Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 27

M edeni Hukukta, A ile Hukukunda takip

edeceğimiz yol medeniyet yolu olacaktır.


Hukukta idare-i m aslahat ve hurafelere bağlılık,
milletleri uyanmaktan alıkoyan en ağır bir kabustur.
Türk M illeti üzerinde kâbus bulundurmaz.

M ustafa Kem al ATATÜRK

Ünite ı

HUKUK KAVRAMI, HUKUK DALLARI,


HUKUK SİSTEMLERİ VE TEMEL
HUKUK İLKELERİ

B İR İN Cİ Ü N İTE H ED EFİ

Bu ünitede, toplum hayatını düzenleyen kurallar içinde ayrı bir yeri olan
hukuk kurallarının özellikleri kavratılacak; hukuk kurallarının türleri,
sınıflandırılması, hukuk sistemleri ve herkesçe bilinm esi gereken bazı temel
hukuk ilkeleri açıklanacaktır.

Bu üniteyi çalıştıktan sonra, hukuk kurallarına neden ihtiyaç duyulduğunu,


ülkemizdeki hukuk sisteminin özelliklerini, hukuk dallarının hangi konularla
ilişkili olduğunu öğrenecek ve soruları cevaplayabileceksiniz.
I. HUKUK KAVRAMI

ı. G enel O larak

Hukuk, A rapça “hak” kelim esinin çoğuludur. Ancak, Türkçede


haklar” anlam ında kullanılm az. Hukuk toplum hayatını düzenle­
yen beş çeşit kurallar grubundan birisidir. Bu beş çeşit kural: i)Ö rf
ve adet kuralları, 2)Ahlak kuralları, 3)Görgü kuralları, 4) Din kural­
ları ve 5) Hukuk kurallarıdır. H ukuk kurallarının ne olduğunu anla­
yabilm ek için önce “yaptırım” (eski deyim le “müeyyide”) kavram ını
bilmek gerekir.

2. Y aptırım (M üeyyide) K avram ı

En basit tanım ıyla yaptırım , bir kurala uym azsanız sizi bekleyen
sonuçtur. Bu bir ceza olabileceği gibi, bir tazm inat ödenm esi, yap ı­
lan sözleşm enin geçersiz sayılm ası, bir m esleği yapm aktan kişinin
inen edilm esi gibi türlü biçim lerde olabilir.

Hukuk tanım lanırken, m addi yaptırım a bağlanm ış kurallar bü­


tünü olarak ifade edilm ekle beraber, aşağıda hukuk kurallarının
türleri konusunda göreceğiniz gibi, her hukuk kuralının bir yaptırı­
mı olm ası da gerekm ez.

3. Toplum H ayatını D üzenleyen K urallar

a) Ö r f ve A d et K uralları

Ö rf ve adet kuralları halkın genel inanç ve uygulam asından d o­


ğar1. Ö rf ve adetlerin doğuşu, bir tepenin üzerinde insanlar gelip

1 Ö rf ve adet kurallarından bazıları zamanla, “ ö r f v e a d e t h u k u k a '' niteliğini


kazanarak, hukukun boşluğunu doldurabilir. Yazılı olmayan hukuk kııynıık
( iııllr ı I lııkıık Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri

geçi ıkre oluşan patikalara benzer. Başka yerlerden de yürüm ek


imkanı varken, çoğunlukla insanlar hep aynı patikadan geçm eyi
yeğlerler.

Başlangıçta toplum da az sayıda kişi arasında uygulanan bir dav­


r a n ış biçimi, zam anla yayılıp uygulam a alanı genişleyerek toplum ­
sal yaşam a yansır.

Örneğin, kız isteme, nişan ve düğün kuralları böy-


ledir. Ö r f ve adet kurallarına uyulm am ası halinde, kişileri
bekleyen sonuç, yani yaptırım , ayıplanm a ve dışlanm adır.
Bu tür yaptırım lara “m anevi y a p tırım ” denm ektedir.

Toplum hayatını sadece ö rf ve adetlerle düzenlem ek, günüm ü­


zün çağdaş toplum larında m üm kün değildir.

b) A h lak K uralları

Belirli bir toplum da ve belirli bir zam anda geçerli ahlak kuralla­
rı da toplum sal hayatı düzenleyen kurallardandır.

Örneğin, aile düzeninin kutsal sayıldığı bir toplum ­


da nikâhsız beraberlikler ahlak dışı sayılır. Yalan söyle­
yen, sattığı malı eksik tartan, veresiye defterini şişiren bir
e sn a f ahlaksızlıkla itham edilir.

Ahlak kurallarına uym am anın da yaptırım ı m anevidir. Toplum ,


ahlaksız kabul ettiği kişi ile ilişkiyi, alışverişi keser, onu dışlar. Bu
durum a düşm ek istem eyen kişi ise kendini ahlak kurallarına uym ak
m ecburiyetinde hisseder.

Ancak, toplum sal hayatın düzenlenm esini sadece m anevi yaptı-


rıma sahip ahlak kurallarıyla sağlayabilm ek m üm kün değildir.

larmdan söz edildiğinde çoğu kez “örf ve adet hukuku” anlaşılmaktadır. Oysa
yazılı olmayan hukuk kaynakları kavramı daha geniştir. “H u k u k u n te m e l
i lk e le r i "ııi de kapsamaktadır. Ö rf ve adet hukuku konusunda biraz aşağıda
daha fazla hilgi verilmiştir.
Ünite ı: Hukuk Kavramı, Hukuk Dalları, Hukuk Sistemleri ve Temel llııkıık İlkelci ı

c) G örgü K uralları

Her toplum günlük hayattaki davranış biçim lerine ilişkin kıı


ı allar geliştirm iştir. Nasıl giyinileceği, nasıl yem ek yenileceği, nasıl
oturup kalkılacağı, nasıl selam laşılacağı gibi konularda çoğunlukla
aile içinde öğrenilen pek çok görgü kuralı vardır. Bunlara uym ayan
"görgüsüz” olarak nitelenir ve o kişi toplum dışına itilir.

Ö rneğin, herkesin çatal-bıçak kullanarak yem ek


yediği okul yem ekhanesinde elleriyle yem ek yiyen bir ar­
kadaşınızın m asasına kim se oturm ak istemez. Bu durum a
düşm ek istem eyen kişi ise kendini görgü kurallarına uy­
m ak zorunda hisseder.

Ancak, toplum sal hayalın düzenlenm esini sadece m anevi yap-


t ırıma sahip görgü kurallarıyla da sağlayabilm ek m üm kün değildir

ç ) D in K uralları

Her insan, bu dünyaya nereden geldiğini ve nereye gideceğini


sorgular ve nasıl bir hayat yaşam ası gerektiği konusunda dini bir
inanca sahip olur. İnancının yasakladığı bazı eylem lerde bulunm uş­
sa, günah işlediğini, bunun hesabının kendisinden sorulacağım dü­
şünerek iç âlem inde sıkıntıyla, m anevi bir yaptırım la, karşılaşır ve o
eylemi yapm aktan vazgeçebilir.

Görüldüğü gibi din kurallarının yaptırım ı da m anevidir ve to p ­


lumsal düzenin sağlanm ası kişilerin dini inancına bırakılam az.
Çünkü herkes ortak dini değerlere sahip olm ayabilir.

Ancak, din kurallarıyla yönetilen yani laik olm ayan devletlerdi',


tlin kurallarına uym ayanlar için sadece m anevi yaptırım la yetinil
ıııez, devlet bu kuralların çiğnenm esini m addi yaptırım lara bağla
yarak, hesabı “öteki dünya”ya bırakm az.

Ö rneğin, şarap içm enin günah sayıldığı bir dini


inanca sahip olan kişi şarap içtiğinde sadece günah işle
diği için iç dünyasında duyacağı sıkıntıyla kalına/, aıııı
şarap içerken yakalayan devlet güçleri dayak almaktan
() ( 111II <• ı l l ı ı k ı ı k K ı ı v r a ı ı ı ı , Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri

hapsetm eye kadar fa r k lı m addi yaptırım lar uygulayabi­


lirler. Bu ülkelerde artık din kuralları “hukuk kuralı” hali­
ne gelm iş demektir.

d ) H ukuk K uralları

Toplum sal hayatı düzenleyen ö rf ve adet kuralları, ahlak kural-


l.ırı, görgü kuralları, din kuralları gibi bunca kural varken, bunların
yetersiz olm ası sebebiyle devlet eliyle konm uş ve m addi yaptırım la­
rı yine devlet eliyle uygulanan hukuk kuralları ortaya çıkm ıştır.

Çoğu zam an hukuk kuralları, toplum sal hayatı düzenleyen diğer


kurallardan çok farklı değildir.

Ö rneğin, adam öldürm ek, hırsızlık yapm ak gibi ey­


lem ler, ahlak kurallarıyla da, din kurallarıyla da yasak­
lanm ıştır. H ukuk kurallarının fa rk ı, yaptırım ın m anevi
değil m addi oluşu ve devlet eliyle bu dünyada uygulanm a­
sıdır.

En basit anlatım ıyla “H u k u k ”, toplum da düzeni sağlayan, dev­


let tarafından konulm uş ve gerektiğinde (ceza, tazm inat gibi) m addi
yaptırım a bağlanm ış kurallar bütünüdür. H ukuk kuralları genellik­
le yazılı olm akla birlikte, hukukun tem el ilkeleri ve ö rf ve adet huku­
ku kuralları gibi yazılı olm ayan kurallar şeklinde de olabilir.

Yoldan geçen bir vatandaşa “hukuk kurallarına uym ak


zorunda m ıy ız?” diye sorsak, m uhtem elen “Evet! M utlaka uym a­
lıyız” cevabını alırız. Oysa, hukuk kurallarının hepsi bağlayıcılık ve
uyma zorunluluğu açısından aynı güçte değildir. M utlaka uyulm ası
gereken kurallar sadece “m utlak em redici kurallar”dır. A şağıda bu
açıdan hukuk kurallarının türleri açıklanm ıştır.

4. H ukuk K urallarının Türleri

a) Em redici H ukuk K uralları

Yaptırım (m üeyyide) kavram ının kendini asıl hissettirdiği ku-


nıllar em redici hukuk kurallarıdır. Bir kuralın em redici olduğu, “zo­
runludur", “yasaktır” gibi bir em ir kipiyle yazılm alarından anlaşılır.
Ünite l: Hukuk Kavramı, Hukuk Dalları, Hukuk Sistemleri ve Temci llukıık İlkeleri

“M u tlak em redici k u ra lla r” aksi hiçbir şekilde kişilerce ka


ı arlaştırılam ayan kurallardır. Örneğin, ahlaka aykırı edim ler içeren
sözleşme yapılam az. Yapılırsa “hüküm süzlük yaptırım ı ile karşılaşı
lir. İnsan öldürm ek, hırsızlık yapm ak cezai yaptırım ları davet eder.

“N ispi em redici k u ra lla r” ise bir alt sınır getiren, bir ucu
kapalı am a diğer ucu açık olan, kişilerin anlaşm asıyla değiştirilebi­
len hüküm lerdir. Örneğin, İş Kanunundaki “asgarî ücretin altında
iicret kararlaştırılam az” kuralı böyledir. Ü cret kanuna göre belir­
lenen asgarî (en az) m iktarın altında olam az, ancak kanunda bir
azami (en çok) ücret yoktur.

Kamu hukukuna giren hukuk dallarında em redici kurallar yo ­


ğunluktadır.

b) T am am layıcı H ukuk K uralları

Aksi kişilerce kararlaştırılabilen kurallardır. Örneğin, sözleşm e­


leri düzenleyen Borçlar Kanunu kurallarının çoğu böyledir. Sözleş­
menin tarafları “ sözleşm e özgürlüğü ilk e si” çerçevesinde di­
ledikleri kuralı koyabilirler. Genel ahlaka ve kam u düzenine aykırı
olmadıkça, kanundaki kurallar değil, tarafların koyduğu bu kurallar
uygulanır. Taraflar sözleşm ede bir konuyu düzenlem em işler, aksini
kararlaştırm am ışlar ise, kanundaki kurallar bu eksiği tam am lam ak
için devreye girerek sözleşm eyi tam am larlar. Bu sebeple bu kural­
lara “tam am layıcı kurallar” denilm ektedir. Bir kuralın tam am layıcı
olduğu, “yapılabilir”, “kararlaştırabilirler” gibi seçenek ifade eden
yazılım ından anlaşılır.

Özel hukuka giren hukuk dallarında tam am layıcı kurallar yo ­


ğunluktadır.

c) Tanım layıcı H ukuk K uralları

Bu kurallar sadece tanım getiren, durağan (statik) kurallardır.


Bir yaptırım a bağlanm ası gerekli değildir. Örneğin, satış sözleşm e
sinin, iş sözleşm esinin tanım landığı kurallar böyledir.
I lııllr ı I İlıktık Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri

ç) Yorum layıcı H ukuk K uralları

K i i ı ı ı ı n , tüzük, yönetm elik gibi yazılı bir hukuk m etninden veya


'.ö/lcşme hükmünden birden fazla anlam çıkarılab iliyo rsa, hangi
a ıı la m m tercih edileceği konusunda fikri bir çaba gerekir ki buna
"yorum ” denir. A çık hüküm ler, yani herkesin okuduğunda sadece
tek bir anlam çıkarabileceği m etinler yorum lanam az.

Bazı kanun hüküm leri sadece yorum konusunda kural getirirler.


Örneğin, sözleşm ede m alın ayın ortasında teslim edileceği belirtil­
mişse, ay kaç gün çekerse çeksin ayın ortası her zam an ayın 15’idir
diyen Türk Borçlar Kanunu m d .9 i’deki kural böyle bir “yorum layıcı
hukuk kuralı”dır.

II. HUKUK KURALLARININ


SINIFLANDIRILMASI

1. H ukuk D alları ve H ukuk D allarının


Gruplandırılm ası

Birbirleriyle ilgili hukuk kuralları “hukuk d a lla n ”nı oluş­


turur. M esela ceza ile ilgili kurallar “Ceza H ukuku”, kişinin sosyal
riskler karşısında güvence altına alınm asına ilişkin kurallar “Sosyal
Güvenlik H ukuku” içinde ele alınır. Bu şekilde oluşan pek çok hu­
kuk dalı da gruplara ayrılır.

Hukuk dalları günüm üzde üç ana grupta toplanm aktadır:

(1) Kamu hukuku

(2) Özel Hukuk

(3) Karma Hukuk

Hukuk dalları çok eski çağlardan beri, Rom a Hukukundaki ayı­


rıma uygun olarak, iki ana grupta toplanm ıştır: Kam u hukuku (jus
publicum) ve özel hukuk (jus privatum)

Hukukî ilişkiye giren taraflardan biri bir kam u kudreti kulla­


nıyor veya kamu kudretinin him ayesinde ise “kam u h ukuku”,
Ünite l: Hukuk Kavramı, Hukuk Dalları, Hukuk Sistemleri ve'IVmel Hukuk İlkeleri U

itiraflar tam am en eşit şartlarda iseler “ ö z e l h u k u k ” alnınınla ol


dıığumuzu söyleyebiliriz.

— Kamu hukukunda “em redici” (aksi k a ra rla ştırılm a y an ), özel


hukukta “tam am layıcı” (tarafların aksini kararlaştırabileceklcri)
hukuk kuralları ağırlıktadır.

— Kamu hukukunda ilişki tek taraflıdır. Örneğin, devlet yol


yapımı sırasında vatandaşın evini kam ulaştırır. Vatandaşın kabul
ölmemesi söz konusu değildir. Özel hukuk ilişkisi ise iki taraflıdır.
( »i neğin, bir kişi evini isterse satar ve satıcı ile alıcı “sözleşme öz­
gürlüğü ilkesi” çerçevesinde fiyatı serbestçe kararlaştırırlar.

Kamu hukuku- özel hukuk ayırım ına göre; Ceza Hukuku, İdare
I lukuku, Anayasa Hukuku gibi hukuk dalları kam u hukuku grubu­
na dâhildir. Ticaret Hukuku, M edeni Hukuk, Borçlar H ukuku gibi
hukuk dalları da özel hukuk grubundadır.

İş Hukuku, Fikri H ukuk gibi hukuk dalları ise, özel hukuk-kam u


hukuku ana tasnifi içinde, kolaylıkla b ir gruba konulam ayacak kar­
ma özellikte hukuk dallarıdır ve ana tasnifte son zam anlarda kabul
edilen üçüncü gruba, “karm a h ukuk”a dâhil edilm ektedirler.

Aşağıda bu hukuk dalları hakkında çok özet bilgiler bulacaksı­


nız. A slında bu hukuk dallarının her biri için binlerce sayfalık kitap­
lar yazılm ıştır.

2. Özel H ukuk D alları

a) M edeni H ukuk ve B orçlar H ukuku

M edeni Hukuk ve onun tam am layıcısı olan Borçlar Hukuku,


kişiyi doğum undan ölüm üne bir hayat boyu yakından ilgilendiren
ilişkileri düzenler. Kişinin doğum u, büyüm esi, nişanlanm ası, evlen
mesi, boşanm ası, mal sahibi olm ası, ölm esi, miras bırakm ası gibi
konular 2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk M eden i K anunu (T M K )
içinde düzenlenm iştir.

1926’da İsviçre’den çeviri yoluyla alınan Türk Medeni


Kanunu’nun yerine, 2001 yılında aynı adla yeni Kanun yapılm ışlı!
II) Oıılti' ı llııkııK Kııvnımı, Hııkıık Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri

Tın k Medeni Knnunu’nun, ilk yedi m addesi bütün özel hukuk ala­
nında uygulanacak genel hukuk ilkelerini düzenler. Bunun dışında,
ı ) kişiler Hukuku, 2)Aile H ukuku, 3)M iras Hukuku, 4)Eşya H uku­
ku bölüm leri vardır.

Borçlar 1lukuku, aslında M edeni H ukukun 5. bölüm ünü oluştur­


makla birlikte, ayrı bir Borçlar Kanunu düzenlem esi yapıldığı için,
Medeni Hukukun dışında ayrı bir hukuk dalı olarak algılanm ış ve
gelişm iştir2. 1926 tarihli Borçlar Kanunu’nun yerini 2011’de Türk
Harçlar K anunu (TBK) alm ıştır3. Borçlar Kanununda borç4 do­
ğuran kaynaklar (sözleşm e, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşm e) ile
sözleşm e tipleri (satış, kira, ödünç..vs) düzenlenm iştir5.

b) T icaret H ukuku

Ticaret Hukuku, ticari nitelikteki borç ilişkilerini düzenleyen bir


özel hukuk dalıdır. 2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret K a n u ­
nu 1 Tem m uz 2012’de yürürlüğe girm iştir.

Ticaret Hukukunda; ı)T icari işletm e hukuku, 2)Şirketler H u­


kuku, 3)Kıym etli evrak hukuku, 4)D eniz ticareti hukuku, 5)Sigorta
hukuku bölüm leri vardır.

c) D evletler Özel H ukuku

İçinde yabancılık unsuru taşıyan bir M edeni Hukuk, Borçlar


Hukuku veya Ticaret Hukuku ilişkisi, Devletler Özel H ukuku’nun
konusudur6.

6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanununun 646. maddesine göre, “Bu Kanun,
22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun Beşinci Kitabı olup,
onun tamam layıcısıdır”.
1 Yeni Türk Borçlar Kanunu 1 Tem muz 2012’de yürürlüğe girmiştir.
1 Borçlar Hukukundaki “borç” terimi, günlük hayatta kullandığımız “para
ödüncü" anlamından daha geniş bir kavram dır ve yerine getirilmesi gereken
\ ukiimliilük anlamına gelmektedir.
• liıı konuda Ünite ıo ’da geniş bilgi verilmiştir.
I »evlellcr Özel llıık ıık ü n a D e v le t le r H u s u s i H u k u k u ya da M ille t le r a ­
ra sı ö / .e l ll ı ı k u k da denir.
Ünite l: Hukuk Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri II

Örneğin, A lm a n y a ’da yaşayan bir Tiirk vatandaşı


erkek, Fransız bir hanım la İta ly a ’da evlense bu evlenm e
hangi ülkenin kanununa göre yapılacak, eşlerden biri ölse
m iras hangi ülkenin kanununa göre paylaşılacak, hangi
ülke m ahkem eleri yetkili olacak gibi m eseleler Devletler
Özel H ukukunun uğraşı alanıdır.

Tem el Kanunu 2007 tarihli M illetlerarası Ö zel H u ku k ve


l ’sul H ukuku H akkın da K a n u n ’dur7. A yrıca 2009 tarihli Türk
\'atandaşlığı Kanunu, 1950 tarihli Yabancıların T ü rk iy e’de
İkamet ve Sey ah a tleri H akkın da K an u n gibi başka kanunlar
ila bu hukuk dalıyla ilgilidir.

Devletler Özel H ukuku’nun; 1) Kanunlar ihtilafı(çatışm ası), 2)


Vatandaşlık hukuku, 3)Yabancılar Hukuku bölüm leri vardır.

3. K am u H ukuku D a lla n

a) Ceza H ukuku

Ceza Hukuku, “Suç” oluşturan söz ve eylem lere uygulanacak


"ceza “yaptırım larını konu alan kam u hukuku dalıdır. 2005’de yü ­
rürlüğe giren yeni Türk Ceza K an u n u Ceza Hukukunun temel
düzenlemesidir.

“Kanunsuz suç olm az, kanunsuz ceza olm a z” ilkesi gereğince,


hangi söz ve eylem lerin suç olduğu ve verilecek ceza, m utlaka önce­
den kanunla belirlenm iş olm alıdır.

b) İdare H ukuku

İdare hukuku, idarenin kuruluş ve işleyişini, devlet m em urla

7 Mesela, bu Kanun’un 13. maddesine göre, “Evlenm e ehliyeti ve şa rtlın ı, la


raflardan her birinin evlenme anındaki millî hukukuna tâbidir. Evliliğin şek
line yapıldığı ülke hukuku uygulanır. Evliliğin genel hükümleri, eşlerin ıniiş
terek millî hukukuna tâbidir. Tarafların ayrı vatandaşlıkta a lm a la r ı lu ıh m lr
müşterek mutad mesken hukuku, bulunmadığı takdirde Türk Imkıık 11 ııı/uu
lanır”.
I '.’ Onllı1 ı Hukuk Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri

ı ıııın çalışına şartlarını, idari işlem leri, idari sözleşm eleri, idarenin
m >rı11ııIıı11ığıımı inceleyen bir kam u hukuku dalıdır.

Devletin yürütm e organının, Cum hurbaşkanı, Bakanlar Kuru­


lu, lluşhakan ve Bakanlar dışında kalan kısm ı “idare” olarak anılır.
İdare, merkezi idare ve m ahalli idareler (yerel yönetim ler) olarak
ikiye ayrılır8.

Merkezi idare, bakanlıkların m erkez (Ankara) teşkilatı ve taş­


ra teşkilatlarıdır. M ahalli idareler ise, il özel idaresi, belediyeler ve
köylerdir. Ayrıca, hizm et yönünden yerel yönetim kuruluşları ola­
rak adlandırılan TRT, Sosyal Güvenlik Kurum u, Türkiye Bilimsel
ve Teknik A raştırm a Kurum u (TÜBİTAK) gibi kam u ku ru m lan da
vardır.

İdare Hukuku, idarenin kişilerle, topluluklarla, kurum ve kuru­


luşlarla ilişkilerini ve idari teşkilatın yapısını ve faaliyetlerini ince­
leyen bilim dalı ve kurallar bütünüdür.

İdare hukuku, idarenin teşkilatına, faaliyetlerine ve idarenin


denetlenm esine uygulanan; kısaca idareyi düzenleyen hukuk dalı­
dır. İdarenin tüm etkinlikleri tek bir kanunda toplanam adığından,
İdare Hukukunda pek çok kanun vardır. İdare H ukukundan kay­
naklanan uyuşm azlıkların çözüm ünde m ahkem e içtihatları önem li
bir yer tutar, boşluklar “idari y a rgı” organları tarafından içtihat
yoluyla doldurulur.

İdarenin her faaliyeti de idari faaliyet değildir. İdare bazen özel


hukuk kişisi gibi davranır. M esela, özel hukuk kişisi gibi kiralam a
yapar, satın alm a sözleşm esi yapar. O zam an da idare hukukunun
uygulanm ası değil, özel hukukun uygulanm ası söz konusu olur.

İdari işlem ler, idari m akam ların kamu gücünü kullanarak, tek
yanlı iradeleriyle yapm ış oldukları, hukuki etki ve sonuç doğuran
işlemlerdir. Örneğin atam a, kam ulaştırm a, ruhsat verm e işlem leri
gibi. Anayasanın 125. m addesine göre “ İdarenin her türlü eylem ve
işlem lerine karşı yargı yolu açıktır”. İdari işlem ler tek yanlıdır ve
yapan m akam kaldırm caya veya m ahkem e iptal edinceye kadar hu­
kuka uygun oldukları kabul edilir ve uygulam a devam eder.

H llıı konuda Ünite 3’de geniş bilgi verilmiştir.


Ünite ı: Hukuk Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri Ig

c) Vergi H ukuku

Devletin kam u hizm etleri için yaptığı harcam aların başlıca kay­
nağı vatandaşlardan alınan vergilerdir. “Verginin kanuniliği
ilkesi” gereğince kanunsuz vergi alınam az. Vergi türleri, verginin
tahakkuku ve tahsili vergi hukuku içinde incelenir. V ergi Hukuku;
( iri ir Vergisi Kanunu, Kurum lar Vergisi Kanunu, Katm a Değer V er­
gisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu gibi geniş bir m evzuata sahiptir.

Vergilendirm e süreci, verginin tarhı, tebliği, tahakkuku ve


l.ılısilinden oluşur:

“V erginin T arh ı”, m ükellefin vergi borcunu ödeyebilm esi için


ödeyeceği m iktarın hesaplanm ası veya bulunm ası işlem idir. Beyan­
name usulü (verginin m ükellefin vereceği bilgilere göre belirlenm e­
si ve alınm ası), idarece takdir usulü, karine veya dış belirtiler usulü
gibi tarh usulleri vardır. Kaynakta Vergilem e (Stopaj Usulü), ver­
ginin vergi idaresince değil, vergiyi doğuran olayın m eydana geldi­
ğinde vergi sorum lularınca hesaplanıp kaynağından kesilerek tahsil
edilmesidir. Örneğin, ücret ve m aaşlarda durum budur.

“V ergin in T ebliği”, m ükellefin ödem esi gereken ve bilgisi dı­


şında tarh edilen vergi borcunun m ükellefin bilgisine sunulm asıdır.

“V ergin in T ah akk u k u ”, tarh ve tebliğ edilen verginin öden­


mesi gereken safhaya gelm esidir. Verginin kesinleşm esi için, tahak­
kuk aşam asında m ükelleflerin bu vergi borcuna itiraz etm em eleri,
vergiyi kabul etm eleri gerekir.

“V ergin in T ah sili”, Kanuna uygun surette vergi borcunun


ödenm esidir. Tahsil ile m ükellefin vergi borcu sona erm ekte; vergi
alacaklısı ile vergi borçlusu arasındaki ilişki söz konusu borç itiba­
riyle bitirilm ektedir.

Verginin ekonom ik ve sosyal fonksiyonları vardır. “Vergide


adalet ilkesi” gereğince “vergi m uafiyeti” ve “vergi istisnası” uy­
gulam ası yapılır.

V ergi istisnası, vergi kanunlarında esas itibariyle vergilendi


rilmesi öngörülen bir konunun veya nesnenin kısm en veya tama
I<| Oııltı' ı I lııkıık Kııvnımı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri

men, sürekli veya geçici olarak vergi dışı bırakılm asıdır. Burada
veıgi dışı bırakma olayı nesneye uygulanm aktadır. Örneğin; ticari
kazançlım la istisnalar, zirai kazançlarda istisnalar, telif kazançları
istisnası, ücretlerde istisnalar, ihracat istisnası, yatırım indirim i is­
tisnası... gibi.

Vergi m uafiyeti ise, vergi kanunlarında esas itibariyle kendi­


leri için vergi borcu doğm ası öngörülm üş olduğu halde, belirli kişi
veya grupların vergi yükü dışında tutulm asıdır. Burada da vergi dışı
bırakma olayı, vergiye tabi kişilere, yani özneye uygulanm aktadır.
Örneğin; Gelir Vergisi K anunu’ndaki esn af m uaflığı, küçük çiftçi
muaflığı, göçm en muaflığı, diplom at m uaflığı... gibi (Karıştırm a­
mak için şu bilgi hatırlanm alıdır: Kanun “konu ”dan bahsediyorsa
istisnadır, “kişi”den bahsediyorsa m uafiyettir).

ç) A n ayasa H ukuku

Anayasa hukuku, devletin tem el teşkilat yapısının (yasam a, yü ­


rütme ve yargının) ve vatandaşların tem el hak ve hürriyetlerinin
incelendiği bir hukuk dalıdır. Tem el kaynağı 1982 tarihli Türkiye
Cum huriyeti A n a y a sa sı’dır.

Bugünkü anlam da ilk Anayasa, 1787 A m erika Birleşik D evlet­


leri Anayasasıdır. Arkasından, 1791 Fransız Anayasası, 1809 İsveç
Anayasası, 1812 İspanyol Anayasası, 1814 N orveç Anayasası, 1831
Belçika Anayasası, 1848 İsviçre Anayasası, 1848 İtalyan Anayasası,
1876 Osm anlı Anayasası sayılabilir. ıy o o ’lerin sonunda kanunların
üstünde yer alan ve kanunlardan daha zor değiştirilebilen kanun­
ların yapılm asına gerek duyulm asının sebebi, devlet iktidarının sı­
nırlandırılm ası ve vatandaşların tem el hak ve hürriyetlerinin devlet
karşısında güvence altına alınm ası isteğidir9.

d) D evletler G enel H ukuku

Devletin diğer devletlerle veya uluslararası kuruluşlarla ilişkile-

'' Anayasa hakkında daha geniş bilgi için Ünite 2,II,2’ye ve Anayasa yargısı için
Ünite 3,IV,3,a’ya bakınız.
Ünite l: Hukuk Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri I ',

ı ini inceleyen bir hukuk dalıdır. Ayrıca, devletin ülkesi, kara, lıavıı
deniz sınırları, devletlerin tanınm ası, diplom atik ilişkiler, uluslara
ı ası uyuşm azlıkların çözüm yolları, savaş ve am bargo ilanı gibi ko­
nular Devletler Genel H ukuku’nun ilgi alanına girer10.

Her devletin egem enlik hakkı vardır. Devlet kendisi istem edikçe
uluslar arası bir m ahkem ede yargılanam az. Devlet hakkında maddi
yaptırım uygulam ak da m üm kün değildir. Devletler Genel H uku­
kundaki yaptırım lar, ahlak kurallarına uym am anın yaptırım ı gibi­
dir. Hukuka aykırı işlem ve eylem lerde bulunan bir devlet, dünya
milletler ailesinde dışlanır. D iplom atik ilişkilerin kesilm esi, ekono­
mik am bargo uygulanm ası, savaş ilanı gibi yaptırım larla karşılaşır,
kaka t devletin m ahkûm edilm esi, hakkında verilen kararın icra ve
infaz edilm esi söz konusu olamaz.

e) Sosyal G ü ven lik H ukuku

Sosyal Güvenlik Hukuku, kişinin gelirinin kesilm esine ve/veya


giderinin artm asına yol açan iş kazası, hastalık, yaşlılık, sakatlık gibi
“sosyal tehlikeler” in zararlarından kurtarılm asını konu alır. Sağlık
yardım ları ve em ekli aylığı gibi sosyal gelirlere vatandaşların nasıl
ve ne şartlarla sahip olacağını, uygulam ayı yapan So sy a l G ü ven ­
lik K uru m u (SG K )’nun faaliyetlerini inceler. Tem el kanunu, 2008
yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı So sy al Sigo rta la r ve G enel
Sağlık Sigortası K a n u n u ’dur.

Kişilerin sosyal güvenlikleri tem el araç olarak “sosyal sigorta”


kullanılarak sağlanm aya çalışılır. T ürkiye’de Uluslararası Çalışma
Örgütü’nün (ILO) 102 sayılı Sosyal Güvenliğin Asgarî Standartları
Sözleşm esinde sayılan dokuz sosyal sigorta kolundan sekizi ıııcv
cuttur.

Bu sigorta kolları: 1) İş kazası, 2)M eslek hastalığı, 3)H astalık, |)


Analık, s)M alullük, 6)Yaşlılık, 7)Ölüm ve 8)İşsizliktir.

Aile ve çocuk yardım ları yapan “Ailevi Yükler Sigortası" ise id


kem izde yoktur.

10 Bu hukuk dalına kısaca “D evletler H ukuku” da denir.


I(> Oııllr ı Hukuk Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri

.|. Karına H ukuk Dalları

a) İş Hukuku

İş Hukuku, hukuk dallarının ana tasnifi içinde, “karm a


lııık ıık ” a dâhil edilm ektedir. İşçi, işveren ve devlet arasındaki iliş­
kiler, “işçinin korunm ası ilk esi” çerçevesinde düzenlenir.

“İ ş ” (ya da “çalışm a”), insanın hayatını sürdürebilm ek am acıy­


la, gerekli geçim vasıtalarını elde edebilm esi veya ekonom ik bir çı­
kar sağlayabilm esi için yaptığı faaliyet anlam ına gelir.

Ancak, kelim elerin anlam larına bakıp, “İş H ukuku”nu, ekono­


mik çıkar sağlam ak için yapılan tüm faaliyetleri düzenleyen hukuk
dalı, olarak anlam aya kalkarsak yanılırız. Zira iş hukuku, bu faaliye­
tin sadece küçük bir kısm ı ile ilgilidir.

İş yapan (çalışan) insanlar, ya kendi işlerinde bağım sız olarak


tek başlarına, yani bir ücret geliri karşılığında olm aksızın çalışırlar
ki, bunların faaliyetleri İş Hukukunu değil, sözgelim i Ticaret H uku­
kunu, Borçlar H ukukunu ya da uğraşı gösterdikleri alana göre b aş­
ka hukuk dallarını ilgilendirir.

İnsanların büyük bir kısm ı ise, başkalarının kurdukları işlerde,


em eklerini ücret gelirine çevirm ek suretiyle bağım lı çalışırlar. Bu
bağım lı çalışm a, bir kam u kurum unda “devlet m em uru” statüsün­
de sürdürülüyorsa, bu faaliyet İş Hukukunu değil, İdare H ukukunu
ilgilendirir. Çalışm a, kam u sektöründe veya özel sektörde bir iş söz­
leşm esine dayanarak sürdürülüyorsa, işte o zam an İş Hukukunun
konusuna giren bir bağım lı çalışm a söz konusu olur. Bu şekilde ça­
lışan “işçi”, onu çalıştıran “işveren” adını alır

O halde, İş Hukuku, bütün çalışanları ve bütün ilişkilerini de­


ğil, sadece işçi statüsünde iş görenleri ve bunları çalıştıranları ilgi­
lendirm ektedir ve amacı, çalışm a ilişkisinde ekonom ik açıdan zayıf
taraf olarak görülen işçiyi korum aktır. Bu sebeple bugün hem en h e­
men bütün ülkelerde “İş H u k u k u ” (Labour Law) olarak anılan
lıııkıık dalına “İşçi Hukuku” dem ek belki de daha doğru olacaktır.
Ünite ı: Hukuk Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri I

İş H ukuku, işçi, işveren ve devlet arasındaki üçlü iliş


kiı/i düzenleyen bir hukuk dalıdır. İşçiyi korum ak ve çalışına
barışını sağlam ak için işverene ve devlete getirilen yüküm lülükler,
işçinin ve işçi örgütlerinin uym ası gereken davranış biçim leri ve işçi
hakları bu hukuk dalının konusunu oluşturur. İş Hukuku, kendine
bas uygulam a alanı, kaynakları ve tekniği olan bağım sız bir hukuk
dalıdır.

Çalışm a, insan ve toplum hayatını ve ülke ekonom isini çok ya-


k ından ilgilendiren önem li bir faaliyettir ve devlet tarafından hukukî
düzenlem eye bağlanm am ası düşünülem ez.

Bize göre İş Hukuku, özel hukuktan kam u hukukuna doğru yo l­


culuk halindedir. Devletin em redici hukuk kuralları yoluyla m üda­
halesi arttıkça kam u hukuku karakteri kuvvetlenm ekte; kim i zam an
da, 2003’de yürürlüğe giren yeni İş K anunu’nda olduğu gibi, “es­
neklik” adı altında özel hukuka daha fazla eğilim gösterm ektedir.
Kısacası İş Hukuku, Sosyal Devlet anlayışına sahip çıkan iktidarla­
rın kam u hukukuna, liberal iktidarların özel hukuka sürüklem eye
çalıştığı “arada kalm ış” bir konum dadır.

İş H ukukunun iki bölüm ü vardır:

1) Bireysel İş Hukuku, bir işçi ile işveren arasındaki “iş sözleş­


mesi” tem elindeki ilişkiyi inceler ve 2003 tarihli ve 4857 sayılı İş
Kanunu ve diğer m evzuatla düzenlenir.

2) Toplu İş Hukuku, işçi sendikası ile işveren veya işveren sen­


dikası arasındaki “toplu iş sözleşm esi” çerçevesinde gelişen ilişki­
yi inceler ve 2012 tarihli ve 6356 sayılı Sen dikalar ve Toplu İş
Sözleşm esi K anunu ile düzenlenir.

b) Fikri H ukuk

Kişilerin ürettiği bilim ve sanat eserleri üzerindeki haklarını dii


zenleyen hukuk dalıdır. Örneğin, bir yazarın yazdığı romanın hangi
koşullarda basılabileceği ve satılacağı bu hukuk dalı içinde düzen
lenm iştir. Bilim, edebiyat, m üzik, güzel sanatlar veya sinem a eseı
iH (iııltı> ı I lııkıık Kııvrunıı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri

İn i olm ak sayılan her nevi fikir ve sanat ürünleri üzerinde sahibinin


haklarının korunması bu hukuk dalının konusudur.

bikri Inıkuk, ülkem izde pek gelişm em iş b ir hukuk dalıdır ve


karma hukuka dâhil sayılm aktadır. 1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir
re Sanat Eserleri K an u n u tem el kaynağıdır. Bu Kanun, fikir ve
sanat eserlerini m eydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra
eden veya yorum layan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini ya ­
pan fonogram yapım cıları ile film lerin ilk tespitini gerçekleştiren
yapım cıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki
manevi ve m ali haklarını, bu haklara ilişkin tasarru f esas ve usul­
lerini, yargı yollarını ve yaptırım ları ile Kültür Bakanlığının görev,
yetki ve sorum luluğunu kapsam aktadır (m d.ı/A ).

III. H U K U K SİSTEM LER İ

î.K ıta A vru pası H ukuk Sistem i (K ontinental Sistem )

“Kıta A vrupası” deyim i İngiltere dışındaki A vrupa ülkelerini an­


latır. Kıta Avrupası hukuk sistem i, Rom a H ukukunun egem en ol­
duğu bir sistem dir. Rom a İm paratorluğu hukuk alanında çok ileri
gitm iş ve bütün Avrupa ülkelerini derinden etkilem iştir.

Türk hukuk sistem i de Cum huriyetle birlikte, İslam hukuku


sistem ini terk edip Kıta A vrupası hukuk sitem ine dâhil olm uştur11.
Kıta A vrupa’sı hukuk sistem inin nitelikleri şunlardır:

— Kıta A vrupası hukuk sistem inde hukuk kuralları kanun ve di­


ğer yazılı hukuk kaynaklarında toplanm ıştır. Ö rf ve adet hukuku ön
planda değildir.

— İçtihat, yani m ahkem e kararları yardım cı kaynaktır.

— Hukuk dalları Kamu H ukuku ve Özel Hukuk olarak iki grupta


toplanm ıştır.

11 Roma İmparatorluğu hukuk biliminde o kadar ileridir ki, Hukuk Fakültele­


rinde birinci sınıfta Roma Borçlar Hukukunu iyi anlayan bir öğrenci, ikinci
sınıfta Türk Borçlar Hukukunu çok iyi çalışmadan bu dersten başanlı olabilir.
Çünkü neredeyse bütün kurallar yüzyıllar öncesinden belirlenmiş ve oturm uş­
tur.
Ünite l: Hukuk Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri l<)

— Adli yargı, idari yargı gibi farklı yargı sistem leri ve her yargı
«İstemine ait alt derece m ahkem eleri ve yüksek m ahkem eler vardır.

- Yargılam a yöntem i yazılı yargılam a yöntem idir. Bunun an-


Iaıııı, kalın dava dosyaları, bitm ek bilm eyen yazışm alar ve geç ne­
ticelenen davalardır. M ahkem e disiplini de çok katıdır. Davalı ve
davacının m ahkem e salonunda duracağı yerler bile değişm ez.

2. İngiliz-A m erikan H ukuk Sistem i (Anglo-Sakson


Sistem i)

İngiliz M illetler Topluluğu, ABD, Kanada gibi ülkelerde uygula­


nan hukuk sistem idir. Kıta Avrupası hukuk sitem inden çok farklı­
dır:

— Hukuk kaynakları, kanun ve yazılı hukuktan çok, ö rf ve adet


hukuku ve m ahkem e kararlarıdır.

— Kamu Hukuku ve Özel Hukuk şeklinde b ir gruplandırm a yok-


lur.

—Yargı birliği vardır. A ynı m ahkem e adli davalara da idari da­


valara da bakar. Yüksek M ahkem e de tektir.

—Yargılam a yöntem i daha az disiplinlidir ve sözlü yargılam a


• istemine dayanır. Jüri sistem i görülür. Avukat m ahkem e salonun­
da belli b ir yerde durm ak zorunda değildir ve bol bol konuşm a şan­
sına sahiptir12.

' J Ülkemizde bol bol Amerikan filmi seyredip, oradaki mahkemelerde avukatla
rın üzerlerinde cüppe olmadan mahkeme salonunda dolaşıp kürsüye yumru
ğunu vurarak yaptıkları savunma gösterilerini izleyen vatandaş, adliyeyc işi
düştüğünde kendi avukatını pek konuşamayan beceriksiz biri olarak değer
lendirir. Yine aynı şartlanmayla Türk toplumu, avukatlığı “ güçlü çene" ve “ya
lan söyleme” gerektiren bir meslek olarak algılamaktadır. Oysa Tiirk hukuk
sistemi yazılı yargılamayı ve mahkeme disiplinini esas alan Kıta Avrupası hu
kuk sistemine dahildir ve Amerikalı avukatın yaptığını yapmaya kalkan Tin k
avukatı hakimden iyi bir azar işitir.
20 Oııllr ı I İlıktık Kııvrıımı, Hukuk Dalları, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri

;{. Sosyalist H ukuk Sistem i

Sosyalist hukuk sistem i, 1917’de Rusya’da gerçekleşen devrim -


«I*•11 sonra sosyalist ülkelerde uygulanan sistem dir ve aslında çoğu
leıncl kavram ıyla Rom a H ukuku unsurları taşır. Onu ayrı bir hukuk
sistemi yapan özellik kam usal m ülkiyetin egem en m ülkiyet biçim i
oluşudur. Bireyler arasındaki özel hukuktan çok toplum çıkarları
güzetilm iştir13.

M arksist -Leninist düşünceye göre sosyalist hukuk da geçici bir


durum dur ve toplum u düzenlem ek içindir ve toplum kom ünist dü­
zene geçtiği zam an devlete de, yaptırım a dayanan bir hukuk siste­
mine de gerek kalm ayacağı ütopyası savunulur.

Kendisi de bir hukukçu olan Kari M arks, kapitalist toplum un


burjuva hukukuna alternatif olabilecek bir sosyalist hukuk kuram ı
geliştirm iş değildi. Onun ilgisi daha çok kapitalist toplum da egem en
olan hukuk anlayışının eleştirisine yönelikti. M ülk sahibi sınıflar ile
m ülksüz sınıfların yasa önünde eşitliği tem elinde kurulan burjuva
hukukunun gerçek eşitliği sağlayam ayacağını; olsa olsa eşitsizliği
haklı gösterm eye yarayacağını vurguluyordu.

Sosyalist toplum ilişkilerinin oluşturulm ası için sadece araç


olan hukuka itaat, hem yurttaşlar hem de yasa koyucu için bağlayı­
cıdır: Yurttaşlar yönünden hukuka itaat, yasa koyucu yönünden ise
sosyalist düzenin ilkelerine uygun yasam a faaliyeti anlam ına gelir.
Bu durum iktidar partisinin yargıya ve diğer kurum lara karışabil­
m esini m eşrulaştıran bir araç işlevi de görm üştür. M ahkem elerin
parti politikasına uygun hareket etm eleri gerekir. Sosyalist huku­
kun kapsam ını ve içeriğini, iktidarın işçi sınıfı adına sahibi olan ko­
m ünist partisi saptar.

Sosyalist H ukuk Sistem ine göre hukukun işlevi, egem en sınıfın,


örneğin, kapitalist düzende kapitalistlerin, sosyalist düzende em ek­
çilerin varlığını sağlam ak ve m ülkiyet ilişkilerini buna uydurm aktır.
Yani hukuk düzeninin tem eli sın ıf çıkarlarınca belirlenir. M ülkiyet
ilişkileri, yaşam ı sürdürm ek için gerekli araçların egem enliğinin

" İhı bölümdeki bilgiler, www.acik0gretimadalet.com sitesinden özetlenmiştir.


Ünite ı: Hukuk Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri J I

kiıne ait olduğunu ifade eder. H ukuk da, diğer üst yapı kurum lan
gibi, sınıfsal ilişkilere bağlı olarak değişir.

İşçi sınıfının iktidarı ele geçirm esi ile birlikte hukuk, toplum dan
sömürü ilişkilerinin tasfiyesi ve işçi sınıfının kazanım larınm korıın
ıııası için var olacaktır. Oysa uygulam ada sosyalist hukuk sistemi
ne dahil ülkelerin hepsi insan haklarına saygısız totaliter diktatör
lükler olm uşlardır. Sovyet lideri Stalin, belki H itler’den daha fazla
kan dökm üş bir insan kasabıdır ve dökülen kanların önem li kısmı
da Türk halklarının kanıdır. Kırım ’dan Ö zbekistan’a geniş bir Türk
coğrafyası sosyalizm kılıfı altında Rus çıkarları için söm ürülm üş
Kir. İşçi sınıfı adına iktidara sahip olan Kom ünist tek parti oligarşisi
vahşi bir devlet kapitalizm i yaratm ıştır.

Sadece 73 yıl ayakta kalıp dağılan Sovyetler Birliği ve eski Doğu


Bloku ülkeleri kapitalist dünyada egem en olan hukuk anlayışına
alternatif olduğunu ileri sürdükleri sosyalist hukuku uygularlardı.
Günüm üz dünyasında çok az sayıda ülke hâlen sosyalist bir hukuk
düzenine sahip olduklarını iddia etm ektedirler.

4. İslam H ukuk Sistem i

Sünni İslam hukuk sistem inin kaynakları dört olarak kabul edi­
lir :

ı-K u r’ân-ı Kerîm,

2-Sünnet (Peygam ber’in söz ve davranışları),

3-İcm a-ı üm m et (Peygam ber’den sonraki bir çağda İslâm miic-


tehidlerinin, bir konu üzerinde ittifak edip aynı görüşü paylaşm ala
n),

4-Kıyas (hakkında âyet ve hadislerde bir hüküm gelm em iş ol


duğu düşünülen bir m eseleyi ortak özelliklerinden dolayı, hakkında
hüküm gelm iş olan bir m esele ile karşılaştırm ak ve onun hükm ünü
buna da uygulam ak)

Bu dört kaynağa “Edille-i Erbaa” denir. Edille, delil krliım m


11in çoğuludur. Erbaa dört dem ektir. “Dört delil” anlam ına gcliı lüı
I lııllt' ı I İlildik Kuvramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri

tâhir Miııni hukukunun (fıkhının) dayandığı dört ana kaynağı ifade


eder.'4

5. Türk H ukuk Sistem i

1926 yılından önce T ürkiye’de sünni hukuku ağırlıklı olduğu


iddia edilen bir hukuk sistem i vardı. Ancak, hukuk kaynakları
sadece yukarıda açıkladığım ız dört kaynaktan ibaret değildi.
Padişah em irleri, 1839’da ilan edilen T anzim at’tan sonra Fransız
etkisiyle yapılm ış Ticaret ve Ceza Kanunnam eleri ile 1868 tarihli
M ecelle isim li çok m addeli kanun gibi batı ülkelerinden alınan
başka kanunlar da m evcut bulunm aktaydı.

O sm anlı dönem i sanıldığı gibi İslam hukukunun


hakim olduğu bir dönem değildir. İslam ’da devlet başkanı
seçim le gelir. N itekim Peygam berden sonraki dört halife dönem inde
böyle olm uştur. Babadan oğula ya da bir kardeşten diğer kardeşe
geçen saltanat anlayışı; çocuklarını, kardeşlerini öldüren15,
sudan sebeplerle insanların kellesini vurduran; kendini A llah ’ın

14 Oysa islam ın tek kaynağı Kuran’dır. Çünkü Kuran “m ufassal”


(tafsilatlı,ayrıntılı) ve “m ü bin”dir (apaçık). Ne var ki, islamda bir ruhban (din
adamları) sınıfi bulunmam asına rağmen, Peygamberin ölümünden sonra,
“Kuran yetm ez!” diyen müşrik (Allah’a şirk koşan, ortak koşan) din adamları,
İslam dinini tanınm az hale sokmuşlar, İslama yeni kaynaklar uydurmuşlardır.
Kuran’ın ayrıntılı ve apaçık bir kitap olduğunu bizzat Yüce Allah Kuran’da ifa­
de ettiği halde (Örn. Nahl 89, Rum 30...), İslam dininin biricik kaynağı olan
Kuran’ın anlaşılmaz ve yetersiz olduğunu ileri süren müşrik din adamları, yal­
nız Allah’a özgülenmesi gereken dini Allah + Peygamber + sahabe + tabi’in
+ mezhep imamları + müctehitler + alimler ve şeyhler + daha sonra gelen
(sözde) hoca efendilerden oluşan bir “anonim şirket dini” haline getirm işler­
dir. Peygamberden yüzlerce yıl sonra yazılan ve Kuran hüküm leriyle çelişen
uydurma hadislerle dolu kitaplar (Buhari, Müslim, Nesai, Tirmizi, Ebu Da-
vud, İbn Mace, İbn Mesud.. vs.) ve halkın din duygularını sömüren sözde din
adam lan halkı Kuran’dan uzak tutm ak için her şeyi yapmıştır. A llah’la aldatan
ve peşinden gidenleri ateşe sürükleyen bu müşrikler halka en büyük kötülüğü
yapmışlardır. Bunun son örneği ülkemizin başına bela olan Fethullah Gülen
isimli emekli vaizin yaptıklarıdır.
' ■ İnternette herhangi bir arama motoruna “Öldürülen Osm anlı Şehzade­
leri ve Devrilen Padişahlar” ibaresini taratıp okuyunuz.
Ünite l: Hukuk Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri 'J[\

yeryüzündeki gölgesi olarak görüp halkına “ kullarım ”, “r e a y a "


(sürü) diye hitap edebilen bir yönetim anlayışını “İslam " olarak
nitelemek yanlıştır. İslam dininde sadece A llah ’a kul olunur.

Cum huriyetle birlikte, hurafeye ve şirke batm ış bir hukuk


düzenine son verilerek hukuk devrim i yapılm ıştır. M uştala
Kemal A tatürk’ün ifadesiyle “ Türkiye Cum huriyeti şeyhler,
dervişler, m üritler, m eczuplar m em leketi olam az. En
doğru, en hakiki tarikat,m eden iyet tarik atıd ır”.

A tatürk eski hukuk sistem inin Osm anlı D evletim i gerileten en


önemli öğe olduğunu düşünüyor ve toplum un yeniden biçim lenerek
hızlı bir gelişm eye yol açabilm esi için hukuk alanında devrim i
gerekli görüyordu. 1839’da Tanzim at Ferm anından (Gülhane
llatt-ı H üm ayünu’ndan) itibaren hukuk alanında süregelen, batı
modeline geçm ek için yapılan sonuçsuz girişim lerden farklı olarak,
tebasına reaya (sürü) değil yurttaş gözüyle bakan, m illiyetçilik
('sasına dayalı yeni bir devletin kurulm ası ve devlet yönetim ine
laiklik ilkesinin yerleştirilm esi, bu değişiklikleri devrim olarak
nitelendirebilm em izi sağlam aktadır.

Hukuk devrim iyle laik bir hukuk sistem i kabul edilerek çeşitli
Avrupa ülkelerinin kanunları çevrilerek alınm ıştır. Yani Türk hukuk
sistemi Kıta Avrupası hukuk sistem ine dâhil olm uştur. Başlangıçta
iktibas yöntem iyle alınan kanunlar zam anla milli bünyem ize
uygun hale getirilm iştir.

Ülkem izde yabancı kanunların benim senm esi yöntem ine


Osmanlı D evletinde 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren
başlanmıştı. A ncak bu hareketler “devrim ” olarak nitelendirilem ez,
çünkü A tatürk hukuk devrim inden farklı olarak zihniyet değişikliği
yoluna gidilm em iştir.

Batılılaşm a tek başına am aç değil, tüm ilkeleri ile birlikte,


sistem li olarak ulusal kalkınm a ve aydınlanm anın b ir aracıdır.
Bu nedenledir ki, batı kanunları benim senirken körü kö rün e bir
teslim iyet uygulanm am ış, am aç doğrultusunda ilerlem e daima
sürm üştür. Bunu en çarpıcı örneği, bir çok batı demokrasisinden
çok daha önce, Türkiye Cum huriyeti’nde kadınlara siyasi lıaldaı m
tanınm ış olm asıdır. Nitekim , Türk kadınlarına 1933 yılında I <*\
'.'•I Uılllr ı llııkuk Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri

ihtiyar heyetleri ve 1934 yılında da m illetvekili seçim lerinde, seçm e


ve se ç ilm e hakkı tanınm ıştır.

Atatürk hukuk devrim inin, hukuk sistem inin tem eli yönünden
yaptığı en önem li değişiklik, m illi egem enlik kavram ının
hukukun temeli olarak kabul edilm iş olm asıdır. Çağdaş Cum huriyet
hukukuna karakterini veren tem el kavram m illi egem enliktir.
Ancak milli iradeden gücünü alan iktidar keyfi değildir; hukuk
kurallarıyla ve başta Anayasa ile kayıtlıdır. Egem enliğin tek, m eşru
kaynağı ve sahibi m illettir. Böyle olunca, yöneticiler ancak iktidarı
Inıkuk kuralları çerçevesinde kullanm ak yetkisine sahip olabilirler.

Atatürk hukuk devrim i h ukuk devleti ilkesini kabul eder.


Hukuk devleti, eski polis devletinin ve günüm üzde totaliter devlet
denilen rejim in zıddıdır. Totaliter devlet anlayışında, devlet
adam larının yetkileri sınırsızdır ve kontrole tâbi değildir. Oysa
hukuk devletinde, devletin kudreti sınırlandırılm ış ve devlet
tasarrufları kanunlara tâbi tutulm uştur. Kanunlar, kişi, sınıf, züm re
ve benzeri ayırım ları tanım aksızın, herkese eşit biçim de uygulanır.

IV. BAZI TEMEL HUKUK İLKELERİ

1. Bizzat İhkak-ı H ak Y asağı

“B izzat ihkak-ı hak m em nudur” bir Osm anlı kanunu olan


M ecelle’de de yer alan eski bir kuraldır. “İhkak-ı h ak” deyim inin
sözlük anlam ı, haklıya hakkını verm ek, hakkı usulü dairesinde ye­
rine getirm ektir. Bu ise devlete ait bir yetkidir. H erkesin kendi hak­
kını alm aya çalışm ası düşünülem ez. Ceza verm e ve hak alm a yet­
kisi toplum tarafından devlete devredilm iştir. Devletin asıl varlık
nedeni bu iki yetkinin kullanılm asıdır. K endiliğinden hak alm aya
çalışm ak, devlete ait bir yetkinin bireyler tarafından kullanılm ası
olduğu için yasaktır. Bu kural devletin itibarını korum anın yanında
kam u düzenini bozulm asını önlem eyi de am açlar. Herkesin kendi
hakkını alm aya çalışm ası toplum da kargaşaya yol açar ve her yer
“Vahşi Batı”ya döner.

Devlet vatandaşların hakkını korum ak için kolluk örgütü (polis


ve jandarma), m ahkem eler ve icra teşkilatını kurm uştur. Hakkı sal­
dırıya uğrayan veya hakkından m ahrum bırakılan kişi, kural olarak
Ünite ı: Hukuk Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri

I>ıı teşkilata başvurm alıdır. Ancak, bu kuralın “m eşru m üdafaa’’ gibi


ııtisnalan vardır.

2. K anun Ö nünde E şitlik İlkesi

Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din,
mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilm eksizin kanun önünde
eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin
yaşama geçm esini sağlam akla yüküm lüdür. Hiçbir kişiye, aileye,
/umreye veya sınıfa im tiyaz tanınam az.

Devlet organları ve idare m akam ları bütün işlem lerinde kanun


mıiinde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etm ek zorundadırlar
(Anayasa m d .ıo).

3. K anunu B ilm em enin M azeret Sayılm am ası İlkesi

Kanunu bilm em ek kişiyi yaptırım dan kurtaracak geçerli bir


mazeret sayılm az. H ukukun tem el ilkelerinden olan bu kural Türk
( 'eza Kanunu’nun 4. m addesinde de açıkça ifade edilmiştir.

4. D ürü stlük K uralı

Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken


dürüstlük kurallarına uym ak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye
kullanılmasını hukuk düzeni korum az (TMK. md.2). Yani, “işi kita­
bına uydurduk” zanneden kötüniyetlilerin oyunlarını hukuk düzeni
boşa çıkartır.

“Hakkın kötüye kullanılm ası yasağı” olarak da adlandırılan


Türk M edeni Kanunu’nun 2 m addesi, sadece M edeni Hukuk ala
tunda değil tüm hukuk alanında uygulanabilen tem el bir ilkeyi dii
/.enlemektedir.

5. İyiniyet Kuralı

Aksi ispatlanana kadar herkes iyiniyetlidir. Bu kuralın ceza lııı


kııkundaki görünüm ü de “suçlu olduğu ispatlanana kadar .sanık
m asum dur” şeklindedir. Kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bap,
26 '• : H .• • Kavramı, Hukuk Dallan, Hukuk Sistemleri ve Temel Hukuk İlkeleri

ladığı durum larda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durum un


:e:r.-Lrrine göre kendisinden beklenen özeni gösterm eyen kim se
h in iyet iddiasında bulunam az (TMK. md.3).

6. İspat Kuralı

~Herkes iddiasını ispatla m ükelleftir”. Kanunda aksine bir hü­


küm bulunm adıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı ol­
guların varlığını ispatla yüküm lüdür (TMK. m d.6). Resmî sicil ve
senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bun­
ların içeriğinin doğru olm adığının ispatı, kanunlarda başka bir hü­
küm bulunm adıkça, her hangi bir şekle bağlı değildir (TMK. md.7).

7. Suçta ve Cezada K an un ilik İlkesi

Bu ilke Rom a H ukukunda “kanunsuz suç olmaz, kanunsuz ceza


olm az” ( “nullum erim en sine lege, nulla poena sine lege”) şeklinde
ifade edilen bir tem el hukuk ilkesidir ve hukuk güvenliğine hizm et
eder.

Kanunun açıkça suç saym adığı bir fiil için kim seye ceza verile­
mez ve güvenlik tedbiri uygulanam az. Kanunda yazılı cezalardan ve
güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hük-
m olunam az. İdarenin düzenleyici işlem leriyle suç ve ceza konula­
maz.

Kanunlann suç ve ceza içeren hüküm lerinin uygulanm asında


kıyas yapılam az. Suç ve ceza içeren hüküm ler, kıyasa yol açacak
biçim de gen iş yoru m lanam az (TCK. md.2).

8. V ergide K an un ilik İlkesi

Ceza hukukundaki kanunilik ilkesi, vergi hukukunda da m ev­


cuttur. Vergi, resim, harç ve benzeri m ali yüküm lülükler m utlaka
kanunla konur, değiştirilir ve kaldırılır. “K anunsuz vergi olm a z”.

You might also like