Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 97

NosTRADAMus

GELECEGİMİZİ ELİNDE TUTAN ADAM


DMG Magazines 34850 Esenyurt/İstanbul
Tel: (O 212) 622 12 82 Faks: (O 212) 622 13 11

Baskı-Cilt: Doğan Ofset Yayıncılık ve Matbaacılık A.Ş.


34625 Scfaköy - İstanbul Tel: (O 212) 698 58 !58
BiRİNCİ BOLUM

DOK TOR, BÜYÜCÜ ' ASTROLOG VE KAHİN

2000 yıl ının eşiğindeyiz. Bazıl arının kıyamet kopmasını


beklediği 3-4 Temmuz günlerini atlattık. Şimdi de kimileri­
nin gökten ateş yağacağına inandığı, kıyamet günü gözüy­
le baktığı 1 1 Ağustos gününe çok yaklaştık.
Bu korkul ar, kaygılar, kötümser, iyimser çok çeşitli yo­
rumlar doğru ya da yanlış il hamını, kaynağını, temelini
bundan dört yüz yıl önce yaşam ı ş ünlü doktor, büyücü, ast­
rolog ve kahin Michel Nostradamus'tan alıyor. İ nsanlık ye­
ni bir milenyuma ve çok önemli bir geçi ş dönemine girmeye
hazırlanırken , kim se ona karşı i lgi siz kalamıyor. Yüzyıl l ar
boyunca o l duğu gibi astrologlardan medyumlara, astro­
nom lardan sokaktak i adama kadar herkes aylardır, gün ler­
dir, hatta yıllardır Nostradamus'u konuşuyor.


O, kimine göre dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük
dehası . Kimine göre de bütün zamanl arm en kötü şarl ata-
nı.
Ama öyle bir kişi ki Fransız krall arı gaipten haberler ve­
ren bu kahinin Sal on-de-Provence'deki mezarını bizzat zi­
yaret ederek, hürmet ve bağlıl ı k larını sunmayı hiç ihmal
etmezlerdi. Ü stel i k Nostradamus kişiliği ve çalışmalarıyla
o kadar o lağanüstü bir portre çizmişti ki , kahin ve astrolog
unvanına sahip olup da kilise toprağına defnedilen ilk ve
tek kişi oldu. Oysa yazıları iki yüz yıldan bu yana kilise ta­
rafından yasaklanmıştır.

BüY Ü K DEGİŞİMLER DÖN EMİ

Michel Nostradamus çağ değişiminin insanıydı. Avig­


non-de-Provence yakın larındaki St. Remy'de noter Jacques
de Notredame'in oğlu o larak 14 Aralık 1 503 günü öğle vak­
ti dünyaya geldiği zaman, Amerika kıtasının Christoper
Colombus tarafından keşfinin üzerinden yalnızca on bir yıl
geçmişti.
Onun döneminde Fransa'nın başında I. François, il.
Henri ve ünlü Kraliçe Catherine de Medicis; İ ngiltere'de
Vlll Henry ile I. E lizabeth; Almanya'da Hapsburg İ mpara­
torluğu'nun yönetiminde Şarlken ve il. Philip; Osmanlı İ m­
paratorluğu'nun başında da Kanuni Sultan Süleyman gibi
tarihte derin izler bırakmış, adlarını hemen hepimizin bil-

4
diği yöneticiler bulunuyordu.
Hıristiyan Batı dünyası genel bir çözülmenin eşiğindey-
di. Philip Melanchthon ( 1497- 1 560), Thomas Morus ( 1 478-
1535) ve Erasmus ( 1467- 1 536) hümanizm ile insanlığın
önüne yepyeni bir dünya görüşü açmıştı. İ talya üzerinden
buram buram yaşam sevinci ve arzusu kokan bir duygu,
Rönesans dalga dalga Avrupa'ya yayıl ıyordu. İ nsanlar son­
suzluk fikriyle teselli aramak yerine artık hayatlarını yaşa­
mak istiyorl ardı.
16. yüzyılın şafağında, öze l likle çağın en yaratıcı ve
üretken zihinlerinin yaşadığı İ talya ve Fransa'da bilim ve
sanatın her dalında, yenilenmiş bir bilgi anlayışı ortaya
çıktı. Büyük üniversiteler kuruldu. Genç öğrenciler tıp, ma­
tematik, astronomi, tarih alanında eğitildiler. Leonardo da
Vinci, Michelangelo gibi insanların dehası , önü kesilmeksi­
zin ürün verdi.
Ama bu çağ yalnızca ışık ve bilgiden ibaret değildi. En­
gizisyon, büyük kargaşalar, veba ve savaş çağıydı aynı za­
manda. Masum insanlar büyücü ve cadı olmakla suçlanıp,
işkenceye uğratılıp ö ldürülüyordu. Martin Luther, Katolik
Kilisesi'ne karşı bir düşünce devrimi yürütüyordu.
Nostradamus işte bu şaşaa ve dehşet, bilgi ve batıl inanç
dünyasına doğdu. Martin Luther 95 maddelik reform öne­
risini Wittenberg Şatosu'nun kapısına astığında ve Hıristi­
yan Kilisesi bölünmeyle yüz yüze geldiğinde Michel de
Notredame on dört yaşındaydı. Kısa bir süre sonra 1525 yı­
lında "Köylü Kıyımı" olarak anılan savaş patlak verdi. İ n-

5
giltere'de evl enip boşımıp, arada karı sını öl düren VIII.
Henry, Papa boşanmasına izin vermeyi nce Roma'dan kop­
tu ve kendi Angl ikan Ki l i sesi 'ni kurdu. İ sviçre ve Fran:sa­
'da, Zwingli ve Calven reformi st hareketin başını çekiyor­
lardı.
Osman lılar da 1 526 yılında Belgrad'ı ele geçirerek, üç yıl
sonra 1529 yılında, Viyana kapıl arına dayandı lar. Ancak
Hıristiyanlar ortak bir cephe ol uşturmaktan çok uzaktı.
Hatta Fransa Kralı I . Françoi s, İ mparator Şarlken'e k arşı
Osmanlılarla birleşmekte bir sakınca görmemişti. Avrupa
30 yıl savaşlarına ( 1 6 18- 1648 ) doğru dolu dizgin koşuyordu.
Fransa'da iki yüz yıldan uzun sürecek olan Katoliklerle,
Protestanlar arasındaki Hügenolar Savaşı ( 1 562 - 1 789) baş­
l am ak üzereydi. Maj e l l an ise dünyayı dol aşmaya çalışıyor­
du.
Yeryüzünde büyük bir huzursuzluk, kargaşa ve peş pe­
şe çözülmeler yaşanırken, gökyüzü yasaları da s a l lanıyor­
du. Bir gün ünlü bilgi n Galileo ( 1564- 1642 ) "Güneş s i stemi­
nin tam ortasında yer alan dünya deği l , güneştir. Dünya
dümdüz bir tepsi değ·i l , yuvarlak bir küredir ve güneş de­
ğil , dünya güneşin etrafında dönmektedir. Kutsal kitapta
bunun aksini iddia eden metinler tamamen yanlı ştır" dedi.
Korkunç engizisyon, bu sözlerini ona geri aldırdıysa da
m ahkemenin kapısından çıktıktan sonra ''Dünya gene de
dönüyor" dediği iddiası kaçı nılmaz bir gerçek o larak günü­
m üze kadar gelmiştir.
İ şte Nostradamus'un indiği sahnenin perde gerrnı bu
duru mdaydı . M üthiı;; bi r çeki şme, kargaşa ve değişim için­
de bir döne m . Belki de bi zimkine çok benzer bir çağda ya­
::;adığı i çin böylesine çekici geliyor bizlere.

SAYGI N BİR AİLE

Nostradamus, hali vakti yerinde, saygı gören bir ailenin,


on yedi çocuğunun en büyüğü olarak dünyaya gelmişti . De­
desi bir dönem St. Remy-de-Provence'da yaşamış olan Ku­
düs Kralı unvanını taşıyan kişinin özel doktorluğunu yap­
m ı ştı. Nostradamus doğduğu sırada emekli olan dede, toru­
nuyla birlikte uzun zaman geçirme fırsatı bulmuş ve çocu­
ğun yeteneklerini keşfeden kişi de o olmuştu. Nostradamu­
s ' un bir metni ezberlemek için bir kez bakması yetiyordu
örneğin. Dededen etkilenen Nostradamus da onun gibi dok­
tor olacaktı ileride. Astronomiyle çok i lgiliydi. Yıldızların
ve kuyruklu yıldı zların sırlarını anlatmaya çalışıp durduğu
için arkadaşları ona "genç astrolog" adını takmışlardı. B u
bilgiyi d e dedesinden almıştı. 1 5 18 yılında dedesini kaybet­
mesi on beş yaşındaki Nostradamus için çok büyük bir ka­
yıp oldu. O dönemden itibaren ailesinin evinde çok az yaşa­
dı.
N otredame ailesi de çevrelerindeki bu çekişme ve kar­
gaşadan nasibini aldı . Nostradamus'un Yahudi kökenli ba­
bası, Katolik inancını benimsemişti. Ailenin vaftiz i ünlü
"Notre Dame" kilisesinde gerçekleşti ve hala korunmakta

7
olan belgelerden anlaşıldığına göre, St Remy'li noterin aile­
si, 20 Dükalık bir tören karş1hğ1 "Notredame" adını aldı.
Bütün din değiştirenlerde olduğu gibi din anlay1şı ve inanç,
henüz bütün tazeliğini, ateşliliğini ve fanatizmini koru­
maktaydı.
Ancak genç Nostradamus'un damarlarmda çok önemli
bir miras da dolaşmaktaydı. Babasınm ataları İ saşar adlı
Yahudi kabilesinden geliyordu. Söz konusu kabile, Eski
Ahid'de zikredilen birçok peygamberi yetiştirmi ş bir kabi­
leydi. İ şaya, Yeremya ve Malaşya ile Nostradamus arasın­
da doğrudan bir kan bağı söz konusuydu. Nostradamus ka­
hinlik açısından gerçekten güçlü bir m iras devralmıştı.
Baba, büyükbaba ve büyük dede, büyücüler ve kabala
uzmanlarıyla daima iyi ilişkiler içinde olmuşlardı. Atala­
rından bir bölümü bayağı ünlü doktorlardı. Annesinin ata­
ları içinde de doktorlar ve matematikçiler çoktu. Anne ta­
rafından büyükbabası torununa astronomi ve astroloji
ufuklarını açmış, gökyüzünün yasalarını öğretmiş, takım
yıldızlarının dizilmelerinden geleceği okuyabilmeyi bellet­
m işti. Falcılık, büyü ve astroloj i , Nostradamus'un kehanet­
lerini yönlendiren üç temel etkeni oluşturuyordu.
Kişilik yapısına gelince, yüzyıllardır insanları peşinden
koşturan ve büyük bir merak uyandıran Nostradamus'u,
sekreteri ve dostu Jean Aime de Chavigny, esprili ve daima
keyfi yerinde bir insan olarak anlatmaktadır. Yumuşak ba­
kışh çakır gözleri , geniş bir alnı ve o günün bilginlerinde
moda olduğu gibi gösterişli bir top sakah vardı.

8
HARİK A DOK TOR

On altı yaşındayken papalara ve papalık iddia edenlere


merkezlik eden ve Fransa'nın en büyük üniversitelerinin
bulunduğu Avignon'da, felsefe eğitimi gördü Nostradamus.
Burada zekası, bilgi birikimi ve inanılmaz bellek gücüyle
hocalarını ve arkadaşlarını şaşırtıyordu. Ama asla kendini
beğenmiş ve kibirli değildi. Yalnızca espritüel yanı çok güç­
lüydü. Nostradamus ardından, çağın en önemli eğitim mer­
kezi Montpellier Yüksek Okulu'nda tıp eğitimine başladı.
Buradaki eğitiminin son günlerinde çok akıllı bir Fransis­
kan rahibi olan François Rabelais ( 1494- 1553) ile tanıştı. O
da Nostradamus gibi eski Yunancayı çok iyi biliyordu ve
ileride çok ünlü bir yazar, hümanist ve fizikçi olacak Rabe­
lais'in, Nostradamus'un üstünde büyük etkisi oldu. Rabela­
is, Nostradamus'u halefi olarak yetiştiriyordu. Rabelais'in
ölümünden sonra Fransa'da güçlülerle ilişki görevini Nost­
radamus üstlenecekti.
Nostradamus, Fransa'nın güneyinde Montpellier de eği­
tim görürken bölge salgın hastalıklarla kırılıyordu. Veba
salgını sonucu hocalarla öğrenciler kaçarcasına kenti terk
edince, genç Nostradamus bu ölümcül hastalıkla mücadele
etmek üzere geride kaldı. Ve bir çeşit antibiyotik bulmayı
başararak neredeyse bir halk kahramanı oldu. Sağlıklı ki­
şiler ve hastalık tehdidi altında bulunanlara, bir çeşit bit­
kisel özle ağız ve burunlarını çalkalatıyordu. Kent kurtulu-

9
şunu genç Nostradamus'a borçlandı . Büyük bir olasılıkla
etkin bir dezenfeksiyon kullanmış olan ilk tı p adamı dır.
Nostradamus ve daha yirmi altı yaşında bile değildi. Ve­
bayla tam olarak nasıl mücadele ettiği bilinmiyor. Birçok
araştırmacı bunu, Arap tıp anlayışından kaynaklanan , eg­
zotik iksirler ve karış ımlarla yapmı ş ol abileceği kanısında.
Büyükbabalarmın bu konularda geniş bilgileri vardı.
Dolayısıyla onun da Doğulu hekimlerin kendi toprakl a­
rında vebanın dehşetlerine karşı uzun zamandır kullandık­
ları, antik birtakım reçeteleri öğrenmiş ol ması mümkün.
Büyük olasılıkla gereksindiği malzemeleri orman ve kırlar­
daki ot ve çiçekler arasında buluyordu.
1529 yılında Montpellier'de doktorluk sınavından başa­
rıyla geçen Nostradamus, evlenip Agen kentine yerleşti ve
iki çocuğu oldu. Ne yazık ki karısını ve çocukların ı bir veba
salgınında kaybetti. Bunun üzerine muayenehanesini ka­
patıp işi gezginciliğe döktü.
Michel Nostradamus yolculuğuna kısa bir zaman sonra
son vermek zorunda kaldı, çünkü Provence'da veba salgını
yeniden patlak vermişti. Peşinden İ talya'ya adamlar sala­
rak geri çağırdılar ve "harika doktor" 1546-48 yılları ara­
sında tam üç yıl boyunca 'Kara Ölüm'e karşı savaş verdi.
Öylesine büyük bir başarı kazandı ki ünü Paris'e Kral II.

Herri'ye kadar uzandı.


1556 yılında II. Henri tıbbi danışmanlığından yararlan­
mak üzere Nostradamus'u davet etti . Ayrıca bolca ününü
duyduğu kahinlik yanını da merak ediyordu. Nostrad amus,

10
K ra l Henri'yi gözünden yaralanacağı bir düello konusunda
tıyardı. Ancak olay 1559 tari hi nde aynen meydana geldi ve
11. Henri a ldığı yara yüzünden yaşam ı nı yitirdi . Bu, Nost­
radamus'un daha kendisi hayattayken gerçekleşen en
iinemli kehanetlerden birini oluşturdu.
Nostradamus, Catherine De Medici'yi öylesine etkile­
mişti ki Kraliçe, 1564 yıl ı nda oğlu Kral IX. Şarl ile birlikte
onu, yerleştiği Sal on-de-Provence da ziyaret etti. Nostrada­
mus, Kra l ' ı n özel doktorluğuna atandı.
Aynı zamanda saray astrologuydu.
Yazılarından anlaşıldığına göre Nostradamus son dere­
ce inanç sahibi, dindar bir kişiydi. Ancak ilginç bir iz sür­
düğü kanısını taşıdığı zaman bu inanç, ki l isenin katı ya­
saklarını çiğnemesine hiçbir engel teşkil etmiyordu.
Bazı metinlerden anlaşıldığına göre, genç doktor teşhis
ve tedavilerinde bir çeşit sezgi ya da iç ses denilebilecek bir
yeteneğinden yararlanmakta ve bu yetenek çoğu ders kita­
bından çok daha fazla işe yaramaktaydı .

GizLi Ç ALIŞMALAR

Nostradamus b u gücü meydana çıkarmak i çi n elinden


gel eni yapmıştı . Bu amaç uğruna ne çaba sarf etmekten ka­
çınm ı ş , ne de yasal birtakım kısıtlamalar karş ısında gerile­
mişti .

11
İ lk dörtlüklerinden birinde bu "gizli çalışm alarından"

söz eder, hatta oldukça ayrıntıl ı bir biçimde tanımlar:

bml e ı i �11!1 ça l ı s m a l m ı mi r i m h r n � i m i
� rmı ı ae n u r a qa h l ı ı a ornn ı n ü m i n a r a l ı r ı m y e r i m i
Ya l n 111m aı ı nıi n ı h a l r u lı s h ı r ı r ya l n ı 1l ı h l a n
U r s m ı �ö1lrı önü n r . ons y m i m ı l m a y m h s r y l r r i
(CENTURIE 1/1)

Nostradamus geleceği görmek için ya gözlerini ateşe di­


kiyor ya da şu dörtlükte görüleceği üzere, büyücek bir su
teknesinden çıkan dumanlara başvuruyordu:

" Hi m ar ç a l a ! ar � nr � i m aa l ım m i s i m � r m� u s 'u n a l r m ı n r .
� y a h l a r ı m ı ı s l a l ıy o ı s u . l ı r m a n ı y o r �aça l a r ı m a
� a l l a r ı n a ı a s ı n aa n h o ı h u au ı n a s ı ı r ı y o r . l i l r iy o ı s e s i m .
T a n r ı s a l ı s ı lı . Ta n r ı s a l u a rl ı h oi l iq o r ya n ı n a s ı m aa "
(CERTURIE 1/2)

Branchus, mitolojiye göre, Apollo ile Miletli ölümlü sev­


gilisinden ol ma bir yarı tanrı . Kehanette bulunma yetene­
ğine sahipti.
E lizabeth Belecour "Nostradamus Tarihi" adlı kitabın­
da, Nostradamus'un falcılıkla ilgili kitapları, dörtlükler ha­
linde di l e getirilmiş eski kehanetleri ve gizemli eski Mısır
Riti'ne dayanan diğer yazıları yakından bildiğini öne sürer.

12
Nostradamus'un bazı dizelerinde gece yarısı evinin da­
mında dolaştığına ilişkin bir izlenim edinilir. Ve elinde yi­
ne ünlü su kabı vardır. Bu kez yıldızların içine yansıdığı su­
ya dikmektedir gözlerini ve böylece transa girmektedir.
lhı hareket Nostradamus tarafından "sarhoşumsu çılgın­
l ı k" olarak tanımlanmaktadır. Modern deyimle bir çeşit
''psişik uyarıcı"dır bu. Nostradamus bu uyarıcıyla harekete
geçen ve de kehanetlere yol açan minik alevden de söz et­
mektedir.
Nostradamus'un kehanetleri sağlayıcı vizyonları alabil­
mek için bir dizi majik deneylere girmiş olduğu da sanıl ­
maktadır. Oğlu Sezar'a ithaf ettiği kehanetlere yazdığı ön­
siizde, daha ziyade simyacıl arın k ull andıklarına benzer
bi rtakım deneylerden söz etmektedir. Ancak yanlış kişile­
rin eline geçeceği endişesine kapılarak okült yazılarını yak­
nıı::;; , küle dönüştürmüştür. Oğlu Sezar'a da kesinlikle büyü,
kühinlik gibi şeylerle uğraşmamasını, okült düşlere kapıl­
mamasını öğütlemekte "Çünkü bunlar bedeni kurutur, ru­
lııı da çöküntüye sürükler. Ve inanca olan bağlılığını sar­
sar" diye yazmaktadır.
Nostradamus kendisi üstünde de sıkı bir denetim meka­
ıı i zması kurmuştu. Kesin zamanlama verileri kullanan ilk
V<' tek kahindir. Denetim aracı da astrolojidir. Nostrada­
ıııııs trans halindeyken çiziktirdiklerini, yeniden gözden ge­
rı ri rdi. Gerçek kehanetlerle hayal ürünlerini ayırabilmek
wi ıı kehanetlerini astrolojik hesaplam alarla sınamadan ge­
t'ı r i rd i.
Nostradam us oğlu Sezar'a yazdığı m ektupta, kendi ast­
rolojisini şöyle savunmaktadır: "Gökyüzü sonsuzdur. Geç­
m i şin, şi mdinin ve geleceği n üzerine serer kanatl arın ı .
Tanrı tarafından yönl endirilen yıldızların çizdiği yoldan en
büyük olaylar okunur. Bu yoldan Tanrı'nın planlarını ve
hükümlerini görür insanoğl u." Kendi tanımına göre keha­
net mekanizması, üç temel ilkeye bağlı ol arak işl emektedir:
Atalardan gelme doğal kalıtım , yani yeten ek. Sonradan ka­
zanılan transa gi rme yeteneği ve bu yeteneğin geliştirilme­
si. Ve son olarak da astrolojik bilgi düzeyi , gökyüzü m eka­
niğinin dünya üzerindeki oluşum karşısındaki etkilerinin
tanınması.

'' SüsüYnü Ç AÖIN ıN ''

Nostradamus da diğer insanlar gibi. hatadan tamam en


arınmış bir kişi değildi.. 11 Ağustos 1999 tarihli güneş tu­
tulması ve II. Dünya Savaşı'nm patlak vereceği tarihi kesin
ol arak belirlemesine rağm en, zaman verilerinde birtakım
hatalara düşmekten kaçınması mümkün değildi.
Hataya düşebilmenin ikinci bir yolu da vizyonlar halin­
de izl enen olayların doğru yorumundan geçiyordu. Nostra­
damus gayet açık bir biçimde nükleer patlamaları. hava
çarpışm aları , modern deniz savaşları, denizaltı çatı şmaları
görmüştür. Roketl er, uzay araçları, ABC silahları izlemişti .
16. yüzyı l da yaşayan bir kişi ol arak kendisine tümden ya-

14
hancı bu dünyayı nasıl kavrasın , nası l tanımlasın ve onlar
i�·in uygun adları nereden bul sun .
Bütün hu engellere, anlamını kavramaya yönelik kar­
maşık bir ruh durumuna rağmen i nanılmayacak bir açıklık
ve kesinlikle başarmıştır bu işi.
Michel Nostradamus'un kehanetleri üzerinde birçok çö­
zümler yapıl agelmiş ve aradan geçen 400'ü aşkın yıl boyun­
ca, işin içine bir sürü saçmalık da karıştırılmıştır. Nostra­
damus'un "Centurien"leriyle ilgilenen herkesi bekleyen ilk
tehlike, otomatik olarak, kendi duymak istediği şeylerle
karşılaşma eğilimi gösterilmesidir. Hiç kuşkusuz modern
dillerden birine yapılacak olan her çeviri, bir anlamda yeni
bir yorum ve asl a yanlışsız düşünülemeyecek yeni bir an­
lam kazandırma olmaktadır. Aradan geçen zaman zarfın­
da, metinlerin bu tür yanlış ya da eksik anl a şılmaları, ke­
hanetlerdeki kanıtlanabilir yanlışlardan çok daha zarar
vermiştir.
Nostradamus sonraki yüzyıllar boyunca olacaklara iliş­
kin kehanetlerini içeren ve yüzlüklerden meydana gelen
yedi adet "Centurien" kaleme almıştır. Her biri ortalama
100 adet dörtlükten oluşmaktadır. Yedinci Centurien ise
yalnızca 44 adet dörtlükten oluşmaktadır. Bu 644 kehanet
dörtlüğünü Nostradamus, 1 Mart 1555 tarihinde o günler­
de iki yaşında olan oğlu Sezar'a ithaf etmiştir. Bundan üç
yıl kadar sonra 27 Haziran 1 558'de de yeni kehanetleri
"Centurien VII-X" tamamlanmıştır. Nostradamus bu grubu
da bir önsözle Kral II. Henri'ye ithaf etmiştir.

15
Nostradamus'un iddiasına göre her iki eser de 1 555 'ten
3797 yılının son gününe kadar olan sürekli kehanetleri
içermektedir. Ancak dörtlükler, çok azı dışında, birbirleriy­
l e ilintili değildir. Zamanlar tamamen birbiri içine karış­
mıştır. Nostradamus piramitlerin inşacıları gibi davran­
mış. Arzulanmayan konukları bina dışında tutabilmek için
girişlere duvarlar örmüş, araya tuzaklar ve çıkmaz sokak­
lar serpiştirmiştir.
Dörtlüklerin doğru bir sıralanışı yoktur. Nostradamus
araştırmacıları yüzyıllardan beri bu bağlantıyı kurabilecek
anahtarı aramaktadırl ar.
Kesinlikle tahrif olmamış metinl erin hala mevcut oldu­
ğu öne sürülmektedir. 10 Centurien ile iki önsöz, ilk olarak
topluca 1568 yılında yayımlanmıştır. Bu baskı Nostrada­
mus'un ölümünden iki yıl sonrasına rastlamaktadır.
İ ngiliz Kralı Şarl 'ın idamı ve yine öngörülen Londra

yangının ardından ve özellikle 1668'den sonra Avrupa ye­


niden bir Nostradamus hummasına tutulmuştur. Ancak
"Gizli Kehanetler" adı altında yalan yanlış yayınlar da su­
nulmuştur okuyuculara.
Dörtlükler eski ve artık anlaşılmayan bir Fransızcayla
yazılmıştır. Nostradamus ayrıca metinlerin birçok yerine
Latince ve Yunanca kavramlar karıştırmış, eski efsaneler­
den alınma sıfat ve isimler kullanmıştır. Adları ve kavram­
ları kısaltmış, okuyucuların ne söylendiğini anlayamama­
ları için bazen de bir kelimenin harflerinin yerlerini değiş­
tirerek anagramlara başvurmuştur.

16
mil q ı l b o q u m �mnr q mlı 501U. a ! aı ı ın a q m lı lı ı ınsr!rr o n a .
�q s a m u q � ü ra�ı n ı n
�� mra. i n ın r i ner �ib ı a ı:ı l m h �r ı ar l r r
�ir r a � b o y u fm�lı lı sarı � füınr y mlı � n 1 ar n ··

(CENTURIE 111/94)

Çağının süsüydü derken, Nostradamu s, hiç şüphesiz


doğrudan kendisini kastetmektedir. Bir anlamda da keha­
netlerinin ancak 2 050'l erde doğru bir biçimde yorumlanabi­
l eceği ve haklılığını n teslim edileceği şeklindeki ifade ağır­
l ık kazanmaktadır .
N e var k i dörtl üklerini n o günlere kadar tamamen gizli­
kapaklı kalacağı da anl aşılmamalıdır bundan. Geneldeki
koyu karanlığa karşılık, sağlam Nostradamus araştırmacı­
ları birçok dörtlüklere ı şık tutmayı başarmıştır. Bundan da
iite birçok dörtlüğün meydana gelen olaylarla uyumu dola­
yı sıyla gerçekliği kanıtlanmış durumdadır. Kahinin haber
verdiği gibi . . .

17
İKİNCİ BOLUM

DoôRu Ç IK AN K E HANE TLE R

Nostradamus çok önceden öngördüğü bir tarihte, 2 Tem­


muz günü gözl erini h ayata kapadı. Bir gece önce dostu ve
sekreteri Chavigny ile bol bol gülmüş, sohbet etm i şti. Erte­
si sabah oldukça erken bir saatte uyandı. Angina-pectoris
nöbeti göğsünü sıkıştmyordu. Yatağının kenarındaki sıra­
ya ilişti ve bir daha ayağa kalkamadı.
Nostradamus kehanetleri için oğlu Sezar'a yazdığı mek­
tupta bunların insanlığın genel yararı için kullanılmasını
ister. Ken disini, kehanetlere yaklaşımım ve kehanetlerinin
neden bazılarının hoşuna gitmeyeceğini de şöyle anlatır
mektubunda:
"Günümüzün bakış açısından geleceğe yönel erek kral ­
l ar, parti ler ve dinlerin uğrayacakları radikal değişiklikler

19
yazılı olarak ortaya konulacak olursa, krallar, parti ve din­
leri n il eri gelenleri, kendi düş güçlerinde oluşturdukları şa­
toların yıkıldıklarını görecekler ve duydukları hoşlarına
gitmeyecektir. İ şte bu nedenledir ki dilimi günlük konuşma
dilinin anlaşılma sınırlarından, kalemimi de kağıdımdan
uzak tuttum . Hatta yazılmış olanı bile silebilm eyi diledim.
Taşıdıkları genel öneme göre, şimdi geleceğin olaylarını ka­
palı ve dağınık cümleler halinde yazıyorum . Görebildiğim
kadarıyla, insancıl zayıflıklar nedeniyle, gelecekteki tüm
bu değişiklikler oldukça gürültülü geçecek ve kızgınlığa yol
açacak. Diğer kehanetlerden öte, her şey sisli tablolar ha­
linde konulmuştur ortaya. Ve sonunda da şöyle denilebilir.
'Sen bunu bilgelerden ve akıllılardan sakladın, yani krallar
ve güç sahiplerinden kaçırdın. Oysa küçüklere ve sıradan
olanlara açtın perdeleri' . . . Hiç şüphesiz sözlerim bir parça
anlaşılmaz geliyordur, oğlum. Yakıcı ateşin özü ile algıla­
nan gizli bilgeliklerde hep böyle olagelmiştir bu durum:
Kavrayış ve algılama yetisi aşılır çoğu zaman.
Gece nöbetlerimde tepelerdeki yıldızları inceler ve de in­
celemelerimi kaleme dökerken de böyle olmuş, bu gizli işa­
retleri korkusuzca ve de laf kalabalığına boğulmaksızın for­
müle edebileceğimden şüphelenmiştim . . . Köken anlamı ola­
rak denebilir ki kahin, her yaratığın doğal bilincinin ötesin­
de uzanan nesneleri görebilen kişidir. Ve bir kahin ilahi bir
aydınlanmaya uğrarsa, uzun dönemde geleceği okumasıyla
doğrudan bir nedensellik ilişkisi söz konusudur. . . Gerçekler
ne insanoğlunun verdiği anlamlarla ne başka bir sezgiyle

20
ne birtakım güçlerle ne de kült faaliyetle kavranabilen te­
mel nedenlere dayanır. Ulaşılabilir olan şimdiki zam an ve
tüm sonsuzluğun gök kubbesi altında kavranır. Ebediyet
tüm zamanları koynunda muhafaza etmektedir . . . Benim
kehanetlerimi yapabilmeme yardımcı olan güç, tanrısal
esinlenmenin getirdiği aydınlanma ve düzenli hesaplardan
ibarettir . . . Ben şu yeryüzünde şu veya bu sıkıntılara itilmiş
hemen herkesten daha büyük bir günahkarım . Her hafta
birkaç kez trans haline girerim. Ve gece çalışmalarının kü­
kürtlü hoş kokusunu uzun hesaplamalara dönüştürürüm.
Kehanet kitaplarım böyle meydana gelmiştir. Her birinde
yüzer tane dörtlük halinde, astronomik kehanet bulunur.
Aslında bir parça bir araya toplayabilmek isterdim onl arı.
Bugünden 3797 yılına dek uzanan kehanetleri içermekte­
dir bütün olarak. Belki günün birinde biri çıkar da böylesi­
ne geniş bir zaman dilimini görebilmek için gözbağını çıka­
rıp atar. Bu ayın tam yusyuvarlak (dolunay) oluşunda ola­
cak ve anlaşılacaktır. İ şte o zaman bütün dünya aradaki
ilintileri kavrayacaktır."

İLK BAŞARI

Nostradamus kehanetlerini içeren eseriyle ilgili ilk bü­


yük başarıyı , 1559 yılında yaşadı. Bu tarih 'Centurien' ça­
l ışmalarının sona ermesinden hemen birkaç yıl sonrasına
rastlamaktadır ve N ostradamus'un ününü yüzyılların öte-

21
sine taşımada ilk önemli adımı oluı-;;t urmuştur.
1 Temmuz günü II. Henri oğlunun düğününü kutlamak­
tadır. Son derece parlak bir şölendir bu ve kral bile alışıl­
mışın dışında bir neşe içindedir. Ö ğleye doğru kırk yaşında­
ki Kral Henri, muhafız alayının genç komutanı Montgo­
mery Kontu Gabriel de Lorgos'u ikili karşılaşmaya davet
eder.
İ ki süvari, en ağır zırhlarını kuşanmış olarak ellerinde­

ki mızraklarıyla üçüncü kez birbirleri ne doğru hamleye ge­


çerler. Ve o anda olacaklar olur. Mızrağın ucu Kral II. Hen­
ri'nin kapalı miğferini yararak sol gözünden girer ve kula­
ğından çıkar. Kral tam on gün boyunca dayanılmaz acılara
gark olduktan sonra 10 Temmuz 1559 günü ölür.
Ve o an kraliyet ailesi Nostradamus'un kehanetini hatır­
lar. Nostradamus, kralı bu tür bir karşılaşmaya karşı uyar­
mıştır. İ lk Centurie'sinin otuz beşinci dörtlüğünde ve o ta­
rihten yaklaşık on yıl kadar önce şöyle yazmıştır Nostrada-
mus:

b�nr a rsl a n a l! e � mh qa ş l ı m ı
lh i l i h mı l a ş ın a Mı � u r l l ıı� a
�!t ı n o r q u q ü q a r ı p q ıımü r ı h a r a h u c u m sa l � ı r ı ş t a
..
�e hurh u nc � ı r o l u m u ıı l m h s o n ras ı n � a
(CENTURIE 1/35)

1 Temmuz 1959 günü kraliyet düğününde yaşanan tra­


jik sahnenin ayrıntılı bir tanımlamasıdır bu dörtl ük. Altın

22
örgü kralın korunmak için taktığı altın işlemeli miğferden
başka bir şey değildir. Ve üçüncü at sürüşlerinde isabet al­
mıştır.
Doğal olarak bu sarsıcı haber Fransa'nın bir başından
öbür ucuna yayılır. Nostradamus olacakları bilmiştir. Bu
kehanetin epeyce bir süre önce yazıldığına ilişkin en küçük
bir şüphe yoktur. Ve herkes 'Centurien' dizisini ele geçir­
meye çalışmaktadır.
Bugüne kadar Nostradamus'a gösterilen bu ilgi pek faz­
la değişmiş değildir. Sansasyondan hoşlananlar için keha­
netler her zaman keşfedilmemiş bir gömülü hazinedir.
Dörtlükler de öylesine puslu ve kapalıdır ki, fantezinin sı­
nır tanımayan gücünü hep körüklemiştir.
Oysa Nostradamus özellikle bundan kaçınmıştır. O, ne
meraklı kişileri tatmin etmek ne de geleceğin korku ve deh­
şet saçan bir tablosunu resmetmek istemiştir duvara. Niye­
ti, her şeyden önce insanların bu hataları işlemeden önce
ders alacakları umudunu taşıyarak, geleceğin bir tarih ki­
tabını yazmaktır. Ama ne yazık ki İ kinci Dünya Savaşı ke­
hanetinde görüleceği gibi yeterince ders alınmamıştır.

İNGİLTERE K RALI' N IN İDAMI

Nostradamus dörtlüklerinin 1668 tarihli baskısında, ya­


ni ilk yayından yüz yıl sonra yapılan baskının kapağında, o
zaman z arfında gerçekleşerek yine büyük bir heyecan

23
uyandıran iki kehaneti yer alıyordu. İ ngiltere Kralı 1.
Charles'ın 1649 yılında Londra'da Cromwell tarafindan
idam ettirilmesi ile 1666 tarihli Londra yangını.

'T h a ım ı r h i H a l e-l aıfür ı n 1i n n a n ı


H ıa l a l ı l a c a h ı �l r araya
Hö�rünr qör ü l m h q önı !Ph i l r.
�l u nı l r qu 1 q rn q r l r n � ı r i �r h i l i ı l r nnı i � l a l a'Oa'·
(CENTURIE V l l l /37)

Bu dizeler Nostradamus'un Centurien dizisinde başvur­


duğu yöntemin tipik bir göstergesidir. Thames Nehri kıyı­
sındaki şato, Windsor Şatosu'dur. Cromwell, bu şatoda par­
lamenterleri kralın tutsak edilmesi için zorlamıştır. Kral
parlamentonun haklarının kabulüne ve birtakım yetkilerin
terkine yanaşmadığı için bu yola başvurmuştur.
30 Ocak 1649 tarihinde idam edilmeye götürülen 1.
Charles, çağdaşlarının ifadelerine göre, meraklı bakışlar­
dan gizlenmek için, darağacına doğrudan doğruya bir pen­
cereden çıkartılarak götürülmüştür. İ ngilizler palto ve ce­
ketini çıkarmak zorunda kalması nedeniyle, ilk kez ve de
son kez kralı gömlekle görmüşlerdir. Ve yine İ ngiltere tari­
hinde, ilk ve son kez bir kral idam edilmiş, asalet ve muğ­
lak güç elinden alınmıştır.
Bu, İ ngiltere' deki mutlak krallığın sonu ve de İ ngiliz de­
mokrasisinin doğumunun müj decisi olmuştur. Aynı zaman­
da büyük bir tırmanışa geçecek olan Büyük Britanya İ mpa-

24
ratorluğu'nun da haberci sidir.
Nostradamus yayıncıları bu olaya hemen 1 666 Londra
yangınını eklediler. Nostradamus krala karşı i şlenecek
olan bu suçun ağır bir cezaya neden olacağını yazıyordu
çünkü:

· �llili n h a n ı n ı n h r. d r. l i l o n d ra o l m h .
� � h m y i r m i u r. a l l ı d a a l r. � l o p l a ı ı y l a y a n ı p q ı h ı l m h :
�n l i h l .a d y y ü h sr h h on u ın u n d a n mq ı q m ıl a m a h
l ir hm h r. m r h i mh r. s h i y a p ı l a h r i p o l m h . .
CCENTURIE 11 /5 1 )

"lll ü ın h r. l ml r.dr.nr. d r.h


.
H a l h ın a y m h hüquh u r.ha l ıın a n h r. n l i n d r. n
�u�m q m qa ı � ı l a ma h H a h l ı'n ı n H a n ı
lı l r. ın r. q mh B uqü h B ay a n · ı u r. h as ı a l a n ın a g m h
(CENTURIE 11/53)

O devrin büyük liman kenti kolayca tahmi n edilebilece­


ği gibi Londra'dır.
1665 tarihli verilere göre veba altmış binden fazla can
almıştır. Ayrıca Londra 1 666 yılında korkunç bir yangın so­
nunda hemen hemen tamamen tahrip olmuştur. Nostrada­
mus bu felaketleri kralın canına karşılık olarak alınan ila­
hi bir intikam görmektedir.

25
Bu dörtlükteki 'Büyük Bayan'ın Fransa o l duğu tahmin
edilmektedir ve doğrudan suçlu olmamakla birlikte İ ngilte­
re Kralı'nın idamına göz yumduğu ve seyirci kaldığı için ha­
talıdır Nostradamus'a göre.
Nostradamus bu idamdan sıradan bir olay gibi söz etme­
mekte, tarihin dönüm noktalarından biri olarak değerlen­
dirmektedir. Bu, Nostradamus'un tipik yöntemidir. Irmağı
geçerken bir taştan öbürüne zıplayan bir gezginci gibi dola­
şıp durmaktadır tarih koridorlarında. 1649 yılında geçen
bu olay anında 300 yıl sonra meydana gelecek Britanya İ m­
paratorluğu'nun çöküşüne bağlanıvermektedir.

"Tanı y e � i h e 1 h a b u h � e � i ş l i r i rh e n � o r u l mh � r i ! a nqa h al h ı
H a n l a ü s l ü n ü h i rlel l i � i ŞU a n � a n m y ı l Sillllam a � e h
Hin � e n b i r ş e y � e l ın e y mh frma·n ı n [ e r me n H i l ifü e h a r s ı
..
H o(u s a r a [a h b i r e n � i s e . �ör u m � as ı ml ı H u l b u n u
(CENTURIE 111/57)

Bu dörtlük ancak 192 1 yılında Nostradamus araştırma­


cılarından Berlinli C. Loog tarafından çözülebildi. Loog,
"Nostradamus'un Kehanetleri" adlı kitabında "Nostrada­
mus, 1939 yılındaki en son ve en büyük İ ngiliz krizinin ye­
niden ortaya çıkan Polonya halkının krizi ile el ele gittiğini
anlatmak istiyor" diye yazıyordu. Loog'a göre Nostradamus
İ ngiliz Kralı'nın kafasının koparılmasından 290 yıl sonra

patlak verecek olan il. Dünya Savaşı'na işaret etmek isti­


yordu.

26
İKİN Cİ DüN YA SAVAŞI

Loog haklı çıkmış ve Nostradamus'un uyarısını anlamış­


tır. İngilizler yalnızca bir kez kral cinayeti işledi. O da 1649
yılında meydana gel di. il. Dünya Savaşı'nın patlak verme­
sinden kısa bir süre önce ise, 1 Mart 1939 günü İ ngiltere ve
Fran sa, Polonya'nın toprak bütünlüğünü kesinlikle koru­
yacaklarına dair garanti verdiler. Ve aynı yılın 25 Ağusto­
su'nda savaşın patlamasından bir hafta kadar önce İ ngilte­
re , Polonya ile bir de anlaşma imzaladı ve bunun ardından
da Almanya'ya savaş ilan etmek zorunda kal dı.
Nostradamus birçok kez yaptığı gibi Almanlardan bura­
da da 'Koç' diye söz etmektedir. Her ülke ve her ulusa birer
burç atfeden Ortaçağ astrologlarından kalma bir a lışkan­
lıktır bu. Koç savaş tanrısı Mars tarafından yönetilen bir
burçtur.
Nostradamus bu dörtlükte savaşın Bastarn Kutbu'nda
patlak vereceğine işaret etmiştir. Bastarnlılar bir zamanlar
Vistül Irmağı kıyılarında oturan bir Cermen kavmidir. İ sa­
'dan 200 yıl kadar önce Karadeniz'e doğru göçerek Tuna ağ­
zına yerleşmişlerdir. Nostradamus'ta 'pole' olarak geçen
kutup sözcüğünün kahinin sık sık başvurduğu gibi ikili bir
anl amı vardır. Birincisi ülkenin kuzeyini işaret etmekte,
Vi stül'ün kuzeyini yani Doğu Prusya'yı ve o ünlü 'koridor'u
kastetmektedir. İ kinci anlam ise Polonya halkının doğru­
dan doğruya kısal tılmış bir biçimde çağrıştırıl masıdır. Her

27
şey söylenmi ş , insanların otuzlu yıllarda büyük bir teh l ike
yaşayacakları belirtilmiştir. Ama Nostradamus'un bu uya­
rısına ne yazık ki hiç de gerektiği gibi kulak verilmemiştir.
Oysa Hitler ve adamları Nostradamus'u çok yakından i nce­
leyerek son derece ciddiye almışlardır.

FRANSI Z DEVRİMİ

Nostradamus geleceği görmek için her gece çalışmaya


oturduğunda, hastalık, kıtlık, ayaklanmalar ve felaketlerin
pençesinde acı çeken insanlar gördü. İ nsanlığın sürekli yol­
daşı olan savaşları gördü. N ostradamus en azından yirmi
kadar dörtlükte 14 Temmuz 1789'da patlak veren Fransız
Devrimi'ne değinmektedir. Sapına kadar kralcı olan Nost­
radamus hem oğlu Sezar'a hem de Kral II. Henri'ye adadı­
ğı dörtlükler için yazdığı önsözlerde yaklaşan devrimden ve
kaçınılması imkansız 'korkunç olaylar'dan son derece açık
bir dille söz etmektedir. Fransız Devrimi sahne kesitleriyle
Nostradamus'un dörtlüklerinde şöyle dile gelmektedir:

" � ih h �l rr h ra l i q�l i n r u h u ql a rı���ı rı�n tl ü ş mh


H a l l ı h ra l l a ı ın a h mı h rnh e t � �nmh
v�n ı a 1 i 1 l e ı b a r ı s ı �e li ı mh h u lsa l qml a ı h o lü l esmh
.
�a ı i s h i ( hu h a tla ı hu qü h h i r h e l a qa tlü ş ın r qmh .
(CENTU RIE Vl/23)

28
Nostradamus burada özgürlük felsefecileri olan Jean­
,Jacques Rousseau ve Voltaire gibi yazarları 'yeni azizler',
'akla adanmış yeni dinin önderleri' olarak anmaktadır. Bu­
nunla birlikte işaret ettiği üzere, Paris korkunç bir kan dö­
külmesine ve çekişmeye tanık olduğunda Akıl Çağı, Terör
Haki m iyetine dönüşecektir.

·uo l e l e s! i r İl ın İs na l h l a n. sa r h ı l a ı . ı l a n İl rr ur l a l r p l r r n r n
�r rn s l e r u r [o r al a r na p ı s n m l m a l ı l ar: a h
� r l mh l r ou � İD i h a l a m a p l a l l ma
� u n l a r İl a n İ su1 �İDİ h a ou l r n ı l mh ·
(CENTURIE 1 / 1 4)

Burada vizyon son derece nettir. Devrim Fransası'nda


aristokratlar toplanıp Madame Guillotine (giyotin ) ile olan
randevularını beklemek üzere hapishanelere atılırken, çıl­
gın halk kitleleri sokaklarda toplanıp en sevdikleri şarkı
olan Marseillaise'i söylüyorlardı.

" U e son r a oİr � u r oo n n İr ou y u h l u l u l l a D n l u n ac a h .


H n a l r l İn ınu nr u n u l a sı y ar:ah 01 n r n l İ� İnUr
H e m ar n r l r r l l r ou l a sın ı s han u r a n ı l a sı yar:ah o y s a
� u y u 1ae n o l u ın r ın a f i hfiın e l l İrİlmh n a n a h y m . h a mı n ı n a r n ı n n a n · ·
(CE NTURIE Vll/44)

29
XVT. Loui s genel olarak cana yakın ve iyilikçi bir insan
olarak tanınmaktadır. Ne var ki kral o larak zayıftır. Ö zel­
l ikle alt sınıflar başta olmak üzere Fransız halkı artık i nti­
kam saatinin geli p çattığına hükmetmektedir. Burbonl ann
hesabını, XVI . Louis ödeyecek, babası ve dedesinin halka
yaptıkları ondan sorulacaktır.
Kral XVI. Loui s ile Kraliçe Marie Antoinette'in kaçışı ise
şöyle dile gel i r Nostradamus'un dörtlüğünde:

R rnns Mı or ın a n � a q o l u n u � a � ı r nı ı \ i h ı h ı � i m

)U�Sll2 orqa1 IBÜIPllnPf llP ı \h llP m hıı q u \rn Oü r mn


� rl ı q o r l aı � a m m r u r � ap Pl i n � rr l rr i n lıa�ı
Y o l arı q o ı l ı r l ı n a. a l r�. h a n u r �ı yul ı n i n P · ·
(CENTURIE IX/20)

Bastille baskını ve Diyet Mec l i si ile birkaç çekişmeden


sonra Kral, Kraliçe Marie Antoinette ile birlikte kaçmayı
denedi. Varennes yakınlarındaki bir ormanda, bir devriye
kolu tarafından tanınarak tutuklandı. Nostradamus mü­
cevher sözcüğüyle Kraliçe'nin suçsuzluğunu anl atmak i ste­
mektedir.
Ünlü Nostradamus uzmanlarından N. Alexander Centu­

rio, 14 Haziran 1 7 9 1 tarihli Fransız 'Gazette Nationale'de


Nostradamus'unkiyle büyük hi r uyum gösteren şu kaçı ş öy­
küsüne rastl a m ıştır: "Kraliyet çifti, kaçarken yoll arın ı şa­
';)ırdı lar. Kral Varenncs'c gideceği ne, Vcrdun 'e sapsaydı ,
kaçmayı başaracaktı.

;30
Kral i çe'nin sırtında beyaz bir giysi vardı. Kral ise grile­
re bürünmüştü."

" � r a l ıqPI a l ı n ı p h ıa l a hoınplo qap ı l m h


lafiq h u raql a q r nı ı n PllPil l Pm O!U!IlP �o l u r u l u r h Pil
� ra l i mı n o � l u n u qa�ıı l ın a q ı rrnnrnmhlrr
� P ınrlmi ur h ar ı sı q l a aq n ı h a n m UFaq m h ·

(CENTURIE IX/7 7 )

Uzmanlar Fransız Devrimi'nin zorbalığının çok önemli


aynntılarını ortaya koyması nedeniyle bunun Nostradamu­
s'un en ilginç vizyonlarından biri olduğunu düşünmektedir­
ler. Erika Cheetham , dörtlüğü şöyle özetlemektedir: "Krali­
yet ailesinin zindana atılmasının ardından, XVI . Louis
1793'te idam edildi . Konvansiyon tarafından mahkılm edil­
mişti. Ne var ki ertesi yılın ekimine kadar idam edilmeye­
cek kraliçeyi yargılamak için kurayla seçilen üyelerden olu­
şan bir devrim mahkemesi kurulmuştu. Bu, Nostradamus'­
un yaşadığı çağda bilinmeyen, kullanılmayan bir yöntemdi.
Kraliçe Conciergerie'de tutukluyken XVI. Louis'in eski
metresi Madame du Barry de bir s üreliğine Saint Pelagie
hapishanesine atıldı . "
V e bir sonraki sahne :

;:ı 1
· � u q u h Kra l i (P . a n l a a ı q ıli r a i ç ı n i h e r sry ı
[iös l P m P h l a nı Ôll P iM mmlı
H i l a U P ar q a r nı p l a lı a sı r ı l m h ı ı ın a lı l a n
� P ın i r l r ö l ô ü r ü lm h u r i q m m s ö u u l m h ı n a m
(CENTURIE 1/80)

Nefret ettikleri Avusturyalı Kraliçe'nin idamı, Paris hal­


kı için başlı başına bir gösteri olmuştu. Marie Antoinette
mahkemede olduğu gibi, o ünlü iki tekerlekli yük arabası
ile Seine Irmağı üzerinden idam sehpasına götürülürken de
sırtına adi bir cani gibi yalnızca beyaz bir gömlek geçirilmiş
olmasına rağmen başını hep dik tutmuştu.

NAPOLYON BoNAPARTE

Fransız Devrimi'ni Napolyon izledi. Şöyle yazmıştı Nost­


radamus:

" lı a lqa qa h ı n l a r ı n aa ôi r i ın p a ra l or ao q m h
.
lınparalorl u � u n a (Oh UPqPr u e r m h .
ffiü 11P f i h l r ri n ı q ö r oü q ü 1 a ın a n o n u n i (i n aiq m lı l r r h i .
.
rm s lr n (Oh h a s a n a Omi q o r .
(C E NTURIE 1/60)

32
N::ı.polyon, İtalya sahill erini n karşısındaki Korsika Ada­
:-;ı 'nda doğmuştu. Nostradamus'un diinemin de Avrupa'da
k ral lar hüküm sürüyordu am a Napolyon kendisini i mpara­
tor ilan etti. Ardından da fetihler yoluyla bir imparatorluk
kurmaya koyuldu. Bu tutkusunu gerçekleştirmek için on
hinlerce ki şinin öl düğü savaşlara gi rişti . Nostradam us, Na­
polyon'a zerre kadar itibar göstermemekte ve şöyle yaz­
maktadır:

"Hı s a ıaçl ı a � a rn q r l h i q i r l i n r a l m h .
� r n 11 hııpmMı Tanlan n a . fürnm h arar a l a r ah
lnnra hrn fü i n r h a rs ı n l an h r r h r s i a s a �ı l ı h � i qr a r ı a rıa n h a l n ı ım h
ll r an � n r l yıl oayum oır l i ra n a l m h . . .

CCENTURIE Vll/13)

Napolyon saçını Fransa Birinci Konsülü olmasından kı ­


sa bir süre önce kestirmişti. Bunu en büyük kahramanı
olan Jül Sezar'a bir saygı gösterisi olarak yapmıştı. Toulon,
İngilizler tarafından ele geçirilmiş ve Napolyon kenti geri

alana dek birkaç ay onları n el i nde kalmıştı . Napolyon ken­


tin yönetimini ortadan kal dırdı, ifade özgürlüğü gibi temel
özgürlükleri bastırdı. Napolyon'un hükümranlığı 1 799 Ka­
sım ayında Birinci Konsüllüğe gelmesinden, 1 8 1 4 yılında
İmparatorluktan indirilmesine kadar on dört yıl sürdü.
il\ J,ı lu r 1 r ,ııı ı ı ı � ı ,ı l ı nı,ı ı ıl\l li ın;ı rnı \ ı ı mı ıı ı n ıı:ı ıı
!ı 1 ıLı � ıl fıtı 1 r! !l n: im ıı ı I ıl 11 ! ın I� I! 1 !! l nı ı· il!!\ i l ! 1111 il!! I� ! lı i

i ı if 11 ıı ıı ı ıılı 1 lıi ı ıı ,ı 1 ı il ,ı n ıı ıı ıı ı' 1 n �ılı w


lhı Qıılı1ıı �r1!ırını ı !Lı ıırırı ın ll!'\trıılııılıı ıı

Napolyon\rn en büyük aşklarından ,Josephine. Karayi p ­

lerde doğmuştu. Mnria Walr>wska lıiı Polonya prensesıydi .

İ k in ci eşi fmp::ırat.oriçe Marie-Lmıi:w ise Avusturyalıydı.

No;;trad:mıus, Na polyon için ''basit bir askerkeıı imparalnr­

lu(�a �·ıklı" denwkte. onu "Kral" diye� lamrnianıaktan iizel­

likl e ka�·ınnı;ıktadır. N a poly on önce biri n c i Konsül olarak


hüküm sürmlü;', ardınd::ın da 1800 ile 1814 yıllan arasın da

Fransa İmparatoru olmuştu. Felaketle sonuçbnaıı Ru:-;ya

seferinden sonra iktidardan ayrılmak zorunda ka lrlı. Nos t

radamus şöyle elemektedir:

Hrallıh huqıın hır lrl,ıhrlr ıln�rıı fııııuıııır ·

(CENTUliil= VL'67)

� ı r � r ıı µ ı n m � ıı ı ıı a n ,ın q ,ıh 1 ıı \dl a fı 1 � n ı ı' ıhı fı P n ı ı ıpıfı rıl n P lı


llıııııın air�ı nrnl mılurm�ı nı lıılrnrıımfı
(Cf-t�T! iRi[ I'/ /82)
Moskonı ateşe ve ı i l m i:;;tir Rusya'da korkunç kı şın baş­
.

lamasıyla kentte dumanlar tüterken Napolyon\ın ordusu


��eri çck i l nwyP haı;da m:ı k zornnda kal acaktı r.

BiRİNCİ DüNYA SAVAŞI

�hın Jhlll n aml a r . SUTI� U iPflll U llU llliP Jım md\i:lfl


1 a ı ı�ımın hmm ıı y untı a 1 rıu1� u n l ıı r .
�mımnu�nı l ahı ııaını ın ıır h u rıa ıı ı n�hl r q rn ll�l ı h l ar
q u hsr l ı q a r
la u aı nuıı ı rl rn n q a h ını n a qahl aııı�ı nna
(CENTURIE 1 1 1/7)

Bir Hi. yüzyıl insanı hava saldırıl arına kehanet ediyor.


Bu ve bar:,;ka dörtlüklerde Nostradamus kendi uçakl arını
sevinçle sel aml ayan askerlerin o lduğu muharebe meydan­
larında, 'süngülerin üstünde' yapılan savaşları apaçık gör­
müştü.
Gün ümüzde b azı astro l ogl ar bu dörtl üğün yan l ı ş yorum­
lan dıg·m ı, bunun aslında 1 940'ta Pari s'in düşmes i ne b i r
giindenne yaptığ· ı nı ileri sürmektedirl er. Eri k a Ch<�etham
ilk dizedeki 'akın akın kaçanbr' sözcük leri nin, hemen peş­
ieri ndeki Almanların ıin ün den , kuzeydoğu Fransa 'dan Pa­
rn..;'e d oğru kaçan nıiıltecil eri kastettigi.rn� i nanıyor. Luft­
waffe savn'?\'ılan. nwkincli tüf('k aksiyle yilll ardaki mült.e-
l(•rı uçaki<ır d mı tararnıf,)1ardı.
HuMEYNi

Nostradamus'ıın İ ran ve Humeyni 'yle ilgi l i kehanetleri


de yeterince dikkate alınmamış önemli uyanlardır:

i ra n da P h s i l n ı e q mh q a�!Illll 3\iilı llP 13UJ\! a r


lııh h oqu lı i ıı n a n c l lP o a loatm h h u h uın n a r ı
HPr ıeq ı n lı a) l a n �ı cı . f rmda n � e l m h m.

lı ıı l ı iıa ı r l ı h a ô P r t an r ımı n ı n
(CENTURIE 1/70)

İ ran Şahı'nın reformları arzulanan sonuçları vermekten

uzak k alınca, dini l iderler İ ran halk ı üzerinde giderek et­


kin l i k kazanmaya başladılar. Yoksulluk ve deği şime tepki
halkın eski yaşam biçimi nin temeli olan dine sarılmasına
yol açtı. İ ran Şahı Pehlevi halkın tepk i s i ve yükselen müca­
dele sonunda İ ran'ı terk etmek zorunda kaldı . İran ise
Nostradamus'un tanımladığı gibi Fransa'dan sürgünden
dönen Humeyni'ye sarıldı. Pari s'te geçirdiği dönem, İ ran'­
daki yönetim değişikliğini hazırlama fırsatı vermişti Hı.ı­
meyni 'ye. İ slam Devrimi, Fransa'dan başl amıştır.
Aslına bakılırsa Amerika'mn CIA'i i le Sovyetler Bi rliği­
'nin KGB'si dahil olmak üzere dünyanın en gelişmiş istih­
barat örgütleri bile Şah'ın düşeceğini tahmin edememişler­
di . Nostradamus'un 400 yıl öncesinde bu olayı görmesi son
derece i lginç. Kaderin cilvesi mi demeli?
HıTLER

Nostradamus'ım herkesi çok şaşırtan kehanetlerinden


lıiri de Bitler ve III. Reich'le ilgi lidir.

'Kıı t ıı l ı m ı ın n r l inı i ıır ı ıun l r.nnı r i n ı .r jup ilr.r ur ıaıu r n


tıı l hr n ı Ta n r ı nı TIP o nr�ı ıı ti l ı lı l r.rl
lir. Dİf !�� ooqum �PIİ fiu nmti Pfi hulu 1 a nı a n Jar
fram ur lıa l qa· na H nı an nr ın u thıı smı nlı l a rl
(CE NTURIE 1/5 1 )

1930'lu yı llarda en az kavranabil en dörtlüklerden birisi­


dir bu. Koç, Nostradamus'un daha önce de sık sık kullandı­
ğı gibi, Alman ulusu i çin başvurduğu bir tanımlam adır. Ay­
rıca Adolf Hitler de 20 Nisan'da doğmuştur yani Koç bur­
cundandır.
1 939-40 yıllarında gökyüzünde son derece ender rastla­
nan bir olay tam üç kez üst üste yaşanmış ve Jüpiter ile Sa­
türn gezegenleri buluşmuştur. Ve her seferinde savaş anla­
mına gelmiştir bu durum. Polonya'ya saldırı, Fransa'nm iş­
gali ve savaşın dünya savaşına dönüşmesi.

:n
� mn ıl � n 1L1 n p 1 f'f il Lıı. � h lltunIU nu il 1 � 1'11 n l lı ,j 11
IJ h�l1df nrnııı r,l!hf'f.Ptt IV\llf lllli IP\Uf lfüll[Jllnİ
Hurlırn lırınlaııııı nurmti �Pili lı,ı\ian
�liın ı.ı� lıır ll lurn la�ı nır �slınna.
il� ılı i ııl m n � P n i ı a ti ı � 1 m tıa� 1ı oaıııı a 1 h a nıl a 1 · ·

(CtNTUPlt IX/ 1 /)

Bu dörtl ü k çeşitli. yorumcular taratindan Fransız Devri­


m i'nc atfodilmiştir ancak kurulacak fırınlarla i lgili oldukça
büyük anl aşm azlıklar çık mıştır. Fransız ,Jean Charles de
Fontbrune, bu kehaneti Hitler'e bağlamaktadır. Hitler ve
Neron ya da Hi tler ve Hadrian , Nostradamııs tarafı n dan
sık sık birbirleriyle karşılaştırılmaktadır. Her iki Roma im­
paratoru da Yahudi ve Hıristiyanlar üzerindeki baskıları
ve iğrenç k atliamlarıyla ün yapmışl ardır. Hitlcr pratikte
nice askerin cesaretini kötü bir yolda kullanarak isti smar
etmiştir. Gaz odal arını kurdurarak Yahudileri burada yak­
mıştır. Hiç durmadan vaaz ettiği Altın Çağ gerçe kte bir
Ölüm Çağı olmuştur. Kimse Nostradamııs\ın uyan larını
ciddiye alm amış oysa Adolf Hitler dah a Münih günlerinde
Nostradamus'u b ildiğini kan ı tl a m ı ştır. Hıtl er'in "Mein
kampf' adlı kitab ı , Nostradarnus'tan ala rak ken d i ne mal
ettiği çeşitli yaklaşım larla doludur.
I! 11 ı ı '· lı .ı � 1 ı ı ı ıı. ılı, Ji I' n ılı' lı .ı ı rı ı ıı ı ı ı rı ıl rn
il ,ı ıı: il � I' 1 fı ıi 1 ,ı n 1 n 11 1 ! !ı u ıııı n ı: ı I fi 1 "lı !l U il l! .ı ıı ıl
\ ,ı ıı ıı ,ı ı ,ıfı 11 ı 'ı ı u 1 ıı P l ı: n .ı lı ı ııı 1 ıi11 rı ılıı f, ı ııl rı P 111
11.ı' ıl lı: ı Pli'� ı rı ı ı ı 1 ıırı ıı. ı u lı ıı ıl il :ı m ,ı ıı ı ı ,ı � lı ı rıı ı ı ıı ı n
,

Nnstradamm;'un '"Hrnter" d iye söz dbği Hitleı· le ilgil i


olan v e bugün de h ü l ü aynı şeki lde yorumlanan dörtl ü k bu­
dur.
Nori ş Dağfarı'ııdaki Hen , I n n 'di r. Hitler de Branau am
lnn'dc dog·muştur. (}eç kalan halle devreye Prusya girdiŞ�·i
içi n , Al manya birligine katı l m ayan ve dışarıda k alan Avus­
turya'dır.
Hitl er'in i lk başta gelen hedefleri Avusturya' n ı n yuvaya
dönüşü, Çekoslovakya ve 1;·evresini kotro l ü altına almak,
Doğu Prusya'yı Reich'le birleştirmekti . Alman birlik leri Vi ­
yana'da korkun\: bir tezahüratla karşılanırken, kimse işin
bu denli feci sonuçlara yol açacağını sczemiyordu. Ama
Nostradam us görmüştü. 'Büyük' k e l imesi i se Nostradamu­
s'un s ı kça bm_;vurduğu bir sıfattll'; ahl aki ve manevi değer­
lerle i l gis i yoktur. İster geçici ister kalıcı olsun, güç ve et­
k i n l i k kazanmaya yönelik eylemlere gınşen herkes 'bü­
.vük'tü r onun i çi n .
� u q uh � l ın a n q a ' n ı n u ı r ha ıı ıa n ı
H rııl l a r ı n H rJ l ı n a q a r ıl ı ın r ı ınrh i ı ı r r � ia ı qapmh
Tu n a rn r i n � �n q H� ı ın �rlmh a n a
� u hrnhrn. � rnı a l a r �i u i hm ıı nl a � m t
(CENTURIE I X/90)

Büyük Germanya l afı, 1 923 yılında 'Büyük Almanya'


olarak çevril miştir. Dörtlüğün ikinci satırı daha da i lginç­
tir. Hitler gerçekten de dünyayı komünizmden kurtaracak
ve Hıristiyanlığı tan rı tanımazlığa karşı koruma altına ala­
cak adam o larak çıkmıştır ortaya. Vatikan ile imzaladığı
konkordato, birçok Hıristiyan'da özellikle kilise ileri gelen­
leri arasında din özgürlüğünü sağlayacağı, barış ve düzeni
egemen kılacağı umudunu uyandırmıştır.
Nostradamus'ta Kralların Kralı , Papa'dır. Katolik Avus­
turya, Hitler tarafından büyük bir memnuniyetle Reich'e
dahil edilmiştir. Avusturya Şansölyesi Schuschnigg'i n uya­
rılarını dinleyen bile çıkmamıştır. Her şey açıkça görüldü­
ğü zaman ise çok geç kalınmıştır. Gerçekten de dünyanın
daha önce hiç yaşamadığı bir biçimde oluk gibi kan akmak­
tadır.
Bir de başka bir ilginç olay var. 1939 sonbaharında
İ kinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesinden kısa bir süre

sonra, bir gece yarısı Hitler'in Propaganda Bakanı Göbbel­


s'in astrolojiye çok meraklı karısı Magda kocasını uyandı­
rır. Bir kitapta Nostradamus'un bir dörtlüğüne rast gelmiş
ve büyük bir heyecana kapıl mıştır. Çünkü burada İ ngilte-

40
re'de yaşanacak bir krizin Polonya krizine denk düşeceğin­
den söz edilmektedir. Yani hiç yanlış anlamaya yol açmaya­
cak kadar açık bir biçimde Ü çüncü Reich yöneticilerinin uy­
gulamaya çalı ştıkları politika resmedil miştir.
Yorumculara göre Fransa'nın Almanya tarafından işga­
l i ni ise şöyle öngörmüştür Nostradamus:

H a nı � u l ar ı i l e n ı r l r. � r. n l ı nı n e r l r. r � r. l mh
fram · d an l spanqa s ı n ı r ı n a hadar ıı l m n
ff zallnıah ı c r n n u f m n u ·

(CENTURIE 1 11/8)

Hitler 1939 yılında bu işgali çoktan plan lamıştı. Bundan


haberi olanlardan biri de Göbbels'ti. Göbbels bunun üzeri­
ne İ sviçreli astrolog ve Nostradamus uzmanı KE. Krafft'ı
Berlin'e davet etti . 1 940 yılında Fransa'nın işgali başladığı
zaman Nostradamus dillerden düşmüyordu. Amerika'da bi­
l e Nostradamus'la ilgili manşetler atılıyordu.

' B ü y u h H l nı an ya i l e n i rl r. �lı r nı eh i ç i n i slı y aı


B rananl. f l an d m . h e n i . B r uHP. ue B au l a � n e · u
[ ı h l ı i h i q u z l ü . ill u h ad d r. s llli l ah
�alı m lı Uiqm u r. H al n ' ü l: ı nı e n i s lan l ı n u q u h l i der . "
(CENTURIE V/94)

41
Alman b i rl i kl P ri ayn en burada söy l e n d i ği gı bi H o l l anda.
lk lçi ka vr� Fransa'ya saldırm ı ştı r. H i t l cr. i n arkas ı nı güve n ­
c e a ltına al mak i \;in Sta l i n i l e i m zaladığı an la :;; rna k e l i me­
n i n Lam anlamıyla i kiyüzlü b i r ittifaktır. Nitek i m h emen
akabinde Hitler' i n giı·i şeceği Rusya seferi i l P bu görüş d oğ­
nıl anm ı ştı r.
Büyük b i r ş aşkın l ı k ve şok yarat mıştı Nostradamus o
gün l erde. Bir ara Nazi Al man yası, Nostradamus ile i l gili
h er çet?it metni de yasak ki taplar arasına aldı . Bun un son
derece i l gi nç nedeni i se "Olayl arın önceden haber alı n m ası­
n ı önlemekti . " Himm ler'e göre, düşman l arın Nostradamus'­
un kehanetl eri arasında gezinerek Hitler'in en gi zli plan l a­
rı h akkında fikir sahibi olmal arına set çekmek gerekiyor­
du. Ö te yandan İ k i n ci Dünya Savaş ı sırasında Nostrada­
mus dörtlükleriyle i l ginç b i r propaganda savaşı da yaşan d ı .
Almanlar i ş l erine gelen Nostradamus dörtlükl eriyl e propa­
ganda yaparken, yaşlı kurt C hurc h i ll i l e Ameri ka da kendi
i şlerine gelen dörtlüklerle Nazilere yanı t veriyorlardı. Ne
beis, gerekirse bir i k i di zede, sözcükte tahrifat bile yapı l ı ­
yordu.
İ sviçre l i Nostradamus uzm anı ve astrolog Kari :S .

Krafft, 1939 yılında "Yakacak Viyana ve Köln'ü, E rmeni s­


tanlı Büyük l ider' di zesin i n anl amını çözmüş. Söz konusu
Erıneni stanlı l i deri n Stal i n ol duğunu an lamı ştı . Krafft
Göbbe ls'i uyarm a k i stedi. G öbbe l s 'Annenie'yi, 'Arrn inie'yc
yani Ermen i stan l ı y ı 'Arrn i n usl u'ya çevirerek Stalin'in yeri­
ıw H i t l er'i geçiriverdi
Nost rad � ı nı u s ta ra fı n d a n çok iın<.:csi n d c n söylen m i şti
ı ı l u p b i tece k l er . �ta l i n o g·ıı n l er i n büy ü k A l nı mı Hcich ' ı n ı n
doğ u da ki buyü k k e n ti V i ya rrn i le batı d a k ı r\ ıi l n k e n ti n i a te­
·

:-;; P V(� rd i . U z u n s ü re yaba n c ı toµra k l an:la y ü rütü l < n sm a s ·

,;on un d a A l nı a n .v a'ya d a u l a ş m n-; t ı .

\ " ı ı ı rrı ,ı ıl rı lı.ı n ı ıı ıl i'� I' rı ı ı ıı l rı ıı il 11 11 ıı lı


ıı ı ıı I rn fı ı ı m ıı rn ı· ıi 11 1 P lı m 11 ı ı ı P ıı ı
lııı ıu n ı.P 11 .ı ıl ı ı P . lj l l i rn ı � ı n ı n n L,J' ll i
\ l h ıl 1 ıl fı fı il l 'ı il il il 1 11 i f' il il i' � l'llll ı fi I' fi! I' � ,i i il llL! n li ,ı iı

B urad a N ostra d a rn us ' u n ya l n ı zca B i t l er i ç i n k ufüın d ı ğı

ı ki k a v ra m b i r a raya gel m i ştir. H a d r i c ve Mega l o m a n.v a k .

H u d ör tl ü k H i tl c r ' i n s o n u n u n a n l atı l clı{�ı ş e k l i n de yorum ­


l a n ma k t a d ı r.

H i çbir d eger taş ı m ay a n d i f;er ' B üyük' i se S tali n d i r A l ­


' .

ııı an birl i k l e ri Sta l i n grn d ı kuşatı p Mos kova ö n l e ri n e daya­


'

n ınc a , bir an s o nu y la karşı k arşıya gel m i ş , derken sa va ş ı n

k aderi n i n tc r,; ı rH, d ö n mes i , d i ğ·er b üy ıik ı ç ın b i r ımı c i zc

ın c v d a n ;ı get.i nn i sti r.

S a v a ş ı n s o n gün h'r i n d e , Be rl i n de k i s ı g·ı n ağın d a h e r şe­ '

.\ in y i ti p gitti ği m göre re k u m uts u z l u ga k a p ı l a n Bitl e r , ger­

' " kten de bi r şiil e n d e d i r o s ı r a d a . Bu s o n anında Eva B ra ­

u n i le ev l en m i s ve ard ı n dan k a rı sı i h� k P rnl i si n i v u r m uştu r .

Nos t ra da ı n u s F ü lı rer'i n s ı grna��ı ı ı d a k i b u i n ti h ar olayı

' i n b i r de y e n i :.;iıznik t ü n'tmi :; t i r : 'Pongd a l e . ' Keli m e n i n


ilk h ecesi olan 'pong' Fransızcada tabanca patlamasını an­
latan ses olarak kul l anılır. İ kinci hece ise Almanca silah
patlaması anlamın a gelen 'knall'ı andırmaktadı r. Pongdale
ile daha yakından bağlantılı gibi görünen Fransızca 'poing'
sözcüğü bugün hem yumruk anlamına gelmektedir, hem de
Hitler'in beynine sıktığı el sil ahına verilen addır.

� a l nı r ı nı na yan nı ı s i h ı h i s i ·
(CENTURIE Vl/65)

Hitler ve Eva Braun'un cesetlerine benzin döküldü ve


ateşe verildi . Hitler böyle arzulamış, Nostradamus da olayı
aynen böylece haber vermiştir.

VıcHY YÖN ETİMİ

" H e n fü i n i ı � l a l enmh ya�rnı l a r l ara l ı nnan


H u � ü nı m e n u r h m ın m y i ! i re n yas l ı ananı
��u l l a r ı n ı n r l ! P r i y ü 1 ü n ü ü r ! üy o r
..
[ h a r ı m � r l m s u r, R ıı u r, n 'ne h a r ne 5 i n e i h m l Pnmh
(CENTURIE iV /6 1 )

44
Bu dörtlükte Nostradamus Nazilerin kukla yönetimine
dönüşen Vichy yönetimine işaret etmektedir. 'Yaşlı adam'
Hitler'in önünde eği l i p Vichy hükümetini yönetmeyi kabul
eden I. Dünya Savaşı kahramanı Mareşal Petai n'dir. Kuk­
la hükümetin başı olarak kaldığı sürenin çoğunda kendi­
sinden alaycı bir deyi şle 'Yaşlı adam' diye söz edildi . Nost­
radamus'un adını andığı üç kent de aynı gün müttefik bir­
liklerince özgürlüklerine kavuşturuldu.

GEN E RAL FRAN CO

Nostradamus bazen de isimleri açık açık zikretmekte­


dir.

" H a s l i l qa [ u n ı rn · n na n ç ı h m h fıam
[ m l l a yaıa h elçi h m h l e y mh � o l ü n ın e q i
R i rna·n ı n ana ın l a r ı t u t m h l a r o n u
H a ç ı n nı�ym h l a r ! e l � h e l h a� m i s i n e ya ı a ı nı a a n . ·
(CENTURIE I X/ 1 6)

Franco ve diğer subaylar İ spanyol Kastilyası'nda cunta­


yı oluşturmuşlardı. Sürekli olarak h ükümetinin gözüne ba­
tan Franco önce sürgün olarak Kanarya Adalan'na gönde­
rihni şt1. Kısa sürede ülkeyi iç savaşa kadar sürükleyecek
( 1936 ) bir iki liğin içine itti. II. Dünya Savaşı boyunca ise
Franco savaşa katılmaktan ısrarla uzak kalmaya gayret et-

45
ti Priıno <f o Hi w•rn d a ı Nostra d am u s ' t.<1 R i b ı < ' IT di \ P ge\·ı

v o rı b ı d i k l er i İ l <' J•'ranco'v:ı k ;ı t ı i nı ı s \'P omrn y a k ı n l a n <1 nı

M u s s ou N ı

il ıı l ıı illi iliıl li nı rn !' 1 h 1 rı ı l ıılır i n ı


!iv !'il : ! : n ı ı' 1 ,ı nıl:.ı n ı ıı ı ıı ıı ı ıı ıi ıı l' \ rı ı !ı ı r ım.ı r
" I '
r· , ııJ ı : ! i l' ıı ı I' ıı ', i ı h lı Ü: lı ı � P 1 1 1 111 i' [; .ı � : ı iı ! r rl i' il l' il
fl ı.ı 1 1 ı lı ıı ı· il ıı ı r' rı ı ıı !ı.ı ıı r .dı l 1. ı ı !ı ı ı l ı rı l ıı ıl rn ! I' n 11 ıl ıı lı

D . ı\1 . , M u ssol i n i ' n i n o rLı y a çı k ı �' ı d ı r. 1 920' 1 i .v d b ı rd a l t a l ­


y a ' d ak i t ü m d u v a rl a ra lı u h ;ı r fl c r kuz ııı nı ı :-:t ı t·. " D uce M u s ­

,_,oli n i " .

A l e xander C e nt u ri u ' r n ı n bu döri i ük l e i l gi l i yonı m u r ı a gii­

re l 927 y ı l ı n da Fi r a vu n Tutankanıon un m ezan h u l u n ıını ş ­


tnr V e l ı e m e n henwn aynı gü n l c rdP Mu::iso l i n i , İ t a l v a n
Kra l ı ' n ın lı ak l a rı ııı e liıı d e ıı alm ı :.;; t ır. Kra l . i l l hi nyn Sm ıı­
:-: ı ' n ı n son glırı l {' n n dl: yen i d e n göre v<' \ağn! d ı . Savcı s son nı -

;.; ı nd a ı ,.;e ge rçe k le n d e h e r i k i yönd. i ın ta r i h e k a r ı ş t ı . lhı c ( ·

l i n� e d i l d ı . Kral E ın m a mı e l i se tah ttan fl'ragat etti .

Ger�·ekte n hu k a d a r \'O k rast l aıı lı o l : ı b i l i r m i ? N ost rnda�

ınus' ı ı rı u va rı l a rn w ku l a k V l' r i l s c> ac;ı h a bir pan:a d c g· i şi k l i k


u i a b i l i r rn ı y d i .! Aııı cı Nostr<ı d a m u:-; ba'2ı ıı a gel eu · k l t�l'İ ,va n ı

k t : ıı d ı :-; i n e k inı sl'n ırı k u l a k vern1ı'Vl·ccğ·i n i bi l i _v ord u . · fı ( )\ ) yı l


hoyunca ge�· nı even'k c;<i z i t . a l dı r m ayacak k i m se l e r ona" d.e­
nı e m i s ırny d i " '

PA STE UR

�m ıı u ı ıp i l H ı a fı l ı tı d l a n tı J 4 1 � \ P IJ lı u l m ı r1 lı
l1 amu r n rn ıi P l\ � F h ı r ı l a h tı i!ll a r rı U(mJr.ı lt
� ıı a 4 ı r ıı r ı rn ı n ı 1 ,ı ırnıı l r1 ıl ı � ı n ıl a a l m n
� nı a U lı a ı n a f l U J IJ 11 l l P f i P h a fıl l m ı � h .
cc r n r uRic :/25)

Bu, Nostradarn us'un en ünlü dörtlük lerinden bi ridir,


çünkü havayı kirleterek h asta l ı k yapan mi kro organi zma­
l arın üstesi nden gelecek bir yöntem keşfeden büyük Fran­
sız kimyacının adını tam olarak vermektedir.
Bu buluş tıbbi. al etlerin ve h astane odal arının steril ol­
masını sağladı. Dikkat çekici olan Nostradamus'un ayrıca
özgül bir tari h verişidir. Ay'ın astrolojik çevrimi, 1535 yılın­
dan l889'a kadar sürmektedir. Pasteur ' u n ünlü enstitüsü­
nü kurd uğu tarihtir bu. ·Rivayet' sözcüğü de, muhtemelen
onun yeni likçi yöntem l erinin Fransız Akademisi'nin daha
tutucu üyeleri arasında uyandırdığı kıskançlı k duygusuna
gönderme yapmaktadır.

47
A ş K UGRUNA

· � ıı�a n ın a q ı h a tı u l r l ın P q ı ı s l r ın r q m h
ıun ra ıl e � rn i ı al m h l m n m h
Rua l a r ı n � ı a l ı h a� ın a h m n n u a h al m h
� Pr i n P h ıa l iq r l i n � i chı r h r l i ı l i s i n ı ı a ı ı ın a q a n h i ı i �e l i r i l mh

Bu dörtlük VIII. Edward'ın, yaşamının aşkı olan Ameri­


kalı dul Wallis Simpson' dan ayrılmayı reddetmesiyle ,
1 930'larda İ ngiliz monarşisini derin biçimde sarsan skan­
dalı anlatmaktadır. Bütün dünya kral ve hükümet arasın­
daki çekişmeyi izlerken , Edward akıl almaz olanı yaptı ve
imparatorluğu büyük bir sıkıntıya sürükleyerek 1 1 Aralık
1 936'da tahttan feragat etti. Bunun sonucunda İ ngiltere­
'den ayrılmaya zorlandı ve sürgüne gitti. Küçük kardeşi,
VI. George unvanıyla krallığa getirildi. Nostradamus'un
şahsında 'hiçbir kraliyet belirtisi' görmediği VI . George'a
yakınlık duymadığı açıktır. Uzman John Hogue'nin belirt­
tiği gibi, "Belki de vizyonlarında gördüğü yeni kralın keke­
lemesinden hoşlanmamıştı. Ama eşi Ana Kraliçe'nin bile
kocası VI. George'un bu ani önderlik yüküne hazır olmadı­
ğını söylediği ileri sürülmektedir. Kralın beklenmedik er­
ken ölümünde belki de bu yükün önemli bir payı vardı."
Ana Kraliçe kocasının başına açtığı bu büyük sorumlu­
luk yüzünden kayınbiraderi ve daha sonra Windsor Dükü
adını alacak VII . Edward'ı hiç affetmedi. Bizzat VI . George

48
da günlüğüne şunları yazmıştı : "Yıkıldım ve bir çocuk gibi
ağladım. Ben yalnızca bir deniz subayıyım , tek bildiğim iş
b u. "
İ şte gene VII . Edward'ın tahttan feragatiyle ilgili bir

başka dörtlük:

" l n ç ı l i 1 ıupraq ı n ı n çr.nc u r. l i a h o ı


fü r. h l r. o l a n Mam ı n ım i q r. l r. l ın i s o l o u ç u
baba o l o u q ü no r. . l o n o ıa ıın u n l a raıısın aqa o u şmh
U r. o q l u n o a n h u h ü ınıl a r l ı q ı q r. ı i a l ı ma h ·

( C E NTURIE X/40)

BERLİN D uvARI Mı?

' ( a l ı s ın a o a n üm q ı h ı l m h b u q u h o m r
U r. o l mh � u q u h . a n i U P. ne qa h ı n ı l a ı a h b ı r m il e
Ham ur.ç i l o o m u V o l o a h r. n ü 1 ç n q u qr.ın i l e ı
� u l a m a h ü l ke . h a n o a n b i ı ı ı ın a h l a . ·
(CENTURIE 11/57)

Bu kehanet daha çok Saraybosna suikastıyla ilgili ola­


rak yorumlanmıştır. 'Büyük' Avusturya Veliahdı Arşidük
Franz Ferdinand'dır ve ölümü ile Birinci Dünya Savaşı'na
yol açmıştır. Gerçekten de o günlerde, Alman donanm ası
henüz hazırlıklarım tamamlamış değildir.

49
Ne v ar ki b i r de büy uk d uv a r ı n y ı k ı l m a s ı ya dcı ortacb ıı

k a l d ın lnıasınd a n '.-' OZ edıl rıı ı� k t c> d i r b u d ö rt i u k te. Hu d o l f

Putz ı c n ' ı n ·No:.; t rn d a ın u :-;° u n i\ torıı S a v a ş ı rw İ l i .-:; ki ı ı Kr· h a ·


net l eri ' k i tabın da old uğ·u g i b i Berl iıı D u va rı a kla gel ebi l i r.

1 9.'\9 yı l ı ıı d a Berl ın Duvan'nm yıkı l m a s ı nı n ardın d a n da

1 99 1 y ı l ı ııd::ı Kiirfoz Savaşı µatl a k vennişti .


Bi rço k a raştı rm acı N ostradam u s u n ya l n ı z Kiirföz Sava­

ş ı ' nı gür rn e k l e k a l m ayı p Üçüncn D ü n y a Savaşı ' n d a y a p ı l a ­


cak büyiik çarpıi;imal arı d a gördı.iğü n ü ö n e sürüyor.

l ı h rt r ;ı h ıır ı a ıı a .ı l ıJ h . ı r ıı i ın m .
. h u ı u ı ıı h rıı l l ı
nı rnı ıı n ı a ın ıı a a a lm h ı h u rm tı
H u l u n a n s i l rn u l � ıı n lıi r h a n ı m r l r ıı ıl ı g r ı ı r m� h
Tup r a h �nra h ıı r h m � rı r u mrh ·

ICE'i'1fUR!I' Vl!l/70)

B u d örtlükte Nostradamus, Irak l i deri Saddam H üsey i ­

n ' ı n Kuveyt'i i şgali üzerine birçok B atıl ı u lusun b i r araya

gel m esiyle yapılan Çöl Fırtı n a s ı Harekatı'na keh a n et et­

m ekted i r. Nostradam u s ' u n Mezopotamya olarak bildiği böl­

ge bugünkü Irak ve Kuveyt'tir. Saddam H üseyin , 19�)0 yı­

lın da Kuveyt' i n petrol yatakl arı nı ele geçirmek içi n ordu s u­

na sın ırı geçme eınri verdi . Müttefi kler tarafı n d a n geri çe­
k i ! meye zorlanm ası n d an sonra 'toprağı çorak ve kara' h a l e

getirecek şeki lde petrol kuyu l armm tutuşturu1m asmı em ­

retti

so
j ) Ü N Y i\ K U <;� U L D U

\ ! 1 � : I ! l ıı ı !ı i 1 1 1 � l !ilil ' ıl t ı ıı !/ ,1 iı 11 1 U 1 1' 1 F h

il 1 11 n ı .ı ım u l lı P 1 P r lı <l ı ı ı ı ı ı ıı ıl v 11 ;ı ı ı1 11.11,1 ti
! ıı � ,ı n l .ı ı lı .ı ıı .ı iı ;m ıl 11 n ı ı I! 11 ıı .ı ı � ,ı i .ı r l .ı � u ıı rı n ! ı ıı ıı ! ı ıı 1 u lı !' ıl ıı 1 11 h

! l 11 r fı I' rı \ i 111 ) / ,i 1
, ljl' 1i ! ıl \'fi l .ı !J .! ı ,I ı'ı

l k i ıw i D ü nya S a v a � ı ' n ın suna e r m e si n i n a rd ın drn ı lıi rro k

u l kc l !)[)() ' k rdc: yeniden dog1 1"1 111 ıneyvt• lt> ri ı ı i vcnwk Ü Z( ·n·

:- ak ı n l ı · � t i g i n d P Bat ı ü l k t� l ( ıri ı ı d e İ ıı /'.lı b i r b uyüıne y:ı :;; , ın d ı .


;\yn ı d iiıwın de i n s a n l a r büyük u ı,;a k l a rn b i n erek rok uz; ı k

ıneo;afc l < ·r i bı rk :ı c s a a t i ç inde k ;ı t dti l e r. Ama N us1 ra d a m u

., u n son d ı zesi n d e k i uya rı d <ı ol d ı ığu g-i bi barı ::;; ı n ;ır d ı n d n n

,;a v a � ı n fe l a ketleri d ünyayı yen i de n y ı kı m a uğrn tnı ; ı y a ha�-

ladı.

l n w ı L ı r ı ı ı ıııı ı ;ı ıl ı � ı l ı ı ı ı r. 1 h l , ı r
!\Sil h d l m iı l H
11 \n�l;ı ı nJll lPlSl1 ıl ll ıl m i m n f' i l l P llP l \ l f'r f'lı

!) ]
Bu dörtlük son dize nedeniyle Kennedy ailesine ait dört­
lüklerden biri olarak yorum lanmı ştır. İ lk üç dize, kardeşle­
rin bütün yaşaml arı boyunca mücadele verdikleri karışık­
lıkları tanımlamaktadır. John ve Robert Kennedy kardeşle­
rin suikast kurşunlarına hedef olmalarına rağmen, bir
skandala adı karışan üçüncü Senatör Edward Kennedy sa­
pasağlam ayaktadır.
O zaman üçüncü kardeş kimdir? Son yapılan yorumlara
göre dörtlükte adı geçen üçüncü kardeş, İ kinci Dünya Sava­
şı'nda, Nostradamus'un İ kinci Deccal diye nitelendirdiği
Hitler'in Nazilerine karşı savaşırken ölen en büyük kardeş
Joseph Kennedy'dir.

"lliuhmarnrn om a u q u h ananı n ü ş mh
� u q ü h o l a n ü l nü r u l mh . o l u ın ü �oh a n ı ııl a ı a h qasa an � m h
lli ü hrın ın r l na � ın a ın ı s a l a ra h . q o l u n nüy u h h ı s ın ı n ı as m h
l ı ın a h q a h ı n ı n n a yrr h an l a l rh r l r n mL
(CENTURIE 11/57)

Başkan John Kennedy'nin ölümü çok aniydi ve bütün


dünyayı yasa boğdu. Mükemmel olmayışı belindeki kronik
rahatsızlığa ya da çapkınlıklarına bir gönderme olabilir.
Nostradamus Başkan Kennedy'nin öldürülmesiyle i lgili
olayları ve gizemi diğer dörtlüklerinde çok daha ayrıntılı
olarak anlatır.
· u u q u h a n a nı � u n ô m n bi r q ı l ıl ı r ı ııı l a ı a r pı l m h
� u h u n h d l r q l r ııı . r l ı nılr ô ı lr.hçr ul a n a i r ı ı rn t ı n ô a n a i l i n r u! h
� r. h a n w � m b i r tı aı h a s ı � m ô u ı m h
� r ı ıııs · ar . l u nıl ra ô a ça ı ı ı ııı a T n s m a · a a s a l � ı n c ı h m h
(CENTURIE 1/26)

Nostradamus hem John , h em de Robert Kennedy cina­


yetlerini haber veriyor. B aşkan 22 Kasım 1 963'te Dallas'ta
öğle vakti öldürüldü. Bobby ise 6 Haziran 1 968 gününün ilk
saatlerinde Kaliforniya'da yapılan ön seçimi kazandı. Yap­
tığı zafer konuşmasının hemen ardından Los Angeles'ta bir
otelin mutfağında öldürüldü. John Kennedy'nin öldürülece­
ğini, öldüğü güne kadar onu birçok kez uyarmaya çalışan,
çağımızın kahinlerinden Jeane Dixon önceden görmüştü.
Son dize, Fransa ve Londra'da öğrenci ayaklanmalarının
başladığı ve Floransa'daki büyük selin yaygın bir h astalık
salgınına yol açmasından kaygı duyulduğu sırada gerçek­
leştirilen Robert Kennedy suikastı dönemindeki karışıklık­
l ara işaret ediyor.

� s h i ı � l a ııı a ııı l a m a h
U r ı a l ı ô a n h u l u l ü h qa� ııı u r u b uq u h a d a m ı n u s l rn q a� m h
fü ü� u n ô r. b u r. q l r. ııı q ü 1 u n ô r n b i r ııı m ııı u s u c l a qm h l a r
.

.
H s ı l s uç l u s i s l i a � a c l a r ıl a s a h l a n m h .
(CENTURIE Vl/37)

53
Dörtl ü k t e sözü edilen ·'eski iş" bir kra l ı n ya da bizım ça­
ğ·ı m ı z da bi r ba ş kan ı n iildürü l mesi d i r. Nostradaııı us, yaka­
l a n d ı kt a n i k i gün sonra poli s koruması altı nda i kPn Dal l a s­
lı gece kulübü sahibi J ac k Huhy tarafı n da n vurul arak öl dü­
,

rülen Oswal d'ın m asum o l duğu nu: ası l suçl un u n " s i sli
ağaçl ı kta" Başkan ' ı bek l e d i ği n i belirliyor. Bu son derece :;; a ­
şırtıcı bir d i z e , çünkü cinayet.in h e m e n a rd ı n dan o gü n D<> ··
aley Pl aza'da bul unan bi rçok kişi , silah sesl eri n i n Oswald'­
ın üç el ateş ettiği i ddia e d i len depodan çok, çi menlik bi r te­
pen in arkasındaki ağa� la n n arasından gel diğ·i rı i söyle m ı ş
· ­

lerdi . Tuhaftır ki bu ta n ık l a rın çoğu esra rengiz bi r bi çimde


ö l dü. Kurşun l arın ge l diği n i söyledi k l eri bölgenin fotoğrafla­
rı sonradan büyütü ldüğün de t ii fo k nam lusuna benzeyen
bir şey i n dallar arasın dan uzandığı görü ldü.
Ba9kan Ken n edy'ni n gerçek kati l i n i n ya da kat illeri n i n
kim liği öğ-reni lebilecek ıni? Nostradarnus öğTenil eceği n i
söyl üyor:

ll a l h ı ıı n ıı u ıı o ıı h ;ı n P l ra l a s a ( ı l .ı ı rı h
lı n h l r r M i m n P I l P TI � P i ll! P iJ P f P lı

� lll d m n O l f \ U f P l \ l l i l JTI P lj r r P h
ll n a ı rn h l ı h r n m h l r h a o a nı ı ıı r u � u '
(ClcNT!IR!t iV 149\
Biızı l a rı baş l angıçta sui kastın ard ındaki gerçek iiyküyü
o rtayn n karacak k i şi n i n , Oswa l d ' ı ö l d ümıekten ömür boyu
hapse nı a h küm edi l e n Ruby ol duğu n u düşü n d ü . İ l k başta
Oswa l d ' ı ,J ackie Ken n edy 'yi Dal l as'a dönüp rn ahkenwde ta­
nı klık yapmak zorunda k a l m aktan kurtarm ak i çi n öl dür­
diiğfü1ü söy l eyen Ruby bil d i kleri n i n hiçbi ı·ini söy l em edi .
Warren Kom i syon u üye l eri '"Dünya gerçek l eri asla iiğTene­
ıneyecek , çün k ü n e yazı k ki bu i şten k azanç sağlamış olan­
lar gerçekleri n ortaya çıkm asın a asla izin vermeyecek" gii­
rü::ıünü kabu l l en mek zoru nda k a l m ı ştı .

AvA SE YAHAT

rı P n ıl ı s ı n ı ( ı h a r m n
ll ıı ı n n ı r n ıı m ı n r
ll r a n a n a l ı n ı p ıı r r l e � l i r ı l m n
M rn ı o i r ı o p r a � a
(CENTURIE !X/65)

Bel k i de Nostradamus'un çağımızla ilgili dörtlüklerinin


en çarpıcı olanlarından biri. Tüm dünyanın televizyonları­
nın karşısında huşu içinde Amerikal ı astronot Neil Amst­
rong'un 1 969 Tem m uzu'nda ay yüzeyine yaptığı tarihi inişi
seyretm esinden 400 yılı aşkın bir süre önce, Nostradamus
bu o l ayı çal ı şma odasın da görmüştü.
Uç üNCÜ BOLUM

NosTRADAMUS U YARIYOR

Nostradamus birçok olayın düğümlendiği o ünlü 2000


yılından söz ettiği zam an çifte bir devrime işaret etmekte­
dir. Savaş, terör, açlık ve salgın hastalıklar yeryüzünü kap­
layacak ve bütün bunlara, insanoğlunun akılsızlığı yüzün­
den giderek daha da kötüleşecek olan gökyüzündeki koz­
mik felaketler eklenecektir.
1 1 Ağustos 1 999 tarihiyle ilgili iki önemli yorum mev­
cuttur. Bunlardan birincisine göre, Nostradamus'un bini
aşkın dörtlüğü arasında yalrnzca bir avuç zamanlama ya­
pılmış olanı vardır. Ve bu zaman belirtmiş olanları n hemen
hemen tamamı gerçekleşmiş olup, geriye yalnızca iki tane
kalmıştır. Bunlar da son gün olan 3797 tarihiyle, 1 1 Ağus­
tos 1 999'dur. Bu ikincisi tarihteki büyük dönüm noktasıdır

57
N ostnı d :ı nı u:' a gorı · . Sriz k o n u :c ı ı µ ü ı ı d l' hi r<:ok i d d ı ; ı s: ı h i lı i

n i n k a ıı ı s ı n ı ı ı a k si n e . dünya b a t n ı anwa k \T < • g u ı ı cl <•ıı i t ı lın -

ren b u yan l ı � yon ı nı la rı ıı ta nwnw n t t< n-; İ n ı : l ı i ı :t k ı ş giis l e r\' ·


re k iyıyP yii ıı elcce k l i r .

� ı l ı 11� 1ı ıp1ıl 1 d 11 ıpı ti ıı il m a ıı


� f i ı P n ıl .ı nı r ıl m fı rı ıı r n ıı · n u ıı lı u ıı u h � r ,ı \ ı
� r ,ı 1 il n � u u 1 P nı I' ı ıi ı r ı 1 1 1' 1 dı ıı P n ı lı ı1 ı i .ı n
� rı ı ıı ı ı ıı ıl r ıı r ı ıı nrıı rnı ıLı ı ,ı u d ı ı n lı u n u ın ı u ı ıı ı r h m u ; 1 u ! ıı n i ,ı .

Gökyüzü ndeki "Kor k u 'n u n B ü y ük Kral ı " Ortapğ'd<ı


halk arasın daki yaygı n ifadeyl e söylenmiş olan 'güneş tu­
tulması'dır. Güne� tutul ması lwmen tüm astrologlar için
y ö n lendiri ve de gene l l i k l e birtakı m k ötücü l olay l arın hu­
bercisidir. Söz gelimi ya bir hükümdar öl ecek ya bir ülke
yağmalanacak, ya da bir fel aket yaşan acak demektir.
Yapılan yoru m l ara göre burada kastedi l e n şudu r: Frnn­
sa'da o gün e kadar başta o l a n hükümdar ve tüm rejim çö­
kecekt i r. İktidar yepyeni birisi n i n eline geçecektir. Ve o Av­
rupa'yı yeni bir ge l eceğe sürükleyecektir. Bu değişikl i k ön­
cesinde ve sonrasında savaş yaşan acaktır. Ve o kiş i bu sa­
vaşların arasın d a kal an zam an dili minde son derece başa­
rılı ve mutluluk getiren bir yöneti m gösterecektir.
Angoulerne, kimi zam a n Moğol i stan, k i m i zaman da
SoYyetler B i r liği'nin Batı Avrupa'da h a k imiyet k u nı::mnun
baş l angıcı n a yönelik olarak da ku ll anı l m ıştı r. ( )t(• vaıı d a n .

G8
Angoulem e, Fransa'nın batı sındaki eski kraliyet kentinin
de adıdır. Bazı yorumlara giire Nostradamus, Avrupa'nın
kurtuluşunun Fransız soyl ul arı ndan geleceği n i imaya ça­
lışmaktadır. 1 1 Ağustos 1 999 tarihi de Nostradamus' a göre
batış değil , tersine bir umut tarihidir.
Bu tarihle i lgil i ikin ci öneml i yoruma göre i se 11 Ağus­
tos 1 999 tarihinden sonrası için kehanetler oldukça azdır.
Bunlar daha çok özet nitel iğinde olup ayrıntıl ara girmeksi ­
zin bi rtakı m genel gel i şmel eri aktarmakla yetinmektedir.
Bu özellik doğrudan kahinin kendisi tarafından "İ nsanl a­
rın bilgisizli�ri ortadan kalkacağı için, 2 1 . yüzyıl ve sonrası
için kehanetler gerekmemektedir" şeklinde açıklanmıştır.
Bu yaklaşımla o devrin insanlarının geleceği görebilecekle­
rini kastetmektedir Nostradamus.
Yirmi biri n ci yüzyıl ın ve ikinci bin yı llık dönemin insan­
l arı i çin oldukça önemli bir nokta daha vardır. Eğer yerkü­
renin bir başka gök cismiyle çarpışması söz konusu ol acak
ise bu en fazla e l l i yı l içinde olup bitecektir. Ve bu olaydan
sonra insanlar, bu tür oluşumlara karşı etkin bir biçim de
korunabilecek kapasiteye erişmiş ol acaklardır. Bu tür kur­
tuluş reçete l eri bi lim adaml arınm çekmecesindedir ve çok
yakın bir zamanda uygulama alanına konulmayı bekle­
mektedir.
Üç ü N CÜ D E CCAL

Nostradamus'la fazl a ilgi l enmeyen ler bi l e , onun dünya­


ya korkunç zararlar verecek olan şeytanı n müridi Deccal'­
dan söz etmiş olduğunu bilirler. Nostradamus yorumcuları ­
na göre il k iki Deccal, iktidarlarını sağlaml aştırmak i çin
sayılamayacak kadar çok i nsanı öl dürmekten çeki n m eyen,
her ikisi de güç tutkunu kişiler olan Napolyon Bonaparte
ile Adol f Hitler'di. Bugün bile aramı zda olabil eceği i ddia
edilen üçüncü Deccal' la i l gili yapıl an son araştırmal arda
onun selefleri gibi dünya çapında bir kişilik olmayabileceği
de iddia ediliyor. Bazıları onun büyük bir kıyametin fünye­
sini ateş leyen kimliği belirsiz bir terörist olabil eceği kanısı­
na varırken, bazıları da onun nükleer sil ah çalma o l asılığı
üzerinde duruyor. Kim i l eri ise Deccal'in Komünist Çin'den
yardım almış olabileceği yorumunu yapıyor. Nostradamus
yorumcusu E rika Cheetham ise "Deccal'ın dönemi henüz
gelmedi" diyor .

. � u q u l u a n a nı u ı u r a u � u y r ı a r n q a h l a ma h
Ur H � r. n i n l r r i am fıma qa q r l m h
H 1 ın i � ıı h y u m u a r n i 1 l r, ı i u r h a ı l a ı ı a m a lı
Ur s u ım ı n ı hrrhm ı n n ı ı m h

60
Bu dizelerde Mabus da denilen üçüncü Deccal'ın doğulu
o l acağı öngörül mektedir. Ancak onun Asya'nm d erinlikle­
ri n den değil de Ortadoğu' dan çıkacağa benzediğine ili şkin
emareler de çoktur.

ff iah u ı t u h � r ı: rn P a r n n l m h . a P r h e n
� ıır h u n ( � i r ı m n u r h aqm h a l l ı � rn ı qap ı l m h
�u 1 irnr P l ı n h a m l a a ı � ı ı n l i h arn ıl P r h a l � P l m h
� uqr u h l u qı l a ı 2 � nl i � ı n a r s u m l u h u r h ı l l ı h nl m h ·

(CENTURIE 1 1/62)

Yorumlara göre, son dizede Nostradamus en son görü­


nüşünde -yani 1 985'ten 1 986'ya değin- Mabus'un aramızda
olduğunu bildiren Halley kuyruklu yıldızını kastediyor. Bu,
Ü çüncü Dünya Savaşı'nın kıvılcımının tohumlarının on yıl

önce ekilmiş olabil eceğini ve bu ekilen tohumların ürünle­


rini , şu anda birçok ülkeyi etkilemekte olan kıtlık ve kurak­
lık olarak biçmeye başladığımız anlamına geliyor olabilir.
Amerika ve Avustralya gibi gelişmiş ülkeler bile geçen yıl­
larda büyük çapta kuraklık yaşadı.
Bu dörtlük aynı zamanda bize Mabus'un çok uzun süre
etkili olmayacağını, hatta şu an bile ölmüş olabileceğini
söyleyerek, son Deccal'ın i lle de bir önder değil de bir terö­
rist ya da suikastçı olabileceği yönündeki yeni görüşü des­
tekliyor.

61
Ü çüncü Deccal 'l n gerçek kim l i ği n in h {ılü b i l i ıı memesiıw

karşın, on un uyga rl ığı n kal bine sal dı racağı Vf' 'tüy ler ür­

perti ci bir katl i ama'a neden ol acağı şeklindeki yorum l ar i n ­


sanl arda ürperti ve korku yaratıyor.

YAŞAM B İTMİYOR

Ne var ki dünya üzerindeki olanca karışıklıklara, bun­


larla atbaşı giden doğal afotlere ve yeryüzündeki görünü­
m ün yol açacağı kozmik devrime rağmen, Nostradamus'un
dünyanın son bul acağına ilişkin bir yaklaşımı söz konusu
değildir.
Nostradaınus yorumcularına göre, kühin bir n oktayı
açıkça ifade etmektedi r: Gökyüzü nden bir felaket i necektir
ve bu felaketi n böylesine acım asız ol uşunda suç i n sanl arın ­
dır. Çünkü öyle bir yaşayış tutturmu ş ve öyl e bi r düşünce­
siz l i k i çine girmişl erd i r ki bu tür bir felakete ihtimal bil e
tanımamışlardır. Ve sanki, t arih için deki deprem , tayfun
ve tufanl arı u n utrn uşçasına, yeryüzünü patlamaya ha zır
bir barut fı çı s ı n a çevirmiş lerdir:

. � lı il 1/ 11 /1 il P � 1 J 1 ti i ı n 1 P r l � il r ıj il � 11 il U 1 U I' lı 1 lj a li ! n
!l ı• ı o lı � n ı ı r il � fil I' 1 P � ı rı ı f' ı r ti ı ıı � ıı ı u r u l ıı r rm
iıılıı lı ıı ıı ıı n lı ! r h ıı r lı u ıı r ıı ı· !1 1 � 1. nı lı ıı tı u m ı u rnr lı
fi ii i i' ll li P � 1 \ ı fı ! I� 1 fi f' !J.ı fı ! ,J \ l i ,ı fı l;;ıiı il U / il
.\i u". 1 rad u nı ı ı ,.; oğ ! u ;-;l'Z<t r ;ı y a ı. d ı g ı iın�;özd e , bi l i m �Hln nı ­

i ;ı r ı n ı ıı i k l i m d cg i s i k l ı k l ı·n \ <' µılıw:-; ,.;ı�;1 < · ın i nı ı z d c o g lııw

de�ı:iıı u v u m l u pd i şaıı gü ç l e r d c n gesı mkkı :ı k :-- a k lı k la ra ı l i s ­

k ı ıı :-; on u µ:e l rn ez tart.ışnı a l ara g ırl'<:ek l eri n i r ı a l w r vı · rn i t · k ­

t e rl i � Ve d !' d uı ıya �«ı p ı ı ı d a bi ı im rga :;; a d a n soz et nwk t e d i r


ki . lıu n u n l a ;-; m : ı s \'P_Ya t P ri ı r h a n'lu: l lnini de�;i l . cloga l fv l ;ı

k d lcri kaste t ı ıwkü·dir:


"�< · l l ı! r öylesi ne yaygın l acıac ı k ki ü z e n :-;u i l l' i i rt i i l ııw rıı ı '!
ll>k b i r biil ge bi l e kal m ayacak. Ve bu iiy l es i n e u z u n b i r i: ; ı

man devam e d e c ek k i . zaman ve nıe k ü n lıe l i rl e n nH · s i ıı t' i l i .-; ­

k i n hemen tüm veri l er y i ti ri l i n e k a d a ı · ;-: ü rece k .

Bu o l ayl a rda n iı n ce v e b a tt a dev tufa n ı n ::ı n ! ı n d a n ı;ııgu

bölgeye hemen hem e n bir damla bile yagm ur yağ-nı ayauı k .

Ateş p a rçal arı ve taşl a r d üşecı�k göky ü;1,ünden v e clü ı;; t i i kl e ­

ri yerdeki yaşam ı s ö n dürece k l e r. "


Re::;nıen b i r Tu fa n dır a k l a gekn . Öte yand an giıktcn L ış­
l a r ve kaya parçal an da sağa n ak gibi i nmekted i r. H e r st·y

k üç ü k deği şi kl ik l erle baı;; l ayacak ve bunlar zam a nı n a kışı

i ç i n d e b i rbiri ü zeri n e eklenerek felaketler zinci ri n e dön üşe ­

cekti r . Ve :;; öyl e bir uyarı d a b u l unmakta d ı r Nostradn m u s

"Yakında v e de çok geç".

İ K Lİ M LE R KÖT Ü LE Ş E C E K

KMı i n 'e güre bir :;; ey ler i n yol u n d a gitmediği n i n ıl k i cı a­


retleri . gi d e rek kötüles('n i k l i m degi ş i k l i k leri o l acaktır. H a -
vaların durumu öylesine tersine dönecektir ki belli bir an­
da artık kış ile yaz arasında bir ayrım yapab i l me imkanı
kalmayacaktır. Kuzey Kutbu'na yağmur yağacak, Akdeniz
yöresi ise karlı -buzlu karakı şlarla karşılaşacaktır. İ şte bu
konuda birkaç kehanet:

" D o lu pas . q a g nı u r ııc ne a uq ü h a tr l lrr


ı;u m l i h a l l ı n a a l ı n a n h a n ı n l a r n a n h u r h u n r n g l ı h l a r .
[ug u u e a a - h ı l ı r - a r l ı h U P n r h i n n r n o l m h i P L
�öh y ü 1 ü n n r q o r u n m h n i r m n r . p a r ı l ô ı y o ı ' n iy m h l r r . "
(PRESAGE 1 1 2)

" Y a q nı u r . a l ı ş ı l nı ı m ô ı ş ı n n a g ü r l u UP a o m ı rcama aa r ô a h t a n
[ a n m m h ô a u a r l a ı . Ya l n ı m h a n ı n l a r a ı ı n n ı r ı l nı ı ş l e h l ı h r n e n .
D ol u . y a g nı u r . ! ı r l ı n a . ll m m h f ra n s a h a l h ı m i l m h q m
..
D n l r nı e h i r i n t o p l a n ö l u nı u n ü h a l h ı n . m p ı n m h l a r n a h a h y m
(PRESAGE 1 26)

" H n i n r n UP n e q r n i aaş l a n i n i m i q o r q a g nı u r H c ı nı am .
�öh q ü m ncn ! a ş l a r y a g ı y o r U r a l r ş h a y n a l ı yıı r n r n i 1 i . .
(CENTURIE 11/ 1 8)

" H r ı s t a l l c r g ia i n o n m rıl i R h m
H a r u r h u 1 m g ı n ö n nı u s
.
Il l u nı . Il l ü nı f ı r t ı n a IJP y a g nı u r U l ll i m h U a nı ı .
CPRESAGE 1 4)

64
H ı rlı q ı l b o y u nca qo r u l ın r y m h qnh h m � ı
� P h ı rlı y ı l ı n a rd ı n d a n r. ı h m h h e r H l l a h ı n q ü n u
H u p h m l o p ra h l a r . a n d ı rm h ç u l u
l m n d a . � ü q ü h l u f a n l a r ı n ua r ı l a c a h t a r h ı n a . .
(CENTURIE 1/70)

2 1 . Y Ü ZY I L I N TARİHİ

Nostradamus'un kehanetleri 2000 yılından sonrası için


aşağı yukarı şöyle bir görünüm sunmaktadır:
Yeni bin yıllık dönemin başında, 1 999 yazında iktidara
geçecek Chiren'in işgalci Araplara ve kıvırcık sakallı İ tal­
yan Diktatör'e karşı yürüteceği bir savaş yer alacaktır:

" H a r l a l l ı ü l he l e r i n e � l i h u e d es l e � i n k
B i r a fü � a � i b i � e l i yor Hmpa l ı h ü h ü ın d a r .
V n n e l i q o r b i r l i h l e ı i n i b e qa 1 l a r ı n . h m l l a r ı n
B a � i l H ra ı ı ·m ü m i n e y m qorl a ı . . .
(CENTURIE X/86)

Avrupalı ya da Avrupa'nın Hükümdarı, Babil'e, yani


Araplara karşı savaşmaktadır. Kartallı ülkeler Chiren'in
arkasındadır. Bunlar armalarında kartal bulunduran Al­
manya, Avusturya, Polonya ile kısıtlı kalmayıp Rusya'yı da
içermektedir. Nostradamus'un Kral I I . Henri'ye yazdığı ön-

65
sözde söylediği gibi Rusya komünizmden kopm uş, Sovyet­
l er Birliği parçalan arak birçok devlete bölünmüştiir. Rusya
eski günlerde olduğu gibi Avrupalı bir devlet olmuştur. Ve
Fransa'nın yanında doğululara karşı savaşmaktadır.

FAR İ S YI K I LIYOR

Nostradamus'un bir dörtlüğünde Paris'in çöle çevrildiği


ve bu yüzden hükümetin Avignon'a nakledil diği öne sürü­
lüyor:

· � r, u l r, l i n üaş ı y r, r l r, ş i y o r H u i ç n on · n a
� ö n n n [ r, P a r i s n a ş l a n a s a � ı � o l r, . .

Üç üNC Ü D üN YA SAVAŞI

Ü çüncü Dünya Savaşı'nın gelecekte yaratacağı felaket­

lere gelince, Nostradamus nükleer kıyamet ile inanılmaz


çapta bir ölüm ve yıkımın korkunç portresini çizmektedir.
Eskiden beri bu savaşın çıkış tarihi olarak 1 999 yılı veril­
mektedir. Bazı dörtlükler bu savaşın ABD ile Rusya arasın­
da çıkacağı şeklinde yorum l anırken, bazı dörtlükler de sa­
vaşın Ortadoğu'da bir yerlerde üçüncü Deccal'dan kaynak­
lanan gerilimlerden çıkacağı şeklinde yorumlanmaktadır.

6()
la n r ı l rl r ı n m l ı � ı n � o r ım ı n ı s a � l tı y m h l a r
� u q u h tı ı r maı ı n ıml l ı t ı o l n u h l m n ı
lııı n y u 1 u s ı l a h l a r l a r o h r ı l e rnen h u r ı u l n u � u n n a
f n a u y ü h h a s a r s ıı l q a n ı e t n i l e q m h"
(CENTURIE 1/9 1 )

Üçüncü Dünya Savaşı'na ilişkin bu dörtlük fırlatılan ro­

k etlerden söz eder. Dünya haritalarında Amerika sol taraf­


ta yer aldığı için bu savaşta en büyük kaybı bu ülkenin gö­
receği şeklinde yorumlanmıştır bugüne kadar. Ama başka
dörtlüklerde değinildiği gibi Amerika sonunda yaklaşan sa­
vaştan zaferle çıkacaktır:

" l a l a h s o h r r h r n O ÜQ U h a i r ya n � ı n � o r ü l m h
Hmyr no�ru q uhsrlrn air � u r u l ! ü u e ı � ı h
Y r r h m n e ö l u ın u r n � l ı h l a r i � i l i l m h .
� i l a h l a r . q a n � ı n u r h ı ! l ı h l a n � r l m lı ö l ü m o n l a r ı D e h l e y e n "
(CENTURIE 11/9 1 )

Üçüncü Dünya Savaşı'yla ilgili en dehşet verici dörtlük­

lerden birinde Nostradamus, dünyanın en kalabalık kentle­


rinden birinin yıkılışına kehanet eder.

67
� o h y ü r n �I d e m e d e ya n m h .
Hıes b u q u h Ileııı [ i ! y · e ya h l as ı q o r
H e m e n a r d ı nd a n d e u . d a q ı n ı h b i r a l e u s ı ç r ı y o r
Il o r ın a n l a r ı n h a n ı l ı n ı q ö r ın e h i s l e fü l e r i 1 a ın a n ·
(CE NTURIE Vl/97)

Bugüne kadar Büyük New City'nin New York olabilece­


ği düşünüldü çoğunlukla. New York, 40 ila 45 derece enle­
minde yer alıyor. Gel gelelim bu dörtlüğün başka yorumla­
rı da var. Son yorumlardan birinde bu kentin New York de­
ğil, Sırbistan'm başkenti Belgrad'ın banliyösü olan ve 45
derece enlemde yer alan New Belgrad olduğunu öne sürü­
lüyor.

" P e r i ş a n o l a n q e n i i ınpa ıalo r l u h d e � i şmh


Hmq h u l b u n d a n . ) i [i lq a ' d a n
Dyle bir bela qelmh h i
P h i l ip ' e h a raç m i l e n q i r i s i ın mar qormh
(CENTURIE Vll/8 l )

Sicilya i l e Philip'e yapılan göndermeler savaşın bu İ tal­


yan adasından ya da İ spanya'dan başlayacağı anlamına ge­
liyor olabilir. Nostradamus kıyametin tetiğini çekecek ola­
yın bu olabileceğine işaret ederek, gelecekte Akdeniz, özel­
likle İ talya'da yapılacak bir Müslüman işgaline değinmişti.

68
TATLI ZAMAN LAR

Nostradamus'a göre 2 1 . yüzyılın ilk on, e n geç ikinci on


yılı içinde sona eren savaştan sonra, Avrupa, baştan aşağı
yeniden kuruluyor:

" ffi e rnm ı u � l a l a r ı n g a rd ı m ı i l e q e n ı d e n


H u r u l aca h h e n l l e r . h a r ı � d o l u 11 q ı ld a
i n s a n l a ra s e u i n r � u h e ın e r l e r i h e r q e r d e .
� a � l ı h d o l u . rn i ın l ı . h a l d a n ! a l l ı z a ın a n l a ı" ·
(CENTURIE X/89)

Mermer tuğlalar yeni bir refah düzeyinin işaretidir. Ve


eski yüzyıllara kıyasla çok daha fazla sağlık bilincine sahip
bir insanlık yaşayacaktır bu dönemde.
Sonuncu dünya savaşı ise doğu batı değil, kuzey güney
yönünden patlak verecektir.

"fas · ı a n r ı h ı p � e l m h h ra l l a r ı H u r u pa·qa
R u h l a r ı p a ı r a l a q ı p . henlleri q a h ıp q ı h ın a q a
H s q a · n ı n h ü q ü � ü . d e n ord u l a r l a ama lı h a ra q ı - s u q u
..
ffi au i le r i . M a ' q ı u e d e H a rı houa l a ın a q a
(CENTURIE Vl/80)

69
Afrikalılar eski Avrupa'nm üzerine yürümek için Doğu
Asyalı halklarla anlaşm alar yapıyorlar. Bir başka yerde
Hanibal'den söz eden Nostradamus, filleriyle Roma'ya yü­
rüyerek Avrupa'yı korkuya gark eden komutanı hatırlatı­
yor ve "Bir zamanların köleleri, eski efendilerini boyundu­
ruk altına alacaklar" diyor. Diğer bir deyişle geçmiş günle­
rin sömürge ülkeleri, dünyayı allak bullak edecek olan Dör­
düncü Dünya Savaşı'nın başlamasına yol açıyor.
Ve anlaşı lan o ki Amerikalılar yok olmanın eşiğindeki
Avrupa'yı bir kez daha kurtarıyorlar:

· P u nya ur. ı; a lya h a n l a r ı n d a n u l u s a n ıı a d a l a r ı


H m b o y uyor dr.n i 1 i n d m n l i h l r. r i ndr.n � uy u h � r.p t n
� r. ra h a t l ı h l a r. l d r. r. d r. b i l rrı r. h i ç i n b u h ı y ı l a r ı .
� yl r. 1 a ra r l ı . çoh d a h a l a 1 l a quh t r. qrn l a nd a n ·

(CENTURIE 11/78)

"Büyük Neptün" yani Amerika, denizin derinliklerinden


Fas ve Tunus üzerine atom roketleri yağdırıyor ve söz ko­
nusu ülkeler, doğal afetlerden bile daha feci bir tahribata
uğruyor. Amerikalılar her zamanki gibi geç kalıyor bu olay­
da da. Savaş yalnızca atom denizaltıları ve kara ordularıy­
la değil, aynı zamanda gökyüzünde de sürdürülüyor:

70
l rn r l a r h ı � m i m � m ı ı ı r � o r a u h l r r i

l ı h ı nrn ıı a r ı i n s a n h ı l ı � ı n ıl ;ı h ı o a rm
ll ı r � u r u l ı u l a u a ı ı ı r ıı u h rn n a 1 1 l r ü ı n lrn
rn r l i n a ıı u a n l a r ı n snnn r ı ı n i r fü l r a i h l r r i .

(CENTURIE 1/64)

Nostradamus burada bir hava savaşı belki de bi r uzay


savaşını tanı mlamaktadır. Patlamalar öylesine bir aydınlı­
ğa yol açmaktadır ki geceler adeta gündüz gibi aydınlan­
maktadır. Çok yükseklerdeki atomik bir patlama ol abilir
bu.
16. yüzyılda yaşayan Nostradamus akıllara durgunluk
veren bir kehanet olarak göklerde yapılan korkunç bir sa­
vaşın vizyonunu görmüştür. "Yarı insan kılığındaki domuz"
inanılmaz bir göndermedir. Maske takmış bir pilotun res­
mine yakından bir bakın gerçekten de yarı domuz, yarı in­
sana benzediğini görürsünüz. Bu garip yaratıkların ne ol­
duğu konusunda Nostradamus'un hiçbir fikri yoktu ama
betimlemesi gerçekten çok parlaktır. "Sohbet" ise telsiz ko­
nuşmalarma yapılan bir göndermedir.
Peki bu savaş ne zaman başlayacaktır? Nostradamus'­
un verilerine göre 2076'da yani Üçüncü Dünya Savaşı'ndan
57 yıl kadar sonra. 25 yıl sürecek ve sona erecektir. Satür­
n'ün yeni bir dönemi tamamlaması ile . . .

71
Nostradamus da Havari Yuhanna ile aynı görüşü payla­
şarak, Dördüncü Dünya Savaşı'nın ardından 1 000 yıllık ba­
rış döneminin geleceğini söylemektedir.

" R u h u o l m a y a n � e d e n . h u r� a n r d i l ın r y m h a r l ı h
� l u ın u n q u n u . h m s m h y r n i � i r d n q m
i l a h i r u h r u h l a r ı ö y l es i n P. ın u l l u h ı l m h .
.
l o n m l u h i ç i n d e u l as ı l ı m H e l a ın ' a "
(CENTURIE 11/ 1 3)

Artık ölüler ne yakılacak ne gömülecek. Ö lümün günü


yeni bir başlangıç, yeni bir doğuştur. İ nsan ruhları, ilahi
ruhla dolarak mutlu kılınacak.

"Ta n ı ı s a l B e l a nı a h l a r ı l m h m a d d e y e
� ö h l e y e r . o h ü l l ı l e ın i s l i h a n l as ı l ı r o l m h
R u h u e m a d d e � i rl e s i m e l e l e .
..
H e r s e y a y a lı a l l ı n d a i n s m q l u qöh y ü ı ü n e ç ı h m h
.
CCENTURIE 111/2)

72
İ şte yepyeni bir insan prototipi. Bizim geli şme düzeyimi­

zin çok çok ötelerinde bir insan. Akıl ve mantığın her şey ol ­
duğu saplantısının aşıldığı, bugün ancak sezgisine varabil­
diğimiz ruhsal güçlerin gelişmişlik aşamasına kavuştuğu
düzey. Tanrısal kelam'ın maddeye aktarılması, yani et ve
kandan oluşan insanoğlunun aynı zamanda ilahi iradeden
oluşan cevhere de sahip olması bundan böyle.
Nostradamus'a göre barış devleti gökyüzünde değil yer­
yüzünde kurulmaktadır. Dünyanın batışına ilişkin korku­
lar aslında nedensizdir. Kutsal kitaplar ya da peygamber
veya kahinlerin sözlerini rakamlara çevirerek son günü he­
saplamaya çalışanlar, yanılgıya düşmeye mahkumdurlar.
Çünkü toptan yok oluş söz konusu değildir. Ne 2000 yılın­
da ne de binli rakamlarla hesaplanabilen uzak bir gelecek­
te.

3 7 9 7 Y ILI

Nostradamus'un hesaplarında 3 7 9 7 rakamı, son günün


tarihini vermektedir. Kahinin hesap sistemine göre bu ta­
rihle birlikte insanlığın dördüncü büyük çağı sona ermekte
ve saat durmaktadır.
Sözü edilen hesaplamalar şöyle bir varsayımdan hare­
ket etmektedir. İ nsanlık işlerin en başında Arslan Çağı'nda
bulunmaktadır. Çıplak varlığını sürdürebilmek için kendi­
ne tamamen yabancıl bir çevreye karşı savaşmaktadır ve

73
ruhsal güçleri hiç gelişmemiş durumdadır.
Nostradamus'a göre 2000 yıl kadar sonra İbrahim Pey­
gamber ile birlikte Koç Çağı başlamı ştı r. İ nsanoğlu yaratı­
cısının bilincine varmış, ona kurbanlar sunmaya, yasa ve
haklarına uymaya başlamıştır.
İ sa, insanlığı Balık Çağı'na geçirmiş, sıralamaya göre

çağ açan dördüncü büyük varlık olarak inmiştir. Böylece


katı yasalar yumuşatılarak insan sevgisine dönüştürülmüş
ve kana kan yerine 'affedicilik' vaaz edilir olmuştur.
Bu hesaplama sistemine göre 'kartal'la simgelenen Kova
Çağı'nın eşiğinde bulunmaktayız. Bu çağla birlikte, insa­
noğlu yepyeni bir gelişme aşamasına ulaşacak, bedensel kı­
sıtlamaların üzerine çıkacaktır.
Yeni bin yıllık dönemin başındaki doğal afetler, bu yeni
dünyanın giriş kapısını aralayacaktır. Ve bu afetlerin hep­
si de insanoğlunun mevcut yeteneklerinin yeni koşullara
uyum sağlaması için uygun bir ortam meydana getirmeye
yöneliktir.
Ve her şeyin en sonunda ise insanoğlu yok olarak kav­
ranmaz kargaşalar içine sürüklenmeyecek, tersine ölüm,
ölüp gidecektir. Son, sonsuzluğa ulaşılmasından başka bir
şey değildir.

74
NEDEN B i z '?

Nostradamus neden bizden önce gel en ve bizden sonra


geleceğe benzeyen bütün o kuşaklar içi nde en çok bizim ça­
ğı mız için endi şeleniyordu?
Belki de tarihimizde ilk kez dünyarnn sonunu getirecek
teknoloj iyi yarattığımız içi n .
Yeryüzünde mevcut nükleer bombal arla dünyamızı bin­
lerce kez cansız, toz toprak ve molozlardan ol m;; a n bir kül
yığınına dönüştürebi liriz. Kimyasal ya da biyolojik s ilah­
larla uluslarm tamamını yeryüz ünden s ilebi li riz . Canımıza
susayan çağımızın vebası AIDS hepimizin başının üstünde
sall anan bir ölüm kılıcına benziyor. Terör yeni bir ölüm ate­
ş i n i tutuşturmaya hazır bekliyor. Çevreye karşı duyarsızlı­
ğımız ozon tabakamızı, ırmaklarımızı, denizlerimizi hatta
soluk aldığı m ı z havayı bile tehdit ediyor.
Nostradamus'un yaşadığımız bu yıllarda bizleri bekledi­
ğini gördüğü felaketler neydi? B u çılgın gidi şin bir çıkış yo­
lu var mı? Salgın hastalıklar, büyük doğal felaketler, nük­
leer fel aketler, daha da ağırlaşan terörizm ve bu gezegende
yaşayan insanları n tümünü etkisi altına alacak genel bir
salgın. Nostradamus daima kehanetlerinin taşa kazılmış­
çasına kes i n olmadığım, i n sanlığın onun uyarılarına kulak
verip de değiştirecek yönde hareket ederse, geleceğini dö­
nüştürebileceğini söylemiştir. Bizler için kağıda döktüğü
uyarıları dinleyip dinlememekse, kendimize kalmış bir şey.

75
D ö RDÜNCÜ B OLUM

YAS E M İ N B oRAN

' ' TüR KİYE H A K ETTİGİ KONUMA


' '
GELME Ş ANSINI YAK ALAYACAK

Astrolog Yasemin Boran, Nostradamus eki için, 1 1


Ağustos'taki Güneş tutulmasından önce kendisiyle yaptığı­
mız görüşmede "Bizi çok büyük sarsıntılar bekliyor. Bunun
madde üzerindeki etkisini de göreceğiz, yalnızca fikri dü­
ze_vde kalmayacak. Güneş tutulması sırasında çok büyük
bir enerj i açığa çıkıyor. Tarihte Güneş ve Ay tutulmaları
daima kitleleri etkileyen, bazı büyük değişikliklere, dönü-

77
şümlere yol açan çok önemli olayların yaşandığı dönemler­
dir" demi şti . Tam Güneş tutulmasından tam altı gün sonra
17 Ağustos sabaha karşı 03 :02'de Türkiye asrın felaketi de­
nebilecek büyük bir deprem faciasıyla uyandı. Canımız çok
yandı, şok geçirdik hepimiz. İ şte bu yaşananlardan sonra,
olayların ışığında astrolog Boran'la bir değerlendirme daha
yaptık.

TEMPO: Sizinle 1 1 Ağustos'taki güneş tutul masından


hemen önce yaptığımız görüşmede "Çok büyük sarsıntılar
bekliyor bizi . Bunun m adde üzerindeki etkisini de görece­
ğiz elbette ki . Sadece aklımızda, fikir düzeyi nde değil" de­
diniz. Yani çok somut bir olaya işaret ettiniz. Ve 17 Ağus­
tos'ta böyle bir deprem felaketi yaşadık. Nasıl yorumluyor­
sunuz bunu?

YASEMİN BORAN: İ nsanların akıl düzeyi nde bir takım


gerçeklerinin değişebilmesi için, deği şmesi gereken bu ger­
çeklerin, madde üzerinde bir takım etkilerini görmesi gere­
kiyor önce. Yani insanlar aslında ne alışkanlıklarından, n e
inan dıklarından n e de öğrendikleri şeylerden kolay kolay
vazgeçmiyorlar ve bunları değiştirmiyorlar.

7R
TEMPO: Bu deprem hepimizi şok etti. Siz de Güneş tu­
tulmalarının çok etkili olduğunu söylemiştiniz. Bu gerçek­
ten Güneş tutulmasının arkasından gelen bir olay mı?

YASEMİN BORAN: Evet, evet kesinlikle Güneş tutulma­


sının madde üzerindeki etkilerini şu dakika düpedüz görü­
yoruz am a bu madde üzerindeki etkiler, yani deprem gibi
doğal felaketler diyebileceğimiz türdeki bir takım olaylar,
insan üzerinde bir çeşit şok etkisi yaratıyor. Ve meydana
gelen bu şok sonucunda insanların davranışları, düşüncele­
ri, olaylara bakış açıları tamamen değişiyor. Hemen bir ör­
nek vereyim. Oturduğumuz o koskocaman apartmanlarda
insanlar birbirlerini tanımazlarken, kapıda karşılaştıkla­
rında selam dahi vermezlerken, bu depremin arkasından
şimdi canciğer kuzu sarması vaziyetindeler. Son derece sı­
cak, son derece ön yargısızlar; bir kenetlenme, bir dostluk,
insani değerlerin öne çıktığını görüyoruz zaten şu anda.
Hatta bakıyorsunuz, televizyonda bu yıkımı açık açık izle­
dikleri zaman, "Mal, mülk ve para nedir ki? İ şte bir anda
yerle bir oldu" diyorlar. Bunların gerçek bir değer olmadı­
ğının farkına varmalarını sağlıyor, yani şuura yükseliyor
bu bilgi. İ nsanın içinde esas olan değerleri, değişmesi gere­
ken bu maddi düşünceleri ve hatta insanlar bir şekilde ken­
dilerini tamamen unutup, olduğu gibi maddi menfaatlere
yönelmişlerdi. Şimdi ise bu maddi menfaatlerden daha de­
ğerli olan bir şeyin farkına varıyorlar. Bu sayede varıyor­
lar. Yani bir takım değişimlerin gerçekleşebilmesi için şok-

79
lara ihtiyacı var insanın; zorlanmaya ihtiyacı var. Ancak
zor koşullarda ortaya çıkıyor insanların bu değişimi gerçek­
leştirebilmeleri . Tabii bu sadece ahlaki, ya da insani değer­
ler açısından değil, aynı zamanda ekonomik, politik açıdan
da, sistem ve düzene bakış açısından da, birçok değerin ve
inanılan şeyin değişmesi demek anlamına geliyor. Hepsi­
nin değişmesine neden olacak bir olay bu.

TEMPO: Yani bizi daha üst bir bilinç düzeyine mi çıkar­


tıyor?

YASEMİN BORAN: Daha üst bir bilinç denebilir tabii ki


bunun adına . . .

TEMPO: E n azından insanlar bir daha şunu görüyorlar


ki, biz bir deprem ülkesiyiz ve bir takım önlemler alınması
gerekiyor . . .

YASEMİN BORAN: Türkiye ilk defa bir deprem felaketi


yaşamıyor. Türkiye defalarca deprem fel aketini yaşamış,
binlerce vatandaşını kaybetmiş bir ülke. Öyle olduğu halde
bugün yaşanan bu depremde yine bakıyorsunuz ki bir ta­
kım çıkarlar, menfaatler ve daha çok para kazanma uğru­
na insanlar hiç aldırış etmemişler. Yine kötü malzemeyle
kötü evler yapıp bir sürü insanın hayatını kaybetmesine se­
bep olmuşlar. Yani insanlar bir takım gerçekleri değiştir­
medikleri sürece, tekrar tekrar yaşıyorlar bunu. Şimdi bu

80
bugüne kadar yaşanmış en büyük felaket, çünkü Türkiye­
'de yaşayan insan sayısı o zamana göre çok daha fazla. Son­
ra depremin meydana geldiği bölgeyi düşünecek olursak,
bu bölgede yaşayan insan sayısı , diğer bölgelere göre çok
daha fazla. Sanayi açısından düşünecek olursak, sanayinin
neredeyse can damarı İ zmit. En fazla üretim yapılan yer­
lerden biri. Dolayısıyla hem ekonomik açıdan, hem maddi
zarar açısından, yani hem can, hem mal, hem de ekonomik
değerler açısından, Türkiye'nin neredeyse kalbinin attığı
yer. Böyle bir yerde meydana geliyor bu olay ve üstelik yüz
senedir bekleyen bir fay harekete geçiyor; bundan yüz sene
önce bu fay harekete geçmiş olsaydı zarar bu boyutlarda ol­
mayacaktı. Bugün böyle bir olayın meydana gelmiş olması
zararı bu boyuta çıkarıyor. Hem can , hem de mal açısından
zarar ne kadar büyük olursa, insanların şoka girmesi, her­
kesin etkilenmesi de o nispette de büyük oluyor.

TEMPO: Peki bundan sonra ne olacak?

YASEMİN BORAN: Dediğim gibi bu bugüne kadar Tür­


kiye'nin yaşadığı, hem can hem de maddi olarak en büyük
kayıp. Resmi açıklamalar son derece yetersiz , çok daha bü­
yük bir kayıp söz konusu. Bu da ancak her şey durulduktan
sonra anlaşılabilecek. Ama aynı zamanda Türkiye açısın­
dan çok olumsuz bir durum olarak değerlendirmiyorum b en
bunu.

81
TEMPO: Nasıl değerlendiriyorsunuz?

YASEMİN BORAN: Tabii ki kardeşlerimiz , annelerimiz,


çocuklarımız için çok büyük bir üzüntü içindeyim ben de.
Hatta kendi annemin de yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum
şu anda. Gidip öğreneceğim.

TEMPO: İ nşallah hiçbir şeyi yoktur.

YASEMİN BORAN: İ nşallah. Bütün kardeşlerimiz için


aynı şekilde hissediyorum bunu. Ama işin duygusal tarafi­
nı bir yana bırakacak olursak, uzun bir süreç bu. Önümüz­
deki yeni başlayan bu uzun süreç içinde, Türkiye'nin bu fe­
laketten çok büyük bir ders alıp, yaralarını hızla saracağı­
na inanıyorum. Ve hemen yarın değil belki ama ilerideki
günlerde, bu sözünü etmiş olduğum süreç içinde -astrolojik
açıdan da bunu böyle değerlendiriyorum ben- acıları tama­
men silmese bile, bütün bu sarsıntı ve acıların etkilerini
çok çok azaltacak olaylarla karşılaşacak Türkiye.

TEMPO: Gökyüzü bunu mu gösteriyor?

YASEMİN BORAN: Evet, gökyüzü böyle söylüyor. Ü ste­


lik bütün dünyayı ele alacak olursak, bu Güneş tutulması­
nın Türkiye üzerindeki etkilerinin -bunu önümüzdeki gün­
lerde dünyada başka yerlerde meydana gelen olaylar yü­
zünden daha iyi anlayacağız- "gerçekten biz hafif atlatmı-

82
:;nz, ucuz atlatmışız" şeklinde değerlendirebileceğimiz ka­
dar aslında hafif kaldığını anlayacağız.

TEMPO: Yani çok daha ciddi olaylar yaşanacak dünyada


diyorsunuz?

YASEMİN BORAN: Evet, dünyada çok daha ciddi olaylar


yaşanacak çünkü bu sadece Güneş tutulması n ı n m eydana
getirdiği bir şey değil. Güneş tutulması, daha önce de sözü­
nü etmiş olduğum Uranüs, Satürn, Mars gibi güçlü etkileri
harekete geçirdi . Ve bunun sonucunda yeryüzü h arekete
geçti. Bunu nasıl ifade edebilirim? Dünyanın ruhunu uyan­
dırdı diyeyim .

TEMPO: Biraz açar mısınız?

YASEMİN BORAN: Dünyanın ruhu derken şunu söyle­


mek istiyorum: Biliyorsunuz dünya canlı. Dünya can lı ol­
m asa üstünde canlıları barındıramazdı. Dolayısıyla nasıl
insanın ruhundan bahsediliyor bedeninin dışında, tıpkı
onun gibi, dünyanın ruhu diyorum ben buna. Dünyanın ru­
hunu uyandırdı ve dünya da h arekete geçti. Bu biraz mis­
tik bir laf oluyor ama tanımlayacak kelime bulamadığım
için böyle söylüyorum bunu

83
TEMPO: Tezahürleri ne olacak?

YASEMİN BORAN: Dünya da harekete geçtiği için, şu


anda üzerinde yaşayan canlılar -şöyle söyleyeyim bunu­
kendilerine çeki düzen vermek zorunda kalacaklar. Dünya­
ya vermiş oldukları zararı telafi etmek zorunda kalacaklar.
Dünya da kendisini koruyor, anlıyor musunuz?

TEMPO: Yani biz bir türlü öğrenmediğimiz için, insanlık


olarak böyle öğreniyoruz, öyle mi?

YASEMİN BORAN: Bunun zamanının geldiğini görüyo­


ruz . Tıpkı simyager örneğinde olduğu gibi. Dünya şu ana
kadar bütün hazırlığını tamamlamış bulunuyor ve bu ha­
zırlık tıpkı simyagerin laboratuarında deney için yapmış ol­
duğu hazırlık gibi. Simyagerin bu hazırlığı, kozmik enerji­
lerle birleştiği anda nasıl altına dönüştürüyordu bakırı,
dünya da şu anda bütün bu hazırlığı tamamlamış bulunu­
yor. Dünyada yaşayan bütün canlılar, özellikle insanlar
için tabii ki bu. Dünyada yaşayan insanlar bu kozmik ener­
jinin aktığı an için bütün hazırlıklarını tamamlamış bulu­
nuyorlardı. Bunu tamamladılar ve kozmik enerji aktığı an­
da bütün bunları harekete geçirdi. Nedir bu? Dünyayı yok
etmek üzereydik biz, üstelik kendi kendisini yenileme fır­
satını tanımayacak bir şekilde. Ve tabii bunun üzerine,
kozmik enerji harekete geçip, dünya tepki göstermeye baş­
ladı . Dünyanın tepkisi aslında bu. Bu deprem ve doğal fela-

84
ketlerin tamamı dünyanın tepkisi. Ve tabii bunun sonucun­
da da insanlar "Şu ana kadar biz ne yaptık, biz nereye gidi­
yoruz" demek durumunda kaldılar. Demek zorundalar ay­
rıca. Ve yaralarım sardıkları andan itibaren bunu diyecek­
ler. Bundan sonrası için de çünkü, var olabilmek için dün­
yanın var olması lazım. Bunun sonrasında da dünya, özel­
likle de Türkiye, dünyadaki diğer ülkelere göre çok daha iyi
bir durum içine girecek.

TEMPO: Nedenini de söyler misiniz, neden biz herkes­


ten önce böyle bir şey yaşadık ve neden daha iyi bir duru­
ma gireceğiz?

YASEMİN BORAN: Çünkü şu ana kadar hiçbir şeyin far­


kında değildik. Farkına varabilmemiz için, uyanabilmemiz
için bir sarsıntıya ihtiyacımız vardı. Bu sarsıntıyı atlattık­
tan sonra, yakın gelecek olarak da söyleyebiliriz bunu ama
yarın değil tabii ki , hem düşüncelerimiz hem de sistemimiz
özellikle ekonomi yeniden yapılanacak. Çünkü çok büyük
bir kayıp söz konusu olacak. Bu çok büyük kayıp yeni bir
yapılanmayı gerektiriyor peşinden ve bu yeniden yapılan­
ma süreci içinde insanlar daha önceden yapmamış oldukla­
rı, atlamış oldukları ya da ihmal edilmiş olan her ne varsa,
bütün bunları artık devreye sokacaklar. Dolayısıyla da
dünyadaki diğer ülkelere kıyasla sahip oldukları değerleri
en iyi şekilde ortaya koyabilme fırsatını yakalayacaklar.
Çünkü şu anda dünyada süper güç denilen bir sürü ülke,

85
kendi kendisini yaşatabilecek durumda değil. Oysa Türki­
ye'nin kendi kendisini yaşatabilecek zenginlikleri var. Ve
bunlar çok az kullanılıyordu. Oysa bu olaydan sonra Türki­
ye kendi değerlerinin ve kendi koşullarının farkına vara­
cak. Dünya üzerindeki yerinin farkına varacak. Dünya üze­
rindeki diğer ülkelere göre kendi yerini, konumunu tespit
etme fırsatını bulacak. Dolayısıyla da bundan sonraki sü­
reçte Türkiye kendi değerleri ni ortaya koyup, hem ekono­
mik hem de siyasal açıdan aslında gerçekte hak etmiş oldu­
ğu konuma gelebilme şansını yakalayacak. Ama bu bir sü­
reç. Şu dakikada olacak bir şey değil.

TEMPO: Belirli bir süre içinde olacak diyorsunuz yani?

YASEMİN BORAN: Evet ama bu zaman, hiç o kadar


uzun bir zaman da değil. İ ki bin yıllarının sonuna doğru bi­
le diyebilirim. Yani 200 1 , 2002 gibi daha iyi bir düzeye çı­
kılacak. Gökyüzünün konumu böyle bir işaret veriyor. Ü s­
telik hem Asya, hem Avrupa, aşağıda Afrika, yukarda Rus­
ya -hatta şu anda iletişim teknolojisi sayesinde dünya çok
küçüldü- bütün bunların ortasında kendi önem noktasının
farkına varacak diyeyim . Türkiye'nin konumu son derece
ilginç. Yani eski topraklar üzerinde bulunuyor. Ve çok da­
ha önceden, bundan binlerce sene önce diyelim , çok büyük
bir felaket daha geçirdi dünya. Bundan çok çok daha bü­
yük. Yani bugün yaşadığımız felaketin çok çok büyüğünü
dünya geçirdi. Ege falan battı . Ama o sırada Anadolu top-
rakları kal dı ve biz şu anda onun üzerinde yaşıyoruz, eski
topraklardayız. Dolayısıyla da her ne kadar altından bir fay
hattı geçiyorsa da, sonuç olarak, Türkiye'nin coğrafik açı­
dan da konumu son derece ilginç. Hem astrol ojik açıdan il­
ginç, hem de coğrafik açıdan. Çünkü yeryüzünün etkilerini
ve yeryüzünün potansiyelini ateşleyen, gökyüzü. Astrol ojik
açıdan o yüzden diyorum. Gökyüzündeki gök cisiml eri, yer­
yüzünü etkiliyor ama yeryüzünde mevcut olan potansiyeli
etkiliyor. Bunu nasıl açıklayabilirim ben size? Burada çok
parlak bir yerde kristal varsa, Güneş o kristalden yansıyıp
yangın çıkarabiliyor. Onun gibi işte. Yeryüzünde mevcut
olan potansiyel i, gökyüzünden gelen enerji harekete geçiri­
yor. O yüzden yeryüzü konumu olarak da Türkiye'nin ko­
numu son derece ilginç. O yüzden önümüzdeki süreç için
zaten Nostradamus'un ünlü dörtlüğünü yorumlayan bazı
yorumcular da, kahinin "Göklerden gelecek Korku Kralı,
Angloume Kralını diriltecek" derken burada bir anagram
yaptığını öne sürüyor ve bunu Moğol ya da Türkler olarak
yorumluyorlar.

TEMPO: 1 1 Ağustos'tan sonra mı böyle yorumluyorlar?

YASEMİN BORAN: Hayır çok önceden. Edgar Cayes,


dünyanın çok ünlü medyumlarından birisi. Aynı zaman da
şifa vermek gibi birçok çok ilginç nitelikleri de var kendisi­
nin. Cayes'in de çok eskiden yaptığı, Türkiye ve Türklerle
ilgili bu doğrultuda yorumları var. Tabii bunları bu kadar

87
büyütmek doğru değil . Bu doğrultuda, sözü geçen bir takım
inananların ya da üstatların bazı iddiaları var, hatta kut­
sal metinlerde de geçiyor. Ama bunların hepsi sembol tabii.
Sembolik bazı anlatımlar var ve sözü geçen yerler düpedüz
Anadolu toprakları, burası yani. Dolayısıyla bütün bunları
birleştirdiğimiz ve bir de astrolojik açıdan baktığımız za­
man Türkiye'nin haritasına özellikle, Türkiye Cumhuriye­
ti'nin kuruluş haritasına çok ilginç gelişmeler görülüyor.
Türkiye'nin kuruluş tarihi 29 Ekim 1923. Saat 20:30, An­
kara. Tam o saate ve Ankara'ya göre yıldız haritasını çizdi­
ğimiz zaman Türkiye'nin yükselen burcunun Yengeç Burcu
olduğunu görüyoruz. Güneş, Akrep Burcu'nda, Ay ise İ kiz­
ler Burcu'nun son derecesinde, on ikinci evde bulunuyor.
Şu anda ve önümüzdeki zaman dilimi içerisinde gezegenle­
rin konumunu, geçişlerini incelediğimiz zaman Türkiye'yi
gerçekten çok ilginç olayların beklediğini görüyoruz.

TEMPO: Ne anlamda ilginç?

YASEMİN BORAN: Bir taraftan maddi zorluklar gözü­


küyor, örneğin bu Satürn'ün vermiş olduğu bir etki. Ama
aynı zamanda, yükselen burcun durduğu Birinci Ev, astro­
lojik açıdan, halkı sembolize ediyor. Ve halkın buna sabır
ve tahammül gösterebileceğini, direnç gösterebileceğini ve
Birinci Ev'de duran Plüton da değişim yapabilme potansi­
yelini veriyor. Köklü değişiklikler daha doğrusu. Bu halkın
köklü değişiklikler yapabilme potansiyeline sahip olduğu-

88
nu görüyoruz. Ve tabii gökyüzü konumunu incelediğimizde,
örneğin şu anda bir Jüpiter transiti var. Bu Jüpiter bir yan­
dan sorgulamaya sebep oluyor. Yani insanların "Biz şimdi­
ye kadar ne yaptık, neredeyiz ve bundan sonra ne yapaca­
ğız" diye yoğun bir düşünce ve sorgulama içine girmesine
neden oluyor. Şu yaşamış olduğumuz büyük deprem felake­
ti de, zaten akabinde bunu getiriyor insanlara, yani onları
düşünmeye sevk ediyor. Ama aynı zamanda başka bir şey
daha veriyor. Jüpiter büyüteç gibi bir gezegen; bolluk, ve­
rimlilik gezegeni aynı zamanda. Dolayısıyla sert etki yapsa
bile, Jüpiter iyi bir gezegen olarak değerlendirilir astrolojik
açıdan. Kişinin böyle derin sorgulamalar içine girmesiyle
birlikte, ekonomik açıdan, verimlilik açısından, maddi açı­
dan, bir takım fırsatlarla karşılaşmasına neden oluyor. Bir
takım fırsatlarla karşılaşacağını gösteriyor. Ü stelik şu sıra­
larda Jüpiter bu enerjiyi harekete geçirmiş durumda. Tür­
kiye için söylüyorum bunu. Satürn şu anda Türkiye'nin gü­
neşini etkilemiyor, daha önceden etkiliyordu. Şu anda da
patlamış durumda zaten.

TEMPO: Açar mısınız biraz?

YASEMİN BORAN: Bu nasıl bir şey biliyor musunuz?


Yayı gerersiniz, gerersiniz, gerersiniz ya. Transit gezegen
geçerken insanın ya da olayların böylesine gerilmesine se­
bep olur. Yani adam akıllı gerilir. Geçtikten sonra da boşa­
lır. Boşaldıktan sonra da hadiseyi görürsünüz. Yani ok gi-

89
der bir noktaya, hedeflediğiniz noktaya ulaşı r. Bu da görü­
lür, harekettir artık. Artık yapacak bir şey yoktur. Olaylar
meydana gelir ve "yahu şu anda üzerimde hiç bir etki yok,
görünürde gezegen yok, bu nası l , ne oluyor" dersiniz. Hayır
bütün bunları sizde oluşturuyor ve siz daha sonra bunu
patlatıyorsunuz, patlıyor yani hadise, ortaya çıkıyor. Orta­
ya çıktıktan sonra yapacak bir şey yok. Ortaya çıkmadan
önce belki bu enerjinin yönünü belirleyebilirsiniz ve o yöne
yönelirsiniz. Tabii bunu becermek çok zor bir şey. Astrolo­
jik açı dan değerlendirmemize dönersek, Türkiye'nin yükse­
len burcunun Yengeç olması, hem bu halkın acıma, sevgi,
şefkat duygul arının yüksek olacağı n ı , hem de hayal gücü ve
yaratıcılığının büyük olacağını gösteriyor. Ama tabii bunun
üzerinde bir Plüton var. O da hem bunları kullanabileceği­
ni ama bunları kullanırken, aynı zamanda bir takım yıkım­
larla, değişimler olacağı söylüyor. Zaten Türkiye tarihini
inceleyecek olursanız, bir takım değişimler hep böyle biraz
şiddetli meydana gelmiş. Yani bir takım şiddetli olayların
arkasından, deği şimler yaşıyor Türkiye. Dediğim gibi Tür­
kiye'nin değişim potansiyeli var. Üstelik beklenmedik anda
çok ilginç çıkışlar yapabilecek potansiyeli de var Türkiye­
'nin. Ayrıca Uranüs, Dokuzuncu Ev'de yani yabancı ülkele­
rin bulunduğu evde duruyor. Ü stelik şans noktası da orada,
Türkiye'nin astrolojik haritasının Dokuzuncu Ev'inde. B u
da diğer ülkelerle ilişkiler açısından Türkiye'nin beklenme­
dik, yani olmadık bir anda ve şekilde kendisini ortaya ko­
yacağı , söz sahibi olacağı ve üstelik yükseleceği anlamına

90
gelir. Ö zellikle şu sıralar yaşanmış olan bu felaketin ardın­
dan, önüm üzdeki süreçte Türkiye'nin diğer ülkelerle ilişki­
lerinde çok dirayetli bir yükselme içine girmesini bekliyo­
rum ben. Evet, bizi çok sert, çok zor şeyler bekliyor çünkü
bu süreç öyle kolay bir şey değil. Ama sonuç olarak umut­
larımızı güçlü bir şekilde yüksekte tutmamız ve umut için­
de olmamız gerekiyor bence. Çünkü ancak o zaman bu
enerjileri hayrımız için kullanabiliriz.

91
BE Ş İNCİ B O LU M

K AYNAKÇ A

U Hall, Allan "Nostradamus, 1999'un Kehanetleri"

O Allgeier, Kurt " 1555'ten 3797'ye Nostradamus'tan


Geleceğin Tarihi"

lJ Lorie, Peter-Hewitt,V.J. "Nostradamus 1992'den


2001'e Kehanetler"

U Lemesurier, Peter "The Nostradamus


Encyclopedia"

O Paulus, Stefan " 1999 Nostradamus"

93
.J Dimde, Manfred "Nostradamus Predictions For
The 2 l st Century"

'.J Cheetham, Erika "The Further Prophecies of


Nostradamus 1 985 and Beyond"

U Hogue, John "The Millennium Book of Prophecy"

.J Mongibeaux, Jean-François "Le Mythe de la fin


du monde", Le Figaro Magazine, 12 Haziran 1 999

U Oger, Armelle "La fin du monde", VSD ,


27 Mayıs 1 993

94

You might also like