Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 19

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.

net/publication/330798704

BİLGİ KURAMI BAĞLAMINDA MİMARLIK BİLGİSİ VE MİMARLIKTA


BİLİMSELLİK SORUNU

Chapter · October 2018

CITATION READS

1 3,600

1 author:

Rifat Gökhan Koçyiğit


Mimar Sinan Fine Arts University
14 PUBLICATIONS   25 CITATIONS   

SEE PROFILE

Some of the authors of this publication are also working on these related projects:

Mimari Proje Atölyeleri View project

All content following this page was uploaded by Rifat Gökhan Koçyiğit on 01 February 2019.

The user has requested enhancement of the downloaded file.


1. Basım

Mimarlık, Planlama ve
Tasarım Araştırmaları

Editör
Doç. Dr. Z. Özlem PARLAK BİÇER
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları
Editör: Doç. Dr. Z. Özlem PARLAK BİÇER

Yayın No. : 2106


Sanat No. : 025
ISBN : 978-605-7928-15-3
Basım Sayısı : 1. Basım, Ekim 2018

© Copyright 2018, NOBEL AKADEMİK YAYINCILIK EĞİTİM DANIŞMANLIK TİC. LTD. ŞTİ. SERTİFİKA NO.: 40340
Bu baskının bütün hakları Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Şti.ne aittir. Yayınevinin yazılı izni olmaksızın,
kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz.

Genel Yayın Yönetmeni : Nevzat Argun -nargun@nobelyayin.com-


Yayın Koordinatörü : Gülfem Dursun -gulfem@nobelyayin.com-
Redaksiyon : Samet Tekin -samet@nobelyayin.com-
Sayfa Tasarım : Tarkan Kara -erdal@nobelyayin.com-
Kapak Tasarım : Mehtap Yürümez -mehtap@nobelyayin.com-
Baskı ve Cilt : Peron Basım Yayın Sanayi ve Ti. Ltd. Tşi. Sertifika No.: 40159
Meşrutiyet Mah. Konur Sok. No.:32/1 Çankaya/Ankara

Kütüphane Bilgi Kartı


Parlak Biçer, Özlem
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları / Editör: Doç. Dr. Z. Özlem PARLAK BİÇER
1. Basım. VIII + 522 s. 16x23,5 cm. Kaynakça var, dizin yok.
ISBN: 978-605-7928-15-3
1. Mimarlık, 2. Tasarım, 3. Yapım, 4. Planlama

Genel Dağıtım
ATLAS AKADEMİK BASIM YAYIN DAĞITIM TİC. LTD. ŞTİ.
Adres: Bahçekapı mh. 2465 sk. Oto Sanayi Sitesi No:7 Bodrum Kat Şaşmaz-ANKARA - siparis@nobelyayin.com-
Telefon: +90 312 278 50 77 - Faks: 0 312 278 21 65
E-Satış: www.nobelkitap.com - www.atlaskitap.com - Bilgi: esatis@nobelkitap.com - info@atlaskitap.com

Dağıtım ve Satış Noktaları: Alfa Basım Dağıtım, Ana Basım Dağıtım, Arasta, Arkadaş Kitabevi, Başarı Dağıtım, D&R mağazaları,
Dost Dağıtım, Güneş Dağıtım, Kitapsan, Nezih Kitabevleri, Prefix, Remzi Kitabevleri, TveK Mağazaları
İçindekiler
ÖN SÖZ ........................................................................................................ iii

Bölüm 1: Deneysel Mimarlık için Bir Zemin İnşası


Girişimi: Vitruvius ve Serpentine Galeri
Pavyonları Arakesitinden Deneyseli
Okumak....................................................................................... 1
Benan DÖNMEZ - Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Pınar DİNÇ KALAYCI - Gazi Üniversitesi

Bölüm 2: Bilgi Kuramı Bağlamında Mimarlık Bilgisi


ve Mimarlıkta Bilimsellik Sorunu ...................... 25
Rıfat Gökhan KOÇYİĞİT - Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

Bölüm 3: Tasarıma Yüklenen Anlam: Estetik..................... 41


Tülay CANBOLAT - Çukurova Üniversitesi

Bölüm 4: Tasarım Süreçlerinde Duygulanımsal


Benzerlikler: Mimarlık-Müzik Özelinde
Ampirik Bir Araştırma.................................................... 53
Gizem ÖZKAN ÜSTÜN
Pınar DİNÇ KALAYCI - Gazi Üniversitesi

Bölüm 5: Şehir Otellerinde Yenileme Kavramı: Adana


Seyhan Otel Örneği.......................................................... 77
Fehime Yeşim GÜRANİ - Çukurova Üniversitesi

Bölüm 6: Gelenekesel ve Modern Yerleşmelerde


Mekansal Kurgular Barındırdıkları
Kültürel Arka Planlar-Arnavutköy
Örneği........................................................................................ 95
Müge ÖZKAN ÖZBEK - Mimar Sinan Üniversitesi

Bölüm 7: Erzincan Girlevik Şelalesi ve Yakın


Çevresinin Rekreasyonel Potansiyelinin
Belirlenmesi........................................................................ 113
Metin DEMİR - Atatürk Üniversitesi
Ahmet Mesut CANER - Peyzaj Mimarı
Bölüm 2

Bilgi Kuramı Bağlamında Mimarlık


Bilgisi ve Mimarlıkta Bilimsellik
Sorunu
Rıfat Gökhan KOÇYİĞİT - Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

GİRİŞ
Çevreyi değiştirme ve ona uyum sağlama gibi amaçlar çerçevesinde
gelişen bir mekansal düzenleme etkinliği olarak mimarlık, insanlık tarihi
kadar eski bir geçmişe sahip olsa da bir bilim dalı olarak akademik çalış-
malarda yer edinmeye başlaması oldukça yenidir. Tarihsel süreç içerisin-
de mimarlık alanında biriken bilgi ile modern bilimsel kriterler arasında
sorunlu alanlar ortaya çıkmaktadır.
Mimarlığın bir bilimsel disiplin olarak tanımlanabilmesi ve bu alanda
yapılan akademik çalışmaların daha nitelikli hale gelebilmesi için, bilgi
üretiminde karşılaşılan kuramsal sorunların belirlenmesi ve dolaşımda
olan bilginin niteliği ve türüne ilişkin epistemik çözümlemelere ihtiyaç
vardır. Bu aynı zamanda mimarlık alanında süre giden tartışmalarda ya-
şanan anlam kaymalarının azaltılması, daha derin ve incelikli tartışmala-
rın yürütülebilmesi için de bir gerekliliktir.
Bu çalışmada bir bilgi alanı olarak mimarlığın epistemik yapısını çö-
zümlemek ve böylece ortaya konacak farklı bilgi yapılarının birbirleriyle
ve kabul gören bilimsel normlarla ilişkisini ortaya koymak amaçlanmak-
tadır. Bu çerçevede; mimarlık biliminin yöneldiği bilgi nesnesi ve yöntemi
bakımından sınırlarının çizilmesi için gerekli olan epistemik ayrıştırmayı
ortaya koymak, mimarlık alanı içerisinde üretilen bilgi yapılarının hangi-
lerinin bilimsel çalışmaya uygun, hangilerinin bilimsel çalışmalarla ne tür
ilişki içinde olabileceğini örneklerle saptanmaya çalışılacaktır.
26  Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları

Çalışmanın yöntemi, epistemoloji alanında ortaya konan kuramlardan yarar-


lanarak mimarlık bilgisinin ne tür bilgi olduğunu, hangi özellikleri barındırdı-
ğını tariflemek, sınıflandırmaktır. Bu çerçevede literatürde yer alan bilgi kuramı
üzerinden konu tartışmaya açılacak, mimarlık alanından somut örneklerle bilgi
kullanımdaki farklılıklar betimlenmeye çalışılacaktır.
Bu bağlamda mimarlık bilgisinin nesnesinin belirlenmesinde yaşanan objek-
tif ölçüt bulma zorluğu ve nesne dizgesi üretilmesinde yaşanan nicelleştirme
sorunu ortaya konacaktır. Mimarlık alanında farklı bilgi yapılarını tanımlaya-
bilmek için bilginin içerik ve doğrulanma ölçütlerine göre seçilmiş bazı episte-
mik ayrımların mimarlık alanındaki karşılıkları örneklerle açıklanmaya çalışıla-
caktır.
Günümüzde mimarlık, bir mesleki faaliyet alanı olmanın ötesinde eğitim,
araştırma ve incelemelerin yapıldığı, önemli miktarda yayın, sempozyum vb.
etkinlikler ile bilgi üretilen ve paylaşılan bir akademik alandır. Ancak pratikte
mimarlık faaliyeti aracılığı ile üretilen ve kullanılan bilgi ile akademik alanda
üretilen ve kullanılan bilgi arasında epistemik açıdan oldukça önemli farklılık-
lar bulunmaktadır.
Bu çerçevede bilginin aktarılması bakımından yaşanan problemleri örtük ve
açık bilgi kavramsal çerçevesinde, bilginin var olan veya var olması gerekene
yönelmesi bakımından yaşanan problemleri betimleyicik ve normatiflik kav-
ramsal çerçevesinde sorgulayacağız.

Örtük-Açık Yapılar:
Mimarlık alanında karşılaştığımız bilgilerin önemli bir bölümü, nicelleştiri-
lemeyen, dile dökülemeyen yani simgeleştirilemeyen niteliktedir. Bu bilgi türü,
belirli bir yeteneği veya özelleşmiş kişisel bir deneyimi/duyumu içeren, dil ile
tam olarak ifade edilemeyen ya da aktarılamayan bir yapıdadır (Piotrowski,
2001). Örtük bilgi1 adı verilen (Polanyi, 1964, 264) söz konusu bilgi türünü genel-
de örneklemek gerekirse “bisiklete binmeyi bilmek”, “elmanın tadını bilmek”,
“karnının acıktığını bilmek” bu çerçevede birer bilgi örneği olarak sayılabilir. Bu
örneklerlerdeki deneyimlerle ilgili bir dilsel ifade, deneyimin kendisini olduğu
gibi aktaramayacaktır. Nitekim bisiklete binmeyi bilmek veya yüzme bilmek
gibi bilgi türleri kitap okunarak değil o konuda deneyim ve pratik ile kazanılır-
lar ve bu nedenle de aşırı kişiselleşmiş niteliktedirler. Dolayısıyla da bilimsel bir
nitelik kazanmaları söz konusu değildir. Bu bilgi türünü de kendi içinde nesne-
sine veya uygulandığı etkinliğe göre pek çok kategoriye ayırmak mümkündür2.

1 İngilizcede “Tacit Knowledge” terimi ile karşılanan bu bilgi türünü ilk 1958’de Michael Polanyi “Explicit
Knowledge” yani açık bilgi kavramsallaştırmasının karşıtı olarak ortaya atmıştır (Piotrowski, 2001, 66-71).
2 Örneğin yapabilmek, eyleyebilmek, çalabilmek, sürebilmek bilgisi ve benzeri gibi pek çok etkinlik
türünün bilgisinden bahsedilebilir.
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları    27

Mimarlık alanında tasarıma ilişkin pek çok problemin çözümü, pratik alan-
daki yaratıcılık, bir duygunun aktarımı gibi yetenekler kişiselleşmiş deneyim
aracılığı ile kazanılırlar.3 Örtük bilgi tam olarak dil ile ifade edilememesine
karşın, kullanıcı, davranış şekli gibi ortaya çıkma koşulları açısından psikoloji,
antropoloji gibi bilimlerin inceleme nesnesi olabilir. Yani bilimselleşemeyen bu
bilgi üzerine bilimsel bir çalışma yürütülebilir. Ancak bu, yine de söz konusu
bilginin dil dolayımı ile tam olarak aktarılabileceği anlamına gelmez.
Örtük bilgiyi açıklamak için dil dışı referansları belirsiz metaforik ifadeler,
aşkın bir varlık alnına gönderen şiirsel anlatılar yeğlenebilir. Nitekim bu tür bil-
gi/duygu/deneyim aktarımına yönelik şiirsel ifadeler, metaforik deyişler, mi-
marlık yazınında önemli bir yer tutar. Bu çerçevede kuramdan çok söylemden
(Tanyeli, 1999, 38-41) belki de retorikten bahsetmek daha doğru olabilir4.
Açık bilgi5 ise örtük bilginin tersine sembolize edilebilir, kodlanabilir, akta-
rılabilir, biriktirilebilir, dile dökülebilir niteliktedir. Her türlü data, doküman,
kayıt, dijital dosya açık bilgi türü içinde değerlendirilebilir. Mimarlık alanında
kullanımda olan her tür sembolik gösterim, kurallı bir soyutlama sonucunda
oluşturulabilen her tür çizim, şartname, anlatım bu kapsamda değerlendirile-
bilir.
Epistemolojik açıdan mimarlık pratiği ile kuram arasında yapıla gelen ayrı-
mın çıkış noktasını burada aramak anlamlı olabilir. Mimari pratik hiç bir zaman
basitçe kuramsal alanda belirlenenin uygulanması ya da tam tersi pratik olanın
kuramsal ifadesi olarak değerlendirilemez. Pratik alanda elde edilen bilgi, za-
man içinde, farklı bağlamlarda elde edilen ve çoğunlukla kişisel düzeyde kalan
üretime yönelik bilgidir. Bu yönüyle de kısmen kodlanıp açık hale getirilebilir
(Glick, 2011, 428). Oysa kuramsal bilgi tamamıyla kodlu açık bilgi dizgesidir.
Pratik alanla kuramsal alandaki uyumsuzluk pratikte olanın kuramsal düşün-
cede basitçe öngörülememesi sorunu ile sınırlı değildir. Buna benzer bir uyum-
suzluk bilimsel yöntemde basitçe hipotez ve deney/gözlem arasındaki uyum-
suzlukla paralel bir çerçevede değerlendirilebilir. Oysa mimarlık alanında sorun
çok daha derinlerdedir ve pratik bilginin büyük ölçüde örtük nitelikte kalması
kodlanıp aktarılmamasıyla ilgilidir.

3 Burada bu tür bilgilerin kazanılması veya aktarımı için dilin tamamen saf dışı bırakılması gerektiğini
iddia etmiyoruz. Ancak dilin tek başına yeterli olmadığını, söz konusu bilgiyi kuşatıcı bir biçimde
ifade edemeyeceğini veya aktaramayacağını söylemek istiyoruz. Bilginin aktarımından kasıt ise dilsel
ifadenin anlaşılması değil, ifadenin göndergesinin hayata geçirilmesi, yaşanması ve uygulanabilmesidir
(Glick 2011, 427).
4 Ancak bu durumda kullanılan dil, mimarlık için kuramsal bilgi üretmek yerine mimarlığa paralel bir sa-
nat ya da mimarlığı tamamlayan ikinci bir sanat olarak görülebilir. Sanatın çok anlamlı yapısı, mimar-
lıkta üretim ve tüketim sürecinin bir parçası olarak merak uyandırma, gizemli hale getirme, yüceltme,
aşkınlaştırma, inandırma, meşrulaştırma gibi işlevlerin pek çoğunu bir arada yüklenebilir. Bu konuda
bir çalışma için bkz: http://v3.arkitera.com/k58-retoriksiz-bir-mimarlik-mumkun-mu.html, Erişim Tari-
hi:29.09.2018
5 İngilizce karşılığı, “Explicit knowledge” olarak verilir (Piotrowski, 2001, 66-71).
28  Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları

Bu durum mimarlık eğitimi açısından kritik önemdedir. Eğitim önemli ölçü-


de örtük bilgi edinilmesi sürecini gerekli kılar. Bu bakımdan çoğu zaman eği-
timden beklenen kodlanmış açık bilgi aktarımından çok bir takım mimari prob-
lemlerin çözümü sürecinde kişisel deneyimler yoluyla örtük bilgi edinilmesidir.
Bu süreçte deneyimsiz olanın deneyimli olanın sorun çözme biçimini izlemesi,
gözlemlemesi örtük bilgi aktarımı açısından etkili bir yöntem olarak görülebilir.
Ancak eğitim sisteminin örtük bilgi üzerinden yürütülmesi, ölçmede, değer-
lendirmede ve dolayısıyla da eğitimin bilimsel ölçütlere bağlanmasında sorun
yaratır. Bu aynı zamanda eğitiminin sorgulanamadığı ve usta-çırak ilişkisinde
olduğu gibi kurumsallaşamayacak derecede aşırı bireysel düzeyde bir eğitim
süreci demektir6. Dolayısıyla mimarlık eğitiminde örtük bilginin tasarım süre-
cindeki önemine karşın bunun kodlanıp bilimsel ölçütlerce test edilebilir bilgi
haline dönüştürülme arayışı akademik açıdan vazgeçilemez bir gerekliliktir.
Dolayısıyla mimarlık eğitimi süreci bir yandan örtük bilginin edinilmesi di-
ğer yandan da bu bilginin bilinç düzeyine çıkarılıp kodlanması anlamına gel-
mektedir. Kodlama işlemi önceden oluşturulmuş bir kod dizgesi çerçevesinde
mümkün olabilecektir. Ancak aynı mimari etkinliği farklı kod sistemleri içinde
açık hale getirmek mümkündür. Kod, bilginin veri düzeyine kadar parçalana-
rak; her parçanın birer simge ile ifade edilmesi demektir. Bu anlamda mimarlık,
sözel ve sayısal bilimlerin kullanmış oldukları sözel ve sayısal kodları bir arada
kullanmak durumundadır7.

Açık Bilgide Nesneleştirme Problemi:


Bir bilim dalı olarak mimarlık, kuşkusuz açık bilgi üretiminin başladığı yere
kadar akademik sınırlarını genişletebilecektir. Bu sınırlar içinde mimarlığın di-
ğer bilimsel çalışma alanlarından ayrı özerk bir alan olarak tanımlanabilmesi
önünde bir diğer zorluk da nesneleştirme problemidir. Genel kabul gören epis-
temolojik yaklaşım içerisinde bilgi, her zaman belirli bir nesne/konu ve bu nes-
ne ile etkileşim içinde olan bir özne ile ilgilidir.
Belirli bir alanda çalışan bir doğa bilimci, doğa içerisinde gözlemlediği belirli
nitelikteki varlıkları, belirli bir amaç doğrultusunda nesneleştirir. Örneğin bir
biyolog, önceden belirlenmiş “canlı” kavramının tanımladığı niteliklere uyan

6 Bu konuda kapsamlı bir çalışma için ayrıca bkz: Uluoğlu, B. (1990). Mimari tasarım eğitimi: Tasarım
bilgisi bağlamında stüdyo eleştirileri. Ph D. Thesis. İstanbul:,, İstanbul Teknik Üniversitesi.
7 Sözel kodlama mimari deneyimin kavramsal çerçevesini belirleyecek terminolojinin aktarılmasını ge-
rektirmektedir. Sözel kodlama, sayesinde mimari deneyim, kolektif bilincin bir parçası olabilmekte,
bununda ötesinde mimarlıkta amaçların tanımlanabileceği, yapılanın bu çerçevede eleştirisinin verile-
bileceği bir ortam sunmaktadır.
Sayısal kodlama mimari tasarımın nicelleştirilerek anlatılması anlamına gelmektedir. Mekansal düzen-
lemelerin sayısal olarak kodlanabilmesi için bunun imgesel alandan simgesel alana aktarılması ge-
rekmektedir. Bu nedenle imgesel olan soyutlanmış geometrik ortamda ifade edilebilmelidir. Analitik
geometri bu bakımdan kritik önemde bir rol oynamaktadır.
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları    29

varlıkları inceler, bunları birer “nesne dizgesi”8 haline getirir. Benzer şekilde
bir sosyolog da “toplum” kavramının tanımladığı niteliklere uyan ya da bunun-
la ilişkili varlıkları inceler, bunları birer nesne dizgesi haline getirir. Dolayısıyla
bir ön kabulle varlık, canlı olanlar, olmayanlar; toplumsal olanlar olmayanlar
gibi parçalanır. Parçalanma sonucunda ortaya çıkan nesneler, belirli bir zihin-
sel süreç içerinde soyutlanarak belirli özellikler ve bu özelliklere karşılık gelen
belirli simgelerle ile ifade edilir, dile dökülürler. Böylece bilginin nesnesi diz-
geleşerek nesne dizgesi haline gelir9. Söz konusu dil, doğal bir dil veya günlük
konuşma dili olabileceği gibi yapay bir dil de olabilir. Örneğin kimya, kendine
ait çeşitli sembollerden oluşan özgün bir yapay dil kullanır. Pek çok doğa bilimi
matematiği, yani matematiğin dilini kullanır (Yıldırım, 2012, 46-52).
Mimarlık alanında daha en başta karşılaşılan sorun nesneleştirme süreci ile
ilgilidir. Varlığın parçalanırken hangi ölçüt veya kabullerin esas alınacağı soru-
nu, mimari nitelik verilebilecek her şeyin şöyle ya da böyle kültürle, toplumsal
normlarla ya da basitçe bireysel kanıyla ilişkili olmasından kaynaklanmaktadır
(Astroh, 1998).
Ancak mimarlığı bir bilim alanı olarak tanımlayabilmek için mimarlık bilgi-
sinin nesnesini özneden bağımsız ölçütlerce ayırt edebilmek önemlidir. Bu an-
lamda sorun, epistemik boyutun da ötesinde ontolojik bir çerçevede tartışılma-
ya ihtiyaç duyar. Mimari varlıkları, fiziksel çevrede görülen somut boyutuyla,
düşüncede ortaya konan soyut boyutuyla ve düşünce ile somut dünya arasında
köprü işlevini de yüklenen özneler arası (intersubjektivite) boyutuyla ele almak
mümkündür. Bu çerçevede yapılar, binalar, fiziksel düzenlemeler gibi varlık-
ları salt somut boyutta ele alan mimari bilgiler doğa bilimlerinin çerçevesinde
değerlendirilebilirken, bu varlıkların bireyin zihninde veya toplumun tininde
yer alan özneler arası boyutunu konu alan bilgiler psikolojiden sosyoloji ve
antropolojiye kadar sosyal bilim boyutunda değerlendirilebilir. Mimarlık bil-
gisinin salt düşünsel bir ürün olarak bilgi olması bakımından, kaynağı, doğası,
doğrulanma koşulları, yöntemi, biçimsel boyutu gibi kriterler açısından değer-
lendirilmesi de epistemoloji ve bilim felsefesinin içinde değerlendirilebilir. Bu
çalışmanın da konusu olan bu son boyut, bilgi üzerine bilgi olarak 2. düzeyden
bilgi (second order knowledge) olarak kabul edilebilir10.

8 Nesne Dizgesi, kavramının bilimsel çalışmalardaki kullanımı ve önemi için: (Grunberg, T. , Grunberg,
D. 2011, 4-9)
9 Nesneden nesne dizgesine geçiş bilimsel ölçme problemi açısından kritik önemdedir. Bu konuda daha
geniş bilgi için ayrıca bkz: Tal, E.(2017). “Measurement in Science”, The Stanford Encyclopedia of Phi-
losophy (Fall 2017 Edition), Edward N. Zalta (ed.), URL = <https://plato.stanford.edu/archives/fall2017/
entries/measurement-science/>. Erişim tarihi:29.09.2018
10 2. Düzey bilgi için bkz: Kelp, C. and Pedersen, N. J.L.L. (2011) Second-order knowledge. In: Bernecker,
S. and Pritchard, D. (eds.) The Routledge Companion to Epistemology. Series: Routledge philosophy
companions. Routledge: London, pp. 586-596. ISBN 9780415962193. ve Üst Düzey Bilinç Teorileri
için ayrıca bkz: Carruthers, Peter, “Higher-Order Theories of Consciousness”, The Stanford Encyclope-
dia of Philosophy (Fall 2016 Edition), Edward N. Zalta (ed.), URL = <https://plato.stanford.edu/archives/
30    Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları

Mimarlık bilgisinin nesneleştirilme problemi bu üç katmanın bir arada yer


alabileceği bir varlığa yönelmesiyle ilgilidir. Ancak sorunu daha da karmaşık
hale getiren mimari bir etkinliğe yöneltilen her türlü değerlendirmenin aynı za-
manda 2. düzeyden bir bilgiyi zorunlu kılmasıdır. Özneler arası boyutta çizim,
model, yazı gibi çok farklı formlar içine girebilecek mimari bilginin biçimsel ya-
pısı, diğer bilgilere eklemlenmesi, birbirleri ile olan mantıksal tutarlılığı üzerine
bilgi 2. düzeydedir. Mimarlığın ne olduğunu sorgulayan bir mimarlık kuramı,
belirli bir mimari çözümü değerlendiren eleştiri etkinliği de ister istemez 2. dü-
zeyde çalışmak zorunda kalır.
Mimarlık alanında yapılacak bir bilimsel araştırma ve soruşturmada mimari
varlıkların farklı ontolojik katmanları ve bunlar üzerine geliştirilecek bilgilerin
farklı düzeyleri arasında bilinçsizce geçiş yapılması mimari bilginin nesnesi ve
yöntemi konusunda belirsizliklere neden olacaktır11.

Analitik-Sentetik ve A priori-A posteriori Yapılar:


Çizim, sayısal veya fiziksel model gibi farklı formlarda kodlanmış enformas-
yon örtülü olarak bir yargı içerir12. Yargının sözel model haline dönüştürülmesi
elde edilen forma önerme diyoruz. Betimlenen nesne ve ona yüklenen yüklem-
den oluşan önermesel bilgi “açık bilgi” türünün özel bir halidir ve açık bilgi
türü içinde saydığımız data, ya da ifadelerin belirli bir yargı bildirecek şekilde
bir araya gelmesiyle oluşur. Kısaca önermeler, yargı bildiren dilsel ifadelerdir
(Steup, 1998:21). Bu çalışmada içerikleri ve doğrulanma biçimleri bakımından
-Kantçı13 geleneği izleyerek- iki tür önerme üzerinde duracağız.
Bunlardan ilki, en basit (atomik) haliyle “A, B’dir” şeklinde ifade edilebi-
lir. “Ali’nin bisikleti kırmızıdır”, “Ayasofya’nın kubbesi vardır”, “Bu arazi
300m2’dir” gibi ifadeler birer yargı bildirmeleri bakımından önermesel bilgiler-
dir. Belirli bir olguya karşılık gelebildikleri sürece, deneyimle doğrulanabilme
ve yanlışlanabilme potansiyelleri vardır. Yani ifadeler, dil dışı dünyada ortak
deneyimimize konu olabilecek, nesne, olay, özellik, ya da belirli bir nesnenin

fall2016/entries/consciousness-higher/>.
11 Örneğin, güncel mimarlık kuramlarında çok yer edinen yok-yer kavramı ancak ikinci düzey bilgi
seviyesinde anlamlı olabilecek bir kavramdır. Her hangi bir öznenin belirli bir mekan hakkında yor-
yer yargısında bulunması olanaksızdır. Çünkü bilincinin yöneldiği her mekansal nokta onun için bir
yer olacaktır. Buna karşın bir özne başka bir öznenin mekanla kuramadığı ilişkisine atıfta bulunabil-
mek için yok-yer kavramsallaştırmasına ihtiyaç duymaktadır. Dolayısıyla yok-yer kavramsallaştırmasını
onunla ilişki kuramayan öznelerden bağımsız değerlendirmek, bu çerçevede bilgi üretiminde bulun-
mak çelişkili durumlar yaratacaktır. Çünkü birinci düzeyde düşünüldüğünde yok olan bir şey üzerine
bilgi üretmek çelişkilidir.
12 Bu, var olanın betimlemesi hakkında olabileceği gibi var olmayan ancak var olması istenen veya gere-
ken hakkında da olabilir. Bu yöndeki bir ayrımı betimleyici-normatif yapılar bölümünde ele alacağız.
13 Kant (2008) aslında önermeyi, içerik ve doğrulanma kriterleri açısından, Arı Usun Eleştirisi’nde 3’e
ayırmıştır. Ancak burada günümüze kadar devam eden oldukça geniş tartışmalara neden olan “a priori
sentetik” önermeler üzerinde durmayacağız.
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları     31

bir özelliğe sahip olması olarak tarif edebileceğimiz bir olguya referans verdiği
sürece doğrulanıp yanlışlanabilirler14. Bu çerçevede tüm bilim türleri, -eğer ka-
bul edilebilirse mimarlık bilimi de dahil olmak üzere- mimarlık faaliyetlerinin
amacı, gereği doğrultusunda mimarlık için bilgi üretebilirler.
“A, B’dir” biçimindeki formüle edebildiğimiz bu tür önermelerde B, A’nın
bir parçası ya da A’da zorunlu olan bir özellik değildir. Tamamıyla A’ya veri-
len yeni bir özelliktir. “Bu bina 3 katlıdır” önermesinde, binanın üç katlı olması
o binanın bir özelliğidir. Söz konusu binayı gidip görerek, önermenin doğru
veya yanlış olduğunu belirleyebiliriz. Bir şeyin bina olması ile 3 katlı olması her
zaman bir arada bulunması gerekli özellikler olmadığından, bu önermenin doğ-
ruluğu ya da yanlışlığı mantıksal bir çelişkiye, tutarsızlığa neden olmaz. A’yı
B’ye bağlayan veya A ile B’yi bileştiren bu tür önermelere sentetik önerme de-
nir. Sentetik önermelerin hepsi ancak deneyimle doğrulanabilir ya da yanlışla-
nabilirler. Deneyimle doğrulanıp, yanlışlanabilen önermelere, deneyim sonrası
gelen anlamında ‘a posteriori’ önermeler denir. Bilimsel önermelerin hepsi bu
anlamda içerikleri yönünden sentetik, doğrulanabilirlikleri yönünden a poste-
riori önermelerdir.
İkinci tür önermesel bilgi, “A, A’dır” biçiminde atomize edilebilen bilgidir.
Bu aynı zamanda “A, A’yı içerir” şeklinde de yorumlanabilir. Örneğin “üçgen
üç kenarlıdır” şeklinde bir önerme böyle bir önermedir. Özne konumunda olan
üçgen kavramı, yüklem konumunda olan üç kenarlı olma durumunu içerir.
“Bütün anneler dişidir’ ya da “Bütün binalar mekanda yer kaplar” şeklinde ifa-
de edilebileceğimiz önermeler de benzerdir. Bu önermelerin doğru ya da yan-
lış olduğuna karar verebilmek için -o bilgi özelinde- dış dünyada herhangi bir
deneyim yaşamaya gerek yoktur. Doğruluğu apaçık kabul edilen öncül öner-
meler ile aralarında biçimsel analiz sonucu doğruluğundan ya da yanlışlığın-
dan kesin olarak emin olabileceğimiz önermelerdir. Bu nedenle bu önermelere
içerikleri bakımından “analitik”, doğrulanma yöntemleri bakımından deneyimi
önceledikleri için “a priori” önermeler denir (Russel, 2014) Matematik, Geomet-
ri, Mantık gibi formel disiplinlerin önermeleri a priori analitik önermelerdir. A
priori analitik önermeler bize dış dünya, yani olgularla ilgili herhangi bir yeni
bildirimde bulunmazlar. Sadece daha önce söylenmiş bir şeyi başka bir şekilde
yeniden söylerler. Dolayısıyla a priori analitik önermelerin bilgi olup olmadık-
ları felsefe tarihinde önemli bir tartışma konusu olmuştur15 (Steup,1998:46-67).
Mimarlıkta bu tür bilginin kullanılışı matematik, geometri ya da mantık ala-
nında olduğu gibi doğrudan olmaz. Çünkü mimarlık yalnız zihinsel süreçlerle
sınırlı bir etkinlik değildir. Buna karşın mimarlık etkinliğinin önemli bir bölümü
14 Bu tür önermeler, Türkçe, İngilizce, Almanca gibi doğal diller içinde ifade edilebilecekleri gibi Mantık,
Matematik gibi yapma dillere de aktarılabilirler. Birbirlerine çeşitli kurallar aracılığı ile eklemlenerek
birleştirilebilirler, sonra tekrar çözümlenebilirler. Bu özellikleri ile bilimsel bilgi olmaya elverişlidirler
(Chang, 2007: 1-20).
15 Bu önermelerde dünyaya yönelik yeni bir şey söylenmese de, öncüllerden farklı şekilde ifade edildiği
ve öncüllerden ilk bakışta sağduyu ile çıkarımsayamayacağımız yeni önermeleri dillendirdikleri için biz
bunları yine de bilgi olarak kabul edeceğiz.
32  Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları

bilimsel etkinliklerde olduğu gibi zihinsel bir süreç gerektirir. Mimarlıkta a pri-
ori analitiklerin nasıl kullanıldığını açıklayabilmek için, her iki önerme türünün
nasıl çıkarımlara olanak tanıdığını ve bir arada nasıl kullanılabildiğine bakalım.
A posteriori sentetik önermeler tek tek olguları dile getirirler. Bu anlamda
tekrar eden benzer olguları ifade eden önermeler dizisi sonucu genelleyici bir
önerme elde edilmesine tümevarımsal (indüktif) çıkarım adı verilir. Örneğin;
“Güney yarım küredeki A binasının kuzeye bakan cephesi gün boyu direkt gün
ışığı alır” önermesinin dile getirdiği olgu, B, C, D, ..n sayıda Güney yarımküre-
deki binanın kuzeye bakan cephesi için doğru olduğunda “Güney yarım küre-
deki tüm binaların kuzeye bakan cepheleri gün boyu direkt gün ışığı alır” tümel
evetleyici önermesi elde edilebilir. Ancak Güney yarım kürede yer alan bir tane
binanın kuzeye bakan cephesinin direkt gün ışığı almadığı gösterildiğinde bu
genelleyici önerme yanlışlanmış olur. Nitekim belirli bir objenin gölgesinde kal-
masından dolayı direkt gün ışığı alamayan kuzey cepheli bir binaya rastlayabi-
liriz. Bu nedenle tümevarımsal çıkarımların hiç biri kapsadığı olguların hepsi
tek tek doğrulanmadığı sürece kesin olarak doğrulanamaz (Steup,1998: 46-67).
Mimarlık alanında üretilecek bilimsel bilginin niteliği gözlem, betimle ve
tümevarım aşamasında a posteriori sentetik nitelikte olmak durumundadır.
Bununla birlikte bu bilginin, önceden elde edilmiş daha genel çerçevedeki bir
kurama ya da fiziksel gerçekliğin geometrik kurallarca soyutlanmış çerçevesine
bağlanabilmesi için, tümdengelimsel (dedüktif) bir yönteme dolayısı ile de a
priori analitik bilgiye ihtiyaç vardır16.
Mimarlıkta a priori analitik bilgi oldukça önemli bir yer tutar. Gerek tasarı
geometride gerekse de analitik (sayısal) geometrik modellerde üç boyutlu uzay-
da tasarlanarak gerçekleştirilmesi düşünülen tüm mimari fikirler, olanaklılıkla-
rı, işe yararlılıkları ve aranılacak pek çok özellik açısından, doğada gerçekleşti-
rilmeden önce a priori olarak test edilirler. Bu anlamda tasarım, apaçık doğrular
olarak kabul edilmiş öncüllerden yola çıkarak tanımlanmış geometrik bir sis-
tem17 içine soyutlanarak aktarılan dış gerçeklik ile buna eklenecek geometrik
fikirlerin aralarında çelişki içerip içermediklerinin sürekli ispat edilmesi, çelişki-
lerin giderilinceye kadar bu fikirlerin revize edilmesi sürecidir. Bu sayede fikir-
ler, fiziksel dünyada deneyimlenmeden zihinsel süreçler içinde a priori olarak
doğrulanabilirler18. Buradaki a priori doğrulama süreci ile elde edilen analitik
16 A priori analitik önermeler ise öncül önermelerden zorunlu olarak çıkarılırlar. Örneğin Öklid Geomet-
risindeki tüm önermeler başlangıçta kabul edilen 5 tane aksiyom önerme ve 8 tane postulat önermeden
yola çıkarak ispatlanırlar. Dikkat edilirse burada a posteriori sentetik önermelerdeki “deneyim” ile ifade
edilen doğrulama ya da yanlışlama teriminin yerini ispat almıştır.
17 Örnek olarak Öklid geometrisine uygun bir epür düzlem veya dijital platformda üç boyutlu bir model-
leme ortamı verilebilir.
18 Burada ilk bakışta tasarımcının kullandığı kağıt, kalem ya da bilgisayar ekranı ile fiziksel bir deneyim
yaşadığı bu nedenle a posteriori, dolayısı ile de sentetik bir bilgi olduğu düşünülebilir ancak yapılan iş
tam anlamıyla zihinseldir fakat işin karmaşıklığı neticesinde dış dünyada oluşturulan, izler, semboller
söz konusudur.
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları    33

içerik öylece soyutlanmış geometrik model içinde kalabileceği gibi gerektiğinde


önermesel dile de çevrilebilir. Örneğin “Aynı taban alanına ve yüksekliğe sahip
olmak koşulu ile; kare planlı bir yapının cephe yüzeyi, daire planlı bir yapının
cephe yüzeyinden alansal olarak daha fazladır” tümel önermesi “Aynı alana
sahip olmak koşuluyla karenin çevresi daireninkinden daha fazladır” önerme-
sini öncül kabul eder. Bu önerme de Öklid geometrisinin aksiyom ve postu-
latlarına dayanılarak ispat edilebilir. İlk önerme bu haliyle, kare planlı yapının
daire planlı olana göre, cephede kullanılan malzemenin miktarı açısından, daha
maliyetli olacağını yeni önermeler türeterek a priori olarak öngörebilmemize
olanak tanır19.
Benzer şekilde, ölçüleri, hareketleri ve eylem biçimleri üç boyutlu uzayda ge-
ometrik olarak belirlenmiş bir insan modeli tasarlayalım. Bunları modelimizin
ya da “Bina Bilgisi” kuramımızın değişmez öncülleri (postulatları) kabul ede-
lim. Söz konusu insanın araştırmamıza konu olacak farklı kombinasyonlardaki
eylemlerinin bileşkesi zaman boyutu da dikkate alınarak çözümlendiğinde ey-
lemler için ihtiyaç duyulan mekanın hacimsel niceliklerinin belirlenmesi a pri-
ori analitik bir uğraştır. Buradan çıkarımsanan önermesel ifadeler de a priori
analitik bilgilerdir.

Normatif - Betimleyici Yapılar:


Normatif (düzgüsel) bilginin mimarlık için diğer bilgi türlerine oranla çok
özel bir önemi olduğunu vurgulamamız gerekiyor. Batı dillerindeki mimarlık
kavramının sözcük karşılığının etimolojik kökeninin Eski Yunan dilindeki “arc-
he” ve “techne” kelimelerinin bileşiminden gelmektedir20. “Techne”, teknik ke-
limesine de etimolojik kök teşkil eder ve yapmak ile ilişkilendirilirken, “arche”
yapma eyleminin sıfatı niteliğinde “baş” ya da “ilke” sözcükleri ile Türkçede
karşılığını bulmaktadır. İster yapmanın başı olan kişiye, isterse de yapmanın
ilkesine gönderme yaptığını kabul edelim her iki durumda da Eski Yunan’da
mimarlığın yapmaya ilişkin bir norm belirleme işi olarak tanımlandığı açıktır.
“Norm”(düzgü) en genel haliyle “düzenleyici ilke veya kural” anlamına ge-
lir. Norm kabul edilebilecek düzenleyici ilke veya kurallar olguların gözlenmesi
sonucu var olduğu kabul edilmiş, insan varlığından bağımsız ilke veya kurallar
değildir. İnsan yaşamı, eylem ve etkinliklerini belli bir amaç doğrultusunda
düzenleyen, biçimlendiren ilke ve kurallardır. Bir önermenin normatif (düzgü-
sel) olması önceden açık ya da örtülü olarak kabul edilmiş bir veya birden çok

19 Kuşkusuz burada maliyet ve ısıl geçirim gibi faktörleri içeren öncüllerin postulatlar grubuna eklenmesi
gereklidir.
20 Etimolojik kök için ayrıca bkz: “architecture”. Encyclopedia Britannica. Retrieved 2017-10-27, ve Mer-
riam–Webster’s Dictionary of English Usage,  Isbn  0-87779-132-5 veya Isbn  978-0-87779-
132-4
34  Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları

düzenleyici ilke veya kurala göre doğruluğunun belirlenebiliyor olmasıdır21. Bu


bakımdan normatif önermeler, a priori analitik önermelere benzemesine karşın
öncül olarak kabul edilen kural veya normlar a priori analitik öncüllerde ol-
duğu gibi apaçık mantık doğruları değildir. Yani öncüllerin olduğundan başka
bir şeyi ifade etmeleri mantıksal bir çelişki yaratmaz. Buna karşın söz konu-
su normlar, aşkın bir değer ya da değerler sistemi ile tanımlanırlar. Kullanılan
yöntem ise ispat veya deneyim değil, temellendirmedir. Temellendirme de ispat
sürecinde olduğu gibi mantıksal analiz gerektirir22.
A posteriori sentetik önermelere verdiğimiz “Bu bina üç katlıdır” örnek
önermesinin yanlışlanabilmesi için binayı yerinde görüp üç katlı olma özelliğini
taşımadığını deneyimlemek gerekiyordu. Fiili durumla, yani olguyla önerme
arasında bir karşılıklılık (mütekabiliyet) olup olmadığına bakılıyordu. Buna
bağlı olarak da “Bu binanın üç katlı olduğu doğrudur” şeklinde bir doğrulayıcı
önerme elde edebiliyorduk. Şimdi, bu binanın bulunduğu yerdeki yapılaşma
kurallarını düzenleyen imar planına göre, en fazla iki katlı yapılaşmaya izin ve-
rildiğini kabul edelim. Bu durumda olgusal olarak söz konusu bina, üç katlı
olmasına karşın “Bu binanın üç katlı olması yanlıştır” önermesini doğru kabul
edebiliriz. Dolayısıyla aynı olgu için referans aldığımız kritere göre iki farklı
yargıda bulunabiliyoruz. İlk kriter olanı doğru kabul etmemizi sağlarken ikinci
kriter olması gerekeni doğru kabul etmemizi sağlıyor. İlkinde betimleyici nite-
likteki bir yargıdan bahsederken ikincisinde eleştirel bir yargıdan bahsediyoruz.
Betimleyici yargımız için neden bu binanın üç katlı olduğu doğrudur diye
sorduğumuzda yapacağımız analiz şu sorularla örnekleyebileceğimiz hem kav-
ramsal hem de olgusal boyutu içerir: “Üç katlı olma”nın anlamı nedir? Hepimiz
bu ifadeden aynı şeyi anlıyor muyuz? Örneğin yer altında kalan katları, zemin
katı sayıyor muyuz? Bina eğimli bir arazide ise hangi noktaya göre ve üç katlı
olduğunu gözlemledik? vs. Nitekim her imar yönetmeliği, kullanılan terimlerin
içeriğinin ne olduğu ve bu içeriğin olgusal dünyadaki karşılığının nasıl bulu-
nacağını anlam bulanıklığına mahal vermeyecek biçimde ifade etmeyi amaçlar.
Ancak imar planları, yönetmelikleri veya kanunlarının esas amacı olanı betim-
lemek değil olması gerekeni belirlemektir.
Normatif yargımız için neden bu binanın üç katlı olması yanlıştır diye sor-
duğumuzda yapacağımız analiz betimleyici olana ek olarak şu sorularla örnek-
leyebileceğimiz hem kavramsal hem de olgusal boyutu içerir: Söz konusu bina
hangi özelliği bakımdan hangi norma uymuyor? Olması gereken ile olan arasın-
daki fark nedir?
21 Bu çerçevede epistemolojinin normatif ve betimleyici karakterinin tartışıldığı çalışma için için M. Er-
kenntnis Janvid’in (2004)Epistemological Naturalism and the Normativity Objection adlı çalışması
incelenebilir.
22 Normatif önermeler, dil dışı dünya ile ilgili bir şey söylemeleri bakımından ise a posteriori sentetik
önermelere benzerler. Ancak dil dışı dünyayı olduğu gibi değil önceden kabul edilmiş değerlere göre
betimlerler. Buna göre ya olanı eleştirel anlamda olumlayıcı ya olumsuzlayıcı bir yargı içerirler ya da
olması gerekenden söz ederler.
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları    35

Ancak tüm bunların ötesinde betimleyici bilgi ile normatif bilgi arasındaki
fark; betimleyici önerme için beklediğimiz açıklamanın nedensellik ilkesine da-
yalı olmasına karşın, normatif önerme ile ilgili açıklama ereksellik (amaçsallık)
ilkesine dayalı olmasıdır. Betimleyici bilgi açısından binanın üç katlı oluşu an-
cak, insanları söz konusu binayı üç katlı yapmaya iten nedenlerle açıklanabilir.
İnsanlar özgür iradeleri ile belirledikleri bir amaç doğrultusunda üç katlı bir
bina inşa ettiklerini söyleseler de betimleyici bilgi, böyle bir amaç belirleme-
lerinin nesnel nedenlerini açıkladıkça anlamlı olacaktır. Oysa normatif bilgiyi
çözümlerken hangi amaçla üç katlı olma özelliğinin yasaklandığını soruyoruz.
Buna verilecek cevaplar bizi her seferinde bir değere götürüyor23.
Burada bizi ereksellik üzerine düşünmeye iten iki temel soru vardır: “hangi
amaçla yapacağız?” ve “nasıl yapacağız?” Hangi amaçla yapacağız sorusu, en
üstte konumlandıracağımız değerin ya da değerlerin ne olacağını belirlememizi
ister. Yani mimarlıkta yüce olan nedir sorusunu sormayı gerektirir. Nasıl sorusu
ise, bu üst değere hizmet edecek form ve teknik ne olmalıdır? şeklinde değerlen-
direbilir. Mimarlık kuramı adıyla anılan yazma geleneğinin çok büyük bir kıs-
mının normatif bilgi zemini üzerine oturduğunu söyleyebiliriz. Antik dönem-
den metni günümüze ulaşabilmiş tek mimarlık kuramcısı Vitrivius’un “Mimar-
lık Üzerine On Kitap” adlı eserinde yer alan ünlü üçlemesi, mimarlıkta norm
kurucu değerlerin neler olduğunu belirler: Günümüze çevirisiyle, İşe yararlık,
Sağlamlık, Güzellik. Vitrivius, söz konusu değerleri güzellik, kullanışlılık, sağ-
lamlıkla tanımlamış ve buna uygun form ve yöntemin nasıl belirlenebileceğini
sorunsallaştırmıştır.
Bu ve buna benzer normatif içerikli bilgide iki önemli sorun vardır: İlki, “A ,
B’dir” formu içinde B’nin alabileceği, güzel, sağlam veya kullanışlı gibi değerler
hiç bir zaman doğrudan olgusal dünyada gösterilebilir şeylere işaret etmez. Bu
nedenle bilimsel bir bilgi olarak kabul edilemez. Bunlardan ne anlamız gerektiği
de tamamen belirsizdir. Herhangi bir dönemde herhangi bir bakışa göre bam-
başka şekillerde yorumlanabilirler. İkincisi onca değer arasında neden sadece
bu üçü sorusunu cevaplamak, yani bu değerleri temellendirebilmek oldukça
zordur. Bugün için “ekonomiklik”, “doğaya duyarlılık”, “kamu yararı” gibi pek
çok değeri pek ala bunlarla yarışacak nitelikte öne sürebiliriz. Hangi değerlerin
esas alınması gerektiği normatif içerikli bir bilginin konusu iken, bu değerlerin
toplumsal gerçeklik içinde mimarlık etkinliğinde kim tarafından, nasıl belirlen-
diği betimleyici bir bilginin konusu olabilir24.

23 Örneğin yapılaşma yoğunluğu nedeniyle diyoruz. Neden yoğunluğu arttırmamak istiyoruz sorusunu ise
bireylerin yaşam konforunu korumak için diye cevaplayabiliyoruz. Onun nedenini kamu yararı ile iliş-
kilendirebiliyoruz. Yani nedensellikte doğada gerçekleşen etki tepki süreçlerini geriye doğru izlerken,
ereksellikte insan elinden çıkma şeylerin hangi değerler zincirine ya da hiyerarşisine göre belirlendik-
lerini araştırabiliyoruz.
24 Ancak bu betimlemeyici bilgi içeriğinin de eleştirilebilmesi tekrar normatif bir tutumu ve bilgi zeminini
gerekli kılar. Bu durum Mimarlık kuramlarının neden betimleyici önermelerle normatif önermeler ara-
sında sürekli gidiş gelişler içerdiğini açıklar.
36  Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları

Eleştiri etkinliği her zaman olana, olması gereken açısından bakmayı gerekli
kılar. Dolayısıyla mimarlıkta eleştiri faaliyetinin de ancak normatif bilgi aracılığı
ile mümkün olabileceğini de vurgulamak gerekiyor. Eleştiriye konu olan şeyin
kendisi değil, hangi değerden kaynaklanan amaçla hangi norma göre üretildiği-
dir. Yoksa orada öylece duran bir yapıyı eleştirmek, doğada karşılaştığımız bir
taşı eleştirmekle aynı anlama gelecektir.
Mimarlıkta normatif bilgi ile ilgili bir diğer önemli konuda bu bilginin elde
edilme şekli, kaynağı ve haklılandırılması ile ilgilidir. Betimleyici bilgide öner-
menin anlamı ile olgu arasında bir karşılıklılık (mütekabiliyet) olması gerekti-
ğinden bahsetmiştik. Bu şekilde bilginin doğrulanması doğal olarak haklılan-
dırılmasını da sağlıyordu. Normatif bilgi de ise karşılığı gösterilecek bir olgu
olmadığı için bu bilgiyi haklılandırmak için bir uylaşım (mutabakat) gereklidir.
Betimleyici bilgi üzerinde kurulan uylaşım aynı olgunun varlığının ortak de-
neyimine dayalıdır. Oysa normatif bilgi için böyle bir ortak deneyimden söz
etmek mümkün değildir. O nedenle benzer durumlar için geçmişte nasıl bir yol
izlendiğini göstermek uylaşımı kolaylaştırıcı, normatif bilgiyi haklılandırıcı bir
rol oynar.

SONUÇ VE TARTIŞMA
Mimarlığın bir akademik alan olarak tanımlanabilmesi için bu alanda üreti-
len bilgilerin niteliklerinin tanımlanması ve hangi tür bilgilerin bilimsel bir ça-
lışmaya elverişli olabileceğinin belirlenmesi önemlidir. Bu amaçla yapmış oldu-
ğumuz çözümleme içinde, “örtük bilgi” adını verdiğimiz bilgi türünün bilimsel
nitelikli olamayacağı, buna karşın bu bilgi türü üzerine bilimsel çalışmaların ya-
pılabileceğini ortaya koymaya çalıştık. Mimarlıkta kullanılacak bilimsel nitelikli
tek bilgi türü kodlanabilir açık bilgidir. Önermelerle de ifade edilebilen bu bilgi
türü, içeriğine göre analitik ve sentetik, doğrulanma kriterlerine göre de a priori
ve a posteriori niteliktedir.
A priori analitikler dolaylı olarak tasarım faaliyetinde kullanılmaktadır. An-
cak a posteriori sentetiklerin de tümevarımsal çıkarımlarda bulunmak üzere
bilimsel nitelikli akademik çalışmalarda esas alınması bir gerekliliktir. Bunun
dışında bilimsel nitelikli akademik çalışmaların betimleyici önermeler içermesi
gerektiği, eleştiri yazılarının ise ister istemez normatif içerikli bilgiler içereceği
ya da bunları örtük olarak kendine dayanak alacağı söylenebilir.
Önermesel bilgi içinde bir diğer ayrımı da betimleyicilik ve normatiflik ni-
teliklerine bağlı olarak çözümlemeye çalıştık. Betimleyici nitelikteki önerme-
sel bilgilerin mimarlıktaki bilimsel çalışmaların içeriğini oluşturması gerektiği,
buna karşın normatif içerikli önermelerden bağımsız olarak da mimari eleştiri-
nin mümkün olamadığı belirlenmiş oldu.
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları    37

Epistemik nesneleştirme sorunu çerçevesinde bilimlerden beklenen var ola-


na yönelik betimleyici bilgi üretmeleridir. Buna karşın bir bilimsel disiplin ola-
rak mimarlık, temel bilimlerde olduğu gibi yalnızca ‘var olan’ı betimlemekle
yetinememektedir. Mimarlık, tasarım ve planlama etkinliğinin doğası gereği
geleceğe yönelik bir projeksiyon gerektirmektedir. Bu nedenle de bilgi nesnesi
var olanla sınırlı kalmayıp ‘var olacak olan’ı içermek zorundadır. Ancak bu nok-
tada mimarlık, -meteorloji, fütürizm vb. alanlarda olduğu gibi- ‘var olacak olan’
üzerine olasılık üreten, tahmin veya spekülasyon yapan bir etkinlik olarak da
çerçevelenememektedir. Mimarlığın ‘var olan’ ve ‘var olacak’ ile olan ilgisi ‘var
olması gereken’ni nesneleştirmesi nedeniyledir.
Bu durum mimarlığı hem doğa bilimleriyle hem de sosyal bilimlerle birbiri-
ne bağlamaktadır. Var olması gerekenden bahsedebilmek için insana yönelik,
toplumsal, tarihsel, psikolojik bir değer tanımlanması gerekmektedir. Mimarlı-
ğın etik ve estetik çerçevesini çizen bu yan, aynı zamanda insan ve toplumbilim-
leri ile ilgisini kurmaktadır.
Öte yandan betimleyici bilginin tarif ettiği alan ise mimarlığın hem teknik
gereklerine cevap verecek doğa bilimleri alanını hem de tasarımın nesnesinin
kimin için olduğunu tarif edecek insan ve toplum bilimleri alanını çerçevele-
mektedir.
Gelecekte doğa bilimleri ve sosyal bilimlerde ortaya konan betimleyici bil-
gilerin mimarlık alanında giderek artan önemede kullanılmaya devam edeceği
öngörülebilir bir durumdur. Ancak mimarlık bilgisinin gelecek projeksiyonun-
da kritik olan söz konusu betimleyici bilgilerin nasıl yorumlanması, nasıl araç-
sallaştırılması gerektiğinin ortaya konulmasıdır. Gelecekte mimarlık bilgisini
diğer bilimsel alanlarda üretilen bilgiden ayırt edecek olan da hem bilgi üzerine
bilgiyi içeren 2. düzeyden bilgi hem de olması gerekeni nesneleştiren normatif
nitelikli bilgi olacaktır. Teknik olanın sınırları aşıldıkça ‘nasıl yapacağız’ soru-
sundan çok ‘ne amaçla hangi bilgiyi, tekniği seçmeliyiz’, ‘hangi amaçla yapma-
lıyız’ gibi soruların daha da önem kazanması muhtemel görünmektedir.
Mimarlıkta bilgi üretimi ve kullanımının bu çalışmada göstermeye çalıştığı-
mız gibi oldukça kendine özgü sorunları vardır. Bu sorunlar üzerine yeterince
incelikli çözümlemeler getirmek için sanat felsefesinin genelleşmiş kuramları
yeterli değildir. Çünkü mimarlık alanında bilgi üretimi ve kullanımında ortaya
çıkan sorunlar tam da mimarlığın sadece sanat veya sadece bilim olarak kabul
edilememesinden kaynaklanmaktadır.
Kuşkusuz mimarlıkta bilgi üretimine ilişkin tanımlanacak sorunların ve do-
laşımdaki bilgilerin niteliksel çözümlemesi çok daha kapsamlı bir çalışmayı
gerektirmektedir. Mimarlığın özerk ve bütüncül bir akademik bilgi alanı ola-
bilmesi için mimarlığa bu yönde bakacak, ikinci düzeyden bilgi üretecek bir ça-
lışma alanına da ihtiyaç vardır. Bu alan da mimarlık için meta düzeyde bilginin
38  Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları

olanaklı olduğu felsefe ve ‘mimarlık epistemolojisi’ gibi felsefenin disiplinleş-


miş alt dalları ile mümkün olabilmektedir. Genelde mimarlık felsefesi ve özel-
de mimarlık epistemolojisi bu bağlamda doğayı inceleyip doğadan bilgi üreten
bilimler için bilim felsefesinin üstlendiği role benzer şekilde mimarlık alanında
bilgi üretim rejimini denetleyip eleştiren bir çalışma alanı olarak kritik önem
taşımaktadır.
Bu bağlamda ‘mimarlık bilgisi’nin çok sayıda birbirinden ayrı yapıdaki bilgi-
ye göndermede bulunan şemsiye terim olarak mı yoksa tüm bu bilgi türlerinin
özgül bir ontoloji ve epistemik bir yöntem etrafında toplandığı özerk bir bilim-
sel disiplinin ürünü olarak mı görüleceği daha fazla çözümleme ve tartışma ge-
rektirmektedir. Bu tartışma mimarlığın özerk bir bilimsel çalışma alanı olarak
varlığını sürdürüp sürdüremeyeceği konusunda oldukça kritik önemdedir.

KAYNAKÇA
Astroh, M. (1998). Epistemology of Architecture A Semiotic Approach, Arhitecture
and Teaching Epistemological Foundations, der. H. Dunın-Woyseth, K. Noschis, 4th
Architecture & Comportement / Architecture & Behaviour Colloquium and 31st
EAAE Workshop (ss. 43-63) Lausanne: Switzerland
Carruthers, P.(2016). “Higher-Order Theories of Consciousness”, The Stanford Ency-
clopedia of Philosophy (Fall 2016 Edition), Edward N. Zalta (ed.), URL = <https://
plato.stanford.edu/archives/fall2016/entries/consciousness-higher/>.Erişim
tarihi:29.09.2018
Chank, H. (2007). Scientific Progress: Beyond Foundationalism and Coherent-
ism, Royal Institute of Philosophy Supplement, 61: 1–20.
Glick, E.(2011). “Two Methodologies for Evaluating Intellectualism,” Philosophy and
Phenomenological Research, 83(2): 398-34
Grunberg, T. , Grunberg, D. (2011). Bilim Felsefesi, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Yayınları,
İlhan, C. (2004). Retoriksiz Mimarlık Mümkün mü?, Arkitera. Url: (http://
v3.arkitera.com/k58-retoriksiz-bir-mimarlik-mumkun-mu.html), Erişim Tari-
hi:29.09.2018
Janvid, M. (2004). Epistemological naturalism and the normativity objection. Erken-
ntnis, 60(1), 35-49 doi:http://dx.doi.org/10.1023/B:ERKE.0000005168.36049.47
Kandil, M. (1978). Mimarlıkta Bilimsellik, Mimarlık Bilimi Kavram ve Sorunları, der.
M. Pultar, (ss.9-16), Ankara: Çevre ve Mimarlık Bilimleri Derneği.
Kant, I. (2008) Kritik der Reinen Vernunft, Arı Usun Eleştirisi çev. A. Yardımlı İstan-
bul: İdea Yayınları.
Kelp, C.  and  Pedersen, N. J.L.L.  (2011) Second-order knowledge. In:  Bernecker,
S. and Pritchard, D. (eds.) The Routledge Companion to Epistemology. (ss. 586-596).
London: Routledge: Series: Routledge philosophy companions.
Perez-Gomez, A. (1998). The Case for Hermeneutics as Architectural Discourse, Epis-
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları    39

temology of Architecture -A Semiotic Approach, der. H. Dunın-Woyseth, K. Noschis,


4th Architecture & Comportement / Architecture & Behaviour Colloquium and
31st EAAE Workshop (ss.21-31) Switzerland: Lausanne
Pojman, L.P. (1999). The Theory of Knowledge: Classical and Contemporary Readings,
London: Wadsworth Publishing Company.
Polanyi, M. (1962). Personal Knowledge, Routledge & Kegan Paul Ltd, London
Piotrowski, A. (2001). On the Practices of Representing and Knowing Architecture,
The Discipline of Architecture, ed. A. Piotrowski and J. W. Robinson, University of
(ss. 40-71) London:Minnesota Press, Minneapolis.
Pultar, M. (1978). Mimarlık Bilimi için bir Tartışma Çerçevesi, Mimarlık Bilimi Kav-
ram ve Sorunları, der. M. Pultar, (ss. 16-22) Ankara: Çevre ve Mimarlık Bilimleri
Derneği.
Pultar, M. , Turan, M. (1978). Mimarlık Bilimleri ve Kapsamı, Mimarlık Bilimi Kav-
ram ve Sorunları, der. M. Pultar, (ss. 22-26), Ankara: Çevre ve Mimarlık Bilimleri
Derneği.
Robinson, J. W.(2001). The Form and Structure of Architectural Knowledge: From
Practice to Discipline , The Discipline of Architecture, ed. A. Piotrowski and J. W.
(ss. 61-83) London, Minneapolis: Robinson, University of Minnesota Press.
Russell, B. (2014). “A Priori Justification and Knowledge”, The Stanford Ency-
clopedia of Philosophy (ed.)E.N. Zalta (http://plato.stanford.edu/archives/
sum2014/entries/apriori) Erişim Tarihi:10.01.2015
Stanton, M. (2001) Disciplining Knowledge: Architecture Between Cupe and Frame,
The Discipline of Architecture, ed. A. Piotrowski and J. W. Robinson, (10-40), Lon-
don, Minneapolis: University of Minnesota Press.
Steup, W. (1998). An Introduction to Contemporary Epistemology. New Jersey: Prentice
Hall.
Tal, E.(2017). “Measurement in Science”, The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Fall
2017 Edition), Edward N. Zalta  (ed.), URL = <https://plato.stanford.edu/ar-
chives/fall2017/entries/measurement-science/>. Erişim tarihi:29.09.2018
Tanyeli, U. (1999). Söylem ve Kuram: Mimari Bilgi Alanının Sınırlarını Çizmek, Mi-
marlık Dergisi, sayı:289, s.38-41.
Teymur, E. , Teymur N. (1978). Mimarlıktaki Tartışmaların Statüsü, Mimarlık Bilimi
Kavram ve Sorunları, der. M. Pultar, (ss. 1-9), Ankara: Çevre ve Mimarlık Bilimleri
Derneği.
Vitruvius, (1993). Mimarlık Üzerine On Kitap, çev. Suna Güven, Ankara: Şevki Vanlı
Mimarlık Vakfı Yayınları.
Williams, M. (2001). Problems of Knowledge: A Critical Introduction To Epistemo-
logy, Oxford: Oxford University Press.
Uluoğlu, B. (1990). Mimari tasarım eğitimi: Tasarım bilgisi bağlamında stüdyo eleş-
tirileri. Ph D. Thesis. İstanbul, İstanbul Teknik Üniversitesi.
Yıldırım, C. (2012). Bilim Felsefesi, Remzi Kitabevi, Ankara.

View publication stats

You might also like