Professional Documents
Culture Documents
Femi̇ni̇st Kuramlar
Femi̇ni̇st Kuramlar
Femi̇ni̇st Kuramlar
Varoluşçu feminizm
Liberal feminizm
Wollstonecraft’a göre,
Stanton ;
“Cinsler aynıdır” diyen Stanton, sonuç olarak bunların eşit haklar hak ettiklerini
iddia etmiştir. Stanton’un temel liberal tezi, birey olan kadınların kendi ayakları
üzerinde durabilmeleri için bazı haklara sahip olmaları gerektiğidir.
Radikal feminist kuram 1960’larda eşit haklar arayışından ayrı olarak, kadının
özgürleşmesinden ve kurtuluşundan söz eden bir harekete eşlik eder.
“İslami” feminizm
İslami feminizm, İslam kültüründeki kadınların haklarını korumak üzere
ortaya çıkan bir akımdır. Bu kültürel yapı içerisinde cinsiyet ayrımı
olmaksızın her alanda eşitlik olması gerektiğini savunurlar. Kadınların
manevi anlamda serbestleştirilmesi gerektiğini savunan bu akım eğitim
haklarını temel alır. Bu kültürün hakim olduğu birçok bölgede kadınlar
ciddi bir baskı altında tutuluyor. Bu kadınlar, dinin erkeklerce yorumlanmış
halini ve erkekler tarafından kendileri için belirlenmiş rolü kabul etmek
zorunda kalmışlar
Feminizmin dine uygun olabileceğini inkar eden aşırı uç görüşlü akımlar olsa
da bu akım birçok ülkede benimsenmiş durumda. Bunun cevabı
Müslümanların kutsal kitabı Kur’an’a dayanır. Kur’an birden fazla şekilde
yorumlanabildiği için feminist bakış açısına da izin verir. Faima
Mernissi,Politik Harem: Peygamber ve Kadınlar adlı kitabında bu görüşü
savunuyor.
Neoliberal Feminizm
Peki modern feminist rönesansının oldukça farklı ve çelişkili dışavurumlarını
nasıl anlamlandırmalıyız?
Geçtiğimiz 5 yılda, özellikle Birleşik Devletler’de ve Birleşik Krallık’ta kendine
has bir feminizm türünün yükselişine tanık olduk: Eşitlik, haklar ve adalet gibi
sosyal ideallerden soyutlanmış bir tür. Ben bunu neoliberal feminizm olarak
adlandırıyorum. Çünkü, feminizme sırtını dönüp tekil olarak kadınların
‘güçlendirilmesi’ne ve ‘seçim’ine odaklanan post-feminizmden farklı olarak,
neo-liberal feminizm toplumsal cinsiyet eşitsizliğini tanıyor ancak eşitsizliği
şekillendiren sosyoekonomik ve kültürel yapıları reddediyor. Bu tam da, Sherly
Sandberg’in ‘Lean In’i gibi, kadının tamamen atomize, kendini optimize
edebilen ve girişimci olarak tarif edildiği çoksatan manifestoları besleyen
feminizm tipidir.
Evet, neoliberal feminizm ücret eşitsizliğini ve cinsel saldırıyı süregelen
eşitsizliklerin birer işareti olarak kabul ediyor. Ancak önerdiği çözümler, bu
fenomenlerin göbekten bağlı olduğu yapısal ve ekonomik temelleri es geçiyor.
Sürekli olarak kadınları kendi refah ve bakımlarının tam sorumluluğunu almaya
teşvik ederek neoliberal feminizm, en nihayetinde kadınların büyük
çoğunluğunu etkin bir şekilde görüş alanından çıkarıyor ve gözünü orta ve üst
orta sınıfa çeviriyor. Pazar hesaplamalarıyla beslendiği için, sosyal adaletle ya
da kitlesel seferberlikle ilgilenmiyor.
Kadınları bireysel olarak kendilerine ve kendi isteklerine odaklanmaya teşvik
eden neoliberal feminizmin yükselişiyle feminizm çok daha kolay popülerleşip
yaygınlaşabilir ve pazarda satılabilir. Neoliberal kapitalizme neredeyse sorunsuz
bir şekilde uyum gösterebilmesinin sebebi budur. Bu feminizm sözde ‘ilham
veren’ kadınları kucaklayan, utanmazca ayrıcalıklı bir türdür. Sırtını yalnızca
neoliberal gündeme değil neo-muhafazakarlığa da yaslar, böylece ten rengi ve
sınıf ayrıcalıklarını ve heteronormatifliği güçlendirir.
Bu feminizmin yerli yerinde duran güç odaklarını tehdit eden hiçbir tarafı yok.
Postmodern Feminizm