Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 3

Aim at: hedef almak

The scientific man does not aim at an immediate result.

Bilim insanı, anlık sonuçları kendine hedef almaz.

Arrive at: varmak, ulaşmak

The transfers arrive at a bank in Rome in three days.

Transferler üç gün içinde Roma'daki bir bankaya ulaşır.

Guess at: tahminde bulunmak

We can only guess at her reasons for leaving.

Ayrılma nedenlerini sadece tahmin edebiliriz.

Laugh at: Alay etmek, gülmek

They laugh at us because we wear sunglasses.

Bize güneş gözlüğü taktığımız için gülüyorlar.


Look at: bakmak

Now I look at trees differently.

Şimdi her ağaca daha farklı bakıyorum.

Peer at: -e dikkatle bakmak

I had been peering at a computer print-out that made no sense at all.

Hiçbir anlam ifade etmeyen bir bilgisayar çıktısına bakıyordum.

Point at: işaret etmek

It is impolite to point at people.

İnsanları işaret etmek kabalıktır.

Smile at: birisine gülümsemek

Doesn't seem to work when you smile at people.

İnsanlara gülümsemek işe yaramıyor gibi görünüyor.

Stare at: bakakalmak, gözlerini dikmek

You stare at me like snake at rabbit.

Bana yılanın tavşana baktığı gibi bakıyorsun.

Wink at: göz kırpmak

I saw a dead woman wink at me.

Ölü bir kadının bana göz kırptığını gördüm.

UP

Bring up: bahsetmek, çocuk yetiştirmek

She's struggling to bring up a family alone.

Tek başına bir aile yetiştirmek için mücadele ediyor.


Grow up: büyümek

All plants like to grow up toward the sunlight.

Bütün bitkiler güneş ışığına doğru büyümeyi sever.

You might also like