Professional Documents
Culture Documents
Bilgi Kuramı Bağlamında Mimarlık Bilgisi
Bilgi Kuramı Bağlamında Mimarlık Bilgisi
net/publication/330798704
CITATION READS
1 3,600
1 author:
SEE PROFILE
Some of the authors of this publication are also working on these related projects:
All content following this page was uploaded by Rifat Gökhan Koçyiğit on 01 February 2019.
Mimarlık, Planlama ve
Tasarım Araştırmaları
Editör
Doç. Dr. Z. Özlem PARLAK BİÇER
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları
Editör: Doç. Dr. Z. Özlem PARLAK BİÇER
© Copyright 2018, NOBEL AKADEMİK YAYINCILIK EĞİTİM DANIŞMANLIK TİC. LTD. ŞTİ. SERTİFİKA NO.: 40340
Bu baskının bütün hakları Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Şti.ne aittir. Yayınevinin yazılı izni olmaksızın,
kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz.
Genel Dağıtım
ATLAS AKADEMİK BASIM YAYIN DAĞITIM TİC. LTD. ŞTİ.
Adres: Bahçekapı mh. 2465 sk. Oto Sanayi Sitesi No:7 Bodrum Kat Şaşmaz-ANKARA - siparis@nobelyayin.com-
Telefon: +90 312 278 50 77 - Faks: 0 312 278 21 65
E-Satış: www.nobelkitap.com - www.atlaskitap.com - Bilgi: esatis@nobelkitap.com - info@atlaskitap.com
Dağıtım ve Satış Noktaları: Alfa Basım Dağıtım, Ana Basım Dağıtım, Arasta, Arkadaş Kitabevi, Başarı Dağıtım, D&R mağazaları,
Dost Dağıtım, Güneş Dağıtım, Kitapsan, Nezih Kitabevleri, Prefix, Remzi Kitabevleri, TveK Mağazaları
İçindekiler
ÖN SÖZ ........................................................................................................ iii
GİRİŞ
Çevreyi değiştirme ve ona uyum sağlama gibi amaçlar çerçevesinde
gelişen bir mekansal düzenleme etkinliği olarak mimarlık, insanlık tarihi
kadar eski bir geçmişe sahip olsa da bir bilim dalı olarak akademik çalış-
malarda yer edinmeye başlaması oldukça yenidir. Tarihsel süreç içerisin-
de mimarlık alanında biriken bilgi ile modern bilimsel kriterler arasında
sorunlu alanlar ortaya çıkmaktadır.
Mimarlığın bir bilimsel disiplin olarak tanımlanabilmesi ve bu alanda
yapılan akademik çalışmaların daha nitelikli hale gelebilmesi için, bilgi
üretiminde karşılaşılan kuramsal sorunların belirlenmesi ve dolaşımda
olan bilginin niteliği ve türüne ilişkin epistemik çözümlemelere ihtiyaç
vardır. Bu aynı zamanda mimarlık alanında süre giden tartışmalarda ya-
şanan anlam kaymalarının azaltılması, daha derin ve incelikli tartışmala-
rın yürütülebilmesi için de bir gerekliliktir.
Bu çalışmada bir bilgi alanı olarak mimarlığın epistemik yapısını çö-
zümlemek ve böylece ortaya konacak farklı bilgi yapılarının birbirleriyle
ve kabul gören bilimsel normlarla ilişkisini ortaya koymak amaçlanmak-
tadır. Bu çerçevede; mimarlık biliminin yöneldiği bilgi nesnesi ve yöntemi
bakımından sınırlarının çizilmesi için gerekli olan epistemik ayrıştırmayı
ortaya koymak, mimarlık alanı içerisinde üretilen bilgi yapılarının hangi-
lerinin bilimsel çalışmaya uygun, hangilerinin bilimsel çalışmalarla ne tür
ilişki içinde olabileceğini örneklerle saptanmaya çalışılacaktır.
26 Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları
Örtük-Açık Yapılar:
Mimarlık alanında karşılaştığımız bilgilerin önemli bir bölümü, nicelleştiri-
lemeyen, dile dökülemeyen yani simgeleştirilemeyen niteliktedir. Bu bilgi türü,
belirli bir yeteneği veya özelleşmiş kişisel bir deneyimi/duyumu içeren, dil ile
tam olarak ifade edilemeyen ya da aktarılamayan bir yapıdadır (Piotrowski,
2001). Örtük bilgi1 adı verilen (Polanyi, 1964, 264) söz konusu bilgi türünü genel-
de örneklemek gerekirse “bisiklete binmeyi bilmek”, “elmanın tadını bilmek”,
“karnının acıktığını bilmek” bu çerçevede birer bilgi örneği olarak sayılabilir. Bu
örneklerlerdeki deneyimlerle ilgili bir dilsel ifade, deneyimin kendisini olduğu
gibi aktaramayacaktır. Nitekim bisiklete binmeyi bilmek veya yüzme bilmek
gibi bilgi türleri kitap okunarak değil o konuda deneyim ve pratik ile kazanılır-
lar ve bu nedenle de aşırı kişiselleşmiş niteliktedirler. Dolayısıyla da bilimsel bir
nitelik kazanmaları söz konusu değildir. Bu bilgi türünü de kendi içinde nesne-
sine veya uygulandığı etkinliğe göre pek çok kategoriye ayırmak mümkündür2.
1 İngilizcede “Tacit Knowledge” terimi ile karşılanan bu bilgi türünü ilk 1958’de Michael Polanyi “Explicit
Knowledge” yani açık bilgi kavramsallaştırmasının karşıtı olarak ortaya atmıştır (Piotrowski, 2001, 66-71).
2 Örneğin yapabilmek, eyleyebilmek, çalabilmek, sürebilmek bilgisi ve benzeri gibi pek çok etkinlik
türünün bilgisinden bahsedilebilir.
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları 27
Mimarlık alanında tasarıma ilişkin pek çok problemin çözümü, pratik alan-
daki yaratıcılık, bir duygunun aktarımı gibi yetenekler kişiselleşmiş deneyim
aracılığı ile kazanılırlar.3 Örtük bilgi tam olarak dil ile ifade edilememesine
karşın, kullanıcı, davranış şekli gibi ortaya çıkma koşulları açısından psikoloji,
antropoloji gibi bilimlerin inceleme nesnesi olabilir. Yani bilimselleşemeyen bu
bilgi üzerine bilimsel bir çalışma yürütülebilir. Ancak bu, yine de söz konusu
bilginin dil dolayımı ile tam olarak aktarılabileceği anlamına gelmez.
Örtük bilgiyi açıklamak için dil dışı referansları belirsiz metaforik ifadeler,
aşkın bir varlık alnına gönderen şiirsel anlatılar yeğlenebilir. Nitekim bu tür bil-
gi/duygu/deneyim aktarımına yönelik şiirsel ifadeler, metaforik deyişler, mi-
marlık yazınında önemli bir yer tutar. Bu çerçevede kuramdan çok söylemden
(Tanyeli, 1999, 38-41) belki de retorikten bahsetmek daha doğru olabilir4.
Açık bilgi5 ise örtük bilginin tersine sembolize edilebilir, kodlanabilir, akta-
rılabilir, biriktirilebilir, dile dökülebilir niteliktedir. Her türlü data, doküman,
kayıt, dijital dosya açık bilgi türü içinde değerlendirilebilir. Mimarlık alanında
kullanımda olan her tür sembolik gösterim, kurallı bir soyutlama sonucunda
oluşturulabilen her tür çizim, şartname, anlatım bu kapsamda değerlendirile-
bilir.
Epistemolojik açıdan mimarlık pratiği ile kuram arasında yapıla gelen ayrı-
mın çıkış noktasını burada aramak anlamlı olabilir. Mimari pratik hiç bir zaman
basitçe kuramsal alanda belirlenenin uygulanması ya da tam tersi pratik olanın
kuramsal ifadesi olarak değerlendirilemez. Pratik alanda elde edilen bilgi, za-
man içinde, farklı bağlamlarda elde edilen ve çoğunlukla kişisel düzeyde kalan
üretime yönelik bilgidir. Bu yönüyle de kısmen kodlanıp açık hale getirilebilir
(Glick, 2011, 428). Oysa kuramsal bilgi tamamıyla kodlu açık bilgi dizgesidir.
Pratik alanla kuramsal alandaki uyumsuzluk pratikte olanın kuramsal düşün-
cede basitçe öngörülememesi sorunu ile sınırlı değildir. Buna benzer bir uyum-
suzluk bilimsel yöntemde basitçe hipotez ve deney/gözlem arasındaki uyum-
suzlukla paralel bir çerçevede değerlendirilebilir. Oysa mimarlık alanında sorun
çok daha derinlerdedir ve pratik bilginin büyük ölçüde örtük nitelikte kalması
kodlanıp aktarılmamasıyla ilgilidir.
3 Burada bu tür bilgilerin kazanılması veya aktarımı için dilin tamamen saf dışı bırakılması gerektiğini
iddia etmiyoruz. Ancak dilin tek başına yeterli olmadığını, söz konusu bilgiyi kuşatıcı bir biçimde
ifade edemeyeceğini veya aktaramayacağını söylemek istiyoruz. Bilginin aktarımından kasıt ise dilsel
ifadenin anlaşılması değil, ifadenin göndergesinin hayata geçirilmesi, yaşanması ve uygulanabilmesidir
(Glick 2011, 427).
4 Ancak bu durumda kullanılan dil, mimarlık için kuramsal bilgi üretmek yerine mimarlığa paralel bir sa-
nat ya da mimarlığı tamamlayan ikinci bir sanat olarak görülebilir. Sanatın çok anlamlı yapısı, mimar-
lıkta üretim ve tüketim sürecinin bir parçası olarak merak uyandırma, gizemli hale getirme, yüceltme,
aşkınlaştırma, inandırma, meşrulaştırma gibi işlevlerin pek çoğunu bir arada yüklenebilir. Bu konuda
bir çalışma için bkz: http://v3.arkitera.com/k58-retoriksiz-bir-mimarlik-mumkun-mu.html, Erişim Tari-
hi:29.09.2018
5 İngilizce karşılığı, “Explicit knowledge” olarak verilir (Piotrowski, 2001, 66-71).
28 Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları
6 Bu konuda kapsamlı bir çalışma için ayrıca bkz: Uluoğlu, B. (1990). Mimari tasarım eğitimi: Tasarım
bilgisi bağlamında stüdyo eleştirileri. Ph D. Thesis. İstanbul:,, İstanbul Teknik Üniversitesi.
7 Sözel kodlama mimari deneyimin kavramsal çerçevesini belirleyecek terminolojinin aktarılmasını ge-
rektirmektedir. Sözel kodlama, sayesinde mimari deneyim, kolektif bilincin bir parçası olabilmekte,
bununda ötesinde mimarlıkta amaçların tanımlanabileceği, yapılanın bu çerçevede eleştirisinin verile-
bileceği bir ortam sunmaktadır.
Sayısal kodlama mimari tasarımın nicelleştirilerek anlatılması anlamına gelmektedir. Mekansal düzen-
lemelerin sayısal olarak kodlanabilmesi için bunun imgesel alandan simgesel alana aktarılması ge-
rekmektedir. Bu nedenle imgesel olan soyutlanmış geometrik ortamda ifade edilebilmelidir. Analitik
geometri bu bakımdan kritik önemde bir rol oynamaktadır.
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları 29
varlıkları inceler, bunları birer “nesne dizgesi”8 haline getirir. Benzer şekilde
bir sosyolog da “toplum” kavramının tanımladığı niteliklere uyan ya da bunun-
la ilişkili varlıkları inceler, bunları birer nesne dizgesi haline getirir. Dolayısıyla
bir ön kabulle varlık, canlı olanlar, olmayanlar; toplumsal olanlar olmayanlar
gibi parçalanır. Parçalanma sonucunda ortaya çıkan nesneler, belirli bir zihin-
sel süreç içerinde soyutlanarak belirli özellikler ve bu özelliklere karşılık gelen
belirli simgelerle ile ifade edilir, dile dökülürler. Böylece bilginin nesnesi diz-
geleşerek nesne dizgesi haline gelir9. Söz konusu dil, doğal bir dil veya günlük
konuşma dili olabileceği gibi yapay bir dil de olabilir. Örneğin kimya, kendine
ait çeşitli sembollerden oluşan özgün bir yapay dil kullanır. Pek çok doğa bilimi
matematiği, yani matematiğin dilini kullanır (Yıldırım, 2012, 46-52).
Mimarlık alanında daha en başta karşılaşılan sorun nesneleştirme süreci ile
ilgilidir. Varlığın parçalanırken hangi ölçüt veya kabullerin esas alınacağı soru-
nu, mimari nitelik verilebilecek her şeyin şöyle ya da böyle kültürle, toplumsal
normlarla ya da basitçe bireysel kanıyla ilişkili olmasından kaynaklanmaktadır
(Astroh, 1998).
Ancak mimarlığı bir bilim alanı olarak tanımlayabilmek için mimarlık bilgi-
sinin nesnesini özneden bağımsız ölçütlerce ayırt edebilmek önemlidir. Bu an-
lamda sorun, epistemik boyutun da ötesinde ontolojik bir çerçevede tartışılma-
ya ihtiyaç duyar. Mimari varlıkları, fiziksel çevrede görülen somut boyutuyla,
düşüncede ortaya konan soyut boyutuyla ve düşünce ile somut dünya arasında
köprü işlevini de yüklenen özneler arası (intersubjektivite) boyutuyla ele almak
mümkündür. Bu çerçevede yapılar, binalar, fiziksel düzenlemeler gibi varlık-
ları salt somut boyutta ele alan mimari bilgiler doğa bilimlerinin çerçevesinde
değerlendirilebilirken, bu varlıkların bireyin zihninde veya toplumun tininde
yer alan özneler arası boyutunu konu alan bilgiler psikolojiden sosyoloji ve
antropolojiye kadar sosyal bilim boyutunda değerlendirilebilir. Mimarlık bil-
gisinin salt düşünsel bir ürün olarak bilgi olması bakımından, kaynağı, doğası,
doğrulanma koşulları, yöntemi, biçimsel boyutu gibi kriterler açısından değer-
lendirilmesi de epistemoloji ve bilim felsefesinin içinde değerlendirilebilir. Bu
çalışmanın da konusu olan bu son boyut, bilgi üzerine bilgi olarak 2. düzeyden
bilgi (second order knowledge) olarak kabul edilebilir10.
8 Nesne Dizgesi, kavramının bilimsel çalışmalardaki kullanımı ve önemi için: (Grunberg, T. , Grunberg,
D. 2011, 4-9)
9 Nesneden nesne dizgesine geçiş bilimsel ölçme problemi açısından kritik önemdedir. Bu konuda daha
geniş bilgi için ayrıca bkz: Tal, E.(2017). “Measurement in Science”, The Stanford Encyclopedia of Phi-
losophy (Fall 2017 Edition), Edward N. Zalta (ed.), URL = <https://plato.stanford.edu/archives/fall2017/
entries/measurement-science/>. Erişim tarihi:29.09.2018
10 2. Düzey bilgi için bkz: Kelp, C. and Pedersen, N. J.L.L. (2011) Second-order knowledge. In: Bernecker,
S. and Pritchard, D. (eds.) The Routledge Companion to Epistemology. Series: Routledge philosophy
companions. Routledge: London, pp. 586-596. ISBN 9780415962193. ve Üst Düzey Bilinç Teorileri
için ayrıca bkz: Carruthers, Peter, “Higher-Order Theories of Consciousness”, The Stanford Encyclope-
dia of Philosophy (Fall 2016 Edition), Edward N. Zalta (ed.), URL = <https://plato.stanford.edu/archives/
30 Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları
fall2016/entries/consciousness-higher/>.
11 Örneğin, güncel mimarlık kuramlarında çok yer edinen yok-yer kavramı ancak ikinci düzey bilgi
seviyesinde anlamlı olabilecek bir kavramdır. Her hangi bir öznenin belirli bir mekan hakkında yor-
yer yargısında bulunması olanaksızdır. Çünkü bilincinin yöneldiği her mekansal nokta onun için bir
yer olacaktır. Buna karşın bir özne başka bir öznenin mekanla kuramadığı ilişkisine atıfta bulunabil-
mek için yok-yer kavramsallaştırmasına ihtiyaç duymaktadır. Dolayısıyla yok-yer kavramsallaştırmasını
onunla ilişki kuramayan öznelerden bağımsız değerlendirmek, bu çerçevede bilgi üretiminde bulun-
mak çelişkili durumlar yaratacaktır. Çünkü birinci düzeyde düşünüldüğünde yok olan bir şey üzerine
bilgi üretmek çelişkilidir.
12 Bu, var olanın betimlemesi hakkında olabileceği gibi var olmayan ancak var olması istenen veya gere-
ken hakkında da olabilir. Bu yöndeki bir ayrımı betimleyici-normatif yapılar bölümünde ele alacağız.
13 Kant (2008) aslında önermeyi, içerik ve doğrulanma kriterleri açısından, Arı Usun Eleştirisi’nde 3’e
ayırmıştır. Ancak burada günümüze kadar devam eden oldukça geniş tartışmalara neden olan “a priori
sentetik” önermeler üzerinde durmayacağız.
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları 31
bir özelliğe sahip olması olarak tarif edebileceğimiz bir olguya referans verdiği
sürece doğrulanıp yanlışlanabilirler14. Bu çerçevede tüm bilim türleri, -eğer ka-
bul edilebilirse mimarlık bilimi de dahil olmak üzere- mimarlık faaliyetlerinin
amacı, gereği doğrultusunda mimarlık için bilgi üretebilirler.
“A, B’dir” biçimindeki formüle edebildiğimiz bu tür önermelerde B, A’nın
bir parçası ya da A’da zorunlu olan bir özellik değildir. Tamamıyla A’ya veri-
len yeni bir özelliktir. “Bu bina 3 katlıdır” önermesinde, binanın üç katlı olması
o binanın bir özelliğidir. Söz konusu binayı gidip görerek, önermenin doğru
veya yanlış olduğunu belirleyebiliriz. Bir şeyin bina olması ile 3 katlı olması her
zaman bir arada bulunması gerekli özellikler olmadığından, bu önermenin doğ-
ruluğu ya da yanlışlığı mantıksal bir çelişkiye, tutarsızlığa neden olmaz. A’yı
B’ye bağlayan veya A ile B’yi bileştiren bu tür önermelere sentetik önerme de-
nir. Sentetik önermelerin hepsi ancak deneyimle doğrulanabilir ya da yanlışla-
nabilirler. Deneyimle doğrulanıp, yanlışlanabilen önermelere, deneyim sonrası
gelen anlamında ‘a posteriori’ önermeler denir. Bilimsel önermelerin hepsi bu
anlamda içerikleri yönünden sentetik, doğrulanabilirlikleri yönünden a poste-
riori önermelerdir.
İkinci tür önermesel bilgi, “A, A’dır” biçiminde atomize edilebilen bilgidir.
Bu aynı zamanda “A, A’yı içerir” şeklinde de yorumlanabilir. Örneğin “üçgen
üç kenarlıdır” şeklinde bir önerme böyle bir önermedir. Özne konumunda olan
üçgen kavramı, yüklem konumunda olan üç kenarlı olma durumunu içerir.
“Bütün anneler dişidir’ ya da “Bütün binalar mekanda yer kaplar” şeklinde ifa-
de edilebileceğimiz önermeler de benzerdir. Bu önermelerin doğru ya da yan-
lış olduğuna karar verebilmek için -o bilgi özelinde- dış dünyada herhangi bir
deneyim yaşamaya gerek yoktur. Doğruluğu apaçık kabul edilen öncül öner-
meler ile aralarında biçimsel analiz sonucu doğruluğundan ya da yanlışlığın-
dan kesin olarak emin olabileceğimiz önermelerdir. Bu nedenle bu önermelere
içerikleri bakımından “analitik”, doğrulanma yöntemleri bakımından deneyimi
önceledikleri için “a priori” önermeler denir (Russel, 2014) Matematik, Geomet-
ri, Mantık gibi formel disiplinlerin önermeleri a priori analitik önermelerdir. A
priori analitik önermeler bize dış dünya, yani olgularla ilgili herhangi bir yeni
bildirimde bulunmazlar. Sadece daha önce söylenmiş bir şeyi başka bir şekilde
yeniden söylerler. Dolayısıyla a priori analitik önermelerin bilgi olup olmadık-
ları felsefe tarihinde önemli bir tartışma konusu olmuştur15 (Steup,1998:46-67).
Mimarlıkta bu tür bilginin kullanılışı matematik, geometri ya da mantık ala-
nında olduğu gibi doğrudan olmaz. Çünkü mimarlık yalnız zihinsel süreçlerle
sınırlı bir etkinlik değildir. Buna karşın mimarlık etkinliğinin önemli bir bölümü
14 Bu tür önermeler, Türkçe, İngilizce, Almanca gibi doğal diller içinde ifade edilebilecekleri gibi Mantık,
Matematik gibi yapma dillere de aktarılabilirler. Birbirlerine çeşitli kurallar aracılığı ile eklemlenerek
birleştirilebilirler, sonra tekrar çözümlenebilirler. Bu özellikleri ile bilimsel bilgi olmaya elverişlidirler
(Chang, 2007: 1-20).
15 Bu önermelerde dünyaya yönelik yeni bir şey söylenmese de, öncüllerden farklı şekilde ifade edildiği
ve öncüllerden ilk bakışta sağduyu ile çıkarımsayamayacağımız yeni önermeleri dillendirdikleri için biz
bunları yine de bilgi olarak kabul edeceğiz.
32 Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları
bilimsel etkinliklerde olduğu gibi zihinsel bir süreç gerektirir. Mimarlıkta a pri-
ori analitiklerin nasıl kullanıldığını açıklayabilmek için, her iki önerme türünün
nasıl çıkarımlara olanak tanıdığını ve bir arada nasıl kullanılabildiğine bakalım.
A posteriori sentetik önermeler tek tek olguları dile getirirler. Bu anlamda
tekrar eden benzer olguları ifade eden önermeler dizisi sonucu genelleyici bir
önerme elde edilmesine tümevarımsal (indüktif) çıkarım adı verilir. Örneğin;
“Güney yarım küredeki A binasının kuzeye bakan cephesi gün boyu direkt gün
ışığı alır” önermesinin dile getirdiği olgu, B, C, D, ..n sayıda Güney yarımküre-
deki binanın kuzeye bakan cephesi için doğru olduğunda “Güney yarım küre-
deki tüm binaların kuzeye bakan cepheleri gün boyu direkt gün ışığı alır” tümel
evetleyici önermesi elde edilebilir. Ancak Güney yarım kürede yer alan bir tane
binanın kuzeye bakan cephesinin direkt gün ışığı almadığı gösterildiğinde bu
genelleyici önerme yanlışlanmış olur. Nitekim belirli bir objenin gölgesinde kal-
masından dolayı direkt gün ışığı alamayan kuzey cepheli bir binaya rastlayabi-
liriz. Bu nedenle tümevarımsal çıkarımların hiç biri kapsadığı olguların hepsi
tek tek doğrulanmadığı sürece kesin olarak doğrulanamaz (Steup,1998: 46-67).
Mimarlık alanında üretilecek bilimsel bilginin niteliği gözlem, betimle ve
tümevarım aşamasında a posteriori sentetik nitelikte olmak durumundadır.
Bununla birlikte bu bilginin, önceden elde edilmiş daha genel çerçevedeki bir
kurama ya da fiziksel gerçekliğin geometrik kurallarca soyutlanmış çerçevesine
bağlanabilmesi için, tümdengelimsel (dedüktif) bir yönteme dolayısı ile de a
priori analitik bilgiye ihtiyaç vardır16.
Mimarlıkta a priori analitik bilgi oldukça önemli bir yer tutar. Gerek tasarı
geometride gerekse de analitik (sayısal) geometrik modellerde üç boyutlu uzay-
da tasarlanarak gerçekleştirilmesi düşünülen tüm mimari fikirler, olanaklılıkla-
rı, işe yararlılıkları ve aranılacak pek çok özellik açısından, doğada gerçekleşti-
rilmeden önce a priori olarak test edilirler. Bu anlamda tasarım, apaçık doğrular
olarak kabul edilmiş öncüllerden yola çıkarak tanımlanmış geometrik bir sis-
tem17 içine soyutlanarak aktarılan dış gerçeklik ile buna eklenecek geometrik
fikirlerin aralarında çelişki içerip içermediklerinin sürekli ispat edilmesi, çelişki-
lerin giderilinceye kadar bu fikirlerin revize edilmesi sürecidir. Bu sayede fikir-
ler, fiziksel dünyada deneyimlenmeden zihinsel süreçler içinde a priori olarak
doğrulanabilirler18. Buradaki a priori doğrulama süreci ile elde edilen analitik
16 A priori analitik önermeler ise öncül önermelerden zorunlu olarak çıkarılırlar. Örneğin Öklid Geomet-
risindeki tüm önermeler başlangıçta kabul edilen 5 tane aksiyom önerme ve 8 tane postulat önermeden
yola çıkarak ispatlanırlar. Dikkat edilirse burada a posteriori sentetik önermelerdeki “deneyim” ile ifade
edilen doğrulama ya da yanlışlama teriminin yerini ispat almıştır.
17 Örnek olarak Öklid geometrisine uygun bir epür düzlem veya dijital platformda üç boyutlu bir model-
leme ortamı verilebilir.
18 Burada ilk bakışta tasarımcının kullandığı kağıt, kalem ya da bilgisayar ekranı ile fiziksel bir deneyim
yaşadığı bu nedenle a posteriori, dolayısı ile de sentetik bir bilgi olduğu düşünülebilir ancak yapılan iş
tam anlamıyla zihinseldir fakat işin karmaşıklığı neticesinde dış dünyada oluşturulan, izler, semboller
söz konusudur.
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları 33
19 Kuşkusuz burada maliyet ve ısıl geçirim gibi faktörleri içeren öncüllerin postulatlar grubuna eklenmesi
gereklidir.
20 Etimolojik kök için ayrıca bkz: “architecture”. Encyclopedia Britannica. Retrieved 2017-10-27, ve Mer-
riam–Webster’s Dictionary of English Usage, Isbn 0-87779-132-5 veya Isbn 978-0-87779-
132-4
34 Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları
Ancak tüm bunların ötesinde betimleyici bilgi ile normatif bilgi arasındaki
fark; betimleyici önerme için beklediğimiz açıklamanın nedensellik ilkesine da-
yalı olmasına karşın, normatif önerme ile ilgili açıklama ereksellik (amaçsallık)
ilkesine dayalı olmasıdır. Betimleyici bilgi açısından binanın üç katlı oluşu an-
cak, insanları söz konusu binayı üç katlı yapmaya iten nedenlerle açıklanabilir.
İnsanlar özgür iradeleri ile belirledikleri bir amaç doğrultusunda üç katlı bir
bina inşa ettiklerini söyleseler de betimleyici bilgi, böyle bir amaç belirleme-
lerinin nesnel nedenlerini açıkladıkça anlamlı olacaktır. Oysa normatif bilgiyi
çözümlerken hangi amaçla üç katlı olma özelliğinin yasaklandığını soruyoruz.
Buna verilecek cevaplar bizi her seferinde bir değere götürüyor23.
Burada bizi ereksellik üzerine düşünmeye iten iki temel soru vardır: “hangi
amaçla yapacağız?” ve “nasıl yapacağız?” Hangi amaçla yapacağız sorusu, en
üstte konumlandıracağımız değerin ya da değerlerin ne olacağını belirlememizi
ister. Yani mimarlıkta yüce olan nedir sorusunu sormayı gerektirir. Nasıl sorusu
ise, bu üst değere hizmet edecek form ve teknik ne olmalıdır? şeklinde değerlen-
direbilir. Mimarlık kuramı adıyla anılan yazma geleneğinin çok büyük bir kıs-
mının normatif bilgi zemini üzerine oturduğunu söyleyebiliriz. Antik dönem-
den metni günümüze ulaşabilmiş tek mimarlık kuramcısı Vitrivius’un “Mimar-
lık Üzerine On Kitap” adlı eserinde yer alan ünlü üçlemesi, mimarlıkta norm
kurucu değerlerin neler olduğunu belirler: Günümüze çevirisiyle, İşe yararlık,
Sağlamlık, Güzellik. Vitrivius, söz konusu değerleri güzellik, kullanışlılık, sağ-
lamlıkla tanımlamış ve buna uygun form ve yöntemin nasıl belirlenebileceğini
sorunsallaştırmıştır.
Bu ve buna benzer normatif içerikli bilgide iki önemli sorun vardır: İlki, “A ,
B’dir” formu içinde B’nin alabileceği, güzel, sağlam veya kullanışlı gibi değerler
hiç bir zaman doğrudan olgusal dünyada gösterilebilir şeylere işaret etmez. Bu
nedenle bilimsel bir bilgi olarak kabul edilemez. Bunlardan ne anlamız gerektiği
de tamamen belirsizdir. Herhangi bir dönemde herhangi bir bakışa göre bam-
başka şekillerde yorumlanabilirler. İkincisi onca değer arasında neden sadece
bu üçü sorusunu cevaplamak, yani bu değerleri temellendirebilmek oldukça
zordur. Bugün için “ekonomiklik”, “doğaya duyarlılık”, “kamu yararı” gibi pek
çok değeri pek ala bunlarla yarışacak nitelikte öne sürebiliriz. Hangi değerlerin
esas alınması gerektiği normatif içerikli bir bilginin konusu iken, bu değerlerin
toplumsal gerçeklik içinde mimarlık etkinliğinde kim tarafından, nasıl belirlen-
diği betimleyici bir bilginin konusu olabilir24.
23 Örneğin yapılaşma yoğunluğu nedeniyle diyoruz. Neden yoğunluğu arttırmamak istiyoruz sorusunu ise
bireylerin yaşam konforunu korumak için diye cevaplayabiliyoruz. Onun nedenini kamu yararı ile iliş-
kilendirebiliyoruz. Yani nedensellikte doğada gerçekleşen etki tepki süreçlerini geriye doğru izlerken,
ereksellikte insan elinden çıkma şeylerin hangi değerler zincirine ya da hiyerarşisine göre belirlendik-
lerini araştırabiliyoruz.
24 Ancak bu betimlemeyici bilgi içeriğinin de eleştirilebilmesi tekrar normatif bir tutumu ve bilgi zeminini
gerekli kılar. Bu durum Mimarlık kuramlarının neden betimleyici önermelerle normatif önermeler ara-
sında sürekli gidiş gelişler içerdiğini açıklar.
36 Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları
Eleştiri etkinliği her zaman olana, olması gereken açısından bakmayı gerekli
kılar. Dolayısıyla mimarlıkta eleştiri faaliyetinin de ancak normatif bilgi aracılığı
ile mümkün olabileceğini de vurgulamak gerekiyor. Eleştiriye konu olan şeyin
kendisi değil, hangi değerden kaynaklanan amaçla hangi norma göre üretildiği-
dir. Yoksa orada öylece duran bir yapıyı eleştirmek, doğada karşılaştığımız bir
taşı eleştirmekle aynı anlama gelecektir.
Mimarlıkta normatif bilgi ile ilgili bir diğer önemli konuda bu bilginin elde
edilme şekli, kaynağı ve haklılandırılması ile ilgilidir. Betimleyici bilgide öner-
menin anlamı ile olgu arasında bir karşılıklılık (mütekabiliyet) olması gerekti-
ğinden bahsetmiştik. Bu şekilde bilginin doğrulanması doğal olarak haklılan-
dırılmasını da sağlıyordu. Normatif bilgi de ise karşılığı gösterilecek bir olgu
olmadığı için bu bilgiyi haklılandırmak için bir uylaşım (mutabakat) gereklidir.
Betimleyici bilgi üzerinde kurulan uylaşım aynı olgunun varlığının ortak de-
neyimine dayalıdır. Oysa normatif bilgi için böyle bir ortak deneyimden söz
etmek mümkün değildir. O nedenle benzer durumlar için geçmişte nasıl bir yol
izlendiğini göstermek uylaşımı kolaylaştırıcı, normatif bilgiyi haklılandırıcı bir
rol oynar.
SONUÇ VE TARTIŞMA
Mimarlığın bir akademik alan olarak tanımlanabilmesi için bu alanda üreti-
len bilgilerin niteliklerinin tanımlanması ve hangi tür bilgilerin bilimsel bir ça-
lışmaya elverişli olabileceğinin belirlenmesi önemlidir. Bu amaçla yapmış oldu-
ğumuz çözümleme içinde, “örtük bilgi” adını verdiğimiz bilgi türünün bilimsel
nitelikli olamayacağı, buna karşın bu bilgi türü üzerine bilimsel çalışmaların ya-
pılabileceğini ortaya koymaya çalıştık. Mimarlıkta kullanılacak bilimsel nitelikli
tek bilgi türü kodlanabilir açık bilgidir. Önermelerle de ifade edilebilen bu bilgi
türü, içeriğine göre analitik ve sentetik, doğrulanma kriterlerine göre de a priori
ve a posteriori niteliktedir.
A priori analitikler dolaylı olarak tasarım faaliyetinde kullanılmaktadır. An-
cak a posteriori sentetiklerin de tümevarımsal çıkarımlarda bulunmak üzere
bilimsel nitelikli akademik çalışmalarda esas alınması bir gerekliliktir. Bunun
dışında bilimsel nitelikli akademik çalışmaların betimleyici önermeler içermesi
gerektiği, eleştiri yazılarının ise ister istemez normatif içerikli bilgiler içereceği
ya da bunları örtük olarak kendine dayanak alacağı söylenebilir.
Önermesel bilgi içinde bir diğer ayrımı da betimleyicilik ve normatiflik ni-
teliklerine bağlı olarak çözümlemeye çalıştık. Betimleyici nitelikteki önerme-
sel bilgilerin mimarlıktaki bilimsel çalışmaların içeriğini oluşturması gerektiği,
buna karşın normatif içerikli önermelerden bağımsız olarak da mimari eleştiri-
nin mümkün olamadığı belirlenmiş oldu.
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları 37
KAYNAKÇA
Astroh, M. (1998). Epistemology of Architecture A Semiotic Approach, Arhitecture
and Teaching Epistemological Foundations, der. H. Dunın-Woyseth, K. Noschis, 4th
Architecture & Comportement / Architecture & Behaviour Colloquium and 31st
EAAE Workshop (ss. 43-63) Lausanne: Switzerland
Carruthers, P.(2016). “Higher-Order Theories of Consciousness”, The Stanford Ency-
clopedia of Philosophy (Fall 2016 Edition), Edward N. Zalta (ed.), URL = <https://
plato.stanford.edu/archives/fall2016/entries/consciousness-higher/>.Erişim
tarihi:29.09.2018
Chank, H. (2007). Scientific Progress: Beyond Foundationalism and Coherent-
ism, Royal Institute of Philosophy Supplement, 61: 1–20.
Glick, E.(2011). “Two Methodologies for Evaluating Intellectualism,” Philosophy and
Phenomenological Research, 83(2): 398-34
Grunberg, T. , Grunberg, D. (2011). Bilim Felsefesi, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Yayınları,
İlhan, C. (2004). Retoriksiz Mimarlık Mümkün mü?, Arkitera. Url: (http://
v3.arkitera.com/k58-retoriksiz-bir-mimarlik-mumkun-mu.html), Erişim Tari-
hi:29.09.2018
Janvid, M. (2004). Epistemological naturalism and the normativity objection. Erken-
ntnis, 60(1), 35-49 doi:http://dx.doi.org/10.1023/B:ERKE.0000005168.36049.47
Kandil, M. (1978). Mimarlıkta Bilimsellik, Mimarlık Bilimi Kavram ve Sorunları, der.
M. Pultar, (ss.9-16), Ankara: Çevre ve Mimarlık Bilimleri Derneği.
Kant, I. (2008) Kritik der Reinen Vernunft, Arı Usun Eleştirisi çev. A. Yardımlı İstan-
bul: İdea Yayınları.
Kelp, C. and Pedersen, N. J.L.L. (2011) Second-order knowledge. In: Bernecker,
S. and Pritchard, D. (eds.) The Routledge Companion to Epistemology. (ss. 586-596).
London: Routledge: Series: Routledge philosophy companions.
Perez-Gomez, A. (1998). The Case for Hermeneutics as Architectural Discourse, Epis-
Mimarlık, Planlama ve Tasarım Araştırmaları 39