Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 13

ROUSSEAU’DA TOPLUMSALLAŞMA SÜRECİ

H.TAHA YILDIRIM*1

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ ............................................................................................................................. 2
1. J.J. Rousseau’da Doğa Durumu ............................................................................ 4
2. İlkel İnsandan Yurttaşa ........................................................................................ 6
2.1. Birinci Aşama............................................................................................................ 6
2.2. İkinci Aşama ............................................................................................................. 7
2.3. Üçüncü Aşama ......................................................................................................... 8
2.4. Dördüncü Aşama ...................................................................................................... 8
3. Adil Olmayan Sözleşme ........................................................................................ 9
4. Toplum Sözleşmesi ............................................................................................... 9
SONUÇ ........................................................................................................................ 11

1 *KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ KAMU HUKUKU YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ- 205206014


GİRİŞ

Sivil toplum kavramı gerek siyaset bilimi gerekse de sosyoloji alanlarında


tarihsel olarak farklı anlamlarla bütünleştirilmeye çalışılmış ancak fikir birliğiyle
kabul edilerek tek bir tanıma indirgenememiştir. Tarihsel sürecin başlangıç noktası
Aristoteles’in “politike koinonia” olarak tasvir ettiği çağa kadar götürülebilir.
Günümüzde demokrasinin gerçek anlamda vücut bulabilmesine yardımcı bir araç
olarak talep gösterilen sivil toplum,2 devlet ve birey eksenli siyasi tartışmaların odağı
olmaya devam etmektedir.

Sivil toplum kavramının tarihsel süreç içerisinde anlam ve içerik olarak


değişimler geçirdiği görülecektir. Bu değişimler de beraberinde farklı sivil toplum
tanımlamalarının ortaya çıkış sebebi olmuştur. Ömer ÇAHA’ya göre batı
toplumlarında sivil toplum, batı medeniyetinde toplumsal katılımı demokratik
temellere oturtarak farklılaşmayı ve örgütlenmeyi sağlayacak, bu da beraberinde
temel hak ve özgürlüklerin yaygınlaşmasına yol açacaktır.3 Gönenç’e göre “Tarihsel
gelişim süreci dâhilinde sivil toplum, devleti doğuran toplumun bizatihi kendisi
olduğu varsayılarak, devlet ile iç içe girmiş, akabinde de siyasi topluluğun haricinde
bir sivil toplum kavramı geliştirilerek devlet-sivil toplum ikilemi oluşmuştur. Sivil
toplum kimi zaman devlet karşıtı bir mekanizma olarak düşünülmüştür. Modern
dönemde sivil toplum, daha çok devlet dışında kalan bir alan olarak kabul
edilmektedir”4

Aristo’da görülen ve daha sonraları Padovalı Marsilius tarafından dile


getirilen sivil toplum kavramı, doğal hukuk geleneğine kadar ki dönemde, bireylerin
hak ve yükümlülüklerle yer aldığı siyasal alan olarak ifade edilmiştir. Bu ifade,
toplum sözleşmecilerinin de düşüncelerinin temelini oluşturmuştur.5 Hobbes, Locke
ve Rousseau gibi düşünürlerin ortaya koydukları sosyal toplum kuramları, insanların

2
Seyfettin Aslan, Sivil Toplum: Kavramsal Değişim Ve Dönüşüm, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt
9, Sayı 33, (2010) s. 188-192.
3
Ömer Çaha, Aşkın Devletten Sivil Topluma, 2. Baskı,İstanbul: Gendaş Yayınları, 2003, s.94.
4
Ayşenur Akpınar Gönenç, Sivil Toplumun Düşünsel Temelleri Ve Türkiye Perspektifi. Elektronik Kitap
: (www.Altkitap.Com/Kitap.Asp?Kitapid11). s.5-10, Erişim Tarihi: 26.11.2021
5
Diren Kaplangil, Küreselleşme Sürecinde Türkiye’de Sivil Toplum Ve Demokratikleşme,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. (2010) s.28.
birbirleri ile iletişim kurma ve örgütlenme kavramlarını içinde barındıran
tartışmalara farklı bakış açıları sunarak sivil toplum kavramının ortaya çıkış sürecine
katkıda bulunmuşlardır.6

6
Zeynep Şahin “21. Yüzyılda Globalleşmeyle Değişen Sivil Toplum Düşüncesi: Sivil Toplumdan Global
Sivil Topluma”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü. (2013) s.15.
1. J.J. Rousseau’da Doğa Durumu

Rousseau’da diğer düşünürler gibi, insanı doğa durumu üzerinden incelemeyi


tercih etmiştir. Ancak Rousseau diğer düşünürlerden farklı olarak insanın bugün ki
haline nasıl geldiği sorusuna yanıt bulmak için insanın en başta nasıl olduğu
sorusuna kurgusallık çerçevesinde cevap bulmaya çalışmaktadır. Rousseau, “Doğal
durum” yahut “tabiat hali” incelemesinin varsayımsal bir kavram olduğunu “İnsanlar
Arasındaki Eşitsizliğin Temeli Ve Kökenleri”, ve “Toplum Sözleşmesi” eserlerinde dile
getirmektedir. Rousseau doğa durumunu diğer düşünürlerden farklı kılan bir diğer
unsur da diğer düşünürlerin aksine Rousseau’nun, doğa durumunu durağanlıktan
ziyade tarihsel bir süreç olarak ele almasıdır. Bu süreç, doğa durumundaki insanın
değişimlerle sivil topluma ulaşmasını kapsar.7

Rousseau, karşılaştırmalı anatomi biliminin yeterince gelişmediğinden


bahisle, ilkel insanı incelerken insan vücudunun evrimsel değişimini ve de embriyo
halinden itibaren başlayan fiziksel gelişim sürecini esas almayı tercih etmemiştir.8
Kurgusunda ilkel insanı, bugün olduğu şekli ile kabul etmektedir:

“…yapısının her zaman bugün gözümüze göründüğü gibi olduğunu farz


edeceğim, diğer bir deyişle hep iki ayak üzerinde yürüdüğünü, ellerini şu anki gibi
kullandığını, bakışlarını tüm doğa üzerine yönlendirebildiğini ve cennetin engin
alanlarına göz gezdirdiğini kabul edeceğim.” 9

Rousseau’ya göre tabiat halinde, insanlar orman içerisinde dağınık hallerde


yaşarlar.10 Tabiat halinde, tüm canlılara yetecek kadar yiyecek ve barınak
bulunmaktadır. 11 İnsan da tabiat halinde, bazı durumlarda hayvanları taklit ederek
hareket eden, temel ihtiyaçlarını mücadeleye gerek duymaksızın rastlantısal şekilde
gideren bir hayvan olarak tanımlanmaktadır.12 Yalnız ve uyuşuk halde yaşayan ilkel

7
Fatih Duman, ‘‘Sivil Toplum’’, Mümtaz’er Türkönü (Ed.), Siyaset, 10. Baskı, İstanbul, Opus Yayınları,
2003, s.351.
8
Jean Jacques Rousseau, “İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kökeni”,(Çev. Ertuğ Ergün) Yeryüzü Yayınevi,
Ankara, 2003.
9
Jean Jacques Rousseau. a.g.e, s.31.
10
Jean Jacques Rousseau, a.g.e. s.31-33.
11
Jean Jacques Rousseau, a.g.e. s.31.
12
Jean Jacques Rousseau, a.g.e. s.40.
insanı diğer hayvanlardan ayıran özelliği, doğanın hayvanlara verdiği hisler
karşısında insanın kendi iradesi ile hareket etme yeteneğinin olmasıdır.13 Rousseau
bu durumu şöyle dile getirmektedir:

“Tabiat emirlerini hayvanlara yağdırır ve onlar da bu sese itaat eder. İnsan


da aynı güdüye sahiptir ama aynı zamanda razı olma ya da karşı koyma özgürlüğü
vardır”14

Doğal halde yaşayan ilkel insanın tek korkusu açlık ve acı çekmektedir. İlkel
insanın tutkularının bulunmamasının yanı sıra korkularının da tek düze oluşunun
sebebi, ilkel insanın her türlü zekadan yoksun bulunmasından kaynaklanmaktadır.15
Geleceğe dair hiçbir fikri olmadan sadece yaşama duygusuna teslim olan ilkel insan,
kendisiyle ve doğayla ilgili hiçbir fikre sahip olmaksızın tarihsel sürecin dışarısında
bulunmaktadır.16 Tutkulardan uzak ve birbirleri ile iletişime girmeksizin yaşayan ilkel
insanı kötü olarak nitelendiremeyiz. Çünkü Rousseau’ya göre ilkel insan kötü ve iyi
olmanın ne demek olduğunu bilemez.17

Temel ihtiyaçlarını, doğanın raslantısal şekilde karşısına çıkarması ile


karşılayan, tutkuları olmadığı için kendisi ve doğanın durumu ile ilgili düşünmekten
uzak olan ilkel insanın, ihtiyaçlarına yettiğinden fazlasını istemeye yönelimi yoktur.
Bu sebeple hırsın ve rekabetin olmadığı bu özgür ortamda tüm insanlar eşit şekliyle
kavgasız huzurlu bir ortamda yaşarlar. Rousseau, doğa durumunda savaş halinin
aksine barış halinin hüküm sürdüğünü ifade eder:

“Doğa durumunda gerçek ve bozulmaz bir eşitlik vardır, çünkü bu


durumdaki tek fark olan insandan insana fark birini ötekine bağlı kılacak kadar
büyük değildir.”18

13
Jean Jacques Rousseau, a.g.e. s.38.
14
Jean Jacques Rousseau, a.g.e. s.39.
15
Jean Jacques Rousseau, a.g.e. s.41.
16
Jean Jacques Rousseau,Dillerin Kökeni Üstüne Deneme. (Çev. Ö. ALBAYRAK), İstanbul İş Bankası
Yayınları, İstanbul, 2007, s. IV
Jean Jacques Rousseau, (2003), a.g.e, . s.52
18
Jean Jacques Rousseau, Emile Ou De L’educatıon (Çeviren: Avunç, Yaşar) Emile, 10. Baskı, Türkiye İş
Bankası Yayınları, İstanbul, 2018, s.321.
Farklılıkların olmamasını, insanların doğa durumunda birbirini kıyas yapacak
ve yarışacak olanaklarının ortaya çıkmamasında bulur. Bu noktada Hobbes’un doğa
durumu 19 ile Rousseau’nun doğa durumu birbirinden ayrılmaktadır.

Rousseau’nun insan çözümlemesinde benlik kavramı iki farklı şekliyle


karşımıza çıkar. Bunlardan birisi benlik sevgisi diğeri ise egodur. Ben sevgisi,
kendimizi başkalarının saldırılarına karşı korumamızın temelinde yatan kendimize
olan sevgimizdir. Ve doğa durumunda insanda ben sevgisi mevcuttur. Ego ise doğa
durumunda bulunmayan, merhamet, yardımlaşma, dayanışma ve şefkat gibi
duyguların temelini oluşturan duygudur. 20 İnsanlarla hayvanların ortak duygusu
kendisi koruma içgüdüsüne sahip oluşudur. İnsanlarla hayvanların ayrıldığı nokta ise
insanın iradeye sahip oluşudur.21

2. İlkel İnsandan Yurttaşa

Doğa durumdan uygar topluma geçiş hali dört aşama olarak anlatılacaktır.
2.1.Birinci Aşama

İnsanları hayvanlardan ayıran nokta, doğa tarafından verilene hayır


diyebilme yetisidir. Bu yeti, insanın kendini geliştirmesine olanak sağlayacaktır.
Yetiler sayesinde insan aklını ve dilini geliştirmeye başlayacak ancak bu gelişme
özgürlükçü ve eşitlikçi yapıyı bozmaya yol açacaktır. Çünkü bu gelişme
toplumsallaşmanın önünü açacaktır.

Doğa durumunda kendine yetebilen insan zamanla bazı zorluklarla


karşılaşmıştır.22 İnsanın ilk kaygısının hayatta kalmak olduğu düşünüldüğünde, bu
zorluklara karşı kendini yetiştirmesi geliştirmesi gerektiği kaçınılmazdır. Engeller
karşısında diğer hayvanların ve insanlar arasında yırtıcılık ve rekabet artış
göstermiştir.23 Bu durum karşısında insan her zamankinden daha çevik olması

19
Thomas Hobbes, Leviathan, (Çeviri. Semih Lim) Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2007, s.97
20
Serpil Durgun ,Jean Jack Rousseau’da Amour Propre Kavramı, Özne Felsefe Dergisi, 17. Kitap, 2012,
s.2
21
Jean Jacques Rousseau(2013) , a.g.e., s.38.
22
Jean Jacques Rousseau(2003), a.g.e, s.65.
23
Jean Jacques Rousseau(2003), a.g.e, s.65.
gerekmiştir. Doğal afetlerle birlikte nüfus artışı da kaygıları arttırmıştır.24 Çevresel
faktörlerin etkisiyle farklı yaşam tarzları sürmeye başlayan insanların, birbirleriyle ve
başkaca varlıklarla tekrarlayan ilişkileri farklı bağlantıları oluşturmuştur. Birbiriyle
sınırlı da olsa ilişki kurmaya başlayan insanlar bir zaman sonra aralarında uyum
olduğu fark etmiştir. Zorunluluk olmamasına rağmen uyumu keşfetmek amacıyla
ortak av gruplarına giren insan, iletişimini geliştirerek dili ortaya çıkardı. Avlanarak
sorumluluk sahibi olmanın ve birlikte iş yapmanın sebep ve sonuçlarını da
çözümlemeye başladılar.25

2.2.İkinci Aşama

Bilgi düzeylerinin artması ile birlikte insan daha çalışkan olmaya başladı. İşleri
kolaylaştırabilmek adına aletler icat etmişlerdir. Çalışkanlığın fiziksel yetilerin yanı
sıra insanların manevi duygularında da değişmeler meydana gelmiştir. Birlikte
yaşama duygusundan temelle insanlarda evlat ve eş sevgisi de ortaya çıkmıştır.
İnsanlar, icatlardan sonra ilk gördüğü ağacın altında uyumak yerine dallardan
kulübeler yaparak birbirlerine yakın yaşamaya başlamışlardır.26

“Duygular ve düşünceler birbirini takip ettikçe, yürek ve beynin marifetleri


ortaya serildikçe, insanlar tabii vahşiliklerini arka plana itmeye devam ettiler;
aralarındaki özel bağlar sınırlar genişledikçe her gün daha yakın hale geldi.”27

Konutlar yaparak yerleşik hayata adım atan insanlar, doğa durumunda


olmayan aile kavramını da öne çıkarmaya başlamışlardır. Yerleşik hayata geçişle
birlikte teknolojik gelişmeler de yaşanmıştır. Yaşamları daha kolay hale getiren
aletlerin yapılması bir kısım insanın, gereksinimi olmayan şeylere bile ihtiyaç
duymaya başlamasına yol açmıştır. İhtiyaçların artması, insanın toplumsal yaşama
uyum sağlamasına yol açmıştır. Toplumsal yaşam beraberinde eşitsizlikleri de
getirmiştir. Önceden eşit olan insanlar, eşitliğin bozulması ile birlikte toplumda
saygınlık mücadelesine girişmişlerdir.

24
Jean Jacques Rousseau(2007), a.g.e, s.31.
25
Jean Jacques Rousseau(2003), a.g.e, s.67.
26
Jean Jacques Rousseau(2003), a.g.e, s.68.
27
Jean Jacques Rousseau(2003), a.g.e, s.71.
2.3.Üçüncü Aşama

Rousseau’ya göre metalürji ve tarım, insanlığa devrimi getiren iki bilim


dalıdır. Ona göre insanı uygarlaştıran mısır ve demirdir.28 Maden ve tarımın
gelişmesinin sonucu olarak insanlar işbölümü yapmaya başlamışlardır. İşbölümü,
insanların uzmanlaşmasını sağlamış ve insanların duyguları rekabete, kötülüğe ve
çıkarcılığa doğru evrilmiştir.29

2.4.Dördüncü Aşama

Bireylerin eşit derecede alet ve mal üretim tüketimi olmaması da


beraberinde eşitsizliği meydana getirmiştir. En güçlüler, en yetenekliler ve en
zekilerin çalışmaları ile hissedilir derecede eşitsizlik meydana gelmesi sonucunda bir
kısım insan ihtiyaçlarının her geçen gün kendi tarafından karşılanamayacak şekilde
artmasından sebeple diğer insanların boyunduruğu altına girmeyi kabul etti. Bu
durum hem zenginin hem de fakirin özgürlüğünü kaybetmesine yol açmıştır.
Nitekim zengin insan, diğerlerinin çalışmasına muhtaç kalmış; yoksul ise zenginin
yardımına muhtaç kalmıştır.30 Bu gelişmeler beraberinde güvensiz bir ortam yarattı.
Zenginler ise çözüm önerisi olarak “birleşelim” oldu:

““zayıfı zulümden kurtarmak, açgözlüleri zapt etmek ve her insanın sahip olduklarını
güvence altına almak için. İstisnasız herkesin uymak zorunda olacağı adalet ve barış
kuralları koyalım; koyalım ki, zayıf ve güçlüyü karşılıklı mecburiyet içinde eşit kabul
ederek talihlilerin arzuları ıslah olsun. Güçlerimizi birbirimize karşı kullanmak yerine,
bilgece yasalarla bizi idare edecek, toplumun tüm bireylerini koruyacak, ortak
düşmanlarımızı püskürtecek ve ebedi uyum getirecek yüce bir yetki altında
toplayalım.””

28
Jean Jacques Rousseau(2003), a.g.e, s.73.
29
Cansu Öder, Thomas Hobbes Ve Jean Jacques Rousseau’da Birey - Devlet İlişkisi, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (2020), s.53.
30
Jean Jacques Rousseau(2003), a.g.e, s.77.
3. Adil Olmayan Sözleşme

Güvensiz ortamla birlikte gelen birleşelim fikri, Rousseau’da göre sivil/siyasal


toplumun başlangıcıdır. Sözleşme ile herkesin siyasal açıdan eşit olduğu yeni bir
düzen kurulmaya çalışılacaktır. Ancak Rousseau’ya göre bu sözleşme adil değildir.
Rousseau durumu şöyle açıklamaktadır : “Seninle öyle bir sözleşme yapacağım ki,
hep benim iyiliğime ve senin zararına olacak; keyfim istediği sürece ben uyacağım,
yine keyfim istediği sürece sen uyacaksın ona.”31

Toplumsallaşma süreci, insanın doğal yapısını bozmuş ve kötülüğü ortaya


çıkarmıştır. Önceleri kendine yeten insan, mülkiyetle birlikte kendine yetememeye
başlamış ve başkaları için tehlike oluşturacak pozisyona gelmiştir. Rousseau’ya göre
insan özünde kötü değildir. Ancak rekabetin ve kötülüğün olduğu ortamda insan
kendisi gibi olamayacaktır. Kendisi gibi olamayan insanın kendine yabancılaşması,
onu maskeli bir hale büründürmüştür.32

4. Toplum Sözleşmesi

Rousseau’ya göre doğal halin bozulması ile birlikte gelişen toplumsal yapıdan
kurtulup eski hale dönmek mümkün olmasa da bu durumdan yeni bir sözleşme ile
kurtulmak mümkündür. Eşitlik ve özgürlüğün esas alındığı adil bir sözleşme, toplum
sözleşmesi kurtuluşun yoludur. Rousseau’ya göre doğadaki engeller karşısında
mücadele edebilmek için olmayan bir gücü insanlar kendileri yaratamayacaklardır.
Bu sebeple de varoluşlarını sürdürebilmek için tek bir güçle yönetecekleri güç birliği
oluşturmalıdırlar.33 Toplum sözleşmesinin temelinde, insan, herkesle birleşse bile
doğa durumundaki özgürlüğünü kaybetmemeli ve özgürlüğü elinden alınmamalıdır.
Rousseau, bu durumu şöyle ifade etmektedir:

“Üyelerinden her birinin canını, malını, bütün ortak güç ile savunup koruyan
öyle bir toplum biçimi bulmalı ki, orada her insan hem herkesle birleştiği halde yine

31
Jean Jacques Rousseau, Toplum Sözleşmesi, (çev. Vedat Günyol), Türkiye İş Bankası Kültür
Yayıncılık, İstanbul 2006, s.23.
32
Jean Jacques Rousseau, Emile Ya Da Eğitim Üzerine, (çev. Yaşar Avunç) , Türkiye İş Bankası Kültür
Yayıncılık, İstanbul 2009, s.586.
33
Jean Jacques Rousseau (2006), s.26.
kendi buyruğunda kalsın, hem de eskisi kadar özgür olsun.”34 Rousseau’ya göre, her
birey, bütün gücünü bu genel istemin buyruğuna vererek her kişi de bu bütünün
ayrılmaz bir parçası haline gelir. Rousseau’nun bahsetmiş olduğu toplum
sözleşmesine insanlar özgür istemleriyle girmişlerdir. Bir kişi sözleşmeye uymazsa,
sözleşmeye uymayan edimlerde bulunursa ve çıkarlarını ön plana alırsa o artık bu
toplumun yurttaşı değil, düşmanı durumunda gelmekte ve düşman olduğu için de
onu öldürme hakkı doğmaktadır.35

Rousseau’ya göre, toplum sözleşmesi ile birlikte insanlar doğal durumdaki


hallerinden daha özgür ve güvenli bir ortama sahip olmuşlardır. Toplumla birlikte
yaşamaya başlayan insanın doğa durumundaki eşitliği, sözleşme ile birlikte manevi
eşitlikle yer değiştirmiştir.36

İnsan bütünün içinde, özgürlüğünü ve gücünü yeniden kazanarak bu


bütünlükte anlam kazanmıştır. Politik bütünün amaçlarına uygun olarak
özgürlüğünü gerçek anlamda yaşayabilecektir. İnsanların, sözleşme ile belirli
kurallara ve kanunlara bağlı olacağı dolayısı ile de özgürlükten bahsedilemeyeceği
düşünülse de Rousseau bu duruma şöyle cevap vermektedir:

“toplum sözleşmesinde bireyler bakımından birtakım haklardan vazgeçme


diye bir şey yoktur; bu sözleşme ile durumları önceki durumlarına oranla daha iyi
olmuştur ve onlar herhangi bir vazgeçme yerine, yararlı bir değiş tokuş yapmışlardır.
Kararsız ve iğreti bir durum yerine, daha iyi ve daha güvenli bir durum; doğal
bağımsızlık yerine özgürlük; başkasına zarar verme gücü yerine, kendi güvenliklerini;
başkalarının alt edebileceği güçleri yerine, toplumsal birliğin yenilmezleştirdiği bir
hakkı seçmişlerdir.”37

34
Jean Jacques Rousseau (2006), s.27
35
Jean Jacques Rousseau (2006), s.65.
36
Jean Jacques Rousseau (2006), s.37.
37
Jean Jacques Rousseau (2006), s.61.
SONUÇ

Rousseau’da fikirlerini açıklarken diğer bazı düşünürler gibi doğa


durumundan çıkarım yapmayı tercih etmiştir. İnsanın bugünkü hale nasıl geldiğini
anlamanın en iyi yolunun insanın en yalın halini anlamaktan geçtiğini
düşünmektedir.

Rousseau’nun doğa durumda iki dayanak üzerine kuruludur: “Yalıtılmışlık ve


sınırlı gereksinim”38. Bu yalıtılmışlık ve sınırlı gereksinim dayanaklarının karşılığını da
bireyin toplumsal hiçbir ilişkiye girmeden, yalnız ve aylak şekilde yaşaması olarak
karşımıza çıkmaktadır. Doğa durumunda toplumsal hiçbir ilişkinin olmadığı savunan
Rousseau’ya göre doğa durumu ve sivil toplum arasında kopukluk vardır.

Rousseau, doğa durumunda mülkiyet hakkının olmadığı, insanın fiziksel


olarak erişebileceği her şeyi kendisinin sayacağını dile getirmektedir. Her ne kadar
doğa durumunda mülkiyet hakkının olmadığından bahsetse de bir yandan da sivil
toplumun temelinin mülkiyet hakkı olduğunu belirtmektedir:

“Şurası kesindir ki mülkiyet hakkı bütün yurttaş haklarının en kutsalıdır ve


bazı bakımlardan özgürlükten bile daha önemlidir… mülkiyetin, uygar toplumun
gerçek temeli ve yurttaşların topluma bağlanmalarının gerçek güvencesi
olmasıdır…”39

Doğal durumu tarihsel süreç olarak ele alan düşünür, ilkel insanın
gelebileceği en uç noktanın yurttaşlık sıfatı altında yaşamak olduğunu öngörür.
Herkesin özgürce katıldığı eşitlikçi ve özgürlükçü adil bir sözleşme ile sivil/siyasal
toplumun da gerçek anlamda ortaya çıkacağını savunmaktadır. Ona göre doğa
durumunda sivil topluma ait herhangi bir değer bulmak olanaksızdır. Mülkiyetle
birlikte gelen kötülüklerin ve eşitsizliklerin ortaya çıkışı ile birlikte geriye dönüşün
mümkün olmadığını savunur. Ancak bu ortamdan çıkış yolunun gerçek bir sözleşme
ile olacağını bunun da sivil toplumla aşılacağını düşünmektedir.

38
Gülnur Acar Savran, Sivil Toplum ve Ötesi: Rousseau,Hegel,Marx, Belge Yayınları, İstanbul, 2013,
s.68
39
Jean Jacques Rousseau, Ekonomi Politik (Çev. İsmet Birkan), İmge Kitabevi, 2005
KAYNAKÇA

1.Kitaplar

ACAR-SAVRAN, GÜLNUR (2013). “SİVİL TOPLUM VE ÖTESİ: ROUSSEAU, HEGEL,


MARX”, İSTANBUL: BELGE YAYINLARI.

ÇAHA, ÖMER (2003). AŞKIN DEVLETTEN SİVİL TOPLUMA, 2. BASKI, İSTANBUL:


GENDAŞ YAYINLARI.

DUMAN, FATİH (2003). “SİVİL TOPLUM’’, Şu kitapta: Ed. MÜMTAZ’ER TÜRKÖNÜ.


SİYASET, 10. BASKI, İSTANBUL: OPUS YAYINLARI, s.348-351

HOBBES, THOMAS (2007). LEVİATHAN, (ÇEV. SEMİH LİM), İSTANBUL: YAPI KREDİ
YAYINLARI.

ROUSSEAU, JEAN JACQUES (2003). “İNSANLAR ARASINDAKİ EŞİTSİZLİĞİN KÖKENİ”,


(ÇEV. ERTUĞ ERGÜN), İSTANBUL: YERYÜZÜ YAYINEVİ.

ROUSSEAU, JEAN JACQUES (2005). EKONOMİ POLİTİK (ÇEV. İSMET BİRKAN),


ANKARA: İMGE KİTABEVİ

ROUSSEAU, JEAN JACQUES (2006). TOPLUM SÖZLEŞMESİ, (ÇEV. VEDAT GÜNYOL),


İSTANBUL: TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINCILIK.

ROUSSEAU, JEAN JACQUES (2007). DİLLERİN KÖKENİ ÜSTÜNE DENEME. (ÇEV. Ö.


ALBAYRAK), İSTANBUL: TÜRKİYE İŞ BANKASI YAYINLARI

ROUSSEAU, JEAN JACQUES (2009). EMİLE YA DA EĞİTİM ÜZERİNE, (ÇEV. YAŞAR


AVUNÇ), İSTANBUL: TÜRKİYE İŞ BANKASI YAYINLARI

ROUSSEAU, JEAN JACQUES (2018). EMİLE OU DE L’EDUCATION (ÇEV.YAŞAR AVUNÇ)


EMİLE, 10. BASKI, İSTANBUL: TÜRKİYE İŞ BANKASI YAYINLARI

2.Makaleler, Bildiriler, Diğer Basılı Kaynaklar

ASLAN, SEYFETTİN (2010). SİVİL TOPLUM: KAVRAMSAL DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM,


ELEKTRONİK SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, CİLT 9, SAYI 33.
DURĞUN, SERPİL, JEAN JACK ROUSSEAU’DA AMOUR PROPRE KAVRAMI, ÖZNE
FELSEFE DERGİSİ, 17. KİTAP, S. 103-112.

KAPLANGİL, DİREN (2010). KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE TÜRKİYE’DE SİVİL TOPLUM


VE DEMOKRATİKLEŞME, YAYINLANMAMIŞ YÜKSEK LİSANS TEZİ, MARMARA
ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ.

ÖDER, CANSU (2010). THOMAS HOBBES VE JEAN JACQUES ROUSSEAU’DA BİREY-


DEVLET İLİŞKİSİ, YAYINLANMAMIŞ YÜKSEK LİSANS TEZİ, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ.

ŞAHİN, ZEYNEP. (2013) “21. YÜZYILDA GLOBALLEŞMEYLE DEĞİŞEN SİVİL TOPLUM


DÜŞÜNCESİ: SİVİL TOPLUMDAN GLOBAL SİVİL TOPLUMA”, YAYINLANMAMIŞ YÜKSEK
LİSANS TEZİ, KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ.

3.Elektronik Kaynaklar

AKPINAR GÖNENÇ, AYŞENUR. SİVİL TOPLUMUN DÜŞÜNSEL TEMELLERİ VE TÜRKİYE


PERSPEKTİFİ. [ELEKTRONİK KİTAP] WWW.ALTKİTAP.COM/KİTAP.ASP?KİTAPİD11 /
26.11.2021

You might also like