Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 233

BAŞLANGIÇTAN BUGUNE

TÜRK BASIN TARİHİ


DAVALAR, HAPİSLER, SALDIRILAR,
FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER VE HOLDİNGLER

HIFZI TOPUZ

GERÇEK 81 YAYINEVİ
100 SORUDA
BAŞLANGIÇTAN GÜNÜM ÜZE
T Ü R K B A S IN T A R İH İ
DAVALAR. HAPİSLER. SALD IRILAR. FAİLİ M EÇHUL CİNAYETLER
VE HOLDİNGLER
Hıfzı Topuz
B irin ci B a sk ı: 1973
Y en id e n Y a z ılm ış İk in ci B a sk ı: 1996
K ap ak : S ail M a d en
İç B a sk ı: Ö z a l M a tb a a sı
C ilt: E sra M ü c c llith a n c si

9 6 .3 4 .0 0 9 1 .5 8

ISBN 975-7551-23-6
HIFZI TOPUZ

100 SORUDA
B A Ş l.A N G IÇ T A N G Ü N Ü M 0 ZE

TÜRK BASIN TARİHİ


D A V A L A R . H A P İS L E R , S A L D IR IL A R . F A İL İ M E Ç H U L
C İN A Y E T L E R V E H O L D İN G L E R

GERÇEK W YAYINEVİ
İs tik lâ l C a d d e s i, k o ç i u ğ H a n , N ıO H O , k u ı ,*S
T e le fo n : ( 0 2 1 2 ) 2 0 a 55 25
8 0 0 5 0 B c y o ğ lıı- ls ia n b u l
Ö N SÖ Z

"100 Soruda Türk B asın Tarihi"m ilk k ez 1970 başlarında yazm ıştım .
O zam andan bu yanu çok şeyler değişti. B oğaz K öprülerinin altından çok
su lar aktı.
O yıllarda ne iletişini sözcüğü vardı, ne de m edya. B ilgisayar daha ga­
zetelere girm em işti, haberler faksla iletilm iyordu, videoyu daha keşfetm e-
m iştik. insanlar televizyon ekranlarının tutsağı olm am ıştı, basın g üvenliği­
ni ve inandırıcılığını bu ölçüde yitirm em işti, gazetecilerin saygınlığı
vardı, o laylar bu ölçüde saptırılm ıyordu, işkence teknikleri bugünkü kadar
gelişm em işti.
En yüksek gazete tirajı 600 bindi, düşün gazetelerinin 100-150 bin
bastığı yıllardaydık. İkitelli'nin adı bile yoktu, belki de oralarda koyun ve
sığır sürüleri dolaşıyordu. M edya H oldingleri kurulm am ıştı, A ydın D oğan
henüz K oç grubunun otom otiv bölüm ünde b ayilik yapıyordu, D inç B ilgin
İzm ir'de yerel b ir gazetenin başındaydı, E n v er Ö ren'in basın dünyasında
daha adı bile duyulm am ıştı.
T ürkiye'de televizyon sayısı henüz 100 bin bile değildi. G azeteler rek­
lam gelirlerini T V y e daha kaptırm am ışlardı.
Y a gazeteciler? D.P. dönem inde gazeteciler onurlu b ir savaş verm işler
ve hem en hem en hepsi cezaevlerine girip çıkm ıştı, am a kim se işkence
g örm em iş, öldürülm em işti.
H erşey 12 M art (1971) ile başladı, işkenceler, K ontrgerilla m erkezle­
rinde eğitim gördüler. T üm baskı örgütünün b aşında tek isim y er alıyordu:
G eneral F aik Türün. Ö nce dört gazete kapatıldı, sonra devrim ci dergiler;
daha sonda profesörler, gazeteciler, sendika yöneticileri ve T lP üyeleri
gözaltına alındı. A rdından 61 A nayasası d eğiştirildi, birbirinden güçsüz
ve yeteneksiz başbakanlar ülkeyi yönetti o yıllarda.

B edrettin Cömert, A b d i {¡tekçi, D oğan Öz, Ü m it D oğanay, İsm ail Ger-


çeköz, N ihat Erim, ve Ü m it K aftancıoğlıı kurşunlanarak öldürüldü, S erver
Tanilli ölüm den kıl yapı kurtularak sakat kaldı. T etik çiler zam an zam an
belli oldu am a, ya tetiği çektirenler?
Türk Basın Tarihi'nin ilk baskısında b u n lar yoktu, 12 E ylül (1980) de
yoktu. M illi G üvenlik K urulu dönem inde önce y ine gazeteciler tutuklandı,
ardından kovuşturm alar, D evlet G üvenlik M ahkem eleri... B aşına bela g el­
m eyen gazeteci, yazar, sanatçı ve sendikacı kalm adı. ¡982 A nayasası d ü ­
şünce özgürlüğünü yok etti, B asın Yasası değiştirildi, O lağanüstü H al K a ­
nunu ile yöneticilere her türlü baskı hakkı tanındı, G üney D oğu sıkı bir
sansürün uygulandığı savaş alanına döndü.
D erken "ya n sivil-yarı coptu " Ö zal dönem ine geçildi. Sözde "liberal­
lik" diye adlandırılan bir dönem de korkunç b ir devlet terörü uygulandı.
Y önetim e sızan güçler bir yandan da kaba kuvvete yeşil ışık tutulm asını
sağladılar. T ürkiye "faili m eçhul cin a yetler" dizisinin en kanlı sahnelerine
tanık oldu o dönem de. '
K im ler kurşunlanm adı? Prof. M u a m m er A ksoy, Çetin Emeç, Turan
Dursun, Prof. B ahriye Üçok, İzzet Kezer, M usa A nter, ve U ğur M um cu ci­
nayetleri ve bunların yanı sıra M u zır Tasası. Terörle M ücadele K anunu
(8. M adde), O lağanüstü H al B ölgesiyle ilgili k ararnam eler çıkartıldı.
Y üzlerce, binlerce dava açıldı. H apisler, yasaklar, gazete ve kitap topla­
malar... Turgut Ö zal dönem inin yarattığı "GiileryiizlU baskı, şiddet ve iş­
kence, rejim i" buydu işte.
1980-90 yıllarında açılan basın davalarının toplam ı 2.000'iıı üstündey­
di. Y argılanan yazar, yayıncı ve sanatçı sayısı 3.000'i aşıyordu. 2.000 yılı
aşan hapis cezası istenm işti. D ünyanın neresinde bunun eşi görülm üştü?
D üşünce özgürlüğüne karşı şiddet uygulam ada d ü n y a rekorları kırdık.
Y alnız I990'da gazete ve dergilere karşı 586 dava açıldı, 2.814 yıl
hapis istendi.
M eclis iki kişinin aynı am açlu birleşm esiyle terör örgütünün o lu şaca­
ğ ına karar verdi. Y asada terör örgütlerinin açıklam alarını basanlara çok
ağır cezalar kondu.
1991-93 yıllarında 309 gazeteci saldırıya uğradı. G üveplik güçleri son
olarak M etin G öktepe'yi kafasına vura vura öldürdüler. Bu m udur düşünce
özgürlüğü? İletişim özgürlüğü?
B ir de işin ekonom ik yanı var. M edya artık, birkaç istisnanın dışında,
holdinglerin elinde. İletişim düzenine beş holding grubu yön veriyor
A ydın D oğan Grubu, D inç B ilgin Grubu, İhlas H olding, E rol A ksoy
G rubu ve U zan G nıbu. G azete ve dergi dağıtım ı da son olarak, ilk üç g ru­
bun oluşturduğu bir dağıtım tekelinin eline geçti.
T ürkiye, b ir de prom osyon furyası yaşadı ve yaşıyor. G azetelerin, ten-
cere-tabak buzdolabı-ütü alm ak için satıldığı b aşk a ülke var m ı? G azeteler
prom osyon kam panyalarını yeni dizileri, yeni im zalan , yeni y orum lan,
yeni yaklaşım larını tanıtm ak, gazeteyi okutm ak için değil, b ir takım ürün­
leri pazarlam ak için yapar oldular. B ir yandan d a "M edyaya T eşvik K redi­
leri" aldılar. H oldingler birer ahtapot gibi iletişim dünyasını kolları arasın­
da sıkm aya başladılar.
B asın, D ördüncü K uvvet değil artık. M edyanın ağır to p lan ekonom ik
güçlerin, sanayi ve fınans gruplarının elinde o lunca buna nasıl D ördüncü
K uvvet denir?
B öyle b ir gelişm enin, ya da çöküşün elbette tarihini yazm ak gereki­
yordu. 1971'in Türk Basuı Tarihi nde y er alan T anzim at, İstibdat ve M eş­
rutiyet devirlerinin sansürleri ve y o lsuzluklan ile T akriri Sükûn Yasası
dönem inin baskılan 1971'den bu yana yaşanan olayların yanında hiç kalı­
yor.
Acı bir gerçek!
H ıfzı T opuz
T A N Z İM A T D Ö N E M İ

(1831 - 1876)

Soru 1 : İlk Türkçe gazete Takvim-i Vakayi (1831) nasıl çıkarıldı?

T ürkçe yayınlanan ilk gazete Takvim -i Vakayi, devrim ci bir padişah


olan II. M ahm ud'un çabası ile 11 K asım 1831 ’de çıktı. P adişah bu konuda
yayınladığı bir ferm anda kısaca şöyle diyordu: "G azete konusunun düzene
konm ası çoktan beri em elim di. A ncak zam anı gelm em iş olduğundan su­
suyordum . İşte şimdi sırası geldi. B unun din kurallarına ve düzene karşı
b ir yanı olm adığı gibi ülkeye pek çok yararı olacağını herkes kabul ed i­
yor. Bu işe Esat Efendi nezaret edecek. S ârim Efendi ile Sait B ey'i de bu
işe m em ur ediyorum ..."
N eden çıkartıldı? Y abancı ülkelerde basının iki yüz yıllık b ir tarihi
vardı, dışardaki olayları izleyenler bunu padişaha duyuruyorlardı. O y ıl­
larda İzm ir'de çıkan Fransızca gazeteler de o çevrede geniş y an k ılar u yan­
dırm ıştı. Bu o laylann padişahı etkilediği anlaşılıyor.
14 Eylül I829'da im zalanan E d im e anlaşm asından sonra D evlete yeni
b ir düzen verm ek üzere «ıslahat m e c lis le rin in toplanm asına başlanm ıştı.
H üküm etin bir gazete çıkarm ası tasarısı ilk d efa bu M eclis toplantılarında
o rtaya atıldı. Padişah tasarıyı olum lu karşıladı ve gazetenin adını d a kendi
koydu.
«M ııkaddem e-i T akvim -i Vakayi» başlıklı özel sayıda açıklanan çıkış
nedenleri şöyle özetlenebilir: E skiden vak'anüvis denen resm î tarih yazar­
ları kendi çağlarının önem li olaylarını kalem e alırlarsa da b unlar ancak
20-30 yıl sonra bastırılıp dağıtılırdı. H alk gerçekleri zam anında öğrenm e­
diği için de olaylar yanlış yorum lan ır ve bunun D evlete zararları o lab ilir­
di. G azete bu kötülükleri önleyerek iç ve dış olayları zam anında d u y u r­
m ak için çıkm aktadır.
Takvim -i Vakayi önceleri haftalık o larak çıkartıldı. G azetenin boyu
40x27 cm . idi. İlk sayı 5.000 basıldı. B ütün devlet örgütüne, subaylara,
taşra eşrafına ve elçiliklere gönderildi. G azetenin yıllık abone ücreti de
120 kuruştu.
G azete Süleym aniye C am isi ile Ü niversite bahçesi arasında bulunan
b ir konakta çıkartılıyordu. «T akvim hane-i A m ire» denen basım evi de
aynı yerdeydi.
G azetenin başına M ekke kadılığı yapm ış o lan vak'anilvis Esat Efendi
getirildi. Bu bakım dan Esat E fendi Türk gazetecilerinin piri sayılır. H aber
ve yazılan toplam a işleri ile Bab-ı Âli kalem i kâtiplerinden Sârim Efendi
ve S erasker m aiyetinden Sait B ey görevlendirildi.
G azetenin özii: Y azılar şu bölüm lerde toplanıyordu: U m ur-u dahiliye
(iç haberler), m evad-dı A skeriye (askeri işler), U m ur-u hariciye (dış ha­
berler), Fünun (bilim ler), T evcihat-ı ilm iye (din ad am lan n ın atanm ası).
T icaret ve es'ar (ticaret ve fiyatlar).
İlk çeviri 8'inci sayıda yayınlandı. İlk ilân da 11 'inci sayıda çıktı.
G azetenin dili: Sultan II. M ahm ud gazete dilinde sadeliğe önem veri­
yordu. Y aptığı bir gezinin notlarını kendisine gönderen E sat E fendiye yo l­
ladığı bir notta yazılan n herkesin anlayabileceği b ir dilde olm asını istiyor­
du.
G azetenin sürekliliği: H aftalık olarak yayınlanm ak üzere çıkartılan
T akvim -i Vakay-i hiçbir zam an haftalık olm am ış, yılda ancak 15-20 ve
ençok 31 sayı çıkartılabilm iştir. B elirli sürelerde çıkartılam ıyan T akvim -i
Vakayi böylece taze haber verebilm e olanağım da zam anla yitirm iştir.
T akvim -i Vakayi 1860'tan sonra b ir çeşit resm î gazete oldu am a, yine
de zam an zam an çeşitli baskılarla karşılaştı ve kapatıldı. Takvim -i Vaka-
yı'nin ilk kapanışı 1879'da bir dizgi yanlışı yiizündendir. G azete bu neden­
le 12 yıl yayınlanm am ıştır.
18 9 1'de yeniden çıkm aya başlayan Takvim -i V akayi, bu kez de
1892’de yine bir dizgi yanlışı yüzünden kapatılm ış ve İkinci M eşrutiyet'e,
yani 1908'e kadar 15 yıl kapalı kalm ıştır.
27 T em m uz 1908'de yeniden çıkm aya başlayan Takvim -i Vakayi İstan­
bul hüküm eti yok oluncaya kadar yayınlanm ış ve 4 K asım 1922'de kesin­
likle tarihe karışm ıştır.
F ransızca ve azınlık dilleriyle T akvim -i Vakayi:
Takvim -i Vakayi F ransızca o larak ve O sm anlı İm paratorluğundaki
azınlık dilleriyle de yayınlandı: A rapça, F arsça, E rm enice, ve R um ca. Bu
dillerdeki baskıların nasıl yayınlandığı ve kaç yıl sürdüğü kesin olarak b i­
linm em ektedir.
T akvim -i Vakayi F ransızca olarak d a «Le m o n iteu r ottom an» adıyla
yayınlanm ıştır. (B akınız: Soru 14).

Soru 2 : Ceride-i Havadis (1836) nasıl çıkarıldı?

T ürkiye'de T ürkçe ikinci gazeteyi W illiam C hurchill adında b ir İngiliz


çıkarm ıştır. Bu gazetenin ilginç b ir öyküsü vardır:
M orning H erald gazetesinin İstanbul m uhabirliğini yap m ak ta olan
W illiam C hurchill adlı bir tüccar 1836 yılında b ir gün K adıköy'de avlanır-
ken bir çocuğu yaralam ış. B unun üzerine kendisini yakalayıp Ü sküdar
m uhafızlığına götürm üşler; C hurchill tutuklanm ış. A m a o çağlarda k apitü­
lasyonlarla yabancılara geniş hak ve d o k u n u lm azlık lar tanındığı için Ingi­
liz Elçiliği işe el koym uş; C hurchill'i hem en koyuverm işler. îş bununla da
bitm em iş, zam anın D ışişleri B akanı A k if Paşa azledilm iş, C hurchill'e de
şunlar verilm iş: Pırlantalı b ir nişan, on bin kantarlık (aşağı yukarı 350 bin
kuruş değerinde) zeytinyağı ihracı için b ir ferm an, b ir de gazete çıkarm a
izni. O sırada eski D ışişleri B akanı A k if P aşa İçişlerine getirildiği için
C hurchill gazete im tiyazını kullanm aya cesaret edem em iş, am a birkaç yıl
sonra A kif Paşa bu görevden ayrılır ayrılm az C hurchill derhal gazetesini
çıkartm aya karar verm iş. H am idiye T ürbesi karşısında, şim di D ördüncü
V ak ıf H anın bulunduğu yerde, bir basım evi kurarak 3 T em m uz 1840'ta
gazetesini yayınlam aya başlam ış.
G azetenin ilk başlarda hiç satılm adığı anlaşılıyor. İlk üç sayı bedava
dağılılm ış, sonra da gazetenin ancak 150 kadar okuyucusu olm uştur.
C hurchill bir yazısında ilk üç yılda C eride-i Havcıdis'in «düşe kalka» ya­
yınladığını ve ancak 150 kadar «zevat» tarafından rağbet gördüğünü be­
lirtm ektedir. A m a C hurchill hüküm ete baskı yapabilecek güçte b ir yaban­
cıdır. K endisine D evletçe ayda 2500 kuruşluk b ir yardım yapılm ası üzeri­
ne gazete yavaş yavaş durum unu d üzeltm eye başlam ıştır.
G azete önceleri 10 günde bir yayınlanm ışsa da sonraları yayın sürekli­
liği sık sık a k sa m ıştır(l *.
G azetenin yazarları: C eride-i H avadis'le çeşitli y ıllarda yazı yazan ki­
şiler şunlar olm uştur: M ehm et Efendi, Ş air Ali, A hm et Z arifi, Ebüzziya
T evfik, A hm et R asim , S adrazam Sait Paşa, Ş air İsm et, E m in B ey, Niizhet
E fendi, Siret Bey, Salih E fendi, S üreyya B ey.
G azetenin özii: C eride-i H avadis dış haberlere her zam an önem ver­
m iş ve çevirilere geniş yer ayırm ıştır. E nver B ehnan Şapolyo İskenderi­
ye'den C eride-i H avadis'e haber gönderen b ir g azetecinin basın tarihim iz­
de ilk m uhabir sayılacağını öne sü rm e k te d ir<2).
K ırım Savaşı gazetenin gelişm esini sağlam ıştır. 1854'te bazı İngiliz
gazetelerinin m uhabiri olarak K ın m 'a g iden C hurchill, C eride-i H avadis'e
oradan yazılar yollam ış ve bun lar gazeteye b ir canlılık kazandırm ıştır.
K ırım 'dan sık sık önem li haberler gelm esi üzerine g azete özel sayılar y a­
y ınlam aya başlam ıştır. B unlara R uznam e-i C eride-i H avadis denm iştir.
C eride-i H avadis geniş ölçüde ilân yayınlayarak g elir sağlam ıştır. İlk
ölüm ilânları da bu gazetede yayınlanm ıştır.
G azetenin kapanışı: W illiam C hurchill, ö lüm ünden kısa b ir süre önce
gazetenin yönetim ini oğlu A lfred C hurchill'e bırakm ış, o da C eride-i H a ­
vadis yerine R uznam e-i C eride-i H avadis'i sürekli olarak, haftada 5 gün
y ayınlam aya başlam ıştır. Fakat bu gazetenin uzun süre yaşayam adığı an­
laşılıyor.
Bizde gazeteciliği T erdim aıı-ı A h va l'in çıkışıyla başlatanlara çok rast­
lanm ıştır. 1960'ta gazeteciliğin lOO'iincü yıldönüm ü diye törenler d üzen­
lenm iş ve pullar çıkarılm ıştır. Y ani birtakım özel g irişim ciler Takvim -i
Vakayi ve C eride-i H avadis’i gazeteden saym ayarak basın tarihini Tercü­
m a n a A hval’\e başlatm aya kalkm ışlardır. N eden? Ç ünkü Takvim-'ı Vakayi
D evlet'in yönetim inde çıkan bir gazetedir. B asın, D evlet'in yönetim inde
olursa gazetecilik olm az dem işlerdir!
B irçok gazeteci çalışm ıştır T akvim -i V akayi’de. B irtakım g e len e k lerd e
kurulm uştur. B urada çalışanlar D evlet m em urluğu yapm am ışlar, kendile­
rini m esleğin koşullarına bağlı gerçek gazeteci saym ışlardır. Bu gazeteyi
ve b urada çalışan gazetecileri yok sayıp gazeteciliği Terciim an-ı A hval'le
başlatm ak çok yanlıştır. A m a ne yazık ki bu eğilim uzun süre m esleksel
çevrelerin de görüşü olm uştur.
Bu görüşü savunanlar, C eride-i H a v a d isi de yok saym ıştır. G azeteyi
k apitülâsyonlardan yararlanan b ir İngiliz çık arm ış ve yönetm iştir am a, bu
gazetede T ürkler çalışm ış ve bütün y azılan o n lar yazm ıştır. B ütün bunları
yok sayıp da T ürkiye'de gazeteciliğin başlangıcını 29 yıl geriye atm ak
T ürk gazeteciliğini küçük düşürm eye çalışm ak olur.
N eyse, gelelim Terciimaıı-ı A h v a l't\ bu gazeteyi Şinasi ile Agâh E fen­
di çıkarm ıştır.
Terciim an-ı A hval çıktığı zam an A gâh Efendi 28 yaşındaydı. 1852-53
yıllarında Paris E lçiliğinde görev alm ış ve sonra çeşitli devlet hizm etlerin­
de bulunm uştu. Şinasi de o sıralarda 34 yaşındaydı. 23 yaşındayken ö ğ ­
renci olarak Fransa'ya gönderilm iş ve 6 yıl P aris'te dil, edebiyat ve m aliye
üzerinde çalışm ıştı. A gâh Efendi ile Ş inasi'nin aynı yıllarda Paris'te bulun­
dukları anlaşılıyor. Belki de bir gün yurda dönünce Fransa'daki gazeteleri
örnek alarak, birlikte bir gazete çıkarm a tasarısını ilk olarak o yıllarda d ü ­
şünm üşlerdi.
Terciimaıı-ı A h v a lin yayınına 21 Ekim 1860'ta başlandı. G azete önce­
leri haftada iki kez çıkıyordu. 22 O cak 1861'den sonra haftada üç kez,
d aha sonraları da haftada dört-beş kez çıkartıldı.
G azetenin özii: G azetenin «M ukaddim e» sinde belirtildiğine göre Ter­
cüm an-ı A hval iç ve dış olaylardan seçm e haberlerle eğitici yazılar y ay ın ­
layacak ve bunlar «um um halkın kolaylıkla anlayabileceği düzeyde» ola­
caktı.
G azetede iç ve dış haberlerin yanında resm î haberlere, «hattı hüm a-
yun»lara, bildirilere, tüzüklere, anlaşm alara da yer veriliyor, piyasa ve
borsa haberleri, fiyat listeleri, çeşitli çeviriler, ekonom ik konularla incele­
me yazıları da gazetede önem li y er tutuyordu. Tercüınan-ı A h va l iç sayfa­
larında geniş ölçüde resm î ve özel ilânlar d a yayınlıyordu.
B asın tarihim izde ilk tefrika Terciim aıı-ı A hval'de basıldı. Şinasi'nin
«Şair E vlenm esi» adlı m anzum oyunu gazetenin ikinci sayfasında yayın-
lanm aya başladı'.
T ercüm an'm çıkışını C eriJe-i H avadis hiç iyi karşılam am ış ve bu iki
gazete arasında çeşitli nedenlerle sık sık tartışm alar olm uştur.
Baskı ve dağıtım : G azete elle çalışan basit b ir düz m akine ile basılı­
yor. yazıları hocalar diziyordu. D aha ülkede bir dağıtım örgütü kurulm a­
dığı için gazete çok güç koşullar altında dağıtılıyordu. G azete yalnız tek
bir yerde, basım evinin bulunduğu hanın altındaki tütün ve töm bekici
H aşan ağanın dükkânında satılıyordu.
Yazarlar. Ş inasi'nin T ercüm a n d a ancak 6 ay k adar çalıştığı anlaşılı­
yor. G azetenin başlıca yazarları A hm et V efık Paşa, S an T evfık Bey, M eh­
met Ş erif Bey. Refik B ey ve H aşan Suphi E fen d i’d ir (?>.
H üküm etle ilişkiler: Tercüm an - 1 A h va l hüküm etle başarılı ilişkiler k u ­
ram am ıştır. G azete ilk olarak 1861 M ayıs'ında iki hafta süre ile kapatıl­
m ıştır. G azetenin neden kapatıldığı açıklanm am ıştır. E.B. Ş apolyo'ya göre
gazete Z iya Paşa'nın. M illî eğitim işlem ini eleştiren y azılan yüzünden ka-
p a tılm ış tıfJ)
G azetenin kapanışı: Terciim aıı-ı A h va l ancak beş buçuk yıl yaşayabil-
m iştir. Elde bulunan son sayı 11 M art 1866 tarihlidir (sayı 792).

Agcilı Efendi: T ürkiye'de özel serm aye ile çıkan ilk gazetenin kurucusu
A gâh E fendi'nin basın tarihim izde önem li bir yeri vardır. Ç ünkü Dev-
let'teıı em ir alm adan, kendi dar olanakları ile ilk özel gazeteyi çıkartan ve
bu gazetenin sayfa düzenini, başlıklarını yapan ve b aşyazılan yazan Agâh
E fendi'dir. Fakat A gâh Efendi öyle N am ık Kemal gibi, A hm et M ithat
Efendi gibi, A hm et Rasiııı gibi, A hm et İhsan veya H üseyin C ahit gibi
bütün yaşam ını gazeteye verm iş bir kişi değildir. A gâh E fendi'nin bütün
öm ründe basm a ayırdığı süre en çok 11 yıldır. Tercüm an dönem i topu
topu 7 yıl sürm üştür. (E kim 1860 - H aziran 1867). A m a bu yedi yıllık g a­
zetecilik dönem inde A gâh Efendi D evlet'teki işinden de ayrılm am ış, gaze­
tecilikle devlet m em urluğunu bir arada yürütm üştür.
1867'de A vrupa'ya kaçan A gâh E fendi'nin yaşam ında dö rt yıllık yeni
b ir dönem başlar. Bu dört yıl d a tüm ü ile gazeteciliğe ayrılm ış değildir.
A gâh Efendi önce P aris'e gitm iş, sonra B rüksel'e yerleşm iş, oradan L ond­
ra'ya geçm iş ve orada yayınlanan H ürriyet'c yazılar yazm ıştır.
1870 Fransız-A lm an savaşı çıktığı zam an A gâh Efendi Paris'tedir.
Paris kuşatm asının sıkıntılı günlerini y aşar orada. Paris K om ünü kendisini
etkilem iş m idir? B elli olm az. K asım 1871'de de İstanbul'a döner.
B ütün gazeteciliği bu kadardır A gâh E fendi'nin. Tercüm an-ı Ahval']
28 yaşında çıkarm ış, 35 yaşında A vrupa'ya kaçm ış, 39 yaşında d a yurda
dönm üştür. Yani. Paris dönüşünde tam çalışabilecek b ir yaştadır. Am a,
gazetecilikten hevesini alm ıştır artık. Ç eşitli D evlet hizm etlerinde bulu­
nur: İzm it m utasarrıflığı yapar, Şûrâ-yi D evlet'e üye olur, önce B ursa'ya
sonra A nkara'ya sürülür, R odos ve M idilli m utasarrıflıklarında bulunur,
sonra A tina'ya elçi o lu r ve 1885'te 53 y aşında o rada ölür.
A hm et R asim A gâh E fendi'nin biyografisini yayınlarken şöyle diyor:
«A caba A gâh Efendi'yi böyle b ir gazete sahibi olm aya götüren âmil
(etken) kim veyahut ne idi?» Belli değil. A m a her halde F ransa'da yabancı
gazeteleri gördükten sonra A gâh E fendi'nin b u nlara benzer bir düşünce
gazetesi çıkartm aya heveslenm iş olm ası akla gelebilir.
1832'de Sarıyer'de doğan A gâh Efendi o « im an lar B eyoğlu'nda bulu­
nan M ekteb-i T ıbbiye-i Şahane'de okuduktan sonra B abıâli Ç eviri O d asın ­
da çalışm aya başlam ıştır. A gâh E fendi'nin yaşam ında en önem li o lay lar­
dan biri o zam an olağanüstü yetkilerle Paris'e atanan R ıfat Paşa ile birlikte
elçi kâtibi olarak A vrupa'ya gitm esidir. A gâh E fendi 20 y aşındadır P aris’e
gittiği zam an. O rada Ü çüncü N apoleon'a ve K raliçe E ugenie'ye tanıtılır,
törenlere katılır. Paris yaşam ını görür, gazeteleri izler... B ütün b u n lar etk i­
leyecektir kendisini. A m a çok sürm ez bu görev, dört ay sonra İstanbul'a
döner.
B asın o zam anlarda gazetecilere geçim sağlayacak ölçüde gelir getiren
b ir m eslek değildir, ilân geliri yoktur. U zun süre gazetecilerin birçoğunu
Saray beslem iştir. G enellikle gazetecilerin bir de devlet m em urluğu var­
dır. G azetecinin bir göreve atanıp D evletten m aaş alm ası b ir gelenek o l­
m uştur âdeta. Bu iş, tâ C um huriyet yıllarına kadar da sürm üştür,
A gâh Efendi de Terciiınan'ı çıkardığı yıllarda ne görevlerde b ulunm a­
m ıştır ki. B ir ara Posta yönetim inin başına getirilm iştir, bir ara V apur iş­
letm elerine bakm ıştır, bir ara Ereğli köm ürlerine, b ir süre de Şûrâ-yi Dev-
let'te bulunm uştur.

Soru 4: Tasvir-i Efkâr (1862) nasıl çıktı, Şinasi kimdir?

Tasvir-i E fkâr'ın kurucusu Ş inasi'dir. D aha önce A gâh Efendi ile b ir­
likte Tercüm an-t A hval'i çıkarm ış olan Şinasi kısa b ir süre sonra bu g aze­
teyi bırakarak tek başına yeni b ir düşünce gazetesi çıkarm aya karar ver­
m işti. Tasvir-i E fkâr Şinasi'nin yarattığı b ir gazete oldu. 27 H aziran
1862'de çıkan ilk sayıda yayınlanan b ir giriş yazısında belirtildiğine göre
gazetenin am acı havadis verm ek, halka kendi yararlarını düşünm eyi ve
kendi sorunları üzerinde durm ayı öğretm ektir. Bu yazıda Şinasi her
hüküm etin halkın yararına çalışm akla kuvvetlenebileceğini belirtiyordu.
Tasvir-i E fkâr haftada iki kez çıkıyordu. G azete iç ve dış haberler için
özel sütunlar ayırm ış ve bunlara «H avadis-i D ahiliyye» ve «H avadis-i Ha-
riciyye» diye süslü b aşlıklar yaptırılm ıştı. Şinasi, halkoyu, düşünce özgür­
lüğü gibi konularda uyandırıcı ve uyarıcı başyazılar yazıyordu. G azeteyi
üç yıla yakın bir süre Şinasi çıkardı. O sıralarda bir arkadaşının tutuklan­
m asından kuşkulanan Şinasi. 1865 ilkbaharında P aris’e kaçtı. Fazıl M usta­
fa Paşa'nın kendisini bu yolda desteklem iş olduğu da öne sürülür. Şina­
si'nin ayrılışından sonra gazetenin başına N am ık K em al'in geçtiğini
görüyoruz. Şinasi'nin etkisi altında kalan N am ık K em al daha 25 yaşında
iken başyazılarını yazm aya başladı. O da yazılarında özgürlük konularına
d eğ in iyor ve aydın çevrelerde geniş yankılar uyandırıyordu. 18o7'de çıkan
«Şark m eselesi» ,5) başlıklı bir yazı dizisi üzerine N am ık K em al'in g azete­
ciliği yasak edildi. B unun üzerine N am ık K em al de A vrupa'ya kaçtı ve g a ­
zetenin yönetim i R ecaizade E krem 'e kaldı.
Tasvir-i E fkâr 835 sayı yayınlanm ıştır.

Şinasi kim dir? (5 A ğustos 1826-13 E ylü l 1871):

B izde düşünce gazeteciliğinin öncüsü sayılan Şinasi 5 A ğustos


I8 2 6 'd a İstanbul'da B oğazkesen m ahallesinde doğdu. İlk öğretim den
sonra T ophane kalem inde çalışm aya başlayan Şinasi, orada b ir yandan
İslâm kültürünü iyi bilen kişilerle ilişkiler kurdu, bir yandan da İstanbul'a
yerleşm iş eski bir Fransız subayından F ransızca öğrendi.
Bu sıralarda bazı gençler öğrenim için yabancı ülkelere g önderiliyor­
du. Şinasi de I849'da A bdülm ecid'in em riyle F ransa'ya gönderildi. Paris'te
b ir yandan edebiyat, b ir yandan da m aliyecilik üzerinde çalışm alar yapan
Şinasi o rada E m est R enan ve L am ârtine gibi ünlü Fransız yazarlarıyla
ilişkiler kurdu.
P aris'teki öğrenim ini bitirdikten sonra 18 5 4 ‘te İstanbul'a dönen Şina-
si'nin o zam anki M aarif M eclisine üye olduğunu görüyoruz. K endisini
R eşit Paşa, M ısırlı M ustafa Fazıl Paşa ve Y u su f K âm il Paşa koruyordu.
Şinasi işte bu sıralarda. 1860'ta A gâh Efendi ile birlikte Tercüm an-ı
A hval'i çıkartacak am a anlaşam adığı için b ir süre sonra T asvir-i Efkâr'ı ç ı­
k artacaktır. 1865'te, yukarıda belirtildiği gibi, Şinasi yeniden Paris'e kaçar
ve orada yalnız dilcilik ve edebiyat konuları üzerinde çalışm aya başlar.
P olitika ile hiç ilgilenm ek istem ez. Paris'te bu hava içinde iki yıl geçirir.
Bu arada, I867'de, A bdülaziz, Fuat P aşa ile birlikte Paris'e gelm iştir.
Fuat Paşa Şinasi'yi g örür ve kendisine İstanbul'a dönm esini söyler. Şinasi
de bu çağrıyı kabul ederek İstanbul'a döner. A m a topu topu beş gün kalır
İstanbul'da. 40.000 kuruş tazm inat verip karısını boşadıktan sonra P aris’e
döner.
Şinasi'nin bu üçüncü Paris yaşantısı k ısa sürecek ve I869'da Şinasi
kesin dönüş yapıp İstanbul'a yerleşecektir.
B undan sonra Şinasi B abıâli'de ufak b ir basım evi kurar. A rtık kendisi­
ni yalnız dilcilik çalışm alarına, çevirilere ve b ir sözlüğün hazırlanm asına
verm iştir. Fakat B abIâli'nin gürültülü havasından Şinasi kısa zam anda yo­
rulacak ve C ihangir'e taşınacaktır. O rada basit b ir evde, çok güç geçim
koşu llan altında yaşayan Şinasi, toplum la ilişkisini kesm iş b ir kişidir. Bu
arada hastalanır, bakılam az. H er ne k adar Fazıl P aşa kendisine yardım et­
m eye çalışm ışsa da Şinasi ku rtan lam az ve 13 Eylül 1871 'de, C ih an ­
gir'deki odasında, notlarının, kitaplarının arasında dünyadan göçüp gider
(6 )

Ş inasi'nin gazeteciliğinden başka, şairliği vardı; kaside ve gazeller


yazdı, Fransızca'dan çeviriler yaptı. B izde ilk yerli tiyatro oyunu olan
« Ş air E vlenm esi»ni yazdı. Y ıllar boyu üzerinde çalıştığı sözlük ve dilb il­
gisi n otlan ise kaybolm uştur.
I866'da ünlü devrim ci Ali Suavi yönetim inde çıkan M u h b ir gazetesinin
basın tarihim izde önem li bir yeri vardır. G azetenin sahibi Filip Efendi idi,
am a kendisinin «okuyup yazm ası biraz kıt» (7) olduğu için, gazeteyi Ali
Suavi yönetiyordu.
Ali Suavi. 1839'da İstanbul'da doğdu. D avutpaşa O rtaokulunu bitirdik­
ten sonra Serasker kapısında üç yıl kâtiplik etti. Sonra da bir seçm e sınavı­
nı kazanarak B ursa O rtaokuluna öğretm en atandı. Sim av ve Filibe'de de
öğretm enlik yaptıktan sonra 18 yaşında H icaz'a giderek kendini İslâm dini
üzerinde araştırm alara verdi. B ir süre sonra İstanbul'a dönen Ali Suavi
önce çeviriler yapacak, 27 yaşında d a M ttlıbir'de gazeteciliğe başlayacaktır.
M uhbir çeşitli fırsatlarla hüküm etin politikasını eleştirerek basında bir
eylem yaratm aya başladı. O zam anlarda bir G irit sorunu vardı; M uhbir
hüküm etin davranışını yetersiz buluyor ve b ir M illî M eclis'in kurulm asını
öne sürüyordu. G azete G irit'te ezilen T ürklere yardım için de geniş bir
kam panya açm ış, önem li para toplam ıştı.
M u hbir okuyucu m ektuplarına önem li y er ayırıyordu. «O kuyucu m ek­
tubu» diye yayınlanan bazı yazılarda dolaylı b ir biçim de hüküm ete sorular
yöneltiliyordu. G azetede çıkan bu çeşit y azılar hüküm eti kızdırdığı için
1867'de yayınlanan bir em irnam e ile M uhbir yasak edildi. E m irnam ede g a­
zetenin hüküm et aleyhine yazılar yayınlam ayı alışkanlık haline getirdiği ve
son sayılarında da kanuna karşı pek çok uygunsuz şeyler yayınladığı, bu
nedenle basım evinin bir süre tatil edildiği bildiriliyordu.
M uhbir bir sayfalık özel bir sayı yayınlayarak bu bildiriyi bastı. B ildiri­
nin altında «Filip» im zasıyla b ir açıklam a yayınlanm ıştı. B u yazıda şöyle
deniyordu:
«D ünyanın en adaletli yerlerinde bile b ir m atbaayı kapatm aya
hüküm etin yetkisi vardır. Fakat yukarıdaki bildiride sözü edilen yazılar
M ulıbir'in hangi num arasında yazılm ıştır? M üşterilerim iz ve ham iyet erb a­
bı kişiler bunu bildirirlerse bundan böyle gazetem izin kapatılm asını ö n ler­
dik. M uhbir D evleti  liyyenin ve m ileli O sm aniye'nin hayırhahıdır. O s­
manlI gazetesi olduğu için hakkında bu yolda hüküm icra olunuyor. B ir ay
süreyle kapandığını m üşterilerim ize duyururuz. Bu süre içinde m üşterileri­
mizi havadissiz bırakm am ak için derhal b ir T ü rk gazetesiyle anlaşacağım
ve G iril m eselesini o gazete ile ilân eyleyeceğim ve ileride hüküm ete hak­
ların korunm ası için bazı düşünceler beyan edeceğim ..» Y ani M uhbir
neden kapatıldığını bile anlam am ıştı. Bugün ancak m izah gazetelerinde g ö ­
rülebilen bir yazı dili ile gazete kendisini savunm aya çalışıyordu.
M uhbir bir aylık şiire sonunda yeniden çıkm aya başladı ve 27 M ayıs
1867'ye kadar yayınlandı. G azete ancak 55 sayı çıktı. Ali Suavi A vrupa'ya
kaçınca M uhbir in de kapatıldığı anlaşılıyor.
Ali Suavi bir süre sonra L ondra'da yerleşm iş ve «doğnı söylem enin
yasak olm adığı bir m em lekette» M uhbir'i yeniden y ayınlam aya başlam ış­
tır.
Ali Suavi M tıhbiı'den sonra Paris'te Ulûm gazetesini yayınlam ış ve
1871'de Paris A lm anlar tarafından kuşatılınca Paris K om ünii'nün en heye­
canlı günlerini yaşam ıştır. Ali Suavi'nin sonra da L yon'da M uvakkaten
adlı b ir gazete çıkardığını görüyoruz.
L ondra'da bir İngiliz kızıyla evlenen Suavi, A bdüllıam id tahta çık tık ­
tan sonra İstanbul'a döndü ve yeni hüküm darı öven yazılar yazdığı için de
G alatasaray Lisesi m üdürlüğüne atandı. Fakat kısa b ir süre sonra görevine
son verildi. Bunun üzerine Ali Suavi B asiret gazetesinde yazılar yazm aya
başladı.
19 M ayıs 1878'de gazetede çıkan son yazısında şöyle diyordu:
«H erkes ve her gazete şim diki durum un tehlikesinden bahsediyor.
B enim söyleyeceğim şeyi herkesin dinleyeceğinden şüphem yoktur. Şim ­
diki g üçlükler pek büyüktür. A m a çaresi pek kolaydır. Y arınki sayım ızda,
herkesin izniyle, bu çareyi kısaca açıklayıp yorum layacağım . Bu m ektu­
b um un am acı yarınki yazıya genel dikkati çekm ektir.»
Ali Suavi bu yazısını yazdığı sırada A bdülham id'i devirerek B eşinci
M urad'ı yeniden tahta çıkartm ak için b ir eylem hazırlıyordu. D evrim ci g a­
zeteci ertesi gün K uzguncuk'a g eçerek o rada toplanm ış olan savaş g ö ç­
m enlerinin arasına karıştı. Ali Suavi önceden Nişli Salih ve Ç erkeş Razi
adlı kişilerle işbirliği yaparak göçm enleri örgütlem eye çalışm ıştı. Birkaç
yüz göçm en Y ıldız Sarayını basacak, b ir bölüm göçm en de Ç ırağan S ara­
y ına geçerek B eşinci M urad'ı kurtaracaktı. Ali Suavi 50-60 göçm enle b ir­
likte bir m avnaya binerek Ç ırağan S arayının rıhtım ına geldi. B eşinci
M urad’ın sarayındaki bazı kim selerle de ilişkiler kurm uştu. Ali Suavi göç­
m enlerin öncüleriyle birlikte Sultan M urad'ı dairesinden çıkartarak alt
k ata indirirken B eşiktaş m uhafızı Y edi-S ekiz H aşan Paşa nın saldırısı ile
karşılaştı. M uhafızlar göçm enlerin üzerine silâh ve sopalarla saldırdılar.
H aşan P aşa eline geçirdiği bir sopa ile Ali Suavi’nin kafasını parçalayıp
öldürdü. M uhafızlar d a 23 göçm en öldürdüler. Öteki g ö çm enler ağır y ara­
landı. «M ufassal O sm anlı T arihi»ne göre «A li Suavi ne kadar taşkın m i­
zaçlı ve cesur olursa olsun böyle üç beş yüz kişiye güvenerek ihtilâl çık ar­
m aya kalkışacak kadar şuursuz değildi. B ilhassa ordunun katkısı olm adan
böyle bir hareketin başarılı olm asının im kânsız olduğunu bilirdi. O nun
T aşkışladaki askerlerle tem asta bulunduğu anlaşılm ıştı...» Ö ldüğü zam an
A li Suavi 37 yaşındaydı.

Soru 6: Namık Kemal (1870) İbret gazetesinde neler yazdı?

M eşrutiyetten önceki yıllarda adı geçen İbret gazetesi 1870'te çıkm aya
başladı. G azetenin kurucusu ve sahibi A leksan Sarrafyan Efendi idi. 1870
yılının ağır havası içinde İbret b ir ay kapatıldı. Sarrafyan Efendi g azetesi­
nin adını Ibretııam eyi  lem 'e çevirerek İb ret'i haftalık b ir m izah gazetesi
yaptı am a gazetenin durum u yine de düzelm edi. 1872'de A hm et M ithat
Efendi gazeteyi kiraladı. İbret yeniden g ünlük gazete oldu ve 13 H aziran
1872’de yeni kadrosuyla çıkm aya başladı. B aşyazıları N am ık K em al y azı­
yordu. E büzziya T eviik, Reşat ve N uri B eyler de gazeteye girdiler. İbret
İstanbul basınına olgun ve kaliteli bir hava getirdi.
A m a aradan bir ay bile geçm eden 9 T em m uz 1872'de İbret 4 ay sürey­
le kapatıldı.
N am ık K em al'in O cak ve Şubat 1873’te çıkan birkaç yazısından dolayı
İbret yeniden bir ay kapatıldı. O sıralarda N am ık Kem al «V atan yahut Si-
listre»yi yazm ıştı. İb re t'te bu oyun ile ilgili b ir yazı yayınlandı. Bunun
üzerine 5 N isan 1873'te İbret büsbütün kapatıldı. Y azarları tutuklandılar
ve birkaç gün sonra sürgüne gönderildiler. G azete ancak 132 sayı yayınla­
nabildi.
İbret, N am ık K em al'in yaşam ında önem li yeri olan b ir gazetedir. Per­
tev B oratav N am ık K em al'in gazeteciliği üzerinde yaptığı bir incelem ede
K em al'in her şeyden önce gazete yazarı olduğunu b e lirtiy o r(8).
N am ık K em al toplum un değişm esinde gazetelerin çok büyük bir rol
oynadığı kanısındadır. O na göre «Ü lkem izin Avrupa'dan" birkaç yüzyıl
geri kalm asının başlıca nedeni basının olm am asıdır». K em al'e göre basın,
hüküm etin gidişini kontrol eden b ir organdır. B asının parlam ento kadar
önem li bir rolü vardır. N am ık K em al kendi gazeteciliğinden söz ederken
de şöyle diyor: «K endim i vatan hizm etkârlığı için doğm uş bilenlerdenim .
Bu görevi yerine getirm ek için yazıdan başka b ir araç bulunm adığından
elim kalem tuttuğu günden beri gazeteciliği seçtim .»
N am ık K em al gazetecilik m esleği üzerinde de durm uş ve b ir g azete­
nin A vrupa'da birkaç yüz kişiyi b eslem esine karşılık bizde genellikle
kendi m asraflarını bile karşılayam adığını, am a y ine de gazetecinin kendi
kalem ine dayanarak geçinm eyi göze alm ası gerektiğini belirtm iştir.
Kem al İbret'teki yazılarında hüküm etin gazeteleri kapatm akla basına ve
gazetecilere büyük zararlar verdiğini öne sürerek şöyle dem ektedir:
«H angi gazete kapansa, sahibi gelirlerini y itirm iş olm u y o r m u? G azetenin
sahibi ve yazarları aç da bırakılabilir. D ünyada açlığa cevaz (izin) var
m ıdır?»
N am ık K em al hüküm etin, gazetecileri susturm ak için kendilerine m e­
m uriyetler tek lif etm elerine de karşı koym aktadır: «G azeteciler bir m eslek
seçm işlerdir ve o m eslekte geçim lerini sağlam aktadırlar. N için istem edik­
leri bir m esleğe girm eğe zorlansınlar? V atan ım ızca büyük ilerlem eyi ede­
biyatta ve edebiyatta en büyük ilerlem eyi de g azetelerde gördüğüm için o
yolda yaşam ayı bir çok şeye tercih etm iştim . F elek elverm edi. G azete
çık ar çıkm az devlet hizm etinde k u llanılm aya hak kazandığım ız yolunda
bin taraftan bin türlü sözler çıkm aya başladı. H üküm et gazeteleri kapatıp
gazetecileri oraya buraya gönderirken bunların devletin çıkarlarına aykırı
düşünceleri olduğunu öne sürüyor. B u zararlı k im seler nasıl olu r da D ev­
let m em uru olarak kullanılabilir?»
Kemal bir başka yazısında da şöyle diyecektir: «M adem ki basın ülke­
nin çıkarlarına hizm et etm ektedir, o halde basına azam î özgürlük sağlan­
m alıdır.» N am ık K em al. H üküm etin b ir basın yönetm enliği yapm asını
önerir, «gazeteciler yasak olan şeyleri bilm eli, ona göre yazı yazm alıdır»
der. K em al m ahkem e kararı olm adan H üküm etin gazete kapatm asına
karşı koyarak şöyle dem iştir: «K aatilleri, canileri, G irit esirlerini, Y unan
haydutlarını m ahkem e önüne çektiler, hâlâ da çekiyorlar. D uruşm asız sü­
rülm ek, susturulm ak, aç bırakılm ak yalnız biçare gazetecilere m ahsus bir
b elâ m ıdır?»
N am ık Kem al İbret'teki yazılarında kanunsuzluklara karşı koyarak her
gün g üm bür güm bür haykıracaktır. A m a sonunda H üküm et İbret'i kapatıp
N am ık K em al'i M agosa'ya sürecektir. B üyük vatan şairinin gazetecilik ya­
şantısı da böylece sona erer. N am ık K em al T ürk basın tarihinde önem li
b ir kişiliği olm uş ve iz bırakm ış bir gazetecidir.

Soru 7: Basiretçi Ali Bey kimdi?

B asiret'in (1869-1878; 1908-1909?) kurucusu «Basiretçi Ali Bey»dir.


G azete 1869'da çıkm aya başladı. Ali Bey 1867'de im tiyaz alm ak için
hüküm ete başvurm uş, G irit'te karışıklık olduğu için dileği geri çevrilm işti.
İki yıl sonra Ali Bey yeniden hüküm ete başvurdu. Bu d efa dileği iyi karşı­
landı, kendisine 300 altınlık bir de yardım yapıldı.
G azeteye yazı yazanlar arasında şu kişilerin adı bulunuyordu: Suphi
P aşazade A yetullah B ey, İsm ail E fendi, F erit M ustafa C elâlettin Paşa,
Lehli H ayrettin K arski, H alet Bey, A hm et M ith at Efendi ve Ali Suavi.
B asiret küçük boyda 4 sayfaydı. H aftada beş gün çıkıyordu. Dış ha­
berlere oldukça önem veriyordu. G azete önceleri V ezir H anında, eski bir
basım evinde basılıyordu. Sonra A sm aaltı'nda, Papazyan basım evinde ba­
sılm aya başladı. Fiyatı 40 paraydı. 1 8 7 1'de baskı sayısı 10.000’e yükseldi.
1870'te Fransız-A lm an savaşı çıktığı zam an gazetede yapılan bir to p ­
lantıda M ustafa C elâlettin Paşa'nın isteği üzerine B asiret in A lm anları tu t­
m asına karar verilm işti.
B asiretçi Ali Bey «İstanbul'da yarım asırlık vakayii m ühim m e» adlı
anılarında bu konuyu şöyle anlatm aktadır: «İki büyük devlet arasında
savaş devam ediyordu. B ir gün yazı işlerinde b ir toplantı yaparak g azete­
nin hangi yolu tutacağını görüşm eye başladık. M ustafa C elâlettin Paşa
«Ü çüncü N apolyon, 'askerlerim e A lm an İm paratoru V ilhelm 'in sarayında
çorba içireceğim , diyor. B iz onun tarafını tutm ayacağız, Prusya'yı tutaca­
ğız' dedi. B aşyazarım ız A yetullah B ey de, 'Pek âlâ am a Saray ve B abıâli
Fransız politikası taraftan d ır. Bu işte b ir felâkete uğram ayalım ' dedi ise de
M ustafa C elâlettin Paşa kendi fikrini kabul ettirdi».
Savaş sona erince B ism ark Ali E fendi'yi B erlin'e çağırdı. Ali Efendi
bu gezi için A lm an E lçiliği'nin kendisine 10 bin frank verdiğini, ay n ca
sadrazam Ali Paşa'nın d a 500 altın ödediğini yazm aktadır. Ali Efendi B er­
lin'de 29 gün kalarak B ism ark'la görüşm üş, B a sirefin savaş sırasındaki
hizm etlerinden dolayı kendisine 1000 m ark ve b ir de baskı m akinesi h edi­
ye edilm iştir. Bu bakım dan B asiret gazetesi, izlediği politikadan dolayı
yabancı bir devletten para alan ilk g azete sayılır.
B asiretçi Ali Efendi A bdülaziz’in hüküm darlığı y ıllarında zaptiye m ü­
şiri H üsnü Paşa'nın yaptığı zulüm leri yazdığı için dört ay hapiste kalm ış­
tır. Ali Efendi gazetesinde Ali Suavi'nin yazılarını bastığı için de M ayıs
1878'de yakalanarak T aşkışla'da beş buçuk ay tutuklu kalm ış, sonra
K udüs'e sürülm üştür.
B öylece kapatılan B asiret gazetesi otuz yıl sonra, I908'de, M eşruti-
yet'in ilânı üzerine yeniden çıkartılm ışsa da tutunam am ış ve kapanm ıştır.

Soru 8: Abdülaziz döneminde başka hangi gazeteler çıktı?

A bdülaziz'in padişahlığı yıllarında T akvim -i V akayi, C eride-i H ava­


dis, Tercüm an-ı A hval, T asvir-i Efkâr, M uhbir, ibret, ve B asiret gibi Türk
basın tarihinde özel birer yeri olan gazetelerin yanında ufak bazı gazeteler
de yayım landı. Bu gazetelerin bazıları ancak birkaç sayı çıkabildi, bazıları
kapanıp kapanıp yeniden çıktı, bazıları sık sık ad değiştirdi. Bu tiir g azete­
ler arasında şunlar üzerinde durulabilir:
A yiııei Vatan: 1866'da E ğribozlu M ehm et A rif Bey adında biri tarafın ­
dan çıkartıldı. Selim N üzhet bizde ilk resim li gazetenin bu olduğunu belir­
tiyor. R esim ler çok ilkeldi. G azete fazla sürüm yapam adığı için kapandı.
B ir süre sonra Vatan adıyla yeniden çıkm aya başladı. Bu da tutm am ış o la­
cak ki 1867'de gazetenin adı R uznam ei A yin ei Vatan oldu. Ertesi yıl bu
addan da vazgeçildi; gazetenin adı İstanbul oldu.

M uhip: 1867'de yayım lanm aya başladı. İki yıl kadar yayım landı. Aynı
tarihlerde rastlanan bir gazete de M uhibbi Vatan'dır. Bu gazete beş kez ad
değiştirm iştir: M aınaliki M ahrusa, Türkistan, H ulâsatülefkâr, Efkâr.

Utarit: 1867'de yayım lanm aya başladı, ancak beş sayı çıkabildi.

Terakki: 1868'de Ali R aşit ve Filip E fendiler tarafından çıkartıldı. B ir­


kaç defa kapandı. T ürkiye'de ilk kadın gazetesi, Terakki'ııin yayınlandığı
haftalık özel bir kadın sayısıdır. B izde ilk m izah gazetesi de yine T erak­
k in in yayınladığı haftalık bir m izah sayısıdır. Bu sayıya ayrı b ir ad veril­
miştir: Letaifi Asar. Bu m izah gazetesinde k arikatür de yayınlanm ıştır.

M üm eyyiz: 1869’da çıkartıldı. G azetenin çocu k lar için yayınlandığı


özel b ir sayı da bizde ilk çocuk g a zetesi sayılır.

H akayik iil Vakayi: 1870'de y ay ınlanm aya başladı ve çok uzun süre çı­
kabildi. R ecaizade Ekrem ve K em al Paşazade Sait B ey bu gazetede çalış­
tılar.

A sır: 1870'de çıkm aya başladı, özel eğlence say ılan yayınladı.

D evir: A hm et M ithat Efendi 1870'de D evir adıyla b ir gazete çıkardı.


D e v ir ilk sayıda kapandı ve çok kısa b ir süre sonra da B edir adıyla çıkm a­
ya başladı.

Hadika: önce 1869'da bilim sel b ir gazete olarak çıktı ve çok yaşam adı.
İki yıl sonra yeniden yayınlandı. N am ık K em al, A hm et M ithat Efendi,
E büzziya T evfik ve Ş em settin Sami bu gazetede çalıştılar. G azetenin sahi­
bi A şir Efendi idi.

H ulasat iil Efkâr: 1873'te kuruldu. Sabah ve akşam , günde iki baskı
yaptığı oldu.

M edeniyet: 1874'te E ğribozlu M ehm et A rif Bey tarafından yayınlan­


m aya başladı. Y azarları arasında şu kişiler görünür: Ç aylak T evfik. Lehli
H ayrettin K arski, Faik R eşat ve B inbaşı Sait Beyler. M edeniyet de resim li
b ir gazeteydi.

Sadakat: 1875'te çıkm aya başladı. N am ık K em al de bu gazeteye y azı­


lar yazdı. S adakat çocuklar için sürekli bir özel sayı yayınlam ıştır.

İstikbal: T ürk m izahının kurucusu T eo d o r K asab tarafından 1875'te çı­


kartılm ış bir haber gazetesidir.

Vakit: Bu da 1875'te Filip Efendi tarafından çıkartıldı. Vakit kadınlar


için özel bir sayı yayınlam ıştır.

Sabah: İlk olarak 1876'da P apadopulos adında b ir kişi tarafından çı­


kartıldı. Şem settin Sami bu gazetede çalışm ıştır. Sabah I888'de ünlü g a­
zeteci M ihran Efendi tarafından ele alınarak yeni b ir biçim de yayınlanm a­
ya başlayacaktır.

Soru 9: İlk Fransızca gazeteler nasıl yayınlandı?

B ulletin des N ouvelles (H aberler bülteni) 1795:


T ü rkiye'de ilk gazeteyi Fran sızlar çıkardılar. B una gazete dem ek
doğru olur m u? Belki de olm az. G azetenin adı «Bulletin des N o u velles»
(h ab erler bülteni) idi. Yıl 1795, büyük devrim den altı yıl sonra Fransa
hâlâ heyecan içindedir. F ransızlar b ir yandan yurt içinde devrim i güçlen ­
dirm eye çalışıyorlar; bir yandan d a dışarıy a devrim i anlatm aya çalışıyor­
lar. A ynı zam anda tüm dünyanın desteğini kazanm ak gerek. D aha ajanslar
kurulm am ış. Y abancı ülkelerin çoğunda d a gazete çıkm ıyor. Hele O sm an­
lI ülkesinde devrim in getirdiği yenilikleri F ransızlara v e T ü rk le re an latm a­
nın hiçbir yolu yok. Paris'ten o zam anki Fransız devrim ci hüküm etinin
O sm anlı ülkesindeki özel tem silcisine b ir g azete çıkarm a görevi veriliyor.
T ü rk iy e’de yayınlanan bu ilk gazeteden elde hiçb ir ö m ek kalm am ış. G aze­
tenin ilk sayısı galiba A ğustos 1795'te yayınlanm ış. G azete ne kadar yaşa-
iniş, o da belli değil; belki yedi ay, A m a gazetenin çıktığına d air arşiv ler­
de belgeler var. Bu belgelerin en ilginçlerinden biri Fransız D ışişleri B a­
kanlığının arşivlerinde yatıyor. O zam an İstanbul'daki Fransız E lçiliğine
E.F. H enin diye bir başkâtip gönderilm iş. Jurnalcilik o zam an da var. B aş­
kâtip Paris'teki Dış İlişkiler K om iserine, yani D ışişleri B akanına gizlice
b ir m ektup ulaştırm ış. Elçiyi ju rn al ed iy o r bu m ektupta. Şöyle diyor:
«K om iser vatandaş, İstanbul'daki E lçiliğim iz Paris'ten alınan haberleri
kullanarak bir bülten yayınlıyor. Bu bültenleri okuduğunuz zam an şaşı­
yorsunuz. B azen başarılarım ız çok abartılıyor, bazen de düşm an gazetele­
rin bile yazm ayacağı şeyler çıkıyor bu bültende. Bazı koşullarda bıı tem ­
silcinin tutum u gerçeklere hiç uygun değil. Şim diye kadar size bütün bu
uygunsuzlukları bildirem edim , çünkü bültenlerin tüm ünü bulam am ıştım .
İlişik olarak sunduğum sayı ayrıca dikkati çekm ektedir. Y abancı b ir ü lk e­
de, hele O sm anlı üiKesinde, bir tem silcim izin bu yazıları ancak devriıni-
mizi küçük düşürm eye yarar. Ç ünkü bu bültenler T ü rk çe’ye çevrilip bütün
İstanbul'a yayılıyor.»
E lçilik başkâtibinin Paris'e yolladığı ju rn alin orada ne etkiler yarattığı
pek belli değil am a elçilikle Paris arasındaki yazışm alardan D evrim
H üküm etinin İstanbul'daki gazete konusuna özel bir önem verdiğini anlı­
yoruz. 4 N isan 1795'te D ış ilişkiler B akanlığı İstanbul'da E lçiliğe bağlı bir
basım evinin açılm asını öngörüyor. L ouis A llier de H auteroche adlı bir
kişi bu basım evine m üdür atanıyor ve yanında üç basın işçisi ile İstan b u l’a
gönderiliyor. Bunun yanısıra da M arsilya yolu ile iki baskı m akinesi ve
hurufat yola çıkarılm ıştır. M üdüre gönderilen b ir m ektupta şu sözleri o k u ­
yoruz:
«V atandaş, bu basım evini C um huriyetin çıkarlarına en uygun biçim de
kullanacağına inanıyoruz. K onvansiyon bültenini ve yasalarım ızı basarak
doğudaki acentalarım ıza tanıtacaksınız.»
27 T em m uz 1795'te baskı m akineleri ve hurufat İstanbul'a ulaşıp bası-
m evinin m üdürüne teslim ediliyor. B u sırada yeni bir elçi atanm ıştır İstan­
bul'a. Elçi V em inac Paris'ten gönderilen hurufatın T ürkçe yazı basm aya
elverişli olm adığını görünce üzülüyor ve basım evi m üdüründen hem en
T ürkçe baskı yapabilm ek için gerekli çarelere başvurm asını istiyor.
M üdürün 22 M art 1796'da yazılm ış bir raporu var. Bu raporda basım e-
vinin T ürkçe baskı yapabilm esi için gerekli hurufatın derhal ısm arlanaca­
ğı belirtiliyor. A m a olum lu bir sonuç verm iyor bu istek. Elçi T ürkçe baskı
işlerinden vazgeçiyor. V azgeçm eseydi belki de ilk T ürkçe gazete Takvim -
i Vakayi'den 35 yıl önce çıkm ış olacaktı.
A yda iki defa 6-8 sayfa olarak yayınlanan ve yalnız F ransa ve A vrupa
haberleri veren «Bulletin des N ouvelles» k ısa öm ürlü olm uştur.V erninac
D irektuar yönetim i sırasında, 7 M art 1796'da geri çağırılıyor. «B ulletin
des N ouvelles» de böylece tarihe karışm ış oluyor.
G azette fra n ça ise de C onstantinople (İstanbul Fransız G azetesi) 1796:
İstanbul'da ikinci gazeteyi de F ran sızlar çıkartm ıştır. V em inac geri alı­
nınca yerine A ubert-D ubayet atanıyor. 1796 yazında yeni B üyükelçi İs­
tanbul'a gelip yerleşir. O da anlaşılan basm a m eraklı b ir kişidir. İstan ­
bul'da doğru dürüst bir Fransızca gazete kurm aya yöneliyor. Kısa bir ha­
zırlık dönem inden sonra E ylül veya Ekim 17% 'da F ıan sızlar yeni g azete­
yi yayınlıyorlar. Bunun adı «G azette fra n ç a ise de C oııstantinople»dut. Bu
da aylık bir gazetedir. G enellikle dört sayfa, bazen iki sayfalık b ir ek de
giriyor araya. Bu gazetede de tek yerli haber yoktur, biitün haberler F ran­
sa ve dış dünya ile ilgilidir. G azette fra n ç a ise de C onstantinople topu topu
iki yıl yaşayabiliyor. E ylül 1798'de F ransızlar M ısır'a bir çıkartm a yapm a­
ya kalkınca İstanbul'daki Elçilik kapatılıyor, bütün B üyükelçilik m em urla­
rı Y edikule zindanında gözaltına alınıyorlar. Elçilikteki baskı m akineleri­
ne de hazine el koyuyor. B ir süre sonra barış olacak, elçilik m em urları
görevlerine dönecekler, baskı m akinelerini de geri alacaklardır. Ama
« G azette fra n ça ise de C onstantinople» tarihe karışm ıştır artık.

İzm ir'de F ransızca ilk gazeteler:

S pectateur O riental (D oğulu seyirci) 24 M art 1821:


T ü rkiye'de Fransız E lçiliğine bağlı olm ad an çıkartılan ilk gazete Spec­
tateur O riental’dır. Bu gazeteyi 24 M art 1821 'de İzm ir'de A lexandre Blac-
que adlı bir Fransız çıkartm ıştır0 0 ’. G azetenin başlığının hem en altında
«feuille littéraire, critique el com m erciale» (edebiyat, eleştiri ve ticaret
yaprağı) yazısı okunm aktadır. A. B lacque'in izlediği politika o zam anki
Fransız politikasına uym adığı için İzm ir'deki Fransız K onsolosluğu, kapi­
tülasyonlara dayanarak bu gazeteyi sık sık kapattırm ıştır. G azetesinde çe­
şitli fırsatlarda Ingiltere’ye, Fransa’ya ve R usya'ya karşı sert eleştiri yazıla­
rı yayınlayan A. B lacquc İzm ir'deki azınlıkların sevgisini kazanm ıştır.
« Spectateur O riental »de dış haberlere çok geniş y er ayrıldığı görülm ekte­
dir. G azete haftalık ve d ö rt sayfadır. A. B alcque ile Fransız K onsolosluğu
arasında süregelen çekişm eler sonunda g azete 27 M art 1824'te K onsolos­
lukça kapatılır 0 ” ,
24 M art 1821'den 27 M art I824'e k ad ar süren bu üç yıllık dönem ,
« Spectateur O riental» gazetesinin basın tarihim izde aydınlanm am ış bir
bölüm üdür. B undan altı ay sonra «S p ecta teu r O riental»in yeni b ir biçim ­
de çıktığını görüyoruz. B u kez gazetenin başlığının altında «journal com ­
m ercial, politique et littéraire» (ticaret, p olitika ve edebiyat gazetesi ) ya­
zısı vardır.
G azete yeni biçim iyle 1 E kim 1824'te çıkm aya başlar. Bu kez g azete­
de yönetici olarak iki ad görünür: V igoureux ve D idier. A. B lacque'in
yine gazetenin başında olup olm adığını kesinlikle bilm iyoruz ^,2’.
A. Blacqlie o zam an gazetesinde, Y unanistan'ın bağım sızlığı için ada­
larda geniş bir eylem e girişm iş olan ihtilâlcilere karşı O sm anlı politikasını
savunur. İzm ir'de ticaretle uğraşan azınlıklar ve y abancılar da bölgede ka­
rışıklık çıkm asından ve dolayısıyla işlerinin aksam asından korktuktan
için, o günkü durum un devam ından yanadırlar. Fransa ve İngiltere ise,
Y unanistan'ın bağım sızlığını destekler. Bu bakım dan Fransız K onsoloslu­
ğu A. Blacque'i susturm aya çalışır. G azete çeşitli baskılarla karşılaşır.
K onsolosluk birçok kez kapatır gazeteyi. A m a A. B lacque her defasında
yeni form üllerle gazetenin yeniden çıkm asının yolunu buluı;. Sonunda ga­
zete 1827'nin son günü kesinlikle kapatılır.
Le Sm yrnéen (İzm irli) 1824:
İzm ir'deki F ransızlar 1824'te ikinci bir gazete çıkarttılar. C harles T ri­
con adında bir Fransız'ın 3 T em m uz 1824'te y ayınlam aya başladığı bu ga­
zeteyi bir süre sonra Roux adlı b ir Fransız tüccarı satın aldı. G azetenin
tuttuğu yol O sm anlı H üküm eti çevrelerinde hoşnutsuzluk uyandırıyordu.
Le Sm yrnéen ancak onbir sayı çıkabildi; 11 E ylül 1824'te kapatıldı.
Le C ourrier de Sınyrne (İzm ir postası) 1828:
Le S pectateur O riental kapandıktan sonra A lexandre B lacque İzm ir'de
O sm anlı H üküm etinin de desteği ile Le C o u rrier de Sm yrne adlı yeni bir
gazete çıkardı. G azete R uslara karşı O sm anlı politikasını savunduğu için
Rus ve Fransız B üyükelçilikleri gazetenin kapatılm ası yolunda yine B abI­
âli üzerinde çeşitli baskılara başladılar. A B lacque 1831 'de gazetesini sat­
mak zorunda kaldı. G azete ad değiştirdi, Jo u rn a l de Sm yrne oldu.

D evletçe çıkartılan ilk F ransızca gazele

Le M on iteur Otlam an, 1831:


Bu gazete Sultan II. M ahm ud'un isteği ile 1831 'de İstanbul'da y ayın­
lanm aya başlam ış yarı resm î bir devlet organıdır. İkinci M ahm ud b ir yan­
dan Takvim -i Vcıkayi'nin hazırlıklarıyla uğraşırken bir yandan da B abıâli-
nin görüşlerini ve politikasını yansıtacak F ransızca b ir gazete çıkartm ayı
düşünüyordu. İzm ir'de uzun zam an devletin görüşlerini savunm uş olan
A lexandre B lacque'i İstanbul'a getirterek kendisine gazetenin kurulm ası
görevini verdi. Fransa'da yayınlanan Le M o n iteu r O fficiel de la F rance
adlı resm î gazetenin adından esinlenerek bu gazeteye Le M o n iteu r O tto­
m an dendi.
Le M oniteur Ottom an, Takvim -i Vakayi'nin fransızca çevirisi değildi.
A m a Takvim -i Vakayi’d s çıkan birçok haberler Le M oniteur'ds de yayın­
lanm ıştır. Bu gazete genellikle H üküm etin görüşlerine yer verm iştir. F ran­
sa'da kralcı olarak tanınan A lexandre B lacque'in «B lak B ey» adıyla yarı
resm î bir gazetenin başına geçm esi Fransız E lçiliğinde hoşnutsuzluk ya­
ratm ış ve İstanbul'daki elçiliklerde çeşitli tep k iler uyandırm ıştır. *
B lak B ey'in 1836'da Sultan'dan aldığı gizli b ir görevle F ransa'ya gider­
ken M alta'da birdenbire ölm esi veya zehirlenerek öldürülm esi üzerine ga­
zetenin yönetim i kendisinin yanında çalışm ış olanlara k a ld ı(l,). L e M o n i­
teur O ttom an m ne zam an kapandığını bilm iyoruz.

Jo urnal de Sm yrne (İzm ir gazetesi) 1833-1915: İzm ir'de yayınlanan


bu gazetenin sık sık kapatıldığı anlaşılıyor.
E cho de I' O rient (D oğunun yankısı) 1838-1845: İzm ir'de ayda 6 defa
yayınlanan bir haber gazetesiydi.

Jo urnal de C onstantinople (İstanbul gazetesi) 1846-1866: İzm ir'de


çıkan Journal de Sm yrne ile E cho d e /' O rient birleşerek İstanbul'da J o u r­
nal d e C onstantinople gazetesini çıkardılar.

La Turqie, 1866: Jo urnal de C onstantinople 1866'da ad değiştirerek


yeni b ir biçim de günlük çıkm aya başladı. La Turquie böyle kuruldu.

Im partial (tarafsız) 1841-1912: İzm ir'de çıkan bu gazete önceleri haf­


talıktı, sonra haftada dört defa yayınlandı.

La R éform e, 1869-1922: O skar E fendi adında bir Erm eninin çıkarttığı


bu gazete önceleri haftada iki defa yayınlanıyordu. Bu gazeteyi 1900 y ı­
lında D r.N . Z ürükzoğlu satın aldı ve I904'te gazete günlük oldu. La
R éform e o yıllarda pazar günleri 42 sayfa çıkıyordu.

Le P hare du B osphore (B oğaziçi feneri) 1870-1890: İstanbul'da çıkan


ve Patrikhanenin çıkarlarını savunan b ir gazeteydi. G azetenin başyazarı
K iriakopulos bu gazete kapandıktan sonra M ısır'da çalışm ıştır.

Levcınt-H erald, 1867: Fransızca-İngilizce olarak İstanbul'da çıkan bu


gazetenin sahibi E dgar W ittaker 1890 y ıllarında saraydan aldığı ödeneği
artırm ak için birtakım şantajlara başvurm uştur. G azetenin birçok kez ka­
pandığı anlaşılıyor. W ittaker, T im es g azetesinin T ürkiye m uhabirliğini
yapm ıştır.

Stam boul (İstanbul) 1875-1964 İstanbul'da I867'de kurulm uş olan «


Levant Tim es a n d Shipping G azette» adlı İngilizce gazeteyi çıkartan Laf-
fan ve H enry H anly kardeşler A ğustos 1875’te bu gazeteye yeni b ir biçim
ve yön verdiler, gazetenin adı d a S ta m b o u ra çevrildi.

H anly kardeşlerin ölüm ünden sonra gazete 1895'te C hester adında bi­
rine satıldı. G azetenin yönetim i de F igaro'nun İstanbul m uhabiri, Fransız
edebiyatı öğretm eni R egis D elb eu fe verildi. 191 l'e kadar gazeteyi yöne­
ten R egis D elb eu fü n dönem inde Sta m boul gazetesi en başarılı yıllarını
yaşam ıştır. Bu gazetecinin ölüm ünden sonra Stam boul'un yönetim iyle G a­
latasaray Lisesi öğretm enlerinden Pierre Le G o ff görevlendirilm iş ve
1946'ya kadar gazeteyi bu kişi yönetm iştir. (G azete B irinci D ünya Savaşı
sırasında. 1914-1918, çıkm am ıştır). Le G o ffta n sonra gazetenin başına
R ené H ouille getirilm iş ve 1955'e kadar İstanbul gazetesi onun yönetim in­
de kalm ıştır. Yeni teknik gelişm elere ve T ü rkiye'de basının ve toplum un
koşullarına ayak uyduram ayan İstanbul gazetesi b ir süre T ransız E lçiliği­
nin yardım ıyla yaşam ış, bu yardım ın kesilm esi ile de 1964'te gazetenin
k ap atılm asına karar verilm iştir.
P resse O rient (günlük gazete, İstanbul 1849-1854), C ourrier d'O rient
(günlük gazete, 1854), G azette M édicale d 'O rien t (A ylık tıp gazetesi. İs­
tanbul 1857), Le C om m erce de C onstantinople (T icaret gazetesi, İstan­
bul), Le M oniteur O rient (İstanbul. 1882-1919), R evue d 'O rient (İzm ir,
1871), Indépendant (İzm ir, 1918), Le L evant (İzm ir, 1919), La Liberté
(İzm ir, 1919), Echo de la France (İzm ir, 1919-1922).

Le Jou rn a l d 'O rient (İstanbul, 1918-1972): A lbert ve A njel K ara­


su'nun çıkardığı bu gazete İstanbul'daki y abancılar için uzun süre önem li
b ir haber kaynağı olm uşsa da baskı ve haber tekniği bakım ından çok geri
kaldığı için okuyucularım kaybetm iş ve kapanm ıştır.

Soru 10: Jön Türkler hangi gazeteleri çıkardılar?

Y abancı ülkelerde «Jön T ürkler» olarak tanınan devrim ci T ürklerin dı-


şardaki çalışm aları iki dönem e ayrılır:
- Yeni O sm anlılar dönem i (A bdülaziz çağı), 1865-1876;
- A bdülham id istibdadına karşı koym a ve İttihat-T erakki dönem i.
1878-1908.
Bu iki dönem de dışarıda yayınlanan gazete ve dergilerin sayısı yüzün
ü stü n d e d ir041.

Yeni O sm anlılar dönem i:

Bu dönem Yeni O sm anlIların 1865'te A bdülaziz ve Ali P a şa y a karşı


ö rgütlenerek kendi aralarında gizli b ir d em ek kurm alarıyla başlar. N am ık
K em al, Z iya Paşa, Ali Suavi, A gâh Efendi, R eşad ve R ıfat B eyler bundan
b ir süre sonra A vrupa'ya kaçarak ilk Jön T ürk gazetelerini çıkartm aya baş­
layacaklardır. C avit O rhan T ütengil'e göre Y eni O sm an lIların dışarıya
kaçm aları başlıca iki faktöre d a y a n m a k ta d ır051:

Iç faktör: T ürkiye'de basın üzerinde gittikçe tazyikini arttıran


tedbirler; B elgrad K alesiyle ilgili yazı üzerine M uhbir'in kapa­
tılm ası ve Ali Suavi'nin K astam onu'ya sürülm esi; Tasvir-i
E fkâr'ın kapatılarak Z iy a B ey'in ve N am ık K em al'in m em uriyet­
le İstanbul'dan uzaklaştırılm ak istenm esi;
D ış faktör: B ir süredir Paris'te oturm akta olan M ustafa Fazıl
Paşa'nın Y eni O sm anlIlardan bazılarını yurt dışına çağırm ası.
Jön T ürklere en büyük yardım ı sağlayan M ustafa Fazıl P aşa o l­
m uştur.
M uhbir: Ali Suavi ilk olarak 31 A ğustos 1867'de L ondra'da Yeni O s­
m anlIlar adına bu gazeteyi yayınlam ıştır. T ürkiye dışında yayınlanan ilk
gazete M uhbirdir. N için gazete İngiltere'de çıkartılm ıştır d a Fransa’da
v eya başka bir ülkede değil? E büzziya TevFık bunu şöyle anlatıyor:
«G azetenin L ondra'da yayınlanm asına k arar verilm işti. Ç ünkü Fransa'da
basın ağır cezaları öngören bir kanuna tâbi olduğu gibi, gerekirse gazete­
lere kanun dışında da m uam ele ediliyordu. H ele bir yabancı tarafından çı­
kartılacak gazete, o yabancının m ensup olduğu sefaretin şikâyetine de
kurban edilebilirdi. Y ani Fransız İm paratorluğunda keyfî irade kanunî ah ­
kâm ın üstündeydi. B unlar göz önüne alınarak basın hürriyetinin tam o ld u ­
ğu L ondra tercih e d ilm iş tir/16’.»
«Paris'e geldikten b ir süre sonra Y eni O sm anlIların Fransa'yı terke
davet edilm elerinin yarattığı hayal k ır ık lığ ın ın da L ondra'nın saçilm esin-
de rol oynadığı sanılıyor.
M u h b ir 31 A ğustos 1867 ile 3 K asım 1868 tarihleri arasında 50 sayı
çıkm ıştır. G azeteye F ransızca ve İngilizce ek ler konm uştur. M u h b ird e k i
aşağı yukarı bütün yazılar Ali Suavi'nin kalem inden çıkm adır. Ali Suavi
bu yazılarında şöyle der:
«B en T ürkistan'ın (T ürkiye'nin) hayrına şeyler yazacağım . M adem ki
ben A rabistan ve A nadolu'yu ve R um eli'yi gezm iş ve bütün vatanım ı karış
karış bilm iş ve m illetim in dilindeki eserleri okum uş, öğrenm iş b ir ada­
mım , elbette vatanım ı M ösyö Ç örçil'den ve lala kucağında büyüyenlerden
dah a âlâ bilirim ve yazarım . Ö yle b ir adam ım ki, icabında yalın ayak yü ­
rüm ek, toprak üstünde yatm ak, kuru ek m ek kem irm ekten sıkılm am . N ere­
de bulunsam kalem im beni besler...»(17).
Ali Suavi yazılarında B üyük M eşveret M eclisinin (yani M illet M ecli­
sinin) kurulm asını ve m em leket işlerinin orada görüşülm esini öne sürü­
yordu. A. H. T anpınar'a göre de Ali Suavi halktan yetişm işti, b ir esn af ço­
cuğu idi, halkın diliyle ve çok kez m antığı ile konuşuyordu.
K ısa bir süre sonra Yeni O sm anlılar M u h b ir in, dem eği tem sil eden bir
organ olm ayacağını belirterek yeni b ir g azete çıkarm aya karar verdiler;
H ürriyet böyle doğdu.

Hürriyet: 29 H aziran 1868'de yine L o ndra'da Yeni O sm an lılar C em i­


yeti adına yayınlanm aya başladı.
63'üncü sayıya k ad ar gazeteyi N am ık K em al ve Z iy a Paşa birlikte ya­
yınladılar. E ylül 1869'da N am ık K em al ayrıldı ve gazetenin yönetim i Z iya
P aşa'ya kaldı. Ali Suavi de gazeteye sürekli yazı veriyordu. Ali Suavi'nin
20 O cak 1869’da çıkan bir yazısı «Ali Paşa'nın öldürülm esini teşvik
edici» sayıldığı için İngiliz adliyesi, gazetenin yöneticilerine karşı b ir ko­
vuşturm a açtı. B unun üzerine Z iy a Paşa İsviçre'ye kaçtı ve 3 N isan
1870'te H ü rriyeti 89'uncu sayıdan başlayarak C enevre'de çık arm aya baş­
ladı. G azete burada ancak 11 sayı çıkabildi ve 100'üncü sayı çıktıktan
sonra gazete kapandı (l8) N am ık K em al 1869'da, Z iya Paşa da 1 8 7 1'de
vatana döndüler.
H ürriyet bir haber gazetesi değil, bir düşünce gazetesiydi. Y azılarda
genellikle kolektif bir hava vardı. P arlam enter b ir rejim i savunuyordu g a­
zete. «M eşveret» (m eclis) yolu kabul edilecek olursa bütün bozuklukların
düzeleceği öne sürülüyordu.

Ulûın: Ali Suavi L ondra’dan ayrıldıktan sonra Paris'e gitti ve aynı yıl,
1869'da, orada Ulûın adlı bir dergi çık arm aya başladı. Fransız-A lm an S a­
vaşı sırasında Paris kuşatılınca da Ali Suavi L yon'a geçerek gazetesini
orada «M uvakkaten» başlığı ile y ayınlam aya devam etti.
İnkılâp: Bu gazeteyi de 1870'te yine C enevre'de H üseyin V asfı Paşa
ile M ehm et Bey çıkarttı.

İstibdat dönem inde çıkan başlıca Jön Türk gazeteleri

A bdülham id, M ebusan M eclisi'ni d ağıttıktan kısa b ir süre sonra ya­


bancı ülkelerde yine Jön T ürk g azetelerin in çıkm aya başladığı görülür:
H ayal (Paris, 1878; L ondra 1879) İstikbal (C enevre, 1880), C encinei
H ayal (Paris, 1881 )v.b.
Fakat bu ikinci dönem in en büyük akım ı İttihat ve T erakki D em eğinin
kurulm asından sonra başlar. Bu dönem de on üç yabancı ülkede gazete çı­
kartılm ıştır: İngiltere, Fransa, A vusturya, İsviçre, B elçika, B ulgaristan,
R om anya, İtalya, Y unanistan, K ıbrıs, M ısır, A m erika ve B rezilya. Bu ga­
zetelerin çoğu T ürkçe, b a zd an Fransızca, A rapça, A lm anca, İngilizce ve
İbranicedir.
A bdülham id dönem inde iz bırakan Jön T ürk gazeteleri arasında şunlar
önem lidir:
M eşveret: 1895 yılında A hm et R ıza Bey Paris'te kurm uştur bu g azete­
yi. M eşveret T ürkçe ve Fransızca o larak yayınlanm ıştır. G azete 4 sayfadır
ve içinde T ürkiye'deki baskı yönetim ini belirten haberler ve incelem e ya­
zılan vardır. O sm anlı H üküm etinin gazetenin kapatılm ası için Fransız
hüküm etine başvurm ası üzerine A hm et R ıza B ey M eşveret'i önce İsviç­
re'ye sonra da B elçika'ya taşım ıştır.

Ezan: 1896'da, Tunalı H ilm i'nin C enevre'de çıkardığı gazetedir.

Mizfin: M izancı M urat B ey'in kurduğu bu gazete önce, 1897'de, Kahi-


re'de, sonra da C enevre'de çıkartılm ış, M urat Bey İstanbul'a dönünce
M izan da kapatılm ıştır.

O sm anlı: M izan'ın kapatılm ası üzerine İttihatçılardan İshak Sukûti ile


A bdullah C evdet 1 A ralık I897'de C enevre'de T ürkçe ve Fransızca yeni
b ir gazete yayınlam aya başlarlar. O sm anlı gazetesi budur. O sm anlı gaze­
tesi 1 H aziran 1900'e kadar C enevre'de çıktıktan sonra İngiltere'ye taşınır
ve gazetenin 62'inci sayısı 10 H aziran'da L o ndra'da yayınlanır. 1 Ekim
1900 tarihli 6 9 ’uncu sayının da F olkestone'da çıktığı görülür. B u şekilde
yayınlanan son sayı 15 M art 1903 tarihli ve 119 num aralıdır. O smanlı
120'nci sayıdan sonra K ahire'de çıkm aya b a şla m ıştır(l9).
Bu dönem de çıkan öteki Jön Türk gazeteleri arasında şunlar görülür:
Terakki (Prens Sabahattin, 1906). Şurayı Ü m m et (A hm et R ıza Bey, 1902-
1908), H ürriyet (L ondra. 1896), K anunu E sasi (K ahire. 1897) H akikat
(C enevre, 1897). E nini M azlum (K ahire. 1899), İntikam (C enevre, 1900).
Yıldırım, La F oudre (1901), Selâm et (F olkestone, 1901), Le M oniteur O t­
tom an (1901), Le L ibéral O ttom an (1901), İçtihat (C enevre, A bdullah
C evdet, 1904), La F édération O ttom ane (1903), A hali (1905), El Rakib
(R io de Janeiro), E l E yyam (N ew Y ork), D ie Freie O sm anische P ost (V i­
yana), Le C ourrier des B alkans (Sofya) v.d...
B undan başka dışarıda Jön T ürklerin çıkardığı birçok m izah gazetesi
de vardır: D olab (Folkestone, 1890), H aınidiye (L ondra, 1896), Tokmak
(C enevre, 1901), Laklak (K ahire) v.d...
D ışarıda yayınlanan Jön T ürk g azetelerinin İstanbul'un aydın çevrele­
rinde geniş etkileri olm uştur. Gizli gizli vatana sokulan bu gazeteler y ıl­
larca elden ele dolaşm ış ve İstibdat rejim inin devrilm esinde rol oynam ış­
lardır.
F akat şunu da belirtm ek gerekir, Jön T ü rk gazetelerinin elbette hepsi
iyi niyetlerle, özgürlük savaşları için çıkartılm am ıştır. Bu gazetelerle şan­
taj yapm aya yönelenler de çok olm uştur. İşte A hm et B edevi K uran'ın ya­
yınladığı bir m ektuptan p a rç a la r(20):
«Parasız kalan, veya fazla paraya ihtiyacı olan b ir gazete çıkarıyor,
biraz bağırıyor, beş on m angır alarak b ir tarafa çekiliyor. B ununla mil­
liyeti berbad ediyor. C em iyetin (İttihat ve T erakki) nam usunu lekeli­
yorlar. Yeni bir gazete gördüğüm üz zam an 'adam , bu da para için çıkı­
yor, yarın beş on para aldığı gibi susar' diye söylenm eye başladık...»

Soru 11: Basına ilk yasaklar nasıl kondu?

İlk yasaklam a: i 858 C eza K anununa konan m addeler:

B izde basınla ilgili ilk yasaklar, 1858 C eza K anunu ile başlar. Bu
kanun yayınlandığı zam an T ürkiye'de daha topu topu iki gazete çıkm ıştır:
d evletin resm î gazetesi Takvim -i Vakayi ve C eride-i H avadis. B ir tek de
dergi vardır: Vakayii Tıbbiye. A m a devletin yöneticileri ileriyi görm üşler
ve basından gelebilecek zararları önleyebilm ek için ted b ir alm aya başla­
m ışlardır! G erçekte 1853 C eza K anunu F ransızcadan T ürkçeye çevrilir­
ken basınla ilgili m addeler de dilim ize uydurulm uş ve ilk yasaklam a
böyle çıkm ıştır.
B u kanunun 138. m addesi şöyle der:
«D evleti  liyyenin em ir ve ruhsatıyla açılm ış olan m atbaalarda salta­
natı seniyye ve erbabı hiikûm et ve tebaai saltanatı seniyeden olan b ir m il­
let aleyhinde gazete veya kitap ve evraki m uzirre tab ve neşrine m ütecasir
olan kim selerin iptida bastırm ış olduğu şeylerin zaptiyle derecei cürm üne
göre m atbaası m uvakkaten veya bütün bütün kapatıldıktan sonra on m eci­
diye altınından elli m ecidiye altınına kadar cezayı nakdî ahzolunur.»
K anunun 139'uncu m addesinde genel adaba aykırı m izah y azılan ile
m üstehcen resim basılm ası yasak edilm iştir.
K anunun 213'Uncü m addesi de «basm a kâğıt talik ve neşriyle» yani
afiş ve yayın yoluyla başkasına asılsız isnadda bulunm ayı yasaklam ıştır.

M atbuat N izam nam esi (1864):

1864’te yayınlanan M atbuat N izam nam esi özenti b ir yönetm eliktir. O


yıllarda T ürkiye'de topu topu 4 gazete yayınlanm aktadır: T akvim -i Vaka-
yi, C eride-i H avadis, Tercüınan-ı A h va l ve T asvir-i Efkâr. B una azınlık
gazetelerini ve Fansızca çıkan gazeteleri de eklerseniz sayı onu bulm az.
Bu g azeteler de hüküm ete kafa tutacak güçte yayın o rg an lan değildir. T o ­
punun baskısı birkaç bini geçm ez. A m a birtakım y öneticiler A vrupa'da
hüküm etleri sarsan tehlikelerin yarın öbürgün O sm anlı İm paratorluğu nda
da huzursuzluk yaratabileceğini sezip önceden ted b ir alm aya yönelm işler­
dir. İşte Fuat Paşa'nın Fransa'dan ithal ettiği M atbuat N izam nam esi böyle
b ir şeydir.
X IX 'uncu yüzyılın ortalarında F ransa'da basının iki yüz yıllık b ir g eç­
mişi vardır; her eğilim de yüzlerce gazete çık m ıştır o güne kadar. Eski İm ­
paratorluk çağlarının özlem i içinde kendine yeni b ir taht yaratan Ü çüncü
N apolyon 17 Şubat 1852’de b ir kararnam e yayınlam ıştır. 1864'te bizde
ö m ek alınan yönetm elik budur.
N edir bu M atbuat N izam nam esinin hüküm leri?
B irinci m addeye göre gazete çık arabilm ek için hüküm etin izni g erekli­
dir.
Y abancı ülkelerde basılan ve «D evlete karşı taarruz ve husum et» ha­
vası taşıyan gazetelerin de ithali yasaktır (m add 9).
N izam nam enin ikinci bölüm ü (m adde 10-36) cezalara ayrılm ıştır. Bu
bölüm de şu gibi suç ve cezalar y er alıyor:
- R uhsatsız gazete çıkarm ak;
- G azetenin im zalı b ir sayısını ilgili devlet dairesine g önderm e­
m ek;
- H üküm etten gelen resm î y azılan yayınlam am ak;
- D evleti  liyyenin iç güvenliğini bozacak suçlardan birinin ic­
rası için bazı kişilerin kışkırtılm ası;
- G enel adaba ve m illî ahlâka a y k ın yazılar;
- H azreti padişahîye taarruz sayılabilecek yazılar;
- B akanlara d okunacak söz yazılm ası;
- D ost hüküm darlara dokunacak d ey im ler kullanılm ası;
- M eclisleri, m ahkem eleri ve d evletçe kurulan heyetleri k ötüle­
yecek yazılar;
- D evlet m em urlannın aleyhinde kötü yazı yazm ak;
- Y abancı büyükelçileri, o rtaelçileri, m aslahatgüzarları kötüle­
mek;
- Halkı kötülem ek.

A ti kararnam e (1867)

H üküm et M atbuat N izam nam esinin getirdiği yasaklarla yetinm em iş


ve 1867'de yayınlanan bir kararnam e ile basına karşı her çeşit yetkiyi elde
etm iştir. Üç yıl içinde ne olm uştu r da hüküm et bu k adar korkm uştur? O
zam an gazetelerde çıkan yazılara bugünün açılarından bakacak olursak o r­
tada hiçbir şey yoktur. Ç ok çok şu o lay lar dikkâti çeker:
M uhbir gazetesi G irit m eselesi üzerinde b ir kam panya açm ış ve bir
«M eclisi M illî»nin açılm ası gerektiğini öne sürm üştür. K ararnam e çıkm a­
dan b ir hafta önce yani 3 Z ilkade 1867'de gazete M aarif N azırının bir
em irnam esi ile «geçici olarak» kapatılm ıştır. Bu em irnam ede gazetenin
hüküm et aleyhine yazı yayınlam ayı alışkanlık haline getirdiği öne sürülü­
yordu.
T asvir-i E fkâr'da da N am ık K em al «Ş ark m eselesi» diye bir yazı yaz­
m ıştır. Y azıda ülkenin içinde bulunduğu güç koşullar belirtilm ektedir. Bu
yazı bardağı taşıran d am la olm uş anlaşılan. «Şark m eselesi» başlıklı yazı
4 Z ilkade 1867'de yayınlanm ıştır. Âli K ararnam enin tarihi de 10 Zilkade
1867’dir.
B ütün kararnam e bir sayfa bile tutm az. A m a neler yo k tu r bu K ararna­
m ede. G erçekte o K ararnam edeki sözler basın özgürlüğünün her zincire
v uruluşunda söylenen sözlerdir:
«D ersaadette (yani İstanbul'da) y ayınlanm akta olan gazetelerin
bir takım ının b ir süreden beri kullandıkları dil ve tuttukları yol...
M em leketin genel m enfaatlerine a y k ın aşırılıklar...
D evlete bile dil uzatanlar...
... Fesat âleti olarak b irta k ım zararlı Fikirleri ve yalan haberleri
yazanlar...
... H alkın ahvalinin ıslahı ve m em leketin ilerlem esi için h er va­
kitten ziyade him m et buyurulduğu b ir sırada...
A sayişin ve düzenin korunm ası için...
... Bu kaideye aykırı davranan g azetelerin bütün devlete ve
um um m illete olan m azarratlarının önlenm esi için...
... M atbuat nizam nam esi h üküm lerinin dışında olarak h ü k ü ­
m etçe eğitici ve önleyici ted b irler alınm asına k arar verilm iştir.
... İşbu K ararnam e geçicidir. B unu yaratan şartlar ortadan kal­
kınca K ararnam e de bertaraf o lacaktır.»
Âli K ararnam e geçici olarak çıkarılm ıştır, am a 1909 'a kadar yürürlük­
te kalacaktır. Ç ünkü K ararnam enin çık artılm asını yaratan koşu llar ortadan
kalkm am ıştır! K alkam az da kolay kolay. H er iş başına gelen hüküm et bu
K ararnam eyi kendine göre kullanm ış ve b asın a zincirler vurm aya yönel­
m iştir.
N asıl uygulanm ıştır bu Âli K ararnam e? İşte bazı örnekler:
M izah gazetesi D iyojen 1871'de 15 gün kapatıldı.
A ynı yıl İbret gazetesi bir ay yasaklandı.
Y ine 1871 'de Ibıetnûm ayı A lem (m izah gazetesi) geçici olarak kapatıl-
d l- . ı
İbret I872'de yeniden 4 ay kapatıldı. 1873'de D iyojen kapatıldı. Letai-
f i A in r'ın geçici olarak yayını durduruldu. 1873'te H adika 2 ay, İbret önce
1 ay, sonra süresiz kapatıldı.
B asiret kapatıldı. 1874'te H iilâsaî Efkâr, Şa rk ve H ayal gazeteleri ka­
patıldı.
1875'te H ayal gazetesi yasak edildi, v.b....

B asına ilk sansür

Âli K ararnam e de yetm em iştir basını susturm ak için. Ü lkedeki bütün


bozukluklardan basın sorum lu tutulm aktadır. H üküm etin en ufak bir eleş­
tiriye taham m ülü kalm am ıştır. S onunda, II M ayıs 1876'da. yeni bir K a­
rarnam e ile basına sansür konur. Bu Âli K ararnam ede kısaca şöyle denir:
«O sm anlı basınında çıkan yazılara hüküm et gerekli dikkati gösterm iş
ve çoğu zam an gazeteleri süreli veya süresiz olarak kapatm ışsa da basın
inzibat altına alınam am ıştır. B unun için gazetelerin baskıdan önce m uaye­
nesine karar verilm iştir. Bu karar da geçicidir...»
S erver İskit bu kararnam enin basında geniş tep k iler yarattığını göste­
rerek şu iki örneği veriyor:
1. B asiret gazetesinde S ansür K ararnam esinin yayınlandığı gün şöyle
bir ilân çıkm ıştır: M atbaam ızın m akinesi bozulduğundan gazetem iz bir­
kaç gün yayınlanm ayacaktır.
2. Sabah gazetesi de ilk gün. gazeteyi sansürün yasakladığı yazıların
yerini boş bırakarak yayınlam ıştır.

Yeni baskı önlem leri

M atbuat N izam nam esinin basın özgürlüğünü ortadan kaldıran sert


m addeleri, 1867'de yayınlanan Âli K ararnam e ve 1876'da da san sü r K a­
rarnam esi yetm iyorm uş gibi hüküm et, basım büsbütün sindirm ek için
yeni önlem lere yönelm iştir. B unların en önem lisi yine 1876 yılında y ayın­
lanan bir tebliğdir. Sırbistan savaşı b aşlam ıştır o sırada. H üküm etin duru­
mu hiç de parlak değildir. Y enilgi haberleri yayılm aya b aşlam ıştır ortalı­
ğa. A m a hüküm etin yayınladığı resm î tebliğe göre bunlar hep d edikodu­
dur. «A sakiri İslâm (Islâm askerleri) düşm an karşısında uğraşırken burada
birtakım kim selerin gerçekleri bilm eden böyle bir m esele üzerinde idarei
efkâr etm eleri bozgunculuk dem ektir. B unlar yasak edilm iştir. Y er yer ha-
fiyeler tayin edilm iştir. D evlet işleri üzerinde söz söyleyenler vatan haini
sayılacaktır. G azetelerin de bu konularda yazı yazm am aları için M atbuat
D airesince talim at verilm iştir...»
Soru 12: Abdülaziz'in tahttan indirilmesiyle elde edilen basın öz­
gürlüğü ne kadar sürdü?

K ısa süreli da r b ir özgürlük dönem i (B irinci M eşrutiyetin hazırlanış)


ve ilk yılı):
1876 M ayısında Sultan A ziz'in tahttan indirilm esi geçici b ir özgürlük
dönem inin başlangıcı oldu. Sürgünler İstanbul'a döndüler. G azetelerde her
çeşit yazılar çıkm aya başladı. Bazı yeni g azeteler yayınlandı. B eşinci
M urad'ın üç aylık bir iktidar dönem i böyle b ir hava içinde geçti, ikinci
A bdülhaınid tahta çıkınca da aynı hava dev am etti. Bu sırada İlk Kanunu
E sasî’nin, yani A nayasanın ilânı havayı büsbütün coşturm uştu.
A nayasanın 12. m addesi «B asın kanun dairesinde serbesttir» diyordu.
A m a bu çok lastikli bir deyim di. Ne dem ekti basının kanunlar çerçevesin­
de ö zg ür olm ası? Bu, özgürlük her çeşit kanunla sınırlandırılabilir dem ek­
ti! Kaldı ki eski M atbuat N izam nam esi de yürürlükten kaldırılm ış değildi.
Sansür K ararnam esi de yürürlükte idi.
K ısa bir özgürlük dönem i dediğim iz bu dönem de basın yine kısıntılar
içinde kalm ış ve bu dönem çok kısa sürm üştür. Bu dönem in başlangıcı 30
M ayıs 1876, yani A bdülaziz’in tahttan indirilm esi tarihidir. Sonu ise 13
Şubat 1878, yani M eclisi M ebusan'ın kapatılm asıdır. A m a M eclisin kapa­
tılm asından önceki on aylık bir dönem de çok sıkı koşullar altında g eç­
m iştir. 23 N isan I877'de «D oksan üç harbi» denen O sm anlı-R us savaşı
patlak verm iştir. Savaşı bahane ederek de Sultan H am id her alanda sıkı
ted b irler alm aya yönelm iştir. D em ek ki bu d a r özgürlük dönem i gerçekte
b ir yıllık bir dönem bile değildir.
N eler olm uştur bu dönem de?
H er şeyden önce A bdülaziz'in tahttan indirilm esi b ir şenlik havasıyla
karşılanm ış ve öteden beri Jön T ürklerle çeşitli ilişkileri olan Beşinci
M urad tahta çıkm ıştır. H ürriyet kahram anı M ithat Paşa her ne kadar baş­
b akanlığa getirilm em iş ise de yöneticiler arasında Paşa'nın çok geniş etki­
leri vardır. B üyük reform tasarılarının h azırlıklarına girişilm iştir. Kanunu
E sasî ilân edilecek, bir M eclisi M ebusan, b ir de M eclisi A yan kurulacak­
tır.
A m a daha bunlara gelm em iştir. A bdülaziz devrilm iş. H ürriyet kahra­
m anları işbaşına gelm iştir am a basının öyle fazla ileri geri her şeyi y azm a­
sına izin verilm em ektedir. İşte bunun b ir örneği: Sultan A ziz intihar ettik ­
ten taıi) üç ay sonra, 4 A ğustos 1876'da, yani B eşinci M urad'ın 93 günlük
padişahlığı sırasında V akit gazetesinde şu yazı yayınlanacaktır:
«B ir vakitten beri H ayal gazetesi. B asiret ve Vakit gazeteleri im tiyaz
sahipleri aleyhine birtakım tezy if edici m akaleler yayınladığından dolayı
H ayal gazetesinin im tiyaz sahibi, idareye getirtilm iş ve kendisine tenbih
ve ihtarda bulunulm uşsa da H ayal gazetesi yine de nam us ve edeb dışı ya­
zılara devam etm iştir. K işileri kınayacak havadis yayını kanun ve nizam ­
larla yasaklandığı halde bu gibi yazılar yayınlam ak şu zam ana uygun o l­
m ayacağı için H ayal gazetesi süresiz o larak kapatılm ıştır. B undan böyle
lâtife ve m izaha dair varakpare yayınlanm asına izin verilm iyeceği ilân
olunur...»
H ayal gazetesinin sahibi T e o d o r K asap b ir süre sonra gazetesinde
«M atbuat kanun dairesinde serbesttir» yazısıyla elleri ve ayaklarına zincir
vurulm uş b |r K aragöz deseni yayınladığı için 3 yıla m ahkûm olacak ve İs­
tanbul'dan kaçacaktır.
A bdülham id tahta çıkalı daha dört ay bile olm am ıştır, K anunu
E sasî'nin yayınlanm asına birkaç hafta kala. M ithat Paşa nın Sadrazam lığı
sırasında yayınlanan bir belge de şudu>:
«B ir süreden beri T ürkçe gazetelerin çoğunda zihinlerin ve düşüncele­
rin zaten tasavvur edilm eyen bazı teşebbüslere olan eğilim lerini teşvik
ed ecek birçok yazılar görüldüğü için... bu gibi havadis yayınlayanlara
karşı şiddetli tedbirler alınm asına m ecburiyet duyulacağı bildirilir.»
Bu da başka bir belge: 1877 yılının o rtalarına doğru, K anunu E sasî'nin
ilânından ve M eclisi M ebusan'ın açılm asından b ir süre sonra yayınlanan
resm î tebliğde şöyle denm ektedir:
«E skiden, gazeteler yokken ded ik o d u lar yalnız ağızlarda dolaşırdı.
Şim di herkes aklına geleni birer gerçekm iş gibi yayınlıyor. G azetelerde
çıkan y azılan da herkes tüm üyle gerçek sanıyor. B u yüzden o rtaya çıkan
y anlışlar eskisinden çok önem lidir. H üküm etin icraatı aleyhine dil kulla­
n anlar fesatçı sayılacağı ve bu çeşit yazılar yazanlara karşı gereken şiddet­
li kanunî tedbirlerin alınacağı cüm len in m alûm u olm ak üzere d evlet adına
bu durum şim diden ilân olunur.»
A bdülham id K anunu E sasî'ye ve yeni kurulan p arlam enter rejim e rağ­
men güdüm lü b ir düzenin hazırlıklarını yapıyordu b ir yandan. R uslarla
savaş patlak verm işti artık. 20 Eylül I877'de yayınlanan Sıkı Y önetim K a­
rarnam esiyle padişah eskiden olduğu gibi olağanüstü yetkiler1elde ed iy o r­
du. Şöyle diyordu bu kararnam e:
«A skeri hüküm et gerekli kişilerin gece ve g ü ndüz evlerini arayabilir,
şüpheli ve sabıkalı kişileri başka bölgelere gönderebilir... zih in 'eri k urca­
layacak yayın yapan gazeteleri derhal k apatabilir ve h er türlü cem iyetleri
yasak edebilir...»
13 Şubat 1878'de M eclisi M ebusan kapatıldı. B öylece O sm anlı İm pa­
rato rlu ğ u n d a yeni bir dönem başlam ış oluyordu. B una «İstibdat D önem i»
denir.

D İP N O T L A R :

(1) H aşan R efik E rtuğ, W . C h u rch ill'in 1842'de E rm eni harfleriy le de T ü rk çe bir
gazele çıkard ığ ın ı ve bunun u zu n süre yay ın lan d ığ ın ı belirtm ektedir.
H aşan R efik E rtuğ. B asın ve Y ayın H areketleri T arihi, İstanbul, s. 163.
(2) E nver B ehnan Ş apolyo. T ü rk G aze te cilik T arihi ve H er Y önü ile B asın, A n ­
kara, 1969, s. 110.
(3) Hasan Refik Ertuğ, aynı eser s. 175.
(4) Enver Behnan Şapolyo, aynı eser, s. 118.'
(5) Tasvir-i Efkâr, sayı 465.
(6) Kaynaklar: Murat Uraz, Şinasi, İstanbul 1955; Server İskit, «Tasvir-i Efkâr»,
H ürriyet gazetesi eki. Aralık 1967; Mustafa Baydar, «ölümünün 100..yıldönü­
münde Şinasi» C um huriyet, 14-15 Eylül 1971.
(7) Selim NUzhet Gerçek, Filip Efendi için bu deyimi kullanmıştır. Türk Gazete­
ciliği, s. 42 İstanbul, 1931.
(8) Pertev Boratav, «Namık Kemal'in gazeteciliği», Namık Kemal, DTCF,
1941.
(9) Mufassal Osmanlı Tarihi, cilt 6, s'. 3332.
(10) Alexandre Blacque'in Türk basın tarihinde önemli bir yeri vardır. Fransız
Büyük Devriminde XVI'nci Louis'yi savunan avukatlardan birinin oğlu olâtı Ale­
xandre Blacque Devrimden sonra ailesiyle birlikte İzmir'e gelip yerleşmiş, önce
Spectateur Orlental'i sonra L e C ou rrier de Srnyrne gazetesini çıkarmıştır.
(11) Hristos Sokratis Solomonides, I Dimitiographia Sti Smirni (İzmir'de gazete­
cilik), Atina 1959.
(12) 1850'de çıkan Annuaires des deux Mondes'a göre bu gazete I825'te A.
Blacque tarafından kurulmuştur. Djiveleguian da «Le Régime de la presse en Tur-
t)uie»de başka bir kaynağa dayanarak aynı tarihi veriyor. Selim Nü'zhet Gerçek ve
Haşan Refik Ertuğ ise gazetenin bir süre sonra A. Blacque yönetimine geçtiğini be­
lirtiyor.
( 13) Blak Bey'in gizli görevle Fransa'ya gönderildiği «Annuaires des deux Mon­
des 1850»de belirtilmektedir. İkinci Mahmul, A. Blacque'm çocuklarının eğitimi
ile ilgilenmiş, bunlardan Edouard Blacque (1824 - 1895) daha sonraki yıllarda İs­
tanbul'da çıkan Courrier de Constantinople gazetesinin başyazarlığına getirilmiş,
sonra da Blak Paşa adını alarak Basın Genel Müdürü olmuş. Bükreş elçiliği de
yapmıştır.
(14) Selim NUzhet Gerçek, 3 Nisan I94l'de Akşam gazetesinde çıkan bir yazı­
sında şu sayıları veriyor: Türkçe 95 Jön.Türk gazetesi, Arapça 8, Fransızca 12, Ya-
hudice (İbranice) 1, toplam: 114.
(15) Cavit Orhan Tütengil, İngiltere'de Türk Gazeteciliği, İstanbul, 1966, s. 22-
23.
(16) Cavit Orhan Tütengil, aynı eser, s. 5.
(17) Cavit Orhan Tütengil, aynı eser, s. 37-38.
(18) Server İskit, Türkiye'de Matbuat Rejimleri, İstanbul, 1939, s. 58.
( 19) Cavit Orhan Tütengil, aynı eser, s. 88.
(20) Ahmet Bedevi Kuran, İnkılâp Tarihimiz ve İttihat ve Terakki, İstanbul,
1948, s. 120.
B İR İN C İ M E Ş R U T İY E T V E İS T İB D A T D Ö N EM İ

(1876-1908)

Sorul3: Birinci M eşrutiyette nasıl bir basın yasası tasarısı hazır­


landı?

A bdülham id tahta çıktıktan birkaç ay sonra, M ithat Paşa'nın sadrazam ­


lığı sırasında bir basın kanunu tasarısının hazırlanm ası için b ir kom isyon
kurulm uştu. K om isyon kısa zam anda bu tasarıyı hazırlayarak 1877
N isan'ında bunu M ebusan M eclisine getirdi. T asarının birinci bölüm ünde
basıınevlerinin kuruluşu ve işletilm esiyle ilgili h üküm ler y e r alıyordu.
İkinci bölüm gazetelere ve süreli yayınlara ayrılm ıştı. Ü çüncü bölüm de de
basın yoluyla işlenecek suçlar ve bunlara verilecek cezalar sıralanm ıştı.
M atbuat K anunu tasarısı M ebusan M eclisinde uzun tartışm alara yol
açtı. M atbaa açılm ası ve gazete çıkartılm ası için hüküm etten «ruhsat»
alınm ası büyük tepkilerle karşılandı. M ebuslar şunları söylediler:
«M atbuat serbest olm alıdır. M atbuat nerede serbest ise o rad a terakki
hâsıl olur. Bu lâyihayı görenler ceza kanunu zannettiler. İçinde para ve
hapis cezasından başka bir şey yok. B izim ceza kanunum uz var. G erekirse
ona başvurulur. A m erika’nın bu kadar ileriye gidişine herkes şaşıyor. A m a
bilm iyorlar ki iki A m erikalı b ir yerde bulunursa y anlarında b ir m atbaa, bir
de gazete bulunur.» (V asilaki Efendi).
«M atbuat kanun dairesinde serbesttir denildikten sonra m atbuatı zin­
cirlerle bağlarsak hürriyet kalır mı?» (H üdaverdi E fendi).
«B endeniz m atbuatın serbest olm ası tarafındayım . M em leketim izde
her m enfaat m atbaalardan çıkm ıştır.» (N iş'den Süleym an Bey).
«Silâh tehlikelidir am a hangi devlette silâh satılm ası yasak edilm iştir.
H erkes silâh alır am a adam öldürürse dev let onu tutar cezasını verir.»
(H üdaverdi Efendi). ,
"Y alnız vilâyet ve liva m erkezlerinde değil kaza m erkezlerinde de
m atbaa açılabilm elidir." (R asim B ey)
«G elecek yıl inşallah m atbaaları köylere kadar tevsi edeceğiz (yayaca­
ğız).» (Y usuf Z iya E fendi).
«L ondra'da, Paris'te, B erlin'de, hâsılı her yerde m izah gazeteleri var­
dır. B unlar nükteli şeyler yazarak halkı terbiye ederler.» (H üdaverdi E fen­
di).
«B izim terbiyem iz gazetelere kaldıysa vay halim ize; biz gazete terb i­
yesi istem eyiz.» (A starcılar K ethüdası A hm et Efendi).
«M izah gazeteleri lüzum suz ve faydasız olduğu gibi onların zararları
da vardır. A vrupa'da m izah gazeteleri var diyorlar; biz onları taklide m ec­
bur değiliz. B iz A vrupa'nın tüccarından istifade etm eliyiz. B akalım A vru­
pa'nın ukalâsı, hükem ası bu m izah g azetelerinden m em nun m udur?
B enim âcizane bilişim e göre m em nun değillerdir. R esm in insana olan te­
sirlerine bakm alı... A çık saçık resim ler insanı isyan ettirirler. A klın cisim
üzerindeki hükm ü gider. G ençlerin, yaşlıların iradesi elden gider. A vru­
pa’da birtakım deniz ham am ları filân vardır ki, o misilli yerlerin vukuatın­
dan olarak birtakım açık saçık resim ler yaparlar. HUkema bundan şikâyet­
çidir. Irz ve edeb sahibi olan fam ilya babaları bunların adını bile
söylem ezler... B unlar terbiyeyi bozar.» (M acid B ey, M atbuat m üdürü).
«Ş im diye kadar yayınlanan m izah g azetelerine bakalım . B unlardan ne
zarar geldi. A m a birisi birkaç defa yolsuz b ir m adde yazm ış o da cezasını
çekm iştir. İnsan bir tüfek atarsa birisini öldürebilir. A m a böyle bir m ahzur
olduğu için tüfeği ortadan kaldıram ayız. P ek çok zevat vardır ki ciddî g a­
zete okum az da m izah gazetesi okur. E ğ er m izah gazeteleri başka mem a-
likte bulunm asalar bile bunları biz kendim iz yapm alıyız.
«M atbuat ne kadar serbest olursa o k ad ar fayda hâsıl edeceğine şüphe
edilm em elidir. Eski halim ize nisbetle pek çok terakki ettik. Bu da m atbuat
sayesindedir.» (H aşan Fehm i E fendi).
« D ünyada kom edya ile m izah k alkarsa fenalığı tepelem ek için elim iz­
de silâh kalm az. C iddî gazetelerin yapam adıkları şeyi m izah gazeteleri
yapar.» (Solidi Efendi).
«M izah gazetelerinin m en'i caiz değildir. B unlar kaldırılacaksa tiyatro
gibi, gazino gibi eğlence m ahallerinin cüm lesini kaldırm alı.» (Sebuh
E fendi).
«M izah gazeteleri yalnız R usya'da m em nudur. O ndan başka h er yerde
çıkar. B iz de R usya gibi ırp davranacağız?» (V asilâki Bey).
«tki bin seneden beri şiir ve irşatta ileri giden m illetler hep kom edya­
larla ileri gitm işlerdir. M izah dahi b ir nevi kom edya dem ektir.» (H üdaver-
di Efendi).
«M izah soytarılık değildir. Bu m atbuat kanunu geleliden beri acaip
acaip şeyler işitiyoruz.» (Sebuh Efendi).
« E ğer m izah soytarılıksa karagözleri de kaldırm alı.» (M anok Efendi).
«G azeteler ne kadar çok olursa o k ad ar fayda vardır.» (V asilâki Bey).
«M acid B ey'den işittik ki F rengistan'da çıkan m izah gazetelerinden
m em aliki m ezkûre ukalâsı m em nun değillerdir. Ö yle ise acaba devletler
niçin m enetm iyorlar?» (B aşkan).
«M izah gazetelerinden hiç olm azsa elifb a öğrenilir ki bu da faydalı­
dır.» (H aşan Fehm i E fendi).
«A haliyi gazete okum aktan m enetm ek için öyle ağır ağır tekliflerin
b üsbütün kalkm asını isterim .» (H üdaverdi E fendi).
M izah gazetelerini yasaklayan ve gazete çıkartm ak için bir garanti p a­
rası yatırılm asını öngören m addelerin geri çevrilm esinden sonra M ebusan
M eclisi 2 M ayıs 1877'de tasarıyı kabul etti. T a sa n on gün sonra d a A yan
M eclisinden geçti ve Padişahın onay ın a sunuldu. A m a A bdülham id bu de­
ğişiklikleri çok kötü karşılam ıştı. T asarıyı onaylam adı ve uzun tartışm a­
larla M eclisten geçm iş olan M atbuat K anunu ta san sı b ir türlü yürürlüğe
girem eden «H azreti padişahî»nin kalem dairesinde unutuldu kaldı.

Soru 14: İstibdatta sansür nasıl uygulandı?

O sm anlı tarihinde «İstibdat D önem i» denen, A bdülham id'in 30 buçuk


yıllık diktatörlük dönem i T ürk basınının en karanlık çağıdır. A bdülham id
tahta çıktıktan bir süre sonra çok güdüm lü ve tekelci bir yönetim e y önel­
miştir. Y eni A nayasanın ilânı (23 A ralık 1876) ve bundan birkaç ay sonra
da M ebusan M eclisinin toplanm ası (19 M art 1877) Padişahın eğ ilim lerin­
de hiçbir değişiklik yapm am ıştır. A bdülham id'in, daha B irinci M eşrutiye­
tin ilk aylarında basm a karşı alınm asını istediği tedbirler bunun delilleri­
dir. Padişah 20 Eylül 1877'de yayınlanan S ıkıyönetim N izam nam esi ile
gerekli gördüğü zam anlarda gazeteleri k apatm a yetkisini eline alm ıştır.
B alkan ülkelerinin çıkarttığı bağım sızlık sav aştan ve Ç arlık R us-ya'nın
O sm anlı İm paratorluğum a saldırısı ülkedeki havayı büsbütün gerginleştir­
m iş ve hüküm dar dış tehlikeleri bahane ederek otuz buçuk yıl sürecek
olan büyük bir baskı rejim inin tem ellerini atm ıştır.
19 M art 1877'de M ebusan M eclisinin kapatılm ası bu bakım dan D ik ta­
törlük dönem inin başlangıcı sayılabilir. Bu dönem de üzerinde durulm ası
gereken başlıca konular şunlardır:
- B asın sansürü; ,
- B asına konan yasaklar; gazetelerin kapatılm ası;
- G azetecilere çıkarlar sağlanm ası ve ju rnalcilik;
- Y abancı basının satın alınm ası;
- Y abancı ülkelerle haberleşm enin en g ellen ilesi.

Basın sansürü:

A bdülham id'in hüküm darlığı dönem inde basın sansürü ilk olarak
1878'de, S ıkıyönetim N izam nam esinin uygulanm ası ile başladı. Ö nceleri
yalnız siyasal gazeteler sansürden geçiriliyordu, 1882'de her çeşit gazete
ve d ergiler de sansürün kapsam ına girdi.
Üç türlü sansür vardı bu dönem de:
a. Türkçe ve azınlıkların dilleriyle yayınlanan g a zetelerin sansürü:
Bu sansürün uygulanm ası am acıyla 1878'de b ir sansür heyeti ktırul-
m uş ve bu kurul İçişleri B akanlığı'ndaki İç B asın M üdürlüğü'ne bağlan­
mıştı.
G azete yazı işleri m üdürleri gazeteye girecek bütün yazıların provala­
rını her akşam Sansür K urulu'na sunuyorlar, sansür m em urları d a gerekli
gördükleri yazı, paragraf, cüm le ve kelim eleri çıkardıktan sonra gazeteye
g ö n d e riy o rla rd ı(l)
b. Türkiye'de ve dışarda y a b a n a d illerde basılan gazetelerin sansürü:
Bu çeşit yayınların sansürü ile D ışişleri B akanlığı'na bağlı «M atbuatı
H ariciye M üdürlüğü» görevlendirilm işti. B u m üdürlüğün M illî Eğitim B a­
kanlığı ile de yakın ilişkileri vardı. Y abancı ülkelerden gönderilen y ayın­
lar daha güm rükten geçm eden M illî E ğitim e bağlı m em urların k ontrolün­
den geçiyordu.
c. Yerli ve yabancı kitap sansürü:
A bdülham id tahta çıkm adan çok önce, daha 1846-47 yıllarında kurul­
m uş b ir Eğitim kurulu vardı. Bu kurula bazen «M eclisi M aarif» bazen de
«M eclisi Kebiri M aarif» dendiğini görüyoruz. Bu kurulun görevi, basıl­
m adan önce k itaptan incelem ek ve gazete çıkarm ak isteyenlere «ruhsat»
verm ekti. D em ek ki bu kurul kitap sansürüyle görevlendirilm işti.
1 8 80de yine M illî Eğitim B akanlığı'na bağlı olarak bir «Encüm eni
T eftiş ve M uayene» kuruldu. Bu kurul da siyasal olm ayan sürekli yayınla-
n n ve kitapların sansürü ve kontrolü ile ilgileniyordu. K urulun 74 kişilik
b ir kadrosu vardı.
1897'de yine M illî E ğitim 'e bağlı olarak b ir «Tetkiki M üellefat» ve bir
de «K ütübü D iniye ve Şeriye T etkik H eyeti»nin kurulduğunu görüyoruz.
T etkiki M üellefat kom isyonu, E ncüm eni T eftiş ve M uayeneden ruhsat
alarak yayınlanan kitap ve türkçe oyunların yeniden incelenm esi ile g ö ­
revlendirilen ve haftada 2 defa M illî E ğitim B akanının başkanlığında to p ­
lanan bir kom isyondu.

İstibdat D önem inde sansürün nasıl uygulandığını çeşitli belgelerden


ve o dönem de yaşam ış bazı gazetecilerin anılarından anlıyoruz.
B u belgelerin en önem lilerinden biri M abeyn'den, yani Y ıldız Sarayı
B aşkâtipliği'nden M atbuat M üdürlüğü'ne gönderilen yönergedir (talim at)
(2).

Yıldız Sarayı H üm ayunu


B aş kitabet D airesi
1- H er şeyden önce P adişah'ın d eğerli sağlığına, ürünlerin du ru ­
m una, ticaretin ve sanyiin gelişm esini bildiren haberlere öncelik
verilm esi;
2- M illî E ğitim B akanlığı'nın ahlâk açısından onaylam adığı hiç­
bir rom anın veya yazı dizisinin yayınlanm am ası;
3- B ir sayıda yayınlanam ayacak kadar uzun edebî ve bilim sel
yazılara yer verilm em esi. «D evam ı var», «D evam ı yarına» gibi
deyim lerin kullanılm am ası;
4- Y azıda boşluklar bırakılm am ası, çünkü b unlar birtakım kötü
sanılara ve kafaları karıştırm aya yol açabilir;
5- K işilere sataşılm am ası; b ir vali veya m utasarrıfın hırsızlık
yaptığı, para yediği, adam ö ldürdüğü veya ayıplanacak b ir iş
yaptığı söylenecek olursa saklanm ası gerekir;
6- K işilerin ve V ilâyet ahalisinin bazı yolsuzlukları bildirm ek
için H üküm dara verdikleri dilekçelerin yayınlanm ası kesinlikle
yasaktır,
7- Tarihte ve coğrafyada özelliği olan bazı adların k ullanılm a­
m ası, öm ek: E rm enistan;
8- Y abancı hüküm darlara karşı her ne biçim de olursa olsun g iri­
şilen suikastleri veya yabancı ülkelerdeki kışkırtıcı gösterileri
yazm ak yasaktır. Ç ünkü yasalara saygısı olan b arışsever h alkı­
m ızın bunları duym ası iyi olm az;
9- B azı kötü niyetli kişilerin yersiz yorum ve gözlem lerine yol
açabileceği için bu yönergenin gazetede yayınlanm ası yasaktır.
S erkâtibi H azreti Ş ehriyarî Tahsin

H angi sözler yasak edilm işti?

Bazı kelim elerin kullanılm ası yasak edilm işti. S ansür m em urları elde
yazılı bir kural olm adığı halde bunları yazılardan çıkartıyorlardı.
O dönem den kalm a belgelerde şu kelim elerin çıkartıldığı belirtiliyor:
G rev, suikast, ihtilâl, anarşi, sosyalizm , dinam o, dinam it, infilâk, k argaşa­
lık, hal, (hüküm darın tahttan indirilm esi), kıtal, (vuruşm a), K anunu Esasî,
hürriyet, vatan, m üsavat (eşitlik), B osna, H ersek, M akedonya, G irit, K ıb­
rıs, Y ıldız, büyük burun (A bdülham id'in burnu büyük olduğu için bu keli­
m e yasak edilm işti), M urad (Sultan M urad an lam ına gelebildiği için), is­
tibdat, beynelm ilel (uluslararası), veliaht, cum huriyet, m ebuslar, A yan
azası, bom ba, M ithar Paşa, K em al B ey, inkılâp, tahtakurusu, (yanlışlıkla
«tahtı kurusun» diye okunabileceği için); k im ya ile ilgili yazılarda 0 = A H
gibi sim gelerin kullanılm ası yasaktı, çünkü b u n lar «A bdülham id=sıfır»
anlam ına gelebilirdi; hasta (hasta adam , yani O sm anlı İm paratorluğu),
kardeş (yani Sultan M urad), v.b.
S ervetifünun'un sahibi ve başyazarı A hm et İhsan sansürle ilgili anıla­
rında şöyle d e m e k te d ir<3):
«S ansür son dereceyi bulm uştu. H am idiye su lan yeni akıtılm ış ve çeş­
m eler açılm ıştı. Dr. B esim Ö m er Paşa sular hakkında b ir m akale yazdı;
çeşm e başında bir ihtiyar adam ın d u a ettiğini gösterir artistik b ir renkli
resim de basılacaktı. Sansür buna soru işareti koydu ve ben şaşırdım . Baş
sansürcü K ara Kemal Bey e bir tezkere yazdım . G elen cevap şudur:
'Azizim ,
Ç eşm e resm i hakikaten pek güzel ve dua herkesin nazarında şüphesiz
ki kutsaldır. Lâkin bu günlerde gazetelerden neyi çıkartacağım ı, neyi bıra­
kacağım ı bilm iyorum . Ç ünkü kötü düşünceli k im seler bu güzel resm i
g örür görm ez 'Hah, işim iz duaya kaldı' dem ek istediğim izi sanırlar.
M adem ki klişesini yaptırm ışsınız, ileride, uygun b ir zam anda koym ak
üzere haber veririm . O lim piyad o y u nlarına gelince, onların y ayınlanm ası­
n a uygun zam an henüz gelm edi. Y ayınlam ayınız. D iğerlerine ruhsat veril­
m iştir. 24 M ayıs 1896.’»
A hm et R asim sansürle ilgili anılarında o çağın ünlü sansür m em uru
Hıfzı B ey'le arasında geçen bir konuşm ayı şöyle anlatm aktadır:
« - Biz, dedim , yazdığım ız yazılarda zatıâlinizin çizeceğinizi b ildiği­
miz kelim eleri kullanm ıyoruz. B iliyoruz ki vatan, m illet, hürriyet, ihtilâl,
cinnet, m ecnun, yıldız, intihar, zehir v.s. gibi birçok kelim eler yazılm az.
Fakat sansürden gelen provalarda h er seferinde başka başka kelim eler,
cüm leler görüyoruz ki çizm işsiniz. B azen yarım sütunu, b ir sütunu kaldı­
rıyorsunuz. B unların ne gibi şeyler ve ne türlü fikirler ve m analar old u ğ u ­
nu lütfedip söyleseniz de boş yere yazm asak ve sizi de yorm asak.»
« - O nu ben de bilm em . Y alnız size şu kadarını söyleyeyim ki siz anla­
yınız. Siz hangi yazınızı en çok beğenerek yazarsanız, 'O h, ne güzel oldu'
derseniz, benim onu çizeceğim i biliniz...»

Soru 15: Kitapları nasıl yaktılar?

İstibdat D önem inde H üküm etin en büyük düşm anlarından biri kitaptı.
K itaba karşı savaş açılm ıştı sanki. Bu konuda dünyanın en ilginç belgele­
rine bu dönem de rastlıyoruz. İşte bazı örnekler:
M abeyn B aşkâtipliği'ne, yani Saraya y ollanm ış 7 M ayıs 1902 tarihli
bir belgeden ö z e tle r<4):

«E ncüm eni T eftiş ve M uayene'nin elkoyduğu 150 çuval kadar


kitap ve belgenin önce K âğıthane bölgesinde yakılıp yok ed il­
mesi öngörülm üştü. Sonra bundan vazgeçildi, kitapların M illî
E ğitim B akanlığı arkasındaki bahçede, bir dem ir kafes içinde
yakılm ası uygun görüldü. F akat ne kadar dikkat edilirse edilsin,
yanarken bazı kâğıtların havaya dağılacağı, ve çıkacak d u m an ­
ların da dışarıdan yangın sanılacağı üzerinde duruldu. Ç ünkü
geçen yıl bazı b elgeler bahçede y akılırken tu lum bacılar bunu
yangın sanıp işi karıştırm ışlardı. B u yüzden kitap ve belgelerin
Ç em berlitaş ham am ında yakılm ası d ah a doğru görülm üştür.
Ç ünkü B akanlığın m ahzenine açılan b ir g eçitten H am am ın kü l­
hanına geçilebilir. K itaplar böylece hiç kim se görm eden H am a­
m a taşınabilecektir...»

B aşka bir belge:

«150 çuval zararlı belgenin kim se görm eyecek şekilde Ç em ber­


litaş ham am ına taşınm ası için bugün B akanlığın bahçe du v arın­
da b ir geçit açıldı, saat altı buçukta belgelerin y akılm asına baş­
landı, ve vaktin m üsaadesi ve külhanın alabildiği ölçüde saat 10
buçuğa kadar 13 çuval yakıldı. B elg eler tam am en kül haline g e­
tirildikten sonra üzerine su dökülüp m ahvedildi...»
B ir belge daha:
«Bugiin saat 12’de toplanıldı. A kşam saat 10 buçuğa kadar 22
çuval yaktırıldı. H er ne k adar yanan belg eler b ir kül yığını hali­
ne geldiyse de ham am külhanında iz bırakılm am ası için üstüne
su döktürülerek çam ur haline getirildi. Sonra B akanlığın yanın­
daki bahçede kazılan çukurun içine doldurularak üzeri toprakla
örtüldü... 8 M ayıs 1902»
K atillerin cesedi göm m elerine benzeyen b ir korku yok mu bu işlerde?
A ydınlıkların korkusu!..

B ir belge daha:

«B ugün de sabahleyin 12'den akşam 12'ye k adar zararlı ve


yasak edilm iş kitaplardan beş çuval yaktık. B öylece yakılan
kitap ve risalelerin sayısı 165 çuvala yükseldi...
12 M ayıs 1902»

D izgi ya n lışla n :

İstibdat dönem inde bazı dizgi yan lışlan yüzünden gazetelerin kapatıl­
dığı görülm üştür. Bu y an lışlan n en ünlüleri arasında şunlar vardır:
- «Şevketlü A bdülham id» A rap harfleriyle «şu kötü A bdülham id»
olarak okunabilecek şekilde çıktığı için Sabah gazetesi b ir süre kapatıl­
mıştır.
- P adişahın tahta ç ık ’şının yıldönüm ünü bildiren bir yazıda b ir dizgi
yanlışı ile «leylei m es'ude» (m utlu gece) «leylei m esude» yani karanlık
gece olarak çıkm ış ve İkdam gazetesi hakkında kovuşturm a açılm ıştır.
- «H ollanda kraliçesine bir nişan itası» (verilmesi,) konulu bir haber
Takvim -i Vakayi gazetesinde b ir dizgi yanlışı ile «nişan hatası» o larak ç ık ­
tığı için gazete 1908'e kadar kapalı kalm ıştır. Ç ünkü ju rn alc ile r o zam an
12 yaşında olan bir çocuğa nişan verm ekle «hata» edildiğini padişaha d u ­
y u rm uşlar ve bunun b ir çeşit m uhalefet olduğunu belirtm ek istem işlerdir.
- M atbaai A m ire'de (D evlet basım evinde) dizilip yayınlanan Salna-
m e'de (D evlet yıllığı) K anunu E sasî'nin b ir yaprağı cilde ters girdiği için
bu, Padişahı baş aşağı görm e dileği olarak yorum lanm ış ve D evlet bası­
m evi kapatılm ıştır.

Soru 16: Basına ne gibi çıkarlar sağlandı?

A bdülham id'in hüküm darlığı dönem inde yerli basını susturm ak ve g a­


zetecileri satın alm ak için çeşitli form üller uygulanm ıştır. B unların başlı-
c ala n şunlardır:
- G azetecilere çeşitli kaynaklardan ö denekler sağlam ak;
- G azetecilere nişanlar verm ek.
G azetecilere ve gazetelere verilen ödeneklerin listeleri birçok yerde
yayınlanm ıştır. İşte bazı ö rn e k le r(5):
- Tercüm an-ı H akikat gazetesine H azinei hassadan 120 bin
kuruş verilm ektedir (9 Şubat 1908);
- M usavver C ihan adlı derginin parasızlıktan kapanm asına Zatı
Şahanenin m erham eti m üsaade etm eyeceği için gazeteye D ışiş­
leri B akanlığı'ndan 1120 liralık y ardım yapılm ası tradei Seniye-
ye sunulm uştur (13 A ralık 1890);
- Saadet gazetesi em ir buyurulan ödeneğin verilm esini bekle­
m ektedir ( 12 O cak 1905);
- İstanbul'da çıkan Levanı H era ld gazetesine 100.000 kuruş,
M oniteur O riental gazetesine 67.606 kuruş, S aadet gazetesine
36.000 kuruş, B yzantis gazetesine 30.000 kuruş, La Turquie ga­
zetesine 84.000ı kuruş, İstanbul gazetesine 24.000 kuruş ödenek
verilm iştir. (24 Eylül 1890);
- İstanbul'da çıkan L evant H era ld gazetesinin sahibi E dgar Vi-
taker'in Saraydan para koparm ak için yaptığı şantajların özellik­
le üzerinde durulm aya değer. B u adam 24 T em m uz 1890'da Sa­
raya gönderdiği bir dilekçede şöyle dem ektedir: «1877'de
H üküm etin çıkarlarını savunm aya çalışıyordum . H içbir m ükâfat
görm edim . B ilâkis H üküm et ödeneğim i kıstı, gazetem i kapattı.
Sekiz yıl dayandım . E lim deki b ir kısım m alım ı, Ç anakkale'deki
çiftliğim i, İstanbul'daki arsam ı satarak durum um u korum aya ça­
lıştım . A m a çok zor durum a düştüm . Sekiz yıldan beri biriken
ödeneklerim in ve gazetem in kapatılm asıy la uğradığım zararla­
rın tutarı 20 bin liradır.
«B ir de sansür usulü kondu. Bu, halkın olayları anlam asına
engel olm ak için konm uş b ir tıkaçtır. H atta kolera gibi m usibet­
leri bile yazm ak yasaktır. Bu yüzd en gazetem in okurları azalm ış
ve uğradığım zarar ve ziyanlar artm ıştır.
«Şim di sefalet içindeyim . Ö m rüm ün sonuna kadar sefalet içinde
kalm am ak için yardım ınızı rica ediyorum . A ksi halde, O sm anlı
Ü lkesinde 35 yıl içinde topladığım bilgileri başka ülkelerde y a­
yınlam am gerekecektir.»

E dgar V itaker, H üküm etten cevap alam ayınca 23 K asım 1890'da Sa­
darete b ir ikinci m ektup yazarak yine eski yardım isteklerini öne sürm üş
ve V itaker'in dilekleri Sadarette geniş tepkilerle karşılanm ıştır. Bu şantaj
olayının nasıl sonuçlandığı belli değildir.

- Tarik gazetesi sahibi F ilip E fendi de P adişaha m ektup yazarak


İstanbul'da b ir salhane (m ezbaha) kurm ak için im tiyaz istem iş­
tir.
- Servetifünun'un kurucusu A hm et İhsan b asınla ilgili anılarında
H üküm etten gördüğü p ara y ardım larından söz ederek şöyle d e­
m ektedir:
«A ldanm ıyorsam , B abıâli kararıyla, b ir n ezaret bütçesinden yar­
dım gören ilk gazete Servetifünıın'A ut (...) B irkaç sene sonra
bütün gazetelere m aaş bağlanm ıştı.» *6)
Servetifiinun'a para yardım ı yapılm ası ile ilgili 19 A ralık 1891
tarihli karar Tcıkvim-i Vakayi gazetesinde resm î ilân olarak çık­
m ıştır. Bu kararda «A hm et İhsan B ey’e lüzum u m iktar yardım
akçası verilm esi için... em rü ferm anı hazreti şehriyari» çıktığı
belirtilm ektedir*71
- M ünir Süleym an Ç apanoğlu «B asın tarihine d air bilgiler ve
h a tıra la rd a , Ikdam 'm sahibi A hm et C evdet'in padişaha çektiği
bir telgrafın üzerinde durm aktadır. A hm et C evdet, bu telgrafın­
da. vaktiyle tütün işi yaparken R ejinin (yani T ek el'in ) kurulm ası
dolayısıyla uğradığı zararları ve İkd a m 'la geçinem ediğini anlata­
rak, F ransızca gazete çıkarm ak için padişahtan yardım istem ek­
tedir <8).

Padişahın doğum günlerinde ve tahta çıkış yıldönüm lerinde gazeteci­


ler yaldızlı cüm lelerle dalkavukluk y azılan yazarlar, Sultan da kendilerine
nişan ve çeşitli arm ağanlar verir, paralar dağıtırdı. Bu konuda yayınlanm ış
birçok liste vardır. Bu listelerde o dönem in en ünlü yazarlarının a d lan n a
rastlanm aktadır.

Yabancı basın nasıl elde edildi?

A bdülham id'in dış basında çıkan yazılardan çok korktuğu anlaşılıyor.


O zam anki anlayışa göre içerdeki o lay lan n yabancı ülkelerde duy u lm am a­
sı gerekir. Bu düşünce pek değişm em iştir bizde. Y abancı gazetelerde çı­
kacak haber ve yorum lardan her zam an çekinilm iştir. İşte A bdülham id de
bunu önlem ek için çeşitli yollara başvurm uştur. Y abancı gazetecilere
türlü çık arlar sağlanm ış ve bol bol para verilm iştir. T ü rk basın tarihi
bunun sayısız belgeleriyle doludur.

B ir zam anlar D ışişleri B akanı olan Sait Paşa ile D ışişleri m üsteşarı
A rtin D adyan'ın birlikte hazırladıkları b ir rap o r bu konuda çok ilginçtir.
R aporda İstanbul'da yabancı d illerde çıkan L eva n t H erald, P hare du
Bosphore, La Turquie, Istanbul, ve B yzantis gazetelerine yılda 340 bin
lira ödendiği, yabancı ülkelerdeki gazetelere ise yalnız 1300 lira verildiği
belirtildikten sonra şöyle denm ektedir:

«B asına ayrılan paranın toplam ı önem lidir. B unun iyi kullanılm ası o l­
dukça fayda sağlayabilir. O nun için, yabancı dillerdeki gazetelerin ileride
yapacakları hizm etler karşılığı, yerli gazetelere verilm ekte olan paraların
hem en kesilm esi, yahut m iktarlarının azaltılm ası ile bu paranın yabancı
basına ayrılm ış ödeneklere eklenm esi yerinde olacaktır.
«Şim di dış basın ödeneğinden b ir m iktar para alm akta olan 'M em orial
diplom atique gazetesine ve A vrupa'da büyük ve tanınm ış b ir iki gazeteye,
m üm kün olduğu kadar hiçbir tarafa renk verilm eksizin, bazı devletlerin
yaptıkları gibi, para verilm esi ve bu gazetelerin tarafım ıza geçirilm esi. İs­
tanbul'daki m uhabirlerinden bir ikisinin m ükâfatlandırılm ası ve bu suretle
hüküm et lehine yazılar yazdırılm ası uygun görülm ektedir.» (9)

Eski Paris B üyükelçisi Salih M ünir P aşa da saraya sunduğu b ir rapor­


da Fransız basınının satın alınm ası için şunları önerm ektedir:

«D ébats ve Tem ps gibi en ünlü gazetelere kalem erbabından olan eski


b akanlar yazı yazarlar. B u yazarlara m em leketim izden verilen bilgilerin
çoğu yanlıştır, bir kısm ı da gareze dayanır. O nun için, bu yazarları yanlış
yollara kapılm aktan men ile saltanatın m enfaatlerine uygun surette yayın
yapm aya âlet etm ek pek önem li ve gereklidir. Şim diye kadar bu gazetele­
rin kanaatlerini değiştirm ek için b ir yol tutulm am ış, yalnız zararlı yayınla­
rın tahkiki için harcanan paralardan da b ir fayda elde edilem em iş o ld u ­
ğundan, tem as ettiğim Paris'in tanınm ış şahsiyetlerinin yardım ıyla şu
kanıya vardım ki, bu gazetelerin b ir kısım yazarlarının m ünasip surette
taltif edilm eleri gerekir.
«30 gazetenin ayda 3000 franklık ödenekle tam am en ele alınm alarını
sağlam ış durum dayım . B u para şim di dış y ay ın lan izlem ek ve araştırm ak
için verm ekte olduğum uz paradan ve telg raf ücretlerinin dörtte birinden
bile azdır. Bunun fazla görülm eyeceği düşüncesiyle bu gazete yazarlarıyla
bir m ukavele im zalanm ası gerektiği kanısındayım .
V ictor B érard 1897'de Paris'te y ayınlanan «La politique du Sultan»
(S u ltan’ın politikası) adlı kitabında o yıllard a Paris'teki 17 gazeteye, T ü r­
kiye ile ilgili heyecan verici h aber yayınlam am aları için sürekli olarak
para verildiğini yazm aktadır.
B aşka bir belgeye göre de Fransız b asın ın a şu p aralar verilm ektedir:
L ib erté gazetesine 750 frank, Voltère g azetesine 1000 frank. R épublique
F rançaise de Presse'e 1000 frank, G il B las gazetesine 500 frank, O rient
gazetesine 10.401 kuruş...
Bu, O rient gazetesini P aris'te N ikolaidis adlı b ir R um çıkarm ıştır. Ni-
kolaidis de çeşitli şantajlarla H ünkârdan para çekm eye uğraşan b ir kişidir.
D ışişleri B akanı Sait P aşa'nın 20 M ayıs 1891 tarihli b ir tezkeresine göre
N ikolaidis kendisine ödenek verilm eyecek o lursa hiç değilse bir yere kon­
solos olarak atanm asını is te m iştir(10).
M abeyn başkâtibinin padişaha sunduğu b ir tezkerede de Paris B üyü­
kelçisi Salih M ünir Paşa'nın N ikolaidis'e 200 frank Gerilmesini istediği,
fakat bu para ödenm ediği için N ikolaidis'in sızlandığı, oysa bu kişinin bir
süre önce Padişah hakkında Fransızca b ir övgü broşürü bastırıp dağıttığı
ve Padişahtan «ihsanı şahane» istediği belirtilm ektedir. B unun üzerine N i­
kolaidis'e D ışişlerinden istediği 200 franktan başka Padişah da 200 frank
gönderm iştir.
A bdülham id'in yönetim i üzerine ilginç b ir kitap yayım layan Paul
Çesch de N ikolaidis'in bir süre sonra Fransa'dan kovularak B rüksel'e yer­
leştiğini yazm aktadır.
Saraydan para çekm ek için türlü şantajlara başvuran yabancı gazete­
lerden biri de Paris'te M arango adın d a b ir kişinin yayınladığı «La Turquie
Libre» gazetesiydi. 1891-92 yıllarında y ayınlanan bu gazetenin sahibi,
Paris B üyükelçiliğinin isteği üzerine Fransa'dan sınır dışı edilm iştir.
O zam anki Paris B üyükelçisi F ransız basını ile ilişkilerin d üzenlenm e­
sini sağlam ak için Fransız B asın M üdürlüğü'nde görevli C hesnel adlı bir
gazeteciyi kullanm ıştır. Bu adam ın B üyükelçiye verdiği b ir raporda şöyle
denm ektedir:
«Paris basınında durum um uz son derece iyidir. Ö nüm üzdeki yıl daha
da başarılı olm ak için bütün araçtan sağ ladığım ıza inanabilirsiniz. Parti
gazeteleriyle olan ilişkilerim iz sayesinde her türlü bilgiyi zam anında elde
ediyoruz. G azetelerin gelecek O cak ta sona erecek kon tratlan n ı y enilem e­
m iz bugün düşüneceğim iz tek şeydir...» (ll).
B asın şantajlan ndan biri de C o nstantinople A jansı m uhabiri G rosser
tarafından yapılan bir şantajdı. B u adam O sm anlı yönetim ini yeren bir
broşür hazırlayarak Saraydan 5 bin altın ödenek ve k an sı için de iyi paralı
b ir iş istem iştir. Paul Fesch'in an ılan n d an anlaşıldığına göre bu p ara veril­
mediği için şantajcL gazeteci O sm anlı İm paratorluğu'na karşı 6 broşür
daha yayınlam ıştır!
B undan başka V iyana'da çıkan « C orrespondance de T E st» ve
«C orrespondance de Vienne» gazeteleri S araydan para sızdırm ak için çe­
şitli yollara başvurm uşlardır. «C orrespondance d e TEst»in yazarlarından
M ichel N iulinski'nin bu konuda birçok d alav ereler çevirdiği anlaşılm akta­
dır.
A bdülham id kendi yönetim ini eleştiren yazıların m utlaka b ir çıkar
elde etm ek için yazıldığı kanısındaydı. B unları susturm ak için elinden ge­
leni de yapıyordu. A m a bu davranış basında şantajların türem esine yol
açtı.

Soru 17: Tercüman-ı Hakikat’in (1878) kurucusu Ahmet Mithat


Efendi kimdi?

A hm et M ithat E fendi'nin T ü rk b asınında özel b ir yeri vardır. K endisi­


ne «yazı m akinesi»'dedirtecek kadar çok y apıt koym uştur ortaya. A m a en
önem lisi «halka yönelen» halkın anlayabileceği bir dilde, bir basitlikte
yazı yazm a çığırını açm ıştır da ondan. «H alk tipi» gazeteciliğin, gazete
yazılarında «vülgarizasyon» un kurucusudur.
Vâ-NÛ kendisi için şöyle der: «O, gen iş halk tabakalarına okutm ak;
okutabilm ek için de halkın nabzını elinde tutm ak, halkın dilini kullanm ak.
öğretici bir vülgarizatör olm ak yolunu tutan yazarların piridir». (A kşam , 8
T em m uz 1944).
A hm et E fendi 1844'de İstanb u l'd a doğm uş, bir halk çocuğudur. Anası
b ekâr çam aşırları dikerm iş, babası H acı Süleym an A ğa da bunları pazar
yerlerinde, cam i av lu lan n d a satarm ış. B in b ir güçlük içinde büyüm üş
A hm et E fendi. B abası onu önce M ısır çarşısında b ir aktar dükkânına,
boğaz tokluğuna, çırak olarak verm iş. O rada dükkân süpürm üş, un taşı­
mış, helâ yıkam ış, odun kırm ış. Sonra bahşiş toplayıp para biriktirm iş,
ders alm ış bir hocadan, kitap okum aya başlam ış ve adam olm uş böylece.
A hm et E fendi'nin yaşam ı bundan sonra şöyle gelişiyor. N iş'e gidiyor
A hm et E fendi. O zam an o rada vali M ithat P aşa'dır, çok b eğeniyor bu
genci ve kendi adını veriy or ona. A hm et M ith at E fendi N iş rüştiyesini b i­
tiriyor. O sırada M ithat P aşa T un a valiliğine atanm ıştır, A hm et M ithat'ı da
beraberinde R uscuk'a götürüyor. A hm et M ith at kısa b ir süre sonra T una
gazetesine yazılar yazm aya başlayacaktır. Bu yazıların derhal büyük ilgi
uyandırdığı ve bazı İstanbul gazetelerinde de yayınlandığı görülür. H atta
kendisini İstanbul'a bile çağırırlar; gitm ez. A hm et M ithat E fendi'nin bu ilk
g azetecilik dönem i 8 ay sürm üştür.
1869 Şubat'ında M ithat Paşa B ağdat'a atanır. K endi takım ını toplayıp
B ağdat'a gider. V ali'nin o zam anki takım ı 104 kişiden kuruludur. A hm et
M ithat Efendi de vardır bu takım da.
A h m et M ithat E fendi artık kendini g azeteciliğe verm iştir. O rada Zevza
adlı b ir gazete çıkartır, bir yandan da okur, ders alır, öğrenir, bilgisini g e­
nişletir.
G ünün birinde kararını verir, İstanbul'a dönüp gazeteciliğe atılacaktır.
Z aten daha önce de kendisine b ir paşa «O ğlum yazı yazm ak istiyorsan
tapu yazm a, yazı yaz, telif, çeviri; senin istidadın m eydanda» dem iştir.
A hm et M ithat E fendi T ahtak ale'd e ufak b ir basım evi kurar, C eride-i H a­
vadis gazetesinde y azılar yazar. İşleri büyüm eye başlam ıştır, basım evini
B abıâli'ye taşır. B abıâli'de ilk basım evini açan A hm et M ithat E fendi'dir.
A hm et M ithat E fendi bir yandan d a Basiret'e yazı yazar. İlk yazısı çok
ilginçtir. B unda, İstanbul'da g azete çıktığı halde b unlarda halka yarayacak
yazılar bulunm adığından, gazetelerde çıkan yazıların da halkın anlayacağı
dilde yazılm adığından yakınm aktadır. Şöyle der:
«Y üzbinde bir kişinin anlayabileceği lisana biz m illet lisanı diyeb ile­
cek m iyiz? H alkım ızın kullandığı b ir lisan yok m u? İşte onu m illet lisanı
yapalım . A rapça ve F arsçanın ne kadar izafetleri ve ne k adar sıfatları var
ise kaldınversek... Şim di m eselâ, 'D evletim izin him em atı m ahsusei terak­
ki perveranesi' diyoruz. B unu kim anlayabilir? 'D aim a ilerlem eye çalışan
devletim izin him m et ve gayreti' denilse elbette daha çok anlayan bu lu­
nur»*l2).
A hm et M ithat Efendi başka b ir yazısında da basının eğitici rolü ü ze­
rinde durarak dergilerin birer «gezici okul» olm asını öne s ü re c e k tir(13).
B ir süre sonra D evir gazetesini çık artır (29 A ğustos 1872). O nda da
Sadrazam M ithat P aşa'ya seslenerek D evlet’e görevlerini hatırlatan sert bir
yazı yazacak, ve şöyle diyecektir:
«Ey veziriazam ,biz terakki isteriz. Bizi okut, sanat öğret, zengin et,
hür et. O kul yap; eğer okum azsak kabahat bizim . Sen fabrikalar, öm ek
çiftlikler yap; işletem ezsek kabahat bizim . Sen bize hürriyet ver, kötüye
kullanırsak kabahat bizim ...» (I4).
D evir kapatılır ertesi gün!
B unun arkasından B e d iri çık artır A hm et M ithat E fendi. O gazete de
13 E kim 1872'de kapatılır. Bu sefer D ağarcık'ı yayınlar. O nda da Dar-
w in'in görüşlerinden söz etm eye kalkar, y obazlar çileden çıkarlar. A hm et
M ithat Efendi İbret gazetesinde yobazlara cev ap lar verir. B ilim le yob azlı­
ğın çatışm asıdır bu. Bu sefer de İbret kapatılır.
8 Şubat 1877'de Takvim -i V akayi'ye geçer. B ir yıl sonra da, 27 H azi­
ran I878'de Terciim an-ı H akikat'ı yayınlam aya başlar. B ir yandan her ko­
nuda sayısız yazı yazar, rom an yazar, kitap yayınlar, b ir yandan da Üni-
versite'de İstanbul Kız Ö ğretm en O kulunda, D arüşşafaka'da çeşitli dersler
verir.
Tercüm an-ı H akikat A hm et M ithat Efendi nin gericilikle, tutuculukla
savaşlarını yürüttüğü öz gazetesi olm uştur. R om anlarını tefrika etm iştir
bu gazetede, tarih ve ekonom i dizileri yazm ıştır.
O yıllarda O hannes ve Portakal M ihail P aşalar Siyasal B ilg iler o k u ­
lunda ekonom i dersleri verm ektedir. Seçilen yol liberal ekonom idir, paşa-
profesörler bu doktrinleri savunurlar. A hm et M ithat E fendi ise Tercü­
m a n d a ki yazılarında bunların karşısına dikilerek şöyle diyecektir:
«Salt ticaret özgürlüğünü bugünkü günde A vrupa'da kabul edebilecek
ne b ir D evlet, ne bir m illet yoktur. A dam Sm ith'in ekonom isini okullarda
öğretm eye kalkm ak kiliselerde 'yanağınıza tokat vuranlara öteki y anağını­
zı d a çeviriniz' diye vaaz verm eye benzer. B izim yüksek .okullarım ızda
A dam Sm ith ekonom isinin bir kanun, uygulanm ası gereken b ir d ü stu r sa­
yılm ası çok e se f edilecek b ir şeydir. B iz ki henüz Q uesnay ve C olbert za­
m anlarında değil, Sully zam anına bile gelm em işiz. B iraz tarım ım ız o lm a­
sa yokluk içinde kalırız. Sanayiim iz yoktur; her m alı dışarıdan getirtm ek
zorundayız. T icaretim iz yoktur. Ne kendi m alım ızı satabiliyoruz, ne de d ı­
şarıdan mal getirtebiliyoruz. H al böyle iken serbest ticaret nerede, biz ne­
redeyiz? B ize 'Siz ekonom i politik bilm iyorsunuz' diye ders verm ek isti­
yorlar. Fesüphanallah!...»
A hm et M ithat Efendi bu yazılarının yanı sıra ortaokul öğrencileri için
Tercüm an'ın özel eğitim sayılarını yayınladı. Tercüm an-ı H akikat sayısız
gazeteciye de öm ek olm uş, A hm et R asim , H üseyin R ahm i G ürpınar,
N igâr H anım , H alide E dip A dıvar, V eled tzbudak, N ecip A sım , A hm et
Ihsan T okgöz ve H üseyin C ahit Y alçın uzun süreler T ercüm an'da çalış­
m ışlardır.
Onun kadar çalışkan az kişi çıkm ıştır dünyada. 28 A ralık 1912'de D a­
rüşşafaka'da anjin krizi ile yıkılıp kalacaktır A hm et M ithat E fe n d i(l5).
Tercüm an, A hm et M ithat E fendi'nin ölüm ünden sonra d a devam
etm iş, C um huriyetin ilk yıllarına kadar çıkm ıştır.
D aha sonra 1955'te T ercüm an adlı yeni bir gazetenin bam başka bir
kadro ile yayınlanm aya başladığını görürüz.

Soru 18 : İlk büyük Türk gazetesi İkdam'da (1896-1926) kimler


çalıştı?

1896'da A bdülham id'in istibdat dönem inde çıkan İkdam gazetesi, İk in ­


ci M eşrutiyetin en önem li yayın organlarından biri olm uş. C um huriyetin
ilk yıllarında yaşam ını yitirerek tarihe g ö çm ü ş b ir gazetedir.
İkdam gazetesini çıkartan A hm et C ev d et (1861-1935) basın tarih im i­
zin önem li kişilerinden biridir. Siyasal B ilgileri ve H ukuk Fakültesini bi­
tirdikten sonra Sabah gazetesinde ve Tercüm an-ı H a kika t'lt çeviriler y ap­
m aya başlayan A hm et C evdet 34 yaşın d a İkdam gazetesini çıkartarak
S a b a h 'h rekabete başlam ıştır. İkdam çıktığı zam an basın sönük b ir d u ­
rum dadır. D ört gazete yayınlanm aktadır o sıralarda: Tercüm an-ı Hakikat,
Sabah, Tarik ve Saadet. A yrıca C eride-i A skeriye ve C eride-i B ahriye
gibi haftalık gazeteler de vardır.
A hm et C evdet İk d a m ı çıkartırken S arayla yakın ilişkiler kurm uş ve
y ıllar boyu bunu başarıyla sürdürm esini bilm iştir. M ünir Süleym an Ç apa-
noğlu'nun yayınladığı bir belgeye göre A hm et C evdet A bdülham id’e «Siz
A llahın yerdeki gölgesisiniz, adalet kapınız büyük küçük herkese açıktır»
diye telgraflar çekm iş ve gazetesi için yardım istem iştir.
İkdam , çıktığı yılların en başarılı, en önem li gazetecilerini yazı kadro­
suna alm ıştır. G azeteye ilk katılanlardan biri A hm et R asim 'dir. H üseyin
R ahm i G ürpınar, N ecip A sım , ve T e o d o r K asab da gazeteye katılanlar
arasındadır.
İkdam 'ın parlak bir çıkış yaptıktan d ö rt gün sonra kapatıldığını g ö rü ­
yoruz. B unun nedeni ufak bir dizgi yanlışıdır. D ördüncü sayı hazırlanır­
ken provalara göre sayfa kalıbını d üzelten baş m ürettip satırlardan birini
karıştırm ış ve «C enab-ı Padişahileri» ile başlayan b ir yazı «M ösyö
C enab-ı Padişahileri» olm uştur.
G azete çıktıktan bir süre sonra h astalanarak İsviçre'ye giden A hm et
C evdet, on yıl orada kalm ış ve İkdam 'a sürekli İsviçre m ektupları yazm ış-
tır.
İkdam M eşrutiyetin ilk yıllarında 4 0 .0 0 0'e kadar basm ış b ir gazetedir.
T ü rkiye'ye ilk olarak rotatifi getiren İkd a m 'd n . B irinci D ünya S avaşında
bütün baskı ve dağıtım güçlüklerine rağm en İkdam 'ın tirajı 25.000 y akın­
larında olm uştur. O yıllarda İkdam'da. çalışan llham i Safa'ya göre g azete­
nin hu başarısının nedeni haberlere büyük b ir önem verm esidir. İkdam
şehir haberlerini 10-15 m uhabirle izlem iş, bütün bölgelerden, dış ülkeler­
d en özel haberler sağlam ıştır.
istibdat dönem inde İkdam 'da çalışan lar arasında M ahm ut Sadık, A b ­
d ullah Z ühtü, H üseyin C ahit Y alçın, M aliyeci C avit Bey, Ali Reşat, M ah ­
m ut A ta, V eled Ç elebi ve D r. A dnan A dıv ar'ın adların a rastlanır.
1908 de gazetenin başına Ali K em al g eçm işse de bir süre sonra ayrılıp
P eyam gazetesini çıkarm ıştır. G azeteye sonradan katılanlar arasında
Y akup K adri K araosm anoğlu ve Falih R ıfkı A tay vardır.
İkdam m ütareke yıllarında çeşitli g ü çlüklerle çıkm aya devam etm iş,
C um huriyetin ilânından sonra da büyük k rizler geçirm iştir. A hm et C evdet
gazetenin yönetim ini 1922 de M ecdi Sadettin'e b ırakm ışsa da 1926'da ga­
zetenin yine başına geçm iş, fakat çok kısa b ir süre sonra İkd a m 'ı Ali N aci
K aracan'a devretm iştir. İkdam 'ın bu son dönem i altı ay kadar sürm üş ve
gazete aynı yıl, yani 1926'da kesinlikle kapanm ıştır. İkdam çağının birçok
gazetecisine okul olm uş bir gazetedir.
A hm et C evdet’in ölüm ü de kötü b ir rastlantıdır. M ayıs 1935'te to p la­
nan B irinci T ürkiye B asın K urultayı'na katılm ak üzere m eslek heyecanı
ile A nkara'ya giden A hm et C evdet, o rad a birdenbire hastalanm ış ve
K ongre'nin üçüncü günü ö lm ü ş tü r(l6).

Soru 19: Sabah nasıl bir gazeteydi, M ihran Efendi ve Ali Kemal
kimdi?

Sabah gazetesinin ilk olarak 1895'de çıktığını görüyoruz. G azetenin


sahibi Papadopulos adında b ir R um dur, başyazarı Şem settin Sam i Bey,
müdürü de M ihran E fendidir. G azete o sıralarda 10 paraya satılır. Ş em set­
tin Sam i'ye göre «gazeteden halkın yararlanm ası ancak yazı dilinin sadeli­
ği ve fiyatının ucuzluğu ile kabildir.» (l7)
Sabah, çıkışından 7 yıl sonra, 1882'de, M ihran E fendi tarafından satın
alınarak yeni bir yayın dönem ine başlayacaktır. M ihran Efendi K ayseri­
liydi. K üçük yaşta babasını kaybeden M ihran'm gençliğinde cebine birkaç
para koyup b ir eşeğe binerek İstan b u l'a geldiği an latılır (l8). M ihran bir
sanat öğrenm ek istiyordu. İstanbul'da sanayi okuluna girdi, m ürettiplik
öğrendi ve gazetelerde çalışm aya başladı. B iraz para biriktirince kendi he­
sabına yazı dizerek ufak bir basım evi edindi ve kitap bastı. B ir süre sonra
da Sabah gazetesine idare m üdürü oldu.
O zam anlarda gazetenin üç başyazarı vardı: D iran K elekyan, A hm et
R asim ve M ahm ut Sadık. Y azıişleri m üdürlüğünü de E büssüreyya Sami
ve H aşan B edrettin B eyler yapıyordu.
M ihran E fendi M ahm ut Şevket Paşa'nın H arbiye nazırlığı sırasında ar­
m atörlüğe de heves etm iş, K onya adlı bir şilep satın alarak asker taşım aya
başlam ıştı. Ç ok geçm eden bir vapur daha satın aldı. B una da Sabah adını
verdi. B ir süre sonra K ayseri adını verdiği başka b ir vapur edindi. Enis
T ahsin T il «A raya savaşlar girm em iş olsaydı M ihran E fendi belki de
bizim O nassiS'im iz olacaktı» d e r (l9).
İstibdat dönem inde Sabah gazetesinin en büyük rakibi İkdam gazetesi
idi. İkdam 'ın sahibi A hm et C evdet Bey M ihran Efendi için «H am aldır,
okuyup yazm ası pek azdır» derm iş. M ihran E fendi de A hm et C evdet Bey
için «K afası et doludur, beyinden eser yoktur» diye söz e d e rm iş (20).
Sonradan Sabah gazetesinde çalışm ış g azeteciler arasında şu adlara
rastlanır: H üseyin C ahit, A dnan A dıvar, H om m er'i çeviren A ta Bey,
H am it V ehbi, A hm et E m in Y alm an, A rif Cem al ve Enis T ahsin Til.
B irinci D ünya Savaşının ilk yıllarında gazetenin başyazarlığına A hm et
Em in Y alm an getirildi. Y alm an o dönem de gazetenin 15.000 bastığını be­
lirtm ektedir <2I) Refik H alit ve Y ahya K em al de bu gazetede başyazı y az­
m ışlardır.
B irinci D ünya savaşı bittikten çok kısa b ir süre sonra M ihran Efendi
Sabah gazetesine yeni bir yön verecek önem li b ir karar aldı; gazetenin yö­
netim ini Peyaın gazetesi başyazan , İttihatçıların en büyük düşm anı Ali
K em al'e bıraktı. G azetede şöyle bir ilân yayınlandı o gün; «G azetem iz ya­
rından itibaren P eyam gazetesi baş m uharriri Ali K em al B ey'e tevdi ed il­
m iştir. M eşrutiyetim izin başlarından, hatta eski devirden beri siyaseten,
ilm en edeben m esleğini hiç değiştirm em iş, kalem ve vicdanından başka
hâkim tanım am ış birkaç m uharririm iz varsa, şayet varsa, onlar d a hiç
şüphe yok ki A li K em al B ey le arkadaştandır. O halde şim diden sonra
Sabah gazetesinin ne olabileceğini o k u rlan m ıza anlatm ayı fazla buluruz.»
Ali K em al B ey böylece Sabah'a geçm iş oluyordu. G azetenin adı da
P eyam ı Sabah oldu. Sabah derhal İttihatçılara karşı büyük b ir k am p an y a­
ya girişti. Ali Kem al bütün İttihatçılara «H inoğlu hinler» diyor, İttih atçıla­
rı tutan gazetelere «lahana yap rak lan , karpuz kab u k lan » diye sald ıny o r,
A kşam gazetesinin yazarlan için de «finolar» diye yazılar döşeniyordu.
Ali K em al kısa bir süre sonra A nadolu hareketine yüklenm eye başla­
dı. M illî m ücadelenin liderlerine «B olşevik ajan lan , zırtapozlar, şakiler,
bâg iler (asiler)» diye her gün sald ın d an geri kalm ıyordu.
M illî M ücadelenin zaferle sonuçlanm ası Ali K em al için büyük yenilgi
olm uştu. İzm ir'in kurtuluşunun ertesi günü Ali K em al Peyam ı Sabah'ta
son başyazısını yazdı. G azetenin başlığı «T ürkün bayram ı» idi. Y azıda da
«seviniyoruz am a bu sevincim iz bizi siyasî içtihadım ızdan vazge’çirem ez
d iye eski görüşlerinden ayrılm adığını belirtiyordu.
E rtesi gün, II E ylül, 1922'de, P eyam ı Sabah'ta Ali K em al'in g azete­
den uzaklaştırıldığını belirten b ir yazı çıktı. D ah a ertesi gün de gazetenin
adı yine Sabah'a çevrildi. A m a M ihran E fendi korku içindeydi artık. K en­
d isinden hesap sorulabileceğinden korkuyordu. A radan b ir ay bile g eçm e­
den Sabah'ı kapattı, her şeyini satıp A vrupa'ya k a ç t ı (22). 37 yıllık Sabah
böylece tarihe karışm ış oluyordu.
G elelim Ali K em al'e... 1922 E kim inde b ir öğle üzeri kendisini B eyoğ-
lunda bir berber dükkânından çıkarken yakalayıp gizlice İzm it'e götürdü­
ler. D aha düşm an işgalindeydi İstanbul. İzm it’te N urettin P aşa sorguya
çekti kendisini. Sorgudan sonra em niyet m em urları Ali K em al'i alıp dışa­
rıya çıkardılar. H alk birikm işti İzm it S arayının bahçesine. S aat kulesinin
ö nüne gelince çocuklar «Peyam ı Sabah, Peyam ı Sabah» diye bağırm aya
başladılar. K üçük bir çocuk bir taş attı. G özlüğüne geldi Ali K em al'in.
«A yıp» diye bağırdı Ati K em al. B unun üzerine b ir taş yağm uru başladı.
Y ere yuvarlandı Ali K em al. Sonra taşlar yağdı üzerine... S onra askerler
cesedini köprü başındaki bir ağaca a s tıla r(23).

İlk gazeteciler grevi

İstibdat dönem indeki basın olaylarının en önem lilerinden biri ilk gaze­
teciler grevidir. Şöyle olm uştur bu grev:
Yıl 1901. O zam ana kadar gazetelere iki paralık pul yapıştırılm aktadır.
A bdülham id tahta çıkışının 25'inci yıldönüm ünü kutlar o yıl. B asının ho­
şuna gitsin diye de o yıldönüm ünde pul vergisini kaldırır. G azete patron­
ları önem li bir gelir sağlarlar bundan. P ulların kaldırılm ası her b ir g azete­
nin gelirinde 80-90 lirâlık bir artış sağlay acak tır (24). G azetede çalışanlar
da bundan kendilerine bir pay isterler. P atro n lar «H ayır, olm az» derler.
K im lerdir o zam an gazete patronları: İkdam 'ın sahibi A hm et C ev d et’le
Sabah'm sahibi M ihran E fendi. G azetecilerin istediği şey, bu 90 liranın
hiç değilse üçte birinin kendilerine verilm esidir. P atronlar dayatırlar. İş
büyür ve sonunda gazeteciler greve karar verirler. O zam an lar da daha
grev g irm em iştir O sm anlı im paratorluğuna. G rev nasıl yapılacak? K im se
tjilm ez bunu. G azeteciler kendi aralarında top lan tılar düzenlerler. İş yalnız
işi bırakm akla kalm am alı, grevciler yeni b ir gazete de çıkartm alıdır.
N asıl çıkar bu gazete? Saadet diye yarı batak b ir gazete vardır o za ­
m anlarda. Onu kiralam aya karar verirler. «H er m uharrir 25 lira serm aye
verecek ve bununla kâğıt ve lüzum lu m alzem e satın alınacaktır.» P aralar
to p lan ır ve grevciler kendi öz gazeteleri Saadet'i yayınlam aya başlarlar.
A m a o zam ana kadar birbirlerinin en büyük düşm anı sayılan A hm et
C evdet'le M ihran Efendi aralarında anlaşarak İkdam 'la S a b a h ’ı hiçbir şey
olm am ış gibi çıkartm aya devam ederler. O kuy u cu lar bütün yazı kadrosu­
nun ayrılıp grev yaptığını anlam ayarak her günkü alışkanlıkla gazetelerini
alm aya ¿ev a m ederler. H üseyin C ahit Y alçın şöyle anlatıyor bunu:
«H ep birden grev yapıp Saadet'i çık arm am ız ne İk d a m ı sarstı ne de
Sabah'ı. B asın piyasasının kalburüstü en işg ü zar yazarları S a a d et gazetesi­
ni bir türlü yürütem iyorlardı. S ansür m üthiş bir silindir olm uştu. H içbir
yazarın benliğini gösterm esine, hiçbir gazetenin başka türlü olm asına
im kân yoktu. N asıl olup da bizlerin böyle b ir çeşit isyan şeklinde kendi
başım ıza bir gazete çıkarm am ıza m üsaade ettiklerine şim di şaşıyorum ...»
İlk grev böylece fiyasko ile sonuçlanır. G revciler borçlarını öd eyem e­
dikleri için günün birinde Saadet g azetesinden de atılırlar.

Soru 20: İlk Ermenice ve Ermehi harfleriyle Türkçe gazeteler


ne zaman çıktı?

B izde E rm enice ve E rm eni harfleriyle T ürkçe gazetelerin çok eski bir


tarihi v a r d ır (25). T ürkiye'de E rm eni basını tarihi Takviıri-i Vakayi'den bir-
50
kaç ay sonra, 1832'de başlıyor. O yıldan bu yana İstan b u l'd a 350, İz­
m ir'de 38, yirm iye yakın il ve ilçe m erkezinde de 70 k adar E rm enice g a ­
zete ve dergi y ay ın lan m ıştır<26).
B ir de Erm eni harfleriyle T ürkçe yayınlanm ış gazete d erg iler vardır
ki, onların sayısı da 20'yi g e ç e r (27).
T ü rkiye’de yayınlanan E rm enice ilk g azete Takviın-i V afavı'nin L rokir
(gazete) adıyla 13 O cak 1832'de çık m ay a başlayan E rm enice sayısıdır. Bu
gazete birkaç yılda bir ad değiştirdiği için E rm enice T akvim -i V akayi’nin
tarihi yazılırken şim diye kadar hfep k arışıklıklar çıkm ıştır. 1948'de İstan­
bul'da, Jam anak gazetesinin 40'ıncı yıldönüm ü dolayısıyle yayınlanan E r­
meni basın tarihinde bu konuda geniş bilgi v e rilm e k te d ir(28).
L rakir'in adı 13'üncü sayıda H avadis-i D evlet-i A liyye-i O sm aniye
olur; 1841 'de H aydarar K ir Lro O sm anian (O sm anlı H aberleri R ehberi);
!846'da H aydarar L ra kir (R ehber gazete), 1849'da Surantak Piizantyan
(B izans H abercisi) ve Surantak G ostantyan (İstanbul H abercisi) adlarıyla
yayınlanır. D em ek ki L ra kir ad değiştire değiştire 19'uncu yüzyıl ortaları­
na kadar yayınlanm ıştır.
D oğrudan doğruya E rm enilerin çıkardıkları ilk g azeteler de şunlardır:
Iştem aran B idani K idelyats (G erekli bilgi topluluğu, 1839 İzm ir'deki
Protestan Erm enilerin yayınladığı aylık gazete); A rşalus A raradvan (Ara-
rad Şafağı, 1840, İzm ir, 15 günlük gazete); A sta ra r Piizantyan (B izans
G azetesi, 1840, İstanbul)
H aftalık, onbeşgünlük, aylık b ir yığın gazete çık artılır o yıllarda (29).
B ir yandan da E rm enice ilk m izah gazeteleri çıkm aya başlar. B unların en
önem lileri şunlardır:
M eğıı (A n) 1856: E rm enilerin en ünlü m izahçısı H agop B aronyan, y ö ­
n etm iştir bu gazeteyi. Z ıvarcahos (hoşsohbet, 1856), P unch (1860-1907),
P or A ravodvan (Sabah b o ru su ,1870) P o r A ra velva n (1872), M am ul
(B asın, 1876-77).

Soru 21: İlk Musevi gazeteler ne zaman yayınlandı?

A vram C alanti'nin "T ürkler ve Y a h u d ile r" (30) adlı kitab ın d a b elirttiği­
ne göre Ispanya'dan T ürkiye'ye göç eden M usevi ler m atbaayı d a beraber­
lerinde getirm işler. 1453'te İstanbul'da ilk m atbaa G erson adında bir
haham tarafından kurulm uştur. G erson 1530'a kadar bu m atbaada çalış­
mış, sonra da o ğ u llan bu işi sürdürm üşlerdir.
G erson'un kurduğu m atbaada İbranice b ir tefsir ve T ev rat (1493) ve
İbranice bir dilbilgisi kitabı (1495) basılm ıştır. İkinci B eyazıt dönem inde
(1481-1512) İstanbul ve Selanik'te 19, B irinci Selim d ö nem inde de (1512-
1520) 33 kitap y a y ın la n m ıştır(31).
M usevi lerin kurduğu m atbaalarda Ib ranice'den başka İspanyolca, L a­
tince ve R um ca kitaplar ve bir İb raniçe-T ürkçe sözlük basılm ıştır. M usevi
m atbaalarının sayısı sonraki yıllarda İstanbul'da 19'a, Selanik, H alep,
E dim e, Şam ve İzm ir'de de 30'a yükselm iştir.
Z iyad E büzziya'nın belirttiğine göre T ürkiye'de yaşayan M useviler İs­
panyolca ve L adino (12) dilinde 102 gazete ç ık a rtm ışla rd ır(JÎ). B un lan n
86'sı O sm anlılar dönem inde, 16'sı ise 1923'ten sonra yayınlanm ıştır.
O sm anlılar dönem inde M usevilerin çıkardıkları dönem sel y ay ın lar
şunlardır: L a B uena E speransa (L adino, İzm ir 1842), C haaré M izzahpuer-
ta del O riente (İzm ir 1846), O r Israel-L a L uz de Israël (İspanyolca), El
M anedero-L a Fuente de Sensia P ara El P uevlo (Isp. 1855-1858, 1885-
1889), Journal Israelit (Isp. 1860-1866), Sefat E m ek-E l L uzero (Isp.
1867), El N ecinel (Isp. 1871), El T iem p o (İsp. 1871), El Progresso (Isp.
1871). El T elegrafo (Isp. 1872-1930), La Patria (Isp. 1908-1909), La Boz
(Isp. 1908-1910), El R elam pago (Isp. 1909), El K oreo (Isp. 1911 ), El Sol
(İsp. - Fr. 1879), El R ayo de Luz (Isp. -Fr. 1885), El A m igo de la Fam ia
(İsp. Fr. 1885), El Instruktor (Isp. Fr., 1888), E lcudio (Isp. Fr. 1909-
1922), Le E dison de C ugeues El T eleg rafo (Isp. - Fr. 1894), C oha C ohey-
ka (Isp. 1860, M izah), El B urlon (Isp. 1909, M izah), El Jugveton (İsp.
1909-1931, M izah), El C huflete (Isp. 1909, M izah), El G rasiozo (Isp.
1910 M izah, Şarkiyye (İzm ir, 1867, İbrani harfleriyle T ürkçe), Z am an
(İzm ir, 1872, İbrani harfleriyle T ürkçe), C eride-i T ercem e (İzm ir, 1876),
C eride-i L isan (İzm ir 1899), ittih at (İzm ir 1908), iktisad iy at M ecm uası
(1914-1918), M ir'at (1911), C eride-i Felsefe (1912), H a M evaser (İbrani-
ce, 1909-1911), L'A urore (Fr. 1908-1922), Le Jeune T urc (Fr. 1908-
1918), L a N ation (Fr. 1919-1922), Le Journal d 'O r ie n t (Fr. 1917-1971),
D jouha (N asrettin Hoca, M iz a h )(î4).

Soru 22: İlk Rumca gazeteler hangileridir?

F ilos ton N eon (G ençlerin arkadaşı): 1831 E y lü lü n d e İzm ir'de E van­


gelist papaz okulunun m üdürü O m irolatis'in, okulun b ir köşesinde kum lan
b ir basım bölüm ünde çıkardığı bu gazete, O sm anlı Im paratoluğu'nda ya­
yınlanan ilk R um ca gazete sayılır. Ingiliz ve A m erikan m isyonerlerinden
yardım gören bu gazetede dinsel konuların yanında günlük olaylara da yer
veriliyordu. F ilos ton N eon ancak üç ay çıkabildikten sonra 28 A ralık
1831'de kapandı.
A stir en ti A natoli (A nadolu yıldızı): 1832'de çıkm aya başladı. B ir yıl
sonra adını değiştirdi, F ilos ton N eon- A stir en ti A n a to li oldu. G azete In-
gilizce-R um ca iki dilde yayınlandı. B ir süre sonra yalnız İngilizce olarak
«The S ta r in the F ast N ew Series» başlığı ile çıktığı görülür. Bu gazete de
çok kısa öm ürlü olm uştur.
M nim osini: 1833’de, yine İzm ir'deki E vangelist papaz okulunun m ü­
dürü O m irolatis tarafından kuruldu. 4 sayfalık haftalık siyasal, edebî ve ti­
cari bir gazeteydi. 13 Eylül 1835'de yayınlanan 28'inci sayısında
İzm ir'deki R um aydınlarının gazeteye karşı gösterdikleri ilgisizliği yeren
b ir yazı yayınlayarak kapandı.
O thom anikos M iııitor (1835): İstanbul'da çıkan ilk R um ca gazete
budur. Bu gazete T akvim -i V akayi'nin R um caya çevirisidir. B azı kaynak­
lara göre R um ca T akvim -i V akayi 1832'de ç ık m ış tır(35). Bu gazetenin kaç
yıl yaşadığı kesinlikle belli değildir.
lon ikös P aratiritis (İyonyalı gözlem ci): M art 1837'de İzm ir'de çıkm a­
ya başladı, ancak Uç yıl yaşayabildi.
A m althia (B olluk boynuzu): 6 A ğustos 1838'de, K ostantin R ode adlı
b ir R um 'un İzm ir'de çıkardığı bu gazetede dış haberlere de y er ayrılıyor­
du. A m althia önceleri haftalıktı, 1870'de haftada 2 kez yayınlanm aya baş­
ladı. 1882'de günlük oldu. 1888'de baskı sayısı 2500'e yükseldi. İzm ir'in
k urtuluşundan sonra 28 Eylül 1922'de kapandı. Son sayısının num arası
19.925'tir. R um ların İzm ir'den ayrılm alarından sonra A m althia 17 A ralık
1922'de A tina'da yayınlanm aya başlam ış ve 28 E kim 1923'de kapanm ıştır.
T elegraphos tou B osphorou (B oğaziçi telgrafı): B u gazetenin
1850'den önce İstanbul'da yayınlandığı anlaşılıyor. «B oğaziçi telgrafı»
1856'da B yzantis gazetesiyle birleşm iştir.
AnatoU kos M initor: 12 O cak I845'de İzm ir'de çıkm aya başlayan bu
gazete, R um harfleriyle dizilen T ürkçe b ir gazetedir. Dil öğretm eni E. M i-
sailidis tarafından çıkartılm ıştır. 1847'de gazetenin İstanbul'a taşındığını
görüyoruz. G ünlük A natoli gazetesi 1900 yılın a k ad ar yayınlanm ıştır.
/ E fım eris tir Z m ir n is (İzm ir'in gazetesi): İzidor Skilasis adlı b ir y aza­
rın 1849'da çıkardığı bu gazete 1854 b aşında kapanm ıştır.
Byzantis: 1850'den sonra İstanbul'da çıkan günlük gazete P atrikhane­
nin organı sayılm ıştır. B yzantis'm 1888'e k ad ar çıktığı sa n ılıy o r(36).
A natoU kos A stir (A nadolu yıldızı): 1861'de İstanbul'da yayınlanm aya
başlayan günlük bir gazetedir. 1890'a k ad ar ç ık m ış tır(37).
N eologos (1861, İstanbul) E lencilik akım ının organı olm uştur.
İzm ir'de aynı dönem de çıkan öteki R um ça gazeteler şunlardır: A rg o s
(1839-1841), Yoniki M elisa (İyonya a n sı, 1839), Iziyania (1840-1841),
E lpis (Ü m it, 1841), A stir tis A hatolus (A nadolu yıldızı, 1841-1842), Espe-
rinos K iriks (İkindi vaizi, 1842), O F ilos tü L au (H alkın arkadaşı, 1842),
O rion (1843), O M elisiyenis (1844), A lith ia (G erçek, 1846), E m borikos
T ahidrom os (T icaret P ostası, 1856), T elegrafos tir Z m im is (İzm ir telgrafı,
1859-1861), Evsevia (1861), M in to r (1869-1874), Velos (1875-1888).
Z m irni (İzm ir): İlk sayısı 1870'de yayınlanm ış ve 508 sayı çıktıktan
sonra 1875 E kim 'inde kapanm ıştır.
N ea Zm irni (Y eni İzm ir): 14 Şubat 1876'da Z m im i gazetesinin devam ı
olarak çıkm ış, beş ay sonra da g ünlük olm uştur. G azetenin m üdürü K.
A ndreadakis'in 1914 yılında sın ır dışı edilm esiyle gazete kapanm ıştır.
İzm ir'e ilk linotip'i bu gazete getirm iştir.
Aydın: 1869’da A ydin'da T ürkçe ve R um ca çıkm aya başlam ış 1879'da
kapanm ıştır.
/ P roodos (G elişm e): M eşrutiyette İzm ir'den m illetvekili seçilen
M inas H am udopulos tarafından 187 i de y ay ınlanm aya başlayan bir g aze­
tedir. 1912’de kapanm ış, 1919'cja yeniden çıkm ışsa da k ısa bir süre sonra
yok olm uştur.
I E pohi - D evir 1872'de İzm ir'de yayınlanan T ürkçe R um ca b ir gaze­
tedir.
lo n ia (tyonya): 1874-1879 y ıllarında İzm ir'de haftada iki d efa yayın­
lanm ış, zam an zam an da parasız ek ler dağıtm ıştır.
Theatis (Seyirci): İstanbul'da yayınlanm ıştır. G ünlüktür.
Thraki (Trakya): İstanbul'da çıkm ış günlük gazete.
Kudunatos: M izah y azan T eo d o r K asab'ın çıkardığı Ç ıngıraklı
Yılan'm R um casıdır.
M o m u s: T eodor K asab'ın çıkarttığı H ayal gazetesinin R um ca baskısı­
dır.
K onstantinopolis, E pitleorisis, P roodos, Kronos, P roia <38).
E lenikos F olologikos Silogos (1864-1922): İstanbul'da yayınlanan ve
geniş etkileri olan tarih ve edebiy at dergisidir.
E klisiastiki A litheia (1881-1922): Bu d a İstanbul P atrikhanesinin o r­
ganı, dinsel b ir dergidir.
O ksonos P ontos (1881-1885): T rabzon'da yayınlanm ıştır.
D aha sonraki dönem lerde çıkan gazeteler arasında şunlar vardır: Nea
Efem eris, Tahidrom os, P edikos K osm os, Bosforis, M etapolitefsis, Patris,
A poyevm atini ve Embros.

Soru 23: İstibdat döneminde dış haber kaynaklan nelerdi, İlk ya­
bancı ajans büroları ne zaman kuruldu?

Yabancı ülkelerdeki m uhabirlerden gelen ya zı ve m ektuplar:


İstibdat dönem inde T ürk gazeteleri yabancı ü lkeler de özel m uhabir
bulundurabilecek durum da değillerdi. A m a eğitim için dışarıya g iden bazı
aydınlar gazetelerle anlaşarak o nlara sürekli yazı ve m ektup g ö n d eriy o r­
lardı. H er ünlü gazetenin dışarıda b ir çeşit m uhabiri vardı. Ö rneğin Ali
K em al Paris'ten sürekli olarak İkdam 'a yazı yazıyordu. A hm et C evdet
kendi gazetesi İkdam 'a yıllar boyu İsviçre'den yazı yollam ıştı. Dr. A dnan
A dıvar da yine İkdam 'a P aris'ten yazı gönderiyordu. Sonraki yıllar da
A hm et E m in Y alm an ve Z ek eriy a Sertel de gazetelere sık sık A m eri­
ka'dan m ektuplar yazm ışlardı.
G azetecilerin bir olayı incelem ek için dışarıya gönderilm eleri hiç o la­
ğan şeylerden değildi. A m a herhangi b ir nedenle dışarıya giden gazeteci­
ler elbette bunları geniş yazı konusu yapıyorlardı. Ö rneğin B a siret g azete­
sinin sahibi Ali Efendi B ism ark'ın çağrısı üzerine 1872'de A lm anya'ya
gitm iş ve bunu uzun bir röportaj konusu yapm ıştı. Servetifünun'un sahibi
A hm et Ihsan da yabancı ülkelerdeki baskı ve dizgi m akinelerini görm ek
için bazı büyük şehirleri gezm iş ve bunları yazılarında işlem işti.
B üyük İstanbul gazetelerinin genellikle İstanbul'daki yabancı ajans bü­
ro larıyla anlaşm aları vardı. D ış haber bültenlerini bu ajanslardan alıyorlar­
dı. (B kz. Soru 37).
Yabancı ülkelerde çıkan gazete ve dergilerden çeviriler:
Y abancı ülkelerde çıkan gazetelerin T ü rkiye'ye sokulm ası yasaktı.
B unlar «evrak-ı fesadiye» (karışıklık yaratan belge) sayılıyordu. Yabancı
gazete ve dergileri ancak İstanbul'daki yab an cılar okuyabiliyorlardı. O nlar
d a elçilikler kanalıyla yabancıların kendi postanelerinden elde ediliyor ve
S erkildoryan ve İngiliz K ulübü gibi yabancı kulüplerinde okunuyordu.
Y abancıların bu gazeteleri T ürklere verm em eleri için sıkı tedbirler alını­
yor, Padişahın hafıyeleri bu konuda sık sık Saraya ju rn aller veriyorlardı.
A m a buna rağm en gazeteler yabancı ülkelerde çıkan gazeteleri elde ed e­
rek dış olayları izlem eye çalışıyorlardı. A bdülham id ise yabancı basını
b üyiic bir ilgi ile izliyordu. Y ıldız S arayı'nda b ir tercüm e kalem i vardı. 15
O cak 1891 tarihli bir belgeye göre bu büroya sürekli olarak 154 gazete ve
dergi geliyor ve b u n lann içinden seçilen önem li yazı ve haberlerin özeti
h er gün P adişaha okufıuyordu.
A bdülham id zam anında Y ıldız S arayı'nda M abeyn başkâtibi olan T ah­
sin Paşa, Sultanın dış basına verdiği önem i şöyle b e lirtm e k te d ir(39):
«Sultan H am id basına çok önem verirdi. D ış basını yakından izletir,
b u nların yayınlarına cevap verirdi. Y abancı g azeteler içinde en çok önem
verdiği şunlardı: Times, Temps, K ölııische Zeitung, Tribuna ve Standart.
Bu gazetelerin siyasal m akale ve yorum ları günü gününe T ürkçeye çevri­
lir ve P adişaha sunulurdu. B u n lan n içinde düzeltilm esi gereken yazılara
Y abancı B asın M üdürü, S aray m ütercim leri ve bazı ünlü yazarlan n aracı­
lığı ile cevaplar hazırlatır ve bunlan yayınlatırdı.»
Y abancı ülkelerdeki elçiler de a y n c a dış b asında çıkan T ürkiye ile il­
gili y azılan telgrafla S araya bildiriyorlardı. B öyle bir telg raf alındığı
zam an Saray bu gazetelerin T ürkiye'ye girm em esi için özel tedbirler alı­
yordu.
S araya verilen ju rn aller üzerine sık sık araştırm alar yapılıyor ve evin­
de yabancı gazete ve sakıncalı kitap b u lunanlar yakalanıp zindana veya
sürgüne gönderiliyordu.
İstanbul'da yabancı dillerde çıkan gazetelerden çeviriler.
O zam anlar genellikle B eyoğlu yakasında çıkan bu gazetelere «karşı
gazeteler» denirdi. Bu gazetelerde çıkan dış haberler T ürkçeye çevrilerek
g azetelere ak tan lirdi.

İlk yabancı ajans büroları

1854 yılında İstanbul birdenbire yabancı basının büyük ilgisini çeken


b ir şehir oluverdi. N eden? Ç ünkü K ırım Savaşı vardı o sıralarda. Fransız-
lar da katılm ışlardı bu savaşa. İstanbul K ın m yolu üzerindeydi. G em iler
İstanbul’dan gidiyordu K ırım 'a. A skerler İstanbul'dan geçiyor, y aralılar İs­
tanbul'a geliyordu. O zam an ajansçılık daha yeni bir konuydu. D ünyanın
ilk haber ajansı H avas kurulalı ancak 19 yıl olm uştu. 1854'te H avas
hem en bir m uhabir yolladı İstanbul'a. E rtesi yıl H avas V iyana-K aradeniz
telg raf hattının açıldığını ve bunun İstan b u l'a bağlandığını bildirerek
«İstanbul artık Paris üzerinden L ondra'ya bağlanm ıştır» diye b ir haber ya­
yınlıyordu.
İngilizlerin R euter ajansı d a İstanbul'un önem ini anlam akta g ecikm e­
di. İstanbul, H indistan yolu üzerinde sayılırdı. «Ü zerinde güneş batm ayan
İngiliz İm paratorluğu»nun birçok yolu O sm anlı ülkesinden geçm iyor
m uydu? Bu bakım dan R euter'in de m utlaka İstanbul'da özel b ir m uhabir
bulundurm ası gerekiyordu. Bu m uhabir çok başarılı çalışm ış olacak ki
I8 6 6 'd a H üküm etin, telg raf haberlerinde R euter'e öncelik tanındığı açık­
landı (40).
D erken C ontinental A jansı d a İstanbul'da m uhabir bulundurm aya
kalktı. B öylece İstanbul uluslararası büyük ajan slar için çok öneıAli bir
m erkez olm uştu. A m a, pahalıya çıkıyordu bu iş. Sonunda, 17 O cak
1870'de, H avas, R euter ve C ontitental ajansları kendi aralarında b ir anlaş­
m a im zalayarak dünyayı bölüştüler. O sm anlı İm paratorluğu ile M ısır
«ortak haber bölgesi»ne giriyordu. H avas'\tt R e u ter 1870'de İstanbul'da
ortak bir büro açtılar. B u büro hem dışarıya haber gönderecekti, hem de
İstanbul gazetelerine haber satacaktı. İlk büro böyle kuruldu İstanbul'da.
1889'da A janslar kendi aralarında yeni b ir anlaşm a yaptılar. R eu ter İs­
tanbul'dan çekildi. İstanbul H avas ile A vusturya A jans C orrbureau'nun
tekeline verildi. C orrbureau da İstanbul'da «C onstantinople A jansı» adıy­
la bir şube açtı. D ış haberleri bu ajanslar verm eye başladılar.
A jans büroları dışarıdan çek ilen telg rafta n sansürsüz olarak alıyorlar
ve h aber bültenlerini yine sansürsüz o larak abonelere gönderiyorlardı.
A m a bu haberler gazetelere girerken sansürden g eçiriliy o r ve dış haberle­
rin çoğu yok ediliyordu.

D İP N O T L A R :

(1) G azeteci S ü ley m an T ev fik B ey'in anılarından: «O zam anın İsm ail K em al,
Sait, A h m et M ithat gibi b ü y ü k y a z a rla n gazetey e girm ey eceğ in i bild ik leri halde,
saraya d u yurm ak istedikleri m ü h im şeyleri b aşm ak ale şe k lin d e y azar ve sansüre
g önderirlerdi. Ç ünkü bunun y ay ım ını yasak eden bir m em u r yazının bir kopyesini
bir notla S araya gönderir. A b d ü lh am id d e bunu oku tu p dinlerdi...»
(2) Bu yön erg e Paul F esch'in I9 0 7 'd c P aris'te çıkardığı «C onstantinople aux
derniers jours d'A b d ü lh am id » (A b d ülham id'in son gü n lerin d e İstanbul) adlı k ita­
bında yay ın lan m ıştır. S erv er İskit « T ürkiye'de M atbuat İdareleri ve P olitikaları»
adlı kitab m a bunun fran sızcad an çev irisin i koym uştur. Y önergenin yayınlandığı
tarih belirtilm em iştir.
(3) A h m et İhsan. M atbuat H atıralarım , İstanbul, 1930, s. 150.
(4) S erv er Iskil, T ü rk iy e'd e M atbuat İdareleri ve P olitikaları, s. 135.
(5) N iyazi A hm et B anoğlu, « A b dülham id D ev rin d e B asın R e z a le tle ri» D ü n y a
gazetesi, A ralık 1955.
(6) A hm et İhsan, aynı eser, cilt I, s. 72.
(7) A h m et İhsan, ay n ı eser, s. 75.
(8) M ü n ir S üleym an Ç ap an o ğ lu , B asın T arih in e D air B ilgiler ve H atıralar, İstan­
bul, 1962, s. 49.
(9) N. A. B anoğlu, ay n ı yazı d izisi. D ünya, 22 A ralık 1955.
(10) N. A. B anoğlu, A ynı yazı dizisi, D ünya, 3 O cak 1956.
(11) P aris B ü y ü k elçiliğ in d en çık arlar eld e ed erek F ransız basın ın d a A bdülha-
m id'i öv en yazıların çık m asın ı sağlayan b ir g azeteci de F igaro yazarların d an T h eo ­
dore C a h o t olm uştur.
(12) B asiret, 5 H aziran 1872.
(13) B asiret, 17 N isan 1872.
(! 4 ) D evir, 25 A ğustos 1872.
(15) H akkı T a n k U s, A hm et M ithat'ı anıyoruz. İstanbul, 1955. M ünir
Süleym an Ç apanoğlu, A hm et M ithat, İstan b u l, 1964.
(16) A lm anak 1936, İstanbul, B asın K urum u, s. 93.
(17) Selim N üzhet, T ürk G azeteciliği, İstanbul, 1931, s. 72.
(18) E nis T ahsin T il, «Eski G azeteciler, E ski G azeteler» V atan, 6 M ayıs
1959.
(19) E nis T ahsin T il, «Filip ve M ihran E fendiler», V atan 29 O cak 1960.
(20) E nis T ahsin T il, «G azetecilikte rekabet», V atan 19 Şubat 1962.
(21) Y alm an, G ördüklerim , G eçirdiklerim İstanbul 1971, c ilt 1, s. 294.
(22) A sım Us, 1930-1950 H atıra N o tla n . İstanbul, 1966, s. 46-54.
(23) T arık M üm taz G öztepe, V ahidettin, İstanbul, 1969, s. 434.
(24) E nis T ahsin T il, «M uharrirlerin G revi», V atan 11 Şubat 1959.
(25) D ünyada E rm enice ilk gazete 1784'te M adras'ta (H indistan) y ayın­
lanm ış A zdarar adlı b ir gazetedir. (K arken M ooradian, «A rm anian Journa­
lism since 1512» Journalism Q uarterly, W inter, 1970).
(26) Sorbonne'da öğretim üyesi V artan O zirtian'ın verdiği bilgiler, M art
1973, Paris.
(27) E rm eni harfleriyle T ürkçe yay ın lan an başlıca g azeteler şunlardır:
C eride-i H avadis (1840 veya 1842, b aşy a z an H açadur V osganyan), M ec-
m uai H avadis (1852-53), A habiri K onstantiniye (1855), Z ühal (1855-57),
M üradü Erciyas (1859-1864), T ercü m an -ı H akikat'in özel say ılan , M an-
zum ei E fkâr (1866-1896), Fırat (1867, H alep), E n v an Şarkiyye (1867, E r­
zurum ), V arakayı H avadis (1868-69), T irçnik (1868), H üdavendigâr
(1869-72, B ursa), Sedayı H akikat (1870-73), T ercüm an-ı E fkâr (1878-
84), C eride-i Şarkiyye (1885-1913), M ecm ua-ı A h b ar (1885-1906, 1907-
1914, Erm enice), Felek (1885-1887), A v ed ap er (1906-09), R eh b er (1912-
13), R ahnüm a (1910-13) (V O zinian'dan alınm ıştır).
A hm et İhsan T okgöz de an ılan n d a E rm eni harfleriyle T ürkçe yayınla­
nan M anzum ei E fkâr, C eride-i Şarkiyye ve Cihan gazetelerini okuduğunu
an latıy o r (cilt I, s. 35).
(28) Jam anak, 1908-1948, İstanbul (B u incelem eyi T oros A zadyan'ıtı
yaptığı anlaşılıyor).
(29) O dönem de yayınlanan b aşlıca gazeteler şunlardır: H ayrenaser
(1843, İzm ir), H ayastan (1846-52), M asis (1852- ), A rpı A raradyan
( 1853-56, İzm ir), T utak H aygasyan (1856, İzm ir), A vedaper (1855,
İzm ir), A stığ A ravelyan (1855), Y erevak (1857), K ınar A ravelyan (1857),
T ankaran H asaragats (1858), Jam anak (1863), M anzum ei E fk âr (1866-
1917), O rakır (1868), D ziadzan (1866-70), A rarat (1869-72), H ayrenik
(1870-1891), A sya (1841-74), P ü zantyan (1896-1918), M ecm uai A hber
(1885-1914), C eride-i Şarkiyye (1885-1913), S urhantag (1899-1908), Ar-
şalus (1907-1908), Jam anak (1908).
B irinci D ünya Savaşından sonraki yayınlar arasında da şunlar vardır:
A revelk (1931), N orlur (1926), H ayhosnak (1936), B ad g er (1938), A m su-
van K irkı (1938), Aztarar.
(30) A ram G alanti, T ürkler ve Y ahudiler, İstanbul 1947.
(31) K am il Ö zer, T ürkiye'de G ayrim üslüm A zınlık B asını, Y üksek L i­
sans T ezi, İst. Ü niversitesi Sosyal B ilim ler E nstitüsü, G azetecilik B ölü­
mü, 1995.
(32) L adino Ispanya'dan gelen M usevilerin kullan d ık tan Ispanyol kö­
kenli b ir dildir. B u dil İspanyolca, T ürkçe, R um ca ve B ulgarca'nın kanşı-
mı ile ortaya çıkm ıştır.
(33) Z iyad Ebüzziya, O sm anlı İm paratorluğum un T ürkçe dili dışındaki
basını, T ürkiye'de yabancı dilde basın, İstanbul Ü niversitesi yayın lan
3342.
(34) N esim B enbanaste, Ö rneklerle T ürk-M usevi B asınının TUrkçesi, İs­
tanbul, 1988.
Selim K aneti, T ürkiye'de Y abancı D ilde B asın, İst. Ü niversitesi Y ayın­
lan 3342
(35) H. R. E rtuğ, aynı eser, s. 152.
(36) A. D ascalakis, La presse néo hellenique, Paris 1930, s. 68.
(37) D ascalakis, aynı eser.
(38) N. M aschopoulos, H istorique de la presse grèque; bibliographie de
la presse, Paris, s. 646.
(39) N iyazi A hm et B anoğlu, «A bdülham id D evrinde B asın R ezaletleri»
D ünya, 14 K asım 1955 - 17 O cak 1956.
(40) G raham Storey, R euter's C entury, L ondra, 1951.
ÎK ÎN C t M E Ş R U T İY E T V E M Ü T A R E K E D Ö N EM İ

(1908-1923)

Soru 24: İkinci M eşrutiyet basına nasıl bir özgürlük havası getirdi?
s

24 T em m uz 1908'de İstanbul g azetelerinde çıkan dört satırlık b ir


resm î bildiri M eşrutiyetin yeniden ilan edildiğini ve 1876 A nayasasına
göre seçim lerin yapılacağını bildiriyordu. Bu haber büyük b ir coşkunluk
yarattı İstanbul'da. G azeteciler Sirkeci G arının karşısındaki b ir lokantanın
bahçesinde to p la n d ıla r(l>. 33 yıldan beri ilk d efa böyle b ir toplantı y ap ılı­
yordu. G azeteciler derhal kendi aralarında b ir d em ek kurm aya karar ver­
diler. «O sm anlı M atbuat C em iyeti» adlı bu dem eğin o toplantıda tem elleri
atıldı (Bkz. Soru 92).
Ö zgürlük vardı artık İstanbul'da. G azeteciler kesin b ir karar aldılar.
S ansür m em urlarını o gece gazetelere sokm ayacaklar ve sabaha kadar
görev başında kalacaklardı. N itekim öyle yaptılar. Sansür m em u rlan k apı­
lardan geri çevrildi. «G azeteler hü rd ü r artık. S ansür yasaktır. G azeteleri
san sü r etm eye kalkm ak ağ ır bir suçtur.» dendi kendilerine. V e 25 T em ­
m uz 1908 sabahı gazeteler yıllardan beri ilk o larak sansürsüz çıktı. S ansü­
rün kaldırıldığı 24 T em m uz günü C um h u riy etten sonra «G azeteciler B ay­
ram ı» kabul edilecektir.
O günlerde İstanbul'da topu topu dört g azete çıkıyordu: İkdam , Sabah,
T ercüm an ve Saadet. B ütün bu g azeteler M eşrutiyeti ve özgürlüğü öven
ateşli yazılar yayınladılar o gün. B askı m akineleri bütün gün çalıştı. 10
paraya satılan İkdam 'ın o gün «k araborsa»ya düştüğü ve yarım liraya satıl­
dığı anlatılır. Y eni bir dönem başlıyordu artık T ürk basınında. Y ıllardan
beri düşündüklerini yazam am ış o lan lar yeni g azeteler çık arm aya b aşladı­
lar. tik iki ay içinde 200'ün üstünde g azete im tiyazı a lın d ı(2). H er eğ ilim ­
de gazete ve dergi yayınlanıyordu artık. G azete tirajları 2.000'den
50.000'e kadar yükseldi. B u gazete furyası içinde en önem lileri şunlardı o
zam anlar:
Yeni Gazete: A bdullah Z ühtü İk d a m d a n ay n i arak bu gazeteyi çıkardı.
M ahm ut Sadık d a Yeni G azete'ye geçti. A h m et E m in Y alm an im zasız b aş­
yazılar yazdı. H akkı B ehiç ve N azım Poroy da bu gazeteye katıldılar.
Tanin: H üseyin C ahit Y alçın (1875-1955), T ev fık F ikret (1867-1915)
ve H üseyin K âzım 2 A ğustos 1908'de Tanin'i çıkardılar. H üseyin C ahit
koyu İttihatçıydı ve M ebusan M eclisine İstanbul'dan m illetvekili seçilm iş­
ti. Tanin İttihatçıların organı sayılıyordu. 31 M art o layında gericiler gaze­
teye saldırıp yağm a ettiler. T ev fik F ikret k ısa b ir süre sonra gazeteden ay­
rıldı. Tanin sürekli saldırılara uğruyordu; birçok kez kapatıldı, adını
değiştirerek yeniden çıktı: Cenin, Renin, Senin, Hak... Eski İttihatçı M ali­
ye B akanı C avid B ey ve A dnan A d ıv ar da Tanin'de çalıştılar.
Tanin 1925'te, İstiklâl, m ahkem elerince kapatıldı.
M iza n : U zun süreler dışarıda kalm ış olan tarihçi M urat Bey çıkardı bu
gazeteyi. M izan İttihatçılara ateş püsküren g azeteler arasında y er alıyordu.
H ukuku U m um iye: M evlanzade R ıfat'ın yönettiği bu gazete Fedakâra-
nı M illet D em eğinin organı idi. İttihatçılara sert b ir dille çatıyordu. Kısa
zam anda kapatıldı.
Serbesti: H ukuku U m um iye k apatıldıktan sonra M evlanzade Serbes-
ti'yi çıkardı. İttihatçılar 1909 N isanında g azetenin başyazarı Haşan
Fehm i'yi öldürttüler (Bkz. Soru 27). Bu olay geniş tepkiler yarattı.
Sadayı Millet: G azeteyi K ozm idi adın d a b ir m illetvekili yönetiyordu.
İttihatçılara karşı koyan bu gazetenin başyazarı A hm et Sam im 'i de İttihat­
çılar vurdurdular (Bİcz. Soru 44).
Şuralı Ümmet: İttihatçıların organı idi. 31 M art olayında g ericiler bu
gazeteyi yağm a ettiler.
Takvim -i Vakayi: İstibdat d ö nem inde b ir dizgi yanlışı dolayısıyla ka­
patılan bu gazete 29 T em m uz 1908'de yeniden çıkm ay a başladı.
Osmanlı: A hrar partisinin organı idi. S üleym an N azif yönetiyordu ga­
zeteyi.
Volkan: 31 M art olayını düzenleyen D erviş V ahdeti'nin yönetim inde
gerici bir gazeteydi.
Tercüm an: A hm et M ithat E fendi'nin 1878'de kurduğu bu gazete taraf­
sızlığını savunm aya çalışıyordu. B ir süre sonra A hm et M ithat E fendi g a­
zeteden ay n ld ı ve T ercüm an'ı Ş ükrü ve B ehçet B eyler çıkardılar.
Tasvir-i Efkâr. 19 O cak 1913’te yeniden yayınlanm aya başlanan bu
gazetenin sahipleri T alha ve V elid E büzziya idi. Y unus N adi ve Z ekeriya
Sertel Tasvir'de çalıştılar.
D insel gazeteler. B unların b aşında S ıra t ı M üstakim gelir. M ehm et
A k if vardı bunun başında. B ir süre sonra Seb ilü rreşa t yayınlandı. Sadayı
Din, T ariki H idayet, M edrese, İlm iye adlı d erg iler de çıkartıldı.
E debiyat ve düşünce dergileri: G enç K a lem ler (Ö m er Seyfettin, A ka
G ündüz, E m in B ülent, Ali C anip, Z iy a G ökalp...), Yeni M ecm ua (Ziya
G ökalp, R efik Halit, Ö m er Seyfettin...), Türk Yurdu (Türk O cakları y öne­
ticilerinin dergisiydi), İçtihat (A bdullah C evdet), M a hasin (M ehm et
R auf), R esim li İstanbul, M usavver M uhit (Faik Sabri D uran), Şehbal...
G azete sayısı:
İkinci M eşrutiyetin ilk üç buçuk yılında 607 gazete ve dergi yayınlan­
m ıştır Türkiye'de. Bunların çok azı uzun b ir süre dayanabilm iş, bazısı bir­
kaç sayı, bazısı üç beş ay çıktıktan sonra kaybolm uştur. Parti gazeteleri
aydın çevreleri kışkırtm ada önem li rol o ynam ışlardır bu dönem de. Yeni
yayınların çoğu m uhalefet gazetesidir.
İkinci M eşrutiyet'in ilânından 1918 sonuna kadar, on buçuk yıllık bir
dönem içinde 918 gazete ve dergi ç ık a rtılm ıştır(;" B alkan Savaşı sırasın­
da yeni yayınların sayısında bir azalm a görülm üşse de 1913’te yeniden
önem li artışlar olm uştur. Y eni yayınların en az olduğu dönem 1915-17
yıllan d ır.

Soru 25:1909 M atbuat Kanunu kaç kez değiştirildi?

31 M art olayından çok kısa b ir süre sonra, 28 N isan 1909'da M ebusan


M eclisine bir basın kanunu tasarısı getirildi. B asın özgürlüğünün yeni bir
kan u n la kısıtlandırılm aya çalışılm ası çok geniş tepkiler yarattı gazeteciler
arasında. T a sa n her yandan sald ın lara uğradı. U zun tartışm alara yol açan
bu tasarıyı 14 T em m uz I9 0 9 'd a M eclis kabul etti. A yan M eclisinden hızla
geçen basın kanunu tasarısı 18 T em m uz 1909'da kesinleşti. B ir yığın d eğ i­
şiklikle 1931'e kadar, yani 22 yıl yürürlükte kalan bu kanunun birçok h ü ­
küm leri o zam anki Fransız basın kanunundan aktarılm ıştır. G azete çıkart­
m ak için önceden ruhsat alm a zorunluluğu kaldırıldı. K anun gerçekte
old u k ça liberal eğilim li idi, am a sonradan yapılan değişikliklerle basın ö z­
gürlüğü her yandan sınırlandı, basın rejim i geniş b ir baskı rejim ine y önel­
di.
İkinci M eşrutiyetin ilk yılındaki ö zgürlük havası içinde M atbuat
K anun tasarısı M ecliste uzun tartışm alara yol açtı. M eclisteki konuşm alar­
dan alm an şu parçalar m illetvekillerinin o zam an hiç de kolaylıkla tasarıyı
kabul etm ek istem ediklerini gösteren örneklerdir:
- E ğer hüküm etin gönderdiği kanun m addesini kabul edecek
olursak O sm anlı Ü lkesinde basına artık paydos deyip çık m alı­
yız. Ç ünkü y alnız 200 lira depozite yatırabilecek olanl; gazete
çıkartabileceklerdir. B asım evlerini büsbütün kapatalım ; hiç
kim se gazete çıkaram az. (Fazıl A rif Efendi).
-Y a ln ız parası olan adam gazete çık artabilecek dem ektir. G aze­
tecilik böylece yalnız zenginlerin tekelinde olacaktır. F ıkara
olan, fakat bilgin ve aydınlık düşünceli olan lar gazete çık aram a­
yacaktır. B öylece bir fıkara ahalinin haklarını ellerinden alm ış
oluyoruz. D epozite istem ek bütün basım evlerinin ayaklarını
bağlam ak ve bunları zenginlere teslim etm ektir. B asını daim a
serbest bırakm alıyız. (V artkes Efendi).
- B endeniz san sü r usulünün yeniden kabul olunm asını öne süre­
ceğim . Sansür varken gazete ep eyce yazıyordu. S ansür bu kısıt­
lam alardan dah a iyidir. (V artkes Efendi).
- B ir adam h üküm etin yaptığı işlerden birini tenkid edebilir.
B unlar ispat olu n u r şeyler değildir. H üküm etin işlerindeki yo l­
suzluğu eleştirm e yetkisini basından alacak olursak basın ö zg ü r­
lüğü kalm az. (Sabri E fendi).
- B ir kim senin kötülüğünü g azeteler yazm azsa adam ın fenalığı
anlaşılm az. B öyle kim seler önem li işlere atanabilirler, halka za­
rarlı olurlar, vatana ihanet ederler. B unları aydınlatm ak gazete­
lerin görevidir. E leştiri ve kötülem e doğru b ir şeydir, cezalan d ı­
rılm ası gerekm ez. (Sait Bey).
- B asın özgürlüğünün ülkeye zararları olacak korkusu ile en cü ­
m en basını büsbütün m ahvedecek ölçü d e ağır cezalar k o ym uş­
tur. Basını hem hapis, hem de altın zincirlerle bağlam aya k alk ­
m ıştır.
- B ir ülkede basın ne kadar özgür o lu rsa hüküm et de o kadar
çok şey duyar. G azeteler hüküm etin kulağıdır. H üküm etin yar­
dım cısıdır. T oplum un ilerlem esini basın sağlar. Basın ne kadar
kısıtlanırsa da o derecede sağır olur. (İsm ail Paşa).
- M üvezziler halkın rahatını bozuyorlar. G eçenlerde A rap k ılık ­
lı b ir herif, eline bir destan alm ış "T okatlıyan lokantasında
yem ek yeyip de m illetin işini görm eyen m ebusların destanı 10
para" diye bağırıyordu. B unun yasaklanm ası gerekir. (A nkara
M ebusu T alat B ey)
- P ek de yalan söylem em iş ya... (B oşo Efendi).

M atbuat K anununda yapılan d eğişiklikler

14 T em m uz 1909 tarihli M atbuat K anunu 8 A ğustos 1931'e kadar 22


yıl yürürlükte kalm ışsa da 15 kez değişikliğe uğram ıştır. Y apılan değ işik ­
liklerin başlıcalan şunlardır:
- Y azı işleri m üdürleri, için yüksek öğretim veya yedi yıllık
idadi diplom ası zorunluğu;
- Siyasal gazete im tiyazı alm ak için İstanbul'da 500, taşrada
200 lira depozite yatırılm ası; askerlerin yazı yazm alarının y a­
saklanm ası (3 M art 1912 tarihli geçici kanun).
- E d e p ve ahlâk kurallarına aykırı yazı ve resim lerin yasaklanıp
ı toplatılm ası (16 Şubat 1913 tarihli geçici kanun).
-M eb u sların ve A yan üyelerinin sorum lu gazete m üdürü o lm a­
larının yasaklanm ası; gazete satıcılarının polisten belge alm aları
zorunluğu (9 M art 1913 tarihli geçici kanun).
- D evletin iç ve dış güvenliğini b o zabilecek biçim de yayın
yapan gazetelerin B akan lar K urulu k ararıyla kapatılabilm esi (9
K asım 1913 tarihli geçici kanun).
- A skerî sansür m em urlarının izni olm adan ordu hareketleriyle
ilgili haberlerin yazılm am ası (25 A ğustos 1914 tarihli geçici
kanun).
- Sıkıyönetim bölgelerinde sansür kurulunun izni olm adan g a­
zete yayınlanm am ası (5 Ş ubat 1919 tarihli kararnam e).
- İç güvenlik ve dış ilişkilerle ilgili belge yayınla- am ası (5
A ğustos 1920 tarihli kararnam e).
Soru 26 : Basın yabancılardan para mı alıyordu?

M eşrutiyet yıllarında gazeteler yabancı devletlerden yardım mı gö rü ­


yorlardı? O dönem de birçok gazetede çalışm ış olan A hm et E m in Y alm an
bu konuda şöyle dem ektedir:
«G azetelerden çoğu ecnebî parası alıy o r ve bunun karşılığı olarak
m em lekette fitne ve karışıklık çıkarıyor, em ellerine bilerek bilm eyerek
âlet oluyorlardı. O sırada bir ecn eb î hüküm etten, bir ecn eb î banka ve şir­
ketten para alm ak, b ir gazetenin tıpkı satış gibi, ilân gibi, norm al gelir
kaynaklarından biri sayılıyordu.
«B ütün gazeteler ecn eb î parası alır m ıydı? Bu elbette iddia edilem ez.
İttihat T erakki'nin Şurayı Ü m m et ve H akikat gibi adlar altında çıkardığı
gazetelerin ecnebî parası aldıkları hatıra gelem ez. Tanin için 'R uslardan
para alıyor. Rus baştercüm anı m atbaadan çıkm ıyor' sözünü ben iftira sa­
yarım . Fakat her gün takım takım y azılarla ortalığı bulandıran, norm al
m eşru gelirlerle yaşam alarına ihtim al o lm ayan büyük b ir kısım g azetele­
rin ecn ebî parası aldıklarına şüphem yoktur.
«Ne yazık ki kendi m esul olduğum , sevdiğim , başarısı için kendi sa­
ham da var kuvvetim le uğraştığım Yeni G a zete d e de ecn eb î parası büyük
rol oynuyordu. İngiliz sefaretinin ortalığı bulandırm a hareketinde en esas­
lı rolü oynayan baştercüm an ve yardım cısı, R eu ter ajansı m uhabiri Ren-
dall, T im es m uhabiri G raves sık sık gazeteye uğruyordu. A bdullah Z ühtü
ile siyasî m uharrir Saffeti Z iya ile uzun uzun konuşm alar yapıyorlardı. Bu
arada K âm il Paşa'nın İngiliz siyasetine ateşli b ir şekilde bağlı olan oğlu
A m iral Said Paşa da buhranlı günlerde m atbaaya geliyordu. B enim aldı­
ğım intiba, gazetenin, zam anına göre, hem tn gilizlerden hem de A vu stu r­
yalIlardan para aldığı yolundaydı.» (4).
İşte M eşrutiyet dönem i gazeteciliği böyle bir gazetecilikti...

Soru 27: İttihatçılar dört gazeteciyi nasıl öldiirttüler?


(Haşan Fehmi, Ahmet Sarilim, Zeki Bey, Haşan Tahsin)

İkinci M eşrutiyet y ıllan basın tarihi bakım ından anarşik b ir dönem dir.
D ö rt gazeteci öldürülm üş, katiller yakalanm am ış ve b ir terör havası y ara­
tılm ıştır ülkede. Bunu İttihat T erakki C em iyetinin ileri gelenleri örg ü tle­
m iştir. D aha sonraki yıllarda ülkeyi büyük b ir çıkm aza sürükleyen bu kişi­
ler terö r eylem lerine sokak ortasında gazeteci öldürm ekle başlam ışlardır.
H aşan F ehm i: M ülkiye'yi (Siyasal B ilgiler) bitirdikten sonra P aris’e
kaçan H aşan Fehm i b ir süre M ısır'da yaşam ış ve 1908'de İkinci M eşru ti­
yetin ilânı üzerine İstan bul'a dönerek S erb esti gazetesine başyazar o lm u ş­
tur. İttihatçılara karşı koyan bu gazetenin yazıları aydın çevrelerde geniş
y an k ılar uyandırıyordu, ittih atçıla r H aşan Fehm i'yi susturm ak için önce
kendisine gözdağı verdiler, fayda etm edi. B ir akşam H aşan Fehm i üç ar-
kadarıyla birlikte G alata K öprüsünden B eyoğlu'na geçerken kendisini
kurşunlayıp öldürdüler (5 N isan 1909).'K atiller yakalanm adı.
Ertesi gün S erb estin in birinci sayfasında yalnız şu yazı vardı:
«Serbestî-i m atbuatın (basın özgürlüğünün) ilk kurbanı, öm rünü m en­
falarda (sürgünlerde) geçirm iş olan evlad-ı hürriyetten H aşan Fehm i
BSy'in ruhuna fatiha.»
H aşan Fehm i'nin öldürülm esi üniversite çevresinde heyecan yaratm ış­
tı. Ö ğrenciler ertesi sabah büyük b ir gösteri d üzenleyerek B abıâli'nin
önünde toplandılar. Sadrazam H üseyin HiLmi Paşa öğrencileri kabul
etm ek zorunda kaldı. O zam an H ukuk F akültesinde öğrenci olan 19 yaşın­
daki b ir genç, B urhan Felek, öğren ciler adına b ir konuşm a yaparak k atille­
rin yakalanm asını istedi. Sadrazam da «K atili bulur, astırırım » diyerek öğ­
rencileri yum uşattı. G ençler M ebusan M eclisine giderek M eclis başkanı
A hm et R ıza B ey’le görüştüler. O rada d a «A rtık bu gizli eller kırılsın. M il­
let kan ağlıyor. K atilleri isteriz» diye bağırdılar. Polis ise bu işin üzerine
gitm ek istem iyordu. K im ler vardı kim b ilir cinayeti d ü zenleyenler arasın­
da...
H aşan Fehm i Bey polisin desteklediği terör örgütünün kurşunladığı ilk
basın kurbanı olm uştu (5).

A h m et Sam im nasıl ve neden vuruldu?

1884'de doğan A hm et Sam im , G alatasaray L isesinde ve R obert K olej­


de okuduktan sonra önceleri T ekel'de çalışm ıştı. İkinci M eşrutiyetten
sonra Sam im gazeteciliğe başladı. İttihatçılara karşı koyan A hrar partisi­
nin yayınladığı « O sm anlı» g azetesinde yazılar yazdı, sonra d a Sadayı M il­
let gazetesinin başına geçti. A hm et Sam im in y azılan ittihatçı çevrelerde
tepkiler yaratıyordu. N eler yazıyordu A hm et S am im ? işte bazı örnekler:
«B asın, halkı her konuda ay dınlatm ak zorundadır. G erekirse hükü­
m etin zayıflığını ortaya kor, kusu rlan n d an , y an lışlan n d an söz eder. B izde
garib bir ruh hali var. Basın O sm anlılığın g ü cünden ve şanından söz eder­
se görevini yerine getirm iş sayılıyor, bunun d ışın a çıkıp d a bozuklukları
ortaya korsa kötü bir yol tutm uş oluyor. Sizi ihanetle, kötü b ir am aca hiz­
m et etm ekle suçluyorlar.» (10 Şubat 1910).
«Bu ülkede özgürlük vardır, gerçek özgürlük vardır. H erhangi b ir kişi,
sosyal ve siyasal inançları ne olursa olsun, hiç b ir sa ld ın y a uğram ayacağı­
na inanm alıdır.» (29 O cak 1910).
A hm et Sam im 'e ölüm ünden iki gün önce İçişleri B akanı valilik tek lif
etm iş, Sam im buna yanaşm am ıştı.
Ö ldürüleceğini biliyordu. Ö lüm ünden kısa b ir süre önce b ir arkadaşına
yazdığı bir m ektupta şöyle dem işti:
«İttihat ve T erakki C em iyeti idam ım a hükm etm iş; idam olunacağım ,
bunu yarı resm î bir surette bildirdiler. E m in olun ki kalbim de hiç bir
korku duym uyorum . B ana dinî b ir tevekkül geldi. Ö lm eye râzı, hazırım .
Yalnız ne zam an olacağını bilm iyorum .»
O zam an dem eki ki 9 H aziran 1910 P erşem be akşam ıym ış. A hm et
Sam im gazeteden çıkm ış, arkadaşı Fazıl A hm et A ykaç'la Em inönü'ne
doğru yürüyorlarm ış. T am B ahçekapı'dan geçerken b ir tabanca sesi duyul­
m uş ve A hm et Sam im yığılıp kalm ış yere...
N eden kurşunlam ışlar A hm et Sam im 'i? Y akup Kadri K araosm anoğ-
lu'na göre «sıkıyönetim harb divanının gizli işkence usullerine ait belg ele­
ri ortaya atan ve Som a-B andırm a dem iryolu im tiyazı işinin içyüzünü açık­
layan» tek gazeteci o im iş. İttihatçıların A lm anları tutm asına karşılık o
İngilizleri tu tu y o rm u ş../6* İşte cinayetin nedenleri.
A hm et Sam im 'in öldürülm esi hiçb ir tepki yaratm am ıştı o zam anki ga­
zetelerde. K endisini sevenler ise bunu öfke ile karşılam ışlar. R efik Halit
K aray bunu şöyle anlatıyor:
«B ir şeyler yazacak, suçu işleyenin hüküm et olduğunu ispata çalışa­
caktık. İstanbul'da sıkıyönetim in, divanı harplerin, kısacası hem askeri
hem sivil iki başlı bir M akedonya diktatörlüğünün hüküm sürdüğü b ir sı:
rada bildiri basm ak bizi idam a k adar götürebilirdi; fakat yayınım ızı gazete
ile yapabilirsek m üebbet kürek (hayat boyu hapis) le kurtulabilirdik. Peki
öyle b ir gazete nerede? En aşağı b izler kadar d eli birini bulm am ız, bu d e­
linin de bir gazeteci olm ası gerekiyordu.
«B ulduk: T ürkiye'nin ilk sosyalisti H ilm i, gazetesinin adı: İştirak.
«H ilm i bunu kabul etti. G azeteyi ben doldurdum . K atil karşısında
susan m ebuslara, Türkçe gazetelere atıp tutm uştum . Şunu da söylem işim :
« Ş ehrim izde A lm an, İngiliz, Fransız, R um ve E rm eni dilleriyle çıkan g a­
zeteler olaydan uzun uzadıya bahsederek hüküm eti göreve çağırdılar, sü­
tunlarını siyah çizgiler arasına aldılar. T ürk gazeteleri ise basının onurunu
sefil derecelere indirdiler...»
«İştirak gazetesinin o sayısı, hüküm et toplatm a k aran verip harekete
geçinceye kadar satışa çıkarıldı ve ertesi sabah en çok satılan, kapışılan,
satış rekoru kıran bu gazete oldu...» <7).
A hm et Sam im için ark adaştan büyük b ir cenaze töreni d ü zenliyorlar­
dı. C enaze o sabah B abIâli'deki H ilâl basım evine götürüldü. O radan da
S ultan M ahm ut türbesine götürülecekti. İttihatçılar bunu beklem ediler, ba-
sım evinin kapısı kınldı ve dört kişi tabutu om uzlayarak m ezarlığa götürüp
g ö m d ü le r(8).
86 yıl boyunca yine hep aynı o y u n lar oynanm adı mı?

Z eki B ey'i neden öldürdüler?

1866'da doğan Zeki B ey G alatasaray L isesini ve Siyasal B ilgiler O k u ­


lunu birincilikle bitirdikten sonra bir süre D ışişleri B akanlığı çeviri büro­
sunda çajışm ış, daha sonra da D üyunu U m um iye (genel borçlar) K om iser­
liğinde Ö nem li İşler K alem i M üdürlüğüne atanm ıştı. Zeki B ey bunların
yanı sıra çeşitli okullarda Fransızca öğretm enliği yapıyor ve Şehrah gaze­
tesine de başyazı yazıyordu. «Zeki B ey yazılarında M aliye B akanı C avit
B ey'in politikasını hırp alay an b ir D üyunu U m um iye M üdürü idi» ,9) Zeki
Bey daha önceleri de M izan ve S erbesti gazetelerinde de çeşitli konularda
yazılar yazm ış ve İttihatçıların yönettiği politikayı sert b ir dille eleştirm iş­
ti.
Son zam anlarda birtakım yolsuzlukların yapıldığını gören Z eki Bey
ciddî bir düşünce gazetesi ile hüküm eti uyarm ak am acındaydı. N eydi o
yolsuzluklar? O günlerde bir brom m adeni sorunu vardı. Bu m adenin işle­
tilm esi için dışarıdan borç alınm ış ve bu işte büyük yolsuzluklar olm uştu.
Yine o günlerde kurulan T ürkiye M illî B ankasına da M aliye B akanı C avit
B ey'in ortak olduğu öne sürülüyordu. Z eki Bey bazı belgelere dayanarak
bu konularda bir kam panya hazırlam aya başlam ıştı.
işte bu tür yolsuzlukları ortaya çıkartacak bir kam panyaya girişm ek c i­
nayet nedeni olur bazı rejim lerde. Zeki B ey'i İttihatçılar 10 T em m u z 1911
Pazartesi akşam ı B akırköy'deki evine dönerken k u rşu n la ttıla r(l0).

H aşan Tahsin nasıl boğduruldu?

1883'te İstanbul'da doğan H aşan T ahsin H arbiye'de A tatürk'ün sın ıf


arkadaşı idi. Selânik'le «Silâh» adıyla bir gazete çıkardığı için kendisine
«Silâhçı T ahsin» dendi. M eşrutiyetten önceki y ıllarda İttihatçılara katılan
H aşan T ahsin bu örgütte gizli ve önem li g ö rev ler aldı. İttihatçılar 1913'te
işbaşına geçtikleri zam an da onlara karşı koyan, uzlaşm ası güç, çevresin­
de korku yaratan bir kişi olarak kaldı.
B irinci D ünya Savaşının ilk y ıllarında İttihatçılar kendisini Sofya'ya
gönderdiler. G itti, am a bir süre sonra izinsiz İstanbul'a geldi. İttihatçıların
«Teşkilâtı m ahsusa» denen gizli örgütün yöneticileri kendisini b ir toplan­
tıya çağırdılar. Süleym an A skerî B ey'in b aşkanlığında düzenlenen bu to p ­
lantıya H aşan Tahsin hiç korkm adan gitti. H er zam an üzerinde iki silâh ta­
şıyordu. T oplantıda uzun tartışm alar oldu. S onra kendisine uyuşturucu bir
kahve içirdiler. B ir süre sonra da Ç erkez E şref denen b ir adam H aşan
T ahsin'in boynuna ilm ikli bir ip atarak kendisini yere yuvarladı. T ahsin ta­
bancasına davranacak zam an bulam am ıştı. G izli örgütün üyeleri dışarı
çıktılar. Ç erkez E şref de ipi çekerek görevini tam am ladı. C esedi bir çuva­
la koyup E dim ekapı dışında b ir m ezarlığa bıraktılar. iki hafta sonra bu­
lundu Silâhçı T ahsin'in c e s e d i(1 ' l
ittihatçılar işte böylece T ürkiye'de yeni b ir çığ ır açm ış oluyorlardı.
D aha sonraki yıllarda bu yolu ço k izleyenler çıktı.

Soru 28 Ahmet Rasim kimdir?

B asın tarihim izde en çok iz bırakan kişilerden biridir A hm et R asim


(1865-1932). G azeteciliğin h er dalında çalışm ış, m esleğin bütün sıkıntıla­
rına katlanm ış ve tam 46 yıl g azetecilik yapm ıştır. Ç ağdaşları arasında
kendini onun kadar gazeteciliğe veren kişiler parm akla sayılacak kadar
azdır. N erelerde çalışm am ıştır A hm et R asim ? Ö nce C eride-i H a va d iste,
sonra Tercüm an-ı H akikat'te, İkdam 'da M alum at'ta, Sabah'ta, R esim li G a­
ze te d e , Tasvir-i E fkâr'da, Yeni G ün'de, Z a m a n d a , Vakit'te. A kşa m d a ,
İleri'de. ve C um huriyet'te. N eler y azm am ıştır buralarda? Ç eviri, şiir, fıkra,
haber, başyazı, hikâye, m izah yazısı, b ilim sel yazı, röportaj, dilcilik araş­
tırm aları, incelem e yazısı, anı,.tarih y azılan , edebiyat eleştirileri, ram azan
sohbetleri, şehir m ektupları, gezi notları...
A hm et R asim m esleğe girişini şöyle anlatır:
«B en gazeteciliğe henüz ok ulda iken beni rahatsız eden b ir sebebin
zoruyla girm iştim . Para kazanm ak değil, gazete m atbaası olsun da neresi
o lu rsa olsun, o binadan içeriye girm ek, isterse bütün yazarlar topluluğu­
nun en ardında bulunm ak tek em elim di. H ele başyazarlığın şan ve şerefi,
o geleceğin güneşi zavallı ruhum u yakıp kavururdu.»
B öyle b ir istekle gazeteciliğe atılan A h m et R asim önce İstibdat d öne­
m inin bütün zorlukları içinde yazı y azm aya çalışm ıştır. Polis izlem iştir
kendisini, zaptiye m üdürlüğünde so rg u ''a çekilm iştir kaç kez, sansür yü­
zünden başı ne belâlara girm em iştir, rakı parası bulam adığı g ünler olm uş­
tur, işsiz kalm ıştır, am a gazetecilikten vaz geçm em iştir o.
1927'de A hm et R asim yine işsizdir, kendisine b ir zam anlar açıktan
para veren B aba T ahir, A hm et C evdet ve M ihran Efendi gibi gazete pat­
ronları da yoktur artık B abıâli'de. tş aram ak için A nkara'ya gider. A nafar-
talar caddesinde İsm ail M üştak M ayokan'a rastlar, söz gelişi, işsizliğini de
anlatır. M ayokan çok duygulanır, hem en o akşam A tatürk'e söz eder bun­
dan. A tatürk heyecanlanır;
«Y arım yüzyıl T ürk irfanına hizm et etm iş b ir kişiye nasıl yardım edil­
m ez» diye hem en o gece bütün otelleri aratıp A hm et R asim 'i buldurur.
Ç ank aya'ya getirirler kendisini. A tatürk ay ak ta karşılar A hm et Rasim 'i,
yanına oturtur. Sonra da:
«A çık bulunan İstanbul m illetvekilliğini lütfen kabul ed er m isiniz?»
der.
V e A hm et R asim İstanbul m illetvekili olur. Bu büyük gazetecinin son
beş yılı M ecliste geçecektir artık.

G azetecilik m esleğine hizm etleri:

1. A hm et R asim , T ürk basın tarihi üzerine eğilen ve bu konuda araştır­


m alar yapıp b ir şeyler ortaya çıkaran ilk büyük gazeteci olm uştur; bizde
basın tarihinin ilk kurucularından biridir.
2. A hm et R asim 'in yaşadığı y ıllarda gazetecilik o k u lla n dünyada daha
yeni yeni açılm aya başlam ıştır. Ç ok yeni b ir bilim ve eğ itim konusudur
gazetecilik. B una rağm en T ürkiye 'de gazetecilik okulu açılm ası düşünce­
sini ilk ortaya atan A hm et R asim 'dir. Şöyle diy ecek tir b ir yazısında:
«B enim gençliğim de gazetecilik, âdeta «devşirm e» kişilerden, az çok
okum uş, az çok düşünce sahibi, az çok anladığını anlatır, söyleneni anlar,
bu halleriyle beraber okuyucu züm resi ço ğunluğun üstünde b ir kültür d ü ­
zeyinde kim selerden m eydan gelm işti.
«Şim di ise gelişm e zam anıdır. Bu nedenle, b ir gazetecilik okulu açıl-
\
ması gereği şiddetle duyulm aktadır. Fakat, bunu «gazeteciler» açm alıdır.
Artık kendim izi yavaş yavaş toplayalım . Sendikalarım ızı, okullarım ızı
yapalım . Z ira bu gidiş gidiş değil.»
G azetecilerin sendika kurm aları düşüncesini de dem ek ilk olarak
A hm et R asim ortaya atm ıştır.
3. A hm et R asim 'in basın alanında o rtaya attığı en önem li konulard
biri de okullarda öğrencilere «gazete okum ak ve gazeteleri anlam ak» için
dersler konm ası tasarısıdır. G azetecilik eğitim inin öncülerinden biridir
A hm et Rasim .

Soru 29: Türkiye'de Hk haber ajanstan nasıl ve ne zaman kurul­


du?

O sm anlı T e lg ra f A jansı (1911-1914)

T ürkiye'de ilk yerli haber ajansı 1911 'de kurulan O sm anlı T elg ra f
A jansı'd ır (1911-1914). Salih G ürcü adlı b ir kişinin kurduğu bu ajans,
D evletten bazı yardım lar elde ediyordu. H avas ve R eu ter A janslarıyla im ­
zalanan anlaşm alar gereğince de O sm anlı T e lg ra f A jansı bu ajansların
T ü rkiye'de haberlerini yaym a tekelini alm ıştı. G erçekte bu ajans H avas ve
R euter'in örtülü bir örgütüydü.
A jans bir süre sonra hüküm etten daha ço k yardım istedi, tekelini ge­
nişletm eye yöneldi. H üküm et bu istekleri destekleyecek b ir kanun tasarısı
hazırladı ve bunu M ebusan M eclisine getirdi. T asa n d a O sm anlı A jansının
yurt içinde 15 büro kurm ası öngörülüyor ve bürolardan çekilecek tellerin
günde 50 kelim esinin ücretsiz olm ası isteniyordu. M ecliste bazı m illetve­
killeri bu tasan y a karşı koydular, «H üküm etin yetki verm ek istediği ajans
yabancı bir ortaklıktır. B unlar yalnız kendi çık arlan n ı korum aya çalışa­
caklardır: Y abancı bir ortaklığa bu yetkileri verm edense ulusal bir ajansın
kurulm ası doğru olur» dendiyse de H üküm et öne sürdüğü tasan y ı geri al­
m am ış ve tasan M eclisten geçm iştir.

O sm anlı M illî T elg ra f A jansı (1914-1918):

O sm anlı T elgraf A jansı İngiliz ve F ransız H üküm etlerinin propagan­


dasını yaptığı gerekçesiyle 1914'te kapatıldı. H üküm et yeni bir ajansın ku­
rulm asını öngörüyordu. O sm anlı M illî T e lg ra f A jansı bu koşullar altında
kuruldu. B u ajans da A lm an haberalm a servislerinden alm an bültenleri ya­
yınlıyordu. B irinci D ünya Savaşı sonunda A lm anların yenilgisi üzerine bu
ajans da kapandı.
Türkiye - H avas - R euter A ja n sı (1920-1922):

Y enilgiden sonra İstanbul'a yerleşen y abancılar hem en T ürkiye'de


kendi haberlerini yayacak bir ajans kurm aya kalktılar. T ürkiye - H avas -
R eu ter A jansı 1920 N isan'ında bu am açla kuruldu. A jans iki yıl yaptı bu
görevini. K urtuluş savaşının başarı ile sona erm esiyle bu ajansın d a görevi
sona erm iş oluyordu. H ele A nadolu A jansı kurulduktan sonra T ürkiye -
H avas - R euter A jansına yapacak hiçbir iş kalm ıyordu. H avas ve R euter
A jansları sadece m alî ve ekonom ik bülten yayınlam akla yetindiler. B ir
süre sonra bütün yetkiler A nadolu A jans’m da toplandı. B öylece H avas ve
R euter'in T ürkiye'deki görevi sona erm iş oldu (3 Ekim 1923).
O sm anlı T elg raf A jansı'nın M ütareke yıllarında yeniden carilandınldı-
ğı anlaşılıyor. H avas ve R euter ajan stan E kim 1922'de bu ajansla b ir an ­
laşm a im z a lıy o rla r(l2).

Soru 30: Mütareke döneminde sol basın nasıl doğdu?

Sol basın T ürkiye'de İkinci M eşrutiyet y ıllan n d a doğdu. D aha önceleri


tek tük sol eğilim li yazılar vardı, hatta N am ık K em al'in ibret gazetesinde
bile A vrupa'daki işçi olaylarının önem ini belirten ve sosyalizm den haber­
ler veren yazılar çıkıyordu am a b unlar sol basın tarihi için bir başlangıç
sayılam azlar.
A. C errahoğlu bizde ilk sosyalist gazetenin 1908 K asım 'ında İzm ir'de
B oykotaj C em iyeti’nin yayınladığı haftalık C â ve gazetesi olduğunu belir­
tiyor G üve liberal bir sosyalizm i savunuyordu. Bu sosyalizm İttihat
ve T erakki D erneğini kutsal sayan, Padişahçı ve hilafetçi b ir sosyalizm dir.
G âve işçilerle eşrafı ve serm ayecileri uzlaştırm aya yöneliyor ve batı kapi­
talizm ine karşı geliyordu.
Y ine A .C errahoğlu'na göre 1909'da Selanik'te çıkan A m ele G azetesi
de ilk sosyalist yayınlar arasında yer alır.

İştirak: İstanbul'da ise yankı uyan d ıran ilk solcu gazete H üseyin
H ilm i'nin 26 Şubat 19 10'da yayınlam aya başladığı haftalık İştirak gazete­
sidir tl4) Bu gazetenin iki dönem i vardır:

26 Şubat 1910’dan 15 E ylül 1910'a k a d ar 20 sayılık bir dönem . Bu


süre içinde İştirak iki buçuk ay kapalı kalm ıştır.

20 H aziran 1912'den 9 E kim 1912'ye k ad ar Uç buçuk aylık bir dönem .


Bu süre içinde gazete 33'üncü sayıya kadar yayınlanabilm iş, sonra kesin­
likle kapatılm ıştır.
İşkirak gazetesinde yabancı ülkelerdeki sol eylem ler ve T ürkiye işçi
sorunları ile ilgili yazı ve haberler çıkm ıştır. G azete o dönem de kurulan
O sm anlı Sosyalist Fırkasının da sözcülüğünü yapıyordu.

Sosyalist, İnsaniyet ve M eden iyet gazeteleri: B unlar İştirak'in kapatıl­


dığı dönem lerde yine aynı kişilerin ancak birkaç sayı çıkartabildikleri ga­
zetelerdir (l5).
İdrak: İştirak 1912'de son defa kapandıktan sonra uzun yıllar yeni bir
sol gazete çıkm am ıştır İstanbul'da. O sm anlı Sosyalist Fırkası da d ağılm ış­
tır zaten. A m a 1918'de, M ütarekeden sonra eski sürgünler İstanbul'a dön­
m eye başlarlar. İşkirakçi H ilm i de T ürkiye O sm anlı Fırkasını kurar 1919
Şubat'ında. Partinin bir yayın organına ihtiyacı vardır. 28 N isan 1919'da
idrak gazetesi çıkartılır. Bu gazete de uzun öm ürlü olm ayacak ve aynı yıl
22 T em m uz'da yayınlanan 33'üncü sayıdan sonra kapanacaktır.
Neden kapandı İd ra k i O dönem de İdrak'te çalışm ış olan M iin ir S ü ley­
m an Ç apanoğlu gazetenin bu son sayısında S adrazam Ferit Paşa'ya karşı
çok ağır yazılar yazıldığını, sansürün çıkardığı bütün parçaların yine g aze­
teye konduğunu ve bunun üzerine polis ve jan d arm an ın gazeteyi bastığını
a n la tıy o r(l6)

İştirakçi H ilm i kim di?

İştirakçi H ilm i'nin İkinci M çşrutiyet yıllarının en ilginç kişilerinden


biri olduğu anlaşılıyor. M. S. Ç apanoğlu'na göre «H ilm i'nin politika ile,
ilim le, edebiyatla, hatta sosyalizm le, şu veya bu toplum sal dava ile hiçbir
ilgisi yoktu. B ir kara cahildi o. A m a ona b ir kere sosyalist denilm işti. B ir
aralık kendi de inanm ıştı buna. Sonra saptı, sapıttı. H epsi bu kadar...» <17).
Hilm i İzm ir'de doğm uş, 1-908'den önce orada Serbest İzm ir adlı bir g a­
zete çıkardıktan sonra İstanbul'a gelip yerleşm iştir. H ilm i'nin nasıl so sy a­
list olduğu konusunda çeşitli hikâyeler var. B ir söylentiye göre H ilm i 31
M art vakasından önce R om anya’d a b ir gezide bulunduğu bir sırada orada
bir işçi gösterisini görm üş ve o h eyecanla sosyalist olm uştur. B aşka bir
söylentiye göre de bir gün arkadaşlarıyla konuşurken H ilm i «H erkes bir
m eslek sahibi oldu, ben ne olsam acaba?» diyecek olm uş, bunun üzerine
B aha T evfık adlı bir dostu d a «S osyalist ol be H ilm i» dem iş ve sosyaliz­
min ne olduğunu anlatm ış. O da m eslek olarak sosyalizm i seçm iş.
Hilm i o günden sonra bütün yaşam ı boyunca hep kırm ızı göm lek veya
kırm ızı yelek giym iş, sosyalizm in T ü rkiye'de en yetkili tem silcisi saym ış
kendisini. Bu yüzden yıllar boyu sürgünlere g ö nderilm iştir H ilm i. A m a iş­
çileri örgütleyip bir eylem e sokm ak için savaşm aktan da vazgeçm em iştir
hiç. 1920 ilkbaharında tstanbul'd a T abakhane, T ersane ve T ram vay işçile­
ri grevini düzenleyen odur. 1 M ayıs 1921 'de «A m ele B ayram ı» dolay ısıy ­
la D em iryolları ve T ram vay işçilerinin işi bırak m asın d a onun önem li k at­
kısı olm uştur. B üyük b ir kışkırtıcıd ır H ilm i.
A m a onun yaşam ının son y ıllan hâlâ çö zülem em iş sorularla doludur.
İdrak gazetesinin o toplatılan son sayısını nasıl ve neden hazırlam ıştı
H ilm i? N e gibi düm enler dönm üştür, belli değil.
M ünir Süleym an Ç apanoğlu, İştirakçi H ilm i'nin M ayıs-H aziran
1920'de Tram vay işçileri grevi ile o zam anki yabancı tram vay şirketini
büyük zarara soktuğunu, şirketin bu yüzden H ilm i ile pazarlığa giriştiğini
ve «kendisine m alî yardım da bulunduğunu h atta para verip m aaş bağladı­
ğını» y a z ıy o r(l8).
Y ine Ç apanoğlu şöyle diyor: «H ilm i m ütareke yıllarında oldukça
büyük bir faaliyet gösterdiği halde , ona ne hüküm et, ne de işgal kuvvetle­
ri dokundu. Hilm i kırm ızı otom obilinde azam etle dolaştı, yedi, içti, eğlen­
di... O na niçin dokunm adılar?...» A m a sonunda İştirakçi H ilm i'yi 1923
sonbaharında bir akşam B ozdoğan K em erinde «taharri m em uru H aydar»
adlı b ir polis kurşunla vurdu. Y akaladılar bu H aydar'ı. İpe sapa gelm ez
sözler söyledi. Sonunda 15 yıla m ahkûm ettiler.
H ilm i birtakım bulanık işlere karışm ıştı am a kim öldürttü M eşrutiyet
yıllarının ünlü İştirakçi H ilm i'sini?
H âlâ belli değil...

Soru 31: M ütareke yıllarında İstanbul basını ne durumdaydı?

M ütareke yıllarında İstanbul'da çeşitli eğilim lerde gazetenin çıktığı


görülür. B ir yanda M illî M ücadeleyi d estekleyenler vardır: İleri, Yeni
Gün, A kşam ve Vakit. B ir yanda M illî M ücadeleye bütün güçleriyle saldı­
ranlar: Peyam ı Sabah, A lem d a r ve İstanbul. B unların dışındakiler zam an
zam an çeşitli grupları tutan ve A nadolu'daki direniş eylem ine de sem pati­
si olan gazetelerdir: Tasvir-i Efkâr, İkdam ve Tercüm an. Tanin yine İm ­
in. çılan korur. Koyu tslâm cılar S eb ilü rre şa d m çevresinde toplanm ışlar­
dır. K om ünistler de A yd ın lık dergisini çıkartırlar.

A kşam 1918'de dört arkadaşın 200'er lira ortaya koyarak çıkardıkları


b ir gazetedir: N ecm ettin Sadak (1890-1953), K âzım Şinasi D ersan (1891-
1964), Falih Rıfkı A tay (1894-1971) ve Ali N aci K aracan. (1896-1955).
G azete çıktıktan bir süre sonra Ali N aci ile Falih R ıfkı ay n lırlar A kşam ­
dan. G azete N ecm ettin Sadak ile K âzım Ş inasi'nin yönetim inde kalır.

İleri'yi 1919'da C elâl N uri İleri ile kardeşi Suphi N uri İleri kurm uştur.
İleri'çiler Ittihatçılan ve İstanbul H üküm etini sert b ir dille eleştirerek
M illî M ücadeleyi desteklerler. A nadolu'daki cephe haberleri ilk olarak
H eri'de çıkar. M ustafa K em al duyulm asını istediği haberleri İleri’ye ulaş­
tırır ve A tatürk'ün yolladığı yazılar bu gazetede başka adlarla yayınlanır.
Heri M illî M ücadelenin İstanbul sö zcüsüdür âdeta. Bu yüzden İn gilizler
C elâl N uri'yi 1920 M art'ında M alta'ya sürerler. C elâl N uri, dönüşünde
m illetvekili olacaktır. Suphi N uri'de b ir süre sonra Ü niversiteye geçecek ­
tir. İteri 1924'de kapanır.

Yeni G ün ü 1918 E ylül'ünde Y unus N adi (1880-1945) çıkarm ıştır. Ne-


bizade H am di ile Z ekeriya Sertel de yazı kadrosundadır. ) eni G ün açık
açık M illî M ücadeleyi destekler. İn g ilizler günün birinde gazeteyi b asar­
lar. B unun üzerine Y unus N adi A nkara'ya kaçar. B askı m akinelerini de
k açırır ve gazete 1920'de A nkara'da y ayınlanm aya başlar.

Vakit: Bu gazeteyi 22 E kim 1917'de A hm et Emin Y alm an ile M ehm et


A sım Us kurm uştur. G azetenin kuruluş serm ayesi 500 liradır o z a m a n la r(l9).
Yazı işleri m üdürlüğünü önce Ali N aci K aracan, sonra da E nis T ahsin Til
yapar. N ecm ettin Sadak ile K âzım Şinasi de A kşam 'dan önce V akit'it ç a ­
lışm ışlardır. G azeteye sürekli yazı yazan lar arasında Hakkı T a n k Us,
A hm et Rasim , A hm et Şükrü E sm er, R eşat Nuri vardır. R uşen Eşref, H ü­
seyin C ahit Y alçın, Z iya G ökalp ve H alide Edip de zam an zam an yazı ya­
zarlar.
Y alm an 1920 M artında M alta’ya sürgüne gönderilince gazetenin y öne­
tim i A sım U s’a kalır. 18 M art 1923'te de Y alm an, hissesini 12.000 liraya
A sım U s'a satarak Vatan'ı ç ık a r tır(20>

Tasvir-i Efkâr. M ustafa K em al'in M illî M ücadeledeki bir resm i ve b i­


yografisi ilk olarak T a svird e yayınlanm ıştır. Tasvir A ydın cephesine de
m uhabir gönderecek savaş haberlerini verecektir.
İkd a m ı A hm et C evdet yönetiyordu. Y akup Kadri K araosm anoğlu ile
Falih Rıfkı A tay da zam an zam an bu gazetede heyecanlı yazılar yazıyor­
lardı.
Tanin yine Y alçın'ın yönetim indeydi. G azetenin zengin b ir kadrosu
vardı.

Tercüınan'da o zam anlar Peyam i Safa ve Eteni İzzet B enice çalışıy o r­


du.
Peyam ı Sahalı: Ali K em al M illî M ücadeleye karşı en aşırı saldırılarını
bu gazetede yazıyordu (Bkz. Soru 19).
A lem dar. Refi C evat U lunay 1909'da kurdu bu gazeteyi. Pehlivan
Kadri de bu gazetede çalıştı. A lem d a r hem İttihatçılara karşıydı, hem de
M illî M ücadeleye. K urtuluştan sonra A le m d a r 1922'de kapandı, U lunay
da 150'liklerle birlikte vatandan çıkartıldı.
İstanbul: Bu gazeteyi İngilizlerle işbirliğinin en aşın savunucusu,
«İngiliz M uhipleri C em iyeti»nin yöneticilerinden Sait M olla çıkartıyordu.
S ait M olla daha önce de S adrazam dan bin lira alarak D ersaadet adlı bir
dergi yayınlam ıştı.
M ütarekede İsta n b u l’d a yayın la n a n d erg iler

O yıllarda İstanbul'da şu gazete ve d erg iler dikkati çekiyordu: D ergâh


(M ustafa N ihat). G üleryüz (S edat Sim avi), K elebek (m izah gazetesi), R e ­
sim li G azete (Sedat Sim avi), Süs (M ehm et R a u fu n çıkarttığı kadın gazete­
si).
Ümid: T arık M üm taz G öztepe'njn yönettiği bu resim li edebiyat d erg i­
sine C elâl Sahir ve Fuat köprülü gibi kim seler de yazı veriyorlardı.
Aydede: Refik H alit K aray’ın (1888-1959), 1920'de çıkarm aya b aşladı­
ğı bu m izah gazetesi M illî M ücadeleye karşı gelen yayın o rg an lan n d an
biri idi. K urtuluştan sonra R efik H alit 150'liklerle birlikte sürgüne g önde­
rildi.
B üyük M ecm ua: 1919'da Z ek eriy a Sertel'in kurduğu bu dergide başya­
zıları H alide E dip A dıvar yazıyordu. Ö m er Seyfettin, R eşat Nuri Giinte-
kin, Falih R ıfkı A tay, Fuat K öprülü. Y u su f Z iya O rtaç, O rhan Seyfı
O rhon, R uşen E şref U naydın ve F aruk N afiz Ç am lıbel'in de dergide sü­
rekli yazıları ç ık ıy o rd u (2I).
K u rtuluş: 1919'da A lm anya'dan dönen S osyalistler çıkardı bu g azete­
yi. Dr. Şefik H üsnü de bu gruba katıldı. E ylül 1919’da yayınlanm aya baş­
layan bu gazete ancak 5 sayı çıkabilm iş ve Şubat 1920'de k a p a n m ıştır(22).
A ydınlık: T em m uz 1921- Şubat 1925 tarihleri arasında 30 sayı y ayın­
landı. Bu dergi T ürkiye İşçi ve Ç iftçi S osyalist F ırkasının organıydı <23).
Dr. Şefik H üsnii'nün yönettiği bu d erginin yazı işlerine Prof. Sadrettin
C elâl A ntel bakıyordu. O yıllarda adı duyulan birçok kom ünist ve so sy a­
list yazarlar A yd m h k'm kadrosundaydılar.

K urtuluş Savaşı haberleri İstanbul'a n a sıl ulaşıyordu?

M ütareke yıllarında İstanbul basınında M illî M ücadele haberlerinin


kaynağı genellikle takalarla, m otorlu kayıklarla, yük gem ileriyle İnebo­
lu’dan veya İzm it'ten getirilen haber bültenleridir.
A nadolu A jansının A nkara'da «R esm î T ebliğ» olarak yayınladığı bu
bültenlerde M eclis toplantılarının özetleri ve cephe haberleri vardır. B un­
ları çeşitli yollardan bulan kaptanlar, lostrom olar, tayfalar İstanbul'a g eti­
rir, gazetecilere satarlar. O zam anlar g azeteler bülten avcılığı için özel
m uhabirler tutm uşlardı. B unlar sabah erken saatlerde K ızkulesi açıkların­
da dem irleyen veya Y em iş İskelesine yanaşan m otorlara yaklaşıp bu bül­
tenleri elde etm eye çalışırlar.
O yıllarda T ercüm an gazetesinde bu işle görevlendirilm iş olan M ünir
Süleym an Ç apanoğlu bu konuda şunları anlatm aktadır:
«İstanbul gazeteleri için bu haberleri ele geçirm ek b ir m esele idi. Hele
akşam ları çıkan gazeteler için bu iş büyük b ir rekabet konusu idi. B ilhassa
A k şa m 'la Tercüm an birbirini atlatm ak için çırpınıp du ru y o r ve her çareye
başvuruyorlardı. Ö nceleri takacılar bu bültenleri parasız veriyorlardı.
S onra gazetecilerin resm î tebliğ peşinde koştuklarını görünce satış yoluna
saptılar. B unları ele geçirm ek gerçekten fedakârlık isteyen b ir işti. B ir d e­
fasında gem inin bordosuna tırm anırken denize düştüm . T ebliğ alm ak için
harcam aya yetkili olduğum uz para 25-50 lira arasındaydı. M otorcu daha
fazla isterse adam ı yanım ıza alır, m atbaaya getirir, o rad a öderdik. İdare
m üdürü bir bezirgân gibi pazarlık ederdi.
«Bu haberler ilk olarak akşam g azetelerinde yayınlandıktan sonra erte­
si gün çıkan sabah gazeteleri bunları m akaslayıp kendi haberleri gibi
büyük m anşetlerle birinci sayfalarına koyuyorlardı.»
( 1) Yalman, aynı eser, cilt I, s. 62.
(2) İskit, Türkiye'de Matbuat Rejimleri, s. 76.
(3)1908-1909: 353 gazete ve dergi
1910 130 »
1911 124 »
1912 45 » »
1913 92
1914 ”5 »
1915 6 »
1916 8
1917 14 »
1918 71 »
(4 ; Y alm an, aynı eser, cilt I, s. 86-87.
(5) K aynaklar: H aşan A m ca, D oğm ayan H ürriyet; B urhan F elek, «G azeteci
H aşan F ehm i'nin ö ld ürülüşü» M illiyet: M ustafa B aydar. «Ö ldürülen g azetec ile ri­
m iz» C u m h u riy et. 26 T em m u z 1967.
(6) M ustafa B aydar. « Ö ld ü rü len gazetec ile rim iz» C u m h u r iy e t 27 T em m u z
1967.
(7) R efik H alit K aray, « Ö ld ü rd ü ğ ü m ü z Uç g azeteci» , Y irm in ci A sır, A ralık
1952.
(8) U lunay, «Ö ld ü rü len G azeteciler» , M illiy et, 24 A ralık 1959.
(9) R efik H alit K aray, « Ö ld ü rd ü ğ ü m ü z üç gazeteci»...
(10) M ustafa B aydar. « Ö ldürülen g azetec ile r» C u m h u riyet. 28 T em m u z 1967.
(11) B aydar, aynı eser, 29 ve 3 0 T em m u z 1967.
(12) Pierre F rederix, Un siècle d e ch asse aux no u v elles, s. 342.
(13) A. C errah o ğ lu .« O sm an lı D ö nem inde ilk S o sy alist y ayınlar,» Ant. 3 A ğ u s­
tos 1970, S ayı 4, s. 83.
(14) T unçay. T ü rk iy e'd e Sol A k ım lar, A nkara 1967, s.26-44.
(15) S o sy a list 24 K asım 1910 (y aln ız 2 sayı çık m ıştır) İn sa n iy et 1 A ralık 1910
(3 sayı). M ed en iy et 14 A ralık 1 9 1 0 ( 2 sayı).
(16) M ü n ir S ü ley m an Ç a p an o ğ lu ,T ü rk iy e'd e S osyalizm H areketleri ve İştirakçi
H ilm i, İstanbul, 1964. s. 66-75.
(17) Ç ap an o ğ lu , T ü rk iy e’d e S u^yalizm H areketleri ve İştirakçi H ilm i, s. 66-75.
(18) Ç ap an o ğ lu , T ü rk iy e'd e S o sy alizm H areketleri ve İştirakçi H ilm i, s. 72.
(19) Y alm an, aynı eser,cilt I, s. 296.
(20) Y alm an, ay n ı eser,cilt III. s. 38.
(21) S ertel, aynı eser,s. 75.
(22) T u n çay , aynı eser. s. 146-147.
(23) T u n çay . aynı eser.
K U R T U L U Ş SA V A ŞI V E C U M H U R İY E T İN A T A T Ü R K
v e İn ö n ü d ö n e m l e r !

(1919-1950)

Soru 32: Basın Kurtuluş Savaşına nasıl katıldı?

A nadolu'da M illî M ücadelenin doğup gelişm esinin yanı sıra bir de


M illî M ücadele basını doğm uş ve gelişm iştir. En basit baskı araçlarıyla
çalışm ıştır bu basın. «E sericedit» denilen yazı k âğ ıtlan n a gazete basılm ış­
tır bazı yerlerde. Baskı m akineleri at ve ö küz arabaları ile ilden ile taşın­
m ış ve en ilkel koşullar altında g azeteler yayınlanm ıştır. M eslekten m üret-
tip yoktur, m atbaacı yoktur, kâğıt yoktur, m ürekkep yoktur, yedek parça
yoktur... am a her şeye rağm en gazete çık arm ıştır M illî M ücadele'ye katı-
lanlar. Bu yıllar T ürk basın tarihinin k ahram anlıklarla dolu, en övünçlü
dönem lerinden biri s a y ılır(1\
A nadolu basınının düşm ana ilk direnişi İzm ir'de H ukuku B eşer gazete­
si başyazarı O sm an N evres'in (T akm a adıyla H aşan T ahsin'in) 1919
M ayıs'ında K ordonboyunda karaya çıkan Y unan askerlerine attığı kurşun­
la başlar.
O sm an N evres, Selanik'te F evziye L isesini bitirdikten sonra Paris'te
Siyasal B ilgiler O kulundan diplom a alarak İstanbul'a dönm üş ve B ük­
reş'te yapılan bir suikaste adı karıştığı için on yıla m ahkûm olm uştu. B i­
rinci D ünya Savaşı yıllarında İstanbul'a dönm üş. M ütarekenin başlarında
da İzm ir'e yerleşm işti. H ukuku B eşer gazetesindeki y azılarında düşm ana
karşı direnişi savunuyordu. Y unan askerleri İzm ir'e çıkınca O sm an N ev­
res yazdığı yazılarla giriştiği eylem arasında hiçbir çelişki olm adığını is­
patlayarak düşm ana ilk kurşun lan attı, tki efzun askerini yere serdi bu
kurşunlar. K endisini de orada süngülediler.
A m a ilk örneği verm işti O sm an N evres, bu bir başlangıç oldu.
O sıralarda İzm ir'de beş altı gazete d ah a çıkıyordu, A nadolu, D uygu,
Islahat, Ahenk, M üsavat...
A nadolu ve D u y g u y u çıkartan H aydar R üştü de m illî direnişten yana
idi. Y unanlılar bu gazetelerin basıldığı basım evini basarak her şeyi k ırdı­
lar parçaladılar. H aydar R üştü canını güçlükle kurtarabildi.
Ö teki gazeteler ise işbirlikçi b ir hava içinde y a y ın lan n a devam ettiler.
Iradei M illiye:

M illî M ücadelenin ilk gazetesi, M ustafa K em al S ivas'a geldiği zam an


yay ınlanm aya başlayan Iradei M illiye gazetesidir (2). 14 Eylül 1919 tari­
hinde yayınlanm aya başlayan bu gazete, haftada iki gün çıkıyordu. V ilâ­
yet basım evinde basılan gazetede, Sivas kongresi zabıtları ve M ustafa
K em al'in bildirisi de yayınlandı. E.B. Şapolyo, gazetedeki yazılan M u sta­
fa K em al'in «dikte» ettiğini b elirtm e k te d ir(3).
H âkim iyeti Milliye:

1919 yılının son günlerinde A nkara'ya gelen A tatürk'ün ilk yaptığı iş­
lerden biri «M üdafaai H ukuk C em iyeti»nin kararlarını duyuracak b ir g a­
zetenin çıkartılm asını ele alm ak olm uştur. O zam an doğru dürüst bir b ası­
m evi yoktu A nkara'da. K onya'dan b ir baskı m akinesi getirtilerek M eclisin
bahçesindeki b ir binaya yerleştirildi. B ütün hazırlıklar iki haftaya sığ d ırıl­
dı. G azetenin adını da A tatürk koydu: H âkim iyeti M illiye, gazete, 10
O cakta çıkm aya başladı.
ilk sayıdaki başyazı A tatürk’ündür. Yazı işleri m üdürlüğüne. N izam et-
tin N azif T epedelenlioğlu getirildi. G azetenin so ru m lu 'm ü d ü rü de R ecep
Z ühtü idi. İlk yıl gazete haftada iki gün çıkıyordu, 6 Şubat 1921'de günlük
oldu. N izam ettin N aziften sonra yazı işleri m üdürlüğüne önce H üseyin
R agıp B aydur, sonra N afı A tu f K ansu atandı, daha sonra da Z iya G evher
Etili. O sıralarda A nkara'da bulunan birçok aydın ve gazeteci H âkim iyeti
M illiye'ye yazı verdiler. B öylece gazetenin çok zengin b ir yazı kadrosu
kuruİdu.

Yeni Gün:

Y unus N adi'nin İstanbul'da çıkardığı Yeni G ün gazetesinin baskı m aki­


nesi b ir gece T ophane'den eski b ir gem iye yükletilerek İnebolu'ya k açırıl­
mış oradan da araba ile K astam onu yoluyla A nkara'ya getirilm iştir. 1
Eylül 1921'de Yeni G ün A nkara'da çıkm aya başladı ve M illî M ücadele
akım ının önem li organlarından biri oldu. C um huriyetin ilânından sonra
yeniden İstanbul'a dönen Yeni G iin, kısa b ir süre sonra 7 M ayıs 1924'te
yerini C um huriyet'e bırakacaktır.

Öğiit:

1921 T em m uz'unda A nkara'da çıkm aya başlayan bir akşam g azetesi­


dir. Öğür daha önce 2 O cak 1918'de A fyon'da kurulm uştu. Y unanlıların
İzm ir'i işgalleri üzerine Ö ğüt K onya'ya taşındı. O rada da İtalyanlar bastı
gazeteyi. B unun üzerine gazetenin sahibi A bdülgani A hm et Bey Öğiir'ü
A nkara'ya taşıdı.
G azetenin yazı işleri m üdürlüğünü Sadri E rtem yapıyordu. M ünir M ü-
eyyet B ekm an, Lütfı A rif K enber, K eram eddin, C elâl D avut A n b al, R aif
N ezihi, E n v er B ehnan Şapolyo da yazı kadrosunda idi.
G azete 1923'te kapandı.
Bu gazete önce 30 A ğustos 1920'de E skişehir'de Yeni D ünya adıyla
çık m aya başlam ıştı. Yeni D ünya, Y eşil O rdu'nun organı idi. Ç erkeş
Etem 'in desteklediği bu gazeteyi A rif O ruç çıkartıyordu. Yeni D ünya,
«tslâm B olşevik G azetesi» olarak kendini tanıtıyordu.
H aftada 6 gün çıkan bu gazete kısa b ir süre sonra A nkara'ya taşındı,
adının başına bir «Seyyare» eklendi ve kendini «T ürkiye K om ünist G aze­
tesi» olarak tanıttı. Seyyare-i Yeni D ünya k ısa öm ürlü olm uş ve 11 Ekim
1920'de kapanm ıştır.

D ergiler.

G ünlük gazetelerin yanı sıra o y ıllarda A nkara'da her eğilim de dergi


ve h aftalık gazete çıktığı görülür. A ka G ü ndüz A nadolu'da Peyam ı Sabah
adlı b ir m izah gazetesi çıkarm aktadır. 21 M ay ıs 1921 'de de K alem adlı bir
m izah gazetesi çıkartılm ıştır A nkara'da. K oyu islâm cılar b ir yanda Sebi-
lürreşad'ı yayınlam aktadırlar, bir yanda d a H a ya t adlı b ir kom ünist dergi­
si çıkartılır. M ustafa K em al'e kafa tu tm ay a kalkan T rabzon m illetvekili
A li Şükrü de Tan adlı b ir gazete çıkarm aktadır. B öyle bir havadadır A nka­
ra.

A n adolu'da K urtuluş Savaşını d estekleyen ga zeteler

A nadolu'nun çeşitli illerinde M illî M ücadeleyi destekleyen sayısız g a­


zete çıkartılm ıştır o zam anlar.

İzm ir'e Doğru:

16 K asım 1919'da B alıkesir'de çıkartılm ıştır. G azetenin kurucuları


M ustafa N ecati, V asıf Ç ınar ve E sat Ç ınar'dır. M ustafa N ecati ve V asıf
Ç ın ar sonradan m illetvekili ve M illî E ğitim B akanı olm uşlardır. Y unanlı­
ların B alıkesir'e girm eleri üzerine İzm ir'e D o ğ ru kapanm ıştır.

D oğru Söz:

22 M ayıs 1919'da B alıkesir'de yay ın lan m ay a başlayan haftalık b ir ga­


zetedir. K uva-yı M illiyenin ateşli savunucusu olm uştur.

Yeni Adana:

25 A ralık 1918'de yayınlanm aya başladı. F ransızlar A dana'ya girince


kapatıldı. K urucular gazeteyi P ozantı'da şapografla bastılar. Fransızlar
A dana'dan ayrılınca gazete 27 K asım 1921 'de yine A dana'ya taşındı.

Açıksöz:
15 H aziran 1919'da K astam onu'da y ay ınlanm aya başladı. M illî M üca­
deleyi destekledi. 1932'ye kadar yaşam ıştır.
25 A ralık 19 10'da K onya'da çık m ay a başlayan B abalık, M illî M ücade­
le yıllarında K uva-yı M illiye'nin K onya'da büyük dayanaklarından biri
idi. Server İskit, N am dar Rahm i, R eşat E krem K oçu, Şair Y ahya Saim ,
Sam izade Süreyya, Sadettin N üzhet ve E.B. Şapolyo çalışm ıştı B abalık'ta.

Küçük M ecm ua:

Z iya G ökalp M alta'dan sürgünden dönünce D iyarbakır'a gelm iş ve 5


H aziran 1922’de Küçük M ecm ua'yı kurm uştur. Bu gazete 5 M art 1923'e
kadar 33 sayı çıkm ıştır.
A n adolu'da çıkan ve M illî M ücadeleyi d estekleyen g azeteler arasında
şu n lan n da önem li yeri olm uştur:

A lbayrak (Erzurum ), E m el (A m asya), A h a li (E dim e), İstikbal (T rab­


zon), Işık (G iresun), A h a li (Sam sun), A na d o lu (A ntalya), Satveti M illiye
(E lazığ), A m al-ı M illiye (M araş), D ertli (B olu), Türkoğlu (B olu), Yeşil
Yuva (A rtvin) ^

Soru 33: Anadolu Ajansı nasıl kuruldu?

A nadolu A jansı İstiklâl Savaşı yıllarında, 6 N isan !920'de A nkara'da


A tatürk'ün kararıyla kuruldu. A jans'ın adını da A tatürk koydu. A nadolu
A jansı'nın kuruluşu şu bildiri ile halka duyuruluyordu:
«K albi İslâm olan O sm anlı S altanat M erkezi'nin düşm an işgaline g eç­
m esi ve bütün ulus ve vatanım ızın en büyük tehlikeye uğram asının sonu­
cu olarak bütün R um eli ve A nadolu'nun giriştiği ulusal ve kutsal savaş sı­
rasında h a'k ın en doğru iç ve dış haberlerle aydınlatılm ası önem le
gözönünde tutulm uş ve burada en yetkili kişilerden kum lu b ir Özel
H eyet in yönetim inde ve A nadolu A jansı adı altında b ir kurum kurulm uş­
tur.
A nadolu A jansının en hızlı araçlarla vereceği havadis ve bilgi Heyeti
T em siliyem izden de geçeceği için A jans tebliğleri M üdafaai H ukuk örgü-
tüm üzce de bucak ve köylere k ad ar dağılacak ve duyurulacaktır. B u ba­
kım dan acele tertibat alınm ası ve sonucun bildirilm esi önem le rica olu­
nur».
A jansı o yıllarda ancak birkaç kişi yönetiyordu. A jansın ne ülke içinde
ne de dışarıda m uhabirleri vardı. K um luşu sırasında A .A .nın iki önem li
am acı şunlardı:
- U lusal birliği tehlikeye düşürecek kışkırtm alara karşı tedbir alm ak,
- K urtuluş savaşı ve eylem iyle ilgili haberleri halka duyurm ak.
23 M art 1920'de toplanan B üyük M illet M eclisinde ilk görüşülen ko­
nulardan biri de haberleşm e konusu idi. H üküm et, «M atbuat ve istihbarat
U m um M üdürlüğü» adlı bir örgütün kurulm asını öngörm üştü. A .A. da bu
örgütün içinde yer alıyordu. T asan 7 H aziran 1920'de kabul edilerek
A jans M atbuat G enel M üdürlüğü çerçevesi içinde B akanlar K um lu B aş­
k anlığına bağlandı.
A jansın kuruluşuyla ilgili kanun, B .M .M . nin «trşad E ncüm eni»nde
görüşülürken etkili haberleşm e araçlan n ın yokluğu üzerinde durulm uştu.
Ü yeler, «silâh kadar etkili politika ve düşünce örgütlerinin öteden beri
ihm al edilm iş olm ası»nı önem le belirttiler. K urulacak olan haberleşm e ör­
gütüne iki görev veriliyordu. «B unlardan birincisi dileklerim izi ve amaç-
lan m ızı d ışan y a tanıtarak davam ızın haklı olduğunu ispat etm ek, İkincisi
de halkı sürekli olarak aydınlatm ak.»
B u ilkelerin gerçekleştirilm esi için b ir yandan İstanbul, Z onguldak,
İnebolu, A ntalya, K ars ve İzm it'te b irer h aberalm a şubesi kuruluyor ve bir
yandan da askerî telsiz istasyonlarının dinlem e servisleriyle yabancı ülke­
lerin y ay ın lan izlenerek A nkara'ya ulaştm lıy o rd u . B unun yanı sıra L ond­
ra, Paris, Berlin, V iyana, C enevre ve N ew Y ork'ta haber b ü ro lan n ın ku­
rulm ası öngörülüyordu. Bu büroların görevi İstiklâl Savaşı ve T ürkiye'nin
kurtuluşu ile ilgili haberleri yabancı ülkelere du y u rm ak olacaktı. A nadolu
A jansı işte bu am açlan n gerçekleştirilm esi için kuruluyordu. A jans, 1
M art 1925'te H avas ve R eu ter ajan slan y la b ir haber alış verişi anlaşm ası
im zaladı.

A ja nsın özerkliği:

H üküm et A nadolu A jansı'nın y ö netim ine daha geniş b ir esneklik ver­


m ek için 1924 yılında yeni bir kanun tasarısı hazırladı. 1 M art 1925'te yü­
rürlüğe giren bu kanun la A jans M atbuat ve İstihbarat G enel M üdürlü-
ğü'nden ayrılarak özerk b ir anonim ortaklık oldu.
Bu ortaklığın hisse senetlerinin yüzde 50'den fazlası özel kişilerindir.
A jansın kuruluşunda bu hisse senetlerinden A jans'ta çalışanların yararlan­
m ası ve bunların başkalarına satılm am ası öngörülm üştür. Fakat bu, hep
tartışm alı bir konudur; bu senetlerin b asınla ilgisi olm ayan kim selere satıl­
m ak istenm esi her zam an tartışm alara yol açm ıştır. A nkara G azeteciler
C em iyeti 2 Eylül 1971'de yayınladığı b ir g enelge ile bu durum u protesto
etm iştir. G enelgede «A nadolu A jansı'nı belli b ir siyasî kadronun nüfuz
alanı içinde tutm a am acıyla girişilen her türlü tertip ve baskının reddedil­
diği» belirtilir.
A jans her yıl B asın-Y ayın G enel M üdürlüğü bütçesine konan b ir ö d e­
nekle yönetilm ektedir. A bonelerden alınan ücretler A jansın m asraflarını
karşılam aktan uzaktır.
265 sayılı kanunun «A nadolu A jansı ile sözleşm e» başlığını taşıyan
33. maddesi gereğince her yıl B asın Y ayın işlerinden sorum lu bakanlıkla
A .A . arasında bir sözleşm e yapılm aktadır. Bu sözleşm ede A .A .'ya dev let­
çe verilecek ödeneğin ölçüsü ve A jans yöneticilerinin atanm a ve denetim
k oşu llan üzerinde m addeler vardır.
A jansın D evlet bütçesinden büyük b ir ödenek alm ası ve yöneticilerin
de H üküm etçe seçilm esi dolayısıyla A jans bağım sızlığını yitirm iş b ir ku­
ruluştur.

Soru 34: Gazeteciler neden İstiklâl Mahkemelerine (1923) verildi­


ler?

İstiklâl M ahkem elerinde ilk basın davasının 1923'te açıldığını gö rü y o ­


ruz. Bu dava halifeliğin bir çeşit yargılanm asıdır. C um huriyet ilân edilm iş
am a daha halifelik kaldırılm am ıştır. İstanbul'da yetkilerini kaybetm iş bir
halife vardır. A m a halifeliği savunanlar da az değ ild ir o zam anlar.
10 K asım 1923'te İstanbul Baro B aşkanı eski m illetvekillerinden Liitfı
Fikri, halifeye seslenen bir m ektubunda, halifeliği savunarak halifenin
asla görevinden istifa etm em esini istem ektedir.
Ertesi gün de yine aynı gazetede H üseyin C ahit Y alçın'ın bir yazısı
çıkar. O da şöyle der bu yazısında: «H ilâfet bizden giderse beş-on m ilyon­
luk T ürkiye D evleti'nin İslâm âlem i içinde h içb ir önem i bulunm ayacağını,
A vrupa siyaseti gözünde de en küçük ve d eğersiz bir hüküm et yerine d ü ­
şeceğim izi anlayabilm ek için büyük bir dirayete lüzum yoktur. M illiyet­
perverlik bu m udur? G erçek m illiyet hissini kalbinde duyan her T ürk hilâ­
fet m akam ına dört elle sarılm ak m ecburiyetindedir.»
Hintli M üslüm anlar yani şim diki PakistanlIlar da o sırada İsm et
Paşa'ya bir m ektup gönderm işler ve H alifeliğin desteklenerek güçlendiril­
mesini istem işlerdir. Bu m ektubun b ir kopyası gazetelere gönderilm iş ve
m ektup aynı gün Tanin, İkdam ve Tevhid-i E fkâ r gazetelerinde yayınlan­
m ıştır. G azetecilerin İstiklâl M ahkem esine verilm elerinin nedeni budur
işte.
M ahkem eye verilen gazeteciler şunlardır: H üseyin C ahit Y alçın
(Tanin), A hm et C evdet (İkdam ), V elid E büzziya (T evhid-i Efkâr), üç ga­
zetenin yazı işleri m üdürleri, Lütfı Fikri, H ilâfet yaveri Ekrem Bey ve ay­
rıca A dana'da hüküm etin hoşuna gitm eyecek b ir yazı yazm ış olan eski
m illetvekillerinden A bdülkadir K em alî de tu tuklanm ıştır
O yılların ileri gelen m illetvekillerinden T opçu İhsan B ey'in başkanlı­
ğında bir yargı kurulu düzenlenip İstanbul'a gön d erilir hem en (6). G azete­
ciler vatana ihanet suçuyla m ahkem eye verilm işlerdir. Y alçın heyecanlı
bir savunm a yapar bu duruşm ada. Şunları söyler:
«Bu m em lekette C um huriyetin dayanakları birkaç yahut beş on zatı
m uhterem değildir. C um huriyetin dayanakları hak ve adalettir, kanundur.
K im den gelirse gelsin, m illet zulûm dan, istibdattan nefret eder. Ben C um ­
huriyetin dayanaklarını sağlam laştırm ak için bütün iyi niyetim le çalışıyo­
rum . B iliyom m ki üzerim e düşm anlıkları çekiyorum . Fakat ne yapayım ,
bir gazeteci için düşündüğünü söylem ek vatan borcudur... Ben vatan haini
değilim ...»
Y alçın'ın konuşm ası havayı b ir hayli yum uşatm ış ve gazetecilerin
hepsi beraat etm iştir. T ek sanık m ahkûm olm uştur: Lütfi Fikri. 5 yıl (7)
O ysa yargı kurulu İstanbul'a gelirken İsm et İnönü'nün A nkara G arında
T opçu İhsan Bey'e «C ahid'i m utlaka asacaksın» dediği an latılır (8\
istiklâl M ahkem esi başkanı T opçu İhsan duruşm alardan sonra basınla
ilgili olarak şöyle dem iştir: «B asın su ve ateş gibi bir unsurdur. H em çok
faydalı hem de çok zararlı olabilir. Y apılacak şey iyi ilişkiler kurarak fay­
dalarını en yükseğe, zararlarını en aşağıya indirm ekdir» (9).
T opçu Ihsan bu duruşm alardan sonra H üküm etle İstanbul basını ara­
sındaki buzların çözülm esi için A tatürk'le gazete başyazarları arasında bir
toplantı düzenlem eye çalışm ış ve bu toplantı 4 Şubat 1924'te İzm ir'de ya­
pılm ıştır. A tatürk'ün basın toplantısına katılan gazeteciler şunlardır:
İkdam sahibi A hm et C evdet. T anin başyazarı H üseyin C ahit Y alçın, İleri
başyazarı C elâl Nuri İleri, A kşam başyazarı N ecm ettin Sadak, V akit baş­
yazarı M ehm et A sım Us, T ercüm an-ı H akikat başyazarı H üseyin Şükrü
ve V atan başyazarı A hm et E m in Y alm an, T evhid-i E fkâr'ın başyazarı
V elit E büzziya da İzm ir’e çağrılm ış, fakat A tatürk «sabit ve geri fikirleri
dolayısıyle onunla tartışm aktan b ir sonuç çıkm ayacağı kanısında» olduğu
için kendisinin basın toplantısına katılm am ası iste n m iştir<i0).
A tatürk ertesi gün, İzm ir'de gazetecilere verdiği b ir yem ekte basının
rolü üzerinde durarak şunları söyleyecektir:
«A rkadaşlar, Türk basını, m illetin gerçek seda ve iradesinin kendini
belirtm esi şekli olarak C um huriyetin çevresinde çelikten bir kale vücuda
getirm elidir, bir fikir kalesi, b ir zihniyet kalesi... B asın m ensuplarından
bunu istem ek C um huriyetin hakkıdır. B ütün m illetin sam im i bir birlik ve
dayanışm a içinde bulunm ası bir zarurettir. U m um un selâm et ve saadeti
bundadır. M ücadele bitm em iştir. G erçekleri m illetin kulağına ve vicdanı­
na gereği gibi ulaştırm akta basının görevi çok, çok önem lidir...»

Soru 35: Takrir-i Sükûn Kanunu (1925) denen baskı yasası nasıl
çıkarıldı?

1925 yılında D oğu illerinde Şeyh Sait isyanı çıkm ış ve K ürtler bağım ­
sızlık eylem ine girişm işlerdi. A nkara ve İstanbul'da da H üküm ete karşı bir
m uhalefet eylem i vardı. T erakkip erv er C em iyeti kurulm uş, eski İttihatçı­
lar örgütlenm eye yönelm işlerdi. İstanbul basını ise daha tek parti d ü zen i­
ne alışam am ıştı. B asında ileri geri her tiirlü eleştiri y azılan çık m ak ta ve
bu n lar A nkara'da geniş tepk iler yaratm aktaydı. H üküm etin görüşüne göre
D oğu'da bir ayaklanm a vardır. B asında falsolu sesler bu ay aklanm aya hiz­
m et etm ekteydi. M uhalefetin, eleştirinin hiç sırası değildi. B ütün falsolu
sesleri susturm ak g e re k iy o rd u <n).
B u am açla «T akrir-i Sükûn K anunu» diye bir terö r kanunu tasarısı
M eclis'e getirildi. K anun M eclis'te tartışılırken H alk P artisi’nin ileri gelen­
lerinden R ecep Peker şunlan söyleyecektir:
«İstanbul gazetelerinin m em lekette ne k adar m üessese ve m akam
varsa hepsini tahribe geçtiğini görüyoruz. Şeyh Sait isyanının en birinci
m üsebbibi bunlardır. En başta M illet M eclisi olm a üzere bütün m üessese-
lere saldırdılar. Bu kanunun tek lif edilm esine de İstanbul basını sebeptir.
Ç ünkü yayın ve telkinleriyle isyanın çıkm asına sebep olm uşlardır. İşte biz
bu yılan yuvalarını tahrib etm ek ve susturm ak azm indeyiz. B u yılanlar, bu
zehirli yuvalar, kanun kuvvetiyle dezenfekte edilm edikçe, m em leketin
rahat yüzü görm esi ihtim ali yoktur. İşte bu sebeple bu kanunu Y üksek
M eclisin kabul etm esi bir vatanî m ecburiyettir.»
M eclis 4 M art 1925'te T akrir-i Sükûn K anununu kabul etti. Bu kanun­
d a şöyle deniyordu:
« irticaa ve isyana ve m em leketin sosyal nizam ını, huzur ve sükûnunu,
güvenlik ve asayişini bozm aya yönelen h er türlü teşkilâtı, tahrikleri, teş­
vikleri, teşebbüsleri ve yayınları H üküm et C um hurbaşkanının onayı ile
y asaklam aya yetkilidir. S an ık lan H üküm et İstiklâl M ahkem elerine verebi­
lir.»
Ö nce iki yıl için kabul edilen bu olağanüstü durum kanunu, sonra iki
yıl daha uzatılacak ve ancak 1929'da kaldınlacaktır.
T akrir-i Sükûn K anunu hüküm ete olağanüstü yetkiler verm iştir. B asın
ö zgürlüğünü H üküm et dilediği gibi kısıtlayabilir, gazeteleri kapatabilir.
İstiklâl M ahkem eleri hukuk kurallarına uym ayan kararlar alabilirler. B un­
lar dikta yetkileridir.
İstanbul basını büyük bir kuşku içindedir. N eler yapılacak gazetecilere
karşı? B asın kendini savunm aya çalışır. V atan'da o günlerde şöyle b ir yazı
çıkar:
«Türk gazeteciliği m ütareke devrinde parlak b ir im tihan geçirm iştir.
D üşm an işgali altındaki b ir şehirde çıkan gazetelerin m illî d avaya feda­
kârca hizm etleri G azi P aşa ve bütün dev let ad am lan m ız tarafından hara­
retli kelim elerle takdir edildi. B undan sonra gazetelerim iz her dış m esele­
de birleşik kaldı, inkılâplara, ilerlem elere ait m ünakaşaların büyük bir
kısm ı inkılâp fikrinin etrafında toplanm ıştır. M em lekette yapılan h er şeyi
d o ğ ru ,-h er yazılanı hata diye gösterm ek yanlış b ir hareket olur. İstanbul
g azetelerinin.iyilikleri her halde hatalarından üstündür. C ehalet ve taasuba
karşı tesirli bir faaliyet gösterm ek vazifesini taşıyan m illî b ir vasıtayı
«yılan» kelim esiyle vasıflandırm ak R ecep Bey gibi bir devlet adam ından
hiç beklem ediğim iz bir hareket tarzıdır.

«D ünyanın her yerinde devlet ad am lan tenkide hararetle taraftar gö rü ­


nürler, fakat fiilî surette tenkit vazifesini yapan gazetelerden hoşlanm az­
lar.

«B izde hatalı fikirleri savunan g azeteciler bulunabilir fakat m illî em el­


lere, düşm an gayelere âlet olan, zengin serm aye sahiplerinin m enfaati u ğ ­
runa hadiseleri tahrif eden, sın ıf düşm anlığını körükleyen, yabancı tesiri
altında bulunan bu çeşit gazetecilik bizde her yerden azdır.»
H üküm et kararını verm iştir. T a k rir i Sükûn K anununu uygulayacaktır.
K anun çıktıktan bir gün sonra, 6 M art 192S C um a günü B akanlar Kurulu
K ararıyla altı gazete kapatılır İstanbul'da: Tevhid i Efkâr, Son Telgraf, İs­
tiklâl, Sehiliirreşat, A ydınlık ve O rak Çekiç. Ertesi gün de A dana'da Tok-
sö z gazetesi kapatılır.
B undan üç gün sonra, 9 M art 1925'te de beş gazete daha kapatılır: S o ­
dayı H ak (İzm ir), İstikbâl (T rabzon), K ahkaha (T rabzon), Presse d u Soir
(İstanbul), Savha (A dana).
B unları 15 N isan 1925'te Tanin'in, yine B akanlar K urulu K ararıyla sü­
resiz olarak kapatılm ası izler. B unun ardından Resim li A v dergisi kapatı­
lır. 12 A ğustos 1925'te de V a ta n ın kapatıldığı bildirilir.

Soru 36: Ankara ve Elazığ İstiklâl M ahkemelerinde hangi gazete­


ciler yargılandı (1925) ?

M eclis 7 M art 1925'te iki İstiklâl M ahkem esinin kurulm asına karar
verm iştir. B unların birincisi A nkara'da kurulm aktadır, (B aşkan: Ali Çelin-
kaya, savcı: N ecip A li, üyeler: K ılıç Ali, Dr. R eşit G alip ve Ali (Rize):
İkincisi de D oğu'da (B aşkan: M azhar M üfit, savcı: Süreyya, üye: Avni
D oğan. Saip ve H alini).
K apatılan gazetelerin sorum luları tutuklanm am ıştır önceleri, tik olarak
H üseyin C ahit Y alçın tutuklanır. B unun nedeni o günlerde T erakkiperver
Parti nin m erkezinde yapılan araştırm aları Tanin'in « T erakkiperver Fırka
basıldı» diye gösterm esidir. Y alçın'la birlikte gazetenin yazı işleri m üdür­
leri B aha ve Kadri B e y ierle, gazetenin sorum lu m üdürleri M uam m er ve
N uri B eyler de yakalanarak A nkara istiklâl M ahkem esine gönderilirler.
D uruşm a başlar. Y alçın bütün davranışlarının hesabını v erm ektedir bu d u ­
ruşm ada.
M ahkem e başkanı, Y alçın'a, «Siz, der, T akrir-i Sükûn K anunu çık tık ­
tan bir- gün sonra H üküm eti protesto şeklinde siyasî yazı yazm am aya
karar verdiğinizi yazm ıştınız. Bu yazınız d a ism et Paşa H üküm etini p ro ­
testo m ahiyetindedir ve ağırdır. M em lekette artık hürriyet ve özellikle söz
ve yazı hürriyeti kalm adığını, siyasî y azılara veda etm ek m ecburiyetinde
kaldığım ızı ilân ettiniz. B unları niçin yazdınız?... M em lekette irtica vardı,
isyan vardı, kan dökülüyordu. B öyle b ir zam anda niçin su s tu n u z ? » (12).
H üseyin C ahit Y alçın ın cevabı şu olacaktır:
«T akrir-i Sükûn K anunu çık ıy o r dediler. E lzem m iş. B en de bunu ka­
bule m ecburdum , sustum . Şim di susuşum b ir suç oluyor. Susm ak hakkım
yok mu benim ? Y azm akta devam edecek olsaydım , insan hali bu, bazen
b ir şey yazarsınız, karşıdakiler ona başka b ir m ana verirler. B unu önlem ek
m üm kün değildir. B öyle nâzik b ir zam anda bari hiçbir şey yazm ayayım .
H üküm et rahat etsin, dedim , iyi niyetle gazetem i siyasî durum dan ayır­
dım . B ununla hizm et ettiğim kanısındaydım . O ysa şim di bu yüzden sor­
guya çekiliyorum . H ata ettiğim i görüyorum . Ç ünkü gazeteyi büsbütün ka­
pam alı im işim ...
«E ngizisyon devrinden sonra, m edenî ve hür dünyada ve bilhassa eg e­
m enliğin halka dayandığı bir dem okrasi ve cum huriyette kim se fikir ve
m esleğinden dolayı suçlanam az. M esleğe, fikre ceza yoktur. R eis B eye­
fendi hazretleri, bu, adaletin öyle yüksek b ir kanunudur ki T eşkilâtı E sasi­
ye ile yönetilen hür ve uygar m illetlerin hepsi onun önünde boyun eğm e­
ye m ecburdurlar.
«C um huriyetçi değil m iyim ? Laik değil m iyim ? İlerilik âşığı değil
m iyim ? D em okrasinin savunucusu değil m iyim ? Siz benden nasıl şikâyet
edebilirsiniz? B ırakınız benim tutum um u m ürteciler ve p adişahçılar be­
ğenm esinler...
«B asın özgürlüğünü zararlı görm ek, bunun m em lekette kötü sonuçlar
verdiğini söyleyerek gazetecileri m ahkûm etm eye kalkm ak adalete aykırı­
dır. M adem ki bu m em leket halk egem enliği prensibi ile kendini yön ete­
cektir, m utlaka basın özgürlüğü olacaktır. H em de sınırsız b ir basın ö zg ü r­
lüğü. Ç ünkü bütün dünya kabul ed er ki, basın özgürlüğü olm adan
dem okrasi olm az. En saydığım ız ağızlar bize «B asın özgürlüğünün ilâcı
gene basın özgürlüğüdür» dem iy o rlar m ı? B u n lar dem iyorlar ki, basın öz­
gürlüğünün ilâcı sonra da bir İstiklâl M ahkem esi kurarak ve bu K ununun
k apsam ına geçm işteki olayları d a alarak gazetecileri m ahkûm etm ek
olsun.»
İstiklâl M ahkem esi her şeye rağm en 7 M ayıs 1925'te kararını verm iş­
tir: Y alçın hayat boyunca Ç orum 'da sürgün cezasına m ahkûm edilm iştir,
M uam m er ve Nuri B eyler de ikişer yıl hapis cezasına.
R esim li A y'cılar:
Bu sıralarda Z ekeriya S ertel'in çıkardığı R esim li 4 y dergisinde C evat
Şakir'in (H alikarnas B alıkçısı) «A sker kaçakları nasıl asılır» başlıklı bir
yazısı ç ık m ış tır (lî). Bu, C evat Şakir'in hapisane an ılan d ır. Y azıda asker
k açaklannın sehpaya gitm eden önce öteki m ahkûm lara karşı tutum ları
duygusal bir dille anlatılm aktadır. Bu yazı üzerine Z ekeriya Sertel ile
C evat Şakir tutuklanıp A nkara İstiklâl M ahkem esine gönderilirler.
H üküm et yazıda askerliğe hakaret ve askeri isyana teşvik suçu görm üştür.
K ısa bir yargılam adan sonra Z ekeriya Sertel üç yıl S inop'ta sürgün c e ­
zasına çarpılacak, C evat Şakir de üç yıl B odrum a sürgün e d ile c e k tir<l4).

E lâzığ İstiklâl M ahkem esine (1925) k im ler gönderildi?

B undan sonra sıra, öteki gazetecilere gelm iştir. Ö nce T evhid-i E fk â rın
b aşyazan V elit Ebüzziya, Son T elg ra fın yazarlan Sadri E rtem , Fevzi
Lütfı K araosm anoğlu ve İlham i Safa, S e b ilü rreşa fın başyazarı E şref Edip,
Toksöz gazetesinin yazarı A bdtilkadir K em alî ve kapatılan öteki gazetele­
rin so rum lulan tutuklanıp D oğu İstiklâl M ahkem esine gönderilirler. (21
H aziran 1925).
84
M ahkem e bir süre sonra E lâzığ'a taşınır. D uruşm alar devam ederken
M ahkem e 12 A ğustos'ta Vatan'ın ve bazı başka yayınların da durdurulm a­
sını ister, bu kez de A hm et Em in Y alm an, A hm et Şükrü Esm er, İsmail
M üştak M ayokan ve Suphi Nuri İleri tutuklanıp E lâzığ'a gönderilirler.
Şeyh Sait isyanı ile İstanbul basını arasında ilişki olup olm adığı araştırıl­
m aktadır. D oğu m ahkem esinin savcısı Süreyya Bey şöyle dem iştir bir
süre önce:
«İsyanın türlü türlü sebepleri vardır. B unların arasına basın hürriyetini
şahsî m aksatlar veya şahsî siyasî gayeler u ğruna kötüye kullanan, kasitli
veya kasitsiz surette yazılan yazıların, isyan üzerinde tesirleri dokunan g a­
zetelerin tutum u da girebilir. Bu sebeple gazeteler buraya getirilm eli, y a­
zılarının isyana tesiri dokunduğuna kanaat gelen g azeteciler davaya katıl­
m alıdır. (7 H aziran 1925)» (IS).
Y argılam a haftalarca sürer E lazığ'da. Sonunda hava yum uşam ış ve
m ahkem e bütün gazeteciler için beraat k a ran verm iştir. Bu karar gazeteci­
lerin büyük bir başansı sayılır o zam an. A m a terör havası dağılm am ıştır
B abıâli'de.
D evrim lerin gerçekleştirilm esi için T akrir-i Sükûn K anunu ile b ir
terör havası yaratılm ası, gazetelerin kapatılm ası, gazetecilerin isyancılarla
birlikte İstiklâl M ahkem elerinde yargılanm ası ve basının susturulm ası g e­
rekli m iydi acaba?
H alkı devrim lerden uzaklaştıran, yıllar sonra gericilik ak ım lannın ye­
niden başkaldırm asını hazırlayan, çok partili o rtam a girildikten sonra
H alk P artisi'nin bir daha çoğunluğu k azan am am alan n a sebep olan faktör­
lerden biri T akrir-i Sükûn K anunudur. B u kanun ile basında çok uzun
süren bir sessizlik dönem i başlam ıştır.

Soru 37: Meclis'te basına nasıl saldırıldı? (1930-31)

C u m huriyetin ilânından sonra uzun y ıllar yeni bir basın yasası çıkartıl­
m am ış ve 1909 kanunu, M eşrutiyet d önem inde yapılan çeşitli değişiklik­
lerle y ürürlükte kalm ıştı. B asınla ilgili en önem li karar sadece sıkıyöneti­
m in ve sansürün kaldırılm asını öngören 7 E kim 1923 tarihli TB M M
B ak an lar K urulu K ararnam esi idi. B unda «2 E kim den itibaren İstanbul'un
işgaline son verilm iş olduğu için sıkıyönetim in ve sansürün varlığına artık
ihtiyaç kalm am ış olduğu ve bunların kaldırıldığı» ilân ediliyordu. Birinci
D ünya Savaşından beri süre gelen o lağanüstü durum a son verilm işti artık
İstanbul'da. A m a basın yasaları hep eski yasalardı. İstiklâl M ahkem eleri­
nin kurulm ası havayı büsbütün ağırlaştırm ıştı ilk başlarda. Şeyh Sait isya­
nı, İzm ir suikasti ve M enem en olayı da artırdı bu gerginliği.
F akat basında yine zam an zam an norm ale dönüş denem eleri oluyordu.
1920'de önce E skişehir'de sonra da A nkara'da Yeni D ü n y a 'yı ve Seyyare-i
Yeni D ü n y a y ı çıkartm ış olan A rif O ruç 1929'da da İstanbul'da Yarın g a­
zetesini yayınlam aya başladı. Yazı işleri m üdürlüğünü M ekki Sait Esen
yapıyordu. N izam ettin N a z if T eped elen lio ğ lu ile Şemsi ve B urhanettin
adlı iki gazeteci de yazı kadrosunda idi. Yarın, m uhalefet yapıyordu H alk
Partisi'ne. Serbest Fırka kuruldu 1930'da. Yarın Serbest F ırk ay ı destekle­
di. G azetenin baskısı o zam anlara kadar g örülm em iş b ir ölçüde artarak
80.000'i buldu. Yarm'ın yazılan H alk P artili çevrelerde büyük tepkilerle
karşılanıyordu.
B u sıralarda (1930'da), bir m uhalefet gazetesi daha kuruldu; Z ekeriya
Sertel, Selim R agıp Em eç, E krem U şaklıgil ve H alil L ütfı D ördüncü Son
Posta'yı çıkardılar. Bu dört gazeteci arasında b ir görüş ve düşünce birliği
yoktu. A m a, gazetenin politikasını yönetm e işi Z ekeriya Sertel'e bırakıldı
ve Son Posta hem en bir m uhalefet gazetesi oluverdi. Sertel bunu şöyle an­
latıyor:
« O dönem de halk arasında geniş ölçüde hoşnutsuzluk vardı. T ek parti
sistem i halkı bıktırm ıştı. M em leketin kaderini b ir parti elinde tutuyor, bu
da keyfî yönetim e yol açıyordu. Y urttaş düşündüğünü söyleyem iyordu.
Seçim hakkını bile özgürce kullanam ıyordu. B en Son P osta'nın ilk say ı­
sında 'B oğuluyoruz, biraz hava istiyoruz' başlıklı b ir yazıyla o günün bas­
kısına karşı ilk isyan bayrağını açtım . B u yazı o vakit büyük b ir tepki ya­
rattı. Ç ünkü halkın o günkü şikâyetlerine cevap veriyordu. B üyük M illet
M eclisi halkı değil, Halk Partisini tem sil eden gösterm elik b ir kurum o l­
m uştu. H alk Partisinin dışında siyasî parti kurm ak yasaktı. B asın sıkı bir
baskı altında yaşıyordu. T elefonla gazete başyazarlarına verilen em irlerin
dışına çıkılm azdı. En ufak bir hata yüzünden gazete haftalarca kapatılır,
sorum lular m ahkem eye verilirdi. Yani tek kelim e ile halk nefes alam ıyor­
du. H avasızlıktan ve hürriyetsizlikten boğuluyordu.
«O zam an esen bu hoşnutsuzluk havasını A tatürk de sezm işti. H atta
bundan dolayı rahatsızdı. H er taraftan gelen şikâyetleri işitiyor, b una bir
çare arıyordu. İşte aşağıdan gelen bu baskı üzerine A tatürk o sırada ikinci
b ir parti kurdurm ak yolunu seçti. Serbest Fırka'yı kurdurdu.
Partinin başkanı Fethi O kyar bize yakınlık gösteriyor, Son P osta'yı ka­
zanm aya çalışıyordu. Fakat biz bağım sızlığım ızı koruyorduk. Serbest
F ırka liberalizm i savunuyordu, özel serm ayeye önem veriyordu, dev letçi­
liğe karşıydı. Biz ise özel serm ayeye devletçe yapılan yardım a karşı şid­
detli bir savaşa girişm iştik. F akat Serbest Fırka'nın kuruluşu m em lekette
biraz daha özgürlük havasının esm esine yol açtı. H erkes daha özgür konu­
şabiliyordu. Biz de hürriyet ve dem okrasi savaşını daha açıktan yapabili­
yorduk.» (l6\

Yarın’ın, Son P ostanın ve o zam anlar İzm ir'de Serbest Fırka'yı destek­
leyen H izm et, H alkın Sesi ve Yeni A sır gazetelerinin y ay ın lan H alk P arti­
sinde geniş bir hoşnutsuzluk yaratıyordu. Yeni b ir basın kanunu tasansı
hazırlandı. Bunun açıklanm asından önce bazı m illetvekillerinin M eclis'te
bir hava yaratm alan istendi. Fazıl A hm et A ykaç, A hm et İhsan ve eski İs­
tiklâl M ahkem esi savcılanndan A hm et Süreyya, M eclis başkanlığına bir
soru önergesi vererek bazı gazetelerin izledikleri yayın politikası hakkın­
da H üküm etçe ne tedbir alındığını sordular. Bu soruda şöyle denm ektey­
di: 1
«Bazı gazetelerin izledikleri tehlikeli yön vatandaşların ve vatanın
üzerinde b ir fikir şakiliği yaparak m asum ruhları tam am en zehirleyecek
m ahiyetler alm aya başladı. G eleceğe zararlar hazırlayan bu felâketli akım
karşısında H üküm et ne düşünüyor? M illî varlığı istilâya başlayan şu ze­
hirli havadan kam u vicdanı pek ızdıraplıdır, B asının, özgürlüğünü kötüye
kullanm ası karşısında şim diye kadar başvurulan tedbirlerin yetm ediği bel­
lidir. H üküm etin bu konuda bilgi verm esini ve M eclisin b ir karar alm asını
zorunlu görüyoruz.»
B u önerge m uhalefet basınına karşı yaylım ateşi açılm ası için tutulan
yeşil ışıktı. 5 T em m uz 19 3 1'de H alk Partisinin o zam anki en ağ ır toplan
ateşe başladılar. Y irm iye yakın m illetvekili kürsüye çıkıp falsolu sesler ç ı­
kartan gazetecilerin susturulm asını isteyeceklerdir. Ö nergeyi verenlerden
A hm et Süreyya çok ateşli bir konuşm a yaparak şöyle der:
«B ugün konuşacağım ız şey bütün b ir m illeti fesatlam aya uğraşan,
bütün m em leketin huzur ve güvenliğini sarsm aya çalışan kötü b ir d ü ş­
m anlık, sefil, m enfur bir hainlik, gerçek devrim ve cum huriyet hainliği
m eselesidir. (B ravo sesleri). A slında çok m uhterem olan basın serbestisi
gibi çok yüksek bir hakkı, kutsal b ir m efhum u âdeta b ir paravan, b ir para­
to n er gibi kullanm ak için birkaç gazetenin çevresinde beş on m ahlûk to p ­
lanm ıştır. B unlar m em leketi anarşiye sürüklem ek için her gün binbir çeşit
cür'et ve küstahlıkla çalışıyorlar. T enkit diye, serbest tartışm a diye, fikir
özgürlüğü diye ancak düşm an devletlerin bozucu ve yıkıcı casus teşkilât­
larıyla, kiralanm ış vatan hainleriyle yapabilecekleri m el'unlukların daha
yüz bin kat fazlasını yapıyorlar. (B ravo sesleri). B asını kim liği ve kişiliği
belli olan birkaç serserinin eline hak ve hürriyet aleyhine kullanılan kes­
kin bir silâh gibi kayıtsız ve kontrolsüz olarak bırakam ayız. H üküm etin,
düşm an, bozguncu, fesatçı basına karşı ted b ir alm asını istiyoruz.»
M azhar M üfit de aynı yönde uzun b ir konuşm a yaparak şunları söyle­
yecektir:
«E fendiler, biz basın hürriyetini kaldırın, heriflerin boğazını tıkayın
dem iyoruz. A m a bunlar zehirli yayınlarına devam ederlerse cezalarını gö­
rürler. Bu hainler m untazam an zehirlerini saçm aktadırlar. B unlar yılan
gibi b ir parça güneş görünce zehirlerini saçarlar. Şeyh Sait isyanı, Kubilay
m eselesi bu gibi yılanların saçtığı zehirlerin neticesidir...»
Eski A nadolu A jansı G enel M üdürü, o zam anki Ç anakkale m illetveki­
li Z iya G evher Etili şöyle diyecektir:
«A rkadaşlarım , karşım ızda birtakım su çlu lar var. E llerinde birtakım
baltalar, kazm alar, kargılarla durm adan m illî vicdanı, gençliğin ruhunu,
m asum dim ağları kışkırtıyorlar. B ütün bu tah rip ler kutsal b ir form ül içeri­
sinde devam ediyor: B asın hürriyeti! Bu haşereleri tem izlem ek için bir
form ül istiyoruz...»
Eski İstiklâl M ahkem esi üyelerinden Ali Saip de aynı yönde çok sert
ve coşkun bir konuşm a yaparak şöyle der:
«M esele basın kanunu m eselesi değildir. M esele gazeteci kılığına
giren beş altı serserinin her ne bahasına o lursa olsun gem i azıya alarak,
yalan ve iftiralar düzenleyerek A caba rejim i. C um huriyeti yıkabilir
m iyiz? ' zannına düşm üş olm alarıdır.»
Sonra falsolu ses çıkartan gazetecilerin adlarını sıralar. B unlar A rif
O ruç, Z ekeriya Sertel. A hm et K adri. İzm ir'de Z eynel B esim , İsm ail Hakkı
ve Sırrı dır.
A ynı sertlikle konuşm alar devam eder. S onunda B aşbakan ism et Paşa
kürsüye gelerek söyle der:
«B asın özgürlüğü bu çağın en yeni, en etkili m illî araçlarından biridir.
Ü lkede basın olm aksızın halk yönetim inin bulunduğunu varsaym ak ihti­
mali yoktur. Basın özgürlüğü iyi kullanılm ayan yerde ülkeyi m utluluğa
götürm ez; ülkenin batırılm asını hızlandırır. Basın özgürlüğü devam etm e­
li, am a bu özgürlük ülkeye zarar verm em elidir. B ir m illete her gün fikir
ilham etm ek iddiasında bulunan ad am lar birtakım kontrollara uym alıdır.
Şim di alm am ız gereken tedbir basına özgürlük sağlayan, kötü kullanışla­
rın zararlarını önleyen iyi bir kanun çıkartm aktır.»
İnönü'nün bu ılım lı konuşm ası çok o lum lu karşılanır M eclis'te. A m a
m uhalif gazetecilere karşı sert tedbirlerin alınm asını isteyenler yeni bir
önerge verirler başkanlığa. O nda da şöyle denm ektedir:
«H alkı, ülkede kurulu idare tarzından, devrim ile sonuçlarından, kuru­
cularından, A nayasanın sağladığı haklardan ve özgürlüklerden soğutacak,
ahlâksızlık saçacak yazılan yayınlayan g azeteler H üküm etçe geçici olarak
kapatılır.
«B unun tekrarı durum unda gazete kesinlikle kapatılır, sorum lular
başka gazetelerde ve yayınlarda 3 yıl çalışam azlar. B u n lan çalıştıran y a­
yınlar da kapatılır.«
Ö nergenin altında şu im zalar görülür: Salih B ozok, Kılıç A li, N ecip
A li.C elâl Bayar, v.b...
Basın K anunu tasan sın ın M eclis'e sunulm ası için ortam hazırlanm ıştır
böylece.

Soru 38: 1931 Matbuat Kanunu ve Ceza Kanunu ile nasıl bir
baskı rejimi kuruldu?

1931 M atbuat K anununun önem li hüküm leri şunlardır:


- G azete ve dergi çıkartm ak için ruhsat alm ak gerekm ez, yalnız
H üküm ete bildiri verilir. Bu o zam anki koşullar altında önem li
bir hüküm dür. A m a yedi yıl sonda, 27 H aziran 1938'de yayınla­
nan bir değişiklik kanunu ile yine ruhsat sistem ine dönüldüğünü
görüyoruz.
- V atan, m illî m ücadele, cum huriyet ve devrim düşm anlığı y ü ­
zünden hüküm giym iş o lan lar veya m illî m ücadelede işgal altın­
da aiişm an em ellerine hizm et edici yayın yapm ış olan kişiler g a­
zete çıkartam azlar.
- Kanun gazete yöneticileri için yüksek öğrenim zorunluluğu
kovm uştur: G azete veya d ergilerin başyazarları, genel yayın
m üdürleri ve yazı işleri m üdürlerinin yüksek okul bitirm iş o lm a­
ları gerekir. A m a kanun yayınlandığı zam an diplom ası olm ayıp
da bu görevlerde bulunan kişiler bu hükm ün dışında bırakılm ış­
lardır.
- Kanun gazete ve dergide çalışan bütün m uhabir, yazar, fo to ğ ­
rafçı, ressam , ye idare m em urlarının adlarının hüküm ete bildiril­
m esini istem iştir. Bu idari b ir tedbirdir. A m aç gazetede çalışan
herkesi kontrol altında tutabilm ektir.
- K anuna te lif hakları ile ilgili m addeler konm uştur: B ir gazele
veya derginin özel olarak kendi araçlarıyla elde edip yayınladığı
bir haber aradan 24 saat geçm eden başka bir yayın organınca
kullanılam az.
- K anuna suç işlem eye kışkırtıcı y azılan , açık saçık yazı ve re­
sim leri, basın yoluyla şantajı, yalan yayınları önleyecek m adde­
ler konm uştur.
- K anunun ilginç hüküm lerinden biri de piyango ve tom bala
gibi oy u n lan n yasak edilm esidir. Sonra çıkan birçok kanunda
da bulunan bu hüküm , gazetecilik te lotaryacılığı ö n leyem em iş­
tir bir türlü.
- İntihar o lay lan n ın yayınlanm ası yasak edilm iştir.
- K anunda bazı politik eğilim leri engellem ek için de birtakım
yasaklar vardır: «Padişahlık ve hilafetçilik yolunda ve kom ü­
nistlik ve anarşistliği kışkırtıcı y ay ın lar yasaktır.» Y urt dışına
çıkartılm ış eski hanedandan olan kişilerin gönderecekleri yazıla­
rın basılm ası yasaktır.
B ir de şu hüküm var: Ü lkenin genel p o litikasına dokunacak yayınlar­
dan dolayı B akanlar K urulu kararıyla g azete ve d erg iler geçici olarak k a­
patılabilir. K apatılan gazetenin sorum luları başka b ir adla gazete çıkarta­
nı azlar.
K anunun en önem li m addesi bu d ur h er halde. H üküm et dilediği
zam an, dilediği gazete ve dergiyi kapatm a yetkisini elinde b ulundurm ak­
tadır. B una karşı başvurulacak bir adalet yolu da tanınm am ıştır.
1931 K anunu birçok kez değişikliklere uğram ıştır. B azılan ufak d eğ i­
şikliklerdir: 14 M ayıs 1932, 4 H aziran 1932, 8 H aziran 1933 ve 23 H azi­
ran 1934. Y alnız iki büyük değişikliğin üzerinde durulm ası gerekir:
- 27 H aziran 1938'deki kısıtlam alar (B kz. Soru: 66);
- 1 H aziran 1946 değişikliği (B kz. S om : 69).

B asın özgürlüğü anlayışı

1931-38 y ıllan n d a oldukça sınırlı b ir basın özgürlüğü vardır T ü rk i­


ye'de. H üküm et güdüm lü bir özgürlüğe yönelm iştir. H er ne kadar A tatürk
«B asın özgürlüğünden doğan zararlan gid erecek tek am aç yine basın ö z­
gürlüğüdür. idare ve H üküm etin m ezhebine taaruz etm em ek şartiyle basın
özgürdür,» dem işse de o zam anki C H P yöneticileri bu özgürlüğü sıkı bir
kontrol altında tutm aya çalışm ışlardır. T ek parti rejim idir o dönem . M uha­
lefet basını diye bir şey yoktur ülkede. Z am an zam an H üküm etin hoşgörü­
sü ile sınırlı olarak bazı gazetelerde birtakım eleştiriler çıkm aktadır. A m a
bu özgürlüğün hiçbir garantisi yoktur. İçişleri B akanı bu sınırların aşıldı­
ğına karar verdiği anda "falsolu" sesler susturulur. Bu ölçülerin sınırlarını
Şükrü K aya, R ecep Peker, K ılıç Ali gibi parti yöneticileri değerlendirir.
Y öneticilerin çevresinde toplanm ış olan bazı g azeteciler de alkış tutarlar
her davranışa. O yıllarda C H P 'nin h er kararını heyecanla destekleyen bir­
çok kim senin 1946'dan sonra C H P ’nin karşısına geçip bam başka düşünce­
lere, akım lara yöneldikleri ve başka partilere geçtikleri de görülecektir.

C eza Yasasının 142., 161., ve 163. m addeleri:

U zun y ıllar T ürk basınının başında D em okles'in kılıcı gibi sallanan bir
baskı silahı da 1926'da kabul edilen C eza K anununun basınla ilgili m ad­
deleri olm uştur. Bu m addelerin en ünlüsü F aşist İtalyan C eza Y asasından
alınarak 1936'da bizim C eza K anununa eklenen 142. m adde idi. Bu
m adde şöyleydi:
"Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakküm ünü tesis
etm ek veya sosyal bir sınıfı ortadan kaldırm ak y ahut m em leket içinde m ü­
esses (kurulu) iktisadi veya sosyal tem el nizam lardan h er hangi birini de­
virm ek veya D evlet siyasi ve hukuki nizam larını topyekûn yok etm ek için
her ne suretle olursa olsun propaganda yapan kim se 5 yıldan 15 yıla kadar
ağır hapis cezası ile cezalandırılır.
...M illi duygulan yok etm ek veya zayıflatm ak için her ne suretle olu r­
sa olsun propaganda yapan kim se 3 yıla k adar hapis cezası ile cezalan d ın -
lır.
...Y ukarıdaki fıkralarda yazılı fiiler neşir vasıtasıyla işlendiği takdirde
verilecek ceza y a n nisbetinde a rttın lır.” (Bu m adde 1991'de T erörle M ü­
cadele Y asası kabul edilirken k ald ın ld ı.)

Siyasal bozgunculukla ilgili 161. m addede şöyle deniyordu:


"B anş zam anında kam unun telaş ve heyecanına sebeb olacak şekilde
asılsız, abartılm ış veya özel m aksada dayalı havadis veya haber yayan ...
kim se 2 yıla kadar ağır hapis cezasıy la cezalan d ın lır." (161. m addenin bu
fıkrası 1962'de kaldınldı.)

163. m addede de "laikliğe aykırı olarak devletin sosyal veya iktisadi


veya siyasi veya hukuki tem el nizam larını, kısm en de olsa dini esas ve
inançlara uydurm ak am acıyla veya dini du y g u lar veya dince kutsal tanı­
nan şeyleri alet ederek her ne suretle olursa olsun propaganda yapan veya
telkinde bulunan kim se 5 yıla k ad ar ağır hapis cezasıyla cezalan d ın lır" de­
niyor ve bu fıkrada yazılı fiil yayın vasıtasıyla işlenirse cezanın üçte b ir­
den y anya kadar arttırılacağı belirtiliyordu.
(Bu m adde de T erörle M ücadele Y asası ile kaldırıldı.)
G üdüm lü basının yönetim organı o zam an lar «M atbuat U m um M üdür­
lüğündür. 1931'de dağıtılan bu örgüt 1933 M ayıs'ında yeniden kurulm uş
ve İçişleri B akanlığına bağlanm ıştır. A tatürk'ün ölüm üne kadar bu genel
m üdürlük İçişleri B akanı Şükrü K a y an ın kontrolunda olacaktır. M atbuat
U m um M üdürlüğüne ilk V edat N edim T ö r atanır. 1937 sonlarına kadar o
yürütür bu örgütü.
V edat N edim T ör'ün genel m üdürlüğü sırasında, 1935 M ayıs'ında B i­
rinci B asın K ongresi toplanacaktır. K ongrenin am acı b asınla B asın G enel
M üdürlüğü arasında sıkı bir işbirliği sağlayarak basının kültürel görevleri­
ni geliştirm ek ve B asın B irliğini kurm aktır. Ü zerinde durulan çözüm y o l­
ları hep basının devlet eliyle k alkınm asına dayanm aktadır. T ürk Basın
K urum u da aynı am açlara yönelm iş b ir örgüttür. B asın Geriel M üdürlüğü
gazetelerin karşılaştığı güçlükleri incelem ek için ank etler yapm ıştır.
1937 N isa n ın d a da İstanbul'd a B alk an M atbuat B irliği K onferansı d ü ­
zenlenecektir. Y unanistan, R om anya, Y ugoslavya ve T ürkiye katılır bu
konferansa. B alkan ülkeleri arasında işbirliğini sağlayacak önem li kararlar
alınır.

Basın özgürlüğü anlayışı:

O yıllardaki basın özgürlüğü anlayışının en iyi örneklerinden biri


Şükrü K aya’nın şu konuşm asıdır:
«Y azarlarım ız ülke işlerini eleştirm ede serbesttirler. E leştirm e özgür-
lüğünü ve çerçevesini saptayacak ve sınırlayacak olan, yazarın irfanı, vic­
danı ve sağduyusudur. Bu geniş serbestlikten doğabilecek sorum luluğu
her kişinin veya her yazarın ayrı ayrı yorum una değil, yasaların hüküm le­
rine bırakıyoruz. Yazı özgürlüğü yazarın egem enliğindedir, yazarın so­
rum luluğunu da yargıç saptar.»
U lus başyazarı Falih R ıfkı A tay da şöyle diyecektir: "B izdeki basın
ö zgürlüğüne birçok batılı m eslektaşlarım ızın im rendiklerini biliyoruz.
C um huriyet yönetim i kendi kusurlarını d ü zeltm ek görevini gazeteciye b ı­
rakm ıştır. H er yazar, kanunlara bakarak kalem ini kolayca ayar edebilir.»
(11 A ralık 1937).
A tay altı ay sonraki b ir yazısında da şöyle der: "G azetecilerin iyileri
sırf aşk yüzünden (m eslek aşkı yüzünden) bu m eslektedirler. A ncak pek
iyi b ilirler ki talihleri b ir telefon darbesine bağlıdır.» (28 H aziran 1938).
N edir A tay'ın bu telefon darbesi dediği şey? T elefon darbesi, içişleri
B akanlığından gelecek b ir telefonla gazetenin kapatılm ası dem ektir!..
B ir zam anlar İstiklâl M ahkem esinde yargılanan, sürgüne gönderilen
H üseyin C ahit Y alçın da basın özgürlüğü konusunda şöyle dem iştir o y ıl­
larda:
«D ünyanın en hür ülkesinde bile bundan daha fazla serbest yazı y az­
m ağa im kân yo ktur » (Y eni Sabah, 31 M ayıs 1938).
O dönem in basın özgürlüğü anlayışı işte budur.
Bu dönem in en önem li gazeteleri Cum huriyet, Akşam , Tan, Son Posta
ve A nkara'da U/us'tur.
Cum huriyet: 8 M ayıs 1924'te A tatürk'ün en yakın arkadaşlarından
Yunııs N adi'nin kurduğu bu gazete İstanbul'da C um huriyet rejim inin en
yetkili sözcüsü olm uştur. Falih R ıfkı A tay A tatürk'ün C u m huriyet’i kendi
gazetesi saydığını b e lirtir(l7). '

C um huriyet o yıllarda İstanbul'daki hilâfet propagandalarına karşı


cum huriyet rejim ini savunm ak, cum huriyeti halka sevdirm ek ve ben im set­
m ek am acıyla kurulm uştur. G azetenin ilk kurucuları Y unus Nadi, Zekeri-
ya Sertel ve N ebizade H am di'dir. K urucular o n ar b ir lira ortaya koyarak
gazeteyi çık a rm ışla rd ır(,8)
K ısa bir süre sonra gazetenin baskısı çoğalm ış ve serm ayesi artırılm ış,
Sertel de bu serm aye artışına katılam adığı için C um huriyetken ayrılm ıştır.
Sertel'den sonra yazı işlerinin başına K em al Salih Sel getirilm iş ve gazete­
nin kadrosu çok zenginleştirilm iştir. K adroda A bidin D aver, C enap Şaha-
bettin, A hm et R asim , V edat N edim T ör, H alit Z iy a U şaklıgil, Selâhattin
Enis, T urhan Tan, C evat Fehm i B aşkut, Feridun O sm ah M enteşeoğlu,
A hm et thsan, M üm taz Faik Fenik, ve Fuat K öprülü gibi ünlü k işiler var­
dır. N adir Nadi ve D oğan N adi de yine bu yıllarda gazetede çalışm aya
başlam ışlardır.

Akşam : G azetenin başında N ecm ettin Sadak vardır. Yazı işleri m üdürü
Enis T ahsin T il'dir o yıllarda. V â-nû, H ikm et Feridun, C em al N adir, Ser-
m et M uhtar, Selâm i izzet, C em alettin B ildik, İskender Fahrettin, M ustafa
R agıp Esatlı yazı kadrosundadır. N azım H ikm et de « O rhan Selim » adıyla
küçük fıkralar yazm ıştır o dönem de.

Tan: 1935’te tş B ankasının kurduğu b ir gazeteydi. Ö nceleri Ali Naci


K aracan'ın yönettiği bu gazetede B urhan Felek, E şref Şefik ve F ikret Adil
çalışıyordu. G azete zarar ediyor ve İş B ankası bu gazeteden kurtulm ak is­
tiyordu. Y alm an anılarında «A tatürk benim gazetecilik m esleğine dönm e­
m e izin verdikten sonra Tan tesislerinin benim elim e geçm esini, böylece
m esleğim den uzak geçirdiğim hasret y ıllan için b ir teselliye kavuşm am ı
ve m em lekette ob jek tif tenkidlerde bulunacak m üstakil bir gazete çıkm a­
sını istem iş, ona göre em irler verm işti» diyor.
Y alm an bunun üzerine Z ekeriya Sertel ve H alil Lütfı D ördüncü ile an­
laşarak Tan gazetesini satın alacaktır. 1 A ğustos 1936'da Tan yeni şekliyle
yayınlanm aya başlar. G azetenin ilk başlardaki kadrosunda, y u k a n d a adı
geçen yazarlardan başka, M üm taz Faik Fenik, Ö m er R ıza D oğrul, R aif
M eto ve Suat D erviş vardır. B ir süre sonra, Y alm an'ın isteğiyle, R efik
H alit Karay ve Refi C evat U lünay da alınacaktır gazeteye. B öylece hiç
birbirini tutm ayan ve apayn görüşleri savunan kişiler gazetede toplanm ış
olur. T am bu sırada gazete Y alm an'ın 17 A ğustos 1938’de çıkan b ir yazısı
yüzünden üç ay kapatılır. Bu, bardağı taşıran d am la olm uştur, o rtaklar bir­
birlerine girerler; Y alm an Tn/ı'dan ayrılır.
B unun üzerine gazetenin düşünce yönünü ve baş yazarlığını Zekeriya
Sertel üzerine alacaktır. Sabiha Sertel de daha sık yazı yazm aya başlar.
B urhan Felek, Fikret A dil, E şref Şefik, R efik H alit ve U lunay gazeteden
çekilirler.

Akın, Hergün, H aber, Son Posta, A çık Söz, K urun v.b.:


O yılların gazeteleri arasında bu adlar da vardır. Son Posta bunların
içinde en uzun öm ürlü olanlarından biridir. (B kz. Soru: 61). Z ekeriya Ser-
tel'le H alil L ütfı'nin ayrılm asından sonra Selim R agıp E m eç'in yönetim in­
de kalan bu gazete sonraları ufak b ir İstanbul gazetesi olm uş ve 1960'lara
k adar yaşam ıştır.

Z a m a ıiı 1934'te V elit E büzziya çıkardı. U zun öm ürlü olm adı bu gaze­
te. İki yıl sonra Z a m a n ’ın yerini Etem İzzet B enice'nin yayınladığı A çık
Söz gazetesi aldı. 1937’de de A çık Söz, Son T elg ra f oldu. V â-nû ile Niza-
m ettin N azif 1933'te H ergün'ü çıkardılar, o d a çok yaşam adı. D aha sonra­
ları M ehm et Faruk G ürtunca bu adla başka b ir akşam gazetesi çıkartacak­
tır. H aber'i 1931'de H akkı T arık U s'la R asim U s çıkardı. A kın A hm et
A ğaoğlu'nun 1933'te yayınladığı b ir gazeteydi. S am et A ğaoğlu «B abam ın
arkad aştan adlı kitabında A tatürk'ün /U u ı’da çıkan y azılara büyük bir
tepki gösterdiğini ve bu yüzden A hm et A ğ aoğlu'na bir akşam D olm abah-
çe S arayında çok sert davrandığını anlatm ak tad ır (l9). A kın, bu olaydan
birkaç hafta sonra kapanır.

Vakit’i 1917'de A hm et E m in Y alm an'la A sım U s kurm uştur. 1934'te


bu gazete adını değiştirerek K urun oldu. Sadri E rtem 'le R efik A hm et
vardı gazetenin kadrosunda. K urun b ir süre sonra yine Vakit oldu.

A ta tü rk ’ün başyazarlığı: Vakit’in tarihinde en önem li o laylardan biri,


A tatürk'ün 22-26 O cak 1937 tarihlerinde beş gün Vakit’e başyazı yazm ası­
d ır..B u n lar A sım U s adıyla yayın lan m ıştır gazetede. O y ıllarda gazetenin
yazı işleri m üdürü olan N iyazi A hm et B anoğlu «A tatürk başm uharrir»
adlı b ir cep kitabında A tatürk'ün bu y a z ıla n D olm abahçe sarayında nasıl
hazırlayıp gazeteye yolladığını a n la tm a k ta d ır(20). H atay davasının en he­
yecanlı günlerinde yayınlanm ış olan bu y a z ıla n n konusu T ürk-F ransız
ilişkileri ve H atay sorunudur. Y azılan n b aşlık lan da şunlardır:
« - Fransa'nın dostlarına sesleniyoruz! T ürk halk oyu artık Fran­
sız devlet yöneticilerini H atay m eselesinde m uhatap olm ak ka­
biliyetinden uzak görüyor. F ransa'nın başına her nasılsa baş
diye üşüşm üş olan bu efen d iler T ü rk enerjisini takdirden uzak
adam lardır (22 O cak 1937).
- Z avallı F ransa, bugün kendisine pek m ütem ayil b ir dostunu
kaybetm ek üzeredir. F ran sa D ışişleri B akanlığının yeşil m asa­
sında oturanlar büyük Fransız devrim lerinin Fikir, özgürlük aşkı
ve ahlâk m irasçıları m ıdır, yoksa F ransa'dan kovulan p ap azlan ,
ilerlem e yolundaki ülkelerde k orum aya yeltenen m utaasıplar
m ıdır? G aflet ve inadı ile, hayalperestlik ve cakacılığı ile F ran­
sız ulusunun hayatî çıkarlarını ay ak la r altına alan kurum :
Paris'te Q uai d'orsay (23 O cak 1937).
- C um huriyetim ize O sm anlı İm paratorluğunun b ir devam ı g ö ­
züyle bakm ak hem isabetsiz, hem de sakıncalı b ir m eslektir (24
O cak 1937).
- H üküm ete sesleniyoruz! O nbeş gün bekleyin dediniz, b ek le­
dik. On altıncı gündeyiz. D urum nedir? N e oluyor, ne olacak?
T ürk U lusunu yeniden aydınlatınız (25 O cak 1937).
- Ne dem ek? T ürkiye aldatılam az! F ran sızlar bizi aldatabilecek-
lerini sanırlarsa bir defa daha gülünç ve acınacak durum a düşer­
ler (26 O cak 1937).

U lus: A tatürk'ün 1920 yılının ilk günlerinde A nkara'da kurduğu H â ki­


m iyeti M illiye gazetesi 1934'te U lus oldu. Falih R ıfkı A tay'ın yönelim inde
çıkan gazete H üküm etin ve C H P 'nin görüşlerini yansıtıyordu. Ulus'un o
dönem de çok zengin bir kadrosu vardı. N ecip Ali K üçüka, Zeki M esud,
N asuhi B aydar, A hm et Şükrü E sm er, N eşet H alil A tay, B urhan Belge,
N urettin A rtam , N urullah A taç, Y aşar N abi, M ecdi Saym ün ve C em al
K utay'ın yazılan çıkıyordu gazetede. Y azı işlerine de N aşid H akkı Uluğ,
Sam ih T iryakioğlu ve M ünir Berik bakıyordu.

D ergiler. 1931-38 y ıllan n d a yayınlanan d erg iler arasında şunlar var­


dır: K adro (düşünce dergisi, 1932, Y akup Kadri K araosm anoğlu, V edat
N edim Tör, Şevket Süreyya A ydem ir, B urhan B elge ve İsm ail H üsrev
T ökin), Ç ığır (düşünce dergisi, 1932, H ıfzı O ğuz B ekata ve Sam et A ğa-
oğlu). F ikir H areketleri (1933, H üseyin C ah it Y alçın), Yeni A dam (düşün­
ce ve edebiyat dergisi, 1933, İsm ayıl Hakkı B altacıoğlu), Varlık (edebiyat
dergisi, 1933, Y aşar Nabi ve N ahid S im Ö rik), Yedi Giin (edebiyat dergisi
ve m agazin 1933, Sedat Sim avi), Yiicel (edebiyat dergisi 1935), K arikatür
(m izah dergisi 1935, Sedat Sim avi), A yd a b ir (edebiyat dergisi, 1935,
Y usuf Z iya O rtaç. O rhan Seyfı O rhonj, A kb a b a (m izah dergisi, Y usuf
Z iy a O rtaç, O rhan Seyfı O rhon), K öroğlu (m izah dergisi, B urhan C ahit
M orkaya, U yanış (eski servetifünun, A hm et Ihsan T okgöz)...

Soru 40: I938'de basın nasıl susturuldu?

1938 yılının basınında, hiç H üküm etin huzurunu kaçırtacak b ir hava


yoktur. A m a yine de 1931 tarihli M atbuat K anununda bazı d eğ işiklikler
yapılm ası öngörülm üştür. B ir süreden beri H üküm etin hiçbir güçlükle
karşılaşm adan uyguladığı yetkiler, neden b ir kanun değişikliği ile kendisi-
94
ne resm en tanınm ış olm asın?
A tatürk C um hurbaşkanıdır am a, hastalığı dolayısıyla devlet işleriyle
doğrudan ilgilenecek durum da değildir. Y etkiler B aşbakan Celâl
B ayar'dadır.
B ir değişiklik tasarısı hazırlanır. T asan A dliye ve İçişleri K om isyonla­
rından geçirildikten sonra 28 H aziran I9 3 8 'd e M eclis'e getirilir. B aşkan
değiştirilecek m addeleri o k u r tek er teker,
- O ya arzediyorum , der. K abul edenler, etm eyenler.? K abul edilm iştir.
T ek kişi söz alıp da değişikliğe karşı koym az.
L ayihanın tüm ünü oyunuza arzediyorum . K abul edenler, etm eyen­
ler? K abul edilm iştir.
İşte böyle bir hava içinde değ iştirilir kanun. B asın özgürlüğü çok
önem li ölçüde kısıtlanm ıştır bu değişiklikle. N edir bu değişiklikler?
H er şeyden önce gazete ve dergi çıkartm ak için b ir bankadan 1000-
5000 liralık bir garanti m ektubu sağlanm ası öngörülm üştür. Bu, o zam an
için çok önem li bir paradır. Yani, sağlam m alî durum u olm ayan kişilerin
gazete veya dergi çıkartm aları bu kanunla güçleştirilm iştir.
İkinci bir kısıtlam a, bildiri sistem inden ruhsatnam e sistem ine geçilm e­
sidir. D em ek ki, her isteyen gazete ve dergi çıkartam az, H üküm etten bir
ruhsatnam e alınm ası zorunluğu vardır. H üküm et de bunu verm eyebilir.
Z aten kanuna eklenen başka bir hüküm de «kötü ünlü» kişilere gazete çı­
karm a hakkının tanınm am asıdır. N ed ir bu «kötü ünlü» kişiler? B unun öl­
çüsü nedir? B unun değerlendirilm esi valinin veya H üküm etin yetkileri
içindedir.
K anun bununla da kalm am ış «kötü ünlü» kim selerin gazete ve derg i­
lerde m uhabir, yazar, ressam , fotoğrafçı, d ü zeltm en ve idare m em uru ol­
m alarını da yasaklam ıştır.
1938 değişikliğinin getirdiği en önem li hüküm lerden biri de okul ve
üniversite olayları ile ilgili haberlerin izinsiz yazılm am asıdır. Kanun
«okullarda, fakülte ve enstitülerde disiplini bozacak m ahiyetteki olayların
gazetenin çıktığı yerin en büyük m ülkiye âm irinden izin alınm aksızın ya­
yınlanm asını» yasak etm iştir. Bu bir çeşit sansürdür.
D aha ta 1938'lerde, dünyanın hiçbir y erinde son yıllardaki gibi gençlik
olayları yokken okul ve üniversite ile ilgili haberlerin sansürden geçiril­
m esini istem ek çok ileri (!) görüşlülüktür herhalde.

Soru 41:1939-45 yıllarında basın ne durumdaydı?

Bu dönem e yön veren en önem li etken, A tatürk'ün ö lü m ü d ü r (10


K asım 1938). tnönü C um hurbaşkanı olm uştur. B ir zam an lar A tatürk düş­
manı olarak tanınan kişilere İnönü yeni g ö rev ler verm ektedir. A tatürk'ün
bazı y akınlan da yerlerini kaybetm işlerdir. B u değişikliklerin b asında bazı
tep k iler yaratm asından çekinilir.
A m a C elâl B ayar dönem inde, 1938'de yapılan B asın K anunu değişik ­
liği yeni H üküm ete geniş yetk iler kazandırm ıştır; basının yönetim i
İnönü'nün ve H üküm etin tekelindedir.
1939 E yliil'ünde İkinci D ünya Savaşı patlak verir. B ütün dünyada ger­
ginlik artar, olağanüstü önlem lere yönelinir. T ürkiye savaşın dışındadır
am a. 1940 K asım 'ında İstanbul bölgesinde sıkıyönetim ilân edilecektir.
A rtık savaş bitene kadar H üküm et bu sınırsız yetkileri kullanacaktır.
Basın özgürlüğünün hiç lâfı olm az bu dönem de. B akanlar Kurulu gerekli
gördüğü anda dilediği gazeteyi, dilediği sürece kapatacaktır. Bu kararlar
kesindir, ne M eclis karışır bunlara, ne de D anıştay. Kararı Basın G enel
M üdürlüğü telefonla bildirir gazetelere, o kadar. G azete kapatılm ıştır.
O ndan sonra B aşbakana m ektuplar yazılır, D evlet B aşkanının olgunluk
gösterip gazeteleri a f etm esi istenir. G ünün birinde de bu atlar çıkar. G a­
zetenin patronuna «G azeteni artık çıkartabilirsin» denir, ve gazete y eni­
den çıkm aya başlar. B öyledir bu dönem in genel havası.
A hm et Em in Y alm an o yılların başbakanı Şükrü Saraçoğlu'na b ir gün
şöyle diyecektir:
«T enkidden hoşlanm ıyorsanız neden sansür koym uyorsunuz? 'Tenkid-
de hürsünüz' diyorsunuz, biz de görev ve sorum luluğum uzun gereği o la­
rak bu özgürlüğü m em leketin yararına kullanm ak zorunda kalıyoruz. D er­
hal başım ız belâlara uğruyor. H albuki siz apaçık sansür usulünü
yürütseniz bizim hiçbir sorum luluğum uz kalm az, sorum luluk size geçer.
Siz de rahat edersiniz, biz de...»
B aşbakanın cevabı şu olur:
«Ben sansü r koym am , A nayasanın dışına çıkm am . Fakat sen haddini
bileceksin, bunu aşm ayacaksın, aşarsan cezam göreceksin!..» l2l).
Z tk e riy a Serte] de bu dönem deki basın rejim i üzerinde şunları söyler:
«tnönii C um hurbaşkanlığına geldikten sonra diktatörlüğü arttırdı, tek
m illet, tek parti, tek şef diye bir sistem kurdu. B unun adı polis devleti idi.
A m ansız, insafsız bir polis devleti. E m niyet örgütü kuvvetlendirilm iş, g e­
nişletilm işti. N efes alm ak olanaksızdı. B asın bile onun elinde ve onun em-
rindeydi. R esm en sansür yoktu. A m a B akanlar ve B asın G enel M üdürlü­
ğü hem en hergün gazetelere d irektifler verirdi. B u direktiflere
uym ayanların gazeteleri kapanm ak tehlikesi altındaydı...» <22).
İkinci D ünya Savaşının çeşitli y an k ılan o lu r T ürkiye'de. Bazı g azete­
ler savaşı kesinlikle A lm anlann kazanacağına inanm ışlardır. A lm anlarla
sıkı bir dostluk politikasını savunurlar. T asvir-i E fkâ r ve C um h u ri\et'\n
bazı yazarları bu eğilim dedir. A kşam , Vatan ve Tanin M üttefikleri tutarlar
am a, Sovyetlerin ilerlem esini kuşku ile karşılarlar. Tan ise bütünü ile
M üttefiklerden yanadır. H em faşizm e, hem de kapitalist em peryalizm e
karşıdır. 7Vı/ı'da Sovyet dostluğunun övgüsü y apılır. Bu da bütün öteki ga­
zetelerde geniş tepkiler uyandırır.
B ir yanda da T urancı ve m illiyetçi akım lar vardır. A lm anların başansı
üzerine O rta A sya Türkleri ile birleşm e olasılıkları üzerinde durulur. A ta­
türk zam anında susturulm uş olan bazı eğilim lerin de zam an zam an ortaya
çıktığı görülür.
B asın davaları açılır sık sık. Tan ile Yeni Sabah, Tan ile C um huriyet,
V a ta n în C um huriyet arasındaki d uruşm alar büyük yankılar uyandırır o
yıllarda.
Bu dönem b ir yandan A lm anların, b ir yandan M üttefiklerin T ürk bası­
nını elde etm eye çalıştıkları bir dönem dir. İlk olarak 1939'da Fransızlar
çağ ırırlar bizim başyazarları. Sınırlardaki savunm a tertiplerini gösterirler.
1942 T em m uz'unda sıra A lınanlarındır, b aşyazarlar alm an cephelerini d o ­
laşır, onları anlatırlar yazılarında. 1942 T em m uz'unda başyazarları İngiliz-
ler ve A m erikalılar çağırır; bu kez de B atılılan n övgüsü yapılır g azeteler­
de.
A m a bütün bu geziler H üküm etin onayı ile olur, yazılarda falsolu bir
ses o lursa kıyam et kopar. B asın çok güç koşu llar altındadır.
1941 M art'ında B eyoğlunda bir İngiliz diplom atına bom ba atılm ıştır.
E rtesi gün gazeteler bu olayla ilgili resim basacak olurlar; Akşam , Vakit,
Son P osta, Yeni Sabah, Tasvir-i Efkâr, Tan, Vatan ve H alk k apatılır bu
yüzden.
Y alm an 1941 E kim 'inde Vatan da «B erraklığa doğru» diye bir yazı d i­
zisi yayınlam aya kalkar, gazete 45 gün kapatılır. A m erikalıların çağrısı ile
1942 A ğustos'unda bir geziye çıkan Y alm an A ralık başında Vatan'dn
C harlie C haplin'in T ürk halkı için yaptığı b ir radyo konuşm asının özetini
koyduğu için de gazete 2 ay kapatılır. Ç ünkü Şarlo H itler'le alay eden
ünlü «D iktatör» film ini çevirm iştir o zam anlar. Vatan, Tasvir-i E fkâ r ve
Tan, 1944 E ylül'ünde de V arlık V ergisini eleştiren yazılar yazdıkları için
süresiz kapatılırlar. Bu dönem de hiçbir gazete kapanm a cezasından kurtu­
lam az. B öyle sakıncalar içinde g eçm iştir savaş yılları.
Bu dönem in önem li gazeteleri C um huriyet, Akşam , Tan, Vatan, Yeni
Sabah, Tanin ve Tasvir-i Efkâr'dır.
1938'de İlham i Safa ile C em aleddin Saraçoğlu'nun kurduğu Yeni
S iiW ı'ınvbaşyazarlığına H üseyin C ahit Y alçın'ın gelm esi ile bu gazete
İkinci D ünya Savaşı yıllarında büyük önem kazanm ıştır. Y alçın b ir süre
sonra T a n in î çıkartıp Yeni Sabah'tnn ayrılınca gazetenin durum u sarsıl­
m ışsa da birkaç yıl sonra da Yeni S a b a h î Safa K ılıçlıoğlu satın alarak g a­
zeteye yepyeni bir yön verm iştir.
T asvir-i E fk â rı 1940 M ayıs'ında V elid E büzziya ile yeğeni Z eyyat
E biizziya kurm uş ve b ir süre sonra başyazarlığa C ihat B aban gelm iştir.
V atan’ın iki dönem i vardır: B irincisi 1923-25 yılları arasındaki ilk ku-.
ruluş dönem i; İkincisi de 1940'tan 1965'e k ad ar uzanan dönem . H er iki
d önem de de gazetenin kurucusu A hm et E m in Y alm an'dır.
G azete ilk olarak 26 M art 1923'te y ay ınlanm aya başlam ıştır. E nis T ah­
sin Til ve A hm et Şükrü E sm er de gazetenin kurucuları arasındadır.
V a ta n în bu ilk dönem i 1925'te Y alm an'ın, E lazığ İstiklâl M ahkem esine
verilm esine kadar devam eder.
V a ta n în ikinci çıkışı 19 A ğustos 1940'tadır. A hm et Em in Y alm an
Tan'dan ayrıldıktan sonra aşağı yukarı iki yıl A m erika'da kalacak ve 1939
sonlarında İstanbul'a dönerek yeniden V a ta n î çıkartacaktır. K âzım T aş­
kent, A hm et K ara, E nver A dakan ve R agıp D evres gazetenin kuruluşuna
yardım etm işlerdir, Q_
G örüştüğü kim selerin büyük etkisinde kalan Y alm an’ın aşırı esnekliği,
sık sık yön değiştirm esi ve bir gün heyecanla savunduğu b ir kişiye karşı
ertesi gün gazetede en aşırı saldırılara girişm esi yüzünden Vatan sık sık
sarsıntılar geçirm iştir.
Y alm an hem en hem en bütün yaşam ı boyunca a şın sağın, m illiyetçile­
rin ve islâm iyetçilerin, aşırı solun ve solun sald ırılan n a ve eleştirilerine
uğram ış bir gazeteciydi. 22 K asım 1952'de M alatya'da, b ir gericinin saldı­
rısına uğrayarak ağır yaralanm ış ve bu yüzden uzun süre hastanede yat­
mıştır.
Y alm an'a basın özgürlüğü için yaptığı savaşlardan dolayı, Ocak
1961 'de U luslararası G azete Editörleri F ederasyonu'nun A ltın K alem ar­
m ağanı verildi.

Soru 42: 4 Aralık (1945) olayı nedir?

4 A ralık olayı o zam anki H alk Partisi H üküm etinin solcu basını yok
etm ek için üniversite öğrencilerini kışkırtarak düzenlediği b ir gösteridir.
B u gösterilerde Tan basımievinin bütün dizgi m akineleri ve rotatifleri
parçalanm ış, gazete kâğıtları yokedilm iş. B eyoğlunda L a T urquie ve Yeni
D ünya gazetelerinin basıldığı b ir basım evi de harab edilm iş, A B C ve B er­
rak kitabevlerinin vitrinleri ve kapılan k ın lm ış ve buralardaki kitaplar y ır­
tılıp sokaklara dökülm üştür.
Bu olaylarla susturulan ve kapanan gazete ve d ergiler şunlardır: Tan
gazetesi (günlük), La Turquie (günlük), G örüşler (haftalık) ve yeni çık ­
m aya hazırlanan Yeni D ünya gazetesi.
T ürkiye o yıllarda çok partili rejim e geçiş dönem inin bocalam aları
içindedir. Celâl Bayar, A dnan M enderes, F uat K öprülü ve R efik K oraltan
dörtlü b ir bildiri yayınlayarak C H P 'den ay n lm ışlar ve yeni b ir parti kur­
m anın hazırlıklanna girişm işlerdir. B ir yanda Yurt ve D ünya, Yeni Ses,
A d ım la r ve Tan gibi solcu gazete ve derg iler vardır, b ir yanda C H P'ye
karşı liberal bir m uhalefeti destekleyen A hm et Em in Y alm an'ın V atanı,
m illiyetçi akım lann tem silciliğini yapan Peyam i Safa, C ihat B aban ve
Z eyyat E büzziya'nın Tasvir-i E fk â rı, o zam an C H P saflarında olan Yal-
çın'ın sol akım lara sert çıkışlard a bulunan Tanin'i, orta sola doğru uzanan
N ecm ettin Sadak'ın yön verdiği A kşam , ve Son Posta, Vakit gibi bazı ufak
gazeteler.
Saraçoğlu başbakan o sıralarda. H üküm et daha basında m uhalefete alı­
şam am ıştır. Şu çeşit yazılar bile iktidarı çileden çıkartm aktaydı:
«M uhalefet bir suç gibi, hüküm eti ve partiyi tenkid edenlere karşı ve­
rilen sıfat «hain» dir. B ütün insan lan n kafalarını to taliter b ir silindirden
geçirip m akine gibi işleten, tenkid edenleri hapishanelere götüren, dem ok­
ratları, sosyalistleri, yahudileri fırınlarda yakan rejim in adı faşizm dir. Bu
rejim de her türlü tenkid, her çeşit m uhalefet vatana ihanettir. B ugün dün­
yanın h er tarafında partiler arasında yapılan seçim kavgaları, iktidarı ele
alm a m ücadelesidir. Bu suç değil, dem okratik rejim in eereğidir...» (11
E kim 1945, Tan).
Tan gazetesinin başında olan Sabiha ve Z ekeriya Sertel o zam an hafta­
lık b ir düşünce dergisi çıkarm aya hazırlanm ışlardı. T asarıyı ilk ortaya
atan ve Sertel'lerin bu işi ele alm alarını isteyen T evfık Rüştü A ras'tır.
C elâl B ayar dergiye sık sık dem eçler verm eye hazır olduğunu söyler,
A dnan M enderes ve Fuat K öprülü de yazı kadrosuna katılm ayı kabul
ederler. D ergiye N iyazi B erkes, B ehice Boran, Pertev B oratav, H alide
Edip A dıvar ve Cam i B aykurt da yazı verecektir.
B u kadroyla kurulan G örüşler büyük b ir reklam kam panyası ile y ayın­
lanm aya başlar. D erginin ilk sayısının kapağında B ayar'ın, M enderes'in
K öprülü'nün ve T evfık Rüştü A ras'ın resim leri vardır. Sabiha Sertel re­
sim leri kapağa koym adan önce T evfık R üştü A ra sa danıştığını, onun da
kendisine derginin kapağında bunların ilân edilebileceği yolunda cevap
verdiğini belirtiyor <2'',
Y ine bu sırada C am i B aykurt, S abahattin Ali ve E sat Adil MUstecaplı-
oğlu da «Yeni D ünya» gazetesini yayınlam aya hazırlanm aktadırlar. A fiş­
ler asılm ıştır...
Sağ kanatta ve C H P 'nin o zam anki yönetici çevrelerinde kıyam et
kopar.
H üseyin C ahit Y alçın Tanin'de «K alkın ey ehli vatan» diye b ir yazı
döşenm iştir. Şöyle dem ektedir:
«K alkın ey ehli vatan. M ücadele başlıyor. Ve başlam ak lâzım . Ç ünkü
en azgın ve insafsız bir propaganda zehiri dökm esine m üsaade edem e­
yiz... B unları susturm ak için, cevap verm ek hüküm ete düşm ez. Söz, eli
kalem tutan gazetecilerin ve hür vatandaşlarındır...»
O zam anlar İstanbul'da C H P başkanı A laettin T iritoğlu'dur. 4 A ralık
gösterilerini C H P hazırlayacaktır. A P İstanbul m illetvekili T ekin E rer bu
olayı şöyle anlatm aktadır:
« C H P il teşkilâtı tarafından 3 A ralık P azartesi akşam ı talebe yurtlarına
gerekli talim at verilm iş ve ertesi sabah T an gazetesi aleyhine b ir nüm ayiş
y apılacağı bildirilm işti. O zam an ben T asvir-i E fkâr'du istihbarat şefliği
yapıyordum . 4 A ralık sabahı erkenden üniversite bahçesine gittim . E lle­
rinde bayraklar olduğu halde talebeler yavaş yavaş toplanıyorlardı. K ısa
zam anda kalabalık 10 bin kişiyi buldu. Saat 9 .3 0 ’da kalabalık, b ir sel gibi
B eyazıt m eydanından Ç arşıkapı istikam etinde yürüyüşe geçti. T an gazete­
sine giderken, C ağaloğlu yokuşu başında bulunan ve kom ünizm e ait k i­
tap lar satan A B C kitabevi birkaç dak ik a içinde yok edildi. B undan sonra
T a n a gidildi. G azetenin birinci katında o zam an T ürkiye'nin hem en
hem en en büyük rotatifi vardı. O radaki d em ir parçalarıyla rotatife hücum
başladı. R otatifin kırılan bütün p arçalan tu z buz edildi. İkinci katta linotip
dizgi m akineleri vardı. B unların kırılm ası ve parçalanm ası çok daha kolay
oldu. D iğer bir grup, gazetenin ro tatif d airesinin yanındaki kâğıt d eposun­
dan bobinleri sokağa çıkararak, Sirkeciye doğru y u v a rla d ı.» (24)
E rtesi gün gazetelerde şu bildiri yayınlanacaktır:
«D ün üniversite öğrencilerinin b ir kısm ı, iki basım eviyle birkaç kita-
bevine tecavüz etm işler ve bu hareketlerine m ani olm ak isteyen hüküm et
ve inzibat kuvvetlerini dinlem eyerek tasarladıkları suçu işlem işlerdir.
B unlar hakkında derhal takibat ve tahkikata başlanm ıştır. Bu çok m üessif
hadiseye katiyen m üsam aha edilm eyecektir.
Sıkıyönetim K om utanı
K orgeneral A sım T ınaztepe»

Soru 43: 1946 Haziran'ındaki yasa değişikliği basına ne kazandır­


dı?

1946'da çok partili dönem e geçilirken C H P H üküm eti basına ödünler


verm ek zorunda kalıyordu. G azetelerin büyük çoğunluğu D P'yi destek li­
yorlardı o sıralarda. C H P ise seçim hazırlıklarına girişm işti, basının deste­
ğine çok ihtiyacı vardı. O yıllard a basın özgürlüğünü köstekleyen en
büyük baskı aracı 1931 tarihli M atbuat K anununun 50'nci m addesi olm uş­
tu. şöyle diyordu bu madde:
«- M em leketin genel politikasına dokunacak yayından dolayı B akan­
lar K urulu kararıyla gazete ve derg iler geçici o larak kapatılabilirler.»
En büyük sakınca buydu g azeteler için. Savaş y ıllarında bu m addeye
dayanılarak kaç gazete kapatılm am ıştı!
D em okrat Parti de basının desteğini kazanm ak için 1943-50 yıllarında
basın özgürlüğünün en büyük savunucusu olm uştu. C elâl B ayar şöyle d i­
yordu o sıralarda:
«B ugünkü basın kanunu hür basını sağlam aktan uzaktır. H ür basın ka­
nununu biz D em okratlar yapacağız.»
A dnan M enderes de şunları söylüyordu:
«Y ayın hürriyeti yurttaşın şahsî ve siyasî hak ve hürriyetlerinin tem i­
natıdır. B asın hürriyeti olm adığı yerlerde vatandaşın d iğ er hak ve h ürri­
yetleri de tehlikeye düşeceği gibi, topluluk hayatı, gizliliğin, kapaklılığın
kiri ve pası altında bunalıp çürüm eye m ahkûm dur. D ünyanın her yerinde
daim î görülm üş bir gerçektir ki insan topluluklarının m ukadderatını dile­
dikleri gibi ellerinde bulundurm ak isteyenler, hücum larını her şeyden
önce basın hürriyetine çevirm işler ve topluluğun m enfaatini savunur gibi
görünerek kendi durum larını sağlam laştırm anın ve basın hürriyetini yok­
tan yere vurm anın yolunu bulm uşlardır.»
H üküm et yeni seçim kararını açıklam adan önce havayı yum uşatacak
bazı kanun tasarılan getirdi M eclise. B unlar S eçim K anunu, G enel T op­
lantılar K anunu, Basın B irliğinin kald ın lm ası hakkında kanun ve B asın
K anununun 50'nci m addesindeki gazete kapam a yetkisinin kaldınlm ası
hakkındaki taşanlardı. B asın K anununun değiştirilm esi ateşli tartışm alara
yol açtı M eclis'te. M enderes şöyle diyecek tir o sırada:
«G azete ve dergilerin kapatılabilm esi basın hürriyeti için gayet ağır
b,ir baskıdır. Ç ünkü bir gazetenin kısa b ir zam an için dahi kapatılm ası
onun m ahvına kadar gidebilir.»
S onunda M eclis I H aziran 1946'da bu tasarıyı kabul ederek
H üküm etin elinden bu «idam » yetkisini aldı. 50'nci m addenin kaldırılm ası
olum lu bir başarı sayıldı basında. Ç ok partili dönem e ve seçim hazırlıkla­
rına g irilirken böylece biraz um utlu b ir hava belirm iş oluyordu.

Soru 44: 1946-50 yıllarında basın ne durumdaydı?

1946-50 yılları T ürkiye'de çok canlı b ir dönem dir. İkinci D ünya S ava­
şından sonra C H P'nin aşırı tutucu kanadı büyük b ir yenilgiye uğram ış ve
çok partili düzene geçilm iştir. P artinin içinde sert tartışm alar ve çekişm e­
ler olm aktadır. Y ıllardan beri birikm iş kızgınlıklar, kinler açığa vurulm ak­
tadır artık. H er şey söylenm ekte ve yazılm aktadır. C H P önce sertlik yolu­
nu dener, R ecep P eker başbakan olur, am a P eker’in tutum u büyük
g erginliklere yol açacak ve İnönü b aşbakanlığa H aşan Saka'yı g etirecek­
tir. H ava yum uşar bir hayli. Saka'nın ardından da Şem seddin G ünaltay
B aşbakanlığa getirilir. C H P yeni yeni ödünlere y önelir bu yıllarda. Sağ
kanat yararlanır bunlardan. C a m i köşelerindeki gazete ve kitap sergileri
sağcı yayınlarla dolar. En çok etkisi olan dergi N ecip Fazıl K ısakürek'in
yayınladığı Büyük D oğu dur. M illiyetçi ve T urancı yayınlar da g elişir bu
dönem de.
Sol basın ise önceleri çekingendir. B ir ara «artık her türlü özgürlük
var» denir, sendikalar kurulur, d ergiler yayınlanır: Gerçek, G ün, Yığın...
D erken dergiler kapatılır, bir sessizlik dönem i başlar. Sonra M ehm et Ali
A yb ar Z incirli H ü rriyet'i çıkartır; Sabahattin Ali ile A ziz N esin M arko
P aşa'yı yayınlarlar; birbirine girer ortalık. M arko P aşa o günlere kadar
g örülm em iş b ir satış yaparak 60 bin basm aya başlar... G azeteler toplatılır,
A ybar, Sabahattin Ali ve A ziz N esin tutuklanır.
A nkara'da Yaprak yayınlanır. S abahattin E yüboğlu, O rhan V eli, M elih
C ev d et A nday, O ktay R ıfat vardır yazı kadrosunda. Yaprak da süreklilik
sağlayam az.
İstanbul'da Varlık, Yeditepe ve A nkara'da K aynak gibi sanat ve edebi­
yat dergileri politikanın d ışında kalarak yayınlarını sürdürürler.
G elelim günlük gazetelere, b u dönem in en önem li gazeteleri C um huri­
yet, Vatan, Tasvir, Akşam , Yeni Sabah, Tanin, Ulus, Zafer, H ürriyet ve
M illiy ettir.
C um huriyet D P’yi tutm aktadır. B aşyazıları yine N adir N adi yazar.
D oğan N adi'nin de «B ir dakika» sütununda keskin birkaç cüm lelik m izahî
eleştirileri çıkm aktadır. C evat Fehm i B aşkut yö n etir gazeteyi. D ış politika
sütununda Ö m er R ıza D oğrul vardır. B urhan Felek'le A bidin D aver'in her
gün fıkratan çıkar. G azetenin zengin b ir düşünce y azarlan kadrosu vardır.
A n k ara bürosunu M ekki S ait E sen yönetir.
Vatan aşağı yukarı D P'nin organı sayılır o yıllarda. D P yöneticilerinin
sık sık yazılan yayınlanır. Y alm an D P liderlerinin birçok konularda akı-l
hocasıdır. En atlatm a m uhalefet haberleri Vatan'da çıkar. C u m h u riyette
V atan'ın baskıları 40-50 bin kadardır.
Tasvir-i E fkâr I945'de kadrosunu düzenleyerek T asvir adıyla yeniden
doğar. G azete Z iyat E büzziya ile C ihat B aban'ın yönetim indedir. M ithat
Perin, B ahadır D ülger, A tıf Sakar, T ekin E rer, Kadri K ayabal, K âm uran
Çelebi Tasvir1de çalışır. T asvir de D P'yi d ^ te k le r.
A kşam 'ın başyazarı N ecm eddin Sadak 1948'de D ışişleri B akanı olunca
gazete 1950 seçim lerine kadar başyazısız çıkar. A kşam particilik yapm a­
dan, ciddî ve ağırbaşlı olm aya çalışm aktadır. G azetenin başında Kâzım
Şinasi D ersan vardır, o da C H P Ş eh ir M eclisi üyesidir, am a A k şa m ı po li­
tik tartışm alann dışında tutar. G azetede D P'ye karşı polem iklere yer veril­
mez. Yazı işleri m üdürü Enis T ahsin Til, kuruluşundan beri A kşa m 'a
güven sağlam ış, görgülü ve bilgili b ir gazetecidir. G azeteyi m aceralara sü­
rüklem ekten çekinir. A kşaııiın o zam anki sürekli yazı kadrosunda V âlâ
N urettin V â-N û, Şevket R ado, C em al R efik, C em alettin B ildik, M ustafa
R agıp Esatlı, Şahap B alcıoğlu ve H ıfzı T opuz vardır. R efik H alit Karay
da genellikle im zasız ufak fıkralar yazar. A nkara m uhabirliğini önce
M ekki Sait E sen yapm aktadır. D aha sonraki y ıllarda N izam Payzırî sonra
Ç etin A ltan, daha sonra da M ehm ed K em al K urşunluoğlu görür bu göre­
vi. A kşam 'ın baskısı o dönem de 10 bini pek geçm ez.
Yeni Sabah'm o yıllardaki yazı kadrosunda Refi C evad U lunay. Kadir-
can Kaflı ve Sabri Esat Siyavuşgil vardır. Şükrü B aban da dış politika y a­
zısı yazar gazeteye.
Tanin H üseyin Cahit Y alçın'ın y azılan sayesinde satış yapm aktadır.
Ulus bu dönem de yine zengin b ir yazı kadrosu ile çıkar, fakat aydınla­
rın çoğu C H P'ye karşı olduğu için gazetenin H üküm eti savunm ası çok güç
olm aktadır. B u yüzden de Ulus'un satışı düşer.
Z afer 30 N isan 1949'da A nkara'da D P organı olarak çıkm aya başla­
m ıştır. G azetenin başyazarı M üm taz Faik F enik'tir. A dviye Fenik, B ahadır
D ülger, A hm et M uhip D ranas, Fazıl A hm et A ykaç, H ikm et Y azıcıoğlu ve
O rhan Seyfi O rhon da yazı kadrosundadır. Y azı işlerinin başında Fatin
Fuat vardır. Z a fer 21 M ayıs 1960'da kapatılacaktır.
tki büyük gazetenin tem elleri atılır bu dönem de: H ürriyet ve M illiyet.
Yeni İstanbul da bu dönem in son y ılında yayınlanm aya başlar.
H ürriyet: 1 M ayıs 1948'de çıkm aya başlayan H ürriyet gazetesi B a b Iâ ­
li'de çığır açan bir gazete olacaktır. G azeteyi çıkartan Sedat Sim avi ( 1896-
1953) G alatasaray Lisesini bitirdikten sonra karikatürcülüğe başlam ış ve
bununla ilgili olarak da gazeteciliğe yönelm iştir. Sedat Sim avi ilk, yirm i
yaşında iken, H ande adlı haftalık b ir mizah dergisi yayınlar. İki yıl sonra,
1918'de D iken adlı başka bir m izah gazetesi çıkarır, zam anın ünlü m izah­
çılarını toplar bu gazeteye. Sonra neler çıkarm am ıştır ki? İnci (1919, aylık
kadın dergisi), D ersaadet (1920-21, günlük gazete), P ayitaht (1921, g ü n ­
lük gazete), G üleryüz (1921-23, haftalık m izah gazetesi), H anım (1921,
aylık), H acıyatm az (1921, onbeş günlük çocuk gazetesi), Yeni in ci (1922,
aylık kadın). R esim li G azete (1923-29. haftalık). Yıldız (1924-26, aylık
m agazin), M eraklı G azete (1926, haftalık), Yeni Kitap (1927, aylık aile
dergisi), A rkadaş (1928, haftalık ), B ravo (1930, haftalık), Yedigün (1933-
50, haftalık m agazin), K aragöz (1935-50, haftalık m izah), K arikatür
(1936-48, haftalık). M odel (1937. haftalık m oda gazetesi) ve E v D oktoru
(1937-39, haftalık). B azısı çok tutm uştur bu yayınların, bazısı da fiyasko
ile sonuçlanm ıştır.
S edat Sim avi 1948’de bütün varını yoğunu H ürriyet'e yatırır. G eçirdi­
ği bütün denem elerden aldığı derslerle büyük bir sabah gazetesi çıkarta­
caktır. A nkara'dan Sam ih T iryakioğlu getirilir gazetenin başına. G eniş
okuyucu kitlesinin sevdiği ve kolaylıkla okuduğu röportaj, fıkra ve tefrika
yazarları alınır gazeteye. Fotoğrafla röportaj önem li bir yer tutacağı için
iyi b ir fotoğraf ekibi kurulur. T ürk bayrağı gazetenin am blem i olur. B ütün
d uvarlar H ürriyet'in afişleriyle kaplanır o günlerde. Ve 1 M ayıs 1948'de
H ürriyet yayınlanır. İlk sayının sağ sütunlarında İnönü'nün b ir yazısı ve
b ir resm i vardır; sol sütunlarında da C elâl B ayar'ın bir yazısı ve bir resmi.
Parti tartışm alarının en ateşli olduğu bu d önem de H ürriyet tarafsızlık ve
bağım sızlık ilkesiyle çıkm ıştır. B ütün B abıâli şüphe ile karşılar H ürriyet’i;
«G azetede hiçbir şey yok, Sedat B ey bunu da batıracak» derler. A m a,
H ü rriyet batm ayacak ve durm adan yükselecektir.
İlk yıl H ürriyet'in tirajı 30 bin kadardır. 1949'da tiraj 56 bine yükselir,
I950'de 83 bine, 1951 'de 100 bine sonra da yüzbinlere ve yarım m ilyona.
N edir bu H ürriyet’in başarısındaki etkenler?
H ü rriyet her şeyden önce çok m odem b ir baskı m akinesi ile işe başla­
m ıştır. S.Sim avi H ürriyet'm ilk hazırlıklarını yaparken, daha 1946'da
A m erika'ya, saatte beş renk üzerinden 44 bin sayı basabilecek bir rotatif
ısm arlam ış ve bununla başlam ıştır işe.
S. Sim avi gazeteciliğe ressam lıktan, desinatörlükten, karikatürcülük­
ten geldiği için gazeteye sayfa yapısı bakım ından güzellik verm esini bilen
b ir yönetici olm uştur. H ürriyet'in bütün y azılan ortanın altında bir kültür
düzeyinde olan o k u y u cu lan n kolayca anlayabileceği b ir dilde yazılm ış, bu
da geniş okuyucu kitleleri kazandırm ıştır gazeteye.
H ürriyet olaylardan yararlanm asını bilm iş bir gazetedir. G azete yayın­
lanm aya başladıktan kısa bir süre sonra, A ğustos 1948'de L ondra O lim pi­
yatları olm uş ve H ürriyet oraya b ir ekip gönderm iştir. O zam ana kadar
birkaç m uhabirin b ir arada böyle büyük g ezilere gönderilm esine Babıâli
alışık değildir. H ürriyet ise kesenin ağzını açm ıştır. H ele güreşçilerim iz
L ondra'da büyük b aşan lar kazanınca H ürriyet kapışılan b ir gazete olm uş­
tur.
B unun ardından H ürriyet ilk olarak K ıbrıs sorununu o rtaya atm ıştır.
G azete halkın duygularına seslenm iş ve heyecan yaratm ıştır.
A rkasından K ore savaşı çıkm ış ve H ü rriyet bunu da başarı ile izleye­
rek o nbinlerce okuyucu kazanm ıştır.
K azaları, cinayetleri, heyecanlı olayları en canlı resim lerle gösteren
H ürriyet olm uştur hep.
H ürriyet o zam ana k adar ülkedeki bayi örgütünü de bir yana bırakıp
kendi öz dağıtım örgütünü kurm uş ve eski bayilerin kölesi olm aktan k ur­
tulm uştur. 1950'lere doğru H ürriyet'i T ü rkiye'nin en büyük gazetesi yapan
etk en ler bunlardır galiba.
M illiyet: 3 N isan 1950'de doğan M illiyet de B abıâli'ye yenilikler g eti­
ren bir gazetedir. M illiyet’in kurucusu  li Naci K aracan (1896-1955)
Sedat Sim avi gibi zengin gazetecilik görgüsü olan b ir kişidir. A. N. K ara­
can da G alatasaray'ı bitirdikten sonra gazeteciliğe başlam ış, önce T a svir-i
Efkâr' da, sonra İkdam 'da ve Vaki t'de çalışm ış, daha sonra Akşam! ın kuru­
cularından biri olm uştur. K aracan 1935'te 7Vwı'ı kurm uş, fakat sonra g aze­
teciliği bırakıp basın ataşeliği yapm ıştır. B ir süre sonra yeniden B abıâli'ye
dönen A. N. K aracan'ın en büyük başarısı M illiyet o lacaktır. Ç ok m odern
bir teknikle ve güzellik endişesiyle basılan M illiyet, H ürriyet'ten farklı
olarak, değişik konularda her gün bol yazı, h ab er ve zengin bir özle aydın
ve y an aydın kitleleri kazanm aya yönelm iş b ir gazetedir.

DİPNOTLAR:

( 1) Bu bölüm üzerinde iki önemli kaynak vardır:


- Ömer Sami Coşar, Millî Mücadele basını. İstanbul, 1967.
- Enver Behnan Şapolyo. Türk gazetecilik tarihi ve her yönüyle basın, Ankara,
1969, s. 112-219.
(2) E. B. Şapolyo bu gazeteden önce Ankara'da Millî Mücadeleyi tutan iki gaze­
tenin yayınlandığını belirtiyor. Birincisi Avukat Mustafa Kemal'in yayınladığı Se­
lâmet, öteki de Ömer Vasfi'nin çıkardığı Mefkûre'dir.
(3) E. B. Şapolyo, aynı eser, s. 192.
(4) Bu gazetelerle ilgili bilgi için: Ömer Sami Coşar. Millî Mücadele basını, İs­
tanbul, 1967.
(5) Abdülkadir Kemali romancı Orhan Kemal'in babasıdır.
(6) İstanbul İstiklâl Mahkemesi şöyle kurulmuştur: Başkan Topçu Ihsan; üyeler:
Asaf, Cevdet Izrap; savcı: Vasıf Bey.
(7) Meclis 13 Şubat 1924'tc bu cezayı affedecektir.
.(S) Kandemir, Siyasî dargınlıklar, cilt II. s. 102 (dip notudur).
(9) Ahmet Emin Yalman, aynı eser, cilt III, s. 100.
(10) Ahmet Emin Yalman, aynı eser, cilt III, s. 102.
(11) Kandemir. aynı eser, cilt III, s. 76.
(12) Kandemir, aynı eser, cilt III, s. 101.
(13) Sertel. Hatırladıklarım, s. 134.
(14) Ankara İstiklâl Mahkemesi o sırada Mersin'de çıkan solcu Doğru Söz Gaze­
tesinin başyazarı Ata Çelebiyi de yargılamıştır. (Sertel. aynı eser, s. 142).
(15) Yalman, aynı eser, cilt III, s. 165.
(16) Sertel, aynı eser, s. 189-192.
(17) Cumhuriyet gazetesi, 8 Mayıs 1963.
(18) Sertel, aynı eser, s. 119-125.
(19) Samel Ağaoğlu, Babamın arkadaşları. İstanbul 1965. s. 175-178.
(20) Niyazi Ahmet Banoğlu, Atatürk başmuharrir, İstanbul, 1957.
(21) Yalman, aynı eser, cilt III, s. 305.
(22) Sertel, aynı eser, s. 241.
(23) Sabiha Sertel, Roman gibi, İstanbul 1969, s. 327.
(24) Tekin Erer, Basında kavgalar.
D E M O K R A T PA R T İ D Ö N EM İ

(1950-1960)

Soru 4 5 : 1950'de basın nasıl bir özgürlüğe kavuştu?

14 M ayıs 1950 seçim leri bir d ö n em in başlangıcı olm u ştu r T ürkiye'de.


C um huriyet'in kuruluşundan beri iktidarda olan H alk Partisi ö zg ü r seçim ­
lerle yerini D em okrat P arti'ye bırakıp çek ilm iştir M eclisin b ir köşesine. O
güne k ad ar basın, büyük çoğunluğu ilç D em o k rat Partiyi hep d esteklem iş­
tir. D em okrat Parti basının büyük ü m itler bağladığı b ir partidir. Parti işba­
şına geldikten sonra bütün basın sorunlarının çözüleceği kanısı vardır g a­
zetecilerde. C H P'yi tutan gazetelerde çalışanlar arasında bile DP'yi
g önülden destekleyenlere rastlanm ıştır. T arafsız sayılan g azeteler yavaş
y avaş D P'ye kaym ışlardır. Sadun T anju o dönem i şöyle anlatm aktadır:
«1946-50 yıllarında T ürk basınının m anzarası şuydu: Z am an ilerled ik ­
çe m uhalefeti destekleyen gazetelerin sayısı gittikçe artıyordu. A rtm am a­
sına da sebep yoktu. Z ira m uhalefet, d üşüncede ve eylem de h er şeyin en
m ükem m elini öne sürüyordu. G enellikle ay d ın lar dem okrasinin bütün ni­
m etlerinin elde edileceği hayali ile etkilenm işlerdi. H alk ise adalet ve eşit­
lik çığ lık tan arasında, sigaranın beş kuruşa içileceği, şekerin ucuza yene­
ceği günleri düşünm eye başlam ıştı. M uhalefete çok geniş b ir kredi
açılm ıştı. İktidara ise o ölçüde hasis davranılıyordu... B asın, halkı coşturu­
yor, düşünm eye değil, bilm eğe, habere önem veriyordu, iki seçihı dönem i
arasındaki dört yıl, bitm ez tükenm ez b ir seçim kam panyası olarak devam
etti. B asın halkın heyecanını daim a taze tu ttu ...» (l).
İşte D P böyle heyecanlı hava içinde ik tid ara gelecektir. İlk ele alınan
işlerden biri B asın sorunudur. H em en b ir kanun tasarısı hazırlanıp m eclise
sunulur. Bu tasan seçim lerden iki ay kadar k ısa b ir süre sonra 15 T em m uz
1950'de M eclis'te büyük çoğunluğun oyu ile kabul edilecek, 21 T em -
m uz'da yürürlüğe girecektir. B ugün birtakım d eğişikliklerle hâlâ y ü rürlük­
te olan kanun, bu B asın K anunudur. A m a kuşa çevrilm iştir o kanun.
1950 B asın K anunu liberal b ir kanundur. 1931 kanunu ile ve sonraki
d eğişikliklerle kurulan güdüm lü rejim yıkılm ış ve H üküm etin basın ü ze­
rindeki kontrolleri hem en hem en kaldırılm ıştır.
- G azete ve dergi çıkartm ak için artık H üküm etin izin veya ruh­
sat verm esi gerekm ez. B ir bildiri verm ek yeter.
- «K ötü ünlü» kişilerin gazetecilik yapm alarını yasaklayan her
türlü yorum a elverişli eski m addeler yeni kanuna girm em iştir.
- B asın suçlarının yargılanm ası özel m ahkem elere verilm iştir,
böylece gazeteciler yıllarca süren davalardan, ağ ır kırtasiyecilik
işlem lerinden kurtulm uş olacaktır.
- C evap hakkı yeniden d üzenlenm iş ve gazetelere gönderilen
her çeşit cevap ve düzeltm e yazılarının basılm asını önlem ek
am acıyla m ahkem elere bazı yetkiler tanınm ıştır.
- G azete sahipleri cezaî so rum luluklarından kurtulm uşlardır.
Yani, suç sayılan bir yazıdan genellikle yazar ve yazı işleri m ü­
dürü sorum ludurlar. G azete sahibinin ancak h ukukî ve m alî so ­
rum luluğu vardır.

D P iktidarının ilk yılları basının mutlu b ir dönem idir. K ovuşturm aya


uğrayan, tutuklanan gazeteci yoktur. H üküm etle gazeteciler arasında g e­
nellikle yakın ilişkiler kurulm uştur. G azete sahipleri ile Başbakan A dnan
M enderes arasında bir balayı dönem i başlam ıştır o yıllarda. A hm et Em in
Y alıfıan buna «A ltın devri» diyece k tir (2). B aşbakan ilk olarak 20 A ralık
I952'de A nkara'da gazete sahip ve b aşyazarlarıyla b ir işbirliği toplantısı
yapar. Şunlar katılır o toplantıya: A hm et E m in Y alm an, (Vatan), S edat Si-
mavi (H ürriyet), Safa K ılıçoğlu (Y eni Sabah), H abib Edip T örehan (Yeni
İstanbul), N ecm ettin Sadak (A kşam ), Selim R agıp Em eç (Son P osta), Ali
N aci K aracan (M illiyet), Falih R ıfkı A tay (D ünya), C ihat B aban (Son
Saat), M ithat Perin (İstanbul E kspres), A sım U s (Vakit), C evat Fehm i
B aşkut (C um huriyet), Faruk G ürtunca (H ergüıı), M üm taz Faik Fenik
(Zafer), N ihat Erim , (U lus), C avit O ral (H ür Ses), A dnan D üvenci (D e­
m okrat İzm ir), Şevket B ilgin (Yeni A sır, İzm ir).
Y alm an şöyle diyecektir bu toplantı hakkında:
«Y arın siyasî hayatım ız için çok önem li neticeler verebilecek bir geliş­
m enin şahidi olacağız. B aşbakan A . M enderes, m em leketin başlıca gaze­
telerini tem sil eden bir gazeteci grubunu yeni iktidar devrinin ilk esaslı
basın toplantısına çağırdı. Bu sayede H üküm etle basın aracındaki birtakım
kara kediler ve anlaşm azlıklar yüzünden açılan gedikleri kapam ağa doğru
gidilecek ve um um î hayatım ızda norm alleşm eye doğru önem li b ir adım
atılacaktır.» <3).
Bu toplantılar, aşağı yukarı her ay düzenlenir, A nkara'da, bazen İstan­
bul'da. G azete sahipleri ve başyazarlar genellikle çok m utludur. M enderes
çok etkilem iştir hepsini. E skiden H alk P artili olan bazı g azeteciler de
M enderes'le yakın ilişkiler kurm uş ve H üküm eti desteklem eye başlam ış­
lardır. x
B unun yanı sıra gazetecilerin sosyal haklarını tanıyan «B asın M esle­
ğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki m ünasebetleri düzenleyen 5953
sayılı 13 H aziran 1952 tarihli kanun» da çıkm ış ve bu kanunla gazeteciler
şunları elde etm işlerdir:
- Sendika kurabilm ek,
- Sosyal sigortalardan yararlanm ak,
- İşverenin gazeteci ile yazılı iş anlaşm ası yapm ası zorunluğu,
- İş anlaşm asını bozm ak isteyen gazete sahibinin gazeteciye k ı­
dem ine göre tazm inat ödem esi,
- A skerlikte, m ahkûm iyet ve gazetenin kapanm ası d u ru m ların ­
da gazeteciye ücret ödenm esi,
- H aftalık tatil, yıllık ücretli izin v.b.
Bu kanun o zam an için çok önem li b ir aşam a olm uştur.
B öylece yum uşak b ir hava yayılm ıştır B abıâli'ye. G azete sahipleri de,
gazeteciler de, H üküm etle iyi geçinm e politikası yürütm eye çalışm akta­
dırlar.

Soru 46: DP ile basın arasında ilk gerginlikler nasıl çıktı, Nasıl
gelişti?

F akat bu balayı dönem i de çok uzun sürm eyecek ve Y alm an'ın «mavi
ufuklar»ını yavaş yavaş kara bulutlar kaplam aya başlayacaktır. N eden?
B unun sayısız nedeni vardır. H er şeyden önce, tem elde ekonom ik neden­
ler yer alır. H alk um duğunu bulam am ıştır D P dönem inde. F iyatlar ucuz­
lam am ış, gelirler artm am ış, hayat pahalılığı durm adan yükselm iştir. B irta­
kım partililer görevlerini kötüye kullanarak yolsuzluklara yol açm ıştır.
K ara borsa ve vurgun işlerine adları k arışanlar vardır. Particilik endişesi
ile bunların korunduğu görünm ektedir. Y olsuzlukların o rtaya çıkartılm ası
alerji yaratm aktadır partide. DP'yi tutm ayan yöneticilere karşı d a türlü
baskılar başlam ıştır. Ç eşitli toplantılarda, parti kongrelerinde bunların
eleştirisi yapılm akta ve H üküm etin izlediği politika, saldırılara h ed ef o l­
m aktadır. T oplantıları izleyen m uhabirler bu eleştirileri, saldırıları olduğu
gibi yazm aktadırlar, yazı işleri m üdürleri ve sekreterler de bu haberlere
geniş y er verm ektedirler... O ysa M enderes gazete sahipleriyle kurduğu
dostluk ilişkilerinden dolayı basında H üküm eti ve Partisini eleştiren yazı­
ların çıkm am ası gerektiği kanısındadır. Ç alışan gazetecileri genellikle hor
görm üştür. M uhabirler, sekreterler, fıkracılar, gazete fotoğrafçıları ise
kendilerini hiç de B aşbakan-Patron ilişkileriyle bağlı saym am ışlardır. P at­
ronların gücü bunu önlem eye yetm eyecektir. B azı gazete sahipleri hiç
onaylam adıkları halde gazetelerin havasına katlanm ak zorunda kalm ışlar­
dır. « R ahat bırakalım H üküm eti, çalışsınlar, karışm ayalım » form ülü iflâs
etm iştir yavaş yavaş.
Bu hava çileden çıkarm ıştır B aşbakanı. B öylece, yavaş yavaş yeni bir
ortam a girilm iştir. Bu hava içinde H üküm et basınla ilgili b ir kanun tasarı­
sı hazırlam aya başlar. D P'nin bu konudaki eğilim leri belli olm u ştu r artık.
G azetelerde buna karşı tepkiler belirir. İşte bu sıralarda N ad ir N adi şöyle
diyecektir:
«D aha üç buçuk yıl önce hürriyetçi basını göklere çıkaran, onun y ard ı­
m ıyla kuvvetlendiğini açıkça ilân eden, işbaşına gelir gelm ez eski Basın
K anununun zincirlerini koparan b ir iktidar, şim di genel seçim lere şunun
şurasında dört-beş ay kala birdenbire zihniyet ve huy değiştirsin, bu kolay
kolay akla sığar bir şey değildir. H ür basının zararlarını önlem ek uğruna
göze alınan her tedbir, sonunda m utlaka o basından beklenen fay d alan da
silip süpürm üş, yani hürriyeti yok etm iştir.» (4).

N eşir yoluyla veya R adyo ile işlenecek cü rü m ler hakkında kanun ta sa ­


rısı:

1954 yılının ilk ay lan n d a D em o k rat Parti H üküm etinin M eclis'e getir­
diği «N eşir yoluyla veya R adyo ile işlenecek bazı cü rü m ler hakkında
kanun tasan sı» büyük gürültülere yol açm ıştı. H üküm etin sözcülüğünü
yapanlar bu tasarının yalnız basını h ed ef tutm adığını, gerekirse R adyonun
da suç sayılabilecek yayınlardan ötürü cezalandırılacağını, böylece ad ale­
tin ve eşitliğin sağlanacağını öne sürüyorlardı. D P'yi tutan g azeteler de bu
tasarıyı savunm aktan geri kalm adılar. T arafsız gazetelerde ise «basın h ür­
riyeti nereye gidiyor?» diye y azılar çıktı. M eclis'te büyük çoğunluk D P’de
olduğu için m uhalefet engelleyem edi bu tasarıyı. V e K anun 9 M art
1954'te kabul edilerek sekİ 2; gün sonra d a yürürlüğe girdi.
N e idi bu K anunun getirdiği yeni hüküm ler?
K anunun am acı «nam us, şere f veya haysiyete tecavüz edilm esi veya
hakarette bulunulm ası veya itib ar kıracak veya şöhret veya servete zarar
verebilecek bir hususun isnad edilm esini» önlem ekti. B unlar genellikle
C eza K anununun kapsam ına giren çeşitli suçlardır. H üküm et bunları özel
b ir kanunda toplayarak verilecek cezalan ağırlaştırdı. B unlara 6 aydan 3
yıla kadar hapis ve 1000 liradan 10.000 liraya kadar para cezalan kondu.
K anunun getirdiği en önem li hüküm lerden biri, bu m addelere göre
suç sayılabilecek bir yazı çıktığı zam an sav cılan n doğrudan d oğruya k o ­
vuşturm a açabilm eleri idi. O ysa C eza K anununa göre bunlar şikâyete
bağlı suçlardır.
Bu m addenin K anuna girm esinin sebebi şuydu: G azetenin birinde
veya ufak bir taşra gazetesinde D P'nin ileri gelenlerinden birinin itibarını
kıracak bir yazı çıkar, itibarı kırılan kişi de bunu görm em iş olabilir. B unu
önlem ek için savcılara doğrudan k ovuşturm a yapm a yetkisi ve görevi v e­
rilm iştir. Bunun üzerine bütün T ürkiye C. Savcıları ve yardım cıları sefer­
b er olm uştur. B inlerce kovuşturm a yap ılm ıştır gazetelere karşı; g azeteci­
lerin başına büyük dertler açılm ıştır.
H em ne dem ektir «itibar kıracak veya şöhret veya servete zarar vere­
bilecek bir hususun isnad edilm esi?» B ir kişinin halka zarar verecek bir
dalaveresi olur, gazeteci de bunu o rtaya çık arırsa o kişinin itibarına, şöh­
retine, servetine zarar verir elbette. A m a K anun işte bu hakkı gazeteciden
geri alm ıştır o zam anlar.
«İspat hakkı» da yoktur. Ç ok büyük tartışm alara yol açm ıştır bu hak o
yıllarda. G azeteciye, öne sürdüğü b ir şeyi ispat etm e hakkı tanınm am ıştır.
Yani, gazeteci bir görevin kötüye kullanılışı olayını bulur, o rtaya çıkartır,
bunu ispatlayacak durum dadır. A m a kendisine bu hakkı verm ezler.
1960 yılına kadar D em okles'in kılıcı gibi gazetecilerin başlarının üs­
tünde sallanan ünlü 6334 sayılı K anun bu d u r işte.
B asın özgürlüğünün bu yeni K anunla önem li bir ölçüde kısıtlanm ası
yabancı ülkelerde de tepkiler yaratm ıştır o zam anlar. D ış basında D P’nin
basın politikasını eleştiren yazılar çıkıyordu. O yıllarda genellikle A hm et
E m in Y alm an tem sil ediyordu dışarıda T ü rk basınını. U luslararası Basın
E nstitüsü'nün yayınladığı derginin K asım 1954 sayısında Y alm an bu d eği­
şiklikleri savunarak şöyle diyecektir:
«M uhalefet partilerinin isterik saldırıları ile onların arkasına gizlenen
kom ünistlerin yıkıcı çalışm aları arasında b ir ayırım çizgisi çekm eye
im kân yoktur. H ürriyet yalnız bir hoşgörü havası içinde yaşayabilir. C eza
yasalarındaki değişiklikler, belli başlı g azete başyazarlarına danışılarak
hazırlanm ıştır. B iz hürriyetim iz için bu d eğişikliği kabul ettiğim izi b ildir­
dik. B ütün öm rünü T ürkiye'deki hürriyet ve dem okrasi hizm etlerine vak­
fetm iş bir gazeteci sıfatıyla size söyleyebilirim ki bugünkü durum u birta­
kım kıstaslarla ölçm ek yanlıştır.»
Y alm an'la birlikte daha birçok gazetecinin bu basın kanununu savun­
duğu bu dönem de basında havayı g erginleştiren ilk olay H alkçı başyazarı
H üseyin C ahit Y alçın’ın 24 Eylül 1954'te 26 ay hapse m ahkûm olm asıdır.
O zam anlar bu, herkese şaka gibi geliy o r ve yaşı yetm işi aşkın, m esleğin
piri sayılan bir gazetecinin yakalanıp hapse atılabileceğine kim se inanm ı­
yordu. H iç de öyle olm adı. G ünün birinde (1 A ralık 1954'te) Y alçın,
Şişli'deki evinden alınarak Ü sküdar cezaev in e gönderildi. E rtesi gün
bütün gazetelerde ak yeleli Y alçın'ın sivil polislerin arasında hapishaneye
gö türülürken çekilm iş resim leri yayınlandı. Y abancı gazeteler de T ü rk i­
ye'de basının zincire vurulduğunu belirten y azılar yayınlam aya başladılar.
Y alçın ın affı için çeşitli b ildiriler yayınlandı. H üseyin C ahit'in cezaevinde
bulundurulm ası büyük b ir huzursuzluk kaynağı oluyordu H üküm ete. İçe­
riden ve dışarıdan gelen tepkilerin zoruyla sonunda Y alçın cezaevinden
alınarak Şişli Ç ocuk H astanesine gönderildi. 1955 M art'ında d a cezası ta­
m am lanm adan hastanenin k apılan açıldı Y alçın'a. A m a artık o lan olm uş.
H üküm etle basın arasındaki bağlar kopm uştu b ir kere.
1955 yılı basın d av alan n ın ço ğ alm ay a başladığı b ir yıldır. Basın
Y ayın B akanı M ükerrem S arol'a hakaret suçu ile B edii F aik hapse girer,
b ir süre sonra da affedilir, çıkar. Y ine M ükerrem Sarol'a bazı «asılsız is-
nadlarda bulunm ak» suçu ile A kis d ergisi sahibi M etin T o k er hapse
m ahkûm oldu o yıl. A kis yazı işleri m üdürü C üneyt A rcayürek de hapiste­
dir. B ütün bunlar havayı gergin leştirm ek ted ir gitgide. D erken 6-7 Eylül
o lay lan patlak verir.
Soru 47: 6-7 Eylül 1955 olayları ile basın özgürlüğü nasıl yok
edildi?

6-7 Eylül olayları birtakım kışkırtm alarla düzenlenm iş fakat sonra


H üküm eti önceden um ulm ayan b ir ölçüde güç durum da bırakm ış, D ev le­
tin başına türlü belâlar açm ış bir konudur. K ıbrıs sorunu yeni yeni alev­
lenm iştir o dönem de. Y unanlılarla aram ız gergindir. İşte bu sıralarda Selâ-
nik'te A tatürk'ün doğduğu eve saldırılar olduğu yolunda b ir haber
çıkartılır. İstanbul E kspres gazetesi bunu büyük m anşetlerle, kışkırtıcı bir
biçim de yayınlar. İçişleri B akanlığı da b ir gösteri düzenlenm esi için birta­
kım yollara başvurm uştur. H alk T aksim alanına toplanır. B ir coşkunluktur
başlar. V ilâyet ve Polis ipin ucunu kaçırm ıştır artık. B eyoğlu'nda, Gala-
ta'da, H arbiye'de, Şişli'de R um lara ait ne kadar m ağaza ve dükkân varsa
vitrinleri parçalanır, m allar sokaklara dökülür, yağ m a edilir. M ezarlıklara
saldırılar olur. O arada R um olm ayanların m ağazaları da saldırıya uğra­
m ıştır. V arlıklılara, söm ürücülere karşı aşın b ir tepki havasına girm iştir
bu gösteriler. Polis başa çıkam ayınca gece geç zam an ordudan yardım is­
tenir. A skerî birlikler gösterileri önlem eye kalkarlar, am a o zam ana kadar
olan olm uş, bütün m ağ azalann bulunduğu bölgeler savaş alanına dönm üş­
tür.
S ıkıyönetim ilân edilir sabaha karşı. E rtesi gün öğley e doğru C um hur­
başkanı, B aşbakan, B akanlar V ilâyette bir basın toplantısı düzenlerler.
Suçlu basındır! H alkı kışkırtm ıştır gazeteler, bu yüzden çık m ıştır olaylar!
K om ünist parm ağı da vardır bu işlerde! S o lcu lar T ürkiye'nin dışarıdaki
itibarını bozm ak istem işlerdir! O n lar h azırlam ışlardır bu gösterileri! Polis
fişlerinde ne kadar sicilli kom ünist varsa tutuklanır. B asına karşı büyük
b ir baskı başlar. En olm adık nedenlerle gazeteler kapatılm aktadır.
10 E ylül günü Sıkıyönetim kom utanı H arbiye'de b ir basın toplantısı
yaparak şu y asaklan koyduğunu bildirecektir gazetecilere:

- Halkı heyecanlandıracak haberlerin yayınlanm ası yasaktır.


M eclisteki görüşm eler halkı heyecanlandırabilirse yazılm aya­
caktır;
- H üküm eti tenkid etm ek yasaktır;
- H üküm etin çalışm alan n ı etkileyecek biçim de yazılar yasaktır;
- S ıkıyönetim in çalışm alan y la ilgili hab erler yasaktır;
- N ato devletleriyle ilgili haberler yasaktır;
- D arlık, kıtlık ve yokluk haberleri y azılm ayacaktır (Ö rneğin
ekm ek alm ak için fın n la n n önünde sıra bekleyenlerin resm ini
koyam azsınız.);
- 6 E ylül o lay lan n ı kom ünistlerden b aşk alan n ın yaptığı yolun­
da yazı ve yorum lar yasaktır;
- 6 Eylül o laylan ile ilgili haber ve resim ler yasaktır;
- M agazin sayfalan n d a d a halkı heyecanlandıracak resim ve y a­
zılar yasaktır. Ç ıplak kadın resm i basm ak d a yasaktır,
- İkinci baskı yapm ak yasaktır.

Bu yasaklardan sonra da her gün S ıkıyönetim den telefonla gazetelere


yeni yeni yasaklar bildirilm iştir:

- K ıbrıs'taki olaylarla ilgili haber verm ek, resim basm ak yasak­


tır (12 Eylül 1955);
- Ö ğrenci birlikleri ve başka d e m ek ler hakkında yapılan k o vuş­
turm alarla ilgili haber basılam az (12 Eylül);
- H eyecan verici cinayet haberlerinin geniş biçim de yazılm ası
yasaktır (17 E ylül);
- Sıkıyönetim m ahkem eleriyle ilgili haber basılam az (17
Eylül);
- B ugün H ürriyet gazetesinde, tahrib edilen dükkânların sayısı
çıkm ıştır; iktibas edilm esi yasak tır (17 Eylül);
- B eşiktaş'ta b ir çuval içinde iki yanık ceset bulunm uştur; yazıl­
ması yasaktır (29 Eylül).

20 Eylül günü de A nadolu A jansı bülteninde şöyle b ir bildiri yayınla­


nır:

« 1 - Ulus gazetesi 19 E ylül 1955'te «Ç etin b ir im tihan» başlığı


altında yayınladığı bir m akale ile ö rfî idare kum andanlığının ya­
sağına uym am ıştır. B u sebeple U lus gazetesinin basılm asını ve
yayınlanm asını süresiz o larak m en ettim .
2 - 19 Eylül tarihli H ürriyet ve T ercüm an gazeteleri Ulus'ta
çıkan m akaleyi iktibas ettikleri için Ö rfî İdare yasağına u ym a­
m ışlardır. B u sebebten H ürriyet ve Tercüm an gazetelerinin b a­
sılm asını ve yayınlanm asını 15 gün men ettim .
3 - 19 E ylül tarihli H ergün gazetesi «A m erika'nın b ir tavsiyesi»
başlıklı b ir yazısı ile Ö rfî İdare yasağına uym am ıştır. B u sebeb­
ten 15 gün süre ile basılm asını ve yayınlanm asını m en ettim .

Ö rfî İdare K um andanı K orgeneral


N urettin A knoz»

B undan iki gün sonra da şu tebliğ yayınlanır:


«A nkara'da çık an M ed en iyet g azetesinin 'B atı T rakya TUrkleri
ve acıklı durum ları' başlıklı m akalesi Ö rfî İdare yasağına uygun­
suzluktur. M ed en iyet gazetesini süresiz olarak m en ettim .

Ö rfî İdare K um andanı K orgeneral


N urettin A knoz»

9 A ralık'ta iki gazete daha susturulm uştur:

«8 A ralık 1955 tarihli D ünya gazetesinin 'D em okrat Parti gn ı-


bundaki huzursuzluk arttı'. Vatan gazetesinin de 'Bu böyle gide­
m ez’ başlıkları, kışkırtıcı nitelikte göründüğünden adı geçen g a­
zetelerin basım ını ve yayım ını 15 gün süreyle m en ettim .
Ö rfî İdare K um andanı K orgeneral
N urettin A knoz»

Z a fer ve İstanbul E kspres gazeteleri.de b ir süre kapatılır. İşte 1955 y ı­


lının baskılarından örnekler.

Soru 48: DP basın özgürlüğünü yok etm ek için hangi yasaları çı­
kardı?

D P H ü k ü m e ti(5). 1956'da basın özgürlüğünü kısıtlayan iki kanun daha


çıkarm ıştır. Bu kanunların birincisi ile «Y ayın y oluyla ve R adyo ile işle­
nen suçlar kanunu»na yeni m add eler eklenm iş, İkincisi ile de B asın K anu­
nunda bazı değişiklikler yapılm ıştır.
En ilginç hüküm ler şunlardır:
«K ötü niyetle veya özel m aksada d ayanan yayında bulunm ak
veya D evletin veya H üküm etin dışarıdaki itibar veya nüfuzunu
kıracak şekilde asılsız, m übalâğalı veya özel m aksada dayanan
haberlerin dışarıda yayınlanm asına sebeb olm ak...»
Ne dem ektir kötü niyetli haber yazm ak, özel m aksada dayanan yayın­
da bulunm ak?.. B ir gazetecinin çok iyi b ir niyeti başka birine göre kötü
bir niyet sayılm az mı?
N e dem ektir H üküm etin itibarını kıracak biçim de abartılm ış veya özel
m aksada dayanan bir haberin dışarıda yayınlanm asına sebeb olmaik? H a­
beri büyültm ek, genişletm ek, bazen de biraz şişirm ek gazetecilikte çok
yaygın bir şeydir. Kaldı ki doğru b ir haber de hiç abartılm adan.
H üküm etin dışarıdaki itibarını kırabilir. H üküm etin irtbarı kırılırsa bunun
sorum lusu itibar k inci bir iş yapm ış olan kişiler m idir, yoksa bunu d ışan-
ya bildirenler m i? H üküm et onu r k in c i b ir k a rar alacak, örneğin m uhale­
fet liderlerinden birini tutuklayacak, b ir gazeteyi kapatacak, b ir işkence
olayını örtm eye çalışacak, gazeteci de bunu h aber olarak yabancı b ir gaze­
teye veya ajansa duyurdu mu suçlu olacak!..
7 H aziran 1956'da yapılan d eğişikliklerle B asın K anununa eklenen
başlıca hüküm ler şunlar olm uştu:
- C evap ve düzeltm e y azılan n d a daha kısıtlayıcı birtakım koşul-
lann uygulanm ası;
- G izli yapılan toplantılardaki görüşm elerin veya alınan kararla-
n n yazılm asının yasaklanm ası!.. M illî B irlik H üküm eti 29
K asım 1960'da bu m addeyi kaldırm ıştır.
- M em leket ahlâkını, aile düzenini bozacak şekilde heyecan
uyandıracak tafsilât verm ek! H er türlü yorum a elverişlidir bu
hiiküm. M illî B irlik H üküm etinin K anundan çıkardığı m addele­
rin arasına bu da girm iştir.
- Y apılan önem li değişikliklerden biri de şudur: K anunda o za­
m ana kadar gazeteci sanıkların tutuklanm am asını gerektiren bir
hüküm v a rd ı(6>. Bu m adde 1956'da kaldırıldı ve ondan sonra da
öyle kaldı.
1950'de kurulm uş olan basın özgürlüğü rejim i, işte bu değişikliklerle
anlam ını yitirm iş oluyordu.

D ışarıdaki tepkiler.

Y eni kanunlar yabancı basında geniş tepkiler yarattı. U luslararası


B asın E nstitüsü bu olayları basın özgürlüğü ilkelerine ay k ın buluyor ve
protesto ediyordu. E nstitünün aylık dergisinin T em m uz 1956 sayısında
T ürkiye'ye iki sayfa ayrılm ıştı. «Türk gazetecileri vesayet altında» başlıklı
bu yazıd a şöyle deniyordu:
"H alkı telâşa düşürecek haberlerin yayılm ası yasak edilm iştir. B ir
parti içinde görüş ayrılıkları olduğunu yazm ak yasaktır. M eclis toplantıla­
rının yazılm ası sınırlandırılm ıştır. C ezalar ağırlaştırılm ış, sorum luluklar
artırılm ış, haberleşm e olanakları daraltılm ıştır. Y eni kanunlar basın özgür­
lüğü için çok ağır birer tehdit sayılır. E nstitü T ürk basilim in çok büyük
çoğunluğunun yeni tedbirleri protesto etm esini sevgi ile karşılar, basın öz­
gürlüğünün ve dem okratik kuruluşların korunm ası için savaşan T ürk ga­
zetecilerine saygılarını bildirir»

B eslem e basına ne çıka rla r sa ğ la n d ı!

H üküm et bununla da yetinm ez, gazeteleri ekonom ik baskı altına alm a­


ya çalışır. 26 K asım 1957'de yayınlanan b ir kararnam e ile «G azete ve
dergi kâğıtlarının tek elden ithali»ne gidilir.
1958 yılının ilk günü yayınlanan b ir kararnam e ile de «İlân ve reklam ­
ların tek elden dağıtım ı» kabul edilir. G azeteler buna sert tepkiler gösterir­
ler. N adir N adi şöyle der o zam an C um huriyet'te:
«... Bazı gazetelerden önem li kısıntılar yapılm ış, bazılarına daha m ü­
sam ahalı davranılm ış, bir kısm ının ilân gelirleri ise artırılm ıştır. Ö zel ilân­
ların bu şekilde dağılışı, insana ister istem ez, H üküm etçe basın hakkında
yeni b ir ceza ve m ükâfat usulü denendiği hissini veriyor.» (5 O cak 1958)
B unlar da yetm em iştir, bu kez de ilân tarifelerine ve gazete dağıtım ına
el atılır. 3 E ylül 1958'de yayınlanan b ir bildiri ile H üküm etin özel ve
resm î ilân tarifelerini düzenlem ek ve gazete dağıtım ını ayarlam ak için ha­
zırlıklar yaptığı açıklanır. Y ine seri yazılar çık ar gazetelerde. Y abancı ba­
sında d a bu tedbirlerin geniş yankıları olur.
9 Eylül I958'de Basın E nstitüsü B aşbakan A. M enderes'e bir m ektup
göndererek basın özgürlüğünün korunm asını isteyecektir. Şöyle d en ir bu
mektupta:
«Enstitü gittikçe artan bir kuşku ile T ü rk basınının durum unu 'izlem ek­
tedir. H üküm etiniz geçen yıl içinde basın özgürlüğünü daraltan çeşitli ka­
rarlar aldı. H erhangi bir ülkedeki iç politika olayları elbette bizi ilgilendir­
mez, am a E nstitüm üz basın özgürlüğünün korunm ası için bütün
devletlerin- dikkatini çekm ekle kendini görevli saym aktadır. T ürkiye'de
basın özgürlüğü tehlikeye girm iştir.»
A bdülham id çağında olduğu gibi D P dönem inde de bazı g azeteler ve
gazeteciler kayınlm ış ve bunlara birtakım çık arlar sağlanm ış m ıdır?
M illî B irlik H üküm eti zam anında bu konular ele alınm ış ve 28 Ekim
1960'ta «beslem e basım da ilgili b ir kararnam e yayınlanm ıştır. B una göre
D P'nin iktidarı dönem inde tirajı düşük olan gazetelere, tirajı yüksek olan
gazetelerden daha çok veya aynı ölçüde ilân verilm iştir. R esm î ilânlarda
Z afer gazetesinin aldığı m iktar 500-900 bin lira arasındadır. İzm ir'de
rekor Yeni d.nr'da, İstanbul'da da H avadis'tedir.
1959 A ğustos'undan itibaren tiraj ve abone esasına göre yürürlüğe
giren kararnam e de kötüye kullanılm ış, tiraj ve abone sayısı göz önünde
tutulm aksızın DP organı gazeteler birinci kategoriye, D P'yi destekleyenler
ikinci kategoriye, tarafsızlar üçüncü kategoriye alınm ış. Ulus, D iinva ve
Yeni Gün gazetelerinin ad lan ilân listesinden çıkartılm ıştır. D aha sonra
Yeni S a b a h in da ilânları kesilm iştir.
R esm î ilânlar kesildikten sonra özel ilânların da verilm em esi için
genel m üdürlere telefon edildiği tesbit edilm iştir.
K âğıt tahsisi konusunda da yine D P'yi tutan gazetelere, tirajlarına göre
büyük ölçüde kâğıt verildiği, tarafsız ve m u h alif gazetelere ise bu alanda
çok hasis davranıldığı, hatta K im dergisinin 1958 T em m uz'unda kâğıdının
kesildiği anlaşılm ıştır. M uhalefeti tutan gazeteler ve tarafsız basın kâğıt
darlığı yüzünden tirajını kısm ak zorunda kalm ıştır.» <7).
Y ine aynı belgeye göre H avadis gazetesi ilk kuruluşunda örtülü öde­
nekten 55 bin lira, N ecip Fazıl K ısakürek ise 27 M ayıs'a kadar 147 bin
lira alm ıştır.
K ararnam ede O rhan Seyfı O rhon'a ve Y u su f Z iy a O rtaç'a örtülü öde­
neklerden çeşitli tarihlerde 100 bin liraya yakın para verildiği belirtilm ek­
tedir.
Peyam i Safa da B aşbakanlığa çeşitli tarihlerde d ilekçeler göndererek
yardım istem iştir.
Y ine aynı belgeye göre örtülü ödeneklerden ajans ve gazetelere
723.809 lira dağıtılm ıştır
Soru 49: DP, neleri yasaklamaya kalktı?

G azeteciler sendikasının ka p a tılm a sı:

G azetecilerin çalışm a koşullan günden güne güçleşiyordu Türkiye'de.


1957 yılının ilk aylarında yine birtakım kovuşturm alar oldu. Polis m uhale­
fet liderlerinin gezilerini izleyen m uhabirleri copla kovalıyor, fotoğrafçıla­
rın m akinelerini ellerinden alıyordu. İstanbul G azeteciler Sendikası bu
o lay lan protesto etm ek için 1957 T em m u z'u n d a bir bildiri yayınladı. K ı­
yam et koptu o yüzden. B ir gece yarısı S endika m erkezinin kapısını m ü­
hürledi polisler. Sendikanın bildirisinin, dışarıda T ürkiye'yi küçük düşürü­
cü am açlara yönelm iş olduğu öne sürüldü. H üküm et artık ne gazete
m uhabirlerine taham m ül edebiliyordu, ne de onların Sendikalarına.
S endika tam dokuz ay kapalı kaldı.

D uruşm alar, m ahkûm iyetler.

Bu sıralarda yeni yeni davalar açılm ak tad ır gazetecilere karşı. Zaman,


Ulus, Yeni Giiıı, M illiyet, C um huriyet, D ünya, Vatan, Tercüm an gazetele­
rinin sorum luları haftada birkaç gün m ahkem elere taşınırlar.
14 T em m uz 1958'de Irak'ta b ir H üküm et darbesi yapılm ış, M ende­
res'in dostu olan Irak B aşbakanı N uri Sait P aşa ve K ral Faysal öldürül­
m üştür. Bu konuda bir dem eç veren C H P sözcülerinden K asım G ülek’in
sözlerini yayınlayan M illiyet, H ürriyet, A kşam ve Ulus gazeteleri sahipleri
ve yazı işleri m üdürleri m ahkem eye verilirler. Ç ünkü bu sözlerden ihtilâli
haklı gösterecek anlam lar çıkartm ıştır yöneticiler...
O yıllar gazetelere m ahkem elerden, savcılardan sayısız yasaklanm ala­
rın gönderildiği yıllardır. N elerin yazılm ası yasak edilm ez ki. İşte bazı ö r­
nekler:
«A nkara'da K üçük E sat'ta 27 A ğustos 1956 günü bulunan kadın
cesediyle ilgili haber yayınlanm ası yasaktır. (31 A ğustos
1956).»
«K ısıklı'da oturan Süleym an H ilm i T unahan'ın B ulgurlu'daki
K uran kursunda arap harfleriyle ders verm esi ile ilgili yayın ya­
pılm ası men edilm iştir. (16 A ğustos 1956)»
«A kşehir'in Ç akıllar köyü ile B isse köyü arasındaki su anlaş­
m azlığı yüzünden çıkan ve iki kişinin ölüm ü ve 60 kişinin tu ­
tuklanm ası ilgili haberlerin yayını yasak edilm iştir. (6 K asım
1956).»
«M alatya Şehir sinem asında R eisicum hur sayın C elâl B ayar'a
hakarette bulunan kişilerle ilgili haberlerin yayını yasak edil­
m iştir. (10 E kim 1954)».
«22 M ayıs 1955'te A nkara'da A kköprü m evkiinde başsız bulu­
nan kadın cesedi hakkında yayın m en edilm iştir.(20 H aziran
1955).»
«A fyon kaçakçılığı suçuna iştirakten sanık M alatya E m niyet
âm iri Recai D ayroğlu ve arkadaşları hakkında yayın yapılm ası
yasaklanm ıştır. (4 H aziran 1955)»
«E them M enderes ve K em al A ygiin'e neşren hakaretten sanık
Yeni Ulus gazetesi m uharrirlerinden İbrahim C üceoğlu ile yazı
işleri m üdürü C em al S ağlam 'ın duruşm ası ile ilgili yayın yasak
edilm iştir. (15 T em m uz 1954)»

1954-60 yılları T ürk basın tarihinde sonu gelm eyen d avalarla dolu ka­
ranlık bir dönem dir. Y alnız dört yıllık bir süre içinde (M art 1954 - M ayıs
1958) 1161 gazeteci hakkında kovuşturm a y apılm ış ve bunlardan 238'inin
m ahkûm iyetine karar v e rilm iştir<9). 1958-60 y ıllan ise yurdun her yerinde
sayısız basın d av alan n a bakıldığı b ir dönem dir. Şu başlıklara rastlanır g a­
zetelerde:
«D ün 27 gazeteci yargılandı» (17 M art 1960),
«D ün 25 basın duruşm ası devam etti» (4 Şubat 1960),
«D ün 7 gazete m ahkûm oldu» (3 A ralık 1959),
«İstanbul ve İzm ir'de 29 basın davasına bakıldı» (24 A ralık
1959),
«35 gazeteci yargılandı» (17 Eylül 1959),
« B asın gazileri selâm size» (2 A ğustos 1959),
«Ü ç arkadaş daha gitti» (1 Şubat 1960).

Soru 50: Pulliam Davaları nedir?

1959-60 yıllan n ın en önem li d av ala n P ulliam d av alan d ır. A m eri­


ka'nın ünlü gazetecilerinden E ugene Pulliam 1958 yılının ortalarında T ü r­
kiye'ye gelm iş ve B aşbakan'la görüşm ek istem işti. Ü zün zam an b eklettiler
kendisini. Pulliam da vaz geçti, tam A m erika'ya dönecekti ki M enderes'ifı
İzm ir'e giderken vapurda kendisini kabul edeceğini bildirdiler. Pulliam da,
pek âlâ, deyip Ege vapuruyla İzm ir yolculuğuna çıktı. A m a B aşbakan
parti işlerine verm işti kendisini; yine P ulliam 'a zam an ayıram adı; görüşe­
m ediler. Y alm an çıkacak gerginliği önlem ek için elinden geleni yaptı, iki
başyazı döşendi; fayda etm edi. Pulliam küskün ayrıldı T ürkiye'den.
D öndü A m erika'ya. Indianapolis gazetesinde izlenim lerini yayınladı.
A m erika'da 72 gazetede çıktı bu yazılar. B ir yazısının başlığı «O nikiye
çeyrek var»dı. Pulliam T ürkiye'deki gidişin tehlikeleri üzerinde duruyordu
bu yazısında. M enderes için bu hiç de övünülecek bir şey değildi. D ünya,
Ulus, Vatan ve K ervan bunun çevirisini yayınladılar. K im ve A ltıo k d erg i­
leri de bunu aldılar sütunlarına. B ir kıyam ettir koptu tabiî. B aşbakan, ya­
zıyı basan gazeteler hakkında k ovuşturm a yapılm ası için savcılara izin
verdi. D avalar açıldı. M enderes b ir süre sonra D ünya gazetesi ile iyi iliş­
kileri sonucu olarak bu gazete hakkındaki şikâyetini geri aldı am a öteki
gazeteler yargılandılar.
A çın 1959-60 yılı gazetelerini, her gün bununla ilgili b ir haber g ö rü r­
sünüz:
« Ulus ve A kis'e kapanm a k aran tebliğ edildi. Ulus iki ay, A kis
bir ay çıkm ayacak (27 M ayıs 1959);
«Y alm an, T irali ve A kpınar’ın 1-3 yıl hapsi istendi. Falih Rıfkı
A tay, Bedii Faik ve Y ekta R agıp Ö nen'in Pulliam yazısından
ötürü duruşm alarına devam edildi (29 M ayıs 1959);
«Pulliam davasında K im m ahkûm oldu. Şahap B alcıoğlu 16 ay
hapis yatacak, dergi bir ay kapanacak (16 T em m uz 1959);
«Pulliam 'a açık m ektup
Sayın Mr. Pulliam , lütfen b ir daha T ürkiye hakkında yazı y az­
m ayınız. G erçi sizin oralarda herkes istediğini düşünüp yazm ak­
ta serbesttir, basın hürdür. A m a, b izim buralarda, basının hâlâ
hür olduğunu zanneden bazı m eslek taşlan m ız var. O nlar b u n lan
iktibas ediyorlar. A m a aradaki fark şim dilik 6 yıl, 7 ay 16 gün
hapis, 19.888 lira para cezası ve 3 gazetenin kapatılıp yüzlerce
gazetecinin işsiz kalm ası...»

A bdi İpekçi, M illiyet


1 A ğustos 1959

«Pulliam davalarında M enderes D ünva için m uvafakatini geri


aldı (10 Eylül 1959);
« U lus'un sorum lu yazı işleri m üdürü Ü lkü A rm an Pulliam d av a­
sından dolayı açlık grevinde. (26 K asım 1959);
«Pulliam 'ın m akalesini yayınlayan Vatan kapatıldı. (17 A ralık
1959);
«Pulliam 'ın M illiyet'e beyanatı: T ü rk m eslekdaşlarım dünyanın
en cesur gazetecileridir. T ab iî d ostum uz ve m üttefikim iz T ü rk i­
ye'nin ve hayranı olduğum uz T ü rk m illetinin bu durum u çok
acıdır (23 A ralık 1959);
«K im dün kapatıldı (24 A ralık 1959);
«B alcıoğlu 16 ay için hapse girdi ( 6 O cak 1960);
«Pulliam dört T ürk gazetecisine burs veriyor (24 O cak 1960);
«V atan'tn sorum lu yazı işleri m üdürlerinden Selam i A kpınar c e ­
zaevine girdi (29 O cak 1960);
«N aim Tirali dün hapse girdi, 16 ay yatacak (18 Şubat 1960);
«72 yaşındaki başyazarım ız Y alm an dün hapse girdi, 15 ay 16
gün yatacak (8 M art 1960).

İşte bu idi Pulliam davası...


Ö teki davalar:

Y alnız P ulliam davaları m ı? 1959-60 yıllarının gazetelerini duruşm a


haberleri ve tutuklanan gazetecilerin resim leri kaplam ıştı boydan boya:
C em il Sait B arlas on aya m ahkûm olm uştur; O ktay V erel ve B eyhan
C enkçi birer yıl yatacaklardır; Yeni Giin'ün m üdürü C em alettin Ü nlü
hapse girm iştir; A nkara H ilton d en m ek ted ir A nkara C ezaevine; T arık Ha-
lulu İzm ir'de, Y usuf Z iya A dem han E rzincan'da m ahkûm iyet sürelerini
doldurm aktadırlar. A yrıca 11 ilde 26 gazetecinin m ahkûm iyetine karar ve­
rilm iştir. 28 gazeteci daha hapsolunacaktır. «Bu liste yürürlükteki basın
rejim inin hürriyetleri ağır surette daraltan b ir rejim olduğunu açıkça o rta­
ya koym aktadır.» (A bdi İpekçi, 8 M art 1960). Yeni Sabah k apatılır 4
M ayıs'ta, bunu 5 gün sonra M illiyet'in kapanışı izler...
1960 M ayıs'ına böyle bir hava içinde g irm iştir T ürk basını.

Yayın yasakları:

D P iktidarının son yılında T ü rk basını dünyada eşine az rastlanan b ir


durum daydı. Basın ve ceza k u ru m lan n d a yapılan değişiklikler ve ayrıca
çıkartılan özel kanunlar yetm iyorm uş gibi, H üküm et b ir yandan yeni
baskı yolları arıyor, bir yandan da tutuklam alar, kovuşturm alar, «tekzip»,
«neşir y asaklan» ve kapatm a k ararlan y la bu k an u n lan n en sert biçim lerde
uygulanm asını sağlam aya çalışıyordu.
G azeteler her gün gülünç tekziblerle çıkıyordu. K anuna uydurulm ak
için y an sı büyük, yarısı küçük puntolarla dizilm iş kelim eler, ortadan ke­
silm iş cüm leler garip bir hava veriyordu birinci sayfalara. Ne tekzipler
gelm iyordu ki savcılıklardan:
«B ir C H P gazetesine alet olduk.»
«18 M art 1959 tarihli gazetem izde çıkan haber yalandır.»
«Şişli'de bir bakkaliye dükkânı soyulm adı yanlış h aber verdik.»
«İnönü'nün hesaplan tam am iyle yanlıştır.(M anşet, V atan 10
T em m uz 1958)»
«2/9/1958 tarihli gazetem izin birinci sayfasında G ülek'in T ra b ­
zon'a gelişi dolayısıyla neşredilen yazılar tam am iyle hilâfı h aki­
kattir.» (16 E ylül 1958, 6 sütunluk b ir m anşet).

B u n lan n yanı sıra «neşir yasak lan » salgını başlar basında. S avcılıklar
her gün akla gelm ez konularda gazetelere yayın yasaklan gönderirler.
H üküm etin hoşuna gitm eyecek bütün politik o lay lan n yazılm asını önlem e
endişesi vardır savcılarda:
İzm ir'de 2 M ayıs 1959'da bazı o laylar çıkm ış. D em okrat İzm ir g azete­
si sald ın lara uğram ıştır; Savcılık bu haberin yayınlanm asını yasak eder.
4 M ayıs 1959'da İnönü'nün İstanbul'a gelişinde o laylar çıkm ış; savcı­
lık b u n lan n yayınlanm asını yasaklam ıştır.
H er gün bunlar gibi sayısız yayın y asak lan g ö rülür gazetelerde. B ir
çeşit sansür konm uştur böylece basına.
B azı günler de son dakikada bildirilen yasak k ararlan y la bazı yazılar
gazetelerden çıkartılm akta ve birinci say falar beyaz boşluklarla yayınlan­
m aktadır.
G azetecilerin çalışm a koşullan gittiçe güçleşm iştir. Sık sık gazeteciler
sald ın lara uğram aktadırlar. 1 M ayıs 1959'da g azeteciler U şak'ta birtakım
kim selerin saldırısına uğrarlar, polisin de katkısı vardır. 13 gazetecinin fo­
to ğ raf m akineleri, yazıları ve kalem leri ellerinden alınıp parçalanır. G aze­
teciler Federasyonu, C em iyet ve S endika protesto eder bu olayı; hiçbir
sonuç alınam az. M uhalefet liderlerinin gezilerini izleyenler her gün en o l­
m adık saldırılarla karşılaşırlar.

Tahkikat kom isyonu:

B ütün bunlar yetm iyorm uş gibi özel b ir kanunla b ir de T ahkikat K o­


m isyonu kurulur M ecliste. (27 N isan 1960). Bu kanunun ikinci m addesin­
de basınla ilgili iki yeni hüküm vardır;
«A. Bu yasağa uym ayan gazete ve dergilerin basım ı ve dağıtım ı
önlenir;
B. yayın yasaklarına ısrarlı şekilde uym ayan yayınlar kapatı­
lır.»
T ahkikat K om isyonu 27 N isan 1960 gününden sonra M eclis'teki gö­
rüşm elerin yazılm asını d a yasaklam aya başlayacaktır.
Ö te yandan Sıkıyönetim ilân ed ilm iştir İstanbul'da ve A nkara'da. Sıkı­
yönetim kom utanlıkları da basına karşı yeni tedbirler alırlar. B ir örnek: 4
M ayıs 1960 tarihli Yeni Sabah gazetesinin birinci sayfasında Güney
K ore'de profesörlerin düzenlediği b ir gösteri ile ilgili resim «halkı kışkırtı­
cı m ahiyette görüldüğü için» gazete 10 gün kapatılm ıştır.
A m a her şeye rağm en gazeteler h ab er doludur. O kuyucu satırların, ke­
lim elerin arasında her aradığını bulm aktadır. B unu ne kanunlar önleyebil­
m iştir, ne tekzipler, ne de gazetecilerin zin d an lara atılm ası...
işte böyle bir havada g elin ir 27 M ayısa.

DİPNOTLAR;

(1) Sadun Tanju. «Türk basını» Vatan, 19 Aralık 1959.


(2) Yalman, aynı eser, cilt IV, s. 298.
(3) Yalman, V atan, 19 Aralık 1952.
(4) N adir N adi, «H angi basın rejim i?» Cumhuriyet, 8 A ralık 1953.
(5) 7 H aziran 1956 tarihli 6732 ve 6733 sayılı kanunlar.
(6) «B asın yoluyla işlenen suçlarda C eza M uhakem eleri U sulü K anunu­
nun 200'ncü m addesindeki tev k if m ecburiyetine m üteallik olan hüküm uy­
gulanm az» (m adde 39, son fıkra).
(7) C um huriyet gazetesi, 29 E kim 1960.
(8) T ürk H aberler A jansı 35.500
Y eni C ephe G azetesi 14.700
A tom G azetesi 17.300
Y eni A sır 74.000
İstanbul E kspres ve
B urhan B elge 51.600
A kın G azetesi 22.000
H avadis 55.000
B üyük Doğu ve
N ecip Fazıl K ısakürek 147.000
M edeniyet G azetesi 11.000
H izm et G azetesi 23.500
Etem İzzet B enice 15.000
T ürk D üşüncesi ve Peyam i S afa 4 9 .0 0 0
A ydın D P G azetesi 10.000
E ge E kspres 12.000
A kbaba 6 3.000
İzm ir G azetesi 21.000
vb...
(9) H atay M illetvekili İhsan A da'nın b ir önergesi üzerine A dliye B akanı
E. B udakoğlu'nun 17 H aziran 1958'de M ecliste verdiği bilgi.
v ı-

M lL L Î B İR L İK H Ü K Ü M E T L E R İ V E A P D Ö N E M İ

( 1960-1971)

Soru 51: Milli Birlik Hükümetleri basın özgürlüğünü sağlamak


için neler yaptılar?

M illî B irlik K om itesi 27 M ayıs 1960'da işbaşına geldiği zam an bir


basın sorunu vardı ülkede. M illî B irlik çiler basından büyük destek g ö r­
m üşlerdi. Ö nem li ve ivedi işlerden sonra basın sorunları ele alındı.
M illî B irlik K om itesi ilk önce «N eşir yo lu yla veya R adyo ile işlenecek
c ü rü m ler hakkındaki 6 3 3 4 ve 6732 sayılı kanunları» ele alarak 12 Ekim
1960'ta 94 sayılı kanunla bunları iptal etti (B kz. Soru: 47). B asın böylece
büyük b ir korkudan kurtulm uş oluyordu.
B undan sonra stra geldi 1950'de kabul edilen B asın K anunundaki anti­
dem okratik m addelerin kaldırm asına.
M illî B irlik K om itesi 29 K asım 1960'ta eski basın kanundaki bütün
an tidem okratik hüküm leri kaldıran b ir kanun çıkarttı (143 sayılı kanun).
İlk basam ak böylece aşılm ış oluyordu.

İsp at hakkı:

M illî B irlik H üküm etleri dönem inde basın alanında yapılan en önem li
işlerden biri de ispat hakkının tanınm ası oldu. D P dönem inde bu hakkın
tanınm am ış olm ası büyük tartışm alara konu oluyordu. Y azdığı b ir yazıda­
ki suçlam aları ispat edebilecek du ru m d a olan b ir gazeteciye bu hak tanın­
m adığı için gazeteci hapse atılıyordu. Ö rneğin b ir genel m üdürün veya bir
m illetvekilinin dalavereli işini açıklıyordunuz, işadam ının yolsuzluk veya
sahtekârlık yaptığı anlaşılıyordu. A m a k im seye «sahtekâr» dem eye hakkı­
nız olm adığı için hapse giriyordunuz. M ahkem e size bu sahtekârlığı ispat
hakkını tanım ıyordu çünkü.
1 A ralık 1960'ta ceza kanununun 481 'inci m addesinde yapılan bir de­
ğişiklikle gazeteciye birçok durum larda iddiasını ispat hakkı da tanındı.

G azeteci h a k la r ı:

M illî B irlik H üküm etinin gazetecilere kazandırdığı haklar «B asın m es­


leğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki ilişkileri düzenleyen» S953 sa­
yılı kanunun değiştirilm esiyle sağlandı.
M illî B irlik H iikûm eti'nin T em silciler M eclisine yetkilerini bırakm a­
dan önce ivedilikle aldığı kararlar arasında basını ilgilendiren iki kanun
vardır. B unlardan biri kısaca «F ikir işçileri ka n u n u » denen ve 5953 sayılı
kanunu değiştiren 212 sayılı kanundur; öteki de «Basın İlân K urum unnun
kurulm asını öngören 195 sayılı kanun. H er iki kanunu da gazete sahipleri
büyük tepki ile karşıladılar ve bunları protesto etm ek için 11-13 Ocak
1961 'de üç gün gazete çıkartm adılar.
212 sayılı kanunla gazetecilere sağlanan hakların en önem lileri şunlar­
dır:

- Kıdem h a kkı: Eski kanunla gazetecinin kıdem i çalıştığı gaze­


teye girişi ile başlıyordu. M esleğe ilk giriş tarihi göz önünde tu ­
tulm uyordu.Y eni kanun ise m esleğe ilk giriş tarihini kıdem in
başlangıcı saydı;
- Öliim Tazm inatı: Yeni kanun gazetecinin ailesine, Sosyal S i­
gortaların yaptığı ödem elerin dışında, kıdem e göre b ir ödem e
yapılm ası zorunluğunu koym uştur.
- G azetelerin kapanm ası d u rum unda gazetecilere tazm inat ve­
rilm esi: Y eni kanun, g azeteler kapanacak o lursa gazeteciye iki
aylık ödenekle birlikte kıdem ine göre öden ek verilm esini kabul
etm iştir;
- İstifa eden gazeteciye kıdem tazm inatı verilm esi.
- A ylıkların peşin olarak ödenm esi;
- G ece çalışanlara haftada iki gün izin hakkı tanınm ası;
- K âr eden gazetelerin gazetecilerine her yıl b ir m aaş ikram iye
verm eleri;
- Iş anlaşm azlıklarının ticaret m ahkem elerine değil, iş m a h ke­
m elerine verilm esi;
- Ö dem elerin gecikm esinde her gün için %5 faiz yüküm lülüğü:
G azete sahipleri bu hüküm gereğince geciken ödem elere g er­
çekte yılda % 1830 oranında zam yapılm ış olacağını belirterek
bu değişikliğe çok büyük b ir tepki gösterdiler.

Ç alışan G azeteciler Bayram ı:

212 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 10 O cak gününü g azeteciler


«Ç alışan gazeteciler bayram ı» olarak kabul ettiler.

Soru 52: Basın ilân Kurumu nedir?

B asın ilân K urum u, M illî B irlik H üküm eti dönem inde, resm î ilân da­
ğıtım ının düzene sokulm ası ve «B eslem e B asın»ın yok edilm esi için 1
H aziran 1961'de kabul edilen bir yasayla kurulm uş ö zerk bir kurum dur. O
tarihten bu yana yasa 1979, 1984,1988 ve 1990'da bazı değişikliklere u ğ ­
radı am a K urum un tem elleri değişm edi.
Y asada K urum un görevleri şöyle belirtiliyor: R esm î ilânların gazete­
lerde ve sürekli yayınlarda basılm asına aracı olm ak; gazete ve sürekli y a­
yınlara. basın dem ek ve sendikalarına en çok 5 yıllık kredi açm ak; g azete­
cilere ve basın işçilerine en çok iki yıllık borç verm ek; basının makine,
kâğıt ve m ürekkep gibi ihtiyaçlarını sağlam ak; çalışam az durum da olan
basın m ensuplarına ve ölenlerin ailelerine y ardım etm ek; sosyal girişim ­
lerde bulunm ak.
Y asada bir yandan da A nadolu basınının gelişm esine katkıda bulun­
mak am açlanm ıştır.
K urum un 36 üyeden oluşan b ir genel ku m lu vardır. Bu kurul şu tem ­
silcilerden oluşur: G azete sahiplerinden 6 üye, g azeteciler sendikasından
3 üye, İstanbul, A nkara ve İzm ir G azeteciler C em iyetlerinden 3 üye; çeşit­
li bakanlıkların tem silcileri 11 üye, K âğıt Fabrikaları SEK A tem silcisi 1
üye, Ü niversite ve İletişim fakülteleri tem silcileri 7 üye; O dalar B irliği 1
üye; B arolar B irliği 1 üye; T R T 1 üye; A A 1 üye; ilân prodüktörleri 1
üye.
B asın İlân K unım u yasasına göre (m adde 4 9 ) «basın ahlâk esaslarına
uym ayan gazete ve d ergiler»in ilân ve reklam ları «2 ayı geçm eyecek» bir
süre ile kesilir.
Bu m addelerin nasıl uygulanacağı ancak 33 yıl sonra, 18 K asım
1994'te. G enel K um lun aldığı b ir k ararla saptanm ıştır. Bu karar
hüküm etlerin 12 E ylül 1980'den beri basm a karşı uyguladıkları politika­
nın doğrultusunda alınm ıştır. K arardaki «B asın A hlâk E saslan » n ın en
önem lisi şudur:
«D evletin ülkesi ve m illetiyle b ölünm ez bütünlüğü ve C um huriyetin
insan haklarına dayalı, dem okratik, laik, hukuk devleti niteliği, A tatürk
ilke ve inkılapları ve A nayasa'nın 174. m addesinde yazılı İnkılap K anun­
ları aleyhine yayın yapılam az.» (m adde 1/ a)
B ir de şu var: "H er'tü rlü örg ü t suçlarıyla m ücadeleyi etkisiz kılacak
yayın yapılam az." (m adde 1/ d)
B u m addeyle m eslek örgütlerinin saptadığı basın ahlâk kuralları d ışla­
n arak bunlara politik bir yön verilm ek istendiği açıktır.
K arardaki öteki ilkeler genelde basın ahlâk yasalarında y e r alan ilke­
lerdir; örneğin: Suça tahrik ve teşvik; şiddet ve terörü özendirecek yayın­
lar; uyuştum cu m adde kullanm ayı özendirm ek; din söm ürüsü; hakaret, if­
tira, haksız isnat; özel yaşam ın gizliliğine saygı; kişilerin ırkları, cinsiyeti,
sosyal düzeyi ve dini inançları nedeniyle kınanm am aları; kadın erkek eşit­
liğine saygı, vb.
B asın ilân K unım u, G enel K um lun ahlâk ilkeleri konusundaki bu ka­
rarıy la b ir tü r B asın A hlâk K onseyi olu ştu rm a yoluna girm iştir. Bunun
için de ilkelerin uygulanıp uygulanm adığını saptam ak am acıyla uzm an ya
d a uzm anların görüşlerinin alınabileceği belirtilm iştir, (m adde 5). Yani
K urum 1994 kararıyla kuruluşunda saptanan m esleksel adalet ve sosyal
yardım ilkelerini aşan politik b ir y öne sapm ıştır.
Soru 53: Dokuz gazete patronu neden üç gün gazete çıkartm adı­
lar?

Fikir İşçileri K anunu ile B asın İlân K urum u çileden çıkarm ıştır gazete
sahiplerini. P atronlar bu kanunları protesto etm ek için 10 O cak 19 6 1'de
yayınladıkları ortak bir bildiri ile üç gün gazete çıkarm ayacaklarını ilân
ederler. B ildirilerinin altına 9 gazetenin adı v e rilir Akşam , C um huriyet,
D ünya, M illiyet, Tercüm an, Vatan, Yeni Sabah, H ü rriyet ve Yeni İstanbul.
G azetecilerin bu yasalara karşı gösterdiği tepki eşsizd ir ve basın tarihi­
nin en önem li olaylarından biridir. G azeteciler kendi aralarında toplanıp
patronların protestolarını protesto etm ek için b ir gösteri yürüyüşü d üzen­
lem eye karar verirler. 10 O cak Ç arşam ba günü yapılır bu yürüyüş. B ütün
çalışan gazeteciler katılır gösteriye. G azetecilerin ellerinde şu pankartlar
vardır:

«B iz çalışan gazeteciler, gazete patronlarının çıkm am a kararına


katılm ıyoruz,»
«M enderes'e boyun eğ en le r hürriyete başkaldırıyorlar,»
«Ç alışan gazeteci bugüne dek sim itle ve üm itle yaşadı,»
«Sim idim iz ve hürriyetim iz için,»
«B abıâli ağalarına paydos,»
«Ç alışan gazeteciye cop, patrona hep hazırlop,»
«Patronlar paralarını biz hayatım ızı koyduk,»
«Biz, çalışan gazeteciler, patronlarla değil, M illî B irlik K om ite­
siyle beraberiz.»

V e o gün gazeteciler ortak b ir Basın gazetesi çıkarm aya k arar verir­


ler. H er gazeteci kendi olanakları ölçüsünde bu gazetenin çıkm asına katı­
lır. 11, 12 ve 13 O cak tarihlerinde yayınlanan bu.gazete bir bayrak gibidir.

B irinci günün başyazısında, şöyle denir:


«T em el hak ve hürriyetlerim izin gerçekten kısıldığı, basının, yalnız
basının değil, bütün m em leketin gerçekten eşi görülm em iş b ir tehlikenin
içine sokulduğu günlerde bile gazetelerini kapatm ak ve protesto yoluna
g itm eyen gazete sahiplerinin, şim di b ir ilân kurum u için yaptıkları bu ha­
reket basın tarihim izde her halde şerefli b ir y er kaplam ayacaktır.
«G azete çıkarm ak çorap fabrikası işletm eye benzem ez. B asın bir
kam u hizm etidir.»

Soru 54: Millî Birlik yönetiminde hangi gazeteciler tutuklandı?

M illî Birlik dönem inde tutuklanan ilk gazeteciler A ziz N esin ile
İhsan A da olm uştur.
124
D P devrileli aşağı yukarı bir yıl olm uştur. M illî B irlik H üküm eti bası­
na özgürlük sağlayan kanun değişikliklerini yapm ış. T em silciler M eclisini
k urm uş ve yeni rejim i birtakım tem ellere oturtm aya başlam ıştır.
Bu sıralarda H alk P artisinin eski kodam anlarından K asım G ülek bir
gazete çıkarm aya kalkar. Bu yeni gazete Teınin'dir. G ülek Vataıı'tn eski
yazı işleri m üdürü ve eski C H P H atay m illetvekili İhsan Ada'yı getirir g a­
zetenin başına. İhsan A da d a görüşlerini ve eğilim lerini beğendiği yazarla­
rı toplayarak Tanin \n kadrosunu kurar. K im ler vardır kadroda: A ziz
N esin, M elih C evdet A nday, Y aşar K em al, S abahattin Eyüboğlu...
Temin I M art 1961 günü yayınlanm aya başlar. B ir olay olm u ştu r gaze­
tenin çıkışı. İlerici olarak tanınan bunca yazarın Teininde toplanm ası çeşit­
li ju rn allere konu olur. K asım G ülek'ten hesap sorulur bu yüzden. A ziz
N esin'in yazılarında yine solculuk araştırm aları başlam ıştır. S onunda, 18
M ayıs 1961 Perşem be akşam ı B irinci Şubenin iki m em uru gelir gazeteye.
İhsan A da ile A ziz N esin'in nezaret altına alındıklarını bildirirler. K asım
G ülek şaşırm ıştır ne yapacağını. Ertesi gün Tanin'de şu açıklam a yayınla­
nır:
«D ün nezaret altına alınan m uharrir A ziz N esin'in b ir hafta önce g aze­
tem izle ilişkisi kesilm iştir. E sasen bizden önce birçok gazete ve dergilerde
y azılan çıkan ve halen de çıkm ak ta olan bu y azan n son zam anlarda g aze­
tem iz için yararlı olm adığına kanaat getirm iş ve kendisiyle ilgim izi kes­
m iştik.
«İhsan A da'ya gelince; yıllarca Vatan gazetesinde yazı işleri m üdürlü­
ğü yapan ve uzun süre U lus'un genel yayın m üdürlüğünde bulunan, son
dönem de ise C H P H atay m illetvekili olan arkadaşım ızın, yapılacak tahki­
kat sonunda tem ize çıkacağını üm it ediyoruz.
«Tanin daim a B üyük A tatürk'ün izinde ve T ürk m illetinin hizm etinde
vazife görecektir.»
A radan iki ay bile geçm em iştir, 3 T em m u z 1961 günü İhsan A da ile
A ziz N esin, yazılarında hiçbir suç unsuru görülm ediği için, A sk erî Sorgu
Y argıçlığının karan ile «tahliye» edilirler. Bu olay g azetecilere karşı alı­
nan ilk «tedbir» ve kötü bir başlangıçtır.

Soru 55: 1961 Anayasasında Haberleşme hak ve özgürlüğünün


yeri nedir?

B ir partinin M eclis'te çoğunluğu sağlayarak basını susturm aya y önele­


cek k anunlar çıkartm asını önlem ek am acıyla 1961 A nayasasına basın ö z­
gürlüğünü güven altına alacak önem li m addeler konm uştur. K urucu M ec­
lis eski acı denem elerden ders alarak basın düşm anı hüküm etlerden
gelecek sakıncaları önlem eye çalışm ıştır.
1961'den önceki A nayasalarda basın özgürlüğü ile ilgili çok yuvarlak
sözler vardır: «M atbuat kanun dairesinde serbesttir» d e r eski A nayasalar.
N e dem ektir basının kanun çerçevesi içinde ö zg ü r o lm ası? G erçekte hiç­
bir şey dem ek değildir. H üküm et özel basın ve ceza kanunlarıyla gazeteci­
nin çalışm asını, haber verm esini, yorum ve eleştiriler yazm asını öyle bir
önler ki, ortada özgürlük diye hiçbir şey kalm az. B unlar da hep «kanun
dairesinde» olur. İşte K urucu M eclis bu tür kanunları önlem eye y önelm iş­
tir. B aşarabilm iş m idir bu işi? D ünyanın en m odem , en özgiir, en sosyal
anayasasını yapın, yarın M eclis'te özgürlük düşm anı, gerici, tutucu g ru p ­
lar üçte iki çoğunluğu sağlayacak durum a geldiler mi A nayasa güm e
gider. T em elde A nayasayı yaşatacak b ir yapı yoksa özgürlükleri k oruya­
bilm ek kolay değildir.
1961 A nayasası neler getirm iştir basm a? A nayasa her şeyden önce
basın haklarını ve özgürlüklerini tek er teker sıralam ış ve bunların doku­
nulm azlığını belirtm iştir. N edir bu haklar ve ö zgürlükler? Ş unlar vardır
A nayasada:
- Basın hiirdür, sansür edilem ez (m adde 22): A nay asa her ne koşullar
altında olursa olsun sansürü yasak etm iştir. D em ek ki hiçbir özel kanunla,
sıkıyönetim rejim iyle veya herhangi b ir olağanüstü durum nedeniyle bası­
na sansür konulam az.
-Yayın yasağı konam az (m adde 22): T ürk basın tarihi, hüküm etlerin
hoşuna gitm eyen haberlerin yazılm asına engel olan yayın yasağı k ararla­
rıyla doludur. H er dönem de bunun sayısız örneklerini gördük. İşte K um cu
M eclis, artık hüküm etler b ir d ah a yayın yasaklan ile basını susturm aya
kalkm asın dem iş ve bu m addeyi koym uştur A nayasaya. A ncak b ir tek d u ­
rum da yayın yasağı konabilir, o da yargı görevinin am acına uygun olarak
b ir saklılık gerekiyorsa. Y ani, b ir kovuşturm anın ve yargılam anın başarı
ile yürütülm esi için bazı o lay lan n çok kısa b ir süre açıklanm am ası gereki­
yorsa.
-G azete ve dergiler toplatılam az (m adde 22) K urucu M eclis gazete
ve dergilerin toplatılm asını önlem ek istem iştir. A m a bu hüküm A nayasa­
ya ters yönden girm iş ve «gazete ve dergilerin ancak hakim karan y la»
toplatılabileceğj belirtilm iştir. 1971 E ylül'ünde yapılan A nayasa değişik li­
ği ile de gazete ve dergilerin toplatılm ası için hüküm ete ve yargıçlara yeni
yetkiler verilm iştir: «D evletin bütünlüğünün, ulusal güvenliğin, kam u d ü ­
zeninin, genel ahlâkın korunm ası bakım ından, yargıcın vereceği kararın
gecikm esinde sakınca bulunan durum larda ve kanunun açıkça yetkili k ıl­
dığı m erci'in em riyle gazete ve d erg iler toplatılabilir.»
N edir bu «m erci»ler? B unu öteki k anunlar gösterir. Y ani, B akanlar
K uruluna, İçişleri B akanına, valiye, em niyet m üdürlerine, sıkıyönetim k o ­
m utanlarına böyle yetkiler verilebilir, onlar da gazeteleri toplatabilirler.
A m a bir hüküm daha vardır aynı m addede: T oplatm a kararını veren
merci bunu en geç 24 saat içinde m ahkem eye bildirir. M ahkem e bu k aran
en geç üç gün içinde onaylam azsa, toplatm a k aran hüküm süz sayılır.
Y ani, toplatm ayı önleyen A nayasa m addesi çok esnek b ir m adde o l­
muştur.
-G azete ve d erg iler ka p a tıla m a z (m adde 22): Bu hüküm de ters g ir­
m iştir A nayasaya. «G azete ve derg iler kapatılam az» denm em iş de «gazete
ve dergiler ancak m ahkem e k ara n y la kapatılabilir» denm iştir. 1971 E ylü­
lünde değişikliğe uğrayan A nayasa hüküm leri arasında bu da vardır.
Şöyle olm uştur bu hüküm :
«G azete ve dergiler m illî güvenliğe, kam u düzenine, genel ahlâka,
insan hak ve hürriyetlerine dayanan m illî, dem okratik, laik ve sosyal
C um huriyet ilkelerine ve D evletin b ölünm ezliğine aykırı yayım lardan
m ahkûm olm a halinde m ahkem e k ararıyla kapatılabilir..»
Y ani, bu m adde de büyük bir esneklik kazan m ıştır bu son değişiklikle.

- G azete ve dergi çıkartm ak için ö nceden izin alınm az, m a lî tem inat
g erekm ez (m adde 23): K urucu M eclis eski basın kanunlarında yer alm ış
olan izin sistem ine veya bankaya para yatırm ayı gerektiren garanti siste­
m ine yine bir gün dönülm esi ihtim alini ö n lem ek için A nayasaya bu
hükm ü koym uş ve çok da iyi etm iştir.

- H aber, düşünce ve kanıların yayım lanm ası engellenem ez (m adde


23): A nayasa basın kanununda yapılacak d eğişikliklerle haber, düşünce
ve kanıların yayım lanm asını engelleyici ve zorlaştırıcı siyasal, ekonom ik,
m alî veya teknik tedbirlerin alınam ayacağını açıkça belirtm iştir. Bu da
A nayasanın önem li hüküm lerinden biridir.

- B asım evleriııe ve basın araçlarına el ko n a m a z (m adde 25).

- Ü iizeltm e ve cevap hakkı kötüye kulla n ıla m a z (m adde 27).

- D evlet, haberleşm e hakkının kullanılm ası için ola n a kla r sağlar


(m adde 22 ve 23): A nayasada bunlardan başka en önem li bir hüküm basın
özgürlüğünün kullanılm asında D evlete bazı y ü küm lülükler tanınm asıdır,
bu çok yeni bir şeydir. K urucu M eclis h aberleşm e hakkının uygulanm ası
için D evletin birtakım önlem alm asını, o lan ak lar sağlam asını öngörm üş­
tür. A nayasaya göre gazete ve d erg iler D evletin ve kam usal kurum ların
araç ve olanaklarından eşitlik ilkesine göre yararlanırlar.
Bu hüküm lere göre devlet haberleşm e h akkının uygulanm asına seyirci
kalm ayacak, gazete ve dergi çıkartm ak isteyenlere ve çık artanlara birta­
kım k olaylıklar sağlayacaktır. Bu ko lay lık lar vergi indirim i, posta, tele­
fon, telg raf ve teleks ücretlerinde indirim , k âğıt ve araçlarda güm rük indi­
rim i, dağıtım kolaylıkları, haber k aynaklarına ulaşım gibi şeylerdir.
B u yüküm lülüklerin A nayasaya girm esi çok olum lu ve devrim ci bir
tutum olm uştur.

- Sorum luluklar (m adde 22): A nayasa basın ö zgürlüğünün bazı koşul­


lar altında, kanunla sınırlanabileceğini b elirtiyor. N ed ir bu koşullar?
1) D evletin bütünlüğünü, kam u d üzenini, ulusal güvenliği ve genel ah ­
lâkı korum ak;
2) K işilerin onuruna ve haklarına saldırıyı, suç işlem eye kışkırtm ayı
önlem ek;
3) Y argı görevinin uygulanm asını sağlam ak.
A nayasa bu durum larda basına soru m lu lu k lar tanım ış ve çıkartılacak
kanunlarla haberleşm e hak ve özgü rlüklerinin bu açıdan sınırlandırılm ası­
nı öngörm üştür.

Soru 56: Tedbirler Kanunu ve Temel Hak ve Hürriyetler Tasarısı


ne idi?

M illî B irlik rejim inin heyecanlı yılların d a basın özgürlüğünü kısıtla­


mak am acıyla çıkartılan ilk kanun, 5 M art 1962'de kabul edilip 7 M art
1962'de yayınlanm ış olan 38 sayılı T edbirler kanunudur.
Bu kanun «27 M ayıs D evrim ini söz, yazı, haber, havadis, resim , kari­
katür ve başka araçlarla yersiz, haksız veya gayrim eşru gösterm eye çalı­
şanları » suçlam aya yönelm iştir.
T ed b irler K anunu ile m ahkem eye verilen ilk gazeteci de, D ünya gaze­
tesinde çıkan «A çık rejim » yazılı b ir karikatüründen dolayı, Ferruh D oğan
olm uştur. U zun bir soruşturm a ve y argılam adan sonra, beraatle sonuçlan­
m ıştır bu dava.
T edbirler K anunu kendinden beklenen sonuçların hiçbirini sağlayam a­
m ış ve bu kanunun varlığına rağm en hem 27 M ayıs 1960 D evrim i en aşın
saldırılara uğram ış, hem de kanunun yasakladığı D P iktidarını öven ve sa­
vunan en ateşli yazılar çıkm ıştır basında. T ed b irler K anunu havada kal­
m ış, anlam ını ve gereğini yitirm iş b ir kanundur.

Tem el H ak ve H ürriyetler K anunu tasarısı

1966-67 yıllarında, Süleym an D em irel'in B aşbakanlığı dönem inde en


b üyük gürültülere yol açan b ir konu «T em el hak ve hürriyetler kanunu ta­
sarısı» idi.
Şu hüküm vardı tasarıda:
«T oplum içinde kam u düzenini veya güvenliğini bozabilecek m ahiyet­
te her türlü bölücü faaliyette bulu n an lar veya bu m aksatla söz, yazı, haber,
havadis, resim , karikatür, veya başka araçlarla ö rn ek ler vererek propagan­
da yapanlar veya telkinde bulunan lar 2 yıldan 5 yıla kadar...
«A nayasanın reddettiği kom ünizm i kurm ayı am aç edinen b ir görüşü
etkili olarak aşılam aya yahut kom ünizm i benim sem eye, veyahut beğendir­
m eye m âtuf her ne suretle olursa olsun propaganda y apanlar veya telkinde
b u lunanlar 5 yıldan 10 yıla kadar...
«Y argı kurullarında verilm iş ve k esinleşm iş olan karar ve hüküm leri
söz, yazı, haber, havadis, resim , karikatür veya başka araçlarla kötüleyen
veya kötülem eye çalışanlar... I yıldan 5 yıla kadar...v.b.»

C H P'nin ve İn ö n ü ’nün tepkileri

C H P büyük bir tepki gösterdi bu tasarıya. İnönü 14 Şubat 1967'de


yaptığı bir konuşm a ile yeni tasarının karşısına dikilerek şöyle dedi:
«O yle görünüyor ki H üküm eti olağanüstü kanun tedbirleri aram aya
sevkeden sebep kom ünist tehlikesi olacaktır. G erçek şudur ki seçim zam a­
nı, seçim âleti olarak başlayan kom ünist tehlikesine m em leket ölçüsünde
b ir tehlike önem i verilm ek isteniyor...
«Sayın B aşbakan, terör rejim ini kurm ayacağını bildirm işti. B una iç­
tenlikle inanıyorum . A ncak tecrübe ile b ilin ir ki terör rejim ini ku rm ay aca­
ğını bildirm işti. B una içtenlikle inanıyorum . A ncak tecrübe ile bilinir ki
terör rejim leri ilk gününde isteyerek kurulm az. 50 yıllık tecrübeden sonra
a şın sol akım lara karşı tedbirler çok norm al hudutlar içine sokulm uştur.
K aldı ki bizde aşın sol gibi, aşın sağ da vardır. Ve hangisinin azgın oldu­
ğu pek kestirilem ez.
«D üşünülen tem el haklar kanununun vatandaş h aklanndan eser bırak­
m ayan büyük bir huzursuzluk devri açm asından sakınınız...»
B ütün m uhalefet basını ve tarafsız gazeteler bu tasa n y a karşı büyük
bir kam panya açarlar. B unun üzerine H üküm et tasan y ı M eclis G enel K u­
ruluna getirm ekten vazgeçti ve «Tem el H ak ve H ürriyetler K anunu» y al­
nız fırtınalar koparan bir ta s a n olarak kaldı.

Soru 57: 1960-71 döneminde basında ne gibi gelişmeler oldu?

27 M ayıs'tan sonra gazeteciler b irtakım h ak lar elde ettiler (212 sayılı


kanun); kanunlarda basın özgürlüğünü sağlayâcak değişiklikler yapıldı
(ispat hakkı, yayın yoluyla işlenecek suçlar kanununun k aldınlm ası...),
B asın İlân K urum u kuruldu, v.b...
F akat bunun yanı sıra da birtakım ted b irler alındı basına karşı: Öncü
kapatıldı, T anin'in y ayınlan yüzünden A ziz N esin ve İhsan A da tutuklan­
dı, T ed birler K anunu çıkartıldı, v.b...
Y eni dönem işte böyle bazı çelişkilerle başladı ve sonra iki yönde ge­
lişti.
Y asal bakım dan basın gen iş o lan ak lar elde etm işti ve basının g elişm e­
si için olum lu bir ortam hazırlanm ıştı. B asının başının üstünde D em ok-
les'in kılıcı gibi sallanan bazı kanun m addeleri yürürlükten kaldırılm ış d e­
ğildi a m a o özgürlük havası içinde sav cılar bu m addeleri uygulayacak
yeni kovuşturm alara yönelm iyorlardı. Y ani, bu özgürlük havası b ir bakı­
m a b ir hoşgörüye dayanıyordu. D em o k rat Parti'nin basına karşı tuttuğu
yolun kötü sonuçlarından ders alm ış olan A dalet Partisi yöneticileri hava­
yı gerginleştirecek olayları önlem eye çalışıyorlardı. Ü lkenin koşu llan da
baskı denetlem elerine hiç elverişli değildi o yıllarda. D P dönem inde y a­
saklanm ış her söz konuşulabiliyor, yazılabiliyordu artık. B ir bilinçlenm e
oluyordu aydın çevrelerde.
İşte bu ortam içinde sol basında büyük gelişm eler oldu. Fön'cüler ve
A n t'çtlar yeni bir hava g etirdiler basm a: Ö te yandan T ürkiye İşçi Partisi
politik havanın değişm esinde büyük rol oynuyordu. TİP'çi yazarlar çeşitli
gazete ve dergilerde yeni görüş ve y o ru m lan savunm aya başladılar. Sol
basın T ürkiye'nin tarihinde eşi görülm em iş b ir zenginliğe kavuştu. Solun
her rengi, her eğilim i vardı basında.
Bu özgürlük yasal tem ellere dayanm adığı için de tutarlı değildi. Sık
sık çelişkiler ortaya çıkıyordu: A tatürk'ün B ursa nutku yüzünden Ç elin
Altcm'ın m ahkem eye verilm esi, Şa d i A lkılıç olayı, B a b e u f çevirisi y ü zü n ­
den açılan dava v.b... Sayısız örnekleri vardır bunların.
1960'tan 1971 M art’ına kadar uzanan dönem de günlük gazetelerde
büyük gelişm eler oldu.
D üşünceye ve yorum a yer veren g azeteler geniş okuyucu kitlelerine
seslenm eye başladılar. D evrim leri destekleyen g azeteler bütün konulara
ışık tutarak, politik ve ekonom ik konularda yeni çözüm y o llan öne sürdü­
ler. Cıınıhuriyet'in tirajı 160 bine, A /t/anı'ınki 150 bine, M illiyet'inki de
200 bine yükseldi.
Bunun yanı sıra tutucu çevrelerde okunan Tercüm an gazetesi de 300
binin üstünde baskı yaptı. Y orum a yer veren gazetelerin elde ettiği bu ti­
rajlar d ah a önceki dönem lerde görülm üş şey değildi.
Ö te yandan en büyük tiraj artışını heyecanlı haber g azetelerinin sağla­
dığı görüldü. H ürriyet ortalam a 600 bin baskı yapıyordu. H aldun Sim avi
K asım 196S'de GUnaydm'ı kurdu, gazetenin tirajı o dönem de 350 bine
yükseldi.
Baskı tekniklerinde çok büyük g elişm eler oldu. G ünlük gazeteler
ofset e geçm eye başladılar. R esim lerin ve renklerin çekiciliği geniş k itle­
leri etkiledi, yeni tekniklerle basılan g azeteler çok büyük tirajlara y ö neldi­
ler. Bu gazetelerde yorum ve düşünce ikinci plana düştü.
Y ine bu dönem in en önem li olaylarından biri gazetecilerin kültür ve
eğitim düzeylerindeki yükselm edir. Eski d ö nem lerde ortaokullardan, lise­
lerden ayrılan bazı kim selerin b asında iş aram alarına karşılık o dönem de
gazetecilik gittikçe sağlam bir m eslek o lm a eğilim ini gösterdi ve yüksek
öğrenim görm üş olanlar gazetelerde ço ğunluğa geçtiler.
G azetecilik eğitim i de ayrı b ir önem kazandı. A nkara'da Siyasal B ilg i­
ler Fakültesine bağlı olarak 1965'te B asın Y ayın Y üksek O kulu kuruldu,
İstanbul G azetecilik E nstitüsüne ve gazeteci yetiştiren özel okullara her
yıl yüzlerce öğrenci yazıldı.
Y ine bu dönem de doğan ve ilerideki dönem lerde büyük etkileri olan
b ir olay da T elevizyonun kurulm asıdır. T elevizyonun gelişm esi hem öz,
hem sayfa düzeni, hem de ilân gelirleri bakım ından gazeteleri sonraki yıl­
larda geniş ölçüde etkiledi.
12 M A R T 1971 M U H T IR A S I V E SO N R A SI

1971-1980’

Soru 58: 12 Mart Muhtırası neydi ve özgürlükleri nasıl yok etti?

12 M art 1971'den önceki günlerde ve aylarda T ürkiye bunalım lı bir


hava içindeydi. Ü lk ed t sosyal ve ekonom ik b ir düzensizlik vardı, A naya­
sanın öngördüğü devrim ler yapılam ıyordu, fiy atlar yükseliyor, eşitsizlik
artıyordu, işyerlerinde sık sık grev ler oluyor, işyerleri işgal ediliyor, işçi­
ler işten çıkartılıyor, polisle işçiler arasın d a çarpışm alar oluyordu.
H üküm et gençlik olaylarına çözüm getirem iyor, gençler boykot kararlan
alarak derslere girm iyor, fakülteleri işgal ediyorlar, üniversiteler k apatılı­
yor, polisle öğrenciler arasında kanlı çarp ışm alar oluyor, yüzlerce öğrenci
tutuklanıyordu. Bunun yanı sıra ülkücü g en çle r solcu öğrencilerin d üzen­
ledikleri toplantılan ve öğrenci lokallerini b asıyorlar ve yine kanlı olaylar
çıkıyordu. A şın solcu gençler de çeşitli eylem lere girişerek adam k açın -
yorlar, banka şubelerini ve işyerlerini basıyorlardı. O D TÜ b ir savaş alanı­
na dönm üş, güvenlik kuvvetleriyle ö ğ ren ciler arasındaki çarpışm alarda 32
kişi yaralanm ış, I kişi ölm üştü. O D T Ü zırhlı birliklerce kordon altına
alınm ış, helikopterler ve askeri k eşif u ç ak la n üniversiteyi denetim altına
alm ıştı. A m erikan B üyükelçiliği önünde b ir toplum polisi vurulm uş, Edir-
nekapı'da 2 toplum polisi kurşunlanm ıştı...
H üküm et bu k an şık lık lan önleyecek güçte değildi. İş çevreleri g üven­
sizlik içinde oldukları için hüküm ete karşı b ir tutum alm ışlardı. O rduda da-
huzursuzluklar artm ış ve çeşitli gruplar d arbe hazırlıklarına girişm işlerdi.
Bu gruplardan biri, bazı devrim ci üniversite profesörleri ve gazete yazar­
larıyla da işbirliği yapıyordu. Bu grupta y er alan yazarlar arasında şu adla­
ra rastlanıyordu: İlhan Selçuk, flh a m i Soysal, D oğan A vcıoğlu, C em al
R eşit E yüboğlu. A m a orduda ağırlığı o lan gru p profesör ve yazarlarla iş­
birliği yapan grubu son dakikad a dışladı ve 12 M art darbesi onların yöne­
tim inde yapıldı.
G enel K urm ay B aşkanı M em duh Tağm aç, K ara K uvvetleri K om utanı
F aruk G ürler, D eniz K uvvetleri K om utanı C elâl E yicioğlu ve H ava K uv­
vetleri K om utanı M uhsin B atur'un im zalayıp C um hurbaşkanı C evdet
Sunay'a sundukları m uhtırada şöyle deniyordu:
«P arlam ento ve H üküm et süregelen tutum , görüş ve icraatıyla yu rd u ­
m uzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonom ik huzursuzluklar içine
sokm uş, A tatürk'ün bize hedef gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaş­
m ak üm idini kam uoyunda yitirm iş ve A nayasa'nın öngördüğü reform ları
tahakkuk ettirem em iş olup T ürkiye C um huriyetinin geleceğini ağır bir
tehlike içine düşürm üştür.
«Türk M illetinin sinesinden çıkan Silahlı K uvvetlerin bu vahim ortam
hakkında duyduğu üzüntü ve üm itsizliği giderecek çarelerin, partilerüstü
b ir anlayışla M eclislerim izde değerlendirilerek m evcut anarşik durum u g i­
derecek ve A nayasanın öngördüğü reform ları A tatürkçü b ir görüşle ele
alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak, kuvvetli ve inandırıcı b ir hü­
küm etin dem okratik kurallar içinde teşkili zaruri görülm ektedir.
«Bu husus süratle tahakkuk ettirilm ediği takdirde T ürk Silahlı K uvvet­
leri, kom utanların kendisine verm iş olduğu görevi yerine getirerek idareyi
doğrudan doğruya ele alm aya kararlıdır.»
Bu m uhtıranın duyurulm ası üzerine B aşbakan Siiteym ün D em irel d e r­
hal görevinden istifa etti. Ve bu olay çoşku ile karşılandı. T ü rk iy e Ö ğret­
m enler S endikası (TÖ S), D evrim ci A vuk atlar D em eği, T ürkiye M illi
G ençlik T eşkilatı, Ü niversite A sistanlar D erneği, M im arlar O dası, D ev-
G enç, M illi B irlik G rubu, O D T Ü M ezunlar D em eği, T ü rk -îş ve D İSK
gibi ö rgütler O rdu'nun işe karışm asını destekleyen b ildiriler yayınladılar.
C H P genel başkanı İsm et İnö n ü süratle yeni seçim lere gidilm esini iste­
di, Parti G enel Sekreteri B ülent E cevit ise görevinden istifa ederek M u h tı­
raya karşı olduğunu belirtti. T İP de M uhtıraya karşı olduğunu açıkladı.
Y eni H üküm eti kurm akla görevlendirilen N ihat E rim 76 kişinin k a tıl­
m adığı M eclis'te E cevit G rubunun karşı o ylarına rağm en güven oyu aldı
(8 N isan 1971).
A radan on gün bile geçm eden 11 ilde Sıkıyönetim ilân edildi (27
N isan 1971).
A rtık sıra basına gelm işti, önce C um huriyet ve A kşam gazeteleri 10
gün süreyle kapatıldı (28 N isan 1971). A rdından d a A n t dergisi ile Bugün
ve S a bah gazetelerinin süresiz o larak kapatıldığı ilân edildi.
O rdunun sınırsız desteğini alan N ihat Erim 'e göre A nayasa T ürkiye
için b ir lüks sayılırdı (9 M ayıs 1971). A ynı gün İstanbul S ıkıyönetim K o­
m utanlığı 78 kişiyi tutukladı, 91 kişiyi g ö zaltına aldı ve 222 kişinin de
arandığını bildirdi. B unun ardından 19 ilde 427 kişinin g ö zaltına alındığı
açıklandı. Prof. Bahri Savcı, Prof. Tarık Z a fe r Tunaya, Prof. M üm taz S o y ­
sal, Prof. M uam m er A kso y ve Prof. İsm et Sungurbey de bunların arasın­
daydı (19 M ayıs 1971).
T utuklam alar birbiri ardı sıra devam ediyordu. 20 M ayıs’ta T Ö S , İL K ­
SEN, D ev-G enç ve T tP üyesi 357 kişinin g ö zaltına alındığı açıklandı. E r­
tesi gün de bu listeye 5'i profesör 10 öğretim üyesinin ve birçok yazar, ga­
zeteci, sendika ve dernek yöneticisinin ad la n eklendi. T tP genel başkanı
B ehice B oran da ertesi hafta gözaltına alındı. T utuklananlara işkence ya­
pıldığı duyuluyor ve hoşnutsuzluklar artıyordu.
Bu arada İsrail B aşkonsolosu kaçınİdı (18 M ayıs) ve beş gün sonra
ölü bulundu. Sinan C em gil ve iki arkadaşı A dıyam an'da öldürüldü. T tP
genel sekreteri Şaban Erik tutuklandı. T a b iî Senatör E krem A c u n e d in,
C em al M adanoğlu'nun ve O sm an K oksal'm dokunulm azlıkları kaldırıldı.
M adanoğlu tutuklandı...

Soru 59: 12 Mart Yönetimi basın ve düşünce özgürlüğünü nasıl


yok etti?

- A nayasa değişikliği

O rdu K om utanlarının gölgesinde ülkeyi yöneten N iha t E rim


hüküm etinin ele aldığı konulardan ilki 1961 A nayasasının basın özg ü rlü ­
ğü ile ilgili 22. ve 27. m addelerini değiştirm ek oldu. P arlam ento da bu d e­
ğişiklikleri 22 Eylül 1971 'de onayladı.
1961 A nayasası gazete ve dergilerin ancak yargıç kararıyla toplatılm a­
sını öngörüyordu. D eğişiklikten sonra 22. m adde şu biçim e sokuldu:
"... G azete ve dergiler devletin ülkesi ve m illetiyle bölünm ez b ütünlü­
ğünün, milli güvenliğin, kam u düzeninin ve genel ahlâkın korunm ası ba­
kım ından gecikm ede sakınca bulunan hallerde kanunun açıkça yetkili k ıl­
dığı m erciin em riyle toplatılabilir.."
Y ani, toplatm a yetkisi böylece savcılara verilm iş oluyordu. T o p latm a­
ya neden olacak suç iddiaları da «devletin ülkesi ve m illetiyle b ü tünlüğü­
nün bozulm ası», «m illî güvenlik», «kam u düzeni» ve «genel ahlâk» gibi
çok esnek şeylerdi. G azeteciler ve T ürkiye G azeteciler Sendikası buna
geniş tepki gösterdiler, am a hüküm et bunlara boş verdi.

- Sıkıyönetim in tutukladığı ga zeteciler

T ürkiye G azeteciler Sendikası, 1972'de yayınladığı b ir raporda S ık ıy ö­


netim in bir hafta ile sekiz gün arasında değişen sürelerde şu gazetecileri
g ö zaltına aldığını belirtiyordu:
«A ltan Öymen, O ktay K urtböke, H ilm i Karabet, U luç G ürkan, IIhami
Soysal, A li Sirm en, T urhan Selçuk, Yaşar Kem al, E rol Türegün, Ö zer
Esm er, D oğan A vcıoğlu, U ğur M um cu, Ilhan Selçuk, Çetin A ltan.»
Turhan D illigil, D oğan K oloğlu, A lp a y Kabacalı, S a b ri Yıldız daha
önce açılm ış davalardan dolayı m ahkûm edilip cezaevine alındılar. Çetin
A lta n m illetvekilliği sırasında yaptığı b ir konuşm adan ötürü m ahkûm
oldu. A n t dergisi yazı işleri m üdürü O sm an S. A ro la t 141 yıl hapis iste­
m iyle y a rg ıla n d ı<!).
İlhan Selçuk 27 N isan 1971 'de yayınlanan «H oşgeldin T anzim at K afa­
sı» başlıklı yazısından dolayı yazı işleri m üdürü O ktay K urtböke ile b irlik­
te tutuklandı ve C um huriyet 10 gün süreyle kapatıldı. B u d av a aklanm a ile
sonuçlandı am a, İlhan Selçuk bu kez de M adanoğlu davasından yargılandı
ve Z iverbey köşkünde işkence gördü (2).
U luslararası G azeteciler F ederasyonunun 11. K ongresi de Sıkıyönetim
dönem i içinde 11 Eylül 1972'de İstanbul'da toplandı. Federasyon tem silci­
leri bu kongre nedeniyle gazetecilere moral verm ek iizere S ağm alcılar C e­
zaevinde yatan Çetin A lton, D oğan K oloğlu, A lp a y K abacalı ve S abri Yıl­
m a zla görüşerek kendilerine çiçek verdiler.
S abahattin Eyiiboğlu, Vedat G iinyol ve A z ra E rlıad da o dönem de
« B a b eu f Çevirisi» nedeniyle tutuklandılar ve sonra d a aklandılar.
Y ine aynı dönem de rastlanan gülünç o laylardan biri de A l tan Öynıen,
E m il G alip Sandalet ve E rdal Ö ; un uçak kaçırm a olayıyla ilişkileri b u ­
lunduğu iddiasıyla gözaltına alınm alarıydı.
Prof. M üm taz Soysal da A nayasaya G iriş k itabında kom ünizm propa­
gandası yaptığı iddiasıyla tutuklandı, yargılandı, 6 yıl 8 ay hapse m ahkûm
oldu, am a karar A skeri Y argıtayda bozulduğu için M üm taz So ysa l aklan­
dı.

- 12 M art dönem inin bilançosu

K om utanların gölgesinde kurulan N ihat E rim (M art 1971 M ayıs


1972), Ferit M elen (M ayıs 1972 - N isan 1973) ve N aim T alu (N isan 1973
- E kim 1973) hüküm etleri dönem lerinde basın hep büyiik baskılar altında
görev yaptı. A skeri rejim ancak 14 E kim 1973’te yapılan seçim ler so nun­
da sona erdi. O günlerde cezaevlerindeki gazeteci ve yazarlar şunlardı
- Çetin A ltan (7,5 yıl hapis, 2,5 yıl sürgün)
- D oğan K oloğlu (7,5 yıl hapis, 2,5 yıl sürgün)
- O sm an A rolat (24 yıl hapis, 9 yıl sürgün)
- C an Y ücel (15,5 yıl hapis, 5 yıl sürgün)
- M ehm et Em in B ozarslan (13,5 yıl hapis, 4,5 yıl sürgün)
- A hm et Hamdi D inler (8,5 yıl hapis, 2,5 yıl sürgün)
- Y aşar U çar (7,5 yıl hapis, 2,5 yıl sürgün)
- M ete D ural (7,5 yıl hapis, 2,5 yıl sürgün)
- A bdullah N efes (7.5 yıl hapis, 2,5 yıl sürgün)
- Erdoğan B erktay (7,5 yıl hapis, 2.5 yıl sürgün)
- T ektaş A ğaoğlu (7,5 yıl hapis, 2,5 yıl sürgün)
- M üm taz Soysal (6 yıl hapis, 2 yıl 2 ay sürgün)
- Süleym an Ege (30 yıl hapis, 16 yıl sürgün)
- V ahap Erdoğdu (34 yıl hapis)
- M uzaffer E rdost (30 yıl hapis, 12 yıl sürgün)
- T urhan D illigil (5,5 yıl hapis)
- Z e k i K ılıç (1,5 yıl hapis )
- İsm ail B eşikçi (13 yıl hapis)
- A dülkadir B illurcu (4 yıl, 1 ay hapis)

A lp a y K abacalı'nın belirttiğine göre o aylarda çeşitli nedenlerie cezae­


vine alınm am ış m ahkûm lar da vardı: A tilla Tokatlı, Rasih N u ri İleri, A h ­
m et A ngın, Ö zkan Mert, N ezihe M eriç vb..
12 M art dönem i sonrası sivil yönetim e işte bu durum da gelindi.
Soru 60: Ekim 1973- Eylül 1980 dönemi basının özgürlük dönemi
sayılabilir mi?

14 E kim 1973'te yapılan genel seçim lerle T ürkiye'de siyasal ortam


norm ale dönm üş oluyordu. Ö nce b ir genel a f çıkartıldı am a 142. madde
ile m ahkûm olm uş olanlar bundan yararlanam adılar. O nlar A nayasa M ah­
kem esinin bir karan ile ancak 1974'te özgürlüğe kavuşabildiler.
Bu dönem de önce Dem ire!, sonra E cevit - E rbakan, sonra yine D em i­
re!. daha sonra Sadi Irm qk ve en son olarak da D em ire! iktidara geldi. G a­
zetecilerin o yıllarda hüküm etlerle başlarının dertte olduğu pek söylene­
m ez. 12 M art dönem i basında ve siyasal çevrelerde acı anılar bırakm ıştı.
H üküm etin başında olan liderler basını kendilerine düşm an etm em eye
özen gösteriyorlardı.
A m a özgür düşüncenin düşm anı artık D evlet değil, kaba kuvvetti. Bu
dönem de yapılan saldırıların ve işlenen cinayetlerin korkunç bir bilançosu
vardır:

- Prof. M uam m er A kso y ile Prof. U ğur A lacakaptan'ın evlerine


patlayicı m adde atıldı (14 m ayıs 1975).
- İstanbul Ü niversitesi öğrenci çatışm aları yüzünden süresiz ka­
patıldı (12 K asım 1976).
- E cevit'in seçim otobüsü N iksar'da silahlı saldırıya uğradı
(N isan 1977).
-T a k s im 'd e D İS K 'in düzenlediği m itinge dam lardan ve panjur­
lardan ateş açıldı; 34 kişi öldü, y üzlerce kişi yaralandı (1 M ayıs
1977).
- A nkara savcı yardım cısı Doğaıı Ö z evinin önünde öldürüldü
(24 M art 1978).
- Doç. Server Tanilli evinin önünde ağ ır yaralandı (7 N isan
1978).
- Doç. B edrettin C öm ert b ir arabadan açılan ateşle öldürüldü (1
T em m uz 1978).
- M am ak'ta yüzlerine kadın çorabı g eçirm iş kişiler b ir otobüsü
otom atik tabancalarla yaylım ateşine tuttular; 2 kişi öldü, 20 kişi
yaralandı (8 A ğustos 1978).
-G e v a ş 'ın B ahçesaray y ay lalarında b ir çarpışm ada 15 kişi diri
diri yakıldı, üç kişi silahla öldürüldü, b ir köy ateşe verildi) 7
Eylül 1978).
- N iğde A ksaray'ında bir kişinin tutklanm asını protesto eden
1500 sağ eğilim li kişinin yaptığı yürüyüş sırasında 3 resm i araç
yakıldı, 51 dükkân, işyeri ve parti m erkezi tahrip edildi (8Ekim
1978).
- Politika gazetesi Yazı işleri m üdürü A li Ihsan Ö zgür İstan­
bul'da işkenceyle öldürüldü (22 K asım 1978).
- K aradeniz T eknik Ü niversitesi ö ğretim görevlisi Dr. N ecdet
B ulul öldürüldü (27 K asım 1978).
- K ahram anm araş olay lan: Ö lü sayısı 104, yaralı sayısı 1052
(23-27 A ralık 1978).
- A b d i İpekçi öldürüldü (Şubat 1979).
- M ih r i B elli vuruldu (N isan 1979).
- P r o f. Ü mit Doğancı) vuruldu (21 K asım 1978).
- Prof. C avit T ütengil öldürüldü (8 A ralık 1978).
- Politika gazetesi genel yayın m üdürü A \d m Engin tutuklandı
(12 M a r ti 980).
- M uzaffer E rdost tutuklandı (26 M art 1980).
- Sadun A ren gözaltına alındı (18 M art 1980).
- O rta D oğu gazetesi başyazarı İsm ail G erçeköz yaylım ateş so­
nucu öldürüldü (4 N isan 1980).
- Ümit K aftancıoğlu öldürüldü () I N isan 1980).
- T rabzon'da gazeteci M u za ffer F evzioğlu öldürüldü (15 N isan
1980).
- A ltı ayın bilançosu: 1069 ölü (16 N isan 1980).
- N ihat E rim öldürüldü (19 T em m u z 1980).
- T ürkiye M aden-îş Sendikası başkanı K em a l T ürkler öldürüldü
(22 T em m uz 1980).
- D em okrat gazetesi m uhabiri R eca il Ü nal boğularak öldürüldü.
(22 T em m uz 1980).
- 14 Kentte 24 kişi öldürüldü (1 A ğustos 1980).
- 3'ü C H P'li, 3'ü M H P'li, 3'ü D İS K ’Iİ 19 kişi öldürüldü.

12 E ylül'e işte böylesine huzursuz, güvensiz ve kanlı bir havayla ge­


lindi. Bu hava Ö rdu'nun yapacağı b ir darbeyi haklı g österecek b ir ortam
yaratm ıştı.

Soru 61: Abdi İpekçi kimdi, neler başardı?

A bdi İpekçi T ürkiye'nin yetiştirdiği en dürüst ve en değerli gazeteci­


lerden biriydi. M esleğinde ve özel yaşam ında, kişisel ilişkilerinde ahlâk
kurallarından hiç uzaklaşm am ış, hep ölçülü, dengeli, o b jek tif kalm ış on u r­
lu bir gazeteciydi.
Adı hem batı basınının, hem sosyalist ülkeler basınının, hem de üçün­
cü dünya basınının onur listesinde çok k olayca yer alabilecek nitelikteydi.

«T ürk-Y unan ilişkilerini düzeltebilm ek için U luslararası B asın E nsti­


tüsü çerçevesi içinde yıllar boyu nasıl hiç bıkm adan girişim lerde bulundu­
ğunu hep biliyorduk.
D ünyanın ünlü liderleriyle yaptığı tü m konuşm alarda A b d i hep geri-
lim leri azaltacak, ulusları to p lu n d an birbirlerine yaklaştıracak y o llar izle­
di. Y aptığı girişim leri çoğu zam an y azılarında yansıtm adı bile. Ç alışm ala-
n y la , başarılarıyla övünm ekten çekinirdi. Iç politikada d a gerilim leri
azaltm ak, barışı sağlam ak, özgürlüğü, düşünce çoğulluğunu, dem okrasiyi
gerçekleştirm ek, T ürkiye'yi rayına oturtabilm ek için nasıl uğraştığını,
nasıl didindiğini Abdi'nin okuyucuları çok iyi bilirlerdi.
U luslararası Basın E nstitüsünün to p lantılarında A b d i dünyanın her eğ i­
lim indeki gazetecilerine kendini sevdiren, saydıran, güven sağlayan, Türk
gazeteciliğinin en güzel örneğini veren b ir kişi oldu. T üm ünlü yabancı
gazeteciler A bdi 'den hep sevgiyle, dostlu k la söz ettiler.
U luslararası B asın E nstitüsü 1976'da U N E S C O 'ya karşı b ir kam panya­
ya girişm işti. A b d i bunu önlem ek için elinden geleni yaptı. E nstitünün
m üdürü P eter G alliner'le benim aram da b ir y akınlaşm a sağlayarak g eri­
lim leri önlem eye çalıştı. A m a U N E S C O 'ya karşı girişilen kam panya, kişi­
sel girişim leri çok aşan bir olaydı. E nstitü A b d i'ye rağm en bu kam panyayı
sürdürdü. A m a sonunda yine A b d i kazandı ve K asım I978'de, U N ESC O
G enel K onferansından birkaç gün önce, bu kam panyayı durdurdu. Y azıla­
rında d a bundan hiç söz etm edi.
A b d i bir gün bana, P aris'e telefon etti, «E nstitü U N E S C O 'ya karşı alın­
ması gereken tedbirleri görüşm ek için beni L ondra'daki b ir toplantıya ça ­
ğırıyor. N e yapayım ?» diye sordu. «A m an A b d i, bu toplantı çok önem li.
M utlaka katılm alısın» diye dayattım . «H atta Paris'e gel, hazırladığım ız ta­
sa rd a n sana anlatalım .» dedim . G eldi. B asın özgürlüğünü, gazeteci hakla-
n n ı, ö zg ü r ve dengeli bir haber akışım ını sağlam ak için neler yaptığım ızı
anlattık. Y anlış b ir yolda olm adığım ızı gördü. Ertesi gün de kalkıp L ond­
ra'ya gitti, o toplantıya katıldı. T o p lantının ertesi sabahı bir telefon geldi
A b d i'den, «Y irm i kişiye karşı tek başım aydım bu toplantıda, diyordu. B ili­
y orsun, ben yabancı dillerde tartışm alarda pek kendim e güvenem em .
A m a, buna rağm en gerçekleri ortaya koydum . E nstitünün Ü çüncü D ünya
ülkelerini karşısına alarak yanlış ve zararlı b ir politika izlem e eğilim inde
o ld uğunu anlattım . T op lantıya katılanlar tek er teker benden yana olm aya
başladılar. Bu kadar inandırıcı o lduğum a göre çok doğru yoldaym ışım .
D avayı k a z a n d ık ...» (4)

Ö zgeçm işi: A b d i 1929'da İstanbul'da doğdu. G alatasaray L isesini ve


İstanbul H ukuk F akültesini bitirdikten sonra I948'de Y eni Sabah ta gaze­
teciliğe başladı. 1950'de Y eni İstanbul'a geçti. O rada üç yıl çalıştıktan
sonra İstanbul E kspres'te yazı işleri m üdürlüğü yaptı. 1954'te de M illi-
yet'in başına geçti. Ö nce Ali Naci K aracan'la, sonra d a E rcüm ent Kara-
can 'la tam bir uyum içinde çalıştı.Y akın d o stla n H aşan P ulur, A li G evgili-
li ve T urhan A ytu l la birlikte gazeteye büyük b ir canlılık kazandırdı. A bdi
çok başarılı bir yazı işleri m üdürüydü. S ay falan n m izanpajını uzun yıllar
kendi yaptı, başlıkları kendi hazırladı, başyazı yazdı ve röportajlar yaptı.
1960'ta Basın A hlâk Y asasım hazırladı, G azeteciler S endikası başkanlı­
ğ ında bulundu. U luslararası B asın E nstitüsü Y önetim K uruluna seçildi.
«İhtilalin Iç Y üzü», «İnönü A tatürk'ü anlatıyor», «L iderler d iy o r k i» adlı
k itap lar yazdı ve 1 Şubat 1979 günü evine dönerken arabasının içinde kur­
şunlanarak öldürüldü.
A bdi İp ekçid en 14 yıl sonra 24 O cak 1993'te bir bom bayla onun gibi
kendi arabasının içinde öldürülen U ğur M um cu da A bdi'nin öldü rü lm esin ­
den üç yıl sonra onun için yazdığı b ir yazıda şöyle dem işti:
«G eçen bu ¡.amana karşın İpekçi cinayetinin üzerindeki giz perdesi
henüz kaldırılm adı. İpekçi ’ııin katil sanığı A ğ ca bir ihbar sonucu Beyazıt
m eydanında ülkücülerin egem en olduğu b ir kahvede yakalandıktan sonra
gelişen olaylar, cinayetin üzerindeki giz perdesini daha da kalınlaştırdılar.
O nce A ğca, tutuklu bulunduğu K artal M altepe askeri tutukevinden örg ü t­
lü bir biçim de kaçırıldı, sonra bütün T ü rk iy e'd e elini kolunu sallayarak
dolaştı. B ir ara İran'a geçti, orada yaşadı, T ü rkiye'ye giriş yaptı, sonra
yine yurt dışına çıktı. Bu kez Sofya'da V itoşa otelinde kaldı. S ofya'da ka­
rargâh kurm uş kaçakçılardan sahte pasaport sağlıyarak çeşitli A vrupa
kentlerinde yaşadı.
M alatyalI yoksul bir ailenin çocuğu olan A ğca. İpekçi cinayetini k im ­
lerin em riyle işledi? K im lerce korundu?
İpekçi cinayeti üzerindeki kuşku bulutları A zeri’nin P apa’ya Saint Pier-
re m eydanında sıktığı kurşunla daha da karışık b ir niteliğe döndü. A ğ ca 'ya
kim ler destek olm uştur?
N ereden bakılırsa bakılsın. İpekçi C inayeti henüz aydınlanm ış d eğ il­
dir.» (5)
H âlâ da öyle. U ğur M um cu cinayeti de aydınlanm adı.

DİPNOTLAR:

(1) Alpay Kabacalı, Türkiye'de Basın Sansürü, s. 198-199.


(2) Alpay Kabacalı, aynı eser.
(3) Alpay Kabacalı, aynı eser. s. 206-207.
(4) Hıfzı Topuz, Abdi Ipekçi'yc sıkılan kurşunlar, Milliyet, 8 Şubat 1979.
(5) Abdi İpekçi, Anayasa, Yasalar, Devlet. Uğur Muıncu'nun önsözü. Adam Ya­
yınları, 1982.
12 Eylül 1980 D arbesi ve D ikta Y önetim i

(1 9 8 0 - 1983)

Soru 62: 12 Eylül'de Demokrasiye nasıl bir darbe vuruldu?

1978-1980 yıllarında T ürkiye'nin içinde bulunduğu huzursuzluk orta­


mı O rdunun girişeceği b ir darbe için elverişli bir hava yaratm ış gibiydi.
D em okrasiye güven azalm ış ve hüküm et tüm gücünü yitirm işti. 12 Eylül
1980 sabahı radyolar K uvvet K om utanlarının yönetim e el koyduklarını
bildiren bir m esaj yayınladılar. B ir num aralı bildiride şöyle deniyordu:
«Y üce T ürk M illeti,
T ürk Silahlı K uvvetleri, tç H izm et K anununun verdiği T ürkiye C um ­
huriyetini kollam a ve korum a görevini yüce T ürk M illeti adına em ir ve
kom uta zinciri içinde ve em irle yerine g etirm e kararı alm ış ve ülke yöneti­
m ine bütünüyle el koym uştur...»
D aha sonra yayınlanan bildirilerde P arlam ento ve H üküm etin dağıtıl­
dığı, tüm yurtta sıkıyönetim ilân edildiği. P arlam ento üyelerinin dokunul­
m azlıklarının kaldırıldığı açıklandı. B eş kuvvet kom utanı tüm yetkileri
kendilerinde topladılar ve oluştu rd u k tan kurula M illi G üvenlik K onseyi
dediler. D em ire! ve E cevit H am zaköy'e gönderildi.
B öylece yeni bir dönem başlatılm ış oluyordu. B üyük M illet M eclisi­
nin tüm yetkileri M illi G üvenlik K onseyine verildi. C um hurbaşkanının
y etkilerinin de M illi G üvenlik K onseyi başkanına, yani Kemin E vren't
geçtiği ilân edildi. Em ekli A m ira l B ü len t U lusu başbakanlığa getirildi.
M illi G üvenlik K onseyi k ararlan n ın A n a y a sa y a aykırı olm ayacağı bildi­
rildi. B u tam bir dikta yönetim iydi.
D arbenin faturası basına ödetiliyordu. G azeteler sıkıyönetim in deneti­
m inden geçiyor, am a K onsey başkanı K enan E vren ve K onsey üyeleri de
basını yakından denetliyorlardı.
İlk etkinlik olarak D em okrat, A yd ın lık ve H ergün gazeteleri kapatıldı
(12 E ylül 1980). O nun ardından T ürkiye G azeteciler Sendikası A nkara
Şubesi G enel S ekreteri M ehm et G enç iki gün g ö zaltına alındı ve T G S A n­
kara Şubesi 9 A ralık I980'e kadar kapatıldı.
B unu 25 E ylül'de B u rsa ’nın Sesi gazetesinin kapatılm ası izledi. Yazı
işleri m üdürü ve sayfa sorum lusu tutuklandı.
H ürriyet'ten O ktay E kşi ve B edii Faik, T ercü m an 'd an R a u f Tam er ve
gazetelerin sorum lu yazı isleri m üdürleri h akkında soruşturm a açıldı. (10
E kim 1980).

Ilhan E rdost'un ölüm ü

O nur y ayınlan sahibi Ilhan E rd o st ve M u za ffer E rd o st 7 K asım


1980'de evlerinden alınıp bir askeri araçla M am ak C ezaevine g ö tü rü ld ü ­
ler. İşkenceler yolda başlatıldı. A skerlerin başında bulunan Şükrü B ağ
adında b ir astsubay Ilhan E rdost'u döven erlere « A n alan n ı ağlatm azsanız
ben sizin ananızı ağlatırım » diyordu. A raça bindirilirken başlayan, araçın
içinde süren ve cezaevinde şiddetlenen dayak yaklaşık 45 dakika sürdü.
Yere yıkılan Ilhan E rdost bir daha ayağa kalkam adı.
Şükrü B ağ Sıkıyönetim M ahkem esinde «kasten adam öldürm eye az­
m ettirm ek» suçundan 10 yıl, 8 ay hapse m ahkûm oldu. A ncak A skeri Y ar­
gıtay'ın bu kararı bozm asından sonra serbest bırakıldı. D överek ölüm e
neden olan 7 er 8-10 yıl hapis cezasın a ç a rp tırıld ıla r(l).

K apkara b ir liste

1981,1982 ve 1983 yılları T ürk basın tarihinin türlü baskılar altında


yaşanan bir dönem idir. K im ler tutuklanm am ış ve k im ler hakkında dava
açılm am ıştır ki... İşte haklarında kovuşturm a yapılan gazeteci, yazar ve
sanatçı adları O ktay Akbal, N azlı Ilıcak, M ehnıed Kem al, A h m et Kabaklı,
A d a let Ağaoğlıı, M ehm et A li Z arifoğlu, A ydoğdıt ¡İter, Yaşar Keınal,
A dnan Ö zyalçıner, Sudun Aren, td ris Ç etik, R ıza Zelyut, A sım Bezirci, A.
Kadir, A r if Damar, U ğur Kökten, O kay G önensin, D em irtaş Ceyhun, Işık
Yurtçu, A ydın Engin, Feyzulhıh Özer, Yılm az Ateş, O rhan Birgit, llyas
Yeşil, Lütfü Oflaz, Tarık A kan, A li Ö zgentürk, N ih a t B ehram oğlu, Yılmaz
G üney, A li Sirm en, Yalçın Küçük, H üseyin Baş, İlham i Soysal, Fatm a
G irik, R a u f Tamer, Tekin Sönm ez, N alıit D uru, H ikm et Ç etinkaya, H aşan
K ıyafet, Ş ia r Yalçın, Süleym an Ege, O ktay Taş, Ç etin Ö zbayrak, A d il A v-
şaroğlu, Geııco Erkal, A lp a rsla r Işıklı, T am er Kayaş, E m il G alip S a n d a l­
cı, F ehm i Işıklar, H aşan B asri Çıplak, O rhan Erinç, Leyla Yurdakul,
G ani Bozaslan, Seçkin Tiiresay, E ro l Türegiin, E ngin Ünal, Süheyla Taş-
çıer, B ülent Eraııdaç, Salim Bayar, K ayhan Sağlam er, Tanju Cılızoğlu,
M etin Toker, A li Kocatepe, Fatih G üllapoğlıı, Veyis Sözüer, N ecd et S e­
vinç, A bdurrahınan ' Pala, A li Badem ci, Ö zcatı Ö zgür, Teom an Erel,
D oğan Heper, Yazgülü A ldoğan. P ın a r Kür, Talip A paydın, C ezm i K ırım ­
lı, M üjdat G ezen, Savaş D inçel, M a h m u t Tali Ö ngören, A ziz Nesin, N a d ir
Nadi, A ta o l B ehram oğlu, N iyazi D alyancı, Süleym an Coşkun, A tilla Aşut,
Z eki Erkan, B ehice Boran, Hasarı Çapçı, O ya Baydar, M eh m et A li Özgür,
N iya zi Satıh, H ayati A sılyaztcı, M uharrem Şim şek, Ilhan Selçuk, D oğu
Perinçek, A slan B aşer K afaoğlu... (2)
12 Eylül 1980-12 M art 1984 arasında S ıkıyönetim kararıyla şu gazete­
lerin yayınları durduruldu (33:
- M illi G azete, dört kez, 72 gün
- C um huriyet, dört kez, 41 gün
-T e rc ü m a n , iki kez, 29 gün
- G ünaydın, iki kez, 17 gün
- G üneş, bir kez. 10 gün
- M illiyet, bir kez, 10 gün
-T a n , bir kez, 9 gün
- H ürriyet, iki kez, 7 gün

G azeteciler hakkında açılan soruşturm a, k ovuşturm a ve dava sayıları­


nın gazetelere göre dağılım ı d a ş ö y le <4):
C um huriyet 28, T ercüm an 27, H ürriyet 14, M illiyet 14, M illi G azete
4, D ünya 4, A kşam 3, Son H avadis 3, H ergiin 2, A rayış 2, H ayat 2, N okta
2, Y ankı 1, D em okrat 1, P olitika 1, A dalet 1, öteki yayın organları 75.
Bu dönem içinde gazeteci, yazar, çev irm en ve sanatçılara verilen
m ahkûm iyet kararlarının toplam ı d a 316 yıl, 4 ay ve 20 gün hapis.

Soru 64: Sıkıyönetim kanunu değişiklikleri basma hangi yasaklan


getirdi?

M illi G üvenlik K onseyi yönetim e el koyduktan b ir hafta sonra, 19


E ylül 1980'de, Sıkıyönetim kanununun 3. m addesini değiştirerek S ıkıyö­
netim K om utanlığına haberleşm eye sa n sü r koym a yetkisini verdi. 3.
m adde şöyle oldu:
«T R T kuruntunun y ay ın lan dahil olm ak üzere telefon, telsiz, radyo ve
T V gibi her çeşit araçlarla yapılan yayım ve haberleşm eye sa n sü r koy­
m ak...»
K onsey 28 A ralık 1982'de de aynı y asad a yeni b ir değişik lik yaparak
S ıkıyönetim K om utanlığına şu yetkileri de tanıdı:
"Söz, yazı, resim , film ve sesle yapılan h er türlü yayım , haberleşm e,
m ektup, telg raf vb. m esajlan kontrol etm ek; gazete, dergi, kitap ve diğer
y ay ın lan n basım ını, yayım ını, dağıtım ını, birden fazla bulundurulm asını
ve taşınm asını yasaklam ak veya sansür koym ak,... bunları toplatm ak,
b u n lan basan m atbaalan, plak ve bant basan yerlerini kapatm ak,... yaym a
yeni girecek gazete ve dergilerin çıkarılm asını izne bağlam ak.
...Ö zel m aksatla kam unun telaş ve heyecanını d o ğuracak şekilde asıl­
sız, m übalağalı havadis ve haber yayanlar... 6 aydan 2 yıla k adar hapis ...
cezasıyla cezalandırılırlar. (M adde 16)»
Soru 65: 1982 Anayasasında basın özgürlüğünün yeri nedir?

Milli G üvenlik Konseyi 1962 A nayasasına kesinlikle karşıydı. Yeni


bir A nayasa hazırlam ak için bir D anışm a M eclisi oluşturuldu. Bu tasarı
M ecliste 7'ye karşı 120 oyla kabul edildi. (23 E ylül 1982). Milli G üvenlik
K onseyi bazı ufak değişiklikten sonra tasarıyı 19 E kim 1982’de kam uoyu­
na duyurdu. K enan Evren yaptığı b ir konuşm ada A nayasayı tanıtm a ko­
nuşm alarının eleştirilm esinin yasak olduğunu bMdirdi. Parti yöneticilerine
on yıl politika yasağı getirildi. E vren A nayasaya kefil olduğunu söyledi
ve halkın tasarıya «Evet» dem esini istedi. A nayasa baskılar altında hal­
koylam ası ile 7 K asım 1982’de kabul edildi, tek aday Kenan Evren de 7
yıl için cum hurbaşkanı seçildi.
Yeni anayasanın geçici 15. m addesi. M illi G üvenlik K onseyinin ve
D anışm a M eclisinin her türlü kararlarından dolayı cezai, mali veya huku­
ki sorum luluk iddiasının ileri süriilem iyeceği ve o dönem de çıkarılan ka­
nunların ve kanun hükm ündeki kararnam elerin A nayasaya aykırılığının
iddia edilem iyeceği hükm ünü getirdi. Y ani. 12 Eylül 1980'den 23 Eylül
1982'ye kadar geçen dönem tab u laştın lm ış ve A nayasa M ahkem esinin ka­
pıları o dönem e kapatılm ış oldu.
Y eni A nayasada iletişim özgürlüğü ile ilgili birçok m adde y er alır.

D üşünce özgürlüğü: A nayasa'da iletişim özgürlüğü ile ilgili en önem li


m adde 25. ve 26. m addelerdir. H er şeyden önce A nayasa'nın düşünce ö z­
gürlüğüne bakışı ve yaklaşım ı yanlıştır. Ç ünkü, A nayasa, düşünce özgür­
lüğü ile düşünceyi açıklam a özgürlüğünü birbirinden ayırm aya kalkm ıştır.
25. m addeye göre «kim se düşünce ve kanaatlerini açıklam aya zorlana­
m az: düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanam az ve suçlanam az.»
Bu ne dem ektir? İstediğiniz gibi düşünebilirsiniz. Bu düşüncelerinizi
kendi içinizde sakladığınız sürece bu, suç olm az. B undan doğal ne olur?
İstediğiniz gibi düşüneceksiniz, am a bunu kim seye söylem eyeceksiniz.
Z aten kim bilecek kafanızın içinden geçenleri?
A m a düşüncelerinizi açıklam aya kalktınız mı durum değişiyor. O iş
A nayasa'nın 26. m addesindeki «D üşünceyi açık lam a ve yaym a hürriyeti»
kapsam ına giriyor.
O ysa düşünce özgürlüğü ile düşünceleri açıklam a, yani anlatım ö zg ü r­
lüğü aynı şeydir. A nlatılm ayan düşüncenin özgürlüğü nasıl olur? Böyle
bir anlayış uluslararası belgelere de ters düşer. İnsan H ak lan E vrensel B il­
dirgesine göre «B ir insanın düşüncelerini serbestçe anlatm a özgürlüğüne
hakkı vardır. Bu hak d ü şüncelerin i rahatsız edilm eden başkalarına aktar­
m ak,... düşüncelerini her türlü iletişim aracı ile... yaym ak özgürlüğünü de
kapsar.» (m adde 19)
A vrupa İnsan H aklan S özleşm esine göre de «H er bireyin anlatım öz­
gürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşünce serbestliğini ve düşünceleri
alm ak ve yaym a özgürlüğünü de kapsar...» (5)
1 991'de yayınlanan T erörle M ücadele K anunu da aynı d a r anlayış
içinde düşünce özgürlüğünü yasaklam ıştır.
26. m addede düşünceyi açıklam a ve yay m a özgürlüğünün tanım ı yapı­
lıyor. Bu m addenin ilk iki fıkrasında bu alandaki özgürlüğün «resm i m a­
kam ların m üdahalesi olm aksızın» kullanılacağı belirtildikten sonra 3. fık­
rada «R adyo, TV. Sinem a veya benzeri y ollarla yapılan yayım ların izin
sistem ine » bağlanabileceği vurgulanıyor. B öylece R adyo, TV ve sinem a­
da sansür sistem ine açık kapı bırakılm ış oluyor.
Y ine aynı m addede «D üşüncelerin açıklanm ası ve yayılm asında K a ­
nunla yasaklanm ış olan herhangi b ir d il kullanılam az» deniyor. B unda da
am acın K ürtçe'nin yasaklanm ası olduğu anlaşılıyor.
27. m addede «.yabancı yayınların ü lkeye g irm esi ve dağıtım ının ka­
n unla düzenlenebileceği» belirtiliyor. Bu da b ir sansür dem ek oluyor.
28. m addede «B asın hürdür, sansür edilem ez» dendikten sonra
«K am ınla yasaklanm ış olan herhangi b ir dilde ya y ın » yapılam ayacağı
vurgulanıyor.
Y ine 28. m addede üç kez tekrarlanan ve 30. m addede de y er alan bir
suç unsuru var: «D evletin ülkesi ve m illetiyle bölünm ez b irliğine» yönelik
yazılar vb... Bu gibi ayrıntıların A nayasa da değil, ceza y asalarında yer al­
ması gerekirdi. A nayasa bu açılardan yasaklayıcı b ir nitelik taşım aktadır.
A nayasanın 133. m addesi ilk biçim iyle R adyo ve TV istasyonlarının
ancak devlet eliyle kurulacağını vurguluyordu. 8 T em m uz 1993'te yapılan
b ir değişiklikle bu m addedeki devlet tekelciliği kaldırıldı ve «R adyo ve
T V istasyonları kurm ak ve işletm ek kanunla düzenlenecek şartlar çerçeve­
sinde serbesttir» dendi.
Prof. B ülent T anör A nayasa'da B asın özgürlüğünün yeri konusunda
Ö zg ü r B asın'ın bir sorusunu şöyle yanıtlam ıştı: «E ğer A nayasa basın ö z ­
gürlüğüne hiç yer verm eseydi, ya da T ü rkiye'de bir A nayasa olm asaydı bu
özgürlük daha mı güvensiz olacaktı? Bu sorunun cevabı kendi içindedir:
T ürk basını 'M atbuat kanun dairesinde serbesttir' diyor. 1876 K anunu Esa-
sisindekinden daha fazla güvenceli değildir. Bu, tabii, iki gerçeğin altının
b ir daha çizilm esini gerekli kılm aktadır:
1. 1982 A nayasasının işlevi özgürlüğü korum ak değil, sınırlam a ve ih ­
lalleri m eşrulaştırm aktır.
2. A nayasanın sistem atiği basın ö zgürlüğünün sadece ilgili özel m ad­
d elerinde gösterilen sebeblerle değil genel sebeblerle ve m uğlak kavram ­
larla sınırlanabilm esini de m üm kün kılm aktadır.» (6)

Basnı K anunu değiştirildi

15 T em m uz 1950'de kabul edilm iş olan B asın K anununun Birçok m ad­


desi 10 K asım 1983'te değiştirilerek ağırlaştırıldı. Bu değişikliklerdeki
önem li özellikler şunlar:
- Para cezaları artırıldı. Ö rneğin 25. m addedeki ağır para cezası 5.000
liraydı: bu ceza 150.000 liraya yükseltildi. E nflasyon ö lçüleriyle bu nor­
m al b ir yaklaşım dı, am a sonraları bu cezalar d a çok gülünçleşti.
- 36. m adde gereği oluşturulan T oplu B asın M ahkem eleri kaldırıldı.
- B asın yoluyla işlenm iş suçlardan dolayı dava açm a süresi 3 aydan 6
aya çıkartıldı (m adde 35).
- « Yabancı m em leketlerde çıkan basılm ış eserlerin Türkiye'ye so k u l­
m ası ve dağıtılm asının B akanlar K urulu kararıyla yasaklanm ası» ile ilgili
31. m adde değiştirildi; buna «D evletin ülkesi ve m illetiyle bölünm ez bü­
tünlüğüne, milli egem enliğe. C um huriyetin varlığına, milli güvenliğe,
kam u düzenine, genel asayişe, kam u yararına, genel ahlaka ve genel sağlı­
ğa aykırı olan basılm ış eserler» tanım ı eklendi. B öylece dışarıdan getirti­
len eserlerin yasaklanm asına birçok ayrıntı eklenm iş oldu ve B akanlar
K urulu Sansürü kondu.

Soru 66: Olağanüstü Hal Kanunu basına ne gibi yasaklar getirdi?

25 E kim 1983'te kabul edilen O lağanüstü H al K anunu B ölge V aliliği­


ne iletişim alanında şu yetkileri verdi:
- G azete, dergi, broşür, kitap, el ve d u v ar ilânı ve benzerlerinin çoğal­
tılm asının ve dağıtılm asının yasaklanm ası ve toplatılm ası;
- Resim , plak, ses ve görüntü bantlarının denetlenm esi ve yasaklanm a­
sı;
- H er nevi sahne oyunlarının ve film lerin denetlenm esi ve gerektiğin­
de yasaklanm ası (m adde 11);
- Ö zel m aksatla kam unun telaş ve heyecanını doğuracak şekilde asıl­
sız ve m übalağalı havadis, haber yayınlanyanların 3 aydan b ir yıla kadar
hapisleri. Bu suçların basın ve yayın organları aracılığıyla işlenm esi du ru ­
m unda cezaların bir misli artırılm ası (m adde 25).
1990'da bu yasanın uygulanm ası y o lu n d a B akanlar K urulu'nun yayım ­
ladığı K anun H ükm ünde K ararnam e ile bu kanunda saptanan cezalar büs­
bütün ağırlaştırıldı (B k Som 71).
12 Eylül 1980'de kum lan D ikta Y önetim i K asım 1983'te yapılan genel
seçim lerin ardından kum lan sivil yönetim le so n a erm iş sayılacaktır. 7
A ralık 1983'te Turgut Ö zal başbakan oldu am a, K enan E vren, 7 yıllık sü­
resi sona erinceye kadar, yani K asım 1985'e k ad ar Ç ankaya'da kaldı.

D İP N O T L A R :

( 1) Mustafa Balbay, Onu ancak öldürebildiler. Cumhuriyet, 7 Kasıml994.


(2) Basın 80-84, Çağdaş Gazeleciler Derneği yayınları, 1984.
(3) Aynı kaynak, s. 198.
(4) Aynı kaynak, s. 199.
(5) Prof. Ilhan Lütcm. Düşünceleri Anlatım Özgürlüğü, Cumhuriyet, 21 Kasım
1995.
Prof. Çetin Özek ve Prof. Bülent Tanör, M.G.K'nin gölgeside düşünce suçu
ayıbı, Cumhuriyet, 25 Eylül 1994.
(6) Özgür Basın, Aralık 1989.
T U R G U T Ö ZA L DÖNEM İ

(B aşbakanlığı: A ralık 1983 - K asım 1989)


(C um hurbaşkanlığı: K asım 1989 - N isan 1993)

K asım 1983 genel seçim leri ile T ü rkiye'de yeni b ir dönem in başlam ası
bekleniyordu. M illi G üvenlik K onseyinin desteğini alan A N A P'ın genel
başkanı Turgut Ö zal yeni hüküm eti kurm akla görevlendirildi. B öylece
T ürkiye parlam enter rejim ine dönm üş oldu. A m a K enan Evren cum hur­
başkanı olarak görevini sürdürdüğü için birçok alanda askeri güçlerin
ağırlığı kendini gösteriyordu. B askıların henüz sonu gelm iş değildi. A na­
yasanın geçici 15. m addesine göre M illi (Güvenlik K onseyinin d o kunul­
m azlığı vardı. K onsey üyelerinin. D anışm a M eclisinin k ararlan hakkında
cezai, mali ve hukuki hiçbir sorum luluk iddiası ileri sürülem ez ve hiçbir
yargı m erciine başvurulam azdı.

S o ru 67: S özde lib e ra llik için d e n e t ü r b ir d e v le t te r ö rü u y g u la n d ı?

P arlam enter rejim e geçiş, dem okrasi ortam ının yaratılm asına y etm i­
yordu. D ikta rejim lerinde çıkartılan yasaların hepsi yürürlükteydi. Polis
ve güvenlik güçleri yasal ve yasadışı geniş y etk iler elde etm işlerdi; b akan­
lıklardan hiçbir talim at beklem eden h er türlü baskıya yönelebiliyorlardı.
H üküm et bunları önleyebilecek güçte değildi. İki başlı b ir rejim kurul­
m uştu sanki. B ir de kaba kuvvet vardı ki, hüküm et ve adalet m ekanizm a­
sının sorum lulan bunların karşısında güçsüz kalıy o r ve işlenen cin ay etle­
rin gerçek katillerini bir türlü ele geçirem iyordu. B unları destekleyen
işbirlikçilere karşı da bir şey yapılam ıyordu.
Turgut Ö zal gerek başbakanlığı, gerek cum hurbaşkanlığı dö n em lerin ­
de gazetecilerle çok iyi ilişkiler içindeydi. O nları sık sık telefonla arıyor,
konuta ya da köşke çağırarak so h b etler ediyordu. A m a b unlar
« establishm ent».bölüm ünde yer alan kalburüstü gazetecilerdi, yoksa D ev­
let G üvenlik M ahkem elerinde ya da Sıkıyönetim savcılıklarında sürünen­
ler değil. Ö zal dönem inin korkunç b ir bilançosu vardır. İşte bunun örnek­
leri:
- D em okratik bir düzene geçilm esi için A yd ın la r Dilekçesi'n'ı im zala­
yan yüzlerce kişi hakkında soruşturm a açıldı (22 M ayıs 1984):
- Prof. M uam m er A ksoy evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu
öldürüldü (31 Ocak 1990):
- G azeteci Çetin E m eç otom obilinde uğradığı silahlı saldırı sonucu ö l­
dürüldü. (7 M art 1990);
- G azeteci-Y azav Turan D ursun öldürüldü (4 Eylül 19 9 0 );
- Prof. Bahriye Üçok bom balı b ir paketin patlam asıyla öldürüldü (6
E kim 1990);
- Sabah gazetesi m uhabiri İzzet K eser C izre'de başından vurularak ö l­
dürüldü (23 M art 1992);
- Ö zgür G ündem ve Yeni Ü lke g azetelerinin yazarı. T ürk-K ürt kar­
deşliğinin m ilitanı M usa A n ter 74 yaşında D iyarbakır'da sokak ortasında
öldürüldü (20 Eylül 19 9 2 );
- G azeteci-Y azar U ğur M um cu otom obiline yerleştirilen b ir bom ba ile
öldürüldü (24 Ocak 1993);
- M uzır Yasası bir sansür yasasına d önüştürüldü (6 M art 1986).;
- T e r ö r le M ücadele K anunu çıkartıldı ( 1 1 N isan 1991);
- O lağanüstü Hal B ölgelerinde basın özgürlüğünü yok eden kararna­
m eler yayınlandı (10 M ayıs 1 9 9 0 ; 15 A ralık 1 9 9 0 );
- Y üzlerce gazeteci hakkında dava açıldı, binlerce yıl hapis istendi,
sayısız gazete ve dergi yasaklandı, yüzlerce kitap toplatıldı. Türk B asın ta­
rihinin hiçbir dönem inde böyle b ir gazeteci kıyım ı olm am ıştır. A bdülha-
m id d önem inin «Basın R ezaletleri» bunların yanında hiç kalır.

I9 88'de cezaevleriııdeki derg i yöneticileri:

Veli Yılmaz (H alkın K urtuluşu, 748 yıl ağ ır hapis), A laaddin Şahin


(H alkın Y olu, 130 yıl), C andeınir Ö zler (Savaş yolu, 23 yıl), Erkan Tııs-
kan (İlerici Y urtsever G ençlik, 123 yıl), B ektaş Erdoğan (K itle, 36 yıl),
İtfan A şık (Partizan, 17 yıl), F eyzullah Ö zer (K itle. 17 yıl), H üseyin
Ülgen (G enç Sosyalist, 12 yıl), M ehm et Ü zgen (B ağım sız T ürkiye, 41
yıl), N evzat A çan (H alkın K urtuluşu, 21 yıl), A li Rahıış (B irlik, 18 yıl),
Fuat A kyiirek (Sağlıkçının Sesi 10 yıl), M u stafa Çolak (Ö zgürlük, 9 yıl).
G alip D eınircan (H alkın K urtuluşu, 15 yıl), Ersan San (G üney, 7 yıl),
O sm an Taş (H alkın K urtuluşu 661 yıl), F ikret U lıısoydan (H alkın Sesi, 30
yıl), M uhittin G öktaş (K ıvılcım , 7 yıl). R em zi Kiiçiikertan (D evrim ci P ro­
letarya, 7,5 yıl), M ustafa Tütünciibaşı (H alkın Sesi, 42 yıl), H acı A li Ö zer
(E m eğin B irliği).

A lp a y Kabacalı, «T ürkiye'de B asın S ansürü» adlı kitabında, bu listeye


ayrıca 32 kişinin d a h i adım eklem ektedir.

1989'dr açılan davalar: A lp a y K abacalı’nın yayınladığı bir listeye


göre 1989 yılında gazetelere karşı açılan davaların döküm ü ş ö y le d ir( l ) :
Sabah 46 tazm inat ve 38 ceza davası
Bugün 10 7
H ürriyet 35 22
G azete 19 25
M illiyet 21 16
G ıineş 8 4
C um huriyet 3 10
Milli G azete 4 5
T ürkiye 4 2
G ünaydın 14 5
T an 18 19
T ercüm an 9 11
Yeni Nesil 8 15
Z am an 8 4
T oplam 14 G a z e te ; 211 tazm in at ve 183 ceza davası.

U luslararası Basın E nstitüsünün Ö za ia uyarısı

T ürkiye'de basına karşı açılan davalar ve gazetecilerin tutuklanm ası


uluslararası m eslek çevrelerinde geniş tep k iler uyandırıyordu. U luslarara­
sı Basın Enstitüsü m üdürü P eter G a llin er’in A ralık 1988’de B aşbakan
Turgut Ö z a ia yolladığı b ir m ektup bunun örneklerinden biridir. G alliner
bu m ektubunda şöyle diyordu:
"T ürkiye’nin 1949'dan beri A vrupa K onseyi'nin b ir üyesi olduğunu ve
konsey statüsünün üye ülkeleri basın ve ifade özgürlüğünü güvence altına
atm akla yüküm lü kıldığını hatırlatm am a bu arada izin veriniz.
Y ine anım satm ak isterim ki, T ürkiye sivil yönetim e döneli beş yıl
geçm iştir.
Ö zellikle dikkatim ize getirilen beş konu şunlardır;
1. M illiyet G azetesi yazı işleri M üdürü Eren G üvener ve aynı g azete­
nin yazarı M ehm et A li Birand'a karşı «K ürdistan İşçi Partisi» adı verilen
kuruluşun lideriyle yapılan bir söyleşiyi kısm en yayım ladıkları g erekçe­
siyle açılan dava.
2. C um huriyet G azetesi A nkara B ürosu Ş e f Y ardım cısı E rb il Tuşalp
aleyhindeki dava.
3 . 2000'e D oğru D ergisi Y azı işleri M üdürü F atm a Yazıcı aleyhine
açılan çok sayıda soruşturm a ve davalar.
4. Yeni A çılım D ergisi Y azı işleri M üdürü Şefik Ç alık'ın
m ahkûm iyetleri.
5. K endilerine «sosyalist basın» adını veren gruplar tarafından çıkarı­
lan dergilere karşı süren baskılar.
Bu son konuda bugüne kadar verilen cezalar toplam 5000 yılı aşm ıştır.
Söz konusu öteki davalarda savcılık, ifade özgürlüğüne inananların kabul
edem eyeceği, uzun süreli hapis cez a la n talep etm ektedir. Söz konusu
yazı işleri m üdürlerinin tüm ü m evcut basın yasaları çerçevesinde ve y al­
nızca görüşlerini açıkladıkları için yargılanm aktadır.
Y ukarıda saydıklarım ız, T ürkiye'nin eskim iş basın kanunlarına ve
ifade özgürlüğünü sınırlayan öteki kanunlarına dayandırılan çok sayıdaki
baskıların yalnızca beş örneğidir.
T ürkiye, A vrupa T opluluğu na tam üyelik için başvurm uştur. Ü lkeni­
zin basın yasaları ile ifade özgürlüğünü düzenleyen yasaları, topluluğa
üye ülkelerin (ve diğer Batı A vrupa ülkelerinin) yasalarına ters d üşm ekte­
dir. Z am an geçirm eksizin bu yasaları dem okrasinin en tem el ilkelerine
uygun olarak köklü bir şekilde değiştirm enizi talep ediyoruz. A vrupa D e­
m okratik kam uoyunu. A T ’ye katılm a çabalarınızı desteklem ek ve T ü rk i­
ye'yi topluluğun tam üyesi olarak kabul etm ek konusunda ancak b öylelik­
le ikna edebilirsiniz.»

Soru 68: 1980 - 1990 yıllarının korkunç bilançosu neleri içerir?

Y apılan araştırm alara göre 1980-1990 yılları arasında açılan basın d a­


valarının sayısı 2.000'in üstünde o lm u ş tu r(2). 3 .0 0 0 gazeteci, yazar, san at­
çı ve yayıncı sanık olarak yargılanm ıştır.
K apatılan gazete ve dergilerdeki yazılan nedeniyle yazı işleri m üdür­
lerine toplam 5.000 yıldan fazla hapis cezası verilm iştir.
1980'den I989'a kadar uzanan dönem de 850 yayın yasağı konm uştur.
B u n lann 440'ını B akanlar K urulunun, B asın K anununun 31. m addesine
dayanarak aldığı kararlar oluşturm uştur.
1984'ten sonra «D evletin güvenliğini zedeleyici yayın yapanlarla» il­
gili davalar D evlet G üvenlik M ahkem elerinde görülm eye başlam ıştır. K u­
ruldukları günden 1990'a kadar D .G .M . Ter 300 yayın için toplatm a kararı
verm işlerdir. B unlann çoğu siyasal nitelikli d erg iler için olm uştur. Bu
süre içinde bölücülük ve kom ünizm pro p ag an d alan gerekçesiyle 30 d erg i­
nin 225 sayısı toplatılm ış ve açılan daValarda 2.000 yılı aşkın hapis ceza ­
lan istenm iştir. Bu cezalan n çoğunluğu paraya çevrilirken bu o lan ak tan
bulam ayan 2.000'e D oğru ve Yeni Ç özüm dergilerinin sorum luları, sav la­
ra göre yurt dışına k a çm ışlard ır<3).

Türk basınının kara yılı 1990

B asın K onseyi'nin yayın organı Ö zgür B asın 1990 yılım şöyle an latı­
y or :
"Türk B asını 1990'da alışılm ış b ir kara yıl daha yaşadı. 1990 içinde,
birincisi silahlı sindirm e, cinayet ve başıbozuk grupların taşlı sopalı saldı­
rısı; İkincisi güvenlik birim lerinin ve bazı işg ü zarla n n keyfi davranışı;
üçüncüsü yasal görünüm lü anayasa-dışı hukuksal baskı ve nihayet d ör­
düncüsü dava açma, toplatm a, basım evi kapatm a, gazete m erkezlerinde
aram a, gözaltı ve tutuklam a, dövm e, yayın d urdurm a türünden ağır baskı­
lar, 1990 yılında Türk basınının gündelik m eslek hastalıkları halinde
sürüp g itti." (4)
A nka A jansının bir haberine göre 1990 yılı içinde 49 gazete ve dergi
hakkında 586 dava açıldı 363 ceza davası, 223 hukuk davası.
Ceza d a v a la r ı: 302 gazeteci ve yazar hakkında toplam 2.814 yıl hapis
istendi. Sadece C um hurbaşkanına hakaretten 17 gazeteci hakkında dava
açıldı.
H ukuk davaları 4 9 gazete ve dergi için 64 m ilyar 117 m ilyon para
cezası öngörüldü. T azm inat davalarının hem en hem en tüm ü günlük gaze­
telere karşı açıldı.
Sabah gazetesi toplam 85 dava ile başı çekiyordu. O nu Tan (75 dava),
H ürriyet (74), M illiyet (42), G üneş (32), C um huriyet (21), T ercüm an
(16), M illi G azete (14), Z am an (9), ve T ürkiye (5) iz liy o rd u (5).

Yayın durdurma:

424 ve 425 sayılı K anun hükm ündeki kararnam eler (6) çerçevesi için­
de 2000'e D oğru ve H alk G erçeği dergilerinin yayını 26 H aziran'da d ur­
duruldu. D ergileri basan Ilıcak m atbaası 10 gün süreyle kapatıldı. Bu ka­
rarnam eler nedeniyle bazı sol dergiler, basım evi bulm akta güçlük
çektikleri için yayınlarına uzun süre ara verm ek zorunda kaldılar. 2000'e
D oğru 8 kez, N okta 2 kez. Yüzyıl b ir kez toplatıldı. Bu üç dergiye açılan
15 hukuk davasında toplam 536 m ilyon lira tazm inat istendi.

S o l d e r g ile r :

B asın davalarında sol siyasal d erg iler önem li y er tuttu. 17 sol dergiye
karşı 142 ceza davası açıldı. Bu dergilerde çalışan 101 gazeteci için 1894
yıl hapis cezası istendi. B u derg iler 69 kez toplatıldı, çalışan lar gözaltına
alındı.
tslam cı m ilitan A k D oğuş dergisine karşı 22 ceza davası açıldı. D ergi­
de çalışan 30 kişi iç ia to p la m 249 yıl ceza istendi. Dergi 5 kez toplatıldı.

D övm e o la y la r ı:

İçişleri B akanlığının genelgesine karşın polisle g azeteciler çeşitli kez


karşı karşıya kaldılar. B asın K onseyine yansıyan bilgilere göre bu o laylar­
da polis m em urları 30 gazeteciyi dövdüler, yaraladılar, fotoğraf m akinele­
rini kırdılar, film lerine el koydular.
Yıl içinde 90 gazeteci tutuklandı ya d a g ö zaltına alındı. A çılan dava­
lardan 18 gazeteci aklanarak ç ık t ı(7).
T ürkiye İnsan H aklan V akfı d a 1990 yılını «B asın İhlalleri Y ılı» ilân
etti.
A N A P hüküm eti 1986’da basına yeni bir boyunduruk hazırlığına girişr
ti. Ç ünkü tutucu çevreler gazete ve dergilerin açık saçık resim ler yayınla­
m alarından yakınıyorlardı. Ç are bulundu: E ld e 1927'den kalm a b ir yasa
vardı; küçükleri m uzır neşriyattan korum a kanunu denen bu yasa 21 H azi­
ran 1927'de kabul edilm iş, ondan sonra da hem en hem en hiç u ygulanm a­
m ıştı; A N A P'ın hukukçuları bu yasayı ele alıp yeniden yazdılar. T üm
m addeler değiştirildi. Yasayı allayıp pullayıp M eclise getirdiler. D eğişik­
lik tasarısı biiyiik gürültülere yol açtı. Eski yasada bu kanuna uym ayanla­
ra karşı 25 liradan 100 liraya kadar para cezaları öngörülm üştü. Bu ceza­
lar 2 m ilyon liradan 10 m ilyon liraya ve bazı d urum larda 30 m ilyon liraya
k adar çıkartıldı. Yazı ve resim lerin incelenm esi için B aşbakanlık bünye­
sinde bir kurul oluşturuldu. K urul üyelerinin M illi G üvenlik K urulu ü y e­
lerinden, A dalet, İçişleri, M illi E ğitim , K ültür ve Sağlık bak an lık tan ve
D in İşleri Y üksek Kurulu tarafından seçilm eleri öngörüldü. Eski yasa bu
işi M atbuat C em iyeti üyelerine, M uallim lere, H im ayeietfal C em iyetine
ve T alim T erbiye D airesine bırakm ıştı. K urul yeni biçim iyle politik bir
organ oluyordu. M uzır yasası böylece b ir baskı yasasına dönüştü. Y asa 6
M art 1986'da kabul edilerek yürürlüğe girdi. Sonra 1 1 M ayıs 1 9 88de bir
daha değiştirilerek bugünkü biçim ini aldı.
S avcılar bu yeni yasayı titizlikle uygulam aya başladılar, tik yıl içinde
yalnız İstanbul ikinci A sliye C eza M ahkem esinde 7 yayın organına 31
ayrı davadan toplam 7 m ilyarlık para cezası verildi. Play Boy dergisi 11
davadan 3 m ilyar 855 m ilyon liraya m ahkûm oldu (8)

Soru 70 : Terörle Mücadele Kanunu nedir, Demokratik kurallara


uygun mudur?

Terörle M ücadele Kanunu 1991 N isan'ında T urgut Ö zol'ın cum hurbaş­


kanlığı ve Yıldırım A kb u lu t’un başbakanlığı dönem inde çıktı. O sıralar
dikkatler K örfez Savaşm a çekilm işti.
B irleşm iş M illetler G üvenlik K onseyi N isanın ilk günlerinde Körfez
Savaşının sona erdirilm esi konusunda bir k arar alm ış ve çarpışm alar d ur­
m uştu. Saddam H üseyin aynı günlerde Kuzey Irak'taki K ürtlere karşı bir
saldın eylem ine girişm işti. Bu eylem , Fransa, A m erika ve İngiltere'nin
ortak girişim leriyle durdurulduktan sonra A vrupa E konom ik T opluluğu
ülkeleri L üksem burg'da toplanarak K uzey Irâk'ta b ir K ürt K orum a B ölge­
sinin oluşturulm asına karar verdiler. A m erika 10 N isan’da P rovide G>nı
fo r t diye adlandırılan operasyonla K uzey Irak’ta K ürt gö çm en ler konusun­
da m üdahaleci bir rol oynam aya başladı.
İşte tam o günlerde T erörle M ücadele K anunu tasan sı M eclis'e getiril­
di. Bu tasarı C eza K anununun 140 , 141, 142 ve 163'üncü m addelerinin
kaldırılm asını öngören tasarıyla birlikte M eclis'e sunulm uştu.
Bu 141. ve 412'inci m addeler 1936'da C eza K anununda değişiklik y a­
pılarken Faşist İtalyan C eza K anunundan alınm ış m addelerdi, (bkz.
soru:38). K om ünizm i önlem ek am acıyla İtalyan C eza K anununda yer alan
bu m addeler, sosyal bir sınıfın diğerleri üzerinde egem enliğini şiddet kul­
lanarak kurm ak, sosyal bir sınıfı ortadan kaldırm ak, ya da ülke içinde ku­
rulm uş ekonom ik ve sosyal düzenleri şiddet kullanarak devirm ek, yahut
ülkenin siyasal ve hukuksal düzenini yıkm ak için propaganda yapanların
ve dernek kuranların cezalandırılm asını öngörüyordu.
1938'de yapılan bir yasa değişikliğinde «şiddet kullanm a» öğesi k aldı­
rıldı ve salt düşünce açıklam ası suç s a y ıld ıt9)
II N isan 1991 'de M eclis işte bu m addeleri kaldırdı, am a bunun yanı
sıra, k aldın lan m addeleri hiç aratm ayacak olan T erörle M ücadele K anu­
nunu kabul etti. H alit Ç elenk'in belirttiği gibi "D üşünce suçları kalkıyor"
diye sevinenlerin, bu sevinçleri gırtlaklarında kaldı. T erörle M ücadele Ya­
sası bir yandan 141-142. m addeleri kaldırm ış, am a öte yandan yeni b ir dü­
şünce suçu üretm işti: Y asanın 8. m addesi şöyledir:
«H angi yöntem , m aksat ve düşünceyle olursa olsun T ürkiye C um huri­
yeti D evletinin ülkesi ve m illetiyle bölünm ez bütünlüğünü bozm ayı hedef
alan yazılı ve sözlü propaganda ile toplantı, gösteri ve yürüyüş yapıla­
maz.»
Bu m addede belirtilen yazılı ve sözlü propaganda, basınla, radyo ve
televizyonla, bülten ve afişlerle, bildirilerle, kasetlerle, toplantılarda yapı­
lan konuşm alarla, verilen dem eçlerle düşünce açıklanm asıdır.
«D evletin ülkesi ve m illetiyle bölünm ez bütünlüğünü bozm ayı hedef
alm ak» ne dem ektir? B ölgesel b ir federasyon önerisi devletin bütünlüğü­
nü bozm ayı h edef alm ak dem ek olabilir. O halde bu konuda görüş belirt­
mek terör suçu sayılacaktır.
D em okratik rejim lerde bölücülük girişim leri ancak şiddet kullanılırsa
suç sayılır, yoksa bu konuda görüş belirtm ek ne C eza K anunlarının, ne de
B asın K anunlarının kapsam ına girer. A ncak savaş durum larında bu gibi
olağanüstü önlem lerin alındığı görülm üştür. F ransa'da da D evletin bütün­
lüğüne karşı propaganda yapılm asına söm ürgecilik çağında, C ezayir'in ya
da M adagaskar'ın bağım sızlığı için yapılan girişim lerde rastlanm ıştır,
yoksa norm al günlerde değil. Ö rneğin B ask'ların, B reton'lann ya da K or­
sikalIların bağım sızlığı için her zam an türlü y azılar y azılır am a bunlar
C eza K anununun kapsam ına girm ez. B u n lar d ü p edüz,düşünce ve anlatım
özgürlüğü çerçevesinde ele alınır.
K anunun B irinci m addesine göre «terör örgütü iki veya daha fazla
kim senin aynı am aç etrafında birleşm esiyle» m eydana gelm iş sayılır.
A ltıncı m addeye, göre «T erör örgütlerinin bildiri veya açıklam alarını
basanlara... ağır para cezası verilir.»
«T erörle m ücadelede görev alm ış kam u görevlilerinin hüviyetlerini
açıklayanlar veya yayınlayanlar... ağ ır para cezasıyla cezalandırılır.»
Y edinci m addeye göre bu kanundaki suçu işleyen gazetelere «bir ay
önceki ortalam a satış tutarının % 90’ı kadar ağ ır para cezası verilir.»
Bu m addeler gazetecilerin çalışm alarını kısıtlayıcı nitelikte olduğu
için hukukçular ve basın bu kanuna geniş tepki gösterdiler.

Soru 71: Olağanüstü Hal Bölgesinde 430 sayılı kararname nedir?

M illi G üvenlik konseyinin 25 E kim 19 8 3 ’te çıkardığı olağanüstü Hal


K anununun bazı m addeleri, 15 A ralık 1990’da 4 3 0 sayılı K anun hükm ün­
de kararnam e ile değiştirildi. Bu kanunun bazı m addeleri daha önce de
birkaç kez (413, 421, 424 ve 425 sayılı kararnam elerle) değişikliğe uğra­
mıştı. A m a 15 A ralık I990'da Turgut Ö zal'm cum hurbaşkanlığı ve Yıldı­
rım A kbulut'un başbakanlığı dönem inde yapılan değişiklik ötekileri de
kendi kapsam ına aldı.
B asında çok geniş tepkiler yaratan bu son kararnam enin, basın özgür­
lüğü ile ilgili m addelerinin getirdiği hüküm ler şunlar:
- O lağanüstü Hal B ölgesindeki etkinlikleri yanlış yansıtm ak; gerçek
dışı haber ve yayınlar yapm ak suretiyle bölgedeki kam u düzeninin ciddi
biçim de bozulm asına,
- ya d a halkın heyecanlanm asına neden olacak,
- veya güvenlik kuvvetlerinin görevlerini yerine getirm elerini eng elle­
yecek şekilde yayım lanan.
- H er türlü basılm ış eser, kitap, dergi, gazete, broşür, afiş benzeri m at­
buatın basılm asını, çoğaltılm asını, yayınlanm asını ve dağıtılm asını,
- B unlardan bölge dışında basılm ış veya ço ğaltılm ış olanların bölgeye
sokulm asını ve dağıtılm asını O lağanüstü H al B ölge V alisi y asaklar veya
izne bağlar.
- Y asaklanm ış kitap, dergi, gazete, broşür, afiş ve benzeri m atbuayı
toplatır;
- Bu önlem lerin yetersiz kalm ası halinde V alinin önerisi üzerine İçiş­
leri B akanı bu yayım ların, bölge içinde ya da dışın d a basılıp basılm adığı-
na bakılm aksızın yayım ların durdurulm ası için ihtarda bulunur.Y ayın dur­
d urulm azsa bunları basan m atbaaları b ir aya k adar k apatabilir (M adde 1).
- B ölgede görevli ve yetkililerin aldığı önlem ler, yaptıktan uygulam a­
lar ve kullandıklan yetkiler neden gösterilerek kendilerinin kişisel h aklan-
na saldın olursa... günlük gazeteler b ir ay önceki ortalam a satış tutarının
% 75'i oranında tazm inat ödem eye m ahkûm edilirler;
- G örevli ve yetkililere karşı yazılı hakaret su çlan n ın gerçeğe aykırı
yazı, haber, havadis, fotoğraf veya belge yayınlanm ası ya da her türlü
olay ve belgelerin tah rif edilerek yayım lanm ası suretiyle işlenm esi halin­
de ilgili m addelerdeki cezalara ek o larak 100 m ilyon liradan 200 m ilyon
liraya kadar ağır para cezası verilir ( M adde 6 ).
Soru 72: 1991 yılında kaç gazete toplatıldı, kaç dava açıldı, kaç
gazeteci saldırıya uğradı?

1991 yılının ilk yarısı Yıldırım A kbıılııt'un başbakanlığında geçti, beş


ayı M esut Yılm az, son ayı da Süleym an DemireT'm.
G azeteciler C em iyetinin raporlarına göre ilk 1 1 aylık dönem de gazete
ve g azeteciler için 73 dav a açıldı. D avaların döküm ünde C um hurbaşkanı
Turgut Ö zal'm «B asm a dav a açm a» rekorunu elinde bulundurduğu belir­
lendi. N itekim Ö zal, Sepetçiler K asrında, «B asın sayesinde zengin o ld u ­
ğunu ve bir m ilyar liraya yakın tazm inat aldığını» açıkladı.
1991 yılında 77 gazete ve dergi toplatıldı. T oplatılm aya gerekçe ço ­
ğunlukla «B ölücülük ve sın ıf farkı yaratm a» oldu.
Bu konuda rekor Yeni Ülke gazetesi ile 2000'e D oğru dergisi tarafın ­
dan kırıldı. H aftalık Yeni Ü lke gazetesinin 49 sayısından I9'u, T erörle
M ücadele K anununa aykırılıktan toplatıldı. A yrıca h aber ve y orum lar n e­
deniyle bu gazeteye 55 dava açıldı.
2000'e D oğru dergisi yayına başladığı 1987’den 1991'e k adar 116 kez
yargı karşısına çıktı, 26 kez toplatıldı, 424 sayılı K anun H ükm ündeki K a­
rarnam e gereğince de sonunda süresiz kapatıldı. D erginin sorum lusu
D oğu P erinçek hakkında 8 dava açıldı. D erginin yazı işleri m üdürü hak­
k ında ise 80'den çok dava açıldı.
B asın K onseyinin yaptığı araştırm aya göre de 1991 'in 8 ayında 21
olay d a 44 gazeteci saldırıya uğradı. K onseyin yaptığı açıklam aya göre
1989'da 24 olayda 48 gazeteci, 1990’da 27 olayda 54 gazeteci saldırıya
uğram ıştı. Saldırıların çoğu kam u görevlileri tarafından oluşturuldu.
K aym akam , savcı, seçim kurulu görevlileri ve hatta yargıçlar bu listede
y er aldı.

G azetecilerin durum u:

O cak-M art dönem inde çeşitli g azetelerden 695 kişinin işine son veril­
di. B unlardan 250'si G üneş, 385'i G ünaydın, 42'si M illiyet, I8'i H ürri-
yet'te çalışıyordu.
F otospor gazetesi M art 1991'de 142 kişinin işine son verdi. G azetenin
İzm ir ve A nkara bürolarında 100 kişi işten çıkartıldı.
T em m uz ayında C um huriyet 42, T ercüm an 100, E ylül ayında G üneş
gazetesi 59 kişiyi açıkta bıraktı. B öylece O cak-E kim dönem inde işsiz
kalan gazetecilerin ve görevlilerin sayısı 1841’e y ü k s e ld i<l0).

Soru 73:1992-1993 yıllarının karanlık bilançosu nedir?

Ç ağdaş G azeteciler D erneğinin yayınladığı b ir rapora göre 1992-1993


153
villan 160 yıllık Basın tarihinin en karanlık dönem i olarak nitelendirilebi­
lir 11 Bu dönem de öldürülen gazeteci sayısı adeta rekor derecede artm ış
ve say ılan İ9'a ulaşan «faili m eçhul» cinayetlere kurban giden g azetecile­
rin sayısı ne yazık ki, bazı kam u görevlilerinin gözünde «m ilitan» olarak
kam uoyuna yansıtılm ıştır.
R aporda bildirildiğine göre 1992'de, 12, ertesi yıl da 7 gazeteci saldın-
lar sonucu öldürülm üş, bunlardan 16'sının katilleri bulunam am ıştır. G aze­
teci cinayetlerinin aydınlalılm am asından basın sorum lu tutulm uştur. U lus­
lararası G azeteciler Federasyonu (F lJ)'nun T ü rk iy e raporunu hazırlayan
dört kişilik heyetin başkanı R obert Bcıkker, T ürkiye'de, özellikle de Gü^
neydoğu A nadolu bölgesindeki gazetecilik koşullarını Latin A m erika ül­
keleri Perıı, El Salvador ve G uatem ala'daki koşullara benzetm iştir. G aze­
teci cinayetleri konusundaki görüşlerini açıklayan B akker, «Üç taraf var,
d e m iş tir: D evlet, PKK ve H izbullah. H izbullah'ın gazetecileri ö ldürdüğü­
ne dair çok ciddi kuşkular vardır. D evletin gazeteci öldürdüğü konusunda
bir bulgu yok, ancak öldürm ediği konusunda da b ir bulgu yoktur.»
Ç ağdaş G azeteciler D erneğinin raporuna göre « D em okratikleşm e va­
adiyle iktidara gelen D YP-SH P koalisyon hüküm etinin görev başında o l­
duğu bu dönem de düşünce ve basın ö zgürlüğüne yönelik baskılarda ancak
askeri rejim lerde rastlanabilen uygulam alara gidilm iştir. E vrensel ve d e­
ğişm ez tanım ına rağm en düşünce ve basın özgürlüğü kavram ı çoğu kez
siyasal tercihlere, olaylara, kişilere ve kıınım lara göre değişik yorum lan­
m ıştır.»
R aporda belirtildiğine göre 1992'de 111. ertesi yıl da 89 gazeteci g ö ­
zaltına alınm ış, 57 gazeteci tutuklanm ış, 36 gazeteci hakkında açılan da­
valar sonucu 229 yıl 4 ay hapis, 16 gazeteci için 124 m ilyar para cezası,
17 gazeteci ve yayın organı için de 193 m ilyar 465 m ilyon lira tazm inat
istenm iştir.
B asın K onseyi'nin açıkladığına göre de K asım I 9 9 l ’den M art I993'e
kadar geçen süre içinde 309 gazeteci saldırıya uğram ıştır. Bu saldırıların
15'i silahlı, 3'ü bom balı olm uştur. Saldırıların I 6 l'i gazeteciler görevleri
başındayken yapılm ıştır.
A y n ca 34 gazete veya dergi bürosuna saldın düzenlenm iştir. 134 ga­
zeteci görev yaparken hakarete uğram ış, 165 gazeteci gözaltına alınm ış, 9
gazete bürosu çeşitli bahanelerle basılıp aranm ış, 27 gazetecinin çektiği
fo to ğ raf film i, bir gazetecinin görüntü ve ses bandı elinden alınm ış, 17 ga­
zetecinin fo to ğ raf makinesi k ırılm ıştır(l2).
30 N isan - 5 M ayıs 1993 günlerinde de yalnız İstanbul'da beş günde 7
gazeteci polis saldınsına uğram ış ve tartaklanarak dövülm üştür: H ürri­
yetken Selam i Öz ve Turgut Ö zen, M illiy et’ten M usa A ğacık, M eydan'dan
Ü mran A ra s, T ürkiye'den M ehm et Beytül, Sabah'tan A h m e t U çar ve C um ­
huriyetken A h m et Şık <13).
1992'de 13 yıl 8 aylık kesinleşen hapis cezalarına karşılık, 1993 içinde
93 gazeteci hakkında açılan davaların sonuçlanm ası üzerine 115 yıllık
hapis cezası kesinleşm iştir.
O lağanüstü Hal B ölgesinde gazetecilik yapm anın koşulları tam am en
kaldırılm ış, bölgede şiddet eylem lerini sürdüren PK K uzun süre gazete ve
ajans bürolarının faaliyetlerini durdurm uştur.
D üşünce ve Basın özgürlüğünü en çok T erörle M ücadele K anunu etk i­
lem iştir.
Sol, sosyalist ve İslam cı basına yönelik baskılara m edya tekelleri ses­
siz kalm ış, hatta zam an zam an bask ılan onaylam ıştır.
İzzet K eser (23 M art 1992), M usa A n te r (20 Eylül 1992) ve U ğur
M um cu (24 O cak 1993) da bu dönem de öldürülm üşlerdir.

Soru 74: Çetin Emeç'i neden öldürdüler?

H ürriyet gazetesi yönetim kurulu üyesi ve köşe yazan Çetin E m eç 7


M art 1990 sabahı Suadiye'de evinin önünde biri m askeli, silahlı iki kişinin
açtığı yaylım ateşiyle, şoförü ile birlikte otom obillerinin içinde öldürüldü.
Ç etin Em eç'e sıkılan kurşunlar A tatürkçü, laik, çağdaş ve Batı uygarlı­
ğına yönelm iş basına sıkılan kurşunlardı. U zun yıllar Çetin gazetelerde
yazı işleri m üdürlüğü, genel yayın yönetm enliği ve genel koordinatörlük
gibi g örevler yapm ış, yazılarıyla hiçbir çevrenin aşın düşm anlığını çek ­
m em iş bir kişiydi.
Sadun Tanju'nun anlatım ıyla Ç etin E m eç «sosyal ve siyasal hayatım ı­
zın başdöndürücü değişim ve gelişm e sa n cılan içinde olay lara bakış ve
değerlendirişleri ile yönetim i ve toplum u derinden etkiliyen çok y etenek­
li» b ir g a z e te c iy d i<l4>.
E m in Ç ölaşan da «A caba niçin öldürülm üştü E m eç, diye soruyor. K a­
tillerin alnacı neydi? T o plum da ses getirm ek için mi, görüşleri nedeniyle
mi, yoksa başka nedenlerle mi?»
B elli olm adı.
Ç etin Emeç']in hastaneye götürülürken y olda can verm esinden sonra
g azetelere telefon eden bazı kişiler olayı «T ürk-lslâm K om andoları» ve
«D ev-Sol» örgütlerinin üstlendiğini söylediler.
Çetin E m eç'in öldürülm esinin basına, laik düzene ve dem okrasiye y ö ­
nelik sistem li ve planlı saldırılardan biri olduğu belirtildi. B asın m eslek
kuruluşları 7 M art 1990'da bir açıklam a yaparak M eclisi «terörün ö n len ­
m esinde ve arkasındaki karanlık güçlerin o rtaya çık artılm asında göreve»
davet ettiler.
Ç etin E m eç k im d il 1935'te İstanbul'da doğan Çetin Son Posta g azete­
sinin sahibi ve başyazarı S elim R agıp E m eç'in oğluydu. G alatasaray L ise­
sini ve İstanbul H ukuk Fakültesini bitirdikten so n ra 1952'de Son Posta'da
g azeteciliğe başladı. B abası İstan b u l'd a D em okrat Parti'de g örevler alm ış
ve m illetvekili seçilm işti. Bu yüzden 27 M ayıs 1960'tan sonraki günlerde
Y assıada'ya gönderildi, orada kör oldu ve 1970'te öldü.
Ç etin Son Posta kapatıldıktan sonra Ses ve H ayat d ergilerinde ve
H afta Sonu gazetesinde çalıştı. Sonra M illiyet'in genel yayın m üdürlüğü­
ne getirildi. Son görevi de H ürriyet'te genel koordinatörlüktü.
Soru 75: Turan Dursun neden öldürüldü?

Turan Dursıın'n, ölüm ünden yaklaşık b ir ay önce C ağaloğlu'nda rastla­


m ıştım .
«Sıra bende, dedi, biliyorum beni de öldürecekler. T ehdit m ektupları
geliyor, am a yapacağım bir şey yok!»
Prof. M uam m er A ksoy, O cak 1990'da öldürülm üş, onu M artta Çetin
E m eç izlem işti. Turan D ursun h er gün şeriatçı çevrelerden gelen tehditler
altında yaşam ını sürdürüyordu.
4 Eylül 1990 günü K oşuyolu'ndaki evinden çık m ış b ir m arkete gidi­
yordu. K atiller kendisini bekliyorlardı. O nu çapraz ateşe aldılar. S usturu­
cu takılm ış silahlarla 7 el ateş edildi ve Turan D ursun yere serildi. C esedi
b ir saat yerde kaldı. B aşından, ağzından kan boşanıyordu. Ü zerine gaze­
teler örttüler. Ne acı bir görüntü, üzerine g azeteler örtülm üş b ir gazeteci
cesedi... Sokağa biriken m eraklılar Turan H oca'nm ölüsünü seyrediyorlar­
dı. Sonra cesedi bir kam yonetin arkasına atarak H aydarpaşa N um une H as­
tanesine götürdüler. 13 yaşındaki bir çocuktan başka kim se silah seslerini
duym am ış ve saldırganları g ö rm e m işti(l5).
Turan H o ca n ın cenazesi A nkara'da dinsel b ir tören yapılm adan alkış­
lar arasında toprağa verildi.
K im di Turan D ursun? Turan H oca vurulduğu zam an 56 yaşındaydı.
B abası im am m ış, çocukluğunda din eğitim i görm üş, m üftü olm uştu.
A ydın bir kişiliği vardı, inançlarını yitirince m üftülük yapam ayacağını an­
ladı, dinin ilahi değil, sosyal bir olay olduğunu görünce görevinden istifa
etti. Y aşam ını kazanm ak için çöpçülük bile yapm aya razı oldu, iş bula­
m adı. Sonunda A nkara'da T R T 'd e radyo program yapım cılığı buldu, bir
süre birlikte çalıştık, sonra ayrılm ak zorunda kaldı. İstanbul'a gelip y er­
leşti. 2000'e D oğru ve Yüzyıl dergisinde çalışıyordu. Ö lüm ünden az önce
A lm anya'ya gitm eye hazırlanıyorm uş, çağırm ışlar, gidip konuşm alar ya­
pacakm ış. O na bu olanağı tanım adılar.
Turan D ursun cinayetinden sonra basında onun hakkında çok yazı
çıktı. İşte örnekler:
U ğur M u m cu: T ürkiye, özellikle son 6-7 yıldır çeşitli terör örg ü tleri­
nin kolayca at oynatabildikleri b ir alan olm uştur. Turan D ursun'u k im ler
ö ldürdü? K im lerin öldürdüğü ad ad bilinm iyor. Belki katillerin kim likleri
hiç bilinm eyecek de! A m a İslam dinini eleştiren eski din adam ını kim le­
rin, niçin öldürebilecekleri her halde biliniyor. (C um huriyet, 6.6.1990)

A li Sirm en: İran T elevizyonunun Turan D ursun'un ölüm ünü m üjde


verir gibi ilk haber olarak yayınlam ası, olaydaki İran parm ağı kuşkularını
arttırıyor. (C um huriyet, 7.9.90)

M ustafa E km ekçi: A lm anya'daki gericilerin foyalarını ortaya çıkarm ak


için Turan D ursun gibi yürekli, bilgili biri gerekliydi. Yazık! (C um huri­
yet, 9.9.90)
B ekir Coşkun: K atillerin kim ler olduğu belli değil. A m a T ürkiye'yi şe­
riat düzenine karşı çıkan A tatürkçülerin ö ld ürüldüğü b ir ülke haline kim ­
lerin getirdiği ortada. (Sabah, 7.9.90)

Ycızgülü Aldoğaıı: Evet, infaz, çünkü T uran D ursun kimi çevrelerde


yargılanm ış, hüküm verilm iş, iş bir tek in faza kalm ış. (G ünaydın, 12.9.90)

İlhaıni Soysal: Turan D ursun'u, onun bilgisinden, aydınlıktan k orkan­


lar öldürdü. K aranlığı sevenler, bulanık su d a balık avlam ayı sevenler.
(M illiyet, 12.9.90)

O ktay Ekşi: Turan D ursun toplum un genellik le benim sediği değerleri


sorgulayan bir yazardı. K anaatlerine katılm ak pek çoğum uz için im kansız
denecek kadar zordu. A m a kanaatleri ifade etm e hakkı onların içeriğinden
daha d a önem liydi ve korunm alıydı. (Ö zg ü r B asın, A ğustos, Eylül, Ekim
1990)

T alat Halınan: H ainler kol gezm eye başladı yine. Fikri hür, vicdanı
h ür yazar Turan D ursun kahpece öldürüldü. (M illiyet, 10.9.90)

Soru 76: Uğur Mumcu nasıl öldürüldü?

U ğ ur M um cu C um huriyet tarihinin en dürüst, en yürekli, en devrim ci


gazetecilerinden biriydi. T üm m eslek yaşam ı A tatürk ilkelerinin ve laikli­
ğin savunulm ası ve yolsuzlukların üzerine yürüm ekle geçti. T ürkiye'nin
tam bağım sızlığından yanaydı, özgürlükçüydü. D evleti ve m illeti so y an la­
rın baş düşm anı oldu. Y obazların, hırsızların, vurguncuların karşısına d i­
kildi. D in söm ürücüleriyle savaştı, şeriatçıların boy hedefi oldu. Faili
m eçhul cinayetleri araştırm aktan hiç b ık m a d ı.'H iç b ir partiye ve kişiye
bağlanm adı ve ödün verm edi. B ehice B oran ve M ehm et A li A y b a r la yap­
tığı konuşm alar değerli birer belge oldu. B unların yanı sıra A lm anya'ya
gidip şeriatçıların şeyhi Ç em alettin K a p la n ’ld görüşm ekten çekinm edi.
H er toplantıya, panele, im za gününe katılm ak tan korkm adı. H er im za g ü ­
nünde yüzlerce okuyucu ona u laşabilm ek için kuyruk yapıyordu.
«A tatürkçüyüm , öyleyse vurun» diyerek alnı açık, başı dik yobazların
üzerine yürüdü. İnsan haklarının savunucusuydu. T erörün karşısındaydı.
«A raştırm a g a z e te c iliğ in in en başarılı örneklerini vererek basında bir
çığır açtı.
U ğur M um cu bir kış günü, 24 O cak 1993'te, saat 13 sıralarında eşi ile
birlikte evden çıktı. İbni Sina hastanesinde bakım gören b ir dostunu ziya­
ret edecekti. Eşini bekletip otom obiline bindi. K ontak anahtarını çevirir
çev irm ez olay yerinde can verdi. C esedi, o tom obilin parçalarıyla birlikte
yaklaşık, 3,5 m etre yükseklikteki p arm aklıkları aşarak bitişikteki bahçeye
fırladı.
Saldırıyı ilk önce «İslam i K urtuluş Ö rgütü» adına bazı k işiler üstlendi.
Sonra gazete ve televizyonları arayan başka kişiler, saldırının «tslam i
B üyük D oğuş A kıncılar C ephesi» (İB D A C ) ile PK K adına yapıldığını
söylediler.

K im di U ğur M uıncu? U ğur 22 A ğustos 1942'de K ırşehir'de doğm uştu.


|9 6 6 'd a A nkara H ukuk Fakültesini bitirdi. 1969-1972 yıllarında A nkara
Ü niversitesinde Prof. Tahsin B ek ir B a lla n ın yanında tdare H ukuku asista­
nı olarak çalıştı. B ir süre serbest avukatlık yaptı. 12 M art 1971de A nkara
H ukuk Fakültesi, öğretim üyelerinden U ğur A la ca ka p ta n ile birlikte tu ­
tuklandı, 7 yıl hapse m ahkûm oldu, Y argıtay'ın k aran bozm ası üzerine
serbest bırakıldı. A skerliğini 1972-1974 yıllarında A ğn Patnos'ta
«Sakıncalı Piyade» olarak yaptı.
İlk yazılarını Yön'de yayım layan M um cu 1974'te gazeteciliğe başladı.
Türk Solu, D evrim ve A n t dergilerine yazılar yazdı. Sonr.: A nka ajansında
ve Yeni O rtam gazetelerinde çalıştı. 1975'te C um huriyet’e köşe yazarı
oldu. G özlem başlıklı köşesinde aralıksız 1991 K asım 'ına kadar yazdı. 6
K asım 1991 'de İlhan Selçuk ve yaklaşık 80 C u m huriyet çalışanı ile b irlik­
te gazeteden aynldı. B ir Süre M illiyet'te köşe yazarlığı yaptı. 8 N isan
1992'de C u m h u riyetteki yönetim değişikliği üzerine yeniden gazetesine
döndü.
M um cu 1979 'd aT ü rk H ukuk K urum unun Yılm H ukukçusu ödülünü ve
Ç ağdaş G azeteciler D erneğinin Yılın G azetecisi unvanını aldı. 1980-1982
ve 1983'te G azeteciler C em iyetin in incelem e ve röportaj dallarındaki
ödüllerini kazandı. N okta dergisi M u m c u y a 1985'te Yılın D em okrat G a ze­
tecisi ödülünü v e rd i(l6).

DİPNOTLAR:
(1) Alpay Kabacalı, aynı kaynak.
(2) Ali Tevfik Berber, Cumhuriyet gazetesi, 24 Nisan 1990.
(3) Ali Tevfik Berber, aynı kaynak.
(4) Özgür Basın. Kasım-Aralık 1990.
(5) Bizim Gazete, Gazeteciler Cemiyeti. Şubat 1991.
(6) 424 sayılı ve 10 Mayıs 1990 tarihli Kararname ile 15 Aralık I990’da yürür­
lükten kaldırıldı ve onun yerine 230 sayılı kararname yayınlandı.
(7) Özgür Basın Kasım - Aralık 1990.
(8) Alpay Kabacalı. aynı kitap, s. 231.
(9) Halil Çelenk, Laiklik ve Anii-teıör yasası, Uğur Mumcu'ya armağan, ÇGD
Yayınları 1994, s. 268-271.
(10) Cemil Özyıldırım. Bizim Gazete. Ocak 1992.
(11) Basın güncesi, ÇGD Yayınları. 1994, Ankara, s. 3-6.
( 12) Özgür Basın, Mart 1993.
(13) Özgür Basın. Nisan 1993.
(14) Sadun Tanju, Çetin Emeç, Bir Basın Şehidinin Anatomisi. İzmir Belediyesi
Kültür Yayınları, 1992.
(15) Özgür Basın, sayı 16-17-18, Ağustos-Eylül-Ekim 1990.
16) Uğur Mumcu'ya Armağan, Ç.G.D. Yayınları. Ankara, 1994.
G A Z E T E L E R İN Ö Y K Ü SÜ V E H O L D İN G L E Ş M E L E R

Soru 77: İşadamları gazete patronluğuna nasıl yöneldiler? (Yeni


Sabah ve Yeni İstanbul)

Son yıllarda iletişim sektöründe büyük y oğunlaşm alar oldu. G azeteler,


dergiler, dağıtım kuruluşları ve telev izy o n lar büyük holdinglerin y ö neti­
m ine geçli.
1948'e kadar gazete patronları hep gazetecilikten yetişm iş kim selerdi.
G enelde patron gazetenin başyazarı olurdu. T anzim at'ta da, İstibdat'ta da,
M eşrutiyet'te de durum aynıydı. Milırcm E fen d i gibi başyazar olm ayan
p atronlar azınlıktaydı.

C um huriyet'in başlarından İkinci D ünya Savaşı sonlarına k ad ar pat-


ron-gazeteci geleneği sürdürüldü. G azete sahipleri gazetecilikten yetişm iş
kim selerdi. Yıuuts N adi (C um huriyet), N ecm ettin Sadak (A kşam ), Zekeri-
ya ve Sabilıa Sertel, H alil Lütfii D ördüncü (Tan), A h m et Emiıı Yalman
(V atan), A li N aci K aıacan (M illiyet), C ih a t Baban ve Z iyat Ebiizziya
(T asvir), H akkı T a n k ve A sım Us (V akit), C em alettin Saraçoğlu (Y eni
Sabah), Selim R agıp Em eç (Son Posta), Eteın İzzet B enice (Sofi T elgraf),
F aruk G ürtunca (H ergün), Ş evket B ilgin (Y eni A sır), S ed a t Siınavi (H ürri­
yet), Falih Rıfkı A tay (D ünya) patro n -gazetecilerin son örnekleri oldu.

1948-1950 y ılla r ın d a işa d am ları b a s ın la i lg ile n m e y e b a ş la d ıla r ve B a­


bIâli'de yeni b ir d ö n e m ba şladı.

\)Y en i Sabah:

1948 yılında bu yeni dönem i başlatan kişi Safa K ılıçlıoğlu olm uştur.
Bu gazete, K ılıçlıoğlu Yeni Sabah'ı satın alm adan önce de vardı. Yeııi
S abah’ı, 1938'de P eyaıni Safa'nın kardeşi llh a m i Safa kurm uş ve gazeteye
ortak o larak da C em alettin Saraçoğlu nu alm iştı. G azetenin başyazılarını
H üseyin C ahit Yalçın y azıyor ve yazı b aşın a 10 lira alıyordu (l). llham i
Safa bir yıl sonra hisselerini C. Saraçoğlu'na devrederek çekildi; başyazı­
ları C. Saraçoğlu yazm aya başladı. K adro genişletildi, Ulunay, K adircan
K afi t, Sabri E sat Siyavaş t;il, Şiikrü Baban kad ro y a girdi.
Aıııa bir süre sonra C em alettin Saraçoğlu gazeteden bıktı ve Eylül
1948'de Yeni Sabah'ı Safa K ılıçlıoğlu adında b ir işadam ına sattı. K ılıçlı-
oğlu önceleri A dalet M ensucat F abrikasında yöneticilik yapm ış, sonra
fabrikadan ayrılarak S ultanham am 'da b ir m ağaza açm ış ve B om onti'de bir
fabrika kurm uştu. O nları satarak elde ettiği parayla gazetenin yönetim ini
eline a l d ı (2). G azete ham le üzerine ham le yaparak b ir süre sonra o döne­
min en yüksek tirajlı gazetesi H ürriyet'le yarışm aya yöneldi. Safa K ılıçlı-
oğlıı D em okrat Parti yöneticileriyle ve özellikle A dnan M enderes'le çok
yakın ilişkiler içindeydi, hüküm etten destek görüyordu.
Yeni Sabah 1955'te tiraj bakım ından H ü rriy ette n sonra T ürkiye'nin
ikinci gazetesi durum undaydı. G azeteyi uzun zam an O sm an K araca yö­
netti, sonra O ğuz A kkan ve son o larak N ezih D em irkent. M ü şe rre f Heki-
ınoğlu, N ezihe A raz, H akkı D evrim , Ulunay, Siyavuşgil, R atıp Tahir,
A llan Erbulak, O ğuz Aral, E sin Talu, A li O raloğlu uzun süre kadroda yer
aldılar.
E sat M ahm ut Karcıkurt'un «M oskova ve K utuplar dahil bütün dünya
ülkeleri dizisi» K asım 1953'te Y eni S abah'la V atan, M illiyet ve D ünya
arasında büyük polem iklere yol açtı. D iziyi ilân eden afişlerdeki M oskova
sözcüğü tutucu ve m illiyetçi çevreleri kızdırdı. K a rk u rfn n «E rikler Ç içek
A çtı» adlı rom anı da gazeteye büyük tiraj kazandırdı.
Safa K ılıçlıoğlu 27 M ayıs devrim inden sonraki olaylardan çok etkilen­
m işti. «Fikir İşçileri K anunu» diye ad landırılan «B asın m esleğinde Ç alı­
şanlarla Ç alıştıranlar» K anununun 4 O cak 1961 'de 212 sayılı kanunla d e­
ğiştirilm esine büyük tepki gösterdi. Bu kanun işverenlere yeni
y üküm lülükler getiriyordu. B asın İlân K urum unun kurulm asını öngören
ve 2 O cak 1961'de yayınlanan 195 sayılı kanunu da K ılıçlıoğlu çok kötü
karşılam ış ve «B u kanunlardan sonra artık T ü rkiye'de gazetecilik y apıla­
maz» dem işti. 10 O cak 1961 'de gazete patronlarının üç gün gazete çıkart­
m am alarında K ılıçlıoğlu baş rolü oynam ıştı.
Sonunda K ılıçlıoğlu bu işlerden bıktı ve 30 H aziran I964'te gazetesini
kapattı. K ılıçlıoğlu Yeni Sabah'ın kapanışını şöyle anlatır: «O tarihlerde
T ürkiye'nin hiçbir m üessesesinde -A P ve A A dahil- telex ve telefoto
yoktu. Yeni Sabah dünyanın en m odem aletleriyle çalışıyordu. G azete ka­
pandığında T ürkiye'de alıcısı hiçbir gazetede bulunm adığından, telex ve
telefotoyu T ahran'a sattık. 30 H aziran 1964 günü, yani gazetenin tatil edil­
diği gün, bütün arkadaşlarla kucaklaşarak gözyaşları arasında veda ettik.
O güne kadar T ürkiye'de kapanm ış da çalışan ların a m untazam kıdem taz­
m inatı verm iş hiçbir gazete yokken biz kıdem tazm inatlarını kuruşuna
kadar ödedik»11’
G azete kapandıktan sonra Safa K ılıçlıoğlu haftalık M eydan dergisini
çıkardı, sonra da H akkı D evrim ve N ezihe A ra zla birlikte M eydan Larous-
re'u yayım ladı.
B abIâli'ye m eslek dışından gelen ikinci patron H abib E dip Törehaıı
oldu. Törehaıı M ülkiyeyi bitirdikten sonra b ir süre öğretim üyeliği yap­
mış, sonra A lm anya'ya giderek orada büyük paralar kazanm ıştı. İkinci
D ünya Savaşı yıllarında da A lm anya'da işlerini çok iyi yürütm üştü. Töre-
han 1949'da İstanbul'da büyük bir g azete kurm a hazırlıklarına girişti. Ç ı­
kartacağı gazete seçkinlere seslenen ciddi b ir gazete olacaktı. Törehan B a­
bIâli'yi dışlayarak m atbaasını T ünel'de yaptırdığı b ir binaya yerleştirdi.
Öteki gazetelerden de değişik olarak Yeni İstanbul'u mavi b ir başlıkla ya­
yım ladı. M. N erm i, F ikret Adil, M u za ffer Soysal, R eşat N u ri D arago ve
H üseyin A vni Şaııda'yı kadroya aldı. A nkara m uhabirliğine M eh m ed
K em al K urşunluoğlunu getirdi.
A b d i İpekçi B eyoğlu m uhabiri o larak çalışıyor, y abancılarla röportaj­
lar yapıyordu. B edii F aik ve Falih R tfkı A ta y da b ir süre Y eni İstanbul'da
yazdılar. Ö m er Sam i C o şa r da A .A ., C um huriyet ve M illiyet'ten sonra
Y eni İstanbul'da görev aldı. G azete hiçbir zam an okuyuculardan ilgi gör­
m edi ve renksiz bir gazete olarak yayınını sürdürdü.
50'li yılların sonlarında H abib E dip Törehan gazeteyi, o zam ana kadar
basında adı sadece m üteahhit olarak duyulm uş olan K em al Uzarin sattı.
M atbaa C ağaloğluna taşındı. G azetenin y ay ın lan üniversite çevrelerinde
tepki yaratıyordu, gençler birkaç kez gazetenin önünde gösteri yaptılar.
Yeni İstanbul bir süre sonra kapandı.

Soru 78: Akşam nereden nereye geldi?

B asın dışından B abIâli'ye giren üçüncü işadam ı arm atör M a lik Yolaç
oldu. Yolaç İstanbul'da varlıklı bir aileden geliyordu. G alatasaray'ı b itir­
dikten sonra önce tütün ticareti yapm ış, sonra H aliç'te yağ ve tahin fabri­
kası açm ış, yapı işlerine girm iş, d ah a sonra d a arm atör olm uştu. M a lik «
D işli b ir yakınım ız olm adığından bizi koruyacak b ir güce ihtiyaç duydum
ve işte o zam an gazete sahibi olm ayı kafam a koydum . B unun yanlış bir
düşünce olduğunu anladım , am a artık çok geçti.» d e m iş tir<4).
1918'de kurulm uş olan A kşam 50'li yıllarda parasal nedenlerle yeni
teknolojilere ayak uyduram ıyor ve kadrosunu genişletem iyordu. N ecm et­
tin Sadak 1953'te ölm üş, gazetenin hisselerinin çoğunu elinde bulunduran
ve 39 yıl A kşam 'ı yönetm iş olan K âzım Ş in a si D ersan'ın artık yeni yatı­
rım lar yapacak gücü kalm am ıştı. M alik Yolaç, A kşam 'ın yazı işleri m üdü­
rü H ıfzı T o p u zu n önerisi ve aracılığıyla K âzım Ş inasi ile ilişki kurdu ve
1957 M art'ında gazeteyi satın aldı.
H ıfzı Topuz yeni bir kadro hazırladı. A kşam 'ın em ek tar yazarlarından
Vâ-Nu, M ü şe rre f H ekim oğlu, F erruh D oğan, İzzet Sedes ve Turhan A ytu l
A kşam 'a geçti. K uruluşundan beri öğle saatlerinde çıkan A kşam sabah
gazetesi oldu ve değişik içeriğiyle H aziran 1957'de yeni yayın dönem ini
başlattı.
M alik Yolaç kısa b ir süre sonra gazeteyi doğrudan yönetm eye kalkınca
Hıfzı Topuz yayın m üdürlüğünden ayrıldı. Ş evket Rado, C em al Refik, Tur­
han Aytul, İzzet Sedes, Ferruh D oğan ve Vâ-N û da yeni koşullara uyam a-
yarak gazeteden çekildiler. Yolaç yeni bir kadro oluşturdu. O sm an Kara-
ca'yı yazı işleri m üdürlüğüne getirdi. D aha sonraları bu görevi Ilhan
Turalı, O ğuz Akkan, D oğan Ö zgüden ve D oğan K oloğlu üstlendi. Celâ-
lettin Çetin istihbarat şefi oldu, N eh a r Tiiblek gazeteye alındı. A ziz Nesin
de 1959'da A kşam 'a geçti. G azete her ay yeni h am leler yapıyordu. Çetin
A ltan solculuğu tanım layan en parlak yazılarını A kşam 'da yazıyordu,
Fethi N aci'nin ve llham i Soysal'ın yazılan d a büyük yankılar uyandınyor-
du.
27 M ayıs 1960'da A kşam kapatılm ış durum daydı. M alik Yolaç o d ö ­
nem de A dalet P artisinin kurucusu R agıp G üm üşpala ile ilişki kurdu.
B unun sonucu olarak da Ekim 1961 seçim lerinde İstanbul'dan A P listesin­
den bağım sız aday gösterildi ve seçildi. A ralık 19 6 3 'te ,İsm et /»¿»/¡«"nün
kurduğu Ü çüncü C H P -B ağım sızlar koalisyon hüküm etinde -M etin
Toker in desteğiyle- G ençlik ve S por bakanlığına getirildi.
Akşam- 1962'de A nkara'da basılan ilk İstanbul gazetesi oldu. Yolaç er­
tesi yıl İzm ir'de de A kşam 'ı basm aya başladı am a. D inç Bilgin in bayileri
örgütleyerek direnm esi üzerine, İzm ir baskısı tutm adı (5). Y urt dışında
baskı işini de ilk A kşam başlattı.
A kşam o yıllarda Talât A yd e m ir ve P renses Sı/reyyo'nın anılarıyla
önem li tiraj aldı. «H er okuyucuya ikram iye» kam panyasıyla da lotaryacı­
lığın ilk örneklerini verdi.
Tirajı 200 bine ulaşan A kşam 1965'te çöküşe geçti. G azetenin m asraf­
ları artm ış ve yazarların sol eğilim leri yüzünden reklam gelirleri azalm ıştı.
Yolaç parasal güçlükler nedeniyle de teknolojik gelişm elere ayak uydura-
m ıyordu. Sonunda 1971 'de A kşam 'ı T ürk-İş'e satm ak zorunda kaldı.
Türk-İş ancak bir yıl dayanabildi ve gazeteyi başkasına devretti. A kşam
bir süre de bayilere dağıtılm adan resm î ilân alan b ir gazete olarak yayın­
landı ve 9 O cak 1982'de son sayısını yayınlayarak kapandı.
1994'te A kşam adıyla yeni b ir gazete çıkartıldı. M ehm et A li Ilıcak'ın
yayınladığı bu gazetenin eski A kşam 'la adından başka hiçbir benzerliği
yoktu. A kşam 'ın «H er okuyucuya televizyon veriyoruz» diye başlattığı
kam panya, sonradan gazete fiyatının aşın ölçüde artırılm ası nedeniyle
büyük gürültüler yarattı.
Soru 79: Başarısız holding girişimleri hangileridir? (Tercüman,
Güneş, Asil Nadir grubu)

1) Tercüm an:

T ercüm an 1954'te üç işadam ının girişim iyle çıkartıldı: Sem ih Tanca,


C em al H ünalp ve İzzet Oruz. İşadam ı Sem ih Tanca B eyoğlu'nda T anca
kundura m ağazasının sahibiydi. K adroya Yakııp K adri K araosm anoğlu,
K adircan Kaflı, Sem ih Tuğrul, H aldun Taner, M urat Sertoğlu gibi yazar­
ları aldı. D insel tefrikalarla gazetenin tirajı 160 bine ulaştı. G azete daha
sonra m adenci C em al H iinalp'ın eline geçti. O da gazeteyi V atan’da hisse­
si olan N ihat K araveli'ye 500 bin liraya sattı. A m a N ih a t K araveli de g a­
zeteyi sürdürem edi ve T em m uz 1961 'de T ercüm an'ı R agtp K utm an adın­
da b ir işadam ına 50 bin liraya d e v re tti(6).
R agtp Kutman, im zasını güçlükle atan b ir ticaret adam ıydı. Ö nceleri
T ophane'de hurda ticareti yapm ış, sonra b ir köm ür ocağına sahip olarak
işini genişletm işti. B asınla uzaktan yakından hiçb ir ilişkisi yoktu. G azete­
yi sıçram a noktası olarak kullanm ak niyetindeydi.
27 M ayıs devrim inden sonra T ercüm an'da çalışanlar patrona başkal-
dırdılar. Y edi-sekiz aylık bir direnişten sonra gazetede çalışanlar S ık ıy ö ­
netim K om utanlığından b ir binbaşıyı gazeteye çağırarak durum u an lattı­
lar (71 B inbaşı gazetecilere hak verdi ve gazete çalışanların yönetim ine
geçti.
O sırada gazeteciler kendilerine destek olacak birini arıyorlardı,
K em al llıcak'ı buldular. Ilıcak o yıllarda E sn af d em eklerinin sahibi olduğu
T ürkiye Birlik adlı haftalık gazetesini çıkarıyordu. 30 bin liraya gazeteyi
satın aldı.
T ercüm an önce A dalet Partisinin, sonra da D oğru Yol Partisinin ve
özellikle Süleym an D em ireTm yayın organı oldu.
K em al Ilıcak, kısa dönem de işlerini büyüterek önem li b ir işadam ı
oldu. 1989'da «B asında T ekelleşm eler» konusunda yaptığım ız b ir araştır­
m ada T ercüm an grubunu oluşturan ortaklıkları şöyle sıra la m ıştık (8):

- T ercüm an G azetecilik ve M atbaacılık A.Ş.


- M istaş M üm essillik İh racat ve İthalat A.Ş.
(E lektronik ve T elekom ünikasyon)
- M eriç T ekstil A .Ş., T arım san, T er-O to, T ercüm an M otorlu
A raçlar, K ervan K itapçılık, T erm os T ercüm an, M esken Sarayı,
M artaş, M or-Su Sanayi ürünleri, S aba K ırklar O tom obilcilik,
A nsiklopedi yayınlan...

T ercüm an gazetesi m illiyetçi ve m uhafazakâr yayınlanyla büyük tiraj


sağlıyordu. B ir ara tirajı 300 binin üstüne yükseldi. A m a, gazetenin
SS K 'ya borçları da 8.5 m ilyar lirayı aşıyordu (9\ 1993 b aşlan n d a "flksan
olayı" denen bir yolsuzluk olayı ortaya çıktı, T ercüm an a ait 6,5 m ilyon
m etrekare bir arsanın aşırı bir fiyatla ilköğretim sendikasına satıldığı an­
laşılm ıştı. Bu satışın kötü duru m d a olan T ercüm an'ı kurtarm ak am acıyla
yapıldığı öne sürülüyordu. T am o sırada b ir tansiyon krizi geçiren K em al
Ilıcak 9 N isan 1993'te A nkara H acettepe hastanesinde öldü. G azete de
bir süre sonra kapandı. / lıcak'm 30 yıllık bir holding girişim i böylece sona
erm iş oluyordu.

2) G üııeş G azetesi:

G üneş 19 Şubat 1982'de işadam ı Ö m er Ç avuşoğlu ve A h m et Kozaııoğ-


lu ile gazeteci G üneri C ıvaoğlu tarafından kuruldu. Y ayın y ö netm enliği­
ni G üneri C ıvaoğlu yapıyordu. B üyük reklam kam panyası ile gazetenin
tirajı kısa zam anda yükseldi. H isse senetlerinin el değiştirm esi sonucu g a ­
zetenin im tiyazı 1 O cak 1984'te işadam ı M eh m et A li Y ılm a zın eline geçti,
kadroda değişiklikler oldu ve M eh m et B arlas genel yayın yönetm enliğine
getirildi. M ehm et A li Yılmaz m illetvekili seçildi, bakanlık yaptı. G azete
patronluğunun bu aşam alarda katkısı olduğu belliydi.
B ir süre sonra B arlas gazeteden ayrıldı, onun yerini M etin M ü n ir,
d aha sonrada U luç G ürkan aldı.
Bu arada M ehm et A li Yılm az gazeteyi 80 m ilyon d o lara A sil N a d ire
sattı <l0). O nun da 1991'de mali b u nalım lara düşm esi üzerine gazete
N isan 1992'de kapandı.
B öylece G üneş'in iki kez holdingleşm e deneyim i fiyasko ile so n u ç­
lanm ış oldu.
S onunda G üneş 6 M art 1992'de yayınına süresiz ara verdiğini açıkla­
dı. G azetede çalışan 263 kişi kendilerine önceden haber verilm ediği için
gazeteden bir süre ayrılm adılar. K apatılırken 217 m ilyon lira borcu b u ­
lunduğu için gazetenin elektrikleri de k e silm işti(ll).

3) A sil N a d ir G rubu (1988-1991 G ünaydın, Tan, G üneş):

K ıbrıslı işadam ı ve L ondra'd a kurulm uş Polly P eck'in patronu A sil


N a d ir 1988'de T ürkiye’de bazı gazeteleri satın alm aya kalktı. Ö nce H a l­
dun 5ımaW 'nin elindeki V eb grubu ile T an ve G ünaydın gazetelerini ve
G elişim grubunu 43 buçuk m ilyar liraya satın aldı, sonra d a G üneş'i. B öy­
lece T ürk basınında % 30'u aşan b ir pazar p ayına sahip oldu. G ünlük üç
gazete, 5 dergi, bir ekonom ik h a b er bülteni ve m odem h ir m atbaa A sil
N a d ir grubunca yönetiliyordu.
A sil N a d ir bunların yanı sıra F ransa'da G ökşin Sipahioğlu'm ın kurdu­
ğu SIPA Press fotoğraf ajansını d a ele geçirdi. A m a anlaşm aya göre v er­
m esi gereken 30 m ilyon Frankı ödeyem ediği için SIPA 'yı bırakm ak zo­
runda kaldı.
A sil N adiYin parlak dönem i 1991'de L ondra'daki işlerinin bozulm ası
üzerine sona erdi. G ünaydın ve T an gazetelerinde çalışanlar 8 aylık maaş,
ikram iye ve yaklaşık 50 m ilyar tutarında kıdem tazm inatını alam adıktan
için direnişe geçtiler, tcra'ya başvuruldu. G ü naydın'da çalışanlar yönetim e
el koyarak Y eni G ünaydın') ve S üper T an'ı çıkardılar. G azeteleri önce
M ustafa Siizer, sonra Selahattin B eyazıt, daha sonra d a A h m et Ö zal satın
alm ak istedi, anlaşam adılar. H aziran 1993'te her iki gazeteyi de Kutm an
Yayım cılık A.Ş. Y önetim K um lu başkanı B ekir K utm angil adında genç bir
işadam ı satın aldı. K utm angil bir süre sonra vurularak öldürüldü.

Soru 80: M illiyet nereden nereye geldi ve nasıl holdingleşti?

3 M ayıs 1950'de kum lan M illiyet'in sahibi ve başyazarı A li N aci Ka-


racaıı'dı (Bkz. Soru 45). B edii Faik küçük fıkralar yazıyordu. Eski g azete­
cilerden ve Y ann'ın kum cusu A r if Oruç, A yh a n takm a adıyla gazetede bir
rom an yayım lam aya başladı. K adroda kim ler yoktu ki? Fatin Fuat, N ec­
d et Baytok, F aruk D em irtaş, B edirhan Çınar, Fasih İnal, M işel Perlm an,
S a cit Oget, N urettin D em irkol, K adri K ayabal, H alit Kıvanç, A li İhsan
Göğüş, Yılm az Çetiııer, M ahm u t Erhan, Turhan Aytul, N izam ettin Nazif,
T arık B uğra ve R efik H alit.
D ört yıl sonra da kadroya yazı işleri m üdürü olarak A b d i İpekçi katıl­
dı. A h i'n in gazeteye girm esi yeni b ir dönem in başlangıcı oldu. A ynı dö­
nem de P eyam i Safa, U lunay ve E rcüm ent E krem Talu da gazetede yazm a­
ya başladılar. U lunay 1953'ten 1968'de ölüm üne kadar sürekli olarak
M illiyet'te yazdı. B edri K oram an da kadroya girdi.
A b d i İpekçi 1954'te yeni bir kadro o lu şturarak H aşan Yılm aer ve Tur­
h an A ytu l'la çalışm aya yöneldi. S por kadrosunun başına N am ık S evik'i ge­
tirdi; N ecini Tanyolaç, H alit Kıvanç, B a b ü r A rdahan, K ahram an Bapçum
sp o r servisini oluşturuyorlardı. G ündüz Kılıç, Şükrü G ülesin, E şfak A ykaç
ve T urgay da spor sayfasını doldurdular. Turhan Selçuk da A bdi'nin çağ ­
rısı üzerine Y eni İstanbul'dan ayrılarak M illiyet'e geçti.
A li N aci K aracan 6 T em m u z 1955'te ölü n ce oğlu E rcüm ent K aracan
g azetenin patronu oldu. A b d i İpekçi ile E rcü m en t çok iyi anlaşıyorlardı,
çalışm alar hiç aksam adı. Ç etin A lta n H aziran 1955'te A kşam 'dan ayrılarak
P eyam i Sa fa 'nın M illiy ettek i köşesini doldurdu. İlh a m i Soysal da A nkara
B ürosunun başına geçti.
O yıllarda V atan'dan ayrılan A li G evgilili gazeteye sürekli yazılar y a­
zıyordu. H aşan P ulur M art 1958'de A kşam 'dan aynİarak M illiy e te geçti
ve «O laylar ve İnsanlar» köşesine yeni b ir c an lılık kazandırdı.
Y ine aynı dönem de N a il G üreli, D oğan Heper, Sam i Kohen, H alit
Ç apın ve M ete A kyo l da yazı işleri k adrosunda y er aldılar. G azetenin tirajı
27 M ayıs 1960'tan sonra 150 bine yükseldi. G azete artık M olla Fenari so­
kağındaki binasına sığm ıyordu. M illiyet N u m o sm an iy e caddesinde yapı­
lan yeni b ir binaya taşındı.
O arada köşe yazarlarının k adrosunda bazı d eğ işiklikler oldu, Refik
E rduran, B ülent Ecevit, K em al B isalm an, M e tin Toker, M üm taz Soysal,
Burhan Felek, Ö rsan Öyınen ve Z eynep O ra! belirli sürelerle gazetede
yazm aya başladılar. 23 Şubat 1965'te Çetin A ttan sessizce gazeteden ayrı­
larak A kşam 'a döndü. M illiyet'in tirajı o günlerde 260 bine yükselm işti.
Talat H alm an 1969 Şubat'ında M illiyet'e girdi. B edri K orum an d a o
günlerde M illiyet'te Turhan Selçuk'un yerine çizm eye başladı. A ynı d ö ­
nem de gazetede İsm ail C em ’in de yazılan çıkıyordu. M ustafa E km ekçi de
A nkara bürosunda çalışıyordu.
1 Şubat 1979'da A bdi'nin karanlık b ir suikaste kurban gitm esinden
sonra bir süre gazeteyi Turhan A ytu l yönetti. G azete yine ayakta d u ru y o r­
du am a E rcüm ent Karacan artık bu işlerden bıkm ıştı.
G azetenin 8 Ekim 1979 tarihli sayısında ilk kez M illiyet'in yeni y ö n e­
tim kurulunun adları yayınlandı. K urulun başkanlığını M illiyet H olding
Y önetim K urulu başkanı E rcüm ent K aracan'm yapacağı M illiyet yönetim
kurulu şöyle oluşm uştu:

Turhan Aytul, B ülent Ç orapçı (işadam ı), N urettin D emirkol,


A ydın D oğan (Sanayici), A li G evgilili, O sm an K araca (Y ayım cı),
F iliz O fluoğlu (işletm eci) Yekta O kur, H aydar Ö z ve O rhan To­
katlı.
M illiyet'in 6 Ekim 1980 tarihli sayısında «M illiyet'ten M ektup» sütu­
nunda «B ir yıldan beri M illiyet G azetecilik A .Ş .'nin büyük hissedarı olan
başarılı işadam ı A ydın D oğan'm şirket adına gazetenin sahibi olduğu» ilân
ediliyordu. Bu ilân M illiyet'te yeni b ir dönem in başlangıcı oldu. 1 H azi­
ran 1981 'de E rcüm ent K aracan'm adı künyeden silindi ve A yd ın D oğan
tek başına k a ld ı(12).

A ydın Doğan

1936'da G üm üşhane'nin K elkit kasabasında doğan A yd ın D oğan E r­


zincan lisesini ve Y üksek İktisat ve T icaret O kulunu bitirdikten sonra
1958'de İstanbul'da iş hayatına atılm ıştı. Ö nce taşım acılık, m üteahhitlik,
otom obil, kam yon ve traktör bayiliği yaptı, sonra 1970'te T ekirdağ'da bir
fabrika kurdu. 1975'te otobüs karoseri işlerine girişti. Koç G rubu otom o­
tiv bölüm ünde bayilik yaparak işlerini geliştirdi. K oç grubunun yöneticisi
İnan Kıraç'\a dost oldu. E rcüm ent K aracan'm M illiyet'i satacağını duyun­
ca İnan K ıraç aracılığıyla K aracan'la tanıştı. Ö nce hisselerin % 75'ini
satın aldı, bir yıl sonra da (E kim 1980'de) tüm ünü.
Bu arada gazetenin yöneticileri arasında zam an zam an önem li değ işik ­
likler oldu. A bdi'den sonra A li G evgilili başyazar oldu, b ir ara G üngör
Uras gazetede etkin bir rol oynadı, sonra Turhan E rdem genel k oordina­
tö r oldu, Çetin A llan gazeteden ayrıldı (T em m uz 1982), A ltan Ö ym en ön
plana geçti, D oğan Heper, M eh m et A li Birand, M ehm et Barlas, Çetin
E m eç de (1984-1985) belirli dönem lerde gazeteye yön verdiler. M elih
A fik 'm "Açık Pencere' si ilk kez O cak 1986'da gazetede y er aldı. Em in
Ç ötaşan da yazılarını o yıllarda M illiyet'te yayınladı. Yalçın D oğan, Yur­
dakul Fincancı, A li Sirm en ve O ktay A kb a l da M illiyet'e katıldı.
1984'ten sonra gazete büyük prom osyon kam panyalarına girişti. Önce
buz dolabı, çam aşır m akinesi, fınn, elektrikli süpürge, traktör, sonra m ini­
büs, otom obil, m üzik setleri, televizyon, ev, arsa, kitap ve ansiklopediler
dağıtıldı.
E rcüm ent Karaccın gazeteyi sattıktan sonra yurt dışına yerleşti. Hasaıı
Yılm aer'in anlattığına göre E rcüm ent K aracan, A bdi'nin öldürülm esinden
sonra «kom ünistler gelecek elim den m alım ı alacaklar» diye bir korkuya
kapılm ıştı. M ehm et A li B ira n d ın belirttiğine göre de E rcüm ent «B ıktım
bu m em leketten,» diyor, Sem iram is H anım d a kendisini dışarda yaşam aya
zorluyordu (l1).
11 E kim 1989'da M illiyet E rcüm ent K aracan'ın L os.A ngeles'ta öldü­
ğü haberini yayınladı.

D oğuş H olding D oğan Ş irketler C rııbu

A yd ın D oğan M illiyet’i aldıktan sonra büyük bir şirketler grubu ve


topluluğunu kurdu. H ürriyet H olding'in önce % 37,5'ine sahip oldu, sonra
da, H aziran 1994'te, % 70'ine.
1996'da D oğan Ş irketler grubu şu şirketlerden oluşuyor:

- M illiyet G azetecilik
- M illiyet Y ayın
- G erçek Y ayıncılık
- A D yayıncılık
- K anal D
- H ürriyet H olding

B u kuruluşlar şu yayın organlarını ve araçlarını ellerinde bulunduru­


yorlar: M illiyet, H ürriyet, M eydan G azetesi, P o sta G azetesi, C apital, M il­
liyet Sanat, A tlas ve çeşitli dergiler, Spor, E konom ist, H ürriyet TV P rog­
ram , H ür R adyo, M illiyet V erlangs und H andel, Y aysat, H ür B asın Y ayın,
H ür O fset, D oğan M edia Ç en ter (A çılışı 7 E kim 1993).
İletişim dışındaki başlıca kuruluşlar da şunlar:
T. D ış T icaret B ankası, A ltern atif B ank, D oğan O tom obilcilik, M il-
Pa, R ay S igorta, O tokar, T icaret Sigorta, H ür ithalat, H ür-O k, A ks TV,
Pan T urizm , M ilta.
D oğuş İnşaat G rubu, D oğuş M ali K u ru m lan , D oğuş T urizm G rubu,
D oğuş H ava T aşım acılığı, D oğuş Sanayi G rubu, D oğuş T icaret ve P azar­
lam a G rubu, D oğuş Y urtdışı K uruluşlan v b . <l4).
Soru 81: Vatan nasıl gelişti, sonra nasıl yok oldu?

T ürk basın tarihinde önem li yeri olan V atan ilk önce 1923'te A h m et
E m in Yalman, Enis Tahsin Til ve A h m et Şiikrii E sm er tarafından kuruldu
(Bkz. Soru 41). 1925'te T akriri Sükûn K anunu çıkartıldıktan sonra E la­
zığ İstiklâl M ahkem esinin 12 A ğustos 1925'te verdiği b ir kararla V atan
süresiz olarak kapatıldı; A h m et Emin Yalm an da yargılanm ak üzere E la­
zığ’a gönderildi. (Bkz. Soru 36 ve 37). O rtada Yalm an'ın tutuklanm asını
gerektiren belirli b ir neden yoktu. Sadece iki ayrıntı üzerinde duru lu y o r­
du. B ünlardan biri R a u f O rbav'm A h m et E m in t yazdığı bir m ektuptu.
R a u f O rbay bu m ektubunda «m em lekette gerçek dem okrasiye ve h ür m ü­
nakaşaya sırt çevrilm esinden, tek parti ve to taliter rejim istidadının geliş­
m esinden duyduğu endişe ve üzüntüleri» anlatıyordu. M ahkem e bu m ek­
tubun «rejim e karşı bir isyan hareketi» olduğu kanısındaydı. Polis
m ektubu Yalm an’ın dosyalarında bulm uştu, am a onun bunda ne sorum lu­
luğu olabilirdi?
İkinci bahane de Yalınan'm b ir yazısında «B ir okuyucudan aldığım ız
m ektupta şöyle deniyor» dedikten sonra o m ektupta ileri sürülen görüşlere
yanıt verm esiydi. M ahkem e bu m ektubu Şeyh Saicfin oğlunun yolladığı
kanısındaydı. Bu olayda da Yalm an nasıl sorum lu görülebilirdi?
Yani, elle tutulur hiçbir iddia yoktu. Sonunda A tatürk'ün M ahkem eye
çektiği bir telgrafta bazı delillerin «insafa uygun» b ir biçim de değ erlen d i­
rilm esini istem esi üzerine M ahkem e bütün sanıkların beraatına karar
verdi. K ararda gazeteci sanıkların y asalar dairesinde yayın görevlerini
yaptıkları ve D evlet otoritesini sarsarak isyana sebep olacak b ir suç işle­
m edikleri belirtiliyordu <IS).
Ne var ki M ahkem enin kararında A h m et E m in ile A h m et Şükrü
(E sm er)nün «yeni deliller ortaya çıkarsa tek rar yargılanm ak üzere d uruş­
m anın sona erdiği» vurgulanıyor am a gazetenin yeniden yayına başlam ası
üzerinde hiç durulm uyordu.
M ahkem enin kararını bazı çevreler Yalm an'm g azetecilik yapm asının
da yasaklandığı biçim inde yorum ladılar. Yalm an b ir süre sonra B aşbakan
İsm et P aşa'ya bir m ektup yazarak «Y abancı gazetelere yazı yazm am ı, ga­
zetecilik etm em ek yolundaki taahhüdüm e aykırı b uluyor m usunuz?» diye
sordu, am a hiçbir yanıt alam adı. B undan anlaşıldığına göre Yalman d uruş­
m ada b ir daha gazetecilik yapm am aya söz verm işti. Y oksa o rtada açık
seçik bir yasaklam a k aran yoktu. Yalman bu sözüne bağlı kaldı, 10 yıl ga­
zetecilik yapm adı, ticaretle uğraştı. A ncak 1936'da A ta tü rk kendisini affe­
dince m esleğe dönm e olanağına kavuştu.
A h m et Em in Yalm an'm eşi R ezzan Yalm an bu olayı şöyle anlatır:
«1936'da bir m ucize oldu. B ir akşam A nkara'da K arpiç'te yem ek yiy o r­
duk. B irden ortalık k anştı, A ta tü rk d o stlan y la birlikte oraya geldi. Az
sonra K tlıç A li Bey beni dansa davet etti. Sonra d a A ta tü rk’ün yaverlerin­
den biri gelip bizi A tatürk'ün m asasına çağırdı. G idip A tatürk'ün sağına ve
soluna yerleştirilen iskem lelere oturduk. S onra A tatürk A h m et Em in'e d ö ­
nerek «A sıl m esleğinizden uzak düştünüz, bu halinizden m em nun m usu­
nuz?» diye sordu.
A hınet E m in daha ağzım açm adan «B en m em nun değilim . B ir g azete­
ciyle evlendim , o bir süre sonra işadam ı oldu» dedim .
A tatürk gülerek yine A h m et E m in'e «Y eniden gazeteciliğe dönm ek is­
tiyor m usunuz?» diye sordu. A h m et E m in «E lbette, dedi, m esleğim in dı­
şında geçen yıllar bana ağır kürek m ahkûm luğu gibi geliyor.»
A tatürk «O halde, dedi, size dikte ed eceklerim i b ir açıklam a şeklinde
not alınız.» A h m et E m in kâğıt ve kalem e sarıldı ve A tatürk'ün sö yledikle­
rini not etti.»
A tatürk şunlan dikte etm işti: «On y ıld ır m esleğim den uzak düştüm .
B u zam an bir m illetin hayatı için kısa b ir devirdir, fakat fertlerin hayatın­
da çok yer tutar. On yıl önce 'T abiat kuvvetlerinin' gidişine ayak uy d u r­
m akta zorluklar geçirdim . Bu benim kabahatim değildi, T a b ia t k u vvetleri­
nin' de kabahati değildi. K usuru ortalığa hakim olan hal ve şartlarda
aram ak icab eder. T ecrübe sahalarında on yıl ders gördükten sonra, bir
T ürk şairinin 'Bu m em leketi haraplıktan kurtaracak bir adam yok mu?'
diye sorduğu suale 'E vet, var!' diye cevap veren adam la yeniden işbirliği­
ne girişm eye kendim i istidatlı ve h azır görüyorum .»
A tatürk sonra Yalm an’a «Y azdıklarınızı yüksek sesle okuyunuz, her­
kes duysun!» der, am a Yalm an çok heyecanlıdır, okuyam az. B unun ü zeri­
ne Atatürk, R ezzan Yalm an'ı b ir iskem leye çık artır ve notu yüksek sesle
okutur, lokantada bulunanlar kendisini alkışlarlar.
A tatürk ondan sonra R ezzan Yalmaıı'a şöyle der:
«Y unan ordularına karşı girişm eye hazırlandığım um um i saldırışa tek
gazeteci olarak kocanızı seçtim . Ö zür d iledi ve «H enüz nişanlandım »
dedi. K endisini tenkit ettim ve b ir aşk bağı kuran b ir adam ın m em leket
hizm eti için kaybolduğu kanaatim i ileri sürdüm . Şim di bu sözüm ü geri al­
m ağa ve kendisini m azur görm eye h azın m . T a başında ben de sizin gibi
akıllı bir kızla karşılaşarak b ir aile kursaydım , bütün hayatım başka b ir ce­
reyan alm ış olabilecekti.»
Yalm an da anılarında bu olayı şöyle anlatır:
«A dapazan'nd an İzm it'e dönüşte G azi beni b ir tarafa çekip, dedi ki:
'Sen arkadaşlarınla birlikte İstanbul'a dönm e, benim le kal, berab er A nka­
ra'ya gidelim . G azeteci sıfatıyla sonradan b una çok m em nun kalacaksın.'
Bu sözleri söylerken B üyük L iderin ne anlatm ak istediğini bilm iy o r­
dum . N eden sonra öğrendim . B üyük taarru zd a beni tek gazeteci olarak ya­
nm a alm ak istiyordu. B ana gazetecilik hayatım ın en büyük fırsatını v er­
meği düşünm üştü.»
Bu olaydan sonra Yalm an İstanbul'a döner. Ö nce Z ekeriya S ertel ve
H alil L ütfü D ördüncü ile birlikte Tan'ı satın alırlar (B kz. Soru 42). Sonra
Yalman, T andan ayrılır ve 1940'ta Vatan ı çıkartır. Bu V a ta n ın ikinci ku-
1 ruluşudur.
1945-1950 dönem inde Vatan D em o k rat Partiyi destekler. L id erler sık
sık V atan'a giderek Yalm an'\a tartışırlar. 1950 seçim leri Yalm an için de
büyük bir zaferdir. A m a 1950-60 yılları Yalm an için büyük b ir düş kınklı-
ğı dönem idir. Vatan bu kez de D P 'ye karşı m uhalefetin sesini yansıtır.
Y a lm anın her zam an en büyük korkusu kom ünizm olm uştur. Solcu
ile kom ünist arasında hiç fark görm em iştir. Yalm an A m erika’ya olan hay­
ranlığını da hiç gizlem em iştir. A m a, buna karşın, 1950'de büyük bir hoş­
görü ile N azım H ikm et'm kurtarılm ası için de B ursa C ezaevine giderek şa­
irle konuşm alar yapm ıştır.
D P'nin iktidar dönem i Yalm an'm yaşadığı en bunalım lı yılları içerir.
K endisine M alatya'da suikast girişim i olur. S ayısız kez hakkında kovuş­
turm a açılır, tutuklanır, am a «M avi ufuklara doğru» verdiği savaşlardan
hiç vazgeçm ez.
K im ler yazm am ıştır o yıllarda V atan'da? Sam et A ğaoğlu, Tevfık
R üştü A ras, Şevket Süreyya, Ali F uat B aşgil, B urhan Belge, Ali Fuat Ce-
besoy, M üm taz Faik Fenik ve A dviye Fenik, Fevzi Lütfi K araosm anoğlu,
Refik K oraltan, Sıddık Sam i O nar, R au f O rbay, K em al T ahir, H am dullah
Suphi T an n ö v er, Ekrem H ayri Ü stiindağ, C ihat B aban, B ülent Ecevit,
T arık Z afer T unaya...
K im ler çalışm am ıştır gazetede? B urhan A rpad, Selam i A kpınar,
R ecep B ilginer, Sadun T anju, M ustafa E km ekçi, E cvet G üreşin, Ali G ev-
gilili, M ehm ed K em al, Sinan K orle, Ferruh D oğan, B edri K oram an, A ltan
E rbulak, M ustafa Erem ektar, A dnan Veli, M ithat Perin, H aşan Pulur,
Em il G alip Sandalcı, G ökşin Sipahioğlu, İhsan A da, M elih Y ener, K em al
A ydar, O ktay A kbal, Hıfzı T opuz, Faruk F enik, E sin T alu, Fasih İnal,
Zihni K anm az, Y ılm az Ç etiner, C oşkun K ırca, C avit Y am aç, A ltem ur
K ılıç, T unç Y alm an, R ezzan Y alm an...
Yalman iktidara karşı geldikçe ilânları kesilm iş, kâğıt gereksinim leri
karşılanm am ıştır. K âğıtsızlık yüzünden V atan'm tek yaprak çıktığı günler
olm uştur. E konom ik baskılar yüzünden Vatan d ar boğazlara sürüklenm iş­
tir. B una çözüm bulm ak um uduyla V atan'm 600 bin lira olan serm ayesi 1
m ilyon liraya çıkartılm ış, gazeteye N aim Tlrali, Ö zcan Ergüder, N ihat
Karaveli, R eşat Umur, F azıl H üsnü D ağlarca, C elâlettin Çetin gibi yazar­
lar ortak alınm ıştır.
B undan sonra yeni b ir dönem başlar. 80'den çok ortağı olan Vatan g it­
tikçe daha güç yönetilir, gazetede gru p laşm alar o rtaya çıkar. 1960'ın ikin­
ci yarısında da Yalman kendi gazetesinden ayrılm ak zorunda kalır, H ür
Vatan’ı çıkartır, am a tutturam az. G azete de b ir süre sonra N aim Tirali ile
C em al R eşit-E y iiboğlu nun eline geçer. N aim Tirali m illetvekili seçilince
V a ta n ı 1962'de A nkara'ya taşır, am a gazete orada da başarılı olam az,
Vatan yeniden İstanbul'a döner.
O dönem de gazetenin başyazarı N izam ettiıı N a z if Ut. H esapsız m asraf­
lara girişen N izam ettiıı N a z if gazeteyi büsbütün çık m azlara sokar. O yılla­
rın unutulm ayan bir olayı da N izam ettin N a z if in İzm ir Fuarı için çıkarta­
cağı bir ilaveye ilân toplam asıdır. S ovyetler B irliğinden alınan ilân
Vatan'm ekinde çekiçli oraklı bir kapak o larak yayım lanınca kıyam etler
kopar. K onu M eclis'e getirilir ve Vatan yıpranır.
N aim Tirali yıllar sonra V a ta n ın çöküşü hakkında şöyle dem iştir:
«T ürkiye'nin büyük serm ayeye ve geniş iş deneyim ine dayanan b ir döne­
m e girm esiyle Vatan'ın görevi sona erm iştir. A h m et Em in Yalm an’dan b a­
şarılı bir işadam lığı beklenem ezdi. D aha sonra Vatan'ı yıllarca tek başım a
sürdürm ek zorunda kalışım da benim iş alanında ne denli beceriksiz o ld u ­
ğum u gösterir.»
Bu çöküntü dönem inde Yalm an artık V atan’da değildir, anılarını yazar
ve 19 A ralık I972'de yaşam a veda eder.
G azeteyi 1975 E ylül'ünde M illi B irlikçi N um an Esin, N aim T iıa li’den
satın alır. Bu artık gazetenin Ü çüncü Vatan dönem idir. Yeni b ir kadro
oluşturulur. Z a fer Mııtlıt, C engiz Çandar, İlhanıi Soysal, Enıil G alip S a n ­
dalcı, K em al Siilker, Tiirkkaya A taöv, A ziz N esin, Yaşar K em al gibi yazar­
ların gazetede sık sık y azılan çıkar. Tiraj 5 0 bine yükselir. A m a bölünm e­
ler başlar. G azete bu koşullara ancak üç yıl dayanabilir ve 19 M art
1978'de Vatan son nefesini verir. G azetenin im tiyazı da A yd ın lık gazetesi­
ne satılır.
M ehm ed K em al'in dediği gibi «V atan o rada çalışan birçok arkadaş için
hoş bir anı, hoş bir seda olarak kalır.»

Soru 82: Hürriyet ve Günaydın nereden nereye geldi ve Hürriyet


Holding ne oldu?

1948 M ayıs'ında kurulan H ürriyet gazetesi uzun yıllar T ürkiye'nin en


yüksek tiraj yapan gazetesi durum undaydı (Bkz. Soru 48). Ö nceleri,
1968'den sonra Yeni Sabah, H ürriyet'le am ansız bir rekabete girişti, sonra
G ünaydın, daha sonra 1980’li y ıllarda da Sabah. H aldun S im avi 1968'de
H ü rriy ette n ayrılarak V eb O fset'in başına geçti ve G ünaydın'ı çıkarttı.
G azeteyi o dönem lerde Talisin Öztin, N eca ti Ziııcirkıran, C üneyt A rca yti­
re k, N ezih D em irkent, A rd a G edik, Ö zcan E rtuna ve Çetin E m eç y ö n eti­
yordu. D aha sonraları yönetim E rtu ğ ru l Ö zkök'e geçti.
H ürriyet bu gelişm eler sırasında H ürriyet H olding'i kurdu ve basın d ı­
şında çeşitli alanlara el attı.
T ürk basınında ilk oluşturulan holding H ürriyet H olding'dir. 70'li y ıl­
larda o rtaya çıkan H ürriyet H olding A .Ş .’nin ortaklan E rol Simavi, Betına
Sim avi, M elek Sim avi ve S edat S im avi idi. H ürriyet H olding'e bağlı o rtak ­
lık lar ş u n la rd ı(l6).

- H ürriyet G azetecilik ve M atbaacılık A.Ş. (H ürriyet G azetesi)


- H ürriyet O fset M atbaacılık ve G azetecilik A.Ş. (H ürriyet G ös­
teri, T em po, D ataline T urkey)
- H ürgün G azetecilik ve M atbaacılık A.Ş. (H aftasonu, T V 'de 7
G ün, Elele, Ç arşaf)
- İdeal Y ayım cılık (Playm en, B lue Jeans)
- H ürriyet H aber ajansı
- H ürgüç G azetecilik ve M atbaacılık A.Ş.
- S üper K anal T V , V ideo R adyo ve H aber H izm etleri
- H üryay A.Ş.

İletişim alanının dışında da şu ortak lık lar kuruldu:


H ür Sigorta, T am Sigorta, A ltın-T avuk T arım , K oçullu T avukçuluk,
H ü r-lş T arım İşletm eleri, Pen T u rizm ve O kul İşletm eciliği, H ür-O k Okul
M alzem e ve K ırtasiye , H ür-Pa, H ürriyet G österi ve Sanat Ü rünleri vb..
B unların dışında da iki vakıf kuruldu: E ro l Sim avi H ürriyet Vakfı ve
S edat Sim avi Vakfı.
İlk olarak 1993'te H ürriyet'in hisselerinin % 25'i İktisat B ankası ile
Show T V nin sahibi E rol A ksoy'a satıldı, sonra da 1994 T em m uz'unda Hol-
ding'in tüm ünü A ydın D oğan satın aldı.
E rol Sim avi 14 A ğustos 1994'te Sabah g azetesinde çıkan b ir yazıda
H ürriyet'i neden sattığım N ecati Zincirkıran'u şöyle anlatm ıştır: « - Hürri-
yet'i 1968'den bugüne k adar ben getirdim . 55 yaşına kadar yönetim i fiilen
üstlendim . N e borcum vardı ne de kredi ihtiyacım . O ğlum S edat işe b aş­
ladı. Sonra Yaşar Eroğlıı diye, onun A lm an L isesi'ndeki T ürkçe hocasını
işin başına getirdi. L üzum suz prom osyon yüzünden H ürriyet çok para
kaybetti. H ürriyet 71 m ilyon do lar borçlanm ış oldu. Ö zcan Ertıııuı iş ba­
şındayken gazetenin borcu 26 m ilyon dolardı. O kadar üzülüyorum ki,
m utsuzum ve bedbahtım .
D üşünebiliyor m usun, oğlum un gazetenin başına getirdiği adam satış­
tan kom isyon aldı...»

G ünaydın

H aldim Sim avi H ü n iy et'te babasının yanında yetişm iş, A m erika'da


eğitim görm üş bir gazeteciydi. N eca ti Zincirkıran'u. göre H aldun Sim avi
«O rtalarda görülm ekten, hakkında konuşulm aktan hoşlanm ayan, içine ka­
palı, am a dünyaya açık, geniş ufuklu b ir gazeteciydi. B abıâlihin efsane
adam ıydı.» (l7) Sedat S im avi’nin ölüm ünden b ir süre sonra H aldun Sim avi
ile E rol Sim avi babadan kalanları bölüştüler. E rol H ürriyet'in başına geçti,
H aldun da V eb O fset'in.
H aldun yeni bir gazete işine girişti ve 26 K asım 1968'de G ünaydın'ı
çıkardı. H aldun Sim avi yeni bir çeşit getirm ek istiyordu B abıâli'ye. N eydi
H aldun un kafasındaki ler? M etin M ü n ir bu k o nuda şöyle diyor:
"A m erika stili sansasyonel gazeteciliği ve ofset baskı tekniğini T ürki­
ye'ye H aldun Sim avi getirdi. Seks ve çıplaklık en önem li payandalarıydı.
Bu anlam da onun gazeteleri basında seks ve çıplaklığın sem bolüydü. H a­
berin doğru olm ası değil, ilginç olm ası önem liydi. Sim avi'nin gazetecili­
ğinde cüretkarlık ve ataklık vardı. B ulduğu form üller doğru olacak ki,
ak tif gazetecilik yaptığı yıllar arasında çıkardığı G ünaydın, T an ve G ırgır
yenilenm esi zor satış rekorları kırdılar.» (l8)
A ziz N esin de H aldun Sim avi için şöyle dem iş:
"G azeteciliği biraz bildiğim i sanıyordum . A m a o yenilikleri ilk kez
G ıinaydın'da gördüm . G ünaydın benim hiçbir zam an satacağına inanm adı­
ğım b ir gazeteydi. Ç ok yanıldım . G azetenin ilk sayısı çıktığı zam an H a l­
dun S im av?ye gittim , «B u gazete batar» dedim . O da bana "80 b ir satsın
yeter" dedi. H angi 80 bin? B aşlangıçta 80 bini zor sattı am a kupon y ayın­
lam aya başlayınca tirajı 350 bini buldu» (l9)
Y irm i yıllık bir çaba sonunda H aldun S im avi gazetecilikten bıktı. H er
şeyi bırakarak G üney kıyılarına yerleşm eyi düşünüyordu. G azete kadro­
sunda da büyük transferler olm uş, pek çok gazeteci S abah'a geçm işti. A sil
N a d ir V eb-O fset basın jr u b u n u satın alm ayı düşünüyordu. H aldun S im a ­
vi ile görüştüler, p azarlıklar sonu V eb-O fset grubu 43,5 m ilyar T L. k arşı­
lığı A sil N adir'e satıldı.
G ünaydın ve T an grubu da böylece, b ir holdingleşm enin eşiğinde A sil
N a d ire devredilm iş oldu, am a o proje de tutm adı.

Soru 83: İhlas Holding, Uzan Grubu ve Aksoy Grubu nedir?

! y İh la s H olding

T ü rkiye gazetesinin ve th las H olding'in kurucusu E n v er Ö ren I939'da


D enizli'de doğdu, İstanbul Ü niversitesi Fen Fakültesini bitirdi, basın d ı­
şında çeşitli işler yaptıktan sonra 22 N isan 1970'te T ürkiye G azetesi'ni
kurdu. G azete m uhafazakâr ve islâm cı çev relere sesleniyor ve özel bir
abonm an ve dağıtım sistem iyle o kuyucuya ulaşıyordu.
T ürkiye kısa zam anda tiraj aldı ve 1990'da ilk beş büyük gazete arası­
n a girdi. 1996'da gazetenin baskı sayısı 713 bine yükseldi.
E n ver Ö ren gazete patronluğu ile yetinm eyerek başka alanlara d a el
attı, otom obil endüstrisine ve bankacılığa yöneldi. B ir süre sonra T G R T
(T ürkiye G azetesi R adyo ve T elev izy o n u j'y i kurdu.
1996'da th las H olding içinde iletişim alanında şu ortak lık lar y er al­
m aktadır:

- T ürkiye G azetesi
-T G R T
- thlas H aber A jansı
- T ürkiye Ç ocuk (H aftalık)
- A ylık dergiler: T ekstil T eknik, K onfeksiyon T eknik, M edikal
T eknik, T ekstil T erbiye, Y apı M alzem e, T urizm T eknik, Plastik
A m balaj
- Y ay-Sat (D ağıtım )
- th las G azetecilik

th las H olding'in iletişim alanı dışındaki ortaklıkları d a şunlardır:


- t h l a s P a z a r la m a
- Y urtbank
- O tom obilcilik A.Ş.
- international H ospital
- thlas Ev aletleri
- İhlas Fuarcılık
- t h la s G ıd a
- thlas O tom otiv
_ thlas D ış T icaret
- K ristal S ıv ı(20)

2) A kso y G rubu (Sahibi E rol A k so y )

M edya K uruluşları: Show T V , C ine 5, Show R adyo, A lo Show , M arie


C laire, Â K S-T V Film cilik ve R eklam cılık, lletişim san-E ksen Y ayım cılık
ve D ağıtım , M epaş M edya Pazarlam a, Ü niversal Y ayıncılık, U luslararası
M oda ve Y ayıncılık,
M edya dışı: A vrupa ve A m erika H olding, Fransa ve A m erika'da iki
banka, iktisat Bankası, Fakto Finans, İktisat Finansal, Em ek Sigorta,
U zm an H ayat Sigorta, K ültür, E ğitim , S por ve Sağlık Vakfı.

3 ) U zan G rubu (Sahibi Cem U zan) (2I>

M edya K uruluşları: Star TV , Kral T V , M etro FM , Kral FM , Radyo


B lue,
M edya dışı: İm ar B ankası, A dabank, R um eli H olding, Ç ukurova
E lektrik, R um eli E lektrik, Rum eli Ç im ento, L adik Ç im ento, Ş anlıurfa Ç i­
m ento, G aziantep Ç im ento, C EST A Ş, E L T E M , Standart inşaat, Istanbul-
spor, T unceli Pam uk, Y apı T icaret.

Soru 84: Dinç Bilgin kimdir, Sabah, ATV ve Medya Holding nasıl
oluşturuldu?

Sabah'ın kökü İzm ir'e dayanır. Ö nce Y eni A sır vardı. Bu gazete
1895’te Selanik'te kurulm uştu. K urucuların biri F azlı N ecip (1863-1932),
öteki de D inç B ilgin'in dedesi A bdurrahm an A r ifti (1865-1918). Yeni
A sır sonra İzm ir'e taşındı ve E ge'nin en büyük gazetesi oldu. G azeteyi
D inç B ilgin’in babası Ş evket B ilgin (1894-1978) yönetiyordu (22l Şevket
B ilgin'in ölüm ünden bir süre sonra Yeni A s/r'ın İstanbul'da çıkartılm ası
düşünüldü, İzm ir'deki m akinelerden biri sökülüp M ecidiyeköy'e taşındı.
Yeni İstanbul'un eski m akineleri kiralandı. A m a D inç B ilgin'in asıl hedefi
yeni bir gazete çıkarm aktı. B unun için de Z a fer M utlu ve R ahm i Turan la
uzun uzun tartıştıktan sonra Sabah'ı kurm aya karar verdi ve gazetenin ilk
sayısı 21 N isan 1985'te yayınlandı.
D inç B ilgin in amacı G ünaydın tipi b ir gazete ile 700 bin tiraj yap ab il­
m ekti. ilk sayının ancak yarısı satılabildi. A m a tiraj yavaş yavaş yükseldi
ve gazete tutundu.
D inç Bilgin Sabah girişim inden bir Süre sonra, 10 Ekim 1985’te, Yeni
A sır'ı da İstanbul'da basm aya başladı, piyasaya 80 bin gazete sürüldü,
am a bu iş tam bir fiyasko ile sonuçlandı.
Sabah yıldan yıla tirajını yükselterek zam an zam an T ürkiye'nin en
fazla basan gazetesi durum una geldi. Bu başarıd a neler rol oynuyordu?
- R ahm i Turan ve Z a fer M utlu'nun izledikleri yayın politikasının
b unda büyük etkisi oldu. Yani, bol resim , büyük başlıklar, çarpıcı h aber­
ler, canlı bir görüntü, o rta kültür düzeyindeki in san lan n ilgisini çek eb ile­
cek yazılar, heyecan yaratabilecek duygusal olaylar, uzun yazı dizilerine
y er verm eden çabuk okunabilecek yazılara ağırlık verm ek...
- Bol ikram iye dağıtm ak, peşpeşe prom osyon kam panyaları dü zen le­
mek.
Sabah bu canlılığını A TV yayınlarıyla d a sürdürm esini bildi, Sabah
A T V 'ye destek oldu, A T V 'de Sabah'a.
Sabah kadrosunda üst düzeyde şu g azeteciler yer aldı: Z a fer M utlu,
G ün g ö r M engi, M ehm et Barlas, G üneri Cıvaoğlu, H aşan Cemal, O kay
G önensin, Çetin Alton, Z ülfü Livatıeli, O sm an Ulagay, C engiz Çandar,
A h m et Vardar, A li Kırca...
D inç B ilgin 1987'de Sabah'ın yanı sıra b ir d e seçkinlere seslenecek g a­
zete çıkarm aya yöneldi. E rol A kso y ve E rcan A rıklı ile birlikte Söz g azete­
sini çıkardılar. 1987 K asım 'ında yay ın a başlayan Söz üç ay kadar yaşaya­
bildi ve fiyaskoyla kapandı.
D inç B ilgin zam anla değişik işlere girişti ve şu ku ru m lan kurdu:

- M edya H olding
- A TV
- M edya B asın Servisleri
- B ir N um ara Y ayıncılık
- IP R U lusal T V
- D önem li Y ayıncılık (A ktüel...)
- G elişim Y ayınlan
- Y eni Yüzyıl
- B irleşik B asın D ağıtım B BD
- T akvim
- Bugün
- Fotom aç

D inç Bilgin'in iletişim dışındaki ortaklıkları da şu k uram larda yer alı­


yor: Pam ukbank, Interbank, Yapı T oko B ano R usya, B ank K reis (A lm an ­
ya), Inter O verseas (İzlanda), Inter C apital (İzlanda), Ç uk u ro v a Ç elik,
H alk Sigorta, Securo C ard
C um huriyet'in 1960'lardan bu yana yaşadığı üç bunalım dönem i var­
dır: 1963 D am atların ilk başkaldırısı, 1971 D am atlar d a rb esi, 1991
H aşan C em al ve E m ine U şaklıgil olayı.
B irinci bunalım ın kökü 1960'lı yılların başlarında N adir N ad i’nin
yayın politikasına karşı kardeşlerinin gösterdiği tepkilere dayanır. B una,
«A ile içinde B irinci İktidar K avgası»denir. N ad ir N adi'nin Perde A raltğı-
daıı adlı anılarında belirttiği gibi C um huriyet'in sol havalar çalm ası genel
yayın m üdürü C evat Fehm i Başkııt'nn yıllar boyu gazetede sürdürdüğü ça­
banın ürünüdür. C evat F ehm i'nin aydın b ir kişiliği vardır, 30'dan çok
oyun yazm ıştır, ileri düşünceli ve m eslek çevrelerinde saygınlığı olan bir
gazetecidir, 7 yıl G azeteciler C em iyeti başkanlığı yapm ıştır, 50'li yıllarda
B izim K öy'iin yazarı M ah m ut M a k a iı İstanbul'a getirtip tanıtan C evat
F ehm i olm uştur, Yaşar K em al’in ilk röportajlarını o yayınlam ıştır.
C evat F ehm i gazeteyi yönettiği halde yüksek okul diplom ası olm adığı
için «Sorum lu Yazı İşleri M üdürü» olarak gösterilem iyordu. 1957'de
N a d ir N adi gazeteye yeni bir canlılık verm ek am acıyla A li İhsan Göğiiş'ü
yazı işleri m üdürlüğüne getirdi. O yıllard a D ünya gazetesinin yazı işleri
müdürü olan A li Ihsan G öğüş, A d n a n M enderes'in gazete sahipleri ve
yazı işleri m üdürleriyle Park O tel'de yaptığı yem ekli toplantılardan b irin­
de M enderes'e gazetenin patronu Falih R ıfkı Âfny'ın hoşlanm adığı b ir soru
sorm uştu. Bu sorudan ne M enderes hoşlandı, ne de Falih Rıfkı. O yem ek­
te A li İhsan'ia yanyana oturuyorduk, Falih R ıfkid n n yazılı bir not geldi.
A ta y kendisine sorulm adan soru sorulm am asını istem işti. Buz gibi bir
hava esti, A li İhsan da ertesi gün D ünya dan istifa etti, N a d ir Bey kendisi­
ni derhal C um huriyet'in başına getirdi.
A li İhsan, gazetede kısa zam anda büyük d eğişiklikler yaptı, C um huri­
yet'in başlıkları, m izanpajı değişti ve gazete daha çağdaş b ir görünüm ka­
zandı.
27 M ayıs öncesindeki kovuşturm a ve tutuklam a furyasında A li İhsan
G öğüş tutuklandı, sonra da m illetvekili seçildi.
O dönem de C um huriyet'in yazı işleri m üdürlüğünden Vecdi K ızılde-
mir, K ayhan Sağlam er, E rol D allı g elip geçti. H avayı bulandıran b ir olayı
da vurgulam ak gerekir. 1962'de gazetenin düzenlediği Yunus N adi A rm a ­
ğ a n ın ın konusu «M akale Yarışm ası» idi. Seçilen m akaleler gazetede ya­
yınlanıyordu. B unlardan 47'ncisi H ikm et A lkılıç adlı b ir kişinin yolladığı
"T ürkiye'nin tek kurtuluş yolu Sosyalizm " başlıklı yazıydı. 12 A ralık
1962'de çıkan bu yazıda Savcılık «kom ünizm propagandası» gördü ve
yazı işleri m üdürü K ayhan S a ğ la m er ile m akalenin y azan , gerçek adı Şadi
A lkılıç olan H ikm et A lkılıç tutuklandı. Ş a d i A lkılıç gençliğinde kom ünist
bir eylem e katılm ış, çok çekm iş, ezilm iş, sonra p asif kalm aya karar ver­
m iş şair ruhlu bir H arbiye öğrencisiydi. B ir ara A kşa m ’da düzeltm enlik
yaptı. B en yazı işleri m üdürüydüm , £ad/"nin hiç de poliste "sicilli” d e v ­
rim ci bir kişi olduğunu anlayam am ıştım . C um huriyet yarışm ası nedeniyle
tutuklandığını görünce çok şaşırdım .
Bu tutuklanm a olayı N a d ir N adi'ntn kız kardeşleriyle eşlerinin büyük
tepkilerine ve gerginliklere yol açtı. B unun üzerine N a d ir N adi 20 Nisan
1963'te gazetede bir açıklam a yayınlayarak «B ir süre için C um huriyet'in
yönetim i ile hiçb ir şekilde ilgilenm eyeceğini» bildirdi. O kuyucular gaze­
tede n eler olup bittiğini hiç bilm iyorlardı. D ört gün sonra gazetede yayın­
lanan başka bir haberde de C evat Fehm i'nin C um huriyet'ten ayrıldığı açık­
landı.
Bu ilk bunalım 20 ay sürdü, sonra hava yum uşadı, kardeş kavgası bitti
ve N a d ir N adi 21 A ralık 1964'te gazeteye döndü.
O dönem de yazı işleri m üdürlüğünde de önem li b ir değişiklik oldu,
1953'ten beri C um huriyet'in A nkara bürosunu yöneten E cvet Giiresin
1963'te genel yayın m üdürlüğüne getirildi, 1970'e kadar da o görevde
kaldı.

1971 D arbesi A ile içinde ikinci İktidar K avgası

C u m huriyet'te ikinci bunalım 12 M art 1971 darbesinden sonra başladı.


C untacıların C um huriyet'e karşı olm aları, beklenen b ir davranıştı. Ilhan
Selçuk'tın 27 N isan'da çıkan «H oşgeldin T anzim at K afası» ve 28 N isan'da
çıkan «tsa M usa, C art ve C urt Ü zerine» başlıklı yazıları bardağı taşıran
d am lalar oldu. İlhan Selçuk ve yazı işleri m üdürü O ktay K urtbiike tutuk­
landılar ve gazete on gün kapatıldı.
N a d ir N adi anılarında Ilhan Selçuk'tın 8 N isan 1962'de C um huriyet'e
girdiğini belirttikten sonra şöyle der:
"Ilhan kısa sürede C um huriyet'in en çok okunan ve en beğenilen ya­
zarlarından biri oldu. 12 M art'a yaklaşan d ö nem lerde C um huriyet yeraltı
ve yerüstü örgütlenm eleriyle M arxist kökenli tüm solcuların okud u k tan
b ir gazete haline gelm işti. 1962'ye kadar, ilk çıkışından itibaren 39 yıldır
C u m huriyet'in sayfalarında hiç görülm eyen b ir şey oluyordu. C um huriyet
so lcu lan n birbirleriyle iç haberleşm e y ap tık tan ve kam uoyuna mesaj ilet­
tikleri bir gazete oldu. S olcular yayın lad ık lan g azete ve dergilerin ilanlan-
nı ilk önce bize veriyorlardı. N işan, nikâh, doğum , evlenm e ve ölüm ilan­
ları bizde çıkıyordu. D üzenledikleri bir m iting ya da yürüyüşü, bir
protestoyu, b ir konferansı, b ir paneli bizim sayfalarım ız aracılığıyla duyu­
ruyorlardı. Bu konum da y an cahil ve bilinçsiz kitlelerin gözünde adım ız,
'solcu gazete'ye, 'kom ünistlerin okuduğu gazete'ye çıkm ıştı...
A m a ben, sağcı gazete ve y azarlan n bize yönelttikleri töhm etleri cid ­
diye alm ıyor, 12 M art darbecilerinin C um huriyet'e darbe vurabileceklerini
hiç aklım a getirm iyordum ..."
O y sa gazetenin 29 N isan'da kapatılm ası C u m huriyet'in Y önetim K u m ­
lunda ortakların N a d ir N adi'ye karşı giriştikleri b ir kam panyanın başlangı­
cı oldu. Y önetim K um lu N a d ir N adi'ntn iki kız kardeşi, L eyla U şaklıgil
ve N ilü fer N ıın, onların eşleri B ülent U şaklıgil ve N iyazi N u n , Doğan
N adi'ntn varisleri ve Yunus N adi'ntn eşi N azim e N adi'ntn tem silcilerinden
oluşuyordu.
Y önetim K urulunda, Ilhan Selçtık’un tutuklandığı gün N a d ir N adi sıkı
b ir sorguya çekilm iş ve kendisine şöyle denm işti:
"G azetenin kapanm asına neden olan lllıaıı Selçuk'un yazısını yayınlan­
m adan önce gördünüz mü? Y azdığı o yazıy la gazetenin kapanm asına
neden olan İlhan Selçuk'un durum u görev kusuru olarak nitelendirilebilir
ve bu nedenle sözleşm esi feshedilebilir m iy d i? " <24)
N a d ir N adi o yazıyı, yayınlanm adan önce görm üş ve okum uştu, am a
Ilhan'ın sözleşm esinin bu yüzden feshedilm esini asla düşünm üyordu. Y ö­
netim K urulu toplantısında kendisine karşı böyle saldırgan b ir tutum alın­
m asına çok sinirlenm iş ve toplantıyı b ırakıp gitm işti.
B unun üzerine. Şirketin G enel K urulu toplantıya çağırıldı. N a d ir
N a d i'y t karşı olan ortaklar şöyle dediler: «N a d ir N a d i genç yazara öteden
beri içten duygularla bağlanm ış, birçok konuda İlhan Selçuk'u kayıtsız
şartsız desteklem işti. T utum unda herhangi b ir değişikliğe yanaşm am akta-
dır. Sivri sayılabilecek birçok yazının girm esine izin verm iştir...»
T oplantı sert bir hava içinde geçti. O rtak lar N a d ir N a d inin «verdiği
izahatı yerinde bulm adıklarını» belirttiler. Bu durum karşısında N a d ir
N adi toplantıyı bırakıp çıktı.
Yeni Y önetim kurulu 4 A ğustos 1971 'de gazetede b ir açıklam a y ayın ­
layarak «C um huriyet'in dem okrasi fik ir ve esaslarını bozan, yıkan, yıkm a­
ya çalışan her kuvvetle savaşacağını» ilân etti vc gazetenin «aşırı uçlara
eğilm eyen b ir yol izlem esi» gerektiğini vurguladı.
Bu açıklam a N adir N a d i'y t çok ağır gelm işti, o da 6 A ğustos'ta g aze­
tede çıkan son yazısında şöyle dedi:
«A şın uçlar deyim i yıllardan beri tutucu çevrelerin bize karşı k ullandı­
ğı bir propaganda silahıydı. A tatü rk ve devrim ilkelerini titiz b ir dikkâtle
savunm aya öm ür boyu önem verm iş biri olarak bu yazı beni hayal k ırıklı­
ğına uğrattı... Tam 41 yıl hizm et ettiğim C um huriyet'ten üzülerek ay n lıy o -
rum .»
N a d ir N adi’nin istifası ile d am atların darbesi başarıya ulaşm ış o lu y o r­
du. Yeni yöneticiler İlhan Selçuk' un yerine C ihad B a b a n ı, O ktay A kbal'm
yerine F ikret E kin ciyi aldılar. Sadun Tanju'nun Şükran K etenci'nm de iş­
lerine son verdiler, yazı işleri m üdürlüğüne Ziya N ebioğlu'nu getirdiler.
Bu değişikliklere C um huriyet ok u rlan ilgisiz k alam ıyorlar ve gazeteye
protestolar yağdırıyorlardı. G azetenin tirajı düştükçe düştü. Y eni y ö n eti­
ciler batağa saplandıklannı anlam aya başladılar. Ö nce Leyla U şaklıgil g a ­
zetenin izlediği yeni politikayı onaylam adığını açıkladı, sonra öteki or­
taklar da gazetenin çıkm azda olduğunu gördüler. O lağanüstü bir G enel
K urul toplantısı düzenlendi. R eşat A ta b ek Leyla U şaklıgil, C avit O rhan
Tütengil yönetim kuruluna seçildiler. Sadun Tanju K urum un m ü dürlüğü­
ne, O ktay K urtböke de yazı işleri m üdürlüğüne atandı. B unun ardından da
20 T em m uz 1971 'de gazetede yayınlanan b ir açıklam ada eski kadronun
N a d ir N a d i nin yönelim inde yeniden işbaşına geldiği bildirildi. Bundan
böyle gazetede şu yazarların yazılarının yer alacağı açıklanıyordu:
İlhan Selçuk, Prof. H ıfzı V eldet V elidedeoğlu, A hm et Ş ükrü Esm er,
Prof. G ülten K azgan, O rgeneral R efik T ulga, Prof. B ahri Savcı, Prof.
C av it O rhan T ütengil, Prof. T a n k Z afer T unaya, Prof. M u am m er A ksoy,
Porf. İlhan A rsel, F akir B aykurt, N ecati C um alı, Prof. B ülent N uri Esen,
Prof. N erm in A badan, Prof. R agıp Sarıca, R a u f M utluay, Prof. A fet İnan,
Dr. E rdal A tabek, M elih C evdet A nday, A zra E rhat, Prof. Sabahattin Eyü-
boğlu. Prof. Lütfi D uran, A dnan Saygun, V edat G ünyol, Hıfzı T opuz...
C um huriyet'in bu ilk bunalım ı böylece darbecilerin tam b ir yenilgisiy­
le so n a erm iş oluyordu.

H aşan C em al ve E m ine U şaklıgil olayı (K asım -1991)

20 T em m uz 1971'de eski yazarların gazeteye dönm elerinden sonra, b ir


süre C um huriyel'te bunalım lı olay lar yaşandı. U ğur M um cu'nun 1975'te
gazeteye girm esi C um huriyet'e büyük canlılık kazandırdı. Y azı işlerinde
bazı değişiklikler oldu. G azeteyi zam an zam an O ktay K urtböke, Orhan
Erinç, Turhan İlgaz, Çetin Ö zbayrak yönetti. H aşan C em al o sıralarda
A nkara tem silcisiydi. N a d ir N a d i, yazılarını ve davranışlarını beğendiği
için kendisini 2 N isan 1981’de genel yayın m üdürlüğüne getirdi. M üesse­
se M üdürlüğüne de N a d ir N adirim kardeşi Leyla U şa kltg iim kızı Em ine
U şaklıgil atandı. E m ine U şaklıgil teknolojik yeniliklere yönelerek gazete­
ye yeni tesisler kazandırdı. A m a bu uyg u lam alar gazeteyi m ilyarlarca
borca sürükledi.
G enel yayın m üdürü H aşan C em al, yazı işleri m üdürü O kay G önensin
ve m üessese m üdürü E m ine U şaklıgil o dönem de büyük b ir güç o luştur­
dular. A m a gerçekte bütün güç Ilhan Selçuk'taydı.
N a d ir N adi bir yandan d a gazetede, yönetim kurulunun dışında bir
yayın kurulu oluşturdu. Bu kurul İlhan Selçuk, U ğur M um cu, O ktay
A kbal, Yalçın Baver, A h m et Tan, H ikm et Ç etinkaya, H aşan C em al ve
O kay G önensin'den oluşuyordu.
O sıralarda gazeteyi sarsan en önem li olay gazeteyi 50 yıl ayakta tut­
m uş olan N a d ir A W /’nin 20 A ğustos 1991'de ölm esi oldu. N a d ir B ey'in
ö lüm ünden kısa bir süre sonra gazetede sü rtü şm eler daha açık b ir biçim de
o rtaya çıktı. Ilhan Selçuk'un gazeteye egem en olm asından H aşan C em al
rahatsız oluyordu. B ardağı taşıran son d am la O sm an U lagay'm 20 Ekim
1991 seçim lerinden sonra A N A P -D Y P koalisyonunu SH P'ye karşı d estek\
leyen bir yazısı oldu. İlhan Selçuk 24 E kim 1991 tarihli yazısında Ula-
gay'ı S H P'nin iktidar olm asını engellem eyi am aç edin en b ir kom plonun
parçası ve T Ü S İA D y azan olm akla suçladı. K onu yayın kuruluna götü rü l­
dü. İlhan Selçuk, U lagay'm haftada 5 değil 3 kez yazı yazm asını önerdi.
G erçekte konu ideolojikti. U ğur M um cu, O ktay Akbal, A li Sirm en ve H ik­
m e t Ç etinkaya kendisini destekledi. H aşan C em al ile O kay G önensin
Ilhan Selçuk'u karşı geldiler. A h m et Tan ile Yalçın B a yer de çek im ser kal­
dılar.
Konu Y önetim K uruluna getirildi. A m a Y önetim K urulu kendini her
alanda yetkili görüyordu, Y ayın K uruluna yetki tanım adan yana değildi.
Yani, Y önetim kurulu İlhan Selçuk'u desteklem edi. B unun üzerine K uru­
lun başkanı O sm an N uri Torun, B erin N adi ve Ilhan Selçuk g örevlerin­
den istifa ettiler. U ğur M um cu, O ktay A kbal, A li Sirrnen, A li Ulvi, Sam i
K araören, M ustafa Ekmekçi, Şükran K etenci ve onları izleyen 80 kişi de
gazeteden ayrıldılar.
U ğ u r M um cu gazeteden ayrılırken şöyle diyordu: "Son yıllarda T ü rk i­
ye'de liberalizm adı altında kolaycılık ve vurgun düzeninin alt yapısı oluş­
tu. B unun bir ideolojisi var. H aşan C em al bu ideolojiye yakındır. O ha-
vuzbaşı kokteyllerinin adam ıdır, gizli sağcıdır. İşadam larının aleyhinde
yazı yazdığım ız gün H aşan C em al onların kokteyllerinde boy gösterir.
G azetede kendi im paratorluğunu ilan etm eye kalktı.» <25)
C um huriyet okurları, öğretm enler, aydınlar, y azarlar ve sanatçılar bu
ayrılışlara büyük tepki gösterdiler. G azete b ir «beyin kanam ası» g eçiri­
yordu. C um huriyet'in okunm am ası için k am p an y alar düzenlendi. T o p lan ­
tılara katılanlar arasında şu kişiler y er alıyordu:
A ziz N esin, M üjdat Gezen, Leyla Erbil, G encay Giirsoy, Bilge su Ere-
nus, E dip A kbayram , Esin Afşar, Sadık G ürbüz, A sım Bezirci, Cem K a ra ­
ca, H aşan K ıyafet, Reha fsvan, Z u h a l O lcay...
O sıralarda H aşan C em al de C um huriyet'te "N adir N adi'ye m ektuplar"
diye b ir dizi yazıya başladı, am a B erin N adi eşinin adının bu polem iğe ka­
rıştırılm asını protesto ederek yazıları durdurdu. O dönem de gazetede yeni
isim ler yer aldı: H aluk Şahin, Seyfettin, G ürsel, Yurdakul Fincancı, Z ülfü
D icleli, M u ra t Belge, ¡İter Turan, N azaıı İpşiroğlu, H aluk Ö zdalga...
G azete 8 K asım 'dan 29 K asım 'a kadar büyük sarsın tılar geçirdi ve tiraj
üç hafta içinde 106 bin'den 62 bin'e düştü.
G azetenin borçlan 44 m ilyara yükseldi. T iraj da 1992 Şubat'ında 41
bin'e düştü. E m ine Uşaklıgil, K em a l U zan'la anlaşm a y o llan n ı aram aya
koyuldu, Uzan ise C um huriyet M atbaacılık Ş irketine haciz koydurdu. Bu
çöküntüler üzerine, M art 1992'de yeniden istifalar başladı. Ö nce M eral
Tam er, sonra O sm an U lagay ve en son o larak da H aşan C em al gazeteden
ayrılarak Sabah'z geçtiler. «C em alİzm » dönem i artık sona erm işti. E m ine
U şaklıgil de m üessese m üdürlüğünden ay n lm a k zorunda kaldı.
14 M art'ta G azeteciler C em iyetinde «C um huriyet'i nasıl kurtaralım »
diye bir toplantı yapıldı. B undan b ir süre sonra da 8 N isan 1992'de C u m ­
h u riy e tin G enel Kurul toplantısı düzenlendi. H aşan C em al ve arkadaşları­
nın girişim i tam bir fiyasko ile sonuçlanm ıştı. Y önetim K uruluna Prof.
Ç etin Özek, A lev Coşkun, A tilla Coşkun, N ezih N eyzi seçildiler. O kay G ö­
nensin, K erem Ç alışkan ve H ukuk danışm anları N ih a t Türel, G ülçin Çay-
lıgil de kuruldan istifa ettiler.
İlhan Selçuk, U ğur M um cu, F üsun Ö zbilgen, A li Ulvi, Sam i Karaören,
Erguıı Balcı ve Şükran K etenci beş aylık b ir direnişten sonra gazeteye
geri döndüler.
Bu dönüşlerden sonra 1992 N isan'ında yerii yayın kadrosu şöyle o luş­
tu: İm tiyaz sahibi: Berin N adi, G enel yayın yönetm eni: Ö zgen A car,
yayın koordinatörü: H ikm et Ç etinkaya\ Y azı işleri m üdürleri: F üsun Öz-
Bilgen ve C elâl Başlangıç.
O ktay A kb a l ile A li S i m e n geri dönm edi, onlar M illiyet'te kaldılar. B ir
süre sonra Füsun Ö zbilgeıı ve C elâl B aşlangıç gazeteden ay n ld ı. Ö zgen
A ca r da genel yayın koordinatörlüğünü bıraktı, yerini O rhan E rinç aldı.
Z aferi kazanan İlhan Selçuk'un adı yine yayın kadrosunda y er alm ıyor­
du. O ysa tüm yetkiler İlhan Selçu k’ta toplanıyordu.

Soru 86: Dünya nasıl kuruldu ve nereden nereye geldi?

D ünya I952'de kuruldu. C H P İstanbul'da ciddi bir m uhalefet gazetesi


yaratm ak istiyordu. Y ıllarca U lus'un başyazarlığını yapm ış o la n ünlü
«kalem şor», Atatürk'ü n yakın arkadaşı Falih Rıfkı A tay gazetenin başya­
zarlığına getirildi.
Falih R tfkt A tay, 1894'te İstanbul'da doğm uş, E debiyat Fakültesi'ni b i­
tirdikten sonra bir süre B abıâli m ektebi kalem inde çalışm ış, B irinci
D ünya Savaşında da 4. O rdu'da C em al P aşa nın yaverliğini yapm ıştı.
A ta y 1918'de N ecm ettin Sadak, A li N a ci K aracan ve K âzım Şinasi
D ersan'la birlikte A k ş a m ın kurucuları arasında y er alm ış, 1922'de
B olu'dan m illetvekili seçilm işti. F alih R ıfkı m illetvekilliğinin yanı sıra
önce H akim iyet-i M illiye, sonra M illiyet, sonra da Ulus'un başyazarlığını
yapm ış, bir yandan da sayısız anı ve incelem e kitabı yazm ıştı. (A teş ve
G üneş, Eski Saat, F aşist R om a, K em alist T iran,-K aybolm uş M akedonya,
D enizaşırı, Yeni R usya, M oskova, R om a, L ondra M ektupları, B izim A k­
deniz, T una K ıyılan, H int, Y olcu D efteri, Ç ankaya...)
1952'de Terzi İzzet, A li M uhittin H acı Bekir, R agıp Sarım ahm utoğlu,
A li Sohtorik, M ehm et K azancı ve Falih R ıfkı A tay'ın k atk ılan y la 125 bin
lira serm ayeli bir ortaklık kuruldu (26). A tatürk'e ait olduğu söylenen bir
baskı m akinesi de bu iş için İstanbul'a getirildi. G azete C ağaloğlu'nda
A kşam gazetesinin arkasında Acı M usluk sokağında kurulan m atbaada ya­
yına başladı. Yazı işleri kadrosu Yekta R agıp Önen, M u za ffer A şkın ve
Sam i K araören'den oluşturuldu. K adroda İhsan B arlas (D ış Politika),
A dnan Benk, H ayri A lpar, O rhan Birgit, F erruh D oğan, H ikm et Ç ağlayan
ve C elâlettin Çetin görev aldı. B ir süre sonra da B edii F aik gazeteye girdi
ve D ü/ıyn'nın ikinci adam ı oldu. Y ine aynı dönem lerde A li İhsan G öğüş
yazı işleri m üdürlüğüne getirildi.
G azete siyasi çevrelerde büyük b ir saygınlık kazandı am a, F alih Rıfkı
A/av'la B edii Faik'in zam anla A dn a n M enderes ile yakın ilişkiler kurm ala­
rı C H P'de hiç hoş karşılanm adı. K u rucular kendi hisselerini önce Falih
R ıfkı A ta y‘\a Bedii Faik'e devrettiler, sonra da hisseler ikisi arasında bölü­
şüldü. O sıralarda Falih R ıfkı b ir enfarktüs geçirdi, sağlığı sürekli çalış­
m asına el verm iyordu, tüm hisselerini B edii Faik'e satarak basından çekil­
di. 20 M art 1971 'de İstanbul'da 77 yaşında öldü. B öylece B ed ii Faik
gazetenin tek patronu oldu, am a gazete artık inişe geçm işti, tiraj düşü y o r­
du. B edii Faik gazeteyi İhsan A ltın el adlı b ir işadam ına sattı. B eyhan
C enkçi genel yayın m üdürlüğüne getirildi. A m a yaklaşık iki yıl sonra
C enkçi D ünya'dan ayrılm ak zo ru n d a kaldı.
B edii Faik ile İhsan A ltın el arasında da an laşm azlıklar baş gösterdi.
B edii Faik D ünya'dan uzaklaştı. G azete İhsan A ltın el H olding'e bağlı şir­
ketlerden biri durum una geldi. H olding şu kuruluşlardan oluşuyordu:
İntur İnşaat ve T urizm , A lpşer A lüm inyum , Press D öküm , Prefabrik
Konut, D ünya, İm plast İnşaat ve Plastik, Inturizm , Şansal T ic a r e t(27).
D ü n y a y ı 1978 başlarında M ete A kyo l yönetti ise de gazete ekonom ik
bunalım dan kurtulam adı ve 1979'da arsa karşılığı H ürriyet'e devredildi.
12 E ylül'den hem en sonra D ünya'm n yönetim ini O rhan B irgit üstlendi
am a o da I9 8 l'd e gazeteden ayrıldı. O nun üzerine E rol Sim avi D ünya'm n
yönetim ini H ürriyet genel m üdürü olan N ezih D em irkent'e bıraktı. K ısa
bir süre sonra d a gazeteyi kendisine devretti.
N ezih D em irkent 1950'de Son Sa a t'İt gazeteciliğe başlam ış, ondan
sonra Yeni Sabah a geçm iş, orada önce spor yazarlığı, sonra.da yazı işleri
m üdürlüğü yaptıktan sonra Yeni G azete'nin yayın yönetm eni olm uştu.
Yeni G azete kapanınca H ürriyet'e geçm iş, sonra da genel yayın m üdürlü­
ğüne getirilm işti. N ezih D em irken t D ünya'yı b ir ekonom i gazetesine d ö ­
nüştürdü.

Soru 87: Türk Haberler Ajansı THA ve ANKA nasıl kuruldu?

1950-60 dönem inin, iletişim de iz bırakan o laylarından biri, T ü rk H a­


berler A jansı'nın kurulm asıdır. A jansın kurucusu K adri K ayabal (1921-
1979) 18 yaşında gazeteciliğe başlam ış. Haber, T asvir-i Efkâr, Tasvir,
Yeni Sabah, Tan, M illiyet, E n Son D akika, Son T e lg ra f ve H ürriyet gaze­
telerinde büyük röportaj yazan o larak çalıştıktan sonra 1950'de C um huri­
yet dönem inin ilk özel haber ajansı olarak T H A ’yı kurm uştu.
K ayabal TH A 'yı 1958’de bir A nonim O rtaklığa dönüştürdü. H isselerin
% 51'ini Tercüm an, M illiyet ve D ünya gazeteleri ile H ayat dergisine d ev ­
retti.
K ayabal 1961'de T ürkiye'de ilk telefoto sistem ini getiren kişi oldu, ilk
faks b ağlantılannı da T H A kurdu. 70'li yılların b a şlan n d a T H A U nited
P ress international (U PI) ajansının tem silcisi oldu ve tüm gazetelerle faks
bağlantısını ve taşra illerinde h ab er şebekesini örgütledi.
T H A 1973'te de TV departm anını kurarak U PİTN'e (U PI ajansının TV
dalı) bağlandı. O dönem de 200 kişilik b ir kadrosu vardı. K adri K aya b a l’ın
zam ansız ölüm ünden sonra oğlu B edri K ayabal T H A 'yı iki yıl sürdürdü.
1982'de T H A G üneş'e satıldı, 29 M art 1986'da da kapandı.
Bedri K ayabal ise aynı dönem de U P iT N in yerini alan W orld W ide TV
N ew s (W TN ) ajansıyla ilişkilerini geliştirerek 1993'te B B A denen ve TV
alanında çalışan B ağım sız B asın A ja n sı nı kurdu.
A N K A 1972’de A nkara'da, A lton Ö ym en tarafından bağım sız b ir ajans
olarak kuruldu. İlk başlarda A lm anya'nın W D R radyosuna haberler veri­
y o r ve A lm an D PA ajanslarıyla da işbirliği yapıyordu. O zam an T ü rk i­
ye'nin en yüksek tirajlı gazetesi olan G ünaydın da A N K A 'nın ilk yerli
m üşterisi oldu. A jansın çekirdek kadrosu M ü şe rref H ekim oğlu, Ö rsan
Ö ymen, H aşan C em al ve Sevgi Soysal'dun oluştu. A N K A kısa zam anda
saygınlık kazandı ve bütün gazeteler ajansa üye oldular. A jans daha ilk
b aşlarda bir ekonom ik bülten yayınlayarak kam u ve özel sektörden ilgi
gördü ve kendini kabul ettirdi.

A jansın beşinci yılında A ltan Ö ym en C H P 'den aday gösterilerek


A N K A 'dan ayrıldı ve yerini M ü şe rre f H ekim oğlu'nz bıraktı. O da ajansı
çalışanların katıldığı bir anonim o rtaklığa dönüştürdü. Y önetim K urulu
belirli birim lerde çalışan 6 kişiden Oluşan, sayısız gazeteciye okul olan
ajansın kadrosunda yaklaşık 30 kişi çalışıyor.

A N K A 'da görev alm ış kişiler arasında şunlar var: Uluç Gürkan, U ğur
M um cu, Teom an Erel, F üsun Ö zbilgen, E rgin K onuksever, A h m et Tan,
Yazgülü A ldoğan, Varlık ö zm en e k , A h m et A bakay, G ül Önet, K uvvet B a­
şarır, O ktay K urtböke, M ustafa Sönm ez, N u ri Çolakoğlu, D inç Tayanç,
F ikret Bila, D erya Sazak, Z a fe r M uttu, A y şeg ü l Dora, R agıp Duran,
M etin A ksoy... H er biri basında ya da T V 'de ad yapm ış ünlü gazeteciler.

A jansın günlük ana h aber bülteni yaklaşık 30 bin, dış yayınlar bülteni
1.200, günlük ekonom i bülteni de 7.500 sözcükten oluşuyor. B irçok gaze­
te ajansın haberlerini kaynak gösterm eden yayınlar. A N K A A vrupa'da
bazı R adyo ve T V 'lere de günlük haber iletiyor.
A N K A kuruluşundan beri hiçbir holding'e bağlı olm adan ve abone ü c­
retlerinin dışında hiçbir destek görm eden bağım sızlığını sürdürm üş bir
ajanstır.

D İP N O T L A R :
(1) E n v er B ehnan Ş apolyo, T ü rk G azetecilik T arih i. A n k ara 1989.
(2) S a fa K ılıçlıoğlu'nun D em irtaş C eyhun'a 5 M art 1985 tarihli m ektubu.
(3) S afa K ılıçlıoğlu'nun D em irtaş C ey h u n 'a 5 M art 1985 tarihli m ektubu.
(4) C e lâ le ttin Ç etin , İşte B abıali, C em Y a y ın lan , 1991.
(5) M etin M ünir. S ab ah O lay ı, A ltın K itaplar, 1993.
(6) C e lâ le ttin Ç etin. A ynı kitap.
(7) C e lâ le ttin Ç etin . A ynı kitap.
(8)H ıfzı T o p u z. B asında T ek elleşm eler, s. 89-90.
(9) T ü la y B ilginer, D ev let T erö rü ile 35 trilyonum u aldılar, N okta, 30 A ğustos
1992.
(10) M etin M ünir. "Bu fiy at G ü n eş'in g erçek fiyatının n eredeyse on katıydı"
diyor. S abah O lay ı, s. 174.
(11) G azele, N isan 1992.
(12) E m in K araca, M illiy et O lay ı, A ltın kitaplar, 1995.
(13) E m in K araca. M illiyet O lay ı, aynı kitap.
(14) M ustafa S önm ez. M edya: A m aç K âr m ı?, S ilah m ı? F orum . K asım 1995.
Em in K araca. M illiyet O lay ı, aynı kitap.
(15) A hm et Em in Y alm an, G ö rd ü klerim ve G eçird ik lerim , C ilt 3. R ey Y ay ın lan ,
İstanbul 1970.
(16) H ıfzı T opuz, K orkm az A lem dar. Raşit K aya, O k tay K u n b ö k e, N alan Ö rki,
B asında T ek elleşm eler. IL A D -T Ü S E S , 1989.
(17) N ecati Z incirkıran, H ü rriy et ve S im avi İm paratorluğu, S abah. 19 A ğustos
1994.
(18) M etin M ünir. S abah O lay ı. A lu n K itaplar. 1993. s.88.
(19) D em irtaş C eyhun. B abIali'nin şu son kırk yılı. M illiyet Y ay ın lan , 1984.
(20) M ustafa S ö nm ez, aynı y azı, F orum 1995.
(21) C u m h u riy et. R.P. M edya D osyası, 29 N isan 1996.
(22) M etin M ünir, S a b a h O la y ı. A ltın K itaplar. 1993.
(23) M ustafa S önm ez, aynı kaynak.
(24) E m in K araca, C u m h u riy et O layı, aynı kitap.
(25) Z ey n ep A tikkan. S ü ley m an S arılar, "K apalı k ap ılar ardında C um huriyet"
H ürriyet, 18 Kasım 1991.
(26) C elâletlin Ç etin. İşte B abıali.
(27) N uri Inuğur. T ü rk B asın T arihi, G aze te cile r C em iy eti, 1992.
SO N Y IL L A R
1994-1996

17 N isan 1993'te C um hurbaşkanı T urgut Ocr/fın Ç ankaya K öşkü'nde


b ir kalp krizi geçirerek ölm esinden sonra 16 M ayıs 1993'te Süleym an D e­
m ire /T ü rk iy e'n in D okuzuncu C um hurbaşkanı seçildi. Tansu Ç iller B aşba­
kanlığa getirildi ve C H P G enel B aşkanı E rdal İnönü ile yeni b ir D Y P-
C H P protokolü im zalandı (24 H aziran 1993).
Bu son yılların en acı olayı, S ivas'ta P ir Sultan Şenliklerine katılan ay­
dınların kaldığı M adım ak otelinin şeriatçılarca yakılm ası oldu (2 T em m uz
1993). Bu korkunç cinayet olay ın d a 37 yazar, şair ve sanatçı öldü, 60
kişi de yaralandı.

Soru 88: 1994-96 yıllarında cezaevlerinde kaç gazeteci ve yazar


vardı?

T ürkiye insan H ak lan V akfının k a y ıtla n n a göre ülkem izde son 14


yılda 2.689 kişi işkence görm üş ve yaşam ını yitirm iştir. 1994 so n lan n d a
cezaevlerinde bulunan «düşünce su çlu lan ^ n ın sayısı 104'e yükselm iştir.
B unların 65'i g a z e te c id ir(1).
T erörle M ücadele K anunu beşinci y ılın a girerken E kim 1995'te ceza­
evlerinde bulunan aydın, gazeteci ve yazarlan n sayısı 112'ye, kapatılan
gazete sayısı da 15'e yükselm iştir <2\ A dalet B akanlığından verilen b ilg i­
lere göre T erörle M ücadele K anunu k apsam ında açılan d av ala n n % 80'i
Sekizinci M addeye d ayandınlm ıştır.
"Bu yasayla birlikte çok sayıda yazar, sendikacı ve gazeteci hakkında
'bölücülük' savıyla incelem e, soru ştu rm a ve dava açılm ış ve bunların
büyük bir bölüm ü hapis ve para c e z a la n n a çarptırılm ıştır. Y alnız 1994'te
5.404 kişi bu yasa nedeniyle yargılanm ış, 765 kişiye toplam 114 m ilyar
307 m ilyon para ve 557 yıl hapis cezası verilm iştir.
«Y argıtayda onaylanan 42 davada toplam 84 yıl 5 ay hapis cezası ke­
sinleşen sosyolog-yazar İsm ail B eşikçi'nin daha önce hapis cezalan ile bir­
likte aldığı 6 m ilyar 900 m ilyon lira para cezasının hapse çevrilm esi sonu­
cu toplam cezası 198 yıl 5 ayı bulm uştur.
«Tüm D evlet G üvenlik M ahkem elerinde (1995 E kim 'inde) m evcut
dava sayısının 6.091, tutuklu yargılanan sanık sayısının 6.975, tutuksuz
yargılanan sanık sayısının da 16.917 olduğu saptanm ıştır.
«D evlet G üvenlik M ahkem elerinde, T erörle M ücadele K anununun 6,7
ve 8'inci m addeleri gereğince açılan 2.298 dava bulunm aktadır. Bu dava­
lar nedeniyle (E kim 1995’te) 5.403 sanığın y argdandığı b e lirtilm iştir.» <3)
Türkiye G azeteciler C em iyeti'nm 27 M art I9 9 6 ’da G enel K urul'a sun­
duğu Ç alışm a R aporuna göre 1995 yılında 4 gazeteci öldürülm üş, 4 g aze­
teci kaçırılm ış, 22 gazeteci tutuklanm ış, 40 gazeteci g ö zaltına alınm ış, 13
yayın organı kapatılm ış ve 77 yayın organı toplatılm ıştır.
G azeteci-yazar O nat K utlar I994'ün son günlerinde T aksim 'de, bulun­
duğu pastaneye konan bom banın patlam ası sonucu yaralanm ış ve 11 O cak
1995'te ölm üştür.
Yeni G ünaydın gazetesinin sahibi B ekir K utm a n g il 23 M ayıs 1995'te
uğradığı saldırı sonucu yaşam ını yitirm iştir. G iresun'da yayınlanan Son
gazetesi sahibi N ail A ydın 30 T em m uz 1995'te tabanca ile öldürülm üştür.
Yeni Politika gazetesinin B itlis m uhabiri S eyfettin Tepe gözaltında bulun­
duğu B itlis E m niyet M üdürlüğünde 3 0 A ğustos 1995'te ölü olarak bulun­
m uştur.
G üvenlik güçleri tarafından b ü rolarında aram a yapılan 15 gazete ve
derginin gereçlerine el konulm uştur. 1995'te 8 gazete bürosuna saldın ya­
pılm ıştır. A yrıca 2 gazeteci güvenlik güçlerinin, 2 gazeteci K am u g örevli­
lerinin, 5 gazeteci de diğer kişilerin saldırısına uğram ıştır.
U luslararası Basın E nstitüsü'nün M ayıs 1995’te Seoul'de yapılan
G enel Kurul toplantısına sunulan raporda da I9 9 5 'in ilk iki ayındaT ürki-
ye'de 1.260 gazete ve dergiye el konulduğu, Şubat sonunda ceza ve tu ­
tukevlerinde 103 gazeteci ve y a z a n n bulunduğu, M eh m et A li B irand,
Yaşar Kemal, F ikret Başkaya, H aluk G erg er gibi önde gelen gazeteci, ro ­
m ancı ve ay d ın lan n da baskıya h e d ef o ld u k tan belirtiliyor. R aporda
şöyle deniyor: «H üküm etlerin bu g üne k adar verdikleri sözler tutulm adı,
antidem okratik A nayasayla düşünce özgürlüğünü kısıtlayan y asalar değiş­
tirilerek hukukî reform lar gerçekleşm edi...» (4)

M etin G öktepe nasıl ö ld ü rü ld ü l

Baskı, şiddet ve dayak yöntem leriyle in san lan ve gazetecileri sindir­


m eye alışm ış olan güvenlik güçlerinin dem okratik yöntem lere geçm eleri,
geri kalm ış ya da dikta rejim iyle yönetilm iş ülkelerde kolay olm uyor.
H üküm et ne kadar dem okrasi ilkelerini uygulam aya çalışırsa çalışsın, bazı
polis görevlileri geleneksel şiddet y o llan n d an vazgeçm iyorlar. H üküm etin
ve adalet sorum lulannın çoğu zam an, su çlan ne o lursa olsun, güvenlik so­
rum lularını korum uş olm aları da şiddete başvurulm asını destekleyecek n i­
telikte oluyor. A m a bu tür olaylar h er ülkede D ev let ve güvenlik g ü çleri­
ne olan güvenin yitirilm esine yol açıyor.
1996 yılının ilk günlerinde bunun en çirkin örneği. M etin G öktepe
olayı oldu. G azeteciler C em iyetinin raporuna göre, Evrensel G azetesi m u­
habiri M etin G öktepe ile C um huriyet gazetesi m uhabiri K erem llg a z ve
Yeni Y üzyıl m uhabiri M u ra t İnceoğlu 8 O cak 1996 günü E yüp'te bir c e ­
naze olayını gazeteleri adına izlerken, polis tarafından engellenerek, g ö ­
zaltına alınm ak istenm işler ve tartaklanm ışlardı. Bu arada M etin G ö ktepe,
polisçe gözaltına alınm ıştı. Ertesi gün E yüp S p o r Salonu'nun yanındaki ar­
sada cesedi bulunm uştu.
G azeteciler C em iyeti, bunun üzerine görgü tanıklarının ifadelerinin ve
A dli T ıp tutanağının ve raporunun o rtaya koyduğu gerçeği dikkate alarak
olayın üzerine gitti.
Y etkili ve sorum lu kişilerin başlangıçta gözaltın a alınanlar listesinde
G öktepe'nin adının bulunm adığını ve duvardan düşerek öldüğünü söyle­
m eleri, bu olayın da "faili m eçhul" cin ay e tler arasına sokulm ak istendiğini
gösterdi.
G azetecilerin kararlı direnişleri kam u o y u n d a da destek gördü. C H P
genel başkanı D eniz B aykal ile A N A P genel başkanı M esut Yılm az sorum ­
luların bulunm ası için h er türlü yardım ı yapacaklarını belirttiler.
B u ölçüde bir ilginin uyanm ası üzerine B akanlık m üfettişleri d erin le­
m esine bir soruşturm a yaparak 48 em niyet görevlisi hakkında yargılam a
yapılm asına karar verm iştir (S).

Sora 89: Aziz Nesin Kimdi?

Y arım yüzyıl T ürk basınına ve m izah ed eb iy atın a dam gasını vurm uş


olan A ziz N esin 5 T em m uz 1995'te Ç eşm e'de öldü. A ziz N esin T ürkiye'nin
en üretken yazanydı. Yüz kadar kitap ve binlerce dergi ve gazete yazısı
yazdı. K itaplarının baskı sayısı 6 m ilyona ulaştı. B unların bazıları 24 dile
çevrildi (İngilizce, Fransızca, A lm anca, R usça, A rapça, vb). Ö yküleri 28
dilde yayınlandı. 9 oyun, 7 anı kitabı, 7 şiir kitabı, 10 rom an ve 4 6 öykü
kitabı y a z d ı(6). A ziz N esin işte böylesine üretici b ir yazardı.
19 15'te H eybeliada'da dünyaya gelen A ziz N e s in in gerçek adı M ehm et
N usret'ti. K uleli'yi ve A nkara'da H arp O kulu'nu bitirdikten sonra yedi yıl
ord u d a görev aldı, 1944'te üsteğm en o larak O rdu'dan çıkarıldı. B ir süre
bakkallık, m uhasebecilik gibi işler yaptıktan sonra, K aragöz ve Y edigün
d ergilerinde çalıştı, 1945'te de T an gazetesinde köşe yazarlığına başladı.
30 yaşındaydı, daha hiç adı duyulm am ıştı. 4 A ralık I945'te T a n in m aki­
neleri parçalandıktan sonra A ziz önce C um artesi adlı haftalık b ir dergi çı­
kardı, sonra da l9 4 6 'd a Sabahattin A li ile birlikte M a rko p a şa ’yı yayınladı.
A ziz N esin , adını o zam an bütün T ürkiye'ye duyurdu.
¿zı'z'in yaşam ı ondan sonra poliste. B irinci Şubede, S avcılıkta ifade
verm ek, m ahkem eden m ahkem eye koşm ak ve h er fırsatta tutuklanm akla
geçti, am a yazılarını hiç aksatm adı.
A ziz N esin ilk hapis cezasını A m erikan yardım ına karşı yazdığı 16
sayfalık b ir broşürden aldı, 10 ay hapis Ve 4 ay d a sürgün cezasına çarp tı­
rıldı.
İkinci hapis cezası 16 aydı, o cezayı da Politzer'in «Felsefe D ersle-
ri»ne yazdığı önsözden aldı. A m a bunların yanı sıra tüm yaşam ı boyunca
kendisine T ürkiye’den ve yurt dışından sayısız ödül verildi.
T ü rkiye'de hiçbir yazar onun gibi gündem de kalm adı. A ziz her fırsat­
ta günün adam ı olm asını bildi. G ünün birinde «Türk halkı aptal ve enayi­
dir. Y üzde 60'ı aptaldır. Bu tüm T ü rk iy e ap tald ır dem ek değildir» dedi ve
kıyam etler koptu. O nun ardından da şöyle dedi «T üık insanının aptallığın­
dan ve tem belliğinden söz ederken nezaketen sahtekârlığından bahsetm e­
m iştim . Biz aynı zam anda sahtekâr m illetiz.»
Bu da yetm edi, bir süre sonra da şöyle dedi «D aha önce T ürklerin %
6()'ı aptaldır dem iştim , K ürtlerin de % 80'i aptaldır. D evlet kuram azlar.»
D aha ne vecizeler söylem edi ki, işte birkaç örnek:

"Toplum olarak zekâm ız kıt. G eçen 300 yıl boyunca sadece özel der-
sane, dolm uş ve gecekonduyu bulm uşuz. B u ayıbı taşıyor, u tanıyorum ."
"T ürk halkının en büyük icadı yoğurta su katıp ayran yapm aktır."
"H ezarfen A hm et Ç eleb in in G alata kulesinde uçtuğu yalandır,
adam düşm üştür."
"Türkiye, dünyanın en kötü A nayasasını yapan ve ona kefil olan
adam a oy verdi.”
"U ygarlık haritası olsa orada yerim iz yok. U ygar ülkelerin tarihinde
yüzlerce bilim adam ı var, bizde bin yıllardan beri yok."
"B en T ürk insanını sevm iyorum , kendi halkım ı sevm iyorum , am a o
sevm ediğim halkın ayrılm az b ir p arçasıy ım .” (7f
"Biz herşeyi m aym un gibi dışarıya bakarak, bazen da zorlanarak
aldık.”
A ziz N esin 2 T em m uz 1993'te S ivas’ta M adım ak otelinde az daha yakı­
lıyordu. Y angın dum anından boğulm ak üzereyken son anda pencereye
dayanan itfaiye m erdivenleriyle dördüncü kattan inerek ölüm den kurtul­
du. A ziz bu konuda şöyle dem işti:
"10 bin ya d a 15 bin insan sekiz saat boyunca. Şeriat isteriz, diye ulu­
yarak oteli kuşatırken D evlet neredeydi? İtfaiye m erdiveninden y an bay­
gın indirilirken beni döven ya da itfaiye arabasının içinde elindeki çengel­
li sın k la bana saldıran ve söven o sakallı belediye m eclisi üyesi ne oldu?
«O tel yakılıp yıkıldıktan ve 37 aydın yanarak öldükten sonra birkaç
bakanla yetkili kişiler helikopterle Sivas'a geldiler. B ütün bu faciadan en
çok sorum lu olm ası gereken İçişleri bakanı, olaydan sorum luyu buldu ve
dünyaya ilan etti, sorum lu bendim ...»<8)
Son yıllarda Salm an R ü şd in in Şeytan A yetleri'ni yayım layacağını
açıklam ıştı, bir yığın tehdit aldı, «K itabı M artta yayınlayacağım , katiller
ellerini çabuk tutsun» dedi.
Ben A ziz N esin i 27 M ayıs devrim inin ilk haftalarında A nkara'da M ü ­
ş e r re f H ekiınoğlu'nun evinde tanıdım . M illi B irlikçilerden M uzaffer
Ö zdağ da oradaydı. Uzun uzun tartışıldı. Aziz, M illi B irlikçilere yol g ö s­
term eye çalışıyordu. B ir ara M uza ffer Ö zdağ «Siz bizden korkm uyor m u­
sunuz?» diye soracak oldu, Aziz, «ben cezaevlerinde çok yattım , k o rk ­
m am » diye yanıt verdi.
A ziz N esin'le birçok kez birlikte olduk. H azırladığı glinlük gazete tasa­
rısı için T ünel'de düzenlediği toplantılara katıldım . Paris'te kaç kez bir
araya geldik. En son, ölüm ünden birkaç ay önce beni T eşvikiye'deki evine
çağırdı. A partm an dairesine dem ir p arm aklıklı kapı yaptırm ışlardı, am a
A ziz kapıyı bile açık bırakm ıştı. B ana son tasarısını anlattı, şeriatçılığa
karşı İstanbul'da uluslararası bir konferans düzenlenm esini istiyordu. D ı­
şarıdan basın çevrelerinin katılım ını sağlam ak için n eler yapabileceğim i
sordu. Son isteği galiba bu konferansın düzenlenm esi idi; olam adı.
V asiyetnam esinde göm ülüşü sırasında söylev verilm em esini, dinsel
tören yapılm am asını, çiçek konulm am asını istem işti; öyle oldu.

D İP N O T L A R :
( 1) Y ah y a K oçoğlu. C u m h u riy et, 7 A ralık 1994.
(2) E vin G ökınş. C u m h u riy et. 5 E kim 1995.
(3) E vin G ö k taş, aynı k aynak.
(4) T ü rk iy e G azeteciler C e m iy eti. 1994-1995 Ç a lışm a R aporu.
(5) T ü rk iy e G azeteciler C e m iy eti. 1994-1995 Ç a lışm a R aporu.
(6) M etin A ksoy, Ö lü m sü z A ziz N esin. Ç .G .D . Y a y ın la n , iki cilt, A n k ara 1996.
(7) B izim G azete, Eylül 1992.
(8) A ziz N esin. Suçlu A y ağ a K alk, U ğ u r M um cu’ya A rm ağan, Ç .G .D . 1994, A n ­
kara.
Ç E ŞİT L İ K O N U L A R V E T E M A T ÎK Y A K L A Ş IM L A R

Soru 90: Basında Promosyon nedir?

P rom osyon dar anlam da bir kişinin ilerlem esi, derece alm ası ya da bir
ürünün satışının artm ası, kalitesinin yükseltilm esidir. G enelde ise b ir ürü­
nün tanıtım ı için yapılan reklam k am panyalarına prom osyon denir. Ö rne­
ğin yeni çıkan bir m alın tanıtım ı için ona b ir prom osyon fiyatı konur, rek­
lam kam panyalan ile o mal tanıtılır. Bu olağanüstü b ir reklam ve tanıtm a
fiyatıdır.
B asında ise prom osyon, gazetelerin arm ağan verm esi, piyango ve lo­
tarya düzenlem eleri anlam ında kullanılıyor.
G azetelerin arm ağan dağıtm alarına yabancı ülkelerde pek rastlanm az.
Fransa'da dergiler ve yayınevleri bu tür kam panyalar düzen lerler am a ga­
zeteler böyle işlere girişm ezler.
T ürk basın tarihinde gazetelerin kuponla hediye dağıtm alarının birkaç
örneği görülm üştür, am a bunların hiçbiri 1988-96 yıllarındaki kam panya­
ların çapında olm am ıştır.
P rom osyon kam panyasının ilk örneğini 1928 yılında C um huriyet ga­
zetesinin verdiği anlaşılıyor. Yunus N adi anılarında A rap harflerinin yeri­
ne L atin harflerinin kabulü yüzünden bazı gazetelerin tiraj yitirdiklerini
am a C um huriyet'in bundan fazla etkilenm eden yaklaşık 10-15 bin baskı
yaptığını belirttikten sonra «Bu durum da yeni yeni okuyucu kazanm a
yöntem leri bulm am ız gerekirdi» diyor. B unun için de C um huriyet o yıl
hediye kuponları yayınlam aya başlıyor. G azete 7 bin lira değerinde bin­
den fazla kupon dağıtıyor. K uponları k esenler indirim li alış veriş y apıyor­
lar.
1929'da C um huriyet başka tü r bir kam panyayı başlatıyor. G azetedeki
kuponları kesenler, belirli m ağazalardan b ir ürün alırken o kuponları veri­
y or ve % 10 indirim li fiyat ö d ü y o rla r(l).
Vakit gazetesi 1929'da ilk yarışm alardan birini düzenliyor. Vakit o
günlerde R eşat N uri G iintekin'in Yaprak D öküm ü'nü yayınlam aya başlı­
yor. Y azılarda bilinçli olarak bazı yanlışlar yapılıyor. Bu yanlışları bulan­
lara Ç alıkuşu rom anı hediye ed iliy o r (2). D aha sonraki yıllarda da bazı
okurlara ücretsiz abone, takvim ve ufak arm ağanlar dağıtılıyor.
A kşam da 1930'da okuyucularına bu tü r ufak hediyeler veriyor.
25 T em m uz 1931'de kabul edilen M atbuat K anunu ise ikram iye d ağıtı­
mını kesinlikle yasaklıyor. K anunun 36. m addesine göre «G azete v e m ec­
m u alar kendi adlarına piyango, tom bala vs. gibi her hangi b ir suretle talih
ve kura oyunları tertip edem eyecekleri gibi böyle tertiplerin kupon ve yazı
ilânları gazete ve m ecm ualarda yayınlanam az. A ykırı hareket ed en le r 200
liradan 1.000 liraya kadar ağır para cezasıy la m ahkûm olurlar.»
B u yasadan sonra gazeteler kupon dağıtm aktan vazgeçiyorlar. Ne var
ki 1950'de çıkartılan B asın K anununda bu m addeye y er v erilm iyor ve ga­
zeteler yavaş yavaş bu lotaryacılık işine sarılıyorlar. M üm taz F aik Fenik
1958'de Zafçr'de çıkan bir yazısında lotaryacılık tehlikesine değinerek
şöyle d iy o r <3):
«Y arışm alar, piyangolar gazetecilikte b ir gaye değil, b ir araç sayılm a­
lıdır. B ir gazete eğer kendi görevlerinin dışın d a işi piyangoculuğa döküp
sürüm sağlam aya kalkışırsa o zam an değişir... Tiraj piyangodan yük selir­
se bunun ne irfanla, ne kültürle, ne de o k u m a aşkıyla alakası yoktur. O
zam an küçücük bir piyango bileti çıkarıp satm ak, 8 sayfa g azete kâğıdı
için döviz israf etm ekten çok daha akla yakındır.»
L otaryacıltk dem ek ki 1950'li yılların sonlarında gelişm eye başladı.
A b d i İpekçi, M illiyet te 1960 lı yılların başlarında ufak b ir hediye kam pan­
yası düzenledi. Sonra A kşam 1962'de «H er o k uyucuya ikram iye» kam pan­
yası başlattı. M illiyet 1985'te büyük prom osyon kam panyalarına girişti.
Ö nce buz dolabı, çam aşır m akinesi, fırın g ib i ev eşyaları, sonra da oto m o ­
bil, ev, arsa dağıttı (B kz. Soru 83).
B unlardan sonra kuponlu arm ağan dağıtım ı işini H aldun Sim avi'nin
1966'da çıkarttığı Son gazetesi ele aldı. Son, m agazin türü bir gazeteydi,
büyük renkli resim ler, heyecan verici b aşlık lar ve kısa yazılardan o lu şu ­
yordu. T irajı 1967'de 350 bine yükseldi. K uponla otom obil ve ev d ağ ıtm a­
ya kalktı am a tutunam adı. B aşka gazeteler de aynı yöntem i denediler,
bunun yanı sıra T V 'de reklam lara da ağırlık verdiler.
1980'li yılların başlarında T R T yönetim kurulu k ararıyla reklam lar bir
süre yasaklandı am a bu yasağa d a pek uyulm adı. H ele özel televizyonlar
h er tü r reklam alm aya başlayınca kuponla arm ağan dağıtım ı genişledi.
1988'de gazeteler 54 çeşit arm ağan dağıttılar. B asına yapılan % 50 in­
dirim yüzünden TV reklam larında da gazetelerin büyük ağırlığı oldu. O
yıl g azeteler karton m odeller dağıtarak aralarında büyük rekabete g irişti­
ler. B una «K arton Sa va şla rı» dendi. Bu işi önce M illiyet başlattı.
I9 89'da gazeteler ansiklopedi ve o tom obil d ağıtım ına yöneldiler. G ü ­
n aydın ve H ürriyet her hafta bir otom obil kam panyasıyla tirajlarını artır­
dılar. Sonra H ürriyet dayalı, döşeli ve hizm etçili ev kam panyası yaptı.
Tercüm an uçak hediye etti. N e var ki uçağı kazanan okuyucunun güm rük
vergisini ve alan kirasını ödem esi gerekiyordu. A rm ağan kazananların ay­
rıca veraset ve intikal vergilerini ödem ek zoru n d a olm aları kötü sürprizler
yaratıyordu.
G ünaydın, Sabah, G üneş, H ürriyet, M illiyet ve Tercüm an arasında
am ansız bir arm ağan yarışm ası oldu. Bu 6 g azete 1989 boyunca 52 çeşit
arm ağan dağıttılar l4). B ursa'da H a kim iyet gazetesi de peynir, süt ve tere­
yağı dağıtım ı yaptı.
1989 yılının kuponla arm ağan dağıtım ında şu n lar ön planda y er alıyor­
du:
T atil olanakları (290), otom obil (287). T V (247), bisiklet (1300), yas­
tık (10.000), piyango (1998), bulaşık m akinesi (106), M üzik seti (175).
çanta (1111), poster (173). L ego (200), para (355 m ilyon), fırın (54), m ak­
yaj seti (50), çam aşır m akinesi (91), bebek (200), ansiklopedi (70), video
(76), yatak örtüsü (50), soba (50).
O yıl içinde T ürkiye'de toplam 618 m ilyarlık reklam harcam ası y apıl­
dığı saptandı, bunun 298 m ilyarını T V , radyo ve basın oluşturdu. Y alnız
gazetelerin (dergilerin dışında) T V 'ye yaptıkları harcam a 37 m ilyara yak­
laşıyordu (5).
Prom osyon kam panyaları 1990 ve 199 l'd e de aynı saldırganlığı ile sü­
regeldi. G azeteler dağıtılan hediyelere yeni çeşitler eklediler: Sihirli
K olye (Bugün), 5 V illa (B ugün), A k u p u n k tu r cihazı (Türkiye), K uran E lif­
bası ve ilm ihal (Zam an), Y abancı dil kursları (H ürriyet), En güzel aşk fık­
raları (M eydan), P ınar Süt (Yeni A sır), Ç in m alı yelpaze (G ünaydın),
B M W (H ürriyet), Süper karavan (Sabah), Z ay ıflam a aleti (Sabah), O yun­
cak (H ürriyet), A nsiklopedi (Sabah, M illiyet), Sevgili Peygam berlerim iz
(Türkiye) vb...
1991 başlarında Prom osyon kam panyalarıyla tirajlar şu rakam lara
ulaştı: Sabah 900 bin, T ürkiye 845 bin. M illiyet 650 bin, H ürriyet 603 bin.
B ugün 323 bin, G ünaydın 170 bin.
Aynı dönem de C um huriyet'in tirajı da hiçbir prom osyon kam panyası
yapm adığı halde 132 bindi.
A ynı yıl içinde Sabah, H ürriyet, M illiyet, Tercüm an ve Türkiye g aze­
telerinin sorum luları arasında k am p an y a lan n d urdurulm ası konusunda y a­
zışm alar ve görüşm eler oldu; gazeteler 2 M art 1993'te aralarında b ir p ro­
tokol im zalayarak 1 Eylül 1993'e kadar yeni b ir kam panya yapm am a
kararı aldılar, am a buna uyulm adı.
P iyango düzenleyen gazetelerin M illi P iyango İdaresinden öncedçn
izin alm aları gerekirken birçok gazetenin buna uym adığı görüldü.
1992 yılında Sabah, H ürriyet ve M illiyet arasındaki ansiklopedi sav a­
şının bu üç gazeteye m aliyetinin 1,5 trilyon liraya yükseldiği s a p ta n d ı(6).
A nsiklopedi dağıtım ına başlam adan önce Sabah'm tirajı 592 bindi, pro­
m osyonun desteğiyle bu tiraj birkaç gün içinde 1 m ilyon 486 bine yüksel­
di. G azete bu yüzden yurt içinde ve A vusturya'da 2 m ilyon 100 bin cilt
ansiklopedi bastırm ak zorunda kaldı. B una karşılık H ü rriyet ve M illiyet'in
tirajı düştü. Bunıın üzerine H ürriyet de 21 K asım 1992'de A na B ritam ıica
ile yeni bir kam panya başlattı. O ndan b ir gün sonra da M illiyet B üyük La-
rousse dağıtım ına girişti; «Biz 19 6 8 ’in L arousse'unu değil 1992'nin Laro-
« ji e ’unu veriyoruz» diye kam panyayı sürdürdü.
1993'te H ürriyet diş m acunu, Sabah da deterjan dağıttı. Bu kam panya­
lar yüzünden 1993 M ayıs'ında M illiyet'in tirajı 943 bine, H ürriyef'ınkı 713
bine yükseldi, C um /ıuriyet'inki 58 bine düştü.
-G azeteciler C em iyeti ise aşırı boyutlara ulaşan bu yarışm alara tepki
g österek bunun basının saygınlığını yitirdiğini belirtti.
Bu kam panyalar yüzünden günlük gazete tirajlarının toplam ı 1994
başlarında 5 m ilyona yükseldi, am a p rom osyonlar kesilince toplam tiraj
ö nce 4 buçuk m ilyona sonra da 2 buçuk m ilyona düştü. G azeteler pro­
m osyona 4 trilyon lira harcadılar, bazı gazeteler bu yüzden maaş ikram iye
ve tazm inat ödeyem ez durum a d ü ş tü le r(7).
Prom osyon yarışı H ürriyet'ın de A ydın D o ğ a n a satılm asına neden
oldu. H ürriyet'ın ve G ü n a yd ın ın eski genel yayın m üdürü N ecati Zincirkı-
ran bunu şöyle anlatıyordu: «L üzum suz prom osyon yarışı yüzünden H ür­
riyet çok para kaybetti. B ir gazete 100 araba veriyor, bizim kiler 101
diyor. Satışları izliyorum . H ürriyet tiraj alm ıyor, öteki gazete 2 0 0 bin
fazla satıyor. Bu böyle devam edebilir mi?»
H ü rriyet 1 A ğustos 1993 tarihli sayısının sürm anşetinde «G örülm em iş
fırsat, 5 değil, 10 değil, 25 değil, 100 değil, tam 150 otom obil» d ağıtaca­
ğını duyurm uştu. Ertesi gün Sabah «150 değil 151 btom obil» vereceğini
ilan etti. H ürriyet otom obil sayısını I5 5 'e çıkardı. Sabah d a «M adem öyle,
işte böyle, Sabah 200 otom obil dağıtacak» d iye arttırm ayı erişilm ez ölçü­
lere ulaştırdı.
1994-1995 dönem inde rekabet ticari ölçüleri de aştı. G azeteler b irbir­
lerine karşı kişilik haklarını hiçe sayan hakaretlere yöneldiler; basının say­
gınlığı yitirildi. G azeteler züccaciye (cam eşya), m utfak ve ev eşyası daL
larında uzm anlaştılar. G aziantep'te bir gazete alay olsun diye m ezar yeri
verm eye kalktı (O lay G azetesi). A ydın’ın Ç ine ilçesinde çıkan Yeni Ufuk
gazetesi de prezervatif dağıtacağını ilân etti. A kşam gazetesinin televiz­
yon kam panyası da m edya dünyasında b ir şok etkisi yarattı.
G azeteciler C em iyeli'nin 1994-1995 Ç alışm a R aporunda da belirttiği
gibi «Prom osyon yarışı gazetelere fiyat artışını getirdi, fiyatlar 4 0 bin
oldu. T elevizyon kam panyalarıyla b ir m ilyona ulaşan am a kadem eli fiyat
artışları sonucu 400-350 bine düşen A k şa m 'ın fiyatı ise rekor bir düzeyde-
75 bin lirayı buldu.»
1994'te gazeteler, karşılığı nakit olm ayan piyango ve çek ilişler için
M illi P iyango dan yaklaşık 1 trilyon liralık izin aldılar. G azeteler izin al­
dıkları çekiliş ve piyangolar için k atılım cılarına 936 m ilyar 831 m ilyon li­
ralık nakit olm ayan ikram iye dağıtm ayı vaat e ttile r (8).
Ç ekilişe tabi olm ayan bu tür o rg an izasy o n lar böylece M illi Piyango
idaresinin denetim inden de çıkıyor. G azeteler çekiliş yerine kuponla hedi­
ye verm e yoluna gittiler. O cak-E ylül 1995 dönem inde 171,9 m jlyar liralık
ikram iye tutarı için izin alındı.
G azeteler prom osyon kam panyaları yüzünden inanırlıklarını yitirdiler.
İn san lar haber okum ak için değil, kupon kesm ek için gazete alm a alışkan­
lığını edindiler. G azetelerin tirajı, gazetelerin h ab er verm e alanındaki b a­
şarılarına göre değil, verdikleri ikram iyelerin değerine göre ölçüldü. İn­
sanlar gazetelerin içeriğine ve eğilim ine hiç bakm adan birkaç gazete b ir­
den alm aya başladılar; Uasın bu ekonom ik düzenin yarattığı b ir lotaryacı­
lık sistem ine dönüştü.

S o r u 9 1 : K im le r M e d y a 'y a T e ş v ik K r e d is i a lır ?

H üküm etler her yıl kalkınm a planlarına uygun olarak yatırım am acıy­
la çeşitli sektörlerde kendilerine destek olan firm alara krediler sağlarlar.
Bu teşvikler vergi indirim i, güm rüksüz m akine ithali ve ucuz kredi elde
etm e biçim lerinde olur.
Basın ve yayın hizm etleri de «özel önem taşıyan sektörler» arasına
alındıktan sonra Turgut Ö zal dönem inde, Süleym an D em ire!'in başbakan­
lığı ve Tansu Ç illerin bu çeşit işlerden sorum lu olduğu yıllarda, m edya
kuruluşlarına 2,6 trilyonluk teşvik kredisi dağıtıldığı b elirtiliyor <9). Bu
teşviklerin N isan 1993'teki döküm ü şöyle;

Sabah 699 m ilyar 263


H ürriyet 425 " 570
M illiyet 334 683
T ürkiye 229 646
Zam an 49 551
C edit G rubu 55 119

E kim 1993'te açıklanan bir belgede de H azine ve D ış T icaret M üste­


şarlığının dağıttığı teşvikler şöyle sıra la n ıy o r<l0).

M illiyet 765 m ilyar 439 m ilyon TL.


Sabah 613 " 363 "
H ürriyet 298 199
T ü rkiye 116 712

A yrıca T elevizyon yatırım ları için şu teşviklerin yapıldığı belirtiliyor:

M illiyet H aberler A jansı 89 M ilyar TL.


Satel (Sabah T V ) 70 "
A Y apım T V (Sabah) 44
H ürriyet R adyo Prod. 5
M B I F ilm cilik^Interstar) 9
T eleon (U zanlar) 116

R efah Partisinin N isan 1996'da M eclis başkanlığına verdiği soruştur-


m a önergesinde de T ansu Ç ille ri destekleyen Sabah g rubuna 24 A ralık
L995 seçim lerinden önceki üç hafta içinde H alk B ankasından yaklaşık
4,5 trilyonluk kredi verildiği öne sü rü ld ü (l
Soru 92: Gazeteci cemiyetleri ve sendikaları nasıl kuruldu?

T ürkiye'de gazeteciler kendi aralan n d a bir dem ek kurm ak için ilk kez
I908'de, İkinci M eşrutiyet'in ilânının ertesi günü. Sirkeci de bir gazinoda
toplanarak ateşli konuşm alar yaptıktan sonra b ir kom isyon seçtiler. Bu ko­
m isyon iki yıllık bir süre içinde zam an zam an toplanarak M atbuatı O sm a­
niye C em iyeti diye adlandırdıkları b ir derneğin tüzüğünü hazırladı. A m a
gazeteciler bir türlü C em iyetin kongresini toplayam adılar. Bu yüzden de
dem ek doğm adan öldü.

1. O smaıılı M atbuat C em iyeti (1917):

G erçekleşm eyen tou tasan d an sonra g azeteciler arasında bir dem ek


kurm a işi ikinci kez I917'de ele alındı. T ürkiye, Birinci D ünya Savaşının
içindedir o dönem de. D ostum uz A lm anlar T ü rk iy e’de bir basın dem eğinin
bulunduğunu sanarak bu dem eğ in tem silcilerini A lm anya'ya çağınrlar.
B unun üzerine g azeteciler bakarlar ki bu tü r çağrılara karşılık verebilm ek
için örgütlenm e gerek, hem en b ir d em ek kurm aya karar verirler.
«O sm anlı M atbuat C em iyeti» böyle doğar. Z am anın en yaşlı gazetecisi sa­
yılan M ahm ut Sadık B ey'in başkanlığında geçici b ir yönetim kum lu seçi­
lir. K urucular Yunus N adi'yi ikinci başkanlığa, A h m et E m in Yalmaıı'ı da
G enel Sekreterliğe g e tirirle r(l2).
tik K ongre IS Şubat 1917'de B eyoğlu'nda, G alatasaraylIlar Y urdunda
toplanır. G azeteciler kongre başkanlığına H a lit Ziya Uşaklıgil'i, sekreter­
liklere de H üseyin R agıp B aydur ile İsm ail Suphi Soysallıoğlu'nu seçerler.
T ü zü k kabul edilir, tik yönetim kuruluna şu ü yeler seçilir:
B aşkan: H üseyin C ahit Yalçın-, G enel Sekreter: A h m et E m in Yalman;
Ü yeler: Yunus Nadi, M ahm ut Sadık, M uhittin, C elâl N u ri İleri, A hm et
A ğaoğlu, H üseyin Ragıp, E nis Tahsin Til, K âzım Ş inasi D ersan, İsm ail
M üştak M ayokan, H üseyin Tosun, D a vit Fresko, Keçevatı ve M argaritis.
H aysiyet divanı: H alit Ziya Uşaklıgil, Sâti, Rıza Tevfık, M uslihittin
Adil, A dnan, ve M ith a t Şükrü.
O sm anlı M atbuat C em iyeti, Savaş yıllarında, sonra da M ütareke d öne­
m inde her yıl kqngresini düzenlem iş ve m esleksel konuları tartışm ıştır.
Bu gelişm e dönem leri içinde dem eğ in adında bazı değişiklikler olm uştur:
1920'de dem eğin adı «T ürk M atb u a t C enıiyeti»ne çevrilm iş, 1923'ten
sonra «M atbuat C em iyeti», 1930'da «İstanbul M atbuat Cem iyeti»,
1935'te de A tatürk'ün isteği ile dem eğ in adı «B asın K urum u» olm uştur. O
yıl toplanan K ongre açılırken gazeteciler «İstanbul M atbuat C em iyeti»
adına A ta tü rk ’e bir bağlılık telgrafı çekm işler, A tatürk de kendilerine
«B asın K urum una» diye başlayan bir telgrafla karşılık verince dem eğin
adı derhal Basın K urum u'na d ö n ü şm ü ştü r(l3>.

2. Türk G azeteciler B irliği (1930):


İstanbul M atbuat C em iyetinin yanı sıra 17 Şubat I930'da A nkara'da
yeni bir dem ek kuruldu. T ürk G azeteciler B irliği adını alan bu dem ek
uzun öm ürlü olm am ış ve 1935’te dağılm ıştır.

3. Basın K ongresi ( ¡ 9 3 5 ) :

C um huriyet dönem i içinde T ürkiye çapında ilk basın kongresi 25


M ayıs 1935'te A nkara'da toplanm ıştır. Bu, hüküm et kararıyla, yukardan
gelm e em irle düzenlenm iş bir kongredir.
K ongreye 117 gazeteci katılm ış, B aşbakan İsm et İn ö n ü , İçişleri B ak a­
nı Şiikrii K aya ve B asın Y ayın G enel M üdürü Vedat N edim Tor de konuş­
m alar yapm ışlardır.

4. Basın B irliği, (1939):

Bu B irlik, B asın K ongresinin kararlarından esinlenerek H aziran


1938'de çıkartılan özel bir kanunla kurulm uş b ir örgüttür. K anuna göre
T ürkiye beş basın bölgesine bölünm üştür: İstanbul, A nkara. İzm ir, A dana
ve T rabzon. H er bölgede bir basın birliğinin kurulm ası öngörülm üştür.
Bu kanun üzerine İstanbul'daki «B asın K urum u» dağ ıtılır ve H akkı
Tarık U s'un başkanlığında bir «İstanbul B asın B irliği» kurulur. Bu birli­
ğin yan resm î bir niteliği vardır. B ütün İkinci D ünya Savaşı yıllarında ga­
zetecilerin m esleksel tek örgütü bu birlik olm uştur.
İkinci D ünya Savaşı sona erince İnsan H akları B ildirisi ve B irleşm iş
M illetlerin kurulm ası ile T ürkiye'de dem okratik bir o rtam a girilm iş, fa­
şizm den esinlenerek kuralm uş örgütlerin dağıtılm ası istenm iştir. Bunun
üzerine başbakan Şükrü Saraçoğlu yabancı ülkelerdeki basın örgütlerini
incelem ek için H üseyin C ahit Yalçın'ı A vrupa'ya gönderm iş, o da dönüşte
verdiği raporda dışarıda bizim B asın B irliğine benzer b ir örgütün bulun­
m adığını belirtm iş ve B irlik, 1946 H azira n ın d a yayınlanan b ir kanunla
dağıtılm ıştır.

5. Türkiye G azeteciler C em iyeti (¡ 9 4 6 ):

B asın Birliğini dağıtan yasa çık ar çıkm az B asın Birliği dağıldı ve B ir­
liğin yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu S ed a t Sim avi'nin b aşkanlığın­
da, Sadun G alip Savcı, C ihat B aban, H ayri A lp a r ve S a it K eşler'in k atılı­
m ıyla 10 H aziran 1946'da b ir araya gelerek G azeteciler C em iyetini
kurdular.
Sedat Sim avi başkan seçilir. H akkı Tarık Us ise C em iyet'ten ayrılarak
B asın B irliği D em eği adında başka b ir dem ek kurar.
Sedat Sim avi I948'de H ürriyet'i kurduğu için, başkanlık görevini sür­
dürm ek istem ez ve ertesi yıl başkanlıktan ayrılır, K urul onun yerine B u r­
h an Felek'i seçer. F elek'in bu ilk başkanlık dönem i üç yıl sü rer (1949-
1952). O yıllarda C H P devrilm iş, D P ik tidara gelm iştir, basın büyük bir
özgürlük savaşı içindedir. G azeteciler B urhan Felek'ten daha güçlü birini
b aşkanlığa getirm ek isterler, C evat F ehm i B aşkut başkan olur.
Bcışkut yedi yıl (1952-1959) başkanlıkta kalır, C em iyet'e büyük bir
saygınlık kazandırdıktan sonra yine iç çekişm eler yüzünden başkanlığı bı­
rakır, B urhan F elek yeniden başkan seçilir. F elek'in bu başkanlık dönem i
ölüm üne dek 23 yıl sürer (1959-1982). O nun dönem i hem 12 M art'a rast­
lar, hem de 12 E ylül'e. F elek askeri darbeler karşısında çok yum uşak
olm uş ve dem okratik bir direnişi desteklem eden uyum lu b ir yol izlem eyi
yeğlem iştir.
Burhan Felek'in zarif O sm anlı geleneğine dayanan yapısı böyle bir po­
litikayı gerektirm iştir.
F elek'ten sonra N ezih D em irkent b aşkanlığa getirilir. N ezih Demirkeııt,
on yıl stiren başkanlığı dönem inde G azeteciler C efniyetine büyük o lanak­
lar kazandırır. Y ılda beş gün bayram larda gazete yayın hakkı en çok üyesi
olan cem iyetlere verildiği için G azeteciler C em iyeti yayınladığı «B ayram
G azetesi»nden önem li bir gelir elde etm ekte ve bunu sosyal yardım işle­
rinde kullanm aktadır. A yrıca em ekli gazetecilere ufak b ir em ekli aylığı,
ev lenm e, çocuk ve ölüm yardım ları ödenm ektedir. Basın D ispanseri iki
y ılda 70 bin hastaya bakacak durum a gelm iştir. Basın M üzesini ve D a n ­
ca'daki H uzurevini kurar. Ü yelere yılbaşı hediyeleri dağıtılır, günlük
B izim G azete yayım lanır ve gazetecilerin haklan her yerde, ödün verm e­
den savunulur.
1992 K ongresinde N ezih D em irkent başkanlığı bırakır ve yerine
N ecini Tanyolaç seçilir. Tanyolaç’m talihsizliği, onun dönem inde Sabah
gazetesinin yasayı çiğneyerek Bayram G azetesi geleneğini bozm ası ve
öteki gazetelerin d e bir bayram sonra aynı yolu izlem eleri olm uştur. C e­
m iyet böylece en büyük g elir kaynağını yitirm iştir.
Y ine Tanyolaç'ın dönem inde en önem li olaylardan biri g azeteciler Ce-
m iyeti'nin adının 12 H aziran 1993'te B ak an lar K urulu kararıyla Türkiye
G azeteciler C em iyeti olm asıdır. Bu karar 2 bini aşkın üyesi olan G azete­
c iler C em iyetinin yıllarca A nkara G azeteciler C em iyeti’ne karşı sürdürdü­
ğü b ir savaşın başarılı sonucudur...
M art 1994'te yapılan genel kurul toplantısı yönetim kurulunda bazı d e­
ğ işikliklerle sonuçlanır ve başkanlığa N ail G üreli getirilir.

6. Basın B irliği D erneği (1 9 4 6 ):

U zun süre basın kurum una başkanlık etm iş olan H akkı Tarık Us ise
G azeteciler C em iyeti'ne katılm am ış, üç beş arkadaşı ile birlikte aynı yıl
«B asın B irliği D erneği» ni kurm uştur. Sonu gelm eyen an laşm azlıklar çık ­
m ıştır bu D em ekle C em iyet arasında. Bu anlaşm azlıklar H akkı Tarık
U s'un ölüm üne kadar sürm üştür.

7. A nkara G azeteciler C em iyeti (1 9 4 6 ):

İstanbul'da G azeteciler C em iyeti'nin kurulm asının yanı sıra A nkaralı


g azeteciler de T em m uz I946'da A nkara G azeteciler C em iyeti'ni kurdular.
K uruluş toplantısı M üm taz Faik Fenik'in başkanlığında yapıldı. C em iyet
başkanlığına M ekki Sait E sen, yönetim kurulu üyeliklerine Fethi Giray,
N usret Baban, C üneyt A rcayürek ve N iyazi P ayzin seçildi. A nkara G aze­
teciler C em iyeti uzun yıllar İstanbul'daki C em iyetin çalışm alarına benzer
etkinlikler yaptı. 60’lı yıllarda Beyhan Ceııkçi'nin başkanlığı dönem inde
A nkara'daki cem iyet büyük aşam alar yaptı, g azetecilerin m esken sorunla­
rına çö züm ler getirdi. Ç ankaya'da görkem li b ir basın sarayı yaptırdı.

8. Türkiye'de 78 gazeteci d ern eğ i var.

İstanbul ve A nkara'dan sonra fem ir'de, B ursa'da, T rabzon'da, İzm it'te,


A dana'da, Z onguldak'ta, İskenderun'da, E skişehir'de ve belli başlı bütün
illerde gazeteci cem iyetleri kuruldu. E m niyet G enel M üdürlüğü A rşivi'ne
göre 1992 Şubat'ında T ürkiye'deki gazeteci d em eklerinin sayısı 78'e y ü k ­
selm iştir (l4) B unların çoğu, kuruldukları ilin adını alan dem eklerdir.
A m a bazılan da çalıştıkları konu ya da alana göre adlandırılm ıştır: T ü r­
kiye S por Y azarları D em eği, P arlam ento M uhabirleri D erneği, E konom i
M uhabirleri D em eği, Polis Y azarları D em eği, D ış B asın D erneği, C um ­
hurbaşkanlığı ve B aşbakanlık M uhabirleri D em eği...

9. ¡kinci Türk Basın K urultayı (1 9 7 5) :

İkinci B asın K urultayı, B irinci B asın kongresinden 4 0 yıl sonra, İstan­


bul Ü niversitesi Fen Fakültesi K onferans salonunda toplandı. B asın Y ayın
G enel M üdürlüğünün düzenlediği bu K urultaya 1805 delege çağrılm ıştı.
T oplantıda basının görevi ve sorum lulukları, çalışan ve çalıştıran ilişkile­
ri, yasal sorunlar ve taşra basınının sorunları tartışıldı.

10. Ç ağdaş G azeteciler D erneği (1978)

Ç G D 1978'de A nkara'da devrim ci g azeteciler tarafından kuruldu. D er­


nek, A nkaralı gazeteciler arasında siyasal ve m esleksel b ir dayanışm a kur­
m aya yöneldi. 12 Eylül darbesinden sonra da dem okratik bir düzenin k u ­
rulabilm esi için sivil toplum örgütleriyle birlikte yapıcı etkinlikler
düzenledi. 1982 A nayasasına karşı da kam panya yürüttü.
İstanbul, İzm ir, B ursa, A ntaly a ve E skişehir'de şubeler açtı. K ısa za­
m anda üyelerinin sayısı 2 bine ulaştı.
ÇG D 1992'de T ürkiye çapında b ir Basın kurultayı düzenledi. M eslek ­
sel konularda araştırm alar yayınladı: D evlet ve B asın, U ğ u r M um cu'ya
A rm ağan, Basın G üncesi, B askın mı B asın m ı? T ürkiye'de Basın Ç alışan­
ları Ü zerine B ir İncelem e, B asın 80-84, İfade Ö zgürlüğü H apiste, T ürki­
ye'de, G azetecilik ve G azeteler, İktidar ve B asın K artı, A ziz N esin (2 cilt).
Ç G D kom şu ülkelerin gazetecilik örgütleriyle de ilişkiler kurdu ve
B ulgaristan, R om anya, M oldavya, Y unanistan. A rnavutluk, K ıbrıs (RU M
kesim i) ve eski Y ugoslavya'nın katıldığı B alkan G a zeteciler K onfederas-
yoııu’na k u r u c u ü y e o ld u .
Ç G D , 1 9 9 4 N is a n 'ın d a d a U luslararası G azeteciler F ederasyonuna
k a tıld ı.
D e r n e k g e n e l b a ş k a n l ı ğ ın a A hınet A bakay v e R a f et G enç'ten s o n r a
A ğ u s to s 1 9 8 9 'd a M ustafa E km ekçi s e ç ild i.

İstanbul G azeteciler Sendikası ( I952J :

19 5 2 'd e ç ık a n « B a s ın M e s le ğ in d e Ç a lı ş a n l a r la Ç a lı ş t ı r a n la r A r a s ı n d a ­
ki İ liş k ile r i D ü z e n le y e n K a n u n » , g a z e te c ile r e s e n d ik a k u r m a h a k k ın ı ta n ır
t a n ım a z İ s ta n b u l G a z e te c ile r i k e n d i a r a l a r ın d a to p la n tı la r y a p a r a k b ir s e n ­
d ik a k u r m a iş in e g ir iş tile r . O z a m a n h e r g a z e te d e n iki te m s ilc i s e ç ile r e k
h a z ır lık to p la n tıla r ı y a p ıld ı v e b ir k a ç a y iç in d e ilk g a z e te c ile r s e n d ik a s ı
k u r u ld u . B ü y ü k b ir h ız la g e liş e n İs ta n b u l G a z e te c ile r S e n d ik a s ın a b ir yıl
iç in d e a ş a ğ ı y u k a r ı b ü tü n g a z e t e c ile r ü y e o ld u la r .
S e n d ik a , g a z e te c ile r in s o s y a l h a k la r ın ı k o r u m a k iç in ç a l ış m a la r a g i r iş ­
ti: A s g a r î ü c r e tle r in k a b u lü , t o p lu s ö z le ş m e , y ıllık iz in , ta z m in a t, iş a n l a ş ­
m a z lık la r ın ın ç ö z ü m ü , g r e v h a k k ı, m e s le k iç in d e e ğ itim , g a z e te c ile r in ö z ­
g ü r lü k v e s o s y a l g ü v e n iç in d e ç a lı ş m a la n g ib i k o n u la r e le a lın d ı. B u n la r ın
ü z e r in d e d u r u lm a s ı h e m g a z e te s a h ip le r i a r a s ın d a , h e m d e h ü k ü m e t ç e v r e ­
le r in d e ç o k g e n iş t e p k ile r le k a r ş ıla n d ı.
S e n d ik a , 1 8 -2 0 N is a n 1 9 5 5 'te d e T ü r k iy e G a z e te c ile r K o n f e r a n s ın ı d ü ­
z e n le d i. A n k a r a , İ z m ir v e B u r s a G a z e te c ile r S e n d ik a la r ı n ın k a tıld ığ ı b u
k o n f e r a n s ta y in e b a s ın ö z g ü r lü ğ ü v e g a z e te c ile r i n s o s y a l h a k la r ı g e n iş ta r ­
t ış m a la r a k o n u o lu n c a iş b a ş ın d a k i D e m o k r a t P a r ti H ü k ü m e ti b ü y iik b ir
te p k i g ö s te r d i v e B a ş b a k a n , İ s ta n b u l V a lis in d e n S e n d ik a n ın k a p a tılm a s ın ı
is te d i. B u n u n ü z e r in e V a li Fahrettin Kerim G ökay. S e n d ik a y ö n e tim k u r u ­
lu n u h e m e n V a lik o n a ğ ın a ç a ğ ır ta r a k B a ş b a k a n A dnan M enderes'i k a r a r ın ­
d a n v a z g e ç ir te c e k b ir b ild iri h a z ır la d ı v e b u n u y ö n e tim k u r u lu n a im z a l a t a ­
r a k s e n d ik a n ın k a p a tılm a s ın ı ö n le d i.
A m a b u n d a n k ıs a b i r s ü r e s o n r a , b a ş k a b ir n e d e n le H ü k ü m e t S e n d i k a ­
yı k a p a ttı v e G a z e te c i le r S e n d ik a s ı 9 a y k a p a lı k a ld ı.

Türkiye G azeteciler Sendikaları F ederasyonu (1958) :

İ s ta n b u l, İ z m ir, A n k a r a G a z e te c i le r S e n d ik a la r ı a r a la r ın d a b ir le ş e r e k
18 N is a n ,1 9 5 8 'd e b ir S e n d i k a l a r F e d e r a s y o n u k u r d u la r . F e d e r a s y o n u n ilk
k o n g r e s i 2 4 - 2 5 M a y ıs 1 9 5 8 'd e A n k a r a 'd a to p la n d ı.
1 9 6 3 'te y e n i b ir ö r g ü t le n m e y e g id ild i v e İ s t a n b u l G a z e te c ile r S e n d ik a ­
sı Türkiye G azeteciler Sendikası a d ın ı a ld ı.
G a z e te c ile r in s e n d i k a l a ş m a e ğ ilim i, ı 2 E y lü l 1 9 8 0 'd e n s o n r a h e r a l a n ­
d a ö r g ü t le n m e y e , d e r n e k v e s e n d ik a k u r m a y a k a r ş ı g ö s te r ile n b a s k ı s o ­
n u n d a a z a lm a y a b a ş la d ı. G a z e te p a tr o n la r ı a ç ık a ç ık s e n d ik a la r a c e p h e a l ­
d ıla r . Ö n c e b u n u 1991 s o n l a r ı n d a M illiyet g a z e te s i b a ş la ttı. S o n r a Sabah
d a s e n d i k a s ı z l a ş m a p o li t i k a s ı n a k a tıld ı. 19 9 4 'te H ürriyet g a z e te s i a y n ı
te p k ile r i g ö s te r d i. A ydın D oğan, H ürriyet g r u b u n u s a tın a ld ık ta n s o n r a
sendikası/, gazeteci çalıştırm a eğilim i tüm H ürriyet grubu yayınlarında
egem en oldu. T ürkiye G azeteciler S endikası böylece büyük bir darbe
yedi.
H ürriyet G azetesi genel yayın m üdürü E rtuğrul Ö zkök de 1994 T em -
ınuz'unda gazetesinin sendikaya karşı olduğunu belirterek şunları söyledi
"T ürkiye'nin bugünkü ekonom ik koşullarında sendikayla birlikte y ü rü ­
mek m üm kün değil. Biz eskiden beri liyakata' göre ücret verilm esini sav u ­
nuyoruz. Ö bür gazetelerde (Sabah ve M illiyet) sendika devam etseydi
böyle bir işe gidilir m iydi, onu bilm iyorum . Sendika bizi olum suz etkili­
yor. B izim şu anda yaptığım ız sözleşm e, toplu sözleşm ede var olan bütün
haklan koruyor. Sendikanın çağın gereklerine göre çalışm ası gerekirdi..."
(15)
12. Türkiye G azete Sahipleri Sendikası (1 9 5 4 ):

T ürkiye G azete Sahipleri Sendikası, 29 H aziran 1954 tarihinde 18 g a­


zete sahibi tarafından kuruldu.
Sendikanın günüm üzdeki başkanı N ezih D em irkeııt'tir.

S o r u 9 3 : .B a s ın Ş e r e f D iv a n ı n a s ıl k u r u ld u ( 1 9 6 0 ) , B a s ın K o n s e y i

n a s ıl o lu ş t u r u ld u ? (1 9 8 6 )

Basın A hlâk Yasası T ürk basınında ilk kez 27 M ayıs’tan sonra ele
alınm ış önem li bir konudur. G azeteciler, kendi sorunlarını aralarında çö­
zerek D evletin ve A dliyenin basınla ilgili işlere çok sık karışm am asını
sağlam ak am acıyla, bir basın ahlâk yasasının hazırlanm ası için D evrim in
hem en ilk günlerinde İstanbul'da bir kom ite kurdular. Bu kom ite 10 m ad­
delik bir tasan hazırladı. A nkara, İzm ir ve E skişehir'den gelen basın tem ­
silcileri de bu tasanyı inceleyip onayladılar. 26 T em m uz 1960'ta, G azete­
ciler C em iyetinde G azeteciler B ayram ı dolayısıyla düzenlenen bir törenle
bu yasa basın tem silcilerince im zalandı ve hem en yürürlüğe girdi. Y asa
şöy leydi:

B asın A hlâk Yasası (1960) :

«1. B ir am m e m üessesesi olan gazetecilik m esleği, bu m esleğin


dışında kalan özel ve ahlâka ay k ın m aksat ve m enfaatlere âlet
edilem ez ve am m e m enfaatine zarar verici b ir şekilde kullanıla­
m az.
2. Y azı, haber, fotoğraf vesair şekillerde yapılacak yayınlarda şu
hususlara riayet edilir:
a) A hlâka aykın veya m üstehcen.yayında bulunulm az,
b) Şahıs, m üessese ve züm releri h edef tutan yazılarda galiz
kelim eler kullanılam az, şeref ve haysiyetlere karşı haksız
yayın yapılam az,
c) A m m e m enfaatini ilgilendirm eyen hallerde fertlerin hususî
hayatları kiiçük düşürücü şekilde teşhir edilem ez,
d) Şahıslar, m üesseseler veya zü m reler aleyhinde iftira ve is­
natta bulunulam az.
3. H aberlerde ve olayların.yorum unda hakikatlerden, tah rif veya
kısaltm a yoluyla m aksatlı olarak ay n lın am az, doğruluğu şüphe
uvandırabilen ve tahkiki gazetecilik im kânları içinde bulunan ha­
berler, tahkik edilm eden ve doğruluğuna em in o lunm adan yazıla­
maz.
4. G azetenin veya gazetecinin şahsî veya taraf tutan kanaatlerine
haberlerin m etninde yer verilem ez.
5. H aber başlıklarında, haberin ihtiva ettiği hususlar tah rif edile­
mez.
6. A m m e m enfaati m utlak lüzum gösterm edikçe, «m ahrem »
kaydı ile verilen m alûm at yayınlanam az.
7. G azeteci, kaynaklarının m ahrem iyetini koruyacak ve kendisine
verilen sırlara saygı gösterecektir.
8. H aber, yazı veya resim kaynaklarının, yayın tarihi için k oyduk­
ları zam an kaydı ihlâl edilem ez.
9 .İlân, reklâm m ahiyetindeki haber, resim ve yazıların, ilân veya
reklâm olduğu tereddüde y er b ırakm ayacak şekilde belirtilir.
10. M evkutelerin verdikleri yanlış bilgilerden dolayı, yollanacak
haklı cevap veya tekzipler, cevap veya tekzibe sebep olan yazının
tesirini tam am iyle giderecek şekilde en kısa zam anda yayınlanır.»

Basın Ş e r e f D ivanı (1 9 6 0 ):

Basın A hlâk yasasının uygulanm asını kontrol etm ek için de b ir organa


gerek vardı. B asın Ş eref D ivanı bu am açla kuruldu. İstanbul H ukuk F a­
kültesi dekanının başkanlığında, baro, gazete sahipleri ve gazeteci sendi­
kaları tem silcilerinden kurulan D ivan'ııı g örevi, B asın A hlâk Y asasına ay ­
kırı tutum ve davranışları inceleyerek uygunsuzlukları halkoyuna
bildirm ek olacaktı. B asın A hlâk Y asasına uym ayı kabul eden gazeteler,
bu D ivanın vereceği kararlara da uym ayı kabul ediyorlardı. İlk yıl başarılı
b ir çalışm a yapan D ivan ne yazık ki sonraki y ıllarda verim li olam adı ve
zam anla yok oldu.

Basın konseyi nasıl ku ruldu (1 9 8 6 ):

1960'ta kurulan B asın Ş eref D ivanının birkaç yıl içinde işlem ez d u ru ­


m a gelm esinden sonra I960'lı, 70'li ve 80 li y ıllarda basın büyük buna­
lım lar geçirdi. Z am an zam an g azeteler ve g azeteciler saygınlıklarını yi­
tirdiler, işte bunun üzerine 1986 da O ktay E kşi'nin g irişim iyle g azeteciler
9 kişilik bir çalışm a grubu oluşturdular. O ktav Ek^i, H aşan C emal, G üneri
C ıvaoğlu, Yalçın D oğan, Teom an Erel, O rhan Erinç, Yurdakul F in ca n a ,
G üngör M engi ve R a u f Tam er'den oluşan bu grup, sık sık toplanarak 294
gazetecinin önerilerini aldılar ve b ir taslak hazırlayarak bunu g azetecile­
rin eleştirilerine sundular. G elen önerilerin ışığında iki belge hazırlandı:
Basın M eslek İlkeleri ve Basın K onseyi Sözleşm esi.
Basın K onseyinin statüsü böylece saptandı, çeşitli toplantılarla bu
Sözleşm e ve M eslek İlkeleri, gazetecilerin ve gazete sahiplerinin onayına
sunuldu ve kabul edildi.
K onseyin üç organı var:
- B asın Konseyi Ü yeler K urulu,
- T em silciler K urulu,
- B asın K onseyi Y üksek K urulu.

T em silciler K urulu şöyle oluşuyor.

- G ünlük gazete ve haftalık dergi tem silcileri (G ünlük satışı 5


bini bulan gazeteler ve net satışı 10 bini bulan haftalık dergiler),
- R adyo ve T V sahiplerinin tem silcileri,
- A jans sahipleri ya da tem silcileri (T irajı 500 bini bulan g azete­
lere ve ulusal çapta yayın yapan radyo ve T V 'lere servis y apan­
lar),
- Y üksek K urulun, T em silciler K urulu üyeleri arasından seçtiği
45 gazeteci,
- B a s ı n K uruluşlarının b aşk an lan ,
-Y a y ın e v i sahipleri,
- İletişim Fakültelerinin dekanları,
- H ukuk, K ültür ve S por kesim inden seçilecek 18 kişi.

Basın K onseyi Yüksek K urulu da şöyle oluşur:

-T e m s ilc ile r K urulunca seçilecek 11 üye (6'sı basından, 5’i basın


dışından),
- G azete sahipleri ya da belirleyecekleri en az 10 yıldan beri
basın kartı taşıyan gazetecilerden birer tem silci (G azetenin net
satışı 50 binin üstünde olacak),
- A jans sahipleri ya da onların belirleyecekleri b irer tem silci,
- R adyo ve T V sahipleri,
- G azeteciler C em iyetinden 3 tem silci,
- G azeteciler Sendikası tem silcisi,
- İşveren sendikası tem silcisi.

G elir kaynaklan: K onsey gelir sağlam ak için Basın K onseyi D ayanış­


m a ve G eliştirm e Vakfı adında b ir kurum oluşturm uştur.

Ö zgür Basın: K onsey, kuruluşundan beri Ö zgür B asın adında iki aylık
b ir dergi yayınlar. D ergide K onseyin çalışm alarına, yapılan başvurulara,
basın olaylarıyla ilgili haberlere yer verilir.
U luslararası Basın Konseyi: Çeşitli ülkelerdeki basın konseyleri ara­
sında kurulm uş D ünya B asın K onseyleri B irliğ i W A P C 'a T ürk Basın
K onseyi de üyedir. B irliğin, B asın K onseyi ile birlikte M art I996'da İs­
tanbul'da düzenlediği b ir toplantıda, U luslararası bir Basın K onseyi nin
kurulm ası yolunda öneriler getirildi.

Basın K onseyi çalışm alarının değerlendirilm esi: K onsey, on yıllık bir


çalışm a dönem i içinde b asında kendini kabul ettirm iş görünüyor. G azete
ve dergilerdeki yozlaşm alardan, m esleksel yetkilerin kötüye k ullanılm a­
sından, gazetecilere yapılan saldırılardan doğan tepkiler K onseye iletili­
yor, ania K onseyin tiim şikayetlere olum lu ve doyurucu yanıtlar verdiği
söylenem ez. K onseyin yaptırım gücü yoktur. Y apılan haksızlıkları, saldı­
rılan protesto edip duyurm akla yetinir. Y apısı gereği K onsey böyle çalı­
şır. K onseyin, iletişim araçlarını karşısına alarak onlarla savaşa girm esi
söz konusu olam az. M eslek ilkelerine saygınlık sağlam a yolunda yapılan
çabalarla yetinilir.

Soru 94: Basın m eslek ilkeleri nelerdir?

K onseyin ilk kuruluşunda kabul edilen ilkeler en son 22 N isan 1995'te


değiştirilerek şöyle olm uştur:
İletişim özgürlüğünü ülkem izde insanca yaşam anın, saydam bir y öne­
tim e kavuşm anın ve dem okratik sistem in tem el koşulu sayan biz gazeteci-
ler:
K anun koyucunun veya öteki kurum ve kişilerin, İletişim Ö zgürlüğü­
nü kısıtlam alarına, her zam an ve her yerde karşı çıkacağım ıza kendi özgür
iradem izle söz vererek;
İletişim Ö zgürlüğünü, H alkın G erçekleri Ö ğrenm e H ak k fn ın bir aracı
sayarak;
G azetecilikte tem el işlevin, gerçekleri bulup bozm adan, abartm adan
kam uoyuna yansıtm ak olduğunu göz önünde tutarak;
B asın K onseyi'nin kendi çalışm aları üzerinde hiçbir dış m üdahaleye
izin verm em e kararlılığını vurgulayarak;
Y ukarıdaki bölüm ü de içeren B asın M eslek İlkelerine uym ayı, sözünü
ettiğim iz tem el inançlarım ızın b ir gereği saydığım ızı, kam uoyu önünde
açıklarız.

1. Y ayınlarda hiç kim se; ırkı, cinsiyeti, sosyal düzeni ve dini inançları
nedeniyle kınanam az, aşağılanam az.
2. D üşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı; genel ahlâk anla­
yışını, din duygularını, aile kurum unun tem el dayanaklarını sarsıcı ya da
incitici yayın yapılam az.
3. K am usal bir görev olan gazetecilik, ah lak a aykırı özel am aç ve çı­
k arlara alet edilem ez.
4. K işileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde kiiçük düşüren,
aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere y er verilem ez.
5. K işilerin özel yaşam ı, kam u çıkarlarının gerektirdiği du ru m lar d ı­
şında, yayın konusu olam az.
6. Soruşturulm ası gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, so­
ru ştu ru lm ak sam veya doğruluğuna em in olunm aksızın yayınlanam az.
7. Saklı kalm ası kaydıyla verilen bilgiler, kam u yararı ciddi bir b içim ­
de gerektirm edikçe yayınlanam az.
8. B ir basın organının dağıtım süreci tam am lanm adan o basın o rg an ı­
nın özel çabalarla gerçekleştirdiği ürün, b ir başka basın organı tarafından
kendi ürünüym üş gibi kam uoyuna sunulam az. A janslardan alm an özel
ürünlerin kaynağının belirtilm esine özen gösterilir.
9. Suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenm edikçe hiç kim se "suçlu" ilan
edilem ez.
10. Y asaların suç saydığı eylem ler, gerçek oldu ğ u n a inandırıcı m akul
nedenler bulunm adıkça kim seye atfedilem ez.
11. G azeteci, kaynaklarının gizliliğini korur. K aynağın, kam uoyunu,
kişisel, siyasal, ekonom ik vb. nedenlerle yanıltm ayı am açladığı haller
bunun dışındadır.
12. G azeteci, görevini, taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşü reb ile­
cek yöntem ve tutum larla yapm aktan sakınır.
13. Şiddet ve zorbalığı özendirici yayın yapm aktan kaçınır.
14. İlan ve reklam niteliğindeki yayınların bu nitelikleri, tereddüde
yer bırakm ayacak şekilde belirtilir.
15. Y ayın tarihi için konan zam an kaydına saygı gösterilir.
16. Basın organları, yanlış y ayınlardan kaynaklanan cevap ve tekzip
hakkına saygı duyarlar.

Soru 95 : Gazetecilik eğitimi nasıl gelişti?

B izde, gazetecilik eğitim inin başlatılm ası için ilk girişim 1947'de
oldu. O zam anın G azeteciler C em iyeti B aşkanı S edat Sim avi, İstanbul
Ü niversitesi R ektörlüğüne bir yazı göndererek, Ü niversite çerçevesi için­
de böyle bir eğitim program ını u ygulayacak b ir enstitünün kurulm asını is­
tedi. R ektörlük, bu öneriyi olum lu karşıladı ve Ü niversite Senatosu 24
K asım 1949'da İktisat Fakültesine bağlı b ir G azetecilik E nstitüsünün ku­
rulm asına karar verdi.
Enstitü, !950'de 479 öğrenciyle derslere başladı. Ö ğrenci sayısı çok
yüksekti, çünkü yüksek eğitim görm em iş g azeteciler bir üniversite dip lo ­
ması alm ak hevesindeydiler. P olis m em urları için de böyle bir durum
vardı, onlar da E nstitüye devam ederek bir yüksek okul diplom ası alm ayı
um uyorlardı. A m a öğrencilerin büyük b ir bölüm ü hem en döküldü, dersler
kendilerine pek ilginç gelm em işti.
Ö ğretim üyesi bulm ak da kolay değildi. O yıllarda T ürkiye'de yalnız
m eslekten yetişm iş gazeteciler vardı, am a yalnız iki kişi gazetecilik eğ iti­
mi görm üştü: A h m et E m in Yalman Ve Z ekeriya Sertel. Yahnan'm ders ve­
recek zam anı yoktu, Z ekeriya Sertel de yu rt dışındaydı.
Ö ğretim görevi G azeteciler C em iyeti B aşkanı C evat F ehm i B aşkut’a,
E nis Tahsin Til'e Hasaıı R efik E n u ğ 'a , B urhan Felek'e ve Şükrü B aban ta
düştü.
O n lar da kısa zam anda yıprandılar, genel k ültür dersleri ağırlık k azan ­
dı. B u bocalam a dönem i, E nstitü İstanbul B asın Y ayın O kulu oluncaya
kadar devam etti. Ne var ki, o dönem de Prof. O rhan Tuna ve M etin KutaI
E nstitüye bir kişilik kazandırm ak için büyük çab a gösterdiler.
A nkara'da bir G azetecilik Y üksek O k u lunun kurulm ası da ilk kez
1962 H aziran'ında ele alındı. G azeteciler böyle bir okulun kurulm ası için
B irleşm iş M illetler bürosuna başvurm uşlar, o n lar da bu girişim i U N ES-
C O 'y a duyurm uşlardı. U N E SC O beni 18 H aziran 1962'de bu tasarıyı ince­
lem ek için A nkara'ya gönderdi. O rada görüştüğüm kişilerin hepsi böyle
b ir okulun kurulm asından yanaydılar. U N E S C O M illi K om isyonu d a bu
girişim i destekliyordu. Ö nce okulun O rta D oğu T eknik Ü niversitesinde
kurulm ası olanaklarını araştırdık, derslerin İngilizce olm ası yüzünden bu
g irişim olum lu sonuç verm edi. Sonra A nkara Ü niversitesi R ektörü Prof.
S u u d K em al Yetkiııle görüştük. R ek tö r önerim izi olum lu karşıladı ve o k u­
lun Siyasal B ilgiler F akültesi içinde kurulm asını önerdi. Fakülte D ekanı
Prof. B edri G ürsoy da tasarıy a sıcak baktı ve öneriyi P rofesörler K urulu­
na götürdü. K urulda üye Prof. N erm in A badan-U nat, Prof. B ahri Savcı
tasarıyı desteklediler ve K urul 26 H aziran 1962'de Fakülte içinde böyle
bir bölüm ün kurulm asına k arar verdi.
H em en bir bildiri tasarısı hazırladık. Bunu B asın Y ayın ve T urizm
B akanı C elal K arysapan, D ışişleri B akanı F eridun C em al Erkin, G azete­
ciler C em iyeti başkanı M etin Toker, G azeteciler Sendikası başkam B ey­
han Cenkçi, A nadolu A jansı genel m üdürü, N a il M utlugil ve Seyfettin
Turan'a im zalattık. U N E S C O genel m üdürü R en é M aheu de o günlerde
A nkara'daydı, bildiriyi kendisine sunduk, U N E S C O ’nun tasarıya eksper,
m alzem e ve burs yoluyla destek verm esi hem en kabul edildi. A nkara
Ü niversitesi Siyasal B ilgiler F akültesi B asın Y ayın Y üksek O kulunun te­
m elleri böylece atılm ış oldu.
U N E S C O ilk olarak B rüksel Ü niversitesinde Sosyal iletişim B ölüm ü
yöneticisi Prof. R oger C lausse’u, okul program ının hazırlanm ası için A n­
kara'ya gönderdi. Sonra T V G azetecisi G eorges P ito e ff okulda ders verdi,
4 genç U N E SC O bursuyla dışarıya gönderildi ( Yurdakul Fincancı, H aluk
Şahin, O ya Tokgöz ve A y se l A ziz). O kul böylece rayına oturtuldu ve 1965-
66 öğretim yılında eğitim başladı.
B unun yanı sıra, 1965 H aziran'ında Ö zel Ö ğretim K urum lan K anunu
kabul edilm esiyle 1966'da İstanbul'da ilk Ö zel G azetecilik O kulu açıldı.
Bunu 1967'de A nkara'da açılan başkent Ö zel G azetecilik Yüksek O kulu
izledi. B unun ardından da İzm ir'e K arataş Ö zel G azetecilik Yüsek O kulu
geldi.
N e var ki, her dalda açılan yüksek okullara karşı tep k iler geliy o r ve
M illi E ğitim B akanlığı başıboş b ir biçim de özel o k u llan n açılm asını hoş
karşılam ıyordu. Eylül 1971 'de yayınlanan b ir yasayla özel yüksek okul­
ların devletleştirilm esi kararlaştırıldı.
Bu yasa çerçevesi içinde İstanbul ÖzeI G azetecilik Yiiksek O kulu İs­
tanbul iktisadi ve Ticari İlim ler A kadem isine, B aşkent Ö zel G azetecilik
O kulu A nkara İktisadi ve T icari İlim ler A kadem isine, K arataş Ö zel G aze­
tecilik Yüksel O kulu da İzm ir İktisadi ve T icari İlim ler A kadem isine bağ­
landı.
B unların yanı sıra E skişehir İktisadi ve T icari İlim ler A kadem isinde
de T elevizyonla E ğitim E nstitüsü kuruldu. Bu enstitü, 1975'te Sinem a TV
Y üksek O kuluna dönüştü. Sonra İletişim Sanatları Sinem a T V ve Basın
Y ayın bölüm leri oluşturuldu.
1983'te yüksek okulların durum u yeniden ele alındı, bu kez de A nkara
Siyasal B ilgiler Fakültesi içinde kurulan B .Y .Y .O . doğrudan A nkara Ü ni­
versitesi R ektörlüğüne bağlı bir yüksel okul oldu. A nkara A kadem isine
bağlanm ış olan okul G azi Ü niversitesin e, İzm ir A kadem isine bağlanm ış
olan okul E ge Ü niversitesine. İstanbul İktisat Fakültesi içinde kurulm uş
olan B .Y .Y .O . İstanbul Ü niversitesi R ektörlüğüne, İstanbul A kadem isi
içindeki B .Y .Y .O . da M arm ara Ü n iversitesin e bırakıldı. E skişehir A n a ­
d o lu Ü niversitesi içindeki iletişim le ilgili b ö lü m le rd e İletişim Fakültesini
oluşturdular.
1992'de yapılan son bir değişiklikle de bu yüksek okulların adı İleti­
şim F a kü ltelerin e çevrildi. B unların yanı sıra K onya'da S elçuk Ü niversi­
tesi iç in d e bir İletişim Fakültesi kuruldu.
1992'de kurulan G alatasaray Ü niversitesi içinde de b ir İletişim Fakül­
tesi açıldı. B öylece İletişim Fakültelerinin sayısı 8'e yükselm iş oldu (3 İs­
tanbul, 2 A nkara, 1 İzm ir, 1 E skişehir, 1 K onya).
1992-93 eğitim dönem inde İletişim Fakültelerine 1428 öğrenci alındı,
toplam öğrenci sayısı 5955’e ve aynı dönem de lisans diplom ası alanların
sayısı da 792'ye yükseldi.
Bu fakültelerde lisansüstü düzeydeki öğrenci sayısı da 738 e ç ı k t ı <l6).
İletişim Fakültelerinde eğitim program larının, günüm üzün gereksinm ele­
rini ne ölçüde karşıladığı ve iletişim teknolojisindeki gelişm elerin ne ö l­
çüde bu program lara uydurulduğu h er zam an tartışm a konusu olm uştur.

Soru 96: Yerel basın nasıl doğdu, nasıl gelişti?

E skiden yerel gazetelere «T aşra gazeteleri» ya da «A nadolu gazetele­


ri», daha eskiden de «V ilayet gazeteleri» denirdi. Bu d eyim ler zam anla
anlam larını yitirdiler.
Y erel gazete diye İstanbul ve A nkara dışında çıkan gazetelere diyoruz.
B unların yerel konulara daha çok yer ayırm aları gerekiyor. İkinci D ünya
S avaşından sonra birçok ülkede yerel basın, başkent basınından daha çok
gelişti. B azı kentlerde yerel gazeteler il sınırlarını aşarak bölgesellik ka­
zandılar, bunlara bölgesel gazeteler dendi.
B izde ilk bölgesel gazete M ithat Paşa nın T un a valisi bulunduğu sıra­
da, 1865'te, R usçuk’ta çıkardığı Tuna gazetesidir. Ö nceleri haftada bir
çıkan bu gazete, sonraları haftada iki kez y ay ınlanm aya başlam ış ve Tuna
1 H aziran I877'ye kadar sürekli olarak çıkm ıştır.
77ın«'nın ilk sayıları T ürkçe ve B ulgarca idi. 9. sayıdan sonra iki dil
birbirinden ayrılm ış, gazetenin T ürkçe ve B ulgarca sayıları ayrı ayrı y a­
yınlanm ıştır.
Tuııa'dan sonra ikinci bölgesel gazete 1867'de E rzurum 'da yayınlanan
E nvar-ı Şarkiyye'd i r (l7). Tuna gazetesi gibi E nvar-ı Şarkiyye'nin m asraf­
ları d a il bütçesinden karşılanm ıştır. Y ani, o dönem lerde il gazeteleri, d e v ­
letin çıkarttığı bir çeşit resm i gazetelerdir. Envar-ı Şarkiyye'nin adı
1929'da Erzurum olm uşsa da, bundan kırk yıl sonra, I9 6 9 ’da, E rzurum il
G enel M eclisi E nvar-ı Şarkiyye adıyla yeni b ir gazete çıkartılm asına karar
verm iş ve Eııvar-ı Şarkiyye yeniden yaşam a kavuşm uştur.
Bu gazetenin ilginç bir yanı da ilk başlarda bazı sayfaların Erm eni
harfleriyle T ürkçe basılm ış olm asıdır.
M ithat Paşa, T una valiliğinden sonra B ağdat'a atanınca o rada Zevra
adlı T ürkçe-A rapça bölgesel bir gazete yayınlatm ıştır. Bu gazete de b ölge­
sel gazetelerin tarihinde önem li bir yer tutar.
B aşka hangi gazeteler vardır o dönem de? I8 6 9 'd a B ursa'da H iidaven-
d ig â r yayınlanm ıştır; D iyarbakır'da D iyarhekir; K onya'da Konya... B unla­
rın bazısında, Erm eni harfleriyle d izilm iş say falar vardır (H üdavendigâr,
D iyarhekir); bazısında R um harfleriyle d izilm iş sayfalar (K onya); bazı­
sın d a da Süryanî harfleri kullanılm ıştır (K evkeb M edinho, Şifuro).
T ü tengil, 1874 yılında T ürkiye'de 24 il g azetesinin çıkm ış olduğunu
yazıyor.
C um huriyet'ten sonra yerel gazetecilikte ayrıca büyük b ir gelişm e
oldu. Ö yle ki, 1990'da T ürkiye'de yayınlanan günlük gazetelerin sayısı
327'ye yükseldi. G ünüm üzde günlüklerin dışın d a 265 de haftalık gazete
yayınlanıyor. H aftada 2, 3, 5 ya da 10 günde bir, 15 günde bir, ayda bir
y ay ınlananlarla birlikte sürekli yayın sayısı 773'ü buluyor.
Ö nem li olan günlük-yerel gazetelerdir. B u g azetelerde çalışanların sa­
yısı 1991 'de 1.900'dü <l8). B unların 361 'i B u rsa'd a çıkan 6 yerel günlük
g azetede çalışıyordu. Y erel gazetelerden 110'unun sahip ve yazı işleri m ü­
d ürlerinin aynı olduğu görülüyor. 167 gazetede de sahip ve yazı işleri m ü­
dürleri aynı soyadını taşıyorlar. D em ek ki, b u n lar baba-oğul, kardeş ya da
karı-koca insanlarca yönetiliyor. '
T irajlar A nkara, İzm ir, A dana ve B ursa'nın dışındaki illerde 150-1500
arasında o y n u y o r
İstanbul ve A nkara dışında en çok sayıda gazete şu illerde y ayınlanı­
yor: A dana, H atay, B alıkesir, A ntalya, A ydın, B ursa, Ç anakkale, G azian­
tep, E rzurum , D enizli, İçel, İzm ir, K ars, K onya, M ardin, O rdu, T okat,
Z o n g u ld a k (l9)
G ünüm üze kadar yayınını sürdüren yerel gazetelerin en eskisi Yeni
A sır ve Yeni Adaııa'dır. Yeni A sır 1895'te Selanik'te kurulm uş ve sûnra
İzm ir'de yayınını sürdürm üştür.
Yeni A d a n a n ın ilk denem e sayısı 9 E ylül 1918'de. Fransız işgalinin
başladığı günlerde Pozantı'da bir vagonun içinde basılm ış, gazete sonra
d a 25 A ralık 19 18’cJe yayına başlam ıştır. G azetenin kurucuları A hm et
R em zi Yüreğir ve arkadaşı A vn i D oğ a n d ır.
I994'te parasal bunalım lar geçiren gazete, 77 y ıllık arşivini satışa çı­
karm ış ve gazetenin kurtarılm ası için Yaşar Kemal, A rifK e sk in e r, A li Ö z-
gentürk, Ş en er Şen, N ecati D oğru, C elal B aşlangıç ve Savaş Ay'ın k atıldı­
ğı b ir kom ite o lu ştu ru lm u ştu r(20).

G elir kaynakları ve p restij sorunu

Y erel gazetelerin gelir kaynağı resm i ilanlardır. Y asa, tüzük ve yönet­


m elik gereği yayınlanm ası zorunlu olan ve reklam niteliği taşım ayan ilan­
lar. özel idarelerin, belediyelerin, köylerin, iktisadi dev let teşekküllerinin
ilanları ve D evlet İhale K anununa göre ihale ilanlarına resm i ilanlar denir.
B unların dağıtım ını B asın İlan K urum u ö rg ü tler ve bu ilanlar genelde
yerel gazetelere verilir. Y erel basının en büyük g elir kaynağını bu ilanlar
oluşturur. G azeteler ölüm , doğum , evlenm e ve toplantı ilanlarından da
g elir sağlarlar.
Yerel gazeteleri çıkartanlar bu yayınlardan g enelde büyük bir prestij
sağlarlar. B unlann birçoğunun siyasal partilerle yakın ilişkileri vardır, o n ­
lardan d a destek görürler.
Yerel gazeteler genelde küçük m atbaacılık işletm eleri biçim inde çalı­
şırlar, m uhabir kadroları çok zayıftır, h aber m alzem esi bakım ından zorluk
iç in d e d irle r<2I).

Soru 97: Gazete ve dergiler nasıl dağıtılıyor?

I960'lı yıllara kadar T ürkiye'de g azete dağıtım ı örgütsüz bir biçim de


ve norm al taşıt araçlarıyla yapılıyordu. İstanbul gazeteleri önceleri trenle,
sonra da otobüsle büyük kentlere g ö nderiliyor ve dağıtım oralardan sağla­
nıyordu. Ö rneğin A nkara dağıtım ını, Akb'a kitahevinin sahibi B ilal A kba
üstlenm işti. İzm ir'de ve öteki büyük kentlerde de yerel dağıtım ı sağlayan
b ayiler vardı.
G azetelerin çıkışında tren ve oto b ü s saatleri göz önünde tutuluyordu.
T irajlar artınca bazı gazetelerin kam yonla gönderilm esi yoluna gidildi.
B ir iki gazete uçakla taşım acılığı denedi am a bu iş başarılı olam adı.
İstanbul'da gazetelerin taşra dağıtım ını yapan birkaç büyük gazete
bayii vardı, tüm dağıtım işlerini on lar yapıyordu. Bu b ayiler bazı gazete­
lerin dağıtım ına özen gösterirler, bazılarını ise batırırlardı. Yeni çıkan g a­
zete ve dergi paketlerinin hiç açılm adan geri görderildiği de olurdu.
U fak serm ayeyle çıkartılan b ir gazete ya da dergi, bayilerden kısa zam an ­
da para gelm ediği için dayanam az ve batardı.
A nkara'ya gazeteler bir gün sonra ulaşırdı, taşra kentlerinde ise, İstan­
bul gazeteleri 2-3 gün geç dağıtılırdı.
İstanbul gazeteleri A nkara, tzm ir ve A dana'da baskıya başlayınca d a­
ğıtım sorunları bir ölçüde çözülm üş oldu.
Ü lke çapında dağıtım işinin düzenlenm esi am acıyla ilk olarak 1960'ta
G am eda (G azete ve M ecm ua D ağıtım L im ited Ş irketi) kuruldu. İlk kuru­
cular T ercüm an, G ünaydın ve M illiyet'ti. B ir süre sonra C um huriyet ve
D ünya da bu ortaklığa katıldı.
B una karşılık H ürriyet de 1962'de H ü r D a ğ ıtım ı oluşturdu.
G am eda I960'lı ve 1970'li yıllarda gelişerek şu gazete ve dergilerin
dağılım ını üstlendi: M illiyet, M illiyet Sanat, M illiyet Ç ocuk, Hey, M illi­
yet K ardeş, C um huriyet, G ünaydın, Tan, G ölge Adam , G ırgır, Fırt,
V izon, T ercüm an, B ulvar, Y ankı, H ayat, Yeni Asır, Son H avadis, A na
B ritannica, Şey, Red Kit, K aracan O xford. Bravo, Playboy, T arih T o p ­
lum, B ilim ve T eknik, İktisat, C om m odore, T om m iks vb.
H ür dağıtım da şu y ay ın lan ele aldı: H ürriyet, G üneş, M illi G azete,
D aily N ew s, D ünya, T ürkiye, Z am an, Ç arşaf, H afta Sonu, T V ’de 7 Gün.
N okta, B üyük L arousse, 20. Y üz Yıl, G örsel D ünya, Lim on, A yna, M and­
rake, B eyaz D izi, K elebek, T eleskop, E rkekçe, K adınca, Sızıntı, İslam ,
Play m en vb..
Ü cret anlaşm azlıkları nedeniyle H ür D ağıtım 1978'de dağıtıldı. Y eri­
ne 1979'da H ürriyet H olding P azarlam a ve D ağıtım K oordinatörlüğü ku­
ruldu.
Sabah gazetesi çıktıktan sonra dağıtım alanında yeni b ir örgütlenm e
oldu. Sabah'ı önceleri G am eda dağıtıyordu, Sabah sonra G am eda'dan ay ­
rıldı ve H ürriyetçilerle birlikte B irleşik B asın D ağıtım ı (B B D ) kurdu.

Yaysat: M illiyet ve thlas H olding de kendi aralarında Y aysat'ı


(Y ayın-Satış Pazarlam a ve D ağıtım ) oluşturdular.
B ir süre sonra M illiyet H ürriyet'i satın alınca, H ürriyet B D D 'den ay rıl­
dı. BBD , Sabah ve Z am an yayınlarına kaldı. Bu ortaklık ülke çapında
1200'den fazla bayilik oluşturdu ve şu yayınların dağıtım ını üstlendi:
M illiyet, H ürriyet, T ürkiye, M eydan, Posta, Spor, C um huriyet. E vren­
sel, M illi G azete, O rta D oğu. D ünya, G ırgır, G ölge A dam vb..
Y aysat böylece 34 günlük gazeteyle 250 derginin dağıtım ını sağlam ış
oluyordu.

Birleşik Basın D ağıtım ise yalnız şu yayınları dağıtıyordu:


Sabah, B ugün, Folom aç, Fotospor, Z am an, Ö zgür G ündem , A ydınlık,
Y eni Y üzyıl, T akvim , A kşam , G ünaydın, Süper Tan.
D ağıtım işinde son aşam a 1996 M ayıs'ında oldu. Y aysat ile B irleşik
B asın D ağıtım aralarında bir tekelleşm eye giderek B ir Yay B irleşik Yayın
D ağıtım A.Ş. adı altında 5 m ily ar serm ayeli yeni bir ortaklık 'kurdular.
Yeni örgüt, gazetelerde satış tutarının % 30'u haftalık, aylık yayınlarda ve
kitaplarda 9c 45 dağıtım tarifesi uygulayacağını b ild ird i<22).
B öylece T ürkiye'de, eğilim i ne olursa olsun, bütün yayınların dağıtım ı
tek elde toplanm ış oldu.

Soru 98: Günümüzde Azınlık Basını ne durumda?

1950'li yıllardan bu yana, T ürkiye'de yaşayan M usevi, R um ve E rm e­


ni azınlıkların sayısında azalm alar oldu. İsrail devleti kıirulduktan sonra
M useviler İsrail'e göç etm eye başladılar ve M usevilerin sayısı azaldı.
İkinci D ünya Savaşı sırasında çıkartılan V arlık V ergisi ve 1955'teki 6-7
Eylül olayları da dışarıya göçlere neden oldu. A zınlıkların sayısı azaldık­
ça basınında da hiçbir gelişm e olm adı. G ünüm üzde azınlık basınının d u ­
rum u şöyledir:

1) M usevi basını:

C um huriyet dönem inde M usevilerin yayınladığı en önem li gazeteler


şunlar oldu:
El T iem po (1871-1930; 1947-1972), El T elegrafo (1872-1930), La
B oz del O riente (1931-1939), L a T ienda de Y aakov (1931-1933), El Jugu-
eton (1909-1931), L a B oz de T ürkiye (1939-1949), C habat, A tikva, La
Vara, La Tuz, La T rom peta, La V era Luz.

- Şalom : Ekim 1947'de kurulan bu gazete haftalıktır, T ürkçe ve İspan­


yolca dilinde yayınlanır. Z engin b ir içeriği vardır. İç ve dış haberlere,
özellikle m usevi cem aatıyla ilgili olaylara, yorum lara, edebiyat ve sanat
eleştirilerine, M usevi tarihine yer verir. T irajı yaklaşık 4 bindir. K adroda
şu kişiler vardır: A vram L eyon, E sther M orgues-A lgrante, B eki L uize
Behar, D avid Y ahya, M oşe A nav, M oiz M izrahi, Isak G rosm an, N esim
B enbaneste, M oşe G rosm an (23).

- G öztepe K ültür D erneği Dergisi: 1988'de kurulm uştur, T ürkçedir,


ücretsiz dağıtılır. Yaz ayları dışın d a aylık yayınlanır.

- Tiryaki: A ğustos 1944'te yayına başladı, aylıktır. 48 sayfa o larak y a ­


yınlanır. D ergi genelde türkçedir am a bazı k onular ju d eo esp an y o l dilinde
y a z ılır<24).

2) E rm eni Basını:

T ürkiye'de başlangıçtan bugüne E rm enice 601 gazete ve dergi çık artıl­


dı (25). G ünüm üzde E rm enice günlük iki gazete vardır:
- Jaınanak: 1908'de M isak Sarkis K oçunyan tarafından kurulm uştur.
60 yılı aşan bir süre gazeteyi A ra K oçıınyan yönetm iştir. G ünüm üzde de
yönetim Koç ailesindedir. Pazar dışında her gün yayınlanır. 4 sayfadır. T i­
rajı 1000-1500 arasında değişir. Jam anak, T ü rkiye'de yayınlanan gazetele­
rin en eskisidir.
- M arm ara: 1940’ta kuruldu. 4 sayfadır. T irajı yaklaşık 1500'dür. G a­
zetenin 1996'daki sahibi R ober H addeler'dir.
- Agos: H aftalık, N isan 1996'da yayına başladı. G enel yayın m üdürü
H rant D ink, 10 sayfa (8'i T ürkçe); T iraj, ilk sayı 5 .0 0 0 (26).
- D ergiler: Kıılis (6 aylık), Surp Pırgiç (aylık), Soğagat (aylık), Jıbit
(3 aylık, çocuk dergisi). H obine (3 aylık), N or San (3 aylık)

3) Rum Basını:

1931'den bu yana T ürkiye'de R um ca 155 gazete ve dergi çıkartılm ış­


tır ,27). B unlardan günüm üze iki gazete kalm ıştır;
- Iho : 1977'de kurulm uş günlük gazetedir. F ener Rum Patrikhanesine
bağlıdır. T irajı 1000 kadardır.
- A poyevm atini: 1925'te kurulm uştur. Siyasal haber gazetesidir, Rum -
cadır, günlüktür. T irajı 1000 kadardır. Sahibi D r. Y. A dosoğlu'dur.

Soru 99: Dergicilik ne zaman başladı, nasıl gelişti?

B izde dergiciliğin 110 yılı aşan b ir tarihi var. Z afer T oprak ilk T ürkçe
derginin Vakayı-i Tıbbiye (1849-1851) olduğunu ve bunun 28 sayı çık tığ ı­
nı yazıyor (28). Bunu M ecm ua-i Fünun (1862-1867) izliyor. O ndan sonra
M ir'at (1862-1864), M ecm ua-i Îber-i İntibah (1864), C eride-i A skeriye
(1865-1866), M ecm ua-i /bretnüm a, Takvim -i T icaret (1866-1873), Ayitıe-
i Vatan (1867), Tulıfet-ül Tıb (1867), C üzdan (1873), dergisi geliyor.
A bdülaziz dönem inde tem elleri atılan d ergicilik yine aynı dönem de
D ağarcık, K ırk Anbar, K eşkül, M irat-ı Iber, M uharrir, D erıne-Çatına, Ya­
d ig â r ve M ecm ua-i U lûm 'la gelişiyor.
A bdülham it dönem inde de bütün baskılara karşın edeb iy at ve bilim
dergilerinde gelişm enin sürdüğü görülüyor. M ecm ua-i Ebiizziya, Hafta,
R ehber-i Fünun, G ayret ve Serveti Fünun bu d önem de yayınlanıyor.
A hm et thsan T okgöz'ün 1891 'de çıkarttığı S erveti F ünun bir dönem e
dam gasını vuran bir dergi oluyor. T evfik F ikret'in yazı işleri m üdürlüğünü
yaptığı bu dergide H üseyin C ahit Y alçın, A hm et Ş uayip ve M ehm et Cavit
gibi yazarların yazılan çıkıyor.
İkinci M eşrutiyet D önem inde Sırat-ı M üstakim , C eride-i Sofiye, Sebil-
Ur Reşad, B eyan iil-Hak, Sada-yı Hak, İslam M ecm uası, C eride-i ilm iye
ve M a h fil gibi İslamcı derg iler yayım lanıyor, am a b u n lan n yanı sıra
B atı'ya açık ve pozitivist derg iler de çıkartılıyor.
U lûm -u İktisadiye ve İçtim aiye M ecm uası ve İçtih a t bunlardan örnek
olarak gösterilebilir. B unlardan b irincisini M ehm et C avit, R ıza T evfik ve
A hm et Şuaytp çıkarm ıştır, İkincisini de A bdullah C evdet. İçtihat, her
alanda Doğu ya cephe alm ış, Batı hayranı bir dergidir.
1908’d e'F aik Sabri D uran ile U beydullah E sat R esim li K itap adlı d e r­
giyi yayınlarlar. Bu, ilk m agazin türü dergilerden biri sayılır.
M agazin türü yayınların öncülerinden biri de 1909'da çıkan Şehbal'du.
Y azarlar arasında Halit Z iya U şaklıgil, H ıfzı T evfik G öııensay, Faik Ali
ve H üseyin Sadettin bulunur.
Ö te yandan Türk Yurdu, G enç K alem ler ve F elsefe gibi T ürkçü ve
B atı'ya açık dergilerin yanında, S osyalist Partisi başkanı H ilm i'nin çıkar­
dığı İştirak da sosyalizm in organı oluyor.
H alka D oğru dergisi 1913'te yeni bir akım ı başlatıyor. C elâl Sahir,
H alide Edip, Y usuf A kçura, A hm et A ğaoğlu, H am dullah Suphi, K âzım
Nam i D uru, Fuat K öprülü, Z iya G ökalp, M ehm et Em in gibi yazarlar bu
dergide yazıyorlar.
1918'de yayım a başlayan Yeni M ecm ua Z iy a G ökalp'in T ürkçü ve
korporatizm e yönelik düşüncelerini yansıtıyor.
M ütareke dönem inin ve C um hurjyet'in ilk y ıllarında yer alan dergiler
arasında şunlar var:
Kurtuluş: (1919-1920): Beş sayı yayınlanır. Sol eğilim li b ir dergidir.
Meslek: (1918-1925): M uhittin B irgen, K ör A li İhsan, M em duh Şev­
ket Esendal. Bu dergi M arx'la D urkheim 'in b ir sentezini yapm aya y ö n el­
miştir.
Aydınlık: (1921-1935): 31 sayı yayınlanır. T ürkiye İşçi Ç iftçi S osyalist
Fırkasının düşüncelerini yansıtır.
Dergâh: (1921-1937): D ergi yeni b ir sanat ve kültür m illiyetçiliğine
yönelm iştir. T oplum dan çok kişiye ve ruha ağırlık verilm iştir. Y azarlar:
M ustafa N ihat O zön, Y ahya K em al, Şekip T unç, A bdülhak H am it, A b­
dullah Şinasi H isar, H alide Edip A dıvar, H aşan Ali Y ücel, İsm ayıl H akkı
B altacıoğlu, Fuat K öprülü, N urullah A taç ve Y akup Kadri K araosm anoğ-
lu.
Yeni M ecm ua: (1923): Falih R ıfkı A tay, Z iy a G ökalp, H am dullah
Suphi, Y akup K adri, A hm et R efik, H üseyin R ahm i, A ram G alanti, N ec­
m ettin Sadak, A hm et A ğaoğlu.
M illi M ecm ua: (1923-1928): D ergide D evrim in ilkeleri ve ulusçuluk
k o nulan ele alınm ıştır. Y azarlar: Em in E rişirgil, H alil N im etullah Ö ztürk,
Şekip T unç, M ehm et M esih A kyiğit.
Resim li Ay: (1924-1931): T ü rkiye'de m arksist düşünce ve y o rum lann
tanınm asında önem li bir rol oynam ıştır. D ergide şu y azarlan n ad lan yer
alm ıştır: Sabiha Serte], N azım H ikm et, Suat D erviş, Sabahattin Ali. E rcü­
m ent B ehzat Lav..
H ayat M ecm uası: (1926-1930): K em alizm e bağlı bu derginin düşünce
yönünü sosyolog M ehm et İzzet çizm iştir. D ergide şu kişilerin y azılan çık ­
mıştır: Em in E rişirgil, Faruk N afiz Ç am lıbel, Fuat K öprülü, Fazıl A hm et
A ykaç, Şekip T unç, Ali Canip, N ecm ettin Sadak.
Güneş: (1927-1928): O rhon Seyfi O rhon'un 15 günde çıkardığı bu d er­
gide h er eğilim e yer verilm iş ve N azım H ikm et, S abahattin Ali, A bdülhak
H am it, C enap Şahabettin gibi yazarların yazı ve şiirleri yayınlanm ıştır.
Meyale: (1928): Y usuf Z iya O rtaç dergiyi 8 sayı çıkartabildi. Y azarlar
sürrealist (gerçeküstücü) akım dan yararlanarak Yedi M eşaleciler toplulu­
ğunu oluşturdular.
Türk Kooperatifçisi: (1930-1932): İzm ir'de çıkan bu dergide, ortaklaşa
çalışm a ve kooperatifçilik savunulm uştur. Y azarlar: M uhittin B irgen, İs­
m ail H üsrev T ekin, N azm i Topçuoğliı.
Kooperatif: (1932-1934): A hm et Ham di B aşar'ın yönettiği bu dergide
ticaretin T ürklerin eline geçm esi savunulur.
Yediğim: (1932-1950): Sedat Sim avi'nin çıkardığı bu dergi uzun yıl­
lar hem m agazin niteliğinde, hem de b ir düşün dergisi olarak büyük satış
yaptı. D ergide şu im zalar görülüyordu: H üseyin C ahit Y alçın, N urullah
Ataç, M ahm ut Y esari, R am iz, Sadri E rtem , Selim N üzhet G erçek, N ecip
F azıl K ısakürek, Şiikûfe N ihal, İsm ail H abib Sevük, M urat Sertoğlu, H ik­
met Feridun Es, T urhan T an, V edia N esin (A ziz N esin'in takm a adıyla ilk
şiirleri), D oğan A vcıoğlu'nun şiirleri.
Ülkii: (1933-1949): A dını A tatürk'ün verdiği bu dergi, A nkara H alke-
vi'nin organı olarak çıktı. D ergide şu im zalar y er aldı: R ecep Peker,
A hm et A ğaoğlu, M ustafa N ihat Ö zön, R eşit G alip, N ecip A li, Fuat K öp­
rülü, A. Kutsi T ecer, C eyhun A tu f K ansu, Bedri Rahm i Eyüboğlu, Pertev
B oratav, B ehçet Kemal Ç ağlar, C ahit Sıtkı T arancı, Sam et A ğaoğlu,
H alil V edat Fırat, M alik A ksel..
Varlık: (1933): Y aşar N abi N ayır'm yayınladığı bu dergi, 60 yıldan
uzun b ir süre sayısız yazarın ve şairin im zalarını sayfalarında toplam ış ve
birçok genç için okul olm uştur. D ergide şu im zalar görülm üştür: Kem a-
lettin K am u, C evdet K udret, A bdülhak Şinasi Hisar, Z iya O sm an Saba,
Sabri E sat S iyavuşgil, B ehçet K em al Ç ağlar, Feridun Fazıl T ülbentçi,
N ahit S im Ö rik, A hm et M uhip D ranas, Sait Faik, O rhan V eli, O ktay
R ıfat, M elih C evdet A nday, M em et Fuat, S abahattin E yüboğlu, O rhan
K em al, T arık D ursun K., T ahsin Y ücel, Fazıl H üsnü D ağlarca...
Kadro: (1932-1935): D ergi kapitalizm e ve kom ünizm e karşı devletçi
ve laik K em alist devrim in ideolojisini sosyalist b ir açıdan oluşturm aya ça­
lışm ıştır. Y azarları' şu kişilerdir: Şevket Süreyya A ydem ir, V edat N edim
T ör. B urhan B elge, Şevki Y azm an ve Y akup İCadri K araosm anoğlu.
Çığır: (1933-1948): H ıfzı O ğuz B ekata'nın yönetim inde A nkara'da ya­
y ın la n d ı. Ö nceleri Faşizm in ve T ürkçülüğün etkisindeydi. 1943'ten sonra
değişti.
F ikir H areketleri: (1933-1940): D ergide çoğu zam an dem okrasinin
toplum ca benim t'O m esi ve orta sınıfın güçlenm esi k o nulan üzerinde d u ­
rulm uştur. Yazaı a t H iisevin C ahit Y alçın, A hm et C evat Em re, O sm an
Ergin, Sam et Ağiıoğlu, S erver İskit, C em il Birsel. Pertev N. Boratav.
A tsız M ecm ua: (1 9 3 1): N ihal A tsız’ın yayınladığı T ürkçü dergide ö zel­
likle köylünün sorunlan ele alınm ıştır.
O rhun: (1933-1934 ; 1943-1944): Nihal A tsız'ın yönetim indeki bu
dergi ırkçılığa yflpelm iştir.
A ğaç: (14 M art 1936 - T em m uz 1936): N ecip Fazıl K ısakürek'in yö­
netim inde 17 sayı çıktı.
Bozkurt: (1939-1942), G ökbörü (1939-1942), Ergenekon (1938-
1939): B unlar R eha Oğuz T ürkkan'ın yayınladığı T ürkçü dergilerdir.
Yeni Adam : (1934-1980): İsm ayıl H akkı B altacıoğlu'nun yayınladığı
bu dergide ırkçılığa karşı cephe alınm ış ve ırkçılık bilim sel açıdan e leşti­
rilm iştir. D ergide şu yazarların yazıları çıkm ıştır: C evat M em duh A ltar,
N ıırullah A taç, Zeki Faik İzer, H üseyin A vni Şanda, Kerim Sadi. Fikret
M ualla da zam an zam an Y eni A dam 'da,çizm iştir.
A yda Bir: (1935-1936): O rhon Seyfi O rhon'la Y usuf Z iya O rtaç'ın bir­
likte çıkardıkları bu dergide her türlü ideolojiye yer verilm iştir. D ergide
şu im zalara rastlanm ıştır: R eşat Nuri G ünlekin, N azım H ikm et, Sabahattin
A li, Peyam i Safa, N urullah A taç, A hm et Haşim.
Yücel: (1935-1956): A tatürkçü b ir dergidir. M uhtar E nata'nın ö ncülü­
ğünde yayınlanm ıştır. D ergide şu kişilerin yazılan çıkm ıştır: M uhlis Ete,
V asfı R ıza Z obu, Y usuf M ardin, M ithat C em al K untay, Ali F uat B aşgil.
Y aşar N abi N ayır, B ehçet K em al Ç ağlar, Sabahattin Ali, Sam et A ğaoğlu,
Bedri R ahm i E yüboğlu, M unis Faik O zansoy, V edat Güııyol, N ecati Cu-
malı, C ahit K ülebi, C evdet K udret, H aldun T aner, C elal Sılay, B aşaran,
S abahattin K udret...
A dım lar: (1943-1944): Dergi A nkara'da B ehice B oran'ın yönetim inde
12 sayı çıktı. A dım lar'da şu im zalar okunuyordu: M uzaffer Ş erif B aşoğlu,
B urhan A rpad, H üsam ettin B ozok ve N erm in M enem encioğlu.
İnsan: (1938-1943): H üm anizm e ve T ürk R önesansına yönelik bir
dergiydi. N urullah Ataç, Sabahattin E yüboğlu, M uzaffer Şerif, H ilm i Z iya
Ü lken'in sorum luluğunda çıkm ıştır. D ergide Erol G üney, K âzım Köni,
O rhan V eli, A bidin D ino, B ehice B oran, A hm et H am di T an p ın ar ve Suud
K em al Y etkin'in im zalanna rastlanır.
Ses: (1939-1948): Y usuf A hıskalı'nın yönetim inde olan bu dergi sol
çizgide olm uş ve dergi sol görüşleri yansıtm ıştır. D ergide şu kişiler y az­
mıştır: Sadri E rtem , Suphi Nuri İleri, A bidin D ino, Suat D erviş, Fahri
C elâl, A saf H alet Ç elebi, Bedri Rahm i Eyüboğlu, İlhan Berk, Nail V.,
A bidin N esim i, H üseyin A vni Şanda, Fikret M ualla, N azım H ikm et (N u­
rettin E şfak takm a adıyla), A ziz N esin, Ş erif H ulusi, A ttila İlhan...
Yürüyüş: (1941-1943): Fazıl M ahm ut Ü lkü'nün yönettiği bu dergiye
önceleri A bdullah Cevdet, İbrahim H oyi, Salih Zeki A ktay yön verm iş,
15. sayıdan sonra dergi Ö m er Faruk T o prak'la R ıfat İlgaz’ın yönetim ine
girm iştir. D ergide H üsam ettin B ozok, A. K adir, C ahit Irgat, Salah B irsel,
S ait Faik A basıyanık, Sam im K ocagöz, O rhan K em al, Suat T aşer ve Fethi
G iray'ın adlarına rastlanır. N azım H ikm et'in de Y ürüyüş'te İbrahim Sabri
takm a adıyla şiirleri çıkm ıştır.
Sol eğilim li başka dergiler: Sokak (1940), K üllük (1940), İnsanlık
(1940), H ür G ençlik (1946).
Yurt ve D ünya (1941-1945): T ürk soluna yön veren bir dergidir. D er­
ginin kurucuları B ehice B oran, P ertev N. B oratav ve A dnan C em gil'di.
Niyazi B erkes, M ediha Berkes, M uzaffer Şerif, H üseyin A vni, S abahattin
Ali. B urhan A rpad. C em il M eriç de dergiye sürekli yazdılar. Yurt ve
D ünya m arksist düşüncenin uygulanm asına katkıda bulundu.
Ç ınaraltı: (1941-1944): O rhon Seyfı O rhon'un yönetim inde çıkan bu
dergi İkinci D ünya Savaşında A lm anları ve ırkçılığı destekledi. Tüm T u ­
rancı ya da faşist eğilim li yazarlar bu dergide toplandılar: G eneral Erkilet,
N ihal A tsız, Zeki Velidi T ogan, Fethi T evetoğlu, R eha O ğuz Tiirkkan, Pe-
yam i Safa...
Yeni E d eb iya t: (1941-1943): B ilim sel sosyalist eğilim li olan bu dergi
26 sayı çıkabildi. Y azarlar arasında o dönem in ünlü solcuları yer alıyordu:
Naci Sadullah, Sabahattin Ali, Zeki B aştım ar. Suat D erviş, Reşat Fuat
B araner. (T akm a adı K arahafızlı ve Ali Rıza), O rhan Kemal (O rhan
R aşit), Suphi T aşhan, Suat T aşer, A bidin Dino, N erim an H ikm et, Emin
T ürk Eliçin, M ehm et Şeyda ve M azhar Lütfi adıyla N azım H ikm et.
A nt: (15 M art 1945-A ğustos 1945): 15 günlük b ir dergi olarak 10 sayı
yayınlandı. K adroda şu isim ler vardı: M uvaffak Şeref, Sabahattin Eyü-
boğlu, A dnan C em gil, A rif D am ar, (B arikat), E nver G ökçe, M ehm ed
K em al, İlhan B aşgöz, N iyazi B erkes, Pertev B oratav, Suat T aşer... (Ant
adıyla 1967-71 'de yeni bir dergi yayınlandı.
Giin: (1945): Sahibi E sat Adil M üstecaplı, yazı işleri m üdürü de
H aşan T anrıkut'tu. 22 sayı çıkabilen bu dergide de bilim sel sosyalist eğ i­
limli yazarların yazıları yer alıyordu: M ehm et Ali A ybar, R asih Nuri İleri,
F ehm i Y azıcı, O rhan K em al, K em al S ülker (A sım Sarp), A ziz N esin,
C ahit Irgat, Ş erif H ulusi, A rif D am ar (B arikat), N azım H ikm et (N urettin
E şfak), Sabahattin A li, S. G öğceli (Y aşar K em al)...
Söz: (1946): Apjcara'da çıkan bu derginin sahibi A saf Ertekin'di. Yazı
kadrosu yine m arksist yazar ve şairlerden oluşuyordu: B ehice Boran, Zeki
B aştım ar, A dnan C em gil, H alil A ytekin, Pertev B oratav, İlhan Başgöz,
H ulusi D osdoğru, Cahit Irgat, M ehm ed K em al... D ergi ancak 7 sayı ç ık a­
bildi.
G örüşler: (1945) Z ekeriya Sertel ve S abiha Sertel'in yayına hazırla­
dıkları haftalık b ir dergiydi. T ek sayı çıkabildi. 4 A ralık ( 1945) olayları sı­
rasında T an gazetesiyle birlikte yok oldu.
B üyük D oğu: (1943-1944) : N ecip Fazıl K ısakürek'in kurduğu bu d er­
gide önceleri Fikret A dil, Sait Faik, Z iy a O sm an Saba, C ahit Sıtkı T aran-
cı. Fazıl H üsnü D ağlarca, Sabahattin K udret A ksal, O ktay A kbal, Ö zde-
m ir A saf gibi yazarlar ve şairlerin y azılan çıkıyordu. S onralan B üyük
D oğu şeriatçı çevrelerin organı oldu.
A ile: (1947-1952) V edat N edim T ör'ün yönettiği bu dergide şu kişi­
ler yazdı: N urullah A taç, H alide E dip A dıvar, Y akup K adri, Refik Halit
K aray, Y ahya K em al, A hm et H am di T anpınar, O rhan Veli...
Yığın: (1946-1947) T ürkiye Sosyalist E m ekçi ve K öylü Partisinin
doğrultusundaydı. A .K adir, O rhan K em al, M üntekim Ö km en, Cahit
Irgat, A bidin D ino, H. B ozok, B urhan A rpad'ın y azılan n ı ve N azım H ik­
m e tin şiirlerini yayınladı.
Z in cirli H ürriyet: (1947) M ehm et Ali A ybar, İstanbul'da Şubat
1947'de H ür gazetesini çıkardı, am a H ü r ancak altı ay çıkabildi ve sıkıyö-
iletim ce kapatıldı. Bunun üzerine A ybar, 5 N isan I947'de H ür'ü İzm ir’de
Z incirli H ürriyet adıyla çıkarm aya başladı. Bu kez. de C H P'li gençler g a­
zeteye karşı gösteri düzenlediler. Z incirli H ürriyet ancak 3 sayı çıkabildi.
A vbar. bu gazetede. A m erikan etkisine ve T ruınan doktrinine karşı çık ı­
yordu. Y azılarında cum hurbaşkanı İn ö n ü ’ye hakaret ettiği için dört yıl
hapse m ahkûm oldu; 1949’da tutuklandı ve 1950’de çıkan A f Y asasıyla
serbest bırakıldı.
Seçilm iş H ikâyeler: (1947-1957): Salim Şeııgil'in A nkara’da çıkardığı
bu dergide ilerici yazarlar ağırlıktaydı. S eçilm iş H ikâyeler'de sık sık şu
im zalar yer aidi: N ezihe M eriç, Ş ahap Sıtkı, O rhan K emal, Ö zdem ir A saf.
A hm et M uhip Dranas, C ahit Sıtkı, E dip C ansever, T urgut U yar, Faruk
T oprak, M em duh Şevket Esendal.
H afta: (1949): Tahsin D em iray'ın çıkardığı bu m agazin türü dergide
şu im zalar göründü: Sezai Solelli, C em il C ahit C em , Oğuz. Ö zdeş, Z ahir
G üvem li, Faruk Yener, A dalet C im coz, F eyyaz T o k ar ve Faruk Geç.
Yaprak: (1949-1950): A nkara'da D ış İşleri kadrosundaki M ahm ut D i­
kerdendin yardım ve desteğiyle çıktı. M ahm ut D ikerdem de dergiye M.
Fırtınalı takm a adıyla yazılar yazdı. D ergide şu im zalar y er alıyordu:
O rhan Veli, M elih C evdet A nday, O ktay R ıfat, Sabahattin E yüboğlu, Abi-
din Dino, O rhan K em al, N ecati C um alı, C ahit K ülebi, C ahit Sıtkı T arancı,
B aşaran, Sabahattin Kudret...
Tiirk F olklor A raştırm aları: (1949-1980): T ürk H alkbilgisi D em e-
ği'nin organı olarak 31 yıl yayınlandı.
Yeditepe: (1950-1984): H üsam ettin B ozok'un çıkardığı bu 15 günlük
E debiyat ve Sanat dergisi sonra aylık oldu. 8 sayfalık-bu dergide şu im za­
lar yer aldı: Sabahattin E yüboğlu, V edat G ünyol, A zra E rhat, Adnan
B enk, M em et Fuat, M elih C evdet A nday, Hıfzı Topuz.
P a za r Postası: (1950-1959; 1991'den bu yana): C em il Sait B arlas'ın
A nkara'da çıkardığı Pazar Postası'nda B ülent Ecevit, İlham i Sosyal, Fethi
N aci. M uzaffer E rdost gibi yazarların yazıları çıktı. D ergi I958'de İstan­
bul'a taşındı, 1959’da kapandı. P azar P ostası 1991 'de A ydın D oğan grubu­
na bağlı olarak C anan B arlas'la M ehm et B arlas'ın yönetim inde 15 günlük
b ir düşünce gazetesi olarak yeniden yayına başladı. G azetede şu im zalar
görünüyor: M urat Belge, Z ülfü D icleli, T ah a A kyol, Prof. D oğu Ergil,
Naki Ö zkan, M ehm et Ali K ışlalı, T ınaz T itiz.
Tiirk D ili: (1951): T ürk D il K urum unun organıydı. Ö nceleri A gâh
S im Levend in, sonra da Ö m er A sım A ksoy'un yönetim indeydi. T ü rk d ili­
ni savunan tüm yazar ve şairlerin yazılarını yayınladı.
Yeryüzü: (1951-1952): 11 sayı çıktı. D ergide şu yazar ve şairlerin ya­
zıları yer aldı: Fethi Naci (O ktay D eniz takm a adıyla), A. K adir, Rıfat
İlgaz, A rif D am ar, A hm ed A rif, M ehm ed K em al, M em et Fuat, T ahsin
Y ücel. İlhan Berk ve Şükran K urdakul.
B eraber: (1952-1953): 9 sayı çıktı. D aha önce Y e n ü zii dergisinde ya­
zanlar, B eraber'in de kadrosunu oluşturuyordu.
Yeni Ufuklar: (1952-1976): D ergiyi önce U fuklar adıyla V edat G ün­
yol ile O rhan B urian birlikte kurdular. 1953 E kim 'inde derginin adı Yeni
U fuklar oldu ve dergi V edat G ünyol'un yönetim inde 275 sayı çıktı. Yeni
serinin önsözünde derginin "İyiyi, D oğruyu, H aklıyı bulm aya" yöneldiği
belirtiliyordu. Y azarlar arasında şu kişiler vardı: Sabahattin Eyüboğlu,
M elih C evdet A nday. T arık D ursun K.. Sam im K ocagöz, C avit O rhan Tü-
tengil. O rhan K em al, M uzaffer Erdost, F akir Baykurt. Fethi N aci, D em ir
Ö zlü, A zra E rhat, Ferit Edgii, O rhan Ç ubukçu. Selim İleri...
M avi: (1952-1956): D ergide "Garip" akım ına karşı gelen şairlerin y a­
zılarına ve şu im zalara yer verildi: A hm et O ktay, Ferit Edgü, D em irtaş
C eyhun, Hilm i Y avuz, E ce A yhan, O rhan Duru...
Yenilik: (1952-1957): N aim T irali yönetim inde yayınlandı. Dergi
sanat ve edebiyatta yenilikleri yansıtm aya çalıştı.
20. A sır: (1952-): O sm an N ebioğlu'nun yayınladığı bu dergiyi Adnan
T ah ir yönetiyordu. D ergide şu kişilerin yazıları çıktı: Reşat E krem K oçu,
H aşan Ali Ediz, E flatun C em G üney, B aki Süha E dipoğlu, Adli M oran,
H ıfzı T opuz, Şahap B alcıoğlu.
R esim li H ayat: (1952-): Şevket R ado'nun yönetim inde tiftruk baskıyla
çıktı. Yazı işleri m üdürü uzun yıllar H ikm et Feridun Es'ti. I956'da adı
H ayat'a dönüştü. R enkli resim ve röportajlarla H ayat m agazin alanında
b ir çığ ır açtı.
Türk D üşüncesi: (1953-1960): K urucusu Peyam i Safa olan derginin
am acı T ürk düşüncesini Batı düşünceleriyle uzlaştırm aktı. Y azarlar: P eya­
mi Safa, Şekip T unç, H ilm i Z iya Ülken, Agâh Sırrı L event, N urettin
Sevin, A hm et A teş, R eşat E krem Koçu.
Ş a irler Yaprağı: (1954-1957): N ecdet G ürcan'ın çıkardığı bu dergide
şu im zalar vardı: T urgut U yar, M etin Eloğlu. İlhan Berk, E rcüm ent Beh-
zat Lav, A. K adir, C em al Süreya, A hm ed Arif...
A kis: (1954-1968): M etin T oker’in A nkara'da yayınladığı bu dergi,
T im e ve Nevvstveek örneği haber d ergilerinin bizde ilki oldu. A kis kısa
zam anda D P 'y e karşı m uhalefetin organı durum una geldi. T irajı yaklaşık
35 bindi. A kis'te çalışan ve A kis'e yazan lar arasında şu adların altı çizile­
bilir: C üneyt A rcayürek, Y usuf Z iy a A dem han, K urtul A ltuğ, Süleym an
Ege, İlhan ve T urhan Selçuk, G üneri C ıvaoğlu, T eom an Erel, İlham i Soy­
sal, D oğan A vcıoğlu, M üm taz Soysal, A tilla K araosm anoğlu...
D evir: (1954-1955): A ltem u r K ılıç'ın çıkardığı bu dergide şu yazarla­
rın y azılan yayınlandı: Sem ih T uğrul, Refik E rduran, M ü şerref H ekim oğ-
lu, H ıfzı T opuz, K em al T ahir, Sadun T anju, O rhan A zizoğlu...
a dergisi: (1956-1960): A sım B ezirci, E dip C ansever, D em ir Özlü,
Ü lkü T am er, H ilm i Y avuz, A dnan Ö zyalçıner, K em al Özer, O nat K utlar,
E rdal Ö z, C em al Süreya. K onur E rtop, D oğan H ızlan...
M ü lkiyeliler B irliği D ergisi: (1956): A nkara'da M ülkiyeliler Birli-
ği'nin organı olan bu dergi, 30 yıldan beri kesintisiz yayınlanm aktadır.
Yazı kadrosu Siyasal B ilg iler Fakültesi eski öğrencilerinden ve öğretim
üyelerinden oluşm aktadır. A m a Siyasal çıkışlı olm ayan araştırm acıların
yazılarına d a dergide y er verilir.
Çağrı: (1957-1975): Fazıl H üsnü D ağlarca, Sami N. Ö zerdim , Ali
Püsküllüoğlu, E nver G ökçe. Sonraları tutucu bir kadro egem en oldu:
M ehm et K aplan. A bdülkadir K arahan, A rif N ihat A sya...
D ost: (1957-1973); N ezihe M eriç ve Salim Şengil'in yönetim inde ya­
yınlandı. A tilla İlhan, Edip C ansever, T urgut U yar, Ece A yhan, A sım B e­
zirci ve Fethi Naci...
Kim: (1958-1968); Şahap B alcıoğlu, Ali İhsan G öğüş, O rhan Birgit.
Ö zcan Ergüder'in yönetim inde olan Kim, D em okrat Parti'ye karşı güçlü
ve başarılı bir m uhalefet yaptı. D ergide sürekli yazan gazeteciler de şun­
lardı: Em il G alip Sandalcı. İlham i Soysal, F ikret O tyam , R efik Erduran,
H alit R etiğ, T arık D ursun K„ Ferruh D oğan, M im U ykusuz.
Y öneticiler ve yazarlar 27 M ayıs öncesi tutuklandılar.
Türkçe: (1960-1964): Fazıl H üsnü D ağlarca'nın yönetim inde. K onur
E rtop'un yazı işleri m üdürlüğü yaptığı bu dergi 43 sayı yayınlandı. Y azar­
lar: Ö m er A sım A ksoy, T uran O flazoğlu, Ö zd em ir A saf, H ilm i Yavuz...
İm ece: (1961-1970): Köy E nstitülerinden çıkanların dergisi olan
İm ece Sabahattin Eyüboğlu ve Ş eref T akben'in desteğiyle çıkartıldı.
Yön: (1961-1967): C em al R eşit E yüboğlu, D oğan A vcıoğlu, İlham i
Soysal ve İlhan Selçuk'tın girişim leriyle çıkarıldı. D erginin ilk sayısında
tanınm ış tüm ilerici aydın ve sanatçıların im zalarıyla b ir bildiri yer aldı.
27 M ayıs sonrası T ürkiye'sinde sol düşüncenin gelişm esinde Y ön'ün
büyük rolü oldu. Y ön de başlıca şu k işiler yazıyordu: U ğur M um cu, M us­
tafa E km ekçi, M üm taz Soysal, Fethi N aci, Ç etin A ltan, T üfekçi (M ihri
B elli).
A taç: (1962-1964): Şükran K urdakul'un yönetim inde yayınlandı.
Yeni İnsan: (1963-1971): C elal Sılay'ın çıkardığı bu dergide ism et
Z eki E yüboğlu, T ezer Ö zlü, H aldun T aner, O ktay R ıfat, M ehm et Şeyda,
Edip C ansever ve C em al Süreya'nın y azılan yayınlandı.
Yeni D ergi: (1964-1975): M em et Fuat'ın yönetim inde aylık sanat d e r­
gisi olarak çıktı, yazarlar arasında tartışm alar düzenledi, başka ülkelerde­
ki sanat ve edebiyat olaylarını yansıttı, T ürk E debiyatının gelişm esinde
katkısı oldu. Yeni Dergi de sık sık şu ad lar okunuyordu: O ktay R ıfat,
D em ir Ö zlü, Fethi Naci, O nat K utlar, Ü lkü T am er, Edip C ansever...
Soyut: (1965-1977): G üner A ltıntaş, M uzaffer B uyrukçu, İsm et Z eki
E yüboğlu, A fşar T im uçin, Sait M aden, Fethi Naci.
Papirüs: (1965-1970): C em al S üreya'nın yönetim inde yayınlandı.
Cem: (1966-1968): A bidin Ö zgünay'ın yönetim inde T a n k Z afer Tuna-
ya gibi düşünürlerin katkısıyla A levi'lerin görüşlerini yansıtan Cem dergi­
si, ilk kez 18 sayı yayınlandı. Sonra 80'li y ıllan n sonlarında yeniden çıktı.
A nt: (1967-1971): K uruculan: Y aşar K em al, Fethi N aci, Doğan Ö z­
güden. B ilim sel-sosyalist, siyasal bir dergi olarak çıktı. Y azarlan arasında
M ehm et Ali A ybar ve Prof. Sadun A ren de vardı.
D evrim : (1969-1971): U luç G ürkan, H aşan C em al ve İlham i Soysal,
Yön kapandıktan sonra bu dergiyi yayınladılar.
H alkın D ostları: (1970-1971): İsm et Ö zel'in yönetim inde çıktı. D ergi­
de A taol B ehram oğlu, M urat B elge ve B edrettin C öm ert'in y azılan çık ı­
yordu. 16. sayısında kapatıldı.
Yankı: (1973-1978): M ehm et Ali K ışlalı ve İlhan Ç evik'in yönetim in­
de ve Kem al Ilıcak'ın desteğiyle siyasal haber dergisi olarak A nkara'da
yayınlandı.
T ürkiye D efteri: (1971-1975): Y azarlar: Naci Ç elik, H ulki A ktunç.
T aylan A ltuğ. Selim İleri, L eyla Erbil, Hilm i Y avuz. D ergide N âzım H ik ­
met, Kem al T ahir, O rhan K em al ve Fahri Erdinç için özel sayılar düzen­
lendi.
O rtam : (N isan 1971-29 K asım 1971): Sol eğilim li bir dergi olarak
K em al B isalm an tarafından çıkartıldı. D ergide şu im zalar yer alıyordu:
O sm an A rolat, A ydın E ngin, Hayati A sılyazıcı, Prof. M üm taz Soysal,
M uam m er A ksoy, Ilham i Soysal, Ali Sirm en. D aha sonraları dergi Yeni
O rta m a dönüştü.
M illiyet Sanat: (1972): A kal A tilla ile Z eynep O ral'ın yönetim inde
çıkan bu 15 günlük dergide güncel sanat konuları üzerinde tartışm alar d ü ­
zenlendi, özel sayılar çıkartıldı. D ergide hem en hem en bütün sanat yazar­
larının ad lan yer aldı.
A ydınlık: (1971-1980): Dr. Şefik H üsnü'nün K om ünist geleneğini yeni
koşullar altında sürdürm ek isteyen derginin b aşlıca yazarları şunlardı:
M ihri B elli, D oğu Perinçek, Şahin A lpay, E rdoğan G üçbilm ez, C engiz
Ç andar, A tıl Ant, G ün Z ileli, M ahir Ç ayan, Seyhan E rdoğdu... D erginin
kadrosu daha sonralan ikiye bölündü.
Türk Solu: (1972-1980): B ilim sel-sosyalist k ad ro lan n k atılım ıyla y a­
yınlandı. B aşlıca im zalar şunlardı: Ş e rif T ekben, M ihri B elli, A hm et Say,
V ahap E rdoğdu. M uzaffer E rdost.
Ö zgür İnsan: (1972-1978): B ülent E cevit'in yönetim inde çıkan bu d er­
gide 70'li y ıllan n C H P'li genç kadrosunun siyasal eleştiri ve araştırm a ya­
zılan yayınlandı. Sabahattin Selek, T uran G üneş, D eniz B aykal ve A lev
C oşkun un da sık sık yazıları çıktı.
7 G ün: (1973-1978): K urtul A ltuğ'un yönetim inde haftalık h aber d er­
gisi o larak A nkara'da yayınlandı.
O luşum : (I9 7 4 -): Ö nceleri F ahrünisa K adıbeşegil'in so n ralan da
C em al Süreya ile Enis B atur'un yönetim inde çıktı.
T ürkiye Yazıları: (1977-1983): C em al S üreya ile A hm et Say ın yöneti­
m inde yayınlandı. D erginin yazarlan arasında şu k işiler y er alıyordu: Ve-
cihi T im uroğlu, Ali PUsküllüoğlu, D em ir Ö zlü, A rif D am ar, H ilm i Y avuz,
H .l. D inam o, M etin A ltıok, M uzaffer Erdost...
Sa nat E m eği: (1978-E ylül 1980): B a n ş P irhasan'la T urgay F işekçi'nin
yönetim indeki bu dergide şu im zalar y er alıyordu: O rhan T aylan, Ali Tay-
gun. C an Y ücel, Fazıl H üsnü D ağlarca, T alip A paydın...
Eleştiri: (1979-): C evdet K udret, V edat G ünyol, M ustafa N ihat
Ö zön...
E d ebiyat Cephesi: (1979-): D em irtaş C eyhun'un yönettiği bu dergide
R auf M utluay. Ö zdem ir tnce, A fşar T im uçin, A rif D am ar, C engiz B ektaş
ve N urer U ğurlu'nun y azılan yer aldı.
G österi: (1980): H ürriyet yayını olarak D oğan H ızlan ın yönetim inde
yayınlanıyor.
S a nat O layı: ( O cak 1981- T em m uz 1992) (A ralık 1983-1987): B irin ­
ci dönem Ü lkü T am er ve A lpay K abacalı yönetim inde; ikinci dönem Atti-
la tlhan yönetim inde çıktı.
Bilim ve Sanat: (1981-1989): V arlık Ö zm enek'in yönettiği bu dergi.
12 E ylül'ün getirdiği baskı havasının hem en ardından ileri çevrelerin il­
giyle izledikleri bir yayın organı oldu. D ergide şu im zalar yer aldı: Prof.
Bahri Savcı, S erver T anilli, U luç G iirkan, K em al Sülker, Prof. Doğu
Ergil, Prof. Sadun A ren, Ç etin Y etkin, Prof. E m re K ongar. M ehm ed
K em al, N evzat H elvacı, A taol B ehram oğlu, Rem zi tnanç, A fşar T im uçin,
N ezih D anyal, Ferruh D oğan, H aluk G erger, tlh an T ekeli, M ahm ut Diker-
dem...
Yeni D üşün: (I9 8 6 -): D evrim ci b ir y azarlar kadrosunun katkılarıyla
yayınlandı. K adroda şu im zalar y er alıyordu: Prof. Sadun A ren, Fethi
N aci, Ataol B ehram oğlu, Can Y ücel, K em al Sülker, A rif Dam ar, Ö zdem ir
tnce, Ferruh D oğan, A tilla B irkiye, Şükran K urdakul, T om ris U yar, O ya
B aydar, Ali T aygun, O ya K öym en (Y önetm en)...
Tiyatro... T iyatro...’. (1991): K urucusu: M ustafa D em irkanlı. Y azarla­
rı: D ikm en G ürün U çarer, A hm et L evendoğlu. Ö zdem ir N utku, H ülya
Nutku. Sevda Şener, A yşegül Y üksel.
A dam -Sanat: (1985): A nadolu Y ayıncılık O rtaklığının yayınladığı bu
aylık derginin genel yayın yönetm eni M em et F uat ve yardım cısı da T u r­
gay Fişekçi'dir. D ergide en çok görünen im zalar şunlardır: Fethi N aci,
M ehm et H. D oğan, D em ir Ö zlü, U ğur K ökden, O rhan B arlas, Salah B ir­
sel, înci A sena, Sem ih G üm üş...
A dam Öykii: (1996): İki aylık öykü dergisi. G enel yayın yönetm eni
Sem ih G üm üş.
Nar. (1995): tki aylık edebiyat dergisi. Y ayın yönetm eni R aşit Çavaş.
Çeşitli D ergiler: A ktü el (D inç B ilgin grubu), Tem po (A ydın D oğan
grubu). K lips (A ydın D oğan), N okta (D inç B ilgin), A ksiyon (A ydın
D oğan), H afta Sonu (A ydın D oğan), B orsam atik, A utoshoıv (A ydın
D oğan), O tohaber (D inç B ilgin). A tla s (A ydın D oğan), C apital (A ydın
D oğan), E konom ik F orum (T O B B ), N efes (A levi dergisi), Argos, E vrensel
Kültür, G lobal, Ekonomi, Sızıntı, İletişim ...

B izde ilk kadın dergileri ne zam an ç ık tıl

Bizde kadınlar için ilk sürekli yayın, Terakki gazetesinin 1868'de ya­
yınladığı «K adınlara M ahsus G a ze te » d ir(29). A li R aşit ve Filip E fendi'nin
çıkardığı Terakki'nin kadın sorunlarına önem verm esi o zam an için çok il­
ginç bir konudur. Selim N üzhet G erçek'in «T ürk G a z e te c iliğ in d e bu ilk
kadın gazetesinden alınm ış iki yazı var. Biri b ir okuyucu m ektubu. Şöyle
deniyor bu m ektupta:
«Ey hem şireler, şim diye kadar herbirim iz b ir yol tutarak böyle bilgi­
sizlik ve gaflet içinde yaşam aktan ne yarar g ördük? Şu gazete bize esaslı
nasihatler veriyor. E ğer yazdığı şeyler fena olsaydı D evletim iz şim diye
kadar çoktan yasak ederdi. K ocam ın anlattığına göre erkekler de bu gaze­
teyi okuyorlarm ış, 'Sevgili eşlerim iz istediğim iz terbiyeye ulaşır, biz de
o n larla öğüniirüz' diyorlarnuş.»
İkinci yazı da şu: «B ir yandan yeni o kullar açılm akta ve şim dikiler d ü ­
zene girm ekte olduğundan bundan sonra kızlar okuldan çıkm ış ve okum uş
yazm ış olacaklar ve artık eski kadınlar gibi öyle hocaların şeytanlıklar.ııa
aldırm ayacaklardır...»
Terakkı'rim kadın sayısı bir yıl kadar yayınlandıktan sonra 1869'da
K evkebi Şarkî (D oğu Y ıldızı) adıyla çıkm aya başlam ıştır. Bu gazetenin
kaç sayı çıktığı belli değil.
Filip E fendi’nin çıkardığı Vakit ve T eo d o r K asab'ın çıkardığı İstikbal
gazeteleri 1875’te birer kadın sayısı y ayınlam aya başlam ışlardır.
G ünlük gazetelerin yayınladıkları özel kadın sayılarından sonra ilk
kadın gazetesi ŞU kû feza rd u (i0). 1885'te A rife hanım adında bir kadın çı­
karm ıştır bu gazeteyi. B ütün yazarlar da kadındır. Arife hanım birinci sa­
yıda çıkan bir başyazıda şöyle dem ektedir:
«B iz ki saçı uzun aklı kısa diye erkeklerin alaylı gülüşlerine h e d ef o l­
m uşuz, bunun aksini isbat etm eye çalışacağız.»
B undan sonra kadın basınında önem li bir yeri olan gazete 1894'te y a­
yınlanan «H anım lara M ahsus G azete»dir.
İkinci M eşrutiyet'ten sonra kadınlar için çıkartılan gazete ve d ergile­
rin birdenbire çoğaldığını görüyoruz. Ş u n lar v ardır kadın y ay ın lan arasın­
da:
D em et (1908, Celâl Sahir), M ııhasiıı (1908, M ehm et R auf), K adın
(1908, Süleym an Bahri), H anım la r  lem i (1908), K adın (1908, Selânik),
K ad ın lar D ünyası (1912, U lviye M evlan hanım ).
M ütareke yıllarında da İstanbul'da Sedat Sim avi, kadınlar için aylık
üç dergi çıkarm ıştır. İnci (1919), H anını (1921), Yeni İnci (1922). Bu der­
gilerin üçü de sürekli olm am ıştır. Y ine aynı yıllarda M ehm et R a u fu n Süs
adlı haftalık kadın dergisi yayınladığı görülüyor.
B u dönem de kadın haklarını savunan b ir tek gazete çıkm ıştır: K adın
G azetesi (İffet H alim O ruz).
C um huriyet dönem inde çıkan kadın dergileri arasında şunlar sayılabi­
lir: Yıldız (1924, Sedat Sim avi), E v-İş (1937, T ahsin D em iray), Ev-Kadııı
(1945, Faruk G ürtunca), H anım eli (1947, H alil Lütfü D ördüncü), Ev-
K adııı (1979, E rdoğan E geli), Etele (1976, E rol Sim avi), K adınca (1978,
E rcan A nklı), E v K adını (1984, E rcan A rıklı), K adın (1984, Ali Kara-
can).

Çocıık-dergileri nasıl doğdu, nasıl g elişti?

B izde çocuklar için çıkartılm ış gazetelerin oldukça eski b ir tarihi var.


İlk çocuk gazetesine I869'da rastlıyoruz. O tarihlerde Sıtkı E fendi adında
bir kim se M üm eyyiz gazetesini çıkartm aktadır.
Ç ocuklar için ikinci gazete 1875'te yayınlanan günlük Sadakat g azete­
sinin çıkardığı Ç ocuklara M ahsus Sadakat'tır. Bu çocuk gazetesinin o
zam an büyük ilgi topladığı ve ilk sayısının 3000 basıldığı anlaşılıyor.
Ç ocuklara M ahsus Sadakat 7'inci sayıda ad değiştirerek Et fa ! oldu.
Bundan sonra. 1878'de B ahçe adında b ir çocuk gazetesi çıkartıldı. Bu
gazetede genellikle daha bilim sel yazılar hesap oyunları yayınlanm ış ve
yarışm alar düzenlenm iştir.
A hm et M ithat Efendi T ercüm an - 1 H akikat gazetesi'nde 1879'da rüşti­
ye (ortaokul) öğrencileri için Ç ocuklara Tercüm an-t H akikat adlı haftalık
bir özel sayı yayınladı.
On dokuzuncu yüzyılda çıkan çocuk g azetelerinin sonuncusu da 9
M ayıs 1896'da yayınlanm aya başlayan «Ç ocuklara M ahsus G azete» dir.
İkinci M eşrutiyet dönem inde yayınlanan çocuk dergileri arasında şun­
ları görüyoruz:
Çocuk D ünyası (1912). Ç ocuk D uygusu (1913), Ç ocuk D ostu (1914),
Talebe D efteri (1915).
C um huriyetten sonra ise şu gazete ve d erg iler çıkıyor:
Çocuk D ünyası (1926-29, M uallim A hm et H alit Y aşaroğlu).
Çocuk Sesi: 1932 yılında çıkm ay a başlayan bu dergiyi o yıllarda G ala­
tasaray Lisesi ilkokulunda öğretm en M ehm et Faruk G ürtunca kurdu. 25
yıl kadar yayınlanan bu dergi o dönem de yetişen çocukların, gençlerin il­
giyle okudukları ve etkilendikleri b ir yayındır.
M .F. G ürtunca 1933'te A facan diye de daha küçük çocuklara seslenen
bir dergi çıkardı.
G ürbüz Çocuk: 1929'da Ç ocuk E sirgem e K urum u'nun yayınlam aya
başladığı bu gazetenin adı 1935’te Ç ocuk oldu.
Yavru Türk (1936, İstanbul), G enç Liseli (1936, İstanbul), A rkadaş
(1941, İstanbul. Cem al N adir ve M uhtar F. Enata).
Doğan Kardeş: Yapı Kredi B ankasının 23 N isan 1945'te kurduğu
D oğan K ardeş dergisi çocuk yay ınlarında çığ ır açan bir yayındır. Virm i
beş yıl V edat N edim T ör'ün yönetim inde çıkan bu aylık dergi öğrenci
dünyasına büyük bir canlılık getirdi.
K arınca (1952, R am azan A rkın), M illiyet K ardeş (1938), Tercüm an
Çocuk, Türkiye Çocuk, H ürriyet Çocuk...

Soru 100: Gülmece dergileri ve karikatür nasıl gelişti?

B izde ilk karikatürler 1867'de A rif A rifaki adında b ir yayıncının çıkar­


dığı İstanbul adlı dergide y a y ın la n d ı(31)'
N e var ki. İstanbul dergisinden 15 yıl önce, İstanbul'da B oşboğaz B ir
A dam adındaki E rm enice ilk gülm ece dergisini 1852'de H ovsep Vartaryaıı
Paşa (1815-1879) yayınlam ış. E rm eniler bundan c|ört yıl sonra da M eğu
adlı başka bir gülm ece dergisi çıkartm ışlar.
T ürkçe ikinci gülm ece gazetesinin L etaifı A sa r olduğu anlaşılıyor.
Selim NUzhet G erçek Türk G azeteciliği adlı kitabında «1868'de Ali R eşit
v e F ilip E f e n d ile r in k u r d u ğ a Terakki g a z e t e s in in h a f ta lık b ir d e g ü lm e c e
n ü s h a s ı v a r d ır ki b u ilk g ü lm e c e g a z e te s i o lm a k b a k ım ın d a n ö n e m lid ir .
B u g a z e te n in b i r is m i d e Letaifı A s a r 'd ır » d iy o r .
T u r g u t Ç e v ik e r « Ç iz g iy e y e r v e r m e y e n T e r a k k i 'n in A r a lık 1 8 7 0 'te ad
d e ğ i ş ti r e r e k Terakki E ğlencesi o ld u ğ u n u , b ir k a ç a y s o n r a d a , 5 Ş u b a t
1871 ’d e , ta m s a y f a k a r ik a tü r e a ç ıld ığ ın ı» y a z ıy o r .
B u s ı r a la r d a T e o d o r K a s a b ö n c e F r a n s ız c a v e R u m c a , 1 8 6 9 'd a d a
T ü r k ç e D iyojen d e r g is in i y a y ın lıy o r . A m a d e r g i d e k a r i k a t ü r y o k tu r . İlk
k a r ik a t ü r D iy o je n 'in 1 2 0 ’in c i s a y ıs ın d a ç ık a r . D e r g id e to p u to p u 3 k a r i k a ­
t ü r ç ık a r , ü ç ü n c ü k a r i k a t ü r y ü z ü n d e n d e D iyojen 2 a y k a p a tılır.
A n c a k 184 s a y ı ç ık a b ild i D iyojen , b u s ü r e iç in d e d e ü ç k e z k a p a tıld ı.
N a m ı k K e m a l, E b ü z z iy a T e v f ı k v e  li B e y v a r d ı y a z a r l a r a r a s ın d a . D iyo ­
jen 'in k a p a tılm a s ı 31 A r a lık 1 8 7 3 ta r ih li Takvim -i V cka yi 'd e ş ö y le a n la t ı lı ­
y o rd u :
«D iyojen , m iz a h g a z e te s i o l d u ğ u n u b a h a n e e d e r e k g e n e l â d a b a a y k ırı
v e h ü k ü m e t k u r a l l a r ı n a u y m a y a c a k b i r y o ld a d il k u lla n m a y a a lış m ış tır .
K e n d is in e y o l d e ğ iş tir m e s i d e f a la r c a i h ta r e d i lm i ş v e g a z e te b ir k a ç k e re
k a p a tılm ış s a d a D iyojen k e n d i m e s le ğ in d e d a y a ta r a k b a z ı k iş ile r in o n u r u ­
n a d o k u n a c a k y a z ı l a r y a y ın la d ığ ı iç in s ü r e s iz k a p a tılm ış tır »
D iyojen s o n r a y e n id e n ç ık tı. 12 M a r t 1 8 7 6 'd a d a k e s in lik le k a p a tıld ı.
İ ş te D i y o j e n ’in k a p a n m a s ı n a y o l a ç a n fık ra :
« B i r v a k itte n b e ri d u y u l d u ğ u n a g ö r e H ü k ü m e t b ü tü n m e s e le le r i o r t a ­
d a n k a ld ır ıp d e n iz e d ö k m e k is tiy o r m u ş . H a lb u k i b u , ç o ğ u m u z u n iş in e g e l ­
m e z . B iz m e s e le s iz y a ş a y a m a y ı z . B ir b i r im i z e k in im iz , g a r a z ım ı z o lm a s a
n e ile e ğ l e n e c e ğ iz ? A k ş a m iş r e t m e c lis le r in d e k im le r e s ö ğ ü p s a y a c a ğ ız ?
H ü k ü m e t d e k a lk m ış 'B e n o r t a l ık ta m e s e le b ır a k m a y ı p h e p s in i h a ll e d e c e ­
ğ im ' d e y ip g id iy o r . M e s e le le r i o r ta d a n k a ld ır m a k b iz i m a h v e tm e k d e m e k ­
tir. İ n ş a lla h b u m e s e l e l e r o r t a d a n k a lk m a z . K a lk a r s a h â lim iz f e n a . H a m -
d o ls u n , H ü k ü m e t o n iy e tin e n a il o la m a d ı v e o la m ıy a c a k ...»

Teodor K asab kim d ir? D iyojen’ı ç ık a r a n T e o d o r K a s a b 18 3 5 'te K a y s e -


r i'd e d o ğ m u ş tu r . 11 y a ş ın d a İ s t a n b u l'a g e lir . K ır ım S a v a ş ı ç ık tığ ı z a m a n
İ s t a n b u l ’a F r a n s ı z l a r g e lm iş tir . T e o d o r b u n la r la a h b a p lık k u r a r. S u b a y l a r ­
d a n b iri b u a k ıllı r u m ç o c u ğ u ile ilg ile n ir , a lı r k e n d is in i P a r is 'e g ö tü r ü r.
T e o d o r K a s a b o r a d a F r a n s a ’y ı, F r a n s ız b a s ın ın ı v e F r a n s ız m iz a h ın ı t a n ı ­
y a c a k v e b u n l a r k e n d i s in e y e n i u f u k l a r a ç a c a k tır . B ir s ü r e s o n r a İ s t a n ­
b u l 'a g e le n T e o d o r K a s a b 'ın g a z e t e c il iğ e a tıld ığ ın ı g ö r ü y o r u z . Ö n c e Diyo-
je n \ ç ık a r ır , s o n r a Ç ıngıraklı T atar v e H ayal a d lı g ü lm e c e d e r g ile r in i, v e
g ü n l ü k istikbal g a z e te s in i. 1 8 7 7 'd e H ayaİ'd e « M a tb u a t k a n u n d a ir e s in d e
s e r b e s ttir » y a z ıs ıy la b i r k a r i k a t ü r y a y ın la n ır . E lle r i, a y a k la r ı z in c ir e v u r u l­
m u ş b ir k a ra g ö z k a rik a tü rü d ü r bu. H ü k ü m e t « V a y , d e r, bu A n a y a s a y a h a ­
k a r e ttir ! ...» Ü ç y ıl h a p s e m a h k û m o l u r T . K a s a b .

H ayal'in s o n s a y ı s ı n d a k o v u ş t u r m a y a n e d e n o la n b ir f ık r a d a ş u d u r :
« A ld ığ ım ız ih ta r n a m e ü z e r i n e ş im d i f â n i d ü n y a y a v e d a e tm e m iz g e r e ­
k iy o r . A lla h r a h m e t e y le s in , iy i a d a m d ı d e y in iz . S a k ın a ğ l a m a y ı n ı z , g ü lü ­
nüz. Bu dünya kim seye kalm az. C anım b oğazım a gelm iş olduğu halde
herkese selâm da kusur etm ek istem em . İşte sesim kısılm aya başladı.
C a...nını...çı...kı...yor... Ç ık...tı!...»
B ir süre sonra T eodor K asab kefaletle hapisten çıkar. A m a gülm ece
gazetesi yayınlam aktan vazgeçer, bir fırsatını bulup Paris'e lyiçar.
1868'den 1873’e kadar beş yıllık bir denem e gülm ece dergilerinin tu t­
tuğunu gösterm ektedir. N eden tutm uştur bu iş? Ç iinkü bizde bir gülm ece
geleneği vardır da ondan. B ektaşi fıkraları vardır, N asrettin H oca vardır,
K aragöz vardır, İncili Ç avuş vardır, O rta oyunu ve m eddah vardır...B ütün
b unlar halkı hazırlam ıştır gülm ece dergilerine. O dönem in dergileri önce
biraz bocalam ışlardır elbette. Ç ünkü gülm ece dergisi dış ülkelerden kopya
edilen bir dergi türüdür. K opyanın iyisi de otur, kötüsü de. A m a çok
kısa bir süre sonra gülm ece gazeteleri halkın dilini kullanm aya başlam ış
ve o havaya uym asını bilm işlerdir. T ürk gülm ece basınının tem elleri atıl­
m ıştır böylece.
Yol açılm ıştır artık; saydığım ız bu ilk dergilerden sonra Lâtife çıkar
(1873), Şafak çıkar (1874), K ahkaha çık ar (1874); daha sonra G eveze
(1875), M eddah (1875), Ç aylak (1876)...
B öylece B irinci M eşrutiyete gelm iş oluruz, tik M ebusan M eclisinde
gülm ece gazetelerinin nasıl bir saldırıya uğradıkları unutulur şey değildir
(Bkz. Soru 13).
Bu koşullar altında gülm ece basınının gelişm esi söz konusu olm az el­
bette, I908'i beklem ek gerekir. İkinci M eşrutiyet b ir süre sınırsız b ir öz­
gürlük getirir gülm ece gazetelerine. Sayısız gülm ece gazetesi çıkar bu y ıl­
larda: Davul, D alkavuk, Çekirge, Falaka, B oşboğaz, Eşref, ,Ziiğiirt,
C adaloz, A dam seti de, Eşşek, Kibar, M alum , El iifüriik. K aragöz, P üskül­
lü belâ. Curcuna, C oşkun kalem ler. Yuha, Laklak... ve K alem .
K alem en çok etki uyandıran dergilerden b iridir o dönem de. C em il
C em çizer; Salâh C im coz. C elâl Eîsat A rseven, R efik H alit K aray yazar.
İki yıl sonra K alem, Cem olur. C um huriyet'in ilk yıllarına kadar geniş et­
kileri olacaktır C em 'in.
B irinci D ünya Savaşı yıllarında Sedat Sim avi H aıule'yi yayınlar
(1916). A m a askere alınır o yıllarda, H a n d e y i yaşatam az. İki yıl sonra
D iken'i çıkartır (1918). D iken o yılların en büyük gülm ece gazetesi olur.
S. Sim avi sonra, 1921 ’de G iileryüz'ü yayınlar. O da kendi dönem inde çok
etkisi olm uş bir m izah gazetesidir.
R efik H alit de A ydede'yi çıkartır b ir yandan.
Sonra yeni gülm ece gazeteleri çıkm aya başlar. Y u su f Z iya Ortaç
1923'te A kbaba'yı kurar. P apağan y ayınlanır (1927), B urhan Cahit M or-
kaya K öroğlu'nu kurar (1928). Sedat Sim avi önce K a ra g ö zü çık artır
(1935); ertesi yıl da K arikatiir'ü.
İkinci dünya Savaşından önce, Savaş yıllarında ve hem en savaştan
sonra C um huriyet yıllarının iki büyük m izah gazetesi vardır: A kbaba ile
K arikatür. B irer okul olm uştur bunlar. Biri C em al N adir okuludur, öteki
R am iz okulu.
İkinci D ünya Savaşı sona erince gülm ece basınında yeni bir akım ın
başladığını görürüz. Sabahattin Ali ile A ziz N esin M arkopaşa’yı çıkartır­
lar. Bu, o zam ana kadar hiç alışılm am ış sosyal ve politik bir gülm ece tü rü ­
dür. H alk tutar bunu. M arkopaşa o dönem e kadar eşi görülm em iş baskı
sayısına ulaşır. Sabotajlar başlar. Sabahattin Ali ve A ziz N esin tutuklanır.
Dergi kapatılır. A m a yeni bir yön verilm iştir artık gülm eceye. Nııhtın G e­
m isi çıkar... A kım devam eder.
T ürk gülm ece basınında ondan sonraki dönem 1950’lerde başlar.
İlhan Selçuk'la T urhan Selçuk 41 Buçuk'u çıkartırlar. Sonra T e f yayınla­
nır, D olm uş kurulur. Bu yeni bir gülm ece ve karikatür anlayışıdır. B unda
h em -m odern karikatür anlayışı vardır, hem de toplum sal eleştiri. Aziz
N esin. İlhan Selçuk, A dnan Veli toplum sal açıdan yapılan gülm ecenin sa­
yısız örneklerini verirler bu dönem de.
O ndan sonra, 70'li yıllarda G ırgır (1972) dönem i başlar. H aldun Sim a-
vi grubu içinde O ğuz A ral'ın yönetim inde çıkan G ırgır dergisi tüm g ülm e­
ce ve karikatür dünyasında bir olay olur. G ırgır'ın tirajı 300 bine ulaşır.
B öyle bir tiraj dünya karikatür basınında görülm üş şey değildir. O nu Fırt
(1975), Ç a rşa f (1976), M ikrop (1977), izler. Sonra Avni, Dıgıl, Pişm iş
Kelle, H ıb ır ve Leınan yayınlanır.
1996'da en yüksek tirajı sağlayan gülm ece dergisi L em an'dır: 93.000.

K arikatürcüler.
T u rgut Ç eviker bizde ilk karikatürleri E rm eni ve Rum sanatçıların
yaptığını belirtiyor. T anzim at dönem inde ilk karikatürcü olarak Ç ıngıraklı
T atar'da çizen K. O pçanadassis'i görüyoruz. A ynı dönem de öteki k arika­
türcüler şunlar: N işan G. B erberyan, Santr, T ınghır. FN Z IP. N., D elem ak
E kserciyan. İçlerinde iki de T ürk var: Ali Fuat Bey ve Rıza.
İkinci M eşnıtiyet dönem inde, ilk üıılü karikatürcünün adı C em il Cem
(1882-1950). Ö nce D ışişleri B akanlığında çalışan C em il C em , Paris,
R om a ve V iyana B üyükelçiliklerinde görevde bulunduktan sonra 19IO'da
basıp istilayı kendisini karikatüre veriyor. K a le m r\ çıkartıyor önce, sonra
da Ce/ıt'i. 1929'a kadar, dem ek ki aşağı yukarı yirm i yıl, o dönem in en
ünlü karikatürcüsü oluyor C em .
K im ler vardır o yıllarda? R ıfkı diye, A ydede de çizen b ir karikatürcü
görüyoruz. M ütarekede biitün devrim ci aydınların K urtuluş Savaşını d es­
teklediği günlerde R ıfkı İstanbul H üküm etine çalışm ış, D ivanı H arplerde
görev alm ış, sonra da kaçıp gitm iş ve M ısır'a yerleşm iş, orada da karikatü­
rün ilk kurucularından biri olm uş.
S onra Sedat N uri İleri'nin adına rastlıyoruz (1888-1943). O da k arika­
türlerini İleri'de çizm iş, Yedigün'de, K a rik a tü rd e , A kbaba ve C um huri-
yet'te. Ç ok m odem bir sanatı var Sedat N uri İleri'nin.
G azetelerde ise karikatür C em al N adir G üler'le başlıyor (1902-1949).
İlk karikatürünü 1920'lerde D iken'de yayınlayan C em al N adir'in sonra Ak-
baba'dn tek tük karikatürleri çıkıyor. 1928'de Akşam'ts geliyor ve orada
g ünlük karikatürlerini çizm eye başlıyor. Bu bizde b ir dönem in b aşlangıcı­
dır. G ünlük gazetelere böylece karikatür girm iş olur. Sonra dergi ve g aze­
telere R atip T ahir, A bidin D ino, O rhan U ral. N ecm i Rıza, R am iz, M ünif
Fehim , T ogo, Sururi girerler.
1948-50'lerde ise bir gelişm e olu r bu alanda; yeni kuşak karikatürcüler
gazete ve dergileri doldurm aya başlarlar: Sem ih B alcıoğlu, Ali Ulvi
E rsoy, A ltan E rbulak, T urhan Selçuk, F em ıh D oğan, M ustafa (M im ) U y­
kusuz, M istik, Bedri K oram an, O ğuz A ral, Y alçın Ç etin, Suat Y alaz, G ün­
g ö r K abakçıoğlu, E flâtun N uri, S elm a E m iroğlu, T onguç Y aşar, N ehar
T üblek, C afer Z orlu, Zeki B eyner, T an, N ezih D anyal...
1950 kuşağı T ürk karikatüründe yeni b ir akım yaratm ış, karikatüre
yeni bir öz, bir biçim ve bir eylem kazandırm ıştır. «G enel olarak bu kuşa­
ğın çabaları, yazıya dayanm ayan bir çizgi m izahı yaratm ak, yeni bir kari­
katür estetiğini uygulam ak biçim inde oluşm uştur.» iy2)
90'lı yıllarda gazetelerde ve dergilerde siyasal k arikatür çizen Turhan
Selçuk, A li Ulvi, Ferruh D oğan, Sem ih B alcıoğlu, B edri Koram an, gibi 50
kuşağı karikatürcülerden sonra yetişen ve kendilerini kabul ettiren genç
karikatürcülerin im zalan da çok sık görülüyor. O n la n n en başan lıları şun­
lar: B ehiç Ak, Sem ih Poroy, K am il M asaracı, Salih M em ecan, H aslet
Soyöz, İsm ail Giilgeç, M usa Kart, E rcan A kyol...

D İP N O T L A R :
( 1) Em in K araca, C u m h u riy et O layı, A ltın K itaplar, 1994.
(2) B izim g azete, O cak 1993; A yhan Y etkiner, T ü rk B asınında ilk prom osyon.
B asın (B ay ram G azetesi), 6 M art 1993.
(3) O rhan E rinç. C um h u riy et. 24 E kim 1994.
(4) İsm et B erkan, C u m h u riy et, 31 O cak 1990.
(5) İsm et B erkan. A ynı kaynak.
(6) B izim G azete, A ralık 1992.
(7) B izim g azete, H aziran 1994.
(8) A nka H aberi, 14 A ralık 1994.
(9) M ahm ut T ali Ö ngören. B asın Ö zg ü r O lm ak İstiy o r m u? U ğur M u m c u y a A r­
m ağan, Ç G D Y ayınları, 1994. s. 316-320: C u m h u riy et 20 M ayıs 1993.
(10) N ursun E rel, C um h u riy et, 7 E kim 1993, H âzineden M edyaya 3.2 trilyonluk
teşvik.
(11) C u m h u riy et, 29 N isan 1996. R .P. Ç iller'in basın kredilerini inceliyor.
(12) E nis T ah sin T il, «B asın T o p lantıları», V atan, N isan 1955.
(13) O yılın y ö netim k u rulunda şu ü y eler vardır: B aşkan: H akkı T arık Us: ikinci
başkan: A h m et Ş ükrü E sm er; G enel S ekreter: E tem İzzet B enice; M uhasip üye:
H alil Lütfi D ördüncü; yönetici: F uat D uyar; Ü yeler: M üm taz Faik F enik, Z eki
C em al B ak içelebioğlu, Sait K eşler. H aysiyet D ivanı: A sım Us, N ecm ettin Sadak,
R efik A hm et S evengil, Selim R agıp E m eç. N eşet Halil A tay.
(14) A b dülrezak A h u n , T ü rk iy e'd e G azetecilik ve G azeteler. Ç G D , A nkara,
1995.
(15) O rhan E rinç, T G S G enel B aşkanı. B izim G azete, T em m u z 1994: C u m h u ri­
yet, 10 A ğustos 1994.
(16) Ö S Y M Y üksek Ö ğ retim İstatistikleri; A b d ü lrezak A llun, T ürk iy e'd e G aze­
tecilik ve G azeteciler, Ç G D Y ayınları, A n kara, 1995.
(17) M u am m er Y aşar, A nad o lu 'd a iik T ürk gazetesi E nvar-ı Ş arkiyye. A nkara,
1971.
(18) K enan Ş anlıer, Y erel B asın. B izim G azete, O cak 1992.
(19) O y a T o k g ö z, T ü rk iy e'd e yerel g azetecilik olgusu, A nkara. B .Y .Y .O Y ıllık
1979-80.
(20) C elal B aşlan g ıç. Y eni A d a n a n ın İkinci K urtuluş Savaşı, C um h u riy et, 21
A ralık 1994.
(2 1 ) O y a T o k g ö z, aynı k aynak.
(22) C u m h u riy et. 31 M ayıs 1996.
(2 3 ) Selim K aneli, La P resse en ladino sous la R épublique en T urquie. İst. Ün.
y ayınları. N. 3342.
(24) K am il Ö zer. T ü rk iy e'd e g ay rim ü slim azınlık basını, Y üksek L isans tezi, İs­
tanbul Ün. Sosyal B ilim ler E nstitüsü, 1995.
(25) Z iy ad E büzziya. A ynı k aynak.
(26) Z iy ad E büzziya. A ynı k aynak.
(2 7 ) L eyla T av şan o ğ lu , C u m h u riy et 5 N isan 1996.
(28) D ergicilik k o n u su n d a tem el k aynak Z a fe r T o p rak , Fikir derg iciliğ in in yüz
yılı; V ed at G ü n y ol, C u m h u riy et so n rası S an at ve E debiyat D ergileri, T ürkiye'de.
D ergiler, A n sik lo p ed iler, G elişim y a y ın la n 1984. (B u sorudaki bilgilerin çoğu bu
iki yazıd an ö zetlen m iştir.)
(29) S elim N ü zh et G erçek
(30) Ç ap an o ğ lu . B asın T arih in e d a ir bilgiler.
(3 1 )T u rg u t Ç ev ik er, G elişim S ü recin d e T ü rk K arikatürü, C ilt I, A dam Y ay ın lan ,
1985.
(3 2 ) T ü rk K arikatürü, C em y ay ın evi, 1971.
A ksoy, M etin Ö lüm süz A ziz N esin Ç .G .D ., 1996.
A ltun, A bdülrezak, Türkiye'de gazetecilik ve g a zeteciler, Ç .G .D ., 1995.
B anoğlu, Niyazi A hm et, Basın T arihim izin K ara ve A k G ünleri, G azeteci­
ler Cem iyeti Y ayınlan, 1960.
B asın 80-84, Ç .G .D ., A nkara, 1984.
Basın K urultayı 92, Ç .G .D ., A nkara, 1994.
Basın G üncesi, Ç .G .D ., A nkara, 1994.
C eyhun, D em irtaş, Babıali'niıı Şu Son Kırk Yılı, M illiyet Y ayınları.
C oşar, Ö m er Sam i, M illi M ücadele B asını, G azeteciler C em iyeti Y ayınla­
rı, 1967-1984.
Ç apanoğlu, M ünir Süleym an, Basın T arihim izde M izah D ergileri, 1970.
Ç etin, C elalettin, İşte Babıali, C em Y ayınevi 1991.
Ç eviker, T urgut. G elişm e Sürecinde Türk K arikatürü, 4 C ilt, A dam Y a­
y ın lan , 1986-1992.
D evlet ve Basın, Ç.G .D ., 1993.
G erçek. Selim N üzhet, Türk G azeteciliği, 1931.
İfade Ö zgürlüğü H apiste, Ç .G .D ., 1994.
İnanç. R em zi, 4 0 Yıl önceleri dergilerim iz. B ilim ve Sanat, sayı 1-12,
1981.
tnuğur. Türk Basın Tarihi, G azeteciler C em iyeti yayını, 1992.
İskit. Server, Türkiye'de M atbuat R ejim leri, İstanbul. 1939.
K abacalı, A lpay, Türkiye'de Basın Sansürü, G azeteciler C em iyeti yayını,
İ 990.
K araca, Em in, C um huriyet Olayı, A ltın K itaplar. 1994.
K araca, Em in, M illiyet O layı, A ltın K itaplar, 1995.
M ünir, M etin, Sabah O layı, A ltın K itaplar, 1993.
Sertel, Z ekeriya, H atırladıklarım . İstanbul, 1968.
Serte!, Sabiha, Rom an G ibi. İstanbul. 1969.
Solok, C evdet K udret, A bdiilham it D evrinde Sansür, M illiy et yayın lan ,
1977.
T anju, Sadun, B ir Basın Şehidinin A natom isi, İzm ir B elediyesi, 1992.
T il, Enis T ahsin, Eski gazeteciler, eski gazeteler, V atan, M ayıs 1959.
T okgöz, A hm et İhsan, M atbuat H atıralarım , İstanbul 1930.
Tokgöz, Oya, Tem el G azetecilik, İm ge K itabevi 1994.
Tugay, A saf, ibret, A bdiilham id'e verilen ju r n a lle r ve ju n a lcıla r, O kat Y a­
yınevi, İstanbul.
Türkiye'de D ergiler, A nsiklopediler, G elişim Y ayınları 1984.
T ü rkiye’de Yabancı Dilde Basın, Istanbul Ü niversitesi Y ayınlan N o.3342,
1985.'
U ğur M um cu'ya A rm ağan, Ç .G .D ., 1994.
Y alm an, A hm et Em in, G ördüklerim , G eçirdiklerim , 4 C ilt, R ey Y ayınlan.
1971.
I
T a n z im a t D ö n em i
1 8 3 1 -1 8 7 6

S o ru I İlk T ü r k ç e g a z e le T a k v iın - i V a k a y ı ( 1 8 3 1 ) n a s ıl ç ı k a r ıl d ı? ............................ 7


S o ru 2 C e r id e - i H a v a d is ( 1 8 3 6 ) n a s ıl ç ı k a r ı l d ı ? ...................... 8
S o ru 3 T e r c ü n ıu ıı-ı A h v a l ( 18 6 0 ) n a s ıl y a y ın la n d ı. A g d lr E le n d i k im d i? ................. 10
S o ru 4 T a s v ir - i E f k â r ( 1 8 6 2 ) n a s ıl ç ık tı. Ş in a s i k i m d i ? .....................................................12
S o ru 5 M u h b ir ( 18 6 6 ) n a s ıl b ir g a z e te y d i, A li S u a v i k i m d i ? ......................................... 14
S o ru 6 N a ın ık K c ın a l İb re t ( 18 7 0 ) g a z e te s in d e n e le r y a z d ı? ...........................................IS
S o ru 7 B a s ire lç i A li B e y k i m d i ? .............................................................. 17
Soı u 8 A h d ü la z iz d ö n e m in d e b a ş k a lıarigi g a z e te l e r ç ı k tı? .............................................. 18
S o ru 9 İlk F r a n s ız c a g a z e te l e r n a s ıl y a y ı n la n d ı ? ....................................................................19
S o ru 10 J iin T ü r k le r h a n g i g a z e te le r i ç ı k a r d ıl a r ? ...................... 24
S o ıu II H a s ın a ilk y a s a k la r n a s ıl k o n d u ? ....................................................................................27
S o ru 12 A b d iilu z iz 'in ta h ıu u ı in d ir ilm e s iy le e l d e e d ile n b a s ın ö z g ü r lü ğ ü
n e k a d a r s ü r d ü ? ...................................................................................................................... 31
II
B irin c i M e ş r u tiy e t ve İ s tib d a t D ö n e m i
1 8 7 6 -1 9 0 8

S o ru 13 B irin c i ıııe ş ru liy e lle n a s ıl b ir b a s ın y a s a s ı ta s a rıs ı h a z ır la n d ı ? ......................34


Soı u 14 İ s tib d a tla s a n s ü r n a s ıl u y g u la n d ı? ..................................................................................3 6
S o ru 13 K ita p la rı n a s ıl y a k t ıla r ? .......................................................................................................3 9
S o ru 16 B a s ın a n e g ib i ç ı k a r la r s a ğ la n d ı? ................................................................................... 4 0
S o ru 17 T e r e iim a n - ı H a k ik a t'in ( 1 8 7 8 ) k u r u c u s u A h m e t M ith a t E le n d i k i m d i ? . ..4 4
S o ru 18 İlk b ü y ü k T ü r k g a z e te s i İ k d a m d a ( 1 8 9 6 ) k im le r ç a l ı ş t ı ? ................................ 4 7
S o ru 19 S a b a h n a s ıl b ir g a z e te y d i . M ih ıa n E le n d i v e A li K e m a l k i m d i ? ..................4 8
S o ru 20 İlk E r m e n ic e ve e r m e n i h a r f le r iy le T ü r k ç e g a z e te l e r n e z a m a n ç ı k tı? .....30
S o ıu 21 İlk M u s e v i g a z e te l e r n e z a m a n y a y ı n la n d ı ? .................................................. .31
S o ru 22 İlk R u m c a g a z e te l e r h a n g i le r i d ir ? ................................................................................. .32
S o ru 23 İs tib d a t d ö n e m in d e d ış h a b e r k a y n a k la r ı n e le rd i,
İlk y a b a n c ı a ja n s b ü r o la r ı n e z a m a n k u r u l d u ? ...................................................... .34

III
İ k i n c i M c ş n ı t i v c l v e M ü t a r e k e D ö ııc m i
‘1 9 0 8 -1 9 2 3

S o ru 24 İk in c i M e ş ru tiy e t b a s ın a n a s ıl b ir ö z g ü r lü k g e t i r d i ? ........................................... 5 9
S o ru 25 1 9 0 9 M a tb u a t K a n u n u k a ç k e z d e ğ i ş t i r i l d i ? ............................................................61
S o ru 26 B a s ın y a b a n c ı d e v le tle r d e n p a r a m ı a l ı y o r d u ? ....................................................... 6 3
S o ru 27 İ ttih a tç ıla r d ö r t g a z e te c iy i n a s ıl ö ld ü r t tü le r ?
(H a ş a n F e h m i, A h m e t S a ın iın , Z e k i B e y . H a ş a n T a h s i n ) ............................... 6 3
S o ru 28 A h m e t R a s iın k i m d i r ? ......................................................................................................... 6 6
S o ru 29 T ü r k iy e d e ilk h a b e r a ja n s la r ı n a s ıl v e ııc z a m a n k u r u ld u ? ..............................6 8
S o ru 30 M ü ta r e k e d ö n e m in d e so l b a s ın n a s ıl d o ğ d u ? ..........................................................6 9
S o ru 31 M ü ta r e k e y ılla r ın d a İs ta n b u l b a s ın ı ııc d u r u m d a y d ı? ..........................................71
K u r tu lu ş S a v a ş ı, A t a t ü r k v c İ n ö n ü D ö n e m le ri
1 9 1 9 -1 9 5 0

S o ru 32 B a s ın K u rtu lu ş S a v a ş ın a n a s ıl k a t ı l d ı ? ........................................................................... 75
S o ru 33 A n a d o lu A ja n s ı n a s ıl k u r u ld u ? ............................................................................................ 7 8
S o ru 34 : G a z e t e c i le r n e d e n İs tik lâ l M a h k e m e le r in e ( 1 9 2 3 ) v e r i l d i l e r ? ........................ 8 0
S o ru 35 T a k r ir - i S ü k û n K a n u n u ( 1 9 2 5 ) d e n e n b a s k ı y a s a s ı n a s ıl ç ı k a r ıl d ı? 81
S o ru 36 A n k a r a v e E la z ığ is tik lâ l M a h k e m e le r in d e h a n g i g a z e te c ile r
y a r g ıla n d ı ( 1 9 2 5 ) ? .................................................................................................................. 83
S o ru 3 7 M e c lis ’te b a s ın a n a s ıl s a ld ır ıld ı ( 1 9 3 0 - 1 9 3 1 ) ? ........................................................... 85
S o ru 3 8 1931 M a tb u a t K a n u n u v e C e z a K a n u n u ile n a s ıl b ir b a s k ı re jim i
k u r u l d u ? ....................................................................................................................................... 8 8
S o ru 3 9 1 9 3 1 -1 9 3 8 y ılla r ın d a h a n g i g a z e te l e r ç ı k ıy o r d u ? 92
S o ru 4 0 I 9 3 8 'd e b a s ın n a s ıl s u s t u r u ld u ? .......................................................................................... 9 4
S o ru 41 1 9 3 9 -1 9 4 5 y ılla r ın d a b a s ın n e d u r u m d a y d ı? ................................................................ 9 5
S o ru 4 2 : 4 A r a lık ( 1 9 4 5 ) o la y ı n e d i r ? ............................................................................................... 9 8
S o ru 4 3 : 1 9 4 6 H a z ira n 'ın d a k i y a s a d e ğ iş ik liğ i b a s m a n e k a z a n d ı r d ı ? ............................ 100
S o ru 4 4 1 9 4 6 -1 9 5 0 y ılla r ın d a b a s ın n e d u r u m d a y d ı? ................................................................. 101

V
D em o k rat P a rti D önem i
1 9 5 0 -1 9 6 0

S o ru 45 I 9 5 0 'd e b a s ın n a s ıl b ir ö z g ü r lü ğ e k a v u ş tu ? ................................................................. 105


S o ru 46 : D P ile b a s ın a n ıs ın d a ilk g e r g i n lik l e r n a s ıl ç ık tı. N a s ıl g e l i ş t i ? ....................... 107
S o ru 47 : 6 -7 E y lü l ( 1 9 5 5 ) o la y la r ı ile b a s ın ö z g ü r l ü ğ ü n a s ıl y o k e d i ld i? ....................... 1 10
S o ru 48 D P b a s ın ö z g ü r lü ğ ü n ü y o k e tm e k iç in h a n g i y a s a la r ı ç ı k a r d ı ? ........................... 1 12
S o ru 49 D P n e le r i y a s a k la m a y a k a l k t ı ? ............................................................................................. 115
S o ru 50 P u llia m d a v a la r ı n e d i r ? ............................................................................................................ 116

VI
M illi B ir lik H ü k ü m e t le r i v c A P D ö n e m i
1 9 6 0 -1 9 7 1

S o r u 51 : M illî B irlik H ü k ü m e tle r i b a s ın ö z g ü r l ü ğ ü n ü s a ğ la m a k iç in


n e le r y a p tıla r ? ................................................................................. 121
S o ru 52 : B a s ın İla n K u ru m u n e d i r ? ........................................................................... 122
S o ru 53 : D o k u z g a z e le p a tr o n u n e d e n ü ç g ü n g a z e te ç ı k a r t m a d ı l a r ? ............................... 124
S o ru 54 : M illî B irlik y ö n e tim in d e h a n g i g a z e te c ile r t u t u k l a n d ı ? ...................................... 124
S o ru 55 19 6 1 A n a y a s a s ın d a H a b e r le ş m e h a k v c ö z g ü r l ü ğ ü n ü n y e ri n e d i r ? ...................12 5
S o ru 56 T e d b ir le r K a n u n u v e T e m e l h a k v e ö z g ü r l ü k le r ta s a rıs ı n e i d i ? ........................ 128
Som 57 1 9 6 0 -1 9 7 1 d ö n e m in d e b a s ın d a n e g ib i g e l iş m e l e r o l d u ? ........................................129

VII
12 M a r t M u h tır a s ı v e S o n r a s ı
1 9 7 1 -1 9 8 0

Som 58 12 M a r t M u h tıra s ı n e y d i v e ö z g ü r lü k le r i n a s ıl y o k e t t i ? ......................................... 131


S o ru 59 12 M a r t Y ö n e tim i b a s ın v e d ü ş ü n c e ö z g ü r lü ğ ü n ü n a s ıl y o k e t t i ? .......................133
Som 60 : E k im 1 9 7 3 -E y lü l 1 9 8 0 d ö n e m i b a s ın ın ö z g ü r lü k d ö n e m i s a y ıl a b il ir m i? ..1 3 5
Som 61 : A b d i İ p e k ç i k im d i, n e l e r b a ş a r d ı ? .................................................................................... 136
12 E y l ü l 1 9 8 0 D a r b e s i v c D i k t a Y ö n e ti m i
1 9 8 0 -1 9 8 3

S o ru 62 12 E y lü l'd e D e m o k r a s iy e ■ I b ir d a r b e v u r u l d u ? ................................................... 13 9
S o ru 63 : D ik ta y ö n e tim in d e h a n g i g a z e te l e r k a p a tıl d ı? ...........................................................141
S o ru 64 S ık ıy ö n e tim K a n u n u d e ğ iş ik lik le r i b a s ın a h a n g i y a s a k l a n g e t i r d i ? 141
S o ru 65 1 9 8 2 A n a y a s a s ın d a b a s ın ö z g ü r lü ğ ü n ü n y e ri n e d i r ? .............................. 142
S o ru 66 : O la ğ a n ü s tü H a l K a n u n u b a s ın a n e g ib i y a s a k l a r g e t i r d i ? .................144

IX
T u rg u t Ö zal D önem i
(B a ş b a k a n lığ ı: A r a lık 1 9 8 3 - K a s ım 1989)
( C u m h u r b a ş k a n lığ ı: K a s ım 1 9 8 9 - N is a n 1 9 9 3 )

S o ru 67 : S ö z d e lib e ra llik iç in d e n e tü r b ir d e v le t te r ö r ü u y g u la n d ı? ................................ 145


S o ru 68 1 9 8 0 - 1 9 9 0 y ılla r ın ın k o r k u n ç b ila n ç o s u n e le r i iç e r ir ? .............................................148
S o ru 69 : M u z ır Y a s a s ı h a n g i 'u ş a k l a r ı g e t i r d i ? ............................................................... 1 5 0
S o ru 70 : T e r ö rle M ü c a d e le 1.u n u n u n e d ir , d e m o k r a tik k u r a lla r a u y g u n m u d u r ? 150
S o ru 71 : O la ğ a n ü s tü H a l B ö lg e s in d e 4 3 0 s a y ılı k a r a r n a m e n e d i r ? ................................... 15 2
S o ru 72 1991 y ıl ın d a k a ç g a z e te to p la tıld ı, k a ç d a v a a ç ıld ı, k a ç g a z e te c i
s a ld ır ıy a u ğ r a d ı ? ........................................................................................................................ 153
S o ru 73 1 9 9 2 -1 9 9 3 y ılla r ın ın k a r a n lık b ila n ç o s u n e d i r ? .......................................................... 153
S o ru 74 : Ç e tin E m e ç 'i n e d e n ö l d ü r d ü l e r ? ....................................................................................... 155
S o ıu 'l5 : T u r a n D u rs u n n e d e n ö l d ü r ü l d ü ? .................................................................... 15 6
S o ru 76 : U ğ u r M u m c u n a s ıl ö ld ü r ü l d ü ? ..........................................................................................157

X
G a z e te le r in ö y k ü s ü v e H o ld in g le ş m e le r

S o r u 7 7 iş a d a m la rı g a z e te p a tr o n lu ğ u n a n a s ıl y ö n e ld ile r
(Y e n i S a b a h v e Y e n i İs ta n b u l) ? ..................................................................................... 159
S o r u 7 8 : A k ş a m n e r e d e n n e r e y e g e l d i ? ........................................................................................... 161
S o r u 7 9 : B a ş a r ıs ız h o ld in g g ir iş im le r i h a n g i le r i d ir ( T e rc ü m a n , G ü n e ş ,
A s il N a d ir G r u b u ) ? ..................................................................................................................163
S o r u 8 0 : M illiy e t n e re d e n n e r e y e g e ld i v e n a s ıl h o ld in g le ş ti? ..........................................165
S o r u 81 V a ta n n a s ıl g e liş ti, s o n r a n a s ıl y o k o l d u ? ..............................................................168
S o r u 8 2 : H ü r r iy e t v e G ü n a y d ın n e r e d e n n e r e y e g e ld i v e
H U n iy e l H o ld in g n e o l d u ? ......................... 171
S o r u 8 3 : Ih la s H o ld in g , U z a n G r u b u , A k s o y G r u b u n e d i r ? ..................................................17 3
S o r u 8 4 : D in ç B ilg in k im d ir , S a b a h , A T V v e M e d y a H o ld in g n a s ıl o lu ş tu r u ld u ? .... 174
S o r u 8 5 : C u m h u r iy e t h a n g i b u n a lım la r ı a t l a t t ı ? ..........................................................................176
S o ıu 8 6 : Dünya n a s ıl k u r u ld u v e n e r e d e n n e r e y e g e l d i ? .......................................................181
S o r u 8 7 : T ü r k H a b e r le r A ja n s ı T H A v e A N K A n a s ıl k u r u l d u ? ..........................................182

XI
S o n Y ılla r
1 9 9 4 -1 9 9 6

S o ru 88 1 9 9 4 - 1 9 9 6 y ılla r ın d a c e z a e v le r in d e k a ç g a z e te c i v a r d ı ? ......................................185
S o ru 8 9 : A z iz N e s in k im d i? ..................................................................................................................187
Çeşitli K o n u la r ve T em n tik Y ak laşım la r

S o ru 90 : B a s ın d a p ro m o s y o n n e d i r ? ......................................................................... 190
S o ru 91 K im le r M e d y a 'y a T e ş v ik k re d is i a l ı r ? ...........................................................................194
S o ru 9 2 G a /.e le c i c e m iy e tle ri v e s e n d ik a la r ı n a s ıl k u r u ld u ? ..................................... 195
S o ru 9 3 B a s ın Ş e r e f D iv a n ı n a s ıl k u r u ld u ( 1 9 6 0 ) ,
B a s ın K o n se y i n a s ıl o lu ş ıu ru ld u ( 1 9 8 5 ) 7 ................................ 200
S o ru 94 : B a s ın M e s le k ilk e le ri n e l e r d i r ? . 203
S o ru 95 : G a z e te c ilik e ğ itim i n a s ıl g e l iş ti? .................. 204
S o ru 9 6 : Y e re l B a s ın n a s ıl d o ğ d u , n a s ıl g e l i ş t i ? ................. $&-...*■ .................................... 2 0 6
S o ru 97 : G a z e lc v e d e r g ile r n a s ıl d a ğ ı t ı l ı y o r ? ....... 208
S o ru 9 8 G U n iim ü z d e A z ın lık B a s ın ı n e d u r u m d a ? ..............................................2 1 0
S o ru 9 9 D e r g ic ilik n e z a ın a ıı b a ş la d ı, n a s ıl g e l iş ti? .......................................... 211
S o ru 100 : G ü lm e c e d e r g ile r i ve k a r ik a tü r n a s ıl g e l i ş t i ? ................. 2 2 2
K A Y N A K Ç A ............................................................................................. i . ..............................3 2 8

r
&
r
İ

'i

i
fi olarak çalıştı (1959-1983).
Uluslararası mesleksel gazeteci
örgütleri arasında işbirliği, basın
ahlâkı ve gazetecilerin korunm a­
sı projelerini yönetti, Afrika ülke­
lerinde, Hindistan’da, Filipin-
ler’de gazetecilik eğitimi sem i­
nerleri düzenledi, Kara Afrika’da
kırsal basın projesini oluşturdu. /
Çeşitli konularda 20 kitap yayın­
ladı. Başlıcaları şunlar: Kara Afri­
ka (1970), Türk Basın Tarihi
(1973), Caricature et Société
(Paris, 1974), Uluslararası İleti­
şim (1985), İletişimde Karikatür
ve Toplum (1985), Lumumba
(1987), Status, Rights and Res­
1923’te İstanbul’da doğdu. Ga­ ponsabilises of Journalists
latasaray Llsesi’nl (1942), İ.Ü. (Prag, 1989), Basında Tekelleş­
Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1947 meler (1989), Yarının R a d yo -T V
- 5 8 yılları arasında Akşam Ga- Düzeni (1990), Siyasal Reklam­
zetesi’nde muhabir, İstihbarat cılık (1991), Parisli Yıllar (1994),
şefi, yazı işleri müdürü ve genel Hoşgörü (1995), Dünya Karika­
yayın müdürü olarak çalıştı. İs­ tür Tarihi (1996). / Anadolu Üni­
tanbul Gazeteciler Sendikası versitesi’nde ve İstanbul Üniver­
başkanlığında bulundu. Stras- sitesi İletişim Fakültesi’nde Ba­
bourg Üniversitesi’nde devletler sın, Radyo ve TV Tarihi, Uluslar­
hukuku ve gazetecilik alanların­ arası iletişim ve Siyasal İletişim
da yüksek lisans (1 9 5 7 -5 9 ) ve dersleri verdi. 1993’te BRT İstan­
yine Strasbourg Hukuk Fakülte- bul Radyo ve Televizyonu genel
si’nde gazetecilik doktorası yaptı yayın koordinatörlüğü yaptı. /
(1960). / Paris’te UNESCO Ge­ UNESCO Türkiye Milli Komisyo­
nel Merkezi’nde, İletişim Sektö­ nunda İletişim Komitesi başkan­
ründe Özgür Haber Dolaşımı şe­ lığında bulundu.

You might also like