Professional Documents
Culture Documents
Ai̇le İçi̇ Sözlü Mesaj İçeri̇ği̇ Ve Hi̇tabet
Ai̇le İçi̇ Sözlü Mesaj İçeri̇ği̇ Ve Hi̇tabet
Ai̇le İçi̇ Sözlü Mesaj İçeri̇ği̇ Ve Hi̇tabet
Peki sevgili anne babalar, çocuklarınıza nasıl bir dil kullanıyorsunuz? Hitap
biçimleriniz ve yaklaşımlarınız ona benliği ve kendilik algısı konusunda nasıl bir
mesaj vermekte?
Son zamanlarda sıkça gözlemlediğimiz yeni bir konu var: Ailedeki Mesaj ve Hitabet
Dili. Özellikle erkek çocuklarına yöneltilen paşam, prensim, kahramanım, dünyanın
yakışıklısı; özellikle kız çocuklarına sık yöneltilen prensesim, güzeller güzelim, nazlı
kızım ve en nihayetinde her ikisine de ortak kullanılan annecim, babacım, aşkım,
sevgilim gibi rol karmaşası yaratan kavramlar.
Biraz daha açacak olursak ilk ev dışı sosyalleşmelerinde veya ilk okul deneyimlerinde
herkesin gözünde evde sıkça anıldığı gibi bir paşa veya bir prenses olmadıklarını
görürler. Fakat kendilerini yıllardır bu etiketlerle tanıdıkları için herkesin kendilerine
paşa veya prensesliğin getirdiği konfor davranışlarıyla davranmasını, hitap etmesini
bekleyebilirler. Çevresindeki herkes ona bu beklentisi doğrultusunda davranmayacağı
için de sonunda ilk gerçek dünyalarında birtakım hayal kırıklıkları yaşayabilirler.
Kendilerini bütünleştirdikleri bu kalıpları kaybettiklerindeyse aslında kim oldukları,
kendilerini etrafa nasıl tanıtacakları ve anne babalarının kendilerine yalan mı
söylediğiyle alakalı bir kaygı yaşayabilirler ve ardından çevrelerinde nasıl kabul
edilecekleriyle alakalı yeni bir endişe yaşayabilirler.
Çocuklara “Gelir misin annecim, babacım, aşkım, sevgilim” gibi hitap biçimleriyse
çocuklarda bir rol karmaşasına sebep olabilmektedir. Bu durumun en açık kanıtı ise
bu kelimeleri çocuklara kullandığımızda onlardan zaman zaman duyduğumuz “Ama
ben senin annen, baban değilim ki“ “Ama babama da aşkım diyorsun aşkım ne
demek, aşkım kim?“ “Senin sevgilin ben miyim yoksa annem mi“ cümlelerini sık sık
duymamızdır. Evet, çocuklara bu tür kavramları kullanmak onlarda kim olduklarına,
evdeki rollerine yönelik ciddi karmaşalar yükleyebilmektedir. Unutmayın çocuklar
soyut düşünemez oldukça yüzeysel düşünürler. Onlara annecim babacım demek ise
çocuk bünyelerine bu rolleri hediye etmek olur. Bununla birlikte çocuk, kendisinden
büyük, koruyan, sevgi dolu ve güvenli bir ebeveyn görmek ister. Ancak böyle bir aile
ikliminde güvende olduğunu hisseder. Çocuklarımızla aynı rolde olduğumuzu
masumane de olsa onlara ifade ettiğimizde strese girebilirler. Sonuçta sizin anneniz,
sizin babanız kendisidir. Şimdi ne yapması gerekir?
“Babamız çok sinirli”, “Annemiz çok titiz”, “Kızımın babası” “Oğlumun annesi”, “Ablası
ödevimiz var bizim “ gibi ayrışamamış ve eksik kalmış ifadeler de hem çocuklarda
hem de çiftte karmaşaya neden olabilir. “Bu ödev sadece bana değil anneme ve
babama da ait, öyleyse onlar da sorumlu, tek başıma yapmam, yapamam“ , “Babam,
annemin de mi babası?“ karmaşalarını yaşamalarına neden olur. Öte yandan bu tip
genelleyici kalıplar çift-eş ilişkilerini de bilinçsizce etkileyecektir. İlişkide partneriniz
eşiniz mi yoksa sizin de anneniz veya babanız mı? Öyleyse hemen düzeltelim
dilimizi, rolleri ayıralım: Evet kızımın babası ama benim de eşim. Sinirli olan kişi
oğlunuzun annesi, sizinse eşiniz.
Son olarak çocuğunuza -sevgi dolu ve ilgili bir davranışla birlikte- yalnızca ismiyle
hitap etmekten korkmayın. Kişi, kendisine ismiyle hitap edildiğinde kendisini özel ve
saygın hisseder. Önemli olan sözlerinize eşlik eden davranışlarınız, göz kontağınız,
sevgi dolu sesiniz, kocaman gülümsemeniz :) Unutmayın bazı kişiler ismimizi öyle
jest ve mimiklerle söyler ki o an ismimizi ve dolayısıyla kendimizi yeniden severiz.