Professional Documents
Culture Documents
Tarihçe
Tarihçe
P
sikoloji alanındaki çalışmalar, 1800lü yılların başına dayansa da, Türkiye’de
psikoloji biliminin başlangıcı, İstanbul Üniversitesi’nde psikoloji derslerinin
verilmeye başlandığı 1915 yılı olarak kabul edilir. Dönemin Türk-Alman
ilişkileri ve Almanya’nın kültür politikasının bir yansıması olarak önerdiği “eğitim yardımı”
çerçevesinde Georg Anschütz 1915 yılında İstanbul Darülfünunu’nda psikoloji dersleri
vermeye başlar. Ancak gerek çok da uzun olmayan psikoloji kariyeri, gerekse Türkiye’de
psikoloji bilimini geliştirme ve bilgiyi yayma çabalarının sınırlı kalmış olduğu gerçeği,
Anschütz’un Türkiye’de psikolojinin kurucusu olduğu bilgisini tartışmalı hale getirmiştir.
“ ’39 güzünde DTCF binası daha bitmemişti, dersler Evkaf Apartmanları denilen
binalarda veriliyordu. ’39-‘40 ders yılının ilkbaharında bize görkemli bir saray gibi
1
gelen Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin yeni binasına geçtik. Burada heyecanla
dinleyip hatırladığım derslerden biri Muzaffer Şerif’in ilk sömestrde okuttuğu
Psikoloji Tarihi idi. Şerif, psikolojiyi bütün bir bilim ve felsefe tarihi içine oturtuyor,
19. Yüzyıldaki bilimsel gelişmelerden sonra 1930’ların sonlarına kadar getiriyordu.
Örneğin, kan dolaşımının keşfi, Darwin, ilk psikoloji laboratuarı, William James,
Freud; 20. Yüzyıldan Pavlov, Davranışçılık, Gestalt …”
Nilüfer Mizanoğlu’nun bildirdikleri ve Şerif’in psikolojiyi ele alış biçimi göz önüne
alındığında, psikolojiyi özellikle deneyle, sosyolojiyle, kültürel antropoloji ile birleştirerek
bir anlamda çoklu disiplin bakış açısıyla verdiğini söylemek mümkündür.
Muzaffer Şerif’in Psikoloji Kürsüsüne başkanlık ettiği yıllarda Behice Boran, Niyazi
Berkes, Pertev Naili Boratav gibi Türkiye tarihinde önemli yeri olan isimler de DTCF’nin
hocalarındandır. Söz konusu isimlerin hem Muzaffer Şerif ile olan yakın ilişkileri hem de
birlikte gerçekleştirdikleri bilimsel ve düşünsel faaliyetler, psikoloji bölümüne doğrudan ve
dolaylı olarak etki etmiş görünmektedir. Bu isimlerin özellikle düşünce alanındaki söylem ve
çalışmaları, soruşturma, tutukluluk, Felsefe Enstitüsü’nde bazı kadroların tasfiye edilmesi gibi
keyfi uygulamalarla sonuçlanır; eğitim ve araştırma faaliyetlerini kesintiye uğratıp özellikle
öğretim elemanı anlamında yeni isimlerin yetişmesini ve yetişmiş olan isimlerin kadrolarda
kalmasını engeller.
Ancak buna rağmen, lisans döneminde Muzaffer Şerif’in öğrencisi olmuş isimlerin
tamamı psikoloji kariyerlerini sürdürür. Bu isimlerden biri olan Roset Avigdor Kanadalı ünlü
sosyal psikoloji profesörü Otto Klineberg ile bir dönem Paris Üniversitesi’nde çalışır. Şerif’in
DTCF’deki son yılında birinci sınıf öğrencisi olan Zeynep Erdem Tanaydı da ABD
hükümetinin verdiği bir bursu kazanarak Wisconsin Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora
yapar ve çocuk psikolojisi alanında uzmanlaşarak Türkiye’ye döndükten sonra Ankara ve
Gazi Üniversitelerinde çalışır. Aynı bursla Wisconsin Üniversitesi’nde yüksek lisans ve
doktora yapan Cavit Ünal da döndüğünde Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim
Psikolojisi kürsüsünde görev alır.
2
1945 yılında misafir araştırmacı olarak ABD’ye giden Muzaffer Şerif, Ankara’dan
ayrılmadan önce, kürsüde psikoloji eğitiminin kesintiye uğramaması için ABD’den hocası
Carroll C. Pratt’ı davet etmiştir.
“1945 yazında Muzaffer Şerif beni arayıp, kendisi Amerika’dayken Ankara’da, onun
pozisyonunu almak isteyip istemeyeceğimi sordu. Harvard’dan eski bir öğrencimin,
hem de psikoloji ile ilgili pek çok konuda benden farklı düşünen bir öğrencimin
psikolojiyi kendisininkinden oldukça farklı bir tarzda yorumlayan benim gibi bir
meslektaşını bu pozisyon için uygun kişi olarak görmesi gururumu okşamıştı. Kendi
bölümümdeki işler açısından zamanlama uygun görünüyordu, çünkü Avrupa’da savaş
henüz sonlanmıştı ve sınıflarda çok az sayıda öğrenci olduğundan, onları bölümdeki
genç meslektaşımın sorumluluğuna bırakabilecektim. Karımın ve kızımın da teşvikiyle,
sonunda Muzaffer’i aradım ve Türkiye’ye gitmekten memnuniyet duyacağımı
bildirdim.
Son derece zor ve çok duraklı, uzun bir yolculuğun ardından Ankara’ya vardığımızda
Nusret Hızır ve Behice Boran tarafından karşılandık. Günleri bulan gecikmeler ve
rota değişikliklerine rağmen ne zaman ve nerede olacağımızı nasıl bilip de bizi
karşıladıklarına dair hala en küçük bir fikrim yok. Otelde geçirdiğimiz birkaç günün
ardından Bahçelievler’de bulduğumuz ve 2 güzel yıl boyunca yaşadığımız daireye
yerleştik.
İkinci yılımda bir gün ofisime genç bir adam girdi ve birbirimizi oldukça resmi
biçimde selamladık. Kendisi, Harvard’dan ünlü bilim tarihçi George Sarton’dan
doktora derecesini alarak yeni dönen Aydın Sayılı’ydı. O sırada fakültede uygun bir
bilim tarihi kadrosu olmadığından, Eğitim Bakanlığı sorunun çözümüne kadar Aydın
3
Bey’in benim derslerimde çevirmenlik yapması önerisini getirdi. Mükemmel İngilizcesi
ve Türkçesi ile bana ve dersi alan öğrencilere çok büyük katkı sağladı.
Ankara’da geçirdiğimiz iki yılın ardından ülkemize döndük. O günleri eşimle hep çok
güzel andık. Bugün daha genç olsak, yeniden ikinci vatanımız olarak gördüğümüz
Türkiye’ye gider, belki yine Bahçelievler’de yaşar, Anadolu’nun güzelliklerinin tadını
çıkarırdık.”
Ülkenin o günkü siyasi atmosferi, pek çok üniversitede olduğu gibi DTCF’de de
öğretim üyelerinin yaşamını güçleştirir. Şerif’le aynı yıllarda görev yapan Behice Boran ve
Niyazi Berkes de, Sosyoloji kadrolarının 1948’de lağvedilmesiyle üniversitedeki
görevlerinden ayrılır. Aynı yıl Fatma Başaran da hiç öğretim üyesi kalmayan bölümden
ayrılarak doktorasını İstanbul Üniversitesi’nden Hilmi Ziya Ülken ile tamamlar. Bu ortamın
bir sonucu da Şerif’in ABD’den dönememesi olur.
Bu sorunu çözmek üzere kalıcı bir öğretim elemanı arayışı sonrasında, o sırada
Fransa’da oryantasyon bürosunda çalışan Alexandre Vexliard davet edilir. Üniversite
senatosu, istisnai bir yol izleyerek psikolojide bir akademik unvana sahip olmayan Vexliard’a
profesör unvanı verir ve 1961’de göreve başlatır. Böylece kürsüye bir de asistan alınması
gündeme gelir. Verilen ilana doktora derecesi Sosyoloji’den olan ancak sosyoloji doktorası
sırasında psikoloji kürsüsünde verilen tüm dersleri alan Fatma Başaran da başvurur. 1944
yılında DTCF Felsefe bölümünden mezun olan ve Muzaffer Şerif’in de öğrencisi olan Fatma
Başaran, o günkü adıyla Fatma Taşkıngöl, aynı yıl “asistan” olarak Sosyoloji bölümüne
atanmış ancak 1948 tasfiyesiyle öğretim üyesi kalmayan sosyoloji bölümünden ayrılmıştır.
Kısa süreliğine veda ettiği akademi ve DTCF’ye, 1961 yılındaki sınavda başarılı olarak geri
döner ve 1972-1988 yılları arasında Psikoloji bölümü başkanlığını yapar. Fatma Başaran’ın
4
yanı sıra, Vexliard’ın Psikoloji kürsüsüne başkanlık ettiği dönemde asistan olan bir başka isim
de Neriman Samurçay’dır.
Nail Şahin’le aynı dönemde DTCF’den lisans derecesini alan bir başka isim de Nuri
Bilgin’dir. Mezuniyetinin ardından lisansüstü eğitimi için Fransa’ya giden Bilgin, 1976’da
Strasbourg Üniversitesi’nden doktora derecesini alır. Türkiye’ye dönüşünde Ege
Üniversitesi’nde göreve başlayan Nuri Bilgin, akademik hayatına sosyal psikoloji profesörü
olarak burada devam etmektedir.
5
Nail Şahin ve Nuri Bilgin’in lisans derecelerini aldığı 60lı yıllar aynı zamanda, daha
sonra bölüm başkanlığı yapacak olan Neriman Samurçay’ın da doktorasını tamamladığı
dönem olur. Bölümde Samurçay’dan sonra uzun yıllar doktora düzeyinde eleman yetişmediği
görülür.
Bölümün akademik kadrosuna 1970’lerde katılan diğer iki isim de Nuran Hortaçsu ve
Yurdal Topsever’dir. Asistan olarak 1973 yılının başında göreve başlayan Nuran Hortaçsu,
aynı yılın sonunda DTCF’den ayrılarak ODTÜ’ye; 1975’te göreve başlayan Yurdal Topsever
de 1977 yılında Ege Üniversitesi’ne geçer.
Kürsüye asistan olarak 1979 yılında giren Serap Maktav 1984’te ayrılarak eğitim
fakültesine geçer. Aynı yıl asistanlığa başlayan Handan Kepir de kısa süre sonra Fakülteden
ayrılır.
Psikoloji kürsüsü, 1982 yılında Felsefe bölümünden ayrılarak bağımsız bir bölüm
haline gelir.
Doktorasını 1980’den sonra DTCF’den almış çok sayıda isim de, çalışmalarına farklı
alanlarda devam eder. Lale Vanlı ve Oya Reyal, psikoloji kariyerlerini uygulama alanında
sürdürür. Aynı dönemde doktorasını tamamlayan bir başka isim, Neşe Erol da halen Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi
olarak görev yapmaktadır. Özellikle bebek ruh sağlığı alanında yaptığı çalışmalarla alana çok
önemli katkılar sağlayan ve Bebek Ruh Sağlığı Derneği’nin de kurucusu ve yönetim kurulu
başkanı olan Erol, Klinik psikoloji lisansüstü programımızın Çocuk Kliniği Süpervizyonu’na
da uzun yıllardır destek vermektedir.
6
Aynı yıllarda lisans eğitimini bölümümüzde tamamlayan ve bugün başka
üniversitelerde akademisyen olan meslektaşlarımız da vardır. Nuray Sakallı ODTÜ Psikoloji
Bölümü’nde, Bahar Baştuğ da uzun yıllar psikiyatri kliniğinde çalışmasının ardından, önce
Çankaya, şimdi de Yakın Doğu Üniversitesi’nde görev yapmaktadır.
Fatma Başaran’ın 1988 yılında emekli olmasının ardından bölüm başkanlığı görevini
Neriman Samurçay üstlenir.
1990’da onun da emekli olmasıyla, 1986 yılında DTCF’ye gelen Ali Dönmez bölüm
başkanı olur. Bölüm başkanlığını 22 yıl boyunca sürdüren Ali Dönmez, DTCF’deki toplam 26
yılı boyunca verdiği lisans ve lisansüstü derslerinin yanı sıra, çok sayıda yüksek lisans ve
doktora tezine danışmanlık yapmıştır.
Nebi Sümer de, 1987 yılında asistanlık sınavını kazanarak Psikoloji Bölümü’nde
asistan olma hakkı kazanır, ancak çeşitli nedenlerle göreve başlaması 1989 yılını bulur. 1991-
1992 döneminde Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla Kansas State Üniversitesi’nde doktora
yapmak üzere ABD’ye gider. 1996’da dönerek, 1 yıl sonra yardımcı doçent olur. 1999’da da
ODTÜ’ye geçer. DTCF Psikoloji Bölümü’nün Türk Psikologlar Derneği’nde görev yapan bir
başka elemanı olan Sümer, psikolojinin bağlanma, sürücü davranışları, kimlik, siyaset gibi
çok çeşitli alanlarında yaptığı çalışmalarla, Türkiye’de sosyal psikolojiyi uluslar arası alanda
da temsil eden bir isimdir. DTCF’den ayrılmasının ardından da doktora düzeyinde derslerle
bölümümüzle bağını sürdürmüştür.
Doktorasını MEB bursuyla ABD’de tamamlayan bir başka isim olan Belgin Ayvaşık,
1993’te yardımcı doçent olarak DTCF psikoloji bölümü kadrosuna katılır. Burada geçirdiği üç
yılın ardından, 1996 yılında ayrılarak ODTÜ’de göreve başlar. Psikofarmakoloji, madde
kullanımı, trafik psikolojisi konularında değerli çalışmaları olan Ayvaşık, bölümden
7
ayrılmasının ardından da lisansüstü dersler aracılığı ile bölümümüze desteğini sürdürmüş olan
bir diğer isimdir.
Ülkemizde klinik psikoloji alanının önemli isimlerinden biri olan Nesrin Hisli
Şahin’in, 1995 yılında profesör olarak bölüme gelmesi ile klinik psikoloji yüksek lisans ve
doktora programları süreklilik ve düzenlilik kazanır. Psikoloji Tarihi, Stres Yönetimi ve
Psikolojide Etik İlkeler gibi dersler de lisans programına Nesrin Hisli Şahin tarafından
kazandırılmıştır. 1996-2008 yılları arasında Klinik Psikoloji Anabilim Dalı Başkanlığı’nı
yürütmüş olan Şahin, bölümümüzde görev yaptığı süre içinde sayısız lisansüstü tezin
danışmanlığını da yapmıştır. Stres yönetimi, kişilerarası ilişkiler, grup psikoterapileri, ruhsal
travma gibi konularda verdiği eğitimler ve yaptığı uygulamaların dışında, klinik psikoloji ve
ilişkili alanlarda çok sayıda araştırması ve yayını bulunan Nesrin Hisli Şahin, son yıllarda
kişilerarası nörobiyoloji, farkındalık (mindfulness) gibi konularla psikolojinin evrensel
gündemini ülkemize kazandırmayı sürdüren örnek bir bilim insanıdır. Türk Psikologlar
Derneği’nin gelişiminde de aktif rol almış olan Şahin, 1990-2004 yılları arasında üç dönem
yönetim kurulu başkanlığı ve farklı dönemlerde de yönetim kurulu üyeliği yapmıştır.
Derneğin süreli yayınlarından biri olan Türk Psikoloji Dergisi’nin sosyal bilimler atıf
endeksine dâhil edilmesinde öncü rol oynamış ve meslek yasası ile ilgili çalışmalara çok
büyük emek vermiştir. 2008 yılında emekli olarak Başkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü
kurmasının ardından da doktora düzeyinde verdiği derslerle bölümümüze desteğini
sürdürmektedir.
Başkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nün bir başka öğretim üyesi, Doğan Kökdemir
de, doktora derecesini bölümümüzden almış ve son yıllarda lisansüstü programlarımızda
verdiği derslerle bölümümüze katkı sağlayan bir başka isimdir.
8
ardından yaklaşık son 15 yıldır da Klinik Psikoloji lisansüstü programlarımızın Çocuk Kliniği
uygulamalarını koordine ederek bölümümüze desteğini halen sürdürmektedir.
Akademik hayatlarına ilk adımı bölümümüzde asistan olarak atan ve daha sonra başka
üniversitelere geçen arkadaşlarımız da olmuştur. Doksanlı yıllarda bölümde asistanlık yapmış
isimlerden Hatice Karaçanta, Derya Güngör ve Sevgin Esemenli doktoralarını tamamlayıp
başka üniversitelere geçen DTCF’lilerdir. Bölüm kadrosuna 2000li yılların başlarında asistan
olarak dâhil olan Ilgın Gökler ve Fatih Bayraktar da yine başka üniversitelerde öğretim üyesi
olmuşlardır. Bölümümüzde 2011 yılında asistan olarak göreve başlayan Yalçın Akın Duyan
da 2013 yılında doktora eğitimi için bölümden ayrılmıştır.
Ancak, gerek kürsü olarak kurulduğu 1939 gerekse bağımsız bir bölüm haline geldiği
1982 yılından bu yana Türkiye’de psikolojinin gelişiminde öncü rol oynamış isimlerin görev
yaptığı bölümümüz, bugün de ülkenin önde gelen ve lisans eğitimi Türk Psikologlar Derneği
tarafından akredite edilen Psikoloji bölümlerinden biridir.
9
tamamlayarak lisansüstü aşamadan itibaren asistan ve ardından öğretim üyesi olarak
bölümümüzde akademik yaşamlarını sürdürmektedirler.
Ayrıca, bölüm elemanlarımız, Türkiye’de psikologlar için bir meslek örgütü olan
Türk Psikologlar Derneği’nin yönetim kadrolarında ya da diğer kurullarında görev almış ve
almaya devam etmektedir. Bir dönem bölümümüzün akademik kadrosunda yer almış ve
meslek örgütünün gelişiminde önemli rolü olan hocalarımızın ardından, bölüm kadromuzda
yer alan isimlerin neredeyse tamamı, çeşitli dönemlerde Derneğin çeşitli kurullarında görev
yapmış ve yapmaya devam etmektedir.
Bölümümüz, düzenli olarak açılmakta olan lisansüstü programların yanı sıra, öğretim
elemanı yetiştirme programı çerçevesinde de çok sayıda genç bilim insanının yetiştirilmesine
10
katkıda bulunmaktadır. Örneğin, son dört yıl içerisinde ÖYP kapsamında, 14’ü Sosyal
Psikoloji, 2’si Gelişim Psikolojisi ve 17’si de Klinik Psikoloji alanlarında olmak üzere toplam
33 bilim insanı hem Ankara Üniversitesi hem de yeni kurulmuş olan psikoloji bölümleri için
yetiştirilmiş ve yetiştirilmektedir. Klinik, Sosyal ve son yıllarda da Gelişim alanlarında açılan
lisansüstü programlarda son 10 yılda yaklaşık 140 yüksek lisans ve 50 doktora tezi
yazılmıştır.
11