarrahmân 225.
209. 222, 225. 251.
- ' A l â b. al-Musayyab 220.
Abû 'Usmân Mawla'l-Mugîra b. Şu'ba
' A l î b. ' A b d a l l â h a l - M a d î n î 225.
207.
' A l î b . 'Ayyaş 227.
A b û Z u b y â n Halîfa b. K a ' b 227.
' A l î ' b . Ca'd 227.
 d a m b . A b î İyâs 217.
'Alî b. A b î H â ş i m 228.
' A d î y b. Sa'îd 294.
' A l î b . al-Hayşam 228.
'Affân b . Muslîm 218, 252. 262, 277.
'Alî b. Hafş 227.
293.
'Alî b. al-//akam al-Anşârî 222.
A f l a h b . H u m a y d 208, 237. ' A l î b. al-Hasan b. Sâbiq 228.
Ahmad 218. ' A l î b. H u c r 229.
b. ' A b d 218. 'Alî b. İbrâhîm 229.
» 'Abdallâh b. Yûnus 302. ' A l î b . a l - M u b â r a k 288, 296.
» 'Abdalmalîk b. W â q i d 218. ' A l î b , M ü s l i m 229, 230.
» A b î Bakr A b û M u ş ' a b 219. ' A l î b . M u s h i r 234. 247 , 255.
» Başîr 273. ' A l î b. Salama 229,
» A b î Dawûd A b û Ca'far 219. ' A l î b. A b î Talha 253.
» » al-Haccâc 219. ' A l î b . A b î r â l i b 259, 260, 301.
» al-Hasan Abu'l-Hasan 220. ' A l î b . A b î Z i ' b 208.
» » Humayd 220. ' Â m i r b. S a ' d b. A b î W a q q â ş 236.
» 'îsâ b . Hassan 220. ' A m m â r a b. a l - O a ' q a ' 221.
» » İshâq a s - S u l a m î 220. ' A m r b. ' A b b â s 230.
» İşkâb 221, 'Amr b. 'Âmir 284.
» Manî' 246. ' A m r b. ' A l î b. Bahr 230.
» a l - M i q d â m al-cİclî 221. ' A m r b. ' A s i m b. •'Ubaydallâh 214. 231.
395

'Amr br ' A w n 210, 230. A ş b a ğ b . a l - F a r a c a l - M ı ş r î 232.


' A m r b . D î n â r 256, 283. 'Âşim b . ' A l î 233, 2 6 1 . '
c A m r b . a l - H â r i ş 213, 220, 232, 299. 'Âşim b . M u h . b . Z a y d 224, 237, 239.
' A m r b . H â İ i d b . F a r r û h 231. 'Aşim b. Sulaymân al-Ahwal 222. 235.
'Amr t 'îsâ b . Suvvayd 231. 244. 245, 283, 284.
" A m r b . Mavvla'l-Muffalib 206. ' Â s i m b . Y û s u f 302.
' A m r b . M a y m u n 216. Aş'aş b. A b î ' ş - Ş a ' ş â 244, 283.
' A m r b. M u r r a 234. 294. ' A t t â b b . B a ş î r 273.
' A m r b . a r - R a b î ' b . T â r i g 232. ' A ^ â b . A b î R a b â h 245.
' A m r b . Yahya b . Sa'îd 221, 280, 286. 'Atâ b . Y a s s â r 259.
' A m r b . Z u r â r a 232. 'Awf b . A b î C a m î l a 218, 258, 269, 295.
A n a s b . 'İyâç? A b u D a m r a 209, 219, 249. -'Avvvvâm b . Havv^ab 228.
285. A y y û b b. an-Naccâr 284.
A y y û b b . Sulaymân 233. 301.
A n a s b . M â l i k 213, 214, 231, 236. 245.
Ayyûb b. A b î T a m î m a 207, 218. 258,
250, 253 . 254. 259, 271, 274. 277. 279.
286.
286, 301
A z h a r b . ' A w n 210.
' A n b a s a b . H â l i d 223. A z h a r b . S a ' d 225, 230.
A s b â ? b, , M a h . 244. 260. 269. ' A z r a b . Ş â b i t 236, 237.

Badal b a l - M u h a b b i r 234. Bişr b . a l - H a y y â f 234.


Bahz b . A s a d 300. B i ş r b . H â l i d 235.
B a k r b . Murfar 247, 285, 295, 297.
B i ş r b . al-Mufa(fç?al 2 0 7 , 2 2 5 . 239. 242,
B a ş î r b . ' U q b a 282.
281.
Bayan b . ' A m r 234.
Bayan b . B a ş î r 254. B i ş r b . M u h . a s - S a h t i y â n î 227, 235.

Bayan b . Bişr 224, 254. 297. B i ş r b . S a r i y 226.

Bişr b . Â d a m 234. B i ş r b , Ş u ' a y b 225.

B i ; r b . ' A m r 222. Bişr b . ' U b a y s b . M a r h û m 235.


B i j r b . B u k a y r 269. B u r a y d b . ' A b d a l l â h b . A b î B a r d a 267.

C â b i r b . ' A b d a l l â h 258. 2 7 1 , 282. C a r î r b . ' A b d a l h a m î d 225, 2 5 1 , 273. 277,


- C a ' d b . Dinar 216. 284, 296, 299, 302. 303.
C a ' f a r b.- ' A w n 208, 245, 253. 264. C a r î r b . H â z i m 240, 257. 264, 280. 282.
C a ' f a r b . H a y y â n A b u ' l - A ş h a b 237. 290, 296.
C a ' f a r b . R a b î ' a 247. C u m ' a b . ' A b d a l l â h 236.
Ca'far b . A b î lÜ^ahşiya A b û Bişr 244, C u ' a y d b . ' A b d a r r a h m â n 246, 256.
265. 288, 303. Cuvvayriya b . A s m a 240, 280, 281.
C a m i ' b . Ş a d d â d 294.
395

D, D

D a w û d b . R â ş i d 262. -Dahhâk b . M a h l i d A b û ' Â ş i m 210, 226,


Dâvvûd b . A b i ' l - F u r a t 218, 280. 228 ,'230, 236, 252, 268, 270, 280, 300,
Dâvvûd b . ' A b d a r r a h m â n a l - ' A « â r 285. 304.
Dâvvûd b . Ş a b î b 236.

- F a ^ l b . a l - ' A l â 209. Farvva b . A b i ' l - M a ğ r â 238.


. F a , İ l b . ' A n b a s a 226. F i r â s b . Yahya 271.
- F a J I b . D u k a y n A b û N u ' a y m 237, 302, Furfayi b . Ga2wân 221.
304. F u d a y i b . 'îyâ,^ 208.
-¥ad\ b . M û s a ' s - S î n a n î 246, 257. Farfayi b . S u l a y m â n 215, 220, 230, 236,
-Farfi b . Musâvvir 270. 263, 276, 282.
-Fadi h. Sahi 238. Fulayh b. Sulaymân A b û Y a h y a 232,
-Farfl b . Y a ' q û b b . İ b r â h î m 238. 247.

Gazra b. Şâbit 207.

H, H, H

H a m m â m b . M u n a b b i h 272, H i j â m b . H a s s a n 256.
H a m m â m b . Yahya 214, 222, 231, 236, Hişâm b . ' U r w a 222, 229, 238, 239. 263,
237, 239-241, 245, 274, 280, 282. 266. 275. 283, 286, 292. 293.
H â r û n b . a l - A ş ' a ş 239. Hişâm b . Y û s u f 210, 225. 250.
H â r û n b . İsmâ'îl "2II, 252. H i ş â m b . Z a y d 277.
H â r û n b . M a ' r û f 262. H u d b a b . H â l i d 240.
H â r û n b . M û s â A b û ' A b d a l l â h 280. Huşaym b." Başîr 229. 230, 231. 232,
Hâşim b . H â ş i m 236, 256. 240, 260, 264 , 265, 273, 274, 281. 283,
Hâşim b . al-Qâsim Abu'n-Narfr 210, 285, 288, 296. 300, 303.
226. 238, 241, 256 H a b b â n b . H i l â l 210, 229, 252, 298.
-Hayşam b . H â r i c a 239. H a b î b b . A b î ' A m r a 215.
H a y s a m a b . ' A b d a r r a h m â n 294. H a b î b a l - M u ' a l l i m 295.
H i l â l b . ' A l î 200. -Haccâc b . al-Haccâc 219.
Hişâm b . A b î 'Abdallâh ad-DasLuwâ'î „ a l - M i n h â l 240.
237. 241, 256. 258. .. M u h . b . A ' y a n 226, 238. 244.
H i ş â m b . ' A b d a l m a l î k A b u ' l - W a l î d 239, 269, 285, 291.
304. H a f ş b . G i y â ş al-Kûfî 251. 294.
H i ş â m b . ' A m m a r 240. H a f ş b . M a y s a r a 217. 239, 258, 259,
397

//afş b . ' U m a r b . a l - H â r i ş . 241, 262. H a t i m b . W a r d â n 226, 302.


- H a k a m b . <^AbdalIâh A b u ' n - N u ' ^ m â n 293. H a y w a b . Ş u r a y h 212, 236. 299.
-' „ b . M û s â b . A b î Z u h a y r 241, 246. //azm b. A b î //azm 215.
• „ b . Nâfi<: A b u ' l - Y a m â n 241, 304. Hibbân b. Mûsâ 246.
- „ b. 'Utayba 234.
Hucayn b . al-Muşanna'l-Yamâmî 260.
Hamdan b. ' U m a r 241.
Hamayd b. 'Abdarrahmân 285.
//âmid b. 'Umar b. //afş 242.
Humayd b. al-Asvvad 209.
Hammâd b. //umayd 242.
H u m a y d b. Hilâl 301.
» Mas'ada 261. Humayd a t - r a w î l 214, 222, 228, 261.
» U s â m a A b û U s â m a 251, 252, Humrân b. A b a n 259.
253, 256, 261, 262, 278, 285, 291, 293. Husayn b. 'Abdarrahmân 258.
300, 302.
H u s a y n a l - C u ' f î 217, 251, 253.
Hammâd b. Zayd 207, 215, 218, 230,
n b. al-Hasan b. Yaasâr 270.
242, 264, 281, 285, 290. 291.
A/amza b . ' A b d a l l â h b . ' U m a r 274. b. Hurayş b. al-Hasan 246.
/ / a n ı a l a b . A b î S u f y â n 256, 293. İbrâhîm al-'Âmirî 267.
//aramayy b, 'Ammâra 216. 226, 263, b. 'îsâ b. Humrân 247.
264. - „ b . al-Mu'alIim 207.
//arîz b. ' U ş m â n 227, 255. b. Muh. al-Marwazî 238, 250,
-Hasan al-Baarî 242. 261, 267.
., b. 'Abdal'azîz A b û 'Alî 242. - / / u s a y n b , Muıft. b . Z i y â d 246.
„ b . ' A l î al-Huzalî 243. - „ al-Mukattib 235.
„ „ B i ş r b, Silm 243. - b. Y a A y â b. C a ' f a r 246.
„ „ İbrâhîm al-Kirmânî 278. b. 'Abdarra/ımân 252.
„ Halaf b . Ziyâd 243.
Halaf b. Hâlid a l - Q u r a ş î 247.
» „ Ishâq b . Z i y â d 243.
Hâlid b. 'Abdallâh 230, 241, 252. 254,
„ „ Mansûr b . İbrâhîm 244.
269, 281.
„ Müdrik 244.
„ Muh. b. 5abbâh 244. Hâlid b. al-Hâriş 207, 226, 230, 251,
„ Mûsa'l-Aşyab 228. 263, 270, 284, 294.
„ „ ar-Rabî' b. Sulaymân 244. H â l i d a l - H a z z â 254, 276, 284.
" „ b . H a l i y v 247, 304.
. .Şabbâh a l - B a z z â r 245.
„ b . M a h l i d 247 , 276.
» „ ' U m a r aş-Şaqîq 245.
H a s s a n b . ' A b d a l l â h al-WâsJfî 245. „ b. Sa'îd 246.

b, //assan al-Wâsiiî 245. „ b. Yazîd al-Kâhilî 248.

H a ş î n b . ' A b d a r r a h m â n 301. Halîfa b. Hayyâf b. Halîfa 248.


H a t i m b . İsmâ'îl 207, 208, 218, 236,249, Hallâd b. Yahya b. Şafwân 248.
275, 284. //aftâb b. 'Uşmân 248.

İbrâhîm b . ' A b d a r r a h m â n 228. İbrâhîm b. al-Munzir A b u İs/ıâq 249,


b , H a m z a b . M u h . 249- 265.
b. a l . / / â r i s b. İsmâ'îl 249. İbrâhîm b . M û s â b . Y a z î d 250.
b. / / u m a y d a r - R u ' a s î 292. b, N â f i ' 237, 248.
398

İbrâhîm an-Naha'î 235. İshâq b . S u l a y m â n 222.


b . S a ' d 206, 208, 228, 239, 249, b . Şâhîn A b û Bişr 254.
255, 260, 265, 275, 299, 300, 301. b. A b î Talhat al-Anşârî 254.
İbrâhîm b. S u w a y d 287. „ b. W a h b b . ' Z i y â d 254.
b. Şihâb 206. „ b. Y û s u f al-Azraq 210, 213, 245,
b . T a h m â n 219, 295. 2.51, 270.
b . A b i ' I - W a z î r 210. İshâq b. Y a z î d 254.
b. Yazîd at-Taymî 294. İsmâ'îl b. A b a n a l - W a r r â q 254.
b . Y û s u f b . A b î ls/ıâq 224, 262. b. C a ' f a r 26-^, 273, 29i'.
' İ k r i m a M a v l â İbn ' A b b â s 256, 296. b. H a b î b 212.
' î m r â n b . M a y s a r a 250. „ b. H u c r 229-
' î r â k b . M â l i k 247. b. Abî H â l i d 222. 292, 293.
'îsâ b. Tahmân 248. b. Halîl A b û 'Abdallâh 25.5.
'îsâ b. Yûnus 229, 250-252. 254, 275, b. İ b r â h î m b, M a ' m a r 225, 282.
281, 296. b. İ b r â h î m b. ' U q b a 255, 287-

İshâq b. ' A b d a l l â h b. A b î TalAa 214, b. Mucâhid 224.

234. b. 'Ulayya 207 . 209 . 226 . 232.


255, 258, 273 , 281, 284, 285 , 291, 300,
İs/ıâq b . İ b r â h î m b. ' A b d a r r a h m â n 250.
301.
İs/ıâq b , İ b r â h î m b . N a ş r 251.
İsmâ'îl b . U m a y y a 301.
b. İbrâhîm b. Râhûya 252.
b. Zakaryâ 274.
b . İbrâhîm a ş - 5 a w w â f 253.
„ b . A b î Uvvays 255.
» b. A b î 'îsâ 253.
» b . Y û n u s 257.
b . A b î İshâq 221. İsrâ'îl b. Y û n u s 211, 217. 248, 249, 266.
b . M a n ş û r b . B ı h r â m 222, 253. 278, 293.
b, Sa'îd b. ' A m r 221, 226, 237, 'İşâm b . H â l i d a l - H a d r a m î 255.
239 . İyâs b . S a l a m a b . ' A m r 300.

Kahmas b. al-Hasan 212. Kuşayyir b, Şinzîr 207.

L a h î q b . H u m a y d A b û Miclaz 253, 260. 217, 231, 232. 239, 284, 288, 289, 297.
L a y ş b . S a ' d b . ' A b d a r r a h m â n 206, 208, 299.

M a h d î b. M a y m u n 239, 264, 280. 291. M a k k î b. İ b r â h î m b . B a ş î r 256, 263.


Mahbûb b. Haşan 212. Mâlik b . A n a s 206. 208, 209. 212. 236.
mûd b . G a y l â n 256. 237, 239. 248. 255, 257, 279. 284, 297.
d b . Malik b . C â b i r 256. 299.
d b. Yazîd 273. M â l i k b . İsmâ'îl b . Z i y â d 257.
399

M â l i k b . Miğwa1 243, 278. Muhammad b. A b a n b . a l - W a z î r 259.


M â l i k b . S a ' î r 226, 229. » 'Abdal'azîz b . M u h . 259.
M a ' m a r b . R â ş i d 235, 246, 272. „ „ ' A b d a l ' a z î z b. A b î Rizma
M a ' m a r b . Yahya 237. 287.
M a ' n b . ' î s â 249. M u h a m m a d b . ' A b d a l l â h b . Havvşab 260.
M a ' n b . M u h . a l - G a f f â r 216. b . İsmâ'îl 260.
Manşûr b . al-Mu'taşim 286. ,1 „ „ b. al-Mubârak
M a n ş û r b . Salama A b û S a l a m a 262. 260.
M a n ş û r b . Ş a f i y y a 283, 299. Muhammad b . ' A b d a l l â h b . ' A b d a l m a l î k
M a r h û m b . ' A b d a l ' a z î z 226, 281. 260.
Marrâr b. Hammûya A b û A h m a d 257, Muhammad b . ' A b d a l l â h b. a l - M u s a n n a
304. 226^ 244, 248, 261, 264, 270, 277^ 285,
M a ' r û f b . / / a r b û z 293. 297.
- M a ' r û r b . S u w a y d 294. Muhammad b. ' A b d a l l â h b . Numayr 261,
M a f a r b . al-FarfI 257. 268,' 304.
M a r w â n a l - A ş g a r 243. Muhammad b. 'Abdallâh b. az-Zubayr
M a r w â n b . Mu'âvviyat a l - K û f î 210. 213, 208, 210. 262.
225, 236. Muhammad b . 'AbdarraAîm b. A b î Z u ­
M a r w â n b . Ş u ' b a 246. hayr 262.
M a s r û q b . ' A b d a r r a h m â n 294. M u h . b . ' A b d a r r a h m â n . \ b u ' l - M u n z i r 226.
M i s ' a r b . H a b î b 248. » b . ' A b d a r r a h m â n a f - T a f a w î 221.
M i s ' a r b . K i d â m 237. 289. 291. » b . A b î ' A d î 264. 270.
M i ş ' a b b . S a ' d 238. » b . a l - ' A l â b . K u r a y b 262, 304.
M u ' â f â b . ' İ m r â n b . N u f a y i 243. » b . ' A m r a s - S a w w â q 262.
M u ' a l l â b . A s a d 258. „ b . ' A r ' a r a b . al-Birind 263.
M u ' a l l â b . M a r ş û r 228. 262. „ b . A b î Bakr b . ' A l î a l - M u q a d d a m î
M u ' a m m a l b . H i - â m 258. 263, 304.
M u ' â w i y a b . ' A m r 210. 222. 258, 262. M u h . b. Bakr b . ' U ş m â n 29.3, 298.
M u ' â w i y a b . İshâq 283. „ b . Başçâr b . ' U ş m â n b . Dâvvûd 264.
Mu'âvviya b . A b î M u z a r r a d 235. „ b . Bişr 225, 251, 261.
M u ' â z b . A s a d b . A b î S a h b a r a 257. „ b . C a ' f a r 206, 226. 230. 235, 259,
M u ' â z b . Başşâr 264. 264, 270, 276, 287, 291, 299.
M u ' â z b . Faı/âla A b û Z a y d . 258. M u h . b . C a h ı / a m 298.
Mu'âz b. Hişâm 209, 225. 230, 251. 264, „ b . al-FadI ' Â r i m 210, 264.
270. „ b . Furfayi 208, 210, 220, 230, 233,
M u ' â z b . H â n î 230. 249, 251, 261, 262, 266, 273, 289, 303.
M u ' â z b . H a s s a n b . N a ş r 242. M u h . b . A b î G â l i b A b û ' A b d a l l â h 255.
M u ' â z b . M u ' â z 218, 230, 248, 264. 270, b, b . G u r a y r b . a l - W a l î d b. İ b r â h î m
271. 265.

M u b a ş ş i r b . İ s m â ' î l 205. M u h . b . Hişâm b . ' I s â b . S u l a y m â n 265.

Mucâhid b. C â b i r 265, 288, 294. b . a l - H a k a m a l - M a r w a z î 266.

-Mufarfrfal b . Faç/âla 245, 285. » b . H a r b b . H i r m â n 247, 266.

- M u g i r a b . ' A b d a r r a h m â n 219, 2 4 9 , 2 8 5 , » b. al-Hasan a l - A s a d î 295.


„ b. Hatim b . B a z î ' a l - B a ş r î 266,
291.
„ b . H i m y a r 248.
- M u ğ î r a b . Ş u ' b a 292.
„ b . H a s a n a l - W â s i t î 273.
M u h a m m a d b . ' A b b â d b . M û s â 259.
400

Muh, b . A b î H u s a y n C a ' f a r as-Simnânî b . a ş - Ş a l l a l - H a c c â c 274.


266. b . T a l h a 237, 290.
Muh, b . a l - H u s a y n b . İbrâhîm al-'Âmirî b. ' U b â d a al-Buhlurî 275.
267. b. ' U b a y d b. Maymun 251, 261,
Muh, b . / / a l a f b . T â r i q A b û B a k r 267. 275.
11 b . H â z i m A b û M u ' â w i y a 225, 262, M u h . b . ' U b a y d a l l â h b . M u h . b . Z a y d 275.
270, 273,"281, 285, 291. 297. 299. » b . ' U q b a b . al M u ğ î r a 276.
Muh, b . İ b r â h î m b . D î n â r 219, 278. » b. 'Uşmân b . K a r a m a 276.
b . İsmâ'îl b . A b î Kudayk 215.|249. » b. a l - W a l î d b. 'Abdalhamîd 247,
b . İ s m â ' î l b . A b î S a m î n a 265. 276.
b. Kaşîr a l - ' A b d î A b û 'Abdallâh M u h . b . Yahya b . ' A b d a l l â h 277.
267. » b. Y a h y a b . ' A b î A b î G a s s â n 257.
M u h . b . M a h b û b A b û ' A b d a l l â h 267. » b , Yahya b . ' A b d a l ' a z î z al-Yaşku-
b . M a ' m a r A b û ' A b d a l l â h 268. rî 277.
b . M a ' n 249. Muh. b . A b î Y a ' q û b al-Kirmânî 278.
b . M a y m u n A b û H a m z a 217, 240. » b. Y a z î d al-Kûfî 278.
b . Minhâl a l - ' A / ^ â r a l - M ı ş r î 268. b. Yûnus al-Buharî 278.
b . M i h r â n al-Cammâl A b û Ca'far » b . Y û s u f 216.
268. » b . Z a y d 298.
Muh, b . M i s k î n b . N u w a y l a 269. » b . Z i y â d 295.
b . a l - M u b â r a k 252. -Munzir b. al-Walîd b , 'Abdarrahmân
b . a l - M u n k a d i r 233. 242, 282, 283. 279, 304. '
b . Muqâtil a l - M a r w a z î 269. M u h â r i q b . ' A b d a l l â h 241.
b . M û s â b . A ' y a n 277. Muqaddam b . Muh. b.Yahya'l-Hilâlî
b . M u s a ' l - O a ^ i â n 269. M û s â b . A n a s 279.
b. al-Muşannâ b . 'Ubayd b. Qays » b . İsmâ'îl a t - T a b u z a k î 280.
270, 302. » b . Mas'ûd A b û Huzayfat an-Nahdî
Muh. b . Muiarraf A b û Gassân 287. 280.
b . a n - N a r f r 271. M û s â b . N â f i ' A b û Ş i h â b 237.
» b. Râfi' b . A b î Zayd al-Quşayrî » b . ' U q b a 222, 235.
271. » b . T a l h a 276.
Muh. Sâbiq A b û Ca'far 238, 243, 245, M u s a d d a d b . M u s a r h a d b . M u s a r b a l 281.
26i: Müslim b . İbrâhîm al-Azdî al-Farâhidî
M u h . b . S a ' î d b . S u l a y m â n 272. 282.
b . S a ' î d b . a l - W a l î d a l - H u z â ' î 272. M ü s l i m b . O u t a y b a 302.
b . Sallâm A b û ' A b d a l l â h 273. M u s a n n a b . S a ' î d 302.
b . Sinan a l - B â h i l î 274. Mu'tamir b. Sulaymân 209. 212, 220.
b . S a w w â r 231. 230, 233, 240, 245, 248, 251, 260, 263,
b . a ş - Ş a b b â h a d - D a w l a b î 274. 264, 280, 281.
b . aş-5alt a l - B a s r î 274. Mutarraf b . ' A b d a l l â h b . M u t a r r a f 282,

- N a r f r b , M u h a m m a d a l - Y a r o â m î 292. N â f i ' Mavviâ İbn ' U m a r 209, 219, 228,


-Na</r b . Şumayi 211, 222, 251-53, 256, 239, 257, 241, 245, 265, 268, 279, 292.
266, 269. N â f î ' b . ' U m a r 248, 287, 294, 301.
401

Naşr b. ' A l î b. Naşr b. ' A l î a l - A z d î 302.


282. N u ' a y m b. Hammâd b. M u ' â w i y a b. a l -
Naşr b. 'İmrân Abû Camra 227, 240, Hârîs 283.

Oabîşat b . • U q b a b . Muh. b . S u f y â n 283. O a y s b. ' U b â d 260.


- Q â s i m b . M â l i k 232, 296. O a y s b . c U q b a 253.
-Qâsim b. Muhammad b. A b î Bakr 260. Ourayş b . A n a s 209.
-Qâsim b. Muhaymira 241. Ourra b. H a b î b 242.
- O â s i m b . Y a A y â b . ' A ^ â 279. Ourra b. H i l i d 282.
Oatâda b. D i ' â m a 205, 213, 222, 231, O u t a y b a b. S a ' î d b. C a m î l 284.
234, 236, 240, 245, 250, 253, 286. O u t n A b u ' l - H a y ş a m 207.
O a y s b. H a f s b . O a ' q a ' a d - D â r i m î 284'.

- R a b î ' b. N â f i ' 245. R a w h b. a l - Q â d m 295.


» Y â h y â A b u ' l - F a ^ l 286. R a w h b. ' U b â d a 210, 2 1 8 , 219, 2 2 9 , 2 4 5 ,
Raqaba b. M3şqala 228. 251-53. 257, 262, 268, 297, 300.
RawA b. ' A b d a l h a m î d al-Huzalî 286.

S, s, s

Sa'd b . H a f ş A b û M u h . a l - K û f î 286. Sa'îd b. M a r w â n b. ' A l î A b û ' U ş m â n al-


Sa'd b. İbrâhîm b. 'Abdarrahmân 242, Bağdâdî 287.
293. Sa'îd b . A b î Maryam 261.
Sa'd at-Tâ'î 266. » » M a s r û q 228, 282.
Sa'd b . ' U b a y d a 235, 3 0 1 . » » M î n â 289.
Sa'd b . A b î W a q q â ş 236, 238, 246. ' » Muh. b. Sa'îd al-Carmî 287.
S a h i b. B a k k â r h. B i j r a d - D â r i m î 286. » » aıı-Naç?r al-Bagdâdî Abû -Uş­
Sahi b . Yûsuf 285. mân 288.

S a ' i d b- ' A b d a r r a h m â n 232. Sa'îd b. ar-Rabî' Abû Zayd al-Harawî


S a ' î d b . ' Â m i r 226, 256. 262, 288.

S a ' î d b. A b î ' A r û b a 2 0 5 , 207, 212, 2 1 9 . Sa'îd b. A b î S a ' î d 301.

235, 286. » » Sulaymân a ç ? - ö a b b î 262, 288.


Sa'îd b. Cubayr 246, 248, 3 0 3 . „ => Ş u r a h b î l a l - K i n d î 288.
» » al-Hakam b. Muh. 287, 304. „ „ T a î î d A b û Cusmâıı 2u9.
» b. al-Hâriş 299. „ „ ' U b a y d 237, 294.
b. İbrâhîm b. 'Abdarrahmân 234, » ' U f a y r b . M ü s l i m 289.
282. » » Y a h y a b. S a ' î d 289.
S a ' î d b. Manşûr 298. „ „ „ A b û Sufyân 269.
» a l - M a q b u r î 233, 288. Salama b. ' A m r b. al-Akvva' 300.
Buhârî'nin kaynakları F . 26
402

S a l a m a b . D î n â r İ b n A b î H â z i m 249. Sulaymân b . Dâvvûd abu'r-Rabî' 290,


S a l a m a b. Raeâ 255. 304.
Sulaymân b . H a r b a l - A z d î 290.
S a l a m a b. S u l a y m â n 222.
Sulaymân b . H a y y â n 243, 274, 275, 291.
Salim b. ' A b d a l l â h 278.
S u l a y m â n b . / / i b b â n 275.
Salim al-Af?aş 246.
Sulaymân b . Mihrân al-A'maş 227. 229
Salim b. A b i ' l - C a ' d 258, 294.
235. 237, 244. 275, 283, 289, 293. 294.
Salim b. H a y y â n b. Bistâm 289.
297, 298.
Salim A b u ' n - N a o f r 234.
Sulaymân b . al-Mug-îra 217.
S a l l â m b. A b î M u t î ' 280.
Sulaymân aş-Şaybânî A b û İsı[ıâq 244,
S a l l â m b. M i s k î n 282.
292.
Sallâm h. Sulaymân Abuy.Ahvvaş 244,
Sulaymân b . Tirhân 260.
254, 273, 281, 285.
Sulaymân b . Y a s s â r 216.
Sayf b. A b î S u l a y m â n 237.
S u r a y c b . a n - N u ' m â n 273.
S a y y â r A b u ' l - H a k a m 276.
S u r a y c b . Y û n u s 262, 271.
S î d â n b. M u r f â r b. A b î Mah. al-Bâhilî 5 â b i t b . A s l a m 218.
290. Ş â b i t b . 'İclân 248.
Silm b. Z u r a y ' 239. Ş â b i t b . Muh. A b û M u A . 291.
Ş â b i t b . Y a z i d 264, 280.
Sufyân ( a ş - 5 a w r î , İ b n ' U y a y n a 208, 210,
Ş a w r b . Y a z î d 236.
213, 214, 220", 222, 224, 234, 237, 240, 241,
Ş a d a q a b . a l - F a ^ l 291.
245, 246, 256, 257, 259, 273, 278. 279,
5 a d a q a b . H â l i d 240.
281, 283. 284, 290. 291, 299.
Ş a h r b . C u w a y r i y a 238, 292.
Sulaym b. Ş a r î k 206.
Ş â l i h b . K a y s â n 233, 264, 265, 287.
Sulaymân b. Bilâl 208, 233. 247. 253,
-5alt b . MuA. b . MuA. b. AbdarraAmân
255, 287, 299.
b". A b i ' l - M u ğ i r a 2 9 1 . '

Ş a q î q b . A b î ' A b d a l l â h 294. Ş u ' a y b b . İsAâq 254.


Şabâba b. Savvvvâr 210, 223. 225, 245, Ş u ' a y b b . L a y ş 256.
256, 257, 262, 271, 297. Şu'ba b. alHaccâc 211. 217. 218. 222,
- Ş a ' b î ' Â m i r 271. 294. 227, 229, 234, 235, 239-42, 246. 253, 259,
Ş â z â n a l . A s w a d b . ' Â m i r 260. 262, 266 , 271, 276. 277, 279. 282. 288.
Ş a z â n A b d a l ' a z î z b . ' U ş m â n 277. 290. 298.
Şaybân b . ' A b d a r r a A m â n an-NaAvvî 217. Ş u c â ' b . a I - W a i î d A b u ' i - L a y ş 256.
237, 250. 271, 286. 293. Şucâ' b. al-Walîd b. Qays A b û Badr
Ş i h â b b . ' A b b â d a l - K û f î A b û ' A m r 292. 263.
Ş u ' a y b b . A b î H a m z a 227, 241. Ş u r a y A b . Maslama 224,
Şu'ayb b. Harb'300.

T a l h a t b . Y a A y â 296. T â r i q b . Ş î h â b 241.
Ta.\q h. G a n n â m b . T a l q 292. T a w b a t a l - A n b â r î 276.
T â ı i q b . ' A b d a r r a A m â n 284.
403

' U b a y d b . ' A b d a r r a h m â n 296. 'Umaı b . H a f ş b . G i y â s 2B6, 277, 294.


' U b a y d b . H â l i d ' A q î l 245. ;> M u h . b. a l - H a s a n 236, 295, 299,
' U b a y d b . İ s m â ' î l A b û M u h . a l - K û f î 292. „ Ua'j. b . Z a y d 268.
' U b a y d a l l â h b . ' A b d a l l â h b . M a s ' û d 247, „ „ S a ' î d 2-^6, 216, 275, 296.
292. » ' U b a y d a f - T a n â f i s î 273.
' U b a y d a l l â h b . a l - A h n a s A b û M â l i k 290. :;• » Y û n u s 254.
' U b a y d a l l â h b . ' A m r 219, 283. Z a r r 237, 248.
'Ubaydallâh b. 'Abdarrahmân al-.^şca'î U m a y / a b . Bisfâm b . a l - M u n t a ş i r 295.
220, 241. U m m Salama 286.
' U b a y d a l l â h b . M u ' â z 2 1 8 , 2 4 2 , 271. ' U q b a b . H â l i d 211.
' U b a y d a l l â h b . M û s â 208, 220, 223, 252, ' U r w a b . a z - Z u b a y r 229, 233, 238, 239,
256, 267, 273, 277, 302. 266, 277, 287.
'Ubaydallâh b. S a ' d b. İbrâhîm b. ' A b ­ U s â m a b . H a f ş a t - M a d a n î 275.
d a r r a h m â n a z - Z u h r î 293. 'Uşmân b . a l - A s w a d 243, 293.
'Ubaydallâh b. Sa'îd b. YahyaT-Yaşkurî 'Uşmân b . Ç a b a l a 216', 277.
293. „ b. al-Hayşam b. Cahm b. 'îsâ
' U b a y d a l l â h b . ' U m a r b. H a f ş 211, 234, 295.
275, 279, 294. 'Uşmân b . Şâlih b . Şafvvân 295.
U b a y d a l l â h b . ' U m a r b . M a y s a r a 294. b . A b î Ş a y b a 296.
' U m a r b . A b î Z â ' i d a 263. „ b . ' U m a r b . Fâris 210, 261, 264,
'Uıiıar b . ' A l î a l - M u q a d d a m î 216, 248, 270, 272, 277.
263. ' U t b a ' A b d a l l â h b . ' A b î ' l - ' U m a y s 237.

W a h b b . C a r î r 210, 211, 222, 226, 230, 249, 250, 251. 268. 270, 274. 278. 291,
252, 256, 270, 303. 302.
W a k î ' b . a l - C a r r â h 208, 252, 261, 270, W â q i d b . M u h a m m a d 298.
273, 297. 298, 302. W â q i d b . Şâlih a n - N a h h â s 296.
- W a l î d b . ' A y z a r A b û İshâq a ş - Ş a y b â n î W a r q â b . ' U m a r 217, 223. 237, 243, 278.
205. W â ş i l b . H a y y â n 283.

- W a l î d b . ' A b d a r r a h m â n a l - C â r û d î 279. W u h a y b b ! H â l i d b . 'İclân 205, 258, 280,

- W a l î d b . K a ş î r 287. 282. 286, 290.

- W a l î d b . Müslim 213, 215, 225, 233,

Yahya b . ' A b b â d 244. Y a h v â b . ' A b d a l m a l î k b. Z i y â d a s - S u l a ­


„ ' A b d a l l â h b . Bukayr 249, 297. mî 296.
„ „ 'Abdalmalîk b . A b î Ganiyya Yahya b . A y y û b 287.
237. „ Â d a m 205, 217, 222, 251.
404

Yahya b. B i ş r b . K a ş î r 297. » a l - / / â r i ş a l - M u h â r i b î 300.


» A b î Bakayr 300. Ya'lâ b . ' U b a y d 2 6 1 , 269, 2 7 3 .
„ C a ' f a r b . A ' y a n 297. Ya-'qûb b. ' A b d a r r a h m â n 206, 284, 2 8 9 ,
» D î n â r A b û H â ş i m 284. 297.
„ Hammâd b, A b î Z i y â d as-Şay- Ya'qûb b. îbrâhîm b. K a s î r b. Zavd al-
' A b d î 2 9 8 , 30ü.
banî 244, 297.
ya'qûb b. İbrâhîm b. S a ' d 210, 225,
Yahya b . H a m z a 212, 210, 2 4 1 , 2 5 4 .
231, 252, 253, 303.
„ Hassan b. H i b b â n 2 4 2 , 269.
Y a ' q û b b. İbrâhîm b . S a ' d 2 6 5 , 287.
» İbrâhîm at-Tustarî 208.
Y a s a r a b . Şafvvân b . C a m î l 3 0 1 .
•> A b î İshâq 2 0 7 .
Y a z î d a l - ' A d a n î 211. '
» A b î K a s î r 270, 278, 286-
„ b . H â r û n 2 1 0 , 2 1 1 , 223, 226, 2 3 0 ,
* M a ' î n 205. 2 1 0 , 298. 2 5 2 , 2 5 3 , 257, 2 6 1 , 2 6 2 , 270, 273, 2 7 5 ,
» » Muh. b. as-Sakan b. H a b î b 297, 2 9 8 , 300, 3 0 2 .
a l - O u r a ş î 298. Y a z î d b . A b î H a b î b 288.
Yahya b. M û s â b . ' A b d i r a b b i h b . S a l i m „ » İbrâhîm 240, 241.
298.
„ » A b î ' U b a y d 236, 256.
Yahya b . O a z a ' a t a l - Q u r a ş î 298.
„ A b î Y a z î d 207. 287.
„ S a ' î d A b û A y y û b 289. » » Z u r a y ' 2 0 5 , 207. 2 0 8 , 2 0 9 . 2 1 1 ,
» S a ' î d a l - Q a ? r â n 2 0 8 . 2 0 9 . 215, 217. 225, 245, 2 5 0 , 258, 2 6 3 , 268 , 2 8 0 ,
222, 225, 230, 234, 2 5 6 , 264, 270, 2 8 1 , 2 8 5 , 286. 2 9 1 , 295.
2 9 1 , 296, 300. Y û n u s b . M u h a m m a d 2 0 8 , 210, 247.
Yahya b . S u l a y m 2 3 5 , 2 9 8 , 3 0 1 . „ b. al-Qâsim 254.
„ .Salih A b û . f â l i h a ş - Ş â m î 2 5 1 , „ „ ' U b a y d b. D î n â r 2 1 9 .
2 5 2 , 277, 2 9 9 . ' „ „ Y a z î d 220, 222, 2 2 3 , 2 3 2 , 235,
Yahya b . W â J i h A b û T u m a y l a 2 7 3 . 246. 274, 277, 299.
„ „ Yahya b. Bukayr al-Hanzalî Y û s u f b . Bahlûl a t - T a m î m î 3 0 1 .
299. „ al-Mâcijûn 206, 226.
Yahya b . a l - H â r i ş a l - M u h â r i b î 3 0 0 . „ „ al-Manşür 2 8 1 .
„ Yûsuf b. A b î K a r î m a 300. „ Muh. b . S â b i q 301.
» Z a k a r i y â 229. „ „ Mûsâ b . R â î i d b . Bilâl 302.
» » A b î Z a k a r i y â A b u M 3 r w â n 256. „ Y a ' q û b as-Sadû-î 253, 3 0 1 .
" ' U b a y d 220. » Yazîd A b û M a ' ş a r 263, 290

Z, Z

Zâ'ida b. Oudâma 214, 224, 2 3 9 , 243, Z i y â d b. a r - R a b î ' 272.


258. 280, 2 8 5 , 2 9 2 . -Zuhayr b . a l - H i r n t 296.
Z a k a r i y â b . ' A d î 262.
Zuhayr b. Mu'âvviya 224, 2 3 1 , 2 3 7 , 2 4 9 ,
Z a k a r i y â h. İ s h â q 236, 246.
257.
Z a k a r i y â b . Yahya b . ' A m r a l - K û f î 3 0 2 .
Zuhayr b . Harh h Şaddâd 302.
Z a k a r i y â b . A b î Z â ' i d a 2 3 2 , 250, 2 9 3 .
Z a y d b. A h z a m A b û T â b i b a l - M a k k î 302. -Zuhrî Muh. b. Müslim b . Ş i h â b 222,

Z a y d b. A s l a m 259, 283. 233, 2 4 1 , 245, 247, 2 6 8 , 2 7 4 . 2 7 8 , 2 8 7 .


Z a y d b . W a h b 294. Zakvvân A b û ' A m r 232.
Z i y â d b . A y y û b b . Z i y â d a l - B a ğ d â d î 303. Z a k w â n A.bÛ 5 â l i h 229.
406

Sahife Satır Yanlış Doğru

181 18 muhrelif muhtelif


183 1 meselesi meseleleri
207 14 'Urwa 'Arûba
207 21 Rs ; T t R s 326 ; T t
209 1 'Abdallâh. , . Asma Abdallâh.., Asma
1
Cuvvayriya b . A s m a

211 Bİ-'Adawî al-'Adanî


13
215 19 (2. n o t ) 131 263

219 Muîrat Muğîrat


17
224 Zubayr Zuhayr
2
227 Harîz
20 Hurayr
228 'Abî 'Alî
18
231 'Amr b . M u A . b. H a s a n 'Amr b . Muh. b . Bukayr
1
238 Abi'l-
1 Abî i-
239 46
(3. not) 346
Naşr
242 n Waşr
244 Asbâ^
27 sAbâf
247 21 nim İbn

253 b. a t - T a y m î at-Taymî
23
261 'Umayr Numayr
1
Ashai Asbât
269 18
Hâzim Hâzim
270 24
al-Madnî al-Madaaî
275 6
'Aşım
284 22 'Amir
b. A b î
292 26 b. A b û
Huşayn
300 19 Haşin
Abu Camra
302 7 Abû Hamza
' A b d a l q u d d û s b. a l - H a c c â c
304 12 Muhammad b. 'Abdallâh
İbn
321 20 'İlm"

339 12
245
341 22 250

350 10

356 14

363 4 Kitâb at-Tawhîd

375 2 !jl9r>.

uhtelif sahif elerde Muvvaffâ Muwa«a'

B u n l a r d a n b a ş k a her türlü s e h v ve zühulden ve önüne {feçilemiyen trans­


kripsiyon hatalarından dolayı o k u y u c u d a n ö z ü r dilerim.
D Ü Z E L T M E L E R

Sahife Satır Y a n lış Dojru

15 6 hadisler hadisler
16 13 künyelerini künyeleri
30 2\ m u k a b e l e ile ile mukabele
39 9 İbn a n - N â d î m ibn a n - N a d î m
40 2 hadisleri hadisleri
41 18 Rây Ray
41 29 muhbat Nuhbat
4S 34 dige diğer

57 27, 30 o T j ş i . . . lS}^ji\ .. . ÖO^ cTaV» iSjiJ-\ . . . .lı-^

58 7 Z u h r î ' n i n 'İla! a l - h a d î ş i n d e 'İlal h a d î s a z - Z u h r î ' d e


71 17 şeylerinin şeyhlerinin
74 15 itraf itiraf
75 16 Buhârî'n Buhârî'nin
76 13 ayni hadisin hadisin ayni
79 11 kitaplarına kitaplarının
87 6 cevabında cevazında

92 32

95 27

96 2, 4, 6, 28 , ..li..jlir_Mü J: .. .. li jlr_M)

109 32
111 5 al-Başşâr Başşâr
120 8, 10 e d e n . . . ait malzemeyi eden... ait
126 22 Abû al. A b û ' U b a y d al-
129 13 ^ JliU
131 14 kitaba kenara
134 25 macâz Macâz
135 30 İlm İbn
137 1 Ma'anî, Ma'âni'l-
14.4 22. 29 mnstensihlar.. . a d i p müstensihler... edip
146 7 bunun b i r bunun
152 5 mucâhid Mucâhid
163 24 tarafını taraf)
168 32 Orientalische Orientalistische
173 17. 19 ihfirad... 43 inf i r â d . . . 430
174 12 kıra'ât qırâ'at
179 15 ivayetle rivayetle
'Abdallâh b . Yûsuf •

i" ^ 3.
İ3mâ''îl b. A b î Uways

I Ş S
- - ' A b d a l l â h b. Maslama -
•i. 5"
— Outayba b. S a ' î d

" s- — Yahya b . O a z a ' a


5-5

— 'Abdal'azîı b. ' A b d a l l â h -

U> < İti.


— Yahya b . . B u k a y r

^ ÎT Abû Nu^aym a l - F a J I
o.
Abû 'Aşim arf-Dahhâlc
E:
— Afau'l-Walrd Hiiâm

— Hallâd b. Yayhâ

üâla Raıvh 'an Mâlik


S 3 3

3 Q â l a Mâlik
t- S- 5-
ta-
Mo<Bî b . A s a d
- « A h d a l l S h b. al-Mub»r«k- 7<
- M u b . b . Yaijyâ A b u G a s s â n -
— Abû Ahmad Marrâr

— Yahya b. Sulaymân - ' A b d a l l â h b. W a h b

— Muh, b, al-Muşannâ - - ' A b d a r r a h m â n b. Mahdî -

— 'Amr b. 'Alî 'Abdarrahmân b. Mahdî

al-Munıîr b. al-Walîd Abû Qutaybat al-Cârûdî

al-Humaydî 'Abdallâh b.
S u f y â n b . tL/yâyna
aı-Zubayr

--^Abdarrahmân b. M a h d î j
5adaqa b , al-FarfI

Musaddad b. Musarhad - Yahya b. Sa'îd

— Yahya b. Sulaymân . 'Abdallâh b. W a h b 1

"^Abdarrahmân b . M a h d î

'Alî b. 'Abdallâh
al-Madînî
_ M a ' n b . 'îsâ

'Abdallâh b. Muh. b. A s m â - - Cuvvayriya b. Astnâ

İbrâhîm b. al-Manzir ^Ms'n b . 'İsâ ( » * )

You might also like