Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 325

DOĞAL AFETLER VE AFET YÖNETİMİ

Bu kitabın, basım, yayım ve sa ş hakları Atatürk Üniversitesi’ne ai r. Bireysel öğrenme


yaklaşımıyla hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. Atatürk Üniversitesi’nin izni
alınmaksızın kitabın tamamı veya bir kısmı mekanik, elektronik, fotokopi, manye k kayıt veya
başka şekillerde çoğal lamaz, basılamaz ve dağı lamaz.

Copyright ©2017

The copyrights, publica ons and sales rights of this book belong to Atatürk University. All rights
reserved of this book prepared with an individual learning approach. No part of this book may
be reproduced, printed, or distributed in any form or by any means, techanical, electronic,
photocopying, magne c recording, or otherwise, without the permission of Atatürk University.

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ

DOĞAL AFETLER VE AFET YÖNETİMİ

ISBN: 978-975-442-958-9

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI

ERZURUM
1. Afetin Tanımı ve Kapsamı 4
ERSAN SAĞSÖZ

2. Doğal Afetler 25
ERSAN SAĞSÖZ

3. Yer Kökenli (Jeolojik) Afetler 48


MUHAMMET BATUR TURALIOĞLU

4. Atmosfer Kökenli Afetler 74


MUHAMMET BATUR TURALIOĞLU

5. Biyolojik Afetler 98
Dr. Öğr. Üyesi İLKNUR ERKÖSEOĞLU

6. Teknolojik Afetler 121


Doç. Dr. SALİHA ÇETİNYOKUŞ

7. Yangınlar 146
Dr. Öğr. Üyesi ALPER DÖYEN

8. Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları 166


Dr. Öğr. Üyesi MUHAMMED FATİH ÇORAPSIZ

9. Dünyada ve Türkiye'de Afet Yönetim Sistemleri 189


Dr. Öğr. Üyesi MERAL OLTULU

10. Afet Lojistiği 205


Dr. Öğr. Üyesi ALPER DÖYEN

11. Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri 227


Doç. Dr. GÜLİN FERYAL CAN

12. Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma 255


Dr. Öğr. Üyesi MUHAMMED FATİH ÇORAPSIZ

13. Ülkemizde Afet Yönetiminde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet 278


Örnekleri
Dr. Öğr. Üyesi RAHİM KAĞAN AKBULUT
14. Afet Veri Tabanları İle Ülkemizde Afetlerin Dağılım Bilgileri 304
Dr. Öğr. Üyesi RAHİM KAĞAN AKBULUT

Editör

Dr. Öğr. Üyesi RAHİM KAĞAN AKBULUT (1.,2.,3.,4.,5.,6.,7.,8.)

Doç. Dr. MUSTAFA YILMAZ (9.,10.,11.,12.,13.,14.)


AFETİN TANIMI VE KAPSAMI

• Acil Durum ve Afet Tanımı,


Kapsamı ve Sınıflandırılması DOĞAL AFETLER VE
İÇİNDEKİLER

• Oluşum Kaynaklarına Göre


Afetler AFET YÖNETİMİ
• Oluşma Hızına Göre Afetler
• Etki Seviyelerine Göre Afetler Ersan SAĞSÖZ
• Türkiye'de Afet
Organizasyonu ve Kapsamı
• TAMP Organizasyonu

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Afet ve acil durum tanımlamalarını
öğrenebilecek,
HEDEFLER

• Afetlerin sınıflandırılması hakkında


bilgi sahibi olabilecek,
• Afet yönetiminin ne olduğunu
anlayabilecek,
• Ülkemizdeki afet organizasyonu ve
kapsamı hakkında genel bilgi sahibi
olabileceksiniz.

ÜNİTE

1
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Afetin Tanımı ve Kapsamı

ACİL DURUM VE AFET


TANIMI, KAPSAMI VE
SINIFLANDIRILMASI
Doğal Afetler
AFETİN TANIMI VE KAPSAMI

OLUŞUM KAYNAKLARINA
(SEBEBİNE) GÖRE AFETLERİN
SINIFLANDIRILMASI
İnsan Kaynaklı Afetler
OLUŞMA HIZINA GÖRE
AFETLERİN
SINIFLANDIRILMASI

SEVİYE ETKİ DERECELERİNE


GÖRE AFETLER

TÜRKİYE’DE AFET
ORGANİZASYONU VE TAMP Organizasyonu
KAPSAMI

5
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Afetin Tanımı ve Kapsamı

GİRİŞ
Ülkemizin gerek jeopolitik konum ve gerekse coğrafi konum ve iklim
özelliklerinin getirisi olarak her tür afet ve acil durumla her an karşı karşıya
bulunduğumuz veya bulunabileceğimiz aşikârdır.
Özellikle ülkemizin sahip olduğu jeolojik, jeomorfolojik ve sismolojik
yapısından ötürü büyük can ve mal kayıplarının söz konusu olduğu doğal afetler,
yaşanmışlıklarımız arasındadır.
Ülkemiz değişik zamanlarda yaşadığı afetlerin acı tecrübelerinden dersler
çıkarmış, afet sırası ve sonrasının çözümüne yönelik olan kriz yönetimini terk
ederek afet yönetiminde önceliği risk yönetimine vermeye başlamıştır. Zira
istatistiki verilere göre risk yönetimi, kriz yönetiminden hem ekonomik olarak hem
de can ve mal kaybının önlenmesi hususunda daha verimli bir yöntemdir. Bu
yönüyle, önlem alma ve zarar azaltma kültürünün toplum içinde geliştirilmesi,
Ülkemiz bir afet buna yönelik eğitim faaliyetlerinin hızlandırılması, modern teknoloji ve iletişim
ülkesidir. imkânlarından yararlanması, yerel, bölgesel ve uluslararası ölçekte işbirliklerini
geliştirmesi ve bu platformlarda öncü olma hedefi öncelikli hâle getirilmiştir.
Burada şu soru akla gelebilmektedir. Neye karşı hazırlık? Eğer mücadele
etmek istediğiniz bir olgu var ise onu tanımadan, kaynaklarını bilmeden, neden
beslendiğinden haberdar olmadan ya da kapsamını bilmeden bir hazırlık
öngörüsünde bulunamayacağınız aşikârdır.
Bilmediğiniz kavramlar hakkında da hazırlık yapmanız pek ihtimal dâhilinde
olamaz ya da yapacağınız hazırlık çalışmalarında kabul edilebilirlik sınırını aşmış
olabilirsiniz. O hâlde ilk aşamada afet veya acil durumların neler olduğunun
bilinmesi, bunların nasıl bir sınıflandırma ile incelendiğinin bilinmesi, afet türlerine
göre yapılacak çalışmaların yönlendirilmesinde ve planlanmasında yararlı olacaktır.
Afet tehlikelerini kökenlerine göre; deprem, sel, kuraklık, heyelan, volkan
patlaması gibi doğal; endüstriyel, nükleer ve büyük taşımacılık kazaları gibi
teknolojik; savaş, terör olayları, iç çatışmalar gibi insan kaynaklı tehlikeler olarak
ayırmak mümkündür. Bununla beraber depremler, seller, volkan patlamaları,
fırtına ve tayfunlar gibi ani gelişen tehlikeler veya kuraklık, erozyon, küresel iklim
değişiklikleri gibi yavaş gelişen tehlikeler olarak da tasnif edilebilmektedir. Afet
tehlikesi, konuma bağlı olup içinde bulunulan yere, bölgeye veya ülkeye göre
değişmektedir.
Afetlerin etki derecelerinin veya büyüklüğünün bilinmesi afetin doğuracağı
sonucun da kestirilebilmesine faydalı olacaktır. O hâlde afetin büyüklüğüne etki
eden faktörlerden bahsetmek gerekir.
Bu ünitede afet ve acil durum kavramlarının neler olduğundan,
kapsamlarından, sınıflandırmalarından kısaca bahsedilecek olup afet ve acil
durumların olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması hususunda yapılabilecek
çalışmalar hakkında ön bilgiler verilecektir.

6
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Afetin Tanımı ve Kapsamı

ACİL DURUM VE AFET TANIMI, KAPSAMI VE


SINIFLANDIRILMASI
Acil Durum: Toplumun tamamının veya belirli bir kısmının normal hayat ve
faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan ve böylece acil müdahaleyi
gerektiren olayları ve bu olayların gerçekleştiği kriz hâline denilmektedir. Acil
durum içeriği; kurumların kendi mevzuatlarına göre öncelik ve ifade ettikleri
anlamlarda değişiklik gösterebilmektedir.
Afet; insanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, insanın
normal yaşantısını ve eylemlerini durduracak veya kesintiye uğratacak, imkânların
yetersiz kaldığı, doğal veya insan kökenli olaylara verilen genel bir addır. Genel
olarak doğal afetler ve beşerî (insan) kaynaklı afetler olmak üzere iki başlıkta
incelenmektedir.
Acil durumlar, acil
Bir olayın afet olarak nitelendirilmesi; bu olayın insanları veya insanların
müdahaleyi
gerektirir. yaşamını sürdürdüğü çevreyi olumsuz etkilemesine ve normal yaşam akışının
sekteye uğrama miktarına bağlıdır. Afet Mevzuatı açısından bunun kriteri, genel
hayata etkili olmasıdır. Buradan yola çıkarsak afet bir olaydan ziyade bir olayın
doğurduğu sonuçtur.
Afetin büyüklüğüne etki eden faktörler;
• Afetin fiziksel büyüklüğü,
• Afetin meydana geldiği yerin yerleşim alanlarına olan uzaklığı,
• Afetin meydana geldiği bölgedeki gelişmişlik durumu,
• Yerleşim yerlerinin teknik ve sosyal altyapı durumu,
• Doğa tahribatı,
• Toplumun afet bilinci hususundaki eğitim durumu,
• Afet olaylarına karşı önceden alınabilen koruyucu ve önleyici önlemlerin
seviyesi olarak karşımıza çıkar.
Afetlerin doğurduğu sonuçlara bakıldığında, en başta can ve mal kaybına
neden oldukları görülür. Can kayıpları; insan ve hayvanların ölmesi olarak
değerlendirilirken mal kayıpları ise eşya, bina ve tarım alanlarının zarar görmesi
olarak anlaşılır.
Bir olayın afet
olarak Bir kısım kayıplar doğrudan hemen afetle birlikte ortaya çıkarken bir kısım
nitelendirilebilmesi kayıplar ise afet yaşandıktan belirli bir süre sonra afetin etkisi sonucu olarak ortaya
için olayın genel çıkabilir.
hayata ekili olması
gerekir.

•Sel sırasında can ve mal kaybı meydana gelmektedir. Ancak sel


Örnek

baskınından sonra sellerin getirdiği moloz, kum ve çamur tarım


alanlarını verimsizleştirerek dolaylı ve uzun süreli zararlar da
meydana getirebilmektedirler.

Afetler; insanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal


yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurmak veya kesintiye uğratarak toplulukları

7
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Afetin Tanımı ve Kapsamı

etkileyen ve etkilenen topluluğun kendi olanak ve kaynaklarını kullanarak


üstesinden gelemeyeceği, doğal, teknolojik ya da insan kökenli olaylar olarak
tanımlanır. Kapsam açısından bakıldığında; bizatihi insanı ve insanın da içerisinde
bulunduğu ortamı etkilediğinden, kapsam olarak insan ve insanın yaşadığı ortam
olarak değerlendirme yapmak çok da yanlış olmaz. Başka bir deyişle afetin
kapsamı insandır ve insanlığın yaşamını sürdürdüğü tüm dünyadır, diyebiliriz.
Afetlere hazırlıkta, müdahalede, afet sonrası iyileştirme çalışmalarında,
yeniden organizasyon ve geliştirme çalışmalarında insanlık olarak hareket etmek,
mücadele gücünün artırılması açısından faydalı olacaktır. Zira afetlerin
sınıflandırılmasında, oluşumlarına göre afetler; doğal kaynaklı afetler ve beşerî
(insan) kaynaklı afetler olarak tasnif edilmektedir. Bu tasnif; afetlerin
Afetler can ve sınıflandırılmasının en bilinen şeklidir. Ayrıca içinde yaşanılan toplumun gelişmişlik
mal kaybına durumlarına ve teknolojinin etkisine bağlı olarak gelişen afetler de bulunmaktadır.
sebep olur.
Afetlerin oluşum hızlarına ve etki seviyesine göre sınıflandırılması da
mümkündür. Afetlerin etki seviyesine göre sınıflandırılması, özellikle müdahale ve
afet sonrası iyileştirme çalışmalarında doğru organize olmak için gereklidir.

OLUŞUM KAYNAKLARINA (SEBEBİNE) GÖRE AFETLERİN


SINIFLANDIRILMASI
Afetler; incelenirken genel sınıflandırmasında oluşum şekillerine bakılır ve
buna bağlı olarak iki başlık altında incelenirler. Bunlar; doğal afetler ve beşerî
afetlerdir. Beşerî afetler insan kaynaklı afetler olarak da adlandırılırlar.

AFETLER
Afetler genel olarak
doğal ve beşerî
afetler olarak
sınıflandırılır.

DOĞAL AFETLER BEŞERİ AFETLER

Şekil 1.1. Afetler Doğal Ve Beşerî Olmak Üzere İki Ana Sınıfa Ayrılırlar.

Doğal Afetler
Doğal afetler; oluşumları doğal olaylara dayanan afetler olup doğanın kendi
davranışlarından kaynaklanırlar. Doğal afetlerin oluşumu engellenemez. Ancak
zararları azaltılabilir. Bu tür afetlerin bazısında insan etkisi bulunabilmektedir. Yani
doğanın davranışları karşısındaki insan unsuru da bu tür doğal afetlerin tetikleyicisi
olabilmektedir.

8
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Afetin Tanımı ve Kapsamı

Doğal afetler bu ünitede 5 grupta incelenmiştir. Bunlar;

• Jeolojik afetler,
Doğal afetler; • Klimatolojik ve meteorolojik afetler,
Jeolojik Afetler, • Hidrografik afetler,
Klimatolojik ve • Biyolojik afetler,
Meteorolojik • Dünya dışı kaynaklı afetler olarak karşımıza çıkarlar.
Afetler, Hidrografik Jeolojik Kökenli Afetler: Bunlar doğrudan doğruya kaynağını yer kabuğu ya
Afetler, Biyolojik
da yerin derinliklerinden alan doğal afetlerdir. Jeolojik kökenli afetlerin en çok
Afetler ve Dünya
Dışı Kaynaklı görülenleri;
Afetler olmak • Deprem,
üzere 5 ana başlıkta
• Heyelan,
incelenirler.
• Çamur ve moloz akıntısı,
• Kaya düşmesi,
• Volkanik patlama,
• Tsunamidir.

•Tsunami ve volkanik patlamalar dışında kalan jeolojik kökenli afet


Örnek

türlerinin tamamı ülkemizde görülmektedir.

Klimatolojik ve Meteorolojik Afetler: İklim koşulları veya atmosfer olayları


sonucunda meydana gelen afetler olarak tanımlanırlar. Meteorolojik afet;
kaynağını sıcaklık, yağış, basınç gibi atmosferik olaylardan alan sel, çığ, yıldırım,
tayfun, tipi, hortum, kuraklık gibi doğal olaylardan kaynaklanan afetlerdir. En çok
görülen türleri;
• Sel ve su taşkınları,
• İklim değişiklikleri,
• Küresel ısınma,
• Kuraklık,
• Aşırı yağışlar,
• Fırtına, hortum ve kasırgalardır.
Hidrografik Afetler: Akarsular, yeraltı suları, göl ve denizlerden kaynaklanan
afetler olarak karşımıza çıkarlar.
Örnek

•Akarsu kenarlarının aşınması, kıyı oyulması, yeraltı su seviyesinin


yükselmesi.

Biyolojik Afetler: Toprak, bitki örtüsü ve doğal hayvanlardan kaynaklanan


afetlerdir. Bu tip afetler; bazen doğanın kendi gücü dolayısıyla değil, insanın
doğayla olan etkileşimi sonucunda oluşabilirler. Eğitimsizlik, bilgisizlik, dikkatsizlik,

9
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Afetin Tanımı ve Kapsamı

yeterli önlemlerin alınmaması gibi sebeplerden ötürü ve kaza veya kasıt sonucu
ortaya çıkarlar.
Dünya Dışı Kaynaklı Afetler: Kaynakları dünya dışında olan afetlerdir.

İnsan Kaynaklı Afetler


Politik ve insan faktörlerinin etkin olduğu savaşlar, iç çatışmalar, terör
Beşerî afetlerde ya eylemleri, büyük göçler, endüstriyel kazalar gibi olaylar ve bunların doğurduğu
kaza olmuştur ya sonuçların tümü olarak tanımlanır.
da kasıt vardır.
İnsan eliyle kaza sonucu veya kasıtlı olarak ortaya çıkan bir sürü olay, afet
boyutu kazandığında beşerî afetler sınıflandırmasında incelenirler. Beşerî (insan
kaynaklı) afetler; sosyal afetler ve teknolojik afetler olarak sınıflandırılırlar.

BEŞERİ AFETLER

SOSYAL AFETLER TEKNOLOJİK AFETLER

Şekil 1.2. Sosyal Ve Teknolojik Afetler, Beşeri Afetlerdir.


Sosyal Afetler: İnsanın yiyecek, içecek, barınma, konaklama vb. gibi günlük
yaşamını devam ettirememesi sonucu olarak ortaya çıkan, toplumun dengesinin
bozulmasına ve yaşam kalitesinin düşmesine sebebiyet veren afetlerdir.
Örnek

•Açlık, kıtlık, savaşlar, bulaşıcı hastalıklar, zoraki göçler, ekonomik


krizler sosyal afetlerdendir.

Teknolojik Afetler: İnsanın yeryüzündeki faaliyetlerinden ve teknolojik


gelişimin yanlış uygulamalarından kaynaklanan afetlerdir. Teknolojik afetler
incelenirken bazı kaynaklarda insan kaynaklı afetlerle beraber, bazı kaynaklarda
insan kaynaklı afetlerin alt başlığı, resmî kaynaklar dâhil bazı kaynaklardaysa insan
kaynaklı afetlerden ayrı bir başlık olarak incelenmektedir. Bu afetler genellikle;
eğitimsizlik, bilgisizlik, dikkatsizlik, yeterli önlemlerin alınmaması gibi sebeplerin
sonucu olarak kaza veya kasıt sonucu ortaya çıkarlar. Bunlar;
• Nükleer, biyolojik ve kimyasal kazalar,
• Endüstriyel kazalar,
• Hava kirliliği,
• Asit yağmuru,
• Ozon tabakasının delinmesi,
• Su kirliliği,
• Toprak kirliliği,

10
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Afetin Tanımı ve Kapsamı

• Taşımacılık ve ulaşım kazaları,


• Siber saldırılardır.

•Maden kazaları, ulaşım sektöründeki kazalar, biyolojik ve kimyasal

Örnek
silahların kullanılması teknolojik afetlerdendir.

OLUŞMA HIZINA GÖRE AFETLERİN SINIFLANDIRILMASI


Afetin oluşma hızı afetin karakteristik özelliklerinden biridir. Bu özelliği aynı
zamanda afetin bu şekilde sınıflandırılmasına da sebep olmuştur. Doğal veya insan
Afetler bazen kaynaklı olsun afetlerin gelişme veya oluşma hızına göre sınıflandırılması
yavaş bazen de mümkündür. Zira bazı afet türleri çok yavaş gelişirken bazı afet türleri ise aniden
hızlı gelişir. ortaya çıkar. Afetler oluşma veya gelişme hızına göre iki grupta incelenmektedir.
Bunlar;

• Yavaş gelişen afetler,


• Hızlı gelişen afetlerdir.
Yavaş Gelişen Afetler: Uzun sürede kötü etkiler oluşturan, insan yaşamını
olumsuz yönde etkileyen afet türleridir. Bunlar bazen insan kaynaklı, bazen de
doğal kaynaklı olabilirler. Yavaş gelişen afetlerin başka afetlerin tetiklemesi
sonucunda oluştukları da görülebilir. Bu tür afetler yavaş geliştiğinden genelde
kısa dönemde fark edilmezler. Önleyici tedbirlerin alınması zarar verme oranlarını
minimize eder.

•Hava kirliliği; fosil yakıtların kullanılması, sanayi tesisleri ve


Örnek

nükleer patlamaların çıkardığı, katı, sıvı ve gaz hâlindeki yabancı


maddelerin havayı bozması ile canlı hayata ve ekolojik dengeye
zarar verecek boyuta gelmesi durumudur.

Hızlı Gelişen Afetler: Bir anda gelişerek hızlı bir şekilde insan hayatını
olumsuz yönde etkileyen afetlerdir. Hızlı gelişen afetlerin etkisini göstermesi de
hızlıdır. Kısaca hızlı gelişir ve yıkıcılık yönü ile etkileri de daha büyük olur. Bu tür
Hızlı gelişen afetler, afetlerde önleyici tedbirlerin alınması zararların azaltılmasında faydalı olacaktır.
yıkıcılığını bir anda Zira hızlı geliştiğinden kriz döneminde alınacak tedbirler önleme açısından çok
gösterir. fayda sağlamamaktadır.
Örnek

•Depremler, seller, volkan patlamaları, fırtına ve tayfunlar ani


gelişen ve insan hayatını olumsuz yönde etkileyen afet türleridir.

11
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Afetin Tanımı ve Kapsamı

SEVİYE ETKİ DERECELERİNE GÖRE AFETLER


Afetlere hazırlık, müdahale ve iyileştirme çalışmalarının doğru ve etkin
yürütülebilmesi için afetin etki seviyesinin bilinmesinde fayda vardır. Afetin fiziki
etki alanı, etkilenecek canlı ve yapı envanterinin belirlenebilmesi için hazırlanan
senaryolardan faydalanılır. Her afet türüne yönelik senaryolar afetin seviye etki
derecesinin tahmininde önem arz eder ve bu tahminler yapılacak afet hazırlıklarına
ışık tutar.
Afetlere zamanında, hızlı ve etkili olarak müdahale edebilmek için afet
öncesinde yapılması gereken planlama, eğitim, tatbikat, erken uyarı sistemlerinin
kurulması, acil yardım malzeme stokları, halkın bilgilendirilmesi ve
bilinçlendirilmesi gibi faaliyetlerin sürekli ve sürdürülebilir olarak yürütüldüğü
süreç afete hazırlık sürecidir. 5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da, hazırlık; afet ve acil durumlara etkin bir
müdahale amacıyla önceden yapılan her türlü faaliyet olarak tanımlanmaktadır.
Olağan dışı olayların sonuçlarından en az kayıp ve zararla kurtulabilmek için
yapılması gereken iş ve işlemlerin, olaylar olmadan önce planlaması, bu planların
olay sırasında; hızlı, zamanında ve etkili bir şekilde uygulanmasını gerektiren tüm
faaliyetlere hazır olmak afet ve acil durum planlaması ile mümkündür.
Müdahale ekipleri arasında iş birliği ve ortak çalışmaların düzenlenmesini
sağlamak amacıyla acil yardım planlarının hazırlanması, sürekli güncel tutulması ve
geliştirilmesi; planda görev üstlenen kişi ve kuruluşların eğitim ve tatbikatlarla
geliştirilmesini ve koordineli çalışmasını kapsayan olay yeri ekipleri ve olayın
komuta merkezleri yönetiminin planlama süreci ise acil yardım planlaması olarak
tanımlanır. Hangi afete nasıl ve ne kadar ekiple müdahale edileceği, etkin
müdahalenin olmazsa olmazıdır. Bunun tespiti için ise afetin etki seviyesinin
bilinmesine bağlıdır.
Bir tehlikenin gelecekte meydana gelmesi hâlinde; insanların, insan
yerleşmelerinin ve doğal çevrenin zarar veya hasar görebilirlikleri ile orantılı olarak
kayıpların olma olasılığı afet riski olarak tanımlanır. Riskten veya kayıp
olasılığından bahsedebilmek için belirli büyüklükteki tehlike veya olayın varlığı ve
bundan etkilenebilecek değerlerin mevcudiyeti ile bu değerlerin tehlike veya
olaydan etkilenme oranları veya zarar görebilirliklerinin tahmin edilebilmesi
gerekmektedir. Afet riskinin bilinmesi, sonuçta etki analizi ve etki seviyesinin
tespitinde fayda sağlar.
Afet ve acil durum haberinin duyurulması, akabinde etki analizinin yapılması
büyük önem arz eder. Afetin oluşundan hemen sonra, olaya zamanında, hızlı ve
etkili olarak müdahale edebilmek için olayın yol açtığı zarar ve kayıpların belirlenip
değerlendirilmesi sürecine etki analizi adı verilir.
Afet sonrasında haberleşme, güvenlik, sağlık, trafik, arama-kurtarma,
tahliye, yangınlar ve ikincil afetler, altyapı, ulaşım altyapısı, enerji, defin, barınma,
beslenme, enkaz kaldırma, hasar tespit, zarar tespit, ayni ve nakdî bağış yönetimi,
uluslararası destek ve iş birliği, satın alma-kiralama, el koyma, gıda, tarım ve

12
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Afetin Tanımı ve Kapsamı

hayvancılık, tehlikeli maddelerle ilgili dekontaminasyon (kimyasal, biyolojik,


radyoaktif ve nükleer serpintiye maruz kalanların, bu maddelerden arındırılması),
barındırma faaliyetleri ve psikolojik ve sosyal destek hizmetlerinin tümü yapılacak
etki analizlerine göre yürütülecek faaliyetlerdir. Etki analizleri sonucunda, afetin
etki seviyesi tespit edilebilir ve müdahale ve iyileştirme faaliyetleri bu seviyelerin
tespit sonuçlarına göre yürütülür.
Ülkemizde afet etki analizi sonucunda afetin etki seviyesi, Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığınca belirlenmektedir. Türkiye Afet Müdahale Planı’nda
belirlenen Seviye Etki Derece Tablosu aşağıda görüldüğü şekildedir.
Türkiye Afet Müdahale Planında, afete müdahale sırasında görev alacak ana
çözüm ortakları ve bunlara çeşitli yönlerden yardımcı olacak destek çözüm
Ülkemizde ortakları bulunmaktadır. Ana çözüm ortağı ve destek çözüm ortağı kurum
meydana
kuruluşların çeşitli görevleri bulunmaktadır.
gelebilecek bir afet
ve acil durum Tablo 1.1. Seviye Etki Derece Tablosu
halinde, AFAD’ ın
Belirlediği 4 tür seviye OLAY TÜRÜ VE
bulunmaktadır. SEVİYE ETKİ ÖLÇEĞİNE GÖRE
DESTEK DURUMU

S1 Yerel imkânlar yeterlidir. İAADYM

Destek illerin takviyesine ihtiyaç İAADYM-İlgili AKB


S2
vardır. 1.Grup destek iller

1 ve 2. Grup destek iller


S3 Ulusal desteğe ihtiyaç vardır.
Ulusal kapasite

1 ve 2. Grup destek iller


S4 Uluslararası desteğe ihtiyaç vardır. Ulusal kapasite
Uluslararası destek

Tablo 1.1.’ de S1, S2, S3, S4 olarak sınıflandırılan seviye etki dereceleri şu
şekildedir:

• Seviye afetler (S1): Etki alanı sınırlı ve müdahale ve iyileştirme yönü ile il
kapasitelerinin yeterli olduğu lokal afetlerdir. Bu tür afetlerde afete
müdahale ve iyileştirme çalışmalarını İl Afet ve Acil Durum Yönetim
Merkezi yürütür.
3. seviye afetlerin
etkisini • Seviye afetler (S2): Etki alanı ve yıkıcılığı afetin olduğu ilin kapasitesi ile
azaltmada çözülemeyen, il kapasitesi ve etrafında bulunan 1. Grup destek illerin
ulusal kapasite kapasiteleri ile bunlarla koordineli çalışacak ilgili Arama Kurtarma Birlik
kullanılır. Müdürlüğü ekiplerince çözülen afetlerdir. Bu tür afetlerde afete müdahale
ve iyileştirme çalışmalarını Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi yürütür.

13
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Afetin Tanımı ve Kapsamı

• Seviye afetler (S3): Etki alanı ve yıkıcılığı afetin olduğu ilin kapasitesi, 1.
Grup destek iller ve 2. Grup destek illerin çözülemeyen, ulusal düzeyde
müdahale ve yardım gerektiren yıkıcı etkisi fazla olan afetlerdir. Bu tür
afetlerde afete müdahale ve iyileştirme çalışmalarını Afet ve Acil Durum
Yönetim Merkezi yürütür.
• Seviye afetler (S4): Etki alanı ve yıkıcılığı ülke imkânları ile çözülemeyen,
uluslararası yardımın gerekli olduğu büyük afetlerdir. Bu tür afetlerin
çözümünde ulusal kapasite yeterli olmaz. Yıkıcı etkisi en büyük olan
afetlerdir. Bu tür afetlerde afete müdahale ve iyileştirme çalışmalarını Afet
ve Acil Durum Yönetim Merkezi yürütür. Uluslararası yardım için gelen
ekipler afetin olduğu ülkenin koordinasyonunda çalışırlar.
AFAD, afet ve acil durum olayı sonrası, İl Afet ve Acil Durum Yönetim
Merkezi’nden (İAADYM) aldığı ilk ve tamamlayıcı bilgiler doğrultusunda, yardım
taleplerini olay türü ve ölçeğine göre değerlendirerek olay seviyesini belirler ve
ilan eder. İlan edilen olay seviyeleri, koordinasyon ve organizasyonun düzeyini
belirler.

TÜRKİYE’DE AFET ORGANİZASYONU VE KAPSAMI


Afet olgusu; insanı, çevresini ve bu çevreyi paylaştığı varlıkları ve insanlar
tarafından oluşturulmuş tüm medeniyet mirasını ilgilendiren bir konudur. Kaynağı,
sebebi ve türü ne olursa olsun afetler; insanları, hayvanları, bitkileri, medeniyet
birikimlerini, doğal çevreyi etkiler. Afetler, kimi zaman bir medeniyeti yok eder,
kimi zaman insan yaşamını bitirir. Kısaca afetler; insanı ve insanı insan yapan
değerleri etkilediğinden kapsam bakımından değerlendirildiğinde, merkezde insan
olacak şekilde tüm dünya afet kapsamındadır. Tarih boyunca insan, gerek kendisini
afetlerden korumak ve gerekse sahip olduklarını güven altına almak için afetlerle
mücadele etmiştir. Medeniyetin ve teknolojinin gelişmesi sonucunda insanlar,
afetlerle baş edebilmek veya engellemek için uğraşmış, baş edemediği ya da
engelleyemediği afetlerle ise birlikte yaşamanın yollarını aramıştır. Bu arayış;
insanları afet öncesi, sırası ve sonrası için çözüm yolları bulmaya itmiştir. Bu
çözümün ilk aşaması, mücadele edilmesi gereken konunun ne olduğunu bilmekten
geçmektedir. Mücadele edilecek afetin türü, etki alanı, yıkıcılık seviyesi dikkate
alınmalıdır. Merkezinde insan hayatını korumak olan afetlerle mücadelenin diğer
amacı, insanın ürettiği medeniyet ve insan yaşamının muhtaç olduğu tüm
kaynakları güvence altına alabilmek için gerekli tedbirleri almaktır.
Başka bir ifadeyle; afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması amacıyla bir
afet olayının öncesi, sırası ve sonrasında yapılması gereken çalışmaların
planlanması, yönlendirilmesi, koordine edilmesi, desteklenmesi ve
Afetlere müdahale uygulanabilmesi için toplumun tüm kurum ve kuruluşlarıyla kaynaklarının bu ortak
çalışmalarında
hedefler doğrultusunda yönetilmesine ihtiyaç vardır. Buna afet ve acil durum
ülkemiz kriz
yönetiminden risk yönetimi adı verilir. Bu kapsamda konuya bakılacak olursa afet yönetimi; kriz
yönetimine anında yapılacak iş ve hizmetlerin bir plan dâhilinde yapılmasını sağlar.
geçmiştir. Dünyada her geçen gün teknolojinin ilerlemesi ve insanların afet konusunda

14
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Afetin Tanımı ve Kapsamı

bilinçlenmesine bağlı olarak yeni çalışmalar ve planlar ortaya çıkmaktadır.


Türkiye’de de mevcut mevzuata göre yapılan planların ve doğaçlama destek
sistemlerinin günümüz ihtiyaçlarını tam olarak karşılamadığı görülmüş, 2009
yılında 5902 Sayılı Yasa ile Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı (AFAD) kurulmuştur.
AFAD, yeniden yapılanırken belirlediği; vizyonu ve misyonu ekseninde, afet
yönetimi konusunda dünyada çeşitli ülkelerdeki yapılanma, planlama ve uygulama
örneklerini de inceleyerek toplumumuz yapısına en uygun sistemi kurmaya
çalışmaktadır. AFAD’ın kuruluşundan bu tarafa ülkemiz afet ve acil durumlara
müdahalede kriz yönetiminden risk yönetimine geçmektedir.
Kriz Yönetimi: Kriz hâli şartları süresince uygulanan, durumu normale
döndürmeyi amaçlayan geçici bir yönetim biçimidir.
Risk Yönetimi: Ülke, bölge, kent veya yerleşme birimi ölçeğinde tehlike ve
riskin belirlenmesi, analizi, riskin azaltılabilmesi için imkân, kaynak ve önceliklerin
belirlenmesi, politika ve stratejik plan ve eylem planlarının hazırlanması ve yaşama
geçirilmesi sürecidir.

Şekil 1.3. Afet ve Acil Durumlarda Risk Yönetimi ve Kriz Yönetimi Döngüsü

Risk yönetimi, kriz yönetiminden hem daha ekonomik hem de daha


avantajlıdır.
Ülkemizin bir afet ülkesi olduğu gerçeğinden hareketle ve afetin kapsamı
düşünüldüğünde; afete zamanında, hızlı, etkili ve koordineli olarak müdahale
edebilmek ve etkilenen toplulukların acil yardım ihtiyaçlarını zamanında, hızlı ve
etkili olarak karşılayabilmek öncelik olmalıdır. Bunun için; mahalle, ilçe veya il
TAMP ile afete
düzeyinde yerleşmelerin karşı karşıya bulundukları tüm tehlikeleri ve muhtemel
hızlı, etkin ve
ekonomik olarak afetlerde uğranacak kayıp ve zararları afet senaryolarıyla gerçekçi biçimde ortaya
topyekûn koymak gerekir. Bunun sonrasında müdahaleye ilişkin kimlerin, ne zaman, nerede,
müdahale hangi görev ve yetkiyle, hangi imkân ve kaynakları kullanarak olaya müdahale
amaçlanmaktadır. edeceklerini belirleyen, eğitim ve tatbikatlarla sürekli yenilenen ve geliştirilen
planlar hazırlanmalıdır. Bunlar, afet müdahale planlarıdır.

15
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Afetin Tanımı ve Kapsamı

TAMP Organizasyonu
Ülkemizde ulusal seviyede Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) ve iller
düzeyinde ise İl Afet Müdahale Planları hazırlanmaktadır. Türkiye Afet Müdahale
Planı, ulusal düzeyde acil durum ve afetlere müdahale edebilmek için yapılacak
çalışmalarda nasıl bir yol izleneceğini gösteren üst plandır. Bu planın eki niteliğinde
olan Ulusal Düzey Hizmet Grubu Planları’nda afet ve acil durumlarda hangi
kurumun hangi iş ve işlemleri yürüteceği ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.

Şekil 1.4. TAMP Organizasyonu Hiyerarşisi


Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP), yapılan risk analizleri sonucu ortaya
çıkan en kötü senaryo baz alınarak önceki planlara göre hizmet grubu sayıları
artırılmış olan plandır. TAMP ile afetlerde görev alacak; personel, ekipman, kaynak
analizi yapılarak mevcut durum incelenebilmekte, güçlü ve zayıf yönler tespit
edilerek senaryolara göre yapılan analizlerle ülke kapasitesini geliştirmek için
uygulanması gereken yöntemler tespit edilebilmektedir.
Entegre planlama yaklaşımı ve modüler yapısıyla TAMP, afet sırasındaki
operasyon risklerini en aza indirmeyi hedeflemektedir. TAMP ile Bakanlıklar, ulusal
düzeydeki planlamanın içerisine çekilmiş, yerel düzeydeki planların, ulusal düzey
planlarına paralellik taşıması sağlanmış, olay seviyesine göre ulusal veya bölgesel
entegrasyon gerektiğinde karşılaşılacak zorluklar büyük ölçüde aşılmıştır. Bu yönü
ile afetlere karşı topyekûn mücadele dönemi başlamıştır. TAMP; yenilenebilir,
güncellenebilir ve geliştirilebilir.
AFAD koordinasyonunda, birlikte çalışabilirliğin ön planda olduğu TAMP
organizasyonunun eş güdüm hâlinde çalışan ana çözüm ortakları merkezde;

Afet ve Acil Durum • İçişleri Bakanlığı,


Yönetim Merkezleri • Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı,
7/24 esasına göre • Sağlık Bakanlığı,
çalışan afet
• Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,
kapsamında
yönetim ve karar • Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
mekanizmasına • Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı,
rehberlik eden • Tarım ve Orman Bakanlığı,
birimlerdir. • Hazine ve Maliye Bakanlığı,

16
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Afetin Tanımı ve Kapsamı

• Türk Kızılayı’dır.
İllerde; İl Afet Müdahale Planı kapsamında Valilik İl Afet ve Acil Durum
Müdürlükleri koordinasyonunda yukarıda belirtilen Bakanlıkların taşra
teşkilatlarından oluşur.
TAMP kapsamında hizmet grupları, ana çözüm ortağı ve destek çözüm
ortağı kurum ve kuruluşlardan oluşur. Burada iki yeni kavram ortaya çıkmaktadır.
Bunlar, ana çözüm ortağı ve destek çözüm ortağı kavramlarıdır. Afet ve Acil
Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği’nde bu kavramlar:
Ana Çözüm Ortağı: Afetlerde normal yaşam ve faaliyetlerin kesintiye
uğraması hâlinde her bir bakanlığın sorumluluk alanına giren hizmetlerin yerel
düzeyde yürütülmesi ilgili bakanlıkların taşra teşkilatı ile sağlanacağından; hizmet
grubunun yöneteceği hizmetlere ilişkin koordinasyondan sorumlu olan
kurum ve kuruluşlardır. Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, ana çözüm
ortakları; Afet ve Acil Durum Hizmetleri Yönetmeliği’nde belirlenen ilgili bakanlığın
ildeki bağlı ve ilgili kurum ve kuruluşları ile ilde kurum ve kuruluşu bulunmayan
bakanlıklar için de mevzuat hükümlerine göre vali tarafından belirlenen ilgili birim
ve kuruluşlardır. Ana çözüm ortakları, kendi hizmet grupları ile ilgili olarak
operasyon çalışmaları için sabit ve seyyar tesisler ile görevlileri belirlemek, afet
anında operasyonda çalışacak personeli görevlendirmek, destek çözüm ortakları,
diğer hizmet grupları, koordinasyon birimleri ve Afet ve Acil Durum Yönetim
Merkezleri (AADYM) ile koordinasyon sağlamakla görevli ve sorumludurlar.
Destek Çözüm Ortağı; Hizmet gruplarında ana çözüm ortağı olarak görev
alan kurum ve kuruluşların çalışmalarında, kurumsal görev alanları ile ilgili
kapasiteleriyle planlamada görev alan paydaşlardır.
Destek çözüm ortakları, kendi hizmet grupları ile ilgili olarak operasyon
planlarının hazırlık çalışmalarına katılmak, gerekli personel, araç, gereç,
ekipmanları vb. temin etmek, operasyonların yürütülmesine destek vermek,
eğitimli personelin sürekliliğini sağlamak, diğer hizmet gruplarının çalışmalarını
desteklemek, operasyon için gerekli teknolojik yenilikleri takip etmek, hizmet
grubu sorumlusunun hizmete ilişkin taleplerini yerine getirmekle görevli ve
sorumludurlar.” şeklinde ifade edilmiştir.
TAMP ile herhangi bir afet anında kimin ne yapacağı ve müdahalenin nasıl
bir organizasyon içinde yapılacağı belirlenmiştir. Türkiye Afet Müdahale Planı’nın
kanuni dayanağı; Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği’dir.
TAMP’ ın amacı; afet ve acil durumlara ilişkin müdahale çalışmalarında
görev alacak hizmet grupları ve koordinasyon birimlerine ait rolleri ve
sorumlulukları tanımlamak, afet ve acil durum öncesi, sırası ve sonrasındaki
müdahale planlamasının temel prensiplerini belirlemektir.
TAMP, ülkemizde yaşanabilecek her tür ve ölçekte, afet ve acil durumlara
TAMP
herkesi müdahalede görev alacak, bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları, özel kuruluşlar,
ilgilendirir. sivil toplum kuruluşları (STK) ve gerçek kişileri kapsar.

17
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Afetin Tanımı ve Kapsamı

TAMP yönetimsel olarak karar vericilerin altında yer alan 4 ana servis ve bu
servislerin altında, müdahalede yürütülen hizmetlerin niteliğine göre oluşturulan
28 hizmet grubundan oluşmaktadır. Hizmet grubu sayısı il düzeyinde 26 olarak
belirlenmiştir.

Şekil 1.5. TAMP Yönetimindeki Servisler.


Operasyon Servisi; Müdahale organizasyonunda, temel birim olarak planı
uygulamaya koyan servistir. Müdahale seviyesi ve olay türü mantığından hareketle
iki alt servise ayrılmıştır. Bunlar;
• Acil durum hizmetleri alt servisi,
• Ön iyileştirme hizmetleri alt servisidir.
Tablo 1.2. Operasyon Servisini Oluşturan Alt Servisler ve Hizmet Grupları.

18
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Afetin Tanımı ve Kapsamı

Bu alt servisler il düzeyindeTablo 1.2’de gösterilen hizmet gruplarından


oluşmaktadır.
Bilgi ve Planlama Servis: Bilgi toplama, evrak kayıt, belgeleme ve raporlama
ile değerlendirme ve izleme hizmetleri yapmak üzere Bilgi Yönetimi, İzleme ve
Değerlendirme Hizmet Grubu olarak AADYM’ler görev yapar.
Lojistik ve Bakım Servisi: Afet alanında çalışan personelin barınma ve diğer
ihtiyaçlarını karşılama, afete maruz kalmış kişilerin yiyecek, içecek vb. ihtiyaçlarını
Bilgi olmadan afet karşılama, afet anında acil olarak karşılanması gereken taleplere kaynak ihtiyacını
yönetilemez. sağlama ve afet bölgesinde kullanılacak iş makinası ve gerekli alet ve ekipmanların
temini görevini yerine getirir. Bu servis;
• Hizmet Grupları Lojistiği Hizmet Grubu,
• Ayni Bağış Depo Yönetimi ve Dağıtım Hizmetleri Hizmet Grubu,
• Teknik Destek ve İkmal Hizmet Grubu,
• Kaynak Yönetimi Hizmet Grubu,
• Uluslararası Destek ve İşbirliği Hizmet Grubu
• olmak üzere 5 hizmet grubundan oluşur. Uluslararası Destek ve İşbirliği
Hizmet Grubu il afet müdahale planlarında bulunmamaktadır.
Finans ve İdari İşler Servisi; Afet anında temin edilemeyen kaynakların satın
alınmasını veya kiralanmasını, afet bölgesinde müdahale işlemlerinde çalışan
personelin kayıtlarını tutma, müdahale işlemleri harcamalarını kayıt altına alma ve
muhasebeleştirme işlemleri, afet sonrası meydana gelen iktisadi ve mali kayıplara
ilişkin kayıtları tutma, zarar tespit hesabını yapma ve zararın mali bilançosunu
çıkarma görevini yapar. Bu servis;
• Satın Alma ve Kiralama Hizmet Grubu,
• Muhasebe, Bütçe ve Mali Raporlama Hizmet Grubu,
• Zarar Tespit Hizmet Grubu,
• Ulusal ve Uluslararası Nakdi Bağış Hizmet Grubu
olmak üzere 4 hizmet grubundan oluşmaktadır.
TAMP deprem, sel, heyelan, çığ, yangın, endüstriyel kazalar ve toplu nüfus
hareketleri gibi afet ve acil durumlara müdahalede görev alacak hizmet grupları ve
koordinasyon birimlerinin rollerini, görev ve sorumluluklarını uzmanlık alanlarına
uygun bir biçimde tanımlamış, afet öncesi, afet sırası ve sonrasındaki müdahale
planlamasının temel prensiplerini belirlemiştir.
TAMP’ ın bilişim altyapısı, Afet Yönetimi ve Karar Destek Sistemidir (AYDES).
AYDES, AYDES; müdahalede görevli olan tüm kurum ve kuruluşların talep ve kaynak
TAMP’ın bilişim yönetimi yapabileceği, oluşturduğu iletişim ağı sayesinde ortak karar-destek
altyapısı olup mekanizmalarıyla daha hızlı koordinasyona imkân sağlayan web tabanlı bir bilgi
afetlerle mücadele
sistemidir. Bu sisteme afet ve acil durum kapsamına giren tüm olaylar
kapsamında tüm
kapasitenin etkin tanımlanabilmekte, olayların çözümüne yönelik olarak bu kapsamda kullanılacak
kullanılması tüm envanter idare edilebilmektedir.
amaçlanmaktadır.
TAMP’ı destekleyen unsurlardan biri de afet anında ihtiyaç duyulacak geçici

19
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Afetin Tanımı ve Kapsamı

barınma malzemelerinin gerekli yerlerde zamanında ulaşabilmesi için Türkiye


çapında 22 lojistik merkez kurulmuştur. Yalnızca barınma için kullanılan çadır,
yatak, ısıtıcı, battaniye ve mutfak gereçlerinin bulunduğu lojistik depolarda
yiyecek, giyecek, sağlık ve kişisel temizlik malzemeleri bulunmamaktadır. Lojistik
merkezlerde konteyner depo sistemi kullanılmaktadır.
Bu suretle bir tır dakikalar içinde yüklenerek yola çıkabilmekte, malzemeler
takip sistemleri yardımı ile uzaktan takip ve kontrol edilebilmektedir.
TAMP’ ın geliştirilebilmesi amacıyla, sistemin işlerliğini ve toplumsal
farkındalığı artırmak için tüm Türkiye’de düzenli olarak her seviyede eğitim ve
tatbikatlar düzenlenmektedir.

• Ülkemizde afet kapsamında yapılan çalışmalarda eksik kalan


Bireysel Etkinlik

kısım sizce nedir?


• TAMP Organizasyonunda sizin görev alabileceğiniz h,zmet
grupları hangileri olabilir?

20
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Afetin Tanımı ve Kapsamı

•Bir olayın afet olarak nitelendirilebilmesi için insanları veya insanların


yaşamını sürdürdüğü çevrenin genel hayatını etkileyecek kadar büyük
olmalıdır. Afetler oluşum kaynaklarına, oluşum hızlarına, etki seviyelerine
göre sınıflandırılabilir.
•Oluşumlarına göre afetler doğal kaynaklı afetler ve beşerî (insan) kaynaklı
Özet
afetler olarak tasnif edilmektedir ve bu afetlerin sınıflandırılmasının en
bilinen şeklidir. Doğal afetler; Jeolojik afetler, Klimatolojik ve meteorolojik
afetler, Hidrografik afetler, Biyolojik afetler, Dünya dışı kaynaklı afetler
olarak karşımıza çıkar. Beşerî (insan kaynaklı) afetler; sosyal afetler ve
teknolojik afetler olarak sınıflandırılırlar.
•Afetler oluşma veya gelişme hızına göre iki grupta incelenmektedir. Bunlar
yavaş gelişen afetler ve hızlı gelişen afetlerdir.
•Etki seviyelerine göre afetler S1, S2, S3, S4 olarak sınıflandırılır. (S1): Etki
alanı sınırlı ve müdahale ve iyileştirme yönü ile il kapasitelerinin yeterli
olduğu lokal afetlerdir. (S2): Etki alanı ve yıkıcılığı afetin olduğu ilin kapasitesi
ile çözülemeyen, il kapasitesi ve etrafında bulunan 1. Grup destek illerin
kapasiteleri ile çözülen afetlerdir. (S3): Etki alanı ve yıkıcılığı afetin olduğu ilin
kapasitesi, 1. Grup destek iller ve 2. Grup destek illerde çözülemeyen, ulusal
düzeyde müdahale ve yardım gerektiren yıkıcı etkisi fazla olan afetlerdir.
(S4): Etki alanı ve yıkıcılığı ülke imkânları ile çözülemeyen, uluslararası
yardımın gerekli olduğu büyük afetlerdir.
•TAMP ile ülkemizde afetlerle mücadelede kriz yönetiminden risk yönetimine
geçilmiştir. Kriz Yönetimi: Kriz hâli şartları süresince uygulanan, durumu
normale döndürmeyi amaçlayan geçici bir yönetim biçimidir. Risk Yönetimi:
Ülke, bölge, kent veya yerleşme birimi ölçeğinde tehlike ve riskin
belirlenmesi, analizi, riskin azaltılabilmesi için imkân, kaynak ve önceliklerin
belirlenmesi, politika ve stratejik plan ve eylem planlarının hazırlanması ve
yaşama geçirilmesi sürecidir.
•TAMP kapsamında hizmet grupları, ana çözüm ortağı ve destek çözüm ortağı
kurum ve kuruluşlardan oluşur. Ana Çözüm Ortağı: Afetlerde normal yaşam
ve faaliyetlerin kesintiye uğraması hâlinde her bir bakanlığın sorumluluk
alanına giren hizmetlerin yerel düzeyde yürütülmesi ilgili bakanlıkların taşra
teşkilatı ile sağlanacağından; hizmet grubunun yöneteceği hizmetlere ilişkin
koordinasyondan sorumlu olan kurum ve kuruluşlardır. Destek Çözüm
Ortağı: Hizmet gruplarında ana çözüm ortağı olarak görev alan kurum ve
kuruluşların çalışmalarında, kurumsal görev alanları ile ilgili kapasiteleriyle
planlamada görev alan kurum ve kuruluşlardır.
•TAMP organizasyonunda; 4 ana servis altında ulusal düzeyde 28, yerel
düzeyde ise 26 hizmet grubu görev yapmaktadır. TAMP Organizasyonu’nda
bulunan servisler; Operasyon Servisi, Bilgi ve Planlama Servisi, Lojistik ve
Bakım Servisi ve Finans ve İdari İşler Servisi’dir.
•TAMP'ın bilişim altyapısını AYDES oluşturmaktadır. AYDES; müdahalede
görevli olan tüm kurum ve kuruluşların talep ve kaynak yönetimi
yapabileceği, oluşturduğu iletişim ağı sayesinde ortak karar-destek
mekanizmalarıyla daha hızlı koordinasyona imkân sağlayan web tabanlı bir
bilgi sistemidir.

21
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Afetin Tanımı ve Kapsamı

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdaki bakanlıklardan hangisi TAMP organizasyonunda ana çözüm
ortağı değildir?
a) İçişleri Bakanlığı
b) Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
c) Sağlık Bakanlığı
d) Kültür ve Turizm Bakanlığı
e) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

2. Aşağıdakilerden hangisi Lojistik ve Bakım Servisi altındaki hizmet grupları


arasında yer almaz?
a) Hizmet Grupları Lojistiği Hizmet Grubu
b) Ayni Bağış Depo Yönetimi ve Dağıtım Hizmetleri Hizmet Grubu
c) Nakliye Hizmet Grubu
d) Kaynak Yönetimi Hizmet Grubu
e) Teknik Destek ve İkmal Hizmet Grubu

3. Aşağıdakilerden hangisi etki alanı sınırlı ve müdahale ve iyileştirme yönü


ile il kapasitelerinin yeterli olduğu lokal afetlerdir?
a) S1
b) S2
c) S3
d) S4
e) S5

4. Aşağıdakilerden hangisi yavaş gelişen afet türüdür?


a) Deprem
b) Hava kirliliği
c) Volkan patlamaları
d) Su baskını
e) Aşırı yağışlar

5. Aşağıdakilerden hangisi afetin büyüklüğüne olumsuz etki eden


faktörlerden değildir?
a) Afetin fiziksel büyüklüğü
b) Yerleşim alanlarına olan yakınlığı
c) Kültürel seviyenin yüksek olması
d) Hızlı ve denetimsiz kentleşme
e) Orman tahribi

22
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Afetin Tanımı ve Kapsamı

6. Aşağıdakilerden hangisi klimatolojik ve meteorolojik afetlerden biri


değildir?
a) Sel ve su taşkınları
b) Tsunami
c) Küresel ısınma
d) Kuraklık
e) Aşırı yağışlar

7. Açlık, kıtlık, savaşlar ve zoraki göçler hangi tür afet grubuna girer?
a) Doğal afetler
b) Sosyal afetler
c) Teknolojik afetler
d) Meteorolojik afetler
e) Biyolojik afetler

8. Aşağıdaki teknolojik afetlerden hangisinde kasıt unsuru diğerlerinden


daha fazladır?
a) Ozon tabakasının delinmesi
b) Su kirliliği
c) Toprak kirliliği
d) Taşımacılık ve ulaşım kazaları
e) Siber saldırılar

9. Aşağıdakilerden hangisi acil durum hizmetleri alt servisi hizmet


gruplarındandır?
a) Barınma
b) Hasar Tespit
c) Enkaz Kaldırma
d) Yangın
e) Teknik Destek

10. Deprem hangi afet türü içerisinde sınıflandırılır?


a) Jeolojik afetler
b) Klimatolojik ve meteorolojik afetler
c) Hidrografik afetler
d) Biyolojik afetler
e) Dünya dışı kaynaklı afetler

Cevap Anahtarı
1.d, 2.c, 3.a, 4.b, 5.c, 6.b, 7.b, 8.e, 9.d, 10.a

23
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Afetin Tanımı ve Kapsamı

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Acil ve Afet Derneği, Afet Terminoloji, [Erişim tarihi:7.01.2017],
http://www.acilafet.org/upload/dosyalar/AFET_TERMINILOJI.pdf
İç İşleri Bakanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi, [Erişim tarihi: 07.01.2017],
http://www.icisleriafad.gov.tr/dogal-afet-nedir-ve-afetlerin-zellikleri
İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Jeolojisi Terimler Sözlüğü, [Erişim tarihi:
02.12.2016],
http://www.istanbul.edu.tr/eng2/jfm/ozcep/jeofizik/sozluk/Eng_Geology.h tm
İzbırak, R., (1992). Coğrafya Terimler Sözlüğü, İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı
Yayınları.
Mülga T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (Mart-2015), Afet
ve Acil Durumlara İlişkin Temel Mevzuat Kitabı, Ankara.
Mülga T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (Mart-2015),
Açıklamalı Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, Ankara.
T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı resmi web sitesi,
[Erişim tarihi: 07.06.2019],
https://www.afad.gov.tr https://www.afad.gov.tr/tr/2419/Turkiye-Afet-
Mudahale-Plani https://www.afad.gov.tr/tr/2288/Misyon-ve-Vizyon
https://www.afad.gov.tr/tr/2403/UDSEP-2023-Yol-Haritasi
TÜBİTAK, (2013). Türkiye Afet Yönetimi Karar Destek Sistemi (İZGE) AR-GE Projesi
Mevcut Durum Analiz Raporu (Rapor No: İZGE-MDR-17). Tübitak Bilgem Bilişimve
Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi, Kocaeli.
Vikipedi Özgür Ansiklopedi, erişim: [Erişim tarihi: 02.01.2017],
http://tr.wikipedia.org/wiki/Ana_Sayfa

24
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
DOĞAL AFETLER

• Doğal Afetler ve
Sınıflandırılması
İÇİNDEKİLER

• Jeolojik Afetler
• Klimatik ve Meteorolojik
DOĞAL AFETLER VE
Afetler AFET YÖNETİMİ
• Hidrografik Afetler
• Biyolojik Afetler Ersan SAĞSÖZ
• Dünya Dışı Kaynaklı Afetler

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Doğal afetlerin çeşitliliğinin
farkına varabilecek,
HEDEFLER

• Doğal afetlerin sınıflandırılması


hakkında bilgi sahibi olabilecek,
• Doğal afet türlerini öğrenebilecek,
• Jeolojik afetler hakkında bilgi
edinebilecek,
• Klimatolojik ve meteorolojik
afetlerin neler olduğunu
görebilecek,
• Hidrografik afetleri
kavrayabilecek, ÜNİTE

2
• Biyolojik ve dünya dışı kaynaklı
afetleri öğrenebileceksiniz.

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Doğal Afetler

Deprem

Heyelan

Kaya Düşmesi

JEOLOJİK Volkanik Patlama


AFETLER
Çamur Ve
Moloz Akıntısı

Tsunami

Obruk

Yangın

Aşırı Buzlanma,
Aşırı Soğuk, Sis, Tipi, Don,
Aşırı Kar Yağışı Ve Dolu

Sel Ve Su Taşkınları
DOĞAL AFETLER

KLİMATOLOJİK
VE Fırtına, Kasırga Ve Hortum
METEOROLOJİK
Çığ Ve Çığ Düşmesi
AFETLER
İklim Değişiklikleri

Çölleşme

Erozyon

Kuraklık

Kıyı Oyulması
HİDROGRAFİK
AFETLER
Yeraltı Su Seviyesinin Yükselmesi

Salgınlar
BİYOLOJİK
AFETLER
Böcek İstilası
DÜNYA DIŞI
KAYNAKLI
AFETLER

26
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Doğal Afetler

GİRİŞ
Can ve mal kayıplarına sebep olan ve insan yaşamına olumsuz etki eden ve
yaşadığı çevrenin dengesini bozan doğa olayları doğal afetler olarak ifade
edilmektedir. Doğal afetler; genellikle jeolojik, klimatolojik, meteorolojik,
hidrografik, biyolojik kaynaklıdır. Nadiren dünya dışından kaynaklanan afetler de
görülmektedir. Doğada meydana gelen afetler bazen tek bir afet olarak karşımıza
çıkarken, bazı afetler ise başka afetlerin tetiklemesi sonucunda oluşabilmektedir.
Doğal afetler; Doğada meydana gelen afet türlerine en fazla insanoğlunun doğa üzerindeki
genellikle jeolojik, olumsuz etkileri sebep olmaktadır. İnsanoğlunun doğanın dengesini bozması,
klimatolojik ve doğal afetlerdeki zararların daha fazla artmasına sebebiyet vermektedir.
meteorolojik,
hidrografik, Dünyada doğal afetlerin, farklı bölgelerde farklı şekilde etkili oldukları
biyolojik görülür. Bazı bölgelerde depremlerin veya volkanik patlamaların etkisi fazla iken
kaynaklıdır. bazı bölgelerde fırtına, kasırga, hortum gibi afetlerin yıkıcı etkilerine rastlanır.
Afetler üzerinde genellikle iklim, meteorolojik faktörlerinin etkisi bulunurken; yer
şekillerinin, bitki örtüsünün, toprak yapısının, biyolojik faktörlerin de etkileri
bulunmaktadır.

Şekil 2.1. Afetlerin Çeşitliliği, Her Afet Türüne Göre Farklı Çözüm Bulunmasını
Gerektirmektedir.
Afetin fiziksel büyüklüğü, yerleşim alanlarına olan uzaklığı, az gelişmişlik,
hızlı ve denetimsiz kentleşme, orman tahribi, eğitim eksikliği ve toplumun afet
olaylarına karşı önceden alabildiği koruyucu ve önleyici önlemlerin seviyesi gibi
etkenler, afetin büyüklüğüne etki eden faktörler olarak karşımıza çıkar.
Afetlerin etkilerinin azaltılmasında toplumda afet bilincinin geliştirilmesi,
afet risklerinin tespit edilerek önleme ve ıslah çalışmalarının yapılması, erken uyarı
sistemlerinin geliştirilmesi, afet öncesi, sırası ve sonrasında gerekli çalışmaların
organizasyonunun doğru yapılması, kısaca afetlerle birlikte yaşama kültürünün
oluşturulması ve geliştirilmesi çok önemlidir.
Bu ünitede doğal afetlerden, bunların sınıflandırılmasından bahsedilecek
olup sınıflandırması yapılan doğal afetler hakkında kısa bilgiler verilecektir.

27
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Doğal Afetler

DOĞAL AFETLER VE SINIFLANDIRILMASI


Doğal afetler, oluşumları doğal olaylara dayanan afetler olup doğanın kendi
davranışlarından kaynaklanırlar. Doğal afetlerin oluşumu genellikle engellenemez.
Ancak zararları azaltılabilir. Bu tür afetlerin bazılarında insan etkisi
bulunabilmektedir. Yani doğanın davranışları karşısındaki insan unsuru da bu tür
doğal afetlerin tetikleyicisi olabilmektedir.
Doğal afet tanımı, literatürde doğa kaynaklı afet olarak da zikredilmektedir.
Bu tanımlama ise deprem, sel, heyelan, çığ, kuraklık, fırtına, dolu, hortum,
Doğal afetler, kuraklık, göktaşı düşmesi vb. gibi oluşumu engellenemeyen jeolojik, meteorolojik,
oluşumları doğal hidrolojik, klimatolojik, biyolojik ve kaynağı dünya dışında olan tehlikelerden
olaylara bağlı kaynaklanan doğa olaylarının sonuçlarına verilen genel ad şeklinde yapılmaktadır.
afetlerdir.
Doğal afetler bu ünitede 5 grupta incelenmiştir. Bunlar;

• Jeolojik Afetler,
• Klimatolojik ve Meteorolojik Afetler,
• Hidrografik Afetler,
• Biyolojik Afetler
• Dünya Dışı Kaynaklı Afetler’dir.
Jeolojik afetler hakkında detaylı bilgilendirmeler daha sonraki ünitelerde
yapılacağı için bu ünitede yalnızca tanımları yapılacaktır. Jeolojik afetler;
• Deprem,
• Heyelan,
• Kaya düşmesi,
• Volkanik patlama,
• Çamur ve Moloz akıntısı,
• Tsunami,
• Obruktur.
Şimdi yukarıda adı geçen jeolojik afetleri tanımaya başlayalım.

Deprem
Deprem: Tektonik kuvvetlerin veya volkan faaliyetlerinin etkisiyle yer
kabuğunun kırılması sonucunda ortaya çıkan enerjinin sismik dalgalar hâlinde
yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzünü kuvvetle sarsması olayı olarak
tanımlanmaktadır.
Depremler, ani gelişen afetlerdendir. Depremlerin büyüklüğü, tekrarlanma
süresi ve olası etkileri de konuma bağlı olarak değişmektedir.

28
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Doğal Afetler

Şekil 2.2. Depremlerde Hasar Dereceleri Hasarsız, Az, Orta Ve Ağır Hasarlı Ve Yıkık
Şeklinde Sınıflandırılır.
Depremler; yeryüzünde can ve mal kaybına sıkça sebep olan afet
türlerindendir. Hasar derecesi depremin şiddetine, zemin özelliğine, yerleşim
Depremler; yeryüzünde yerlerine yakınlığına, bina yapım standart ve malzemelerine, bunların
can ve mal kaybına
dayanıklılığına göre değişkenlik gösterir. Dünyada depremlerin dağılışları ile fay
sıkça sebep olan afet
türlerindendir. kırıklarının dağılışı arasında paralellik olup bu afet genellikle fay kuşağı adı verilen
bölgelerde meydana gelir, bu kuşaklara da deprem kuşağı adı verilir.

Şekil 2.3. Türkiye Deprem Tehlike Haritası


Deprem tehlikesinin ülke, bölge, il veya yerleşme ölçeğinde belirlenmesi,
hazırlık ve zarar azaltma çalışmalarının temelini oluşturur. Deprem tehlikesini,
büyüklüğü, oluş sıklığı, tekrarlanma süresi, etki alanı, belirli bir süre içindeki olma
olasılığı gibi ölçülebilir parametrelerle tanımlamak gerekir.

29
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Doğal Afetler

Ülkemizde deprem afetinin etkileri hususunda Ulusal Deprem ve Stratejisi


Eylem Planı (UDSEP) hazırlanmıştır. UDSEP’in amacı; depremlerin neden
olabilecekleri fiziksel, ekonomik, sosyal, çevresel ve politik zarar ve kayıpları
önlemek veya etkilerini azaltmak ve depreme dirençli, güvenli, hazırlıklı ve
sürdürülebilir yeni yaşam çevreleri oluşturmaktır. UDSEP 3 ana eksende
toplanmıştır:
• Depremleri öğrenmek
• Deprem güvenli, yerleşme ve yapılaşma
• Depremlerin etkileriyle baş edebilmek

Heyelan
Kaya, toprak veya arazi parçalarının, yer çekimi veya depremler, aşırı
yağışlar gibi dış etkenlerin etkisi ile fark edilebilir düzeyde eğim aşağı doğru
kayması veya hareket etmesi durumu, toprak kayması olarak tanımlanan heyelan,
Heyelan, jeolojik bir ülkemizde sıkça görülen afet türlerindendir. Heyelanların oluşumu genelde
afet türüdür. engellenemez. Ancak oluşturacağı zararlar önceden etüt yapılarak ve sonucunda
gerekli tedbirler alınmak sureti ile azaltılabilir.

Şekil 2.4. 2014 Yılında Erzurum Atlama Kuleleri’nde Meydana Gelen Heyelan
Heyelan tehlikesini, büyüklüğü, oluş sıklığı, tekrarlanma süresi, etki alanı,
belirli bir süre içindeki olma olasılığı gibi ölçülebilir parametrelerle tanımlamak
gerekir. Yapılaşma için seçilecek alanların heyelan gibi kütle hareketi yapabilecek
alanlardan uzak bölgeler olması, önleyici tedbirlerin alınması ve heyelan riskinin
azaltılması açısından çok önemlidir.
Heyelan ve kaya Kaya Düşmesi
düşmeleri,
ülkemizde sıkça Fiziksel veya kimyasal etkilerle bozulmuş veya parçalanmış, değişik boy ve
görülen kütle çeşitteki kaya veya zemin parçalarının, kendiliğinden ya da depremler, aşırı
hareketleridir. yağışlar gibi haricî etkilerle meyil aşağı hızla hareket etmesi olayı olarak
tanımlanan kaya düşmesi, etüt yapılmak suretiyle gerekli tedbirlerin alınması

30
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Doğal Afetler

durumunda ıslah edilebilir ve zararları azaltılabilir. Kaya düşmesi bir kütle


hareketidir.

Şekil 2.5. Erzurum’un Uzundere İlçesi, Ulubağ Mahallesi Yerleşim Alanı Kaya Düşmesi
Tehlikesi Altındadır.

Çamur ve Moloz Akıntısı


Kurak ve yarı kurak bölgelerde kuru dere yataklarındaki ince, iri taneli ve
gevşek birikintilerin şiddetli yağışlar sırasında sel sularıyla karışarak yamaçtan hızla
akması olarak tanımlanır. Çamur seli olarak da adlandırılan bu olaylara çöküntü
havzalarında rastlanmaktadır. Afet sınıflandırmasında çamur ve moloz akıntıları
heyelanlar gibi kütle hareketler neticesinde oluşan afet türleri içerisinde de
sayılabilmektedir. Ancak özellikle bir kütle hareketi olmasına rağmen meydana
geliş biçimi ile heyelandan ayrılmaktadır.

•Ülkemizde 1995 yılında Isparta’nın Senirkent ilçesinde


Örnek

Büyük Menderes Havzası'nda meydana gelen çamur


akması afetinde 74 kişi hayatını kaybetmiştir.

Volkanik patlama
Aktif volkanların çevresinde magmanın yüzeye çıkması sırası ve sonrasında
meydana gelen patlama olarak bilinen afet türüdür. Aktif volkanların bulunduğu
bölgelerde oldukça yıkıcı etkiye sahiptir. Patlamalar sonucunda oluşan volkanik
küller atmosferde çok uzun mesafeler kat edebilirler. Bu durum özellikle hava
ulaşımında aksamalara sebep olur.

31
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Doğal Afetler

Pasifik Ateş
Çemberi, volkanik
hareketliliğin en
fazla olduğu
Şekil 2.6. Kilauea Yanardağı – Hawaii: En Son 1983 Yılında Faaliyete Geçen Hawaii'de
kuşaktır.
Büyük Adayı Oluşturan Beş Kabuklu Volkandan Biridir.
Magmanın yeryüzünde veya yeryüzüne yakın alanlardaki faaliyetlerine
volkanizma adı verilir. Volkanlar genelde levha sınırlarında bulunurlar. Özellikle
Büyük Okyanus kıyıları volkanik faaliyetlerin en yaygın olduğu kuşaktır. Bu alana
Pasifik Ateş Çemberi adı verilir. Yeryüzündeki volkanların yaklaşık %70-80’i bu
alanda bulunur. Aktif volkanların çevresinde magmanın yüzeye çıkması öncesi,
sırası ve sonrasında meydana gelen depremler volkanik depremlerdir. Volkan
patlamaları, bu depremlerin yer, zaman ve sıklık dağılımları incelenerek tahmin
edilmeye çalışılmaktadır.
Volkanik patlama ve püskürmeler büyük afetlerdendir. Bu patlama ve
püskürmelerden sonrasındaki lav akıntıları geçiş güzergâhlarındaki her şeyi yakar,
can ve mal kaybına sebep olurlar.

Tsunami
Deniz veya okyanus tabanlarındaki deprem, meteor çarpması, volkan
patlaması ya da büyük heyelanların yol açtığı, düşey yer değiştirmeler gibi tektonik
olaylar sonucu oluşan dalgalar, dev dalga olarak tanımlanır. Sahile yaklaştıkça
hızları ve yükseklikleri artan bu dalgalar, kıyılarda büyük yıkıma ve can kaybına yol
açabilmekte ve afet hâline gelebilmektedir. Tsunami, Japonca kökenli olup liman
dalgası anlamına gelir.

Şekil 2.7. Tsunami Çok Büyük Yıkımlara Sebep Olur.

32
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Doğal Afetler

Tsunami oluşumunu algılayıp etkileyeceği yerlerde yaşayanları haberdar


etmek üzere kurulmuş gözlem, değerlendirme ve iletişim sistemi (tsunami erken
uyarı sistemi) vasıtasıyla etkileri azaltılabilmektedir.

•Ülkemizde 1995 yılında Isparta’nın Senirkent ilçesinde Büyük


Menderes Havzası'nda meydana gelen çamur akması afetinde
Örnek 74 kişi hayatını kaybetmiştir.
•Tarih boyunca birçok tsunami afeti olmuştur. Bunlardan
önemli olanları; Bristol (1607), Rodos (1609), Cascadia (1700),
Lizbon(1755), Krakatoa (1883), Sanriku (1896),
•Aleut Adası-Pasifik (1946), Şili (1960), Vajont Barajı (1963)
tsunamileridir. Hint Okyanusu Tsunamisi'nde (2004)
Endonezya'nın Sumatra Adası’nda 283.000 insan hayatını
kaybetmiştir. 2011 Töhoku (Japonya) Depremi ve
Tsunamisi'nde can kaybı 15.828 olarak kayıtlara geçmiştir.

Obruk
Yeraltı suyunun, karbondioksit ile birleşimi sonucu ortaya çıkan karbonik
Obruklar zeminin asidin kireç taşının yoğun olduğu toprağı zamanla çözerek yeraltında mağaralar
çökmesi neticesinde oluşturması, zaman sonra mağaranın üstünde bulunan toprağın çökmesi sonucu
oluşur. oluşan derin çukurlar olarak tanımlanır.

Şekil 2.8. Konya Karapınar’da Oluşan Obruk

Klimatolojik ve Meteorolojik Afetler


Klimatolojik afet: Sıcak dalgası, soğuk dalgası, kuraklık, dolu, hortum,
Klimatolojik ve
yıldırım, kasırga, tayfun, sel, siklonlar, tornado, tipi, çığ, aşırı yağışlar, asit
meteorolojik afetler,
atmosferik afetler yağmurları, sis, buzlanma, hava kirliliği, orman yangınları gibi iklim koşullarıyla
ismiyle de oluşan afetler olarak tanımlanır.
tanımlanabilmektedir.
Meteorolojik afet: Kaynağını sıcaklık, yağış ve basınç gibi atmosferik
olaylardan alan sel, çığ, yıldırım, tayfun, tipi, hortum, kuraklık gibi doğal
olaylardan kaynaklanan afetlerdir.

33
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Doğal Afetler

Bu bölümde klimatolojik afetler ile meteorolojik afetlerin bir arada


incelenmesinin sebebi birbirleri ile olan ilişkileri ile bunları ayırt etmenin
güçlüğüdür. Kaynaklarda yalnızca klimatolojik veya meteorolojik afetler olarak
sınıflandırıldığı gibi atmosferik afetler olarak da sınıflandırılması yapılmıştır. Bu
afet türlerinden bazıları aşağıda tanımlanmıştır.

Yangın
Yangın; maddenin yeterli derecede ısı ve oksijen (hava) ile birleşmesi
sonucunda yanarak kimyasal şekil değişliğine uğraması olayı olarak tanımlanır.
Yangının oluşabilmesi için yanıcı madde, yüksek ısı ve oksijene ihtiyaç vardır.
Orman alanlarında aşırı sıcaklar gibi doğal nedenlerden kaynaklanan
yangınlar doğal afet sınıflandırması içinde değerlendirilebilir. Yangınlar, ülkemizde
sık görülen afet türlerinden biridir.
Doğada rüzgârlı havalarda kuru dalların sürtünmesi, yıldırım düşmesi vb.
sebeplerden oluşabilirler. Yangına karşı nasıl önlem alınacağının bilinmesi gerekir.
Yangının çıkmasının engellenememesi hâlinde ise söndürmede ilk müdahalenin ve
soğutma yöntemlerinin bilinmesinde fayda vardır.

Aşırı buzlanma, aşırı soğuk, sis, tipi, don, aşırı kar yağışı ve dolu
Aşırı buzlanma: Ulaşım, enerji ve iletişim hizmetlerinin durması ya da
aksamasına yol açacak derecelere varan buzlanma biçimine verilen addır.
Bazı kimyasal bileşenlerle, aşırı buzlanmanın engellenmesi mümkündür. Kar
yağışı başlamadan önce, yollarda, köprü ve viyadüklerde kaya tuzu gibi donma
noktasını düşürücü kimyasal maddeler kullanılarak buzlanmanın önlenmesine
çalışılır. Bu yüzeylerde 2,5 cm ve daha fazla kar toplandıktan sonra yapılan işlem
ise buzlanmanın giderilmesi işlemidir. Ayrıca, araçların yolda kaymalarını önlemek
için bazı yerlerde kum, mıcır, cüruf gibi maddeler de kullanılmaktadır. Uçakların dış
yüzeyi aşırı soğuklarda buzlanmaya karşı “glikol” bileşimli sıvıyla yıkanmaktadır.

Sisli bir ortamda


görüş mesafesi
azaldığından araç Şekil 2.9. Buzlanma Kış Aylarında Özellikle Ülkemizin Doğu Ve İç Kesimlerinde Etkili
sahiplerinin Olmaktadır
dikkatli olmaları gerekir. Aşırı soğuk: Belirgin veya normallerin altında olacak şekilde sıcaklığın aşırı
düşük olması durumudur.

34
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Doğal Afetler

Sis: Çok küçük su damlacıklarının, meteorolojik koşullara bağlı olarak havada


asılı kalması hâline denir. Bulunduğu bölgelerde görüş alanını sınırlar veya sıfıra
düşürerek hayatı etkiler.

Şekil 2.10. Görüş mesafesinin çok azaldığı sis olayında trafikte dikkatli olunmalıdır

Tipi: Çoklukla yerden aldığı kar ve buz parçacıklarını havada savuran, şiddetli,
yoğun ve soğuk rüzgâr, fırtına. Bu olayın gerçekleşebilmesi için kuvvetli rüzgârın,
çok düşük sıcaklığın ve havada savrulan karın olması gerekir. Tipi için gerekli olan
rüzgâr 35 mil/ saati geçmeli, görüş çeyrek milden daha az olmalı ve bu olay en az üç
saat sürmelidir. Tipinin etkili olduğu bölgelerde kaybolma olayına sıkça
rastlanmaktadır.
Don: Yer ve yere yakın seviyelerdeki hava sıcaklığının donma seviyesinin
altında olduğu durumlarda, hava içindeki su buharının yoğunlaşması sonucu yerde
oluşan buz tabakası veya kristallerine verilen addır.
Aşırı kar yağışı: Belli bir yerde, belirlenmiş veya kabul edilmiş limitlerden
daha fazla miktarda kaydedilen kar yağışı olması veya normal değerlerin üzerinde
kar yağışı olması durumu olarak tanımlanmaktadır.
Dolu: Yağmur damlalarının donması ile oluşan küçük buz parçacıklarıdır.
Çapları 5 ila 50 mm, bazı durumlarda çok daha büyük küresel veya düzensiz buz
parçacıklarının (dolu taşları) şiddetli rüzgârla birlikte yağmasına dolu fırtınası adı
verilir.

Seller, genellikle Sel ve su taşkınları


oluşum hızlarına ve
Suların bulunduğu yerde yükselerek veya başka bir yerden gelerek genellikle
oluşum yerlerine
göre sınıflandırılır. kuru olan yüzeyleri kaplaması olayına sel denir. Seller, oluşum hızlarına göre;
• Yavaş gelişen seller,
• Hızlı gelişen seller,
• Ani seller olarak sınıflandırılır.
Genellikle bir hafta veya daha uzun bir süre içinde gelişen sellere yavaş sel,
bir-iki gün içinde oluşan sellere hızlı sel, saatlik süre içinde oluşan sellere ani sel
denir.

35
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Doğal Afetler

Şekil 2.11. 25.9.2014’te Hatay Erzin’de meydana gelen sel 1 kişinin ölümüne 5
kişinin yaralanmasına neden olmuştur.
Oluşum yeri bakımından da seller;

• Kıyı seli,
• Şehir seli,
• Kuru dere seli,
• Baraj/gölet seli,
• Akarsu (dere ve nehir) seli olarak adlandırılır.
Fırtına, kasırga ve hortumlar
Fırtına: Doğaya ve insanlara zarar veren, hızı 23 ve 26 m/s arasında değişen
rüzgârlardır. Rüzgâr hızı ve şiddeti arttıkça doğaya ve insanlara vermiş olduğu
zararlar da artmaktadır. Tek başına kullanıldığında, rüzgâr fırtınası anlamını taşır.
Şiddetli rüzgârlar beraberlerinde yağmur, kar, dolu, kum vb. unsurları da
getirdiklerinden ötürü kar fırtınası, kum fırtınası, toz fırtınası gibi isimler alırlar.

Şekil 2.12. Kasırgalar atmosferik afetlerdendir.

Kasırgalar; etki Kasırga (Tayfun) : Atmosferde alçak basınç alanlarında oluşan ve kuzey
şiddetine göre yarım kürede saat ibresinin tersi yönünde, güney yarı kürede ise saat ibresi
1’den 5’e kadar yönünde kendi etrafında büyük bir hızla dönen, rüzgârları ve sel gibi şiddetli
kategorilere ayrılmıştır.
yağmurları olan, kendisine bazen gök gürültülü fırtınaların eşlik ettiği güçlü
tropikal siklonlardır.

36
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Doğal Afetler

Kasırgaları, büyüklüğü ve yol açabileceği zarar bakımından “kategori” adıyla


1’den 5’e kadar değerlendiren bir tropik fırtına şiddet ölçeği bulunmaktadır.
Hortum: Doğada havadaki basınç değişimlerine bağlı olarak oluşan, kendi
ekseni etrafında dönerek hareket edebilen, yüksek hızlara ulaşabilen ve yıkıcı
etkileri olan şiddetli bir rüzgâr çeşididir. Küçük ve güçlü alçak basınç alanlarında,
büyük bir hızla kendi etrafında dönen hava hareketiyle oluşur.

•Çok büyük kasırgalar ülkemizde görülmese de 2014 yılında


Akdeniz'de meydana gelen hortum Antalya ili kıyı şeridinde
Örnek

olumsuz etkiler yapmıştır.


•2016 yılında İçel Anamur' da meydana gelen gelen fırtına muz
ve çilek seralarında zarar yol açmıştır. Yine aynı günlerde
Antalya Alanya'da da etkili olan fırtına birçok ağacı yerinden
sömüş birkaç köy yolunun kapanmasına sebep olmuştur. Aynı
fırtına bir caminin minaresini yıkmış pek çok çatı uçması
hadisesi de meydana gelmişitir. Olayda can kaybı yaşanmamış
olması sevindiricidir.

Çığ / çığ düşmesi


Dağ yamaçları gibi eğimli yüzeylerde biriken büyük kar kütlelerinin
kendiliğinden veya tetikleyici bir etki sonucunda dengenin bozulması nedeniyle,
aniden ve büyük bir hızla harekete geçip yamaç eğimi yönünde gösterdiği akma
hareketidir.

Çığ,
bir akma hareketidir.

Şekil 2.13. AFAD Çığda Arama Kurtarma Ekipleri Eğitimi (2016)

Çığ düşmesi olasılığının yüksek olduğu yerlerde çığ tehlikesi ve riski


konusunda halka, dağcılara, kayakçılara ve görevlilere, çeşitli iletişim araçları ile
duyuru yapılmasına çığ uyarısı denir. Yasal düzenlemesi olan, tehlike ve risk

37
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Doğal Afetler

haritaları yapan turizm tesisleri, binalar, trafik altyapıları çığ tehlikesi olan alanlara
yapılmasını engelleyen veya tedbirler alan, daha önce çığ meydana gelen alanlarda
kontrol ve yapısal önlemler, erken uyarı, izleme gerektiren risk yönetim süreci ise
çığ yönetimi olarak adlandırılır.

İklim değişiklikleri
İklim değişikliği; hem genel ortalamada hem de 30 yıllık veya daha uzun
dönemler itibarıyle istatistik olarak iklimde ortaya çıkan değişikliklere verilen genel
addır. Bu, yerkürenin doğal sürecinin veya haricî kuvvetlerin etkilerine veya insan
kaynaklı olarak atmosferde oluşan kalıcı değişimlere bağlı olarak değişmektedir.
İklim değişikliğinin zararlı etkilerinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin
alınması ve bu konuda ülke şartlarını da gözden geçirmek suretiyle uygun iç ve dış
politikaların belirlenmesi gereklidir. Mevcut veya beklenen iklimsel uyarı veya
bunların etkilerine karşı doğal veya insani sistemlerin uyum sağlaması iklim
değişikliklerine uyum için gereklidir.

Çölleşme
Kurak, yarı kurak ve az yağış alan bölgelerde iklim değişiklikleri, insan
faaliyetleri, doğal etmenler gibi faktörlerden kaynaklanan verimli toprak kalitesinin
bozulmasıdır. Toprağın aşırı kullanımı, aşırı otlatma, hatalı sulama yöntemleri,
ormanların tahribi ve ekolojik dengenin bozulmasıyla meydana gelen iklim
değişiklikleri, çölleşmeye neden olan etmenlerin başında gelmektedir.

Çölleşmenin
önlenmesi için
ekolojik dengenin
korunması şarttır.

Şekil 2.14. Çölleşme, iklim değişiklikleri ile meydana gelen ve yavaş gelişen bir afettir
Erozyon
Toprağın aşınmasını önleyen bitki örtüsünün yok edilmesi sonucu koruyucu
örtüden yoksun kalan toprağın, su ve rüzgârın etkisiyle aşınması ve taşınması
olayıdır. Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde, erozyon; yer kabuğunu oluşturan
kayaçların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etmenlerle yıpratılıp yerinden
koparılarak eritilmeleri veya bir yerden başka bir yere taşınması olayı olarak
tanımlanır. Erozyon özellikle kurak bölgelerde meydana gelir. Önlenmesi için
ağaçlandırma çalışmaları yürütülür.

38
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Doğal Afetler

Kuraklık
Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin çok üzerine çıkması ve yıllık yağış
ortalamalarının ise mevsim normallerinin altına düşmesinin sebep olduğu doğa
kaynaklı afet türüdür.
Meteorolojik açıdan, yağışların mevsim ortalama değerlerin %80‘in altına
indiği geçici dönemler olarak tanımlanmaktadır. Hidrolojik açıdan ise barajlar,
göller, göletler ve yeraltı su seviyesinin uzun süreli yıllık ortalamalarının altına
indiği geçici dönemdir. Tarımsal açıdan ise, insan ve diğer canlıların ihtiyacı olan su
ve nemin yeterli ölçüde bulunamadığı dönemlerdir. Uzun dönemli meteorolojik
gözlem ve kayıtlar esas alınarak aşırı yağışlı ve aşırı kurak dönemleri aylar veya
yıllar şeklinde gösteren cetvele kuraklık endeksi adı verilir.

Hidrografik Afetler
Kıyı oyulması
Dalgaların veya akarsuların kıyılarında, suyun kıyıya hızla çarparak çarptığı
yüzeyi aşındırması sonucunda dik kıyıların altı oyulur. Altı oyulan kıyı, denize veya
akarsuya doğru çökerek duvar gibi düz kıyılar haline dönüşür. Bu duruma kıyı
oyulması denir. Kıyı oyulmalarını engellemek için koruma yapıları tesis
edilmektedir.
Kıyı oyulmaları koruma
yapıları ile
engellenebilir.

Şekil 2.15. Zonguldak Eren Limanı Kıyı Koruma Yapısı.


Kıyı oyulmaları, kıyılardaki toprakların, akarsuların meydana getirdiği yan
oyulmaların sonucu göçmesi ve taşınması olayıdır. Su durağan olmayan kıyı
şevlerini oyar ve aşındırır. Korrazyon, toprakların kitle hâlinde göçmesi ve
Yeraltı su seviyesinin taşınması şeklinde kendini gösterir. Özellikle taşkın olayları sırasında etkisi artar.
yükselmesi, özellikle
bina gömülmelerine Yeraltı su seviyesinin yükselmesi
veya yatmalarına Yeraltı suyu seviyesi, iki jeolojik tabaka arasında atmosfer basıncı ile su
sebep olur. basıncının eşit olduğu yüzeye verilen addır. Gözenekleri yeraltı suyu ile
doldurulmuş olan ve bu suyun hareketine imkân veren jeolojik formasyonlar,
akifer olarak tanımlanır.

39
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Doğal Afetler

Şekil 2.16. Yeraltı su seviyesinin yükselmesi yapı temellerinde korozyona yol açar.
Aşırı yağışlar, karların erimesi, nehir taşkınları ve nehir yataklarındaki aşırı
doluluk, yeraltı su tablasını aşırı besler, yeraltı su seviyesinin yükselmesine neden
olur.
Yeraltı su seviyesinin yüzeye yaklaştığı bölgelerdeki yapıların temelleri sudan
ötürü korozyona uğrar, duvarlar nemlenir. Binalardan su çıkışları olmaya başlar. Bu
durum yapıları kullanılmaz hâle getirir. Yeraltı su seviyesinin düşürülmesi için
drenaj yöntemi kullanılmaktadır.

Biyolojik Afetler
İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler üzerinde her türlü hastalık yapıcı, zehirleyici
veya ölümcül özellikleri bulunan canlı organizmaların, bu organizmaların ürettiği
biyolojik maddeler ve emniyetsiz laboratuvar prosedürleri gibi koşulların
oluşturduğu tehditlerin tümü biyolojik afetlerdir. Biyolojik afetlerden bazıları
aşağıda açıklanmıştır.

İnsanlarda görülen
salgınlara epidemi,
hayvanlarda
görülen salgınlara
epizootik denir.

Şekil 2.17. 2015 yılında meydana gelen deprem nedeniyle alt yapısı yerle bir olan Nepal’de
salgın hastalıklar kirli sular yoluyla bulaşmıştı.

40
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Doğal Afetler

Salgınlar
Bir bölge veya yerleşmede her zaman görülen enfeksiyon hastalıklarının
sayıca anormal miktarda artması durumu, kısaca epidemi olarak tanımlanır.
Afetlerde, yetersiz hijyen koşulları, gıdaların hazırlanma ve saklanma
koşulları ile kişisel temizlikteki eksiklikler nedeniyle, deri ve bağırsak hastalıkları
başta olmak üzere ortaya çıkan hastalık türlerini kapsamaktadır. Belli bir dönemde
veba, kolera, tifo, grip gibi bir hastalığın kısa zamanda ve kolayca diğer canlılara
bulaşmasıdır. Epizootik ise; hayvanlarda görülen salgınlardır.

Böcek istilası
Zararlı böceklerin bir bölgede aşırı derecede artmasıyla veya bu böceklerin
başka bir bölgeye taşınmasıyla ortaya çıkan istila olarak tanımlanır. Bunların içinde
en yaygın ve en zararlı olanı, belirli atmosferik koşullarda sayıları artan ve sürüler
hâlinde başka bölgeleri etkileyen çekirgelere bağlı olarak ortaya çıkan afettir.

•Kuzey Afrika’da ve Arabistan Yarımadası'nda yaygın olarak


Örnek

bulunan çöl çekirgeleri, en çok tanınan ve biyolojik afete


dönüşebilen olaylara neden olan çekirge türleridir. Vaktiyle
bu afetin artmasından ötürü
•Osmanlıda Çekirge Kanunu bile çıkarılmıştır.

Dünya Dışı Kaynaklı Afetler


Dünya dışında bulunan göktaşı (meteor) olarak tanımlanan kütlelerin
atmosferi aşarak yeryüzüne düşmesi sonucunda verdiği zararlar nedeniyle oluşan
afet türüdür. Göktaşları atmosfere girdiklerinde genelde parçalanarak göktaşı
yağmuru adı verilen küçük kütleler hâlinde yeryüzüne ulaşırlar. Bazen büyük
kütleler hâlinde yeryüzü ile temas ederler. Bu duruma ise meteor düşmesi adı
Halk arasında yıldız verilir.
kayması ve benzeri
sözcüklerle ifade Meteor sözcüğü, gökyüzünde olağanüstü olay anlamındaki Latince
edilen olaylar meteor meteoron’dan gelir. Meteor, güneş sistemindeki cisimlerin dünya atmosferine
düşmesidir. düşmesiyle, yüksek hızlarda hava ile sürtünme sonucu akkor hâline gelerek gece
yeryüzünden kısa süreli bir ışık çizgisi şeklinde görülmesine verilen addır.

41
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Doğal Afetler

Şekil 2.18. Meteor düşmeleri ülkemizde çok sık görülmese de yıkıcı etkiye sahip
olabilirler.

• Doğal afetlerden birbirini tetikleyebilecek olan diğer afetleri


Bireysel Etkinlik

araştırınız. Birbirleri ile ilişkili afetler hakkında neler


söylenebilir.

42
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Doğal Afetler

•Can ve mal kayıplarına sebep olan ve insan yaşamına olumsuz etki eden ve
yaşadığı çevrenin dengesini bozan doğa olayları doğal afetler olarak ifade
edilmektedir. Doğal afetler; genellikle jeolojik, klimatolojik, meteorolojik,
hidrografik, biyolojik kaynaklıdır. Ender olarak dünya dışından kaynaklanan
afetler de görülmektedir. Bunlar genelde meteor düşmeleridir. Doğada
meydana gelen afetler bazen tek bir afet olarak karşımıza çıkarken bazı
afetler ise başka afetlerin tetiklemesi sonucunda oluşabilmektedirler.
Özet
Volkanik patlamalar depreme sebebiyet verebilirken depremler heyelanları
aktif hale getirebilmektedirler. İlk afetlerin tetiklediği afetlere ikincil afetler
denir.
•Doğal afet türlerinin oluşmasında insan faktörü ve insanoğlunun çevre ve
doğa üzerindeki olumsuz etkileri hiç de azımsanmayacak kadardır.
İnsanoğlunun doğanın dengesini bozması, doğal afetlerdeki zararların daha
fazla artmasına sebebiyet vermektedir. Dünyada doğal afetlerin, farklı
bölgelerde farklı şekilde etkili oldukları görülür. Bazı bölgelerde depremlerin
veya volkanik patlamaların etkisi fazla iken bazı bölgelerde fırtına, kasırga,
hortum gibi afetlerin yıkıcı etkilerine rastlanır. Afetler üzerinde genellikle
iklim, meteorolojik faktörlerinin etkisi bulunurken; yer şekillerinin, bitki
örtüsünün, toprak yapısının, biyolojik faktörlerin de etkileri bulunmaktadır.
•Ülkemiz doğal afet çeşitliliği hususunda oldukça zengin bir ülkedir. Doğal afet
tanımı literatürde; deprem, sel, heyelan, çığ, kuraklık, fırtına, dolu, hortum,
kuraklık, göktaşı düşmesi vb. gibi oluşumu engellenemeyen jeolojik,
meteorolojik, hidrolojik, klimatolojik, biyolojik ve kaynağı dünya dışında olan
tehlikelerden kaynaklanan doğa olaylarının sonuçlarına verilen genel ad
şeklinde yapılmaktadır. Bu ünitede doğal afetler 5 başlıkta incelenmiştir.
•Jeolojik afetler: Kaynağını yer yüzeyi ya da yer kabuğundaki faaliyetlerden
alan doğa kaynaklı olayların yol açtığı afetler olup bunlar deprem, heyelan,
kaya düşmesi, volkanik patlama, çamur ve moloz akıntısı, tsunami ve obruk’
tur. Depremler, ani gelişen afetlerdendir. Depremlerin büyüklüğü,
tekrarlanma süresi ve olası etkileri de konuma bağlı olarak değişmektedir.
Heyelan, kaya düşmesi, volkanik patlama, tsunami, çamur ve moloz akıntısı
ile obruk kütle hareketleri sonucunda oluşur.
•Klimatolojik afetler: Sıcak dalgası, soğuk dalgası, kuraklık, dolu, hortum,
yıldırım, kasırga, tayfun, sel, siklonlar, tornado, tipi, çığ, aşırı yağışlar, asit
yağmurları, sis, buzlanma, orman yangınları gibi iklim koşullarıyla oluşan
afetler olarak tanımlanır. Seller, oluşum hızlarına göre; yavaş gelişen seller,
hızlı gelişen seller ve ani seller olarak sınıflandırılır. Oluşum yeri bakımından
da seller; kıyı seli, şehir seli, kuru dere seli, baraj/gölet seli ve akarsu (dere ve
nehir) seli olarak adlandırılır.
•Meteorolojik afetler: Kaynağını sıcaklık, yağış ve basınç gibi atmosferik
olaylardan alan sel, çığ, yıldırım, tayfun, tipi, hortum, kuraklık gibi doğal
olaylardan kaynaklanan afetlerdir.
•Biyolojik efetler: İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler üzerinde her türlü hastalık
yapıcı, zehirleyici veya ölümcül özellikleri bulunan canlı organizmaların
oluşturduğu tehditlerdir.
•Meteor düşmesi ve göktaşı yağmurları dünya dışı kaynaklı afet
türlerindendir.

43
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Doğal Afetler

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi heyelanın gösterildiği doğal afet türüdür?
a) Kütle hareketleri
b) Klimatolojik afetler
c) Hidrografik afetler
d) Biyolojik afetler
e) Meteorolojik afetler

2. Yeraltı su seviyesinin yükselmesi nasıl bir doğal afet türüdür?


a) Biyolojik afetler
b) Jeolojik afetler
c) Klimatolojik afetler
d) Hidrografik afetler
e) Meteorolojik afetler

3. Tsunami afetinin gösterildiği doğal afet türü aşağıdakilerden hangisidir?


a) Klimatolojik afetler
b) Hidrografik afetler
c) Jeolojik afetler
d) Biyolojik afetler
e) Atmosferik afetler

4. Böcek istilaları hangi tür bir afettir?


a) Jeolojik afetler
b) Klimatolojik afetler
c) Hidrografik afetler
d) Biyolojik afetler
e) Meteorolojik afetler

5. Aşağıdakilerden hangisi yavaş gelişen afetlerden biri değildir?


a) Meteor düşmesi
b) Çölleşme
c) Kuraklık
d) Erozyon
e) İklim değişikliği

6. Aşağıdakilerden hangisi yavaş gelişen afetlerdendir?


a) Meteor düşmesi
b) Deprem
c) Kaya düşmesi
d) Su baskını
e) İklim değişikliği

44
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Doğal Afetler

7. “Uzun dönemli meteorolojik gözlem ve kayıtlar esas alınarak aşırı yağışlı


ve aşırı kurak dönemleri aylar veya yıllar şeklinde gösteren cetvele denir.”
ifadesi aşağıdakilerden hangisinin tanımıdır?
a) Kuraklık göstergesi
b) Yağış göstergesi
c) Yağış istatistiği
d) Kuraklık endeksi
e) Yağış cetveli

8. Aşağıdakilerden hangisi erozyonun sebepleri için söylenemez?


a) Toprağın aşırı kullanımı
b) Aşırı otlatma
c) Hatalı sulama yöntemleri
d) Ormanların tahribi
e) Ekolojik dengenin düzeltilmesi

9. Aşağıdakilerden hangisi oluşum yerine göre sel sınıflandırması içerisinde


yer almaz?
a) Kıyı seli
b) Deniz seli (Tsunami)
c) Şehir seli
d) Kuru dere seli
e) Akarsu seli

10. Deprem, heyelan, kaya düşmesi, volkanik patlama, çamur ve moloz


akıntısı, tsunami ve obruk hangi tür afetlerdendir?
a) Klimatolojik afetler
b) Jeolojik afetler
c) Hidrografik afetler
d) Biyolojik afetler
e) Meteorolojik afetler

Cevap Anahtarı
1.a, 2.d, 3.c, 4.d, 5.a, 6.e, 7.d, 8.e, 9.b, 10.b

45
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Doğal Afetler

YARARLANILAN KAYNAKLAR
http://www.fotografturk.com/forum/upload/foto/hortum-fotograf- hortum-
kasirga-tayfun-resimleri-demirsarp-5287-4357.jpg
İç İşleri Bakanlığı. Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi, [Erişim tarihi: 07.01.2017],
http://www.icisleriafad.gov.tr/dogal-afet-nedir-ve-afetlerin-zellikleri
http://www.ilerihaber.org/images/haberler/nepal-de-salgin-hastalik- tehlikesi.jpg
İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Jeolojisi Terimler Sözlüğü, [Erişim tarihi:
02.12.2016],
http://www.istanbul.edu.tr/eng2/jfm/ozcep/jeofizik/sozluk/Eng_Geology.h tm
İzbırak, R., (1992). Coğrafya Terimler Sözlüğü, İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı
Yayınları.
Kanalelazig.net,
MülgaT.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (Mart-2015), Afet
ve Acil Durumlara İlişkin Temel Mevzuat Kitabı, Ankara.
Mülga T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (Kasım-2014),
Açıklamalı Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, Ankara.
İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı resmi web sitesi, [Erişim
tarihi: 09.06.2019],
https://www.afad.gov.tr https://www.afad.gov.tr/tr/2403/UDSEP-2023-Yol-
Haritasi
https://www.afad.gov.tr/tr/26539/Yeni-Deprem-Tehlike-Haritasi-Yayimlandi
TÜBİTAK, (2013). Türkiye Afet Yönetimi Karar Destek Sistemi (İZGE) AR-GE Projesi
Mevcut Durum Analiz Raporu (Rapor No: İZGE-MDR-17). Tübitak Bilgem Bilişim ve
Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi, Kocaeli.
http://www.ulusalkanal.com.tr/images/upload/turkiye-collesme-buyuk- tehlike-
kapida.jpg
Acil ve Afet Derneği, Afet Terminoloji, [Erişim tarihi: 07.01.2017],
http://www.acilafet.org/upload/dosyalar/AFET_TERMINILOJI.pdf
http://icube.milliyet.com.tr/HaberAnaResmi/2008/11/12/fft17_mf132610.J peg
http://www.besiktas.com.tr/wp-content/uploads/2013/10/Turklogo-1.jpg e-
devletsorgu.com, [Erişim tarihi: 29.01.2017],
http://www.iskenderunhaber.com/dosyalar/2014/09/sel-cakarta-yi-vurdu-
187429.jpg
http://www.e-devletsorgu.com/wp-content/uploads/2015/10/NEREDE- DEPREM-
OLDU%C4%9EUNU-NASIL-%C3%96%C4%9EREN%C4%B0R%C4%B0M.jpg
http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2016/02/09/meteor-goktasi- 670-2.jpg

46
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Doğal Afetler

i.sozcu.com.tr, [Erişim tarihi: 25.12.2016],


Ulusalkanal.com.tr, [Erişim tarihi: 27.12.2016],
Besiktas.com.tr, [Erişim tarihi: 29.12.2016],
Fotografturk.com, [Erişim tarihi: 29.12.2016],
Milliyet.com.tr, [Erişim tarihi: 29.12.2016],
Hakkinda Oku. Com, [Erişim tarihi: 30.12.2016],
http://www.hakkindaoku.com/wp-ontent/uploads/2015/01/yanardag.jpg
http://www.hakkindaoku.com/wp-content/uploads/2015/01/tsunami1.jpg
İlerihaber.org, [Erişim tarihi: 31.12.2016],
http://kanalelazig.net/wp-content/uploads/2017/01/Meteorolojiden-5- ilde-
buzlanma-ve-don-uyarisi.jpg
Vikipedi Özgür Ansiklopedi, [Erişim tarihi: 02.01.2017],
http://tr.wikipedia.org/wiki/Ana_Sayfa
Konyahaberal.com, [Erişim tarihi: 07.01.2017],
http://www.konyahaberal.com/depo/haber/habervbwrwW.jpg
Unitekinsaat.com, [Erişim tarihi: 07.01.2017],
http://www.unitekinsaat.com/dosyalar/projeler/DJI_0249_web.jpg
Yenisafak.com, [Erişim tarihi: 07.01.2017],
http://image.yenisafak.com/resim/site/615x326/1914554475c7dc716.jpg
İskenderunhaber.com, [Erişim tarihi:01.02.2017],

47
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
YER KÖKENLİ (JEOLOJİK)
AFETLER

• Yeryuvarındaki İç Dinamik
Olaylar ve Jeolojik Afetler
İÇİNDEKİLER

• Yeryuvarının Yapısı DOĞAL AFETLER VE


• Faylar
• Deprem AFET YÖNETİMİ
• Volkanizma
• Tsunami
Muhammet Batur
• Yeryuvarındaki Dış Dinamik
Olaylar ve Jeolojik Afetler TURALIOĞLU
• Heyelan
• Kaya Düşmesi
• Obruk

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


HEDEFLER

•Yeryuvarında meydana gelen


jeolojik olayları kavrayabilecek,
•Jeolojik olayların afetlere nasıl
dönüştüğünü anlayabilecek,
•Yer kökenli (jeolojik) afet türlerini
öğrenebilecek,
•Jeolojik kökenli afetlerin oluş
nedenlerini ve sebep sonuç
ilişkisini açıklayabileceksiniz. ÜNİTE

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
3
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

YER KÖKENLİ
(JEOLOJİK)
AFETLER

YERYUVARINDAKİ
DIŞ DİNMİK
OLAYLAR VE
JEOLOJİK AFETLER

Heyelan

Kaya Düşmesi

Obruk

YERYUVARINDAKİ
İÇ DİNMİK
OLAYLAR VE
JEOLOJİK AFETLER

Yeryuvarının yapısı
Levha Hareketleri
Depremler
Faylar
Volkanlar

Tsunami

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


49
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

GİRİŞ
Doğal afetler; insanlık tarihinin başından beri süregelen ve insanoğlunun
kontrolünde olmayan, dünyamızdaki her türlü jeolojik, meteorolojik ve biyolojik
olayların sosyal ve ekonomik faaliyetleri belirli bir süre kesintiye uğratması, hayat
kaybına, yaralanmalara ve maddi zararlara neden olmasıdır. Teknolojik kökenli
afetler ise doğal afetler gibi insan tarafından tümüyle kontrol edilemeyen afetler
olmayıp tamamen insan hatasına bağlı gelişen afetlerdir.
Dünya, var olduğu yaklaşık 4,54 milyar yıldan beri sürekli değişim hâlindedir.
Yeryuvarı ilk oluştuğu dönemlerde atmosferinin kükürtlü gazlar ve toz bulutları ile
kaplı, oksijenin az olduğu, asit yağmurlarının yağdığı, yaklaşık ilk 500 milyon yıl
boyunca soğumakta olan kozmik bir gezegen iken, son 4 milyar yıllık dönemde tek
hücreli canlıların ortaya çıktığı, canlıların gelişmeye başladığı doğal ortamların
oluştuğu bir gezegen hâlini almaya başlamıştır. Gezegenimizde bulunan ilk canlı
Avusturalya’da 4.1 milyar yıllık kayalar içerisinde yer alan biyolojik kalıntılardır.
Gezegenin bu değişimi, 600 milyon yıl önce sadece denizlerde ve birikinti
sularda yaşayabilen tek hücreli ve basit canlılardan, çok daha gelişmiş canlı
türlerinin artmasına kadar devam etmiş ve son 6 milyon yıl içerisinde insanoğlu bu
canlıların içerisinde yerini almıştır.
İnsanoğlu, dünya sahnesine ilk çıktığı günden bugüne kadar dünyadaki
değişimlerden etkilenmiş, bu değişimler neticesinde meydana gelen afetlere
maruz kalmış ama bu değişimlerle iç içe yaşamayı öğrenmeye çalışmıştır. Bugün
de bu değişimler neticesinde meydana gelen afetlerle yaşama tutunma çabalarını
sürdürmektedir.
Bu ünitede yeryuvarındaki değişimlerin sonucu olan yer kökenli (jeolojik)
afetler konusu işlenecektir. Bu kapsamda öğrencilerin, yeryuvarının yapısını genel
olarak bilmeleri, yer kökenli (jeolojik) afetlerin nasıl meydana geldiğini, hangi
boyutlarda zarar ve hasara yol açtığını, bu afetlerle nasıl mücadele edildiğini ve
bazı afetler önlenemese bile bu afetlerin zararlarının nasıl azaltıldığını anlaması
için bir temel oluşturması amaçlanmaktadır. Yer kökenli afetleri iyi kavrayabilmek
için ana hatlarıyla jeoloji bilgisine sahip olmak gerekir.
Jeoloji; yeryuvarının yapısını inceleyen ve yaşadığımız yeryüzündeki bütün
bu olayların sebep sonuç ilişkilerini ortaya koyan bilim dalıdır. Jeoloji kelimesi
Yunanca Ge (yer) ve Logos (bilim) kelimelerinin birleşimi olan yer bilimi anlamına
gelmektedir.
Dünyanın şekli sanıldığı YERYUVARINDAKİ İÇ DİNAMİK OLAYLAR VE JEOLOJİK
gibi küre değil,
kutuplardan basık geoid AFETLER
şekillidir.
Litosfer üzerinde bulunan levhaları hareket ettiren bütün süreçlere iç
dinamik olaylar denir. Bütün bu hareketlerin sonucu olarak yeryüzünde
depremler, volkanlar ve tsunamiler meydana gelir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


50
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

Yeryuvarının Yapısı
Yarıçapı 6378 km olan dünyamız sanıldığı gibi bir küre şeklinde değil,
kutuplardan basık küremsi (geoid) şekillidir. Ekvatordan dünyanın merkezine olan
yarıçap, kutuplardan olan yarıçaptan daha fazladır. Canlıların büyük bir
bölümünün üzerinde yaşadığı karalar ve denizler, yeryuvarının litosfer denilen
tabakası üzerindedir. Litosfer yaklaşık olarak 0-100 km arasında değişen bir
kalınlığa sahiptir. Litosferin altında sıvı hâlde bulunan ve yeryüzündeki volkanik
faaliyetlerin kaynağını oluşturan astenosfer tabakası, sırayla alta doğru; üst manto,
alt manto, dış çekirdek ve iç çekirdek katmanları yer almaktadır.

Şekil 3.1. Yeryuvarının Katmanları

Levha hareketleri
Taş küre adı verilen litosfer, 7-8 büyük ana parça ile birkaç düzine küçük
parçadan meydana gelmektedir. Bu parçaların her birine levha denilmektedir.
Litosferi oluşturan levhalar birbirlerine bitişiktirler ve 100 km derinliğin daha
altında yer alan sıvı hâldeki astenosfer tabakasının üzerinde yüzer hâldedirler.

Litosferi oluşturan 8
büyük ve onlarca küçük
levha, alttaki sıvı
magmanın üzerinde
yüzen yap-boz parçaları
gibidir.

Şekil 3.2. Levhaların Magma Üzerinde Yüzmesini Gösteren Abartılı Bir Anlatım

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


51
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

Litosferi oluşturan onlarca levha 4,54 milyar yıldan beri sürekli hareket
hâlindedirler. Levhaları hareket ettiren kuvvet; magmadaki konveksiyon akıntıları
ve büyük sıvı-gaz basınçları, dünyanın kendi etrafındaki dönüş hareketi ve
nütasyon, levhaların magmaya yaptığı basınç gibi karmaşık faktörlerin bir araya
gelerek oluşturduğu kuvvettir. Kimi zaman iki levha birbirine doğru hareket edip
çarpışarak dağları oluşturur kimi zaman da birbirinden ayrılıp bir boşluk oluşturur.
Bu boşluğa magmanın yavaş yavaş enjekte olmasıyla da yeni okyanuslar meydana
gelir. Bazen iki levha yanal olarak birbirinin sınırı boyunca kayarak da hareket
eder.
Levha hareketleri ile yılda ortalama 5-75 mm yer değiştirme gerçekleşir.
Yaşamımız boyunca milimetre boyutundaki bu yer değiştirmeleri fark edemeyiz.
Levha hareketleri üç Ancak milyonlarca yıllık süreçler neticesinde bu hareketlerdeki değişiklikler
tiptir: yaklaşan, belirgin olur.
uzaklaşan ve transform
levhalar. Konverjan (yaklaşan) levha hareketleri: İki levhanın birbirine karşılıklı
hareket etmesi şeklinde gelişen levha hareketleridir. Karşı karşıya gelen
levhalardan biri diğerinin altına dalar, diğer levha da dalan levhanın üzerine
bindirir. Çarpışma ve sonrasında meydana gelen dalma batma neticesinde derin
odaklı depremler meydana gelir. Alta dalan levha magma tarafından eritilir, eriyen
malzemenin oluşturduğu basınç neticesinde dalma batma bölgesinin ilerisinde
volkan patlamaları meydana gelir. Bazen iki levha kıtasal kabuktan meydana gelir
ve iki kıtasal kabuğun çarpışması sonucu büyük dağlar oluşur.

Şekil 3.3. Yaklaşan Levha Hareketleri: Solda; Kıtasal Kabuk-Kıtasal Kabuk Çarpışması,
Ortada; Okyanusal Kabuk-Kıtasal Kabuk Çarpışması, Sağda; Okyanusal Kabuk-Okyanusal
Kabuk Çarpışması

Diverjan (uzaklaşan) levha hareketleri: İki levhanın birbirinden ayrılmaları


şeklinde meydana gelen levha hareketleridir. İki levha sınırına alttan magmanın
enjekte olması sonucu levhalar birbirinden uzaklaşma hareketi yapar. Uzaklaşan
levhalar eğer iki kıtasal levha ise önce bir rift vadisi oluşur. Uzaklaşma sonucu
çöküntü devam eder ve vadi iyice derinleşir, böylece kabuk iyice incelir. Son
aşamada bir okyanus oluşur ve okyanusal kabuktan oluşan levhaların her iki ucuna
yukarıdan enjekte edilen magma malzemesi yamalanır. Uzaklaşan levhalar diğer
taraftan başka levhalara yaklaşırlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


52
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

Şekil 3.4. Uzaklaşan Levha Hareketleri: Önce Kıtasal Kabukta İncelme, Sonra Ortamın
Okyanuslaşması ve Okyanus Ortasında Ayrılmanın Devam Etmesi

Transform (yan yana hareket eden) levha hareketleri: İki levhanın sınırları
boyunca yan yana ters yönde veya aynı yönde farklı hızlarla kayma şeklindeki
levha hareketleridir. Bu tür hareketler iki levha arasında sadece sürtünmelere ve
sürtünmeye bağlı depremlere neden olur. Levhaların her biri daha ileri noktalarda
üçüncü bir levha ile karşılaştığında birbirine yaklaşan levha hareketine geçiş
yapabilir. Aynı şekilde birbirinden uzaklaşan levhalarda da yan sınırlar boyunca yan
yana kayan levha hareketleri görülür.

Bir levhada birden fazla


hareket meydana
gelebilir. Levhanın bir
ucunda yaklaşan, diğer
ucunda uzaklaşan ve
kenarında yan yana
hareket eden şekilde
olabilir.

Şekil 3.5. Transform Levha Hareketleri: Levhaların Birbirlerinin Yanından Kayarak Hareket
Etmesi

Faylar
Litosferdeki iç dinamik olaylara bağlı olarak büyük kaya kütleleri arasında
düzlemsel kırıklar meydana gelir. Fay adı verilen bu kırıklar boyunca kaya kütleleri
hareket eder ve ötelenir. Fay kırıkları, gerilmeler karşısında kaya kütlelerindeki zayıf
Depremler yalnız aktif
fay sistemleri üzerinde bölgelerdir ve yeni deformasyonlar çoğunlukla bu kırık yüzeyleri boyunca meydana
meydana gelirler. Aktif gelir. Deformasyonu oluşturan gerilmelerin yön ve büyüklüğüne göre yeni fay
olmayan faylarda eski kırıkları oluşur. Belirli bir hat boyunca benzer gerilmeler sebebiyle meydana gelen
zamanlarda depremler kırıkların bütününe fay hattı veya fay zonu adı verilir. Fay hatları veya fay zonları,
meydana gelmiştir ve gerilmeler sonucu meydana gelen elastik deformasyonlarda enerjinin en kolay
fay çalışmamaktadır.
boşaldığı ve açığa çıktığı bölgelerdir. Bu nedenle depremler fay hatlarında meydana
gelirler. Başka bir deyişle; depremler fay kırıklarını oluşturur. Oluşan fay kırıkları
kaya kütleleri içerisinde zayıf bölgeler oluşmasına neden olur ve bir sonraki

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


53
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

depremde de bu zayıf bölgelerde yeni kırıklar oluşur veya deformasyon daha


şiddetli olur.
Bazı durumlarda tektonizmanın değişimine bağlı olarak önceden oluşmuş fay
kırıkları üzerinde milyonlarca yıllık dönemlerde yeni depremler oluşmaz. Bu fay
kırıkları aktifliğini kaybeder. Bir fay kırığında son 10.000 yıl içerisinde herhangi bir
deprem görülmemiş ise o fay kırığının yeni depremler üretmeyeceği kabul edilir.
Son 10.000 yıl içerisinde hareket eden ve kırık içerisinde deprem meydana gelen
faylara aktif fay adı verilir.
Doğada en çok görülen fay çeşitleri doğrultu ve eğim atımlı faylardır.
Doğrultu atımlı faylar kırık boyunca meydana gelen hareketin yatay yönde olduğu,
kaymanın ve atımın yatay olarak meydana geldiği faylardır. Ülkemizde Kuzey
Anadolu Fay Hattı (KAF) ve Doğu Anadolu Fay Hattı doğrultu atımlı faylardır. Eğim
atımlı faylar ise büyük kaya bloklarındaki açılmalara bağlı gerilmeler veya
sıkışmalara bağlı gerilmeler sonucu oluşan faylardır. Açılmaya bağlı oluşan
gerilmeler neticesinde (Şekil 3.4.) oluşan kırıklar boyunca yer çekiminin etkisiyle
bloğun aşağı kayması sonucu oluşan faylar normal faylardır. Normal fay
sistemlerinde düşen bloğa graben, yükselen bloğa ise horst adı verilir. Ülkemizde
Ege Bölgesi’nde Gediz Havzası ve Menderes Havzası’nı oluşturan faylar normal
faylardır.

Şekil 3.6. Hareket türlerine göre fay çeşitleri


Ters fay ise sıkışma rejimi olan bölgelerde sıkışmaya karşı direncin yenilmesi
ve kaya bloklarından birinin diğeri üzerine kırık yüzeyi boyunca kayarak yükseldiği
faylardır. Ülkemizde deprem oluşturabilecek ters faylar bulunmamaktadır. Ters
faylar doğrultu atımlı ve normal faylara göre daha az deprem üretirler.

Deprem
Dünyamızda en üst kabuğu oluşturan levhaların hareket şekilleri önceki
Depremler katı hâldeki başlıklarda kısaca anlatılmıştı. Levhaların birbirine yaklaşması ve birinin diğerinin
litosferde iç dinamik altına dalması, birbirinden uzaklaşarak incelmesi ve kopması veya birbirlerinin
etkenlerle, elastik sınırları boyunca yanal hareketleri sonucu, ayrıca sıcak sıvı magmanın yüksek
deformasyonların yol basınçla yeryüzüne ulaştığı volkanlar sonucu levhalar arasında sürtünmeler,
açtığı kırılmalar ve litosferde kırılmalar ve biriken enerjinin aniden boşalması şeklinde meydana gelen
sürtünmeler sonucu sarsıntılara deprem adı verilir. Depremler genelde litosfer tabakasında meydana
meydana gelirler. gelir. Çok az sayıda üst mantoda da oluşurlar. Katı ve kırılgan olan taş küredeki bu
ani kırılmalar elastik deformasyon enerjisinin deprem dalgaları şeklinde titreşim
hareketleridir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


54
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

• Belirli bir kalınlıktaki bir kuru ağaç parçasını, mesela bir kurşun
kalemi iki elimizle tutup hafif bir güç ile önce bükersek, ağaç belli

Örnek
bir esneme payına kadar eğilir. Gücü artırdığımızda ağaç en son
yenilme direncine kadar dayanır ve ani bir şekilde kırılır. Ani kırılma
neticesinde parmaklarımızda veya elimizde bu kırılma sonrası
meydana gelen enerji boşalmasını titreşim ve karıncalanma gibi bir
Depremin büyüklüğü duygu şeklinde hissederiz. İşte litosferdeki ani kırılmalar da bu
sismograf ile ölçülen örnekteki gibi titreşimler oluşturur.
Richter Ölçeği veya
magnitüd değeridir. Depremler yeryüzünün derinliklerindeki bir noktada meydana gelen enerji
Şiddeti ise yaptığı yıkım boşalması olup enerjinin bu ilk boşaldığı noktaya hiposantr denilmektedir. Bu
etkisidir. noktanın yeryüzündeki düşey iz düşümüne ise depremin merkez üssü veya
episantr, depremin odak merkezi ile merkez üssü arasındaki düşey mesafeye yani
derinliğe ise depremin odak derinliği adı verilir.
Kırılma şeklinde açığa çıkan enerji ile hem yüzeyde hem de derinde deprem
dalgaları yayılır. İşte sarsıntıları oluşturan, bu dalgalardır. Deprem dalgaları
yeryüzünde sismograf denilen bir alet ile ölçülür. Sismografın ölçüm sırasında
kaydettiği ize sismogram denir. Sismograf ile deprem büyüklüğü, Richter Ölçeği
olarak magnitüd (ML) cinsinden ölçülür. Aletsel olarak hesaplanan Richter
Ölçeği’ne göre rakamlarla ifade edilen deprem büyüklüğü, logaritmik olarak artan
bir değerdir. Richter Ölçeği ile 7 olarak ölçülen bir deprem, 6 olarak ölçülen bir
depremin 10 katı daha büyük bir deprem anlamına gelir. Depremde meydana gelen
hasarlara göre depremin şiddeti belirlenir. Halk arasındaki söylemlerde yapılan en
büyük hata depremin büyüklüğü yerine depremin şiddeti tabirinin kullanılmasıdır.
Oysaki depremin büyüklüğü sismograf ile ölçülen değerdir. Depremin şiddeti ise
yaptığı hasar oranına bağlıdır.

Şekil 3.7. Bir Depremin Oluşumu ve Odak Merkezinden Yayılan Deprem Dalgaları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


55
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

• Gelişmiş bir ülkede, sorunsuz zemin şartlarında 6 ML


büyüklüğündeki bir deprem, birkaç binada küçük hasara yol

Örnek
açarken; gelişmemiş bir ülkede 5,5 ML büyüklüğündeki bir
deprem, sorunlu zemin şartlarında, deprem yönetmeliklerine ve
tekniğine uygun yapılmamış binalarda yıkım yapabilir. Birinci
durumda depremin büyüklüğü fazla, şiddeti azdır. İkinci durumda
ise depremin büyüklüğü daha az fakat şiddeti oldukça fazladır.

Bir deprem meydana geldikten sonra çeşitli sismik dalgalar yayılır. Sismik
dalga, enerjinin bir noktadan diğer noktaya taşınmasıyla ortaya çıkan vektörel
hareketlerdir. Sismik dalgalar, yeryüzünün içinde hareket eden cisim dalgaları ile
yeryüzünün yüzeyinde hareket eden yüzey dalgalarıdır.
Cisim dalgaları, P dalgaları ve S dalgalarından oluşur. P dalgaları 6-13 km/sa
hızla yayılırlar ve yayıldıkları kaya kütlelerinde hacim değişikliğine yol açarlar.
Sismik dalgalar cisim ve Hacim değişikliği yayılma yönünde gerçekleştiği için bu dalgalara, boyuna dalgalar
yüzey dalgaları olarak 2 adı da verilir. Bu dalgalar katı ve sıvı ortamda yayılma özelliğine sahiptir. S dalgaları
çeşittir. Cisim dalgaları daha yavaştır ve 3,5-7,5 km/sa hızında yayılır. Bu dalgalar ise hacim değişikliğinden
yer içinden, yüzey ziyade kaya kütlelerinde şekil değişikliğine neden olur. Yayılma yönüne dik yönde
dalgaları esnek kaya
gerçekleştiği için bu dalgalara, enine dalgalar adı da verilir.
yüzeyinde ilerler.
Yüzey dalgaları; Raley dalgaları ile Love dalgalarından meydana gelir. Raley
dalgaları elips şeklinde esnek yüzey olan kaya kütlelerinde yayılırlar. Hızları çok
düşüktür. Love dalgaları ise üstteki S dalgası ile alttaki S dalgası arasındaki hız
farkından meydana gelen kutuplaşmış yatay kayma dalgalardır. Hızları S dalgası
hızının %90’ına kadar çıkabilir.

Şekil 3.8. Sismik Dalga Çeşitleri Ve Yaptığı Deformasyonlar

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


56
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

Bir depremde sismograf cihazına gelen ve kaydedilen ilk dalga P dalgalarıdır.


Bunu S dalgaları, Raley ve Love dalgaları takip eder. En çok yıkıcı etki yapan dalgalar
yüzeye daha yakın oldukları için Love ve Raley dalgalarıdır.
Depremler odak derinliklerine göre sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırma
tektonik depremler için geçerlidir. Yerin 0-60 km derinliğinde olan depremler sığ
deprem olarak nitelenir. Yerin 60-300 km. derinliklerinde olan depremler orta
derinlikte olan depremlerdir. Derin depremler ise yerin 300 km’den fazla
Derin depremler geniş
alanlarda hissedilirken derinliğinde olan depremlerdir. Türkiye'de olan depremler genellikle sığ
yıkıcı etkileri azdır. Sığ depremlerdir ve derinlikleri 0-60 km arasındadır. Orta ve derin depremler daha çok
depremler dar bir bir levhanın bir diğer levhanın altına girdiği bölgelerde olur. Derin depremler çok
alanda daha yıkıcı geniş alanlarda hissedilir, buna karşılık yaptıkları hasar azdır. Sığ depremler ise dar
etkiye sahiptirler. bir alanda hissedilirken bu alan içinde çok büyük hasar yapabilirler.

Sıvılaşma
Özellikle alüvyon zeminlerdeki çok ince taneli kum, killi kum ve bazen kil
zeminlerdeki boşluk suyu basıncı, deprem olduktan hemen sonra artmaya başlar.
Zemin katı hâlden sıvı davranış göstermeye başlar. Bu sırada basınç, üstteki zeminin
basıncından daha yüksek bir değere çıkar. Üstteki zemin, alttaki sıvı davranışı
gösteren zeminin basıncını karşılayamayacak duruma geçer ve alttaki zemin, üste
enjekte olur. Bu olaya sıvılaşma denilmektedir. Sıvılaşma sırasında üst zemine
Sıvılaşma depremin en
büyük yıkıcı yapılan basıncın bir bina temeline rastlaması ile bina yana yatar veya zeminin
etkilerinden biridir. içerisine gömülür.
Sıvılaşan zeminlerin Ülkemizde 1999 Marmara Depremi sırasında sıvılaşma olayları çok fazla ve
üzerindeki binalar yatar
dikkat çekici hasarlara neden olduğu için son yıllarda bina yapımlarında ve zemin
veya zemine gömülür.
etütlerinde sıvılaşma analizlerine büyük önem verilmektedir.

Dünyada meydana
gelen depremlerin Şekil 3.9. Suya Doygun Zeminin Deprem İle Sıvı Davranış Göstermesi ve Yaptığı Hasar
%90’ından fazlası
tektonik kökenli
depremlerdir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


57
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

Diğer deprem türleri


Volkan kökenli depremler: Volkanizma sırasında yer kabuğunda sarsıntılar
meydana gelir. Basıncı yüksek magma volkan bacasından yeryüzüne yüksek bir
basınç ile yükselirken patlama püskürme sırasında deprem meydana gelebilir.
Akdeniz, Hint Okyanusu, Pasifik Okyanusu ve Japonya’da zaman zaman bu tür
depremler görülür.
Çöküntü depremler: Yeraltında kireç taşlarında oluşan karstik boşlukların
(mağara), kömür ocaklarında galerilerin, tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu
oluşan boşlukların tavan bloğunun çökmesi ile meydana gelen sarsıntılardır.
Hissedilme alanları küçüktür ve enerjileri azdır. Konya Ovası’ndaki obruk
çöküntüleri sırasında bu tür küçük depremler olmaktadır.
Meteor çarpmaları ile oluşan depremler: Dünya dışından yeryüzünün çekim
alanına giren ve yeryüzüne düşen her türlü yabancı madde, meteor adını alır.
Genellikle dünyanın çekim alanına giren ve düşen maddeler atmosferde küçük
parçalara ayrılsa da eski jeolojik dönemlerde dünyaya büyük meteorların çarptığına
dair bulgular vardır. Amerika Birleşik Devletleri’nin Arizona Eyaleti’ne 50.000 yıl
önce bir meteor büyük bir hızla çarpmış ve krater meydana getirmiştir. Bazı bilim
adamlarınca meteor çarpmasına bağlı olarak fayların tetikleneceği iddia
edilmektedir.
Yapay depremler: Kömür ve maden ocaklarındaki çökmeler ve askerî
tatbikatlar ile nükleer deneyler, hatta büyük bir fil sürüsünün göç etmesi ile oluşan
sarsıntıları kapsar.
Yukarıda bahsedilen depremler, tektonik (levha hareketleri) kökenli
depremlere göre çok az sayıda meydana gelir. Sadece tektonik ve volkanik kökenli
depremler yıkıcı etkiye sahip büyüklükte olup diğer deprem türleri sadece
bulunduğu alanın birkaç kilometre çevresinde sarsıntı etkisine sahiptirler.

Türkiye’nin depremselliği
Ülkemiz Alp-Himalaya Deprem Kuşağı içerisinde yer almaktadır. Dünya’da
meydana gelen levha hareketleri neticesinde ülkemizin büyük bir bölümünün
üzerinde bulunduğu Anadolu Levhası, Afrika-Arabistan Levhası tarafından
güneyden kuzeye doğru ittirilirken, kuzeydeki Avrasya Levhası’na dalma yapmaya
zorlanmaktadır. Anadolu Levhası, kuzeydeki Avrasya Levhası’nın gösterdiği direnç
ile Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ve Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) boyunca
yanal kayma hareketi yaparak batıya doğru yılda 13 mm-27 mm hızla hareket
etmektedir. (Bu hareketleri, bir zeytinin iki parmak arasında bastırılmasıyla
çekirdeğinin fırlaması olayına benzetebiliriz.) Aynı anda Batı Anadolu Bölgesi’nde
ise açılma tektoniği rejimi etkisi altında Gediz ve Menderes graben sistemleri
meydana gelmiştir. Graben sistemini de yine bir ot süpürgenin sapından tutarak
tellerinin duvara bastırılmasıyla ayrılması olayına benzetilebilir.
Ülkemizdeki büyük depremler KAFZ, DAFZ, Gediz ve Menderes graben
sistemleri üzerinde meydana gelmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


58
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

AVRASYA LEVHASI
AVRASYA LEVHASI

ANADOLU LEVHASI

Kıbrıs yayı ARABİSTAN


LEVHASI
AFRİKA LEVHASI
Şekil 3.10. Türkiye’nin Levha Hareketlerindeki Yeri

Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun (KAFZ) uzunluğu yaklaşık 1500 km olup


Erzincan ilinin güneydoğusundan (Bingöl Yedisu ve Karlova) başlayıp Niksar-
Merzifon-Gerede-Gölcük istikametinde devam eder. Düzce’de fay iki kola ayrılır.
Kuzey kolu Marmara Denizi’nin güneyinden Saros Körfezi’ne kadar uzanır. Güney
Ülkemizde en çok zarar kolu Yalova üzerinden Kapıdağ Yarımadası üzerinden Çanakkale ili güneyinde son
verici deprem üreten
bulur. Bu kol Bursa’nın biraz doğusunda tekrar ikiye ayrılır ve Kaz Dağları’nın
fay; Kuzey Anadolu Fay
Zonu’dur (KAFZ). Bu fay batısında son bulur. Fay zonu sağ atımlı doğrultu fayıdır. Bu fay zonu üzerinde
zonu üzerinde Cumhuriyet kurulduktan beri tutulan deprem kayıtlarına göre 6,5 üzerinde 11
endüstriyel birçok tesis deprem meydana gelmiştir. 1939 Erzincan Depremi 8,3 büyüklüğünde olup
vardır. kaydedilen en büyük depremdir. 1999 yılında ülkemizde bugüne kadar meydana
gelen en yıkıcı iki deprem olan Marmara Depremi ile Düzce Depremi’nin
hafızalardaki yeri tazedir.
Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) ise yaklaşık 700 km uzunluğunda olup
Karlıova güneyinden başlayarak güneybatıya doğru Elazığ üzerinden
Kahramanmaraş’a kadar devam eder. Fay burada iki kola ayrılır. Bir kol Adana
Karataş ilçesine kadar, diğer kol ise Hatay üzerinden Lazkiye’ye kadar uzanarak son
bulur.
Fay zonu sol yönlü doğrultu atımlı faydır. Kuzey Anadolu Fay Zonu’na göre
daha az deprem üretmiştir. Ancak yine de bu fay üzerinde 5,5 ve üzeri 10’larca
Türkiye Deprem
deprem meydana gelmiştir.
Tehlike Haritası’nın
hazırlanışındaki ana Batı Anadolu Fay Zonu; Gediz ve Menderes graben sistemlerini içerir.
hedef, hangi bölgede Normal fay özellikli Batı Anadolu Fay Zonu Doğu ve Kuzey Anadolu Fay zonlarına
depreme karşı göre daha küçük ve daha az deprem üretir. Ancak yine de bu fay zonu üzerinde 5
yapılacak binalarda
ve üzerinde 10’larca deprem meydana gelmiştir. Bugüne kadar meydana gelen en
hangi temel inşaat
kurallarına uyulacağının büyük deprem 1970 Gediz Depremi 7,1 büyüklüğündedir.
belirlenmesidir. Türkiye’nin büyük bir bölümünün deprem kuşakları içerisinde yer alması
nedeniyle, depreme karşı daha dayanıklı binalar yapılması önemsenmeye
başlamıştır. Bu amaçla, ülkemizin jeolojik yapısı ve jeolojik birimleri ile fayları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


59
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

dikkate alınarak 2018 yılında AFAD Başkanlığı, Deprem Dairesi tarafından Türkiye
Deprem Tehlike Haritası hazırlanmıştır. Söz konusu haritada 5 deprem bölgesi
belirlenmiştir. 1. Derece Deprem Bölgeleri bordo renk ile, 2. Derece Deprem
Bölgeleri kırmızı renk ile, 3. Derece Deprem Bölgeleri açık kırmızı renk ile, 4. Derece
Deprem Bölgeleri sarı renkle ve 5. Derece Deprem Bölgeleri bej renkle
gösterilmiştir.

Şekil 3.11. Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası (AFAD)

Dikkat edilirse haritada koyu kırmızı renkli alanlarla gösterilen yerler


Türkiye’deki aktif fay zonlarının bulunduğu alanlardadır (Kuzey Anadolu Fay Zonu,
Doğu Anadolu Fay Zonu ve Batı Anadolu Fay Zonu). Ayrıca Ankara Kırşehir arasında
Kırşehir Fay Zonunun bulunduğu alan ile Oltu-Şenkaya Göle Fay zonu yine kırmızı
renklidir.

• Kendi memleketinizin hangi deprem kuşağı içinde


Bireysel
Etkinlik

(KAFZ/DAFZ/BAFZ) kaldığını ve kaçıncı derece deprem


bölgesinde olduğunu araştırınız.

Volkanizma
Yeryuvarının derinliklerinde, litosferin altındaki sıvı magma, içerisindeki
gazlar ve konveksiyon akımları ve kimyasal reaksiyonlar nedeniyle yukarıdaki
litosfere sürekli basınç yapar. Bu basınç nedeniyle levha hareketleri sırasında levha
sınırlarında veya levha içindeki zayıf bölgelerde bu basınç litosfer tarafından
karşılanamayacak kadar fazla olduğunda magma büyük bir basınç ile yukarı çıkar.
Bu olaya volkanizma adı verilir. Birbirine yaklaşan levha hareketleri neticesinde
dalan levhanın ergimesi sonucu magmanın basıncı artar ve üzerleyen levhayı
ergimeye uğratarak bir zayıf zon oluşturur ve volkanizma meydana gelir. Pasifik

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


60
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

Okyanusu’ndaki ve Japonya’daki volkanik dağlar bu şekilde oluşmuşlardır. Diğer tip


volkanizma da iki levhanın birbirine yaklaşması ama dalma olmadan çarpışma
meydana gelmesi, bu sırada levhaların kalınlıklarının artarak magmanın kalınlaşan
kıtasal litosferi ergimeye uğratması ile kıta içi volkanların oluşumudur. Ülkemizin
Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Ağrı Dağı, Süphan Dağı gibi sönmüş volkanları bu tür
oluşumlardır.

Şekil 3.12: Yaklaşan ve Uzaklaşan Levhalarda Gelişen Volkanlar

Uzaklaşan levhalarda meydana gelen incelmeler ile de litosferde yine zayıf


bir zon oluşur ve volkanizma meydana gelir. İç Anadolu ve Batı Anadolu’daki Hasan
Türkiye’de aktif Dağı, Erciyes Dağı, Kula Tepeleri sönmüş volkanlar olup bu tür oluşuma güzel
volkanik dağ örneklerdir. Atlantik okyanusunda uzaklaşan levhalar arasındaki denizaltı
bulunmamaktadır. volkanizmaları da bu tür volkanizmaya örnektir.
Tendürek Dağı’nın
kraterinde sıcak su ve Volkanizma ile birlikte ortaya çıkan zararlar bir afete dönüşebilir. Volkan
sülfürlü sıvı çıkışları, konisinden lav çıkışı ve uzak bölgelerdeki yerleşim yerlerine kadar akan lavlar, ani
yeniden aktif hale gaz patlamaları ile havaya yayılan küller sonucu havanın kirlenmesi, canlıların
gelebileceğini zehirlenmesi, yine gaz patlaması ile havaya atılan büyük parçaların yerleşim
düşündürmektedir. yerlerine düşmesi ve meydana gelen depremler volkanizmanın verdiği zararlar
sonucu ortaya çıkan afetlerdir.
Ülkemizdeki volkanik dağlardan Ağrı Dağı en son 1840 yılında, Tendürek
Dağı 1855 yılında ve Nemrut Dağı ise 1692 yılında aktif olmuştur. Tendürek
Dağı’nın tepesindeki volkan konisinden sıcak sülfür gazları ve 600 derece sıcaklıkta
su çıkmaktadır. Ancak Türkiye’deki volkanik kökenli dağların, Japonya ve dünyanın
diğer bölgelerindeki volkanlar kadar aktif olmadığı düşünülmektedir.

Tsunami
Japoncada liman dalgası anlamına gelen tsunami, deniz altındaki büyük
Suyun derinliği ile dalga sarsıntılar sonucu büyük dalgaların kıyılarda yıkım ve zarara yol açan, insanların
yüksekliği ters yaşamını sonlandıran ve çevresel felaketlere neden olan bir afettir.
orantılıdır. Bu yüzden
tsunamiler kıyılara Tsunami oluşturan kaynaklar; başta yaklaşan levha hareketlerine bağlı
yaklaştığında dalma-batma zonunda oluşan depremler ve volkanlar olmak üzere, deniz altı
büyüyerek 10’larca heyelanları ve hızlı çöküntüler, bazen denize düşen bir meteor, denizde yapılan
metrelere ulaşırlar. nükleer denemeler ve güçlü tropik kasırgalar ile büyük buzul kopmalarıdır. Kıta içi
normal faylar ve doğrultu atımlı faylar ile transform faylar tarafından oluşturulan

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


61
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

depremler genelde tsunamiye neden olmaz veya küçük tsunamiler meydana


getirir. Ülkemiz bu yönüyle Pasifik Okyanusu’na ve Hint Okyanusu’na kıyısı olan
ülkelere göre şanslıdır. Gel-git olayı tsunamiye yol açmaz.
Normalde okyanuslardaki dalga boyları 30-40 metreyi geçmezken tsunami
olduğunda dalga boyları yüzlerce kilometre uzunluğa kadar ulaşabilir. Açık ve
derin denizlerde tsunami başlangıcında dalga yüksekliği dikkat çekmeyecek
derecedeyken (45 santimetreyi geçmezken) dalgaların sığ denize ulaşmasıyla
birlikte dalga yüksekliği 35 metreye kadar ulaşabilir.

Şekil 3.13. Tsunaminin Oluşumu

Tsunami başladıktan sonra 800 km/sa. hızına ulaşabilir. Derin denizde dalga
hızı fazlayken dalga yüksekliği azdır. Dalgalar sığ denize ulaştıklarında dalga hızları
çok azalır fakat dalga boyu yüksekliği yüzlerce kat artar. Kıyıya ulaşan ilk
tsunaminin yıkıcılığı, kıyıdan çekilirken yaptığı yıkıcı etkiden daha az olur. Bir başka
deyişle tsunami denize geri çekilirken daha fazla yıkıcı etki yapar.
Dış dinamik olaylarla
YERYUVARINDAKİ DIŞ DİNAMİK OLAYLAR VE JEOLOJİK
yeryüzü şekillerinin
oluşumunu inceleyen AFETLER
bilim dalı
Üzerinde yaşadığımız yeryüzünde jeolojik zamanlarda meydana gelen
jeomorfolojidir.
yeryüzü şekilleri, meteorolojik, fiziksel ve kimyasal şartlara bağlı olarak değişime
uğramaktadırlar. Bu değişimler dağların aşındırılması, akarsu, rüzgâr, buzul, dalga
ve yeraltı suyuna bağlı yer çöküntüleri gibi etkenlerle aşınan malzemenin başka
yerlere taşınması ve biriktirilmesi, biriktirilen malzemenin yeniden aşındırılması ve
yeryüzü şekillerinin sürekli değişim göstermesidir. Bu tür değişikliklere dış dinamik
olaylar denilmektedir. Dış dinamik olaylarla meydana gelen yeryüzü şekillerini
inceleyen bilim dalı jeomorfolojidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


62
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

Örnek
•Himalaya veya Alp Dağları'nın oluşumu dünyanın en derin çukuru
Mariana Çukuru'nun oluşumu (levha hareketleri) iç dinamik
olayların sonucudur.
•Kanyonların oluşumu Konya yöresindeki obruk şekilleri;
Kapadokya’daki Peribacaları’nın oluşumu vs. dış dinamik olayların
sonucudur.

Yeryuvarının üzerinde yaşadığımız litosferde (taşküre) geçmişte meydana


gelen jeolojik olaylar sonunda yeryüzü şekilleri oluşmuştur. Dağların bir kısmı
çarpışan levhaların yükselmesi sonucu, bir kısmı da volkanik aktivitelerle
oluşmuştur.
Yeryüzü şekillerinin oluşumunda bir diğer etken de kayaçların fiziksel ve
kimyasal ayrışmaya uğramasıdır. Fiziksel ayrışma kayaçların, atmosferik şartlarda
donma-ısınma etkisiyle ufalanması ve kırılması; akarsu, rüzgâr, buzul, dalga gibi
diğer aşındırma ve taşıma mekanizması ile ufalanmasıdır. Fiziksel ayrışmada
kayacın şekli değişirken kayacın bileşenlerinde değişim meydana gelmemektedir.
Kayaçlar ayrıca yağmur suyu içerisindeki asitli çözücü maddelerle, volkanlardan
çıkan sülfürlü ve asidik çözeltilerle ve yerin derinliklerinden gelen hidrotermal
sıvılarla etkileşir, reaksiyona girer ve bileşenlerinde değişiklik meydana gelir. Bu
tür değişimler, kimyasal ayrışma olarak adlandırılır.
Yüksek kesimlerde potansiyel enerji yüksek olduğu için fiziksel ve kimyasal
ayrışmaya uğrayan kayaçlar, zamanla dengelerini yitirerek aşağı düşer, yuvarlanır,
kayar veya çamur hâline geçerek akar. Yamaç üzerinde dengesini kaybederek
aşağı hareket eden her türlü maddenin hareketine kütle hareketi adı verilir. Jeolojik
faktörlere bağlı kütle hareketlerinin insan yaşam faaliyetleri üzerinde zarara yol
açması hâlinde olay afete dönüşür. Afete dönüşen kütle hareketleri; heyelan ve
kaya düşmesi olarak alt başlıklarda incelenecektir.
Yeryüzündeki kayaçlardan bazıları suda eriyebilen özelliklere sahiptir. Bu
kayaçlardan bazıları kireçtaşı, dolomit, jips ve tuzdur. Yeraltı sularının bu kayaç
boşluklarında dolaşmasıyla bu kayaçlar derinlerde eriyerek büyük yeraltı
mağaraları meydana getirirler. Su dolaşımının sürekli olması, bu tür kayaçların
sürekli eritilerek oyulmasına sebep olur. Oluşan boşlukların çökmesiyle obruk,
mağara göçmesi ve düden (sinkhole) türü göçmeler meydana gelebilir. Bu tür
Ufalanmış kayaların
göçükler de afetlere yol açabilir.
veya zeminlerin yamaç
üzerinde dengelerinin Heyelan
bozularak yerçekimi
Ufalanmış kaya veya zeminlerin yerçekimi etkisiyle dengesinin bozularak
etkisiyle aşağı hareket
aşağıya kayarak veya akarak yaptığı hareket, heyelan olarak adlandırılır. Halk
etmesine heyelan a dı
arasında toprak kayması da denilmektedir. Kayma hareketi olabilmesi için
verilir.
öncelikle kayaç veya zeminde zayıf bir kayma yüzeyinin olması gerekir. Bu kayma
yüzeyi dairesel kayma, düzlemsel kayma ve kama şeklinde bir kayma yüzeyi veya
bunların varyasyonları şeklinde olabilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


63
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

Şekil 3.14. Dairesel Kayma Hareketi Gösteren Bir Heyelanın Ögeleri

Heyelanların meydana gelmesinde rol oynayan faktörler, doğal ve


insanlardan kaynaklanan faktörler olmak üzere iki grupta toplanır. Başlıca doğal
faktörler şunlardır:
• Dış etkiler: Akarsu, göl veya deniz tarafından yamacın topuğunun
aşındırılması, sismik etkiler ve volkanik aktivite
• İklim etkileri: Aşırı yağışlar ve karın ani erimesi, yeraltı ve yerüstü sularının
gözenek suyundaki basınç değişimleri
• Kayaçlardaki aşırı bozuşmaya bağlı yamacın direncinin düşmesi,
• Yamaçtaki gerilme kuvvetlerinin değişmesi
• Yeraltı suyu seviyesinin düşmesi veya yükselmesine bağlı boşluk suyu
basıncındaki ani değişimler
İnsan etkilerinden kaynaklanan faktörler şunlardır:
• Yapı inşası, yamaca dolgu malzemesi dökülmesi, trafik ve patlatmalara
bağlı dinamik etkilerle oluşan dış yükler
• Denetimsiz ve tekniğine uygun yapılmayan yamaç topuğunu boşaltan
kazılar
• Kanalizasyon ve su deposu gibi alt yapı elemanlarından meydana gelen
kaçak ve sızıntılar
• Bitki örtüsü ve ormanın tahrip edilmesi
Heyelanların hareket mekanizmaları jeolojik yapı, yağış miktarı ve yamaç
eğimiyle ilişkilidir.
Düşme; toprak ya da kaya bloklarının, dik bir yamaç boyunca herhangi bir
makaslama yenilmesi olmaksızın ana kütleden ayrılmasıdır. Bu kararsızlık sırasında,
bloklar serbest düşme, sıçrama ve yuvarlanma şeklinde hareket ederler.
Devrilme; toprak ya da kaya kütlelerinin ağırlık merkezinin üzerindeki bir
nokta veya eksen boyunca şevden ileri doğru rotasyonel (dönel) hareketidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


64
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

Kayma; toprak ve kaya kütlelerinin bir veya birden çok yüzey üzerinde
makaslama deformasyonu sonucu meydana gelen hareketidir.
Yanal Yayılma; kaya kütlelerinin altında bulunan daha yumuşak bir zeminin
suya doygun hâle geçtikten sonra yatay harekete geçmesi ve üzerindeki kaya veya
zemini harekete geçirmesi olayıdır.
Akma; suya aşırı doygun zeminlerin eğim aşağı bir reçel gibi akması olayıdır.

Şekil 3.15. Heyelanlarda Hareket Tipleri

Heyelanların etkileri ve meydana getirdiği dolaylı zararlar


Heyelanların sonuçları, hayati ve ekonomik olmak üzere iki gruba ayrılır.
Ortaya çıkan zararlar ise doğrudan veya dolaylı olup can kayıpları ve gözlenebilen
tüm hasarlar doğrudan zararlar olarak değerlendirilmektedir.
Bunların dışındaki kayıplar ise dolaylı zararlardır. Dolaylı zararlar, doğrudan
zararlardan daha fazla olabilir ancak bu tür zararları önceden tahmin etmek çoğu
kez zordur ve genellikle ihmal edilirler. Başlıca dolaylı zararlar şunlardır:
• Heyelanlardan etkilenen alanlarda sanayi, tarım, ormancılık ve madencilik
sektörlerindeki üretim kayıpları
• Heyelan nedeniyle ulaşım hatlarının servise kapanması nedeniyle
ürünlerin ve hammaddelerin zamanından yerine ulaştırılamamasından
kaynaklanan kayıplar
• Heyelana maruz kalmış veya heyelana duyarlı bölgelerdeki yerleşimlerde
bina değerlerinin düşmesi ve vergi kayıpları, turistik bölgelerde turizm
gelirinin azalması
Ülkemizde meydana • Heyelan bölgesinin hemen dışındaki akarsularda ve sulama kanallarında su
gelen heyelanlarda en kalitesinin olumsuz yönde etkilenmesi
yaygın hareket türü • Heyelan ve yakın bölgesinde önlem amaçlı uygulanabilecek iyileştirme ve
kayma ve akmadır. koruma çalışmalarıyla ilgili harcamalar
• Ölüm, yaralanma ve psikolojik travmalar nedeniyle ortaya çıkan iş gücü
kayıpları ve sağlık giderleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


65
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

• Heyelanın tıkadığı bir akarsuda meydana gelebilecek olası su baskını vb.


ikincil fiziksel etkiler
Türkiye’deki önemli heyelan olayları
Ülkemizde, özellikle Karadeniz Bölgesi’nde 1929, 1950, 1952, 1985, 1988 ve
1990 yıllarında büyük ölçüde can ve mal kaybına neden olan heyelanlar meydana
gelmiştir. Tortum, Geyve, Ayancık, Sinop, Of, Sürmene, Sera/Trabzon ve
Maçka/Çatak heyelanları, bu tarihlerde yaşanmış heyelanlardan bazılarıdır.
Örneğin, 21.06.1990’da şiddetli yağışlardan sonra Maçka/Çatak Bölgesi’nde
meydana gelen heyelanda, 65 kişi yaşamını yitirmiş ve büyük maddi hasar meydana
gelmiştir.
13 Temmuz 1995 Senirkent (Isparta) bölgesinde yaşanan moloz/çamur
akması türündeki heyelanda ise 74 kişi yaşamını yitirmiş ve yüzlerce konut toprak
altında kalmıştır. 17.03.2005 tarihinde ise Sivas iline bağlı Koyulhisar ilçesindeki
Sugözü köyünün Kuzulu Mahallesi’nde meydana gelen heyelanda da 15 kişi
yaşamını yitirmiş, köy camii ve 21 ev toprak altında kalmıştır.
Rize ilinin Gündoğdu beldesinde meydana gelen heyelan sonunda, 13
vatandaşımız hayatını kaybetmiş, son derece büyük maddi hasar meydana
gelmiştir.
1950 yılından 2008 yılına kadar AFAD tarafından açıklanan verilere göre
13494 heyelan olayı kayıt altına alınmıştır.

Kaya Düşmesi
Literatürde kaya düşmesi aslında heyelan afeti başlığı altında incelenmesine
rağmen düşme ve devrilme olayları bu bölümde ayrı bir afet türü olarak
verilmektedir. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığının ülkemiz ve
dünyadaki afet türleri ile ilgili çalışmalarında kaya düşmesi afeti başlı başına bir afet
türü olarak görülmektedir.
Kaya düşmesi, dik topoğrafyaya sahip alanların yüksek kotlarında yüzeylenen
eklemli kaya ortamlarında, süreksizliklerin sınırlandırdığı kaya bloklarının serbest
yüzeye doğru küçük hareketlerde dengesini yitirerek kaynak bölgeden eğim aşağı
oldukça hızlı olarak hareket ettiği bir tür yamaç duyarsızlığıdır. Kaya bloğunun
Literatürde kaya hareketi dik yamaçlarda düşme şeklinde olup eğimin azalmasına bağlı olarak
düşmesi, heyelan afeti sıçrama ve yuvarlanma şeklinde devam etmektedir. Olay anında hızının yüksek
altında incelense de olması nedeniyle kaya düşmesi blok hacmine de bağlı olarak ulaşım ağları ve
kaya düşmesi; düşme yapılaşma alanları için oldukça tehlikeli olabilirler. Çok sayıda kaya bloğunun aynı
ve devrilme hareketi anda harekete geçerek yamaç altlarında yayılım gösterdiği kaya düşmesi şekline
olan başlı başına bir kaya çığı denilmektedir. Kaya çığları yaklaşık 400- 700 eğimli yamaçlardaki
afet türüdür. vadicikler ve kuru dere yataklarında gözlenirler. Düşen ve yuvarlanan kaya blokları
bu vadicikler veya kuru dere yatakları boyunca hareket ettikleri için aynı yerde
depolanırlar.
Kaya düşmelerinde jeolojik, jeoteknik ve meteorolojik şartlar birlikte rol
oynar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


66
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

Jeolojik etkenler: Kayacın cinsi, ardışık kaya kütleleri arasındaki zayıf-güçlü-


zayıf kaya cinsi ardışımına bağlı olarak zayıf kayanın yenilmesi ve yakınlarda
deprem üretebilecek aktif fayların ürettiği sismik dalgalar, jeolojik etkenlerdir.
Jeoteknik etkenler: Yamaçtaki kayaç içerisindeki zayıf süreksizliklerin (çatlak,
yarık, tabaka düzlemi vb.) geometrik şekilleri ve uzunlukları, kopabilecek kaya
parçasının şeklini ve büyüklüğünü kontrol eden faktördür. Süreksizliklerin sayısı da
yine kopacak parçanın büyüklüğünü etkileyen faktördür. Çatlak ve yarıklar
arasındaki açıklık, diğer bir deyişle çatlak ve yarıkların açıklık mesafesi ise kaya
bloğunun ne kadar dengede veya dengesiz durumda olduğunu kontrol eden
etkendir. Çok sık çatlaklı kayaçlarda kaya düşmesi yerine küçük kaya parçaları
ufalanarak aşınırlar.
Meteorolojik etkenler: Bölgedeki yağış miktarı, yağan yağmur ve karın hangi
sıklıkla yağdığı, erime ve donma olaylarına bağlı çatlak açıklıklarının artması gibi
olaylar ise kaya düşmesini tetikleyen etkendir.
Kaya düşmesinde yamaç dik ve dike yakın ise kayanın hareketi devrilme ve
direkt aşağı düşme şeklinde gerçekleşir. Yamaç eğiminin daha az eğimli olması
durumunda ise yine yamacın geometrisi ve kesitine göre devrilme, düşme,
yuvarlanma ve sıçrama olaylarının hepsi birden veya birkaçı birlikte gerçekleşebilir.
Diğer afet türleri ile karşılaştırıldığında kaya düşmesi afetinin genellikle çok
daha dar alanlarda ve büyük toplu zararlara yol açmayan küçük ölçekli afet türü
olduğu söylenilebilir.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre
Türkiye’de 1950 – 2008 yılları arasında 2956 kaya düşmesi afeti meydana gelmiştir.
Doğal olarak kaya düşmesi olan yerler, ülkemizin dağlık kesimleri olan Doğu
Anadolu, Karadeniz, Akdeniz ve Ege Bölgesi’nin bir kısmında yoğunlaşmıştır.

Obruk
Yeraltında kalsiyum karbonat içeren kayaçlarda dolaşan yeraltı sularında
karbonik asit oluşmaya başlar. Bu asitli sular yeraltında dolaşarak dolomit ve
kireçtaşlarını çözer ve büyük yeraltı boşlukları ve mağaralar oluşmasına neden olur.
Yeraltında oluşan bu boşlukların tavan kaya direnci, üstteki zemin veya kaya
malzemesini taşıyamayacak kadar düşerse, çöküntüler meydana gelir. Bu
çöküntülere obruk adı verilir.
Genellikle obruk türü afetler küçük ölçekli ve münferit oluşumlardır. Afet
türleri içerisinde yıkıcılığı ve meydana getirdiği zararlar çok daha azdır.
Ülkemizde obruk oluşumlarına İç Anadolu Bölgesinde Konya Ovası’nda sıkça
rastlanır. Beyşehir Gölü tabanından sızan yeraltı suları yeraltı nehirleri olarak alttaki
karbonatlı kayaçları eriterek Konya Çumra, Karapınar, Hotamış yörelerinde büyük
obruklar meydana getirmişlerdir. Yörede zaman zaman yeni obruk oluşumları
meydana gelmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


67
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

•BİLİMSEL ARAŞTIRMADA VERİ TOPLAMA


•Bilimsel araştırmalar sistematik, gerçek bilgiye odaklı, bilimsel düşünceyi
temel alan ve sonunda raporlandırılması gereken araştırmalardır.
araştırmalarda kullanılabilecek farklı veri toplama araçları bulunmaktadır.
Bilimsel araştırmanın amacına göre veri toplama araçlarından uygun olanları
Özet
kullanılmalıdır.
•VERİ
•Veriler gözlenilebilme ve kaydedilebilme özelliğine sahiptir. Bireylerin yaşı,
cinsiyeti, bir alana yönelik bilgileri veya becerileri, bir duruma yönelik tutum
veya davranışları veri olarak sayılabilir.
•Veri Türleri: Bilimsel araştırmalarda kullanılan veriler olgusal veri ve yargısal
veridir. Herkes tarafından aynı şekilde değerlendirilebilen ve gözlenebilen
veriler olgusal verilerdir. Araştırmacıya özgü olup onun yorumunu içeren
veriler yargısal verilerdir.
•Veri Toplama ve Önemi: Verilerin nasıl ve nelerden/kimlerden toplanacağı
çalışmanın amacına hizmet edecek şekilde tespit edilmelidir. Toplanılacak
veri yanlış ve eksik temin edilirse araştırmanın sonuçlarını olumsuz yönde
etkilemektedir.
•VERİ TOPLAMA SÜREÇLERİ
•Bu süreçleri genelde dört aşamada ele almak mümkündür. Bunlar; planlama,
araç seçimi veya geliştirme, uygulama ve verilerin kaydedilmesidir.
•1. Planlama: Araştırmacı veri toplama sürecini araştırmanın amacı
doğrultusunda planlamalıdır.
•2. Aracın Seçimi veya Geliştirilmesi: Bu aşamada araştırmanın amacına
uygun olduğunu tespit ettiğimiz önceden bilimsel araştırmalarda kullanılmış
araçların kullanılması kararına varılır.
•3. Uygulama: Bu aşamada tespit edilen veri kaynaklarından geliştirilen veya
seçilen veri toplama araçları aracılığıyla veriler toplanmaktadır.
•4. Verilerin Kaydedilmesi: Bu aşamada veriler kaydedilirken ne zaman
toplandığı, kimden toplandığı belirtilmelidir.
•VERİ TOPLAMA ARAÇLARI
• Bilimsel araştırmalarda en sık kullanılan veri toplama araçları anket,
görüşme, gözlem ve dokümanlardır.
•Anket: Anket, bireylerden çeşitli sorular aracılığıyla kendileri, başkaları ve
olaylar hakkında bilgilerin toplanmasında kullanılan veri toplama aracıdır.
•Gözlem: Bilgi toplamak amacıyla bir kimseyi, nesneyi, olayı, şartı ve durumu
anlamak, boyutlarını tespit etmek için bakmaktır. Gözlem türleri; yapısına,
yapıldığı yere, süresine ve uygulamasına göre farklılaşmaktadır. Yapısına
göre gözlem türleri; doğrudan ve araçla yapılan gözlemdir. Yapıldığı yere
göre gözlem türleri doğal ortamda yapılan gözlem ve yapay ortamda yapılan
gözlemdir. Süresine göre gözlem türleri ise sürekli, zaman gelince ve aralıklı
gözlemdir. Gözlemci rolüne göre gözlem türleri ise katılımcı olmayan gözlem
ve katılımcı gözlemdir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


68
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

•6378 km yarıçapındaki yeryuvarı içten dışa doğru katı, iç çekirdek sıvı, dış
çekirdek, sıvı alt manto, sıvı üst manto, sıvı astenosfer ve en dışta katı
litosfer katmanlarından meydana gelmektedir. En üstte yaşadığımız litosfer
katmanı, sıvı magmanın üzerinde yüzer hâlde bulunan 7-8 büyük levha ile
birkaç düzine küçük levhalardan meydana gelmektedir.
Özet (devamı)
•Jeolojik kökenli afetlerin en önemlisi olan depremler genellikle levhaların,
alttaki magmadaki konveksiyon akımlarıyla harekete geçerek birbirlerine
sürtünmesi ve levhalardaki deformasyonlara bağlı olarak meydana gelirler.
•Levhaların birbirleriyle sürtünmesi ve çarpmasına bağlı olarak levha içlerinde
çeşitli kırıklar boyunca çökme, yanal hareket ve yükselme gibi hareketlerin
meydana geldiği kırıklara fay denir. Faylardaki sürtünmeler neticesinde açığa
çıkan ani enerjinin ortaya çıkardığı yıkıcı etkiye sahip sismik dalgalara ise
deprem adı verilir.
•Deprem oluşturan diğer faktörler ise volkanizma, yeraltı mağaralarının
çökmesi, meteor çarpması ve nükleer denemeler gibi insan kaynaklı yapay
olaylardır.
•Alüvyon zeminlerde alttaki suya doygun gevşek zemin tanelerinin deprem
dalgaları ile katı davranıştan sıvı davranışa geçerek bulduğu çatlaklardan
yukarı enjekte olması sıvılaşma olayıdır. Sıvılaşma olayı binayı yana yatırır
veya binanın bir kısmını zemin içerisine gömer.
•Alttaki sıvı magmanın gerek levha hareketleri sırasında litosferde bulduğu
zayıf bölgelerden yeryüzüne ulaşması, gerek magma altına dalan katı
litosferin eriyip tekrar yeryüzüne çıkması volkanizma olarak bilinir.
•Yaşadığımız yeryüzündeki değişimler sadece levha hareketleri ile olmaz.
Yeryüzündeki kayaçların fiziksel, kimyasal ayrışması neticesinde yüksek
yerlerdeki kayaçlar aşınır, taşınır ve alt kotlarda yeniden biriktirilir. Dağların
aşınması, vadilerin, platoların, ovaların oluşması, akarsu yatakları, gibi
yeryüzü şekilleri oluşur ve bu şekiller sürekli değişime uğrar. Bu değişimler
sırasında da bazı jeolojik kökenli afetler meydana gelir.
•Eğimli yamaçlarda ayrışmaya uğrayan kayaçlar veya zeminler; eğim, su ve
jeolojik, sismik etkenlere bağlı olarak yerçekimi etkisiyle aşağı hareket
ederler. Düşme, kayma, akma, devrilme ve kayma şeklinde gelişen olaylar
kütle hareketleridir. Heyelan ve kaya düşmesi afetleri kütle hareketleridir.
•Yeraltı sularının karbonatlı kayaçları eriterek oluşturduğu mağara ve
boşlukların çökmesi sonucu obruklar meydana gelir. Obruklar küçük ölçekli
afetlerdir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


69
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Yeryuvarının en üst tabakasını oluşturan litosfer ile ilgili aşağıdakilerden
hangisi doğrudur?
a) Litosfer sıvıdır ve astenosfer tabakasının altındadır.
b) Litosfer katıdır ve tek parça halinde magma üzerindedir.
c) Litosfer 0-100 km kalınlığında levha adı verilen katı parçalardan
meydana gelmiştir.
d) Litosfer kıtasal kabuğun bir diğer adıdır.
e) Okyanusal kabuk litosferin hemen altında yer alır.

2. Aşağıdakilerden hangisi levhaları hareket ettiren kuvvetlerden biri


değildir?
a) Dünyanın kendi etrafında dönmesi
b) Magmadaki konveksiyon akımları
c) Levhaların magma üzerine yaptığı basınç
d) Magmadaki büyük sıvı-gaz basınçları
e) Güneşte meydana gelen büyük patlamalar

3. Belirli bir hat boyunca benzer gerilmeler sebebiyle meydana gelen


kırıkların bütününe fay hattı veya fay zonu adı verilir. Son 10.000 yıl
içerisinde deprem ürettiği için her zaman deprem üretebileceği öngörülen
faylar için kullanılan tanımlama aşağıdakilerden hangisidir?
a) Normal Fay
b) Doğrultu Atımlı Fay
c) Ters Fay
d) Aktif Fay
e) Pasif Fay

4. Deprem, litosferde kırılmalar ve biriken enerjinin aniden boşalması


şeklinde meydana gelen sarsıntılardır. Yeryüzünün derinliklerinde
enerjinin ilk boşaldığı noktanın yüzeye en yakın olduğu noktaya ne ad
verilir?
a) Episantr
b) Hiposantr
c) Odak derinliği
d) Richter Ölçeği
e) Magnitüd

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


70
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

5. Deprem dalgalarının dalga tipi, yeryüzünde yaptığı etkiler ve binalar


üzerindeki deformasyon sonuçları aşağıdakilerden hangisinde doğru
olarak verilmiştir?
a) P Dalgası ---> Yüzey dalgası ---> Hacim değişikliği
b) P Dalgası ---> Cisim dalgası ---> Hacim değişikliği
c) S Dalgası ---> Cisim dalgası ---> Hacim değişikliği
d) Love dalgası ---> Cisim dalgası ---> Şekil değişikliği
e) Raley Dalgası ---> Yüzey Dalgası ---> Hacim değişikliği

6. Sıvılaşma kavramı için aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?


a) Volkanizma sonrası volkan çamurunun sıvı gibi davranması
b) Heyelan sonrası suya doygun zeminin akışa geçmesi ve zeminin
sıvıymış gibi bir davranış göstermesi
c) Tsunamiyle kıyı içlerine giren deniz suyunun zemini çamurlaştırması
d) Çöken bir obruktan yüzeye çıkan suyun zemini sıvı hâle getirmesi
e) Deprem sırasında suya doygun zemin tabakasında boşluk suyu
basıncının artmasına bağlı olarak zeminin sıvı gibi davranması

7. Depremin büyüklüğünü ölçen cihaza ne ad verilir?


a) Sismoloji
b) Sismogram
c) Sismograf
d) Richter Ölçeği
e) Deprem Metre

Doğada meydana gelen bazı afet türleri, başka bir afet türünü
tetikleyebilir.
8. İlk meydana gelen afet-tetiklendiği afet eşleştirmelerinden hangisi
yanlıştır?

İlk Meydana Gelen Afet Tetiklediği Afet


a) Deprem Kaya düşmesi
b) Deprem Heyelan
c) Volkan Deprem
d) Tsunami Obruk
e) Volkan Tsunami

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


71
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

9. Türkiye’nin ana deprem kuşakları ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?


a) Doğu Anadolu Fay Zonu, doğrultu atımlı faylardan meydana
gelmektedir.
b) Kuzey Anadolu Fay Zonu, ters faylardan meydana gelir ve en çok
deprem üreten faylardır.
c) Batı Anadolu Fay Zonu, normal faylardan meydana gelen açılma
rejimi tektoniği özelliğindedir.
d) Doğu Anadolu Fay Zonu ile Kuzey Anadolu Fay Zonu Karlıova
civarında kesişmektedir.
e) Türkiye’nin en uzun fay zonu Kuzey Anadolu Fay Zonu aynı zamanda
en yıkıcı ve en fazla depremlerin olduğu faylardır.

10. Aşağıdaki ikili afet türlerinden hangisi tsunaminin başlıca nedenleridir?


a) Deprem-Heyelan
b) Heyelan-Kaya Düşmesi
c) Volkan-Obruk
d) Volkan-Heyelan
e) Deprem-Volkan

Cevap Anahtarı
1.c, 2.e, 3.d, 4.a, 5.b, 6.e, 7.c, 8.d, 9.b, 10.e

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


72
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Atabey, E. (2000). Deprem, MTA Genel Müdürlüğü Yayınları, Eğitim Serisi, No:34,
Ankara.
http://academic.brooklyn.cuny.edu/geology/grocha/plates/platetec16.htm
http://deprem.sdu.edu.tr/tr/sismolojik-terimler/sismolojik-terimler-636s.html
http://luandinh.weebly.com/transform-boundaries.html
http://nidm.gov.in/PDF/Disaster_geo.pdf
http://www.3dgeography.co.uk/volcano-diagrams
http://www.koeri.boun.edu.tr/tsunami/Turkiye_ve_Tsunami_Riski.html
http://www.learnz.org.nz/geohazards163/tsunami-in-new-zealand
https://en.wikipedia.org/wiki/Evolutionary_history_of_life#Earliest_history_of_Ea
rth
https://en.wikipedia.org/wiki/Evolutionary_history_of_life#Humans
http://www.geoforcxc.com/wp-content/uploads/plate-tectonics-
270x300.jpg http://study.com/academy/lesson/convergent-boundary-
definition-facts-examples.html
https://global.britannica.com/science/seismic-wave
https://pubs.usgs.gov/fs/2004/3072/fs-2004-3072.html
https://www.afad.gov.tr/upload/Node/3469/xfiles/kutle-hareketleri-temel-
kilavuz_tr.pdf
İşçi, C. (2008). Deprem Nedir ve Nasıl Korunuruz, Yaşar Üniversitesi Dergisi,
Fasikül,, İzmir., http://journal.yasar.edu.tr/wp-
content/uploads/2012/05/no9_vol3_01_isci.pdf
Jordan, T. H. (1979). "Structural geology of the Earth's interior". Proceedings of
the National Academy of Sciences of the United States of America
Karagöz, Ö. (2009). Depremler ve Depremlerin Oluşumu, Çanakkale 18.Mart
Üniversitesi, Deprem İzleme ve Veri İşlem Laboratuvarı, 6. Makale,
http://deivil.comu.edu.tr/deprem_bilgisi/bolum_6.pdf
Kaymakcı, N. (2001). Yapısal Jeoloji Ders Notları-1, Kocaeli Üniversitesi Jeoloji
Mühendisliği Bölümü.
http://users.metu.edu.tr/kaymakci/turkish/yapisal_jeoloji.pdf
Ketin, İ. (1978). Genel Jeoloji: Cilt-1, Yerbilimlerine Giriş, İTÜ Yayın No: 1096,
İstanbul.
Okay, A., Kaşlılar-Özcan, A., Boztepe-Güney, A ve Kuşçu, İ., 1999, Marmara
depreminde İstanbul'u tehdit eden kırıklar, Cumhuriyet Bilim Teknik
Ulusay, R. (2007), Heyelanlar ve mühendislik şevlerindeki duraysızlıklar: Türleri,
etkileri ve zararların azaltılması. Sel-Heyelan-Çığ Sempozyumu, Bildiriler.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


73
ATMOSFER KÖKENLİ AFETLER
İÇİNDEKİLER

• Atmosfer ve Meteoroloji DOĞAL AFETLER VE


Kavramları
• Atmosfer Kökenli Afetler AFET YÖNETİMİ
• Klimatolojik Kökenli
Afetler Muhammet Batur
• Meteorolojik Kökenli
Afetler TURALIOĞLU
• Hidrografik Kökenli Afetler

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Atmosfer ve meteoroloji
HEDEFLER

kavramlarını öğrenebilecek,
•Meteorolojik afetlerin nasıl
meydana geldiğini
anlayabilecek,
•Klimatolojik kökenli afetleri
kavrayabilecek,
•Hidrografik kökenli afet türlerini
öğrenebileceksiniz.

ÜNİTE

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
4
dağıtımı yapılamaz.
Atmosferik Kökenli Afetler

ATMOSFER KÖKENLİ AFETLER

ATMOSFER VE METEOROLOJİ
ATMOSFER KÖKENLİ AFETLER
KAVRAMLARI

Klimatolojik Kökenli Afetler

Meteorolojik Kökenli Afetler

Hidrografik Kökenli Afetler

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


75
Atmosferik Kökenli Afetler

GİRİŞ
Yeryuvarının en üst katmanı olan litosferin (taş küre) yaşadığımız bölümü
olan karalar (kıtasal kabuk) ile onları çevreleyen denizlerin tabanından (okyanusal
kabuk) meydana geldiği bir önceki ünitede bahsedilmişti.
Üzerinde yaşadığımız kıtaların etrafı denizlerle çevrilidir. Kıta içlerinde de
çeşitli jeolojik zamanlarda oluşan büyük iç denizler ve irili ufaklı göller
bulunmaktadır. Dünyadaki katı litosferin üzerinde yer alan bu su tabakası, suyun
üç hâli olan katı sıvı ve gaz olarak sürekli bir döngü hâlindedir. Denizlerden
buharlaşarak atmosfere ulaşan gaz hâlindeki su kütleleri, yoğuşma ile yağışa
geçerek yağmur olarak yeryüzüne düşer. Soğuk bölgelerde yağışlar, kar ve dolu
şeklinde katı fazda gerçekleşir. Eriyen kar ve buz yeniden göllere, akarsulara ve
denizlere karışır. Bu olaya hidrolojik döngü denir.
Hidrolojik döngü sırasında su kütlelerinin normal oranda döngüsü söz
konusu değildir. Bazen aşırı buharlaşma ve buna bağlı olarak suyun bir bölgeden
başka bir bölgeye hızlı geçişi olurken bazen de az buharlaşma ve çok yağış olması
durumunda suyun bir bölgede aşırı birikmesi söz konusu olabilir. Bu döngüsel
dengenin zaman zaman bozulması ile dünyanın belirli bölgelerinde insanlığı,
çevreyi ve iklimi değiştiren zarar verici bazı afetler meydana gelir. Bu afetler soğuk
bölgelerde aşırı kar yağışı, kar fırtınası ve tipi ile buna bağlı çığ türü afetlere neden
olurken havanın ani ısınması veya aşırı yoğuşmaya bağlı olarak aşırı yağmurlar
sellere, yeraltı suyu seviyesinin yükselmesi, buzulların erimesi veya buzul
hareketleri gibi afetleri beraberinde getirebilir. Endüstrinin ve teknolojinin
gelişmesine bağlı olarak çevrenin kirletilmesi, ozon tabakasının delinmesi, orman
ve mera alanlarının yok edilmesi, güneşteki patlamaların artması gibi etkenlerle
ortaya çıkan çok uzun süren aşırı sıcaklıklar, yeryüzünde verimli toprakların
aşındırılması ve hızlı bir şekilde taşınması şeklinde gelişen erozyonlar, kuraklık ve
buna bağlı hastalıkları da beraberinde getirebilmekte bu tür olumsuzluklar da
karşımıza afet olarak çıkabilmektedir. Atmosferdeki istenmeyen ani ısı değişimleri,
beraberinde tayfun, fırtına, aşırı rüzgâr, kasırga türü tamamen hava akımlarıyla
kendisini gösteren diğer atmosferik afetlere de yol açabilmektedir.
Bu ünitede atmosferik (meteorolojik) afetlerin hangi sebeplerle meydana
Atmosfer 700 km geldiği, ne tür zararlara yol açtığı, başka diğer hangi afetleri nasıl tetiklediği
kalınlığında ve 4 konuları incelenecektir.
katmandan meydana
gelir. Canlıların yaşam ATMOSFER VE METEOROLOJİ KAVRAMLARI
kaynağı oksijen ve
yeterli ısının olduğu Meteoroloji biliminin daha iyi anlaşılması için atmosferin fiziksel ve kimyasal
katman troposferdir. özellikleri ile bunların hava, su ve toprakla olan ilişkilerinin çok iyi bilinmesi, bazı
terimlerin iyi kavranması gerekmektedir.
Dünyanın etrafını saran 700 km kalınlığındaki gaz katmanı atmosferdir.
Atmosfer 4 ana katmandan meydana gelir:
• Troposfer: Yeryüzünden itibaren ortalama ilk 12 kilometre
kalınlığındaki alt katmandır. Ekvatorda 17 km, kutuplarda 9 km

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


76
Atmosferik Kökenli Afetler

kalınlığındadır. Dünyadaki toplam atmosfer ağırlığının %80’ini


oluşturur. Troposfer tabakası içerisinde yükseklikle sıcaklık her 100
metrede 0,65 derece azalır ve tabakanın sonunda -56,50 0C sıcaklığına
kadar düşer.
• Stratosfer: Troposferin üzerinde yer alan 38 kilometre kalınlığındaki ikinci
alt katmandır. Bu katman güneşten gelen ultraviyole ışınlarının süzüldüğü
ozon tabakasının bulunduğu katmandır.
• Mezosfer: Stratosferin üzerindeki 30 kilometre kalınlığındaki üçüncü alt
katmandır. Mezosfer tabakası atmosferin en soğuk katmanıdır. Sıcaklık –
1200 0C değerine kadar düşer. Uzaydan gelen meteorlar bu tabakada
parçalanmaya başlar.
• Termosfer: En üstteki 620 kilometre kalınlığındaki katmandır. Sıcaklık hızla
artmaya başlayıp 1700 0C değerine kadar ulaşmaktadır.
Termosfer’in üzerinde ayrıca güneş fırtınalarının yaşandığı birbirinden ayrık
durumda gaz parçacıklarından oluşan 9300 kilometre kalınlığında egzosfer adı
verilen bir katman daha bulunmaktadır. Ancak bu katmanın dünyadaki
meteorolojik ve atmosferik olaylara etkisi bulunmadığından ve çok seyrek gaz
moleküllerinden oluştuğundan, literatürde atmosfere dâhil edilmemiştir.
Atmosferin toplam kalınlığı 700 kilometredir.
Atmosferin ana Atmosferin ana bileşenleri; nitrojen (N2), oksijen (O2) ve argon (Ar)
bileşenleri Nitrojen
gazlarıdır. Bu gazların haricinde çok düşük oranlarda Karbondioksit, Neon, Helyum,
(azot), oksijen ve argon
gazlarıdır. Hidrojen, Metan gazları da bulunur. Atmosferde bulunan gazların oranlarını Tablo 4.1’de
neon, helium ve metan verilmiştir.
gazları toplamda %1’den Tablo 4.1. Atmosfer (Kuru Hava) Ana Bileşenleri (NASA)
azdır.
GAZ HACİM
AD FORMÜL 1 Milyon m3 Yüzde (%)
Nitrojen N2 780.840 78,084000
Oksijen O2 209.460 20,946000
Argon Ar 9.340 0,934000
Karbondioksit CO2 400 0,040000
Neon Ne 18,18 0,001818
Helyum He 5,24 0,000524
Metan CH4 1,79 0,000179
Kuru atmosferde yukarıya dahil edilmeyen
Su buharı H2O 10 – 50.000 0,001 - 5
Atmosfer Basıncı: Yerçekimi, atmosferin yeryüzüne bir basınç yapmasına yol
açmaktadır. Havanın ağırlığını oluşturan basınç ortalama deniz seviyesinde 1013
milibardır. Atmosfer basıncı barometre ile ölçülür. Atmosfer basıncı, deniz
seviyesinde yüksek olup deniz seviyesinden yükseldikçe atmosfer basıncı azalır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


77
Atmosferik Kökenli Afetler

Yaşadığımız gezegenin ısı kaynağı güneştir. Güneşten gelen enerji uzay ve


atmosferi geçerek yeryüzüne ulaşır. Yeryüzüne ulaşan enerji, yeryüzünü ve
atmosferi ısıtır. Yeryüzündeki ısı değişimleri beraberinde bazı olayların ortaya
çıkmasına neden olmaktadır. Bu olaylardan biri hidrolojik döngü denilen
dünyadaki suyun döngüsüdür. Okyanuslar, denizler ve göllerde buharlaşan su
kütleleri yükselerek atmosferde su buharlarından meydana gelen bulut kütlelerini
Hidrolojik Döngü: oluştururlar. Isınan havanın genleşmesine bağlı olarak yoğunluğu azalır ve yükselir.
Denizden suyun Yükselen hava daha üstlerde bulunan soğuk hava kütleleri ile karşılaşarak
buharlaşarak bulutların yoğuşmasına ve yağış hâline geçmesine neden olur. Yağış ile yeryüzüne
yükselmesi, suyun inen suların bir kısmı gözenekliliği fazla kaya kütleleri içerisinde depolanarak
buluta dönüşüp yatay yeraltı sularını oluştururken bir kısmı da yüzeysel akışa geçerek akarsular ve
hareketi, bulutun yağış
drenajlar üzerinden yeniden denizlere, göllere ve okyanuslara karışır.
bırakması, yeryüzüne
inen suyun denizlere
kavuşmasıdır.

Şekil 4.1. Hidrolojik Döngü (www.cografyasozlugu.com)

Atmosferik nem: Nem atmosferdeki su buharı miktarıdır. Havadaki nem


miktarı yoğunlaşma ve buharlaşma faktörüne göre azalır ya da artar. En çok
bilinen nem miktarı nispi nemdir ve şu andaki havanın doymuş hâldeki havaya
oranının yüzdesi olarak tanımlanır. Nispi nem higrometre ya da higrograf denilen
aletlerle ölçülür.
Dünyadaki toplam su miktarı yaklaşık olarak 1 Milyar 386 Milyon kilometre
küptür (1.386.000.000 km3). Toplam su miktarının %97,25’lik kısmı okyanus ve
denizlerdedir. Dünyadaki toplam su kütlesinin dağılımı Tablo 4.2’de verilmiştir:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


78
Atmosferik Kökenli Afetler

Tablo 4.2. Yeryüzündeki Suyun Dağılımı (USGS)

Depolanma Hacim Yüzde (%)


yeri
(x1 Miyon km3)
Okyanuslar 1370 97,25000
Buzullar 29 2,05000
Yeraltı suyu 9,5 0,68000
Göller 0,125 0,01000
Toprak nemi 0,065 0,00500
Atmosfer 0,013 0,00100
Nehirler 0,0017 0,00010
Biyosfer 0,0006 0,00004
Bulut nemli ve sıcak havanın atmosferde yükselerek soğumasından oluşan
küçük su damlacıklarından oluşan havadaki su kütlelerine verilen addır. Bulutun
iyice soğuması hâlinde, içerisinde buz kristalleri oluşur.
Yağış oluşabilmesi için yer ve yağışın oluştuğu seviye arasında belirli bir
sıcaklık farkının olması ve yeterli nemin bulunması gerekir. Yer seviyesi sıcak,
yukarı seviyeler de sıcak ise burada yağış yoktur ve yaz mevsimidir. Aynı şekilde
yer soğuk, yukarıda soğuk ise bu ayaz kış mevsimidir. Yağışın olabilmesi için yerde
sıcak hava, yukarı seviyelerde de yeterli soğuk havanın bulunması gerekir. Elbette
yoğunlaşmanın oluşabilmesi için ya yerden ısınarak yükselme, ya dağ ya da
tepelere çarparak oroğrafik yükselme veya bir alçak basınç merkezine bağlı
dinamik yükselmeyle yoğunlaşmanın sağlanması gereklidir. Yağış türleri; konvektif,
coğrafik ve cephesel olarak tanımlanır.
1013 milibardan daha yüksek olan basınca yüksek basınç denir. Yüksek
basıncın görüldüğü yerlerde daima alçalıcı hava hareketleri vardır. Alçalan hava,
yere çarparak çevreye doğru yayılır. Yani yüksek basınç alanlarında hava
Yüksek basınçta
ağırlaşan havanın aşağı hareketlerinin yönü merkezden çevreye doğrudur. Dünyanın kendi ekseni
inmesi, tekrar ısınmaya etrafında dönmesinden dolayı, merkezden çevreye doğru olan bu hava hareketi
başlayarak alçak basınç yön değiştirir. Hava kütleleri Kuzey Yarımküre ‘de sağa, Güney Yarımküre ’de sola
alanına yatay hareketi doğru hareket etmektedir. Çöller en az yağışlı yerlerdir ve gökyüzü çoğunlukla
sonucu rüzgâr meydana açıktır. Yerin ısı kaybı fazla, sıcaklık farkı fazladır. Bitki örtüsü cılızdır.
gelir.
1013 milibardan daha alçak olan basınca alçak basınç denir. Alçak basıncın
görüldüğü yerlerde daima yükselici hava hareketleri vardır. Hava kütleleri basıncın
azaldığı merkeze doğrudur. Yani alçak basınç alanlarında hava hareketlerinin yönü
çevreden merkeze doğrudur ve buradan yükselir. Yükselici hava hareketi vardır.
Ekvatoral bölgelerde hava hareketi çevreden merkeze doğru olup yıllık yağışı fazla
olan yerlerdir. Gökyüzü kapalı-bulutlu, yerin ısı kaybı azdır. Sıcaklık farkı az, bitki
örtüsü gürdür.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


79
Atmosferik Kökenli Afetler

Rüzgâr en basit anlatımla yatay hava hareketidir. Şekil 33'te görüldüğü gibi
yüksek basınçtan alçak basınca doğru olan hava akımıdır.

Rüzgâr yatay hava


hareketidir. Yüksek
basınçtan alçak basınca
doğru olan hava
akımıdır.

Şekil 4.2. Rüzgâr Oluşumu (Meteoroloji Genel Müdürlüğü)

Rüzgâr hızı anemometre ile ölçülür ancak artık meteorolojik ölçümlerin çoğu
sensörler yoluyla otomatik meteoroloji istasyonları tarafından yapılmaktadır.
Eş basınç (izobar) değerleri birleştirilerek yeryüzüne ait en önemli bilgileri
veren yer haritaları elde edilir. Bu haritalar tüm dünyayı gösterdiği gibi yalnız
ülkelere ve bölgelere ait hazırlanabilir. Bu haritalar üzerinde alçak ve yüksek
basınç alanları soğuk ve sıcak cepheler yağışlı ve sisli bölgeler gibi birçok ayrıntı
yanında, bu haritanın daha sonra nasıl olacağına dair ipuçları vardır. Eğer izobarlar
birbirine yakınsa bu noktada rüzgâr hızı daha fazladır.
Haritalar üzerindeki sıcaklık değerleri mevsime göre, atmosferin yukarı
seviyelerindeki sıcak veya soğuk havayı belirlemektedir. Meteorolojide eş sıcaklık
noktalarının oluşturduğu noktaların birleştirilmesiyle eş sıcaklık eğrileri
oluşturulur. Eş sıcaklık eğrilerine izoterm adı verilir. Eğrilerdeki ani bükümler,
rüzgâr yön ve şiddeti konusunda hava tahmincileri için önemli ipuçları
sağlamaktadır.
Dünyanın dönmesiyle birlikte oluşan basınç merkezleri nedeniyle küresel
rüzgâr akışları aşağıdaki yapıdadır (Şekil 4.3). Ekvator’da termik (sıcaktan dolayı)
bir alçak basınç kuşağı, kutuplarda ise termik (soğuktan dolayı) yüksek basınç
merkezleri bulunmaktadır. 60’ıncı enlemlerde dinamik (dünyanın dönüşü ile ilgili)
alçak basınç merkezleri, 30’uncu enlemlerde ise dinamik yüksek basınç kuşağı
bulunmaktadır. Dünyanın dönmesi ve yeryüzünün farklı ısınması bu merkezlerin
günlük ve mevsimlik durumlarını değiştirmektedir.
Meteoroloji; atmosferde meydana gelen hava olaylarının oluşumunu,
gelişimini ve değişimini nedenleri ile inceleyen ve bu hava olaylarının canlılar ve
dünya açısından doğuracağı sonuçları araştıran bir bilim dalıdır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


80
Atmosferik Kökenli Afetler

Klimatolojik afetler ani


sıcaklık değişimleri ile Şekil 4.3. Atmosferin Genel Sirkülasyonu (Meteoroloji Genel Müdürlüğü)
meydana gelir. Anormal
sıcaklık değerleri uzun
süre devam ederse
ATMOSFER KÖKENLİ AFETLER
afete dönüşür. Atmosfer kökenli afetler kendi içerisinde klimatolojik afetler, meteorolojik
afetler ve hidrografik afetler olmak üzere üç başlıkta incelenebilir. Bu tür afetler
aslında kesinlikle tek bir sebepten dolayı değil, birbirleriyle ilişkilidirler. Ancak
oluşum mekanizmaları, sebep sonuç ilişkisi ve ana sebebin ne olduğu göz önüne
alınarak bir sınıflandırma yapılmıştır. Bütün bu afetlerin her birinin kökeni birden
fazla nedene bağlı olduğu için burada yapılan sınıflandırma dışında literatürde çok
farklı sınıflandırmalara da rastlanır.

Klimatolojik Kökenli Afetler


Tamamen iklimsel nedenlerle başlayan iklim dışındaki etkilerin de birlikte
devam ederek insan ve yaşam kaynaklarına zarar verici etkilere neden olan
afetlerdir. Klimatolojik afetler dünyadaki iklim dengesinin bozulması ve normal
iklim şartlarının değişimine bağlı olarak meydana gelir. İklimsel değişim, aşırı
sıcaklık ve aşırı soğukluk şeklinde olabileceği gibi, sıcaklığın ani düşmesi ve ani
yükselmesi ile meydana gelen olumsuz şartların uzun süre devam etmesiyle
afetlere dönüşür.
Küresel ısınmaya bağlı
iklim değişiklikleri, bitki Erozyon
örtüsünün azalması, Aşınma anlamına gelen erozyon, yeryüzündeki yumuşak kaya veya
tarım arazilerinin yanlış
toprakların yağış, sel, rüzgâr ve dalga gibi etkenlerle kendi yerinden başka
kullanımı, erozyonu
bölgelere taşınması olayıdır. Erozyon doğal etkiler nedeniyle meydana
hızlandırır.
gelmektedir. Ancak insan faktörü ile doğadaki doğal aşındırma hızının artmasına
bağlı olarak erozyon hızı da artar. Erozyon sürecinin doğal etkilerle ve hızlarla

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


81
Atmosferik Kökenli Afetler

meydana gelmesi hâlinde doğa kendisini yeniden onarabilmektedir. Ancak gelişen


teknolojiye bağlı olarak bitki ve orman örtüsündeki azalma, tarım arazilerinin
bilinçsiz kullanımı, yanlış arazi kullanımları, yanlış sulama gibi insan kaynaklı
etkilerle erozyon daha hızlı meydana gelebilmektedir. Hızlı erozyon, verimli
tarımsal toprakların aşınıp gitmesine, beraberinde çölleşme, kuraklık ve kıtlığa
neden olmaktadır.
Erozyona neden olan faktörler şunlardır:

• Dere ve nehirler
• Aşırı yağışlara bağlı yüzeysel süpürülme
• Dalgalar
• Kimyasal ayrışma
• Buzullar
• Seller
• Rüzgâr
• Kütle hareketleri (heyelan, kaya düşmesi, zemin çığları)

Şekil 4.4. Yanlış Arazi Kullanımı Nedeniyle Başlayan Erozyon


Erozyonun etki alanını kontrol eden etkenler:
• İklim
• Bitki ve orman örtüsü
• Yeryüzü şekilleri
Kuraklık, çölleşme ve • Levha hareketleri (tektonik)
kıtlık afetlerinin en
önemli özelliği; bu Kuraklık, çölleşme, kıtlık
afetlerin ne kadar süre Yağışların normal seviyenin altına düşmesi sonucu, hidrolojik döngünün
devam edeceğinin ve bozulması, buharlaşmanın fazla olması, buna karşılık yağış beslenmesinin az
tekrarlanmasının
olması neticesinde havadaki nemin iyice azalıp arazi ve su kaynaklarının azalması
belirsiz olmasıdır.
veya tükenmesi afetidir. Aşırı sıcaklık önce su kaynaklarını kurutur ve bitki
örtüsünün, zirai bitki yetiştiriciliğinin azalmasına veya tamamen yok olmasına yol
açarak toprağın kolayca erozyon ile taşınarak verimsiz hâle gelmesine neden olur.
Bölgesel ölçekte çölleşmeler başlar ve bütün bunların sonucunda da kıtlık
meydana gelir. Meydana gelen afetin frekansı yani ne kadar sürede tekrarlandığı,
etkisi ve açtığı zararlar açısından önemlidir. Afetin ne kadar süre boyunca etkisinin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


82
Atmosferik Kökenli Afetler

olacağı bilinemez. Kuraklık ile diğer felaketler (erozyon, çölleşme, kıtlık)


tetiklenerek hepsi birlikte afete dönüşür.

Şekil 4.5. Kuraklık Sonucu Su Kaynakları Kurur, Tarımsal Faaliyetler Bitme Noktasına Gelir.

Kuraklığın ekonomik etkileri:


• Üründe kayıp
• Süt ve çiftlik hayvanları kaybı
• Kereste üretiminde kayıplar
• Balık üretiminde kayıplar
• Ulusal büyümede kayıp
• Ekonomik gelişmede gecikme
• Yiyecek üretiminde düşüş
• Yiyecek stoklarında azalma
• Finansal kaynak bulmada zorluk (Kredi riski)
• Nehir ve kanalların taşımacılığa olan katkılarında kayıp
• Yeni ve ilave su kaynaklarının geliştirilmesindeki pahalılık
• Sağlık sektöründe kayıplar
• Çiftçi gelirlerinde kayıplar
• Turizmde kayıplar
• Enerjide kaynak azalması
• Tarımsal üretimin direkt bağlı olduğu endüstrilerde kayıplar
• Üretimdeki düşüşe bağlı işsizlik
• Hükûmetlerin vergi gelirinde kayıplar
Kuraklığın çevresel etkileri:
• Toprakta su ve rüzgâr erozyonu
• Balık alanlarına zarar
• Bitki alanlarına zarar
• Suyun kalitesine etki
• Hayvan kalitesine etki
• Hayvan doğal yaşam alanlarına etki
• Orman yangınları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


83
Atmosferik Kökenli Afetler

Kuraklığın Sosyal Etkileri:

• Yiyecek kıtlığı
• Yoksullukta artış
• Göç ve sosyal huzursuzluk
• Kırsal alanlardaki yaşam seviyesinde düşüş
Kuraklığa sebep olan bir diğer etken de biyolojik afetlerdir. Çekirge ve diğer
haşere türü böceklerin tarım ürünlerini istilası, tarım ürünlerindeki hastalıklar
biyolojik afetler ünitesinde anlatılacağından, bu ünitede bu etkilerden
bahsedilmemiştir.

Meteorolojik Kökenli Afetler


Meteorolojik olaylar (rüzgâr, sıcaklık, nem vb.) bazı durumlarda normal
değerlerin üzerinde veya altında olur. Böyle durumlarda meteorolojik olaylar;
hortum, aşırı rüzgâr, fırtına, tropikal siklonlar (kasırga), şimşek ve yıldırım düşmesi
şeklinde normal hayatı sekteye uğratan afetler olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Hortum ve diğer rüzgâr kaynaklı meteorolojik afetler dünyada en fazla ekonomik
kayba yol açan afet türleridir.

Hortum ve diğer rüzgâr Hortum


kaynaklı meteorolojik Dar bir alandaki ani basınç değişikliğiyle meydana gelen hortumlar, girdap
afetler dünyada en şeklindeki çok şiddetli rüzgârlardır. Sıcak havanın çok büyük bir hızla yükselmesi
fazla ekonomik kayba
neticesinde, atmosferde ani basınç değişikliği meydana gelir. Sıcak bir hava kütlesi
yol açan afet türleridir.
üzerine soğuk bir hava kütlesinin çıkması durumunda; yoğunluğu daha düşük olan
sıcak hava, çok büyük bir hızla soğuk havanın içine doğru yükselir. Bu arada basınç
hızla azalır. Basınç ve sıcaklıktaki bu ani değişiklik, çok kısa zamanda şiddetli
rüzgârlar doğurur. Hava yükselmeye devam ettikçe, rüzgârın hızı daha da artar ve
kuvvetli bir girdaba dönüşür. Huni şeklinde dönerek yükselir. Girdabın ortasında
hızla yükselen havanın sıcaklığı giderek soğuduğundan, içindeki su buharı
yoğunlaşır. Bu da ortası grimsi beyaz renkli bir hâl alan hava kütlesinin hortum gibi
görünmesini sağlar. Yoğunlaşma oldukça aşağıya doğru uzanan hortumun uç
kısmı, yere kadar ulaşır.

Şekil 4.6. Hortum Oluşumu

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


84
Atmosferik Kökenli Afetler

Saatte yüzlerce kilometre hız yapabilecek kadar güçlü olan hortumlardaki


yatay rüzgâr, arabaları devirebilir, evleri yıkabilir veya ağaçları yerinden sökebilir;
düşey rüzgâr ise içine aldığı cisimleri havaya kaldırır.

Kasırga, tropikal siklon, tayfun, fırtına


Kasırga veya tropikal siklon, büyük çaplı ve çok şiddetli, 118 km'den (75
milden) fazla hızla ve dönerek esen tropik rüzgârlara verilen isimlerdir.
Doğu Büyük Okyanus ve Güney Atlantik hariç subtropikal ve tropikal iklim
kuşağındaki bütün sıcak denizlerde sık sık meydana gelir. Ağustos, Eylül aylarında
Antiller ‘de görülür. Bu rüzgârlara Büyük Okyanus’un batısında ve Güneydoğu Asya
Bölgesinde tayfun denir.
Kasırga veya tropikal
siklon; hızları 118 Başlangıç ve mevsim sonu kasırgaları, Karayiplerin batısında görülür. Orta
km/saat den fazla olan, Amerika kıyılarının biraz açıklarında Büyük Okyanusu’nda ve Meksika Körfezi'nde
dönerek esen rüzgâr de sık sık rastlanır.
türüdür. Büyük
Okyanus’ta tayfun Fırtına, rüzgârın kuvvetli şekilde esmesidir. Fırtınalar, şiddetli rüzgârları,
olarak bilinir. genellikle yağmur, sulu kar, kar ya da dolu hadiselerini de beraberinde getirir.
Çoğu zaman fırtınaya şimşek ve gök gürültüsü eşlik eder. Bulunduğumuz
enlemlerde kuzeye doğru ilerleyen sıcak ve nemli havanın güneye doğru inen
soğuk ve kuru havayla karşılaşması ve meydana gelen yüksek sıcaklık farkı kuvvetli
rüzgâr ve fırtınaların gözlenmesine yol açar.
Ülkemizde fırtına ve kuvvetli rüzgârlara bağlı olarak yılda ortalama 35 afet
yaşanmakta olup özellikle kuzey Ege Bölgesi ile Batı ve Orta Akdeniz’de
gözlenmektedir. Bu dağılımda cephe sistemlerinin etkisi önemli rol oynamaktadır.
Aşırı rüzgâr ve fırtınanın, soğuk bölgelerde yüzeydeki kar ve toz hâlindeki
buz parçacıklarını kaldırarak savurması olayına, savrulan parçanın türüne göre tipi,
kar fırtınası, buz fırtınası denir. Yüzeyde kum olması halinde kum fırtınası adını alır.

Şimşek ve yıldırım
Şimşek, bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut
içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık; Yıldırım, gök
gürültüsü ve şimşekten oluşan, gökyüzü ile yeryüzü arasındaki elektrik
boşalmasıdır. Şimşek, bir bulut kümesi aşırı miktarda (+) veya (-) elektrik yükü ile
yüklendiğinde meydana gelen, gözle görülür elektrik boşalmasıdır. Elektrik
yükünün hava direncini kıracak kadar çok olması gerekir. Yıldırım çarpması, bulut
ile yer arasında oluşan bir şimşeğin canlılara isabet etmesidir. Yıldırım çarpması,
elektrik yükü nedeniyle ölümcül sonuçlar doğurabilecek, oldukça tehlikeli bir
olaydır.

Hidrografik Kökenli Afetler


Tamamen suyun yeryüzünde veya yer altında fiziksel ve kimyasal zararlar
verdiği afetler olarak tanımlanırlar. Hidrografik afetler atmosferik veya klimatolojik
olaylardan bağımsız değildirler. Ancak afeti meydana getiren birden fazla etken

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


85
Atmosferik Kökenli Afetler

yerine, suyun en önemli etken olduğu afetlerdir. Bu afet türlerinden en önemlisi


seller, taşkınlar ve kıyı oyulmasıdır.

Seller ve taşkınlar
Uzun ve kuvvetli yağışlar, ani eriyen kar ve buzullar veya baraj patlamaları
veya dolu savaktan aşan sular sebebiyle oluşan, kuvvetli akışlar veya drenaj
kanallarının tıkanması sonucu, suyun yıkıcı ve tahrip edici hâle gelmesine sel veya
su baskını denilmektedir. Su baskını terimi yalın bir ifadedir. Sel, taşkın türü aşırı su
gelişine bağlı afet olaylarına verilen genel bir isimdir.
Sel oluşumunda en önemli etken, kuvvetli fırtına sonrası ani sağanak
yağmurlardır. Ani yağışlar, akarsu ve dere yatakları ile kuru dere yataklarında su
taşıma kapasitesinin üzerinde suyun akmasına neden olur.
Ani sağanak yağmurlar,
kar erimeleri, dere Bilindiği üzere debi; akışkanlar mekaniğinde bir sıvının bir kesit alanından
yataklarının tıkanması saniyede geçtiği miktar olarak tanımlanır. Birimi m³/saniye veya litre/saniye
gibi etkilerle seller ve cinsindendir. Her akarsuyun bir debisi vardır. Yani bir akarsuyun debisi, akarsuyun
taşkınlar oluşur. ortalama yatak kesit alanından saniyede akan su miktarı olarak tanımlanabilir.
Kesit alanı daraldıkça suyun akış hızı artacaktır.

•Bahçeyi hortumla sulayan bir kişinin eliyle hortumu sıkması


sonucu suyun hızı, dolayısıyla basıncı artar. Normalde aynı
Örnek

miktar su gelmesine rağmen hortumun kesit alanı azalmıştır.


•Aynı şekilde dere yataklarının dolması sonucu yataktan akan su
hızlanır. Sel meydana gelmesi, sabit bir debide kesit alanının
azalmasına bağlı olarak suyun akış hızının artması ve yatağa
sığamayıp taşması veya debinin yükselmesine bağlı olarak yatak
kesitinin akan su miktarına yetmemesidir.

Selin taşıdığı akarsu tabanı veya kıyısı zemin malzemesine rusubat denir. Sel
tarafından getirilen rusubat, selin yıkıcı etkisini artırdığı gibi akarsu veya dere
yatağının tıkanarak daralmasına, böylece suyun akış hızının artmasına neden olur.
Ayrıca jeolojik yapının da sel oluşumunda etkisi bulunmaktadır. Yeryüzüne
düşen aşırı yağış veya her türlü fazla suyun, kaya ve zeminlerdeki gözeneklerden
yeterince süzülememesi, bir başka deyişle kaya veya zeminin geçirimsiz olması sel
Jeolojik yapının sel oluşumunu daha da kolaylaştırır. Yeraltına süzülemeyen sular, yüzeyde aşırı su
oluşumunda etkisi
yükü oluşmasına yol açar.
büyüktür. Suyu
sızdırmayan geçirimsiz Bir nehir veya dere yatağındaki mevcut su miktarının, havzaya normalden
kaya ve zeminlerde sel fazla yağmur yağması veya havzada mevcut kar örtüsünün erimesinden dolayı
oluşumu daha kolaydır. hızla artması ve yatak çevresinde yaşayan canlılara, arazilere, mal ve mülke zarar

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


86
Atmosferik Kökenli Afetler

vermesi olayına taşkın denmektedir. Uzun süreli aşırı ve şiddetli yağışlardan sonra
özellikle fazla eğimli ve geçirimsiz topraklarda taşkın olayı meydana gelmektedir.

Şekil 4.7. Almanya, Simbach’ta Aşırı Yağışlara Bağlı Oluşan Bir Taşkın

Ayrıca kar yağışının da yoğun olarak yağdığı havzalarda ısının birdenbire


artması sonucu, kar örtüsünün erimesi de taşkınlara yol açabilmekte ve taşkın
debilerine etkimektedir. Her iki etkenin beraber meydana gelmesi ve yan
kollardaki suyun aynı anda yükselmesi en tehlikeli taşkınları oluşturmaktadır.
Taşkın oluşumuna etki eden bir diğer faktör de havzada hâkim olan yağış
rejimleridir.
Seller oluşma süreleri bakımından:
• Yavaş gelişen seller: Bir hafta veya daha uzun sürede oluşan sellerdir.
• Hızlı gelişen seller: 1-2 gün içerisinde oluşan sellerdir.
• Ani seller: 6 saat içerisinde oluşan sellerdir.
Oluşma yerleri bakımından seller:
• Dere ve nehir selleri
• Dağlık alan (kuru vadi) selleri
• Şehir selleri
• Kıyı selleri
• Baraj selleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


87
Atmosferik Kökenli Afetler

• Ülkemizde en çok sel olaylarının neden en fazla Karadeniz

Bireysel Etkinlik
Bölgesinde meydana geldiğini araştırınız. Trakya Bölgesinde
meydana gelen sel ve taşkınlar ile Karadenizdeki sel ve taşkın
olayları arasındaki en belirgin farkın ne olduğunu sebepleri
ile birlikte kısa bir rapor haline getirip aranızda tartışınız.

Sellerin birincil etkileri; insan hayatına son vermesi, her türlü bina ve
yapılarda, kanalizasyonlarda, yollarda, hasara yol açması, enerji nakil hatlarına
zarar vermesi ve elektrik kesintileri, içme ve kullanma suyunu, su kaynaklarını
kirletmesi, endüstriyel tesislerin hasar görmesine bağlı olarak meydana gelen
çevre kirlilikleridir.
İkincil ve uzun süreli etkileri; turizmin kesintiye uğraması, hasar gören
binaların onarılması veya yeniden yapılması, yiyecek sıkıntısına bağlı piyasa
fiyatlarının yükselmesine bağlı ekonomik problemler en önemli etkileridir. Ayrıca
can ve mal kayıpları ve yaralanmalara bağlı olarak meydana gelen psikolojik
travmalar, taşkın sonucu bulaşıcı hastalıklarının artması, ekolojik dengenin
bozulması olarak sayılabilir.

Çığ
Çığ eğimli bir kayma yüzeyi boyunca gerçekleşen oldukça hızlı kar akışına
verilen addır. Başka bir deyişle; bir yamaçta birikmiş olan kar kütlesinin yamaca
tutunma direnci ve kendi iç direncinin iç ve dış etkilerle yitirilmesi sonucu yer
çekimi etkisiyle kar kütlesinin aşağıya hareket etmesi olayıdır.
Bireysel Etkinlik

• Türkiye'de bugüne kadar yaşanmış çığ olayları içinde en


fazla insanımızın yaşamını yitirdiği çığ afetinin hangi ilimizde
meydana geldiğini ve kaç kişinin yaşamını kaybettiğini,
çığdan sonra yaraların nasıl sarıldığını (iyileştirme
çalışmaları) araştırınız.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


88
Atmosferik Kökenli Afetler

Kuzeye Bakan 280-560


Eğimli, Orman Örtüsü
Olmayan, Az Pürüzlü,
Dış Bükey Ve Düz
Rüzgâr Altı Yamaçlarda
Çığ Tehlikesi En
l d
Şekil 4.8. Rüzgâr Altı Yamaçlarda Çığ Bölgeleri ve Çığ Türleri (AFAD).

Bir çığın oluşabilmesi için yamaç eğiminin 280 ile 560 arasında olması, yamaç
üzerindeki kar üzerine bir defada 20 cm kalınlığından daha fazla kar yağması veya
yamaçtaki kütlenin alt kısmının (topuk) boşalması gerekir. Çığa neden olan birçok
etki vardır. Bunlar doğal etkiler ve yapay sebeplerdir.
Doğal sebepler:
• En az üç gün boyunca tipi meydana gelmesi ve havanın açması
• Rüzgârın sürekli aynı yönden, özellikle güney yönünden esmesi
• Eski kar örtüsüne bir defada en az 20 cm kalınlığında yeni kar yağması
• Aşırı soğuklardan sonra havanın birden ısınması
• Bakının (yamaç eğiminin) kuzey yönünde olması
• Yamaç yüzeyinin dış bükey olması veya düz olması
• Yamaç bitki örtüsünün çalılık, kısa bodur ağaçlardan meydana gelmesi
• Yamaç yüzeyinin pürüzsüz olması, orman örtüsü bulunmaması
• Kar tabakaları arasındaki zayıf dirençli tabakalar
• Kar örtüsü üzerine yağmur yağarak ağırlaştırması
• Birkaç gün süren açık hava ve güneşin ısıtması
Yapay sebepler:
• Kayak ve snowboard ile kar örtüsünün kesilmesi
• Yamaç altında topuktaki kar örtüsünü kesen veya hafriyat yapan iş
makinaları veya kar üstü araçlar
• Alçak uçuş yapan helikopterler veya uçaklar
• Patlayıcı maddelerin patlatılması
• Doğa yürüyüşleri ve askerî intikaller ile kar örtüsünün kesilmesi
Çığlar hareket türüne göre, kardaki su içeriğine göre, kayma yüzeyinin
türüne göre ve kopma şekline göre sınıflandırılabilir. Çığlarla ilgili sınıflandırma
Tablo 4.3’te verilmiştir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


89
Atmosferik Kökenli Afetler

Tablo 4.3. Çığların Sınıflandırılması (La Chapelle, E.R., 1998).

Hareket Kardaki Su Kayma Kopma


Türüne İçeriğine Zeminine Türüne
Göre Göre Göre Göre

Kuru kar çığları çarpma Toz çığ Kuru çığ Yüzey çığı Tabaka çığı
basıncı 80 ton/m2 Karışık çığ Nemli çığ Zemin çığı Nokta çığı
değerlerine kadar
çıkabilen en fazla tahrip Blok çığ Islak çığ
edici çığlardır.
Çığlar, türlerine göre tahribat etkisine sahiptir. Kar tabakalarındaki nem
miktarı (kar-su eşdeğeri) ve yoğunluk arttıkça çığın yıkıcı etkisi de artar. Çığların 1
m²’ye uyguladıkları basınç toz çığdan, kuru kar çığlarına doğru artar (Tablo 4.4).
Çarpma basınçları, çığın akış hızı ve yoğunluğu ile orantılıdır.
Tablo 4.4. Çığların Çarpma Basınçları (Mc Clung., Schaerer, P.A., 2006).

ÇARPMA BASINCI (ton/m2)


ÇIĞ TÜRLERİ McClung-Scharer USDA, 1975 Akış yoğunluğu
1998 (Ölçülen) (tahmini)
(kg/m3)
Kuru kar çığları En fazla 80 5 – 30 100 – 150
Islak çığlar En fazla 20 30 – 40 150 – 200
Toz çığlar En fazla 10 0,2 – 1,5 10
Çığların çarpma kuvvetleri: Toz çığların zararsız sayılabilecek kar bulutlarının
uyguladığı hava basıncından, güçlendirilmiş beton yapıları bile yıkabilecek güçteki
kuru kar çığlarının uyguladığı basınçlara kadar geniş bir yelpaze sergiler (Tablo
4.5). Genellikle kuru kar çığları, yüksek akış yoğunluğu ve hız neticesinde yıkıcı
özellik gösterirler.
Çığlar, sahip olduğu kar yükü, önünde sürüklediği hava basıncı, içine aldığı
maddeler (ağaç, kaya parçaları vb.) ile hasar verici bir etkiye sahip olurlar.
Tablo 4.5. Çığların Çarpma Kuvvetleri Mc Clung., Schaerer, P.A., (2006)

ÇARPMA KUVVETİ POTANSİYEL HASAR


Eski kar örtüsü üzerine (ton / m2)
bir defada 20 cm
üzerinde kar 0,1 Camlar kırılır.
yağmasından sonraki ilk
24 saatte çığ tehlikesi 0,5 Kapılar kırılır.
en yüksek düzeydedir. 3 Ahşap bina yıkılır.
10 Büyük ağaçlar sökülür.
100 Betonarme bina yıkılır.
Bazı çığ türlerinde (ıslak kar çığları) çığ harekete başladıktan sonraki 5 saniye
içinde 130 km/ saat hıza ulaşabilmektedir. Bazılarında ise (toz kardan oluşan
çığlarda) zeminle temas sonucu sürtünme daha az olduğundan bu hız 350 km/saat
değerine ulaşabilmektedir. Ortalama hızı 100 km/saat olan bir çığ, ortalama 1 km

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


90
Atmosferik Kökenli Afetler

uzunluğundaki bir çığ patikasını 18 saniyede kat eder. Çığ tehlikesi genellikle 20 cm
ve üstü kar yağışını takip eden 24 saat içinde en yüksek düzeye ulaşmaktadır.
Bazı çığlar, çatlama ya da çatırdama sesleri ile öncül işaret vermektedir.
Bununla birlikte, bazı çığlar hiçbir öncül işaret olmaksızın başlamaktadır.

Ani buzul erimeleri


Soğuk iklim bölgelerinde vadiler arasındaki buzulların erimeye başlamasıyla
birlikte, küresel ısınma, çığ, çevredeki depremler ve vadi içindeki bir volkanizmanın
sıcaklığı tarafından aniden harekete geçmesi ve buzulun kırılmasıyla aşağıya
hareket etmesi sonucu meydana gelen bir afet türüdür.

Şekil 4.9. Arjantin-Patagonia’da Ani Buzul Erimeleri

Buzul en başta bir vadiyi baraj gibi kapatmıştır. Buzulun kırılmasıyla birlikte
ani erimeler başlar ve buzul hareketi sele dönüşür. Yüzlerce milyon metreküp su
kütlesi vadi içlerindeki her şeyi süpürerek nehirlerde taşkınlara neden olur. Ayrıca
aşırı kar yağışına yol açar.
Ani buzul erimeleri,
büyük buzul kütlelerinin Yeraltı suyu yükselmesi
büyük ölçekte ve hızlı
eriyip aşağı hareketi Suyun hidrolojik döngüsü sırasında atmosfere su buharı şeklinde yükselen
sonucu sele dönüşen su, soğuk hava katmanlarına ulaştığında yeniden yağışa geçer. Yeryüzüne ulaşan
bir afettir. suyun bir kısmı, yüzeysel akış gösterip yeniden denizlere ve okyanuslara
karışırken, bir miktar su ise kaya ve zeminlerin gözenekleri ve çatlaklarından
aşağıya sızarlar.
Gözenekli ve suya doygun kayaçların, belirli bir hidrolik eğim altında suyu
geçirme özelliğine geçirimlilik veya permaabilite adı verilir. İçerisindeki yeraltı
suyunun akım halinde olduğu, su ile tamamen doygun geçirimli jeolojik birimler
akifer olarak adlandırılır. Yeraltı suları akifer tabakalar tarafından depolanır. Akifer
Yeraltı suyu yükselmesi; bir tabakanın altında suyu geçirmeyen düşük geçirimli veya geçirimsiz birimler ise
aşırı yağışlarla beslenen akifüjdir. Suya doygun olan akifer tabakalar akifüj tabakalar tarafından
yeraltı suyunun çevrelendiği için akifer tabaka su tutma özelliğine sahip olur.
yükselerek yapı
temellerine ve Aşırı yağışlar veya yağış rejimi uzun olan iklim olayları, hızlı kar erimeleri,
duvarlarına ulaşması ve aşırı doygun ve dolu dereler ve akarsuların yeraltı suyu seviyesinin yükselmesine
bozması şeklinde neden olur. Yeraltı suyunun aşırı beslenmesine bağlı olarak yeraltı suyu seviyesi
gelişen afet türüdür. yeryüzüne ulaşır. Böylece yüzeydeki yapıların temellerinde suyun asitliliğine bağlı
olarak korozyon ve deformasyonlar meydana gelir. Bina içlerinden ve bina

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


91
Atmosferik Kökenli Afetler

temellerinden su çıkışları olur, bina duvarlarındaki boşluklardan yukarı hareket


eden su molekülleri beton içindeki mikro boşluklardan yukarı doğru kapiler
yükselme yaparak yapı duvarlarında maddi zararlara neden olur. Binalar
oturulamaz ve kullanılamaz hâle gelir. Yeraltı suyu yükselmesi sonucu diğer alt
yapı tesisleri de zarar görür.

Şekil 4.10. Solda Yeraltı Suyu Yükselmesi (Turalıoğlu, M.B., 2016); Sağda Yapıda Meydana
Gelen Hasarlar

Yeraltı suyunun yükselmesine bağlı olarak yapı inşa tekniklerinde maliyet


artışları meydana gelir. Yeraltı suyu yüksek olan bölgelerde topoğrafyanın düz
olmasına bağlı olarak yüzeye çıkan suların drene edilmesi zorlaşır, çevredeki dağlık
alanlardaki dere yataklarından ovaya gelen sular da eklenirse yerleşim alanları
aylar, hatta yıllar boyunca sular içerisinde kalır.
Yeraltı suyunun hızlı yükselmesi ve yine hızlı düşmesinde karşılaşılacak
olaylardan biri de sifon yapıları ve oluşan çöküntü boşluklardır. Yeraltı suyunun
kontrolsüz olarak pompaj ile çekilmesi neticesinde suyun biriktirdiği kaliş (CaCO3)
tabakasında oluşacak boşlukların çökmesi ile yapıların dengeleri bozulabilir. Konya
Selçuklu ilçesinde 2 Şubat 2004 tarihinde Zümrüt Apartmanı civarında aşırı yeraltı
suyunun çekilmesine bağlı oluşan boşluk, apartmanın çökmesine ve 92
vatandaşımızın hayatını kaybetmesine yol açmıştır.

Kıyı oyulması
Denizdeki dalga, akıntı ve gelgit hareketlerinin kıyılardaki kayaç veya zemini
aşındırması veya akarsuların türbülans akımı sonucu özellikle akış yönünde
akarsuyun iç bükey noktalarında meydana getirdiği aşındırmalara kıyı oyulması adı
verilir. Denizlerin sahillerde meydana getirdiği kıyı oyulmaları genellikle yumuşak
kayaçların dipten aşındırılması ve oyulması, altı oyulan yamacın yıkılarak aşağı
Türbülans akımlı gelmesi şeklinde olur. Genellikle yıkım sonucu dik falezler oluşurken yıkıntı
akarsular ve malzemenin kıyı önünde yaptığı kaya parçalarından oluşan birikintiler zamanla
denizlerdeki dalgaların iyice oturur ve basamak şeklinde bir düzlük meydana getirebilir. Bu, abrazyon
kıyıları aşındırarak
platformu olarak ifade edilir.
kıyıları oyması ve kıyı
çökmelerine neden Kıyı oyulmaları, yerleşim yerlerini tehdit ettiği gibi, tarım alanlarının
olması ve çevredeki azalmasına, akarsu tabanlarının dolarak sel ve taşkın olaylarının tetiklenmesine ve
yapılara zarar heyelanların hızlanmasına neden olabilir.
vermesidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


92
Atmosferik Kökenli Afetler

Denizlerin oluşturduğu kıyı oyulmalarında fiziksel ve kimyasal ayrışma ve


aşınma olayları rol oynarken akarsulardaki kıyı oyulmalarında ise fiziksel ayrışma
daha etkilidir. Denizel kıyı oyulması ülkemizde Antalya ve Mersin sahillerinde
yaygın iken akarsuların meydana getirdiği kıyı oyulmalarına özellikle Karadeniz
Bölgesi’ndeki nehir ve dere yataklarında çokça rastlanır.

Şekil 4.11. ABD Wisconsin Eyaleti’nde Kıyı Oyulması Sonucu Yıkılmaya Başlayan Bir Ev

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


93
Atmosferik Kökenli Afetler

•Litosfer olarak adlandırılan yaşadığımız yeryüzünün üzerindeki iki katman,


denizlerin ve okyanusların yer aldığı hidrosfer ve havanın yer aldığı atmosfer
tabakalarıdır. Atmosfer insan ve diğer canlıların yaşam kaynağı olan oksijen
ve diğer gaz karışımlarından meydana gelmiştir. Yeryuvarındaki dış dinamik
olaylara (aşınma, taşınma, yeniden depolanma vb.) sebep olan şeyler
atmosfer ve hidrosferde gerçekleşmektedir.
Özet
•Atmosfer, toplam 700 km kalınlığında olup troposfer, stratosfer, mezosfer ve
termosfer katmanlarından oluşur. Canlıların yaşadığı bölüm olan troposfer
tabakası ortalama 12 kilometre kalınlığında olup ideal oksijen miktarı ve ısı
şartlarıyla yaşam için uygun olan tek katmandır. En dışta yer alan termosfer
ise sıcaklığın en yüksek olduğu katmandır.
•Dünyadaki toplam su miktarı sürekli olarak hareket halindedir. Sıcaklığın
etkisi ile buharlaşan su atmosferde yükselir ve bulut denilen su buharı
kütleleri oluşturur. Yukarıda soğuyan hava ile etkileşen su buharı yağmur
veya kar yağışı şeklinde yeryüzüne düşer. Yağışlarla akarsular, göller, denizler
ile toprak suyla beslenir. Yeniden buharlaşan su yükselir. Böylece su dünyada
bir döngü halinde bulunur ki buna hidrolojik döngü adı verilir. Atmosferik ve
meteorolojik afetlerin kökeninde bu döngü sırasındaki dengesiz su dağılımı
rol oynamaktadır.
•Meteoroloji, atmosferde meydana gelen hava olaylarının oluşumunu,
gelişimini ve değişimini nedenleri ile inceleyen ve bu hava olaylarının canlılar
ve dünya açısından doğuracağı sonuçları araştıran bir bilim dalıdır.
Atmosferik afetler, ortalama değerlerin dışında meydana gelen meteorolojik
olayların sonucudur.
•Atmosferik afetler her ne kadar kilmatolojik, meteorolojik ve hidrografik
kökenli afetler şeklinde sınıflandırılmş olsalar da aslında her bir afet türü bir
diğerinin sebebi veya sonucu ortaya çıkmaktadır. Meteorolojik kökenli bir
afet, klimatolojik sebeplerle başlayabilir veya hidrografik kökenli bir afet
meteorolojik şartlarla da ilişkilidir. Bu nedenle bu sınıflamalar tartışmaya
açıktır.
•Klimatolojik afetler ani iklim değişiklerinin tetiklemesiyle meydana gelirler.
Hava sıcaklığının artması, aşırı sıcakların uzun süre devam etmesi ve düzensiz
yağış rejimleri erozyon, çölleşme, kuraklığa sebep olurken üretimin durma
noktasına gelmesi ile kıtlık yaşanır. Klimatolojik afetler sadece ekonomik
zararlara sebep olmaz, aynı zamanda çevresel ve sosyal zararlara da yol
açarlar. Bu tür afetlerin en kötü yanı çok uzun süreli etkili olmaları, ne zaman
sona ereceğinin bilinmemesi ve tekrarlanma sıklığının düzensiz olmasıdır.
•Atmosferde meydana gelen meteorolojik olaylar başta rüzgâr kökenli fırtına,
kasırga, tropik siklonlar, tayfunlar, hortumlar, soğuk havaya bağlı aşırı kar
yağışlarıyla ortaya çıkan çığlar ve aşırı yağışlar neticesinde meydana gelen
seller ve taşkınlar gibi afetlere neden olurlar. Meteorolojik kökenli afetler,
klimatolojik afetlere göre daha kısa sürede sona erer.
•Meteorolojik kökenli afetlerden seller ve taşkınlar bütün afetler içerisinde en
çok zarar veren, en fazla ekonomik kayba yol açan en etkili afet türüdür.
İkinci sırada rüzgâr sonucu meydana gelen tayfun, hortum, kasırga türü
afetler gelmektedir.
•Hidrografik afetler, suyun karaları aşındırması veya fiziksel, kimyasal
ayrıştırmasıyla meydana gelen çok uzun süreli afetlerdir. Yeraltı suyu
yükselmesi, litosferin üst kısmında su tutan geçirimli kayalar ve zeminlerdeki
yeraltı suyu seviyesinin yükselmesi ile kendini gösterirken, kıyı oyulması
suyun, dalga, gelgit ve akış hareketleri ile hızlı aşındırması şeklindeki
afetlerdir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


94
Atmosferik Kökenli Afetler

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Atmosfer ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) Atmosfer 700 km kalınlığında ve bu kalınlık boyunca homojen
olmayan yapıya sahiptir.
b) Atmosfer 4 katmandan meydana gelmiştir.
c) Ozon tabakası atmosferin en dışında yer almaktadır.
d) Troposferde aşağıdan yukarıya doğru çıkıldıkça sıcaklık azalır.
e) Termosfer, atmosferin en sıcak katmanıdır.

2. Atmosfer ile ilgili olarak yapılan ölçümler ve atmosfer basıncı kavramları


ile ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
a) Atmosfer basıncı, barometre ile ölçülür.
b) Atmosferdeki nem miktarı higrograf ile ölçülür.
c) Rüzgâr hızı anemometre ile ölçülür.
d) 1013 milibardan daha düşük basınç, yüksek basınçtır.
e) Eş basınç eğrilerinin diğer adı izobardır.

3. Aşağıdaki afetlerden hangisinde rüzgâr etken değildir?


a) Kuraklık, çölleşme, kıtlık
b) Çığ
c) Seller ve taşkınlar
d) Erozyon
e) Yeraltı suyu yükselmesi

4. Aşağıdaki faktörlerden hangisi erozyona neden olmaz?


a) Rüzgâr
b) Şimşek ve yıldırım
c) Ani buzul erimeleri
d) Seller ve taşkınlar
e) Kıyı oyulması

5. Aşağıdakilerden hangisi kuraklığın sosyal etkileri arasında yer almaz?


a) Yiyecek kıtlığı
b) Yoksullukta artış
c) Göç
d) Turizm kayıpları
e) Yaşam seviyesindeki düşüş

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


95
Atmosferik Kökenli Afetler

6. Bir bölgede sel ve taşkın olaylarının başlaması hangi etkene bağlı değildir?
a) Akarsu ve dere yataklarındaki rusubat miktarı
b) Bölgenin yağış rejimi
c) Jeolojik yapı
d) Yeraltı suyunun yükselmesi
e) Erozyon

7. Aşağıdaki afet türlerinden hangisi bulaşıcı hastalıkların artmasına yol açar?


a) Yeraltı suyu yükselmesi
b) Sel ve taşkınlar
c) Kıyı oyulması
d) Şimşek ve yıldırım
e) Çığ

8. Atmosferik afetlerin birçoğu sadece ekonomik kayıplara değil, aynı


zamanda çevre kirlenmelerine ve ekolojik dengenin bozulmasına da neden
olurlar. Aşağıdaki afet türlerinden hangisi en az çevre kirliliğine ve ekolojik
dengenin bozulmasına sebep olur?
a) Hortum
b) Kasırga, tropikal siklon, tayfun, fırtına
c) Ani buzul erimeleri
d) Sel ve taşkınlar
e) Çığ

9. Kışın arazide, elektrik hatlarının tamir edilmesi için çalışan bir teknisyen,
bazı meteorolojik olaylar ve bulunduğu yerin yeryüzü şekillerini
inceleyerek çığ tehlikesinin olup olmadığı hakkında fikir sahibi olmaya
çalışıyor. Arazi mühendisi aşağıdaki gözlem veya verilerden hangisine
ihtiyaç duymayacaktır?
a) Geçmişe yönelik son 3 gün içerisindeki meteoroloji raporu
b) Son 1 aylık meteoroloji raporu ve önümüzdeki haftanın tahminleri
c) Yamaç yüzeyinin pürüzlülüğü ve bitki örtüsü çeşidi
d) Toplam kar kalınlığı ve en son yağan kar kalınlığı
e) Yamacın eğimi, yamacın bakısı ve yamaç yüzeyi şekli

10. Aşağıdakilerden hangisi kıyı oyulmalarının meydana getirdiği zararlardan


biri değildir?
a) Yapıların yıkılması
b) Tarım alanlarının azalması
c) Çevreyi kirletmesi
d) Seller ve taşkınlara neden olması
e) Heyelanları tetiklemesi
Cevap Anahtarı
1.c, 2.d, 3.e, 4.b, 5.d, 6.d, 7.b, 8.e, 9.b, 10.c

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


96
Atmosferik Kökenli Afetler

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, 2015. Bütünleşik Tehlike Haritalarının
Hazırlanması, Çığ Temel Klavuz, Ankara
AİGM (Afet İşleri Genel Müdürlüğü), 1999. Çığ El Kitabı. Afet-Çığ Grubu, Ankara
Bratkovich, S., Burban, L. ve diğ.,(1993). "Flooding and its Effects on Trees", USDA
Forest Service, Northeastern Area State and Private Forestry, St. Paul, MN,
ABD.
Canik, B., (1998). Hidrojeoloji: Yeraltı Sularının Aranması, İşletilmesi, Kimyası,
Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ankara.
Cheraghi, M., S. Jomaa, G. C. Sander, and D. A. Barry (2016 ), Hysteretic sediment
fluxes in rainfall-driven soil erosion: Particle size effects, Water Resour.Res.
http://easyscienceforkids.com/all-about-floods/easy-science-kids-floods-glacier-
melting-that-can-cause-flood-image/
http://www.avalanche.org/moonstone/Forecasting/snow%20avalanche%20their
%20characteristics,%20forecasting%20and%20control.htm
http://www.cem.gov.tr/erozyon/anasayfa/collesmepagegrup/genelbilgiler/12-11-
02/D%C3%BCzeltilebilir_%C3%87%C3%B6lle%C5%9Fme_Sorunlar%C4%B1.
aspx?sflang=tr
http://www.geoenciclopedia.com/wp-content/uploads/2014/12/diagrama-
tornado.jpg
http://www.nasa.gov/mission_pages/sunearth/science/mos-upper-
atmosphere.html#.VHg5AzHF8vY
http://www.universetoday.com/65588/what-percent-of-earth-is-water/
http://denver.cbslocal.com/2014/04/16/flash-flood-season-is-near-why-
colorado-is-so-prone/
https://en.wikipedia.org/wiki/Atmosphere_of_Earth
https://en.wikipedia.org/wiki/Coastal_erosion
https://en.wikipedia.org/wiki/Erosion
https://en.wikipedia.org/wiki/Flood#cite_note-17
https://en.wikipedia.org/wiki/Glacial_lake_outburst_flood
https://www.mgm.gov.tr/arastirma2016/dogal-afetler.aspx#sfU
Kadıoğlu, M., (10-11 Şubat 2011). Sel Risk Yönetiminin Temel İlkeleri Sunumu, T.C.
Çevre ve Orman Bakanlığı Doğu Karadeniz Bölgesi Heyelan ve Taşkın
Sempozyumu, Trabzon.
Mc Clung., Schaerer, P.A., (2006). Çığ El Kitabı, Dağcılık Kitapları Serisi, İlk Baskı:
1976, İkinci Baskı: 1993, Son yayınlanma: 2006, 1001 SW Klickitat Way Suit
205, Seattle WA, ABD.
Roger E., (2006-04-04)., "The Online Tornado FAQ", Storm Prediction Center.
National Oceanic and Atmospheric Administration, Retrieved 2006
Zimmer, Carl (3 Ekim 2013). "Earth's Oxygen: A Mystery Easy to Take for Granted".
New York Times. Retrieved 3 October 2013.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


97
BİYOLOJİK AFETLER

• BİYOLOJİK AFETLER DOĞAL AFETLER VE


• Salgın Hastalıklar
İÇİNDEKİLER

• Biyolojik Savaş
AFET YÖNETİMİ
• Böcek İstilaları Dr. Öğr. Üyesi İlknur
• BİYOLOJİK AFETLERDE
SAVUNMA ERKÖSEOĞLU

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Biyolojik afetlerin karşımıza nasıl
çıktığı hakkında bilgi sahibi
HEDEFLER

olabilecek,
• Tarihten günümüze kadar
karşılaşılan biyolojik afetler
hakkında bilgi edinebilecek,
• Biyolojik afetlerde korunma ve
savunma yolları hakkında bilgi
sahibi olabileceksiniz.

ÜNİTE

5
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Biyolojik Afetler

BİYOLOJİK BİYOLOJİK AFETLERE BİYOLOJİK


AFETLER YOL AÇAN SAVUNMA
• Genel Bilgi MİKROORGANİZMALAR • Saptama
VE TOKSİNLER
• Biyolojik • Geleneksel
Afetlerin • Biyolojik Ajanların Mikrobiyolojik
Tarihçesi Özellikleri Yöntemler
• Biyolojik Afetler Nasıl • Hızlı, Duyarlı ve
Olur? Spesifik
• Bir biyolojik saldırının Yöntemler
tespit edilebilmesi • Korunma
için ipuçları nelerdir?
• ABD Hastalık Kontrol
ve Önleme Seçilmiş
Biyolojik Ajanlar
Listesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


99
Biyolojik Afetler

GİRİŞ
Hastalıklar medeniyetin başlangıcından itibaren insan için önemli bir
konudur. Özellikle toplumda kitleler hâlinde kayıplara yol açan ve iş gücünü,
ekonomiyi de etkileyen biyolojik ajanlarla (bakteri, virüs, mantar, toksin) oluşan
hastalıklar güncelliğini korumaktadır. Salgınlar, hastalık yapan mikroorganizmaların
mahsullerden, su kaynaklarından ve hayvanlardan insana ve insandan insana,
bulaşmasıyla meydana gelmektedir. Gelişmiş eski toplumlar halk sağlığını korumak
ve hastalıkların yayılmasını önleyebilmek için yöntemler ve sistemler
geliştirmişlerdir. Tarımın yaygınlaşması ve hayvanların evcilleşmesi ekonominin
Salgınlar sadece bir gelişmesine neden olmuş ve bununla birlikte artan nüfus ve karmaşık yapı toplum
bölgede ya da sağlığını etkilemiştir. Nüfus artışı sınırlı mekânlarda hastalıktan kolayca
kıtalarası olabilir. etkilenebilen insan sayısının artışına yol açmıştır. Türler arası bulaşıcı ajanın
taşınması ve gıda takviyeleriyle toplumda bulaşması daha kolay hâle gelir. Bulaşıcı
ajanlar kalıtsal ya da sonradan kazanılan bir yetenekle insandan insana bulaşarak
hastalık ya da ölüme neden olurlar. İleri derecede hasara neden olan ve yüksek
ölüm riski taşıyan hastalıklar bubonik ve akciğer vebası, tifüs ve çiçek hastalığıdır.
Tarihe baktığımızda, toplumları çaresiz bırakan sıtma, denq humması, sarı humma
ekonomik kayıplara yol açmış, aynı zamanda büyük ölçüde besi hayvanları ve
mahsullerde de ciddi kayıplar yaşanmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda kumandanlar
bulaşıcı hastalıkları kullanarak askerî taktikler geliştirmişlerdir. Biyolojik afet
genelde hastalık yapan mikroorganizmaların vücuda girmesi sonucu, insanlar
arasında enfeksiyonun yayılmasıyla oluşur. Kalabalık alanlarda havadaki sporlarla
şarbonun; aerosollerle çiçek hastalığının; bit, pire ve küçük kemirgenlerle tifüsün
yayılması doğal afete örneklerdir. Enfeksiyon sadece bir bölgede (endemi) ya da
kıtalar arasında (pandemi) da yayılabilmektedir. Hastalıklar, çevresel faktörlerin de
etkisiyle yayılabilmektedir. Örneğin sıçan sayısının artması gibi uygun koşulların
oluşmasıyla ‘’Kara Ölüm’’, su tesislerinin yetersiz temizlenmesiyle kolera
salgınlarının meydana gelmesi gibi … Benzer şekilde Birinci Dünya Savaşı’ndan
sonra toplumların devinimiyle İspanya gribinin hızlı bir şekilde yayılmasına sebep
olmuştur. Yüksek ölüm riskine sahip kısa süren enfeksiyonlar toplumda büyük
kayıplara yol açmaktadır. Uzun süren enfeksiyonlar orta derecede ölüm riski
taşısalar da halkın üretme potansiyelini büyük ölçüde etkilediğinde bu tür
hastalıklar da önemli hâle gelir. Sıtma ve verem gibi hastalıklar zamanla belirgin bir
şekilde salgınların oluşmasına yol açabilmektedir. Günümüze dek bazı
mikroorganizmaların varlığı belirli bir bölgede sınırlı iken insanların artan
seyahatleriyle salgınlarda yeni mikroorganizmalarla karşılaşılmaktadır. Nipah,
Ebola ve Lassa ateşi virüsleri bu mikroorganizmalara örneklerdir. İster doğal olarak
kazanılsın ya da sonradan kazanılmış olsun yüksek hastalık yapma riski olan
ajanların çok sayıda insana bulaşması muhtemeldir. Bazı bulaşıcı hastalıkların
potansiyelleri nükleer silahlar kadar önemlidir ve böylelikle kitle imha silahlarının
içerisinde yer alırlar (biyolojik, kimyasal, radyolojik, nükleer).

100
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Biyolojik Afetler

BİYOLOJİK AFETLER
Biyolojik afetler; doğal olarak oluşan salgınlar, öldürücü mikroorganizmanın
yanlışlıkla salınmasıyla ya da şarbon ve çiçek gibi biyolojik ajanların kasıtlı olarak
kullanılmasıyla (biyoterörizm) meydana gelen salgınlar ve böcek istilaları sonucu
oluşan sosyal, ekonomik ve çevresel hasara sebep olan felaketlerdir.

Biyolojik Afetlerin Tarihçesi


Eski tarihlerden beri biyolojik hastalık etkenlerinin yol açtığı salgınların (veba,
çiçek, grip vb.) bölgesel ya da kıtalar arası ölümlere yol açmış ve bu hastalık
Biyoterörizm, etkenleri askerî, siyasi, ekonomik amaçlar için kullanıldığında etik değerleri
terörizmin sinsi bir olmayan biyolojik savaşları ortaya çıkarmıştır. Bu etkenler, dünya üzerindeki tüm
boyutudur canlılar için bir tehdittir. Biyolojik savaşta kullanılan silahlar/ajanlar günümüz
(Paquette). modern savaşlarında da çoğu kez örneği görülen bir stratejidir. Tarihte biyolojik
saldırı, geçmiş çağlardan itibaren pek çok savaşta kullanılmıştır. Özellikle tarihsel
önemi olan şarbon, biyolojik savaşın hemen her döneminde birçok ülke tarafından
geliştirilmiş, biyoterör saldırılarında tercih edilen bir bakteri türüdür.
Bazı toplumlar salgının nedenini hurafelere, cadılara bağlamış olup bu
insanları hastalıktan kurtulmak için yakmış ve onların eşyalarını salgından
kurtulmak için şehirlerde dolaştırmışlardır. Din adamları geleneksel ayinleriyle
salgını tedavi etmeye çalışmışlar ve Tanrının öfkesini yatıştırmak için suları
zehirledikleri düşünülen Yahudileri öldürmüşlerdir. Toplumlar önlenemeyen
salgınlar nedeniyle korkuya kapılmışlar, bunlardan kurtulmak için kaçmışlar ve
daha çok yayılmasına neden olmuşlardır. Orta Çağ karanlığındaki Batı toplumları
"vebalıların yakılması" ve "cadı avı" ile ünlüdürler. Salgınlar resim, heykel, mimari
ve sinema gibi birçok sanat dalında yerini almıştır (Resim 5.1, 5.2.’de
gösterilmiştir). Günümüzde de İspanya’nın güvenlikten sorumlu bakanı Francisco
Martinez’in yaptığı bir açıklamada İŞİD’in ebola virüsünü biyolojik silah olarak
kullanabileceğini dile getirmesi biyoterörizm kavramının güncelliğini korumaya
devam ettiğini görmekteyiz.

Biyolojik silahlar
canlılara zarar veren
en tehlikeli
silahlardandır.

Resim 5.1. Yedinci Mühür Film’inden Veba Kovma Sahnesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


101
Biyolojik Afetler

Resim 5.2. Pieter Bruegel’in ‘’Ölümün Zaferi’’ Isimli Tablosu

Dünya tarihinde biyolojik salgınlar ile ilgili örneklere rastlamak mümkündür.

• MÖ 69 yılında Pompey tarafından Rize İkizdere’ye yapılan saldırı, Romalı


askerlere Ormangülü balı (deli bal) vererek askerlerde bulantı, kusma ve
bayılma gibi kliniğin ortaya çıkmasına sebep olmuştur (“Grayanotoxin,”
2016).
• 541-542 yıllarında ortaya çıkan Justinyen Vebası, ilk ortaya çıkışında 25
milyon kişinin ölümüne neden olmuştur. Bu rakam o zamanki dünya
nüfusunun en az %13’üne karşılık gelmektedir. Salgın Bizans
İmparatorluğu, Sasani İmparatorluğu ve Antik Mısır İmparatorluğu başta
olmak üzere tüm dünyayı etkilemiş, hastalığın tamamen yok olması iki yüz
sene sürmüş ve etkin olduğu dönemde Justinyen Vebası yaklaşık 25
milyon kişinin ölümüne neden olmuştur.
• Bergama Kralı II. Eumenes’e karşı MÖ 184’te yapılan deniz savaşında,
Kartacalı general Hannibal yılan zehri kullanarak savaşı kazanmıştır
(Hüşan, 2010).
Biyolojik • 1347-1351 yılları arasındaki meydana gelen Büyük Veba Salgını (Kara Ölüm
silah/ajanlar; ya da Kara Veba) Avrupa nüfusunun yaklaşık üçte birinin; Orta Doğu,
bakteri, virüs, Hindistan ve Çin de dâhil olmak üzere yaklaşık 75 milyon kişinin ölümüyle
mantar ve sonuçlanmıştır (“Büyük Veba Salgını,” 2016).
toksinlerdir. • 1422’deki Carolstein Savaşı’nda Litvanyalı askerlerin, vebalı parçalanmış
cesetleri dışkıyla karıştırıp fırlatmalarından kısa süre sonra, kaledeki
insanlarda ölümcül ateşli salgın hastalık baş göstermiş ve kale düşmüştür
(YÜKSEL & ERDEM, 2016).
• 1763’te İngiliz hâkimiyetindeki Amerika’da Kaptan Ecuyer, Amerika
yerlilerine dostluk gösterisi adı altında çiçek hastalığı etkeni taşıyan iki
battaniye ve bir mendil armağan etmiştir. Arkasından patlayan salgın

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


102
Biyolojik Afetler

sonucunda toplu ölümler olmuş ve halk ata topraklarını terk etmek


durumunda kalmıştır (Hüşan, 2010).
• 1918-1920 yılları arasında ortaya çıkan İspanyol Gribi, 18 ayda 50 ile 100
milyon arası insanın (o dönem nüfusun %5'i) ölümüne sebep olarak
insanlık tarihinin bilinen en büyük salgını ve Birinci Dünya Savaşı'nın
bitişine yakın tüm toplumları etkisi altına almış olup bazı tarihçilere göre
savaşın sona ermesinde önemli bir etken olmuştur (İspanyol Gribi, 2016)
• 1914-1918 yılları arasındaki Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar
müttefiklerinin at ve sığırlarına şarbon ve ruam hastalıkları
bulaştırdıklarına, Almanların Rusya’nın St. Petersburg şehrinde veba
salgınına, İtalya’da kolera salgınına ve ayrıca İngiltere’ye karşı biyolojik
etken kullanmakla suçlandığına dair raporlar mevcuttur (Hüşan, 2010).
BİYOLOJİK AFETLERE YOL AÇAN MİKROORGANİZMALAR
VE TOKSİNLER
Bakteri: Bakteriler genellikle tek hücreli mikroorganizmalardır (Şekil 1 ve 2’de
Şarbon, Afrika gösterilmiştir).
ve Asya’da
yaygın bir Virüs: Virüsler hücre yapısına sahip olmayan, sadece elektron mikroskopla
hastalıktır. görüntülenebilen, DNA ya da RNA içeren bağlı patojenlerdir (hastalığa neden olan
her türlü organizma ve maddeye patojen adı verilir). Konak hücreye girip kendisi
için gerekli tüm yapıtaşlarını o hücrede sentezleterek hücreye zarar veren
yapılardır (Şekil 3’te gösterilmiştir).
Mantar: Eşeyli ya da eşeysiz üreyen tek ya da çok hücreli
mikroorganizmalardır (Şekil 4’te gösterilmiştir).
Biyolojik Ajanların Özellikleri

• Biyolojik ajanlar herhangi bir hastanede ya da tezgâh altında kolayca ve


düşük maliyetle üretilebilecekleri için kimyasal ve nükleer ajanlara göre
kullanılma potansiyelleri açısından daha ön plandadır.
• Biyolojik ajanların oluşturdukları hastalıkların tedavilerinde kullanılan
ilaçlara karşı dirençli hale getirilebilir ya da çevrede yayılma yeteneklerinin
artırılmasıyla değişikliğe uğratılabilirler.
• Dünya üzerindeki tüm canlılara zarar verebilen en tehlikeli silahlardandır.
Çok küçük miktarları bile öldürücü olabilir.
• Canlı mikroorganizmalar oldukları için uygun ortamlarda çoğalarak uzun
süren bir etkiye yol açabilirler.
• Ortama uyum sağlayarak koruyucu önlemlerden etkilenmeyebilirler.

•Şarbona sebep olan bakterinin kendisi yüksek ısıda kolayca


Örnek

öldüğü hâlde zorlu fiziksel ve kimyasal çevre koşullara son derece


dayanıklı “spor” denilen yapılar oluşturarak bu zorlu koşullarda
on yıllarca hayatta kalabilmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


103
Biyolojik Afetler

• Genellikle etkileri ani olarak ortaya çıkmaz. Belirtileri kuluçka döneminden


(bir bulaşıcı hastalık etkeninin vücuda girmesiyle hastalığın ortaya
çıkmasına kadar geçen süreye kuluçka dönemi denir) sonra ortaya
çıktıkları için durumun anlaşılması geç olabilir.
• Renksiz, kokusuz ve 1,5 mikron (milimetrenin binde biri) büyüklüğünde
gözle görünemeyecek kadar çok küçük parçacıklar olduğundan ancak özel
cihazlarla tespit edilirler.
Biyolojik afetler; • Biyolojik etkenler vücuda solunum sistemi, sindirim sistemi ve deriden
aerosol, su-gıda
girerek hastalığa sebep olurlar. Sağlam bir deriden geçişleri zordur ancak
kirlenmesi, insandan
insana ve kesi, sıyrık gibi derinin bütünlüğünün bozulduğu durumlarda bulaşma
hayvanlardan kolaylaşır. Su kaynaklarına bulaştırılan ajanlar sindirim yoluyla hastalık
bulaşarak olur. oluşturur. Aerosol (havada kolayca dağılabilen) şeklinde olanlar doğa
koşullarıyla (rüzgâr vb.) daha geniş alanlara dağılıp çok geniş kitleleri
etkiler ve solunmasıyla hayvan ve insanlarda salgınlara yol açabilirler.
• Biyolojik ajanların büyük bir kısmı bulaşıcı olup insandan insana ya da
hayvandan insana bulaşanları çok geniş kitleleri etkileyebilir.
Biyolojik Afetler Nasıl Olur?
Biyolojik afetler biyolojik ajanların havaya püskürtülmeleri, insanlara
hastalığı taşıyan hayvanların enjekte edilmesi ya da su ve gıdaların bunlarla
kirletilmesiyle yayılabilirler.
Aerosol: Aerosol çok küçük katı taneciklerin veya sıvı damlacıkların havada
ya da bir gaz içerisinde dağılmasıdır. Duman (gaz içinde katı), sis ya da spreyler
(gaz içinde sıvı) aerosola birer örnektir. Biyolojik ajanların çevreye yayılmaları
kilometrelerce sürüklenebilen aerosollar ile sağlanabilmektedir.
Su ve gıdaların kontaminasyonu (kirlenmesi): Bazı salgın hastalığa yol açan
mikroorganizmalar ve toksinler su ve gıda kaynaklarına bulaştırılabilmektedir.
Hastalığa neden olan birçok etken yemeklerin pişirilmesi ve suların kaynatılması ile
öldürülebilmekte, toksinler ise etkisiz hâle getirilebilmektedir.
İnsandan insana bulaşma: Bulaşıcı hastalık etkeniyle hastalanan insanlar,
hastalığı diğer sağlıklı insanlara bulaştırabilmektedir. Hastalığın belirli bir kuluçka
süresi (biyolojik ajanla ilk temastan hastalığın ilk belirtilerinin görünmeye
başlamasına kadar geçen süre) olduğundan belirtilerin ortaya çıkması için günler
bazen haftalar gerekmektedir.
Bu yüzden hasta olmuş insanların hastalığı yayarak bu durumdan etkilenen
Biyolojik silahın; insan sayısını artırmaları söz konusu olabilmektedir. Çiçek hastalığı virüsü gibi bazı
biyolojik ajan,
biyolojik ajanlar insandan insana bulaşabilirken şarbon gibileri bulaşmaz.
koruyucu zırh, taşıyıcı
sistem ve yayılma Hayvanlar: Bazı hastalıkların yayılmaları pire, fare, sinek, sivrisinek ve besi
sağlayan hayvanları gibi hayvanlarla gerçekleşmektedir.
mekanizması vardır.
Bir biyolojik saldırının tespit edilebilmesi için ipuçları nelerdir?
Salgının olabileceğine dair medyadan ya da devlet kanalıyla herhangi bir
uyarı yapılmadıysa saldırılar geç fark edilebilir. Uçaklardan püskürtme ve duman

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


104
Biyolojik Afetler

şeklinde bir şeyler atıldığında, patlama sesi düşük mermi ve bombalar


kullanıldığında, sebebi bilinmeyen sis ve duman görüldüğünde, püskürtme cihazı
kullanıldığında, bitki ve hayvanlarda olası hastalık belirtileri dışında bir belirti
varsa, hayvan ölümleri aniden meydana gelmişse, insanlarda coğrafya ve mevsimle
örtüşmeyen hastalık belirtileri görülmüşse, çok sayıda insanda ateş ve ishal gibi
belirtiler ortaya çıkmışsa ve normal şartlarda görülmeyen mantar ve haşereler
ortaya çıkmışsa bir biyolojik saldırı olabileceği akılda tutulmalıdır.

• Biyolojik risklere maruz kalınan meslekler nelerdir?


Bireysel
Etkinlik

• Biyolojik risk etkenlerine karşı genel yaklaşım ne olmalıdır?

Biyolojik Silahın 4 büyük kısmı vardır:

• Biyolojik Ajan (zarar veren kısım)


• Koruyucu zırh (zarar verici ajanı taşırken korumaya yarar)
• Taşıyıcı sistem (füze, torpil,..)
• Yayılma sağlayan mekanizma (yayılma nokta ya da çizgi kaynaklı olur)
Çizgisel yayılma en tehlikeli yayılma şeklidir. Bir kara ya da hava aracı
rüzgâra karşı dik olarak hareket edip söz konusu ajanları yayarak havada asılı kalan
ajanlar şafak, akşam ya da gece çökerler ve geniş bir alana dağılırlar. Nokta
kaynaklı yayılma bir bombanın patlatılması, havalandırma ya da içme suyuna
ajanın konulması ya da zarflar şeklinde gönderilmesi şeklinde olabilir. Biyolojik ajan
içeren şüpheli paketleri tespit etmek oldukça zordur. Maruziyet sonrası belirtilerin
ortaya çıkması saatler hatta günler alabilir. Genelde etkilenen insanlarda grip
benzeri belirtiler ortaya çıkar. İlerleyen dönemde hastalık ciddileşebilir ve ölümle
sonuçlanabilir. Biyolojik ajan içerdiğinden şüphelenilen paketler kesinlikle
açılmamalıdır. Bu şüpheli paket gönderilere sıkça rastlanmaktadır.

•2009 yılında Ankara posta işleme merkezinde yurt dışından gelen


Örnek

iki paket açıldığında beyaz toz dökülmüş ve bunun şarbon


Biyolojik ajanlar olabileceği şüphesi ile 14 PTT çalışanı hastanede müşade altına
kategori A, B ve C alınmıştır. Örnekler Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi
laboratuarına gönderilmiştir. Şarbon içerdiği öngörülen paketteki
olmak üzere üç tozun zararsız bir madde olduğu anlaşılmıştır.
grupta toplanır.

Şüpheli Paketler Nasıl Anlaşılır?


Amerika Birleşik Devletleri Posta İdaresi, OSHA, FBI ve CDC tarafından
tanımlanan şüpheli paketlerin belli ayırt edici özelliklere sahip olduğu
belirlenmiştir. Beklenmeyen bir posta olması, olağan dışı veya beklenmeyen bir
yerden gönderilmiş olması, iade adresinin bulunmaması, pul üzerindeki damganın
iade adresiyle alakasız şehir içermesi, postanın üzerinde “Kişiye Özel” “Gizli”

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


105
Biyolojik Afetler

“Acele” “Geciktirmeyin” gibi kısıtlayıcı ifadeler bulunması, pakette fazla sayıda


posta pulu olması, yabancı bir ülkeden gönderilmiş olması, hatalı yazılmış
kelimelerin varlığı, birey adına değil, sadece unvan adına gönderilmiş olması ya da
unvanların hatalı yazılmış olması, paket üstünde kristal ya da toz şeklinde
kalıntıların olması şüpheli paketlerin özelliklerindendir.
Toksin: Bakteri, mantar veya bitkilerin zehirli (toksik) bir ürünüdür.
Hücrelerde ya da dokularda düşük yoğunluklarda yapısal ve fonksiyonel hasara
neden olabilirler.

Şekil 5.3. Şekil 5.4. Şekil 5.5. Şekil 5.6.

(Bakteri) (Bakteri) (Mantar) (Virüs)

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC, Centers for


Disease Control and Prevention) Seçilmiş Biyolojik Ajanlar
Listesi
CDC güvenlik, ajanın yayılım ve hastalığın ciddiyeti açısından biyolojik ajanları
üç kategoride toplamıştır.
Kategori A: Ulusal Güvenlik açısından yüksek risk oluşturan ajanlardır.
Şarbonun en tehlikeli Ortamda kolaylıkla yayılabilmesi ve insandan insana bulaşması nedeniyle ikincil ve
formu biyolojik silah
üçüncül vakalar gelişir. Yüksek ölüm oranına ve halk sağlığını tehdit potansiyeline
olarak kullanılan
akciğer şarbonudur. sahiptirler. Toplumda panik ve sosyal karışıklıklara neden olur. Halk sağlığı
açısından özel hazırlıklar gerektirir. Bu kategoriye; çiçek, veba, şarbon, ebola
kanmalı ateşi, marburg kanamalı ateşi gibi hastalıklar girmektedir.
Kategori B: Orta dereceli yayılıma bağlı olarak orta düzeyde hastalık ve
düşük oranda ölüme yol açan gruptur. Bu kategoriye; brucelloziz, venezuella
ensefalomyeliti, risin toksini, stafiokoksik enterokoksik enterotoksinler, kolera,
dizanteri gibi hastalıklar girmektedir.
Kategori C: Kolay elde edilebilen, üretimi ve yayılımı kolay olan, yüksek ölüm
ve hastalık potansiyeline ve halk sağlığını yüksek riskte tehdit eden ajanlardır. Bu
kategoriye; Nipah virüs, sarıhumma girmektedir.
Basillus Anthrasis: Şarbon hastalığına yol açan bir bakteridir. En fazla risk
altında olanlar; besi hayvanı yetiştiren çiftçiler, veterinerler, seyahat edenler,
laboratuvar çalışanları, askerî personel, posta hizmetinde çalışanlardır. Bu

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


106
Biyolojik Afetler

hastalığın cilt, mide- bağırsak ve akciğer olmak üzere üç çeşidi vardır. En yaygın
olanı cilt şarbonu ve en tehlikelisi biyolojik silah olarak da kullanılan akciğer
şarbonudur. Şarbon mikrobu insan vücuduna kesi, sıyrık ya da kaşıma gibi yollarla
deriden, sporların solunması yolu ile solunum sisteminden ya da sporların
bulaşmış olduğu etlerin yenilmesi ile mide-bağırsak sisteminden girerler. Akciğer
şarbonunda, ortalama 1-6 günlük (bazen haftalar boyunca sürebilen) kuluçka
döneminden sonra ilk belirtiler ortaya çıkar. İki aşamadan oluşur: İlk evrede
öksürük, ateş, nefes darlığı, baş ağrısı, kusma, halsizlik, karın ağrısı ve göğüs ağrısı
gibi özgün olmayan belirtiler görülür. Bu evre saatler ya da günler boyu sürebilir.
Tanı konulamayan hastalarda hastalığın ikinci evresi olan hızla kötüleşen dönem
başlar. Bu dönemde ani başlangıçlı ateş, terleme, nefes darlığı ve şok gelişir. Bazı
hastalarda yaygın lenf bezlerinin büyümesi ve akciğerlerin arkasında kalan kısmın
genişlemesiyle ıslığa benzer, kaba solunum sesleri duyulur. Bu bulgulardan sonra
morarma ve tansiyon hızla düşerek bazen birkaç saat içinde ölümle sonuçlanır.
Hastaların yaklaşık %50'sinde kanamalı menenjit (beyin zarı iltihabı) gelişebilir.
Belirtilerin başlangıcından sonraki ilk 48 saat içinde tedavi verilmeyen olgularda
ölüm oranı %95'e kadar yükselir. Bunlarda hastalığın başlangıcı ile ölüm arasında
geçen süre ortalama üç gündür. Cilt şarbonu; sporların derideki kesik ya da
sıyrıklardan girerek deri içinde depolanması sonrası gelişir. Özellikle el, kol, yüz ve
boyun gibi açıkta kalan bölgelerde sık görülür. Mikrobun bulaşması ile hastalığın
ortaya çıkışı arasında geçen süre genellikle 2-3 gündür.
Kaşıntılı küçük kızarıklık ya da deriden kabarık döküntüler olarak başlar ve 1-
Veba kara ölüm olarak 2 gün içinde bu kızarıklar genişleyerek üzerinde içi su dolu kabarcıklar oluşur. Bu
bilinir. kabarcıkların sıvısı birkaç gün içinde bulanıklaşarak mavi-siyah bir renk alır. Bu
oluşan hastalıklı bölgenin etrafı ödemli ve kızarmış bir alanla çevrili olup ağrısızdır.
Kabarcık patlayınca ortası çökük, siyah bir ülser oluşur. Zamanla bu yara kuruyarak
siyah bir kabuk oluşur ve kabuk altında yara izi bırakarak düşer. Buna püstüla
maligna (kara kabarcık) (Şekil 5) adı verilir. Göz çevresinde, boyun ve göğüs ön
duvarında gelişen yara ödem fazladır ve yayılma eğilimindedir. Mide-Bağırsak
Sistem Şarbonu; ağız ya da yemek borusunda ülserleri, bölgesel lenf bezi
büyümesi, ödem ve bakteri kana karışır (kan zehirlenmesi). Bağırsağın son
kısımlarında yerleşiminde bulantı ve kusmayı kanlı ishal, ve kan zehirlenmesi
tablosu izler. Şarbon tedavisinde antibiyotik türlerinden penisilin ve doksisiklin
kullanılır.
Fransiella Tularensis: Tularemi (“Francis” hastalığı, geyik sineği ateşi, tavşan
ateşi ya da “Ohara” hastalığı ) hastalığına neden olan bir bakteri olup dünyada
birçok farklı coğrafi bölgeden bildirilir. İnsanlar; kene ve geyik sinekleriyle temasla,
bu mikropla kirlenmiş suları içmeyle, bu mikropla kirlenen zirai tozların ya da
aerosallerin solumayla ve laboratuvarda maruz kalmayla bulaşabilir. 2-10 günlük
bir kuluçka dönemi sonrasında aniden başlayan ateş, titreme, baş ağrısı, hâlsizlik
ve iştahsızlık şeklinde bir klinik ortaya çıkar. Ayrıca soğuk algınlığı, kas ağrısı, göğüs
ağrısı, kusma, boğaz ağrısı, boyundaki lenf bezlerinde şişme, karın ağrısı ve ishal de
görülebilir (Şekil 6). Hastaların yaklaşık yarısında ise herhangi bir belirti
görülmeyebilir. Tedavisinde erken dönemde başlanan etkili antibiyotik tedavisi ile

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


107
Biyolojik Afetler

hastalık belirgin olarak azalmaktadır. Hafif ve orta şiddetli vakalarda ağızdan


tedavi, ciddi vakalarda ise hastaneye yatış ve damar yolundan tedavi antibiyotik
tedavisi önerilmektedir.
Korunmak için böcek ilacı kullanılır, ölü ve hasta hayvanlara eldiven giyerek
dokunulur, temizlenmemiş sular içilmez. 2016 yılının başlarında DAEŞ terör
örgütünün Türkiye’yi tehdit ettiği hastalık türü Tularemi’dir (Sputnik, 2016).
Yersinia Pestis: Yersinia pestis, vebaya neden olan bir bakteridir. (“Veba,”
2016). Veba tarihte kayda değer bir öneme sahiptir ve modern medeniyetin
gelişimine büyük etkisi vardır. Bazı bilim adamları Basra Körfezi Savaşı’ndan
evlerine dönen Roma askerlerine bulaşan veba mikrobunun yayılmasıyla Roma
İmpartorluğu’nun çöktüğünü savunur. Yüzyıllarca Asya, Afrika ve Avrupa’da
Brusellozis,
salgınlar görülmüş ve şehirlerde ülkelerde paniğe sebep olmuştur. Yersinia pestis
Brucella
kemirgen hayvanlar ve onların pirelerini içeren bir döngüyle yaşamını sürdürür.
bakterisinin
bulaşmış hayvan 1924-1925’te kent fareleriyle son veba salgını Los Angeles’ta olmuştur. Pire ısırığı
ürünlerinden ile bakteriler lenfatik yolla lenf bezlerine girer. Bakteri kana karışarak zatüre,
insana geçer. menenjit, yaygın damar içi kanama, kan zehirlenmesi, çoklu organ yetmezliği ve
ölüme sebep olur. Bubonik veba (hıyarcık vebası), akciğer vebası ve sepsis olmak
üzere üç şekli görülür (Şekil 7). Bubonik veba, vakaların %75’ini oluşturur.
2-10 günlük kuluçka dönemini takiben ateş, titreme, halsizlik, dalgınlık, ruh
bozuklukları, kalp çarpıntısı, yüz ödemi, tansiyon düşüklüğü, karaciğer ve dalağın
büyümesi, yaygın damar içi kanama nedeniyle gelişen kanamalardan dolayı kara
ölüm meydana gelir. Mikrop, bubonik vakalardan kan yoluyla ya da damlacık
yoluyla insandan insana bulaşarak akciğer vebasına yol açabilir. Ateş, öksürük, kan
tükürme gibi semptomlar görülür. Ölüm oranı yüksektir. Bubonik vebadan ya da
akciğer vebası olan hastalarda tüm vücuda yayılım olur ve mikrop tüm kanda
dolaşır (veba sepsisi) ve bu hastaların birçok organının yetmezliğe gitmesiyle ölüm
meydana gelir. Şüphe edilen vakalarda hemen tedaviye başlanır. Tedavide;
streptomisin, tetrasiklin, doksisiklin, siprofloksasin antibiyotikleri kullanılır.

Şekil 5.7. Şekil 5.8. Şekil 5.9.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


108
Biyolojik Afetler

Brusella türleri: Bruselloza (Malta humması ya da Akdeniz humması) yol


açan, hayvanlardan insanlara geçen bakterilerdir. Hastalık brusella türü
bakterilerin bulaşmış olduğu hayvanların etleri, süt, idrar gibi vücut sıvıları, mikrop
bulaşmış süt ile hazırlanan süt ürünlerinin tüketimiyle insanlara bulaşabilir;
titreme ile yükselen ateş, kas ve büyük eklem ağrıları ile seyreder. Hastalığın
kuluçka süresi 2-3 hafta arasındadır. Hastalık genellikle halsizlik, iştahsızlık, kas ve
Vibrio kolera eklem ağrıları ile kendini gösterir. Bazı hastalarda menenjit görülebilir. Bazı
barsakları enfekte hastalarda bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal veya kabızlık gibi mide-bağırsak
edip ani ishallere yol
sistemi belirtileri görülebilir. Kalp zarında iltihaplanma da meydana gelebilir ve bu
açan bir bakteridir.
durumda genellikle ölüm oranı yüksektir. Solunum yoluyla bakteri alındığında;
bronşit, zatürre, akciğerde kitleler, akciğer apsesi, lenf bezlerinde büyüme ve
akciğer zarında sıvı birikimi meydana gelebilir. Tedavide, ikili ya da bazı
durumlarda üçlü antibiyotik uygulaması şeklindedir.

Vibrio kolera: Vibrio kolera barsakları enfekte edip ani ishallere yol açan bir
bakteridir. Dünya üzerinde her yıl 3,5 milyon kolera vakasına rastlanmakta ve bu
hastalıktan 100.000’in üzerinde ölüm görülmektedir. Hastalıkta bazen belirti
görülmeyebilir ya da hastalık hafif-orta seyreder, bazen ise şiddetli olabilir. İshal,
kusmayla sıvı kaybı olur; bunun sonucunda kalp hızı artar, kan basıncı düşer, kas
krampları gibi belirtiler görülür. Bu hastaların sıvı ihtiyacı yerine konulmazsa
saatler içinde ölürler.
Tedavide ağızdan ve/veya damardan sıvı verilir, aynı zamanda antibiyotik
kullanılır.
Smallpox Virüs (Variola /Çiçek Virüsü): Tüm hayvan virüslerinin en
büyüğüdür. Aeorosalle yüksek oranda enfeksiyon yapma olasılığı olan ve çiçek
hastalığına yol açan bir virüstür. İnsan vücudu çiçek virüsü için doğal rezervuardır
ve insandan insana bulaşır. Zaman zaman salgınlara yol açmış olup son doğal
salgın Amerika’da 1949’da olmuştur.
Dünyada geniş kitleler aşılanmış, 1980’de çiçek virüsünün görünmez olduğu
DSÖ tarafından ilan edildikten sonra aşılamaya son verilmiştir. Hastalıkta 12
günlük kuluçka sürecinden sonra, ateş ve baş ağrısı başlar. İçi iltihap dolu
kesecikler tüm vücutta ortaya çıkar. Ölüm oranı bağışıklanmış bireylerde %3 iken
bağışıklanmamış kişilerde ise %30’dur. Aerosalle maruziyet sonrası hâlsizlik, ateş,
kusma, baş-sırt ağrısı olabilir. Biyoterörizm ya da başka bir yolla virüsle
İnfluenza virüsü karşılaşıldığında, bağışıklanmamış insan popülasyonu çiçek virüs enfeksiyonuna
gribe yol açan virüs duyarlı hâle gelebilir.
olup, birçok alt tipi
mevcuttur. Venezuelan Equin Ensephalitis (VEE) Virüs: Eklem bacaklılarla taşınan bir
virüstür ve sivrisinek ısırığı ile hastalığa neden olur. At, eşek, katır gibi hayvanlar bu
virüs için doğal depodur. Aerosal yolla yüksek derecede bulaşıcı bir ajandır.
Kuluçka süresinden sonra halsizlik, ateş, baş ağrısı gibi belirtiler görülür. Bazı
hastalarda geç safhada sinir sisteminde ardıl sorun gelişebilmektedir. Ölüm oranı
düşüktür (%1).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


109
Biyolojik Afetler

Ebola ve Marburg Virüsleri: Viral kanamalı ateşe neden olan virüslerdir.


Mikrop bulaşmış vücut sıvısı ve organlarla direkt temasla insandan insana geçiş
olur. Ölüm oranı çok yüksek olması (%30-90), düşük miktarlarda bile bulunduğu
canlıyı hasta edebilmesi, tedavisinin olmaması nedeniyle biyolojik ajan olarak cazip
hâle getirir. Kuluçka süresi 4-21 gündür. Hastalarda görülen belirtiler; ateş, kas
ağrısı, baş ağrısı, kusma ve ishaldir.
Nipah virüsü: İlk defa 1999 yılında Malezya ve Singapur’da domuzla uğraşan
çiftçilerde salgına (beyin ve akciğerlerde ödem) yol açmasıyla gündeme gelmiştir.
300 kişinin hastalandığı 100 kişinin öldüğü rapor edilmiştir. Salgını önlemek için
milyonlarca domuz öldürülmüştür. 2001 yılında Bangladeş’te Nipah virüsünün
sebep olduğu salgın görülmüştür. Yine aynı yıl Hindistan’ın Siliguri şehrinde
hastane enfeksiyonu olarak insandan insana geçiş görülmüştür.
Sonrasında da bu bölgelerde vakaya rastlanmamıştır. Hurma ve hurma
özünden meydan getirilen şuruplardan bulaşma ihtimali vardır. Spesifik bir ilacı
yoktur.
Belirtilere yönelik tedavi yapılır ve koruyucu önlemler alınır.
Şiddetli Akut Solunum Yolu Sendromu (SARS): Korona virüsünün (SARS- CoV)
etken olduğu bir hastalıktır. İlk defa 2003 yılında Asya’da rapor edilmiştir.
Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avrupa ve Asya kıtalarında birçok ülkede
salgınlara yol açmıştır. Yüksek ateşle başlar, baş ağrısı, tüm vücutta ağrı, hâlsizlik,
ishal gibi belirtiler görülmektedir. 2-7 gün sonra birçok hastada zatürre ile
seyreder. Salgın, hasta insanların hapşırarak öksürerek onlara yakın mesafede
duran insanlara bulaşarak meydana gelir. Aşısı yoktur. Korunmak için sabun ve
suyla ellerin yıkanması, yakın temastan kaçınılması gerekmektedir.

MERS (Middle East Respiratory Syndrome/Orta Doğu Solunum


Sendromu)
Korona virüsün etkeni (MERs-Cov) olduğu bir hastalıktır. İlk defa Suudi
Arabistan’da 2012 yılında görülmüştür. Arap Yarımadası dışında 2015’te Kore’de en
‘’Grip salgınları hep büyük salgın olmuştur. Salgının Arap Yarımadası’na yapılan seyahatlerle ilişkili
yaşanır, ne olup olduğu bildirilmiştir. Bu hastalarda ateş, öksürük, solunum yetersizliği bazı
bittiği sonra
hastalarda kusma ve ishal de görülebilir. Aşısı yoktur. Korunmak için sabun ve suyla
anlaşılır.’’
Soren Kierkegaard ellerin yıkanması, yakın temastan kaçınılması gerekmektedir.
İnfluenza Virüsü: Gribe yol açan, birçok alt tipi olan yıllara göre farklı isimli
salgınlarla karşımıza çıkan bir virüstür. 1918-1920 yılları arasında H1N1 virüsünün
bir alt türü İspanyol gribi salgınına yol açmış ve 18 ay içinde 50 ile 100 milyon
arası insan ölmüş (zayıf, yaşlı ve çocuklardan çok, sağlıklı genç yetişkinler

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


110
Biyolojik Afetler

hastalanmış) ve insanlık tarihinde en büyük salgınlardan biri olmuştur (Johnson &


Mueller, 2002). Ardından 1957-58’de H2N2, 1968-69 yılları arasında H3N2,
1977-78’de H1N1 salgınları olmuştur. H5N1 kuş gribi olarak bilinir. Kuşların daha
nadir olarak da domuzların bu virüsle enfekte olmasıyla insanlara geçiş
olmaktadır. 2003’te 65 ülkede salgınlar ortaya çıkmıştır. Dünya Sağlık Örgütü
(DSÖ) 2009’da H1N1 virüsünün domuz gribi salgınına sebep olduğunu
bildirmiştir. Virüsün sürekli olarak değişikliğe uğraması nedeniyle dünyada
sürekli bir enfeksiyon izlenmekte ve her yıl grip aşılarında çeşitli ayarlamalar
Botulizm gıda yapılması gerekmektedir. Sıkça gündeme gelen grip salgınları nedeniyle 1947
zehirlenmelerin
yılından itibaren DSÖ Küresel Grip Programı’nı uygulamaktadır. Grip genel
de meydana
olarak kişiden kişiye öksürme, aksırma esnasında ortama yayılan ve virüs içeren
gelir.
damlacıklarla bulaşmaktadır. Bu damlacıklar, direkt solunum yolu ile alınabileceği
gibi ortamdaki kapı kolu, masa, sandalye gibi yüzeylerden eller vasıtasıyla da
bulaşabilmektedir. El sıkışma ile de bulaşabilmekte ve ateş, öksürük, boğaz ağrısı,
burun akıntısı, baş ağrısı, titreme, hâlsizlik, nadiren kusma ve ishal gibi belirtilerle
karşımıza çıkmaktadır. Bazı hastalarda solunum yetmezliği gelişebilir ve ölümle
sonuçlanabilir. Virüslerin salgınlar yapması artan dünya nüfusu, kıtalar arası
seyahat ve toplu yaşam alanları nedeniyle hem kolaylaşıp hem de hızlandığından
her düzeyde salgın hastalıklara karşı bir plan hazırlamak gerekmektedir.
Uygulamaya konulan planlar belirli aralıklarla güncellenerek bilimsel gelişmelerle
paralel seyretmelidir. Gribin tedavisi yoktur. Belirtileri azaltmaya yönelik destek
tedavisi yapılır. Aşı ile koruma sağlanmaya çalışılmaktadır.
Koksidioides İmmitis: Koksidioidomikozis denilen hastalığa neden olan
mantardır. Çoğu kez, grip benzeri belirtilerle ortaya çıkar. Hastalık genellikle fark
edilmez ya da erkenden iyileşen orta üst solunum yolu enfeksiyonu ile seyreder.
Fakat hastalık sabitleşmişse, hastalık akciğerleri ya da beyin zarlarını, kemikleri,
eklemleri ve deri-deri altı dokuları da içeren sistemik yayılımla ilerleyebilir. Tedavi
edilmeyen vakalarda ölüm oranı %50’dir. Tedavide Amfoterisin B, ketokanazol ya
da itrakonazol kullanılır.
Botulinum Toksini: Botulizm hastalığına sebep olan ajan olup Klostridium
botulinum adlı bakteri tarafından üretilen bilinen en iyi zehirli toksindir. Toksinin
laboratuvar farelerinde 5 pikogramı (5x10-12 mg) öldürmesi için yeterlidir. Bir
tahmine göre, 39,2 g botulinum toksini 6 milyar insanı öldürebilir. Bu toksin kobra
zehirinden 100 milyon kez, çok korkulan kimyasal savaş ajanı sarinden 100.000 kez
daha zehirlidir. Botulinum toksini asetilkolin denilen bir nörotransmitterin (sinir
hücreleri arası ya da sinir hücresi ile başka hücreler arasındaki iletişimi sağlayan
kimyasallar) salınımını sağlar ve sinir hücreleri arası elektriksel akımın geçişini
önler. Klasik olarak botulizm insanlarda gıda zehirlenmelerine bağlı olarak gelişir,
solunum zorluğuna ve görme problemlerine neden olur. Toksin alındıktan 24 saat
içinde solunum durarak ölümle sonuçlanır. Etkili bir destekleyici tedavi ile
botulizme bağlı ölüm oranı %10’a kadar azaltılabilir.
Stafilotoksin Enterotoksin (Tip B): Stafilokoksik aureus herkesin karşılaştığı
bir bakteri olup bu ajanın toksini ‘’Stafilokokkal enterotoksin (tip B) (SEB)” gıda
zehirlenmelerine neden olur. Potansiyel bir biyolojik ajan olarak aerosal yolla

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


111
Biyolojik Afetler

SEB’in alan insanların %80’ni 3-12 hafta içinde etkilenir. Bu toksin kaynama
sıcaklığına ve asitlere, alkalilere dirençlidir. Bu özellikleri nedeniyle su ve gıda
maddelerinde SEB’in kullanımı olası saldırıyla ilişkilidir. SEB ile zehirlenme 1-2
haftayı alabilir ve SEB’in yüksek konsantrasyonlarında kan zehirlenmesiyle oluşan
şoka ve ölüme yol açabilir.
Trikotesen Mikotoksin: Trikotesen Mikotoksin (T2 toksini) Fusarium,
Trikoderma gibi mantarlar tarafından üretilir. Alimenter toksik alöki (ATA) olarak
bilinen hastalığa neden olurlar. Tipik ATA belirtileri kusma, şiddetli deri tahrişleri ve
iç kanamadır. T2 toksini biyolojik ajanlar içinde ciddi potansiyelde (kimyasal ajan
olan hardal gazı ya da levisit gibi kimyasal savaş ajanlarından birkaç yüz kat daha
Stafilokokkal fazla) cilt hasarına yol açan tek ajandır. Mikrogram miktarda hardal gazından daha
enterotoksin (tip B) güçlü şekilde gözde hasara yol açabilir.
(SEB) gıda
zehirlenmelerine Risin Toksini: Tüm dünya üzerinde yetişebilen kene otundan (Risinus
neden olur. kommunis) üretilen toksindir. Bitkinin tohumları toksinin kaynağıdır. Risin
sindirildiğinde, iğneyle vücuda verildiğinde ya da solunumla alındığında toksiktir.
Yaygın kullanılabilirliği ve hafif bir ürün olması biyolojik ajan olarak kullanımında
esas nedendir. Risin zehirliliğinin belirtileri olan ateş, öksürük, solunum güçlüğü,
mide bulantısı ve eklem ağrısı maruziyetten 18-24 saat içinde ortaya çıkar.

Solunum yoluyla alındığında solunum yetmezliğine neden olur. Aynı zamanda


sindirildiğinde şiddetli mide-bağırsak belirtilerine, ilerleyen evrede damarlarda
büzüşmeye ve hasara; iğne ile vücuda verildiğinde ise çoklu organ yetmezliğine
neden olur. Risin toksinin oluşturduğu tabloyu önleyici bir aşı mevut değildir.
Böcek İstilaları: Yeni alanlara ulaşan, yerleşen ve yayılan yöreye özgü
olmayan hastalık taşıyıcılar sarı humma, tifüs, sıtma gibi salgın hastalıkların
tarihinde önemli bir yere sahiptir. Erişkin kara sinek, tatarcık, çöl sineği gibi bazı
taşıyıcılar ise rüzgârla ya da uçarak yeni yerleşim yerlerine yayılmasına rağmen,
pireler, bitler, öpücük böcekleri ve sivrisinekler insan aracılığıyla taşınır.
15. yüzyıldan günümüze gemi taşımacılığında birbirini izleyen Aedes aegypti,
Culex pipiens ve günümüzde daha çok rastlanan Aedes albopictus sivrisineklerinin
istila dalgaları görülmüştür. Sivrisinek istilasında hava taşımacılığı daha önemsizdir.
Su tutan otomobil tekerlekleri gibi hareket edebilen taşıyıcı ortamları işgal eden
sivrisinek türleri günümüz istilalarında başarılıdır. Çiçekte üremeyi sağlayan yapı,
önceki başarı ve insanın yaşadığı ortama adaptasyonu, böceklerin istilalarının
başarısını kolaylaştırır.
Bir diğer böcek istilası çekirgelere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Özellikle
Kuzey Afrika'da ve Arabistan Yarımadası’nda yaygın olarak bulunan çöl çekirgeleri,
en çok tanınan ve biyolojik afete dönüşebilen olaylara neden olan çekirge
türleridir.
Ülkemiz çöl çekirgesinin üreme alanlarından uzak olmasına rağmen zaman
zaman çöl çekirgesi salgınları ile karşı karşıya kalabilmektedir. Çöl çekirgelerinin
göçlerinde sıcaklık ve rüzgâr gibi doğa koşullarının rolü önemlidir. Türkiye’de çöl

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


112
Biyolojik Afetler

çekirgesi salgınları 1915’te Sivas’ta, 1930-1958 yıllarında Sivas ve Erzincan illerinde


olmuştur.
Tifüs: Riketsia türü bakterilerin oluşturduğu bir bulaşıcı hastalıktır. Bu bakteri
sinekler, bitler, akarlar ve keneler gibi dış asalak böceklerle taşınır. Enfekte olan bu
böceklerin insanları ısırdığı zaman dışkılarını bırakmasıyla bulaşma sağlarlar.
Bakteri alındıktan 1-2 hafta sonra ateş, baş ağrısı, döküntü, bulantı-kusma
yaygın belirtileridir. Tedavisinde antibiyotik kullanılır.
Sarı humma ateşi: Flavivirüs ailesinden sarı humma virüsü adı verilen bir
mikroorganizmayla oluşan bir hastalıktır. Enfekte sivrisineklerin ısırmasıyla bulaşır.
Grip benzeri belirtilerden ağır karaciğer hastalıklarına, kanamalı belirtilere ve
birçok organın yetmezliğine kadar ilerleyebilir. Sarı humma salgını ilk defa
Sıtma dişi bulaş
olmuş sivrisineğin 1700'lerde İtalya, Fransa, İspanya ve İngiltere'de ortaya çıkmış, 19. yüzyılda
ısırmasıyla insana İspanya'da 300.000 kişinin sarı hummadan öldüğüne dair bilgiler mevcuttur. Aşısı
bulaşır ve nöbetler vardır. Seyahat edecek insanların gidecek bölgelere göre aşılanması gerekebilir.
hâlinde ateş olur. Sarı hummanın spesifik tedavisi yoktur. Tedavisi belirtilere yönelik yapılır.
Sıtma: Bir parazitin neden olduğu dişi sivrisinek kaynaklı bir hastalıktır.
İnsanlık tarihinde geniş bir yeri vardır. Hastalık yaygın olarak görülmüş ve tarih
boyunca da çeşitli uygarlıkların yok olmasına neden olmuştur. 1940'lı yıllardan
sonra sıtmaya gereken önemin verilmesi ve hastalık taşıyan böceklerin
mücadelelerin başlanılması ile hastalığın görülmesi azalmıştır. Fakat böceklerin
kullanılan tarım ilaçlarına karşı direnç geliştirmesi ve özellikle Afrika’daki
çalışmalarda tekrar karşılaşılmıştır. 2015’te tahmini verilere göre dünya çapında
214 milyon sıtma vakası olduğu ve bunların 438.000’inin (birçoğunun çocuk olduğu)
Afrika Bölgesi’nde öldüğü bildirilmiştir. Sıtma enfekte sivrisineğin ısırmasıyla 7-30
gün içinde belirtiler ortaya çıkar. Sıtmanın özelliği nöbetler hâlinde gelmesidir.
Nöbet başlamadan birkaç gün önce halsizlik, neşesizlik, iştahsızlık, başağrısı, sırt ve
bacak ağrıları olur. Nöbet, şiddetli titremeyle yükselen ateşle başlar, terlemeyle
sona erer. Fakat ateşsiz vakalar da olabilir. Tedavide primetamin, proquanil,
klorakin ilaçları verilir. Sıtmadan korunmanın en önemli yolu sivrisineklerle
mücadeledir.
Chagas hastalığı ya da Amerika tripanozomiyazı, Trypanosoma cruzi adlı
parazitin sebep olduğu tropikal bir hastalık olup öpücük böceği (Triyatomine)
olarak bilinen böcekler aracılığıyla yayılır. Belirtiler, enfeksiyonun seyri sırasında
değişkenlik gösterir. Hastalığın ilk aşamasında herhangi bir belirti görülmeyebilir ya
da ateş, lenf bezlerinde şişme, baş ağrısı ya da ısırık yerinde şişlik görülür.
Hastalığın akut (kısa sürede ortaya çıkan) ve kronik (uzun sürede ortaya çıkan)
evreleri vardır. Parazitin giriş yerinde şişlik, ateş gibi belirtiler olur. Nadiren kalp
kasının ve beynin şiddetli iltihaplanmasına neden olabilir. Akut fazı takiben enfekte
Biyolojik savunma hastalar iyileşme dönemine girer ve belirti görülmez. Bu dönemde kişiler
saptama ve
enfeksiyonun farkında değildir. Hastalanan insanların %20-30’unda daha geç
korunma olarak iki
elemandan oluşur. dönemlerde zayıflama ve insan sağlığını tehdit eden tıbbi problemler (ani ölümlere
neden olan kalp ritim bozuklukları, kalp yetmezlikleri, genişlemiş yemek borusu ve
kalın bağırsak) ortaya çıkar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


113
Biyolojik Afetler

BİYOLOJİK SAVUNMA
Biyolojik ajanları yok etmek ya da etkilerini azaltmak için yapılan
faaliyetlerin hepsine biyolojik savunma denir. Saptama ve korunma olarak iki
elemandan oluşur.

Saptama
Biyolojik ajanların birçoğu (toksinlerin ve birkaç hastalık yapan mikrop
haricindekiler) bulaşıcıdır, dolayısıyla kolaylıkla hedef ve/veya hedef olmayan insan
topluluğunda yayılarak toplumda paniğe neden olurlar. Bundan ötürü hızlı bir
En iyi biyo şekilde tespit etmek son derece önemlidir. Biyolojik ajanları alıcılarla tespit edip
saptayıcılar ölçülebilir sinyallere dönüştüren biyosensörler (biyo-alıcılar; biyodedektörler) olası
insanlardır. bir biyolojik savaş ajanıyla saldırıda erkenden ikaz edebilir. Kimyasal detektörlere
göre daha karmaşık, yavaş, büyük ve ağırdırlar. Biyolojik ajan tespit etmek için
kitler kullanılır (Şekil 5.11.). Bu kitler hava, su, toprak ve çevredeki diğer cisimlerden
uygun örnekler alınmasını sağlar. Biyolojik etkenlerin laboratuvara uygun
koşullarda taşınmasını sağlar. ABD ve müttefikleri Körfez Savaşı sırasında birkaç
sistem geliştirmiştir. Bunlar; SMART (Sensitive Membran Antigen Rapid System),
JBPDS (Joint Biological Point System), BIDS (Biological Integrated Detection
System), IBAD (Interim Biogical Agent Detector)’dır. Biyoterörist saldırısı olayında
önlemler alınabilsin diye, özellikle mikroorganizmanın tür seviyelerini kısa bir
zaman içinde gösterebilen detektörlere ihtiyaç vardır. Bu nedenle saptama sistemi
hızlı, duyarlı ve spesifik özelliklere sahip olmalıdır. Saptama ve gösterme yöntemleri
bilinen mikrobiyolojik yöntemler gibi sınıflandırılabilir. Biyolojik ajanları hızlı bir
şekilde saptayan sistemler henüz bulunmamaktadır. En iyi biyosaptayıcılar
insanlardır.
Biyolojik ajanın saptanmasını sağlayan yöntemler Geleneksel Mikrobiyolojik
Yöntemler ile Hızlı, Duyarlı ve Spesifik Yöntemler olarak iki başlık altında
incelenebilir.

Geleneksel Mikrobiyolojik Yöntemler


Bunlar kültür ve mikroorganizmaların büyümesini içerir ve bunları
biyokimyasal ve serolojik testlerle (belirli bir organizmaya, yabancı proteinlere,
vücudun kendi proteinlerine karşı üretilen antikor veya spesifik antijen proteinlerin
varlığını saptayan yöntemler) tanı izler. Fakat bunlar erken önlem almak için
oldukça yavaş olsa da biyolojik savaş ajanın kesin tanısı için kullanılırlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


114
Biyolojik Afetler

Hızlı, Duyarlı ve Spesifik Yöntemler


Bu yöntemler polimeraz zincir reaksiyonu (polymerase chain reaction, PCR),
DNA probları, immunosensörler, akım sitometrisi, gaz kromotografisi kütle
spektrometridir (GC-MS). Bunlar daha duyarlı ve güçlü biyodetektörler, hızlı analiz
ölçüm platformu, mikrobiyal tanıma sistemi ve biyohasar saptama sistemi gibi
Biyolojik savaş
ajanlarından saptama sistemlerinin gelişiminde temel araçlardır. Bunlar, aerosaldaki spesifik
korunma; fiziksel organizmaların varlığını kesin olarak belirleyen biyosensörler ve hava alıcıların
korunma, birleşimi online gelişme seviyesi saptama sistemleridir. Bu sistemlerin çoğu eş
dekontaminasyon ve zamanlı olarak iki ya da daha fazla biyolojik savaş ajanını saptayabilir.
tıbbi tedaviyi kapsar.
M/s Smith Saptama ve Birleşik Devletler Tıp Araştırma Enstitüsü Enfeksiyon
Hastalıkları’nın ortaklaşa geliştirdiği biyodetektör, 14 saate kadar sürekli işletim
yeteneğine sahip otomatik bir araçtır. Bir tehdit saptandığında, görsel- işitsel alarm
oluşturur ve organizmanın tipini ve konsantrasyonunu belirler.
Biyodedektör 15 dakika içinde eş zamanlı olarak sekiz farklı saptama
yapabilme yeteneğine sahiptir. Bu sistem B. antrasis, botulinum ve risin toksinlerini
içeren biyolojik savaş ajanlarının sayısının saptanması için çevresel testlere
uygulanabilir. Önemli biyolojik savaş ajanlarının saptanması için test sistemlerinin
bazıları Hindistan’da mevcuttur. Saptama Araştırma ve Geliştirme Kurumu,
Gwalior, farklı bakteri, viral ve toksin ajanlarının tanıyabilmek için geliştirme
çalışmaları yapmaktadır. Çevresel örneklerden şarbon etkeninin sporlarının
Biyolojik saldırıdan tanınması için hızlı bir yöntem geliştirilmişti. Sporların varlığı ve konsantrasyonu
önce eğitim en mikroskop kullanarak saptanabilir. Bu yöntem çok spesifik ve iki saat içinde
önemli tedbirdir.
tamamlanır. Buna ek olarak biyolojik savaş ajanlarının saptanması için laboratuvar
bazlı yöntemler, Gwalior, farklı patojenler (ör. plak, şarbon, deng humması, tifoid,
brusella, sıtma, leptospira..) için çeşitli arazi bazlı saptama kitleri geliştirilmiştir.

Korunma
Biyolojik savaş ajanının hasar verici konsantrasyonuna maruziyetten sonra
hastalıkları önlemek için çeşitli kontrol tedbirleri almak olarak tanımlanır. Bunlar;
fiziksel koruma, dekontaminasyon (nesnelerden, canlı dokulardan hastalık yapan
mikroorganizmaların temizlenme işlemi) ve tıbbi tedavidir.
Fiziksel koruma ekipmanları olan koruyucu önlük, botlar, eldivenler ve HEPA
filtreli yüz maskeleri insan vücuduna biyolojik savaş ajanlarının girişini önler. Şekil
5.10, 5.11 ve 5.12’da koruyucu ekipmalar gösterilmiştir. Korumanın diğer önemli
alanı personel dekontaminasyonu, ekipmanlar ve çevrenin sarılmasıdır. Personel
dekontaminasyonu su ve sabunla banyo yapılarak gerçekleştirilir. Kıyafetler
deterjan ile; araçlar ve biyolojik örnekler formalin, glutaraldehid, alkol ve hipoklorit
gibi kimyasal belirteçler kullanılarak dekontamine edilir. Tıbbi tedavide
antibiyotikler ve hastaların hayatını kurtaran ilaçlar kullanılır. Antibiyotik
tedavisinin yerinin olmadığı botulinum toksini için antitoksin ve solunum desteği
verilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


115
Biyolojik Afetler

Şekil 5.10. Şekil 5.11. Şekil 5.12.

Biyolojik afetlerden önce eğitim, bilgilendirme ve kişisel hazırlık en önemli


ve ilk tedbirdir. Hijyen ve diğer sağlık kurallarına dikkat edilmelidir. Planlanan aşılar
yapılmalı, biyolojik savaş ajanlarına karşı koruma sağlayan malzemeler temin edilip
nasıl kullanılacakları hakkında bilgilendirilmelidir.

• Biyolojik bir etkenin sağlıklı kişide hastalığa yol açması


Bireysel
Etkinlik

nelere bağlıdır?
• Hangi meslekler biyolojik risklere maruz kalır?

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


116
Biyolojik Afetler

•Biyolojik afetler; salgın hastalıklar, biyoterörizm ve böcek istilaları olarak


eski çağlardan günümüze kadar zaman zaman karşılaşılan felaketlerdir. Bu
felaketler bir bölgede ya da kıtalar arasında kendini gösterir.
•Eski tarihlerden beri biyolojik hastalık etkenlerinin yol açtığı salgınların
(veba, çiçek, grip vb.) bölgesel ya da kıtalar arası ölümlere yol açmış ve bu
hastalık etkenleri askerî, siyasi, ekonomik amaçlar için kullanıldığında etik
değerleri olmayan biyolojik savaşları ortaya çıkarmıştır. Bu etkenler, dünya
Özet
üzerindeki tüm canlılar için bir tehdittir.
•Biyolojik afetlere yol açan bakteri, virüs, mantar gibi mikroorganizmalardır.
Biyolojik ajanlar; düşük maliyetle üretilebilmeleri, ortama uyum sağlayarak
koruyucu önlemlerden etkilenmemeleri, oluşturdukları hastalıkların
tedavilerinde kullanılan ilaçlara karşı dirençli hale getirilebilir ya da
değişikliğe uğratılabilmeleri, etkilerinin ani ortaya çıkmaması gibi özellikler
gösterirler.
•Biyolojik afetler biyolojik ajanların havaya püskürtülmeleri, insanlara
hastalığı taşıyan hayvanların enfekte edilmesi ya da su ve gıdaların bunlarla
kirletilmesiyle yayılabilirler. Uçaklardan püskürtme ve duman şeklinde bir
şeyler atıldığında, patlama sesi düşük mermi ve bombalar kullanıldığında,
sebebi bilinmeyen sis ve duman görüldüğünde, püskürtme cihazı
kullanıldığında, bitki ve hayvanlarda olası hastalık belirtileri dışında bir belirti
varsa, hayvan ölümleri aniden meydana gelmişse, insanlarda coğrafya ve
mevsimle örtüşmeyen hastalık belirtileri görülmüşse, çok sayıda insanda ateş
ve ishal gibi belirtiler ortaya çıkmışsa ve normal şartlarda görülmeyen
mantar ve haşereler ortaya çıkmışsa bir biyolojik saldırı olabileceği akılda
tutulmalıdır.
•ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi , ajanın yayılım ve hastalığın
ciddiyeti açısından biyolojik ajanları üç kategoride toplamıştır. Kategori A;
ulusal güvenlik açısından yüksek risk oluşturan ajanlardır. Bu kategoriye;
çiçek, veba, şarbon, ebola kanmalı ateşi, marburg kanamalı ateşi gibi
hastalıklar girmektedir. Kategori B; orta dereceli yayılıma bağlı olarak orta
düzeyde hastalık ve düşük oranda ölüme yol açan gruptur. Bu kategoriye;
brucelloziz, venezuella ensefalomyeliti, risin toksini, stafiokoksik
enterokoksik enterotoksinler, kolera, dizanteri gibi hastalıklar girmektedir.
Kategori C; kolay elde edilebilen, üretimi ve yayılımı kolay olan, yüksek ölüm
ve hastalık potansiyeline ve halk sağlığını yüksek riskte tehdit eden
ajanlardır. Bu kategoriye; Nipah virüs, sarıhumma girmektedir.
•Biyolojik ajanları yok etmek ya da etkilerini azaltmak için yapılan faaliyetlerin
hepsine biyolojik savunma denir. Saptama ve korunma olarak iki elemandan
oluşur. Biyolojik ajanın saptanmasını sağlayan yöntemlerden biri geleneksel
mikrobiyolojik yöntemlerdir. Diğeri ise polimeraz zincir reaksiyonu, DNA
probları, immunosensörler, akım sitometrisi, gaz kromotografisi kütle
spektrometrisi gibi hızlı, duyarlı ve spesifik yöntemlerdir. Biyolojik savaş
ajanının hasar verici konsantrasyonuna maruziyetten sonra hastalıkları
önlemek için çeşitli kontrol tedbirleri almak olarak tanımlanır. Bunlar; fiziksel
koruma, dekontaminasyon ve tıbbi tedavidir.
•Biyolojik afetlerden korunmak için önce eğitim, bilgilendirme ve kişisel
hazırlık en önemli ve ilk tedbirdir. Hijyen ve diğer sağlık kurallarına dikkat
edilmelidir. Planlanan aşılar yapılmalı, biyolojik savaş ajanlarına karşı
koruma sağlayan malzemeler temin edilip nasıl kullanılacakları hakkında
bilgilendirilmelidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


117
Biyolojik Afetler

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi biyolojik afetlere yol açan etkenlerden biri
değildir?
a) Toksin
b) Sarin gazı
c) Virüs
d) Bakteri
e) Böcek istilası

2. Aşağıdakilerden hangisi biyolojik ajanların özellikleri arasında yer almaz?


a) Tezgah altında ya da laboratuvarda kolayca ve ucuz üretilebilirler.
b) Koruyucu önlemlerden etkilenmeyecek şekilde ortama adaptasyon
sağlarlar.
c) Renksiz, kokusuz ve küçük parçacıklardır.
d) Vücuda solunum, sindirim ve deri yoluyla girerek hastalık yaparlar.
e) Genellikle etkileri hızlı görülür.

3. Biyolojik silahın nokta kaynaklı bir yayılma yollarından biri değildir?


a) Bombanın patlatılması
b) Kara ya da hava aracı rüzgâra karşı hareket etmesi
c) Havalandırma
d) İçme suyuna ajanın konulması
e) Zarflar

4. Şarbon hastalığı ile ilgili olarak hangisi doğru verilmiştir?


a) Yersinia pestis adlı bakteri etkendir.
b) Şarbon mikrobu insan vücuduna deriden, solunum yolundan ya da
sindirim sisteminden girer.
c) Pire ısırığı ile bulaşır.
d) Kara ölüm olarak da bilinir.
e) Aşısı vardır.

5. SARS ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?


a) Korona virüsünün etken olduğu bir hastalıktır.
b) Grip benzeri belirtiler görülür.
c) Hastalanan kişilere temasla bulaş olmaz.
d) Aşısı yoktur.
e) Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avrupa ve Asya kıtalarında salgınlar
görülmüştür.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


118
Biyolojik Afetler

6. Biyolojik savaş ajanıyla maruziyetten sonra yapılmaması gereken


aşağıdakilerden hangisidir?
a) Vasıta, kıyafetler ve ekipmanlar çeşitli kimyasallarla temizlenir.
b) Tıbbi tedavide antibiyotikler ve hastaya destek tedavisi verilir.
c) Personel dekontaminasyonu su ve sabunla yapılır.
d) Biyolojik ajana maruz kalan alan sarılmaz.
e) HEPA filtreli maskeler kullanılır.

7. Böcek istilaları için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?


a) Sarı humma, tifüs, sıtma gibi hastalıklarda rolleri vardır.
b) Böcek istilalarında mevsimsel ve doğa koşullarının önemli bir yeri
vardır.
c) Chagas hastalığı sivrisineklerin ısırmasıyla olur.
d) Çöl çekirgeside biyolojik afete yol açabilmektedir.
e) Mülteci kamplarında görev alan ve kalabalık, kötü hijyen koşullarının
olduğu yerlerde tifüs riski olabilir.

8. Biyolojik savaşta kullanılan ajanların tespitindeki yöntemlerden biri


değildir?
a) Manyetik Rezonans Görüntüleme
b) Biyokimyasal ve serolojik testler
c) DNA probları
d) Akım sitometri
e) Biyosaptayıcılar

9. Biyolojik ajanlardan toksinler ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?


a) Botulizm risin toksini ile meydana gelir.
b) Stafilokokkal enterotoksin (tip B) (SEB) gıda zehirlenmelerine neden
olur.
c) Risin toksini alimenter toksik alöki hastalığına neden olurlar.
d) Sarin gazı botulizm toksininden daha toksiktir.
e) Trikotesen mikotoksin hardal gazına göre cilt daha az hasar oluşturur.

10. İnfluenza virüsü ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?


a) H1N1, H5N1, H2N2 alt tipleri mevcuttur.
b) Aşısı mevcuttur.
c) DSÖ Küresel Grip Programını uygulamaktadır.
d) SARS hastalığına yol açar.
e) Kişiden kişiye öksürme, aksırmayla yayılan virüs içeren damlacıklarla
bulaşır.

Cevap Anahtarı
1.b, 2.e, 3.b, 4.b, 5.c, 6.d, 7.c, 8.a, 9.b, 10.d

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


119
Biyolojik Afetler

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Ali S. Khan, M.D., Alexandra M. Levitt, M.A., Ph.D., Michael J. Sage, M.P.H, (2000)
Biological and Chemical Terrorism:Strategic Plan for Preparedness and
Response Recommendations of the CDC Strategic Planning Workgroup,
vol.49/No.RR-4
WHO-Guidance, Public health response to biological and chemical weapons
Abdulbaki Kumbasar, 1983, Doğal Bal Zehirlenmeleri ve EKG İncelenmesi,
Uzmanlık Tezi
Oğuzhan Yüksel, Ramazan Erdem, (2016) Biyoterörizm ve Sağlık, Hacettepe Sağlık
İdaresi Dergisi
Atlas RA, 2001, Bioterorism before and after september 11, Crit Rev Microbiol
Atlas RM, 1998, The medical threat of biological weapons, Mayor A. Dirty tricks in
ancient warfare, Quarter J Mill His 1997
Dev Vrat Kamboj, Ajay Kumar Goel and Lokendra Singh, 2006, Biological Warfare
Agents, Vol.56, No.4
Christopher, G.W; Cieslak, T.J.; Plavin, J.A.,&Eitzen, E.M. , 1997, Biological warfare:
A historical perspective. J. Am. Med. Asssoc.
Kadlec, R.P.; Zelicoff, A.P&Vrits, A.M. Biological weapons control: Prospects and
implications fort he future. J.Am. Med. Assoc.
https://www.afad.gov.tr/

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


120
TEKNOLOJİK AFETLER

• Teknolojik Afet Türleri 6


DOĞAL AFETLER VE
İÇİNDEKİLER

• Ülkemizde Meydana Gelen


Teknolojik Afetler
• Teknolojik Afetlerin Nedenleri
AFET YÖNETİMİ
• Doğal Afetlerin Tetiklediği Doç.Dr. Saliha
• Teknolojik Kazalar
ÇETİNYOKUŞ

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Teknolojik afetlerin ne olduğu ve
HEDEFLER

diğer afet türlerinden farkını


öğrenebilecek,
• Teknolojik afetlerin nedenleri
konusunda bilgi sahibi olabilecek,
• Doğal afetlerin tetiklediği
teknolojik afet kavramı
kavranabilecek,
• Teknolojik afetlere yönelik
kullanılabilen veri tabanlarından
temin edilen verileri
değerlendirebileceksiniz.

ÜNİTE

6
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Teknolojik Afetler

Taşımacılık Afetleri

Altyapı Afetleri

Teknolojik Endüstriyel Afetler


Afet Türleri

Yapısal Yangınlar ve Arızalar

Yönelimsel, Sivil ve Siyasi


Afetler

EM-DAT Veritabanı
Ülkemizde
Meydana
Gelen TABB Veritabanı
Teknolojik
Afetler Verilerin
Değerlendirilmesi

İnsan
TEKNOLOJİK AFETLER

Teknik

Organizasyonel
Dahili Operasyonel
Faktörler
Uyarı

Teknolojik Tetikleyici Olay


Afetlerin
Nedenleri Savunma
Mevzuat
Harici Altyapı
Faktörler
Afet Hazırlık
Durumu
NATECH
oOayları
Doğal
Afetlerin RAPID-N Açık
Tetiklediği Erişim Ortamı
Teknolojik
NATECH
Kazalar
Olaylarının
Raporlanması

122
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Teknolojik Afetler

GİRİŞ
Teknolojik afetler; yaşam, varlık ve çevrenin zarar görmesi ve yok olması ile
sonuçlanan insan inavasyonunun (yenileşiminin) negatif sonucu olarak
tanımlanabilir. Kimyasal sızıntıdan elektrik kesintilerine, bina yangınlarından toplu
taşımacılık kazalarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
Doğası gereği tehdit eden yeni bir afet türüdür ve sonuçları oldukça az
bilinmektedir. Tahmin edilmesi oldukça zordur, geniş bir aralıktaki tetikleyiciler bu
afetleri başlatmaktadır. Koşullara bağlı olarak şehir ölçeğinde bir coğrafyayı
etkileyebileceği gibi bütün bir kıtayı da etkileyebilmektedir. Teknolojik afetler diğer
Teknolojinin afetlerden farklı olarak seçim özelliğine sahiptir. Toplumlar, bazı gerçekleşen
ilerlemesi ile faydalar karşılığında teknolojinin bağlı risklerini (bilinen ve bilinmeyen) kabul
teknolojik afetlerin ederek seçimde bulunabilmektedir. Örneğin dünyada 1,2 milyon insan her yıl trafik
sayısı daha da kazalarında yaşamını yitirmektedir fakat toplum, hızlı ulaşım faydası için riski kabul
artacaktır.
etmiştir (Coppola, 2011).
Şekil 6.1’de 1900-2017 yılları arasında dünyada meydana gelen teknolojik
afetlerin grafiği verilmiştir.

Şekil 6.1. 1900-2017 Yılları Arasında Dünyada Meydana Gelen Teknolojik Afetler

Şekil 6.1’den, 1980’i yıllara kadar teknolojik afet sayısının oldukça az olduğu
ve kararlı bir davranış sergilediği, 2000-2006 yılları arasında en yüksek seviyeye
ulaştığı görülmektedir. 2006 yılından sonra gözlenen azalış ise bu afetlere yönelik
güvenlik bilincinin oluşmaya başladığını düşündürmektedir.
Teknolojik afetler konusunda uluslararası ve özellikle ulusal kaynak oldukça
sınırlıdır. Ülkemizde teknolojik afetleri bir bütün olarak değerlendirmeye çalışan
tek kurum T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığıdır (AFAD).
Eylül 2014’te yayımlanan “Teknolojik Afetler Yol Haritası Belgesi” ile
teknolojik afetlere ilişkin hizmetlerin yürütülmesinde AB mevzuatı, ulusal mevzuat,
uluslararası ve bölgesel sözleşmeler dikkate alınarak gereksinimlerin belirlenmesi
ve bu gereksinimlerin uygulanması için 2014-2023 süreci eylem planlarının
hazırlanması ve ulusal önceliklerin belirlenmesi amaçlanmıştır.

123
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Teknolojik Afetler

Bu ana belge yanında aşağıdaki 8 teknolojik afet konusu için ayrı yol haritası
belgeleri hazırlanmıştır.
 Büyük Endüstriyel Kazalar Yol Haritası Belgesi
 Deniz Kirliliğine Neden Olan Kazalar Yol Haritası Belgesi
 Genetik Yapıları Değiştirilmiş Organizmaların Biyogüvenliği Yol Haritası
Belgesi
 İklim Değişikliği ve Buna Bağlı Afetler Yol Haritası Belgesi
 Kritik Altyapıların Korunması Yol Haritası Belgesi
 Maden ve Maden Atıklarından Kaynaklı Kazalar Yol Haritası Belgesi
 Radyasyondan Korunma Standartlarının Geliştirilmesi ve Güçlendirilmesi
Yol Haritası Belgesi
 Tehlikeli Madde Taşımacılığı Kazaları Yol Haritası Belgesi
İlgili kurumlar ile gerçekleştirilen toplantılar ve akademisyen desteği ile
hazırlanan bu belgelerin ülkemizde dağıtımı gerçekleştirilmektedir.

TEKNOLOJİK AFET TÜRLERİ


Teknolojik afetlerin türleri taşımacılık, altyapı, endüstriyel, yapısal ve
yönelimsel olmak üzere beş ana başlıkta açıklanmıştır. Her bir afet türü güncel
örnekler ile değerlendirilmiş, her bir afet türüne özel nedenlerden kısaca
Teknolojik afetler,
bahsedilmiştir.
taşımacılık, altyapı,
endüstriyel, yapısal ve Taşımacılık Afetleri
yönelimsel olarak beş
başlıkta Taşımacılık, seyahat, ticaret ve endüstri için tüm dünyanın bağımlı olduğu
değerlendirilmektedir. bir teknolojidir. Kara, deniz ve hava taşımacılığı kompleks ve pahalı altyapı, insan
veya aracı kapsamaktadır.
Taşımacılık altyapı afetleri, araçları içermez ama bu sisteme araçlar bağlıdır.
Köprüler, tüneller, üst geçitler, hava yolları ve diğer altyapı bileşenleri riskin
tanımlanması için önem teşkil etmektedir. Bu afetler kasaba ve şehirlerde sıklıkla
ekonomik çöküş ile sonuçlanmaktadır.
Havayolu kazaları oldukça nadir meydana gelmesine rağmen çok sayıda
insanı kapsadığı için katastrofiktir (ölümcül). Şehirde havayolu kazası meydana
geldiği zaman, yeryüzünde ölüm ve yaralanmalar yanında bina yangını ve
çökmeleri de meydana gelmektedir ve bunlar güç müdahale eforu
gerektirmektedir. Bir havayolu hat güvenliği savunma web sitesi olan Air Safe,
1978-1995 yılları arasında 342 ölümcül kazanın meydana geldiğini bildirmiştir.
Demiryolu kazaları hem yolcu hem de kargo/nakliye trenlerinde meydana
gelmektedir. Kazalar, iki trenin çarpması, tren ve yabancı bir objenin (araba,
hayvan vb.) etkileşimi, yerleşik yangın veya ray hatalarından kaynaklanmaktadır.
Tablo 6.1’de yakın günümüze ait demir yolu kazaları verilmiştir (Coppola, 2011).

124
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Teknolojik Afetler

Tablo 6.1. Demiryolu Kaza Örnekleri (İlgili basın, 2005; AllExperts, 2010)

Tarih Açıklama

29 Ekim 2005 Hindistan (sel kaynaklı raydan çıkma)—114 ölü Pakistan (üç trenin
13 Temmuz 2005 çarpışması)—100’den fazla ölü Japonya (yüksek hızlı trenin raydan
25 Nisan 2005 çıkması)—107 ölü
26 Aralık 2004
Sri Lanka (tsunami tarafından saplanmış tren)—yaklaşık 2000 ölü
22 Nisan 2004
Kuzey Kore (iki tren çarpışması)—yaklaşık 161 ölü
18 Şubat 2004
20 Şubat 2002 İran (tehlikeli madde taşınması, raydan çıkma)—200’den fazla ölü
Mısır (yangın)—360’dan fazla ölü

Tablo 6.1’den sel, tsunami gibi doğal afet kaynaklı demiryolu kazalarının da
meydana geldiği görülmektedir.
Denizyolu kazaları, demiryolu kazaları gibi yolcu ve kargo gemilerini
kapsamaktadır. Deniz kazaları meteorolojik, mekanik, insan, yetersiz bakım
onarım, yangın, çarpışma, sabotaj, terörizm sebeplerini içermektedir. Günümüze
yakın gemi batması kaynaklı denizyolu kaza örnekleri, Joola (2002)-950 ölü; Al
Salaam Boccaccio (2006)-846 ölü; MV Senopati Nusantara (2006)-500 ölü
şeklindedir.
Ülkemizde deniz kazaları konusundaki düzenlemeler için Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı tarafından 10 Temmuz 2014 tarihinde (Sayı: 29056) “Deniz Kazalarını ve
Olaylarını Araştırma ve İnceleme Yönetmeliği” yayımlanmıştır. Yönetmelikte, deniz
kazalarının araştırılması ve incelenmesi ile bunlara ilişkin bildirimlerin yapılmasına
Karayolu kazaları en yönelik usul ve esaslar ile görev, yetki ve sorumlulukların belirlenmesi
sık meydana gelen amaçlanmaktadır.
taşımacılık kazalarıdır. Karayolu kazaları, en yaygın taşımacılık kazasıdır. Olay bazında yaralanma ve
ölüm sayısı az olmasına rağmen toplam bilanço çok yüksektir. Tehlikeli madde
taşımacılığı kazaları da sıklıkla meydana gelmektedir. Bu kazaların çevre ve can
sağlığı üzerine olumsuz etkileri bulunmaktadır. Yakın günümüze ait karayolu kaza
örnekleri Tablo 6.2’de verilmiştir.

125
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Teknolojik Afetler

Tablo 6.2. Karayolu Kazaları Örnekleri

Tarih Açıklama

2000 Nijerya-benzin tankeri arabalara çarpmıştır; 150’den fazla ölü Güney


2003 Afrika-otobüs yakıt deposuna çarpmıştır; 80 ölü
2004
İran-otobüs akaryakıt tankerine çarpmıştır; 90 ölü
2006
Benin-devrilen yakıt tankeri patlamış ve insanlar gaz kaçağına maruz
kalmıştır; yaklaşık 75 ölü
Nijerya-yandıktan sonra akaryakıt tankeri patlamıştır; 98 ölü Hindistan-
2007
otobüs geçite çarpmıştır;75’ten fazla ölü
2007
2010 Kongo-akaryakıt tankeri devrilmiş ve ardından patlamıştır; 220 ölü
2016 Mozambik-akaryakıt tanker patlaması, 73 ölü*

Tablo 6.2’den çoklu ölümlerin özellikle tehlikeli madde taşımacılığı


kazalarında meydana geldiği görülmektedir.
Tehlikeli Yüklerin Karayoluyla Uluslararası Taşınmasına İlişkin Avrupa
Anlaşması (ADR), Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE)
tarafından düzenlenmiş, 30 Eylül 1957 tarihinde Cenevre’de imzalanarak 29 Ocak
1968 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye, Tehlikeli Malların Karayolu İle
Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Avrupa Anlaşması’na (ADR) 22 Mart 2010
tarihinde taraf olmuştur.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından “Tehlikeli Maddelerin Karayolu İle
Taşınması Hakkında Yönetmelik” 24 Nisan 2019 tarihinde (Sayı: 30754)
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin amacı, kamuya açık karayoluyla
yapılacak tehlikeli madde taşımacılığı faaliyetlerinin; insan sağlığı ve diğer canlı
varlıklar ile çevreye zarar vermeden güvenli, emniyetli ve düzenli bir şekilde
Altyapı afetleri, yürütülmesine ve bu faaliyetlerde yer alan; gönderenlerin, alıcıların, dolduranların,
kamu hizmetleri, yükleyenlerin, boşaltanların, paketleyenlerin, tank-konteyner/portatif tank
diğer varlıklar ve işletmecilerinin, taşımacıların ve tehlikeli maddeleri taşıyan her türlü taşıt
kritik sistemler ile sürücülerinin sorumluluk ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların
öncelikli olarak
belirlenmesidir.
bağlantılıdır.
Altyapı Afetleri
Altyapı afetleri, kamu hizmetleri, diğer varlıklar (devlet tarafından işletilen
veya özel) ve kritik sistemler ile öncelikli bağlantılıdır. Bu afetlerin sonuçları hayati
hizmetlerin kaybı, yaralanma, ölüm, maddi hasar veya bunların bileşimini
kapsamaktadır. Altyapı afetleri aşağıda sıralanmıştır:
 Güç kesintileri: Güç üretim ve/veya dağıtım şebekelerinde arıza veya bir
kaza veya bir önceki afetin şebekeye zarar vermesi buna sebeptir.

126
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Teknolojik Afetler

•2003 yılında Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri'nde 50 milyon

Örnek
insanı elektrik kesintisi vurmuştur. Ülkede 6 milyar dolar ekonomik
zarar oluşmuş; su temini, taşımacılık sistemi, haberleşme sistemi,
yiyecek temini ve daha fazlası etkilenmiştir.

 Telekomünikasyon (haberleşme) arızaları: Telefon, radyo, uydu ve


interneti içermektedir. Hem ekonomik hem sosyal etkiler
doğurmaktadır. Haberleşme sistemleri zarar gördüğünde, vatandaşlar
acil durum kaynaklarına ulaşamamakta, iş yerleri ürettikleri ürünlerini
satamamakta veya hizmet verememektedir.

 Bilgisayar ağ arızaları: Enerji ve telekomünikasyon arızaları kadar


masraflıdır. Dünyadaki çoğu iş yeri ve bankalar internet ile bağlantılıdır.
Kamu kurumları ve hizmet sağlayıcılar da aynı kullanım yolunda
ilerlemektedir.

 Kritik su veya kanalizasyon sistemi arızaları: Öncelikle doğal afetlerin


bir sonucu olarak sıklıkla meydana gelmektedir. Çoğu mekanizmalar su
kaynaklarında arızaya neden olmaktadır. İçme suyu kirlenmekte bu da
hizmetin kesilmesi veya çevresel yıkım ile neticelenmektedir. Kirli su
kamu kaynağına karıştığında, kamu sağlığını geniş ölçekte etkileyen bir
afet meydana gelmektedir.

 Önemli gaz dağıtım borusu hat kesintileri: Kurulan şehir içi ve şehirler
arası sistemler için büyük risktir. Bu gaz sistemleri yüksek basınçlı ve
yanabilen gaz içermektedir; doğal afetlere ve insana karşı
savunmasızdır. Gaz hattının ihlali, yangın, çevre kirliliği, yaralanma ve
ölümle sonuçlanabilmektedir. Tablo 6.3’te Nijerya’da meydana gelen
boru hattı afetleri örnek olarak verilmiştir.
Tablo 6.3. Nijerya’da Meydana Gelmiş Boru Hattı Afetleri (BBC, 2006)
Tarih Ölü Sayısı
Mayıs 2006 150
Aralık 2004 20
Eylül 2004 60
Haziran 2003 105
Temmuz 2000 300
Mart 2000 50

Tablo 6.3’ten boru hattı kaynaklı kazaların sonuçlarının da ciddi boyutlarda


olduğu anlaşılmaktadır.
 Baraj kazaları: Dünyadaki neredeyse her ülkede mevcut bir tehlikedir.

127
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Teknolojik Afetler

Akıntı yönündeki mevcut arazi ve insanları ciddi tehlikeye atmaktadır.


Dünyada ülkelere göre baraj dağılımı Şekil 6.2’de verilmiştir.

Şekil 6.2. Ülke Bazında Dünyadaki Barajların Dağılımı


Şekil 6.2’den baraj kazaları açısından en yüksek riske Çin’in sahip olduğu
görülmektedir. Ülkemiz için ise bu risk oranı oldukça düşüktür.

 Gıda sıkıntısı: Mevcut gıda kaynakları nüfusun besin kaynaklarını ve


enerjisini karşılayamadığında feci sonuçlar meydana gelmektedir. Gıda
üretimi, taşınması ve rezerv sistemleri yerel nüfusun ihtiyaçlarını
karşılayamadığında kıtlık yaşanmaktadır. Yetersiz beslenme, açlık,
Dünya nüfusunun panik, sivil itaatsizlik, sonuçları oluşmaktadır.
%16’sı olan 797
 Aşırı yüklenilen sağlık kuruluşları: Bu, bir afetin nedeni ya da sonucu
milyon insan gıda
olabilmektedir. Dünya çapında çoğu kamu sağlık tesisleri, kriz olmayan
sıkıntısının etkisini
hâlâ yaşamaktadır. durumda hasta yükünü karşılayabilecek şekilde tasarlanmıştır. Ancak
afet veya salgın durumlarında, doktor, destek personel, tesisler ve
stoklarda aşırı yüklenmeye bağlı çöküşler meydana gelmektedir.

 Ekonomik başarısızlıklar: Ülkede, bölgede veya toplumda çöküş ve ciddi


krize yol açabilmektedir. Devalüasyon, işsizlik, temel kamu ve özel
hizmetlerde kayıplar, enflasyon, yakıt kıtlığı, sivil kargaşa, açlık ve kıtlık,
suç, siyasi karışıklık ve istikrarsızlık, yükselen uluslararası borç, yabancı
sermaye yatırım kaybı, kritik altyapının bozulması sonuçlarını da
doğurabilmektedir (Coppola, 2011).

Endüstriyel Afetler
Üretilen, depolanan, taşınan veya kullanılan tehlikeli maddeler sanayileşmiş
dünyada hayatımızı önemli ölçüde etkilemektedir. Endüstriyel afetlere konu
olabilecek kazalar aşağıda iki başlıkta değerlendirilmiştir.

128
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Teknolojik Afetler

 Tehlikeli madde prosesleri ve depolanması kazaları: Bu kazalar oldukça


yaygındır. Tehlikeli maddeler ile çalışılan özel tesisleri ve kamu tesislerini
etkilemektedir. Güvenlik standartları, prosedürler ve önlemler bu alanda
bulunmasına rağmen bu kazalar çevresel kontrol seviyesi ve icra
derecesine bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Yanıcı veya patlayıcı
tehlikeli maddeler patlama ve yangın ile sonuçlanabilmektedir.
Tehlikeli madde bulunduran kuruluşlarda büyük endüstriyel kazaların
önlenmesi ve olası kazaların insanlara ve çevreye olan zararlarının en aza
indirilmesi, yüksek seviyede, etkili ve sürekli korumayı sağlamak için alınması
gerekli önlemler ile ilgili usul ve esasların belirlenmesi amacıyla “Büyük Endüstriyel
Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik”, 2 Mart 2019
tarih ve 30702 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Yönetmelikte, Avrupa Birliği’nde 9 Aralık 1996 tarihinde yayımlanan “Tehlikeli
Maddeleri İçeren Büyük Kaza Risklerinin Kontrolüne İlişkin Direktif (Seveso-II
Direktifi)”, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
ile İçişleri Bakanlığı tarafından oluşturulan bir komisyon tarafından ülkemiz
mevzuatına uyarlanmıştır. Yönetmelik, belirli isim ve miktarlarda tehlikeli
maddelerin bulunduğu endüstriyel kuruluşlara (üst seviyeli ve alt seviyeli kuruluş)
uygulanmaktadır.
Yönetmelik’in yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, BEKRA Bildirim Sistemi’ni kurmuştur. Çevre Bilgi Sistemi bünyesinde yer
alan BEKRA Bildirim Sistemi, “Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin
Azaltılması Hakkında Yönetmelik” ekinde listelenen tehlikeli maddeleri bulunduran
kuruluşların, bulundurdukları maddeler ile depolayabilecekleri en yüksek madde
miktarlarını beyan ettikleri sistemdir. Ülkemizde, Kasım 2016 itibariyle 290 adet
Üst Seviyeli, 260 adet Alt Seviyeli olmak üzere toplam 550 adet Seveso kuruluşu
bulunmaktadır. Yakın tarihte meydana gelmiş büyük endüstriyel kazalar Tablo
6.4’te verilmiştir.
Tablo 6.4. Seçilen Büyük Endüstriyel Kaza Örnekleri (Draffan, 2016)

Yıl Ülke Endüstri Açıklama


2000 Hollanda Havai fişek fabrikası 22 ölü, binlerce evsiz

Dünyadaki maden 2001 Fransa Gübre fabrikası 31 ölü, 650 yaralı


tesislerinin % 2004 İskoçya Plastik fabrikası 9 ölü, 40’tan fazla yaralı
80’den fazlası
Çin’dedir. 2007 ABD Enerji santrali 5 ölü, 27 yaralı
2007 Çin Çelik fabrikası 32 ölü, 6 yaralı
2010 ABD Petrol kuyusu patlatma 11 ölü, 17 yaralı
2016 Almanya Kimyasal fabrika 1 ölü, 20 yaralı*

Tablo 6.4’ten çeşitli endüstri sektörlerinde yakın günümüzde dahi bu tür


kazaların meydana geldiği görülmektedir.

129
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Teknolojik Afetler

 Ham madde ekstraksiyonu (özütleme) kazaları: Yangın, patlama,


zehirlenme, sel, yapı çökmesi vb. doğal ve teknolojik kaynaklı olaylardır.
Yeraltı olması nedeniyle özellikle maden kazaları büyük oranda can kaybı
ile sonuçlanmakta; teknik kurtarma gereksinimi zor olmakta ve muazzam
çevre tahribatı oluşturmaktadır.

Örnek •2004 yılında 6000'den fazla madenci hayatını yitirmiştir. (Davis


ve Spieyel, 2005)

Yapısal (Strüktüre) yangınlar ve arızalar


Yapısal yangınlar, dünyada zengin veya fakir tüm ülkelerde önemli bir
tehlikedir. Her birey, barınma, iş yeri, eğitim, devlet hizmetleri ve ticari konular için
bir bina yapısına bağlı olarak hayatını idame ettirmektedir. Dolayısı ile bu riske
maruz kalma ihtimali çok yüksektir. Yerel kuruluşlar tarafından yangın veya yapısal
Yapısal yangınlar, arıza olaylarının yönetimi için düzenlemeler yapılmıştır. Bu yüzden bu olayların az
zengin ya da fakir bir bölümü afete dönüşmektedir.
tüm dünya
Ülkemizde bu tür yangınlara yönelik olarak “Binaların Yangından Korunması
ülkelerinde önemli
Hakkında Yönetmelik” 19 Aralık 2007 tarihli 26735 sayılı Resmî Gazete’de
bir tehlikedir.
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin amacı; kamu kurum ve kuruluşları,
özel kuruluşlar ve gerçek kişilerce kullanılan her türlü yapı, bina, tesis ve işletmenin,
tasarımı, yapımı, işletimi, bakımı ve kullanımı safhalarında çıkabilecek yangınları ve
bu yangında oluşabilecek can ve mal kaybını en aza indirerek yangının
söndürülmesini sağlamak üzere, yangın öncesinde ve sırasında alınacak tedbirlerin,
organizasyonun, eğitimin ve denetimin usul ve esaslarını belirlemektir. 50 kişiden
fazlasının ölümüyle sonuçlanan bina yangınları Tablo 6.5’te verilmiştir.
Tablo 6.5. Seçilen Bina Yangınları (National Fire Protection Association, 2016)

Tarih Açıklama
2005 Dominik Cumhuriyeti, Cezaevi yangını, 133 ölü
2006 2006-Bangladeş, Tekstil yangını, 65 ölü
2007
Rusya, Bakımevi yangını, 63 ölü Meksika, Bakım
2009
merkezi yangını, 47 ölü Rusya, Gece kulübü
2009
yangını, 125 ölü

Tablo 6.5’ten çeşitli amaçlarla kullanılan binalarda kayıpların yaşandığı


görülmektedir.
Yapısal yangın ve arızaların riskini, tasarım, coğrafi konum, iklim,
depremsellik, yapı malzemeleri, bakım-onarım ve kullanılan güvenlik standartlarını
içeren çoğu doğal faktörler ve insan faktörü tetiklemektedir (Coppola, 2011).

130
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Teknolojik Afetler

Yönelimsel (Kasıtlı), sivil ve siyasi afetler


Bu afetler, topluma zararlı ve düzene karşı eylemleri yürütmek için
insanların bilinçli kararının sonucudur ve bir kaza ile meydana
gelmemektedir.
Terörizm, konvansiyonel (klasik) silahlar, kimyasal savaş ajanları, biyolojik
ajanlar, nükleer ve radyolojik silahlar, sivil kargaşa (protesto, grev, isyan),
izdihamlar, cinayet, savaş bu afetlere örnek olarak verilebilir. Tablo 6.6’da yakın
tarihe ait diğer afet örnekleri verilmiştir.
Tablo 6.6. Yönelimsel, Sivil ve Siyasi afet örnekleri (Coppola, 2011)

Sivil kargaşa İzdiham Cinayet

 Hindistan- Etnik Gana, futbol oyunu izdihamı-


 Japonya, 8 ölü 18 yaralı (2001)
Şiddet, 1000’den 120 ölü (2001)
 Almanya, 16 ölü (2002)
fazla ölü (2002)
 Sudi Arabistan, hac izdihamı, Filipinler, 1 siyasi aday ve 56
345 ölü (2006) destekleyicisinin ölümü (2009)
 Hindistan, yağmur ile barınak
 Jamaika, polis ve sivilleri içeren
çökmesine bağlı panik, 162 ölü 76 ölü (2010)
(2008)

 Hindistan, dini tören, 147 ölü


(2008)

Kompleks acil durum: Süregelen savaş ve şiddet olayları ile sonuçlanan özel
bir afet kategorisidir. Genel olarak kompleks insani yardım acil durumları (complex
humanitarian emergency, CHE) olarak bilinmektedir. Birleşmiş Milletlere göre, “iç-
Kompleks acil durum, dış çatışma veya doğal afetlerin yol açtığı siyasi, ekonomik ve sosyal bozulmaların
süregelen savaş ve olduğu ülke, bölge veya toplumda bir insani yardım krizi” olarak tanımlanmaktadır.
şiddet olayları ile Bu afet, bütünleşik, çok sektörlü uluslararası müdahaleye özetle uluslararası
sonuçlanan özel bir müdahale cemiyetlerinin tüm kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır. Sadece nüfusu
afet kategorisidir. değil, yardım müdahalesini de etkilemektedir. Kompleks acil durumun
içeriksel/bağlamsal etkileri aşağıda sıralanmıştır:
 Ev sahibi devlet/ulusal liderler
 Etnik çatışma kökenleri
 Yasal sorunlar
 Arzu edilen son durum
 Dünya bankası
 Stratejik ittifak/ortaklık
 Çok uluslu birlikler
 Etnik politikalar
 İstikrar
 Halk sağlığı

131
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Teknolojik Afetler

ÜLKEMİZDE MEYDANA GELEN TEKNOLOJİK AFETLER


Afet türlerinin açıklanması ardından, ülkemizde meydana gelen ilk 10 büyük
teknolojik afetin bilançosunun (Tablo 6.7) değerlendirilmesi faydalı olacaktır.
Tablo 6.7. Ülkemizde Meydana Gelen İlk 10 Büyük Teknolojik Afet (EM-DAT, 2016)
Afet Türü Tarih Toplam ölü sayısı
Çeşitli kazalar 13.09.1922 200
Çeşitli kazalar 27.11.1954 2000
Ulaşım kazaları 01.02.1963 95
Endüstriyel kaza 24.11.1980 97
Endüstriyel kaza 07.03.1983 98
Endüstriyel kaza 03.03.1992 272
Ulaşım kazaları 08.01.2003 75
Ulaşım kazaları 26.05.2003 74
Çeşitli kazalar 02.02.2004 94
Endüstriyel kaza 13.05.2014 301

Tablo 6.7’den eski ve yeni tarihli afetlerin ilk 10 büyük kaza içinde yer aldığı
görülmektedir. En fazla can kaybının endüstriyel kazalar sonucunda yaşandığı
belirlenmiştir. 13 Mayıs 2014 yılındaki 301 can kaybı Manisa’nın Soma ilçesinde
maden ocağında çıkan yangın nedeniyle yaşanmıştır.
Ülkemizde meydana gelmiş 1900-2016 yılları arasındaki teknolojik afetlerin
özeti ise Tablo 6.8’de verilmiştir.
Tablo 6.8. 1900-2016 Yılları Arasında Türkiye’de Meydana Gelen Teknolojik Afetler
Afetin Alt Meydana Gelen Toplam Ölü Toplam
Afet Türü
Kategorisi Olay Sayısı Sayısı Etkilenen Sayısı
Endüstriyel
kaza Zehirlenme 2 41 175

Endüstriyel
kaza Patlama 23 1154 750
Çeşitli kazalar
Diğer 4 82 601
Çeşitli kazalar
Yangın 10 2379 386

Çeşitli kazalar
Çökme/Yıkılma 1 94 28
Ulaşım kazaları
Su 30 745 407
Ulaşım kazaları
Hava 9 498 99
Ulaşım kazaları
Kara 62 1295 1010
Ulaşım kazaları
Demiryolu 8 197 540

Tablo 6.8’den ülkemizde en çok karayolu ulaşım kazalarının (taşımacılık


afetleri) meydana geldiği, en fazla ölünün ise yangınlar sonucunda ortaya çıktığı
görülmektedir.

132
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Teknolojik Afetler

Teknolojik afetlerin arşivine uluslararası afet veri tabanı olan EM-DAT’tan


ulaşılmaktadır. Bu veri tabanında teknolojik afetler; endüstriyel kazalar, ulaşım
kazaları ve çeşitli kazalar olmak üzere üç afet kategorisi altında
değerlendirilmektedir. Patlama, yangın, kara, hava, su, demiryolu kazaları,
TABB veri tabanında kimyasal dökülme, kirlenme, gaz kaçağı, radyasyon, petrol dökülmeleri alt
yer alan çok sayıdaki kategorileri de yer almaktadır.
teknolojik afet alt
Ülkemizde T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
kategorilerinin,
genel isimler altında tarafından oluşturulan Türkiye Afet Bilgi Bankası (TABB) veri tabanı üzerinden
kategorize teknolojik afet kaydına ulaşılabilmektedir. Bu veri tabanında, biyolojik olaylar,
edilmesine ihtiyaç maden kazaları, endüstriyel kazalar, kritik altyapılar ve diğer konuları kapsayan
vardır. geniş bir yelpazede teknolojik afet alt kategorileri yer almaktadır.

• EM-DAT veri tabanını kullanarak Türkiye’de 2000-2016 yılları


Bireysel
Etkinlik

arasında meydana gelen endüstriyel kaza sayısını ve bu


kazalar sonunda hayatını yitiren toplam insan sayını
belirleyiniz.

TABB veri tabanı kullanılarak teknolojik afetlerden trafik yoğunluğu yüksek


İstanbul ilinde meydana gelen karayolu ulaşım kazalarına ait grafik Şekil 6.3’te
sunulmuştur.

60
Ölü Sayısı Yaralı Sayısı
50

40
Ölü/Yaralı Sayısı

30

20

10

Tarih
Şekil 6.3. İstanbul’da Meydana Gelmiş Karayolu Ulaşım Kazaları (TABB, 2016)
Şekil 6.3’ten 2000 yılında yaralı sayısının en yüksek seviyede olduğu, bu
yıldan itibaren karayolu ulaşım kazalarının meydana gelme sıklığının arttığı
görülmektedir.

133
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Teknolojik Afetler

TEKNOLOJİK AFETLERİN NEDENLERİ


Teknolojik afetlerin nedenleri insani, organizasyonel (prosedürler, belgeler)
Teknolojik ve teknolojik olarak üç ana başlıkta değerlendirilmektedir (Shauf vd., 2003).
afetlerin
nedenleri; insani, Teknolojik afetlerin nedenleri, bu ana başlıklar dikkate alınarak faktörün
organizasyonel ve türü, hata türleri ve bu hataların sebepleri açısından Tablo 6.9’da detaylı olarak
teknolojik olarak açıklanmıştır.
üç başlıkta
Tablo 6.9. Teknolojik Afetlerin Nedenleri (Shauf vd., 2003)
değerlendirilmekt
edir.

Faktör Türü Hata Türleri Hataların Sebepleri


1. İnsan Faktörü Operatör Hataları: Operatör Hatalarının Sebepleri:
 Operasyonel arızalar  Farkındalık eksikliği
 Hatalı testler ve yetersiz analiz  Moral düşüklüğü
 
Yetersiz denetim ve elverişsiz bakım Yetersiz personel kadrosuna
bağlı fazla iş yükü
 Operasyonel problemlerin
müdürlere tebliği ve kaydının  Yetersiz güvenlik eğitimleri
tutulmasındaki hatalar
 Güvenlik kültürü eksikliği

 İşletme personelinin tehlikenin


farkında olmaması
Yönetici Hataları:
 İşletme personelinin ilgili iş için
 Karar hatası yetersiz eğitimi
 Zayıf planlama  İşletme personelinden fazla
 Zayıf bütçelendirme performans beklentisi

 Zayıf hedef belirleme


 Zayıf proje yönetimi Yönetici Hatalarının Sebepleri:

 Elverişsiz yönetim değişimi  Eksik ve yetersiz bilgi


 Yanlış politika  İzleme/takip eksikliği
 Önceliklerin eksik belirlenmesi  Yönetimin sürekliliğinin
sağlanamaması

 Tecrübe eksikliği
 Güvenlik kültürü eksikliği

2. Teknik Faktör Tasarım Hataları: Tasarım Hatalarını Sebepleri:

 İç basınç, dış kuvvetler, korozif  Zayıf proje yönetimi


ortam ve sıcaklığa karşı uygun
 Zayıf proje yönetim sistemi
olmayan tasarım

134
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Teknolojik Afetler

 Kurtarma sistemi boyutunun  Standart kodlar ile uyum eksikliği


uygunsuzluğu
 Kalıplaşmış talimatlara uyum eksikliği
 Yüksek risk noktalarının eksik
 Mühendis olarak vasıfsız personel
veya detaysız HAZOP çalışması ile
tanımlanması

 Kurtarma ve kontrol sistemleri


güvenliğine ilgisizlik Ekipman Kayıplarının Sebepleri:

 Hatalı risk analizi  Yönetim hataları


 Denetim eksikliği
Bileşen Hataları:  Eğitim eksikliği
 Korozyon veya dış etkilere karşı
 Muğlak faal bakım- onarım prosedürleri
boru şebekesi ve vanaların
mekanik hatası  Koruyucu bakım onarımın eksikliği

 Kontrol sisteminin arızalanması

 Kaynak yeri ve flanj (başlık)


arızalanması

 Politika hataları, elverişsiz


3.Organizasyo kaynak  Elverişsiz yönetim değişiklikleri
nel (Kurumsal)
tahsisleri
Faktör  Zayıf proje yönetim sistemi
 Güvenlik sorunlarının
 Zayıf bilgi
önemsizliğine uzanan stratejik iş
baskısı  Zayıf iletişim

 İletişim hataları  Muğlak operasyonel prosedürler

  Standart kullanım kılavuzlarının eksikliği


Tehlikelerin doğası ve derecesinin
yanlış algılanması
 Kalıplaşmış gereksinimler ile personelin
 Elverişsiz acil durum planları birleşmemesi

 Güvenliği azaltan maliyet baskısı


4.Operasyonel Operatör hatası (yanlış buton,  Bilgi eksikliği
Faktör
yanlış vana vb.)
 Güvenlik kültürü eksikliği
 Sık yanlış alarm nedeniyle
 İşletme personelinin yetersiz eğitimi
güvenlik sisteminin kopukluğu
 Tecrübe eksikliği
 Tehlikeli maddelerin karıştırılması
(malzeme tanımlama kontrolü)  Muğlak operasyonel prosedürler

 İletişim kopukluğu

135
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Teknolojik Afetler

 Yanlış tamir veya bakım-


onarım işi

 İzinsiz çalışma
 Orijinal tasarım
sisteminin
modifikasyonu
5.Uyarı Operatör ve yöneticiler  Bilgi eksikliği
her aşamada inceleme
(İnceleme ve  Tecrübe eksikliği
Düzeltme) ve düzeltme hatalarını
Faktörü işlemektedir. Bu hatalar  Kendi kendini öven yönetim
aşağıdaki şekilde
 Zayıf iletişim
özetlenebilir:
 Takip eksikliği
 Denetim yetkilisinin
önerilerini dikkate
almada başarısızlık

 Ramak kala, ihlaller,


vukuatlar ve kazaları
incelemede başarısızlık

 Tetkik önerilerinin
dikkate alınması ve
uygulanmasında
başarısızlıklar

 Benzer
deneyimlerden ders
alınmasında
başarısızlık

 Uygun olmayan testler


6.Tetikleyici  Operatör hataları
Olay
 Bir bileşenin diğer  Birinci basamak müdür hataları
bileşenin hatasını
tetiklemesi  Elverişsiz güvenlik yönetim sistemi

 Ekipman hatası  Bütünlüğün olmaması

 Bir büyük tehlike tesisatı


hatasının (MHI-Major
Hazard Installations)
başka bir MHI hatasına
neden olması

136
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Teknolojik Afetler


7.Savunma Acil müdahale  Zayıf güvenlik yönetimi
planlarının eksikliği
Faktörü  Zayıf güvenlik yönetim sistemi
 Elverişsiz dedektasyon
 Yetersiz güvenlik eğitimleri
ve alarm hizmet araçları

 Acil durumlara
müdahalede yetersiz
personel

 Güvenlik ekipmanlarının
eksikliği

 Dış destekler ile iletişim


eksikliği

Tablo 6.9’da yer alan insan, teknik, organizasyonel, operasyonel, uyarı,


tetikleyici olay ve savunma faktörü, teknolojik afetlerin dâhilî faktörleridir. İnsan
faktörünün, genellikle operatör ve yönetici hatalarından kaynaklandığı
görülmektedir. Bazı hata sebeplerinin ise birden fazla faktörü kapsayabileceği
görülmüştür. Teknolojik afetin mevzuat, altyapı ve afet hazırlık durumu gibi haricî
İnsan faktörü,
genellikle operatör faktörleri de vardır. Dâhilî faktörler olayı başlatmakta, haricî faktörler ile
ve yönetici etkileştiğinde büyük ölçekli afetler meydana gelmektedir.
hatalarından
Literatürde aynı afetin farklı nedenlere bağlı analiz edildiği görülmüştür. 3
kaynaklanmaktadır.
Aralık 1984’te ABD kökenli Union Carbide firmasının Hindistan'da Bhopal'de
kurduğu böcek ilacı üreten fabrikasında en büyük endüstriyel kazalardan biri olan
Bhopal Felaketi (Şekil 6.4) meydana gelmiştir. Bu afet ile 40 ton metil isosiyanat
gazı dışarı salınmış, 18 000 kişi ölmüş, 150 000'den fazla insan zehirlenmiştir. TED
(2003), Bhopal afetini yasal, teknolojik, organizasyonel ve insan hatalarının bir
bütünü olarak analiz ederken; Shrivastava (1992) Bhopal afetini kompleks,
tasarım, ekipman, gereçler ve prosedürler içinde etkileşimli teknolojik sistemler
olarak incelemiştir.

Teknolojik
ilerlemeler ve insan
dışında, doğal
afetler de teknolojik
afetlerin meydana
gelmesine neden
olmaktadır.
Şekil 6.4. Gaz Kaçağından On Yıllar Sonra Metil İsosiyonat (MCI) Fabrikasının Bozulan
Bölümü

137
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Teknolojik Afetler

DOĞAL AFETLERİN TETİKLEDİĞİ TEKNOLOJİK KAZALAR


Teknolojik ilerlemeler ve insan dışında doğal afetlerin (deprem, sel, heyelan
vb.) de teknolojik afetlerin meydana gelmesine neden olduğu teknolojik afet
türlerinin açıklandığı başlıkta belirtilmiştir.
Deprem, sel ve fırtına gibi doğal afetler, kimyasal tesis veya petrol ve gaz
boru hatlarına zarar verebilmekte, tehlikeli maddelerin salınımına neden
olmaktadır. Bu kazalar “Doğal Afetlerin Tetiklediği Teknolojik Kazalar (NATECH-
Natural Hazard-Triggered Technological Accidents) olarak tanımlanmaktadır.
NATECH olaylarının riskinin iklim değişikliği ve toplumun zarar görebilirliğin
artışına bağlı olarak artacağı beklenmektedir.
Ortak Araştırma Merkezi (JRC-Joint Research Center), bu afetler için destek
sağlamakta ve AB (Avrupa Birliği) üyeleri NATECH riskinin azaltılması ve
tanımlanmasında yer almaktadır. JRC, Avrupa Birliği’nin bilim ve bilgi merkezidir.
AB için bilimsel bilgiyi bir araya getirmektedir. 50 yılı aşkın süredir sürekli
uzmanlaşma sağlamaktadır.
JRC, NATECH risk analizleri ve harita aracı RAPID-N ile NATECH eğilimli
alanların tanımlanmasını, analiz edilmesini ve görselleştirilmesini sağlamakta ve
otoritelerin karar verme sürecine destek olmaktadır. RAPID-N, NATECH risk
değerlendirmesi/haritalandırması ve NATECH konusunda bilgi paylaşımını sağlayan
açık erişim ortamıdır. Doğal tehlike senaryolarını girdi olarak kullanarak
endüstriyel proses ekipmanlarının olası hasar tespitini ve olası NATECH olaylarının
sonuç modellemesini sağlamaktadır. RAPID-N mevcut hali ile depremler için
oluşturulmuştur ve arazi kullanımı ve acil durum planlamalarında
kullanılabilmektedir.
JRC ayrıca dünyadaki NATECH kazalarına yönelik detaylı bir e-NATECH kaza
veri tabanını geliştirmiştir. NATECH veri tabanında ülke, tehlike türü (coğrafi,
meteorolojik, hidrolojik, iklimsel, yangın), mevkii, tarih aralığı ve doküman durumu
(taslak, yayımlanmış, final) menülerinde sorgulama gerçekleştirilebilmektedir.
NATECH olaylarının raporlaması ise aşağıda sıralanan başlıklar ile
yapılmaktadır:
 Hangi birimin kazaya karıştığı (İsim, tür)
 Olayın sonuçları (Başlatıcı olaylar, kritik olaylar, önemli/büyük olaylar)
 Acil müdahale (Acil durum planı, doğal tehlikeye müdahale, NATECH’e
Doğal Afetlerin müdahale)
Tetiklediği Teknolojik
 Sonuçlar (İnsan sağlığı, çevresel etki, ekonomik kayıplar, topluluk
Kazalar(NATECH) için
özel olarak NATECH bozulmaları)
veri tabanı  Telafi edici faaliyetler (Restorasyon)
geliştirilmiştir.  Öğrenilen dersler (Ekipmanlar, organizasyonel, acil müdahale)
 Ekler
NATECH veri tabanı üzerinden ülkemiz için sorgulama yapıldığında 17
Ağustos 1999 tarihinde gerçekleşen Kocaeli Depremi kaynaklı TÜPRAŞ İzmit

138
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Teknolojik Afetler

Rafineri ve AKSA-Akrilik Elyaf Üretim Fabrikası mevkiinde iki sonuç alınmaktadır.


AKSA için bir rapor bulunmamasına rağmen TÜPRAŞ için detaylı bir rapor elde
edilmektedir.
Kimyasal depolama, ham petrol yükleme ünitesi, ham petrol işleme tesisi,
nafta tank çiftliği birimlerinin kazaya dâhil olduğu belirtilmiştir. Başlatıcı olay,
deprem ile yer değiştirme yanında elverişsiz kayış ve zincir sistemi olarak
açıklanmıştır. Kritik olay olarak akışkanın yere salınımı ile gaz, buhar ve sisin
havaya karışımı gösterilmiştir. Önemli büyük olay ise havuz yangını olarak
tanımlanmıştır.
Kaza sonucunda ölü ya da yaralı bulunmamaktadır. 57,8 milyon dolar
malzeme kaybı, 57,8 milyon dolar müdahale ve iyileştirme maliyeti çıkmıştır.
Petrol sızıntısı temizleme dahil toplam restorasyon maliyeti başlangıç tahmininin
(115 milyon dolar) yarısı 57,8 milyon dolar olarak belirlenmiştir ve bu bedelin %95’i
sigorta kapsamında sağlanmıştır.
Yakın tarihte gerçekleşen doğal afetin tetiklediği teknolojik kaza örneği ise 18
Kasım 2016 tarihinde Siirt’in Şirvan ilçesinde heyelan sonucu bakır madeninde
meydana gelen göçüktür. Bu kazada 4 kişi hayatını kaybetmiş, 12 işçi ise göçük
altında kalmıştır. Olay sırasında ayrıca 8 kamyon ve 3 iş makinesinin göçük altında
kaldığı açıklanmıştır.

139
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Teknolojik Afetler

• TEKNOLOJİK AFETLER
•Teknolojik afetler; yaşam, varlık ve çevrenin zarar görmesi ve yok
•olması ile sonuçlanan insan inavasyonunun (yenileşiminin)
•negatif sonucu olarak tanımlanabilir. Doğası gereği tehdit eden
•yeni bir afet türüdür ve sonuçları oldukça az bilinmektedir. Tahmin edilmesi
Özet
oldukça zordur.
•TEKNOLOJİK AFET TÜRLERİ
•Teknolojik afetlerin türleri taşımacılık, altyapı, endüstriyel, yapısal ve
yönelimsel olmak üzere beş ana başlıkta değerlendirilebilir.
•Taşımacılık afetleri: Kara, deniz ve hava taşımacılığı kompleks ve pahalı
altyapı, insan veya aracı kapsamaktadır.
•Havayolu kazaları, oldukça nadir meydana gelmesine rağmen çok sayıda
insanı kapsadığı için katastrofiktir (ölümcül).
•Demiryolu kazaları, hem yolcu hem de kargo/nakliye trenlerinde meydana
gelmektedir.
•Denizyolu kazaları, demiryolu kazaları gibi yolcu ve kargo gemilerini
kapsamaktadır.
•Karayolu kazaları, en yaygın taşımacılık kazasıdır. Bu kazalarda, olay bazında
yaralanma ve ölüm sayısı az olmasına rağmen toplam bilanço çok yüksektir.
Karayolu kazalarında en ciddi etkiler tehlikeli madde taşımacılığında
gözlenmektedir.
•Altyapı afetleri: Kamu hizmetleri, diğer varlıklar (devlet tarafından işletilen
veya özel) ve kritik sistemler ile öncelikli bağlantılıdır. Bu afetlerin sonuçları
hayati hizmetlerin kaybı, yaralanma, ölüm, maddi hasar veya bunların
bileşimini kapsamaktadır.
•Endüstriyel afetler: Üretilen, depolanan, taşınan veya kullanılan tehlikeli
maddelerin neden olduğu kazalardır. Endüstriyel afetlere konu olabilecek
kazalar, tehlikeli madde prosesleri ve depolanması kazaları ile ham madde
ekstraksiyonu (özütleme) kazaları olarak iki ana başlık altında
değerlendirilebilir.
•Yapısal yangınlar ve arızalar: Dünyada zengin veya fakir tüm ülkelerde
önemli bir tehlikedir. Her birey, ev, iş yeri, eğitim, devlet hizmetleri ve ticari
konular için bir bina yapısına bağlı hayatını idame ettirmektedir. Dolayısı ile
bu riske maruz kalmak çok yüksektir.
•Yönelimsel, sivil ve siyasi afetler: Topluma zararlı ve düzene karşı eylemleri
yürütmek için insanların bilinçli kararının sonucudur ve bir kaza ile meydana
gelmemektedir. Terörizm, konvansiyonel (klasik) silahlar, kimyasal savaş
ajanları, biyolojik ajanlar, nükleer ve radyolojik silahlar, sivil kargaşa
(protesto, grev, isyan), izdihamlar, cinayet, savaş bu afetlere örnek olarak
verilebilir.
•ÜLKEMİZDE MEYDANA GELEN TEKNOLOJİK AFETLER
•Ülkemizde en çok karayolu ulaşım kazalarının (taşımacılık afetleri) meydana
geldiği, en fazla ölü sayısına ise yangınlar sonunda ulaşıldığı görülmektedir.

140
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28
Teknolojik Afetler

• TEKNOLOJİK AFETLERiN NEDENLERi


•Teknolojik afetlerin nedenleri insanî, organizasyonel (prosedürler, belgeler)
ve teknolojik olarak üç ana başlıkta değerlendirilmektedir. İnsan, teknik,
organizasyonel, operasyonel, uyarı, tetikleyici olay ve savunma faktörü,
teknolojik afetlerin dâhilî faktörleridir. Teknolojik afetin, mevzuat, altyapı ve
Özet (devamı)
afet hazırlık durumu gibi haricî faktörleri de vardır.
•DOĞAL AFETLERİN TETİKLEDİĞİ TEKNOLOJİK KAZALAR
•Deprem, sel ve fırtına gibi doğal afetler, kimyasal tesis veya petrol ve gaz
boru hatlarına zarar verebilmekte, tehlikeli maddelerin salınımına neden
olmaktadır. Bu kazalar “Doğal Afetlerin Tetiklediği Teknolojik Kazalar
(NATECH- Natural hazard-triggered technological accidents)” olarak
tanımlanmaktadır.
•RAPID-N, NATECH risk değerlendirmesi/haritalandırması ve NATECH
konusunda bilgi paylaşımını sağlayan açık erişim ortamıdır.

141
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 29
Teknolojik Afetler

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi teknolojik afetlerin bir özelliği değildir?
a) Sonuçları az bilinmektedir.
b) Geniş bir aralıkta tetikleyicisi bulunmaktadır.
c) Koşullara bağlı olarak bir şehri ya da bir kıtayı etkileyebilir.
d) Riski kabul edilip seçilebilir.
e) Tamamen insanların kontrolü dışında gerçekleşir.

2. Aşağıdakilerden hangisi teknolojik afetlerin nedenlerinden biri değildir?


a) Doğal afetler
b) Operasyonel hatalar
c) Organizasyonel hatalar
d) Enerji
e) İnsan

3. Aşağıdakilerden hangisi teknolojik afetlerin türlerinden biridir?


a) Deprem
b) Yapısal yangın ve arızalar
c) Heyelan
d) Çığ
e) Fırtına

4. Aşağıdakilerden hangisi bir teknolojik afet değildir?


a) Maden kazası
b) İzdiham
c) Kuraklık
d) Endüstriyel kaza
e) Bakımevi yangını

5. Teknolojik afet verisine ulaşılabilen uluslararası afet veri tabanı


aşağıdakilerden hangisidir?
a) NATECH
b) TABB
c) EM-DAT
d) RAPID-N
e) BEKRA

142
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 30
Teknolojik Afetler

6. Teknolojik afet verisine erişilen ulusal Türkiye Afet Bilgi Bankası (TABB)
veri tabanı hangi kurum tarafından oluşturulmuştur?
a) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
b) T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
c) Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
d) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
e) Sağlık Bakanlığı

7. Aşağıdakilerden hangisinde doğal afetin tetiklemesi ile bir teknolojik afet


meydana gelmiştir?
a) Sandy-Kasırga, 2012
b) Alabama-Hortum, 2011
c) Filipinler-Deprem, 2012
d) Hindistan-Sel, 2006
e) Kocaeli-Depremi, 1999

8. Doğal afetlerin tetiklediği teknolojik kazalar (NATECH) risk analizi ve harita


aracı aşağıdakilerden hangisidir?
a) RAPID-N
b) EM-DAT
c) JRC
d) TABB
e) BEKRA

9. Aşağıdakilerden hangisi teknolojik afetlerin düzenlenmesine yönelik ilgili


bir yönetmelik değildir?
a) Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması
b) Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmelik
c) Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik
d) Deniz Kazalarını ve Olaylarını Araştırma ve İnceleme Yönetmeliği
e) Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik

10. Ülkemizde meydana gelen ilk 10 teknolojik afet dikkate alındığında, hangi
teknolojik afet türünün daha sık meydana geldiği söylenebilir?
a) Endüstriyel kazalar
b) Taşımacılık kazaları
c) Altyapı afetleri
d) Yapısal yangınlar
e) Yönelimsel afetler

Cevap Anahtarı
1.e, 2.d, 3.b, 4.c, 5. c, 6.b, 7.e, 8.a, 9.e, 10.a

143
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 31
Teknolojik Afetler

YARARLANILAN KAYNAKLAR
AllExperts (2010). List of rail accidents.
http://www.allexperts.com/central/awards/top_experts_category_2010.ht
m
BBC (2006). Lagos pipeline blast kills scores. (December 26).
http://news.bbc.co.uk/2/hi/africa/6209845.stm
BEKRA Bildirim Sistemi, (2016). Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
http://www.csb.gov.tr/db/ced/icerikbelge/icerikbelge3198.pdf
Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik, İçişleri Bakanlığı,
http://www.resmîgazete.gov.tr/eskiler/2007/12/20071219-2.htm.
Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi Ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında
Yönetmelik, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
http://www.resmîgazete.gov.tr/eskiler/2013/12/20131230M1-1.htm.
Coppola D.P. (2011). Introduction to International Disaster Management, Second
Edition, Ch 2, Butterworth-Heinemann is an imprint of Elsevier, ss. 95-134.
Davis, S., Spiegel, M. (2005). Take tough action to end china’s mining tragedies.
Wall Street Journal (February 18).
Deniz Kazalarını ve Olaylarını Araştırma ve İnceleme Yönetmeliği, Ulaştırma, ve
Altyapı Bakanlığı,
http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.19857&MevzuatI
liski=0&sourceXmlSearch=deniz%20kazalar%C4%B1
Draffan, G. n.d. (2016) Chronology of industrial disasters. Endgame Research
Services. http://www.endgame.org/industriesbiblio.htm
EM-DAT, (2016). The International Disaster Database, Centre for Research on the
Epidemiology of Disasters-CRED, http://www.emdat.be
JRC, (2016). Joint Reseach Centre, EU Science Hub,
https://ec.europa.eu/jrc/en/about/jrc-in-brief
Map Report, (2013). World Highway Disasters Timeline.
http://www.mapreport.com/subtopics/d/c.html
NATECH, (2016). Technological Accidents Triggered by Natural Disasters,
https://ec.europa.eu/jrc/en/research-topic/technological-accidents-
triggered-natural-disasters (1.11.2016).
National Fire Protection Association (NFPA). n.d., (2016). Important dates in fire
history. http://www.nfpa.org/
RAPID-N, (2016). Rapid Natech Risk Assessment Tool,
http://rapidn.jrc.ec.europa.eu/

144
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 32
Teknolojik Afetler

Shaluf I.M., Ahmadun F.R., Shariff A.R. (2003). “Technological disaster factors”.
Journal of Loss Prevention in the Process Industries
TABB, (2016). Türkiye Afet Bilgi Bankası, T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı, https://tabb.afad.gov.tr
Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmelik, Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı,
http://www.resmîgazete.gov.tr/eskiler/2019/04/20190424-3.htm
TED Case Studies (2003). Bhopal disaster,
http://www1.american.edu/ted/TED/all.html
The Seveso Directives, (2016). http://ec.europa.eu/environment/seveso/.
Shirivastava, P. (1992). Bhopal, anatomy of a crisis (2nd ed). London, UK: Paul
Chapman Publishing Ltd.
Teknolojik Afetler Yol Haritası Belgeleri (2014-2023), AFAD
https://www.afad.gov.tr/upload/Node/3906/xfiles/teknolojik-afetler- son.pdf
wikipedia (2016). The Free Encyclopedia,
https://en.wikipedia.org/wiki/Bhopal_disaster
World Commission on Dams. (2000). Dams and development: A new framework
for decision-making. http://www.unep.org/dams/WCD/

145
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 33
YANGINLAR

• Yangına Yol Açan Sebepler


• Yangınların Sık Görüldüğü Yer
DOĞAL AFETLER VE
İÇİNDEKİLER

ve Şartlar
• Ateşi Doğuran Teknik Şartlar
• Yangın Sınıfları ve Söndürücü AFET YÖNETİMİ
Seçimi
• Yangına Müdahale Öğr. Üyesi Alper
• Farklı Yangın Senaryoları
• Söndürücü Kullanma
DÖYEN
• Yangında Tahliye
• Büyük Ölçekli Yangınlar
• Orman Yangınları
• Yanıcı Sıvı Yangınları

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Ateşi doğuran teknik şartları
HEDEFLER

öğrenebilecek,
•Yangın çeşitleri ve müdahale
yöntemlerini anlayabilecek,
•Yangında tahliye yöntemlerini
kavrayabilecek,
•Yanıcı sıvıların yönetimini
öğrenebilecek, ÜNİTE

7
•Orman yangınları hakkında bilgi
sahibi olabileceksiniz.

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Yangınlar

YANGINLARIN SIK •Sıcak Hava


GÖRÜLDÜĞÜ YER •Düşük Nem
•Kalabalık İnsan Grupları
VE ZAMANLAR

•Elektrik Tesisatları
YANGINA YOL •Doğalgaz ya da Diğer Gaz Kaçakları
AÇAN SEBEPLER •Yemek Pişirme
•Sigara

ATEŞİ ORTAYA •Yeterli Sıcaklık


ÇIKARAN TEKNİK •Yanıcı Malzeme
•Yakıcı Malzeme
ŞARTLAR

YANGIN SINIFLARI •A Sınıfı Yangınlar


•B Sınıfı Yangınlar
VE •C Sınıfı Yangınlar
•D Sınıfı Yangınlar
SÖNDÜRÜCÜLERİ •F Sınıfı Yangınlar

•Sönmesini Bekleme
•Ateşi Boğma
YANGINA •Mutfak Yangınları
MÜDAHALE •Elektrik Kaynaklı Yangınlar
•Tüp Yangınları
•Söndürücü Kullanma

YANGINDA •Tahliye Planlamasının Önemi


TAHLİYE

BÜYÜK ÖLÇEKLİ •Orman Yangınları


YANGINLAR •Yanıcı Sıvıların Yol Açtığı Yangınlar

147
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Yangınlar

GİRİŞ
Ateş insanlığa hizmet eden çok kullanışlı, çok faydalı bir icattır. Kontrol
altında olduğu müddetçe insanın ısınma, aydınlanma, yemek pişirme, enerji elde
etme ve benzeri ihtiyaçlarının temini için kullanılabilir ancak ateş kontrolden
çıkarsa büyük zararlara yol açan yangın afetinin doğmasına sebep olabilir. Birçok
afet türünde olduğu gibi yangın afeti de kitleler üzerinde panik ve tedhiş hissi
yaymakta ve bu menfi atmosfer yangının sebep olduğu mal ve can kaybı arttıkça
genişlemekte ve yaygınlaşmaktadır. Yangınlar bütün tedbirlere rağmen sık sık
ortaya çıkmakta ve insanlığa büyük zararlar vermektedir. Örneğin İstanbul’da eski
dönemlerde binalar çoğunlukla ahşap olduğundan çıkan yangınlar binlerce iş yeri
ve meskenin yok olmasına, onlarca insanın ölümüne yol açmıştır (İBB İtfaiyesi Web
Sitesi, 2017). Yangın afetinin verdiği zararlar toplumsal hafızaya etki etmiş,
yangının yıkıcılığı atasözlerimize, şarkı ve türkülerimize de yansımıştır.
Son yüzyılda ahşaba kıyasla yangına daha dayanıklı betonarme binaların
yaygınlaşmasıyla yangınların meskûn mahallerdeki tesiri kısmen azalmış ancak iş
yeri ve orman yangınlarında artış görülmüştür.
Görülen yangınlar 110 yangın ihbar hattı aranarak haber verilmeli, orman
yangınları için ise 177 orman yangını ihbar hattı aranmalıdır. Yangınların doğurduğu
Görülen yangınlar zararın büyük kısmı yangınların başlangıç aşamasında söndürülmesi suretiyle
110 yangın ihbar giderilebilir.
hattı aranarak
haber verilmeli,
orman yangınları
için ise 177 orman
yangını ihbar hattı
aranmalıdır.

Şekil 7.1. 1918 İstanbul Fatih Yangınından Bir Kare


Ateşin insanlara birçok faydası olduğundan insanlar evlerde, iş yerlerinde
birçok ateş kaynağı bulundururlar. Bu ateş kaynakları zaman zaman ateşin
istenmediği zamanlarda ortaya çıkmasına sebep olmaktadır, zaman zaman da
insanın bilerek yaktığı ateş kontrol dışına çıkmaktadır. Ateşin insanlara faydası
olmasaydı ateş kaynakları insana yakın yerlerde tutulmayacak ve yangın afeti
muhtemelen çok daha az gözlemlenecekti. Dolayısıyla birçok yangın afeti insanlığın
ateşe olan ihtiyacı yüzünden çıkmıştır denilebilir.
Yangınla mücadele temelde yangın öncesi önlem aşaması, yangın esnasında
müdahale aşaması ve yangın sonrası ıslah aşamalarından oluşur. Yangın öncesi

148
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Yangınlar

önlem aşaması temelde ateş kaynakları ile yanıcı patlayıcı malzeme ve maddelerin
birbirinden uzakta tutulmaları prensibine dayanır. Yangın esnasında müdahale
aşamaları ise dikkatle takip edilmesi gereken birtakım kurallara bağlıdır. Yangın
sonrası ıslah aşamaları ise diğer afet türlerinde de olduğu gibi kitle psikolojisinin
düzeltilmesi, afetin doğurduğu maddi zararların telafi edilmesi suretiyle olağan
hayat şartlarının bir an önce tesisini hedefler.
Ünite içerisinde öncelikle yangın çıkış sebepleri irdelenecek, yangınların daha
sık görüldüğü yer ve zaman şartları ele alınacaktır. Sonrasında ateşin ortaya
çıkmasına sebep olan teknik şartlar anlatılacaktır. Ardından yangın türleri ve tercih
edilmesi gereken söndürücü türleri anlatılacaktır. Sonrasında yangın esnasında
müdahale usulleri her bir yangın türü için ayrı ayrı ele alınıp detaylı bir şekilde
incelenecektir. Nihayetinde orman yangınları ve çalışma ortamında yanıcı sıvıların
depolanması ve imhası hakkında bilgi verilecektir.

•Yangın ve ateşle ilgili atasözlerini araştırarak verilen öğüt ve


Bireysel
Etkinlik

mesajların yangın önleyici tedbirlerle ilişkisini irdeleyiniz.

YANGINA YOL AÇAN SEBEPLER


En sık karşılaşılan yangınlar elektrik arızalarından çıkan yangınlar,
mutfaklarda başlayıp yayılan yangınlar ve sigara sebebiyle başlayan yangınlardır
(Disaster Management, 2017).
Elektrik kaynaklı yangınlar çoğunlukla aşırı yüklenme ya da kısa devre
yüzünden çıkmaktadır. Herhangi bir apartman dairesine yerleşen insanlar ilk
Elektrik kablolarının taşınma esnasında duvar prizlerine ek yapmakta, sonrasında çoklu fişlerle duvar
yalıtımında eksiklik
prizlerinden daha fazla faydalanmaya çalışmaktadırlar. Bu durum belli bir süre
olup olmadığı dikkatle
takip edilmelidir. sonra duvar prizlerinden toplamda çekilen akım miktarının binanın iç kablo
tesisatının akım taşıma istiabının üstüne çıkmasına, yani elektrik tesisatının aşırı
yüklenmesine yol açabilmektedir.
Bunun basit bir çözümü kurulu iç tesisata ek yapmamak veya eklenen kısmın
tüketim miktarını takip etmektir. Diğer taraftan yapılan ufak tefek tamir ve
müdahaleler kabloların değişmesine, birbirine karışmasına yol açmaktadır. Zamanla
kabloların yalıtımı zayıflayıp kaybolabilmekte ve yalıtımı kaybolan iki kablonun
birbirine temas etmesiyle de ortaya kısa devre çıkmaktadır. Kısa devreler üzerinden
çok yüksek miktarda akım geçişi olmakta, kızan kablolar da yangına sebep
Doğal gaz kokusu olmaktadır. Bu sebeple belli dönemlerde elektrik kablolarının yalıtım durumu tespit
alınırsa kıvılcıma edilmeli, gereken bakım onarım, değişim işlemleri gerçekleştirilmelidir. Ayrıca kısa
sebep olacak
devre önleyici minyatür devre kesiciler de elektrik tesisatı içerisine kurulmalıdır. Bu
şeylerden
kaçınılmalıdır. devre kesiciler akım fazla yükseldiğinde akımı keserek yangın oluşmasını engelleyen
bir tür sigorta düzeneği işlevine sahiptir.
Sık karşılaşılan diğer bir yangın türü mutfakta başlayıp yayılan yangınlardır.
Doğalgazın hayatımızda yaygınlaşıp mutfaklarımızda yaygın olarak kullanılması,

149
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Yangınlar

elbette özellikle ev hanımlarının işini kolaylaştıran bir etkiye sahiptir. Ancak


doğalgaz çok çabuk alev alabilen, yanabilen bir maddedir. Mutfakta doğalgaz kaçağı
ve kıvılcıma sebep olacak bir ateş kaynağı varsa doğalgaz çok çabuk bir şekilde
tutuşup bir yangını başlatabilir. Kıvılcıma etrafta yanmakta olan bir başka ateş,
elektrikli bir cihazın kapatılması ya da açılması, lambanın yakılması veya
söndürülmesi sebep olabilir. Gaz kaçağı gazı taşıyan borularda, gaz kaynağı tüp ise
tüpte, akım düzenleyicide, birleşme yerlerinde ya da ocağın kendisinde olabilir. Bu
türden yangınları engellemek için alınabilecek basit birkaç önlem vardır. Bunlar
doğalgaz borularının sık kontrol ve tamir edilmesi, doğalgaz kokusu (Doğalgaz
kokusuzdur ama gaz içerisine katılan maddelerle gaz kokulu hâle getirilir.) alındığı
zaman çevrede kıvılcıma sebep olacak herhangi bir şeye müsaade edilmemesi,
doğalgazın kullanılmadığı zaman ve yerlerde kapatılmasıdır.
Yemek pişirme esnasında pişirme araçlarının fazla kızması sebebiyle çıkan
yangınlar aslında daha yaygındır ama yemek pişiren insanların genelde olay
mahallinde olması ve çabuk tutuşup alevlenen doğalgaz gibi yanıcı maddelerle
daha az ilişkili bir yangın türü olduğundan bu tür yangınlar fazla büyümeden
kontrol altına alınabilmektedir. Bu tür yangınlar pişirilen malzemenin başıboş
bırakılmaması, yağ içeren şişelerin kızgın kaplarla temasının engellenmesi yoluyla
engellenebilir.
En yaygın yangın sebeplerinden üçüncüsü sigaradır. Yanıcı maddelerin
civarında içilen sigara kızgın sigara küllerinin yanıcı madde üzerine düşmesi
Yatarken ve yanıcı sebebiyle yangına yol açabilmektedir. Bu türden yangınları engellemek için yatakta
maddelerin yakınında veya sofa, çekyat gibi yerlerde yatarken sigara içmeme, sigarayı tamamen
sigara içmemek söndürmeden izmariti atmama, sigara içtikten sonra sigara küllerinin uygun şekilde
gerekir. yok edilmesi önlemlerine başvurulabilir. Aslında en garantili yol sigaranın sağlığa
zararını da göz önüne alarak sigaradan tamamen vazgeçmektir.

YANGINLARIN SIK GÖRÜLDÜĞÜ YER VE ZAMANLAR


Yangın afetinin yer ve zaman açısından dağılımı düzgün değildir. Yani
yangınların daha sık görüldüğü yer ve zamanlar mevcuttur. Yangınların daha sık
görüldüğü şartların incelenmesi daha detaylı tedbir ve önlem geliştirilmesini
sağlayacaktır.
İstatistiki verilerin incelenmesi sonucunda yaz aylarında daha sık yangın
çıktığı görülmektedir. Bunun temel sebebi olay mahallini çevreleyen hava
sıcaklığının yüksek olması ve havanın genelde daha kuru yani nem seviyesinin daha
düşük olmasıdır. Bu şartlarda tutuşma daha kolay gerçekleşmekte ve yangın
başlayabilmektedir. Özellikle orman yangınlarının yaz aylarında gerçekleşmesi bu
sebepledir.
Diğer taraftan insanların bir araya geldiği miting, festival alanı gibi
hadiselerde de sıklıkla yangın çıkmaktadır. Bu duruma yol açan temel neden bu tür
hadiselerde maytap, havai fişek gibi doğudan yangına yol açabilecek birtakım
eğlence araçlarının kontrolsüz kullanılmasıdır.
Dolayısıyla yaz aylarında özellikle orman yangınları açısından ve miting,

150
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Yangınlar

festival gibi insanların büyük sayılarda bir araya geldiği yerlerde yangına yol
açabilecek maytap ve benzeri eğlence aletlerinin kullanımı açısından dikkatli olmak
gerekir. Belirtilen şartların gerçekleştiği durum ve zamanlarda hem yangın çıkma
ihtimali daha yüksektir, hem de mahallî itfaiye teşkilatlarının meşgul olma ihtimali
yüksektir. Bu durum bir yangın hadisesi gerçekleştiğinde itfaiyenin tepki verme
süresinin uzamasına ve hadisenin afete dönüşmesine yol açabilmektedir.

ATEŞİ DOĞURAN TEKNİK ŞARTLAR


Ateşi doğuran ve sürmesini sağlayan üç temel şart vardır. Bunlar yanıcı bir
Ateşin olması için malzemenin (yakıt) varlığı, yanıcı malzemenin yanmasına sebep olacak belirli bir
ortamda yanıcı sıcaklığın varlığı ve yangını besleyecek oksijen gibi yakıcı bir malzemenin varlığıdır.
malzeme, belirli Örneğin petrol ya da doğal gaz yangınlarında yanıcı malzeme petrol veya doğalgaz,
bir sıcaklık ve
yakıcı malzeme de yangını çevreleyen hava içerisindeki oksijendir.
yakıcı malzeme
olmalıdır. Belirtilen üç şart birlikteliğine ateş üçgeni denir. Ateş üçgeni bir ateşi
doğuran ve devam ettiren temel unsurdur. Kimi durumlarda bu üç şart birbirini
tetikler.

•Mangal yakmak için elimizde mangal kömürü yani yanıcı madde,


mangal çevresindeki havada da oksijen yani yakıcı madde
Örnek

mevcuttur. Ancak ateşi başlatabilmek için yanıcı madde kömürü


tutuşturacak bir sıcaklık derecesine de ihtiyaç vardır. Bu sebeple
kibrit çakarak veya çakmak kullanarak sıcaklığı belli bir dereceye
kadar çıkarırız. Bu sıcaklığın yardımıyla kömüre göre daha düşük
tutuşma derecesine sahip kâğıt veya çıra gibi malzemeler
tutuşturarak sıcaklığın daha da artmasını sağlar ve sonunda
kömürü yakmaya yetecek bir sıcaklığa erişiriz. Bu örnekte kibrit
çakarken veya çakmak kullanırken sürtünme enerjisi ısı enerjisine
dönüştürülmüş, artan sıcaklık çakmak gazını veya kibrit üzerindeki
yanıcı malzemeyi tutuşturmuş, ısınan hava kâğıt veya çırayı
tutuşturmuş ve neticede kömürü yakmaya yetecek sıcaklığa
erişilmiştir. Dolayısıyla mangalı yakacak ateşin doğması esnasında
birbirini besleyen birkaç ateş üçgeni yapısı vardır.
Ateş üçgeni şartları
birbirini tetikleyebilir,
o yüzden çoğu Yangınla mücadele usulleri ateş üçgenini oluşturan şartların bir kısmının
durumda en az iki
veya tamamının ortadan kaldırılmasına dayanır. Bir yangını kontrol altına almak
şartın ortadan
için ateş üçgenini oluşturan şartların en az birinin ortadan kaldırılması gerekir. Çoğu
kaldırılması
gerekebilir. durumda en az iki şartın ortadan kaldırılması gerekir çünkü şartların birinin
diğerinin doğmasına sebep olabildiğini yukardaki örnek üzerinden görmüştük.
Yangınla mücadele için hangi şartın veya şartların ortadan kaldırılıcağına tecrübeye
dayanarak karar verilir ve genelde de en kolay yok edilecek şart veya şartlar seçilir.

151
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Yangınlar

YANGIN SINIFLARI VE SÖNDÜRÜCÜ SEÇİMİ


Yangın bünyesindeki yanıcı malzemeyi bilmek yangına en etkin şekilde
müdahale edebilmek için oldukça önemlidir. Yangınlar, içerdikleri yanıcı malzeme
bakımından türlere ayrılmıştır. Ülkemizde yangınlar, Avrupa Birliği standartlarına
uyumlu olarak TS EN 2 ve TS EN 2/A1 standartları ile 5 farklı sınıfa ayrılmıştır.
Sınıf A: Yanıcı maddenin ahşap, kâğıt, kauçuk veya plastik gibi katı
maddelerden oluştuğu yangın türüdür. En sık görülen yangın türüdür. Söndürme
malzemesi olarak su veya kuru kimyasallar tercih edilir.
Sınıf B: Bu yangın sınıfında yanıcı malzeme; akaryakıt, tiner, alkol, vernik,
solvent, boya ve madeni yağlar gibi yanıcı sıvı maddelerdir. Bu tür yangınları
söndürmek için yanan maddenin oksijen ile temasının kesilmesi gerekir (ateşi
boğma yöntemi). En çok tercih edilen söndürücüler kuru kimyasallardır. Bununla
beraber köpük veya karbondioksit de kullanılabilir. Su tabanlı söndürücüler bu tür
yangınlar açısından etkisizdir çünkü yanıcı petrokimya malzemeler sudan hafif
olduğundan suyun üzerinde kalmaya ve yanmaya devam ederler.
Üstelik su tabanlı söndürücüler yanan malzemenin sıçramasına ve bu
sebeple yangının yayılmasına veya etrafta bulunan insanların yaralanmasına sebep
olabilir.
Sınıf C: Yanıcı gaz ya da sıvılaştırılmış gaz haldeki maddelerin oluşturduğu
yangınlardır. Örneğin doğalgaz, LPG, metan, propan, havagazı yangınları bu sınıfa
girer. Bu tip yangınların karakteristik özelliği patlama şeklinde olmasıdır. Bu tip
yangınları söndürürken öncelikle yangın kaynağı (yani gaz akışı) kesilmeli ardından
Su tabanlı soğutma işlemi yapılmalıdır. Kuru kimyevi toz ve karbondioksit yangın
söndürücüler; pişirme söndürücüleri kullanılmalıdır.
yağı yangınlarında
kesinlikle Sınıf D: Birtakım yanıcı metallerin bulunduğu yangın türüdür. Bu yanıcı
kullanılmamalıdır. metaller magnezyum, titanyum, zirkonyum veya sodyum olabilir. Bu tür yangınlar
su, köpük veya karbondioksit söndürücülerinden etkilenmezler. Metal yangınlarına
has kuru toz söndürücüler ( D tipi kuru kimyevi toz) kullanılmalıdır.
Sınıf F: Bu yangın türünde yanıcı madde pişirme için kullanılan yağlardır.
Genelde ticari işletmelerin mutfaklarında ortaya çıkan bu tür yangınlara özel
imal edilmiş söndürücüler mevcuttur. Asla su ile müdahale edilmemelidir çünkü su
yüksek ısılarda çok büyük oranlarda genleşerek yangının parlamasına ve
patlamasına neden olur.
Görüldüğü üzere farklı yangın türleri için farklı tip müdahale ve farklı tip
söndürücüler kullanılmalıdır.

152
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Yangınlar

• Su ve köpük tabanlı söndürücülerin çalışma prensiplerini

Bireysel
Etkinlik
araştırınız.
• Karbondioksit ve kuru kimyasal tabanlı söndürücülerin
çalışma prensiplerini araştırınız.

YANGINA MÜDAHALE
Öncelikle bir yangın esnasında öncelikle şahsi emniyetinizi düşünmeniz
gerekmektedir ancak ondan sonra diğer insanların emniyeti düşünülmelidir. Bu
sebeple ilk yapılacak iş, itfaiyeye haber vermek olmalıdır. Ardından yangın
söndürme cihazlarının kullanımı hakkında eğitim almışsanız ve yangın bu cihazlar
marifetiyle söndürülebilecek kadar küçükse yangına müdahale edebilirsiniz. Aksi
durumda yangına müdahale etmek şahsi emniyetinizi tehlikeye atar. Yangın
yayılma hızı yüksekse ve yanan malzemenin mahiyeti, ortamda elektrik veya gaz
kaçağının olup olmadığı tespit edilemiyorsa yangın alarmını çalıp ortamı tahliye
etmek ve yangına müdahale işini uygun donanıma sahip olan ekiplere bırakmak
Yangın türüne
göre uygun bir gerekir. Yeterli şartlara haiz değilseniz, kesinlikle kahramanlık yapma hissiyle
müdahale yöntemi yangına müdahaleye kalkışmamalısınız. Yardım etmek istiyorsanız yangına
seçilmelidir. müdahale edecek ekipten ne yapabileceğinize dair talimat almalı ve kesinlikle
verilen talimatlar çerçevesi içerisinde hareket etmelisiniz.
Yangına müdahale edecekseniz ateşi doğuran şartların hangisini ya da
hangilerini ortadan kaldıracağınıza şartlara bağlı olarak karar vermelisiniz. Bir
yangın söndürücü kullanacaksanız öncelikle yangın türünü belirlemeli ve uygun
yangın söndürücüyü seçmelisiniz. Şimdi birkaç yangın senaryosunu ve her senaryo
için uygun müdahale tarzını inceleyelim.
Ateşi boğma: Ateş çevreden tecrit edilecek kadar küçük bir alanı kaplıyorsa,
mesela bir şahsın elbiseleri tutuşmuşsa, kalın bir battaniyeyle veya benzer kalın bir
materyal ile ateşin üstü kapatılır. Ateşin havada bulunan oksijenle yani yakıcı
malzemeyle teması kesildiğinden battaniye altında kalan oksijen bir süre sonra
tükenecek ve ateş sönecektir.
Sönmesini bekleme: Bazı yangınlarda yanan malzemeyi yanabilecek diğer
malzemelerden tecrit etmek mümkündür. Eğer yanan malzeme değerli değilse
veya oluşan tahribat yangın hemen söndürülse de telafi edilemeyecek boyutta ise
malzemenin tamamen yanması beklenebilir. Ateşin yanabilecek diğer malzemelere
sıçraması ihtimali olmadığından yanan malzeme tamamen yandıktan sonra ateş
kendiliğinden sönecektir.
Mutfak yangınları: Öncelikle açık ocak varsa kapatılarak sıcaklığın
düşürülmesine katkı verilmelidir. Böylece ateş üçgenini oluşturan ayaklardan biri
yok edilmeye çalışılmış olur. Sonrasında yanan kapların üzeri kalın bir örtüyle
kapatılarak ateşin oksijenle teması kesilmelidir.

153
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Yangınlar

Elektrik kaynaklı yangınlar: Elektrik kaçağı neticesi oluşmuş yangınlardır. Bu


tür yangınlarda ilk yapılacak şey ortamdaki elektrik kaçağını engellemektir. Bunu
yapmanın en kısa yolu da elektriği tamamen kesmektir. Elektrik, ana sigorta veya
şalter üzerinden kesilmelidir. Ancak yangında bir taraftan da gaz kaçağı riski varsa
elektriğe dokunmamak gerekir; zira elektriği kapatmak ya da açmak bir gaz
tutuşmasına sebep olabilir.
Söndürücü olarak kuru kimyasal veya karbondioksit tercih edilmelidir. Su iyi
bir iletken olduğundan su ve köpük gibi su tabanlı söndürücüler elektrik kaçağı
şüphesi olan yangınlarda kesinlikle kullanılmamalıdır. Kullanılması durumunda
elektrik akımı söndürücüyü elinde tutan kişiye ulaşacak ve elektrik çarpması
hadisesi yaşanacaktır.
Tüp yangınları: En başta yapılması gereken şey tüpü dik konuma getirmektir.
Dik konumda bulunan bir tüpün ağzından çıkan gazın yanması çok tehlikeli
değildir. Altta bulunan gaz ısındıkça yükselecek ve nispeten yavaş seyreden bir
yangın ortaya çıkacaktır, yani tüpün patlama ihtimali düşüktür. Tüp baş aşağı
konumdayken yanıyorsa patlama ihtimali vardır, kesinlikle uzak durulmalıdır.
Tüpün tabanına yakın bir yerde yanan ateş de tehlikelidir ve bir patlamaya sebep
olabilir. Eğer tüp dik pozisyonda ise ve tüpün ağzından çıkan gaz yanıyorsa yeteri
miktarda su dökülerek yangın söndürülebilir. Yangın söndükten sonra bile gaz
kaçağı ihtimali araştırılmalı ve giderilmelidir.

• Yangına müdahale için yeterli bilgiye sahip olmayan birinin


Bireysel
Etkinlik

müdahaleye kalkışması ne tür problemlere yol açabilir?


Düşününüz ve diğer öğrencilerle tartışınız.

Söndürücü Kullanma
Yangına müdahale ederken öncelikle mümkünse rüzgârı arkanıza, yangını
önünüze almalısınız. Böylece rüzgârın zehirli gazları size doğru taşımasının önüne
geçmiş ve zehirlenme riskini en aza indirmiş olursunuz. Ayrıca yangına daha çok
yaklaşarak daha yakından müdahale etme şansını yakalamış olursunuz.
Yangın tamamen sönmeden olay mahallinden ayrılmamalısınız çünkü içten
Yangın
söndürücüyle içe yanan kalıntıların yeniden tutuşup alev alması ihtimal dâhilindedir. Belli bir
çalışırken hızlı ve mahaldeki küçük çaplı bir yangınla uğraşılıyorsa söndürücü malzemeyi yangını
dikkatli hareket tamamen söndürmeye yetecek yeterli miktarda ve aralıksız kullanmak gerekir. Yani
edilmelidir. bir yerdeki yangını tamamen söndürmeden başka yangın yerlerine gitmemek
gerekir.
Yangına müdahale bu temel prensipler dâhilinde gerçekleştirilmelidir.
Üstte anlatılan temel prensipler haricinde yangın söndürücülerin
çalıştırılması konusunda uyulması gereken teknik zorunluluklar da vardır. Öncelikle
yangın söndürücü dik tutulmalı, vücuda doğrudan temas etmeyeceği uzaklıkta iken

154
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Yangınlar

pimi çekilmelidir. Söndürücü yangın tabanına doğru tutulmalı ve kola bastırılarak


söndürücü malzeme püskürtülmelidir. Söndürücü, yangın tabanına doğru yandan
yana doğru süpürme hareketi ile uygulanmalıdır. Bunu yaparken size en yakın
noktadan başlanmalı ve yangın sönünceye kadar ilerlenmelidir. Yangın söndürücü
içerisindeki malzeme 8-10 saniye civarı bir süre sonra bitecektir. Ayrıca bütün
yangınlar oksijen tükettiğinden oksijen yetmezliğine maruz kalınma ihtimali vardır.
Bununla beraber, duman bilinç kaybına yol açabilir. Bu sebeplerden dolayı hızlı
hareket edilmelidir.
Aşağıdaki şekilde yangın söndürücü kullanmanın temel prensipleri
özetlenmiştir.

Sağlıklı bir tahliyenin


gerçekleşebilmesi için
yangın öncesinde
hazır bulunan bir
tahliye planının
olması gerekir.

Şekil 7.2. Yangın Söndürücü Kullanma Prensipleri

155
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Yangınlar

YANGINDA TAHLİYE
Yangın bir bina içerisinde ise bina içinde yangına müdahale edemeyecek bir
sürü insan olabilir. Bu insanların en kısa sürede içerisinde tahliye edilmeleri
gerekir. Sağlıklı bir tahliyenin gerçekleşebilmesi için yangın öncesinde hazır
bulunan bir tahliye planının olması gerekir.
Bu tahliye planı yangın öncesinde kaçış güzergâhları, yangının muhtemel
yayılış istikametleri göz önüne alınarak hazırlanmalıdır. Bir tahliye planı öncelikle
bir komuta kontrol mekanizması içermelidir. Tahliye planı içinde yangın hadisesi
esnasında yangına müdahaleyi yönetecek ekip için bir komuta kontrol merkezi
vazifesi üstlenecek bir toplanma yeri açıkça belirtilmelidir. Ayrıca komuta hiyerarşisi
ve görev dağılımları tespit edilmiş olmalıdır. Bu tahliye planı yangın hadisesi haber
alınır alınmaz derhâl uygulamaya konulmalıdır.
Tahliye esnasında bina kaç katlı olursa olsun kesinlikle asansör
kullanılmamalıdır. Asansörü kontrol eden elektrik motoru yangın dolayısıyla arıza
verebilir; bu da asansörü kullanan kişilerin mahsur kalmasına sebep olabilir. Ayrıca
asansör kabloları yangın dolayısıyla fazlaca kızıp düzgünlüğünü yitirebilir ve taşıyıcı
makara sistemi bu sebeple çalışmaz duruma gelebilir hatta kablolar kopabilir.
Üstelik yangından dolayı ortaya çıkan duman genelde asansör boşluklarından
yukarı çıkar çünkü dumanın bir engelle karşılaşmadan yükseleceği en uygun yer
asansör boşluklarıdır. O yüzden yangın esnasında asansör kullanma çoğunlukla
duman zehirlenmesine yol açar.
Ortamda çok fazla duman varsa sürünerek ilerlemek mantıklıdır çünkü
duman her zaman yükselme eğilimindedir ve çok kesif dumanın olduğu yangınlarda
bile zemine yakın bölgelerde hava alabilmek mümkündür. Ayrıca burnun ıslak bir
mendille kaplanması da zehirlenme riskini azaltacaktır. Ortamda su yoksa mendilin
buruna kapatılacak kısmı tükürükle ıslatılabilir.
Bina içerisinden açık alana çıkmak mümkünse artık duman zehirlenmesi
ihtimali yoktur. Yine de özellikle yüksek binalarda çatıya çıkmak da risk taşır çünkü
kurtarma ekiplerinin erişmesi en zor bölgelerden biri de yanan binaların çatılarıdır.
Dolayısıyla olay mahallinde çalışan itfaiye teşkilatının yüksek binaların çatılarına
ulaşmaya imkân veren merdiven donanımının veya kurtarma helikopterlerinin olup
olmadığını da hesaba katmak gerekir. Eğer hadise küçük bir kasabada
Panik ve izdiham gerçekleşiyorsa itfaiye teşkilatının bina çatılarına ulaşmasını sağlayacak donanıma
ortamında tahliye muhtemelen sahip olmayacağı düşünülebilir.
çok daha uzun
sürer. Tahliye esnasında en öncelikli hususlardan biri düzendir. Yaklaşık 200 kişi
barındıran 3-4 katlı, tek çıkışlı bir bina insanlar tahliye düzenine riayet ederse 2-3
dakika içerisinde tahliye edilebilir. İnsanlar tahliye esnasında itişip kakışırsa bir
izdiham meydana gelebilir; bu da hem insanların yaralanmasına hem de tahliyenin
çok daha uzun sürmesine sebep olabilir.
Üstelik bir izdiham esnasında plandaki muhtemel bir değişikliğin uygulanma
şansı da ortadan kalkar. Örneğin insanların yönlendirildiği kapı ya da çıkışın bir

156
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Yangınlar

sebepten ulaşılamaz ya da kapalı olduğu ortaya çıkarsa tahliye için başka bir çıkışın
belirlenmesi ve insanların bu sefer de o çıkışa doğru yönlendirilmesi gerekir.
İnsanlar izdiham ve panik içerisinde ise bu yönlendirmenin yapılması hemen
hemen imkânsız olacaktır.
Son olarak tahliye esnasında çok hızlı bir şekilde yardıma ihtiyacı olan yaşlı,
engelli, çocuk, bayan var mı diye sormak gerekir. Siz bu yardımı temin edecek bir
durumda olmasanız dahi yardım edebilecek kişilere bu insanların durumunu
iletebilir ve belki canlarının kurtulmasına katkıda bulunabilirsiniz.
Bu basit prensipler yangın esnasında kolaylıkla unutulabilmektedir çünkü
insanlar yangın esnasında genelde yangının yarattığı dehşet ve panik hissiyle
hareket etmekte ve bu da düşünme kabiliyetini baskılamaktadır. Bu sebeple
özellikle çok sayıda insanın barındığı veya çalıştığı binalarda yangın tatbikatları
yapmak insanların izlenecek basit prensipleri daha kolay öğrenmesi ve
hatırlamasını sağlaması bakımından faydalıdır.
Tahliye tamamlandıktan sonra hem yangının yayılması önünde bir engel
teşkil etsin diye hem de böylelikle tahliye edilmiş olan insanların uzaklaşmalarına
fırsat yaratsın diye çıkış kapısı kapatılmalı hatta içerde başkasının bulunmadığından
kesinlikle emin olunması durumunda kapı kilitlenmelidir. Elbette içeride bir kişinin
olması ihtimali varsa kapıyı kilitlemek o insanın kurtulma şansını çok ciddi
azaltacaktır. Bu sebeple içeride kimsenin bulunmadığından emin olmadan kapı
kesinlikle kilitlenmemelidir.
Eğer yangın esnasında içerideyseniz ve yangın binayı dıştan sarmışsa çıkış
kapısının sıcaklığını elle kontrol etmelisiniz. Kapı eğer kızmışsa hemen çıkış
mahallinde alevlerin olması kuvvetle muhtemeldir. Bu durumda içeride kalmak
dışarıya çıkmaktan daha güvenli bir seçim olabilir. Çıkıp çıkmamaya karar verirken
kısa bir süre sonra yardım gelip gelemeyeceğini göz önüne almak gerekir. Eğer
yardımın kısa süre sonra ulaşabileceği değerlendirilirse dışarıya çıkıp yangında
yaralanma riskine girmektense içerde kalmak tercih edilebilir.
Yangında içeride İçerde kalmanın tercih edilmesi durumunda havlu, yatak örtüsü vb. tekstil
mahsur kalındıysa malzemeleri ıslatılıp kapı altına serilerek dumanın bulunulan yere sızmasına mani
yardım gelme ihtimali olunabilir. Yardımın kısa süre sonra ulaşması mümkün görünmüyorsa, binanın
değerlendirilerek çıkıp
ulaşılabilir başka bir çıkışı yoksa ve bulunulan kat pencerelerden çıkışı mümkün
çıkmamaya karar
kılacak kadar aşağı katlarda değilse o zaman dışarı çıkma tercih edilmelidir. Bu
verilir.
durumda içeride geçirilen zaman içerde bulunan kişinin aleyhine işlemektedir
çünkü vakit geçtikçe hem dışarıdaki alevlerin içeriye de sirayet etme ihtimali
artacak hem de dışarıdaki alevler çıkışı daha da zor hâle getirecek şekilde
büyüyecektir.

BÜYÜK ÖLÇEKLİ YANGINLAR


Orman Yangınları
Ormanlar kimi zaman insan kaynaklı sebepler kimi zaman da doğal sebepler
yüzünden yanmaktadır. İnsan kaynaklı sebepler orman bölgelerinde mangal

157
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Yangınlar

yakmak, tam söndürülmemiş sigara izmariti atmak gibi genelde dikkatsizliğe


bağlıdır. Bu sebeple orman içerisinde mümkünse ateş yakmamak, mecburen
yakılacaksa çimensiz toprak bir zeminde ve etrafına taş dizerek yakılması gerekir.
Yakılan ateşin tam söndüğünden emin olmadan kesinlikle başından ayrılmamak
gerekir. Özellikle rüzgârlı havalarda yakılan ateşin yayılma ihtimali mevcuttur.
Bunun yanında ormanda cam şişe kırmak ve cam artıklarını bölgede bırakmak da
yangınlara sebep olabilmektedir. Cam artıkları kızgın güneş altında kalırsa mercek
görevi görerek ışığı düşürdüğü yerlerde sıcaklığı çok fazla artırabilmekte, bu da
yangınlara yol açabilmektedir.
Bilerek çıkarılan orman Ayrıca orman bölgelerine yakın yerlerde arazisi olan çiftçilerin istenmeyen
yangınlarınin en sık
otları veya tarla anızını yakması neticesinde de yangınlar ortaya çıkabilmektedir.
karşılaşılan türü, tarım
Diğer taraftan insanlar tarafından bilerek çıkarılan orman yangınları da mevcuttur.
arazisi açmak için
orman yakmaktır. En sık karşılaşılan türü tarım arazisi açmak için orman yakmaktır. Yabani hayvanları
bölgeden uzaklaştırmak için yakılan ormanlar da mevcuttur. Özellikle turizm
bölgelerinde sabotaj ve terör maksadıyla çıkarılan orman yangınları da insanlar
tarafından kasten çıkarılan yangınlara örnek olarak verilebilir. Şehirleşme için yer
açma, rant ve sanayi tesis yeri için yakılan orman arazilerine de özellikle İstanbul ve
civarında rastlanmaktadır.
Orman yangınlarının büyük bir kısmı da doğal sebeplerle oluşmaktadır. Yazın
sıcaklığın çok fazla arttığı dönemlerde kuru otlar tutuşabilmekte ve bir orman
yangını başlatabilmektedir. Yıldırım düşmesi de doğal orman yangını sebeplerinden
biridir. Özellikle yüksek yerlerde bulunan selvi benzeri uzun ve sivri uçlu ağaçların
yıldırım çekme ihtimali yüksektir.

Orman yangınları
konusu eğitim
müfredatına konulmalı, Şekil 7.3. Orman Yangınından Korunmak İçin Nehre Girmiş Geyikler
yangınla ilgili çeşitli
faaliyetler, programlar Orman yangınlarını bütünüyle engellemek mümkün olmasa da alınacak
düzenlenerek mevzu birkaç tedbirle ciddi nispette azaltmak mümkündür. Öncelikle orman yangınları
geniş kitlelerin ilgisine hakkında insanlar daha fazla bilgi sahibi olmalı, kitleler bu konuda daha bilinçli hâle
sunulmalıdır. getirilmelidir. Orman yangınları konusu eğitim müfredatına konulmalı, yangınla ilgili

158
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Yangınlar

çeşitli faaliyetler, programlar düzenlenerek mevzu geniş kitlelerin ilgisine


sunulmalıdır.
Ayrıca sıcaklık, nem ve benzeri ölçütler bakımından orman yangını riski
yüksek bölgeler belirlenip bu bölgeler özel gözlem altına alınmalıdır. Bu bölgelerde
insanların piknik yapmaları, toplu hâlde bir araya geldikleri faaliyetler engellenmeli
ya da gözlem altına alınmalıdır.
Orman kenarında bulunan yerleşim yerlerinin, tarım alanlarının uzun vadeli
bir plan çerçevesi içinde başka bölgelere taşınması da düşünülebilir.
Ormanlar içerisinde bulunan yangın emniyet yolları artırılmalı, bu yolların
temizlik ve düzeniyle ilgili gerekli teknik donanım ve eleman sayısı temin
edilmelidir.
Orman yangınlarının erken tespiti için orman içerisinde gözetleme kulelerinin
sayısının artırılmasının yanı sıra, uydudan takip, insansız hava araçlarıyla takip gibi
teknolojinin nimetlerinden faydalanılmalıdır. Ayrıca ormanlar içerisinde acil
durumlarda kullanılmak üzere göletler hazırlanması düşünülebilir.

Yanıcı Sıvıların Yol Açtığı Yangınlar


Birtakım işletmelerde yanıcı sıvılar büyük ebatlarda bulunur. Bu sıvılar yanıcı
buharlar oluşturur ve genelde bu buharlar havadan daha ağırdır. Bu sebeple yanıcı
buharlar yeteri kadar havalandırılmayan ortamlarda birikirler ve artan sıcaklıkla
beraber bir kıvılcımla tutuşma, patlama riski arz ederler. Bu sebeple yanıcı sıvıların
iş ortamında depolanması, taşınması, yanıcı sıvılarla çalışılması kurallara bağlı
olmalı, bu kuralların takibi dikkatle gözetilmelidir. Şimdi yanıcı sıvılarla çalışma
kurallarını teker teker ele alalım.

Yanıcı sıvıların depolanma, tahliye ve imhası


Yanıcı sıvılar tesislerde genelde variller içerisinde ayrı bir yerde büyük
miktarlarda ve iş istasyonlarında kullanılmak üzere çalışma ortamının hemen
yakınlarında küçük miktarlarda bulunur. Ayrı yerde bulunan varillerden zaman
zaman çalışma ortamına götürülmek üzere belli miktarlarda boşaltım yapılır. Varil
boşaltılır boşaltılmaz varil kapağına bir varil ventili takılmalıdır. Varil ventili varil
içerisinde biriken gazın dışarı tahliyesine izin veren bir alettir. Ventilin takılması
suretiyle ısınma durumunda varilin içerisinde basınç birikmesinin önüne geçilmiş
olunur.
Varillerde yüksek sıcaklık ve basınç altında sıkışmış bir yanıcı gaz patlamaya
Yanıcı sıvı
bulunduran variller hazır bir bomba gibidir. Variller bir topraklama hattına bağlı olmalıdır. Topraklama
elektrik boşalması boşaltım esnasında varillerde elektrik yüklenmesinin önüne geçilmesi için
ihtimalinden dolayı gereklidir. Yanıcı buhar elektrik yüklenmiş bir varilin bir başkasıyla temasından
topraklama hattına ortaya çıkabilecek kıvılcımdan kolaylıkla tutuşabilir.
bağlanmalıdır.
İşletmede varillerin depolandığı ayrı bir depolama alanı yoksa variller bir
emniyet kabininde muhafaza edilmelidir.
Variller eğer yan yatırılmış vaziyette depolanmışsa yanıcı sıvılar yer

159
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Yangınlar

çekiminden faydalanılarak akıtma yoluyla tahliye edilirler. Bu esnada kendiliğinden


kapamalı valf kullanılarak sıvılar emniyetli bidonlara aktarılmalıdır ve dökülme ve
sızıntıları engellemek için bir damlama bidonu kullanılmalıdır. Hem aktarım yapılan
emniyet bidonu hem damlama bidonu elektrik boşalmasına tedbir olarak varile
bağlanmalıdır.
Dikey vaziyetteki varillerden tahliye pompalar kullanılarak gerçekleştirilir.
Pompa kullanılarak aktarım hem daha hızlıdır hem de variller dikey durumda iken
daha az yer kaplar.
Atık yanıcı sıvılar uygun bir şekilde imha edilmelidir. Yağlı, atık sıvı emmiş
bezler kolayca tutuşup bir yangını tetikleyebilir. Bu sebeple bu türden atıkların
biriktirildiği emniyetli atık bidonları kullanılmalıdır. Bu atık bidonlarında da basınç
birikmesine mani olmak için varil ventilinin ve elektrik boşalmasına engel olmak
için topraklama hattının olması gerekir.

160
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Yangınlar

•YANGINA YOL AÇAN SEBEPLER


•En sık karşılaşılan yangınlar; elektrik arızalarından çıkan yangınlar,
mutfaklarda başlayıp yayılan yangınlar ve sigara sebebiyle başlayan
yangınlardır. Sık karşılaşılan diğer bir yangın türü mutfakta başlayıp yayılan
yangınlardır. En yaygın yangın sebeplerinden üçüncüsü sigaradır.
•YANGINLARIN SIK GÖRÜLDÜĞÜ YER VE ZAMANLAR
Özet
•İstatistikî verilerin incelenmesi sonucunda yaz aylarında daha sık yangın
çıktığı görülmektedir. Diğer taraftan insanların bir araya geldiği miting,
festival alanı gibi hadiselerde de sıklıkla yangın çıkmaktadır.
•ATEŞİ DOĞURAN TEKNİK ŞARTLAR
•Ateşi doğuran ve sürmesini sağlayan üç temel şart vardır. Bunlar yanıcı bir
malzemenin (yakıt) varlığı, yanıcı malzemenin yanmasına sebep olacak belirli
bir sıcaklığın varlığı ve yangını besleyecek oksijen gibi yakıcı bir malzemenin
varlığıdır. Belirtilen üç şart birlikteliğine ateş üçgeni denir. Yangınla mücadele
usulleri ateş üçgenini oluşturan şartların bir kısmının veya tamamının
ortadan kaldırılmasına dayanır.
•YANGIN SINIFLARI VE MÜDAHALE YÖNTEMLERİ
• Yangınlar yanıcı malzeme bakımından beş farklı sınıfta ele alınmaktadır.
•Sınıf A: Yanıcı maddenin ahşap, kâğıt, kauçuk veya plastik gibi katı
maddelerden oluştuğu yangın türüdür. Söndürme malzemesi olarak su veya
kuru kimyasallar tercih edilir.
•Sınıf B: Bu yangın sınıfında yanıcı malzeme yanıcı sıvı, gaz, gres yağı, dizel
veya bir petrol ürünüdür. Bu tür yangınları söndürmek için en çok tercih
edilen söndürücüler kuru kimyasallardır. Bununla beraber köpük veya
karbondioksit de kullanılabilir.
•Sınıf C: Elektrik kaçağının olduğu yangınlardır. Söndürücü olarak kuru
kimyasal veya karbondioksit tercih edilmelidir. Su iyi bir iletken olduğundan
su tabanlı söndürücüler elektrik kaçağı şüphesi olan yangınlarda katiyen
kullanılmamalıdır.
•Sınıf D: Birtakım yanıcı metallerin bulunduğu yangın türüdür. Bu tür
yangınlar su, köpük veya karbondioksit söndürücülerinden etkilenmezler.
Metal yangınlarına has kuru toz söndürücüler kullanılmalıdır.
•Sınıf F: Bu yangın türünde yanıcı madde pişirme için kullanılan yağlardır.
Genelde ticari işletmelerin mutfaklarında ortaya çıkan bu tür yangınlara özel
imal edilmiş söndürücüler mevcuttur.
•YANGINA MÜDAHALE
•İlk yapılacak iş itfaiyeye haber vermek olmalıdır. Ardından yangın söndürme
cihazlarının kullanımı hakkında eğitim almışsanız ve yangın bu cihazlar
marifetiyle söndürülebilecek kadar küçükse yangına müdahale edebilirsiniz.
•Şimdi birkaç yangın senaryosunu ve her senaryo için uygun müdahale tarzını
inceleyelim.
•Ateşi boğma: Ateş çevreden tecrit edilecek kadar küçük bir alanı kaplıyorsa,
mesela bir şahsın elbiseleri tutuşmuşsa, kalın bir battaniyeyle veya benzer
kalın bir materyal ile ateşin üstü kapatılır.
•Sönmesini bekleme: Eğer yanan malzeme değerli değilse veya oluşan
tahribat yangın hemen söndürülse de telafi edilemeyecek boyutta ise
malzemenin tamamen yanması beklenebilir.
•Mutfak yangınları: Öncelikle açık ocak varsa kapatılarak sıcaklığın
düşürülmesine katkı verilmelidir. Sonrasında yanan kapların üzeri kalın bir
örtüyle kapatılarak ateşin oksijenle teması kesilmelidir.

161
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Yangınlar

•Elektrik kaynaklı yangınlar: Bu tür yangınlarda ilk yapılacak şey ortamdaki


elektrik kaçağını engellemektir. Bunu yapmanın en kısa yolu elektriği ana
sigorta veya şalter üzerinden kesmektir. Söndürücü olarak kuru kimyasal
veya karbondioksit tercih edilmelidir. Su iyi bir iletken olduğundan su ve
köpük gibi su tabanlı söndürücüler elektrik kaçağı şüphesi olan yangınlarda
Özet (devamı)
kesinlikle kullanılmamalıdır.
•Tüp yangınları: Tüp baş aşağı konumdayken yanıyorsa patlama ihtimali
vardır, kesinlikle uzak durulmalıdır. Eğer tüp dik pozisyonda ise ve tüpün
ağzından çıkan gaz yanıyorsa yeteri miktarda su dökülerek yangın
söndürülebilir.
•Söndürücü Kullanma
•Yangına müdahale ederken öncelikle mümkünse rüzgârı arkanıza, yangını
önünüze almalısınız. Yangın söndürücü dik tutulmalı, vücuda doğrudan
temas etmeyeceği uzaklıkta iken pimi çekilmelidir. Söndürücü yangın
tabanına doğru yandan yana doğru süpürme hareketi ile uygulanmalıdır.
Zaman içerisinde oksijen yetmezliği ve dumanla birlikte bilinç kaybı
olabileceği için hızlı hareket edilmelidir.
•YANGINDA TAHLİYE
•Sağlıklı bir tahliye için yangın öncesinde hazır bulunan bir tahliye planının
olması gerekir. Tahliye planı; kaçış güzergâhları ve yangının muhtemel yayılış
istikametleri göz önüne alınarak hazırlanmalıdır. Bir tahliye planı öncelikle bir
komuta kontrol mekanizması içermelidir. Tahliye esnasında kesinlikle
asansör kullanılmamalıdır. Ortamda çok fazla duman varsa sürünerek
ilerlenmelidir. Çok sayıda insan içeren binalarda yangın tatbikatları yapmak
faydalıdır.
•BÜYÜK ÖLÇEKLİ YANGINLAR
•Orman Yangınları
•Ormanlar; ormanda mangal yakmak, söndürülmemiş sigara izmariti atmak,
ormanda cam şişe kırmak gibi insan kaynaklı sebeplerle veya yazın kuru
otların tutuşması, yıldırım düşmesi gibi doğal sebeplerle yanabilir.
•Orman yangınlarını azaltmak için sıcaklık, nem ve benzeri ölçütler
bakımından orman yangını riski yüksek bölgeler belirlenip bu bölgeler özel
gözlem altına alınmalıdır. Bu bölgelerde insanların piknik yapmaları, toplu
halde bir araya geldikleri faaliyetler engellenmeli ya da gözlem altına
alınmalıdır.
•Yanıcı Sıvıların Yol Açtığı Yangınlar
•Yanıcı sıvıların ortaya çıkardığı yanıcı buharlar yeteri kadar
havalandırılmayan ortamlarda birikirler ve artan sıcaklıkla beraber bir
kıvılcımla tutuşma, patlama riski arz ederler.
•Yanıcı sıvıların depolanma, tahliye ve imhası
•Varil boşaltılır boşaltılmaz varil kapağına bir varil ventili takılmalıdır. Variller
bir topraklama hattına bağlı olmalıdır. Variller eğer yan yatırılmış vaziyette
depolanmışsa yanıcı sıvılar yer çekiminden faydalanılarak akıtma yoluyla
tahliye edilirler. Atık yanıcı sıvı içeren atık bidonlarında basınç birikmesine
mani olmak için varil ventilinin ve elektrik boşalmasına engel olmak için
topraklama hattının olması gerekir.

162
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Yangınlar

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi elektrik kaynaklı yangınlara engel olmak için
alınması gereken tedbirlerden biri değildir?
a) Kısa devre önleyici devre kesiciler kullanmak
b) Çoklu fişler kullanarak elektrik kullanım miktarını artırma
c) Kurulu elektrik tesisatına ek yapmamak
d) Elektrik kablolarının dönemlik bakımlarını yapmak
e) Elektrik tesisatına ekleme yapılmışsa eklenen kısmın tüketim miktarını
takip etmek

2. Doğalgaz kaçağından şüpheleniliyorsa aşağıdakilerden hangisi


yapılmamalıdır?
a) Kıvılcıma sebep olacak herhangi bir şeye müsaade etmeme
b) Kaçağa sebep olabilecek ocak, şofben ve benzeri cihazları kapatma
c) Pencereyi açıp ortamı havalandırma
d) Yakında bulunan bütün elektrikli cihazları kapatma
e) Ortamda sıcaklığı artıracak ateş kaynaklarını ortadan kaldırma

3. Ateş üçgenini oluşturan şartlar aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak


verilmiştir?
a) Yanıcı malzeme – Belirli bir sıcaklık – Yakıcı malzeme
b) Yanıcı malzeme – Ateş - Oksijen
c) Benzin – Oksijen - Doğalgaz
d) Yakıcı malzeme – Oksijen - Çıra
e) Tutuşturucu – Kibrit – Kâğıt

4. Aşağıdakilerden hangisinde söndürücü olarak su kullanımı güvenlidir?


a) Yanıcı metallerin bulunduğu yangınlar
b) Dizel, benzin gibi petrol ürünlerinin bulunduğu yangınlar
c) Orman yangınları
d) Pişirme yağlarının yandığı yangınlar
e) Elektrik kaçağı olan yangınlar

5. Yanıcı metallerin bulunduğu yangın türlerinde hangi söndürücü türü


kullanılır?
a) Su tabanlı söndürücüler
b) Köpüklü söndürücüler
c) Karbondioksit içeren söndürücüler
d) Özel kuru toz söndürücüler
e) Kimyasal söndürücüler

163
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Yangınlar

6. Ateşi boğma yöntemi ateş üçgenini oluşturan şartların hangisinin ortadan


kaldırılmasını hedeflemektedir?
a) Yakıcı malzemenin
b) Yanıcı malzemenin
c) Ateşin
d) Suyun
e) Sıcaklığın

7. Aşağıda tarif edilen durumların hangisinde tehlike seviyesi nispeten azdır?


a) Elektrik kaçağı ihtimali olan yangınlarda köpüklü söndürücü
kullanılması
b) Dik vaziyette duran tüpün ağzından sızan gazın alev alması
c) Baş aşağı duran tüpten sızan gazın alev alması
d) Yanan iki katlı binanın asansörünün kullanılması
e) Gaz kaçağı şüphesini yok etmek için çakmakla kontrol yapılması

8. Aşağıdakilerden hangisi yangın esnasında duman zehirlenmesi riskini


azaltmak için yapılabileceklerden biri değildir?
a) Bir an önce binadan çıkmak için asansör kullanma
b) Burnun ıslak bir mendille kapatılması
c) Bina içerisinde sürünerek ilerlenmesi
d) Pencere açılması
e) Çatıya çıkılması

9. Aşağıdakilerden hangisi yanıcı sıvıların depolanması, taşınması ya da


işlenmesi ile alakalı uyulması gereken prensiplerden biri değildir?
a) Varillere ventil takılması
b) Varillere topraklama yapılması
c) Aktarım yapılan bidonların topraklanması
d) Damlama kaplarının varillere bağlanması
e) Varillerin dikey olarak muhafaza edilmesi

10. Aşağıdakilerden hangisi insan kaynaklı orman yangını sebeplerinden


değildir?
a) Ormana yakın arazilerde anız yakılması
b) Yabani hayvanları uzaklaştırma için ateş yakılması
c) Uzun ve sivri ağaçların yıldırım çekmesi
d) Tarım arazisi açmak için ağaç yakılması
e) Orman bölgesinde çevreye tam söndürülmemiş sigara izmaritinin
atılması

Cevap Anahtarı
1.b, 2.d, 3.a, 4.c, 5.d, 6.a, 7.b, 8.a, 9.e, 10.c

164
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Yangınlar

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Disaster Management, http://www.disastermgmt.org/, Ocak 2017’de ulaşıldı.
Doğanay, H. ve Doğanay S. (2004). "Türkiye’de orman yangınları ve alınması
gereken önlemler." Doğu Coğrafya Dergisi .
http://siperyangin.com.tr/yangin-tupu-kullanimi, Ocak 2017’de ulaşıldı.
http://www.gazetevatan.com/antalya-daki-ormanlari-pkk-yakmis-961313-
gundem/, Ocak 2017’de ulaşıldı.
http://www.haberler.com/ardasan-daki-orman-yangininda-pkk-suphesi-8566364-
haberi/, Ocak 2017’de ulaşıldı.
http://www.milligazete.com.tr/istanbulun_yanginla_imtihani/ahmet_anapali/kos
e_yazisi/17617, Ocak 2017’de ulaşıldı.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Orman_yang%C4%B1n%C4%B1, Ocak 2017’de
ulaşıldı.
İBB İtfaiyesi Web Sitesi, http://itfaiye.ibb.gov.tr/tr/istanbul-yanginlari.html, Ocak
2017’de ulaşıldı.
Özdikmen, T. (2015). Afet ve Acil Durum Yönetimi, Saha Uygulamalı Afet Yönetimi
ve Acil Durum Metodolojileri. Seçkin Yayınları.
T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, www.afad.gov.tr,
Ocak 2017’de ulaşıldı.

165
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
AFET YÖNETİMİNE GİRİŞ VE
AŞAMALARI

• Afet Yönetimine Genel Bir Bakış


ve Ülkemizdeki Durum
DOĞAL AFETLERVE
İÇİNDEKİLER

• Afet Esnası ve Hemen Sonrası


Safhası AFET YÖNETİMİ
• Afet Sonrası Safhası
Dr. Öğr. Üyesi
Muhammed Fatih
ÇORAPSIZ

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Afet yönetimi kavramını
tanıyabilecek,
HEDEFLER

• Afet öncesi safhada yapılacak


faaliyetleri kavrayabilecek,
• Afet esnası ve hemen sonrası
safhada yapılacak faaliyetleri
öğrenebilecek,
• Afet sonrası safhada yapılacak
faaliyetler hakkında bilgi sahibi
olabileceksiniz.

ÜNİTE

8
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

AFET YÖNETİMİ

AFET ESNASI VE
AFET ÖNCESİ AFET SONRASI
HEMEN
SAFHASI SAFHASI
SONRASI

ZARAR AZALTMA KURTARMA VE İYİLEŞTİRME


AŞAMASI İLKYARDIM AŞAMASI

ÖNCEDEN
GEÇİCİ YENİDEN İNŞA
HAZIRLIK
BARINMA AŞAMASI
AŞAMASI

ERKEN UYARI
AŞAMASI

167
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

GİRİŞ
Dünya üzerinde nasıl, ne zaman ve nerede olacağı önceden kestirilemeyen
afetler, insanların can ve mal kayıplarına yol açan tehlikelerin başında gelmektedir.
Bazı afetler, afet meydana gelmeden önce alınan tedbirler sayesinde önlenebilir
olsa da bazı afetleri önleyebilmek mümkün değildir. Özellikle büyük afetler sonucu
birçok birey hayatını kaybetmekte veya bunların kol, bacak vb. gibi uzuvlarında
kalıcı hasarlar oluşabilmektedir. Bu nedenle afet sonrası meydana gelebilecek
kayıp ve zararları en asgari seviyeye indirebilmek için afetin oluştuğu bölgeye
temel ihtiyaç malzemeleri ile alanında uzman sağlık ve arama-kurtarma
faaliyetlerini yürütecek personellerin mümkün olabildiğince hızlı bir şekilde sevk
ve idaresi sağlanmalıdır.
Bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi hususunda meydana gelecek gecikme ve
küçük hatalar afetzedeler üzerinde telafisi güç zararlar doğurabilmektedir. Bu
nedenle afetler sonrasında ortaya çıkabilecek zararları mümkün olabilen en asgari
düzeye indirebilmek için etkin bir afet yönetim organizasyonu yapılması
gerekmektedir.
Etkin bir afet yönetiminin gerçekleştirilebilmesi, afet öncesi, afet esnası ve
hemen sonrası ile afet sonrası safhalarda yapılması gereken faaliyetlerin hem
koordineli bir şekilde ve hem de bu alanda eğitim almış uzman kişiler tarafından
yapılmasına bağlıdır. Bu safhalarda koordinasyon sağlanarak gerçekleştirilen
Afetler faaliyetler sayesinde afetler engellenemese bile afetten doğacak zararlar mümkün
engellenemese bile olabilen en asgari seviyeye indirilebilecektir.
doğacak zararların en
asgari düzeye Afet öncesi safhası zarar azaltma, önceden hazırlık ve erken uyarı aşamaları
indirilmesi gerekir. olmak üzere üç aşamada incelenmektedir. Afet esnası ve hemen sonrası safhası
kurtarma-ilk yardım ile geçici barınma faaliyetlerinin gerçekleştirildiği aşamalardan
oluşmaktadır. Afet yönetiminin son safhası olan afet sonrası safhası ise iyileştirme
ve yeniden inşa faaliyetlerinden oluşmaktadır.
Bu ünite kapsamında afet yönetimi için genel bir tanımlama yapılarak afet
öncesi safhası, afet esnası ve hemen sonrası ile afet sonrası safhaları ve etkin bir
afet yönetiminin gerçekleştirilebilmesi için hangi adımların atılması gerektiği
konusunda detaylı bilgi verilmeye çalışılmıştır.

AFET YÖNETİMİNE GENEL BİR BAKIŞ VE ÜLKEMİZDEKİ


DURUM
Afet yönetimi genel anlamda Köseoğlu (2015) tarafından, “Afetin çeşitli
aşamalarını içine alan politik ve idari kararlar ile afet bölgesinde uygulanan
faaliyetlerin tümüne verilen addır.” şeklinde tanımlanmış olsa da değişik
kaynaklarda farklı tanımlamalarıyla karşılaşmak mümkündür. Aşağıda bu
tanımlamalardan bazıları verilmiştir.
Sarp (1999) afet yönetimini; “afet safhalarında yapılması gereken
faaliyetlerin koordine edilmesi, yönetilmesi” şeklinde tanımlamıştır.

168
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

Schramm’a göre ise afet yönetimi, “herhangi bir deprem, kasırga veya diğer
bir doğal afet sonrasındaki kurtarma çalışmalarının; daha uzun dönemde ise
toplum sistemlerinin ve bireysel yaşamların takip eden aylarda yeniden
yapılanması çalışmalarının yönetilmesi”dir.
Diğer bir tanımlama Erzincan Valiliği tarafından yayımlanan Deprem Sonrası
Erzincan (1996) adlı kitapta “… afetlerin önlenmesi, zararların azaltılması, afetlere
karşı hazırlıklı olunması ve afet anında etkili bir kurtarma, ilk yardım ve geçici iskân
faaliyetlerinin yürütülmesi için gerek merkezde ve gerekse ilçelerde alınması
gereken tedbirler ve yapılması gereken çalışmaların tümü…” şeklindedir.
Afet yönetimine farklı bir tanımlama da Ergünay (1993) tarafından
“…afetlerin önlenmesi ve zararların azaltılması, afetlere karşı hazırlıklı olunması ve
afet anında hızlı ve etkili bir kurtarma, ilk yardım, geçici barınma ve yeniden inşa
faaliyetlerinin yürütülebilmesi için toplumun tüm imkân ve kaynaklarının ( insan
Afet yönetimi; afet gücü, malzeme, ekipman ve para) afet öncesi ve sonrasında iyi yönlendirilmesi ve
öncesi, esnası ve rasyonel kullanımı…” şeklinde yapılmıştır.
sonrası olmak üzere
Birleşmiş Milletler (UNP / UNDRO) tarafından 1991 yılında Afet Yönetimi El
üç safhadan
oluşmaktadır. Kitabı yayımlanmıştır. Bu el kitabına göre afet yönetimi aşağıdaki hususları
içermektedir (Sarp 1999; Yılmaz 2003):

• Afetlerden sonucu ortaya çıkabilecek zararları azaltıp ekonomik yönden


yaşanacak olumsuzlukları da göz önünde bulundurarak afetlere neden
olacak sebepleri ortadan kaldıracak veya en asgari düzeye indirecek
önlemlerin planlanması ve yürütülmesi,
• Her an gerçekleşebilecek afetlere karşı erken uyarı ve hazırlık
düzenlemelerinin yapılmasının yanı sıra hem erken uyarı dönemi ve hem
de afetin yol açabileceği istenmeyen durumlarda alınması gereken
önlemlerin düzenlenmesi,
• Kıtlık ve sel baskınları gibi afetlerde ilgili yörenin ve yöre halkının durumu
hakkında bilgi alınmasına paralel olarak zamanında ilgili tedbirlerin
alınması ve çözümler bulunması,
• Afet gerçekleştikten hemen sonra arama-kurtarma ve ilk yardım
faaliyetlerinin ivedilikle uygulanması,
• Afet sonrası iyileştirme faaliyetlerinin hızlandırılması ve yaraların bir an
önce sarılması.
Özcan (2012) ise afet yönetimini; afete etkili müdahaleyi sağlamakta, her
olayda elde edilen deneyimlerin değerlendirilmesi ile mevcut sistemi daha
geliştirmesi gereken bir yönetim yaklaşımı ve uzmanlık alanı olarak tanımlamıştır.
Tüm bu tanımlamalar göz önünde bulundurulduğunda afet yönetimi
mekanizmasının çok geniş bir alana yayıldığı ve sadece belli kurum ve kuruluşların
başa çıkabileceği bir olgu olmadığı gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.
Etkin bir afet yönetimi gerçekleştirilebilmesi için bu organizasyonda görev
alan birimleri kendi arasında koordine edecek ve tek merkezden yönetimini
sağlayacak bir merkezî yönetim birimine gereksinim duyulmuştur. Ülkemizde 2009

169
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

yılında kurulan “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)” birimi bu


koordinasyon çalışmalarını etkin bir biçimde yürütmektedir. AFAD’ın uyguladığı
“Bütünleşik Afet Yönetim Döngüsü” Şekil 8.1’de gösterilmiştir.

Şekil 8.1. AFAD “Bütünleşik Afet Yönetim Döngüsü”

Afet yönetiminin, afet sonrası yapılan kurtarma, iyileştirme, ilk yardım ve


yeniden yapılanma vb. hususlar üzerinden değerlendirilmesi yanlış olup aslında
kapsamının daha geniş olduğu bilinmelidir. Diğer bir ifadeyle afet sonrası yapılan
bu çalışmalar bir yara sarma çalışması olup kapsamlı ve etkili bir afet yönetimi
anlamına gelmemektedir (Köseoğlu 2015).
Ayrıca Köseoğlu (2015) afet yönetimini, afet gerçekleşmeden önce afet
risklerinin tespit edilmesi, bu risklerin ortadan kaldırılması ve/veya zararlarının
azaltılması çalışmalarını da kapsadığını ifade etmiştir.
Etkili bir afet yönetimi için afetlere karşı eğitim vazgeçilmez faaliyetlerden
biridir. Bu eğitim ilkokul çağında başlayıp eğitimin son basamağı olan üniversite
eğitimi ile taçlandırılmalıdır. Afet yönetimini uygulayan yetkililer ile afetlere maruz
kalan toplumun afet konusunda gerekli bilince sahip olması, afet yönetim
Etkili bir afet sürecinin etkin bir şekilde yürütülmesine olanak sağlamaktadır.
yönetimi Ülkemizde meydana gelen büyük can ve mal kayıplarının yaşandığı 1999
sağlayabilmek için
Marmara Depremi ve öncesinde afet sonrası dönem odaklı çalışmalar
yapılması gereken
en önemli yapılmaktaydı. Ancak bu acı tecrübeden sonra tam donanımlı ve profesyonel
faaliyetlerden biri çalışabilen arama ve kurtarma ekipleri kurulmuştur.
de eğitimdir. Afet yönetim uygulamalarında göz önünde bulundurulması gereken
hususları belli başlıklar altında toplamıştır (Bender, 1990; Yılmaz, 2003).

• Afetler bölgesel meydana gelmesine rağmen afet yönetimi sadece afetin


meydana geldiği bölge ile sınırlı kalmamaktadır.
• Afet yönetiminde doğa kaynaklı afetler ile global çevre sorunlarının
birlikte ele alınması gerekmektedir.
• Afetler nedeni ile ortaya çıkabilecek zararları azaltmak amacıyla
planlamalar yapılırken ülke, bölge, il/ilçe vb. yerleşim yerleri bazında
oluşabilecek etkiler belirlenmelidir.

170
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

• Toplumun sağlık, güvenlik ve sosyal refahı için devletin sosyal sorumluluk


yüklediği tüm birimler bir araya getirilmelidir.
• Afetlere karşı geliştirilen politika ve stratejiler içerisinde zararların
azaltılmasını engelleyecek nitelikte olanlar tamamen ortadan kaldırılmalı
veya değiştirilmelidir.
Afetlerin büyük çoğunluğunu önleyebilmek amacıyla tüm tedbirler alınmış
olsa bile bu afetleri engellemek mümkün değildir. Bu açıdan bakıldığında afetlerin
önlenmesinden ziyade önceden haber alma, uyarma ve meydana geldikten sonra
yol açacağı kayıpları azaltmak için önlemler alınabilir (Geray, 1977).

Afet zararlarını Bu önlemleri “afet öncesi”, “afet anı ve hemen sonrası” ve “afet sonrası”
azaltmak için gerekli olmak üzere üç ana başlık altında toplamak mümkündür. Bu başlıklar aynı
önlemler alınmalıdır. zamanda afet yönetim aşamaları olarak adlandırılmaktadır (Yılmaz, 2003).
Afet yönetim aşamaları Şekil 8.2’de gösterilmiştir.

Yeniden
İnşa

Zarar
İyileştirme
Azaltma

Geçici Önceden
Barınma Hazırlık

Kurtarma
İlk Yardım Erken Uyarı

AFET

Şekil 8.2. Afet yönetimi aşamaları

AFET ÖNCESİ SAFHASI


Afet öncesi afetlere hazırlıklı olabilmek için yapılan planlamalarda mevcut
kaynakların belirlenmesi, gereksinimlerin hesaplanması, tahmin edilmesi ve bu
kaynaklar kullanılarak yapılan iş planlarının gereksinimleri karşılama düzeyi ve afet
senaryolarının oluşturulması göz önünde bulundurulması gereken en önemli
etkenlerdir (Akdur, 2001).
Bireyin normal yaşamını devam ettirmesine engel olacak herhangi bir afet
vuku bulmadan, olası can ve mal kayıplarını önleyebilmek ve afetle birlikte ortaya
çıkacak olan zararların en aza indirilebilmesini sağlamak amacıyla bir dizi
önlemlerin alınması gerekmektedir. Alınacak bu önlemler afet yönetim süreci
içerisinde ilk aşama olan “afet öncesi” aşamasını oluşturmaktadır (Yılmaz A. 2003).

171
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

“Afet öncesi”, afet yönetimi sistemi faaliyetlerinin ilk aşaması olup bu


aşamanın etkin bir şekilde sürdürülebilmesi için yapılması gerekenler genel
hatlarıyla aşağıdaki gibi sıralanabilir:

• Afet sonrası ortaya çıkabilecek zararları en aza indirebilmek amacıyla


teknik, hukuki ve idari alanlarda afet öncesinde alınabilecek tüm
tedbirlerin alınması,
• Mevcut imkânlar dâhilinde afetlerin meydana gelmesinin engellenmesi,
engellenemiyorsa acil durum hizmetlerinin (arama - kurtarma ve ilk
yardım vb.) ivedilikle etkili bir şekilde uygulanması,
• Afet zararlarının azaltılması ülke kalkınması ile doğrudan ilişkili
olduğundan bu zararların azaltılmasıyla kalkınma sürekliliğine katkıda
Afet zararlarını
bulunulması,
azaltma
yöntemlerinden biri • Afetlerin toplum üzerindeki etkilerini mümkün olabilen en düşük seviyede
de afete hazırlıklı tutabilmek amacıyla eğitim programları düzenleyerek afetlere karşı
olmaktır. toplumda gerekli bilincin oluşturulması (Tokmak, 2012; Ergünay, 2000;
Gökçümen, vd., 1999).
Afet öncesi safhası genellikle ön hazırlık ve planın uygulanması
bölümlerinden oluşmakta olup ön hazırlık aşamasında aşağıdaki faaliyetlerin
gerçekleştirilmesi gerekmektedir (Tokmak 2012).
• Ön hazırlık aşaması faaliyetleri
• Sabit Tesislerin Envanterinin Çıkarılması
• Sanayi tesisleri, fabrikalar, üretilen ürünler, atıklar ve arıtma tesisleri gibi
tesislerin nicel ve nitel özellikleri belirlenmelidir.
• Ulaşım Ağı Envanterinin Çıkarılması
• Afet bölgesindeki kara, deniz ve raylı sistem yollarının olağanüstü
durumlarda nasıl faydalanılacağı, kent içindeki akaryakıt istasyonları,
havaalanlarının şehre yakınlığı vb. bilinmelidir.
• Hava Kirliliği Envanterinin Çıkarılması
• Mevcut hava kalitesini bozacak nitelikteki durumların ortaya çıkması
halinde risk faktörleri göz önüne alınarak müdahale edilmelidir.
• Personel ve Ekipman Envanterinin Çıkarılması
• Afet esnasında ve sonrasında olaylara müdahale edecek iş gücü yeterli
ekip ve donanımlarının ve niteliklerinin belirlenmesidir.
• Sağlık Kuruluşları ve Gönüllü Kuruluşların Envanterinin Çıkarılması
• Uzman doktor, hemşire, hasta bakıcı vb. sağlık personelinin ve bu
personelin kullanacağı donanımların bir şema şeklinde belirlenmesi
gerekir. Şehirde bulunan hastane ve bu hastanelerin yatak kapasitelerinin
de bilinmesi gerekir.
• Tahliye Yeteneği
• Afet anında ve sonrasında ilgili alanlardan tahliye edilmesi gereken birey
sayısı, mevcut ulaşım olanakları, bu konuda halkın bilgilendirilmesi ve
gerekli erken uyarı sistemlerinin kurulması oldukça önem arz etmektedir.
• Barındırma

172
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

• Toplumun normal yaşamı devam ederken hâlihazırda mevcut olan


battaniye, çadır ve yatak sayısı belirlenmelidir. Mümkün olabildiğince afet
anında ayrı yerlere yerleştirilmiş ailelerin fertlerinin birleştirilmesi
sağlanmalıdır.
• Beslenme
• Afetzedelerin beslenmesi için gerekli yemek pişirme donanımları, içme
suyu olanakları yakıt durumu ile barınak içi ve dışı gereksinimler tespit
edilmelidir.
• Sağlık
• Temel yaşam gereksinimlerinden olan içme suyu, gıda kalitesi, tıbbi
malzeme ve ilaç miktarı belirlenmelidir. Ayrıca gezici sağlık birimlerinin
sayısı da kayıt altında tutulmalıdır.
• Yardım ve Kurtarma
• Zarar gören yapıların onarılmalı, kapanan yolların açılmalı, mobil yardım
ekipleri kurularak ilgili bölgelere sevk edilmelidir.
• Kritik Denetim
• Radyoaktif kirlilik, insan yaşamını tehlikeye sokacak zehirli ve atık
maddelerin içme suyuna karışması, herhangi bir şekilde deniz sularına
petrol karışması gibi olayların insanlar ve çevre üzerindeki etkileri
belirlenmeli, toplumun bu konularda korunması ve doğal yaşam
döngüsünün devamlılığı sağlanmalıdır.
Etkin bir afet • İletişim
yönetimi için • Yardım esnasında ulaşım faaliyetlerini sürdürebilmek için iletişim kesintisiz
planlamalar
bir şekilde sağlanmalı, gerekli yakıt miktarı belirlenerek yakıt temin
yapılmalıdır.
edilmelidir.
• Maliyet
• Afetlere karşı yapılan çalışmalarının tümünün maliyetinin belirlenebilmesi
için krizde görev alan yöneticiler tüm işlemleri kayıt altına almalıdır.
• Görev Dağılımı
• Olası bir afet durumunda hangi personelin hangi sahada ve ne zaman ne
görevi icra edeceği kesin bir ifade ile belirlenmeli ve görev tanımlamaları
açık ve yeterince ayrıntılı bir şekilde hazırlanmalıdır.
• Planın Uygulanması
Kriz yönetim planı ön hazırlık aşaması faaliyetlerinin yanı sıra afet sonrası
oluşacak kriz esnasında gerçekleştirilecek faaliyetleri de kapsamaktadır. Bu
faaliyetler, krize etkin bir biçimde müdahale edilmesi, yönetim için gerekli bilgi
akışının sağlanması, uyarı sistemleri ve iletişim araçları ile o yörede yaşayan halkın
Afet öncesi safha üç bilgilendirilmesi ve gereken eğitimlerin verilmesi şeklinde sıralanabilir (Tokmak
aşamadan 2012).
oluşmaktadır.
Afet öncesi safha üç aşamadan oluşmakta olup bu aşamalar aşağıda
sıralanmıştır (Yılmaz, 2003):

• Zarar Azaltma Aşaması


• Önceden Hazırlık Aşaması

173
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

• Erken Uyarı Aşaması

Zarar Azaltma Aşaması


Bir afetin meydana gelmesini önlemek ya da önlenemiyorsa bu afetten
kaynaklı ortaya çıkabilecek olan zararları en aza indirebilmek için çalışmaların
gerçekleştirildiği aşama zarar azaltma aşamasıdır. Birçok bilim adamı bu aşamayı
farklı yaklaşımlarla tanımlamışlardır.
Waugh (1988) bu aşamayı, toplumda yaşayan fertlerin normal yaşamını
etkileyebilecek (sağlık, güvenlik vb.) bir afet durumunda yapılması gerekenlerin
önceden belirlendiği ve olası risklerin en aza indirmeye çalışıldığı aşama olarak
tanımlamıştır.
Diğer bir yaklaşımda Nateghi (2000) zarar azaltma aşamasını, hazırlık ve
önleme/zarar azaltma çalışmaları olmak üzere iki ayrı safhada incelemiştir.
Nateghi hazırlık aşamasını; afet meydana gelmeden önce erken uyarı
sistemleri kullanmak, kriz planları oluşturmak ve afet durumunda kullanılacak
yardım hizmetlerinin geliştirilmesi işlemlerinin gerçekleştiği aşama olarak
tanımlamıştır. Zarar azaltma aşamasının ikinci safhası olan önleme ve zarar azaltma
çalışmaları safhasını ise afet risklerini azaltarak afetin olası etkilerini azaltmak
olarak tanımlamış ve yapılan bu çalışmaların sürekli ve kalıcı olması gerektiğini
ifade etmiştir.

Bu aşamanın başarıya ulaşmasındaki en etkin faktörlerden biri de aşamanın


uygulanacağı bölgenin insani yaşam standartlarıdır. Hayat standardı yüksek
toplumlarda, insan hayatına verilen değerin fazla olması sebebiyle, bu aşama daha
etkin bir şekilde yürütülmektedir. Hayat standartlarının düşük olduğu toplumlarda
ise hem bu aşama için ayrılan bütçenin düşük olması ve hem de bu aşamaya
verilen önemin az olması, insan hayatına yönelik risklerin daha büyük olmasına
neden olmaktadır (Schramm 1993; Yılmaz 2003).
Bu aşama afet sonrası aşamasında uygulanan “yeniden inşa” ve “iyileştirme”
aşamaları ile birlikte başlayıp yeni bir afet oluşuncaya kadar devam eden süreçtir.
Bu aşamanın en genel özelliği ülke, bölge ve yerleşim birimleri ölçeklerinde çok
geniş bir uygulama sahasının bulunmasıdır.
Afet öncesi aşaması içinde zarar azaltma çalışmalarında başlıca yapılması
gerekenler şunlardır:

• Carby, zarar azaltma aşamasının en önemli faktörü olarak afet riski yüksek
olan yerlerdeki yapılaşmanın engellenmesi gerektiğini öne sürmüştür.
Tüm ülkelerin afet meydana gelmeden önceki safha olan zarar azaltma
aşamasını etkin bir biçimde kullanabilmek için ilgili mevzuatlarda ve
yasalarda gerekli düzenlemelerin yapılmasının bir zorunluluk olduğunu
belirtmiştir.
• Afetler meydana gelmeden önce, afet esnasında uygulanacak yönetmelik
ve mevzuatlar, hâlihazırdaki afet senaryolarına göre güncel hâle
getirilmelidir. Yani yönetmelik ve mevzuatlarda belirtilen yetki ve

174
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

sorumluluk alanları kesin bir ifade ile belirtilmeli ve herhangi bir


karmaşıklığa yol açılmamalıdır (Gündoğdu 1996; Yılmaz 2003).
• Meydana gelebilecek bir afete karşı özellikle büyükşehirlerde yer alan
mevcut binalarda güçlendirme çalışmaları ve yeni yapılaşmalarda
günümüz teknolojisine uygun bir planlama yapılmalıdır (Ruchelman 1988;
Yılmaz 2003).
• Afetler meydana gelmeden önce afet riski taşıyan bölgeler
haritalandırılmalı ve bu haritalarda hangi bölgelerin ne tür afetlerle karşı
karşıya kalabileceği belirtilmelidir (Yılmaz, 2003).
• Toplumu oluşturan bireylerin afetleri en az zarar ile atlatabilmesi için
stratejiler geliştirilmelidir. Bu stratejilerin başında afetlere karşı toplumu
bilinçlendirme eğitimleri gelmektedir. Bu amaçla hem eğitim birimlerinde
hem de görsel ve işitsel medyalar kullanılarak gerekli eğitim programları
düzenlenmelidir (Yılmaz A. 2003).
• Araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde etkin rol oynayan akademik faaliyet
yürüten birimler ile afet öncesi zarar azaltma çalışmaları yapılmalıdır. Elde
edilen bulgular vakit kaybetmeden uygulamaya geçirilmelidir. Örneğin
yıkıcı depremlerin oluştuğu fay hatları üzerinde bulunan ülkemizde
rasathaneler ve erken uyarı sistemleri kurulmalıdır (Ruchelman 1988;
Yılmaz 2003).
• Ayrıca Ruchellman (1988) de zarar azaltma aşamaları içerisinde yer alan
Zarar azaltma kamu kuruluşları ve özel sektör kuruluşlarının senkronize bir şekilde
aşamasındaki çalışma yapamadığını saptamış ve bunu üç ana nedene dayandırmıştır: Bu
çalışmalar afet sebepler;
zararlarını önlemede
• Zarar azaltma aşamasında özel sektör kuruluşlarının birçok kamu kurumu
yetersiz kalabilir.
ile muhatap olmak zorunda kalarak bürokratik işlem yoğunluğuna neden
olması ve bu durumun yapılması gereken işlemleri geciktirmesi,
• Özel sektör kuruluşlarının ilk amacının kâr olması nedeniyle afetlerin olası
risklerini azaltma uygulamalarını (maliyetleri dolayısıyla) ertelemesi veya
yapmaması,
• İnsan faktörünün afetlerin oluşmasında ve afet sonrası meydana gelen
zararlarda etkin rol oynadığının dikkate alınmaması.
Önceden Hazırlık Aşaması
Afet meydana gelmeden önce hazırlıklı olmanın en etkin yolu afet esnasında
toplumun mümkün olan en kısa sürede organize edilmesi ve mevcut olanakların
tamamının afete maruz kalanların kurtarılması için kullanılmasıdır. Bir diğer ifade
ile bu aşamayı bir önceki aşama olan zarar azaltma aşamasında yapılan
çalışmaların afeti önlemede yetersiz kalabileceği ve dolayısıyla olası bir afete karşı
hazırlıklı olma faaliyetleri olarak tanımlamıştır.
Bu aşama, birçok bilim adamı tarafından yapılacak çalışmalar açısından
farklı biçimlerde ifade edilmiştir. Bu aşamada yapılması gereken çalışmalar
ülkemizdeki bu alanda faaliyet gösteren bazı araştırmacı /akademisyenler
tarafından aşağıdaki gibi sıralamıştır (Ergünay 1999; Yılmaz, 2003):

175
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

• Erken uyarı sistemleri kurulmalı ve günümüz teknolojisine uygun hâle


getirilmelidir.
• Afet bölgelerinde afet esnasında kullanılacak malzeme ve teçhizatların
saklanacağı bir depolama ünitesi kurulmalıdır.
• Afet yönetiminin tek bir merkezden koordine edilebileceği bir birim
kurulmalı ve afetle ilgili planlar geliştirilmelidir.
• Afetlerin meydana geldiği yerel birimlerde “kurtarma ve acil yardım”
planları geliştirilmelidir.
• Planların uygulanmasında çalışacak personelin görev ve sorumluluk
bilinçlerinin artırılmasına yönelik eğitimler düzenlenmelidir.
• Bu aşamada yapılacak çalışmalar bir diğer araştırmacı tarafından şu
şekilde ifade edilmiştir:
• Afet sonrası kurtarma planları geliştirilmelidir.
• Kurtarma planının hayata geçirilmesinde görev alacak personele can
kurtarma ve afet zararlarının mümkün olan en az düzeye indirilmesi
konusunda eğitim verilmelidir.
• Afetlerde kullanılacak kritik malzeme, ekip ve donanımların envanteri
çıkarılmalıdır.
• Kurumlar arasında afet sonrası durumlarda görev alacak kurum ve
kuruluşların organize bir şekilde çalışması için gerekli anlaşmalar yapılarak
görev ve sorumluluklarının kesin bir ifade ile belirtilmesi gerekmektedir.
(Waugh Jr.1988)
Yukarıda verilen her iki yaklaşımında ortak paydası “önceden hazırlık”
aşamasının bir “afet planlaması” olduğunu açıkça göstermektedir. Bu nedenle afet
planlama aşamasının özelliklerinin geniş bir yelpazede incelenmesi gerekmektedir
(Yılmaz, 2003).

Önceden Hazırlanacak afet planlarının özellikleri Davis I. ve Aysan Y. (1992) tarafından


hazırlık aşağıdaki gibi maddeler hâlinde belirtilmiştir:
aşaması bir
• Afet planı basit ve kolay uygulanabilir özellikte olmalıdır.
afet
• Afet planları, afet türleri ayrı ayrı göz önünde bulundurularak
planlamasıdır.
hazırlanmalıdır.
• Afet planları sürekli güncelleştirilebilecek nitelikte hazırlanmalı ve afet
esnasında kullanılacak malzeme ve donanımlar ile gerekli insan gücünün
yeterliliği sürekli kontrol edilmelidir.
• Afet esnasında kullanılacak mali kaynaklar planlamalarda yer almalıdır.
• Afet öncesi ve esnasında etkin bir yönetimin sağlanabileceği planlamalar
yapılmalıdır.
• Küçük yerleşimler için hazırlanmış planların daha geniş ölçekli yerlerde
kullanılabilmesi için ilgili yerel veya bölgesel kuruluşlarla organize
olabilecek şekilde çalışmalar yapılmalıdır.
• Afet planlamalarında sadece yöneticiler değil, yapılacak faaliyetlerde
görev alacak tüm personelin bulunması gerekir.
• Afet planları, risk ve fayda-maliyet analizleri göz önünde bulundurularak
hazırlanmalıdır.

176
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

• Afet planlarının uygulanabilirliğini test edebilmek için belli aralıklarla


tatbikatlar gerçekleştirilmelidir.

Erken Uyarı Aşaması


Kaiser ve Sattler (1996) her insanın hayatı boyunca en az bir doğal afetle
yüzleştiğini belirtmiştir. Schramm (1993) ise bir insanın bir yıl içerisinde deprem
sonucu hayatını kaybetme olasılığını 1/23000 olarak vermiştir. Verilen bu değerler
bir insanın yaşamı boyunca afetle karşılaşma riskinin çok yüksek olduğunu
göstermektedir. Bu riskin yüksek olması afetin önceden bilinmesi hususunu daha
da önemli kılmaktadır. Olası bir afet sonrasında insanların can ve mal kaybını
azaltmada saniye mertebesindeki kısa zaman dilimlerinin bile çok kıymetli olduğu
Bir insanın bir yıl
bilinen bir gerçektir. İşte tam bu noktada afetin erken uyarı sistemleri ile bilinmesi
içerisinde
hâlinde o bölgede afet sonrası olası zararları mümkün olduğunca azaltılabilir
depremde hayatını
kaybetme olasılığı (Yılmaz, 2003).
1/23000’dir. Drabek (1999) afet erken uyarı sistemlerinin aşağıda verilen soruların
cevaplarının bulunabildiği ölçüde etkili olabileceğini belirtmiştir:

• Kim ya da hangi kurum uyarıyı yapacaktır?


• Hangi afet türü toplumu tehdit etmektedir?
• Tam olarak hangi coğrafi bölge tehlike ile karşı karşıyadır?
• Afetin meydana gelme olasılığı nedir? Meydana gelmesi konusunda kesin
belirtiler varsa ne zaman meydana gelecektir?
• Özel önlemlerin alınmasını gerektiren yüksek afet riski taşıyan bölgeler var
mıdır?
• Hangi özel koruyucu önlemler alınmalıdır?

AFET ESNASI ve HEMEN SONRASI SAFHASI


Bireylerin normal yaşamı devam ederken meydana gelen afet esnasında ve
hemen sonrasında olağan dışı bir yaşam süreci başlar. Bu süreçte ilk yapılması
gerekenler, arama-kurtarma ve tahliye çalışmaları ile hayatını kaybeden bireylerin
Afet esnası ve defin işlemleridir. Bu sürecin ilk hedefi ve en önemli adımı ise insan hayatı
hemen sonrası kurtarmaktır. Bu nedenle bu adımın hızlı ve etkili bir şekilde atılması gerekmekte
safhasının en
olup beraberinde bir kriz yönetim sürecini de başlatmaktadır.
önemli adımı
hayat Bu kriz yönetim sürecinde afetzedelerin gıda, su, giyim ve barınma
kurtarmaktır. ihtiyaçlarının karşılanması ile afette hasar görmüş yapılardan kaynaklanabilecek
zararların en aza indirilmesi gerekir (Park 1991).
Yukarıda sözü edilen bu çalışmaların tamamı “afet esnası ve hemen sonrası”
safhasını oluşturmaktadır. Bu safhada yapılacak çalışmalar hayati önem arz
ettiğinden mükemmel bir koordinasyon, iyi bir planlama ve yeterli bir hazırlık
gerektirir.
Afet esnası ve hemen sonrasında yapılması gereken sağlık hizmetleri
açısından Eker ve Biliker (1999) dört evreye ayırmıştır. Bu evreler;

• Evre I: Afetin meydana geldiği ilk günü kapsayan evre,

177
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

• Evre II: Afetin ikinci gündeki çalışmalarını kapsayan evre,


• Evre III: Afetin üçüncü – beşinci günler arasındaki çalışmaları kapsayan
evre,
• Evre IV: Afetin beşinci günden sonraki çalışmalarını kapsayan evre olarak
tanımlanmıştır.
“Afet esnası ve hemen sonrası” safhası Yılmaz (2003) tarafından “kurtarma
ve ilk yardım” ile “geçici barınma” olmak üzere iki grupta ele alınmıştır.

Kurtarma ve İlk Yardım


Kurtarma ve ilk yardım aşaması Yılmaz (2003) tarafından “Afet esnası ve
hemen sonrasında başlayan, afetin türüne, büyüklüğüne ve meydana geldiği
bölgenin özelliklerine göre değişen ve en fazla 1-2 ay kadar zaman aralığında
yapılan faaliyetlerin bütünüdür.” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu aşamanın ilk hedefi ve en önemli amacı mümkün olabilen en kısa sürede
hayati tehlikesi bulunan insanların hayatını kurtarmaya çalışmaktır. Daha sonra
afette yaralanmış bireylerinin tedavisinin sağlanması, açıkta kalan insanlara
barınabilecekleri yerlerin sağlanması, su, yiyecek-içecek, giyim ve ısınma gibi temel
ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir (Ergünay 1993).
Afet esnası ve hemen sonrası safhasında yapılacak çalışmaların etkin bir
biçimde uygulanması için aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir
(Yılmaz 2003):

• Afet esnasında gerçekleştirilmesi gereken öncelikli faaliyetlerden biri


panik havası oluşmasının önlenmesidir.
İlkyardım hayat • Afet esnası ve hemen sonrasında gerçekleştirilecek olan tüm faaliyetlerin
kurtarır. tek bir merkez koordinatörlüğünde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
• İletişim ve haberleşme bu aşamanın önemli faktörlerinden biridir.
• Bu safhanın ilk, en önemli ve en öncelikli çalışması insan hayatı kurtarmak
ve kurtarılanların hayatını sürdürmesini sağlamak; ikinci öncelikli çalışma
ise afetten etkilenen bölgedeki toplumsal yaşamı iyileştirme ve yeniden
inşa çalışmalarını kolaylaştıracak tedbirler almaktır.
• Basit yaralanmalara maruz kalmış bireylere ilk yardım teknikleri ile
müdahale edilmeli, özel teknik kullanılması gereken yaralılara ise
profesyonel sağlık ekipleri ulaşıncaya hayatlarını devam ettirecek
müdahalelerin yanı sıra psikolojik telkinler verilmelidir.
Afetzedelerin • Afet sonrası ilk yapılacak işlemlerden biri de kriz masası oluşturarak bu
temel
masaya doğru ve hızlı bilgi akışını sağlamaktır.
ihtiyaçlarının en
kısa sürede • Kriz masalarından kamuoyuna verilecek bilgiler doğru ve panik ortamı
karşılanması oluşturmayacak nitelikte olmalıdır. Özellikle “Yorum yok!” şeklindeki
gerekir. ifadeler kullanılmamalıdır. Değişik afet türlerinde farklı iletişim yöntemleri
gerektiğinden, bu yönteme uygun önceden belirlenmiş haberleşme
araçları kullanılmalıdır.

178
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

• Herhangi bir karışıklığa/karmaşaya yol açmamak için olay yerine gelecek


olan kurtarma ekiplerinin konuşlanacağı alanlar önceden belirlenmeli ve
bu uzmanlara afet bölgesini iyi tanıyan rehberler eşlik ettirilmelidir.
• Enkaz çalışmaları iki ayrı aşama olarak değerlendirilmelidir. Bunlardan
birincisi enkaz altından canlı kurtarma faaliyeti iken ikincisi ise bu faaliyet
sonrası yapılacak olan enkaz kaldırma işlemidir. Bu iki işlem farklı ekipler
tarafından gerçekleştirilmeli ve kesinlikle birbirine karıştırılmamalıdır.
• Afetzedelerin mümkün olan en kısa zamanda temel ihtiyaçlarının
karşılanması gerekmektedir.
• Yerel ve merkezî yönetimlerden beklenen önemli davranışlardan biri de
tüm kaynak ve personelin kurtarma ve ilk yardım çalışmalarını yürütmek
için seferber edilmesidir.
Yukarıda sözü geçen tüm bu hususların etkin bir şekilde uygulanabilmesi,
merkezî ve yerel yönetimler tarafından ancak yeterli miktarda mali kaynak
ayrılmasıyla mümkün olabilmektedir (Towell 1993, Yılmaz 2003).
Gelişmişlik düzeyi yüksek ülkelerde insan yaşamına verilen değerin yüksek
olması kurtarma ve ilk yardım faaliyetlerinin sosyoekonomik yaşam ile doğru
orantılı olduğu gerçeğini gözler önüne sermektedir. Buradan çıkarılması gereken
en önemli sonuç, yöneticilerin insan yaşamını tehdit edebilecek her türlü afetlere
karşı gerekli önlemleri alma zorunluğudur.
Örnek

•23 Ekim 2011 tarihinde Van'da meydana gelen depremden 47


saat sonra bir bebek sağ olarak kurtarılmıştır.

23 Ekim 2011 tarihinde Van ilimizde meydana gelen deprem sonrası arama
kurtarma faaliyetlerine bir örnek olarak Şekil 8.3’teki fotoğraf verilebilir.

Şekil 8.3. Depremden 47 Saat Sonra Sağ Olarak Kurtarılan Bebek

179
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

Geçici Barınma
Afetin meydana gelmesi afetzedelerin barınma problemlerini de
beraberinde getirmektedir. Afet sonrası süreçte bireyin normal yaşamına dönmesi
uzun zaman alacağından afetten etkilenen insanların barınma ve temel ihtiyaç
sorunları acilen çözülmesi gereken ilk problemlerdir. Afet sonrasında ortaya çıkan
barınma sorunu iki farklı şekilde çözülebilir (Ervan 1996, Yılmaz 2003):

Afet yönetiminin • Afetten etkilenen insanlar hasar görmeyen kamu binalarına veya sadece
en önemli bu amaca yönelik hazırlanmış tesislere yerleştirilmelidir.
sorunlarından biri • Afet büyük çapta meydana gelmiş ise kısa sürede kurulabilecek çadır vb.
de barınmadır. barınma yerlerine yerleştirilmelidirler.
Çadır vb. barınaklar dış etkenlere karşı düşük koruma sağladığından
kullanım süreleri kısıtlıdır. Bu sürenin olumsuz iklim koşullarında en fazla bir hafta,
olumlu hava şartlarında en fazla 30 gün ile sınırlandırılması gerekmektedir (Ervan
1996, Yılmaz 2003).
Afet esnası ve hemen sonrası safhasındaki geçici barınma aşamasında
öncelikli olarak yapılması gerekenler aşağıda sıralanmıştır (Yılmaz 2003):

• Afet bölgesinde ihtiyaç duyulan en önemli hizmet sağlık hizmetidir.


• Afetzedeler geçici barınma alanlarında hijyen konusunda sürekli
uyarılmalıdır.
• Afetten etkilenen afetzedeler için belirli dönemlerde psikolojik destek
verilmelidir.
• Yerel yönetimler tarafından afet sonrası işlevini yitirmiş kanalizasyon ve
içme suyu gibi şebekelerin onarımının derhal yapılması gerekir.
• Afetzedelerin beslenme ihtiyacı mümkün olabilen en kısa sürede
giderilmesi gerekmektedir. Bu durum özellikle gebe ve emzikli kadınlar ile
bebekler için ayrıca önem arz etmektedir.
Ülkemizde afet sonrası AFAD tarafından Suruç ilçemizde kurulan geçici
barınma çadırlarına ait bir fotoğraf Şekil 8.4’te gösterilmiştir.

Şekil 8.4. Suruç Geçici Barınma Çadırları

180
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

AFET SONRASI SAFHASI


Afet yönetim sürecinin son aşaması olan afet sonrası safhası, herhangi bir
afet meydana geldikten sonra afetzedelerin sosyoekonomik kayıplarının mümkün
olan en kısa sürede giderilmesi ve günümüz teknolojisine uygun, güvenli bir şekilde
hayatlarını devam ettirebileceği yaşam alanlarının oluşturulması, kısacası bireyin
Afet sonrası normal yaşamına döndürülmesi için alınan gerekli önlemler bütünüdür. Afet
safhası sonrası safhası iyileştirme ve yeniden inşa aşamaları olmak üzere iki ana başlıkta
iyileştirme ve incelenmiştir (Ergünay 1996; Yılmaz 2003).
yeniden inşa
aşamalarından İyileştirme Aşaması
oluşmaktadır.
Afet sonrası safhasının ilk aşaması olan iyileştirme aşaması; afet sonrasında
temel ihtiyaç (sağlık, gıda, su, giyim vb.) hizmetlerinin yeniden başlatılması, afet
esnasında zarar gören binaların onarımı ve ekonomik faaliyetlere tekrar işlerlik
kazandırılması gibi çalışmaları kapsayan aşamadır. (Schramm 1993).
Ervan (1996) bu aşamada afetzedelerin barınma sorunlarının çözümü için üç
farklı yaklaşım önermiştir:

• Farklı bölgelerde geçici iskân sağlanabilir.


• Afet bölgesi içinde toplu barınma imkânları sağlanabilir.
• Afetzedelerin bir müddet barınabileceği geçici barınaklar sağlanabilir.
Bu aşamadaki barınma sorununun çözülmesinin yanı sıra diğer bir amaç da
afete maruz kalan bölgenin ekonomik olarak yeniden canlandırılmasıdır. Yıkıcı bir
afetin yol açtığı ekonomik kayıplar aşağıdaki gibi sıralanmaktadır (Yılmaz 2003):

• Ölüm ve yaralanmalar sonucu ortaya çıkan iş gücü ve üretim kayıpları,


• İş yerleri ve üretim tesislerinin hizmet verememesi nedeniyle ortaya çıkan
kayıplar,
• Sağlık, eğitim ve diğer devlet kurumlarının verdiği hizmetlerin aksaması
veya tamamen ortadan kalkması,
• Tüm hizmet alanlarındaki işletme güçlüğünden kaynaklanan gelir kayıpları,
• Arz-talep dengesinin bozulması sonucu ortaya çıkan fiyat artışları.
Afet sonrası hasar gören binaların onarımı ve olası yeni afetlere karşı
güçlendirme çalışmaları iyileştirme aşamasının en önemli faaliyetlerinden biridir.
Zira yapıların güçlendirilmesi ve onarılması zor, zaman alıcı ve maliyet açısından
masraflıdır. Bu nedenle bu işlemlerin deneyimli mühendisler tarafından yapılması
gerekir (Çatal H.H., 1990).

Yeniden İnşa Aşaması


Afet sonrası zarar görmüş yapıların onarımı veya yeniden inşası, afet
bölgesindeki tüm altyapı hizmetlerinin en az afet öncesi dönemdeki gibi işlevlerini
yerine getirebilecek kadar iyileştirilmesi ve ekonominin tekrar canlandırılması gibi
geniş bir tabana yayılan çalışmaların yapıldığı aşamadır (Schramm 1993; Yılmaz
2003).
Ünitenin tamamında detayları verilen afet yönetiminin her aşamasında

181
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

gerçekleştirilmesi gereken davranışların incelenmesi durumunda afetin öncesi,


esnası ve sonrasının birbirinden bağımsız olarak değerlendirilemeyeceği açıkça
görülmektedir.
Gelişmişlik düzeyi yüksek olan ülkelerde afet meydana gelir gelmez, o
ülkede yaşayan bireyler afetzedelerin zararlarının karşılanması için maddi destek
sağlamaktadır. Bununla beraber afet sonrası kamuoyunun ilgisini sürekli kılmak
için yardım kampanyaları düzenlenmekte ve oluşturulan medya yapımları ile bu
süreç desteklenmektedir. Bu olaylar afetzedelerin zararlarının kısa sürede
Afet yönetimi öncesi, karşılanabilmesine ve afet öncesi yaşamlarına hızla geri dönebilmelerine olanak
esnası ve sonrası ile
sağlamaktadır.
bir bütündür.
Az gelişmiş ülkelerde ise yukarıda sözü edilen olayları gerek merkezî
yönetimlerin çok dikkate almaması gerekse medyanın bir müddet sonra afet
olaylarını gündeminden çıkarması nedenleri ile yapılan yardımlar zaman geçtikçe
azalmakta ve bu yaraların sarılması arzu edilen süreçten çok daha uzun bir zaman
almaktadır.

•Gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkelerin afet yönetimi


Bireysel
Etkinlik

hususundaki çalışmaları arasındaki farklar nelerdir?

182
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

•Bir afetin meydana gelmesini önlemek ya da önlenemiyorsa bu afetten


kaynaklı ortaya çıkabilecek zararları en aza indirebilmek için çalışmaların
gerçekleştirildiği aşama zarar azaltma aşamasıdır.
•Dünya üzerinde nasıl, ne zaman ve nerede olacağı önceden kestirilemeyen
afetler, insanların can ve mal kayıplarına yol açan tehlikelerin başında
Özet
gelmektedir. Bazı afetler, afet meydana gelmeden önce alınan tedbirler
sayesinde önlenebilir olsa da bazı afetleri önleyebilmek mümkün değildir.
Özellikle büyük afetler sonucu birçok birey hayatını kaybetmekte veya kol,
bacak vb. gibi uzuvlarında kalıcı hasarlar oluşabilmektedir. Bu nedenle afet
sonrası meydana gelebilecek kayıp ve zararları en asgari seviyeye
indirebilmek için afetin oluştuğu bölgeye temel ihtiyaç malzemeleri ile
alanında uzman sağlık ve arama-kurtarma faaliyetlerini yürütecek
personellerin mümkün olabildiğince hızlı bir şekilde sevk ve idaresi
sağlanmalıdır.
•Bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi hususunda meydana gelecek gecikme ve
küçük hatalar afetzedeler üzerinde telafisi güç zararlar doğurabilmektedir.
Bu nedenle afetler sonrasında ortaya çıkabilecek zararları mümkün olabilen
en asgari düzeye indirebilmek için etkin bir afet yönetim organizasyonu
yapılması gerekmektedir.
•Etkin bir afet yönetiminin gerçekleştirilebilmesi, afet öncesi, afet esnası ve
hemen sonrası ile afet sonrası safhalarda yapılması gereken faaliyetlerin
hem koordineli bir şekilde hem de bu alanda eğitim almış uzman kişiler
tarafından yapılmasına bağlıdır. Bu safhalarda koordinasyon sağlanarak
gerçekleştirilen faaliyetler sayesinde afetler engellenemese bile afetten
doğacak zararlar mümkün olabilen en asgari seviyeye indirilebilecektir.
•Afet öncesi safhası zarar azaltma, önceden hazırlık ve erken uyarı aşamaları
olmak üzere üç aşamada incelenmektedir. Afet esnası ve hemen sonrası
safhası kurtarma, ilk yardım ile geçici barınma faaliyetlerinin gerçekleştirildiği
aşamalardan oluşmaktadır. Afet yönetiminin son safhası olan afet sonrası
safhası ise iyileştirme ve yeniden inşa faaliyetlerinden oluşmaktadır.
• Bireyin normal yaşamını devam ettirmesine engel olacak herhangi bir afet
vuku bulmadan, olası can ve mal kayıplarını önleyebilmek ve afetle birlikte
ortaya çıkacak olan zararların en aza indirilebilmesini sağlamak amacıyla bir
dizi önlemlerin alınması gerekmektedir. Alınacak bu önlemler afet yönetim
süreci içerisinde ilk aşama olan “afet öncesi” aşamasını oluşturmaktadır.
•Bireylerin normal yaşamı devam ederken meydana gelen afet esnasında ve
hemen sonrasında olağan dışı bir yaşam süreci başlar. Bu süreçte ilk
yapılması gerekenler, arama-kurtarma ve tahliye çalışmaları ile hayatını
kaybeden bireylerin defin işlemleridir. Bu sürecin ilk hedefi ve en önemli
adımı ise insan hayatı kurtarmaktır. Bu nedenle bu adımın hızlı ve etkili bir
şekilde atılması gerekmekte olup beraberinde bir kriz yönetim sürecini de
başlatmaktadır.
•Bu kriz yönetim sürecinde afetzedelerin gıda, su, giyim ve barınma
ihtiyaçlarının karşılanması ile afette hasar görmüş yapılardan
kaynaklanabilecek zararların en aza indirgenmesi gerekir (Park 1991).
Yukarıda sözü edilen bu çalışmaların tamamı “afet esnası ve hemen sonrası”
safhasını oluşturmaktadır.

183
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

•Afet yönetim sürecinin son aşaması olan afet sonrası safhası, herhangi bir
afet meydana geldikten sonra afetzedelerin sosyoekonomik kayıplarının
mümkün olan en kısa sürede giderilmesi ve günümüz teknolojisine uygun,
güvenli bir şekilde hayatlarını devam ettirebileceği yaşam alanlarının
oluşturulması, kısacası bireyin normal yaşantısına döndürülmesi için alınan
gerekli önlemler bütünüdür.
•Ünitenin tamamında detayları verilen afet yönetiminin her aşamasında
Özet (devamı)
gerçekleştirilmesi gereken davranışların incelenmesi durumunda afetin
öncesi, esnası ve sonrasının birbirinden bağımsız olarak
değerlendirilemeyeceği açıkça görülmektedir.
•Gelişmişlik düzeyi yüksek olan ülkelerde afet meydana gelir gelmez, o
ülkede yaşayan bireyler afetzedelerin zararlarının karşılanması için maddi
destek sağlamaktadır. Bununla beraber afet sonrası kamuoyunun ilgisini
sürekli kılmak için yardım kampanyaları düzenlenmekte ve oluşturulan
medya yapımları ile bu süreç desteklenmektedir. Bu olaylar afetzedelerin
zararlarının kısa sürede karşılanabilmesine ve afet öncesi yaşantılarına hızla
geri dönebilmelerine olanak sağlamaktadır.

184
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde afet yönetiminde koordinasyon
çalışmalarını yürüten kurumdur?
a) Afet ve Acil Durum Başkanlığı
b) Sivil Savunma Genel Müdürlüğü
c) Afet İşleri Genel Müdürlüğü
d) Ulaştırma Bakanlığı
e) İçişleri Bakanlığı

2. Aşağıdakilerden hangisi afet öncesi safhasında yapılacak faaliyetlerden biri


değildir?
a) Teknik hukuki ve idari alanlarda tedbirler almak
b) Olası afetleri önlemeye çalışmak
c) Afetlerden dolayı oluşacak zararları azaltmaya çalışmak
d) Onarım veya yeniden inşa faaliyetlerinde bulunmak
e) Toplumu bilinçlendirmek için eğitim programları düzenlemek

3. Aşağıdakilerden hangisi önceden hazırlık aşamasında yapılması gereken


faaliyetlerden biri değildir?
a) Erken uyarı sistemi kurmak
b) Afet bölgesinde malzemeler için depolama ünitesi kurmak
c) Afet planları geliştirmek
d) Afetin tek bir merkezden yönetileceği birim kurmak
e) Afet planlamalarında sadece yöneticilerin görevlerini tanımlamak

4. Yapılan bir araştırmaya göre bir insanın bir yıl içerisinde deprem nedeniyle
hayatını kaybetme olasılığı aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak
verilmiştir?
a) 1/2.000
b) 1/2.300
c) 1/20.000
d) 1/23.000
e) 1/230.000

5. Aşağıdakilerden hangisi afet esnası ve hemen sonrası aşamada yapılacak


faaliyetlerden biri değildir?
a) Panik havası oluşturmamak
b) Tüm faaliyetleri tek bir merkezden gerçekleştirmek
c) Haberleşme için gereken altyapıyı onarmak/oluşturmak
d) Basit yaralanmalara ilk yardım teknikleri ile müdahale etmek
e) Erken uyarı sistemleri kurmak

185
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

6. Aşağıdakilerden hangisi afet esnası ve hemen sonrası aşamada yapılacak


en öncelikli çalışmadır?
a) İnsan hayatı kurtarma çalışmaları
b) Önceden hazırlıklı olma çalışmaları
c) Yeniden inşa çalışmaları
d) İyileştirme çalışmaları
e) Geçici barınma çalışmaları

7. Aşağıdakilerden hangisinde afet sonrası safhasının aşamaları doğru olarak


verilmiştir?
a) İyileştirme – Erken uyarı
b) Yeniden inşa – Zarar azaltma
c) İyileştirme – Yeniden inşa
d) Erken uyarı – Zarar azaltma
e) İyileştirme – Zarar azaltma

8. Aşağıdakilerden hangisi afet öncesi safhası aşamalarından biridir?


a) Geçici barınma
b) İyileştirme
c) Yeniden inşa
d) Zarar azaltma
e) Kurtarma ve ilk yardım

9. Aşağıdakilerden hangisi afet öncesi safhası aşamalarından biridir?


a) Zarar azaltma aşaması
b) Geçici barınma aşaması
c) İyileştirme aşaması
d) Yeniden inşa aşaması
e) Kurtarma ve ilk yardım aşaması

10. Aşağıdakilerden hangisi yeniden inşa aşamasında yapılması gereken


faaliyetlerden biri değildir?
a) Zarar görmüş yapıların onarılması
b) Yıkılan yapıların yeniden inşa edilmesi
c) Altyapı hizmetlerinin afet öncesi işlerliğine kavuşturulması
d) Ekonominin yeniden canlandırılması
e) Afetzedelere çadır ve battaniye dağıtılması

Cevap Anahtarı
1.a, 2.d, 3.e, 4.d, 5.e, 6.a, 7.c, 8.d, 9.a, 10.e

186
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

YARARLANILAN KAYNAKLAR
AFAD (2012). 2013-2017 Stratejik Planı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
Yayınları, Ankara.
Akdur, R. (2001) Afetlere Hazırlık ve Afet Yönetimi, Afetlerde Sağlık Hizmetleri
Yönetimi, T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü, TAKAV
Matbaacılık: Ankara.
Bender, S. O. (1992). Disaster prevention and mitigation in Latin America and the
Caribbean: Notes on the decade of the 1990s. Disasters and The Small
Dwelling – Perspectives For The UN IDNDR -. Edited By: Aysan, Y. And Davis
I. London: James and James Science Publishers Ltd..
Carby, B. (1997). The do's and don'ts of risk reduction. UNESCO Courier-English
Edition
Çatal, H.H. (1990). Depremlerde Hasar Gören Yapıların Onarılması ve
Güçlendirilmesi, Deprem Araştırma Enstitüsü Bülteni
Davis, I., ve Aysan, Y. (1992). Disasters and the small dwelling-process, realism and
knowledge: Towards an agenda for the International Decade for Natural
Disaster Reduction (IDNDR). In Disasters and the Small Dwelling
Conference. Edited By: Aysan, Y. And Davis I. London: James and James
Science Publishers Ltd.
Drabek, T. E. (1999). “Understanding disaster warning responses”. The Social
Science Journal
Eker, L. ve Biliker, M.A. (1999). “Doğal afetler ve koruyucu sağlık hizmetlerinin
planlaması”. Sivil Savunma Dergisi
Ergünay, O. (1993). Afet Yönetimi. Emergency Türkiye ‘93-First International
Disaster Relief and Prevention, Civil Defence, Public Security and First Aid
Exhibition.
Ergünay, O. (1996). Afet Yönetimi nedir? Nasıl Olmalıdır? Erzincan ve Dinar
Deneyimleri Işığında Türkiye’nin Deprem Sorunlarına Çözüm Arayışları,
TÜBİTAK Deprem Sempozyumu.
Ergünay, O. (1999), “Acil Yardım Planlaması ve Afet Yönetimi”, Uzman Der Dergisi,
Ergünay, O. (2000) “Afet Yönetimi Nedir? Nasıl Olmalıdır?”, Türk Psikoloji Bülteni,
http://www.psikolog.org.tr/bulten/14/14_afet.htm
Ervan, M. K. (1996). Deprem Sonrası Acil Barınma Sorunu ve Çözüm Önerileri.
Erzincan ve Dinar Deneyimleri Işığında Türkiye’nin Deprem Sorunlarına
Çözüm Arayışları, TÜBİTAK Deprem Sempozyumu.
Erzincan, D. S. (1996). Ankara: TC Erzincan İli Merkez İlçe Köylere Hizmet Götürme
Birliği Yayını.

187
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları

Geray, C. (1977a), “Türkiye’de Yıkım (Afet) Olayları Karşısında Önlemler ve


Örgütlenmeler”, Amme İdaresi Dergisi
Gökçümen, A., Koçak, C., Yenersoy, G., Saraloğlu, T. (1999) Belediyelerde Toplam
Kalite Yönetimi Temel Eğitimleri El Kitabı, Kal Der Yayınları: İstanbul
Gündoğdu, O. (1996). Türkiye’de Yıkıcı Depremlere Karşı Alınması Gereken
Önlemler ve İstanbul Örneği. Erzincan ve Dinar Depremleri Işığında
Türkiye’nin Deprem Sorunlarına Çözüm Arayışları, TÜBİTAK Deprem
Sempozyumu Bildiriler Kitabı.
Kaiser, C. F. Ve Sattler, D. N. (1996). “A conservation of resources approach to a
natural disaster”. Journal of Social Behavior and Personality
Köseoğlu, A. M. (2015). Afet Yönetimi ve İnsani Yardım “Lojistik Süreçler ve
Uygulamalar”, 1. Baskı, Nobel Akademik Yayıncılık.
Nateghi A.F. (2000). “Disaster Mitigation Strategies In Tehran, Iran”. Disaster
Prevention and Management
Özcan, A.Ş. (2012). Afet ve Acil Durum Yönetimi: Mahiyeti, İlgili Kurumları ve
Kapsamı, İdarecinin Sesi, Mart-Nisan.
Park, C.C. (1991). The Disasters Life Cycle and Humöan Adjustments: Lessons From
Three Mile Iseland and Chernobly. Population and Disaster. Edited By:
Clarke, J.I., Curson, P., Kayatsha, S.L. and Nag, P. New Delhi: Concept
Publishing Company.
Ruchelman, L. I. (1988). Natural hazard mitigation and development: An
exploration of the roles of the public and private sectors. Managing
Disaster: Strategies and Policy Perspectives, Edited By: Comfort, K.L.
Durham and London: Duke University Press.
Sarp, N. (1999). Sağlık Hizmetlerinde Afet Yönetimi, Deprem Araştırma Enstitüsü
Bülteni
Schramm, D. (1993). Overview of Disaster Management. Emergency Türkiye ‘93-
First International Disaster Relief and Prevention, Civil Defence, Public
Security and First Aid Exhibition. November
Tokmak, M. (2012). “Doğal Afetlerde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Etkin
Kullanımı: Kocaeli ve Van Depremi Örneği”. Adnan Menderes Üni. Sosyal
Bilimler Ens. Yüksek lisans Tezi.2012.
Towell, P. (1993). “Defense”. Congressional Quarterly Weekly Report
Towell, P. (1993). “One Percent For Change”. Congressional Quarterly Weekly
Waugh Jr, W. L. (1988). Current policy and implementation issues in disaster
preparedness. Managing disaster: Strategies and policy perspectives, Edited
By: Comfort, K.L. Durham and London: Duke University Press.
www.afad.gov.tr
Yılmaz, A. (2003). Afet Yönetimi. Ankara: Pegem A Yayıncılık.

188
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE
AFET YÖNETİM SİSTEMLERİ

• Afet Yönetimi
• Afet Öncesi Dönem DOĞAL AFETLER VE
İÇİNDEKİLER

• Afet Anı ve Sonrası Dönem


• Afet Yönetim Sistemleri AFET YÖNETİMİ
• Bazı Ülkelerdeki Afet
Yönetim Sistemleri
Dr. Öğr. Üyesi Meral
• Türkiye'de Afet Yönetim OLTULU
Sistemi
• Sivil Toplum Kuruluşlarının
Rolü

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Afet yönetimi ve aşamaları
HEDEFLER

hakkında bilgi sahibi olabilecek,


• Afet yönetim sistemleri ve
aralarındaki farklılıkları
kavrayabilecek,
• Bu bağlamda, Türkiye'deki ve bazı
ülkelerdeki afet yönetim sistemleri
hususunda görüş sahibi
olabileceksiniz.

ÜNİTE

9
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

Afet Öncesi Dönem

Afet Yönetimi
Afet Anı ve Sonrası
DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE AFET YÖNETİM

Dönem

Entegre (Bütünleşik)
SİSTEMLERİ

Afet Yönetim Sistemleri Toplum Tabanlı

Modern

Bazı Ülkelerde Afet


Yönetim Sistemleri

Türkiye'de Afet Yönetimi

Sivil Toplum Kuruluşlarının


Rolü

190
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

GİRİŞ
Toplumsal yaşamı durduran veya kesintiye uğratan, kurumsal yapıyı
derinden etkileyen, fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran afetler olmadan
yaşam düşünülemez. Bu nedenle toplumların afetlerle birlikte yaşama becerilerini
geliştirmeleri gerekmektedir. Tarihî süreç içerisinde toplumlar afetlerin yönetimi
ve kontrol altında tutulabilme mücadelesini sürdürmektedirler.
Afet sebebiyle oluşan can ve mal kaybının önlenmesi, zararların
azaltılabilmesi, afet ve acil durum planlarının etkili olabilmesi için etkin bir afet
yönetimi sistemine ve kullanılabilir bir afet yönetimine ihtiyaç duyulmaktadır.
Gelişmiş ülkelerin özellikle afet sonrası yönetimden ziyade afet öncesinden
başlayarak her aşamada kapsamlı, etkili bir sisteme sahip olmaları beklenmektedir.
Ülkelerin afet yönetim sistemleri incelendiğinde tarihsel süreç ve uygulama
şekilleri açısından farklılıklar göstermektedir. Karşılaşılan afetler sonucundaki
tecrübeler ile afet öncesi, anı ve sonrasında uygulanan yönetim stratejileri zaman
içerisinde geliştirilerek günümüzdeki sistemlere ulaşılmıştır. Türkiye’de de tarihsel
süreç içerisinde gelişimine devam eden afet yönetiminde Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının (AFAD) 2013-2017 stratejik planına göre kriz yönetiminden
ziyade risk yönetimi öncelik kazanmıştır.
Bu bölümde afet yönetimi tanımı, aşamaları, etkin bir afet yönetimi için var
olan sistemler ile Türkiye'deki ve bazı ülkelerdeki afet yönetim sistemleri hakkında
bilgiler verilmiştir.

AFET YÖNETİMİ
Afetlerin büyüklük ve etkilerinde belirleyici olan faktörler arasında; afetin
fiziksel büyüklüğü, afetin yerleşme bölgelerine uzaklığı, maddi olanaklar ve
gelişmişlik düzeyi, nüfus artışı, denetimsiz kentleşme sanayileşme, çevrenin ve
ormanların tahribi, eğitim eksikliği, afet olaylarına karşı önceden toplumun
alabileceği koruyucu önlemler gelmektedir. Bu faktörlerin çoğusu insan kaynaklı
faktörlerdir. Afetlerin büyük bir kısmının tamamı ile önlenmesi imkansızdır. Fakat
iyi bir afet yönetimi ile afet zararlarının büyük ölçüde azaltılması mümkündür.
Afetlerin zararlarının azaltılmasında ve önüne geçilmesinde, afet olmadan
önce, afet sırası ve afet sonrasında yapılması gereken yöntem ve hukuksal
faaliyetleri tanımlayan, hayata geçiren, var olan sistemi deneyimlerle geliştiren bir
yaklaşım ve uzmanlık alanıdır. Afet yönetimi, afetin büyüklüğü ve türü ile şekil
alan, süreklilik gösteren, geniş kapsamlı disiplinler arası yönetim modelidir.
Sürdürülebilir
kalkınma için afet Diğer yönetsel faaliyetlerle kıyaslandığında, afetlerin yönetimi; toplum
yönetimi önemlidir. açısından çok büyük önem taşıyan, ufak hataların, ihmallerin bile önemli miktarda
can ve mal kaybına yol açabileceği bir faaliyettir. Çok geniş içeriğe sahip olan afet
yönetimi, sadece bir sektörün veya yönetsel birimin idaresinde olmamalı, sektörel
ve örgütsel bazda bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır (Yılmaz, 2003).
Afet yönetiminin ülkelerin ulusal kalkınma, sosyoekonomik gelişme
planlarında yer alması ile afet yönetimi uygulamalarının başarıya ulaşması,

191
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

insanların afetler hakkında daha fazla doğru bilgiye sahip olması, bölgesel ve yerel
düzeyde planların geliştirilmesi mümkün olacaktır. Bu kapsamda çeşitli disiplinlerde
kalifiye personel, sağlık uzmanları, yöneticiler önemli konumdadırlar.

Afet Öncesi Dönem (Risk Yönetimi)


Afet gerçekleşmeden önce afetten en az zarar ve fiziksel kayıplarla
kurtulabilmek için ihtiyaç duyulan yasal, teknik ve idari önlemleri, yönetim
aşamalarındaki çalışmaların olabildiğince süratli, etkili ve verimli bir şekilde
yapılmasını sağlayacak tedbirleri içermektedir. Ayrıca risk yönetimi olarak
adlandırılan bu dönem toplumun gerekli bilgilerle donatılmasını, çevresel
olumsuzluğa yol açacak durumların önüne geçilmesini (su kalitesinin korunması,
İyi bir risk yönetimi
arazi kullanımının iyi planlanması, hava kalitesinin korunması gibi) kapsamaktadır.
afet
sonrası güvence sağlar. Afet Anı ve Sonrası Dönem (Kriz Yönetimi)
Afet anı ve sonrasındaki yapılan çalışmalara kriz yönetimi adı verilir. Afet
anında olası kayıpların şiddetini azaltıcı uygulamaların koordine edilmesini, can
kaybının engellenmesini sağlamak için afet öncesinde hazırlanan planların
uygulamaya geçirilmesini kapsamaktadır.
Afet sonrasında en fazla sayıda insanı canlı kurtarmak ve eski sağlığına
kavuşturmak, insanların canlarını ve mallarını koruyucu tedbirler almak, insanların
hayati ihtiyaçlarını karşılamak, afetin ekonomik olarak olumsuz etkilerini azaltmak,
çevresel tahribatı iyileştirici uygulama planlarını ve koruma çalışmalarını
yönetmek, sağlıklı ve güvenli bir çevresel alanın insanların hizmetine sunulmasını
gerçekleştirmek gibi görevlerin yapılması çalışmalarını içerir.
Afet yönetimi Şekil 9.1’den görüldüğü gibi afet öncesi (risk yönetimi), afet
anı ve sonrası dönem (kriz yönetimi)den oluşan iki ana başlığın altında zarar
azaltma, hazırlık, müdahale, iyileştirme, yeniden yapım alt başlıkları içermektedir
(Kadıoğlu, 2008).

Afet yönetim
aşamaları sürekli
döngü hâlindedir.

Şekil 9.1. Afet Yönetim Aşamaları

192
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

Diğer ünitede detaylı olarak açıklanan ve afet yönetim sistemlerinin


anlaşılmasında çok ciddi öneme sahip olan bu aşamalardan zarar azaltma ve
hazırlık aşamaları afet öncesi dönemde bulunmakta ve afet öncesinde yapılacak
tüm çalışmalar sonrasında toplumların afetten etkilenmesini azaltacağından büyük
önem arz etmektedir. Müdahale, iyileştirme ve yeniden inşa aşamaları ise afet
sonrası dönemde bulunmaktadır (Törenci, 2015).
Kapsamlı afet
yönetiminde tüm Afet sonrası dönemdeki müdahale faaliyetleri toplumsal refahla ilişkili olup
tehlikeler göz refah düzeyi yükseldikçe insan yaşamına verilen önem artmakta, yöneticilerin en
önüne alınmalıdır. önemli sorumluluklarından biri insan yaşamına yönelik tehditlere karşı önlemlerin
alınması olmaktadır (Yılmaz, 2003).

•Afet yönetimi aşamaları ayrı ayrı geliştirilmelidir. Örneğin


Örnek

Türkiye'de afet zararlarını önlemek maksadı ile 1989 yılında


bulunan ulusal sismik ağ sadece 12 adet ve yetersiz iken 1999
depreminden sonra artırılmış, 2012 yılı Nisan ayında 205'e
ulaşmıştır.
Bireysel Etkinlik

• En tehlikeli gördüğünüz doğal afet türünü söyleyerek


(deprem, sel, ...vb.) dünya genelinde bu afetin sebep
olduğu can kaybı sayısını bulunuz.

AFET YÖNETİM SİSTEMLERİ


Afet yönetim sistemleri; bütünleşik (entegre), toplum tabanlı ve modern
afet yönetimi sistemleridir.

Entegre (Bütünleşik) Afet Yönetim Sistemi


Afetlerin önlenebilmesi ve zararın minimuma indirilmesi maksadıyla tüm afet
yönetim çalışmalarının yönlendirilmesi, koordinesi ve yerinde uygulanabilirliği için
Bütünleşik afet toplumun tüm kurum ve kuruluşları ile birlikte kaynakların da bu amaç
yönetim sistemi çerçevesinde yönetilmesini gerektiren bir kavramdır (Kadıoğlu, 2008).
toplumu, kaynakları Afeti komple düşünen, afete müdahale edilmesi aşamasında ülkede bulunan
bir bütün olarak
tüm kurum, kuruluşlar ve özel sektörlerin bir arada etkili bir şekilde disiplinler arası
görür.
çalışabilmesini ve tüm kaynakları bir araya getirip koordine edilmesinin sağlandığı
sistemdir. Tüm yönetim birimlerinin yanı sıra, istekli kuruluşlarda görev alarak

193
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

ticari kaynaklar kullanılmaktadır. Bu sistem tüm birey ve kurumların eğitilmesini,


afet ile ilgili faaliyetlere katılımın artırılmasını sağlar.

Toplum Tabanlı Afet Yönetim Sistemi


Afet yönetim sistemleri içerisinde toplumun yer almasını amaçlamaktadır.
Afet bilinci ve yetişkinlerin eğitimi, toplumun ve yerel toplulukların örgütlenmesi,
kurum yöneticilerinin ve çalışanlarının eğitimi ile kişi ve kurumlara afet eğitimi
programları verilerek afet öncesi, sırası ve sonrasında bireysel korunma
yöntemlerini içermektedir.
Toplum tabanlı afet yönetimi, afet riskini yönetebilecek ve afet durumunda
ilk müdahaleyi yapabilecek kişiler oluşturmayı hedeflediğinden güvenli bir
toplumu oluşturmada önemli rol üstlenmektedir.

Modern Afet Yönetim Sistemi


Modern afet yönetimi, toplumların yaşayabilecekleri afet türlerinin ve
yönetiminin farklı olması ve kendilerini tehdit eden risklere özgü korunma
yöntemleri oluşturmaları gerektiğini savunmaktadır. Modern afet yönetiminde; risk
yönetimi altında zarar ve kayıpların azaltılması, hazırlık, tahmin ve erken uyarı gibi
afet öncesine yönelik çalışmalar ve müdahale, iyileştirme, kriz yönetimi altında etki
analizi, yeniden yapılanma gibi afet sonrası çalışmalar yer almaktadır (Kadıoğlu,
2008).

Bazı Ülkelerdeki Afet Yönetim Sistemleri


Amerika Birleşik Devletleri
Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanan sistem, bütünleşik yönetim sistemi
olarak ifade edilebilir. Her durum için işlevsel bir yaklaşımla ayrı planlar yerine tüm
mevcut kaynakları bir araya getirerek kullanma esasındadır. Yerel, eyalet ve federal
kaynaklar ile gönüllü kuruluşlar, özel sektör ve ticari kaynaklar da kullanılmaktadır.
Yerel ve eyalet birimlerince müdahale edilen afetlerde afet büyüklüğü ve etkisi
arttıkça, eyalet birimlerine ve federal hükûmete yönlendirilmektedir.
Afet yönetimini ve olağanüstü hâl durumunu organize eden, ülke yönetimini
ve özel sektörü içine alan, farklı bölgelerde müdürlükleri olan Federal Acil Durum
Yönetimi Kurumu (FEMA: Federal Emergency Management Agency) bağımsız bir
kurum olup eyaletler düzeyinde de FEMA ve yetkili diğer kurumlar görev
almaktadırlar.
Can ve mal kaybının azaltılması için gerekli desteği sunmak, kapsamlı acil
durum yönetim programları ile ülkeyi tehlikelerden korumak, ulusal rehberlik,
finansman, eğitim ve iyileştirme programları ile acil durum müdahale ekibine (ERT)
rehberlik sağlamak, acil hallerin her çeşidine karşı koymak ve mevcut kaynakları
artırmak amacıyla araştırma çalışmaları yürüten bir kuruluştur.
Operasyon ortamının zirvesinde halk , acil durum alarm sistemi ile uyarılır,
talimatlar ile halkın ne yapacağı söylenir ve kamuya bilgi vererek kişilerin
etrafında olabilecek tehlikelere müdahale şekilleri konularında bilgilendirilir.

194
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

Arjantin
Bakanlar kuruluna bağlı Arjantin Ulusal Acil Durum Sistemi (SIFEM) ile doğal
afetleri tanımlama, riskini ve zararlarını azaltmak, etkin bir afet müdahalesi
geliştirmek ve iyileştirme safhalarında çalışmalar göstermektedir. Yine Arjantin’de
doğal afet bölgelerinin mevcut durumunun geliştirilmesi amacıyla Ulusal Danışma
Kurulu (CONAREC) bulunmaktadır.

Brezilya
Brezilya’da doğal afetten etkilenen bölgeyi yöneten belediye yetersiz
kaldığında sırasıyla bölgesel ofis, eyalet ve merkezî hükûmet yardıma
çağırılmaktadır. Afet yönetim planı, Ulusal Sivil Savunma Sistemi’dir (SINDEC).
Ayrıca ülkede belediye, bölgesel ve eyalet bazında birçok birim bulunmaktadır.

Kanada
Acil durumlarda yetkili olan mahalli kuruluşlar ile afetin büyüklüğü arttıkça
eyalet ve federal hükûmet müdahale etmektedirler. Kanada Acil Haller Hazırlık
Teşkilatı birimi ile federal hükûmet ile eyalet yönetimi koordinasyonu, olağanüstü
hâl planlaması, uluslararası ve sivil toplum örgütleri ile iş birliği, araştırma ve
projelerin uygulanması, bireylerin bilinçlendirilmesi, afet eğitimi ve acil durum
operasyonları gerçekleştirilmektedir.

ABD ve Japonya’nın Japonya


diğer ülkelere göre
Afetler ülkesi olarak tanımlayabileceğimiz Japonya yerel ve bölgesel
afet yönetim
sistemleri daha düzeyde afete hazırlıklı durumdadır. Afet yönetim programları, Afete Karşı
başarılıdır. Önlemler Kanunu’na dayanmaktadır.
Ulusal hükûmette, afet yönetimi ile ilgili ana planı hazırlayan bir merkezî afet
yönetimi konseyi bulunmaktadır. Ayrıca doğal afetlere hazırlıktan, afet yönetimi ile
ilgili planların geliştirilmesinden ve uygulanmasından sorumlu olan bölgesel ve
kentsel afet yönetimi konseyleri de bulunmaktadır.

İtalya
Afet ve kurtarma operasyonları ulusal, bölge, eyalet ve belediye operasyon
merkezlerinin çalışması yoluyla yürütülmektedir. Bakanlar Kurulu başkanlığındaki
sivil koruma dairesi başlıca kurumlarındandır. Sivil koruma politikaları ve bu
amaçla oluşturulan servislerin faaliyetlerini kontrol etmekten Başbakan
sorumludur. Ulusal sivil koruma servisi; afeti tahmin etmeye, önlemeye yönelik
çalışmalar, afetin meydana getirdiği hasarlarla ilgili erken müdahale çalışmaları ve
afet sonrası yardım operasyonlarını yürütmektedirler.

Avrupa Birliği’nde Fransa


modern afet
İçişleri Bakanlığı tüm afet yönetiminden sorumludur. İçişleri Bakanlığına bağlı
sistemi yöntemi
uygulanmaktadır. olan Sivil Savunma Teşkilatı ile bölgelere ayrılan yapıda her bölge de köy, belediye
ve il seviyesinde teşkilatlanmaya gidilmiştir. Sivil savunma çalışmalarında askerî ve
sivil kesim arasında yoğun bir iş birliği mevcuttur. Planlama; genel yardım ve acil
yardım planları (özel müdahale planı, kırmızı plan ve özel yardım planı) olmak üzere

195
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

ikiye ayrılmaktadır.

Rusya
Rusya’da, merkez teşkilatında acil durumlar ile ilgili komisyonlar bulunan Sivil
Savunma Acil Durum ve Doğal Afetler Bakanlığı (EMERCOM) tarafından afet
yönetimi yürütülmektedir. Olası acil durumların planlanması, uygulamaya
konulması, kişilerin bilinçlendirilmesi ve uluslararası işbirliği EMERCOM’un görevleri
arasındadır.

İsrail
Kriz hâli ile ilgili çalışmalar, barış hâlinde Savunma Bakanı’na, savaş hâlinde
ise Genelkurmay Başkanı’na bağlı ve en yetkili kurum olan Sivil Savunma
Komutanlığı tarafından yapılmaktadır. Oluşabilecek bir savaş veya kriz durumunda
tüm bireyler müdahale etmekle sorumludurlar. İsrail’de kurtarma operasyonlarına
çok önem verilmektedir.

Türkiye’de Afet Yönetimi


Bu konuyu incelemek için özellikle Türkiye’de afet yönetiminin tarihsel
gelişimine bakmak gerekmektedir.

Türkiye’deki afet yönetiminin tarihçesi


Türk afet yönetimi çalışmaları 1944 yılından önceki dönem, 1944-1958
dönemi, 1958 yılından sonraki dönem ve 17 Ağustos 1999 Marmara depremi
sonrası dönem olarak dört dönem hâlinde incelenmelidir.
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nde olan büyük afetlerde padişah fermanları
Türkiye’de 1999 yılı ile halka acil yardım ve konut yardımı yapılmaktaydı. Tüm yardımlar afet öncesi
depreminden önce de hazırlık olarak değil, afetler olduktan sonra yapılan yardım çalışmalarıdır. 1868
afet yönetim yılında kurulan Hilal-i Ahmer Cemiyeti ve 1882 yılında çıkarılan Ebniye (Binalar)
çalışmaları
Nizamnamesi ile afetlerde yapılması gerekli çalışmalar esasları belirlenmiştir.
bulunmaktadır.
Cumhuriyet’in ilanı sonrasında 1930 ve 1933 yılında yürürlüğe giren belediye
kanunu ve daha sonraki dönemlerde çıkarılan imar kanunları ve 1939 yılında Yapı
ve İmar İşleri Reisliğinin kurulması ve 1943 yılında Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına
Karşı Korunma Kanunları doğal afet zararlarının azaltılması çalışmalarına dolaylı
olarak yardımcı olmuştur.
1944-1958 Yılları Arası Dönem’de, Büyük Erzincan depreminden sonra
1944’te yer sarsıntılarından önce ve sonra alınacak tedbirler hakkında çıkan kanun;
deprem riski ile karşılaşabilecek bölgelerin tespiti, yaptırımlar acil durum
programları ve bireylerin görev ve sorumluluklarını içermektedir. 1956 yılında,
İmar Kanunu ile yerleşme yerlerinin tayininde, doğal afet riski bölgelerinin ortaya
çıkarılması ve yapı denetimi konularına önem verilmiştir.
1958 Yılı Sonrası Dönem’de İmar ve İskân Bakanlığının kurulması önemli bir
gelişme olup Bakanlığın ana görevi bölge, konut ve iskân sıkıntılarını çözmek, şehir
ve köylerin planlanmasını yapmak, ülkedeki yapı malzemelerinin geliştirilmesini ve
standartlarını hazırlamak, afetlerden önce ve sonra gereken tedbirleri almaktır.

196
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

1958, 1959 ve özellikle 1968 yılında çıkan doğal afet ile ilgili kanunlar, 1977
yılında tabii afetlerden zarar gören çiftçilere yapılacak yardımlar ile ilgili kanun ve
1995 yılında doğal afet sebebi ile meydana gelen hasar ve tahribata ilişkin
hizmetlerin yürütülmesi kanunu önemli gelişmelerdendir.
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi Sonrası Dönem’de nüfusun ve sanayi
alanlarının en yoğun olduğu bölgeleri ve metropol alanlarını etkileyen deprem
sonunda var olan afet yönetimi yapısı yetersiz kalmış, Temmuz 2000’e kadar,
afetlerin sonuçlarına yönelik düzenleyici önlemler içeren çok sayıda kanun ve
kanun hükmünde kararname, yönetmelik, tebliğ ve genelge yürürlüğe konmuştur.
Başbakanlığa bağlı Türkiye Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kurulmuş sonra genel
müdürlük hâline getirilmiştir.
Afet yönetiminde ilgili kurum yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi ihtiyacı
olası durumlarda yetki ve koordinasyonun tek bir elde toplanmasını zorunlu hâle
getirmiştir. Bu amaçla 2009 yılında çıkarılan yasa ile Bayındırlık ve İskan
Bakanlığına bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığına bağlı Sivil
Savunma Genel Müdürlüğü ve Başbakanlığa bağlı Türkiye Acil Durum Yönetimi
Genel Müdürlüğü kapatılarak Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı (AFAD) ile afet öncesi, sırası ve sonrasındaki yetki ve sorumluluklar tek
bir çatı altında toplanmıştır.
Bütünleşik Afet Yönetimi Sistemi Modeli amaçlanarak Türkiye’de Kriz
Yönetimi’nden Risk Yönetimi’ne geçilmiş afet öncesi, anı ve sonrasındaki
çalışmaların bir bütünlük içerisinde yürütülmesi amaçlanmıştır. Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı afet ve acil durumun türü ve büyüklüğüne bağlı olarak gerek
Türkiye’de afet ilgili Başkanlık ve diğer bakanlıklar ile gerekse sivil toplum örgütleri ile beraber
yönetiminde kriz faaliyetlerini sürdürmektedir. Ayrıca illerde doğrudan valiye bağlı İl Afet ve Acil
yönetiminden risk Durum Müdürlükleri ve Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlükleri
yönetimine
aracılığıyla faaliyetlerini yürütmektedir.
geçilmiştir.
Yine 1963-2006 yılları arasında kabul edilen dokuz adet “Beş Yıllık Kalkınma
Planı”nda afet yönetimi konusunda uygulanan çalışmalar ayrı bir başlık altında ele
alınmamış, onuncu kalkınma planında ise afetlere yönelik risk azaltma ve hazırlık
çalışmalarının iyileştirilmesi ve bu konuda alınan kararlarla afet yönetimi üzerinde
önemle durulmuştur.

Türkiye’de Afet Yönetim Teşkilatları


Türkiye’de afet yönetim teşkilatlanması; Cumhurbaşkanlık, Başbakanlık,
Bakanlar Kurulu ve ilgili bakanlıklardan oluşan merkez teşkilatlanması ve bölge
yönetimi ve mülki yönetim olarak iki kısma ayırabileceğimiz taşra
teşkilatlanmasından oluşmaktadır.
Merkez teşkilatlanması; 2009 yılında faaliyete geçen ve Kalkınma Bakanlığı
Onuncu Kalkınma Planı’ndan alınan teşkilat şeması Şekil 9.2’de verilen Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), İçişleri Bakanlığına bağlı Afet ve Acil Durum
Yönetim Merkezi ile diğer bakanlık ve ilgili kuruluşların afet ve acil durum yönetim
merkezlerinden oluşmaktadır.

197
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

Taşra teşkilatlanmasında bütün illerde idaresinden valinin sorumlu olduğu İl


Afet ve Acil Durum Müdürlükleri bulunmaktadır. Ayrıca il ve ilçelerdeki afet
yönetim merkezleri, Acil Yardım Teşkilatı, il ve ilçelerde kaymakamın
başkanlığında ilçe kurtarma ve yardım komitesi kurulduktan sonra bu komiteler kriz
Afet yönetiminde merkezine dönüşmektedir.
merkezî 5902 sayılı kanun esasınca Afet Yönetimi’ne ilişkin temel hukuki kaynak olan
teşkilatlanma kadar
Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) bu konuda en temel stratejik belgedir.
taşra teşkilatı da
önemlidir. TAMP’ın (2013) amacı; “afet ve acil durumlarda müdahale çalışmalarında
bulunacak hizmet grupları ve koordinasyon birimlerine ait görev ve sorumlulukları
tanımlamak, afet öncesi, anı ve sonrasında uygulanacak çalışmaların temel
kurallarını belirlemek”tir.

Şekil 9.2. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Teşkilatlanması


AFAD, ilgili bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar, yerel yönetim birimleri, özel
sektör ve Sivil Toplum Kuruluşları (STK)’leri hizmet grubu planlarından
sorumlulardır. Afetlerde hemen müdahale gerektiren durumlar önem seviyelerine
göre sıralanarak afet türü ve ölçeğine göre farklı koordinasyon birimleri de
müdahalede yetkili kılınmıştır. Hangi hizmet grubunun söz konusu afete
müdahalede bulunacağı ve yetki kapsamı koordinasyon birimlerinin takdirine
bağlıdır.

198
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü


Duyarlı kişilerin ülkede var olan sorunlarla ilgilenmek, kamuoyu oluşturmak
çözüm üretmek amacı ile oluşturdukları dernek, oda, vakıf, sendika vb. sivil toplum
kuruluşları sosyal yaşamın ayrılmaz parçalarıdır. STK’lerin çoğunda üyeler
aktivitelere gönüllü olarak katılmakta, faaliyetler için gereken zaman ve desteği
sağlamaktadırlar.
Faaliyet alanları ne olursa olsun her türlü bürokrasiden uzak, süratle hareket
etme kabiliyetine sahip kendi kendine yeten STK’lerin afetlerde üstlenebileceği
görevler bulunmaktadır. Bu görevler; afet öncesinde halkı bilgilendirmekten
başlayarak afet anı ve sonrasında kurtarma ve ilkyardım çalışmalarına katılmak ve
afetzedelere gerekli yardımların yapılmasına kadar afet sürecinin her safhasında
gerçekleştirebilecekleri faaliyetlerden oluşmaktadır.
Türkiye’de Kızılay, bu kuruluşların başında gelmekte afet öncesi, anı ve
sonrasında pek çok faaliyette bulunmaktadır. Daha dinamik, hızlı ve etkin afet
hizmetlerinin gerçekleştirilebilmesi yönündeki çalışmalar bütün toplum
kesimlerinin katılımı ile gerçekleşeceğinden Kızılay ve diğer STK’ler ortak hareket
etmek durumundadırlar.
Afet yönetimine dayalı olan bu kuruluşların bir çeşidi de meslek odalarıdır.
Özellikle Mühendis ve Mimar Odaları ile Tabipler Odası, Barolar Birliği, Ticaret
Odaları vs. gibi çok çeşitli meslek odaları bulunmaktadır. Odalar, kamunun bağımsız
otoriteleri olarak tarafsız ve zorlayıcı bir şekilde çalışmaktadırlar.
Afetlere yönelik planlama çalışmalarında özellikle afet hizmetlerinin
organizasyonu amacı ile kurulmuş STK’lerin desteklenmesi gerekmektedir.

• Afet yönetimi konusunda Japonya ve Türkiye'yi; birey


davranışları, teşkilatlanma, afet yönetimi, afetler sonunda
Bireysel Etkinlik

afet büyüklüğü, can kaybı ve maddi kayıplar açısından


karşılaştırınız.
• Bütünleşik afet yönetim sisteminin etkinleştirilmesi
kapsamında 2009 yılında kurulan AFAD'ın hangi çalışmalarını
biliyorsunuz ve hangilerine katıldınız?

199
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

•DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE AFET YÖNETİM SİSTEMLERİ


•Bu ünitede afet yönetiminin önemi, dünyada ve Türkiye’deki afet yönetim
sistemlerinden bahsedilmiştir.
•Afetlerin büyüklük ve etkilerinde belirleyici olan faktörlerin çoğu insan
kaynaklıdır. İyi bir afet yönetimi ile afet zararlarının büyük ölçüde azaltılması
mümkündür.
Özet
• AFET YÖNETİMİ
•Afet yönetimi; afetlerin zararlarının azaltılmasında ve önüne geçilmesinde,
afetten önce, afet sırası ve afet sonrasında yapılması gereken yöntem ve
hukuksal faaliyetleri tanımlayan ve hayata geçiren bir kavramdır.
•Afetlerde afet öncesi dönem (risk yönetimi ) ve afet anı ve sonrası dönem
(kriz yönetimi) olmak üzere iki dönem söz konusudur. Afet gerçekleşmeden
önce ihtiyaç duyulan yasal, teknik, idari önlemler ve tedbirler risk yönetimi
kapsamında afet anı ve sonrasındaki yapılan çalışmalar kriz yönetimi
kapsamındadır.
•Birbiri ile çevrim hâlinde olması gereken afet yönetimi aşamaları (zarar
azaltma, hazırlık, müdahale, iyileştirme, yeniden yapım) afet yönetim
sisteminde çok etkililerdir. Zarar azaltma ve hazırlık aşamaları afet öncesi
dönemde, müdahale, iyileştirme ve yeniden inşa aşamaları ise afet sonrası
dönemde bulunmaktadır.
• AFET YÖNETİM SİSTEMLERİ
•Afet yönetim sistemleri entegre (bütünleşik), topluma dayalı ve modern
yönetim sistemleri olmak üzere üç sınıfa ayrılır.
•Dünyada bazı ülkelerde ( Amerika, Arjantin, Brezilya, Japonya vb. ) ve
Türkiye'deki afet yönetim sistemleri farklılıklar göstermekle beraber ABD ve
Japonya'nın diğer ülkelere göre afet yönetim sistemleri daha başarılıdır.
•TÜRKİYE'DE AFET YÖNETİMİ
•Türk afet yönetimi çalışmaları 1944 yılından önceki dönem, 1944-1958
dönemi, 1958 yılından sonraki dönem ve 17 Ağustos 1999 Marmara depremi
sonrası dönem olarak dört dönem hâlinde incelenmelidir. Her dönemde
çıkarılan kanunlar ve yapılan iyileştirmeler afet yönetiminin günümüzdeki
halini almasında etkin rol oynamıştır.
•Bütünleşik afet sistemi amaçlanarak Türkiye'de kriz yönetiminden risk
yönetimine geçilmiştir.
• Türkiye'de Afet Yönetim Teşkilatları
•Türkiye’de afet yönetim teşkilatlanması; Cumhurbaşkanlık, Başbakanlık,
Bakanlar Kurulu ve ilgili bakanlıklardan oluşan merkez teşkilatlanması ve
bölge yönetimi ve mülki yönetim olarak iki kısma ayırabileceğimiz taşra
teşkilatlanmasından oluşmaktadır.
•Merkez teşkilatlanması; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD),
İçişleri Bakanlığına bağlı Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi ile diğer
bakanlık ve ilgili kuruluşların afet ve acil durum yönetim merkezlerinden
oluşmaktadır.
•Taşra teşkilatlanmasında bütün illerde idaresinden valinin sorumlu olduğu İl
Afet ve Acil Durum Müdürlükleri bulunmaktadır. Ayrıca il ve ilçelerdeki afet
yönetim merkezleri, Acil Yardım Teşkilatı, il ve ilçelerde kaymakamın
başkanlığında ilçe kurtarma ve yardım komitesi kurulduktan sonra bu
komiteler kriz merkezine dönüşmektedir.
•5902 sayılı kanun esasınca Afet Yönetimi’ne ilişkin temel hukuki kaynak olan
Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) bu konuda en temel stratejik belgedir.
•Afet yönetiminde dinamik, hızlı ve etkin afet hizmetlerinin
gerçekleştirilebilmesi yönündeki çalışmalar bütün toplum kesimlerinin
katılımı ile gerçekleşeceğinden Kızılay ve diğer STK’ler ve meslek odaları
ortak hareket etme durumundadırlar.

200
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi afet anı ve sonrasında yapılacaklardan biri
değildir?
a) İnsanların canlarını ve mallarını korumak
b) Sağlıklı ve güvenli bir çevresel alan sunmak
c) Fazla sayıda insanı kurtarmak
d) Teknik ve idari tüm önlemleri, tedbirleri almak
e) Afetin ekonomik olarak olumsuz etkilerini azaltmak

2. Aşağıdakilerden hangisi Afet Yönetim aşamalarındandır?


a) Modernleşme
b) Bütünleşme
c) İyileştirme
d) Sosyalleşme
e) Yönetme

3. Aşağıdakilerden hangisi risk yönetimi aşamalarındandır?


a) Yeniden Yapım
b) Müdahale
c) Afet
d) Acil Yardım
e) Zarar azaltma

4. Aşağıdakilerden hangisi “Afet sonrasında en etkin, hızlı şekilde ve en


uygun yöntemlerle insan hayatını kurtarma ve yaralıların, afetzedelerin
hayati ihtiyaçlarını karşılama çalışmalarının yapıldığı afet yönetim
safhasıdır?
a) Müdahale
b) Hazırlık
c) Zarar azaltma
d) Yeniden Yapım
e) Kapsama

5. Aşağıdakilerden hangisi afet yönetim sistemlerinden biri değildir?


a) Modern afet yönetimi
b) Bütünleşik yönetim
c) Entegre yönetim
d) Topluma dayalı yönetim
e) Kriz Yönetimi

201
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

6. Kişilerin afet riskini yönetmekle ve afet durumunda ilk müdahaleyi


yapmakla sorumlu olduğu ve daha güvenli bir toplumu yeniden
oluşturmada öne çıkan sistem aşağıdakilerden hangisidir?
a) Modern afet yönetimi
b) Bütünleşik yönetim
c) Entegre yönetim
d) Topluma dayalı yönetim
e) Kriz Yönetimi

7. Aşağıdakilerden hangisi Amerika’da bulunan acil durum yönetimi


kurumudur?
a) SINDEC
b) AFAD
c) FEMA
d) EMERCOM
e) SIFEM

8. Aşağıdakilerden hangisi Amerika’da bulunan afet yönetim sistemidir?


a) Bütünleşik yönetim
b) Modern afet yönetimi
c) Risk Yönetimi
d) Topluma dayalı yönetim
e) Kriz Yönetimi

9. 1944 Dönemi öncesi çıkan hangi kurallar ile afetlerde yapılması gerekli
çalışmalar esasları belirlenmiştir?
a) Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunları
b) İmar Kanunu
c) Ebniye (Binalar) Nizannamesi
d) Tabii afet nedeniyle meydana gelen hasar ve tahribata ilişkin
hizmetlerin yürütülmesi kanunu
e) Afet Sorunları Kanunu

202
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

10. Afet yönetimi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?


a) Bütünleşik Afet Yönetimi Sistemi modeli amaçlanarak Türkiye’de ‘Kriz
Yönetimi’nden ‘Risk Yönetimi’ne geçilmiş afet öncesi, anı ve
sonrasındaki çalışmaların bir bütünlük içerisinde yürütülmesi
amaçlanmıştır.
b) Türkiye’de 17 Ağustos depreminden önce afet yönetimi ile ilgili hiçbir
çalışma olmamıştır.
c) Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile
afet öncesi, sırası ve sonrasındaki yetki ve sorumluluklar tek bir çatı
altında toplanmıştır.
d) Türkiye’de afet yönetim teşkilatlanması, merkez teşkilatlanması ve
taşra teşkilatlanmasından oluşmaktadır.
e) 1944 yılı öncesi yardımlar afet öncesi hazırlık olarak değil, daha çok
afet sonrası yapılan yardım çalışmaları olarak devam etmiştir.

Cevap Anahtarı
1.d, 2.c, 3.e, 4.a, 5.e, 6.d, 7.c, 8.a, 9.c, 10.b

203
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Akyel R., (2007), Afet Yönetim Sistemi: Türk Afet Yönetiminde Karşılaşılan
Sorunların Tespit ve Çözümüne İlişkin bir Araştırma, (Doktora tezi),
Çukurova Üniversitesi.
Ergünay, O., (2008), Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma ve Mevzuat Nedir?
Nasıl Olmalıdır? İstanbul Depremini Beklerken Sorunlar ve Çözümler
Bildiriler Kitabı, CHP İstanbul Deprem Sempozyumu, İstanbul.
Kadıoğlu, M., (2008) Modern, Bütünleşik Afet Yönetimin Temel İlkeleri, Kadıoğlu,
M. ve Özdamar, E., (editörler) “Afet Zararlarını Azaltmanın Temel İlkeleri”
JICA Türkiye Ofisi Yayınları No: 2.
Kayrancıoğlu Y., (2007) Türkiye’nin Afet Yönetim Yapısı ve Uygulamalar, (Yüksek
Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi.
Onuncu kalkınma planları. 24 Haziran 2019 tarihinde
http://www.sbb.gov.tr/kalkinma-planlari/ adresinden erişildi
Şengün H., (2007), Afet Yönetimi Sistemi ve Marmara Depremi Sonrasında
Yaşanan Sorunlar, (Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi
Teşkilat Şeması, 24 Haziran 2019 tarihinde
https://www.afad.gov.tr/tr/2218/Teskilat-Semasi adresinden erişildi.
Törenci H. E., (2015), Afet Yönetimi ve Bursa’da Sağlık Sektöründe Afet Yönetimi,
(Yüksek Lisans Tezi), Beykent Üniversitesi.
Yılmaz A., (2003), Türk Kamu Yönetiminin Sorun alanlarından Biri Oalrak Afet
Yönetimi, Pegema Yayıncılık, Ankara.
5902 sayılı kanun. 24 Haziran 2019 tarihinde
http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5902.pdf adresinden
erişildi.

204
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
AFET LOJİSTİĞİ

• Afet Lojistiği
• Afet Lojistiği ile Ticari DOĞAL AFETLER VE
İÇİNDEKİLER

Lojistik Arasındaki Farklar


• Afet Lojistiğinde
AFET YÖNETIMI
• Karşılaşılan Zorluklar Dr. Öğr. Üyesi Alper
• Afet Lojistiğinin Süreçleri DÖYEN
• Afet Öncesi Hazırlık
• Afete Müdahale
• Afet Sonrası İyileştirme
• Türkiye'de Afet Lojistiği

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Lojistik ve lojistik yönetimi
kavramlarını öğrenebilecek,
HEDEFLER

•Afet lojistiğinin karakteristik


özelliklerini ve zorluklarını
anlayabilecek,
•Afet lojistiğinin hangi
aşamalardan oluştuğunu ve
bu aşamaların özelliklerini
kavrayabilecek,
•Türkiye'de afet lojistiği
kapsamında öne çıkan kurum, ÜNİTE
kuruluş, plan ve projeler

10
hakkında bilgi sahibi
olabileceksiniz.

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Afet Loji stiği

Türkiye'de Afet
Afet Lojistiği Lojistiği
Çalışmaları

Afet Lojistiği ile Afet ve Acil durum


Ticari Lojistik Yönetimi
Arasındaki Farklar Başkanlığı (AFAD)

Türkiye Afet Müdahale


Afet Lojistiğinde Planı (TAMP)
Karşılaşılan • Lojistik ve Bakım
Zorluklar Servisi

Afet Lojistiğinin Süreçleri


• Afet Öncesi Hazırlık
• Afete Müdahale
• Afet Sonrası İyileştirme

206
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Afet Loji stiği

GİRİŞ
Afet lojistiği kavramı açıklanmadan önce ticari anlamdaki lojistik ve lojistik
yönetiminin kapsamı hakkında bilgi sahibi olunması gerekir. Genel olarak birçok
işletme açısından lojistik faaliyetlerinin amacı, ilk madde ve malzeme, yarı mamul
ve mamullerin doğru zamanlarda, doğru yerlerde, doğru miktarlarda ve
kullanılabilir biçimlerde en düşük maliyet ve en hızlı yöntemlerle alıcıya teslimidir.
Lojistik; madde ve malzeme akışını ve depolanmasını, üretimdeki stokları,
tamamlanan mamulleri, bunlarla ilişkili hizmetleri ve bilgileri, müşteri ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla üretim noktasından tüketim noktasına ulaşımını planlayan,
uygulayan ve etkinliği kontrol eden bir süreçtir (Demir, 2008). Lojistik sadece
taşımacılık demek değildir. Lojistik; taşımacılık yanında ağ tasarımı, satın alma,
depolama, envanter yönetimi, bilgi yönetimi, insan kaynaklarının eğitimi gibi
faaliyetleri de içermektedir. Tüm lojistik operasyonları doğru malları, doğru yere,
doğru zamanda ve doğru insanlara ulaştırma prensibi üzerine tasarlanmalıdır.
Bugün özel sektördeki çoğu firma, lojistiği stratejik bir fonksiyon ve müşteri
tatmininin artması ile rekabet avantajı elde edilmesi konularında anahtar bir
kavram olarak görmektedir (Razzaque ve Cheng, 1998).
Günümüzde lojistik yönetimi firmalar için oldukça önemli bir stratejik
fonksiyon hâline dönüşmüştür. Bir işletme için lojistik yönetimi; hangi
tedarikçiden, neyin, ne kadar, ne zaman sipariş edileceği, nasıl taşınacağı (hangi
Lojistik yönetimi; taşıma türüyle), nerede, ne kadar depolanacağı süreçleri ile üretilen ürünlerin
hangi tedarikçiden, müşterilere nasıl etkin şekilde ulaştırılacağı faaliyetlerinin planlanmasıdır.
neyin, ne kadar, ne
Lojistik yönetimi ile firma maliyetleri düşer, müşteri memnuniyeti artar.
zaman sipariş
edileceği, nasıl Etkin bir lojistik yönetimi ile firmalar önemli faydalar sağlamaktadırlar. Bunlar
taşınacağı (hangi genel olarak şu şekilde sıralanabilir:
taşıma türüyle), • Taşıma maliyetlerin azalması
nerede, ne kadar
depolanacağı • Stok maliyetlerinin azalması
süreçleri ile üretilen • Pazardaki değişikliklere karşı cevap verme süresinin azalması
ürünlerin müşterilere • İşletme değerinin artması
nasıl etkin şekilde • Müşteri memnuniyetinin artması
ulaştırılacağı Afet yönetimi uzunca bir süre, afet gerçekleştikten sonra afetin kötü
faaliyetlerinin
etkilerini azaltmak adına parasal kaynakların kullanılması olarak algılanmıştır. Bu
planlanmasıdır.
kaynakların etkinliğinin bir lojistik bakış açısıyla artırılması yaklaşımı ise görece çok
daha yenidir (Chandes ve Pache, 2010). Etkili afet yönetiminin temeli insani ihtiyaç
malzemelerinin ve kurtarma ile tahliye ekipmanlarının doğru zamanda, doğru
miktarlarda, iyi koşullarda ve en hızlı şekilde ihtiyaç duyulan yerlere ulaştırılmasına
bağlıdır.
Bu da afet lojistiğinin, etkin bir afet yönetiminin en önemli parçalarından biri
olması gerektiği durumunu ortaya çıkarmıştır. Afet lojistiği bir afet yönetimi
planının maliyet ve efor anlamında en önemli parçasıdır denilebilir. Şöyle ki toplam
maliyetlerin %80’ini afet lojistiği maliyetleri oluşturur (Fritz, 2005 ve Kovacs, G.
(Ed.), 2011).

207
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Afet Loji stiği

AFET LOJİSTİĞİ
Afet lojistiği; afetzedelerin ihtiyaç duydukları insani yardım malzemelerinin,
arama kurtarma ekiplerinin, afete müdahale için gerekli makine ve teçhizatlar ile
her türlü kaynak ve bilginin etkin bir şekilde taşınmasının planlanması ve
uygulanması süreçlerini kapsamaktadır. Afet lojistiği, ticari lojistiğin temel prensibi
olan insan, mal ve hizmetlerin doğru miktarda, doğru zamanda, doğru fiyatla,
doğru nitelikte ve doğru yere ulaştırılması prensibini de tamamen içermektedir.
Görüldüğü gibi afet lojistiği, ticari lojistik faaliyetlerine benzerlik
göstermektedir fakat aralarında ciddi farklılıklar da mevcuttur. Aralarındaki en
önemli fark, ticari lojistiğin temel amacının kârlılığı artırmak iken afet lojistiğinin
temel amacının insanların hayatlarını kurtarmak olmasıdır. Maliyet çoğu zaman
göz ardı edilerek bir insanı daha yaşatabilmek adına tüm imkânlar seferber
Afet lojistiği bir afet
edilmektedir. Bunun haricindeki farklar daha sonra incelenecektir.
yönetimi planının
maliyet ve efor Afet lojistiği bütünleşik afet yönetimindeki faaliyetlerin önemli bir
anlamında en bölümünü oluşturmaktadır. Dolayısıyla afet yönetiminde başarılı olabilmek için
önemli parçasıdır. etkili bir planlama ile afet lojistiğinin performansı artırılmalıdır. Afet lojistiğinin
planlaması afet öncesi hazırlık aşamasında yapılmalı, afet olduğunda ise kaosa yol
açmayacak şekilde yapılan planlar devreye sokularak başarılı bir afet müdahale ile
müdahale sonrası lojistik süreçleri geçirilmelidir.
Afet olduktan sonra lojistik faaliyetlerine başlamak yerine afet öncesi
tahminleme yöntemleri, senaryo analizleri ve simülasyon uygulamaları ile
etkilenecek bölgelerin, insan sayılarının, ihtiyaç duyulacak malzeme miktarlarının
önceden belirlenmesi gerekmektedir. Bu planlama faaliyetleri, afete müdahalede
farklı roller üstlenen aktörler arasında koordinasyonun sağlanması, müdahale
zamanının kısaltılması, afetzedelere yeterli ve dengeli şekilde ihtiyaç
malzemelerinin ulaştırılması konularında ciddi avantajlar sağlamaktadır.
Afet lojistiğinin olmazsa olmazı hızlı olmaktır. Planlama, afet sonrası hızlı
müdahale edebilmek için yapılmalıdır. Bu bağlamda; afet koordinasyon
merkezlerinin ve dağıtım merkezlerinin yerleri, dağıtım merkezlerinde stoklanacak
ihtiyaç malzemelerinin miktarları, bunların talep bölgelerine nasıl ulaştırılacağı,
afet sonrası kullanılacak yolların neler olacağı önceden belirlenir. Böylece afet
sonrasında arama-kurtarma ekiplerinin, yardım malzemelerinin ve afetzedelerin
nakliyesi ile afet bölgelerinden koordinasyon merkezlerine ya da tersi yönde bilgi
akışının kontrolü oldukça hızlı ve etkin yapılabilmektedir.
Lojistik performansın en üst seviyeye çıkarılması için yardım
operasyonundaki bütün aktörler arasında verimli bir koordinasyon sağlanması,
gereksiz faaliyetlerden kaçınılması ve bütün yardım zinciri boyunca verimliliğin
artırılması gerekmektedir (Çevikel, 2015). İnsani yardım operasyonlarında
koordinasyondan bahsedilirken, afetzedeler, yerel yönetimler, uluslararası yardım
kuruluşları, yerel yardım kuruluşları, ev sahibi devletler, ordu, özel sektör
kuruluşları gibi çeşitli aktörler arasındaki ilişkiler ve etkileşimler kastedilmektedir.
Bu aktörlerin hepsinin ayrı çıkarları, yetkileri, kapasiteleri ve lojistik tecrübeleri

208
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Afet Loji stiği

vardır. Ancak büyük bir afete, hiçbir kurumun tek başına yeterli olacak kaynağı
yoktur. Bu nedenle, karmaşık ve büyük çaplı insani krizlerde iş birliği yapmaları
kaçınılmazdır.

Afet Lojistiği ile Ticari Lojistik Arasındaki Farklılıklar


Ticari lojistiği, üretim sektöründeki lojistik faaliyetleri ve hizmet
sektöründeki lojistik faaliyetler olarak ikiye ayırabiliriz. Afet lojistiği, hem üretim
sektörü lojistiğinin özelliklerini hem de hizmet sektörü lojistiğinin özelliklerini
birlikte barındırmaktadır. Afet lojistiği, afetzedelerin hayatını kurtarmak için
Afet lojistiğinde talep
bir afet sonucu gerekli malzemelerin ulaştırılması ve zarar gören yapıların iyileştirilmesi
ortaya çıkmaktadır; faaliyetlerini içerdiği için hizmet sektörü özelliklerini barındırır. Buna ilaveten,
zamanı, büyüklüğü, ihtiyaç malzemelerinin depolanması, taşınması gibi faaliyetler için önemli bir
yeri, miktarda malzeme ve teknoloji kaynağı gerektirdiği için de üretim sektörü
niteliği belirsizdir. özelliklerini kapsamaktadır.
Oysa ticari lojistikte
taleple ilgili çoğu şey Ayrıca afet lojistiğinin ticari lojistikten tamamen farklı olan, işleri daha
belirlidir. karmaşık ve zor bir hâle getiren kendine has özellikleri bulunmaktadır (Balcik,
Beamon, 2008). Bunlar;
• Talebin zaman, yer, tip ve büyüklük olarak belirsizliği,
• Talebin çok yüksek miktarlarda aniden oluşması,
• Yardım malzemelerinin çok kısa sürelerde temin edilmesi gerekliliği,
• Doğru şekilde ve tam zamanında teslim edilmesi gereken çok büyük
miktarlarda malzemenin söz konusu olması,
• İhtiyaç duyulan kaynaklarda sürekli eksikliklerin (yardım malzemeleri,
arama-kurtarma ekipleri ve ekipmanları eksiklikleri ile ulaşım kapasitesi,
finansman vb. yetersizlikler) görülebilmesidir.
Ticari lojistik faaliyetlerinde ürün veya hizmetler müşteriye belirli bir kâr
amacı güdülerek ulaştırılmaktadır. Afet lojistiğinde ise mümkün olan en fazla
sayıdaki ihtiyaç sahibine, adil ve hızlı bir şekilde yardım malzemelerinin ve/veya
kurtarma ekiplerinin ulaştırılması temel amaçtır.

Afet lojistiğinde Ticari lojistikte talep edilen şey ürünler iken afet lojistiğinde ise insani ihtiyaç
afetin tipi, yeri, malzemeleri ve yardım ekipleridir.
büyüklüğü belirsiz Afet lojistiği ile ticari lojistik arasındaki önemli farklardan biri de talep
olduğundan dağıtım
kavramındaki farklardır. Afet lojistiğinde talep bir afet sonucu ortaya çıkmaktadır;
ağının tasarlanması
oldukça zordur. zamanı, büyüklüğü, yeri, niteliği belirsizdir. Oysa ticari lojistikte taleple ilgili çoğu
şey belirlidir. Afet durumunda talep aniden çok yüksek miktarda oluşabilmektedir
ki talebin bu davranışı afet lojistiği için tamamen bu durumun yönetilebilmesine
özgü uygulamaları zorunlu kılmaktadır. Böylece lojistik faaliyetleri açısından ciddi
bir farklılık oluşmaktadır. Bu farklılığın oluşmasının en önemli nedeni bir anda
ortaya çıkan yüksek talebi karşılayabilmek için malzeme, teçhizat, personel,
sermaye yetersizliklerinin görülmesidir.
Malzeme temin zamanları ticari lojistikte tedarikçi-üretici-müşteri
zincirinden belirlenirken, afet lojistiğinde temin zamanı kendiliğinden “sıfır” olarak
belirlenmektedir. Çünkü afet olduğu anda talep ortaya çıkmaktadır ve bu talep

209
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Afet Loji stiği

karşılanmalıdır.
Ticari lojistikte dağıtım merkezlerinin yerleri, büyüklükleri ve sayıları belirli
metotları kullanarak rahatça belirlenebilmektedir. Oysa afet lojistiğinde afetin tipi,
yeri, büyüklüğü belirsiz olduğundan bu tesislerin yerleştirilmesi ve dağıtım ağının
tasarlanması oldukça zordur.
Ticari lojistikte stok miktarlarının en uygun şekilde belirlenebilmesi için
kullanabilecek iyi tanımlanmış metotlar varken, afet lojistiğindeki talep yeri, talep
büyüklüğü ve temin zamanlarındaki ciddi belirsizliklerden dolayı oldukça zordur.
Afet lojistiğinin tedarik zincirinde daha önceden net şekilde belirli olmayan
çok sayıda paydaş bulunurken ticari lojistik tedarik zincirindeki halkalar belirli ve
nettir. Ayrıca afet lojistiği olağandışı çevre koşullarında (ulaşım ve haberleşme
ağları zarar görmüş olabilir) gerçekleşirken ticari lojistikte çevre koşulları belirli ve
kolay kolay değişmeyecek niteliktedir. Afet lojistiği ile ticari lojistik arasındaki
farklar Tablo 1’de görülmektedir.
Tablo 10.1. Afet Lojistiği İle Ticari Lojistik Arasındaki Farklar

Afet Lojistiği Ticari Lojistik


Temel Amaç Savunmasız afetzedelerin acılarını İşletme maliyetlerini minimize
hafifletmek ederek kârlılığı artırmak
Aktör Yapısı Faaliyetlerde yer alan birimlerin Süreçte tüm partnerler her
birbirleri ile net bir bağlantısı aşamada koordineli olarak bilgi
yoktur. Sivil toplum örgütlerinin ve paylaşımında bulunurlar.
toplumsal aktörlerin egemenliği
hâkimdir.
Süreçler Hazırlık, anında müdahale ve Tedarik ya da satın alma, üretim,
iyileştirmeden oluşur. depolama, pazarlama, satış,
dağıtım, satış sonrası hizmetler
vb. faaliyetlerden oluşur.

Temel Özellikler Tedarik ve tedarikçide değişkenlik, Genellikle önceden belirlenmiş


büyük ölçekli faaliyetler, düzensiz tedarikçiler, düzenli ve tahmin
talep, çok kapsamlı acil durum edilebilir talep.
operasyonlarında olağandışı
kısıtlar.

edarik Zinciri Felsefesi Anında müdahale aşamasında İtme stratejisi satış öncesi
“itme stratejisi” (tedarik reklam, halkla ilişkiler, satış
edilenlerin afet bölgesine doğru geliştirme gibi tutundurma
gönderilmesi) – İyileştirme faaliyetlerini, çekme stratejisi
aşamasında “çekme stratejisi” ise satış anı ve satış sonrası
(afetzedelerden gelen talebe göre müşteri hizmetlerini ve müşteri
belirlenen ihtiyaçların beklentilerine göre karşılanan
karşılanması). talebi kapsar.

210
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Afet Loji stiği

Ulaştırma ve Altyapı Afetlerden kaynaklı düzensiz Süreçte görev alan tüm


altyapı nedeniyle, tahmin partnerler bellidir ve kendi
edilemeyen yiyecek, giyecek, aralarında kullandıkları sistemler
ekipman, tıbbi yardımlar vb. nin düzenlidir.
transferi söz konusudur.

Zaman Etkisi Meydana gelen gecikmeler Meydana gelen gecikmeler


yaşamsal faaliyetleri olumsuz nedeniyle ortaya çıkan kayıp ve
yönde etkiler ve bazı durumlarda hasarlar, genelde işletmelerde
hayati kayıplara neden olur. maddi kayıplara neden olur.

Sınırlı Bilgi Faaliyetleri Afetlerin doğası gereği acil Partnerlerin talep ve ihtiyaçları
müdahale gerektirmesi nedeniyle belli olduğundan tedarik, temin
yetersiz ve etkin olmayan bilgi, vb. durumlarda sorun
süreç boyunca kesintiler yaşanmaz.
yaratabilir.
Tedarikçi Yapısı Sınırlı sayıda alternatif tedarikçi Süreçte görev alan / iş birliği
(bazen istenmeyen tedarikçilerle iş yapılan tedarikçiler belli
birliği yapmaya zorunlu kalma). olduğundan istenmeyen
tedarikçiler kritik durumlar
dışında süreçte görev almaz.

Kontrol Acil durumlarda faaliyetler Süreç boyunca partnerlerin


üzerindeki denetim eksikliği. sürekli bilgi sistemleri ile
koordineli bilgi paylaşımı
sayesinde denetim eksikliği
nadiren yaşanır.

Afet Lojistiğinde Karşılaşılan Zorluklar


Afet lojistiğinde yaşanılan en temel sıkıntı temelde sistem içerisindeki
birimlerin birbirleriyle yasadıkları koordinasyon sıkıntısıdır. Afet sonrası
belirsizliklerin fazlalığı ve zaman sıkıntısından dolayı ticari lojistik faaliyetlerindeki
Afet lojistiğinde koordinasyon etkinliğine ulaşmak genelde zor olmaktadır. Afet lojistiği içerisindeki
yaşanılan en temel
aktörlerin (insani yardım malzemeleri tedarikçileri, lojistik hizmet sağlayıcıları,
sıkıntı temelde sistem
içerisindeki birimlerin devlet kurumları, askeriye, uluslararası kuruluşlar) artan sayısı ve bu aktörlerin
birbirleriyle amaç, yönetim tarzı, büyüklük vb. farklılıkları nedeniyle ciddi koordinasyon
yasadıkları problemleri ortaya çıkabilmektedir. Bu aktörler nasıl iş birliği yapacaklarını ve nasıl
koordinasyon beraberce etkin bir afet yönetimi başarabileceklerini öğrenmedikleri müddetçe
sıkıntısıdır. afetlerden mustarip topluluklar için dramatik sonuçlar olmaya devam edecektir.
Her ne kadar ticari lojistik faaliyetlerinden elde edilen muazzam bilgi ve
deneyim afet lojistiğinin performansının artırılmasında kullanılabilecek bir anahtar
olsa da çoğu araştırmacı (Kovacs ve Spens, 2007; Tomasini ve Van Wassenhove,
2009) afet lojistiğinin kendine özgü yönetim metot ve araçlarının olması
gerektiğini düşünmektedirler.
Öncelikle afetlerde insan hayati söz konusudur, olay sadece müşterilere en
düşük maliyetle kaliteli lojistik hizmeti vermekten çok daha ötedir. Afet lojistiğinde
operasyonların yönetimini zorlaştıran afetlere özgü; dar zaman aralığı, belirsiz
insani ihtiyaçlar, birbirlerini hiç tanımayan ya da çok az tanıyan müdahale

211
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Afet Loji stiği

ekiplerinin kısa süre içinde bir araya gelip birlikte çalışma zorunlulukları, sayıca çok
fazla kaynağın mümkün olan en kısa sürede bölgeye intikali ve onların
koordinasyonu gibi durumlar mevcuttur.
Deprem, sel, kasırga, toprak kayması gibi afetlerde ulaşım altyapısı ciddi
hasar görebilir. Bu nedenle yardım malzemelerinin afet bölgesine ulaştırılması
zorlaşır. Havaalanları da tam kapasite çalışamayabilir ve ülke dışından yardımlar
etkilenebilir. Bu durumda ayrıca arama-kurtarma ekip ve ekipmanlarının taşınması
da etkilenecektir.

Şekil 10.1. Ekim 2016 Matthew fırtınası sonucu yollar kullanılamaz durumdadır.
Afet nedeniyle iletişim altyapısı zarar görürse ihtiyaç malzemelerinin doğru
şekilde dağıtımı, müdahale ekiplerinin ihtiyaç noktalarına sevkiyatı ve aktörler
arasındaki koordinasyon konularında ciddi sıkıntılar ortaya çıkar. Elektrikler
kesilirse, soğuk depolarda beklemesi gereken yardım malzemeleri bozulabilir.
Evsiz kalan afetzedeler için ısınma problemi olabilir.

•2005 yılında Amerika'yı vuran Katrina Kasırgası sonucu 1836 kişi


yaşamını yitirmiş ve yaklaşık 200 milyar $ maddi kayıp ortaya
çıkmıştır (Veras ve diğ., 2007). ABD, bu tip bir kasırga için yıllar
Örnek

öncesinden önemli hazırlıklar yapmış olmasına rağmen kasırganın


şiddeti sonucu birçok öngörülemeyen durum ortaya çıkmış ve
neticesinde kayıp ve zararlar oldukça fazla olmuştur. İletişim alt
yapısındaki çöküş sonucu 3 milyon insan elektriksiz ve telefonsuz
kalmıştır. Bölgesel iletişimin kesilmesiyle lojistik, arama-kurtarma
ve koordinasyon faaliyetlerinde sıkıntılar meydana gelmiştir.
Louisiana eyaletinde ihtiyaç malzemeleri için kullanılan internet
tabanlı envanter sistemi kullanılamamıştır.
•Kara yollarının suyla kaplanması sonucu yardım malzemeleri
zamanında ihtiyaç bölgelerine ulaştırılamamıştır. Afet bölgesi çok
geniş bir alan olduğu için yetersiz sayıdaki ve yetkin olmayan acil
durum personelleri yüzünden yardım malzemelerinin afetzedelere
doğru şekilde dağıtımında ciddi problemler yaşanmıştır.

212
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Afet Loji stiği

Afet lojistiği faaliyetlerinde çalışabilecek eğitim ve deneyime sahip yeterli iş


gücüne sahip olmamak da önemli problemlerden biridir. Çünkü etkili ve verimli afet
lojistiği; planlama, tedarik, taşıma, depolama, tesis yer seçimi gibi lojistik
faaliyetlerin ancak uzman kişiler tarafından yapılması ile sağlanabilir ( Köseoğlu,
2015). Hatta gönüllü olarak çalışan eğitimsiz insanlar bazen fayda yerine zarar
verebilirler. İnsanların yardım kuruluşlarında genellikle profesyonel olarak değil,
gönüllü olarak çalışması nedeniyle kariyer planlaması yapamamaları sonucu işten
Afet lojistiği; afet ayrılmaların yüksek oranda olması (çalışan kişi eğitimli bile olsa) bu alanda yeterli
öncesi, afetin hemen iş gücünün bulunmamasının sebeplerinden en önemlisidir. Yapılan işin stresli bir iş
sonrası ve afet olması ve herkesin duygusal bakımdan kolay yapabileceği bir iş olmaması da bu
sonrası
alanda çalışan eğitimli insan sayısını düşük tutmaktadır.
faaliyetlerden oluşan
bir süreci ifade Afet Lojistiğinin Süreçleri
etmektedir.
Afet lojistiği sadece afet olduktan sonraki dar bir zaman aralığını kapsayan
bir faaliyet değildir. Bu süreç aslında bitmeyen bir döngüdür. Afet gerçekleştikten
sonra ve yaralar sarılmaya başlandıktan hemen sonra ilerde olabilecek afetler için
tekrar hazırlık çalışmalarına başlanılması gerekir. Afet lojistiği faaliyetlerin içeriğine
göre üç farklı aşamada incelenebilir (Kovacs ve Spens, 2007):
• Afet öncesi hazırlık
• Afete müdahale
• Afet sonrası iyileştirme
Afet öncesi hazırlık
Bu aşama afet lojistiğinin tüm faaliyetlerinin başarılı olması için en temel
aşamadır. Bu nedenle titizlikle yönetilmelidir. Bu aşamada, afet öncesi planlama,
satın alma, dağıtım sistemleri ağ tasarımı ve taşımacılık ve depolama faaliyetleri
yürütülür.
Afet öncesi planlama ile ilgili olarak
• Acil durum planlarının ve prosedürlerinin oluşturulması,
• Acil durum planlarının uygulanabilirliği için personelin seçimi, görev
tanımlarının yapılması,
Afet ihtiyaç • Personele eğitimler verilmesi,
malzemeleri dağıtım • Tatbikatlar yapılması,
merkezlerinin • Erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi,
yerlerinin belirlenmesi
• İnsani yardım malzemelerinin belirlenmesi ve temin edilmesi faaliyetleri
ve hangi dağıtım
merkezinin hangi örnek verilebilir.
bölgeye hizmet Satın alma faaliyetleri; ihtiyaç malzemelerinin standartlarının belirlenmesi,
vereceğinin bu standartlara uygun olarak malzemelerin temin edilebileceği aday tedarikçilerin
belirlenmesi önemli belirlenmesi, aday tedarikçiler arasından güvenilirlik, kapasite vb. gibi kriterler
afet lojistiği planlama dikkate alınarak uygun olanların seçilmesi, seçilen tedarikçilerle protokollerin
faaliyetleri yapılıp afet öncesi stoklanacak malzemelerin satın alınıp depolara konulması
arasındadır.
işlemleridir. Tedarikçilerle bu anlaşmalar yapılmazsa afet sonrası hem müdahale
gecikecek hem de maliyetler artacaktır.

213
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Afet Loji stiği

Dağıtım sistemleri ağ tasarımı ve taşımacılık faaliyetleri, en önemli afet


lojistiği planlama faaliyetlerinden biridir. Bu planlama etkin şekilde yapılırsa
müdahale zamanları ve maliyetler önemli şekilde azaltılabilir.
Afet olduğunda ortaya çıkan insani yardım malzemeleri ihtiyacını hemen
kısa süre içerisinde temin etmek zor olacağı için bu malzemeler genellikle yerleri
önceden belirlenmiş büyük kapasiteli dağıtım merkezlerinde depolanmaktadır.
Afet oluştuktan sonra yardım malzemeleri buralardan afet sonrası kurulacak
küçük kapasiteli, yerel dağıtım merkezlerine gönderilecektir. Bu iki farklı tipteki
afet tesislerinin kaçar adet olacakları, nerelerde kurulacakları, hangi büyüklükte
olacakları, hangi bölgelere hizmet verecekleri gibi kararlar afet öncesinde en
doğru şekilde verilmesi gerekir ki afet sonrası herhangi bir kaos yaşanmadan
afet bölgelerine yardımlar etkin bir şekilde ulaştırılsın. Ayrıca farklı afet senaryoları
için afet bölgesine ulaşımın sorunsuz yapılabilmesi için alternatif güzergâhların,
alternatif ulaşım araçlarının belirlenmesi gerekmektedir.
Bu planlama kararlarını en iyi şekilde verebilmek için matematiksel
programlama, simülasyon vb. bilimsel hesaplama araçları kullanılmaktadır. Ayrıca
araçlar için araç takip sistemleri kurulmalı, araçların nerede, kaç adet bulunması
gerektiği planlanmalıdır.
Depolama, temel lojistik fonksiyonlarından biridir. Afetlerin yeri ve zamanı
belli olmadığı için ihtiyaç malzemelerinin önceden depolarda stoklanması
kaçınılmaz bir gerekliliktir. Depolar güvenli bölgelerde, belirlenen kapasite ve
özelliklerde, her türlü ulaşım aracıyla ulaşımın rahat yapılabileceği yerlerde
kurulmalıdır. Depolar tasarlanırken dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan
bir tanesi de ileride riskin artma eğilimi çerçevesinde kapasite artırımına
gidildiğinde gelişmeye olanak sağlayacak şekilde olmasıdır (Tanyaş, 2012).

Şekil 10.2. Almanya Kızıl Haç Örgütüne Ait Yardım Malzemeleri Deposu

Afete müdahale
Afete müdahale aşaması afet meydana geldikten hemen sonra başlar.
Müdahale aşamasının başarılı olabilmesi için afet öncesi hazırlık aşamasında
afet sonucu oluşabilecek senaryoların en iyi şekilde planlanması oldukça
önemlidir. Afet senaryosu iyi şekilde tahmin edilmiş ve bu senaryoya göre

214
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Afet Loji stiği

belirlenen stratejik kararlar için hazırlıklar yapılmış, müdahale süreçleri


oluşturulmuşsa bu durumda afet az hasar ve kayıpla atlatılabilir.
Müdahale aşamasının özü afet sonucu oluşan duruma doğru ve hızlı bir
şekilde tepki verebilmektir. Yapılacak ilk iş afetzedelerin can güvenliğinin
sağlanması daha sonra beslenme, barınma ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.
Genel olarak afet müdahale faaliyetleri aşağıda verilmektedir:
• Tahliyeler ve güvenliğin sağlanması,
• Arama-kurtarma çalışmaları,
• Afet bölgesiyle sürekli iletişim hâlinde bulunulacak şekilde haberleşme
hizmetlerinin düzenlenmesi,
• Afet sonucu yardım malzemeleri ve personel ihtiyacının doğru ve hızlı
şekilde belirlenmesi,
• Yaralılara hizmet verebilecek sağlık kuruluşları ve personel kapasitesinin
doğru ve hızlı şekilde değerlendirilmesi,
Müdahale aşamasının
özü afet sonucu • Yaralılar için geçici yerel arama-kurtarma merkezlerinin kurulması,
oluşan duruma doğru • Yemek, giysi, çadır dağıtımı,
ve hızlı bir şekilde • İnsani yardım malzemelerinin arama-kurtarma merkezlerine ve afet
tepki verebilmektir. bölgelerine ulaştırılması,
• Hasar gören yolların onarımı.
Müdahale süreci ayrıca ticari lojistik faaliyetlerinin 3 ana süreci olan talep
yönetimi, tedarik yönetimi ve dağıtım yönetimi süreçleri kapsamında da
incelenebilir (Kovacs ve Spens, 2007).
Talep yönetimi: Afet sonucu oluşan talebin yeri ve büyüklüğü belirsiz olduğu
için talep yönetimi oldukça karmaşık ve zordur. Bu nedenle afet öncesi yapılan
afet senaryo analizleri ve planları ile afet olduktan sonra yapılan ön
değerlendirme oldukça önemlidir. Bu çalışmalar talebin doğru şekilde belirlenip
sürecin doğru yönetilmesinde temel teşkil ederler. Ön değerlendirme çalışmaları
kapsamında;
Afet bölgelerine ihtiyaç
malzemelerinin • Gerçekleşen afet sonucu oluşabilecek ihtiyaçlar ve yerleri doğru şekilde
gönderimindeki tahmin edilmeye çalışılır.
plansızlıklar önemli bir
• Kara yolu ulaşım ağının, demir yollarının, havalimanlarının, limanların
problemdir. Bir bölgeye
ihtiyaçtan fazla durumları tespit edilir.
malzeme gelirken bazı • Afet arama-kurtarma tesislerinin ulaşım imkânları, depolama kapasiteleri
bölgelere hiç yardım değerlendirilir.
gönderilmeyebilir. Afet bölgesinin şartları hakkında bilgi sahibi olmak (yiyecek, içecek, giyecek,
barınacak yer temini, doktor ve hemşire sayısı vb.), hasarın şiddetini ve bölge
şartlarını tahminleyebilmek, bölge halkının kültürünü ve dilini bilmek, ihtiyaçlarını
doğru ve zamanında tespit edebilmek önemli bir koordinasyon ve sürekli iletişim
gerektiren bir süreçtir (Ersoy ve Börühan, 2013). İhtiyaç miktarının net şekilde
belirli olmaması ve yardım kuruluşlarının sınırlı bilgisi yüzünden afet olduktan
sonraki ilk saat ve günlerde afet bölgesinden herhangi bir talep ihtiyacı bilgisi
olmadan afet bölgesine ihtiyaç malzemeleri bilinçsizce gönderilmektedir. Daha

215
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Afet Loji stiği

sonraları yeterli bilgiye sahip olunduktan sonra artık talep miktarı kadar
malzemenin ulaştırılması sağlanmaktadır (Long and Wood, 1995).
Tedarik yönetimi: Afet olduktan sonra bağış yapan gönüllü insanlar ve
kuruluşlar tarafından afet bölgesine birçok malzeme gönderilmektedir. Fakat bu
malzemelerin plansız şekilde afet bölgelerine gönderilmesi çeşitli sorunları da
yanında getirmektedir. Bu sorunlar kısaca aşağıda özetlenmiştir:
• İhtiyaç duyulandan daha fazla miktarda malzemenin bir bölgeye
gönderilmesi en önemli problemdir. Bu malzemelerin sağlıklı şekilde
stoklanması gerekirken stoklar çok artacağı için depoların kapasiteleri
yetersiz kalabilir ve bu sağlanamayabilir.
• Bir bölgeye ihtiyaçtan fazla malzeme gelirken, bazı bölgelere hiç yardım
gönderilmeyebilir.
• Afet bölgesine son kullanım tarihi geçmiş yiyecek, ilaç vb. malzemeler
gelebilir, bunların kontrolü oldukça zordur.
• Uluslararası yardım kuruluşları ve ülkelerden gelen malzemelerin standart
bir paketlemesi, etiketi ya da etiket üzerinde standart bir yazı dili
olmamasından ötürü gelen yardımların içeriğinin ne olduğu kolayca
anlaşılamayabilir. Bu nedenle bunların ihtiyaç bölgelerinde dağıtımı
sürecinde ciddi sıkıntılar olmaktadır. Bu nedenle yardım kuruluşları son
yıllarda yardım malzemeleri kutuları üzerinde renkli etiketler kullanmaya
başladılar. Örneğin yiyecekler kırmızı, giyecekler ise mavi renkli
etiketlenmektedirler (Murray, 2005).
• Gelen uluslararası yiyecek yardımları bir toplumun beslenme
alışkanlıklarına uygun olmayabilir. Bu nedenle özellikle yiyecek temininin
mümkün olduğunca yurt içi tedarikçilerden sağlanması faydalı olacaktır.
İşte bu sorunların ortaya çıkmaması ya da hafifletilmesi için etkin bir tedarik
Lojistik operasyon yönetimine ihtiyaç duyulmaktadır. Tedarik yönetimi kapsamında lojistik operasyon
planları; hem etkin planları önemli bir yer tutar. Lojistik operasyon planları; afete hazırlık dönemindeki
bir tedarik yönetimi bilgileri ve daha önce elde edilen ön değerlendirme rapor bilgilerini kullanarak elde
hem de etkin bir edilen kapsamlı planlardır. Lojistik operasyon planında; ortaya çıkan yardım
dağıtım yönetimi için malzemeleri ihtiyaçları için önceden belirlenmiş tedarikçi firmalarla temasa geçilip
kullanılmalıdır.
en uygun şekilde malzemelerin temini için izlenecek adımlar bulunmaktadır.
Dağıtım yönetimi: İhtiyaç malzemelerinin afet bölgelerine hızlı ve doğru
şekilde ulaştırılması gerekir. İhtiyaç duyulan doğru malzemenin doğru yere doğru
şekilde ulaştırılması için hazırlanan lojistik operasyon planları çerçevesinde afet
sonrasında kullanılacak ulaşım güzergâhlarının, afet bölgesine en uygun ulaşım
araçlarının, bu araçların personel, bakım, yakıt ihtiyaçlarının önceden planlanması
gerekmektedir.
Afet sonrasında yaşanabilecek yollardaki bozulma ve çökmelerin de hemen
müdahale edilerek düzeltilmesi gerekmektedir. Ayrıca ihtiyaç duyulduğunda hava
nakil araçlarının kullanımının mümkün olabilmesi için gerekli hazırlıklar yapılmış
olmalıdır.
Bunlara ilaveten, ihtiyaç malzemelerinin afet bölgelerinde güvenli bir şekilde

216
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Afet Loji stiği

ve belirli hijyen ve saklama koşullarına dikkat edilerek dağıtımının yapılması


gerekmektedir. Dahası çok büyük paketlerin yardım merkezlerindeki dağıtımında
yaşanabilecek sıkıntılardan dolayı, paketlerin tek insanın taşıyabileceği büyüklükte
ve şekilde olması gerekmektedir (Long and Wood, 1995; Murray, 2005).

• Daha etkin bir afet lojistigi yönetimi için ihtiyaç


Bireysel Etkinlik

malzemelerinin satın alma, tedarik, depolama ve dağıtım


faaliyetlerinde uygulanabilecek iyileştirme ve geliştirme
çalışmaları neler olabilir?

Afet sonrası iyileştirme


İyileştirme aşaması, afetten etkilenen tüm unsurları (toplum, binalar, ulaşım
altyapısı vb.) en azından afet öncesi durumlarına döndürmeyi amaçlayan bir
süreçtir. Bu süreç müdahale sürecinden hemen sonra yapılacak iyileştirme
planlamaları ile başlar.
Afetzedelerin afet
sonrası uzunca bir İyileştirme planları, müdahale aşamasında kullanılan ekipman ve teçhizattan
süre daha gerekli artık gerekli olmayanlarının toplanıp bakımlarının yapılarak depolara veya lojistik
yardımları alması en
merkezlere sevk edilmesi ile bundan sonraki yeniden inşa sürecinde gerekli olacak
az hemen afet sonrası
malzeme ve ekipmanların tedarik edilerek afet bölgesine ulaştırılması faaliyetlerini
müdahale dönemi
kadar önemlidir. içerir (Ersoy ve Börühan, 2013). Planlar yapıldıktan sonra zaman kaybetmeden
uygulamaya geçirilmelidir. Bu süreçte ayrıca enkaz kaldırma çalışmaları da önemli
bir lojistik faaliyettir.
Geçmiş afetler göstermiştir ki çoğu zaman yardımlar kısa süreli afet
müdahale aşamasına yoğunlaşmakta, afetten belirli bir süre sonra ise yardımlar
durma noktasına gelmektedir. Halbuki afetzedelerin günlük normal hayatlarına
dönmesi uzun sürmektedir. Örneğin deprem sonucu evlerini kaybeden
afetzedeler için kurulan çadır kentlerde insanlar aylarca hatta yıllarca barınmak
zorunda kalabilirler. Afetzedelerin bu süreçte de gerekli yardımları alması en az
afet sonrası müdahale dönemi kadar önemlidir.

TÜRKİYE’DE AFET LOJİSTİĞİ ÇALIŞMALARI


Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD); Başbakanlığa bağlı olarak
17/6/2009 Tarih ve 27261 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5902 sayılı Yasa ile
kurulmuştur. AFAD, afet ve acil durumlara ilişkin tek yetkili kurum olup bir şemsiye
kurum anlayışıyla afet ve acil durumun niteliği ve büyüklüğüne göre gerek
Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri, Sağlık, Orman ve Su İşleri ve ilgili diğer
bakanlıklar ile gerekse sivil toplum kuruluşları ile iş birliği içerisinde faaliyetlerini
sürdürmektedir.
AFAD, illerde doğrudan valiye bağlı İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri ve 11

217
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Afet Loji stiği

ilde bulunan Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlükleri vasıtasıyla


çalışmalarını yürütmektedir (https://www.afad.gov.tr/tr/2211/AFAD-Hakkinda).
AFAD, bütünleşik afet yönetimi sistemi kapsamında, afet risklerinin
belirlenmesi zarar önleyici önlemlerin alınması, afetlere hazır olma kapsamında
proje ve planlar yapılması, müdahale ve koordinasyonun etkin olması ve afet
sonrası iyileştirme çalışmalarının planlı şekilde yönetilmesinden sorumludur.
Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP), AFAD tarafından oluşturulmuştur ve
Türkiye’de afet müdahale planlamasının temel çerçevesini oluşturmaktadır.
TAMP, her türlü ve ölçekteki afet için müdahale çalışmalarında görev alacak
tüm kamu ve sivil kurum ve kuruluşlar ile gerçek kişilerin görev ve sorumluluklarını
belirleyip, bu paydaşların koordinasyon içinde çalışmalarını sağlayacak yol
haritalarını kapsamaktadır.
Türkiye Afet Müdahale TAMP, afetlere kapsamlı bir hazırlık için gereken eğitim, finansman, kapasite
Planı (TAMP), AFAD artırımı, birimler arası koordinasyon, esnek organizasyon sistemi gibi alanlarda
tarafından çalışmalar içermektedir (TAMP, 2013).
oluşturulmuştur ve
Türkiye’de afet TAMP ile istenilen koordinasyonun sağlanması için okullarda, sağlık
müdahale tesislerinde, kamu ve sivil kurumlarda tatbikatlar yapılmakta ve eğitimler
planlamasının verilmektedir.
temel çerçevesini
oluşturmaktadır. TAMP’ta müdahalede yürütülen hizmetlerin niteliğine göre oluşturulan 28
hizmet grubu bulunuyor. Bu hizmet grupları ile afet sonrası ilk dakikadan itibaren
afetzedeler için beslenme, kalacak yer, güvenlik, psikolojik destek, lojistik vb.
faaliyetleri için kim hangi görevi yapacak hepsi detaylıca belirlenmiştir. Lojistik ve
bakım servisi adı altında bulunan 5 hizmet grubu ile afet lojistiği faaliyetlerinin
yürütülmesi planlanmaktadır. Bu 5 hizmet grubu ve sorumlulukları aşağıda
maddeler hâlinde verilmiştir. Hizmet gruplarının detaylı görevleri ise Tablo 10.2’de
sunulmuştur.
• Hizmet Grupları Lojistiği Hizmet Grubu: Tüm hizmet gruplarının beslenme
ve barınma hizmetlerine lojistik destek sağlamaya yönelik
koordinasyondan sorumludur.
• Ayni Bağış Depo Yönetimi ve Dağıtım Hizmet Grubu: Afetzedelere yapılan
ayni bağışların depo hizmetleri ve dağıtımına yönelik koordinasyondan
sorumludur.
• Teknik Destek ve İkmal Hizmet Grubu: Afet ve acil durumlarda kullanılan
her tür makine ve araçların bakım onarım, yakıt ikmali ve iş makineleri
desteğine yönelik koordinasyondan sorumludur.
• Uluslararası Destek ve İşbirliği Hizmet Grubu: Yapılacak uluslararası
desteklerin (malzeme, personel vb.) koordinasyonundan sorumludur.
• Kaynak Yönetimi Hizmet Grubu: Afet ve acil durumlarda çalışacak ilave
personel, teknik uzman, malzeme ve ekipman temini ve izlemesine yönelik
koordinasyondan sorumludur.
Afet sonrasında ihtiyaç malzemelerinin afet bölgelerine istenilen şekilde ve
zamanında ulaştırılabilmesi için Türkiye çapında 22 lojistik merkez kurulmuştur.

218
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Afet Loji stiği

Lojistik merkezlerden ihtiyaç malzemeleri çok kısa süreler içerisinde taşıtlara


yüklenerek afet bölgesine doğru yola çıkabilir ayrıca GPRS gibi sistemlerle uzaktan
takibi ve kontrolü sağlanabilir. Böylece bu lojistik merkezler ile daha etkin bir afet
lojistiği yönetimi sağlanabilmektedir.
Ayrıca TAMP’ın bilişim altyapısı olan Afet Yönetim ve Karar Destek Sistemi
(AYDES) ile müdahalede görevli olan tüm kurum ve kuruluşları talep ve kaynak
yönetimi yapabilecekler, oluşturulan iletişim ağı sayesinde ortak karar-destek
mekanizmalarıyla daha hızlı koordinasyon mümkün olabilecektir. AYDES, web
Afet Yönetim ve Karar tabanlı bir bilgi sistemidir (TAMP, 2013).
Destek Sistemi
(AYDES), TAMP’ın
bilişim
altyapısını
oluşturmaktadır.

Sekil 10.3. Bir AFAD Lojistik Merkezi


Tablo 10.2. TAMP Lojistik ve Bakım Servisinin Hizmet Grupları (TAMP,2013)

HİZMET GRUBU HİZMET GRUBUNUN GÖREV VE SORUMLULUKLARI

HİZMET GRUPLARI İl Afet Acil Durum Yönetim Merkezi’nin kullanılamaz durumda olması hâlinde
LOJİSTİĞİ HİZMET mobil afet yönetim merkezi sistemlerini devreye sokmak
GRUBU
Operasyon planlarında belirlenmiş olan konuşlanma alanında hizmet
gruplarının hizmet vereceği alanları ihtiyaca göre oluşturmak
Afet bölgesine giden personelin beslenme ve barınmasını sağlamak üzere
gerekli tesisleri kurmak, işletmek
120 saatten sonra afet bölgesinde bulunan hizmet gruplarına ve hizmet
grupları ile birlikte görev yapan STK’lere ihtiyaçlar dâhilinde beslenme ve
barınma hizmetleri sunmak

AYNİ BAĞIŞ DEPO Dağıtım kriterlerini belirlemek


YÖNETİMİ VE
DAĞITIM HİZMET Gıda güvenliği için denetim yaptırmak ve soğuk hava depoları kurdurmak
GRUBU Talep edilen ihtiyaçları ilan etmek ve tedarik zinciri kurmak
Afetzedelere gönderilen ayni bağışların önceden belirlenmiş depolarda
toplanmasını ve tasnifini sağlamak
İleri dağıtım noktaları kurmak, yönetmek
Ayni bağışların kayıtlarını tutmak
Gelen talep doğrultusunda yardımların dağıtım merkezlerine iletilmesini
sağlamak

219
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Afet Loji stiği

TEKNİK DESTEK VE Operasyonda arama, kurtarma ve enkaz kaldırma faaliyetlerinde kullanılacak iş


İKMAL HİZMET makinesi desteği yapmak. Operasyonda kullanılacak araçlara yakıt ikmali
GRUBU desteği sağlamak
Operasyonda kullanılan makine, araç ve ekipman arızalarının giderilmesini
sağlamak
Afet bölgesindeki arızaların onarımı için teknik personel ve ekipman sevkiyatını
yönlendirmek
ULUSLARARASI Uluslararası anlaşmalara göre destek ve iş birliğimiz bulunan organizasyon ve
DESTEK VE İŞBİRLİĞİ ülkelerden gönderilen personel, malzeme ve araç yardımı durumunda gümrük,
HİZMET GRUBU ulaşım, konuşlanma, rehberlik, tercümanlık hizmetlerini yerine getirmek
Uluslararası kuruluşlara bağlı yurt dışı organizasyonlarla koordinasyonu
sağlamak
Uluslararası yardım konularını belirlemek

KAYNAK YÖNETİMİ Afet ve acil durumlarda çalışacak özel personel, uzman, malzeme, araç gereç,
HİZMET GRUBU makine ve ekipman ihtiyaç tespiti ve temini için kaynak yönetimi planlaması
yapmak, temin etmek. Görevli personeli, tüm kullanılan malzemeleri, araç ve
gereçleri, makinaları, ekipmanları vb. kayıt altına almak
Kaynak israfını kontrol etmek, denetlemek, iş gücü ve kamu görevlileri takip
programı yapmak

• Bulunduğunuz ildeki İl Afet Acil Durum Müdürlüğü ile varsa


Bireysel Etkinlik

Afet ve Acil Durum Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlüğünü


ziyaret ederek faaliyetler hakkında (özellikle lojistik
faaliyetleri) bilgi alınız.

220
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Afet Loji stiği

•AFET LOJİSTİĞİ
•Afet lojistiği; afetzedelerin ihtiyaç duydukları insani yardım malzemelerinin,
arama kurtarma ekiplerinin, afete müdahale için gerekli makine ve
teçhizatlar ile her türlü kaynak ve bilginin etkin bir şekilde taşınmasının
planlanması ve uygulanması süreçlerini kapsamaktadır. Etkili afet
Özet
yönetiminin temeli; insani ihtiyaç malzemelerinin ve kurtarma ile tahliye
ekipmanlarının doğru zamanda, doğru miktarlarda, iyi koşullarda ve en hızlı
şekilde ihtiyaç duyulan yerlere ulaştırılmasına bağlıdır. Bu da afet lojistiğinin,
etkin bir afet yönetiminin en önemli parçalarından biri olması gerektiği
durumunu ortaya çıkarmıştır.
•Afet lojistiğinin olmazsa olmazı hızlı olmaktır. Planlama, afet sonrası hızlı
müdahale edebilmek için yapılmalıdır. Bu bağlamda; afet koordinasyon
merkezlerinin ve dağıtım merkezlerinin yerleri, dağıtım merkezlerinde
stoklanacak ihtiyaç malzemelerinin miktarları, bunların talep bölgelerine
nasıl ulaştırılacağı, afet sonrası kullanılacak yolların neler olacağı önceden
belirlenir.
•Afet Lojistiği ile Ticari Lojistik Arasındaki Farklılıklar
•Ticari lojistik faaliyetlerinde ürün veya hizmetler müşteriye belirli bir kâr
amacı güdülerek ulaştırılmaktadır. Afet lojistiğinde ise mümkün olan en fazla
sayıdaki ihtiyaç sahibine, adil ve hızlı bir şekilde yardım malzemelerinin
ve/veya kurtarma ekiplerinin ulaştırılması temel amaçtır.
•Afet lojistiği ile ticari lojistik arasındaki önemli farklardan biri de talep
kavramındaki farklardır. Afet lojistiğinde talep bir afet sonucu ortaya
çıkmaktadır; zamanı, büyüklüğü, yeri, niteliği belirsizdir oysa ticari lojistikte
taleple ilgili çoğu şey belirlidir. Afet durumunda talep aniden çok yüksek
miktarda oluşabilmektedir ki talebin bu davranışı afet lojistiği için tamamen
bu durumun yönetilebilmesine özgü uygulamaları zorunlu kılmaktadır.
Böylece lojistik faaliyetleri açısından ciddi bir farklılık oluşmaktadır.
•Malzeme temin zamanları ticari lojistikte tedarikçi-üretici-müşteri
zincirinden belirlenirken, afet lojistiğinde temin zamanı kendiliğinden “sıfır”
olarak belirlenmektedir. Çünkü afet olduğu anda talep ortaya çıkmaktadır ve
bu talep karşılanmalıdır.
•Ticari lojistikte dağıtım merkezlerinin yerleri, büyüklükleri ve sayıları belirli
metotları kullanarak rahatça şekilde belirlenebilmektedir. Oysa afet
lojistiğinde afetin tipi, yeri, büyüklüğü belirsiz olduğundan bu tesislerin
yerleştirilmesi ve dağıtım ağının tasarlanması oldukça zordur.
•Afet Lojistiğinde Karşılaşılan Zorluklar
•Afet lojistiğinde operasyonların yönetimini zorlaştıran afetlere özgü; dar
zaman aralığı, belirsiz insani ihtiyaçlar, birbirlerini hiç tanımayan ya da çok az
tanıyan müdahale ekiplerinin kısa süre içinde bir araya gelip birlikte çalışma
zorunlulukları, sayıca çok fazla kaynağın mümkün olan en kısa sürede
bölgeye intikali ve onların koordinasyonu gibi durumlar mevcuttur.
•Deprem, sel, kasırga, toprak kayması gibi afetlerde ulaşım altyapısı ciddi
hasar görebilir bu nedenle yardım malzemelerinin afet bölgesine
ulaştırılması zorlaşır.
•Afet lojistiği faaliyetlerinde çalışabilecek eğitim ve deneyime sahip yeterli iş
gücüne sahip olmamak da önemli problemlerden biridir.

221
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Afet Loji stiği

•Afet Lojistiğinin Süreçleri


•Afet lojistiği faaliyetlerin içeriğine göre üç farklı aşamada incelenebilir.
•Afet öncesi hazırlık: Bu aşamada, afet öncesi planlama, satın alma, dağıtım
sistemleri ağ tasarımı ve taşımacılık ve depolama faaliyetleridir.
Özet (devamı)
•Afete müdahale: Müdahale aşamasının özü, afet sonucu oluşan duruma
doğru ve hızlı bir şekilde tepki verebilmektir. Yapılacak ilk iş afetzedelerin can
güvenliğinin sağlanması daha sonra beslenme, barınma ihtiyaçlarının
karşılanmasıdır.
•Genel olarak afet müdahale faaliyetleri olarak tahliyeler ve güvenliğin
sağlanması, arama-kurtarma çalışmaları, haberleşme hizmetlerinin
düzenlenmesi, afet sonucu yardım malzemeleri ve personel ihtiyacının doğru
ve hızlı şekilde belirlenmesi, yaralılar için geçici arama-kurtarma
merkezlerinin kurulması, insani yardım malzemelerinin arama-kurtarma
merkezlerine ve afet bölgelerine ulaştırılması ve dağıtımı söylenebilir.
•Afet sonrası iyileştirme: İyileştirme aşaması, afetten etkilenen tüm unsurları
(toplum, binalar, ulaşım altyapısı vb.) en azından afet öncesi durumlarına
döndürmeyi amaçlayan bir süreçtir. Bu süreç müdahale sürecinden hemen
sonra yapılacak iyileştirme planlamaları ile başlar.
•TÜRKİYE’DE AFET LOJİSTİĞİ ÇALIŞMALARI
•Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD); bütünleşik afet yönetimi
sistemi kapsamında, afet risklerinin belirlenmesi, zarar önleyici önlemlerin
alınması, afetlere hazır olma kapsamında proje ve planlar yapılması,
müdahale ve koordinasyonun etkin olması ve afet sonrası iyileştirme
çalışmalarının planlı şekilde yönetilmesinden sorumludur.
•Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP), her türlü ve ölçekteki afet için
müdahale çalışmalarında görev alacak tüm kamu ve sivil kurum ve kuruluşlar
ile gerçek kişilerin görev ve sorumluluklarını belirleyip, bu paydaşların
koordinasyon içinde çalışmalarını sağlayacak yol haritalarını kapsamaktadır.
•TAMP’ta müdahalede yürütülen hizmetlerin niteliğine göre oluşturulan 28
hizmet grubu bulunuyor. Bu hizmet grupları ile afet sonrası ilk dakikadan
itibaren afetzedeler için beslenme, kalacak yer, güvenlik, psikolojik destek,
lojistik vb. faaliyetleri için kim hangi görevi yapacak hepsi detaylıca
belirlenmiştir. Lojistik ve bakim servisi adi altında bulunan 5 hizmet grubu ile
afet lojistiği faaliyetlerinin yürütülmesi planlanmaktadır. Bu 5 hizmet grubu;
Hizmet Grupları Lojistiği Hizmet Grubu, Ayni Bağış Depo Yönetimi ve Dağıtım
Hizmet Grubu, Teknik Destek ve İkmal Hizmet Grubu:, Uluslararası Destek ve
İşbirliği Hizmet Grubu, Kaynak Yönetimi Hizmet Grubu.
•Afet sonrasında ihtiyaç malzemelerinin afet bölgelerine istenilen şekilde ve
zamanında ulaştırılabilmesi için Türkiye çapında 22 lojistik merkez
kurulmuştur.
•Ayrıca TAMP’ın bilişim altyapısı olan Afet Yönetim ve Karar Destek Sistemi
(AYDES) ile müdahalede görevli olan tüm kurum ve kuruluşları talep ve
kaynak yönetimi yapabilecekler, oluşturulan iletişim ağı sayesinde ortak
karar-destek mekanizmalarıyla daha hızlı koordinasyon mümkün
olabilecektir.

222
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Afet Loji stiği

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi lojistik yönetiminin kapsamı içerisinde değildir?
a) Satın alma
b) Dağıtım ağı tasarımı
c) Kalite yönetimi
d) Envanter yönetimi
e) Bilgi yönetimi

2. Afet lojistiği ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?


a) Afet lojistiği bir afet yönetimi planının maliyet ve efor anlamında en
önemli parçasıdır.
b) Afet lojistiğinin planlaması afet olur olmaz yapılmalıdır.
c) Afet lojistiği faaliyetlerinde uluslararası yardım kuruluşları, yerel
yardım kuruluşları, ev sahibi devletler, ordu, özel sektör kuruluşları
gibi çeşitli aktörler mevcuttur.
d) Afet lojistiği; afetzedelerin ihtiyaç duydukları insani yardım
malzemelerinin, arama kurtarma ekiplerinin, afete müdahale için
gerekli makine ve teçhizatların etkin şekilde taşınmasının planlaması
ve uygulanmasının yanı sıra her türlü kaynak ve bilginin etkin bir
şekilde taşınmasının planlanması ve uygulanması süreçlerini de
kapsamaktadır.
e) Afet lojistiğinin temel amacı insanların hayatlarını kurtarmaktır.

3. Aşağıdakilerden hangisi afet lojistiğinde oluşan talep ile ilgili özelliklerden


biri değildir?
a) Afet lojistiğinde talep, insani ihtiyaç malzemeleri ve yardım
ekipleridir.
b) Talebin oluşma zamanı belirsizdir.
c) Talebin yeri belirsizdir.
d) Afet lojistiğinde talep malzemeleri için temin zamanı kendiliğinden
sıfır olarak belirlenir.
e) Talep yavaş yavaş oluşur.

223
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Afet Loji stiği

4. Ticari lojistik ile afet lojistiği faaliyetleri arasındaki temel fark nedir?
a) Ticari lojistikte temel amaç kârlılığı artırmak iken afet lojistiğinde
temel amaç mümkün olduğunca fazla afetzedeye adil ve hızlı bir
şekilde yardım malzemelerinin ve/veya kurtarma ekiplerinin
ulaştırılmasıdır.
b) Afet lojistiği tedarik zincirinde ticari lojistiğe göre az sayıda aktör
vardır.
c) Afet lojistiğinde ortaya çıkan talep miktarı ticari lojistiğe göre her
zaman çok fazladır.
d) Afet lojistiği faaliyetleri ticari lojistik faaliyetlerinden daha
maliyetlidir.
e) Afet lojistiği kapsamında depolama faaliyetleri mevcut iken ticari
lojistik kapsamında depolama faaliyetleri yoktur.

5. Aşağıdakilerden hangisi afet lojistiğinde yaşanan en temel sıkıntıdır?


a) Finansman yetersizliği
b) Yeterli personelin bulunmaması
c) Eğitimli personelin bulunmasının zor olması
d) Aktörler arasındaki koordinasyon sıkıntısı
e) Ulaşım ağının zarar görmesi sonucu yaşanan ulaşım sıkıntıları

6. Aşağıdakilerden hangisi afet öncesi dönemde yapılan afet lojistiği


faaliyetlerinden biri değildir?
a) İhtiyaç malzemeleri dağıtım sistemi ağ tasarımı
b) Lojistik personelinin eğitilmesi
c) Yardım malzemelerinin satın alınması
d) Arama-kurtarma çalışmaları
e) Yardım malzemelerinin depolanması

7. Gerçekleşen afet sonucu oluşabilecek ihtiyaçları ve yerlerini doğru şekilde


belirleyebilmek için yapılan çalışmalara ne ad verilir?
a) Afet operasyon planı
b) Türkiye afetle mücadele planı
c) Ön değerlendirme çalışmaları
d) Afet yönetim ve karar destek sistemi
e) AFAD

224
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Afet Loji stiği

8. Aşağıdakilerden hangisi afete müdahale döneminde gerçekleştirilen afet


lojistiği faaliyetlerinden biri değildir?
a) Afet arama-kurtarma tesislerinin ulaşım imkânları ve depolama
kapasitelerinin değerlendirilmesi
b) Arama-kurtarma çalışmaları
c) Yardım malzemelerinin dağıtımı
d) Yaralılara hizmet verebilecek sağlık kuruluşları ve personel
kapasitesinin doğru ve hızlı şekilde değerlendirilmesi
e) Enkaz kaldırma çalışmaları

9. AFAD tarafından oluşturulan, her türlü ve ölçekteki afet için müdahale


çalışmalarında görev alacak tüm kamu ve sivil kurum ve kuruluşlar ile
gerçek kişilerin görev ve sorumluluklarını belirleyip bu paydaşların
koordinasyon içinde çalışmalarını sağlayacak yol haritalarını kapsayan
döküman aşağıdakilerden hangisidir?
a) Türkiye afet operasyon planı
b) Türkiye afet müdahale planı
c) Türkiye afet yönetim ve karar destek sistemi
d) Türkiye afet zarar azaltma planı
e) Türkiye afet ön değerlendirme çalışmaları

10. Türkiye Afet Müdahale Planı içerisinde bulunan lojistik ve bakım servisi
altındaki hangi hizmet grubu; tüm hizmet gruplarının beslenme ve
barınma hizmetlerine lojistik destek sağlamaya yönelik koordinasyondan
sorumludur?
a) Hizmet Grupları Lojistiği Hizmet Grubu
b) Ayni Bağış Depo Yönetimi ve Dağıtım Hizmet Grubu
c) Teknik Destek ve İkmal Hizmet Grubu
d) Uluslararası Destek ve İşbirliği Hizmet Grubu
e) Kaynak yönetimi hizmet grubu

Cevap Anahtarı
1.c, 2.b, 3.e, 4.a, 5.d, 6.d, 7.c, 8.e, 9.b, 10.a

225
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Afet Loji stiği

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Balcik, B., & Beamon, B. M. (2008). Facility location in humanitarian relief.
International Journal of Logistics
Cevikel, G. (2015). İnsani yardım operasyonlarında lojistiğin rolü: Türkiye’deki Suriyeli
sığınmacılara sağlanan yardımlar üzerine bir araştırma, Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi.
Demir, V. (2008). Lojistik yönetim sisteminde maliyet hesaplaması. Nobel Yayıncılık,
İstanbul.
Ersoy, P. Börühan, G. (2013). Lojistik Süreçler Açısından Afet Lojistiğinin Önemi, Finans
Politik & Ekonomik Yorumlar, Cilt: 50 Sayı: 578.
Fritz (2005), “Logistics and the effective delivery of humanitarian relief survey”,
www.fritzinstitute.org/PDFs/Programs/tsunamiLogistics0605.pdf
Holguín-Veras, J., Pérez, N., Ukkusuri, S., Wachtendorf, T., & Brown, B. (2007).
Emergency logistics issues affecting the response to Katrina: a synthesis and
preliminary suggestions for improvement. Transportation Research Record:
Journal of the Transportation Research Board, (2022)
Jérôme Chandes, Gilles Paché, (2010) "Investigating humanitarian logistics issues:
from operations management to strategic action", Journal of Manufacturing
Technology Management, Vol. 21 Iss: 3
Kovács, G. (Ed.). (2011). Relief Supply Chain Management for Disasters: Humanitarian,
Aid and Emergency Logistics: Humanitarian, Aid and Emergency Logistics. IGI
Global.
Kovács, G., and Spens, K.M. (2007) Humanitarian logistics in disaster relief operations,
International Journal of Physical Distribution and Logistics Management, Vol.37
No.2
Köseoglu, A. M., (2015). Afet Yönetimi ve Insani Yardim, “Lojistik Süreçler ve
Uygulamalar”. Nobel Akademik Yayıncılık.
Long, D.C. and Wood, D.F. (1995), “The logistics of famine relief”, Journal of Business
Logistics, Vol. 16 No. 1
Murray, S. (2005), “How to deliver on the promises: supply chain logistics:
humanitarian agencies are learning lessons from business in bringing essential
supplies to regions hit by the tsunami”, Financial Times, January 7.
Razzaque MA, Cheng CC (1998) Outsourcing of logistics functions: A literature survey.
International Journal of Physical Distribution & Logistics Management.
TAMP (2013). Türkiye Afet Mûdahale Plani. Erisim Linki :
https://www.afad.gov.tr/tr/2419/Turkiye-Afet-Mudahale-Plani. Erisim zamani:
Ocak, 2017
TANYAŞ, M., 2012, Depo Yönetimi Ders Notları, Maltepe Üniversitesi, İstanbul.
Tomasini, R., Van Wassenhove, L., & Van Wassenhove, L. (2009). Humanitarian
logistics. Springer.

226
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
AFET YÖNETİMİ
ÇALIŞMALARINDA
PSİKOLOJİK DESTEK VE
SAĞLIK HİZMETLERİ

DOĞAL AFETLER VE
• Afet Yönetimi Çalışmalarında AFET YÖNETİMİ
İÇİNDEKİLER

Psikolojik Destek Doç. Dr. Gülin Feryal


• Afet Yönetimi Çalışmalarında
CAN
Sağlık Hizmetleri
• Afet Sonrasında Rutin Sağlık
Hizmetlerine Erişim

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Afet psikolojisi hakkında bilgi sahibi
olabilecek,
HEDEFLER

• Afet sonrası psikolojik destek


hizmetlerinin önemini kavrayabilecek,
• Afet sonrasında verilmesi gereken
psikolojik destek hizmetlerinin neler
olduğunu öğrenebilecek,
• Afet nedeniyle kişide oluşabilecek
psikolojik problemleri açıklayabilecek,
• Ulusal Medikal Kurtarma Ekiplerini
tanıyabilecek, ÜNİTE

11
• Triaj işlemlerini anlayabilecek,
• Afetlerden sonra verilmesi gereken
koruyucu sağlık hizmetlerinin neler
olduğunu sıralayabileceksiniz.

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

Afet Psikolojisi

Psikolojik Destek
Faaliyetleri

Psikososyal İlk Yardım


Faaliyetleri
Afet Yönetimi
Çalışmalarında
Psikolojik Destek Afet Sonrasında
Toplumda Psikolojik
Açıdan Yaşanan Farklı
Dönemler

Afet Sonrası Dönemde


Yaşanabilecek
Psikolojik Problemler

Afetlerde Psikolojik
AFET YÖNETİMİ Sağlık Hizmetlerinin
Aşamaları
ÇALIŞMALARINDA
PSİKOLOJİK DESTEK
VE SAĞLIK Sağlık Bakanlığı Ulusal
HİZMETLERİ Medikal Kurtarma
Ekipleri

Afet Yönetimi
Çalışmalarında Sağlık Afetlerde Koruyucu
Sağlık Hizmetleri
Hizmetleri

Afetlerde Kişilerin
Hayatlarını Kaybetme
Nedenlerinin
Sınıflandırılması

Afet Sonrasında Rutin


Sağlık Hizmetlerine Triaj İşlemleri
Erişim

228
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

GİRİŞ
Afet; kişilerin gündelik hayatlarını sekteye uğratan, fiziksel, ekonomik ve
sosyal açıdan kişilere ve topluma olumsuz etkileri olan, doğal, teknolojik ya da
insan kaynaklı faktörlerin neden olduğu felaketlerdir. Afetler doğal, teknolojik
veya insan kaynaklı faktörlerin yarattığı tehlikeli durumlara yeterli düzeyde cevap
verilememesi nedeniyle oluşur. Burada “yeterli düzeyde cevap verememe” ifadesi
ile anlatılmak istenen; afetlerde etkin bir müdahalenin gerçekleştirilememesidir.
Müdahale, herhangi bir afet ortaya çıktıktan sonra afetin büyüklüğüne ve türüne
bağlı olarak kısa bir süre içerisinde yapılması gereken faaliyetler olarak tanımlanır.
Genel olarak afet yönetim sürecinde gerçekleştirilen müdahaleler aşağıdaki gibi
sıralanabilir:
• Haberleşmenin sağlanması,
• Afetzedelere ulaşılması,
• Psikososyal ihtiyaçlar da dâhil olmak üzere gereksinimlerin belirlenmesi,
• İlk yardım,
Afet sonrasında • Arama ve kurtarma faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi,
gerçekleştirilecek • Geçici yerleştirme ya da tahliye işlemlerinin yapılması,
müdahale • Temel yaşam malzemelerinin temini (yiyecek, içecek, yakacak vb.)
çalışmalarının
• Afet bölgesinde güvenliğin sağlanması,
etkinliğinde en önemli
unsur insandır. • Koruyucu hekimlik,
• Zarar tespitinin yapılması.
Müdahale faaliyetleri içerisinde en önemli olanları, sağlık hizmetleri ve
psikolojik destek hizmetleri kapsamında gerçekleşir. Afetlerde sağlık ve psikolojik
destek hizmetlerinin etkin bir şekilde verilebilmesi konuyla ilgili afet öncesi
dönemde kapsamlı planların yapılmış olmasına bağlıdır. Bu planlarda en önemli
rolü insanlar oynamaktadır. Sağlık ve psikolojik destek hizmetini verecek olan
personel de afete hazırlıksız yakalanmış olma, doğru hareketi doğru zamanda
gerçekleştirememe, afetzede konumunda olma, yaşanan acı gerçeklerle baş
edememe gibi sorunlar nedeni ile etkin bir şekilde işini gerçekleştiremeyebilir.
Aslında bu kişilerden beklenen afetzedelere zamanında ve gerektiği şekilde yardım
etmeleridir. Ancak onların da birer insan oldukları, acı deneyimlere sahip olmuş
olabilecekleri unutulmamalıdır.
Aşağıda yer alan bölümlerde, afet yönetimi sürecinde gerçekleştirilmesi
gereken sağlık ve psikolojik destek hizmetleri anlatılmıştır.

AFET YÖNETİMİ ÇALIŞMALARINDA PSİKOLOJİK DESTEK


Afet Psikolojisi
Afetler gibi travma etkisi yaratan olaylar kişide çevresine uyum sağlama
konusunda en büyük sıkıntıyı yaratan süreçlerdir. Doğal, teknolojik ve insan
kaynaklı faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan bütün afetler kişiler üzerinde olumsuz
psikolojik etkiler yaratmaktadır. Ancak psikolojik etkilerin türü ve şiddeti kişiden
kişiye farklılık göstermektedir. Afete hazırlık faaliyetlerinde, yaşanabilecek

229
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

afetlerin önceden tahmin edilebilmesi ve bu afetlere ilişkin gerekli önlemlerin


alınması kişilerin olumsuz psikolojik etkilerden korunmasını da beraberinde
getirecektir. Bununla birlikte, afet sonrası gerçekleştirilecek faaliyetler içerisinde
de olumsuz psikolojik etkilerin giderilmesine yönelik planlamaların yapılmış olması
gereklidir.
Afeti yaşayıp da etkilenmemiş bir kişiden bahsetmek mümkün değildir.
Afetten fiziksel olarak zarar görmemiş bir kişi bile psikolojik açıdan
küçümsenmeyecek derecede yara almış olabilir. Hatta afetin üzerinden yıllar geçse
bile kişi de afetten kaynaklanan psikolojik problemler baş gösterebilir.
Afet psikolojisi, bir psikolojik travma türüdür. Psikolojik travma, kişide ve
toplumda strese yol açan, kişiyi normal yaşantısından uzaklaştıran, kendinin,
ailesinin veya yakınlarının fiziksel bütünlüğünün ya da yaşamlarının zarar görmesi
Afet psikolojisi diğer
travmalardan, topluma sonucu oluşan, yaşadığı ortamın hasar görmesiyle ortaya çıkan, yaralanma ve
yönelik müdahale ölümlere tanık olma nedeniyle beliren bir duygusal sarsılmadır.
gerektirmesi
Afetler, önceden tahmin edilemedikleri, kontrol edilemedikleri, kişinin zarar
bakımından ayrılır.
gördüğünün farkına varılamaması, geleceğe ilişkin beklentilerin sarsılması
nedenleriyle psikolojik travmaya yol açar.

Psikolojik Destek Faaliyetleri


Psikolojik destek faaliyetleri ile amaçlanan afet nedeniyle toplumda oluşan
kargaşa ve belirsizliği en aza indirmektir. Psikolojik destek ile afetten etkilenen
kişiler normal hayatlarına dönebilmeleri için yönlendirilir, yaşadıkları şok edici
durumun etkileriyle baş edebilme yolları konusunda bilgilendirilir. Bu şekilde,
bireylerde ve toplumsal düzeyde yaşanan gerilim durumu rahatlatılırken
toplumsal huzurun da sağlanması yönünde katkılarda bulunulur.
Afet yaşandıktan sonra topluma yönelik gerçekleştirilmesi gereken en
önemli psikolojik destek faaliyeti, afetten etkilenen kişilerin hayatlarında en kısa
zamanda afetin istenmeyen sonuçlarını azaltmak veya yok etmek ve gündelik
yaşamlarına dönebilmelerini sağlamaktır. Bu durum “normalleşme süreci” olarak
ifade edilebilmektedir. Afet sonrasında ortaya çıkan psikolojik etkiler, ilk aşamada
kendini duygusal ve bilişsel değişiklikler yaratarak göstermektedir.
Duygusal değişiklikler sınırlandırılamamakla birlikte aşağıdaki durumları
içerebilir:
• Korku içinde ve şok halinde olma,
• Geleceğe ilişkin kaygı duyma,
• Panik hali,
• Öfke ve kızgınlık,
• Kurtarıcı pozisyonu üstlenme,
• Sahiplenme,
• Üzüntülü olma,
• Mantıklı davranış ve düşünme yetisinin azalması,
• Heyecan ve çaresizlik hissetme,

230
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

• Kâbus görme,
• Yas tutma ve suçluluk duyma,
• Uykudan sıçrayarak kalkma,
• Yaşamaktan zevk almama, ilgisizlik.
Bilişsel değişiklikler ise şu şekilde sıralanabilir:
• Dikkatini toplayamama,
• Karar vermede zorlanma,
• Hafıza kaybı,
• Düşünce karışıklığı,
• Kendine olan saygısını yitirme,
• Kendine olan inancını yitirme.
Psikolojik destek, kişinin Bu değişiklikler afetin oluşumundan hemen sonra ortaya çıkan akut
isteğine bağlı olmayan, tepkilerdir. Zaman geçtikçe bu tepkilerin şiddeti azalır ve iyileşme dönemine
bireyden topluma giden
geçilmeye başlanır. İyileşme döneminde ortaya çıkan davranışsal ve duygusal
mağduriyetlerin
giderilmesini hukuk değişimler ise aşağıdaki gibi sıralanabilir:
kuralları çerçevesinde, • Gündelik yaşama ilgi artar.
risk önleyici ve yok edici
• Kişiler geleceğe ilişkin planlar yapmaya başlarlar.
nitelikte
gerçekleştirilmesini • Afet sonrası ortaya çıkan farklı koşulları kişi kabullenmeye başlar.
kapsayan faaliyetlerdir. • Kişi oluşan olumsuz sonuçlarla baş edebilmeye başlar.

•Çevrenizde tanıdıklarınız ya da yakınlarınız arasında herhangi bir


Etkinlik
Bireysel

afeti yaşamış olan bireyler var mı? Varsa bu kişilerin afet


sürecinde yaşadıkları duygusal değişimler hakkında bilgi alınız.
•Aldığınız bilgileri sınıfta paylaşınız.

Afet sonrasında kişilerin psikolojik durumlarını iyileştirebilmek için ilk


aşamada uygulanması gereken psikolojik ilk yardım faaliyetleri önem taşımaktadır.
Bu faaliyetleri gerçekleştirecek olan uzmanlar afetten etkilenmiş kişileri dinleyerek
empati kurabilmeli ve bu kişilerin sorunlarına duyarlılık gösterdiklerini belli ederek
onlara yardım edebilmelidir. Psikolojik destek hizmeti verecek uzmanların afetten
etkilenmiş kişileri, kendi kendine yardım edebilmeleri konusunda yönlendirmeleri
önem taşımaktadır. Böylece, kişiler özgüvenlerini yeniden kazanırlar, sorumluluk
duyguları artar, mağdur durumundan çıkarak daha hızlı hayatın içinde aktif rol
almaya başlarlar.
Afet sonrası psikolojik müdahale kapsamında sosyal müdahalenin de önemi
büyüktür. Burada amaç, sadece kişilerin psikolojik açıdan yaşadığı sıkıntıları
azaltmak değil toplumsal olarak da yeni bir düzen kurabilmektir. Bu anlamda afet
sonrası psikolojik yardımı psikososyal yardım olarak düşünmek daha yararlı bir
yaklaşım olacaktır. Çünkü toplumsal düzen ve huzur sağlanmadığı sürece kişisel bir
rahatlama veya psikolojik bir iyileşme yaşanamayacaktır.

231
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

Psikososyal müdahale afet gibi travmaya yol açan durumlarda


gerçekleştirilen koruyucu ve tedavi edici müdahalelerdir. Bu müdahalelerin amacı,
kişisel açıdan psikolojik iyileşmeyi sağlamak olduğu kadar kişiler arasında ve
kişinin çevresiyle ilişkilerindeki sosyal bağların güçlendirilmesidir de. Psikososyal
müdahalelerin temelini kişinin ve toplumun değer ve inanışlarına saygı göstererek
bağımsızlıklarını ve kendi kendine başa çıkma sistemlerini tanımak oluşturur.
Aşağıda Şekil 11.1’de psikolojik ve sosyal durumlar arasındaki ilişki
görülmektedir.

PSİKOLOJİK SOSYAL

Diğer İnsanlarla Olan Etkileşim


Afet sonrasında
gerçekleştirilecek Düşünceler ve İlişkiler
olan psikolojik Duygular Çevre
müdahale sosyal Davranışlar Görev ve Roller
açıdan da ele Kültür ve Gelenekler
alınmalıdır.

Şekil 11.1. Psikolojik ve Sosyal Durumlar Arasındaki İlişki

Psikososyal ilk yardımın amaçları aşağıdaki gibi sıralanabilir:


• Afet durumunda psikososyal açıdan ortaya çıkan problemleri belirlemek,
bu problemleri gidermek için ihtiyaç analizi yapmak,
• Olumsuz psikolojik koşullarla kişilere başa çıkabilme konusunda destek
olmak,
• Kişilerin gündelik hayata katılımlarını sağlanmak,
• Kişisel ve toplumsal stres düzeyini azaltmak için sosyal etkinlikler, proje ve
eğitimler düzenlemek,
• Projelerde gönüllük esasına dayalı olarak çalışmak isteyen uzmanları
Afetler sonrası belirlemek ve bu uzmanlara afet sonucunda ortaya çıkan olumsuz
psikolojik destek bir psikososyal tablo ile ilgili bilgi ve eğitim vermek,
nevi psikolojik ilk • Basit ve anlaşılır bilgi akışını sağlamak,
yardım olarak da • Arama-kurtarma çalışmalarında görev alan ekiplere gerekli psikososyal
düşünülebilir. destekleri vermek,
• Afet sonrası psikososyal tablo ile ilgili toplanan verileri yayımlamak.

232
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

•Psikososyal destek hizmetlerinin gerçekleştirildiği afetlere birkaç


örnek ise aşağıda yer almaktadır:
•1999 Marmara depremi,
•2002 Afyon depremi,

Örnek
•2003 Bingöl depremi,
•2004 Tusunami, Endonezya/Srilanka,
•2010 Zonguldak maden kazası,
•2014 Soma maden kazası,
•2014 Ermenek maden kazası.

Psikososyal İlk Yardım Faaliyetleri


Afetzedelere psikolojik destek verecek olan uzman personelin dikkat emesi
gereken en önemli husus, kişilerin yardımı geri çevirme olasılıklarıdır. Bunun için
kişinin uzmana güven duyması sağlanmalıdır. Bu nedenle, kişinin anlatmak istediği
süreç dinlenmeli, kişinin önemsendiği ve acısının paylaşıldığı hissettirilmelidir.
Psikososyal destek verilirken afetzedede öfkelenme durumları da oluşabilir.
Uzmanın bunu da normal karşılaması gerekmektedir. Bu tür duygular
Psikososyal
müdahalede amaç bastırılmadan destek verilmeye çalışılmalıdır. Psikososyal desteğin en temel amacı,
afetzedenin en kısa kendine özgüvenini kaybetmiş ve kendini çaresiz gören bir insanı hızlı bir şekilde
zamanda normal eski haline döndürmektir. Psikososyal destek kapsamında, en fazla zarar görmüş
hayatına dönmesini kişilere yalnız olmadıklarının hissettirilmesi, ilgi gösterilmesi ve ne zaman isterlerse
sağlamaktır. onları dinleyebilecek birilerinin olduğunun fark ettirilmesi önem taşımaktadır.
Psikolojik ilk yardımı gerçekleştirecek olan kişiler, empati yeteneğine sahip olmalı,
insanlara değer vermeli ve onları sevmeli, güçlü iletişim kurabilmeli, problem
çözme becerisi olmalı, strese dayanıklı ve esnek olmalı, takım çalışmasına yatkın
olmalı ve geri bildirimi önemsemelidir.
Psikologlar, psikiyatrlar, sosyal hizmet uzmanları, öğretmenler, sivil toplum
örgütü temsilcileri ve üyeleri, toplum liderleri psikolojik ilk yardım alanında görev
yapabilirler.
Psikososyal ilk yardım kapsamında gerçekleştirilen faaliyetler
Psikososyal destek gereksinimlerin ve kaynakların belirlenmesi, psikolojik ilk yardım, yönlendirme ve
kişisel bir psikiyatrik cesaretlendirme, danışma merkezi oluşturma, iletişim ve iş birliği, eğitim, toplumu
tedavi olmayıp kişinin harekete geçirme, sürdürülebilir faaliyetler, geri bildirim ve değerlendirme olarak
ruh halini destekleyici sıralanabilir.
bir unsurdur.
Gereksinimlerin ve bu gereksinimleri karşılayacak kaynakların belirlenmesi
faaliyetlerinde afet sonrası ortaya çıkan koşullar dikkate alınarak etkilenen kişiler
için psikososyal durum analiz edilir. Bu aşamada yeterli ve gerekli düzeyde bilgi
sahibi olunması çok önemlidir. Çünkü bu bilgilere dayanılarak kişilerin, toplumun
psikososyal ihtiyaçları belirlenecektir.

233
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

Psikolojik ilk yardım faaliyetleri, afet sonrası gerçekleştirilen acil bir


müdahaledir. Burada, afetten etkilenmiş kişiler dinlenilerek rahatlatılır. Kişilere bu
dönemde temel psikolojik bilgiler de verilerek rahatlama süreçleri hızlandırılmaya
çalışılır. Bu faaliyetler için broşürler, medya araçları vb. kullanılabilir. Ayrıca
toplantılar, sempozyumlar ve paneller de düzenlenebilir.
Yönlendirme ve cesaretlendirme faaliyetleri psikolojik, psikiyatrik desteğe
ihtiyaç duyan afetzedelerin tedavi süreçlerinin başlatılması için ilgili uzmanlara ve
kurumlara yönlendirilmelerinin sağlandığı süreçleri kapsamaktadır. Bu faaliyetler
kapsamında psikologlar, psikiyatrlar, akıl ve ruh sağlığı hastaneleri, psikiyatri
klinikleri önemli rol oynamaktadır.
Danışma merkezi oluşturma faaliyetlerinde amaçlanan afetzedelerin
ihtiyaçlarına ulaşabilmelerinin ve sorularına cevaplarını kolaylıkla alabilmelerinin
sağlanmasıdır. Her türlü afet beraberinde bir kargaşa ortamı getirdiği için sağlıklı
ve güvenilir bilgiyi kolay bir şekilde elde edebilmek afetzedelerin en büyük
ihtiyacıdır. Bu imkânı afetzedelere sağlayabilmek için kişilerin hayatları normale
dönene kadar danışma merkezi oluşturma faaliyeti gerçekleştirilmelidir.
İletişim ve iş birliği faaliyetleri ile afet sonrası gerçekleştirilen bütün
müdahale faaliyetlerinin daha çok kişiye ulaşabilmesi amaçlanır.
Toplumu harekete geçirme faaliyetleri kapsamında sosyal içerikli projelerin
düzenlenmesi, afetzedelerin yardım faaliyetlerine katılımlarının sağlanması ve
yaşanılan olumsuz şartlarla baş edebilmek için kişilerin çözüm arayışlarına girmesi
amaçlanır.
Sürdürebilir faaliyetler kapsamında bireylerin afet sonrasında hayatlarını
kontrol altına alabilmelerini sağlayan, sorunlarını çözebilmek için eyleme
geçmelerini sağlayabilecek, sorumluluk duygusunu oluşturabilecek projeler
gerçekleştirilmektedir.

Psikososyal destek Çalışanın desteklenmesi amacıyla sosyal açıdan rahatlamanın sağlanması


afetin hemen için toplantıların düzenlenmesi, stres kaynaklarının belirlenerek azaltılması,
sonrasındaki hafif ve kurumsal desteğin sağlanması vb. faaliyetler gerçekleştirilir.
orta dereceli ruhsal
sorunları hafifletmeyi, Eğitimde ise afetzedeler ve psikolojik ilk yardımı gerçekleştirecek olan kişiler
iyileştirmeyi ve olmak üzere iki farklı faaliyet grubu dikkate alınır. Afetzedelere olumsuz koşullarla
toplumun büyük başa çıkma, gündelik hayata aktif katılım, sorumluluk alma vb. konularda psikolojik
kısmının etkileneceği eğitimler verilirken bu konuda çalışacak olan uzmanlara ise afet durumlarına özel
büyük sorunların mesleki eğitimler düzenlenir.
oluşumunu engellemeyi
Geri bildirim ve değerlendirme, gerçekleştirilen psikososyal müdahale
amaçlar.
çalışmalarının etkinliğini ölçebilmek açısından çok önemlidir. “İlgili çalışmalarla
yeterli sayıda kişiye ulaşıldı mı, bu kişilerde öngörülen rahatlama düzeyi sağlandı
mı?” gibi sorulara ancak geribildirim yolu ile cevap aranabilir. Eğer elde edilen
cevaplar yapılan çalışmaların yeterli olmadığını gösteriyorlarsa en kısa zamanda
gerekli kaynaklar yaratılarak istenen seviyede bu çalışmaların yapılması
sağlanmalıdır.

234
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

•Ülkemizde yaşanan afetlerden herhangi birini ele alarak ilgili

Bireysel
Etkinlik
afet kapsamında gerçekleştirilen psikososyal müdahalelerle ilgili
bilgi toplayınız.
•Topladığınız bilgileri sınıfta paylaşınız.

Afet Sonrasında Toplumda Psikolojik Açıdan Yaşanan Farklı


Dönemler
Afet sonrasında toplumda psikolojik açıdan beş farklı dönem yaşanır. Bu
dönemler:
• Tehdit Dönemi,
• Kurtarma-Kahramanlık Dönemi,
• Toplumsal Birliktelik-İyimserlik Dönemi,
• Bilinçlenme Dönemi,
• Yeniden Toparlanma-İyileşme Dönemi’dir.
Tehdit dönemi afetin yaşanmasını takiben başlar. Tehdit dönemi olarak
ifade edilmesinin sebebi, afetin türüne göre bazı tehlikelerin afet yaşandıktan
sonra da devam etmesidir. Örneğin afet bir depremse buna bağlı olarak artçı
depremlerin devam etmesi gibi. Bu tür tehlikeler sürdüğü takdirde afetin oluştuğu
alan boşaltılır. Bu durum daha fazla can kaybı ve yaralanma olmasının önüne
geçmek içindir. Bununla birlikte, afeti ilk aşamada yaşayan kişilerin kurtarılması,
aranması da bu dönemde devam eder. Bu nedenle, tehdit aşamasında yardım ve
acil müdahale ekiplerinin bölgeye en kısa sürede intikalinin sağlanması çok
önemlidir. Bu dönemde afetzedeler şaşkınlık ve korku duygularını yoğun olarak
yaşarlar. Kaos ortamının en fazla yaşandığı dönemdir.
Kurtarma-Kahramanlık döneminde, tehdit döneminde yaşanan şok ve
kargaşa biraz daha hafiflemiştir. Kişiler, durumun biraz daha fazla bilincindedir ve
bu nedenle yardımlaşma duygusu bu dönemde yoğun olarak yaşanır. Yardımlaşma
duygusunun yoğunluğu kişilerin kendini önemsememeleri, canlarını tehlikeye
atmaları boyutuna kadar taşınır. Bu dönemde yardım etmek isteyen kişilerin
Grup çalışmaları,
gördüğü zarar seviyesi artabilir.
psikolojik destek
merkezleri ve travma Toplumsal birliktelik-İyimserlik döneminde artık yardımlaşma daha
geçirmiş bireyin afet sistematik bir şekilde ilerler. Kişiler yardım konusunda daha bilinçlidirler ve
sonrası topluma
uyulması gereken kurallara riayet ederler. İyimserlik duygusu ön plandadır.
kazandırılması önemli
bir psikososyal hizmet Toplumsal birlikteliğin güçlendiği bir dönemdir.
karakteri taşımaktadır. Bilinçlenme döneminde, toplumsal birlikteliğin sonucu olan yardımlaşma
faaliyetleri azalır ve kişiler yaşadıkları olayın olumsuz sonuçları ile yüz yüze kalırlar.
Maddi ve manevi açıdan zorlukların yaşanmaya başlandığı bir döneme girilir.
Olumsuz şartlar nedeniyle duygusal ve fiziksel açıdan yıpranma süreçleri yaşanır.
Kişiler bu şartlarla baş etmeye çalışırken yorgun düşebilirler ve tükenmişlik
noktasına gelebilirler.

235
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

Yeniden Toparlanma-iyileşme döneminde ise kişiler içinde yaşadıkları


olumsuz şartların üstesinden gelebilmek için sorumluluk almaya başlarlar. Maddi
ve manevi kayıpları ile yüzleşirler. Eskisine göre farklı olan yeni hayatlarına
alışmaya çalışırlar. Şartları kabullenerek kişisel olgunlaşma sürecine girilir.

Afet Sonrası Dönemde Yaşanabilecek Psikolojik Problemler


Afet sonrası kişilerde akut stres tepkisi, travma sonrası stres bozukluğu,
travmatik yas, depresyon ve travmaya bağlı diğer psikolojik problemler ortaya
çıkabilir. Bu problemlere özetle aşağıda değinilmiştir:
Akut stres tepkisi; dalgınlık, duyarsızlık, şaşkınlık, durumun farkına
Akut stres tepkisi, varamama gibi belirtilerle kendini gösterir. Kişiler, afeti hatırlatan her belirteçten
travma sonrası stres kaçmak isterler, yeniden hayal etmek bile onları tedirgin eder. Ancak kısa sürede
bozukluğu, travmatik bu duygusal değişimler ortadan kalkar.
yas ve depresyon afet
Travma sonrası stres bozukluğu ise kişilerde aşırı korku, çaresizlik gibi
sonrası kişilerde ortaya
çıkabilecek psikolojik belirtilerle kendini gösterir. Akut stres tepkisi ile karşılaştırıldığında yaşanan
problemdir. duygusal değişimler daha uzun sürelidir. Kişi, sürekli yaşadığı olumsuz olayı
düşünür. Afeti yeniden ve gerçekten yaşıyormuşçasına davranır. Kâbuslar ve uyku
bölünmeleri yaşar. Afeti hatırlatan olaylardan kaçınır. İnsanlardan uzaklaşır ve
uyuşmuş gibi davranır. Gelecekle ilgili hiçbir beklentisi olmadığını hisseder. İrkilir
ve sürekli tetikte durur, dikkat dağınıklığı yaşar ve hemen sinirlenir. Söz konusu
belirtiler bir aydan uzun bir süre devam ettiğinde travma sonrası stres
bozukluğunun oluştuğu düşünülebilir.
Travmatik yas ise normal yastan biraz daha farklı olarak yaşanır. Afetler,
kişilerin yakınlarını ve sevdiklerini kaybetmelerine neden olan felaketler oldukları
için değer verilen bu kişileri bir daha göremeyecek olma duygusu kişide birçok
olumsuz duygunun da yaşanmasına yol açabilir. Travmatik yasta, oluşan belirtiler
normal yasa göre daha uzun sürer. Bu yas türünün travmatik olmasının nedeni
afet gibi kişinin hiç beklemediği, toplu yıkıma neden olan büyük bir felaketin
ardından kayıpların yaşamasıdır. Burada afetzedenin yasını yaşamasına izin
verilmelidir.
Depresyon ise diğer psikolojik durumlara göre daha şiddetli ve uzun
sürelidir. İçe kapanma, ilgi azalması gibi durumların yanı sıra fizyolojik belirtiler de
ortaya çıkar. Kişide huzursuzluk, ani kilo kaybı ya da alımı, sürekli yorgunluk ve
uyku hali, dikkatini toplayamama durumu gibi belirtiler de ortaya çıkar. İleri
safhalarında kişi intiharı ve ölümü düşünerek uygulamaya dahi yeltenebilir.
Deprem yaşamış kişilerde en fazla rastlanan psikolojik bozukluklar
depresyon ve uyum bozukluklarıdır. Ayrıca, kadınların afet sonrasında erkeklere
göre travma sonrası stres bozukluğunun belirtisi olarak tedirginlik, korku ve sıkıntı
duygularını daha fazla yaşadıkları belirlenmiştir. Bu anlamda koruyucu psikolojik
sağlık hizmetlerinin önemi de ortaya çıkmaktadır.
Afet sonrasında sadece afetzedeler değil, onlara yardım eden kişiler, sağlık
personeli, arama-kurtarma ekipleri, yakınları, afete tanık olanlarda da psikolojik

236
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

problemler baş gösterebilir.

Psikososyal destek, •Yakınınızda bulunan bir sağlık kuruluşunun psikiyatr kiliniğine

Etkinlik
Bireysel
günlük hayata dönmek giderek travma yaşamış kişilerin travma sonrası tepkileri ile ilgili
bilgi alınız.
ve zorluklarla baş etmek
için yaşanılan sosyal ve •Aldığınız bilgileri sınıfta paylaşınız.
kültürel ortamın en
önemli ögesidir. Afetlerde Psikolojik Sağlık Hizmetlerinin Aşamaları
Afetlerle ilgili verilmesi gereken psikolojik sağlık hizmetleri azaltma, hazırlık,
yanıt ve iyileşme olmak üzere dört aşamadan oluşur.
Azaltma aşamasında toplumun afetler konusunda eğitilmesi ve rutin
psikolojik hizmetlerin verilerek denetlenmesi çalışmaları gerçekleştirilir.
Hazırlık aşamasında ise afet sonrasında psikolojik destek verecek ekibin afet
öncesi dönemde eğitilmesi ve ilgili tatbikatların yaptırılması yer alır. Bu durum,
afet sonrası oluşacak olan kargaşa ortamında bu ekiplerin daha hızlı yanıt
verebilmesini sağlayacaktır. Afetlerde psikolojik sağlık planları yapılmalı ve bu plan
il afet planının bir parçası olmalıdır.
Yanıt aşamasında, psikolojik sağlık hizmeti veren uzmanlar bir anlamda kriz
danışmanlığı yaparlar. Bu açıdan afet sonrası dönemde her türlü yer ve alanda
psikolojik destek hizmetleri gerçekleştirilebilir. Önemli olan, felaketi yaşamış olan
kişilerin bir an önce bu travmadan kurtulmasını sağlamaktır. Öncelikle afetzedeye
yaşadığı durum, anlamasını sağlamak amacıyla anlatılır. Bu anlatım, bireysel olarak
ya da küçük gruplar halinde de gerçekleştirilebilir. Bu faaliyete “debrifing” adı
verilir.
İyileşme aşamasında ise kısa ve uzun dönemli olmak üzere iki çeşit faaliyet
gerçekleştirilir. Kısa dönemli faaliyetler debirifing ve kriz danışmanlığı
faaliyetleridir. Uzun dönemli faaliyetler ise bireysel ya da grup danışmanlıklarını,
yerinde psikolojik sağlık hizmetlerinin verilmesini, bireysel veya grup eğitimleri ve
sevk hizmetlerini kapsamaktadır.
Bununla birlikte, bir afet süreci dört evreye bölünerek incelenecek olursa
verilmesi gereken psikolojik sağlık hizmetleri de bu evrelere göre farklılaşacaktır.
Afetin birinci evresinde felaket daha yeni yaşanmıştır. Etkilenen kişiler şok
ve şaşkınlık içerisindedir. Bu evrede, yoğun olarak kurtarma faaliyetleri
gerçekleştirilir. Karşılıklı yardımlaşmanın en yoğun şekilde yaşandığı evredir. Bu
evrede daha çok tıbbi hizmetler önemli yer tutar.
İkinci evrede ise kişiler sürekli afetle ilgili konuşmak isterler. Bu evre, iki
hafta ile birkaç ay arasında sürebilir. Birinci evreye göre daha sakin geçer. “Balayı
evresi” olarak da bilinir. Öfkelenme, inkâr etme, çaresizlik duyguları baş gösterir.
Üçüncü evrede ise ilk iki evrede yaşanan yardımlaşma azalır ve kişi yalnızlık
duygusunu yaşamaya başlar. Asıl bu dönemde kişi başına gelen olayın
büyüklüğünü fark eder. “Ara dönem” olarak da bilinir. Kişi artık ihtiyaçlarını

237
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

karşılamak için çabalar. Debrifing grupları, stresle başa çıkmanın yolları, dertleşme
gibi teknikler bu evrede yardımcı olabilir.
Dördüncü evrede kişi artık durumu kabullenmiş ve anlamıştır. Bu evrenin
tamamlanması uzun yıllar sürebilir. Kişi iyileşmeye ve normalleşmeye çalışır. Bu
dönemde de büyük psikolojik sorunlar yaşanabilir.

AFET YÖNETİMİ ÇALIŞMALARINDA SAĞLIK HİZMETLERİ


Kişiler, afetler nedeniyle yaralanma, sakat kalma ve ölüm riski ile karşı
karşıyadırlar. Bu nedenle afette sağlık hizmetleri ayrı bir öneme sahiptir.
Afetzedeler, bu hizmetlerin zamanında ve kaliteli bir şekilde sunulmasını isterler.
Sağlık hizmetleri kapsamında gerçekleştirilen faaliyetler afet sonrası ilk andan
itibaren başlayarak birkaç gün içerisinde sona ermektedir. Bu süreçten sonra rutin
sağlık hizmetleri verilmeye başlanır. Ancak ilk dönem, acil müdahale ile kurtarılan
kişi sayısı çok önemlidir. Afet sonrası dönem toplumun en fazla morale ihtiyaç
duyduğu dönemdir. Bu nedenle kurtarılan kişi sayısı az olsa bile büyük bir pozitif
etkiye sahiptir. Afetlerde sağlık hizmetleri kapsamındaki öncelikli hedef
olabildiğince fazla sayıda insanın hayatta kalmasının sağlanmasıdır.
Afet sonrasında sağlık
hizmetleri kapsamında Ülkemizde farklı türlerde birçok afetin geçmiş yıllardan bugüne dek
gerçekleştirilen yaşandığı düşünüldüğünde sağlık organizasyonunun önemi bir kez daha
faaliyetler ilk birkaç gün anlaşılmaktadır. Yapılan araştırmalar, 1900’lü yıllardan günümüze 120.000’den
içerisinde sona erer. fazla kişinin farklı afetler nedeni ile yaşamını yitirdiğini göstermektedir. Yine
araştırmalardan elde edilen bilgilere göre yaşanan afetler nedeniyle 250.000’i
aşkın insan sakat kalmış ya da yaralanmıştır. Bu tablo, ülkemizde afetlerde sağlık
hizmetlerine ilişkin faaliyetlerin gerçekleştirilmesinin ne kadar önemli olduğunu
gözler önüne sermektedir.
Afetlerde sağlık hizmetleri, afete hazırlık, oluşabilecek zararı en aza indirme,
yaralılara zamanında ve gerekli müdahalenin yapılması, kurtarma ekiplerinin
oluşturulması ve eğitimi, afet eğitimleri, afet esnasında kurumlar arası iletişim ve
koordinasyonun sağlanması, sağlık lojistik sisteminin kurulmasına yönelik
çalışmaları kapsamaktadır.
Sağlık hizmetleri organizasyonunun afete hazırlık aşamasında
gerçekleştirdiği faaliyetler, yönetim organizasyonunun oluşturulması,
organizasyonun kurumsallaştırılarak sürdürülebilirliğinin sağlanması, muhtemel
risklere karşı önlemlerin belirlenmesi, ulusal ve uluslararası ilgili
kurum/kuruluşlarla iş birliği ve koordinasyonun sağlanmasıdır. Afete hazırlık ve
afet sonrası gerçekleştirilecek sağlık hizmetleri organizasyonuna yönelik
Afet durumundaki
faaliyetlerle Sağlık Bakanlığı, Afetlerde Sağlık Organizasyonu Daire Başkanlığı
psikolojik destek
programları çok yönlü ilgilenmektedir. Afetlerde Sağlık Organizasyonu Daire Başkanlığına illerde,
profesyonel destek Afetlerde Sağlık Hizmetleri Birimleri bağlı olarak çalışmaktadır.
hizmetlerini içerir ve bu
Ülkemizde yaşanan Gölcük (17 Ağustos 1999), Bingöl (1 Mayıs 2003)
hizmetler profesyoneller
depremlerinde enkaz altında kalan kişilere yardım edebilecek yeterli sayıda uzman
tarafından verilmelidir.
yardım ekibinin olmadığı belirlenmiştir. Bu ekipler, arama-kurtarma ekiplerinin en
büyük destekçileridir. Oysaki enkaz altında halen yaşamını sürdürme şansına sahip

238
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

olan bir kişiye zamanında gerekli tıbbi müdahalenin yapılması büyük önem arz
etmektedir. Ayrıca, söz konusu tıbbi müdahalelerin belirli kurallara uygun olarak
gerçekleştirilmesi de ayrı bir öneme sahiptir. Örneğin yaralının enkazdan
kurtarılması için doğru bir şekilde çıkarılması, ambulansa taşınması için herhangi
bir taşıma sistemine doğru bir şekilde yerleştirilmesi vb. Bu kurallar, yaralının
enkazdan çıkarıldığı aşamada ve/veya çıkarıldıktan sonra hayatını idame
ettirmesini zorlaştıran ya da hayatını tehlikeye atan sağlık sorunlarının (uzuv kaybı,
organ yetmezliği vb.) ortaya çıkmasını engelleyecektir. Aksi takdirde, kurtarma
tam olarak amacına ulaşmamış olacaktır.
Ayrıca, afetin oluştuğu yerde enkaz altından kurtarılan kişilerin ilgili sağlık
kuruluşlarına uygun bir şekilde gönderilmemesi, acil müdahale için yeterli sayıda
ve gerekli miktarda kaynağın bulunmaması, söz konusu kaynakların verimli
kullanılmadığı için kısa sürede tüketilmesi, kurtarma hizmetlerinin sistemli bir
şekilde gerçekleştirilememesi nedeniyle oluşan karmaşa ve panik, kişilerin
sakatlanmalarına ve hatta kaybedilmelerine yol açabilmektedir. Bu nedenlerle,
afetler için gerekli sağlık yönetim kurallarının oluşturulması, bu kurallarla ilgili
kişilerin eğitilmesi, kuralların uygulanmasının fiilen görülmesi için afetlerin tatbik
edilmesi gibi faaliyetlerin yapılması hayati öneme sahiptir.

Sağlık Bakanlığı Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri


Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE), gönüllülük esasına göre
oluşturulan ekiplerdir. Bu ekiplerin ana görevi, her türlü afet için tıbbi kurtarma
faaliyetlerini gerçekleştirmektir. UMKE, illerde bulunan Afetlerde Sağlık Hizmetleri
Birimlerine bağlı olarak çalışmaktadırlar. Bu birimler, farklı afet türlerine yönelik
tatbikatların yapılmasını, afet türlerine ilişkin bilgilendirme eğitimlerini, afette
sağlık lojistiği ve koordinasyon faaliyetlerine yönelik bilgilendirmeleri yapmakla
yükümlüdürler.
Yapılan araştırmalar, afeti takip eden 8-36 saat arasında kurtarma
ekiplerinin müdahalesinin can kayıplarının ve maddi zararın artmaması nedeniyle
etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Belirtilen süre
aşıldıkça afetzedenin yaşama olasılığı %10’a kadar düşmektedir. Bununla birlikte,
zaman ilerledikçe afetten etkilenen kişilerde ve kurtarma ekiplerinde moral olarak
da düşüşler gözlenmektedir. Genellikle afeti takip eden 3-5 gün arasında kurtarma
faaliyetleri tamamlanmaktadır. Özellikle, Gölcük depreminde yaşanan kurtarma
problemleri, zamanında müdahalenin yapılamaması nedenleriyle afet sonrası
sağlık hizmetlerinin etkinliğini arttırmak için Afetlerde Sağlık Organizasyonu
Projesi (ASOP) projesi başlatılmıştır. Bu kapsamda, 2400 sağlık personeline
afetlerde sağlık hizmetlerine ilişkin özel eğitim verilmiş ve UMKE kurulmuştur.

UMKE, gönüllülük UMKE, Sağlık Bakanlığı tarafından yapılandırılan, desteklenen, tamamıyla


esasına göre Sağlık sağlık personelinin oluşturduğu afet sonrasında tıbbi kurtarma faaliyetlerini
Bakanlığı tarafından gerçekleştiren ekiplerdir. Bu özellikleri nedeniyle diğer kurtarma ekiplerinden
kurulan ve sadece sağlık farklılaşmaktadır. UMKE yapılandırılması 2004 yılında gerçekleştirilmiştir (İbiş ve
personelinden oluşan Keskin, 2014). UMKE yapılandırması Bursa, İzmir, Ankara, Adana, Sakarya,
ekiptir.
Afyonkarahisar, Samsun, Erzurum, Diyarbakır, İstanbul, Van ve bunların yanı sıra

239
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

deprem tehlikesi açısından üst sıralarda bulunan Kocaeli, Yalova ve Düzce’de


oluşturulmuştur. Mevcut durumda, 81 ilde 2006 yılı itibariyle görev
yapmaktadırlar.
UMKE, beş kişilik sağlık personelinden oluşan özel donanımlara sahip
ekiptir. Ekipte, iki doktor ve üç destek personel olmak üzere beş kişi
bulunmaktadır. Ekip, özel donanımlar kullanmakta olup bu donanımlar, enkaz
altından kurtarılan kişiye ilk müdahalenin yapılmasını sağlayabilecek medikal
müdahale setleri, uyku tulumu, çadır, telsiz ve baş lambası gibi ekipmanlardan
oluşmaktadır. Tablo 11.1’de UMKE’de yer alan personelin mesleklere göre dağılımı
verilmiştir.
Tablo 11.1. UMKE’de Yer Alan Personelin Mesleklere Göre Dağılımı (Arslan vd., 2007)

UMKE’de Yer Alan Kişi


Meslek Grupları %
Sayısı
Doktor 723 31
Ebe-Hemşire 562 24
Sağlık Memuru 640 27
Acil Tıp Teknisyeni 193 8
Anestezi Teknisyeni 54 2
Laboratuvar Teknisyeni 35 1
Diğer 176 7
UMKE’ler genel eğitimler yanında özel eğitimlerde almaktadırlar. Bu
ekiplere sahra eğitimleri, dağda ve suda medikal kurtarma eğitimleri, kimyasal,
biyolojik, nükleer ve radyolojik afetlerde sağlık müdahalesi eğitimleri
verilmektedir. Alınan bu eğitimler tatbikatlarla pekiştirilmektedir. Tatbikatlar, her
yıl düzenlenen UMKE Eğitim ve Tatbikat Kampında gerçekleştirilmektedir.
UMKE’nin çalışma şartları ve il bünyesindeki sağlık afet birimlerinin çalışmaları
2010 yılında çıkarılan Afetlerde Sağlık Hizmetleri Birimi ve Ulusal Medikal
Kurtarma Ekiplerinin Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönerge ile düzenlenmiştir.

•Ülkemizde UMKE yapılandırılması sonrasında yaşanan herhangi


Bireysel
Etkinlik

bir afet türünü ele alarak ilgili afette UMKE'nin gerçekleştirdiği


görevler hakkında araştırma yapınız.
•Elde ettiğiniz bilgileri sınıfta paylaşınız.

Afetlerde Koruyucu Sağlık Hizmetleri


Afetlerde koruyucu sağlık hizmetleri büyük önem taşımaktadır. Koruyucu
sağlık hizmetleri, birincil koruma, ikincil koruma ve üçüncül koruma olmak üzere
üç farklı kategoriye ayrılarak incelenebilir.

240
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

Birincil koruma hizmetleri kapsamında ortaya çıkması muhtemel olan farklı


afetlerin gerçekleşmesini önlemek amaçlanır. Heyelan, sel, çığ gibi afetler için
önlemler alınarak engellenebilir. Ancak önleme faaliyeti deprem gibi afet türleri
için söz konusu değildir. Birincil koruma hizmetleri, önleme, hazırlıklı olma ve
Afet sonrasında en hızlı erken tanı ve uyarı sistemleri ile ilgili faaliyetleri içermektedir.
ve amaca uygun olarak
faaliyet gösterilmesinin Hazırlıklı olma amacıyla gerçekleştirilen faaliyetler, afet durumu ortaya
temelinde, her türlü çıkacak olursa her yönden tedarikli olmak açısından yapılacak çalışmaları
kaynağı zamanında ve içermektedir. Bölgede bulunan sağlık kuruluşlarının tıbbi malzeme açısından
yerinde kullanabilen yeterliliği, araç-gereç ve hasta kapasitesi açılarından yeterliliği, ilgili sağlık
profesyonel yönetim kuruluşlarının afet yetenekleri (önceki afetlerde ortaya çıkan ölü sayısı ve
anlayışı yatmaktadır.
nedenleri, kurtarma süreçlerinde yaşanan zorluklar vb.), bölgede yaşayan halkın
afet ve ilk yardım faaliyetleri konusundaki bilgi seviyesi, nüfus yoğunluğu, nüfusun
niteliği ve niceliği gibi konular hazırlıklı olma kapsamında kısıt teşkil etmektedir.
Bütün bu kısıtlar dikkate alınarak afetlere hazırlıklı olma amacıyla aşağıda yer alan
faaliyetler gerçekleştirilebilir:

• İhtiyaç duyulabileceği öngörülen tıbbi malzeme, araç ve gerecin


depolanması,
• Arama-kurtarma ekiplerinde ve tıbbi müdahale ekiplerinde görev alacak
personelin eğitilmesi,
• Halkın afetle ve ilk yardımla ilgili bilgilendirilmesi ve eğitilmesi,
• Afet sonrasındaki görev paylaşımlarının belirlenmesi,
• Bölgedeki altyapı ve aydınlatma sistemlerinin gözden geçirilmesi,
• Yedek su ve enerji kaynaklarının yapılandırılması,
• Arama-kurtarma amacıyla kullanılacak olan araç-gerecin belirli bölgelerde
depolanması,
• Bölgelere göre afetzedelerin hangi sağlık kurumlarına ulaştırılacağının
belirlenmesi,
• İhtiyaç duyulan sahra hastanesi sayısı ve kapasitesinin belirlenmesi.
Afetlerde sağlık yönetimi kapsamındaki faaliyetlerin etkin bir şekilde
Afet dönemlerinde acil gerçekleştirilebilmesi için risk oluşturan bölgede daha önceden yaşanan afetlere
sağlık hizmetlerinin ilişkin hasar tespitleri, ölüm sayıları ve nedenleri, kurtarma çalışmalarının maliyet
düzenli bir şekilde
bilgilerinden yola çıkmak gereklidir. Erken tanı ve uyarı faaliyetleri ise herhangi bir
yürütülebilmesi için
afet ortaya çıkmadan afetin önden oluşabileceğini tahmin etmeyi ve gerekli yerlere bilgi vermeyi
birincil koruma gerektirmektedir.
hizmetlerinin İkincil koruma hizmetleri, afet sırasında ve sonrasında gerçekleştirilen
gerçekleştirilmesi
faaliyetlerdir. Afetlerde yaşanan en büyük kayıplar ilk birkaç saat içerisinde
gerekir.
oluşmaktadır. Bu nedenle acil tıbbi müdahalelinin önemi bir kez daha ortaya
çıkmaktadır. Afetin oluştuğu ilk anda arama-kurtarma çalışmaları daha çok halk
tarafından gerçekleştirilmektedir. Hazırlık faaliyetlerinin etkin bir şekilde
tamamlandığı ülkelerde ise ilk müdahale uzman ekipler tarafından
gerçekleştirebilmektedir. Bununla birlikte, uzman ekiplerin afet bölgesine
ulaşmasının uzun zaman aldığı durumlarda bölgedeki kargaşa düzeyi artmaktadır.
Kaos ortamının önüne geçmek için riskli bölgelerde yaşayan halk, afet sırasında ve

241
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

sonrasında sergilemeleri gereken davranışlar, gerekli kaynakları nerelerde


bulacakları vb. konularda eğitilmelidir.
Afet esnasında ve sonrasında gerçekleştirilecek olan yardım faaliyetlerinin
koordinasyonu Valiliklere aittir. 7269 sayılı Afetler Yasası, valilere birçok yetki
tanımaktadır. Afet sonrasında koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında aşağıda yer
alan faaliyetler gerçekleştirilir:
• Seyyar tuvaletlerin kurulması (Her 1000 kişi için 5 tuvalet),
• Kuru tip hela çukurlarının açılması,
• Temiz su sağlanması,
• Çöplerin sık sık toplanarak ağzı kapalı bidonlarda saklanması,
• Çöplerin bertarafı için yakılması veya gömülmesi,
• Enkaz altından canlı olarak kurtarılamayan kişilerin kimlik bilgilerinin
belirlenmesi, yakınlarına haber verilerek defin işlemlerinin
gerçekleştirilmesi,
• Salgın hastalıkların ortaya çıkmasının engellenmesi,
• Epidemiyolojik sürveyans hizmetlerinin verilmesi.
Üçüncül koruma hizmetleri kapsamında ise rehabilitasyon hizmetleri yer
almaktadır. Bu hizmetler arasında ilk aşamada afetzedelerin oluşturulan yerleşim
bölgelerine ya da yakınlarının yanına taşınması, bina yıkıntılarının kaldırılması
büyük öneme sahiptir. Bununla birlikte sağlık ve eğitim imkânlarının sağlanması,
yiyecek-yakacak yardımlarının yapılması, kredi imkanlarının sağlanması vb.
hizmetler de rehabilitasyon hizmetleri kapsamında gerçekleştirilmelidir.

Afetlerde Kişilerin Hayatlarını Kaybetme Nedenlerinin


Sınıflandırılması
Afetlerde karşılaşılan ölümler beş farklı kategoride incelenebilir:
• Afete bağlı ve afet anındaki ölümler,
• Yardımın gecikmesi nedeniyle oluşan ölümler,
• Uygun kurtarma tekniğinin kullanılmaması nedeniyle oluşan ölümler,
Kişiler sadece afet • Önlenemeyen ölümler,
nedeniyle hayatlarını • Yardımın devam edememesi nedeniyle oluşan ölümler.
kaybetmezler; yanlış, Afete bağlı ve afet anındaki ölümler, tamamıyla afet nedeniyle ya da afet
eksik kurtarma esnasında oluşan kötü şartlar nedeni ile oluşan ölümlerdir. Bu tür ölümlere enkaz
tekniklerinin
altında kalma, gaz kaçağı sonucu zehirlenme, boğulma vb. durumlar yol açabilir.
uygulanması nedenliyle
de yaşamlarını yitirirler. Oluşan ölümlerin sayısı yaşanan afetin büyüklüğü ile doğrudan ilişkilidir. Bu tür
ölümler için sağlık hizmetleri kapsamında yapılabilecek herhangi bir müdahale
bulunmamaktadır. Bu ölümler, afetin kötü sonuçlarının büyüklüğünü azaltabilecek
afet öncesi önlemlerin etkinliğine bağlıdır. Örneğin depremler sonucu oluşan
kayıpların büyüklüğünü azaltmak için binalardaki inşaat kalitesinin iyileştirilmesi
gibi.
Yardımın gecikmesi nedeniyle oluşan ölümler, afet anında hayatta kalan
ancak afetin olumsuz koşulları devam etmesi ve bu koşullar altında kişinin belli bir
süre bulunması nedeniyle oluşan ölümlerdir. Örneğin enkaz altında uzun süre

242
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

kalma, zehirli gazların bulunduğu ortamlarda belli bir süre kalma, su baskınının
olduğu alada belli bir süre kalma vb. Bu tür ölümlerin sayısının azaltılması
doğrudan kurtarma işlemlerinin ve tıbbi müdahalelerin hızına bağlıdır.
Uygun kurtarma tekniklerinin kullanılmaması nedeniyle oluşan ölümler,
arama-kurtarma ekipleri tarafından uygun kurtarma tekniklerinin kullanılmaması
nedeniyle oluşmaktadır. Bu durumda, sağlık ve arama-kurtarma ekiplerinin uygun
kurtarma teknikleri ve tıbbi müdahaleler konusunda eğitilmiş olmaları da önem
taşımaktadır.
Önlenemeyen ölümler, uygun arama-kurtarma teknikleri kullanılmasına ve
gerekli tıbbi müdahaleler gerçekleştirilmesine rağmen sağlık kurumuna ulaştırıldığı
halde afetzedelerin kaybedilmeleri nedeniyle oluşur. Örneğin beyin ölümü, ağır
yanıklar vb. Bu tür ölümlerin diğer bir nedeni ise afetzede ilgili sağlık kuruluşuna
sevk edilse bile ülke genelindeki mevcut tıbbi teknolojilerin kişiyi kurtarmak için
yetersiz kalmasıdır. Bu durumda kişinin başka ülkelere sevki dahi söz konusu
olabilir.
Yardımın devam edememesi nedeniyle oluşan ölümler, afet esnasında ilgili
sağlık kuruluşunda olan ancak kuruluştaki enerji kesintisi, tedavi sürecini
yönetecek personelin panik nedeniyle akılcı çözümler üretememesi gibi
nedenlerle afetzedelerin kaybedilmesi sonucu oluşur. Örneğin elektrik kesilmesi
nedeni ile yoğun bakımdaki veya ameliyat masasındaki afetzedenin kaybedilmesi
gibi. Buna benzer ölümlerin sayı olarak azaltılması için afet koşullarına göre sağlık
kuruluşlarının yapısal olarak kendilerini hazırlamaları gerekmektedir. Örneğin
hastanelerde elektrik kesintilerinden etkilenmemek için jeneratörlerin
bulundurulması gibi.

Triaj İşlemleri
Triaj, seçmek, ayıklamak ve sınıflandırmak anlamını taşımaktadır. Tıbbi
olarak ilk kez savaşlarda hafif yaralı askerlere öncelik verilerek onların savaş
alanına geri dönmelerini sağlamak amacıyla Napolyon döneminde uygulanmıştır.
Ancak hastane ortamındaki triaj ile afet sonrası yapılan triaj birbirinden farklıdır.
Hastane ortamındaki triajda, hastanın sorununa uygun gerekli tedavi türünün
belirlenmesi amaçlanırken afetlerde mümkün olduğu kadar fazla kişinin
kurtarılması amaçlanır. Yaralı ve ölü sayısının çok fazla olduğu afetlerde (örneğin
Triaj, aslen
Fransızcadan dilimize 1999 Gölcük depremi gibi) afetzedeler uzun süreler boyunca triaj alanında
geçmiş bir kelimedir. beklemek zorunda kaldıkları için sık sık yeniden değerlendirilmeleri gerekir.
Fransızca karşılığı Afet sonrasında bölgeye ilk anda ulaşan sağlık ekipleri afetzedeleri taşıma
“trier”dir.
görevini gerçekleştirmezler. Afetin oluştuğu bölgede, diğer sağlık ekipleri, sağlık
kurumları ve 112 komuta kontrol merkezi ile iletişimi sağlarlar. Ekipte bütün
yönetsel işlerden sorumlu bir kişi belirlenmelidir. Bu kişi, ekibin en deneyimlisi
olan bir doktor olmalıdır. Bu doktor, triaj yapmaz sadece afetzedelerin taşınması
ve tedavi sürecini yönlendirir. Bu ekip, afetin oluştuğu bölgede güvenliğin sağlanıp
sağlanmadığından emin olmalıdır. Güvenlik sağlanmadıysa triaj ve bakım
işlemlerine başlanamaz. Triaj işlemleri, afetin oluştuğu alanda ya da sağlık

243
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

kurumlarının acil servislerinde yaralılara yapılan ilk müdahalelerden oluşmaktadır.


Sağlık kurumlarının hizmet veremediği durumlar için afet bölgesindeki uygun olan
alanlarda yaralıların tıbbi müdahalelerinin yapılabileceği istasyonlar ve yaşam
destek merkezleri kurulabilir. Bu istasyonların kurulacağı alanların ve sayılarının
planlaması afet öncesi hazırlık dönemlerinde yapılmış olmalıdır. Bu istasyonlar ve
merkezlerden halkın da haberdar olması sağlanmalıdır. Yaralı istasyonları ve
yaşam destek merkezleri öncelikli olarak sağlık kuruluşlarının yakınlarında
konumlandırılmalıdır. Triajın yapıldığı alana yakın bir yerde tedavi alanı
oluşturulmalı ve tedavisi biten afetzedeler belirli bir alana taşınarak ambulanslarla
ilgili kuruluşa ulaştırılmalıdır. Ambulansların beklemesi için de ayrı bir alana ihtiyaç
vardır. Ambulanslarla, ilgili sağlık kuruluşlarına afetzedeler taşınarak afet
bölgesindeki yaralı yoğunluğu azaltılır. Hasta yakınları için de bir alan
belirlenmelidir. Bu kişiler triaj alanında bulunmamalıdır ancak sürekli yakınları
konusunda bilgilendirilmelidir. Bu nedenle haberleşmeyi sağlamak üzere birinin
görevlendirilmesi yararlı olacaktır. Yaralıların her türlü triaj ve tedavi hizmeti
bitirildikten sonra hayatını kaybeden afetzedelerin işlemleri ile ilgilenilir. Bu
nedenle bunların toplanacağı bir morg alanı da oluşturulmalıdır. Aşağıda Şekil
11.2’de afet sonrası tıbbi müdahale akışı gösterilmektedir.

AŞAMA 1: ACİL DÖNEM

AFET

HABER ALMA

ARAMA

KURTARMA VE İLK YARDIM


TRİAJ

HAZIRLAMA TAM BAKIM

AŞAMA 2: İYİLEŞTİRME ULAŞTIRMA

RUTİN
HİZMETLER REHABİLİTASYON

TABURCU

Şekil 11.2. Afet Sonrası Tıbbi Müdahale Akışı (Kaya ve Oğuzhan, 2001)

244
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

Ayrıca hazırlık döneminde ilgili istasyonlar ve merkezlerden uygun olan


sağlık kuruluşlarına afetzede sevkiyatını gerçekleştirmek için de planlamalar
yapılmalıdır. Kullanılması öngörülen ambulans sayısı hesaplanmalı, bu
ambulansların afetzedeleri en hızlı şekilde yetiştirebilmeleri için hangi güzergâhları
izlemeleri gerektiği belirlenmeli, ambulansların donanımsal özellikleri
Afet öncesinde toplumun tanımlanmalı vb. Bu anlamda organizasyon faaliyetleri önem taşımaktadır.
en az zarar ve fiziksel
Sağlık kuruluşlarında ve söz konusu merkez ve istasyonlarda görevli olan
kayıpla kurtulabilmesi
için gerekli teknik, idari kişiler öncelikle kendi ailelerinin güvenliğinden emin olarak en kısa zamanda
ve yasal önlemler olay çalıştıkları kuruma gitmelidirler. Eğer çalıştıkları sağlık kurum hasar almışsa bu
olmadan önce alınmalı, durum muhakkak kriz masası, kriz merkezlerine, üst düzeyde İlçe-İl Sağlık
önlem alınamadığı Müdürlüklerine ve Sağlık Bakanlığına bildirilmelidir. Hasar görmemiş olan
durumlarda ise en iyi hastaneler yatak kapasitelerini artırmak amacıyla boşaltabilecekleri yatakları
müdahale ve çalışmaların
boşaltmalıdırlar. Çünkü afet sonrasında toplu halde yaralı gelme durumu söz
yapılması sağlanmalıdır.
konusu olabilir.
Organizasyon faaliyetleri özellikle afetin oluştuğu bölgede afetten
etkilenmemiş yeterli sayıda sağlık kuruluşunun olmadığı durumlarda büyük rol
oynamaktadır. Hazırlık döneminde bu ihtimal de dikkate alınarak afetin oluştuğu
bölgeye yakın bölgelerde hangi sağlık kuruluşlarından destek alınacağı da
belirlenmelidir. Afet oluştuktan sonra belirlenen bölgelerdeki sağlık kuruluşlarına
ve kriz masalarına afetin oluştuğu bölge ile ilgili bilgiler ve olanaklar konusunda
bilgi verilmelidir. Organizasyon faaliyetlerinde yanlış bilgilendirme afetzedelerin
acil müdahale imkânlarından yararlanmamalarını beraberinde getirecektir.

•Afyon Dinar depreminde komşu il olan Burdur’da da çok fazla


Örnek

yıkımın olduğu bilgisi geldiği için Burdur ilinin imkânlarından


yararlanılamamıştır.

Triaj, afetzedelerin afet nedeniyle gördükleri zarar seviyesine göre


sınıflandırılması anlamına gelmektedir. İlgili sınıflandırmaya göre müdahale şekli
ve hızı değişecektir. Tipik bir sınıflandırma örneği şu şekilde olabilir: “kaybedilmiş-
yaşama şansı yok-acil müdahale gerekli-bir üst sağlık kurumuna nakli gerekli-
kontrolü gerekli-müdahale yapılmadan da iyileşir” olabilir. Bu sınıflandırmanın
yapılmasının sebebi personeli ve tıbbi malzemeleri etkin bir şekilde kullanmaktır.
Aksi takdirde personel gerçekten müdahale gerektiren afetzedelerle ilgilenmesi
gerekirken müdahale olmasa da iyileşebilecek afetzedelerle zaman kaybedecektir.
Sınıflandırmaya tabi tutulan afetzedeler farklı renklerdeki kartlarla belirlenir. Bu
kartlar birinci sınıf-kırmızı kart, ikinci sınıf-yeşil kart, üçüncü sınıf-sarı kart ve
Triaj sırasında dördüncü sınıf-siyah kart olmak üzere dört gruba ayrılır.
afetzedeler durumlarının
aciliyetine göre kırmızı, Birinci sınıf kartlar, acil müdahale gerektiren, müdahale yapılmaz ise
yeşil, sarı ve siyah kartlar kaybedilebilecek afetzedeler için kullanılır. Örneğin solunum yetmezliği,
kullanılarak hemaşurjik şok geçiren afetzedeler gibi. İkinci sınıf-yeşil kartlar, birinci sınıftaki
sınıflandırılırlar. afetzedeler gibi acilen yaşam idamesi gerektirmeyen ancak yatırılarak bakımı ve

245
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

sürekli kontrol edilmesi gereken afetzedeler için kullanılır. Örneğin şuuru açık
olduğu halde kafa travması geçiren bir afetzede, açık kemik yaralanması olan bir
afetzede, kapalı kırık ve çıkıkları olan bir afetzede bu kart ile simgelenir. Üçüncü
sınıf-sarı kartlar kimlik bilgileri belirlendikten sonra ve durumuna ilişkin
değerlendirme sonucunda herhangi bir tedavi gerektirmeyen afetzedeler için
kullanılır. Bu kart ile iki farklı afetzede grubu oluşturulabilir. Birinci grupta, kendi
kendine iyileşebilecek sağlık problemlerine sahip olan kişiler bulunmaktadır. Bu
tür kişilerde afet sonrası yumuşak doku travmaları ve %15’ten az ikinci derece
yanıklar ve %2’den az üçüncü derece yanıklar bulunabilir. İkinci sınıfta ise ne
yapılırsa yapılsın kaybedilecek olan afetzedeler bulunmaktadır. Ağır kafa
travmaları (beyin harabiyeti) ve %40’tan daha yüksek düzeyde üçüncü derece
yanıklar bu grupta incelenirler. Dördüncü sınıf kartlar ise afet esnasında hayatını
kaybetmiş kişileri sınıflandırmak amacıyla kullanılır.

AFET SONRASINDA RUTİN SAĞLIK HİZMETLERİNE


ERİŞİM
Afet sonrasında özellikle aşılama ve periyodik sağlık kontrollerinin afet
öncesi durumda olduğu gibi yürütülebilmesi hızlı bir şekilde sağlanmalıdır. Afet
nedeniyle değişen ve eskisine göre daha kötü olan çevresel koşulların yanı sıra
kişilerin koruyucu sağlık hizmetlerine ulaşamaması bulaşıcı hastalıklar gibi afete
bağlı psikolojik ve sağlık problemlerinin yaşanmasına yol açabilir. Özellikle,
deprem gibi afetlerde afet sonrasında artçı depremler devam edebildiği için
kişilerde ortaya çıkabilecek travmaları önlemek adına psikolojik destek
hizmetlerinin de devreye girmesi gereklidir. Ayrıca afet sonrası sağlık hizmetlerinin
normal sürecinde işleyebilmesi için bölgede hasar gören sağlık kuruluşlarının da
bir an önce inşasına ve bakımına başlanmalıdır. Hizmet veremeyecek durumda
olan ya da hayatını kaybeden sağlık hizmetlilerinin yerine de bölgedeki ihtiyacı
karşılayacak şekilde atamalar yapılmalıdır.
1999 Gölcük depreminde bölgedeki 9 devlet hastanesi kısmen hasar
görmüş, 48 sağlık ocağı kullanılamaz hale gelmiş ve toplam 44 sağlık görevlisi
hayatını kaybetmiştir. Deprem sonrası koruyucu sağlık hizmetleri öncelikle çadır
kentlerde ve hastanelerin zarar görmemiş bölümlerinde verilmeye çalışılmıştır.
Geçici iskân alanları Afet sonrası sağlık hizmetlerinin hızla normalleşebilmesi için afet olasılığı yüksek
insan ihtiyaçlarına bölgelerde kurulacak olan sağlık kuruluşlarının da bu riski karşılayabilecek şekilde
cevap veren, insanca inşa edilmesi önemlidir. Sağlık hizmetlerinin verilmesi kapsamında yapılan
ve güven içinde
çalışmalarda birinci basamak sağlık hizmetlerine önem verilmeli, özellikle geçici
yaşamasına ve
barınmasına olanak yerleşim planlamasında bu hizmeti verebilecek mekânların da tasarlanması
sağlayan alanlar olarak gerekmektedir. Ayrıca, bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkmasının engellenebilmesi
planlanmalıdır. Afet için temiz su temini, çöplerin düzenli bir şekilde toplanmasının sağlanması, suların
öncesi hazırlık klorlanması, her türlü haşerenin ortaya çıkmasının engellenmesi, enkazların
çalışmalarında ilaçlanması, bozulan yiyeceklerin toplatılması ve hasar gören kanalizasyon
planlanmada yer
sistemlerinin en kısa sürede onarılması gerekmektedir.
alması gereken önemli
bir maddedir. Afet sonrasında oluşan kötü çevresel şartlar nedeniyle ortaya çıkabilecek
rahatsızlıklara örnekler kolera, tifo, dizanteri, tüberküloz, sıtma, tetanos vb.

246
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

olabilir. Bu tür rahatsızlıklardan dolayı afet sonrası dönemde kişilerin sağlıkları


ciddi derecede bozulabilir. Bu durumun önlenebilmesi için afet sonrasında dikkat
edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır:
• Çadır kent için seçilen arazi eğimli olmalı, otlu olmamalı, çamurlaşmaya
müsait olmamalıdır,
• Çadır kent olarak şebeke suyundan yararlanılabilecek yerler ilk sırada
tercih edilmelidir,
• Afetzedeler için geçici yerleşim alanı belirlenirken çöp toplama alanları,
yoğun trafiğin oluştuğu bölgeler, gürültü düzeyi yüksek olan alanlar tercih
edilmemelidir,
• Kullanılan çadırlar hacim olarak yeterli olmalı, olumsuz hava koşullarına
karşı dayanıklı olmalıdır,
• Çadır kent içinde yeterli düzeyde aydınlatma sağlanmalıdır,
• Çadırlar arasında yeterli mesafe bırakılmalıdır,
• Çadır kent içerisinde çöplerin toplanması amacıyla ağzı kapalı konteynırlar
kullanılmalıdır,
• Afet sonrası ilk dönemde ambalajlı suların kullanılmasına önem
verilmelidir,
• Ambalajlı su temini yapılamıyorsa mobil su arıtma üniteleri de
kullanılabilir,
• Tankerlerle su taşıması yapılıyorsa suyun uygun miktarda klorlanmış
olmasına dikkat edilmelidir,
• Kuyu, kaynak gibi yerlerden su çekiliyorsa ve merkezi klorlama
yapılamıyorsa tabletlerle bireysel klorlama yapılmalıdır,
• Seyyar mutfaklar kurularak gıda desteği verilmelidir,
Geçici iskân alanın • Gıda dağıtımı esnasında paketi açılmamış ve son kullanma tarihi geçmemiş
seçimini ve gıdaların seçilmiş olmasına özen gösterilmelidir,
planlamasını yaparken,
• Seyyar tuvaletler ya da açık çukurlar kurulmalıdır,
çevreye en az zarar
verecek şekilde, var • Karasinek ve anofel gibi vektörlerin üremesini engellemek için larvasit
olan koşullar içinde püskürtülmesi ve açık alan sislemesi yapılmalıdır,
olası en iyi yaşam • Akrep ve yılan gibi hayvanların kişileri sokmalarının engellenmesi için toz
şartlarını sağlamak ensektisit çadırların etrafına serpilmelidir,
amaçlanır.
• Çadır kent çevresinde toksik kimyasallar, petrol ürünleri ve radyoaktif
maddeler vb. tehlikeli maddelerin üretildiği ya da depolandığı alanların
bulunmamasına dikkat edilmelidir,
• Afet sonrası zarar gören yapıların enkaz ve molozları uygun yöntemlerle
bertaraf edilerek metan patlamaları önlenmelidir,
• Tetanos ve Hepatit B için aşı uygulamaları yapılmalıdır.

• Ülkemizde gerçekleşen afetlerden herhangi birini


Bireysel
Etkinlik

dikkate alarak ilgili afet kapsamında seçilen geçici


yerleşim yerinin özelliklerini araştırınız.
• Elde ettiğiniz bilgileri sınıfta paylaşınız.

247
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

• Ünitenin giriş bölümünde afetin tanımı ve afet kapsamında yapılabilecek


müdahalelerden bahsedilmiştir. Yapılabilecek müdahaleler kapsamında
psikolojik destek ve sağlık hizmetleri faaliyetlerine kısaca değinilmiştir.
•Afet yönetimi çalışmalarında psikolojik destek bölümünde, afet psikolojisine
ilişkin bilgi verilmiş, gerçekleştirilebilecek psikolojik destek faaliyetlerinden
bahsedilmiş ve psikosoyal ilk yardım faaliyetlerine yer verilmiştir. Ayrıca, afet
Özet
sonrası toplumda yaşanan psikolojik dönemlere değinilmiş, afet sonrası
dönemde yaşanabilecek psikolojik problemler tanıtılmıştır. Son olarak da
afetlerde psikolojik sağlık faaliyetlerinin aşamaları açıklanmıştır. Bu
aşamalara aşağıdaki durumlar örnek olarak verilebilir.
•Korku içinde ve şok halinde olma,
•Geleceğe ilişkin kaygı duyma,
•Panik hali,
•Öfke ve kızgınlık,
•Kurtarıcı pozisyonu üstlenme,
•Sahiplenme,
•Üzüntülü olma,
•Mantıklı davranış ve düşünme yetisinin azalması,
•Heyecan ve çaresizlik hissetme,
•Kâbus görme,
•Yas tutma ve suçluluk duyma,
•Uykudan sıçrayarak kalkma,
•Yaşamaktan zevk almama, ilgisizlik.
•Psikososyal destek hizmetlerinin gerçekleştirildiği afetlere birkaç örnek ise
aşağıda yer almaktadır:
•1999 Marmara depremi,
•2002 Afyon depremi,
•2003 Bingöl depremi,
•2004 Tusunami, Endonezya/Srilanka,
•2010 Zonguldak maden kazası,
•2014 Soma maden kazası,
•2014 Ermenek maden kazası.
•Afet yönetimi çalışmalarında sağlık hizmetleri bölümünde ise Ulusal Medikal
Kurtarma Ekipleri tanıtılmış ve afetlerde koruyucu sağlık hizmetlerinden
bahsedilmiştir. Afetlerde sağlık hizmetleri, afete hazırlık, oluşabilecek zararı
en aza indirme, yaralılara zamanında ve gerekli müdahalenin yapılması,
kurtarma ekiplerinin oluşturulması ve eğitimi, afet eğitimleri, afet esnasında
kurumlar arası iletişim ve koordinasyonun sağlanması, sağlık lojistik
sisteminin kurulmasına yönelik çalışmaları kapsamaktadır. Ulusal Medikal
Kurtarma Ekipleri (UMKE), gönüllülük esasına göre oluşturulan ekiplerdir. Bu
ekiplerin ana görevi, her türlü afet için tıbbi kurtarma faaliyetlerini
gerçekleştirmektir. UMKE, illerde bulunan Afetlerde Sağlık Hizmetleri
Birimlerine bağlı olarak çalışmaktadırlar. Bu birimler, farklı afet türlerine
yönelik tatbikatların yapılmasını, afet türlerine ilişkin bilgilendirme
eğitimlerini, afette sağlık lojistiği ve koordinasyon faaliyetlerine yönelik
bilgilendirmeleri yapmakla yükümlüdürler. UMKE, Sağlık Bakanlığı tarafından
yapılandırılan, desteklenen, tamamıyla sağlık personelinin oluşturduğu afet
sonrasında tıbbi kurtarma faaliyetlerini gerçekleştiren ekiplerdir. Bu
özellikleri nedeniyle diğer kurtarma ekiplerinden farklılaşmaktadır.

248
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

• Afetlerde koruyucu sağlık hizmetleri büyük önem taşımaktadır. Koruyucu


sağlık hizmetleri, birincil koruma, ikincil koruma ve üçüncül koruma olmak
üzere üç farklı kategoriye ayrılarak incelenebilir. Afetlerde karşılaşılan
ölümler beş farklı kategoride incelenebilir:
•Afete bağlı ve afet anındaki ölümler,
Özet (devamı)
•Yardımın gecikmesi nedeniyle oluşan ölümler,
•Uygun kurtarma tekniğinin kullanılmaması nedeniyle oluşan ölümler,
•Önlenemeyen ölümler,
•Yardımın devam edememesi nedeniyle oluşan ölümler.
•Ayrıca, afetlerde kişilerin hayatlarını kaybetme nedenleri sınıflandırılmış,
triaj işlemlerine değinilmiş ve afet sonrası rutin sağlık hizmetlerine erişim
konusuna yer verilmiştir. Triaj, seçmek, ayıklamak ve sınıflandırmak anlamını
taşımaktadır. Tıbbi olarak ilk kez savaşlarda hafif yaralı askerlere öncelik
verilerek onların savaş alanına geri dönmelerini sağlamak amacıyla Napolyon
döneminde uygulanmıştır. Ancak hastane ortamındaki triaj ile afet sonrası
yapılan triaj birbirinden farklıdır. Hastane ortamındaki triajda, hastanın
sorununa uygun gerekli tedavi türünün belirlenmesi amaçlanırken afetlerde
mümkün olduğu kadar fazla kişinin kurtarılması amaçlanır. Afet sonrasında
özellikle aşılama ve periyodik sağlık kontrollerinin afet öncesi durumda
olduğu gibi yürütülebilmesi hızlı bir şekilde sağlanmalıdır. Afet nedeniyle
değişen ve eskisine göre daha kötü olan çevresel koşulların yanı sıra kişilerin
koruyucu sağlık hizmetlerine ulaşamaması bulaşıcı hastalıklar gibi afete bağlı
psikolojik ve sağlık problemlerinin yaşanmasına yol açabilir. Özellikle,
deprem gibi afetlerde afet sonrasında artçı depremler devam edebildiği için
kişilerde ortaya çıkabilecek travmaları önlemek adına psikolojik destek
hizmetlerinin de devreye girmesi gereklidir. Ayrıca afet sonrası sağlık
hizmetlerinin normal sürecinde işleyebilmesi için bölgede hasar gören sağlık
kuruluşlarının da bir an önce inşasına ve bakımına başlanmalıdır.

249
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi herhangi bir afet kapsamında
gerçekleştirilebilecek müdahalelerden biri değildir?
a) Arama-kurtarma faaliyetlerine ilişkin bütçe oluşturulması
b) Haberleşmenin sağlanması
c) İlk yardım
d) Tahliye işlemlerinin yapılması
e) Koruyucu hekimlik

2. Aşağıdakilerden hangisi afet psikolojisi ile ilgili yanlış bir bilgidir?


a) Psikolojik etkilerin türü ve şiddeti kişiden kişiye farklılık
göstermektedir.
b) Afet psikolojisi bir psikolojik travma türüdür.
c) Kişi şok içerisindedir ve zarar gördüğünün farkında değildir.
d) Afet psikolojisi diğer travmalarla aynı özelliklere sahiptir.
e) Kişi geleceğe ilişkin bütün umutlarını kaybeder.

3. Aşağıdakilerden hangisi afet sonrasında kişide oluşabilecek duygusal


değişikliklerden biri değildir?
a) Panik hali
b) Öfke ve kızgınlık
c) Sahiplenme
d) Mantıklı davranış ve düşünme yetisinin azalması
e) Karar vermede zorlanma

4. Aşağıdakilerden hangisi afet sonrasında gerçekleştirilen psikososyal ilk


yardımın amaçlarından biri değildir?
a) Afet durumunda psikososyal açıdan problemleri belirlemek, bu
problemleri gidermek için ihtiyaç analizi yapmak
b) Kişilerin gündelik hayata katılımlarını sağlamak
c) Triaj işlemlerini gerçekleştirmek
d) Olumsuz psikolojik koşullarla kişilere başa çıkabilme konusunda
destek olmak
e) Arama-kurtarma çalışmalarında görev alan ekiplere gerekli
psikososyal destekleri vermek

5. Aşağıdakilerden hangisi psikososyal ilk yardımı gerçekleştirecek olan


uzmanlarda aranan özelliklerden biri değildir?
a) Hırslı olmalı
b) Empati yeteneğine sahip olmalı
c) Güçlü iletişim kurabilmeli
d) Strese dayanıklı ve esnek olmalı
e) Problem çözme becerisi olmalı

250
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

6. Aşağıdakilerden hangisi afet sonrasında psikolojik açıdan yaşanan farklı


dönemlerden tehdit dönemine ilişkin bir özellik değildir?
a) Afetin yaşanmasını takiben başlar.
b) Yardımlaşma duygusu bu dönemde yoğun olarak yaşanır.
c) Afetzedeler şaşkınlık ve korku duyguları yaşarlar.
d) Kaos ortamının en fazla yaşandığı dönemdir.
e) Afetin türüne göre bazı tehlikelerin afet yaşandıktan sonra da devam
ettiği bir dönemdir.

7. Aşağıdakilerden hangisi UMKE ile ilgili yanlış bir bilgidir?


a) Gönüllülük esasına göre oluşturulan ekiplerdir.
b) Bu ekiplerin ana görevi, her türlü afet için tıbbi kurtarma faaliyetlerini
gerçekleştirmektir.
c) Sağlık Bakanlığı tarafından yapılandırılan, desteklenen, tamamıyla
sağlık personelinin oluşturduğu ekiplerdir.
d) Mevcut durumda, 81 ilde 2006 yılı itibariyle görev yapmaktadırlar.
e) Van Erciş depremi sonrasında oluşturulmuşlardır.

8. Aşağıdakilerden hangisi afet sonrasında gerçekleştirilen koruyucu sağlık


hizmetlerinden birincil koruma hizmetleri kapsamında değildir?
a) Ortaya çıkması muhtemel olan farklı afetlerin gerçekleşmesini
önlemek amaçlanır.
b) Önleme, hazırlıklı olma ve erken tanı ve uyarı sistemleri ile ilgili
faaliyetleri içermektedir.
c) Seyyar tuvaletlerin kurulması sağlanır.
d) Afet olması muhtemel bölgedeki bulunan sağlık kuruluşlarının tıbbi
malzeme açısından yeterliliği sorgulanır.
e) Afet olması muhtemel bölgedeki sağlık kuruluşlarının afet yetenekleri
belirlenir.

9. Aşağıdakilerden hangisi afetlerde kişilerin hayatlarını kaybetme nedenleri


arasında değildir?
a) Uygun kurtarma tekniğinin kullanılmaması
b) Yardımın devam edememesi
c) Afete bağlı ve afet anındaki ölümler
d) Önlenemeyen ölümler
e) Cinayetler

251
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

10. Aşağıdakilerden hangisi triaj işlemleri ile ilgili yanlış bir ifadedir?
a) Birinci sınıf kartlar, acil müdahale gerektiren, müdahale yapılmaz ise
kaybedilebilecek afetzedeler için kullanılır.
b) Triaj afetzedelerin afet nedeniyle gördükleri zarar seviyesine göre
sınıflandırılması anlamına gelmektedir.
c) Afet sonrasında bölgeye ilk anda ulaşan sağlık ekipleri triaj işlemlerine
hemen başlarlar.
d) Triaj işlemleri, afetin oluştuğu alanda ya da sağlık kurumlarının acil
servislerinde yaralılara yapılan ilk müdahalelerden oluşmaktadır.
e) Afetlerde yapılan triaj işlemlerinde amaç, mümkün olduğu kadar fazla
kişinin kurtarılmasıdır.

Cevap Anahtarı
1.a, 2.d, 3.e, 4.c, 5.a, 6.b, 7.e, 8.c, 9.e, 10.c

252
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü,
Aile Eğitimi, Aile Danışmanlığı ve Psikososyal Destek Hizmetleri Daire
Başkanlığı (2016). Afet ve acil durumlarda psikososyal destek hizmetleri. 03
Aralık 2016 tarihinde http://eydb.aile.gov.tr adresinden erişildi.
Akdur R. (2001). Afetlere Hazırlık Ve Afet Yönetimi. Afetlerde Sağlık Hizmetleri
Yönetimi Kurs Notları. Ankara.
Aker, T. (2000). Felaketlerle Uğraşmak Tüketebilir. Temel Sağlık Hizmetlerinde
Psikososyal Travmaya Yaklaşım. İstanbul.
Amerikan Psikiyatri Birligi (APA). (1994). Mental bozuklukların tanısal ve sayımsal
el kitabı. (DMS-IV) E. Köroglu (Çev.). Ankara: Hekimler Yayın Birliği.
Arslan, Ü., Şahinöz, T. Ve Kaya, M. (2007). Afetlerde sağlık organizasyonu
çalışmaları, 7. TMMOB Afet Sempozyumu, Ankara.
Aydın, Sabahattin. (2007). Sağlıkta Dönüşüm Programı ve Yürütülen Hizmetler.
Sağlıkta “Sağlıklı” Bir Dönüşüm, MÜSİAD (Müstakil Sanayici ve İşadamları
Derneği), Çerçeve Dergisi.
Aydın, D. (2016). Afet sonrası psikososyal destek uygulamaları. İnsani ve Sosyal
Araştırmalar Merkezi. 10 Kasım 2016 tarihinde http://insamer.com
adresinden erişildi.
Babalıoğlu, N. (2001). Afetlerde Ruhsal Yardım. Afetlerde Sağlık Hizmetleri.
Yönetimi Kurs Notları. Ankara.
Beachley, M. (2000). Nursing in a disaster. Smith, C.M., Maurer, F.A. (Ed.).
Community Heath Nursing Theory and Practice. 2nd ed., Saunders
Company, United States.
Ebrinç, S, Yiğit S, Çetin M, Semiz Ü. B, Şendoğan N, Maden B & Balibey H. (2000).
17 Ağustos 1999 Kocaeli depremi sonrası poliklinik başvurularında kaygı,
umutsuzluk ve depresyon düzeylerinin deprem sonrası geçen süreyle
değişimin karşılaştırılması. 36. Ulusal Psikiyatri Kongresi, 3-7 Ekim, Antalya.
Ergüder, T. (2001). Marmara depremi ve sağlık sektörüne etkisi. Afetlerde Sağlık
Hizmetleri Yönetimi Kurs Notları. Ankara.
Eryiğit, U. , E. Saraç, S. Sayar, Ö. Yetim, H. Furuncu, Z. Ocak, Z. Balcı ve E.
Çakıroğlu.(2012). MRT and Trabzon NMRT’s Van Erçiş Earthquake
Operation, UMKE ve Trabzon UMKE’nin Van-Erçiş Depremindeki
Çalışmaları. The Journal of Academic Emergency Medicine (JAEM).
Hasmiller, S.B. (2006). Disaster. Staphone, M., Lancaste, J.,Thomas, L. (Ed.).
Foundation of Nursing in The Comunnity Oriented Practice, 2nd ed., Mosby,
China.

253
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri

Işık, Ö. , Aydınlıoğlu, HM., Koç, S., Gündoğdu, O., Korkmaz, G. ve Ay, A. (2012).
Afet Yönetimi ve Afet Odaklı Sağlık Hizmetleri. Okmeydanı Tıp Dergisi, No:
28, (Ek sayı 2).
Işıklı, S. (2013). Afetlerde psikolojik ilk yardım, Hacettepe Üniversitesi Psikoloji
Bölümü, HAMER, Ankara. 17 Kasım 2016 tarihinde
http://www.hamer.hacettepe.edu.tr adresinden erişildi.
İbiş, E. ve Kesgin, B. (2014). Türkiye’de sosyal hizmet ve medikal kurtarma
açısından Yalova, Van ve Simav depremlerinin incelenmesi. Dumlupınar
University Journal of Social Sciences, No. 41, ss:225-234.
Kalanlar, B. (2016). Kentsel Çevre ve Sağlık Bağlamında Van Depreminden
Çıkarılan Dersler. Artvin Çoruh Üniversitesi Doğal Afetler Uygulama ve
Araştırma Merkezi Doğal Afetler ve Çevre Dergisi, Vol:2(No.2),ss:100-107.
Kaya Cengiz, K. Ve Oğuzhan, T. (2001). İnsani yardımda minimum standartlar.
Afetlerde Sağlık Hizmetleri Yönetimi Kurs Notları. Ankara: ss: 106-115.
Kılıç, C. (2003). Ruhsal Travma Sonrası Stres Bozukluğu Gelişiminin Belirleyicileri:
Bir Gözden Geçirme. Aker T, Önder E, Editörler. Psikolojik Travma ve
Sonuçları. 5US Yayınları İstanbul: ss: 60.
Macit, İ. , Alparslan, ZN. ve Oğulata, SN. (2006). Afet Sonrası Kurtarma
Faaliyetlerinde Bilişim Hizmetlerinin Önemi. 3. Ulusal Tıp Bilişimi Kongresi/
Medical Informatics/ 06 Turkey, ss. 93-97
Oflaz, F. (2008). Felaketlerin psikolojik etkileri ve hemşirelik uygulamaları. CÜ.
Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Vol:12(No:3), ss: 70-76.
Oktay, C. (2002). Afetlerde Hastane Öncesi Müdahale ve Triaj. STED, Vol.11(No.4),
ss:136-139.
Polat, O. (2016). Afetlerde sağlık hizmetleri ve afet yönetimi. 20 Kasım 2016
tarihinde http://docplayer.biz.tr adresinden erişildi.
Putra, A., Petpichetcian, W., Manewat, K. (2011). Rewiew: Public health nurses’
roles and competencies in disaster management. Nurse Media Journal of
Nursing, Vol.1(No:1), ss: 1-14.
TC. Sağlık Bakanlığı, Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü (2001). Afetlerde sağlık
hizmetleri yönetimi. Kurs Notları, Ankara.
Vatan F. ve Salur, D. (2009). Yönetici Hemşirelerin Hastanelerdeki Deprem Afet
Planları Konusundaki Görüşlerinin İncelenmesi. VI. Türk Cerrahi ve Ameliyathane
Hemşireliği Kongresi, 3-9 Mayıs 2009, Kuşadası, Aydın.
Vatansever, K. (2001). Hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinin organizasyonu.
Afetlerde Sağlık Hizmetleri Yönetimi Kurs Notları. Ankara: ss: 79-88.
Yazıcı, K., Tot, S. ve Bal, N. (2000). Depreme maruz kalan kişilerde psikiyatrik ölçek
puanlarının sosyo-demografik özellikler ile ilişkisi. 36. Ulusal Psikiyatri
Kongresi, 3- 7 Eylül, Antalya.

254
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28
ÜLKEMİZDE AFET
YÖNETİMİNDE KURUMSAL
YAPILANMA

• Türkiye'de Afet Yönetimi DOĞAL AFETLER VE


• Ülkemizde Afet Yönetimi ile
İÇİNDEKİLER

İlgili Yapılan Şûralar ve Eylem AFET YÖNETİMİ


Planları
Dr. Öğr. Üyesi
Muhammed Fatih
ÇORAPSIZ

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Afet yönetiminde görev alan kurum
HEDEFLER

ve kuruluşları öğrenebilecek,
• Kurumların yetki ve sorumluluklarını
kavrayabilecek,
• Ülkemizde düzenlenen şûra ve
eylem planları hakkında bilgi sahibi
olabileceksiniz.

ÜNİTE ÜNİTE

1 12
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

TÜRKİYE'DE AFET
YÖNETİMİ

Afet Yönetiminde Afetlerde Görevli Afet Yönetiminde


AFAD
Kurullar Kuruluşlar Kurullar ve Şûralar

AFAD İl Afet ve Acil Durum


Başbakanlık Kentleşme Şûrası
Müdürlükleri Yüksek Kurulu

Afet ve Acil Durum


Çevre ve Şehircilik
Koordinasyon UDSEP 2023
Bakanlığı
Kurulu

Meclis Deprem
Deprem Danışma
İçişleri Bakanlığı Araştırma
Kurulu
Komisyonu

Afet Risklerinin
Azaltılması Ulaştırma Bakanlığı DASK
Platformu

Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Deprem Şûrası
Bakanlığı

Enerji Bakanlığı

Türk Silahlı
Kuvvetleri

Harita Genel
Komutanlığı

TÜBİTAK

256
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

GİRİŞ
İnsanoğlunun var oluşundan bu yana medeniyetler beşiği Anadolu sürekli
afetlere maruz kalmıştır. Ayrıca bu afetlerin birçoğu Anadolu’da yer alan
medeniyetleri yok edecek kadar büyük ve etkili olmuştur. Bu durum afet meydana
gelmeden önce, afet esnasında ve afet sonrasında ortaya çıkabilecek zararları en
az kayıpla atlatabilmek için geçmişten günümüze kadar afetlere karşı ciddi
tedbirler alınmasını bir zorunluluk hâline getirmiştir. Bu tedbirlerin alınması
yalnızca yerel yönetimlerin sorumluluğuna bırakılmayacak kadar geniş kapsamlı
faaliyetler içerdiğinden afetin meydana geldiği ülkede bu faaliyetleri etkin bir
şekilde yürütebilmek için merkezî bir örgütlenmenin oluşturulması gerekmektedir.
Bu ünitede afet yönetiminde ülkemizdeki durum hakkında bilgi verilmeye
çalışılarak afet yönetiminde ülkemizdeki kurumsal yapılanmada hangi kurum ve
kuruluşların hangi görev, yetki ve sorumluluklara sahip oldukları konuları genel
hatlarıyla ele alınacaktır.

TÜRKİYE’DE AFET YÖNETİMİ


Türkiye geçmişten günümüze kadar çeşitli afetlerle karşı karşıya kalan bir
ülke olmuştur. Meydana gelen bir afet yalnızca çevresel, sosyal ve ekonomik
zararlar vermekle kalmayıp aynı zamanda telafisiz bir durum olan can kayıplarına
da neden olmaktadır. Ülkemiz Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan “Afet Yönetiminde
Etkinlik” adlı özel ihtisas komisyonu raporuna göre doğa kaynaklı afetler, her yıl
Türkiye gayrisafi millî hasılasının yaklaşık %3’ü oranında ekonomik kayıplara yol
açmaktadır (ÖİK raporu, 2014).
1960 yılı sonrası afet yönetim aşamaları ile ilgili çeşitli uygulama
düzenlemeleri ve yönetmelikler çıkarılmıştır. Bu yönetmelikler 1999 Gölcük
Depremi’ne kadar yeterli olduğu düşünülse de bu afetin ardından yetersiz kaldığı
Ülkemiz gayrisafi millî gözlemlenmiştir. Bu yetersizlikleri ve kurumların yetki sorumluluk karmaşasını
hasılasının yaklaşık ortadan kaldırabilmek amacı ile 29.05.2009 tarihinde 5902 sayılı “Afet ve Acil
%3’ü afetlerle Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun” TBMM’de
mücadeleye kabul edilmiştir. Bu kanun kapsamında Başbakanlığa bağlı olarak “Afet ve Acil
harcanmaktadır Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)” kurulmuştur (ÖİK raporu, 2014).
Aynı zamanda bu kanunla birlikte Sivil Savunma Koleji, Afet ve Acil Durum
Eğitim Merkezine dönüştürülmüştür. Sivil Savunma Arama Kurtarma Birlik
Müdürlükleri 6111 sayılı Kanun gereğince bulundukları ilin AFAD Müdürlükleri
bünyesine katılmış ve aynı müdürlük emrinde görev yapmaktadırlar. Ayrıca resmî
kurumlarda bulunan Savunma Sekreterliği birimleri ve Savunma Uzmanlığı
kadroları kaldırılmış olup İl-İlçe Sivil Savunma Müdürlerinin görevleri sona ermiştir
(ÖİK raporu, 2014).
Ülkemizde geçmişte yaşanan afetlerde yeterli mücadelenin verilemediği
görülmüştür. Bu mücadelenin etkin bir şekilde yürütülememesinin ana nedenleri;
• Afet önleme çalışmalarının göz önünde bulundurulmaması,
• Risk azaltma ve hazırlık çalışmalarına yeterli önemin verilmemesi,

257
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

• Afetlerle ilgili birçok kurumun benzer sorumluluklara sahip olması ve


aralarında bir koordinasyon kurulamaması,
• Yetki karmaşalarının yaşanması,
• Toplumun sosyal ve ekonomik dinamiklerinin göz önünde
bulundurulmaması şeklinde sıralanabilir (ÖİK raporu, 2014).
AFAD’ın kurulması ile birlikte merkezî bir örgütlenme gerçekleştirilmiş olup
afetin meydana gelmesinden önce, afet esnası ve sonrasında yapılacak birtakım
çalışmaları koordine edecek kurum ve kuruluşlara ait yetki ve sorumluluklar
aşağıda alt başlıklar hâlinde incelenecektir.

AFAD’ın Teşkilat Yapısı


AFAD, etkin bir afet yönetimi sağlayabilmek için afet öncesi, afet esnası ve
hemen sonrası ve afet sonrası aşamalarda görev alacak kamu kurum ve
kuruluşlarının koordineli bir şekilde çalışabilmesi, bu konularla ilgili planlamalar
yapılması ve uygulanması gibi konularda görevini icra etmek amacıyla kurulmuştur.
Bu aşamalarda yapılacak görevleri yerine getiren AFAD birimleri aşağıda sıralanmış
olup ilave olarak bu birimlerin hiyerarşik yapısı Şekil 12.1’de gösterilmiştir.

• Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanlığı


• Müdahale Dairesi Başkanlığı
• İyileştirme Dairesi Başkanlığı
• Sivil Savunma Dairesi Başkanlığı
• Deprem Dairesi Başkanlığı
• Yönetim Hizmetleri Dairesi Başkanlığı
• Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı
• Bilgi Sistemleri ve Haberleşme Dairesi Başkanlığı
• Hukuk Müşavirliği.

Şekil 12.1. AFAD Birimlerinin Şematik Gösterimi


AFAD Başkanı, kurumun en üst amiri olup Başbakan veya ilgili Başbakan

258
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

Yardımcısına karşı sorumludur. Başkan kendisine yardımcı olacak en fazla iki


başkan yardımcısı görevlendirebilir. AFAD başkanının görevleri;
• Mevcut yasalar çerçevesinde, kalkınma planları ve yıllık programlara,
başkanlığın stratejik plan, performans ölçütleri ve etkin afet yönetim
ilkelerine uygun olarak yürütmek,
• Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulunun toplanması amacıyla bu
kurulun başkanı olan Başbakanlık Müsteşarına öneride bulunmak,
• Afet ve Acil Durum hâllerinde müdahaleyi koordine ederek yetkili üst
makamlara bilgi vermek,
• Afet sonrası arama - kurtarma faaliyetleri gösterecek sivil savunma birlik
müdürlüklerinin görev yerlerini STK’ler ve kamu kurum-kuruluşları ile
beraber koordineli bir şekilde tayin etmek,
• İç denetçi atamak,
• Resmî makamlar ve özel teşebbüsler ile ilişkileri yürütmek,
• Basın ve halkla ilişkiler faaliyetlerini planlamak ve yürütmek,
• Başkanlığın yıllık faaliyet raporu ve eylem planlarını hazırlamak ve
Başbakan veya ilgili bakan tarafından verilecek benzer görevleri yerine
getirmek,
şeklinde sıralanabilir (ÖİK raporu, 2014).

AFAD İl Müdürlüklerinin Görevleri


AFAD İl Müdürlüğü o ilin valisi tarafından sevk ve idare edilir. AFAD İl
Müdürlüğünün görevleri aşağıda maddeler hâlinde verilmiştir (ÖİK raporu, 2014):
• Sorumluluğundaki ilin afet ve acil durumlarda tehlike ve risklerini
belirlemek,
• Afetler için hazırlanan il planlarını, yerel yönetimler ve diğer kamu kurum
ve kuruluşları ile organize bir şekilde gerçekleştirmek,
AFAD İl Müdürlüğü • İl afet ve acil durum merkezini yönetmek,
o ilin valisine • Afet sonrası meydana gelen hasar tespitini gerçekleştirmek,
bağlıdır. • Afetlere ilişkin eğitimler düzenlemek,
• Afet yönetiminde görev almak isteyen gönüllüler ile sivil toplum
kuruluşlarını (STK) belgelendirmek suretiyle akredite etmek,
• İl ve ilçe düzeyinde sivil savunma planlarını hazırlamak ve uygulamak,
• Afet durumunda kullanılacak arama kurtarma teçhizatı ve afetzedelerin
beslenme ve sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere depolama
alanları kurmak,
• Kimyasal, biyolojik ve nükleer maddelerin tespiti ve arındırılması
hizmetlerini yürütmek,
• İl-İlçe afet acil yardım planlarını hazırlamak ve uygulamak
• İl sınırları içerisinde daha önce olmuş veya olası afet risklerine karşı etütler
yapmak.
AFAD İl Müdürlüklerinin afet durumunda çalışma şekli, iş birliği yapacağı
kurum ve kuruluşlar ile ilişkisini gösteren iş akış şeması Şekil 12.2’de verilmiştir.

259
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

Şekil 12.2. AFAD İl Müdürlükleri İş Akış Şeması


AFAD Başkanlığı tarafından hazırlanan 2013-2017 stratejik planında kurum,
afetlere karşı yapılması gereken faaliyetler konusunda güçlü ve zayıf olduğu

260
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

noktaları belirlemiş olup bu değerlendirmeler aşağıda maddeler hâlinde


sunulmuştur (AFAD Stratejik Planı 2013-2017).
AFAD Stratejik Planı’nda (2013-2017) AFAD’ın güçlü olduğu yönleri;
• Hizmet içi eğitimde köklü ve güçlü bir deneyime sahip olması,
• Mali yapısının güçlü olması,
• Teknik deneyimlere sahip olması,
• Afet hafızası/ geçmiş tecrübelerinin var olması,
• Yasal olarak gerekli yetkilere sahip olması,
• Tecrübeli mühendis kadrosuna sahip olması,
• Düzenleme ve koordinasyon yetkisine sahip olması,
• Direkt olarak Başbakanlığa bağlı bir kurum olması,
• Ülkede afetler konusunda tek otorite olması,
• Özveriyle çalışan elemanlara sahip olması,
• Uluslararası ciddi yardım faaliyetlerini yürütebilmesi,
• Kaynak kullanım kolaylığı/kaynaklara erişim kabiliyetine sahip olması,
• Bünyesinde farklı disiplinleri barındırıyor olması,
şeklinde sıralanırken AFAD’ın iyileştirilmesi gereken yönleri aşağıdaki gibi
sıralanmıştır (AFAD Stratejik Planı 2013-2017):
• Risk yönetimi anlayışının yaygınlaştırılması,
• Mühendislerin çalışma alanlarının tanımlanması,
Afet yönetimi ile • Kurumsal yapı ve görevlerin net bir şekilde belirlenmesi,
ilgili çalışmalar
• Daireler ve çalışma grupları iletişimi,
bütünlük içerisinde
• Yerel ve ulusal politika desteği,
yapılmalıdır.
• AFAD ile yerel yönetim ilişkisi,
• Mevzuatın güncelliği,
• 5902 sayılı Kanun’un içselleştirilmesi,
• İl teşkilatlanması.

Afet Yönetimi ile İlgili Oluşturulan Kurullar


5902 sayılı Kanun kapsamında afet durumlarında afet yönetimi ile ilgili
çalışmaların bütünlük içerisinde yapılması amacıyla “Afet ve Acil Durum Yüksek
Kurulu”, “Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu”, “Deprem Danışma Kurulu” ve
“Afet Risklerinin azaltılması Platformu” kurulları oluşturulmuştur. Bu kurulların
görev, yetki ve sorumlulukları ile işleyiş yapıları genel hatları ile ayrı ayrı ele
alınacaktır.

Afet ve acil durum yüksek kurulu


AFAD Başkanlığınca hazırlanan plan, program ve raporları değerlendirmekle
görevlidir. Kurul, başkanın isteği üzerine yılda en az iki kez toplanmaktadır. Ayrıca
Kurul Başkanı gerekli gördüğü hâllerde kurulu toplayabilir. Kurula Başbakan veya
ilgili Başbakan Yardımcısı başkanlık eder. Kurul üyeleri aşağıda sıralanmıştır (ÖİK
raporu, 2014).
• Millî savunma Bakanı

261
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

• İçişleri Bakanı
• Dışişleri Bakanı
• Maliye Bakanı
• Milli Eğitim Bakanı
• Çevre ve Şehircilik Bakanı
• Sağlık Bakanı
• Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
• Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
• Orman ve Su İşleri Bakanı.
Afet ve acil durum koordinasyon kurulu
Bu kurulun amacı afet durumunda afet bölgesinden gelen bilgileri
değerlendirmek, alınacak tedbirleri belirleyerek uygulanmasını sağlamak ile
kurum, kuruluşlar ile STK’ler arasındaki koordinasyonu gerçekleştirmektir. Bu
kurul yılda en az 4 kez toplanır. Kurul Başkanı çağrısı üzerine olağan dışı
Ülkemizde etkin toplantılarda gerçekleştirilebilir. Bu Koordinasyon Kuruluna Başbakanlık Müsteşarı
afet yönetimi başkanlık eder ve kurulda görev yapan üyeler aşağıda sıralanmıştır
sergileyebilmek (www.afad.gov.tr):
için dört ayrı kurul
oluşturulmuştur. • Millî savunma Bakanlığı Müsteşarı
• İçişleri Bakanlığı Müsteşarı
• Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı
• Maliye Bakanlığı Müsteşarı
• Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı
• Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı
• Sağlık Bakanlığı Müsteşarı
• Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı
• Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı
• Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşarı
• Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı
• AFAD Başkanı
• Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkanı
• İlgili bakanlıklar, kurul başkanlığı veya diğer kuruluşlarda görevlendirilecek
üst düzey yöneticiler
Deprem danışma kurulu
Deprem Danışma Kurulu, meydana gelebilecek depremlerden korunma,
deprem sonrası ortaya çıkabilecek zararları en aza indirgeme ve depremler
sonrasında yürütülecek çalışmaların önerilmesi ve belirlenmesi gibi faaliyetleri
yürütür. Bu kurul, yılda en az 4 kere toplanır. Kurul Başkanı çağrısı üzerine olağan
dışı toplantılarda gerçekleştirilebilir. Bu kurulun başkanı AFAD başkanıdır. Deprem
Kurulunda görev yapan üyeler (http://www.deprem.gov.tr);
• Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Temsilcisi,
• Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü
Müdürü,

262
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

• Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürü,


• Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Başkanı,
• Türkiye Kızılayı Genel Başkanı,
• Deprem ile ilgili akademik çalışmaları bulunan ve Yükseköğretim Kurulu
tarafından bildirilen en az 10 üniversite öğretim üyesi arasından AFAD
başkanınca belirlenecek 5 üye,
• AFAD Başkanı tarafından belirlenecek akredite edilmiş STK’lerden 3
üyeden oluşmaktadır
Afet risklerinin azaltılması platformu
Toplumlarda afete karşı duyarlılık o toplumun gelişmişlik düzeyi ile
doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle afetlere karşı hazırlıklı olma ve toplumda afetlere
duyarlılık oluşturulması bir zorunluluk hâline gelmiştir. Ülkemizde hem toplumun
afetlere karşı duyarlılığını artırma ve hem de risklerin azaltılmasına yönelik plan-
programlar yaparak uygulamaya koyma görevlerinin yürütülmesine destek olmak
amacıyla 2011 yılında “Afet Risklerinin Azaltılması Platformu” kurulmuştur.
Bu platforma AFAD Başkanı başkanlık eder. Bu platform yılda en az bir kez
toplanır ve Genelkurmay Başkanlığı, üniversiteler, bakanlıklar, yerel yönetim ve
medya kuruluşları, STK’ler, AFAD alanında faaliyet yürüten meslek odaları ve özel
sektör temsilcilerinden oluşan 53 üyeye sahiptir (ÖİK raporu, 2014).

Afet Yönetiminde Görev Alan Kurum ve Kuruluşlar


Afet yönetiminde
birçok kurum ve Afet öncesi, afet esnası - hemen sonrası ve afet sonrası aşamalardan oluşan
kuruluş görev afet yönetimi afetin hangi kaynaktan oluştuğuna bakmaksızın afetin
almaktadır. oluşturabileceği riskleri önceden belirleyerek azaltmak ve afet sonrası yapılacak
faaliyetlere hazır olmak ve mümkün olabilen en az zararla afeti atlatabilmek
esaslarına dayanmaktadır.
Ülkemizde etkin bir afet yönetimi sağlamak için merkezî kuruluşlar, yerel
yönetimler, STK’ler, özel sektör, meslek odaları ve medya gibi tüm toplumu
kapsayan, geniş perspektife sahip planlama ve organizasyonun oluşturulması
gerekmektedir.
Etkin bir afet yönetimi gerçekleştirebilmek için ülkemizde kanunların yetki
verdiği merkezî kuruluşlar sıralanmıştır. Bu merkezî kuruluşlarının bazıları ile afet
durumunda görev alan diğer bazı kurum ve kuruluşların gerçekleştireceği
faaliyetler genel hatları ile sunulmuştur (ÖİK raporu, 2014):

• Ülkemizde afet yönetiminde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı


Bireysel
Etkinlik

ile AFAD Başkanlığının ortak yetkilere sahip olduğu alanları


araştırınız.

• Başbakanlık
• AFAD Başkanlığı

263
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

• TOKİ Başkanlığı
• Doğal Afet Sigortaları Kurumu
• Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
• İçişleri Bakanlığı
• Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
• Karayolları Genel Müdürlüğü
• Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü
• Türk Hava Yolları
• Devlet Hava Meydanları İşletmesi
• Sağlık Bakanlığı
• Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
• Enerji ve Tabii Kaynaklar Müdürlüğü
• Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
• Kalkınma Bakanlığı
• Maliye Bakanlığı
• Orman ve Su İşleri Bakanlığı
• Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
• Meteoroloji Genel Müdürlüğü
• Orman Genel Müdürlüğü
• Türk Silahlı Kuvvetleri
• Harita Genel Komutanlığı
• Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK).

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı


Çevre ve Şehircilik Bakanlığına afet yönetiminin her aşamasını kapsayacak
şekilde birçok yetki ve sorumluluk verilmiştir. Depreme dayanıklı güvenli binaların
yapım aşamasında denetimini gerçekleştirmek amacıyla yapı denetim birimlerinin
kurulması bu Bakanlığın görevleri arasındadır. Ayrıca bu yapı denetim birimleri
gerçekleştirdiği faaliyetlerden dolayı bakanlığa karşı sorumludur.
AFAD Başkanlığına
verilen görevlerin 5902 sayılı Kanun ile Başbakanlık AFAD Başkanlığına verilen görevlerin
birçoğu Çevre ve birçoğu yeni çıkarılan kanun, kanun hükmünde kararnameler ve yönetmelikler ile
Şehircilik Bakanlığına Çevre ve Şehircilik Bakanlığına da verilmiştir. Yürürlükteki mevzuatlara göre bazı
da verilmiştir.
görevler her iki kurumun yetki sınırları içerisindedir (ÖİK raporu, 2014).

Sağlık Bakanlığı
Sağlık Bakanlığının alt birimlerinden olan “Acil Sağlık Hizmetleri Genel
Müdürlüğü”, etkin bir afet yönetimi sağlanabilmesi için sağlık alanında yapılması
gereken görevleri yerine getirmek amacıyla yetkilendirilmiştir. Bu genel
müdürlüğün olası bir afet durumunda görevleri (ÖİK raporu, 2014);

• Afet durumlarında tüm ülkede sağlık hizmetlerini planlamak ve yürütmek,


• Hastane acil servisleri öncesi birimler kurmak ve gerektiğinde bunları acil
servislerle bütünleştirmek ile acil hasta sevk ve naklini sağlamak,
• Tüm ambulansların (Kara, Hava ve Deniz) koordinasyonunu sağlamak,

264
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

• Meydana gelen afet sonrası tıbbi kurtarma ve acil sağlık hizmetlerini


organize bir şekilde yürütmek,
• Yurtdışında meydana gelen afetler için kamu, özel sektör ve STK’lerle
koordineli çalışarak sağlık ve insani yardım faaliyetlerinde bulunmak,
• İnsan sağlığını tehdit eden kimyasal, biyolojik vb. maddelere karşı tedbir
almak ve zamanında müdahale için gerekli organizasyonu sağlamak,
• Toplumun ilk yardım alanında bilgi ve becerilerini geliştirmek amacıyla
eğitimler düzenlemek,
• Afette görev alacak personelin eğitimine katkıda bulunmak amacı ile
tatbikatlar düzenlemek şeklinde sıralanabilir.

Türk Silahlı Kuvvetleri


Türk silahlı kuvvetleri afet yönetim aşamasının en önemli organlarından
biridir. Afet yönetimi amacıyla kurulan birçok komite de temsilcileri
bulunmaktadır. Ayrıca kendi bünyesinde bulunan iyi eğitilmiş disiplinli birlikleri ile
ülkemizde geçmişte meydana gelen her afet sonrasında kendi imkân ve
Türk Silahlı Kuvvetleri kaynaklarını kullanarak afetzedelere her türlü desteği sağlamışlardır. Ülkemizde
her afet sonrasında 1999 Gölcük depremi sonrası Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı
afetzedelere her türlü olarak özel arama-kurtarma birlikleri kurulmuştur (Akdağ S.E., 2002, ÖİK raporu,
desteği
2014).
sağlamıştır.

•Yönetmeliklerin 1999 Gölcük depremine kadar yeterli olduğu


Örnek

düşünülse de bu afetin ardından yetersiz kaldığı gözlemlenmiştir.


Bu yetersizlikleri ve kurumların yetki sorumluluk karmaşasını
ortadan kaldırabilmek amacı ile 29.05.2009 tarihinde AFAD
kurulmuştur.

Bu birlikler özel eğitimlerden geçirilerek birçok afete (sel, deprem, nükleer


afetler vb.) karşı hazırlanmış ve donanımlı hâle getirilmiştir. Ayrıca Hava, Deniz ve
Jandarma Kuvvet Komutanlıkları tarafından da kurulmuş arama kurtarma birlikleri
de bulunmaktadır. Özellikle büyük afetler sonrasında iyi koordine edilemeyen
lojistik destek sağlama faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi amacıyla asker - sivil iş
birliği tugayı kurulmuştur (Akdağ S.E., 2002,ÖİK raporu, 2014).
TSK İnsani Yardım Tugayı Doğal Afet Arama Kurtarma Tabur Komutanlığı
tarafından; 19 Kasım-04 Aralık 2014 tarihleri arasında, Ankara’da, Türkiye-
Afganistan-Pakistan Birleşik Doğal Afetlerde Arama Kurtarma Tatbikatı icra
edilmiştir. Bu tatbikata ait bir fotoğraf Şekil 12.3’te gösterilmiştir (www.kkk.tsk.tr).

265
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

Şekil 12.3. TSK Tarafından Gerçekleştirilen Afet Tatbikatı


Türk Silahlı Kuvvetleri, afet öncesi alınacak tedbirler ile afet esnası ve
sonrasında gerçekleştireceği faaliyetleri kendi bünyesinde planlayarak il-ilçe acil
yardım planları ile bütünleştirmektedir (Akdağ S.E., 2002, ÖİK raporu, 2014).

Yerel Yönetimler
Afet yönetiminde etkin rol üstlenen kurumlardan biri de yerel yönetimlerdir.
Yerel yönetim ve yöneticileri ile entegre edilmiş bir afet yönetim modelinin çok
daha başarılı sonuçlar verdiği görülmüştür. Türkiye’de afet yönetimi konusunda
yapılan kanunların, yerel yönetimlere verdiği yetki ve sorumluluklar, bütçe
yetersizliğinden dolayı yeterince uygulama imkânı bulamamıştır (ÖİK raporu,
2014).
Yerel yönetimler için yapılan son yasal düzenlemelerle ilgili yörenin
özelliklerini de dikkate alarak afetlere karşı korunma ve hazırlık planlarının
yapılması, afet sonrasında kullanılacak ekipman ve donanımların hazırlanması gibi
görevler yerel yönetimlere de verilmiştir. Yine bu yasal düzenlemelerle İl Özel
İdarelerinin kaldırılmasıyla bu idarelere bağlı olarak görev yapan AFAD İl
Müdürlüklerinin sevk ve idaresi o ilin valisi tarafından yapılmaktadır (ÖİK raporu,
2014).

Yükseköğretim Kurumları
Her alanda olduğu gibi afet alanında da akademik araştırmalar ve yine bu
alanda yapılan bilimsel çalışmalar nedeniyle ülkelerdeki yükseköğretim kurumları
(üniversiteler, enstitüler vb.), o ülkenin afet yönetim modelinin oluşturulmasında
en önemli rolü üstlenen kurumlardan biridir (ÖİK raporu, 2014).
Ayrıca bazı üniversiteler kurdukları araştırma ve uygulama merkezleri
aracılığıyla mevcut bilgi ve tecrübelerini kullanıma açarak o ülkenin afet
yönetiminde etkin bir şekilde katkıda bulunmaktadır (ÖİK raporu, 2014).

Meslek Odaları
Ülkemizde afet yönetimine etkin olarak katılan/katılması gereken meslek
odalarının başında Türkiye Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB), Türk
Tabipler Birliği (TTB) ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) gibi oluşumlar gelmektedir. Bu

266
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

meslek kuruluşlarının afet yönetim aşamalarının tümünde aktif rol alması


gerekmektedir (ÖİK raporu, 2014).

Sivil Toplum Kuruluşları (STK)


Yerel düzeyde etkili bir afet politikası yürütebilmek için toplumun afet
yönetim sistemine aktif bir şekilde dâhil edilmesi gerekmektedir. Faaliyet alanına
bakılmaksızın her STK’nin afetlerde üstlenebileceği görevleri vardır. Bu görevler,
afet öncesinde toplumu bilinçlendirmek, afet esnası ve hemen sonrasında
STK’ler afet ilkyardım ve kurtarma çalışmaları, afet sonrasında ise geçici barınak temin edilen
yönetimine etkin bir afetzedelerin her türlü ihtiyaçlarının karşılanmasıdır (Yılmaz A., 2003, ÖİK raporu
şekilde dâhil 2014).
edilmelidir.
Skinner (1992)a göre STK’ler afetlere yönelik olarak aşağıdaki görevleri
üstlenebilirler:
• STK’ler toplumu afetleri önleme ve zararları azaltma çalışmalarına katılma
konusunda teşvik edebilirler.
• Afetlere yönelik çalışmalarda toplum ile devlet arasında köprü görevi ifa
edebilirler.
• Yerel veya ulusal düzeyde eğitim, araştırma ve yardım gibi uzun süreli
etkinlikler gerçekleştirebilir ve bu amaçla kamu kurum ve kuruluşları ile iş
birliği içerisinde çalışabilirler.
Afet yönetiminde merkezî-yerel kurum ve kuruluşların katkısı ne kadar
büyük olursa olsun büyük afetlerde sivil halk desteğinin büyük bir potansiyel
olduğu görülmüştür. Ülkemizde 1999 Gölcük depremi sonrası başta arama
kurtarma faaliyetleri olmak üzere birçok çalışma sivil halk desteği ile
yapılabilmiştir. Bu afetten sonra STK’lerin ve halkın afet yönetiminin her aşamasına
dâhil edilmesi gerektiğinin önemi daha iyi anlaşılmış olsa da bu konuda yeterli
altyapı oluşturulamamıştır (ÖİK raporu, 2014).
Türkiye’de afet yönetimi ile ilgili olarak özel bir statüde bulunan STK’lerin
merkezindeki kuruluş olan Türk Kızılayıdır. Bu kuruluş kurulduğu ilk günden
günümüze kadar afet yönetimin her aşamasında aktif roller üstlenmiştir. Türk
Kızılayı diğer derneklerden farklı olarak bir kamu tüzel kişiliğine sahiptir (ÖİK
raporu, 2014).
Türk Kızılayının afetlere ilişkin görevleri aşağıda maddeler halinde
sıralanmıştır (Yılmaz A., 2003):

• Afet bölgesinde temin edilmesi gereken çadır, battaniye, yiyecek ve


giyecek gibi yardımların ivedilikle yapılması için hem genel merkezde ve
hem de afetin gerçekleştiği bölge de bir organizasyon oluşturmak,
• İlgili kuruluşlarla iş birliği içerisinde afetin yaygınlık ve şiddet derecesini
göz önünde bulundurarak afetzedelerin geçici barınma, yiyecek-içecek,
giyim ve gerekli acil ihtiyaç maddelerini temin etmek,
• Hem yurt içi ve hem de yurt dışından gelen yardım (tıbbi, gıda, giyim vb.)
malzemelerini/paketlerini depolayarak uygun bir şekilde dağıtımını
yapmak,

267
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

• Yapılan planlamalara göre yerel yönetim grupları ile iş birliği yaparak nakdî
yardımların afetzedelere mevzuata uygun olarak ulaştırılmasını sağlamak,
• Sağlık Bakanlığı ve ilgili kuruluşlarla iş birliği yaparak sağlık ekibi, tıbbi
malzeme, kan ve kan ürünlerini afetten etkilenen ve ihtiyaç duyulan
bölgelere göndermek,
• Dışişleri Bakanlığı ile iş birliği yaparak yurt dışından gelecek acil yardım
ihtiyaçları konusunda “Uluslararası Kızılay ve Kızılhaç Dernekleri Birliği
(LIG)” ile bağlantı kurmak.
Ülkemizde meydana gelen 1999 Gölcük depremi sonrasında Türk Kızılayı,
afetlere hazırlıklı olma ve zarar azaltma faaliyetlerinde de bulunmaya başlamıştır.
Ayrıca Türk Kızılayı bünyesinde çağdaş teknolojiye sahip bir “Afet Operasyon
Merkezi (AFOM)” kurulmuştur. Yine bu merkeze bağlı olarak “Deprem Araştırma
ve Bilgi Merkezi” kurulmuş ve deprem sonrası hasar ve ihtiyaç tahminleri
1999 Marmara yapılmaya başlanmıştır.
depremi ülkemizde
afet yönetimi için bir Sonuç olarak STK’lerin afet yönetim organizasyonunda desteklenmesi,
dönüm noktasıdır. ulaşım ve donanım gibi ihtiyaçlarının sponsorlar veya bağış yolu ile karşılanması
unutulmaması gereken önemli bir husustur (Çelikmen F., 1998).

Medya
Her alanda olduğu gibi afet yönetiminde de bilgi akışı ve haberleşme büyük
bir öneme sahiptir. Toplumun afet öncesi, afet esnası ve afet sonrasında
zamanında ve doğru bilgilendirilmesi, medya organlarının afet hakkındaki bilgilere
gecikmeksizin ulaşmasına ve yayımlamasına bağlıdır. Bu durum afet yönetiminde
medya yöneticilerine önemli görev ve sorumluluklar yüklemektedir (ÖİK raporu,
2014).
Ülkemizde 9 Kasım 2011 tarihinde Van ilimizde meydana gelen deprem
sonrasında bilgi akışı sağlayan medya mensuplarına ait görüntü Şekil 12.4’te
gösterilmiştir (www.afad.gov.tr).

Şekil 12.4. Van Depremi Sonrası Medya Mensupları


Özellikle afetlerde ortaya çıkabilecek zararları mümkün olabilecek en az
düzeyde tutabilmek amacıyla gerçekleştirilen zarar azaltma ve hazırlıklı olma
çalışmalarında halkın afetlere karşı bilinçli ve bilgili olmasını sağlayabilmek için
medya vazgeçilmez bir iletişim aracıdır. Ancak ülkemizde medya afet yönetiminde

268
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

etkin bir şekilde kullanılamamaktadır.


Afet yönetiminde afet esnası ve sonrası aşamasında toplumda afetle ilgili
aşırı derecede bilgi edinme talebi doğmaktadır. Özellikle büyük afetler sonrasında
medyanın bu talebi karşılayamaması, toplumda kaygı verici problemleri de
beraberinde getirmektedir. Toplumda oluşan bu endişe verici durumun ortadan
kaldırılması ise ancak hem medya da afet yönetimi alanında hem de resmî
kurumlarda medya alanında uzman kişilerin görevlendirilmesiyle ortadan
kaldırılabilir (ÖİK raporu, 2014).
Medyanın bir diğer görevi de afet yönetiminde toplumun afetlere karşı bilgi
ve becerilerinin artırılmasına yönelik olması ve bilimsel gerçeklerle desteklenebilir
olmasıdır. Diğer bir ifadeyle medya afetle ilgili bilgileri topluma sunarken panik
ortamı oluşturacak olgulardan kaçınmalı aksine doğru bilgilendirme yaparak
Afet yönetiminde bireylerin afetlerden dolayı oluşabilecek riskler hakkında kendileri için en doğru
medya çok önemli olan kararı yine kendilerinin vermelerine yönelik çalışmalarda bulunmalıdır (ÖİK
bir iletişim aracıdır. raporu, 2014).
Kamusal iletişim, afet yönetim sürecinin en önemli parametrelerinden
biridir. Afet yönetiminde kamusal iletişime devlet-vatandaş ilişkileri çerçevesinde
bakıldığında en ağır rollerden birini de medya organlarının üstlendiği
görülmektedir. Medyanın bu görevde etkin rol üstlenmesinin asıl nedeni bireysel
iletişim kanallarından gelecek bilginin her zaman doğrulanabilir bir bilgi kaynağı
olmamasından dolayıdır. Çünkü bireysel iletişim kanalları bilgiyi hızlı bir şekilde
yayarken aynı zamanda bilgi kirliliğine yol açabilmekte ve yanlış yönlendirmelere
neden olabilmektedir (ÖİK raporu, 2014).
Afet yönetim sürecinde etkin bir haberleşme sağlamak ve bilgi aktarımını
doğru bir çerçevede gerçekleştirebilmek için bilgiyi sunacak makamların belli
ilkelere uyması gerekmektedir. Bu ilkeler aşağıda sıralanmıştır (ÖİK raporu, 2014):
• Risklere ilişkin verileri sistemli bir şekilde toplayarak elde etmek,
• Risk verilerini riske maruz kalan bireylere anlayabilecekleri bir şekilde
açıklayarak sunmak,
• Vatandaşları ve STK’leri ciddiye almak ve kullanılan iletişim yöntemiyle
bunu ortaya koymak,
• Afetler veya risklerle ilgili elde edilen bilgilerin sunulmasında hem
Afetlerle mücadele ulaşılabilir ve hem de tek kaynak olmak,
etme • Risklerin olası sonuçlarını ya da afetlerin meydana geldikten sonraki
yöntemlerinden biri sonuçlarını toplumu paniğe sevk etmeyecek şekilde paylaşarak alternatif
de hızlı ve plansız senaryoları gündeme getirmek,
kentleşmeyi
• Sorumluluk üstlendiğini göstermek ve varsa hataları kabullenmek,
önlemektir.
• Yukarıda verilen ilkelere sahip bir kurumsal iletişim planı (özellikle STK ve
medya organları ile) yapmak ve bunu sürekli güncel tutmak.

ÜLKEMİZDE AFET YÖNETİMİ İLE İLGİLİ YAPILAN


ŞÛRALAR VE EYLEM PLANLARI

269
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

Kentleşme Şûrası
Afet yönetimi açısından 2010 yılında gerçekleştirilen kentleşme şûrası
sonucunda “Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı” hazırlanarak
uygulamaya konulmuştur. Bu planda konu hakkında aşağıda verilen birtakım
strateji ve eylemler belirlenmiştir (ÖİK raporu, 2014, KENTGES Eylem Planı, 2010).
• Afet yönetim sisteminin tümleşik ve etkin bir hâle getirilmesi,
• Afet tehlike ve riskleri belirlenerek olası riskleri azaltmaya yönelik
süreçlerin aktif hâle getirilmesi,
• Şehircilik ve planlama mevzuatının afetlerin meydana gelebileceği riskli
bölgelere yerleşimin engellenerek olası zararları azaltmak amacıyla gerekli
(tehlike, risk analizi ve sakınım vb. ) planlamalar yaparak afetlere etkin
müdahale sağlanması.
Bu şûra çalışmalarının sonuçları Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
koordinatörlüğünde sağlıklı ve güvenli yaşam alanlarının oluşturulmasında katkıda
bulunmaktadır.

Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı (UDSEP-2023)


Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı AFAD bünyesinde bulunan Deprem
Danışma Kurulu tarafından olası depremlerin etkilerini azaltmak ve deprem
kaynaklı (fiziksel, sosyal, ekonomik ve çevresel) kayıpları en aza indirgemek
amacıyla hazırlanmıştır.
Bu planla elde edilmek istenen en önemli sonuç depremlere karşı dayanıklı,
güvenli ve sürdürülebilir yaşam alanları oluşturulmasını sağlamaktır (UDSEP-2023,
Kısa dönem değerlendirme Raporu, 2014, ÖİK raporu, 2014).
Deprem ülkemizin en önemli afet türü olmasına rağmen bu plandaki
eylemler diğer afet türleri açısından da uygulanabilir nitelikler taşımaktadır.
Kalkınma Bakanlığı Özel İhtisas Komisyonunun 2014 yılında hazırladığı raporda, bu
eylem planının başarılı olmasının, ülke olarak benimsenmesine, desteklenmesine
ve belirlenen faaliyetlerin gerçekleştirilmesine bağlı olduğu belirtilmiştir (UDSEP-
2023, Kısa dönem değerlendirme Raporu, 2014, ÖİK raporu, 2014).

TBMM Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde


Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Meclis Araştırma
Komisyonu Raporu
Bu Meclis Araştırma Komisyonu 16 üyeden oluşmaktadır. Ülkemizde İstanbul
başta olmak üzere deprem riskinin ve bu riske bağlı olarak alınacak tedbirlerin
belirlenmesi konusunda bir rapor hazırlayarak TBMM’ye sunmuştur. Ayrıca bu
araştırma komisyonundan aşağıda maddeler hâlinde sıralanan depremle ilgili
konular hakkında araştırma yapması da istenmiştir:
• Deprem riskinin araştırılması,
• Acil önlemlerin alınması,

270
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

• Tedbirlerin tespiti,
• Deprem yönetiminde alınması gereken önlemler,
• Çözüm önerilerinin belirlenmesi ve uygulanması,
• Binalarla ilgili alınması gereken önlemler,
• Depremin etkilerini en aza indirebilmek için alınması gereken önlemler,
• Depreme karşı yapıların dayanıklılığı konusunda tespitler,
• Deprem konusunda da bilinçlendirme,
• Mevcut binaların sağlamlaştırılması,
• Depremin öncesinde ve sonrasında nelerin yapılması gerektiği.
Hazırlanan bu raporun ilk bölümünde komisyonun kuruluşu, yaptığı
toplantıları, yapılan bilgi taleplerini ve yerinde inceleme çalışmalarını genel
Afet yönetimi hatlarıyla ifade etmiştir. Raporun ikinci bölümünde 1999 depremi sonrasından
hususunda TBMM’de günümüze kadar yapılan ve afet yönetiminin bir aşaması olan zarar azaltma ve
araştırma iyileştirme çalışmaları hakkında bilgiler sunulmuştur. Ayrıca bu bölümde bilgi
komisyonları sistemleri ve araştırma projeleri ( ör. Bina Bilgi Sistemleri, Deprem Bilgi Sistemleri
kurulmuştur. vb.) ile ilgili hususlar özetlenmiştir. Hazırlanan raporun ilk iki bölümünde ülkemizde
depremlerle ilgili olarak kurumsal kapasite ve mevcut kaynakların belirlenmesine
olanak sağlamıştır.
Üçüncü bölümde ise başta ülkemizin en büyük afet problemi olan
depremlerle ilgili sorunlar olmak üzere afet yönetiminde karşılaşılan sorunlar ele
alınmıştır. Raporun dördüncü bölümünde afet politikasının temel faktörleri ve
uygulama araçları hakkında bilgiler bulunmaktadır.
Ayrıca bu bölümde Afet Yönetim Sistemi, risk yönetimi, Ulusal afet arşivi,
kurumlar vb. hakkında bilgiler verilmiştir. Raporun son bölümünde ise komisyonun
önerilerine yer verilmiş olup bu önerilerin eylem planlarına dönüştürülmesi
hususuna dikkat çekilmeye çalışılmıştır.

Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS)


17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem sonrası çok sayıda can
kaybı ve büyük maddi kayıplar yaşanmıştır. Deprem sonrası ortaya çıkabilecek
zararları mümkün olabilecek en alt düzeye indirebilmek için alınan önlemlerden
biri de “Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS)” olup yayımlanan kanun hükmünde
kararname ile 27.09.2000 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yine aynı tarihte meskenler
Elektrik ve su için ZDS yapmak üzere “Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK)” kurulmuş olup
aboneliği için Zorunlu teminat vermeye başlamıştır.
Deprem Sigortası
yaptırılmalıdır. ZDS ve DASK 2012 yılında yayımlanan kanunla tapu ve konut kredisi
işlemlerine ilave olarak elektrik ve su aboneliği işlemlerinde de zorunlu hâle
getirilmiştir. 1999 yılında ZDS oranı yüzde 4 civarında iken 2012 yılında bu oran
%27’ye ulaşmıştır. ZDS’nin zorunlu olması göz önünde bulundurulduğunda
gerçekleştirilen sigortalılık oranının istenen düzeyde olmadığı görülmektedir (ÖİK
raporu, 2014).
ZDS sigortalılık oranında arzu edilen düzeye ulaşılamamış olmasına rağmen
sigortalı sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu durum Şekil 12.5’te verilen Hazine

271
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

Müsteşarlığı tarafından hazırlanan 2010 – 2014 yılları arasında ZDS sigortalılık


oranındaki artış grafiğinden de görülebilmektedir (UDSEP-2023).

Şekil 12.5. 2010 – 2014 Yılları Arasında ZDS Sigortalılık Oranındaki Artış (UDSEP-2023)

Deprem Şûrası
İstanbul’da 29 Eylül – 1 Ekim 2010 tarihleri arasında deprem konusunda
neler yapılması gerektiğini tartışmak ve uygulamaya konması gereken tedbir ve
kararları belirlemek amacıyla çeşitli kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler,
STK’ler, meslek odaları ve özel sektör temsilcilerinin katılımı ile geniş bir
platformda düzenlenmiştir. Bu şûraya 354 üye davet edilmiş ve aşağıda verilen
konular hakkında farklı oturumlarda değerlendirmeler yapılmıştır (ÖİK raporu,
2014):
• Kurumsal Yapılanma,
• Mevzuat,
• Afet Bilgi Sistemi,
• Mevcut Yapıların İncelenmesi ve Yapı Denetimi,
• Yapı Malzemeleri,
• Kaynak Temini ve Sigorta,
• Eğitim Komisyonları Raporları.
Şûra sonucunda afet zararlarının azaltılmasına yönelik önlemler belirlenerek
bu önlemlerin siyasi otoriteler tarafından hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi için bir
sonuç bildirgesi yayımlanmıştır.
Bireysel Etkinlik

•Ülkemizde daha iyi bir afet yönetimi sağlanabilmesi için hangi


kurum/kuruluşlara hangi yetki ve sorumluluklar verilmelidir?

272
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

•Ülkemiz geçmişten günümüze kadar çeşitli afetlerle karşı karşıya kalan bir
ülke olmuştur. Afetlere karşı hazırlıklı olmak ve etkin bir afet yönetimi
sergileyebilmek için merkezî bir örgütlenmenin oluşturulması gerekmektedir.
Oluşturulan bu merkezî yapı sayesinde hem afet öncesinde hazırlıklı olmak
ve hem de afet esnası ve sonrasında arama kurtarma - ilk yardım faaliyetleri
organize bir şekilde yürütülebilmektedir.
Özet
•Ülkemizde afet yönetiminde kurumların yetki ve sorumluluk karmaşasını
ortadan kaldırabilmek amacıyla 29.05.2009 tarihinde 5902 sayılı "Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun"
TBMM'de kabul edilmiştir. Bu kanun kapsamında Başbakanlığa bağlı olarak
"Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)" kurulmuştur.
•Ülkemizde geçmişte yaşanan afetlerde yeterli mücadelenin verilemediği
görülmüştür. Bu mücadelenin etkin bir şekilde yürütülememesinin ana
nedenleri:
•Afet önleme çalışmalarının göz önünde bulundurulmaması,
•Risk azaltma ve hazırlık çalışmalarına yeterli önemin verilmemesi,
•Afetlerle ilgili birçok kurumun benzer sorumluluklara sahip olması ve
aralarında bir koordinasyon kurulamaması,
•Yetki karmaşalarının yaşanması,
•Toplumun sosyal ve ekonomik dinamiklerinin göz önünde bulundurulmaması
şeklinde sıralanabilir.
•AFAD’ın kurulması ile birlikte merkezî bir örgütlenme gerçekleştirilmiştir.
•AFAD, etkin bir afet yönetimi sağlayabilmek için afet öncesi, afet esnası ve
hemen sonrası ve afet sonrası aşamalarda görev alacak kamu kurum ve
kuruluşlarının koordineli bir şekilde çalışabilmesi, bu konularla ilgili
planlamalar yapılması ve uygulanması gibi konularda görevini icra etmek
amacıyla kurulmuştur. Bu aşamalarda yapılacak görevleri yerine getiren
AFAD birimleri aşağıda sıralanmıştır:
•Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanlığı
•Müdahale Dairesi Başkanlığı
•İyileştirme Dairesi Başkanlığı
•Sivil Savunma Dairesi Başkanlığı
•Deprem Dairesi Başkanlığı
•Yönetim Hizmetleri Dairesi Başkanlığı
•Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı
•Bilgi Sistemleri ve Haberleşme Dairesi Başkanlığı
•Hukuk Müşavirliği
•AFAD bu alanda ülkemizdeki tek merkezi örgütlenmeye sahip kurum olsa da
ülkemizdeki diğer kurum ve kuruluşlara da büyük bir afet anında önemli
sorumluluklar düşmektedir. Bu amaçla afet yönetimi ile ilgili çalışmaların
bütünlük içerisinde yapılmasını sağlayabilecek "Afet ve Acil Durum Yüksek
Kurulu", Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu", "Deprem Danışma
Kurulu" ve "Afet Risklerinin Azaltılması Platformu" kurulları oluşturulmuştur.

273
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

•Bu yapılanmalara ilave olarak etkin bir afet yönetimi sağlamak için merkezî
kuruluşlar, yerel yönetimler, STK, özel sektör, meslek odaları, üniversiteler ve
medya gibi tüm toplumu kapsayan geniş perspektife sahip planlama ve
organizasyonun oluşturulması gerekmektedir.
•Etkin bir afet yönetimi gerçekleştirebilmek için ülkemizde kanunların yetki
Özet (devamı)

verdiği merkezî kuruluşlar sıralanmıştır. Bu merkezî kuruluşlarının bazıları ile


afet durumunda görev alan diğer bazı kurum ve kuruluşların
gerçekleştireceği faaliyetler genel hatları ile sunulmuştur:
•Başbakanlık
• AFAD Başkanlığı
•TOKİ Başkanlığı
•Doğal Afet Sigortaları Kurumu
•Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
•İçişleri Bakanlığı
•Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
•Karayolları Genel Müdürlüğü
• Demir Yolları Genel Müdürlüğü
•Türk Hava Yolları
•Devlet Hava Meydanları İşletmesi
•Sağlık Bakanlığı
•Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
•Enerji ve Tabii Kaynaklar Müdürlüğü
•Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
•Kalkınma Bakanlığı
•Maliye Bakanlığı
•Orman ve Su İşleri Bakanlığı
•Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
•Meteoroloji Genel Müdürlüğü
•Orman Genel Müdürlüğü
•Türk Silahlı Kuvvetleri
•Harita Genel Komutanlığı
•Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK).

274
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi AFAD bünyesinde bulunan daire başkanlıklarından
biri değildir?
a) Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanlığı
b) İyileştirme Dairesi Başkanlığı
c) Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı
d) Bilgi Sistemleri ve Haberleşme Dairesi Başkanlığı
e) Kurumsal Performans Dairesi Başkanlığı

2. AFAD hangi tarihte ve hangi sayılı kanun ile kurulmuştur?


a) 29.05.2009 tarih 5902 sayılı Kanun
b) 29.05.2002 tarih 3502 sayılı Kanun
c) 22.07.2006 tarih 5102 sayılı Kanun
d) 12.09.2008 tarih 4467 sayılı Kanun
e) 19.02.2009 tarih 5351 sayılı Kanun

3. AFAD kurumu aşağıdakilerden hangisine bağlı olarak kurulmuştur?


a) İçişleri Bakanlığı
b) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
c) Başbakanlık
d) Orman ve Su İşleri Bakanlığı
e) Sağlık Bakanlığı

4. Aşağıdakilerden hangisi AFAD başkanının görevlerinden biri değildir?


a) İç denetçi atamak
b) Afet durumunda müdahaleyi koordine etmek
c) Afet ve acil durum koordinasyon kuruluna başkanlık etmek
d) İki başkan yardımcısı atamak
e) Basın ve halkla ilişkiler faaliyetlerini yürütmek

5. Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde afet yönetimi ile ilgili kurulan


kurullardan biri değildir?
a) Afet ve acil durum yüksek kurulu
b) Afet ve acil durum koordinasyon kurulu
c) Deprem danışma kurulu
d) Heyelan ve su baskınları danışma kurulu
e) Afet risklerinin azaltılması platformu
6. Afet ve Acil Durum Yüksek Kuruluna kim başkanlık eder?
a) İçişleri Bakanı
b) Dışişleri Bakanı
c) Başbakan ve ilgili Başbakan Yardımcısı
d) Başbakanlık Müsteşarı
e) AFAD Başkanı

275
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

7. Deprem danışma kurulu yılda en az kaç kere toplanır?


a) 2
b) 3
c) 4
d) 5
e) 12

8. Aşağıdakilerden hangisi 2010 yılında gerçekleştirilen deprem şûrasında ele


alınan konulardan biri değildir?
a) Yapı Malzemeleri
b) Mevzuat
c) Afet Bilgi Sistemi
d) Kurumsal Yapılanma
e) Asayiş ve Güvenlik

9. Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) hangi tarihte yürürlüğe girmiştir?


a) 17.08.1999
b) 27.09.2000
c) 01.01.2004
d) 23.10.2011
e) 05.08.2012

10. Zorunlu Deprem Sigortası yaptırılması aşağıdaki işlemlerin hangisinin


yapılmasında zorunlu hâle getirilmiştir?
a) Çevre temizlik vergisi ödeme
b) Elektrik ve su aboneliği
c) İnternet aboneliği
d) Telefon aboneliği
e) Emlak vergisi ödeme

Cevap Anahtarı
1.e, 2.a, 3.c, 4.c, 5.d, 6.c, 7.c, 8.e, 9.b, 10.b

276
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma

YARARLANILAN KAYNAKLAR
AFAD (2012). 2013-2017 Stratejik Planı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
Yayınları, Ankara.
Akdağ, S. E. (2002). Mali Yapı ve Denetim Boyutlarıyla Afet Yönetimi.
Araştırma/İnceleme/Çeviri Dizisi, 20.
Çelikmen, F. (1998). “Afetlerde Gönüllü İlk Yardım – Sağlık Ekiplerinin
Oluşturulması, Temel Yaklaşımlar”. Sivil Savunma Dergisi, Yıl: 40, S.153, ss:
8-10.
Kalkınma Bakanlığı Onunca kalkınma Planı (2014-2018) Afet Yönetiminde Etkinlik
Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2014). Ankara.
KENTGES. Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı 2010 – 2023,
Ankara.
Skinner, R. (1992). A View of the Role of NGOs in Natural Disaster Work. Disasters
and the small dwelling -perspectives for the UN IDNDR-, Edited By: Aysan, Y.
And Davis I. London: James and James Science Publishers Ltd., ss: 72-76.
TBMM, (2010). Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma
Komisyonu Raporu. Temmuz 2010, Ankara.
Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı (UDSEP-2023). (2014). “Kısa Dönem (2012-
2013) Değerlendirme Raporu”. Nisan 2014, Ankara.
www.afad.gov.tr www.deprem.gov.tr www.kkk.tsk.tr
Yılmaz, A. (2003). Afet Yönetimi. Ankara: Pegem A Yayıncılık.

277
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
ÜLKEMİZDE AFET
YÖNETİMİNDE KARŞILAŞILAN
SORUNLAR VE YAŞANMIŞ
AFET ÖRNEKLERİ

• Ülkemizde Afet Yönetiminde DOĞAL AFETLER VE


Karşılaşılan Genel Sorunlar
AFET YÖNETİMİ
İÇİNDEKİLER

• Van Depremi Sonrasında


Yaşanan Sorunlar Dr. Öğr. Üyesi Rahim
• 1999 Marmara Depremleri
Sonrasında Yaşanan Kağan AKBULUT
Sorunlar

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Ülkemizde afet yönetimindeki
genel sorunları öğrenebilecek,
HEDEFLER

•Ülkemizde yaşanan Marmara


depremi sonucu afet
yönetiminde ortaya çıkan
sorunları kavrayabilecek,
•Van depremi sonucu afet
yönetiminde yaşanan sorunlar
hakkında bilgi sahibi
olabileceksiniz.

ÜNİTE

13
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Ülkemizde Afet Yönetiminde Karşılaşılan Sorunlar Ve Yaşanmış Afet Örnekleri

Riskleri Tanımlayamama

Mevzuat Kaynaklı Sorunlar

ÜLKEMİZDE AFET YÖNETİMİNDE KARŞILAŞILAN GENEL SORUNLAR


Kriz Yönetim Sorunları

Kurtarma ve İlk Yardım


Çalışmaları

Ulaşım Hizmetlerinde Yaşanan


Sorunlar

Güvenlik ve Asayiş Sorunları

Geçici Barınma Sorunları

İnsani Yardımların Lojistiği ve


Dağıtımı Sorunları

Altyapı Sorunları

Mühendislik Alanında Yaşanan


Sorunlar

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 279


Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

GİRİŞ
Afet yönetimi “afet öncesi” “afet esnası ve hemen sonrası” ve “afet sonrası”
olmak üzere üç aşamadan oluştuğu kabul edilmektedir. Ülkemizde afet yönetimi
kavramı AFAD kurulmadan önce genellikle afet esnası ve sonrası aşamalarında
yapılan faaliyetler olarak bilinmekteydi. Hâlbuki afet yönetimi gelişmişlik düzeyi
yüksek ülkelerde yukarıda sözü edilen üç aşamanın tamamını kapsamaktadır.
Çünkü tüm dünyada afetin zararlarını mümkün olabilecek en asgari düzeye
indirgeyebilmek amacıyla tümleşik afet yönetimine geçilmesi ve afet öncesi
aşamada (Zarar Azaltma ve Hazırlık) yapılması gereken faaliyetlerin etkin bir
şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ülkelerde kalkınmayı sekteye uğratacak
afetlerden doğan zararların azaltılması ayrı bir öneme sahiptir.
Afet yönetiminde yalnızca bir mühendislik dalında çalışmalar yapılması
yeterli olmamakta, bu sürecin etkin bir şekilde yönetilebilmesi için disiplinler arası
çalışmalar yapılması gerekmektedir. Bu çalışmalar yapılırken bu alanda çalışmalar
yapmış olan akademisyenler, teknik elemanlar ve yöneticilerin teknik bilgi, beceri
ve deneyimlerinden faydalanılması gerekmektedir.
Ülkemizde başta deprem afeti olmak üzere, afet yönetiminde dikkate
alınması gereken başlıca birçok konu başlığı bulunmaktadır. Ünitede bu konu
başlıkları tek tek incelenmiş ve irdelenmiştir. Ayrıca ünite kapsamında 1999 yılında
Marmara Bölgesi’nde meydana gelen Gölcük ve Düzce depremleri ile 2011 yılında
Van ilimizde meydana gelen deprem afetleri sonrasında ortaya çıkan başlıca
sorunlar incelenmiştir. Son olarak ise 1999 Marmara ve 2011 Van depremleri afet
yönetimi faaliyetleri bir tablo ile karşılaştırılarak mukayese edilmiştir.

ÜLKEMİZDE AFET YÖNETİMİNDE KARŞILAŞILAN GENEL


SORUNLAR
Etkin bir afet yönetimi sağlayabilmek için öncelikle karşılaşılabilecek
sorunların tahmin edilerek bu sorunlara çözümler üretilmeye çalışılması
Etkin bir afet gerekmektedir. Ülkemizde afet yönetiminde karşılaşılan genel sorunlar TBMM
yönetimi için Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması Gereken Önlemlerin
karşılaşılacak
Belirlenmesi Meclis Araştırma Komisyonu (2010) tarafından araştırılmış ve
sorunların tahmin
edilmesi gerekir. aşağıdaki genel sorunlar belirlenmiştir:

• Kanunlar ve toplumun dinamikleri göz önünde bulundurularak afet sonrası


yardım ve yara sarma politikalarına öncelik verilmelidir.
• Yasalara ve yönetmeliklere uymamanın yeterli yaptırımı
bulunmamaktadır.
• Afetlere maruz kalındığında afet bölgesini daha iyi tanıyan yerel
yönetimler tarafından verilmesi gereken faaliyet kararları üst makamlar
tarafından verilmiştir.
• İmar düzenlemeleri yapılırken afet konusu ihmal edilmiştir.
• Afet ve imar düzenlemeleri, birbirinden bağımsız ve yabancı hâle
getirilmiştir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


280
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

• İmar planlaması ve yapı denetimi konusunda gerçek denetim faaliyetleri


ile yapılmamış olup teknik uygulama denetimleri gerçekleştirilmemiştir.
• İmar planlaması hakkındaki kanun ve yönetmelikler, kaynak geliştirme,
örgütlenme, fiziki düzenleme ve işletme konularında yaptırım gücüne
sahip değildir.
• Medya araçlarını kullanarak özellikle büyük bir afet olan deprem
konusunda uzman olan bilim adamları tarafından toplumu tedirgin eden
açıklamaların yapılmasının uygun bir davranış olmadığı da göz önünde
bulundurulacaktır.
Ülkemizde başta deprem afeti olmak üzere, afet yönetiminde dikkate
alınması gereken ve aşağıda maddeler hâlinde sıralanmış başlıca sorunlar üzerinde
durulacaktır (TBMM Komisyon Raporu 2010, Yılmaz A, 2003, Esen K.,2000):

• Riskleri Tanımlayamama
• Mevzuat Kaynaklı Sorunlar
• Kriz Yönetimi Sorunları
• Kurtarma ve İlkyardım Sorunları
• Ulaşım Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar
• Güvenlik ve Asayiş Sorunları
• İnsani Yardım Lojistiği Sorunları
• Geçici Barınma Sorunları
• Altyapı Sorunları
• Mühendislik Alanı ile İlgili Sorunlar.

Riskleri Tanımlayamama
TBMM Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Meclis Araştırma Komisyonu (2010) tarafından
hazırlanan raporda ülkemizde yerleşim bölgelerinde mevcut olan ancak
Alınması gereken tanımlaması yapılmayan/yapılamayan birtakım riskler bulunmaktadır. Bu riskler;
tedbirlerin • Yer seçimindeki faktörler,
tamamı devletten
• Sektörel sorunlar,
beklenmemelidir.
• Hızlı kentleşme,
• İmar kolaylaştırmaları,
• Ek imar yoğunlukları,
• İmar afları,
• Kullanım hataları,
• Tehlikeli madde stokları,
• Altyapı ve sanayinin korunmasızlığı,
• Acil durum hizmetlerinin yetersizlikleri,
• Alınması gereken önlemlerin tamamının devletten beklenmesi,
• Kurumsal ve yasal düzenlemelerde zarar azaltma aşamasının göz önünde
bulundurulmaması,
• Kaynak bulma ile kaynakların verimli kullanılmaması, şeklinde sıralanmıştır
(TBMM Komisyon Raporu 2010).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


281
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

Mevzuat Kaynaklı Sorunlar


Türkiye’de afet zararlarının, afetler olmadan önce yapılacak çalışmalar ve
alınacak önlemlerle düşük düzeyde tutulması politikaları yerine, afetler olduktan
sonra yara sarma politikalarına önem ve öncelik verilmektedir (Ergünay O. 1996).
Ülkemizde afet risklerin karşı yapılan yasal düzenlemelerin yetersizlikleri, birçok
araştırmacı tarafından yürürlükteki mevzuatlar incelenmiş ve eksiklikleri
giderilmeye çalışılmıştır. Ancak tüm bu çalışmalara rağmen gelişmiş ülkeler
tarafından kabul edilebilir bir afet politikası ortaya koyulamamıştır.
Örneğin ülkemizdeki yapı denetim kanunu ile yapıların güvenli inşasını
Afetzedelerde sağlamak amacıyla yapı denetim şirketleri oluşturulmaya çalışılmış olsa da denetçi
oluşan olarak görevlendirilen teknik personelin ücretlerinin yine bu şirketler tarafından
paniklemenin
ödenmesi bu konuda istenen önlemin/önlemlerin alınamadığının açık bir
giderilmesi
gerekmektedir. ifadesidir.
Afet durumlarında yapılması gereken tüm faaliyetler belirlenmiş ve ilgili
mevzuatlara girmiş olsa da afet esnası ve sonrasında hiçbir birey yazılan bu
strateji/faaliyetleri okuma teşebbüsünde bulunamaz. Dolayısı ile afet gelmeden
önce bireylerin afetlere karşı eğitilmiş olması gerekmektedir (Yılmaz A., 2003).

Kriz Yönetim Sorunları


Afet meydana geldikten sonra acilen yerine getirilmesi gereken görevlerden
biri de merkezî yönetimin bilgilendirilmesidir. Bu durum hem merkezî ve hem de
yerel yönetimlerin koordineli bir şekilde çalışmasına olanak sağlayacaktır. Ancak
bu faaliyetlerin koordineli bir şekilde yürütülebilmesi için “Afet ve Acil Durum
Yüksek Kurulu” ve “Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu” gibi üst makamların
mümkün olabilen en kısa sürede toplanması gerekmektedir. Bu teori de
gerçekleştirilebilir olsa da uygulama da pek mümkün olmamaktadır.
Korkmaz ve Gündoğdu A. (1994) afetin bulunduğu bölgede oluşturulan
kurul/komisyon üyelerinden afete maruz kalanlar olmuşsa söz konusu bu
kurul/komisyonlardan afetin ilk 1-2 günü içerisinde önemli ve etkin bir kriz
yönetimi beklenmesinin doğru olmayacağını belirtmişlerdir. Aslında kriz
yönetimlerinde yapılacak en öncelikli işlerden biri de afetzedelerde bulunan panik
ve endişe duygusunun ortadan kaldırılmasına yönelik faaliyetlerdir (Şengün,1998).
Zira bu durumun ortaya çıkaracağı sonuç aslında kriz yönetimi sorunlarının en
başında gelmektedir.
1999 Marmara depremleri sonrası her afetzede kendi yakınlarına yardım
edilmesini talep etmiş, kriz yönetimlerinin her yere aynı anda müdahale kabiliyeti
bulunmadığından üst makamların emrindeki görevli personellerine uygun
olmayan davranışlar sergilemişlerdir. Ayrıca, afetzedeler afet sonrasında oluşan
korku ve panik ile mantık çerçevesindeki düşünme kabiliyetini yitirmiş ve bunun
sonucunda da hem kriz yönetimine ve hem de üst yönetimlere aşırı tepkiler
göstermiş olup medyanın bu tepkileri destekleyecek yönde yayımlar yapmasıyla
toplum yetkililerden gelen açıklamalara değil dedikodulara inanmaya başlamıştır
(Esen K.,2000).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


282
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

Kriz yönetimindeki diğer bir sorun ise yurt dışından gelen arama kurtarma
ekipleri ile gerekli iletişimin kurulabilmesi için sürekli tercümanlık yapacak olan
elemanların görevlendirilememesidir. Bu durum çalışmaların aksamasına neden
olmaktadır (Durmuş, 1996).
Etkin bir afet yönetimi ortaya koyabilmek için ulaşım, haberleşme kurtarma
ve yıkıntı kaldırma, ilk yardım ve sağlık, öncül hasar tespiti ve geçici iskân,
güvenlik, tarım, elektrik, su ve kanalizasyon gibi hizmet birimlerinde görev alan
personellerin afet dönemi dışında kalan zamanlarda bir araya getirilerek
tatbikatların yapılması gerekmektedir (Yılmaz, 2003).
Ülkemizde özellikle AFAD’ın kurulmasından sonra bu alanda büyük
gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmelere rağmen büyük afetlerde bu alanlarda ilgili
faaliyetleri yürütecek birimlerin personel sayısı yetersizliği göze çarpan bir diğer
sorundur.
Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de afet yönetimi faaliyetlerinde
gönüllülük sisteminin hayata geçirilmesi bu yönetimde sorunların azaltılması
açısından büyük bir öneme sahiptir. Kendi isteği ile afet yönetim faaliyetlerine
dâhil edilecek gönüllü bireylerin afet durumunda verilecek görev ve sorumlulukları
ile ilgili gerekli eğitim ve bilgilerin afet dönemi dışındaki zamanlarda verilmesi
gerekmektedir (Yılmaz, 2003).
Bu eğitim faaliyetlerinin yerinde ve zamanında verilmiş olması herhangi bir
afet durumunda ilgili gönüllünün afet yönetiminde uyum sağlama sorunlarını da
ortadan kaldırmış olacaktır. İlave olarak afet durumunda görev alacak gönüllü
bireylere, pozitif ayrımcılık yaparak bazı sosyal hakların tanınması, vergi indirimi
sağlanması ve alacakları hizmetler karşılığında ödemesi gereken ücretlerde indirim
sağlanması gibi teşvik edici davranışlarda bulunulması afet yönetim zincirinin
önemli bir halkası olan gönüllülerin sayısında büyük bir artışa yol açabilecektir
(Yılmaz, 2003).
Afet meydana gelen bölgede yerel yönetimlerde yeterli sayıda teknik
personel olmaması, merkezî yönetiminde yeterli sayıda bu alanda uzman olan
Kurtarma ve ilk yardım personeli gönderememesi, afet sonrası yapılması gereken hasar tespit
faaliyetleri alanında çalışmalarının profesyonellikten uzak basit gözlemlere dayalı olarak
uzman ekiplerce gerçekleştirilmesine neden olmaktadır (Yılmaz, 2003).
gerçekleştirilmelidir.
Bu durum ise hasar tespit çalışmalarının eksik/yanlış yapılmasına ve kişisel
çıkarların ön plana çıkmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte deprem gibi
yapılara zarar veren afetler sonucunda az hasar görmüş binalara çok hasarlı veya
ağır hasarlı binalara da oturulabilir raporu verilmesi gibi gerçek dışı beyanların
oluşmasına neden olmaktadır (Yılmaz, 2003).

Kurtarma ve İlk Yardım Çalışmaları


Genellikle kurtarma ve ilk yardım alanındaki eksiklikler koordinasyon
eksikliği, afet yönetiminde görevli yöneticilerin deneyimsizlikleri ve yapılan
faaliyetlerin düzenli olmadığı yönündedir. 1992 Erzincan depremi ve 1999
Marmara depremlerinde enkaz kaldırma, kurtarma ve ilk yardım ekiplerinde

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


283
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

yetişmiş uzman personelin yetersizliği çalışmaları büyük oranda aksatmış önemli


görev ve yetkileri olan sivil savunma ekiplerinin yetersiz kaldığı belirtilmiştir.
(Gündoğdu, 1996) Bu iki depremde de aynı sorunların bulunması bu alandaki
eksiklikleri gözler önüne sermiştir.
Ülkemizde kurtarma ve ilk yardım çalışmalarının temel mantığı afete ilk
müdahalenin afetin yaşandığı bölgeden yapılmasıdır. Bu müdahalelerde görev
alan personel afet bölgesinde ikamet eden insanlardan oluşmaktadır. Afetten
hemen sonra koordine bir şekilde afete müdahalede bulunan yörede görevli
personeli, ekip ve ekipmanları afet nedeni ile zarar görmüş olabilir. Böyle bir
durum afet sonrası kurtarma çalışmalarında aksaklıklara neden olacağı açıktır. Bu
aksaklıkların giderilebilmesi için afetin meydana geldiği bölgeye yakın bölgelerden
personel sevk edilmesi bu sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır (Canpolat, 1996,
Yılmaz, 2003).
Sivil Toplum Kuruluşları (STK) tarafından organize edilen gönüllü kurtarma
ve ilk yardım ekiplerinin afet bölgesine sevk edilmesi, merkezî ve yerel yönetimler
tarafından gönderilen kurtarma ve ilk yardım ekiplerine nazaran daha hızlı
gerçekleşmektedir. Çünkü merkezî ve yerel yönetimlerin görevlendirme için
gerçekleşmesi gereken resmi yazışmalar vb. gibi gecikmeler STK’ler tarafından
görevlendirilen gönüllü bireyler için geçerli değildir. STK’lerin afet bölgesine bu
denli hızlı bir şekilde ulaşması afetten etkilenen bireylerin yaşam savaşlarını
Türk Silahlı Kuvvetleri kazanmalarında etkin bir rol oynamaktadır (Yılmaz A., 2003).
bünyesinde özel arama Ülkemizde kurtarma ve ilk yardım çalışmalarına afet bölgesi dışından katılan
kurtarma birlikleri
gönüllü yardım ekiplerinin afet bölgesini tanımaması ve geliş-gidiş yollarını
bulunmaktadır.
bilmemesi de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle bu tür
yardımların geldiği durumlarda bölgeyi tanıyan ve yolları iyi bilen bir rehberin eşlik
etmesi yerinde olacaktır.
Herhangi bir afet meydana geldikten sonra gerçekleştirilen kurtarma
faaliyetlerinde istenmeyen olaylarda yaşanmaktadır. Bu tip olaylardan biri de
enkaz altında kalan insanların iş makineleri vb. araçlarla çıkarılmaya çalışılmasıdır.
Yapılan bu kurtarma çalışmaları insanların kol, bacak gibi uzuvlarının kullanılan iş
makineleri tarafından koparılmasına veya ciddi yaralanmalara neden
olabilmektedir. Bu durumların yaşanmaması için “enkaz kaldırma” ve “enkaz
altından canlı kurtarma” faaliyetlerinin ayrı ayrı gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde bu iki çalışma birçok yerde birbirinden ayrılmış olsa da henüz tam
anlamıyla arzu edilen seviyelere ulaşamamıştır (Yılmaz, 2003).
Emir komuta zincirinin en etkin şekilde uygulandığı Türk Silahlı Kuvvetleri
(TSK) birlikleri afet sonrası kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarında aktif rol
üstlenen birimlerden biridir. Ancak 1999 Marmara depreminde merkez üssünün
Gölcük Donanma Komutanlığının olması bu afet sonrası faaliyetlere katılan
birimlerinde görev alacak personelleri afetzede durumuna düşürmüştür. Yardım
ve kurtarma faaliyetlerini yürütecek olan bu personeller yardıma muhtaç duruma
gelmiştir. Aynı zamanda afet sonrası gerçekleştirilecek olan kurtarma ve enkaz
kaldırma faaliyetlerinde de sorunlara yol açmıştır (Yılmaz, 2003)

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


284
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

Ülkemizde 1999 Marmara depremi sonrası Genelkurmay Özel Kuvvetler


Komutanlığına bağlı olarak özel arama-kurtarma birlikleri kurulmuştur. Bu birlikler
özel eğitimlerden geçirilerek birçok afete (sel, deprem, nükleer afetler vb.) karşı
hazırlanmış ve donanımlı hâle getirilmiştir. Ayrıca Hava, Deniz ve Jandarma Kuvvet
Komutanlıkları tarafından da kurulmuş arama kurtarma birlikleri de
bulunmaktadır. Özellikle büyük afetler sonrasında iyi koordine edilemeyen lojistik
destek sağlama faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi amacıyla asker - sivil iş birliği
tugayı kurulmuştur (ÖİK raporu, 2014).
Büyük afetler sonrasında ortaya çıkan aşırı personel ihtiyacı nedeniyle
arama kurtarma çalışmalarında yalnızca kurulan bu birliklerde görevli personeller
değil, aynı zamanda askerî birlikler içerisinde görev yapan ve bu alanda yeterli
eğitim, donanım ve teçhizata sahip olmayan erler/erbaşlar
görevlendirilebilmektedir. Bu er ve erbaşların afetlere müdahale konusundaki tek
desteği kendi emek gücü olmaktadır (Yılmaz, 2003).
Kurtarma ve ilk yardım faaliyetlerinde karşılaşılan bir diğer sorun da afette
hayatını kaybeden bireyler için morgların ve cenaze defin çalışmalarını yürütecek
personel yetersizliğidir. Bu yetersizlikler hayatını kaybeden insanların açık
alanlarda toplanmasına ve salgın hastalıkların yayılmasına davetiye çıkarmaktadır.
Özellikle büyük çaplı afetlerde kriz yönetim merkezlerinin yeterli denetimi
sağlayamaması cenazelerin yakınlarından habersiz olarak defnedilmesine ve bu
gibi sebeplerden dolayı da afette hayatını kaybedenlerin sayısı kesin olarak
belirlenememektedir (Yılmaz, 2003).

Ulaşım Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar


Ulaşım kaynaklı sorunların en başında özellikle büyük afetler sonrasında
afetzede yakınlarının afet bölgesine bir an evvel ulaşma çabası sonucu afet
bölgesine çıkan yollarda trafik yoğunluğu oluşturmakta ve afet bölgesine gelecek
olan yardımları geciktirmektedir (Yalçın, 1999; Yılmaz, 2003).
Devlet büyüklerinin afete maruz kalan bölgedeki halka manevi destek
vermek amacıyla afet bölgesine ziyaretleri birçok koruma, polis veya askerî
Afetzede yakınlarının araçların afet bölgesine giden yolları kullanması nedeniyle ilave trafik yükü
afet bölgesine ulaşma
getirmekte ve hatta yetkililerin yürütmesi gereken afet yönetim faaliyetlerini de
çabası, yardımların
gecikmesine neden aksatabilmektedir (Yılmaz, 2003).
olabilir Afet sonrası ulaştırma hizmetlerinde yaşanan diğer bir sorun da demir yolu,
havalimanı, kara yolu ve limanlar gibi ulaşım sistemlerinde hasarların oluşması ve
hızlı bir şekilde onarımlarının yapılamamasıdır (Özer 2000; Yılmaz, 2003).

Şekil 13.1. Deprem Sonrası Zarar Gören Karayolu

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


285
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

Son olarak afet yönetiminde afet sonrası gerçekleştirilecek çalışmalarda


karşılaşılan sorunların benzerleri ulaşım hizmetlerinde de yaşanmaktadır. Özellikle
yurt dışından gönderilen yardımların gümrükte geçiş işlemlerinin ivedi bir şekilde
yapılamaması nedeniyle bekletilmesi yardımların afetzedelere ulaşmasını
geciktirmektedir (Yılmaz, 2003).

Güvenlik ve Asayiş Sorunları


Özellikle büyük çaplı afetler sonrasında toplumda bir panik ve korku hâlinin
oluşması herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Toplumda bu duyguların
hâkim olduğu bir ortamdan fayda sağlamak isteyen kötü niyetli vicdan yoksunu
kişiler ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle afet yönetiminde görev alan
yöneticilerin gerçekleştirmesi gereken ilk faaliyetlerden biri de güvenliğin
sağlanmasıdır. Afet sonrası ülkemizde karşılaşılan başlıca sorunlar aşağıda
sıralanmıştır (Yılmaz, 2003; Geray 1977; Turan, 1999; Esen, 2000):
Afet bölgesinde • Afet sonrası afetzede olmayan kişilerin afetzedelere dağıtılacak
aydınlatma
yardımlardan faydalanmak amacıyla afet bölgesine gelmesi
sağlanabilmesi için
seyyar jeneratörler • Yaşanan afetler sonrası kötü niyetli kişiler tarafından hırsızlık ve yağmacılık
kurulmalıdır. gibi insanlık dışı eylemler yapılması
• Afet bölgesine gönderilen yardımların o bölge de güçlü olan veya
yardımlardan kendine fayda sağlamak isteyen kişilerin eline geçmesi
sonucu gerçek afetzedelere bu yardımların ulaştırılamaması
• Yurt dışından yardım bahanesi gelen kişilerin istihbarat faaliyetlerinde
bulunması
• Kolluk kuvvetleri arasında afet durumunda oluşan kaos ortamı nedeniyle
koordinasyon problemleri yaşaması
• Genellikle büyük afetler sonrası afet bölgesine elektrik verilememesi
nedeni ile aydınlatma yapılamadığından oluşan güvenlik zafiyetleri.
Bu konuda Öğütçen (1999) İdarecinin Sesi adlı dergide yayımlamış olduğu
makalesinde; “Depremde yapılacak ilk iş aydınlatmanın en kısa sürede sağlanması,
kurtarma çalışmalarına derhal başlanmasıdır. Gece karanlığı, artçı depremler
halkın moralini, ruh sağlığını bozuyor. Gece karanlığında kurtarma çalışmalarına
aralıksız devam edebilmek için aydınlatmaya gereksinim vardır. Bu yüzden
öncelikli felaket bölgelerinde Kızılay ve/veya Sivil Savunma Örgütü’nün seyyar
jeneratör gurupları bulundurması, bu aydınlatma guruplarının derhâl felaket
bölgesine gönderilmesi gerekir.” şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştur
(Yılmaz, 2003).
Yukarıda sıralanan bu sorunların ortadan kaldırılabilmesi için afet
yönetiminde görev alan yöneticiler tarafından afet bölgesinin tek merkezden
yönetilmesi gerekmektedir. Afet bölgesindeki yardımların gerçek afetzedelere
dağıtımının yapılabilmesi için giriş-çıkışların kontrol altına alınması ve afetten zarar
görmüş binaların da kontrol altında tutulması gerekir. Ayrıca bölgede gerekli
aydınlatmanın sağlanabilmesi için hem afet bölgesinde seyyar jeneratörlerin
bulundurulması ve bölgeye en yakın yerlerdeki seyyar jeneratörlerinde ivedilikle
afet bölgesine sevk edilmesi gerekir (Yılmaz, 2003).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


286
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

İnsani Yardımların Lojistiği ve Dağıtımı Sorunları


Geçmişten günümüze kadar meydana gelen afetlerden sonra edinilen
tecrübelerde göz önünde bulundurularak, herhangi bir afet sonrası gerçekleştirilen
insani yardım lojistiği faaliyetlerinde karşılaşılan sorunlar aşağıdaki gibi
Yardım gönderen ve sıralanabilir (Köseoğlu M.A., 2015):
alacak olan kişilerin
• Bu alanda yapılan planlamaların ihtiyaçları karşılayacak düzeyde olmaması
aceleci davranmaması
gerekir. • Yetersiz planlamalar nedeniyle yüksek maliyetlere sahip hava taşımacılığı
yapılması
• Emniyet stoklarındaki yetersizlik ve planlama dâhilinde olmayan
teslimatlar yapılması sonucu tıkanmaların ortaya çıkması
• Aynı sektörlerde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar arasındaki bilgi
akışının koordineli ve organize bir şekilde yapılamaması
• Yurt dışından gelecek olan yardım ve bağışlarda gümrük vb. alanlarda
ortaya bürokratik engeller çıkması.
Yukarıda sıralanan insani yardım lojistiğinde karşılaşılan sorunların yanı sıra
dağıtım aşamasında da belli başlı sorunlarla karşı karşıya kalınabilmektedir.
Ülkemizde afet sonrası insani yardım dağıtım aşamasında yaşanan sorunlara bir
örnek olarak Şekil 13.2’de verilen fotoğraf gösterilebilir.

Şekil 13.2. Yardım Malzemeleri Dağıtımında Yaşanan Karmaşa.

Bu sorunların en başında ise koordinasyon problemleri gelmektedir.


Özellikle yardım gönderen ve alan kişilerin aceleci davranışlar sergilemesi
yardımların hem depolanması ve hem de dağıtımında koordinasyon eksikliğine
neden olmaktadır (Özer, 2000; Yılmaz, 2003).
Ayrıca gönderilen yardımları içerisinde çoğu zaman kullanılmış giyim
eşyaları, son kullanma tarihleri geçmiş gıda ve tıbbi malzemeler ile de
karşılaşılmaktadır. Kısacası yardımda bulunan insanlar çoğu zaman kendinin
kullanamadığı veya tüketemediği malzemeleri yardım olarak göndermektedir.
Afetzedelere karşı sergilenen bu davranışlar ahlaki olmamakla birlikte, kriz
yönetimlerinin de gereksiz yere bunlarla uğraştırılmasına neden olmaktadır
(Yılmaz, 2003).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


287
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

İnsani yardım faaliyetlerinde karşılaşılan sorunlardan biri de gönderilen


yardımların gerçek afetzedelere ulaştırılması konusunda şüphe duyan bireylerin
yetkili mercilerden bilgi almadan yardımda bulunmalarıdır. Çünkü bu durumda
bazı afetzedeler hiç yardım alamamışken bazı afetzedelerin çok kere bu
yardımlardan faydalanmasına neden olunmaktadır (Durmuş, 1996)

Geçici Barınma Sorunları


Geçici barınma
sorunlarının başında Herhangi bir afet sonrası gerçekleştirilmesi gereken faaliyetlerden biri de
koordinasyon afetzedelerin barındırılması için geçici barınakların kurulmasıdır. Afetzedelerin,
problemleri gelmektedir. afet sonrası aşamasında geçici barınma sorunlarına yönelik araştırma
çalışmalarında bulunan bilim adamları ülkelerin afet sonrası acil barınma
politikalarını aşağıdaki gibi belirtmişlerdir (Davis ve Aysan, 1992; Ervan, 1996;
Yılmaz, 2003):
• Geçici barınakların inşa edilmesi uzun zaman almakta ve genellikle
barınma için çadırların seçilmesi
• Afet sonrası acil barınma faaliyetleri için ülkelerde süreklilik arz eden
politikaların belirlenmemiş olması ve bunun bir sonucu olarak geçici
çözüm arayışları nedeniyle barınma sorununun planlanandan daha uzun
sürede gerçekleştirilebilmesi
• Afetin gerçekleştiği bölgedeki barınma olanaklarının yetersiz olması
durumunda dışarıdan yardım talebinde bulunulması ve gelen yardımların
yöresel ihtiyaçları karşılayamaması
• Geçici barınak talebinin karşılanamaması durumunda resmi binalar,
turistik yerler, tren vagonları ve karavanların barınma amacıyla
kullanılması
• Gelişmekte olan ülkelerde genellikle barınma için gerekli mali kaynak
ayrılmamakta ve bu nedenle kurulan geçici barınakların temel ihtiyaçları
karşılayamaması
• Geçici barınma amacıyla yapılan konutların ahşaptan ve kalıcı tipte
yapılması.
Ülkemizde yaşanan büyük depremler sonrasında karşılaşılan geçici barınma
sorunları Limoncu ve Bayülgen tarafından aşağıdaki tabloda verildiği gibi
özetlenmeye çalışılmıştır (Limoncu ve Bayülgen, 2005).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


288
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

Tablo 13.1. Ülkemizde Yaşanan Büyük Depremler Sonrasında Karşılaşılan Geçici


Barınma Sorunları

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


289
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

Altyapı Sorunları
Özellikle büyük afetler sonrasında afete maruz kalan bölgelerin
altyapılarında büyük hasarlar meydana gelmektedir. Erzincan depreminde, PTT
binası, direk/bina tipi trafolar ve trafo merkezleri ile şehrin içme suyunun
karşılandığı kuyular hasar gördüğünden şehirle iletişim sağlanamamasına paralel
olarak şehir elektriksiz ve susuz kalmıştır. Aynı zamanda şehre giden yollar hasar
gördüğünden bir süre ulaşım sağlanamamıştır (Yılmaz, 2003).
1999 yılında Marmara depremlerinde elektrik, ulaşım ve haberleşme
Özellikle büyük afetler
sonrasında altyapı şebekeleri ağır hasarlar görmüş olup bir süre şehirle iletişim kesilmiştir. Yine bu
sistemleri büyük depremler sonucunda Ankara – İstanbul otoyolunun yaklaşık 60 kilometrelik
hasarlar görür. kısmında hasarlar meydana gelmiştir. Ayrıca TÜPRAŞ petrol rafinerisinin
bulunduğu bölgede çıkan şiddetli yangın Şekil 13.3’te gösterilmiş olup bu bölgede
yaşayan insanların tahliye edilmesine neden olmuştur.
Yaşanan bu afet sonrasında bölgede elektrik şebekelerinde iletim ve dağıtım
amaçlı kullanılan trafoların %7’si ile aynı şebekede bulunan yeraltı dağıtım
kablolarının %25’i ağır hasar görmüştür (Erdik, 2000).

Şekil 13.3. TÜPRAŞ Rafinerilerinde Çıkan Yangın

Yine ülkemizde 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen Van depremi sonrası
il merkezinde su, elektrik, doğalgaz, haberleşme ve kanalizasyon gibi temel
ihtiyaçları karşılayan altyapı sistemlerinin çok fazla zarar görmemiş olması onarım
süresini kısaltmış ve aynı zamanda yardım faaliyetlerinin yapılmasına kolaylık
sağlamıştır. Ancak Van depreminde en büyük zararı gören Erciş ilçesi ve civar
köylerinde sözü edilen altyapı sistemlerinde büyük hasarlar oluşmuş ve onarımları
kısa sürede giderilememiştir (Köseoğlu, 2015).

Mühendislik Alanında Yaşanan Sorunlar


Afet zararlarını azaltmanın en etkili yöntemi, yapılacak bina ve altyapı
sistemlerinin olası afetlere karşı dayanıklı yapılması ve hâlihazırda yapılmış
olanların ise afetlere karşı dayanıklı hâle getirilmesidir. Bu süreci hem proje ve

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


290
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

hem de inşaat aşamasında afetlere karşı dayanıklı olacak şekilde bilgi, beceri ve
deneyimleriyle yürütecek/denetleyecek olan mühendistir (ÖİK raporu, 2014).
Mühendislik alanında yaşanan önemli sorunlardan biri de imar
düzenlemeleri yapılırken olası afetlerin göz önünde bulundurulmaması ve imar
sisteminin tek bir merkezden denetiminin sağlanamamasıdır (Yılmaz, 2003).
Günümüz teknolojisi deprem gibi büyük afetleri önceden haber
verememektedir. Bu noktada olası bir deprem sonrası hasar miktarını azaltmadaki
en büyük sorumluluk teknik elemanlara düşmektedir. Afetlere dayanıklı yapı inşası
yalnızca iyi malzeme seçimi ile değil, aynı zamanda projelerin uygun tasarımı,
uygulanması ve denetlenmesi ile gerçekleştirilebilmektedir (TBMM Komisyon
Raporu 2010).
Gelişmişlik düzeyi yüksek ülkelerde mühendislik hizmetleri alanında
uzmanlığını belgelendirmiş mühendisler tarafından yürütülmektedir. Bu
mühendislere sertifikalı- profesyonel gibi birtakım unvanlar verilmektedir. Bu
sertifikalı uzman mühendisler lisans eğitimlerini tamamladıktan sonra en az 3-5
yıllık bir deneyim edindikten sonra ilgili sınavlara girerek bu unvanları
almaktadırlar. Ayrıca bu unvanlarını yaşam boyu taşıyabilmek için sürekli meslek
içi eğitimlere ve sınavlarına girmek zorundadırlar. Ülkemizde ise yetkin
mühendislik unvanı, 1938’den beri yürürlükte olan ve 3458 sayılı Kanun’un
günümüz şartlarına uyarlama amacıyla birçok çalışma yapılmış olsa da henüz
İmar düzenlemeleri
yapılırken afetler göz gerekli güncellemeler yapılmadığından yetkin mühendislik sistemi
ardı edilmemelidir. oluşturulamamıştır (ÖİK raporu, 2014).
Tezcan ve İpek afetlerde yapıların hasar görmesinin, inşa aşamasında
yapılan bazı teknik hatalardan kaynaklandığını ileri sürmüşlerdir. Bu teknik
hataların bazıları aşağıda verilmiştir (Yılmaz, 2003):
• Binaların inşasında kullanılan yapı malzemelerinin düşük kalitede olması,
• Dolgu duvar yapımında kırılganlığı yüksek bir malzeme olan delikli tuğla
kullanılması
• Hasar gören veya yıkılan binaların genellikle giriş katlarında bulunması
gereken dolgu duvarı veya deprem perdelerinin, bu katların genellikle
ticari faaliyetler için ayrılmış olmasından dolayı yapılmamış olması
• Yüksek katlı binalar inşası için geoteknik raporların hazırlanmaması
• Yapılarda deprem kuvvetlerini karşılayacak, temele aktaracak ve
deplasmanları sınırlayacak perdelerin teşkil edilmemiş olması
• Genelde dar ve uzun boyutlandırılmış zayıf kolon imalatı
• Çekiçleme etkisi.
Yukarıdaki bu hatalara neden olanlar arasında çeşitli sorumlular
bulunmaktadır. Bu sorumlular yapı müteahhitleri, yapı projesini ve geoteknik
raporunun hazırlayan mühendis ve mimarlar, yapı denetimini gerçekleştiren teknik
elemanlar, proje onayı ile iskân ruhsatı veren yerel yönetimler ile yapı malzemesi
üreten firmalar ve uygulayan teknik elemanlardır (Yılmaz, 2003).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


291
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

Afet yönetiminde yalnızca bir mühendislik dalında çalışmalar yapılması


yeterli olmamakta, bu sürecin etkin bir şekilde yönetilebilmesi için disiplinler arası
çalışmalar yapılması gerekmektedir. Bu çalışmalar yapılırken bu alanda çalışmalar
yapmış olan akademisyenler, teknik elemanlar ve yöneticilerin teknik bilgi, beceri
ve deneyimlerinden faydalanılması gerekmektedir.

1999 MARMARA DEPREMLERİ SONRASINDA YAŞANAN


SORUNLAR
Marmara Bölgesi’nde 1999 yılında meydana gelen Gölcük ve Düzce
1999 Marmara
depremleri sonrasında afet yönetimi konusunda birçok sorun ortaya çıkmıştır. Bu
depreminde arama
kurtarma çalışmaları sorunlar kriz yönetiminde sorunlar, deprem sonrası yeni kurumsal ve yasal
yaklaşık 5 saat sonra düzenlemelerle ilgili sorunlar, yerel yönetimlerle ilgili sorunlar, yeniden inşa
başlatılabilmiştir. sürecinde karşılaşılan hukuki sorunlar ve barınma konusunda kalıcı konutlarda
ortaya çıkan sorunlar olmak üzere 5 ana başlık altında incelenmiştir (Genç, 2005).

Kriz Yönetimi Konusunda Ortaya Çıkan Başlıca Sorunlar


1999 yılında Marmara depremleri sonrasında kriz yönetimi konusunda
ortaya çıkan sorunlar aşağıda maddeler hâlinde sıralanmıştır (Genç, 2005):
• Kriz yönetiminde görev alan personelinde afetzede olması sebebiyle
müdahale konusunda problemler yaşanmıştır.
• Afet sonrası bölgeye intikal ettirilen geçici personelin müdahale
konusunda yeterli bilgi, donanım ve tecrübeye sahip olmadığı
görülmüştür.
• Yurt içi ve yurt dışından gelen yardım ve destek personelinin
koordinasyon, barınma ve iletişim konularında sıkıntılar yaşanmıştır.
• Coğrafi bilgi sistemi ve kent bilgi sistemi olmadığından afetle ilgili sayısal
verilerde gecikme ve hatalar yaşanmıştır.
• Deprem sonrası meydana gelebilecek yangın, gaz sızıntısı vb. durumlara
karşı hazırlık yapılmamış olduğundan mevcut itfaiye ekipleri de bu konuda
yetersiz kalmıştır.
• Afet sonrası ilk üç gün boyunca merkez ve yakın yerleşim bölgeleri ile
haberleşme sorunları yaşanmıştır.
• Emniyet ve güvenliğin sağlanmasında sorunlar yaşanmıştır.
• Afetzedelere gönderilen yardımların ihtiyaç fazlası, ihtiyaçları karşılayacak
nitelikte olmaması ve ticari amaçla kullanılması gibi sorunlarla
karşılaşılmıştır.

Deprem Sonrası Yeni Kurumsal ve Yasal Düzenlemelerle İlgili


Hasar tespit Sorunlar
çalışmalarını yapacak
kişilerin deneyimli ve 1999 yılında Marmara depremleri sonrasında yeni kurumsal ve yasal
eğitimli olması gerekir. düzenlemeler ile ilgili ortaya çıkan sorunlar aşağıda maddeler hâlinde sıralanmıştır
(Genç, 2005):

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


292
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

• Marmara Deprem Bölgesi Afet İnşaat Genel Koordinatörlüğü ve Proje


Yönetim Biriminin taşra ve merkezdeki birimlerin görev, yetki ve
sorumlulukları açık ve net olarak belirlenmediği için karmaşa yaşanmıştır.
• Afet Bölge Koordinatörlüğünün bağış ve yardım paralarını amacına uygun
kullanmadığı Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından tespit edilmiştir.
• Deprem sonrasında tüm faaliyetlerin Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
bünyesinde yapılmak istenmesi koordinasyon sorunları oluşturmuştur.
• Deprem sonrasında yapılan ilk hasar tespitleri yapan görevli personellerin
deneyimsiz ve eğitimsiz olması sebebiyle bu tespitler sağlıklı bir şekilde
yapılamamıştır.

Yerel Yönetimler ile İlgili Sorunlar


1999 yılında Marmara depremleri sonrasında yerel yönetimlerle ilgili ortaya
çıkan sorunlardan bazıları aşağıda maddeler hâlinde sıralanmıştır (Genç, 2005).
• Uygulamada yapı denetimi konusunda yerel yönetimler imar ve afet
mevzuatlarına uygun hareket etmemişlerdir.
• Deprem sonrası ortaya çıkan moloz yığınları sahil kenarlarına dökülerek
kıyı doldurma işlemleri yapılmıştır.

Yeniden İnşa Sürecinde Karşılaşılan Hukuki Sorunlar


1999 yılında Marmara depremleri sonrasında ortaya çıkan başlıca
sorunlardan biri olan yeniden inşa sürecinde karşılaşılan hukuki sorunlardan
bazıları aşağıda maddeler hâlinde sıralanmıştır (Genç, 2005).
• Birden fazla konuta sahip hak sahiplerinin bu konutlarının deprem sonrası
hasar görmesi/yıkılması sonucu, bu konutlarına düşen arsa payı ile
onarılması gereken birden çok konutuna mali destek bulamaması kat
malikleri arasında sorunlara yol açmıştır.
• Ağır hasarlı raporlanan binaların yıkılamaması veya yıkılmasında
gecikmeler yaşanması
• Evini yapana yardım kredisinden faydalanan afetzedelerin bu krediler
konusunda sorunlar yaşaması

Barınma Konusunda Kalıcı Konutlarda Ortaya Çıkan Sorunlar


1999 yılında Marmara depremleri sonrasında ortaya çıkan başlıca
sorunlardan bir diğeri de barınma konusunda kalıcı konutlarda ortaya çıkan
sorunlar olup bu sorunlardan bazıları aşağıda maddeler hâlinde sıralanmıştır
(Genç, 2005).
• Depremde hayatını kaybedenlerin sayısının bilinmemesi ve hasar gören
veya yıkılan konutların yazlık statüsünde olması nedeniyle kesin ve gerçek
talebinin belirlenmesi uzun zaman almıştır.
• 2000 yılı Kasım-Aralık aylarında bitirileceği taahhüt edilen konutlar altyapı
sorunları ve hak edişlerin gecikmesi nedenleriyle teslim edilememiştir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


293
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

• Kalıcı konutları yapan birimler arasında koordinasyon sorunları ortaya


çıkmıştır.
• İmar planları düzenlenirken belediye sınırları belirlenmediğinden
tamamlanan konutların hangi belediye sınırları içerisinde kaldığı
konusunda karışıklıklar yaşanmıştır.
• Afet sonrası afetzedeler edindikleri konutlarını işlevsel bulmadığından
yasal olmamasına rağmen satmaya veya kiralamaya çalışmışlardır.
Van depreminde • Kiracı olarak afete yakalanan afetzedelerin barınma sorununun çözümüne
yaşanan en büyük yönelik çalışmalar yapılmamış olması bu afetzedeleri mağdur etmiştir.
sorun koordinasyon
problemidir. VAN DEPREMİ SONRASINDA YAŞANAN SORUNLAR
Ülkemizde yaşanılan en büyük afet olan 1999 Marmara depreminden sonra
afet yönetimi konusunda ciddi tecrübeler kazanılmıştır. Kazanılan bu tecrübelerin
bir kısmı 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilimizde meydana gelen deprem afeti sonrası
yaraların sarılmasında etkili olmuştur. Ancak her afet sonrası olduğu gibi bu afet
sonrasında da aksaklıklar ortaya çıkmış olup bu aksaklıkların başında koordinasyon
eksikliği gelmiştir. Bu koordinasyon eksikliğinin en temel nedeni arama kurtarma
faaliyetlerini yürüten gönüllülerin ve resmî görevli personellerin kriz merkezine
danışmadan bağımsız olarak yapılan çalışmalardır (Köseoğlu, 2015).
Ayrıca afetin meydana geldiği ilimizin konumu gereği afet sonrası
yardımların merkeze ulaşmasında problem yaşanmasa da merkeze uzak köylere
ulaşmakta sorunlar yaşanmıştır. Bu sorunla karşılaşılmasının nedeni yardım
malzemelerini taşıyan araçların yol üzerindeki köylerden geçerken bu
malzemelerin tükenmesidir. Dolayısı ile merkeze uzak köylerde yaşayan
afetzedelere yeteri kadar yardım ulaştırılamamıştır. Van depremi sonrası yaşanan
başlıca sorunlar aşağıdaki gibi sıralanmıştır (Köseoğlu, 2015):
• Yardımlar toplanırken ve dağıtılırken ortaya çıkan karışıklıklar
• Dışarıdan gelen yardım paketlerinin içinde bulunan ihtiyaç dışı malzemeler
• Afetzede olmayıp afetzedelere yapılacak yardımları kendisi için fırsata
çeviren fırsatçı ve yağmacı kişilerin ortaya çıkması
• Yardımları dağıtmakla görevli yerel personellerin adalet duygusundan
yoksun olması
• Afet bölgesindeki ihtiyaç maddelerinin yerel halk tarafından depolanması,
• Afetzedelere gönderilen yardım malzemelerinin tükenmesi nedeniyle
ihtiyaç malzemelerine yönelik ticari faaliyet gösteren iş yerlerinin
yağmalanması
• Afet sonrası en çok gereksinim duyulan ihtiyaç malzemelerinin fiyatlarının
bir anda yükselmesi
• Afetzedelere yardım dağıtımı sırasında yaşanan izdihamlar ve dolayısıyla
yağma olaylarının gerçekleşmesi
• Afetzedelerin yardım malzemelerinin dağıtımı konusunda adaletsiz
davranıldığını düşünmesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


294
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

• Tercüman eksikliği nedeniyle yurt dışından gelen arama-kurtarma/yardım


görevlileri ile anlaşma da sıkıntı yaşanması
• Afet sonrası kurulan çadır kentlere yerleşmek yerine kendi meskenlerine
yakın yerlerde çadır kurmaları
• Afet sonrası dağıtılan çadırların kış şartlarında kullanılabilecek çadırlar
olmaması
• Afetzedelere dağıtılan çadırlar ve konteynerlerin tek göz odalardan
oluşması
• Afetzede olmayan kişilerinde çadır talebinde bulunması sonucu bölgeye
sevk edilen çadırların yetersiz kalması
• Barınakların oluşturulmasında kullanılan branda ve naylon gibi
malzemelerin bulunmasında sıkıntılar yaşanması
• Arama kurtarma faaliyetlerini yürüten gönüllülerin ve resmî görevli
personellerin kriz merkezne danışmadan bağımsız olarak faaliyet
göstermeleri sonucu ortaya çıkan koordinasyon problemleri
• Afetin meydana geldiği ilimizin konumu gereği afet sonrası yardımların
merkeze ulaşmasında problem yaşanmasa da merkeze uzak köylere
ulaşmakta sorunlar yaşanması.

• Ülkemizde 1999 yılında meydana gelen Marmara Depremleri ile


2011 yılında Van ilimizde meydana gelen deprem sonucu afet
Örnek

yönetimi uygulamaları AFAD tarafından karşılaştırılmış olup Tablo


13.2’de gösterilmiştir (www.afad.gov.tr).

Tablo 13.2. 1999 Marmara ve 2011 Van Depremi Afet Yönetimi Faaliyetlerinin
Karşılaştırılması

2011 VAN DEPREMİ 1999 MARMARA DEPREMİ

• İlk yarım saat içerisinde arama • Arama kurtarma faaliyetlerine


kurtarma faaliyetlerine depremden 4,5 saat sonra
AramaKurtarma Faaliyetleri

başlanmıştır. başlanabilmiştir.

• Yoğun STK katılımı sağlanmıştır. • STK’lerin katılımı sınırlı olmuştur.


• Geniş çapta koordinasyon sıkıntısı
• Koordinasyon başarısı sağlanmıştır. yaşanmıştır. Yabancı ekiplerin birçoğu
planlama yapılamadığından bir süre sonra
ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


295
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

• Psikososyal destek hizmetleri


koordinasyon içerisinde • Psikososyal açıdan koordinasyon eksikliği
yürütülerek “Van Modeli” olarak yaşanmıştır.
adlandırılan bir destek yapısı
oluşturulmuştur.

• Halkta deprem ve afet konusunda


• Yurt genelinde afet konusunda
farkındalık eksiklikleri yaşanmıştır.
farkındalık yaratılmıştır.

• Deprem sonrası 27.708 • Deprem sonrasında 8.590 afetzede kamu


afetzede kamu tesislerine tesislerine yerleştirilmiştir.
• Depremden 1 yıl sonra çadırkentlerde
yaşamaya devam edenler olmuştur.
• Depremden 3 ay sonra Çadırkentlerde kalan ailelere para ve sıcak
çadırkentler kapatılmıştır. yemek yardımı verilirken; prefabriklerde
yaşayan ailelere sadece kuru gıda yardımı
yapılması prefabriklere geçiş süresini
uzatmıştır.

• Eylül 1999 tarihinde prefabrik konut


yapımına karar verilmiş ve 30 Kasım
Psikososyal Hizmetler

• Tüm afetzedeler 3 ay sonra 1999’da teslim edilmesi planlanmıştır.


çadırkentlerden transfer edilerek Fakat 31 Aralık 1999 itibariyle
konteynerlerde misafir prefabriklerin %80’i tamamlanarak
edilmişlerdir. %50’si ihtiyaç sahiplerine tahsis edilmiştir.
Tamamı ise Mart 2000’de bitirilmiştir.

• Altyapı çalışmaları kış


• Altyapı çalışmalarında gecikmeler yaşanmıştır.
şartlarına rağmen hızlı bir
şekilde bitirilmiştir.

• Depremin 39. gününde kalıcı • Aralık 2000’de bitirilmesi hedeflenen kalıcı


konutların temeli atılarak bir yıl konutların ancak %33’ü depremden iki yıl
sonra 23 Ekim 2012’de kalıcı sonra Eylül 2001 tarihinde bitirilmiştir.
konutlar teslim edilmiştir.
Barınma Hizmetleri

• Konutların bir kısmı Başbakanlık Proje


• Kalıcı konutlar AFAD
sorumluluğunda TOKİ Uygulama Birimi bir kısmı ise Bayındırlık ve
tarafından yaptırılmıştır. İskân Bakanlığı sorumluluğunda inşa
Koordinasyon sıkıntısı edilmiştir. Koordinasyon sıkıntısı yaşanmış
yaşanmamış ve tüm hak ve hak sahiplerine eşit kalitede konut
sahiplerine eşit kalitede konut sağlanamamıştır.
imkânı sunulmuştur.

• Kalıcı konutlar yaşam alanı • Kalıcı konut alanları sadece barınma alanı
olarak tasarlanarak sosyal olarak düzenlenmiştir.
donatılarla desteklenmiştir.

• Doğal Afet Sigortaları Kurumu • Doğal Afet Sigortaları Kurumu ya da benzeri


Ekonomik

(DASK) tarafından sigortalılara bir yapı olmadığı için sigortalılık konusunda


Yapı

destek sağlanmıştır. problemler yaşanmıştır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


296
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

• Depremden 2 saat sonra • Depremden 12 saat sonra haberleşme

Haberleşme
haberleşme sistemi normale sistemi normale dönerek iletişim
dönerek iletişim sağlanabilmiştir.
sağlanabilmiştir.

• Su, elektrik ve kanalizasyon • Altyapı sorunları nedeniyle sağlıklı içme

Hizmetleri
Altyapı
gibi altyapı konularında sıkıntı suyuna erişimde problemler
yaşanmamıştır. yaşanmıştır.

• 5902 Sayılı Kanun kapsamında • Kurum ve kuruluşlar arasında


Genel İdari
Yapı

yetki ve koordinasyon başarı ile koordinasyonu yürütecek bir yapının


yürütülmüştür. olmaması nedeniyle aksaklıklar
yaşanmıştır.

• Ülkemizde meydana gelen ve ünitede yer verilmeyen afetleri


araştırarak bu afetlerde afet yönetimi açısından karşılan
Bireysel Etkinlik

sorunları inceleyiniz.
• Ülkemizde yaşanan ve bu ünitede yer verilmeyen afet
yönetimi sorunlarını tartışınız.
• Ülkemizde afet yönetiminde mevzuatlarla ilgili ne tür
düzenlemeler yapılmalıdır? Tartışınız.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


297
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

•Afet yönetimi “afet öncesi”, “afet esnası ve hemen sonrası” ve “afet sonrası”
olmak üzere üç aşamadan oluştuğu kabul edilmektedir. Ülkemizde afet
yönetimi kavramı AFAD kurulmadan önce genellikle afet esnası ve sonrası
aşamalarında yapılan faaliyetler olarak bilinmekteydi. Hâlbuki afet yönetimi
gelişmişlik düzeyi yüksek ülkelerde yukarıda sözü edilen üç aşamanın
Özet
tamamını kapsamaktadır. Çünkü tüm dünyada afetin zararlarını mümkün
olabilecek en asgari düzeye indirgeyebilmek amacıyla tümleşik afet
yönetimine geçilmesi ve afet öncesi aşamada (Zarar Azaltma ve Hazırlık)
yapılması gereken faaliyetlerin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi
gerekmektedir. Ülkelerde kalkınmayı sekteye uğratacak afetlerden doğan
zararların azaltılması ayrı bir öneme sahiptir.
•Etkin bir afet yönetimi sergileyebilmek için öncelikle karşılaşılabilecek
sorunların tahmin edilmesi ve bu sorunlara çözümler üretilmeye çalışılması
gerekmektedir. Ülkemizde afet yönetiminde karşılaşılan genel sorunlar
TBMM Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Meclis Araştırma Komisyonu (2010) tarafından
araştırılmıştır. Bu sorunlar: 1-Kanunlar ve toplumun dinamikleri göz önünde
bulundurularak afet sonrası yardım ve yara sarma politikalarına öncelik
verilmesi gerekliliği 2- Yasalara ve yönetmeliklere uymamanın yeterli
yaptırımı bulunmaması 3- Afetlere maruz kalındığında afet bölgesini daha iyi
tanıyan yerel yönetimler tarafından verilmesi gereken faaliyet kararlarının
üst makamlar tarafından verilmiş olması 4- İmar düzenlemeleri yapılırken
afet konusu ihmal edilmiş olması 5- Afet ve imar düzenlemeleri, birbirinden
bağımsız ve yabancı hâle getirilmesi 6- İmar planlaması ve yapı denetimi
konusunda gerçek denetim faaliyetlerinin yapılmamış olması ve gerekli
teknik uygulama denetimlerinin gerçekleştirilmemesi 7- İmar planlaması
hakkındaki kanun ve yönetmelikler, kaynak geliştirme, örgütlenme, fiziki
düzenleme ve işletme konularında yaptırım gücüne sahip olmaması 8-
Medya araçlarını kullanarak özellikle büyük bir afet olan deprem konusunda
uzman olan bilim adamları tarafından toplumu tedirgin eden bazı
açıklamaların yapılmasının uygun bir davranış olmadığı olarak saptanmıştır.
•Ülkemizde başta deprem afeti olmak üzere afet yönetimince dikkate
alınması gereken; riskleri tanımlayamama, mevzuat kaynaklı sorunlar, kriz
yönetimi sorunları, kurtarma ve ilk yardım sorunları, ulaşım hizmetleri
sorunları, güvenlik ve asayiş sorunları, insani yardım lojistiği sorunları, geçici
barınma sorunları, altyapı sorunları ve mühendislik alanı ile ilgili sorunlardır.
•Ülkemizde yaşanan Marmara depremine hazırlıksız yakalanmış olmasına
rağmen Van Depremi sonrasında yapılan çalışmalar bu alanda bir çok
aksaklığın giderildiğini görülmüştür. Van depremi sonrasında ortaya çıkan en
büyük sorun koordinasyon eksikliğidir. Koordinasyon eksikliğinin temel
nedeni arama-kurtarma faaliyetlerini yürüten gönüllülerin ve resmî görevli
personellerin kriz merkezine danışmadan yaptığı bağımsız çalışmalardır.
•Marmara depreminde ise afet yönetimi konusunda yaşanan sorunlar; kriz
yönetimi sorunları, deprem sonrası yeni kurumsal ve yasal düzenlemelerle
ilgili sorunlar, yerel yönetimlerle ilgili sorunlar, yeniden inşa sürecinde
karşılaşılan hukuki sorunlar ve barınma konusunda kalıcı konutlarda ortaya
çıkan sorunlar şeklinde sıralanabilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


298
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde afet yönetimince dikkate alınması
gereken sorunlardan biri değildir?
a) Afet bölgesinde geçici barınma sorunları
b) Afet sonrası kurtarma ve ilk yardım sorunları
c) Güvenlik ve asayiş sağlamada yaşanan sorunlar
d) Altyapı sistemlerinin hasar görmesi sonucu yaşanan sorunlar
e) Afetzedelere özel araç tahsisinde yaşanan sorunlar

2. Aşağıdakilerden hangisi ulaşım hizmetlerinde yaşanan sorunlardan biri


değildir?
a) Yolların hasar görmüş olması
b) Haberleşme sistemlerinin zarar görmüş olması
c) Afet sonrası hırsızlık ve yağmacılık sorunu
d) Afet yardımlarının gecikmesi
e) Afet bölgesinde oluşan trafik yoğunluğu

3. Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde afet yönetimi sorunlarından olan


riskleri tanımlayamama alanındaki sorunlarından biri değildir?
a) Tehlikeli madde stoku sorunu
b) Ek imar yoğunluğu sorunu
c) Hızlı kentleşme sorunu
d) Altyapı ve sanayinin korunmasızlığı sorunu
e) Ulaştırma sorunu

4. Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde afet yönetiminde ortaya çıkan güvenlik


ve asayiş sorunlarından biri değildir?
a) Dışarıdan gelen yardımcı personel için tercüman bulundurulması
b) Afet sonrası afetzede olmayan kişilerin yardımlardan yararlanmak için
bölgeye gelmesi
c) Afet sonrası hırsızlık ve yağmacılık olaylarının yaşanması
d) Yurtdışından bölgeye gelenlerin istihbarat amaçlı gelmiş olması
e) Aydınlatma yapılamamasından kaynaklı güvenlik zafiyetleri

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


299
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

5. Aşağıdakilerden hangisi insani yardım sorunlarında ahlaki değerler


açısından olması gereken bir davranıştır?
a) Yardım paketlerinin stoklanarak afet sonrası para ile dağıtılması
b) Yardımların koordineli bir şekilde ihtiyaca binaen yapılması
c) Yardım alan afetzedelerin aceleciliğinden kaynaklı diğer afetzedelerin
yardım almasına engel olması
d) Yardımda bulunanların son kullanma tarihi geçmiş gıda ve tıbbi
malzeme göndermesi
e) Bazı afetzedeler hiç yardım almamışken diğerlerinin birden fazla kez
yardım alması

6. Aşağıdakilerden hangisi ülkemize afet yönetiminde karşılaşılan geçici


barınma sorunlarından değildir?
a) Afetin meydana geldiği bölgede barınma olanağının yetersiz olması
b) Geçici barınakların afetzedelerin temel ihtiyaçlarını karşılayamaması
c) Afetzedelerin geçici olarak kamu binaları, tren vagonları ve
karavanlarda barındırılması
d) Bina inşasında kullanılan yapı malzemesinin düşük kalitede olması
e) Geçici barınakların inşasının uzun zaman alması

7. Yaşanan bir afet sonrası bir yapıda sorunun projelendirmeden


kaynaklandığı rapor edilmişse, bu rapordaki başlıca afet yönetimi
sorununun hangisi olduğu düşünülmelidir?
a) Altyapı sorunu
b) Güvenlik ve asayiş sorunları
c) Mühendislik alanı ile ilgili sorunlar
d) Barınma sorunu
e) Kurtarma ve ilk yardım sorunu

8. Aşağıdakilerden hangisi 1999 yılında gerçekleşen Marmara depremi


sonrası ortaya çıkan kriz yönetimi sorunlarından değildir?
a) Ağır hasarlı binaların yıkılmasında yaşanan hukuki problemler
b) Yurt dışından gelen yardım ve destek personelinin koordinasyonu
c) Afet bölgesine gönderilen personelin tecrübe ve donanım eksikliği
d) Kriz yönetim personelinin aynı zamanda afetzede olması
e) Afet sonrası yangın ve gaz sızıntısı durumlarına tedbir alınmaması

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


300
Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

9. Aşağıdakilerden hangisi 1999 yılında gerçekleşen Marmara Depremi


sonrası ortaya çıkan barınma konusunda kalıcı konutlarda ortaya çıkan bir
sorundur?
a) Bağış ve yardımların amacına uygun kullanılmaması
b) Yapı denetimi hususunda imar ve afet mevzuatına uygun hareket
edilmemesi
c) Coğrafi bilgi sistemleri (CBS) ve kent bilgi sisteminin (KBS)
bulunmaması
d) Evini yapana yardım (EYY) kredisinde yaşanan yargı sorunları
e) Afetzedelerin edindikleri konutlarını işlevsel bulmaması nedeni ile
konutunu kiralaması veya satması

10. Aşağıdakilerden hangisi 2011 tarihinde ülkemizde meydana gelen Van


depremi sonrası yaşanan sorunlardan biri değildir?
a) Tercüman eksikliği
b) Yardımların il merkezine ulaştırılamaması
c) Yardım çadırlarının kış koşullarında olmaması
d) İhtiyaç malzemelerinin yerel halk tarafından depolanması
e) Yardım paketlerinde ihtiyaç dışı malzeme bulunması

Cevap Anahtarı
1.e, 2.c, 3.e, 4.a, 5.b, 6.d, 7.c, 8.a, 9.e, 10.b

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


301
Ülkemizde Afet Yönetiminde Karşılaşılan Sorunlar Ve Yaşanmış Afet Örnekleri

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Canpolat, H. (1996). “Tabii Afetlerin Yönetimine Değişik bir Yaklaşım”. Çağdaş
Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt: 5
Davis, I., ve Aysan, Y. (1992). Disasters and the small dwelling-process, realism and
knowledge: Towards an agenda for the International Decade for Natural
Disaster Reduction (IDNDR). In Disasters and the Small Dwelling
Conference. Edited By: Aysan, Y. And Davis I. London: James and James
Science Publishers Ltd..
Durmuş, A. (1996). “Afete Maruz Kalan Bölgelerde Uygulamada Ortaya Çıkan
Sorunlar ve Çözüm Önerileri”. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Belediyeler,
Yıl: 10
Erdik, M. (2000). “Report on 1999 Kocaeli and Düzce (Turkey) Earthquakes.”
Istanbul: Bogazici University, Kandilli Observatory and Earthquake Research
Institute.
Ergünay, O. (1996). Afet Yönetimi nedir? Nasıl Olmalıdır? Erzincan ve Dinar
Deneyimleri Işığında Türkiye’nin Deprem Sorunlarına Çözüm Arayışları,
TÜBİTAK Deprem Sempozyumu.
Ervan, M. K. (1996). Deprem Sonrası Acil Barınma Sorunu ve Çözüm Önerileri.
Erzincan ve Dinar Deneyimleri Işığında Türkiye’nin Deprem Sorunlarına
Çözüm Arayışları, TÜBİTAK Deprem Sempozyumu.
Esen, K. (2000). “17 Ağustos 1999 Marmara, 12 Kasım 1999 Düzce Depremleri
Işığında Olası Benzeri Depremlerde Kullanılması Gereken Tecrübeler”. Türk
İdare Dergisi, Yıl: 72
Genç, F.N. (2005). “Türkiye’de Doğal Afet (Yıkım) Olayları sonrası Kent Yenileme
Uygulamaları: 1999 Marmara Depremi Örneği”. Gazi Üni. Sosyal Bilimler
Ens. Doktora Tezi.2005.
Geray, C. (1977a), “Türkiye’de Yıkım (Afet) Olayları Karşısında Önlemler ve
Örgütlenmeler”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 10, Sayı 3, Eylül.
Gündoğdu, O. (1996). Türkiye’de Yıkıcı Depremlere Karşı Alınması Gereken
Önlemler ve İstanbul Örneği. Erzincan ve Dinar Depremleri Işığında
Türkiye’nin Deprem Sorunlarına Çözüm Arayışları, TÜBİTAK Deprem
Sempozyumu Bildiriler Kitabı.
Kalkınma Bakanlığı Onunca kalkınma Planı (2014-2018) Afet Yönetiminde Etkinlik
Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2014). Ankara.
Korkmaz, S.N. ve Gündoğdu, A. (1994). “Afetler Acil Yardım Planı Gereğince
Kurulan Kurtarma ve Yardım Komiteleri”. Türk İdare Dergisi, Yıl: 66
Köseoğlu, A. M. (2015). Afet Yönetimi ve İnsani Yardım “Lojistik Süreçler ve
Uygulamalar”, 1. Baskı, Nobel Akademik Yayıncılık.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 302


Afet Yönetiminde Ülkemizde Karşılaşılan Sorunlar ve Yaşanmış Afet Örnekleri

Limoncu, S. ve Bayülgen, O. (2005). “Türkiye’de Afet sonrası Yaşanan Barınma


Sorunları”. YTU Arch. Fac. e-Journal, Vol:1
Öğütçen, H. (1999), “Deprem Üzerine Düşünceler”, İdarecinin Sesi Dergisi, Cilt: XIII
Özer, Y. (2000). Yönetim Depremi. Hürriyet İnternet, 22 Ağustos 1999.
Şengün, A.B. (1998). “Afetlerde Mücadele Etkinliğini Sağlayacak Tedbirler”. Sivil
Savunma Dergisi, Yıl: 40
TBMM, (2010). Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma
Komisyonu Raporu. Temmuz 2010, Ankara.
Turan, İ. (1999), “Depremin Gölgesi”, Finans Dünyası Dergisi, Eylül 1999.
www.afad.gov.tr
www.koeri.boun.edu.tr www.milliyet.com.tr
Yalçın, A.K. (1999). “Deprem ve Mülki İdare”. İdarecinin Sesi Dergisi, Cilt: XIII, S.76.
Yılmaz, A. (2003). Afet Yönetimi. Ankara: Pegem A Yayıncılık.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


303
AFET VERİ TABANLARI İLE
ÜLKEMİZDE AFETLERİN
DAĞILIM BİLGİLERİ

• Afet Veri Tabanları


• Ülkemizde Afetlerin Dağılım
DOĞAL AFETLER VE
İÇİNDEKİLER

Bilgileri AFET YÖNETİMİ


Dr. Öğr. Üyesi Rahim
Kağan AKBULUT

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Afet veritabanlarının önemini
kavrayabilecek,
HEDEFLER

•Dünyada kullanılan afet veri


tabanlarını tanıyabilecek,
•Ülkemizde kullanılan afet veri
tabanlarını öğrenebilecek,
•Ülkemizde afetlerin dağılım
bilgileri ve TABB sistemi
hakkında bilgi sahibi
olabileceksiniz.

ÜNİTE

14
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Afet Veri Tabanları İle Ülkemizde Afetlerin Dağılım Bilgileri

SHELDUS
AFET VERİ TABANLARI

MANDISA
Dünya Genelindeki
Afet Veri Tabanları
APELL

UNEP

Ülkemizde Kullanılan
TABB
Afet Bilgi Bankası

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

305
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

GİRİŞ
Afetlerin meydana gelmesi özellikle gelişmekte olan ülkelerin
kalkınmalarına darbe vurmakta ve bu alanda ortaya çıkacak sorunları da
beraberinde getirmektedir. Dolayısı ile ülkelerin kendi sınırları içerisinde meydana
gelecek afetleri coğrafi bilgi sistemi ve kent bilgi sistemi gibi araçlar vasıtası ile
haritalandırmalı ve olası bir afetin etkilerini mümkün olabilen en asgari düzeye
indirgeyebilmek için afet yönetim sistemi aşamalarını etkin bir şekilde
kullanmalıdır.
Etkin afet yönetimi sergileyebilmek için yapılması gereken faaliyetlerden biri
de afet veri tabanlarının oluşturulmasıdır. Afetlerin ne sıklıkta meydana geldiği ve
bu afetlerin ne tür etkilere yol açabileceği hususlarında sistematik bilgi toplama,
planlama ve kurtarma faaliyetlerinin yürütülmesinde görev alan kurum ve
kuruluşlara büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Bununla birlikte, uluslararası afet veri
tabanlarının oluşturulmasında fikir ayrılıkları bulunmaktadır.
Zamanların kısıtlamaları, finansman ve durumun karmaşıklığına bağlı olarak
Ülkemiz coğrafi konumu afetlerde bilgi toplamak oldukça zordur. Ayrıca verilerin toplanmasında kullanılan
gereği birçok afete yöntemler, bilgi kaynakları, verilerin elde edilmesi vb. gibi alanlarda büyük
maruz kalmıştır.
farklılıklar yaşanmaktadır (Tschoegl, 2006).
Ülkemiz coğrafi konumu gereği tarih boyunca birçok afete maruz kalmış ve
yaşanan bu afetler sonucunda büyük can ve mal kayıpları yaşamıştır. Ülkemiz
Kalkınma Bakanlığınca 2014 yılında hazırlanan “afet yönetiminde etkinlik” adlı özel
ihtisas komisyonu raporuna göre doğa kaynaklı afetler, her yıl Türkiye gayrisafi
millî hasılasının yaklaşık %3’ü oranında ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Ayrıca
bu kayıpların yanı sıra iş gücü kaybı, pazar kaybı ve işsizlik gibi olumsuzluklardan
kaynaklanan kayıplarda göz önünde bulundurulduğunda bu rakam gayrisafi millî
hasılanın yaklaşık %5’ine ulaşmaktadır (ÖİK raporu, 2014).
Ülkemizde hızlı nüfus artışına ve sosyoekonomik koşullara uyum sağlamak
amacıyla özellikle büyükşehir merkezlerinde plansız kentleşmenin olduğu bilinen
bir gerçektir. Ayrıca plansız kentleşme ilgili bölgedeki sanayi, endüstri, altyapı ve
doğal çevre dengesini de büyük ölçüde etkilemektedir. Türkiye’deki yapılaşmanın
mevcut mevzuat hükümlerine uygun olarak yapılmamasının yanı sıra denetim
faaliyetlerinin de istenen seviyede olmaması afetlerde ortaya çıkacak zararların
artmasına neden olmaktadır (ÖİK raporu, 2014, Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Coğrafi konumu gereği birçok afet olayı ile yüzleşmek zorunda
kalan/kalacak ülkemizde, yerleşim bölgelerinde afetlerden dolayı oluşacak
zararları en asgari düzeye indirgeyebilmenin en rasyonel yolu, daha önceki
ünitelerde aşamaları anlatılan afet yönetiminin etkin bir şekilde uygulanması ile
gerçekleştirilebilir (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Bu ünitede dünyada kullanılan afet veri tabanları ile ülkemizde meydana
gelen afetler ve dağılım bilgileri genel hatlarıyla ele alınmaya çalışılacaktır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


306
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

AFET VERİ TABANLARI


Dünya Genelindeki Afet Veri Tabanları
Afet veri tabanları, herhangi bir afetin meydana geldiği ülkelerde afetlerle
ilgili arşivler, veri tabanları veya elde edilen bilgiler bir araya toplanmakta ve
böylece afetlerin büyüklükleri ve etki alanları belirlenebilmektedir. Afet veri
tabanları oluşturulurken göz önünde bulundurulan unsurlar genellikle zarar gören
insan sayıları ve afetin meydana getirdiği ekonomik kayıplardır. Afet veri
tabanlarının oluşturulmasında uluslararası ölçekte en çok kullanılan yöntemler
EM-DAT ve DESINVANTER metotlarıdır. (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Belçika Louvain Katolik Üniversitesindeki Afetlerin Biyopsi Programı
(CRED) Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan Acil Afetler Veri Tabanı (EM-DAT),
doğal ve teknolojik felaketler hakkında bilgi toplayan kamuya açık bir uluslararası
veri tabanıdır. Bu veri tabanı yılda ortalama 700 yeni girişe sahip yaklaşık 15.700
Afet veri tabanları kayıt içermekte ve 1900'dan günümüze kadar olan dönemi kapsamaktadır. Bu veri
oluştururken en çok
tabanı günlük olarak güncellenmekte ve rakamların doğrulanmasını takiben ayda
kullanılan yöntemler
EM-DAT ve bir halka sunulmaktadır (Tschoegl vd., 2006).
DESINVANTER Meydana gelen herhangi bir afetin EM-DAT veri tabanına eklenebilmesi
metotlarıdır.
için belirli şartların sağlanması gerekmektedir. Bu şartlar (Tschoegl vd., 2006);
• Afetin 10 veya daha fazla insanın hayatını kaybetmesine yol açmış olması,
• Afetin 100 veya daha fazla insanı etkileyebilecek büyüklükte olması,
• Afetin olağanüstü hâl ilan edilecek nitelikte ve/veya uluslararası yardım
çağrısına neden olacak nitelikte olması, biçiminde sıralanmıştır.
Ayrıca bu veri tabanı oluşturulmasında afetlerle ilgili olarak aşağıda
sıralanan veriler kullanılmıştır (Gökçe, Özden, Demir, 2008):

• Afet Numarası
• Ülke veya Şehir Adı
• Afet Grubu
• Afet Türü ve Alt Türü
• Afet Tarihi
• Ölü ve Yaralı İnsan Sayısı
• Toplam Etkilenen İnsan Sayısı
• Tahmin Edilen Zarar
Yukarda sıralanan verilere ilave olarak diğer veriler adı altında konum
bilgileri, enlem-boylam bilgileri vb. bilgilerde bu veri tabanına eklenmektedir.
1994 yılında Latin Amerika'da Afet Önleme Sosyal Araştırmalar Ağı (LA
Red), tarafından DESINVENTAR metodu geliştirilmiş olup Karayipler, Asya ve
Afrika’da 16 ülke tarafından kullanılmaktadır. Bu veri tabanında 30 yılı aşan bir
sürede meydana gelen yaklaşık 44.000 afet olayı kayıt altına alınmıştır (Tschoegl
vd., 2006).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


307
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

EM-DAT veri tabanında olduğu gibi bu veri tabanının oluşturulmasında da


belirli veriler kullanılmış olup bu veriler aşağıda sıralanmıştır (Gökçe, Özden,
Demir, 2008).
• Ölü sayısı
• Etkilenen kayıp insan sayısı
• Yer değiştiren/yaralanan insan sayısı
• Zarar gören ev sayısı
• Yıkılan bina sayısı
Her afet veri tabanının • Büyüklük
kendine özgü arama
• Ekonomik kayıpları (Yerel para birimi ile)
kriterleri vardır.
• Ekonomik kayıplar (USD ile)
• Yollarda meydana gelen hasar
• Ürün zararları
• Etkilenen hayvan sayısı ve sektörler
Güney Carolina Üniversitesi tarafından “Birleşik Devletler için Mekânsal
Tehlike Olayları ve Zarar Veri Tabanı (SHELDUS)”, oluşturulmuş olup ulusal
düzeyde erişilebilir bir doğal felaket veri tabanıdır. Bu veri tabanı, 1960 yılından bu
yana ilçe düzeyinde de olmak üzere 400.000'den fazla olay kayıt altına alınmıştır.
1995 yılı öncesinde toplam hasarı 50.000 Dolar olan afetler kayıt altına alınırken
1995 yılı sonrası belirli bir maddi zarara neden olan tüm afetler bu veri tabanında
yerini almıştır (Tschoegl vd., 2006).
Bu veri tabanında afetler, olayın olduğu tarih, tehlike türü veya afetin
gerçekleştiği bölge adı ile aranabilir. Bu arama sonucunda sağlanan bilgiler,
başlangıç tarihi, afet türü, yer, hayatını kaybeden kişi sayısı, yaralı sayısı, bina
hasarı ve afetin neden olduğu zararlar için maliyeti tahminlerini içerir (Tschoegl
vd., 2006).
Afet veri tabanları hem
ulusal hem de Güney Afrika'da afet olaylarının izlenmesi, haritalandırılması ve analizi
uluslararası ölçekte amacıyla MANDISA adlı veri tabanı Cape Town Üniversitesi tarafından
yapılmaktadır. geliştirilmiştir. Bu veri tabanında sel, orman yangınları ve aşırı rüzgâr olayları da
dâhil olmak üzere 19.000'in üzerinde afet kayıt altına alınmıştır. MANDISA veri
tabanı Afrika'daki en doğru verilere sahip veri tabanlarından biri olarak kabul
edilmektedir (Tschoegl vd., 2006).
MANDISA veri tabanı, yangın servisleri, afet yönetim kurumları ve sahadaki
diğer STK'lerin (Güney Afrika Kızıl Haçı) raporlarını veri kaynağı olarak
kullanmaktadır. Bu raporlardan alınan temel veriler yer, konut türü, afetin şiddeti,
mekânsal ve zamansal analizi ve kayıp tahminleridir. MANDISA veri tabanı
içerisinde bulunan veriler boyutları gereği kamuya açık hâle getirilememiştir
(Tschoegl vd., 2006).
Kanada Afet Veri tabanı (CDD), Kanada vatandaşlarını doğrudan etkileyen
doğal, teknolojik vb. gibi felaketleri kaydetmek için Kritik Altyapı Koruma ve Acil
Durum Hazırlık Ofisi (OCIPEP) tarafından yürütülen bir çalışmadır. Bu veri tabanı
ulusal bir veri tabanı olmasına rağmen, Kanada vatandaşlarının dâhil olduğu
uluslararası olayları da kayıt altına almaktadır. Veri tabanına, 1900 yılında başlayıp

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


308
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

günümüze kadar 700'den fazla veri girişi yapılmıştır. Veri tabanında arama yapmak
için kullanılan değişkenler konum, felaket türü veya felaket zamanına göre arama
yapılabilmektedir. Yapılan bu aramalar sonucunda afetlere ait aşağıdaki bilgiler
elde edilebilmektedir (Tschoegl vd., 2006):
• Afet türü
• Afetin meydana geldiği yer
• Ölü ve yaralı sayısı
• Tahliye edilen bölgeler
• Afetin neden olduğu ekonomik kayıplar.
Ayrıca bu veri tabanında, kayıp tahminleri için yararlı olan kaynakların
referansları da sunulmaktadır.
Avustralya hükûmeti tarafından desteklenen EMA (Acil Durum Yönetimi
Avustralya) Afetler Veri tabanı, ulusal düzeyde gerçekleşen bütün doğal ve
teknolojik afetlerin kayıt altına alındığı veri tabanıdır. EMA veri tabanı, kamuya
açık olmakla beraber 1622 yılından günümüze kadar meydana gelen afetleri kayıt
altına almıştır. Bu veri tabanına veri girişi yapılmasına dair kriterler aşağıda
sıralanmıştır (Tschoegl vd., 2006):
• 3 veya daha fazla ölüm olayının yaşanması
• Afette 20 kişinin yaralanması veya hastalanması
• Bina ve altyapı sistemlerinin zarar görmüş olması
• Tarımsal, çevresel veya temel hizmetlerin aksaması durumu
• Ticari veya endüstriyel faaliyetlerin aksaması
• Tahmini toplam 10.000.000 Avustralya Doları ya da daha fazla bir maddi
zarara yol açacak tahliye faaliyeti gerçekleştirilecek olması.
Ayrıca bu veri tabanı afetin süresi, ekonomik zararların hesaplanması ile
birlikte ölen, yaralanan, etkilenen, evsiz kalan ve tahliye edilen afetzedelerin sayısı
hakkında ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır (Tschoegl vd., 2006):
Amerika Birleşik Devletleri’nde depremlerle ilgili olarak topluma açık
uluslararası USGS (United States Geological Survey) adı verilen bir veri tabanı
oluşturulmuştur. Bu veri tabanının veri kaynağı Ulusal Deprem Bilgi Merkezi’dir.
Bu veri tabanında, geçmişteki depremler tarih, büyüklük, konumu (harita ile) ve
hafızalarda iz bırakan yaşanan olaylar kullanılarak arama yapılabilir. Ayrıca veri
tabanı, büyüklüğü 6.5 veya daha büyük olan depremler, ölümlerin veya
yaralanmaların yaşandığı depremler veya önemli hasarlara neden olan depremler
kategorilerinde de arama yapılabilmektedir. 1977 yılından bu yana bu veri
tabanına veri girişleri yapılmaktadır. Bu veri tabanında son 8 – 30 gün aralığında
meydana gelen tüm depremler kayıt altına alınmaktadır (Tschoegl vd., 2006):

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


309
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

Yerel Düzeyde Acil Durumlara Karşı Farkındalık ve Hazırlık Programı (APELL),


teknolojik kazaların ve çevresel acil durumların oluşumunu ve zararlı etkilerini en
aza indirgemek amacıyla hükûmet ve endüstri ile birlikte UNEP tarafından
geliştirilen bir programdır. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), Yerel
Düzeyde Acil Durumlara Karşı Farkındalık ve Hazırlık (APELL) tarafından, kamuya
açık bir uluslararası teknolojik afetler veri tabanı hazırlamıştır
(http://www.unep.org/apell/).
1970-1998 yılları arasında meydana gelen 316 kimyasal olaya ait veriler
kayıt altına alınmış olup bu olaylar veri tabanına, tarih / yıl, yer, ilgili ürünler ve
ölü/ yaralı / tahliye edilenlerin sayısı hakkında bilgi içermektedir. Bu veri tabanına
teknolojik kaynaklı afetlerin eklenebilmesi aşağıdaki durumlardan biri/birkaçı veya
Bir afetin veri tabanına tamamı gerçekleşmiş olması gerekir (Tschoegl vd., 2006).
eklenebilmesi için belirli • Yaşanan afetin en az 25 ölümle sonuçlanması
kriterleri sağlaması
• Yaşanan afet sonrası en az 125 veya daha fazla yaralı olması
gerekmektedir.
• En az 10.000 kişi tahliye edilmiş olması
• 10.000 kişilik bir topluluğun doğal hayat kaynağı olan sudan yoksun
kalması.
Dartmouth Sel Gözlemevi (DFO), meydana gelen sel afetlerini anında
ekleyerek 1985'ten günümüze kadar olan sel olaylarını kayıt altına almaktadır. Bu
veri tabanı herkese açık olarak erişilebilen veri tabanı olmakla beraber tüm sel
olayları yaşandıkları yıla göre özet tablolar şeklinde sunulmaktadır. Bu veri
tabanının bilgi kaynağı hükûmetler, haber medyası, akademik kurumlar ve
uydulardan alınan bilgilerdir. Bu veri tabanından ilgili yıllık sel görüntüleri ile
birlikte yıllık özet bilgilerden oluşan excel tablolarını indirmek mümkündür
(Tschoegl vd., 2006):
Ulusal Jeofizik Veri Merkezi (NGDC), kamuya açık erişilebilir uluslararası
ölçekte tsunami afetlerine ait verilerin kaydedildiği veri tabanıdır. Bu veri
tabanında bölgeye, ülkeye, eyalete veya olay tarihine göre arama yapılabilir.
Ayrıca insan kaybı ve ekonomik etkiler, boylam ve enlem bilgileri ve tsunaminin
neden olduğu hafızalardan silinmeyecek etkiler gibi daha hassas parametreler
kullanılarak da arama yapılabilmektedir. Bu veri tabanında arama yapıldığında
elde edilen bilgiler aşağıdaki gibidir (Tschoegl vd., 2006);
• Afetin gerçekleştiği tarih ve saati
• Afetin meydana geldiği bölgenin konum bilgisi
• Tsunami parametreleri (maksimum su yüksekliği vb.)
• Yaşanan can kayıpları
• ABD Doları cinsinden afetin doğurduğu maddi zararları
Önemli Kazalar Raporlama Servisi (MARS), dünyada yaşanan afetlerden biri
olan endüstriyel afet olaylarının kayıt altına alan bir veri tabanıdır. Bu veri
tabanında 1980 yılından günümüze kadar meydana gelen 600’den fazla
endüstriyel kaza kayıt altına alınmıştır. Bu veri tabanına afet ilk gerçekleştiğinde
kısa bir form halinde veri girişi yapılır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


310
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

Meydana gelen afetle ilgili tüm soruşturmalara tamamlandıktan sonra ise


afetin ulaşılabilen tüm bilgileri bir rapor hâlinde tekrar bu veri tabanına eklenir. Bu
veri tabanında her ne kadar 200'den fazla aranılabilir başlık mevcut olsa da başlıca
aranılabilecek değişken kategorileri aşağıdaki gibi sıralanmıştır (Tschoegl vd.,
2006):
• Olay türü
• Endüstri türü
• Kaza türü
• Madde türü
• Ani kaza kaynağı
• Şüphelenilen nedenler
• Ölü ve yaralı sayıları
• Meydan gelen ekolojik zararlar
• Yaşanan malzeme kayıpları
• Alınan acil önlemler ve çıkarılan dersler.
Yukarıda genel hatlarıyla tanıtımları yapılan veri tabanları, doğal ve
teknolojik afetlerin etkilerini kayıt altına almak için yapılan muazzam faaliyetlerin
sadece bir kısmını temsil etmektedir. Bu veri tabanlarının tanıtılmasındaki amaç
Ülkemizde 2008 yılın
da Türkiye Ulusal Afet güçlü ve zayıf yönlerini ortaya çıkarabilmektir. Bu yönlerin ortaya çıkarılması, hem
Arşiv Sistemi (TUAAS) mevcut sorunların çözümlerine hem de etkin bir afet yönetimi sağlanabilmesi için
kurulmuştur. iyileştirilmesi gereken alanların belirlenmesine kolaylık sağlamaktadır.

Ülkemizde Kullanılan Afet Bilgi Bankası


Ülkemizde afet yönetiminde görev alan yöneticilerin doğru kararlar
verebilmesi, verilen kararları ilgili personelin uygulaması ve bu alanlarda
çalışmalar yürüten araştırmacıların araştırma faaliyetlerine kolaylık sağlanmasına
yönelik olarak 2008 yılında Afet İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde Türkiye Ulusal
Afet Arşivi Sistemi (TUAAS) kurulmuştur (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Ayrıca kurulan bu arşiv sistemi ile yukarıda sözü edilen yönetici, uygulayıcı
ve araştırmacıların yanı sıra kamuoyunun da afetler hususunda karşılaşabilecekleri
riskler konusunda bilgilendirilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçlara yönelik olarak
hazırlanan bu arşiv sistemi sayesinde ülkemizde meydana gelen doğal ve
teknolojik afetlerden kriterlere uygun olanlara ait veriler elektronik ortama
aktarılmış ve kamuya açık hâle getirilmiştir (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Bu arşiv sisteminde afetler aşağıda verilen kriterlere göre kayıt altına
alınmış olup sisteme veri girişi yapılabilmesi için bu kriterlerden en az birinin
gerçekleşmiş olması gerekmektedir (Gökçe, Özden, Demir, 2008).

• Afet sonucu 10 kişinin hayatını kaybetmiş olması


• Meydana gelen afette en az 50 kişinin yaralanmış olması
• En az 100 kişinin afetten etkilenmiş olması
• Afet sonrası yaşam şartlarının olumsuz etkilenmesi
• Afet sonrası acil durum çağrısı yapılması

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


311
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

Bu sistemin işlevsellik kazanması öncelikle disiplini veri girişi sağlanmasına


bağlıdır (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Ülkemizde meydana gelen afet bilgilerini içeren ve Afet İşleri Genel
Müdürlüğü tarafından ilk veri girişi çalışmaları 1993 yılında başlayan Afet Bilgi
Envanteri Projesi geliştirilmiştir. Bu projenin gerçekleştirilmesindeki başlıca
amaçlar aşağıda sıralanmıştır (Gökçe, Özden, Demir, 2008):
• Ülkemizdeki yaşanan afet olaylarının mekânsal ve istatiksel dağılımını
çıkarabilmek
• 1950’den beri meydana gelen afet olaylarını kapsayan bir başvuru kaynağı
oluşturabilmek
• Hem bürolarda ve hem de arazi koşullarında faaliyetlerde bulunan teknik
elemanlara çalışmalarında kolaylık sağlayabilmek
Afet Bilgi Envanteri • Herhangi bir olası afet türü için yapılması gereken hazırlıkları belirlemek
Projesi kapsamında
afet verileri elektronik • Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün yürüttüğü çalışmaların geriye dönük
ortama aktarılmıştır. analizlerini yapabilmek
• Afetlerde ortaya çıkabilecek ekonomik kayıplar ve manevi zararların göz
önünde bulundurulmasını sağlayabilmek
Afet Bilgi Envanteri Projesi kapsamında Afet Etüt ve Hasar Tespit Dairesi
arşivinde bulunan afet verileri elektronik ortama aktarılmaya çalışılmıştır. Ancak
1993 yılında başlayan veri girişi, bazı imkânsızlıklar dolayısı ile 1999 yılında sona
ermiştir (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
2003 yılında eldeki daha eski verilerde kullanılarak daha kapsamlı bir veri
tabanı oluşturulmaya çalışılmıştır. Yaklaşık üç yıl süren bu çalışmalarda verilerin,
doğrulanması, düzeltilmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine (CBS) aktarılması büyük
oranda gerçekleştirilmiştir. CBS’ye aktarılan veriler her afet türü için ayrı olmak
üzere sınıflandırılmış olup çeşitli sorgulamalarla alt başlıklara ayrılabilmektedir. Bu
sorgulama değişkenlerinden bazıları iller, ilçeler, afet olay sayısı ve afetzede sayısı
olup bu sorgulamalar sonucunda afetin türü, zaman ve mekânsal dağılımına sahip
haritalar türetilmiştir. Ayrıca yerleşim birimlerinin afet türlerinden etkilenmesi en
az ve en çok etkilenen yerler şeklinde kategorilere ayrılmıştır (Gökçe, Özden,
Demir, 2008).
Bu proje kapsamında yapılan bir diğer çalışma da ülke genelinde afet
türlerinin oransal dağılım bilgileri belirlenmeye çalışılmış ve afet sonrası ortaya
çıkan ekonomik etkiler bazı varsayımlar göz önünde bulundurularak hesaplanmaya
çalışılmıştır (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Yapılan tüm bu çalışmalar sonucunda elde edilen veriler mümkün olabilen
en geniş detaya sahip olacak şekilde CBS’ye aktarılmıştır (Gökçe, Özden, Demir,
2008).
CBS’ye aktarılan veriler arşivlenmiş afet etüt raporlarından elde edilmiş olup
bu raporlar, herhangi bir bölgede meydana gelen ilk afetten bu yana o bölge için
hazırlanmış tüm afet etütlerini kapsamaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


312
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

Bu raporlar bazı afetler için çok detaylı bilgilerle, bazı afetler için ise iş
yükünden dolayı yüzeysel bilgilerle hazırlanmıştır (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Bu proje kapsamında hazırlanan verilerin CBS’ye aktarımında bazı
belirsizliklerle karşı karşıya kalınmıştır. Bu belirsizliklerden bazıları genel hatlarıyla
incelenmeye çalışılacaktır.
Yerleşim birimlerinde afet etüt raporları, ilgili yerleşim biriminde afet
olayının tekrar yaşanması veya Afet İşleri Genel Müdürlüğünün genel kontrol
etütlerinde ya da yer seçimi çalışmaları kapsamında hazırlanmış olabilir. Bu yüzden
tekrarlayan afet olaylarını diğer afet faaliyetlerinden ayırmak pek mümkün
Afet verileri CBS’ye
olmamıştır (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
aktarılırken bazı
belirsizliklerle Bu raporların oluşturulmasındaki bir diğer belirsizlik ise afet türüne göre
karşılaşılmıştır. afetzedelerin ayrımının yapılmamış olmasıdır. Örneğin bir afet bölgesinde hem
heyelan ve hem de deprem afetlerine maruz kalan afetzedelerin hangi afet
türünden ne kadar etkilendiği bilgilerine ulaşılamamıştır. Bu tür sorunlardan dolayı
verilerin bazıları yorumlara dayalı olarak elde edilmiştir (Gökçe, Özden, Demir,
2008).
Afet etüt raporları içerisinde yer alması gereken afete maruz kalan
bölgelere ait haritalar ölçeksiz krokiler şeklinde hazırlanmıştır. Ayrıca kırsal alanda
meydana gelen afetlere ait koordinat bilgileri bulunmadığından, yerleşim
birimlerinde gerçekleşmiş gibi CBS’ye aktarılmıştır (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Farklı coğrafi konumlarda meydana gelen afet olayları semt ve mahalle
bazında değil, sadece yerleşim birimi bazında yapılmıştır. Örneğin Çankaya
içerisindeki farklı mahalle ve semtlerde farklı tarihlerde meydana gelen heyelan
olayları sanki Çankaya merkezde gerçekleşmiş gibi tek noktada gösterilmiştir
(Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Afet etüt raporlarından elde edilen verilerin yaklaşık %3’lük kısmı CBS’ye
aktarılamamıştır. Bu yüzden bazı mekânsal sorgulamalar yapılamamaktadır.
Bunların sebepleri ise;
• İlgili bölgenin zaman içerisinde baraj, gölet gibi yapıların altında kalması,
• Söz konusu yerleşim biriminin haritalara işlenmemiş olması,
• Veri tabanına veri girişi esnasında yapılan hatalar,
• Yerleşim biriminin isminin değiştirilmesi sonucu haritalarda
bulunamaması, şeklinde sıralanabilir.
Ülkemizde 2014 yılında
Türkiye Afet Bilgi Sonuç olarak Türkiye’de yaklaşık son 50 yılda meydana gelen afetler Afet
Bankası (TABB) Bilgi Envanteri Projesi kapsamında %90 doğruluk oranı ile kayıt altına alınmıştır.
kurulmuştur.
Yüksek Öğretim Kurumları, Sivil Toplum Kuruluşları (STK), Belediyeler ve
kamu kurum/kuruluşları tarafından hazırlanan ancak diğer kullanıcılar tarafından
erişilememiş dokümanlarda kullanılarak AFAD Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi
Başkanlığı tarafından yürütülmekte olan Türkiye Afet Bilgi Bankası (TABB) projesi
kapsamında 11 Mart 2014 tarihinde yayına başlayan TABB sistemi kurulmuştur.
Afetlere karşı hazırlıklı olunması ve olası afet zararlarını mümkün olabilen en
asgari düzeye indirgenebilmesi için tüm belge ve kaynakların bir arada tutulması,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


313
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

geçmiş verileri analiz edilebilmesi, istatistiki bilgiler elde edilebilmesi ve veri


kaynaklarını kullanarak grafik çizdirilebilmesi TABB sisteminin temel amaçları
arasındadır. Ayrıca bu sistemin bir diğer amacı da doğal ve teknolojik afetler
konusunda yapılan çalışmaların geliştirilmesine katkıda bulunmaktır
(https://www.afad.gov.tr).
Geliştirilen bu TABB sistemi sayesinde kullanıcılar, afetlerle ilgili yapılan her
türlü çalışma, tez, makale, rapor, kitap, sunum, afiş, broşür, poster gibi
dokümanların yanı sıra çekilmiş fotoğraf ve videolara da tek bir platform
üzerinden erişim sağlayabilmektedirler (https://www.afad.gov.tr).
TABB sistemi “Doküman” ve “Analiz” modülleri olmak üzere iki modülden
oluşmaktadır. Analiz Modülü, istatistiksel bilgiye ihtiyaç duyan araştırmacılara
Türkiye’de meydana gelen can ve mal kayıplarına neden olmuş afetlerle ilgili
istatistiki bilgileri DESINVANTER Türkiye’nin oluşturulmasıyla birlikte ulaşılabilir
hâle getirmiştir. Ayrıca “Analiz Modülü” ülkemizde meydana gelmiş ve afetlerle
ilgili her türlü veri girişinin sağlandığı, güncellenebilen ve sorgulama yapılabilen bir
sistemdir (https://www.afad.gov.tr).
TABB sisteminin bir diğer modülü olan “Doküman Modülü” ise Türkiye
Ulusal Afet Arşivi’nde (TUAA) afetlerle ilgili bulunan veri kaynakları ile kişilerde,
kurumlarda ve kütüphanelerde elektronik ortamda yer alan yayınların bulunduğu
kısımdır. Ayrıca bu modül üzerinden elektronik ortamda bulunmayan afet bilgi
kaynaklarına ulaşmada kolaylık sağlayacak erişim adresi, konumu vb. bilgiler
verilerek arşivde bulunması sağlanmıştır (https://www.afad.gov.tr).
Böylece bilgi kaynağına ihtiyaç duyan kişilere Doküman Modülü, istatistiksel
verilere ihtiyaç duyan kişiler ise Analiz Modülü cevap verebilecektir. Ayrıca Analiz
Modülü’ne bugüne kadar 15.000 veri girişi yapılmıştır. Doküman Modülü’ne ise
111.818 veri girişi yapılmış olup hem analiz ve hem de doküman modülü
araştırmacıların ve tüm vatandaşların erişimine açık hâle getirilmiştir
(https://antalya.afad.gov.tr).
AFAD Planlama ve Zararları Azaltma Dairesi Başkanlığı tarafından herkesin
kullanımına açık hâle getirilen TABB sisteminin sürekliliğinin sağlanabilmesi için
ilgili herkesin katkıda bulunması oldukça önemli ve hassas bir konudur.

ÜLKEMİZDE AFETLERİN DAĞILIM BİLGİLERİ


Ülkemizde afetlerle ilgili olarak Türkiye Ulusal Afet Arşiv Sistemi (TUAAS) ve
Afet Bilgi Envanteri gibi projeler yürütülmüştür. Son olarak bu alanda Türkiye Afet
Bilgi Bankası Projesi hayata geçirilmiş olup günümüzde aktif bir şekilde
kullanılmaktadır. Daha önce de sözü edilen “Analiz Modülü” ve “Doküman
Modülü” gibi iki modülden oluşan bu sistem geçmişten günümüze kadar olan ve
kayıt altına alınan tüm afetlerle ilgili veri, doküman ve analizleri içermektedir.
Türkiye Afet Bilgi Bankası portalında bulunan “Analiz Modülü” giriş
sayfasında ülkemizde afetlerin meydana geldiği yerler harita üzerinde noktasal
olarak gösterilmektedir. Afetlerin meydana geldiği bölgeleri harita üzerinde yer

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


314
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

işaretleri ile görüntüleyebilmek için afet türü (deprem, çığ, heyelan vb.)
girilmelidir. Yalnızca afet türünün girildiği sorgulamalarda Türkiye geneli o afete
dair yer imleri harita üzerinde gösterilmektedir. Ayrıca afetin meydana geldiği
konum bilgileri (il, ilçe, belde, köy, mahalle) ile başlangıç ve bitiş tarihi
kriterlerinden biri veya her ikisi girilerek detaylı haritalandırma yapılması da
mümkündür.
Analiz modülü üzerinde bulunan diğer bir sorgulama türü ise “Afet Sorgu”
sistemidir. Bu sorgulama sisteminde sadece sorgulanacak afet türü (deprem,
fırtına, çığ, yeraltı suları yükselmesi, böcek istilası vb.) seçilerek Türkiye geneli
sorgulama yapılmasının yanı sıra yine aynı sayfada bulunan ve aşağıda verilen
kriterlerden biri/birkaçı/hepsi seçilerek ülkemizde meydana gelen afetlerle ilgili
bilgilere ulaşılabilmektedir. Olaya Bağlı başlığı altında yapılabilecek sorgulamalar
(https://www.afad.gov.tr);
• Ölü Sayısı,
TABB sistemi sayesinde • Yaralı Sayısı,
afetler, belirli kriterlere • Yıkılan Bina Sayısı,
göre aranabilmektedir.
• Hasarlı Bina Sayısı,
• Evsiz Kalanlar,
• Etkilenenler,
• Tahliye Edilenler,
• Yer Değiştirenler,
• Zarar Gören Hastane,
• Kayıp İnsan Sayısı,
• Zarar Gören Yol,
• Zarar Gören Tarım Alanı,
• Büyükbaş Hayvan Kaybı,
• Zarar Gören Eğitim Kurumu,
• Küçükbaş Hayvan Kaybı,
• Etkilenen Alan
şeklindedir. Ayrıca Olayda Etkilenen Sektörler kısmında bulunan aşağıdaki
kriterler seçilerek sorgulama yapma imkânı da kullanıcıların hizmetine
sunulmuştur (https://www.afad.gov.tr):
• Su Kaynakları
• Kanalizasyon
• Sağlık
• Eğitim
• Sanayi
• Ulaşım
• Haberleşme
• Enerji
• Kurtarma
• Tarım
• Diğer Sektörler.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


315
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

Yukarıda sözü edilen tüm kriterler üzerine belirli bir zaman aralığında
inceleme yapılabilmesini de sağlamak için aynı web sayfasına başlangıç ve bitiş
tarihlerinin girilebileceği kısımlarda eklenmiştir.
TABB sistemi Analiz Modülü’ nün son sorgulama birimi olan raporlar başlığı
altında ise afet türü, il, ilçe bilgileri ile başlangıç ve bitiş tarihleri girilmeden
geçmişten günümüze kadar ülkemizde meydana gelen afetlere ilişkin istatistiksel
verilere ulaşmak mümkündür. Ayrıca afet türü, il/ilçe bilgileri ile başlangıç ve bitiş
tarihleri girilerek aşağıda sıralanan afet türleri için istatistiksel bilgilere ve
grafiklere erişim sağlanabilmektedir (https://www.afad.gov.tr):

TABB sistemi üzerinden • Deprem


ülkemizdeki afetlere • Yangın
ilişkin raporlar • Terör olayları
alınabilmektedir.
• Karayolu/Araç kazaları
• Heyelan
• İnfilak/Patlama
• Fırtına/Tayfun
• Aşırı kış koşulları
• Sel
• Kentsel yangın
• Çığ.
Yukarıda sözü edilen kriterlerin biri/birkaçı/hepsi girilerek ilgili afete dair
çeşitli raporlar elde edilebilmektedir. Bu raporlar (https://www.afad.gov.tr):

• Ölü sayısı ve bilgi kartları sayısına göre raporlar


• Hasarlı bina ve yaralı sayısına göre raporlar
• Yıkılan bina sayısına göre raporlar
• Ölü sayısına göre zaman histogramı
• Bilgi kartları sayısına göre zaman histogramı
• Yaralı sayısına göre zaman histogramı
• Hasarlı bina sayısına göre zaman histogramı
• Yıkılan bina sayısına göre zaman histogramı
• Ölü sayısına göre il histogramı
• Bilgi kartları sayısına göre il histogramı
• Yaralı sayısına göre il histogramı
• Hasarlı bina sayısına göre il histogramı
• Yıkılan bina sayısına göre il histogramı
şeklinde kullanıcıların hizmetine sunulmuştur.
TABB sistemi portalının diğer modülü olan “Doküman Modülü” ise afetlerle
ilgili her tür bilgiyi içeren dokümanların kullanıcıların açık erişimine sunulduğu
modüldür. Bu modülde hakkında bilgi aranabilecek 44 afet türü (Asit Yağmurları,
Çığ, Heyelan, Kaya Düşmesi, Kıtlık, Maden Kazaları, Salgın, Sel, Sis, Tsunami,
Yangın, Yıldırım vb.) tanımlanmış olup ilgili afet türü seçilerek veya başlık
kutucuğuna girilerek arama yapıldığında ilgili afet türüne ait veri tabanına
eklenmiş dokümanlara büyük oranda erişim sağlanabilmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


316
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

Bu modülde erişilemeyen kaynakların da bulunabileceği konum bilgileri


sunulmaktadır. Ayrıca aşağıda verilen kriterlerden biri/birkaçı/hepsi isteğe göre
seçilerek detaylı arama yapılması imkânı da bu modülün sunduğu hizmetlerdendir.
Arama seçenekleri içerisinde bulunan doküman türü bölümünden aşağıda verilen
doküman türlerine erişim sağlanabilmektedir (https://www.afad.gov.tr):
• Kitap/Kitapçık
• Kurumsal raporlar
• Diğer raporlar
• Makale/Tez
• Resim
• Video
• Sunu
• Sesli materyal
• Süreli yayın.
Yukarıda sıralanan doküman türlerinden herhangi biri seçildikten sonra
aranan afet bilgisi ile ilgili anahtar kelimelerden biri seçilerek arama
detaylandırılabilmektedir. Kaynak kısmında ise ilgili afetlerle ilgili elde edilecek
kaynakların türü “Dosya”, “Konum” veya “Web Adresi” şeklinde kategorize
edilmiştir. Ayrıca, bu bölümde arama yapılırken belirli bir zaman aralığında
yayınlanmış dokümanlara erişim sağlayabilmek için başlangıç ve bitiş tarihleri
TABB sistemi herkesin
kutucukları eklenmiştir. Son olarak aranan dokümanları belli kurum/kuruluş,
kullanımına açık bir veri
tabanıdır. üniversite, merkezî kütüphane vb. bazında arayabilmek için kurum başlığı sisteme
entegre edilmiştir.
AFAD Planlama ve Zararları Azaltma Dairesi Başkanlığı tarafından geliştirilen
TABB sisteminde yer alan “Doküman Modülü” kısmında yapılan aramalar
sonucunda kaynaklara ait (https://www.afad.gov.tr);
• Doküman türü,
• İlgili dokümana ait başlık,
• Dokümanın sisteme yüklenme tarihi,
• Dokümanın kaynağı,
• İşlemler
gibi yukarıda verilen bilgiler listelenmektedir. Ayrıca bu kısımda sıralanan
tüm dokümanlar bu portal üzerinde bulunan ilgili butonlar kullanılarak Word,
Excel veya PDF formatındaki listelere dönüştürülebilmesi büyük kolaylıklar
sağlamaktadır. Veriler gözlenilebilme ve kaydedilebilme özelliğine sahiptir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


317
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

• TABB sisteminin kullanılmasına örnek teşkil etmesi açısından

Örnek
ülkemizde 01.01.1950 yılından günümüze kadar meydana gelen afet
sayıları, bu afetlerde hayatını kaybedenlerin sayıları, yaralı sayıları
ve hasar gören bina sayılarını gösteren grafikler sırasıyla Şekil 14.1,
Şekil 14.2, Şekil 14.3 ve Şekil 14.4’ te gösterilmiştir.

TABB sistemine tarih


aralığı girilerek afet
verileri elde
edilebilmektedir.

Şekil 14.1. 1950 Yılından Buyana Ülkemizde Meydana Gelen Afet Sayıları Bilgi Kartı

Şekil 14.2. 1950 Yılından Buyana Ülkemizde Meydana Gelen Afetlerde Hayatını Kaybeden Kişi
Sayısı Bilgi Kartı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


318
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

Şekil 14.3. 1950 Yılından Buyana Ülkemizde Meydana Gelen Afetlerde Yaralanan Kişi
Sayısı Bilgi Kartı

Şekil 14.4. 1950 Yılından Buyana Ülkemizde Meydana Gelen Afetlerde Hasar Gören Bina
Sayısı Bilgi Kartı

Ayrıca afetlerde il bazında hayatını kaybedenlerin sayısına göre oluşturulan


zaman histogramı yine Şekil 14.5’te sunulmuştur.

TABB sistemi sürekli


güncellenebilen bir
yapıya sahiptir.

Şekil 14.5. 1950 Yılından Buyana Afetlerde İl Bazında Hayatını Kaybedenlerin Sayısı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


319
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

• Ülkemizde yaşanmış ve Türkiye Afet Bilgi Bankası (TABB)


veri tabanı kayıtlarında bulunan tüm afetlerin sayılarını

Bireysel Etkinlik
verecek bilgi kartını TABB sisteminden elde ediniz.
• Ülkemizin afet veri tabanı olan Türkiye Afet Bilgi Bankası
(TABB) sisteminin iyileştirilmesi için neler yapılabilir?
Tartışınız.
• TABB sistemi haricinde yeni veri tabanları oluşturulmasına
gerek var mıdır? Tartışınız

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


320
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

•Etkin afet yönetimi sergileyebilmek için yapılması gereken faaliyetlerden biri


de afet veri tabanlarının oluşturulmasıdır. Afetlerin ne sıklıkta meydana
geldiği ve bu afetlerin ne tür etkilere yol açabileceği hususlarında sistematik
bilgi toplama, planlama ve kurtarma faaliyetlerinin yürütülmesinde görev
alan kurum ve kuruluşlara büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Zamanların
Özet
kısıtlamaları, finansman ve durumun karmaşıklığına bağlı olarak afetlerde
bilgi toplamak ise oldukça zordur. Ayrıca veri toplanmasında uygulanan
kriter farklılıkları da bir başka sorun olarak ortaya çıkabilmektedir.
•Ülkemiz coğrafi konumu gereği tarih boyunca birçok afete maruz kalmış ve
yaşanan bu afetler sonucunda büyük can ve mal kayıpları yaşamıştır. Ülkemiz
Kalkınma Bakanlığınca 2014 yılında hazırlanan “afet yönetiminde etkinlik”
adlı özel ihtisas komisyonu raporuna göre doğa kaynaklı afetler, her yıl
Türkiye gayrısafi millî hasılasının yaklaşık %3’ü oranında ekonomik kayıplara
yol açmaktadır. Ayrıca bu kayıpların yanı sıra iş gücü kaybı, pazar kaybı ve
işsizlik gibi olumsuzluklardan kaynaklanan kayıplarda göz önünde
bulundurulduğunda bu rakam gayrısafi millî hasılanın yaklaşık %5’ine
ulaşmaktadır. Ülkemizde hızlı nüfus artışına ve sosyoekonomik koşullara
uyum sağlamak amacıyla özellikle büyükşehir merkezlerinde plansız
kentleşmenin olduğu bilinen bir gerçektir. Ayrıca plansız kentleşme ilgili
bölgedeki sanayi, endüstri, altyapı ve doğal çevre dengesini de büyük ölçüde
etkilemektedir. Türkiye’deki yapılaşmanın mevcut mevzuat hükümlerine
uygun olarak yapılmamasının yanı sıra denetim faaliyetlerinin de istenen
seviyede olmaması afetlerde ortaya çıkacak zararların artmasına neden
olmaktadır.
•Afet veri tabanları, herhangi bir afetin meydana geldiği ülkelerde afetlerle
ilgili arşivler, veri tabanları veya elde edilen bilgiler bir araya toplanmakta ve
böylece afetlerin büyüklükleri ve etki alanları belirlenebilmektedir. Afet veri
tabanları oluşturulurken göz önünde bulundurulan unsurlar genellikle zarar
gören insan sayıları ve afetin meydana getirdiği ekonomik kayıplardır.
•Afet veritabanlarının oluşturulmasında en çok kullanılan yöntemler EM-DAT
ve DESINVANTER metotlarıdır. Dünya üzerinde birçok ülkede bu metotlar
kullanılarak oluşturulan veri tabanları bulunmaktadır.
•Ülkemizde afet yönetiminde görev alan yöneticilerin doğru kararlar
verebilmesi, verilen kararları ilgili personelin uygulaması ve bu alanlarda
çalışmalar yürüten araştırmacıların araştırma faaliyetlerine kolaylık
sağlamasına yönelik olarak 2008 yılında Afet İşleri Genel Müdürlüğü
bünyesinde Türkiye Ulusal Afet Arşivi Sistemi kurulmuştur. Ayrıca kurulan bu
arşiv sistemi ile yönetici, uygulayıcı ve araştırmacıların yanı sıra kamuoyunun
da afetler hususunda karşılaşabilecekleri riskler konusunda bilgilendirilmesi
amaçlanmaktadır. Bu amaçlara yönelik olarak hazırlanan bu arşiv sistemi
sayesinde ülkemizde meydana gelen doğal ve teknolojik afetlerden kriterlere
uygun olanlara ait veriler elektronik ortama aktarılmış ve kamuya açık hâle
getirilmiştir.Ülkemizde meydana gelen afet bilgilerini içeren ve Afet İşleri
Genel Müdürlüğü tarafından ilk veri girişi çalışmaları 1993 yılında başlayan
Afet Bilgi Envanteri Projesi geliştirilmiştir.
•Son olarak ülkemizde AFAD Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanlığı
tarafından 11 Mart 2014 tarihinde Türkiye Afet Bilgi Bankası (TABB) sistemi
kurulmuştur. TABB portalı Doküman ve Analiz modülleri olmak üzere iki
modül olarak tasarlanmıştır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


321
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi afet veri tabanı oluşturulmasında kullanılan
metotlardandır?
a) EM-DAT
b) SHELTER
c) MARKER
d) INVENTER
e) CONVERTER

2. Meydana gelen herhangi bir afetin EM-DAT veri tabanına eklenebilmesi


için aşağıdaki koşullardan hangisini sağlaması gerekmektedir?
a) Afetin 5 ölümle sonuçlanması
b) Afetin 50 insanı etkileyebilecek büyüklükte olması
c) Afetin 10 veya daha fazla ölümle sonuçlanması
d) Afetin 10 insanı etkileyebilecek büyüklükte olması
e) Afetin 20 insanı etkileyebilecek büyüklükte olması

3. Aşağıdakilerden hangisi EM-DAT veri tabanı oluşturulurken kullanılan


verilerden biri değildir?
a) Ülke veya şehir adı
b) Afet tarihi
c) Ölü ve yaralı sayısı
d) Afet grubu
e) Zarar gören ev sayısı

4. Aşağıdakilerin hangisi DESINVANTER veri tabanı oluşturulurken kullanılan


verilerden biri değildir?
a) Afet numarası
b) Yıkılan bina sayısı
c) Ürün zararları
d) Yollarda meydana gelen hasarlar
e) Yer değiştiren/yaralanan insan sayısı

5. Güney Afrika’da afet olaylarının izlenmesi, haritalandırılması ve analizi


amacıyla hangi veri tabanı kullanılmaktadır?
a) SHELDUS
b) MANDISA
c) TABB
d) MARS
e) EMA

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


322
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

6. Aşağıdakilerden hangisi EMA afetler veri tabanına veri girişi yapılmasına


dair kriterlerden biri değildir?
a) 3 veya daha fazla ölüm olayının yaşanması
b) Bina ve altyapı sistemlerinin zarar görmüş olması
c) Afette 20 kişinin yaralanması ve hastalanması
d) Afetin son bir hafta içerisinde meydana gelmiş olması
e) Ticari ve endüstriyel faaliyetlerin aksaması

7. Ülkemizde 2008 yılında Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından kurulan


arşiv sistemi aşağıdakilerden hangisidir?
a) Afet İşleri Arşivi (AİA)
b) Türkiye Uluslararası Afet Arşiv Sistemi (TUAAS)
c) Türkiye Ulusal Afet Arşiv Sistemi (TUAAS)
d) Türkiye Acil Kurtarma Sistemi Arşivi (TAKSA)
e) Türkiye Ulusal Acil Kurtarma Sistemi (TUAKS)

8. Aşağıdakilerden hangisinde ülkemizde gerçekleştirilen Afet Bilgi Envanteri


Projesinin amaçlarından biri değildir?
a) Afetler sonrası acil durum çağrıları yapabilmek
b) Afet olaylarının mekânsal ve istatiksel dağılımını çıkarabilmek
c) Afet İşleri Genel Müdürlüğünün yürüttüğü çalışmaların geriye dönük
analizlerini yapabilmek
d) 1950 sonrası gerçekleşen afetleri kapsayan başvuru kaynağı olmak
e) Büro ve teknik personellere çalışmalarında kolaylık sağlamak

Ülkemizdeki afetler Coğrafi Bilgi Sistemine (CBS) aktarılırken %3’lük kısmı


aktarılamamıştır.
9. Aşağıdakilerden hangisi bu aksaklığın nedenlerinden biri değildir?
a) İlgili bölgenin zaman içerisinde baraj, gölet gibi yapıların altında
kalması
b) Söz konusu yerleşim biriminin haritalara işlenmemiş olması
c) Veri tabanına veri girişi esnasında yapılan hatalar
d) Yerleşim biriminin isminin değiştirilmesi sonucu haritalarda
bulunamaması
e) Afetler sonucu oluşan maddi hasarların bilinmemesi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


323
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama

10. Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde 2014 yılında kurulan Türkiye afet Bilgi
Bankası Sisteminin temel amaçları arasında gösterilemez?
a) Tüm belge ve kaynakların bir arada tutulması
b) Ülkemizde nüfus dağılımının belirlenmesi
c) Geçmiş verilerin analiz edilebilmesi
d) Yaşanan afetlerle ilgili istatiksel bilgiler elde edilebilmesi
e) Afet verileri kullanılarak afetlerle ilgili grafik ve histogramlar elde
edilebilmesi

Cevap Anahtarı
1.a, 2.c, 3.e, 4.a, 5.b, 6.d, 7.c, 8.a, 9.e, 10.b

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


324
Afet Veri Tabanları İle Ülkemizde Afetlerin Dağılım Bilgileri

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Gökçe, O., Özden, Ş., Demir, A. (2008). Türkiye’de Afetlerin Mekânsal ve
İstatistiksel Dağılımı. Afet Bilgileri Envanteri. Bayındırlık Ve İskân Bakanlığı
Afet İsleri Genel Müdürlüğü Afet Etüt Ve Hasar Tespit Daire Başkanlığı,
http://antalya.afad.gov.tr
Kalkınma Bakanlığı Onunca kalkınma Planı (2014-2018) Afet Yönetiminde Etkinlik
Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2014). Ankara.
Tschoegl, L., Below, R., & Guha-Sapir, D. (2006). An analytical review of selected
data sets on natural disasters and impacts. Louvain: Centre for Research on
the Epidemiology of Disasters. April 2-4, 2006, Bangkok – Thailand.
www.afad.gov.tr
www.unep.org/apell/

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

325

You might also like