Professional Documents
Culture Documents
Dogalafetlerveafetyonetimi PDF
Dogalafetlerveafetyonetimi PDF
Copyright ©2017
The copyrights, publica ons and sales rights of this book belong to Atatürk University. All rights
reserved of this book prepared with an individual learning approach. No part of this book may
be reproduced, printed, or distributed in any form or by any means, techanical, electronic,
photocopying, magne c recording, or otherwise, without the permission of Atatürk University.
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ
ISBN: 978-975-442-958-9
ERZURUM
1. Afetin Tanımı ve Kapsamı 4
ERSAN SAĞSÖZ
2. Doğal Afetler 25
ERSAN SAĞSÖZ
5. Biyolojik Afetler 98
Dr. Öğr. Üyesi İLKNUR ERKÖSEOĞLU
7. Yangınlar 146
Dr. Öğr. Üyesi ALPER DÖYEN
Editör
ÜNİTE
1
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Afetin Tanımı ve Kapsamı
OLUŞUM KAYNAKLARINA
(SEBEBİNE) GÖRE AFETLERİN
SINIFLANDIRILMASI
İnsan Kaynaklı Afetler
OLUŞMA HIZINA GÖRE
AFETLERİN
SINIFLANDIRILMASI
TÜRKİYE’DE AFET
ORGANİZASYONU VE TAMP Organizasyonu
KAPSAMI
5
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Afetin Tanımı ve Kapsamı
GİRİŞ
Ülkemizin gerek jeopolitik konum ve gerekse coğrafi konum ve iklim
özelliklerinin getirisi olarak her tür afet ve acil durumla her an karşı karşıya
bulunduğumuz veya bulunabileceğimiz aşikârdır.
Özellikle ülkemizin sahip olduğu jeolojik, jeomorfolojik ve sismolojik
yapısından ötürü büyük can ve mal kayıplarının söz konusu olduğu doğal afetler,
yaşanmışlıklarımız arasındadır.
Ülkemiz değişik zamanlarda yaşadığı afetlerin acı tecrübelerinden dersler
çıkarmış, afet sırası ve sonrasının çözümüne yönelik olan kriz yönetimini terk
ederek afet yönetiminde önceliği risk yönetimine vermeye başlamıştır. Zira
istatistiki verilere göre risk yönetimi, kriz yönetiminden hem ekonomik olarak hem
de can ve mal kaybının önlenmesi hususunda daha verimli bir yöntemdir. Bu
yönüyle, önlem alma ve zarar azaltma kültürünün toplum içinde geliştirilmesi,
Ülkemiz bir afet buna yönelik eğitim faaliyetlerinin hızlandırılması, modern teknoloji ve iletişim
ülkesidir. imkânlarından yararlanması, yerel, bölgesel ve uluslararası ölçekte işbirliklerini
geliştirmesi ve bu platformlarda öncü olma hedefi öncelikli hâle getirilmiştir.
Burada şu soru akla gelebilmektedir. Neye karşı hazırlık? Eğer mücadele
etmek istediğiniz bir olgu var ise onu tanımadan, kaynaklarını bilmeden, neden
beslendiğinden haberdar olmadan ya da kapsamını bilmeden bir hazırlık
öngörüsünde bulunamayacağınız aşikârdır.
Bilmediğiniz kavramlar hakkında da hazırlık yapmanız pek ihtimal dâhilinde
olamaz ya da yapacağınız hazırlık çalışmalarında kabul edilebilirlik sınırını aşmış
olabilirsiniz. O hâlde ilk aşamada afet veya acil durumların neler olduğunun
bilinmesi, bunların nasıl bir sınıflandırma ile incelendiğinin bilinmesi, afet türlerine
göre yapılacak çalışmaların yönlendirilmesinde ve planlanmasında yararlı olacaktır.
Afet tehlikelerini kökenlerine göre; deprem, sel, kuraklık, heyelan, volkan
patlaması gibi doğal; endüstriyel, nükleer ve büyük taşımacılık kazaları gibi
teknolojik; savaş, terör olayları, iç çatışmalar gibi insan kaynaklı tehlikeler olarak
ayırmak mümkündür. Bununla beraber depremler, seller, volkan patlamaları,
fırtına ve tayfunlar gibi ani gelişen tehlikeler veya kuraklık, erozyon, küresel iklim
değişiklikleri gibi yavaş gelişen tehlikeler olarak da tasnif edilebilmektedir. Afet
tehlikesi, konuma bağlı olup içinde bulunulan yere, bölgeye veya ülkeye göre
değişmektedir.
Afetlerin etki derecelerinin veya büyüklüğünün bilinmesi afetin doğuracağı
sonucun da kestirilebilmesine faydalı olacaktır. O hâlde afetin büyüklüğüne etki
eden faktörlerden bahsetmek gerekir.
Bu ünitede afet ve acil durum kavramlarının neler olduğundan,
kapsamlarından, sınıflandırmalarından kısaca bahsedilecek olup afet ve acil
durumların olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması hususunda yapılabilecek
çalışmalar hakkında ön bilgiler verilecektir.
6
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Afetin Tanımı ve Kapsamı
7
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Afetin Tanımı ve Kapsamı
AFETLER
Afetler genel olarak
doğal ve beşerî
afetler olarak
sınıflandırılır.
Şekil 1.1. Afetler Doğal Ve Beşerî Olmak Üzere İki Ana Sınıfa Ayrılırlar.
Doğal Afetler
Doğal afetler; oluşumları doğal olaylara dayanan afetler olup doğanın kendi
davranışlarından kaynaklanırlar. Doğal afetlerin oluşumu engellenemez. Ancak
zararları azaltılabilir. Bu tür afetlerin bazısında insan etkisi bulunabilmektedir. Yani
doğanın davranışları karşısındaki insan unsuru da bu tür doğal afetlerin tetikleyicisi
olabilmektedir.
8
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Afetin Tanımı ve Kapsamı
• Jeolojik afetler,
Doğal afetler; • Klimatolojik ve meteorolojik afetler,
Jeolojik Afetler, • Hidrografik afetler,
Klimatolojik ve • Biyolojik afetler,
Meteorolojik • Dünya dışı kaynaklı afetler olarak karşımıza çıkarlar.
Afetler, Hidrografik Jeolojik Kökenli Afetler: Bunlar doğrudan doğruya kaynağını yer kabuğu ya
Afetler, Biyolojik
da yerin derinliklerinden alan doğal afetlerdir. Jeolojik kökenli afetlerin en çok
Afetler ve Dünya
Dışı Kaynaklı görülenleri;
Afetler olmak • Deprem,
üzere 5 ana başlıkta
• Heyelan,
incelenirler.
• Çamur ve moloz akıntısı,
• Kaya düşmesi,
• Volkanik patlama,
• Tsunamidir.
9
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Afetin Tanımı ve Kapsamı
yeterli önlemlerin alınmaması gibi sebeplerden ötürü ve kaza veya kasıt sonucu
ortaya çıkarlar.
Dünya Dışı Kaynaklı Afetler: Kaynakları dünya dışında olan afetlerdir.
BEŞERİ AFETLER
10
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Afetin Tanımı ve Kapsamı
Örnek
silahların kullanılması teknolojik afetlerdendir.
Hızlı Gelişen Afetler: Bir anda gelişerek hızlı bir şekilde insan hayatını
olumsuz yönde etkileyen afetlerdir. Hızlı gelişen afetlerin etkisini göstermesi de
hızlıdır. Kısaca hızlı gelişir ve yıkıcılık yönü ile etkileri de daha büyük olur. Bu tür
Hızlı gelişen afetler, afetlerde önleyici tedbirlerin alınması zararların azaltılmasında faydalı olacaktır.
yıkıcılığını bir anda Zira hızlı geliştiğinden kriz döneminde alınacak tedbirler önleme açısından çok
gösterir. fayda sağlamamaktadır.
Örnek
11
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Afetin Tanımı ve Kapsamı
12
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Afetin Tanımı ve Kapsamı
Tablo 1.1.’ de S1, S2, S3, S4 olarak sınıflandırılan seviye etki dereceleri şu
şekildedir:
• Seviye afetler (S1): Etki alanı sınırlı ve müdahale ve iyileştirme yönü ile il
kapasitelerinin yeterli olduğu lokal afetlerdir. Bu tür afetlerde afete
müdahale ve iyileştirme çalışmalarını İl Afet ve Acil Durum Yönetim
Merkezi yürütür.
3. seviye afetlerin
etkisini • Seviye afetler (S2): Etki alanı ve yıkıcılığı afetin olduğu ilin kapasitesi ile
azaltmada çözülemeyen, il kapasitesi ve etrafında bulunan 1. Grup destek illerin
ulusal kapasite kapasiteleri ile bunlarla koordineli çalışacak ilgili Arama Kurtarma Birlik
kullanılır. Müdürlüğü ekiplerince çözülen afetlerdir. Bu tür afetlerde afete müdahale
ve iyileştirme çalışmalarını Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi yürütür.
13
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Afetin Tanımı ve Kapsamı
• Seviye afetler (S3): Etki alanı ve yıkıcılığı afetin olduğu ilin kapasitesi, 1.
Grup destek iller ve 2. Grup destek illerin çözülemeyen, ulusal düzeyde
müdahale ve yardım gerektiren yıkıcı etkisi fazla olan afetlerdir. Bu tür
afetlerde afete müdahale ve iyileştirme çalışmalarını Afet ve Acil Durum
Yönetim Merkezi yürütür.
• Seviye afetler (S4): Etki alanı ve yıkıcılığı ülke imkânları ile çözülemeyen,
uluslararası yardımın gerekli olduğu büyük afetlerdir. Bu tür afetlerin
çözümünde ulusal kapasite yeterli olmaz. Yıkıcı etkisi en büyük olan
afetlerdir. Bu tür afetlerde afete müdahale ve iyileştirme çalışmalarını Afet
ve Acil Durum Yönetim Merkezi yürütür. Uluslararası yardım için gelen
ekipler afetin olduğu ülkenin koordinasyonunda çalışırlar.
AFAD, afet ve acil durum olayı sonrası, İl Afet ve Acil Durum Yönetim
Merkezi’nden (İAADYM) aldığı ilk ve tamamlayıcı bilgiler doğrultusunda, yardım
taleplerini olay türü ve ölçeğine göre değerlendirerek olay seviyesini belirler ve
ilan eder. İlan edilen olay seviyeleri, koordinasyon ve organizasyonun düzeyini
belirler.
14
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Afetin Tanımı ve Kapsamı
Şekil 1.3. Afet ve Acil Durumlarda Risk Yönetimi ve Kriz Yönetimi Döngüsü
15
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Afetin Tanımı ve Kapsamı
TAMP Organizasyonu
Ülkemizde ulusal seviyede Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) ve iller
düzeyinde ise İl Afet Müdahale Planları hazırlanmaktadır. Türkiye Afet Müdahale
Planı, ulusal düzeyde acil durum ve afetlere müdahale edebilmek için yapılacak
çalışmalarda nasıl bir yol izleneceğini gösteren üst plandır. Bu planın eki niteliğinde
olan Ulusal Düzey Hizmet Grubu Planları’nda afet ve acil durumlarda hangi
kurumun hangi iş ve işlemleri yürüteceği ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.
16
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Afetin Tanımı ve Kapsamı
• Türk Kızılayı’dır.
İllerde; İl Afet Müdahale Planı kapsamında Valilik İl Afet ve Acil Durum
Müdürlükleri koordinasyonunda yukarıda belirtilen Bakanlıkların taşra
teşkilatlarından oluşur.
TAMP kapsamında hizmet grupları, ana çözüm ortağı ve destek çözüm
ortağı kurum ve kuruluşlardan oluşur. Burada iki yeni kavram ortaya çıkmaktadır.
Bunlar, ana çözüm ortağı ve destek çözüm ortağı kavramlarıdır. Afet ve Acil
Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği’nde bu kavramlar:
Ana Çözüm Ortağı: Afetlerde normal yaşam ve faaliyetlerin kesintiye
uğraması hâlinde her bir bakanlığın sorumluluk alanına giren hizmetlerin yerel
düzeyde yürütülmesi ilgili bakanlıkların taşra teşkilatı ile sağlanacağından; hizmet
grubunun yöneteceği hizmetlere ilişkin koordinasyondan sorumlu olan
kurum ve kuruluşlardır. Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, ana çözüm
ortakları; Afet ve Acil Durum Hizmetleri Yönetmeliği’nde belirlenen ilgili bakanlığın
ildeki bağlı ve ilgili kurum ve kuruluşları ile ilde kurum ve kuruluşu bulunmayan
bakanlıklar için de mevzuat hükümlerine göre vali tarafından belirlenen ilgili birim
ve kuruluşlardır. Ana çözüm ortakları, kendi hizmet grupları ile ilgili olarak
operasyon çalışmaları için sabit ve seyyar tesisler ile görevlileri belirlemek, afet
anında operasyonda çalışacak personeli görevlendirmek, destek çözüm ortakları,
diğer hizmet grupları, koordinasyon birimleri ve Afet ve Acil Durum Yönetim
Merkezleri (AADYM) ile koordinasyon sağlamakla görevli ve sorumludurlar.
Destek Çözüm Ortağı; Hizmet gruplarında ana çözüm ortağı olarak görev
alan kurum ve kuruluşların çalışmalarında, kurumsal görev alanları ile ilgili
kapasiteleriyle planlamada görev alan paydaşlardır.
Destek çözüm ortakları, kendi hizmet grupları ile ilgili olarak operasyon
planlarının hazırlık çalışmalarına katılmak, gerekli personel, araç, gereç,
ekipmanları vb. temin etmek, operasyonların yürütülmesine destek vermek,
eğitimli personelin sürekliliğini sağlamak, diğer hizmet gruplarının çalışmalarını
desteklemek, operasyon için gerekli teknolojik yenilikleri takip etmek, hizmet
grubu sorumlusunun hizmete ilişkin taleplerini yerine getirmekle görevli ve
sorumludurlar.” şeklinde ifade edilmiştir.
TAMP ile herhangi bir afet anında kimin ne yapacağı ve müdahalenin nasıl
bir organizasyon içinde yapılacağı belirlenmiştir. Türkiye Afet Müdahale Planı’nın
kanuni dayanağı; Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği’dir.
TAMP’ ın amacı; afet ve acil durumlara ilişkin müdahale çalışmalarında
görev alacak hizmet grupları ve koordinasyon birimlerine ait rolleri ve
sorumlulukları tanımlamak, afet ve acil durum öncesi, sırası ve sonrasındaki
müdahale planlamasının temel prensiplerini belirlemektir.
TAMP, ülkemizde yaşanabilecek her tür ve ölçekte, afet ve acil durumlara
TAMP
herkesi müdahalede görev alacak, bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları, özel kuruluşlar,
ilgilendirir. sivil toplum kuruluşları (STK) ve gerçek kişileri kapsar.
17
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Afetin Tanımı ve Kapsamı
TAMP yönetimsel olarak karar vericilerin altında yer alan 4 ana servis ve bu
servislerin altında, müdahalede yürütülen hizmetlerin niteliğine göre oluşturulan
28 hizmet grubundan oluşmaktadır. Hizmet grubu sayısı il düzeyinde 26 olarak
belirlenmiştir.
18
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Afetin Tanımı ve Kapsamı
19
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Afetin Tanımı ve Kapsamı
20
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Afetin Tanımı ve Kapsamı
21
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Afetin Tanımı ve Kapsamı
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdaki bakanlıklardan hangisi TAMP organizasyonunda ana çözüm
ortağı değildir?
a) İçişleri Bakanlığı
b) Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
c) Sağlık Bakanlığı
d) Kültür ve Turizm Bakanlığı
e) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
22
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Afetin Tanımı ve Kapsamı
7. Açlık, kıtlık, savaşlar ve zoraki göçler hangi tür afet grubuna girer?
a) Doğal afetler
b) Sosyal afetler
c) Teknolojik afetler
d) Meteorolojik afetler
e) Biyolojik afetler
Cevap Anahtarı
1.d, 2.c, 3.a, 4.b, 5.c, 6.b, 7.b, 8.e, 9.d, 10.a
23
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Afetin Tanımı ve Kapsamı
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Acil ve Afet Derneği, Afet Terminoloji, [Erişim tarihi:7.01.2017],
http://www.acilafet.org/upload/dosyalar/AFET_TERMINILOJI.pdf
İç İşleri Bakanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi, [Erişim tarihi: 07.01.2017],
http://www.icisleriafad.gov.tr/dogal-afet-nedir-ve-afetlerin-zellikleri
İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Jeolojisi Terimler Sözlüğü, [Erişim tarihi:
02.12.2016],
http://www.istanbul.edu.tr/eng2/jfm/ozcep/jeofizik/sozluk/Eng_Geology.h tm
İzbırak, R., (1992). Coğrafya Terimler Sözlüğü, İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı
Yayınları.
Mülga T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (Mart-2015), Afet
ve Acil Durumlara İlişkin Temel Mevzuat Kitabı, Ankara.
Mülga T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (Mart-2015),
Açıklamalı Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, Ankara.
T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı resmi web sitesi,
[Erişim tarihi: 07.06.2019],
https://www.afad.gov.tr https://www.afad.gov.tr/tr/2419/Turkiye-Afet-
Mudahale-Plani https://www.afad.gov.tr/tr/2288/Misyon-ve-Vizyon
https://www.afad.gov.tr/tr/2403/UDSEP-2023-Yol-Haritasi
TÜBİTAK, (2013). Türkiye Afet Yönetimi Karar Destek Sistemi (İZGE) AR-GE Projesi
Mevcut Durum Analiz Raporu (Rapor No: İZGE-MDR-17). Tübitak Bilgem Bilişimve
Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi, Kocaeli.
Vikipedi Özgür Ansiklopedi, erişim: [Erişim tarihi: 02.01.2017],
http://tr.wikipedia.org/wiki/Ana_Sayfa
24
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
DOĞAL AFETLER
• Doğal Afetler ve
Sınıflandırılması
İÇİNDEKİLER
• Jeolojik Afetler
• Klimatik ve Meteorolojik
DOĞAL AFETLER VE
Afetler AFET YÖNETİMİ
• Hidrografik Afetler
• Biyolojik Afetler Ersan SAĞSÖZ
• Dünya Dışı Kaynaklı Afetler
2
• Biyolojik ve dünya dışı kaynaklı
afetleri öğrenebileceksiniz.
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Doğal Afetler
Deprem
Heyelan
Kaya Düşmesi
Tsunami
Obruk
Yangın
Aşırı Buzlanma,
Aşırı Soğuk, Sis, Tipi, Don,
Aşırı Kar Yağışı Ve Dolu
Sel Ve Su Taşkınları
DOĞAL AFETLER
KLİMATOLOJİK
VE Fırtına, Kasırga Ve Hortum
METEOROLOJİK
Çığ Ve Çığ Düşmesi
AFETLER
İklim Değişiklikleri
Çölleşme
Erozyon
Kuraklık
Kıyı Oyulması
HİDROGRAFİK
AFETLER
Yeraltı Su Seviyesinin Yükselmesi
Salgınlar
BİYOLOJİK
AFETLER
Böcek İstilası
DÜNYA DIŞI
KAYNAKLI
AFETLER
26
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Doğal Afetler
GİRİŞ
Can ve mal kayıplarına sebep olan ve insan yaşamına olumsuz etki eden ve
yaşadığı çevrenin dengesini bozan doğa olayları doğal afetler olarak ifade
edilmektedir. Doğal afetler; genellikle jeolojik, klimatolojik, meteorolojik,
hidrografik, biyolojik kaynaklıdır. Nadiren dünya dışından kaynaklanan afetler de
görülmektedir. Doğada meydana gelen afetler bazen tek bir afet olarak karşımıza
çıkarken, bazı afetler ise başka afetlerin tetiklemesi sonucunda oluşabilmektedir.
Doğal afetler; Doğada meydana gelen afet türlerine en fazla insanoğlunun doğa üzerindeki
genellikle jeolojik, olumsuz etkileri sebep olmaktadır. İnsanoğlunun doğanın dengesini bozması,
klimatolojik ve doğal afetlerdeki zararların daha fazla artmasına sebebiyet vermektedir.
meteorolojik,
hidrografik, Dünyada doğal afetlerin, farklı bölgelerde farklı şekilde etkili oldukları
biyolojik görülür. Bazı bölgelerde depremlerin veya volkanik patlamaların etkisi fazla iken
kaynaklıdır. bazı bölgelerde fırtına, kasırga, hortum gibi afetlerin yıkıcı etkilerine rastlanır.
Afetler üzerinde genellikle iklim, meteorolojik faktörlerinin etkisi bulunurken; yer
şekillerinin, bitki örtüsünün, toprak yapısının, biyolojik faktörlerin de etkileri
bulunmaktadır.
Şekil 2.1. Afetlerin Çeşitliliği, Her Afet Türüne Göre Farklı Çözüm Bulunmasını
Gerektirmektedir.
Afetin fiziksel büyüklüğü, yerleşim alanlarına olan uzaklığı, az gelişmişlik,
hızlı ve denetimsiz kentleşme, orman tahribi, eğitim eksikliği ve toplumun afet
olaylarına karşı önceden alabildiği koruyucu ve önleyici önlemlerin seviyesi gibi
etkenler, afetin büyüklüğüne etki eden faktörler olarak karşımıza çıkar.
Afetlerin etkilerinin azaltılmasında toplumda afet bilincinin geliştirilmesi,
afet risklerinin tespit edilerek önleme ve ıslah çalışmalarının yapılması, erken uyarı
sistemlerinin geliştirilmesi, afet öncesi, sırası ve sonrasında gerekli çalışmaların
organizasyonunun doğru yapılması, kısaca afetlerle birlikte yaşama kültürünün
oluşturulması ve geliştirilmesi çok önemlidir.
Bu ünitede doğal afetlerden, bunların sınıflandırılmasından bahsedilecek
olup sınıflandırması yapılan doğal afetler hakkında kısa bilgiler verilecektir.
27
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Doğal Afetler
• Jeolojik Afetler,
• Klimatolojik ve Meteorolojik Afetler,
• Hidrografik Afetler,
• Biyolojik Afetler
• Dünya Dışı Kaynaklı Afetler’dir.
Jeolojik afetler hakkında detaylı bilgilendirmeler daha sonraki ünitelerde
yapılacağı için bu ünitede yalnızca tanımları yapılacaktır. Jeolojik afetler;
• Deprem,
• Heyelan,
• Kaya düşmesi,
• Volkanik patlama,
• Çamur ve Moloz akıntısı,
• Tsunami,
• Obruktur.
Şimdi yukarıda adı geçen jeolojik afetleri tanımaya başlayalım.
Deprem
Deprem: Tektonik kuvvetlerin veya volkan faaliyetlerinin etkisiyle yer
kabuğunun kırılması sonucunda ortaya çıkan enerjinin sismik dalgalar hâlinde
yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzünü kuvvetle sarsması olayı olarak
tanımlanmaktadır.
Depremler, ani gelişen afetlerdendir. Depremlerin büyüklüğü, tekrarlanma
süresi ve olası etkileri de konuma bağlı olarak değişmektedir.
28
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Doğal Afetler
Şekil 2.2. Depremlerde Hasar Dereceleri Hasarsız, Az, Orta Ve Ağır Hasarlı Ve Yıkık
Şeklinde Sınıflandırılır.
Depremler; yeryüzünde can ve mal kaybına sıkça sebep olan afet
türlerindendir. Hasar derecesi depremin şiddetine, zemin özelliğine, yerleşim
Depremler; yeryüzünde yerlerine yakınlığına, bina yapım standart ve malzemelerine, bunların
can ve mal kaybına
dayanıklılığına göre değişkenlik gösterir. Dünyada depremlerin dağılışları ile fay
sıkça sebep olan afet
türlerindendir. kırıklarının dağılışı arasında paralellik olup bu afet genellikle fay kuşağı adı verilen
bölgelerde meydana gelir, bu kuşaklara da deprem kuşağı adı verilir.
29
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Doğal Afetler
Heyelan
Kaya, toprak veya arazi parçalarının, yer çekimi veya depremler, aşırı
yağışlar gibi dış etkenlerin etkisi ile fark edilebilir düzeyde eğim aşağı doğru
kayması veya hareket etmesi durumu, toprak kayması olarak tanımlanan heyelan,
Heyelan, jeolojik bir ülkemizde sıkça görülen afet türlerindendir. Heyelanların oluşumu genelde
afet türüdür. engellenemez. Ancak oluşturacağı zararlar önceden etüt yapılarak ve sonucunda
gerekli tedbirler alınmak sureti ile azaltılabilir.
Şekil 2.4. 2014 Yılında Erzurum Atlama Kuleleri’nde Meydana Gelen Heyelan
Heyelan tehlikesini, büyüklüğü, oluş sıklığı, tekrarlanma süresi, etki alanı,
belirli bir süre içindeki olma olasılığı gibi ölçülebilir parametrelerle tanımlamak
gerekir. Yapılaşma için seçilecek alanların heyelan gibi kütle hareketi yapabilecek
alanlardan uzak bölgeler olması, önleyici tedbirlerin alınması ve heyelan riskinin
azaltılması açısından çok önemlidir.
Heyelan ve kaya Kaya Düşmesi
düşmeleri,
ülkemizde sıkça Fiziksel veya kimyasal etkilerle bozulmuş veya parçalanmış, değişik boy ve
görülen kütle çeşitteki kaya veya zemin parçalarının, kendiliğinden ya da depremler, aşırı
hareketleridir. yağışlar gibi haricî etkilerle meyil aşağı hızla hareket etmesi olayı olarak
tanımlanan kaya düşmesi, etüt yapılmak suretiyle gerekli tedbirlerin alınması
30
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Doğal Afetler
Şekil 2.5. Erzurum’un Uzundere İlçesi, Ulubağ Mahallesi Yerleşim Alanı Kaya Düşmesi
Tehlikesi Altındadır.
Volkanik patlama
Aktif volkanların çevresinde magmanın yüzeye çıkması sırası ve sonrasında
meydana gelen patlama olarak bilinen afet türüdür. Aktif volkanların bulunduğu
bölgelerde oldukça yıkıcı etkiye sahiptir. Patlamalar sonucunda oluşan volkanik
küller atmosferde çok uzun mesafeler kat edebilirler. Bu durum özellikle hava
ulaşımında aksamalara sebep olur.
31
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Doğal Afetler
Pasifik Ateş
Çemberi, volkanik
hareketliliğin en
fazla olduğu
Şekil 2.6. Kilauea Yanardağı – Hawaii: En Son 1983 Yılında Faaliyete Geçen Hawaii'de
kuşaktır.
Büyük Adayı Oluşturan Beş Kabuklu Volkandan Biridir.
Magmanın yeryüzünde veya yeryüzüne yakın alanlardaki faaliyetlerine
volkanizma adı verilir. Volkanlar genelde levha sınırlarında bulunurlar. Özellikle
Büyük Okyanus kıyıları volkanik faaliyetlerin en yaygın olduğu kuşaktır. Bu alana
Pasifik Ateş Çemberi adı verilir. Yeryüzündeki volkanların yaklaşık %70-80’i bu
alanda bulunur. Aktif volkanların çevresinde magmanın yüzeye çıkması öncesi,
sırası ve sonrasında meydana gelen depremler volkanik depremlerdir. Volkan
patlamaları, bu depremlerin yer, zaman ve sıklık dağılımları incelenerek tahmin
edilmeye çalışılmaktadır.
Volkanik patlama ve püskürmeler büyük afetlerdendir. Bu patlama ve
püskürmelerden sonrasındaki lav akıntıları geçiş güzergâhlarındaki her şeyi yakar,
can ve mal kaybına sebep olurlar.
Tsunami
Deniz veya okyanus tabanlarındaki deprem, meteor çarpması, volkan
patlaması ya da büyük heyelanların yol açtığı, düşey yer değiştirmeler gibi tektonik
olaylar sonucu oluşan dalgalar, dev dalga olarak tanımlanır. Sahile yaklaştıkça
hızları ve yükseklikleri artan bu dalgalar, kıyılarda büyük yıkıma ve can kaybına yol
açabilmekte ve afet hâline gelebilmektedir. Tsunami, Japonca kökenli olup liman
dalgası anlamına gelir.
32
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Doğal Afetler
Obruk
Yeraltı suyunun, karbondioksit ile birleşimi sonucu ortaya çıkan karbonik
Obruklar zeminin asidin kireç taşının yoğun olduğu toprağı zamanla çözerek yeraltında mağaralar
çökmesi neticesinde oluşturması, zaman sonra mağaranın üstünde bulunan toprağın çökmesi sonucu
oluşur. oluşan derin çukurlar olarak tanımlanır.
33
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Doğal Afetler
Yangın
Yangın; maddenin yeterli derecede ısı ve oksijen (hava) ile birleşmesi
sonucunda yanarak kimyasal şekil değişliğine uğraması olayı olarak tanımlanır.
Yangının oluşabilmesi için yanıcı madde, yüksek ısı ve oksijene ihtiyaç vardır.
Orman alanlarında aşırı sıcaklar gibi doğal nedenlerden kaynaklanan
yangınlar doğal afet sınıflandırması içinde değerlendirilebilir. Yangınlar, ülkemizde
sık görülen afet türlerinden biridir.
Doğada rüzgârlı havalarda kuru dalların sürtünmesi, yıldırım düşmesi vb.
sebeplerden oluşabilirler. Yangına karşı nasıl önlem alınacağının bilinmesi gerekir.
Yangının çıkmasının engellenememesi hâlinde ise söndürmede ilk müdahalenin ve
soğutma yöntemlerinin bilinmesinde fayda vardır.
Aşırı buzlanma, aşırı soğuk, sis, tipi, don, aşırı kar yağışı ve dolu
Aşırı buzlanma: Ulaşım, enerji ve iletişim hizmetlerinin durması ya da
aksamasına yol açacak derecelere varan buzlanma biçimine verilen addır.
Bazı kimyasal bileşenlerle, aşırı buzlanmanın engellenmesi mümkündür. Kar
yağışı başlamadan önce, yollarda, köprü ve viyadüklerde kaya tuzu gibi donma
noktasını düşürücü kimyasal maddeler kullanılarak buzlanmanın önlenmesine
çalışılır. Bu yüzeylerde 2,5 cm ve daha fazla kar toplandıktan sonra yapılan işlem
ise buzlanmanın giderilmesi işlemidir. Ayrıca, araçların yolda kaymalarını önlemek
için bazı yerlerde kum, mıcır, cüruf gibi maddeler de kullanılmaktadır. Uçakların dış
yüzeyi aşırı soğuklarda buzlanmaya karşı “glikol” bileşimli sıvıyla yıkanmaktadır.
34
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Doğal Afetler
Şekil 2.10. Görüş mesafesinin çok azaldığı sis olayında trafikte dikkatli olunmalıdır
Tipi: Çoklukla yerden aldığı kar ve buz parçacıklarını havada savuran, şiddetli,
yoğun ve soğuk rüzgâr, fırtına. Bu olayın gerçekleşebilmesi için kuvvetli rüzgârın,
çok düşük sıcaklığın ve havada savrulan karın olması gerekir. Tipi için gerekli olan
rüzgâr 35 mil/ saati geçmeli, görüş çeyrek milden daha az olmalı ve bu olay en az üç
saat sürmelidir. Tipinin etkili olduğu bölgelerde kaybolma olayına sıkça
rastlanmaktadır.
Don: Yer ve yere yakın seviyelerdeki hava sıcaklığının donma seviyesinin
altında olduğu durumlarda, hava içindeki su buharının yoğunlaşması sonucu yerde
oluşan buz tabakası veya kristallerine verilen addır.
Aşırı kar yağışı: Belli bir yerde, belirlenmiş veya kabul edilmiş limitlerden
daha fazla miktarda kaydedilen kar yağışı olması veya normal değerlerin üzerinde
kar yağışı olması durumu olarak tanımlanmaktadır.
Dolu: Yağmur damlalarının donması ile oluşan küçük buz parçacıklarıdır.
Çapları 5 ila 50 mm, bazı durumlarda çok daha büyük küresel veya düzensiz buz
parçacıklarının (dolu taşları) şiddetli rüzgârla birlikte yağmasına dolu fırtınası adı
verilir.
35
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Doğal Afetler
Şekil 2.11. 25.9.2014’te Hatay Erzin’de meydana gelen sel 1 kişinin ölümüne 5
kişinin yaralanmasına neden olmuştur.
Oluşum yeri bakımından da seller;
• Kıyı seli,
• Şehir seli,
• Kuru dere seli,
• Baraj/gölet seli,
• Akarsu (dere ve nehir) seli olarak adlandırılır.
Fırtına, kasırga ve hortumlar
Fırtına: Doğaya ve insanlara zarar veren, hızı 23 ve 26 m/s arasında değişen
rüzgârlardır. Rüzgâr hızı ve şiddeti arttıkça doğaya ve insanlara vermiş olduğu
zararlar da artmaktadır. Tek başına kullanıldığında, rüzgâr fırtınası anlamını taşır.
Şiddetli rüzgârlar beraberlerinde yağmur, kar, dolu, kum vb. unsurları da
getirdiklerinden ötürü kar fırtınası, kum fırtınası, toz fırtınası gibi isimler alırlar.
Kasırgalar; etki Kasırga (Tayfun) : Atmosferde alçak basınç alanlarında oluşan ve kuzey
şiddetine göre yarım kürede saat ibresinin tersi yönünde, güney yarı kürede ise saat ibresi
1’den 5’e kadar yönünde kendi etrafında büyük bir hızla dönen, rüzgârları ve sel gibi şiddetli
kategorilere ayrılmıştır.
yağmurları olan, kendisine bazen gök gürültülü fırtınaların eşlik ettiği güçlü
tropikal siklonlardır.
36
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Doğal Afetler
Çığ,
bir akma hareketidir.
37
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Doğal Afetler
haritaları yapan turizm tesisleri, binalar, trafik altyapıları çığ tehlikesi olan alanlara
yapılmasını engelleyen veya tedbirler alan, daha önce çığ meydana gelen alanlarda
kontrol ve yapısal önlemler, erken uyarı, izleme gerektiren risk yönetim süreci ise
çığ yönetimi olarak adlandırılır.
İklim değişiklikleri
İklim değişikliği; hem genel ortalamada hem de 30 yıllık veya daha uzun
dönemler itibarıyle istatistik olarak iklimde ortaya çıkan değişikliklere verilen genel
addır. Bu, yerkürenin doğal sürecinin veya haricî kuvvetlerin etkilerine veya insan
kaynaklı olarak atmosferde oluşan kalıcı değişimlere bağlı olarak değişmektedir.
İklim değişikliğinin zararlı etkilerinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin
alınması ve bu konuda ülke şartlarını da gözden geçirmek suretiyle uygun iç ve dış
politikaların belirlenmesi gereklidir. Mevcut veya beklenen iklimsel uyarı veya
bunların etkilerine karşı doğal veya insani sistemlerin uyum sağlaması iklim
değişikliklerine uyum için gereklidir.
Çölleşme
Kurak, yarı kurak ve az yağış alan bölgelerde iklim değişiklikleri, insan
faaliyetleri, doğal etmenler gibi faktörlerden kaynaklanan verimli toprak kalitesinin
bozulmasıdır. Toprağın aşırı kullanımı, aşırı otlatma, hatalı sulama yöntemleri,
ormanların tahribi ve ekolojik dengenin bozulmasıyla meydana gelen iklim
değişiklikleri, çölleşmeye neden olan etmenlerin başında gelmektedir.
Çölleşmenin
önlenmesi için
ekolojik dengenin
korunması şarttır.
Şekil 2.14. Çölleşme, iklim değişiklikleri ile meydana gelen ve yavaş gelişen bir afettir
Erozyon
Toprağın aşınmasını önleyen bitki örtüsünün yok edilmesi sonucu koruyucu
örtüden yoksun kalan toprağın, su ve rüzgârın etkisiyle aşınması ve taşınması
olayıdır. Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde, erozyon; yer kabuğunu oluşturan
kayaçların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etmenlerle yıpratılıp yerinden
koparılarak eritilmeleri veya bir yerden başka bir yere taşınması olayı olarak
tanımlanır. Erozyon özellikle kurak bölgelerde meydana gelir. Önlenmesi için
ağaçlandırma çalışmaları yürütülür.
38
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Doğal Afetler
Kuraklık
Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin çok üzerine çıkması ve yıllık yağış
ortalamalarının ise mevsim normallerinin altına düşmesinin sebep olduğu doğa
kaynaklı afet türüdür.
Meteorolojik açıdan, yağışların mevsim ortalama değerlerin %80‘in altına
indiği geçici dönemler olarak tanımlanmaktadır. Hidrolojik açıdan ise barajlar,
göller, göletler ve yeraltı su seviyesinin uzun süreli yıllık ortalamalarının altına
indiği geçici dönemdir. Tarımsal açıdan ise, insan ve diğer canlıların ihtiyacı olan su
ve nemin yeterli ölçüde bulunamadığı dönemlerdir. Uzun dönemli meteorolojik
gözlem ve kayıtlar esas alınarak aşırı yağışlı ve aşırı kurak dönemleri aylar veya
yıllar şeklinde gösteren cetvele kuraklık endeksi adı verilir.
Hidrografik Afetler
Kıyı oyulması
Dalgaların veya akarsuların kıyılarında, suyun kıyıya hızla çarparak çarptığı
yüzeyi aşındırması sonucunda dik kıyıların altı oyulur. Altı oyulan kıyı, denize veya
akarsuya doğru çökerek duvar gibi düz kıyılar haline dönüşür. Bu duruma kıyı
oyulması denir. Kıyı oyulmalarını engellemek için koruma yapıları tesis
edilmektedir.
Kıyı oyulmaları koruma
yapıları ile
engellenebilir.
39
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Doğal Afetler
Şekil 2.16. Yeraltı su seviyesinin yükselmesi yapı temellerinde korozyona yol açar.
Aşırı yağışlar, karların erimesi, nehir taşkınları ve nehir yataklarındaki aşırı
doluluk, yeraltı su tablasını aşırı besler, yeraltı su seviyesinin yükselmesine neden
olur.
Yeraltı su seviyesinin yüzeye yaklaştığı bölgelerdeki yapıların temelleri sudan
ötürü korozyona uğrar, duvarlar nemlenir. Binalardan su çıkışları olmaya başlar. Bu
durum yapıları kullanılmaz hâle getirir. Yeraltı su seviyesinin düşürülmesi için
drenaj yöntemi kullanılmaktadır.
Biyolojik Afetler
İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler üzerinde her türlü hastalık yapıcı, zehirleyici
veya ölümcül özellikleri bulunan canlı organizmaların, bu organizmaların ürettiği
biyolojik maddeler ve emniyetsiz laboratuvar prosedürleri gibi koşulların
oluşturduğu tehditlerin tümü biyolojik afetlerdir. Biyolojik afetlerden bazıları
aşağıda açıklanmıştır.
İnsanlarda görülen
salgınlara epidemi,
hayvanlarda
görülen salgınlara
epizootik denir.
Şekil 2.17. 2015 yılında meydana gelen deprem nedeniyle alt yapısı yerle bir olan Nepal’de
salgın hastalıklar kirli sular yoluyla bulaşmıştı.
40
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Doğal Afetler
Salgınlar
Bir bölge veya yerleşmede her zaman görülen enfeksiyon hastalıklarının
sayıca anormal miktarda artması durumu, kısaca epidemi olarak tanımlanır.
Afetlerde, yetersiz hijyen koşulları, gıdaların hazırlanma ve saklanma
koşulları ile kişisel temizlikteki eksiklikler nedeniyle, deri ve bağırsak hastalıkları
başta olmak üzere ortaya çıkan hastalık türlerini kapsamaktadır. Belli bir dönemde
veba, kolera, tifo, grip gibi bir hastalığın kısa zamanda ve kolayca diğer canlılara
bulaşmasıdır. Epizootik ise; hayvanlarda görülen salgınlardır.
Böcek istilası
Zararlı böceklerin bir bölgede aşırı derecede artmasıyla veya bu böceklerin
başka bir bölgeye taşınmasıyla ortaya çıkan istila olarak tanımlanır. Bunların içinde
en yaygın ve en zararlı olanı, belirli atmosferik koşullarda sayıları artan ve sürüler
hâlinde başka bölgeleri etkileyen çekirgelere bağlı olarak ortaya çıkan afettir.
41
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Doğal Afetler
Şekil 2.18. Meteor düşmeleri ülkemizde çok sık görülmese de yıkıcı etkiye sahip
olabilirler.
42
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Doğal Afetler
•Can ve mal kayıplarına sebep olan ve insan yaşamına olumsuz etki eden ve
yaşadığı çevrenin dengesini bozan doğa olayları doğal afetler olarak ifade
edilmektedir. Doğal afetler; genellikle jeolojik, klimatolojik, meteorolojik,
hidrografik, biyolojik kaynaklıdır. Ender olarak dünya dışından kaynaklanan
afetler de görülmektedir. Bunlar genelde meteor düşmeleridir. Doğada
meydana gelen afetler bazen tek bir afet olarak karşımıza çıkarken bazı
afetler ise başka afetlerin tetiklemesi sonucunda oluşabilmektedirler.
Özet
Volkanik patlamalar depreme sebebiyet verebilirken depremler heyelanları
aktif hale getirebilmektedirler. İlk afetlerin tetiklediği afetlere ikincil afetler
denir.
•Doğal afet türlerinin oluşmasında insan faktörü ve insanoğlunun çevre ve
doğa üzerindeki olumsuz etkileri hiç de azımsanmayacak kadardır.
İnsanoğlunun doğanın dengesini bozması, doğal afetlerdeki zararların daha
fazla artmasına sebebiyet vermektedir. Dünyada doğal afetlerin, farklı
bölgelerde farklı şekilde etkili oldukları görülür. Bazı bölgelerde depremlerin
veya volkanik patlamaların etkisi fazla iken bazı bölgelerde fırtına, kasırga,
hortum gibi afetlerin yıkıcı etkilerine rastlanır. Afetler üzerinde genellikle
iklim, meteorolojik faktörlerinin etkisi bulunurken; yer şekillerinin, bitki
örtüsünün, toprak yapısının, biyolojik faktörlerin de etkileri bulunmaktadır.
•Ülkemiz doğal afet çeşitliliği hususunda oldukça zengin bir ülkedir. Doğal afet
tanımı literatürde; deprem, sel, heyelan, çığ, kuraklık, fırtına, dolu, hortum,
kuraklık, göktaşı düşmesi vb. gibi oluşumu engellenemeyen jeolojik,
meteorolojik, hidrolojik, klimatolojik, biyolojik ve kaynağı dünya dışında olan
tehlikelerden kaynaklanan doğa olaylarının sonuçlarına verilen genel ad
şeklinde yapılmaktadır. Bu ünitede doğal afetler 5 başlıkta incelenmiştir.
•Jeolojik afetler: Kaynağını yer yüzeyi ya da yer kabuğundaki faaliyetlerden
alan doğa kaynaklı olayların yol açtığı afetler olup bunlar deprem, heyelan,
kaya düşmesi, volkanik patlama, çamur ve moloz akıntısı, tsunami ve obruk’
tur. Depremler, ani gelişen afetlerdendir. Depremlerin büyüklüğü,
tekrarlanma süresi ve olası etkileri de konuma bağlı olarak değişmektedir.
Heyelan, kaya düşmesi, volkanik patlama, tsunami, çamur ve moloz akıntısı
ile obruk kütle hareketleri sonucunda oluşur.
•Klimatolojik afetler: Sıcak dalgası, soğuk dalgası, kuraklık, dolu, hortum,
yıldırım, kasırga, tayfun, sel, siklonlar, tornado, tipi, çığ, aşırı yağışlar, asit
yağmurları, sis, buzlanma, orman yangınları gibi iklim koşullarıyla oluşan
afetler olarak tanımlanır. Seller, oluşum hızlarına göre; yavaş gelişen seller,
hızlı gelişen seller ve ani seller olarak sınıflandırılır. Oluşum yeri bakımından
da seller; kıyı seli, şehir seli, kuru dere seli, baraj/gölet seli ve akarsu (dere ve
nehir) seli olarak adlandırılır.
•Meteorolojik afetler: Kaynağını sıcaklık, yağış ve basınç gibi atmosferik
olaylardan alan sel, çığ, yıldırım, tayfun, tipi, hortum, kuraklık gibi doğal
olaylardan kaynaklanan afetlerdir.
•Biyolojik efetler: İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler üzerinde her türlü hastalık
yapıcı, zehirleyici veya ölümcül özellikleri bulunan canlı organizmaların
oluşturduğu tehditlerdir.
•Meteor düşmesi ve göktaşı yağmurları dünya dışı kaynaklı afet
türlerindendir.
43
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Doğal Afetler
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi heyelanın gösterildiği doğal afet türüdür?
a) Kütle hareketleri
b) Klimatolojik afetler
c) Hidrografik afetler
d) Biyolojik afetler
e) Meteorolojik afetler
44
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Doğal Afetler
Cevap Anahtarı
1.a, 2.d, 3.c, 4.d, 5.a, 6.e, 7.d, 8.e, 9.b, 10.b
45
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Doğal Afetler
YARARLANILAN KAYNAKLAR
http://www.fotografturk.com/forum/upload/foto/hortum-fotograf- hortum-
kasirga-tayfun-resimleri-demirsarp-5287-4357.jpg
İç İşleri Bakanlığı. Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi, [Erişim tarihi: 07.01.2017],
http://www.icisleriafad.gov.tr/dogal-afet-nedir-ve-afetlerin-zellikleri
http://www.ilerihaber.org/images/haberler/nepal-de-salgin-hastalik- tehlikesi.jpg
İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Jeolojisi Terimler Sözlüğü, [Erişim tarihi:
02.12.2016],
http://www.istanbul.edu.tr/eng2/jfm/ozcep/jeofizik/sozluk/Eng_Geology.h tm
İzbırak, R., (1992). Coğrafya Terimler Sözlüğü, İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı
Yayınları.
Kanalelazig.net,
MülgaT.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (Mart-2015), Afet
ve Acil Durumlara İlişkin Temel Mevzuat Kitabı, Ankara.
Mülga T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (Kasım-2014),
Açıklamalı Afet Yönetimi Terimleri Sözlüğü, Ankara.
İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı resmi web sitesi, [Erişim
tarihi: 09.06.2019],
https://www.afad.gov.tr https://www.afad.gov.tr/tr/2403/UDSEP-2023-Yol-
Haritasi
https://www.afad.gov.tr/tr/26539/Yeni-Deprem-Tehlike-Haritasi-Yayimlandi
TÜBİTAK, (2013). Türkiye Afet Yönetimi Karar Destek Sistemi (İZGE) AR-GE Projesi
Mevcut Durum Analiz Raporu (Rapor No: İZGE-MDR-17). Tübitak Bilgem Bilişim ve
Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi, Kocaeli.
http://www.ulusalkanal.com.tr/images/upload/turkiye-collesme-buyuk- tehlike-
kapida.jpg
Acil ve Afet Derneği, Afet Terminoloji, [Erişim tarihi: 07.01.2017],
http://www.acilafet.org/upload/dosyalar/AFET_TERMINILOJI.pdf
http://icube.milliyet.com.tr/HaberAnaResmi/2008/11/12/fft17_mf132610.J peg
http://www.besiktas.com.tr/wp-content/uploads/2013/10/Turklogo-1.jpg e-
devletsorgu.com, [Erişim tarihi: 29.01.2017],
http://www.iskenderunhaber.com/dosyalar/2014/09/sel-cakarta-yi-vurdu-
187429.jpg
http://www.e-devletsorgu.com/wp-content/uploads/2015/10/NEREDE- DEPREM-
OLDU%C4%9EUNU-NASIL-%C3%96%C4%9EREN%C4%B0R%C4%B0M.jpg
http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2016/02/09/meteor-goktasi- 670-2.jpg
46
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Doğal Afetler
47
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
YER KÖKENLİ (JEOLOJİK)
AFETLER
• Yeryuvarındaki İç Dinamik
Olaylar ve Jeolojik Afetler
İÇİNDEKİLER
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
3
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Yer Kökenli (Jeolojik) Doğal Afetler
YER KÖKENLİ
(JEOLOJİK)
AFETLER
YERYUVARINDAKİ
DIŞ DİNMİK
OLAYLAR VE
JEOLOJİK AFETLER
Heyelan
Kaya Düşmesi
Obruk
YERYUVARINDAKİ
İÇ DİNMİK
OLAYLAR VE
JEOLOJİK AFETLER
Yeryuvarının yapısı
Levha Hareketleri
Depremler
Faylar
Volkanlar
Tsunami
GİRİŞ
Doğal afetler; insanlık tarihinin başından beri süregelen ve insanoğlunun
kontrolünde olmayan, dünyamızdaki her türlü jeolojik, meteorolojik ve biyolojik
olayların sosyal ve ekonomik faaliyetleri belirli bir süre kesintiye uğratması, hayat
kaybına, yaralanmalara ve maddi zararlara neden olmasıdır. Teknolojik kökenli
afetler ise doğal afetler gibi insan tarafından tümüyle kontrol edilemeyen afetler
olmayıp tamamen insan hatasına bağlı gelişen afetlerdir.
Dünya, var olduğu yaklaşık 4,54 milyar yıldan beri sürekli değişim hâlindedir.
Yeryuvarı ilk oluştuğu dönemlerde atmosferinin kükürtlü gazlar ve toz bulutları ile
kaplı, oksijenin az olduğu, asit yağmurlarının yağdığı, yaklaşık ilk 500 milyon yıl
boyunca soğumakta olan kozmik bir gezegen iken, son 4 milyar yıllık dönemde tek
hücreli canlıların ortaya çıktığı, canlıların gelişmeye başladığı doğal ortamların
oluştuğu bir gezegen hâlini almaya başlamıştır. Gezegenimizde bulunan ilk canlı
Avusturalya’da 4.1 milyar yıllık kayalar içerisinde yer alan biyolojik kalıntılardır.
Gezegenin bu değişimi, 600 milyon yıl önce sadece denizlerde ve birikinti
sularda yaşayabilen tek hücreli ve basit canlılardan, çok daha gelişmiş canlı
türlerinin artmasına kadar devam etmiş ve son 6 milyon yıl içerisinde insanoğlu bu
canlıların içerisinde yerini almıştır.
İnsanoğlu, dünya sahnesine ilk çıktığı günden bugüne kadar dünyadaki
değişimlerden etkilenmiş, bu değişimler neticesinde meydana gelen afetlere
maruz kalmış ama bu değişimlerle iç içe yaşamayı öğrenmeye çalışmıştır. Bugün
de bu değişimler neticesinde meydana gelen afetlerle yaşama tutunma çabalarını
sürdürmektedir.
Bu ünitede yeryuvarındaki değişimlerin sonucu olan yer kökenli (jeolojik)
afetler konusu işlenecektir. Bu kapsamda öğrencilerin, yeryuvarının yapısını genel
olarak bilmeleri, yer kökenli (jeolojik) afetlerin nasıl meydana geldiğini, hangi
boyutlarda zarar ve hasara yol açtığını, bu afetlerle nasıl mücadele edildiğini ve
bazı afetler önlenemese bile bu afetlerin zararlarının nasıl azaltıldığını anlaması
için bir temel oluşturması amaçlanmaktadır. Yer kökenli afetleri iyi kavrayabilmek
için ana hatlarıyla jeoloji bilgisine sahip olmak gerekir.
Jeoloji; yeryuvarının yapısını inceleyen ve yaşadığımız yeryüzündeki bütün
bu olayların sebep sonuç ilişkilerini ortaya koyan bilim dalıdır. Jeoloji kelimesi
Yunanca Ge (yer) ve Logos (bilim) kelimelerinin birleşimi olan yer bilimi anlamına
gelmektedir.
Dünyanın şekli sanıldığı YERYUVARINDAKİ İÇ DİNAMİK OLAYLAR VE JEOLOJİK
gibi küre değil,
kutuplardan basık geoid AFETLER
şekillidir.
Litosfer üzerinde bulunan levhaları hareket ettiren bütün süreçlere iç
dinamik olaylar denir. Bütün bu hareketlerin sonucu olarak yeryüzünde
depremler, volkanlar ve tsunamiler meydana gelir.
Yeryuvarının Yapısı
Yarıçapı 6378 km olan dünyamız sanıldığı gibi bir küre şeklinde değil,
kutuplardan basık küremsi (geoid) şekillidir. Ekvatordan dünyanın merkezine olan
yarıçap, kutuplardan olan yarıçaptan daha fazladır. Canlıların büyük bir
bölümünün üzerinde yaşadığı karalar ve denizler, yeryuvarının litosfer denilen
tabakası üzerindedir. Litosfer yaklaşık olarak 0-100 km arasında değişen bir
kalınlığa sahiptir. Litosferin altında sıvı hâlde bulunan ve yeryüzündeki volkanik
faaliyetlerin kaynağını oluşturan astenosfer tabakası, sırayla alta doğru; üst manto,
alt manto, dış çekirdek ve iç çekirdek katmanları yer almaktadır.
Levha hareketleri
Taş küre adı verilen litosfer, 7-8 büyük ana parça ile birkaç düzine küçük
parçadan meydana gelmektedir. Bu parçaların her birine levha denilmektedir.
Litosferi oluşturan levhalar birbirlerine bitişiktirler ve 100 km derinliğin daha
altında yer alan sıvı hâldeki astenosfer tabakasının üzerinde yüzer hâldedirler.
Litosferi oluşturan 8
büyük ve onlarca küçük
levha, alttaki sıvı
magmanın üzerinde
yüzen yap-boz parçaları
gibidir.
Şekil 3.2. Levhaların Magma Üzerinde Yüzmesini Gösteren Abartılı Bir Anlatım
Litosferi oluşturan onlarca levha 4,54 milyar yıldan beri sürekli hareket
hâlindedirler. Levhaları hareket ettiren kuvvet; magmadaki konveksiyon akıntıları
ve büyük sıvı-gaz basınçları, dünyanın kendi etrafındaki dönüş hareketi ve
nütasyon, levhaların magmaya yaptığı basınç gibi karmaşık faktörlerin bir araya
gelerek oluşturduğu kuvvettir. Kimi zaman iki levha birbirine doğru hareket edip
çarpışarak dağları oluşturur kimi zaman da birbirinden ayrılıp bir boşluk oluşturur.
Bu boşluğa magmanın yavaş yavaş enjekte olmasıyla da yeni okyanuslar meydana
gelir. Bazen iki levha yanal olarak birbirinin sınırı boyunca kayarak da hareket
eder.
Levha hareketleri ile yılda ortalama 5-75 mm yer değiştirme gerçekleşir.
Yaşamımız boyunca milimetre boyutundaki bu yer değiştirmeleri fark edemeyiz.
Levha hareketleri üç Ancak milyonlarca yıllık süreçler neticesinde bu hareketlerdeki değişiklikler
tiptir: yaklaşan, belirgin olur.
uzaklaşan ve transform
levhalar. Konverjan (yaklaşan) levha hareketleri: İki levhanın birbirine karşılıklı
hareket etmesi şeklinde gelişen levha hareketleridir. Karşı karşıya gelen
levhalardan biri diğerinin altına dalar, diğer levha da dalan levhanın üzerine
bindirir. Çarpışma ve sonrasında meydana gelen dalma batma neticesinde derin
odaklı depremler meydana gelir. Alta dalan levha magma tarafından eritilir, eriyen
malzemenin oluşturduğu basınç neticesinde dalma batma bölgesinin ilerisinde
volkan patlamaları meydana gelir. Bazen iki levha kıtasal kabuktan meydana gelir
ve iki kıtasal kabuğun çarpışması sonucu büyük dağlar oluşur.
Şekil 3.3. Yaklaşan Levha Hareketleri: Solda; Kıtasal Kabuk-Kıtasal Kabuk Çarpışması,
Ortada; Okyanusal Kabuk-Kıtasal Kabuk Çarpışması, Sağda; Okyanusal Kabuk-Okyanusal
Kabuk Çarpışması
Şekil 3.4. Uzaklaşan Levha Hareketleri: Önce Kıtasal Kabukta İncelme, Sonra Ortamın
Okyanuslaşması ve Okyanus Ortasında Ayrılmanın Devam Etmesi
Transform (yan yana hareket eden) levha hareketleri: İki levhanın sınırları
boyunca yan yana ters yönde veya aynı yönde farklı hızlarla kayma şeklindeki
levha hareketleridir. Bu tür hareketler iki levha arasında sadece sürtünmelere ve
sürtünmeye bağlı depremlere neden olur. Levhaların her biri daha ileri noktalarda
üçüncü bir levha ile karşılaştığında birbirine yaklaşan levha hareketine geçiş
yapabilir. Aynı şekilde birbirinden uzaklaşan levhalarda da yan sınırlar boyunca yan
yana kayan levha hareketleri görülür.
Şekil 3.5. Transform Levha Hareketleri: Levhaların Birbirlerinin Yanından Kayarak Hareket
Etmesi
Faylar
Litosferdeki iç dinamik olaylara bağlı olarak büyük kaya kütleleri arasında
düzlemsel kırıklar meydana gelir. Fay adı verilen bu kırıklar boyunca kaya kütleleri
hareket eder ve ötelenir. Fay kırıkları, gerilmeler karşısında kaya kütlelerindeki zayıf
Depremler yalnız aktif
fay sistemleri üzerinde bölgelerdir ve yeni deformasyonlar çoğunlukla bu kırık yüzeyleri boyunca meydana
meydana gelirler. Aktif gelir. Deformasyonu oluşturan gerilmelerin yön ve büyüklüğüne göre yeni fay
olmayan faylarda eski kırıkları oluşur. Belirli bir hat boyunca benzer gerilmeler sebebiyle meydana gelen
zamanlarda depremler kırıkların bütününe fay hattı veya fay zonu adı verilir. Fay hatları veya fay zonları,
meydana gelmiştir ve gerilmeler sonucu meydana gelen elastik deformasyonlarda enerjinin en kolay
fay çalışmamaktadır.
boşaldığı ve açığa çıktığı bölgelerdir. Bu nedenle depremler fay hatlarında meydana
gelirler. Başka bir deyişle; depremler fay kırıklarını oluşturur. Oluşan fay kırıkları
kaya kütleleri içerisinde zayıf bölgeler oluşmasına neden olur ve bir sonraki
Deprem
Dünyamızda en üst kabuğu oluşturan levhaların hareket şekilleri önceki
Depremler katı hâldeki başlıklarda kısaca anlatılmıştı. Levhaların birbirine yaklaşması ve birinin diğerinin
litosferde iç dinamik altına dalması, birbirinden uzaklaşarak incelmesi ve kopması veya birbirlerinin
etkenlerle, elastik sınırları boyunca yanal hareketleri sonucu, ayrıca sıcak sıvı magmanın yüksek
deformasyonların yol basınçla yeryüzüne ulaştığı volkanlar sonucu levhalar arasında sürtünmeler,
açtığı kırılmalar ve litosferde kırılmalar ve biriken enerjinin aniden boşalması şeklinde meydana gelen
sürtünmeler sonucu sarsıntılara deprem adı verilir. Depremler genelde litosfer tabakasında meydana
meydana gelirler. gelir. Çok az sayıda üst mantoda da oluşurlar. Katı ve kırılgan olan taş küredeki bu
ani kırılmalar elastik deformasyon enerjisinin deprem dalgaları şeklinde titreşim
hareketleridir.
• Belirli bir kalınlıktaki bir kuru ağaç parçasını, mesela bir kurşun
kalemi iki elimizle tutup hafif bir güç ile önce bükersek, ağaç belli
Örnek
bir esneme payına kadar eğilir. Gücü artırdığımızda ağaç en son
yenilme direncine kadar dayanır ve ani bir şekilde kırılır. Ani kırılma
neticesinde parmaklarımızda veya elimizde bu kırılma sonrası
meydana gelen enerji boşalmasını titreşim ve karıncalanma gibi bir
Depremin büyüklüğü duygu şeklinde hissederiz. İşte litosferdeki ani kırılmalar da bu
sismograf ile ölçülen örnekteki gibi titreşimler oluşturur.
Richter Ölçeği veya
magnitüd değeridir. Depremler yeryüzünün derinliklerindeki bir noktada meydana gelen enerji
Şiddeti ise yaptığı yıkım boşalması olup enerjinin bu ilk boşaldığı noktaya hiposantr denilmektedir. Bu
etkisidir. noktanın yeryüzündeki düşey iz düşümüne ise depremin merkez üssü veya
episantr, depremin odak merkezi ile merkez üssü arasındaki düşey mesafeye yani
derinliğe ise depremin odak derinliği adı verilir.
Kırılma şeklinde açığa çıkan enerji ile hem yüzeyde hem de derinde deprem
dalgaları yayılır. İşte sarsıntıları oluşturan, bu dalgalardır. Deprem dalgaları
yeryüzünde sismograf denilen bir alet ile ölçülür. Sismografın ölçüm sırasında
kaydettiği ize sismogram denir. Sismograf ile deprem büyüklüğü, Richter Ölçeği
olarak magnitüd (ML) cinsinden ölçülür. Aletsel olarak hesaplanan Richter
Ölçeği’ne göre rakamlarla ifade edilen deprem büyüklüğü, logaritmik olarak artan
bir değerdir. Richter Ölçeği ile 7 olarak ölçülen bir deprem, 6 olarak ölçülen bir
depremin 10 katı daha büyük bir deprem anlamına gelir. Depremde meydana gelen
hasarlara göre depremin şiddeti belirlenir. Halk arasındaki söylemlerde yapılan en
büyük hata depremin büyüklüğü yerine depremin şiddeti tabirinin kullanılmasıdır.
Oysaki depremin büyüklüğü sismograf ile ölçülen değerdir. Depremin şiddeti ise
yaptığı hasar oranına bağlıdır.
Şekil 3.7. Bir Depremin Oluşumu ve Odak Merkezinden Yayılan Deprem Dalgaları
Örnek
açarken; gelişmemiş bir ülkede 5,5 ML büyüklüğündeki bir
deprem, sorunlu zemin şartlarında, deprem yönetmeliklerine ve
tekniğine uygun yapılmamış binalarda yıkım yapabilir. Birinci
durumda depremin büyüklüğü fazla, şiddeti azdır. İkinci durumda
ise depremin büyüklüğü daha az fakat şiddeti oldukça fazladır.
Bir deprem meydana geldikten sonra çeşitli sismik dalgalar yayılır. Sismik
dalga, enerjinin bir noktadan diğer noktaya taşınmasıyla ortaya çıkan vektörel
hareketlerdir. Sismik dalgalar, yeryüzünün içinde hareket eden cisim dalgaları ile
yeryüzünün yüzeyinde hareket eden yüzey dalgalarıdır.
Cisim dalgaları, P dalgaları ve S dalgalarından oluşur. P dalgaları 6-13 km/sa
hızla yayılırlar ve yayıldıkları kaya kütlelerinde hacim değişikliğine yol açarlar.
Sismik dalgalar cisim ve Hacim değişikliği yayılma yönünde gerçekleştiği için bu dalgalara, boyuna dalgalar
yüzey dalgaları olarak 2 adı da verilir. Bu dalgalar katı ve sıvı ortamda yayılma özelliğine sahiptir. S dalgaları
çeşittir. Cisim dalgaları daha yavaştır ve 3,5-7,5 km/sa hızında yayılır. Bu dalgalar ise hacim değişikliğinden
yer içinden, yüzey ziyade kaya kütlelerinde şekil değişikliğine neden olur. Yayılma yönüne dik yönde
dalgaları esnek kaya
gerçekleştiği için bu dalgalara, enine dalgalar adı da verilir.
yüzeyinde ilerler.
Yüzey dalgaları; Raley dalgaları ile Love dalgalarından meydana gelir. Raley
dalgaları elips şeklinde esnek yüzey olan kaya kütlelerinde yayılırlar. Hızları çok
düşüktür. Love dalgaları ise üstteki S dalgası ile alttaki S dalgası arasındaki hız
farkından meydana gelen kutuplaşmış yatay kayma dalgalardır. Hızları S dalgası
hızının %90’ına kadar çıkabilir.
Sıvılaşma
Özellikle alüvyon zeminlerdeki çok ince taneli kum, killi kum ve bazen kil
zeminlerdeki boşluk suyu basıncı, deprem olduktan hemen sonra artmaya başlar.
Zemin katı hâlden sıvı davranış göstermeye başlar. Bu sırada basınç, üstteki zeminin
basıncından daha yüksek bir değere çıkar. Üstteki zemin, alttaki sıvı davranışı
gösteren zeminin basıncını karşılayamayacak duruma geçer ve alttaki zemin, üste
enjekte olur. Bu olaya sıvılaşma denilmektedir. Sıvılaşma sırasında üst zemine
Sıvılaşma depremin en
büyük yıkıcı yapılan basıncın bir bina temeline rastlaması ile bina yana yatar veya zeminin
etkilerinden biridir. içerisine gömülür.
Sıvılaşan zeminlerin Ülkemizde 1999 Marmara Depremi sırasında sıvılaşma olayları çok fazla ve
üzerindeki binalar yatar
dikkat çekici hasarlara neden olduğu için son yıllarda bina yapımlarında ve zemin
veya zemine gömülür.
etütlerinde sıvılaşma analizlerine büyük önem verilmektedir.
Dünyada meydana
gelen depremlerin Şekil 3.9. Suya Doygun Zeminin Deprem İle Sıvı Davranış Göstermesi ve Yaptığı Hasar
%90’ından fazlası
tektonik kökenli
depremlerdir.
Türkiye’nin depremselliği
Ülkemiz Alp-Himalaya Deprem Kuşağı içerisinde yer almaktadır. Dünya’da
meydana gelen levha hareketleri neticesinde ülkemizin büyük bir bölümünün
üzerinde bulunduğu Anadolu Levhası, Afrika-Arabistan Levhası tarafından
güneyden kuzeye doğru ittirilirken, kuzeydeki Avrasya Levhası’na dalma yapmaya
zorlanmaktadır. Anadolu Levhası, kuzeydeki Avrasya Levhası’nın gösterdiği direnç
ile Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ve Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) boyunca
yanal kayma hareketi yaparak batıya doğru yılda 13 mm-27 mm hızla hareket
etmektedir. (Bu hareketleri, bir zeytinin iki parmak arasında bastırılmasıyla
çekirdeğinin fırlaması olayına benzetebiliriz.) Aynı anda Batı Anadolu Bölgesi’nde
ise açılma tektoniği rejimi etkisi altında Gediz ve Menderes graben sistemleri
meydana gelmiştir. Graben sistemini de yine bir ot süpürgenin sapından tutarak
tellerinin duvara bastırılmasıyla ayrılması olayına benzetilebilir.
Ülkemizdeki büyük depremler KAFZ, DAFZ, Gediz ve Menderes graben
sistemleri üzerinde meydana gelmektedir.
AVRASYA LEVHASI
AVRASYA LEVHASI
ANADOLU LEVHASI
dikkate alınarak 2018 yılında AFAD Başkanlığı, Deprem Dairesi tarafından Türkiye
Deprem Tehlike Haritası hazırlanmıştır. Söz konusu haritada 5 deprem bölgesi
belirlenmiştir. 1. Derece Deprem Bölgeleri bordo renk ile, 2. Derece Deprem
Bölgeleri kırmızı renk ile, 3. Derece Deprem Bölgeleri açık kırmızı renk ile, 4. Derece
Deprem Bölgeleri sarı renkle ve 5. Derece Deprem Bölgeleri bej renkle
gösterilmiştir.
Volkanizma
Yeryuvarının derinliklerinde, litosferin altındaki sıvı magma, içerisindeki
gazlar ve konveksiyon akımları ve kimyasal reaksiyonlar nedeniyle yukarıdaki
litosfere sürekli basınç yapar. Bu basınç nedeniyle levha hareketleri sırasında levha
sınırlarında veya levha içindeki zayıf bölgelerde bu basınç litosfer tarafından
karşılanamayacak kadar fazla olduğunda magma büyük bir basınç ile yukarı çıkar.
Bu olaya volkanizma adı verilir. Birbirine yaklaşan levha hareketleri neticesinde
dalan levhanın ergimesi sonucu magmanın basıncı artar ve üzerleyen levhayı
ergimeye uğratarak bir zayıf zon oluşturur ve volkanizma meydana gelir. Pasifik
Tsunami
Japoncada liman dalgası anlamına gelen tsunami, deniz altındaki büyük
Suyun derinliği ile dalga sarsıntılar sonucu büyük dalgaların kıyılarda yıkım ve zarara yol açan, insanların
yüksekliği ters yaşamını sonlandıran ve çevresel felaketlere neden olan bir afettir.
orantılıdır. Bu yüzden
tsunamiler kıyılara Tsunami oluşturan kaynaklar; başta yaklaşan levha hareketlerine bağlı
yaklaştığında dalma-batma zonunda oluşan depremler ve volkanlar olmak üzere, deniz altı
büyüyerek 10’larca heyelanları ve hızlı çöküntüler, bazen denize düşen bir meteor, denizde yapılan
metrelere ulaşırlar. nükleer denemeler ve güçlü tropik kasırgalar ile büyük buzul kopmalarıdır. Kıta içi
normal faylar ve doğrultu atımlı faylar ile transform faylar tarafından oluşturulan
Tsunami başladıktan sonra 800 km/sa. hızına ulaşabilir. Derin denizde dalga
hızı fazlayken dalga yüksekliği azdır. Dalgalar sığ denize ulaştıklarında dalga hızları
çok azalır fakat dalga boyu yüksekliği yüzlerce kat artar. Kıyıya ulaşan ilk
tsunaminin yıkıcılığı, kıyıdan çekilirken yaptığı yıkıcı etkiden daha az olur. Bir başka
deyişle tsunami denize geri çekilirken daha fazla yıkıcı etki yapar.
Dış dinamik olaylarla
YERYUVARINDAKİ DIŞ DİNAMİK OLAYLAR VE JEOLOJİK
yeryüzü şekillerinin
oluşumunu inceleyen AFETLER
bilim dalı
Üzerinde yaşadığımız yeryüzünde jeolojik zamanlarda meydana gelen
jeomorfolojidir.
yeryüzü şekilleri, meteorolojik, fiziksel ve kimyasal şartlara bağlı olarak değişime
uğramaktadırlar. Bu değişimler dağların aşındırılması, akarsu, rüzgâr, buzul, dalga
ve yeraltı suyuna bağlı yer çöküntüleri gibi etkenlerle aşınan malzemenin başka
yerlere taşınması ve biriktirilmesi, biriktirilen malzemenin yeniden aşındırılması ve
yeryüzü şekillerinin sürekli değişim göstermesidir. Bu tür değişikliklere dış dinamik
olaylar denilmektedir. Dış dinamik olaylarla meydana gelen yeryüzü şekillerini
inceleyen bilim dalı jeomorfolojidir.
Örnek
•Himalaya veya Alp Dağları'nın oluşumu dünyanın en derin çukuru
Mariana Çukuru'nun oluşumu (levha hareketleri) iç dinamik
olayların sonucudur.
•Kanyonların oluşumu Konya yöresindeki obruk şekilleri;
Kapadokya’daki Peribacaları’nın oluşumu vs. dış dinamik olayların
sonucudur.
Kayma; toprak ve kaya kütlelerinin bir veya birden çok yüzey üzerinde
makaslama deformasyonu sonucu meydana gelen hareketidir.
Yanal Yayılma; kaya kütlelerinin altında bulunan daha yumuşak bir zeminin
suya doygun hâle geçtikten sonra yatay harekete geçmesi ve üzerindeki kaya veya
zemini harekete geçirmesi olayıdır.
Akma; suya aşırı doygun zeminlerin eğim aşağı bir reçel gibi akması olayıdır.
Kaya Düşmesi
Literatürde kaya düşmesi aslında heyelan afeti başlığı altında incelenmesine
rağmen düşme ve devrilme olayları bu bölümde ayrı bir afet türü olarak
verilmektedir. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığının ülkemiz ve
dünyadaki afet türleri ile ilgili çalışmalarında kaya düşmesi afeti başlı başına bir afet
türü olarak görülmektedir.
Kaya düşmesi, dik topoğrafyaya sahip alanların yüksek kotlarında yüzeylenen
eklemli kaya ortamlarında, süreksizliklerin sınırlandırdığı kaya bloklarının serbest
yüzeye doğru küçük hareketlerde dengesini yitirerek kaynak bölgeden eğim aşağı
oldukça hızlı olarak hareket ettiği bir tür yamaç duyarsızlığıdır. Kaya bloğunun
Literatürde kaya hareketi dik yamaçlarda düşme şeklinde olup eğimin azalmasına bağlı olarak
düşmesi, heyelan afeti sıçrama ve yuvarlanma şeklinde devam etmektedir. Olay anında hızının yüksek
altında incelense de olması nedeniyle kaya düşmesi blok hacmine de bağlı olarak ulaşım ağları ve
kaya düşmesi; düşme yapılaşma alanları için oldukça tehlikeli olabilirler. Çok sayıda kaya bloğunun aynı
ve devrilme hareketi anda harekete geçerek yamaç altlarında yayılım gösterdiği kaya düşmesi şekline
olan başlı başına bir kaya çığı denilmektedir. Kaya çığları yaklaşık 400- 700 eğimli yamaçlardaki
afet türüdür. vadicikler ve kuru dere yataklarında gözlenirler. Düşen ve yuvarlanan kaya blokları
bu vadicikler veya kuru dere yatakları boyunca hareket ettikleri için aynı yerde
depolanırlar.
Kaya düşmelerinde jeolojik, jeoteknik ve meteorolojik şartlar birlikte rol
oynar.
Obruk
Yeraltında kalsiyum karbonat içeren kayaçlarda dolaşan yeraltı sularında
karbonik asit oluşmaya başlar. Bu asitli sular yeraltında dolaşarak dolomit ve
kireçtaşlarını çözer ve büyük yeraltı boşlukları ve mağaralar oluşmasına neden olur.
Yeraltında oluşan bu boşlukların tavan kaya direnci, üstteki zemin veya kaya
malzemesini taşıyamayacak kadar düşerse, çöküntüler meydana gelir. Bu
çöküntülere obruk adı verilir.
Genellikle obruk türü afetler küçük ölçekli ve münferit oluşumlardır. Afet
türleri içerisinde yıkıcılığı ve meydana getirdiği zararlar çok daha azdır.
Ülkemizde obruk oluşumlarına İç Anadolu Bölgesinde Konya Ovası’nda sıkça
rastlanır. Beyşehir Gölü tabanından sızan yeraltı suları yeraltı nehirleri olarak alttaki
karbonatlı kayaçları eriterek Konya Çumra, Karapınar, Hotamış yörelerinde büyük
obruklar meydana getirmişlerdir. Yörede zaman zaman yeni obruk oluşumları
meydana gelmektedir.
•6378 km yarıçapındaki yeryuvarı içten dışa doğru katı, iç çekirdek sıvı, dış
çekirdek, sıvı alt manto, sıvı üst manto, sıvı astenosfer ve en dışta katı
litosfer katmanlarından meydana gelmektedir. En üstte yaşadığımız litosfer
katmanı, sıvı magmanın üzerinde yüzer hâlde bulunan 7-8 büyük levha ile
birkaç düzine küçük levhalardan meydana gelmektedir.
Özet (devamı)
•Jeolojik kökenli afetlerin en önemlisi olan depremler genellikle levhaların,
alttaki magmadaki konveksiyon akımlarıyla harekete geçerek birbirlerine
sürtünmesi ve levhalardaki deformasyonlara bağlı olarak meydana gelirler.
•Levhaların birbirleriyle sürtünmesi ve çarpmasına bağlı olarak levha içlerinde
çeşitli kırıklar boyunca çökme, yanal hareket ve yükselme gibi hareketlerin
meydana geldiği kırıklara fay denir. Faylardaki sürtünmeler neticesinde açığa
çıkan ani enerjinin ortaya çıkardığı yıkıcı etkiye sahip sismik dalgalara ise
deprem adı verilir.
•Deprem oluşturan diğer faktörler ise volkanizma, yeraltı mağaralarının
çökmesi, meteor çarpması ve nükleer denemeler gibi insan kaynaklı yapay
olaylardır.
•Alüvyon zeminlerde alttaki suya doygun gevşek zemin tanelerinin deprem
dalgaları ile katı davranıştan sıvı davranışa geçerek bulduğu çatlaklardan
yukarı enjekte olması sıvılaşma olayıdır. Sıvılaşma olayı binayı yana yatırır
veya binanın bir kısmını zemin içerisine gömer.
•Alttaki sıvı magmanın gerek levha hareketleri sırasında litosferde bulduğu
zayıf bölgelerden yeryüzüne ulaşması, gerek magma altına dalan katı
litosferin eriyip tekrar yeryüzüne çıkması volkanizma olarak bilinir.
•Yaşadığımız yeryüzündeki değişimler sadece levha hareketleri ile olmaz.
Yeryüzündeki kayaçların fiziksel, kimyasal ayrışması neticesinde yüksek
yerlerdeki kayaçlar aşınır, taşınır ve alt kotlarda yeniden biriktirilir. Dağların
aşınması, vadilerin, platoların, ovaların oluşması, akarsu yatakları, gibi
yeryüzü şekilleri oluşur ve bu şekiller sürekli değişime uğrar. Bu değişimler
sırasında da bazı jeolojik kökenli afetler meydana gelir.
•Eğimli yamaçlarda ayrışmaya uğrayan kayaçlar veya zeminler; eğim, su ve
jeolojik, sismik etkenlere bağlı olarak yerçekimi etkisiyle aşağı hareket
ederler. Düşme, kayma, akma, devrilme ve kayma şeklinde gelişen olaylar
kütle hareketleridir. Heyelan ve kaya düşmesi afetleri kütle hareketleridir.
•Yeraltı sularının karbonatlı kayaçları eriterek oluşturduğu mağara ve
boşlukların çökmesi sonucu obruklar meydana gelir. Obruklar küçük ölçekli
afetlerdir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Yeryuvarının en üst tabakasını oluşturan litosfer ile ilgili aşağıdakilerden
hangisi doğrudur?
a) Litosfer sıvıdır ve astenosfer tabakasının altındadır.
b) Litosfer katıdır ve tek parça halinde magma üzerindedir.
c) Litosfer 0-100 km kalınlığında levha adı verilen katı parçalardan
meydana gelmiştir.
d) Litosfer kıtasal kabuğun bir diğer adıdır.
e) Okyanusal kabuk litosferin hemen altında yer alır.
Doğada meydana gelen bazı afet türleri, başka bir afet türünü
tetikleyebilir.
8. İlk meydana gelen afet-tetiklendiği afet eşleştirmelerinden hangisi
yanlıştır?
Cevap Anahtarı
1.c, 2.e, 3.d, 4.a, 5.b, 6.e, 7.c, 8.d, 9.b, 10.e
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Atabey, E. (2000). Deprem, MTA Genel Müdürlüğü Yayınları, Eğitim Serisi, No:34,
Ankara.
http://academic.brooklyn.cuny.edu/geology/grocha/plates/platetec16.htm
http://deprem.sdu.edu.tr/tr/sismolojik-terimler/sismolojik-terimler-636s.html
http://luandinh.weebly.com/transform-boundaries.html
http://nidm.gov.in/PDF/Disaster_geo.pdf
http://www.3dgeography.co.uk/volcano-diagrams
http://www.koeri.boun.edu.tr/tsunami/Turkiye_ve_Tsunami_Riski.html
http://www.learnz.org.nz/geohazards163/tsunami-in-new-zealand
https://en.wikipedia.org/wiki/Evolutionary_history_of_life#Earliest_history_of_Ea
rth
https://en.wikipedia.org/wiki/Evolutionary_history_of_life#Humans
http://www.geoforcxc.com/wp-content/uploads/plate-tectonics-
270x300.jpg http://study.com/academy/lesson/convergent-boundary-
definition-facts-examples.html
https://global.britannica.com/science/seismic-wave
https://pubs.usgs.gov/fs/2004/3072/fs-2004-3072.html
https://www.afad.gov.tr/upload/Node/3469/xfiles/kutle-hareketleri-temel-
kilavuz_tr.pdf
İşçi, C. (2008). Deprem Nedir ve Nasıl Korunuruz, Yaşar Üniversitesi Dergisi,
Fasikül,, İzmir., http://journal.yasar.edu.tr/wp-
content/uploads/2012/05/no9_vol3_01_isci.pdf
Jordan, T. H. (1979). "Structural geology of the Earth's interior". Proceedings of
the National Academy of Sciences of the United States of America
Karagöz, Ö. (2009). Depremler ve Depremlerin Oluşumu, Çanakkale 18.Mart
Üniversitesi, Deprem İzleme ve Veri İşlem Laboratuvarı, 6. Makale,
http://deivil.comu.edu.tr/deprem_bilgisi/bolum_6.pdf
Kaymakcı, N. (2001). Yapısal Jeoloji Ders Notları-1, Kocaeli Üniversitesi Jeoloji
Mühendisliği Bölümü.
http://users.metu.edu.tr/kaymakci/turkish/yapisal_jeoloji.pdf
Ketin, İ. (1978). Genel Jeoloji: Cilt-1, Yerbilimlerine Giriş, İTÜ Yayın No: 1096,
İstanbul.
Okay, A., Kaşlılar-Özcan, A., Boztepe-Güney, A ve Kuşçu, İ., 1999, Marmara
depreminde İstanbul'u tehdit eden kırıklar, Cumhuriyet Bilim Teknik
Ulusay, R. (2007), Heyelanlar ve mühendislik şevlerindeki duraysızlıklar: Türleri,
etkileri ve zararların azaltılması. Sel-Heyelan-Çığ Sempozyumu, Bildiriler.
kavramlarını öğrenebilecek,
•Meteorolojik afetlerin nasıl
meydana geldiğini
anlayabilecek,
•Klimatolojik kökenli afetleri
kavrayabilecek,
•Hidrografik kökenli afet türlerini
öğrenebileceksiniz.
ÜNİTE
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
4
dağıtımı yapılamaz.
Atmosferik Kökenli Afetler
ATMOSFER VE METEOROLOJİ
ATMOSFER KÖKENLİ AFETLER
KAVRAMLARI
GİRİŞ
Yeryuvarının en üst katmanı olan litosferin (taş küre) yaşadığımız bölümü
olan karalar (kıtasal kabuk) ile onları çevreleyen denizlerin tabanından (okyanusal
kabuk) meydana geldiği bir önceki ünitede bahsedilmişti.
Üzerinde yaşadığımız kıtaların etrafı denizlerle çevrilidir. Kıta içlerinde de
çeşitli jeolojik zamanlarda oluşan büyük iç denizler ve irili ufaklı göller
bulunmaktadır. Dünyadaki katı litosferin üzerinde yer alan bu su tabakası, suyun
üç hâli olan katı sıvı ve gaz olarak sürekli bir döngü hâlindedir. Denizlerden
buharlaşarak atmosfere ulaşan gaz hâlindeki su kütleleri, yoğuşma ile yağışa
geçerek yağmur olarak yeryüzüne düşer. Soğuk bölgelerde yağışlar, kar ve dolu
şeklinde katı fazda gerçekleşir. Eriyen kar ve buz yeniden göllere, akarsulara ve
denizlere karışır. Bu olaya hidrolojik döngü denir.
Hidrolojik döngü sırasında su kütlelerinin normal oranda döngüsü söz
konusu değildir. Bazen aşırı buharlaşma ve buna bağlı olarak suyun bir bölgeden
başka bir bölgeye hızlı geçişi olurken bazen de az buharlaşma ve çok yağış olması
durumunda suyun bir bölgede aşırı birikmesi söz konusu olabilir. Bu döngüsel
dengenin zaman zaman bozulması ile dünyanın belirli bölgelerinde insanlığı,
çevreyi ve iklimi değiştiren zarar verici bazı afetler meydana gelir. Bu afetler soğuk
bölgelerde aşırı kar yağışı, kar fırtınası ve tipi ile buna bağlı çığ türü afetlere neden
olurken havanın ani ısınması veya aşırı yoğuşmaya bağlı olarak aşırı yağmurlar
sellere, yeraltı suyu seviyesinin yükselmesi, buzulların erimesi veya buzul
hareketleri gibi afetleri beraberinde getirebilir. Endüstrinin ve teknolojinin
gelişmesine bağlı olarak çevrenin kirletilmesi, ozon tabakasının delinmesi, orman
ve mera alanlarının yok edilmesi, güneşteki patlamaların artması gibi etkenlerle
ortaya çıkan çok uzun süren aşırı sıcaklıklar, yeryüzünde verimli toprakların
aşındırılması ve hızlı bir şekilde taşınması şeklinde gelişen erozyonlar, kuraklık ve
buna bağlı hastalıkları da beraberinde getirebilmekte bu tür olumsuzluklar da
karşımıza afet olarak çıkabilmektedir. Atmosferdeki istenmeyen ani ısı değişimleri,
beraberinde tayfun, fırtına, aşırı rüzgâr, kasırga türü tamamen hava akımlarıyla
kendisini gösteren diğer atmosferik afetlere de yol açabilmektedir.
Bu ünitede atmosferik (meteorolojik) afetlerin hangi sebeplerle meydana
Atmosfer 700 km geldiği, ne tür zararlara yol açtığı, başka diğer hangi afetleri nasıl tetiklediği
kalınlığında ve 4 konuları incelenecektir.
katmandan meydana
gelir. Canlıların yaşam ATMOSFER VE METEOROLOJİ KAVRAMLARI
kaynağı oksijen ve
yeterli ısının olduğu Meteoroloji biliminin daha iyi anlaşılması için atmosferin fiziksel ve kimyasal
katman troposferdir. özellikleri ile bunların hava, su ve toprakla olan ilişkilerinin çok iyi bilinmesi, bazı
terimlerin iyi kavranması gerekmektedir.
Dünyanın etrafını saran 700 km kalınlığındaki gaz katmanı atmosferdir.
Atmosfer 4 ana katmandan meydana gelir:
• Troposfer: Yeryüzünden itibaren ortalama ilk 12 kilometre
kalınlığındaki alt katmandır. Ekvatorda 17 km, kutuplarda 9 km
Rüzgâr en basit anlatımla yatay hava hareketidir. Şekil 33'te görüldüğü gibi
yüksek basınçtan alçak basınca doğru olan hava akımıdır.
Rüzgâr hızı anemometre ile ölçülür ancak artık meteorolojik ölçümlerin çoğu
sensörler yoluyla otomatik meteoroloji istasyonları tarafından yapılmaktadır.
Eş basınç (izobar) değerleri birleştirilerek yeryüzüne ait en önemli bilgileri
veren yer haritaları elde edilir. Bu haritalar tüm dünyayı gösterdiği gibi yalnız
ülkelere ve bölgelere ait hazırlanabilir. Bu haritalar üzerinde alçak ve yüksek
basınç alanları soğuk ve sıcak cepheler yağışlı ve sisli bölgeler gibi birçok ayrıntı
yanında, bu haritanın daha sonra nasıl olacağına dair ipuçları vardır. Eğer izobarlar
birbirine yakınsa bu noktada rüzgâr hızı daha fazladır.
Haritalar üzerindeki sıcaklık değerleri mevsime göre, atmosferin yukarı
seviyelerindeki sıcak veya soğuk havayı belirlemektedir. Meteorolojide eş sıcaklık
noktalarının oluşturduğu noktaların birleştirilmesiyle eş sıcaklık eğrileri
oluşturulur. Eş sıcaklık eğrilerine izoterm adı verilir. Eğrilerdeki ani bükümler,
rüzgâr yön ve şiddeti konusunda hava tahmincileri için önemli ipuçları
sağlamaktadır.
Dünyanın dönmesiyle birlikte oluşan basınç merkezleri nedeniyle küresel
rüzgâr akışları aşağıdaki yapıdadır (Şekil 4.3). Ekvator’da termik (sıcaktan dolayı)
bir alçak basınç kuşağı, kutuplarda ise termik (soğuktan dolayı) yüksek basınç
merkezleri bulunmaktadır. 60’ıncı enlemlerde dinamik (dünyanın dönüşü ile ilgili)
alçak basınç merkezleri, 30’uncu enlemlerde ise dinamik yüksek basınç kuşağı
bulunmaktadır. Dünyanın dönmesi ve yeryüzünün farklı ısınması bu merkezlerin
günlük ve mevsimlik durumlarını değiştirmektedir.
Meteoroloji; atmosferde meydana gelen hava olaylarının oluşumunu,
gelişimini ve değişimini nedenleri ile inceleyen ve bu hava olaylarının canlılar ve
dünya açısından doğuracağı sonuçları araştıran bir bilim dalıdır.
• Dere ve nehirler
• Aşırı yağışlara bağlı yüzeysel süpürülme
• Dalgalar
• Kimyasal ayrışma
• Buzullar
• Seller
• Rüzgâr
• Kütle hareketleri (heyelan, kaya düşmesi, zemin çığları)
Şekil 4.5. Kuraklık Sonucu Su Kaynakları Kurur, Tarımsal Faaliyetler Bitme Noktasına Gelir.
• Yiyecek kıtlığı
• Yoksullukta artış
• Göç ve sosyal huzursuzluk
• Kırsal alanlardaki yaşam seviyesinde düşüş
Kuraklığa sebep olan bir diğer etken de biyolojik afetlerdir. Çekirge ve diğer
haşere türü böceklerin tarım ürünlerini istilası, tarım ürünlerindeki hastalıklar
biyolojik afetler ünitesinde anlatılacağından, bu ünitede bu etkilerden
bahsedilmemiştir.
Şimşek ve yıldırım
Şimşek, bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut
içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık; Yıldırım, gök
gürültüsü ve şimşekten oluşan, gökyüzü ile yeryüzü arasındaki elektrik
boşalmasıdır. Şimşek, bir bulut kümesi aşırı miktarda (+) veya (-) elektrik yükü ile
yüklendiğinde meydana gelen, gözle görülür elektrik boşalmasıdır. Elektrik
yükünün hava direncini kıracak kadar çok olması gerekir. Yıldırım çarpması, bulut
ile yer arasında oluşan bir şimşeğin canlılara isabet etmesidir. Yıldırım çarpması,
elektrik yükü nedeniyle ölümcül sonuçlar doğurabilecek, oldukça tehlikeli bir
olaydır.
Seller ve taşkınlar
Uzun ve kuvvetli yağışlar, ani eriyen kar ve buzullar veya baraj patlamaları
veya dolu savaktan aşan sular sebebiyle oluşan, kuvvetli akışlar veya drenaj
kanallarının tıkanması sonucu, suyun yıkıcı ve tahrip edici hâle gelmesine sel veya
su baskını denilmektedir. Su baskını terimi yalın bir ifadedir. Sel, taşkın türü aşırı su
gelişine bağlı afet olaylarına verilen genel bir isimdir.
Sel oluşumunda en önemli etken, kuvvetli fırtına sonrası ani sağanak
yağmurlardır. Ani yağışlar, akarsu ve dere yatakları ile kuru dere yataklarında su
taşıma kapasitesinin üzerinde suyun akmasına neden olur.
Ani sağanak yağmurlar,
kar erimeleri, dere Bilindiği üzere debi; akışkanlar mekaniğinde bir sıvının bir kesit alanından
yataklarının tıkanması saniyede geçtiği miktar olarak tanımlanır. Birimi m³/saniye veya litre/saniye
gibi etkilerle seller ve cinsindendir. Her akarsuyun bir debisi vardır. Yani bir akarsuyun debisi, akarsuyun
taşkınlar oluşur. ortalama yatak kesit alanından saniyede akan su miktarı olarak tanımlanabilir.
Kesit alanı daraldıkça suyun akış hızı artacaktır.
Selin taşıdığı akarsu tabanı veya kıyısı zemin malzemesine rusubat denir. Sel
tarafından getirilen rusubat, selin yıkıcı etkisini artırdığı gibi akarsu veya dere
yatağının tıkanarak daralmasına, böylece suyun akış hızının artmasına neden olur.
Ayrıca jeolojik yapının da sel oluşumunda etkisi bulunmaktadır. Yeryüzüne
düşen aşırı yağış veya her türlü fazla suyun, kaya ve zeminlerdeki gözeneklerden
yeterince süzülememesi, bir başka deyişle kaya veya zeminin geçirimsiz olması sel
Jeolojik yapının sel oluşumunu daha da kolaylaştırır. Yeraltına süzülemeyen sular, yüzeyde aşırı su
oluşumunda etkisi
yükü oluşmasına yol açar.
büyüktür. Suyu
sızdırmayan geçirimsiz Bir nehir veya dere yatağındaki mevcut su miktarının, havzaya normalden
kaya ve zeminlerde sel fazla yağmur yağması veya havzada mevcut kar örtüsünün erimesinden dolayı
oluşumu daha kolaydır. hızla artması ve yatak çevresinde yaşayan canlılara, arazilere, mal ve mülke zarar
vermesi olayına taşkın denmektedir. Uzun süreli aşırı ve şiddetli yağışlardan sonra
özellikle fazla eğimli ve geçirimsiz topraklarda taşkın olayı meydana gelmektedir.
Şekil 4.7. Almanya, Simbach’ta Aşırı Yağışlara Bağlı Oluşan Bir Taşkın
Bireysel Etkinlik
Bölgesinde meydana geldiğini araştırınız. Trakya Bölgesinde
meydana gelen sel ve taşkınlar ile Karadenizdeki sel ve taşkın
olayları arasındaki en belirgin farkın ne olduğunu sebepleri
ile birlikte kısa bir rapor haline getirip aranızda tartışınız.
Sellerin birincil etkileri; insan hayatına son vermesi, her türlü bina ve
yapılarda, kanalizasyonlarda, yollarda, hasara yol açması, enerji nakil hatlarına
zarar vermesi ve elektrik kesintileri, içme ve kullanma suyunu, su kaynaklarını
kirletmesi, endüstriyel tesislerin hasar görmesine bağlı olarak meydana gelen
çevre kirlilikleridir.
İkincil ve uzun süreli etkileri; turizmin kesintiye uğraması, hasar gören
binaların onarılması veya yeniden yapılması, yiyecek sıkıntısına bağlı piyasa
fiyatlarının yükselmesine bağlı ekonomik problemler en önemli etkileridir. Ayrıca
can ve mal kayıpları ve yaralanmalara bağlı olarak meydana gelen psikolojik
travmalar, taşkın sonucu bulaşıcı hastalıklarının artması, ekolojik dengenin
bozulması olarak sayılabilir.
Çığ
Çığ eğimli bir kayma yüzeyi boyunca gerçekleşen oldukça hızlı kar akışına
verilen addır. Başka bir deyişle; bir yamaçta birikmiş olan kar kütlesinin yamaca
tutunma direnci ve kendi iç direncinin iç ve dış etkilerle yitirilmesi sonucu yer
çekimi etkisiyle kar kütlesinin aşağıya hareket etmesi olayıdır.
Bireysel Etkinlik
Bir çığın oluşabilmesi için yamaç eğiminin 280 ile 560 arasında olması, yamaç
üzerindeki kar üzerine bir defada 20 cm kalınlığından daha fazla kar yağması veya
yamaçtaki kütlenin alt kısmının (topuk) boşalması gerekir. Çığa neden olan birçok
etki vardır. Bunlar doğal etkiler ve yapay sebeplerdir.
Doğal sebepler:
• En az üç gün boyunca tipi meydana gelmesi ve havanın açması
• Rüzgârın sürekli aynı yönden, özellikle güney yönünden esmesi
• Eski kar örtüsüne bir defada en az 20 cm kalınlığında yeni kar yağması
• Aşırı soğuklardan sonra havanın birden ısınması
• Bakının (yamaç eğiminin) kuzey yönünde olması
• Yamaç yüzeyinin dış bükey olması veya düz olması
• Yamaç bitki örtüsünün çalılık, kısa bodur ağaçlardan meydana gelmesi
• Yamaç yüzeyinin pürüzsüz olması, orman örtüsü bulunmaması
• Kar tabakaları arasındaki zayıf dirençli tabakalar
• Kar örtüsü üzerine yağmur yağarak ağırlaştırması
• Birkaç gün süren açık hava ve güneşin ısıtması
Yapay sebepler:
• Kayak ve snowboard ile kar örtüsünün kesilmesi
• Yamaç altında topuktaki kar örtüsünü kesen veya hafriyat yapan iş
makinaları veya kar üstü araçlar
• Alçak uçuş yapan helikopterler veya uçaklar
• Patlayıcı maddelerin patlatılması
• Doğa yürüyüşleri ve askerî intikaller ile kar örtüsünün kesilmesi
Çığlar hareket türüne göre, kardaki su içeriğine göre, kayma yüzeyinin
türüne göre ve kopma şekline göre sınıflandırılabilir. Çığlarla ilgili sınıflandırma
Tablo 4.3’te verilmiştir.
Kuru kar çığları çarpma Toz çığ Kuru çığ Yüzey çığı Tabaka çığı
basıncı 80 ton/m2 Karışık çığ Nemli çığ Zemin çığı Nokta çığı
değerlerine kadar
çıkabilen en fazla tahrip Blok çığ Islak çığ
edici çığlardır.
Çığlar, türlerine göre tahribat etkisine sahiptir. Kar tabakalarındaki nem
miktarı (kar-su eşdeğeri) ve yoğunluk arttıkça çığın yıkıcı etkisi de artar. Çığların 1
m²’ye uyguladıkları basınç toz çığdan, kuru kar çığlarına doğru artar (Tablo 4.4).
Çarpma basınçları, çığın akış hızı ve yoğunluğu ile orantılıdır.
Tablo 4.4. Çığların Çarpma Basınçları (Mc Clung., Schaerer, P.A., 2006).
uzunluğundaki bir çığ patikasını 18 saniyede kat eder. Çığ tehlikesi genellikle 20 cm
ve üstü kar yağışını takip eden 24 saat içinde en yüksek düzeye ulaşmaktadır.
Bazı çığlar, çatlama ya da çatırdama sesleri ile öncül işaret vermektedir.
Bununla birlikte, bazı çığlar hiçbir öncül işaret olmaksızın başlamaktadır.
Buzul en başta bir vadiyi baraj gibi kapatmıştır. Buzulun kırılmasıyla birlikte
ani erimeler başlar ve buzul hareketi sele dönüşür. Yüzlerce milyon metreküp su
kütlesi vadi içlerindeki her şeyi süpürerek nehirlerde taşkınlara neden olur. Ayrıca
aşırı kar yağışına yol açar.
Ani buzul erimeleri,
büyük buzul kütlelerinin Yeraltı suyu yükselmesi
büyük ölçekte ve hızlı
eriyip aşağı hareketi Suyun hidrolojik döngüsü sırasında atmosfere su buharı şeklinde yükselen
sonucu sele dönüşen su, soğuk hava katmanlarına ulaştığında yeniden yağışa geçer. Yeryüzüne ulaşan
bir afettir. suyun bir kısmı, yüzeysel akış gösterip yeniden denizlere ve okyanuslara
karışırken, bir miktar su ise kaya ve zeminlerin gözenekleri ve çatlaklarından
aşağıya sızarlar.
Gözenekli ve suya doygun kayaçların, belirli bir hidrolik eğim altında suyu
geçirme özelliğine geçirimlilik veya permaabilite adı verilir. İçerisindeki yeraltı
suyunun akım halinde olduğu, su ile tamamen doygun geçirimli jeolojik birimler
akifer olarak adlandırılır. Yeraltı suları akifer tabakalar tarafından depolanır. Akifer
Yeraltı suyu yükselmesi; bir tabakanın altında suyu geçirmeyen düşük geçirimli veya geçirimsiz birimler ise
aşırı yağışlarla beslenen akifüjdir. Suya doygun olan akifer tabakalar akifüj tabakalar tarafından
yeraltı suyunun çevrelendiği için akifer tabaka su tutma özelliğine sahip olur.
yükselerek yapı
temellerine ve Aşırı yağışlar veya yağış rejimi uzun olan iklim olayları, hızlı kar erimeleri,
duvarlarına ulaşması ve aşırı doygun ve dolu dereler ve akarsuların yeraltı suyu seviyesinin yükselmesine
bozması şeklinde neden olur. Yeraltı suyunun aşırı beslenmesine bağlı olarak yeraltı suyu seviyesi
gelişen afet türüdür. yeryüzüne ulaşır. Böylece yüzeydeki yapıların temellerinde suyun asitliliğine bağlı
olarak korozyon ve deformasyonlar meydana gelir. Bina içlerinden ve bina
Şekil 4.10. Solda Yeraltı Suyu Yükselmesi (Turalıoğlu, M.B., 2016); Sağda Yapıda Meydana
Gelen Hasarlar
Kıyı oyulması
Denizdeki dalga, akıntı ve gelgit hareketlerinin kıyılardaki kayaç veya zemini
aşındırması veya akarsuların türbülans akımı sonucu özellikle akış yönünde
akarsuyun iç bükey noktalarında meydana getirdiği aşındırmalara kıyı oyulması adı
verilir. Denizlerin sahillerde meydana getirdiği kıyı oyulmaları genellikle yumuşak
kayaçların dipten aşındırılması ve oyulması, altı oyulan yamacın yıkılarak aşağı
Türbülans akımlı gelmesi şeklinde olur. Genellikle yıkım sonucu dik falezler oluşurken yıkıntı
akarsular ve malzemenin kıyı önünde yaptığı kaya parçalarından oluşan birikintiler zamanla
denizlerdeki dalgaların iyice oturur ve basamak şeklinde bir düzlük meydana getirebilir. Bu, abrazyon
kıyıları aşındırarak
platformu olarak ifade edilir.
kıyıları oyması ve kıyı
çökmelerine neden Kıyı oyulmaları, yerleşim yerlerini tehdit ettiği gibi, tarım alanlarının
olması ve çevredeki azalmasına, akarsu tabanlarının dolarak sel ve taşkın olaylarının tetiklenmesine ve
yapılara zarar heyelanların hızlanmasına neden olabilir.
vermesidir.
Şekil 4.11. ABD Wisconsin Eyaleti’nde Kıyı Oyulması Sonucu Yıkılmaya Başlayan Bir Ev
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Atmosfer ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) Atmosfer 700 km kalınlığında ve bu kalınlık boyunca homojen
olmayan yapıya sahiptir.
b) Atmosfer 4 katmandan meydana gelmiştir.
c) Ozon tabakası atmosferin en dışında yer almaktadır.
d) Troposferde aşağıdan yukarıya doğru çıkıldıkça sıcaklık azalır.
e) Termosfer, atmosferin en sıcak katmanıdır.
6. Bir bölgede sel ve taşkın olaylarının başlaması hangi etkene bağlı değildir?
a) Akarsu ve dere yataklarındaki rusubat miktarı
b) Bölgenin yağış rejimi
c) Jeolojik yapı
d) Yeraltı suyunun yükselmesi
e) Erozyon
9. Kışın arazide, elektrik hatlarının tamir edilmesi için çalışan bir teknisyen,
bazı meteorolojik olaylar ve bulunduğu yerin yeryüzü şekillerini
inceleyerek çığ tehlikesinin olup olmadığı hakkında fikir sahibi olmaya
çalışıyor. Arazi mühendisi aşağıdaki gözlem veya verilerden hangisine
ihtiyaç duymayacaktır?
a) Geçmişe yönelik son 3 gün içerisindeki meteoroloji raporu
b) Son 1 aylık meteoroloji raporu ve önümüzdeki haftanın tahminleri
c) Yamaç yüzeyinin pürüzlülüğü ve bitki örtüsü çeşidi
d) Toplam kar kalınlığı ve en son yağan kar kalınlığı
e) Yamacın eğimi, yamacın bakısı ve yamaç yüzeyi şekli
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, 2015. Bütünleşik Tehlike Haritalarının
Hazırlanması, Çığ Temel Klavuz, Ankara
AİGM (Afet İşleri Genel Müdürlüğü), 1999. Çığ El Kitabı. Afet-Çığ Grubu, Ankara
Bratkovich, S., Burban, L. ve diğ.,(1993). "Flooding and its Effects on Trees", USDA
Forest Service, Northeastern Area State and Private Forestry, St. Paul, MN,
ABD.
Canik, B., (1998). Hidrojeoloji: Yeraltı Sularının Aranması, İşletilmesi, Kimyası,
Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ankara.
Cheraghi, M., S. Jomaa, G. C. Sander, and D. A. Barry (2016 ), Hysteretic sediment
fluxes in rainfall-driven soil erosion: Particle size effects, Water Resour.Res.
http://easyscienceforkids.com/all-about-floods/easy-science-kids-floods-glacier-
melting-that-can-cause-flood-image/
http://www.avalanche.org/moonstone/Forecasting/snow%20avalanche%20their
%20characteristics,%20forecasting%20and%20control.htm
http://www.cem.gov.tr/erozyon/anasayfa/collesmepagegrup/genelbilgiler/12-11-
02/D%C3%BCzeltilebilir_%C3%87%C3%B6lle%C5%9Fme_Sorunlar%C4%B1.
aspx?sflang=tr
http://www.geoenciclopedia.com/wp-content/uploads/2014/12/diagrama-
tornado.jpg
http://www.nasa.gov/mission_pages/sunearth/science/mos-upper-
atmosphere.html#.VHg5AzHF8vY
http://www.universetoday.com/65588/what-percent-of-earth-is-water/
http://denver.cbslocal.com/2014/04/16/flash-flood-season-is-near-why-
colorado-is-so-prone/
https://en.wikipedia.org/wiki/Atmosphere_of_Earth
https://en.wikipedia.org/wiki/Coastal_erosion
https://en.wikipedia.org/wiki/Erosion
https://en.wikipedia.org/wiki/Flood#cite_note-17
https://en.wikipedia.org/wiki/Glacial_lake_outburst_flood
https://www.mgm.gov.tr/arastirma2016/dogal-afetler.aspx#sfU
Kadıoğlu, M., (10-11 Şubat 2011). Sel Risk Yönetiminin Temel İlkeleri Sunumu, T.C.
Çevre ve Orman Bakanlığı Doğu Karadeniz Bölgesi Heyelan ve Taşkın
Sempozyumu, Trabzon.
Mc Clung., Schaerer, P.A., (2006). Çığ El Kitabı, Dağcılık Kitapları Serisi, İlk Baskı:
1976, İkinci Baskı: 1993, Son yayınlanma: 2006, 1001 SW Klickitat Way Suit
205, Seattle WA, ABD.
Roger E., (2006-04-04)., "The Online Tornado FAQ", Storm Prediction Center.
National Oceanic and Atmospheric Administration, Retrieved 2006
Zimmer, Carl (3 Ekim 2013). "Earth's Oxygen: A Mystery Easy to Take for Granted".
New York Times. Retrieved 3 October 2013.
• Biyolojik Savaş
AFET YÖNETİMİ
• Böcek İstilaları Dr. Öğr. Üyesi İlknur
• BİYOLOJİK AFETLERDE
SAVUNMA ERKÖSEOĞLU
olabilecek,
• Tarihten günümüze kadar
karşılaşılan biyolojik afetler
hakkında bilgi edinebilecek,
• Biyolojik afetlerde korunma ve
savunma yolları hakkında bilgi
sahibi olabileceksiniz.
ÜNİTE
5
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Biyolojik Afetler
GİRİŞ
Hastalıklar medeniyetin başlangıcından itibaren insan için önemli bir
konudur. Özellikle toplumda kitleler hâlinde kayıplara yol açan ve iş gücünü,
ekonomiyi de etkileyen biyolojik ajanlarla (bakteri, virüs, mantar, toksin) oluşan
hastalıklar güncelliğini korumaktadır. Salgınlar, hastalık yapan mikroorganizmaların
mahsullerden, su kaynaklarından ve hayvanlardan insana ve insandan insana,
bulaşmasıyla meydana gelmektedir. Gelişmiş eski toplumlar halk sağlığını korumak
ve hastalıkların yayılmasını önleyebilmek için yöntemler ve sistemler
geliştirmişlerdir. Tarımın yaygınlaşması ve hayvanların evcilleşmesi ekonominin
Salgınlar sadece bir gelişmesine neden olmuş ve bununla birlikte artan nüfus ve karmaşık yapı toplum
bölgede ya da sağlığını etkilemiştir. Nüfus artışı sınırlı mekânlarda hastalıktan kolayca
kıtalarası olabilir. etkilenebilen insan sayısının artışına yol açmıştır. Türler arası bulaşıcı ajanın
taşınması ve gıda takviyeleriyle toplumda bulaşması daha kolay hâle gelir. Bulaşıcı
ajanlar kalıtsal ya da sonradan kazanılan bir yetenekle insandan insana bulaşarak
hastalık ya da ölüme neden olurlar. İleri derecede hasara neden olan ve yüksek
ölüm riski taşıyan hastalıklar bubonik ve akciğer vebası, tifüs ve çiçek hastalığıdır.
Tarihe baktığımızda, toplumları çaresiz bırakan sıtma, denq humması, sarı humma
ekonomik kayıplara yol açmış, aynı zamanda büyük ölçüde besi hayvanları ve
mahsullerde de ciddi kayıplar yaşanmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda kumandanlar
bulaşıcı hastalıkları kullanarak askerî taktikler geliştirmişlerdir. Biyolojik afet
genelde hastalık yapan mikroorganizmaların vücuda girmesi sonucu, insanlar
arasında enfeksiyonun yayılmasıyla oluşur. Kalabalık alanlarda havadaki sporlarla
şarbonun; aerosollerle çiçek hastalığının; bit, pire ve küçük kemirgenlerle tifüsün
yayılması doğal afete örneklerdir. Enfeksiyon sadece bir bölgede (endemi) ya da
kıtalar arasında (pandemi) da yayılabilmektedir. Hastalıklar, çevresel faktörlerin de
etkisiyle yayılabilmektedir. Örneğin sıçan sayısının artması gibi uygun koşulların
oluşmasıyla ‘’Kara Ölüm’’, su tesislerinin yetersiz temizlenmesiyle kolera
salgınlarının meydana gelmesi gibi … Benzer şekilde Birinci Dünya Savaşı’ndan
sonra toplumların devinimiyle İspanya gribinin hızlı bir şekilde yayılmasına sebep
olmuştur. Yüksek ölüm riskine sahip kısa süren enfeksiyonlar toplumda büyük
kayıplara yol açmaktadır. Uzun süren enfeksiyonlar orta derecede ölüm riski
taşısalar da halkın üretme potansiyelini büyük ölçüde etkilediğinde bu tür
hastalıklar da önemli hâle gelir. Sıtma ve verem gibi hastalıklar zamanla belirgin bir
şekilde salgınların oluşmasına yol açabilmektedir. Günümüze dek bazı
mikroorganizmaların varlığı belirli bir bölgede sınırlı iken insanların artan
seyahatleriyle salgınlarda yeni mikroorganizmalarla karşılaşılmaktadır. Nipah,
Ebola ve Lassa ateşi virüsleri bu mikroorganizmalara örneklerdir. İster doğal olarak
kazanılsın ya da sonradan kazanılmış olsun yüksek hastalık yapma riski olan
ajanların çok sayıda insana bulaşması muhtemeldir. Bazı bulaşıcı hastalıkların
potansiyelleri nükleer silahlar kadar önemlidir ve böylelikle kitle imha silahlarının
içerisinde yer alırlar (biyolojik, kimyasal, radyolojik, nükleer).
100
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Biyolojik Afetler
BİYOLOJİK AFETLER
Biyolojik afetler; doğal olarak oluşan salgınlar, öldürücü mikroorganizmanın
yanlışlıkla salınmasıyla ya da şarbon ve çiçek gibi biyolojik ajanların kasıtlı olarak
kullanılmasıyla (biyoterörizm) meydana gelen salgınlar ve böcek istilaları sonucu
oluşan sosyal, ekonomik ve çevresel hasara sebep olan felaketlerdir.
Biyolojik silahlar
canlılara zarar veren
en tehlikeli
silahlardandır.
hastalığın cilt, mide- bağırsak ve akciğer olmak üzere üç çeşidi vardır. En yaygın
olanı cilt şarbonu ve en tehlikelisi biyolojik silah olarak da kullanılan akciğer
şarbonudur. Şarbon mikrobu insan vücuduna kesi, sıyrık ya da kaşıma gibi yollarla
deriden, sporların solunması yolu ile solunum sisteminden ya da sporların
bulaşmış olduğu etlerin yenilmesi ile mide-bağırsak sisteminden girerler. Akciğer
şarbonunda, ortalama 1-6 günlük (bazen haftalar boyunca sürebilen) kuluçka
döneminden sonra ilk belirtiler ortaya çıkar. İki aşamadan oluşur: İlk evrede
öksürük, ateş, nefes darlığı, baş ağrısı, kusma, halsizlik, karın ağrısı ve göğüs ağrısı
gibi özgün olmayan belirtiler görülür. Bu evre saatler ya da günler boyu sürebilir.
Tanı konulamayan hastalarda hastalığın ikinci evresi olan hızla kötüleşen dönem
başlar. Bu dönemde ani başlangıçlı ateş, terleme, nefes darlığı ve şok gelişir. Bazı
hastalarda yaygın lenf bezlerinin büyümesi ve akciğerlerin arkasında kalan kısmın
genişlemesiyle ıslığa benzer, kaba solunum sesleri duyulur. Bu bulgulardan sonra
morarma ve tansiyon hızla düşerek bazen birkaç saat içinde ölümle sonuçlanır.
Hastaların yaklaşık %50'sinde kanamalı menenjit (beyin zarı iltihabı) gelişebilir.
Belirtilerin başlangıcından sonraki ilk 48 saat içinde tedavi verilmeyen olgularda
ölüm oranı %95'e kadar yükselir. Bunlarda hastalığın başlangıcı ile ölüm arasında
geçen süre ortalama üç gündür. Cilt şarbonu; sporların derideki kesik ya da
sıyrıklardan girerek deri içinde depolanması sonrası gelişir. Özellikle el, kol, yüz ve
boyun gibi açıkta kalan bölgelerde sık görülür. Mikrobun bulaşması ile hastalığın
ortaya çıkışı arasında geçen süre genellikle 2-3 gündür.
Kaşıntılı küçük kızarıklık ya da deriden kabarık döküntüler olarak başlar ve 1-
Veba kara ölüm olarak 2 gün içinde bu kızarıklar genişleyerek üzerinde içi su dolu kabarcıklar oluşur. Bu
bilinir. kabarcıkların sıvısı birkaç gün içinde bulanıklaşarak mavi-siyah bir renk alır. Bu
oluşan hastalıklı bölgenin etrafı ödemli ve kızarmış bir alanla çevrili olup ağrısızdır.
Kabarcık patlayınca ortası çökük, siyah bir ülser oluşur. Zamanla bu yara kuruyarak
siyah bir kabuk oluşur ve kabuk altında yara izi bırakarak düşer. Buna püstüla
maligna (kara kabarcık) (Şekil 5) adı verilir. Göz çevresinde, boyun ve göğüs ön
duvarında gelişen yara ödem fazladır ve yayılma eğilimindedir. Mide-Bağırsak
Sistem Şarbonu; ağız ya da yemek borusunda ülserleri, bölgesel lenf bezi
büyümesi, ödem ve bakteri kana karışır (kan zehirlenmesi). Bağırsağın son
kısımlarında yerleşiminde bulantı ve kusmayı kanlı ishal, ve kan zehirlenmesi
tablosu izler. Şarbon tedavisinde antibiyotik türlerinden penisilin ve doksisiklin
kullanılır.
Fransiella Tularensis: Tularemi (“Francis” hastalığı, geyik sineği ateşi, tavşan
ateşi ya da “Ohara” hastalığı ) hastalığına neden olan bir bakteri olup dünyada
birçok farklı coğrafi bölgeden bildirilir. İnsanlar; kene ve geyik sinekleriyle temasla,
bu mikropla kirlenmiş suları içmeyle, bu mikropla kirlenen zirai tozların ya da
aerosallerin solumayla ve laboratuvarda maruz kalmayla bulaşabilir. 2-10 günlük
bir kuluçka dönemi sonrasında aniden başlayan ateş, titreme, baş ağrısı, hâlsizlik
ve iştahsızlık şeklinde bir klinik ortaya çıkar. Ayrıca soğuk algınlığı, kas ağrısı, göğüs
ağrısı, kusma, boğaz ağrısı, boyundaki lenf bezlerinde şişme, karın ağrısı ve ishal de
görülebilir (Şekil 6). Hastaların yaklaşık yarısında ise herhangi bir belirti
görülmeyebilir. Tedavisinde erken dönemde başlanan etkili antibiyotik tedavisi ile
Vibrio kolera: Vibrio kolera barsakları enfekte edip ani ishallere yol açan bir
bakteridir. Dünya üzerinde her yıl 3,5 milyon kolera vakasına rastlanmakta ve bu
hastalıktan 100.000’in üzerinde ölüm görülmektedir. Hastalıkta bazen belirti
görülmeyebilir ya da hastalık hafif-orta seyreder, bazen ise şiddetli olabilir. İshal,
kusmayla sıvı kaybı olur; bunun sonucunda kalp hızı artar, kan basıncı düşer, kas
krampları gibi belirtiler görülür. Bu hastaların sıvı ihtiyacı yerine konulmazsa
saatler içinde ölürler.
Tedavide ağızdan ve/veya damardan sıvı verilir, aynı zamanda antibiyotik
kullanılır.
Smallpox Virüs (Variola /Çiçek Virüsü): Tüm hayvan virüslerinin en
büyüğüdür. Aeorosalle yüksek oranda enfeksiyon yapma olasılığı olan ve çiçek
hastalığına yol açan bir virüstür. İnsan vücudu çiçek virüsü için doğal rezervuardır
ve insandan insana bulaşır. Zaman zaman salgınlara yol açmış olup son doğal
salgın Amerika’da 1949’da olmuştur.
Dünyada geniş kitleler aşılanmış, 1980’de çiçek virüsünün görünmez olduğu
DSÖ tarafından ilan edildikten sonra aşılamaya son verilmiştir. Hastalıkta 12
günlük kuluçka sürecinden sonra, ateş ve baş ağrısı başlar. İçi iltihap dolu
kesecikler tüm vücutta ortaya çıkar. Ölüm oranı bağışıklanmış bireylerde %3 iken
bağışıklanmamış kişilerde ise %30’dur. Aerosalle maruziyet sonrası hâlsizlik, ateş,
kusma, baş-sırt ağrısı olabilir. Biyoterörizm ya da başka bir yolla virüsle
İnfluenza virüsü karşılaşıldığında, bağışıklanmamış insan popülasyonu çiçek virüs enfeksiyonuna
gribe yol açan virüs duyarlı hâle gelebilir.
olup, birçok alt tipi
mevcuttur. Venezuelan Equin Ensephalitis (VEE) Virüs: Eklem bacaklılarla taşınan bir
virüstür ve sivrisinek ısırığı ile hastalığa neden olur. At, eşek, katır gibi hayvanlar bu
virüs için doğal depodur. Aerosal yolla yüksek derecede bulaşıcı bir ajandır.
Kuluçka süresinden sonra halsizlik, ateş, baş ağrısı gibi belirtiler görülür. Bazı
hastalarda geç safhada sinir sisteminde ardıl sorun gelişebilmektedir. Ölüm oranı
düşüktür (%1).
SEB’in alan insanların %80’ni 3-12 hafta içinde etkilenir. Bu toksin kaynama
sıcaklığına ve asitlere, alkalilere dirençlidir. Bu özellikleri nedeniyle su ve gıda
maddelerinde SEB’in kullanımı olası saldırıyla ilişkilidir. SEB ile zehirlenme 1-2
haftayı alabilir ve SEB’in yüksek konsantrasyonlarında kan zehirlenmesiyle oluşan
şoka ve ölüme yol açabilir.
Trikotesen Mikotoksin: Trikotesen Mikotoksin (T2 toksini) Fusarium,
Trikoderma gibi mantarlar tarafından üretilir. Alimenter toksik alöki (ATA) olarak
bilinen hastalığa neden olurlar. Tipik ATA belirtileri kusma, şiddetli deri tahrişleri ve
iç kanamadır. T2 toksini biyolojik ajanlar içinde ciddi potansiyelde (kimyasal ajan
olan hardal gazı ya da levisit gibi kimyasal savaş ajanlarından birkaç yüz kat daha
Stafilokokkal fazla) cilt hasarına yol açan tek ajandır. Mikrogram miktarda hardal gazından daha
enterotoksin (tip B) güçlü şekilde gözde hasara yol açabilir.
(SEB) gıda
zehirlenmelerine Risin Toksini: Tüm dünya üzerinde yetişebilen kene otundan (Risinus
neden olur. kommunis) üretilen toksindir. Bitkinin tohumları toksinin kaynağıdır. Risin
sindirildiğinde, iğneyle vücuda verildiğinde ya da solunumla alındığında toksiktir.
Yaygın kullanılabilirliği ve hafif bir ürün olması biyolojik ajan olarak kullanımında
esas nedendir. Risin zehirliliğinin belirtileri olan ateş, öksürük, solunum güçlüğü,
mide bulantısı ve eklem ağrısı maruziyetten 18-24 saat içinde ortaya çıkar.
BİYOLOJİK SAVUNMA
Biyolojik ajanları yok etmek ya da etkilerini azaltmak için yapılan
faaliyetlerin hepsine biyolojik savunma denir. Saptama ve korunma olarak iki
elemandan oluşur.
Saptama
Biyolojik ajanların birçoğu (toksinlerin ve birkaç hastalık yapan mikrop
haricindekiler) bulaşıcıdır, dolayısıyla kolaylıkla hedef ve/veya hedef olmayan insan
topluluğunda yayılarak toplumda paniğe neden olurlar. Bundan ötürü hızlı bir
En iyi biyo şekilde tespit etmek son derece önemlidir. Biyolojik ajanları alıcılarla tespit edip
saptayıcılar ölçülebilir sinyallere dönüştüren biyosensörler (biyo-alıcılar; biyodedektörler) olası
insanlardır. bir biyolojik savaş ajanıyla saldırıda erkenden ikaz edebilir. Kimyasal detektörlere
göre daha karmaşık, yavaş, büyük ve ağırdırlar. Biyolojik ajan tespit etmek için
kitler kullanılır (Şekil 5.11.). Bu kitler hava, su, toprak ve çevredeki diğer cisimlerden
uygun örnekler alınmasını sağlar. Biyolojik etkenlerin laboratuvara uygun
koşullarda taşınmasını sağlar. ABD ve müttefikleri Körfez Savaşı sırasında birkaç
sistem geliştirmiştir. Bunlar; SMART (Sensitive Membran Antigen Rapid System),
JBPDS (Joint Biological Point System), BIDS (Biological Integrated Detection
System), IBAD (Interim Biogical Agent Detector)’dır. Biyoterörist saldırısı olayında
önlemler alınabilsin diye, özellikle mikroorganizmanın tür seviyelerini kısa bir
zaman içinde gösterebilen detektörlere ihtiyaç vardır. Bu nedenle saptama sistemi
hızlı, duyarlı ve spesifik özelliklere sahip olmalıdır. Saptama ve gösterme yöntemleri
bilinen mikrobiyolojik yöntemler gibi sınıflandırılabilir. Biyolojik ajanları hızlı bir
şekilde saptayan sistemler henüz bulunmamaktadır. En iyi biyosaptayıcılar
insanlardır.
Biyolojik ajanın saptanmasını sağlayan yöntemler Geleneksel Mikrobiyolojik
Yöntemler ile Hızlı, Duyarlı ve Spesifik Yöntemler olarak iki başlık altında
incelenebilir.
Korunma
Biyolojik savaş ajanının hasar verici konsantrasyonuna maruziyetten sonra
hastalıkları önlemek için çeşitli kontrol tedbirleri almak olarak tanımlanır. Bunlar;
fiziksel koruma, dekontaminasyon (nesnelerden, canlı dokulardan hastalık yapan
mikroorganizmaların temizlenme işlemi) ve tıbbi tedavidir.
Fiziksel koruma ekipmanları olan koruyucu önlük, botlar, eldivenler ve HEPA
filtreli yüz maskeleri insan vücuduna biyolojik savaş ajanlarının girişini önler. Şekil
5.10, 5.11 ve 5.12’da koruyucu ekipmalar gösterilmiştir. Korumanın diğer önemli
alanı personel dekontaminasyonu, ekipmanlar ve çevrenin sarılmasıdır. Personel
dekontaminasyonu su ve sabunla banyo yapılarak gerçekleştirilir. Kıyafetler
deterjan ile; araçlar ve biyolojik örnekler formalin, glutaraldehid, alkol ve hipoklorit
gibi kimyasal belirteçler kullanılarak dekontamine edilir. Tıbbi tedavide
antibiyotikler ve hastaların hayatını kurtaran ilaçlar kullanılır. Antibiyotik
tedavisinin yerinin olmadığı botulinum toksini için antitoksin ve solunum desteği
verilir.
nelere bağlıdır?
• Hangi meslekler biyolojik risklere maruz kalır?
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi biyolojik afetlere yol açan etkenlerden biri
değildir?
a) Toksin
b) Sarin gazı
c) Virüs
d) Bakteri
e) Böcek istilası
Cevap Anahtarı
1.b, 2.e, 3.b, 4.b, 5.c, 6.d, 7.c, 8.a, 9.b, 10.d
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Ali S. Khan, M.D., Alexandra M. Levitt, M.A., Ph.D., Michael J. Sage, M.P.H, (2000)
Biological and Chemical Terrorism:Strategic Plan for Preparedness and
Response Recommendations of the CDC Strategic Planning Workgroup,
vol.49/No.RR-4
WHO-Guidance, Public health response to biological and chemical weapons
Abdulbaki Kumbasar, 1983, Doğal Bal Zehirlenmeleri ve EKG İncelenmesi,
Uzmanlık Tezi
Oğuzhan Yüksel, Ramazan Erdem, (2016) Biyoterörizm ve Sağlık, Hacettepe Sağlık
İdaresi Dergisi
Atlas RA, 2001, Bioterorism before and after september 11, Crit Rev Microbiol
Atlas RM, 1998, The medical threat of biological weapons, Mayor A. Dirty tricks in
ancient warfare, Quarter J Mill His 1997
Dev Vrat Kamboj, Ajay Kumar Goel and Lokendra Singh, 2006, Biological Warfare
Agents, Vol.56, No.4
Christopher, G.W; Cieslak, T.J.; Plavin, J.A.,&Eitzen, E.M. , 1997, Biological warfare:
A historical perspective. J. Am. Med. Asssoc.
Kadlec, R.P.; Zelicoff, A.P&Vrits, A.M. Biological weapons control: Prospects and
implications fort he future. J.Am. Med. Assoc.
https://www.afad.gov.tr/
ÜNİTE
6
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Teknolojik Afetler
Taşımacılık Afetleri
Altyapı Afetleri
EM-DAT Veritabanı
Ülkemizde
Meydana
Gelen TABB Veritabanı
Teknolojik
Afetler Verilerin
Değerlendirilmesi
İnsan
TEKNOLOJİK AFETLER
Teknik
Organizasyonel
Dahili Operasyonel
Faktörler
Uyarı
122
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Teknolojik Afetler
GİRİŞ
Teknolojik afetler; yaşam, varlık ve çevrenin zarar görmesi ve yok olması ile
sonuçlanan insan inavasyonunun (yenileşiminin) negatif sonucu olarak
tanımlanabilir. Kimyasal sızıntıdan elektrik kesintilerine, bina yangınlarından toplu
taşımacılık kazalarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
Doğası gereği tehdit eden yeni bir afet türüdür ve sonuçları oldukça az
bilinmektedir. Tahmin edilmesi oldukça zordur, geniş bir aralıktaki tetikleyiciler bu
afetleri başlatmaktadır. Koşullara bağlı olarak şehir ölçeğinde bir coğrafyayı
etkileyebileceği gibi bütün bir kıtayı da etkileyebilmektedir. Teknolojik afetler diğer
Teknolojinin afetlerden farklı olarak seçim özelliğine sahiptir. Toplumlar, bazı gerçekleşen
ilerlemesi ile faydalar karşılığında teknolojinin bağlı risklerini (bilinen ve bilinmeyen) kabul
teknolojik afetlerin ederek seçimde bulunabilmektedir. Örneğin dünyada 1,2 milyon insan her yıl trafik
sayısı daha da kazalarında yaşamını yitirmektedir fakat toplum, hızlı ulaşım faydası için riski kabul
artacaktır.
etmiştir (Coppola, 2011).
Şekil 6.1’de 1900-2017 yılları arasında dünyada meydana gelen teknolojik
afetlerin grafiği verilmiştir.
Şekil 6.1. 1900-2017 Yılları Arasında Dünyada Meydana Gelen Teknolojik Afetler
Şekil 6.1’den, 1980’i yıllara kadar teknolojik afet sayısının oldukça az olduğu
ve kararlı bir davranış sergilediği, 2000-2006 yılları arasında en yüksek seviyeye
ulaştığı görülmektedir. 2006 yılından sonra gözlenen azalış ise bu afetlere yönelik
güvenlik bilincinin oluşmaya başladığını düşündürmektedir.
Teknolojik afetler konusunda uluslararası ve özellikle ulusal kaynak oldukça
sınırlıdır. Ülkemizde teknolojik afetleri bir bütün olarak değerlendirmeye çalışan
tek kurum T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığıdır (AFAD).
Eylül 2014’te yayımlanan “Teknolojik Afetler Yol Haritası Belgesi” ile
teknolojik afetlere ilişkin hizmetlerin yürütülmesinde AB mevzuatı, ulusal mevzuat,
uluslararası ve bölgesel sözleşmeler dikkate alınarak gereksinimlerin belirlenmesi
ve bu gereksinimlerin uygulanması için 2014-2023 süreci eylem planlarının
hazırlanması ve ulusal önceliklerin belirlenmesi amaçlanmıştır.
123
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Teknolojik Afetler
Bu ana belge yanında aşağıdaki 8 teknolojik afet konusu için ayrı yol haritası
belgeleri hazırlanmıştır.
Büyük Endüstriyel Kazalar Yol Haritası Belgesi
Deniz Kirliliğine Neden Olan Kazalar Yol Haritası Belgesi
Genetik Yapıları Değiştirilmiş Organizmaların Biyogüvenliği Yol Haritası
Belgesi
İklim Değişikliği ve Buna Bağlı Afetler Yol Haritası Belgesi
Kritik Altyapıların Korunması Yol Haritası Belgesi
Maden ve Maden Atıklarından Kaynaklı Kazalar Yol Haritası Belgesi
Radyasyondan Korunma Standartlarının Geliştirilmesi ve Güçlendirilmesi
Yol Haritası Belgesi
Tehlikeli Madde Taşımacılığı Kazaları Yol Haritası Belgesi
İlgili kurumlar ile gerçekleştirilen toplantılar ve akademisyen desteği ile
hazırlanan bu belgelerin ülkemizde dağıtımı gerçekleştirilmektedir.
124
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Teknolojik Afetler
Tablo 6.1. Demiryolu Kaza Örnekleri (İlgili basın, 2005; AllExperts, 2010)
Tarih Açıklama
29 Ekim 2005 Hindistan (sel kaynaklı raydan çıkma)—114 ölü Pakistan (üç trenin
13 Temmuz 2005 çarpışması)—100’den fazla ölü Japonya (yüksek hızlı trenin raydan
25 Nisan 2005 çıkması)—107 ölü
26 Aralık 2004
Sri Lanka (tsunami tarafından saplanmış tren)—yaklaşık 2000 ölü
22 Nisan 2004
Kuzey Kore (iki tren çarpışması)—yaklaşık 161 ölü
18 Şubat 2004
20 Şubat 2002 İran (tehlikeli madde taşınması, raydan çıkma)—200’den fazla ölü
Mısır (yangın)—360’dan fazla ölü
Tablo 6.1’den sel, tsunami gibi doğal afet kaynaklı demiryolu kazalarının da
meydana geldiği görülmektedir.
Denizyolu kazaları, demiryolu kazaları gibi yolcu ve kargo gemilerini
kapsamaktadır. Deniz kazaları meteorolojik, mekanik, insan, yetersiz bakım
onarım, yangın, çarpışma, sabotaj, terörizm sebeplerini içermektedir. Günümüze
yakın gemi batması kaynaklı denizyolu kaza örnekleri, Joola (2002)-950 ölü; Al
Salaam Boccaccio (2006)-846 ölü; MV Senopati Nusantara (2006)-500 ölü
şeklindedir.
Ülkemizde deniz kazaları konusundaki düzenlemeler için Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı tarafından 10 Temmuz 2014 tarihinde (Sayı: 29056) “Deniz Kazalarını ve
Olaylarını Araştırma ve İnceleme Yönetmeliği” yayımlanmıştır. Yönetmelikte, deniz
kazalarının araştırılması ve incelenmesi ile bunlara ilişkin bildirimlerin yapılmasına
Karayolu kazaları en yönelik usul ve esaslar ile görev, yetki ve sorumlulukların belirlenmesi
sık meydana gelen amaçlanmaktadır.
taşımacılık kazalarıdır. Karayolu kazaları, en yaygın taşımacılık kazasıdır. Olay bazında yaralanma ve
ölüm sayısı az olmasına rağmen toplam bilanço çok yüksektir. Tehlikeli madde
taşımacılığı kazaları da sıklıkla meydana gelmektedir. Bu kazaların çevre ve can
sağlığı üzerine olumsuz etkileri bulunmaktadır. Yakın günümüze ait karayolu kaza
örnekleri Tablo 6.2’de verilmiştir.
125
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Teknolojik Afetler
Tarih Açıklama
126
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Teknolojik Afetler
Örnek
insanı elektrik kesintisi vurmuştur. Ülkede 6 milyar dolar ekonomik
zarar oluşmuş; su temini, taşımacılık sistemi, haberleşme sistemi,
yiyecek temini ve daha fazlası etkilenmiştir.
Önemli gaz dağıtım borusu hat kesintileri: Kurulan şehir içi ve şehirler
arası sistemler için büyük risktir. Bu gaz sistemleri yüksek basınçlı ve
yanabilen gaz içermektedir; doğal afetlere ve insana karşı
savunmasızdır. Gaz hattının ihlali, yangın, çevre kirliliği, yaralanma ve
ölümle sonuçlanabilmektedir. Tablo 6.3’te Nijerya’da meydana gelen
boru hattı afetleri örnek olarak verilmiştir.
Tablo 6.3. Nijerya’da Meydana Gelmiş Boru Hattı Afetleri (BBC, 2006)
Tarih Ölü Sayısı
Mayıs 2006 150
Aralık 2004 20
Eylül 2004 60
Haziran 2003 105
Temmuz 2000 300
Mart 2000 50
127
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Teknolojik Afetler
Endüstriyel Afetler
Üretilen, depolanan, taşınan veya kullanılan tehlikeli maddeler sanayileşmiş
dünyada hayatımızı önemli ölçüde etkilemektedir. Endüstriyel afetlere konu
olabilecek kazalar aşağıda iki başlıkta değerlendirilmiştir.
128
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Teknolojik Afetler
129
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Teknolojik Afetler
Tarih Açıklama
2005 Dominik Cumhuriyeti, Cezaevi yangını, 133 ölü
2006 2006-Bangladeş, Tekstil yangını, 65 ölü
2007
Rusya, Bakımevi yangını, 63 ölü Meksika, Bakım
2009
merkezi yangını, 47 ölü Rusya, Gece kulübü
2009
yangını, 125 ölü
130
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Teknolojik Afetler
Kompleks acil durum: Süregelen savaş ve şiddet olayları ile sonuçlanan özel
bir afet kategorisidir. Genel olarak kompleks insani yardım acil durumları (complex
humanitarian emergency, CHE) olarak bilinmektedir. Birleşmiş Milletlere göre, “iç-
Kompleks acil durum, dış çatışma veya doğal afetlerin yol açtığı siyasi, ekonomik ve sosyal bozulmaların
süregelen savaş ve olduğu ülke, bölge veya toplumda bir insani yardım krizi” olarak tanımlanmaktadır.
şiddet olayları ile Bu afet, bütünleşik, çok sektörlü uluslararası müdahaleye özetle uluslararası
sonuçlanan özel bir müdahale cemiyetlerinin tüm kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır. Sadece nüfusu
afet kategorisidir. değil, yardım müdahalesini de etkilemektedir. Kompleks acil durumun
içeriksel/bağlamsal etkileri aşağıda sıralanmıştır:
Ev sahibi devlet/ulusal liderler
Etnik çatışma kökenleri
Yasal sorunlar
Arzu edilen son durum
Dünya bankası
Stratejik ittifak/ortaklık
Çok uluslu birlikler
Etnik politikalar
İstikrar
Halk sağlığı
131
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Teknolojik Afetler
Tablo 6.7’den eski ve yeni tarihli afetlerin ilk 10 büyük kaza içinde yer aldığı
görülmektedir. En fazla can kaybının endüstriyel kazalar sonucunda yaşandığı
belirlenmiştir. 13 Mayıs 2014 yılındaki 301 can kaybı Manisa’nın Soma ilçesinde
maden ocağında çıkan yangın nedeniyle yaşanmıştır.
Ülkemizde meydana gelmiş 1900-2016 yılları arasındaki teknolojik afetlerin
özeti ise Tablo 6.8’de verilmiştir.
Tablo 6.8. 1900-2016 Yılları Arasında Türkiye’de Meydana Gelen Teknolojik Afetler
Afetin Alt Meydana Gelen Toplam Ölü Toplam
Afet Türü
Kategorisi Olay Sayısı Sayısı Etkilenen Sayısı
Endüstriyel
kaza Zehirlenme 2 41 175
Endüstriyel
kaza Patlama 23 1154 750
Çeşitli kazalar
Diğer 4 82 601
Çeşitli kazalar
Yangın 10 2379 386
Çeşitli kazalar
Çökme/Yıkılma 1 94 28
Ulaşım kazaları
Su 30 745 407
Ulaşım kazaları
Hava 9 498 99
Ulaşım kazaları
Kara 62 1295 1010
Ulaşım kazaları
Demiryolu 8 197 540
132
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Teknolojik Afetler
60
Ölü Sayısı Yaralı Sayısı
50
40
Ölü/Yaralı Sayısı
30
20
10
Tarih
Şekil 6.3. İstanbul’da Meydana Gelmiş Karayolu Ulaşım Kazaları (TABB, 2016)
Şekil 6.3’ten 2000 yılında yaralı sayısının en yüksek seviyede olduğu, bu
yıldan itibaren karayolu ulaşım kazalarının meydana gelme sıklığının arttığı
görülmektedir.
133
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Teknolojik Afetler
Tecrübe eksikliği
Güvenlik kültürü eksikliği
134
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Teknolojik Afetler
4.Operasyonel Operatör hatası (yanlış buton, Bilgi eksikliği
Faktör
yanlış vana vb.)
Güvenlik kültürü eksikliği
Sık yanlış alarm nedeniyle
İşletme personelinin yetersiz eğitimi
güvenlik sisteminin kopukluğu
Tecrübe eksikliği
Tehlikeli maddelerin karıştırılması
(malzeme tanımlama kontrolü) Muğlak operasyonel prosedürler
İletişim kopukluğu
135
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Teknolojik Afetler
İzinsiz çalışma
Orijinal tasarım
sisteminin
modifikasyonu
5.Uyarı Operatör ve yöneticiler Bilgi eksikliği
her aşamada inceleme
(İnceleme ve Tecrübe eksikliği
Düzeltme) ve düzeltme hatalarını
Faktörü işlemektedir. Bu hatalar Kendi kendini öven yönetim
aşağıdaki şekilde
Zayıf iletişim
özetlenebilir:
Takip eksikliği
Denetim yetkilisinin
önerilerini dikkate
almada başarısızlık
Tetkik önerilerinin
dikkate alınması ve
uygulanmasında
başarısızlıklar
Benzer
deneyimlerden ders
alınmasında
başarısızlık
136
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Teknolojik Afetler
7.Savunma Acil müdahale Zayıf güvenlik yönetimi
planlarının eksikliği
Faktörü Zayıf güvenlik yönetim sistemi
Elverişsiz dedektasyon
Yetersiz güvenlik eğitimleri
ve alarm hizmet araçları
Acil durumlara
müdahalede yetersiz
personel
Güvenlik ekipmanlarının
eksikliği
Teknolojik
ilerlemeler ve insan
dışında, doğal
afetler de teknolojik
afetlerin meydana
gelmesine neden
olmaktadır.
Şekil 6.4. Gaz Kaçağından On Yıllar Sonra Metil İsosiyonat (MCI) Fabrikasının Bozulan
Bölümü
137
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Teknolojik Afetler
138
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Teknolojik Afetler
139
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Teknolojik Afetler
• TEKNOLOJİK AFETLER
•Teknolojik afetler; yaşam, varlık ve çevrenin zarar görmesi ve yok
•olması ile sonuçlanan insan inavasyonunun (yenileşiminin)
•negatif sonucu olarak tanımlanabilir. Doğası gereği tehdit eden
•yeni bir afet türüdür ve sonuçları oldukça az bilinmektedir. Tahmin edilmesi
Özet
oldukça zordur.
•TEKNOLOJİK AFET TÜRLERİ
•Teknolojik afetlerin türleri taşımacılık, altyapı, endüstriyel, yapısal ve
yönelimsel olmak üzere beş ana başlıkta değerlendirilebilir.
•Taşımacılık afetleri: Kara, deniz ve hava taşımacılığı kompleks ve pahalı
altyapı, insan veya aracı kapsamaktadır.
•Havayolu kazaları, oldukça nadir meydana gelmesine rağmen çok sayıda
insanı kapsadığı için katastrofiktir (ölümcül).
•Demiryolu kazaları, hem yolcu hem de kargo/nakliye trenlerinde meydana
gelmektedir.
•Denizyolu kazaları, demiryolu kazaları gibi yolcu ve kargo gemilerini
kapsamaktadır.
•Karayolu kazaları, en yaygın taşımacılık kazasıdır. Bu kazalarda, olay bazında
yaralanma ve ölüm sayısı az olmasına rağmen toplam bilanço çok yüksektir.
Karayolu kazalarında en ciddi etkiler tehlikeli madde taşımacılığında
gözlenmektedir.
•Altyapı afetleri: Kamu hizmetleri, diğer varlıklar (devlet tarafından işletilen
veya özel) ve kritik sistemler ile öncelikli bağlantılıdır. Bu afetlerin sonuçları
hayati hizmetlerin kaybı, yaralanma, ölüm, maddi hasar veya bunların
bileşimini kapsamaktadır.
•Endüstriyel afetler: Üretilen, depolanan, taşınan veya kullanılan tehlikeli
maddelerin neden olduğu kazalardır. Endüstriyel afetlere konu olabilecek
kazalar, tehlikeli madde prosesleri ve depolanması kazaları ile ham madde
ekstraksiyonu (özütleme) kazaları olarak iki ana başlık altında
değerlendirilebilir.
•Yapısal yangınlar ve arızalar: Dünyada zengin veya fakir tüm ülkelerde
önemli bir tehlikedir. Her birey, ev, iş yeri, eğitim, devlet hizmetleri ve ticari
konular için bir bina yapısına bağlı hayatını idame ettirmektedir. Dolayısı ile
bu riske maruz kalmak çok yüksektir.
•Yönelimsel, sivil ve siyasi afetler: Topluma zararlı ve düzene karşı eylemleri
yürütmek için insanların bilinçli kararının sonucudur ve bir kaza ile meydana
gelmemektedir. Terörizm, konvansiyonel (klasik) silahlar, kimyasal savaş
ajanları, biyolojik ajanlar, nükleer ve radyolojik silahlar, sivil kargaşa
(protesto, grev, isyan), izdihamlar, cinayet, savaş bu afetlere örnek olarak
verilebilir.
•ÜLKEMİZDE MEYDANA GELEN TEKNOLOJİK AFETLER
•Ülkemizde en çok karayolu ulaşım kazalarının (taşımacılık afetleri) meydana
geldiği, en fazla ölü sayısına ise yangınlar sonunda ulaşıldığı görülmektedir.
140
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28
Teknolojik Afetler
141
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 29
Teknolojik Afetler
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi teknolojik afetlerin bir özelliği değildir?
a) Sonuçları az bilinmektedir.
b) Geniş bir aralıkta tetikleyicisi bulunmaktadır.
c) Koşullara bağlı olarak bir şehri ya da bir kıtayı etkileyebilir.
d) Riski kabul edilip seçilebilir.
e) Tamamen insanların kontrolü dışında gerçekleşir.
142
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 30
Teknolojik Afetler
6. Teknolojik afet verisine erişilen ulusal Türkiye Afet Bilgi Bankası (TABB)
veri tabanı hangi kurum tarafından oluşturulmuştur?
a) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
b) T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
c) Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
d) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
e) Sağlık Bakanlığı
10. Ülkemizde meydana gelen ilk 10 teknolojik afet dikkate alındığında, hangi
teknolojik afet türünün daha sık meydana geldiği söylenebilir?
a) Endüstriyel kazalar
b) Taşımacılık kazaları
c) Altyapı afetleri
d) Yapısal yangınlar
e) Yönelimsel afetler
Cevap Anahtarı
1.e, 2.d, 3.b, 4.c, 5. c, 6.b, 7.e, 8.a, 9.e, 10.a
143
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 31
Teknolojik Afetler
YARARLANILAN KAYNAKLAR
AllExperts (2010). List of rail accidents.
http://www.allexperts.com/central/awards/top_experts_category_2010.ht
m
BBC (2006). Lagos pipeline blast kills scores. (December 26).
http://news.bbc.co.uk/2/hi/africa/6209845.stm
BEKRA Bildirim Sistemi, (2016). Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
http://www.csb.gov.tr/db/ced/icerikbelge/icerikbelge3198.pdf
Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik, İçişleri Bakanlığı,
http://www.resmîgazete.gov.tr/eskiler/2007/12/20071219-2.htm.
Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi Ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında
Yönetmelik, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
http://www.resmîgazete.gov.tr/eskiler/2013/12/20131230M1-1.htm.
Coppola D.P. (2011). Introduction to International Disaster Management, Second
Edition, Ch 2, Butterworth-Heinemann is an imprint of Elsevier, ss. 95-134.
Davis, S., Spiegel, M. (2005). Take tough action to end china’s mining tragedies.
Wall Street Journal (February 18).
Deniz Kazalarını ve Olaylarını Araştırma ve İnceleme Yönetmeliği, Ulaştırma, ve
Altyapı Bakanlığı,
http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.19857&MevzuatI
liski=0&sourceXmlSearch=deniz%20kazalar%C4%B1
Draffan, G. n.d. (2016) Chronology of industrial disasters. Endgame Research
Services. http://www.endgame.org/industriesbiblio.htm
EM-DAT, (2016). The International Disaster Database, Centre for Research on the
Epidemiology of Disasters-CRED, http://www.emdat.be
JRC, (2016). Joint Reseach Centre, EU Science Hub,
https://ec.europa.eu/jrc/en/about/jrc-in-brief
Map Report, (2013). World Highway Disasters Timeline.
http://www.mapreport.com/subtopics/d/c.html
NATECH, (2016). Technological Accidents Triggered by Natural Disasters,
https://ec.europa.eu/jrc/en/research-topic/technological-accidents-
triggered-natural-disasters (1.11.2016).
National Fire Protection Association (NFPA). n.d., (2016). Important dates in fire
history. http://www.nfpa.org/
RAPID-N, (2016). Rapid Natech Risk Assessment Tool,
http://rapidn.jrc.ec.europa.eu/
144
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 32
Teknolojik Afetler
Shaluf I.M., Ahmadun F.R., Shariff A.R. (2003). “Technological disaster factors”.
Journal of Loss Prevention in the Process Industries
TABB, (2016). Türkiye Afet Bilgi Bankası, T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı, https://tabb.afad.gov.tr
Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmelik, Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı,
http://www.resmîgazete.gov.tr/eskiler/2019/04/20190424-3.htm
TED Case Studies (2003). Bhopal disaster,
http://www1.american.edu/ted/TED/all.html
The Seveso Directives, (2016). http://ec.europa.eu/environment/seveso/.
Shirivastava, P. (1992). Bhopal, anatomy of a crisis (2nd ed). London, UK: Paul
Chapman Publishing Ltd.
Teknolojik Afetler Yol Haritası Belgeleri (2014-2023), AFAD
https://www.afad.gov.tr/upload/Node/3906/xfiles/teknolojik-afetler- son.pdf
wikipedia (2016). The Free Encyclopedia,
https://en.wikipedia.org/wiki/Bhopal_disaster
World Commission on Dams. (2000). Dams and development: A new framework
for decision-making. http://www.unep.org/dams/WCD/
145
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 33
YANGINLAR
ve Şartlar
• Ateşi Doğuran Teknik Şartlar
• Yangın Sınıfları ve Söndürücü AFET YÖNETİMİ
Seçimi
• Yangına Müdahale Öğr. Üyesi Alper
• Farklı Yangın Senaryoları
• Söndürücü Kullanma
DÖYEN
• Yangında Tahliye
• Büyük Ölçekli Yangınlar
• Orman Yangınları
• Yanıcı Sıvı Yangınları
öğrenebilecek,
•Yangın çeşitleri ve müdahale
yöntemlerini anlayabilecek,
•Yangında tahliye yöntemlerini
kavrayabilecek,
•Yanıcı sıvıların yönetimini
öğrenebilecek, ÜNİTE
7
•Orman yangınları hakkında bilgi
sahibi olabileceksiniz.
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Yangınlar
•Elektrik Tesisatları
YANGINA YOL •Doğalgaz ya da Diğer Gaz Kaçakları
AÇAN SEBEPLER •Yemek Pişirme
•Sigara
•Sönmesini Bekleme
•Ateşi Boğma
YANGINA •Mutfak Yangınları
MÜDAHALE •Elektrik Kaynaklı Yangınlar
•Tüp Yangınları
•Söndürücü Kullanma
147
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Yangınlar
GİRİŞ
Ateş insanlığa hizmet eden çok kullanışlı, çok faydalı bir icattır. Kontrol
altında olduğu müddetçe insanın ısınma, aydınlanma, yemek pişirme, enerji elde
etme ve benzeri ihtiyaçlarının temini için kullanılabilir ancak ateş kontrolden
çıkarsa büyük zararlara yol açan yangın afetinin doğmasına sebep olabilir. Birçok
afet türünde olduğu gibi yangın afeti de kitleler üzerinde panik ve tedhiş hissi
yaymakta ve bu menfi atmosfer yangının sebep olduğu mal ve can kaybı arttıkça
genişlemekte ve yaygınlaşmaktadır. Yangınlar bütün tedbirlere rağmen sık sık
ortaya çıkmakta ve insanlığa büyük zararlar vermektedir. Örneğin İstanbul’da eski
dönemlerde binalar çoğunlukla ahşap olduğundan çıkan yangınlar binlerce iş yeri
ve meskenin yok olmasına, onlarca insanın ölümüne yol açmıştır (İBB İtfaiyesi Web
Sitesi, 2017). Yangın afetinin verdiği zararlar toplumsal hafızaya etki etmiş,
yangının yıkıcılığı atasözlerimize, şarkı ve türkülerimize de yansımıştır.
Son yüzyılda ahşaba kıyasla yangına daha dayanıklı betonarme binaların
yaygınlaşmasıyla yangınların meskûn mahallerdeki tesiri kısmen azalmış ancak iş
yeri ve orman yangınlarında artış görülmüştür.
Görülen yangınlar 110 yangın ihbar hattı aranarak haber verilmeli, orman
yangınları için ise 177 orman yangını ihbar hattı aranmalıdır. Yangınların doğurduğu
Görülen yangınlar zararın büyük kısmı yangınların başlangıç aşamasında söndürülmesi suretiyle
110 yangın ihbar giderilebilir.
hattı aranarak
haber verilmeli,
orman yangınları
için ise 177 orman
yangını ihbar hattı
aranmalıdır.
148
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Yangınlar
önlem aşaması temelde ateş kaynakları ile yanıcı patlayıcı malzeme ve maddelerin
birbirinden uzakta tutulmaları prensibine dayanır. Yangın esnasında müdahale
aşamaları ise dikkatle takip edilmesi gereken birtakım kurallara bağlıdır. Yangın
sonrası ıslah aşamaları ise diğer afet türlerinde de olduğu gibi kitle psikolojisinin
düzeltilmesi, afetin doğurduğu maddi zararların telafi edilmesi suretiyle olağan
hayat şartlarının bir an önce tesisini hedefler.
Ünite içerisinde öncelikle yangın çıkış sebepleri irdelenecek, yangınların daha
sık görüldüğü yer ve zaman şartları ele alınacaktır. Sonrasında ateşin ortaya
çıkmasına sebep olan teknik şartlar anlatılacaktır. Ardından yangın türleri ve tercih
edilmesi gereken söndürücü türleri anlatılacaktır. Sonrasında yangın esnasında
müdahale usulleri her bir yangın türü için ayrı ayrı ele alınıp detaylı bir şekilde
incelenecektir. Nihayetinde orman yangınları ve çalışma ortamında yanıcı sıvıların
depolanması ve imhası hakkında bilgi verilecektir.
149
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Yangınlar
150
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Yangınlar
festival gibi insanların büyük sayılarda bir araya geldiği yerlerde yangına yol
açabilecek maytap ve benzeri eğlence aletlerinin kullanımı açısından dikkatli olmak
gerekir. Belirtilen şartların gerçekleştiği durum ve zamanlarda hem yangın çıkma
ihtimali daha yüksektir, hem de mahallî itfaiye teşkilatlarının meşgul olma ihtimali
yüksektir. Bu durum bir yangın hadisesi gerçekleştiğinde itfaiyenin tepki verme
süresinin uzamasına ve hadisenin afete dönüşmesine yol açabilmektedir.
151
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Yangınlar
152
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Yangınlar
Bireysel
Etkinlik
araştırınız.
• Karbondioksit ve kuru kimyasal tabanlı söndürücülerin
çalışma prensiplerini araştırınız.
YANGINA MÜDAHALE
Öncelikle bir yangın esnasında öncelikle şahsi emniyetinizi düşünmeniz
gerekmektedir ancak ondan sonra diğer insanların emniyeti düşünülmelidir. Bu
sebeple ilk yapılacak iş, itfaiyeye haber vermek olmalıdır. Ardından yangın
söndürme cihazlarının kullanımı hakkında eğitim almışsanız ve yangın bu cihazlar
marifetiyle söndürülebilecek kadar küçükse yangına müdahale edebilirsiniz. Aksi
durumda yangına müdahale etmek şahsi emniyetinizi tehlikeye atar. Yangın
yayılma hızı yüksekse ve yanan malzemenin mahiyeti, ortamda elektrik veya gaz
kaçağının olup olmadığı tespit edilemiyorsa yangın alarmını çalıp ortamı tahliye
etmek ve yangına müdahale işini uygun donanıma sahip olan ekiplere bırakmak
Yangın türüne
göre uygun bir gerekir. Yeterli şartlara haiz değilseniz, kesinlikle kahramanlık yapma hissiyle
müdahale yöntemi yangına müdahaleye kalkışmamalısınız. Yardım etmek istiyorsanız yangına
seçilmelidir. müdahale edecek ekipten ne yapabileceğinize dair talimat almalı ve kesinlikle
verilen talimatlar çerçevesi içerisinde hareket etmelisiniz.
Yangına müdahale edecekseniz ateşi doğuran şartların hangisini ya da
hangilerini ortadan kaldıracağınıza şartlara bağlı olarak karar vermelisiniz. Bir
yangın söndürücü kullanacaksanız öncelikle yangın türünü belirlemeli ve uygun
yangın söndürücüyü seçmelisiniz. Şimdi birkaç yangın senaryosunu ve her senaryo
için uygun müdahale tarzını inceleyelim.
Ateşi boğma: Ateş çevreden tecrit edilecek kadar küçük bir alanı kaplıyorsa,
mesela bir şahsın elbiseleri tutuşmuşsa, kalın bir battaniyeyle veya benzer kalın bir
materyal ile ateşin üstü kapatılır. Ateşin havada bulunan oksijenle yani yakıcı
malzemeyle teması kesildiğinden battaniye altında kalan oksijen bir süre sonra
tükenecek ve ateş sönecektir.
Sönmesini bekleme: Bazı yangınlarda yanan malzemeyi yanabilecek diğer
malzemelerden tecrit etmek mümkündür. Eğer yanan malzeme değerli değilse
veya oluşan tahribat yangın hemen söndürülse de telafi edilemeyecek boyutta ise
malzemenin tamamen yanması beklenebilir. Ateşin yanabilecek diğer malzemelere
sıçraması ihtimali olmadığından yanan malzeme tamamen yandıktan sonra ateş
kendiliğinden sönecektir.
Mutfak yangınları: Öncelikle açık ocak varsa kapatılarak sıcaklığın
düşürülmesine katkı verilmelidir. Böylece ateş üçgenini oluşturan ayaklardan biri
yok edilmeye çalışılmış olur. Sonrasında yanan kapların üzeri kalın bir örtüyle
kapatılarak ateşin oksijenle teması kesilmelidir.
153
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Yangınlar
Söndürücü Kullanma
Yangına müdahale ederken öncelikle mümkünse rüzgârı arkanıza, yangını
önünüze almalısınız. Böylece rüzgârın zehirli gazları size doğru taşımasının önüne
geçmiş ve zehirlenme riskini en aza indirmiş olursunuz. Ayrıca yangına daha çok
yaklaşarak daha yakından müdahale etme şansını yakalamış olursunuz.
Yangın tamamen sönmeden olay mahallinden ayrılmamalısınız çünkü içten
Yangın
söndürücüyle içe yanan kalıntıların yeniden tutuşup alev alması ihtimal dâhilindedir. Belli bir
çalışırken hızlı ve mahaldeki küçük çaplı bir yangınla uğraşılıyorsa söndürücü malzemeyi yangını
dikkatli hareket tamamen söndürmeye yetecek yeterli miktarda ve aralıksız kullanmak gerekir. Yani
edilmelidir. bir yerdeki yangını tamamen söndürmeden başka yangın yerlerine gitmemek
gerekir.
Yangına müdahale bu temel prensipler dâhilinde gerçekleştirilmelidir.
Üstte anlatılan temel prensipler haricinde yangın söndürücülerin
çalıştırılması konusunda uyulması gereken teknik zorunluluklar da vardır. Öncelikle
yangın söndürücü dik tutulmalı, vücuda doğrudan temas etmeyeceği uzaklıkta iken
154
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Yangınlar
155
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Yangınlar
YANGINDA TAHLİYE
Yangın bir bina içerisinde ise bina içinde yangına müdahale edemeyecek bir
sürü insan olabilir. Bu insanların en kısa sürede içerisinde tahliye edilmeleri
gerekir. Sağlıklı bir tahliyenin gerçekleşebilmesi için yangın öncesinde hazır
bulunan bir tahliye planının olması gerekir.
Bu tahliye planı yangın öncesinde kaçış güzergâhları, yangının muhtemel
yayılış istikametleri göz önüne alınarak hazırlanmalıdır. Bir tahliye planı öncelikle
bir komuta kontrol mekanizması içermelidir. Tahliye planı içinde yangın hadisesi
esnasında yangına müdahaleyi yönetecek ekip için bir komuta kontrol merkezi
vazifesi üstlenecek bir toplanma yeri açıkça belirtilmelidir. Ayrıca komuta hiyerarşisi
ve görev dağılımları tespit edilmiş olmalıdır. Bu tahliye planı yangın hadisesi haber
alınır alınmaz derhâl uygulamaya konulmalıdır.
Tahliye esnasında bina kaç katlı olursa olsun kesinlikle asansör
kullanılmamalıdır. Asansörü kontrol eden elektrik motoru yangın dolayısıyla arıza
verebilir; bu da asansörü kullanan kişilerin mahsur kalmasına sebep olabilir. Ayrıca
asansör kabloları yangın dolayısıyla fazlaca kızıp düzgünlüğünü yitirebilir ve taşıyıcı
makara sistemi bu sebeple çalışmaz duruma gelebilir hatta kablolar kopabilir.
Üstelik yangından dolayı ortaya çıkan duman genelde asansör boşluklarından
yukarı çıkar çünkü dumanın bir engelle karşılaşmadan yükseleceği en uygun yer
asansör boşluklarıdır. O yüzden yangın esnasında asansör kullanma çoğunlukla
duman zehirlenmesine yol açar.
Ortamda çok fazla duman varsa sürünerek ilerlemek mantıklıdır çünkü
duman her zaman yükselme eğilimindedir ve çok kesif dumanın olduğu yangınlarda
bile zemine yakın bölgelerde hava alabilmek mümkündür. Ayrıca burnun ıslak bir
mendille kaplanması da zehirlenme riskini azaltacaktır. Ortamda su yoksa mendilin
buruna kapatılacak kısmı tükürükle ıslatılabilir.
Bina içerisinden açık alana çıkmak mümkünse artık duman zehirlenmesi
ihtimali yoktur. Yine de özellikle yüksek binalarda çatıya çıkmak da risk taşır çünkü
kurtarma ekiplerinin erişmesi en zor bölgelerden biri de yanan binaların çatılarıdır.
Dolayısıyla olay mahallinde çalışan itfaiye teşkilatının yüksek binaların çatılarına
ulaşmaya imkân veren merdiven donanımının veya kurtarma helikopterlerinin olup
olmadığını da hesaba katmak gerekir. Eğer hadise küçük bir kasabada
Panik ve izdiham gerçekleşiyorsa itfaiye teşkilatının bina çatılarına ulaşmasını sağlayacak donanıma
ortamında tahliye muhtemelen sahip olmayacağı düşünülebilir.
çok daha uzun
sürer. Tahliye esnasında en öncelikli hususlardan biri düzendir. Yaklaşık 200 kişi
barındıran 3-4 katlı, tek çıkışlı bir bina insanlar tahliye düzenine riayet ederse 2-3
dakika içerisinde tahliye edilebilir. İnsanlar tahliye esnasında itişip kakışırsa bir
izdiham meydana gelebilir; bu da hem insanların yaralanmasına hem de tahliyenin
çok daha uzun sürmesine sebep olabilir.
Üstelik bir izdiham esnasında plandaki muhtemel bir değişikliğin uygulanma
şansı da ortadan kalkar. Örneğin insanların yönlendirildiği kapı ya da çıkışın bir
156
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Yangınlar
sebepten ulaşılamaz ya da kapalı olduğu ortaya çıkarsa tahliye için başka bir çıkışın
belirlenmesi ve insanların bu sefer de o çıkışa doğru yönlendirilmesi gerekir.
İnsanlar izdiham ve panik içerisinde ise bu yönlendirmenin yapılması hemen
hemen imkânsız olacaktır.
Son olarak tahliye esnasında çok hızlı bir şekilde yardıma ihtiyacı olan yaşlı,
engelli, çocuk, bayan var mı diye sormak gerekir. Siz bu yardımı temin edecek bir
durumda olmasanız dahi yardım edebilecek kişilere bu insanların durumunu
iletebilir ve belki canlarının kurtulmasına katkıda bulunabilirsiniz.
Bu basit prensipler yangın esnasında kolaylıkla unutulabilmektedir çünkü
insanlar yangın esnasında genelde yangının yarattığı dehşet ve panik hissiyle
hareket etmekte ve bu da düşünme kabiliyetini baskılamaktadır. Bu sebeple
özellikle çok sayıda insanın barındığı veya çalıştığı binalarda yangın tatbikatları
yapmak insanların izlenecek basit prensipleri daha kolay öğrenmesi ve
hatırlamasını sağlaması bakımından faydalıdır.
Tahliye tamamlandıktan sonra hem yangının yayılması önünde bir engel
teşkil etsin diye hem de böylelikle tahliye edilmiş olan insanların uzaklaşmalarına
fırsat yaratsın diye çıkış kapısı kapatılmalı hatta içerde başkasının bulunmadığından
kesinlikle emin olunması durumunda kapı kilitlenmelidir. Elbette içeride bir kişinin
olması ihtimali varsa kapıyı kilitlemek o insanın kurtulma şansını çok ciddi
azaltacaktır. Bu sebeple içeride kimsenin bulunmadığından emin olmadan kapı
kesinlikle kilitlenmemelidir.
Eğer yangın esnasında içerideyseniz ve yangın binayı dıştan sarmışsa çıkış
kapısının sıcaklığını elle kontrol etmelisiniz. Kapı eğer kızmışsa hemen çıkış
mahallinde alevlerin olması kuvvetle muhtemeldir. Bu durumda içeride kalmak
dışarıya çıkmaktan daha güvenli bir seçim olabilir. Çıkıp çıkmamaya karar verirken
kısa bir süre sonra yardım gelip gelemeyeceğini göz önüne almak gerekir. Eğer
yardımın kısa süre sonra ulaşabileceği değerlendirilirse dışarıya çıkıp yangında
yaralanma riskine girmektense içerde kalmak tercih edilebilir.
Yangında içeride İçerde kalmanın tercih edilmesi durumunda havlu, yatak örtüsü vb. tekstil
mahsur kalındıysa malzemeleri ıslatılıp kapı altına serilerek dumanın bulunulan yere sızmasına mani
yardım gelme ihtimali olunabilir. Yardımın kısa süre sonra ulaşması mümkün görünmüyorsa, binanın
değerlendirilerek çıkıp
ulaşılabilir başka bir çıkışı yoksa ve bulunulan kat pencerelerden çıkışı mümkün
çıkmamaya karar
kılacak kadar aşağı katlarda değilse o zaman dışarı çıkma tercih edilmelidir. Bu
verilir.
durumda içeride geçirilen zaman içerde bulunan kişinin aleyhine işlemektedir
çünkü vakit geçtikçe hem dışarıdaki alevlerin içeriye de sirayet etme ihtimali
artacak hem de dışarıdaki alevler çıkışı daha da zor hâle getirecek şekilde
büyüyecektir.
157
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Yangınlar
Orman yangınları
konusu eğitim
müfredatına konulmalı, Şekil 7.3. Orman Yangınından Korunmak İçin Nehre Girmiş Geyikler
yangınla ilgili çeşitli
faaliyetler, programlar Orman yangınlarını bütünüyle engellemek mümkün olmasa da alınacak
düzenlenerek mevzu birkaç tedbirle ciddi nispette azaltmak mümkündür. Öncelikle orman yangınları
geniş kitlelerin ilgisine hakkında insanlar daha fazla bilgi sahibi olmalı, kitleler bu konuda daha bilinçli hâle
sunulmalıdır. getirilmelidir. Orman yangınları konusu eğitim müfredatına konulmalı, yangınla ilgili
158
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Yangınlar
159
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Yangınlar
160
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Yangınlar
161
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Yangınlar
162
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Yangınlar
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi elektrik kaynaklı yangınlara engel olmak için
alınması gereken tedbirlerden biri değildir?
a) Kısa devre önleyici devre kesiciler kullanmak
b) Çoklu fişler kullanarak elektrik kullanım miktarını artırma
c) Kurulu elektrik tesisatına ek yapmamak
d) Elektrik kablolarının dönemlik bakımlarını yapmak
e) Elektrik tesisatına ekleme yapılmışsa eklenen kısmın tüketim miktarını
takip etmek
163
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Yangınlar
Cevap Anahtarı
1.b, 2.d, 3.a, 4.c, 5.d, 6.a, 7.b, 8.a, 9.e, 10.c
164
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Yangınlar
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Disaster Management, http://www.disastermgmt.org/, Ocak 2017’de ulaşıldı.
Doğanay, H. ve Doğanay S. (2004). "Türkiye’de orman yangınları ve alınması
gereken önlemler." Doğu Coğrafya Dergisi .
http://siperyangin.com.tr/yangin-tupu-kullanimi, Ocak 2017’de ulaşıldı.
http://www.gazetevatan.com/antalya-daki-ormanlari-pkk-yakmis-961313-
gundem/, Ocak 2017’de ulaşıldı.
http://www.haberler.com/ardasan-daki-orman-yangininda-pkk-suphesi-8566364-
haberi/, Ocak 2017’de ulaşıldı.
http://www.milligazete.com.tr/istanbulun_yanginla_imtihani/ahmet_anapali/kos
e_yazisi/17617, Ocak 2017’de ulaşıldı.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Orman_yang%C4%B1n%C4%B1, Ocak 2017’de
ulaşıldı.
İBB İtfaiyesi Web Sitesi, http://itfaiye.ibb.gov.tr/tr/istanbul-yanginlari.html, Ocak
2017’de ulaşıldı.
Özdikmen, T. (2015). Afet ve Acil Durum Yönetimi, Saha Uygulamalı Afet Yönetimi
ve Acil Durum Metodolojileri. Seçkin Yayınları.
T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, www.afad.gov.tr,
Ocak 2017’de ulaşıldı.
165
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
AFET YÖNETİMİNE GİRİŞ VE
AŞAMALARI
ÜNİTE
8
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
AFET YÖNETİMİ
AFET ESNASI VE
AFET ÖNCESİ AFET SONRASI
HEMEN
SAFHASI SAFHASI
SONRASI
ÖNCEDEN
GEÇİCİ YENİDEN İNŞA
HAZIRLIK
BARINMA AŞAMASI
AŞAMASI
ERKEN UYARI
AŞAMASI
167
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
GİRİŞ
Dünya üzerinde nasıl, ne zaman ve nerede olacağı önceden kestirilemeyen
afetler, insanların can ve mal kayıplarına yol açan tehlikelerin başında gelmektedir.
Bazı afetler, afet meydana gelmeden önce alınan tedbirler sayesinde önlenebilir
olsa da bazı afetleri önleyebilmek mümkün değildir. Özellikle büyük afetler sonucu
birçok birey hayatını kaybetmekte veya bunların kol, bacak vb. gibi uzuvlarında
kalıcı hasarlar oluşabilmektedir. Bu nedenle afet sonrası meydana gelebilecek
kayıp ve zararları en asgari seviyeye indirebilmek için afetin oluştuğu bölgeye
temel ihtiyaç malzemeleri ile alanında uzman sağlık ve arama-kurtarma
faaliyetlerini yürütecek personellerin mümkün olabildiğince hızlı bir şekilde sevk
ve idaresi sağlanmalıdır.
Bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi hususunda meydana gelecek gecikme ve
küçük hatalar afetzedeler üzerinde telafisi güç zararlar doğurabilmektedir. Bu
nedenle afetler sonrasında ortaya çıkabilecek zararları mümkün olabilen en asgari
düzeye indirebilmek için etkin bir afet yönetim organizasyonu yapılması
gerekmektedir.
Etkin bir afet yönetiminin gerçekleştirilebilmesi, afet öncesi, afet esnası ve
hemen sonrası ile afet sonrası safhalarda yapılması gereken faaliyetlerin hem
koordineli bir şekilde ve hem de bu alanda eğitim almış uzman kişiler tarafından
yapılmasına bağlıdır. Bu safhalarda koordinasyon sağlanarak gerçekleştirilen
Afetler faaliyetler sayesinde afetler engellenemese bile afetten doğacak zararlar mümkün
engellenemese bile olabilen en asgari seviyeye indirilebilecektir.
doğacak zararların en
asgari düzeye Afet öncesi safhası zarar azaltma, önceden hazırlık ve erken uyarı aşamaları
indirilmesi gerekir. olmak üzere üç aşamada incelenmektedir. Afet esnası ve hemen sonrası safhası
kurtarma-ilk yardım ile geçici barınma faaliyetlerinin gerçekleştirildiği aşamalardan
oluşmaktadır. Afet yönetiminin son safhası olan afet sonrası safhası ise iyileştirme
ve yeniden inşa faaliyetlerinden oluşmaktadır.
Bu ünite kapsamında afet yönetimi için genel bir tanımlama yapılarak afet
öncesi safhası, afet esnası ve hemen sonrası ile afet sonrası safhaları ve etkin bir
afet yönetiminin gerçekleştirilebilmesi için hangi adımların atılması gerektiği
konusunda detaylı bilgi verilmeye çalışılmıştır.
168
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
Schramm’a göre ise afet yönetimi, “herhangi bir deprem, kasırga veya diğer
bir doğal afet sonrasındaki kurtarma çalışmalarının; daha uzun dönemde ise
toplum sistemlerinin ve bireysel yaşamların takip eden aylarda yeniden
yapılanması çalışmalarının yönetilmesi”dir.
Diğer bir tanımlama Erzincan Valiliği tarafından yayımlanan Deprem Sonrası
Erzincan (1996) adlı kitapta “… afetlerin önlenmesi, zararların azaltılması, afetlere
karşı hazırlıklı olunması ve afet anında etkili bir kurtarma, ilk yardım ve geçici iskân
faaliyetlerinin yürütülmesi için gerek merkezde ve gerekse ilçelerde alınması
gereken tedbirler ve yapılması gereken çalışmaların tümü…” şeklindedir.
Afet yönetimine farklı bir tanımlama da Ergünay (1993) tarafından
“…afetlerin önlenmesi ve zararların azaltılması, afetlere karşı hazırlıklı olunması ve
afet anında hızlı ve etkili bir kurtarma, ilk yardım, geçici barınma ve yeniden inşa
faaliyetlerinin yürütülebilmesi için toplumun tüm imkân ve kaynaklarının ( insan
Afet yönetimi; afet gücü, malzeme, ekipman ve para) afet öncesi ve sonrasında iyi yönlendirilmesi ve
öncesi, esnası ve rasyonel kullanımı…” şeklinde yapılmıştır.
sonrası olmak üzere
Birleşmiş Milletler (UNP / UNDRO) tarafından 1991 yılında Afet Yönetimi El
üç safhadan
oluşmaktadır. Kitabı yayımlanmıştır. Bu el kitabına göre afet yönetimi aşağıdaki hususları
içermektedir (Sarp 1999; Yılmaz 2003):
169
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
170
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
Afet zararlarını Bu önlemleri “afet öncesi”, “afet anı ve hemen sonrası” ve “afet sonrası”
azaltmak için gerekli olmak üzere üç ana başlık altında toplamak mümkündür. Bu başlıklar aynı
önlemler alınmalıdır. zamanda afet yönetim aşamaları olarak adlandırılmaktadır (Yılmaz, 2003).
Afet yönetim aşamaları Şekil 8.2’de gösterilmiştir.
Yeniden
İnşa
Zarar
İyileştirme
Azaltma
Geçici Önceden
Barınma Hazırlık
Kurtarma
İlk Yardım Erken Uyarı
AFET
171
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
172
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
173
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
• Carby, zarar azaltma aşamasının en önemli faktörü olarak afet riski yüksek
olan yerlerdeki yapılaşmanın engellenmesi gerektiğini öne sürmüştür.
Tüm ülkelerin afet meydana gelmeden önceki safha olan zarar azaltma
aşamasını etkin bir biçimde kullanabilmek için ilgili mevzuatlarda ve
yasalarda gerekli düzenlemelerin yapılmasının bir zorunluluk olduğunu
belirtmiştir.
• Afetler meydana gelmeden önce, afet esnasında uygulanacak yönetmelik
ve mevzuatlar, hâlihazırdaki afet senaryolarına göre güncel hâle
getirilmelidir. Yani yönetmelik ve mevzuatlarda belirtilen yetki ve
174
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
175
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
176
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
177
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
178
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
23 Ekim 2011 tarihinde Van ilimizde meydana gelen deprem sonrası arama
kurtarma faaliyetlerine bir örnek olarak Şekil 8.3’teki fotoğraf verilebilir.
179
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
Geçici Barınma
Afetin meydana gelmesi afetzedelerin barınma problemlerini de
beraberinde getirmektedir. Afet sonrası süreçte bireyin normal yaşamına dönmesi
uzun zaman alacağından afetten etkilenen insanların barınma ve temel ihtiyaç
sorunları acilen çözülmesi gereken ilk problemlerdir. Afet sonrasında ortaya çıkan
barınma sorunu iki farklı şekilde çözülebilir (Ervan 1996, Yılmaz 2003):
Afet yönetiminin • Afetten etkilenen insanlar hasar görmeyen kamu binalarına veya sadece
en önemli bu amaca yönelik hazırlanmış tesislere yerleştirilmelidir.
sorunlarından biri • Afet büyük çapta meydana gelmiş ise kısa sürede kurulabilecek çadır vb.
de barınmadır. barınma yerlerine yerleştirilmelidirler.
Çadır vb. barınaklar dış etkenlere karşı düşük koruma sağladığından
kullanım süreleri kısıtlıdır. Bu sürenin olumsuz iklim koşullarında en fazla bir hafta,
olumlu hava şartlarında en fazla 30 gün ile sınırlandırılması gerekmektedir (Ervan
1996, Yılmaz 2003).
Afet esnası ve hemen sonrası safhasındaki geçici barınma aşamasında
öncelikli olarak yapılması gerekenler aşağıda sıralanmıştır (Yılmaz 2003):
180
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
181
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
182
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
183
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
•Afet yönetim sürecinin son aşaması olan afet sonrası safhası, herhangi bir
afet meydana geldikten sonra afetzedelerin sosyoekonomik kayıplarının
mümkün olan en kısa sürede giderilmesi ve günümüz teknolojisine uygun,
güvenli bir şekilde hayatlarını devam ettirebileceği yaşam alanlarının
oluşturulması, kısacası bireyin normal yaşantısına döndürülmesi için alınan
gerekli önlemler bütünüdür.
•Ünitenin tamamında detayları verilen afet yönetiminin her aşamasında
Özet (devamı)
gerçekleştirilmesi gereken davranışların incelenmesi durumunda afetin
öncesi, esnası ve sonrasının birbirinden bağımsız olarak
değerlendirilemeyeceği açıkça görülmektedir.
•Gelişmişlik düzeyi yüksek olan ülkelerde afet meydana gelir gelmez, o
ülkede yaşayan bireyler afetzedelerin zararlarının karşılanması için maddi
destek sağlamaktadır. Bununla beraber afet sonrası kamuoyunun ilgisini
sürekli kılmak için yardım kampanyaları düzenlenmekte ve oluşturulan
medya yapımları ile bu süreç desteklenmektedir. Bu olaylar afetzedelerin
zararlarının kısa sürede karşılanabilmesine ve afet öncesi yaşantılarına hızla
geri dönebilmelerine olanak sağlamaktadır.
184
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde afet yönetiminde koordinasyon
çalışmalarını yürüten kurumdur?
a) Afet ve Acil Durum Başkanlığı
b) Sivil Savunma Genel Müdürlüğü
c) Afet İşleri Genel Müdürlüğü
d) Ulaştırma Bakanlığı
e) İçişleri Bakanlığı
4. Yapılan bir araştırmaya göre bir insanın bir yıl içerisinde deprem nedeniyle
hayatını kaybetme olasılığı aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak
verilmiştir?
a) 1/2.000
b) 1/2.300
c) 1/20.000
d) 1/23.000
e) 1/230.000
185
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
Cevap Anahtarı
1.a, 2.d, 3.e, 4.d, 5.e, 6.a, 7.c, 8.d, 9.a, 10.e
186
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
YARARLANILAN KAYNAKLAR
AFAD (2012). 2013-2017 Stratejik Planı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
Yayınları, Ankara.
Akdur, R. (2001) Afetlere Hazırlık ve Afet Yönetimi, Afetlerde Sağlık Hizmetleri
Yönetimi, T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü, TAKAV
Matbaacılık: Ankara.
Bender, S. O. (1992). Disaster prevention and mitigation in Latin America and the
Caribbean: Notes on the decade of the 1990s. Disasters and The Small
Dwelling – Perspectives For The UN IDNDR -. Edited By: Aysan, Y. And Davis
I. London: James and James Science Publishers Ltd..
Carby, B. (1997). The do's and don'ts of risk reduction. UNESCO Courier-English
Edition
Çatal, H.H. (1990). Depremlerde Hasar Gören Yapıların Onarılması ve
Güçlendirilmesi, Deprem Araştırma Enstitüsü Bülteni
Davis, I., ve Aysan, Y. (1992). Disasters and the small dwelling-process, realism and
knowledge: Towards an agenda for the International Decade for Natural
Disaster Reduction (IDNDR). In Disasters and the Small Dwelling
Conference. Edited By: Aysan, Y. And Davis I. London: James and James
Science Publishers Ltd.
Drabek, T. E. (1999). “Understanding disaster warning responses”. The Social
Science Journal
Eker, L. ve Biliker, M.A. (1999). “Doğal afetler ve koruyucu sağlık hizmetlerinin
planlaması”. Sivil Savunma Dergisi
Ergünay, O. (1993). Afet Yönetimi. Emergency Türkiye ‘93-First International
Disaster Relief and Prevention, Civil Defence, Public Security and First Aid
Exhibition.
Ergünay, O. (1996). Afet Yönetimi nedir? Nasıl Olmalıdır? Erzincan ve Dinar
Deneyimleri Işığında Türkiye’nin Deprem Sorunlarına Çözüm Arayışları,
TÜBİTAK Deprem Sempozyumu.
Ergünay, O. (1999), “Acil Yardım Planlaması ve Afet Yönetimi”, Uzman Der Dergisi,
Ergünay, O. (2000) “Afet Yönetimi Nedir? Nasıl Olmalıdır?”, Türk Psikoloji Bülteni,
http://www.psikolog.org.tr/bulten/14/14_afet.htm
Ervan, M. K. (1996). Deprem Sonrası Acil Barınma Sorunu ve Çözüm Önerileri.
Erzincan ve Dinar Deneyimleri Işığında Türkiye’nin Deprem Sorunlarına
Çözüm Arayışları, TÜBİTAK Deprem Sempozyumu.
Erzincan, D. S. (1996). Ankara: TC Erzincan İli Merkez İlçe Köylere Hizmet Götürme
Birliği Yayını.
187
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Afet Yönetimine Giriş ve Aşamaları
188
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE
AFET YÖNETİM SİSTEMLERİ
• Afet Yönetimi
• Afet Öncesi Dönem DOĞAL AFETLER VE
İÇİNDEKİLER
ÜNİTE
9
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
Afet Yönetimi
Afet Anı ve Sonrası
DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE AFET YÖNETİM
Dönem
Entegre (Bütünleşik)
SİSTEMLERİ
Modern
190
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
GİRİŞ
Toplumsal yaşamı durduran veya kesintiye uğratan, kurumsal yapıyı
derinden etkileyen, fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran afetler olmadan
yaşam düşünülemez. Bu nedenle toplumların afetlerle birlikte yaşama becerilerini
geliştirmeleri gerekmektedir. Tarihî süreç içerisinde toplumlar afetlerin yönetimi
ve kontrol altında tutulabilme mücadelesini sürdürmektedirler.
Afet sebebiyle oluşan can ve mal kaybının önlenmesi, zararların
azaltılabilmesi, afet ve acil durum planlarının etkili olabilmesi için etkin bir afet
yönetimi sistemine ve kullanılabilir bir afet yönetimine ihtiyaç duyulmaktadır.
Gelişmiş ülkelerin özellikle afet sonrası yönetimden ziyade afet öncesinden
başlayarak her aşamada kapsamlı, etkili bir sisteme sahip olmaları beklenmektedir.
Ülkelerin afet yönetim sistemleri incelendiğinde tarihsel süreç ve uygulama
şekilleri açısından farklılıklar göstermektedir. Karşılaşılan afetler sonucundaki
tecrübeler ile afet öncesi, anı ve sonrasında uygulanan yönetim stratejileri zaman
içerisinde geliştirilerek günümüzdeki sistemlere ulaşılmıştır. Türkiye’de de tarihsel
süreç içerisinde gelişimine devam eden afet yönetiminde Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığının (AFAD) 2013-2017 stratejik planına göre kriz yönetiminden
ziyade risk yönetimi öncelik kazanmıştır.
Bu bölümde afet yönetimi tanımı, aşamaları, etkin bir afet yönetimi için var
olan sistemler ile Türkiye'deki ve bazı ülkelerdeki afet yönetim sistemleri hakkında
bilgiler verilmiştir.
AFET YÖNETİMİ
Afetlerin büyüklük ve etkilerinde belirleyici olan faktörler arasında; afetin
fiziksel büyüklüğü, afetin yerleşme bölgelerine uzaklığı, maddi olanaklar ve
gelişmişlik düzeyi, nüfus artışı, denetimsiz kentleşme sanayileşme, çevrenin ve
ormanların tahribi, eğitim eksikliği, afet olaylarına karşı önceden toplumun
alabileceği koruyucu önlemler gelmektedir. Bu faktörlerin çoğusu insan kaynaklı
faktörlerdir. Afetlerin büyük bir kısmının tamamı ile önlenmesi imkansızdır. Fakat
iyi bir afet yönetimi ile afet zararlarının büyük ölçüde azaltılması mümkündür.
Afetlerin zararlarının azaltılmasında ve önüne geçilmesinde, afet olmadan
önce, afet sırası ve afet sonrasında yapılması gereken yöntem ve hukuksal
faaliyetleri tanımlayan, hayata geçiren, var olan sistemi deneyimlerle geliştiren bir
yaklaşım ve uzmanlık alanıdır. Afet yönetimi, afetin büyüklüğü ve türü ile şekil
alan, süreklilik gösteren, geniş kapsamlı disiplinler arası yönetim modelidir.
Sürdürülebilir
kalkınma için afet Diğer yönetsel faaliyetlerle kıyaslandığında, afetlerin yönetimi; toplum
yönetimi önemlidir. açısından çok büyük önem taşıyan, ufak hataların, ihmallerin bile önemli miktarda
can ve mal kaybına yol açabileceği bir faaliyettir. Çok geniş içeriğe sahip olan afet
yönetimi, sadece bir sektörün veya yönetsel birimin idaresinde olmamalı, sektörel
ve örgütsel bazda bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır (Yılmaz, 2003).
Afet yönetiminin ülkelerin ulusal kalkınma, sosyoekonomik gelişme
planlarında yer alması ile afet yönetimi uygulamalarının başarıya ulaşması,
191
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
insanların afetler hakkında daha fazla doğru bilgiye sahip olması, bölgesel ve yerel
düzeyde planların geliştirilmesi mümkün olacaktır. Bu kapsamda çeşitli disiplinlerde
kalifiye personel, sağlık uzmanları, yöneticiler önemli konumdadırlar.
Afet yönetim
aşamaları sürekli
döngü hâlindedir.
192
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
193
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
194
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
Arjantin
Bakanlar kuruluna bağlı Arjantin Ulusal Acil Durum Sistemi (SIFEM) ile doğal
afetleri tanımlama, riskini ve zararlarını azaltmak, etkin bir afet müdahalesi
geliştirmek ve iyileştirme safhalarında çalışmalar göstermektedir. Yine Arjantin’de
doğal afet bölgelerinin mevcut durumunun geliştirilmesi amacıyla Ulusal Danışma
Kurulu (CONAREC) bulunmaktadır.
Brezilya
Brezilya’da doğal afetten etkilenen bölgeyi yöneten belediye yetersiz
kaldığında sırasıyla bölgesel ofis, eyalet ve merkezî hükûmet yardıma
çağırılmaktadır. Afet yönetim planı, Ulusal Sivil Savunma Sistemi’dir (SINDEC).
Ayrıca ülkede belediye, bölgesel ve eyalet bazında birçok birim bulunmaktadır.
Kanada
Acil durumlarda yetkili olan mahalli kuruluşlar ile afetin büyüklüğü arttıkça
eyalet ve federal hükûmet müdahale etmektedirler. Kanada Acil Haller Hazırlık
Teşkilatı birimi ile federal hükûmet ile eyalet yönetimi koordinasyonu, olağanüstü
hâl planlaması, uluslararası ve sivil toplum örgütleri ile iş birliği, araştırma ve
projelerin uygulanması, bireylerin bilinçlendirilmesi, afet eğitimi ve acil durum
operasyonları gerçekleştirilmektedir.
İtalya
Afet ve kurtarma operasyonları ulusal, bölge, eyalet ve belediye operasyon
merkezlerinin çalışması yoluyla yürütülmektedir. Bakanlar Kurulu başkanlığındaki
sivil koruma dairesi başlıca kurumlarındandır. Sivil koruma politikaları ve bu
amaçla oluşturulan servislerin faaliyetlerini kontrol etmekten Başbakan
sorumludur. Ulusal sivil koruma servisi; afeti tahmin etmeye, önlemeye yönelik
çalışmalar, afetin meydana getirdiği hasarlarla ilgili erken müdahale çalışmaları ve
afet sonrası yardım operasyonlarını yürütmektedirler.
195
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
ikiye ayrılmaktadır.
Rusya
Rusya’da, merkez teşkilatında acil durumlar ile ilgili komisyonlar bulunan Sivil
Savunma Acil Durum ve Doğal Afetler Bakanlığı (EMERCOM) tarafından afet
yönetimi yürütülmektedir. Olası acil durumların planlanması, uygulamaya
konulması, kişilerin bilinçlendirilmesi ve uluslararası işbirliği EMERCOM’un görevleri
arasındadır.
İsrail
Kriz hâli ile ilgili çalışmalar, barış hâlinde Savunma Bakanı’na, savaş hâlinde
ise Genelkurmay Başkanı’na bağlı ve en yetkili kurum olan Sivil Savunma
Komutanlığı tarafından yapılmaktadır. Oluşabilecek bir savaş veya kriz durumunda
tüm bireyler müdahale etmekle sorumludurlar. İsrail’de kurtarma operasyonlarına
çok önem verilmektedir.
196
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
1958, 1959 ve özellikle 1968 yılında çıkan doğal afet ile ilgili kanunlar, 1977
yılında tabii afetlerden zarar gören çiftçilere yapılacak yardımlar ile ilgili kanun ve
1995 yılında doğal afet sebebi ile meydana gelen hasar ve tahribata ilişkin
hizmetlerin yürütülmesi kanunu önemli gelişmelerdendir.
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi Sonrası Dönem’de nüfusun ve sanayi
alanlarının en yoğun olduğu bölgeleri ve metropol alanlarını etkileyen deprem
sonunda var olan afet yönetimi yapısı yetersiz kalmış, Temmuz 2000’e kadar,
afetlerin sonuçlarına yönelik düzenleyici önlemler içeren çok sayıda kanun ve
kanun hükmünde kararname, yönetmelik, tebliğ ve genelge yürürlüğe konmuştur.
Başbakanlığa bağlı Türkiye Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kurulmuş sonra genel
müdürlük hâline getirilmiştir.
Afet yönetiminde ilgili kurum yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi ihtiyacı
olası durumlarda yetki ve koordinasyonun tek bir elde toplanmasını zorunlu hâle
getirmiştir. Bu amaçla 2009 yılında çıkarılan yasa ile Bayındırlık ve İskan
Bakanlığına bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığına bağlı Sivil
Savunma Genel Müdürlüğü ve Başbakanlığa bağlı Türkiye Acil Durum Yönetimi
Genel Müdürlüğü kapatılarak Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı (AFAD) ile afet öncesi, sırası ve sonrasındaki yetki ve sorumluluklar tek
bir çatı altında toplanmıştır.
Bütünleşik Afet Yönetimi Sistemi Modeli amaçlanarak Türkiye’de Kriz
Yönetimi’nden Risk Yönetimi’ne geçilmiş afet öncesi, anı ve sonrasındaki
çalışmaların bir bütünlük içerisinde yürütülmesi amaçlanmıştır. Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı afet ve acil durumun türü ve büyüklüğüne bağlı olarak gerek
Türkiye’de afet ilgili Başkanlık ve diğer bakanlıklar ile gerekse sivil toplum örgütleri ile beraber
yönetiminde kriz faaliyetlerini sürdürmektedir. Ayrıca illerde doğrudan valiye bağlı İl Afet ve Acil
yönetiminden risk Durum Müdürlükleri ve Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlükleri
yönetimine
aracılığıyla faaliyetlerini yürütmektedir.
geçilmiştir.
Yine 1963-2006 yılları arasında kabul edilen dokuz adet “Beş Yıllık Kalkınma
Planı”nda afet yönetimi konusunda uygulanan çalışmalar ayrı bir başlık altında ele
alınmamış, onuncu kalkınma planında ise afetlere yönelik risk azaltma ve hazırlık
çalışmalarının iyileştirilmesi ve bu konuda alınan kararlarla afet yönetimi üzerinde
önemle durulmuştur.
197
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
198
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
199
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
200
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi afet anı ve sonrasında yapılacaklardan biri
değildir?
a) İnsanların canlarını ve mallarını korumak
b) Sağlıklı ve güvenli bir çevresel alan sunmak
c) Fazla sayıda insanı kurtarmak
d) Teknik ve idari tüm önlemleri, tedbirleri almak
e) Afetin ekonomik olarak olumsuz etkilerini azaltmak
201
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
9. 1944 Dönemi öncesi çıkan hangi kurallar ile afetlerde yapılması gerekli
çalışmalar esasları belirlenmiştir?
a) Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunları
b) İmar Kanunu
c) Ebniye (Binalar) Nizannamesi
d) Tabii afet nedeniyle meydana gelen hasar ve tahribata ilişkin
hizmetlerin yürütülmesi kanunu
e) Afet Sorunları Kanunu
202
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
Cevap Anahtarı
1.d, 2.c, 3.e, 4.a, 5.e, 6.d, 7.c, 8.a, 9.c, 10.b
203
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Dünyada ve Türkiye’de Afet Yönetim Sistemleri
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Akyel R., (2007), Afet Yönetim Sistemi: Türk Afet Yönetiminde Karşılaşılan
Sorunların Tespit ve Çözümüne İlişkin bir Araştırma, (Doktora tezi),
Çukurova Üniversitesi.
Ergünay, O., (2008), Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma ve Mevzuat Nedir?
Nasıl Olmalıdır? İstanbul Depremini Beklerken Sorunlar ve Çözümler
Bildiriler Kitabı, CHP İstanbul Deprem Sempozyumu, İstanbul.
Kadıoğlu, M., (2008) Modern, Bütünleşik Afet Yönetimin Temel İlkeleri, Kadıoğlu,
M. ve Özdamar, E., (editörler) “Afet Zararlarını Azaltmanın Temel İlkeleri”
JICA Türkiye Ofisi Yayınları No: 2.
Kayrancıoğlu Y., (2007) Türkiye’nin Afet Yönetim Yapısı ve Uygulamalar, (Yüksek
Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi.
Onuncu kalkınma planları. 24 Haziran 2019 tarihinde
http://www.sbb.gov.tr/kalkinma-planlari/ adresinden erişildi
Şengün H., (2007), Afet Yönetimi Sistemi ve Marmara Depremi Sonrasında
Yaşanan Sorunlar, (Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi
Teşkilat Şeması, 24 Haziran 2019 tarihinde
https://www.afad.gov.tr/tr/2218/Teskilat-Semasi adresinden erişildi.
Törenci H. E., (2015), Afet Yönetimi ve Bursa’da Sağlık Sektöründe Afet Yönetimi,
(Yüksek Lisans Tezi), Beykent Üniversitesi.
Yılmaz A., (2003), Türk Kamu Yönetiminin Sorun alanlarından Biri Oalrak Afet
Yönetimi, Pegema Yayıncılık, Ankara.
5902 sayılı kanun. 24 Haziran 2019 tarihinde
http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5902.pdf adresinden
erişildi.
204
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
AFET LOJİSTİĞİ
• Afet Lojistiği
• Afet Lojistiği ile Ticari DOĞAL AFETLER VE
İÇİNDEKİLER
10
hakkında bilgi sahibi
olabileceksiniz.
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Afet Loji stiği
Türkiye'de Afet
Afet Lojistiği Lojistiği
Çalışmaları
206
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Afet Loji stiği
GİRİŞ
Afet lojistiği kavramı açıklanmadan önce ticari anlamdaki lojistik ve lojistik
yönetiminin kapsamı hakkında bilgi sahibi olunması gerekir. Genel olarak birçok
işletme açısından lojistik faaliyetlerinin amacı, ilk madde ve malzeme, yarı mamul
ve mamullerin doğru zamanlarda, doğru yerlerde, doğru miktarlarda ve
kullanılabilir biçimlerde en düşük maliyet ve en hızlı yöntemlerle alıcıya teslimidir.
Lojistik; madde ve malzeme akışını ve depolanmasını, üretimdeki stokları,
tamamlanan mamulleri, bunlarla ilişkili hizmetleri ve bilgileri, müşteri ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla üretim noktasından tüketim noktasına ulaşımını planlayan,
uygulayan ve etkinliği kontrol eden bir süreçtir (Demir, 2008). Lojistik sadece
taşımacılık demek değildir. Lojistik; taşımacılık yanında ağ tasarımı, satın alma,
depolama, envanter yönetimi, bilgi yönetimi, insan kaynaklarının eğitimi gibi
faaliyetleri de içermektedir. Tüm lojistik operasyonları doğru malları, doğru yere,
doğru zamanda ve doğru insanlara ulaştırma prensibi üzerine tasarlanmalıdır.
Bugün özel sektördeki çoğu firma, lojistiği stratejik bir fonksiyon ve müşteri
tatmininin artması ile rekabet avantajı elde edilmesi konularında anahtar bir
kavram olarak görmektedir (Razzaque ve Cheng, 1998).
Günümüzde lojistik yönetimi firmalar için oldukça önemli bir stratejik
fonksiyon hâline dönüşmüştür. Bir işletme için lojistik yönetimi; hangi
tedarikçiden, neyin, ne kadar, ne zaman sipariş edileceği, nasıl taşınacağı (hangi
Lojistik yönetimi; taşıma türüyle), nerede, ne kadar depolanacağı süreçleri ile üretilen ürünlerin
hangi tedarikçiden, müşterilere nasıl etkin şekilde ulaştırılacağı faaliyetlerinin planlanmasıdır.
neyin, ne kadar, ne
Lojistik yönetimi ile firma maliyetleri düşer, müşteri memnuniyeti artar.
zaman sipariş
edileceği, nasıl Etkin bir lojistik yönetimi ile firmalar önemli faydalar sağlamaktadırlar. Bunlar
taşınacağı (hangi genel olarak şu şekilde sıralanabilir:
taşıma türüyle), • Taşıma maliyetlerin azalması
nerede, ne kadar
depolanacağı • Stok maliyetlerinin azalması
süreçleri ile üretilen • Pazardaki değişikliklere karşı cevap verme süresinin azalması
ürünlerin müşterilere • İşletme değerinin artması
nasıl etkin şekilde • Müşteri memnuniyetinin artması
ulaştırılacağı Afet yönetimi uzunca bir süre, afet gerçekleştikten sonra afetin kötü
faaliyetlerinin
etkilerini azaltmak adına parasal kaynakların kullanılması olarak algılanmıştır. Bu
planlanmasıdır.
kaynakların etkinliğinin bir lojistik bakış açısıyla artırılması yaklaşımı ise görece çok
daha yenidir (Chandes ve Pache, 2010). Etkili afet yönetiminin temeli insani ihtiyaç
malzemelerinin ve kurtarma ile tahliye ekipmanlarının doğru zamanda, doğru
miktarlarda, iyi koşullarda ve en hızlı şekilde ihtiyaç duyulan yerlere ulaştırılmasına
bağlıdır.
Bu da afet lojistiğinin, etkin bir afet yönetiminin en önemli parçalarından biri
olması gerektiği durumunu ortaya çıkarmıştır. Afet lojistiği bir afet yönetimi
planının maliyet ve efor anlamında en önemli parçasıdır denilebilir. Şöyle ki toplam
maliyetlerin %80’ini afet lojistiği maliyetleri oluşturur (Fritz, 2005 ve Kovacs, G.
(Ed.), 2011).
207
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Afet Loji stiği
AFET LOJİSTİĞİ
Afet lojistiği; afetzedelerin ihtiyaç duydukları insani yardım malzemelerinin,
arama kurtarma ekiplerinin, afete müdahale için gerekli makine ve teçhizatlar ile
her türlü kaynak ve bilginin etkin bir şekilde taşınmasının planlanması ve
uygulanması süreçlerini kapsamaktadır. Afet lojistiği, ticari lojistiğin temel prensibi
olan insan, mal ve hizmetlerin doğru miktarda, doğru zamanda, doğru fiyatla,
doğru nitelikte ve doğru yere ulaştırılması prensibini de tamamen içermektedir.
Görüldüğü gibi afet lojistiği, ticari lojistik faaliyetlerine benzerlik
göstermektedir fakat aralarında ciddi farklılıklar da mevcuttur. Aralarındaki en
önemli fark, ticari lojistiğin temel amacının kârlılığı artırmak iken afet lojistiğinin
temel amacının insanların hayatlarını kurtarmak olmasıdır. Maliyet çoğu zaman
göz ardı edilerek bir insanı daha yaşatabilmek adına tüm imkânlar seferber
Afet lojistiği bir afet
edilmektedir. Bunun haricindeki farklar daha sonra incelenecektir.
yönetimi planının
maliyet ve efor Afet lojistiği bütünleşik afet yönetimindeki faaliyetlerin önemli bir
anlamında en bölümünü oluşturmaktadır. Dolayısıyla afet yönetiminde başarılı olabilmek için
önemli parçasıdır. etkili bir planlama ile afet lojistiğinin performansı artırılmalıdır. Afet lojistiğinin
planlaması afet öncesi hazırlık aşamasında yapılmalı, afet olduğunda ise kaosa yol
açmayacak şekilde yapılan planlar devreye sokularak başarılı bir afet müdahale ile
müdahale sonrası lojistik süreçleri geçirilmelidir.
Afet olduktan sonra lojistik faaliyetlerine başlamak yerine afet öncesi
tahminleme yöntemleri, senaryo analizleri ve simülasyon uygulamaları ile
etkilenecek bölgelerin, insan sayılarının, ihtiyaç duyulacak malzeme miktarlarının
önceden belirlenmesi gerekmektedir. Bu planlama faaliyetleri, afete müdahalede
farklı roller üstlenen aktörler arasında koordinasyonun sağlanması, müdahale
zamanının kısaltılması, afetzedelere yeterli ve dengeli şekilde ihtiyaç
malzemelerinin ulaştırılması konularında ciddi avantajlar sağlamaktadır.
Afet lojistiğinin olmazsa olmazı hızlı olmaktır. Planlama, afet sonrası hızlı
müdahale edebilmek için yapılmalıdır. Bu bağlamda; afet koordinasyon
merkezlerinin ve dağıtım merkezlerinin yerleri, dağıtım merkezlerinde stoklanacak
ihtiyaç malzemelerinin miktarları, bunların talep bölgelerine nasıl ulaştırılacağı,
afet sonrası kullanılacak yolların neler olacağı önceden belirlenir. Böylece afet
sonrasında arama-kurtarma ekiplerinin, yardım malzemelerinin ve afetzedelerin
nakliyesi ile afet bölgelerinden koordinasyon merkezlerine ya da tersi yönde bilgi
akışının kontrolü oldukça hızlı ve etkin yapılabilmektedir.
Lojistik performansın en üst seviyeye çıkarılması için yardım
operasyonundaki bütün aktörler arasında verimli bir koordinasyon sağlanması,
gereksiz faaliyetlerden kaçınılması ve bütün yardım zinciri boyunca verimliliğin
artırılması gerekmektedir (Çevikel, 2015). İnsani yardım operasyonlarında
koordinasyondan bahsedilirken, afetzedeler, yerel yönetimler, uluslararası yardım
kuruluşları, yerel yardım kuruluşları, ev sahibi devletler, ordu, özel sektör
kuruluşları gibi çeşitli aktörler arasındaki ilişkiler ve etkileşimler kastedilmektedir.
Bu aktörlerin hepsinin ayrı çıkarları, yetkileri, kapasiteleri ve lojistik tecrübeleri
208
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Afet Loji stiği
vardır. Ancak büyük bir afete, hiçbir kurumun tek başına yeterli olacak kaynağı
yoktur. Bu nedenle, karmaşık ve büyük çaplı insani krizlerde iş birliği yapmaları
kaçınılmazdır.
Afet lojistiğinde Ticari lojistikte talep edilen şey ürünler iken afet lojistiğinde ise insani ihtiyaç
afetin tipi, yeri, malzemeleri ve yardım ekipleridir.
büyüklüğü belirsiz Afet lojistiği ile ticari lojistik arasındaki önemli farklardan biri de talep
olduğundan dağıtım
kavramındaki farklardır. Afet lojistiğinde talep bir afet sonucu ortaya çıkmaktadır;
ağının tasarlanması
oldukça zordur. zamanı, büyüklüğü, yeri, niteliği belirsizdir. Oysa ticari lojistikte taleple ilgili çoğu
şey belirlidir. Afet durumunda talep aniden çok yüksek miktarda oluşabilmektedir
ki talebin bu davranışı afet lojistiği için tamamen bu durumun yönetilebilmesine
özgü uygulamaları zorunlu kılmaktadır. Böylece lojistik faaliyetleri açısından ciddi
bir farklılık oluşmaktadır. Bu farklılığın oluşmasının en önemli nedeni bir anda
ortaya çıkan yüksek talebi karşılayabilmek için malzeme, teçhizat, personel,
sermaye yetersizliklerinin görülmesidir.
Malzeme temin zamanları ticari lojistikte tedarikçi-üretici-müşteri
zincirinden belirlenirken, afet lojistiğinde temin zamanı kendiliğinden “sıfır” olarak
belirlenmektedir. Çünkü afet olduğu anda talep ortaya çıkmaktadır ve bu talep
209
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Afet Loji stiği
karşılanmalıdır.
Ticari lojistikte dağıtım merkezlerinin yerleri, büyüklükleri ve sayıları belirli
metotları kullanarak rahatça belirlenebilmektedir. Oysa afet lojistiğinde afetin tipi,
yeri, büyüklüğü belirsiz olduğundan bu tesislerin yerleştirilmesi ve dağıtım ağının
tasarlanması oldukça zordur.
Ticari lojistikte stok miktarlarının en uygun şekilde belirlenebilmesi için
kullanabilecek iyi tanımlanmış metotlar varken, afet lojistiğindeki talep yeri, talep
büyüklüğü ve temin zamanlarındaki ciddi belirsizliklerden dolayı oldukça zordur.
Afet lojistiğinin tedarik zincirinde daha önceden net şekilde belirli olmayan
çok sayıda paydaş bulunurken ticari lojistik tedarik zincirindeki halkalar belirli ve
nettir. Ayrıca afet lojistiği olağandışı çevre koşullarında (ulaşım ve haberleşme
ağları zarar görmüş olabilir) gerçekleşirken ticari lojistikte çevre koşulları belirli ve
kolay kolay değişmeyecek niteliktedir. Afet lojistiği ile ticari lojistik arasındaki
farklar Tablo 1’de görülmektedir.
Tablo 10.1. Afet Lojistiği İle Ticari Lojistik Arasındaki Farklar
edarik Zinciri Felsefesi Anında müdahale aşamasında İtme stratejisi satış öncesi
“itme stratejisi” (tedarik reklam, halkla ilişkiler, satış
edilenlerin afet bölgesine doğru geliştirme gibi tutundurma
gönderilmesi) – İyileştirme faaliyetlerini, çekme stratejisi
aşamasında “çekme stratejisi” ise satış anı ve satış sonrası
(afetzedelerden gelen talebe göre müşteri hizmetlerini ve müşteri
belirlenen ihtiyaçların beklentilerine göre karşılanan
karşılanması). talebi kapsar.
210
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Afet Loji stiği
Sınırlı Bilgi Faaliyetleri Afetlerin doğası gereği acil Partnerlerin talep ve ihtiyaçları
müdahale gerektirmesi nedeniyle belli olduğundan tedarik, temin
yetersiz ve etkin olmayan bilgi, vb. durumlarda sorun
süreç boyunca kesintiler yaşanmaz.
yaratabilir.
Tedarikçi Yapısı Sınırlı sayıda alternatif tedarikçi Süreçte görev alan / iş birliği
(bazen istenmeyen tedarikçilerle iş yapılan tedarikçiler belli
birliği yapmaya zorunlu kalma). olduğundan istenmeyen
tedarikçiler kritik durumlar
dışında süreçte görev almaz.
211
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Afet Loji stiği
ekiplerinin kısa süre içinde bir araya gelip birlikte çalışma zorunlulukları, sayıca çok
fazla kaynağın mümkün olan en kısa sürede bölgeye intikali ve onların
koordinasyonu gibi durumlar mevcuttur.
Deprem, sel, kasırga, toprak kayması gibi afetlerde ulaşım altyapısı ciddi
hasar görebilir. Bu nedenle yardım malzemelerinin afet bölgesine ulaştırılması
zorlaşır. Havaalanları da tam kapasite çalışamayabilir ve ülke dışından yardımlar
etkilenebilir. Bu durumda ayrıca arama-kurtarma ekip ve ekipmanlarının taşınması
da etkilenecektir.
Şekil 10.1. Ekim 2016 Matthew fırtınası sonucu yollar kullanılamaz durumdadır.
Afet nedeniyle iletişim altyapısı zarar görürse ihtiyaç malzemelerinin doğru
şekilde dağıtımı, müdahale ekiplerinin ihtiyaç noktalarına sevkiyatı ve aktörler
arasındaki koordinasyon konularında ciddi sıkıntılar ortaya çıkar. Elektrikler
kesilirse, soğuk depolarda beklemesi gereken yardım malzemeleri bozulabilir.
Evsiz kalan afetzedeler için ısınma problemi olabilir.
212
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Afet Loji stiği
213
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Afet Loji stiği
Şekil 10.2. Almanya Kızıl Haç Örgütüne Ait Yardım Malzemeleri Deposu
Afete müdahale
Afete müdahale aşaması afet meydana geldikten hemen sonra başlar.
Müdahale aşamasının başarılı olabilmesi için afet öncesi hazırlık aşamasında
afet sonucu oluşabilecek senaryoların en iyi şekilde planlanması oldukça
önemlidir. Afet senaryosu iyi şekilde tahmin edilmiş ve bu senaryoya göre
214
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Afet Loji stiği
215
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Afet Loji stiği
sonraları yeterli bilgiye sahip olunduktan sonra artık talep miktarı kadar
malzemenin ulaştırılması sağlanmaktadır (Long and Wood, 1995).
Tedarik yönetimi: Afet olduktan sonra bağış yapan gönüllü insanlar ve
kuruluşlar tarafından afet bölgesine birçok malzeme gönderilmektedir. Fakat bu
malzemelerin plansız şekilde afet bölgelerine gönderilmesi çeşitli sorunları da
yanında getirmektedir. Bu sorunlar kısaca aşağıda özetlenmiştir:
• İhtiyaç duyulandan daha fazla miktarda malzemenin bir bölgeye
gönderilmesi en önemli problemdir. Bu malzemelerin sağlıklı şekilde
stoklanması gerekirken stoklar çok artacağı için depoların kapasiteleri
yetersiz kalabilir ve bu sağlanamayabilir.
• Bir bölgeye ihtiyaçtan fazla malzeme gelirken, bazı bölgelere hiç yardım
gönderilmeyebilir.
• Afet bölgesine son kullanım tarihi geçmiş yiyecek, ilaç vb. malzemeler
gelebilir, bunların kontrolü oldukça zordur.
• Uluslararası yardım kuruluşları ve ülkelerden gelen malzemelerin standart
bir paketlemesi, etiketi ya da etiket üzerinde standart bir yazı dili
olmamasından ötürü gelen yardımların içeriğinin ne olduğu kolayca
anlaşılamayabilir. Bu nedenle bunların ihtiyaç bölgelerinde dağıtımı
sürecinde ciddi sıkıntılar olmaktadır. Bu nedenle yardım kuruluşları son
yıllarda yardım malzemeleri kutuları üzerinde renkli etiketler kullanmaya
başladılar. Örneğin yiyecekler kırmızı, giyecekler ise mavi renkli
etiketlenmektedirler (Murray, 2005).
• Gelen uluslararası yiyecek yardımları bir toplumun beslenme
alışkanlıklarına uygun olmayabilir. Bu nedenle özellikle yiyecek temininin
mümkün olduğunca yurt içi tedarikçilerden sağlanması faydalı olacaktır.
İşte bu sorunların ortaya çıkmaması ya da hafifletilmesi için etkin bir tedarik
Lojistik operasyon yönetimine ihtiyaç duyulmaktadır. Tedarik yönetimi kapsamında lojistik operasyon
planları; hem etkin planları önemli bir yer tutar. Lojistik operasyon planları; afete hazırlık dönemindeki
bir tedarik yönetimi bilgileri ve daha önce elde edilen ön değerlendirme rapor bilgilerini kullanarak elde
hem de etkin bir edilen kapsamlı planlardır. Lojistik operasyon planında; ortaya çıkan yardım
dağıtım yönetimi için malzemeleri ihtiyaçları için önceden belirlenmiş tedarikçi firmalarla temasa geçilip
kullanılmalıdır.
en uygun şekilde malzemelerin temini için izlenecek adımlar bulunmaktadır.
Dağıtım yönetimi: İhtiyaç malzemelerinin afet bölgelerine hızlı ve doğru
şekilde ulaştırılması gerekir. İhtiyaç duyulan doğru malzemenin doğru yere doğru
şekilde ulaştırılması için hazırlanan lojistik operasyon planları çerçevesinde afet
sonrasında kullanılacak ulaşım güzergâhlarının, afet bölgesine en uygun ulaşım
araçlarının, bu araçların personel, bakım, yakıt ihtiyaçlarının önceden planlanması
gerekmektedir.
Afet sonrasında yaşanabilecek yollardaki bozulma ve çökmelerin de hemen
müdahale edilerek düzeltilmesi gerekmektedir. Ayrıca ihtiyaç duyulduğunda hava
nakil araçlarının kullanımının mümkün olabilmesi için gerekli hazırlıklar yapılmış
olmalıdır.
Bunlara ilaveten, ihtiyaç malzemelerinin afet bölgelerinde güvenli bir şekilde
216
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Afet Loji stiği
217
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Afet Loji stiği
218
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Afet Loji stiği
HİZMET GRUPLARI İl Afet Acil Durum Yönetim Merkezi’nin kullanılamaz durumda olması hâlinde
LOJİSTİĞİ HİZMET mobil afet yönetim merkezi sistemlerini devreye sokmak
GRUBU
Operasyon planlarında belirlenmiş olan konuşlanma alanında hizmet
gruplarının hizmet vereceği alanları ihtiyaca göre oluşturmak
Afet bölgesine giden personelin beslenme ve barınmasını sağlamak üzere
gerekli tesisleri kurmak, işletmek
120 saatten sonra afet bölgesinde bulunan hizmet gruplarına ve hizmet
grupları ile birlikte görev yapan STK’lere ihtiyaçlar dâhilinde beslenme ve
barınma hizmetleri sunmak
219
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Afet Loji stiği
KAYNAK YÖNETİMİ Afet ve acil durumlarda çalışacak özel personel, uzman, malzeme, araç gereç,
HİZMET GRUBU makine ve ekipman ihtiyaç tespiti ve temini için kaynak yönetimi planlaması
yapmak, temin etmek. Görevli personeli, tüm kullanılan malzemeleri, araç ve
gereçleri, makinaları, ekipmanları vb. kayıt altına almak
Kaynak israfını kontrol etmek, denetlemek, iş gücü ve kamu görevlileri takip
programı yapmak
220
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Afet Loji stiği
•AFET LOJİSTİĞİ
•Afet lojistiği; afetzedelerin ihtiyaç duydukları insani yardım malzemelerinin,
arama kurtarma ekiplerinin, afete müdahale için gerekli makine ve
teçhizatlar ile her türlü kaynak ve bilginin etkin bir şekilde taşınmasının
planlanması ve uygulanması süreçlerini kapsamaktadır. Etkili afet
Özet
yönetiminin temeli; insani ihtiyaç malzemelerinin ve kurtarma ile tahliye
ekipmanlarının doğru zamanda, doğru miktarlarda, iyi koşullarda ve en hızlı
şekilde ihtiyaç duyulan yerlere ulaştırılmasına bağlıdır. Bu da afet lojistiğinin,
etkin bir afet yönetiminin en önemli parçalarından biri olması gerektiği
durumunu ortaya çıkarmıştır.
•Afet lojistiğinin olmazsa olmazı hızlı olmaktır. Planlama, afet sonrası hızlı
müdahale edebilmek için yapılmalıdır. Bu bağlamda; afet koordinasyon
merkezlerinin ve dağıtım merkezlerinin yerleri, dağıtım merkezlerinde
stoklanacak ihtiyaç malzemelerinin miktarları, bunların talep bölgelerine
nasıl ulaştırılacağı, afet sonrası kullanılacak yolların neler olacağı önceden
belirlenir.
•Afet Lojistiği ile Ticari Lojistik Arasındaki Farklılıklar
•Ticari lojistik faaliyetlerinde ürün veya hizmetler müşteriye belirli bir kâr
amacı güdülerek ulaştırılmaktadır. Afet lojistiğinde ise mümkün olan en fazla
sayıdaki ihtiyaç sahibine, adil ve hızlı bir şekilde yardım malzemelerinin
ve/veya kurtarma ekiplerinin ulaştırılması temel amaçtır.
•Afet lojistiği ile ticari lojistik arasındaki önemli farklardan biri de talep
kavramındaki farklardır. Afet lojistiğinde talep bir afet sonucu ortaya
çıkmaktadır; zamanı, büyüklüğü, yeri, niteliği belirsizdir oysa ticari lojistikte
taleple ilgili çoğu şey belirlidir. Afet durumunda talep aniden çok yüksek
miktarda oluşabilmektedir ki talebin bu davranışı afet lojistiği için tamamen
bu durumun yönetilebilmesine özgü uygulamaları zorunlu kılmaktadır.
Böylece lojistik faaliyetleri açısından ciddi bir farklılık oluşmaktadır.
•Malzeme temin zamanları ticari lojistikte tedarikçi-üretici-müşteri
zincirinden belirlenirken, afet lojistiğinde temin zamanı kendiliğinden “sıfır”
olarak belirlenmektedir. Çünkü afet olduğu anda talep ortaya çıkmaktadır ve
bu talep karşılanmalıdır.
•Ticari lojistikte dağıtım merkezlerinin yerleri, büyüklükleri ve sayıları belirli
metotları kullanarak rahatça şekilde belirlenebilmektedir. Oysa afet
lojistiğinde afetin tipi, yeri, büyüklüğü belirsiz olduğundan bu tesislerin
yerleştirilmesi ve dağıtım ağının tasarlanması oldukça zordur.
•Afet Lojistiğinde Karşılaşılan Zorluklar
•Afet lojistiğinde operasyonların yönetimini zorlaştıran afetlere özgü; dar
zaman aralığı, belirsiz insani ihtiyaçlar, birbirlerini hiç tanımayan ya da çok az
tanıyan müdahale ekiplerinin kısa süre içinde bir araya gelip birlikte çalışma
zorunlulukları, sayıca çok fazla kaynağın mümkün olan en kısa sürede
bölgeye intikali ve onların koordinasyonu gibi durumlar mevcuttur.
•Deprem, sel, kasırga, toprak kayması gibi afetlerde ulaşım altyapısı ciddi
hasar görebilir bu nedenle yardım malzemelerinin afet bölgesine
ulaştırılması zorlaşır.
•Afet lojistiği faaliyetlerinde çalışabilecek eğitim ve deneyime sahip yeterli iş
gücüne sahip olmamak da önemli problemlerden biridir.
221
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Afet Loji stiği
222
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Afet Loji stiği
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi lojistik yönetiminin kapsamı içerisinde değildir?
a) Satın alma
b) Dağıtım ağı tasarımı
c) Kalite yönetimi
d) Envanter yönetimi
e) Bilgi yönetimi
223
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Afet Loji stiği
4. Ticari lojistik ile afet lojistiği faaliyetleri arasındaki temel fark nedir?
a) Ticari lojistikte temel amaç kârlılığı artırmak iken afet lojistiğinde
temel amaç mümkün olduğunca fazla afetzedeye adil ve hızlı bir
şekilde yardım malzemelerinin ve/veya kurtarma ekiplerinin
ulaştırılmasıdır.
b) Afet lojistiği tedarik zincirinde ticari lojistiğe göre az sayıda aktör
vardır.
c) Afet lojistiğinde ortaya çıkan talep miktarı ticari lojistiğe göre her
zaman çok fazladır.
d) Afet lojistiği faaliyetleri ticari lojistik faaliyetlerinden daha
maliyetlidir.
e) Afet lojistiği kapsamında depolama faaliyetleri mevcut iken ticari
lojistik kapsamında depolama faaliyetleri yoktur.
224
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Afet Loji stiği
10. Türkiye Afet Müdahale Planı içerisinde bulunan lojistik ve bakım servisi
altındaki hangi hizmet grubu; tüm hizmet gruplarının beslenme ve
barınma hizmetlerine lojistik destek sağlamaya yönelik koordinasyondan
sorumludur?
a) Hizmet Grupları Lojistiği Hizmet Grubu
b) Ayni Bağış Depo Yönetimi ve Dağıtım Hizmet Grubu
c) Teknik Destek ve İkmal Hizmet Grubu
d) Uluslararası Destek ve İşbirliği Hizmet Grubu
e) Kaynak yönetimi hizmet grubu
Cevap Anahtarı
1.c, 2.b, 3.e, 4.a, 5.d, 6.d, 7.c, 8.e, 9.b, 10.a
225
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Afet Loji stiği
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Balcik, B., & Beamon, B. M. (2008). Facility location in humanitarian relief.
International Journal of Logistics
Cevikel, G. (2015). İnsani yardım operasyonlarında lojistiğin rolü: Türkiye’deki Suriyeli
sığınmacılara sağlanan yardımlar üzerine bir araştırma, Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi.
Demir, V. (2008). Lojistik yönetim sisteminde maliyet hesaplaması. Nobel Yayıncılık,
İstanbul.
Ersoy, P. Börühan, G. (2013). Lojistik Süreçler Açısından Afet Lojistiğinin Önemi, Finans
Politik & Ekonomik Yorumlar, Cilt: 50 Sayı: 578.
Fritz (2005), “Logistics and the effective delivery of humanitarian relief survey”,
www.fritzinstitute.org/PDFs/Programs/tsunamiLogistics0605.pdf
Holguín-Veras, J., Pérez, N., Ukkusuri, S., Wachtendorf, T., & Brown, B. (2007).
Emergency logistics issues affecting the response to Katrina: a synthesis and
preliminary suggestions for improvement. Transportation Research Record:
Journal of the Transportation Research Board, (2022)
Jérôme Chandes, Gilles Paché, (2010) "Investigating humanitarian logistics issues:
from operations management to strategic action", Journal of Manufacturing
Technology Management, Vol. 21 Iss: 3
Kovács, G. (Ed.). (2011). Relief Supply Chain Management for Disasters: Humanitarian,
Aid and Emergency Logistics: Humanitarian, Aid and Emergency Logistics. IGI
Global.
Kovács, G., and Spens, K.M. (2007) Humanitarian logistics in disaster relief operations,
International Journal of Physical Distribution and Logistics Management, Vol.37
No.2
Köseoglu, A. M., (2015). Afet Yönetimi ve Insani Yardim, “Lojistik Süreçler ve
Uygulamalar”. Nobel Akademik Yayıncılık.
Long, D.C. and Wood, D.F. (1995), “The logistics of famine relief”, Journal of Business
Logistics, Vol. 16 No. 1
Murray, S. (2005), “How to deliver on the promises: supply chain logistics:
humanitarian agencies are learning lessons from business in bringing essential
supplies to regions hit by the tsunami”, Financial Times, January 7.
Razzaque MA, Cheng CC (1998) Outsourcing of logistics functions: A literature survey.
International Journal of Physical Distribution & Logistics Management.
TAMP (2013). Türkiye Afet Mûdahale Plani. Erisim Linki :
https://www.afad.gov.tr/tr/2419/Turkiye-Afet-Mudahale-Plani. Erisim zamani:
Ocak, 2017
TANYAŞ, M., 2012, Depo Yönetimi Ders Notları, Maltepe Üniversitesi, İstanbul.
Tomasini, R., Van Wassenhove, L., & Van Wassenhove, L. (2009). Humanitarian
logistics. Springer.
226
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
AFET YÖNETİMİ
ÇALIŞMALARINDA
PSİKOLOJİK DESTEK VE
SAĞLIK HİZMETLERİ
DOĞAL AFETLER VE
• Afet Yönetimi Çalışmalarında AFET YÖNETİMİ
İÇİNDEKİLER
11
• Triaj işlemlerini anlayabilecek,
• Afetlerden sonra verilmesi gereken
koruyucu sağlık hizmetlerinin neler
olduğunu sıralayabileceksiniz.
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
Afet Psikolojisi
Psikolojik Destek
Faaliyetleri
Afetlerde Psikolojik
AFET YÖNETİMİ Sağlık Hizmetlerinin
Aşamaları
ÇALIŞMALARINDA
PSİKOLOJİK DESTEK
VE SAĞLIK Sağlık Bakanlığı Ulusal
HİZMETLERİ Medikal Kurtarma
Ekipleri
Afet Yönetimi
Çalışmalarında Sağlık Afetlerde Koruyucu
Sağlık Hizmetleri
Hizmetleri
Afetlerde Kişilerin
Hayatlarını Kaybetme
Nedenlerinin
Sınıflandırılması
228
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
GİRİŞ
Afet; kişilerin gündelik hayatlarını sekteye uğratan, fiziksel, ekonomik ve
sosyal açıdan kişilere ve topluma olumsuz etkileri olan, doğal, teknolojik ya da
insan kaynaklı faktörlerin neden olduğu felaketlerdir. Afetler doğal, teknolojik
veya insan kaynaklı faktörlerin yarattığı tehlikeli durumlara yeterli düzeyde cevap
verilememesi nedeniyle oluşur. Burada “yeterli düzeyde cevap verememe” ifadesi
ile anlatılmak istenen; afetlerde etkin bir müdahalenin gerçekleştirilememesidir.
Müdahale, herhangi bir afet ortaya çıktıktan sonra afetin büyüklüğüne ve türüne
bağlı olarak kısa bir süre içerisinde yapılması gereken faaliyetler olarak tanımlanır.
Genel olarak afet yönetim sürecinde gerçekleştirilen müdahaleler aşağıdaki gibi
sıralanabilir:
• Haberleşmenin sağlanması,
• Afetzedelere ulaşılması,
• Psikososyal ihtiyaçlar da dâhil olmak üzere gereksinimlerin belirlenmesi,
• İlk yardım,
Afet sonrasında • Arama ve kurtarma faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi,
gerçekleştirilecek • Geçici yerleştirme ya da tahliye işlemlerinin yapılması,
müdahale • Temel yaşam malzemelerinin temini (yiyecek, içecek, yakacak vb.)
çalışmalarının
• Afet bölgesinde güvenliğin sağlanması,
etkinliğinde en önemli
unsur insandır. • Koruyucu hekimlik,
• Zarar tespitinin yapılması.
Müdahale faaliyetleri içerisinde en önemli olanları, sağlık hizmetleri ve
psikolojik destek hizmetleri kapsamında gerçekleşir. Afetlerde sağlık ve psikolojik
destek hizmetlerinin etkin bir şekilde verilebilmesi konuyla ilgili afet öncesi
dönemde kapsamlı planların yapılmış olmasına bağlıdır. Bu planlarda en önemli
rolü insanlar oynamaktadır. Sağlık ve psikolojik destek hizmetini verecek olan
personel de afete hazırlıksız yakalanmış olma, doğru hareketi doğru zamanda
gerçekleştirememe, afetzede konumunda olma, yaşanan acı gerçeklerle baş
edememe gibi sorunlar nedeni ile etkin bir şekilde işini gerçekleştiremeyebilir.
Aslında bu kişilerden beklenen afetzedelere zamanında ve gerektiği şekilde yardım
etmeleridir. Ancak onların da birer insan oldukları, acı deneyimlere sahip olmuş
olabilecekleri unutulmamalıdır.
Aşağıda yer alan bölümlerde, afet yönetimi sürecinde gerçekleştirilmesi
gereken sağlık ve psikolojik destek hizmetleri anlatılmıştır.
229
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
230
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
• Kâbus görme,
• Yas tutma ve suçluluk duyma,
• Uykudan sıçrayarak kalkma,
• Yaşamaktan zevk almama, ilgisizlik.
Bilişsel değişiklikler ise şu şekilde sıralanabilir:
• Dikkatini toplayamama,
• Karar vermede zorlanma,
• Hafıza kaybı,
• Düşünce karışıklığı,
• Kendine olan saygısını yitirme,
• Kendine olan inancını yitirme.
Psikolojik destek, kişinin Bu değişiklikler afetin oluşumundan hemen sonra ortaya çıkan akut
isteğine bağlı olmayan, tepkilerdir. Zaman geçtikçe bu tepkilerin şiddeti azalır ve iyileşme dönemine
bireyden topluma giden
geçilmeye başlanır. İyileşme döneminde ortaya çıkan davranışsal ve duygusal
mağduriyetlerin
giderilmesini hukuk değişimler ise aşağıdaki gibi sıralanabilir:
kuralları çerçevesinde, • Gündelik yaşama ilgi artar.
risk önleyici ve yok edici
• Kişiler geleceğe ilişkin planlar yapmaya başlarlar.
nitelikte
gerçekleştirilmesini • Afet sonrası ortaya çıkan farklı koşulları kişi kabullenmeye başlar.
kapsayan faaliyetlerdir. • Kişi oluşan olumsuz sonuçlarla baş edebilmeye başlar.
231
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
PSİKOLOJİK SOSYAL
232
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
Örnek
•2003 Bingöl depremi,
•2004 Tusunami, Endonezya/Srilanka,
•2010 Zonguldak maden kazası,
•2014 Soma maden kazası,
•2014 Ermenek maden kazası.
233
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
234
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
Bireysel
Etkinlik
afet kapsamında gerçekleştirilen psikososyal müdahalelerle ilgili
bilgi toplayınız.
•Topladığınız bilgileri sınıfta paylaşınız.
235
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
236
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
Etkinlik
Bireysel
günlük hayata dönmek giderek travma yaşamış kişilerin travma sonrası tepkileri ile ilgili
bilgi alınız.
ve zorluklarla baş etmek
için yaşanılan sosyal ve •Aldığınız bilgileri sınıfta paylaşınız.
kültürel ortamın en
önemli ögesidir. Afetlerde Psikolojik Sağlık Hizmetlerinin Aşamaları
Afetlerle ilgili verilmesi gereken psikolojik sağlık hizmetleri azaltma, hazırlık,
yanıt ve iyileşme olmak üzere dört aşamadan oluşur.
Azaltma aşamasında toplumun afetler konusunda eğitilmesi ve rutin
psikolojik hizmetlerin verilerek denetlenmesi çalışmaları gerçekleştirilir.
Hazırlık aşamasında ise afet sonrasında psikolojik destek verecek ekibin afet
öncesi dönemde eğitilmesi ve ilgili tatbikatların yaptırılması yer alır. Bu durum,
afet sonrası oluşacak olan kargaşa ortamında bu ekiplerin daha hızlı yanıt
verebilmesini sağlayacaktır. Afetlerde psikolojik sağlık planları yapılmalı ve bu plan
il afet planının bir parçası olmalıdır.
Yanıt aşamasında, psikolojik sağlık hizmeti veren uzmanlar bir anlamda kriz
danışmanlığı yaparlar. Bu açıdan afet sonrası dönemde her türlü yer ve alanda
psikolojik destek hizmetleri gerçekleştirilebilir. Önemli olan, felaketi yaşamış olan
kişilerin bir an önce bu travmadan kurtulmasını sağlamaktır. Öncelikle afetzedeye
yaşadığı durum, anlamasını sağlamak amacıyla anlatılır. Bu anlatım, bireysel olarak
ya da küçük gruplar halinde de gerçekleştirilebilir. Bu faaliyete “debrifing” adı
verilir.
İyileşme aşamasında ise kısa ve uzun dönemli olmak üzere iki çeşit faaliyet
gerçekleştirilir. Kısa dönemli faaliyetler debirifing ve kriz danışmanlığı
faaliyetleridir. Uzun dönemli faaliyetler ise bireysel ya da grup danışmanlıklarını,
yerinde psikolojik sağlık hizmetlerinin verilmesini, bireysel veya grup eğitimleri ve
sevk hizmetlerini kapsamaktadır.
Bununla birlikte, bir afet süreci dört evreye bölünerek incelenecek olursa
verilmesi gereken psikolojik sağlık hizmetleri de bu evrelere göre farklılaşacaktır.
Afetin birinci evresinde felaket daha yeni yaşanmıştır. Etkilenen kişiler şok
ve şaşkınlık içerisindedir. Bu evrede, yoğun olarak kurtarma faaliyetleri
gerçekleştirilir. Karşılıklı yardımlaşmanın en yoğun şekilde yaşandığı evredir. Bu
evrede daha çok tıbbi hizmetler önemli yer tutar.
İkinci evrede ise kişiler sürekli afetle ilgili konuşmak isterler. Bu evre, iki
hafta ile birkaç ay arasında sürebilir. Birinci evreye göre daha sakin geçer. “Balayı
evresi” olarak da bilinir. Öfkelenme, inkâr etme, çaresizlik duyguları baş gösterir.
Üçüncü evrede ise ilk iki evrede yaşanan yardımlaşma azalır ve kişi yalnızlık
duygusunu yaşamaya başlar. Asıl bu dönemde kişi başına gelen olayın
büyüklüğünü fark eder. “Ara dönem” olarak da bilinir. Kişi artık ihtiyaçlarını
237
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
karşılamak için çabalar. Debrifing grupları, stresle başa çıkmanın yolları, dertleşme
gibi teknikler bu evrede yardımcı olabilir.
Dördüncü evrede kişi artık durumu kabullenmiş ve anlamıştır. Bu evrenin
tamamlanması uzun yıllar sürebilir. Kişi iyileşmeye ve normalleşmeye çalışır. Bu
dönemde de büyük psikolojik sorunlar yaşanabilir.
238
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
olan bir kişiye zamanında gerekli tıbbi müdahalenin yapılması büyük önem arz
etmektedir. Ayrıca, söz konusu tıbbi müdahalelerin belirli kurallara uygun olarak
gerçekleştirilmesi de ayrı bir öneme sahiptir. Örneğin yaralının enkazdan
kurtarılması için doğru bir şekilde çıkarılması, ambulansa taşınması için herhangi
bir taşıma sistemine doğru bir şekilde yerleştirilmesi vb. Bu kurallar, yaralının
enkazdan çıkarıldığı aşamada ve/veya çıkarıldıktan sonra hayatını idame
ettirmesini zorlaştıran ya da hayatını tehlikeye atan sağlık sorunlarının (uzuv kaybı,
organ yetmezliği vb.) ortaya çıkmasını engelleyecektir. Aksi takdirde, kurtarma
tam olarak amacına ulaşmamış olacaktır.
Ayrıca, afetin oluştuğu yerde enkaz altından kurtarılan kişilerin ilgili sağlık
kuruluşlarına uygun bir şekilde gönderilmemesi, acil müdahale için yeterli sayıda
ve gerekli miktarda kaynağın bulunmaması, söz konusu kaynakların verimli
kullanılmadığı için kısa sürede tüketilmesi, kurtarma hizmetlerinin sistemli bir
şekilde gerçekleştirilememesi nedeniyle oluşan karmaşa ve panik, kişilerin
sakatlanmalarına ve hatta kaybedilmelerine yol açabilmektedir. Bu nedenlerle,
afetler için gerekli sağlık yönetim kurallarının oluşturulması, bu kurallarla ilgili
kişilerin eğitilmesi, kuralların uygulanmasının fiilen görülmesi için afetlerin tatbik
edilmesi gibi faaliyetlerin yapılması hayati öneme sahiptir.
239
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
240
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
241
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
242
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
kalma, zehirli gazların bulunduğu ortamlarda belli bir süre kalma, su baskınının
olduğu alada belli bir süre kalma vb. Bu tür ölümlerin sayısının azaltılması
doğrudan kurtarma işlemlerinin ve tıbbi müdahalelerin hızına bağlıdır.
Uygun kurtarma tekniklerinin kullanılmaması nedeniyle oluşan ölümler,
arama-kurtarma ekipleri tarafından uygun kurtarma tekniklerinin kullanılmaması
nedeniyle oluşmaktadır. Bu durumda, sağlık ve arama-kurtarma ekiplerinin uygun
kurtarma teknikleri ve tıbbi müdahaleler konusunda eğitilmiş olmaları da önem
taşımaktadır.
Önlenemeyen ölümler, uygun arama-kurtarma teknikleri kullanılmasına ve
gerekli tıbbi müdahaleler gerçekleştirilmesine rağmen sağlık kurumuna ulaştırıldığı
halde afetzedelerin kaybedilmeleri nedeniyle oluşur. Örneğin beyin ölümü, ağır
yanıklar vb. Bu tür ölümlerin diğer bir nedeni ise afetzede ilgili sağlık kuruluşuna
sevk edilse bile ülke genelindeki mevcut tıbbi teknolojilerin kişiyi kurtarmak için
yetersiz kalmasıdır. Bu durumda kişinin başka ülkelere sevki dahi söz konusu
olabilir.
Yardımın devam edememesi nedeniyle oluşan ölümler, afet esnasında ilgili
sağlık kuruluşunda olan ancak kuruluştaki enerji kesintisi, tedavi sürecini
yönetecek personelin panik nedeniyle akılcı çözümler üretememesi gibi
nedenlerle afetzedelerin kaybedilmesi sonucu oluşur. Örneğin elektrik kesilmesi
nedeni ile yoğun bakımdaki veya ameliyat masasındaki afetzedenin kaybedilmesi
gibi. Buna benzer ölümlerin sayı olarak azaltılması için afet koşullarına göre sağlık
kuruluşlarının yapısal olarak kendilerini hazırlamaları gerekmektedir. Örneğin
hastanelerde elektrik kesintilerinden etkilenmemek için jeneratörlerin
bulundurulması gibi.
Triaj İşlemleri
Triaj, seçmek, ayıklamak ve sınıflandırmak anlamını taşımaktadır. Tıbbi
olarak ilk kez savaşlarda hafif yaralı askerlere öncelik verilerek onların savaş
alanına geri dönmelerini sağlamak amacıyla Napolyon döneminde uygulanmıştır.
Ancak hastane ortamındaki triaj ile afet sonrası yapılan triaj birbirinden farklıdır.
Hastane ortamındaki triajda, hastanın sorununa uygun gerekli tedavi türünün
belirlenmesi amaçlanırken afetlerde mümkün olduğu kadar fazla kişinin
kurtarılması amaçlanır. Yaralı ve ölü sayısının çok fazla olduğu afetlerde (örneğin
Triaj, aslen
Fransızcadan dilimize 1999 Gölcük depremi gibi) afetzedeler uzun süreler boyunca triaj alanında
geçmiş bir kelimedir. beklemek zorunda kaldıkları için sık sık yeniden değerlendirilmeleri gerekir.
Fransızca karşılığı Afet sonrasında bölgeye ilk anda ulaşan sağlık ekipleri afetzedeleri taşıma
“trier”dir.
görevini gerçekleştirmezler. Afetin oluştuğu bölgede, diğer sağlık ekipleri, sağlık
kurumları ve 112 komuta kontrol merkezi ile iletişimi sağlarlar. Ekipte bütün
yönetsel işlerden sorumlu bir kişi belirlenmelidir. Bu kişi, ekibin en deneyimlisi
olan bir doktor olmalıdır. Bu doktor, triaj yapmaz sadece afetzedelerin taşınması
ve tedavi sürecini yönlendirir. Bu ekip, afetin oluştuğu bölgede güvenliğin sağlanıp
sağlanmadığından emin olmalıdır. Güvenlik sağlanmadıysa triaj ve bakım
işlemlerine başlanamaz. Triaj işlemleri, afetin oluştuğu alanda ya da sağlık
243
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
AFET
HABER ALMA
ARAMA
RUTİN
HİZMETLER REHABİLİTASYON
TABURCU
Şekil 11.2. Afet Sonrası Tıbbi Müdahale Akışı (Kaya ve Oğuzhan, 2001)
244
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
245
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
sürekli kontrol edilmesi gereken afetzedeler için kullanılır. Örneğin şuuru açık
olduğu halde kafa travması geçiren bir afetzede, açık kemik yaralanması olan bir
afetzede, kapalı kırık ve çıkıkları olan bir afetzede bu kart ile simgelenir. Üçüncü
sınıf-sarı kartlar kimlik bilgileri belirlendikten sonra ve durumuna ilişkin
değerlendirme sonucunda herhangi bir tedavi gerektirmeyen afetzedeler için
kullanılır. Bu kart ile iki farklı afetzede grubu oluşturulabilir. Birinci grupta, kendi
kendine iyileşebilecek sağlık problemlerine sahip olan kişiler bulunmaktadır. Bu
tür kişilerde afet sonrası yumuşak doku travmaları ve %15’ten az ikinci derece
yanıklar ve %2’den az üçüncü derece yanıklar bulunabilir. İkinci sınıfta ise ne
yapılırsa yapılsın kaybedilecek olan afetzedeler bulunmaktadır. Ağır kafa
travmaları (beyin harabiyeti) ve %40’tan daha yüksek düzeyde üçüncü derece
yanıklar bu grupta incelenirler. Dördüncü sınıf kartlar ise afet esnasında hayatını
kaybetmiş kişileri sınıflandırmak amacıyla kullanılır.
246
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
247
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
248
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
249
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi herhangi bir afet kapsamında
gerçekleştirilebilecek müdahalelerden biri değildir?
a) Arama-kurtarma faaliyetlerine ilişkin bütçe oluşturulması
b) Haberleşmenin sağlanması
c) İlk yardım
d) Tahliye işlemlerinin yapılması
e) Koruyucu hekimlik
250
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
251
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
10. Aşağıdakilerden hangisi triaj işlemleri ile ilgili yanlış bir ifadedir?
a) Birinci sınıf kartlar, acil müdahale gerektiren, müdahale yapılmaz ise
kaybedilebilecek afetzedeler için kullanılır.
b) Triaj afetzedelerin afet nedeniyle gördükleri zarar seviyesine göre
sınıflandırılması anlamına gelmektedir.
c) Afet sonrasında bölgeye ilk anda ulaşan sağlık ekipleri triaj işlemlerine
hemen başlarlar.
d) Triaj işlemleri, afetin oluştuğu alanda ya da sağlık kurumlarının acil
servislerinde yaralılara yapılan ilk müdahalelerden oluşmaktadır.
e) Afetlerde yapılan triaj işlemlerinde amaç, mümkün olduğu kadar fazla
kişinin kurtarılmasıdır.
Cevap Anahtarı
1.a, 2.d, 3.e, 4.c, 5.a, 6.b, 7.e, 8.c, 9.e, 10.c
252
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü,
Aile Eğitimi, Aile Danışmanlığı ve Psikososyal Destek Hizmetleri Daire
Başkanlığı (2016). Afet ve acil durumlarda psikososyal destek hizmetleri. 03
Aralık 2016 tarihinde http://eydb.aile.gov.tr adresinden erişildi.
Akdur R. (2001). Afetlere Hazırlık Ve Afet Yönetimi. Afetlerde Sağlık Hizmetleri
Yönetimi Kurs Notları. Ankara.
Aker, T. (2000). Felaketlerle Uğraşmak Tüketebilir. Temel Sağlık Hizmetlerinde
Psikososyal Travmaya Yaklaşım. İstanbul.
Amerikan Psikiyatri Birligi (APA). (1994). Mental bozuklukların tanısal ve sayımsal
el kitabı. (DMS-IV) E. Köroglu (Çev.). Ankara: Hekimler Yayın Birliği.
Arslan, Ü., Şahinöz, T. Ve Kaya, M. (2007). Afetlerde sağlık organizasyonu
çalışmaları, 7. TMMOB Afet Sempozyumu, Ankara.
Aydın, Sabahattin. (2007). Sağlıkta Dönüşüm Programı ve Yürütülen Hizmetler.
Sağlıkta “Sağlıklı” Bir Dönüşüm, MÜSİAD (Müstakil Sanayici ve İşadamları
Derneği), Çerçeve Dergisi.
Aydın, D. (2016). Afet sonrası psikososyal destek uygulamaları. İnsani ve Sosyal
Araştırmalar Merkezi. 10 Kasım 2016 tarihinde http://insamer.com
adresinden erişildi.
Babalıoğlu, N. (2001). Afetlerde Ruhsal Yardım. Afetlerde Sağlık Hizmetleri.
Yönetimi Kurs Notları. Ankara.
Beachley, M. (2000). Nursing in a disaster. Smith, C.M., Maurer, F.A. (Ed.).
Community Heath Nursing Theory and Practice. 2nd ed., Saunders
Company, United States.
Ebrinç, S, Yiğit S, Çetin M, Semiz Ü. B, Şendoğan N, Maden B & Balibey H. (2000).
17 Ağustos 1999 Kocaeli depremi sonrası poliklinik başvurularında kaygı,
umutsuzluk ve depresyon düzeylerinin deprem sonrası geçen süreyle
değişimin karşılaştırılması. 36. Ulusal Psikiyatri Kongresi, 3-7 Ekim, Antalya.
Ergüder, T. (2001). Marmara depremi ve sağlık sektörüne etkisi. Afetlerde Sağlık
Hizmetleri Yönetimi Kurs Notları. Ankara.
Eryiğit, U. , E. Saraç, S. Sayar, Ö. Yetim, H. Furuncu, Z. Ocak, Z. Balcı ve E.
Çakıroğlu.(2012). MRT and Trabzon NMRT’s Van Erçiş Earthquake
Operation, UMKE ve Trabzon UMKE’nin Van-Erçiş Depremindeki
Çalışmaları. The Journal of Academic Emergency Medicine (JAEM).
Hasmiller, S.B. (2006). Disaster. Staphone, M., Lancaste, J.,Thomas, L. (Ed.).
Foundation of Nursing in The Comunnity Oriented Practice, 2nd ed., Mosby,
China.
253
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27
Afet Yönetimi Çalışmalarında Psikolojik Destek ve Sağlık Hizmetleri
Işık, Ö. , Aydınlıoğlu, HM., Koç, S., Gündoğdu, O., Korkmaz, G. ve Ay, A. (2012).
Afet Yönetimi ve Afet Odaklı Sağlık Hizmetleri. Okmeydanı Tıp Dergisi, No:
28, (Ek sayı 2).
Işıklı, S. (2013). Afetlerde psikolojik ilk yardım, Hacettepe Üniversitesi Psikoloji
Bölümü, HAMER, Ankara. 17 Kasım 2016 tarihinde
http://www.hamer.hacettepe.edu.tr adresinden erişildi.
İbiş, E. ve Kesgin, B. (2014). Türkiye’de sosyal hizmet ve medikal kurtarma
açısından Yalova, Van ve Simav depremlerinin incelenmesi. Dumlupınar
University Journal of Social Sciences, No. 41, ss:225-234.
Kalanlar, B. (2016). Kentsel Çevre ve Sağlık Bağlamında Van Depreminden
Çıkarılan Dersler. Artvin Çoruh Üniversitesi Doğal Afetler Uygulama ve
Araştırma Merkezi Doğal Afetler ve Çevre Dergisi, Vol:2(No.2),ss:100-107.
Kaya Cengiz, K. Ve Oğuzhan, T. (2001). İnsani yardımda minimum standartlar.
Afetlerde Sağlık Hizmetleri Yönetimi Kurs Notları. Ankara: ss: 106-115.
Kılıç, C. (2003). Ruhsal Travma Sonrası Stres Bozukluğu Gelişiminin Belirleyicileri:
Bir Gözden Geçirme. Aker T, Önder E, Editörler. Psikolojik Travma ve
Sonuçları. 5US Yayınları İstanbul: ss: 60.
Macit, İ. , Alparslan, ZN. ve Oğulata, SN. (2006). Afet Sonrası Kurtarma
Faaliyetlerinde Bilişim Hizmetlerinin Önemi. 3. Ulusal Tıp Bilişimi Kongresi/
Medical Informatics/ 06 Turkey, ss. 93-97
Oflaz, F. (2008). Felaketlerin psikolojik etkileri ve hemşirelik uygulamaları. CÜ.
Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Vol:12(No:3), ss: 70-76.
Oktay, C. (2002). Afetlerde Hastane Öncesi Müdahale ve Triaj. STED, Vol.11(No.4),
ss:136-139.
Polat, O. (2016). Afetlerde sağlık hizmetleri ve afet yönetimi. 20 Kasım 2016
tarihinde http://docplayer.biz.tr adresinden erişildi.
Putra, A., Petpichetcian, W., Manewat, K. (2011). Rewiew: Public health nurses’
roles and competencies in disaster management. Nurse Media Journal of
Nursing, Vol.1(No:1), ss: 1-14.
TC. Sağlık Bakanlığı, Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü (2001). Afetlerde sağlık
hizmetleri yönetimi. Kurs Notları, Ankara.
Vatan F. ve Salur, D. (2009). Yönetici Hemşirelerin Hastanelerdeki Deprem Afet
Planları Konusundaki Görüşlerinin İncelenmesi. VI. Türk Cerrahi ve Ameliyathane
Hemşireliği Kongresi, 3-9 Mayıs 2009, Kuşadası, Aydın.
Vatansever, K. (2001). Hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinin organizasyonu.
Afetlerde Sağlık Hizmetleri Yönetimi Kurs Notları. Ankara: ss: 79-88.
Yazıcı, K., Tot, S. ve Bal, N. (2000). Depreme maruz kalan kişilerde psikiyatrik ölçek
puanlarının sosyo-demografik özellikler ile ilişkisi. 36. Ulusal Psikiyatri
Kongresi, 3- 7 Eylül, Antalya.
254
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28
ÜLKEMİZDE AFET
YÖNETİMİNDE KURUMSAL
YAPILANMA
ve kuruluşları öğrenebilecek,
• Kurumların yetki ve sorumluluklarını
kavrayabilecek,
• Ülkemizde düzenlenen şûra ve
eylem planları hakkında bilgi sahibi
olabileceksiniz.
ÜNİTE ÜNİTE
1 12
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
TÜRKİYE'DE AFET
YÖNETİMİ
Meclis Deprem
Deprem Danışma
İçişleri Bakanlığı Araştırma
Kurulu
Komisyonu
Afet Risklerinin
Azaltılması Ulaştırma Bakanlığı DASK
Platformu
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Deprem Şûrası
Bakanlığı
Enerji Bakanlığı
Türk Silahlı
Kuvvetleri
Harita Genel
Komutanlığı
TÜBİTAK
256
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
GİRİŞ
İnsanoğlunun var oluşundan bu yana medeniyetler beşiği Anadolu sürekli
afetlere maruz kalmıştır. Ayrıca bu afetlerin birçoğu Anadolu’da yer alan
medeniyetleri yok edecek kadar büyük ve etkili olmuştur. Bu durum afet meydana
gelmeden önce, afet esnasında ve afet sonrasında ortaya çıkabilecek zararları en
az kayıpla atlatabilmek için geçmişten günümüze kadar afetlere karşı ciddi
tedbirler alınmasını bir zorunluluk hâline getirmiştir. Bu tedbirlerin alınması
yalnızca yerel yönetimlerin sorumluluğuna bırakılmayacak kadar geniş kapsamlı
faaliyetler içerdiğinden afetin meydana geldiği ülkede bu faaliyetleri etkin bir
şekilde yürütebilmek için merkezî bir örgütlenmenin oluşturulması gerekmektedir.
Bu ünitede afet yönetiminde ülkemizdeki durum hakkında bilgi verilmeye
çalışılarak afet yönetiminde ülkemizdeki kurumsal yapılanmada hangi kurum ve
kuruluşların hangi görev, yetki ve sorumluluklara sahip oldukları konuları genel
hatlarıyla ele alınacaktır.
257
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
258
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
259
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
260
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
261
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
• İçişleri Bakanı
• Dışişleri Bakanı
• Maliye Bakanı
• Milli Eğitim Bakanı
• Çevre ve Şehircilik Bakanı
• Sağlık Bakanı
• Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
• Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
• Orman ve Su İşleri Bakanı.
Afet ve acil durum koordinasyon kurulu
Bu kurulun amacı afet durumunda afet bölgesinden gelen bilgileri
değerlendirmek, alınacak tedbirleri belirleyerek uygulanmasını sağlamak ile
kurum, kuruluşlar ile STK’ler arasındaki koordinasyonu gerçekleştirmektir. Bu
kurul yılda en az 4 kez toplanır. Kurul Başkanı çağrısı üzerine olağan dışı
Ülkemizde etkin toplantılarda gerçekleştirilebilir. Bu Koordinasyon Kuruluna Başbakanlık Müsteşarı
afet yönetimi başkanlık eder ve kurulda görev yapan üyeler aşağıda sıralanmıştır
sergileyebilmek (www.afad.gov.tr):
için dört ayrı kurul
oluşturulmuştur. • Millî savunma Bakanlığı Müsteşarı
• İçişleri Bakanlığı Müsteşarı
• Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı
• Maliye Bakanlığı Müsteşarı
• Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı
• Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı
• Sağlık Bakanlığı Müsteşarı
• Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı
• Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı
• Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşarı
• Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı
• AFAD Başkanı
• Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkanı
• İlgili bakanlıklar, kurul başkanlığı veya diğer kuruluşlarda görevlendirilecek
üst düzey yöneticiler
Deprem danışma kurulu
Deprem Danışma Kurulu, meydana gelebilecek depremlerden korunma,
deprem sonrası ortaya çıkabilecek zararları en aza indirgeme ve depremler
sonrasında yürütülecek çalışmaların önerilmesi ve belirlenmesi gibi faaliyetleri
yürütür. Bu kurul, yılda en az 4 kere toplanır. Kurul Başkanı çağrısı üzerine olağan
dışı toplantılarda gerçekleştirilebilir. Bu kurulun başkanı AFAD başkanıdır. Deprem
Kurulunda görev yapan üyeler (http://www.deprem.gov.tr);
• Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Temsilcisi,
• Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü
Müdürü,
262
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
• Başbakanlık
• AFAD Başkanlığı
263
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
• TOKİ Başkanlığı
• Doğal Afet Sigortaları Kurumu
• Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
• İçişleri Bakanlığı
• Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
• Karayolları Genel Müdürlüğü
• Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü
• Türk Hava Yolları
• Devlet Hava Meydanları İşletmesi
• Sağlık Bakanlığı
• Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
• Enerji ve Tabii Kaynaklar Müdürlüğü
• Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
• Kalkınma Bakanlığı
• Maliye Bakanlığı
• Orman ve Su İşleri Bakanlığı
• Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
• Meteoroloji Genel Müdürlüğü
• Orman Genel Müdürlüğü
• Türk Silahlı Kuvvetleri
• Harita Genel Komutanlığı
• Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK).
Sağlık Bakanlığı
Sağlık Bakanlığının alt birimlerinden olan “Acil Sağlık Hizmetleri Genel
Müdürlüğü”, etkin bir afet yönetimi sağlanabilmesi için sağlık alanında yapılması
gereken görevleri yerine getirmek amacıyla yetkilendirilmiştir. Bu genel
müdürlüğün olası bir afet durumunda görevleri (ÖİK raporu, 2014);
264
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
265
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
Yerel Yönetimler
Afet yönetiminde etkin rol üstlenen kurumlardan biri de yerel yönetimlerdir.
Yerel yönetim ve yöneticileri ile entegre edilmiş bir afet yönetim modelinin çok
daha başarılı sonuçlar verdiği görülmüştür. Türkiye’de afet yönetimi konusunda
yapılan kanunların, yerel yönetimlere verdiği yetki ve sorumluluklar, bütçe
yetersizliğinden dolayı yeterince uygulama imkânı bulamamıştır (ÖİK raporu,
2014).
Yerel yönetimler için yapılan son yasal düzenlemelerle ilgili yörenin
özelliklerini de dikkate alarak afetlere karşı korunma ve hazırlık planlarının
yapılması, afet sonrasında kullanılacak ekipman ve donanımların hazırlanması gibi
görevler yerel yönetimlere de verilmiştir. Yine bu yasal düzenlemelerle İl Özel
İdarelerinin kaldırılmasıyla bu idarelere bağlı olarak görev yapan AFAD İl
Müdürlüklerinin sevk ve idaresi o ilin valisi tarafından yapılmaktadır (ÖİK raporu,
2014).
Yükseköğretim Kurumları
Her alanda olduğu gibi afet alanında da akademik araştırmalar ve yine bu
alanda yapılan bilimsel çalışmalar nedeniyle ülkelerdeki yükseköğretim kurumları
(üniversiteler, enstitüler vb.), o ülkenin afet yönetim modelinin oluşturulmasında
en önemli rolü üstlenen kurumlardan biridir (ÖİK raporu, 2014).
Ayrıca bazı üniversiteler kurdukları araştırma ve uygulama merkezleri
aracılığıyla mevcut bilgi ve tecrübelerini kullanıma açarak o ülkenin afet
yönetiminde etkin bir şekilde katkıda bulunmaktadır (ÖİK raporu, 2014).
Meslek Odaları
Ülkemizde afet yönetimine etkin olarak katılan/katılması gereken meslek
odalarının başında Türkiye Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB), Türk
Tabipler Birliği (TTB) ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) gibi oluşumlar gelmektedir. Bu
266
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
267
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
• Yapılan planlamalara göre yerel yönetim grupları ile iş birliği yaparak nakdî
yardımların afetzedelere mevzuata uygun olarak ulaştırılmasını sağlamak,
• Sağlık Bakanlığı ve ilgili kuruluşlarla iş birliği yaparak sağlık ekibi, tıbbi
malzeme, kan ve kan ürünlerini afetten etkilenen ve ihtiyaç duyulan
bölgelere göndermek,
• Dışişleri Bakanlığı ile iş birliği yaparak yurt dışından gelecek acil yardım
ihtiyaçları konusunda “Uluslararası Kızılay ve Kızılhaç Dernekleri Birliği
(LIG)” ile bağlantı kurmak.
Ülkemizde meydana gelen 1999 Gölcük depremi sonrasında Türk Kızılayı,
afetlere hazırlıklı olma ve zarar azaltma faaliyetlerinde de bulunmaya başlamıştır.
Ayrıca Türk Kızılayı bünyesinde çağdaş teknolojiye sahip bir “Afet Operasyon
Merkezi (AFOM)” kurulmuştur. Yine bu merkeze bağlı olarak “Deprem Araştırma
ve Bilgi Merkezi” kurulmuş ve deprem sonrası hasar ve ihtiyaç tahminleri
1999 Marmara yapılmaya başlanmıştır.
depremi ülkemizde
afet yönetimi için bir Sonuç olarak STK’lerin afet yönetim organizasyonunda desteklenmesi,
dönüm noktasıdır. ulaşım ve donanım gibi ihtiyaçlarının sponsorlar veya bağış yolu ile karşılanması
unutulmaması gereken önemli bir husustur (Çelikmen F., 1998).
Medya
Her alanda olduğu gibi afet yönetiminde de bilgi akışı ve haberleşme büyük
bir öneme sahiptir. Toplumun afet öncesi, afet esnası ve afet sonrasında
zamanında ve doğru bilgilendirilmesi, medya organlarının afet hakkındaki bilgilere
gecikmeksizin ulaşmasına ve yayımlamasına bağlıdır. Bu durum afet yönetiminde
medya yöneticilerine önemli görev ve sorumluluklar yüklemektedir (ÖİK raporu,
2014).
Ülkemizde 9 Kasım 2011 tarihinde Van ilimizde meydana gelen deprem
sonrasında bilgi akışı sağlayan medya mensuplarına ait görüntü Şekil 12.4’te
gösterilmiştir (www.afad.gov.tr).
268
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
269
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
Kentleşme Şûrası
Afet yönetimi açısından 2010 yılında gerçekleştirilen kentleşme şûrası
sonucunda “Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı” hazırlanarak
uygulamaya konulmuştur. Bu planda konu hakkında aşağıda verilen birtakım
strateji ve eylemler belirlenmiştir (ÖİK raporu, 2014, KENTGES Eylem Planı, 2010).
• Afet yönetim sisteminin tümleşik ve etkin bir hâle getirilmesi,
• Afet tehlike ve riskleri belirlenerek olası riskleri azaltmaya yönelik
süreçlerin aktif hâle getirilmesi,
• Şehircilik ve planlama mevzuatının afetlerin meydana gelebileceği riskli
bölgelere yerleşimin engellenerek olası zararları azaltmak amacıyla gerekli
(tehlike, risk analizi ve sakınım vb. ) planlamalar yaparak afetlere etkin
müdahale sağlanması.
Bu şûra çalışmalarının sonuçları Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
koordinatörlüğünde sağlıklı ve güvenli yaşam alanlarının oluşturulmasında katkıda
bulunmaktadır.
270
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
• Tedbirlerin tespiti,
• Deprem yönetiminde alınması gereken önlemler,
• Çözüm önerilerinin belirlenmesi ve uygulanması,
• Binalarla ilgili alınması gereken önlemler,
• Depremin etkilerini en aza indirebilmek için alınması gereken önlemler,
• Depreme karşı yapıların dayanıklılığı konusunda tespitler,
• Deprem konusunda da bilinçlendirme,
• Mevcut binaların sağlamlaştırılması,
• Depremin öncesinde ve sonrasında nelerin yapılması gerektiği.
Hazırlanan bu raporun ilk bölümünde komisyonun kuruluşu, yaptığı
toplantıları, yapılan bilgi taleplerini ve yerinde inceleme çalışmalarını genel
Afet yönetimi hatlarıyla ifade etmiştir. Raporun ikinci bölümünde 1999 depremi sonrasından
hususunda TBMM’de günümüze kadar yapılan ve afet yönetiminin bir aşaması olan zarar azaltma ve
araştırma iyileştirme çalışmaları hakkında bilgiler sunulmuştur. Ayrıca bu bölümde bilgi
komisyonları sistemleri ve araştırma projeleri ( ör. Bina Bilgi Sistemleri, Deprem Bilgi Sistemleri
kurulmuştur. vb.) ile ilgili hususlar özetlenmiştir. Hazırlanan raporun ilk iki bölümünde ülkemizde
depremlerle ilgili olarak kurumsal kapasite ve mevcut kaynakların belirlenmesine
olanak sağlamıştır.
Üçüncü bölümde ise başta ülkemizin en büyük afet problemi olan
depremlerle ilgili sorunlar olmak üzere afet yönetiminde karşılaşılan sorunlar ele
alınmıştır. Raporun dördüncü bölümünde afet politikasının temel faktörleri ve
uygulama araçları hakkında bilgiler bulunmaktadır.
Ayrıca bu bölümde Afet Yönetim Sistemi, risk yönetimi, Ulusal afet arşivi,
kurumlar vb. hakkında bilgiler verilmiştir. Raporun son bölümünde ise komisyonun
önerilerine yer verilmiş olup bu önerilerin eylem planlarına dönüştürülmesi
hususuna dikkat çekilmeye çalışılmıştır.
271
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
Şekil 12.5. 2010 – 2014 Yılları Arasında ZDS Sigortalılık Oranındaki Artış (UDSEP-2023)
Deprem Şûrası
İstanbul’da 29 Eylül – 1 Ekim 2010 tarihleri arasında deprem konusunda
neler yapılması gerektiğini tartışmak ve uygulamaya konması gereken tedbir ve
kararları belirlemek amacıyla çeşitli kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler,
STK’ler, meslek odaları ve özel sektör temsilcilerinin katılımı ile geniş bir
platformda düzenlenmiştir. Bu şûraya 354 üye davet edilmiş ve aşağıda verilen
konular hakkında farklı oturumlarda değerlendirmeler yapılmıştır (ÖİK raporu,
2014):
• Kurumsal Yapılanma,
• Mevzuat,
• Afet Bilgi Sistemi,
• Mevcut Yapıların İncelenmesi ve Yapı Denetimi,
• Yapı Malzemeleri,
• Kaynak Temini ve Sigorta,
• Eğitim Komisyonları Raporları.
Şûra sonucunda afet zararlarının azaltılmasına yönelik önlemler belirlenerek
bu önlemlerin siyasi otoriteler tarafından hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi için bir
sonuç bildirgesi yayımlanmıştır.
Bireysel Etkinlik
272
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
•Ülkemiz geçmişten günümüze kadar çeşitli afetlerle karşı karşıya kalan bir
ülke olmuştur. Afetlere karşı hazırlıklı olmak ve etkin bir afet yönetimi
sergileyebilmek için merkezî bir örgütlenmenin oluşturulması gerekmektedir.
Oluşturulan bu merkezî yapı sayesinde hem afet öncesinde hazırlıklı olmak
ve hem de afet esnası ve sonrasında arama kurtarma - ilk yardım faaliyetleri
organize bir şekilde yürütülebilmektedir.
Özet
•Ülkemizde afet yönetiminde kurumların yetki ve sorumluluk karmaşasını
ortadan kaldırabilmek amacıyla 29.05.2009 tarihinde 5902 sayılı "Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun"
TBMM'de kabul edilmiştir. Bu kanun kapsamında Başbakanlığa bağlı olarak
"Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)" kurulmuştur.
•Ülkemizde geçmişte yaşanan afetlerde yeterli mücadelenin verilemediği
görülmüştür. Bu mücadelenin etkin bir şekilde yürütülememesinin ana
nedenleri:
•Afet önleme çalışmalarının göz önünde bulundurulmaması,
•Risk azaltma ve hazırlık çalışmalarına yeterli önemin verilmemesi,
•Afetlerle ilgili birçok kurumun benzer sorumluluklara sahip olması ve
aralarında bir koordinasyon kurulamaması,
•Yetki karmaşalarının yaşanması,
•Toplumun sosyal ve ekonomik dinamiklerinin göz önünde bulundurulmaması
şeklinde sıralanabilir.
•AFAD’ın kurulması ile birlikte merkezî bir örgütlenme gerçekleştirilmiştir.
•AFAD, etkin bir afet yönetimi sağlayabilmek için afet öncesi, afet esnası ve
hemen sonrası ve afet sonrası aşamalarda görev alacak kamu kurum ve
kuruluşlarının koordineli bir şekilde çalışabilmesi, bu konularla ilgili
planlamalar yapılması ve uygulanması gibi konularda görevini icra etmek
amacıyla kurulmuştur. Bu aşamalarda yapılacak görevleri yerine getiren
AFAD birimleri aşağıda sıralanmıştır:
•Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanlığı
•Müdahale Dairesi Başkanlığı
•İyileştirme Dairesi Başkanlığı
•Sivil Savunma Dairesi Başkanlığı
•Deprem Dairesi Başkanlığı
•Yönetim Hizmetleri Dairesi Başkanlığı
•Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı
•Bilgi Sistemleri ve Haberleşme Dairesi Başkanlığı
•Hukuk Müşavirliği
•AFAD bu alanda ülkemizdeki tek merkezi örgütlenmeye sahip kurum olsa da
ülkemizdeki diğer kurum ve kuruluşlara da büyük bir afet anında önemli
sorumluluklar düşmektedir. Bu amaçla afet yönetimi ile ilgili çalışmaların
bütünlük içerisinde yapılmasını sağlayabilecek "Afet ve Acil Durum Yüksek
Kurulu", Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu", "Deprem Danışma
Kurulu" ve "Afet Risklerinin Azaltılması Platformu" kurulları oluşturulmuştur.
273
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
•Bu yapılanmalara ilave olarak etkin bir afet yönetimi sağlamak için merkezî
kuruluşlar, yerel yönetimler, STK, özel sektör, meslek odaları, üniversiteler ve
medya gibi tüm toplumu kapsayan geniş perspektife sahip planlama ve
organizasyonun oluşturulması gerekmektedir.
•Etkin bir afet yönetimi gerçekleştirebilmek için ülkemizde kanunların yetki
Özet (devamı)
274
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi AFAD bünyesinde bulunan daire başkanlıklarından
biri değildir?
a) Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanlığı
b) İyileştirme Dairesi Başkanlığı
c) Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı
d) Bilgi Sistemleri ve Haberleşme Dairesi Başkanlığı
e) Kurumsal Performans Dairesi Başkanlığı
275
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
Cevap Anahtarı
1.e, 2.a, 3.c, 4.c, 5.d, 6.c, 7.c, 8.e, 9.b, 10.b
276
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
Ülkemizde Afet Yönetiminde Kurumsal Yapılanma
YARARLANILAN KAYNAKLAR
AFAD (2012). 2013-2017 Stratejik Planı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
Yayınları, Ankara.
Akdağ, S. E. (2002). Mali Yapı ve Denetim Boyutlarıyla Afet Yönetimi.
Araştırma/İnceleme/Çeviri Dizisi, 20.
Çelikmen, F. (1998). “Afetlerde Gönüllü İlk Yardım – Sağlık Ekiplerinin
Oluşturulması, Temel Yaklaşımlar”. Sivil Savunma Dergisi, Yıl: 40, S.153, ss:
8-10.
Kalkınma Bakanlığı Onunca kalkınma Planı (2014-2018) Afet Yönetiminde Etkinlik
Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2014). Ankara.
KENTGES. Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı 2010 – 2023,
Ankara.
Skinner, R. (1992). A View of the Role of NGOs in Natural Disaster Work. Disasters
and the small dwelling -perspectives for the UN IDNDR-, Edited By: Aysan, Y.
And Davis I. London: James and James Science Publishers Ltd., ss: 72-76.
TBMM, (2010). Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma
Komisyonu Raporu. Temmuz 2010, Ankara.
Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı (UDSEP-2023). (2014). “Kısa Dönem (2012-
2013) Değerlendirme Raporu”. Nisan 2014, Ankara.
www.afad.gov.tr www.deprem.gov.tr www.kkk.tsk.tr
Yılmaz, A. (2003). Afet Yönetimi. Ankara: Pegem A Yayıncılık.
277
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
ÜLKEMİZDE AFET
YÖNETİMİNDE KARŞILAŞILAN
SORUNLAR VE YAŞANMIŞ
AFET ÖRNEKLERİ
ÜNİTE
13
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Ülkemizde Afet Yönetiminde Karşılaşılan Sorunlar Ve Yaşanmış Afet Örnekleri
Riskleri Tanımlayamama
Altyapı Sorunları
GİRİŞ
Afet yönetimi “afet öncesi” “afet esnası ve hemen sonrası” ve “afet sonrası”
olmak üzere üç aşamadan oluştuğu kabul edilmektedir. Ülkemizde afet yönetimi
kavramı AFAD kurulmadan önce genellikle afet esnası ve sonrası aşamalarında
yapılan faaliyetler olarak bilinmekteydi. Hâlbuki afet yönetimi gelişmişlik düzeyi
yüksek ülkelerde yukarıda sözü edilen üç aşamanın tamamını kapsamaktadır.
Çünkü tüm dünyada afetin zararlarını mümkün olabilecek en asgari düzeye
indirgeyebilmek amacıyla tümleşik afet yönetimine geçilmesi ve afet öncesi
aşamada (Zarar Azaltma ve Hazırlık) yapılması gereken faaliyetlerin etkin bir
şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ülkelerde kalkınmayı sekteye uğratacak
afetlerden doğan zararların azaltılması ayrı bir öneme sahiptir.
Afet yönetiminde yalnızca bir mühendislik dalında çalışmalar yapılması
yeterli olmamakta, bu sürecin etkin bir şekilde yönetilebilmesi için disiplinler arası
çalışmalar yapılması gerekmektedir. Bu çalışmalar yapılırken bu alanda çalışmalar
yapmış olan akademisyenler, teknik elemanlar ve yöneticilerin teknik bilgi, beceri
ve deneyimlerinden faydalanılması gerekmektedir.
Ülkemizde başta deprem afeti olmak üzere, afet yönetiminde dikkate
alınması gereken başlıca birçok konu başlığı bulunmaktadır. Ünitede bu konu
başlıkları tek tek incelenmiş ve irdelenmiştir. Ayrıca ünite kapsamında 1999 yılında
Marmara Bölgesi’nde meydana gelen Gölcük ve Düzce depremleri ile 2011 yılında
Van ilimizde meydana gelen deprem afetleri sonrasında ortaya çıkan başlıca
sorunlar incelenmiştir. Son olarak ise 1999 Marmara ve 2011 Van depremleri afet
yönetimi faaliyetleri bir tablo ile karşılaştırılarak mukayese edilmiştir.
• Riskleri Tanımlayamama
• Mevzuat Kaynaklı Sorunlar
• Kriz Yönetimi Sorunları
• Kurtarma ve İlkyardım Sorunları
• Ulaşım Hizmetlerinde Yaşanan Sorunlar
• Güvenlik ve Asayiş Sorunları
• İnsani Yardım Lojistiği Sorunları
• Geçici Barınma Sorunları
• Altyapı Sorunları
• Mühendislik Alanı ile İlgili Sorunlar.
Riskleri Tanımlayamama
TBMM Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Meclis Araştırma Komisyonu (2010) tarafından
hazırlanan raporda ülkemizde yerleşim bölgelerinde mevcut olan ancak
Alınması gereken tanımlaması yapılmayan/yapılamayan birtakım riskler bulunmaktadır. Bu riskler;
tedbirlerin • Yer seçimindeki faktörler,
tamamı devletten
• Sektörel sorunlar,
beklenmemelidir.
• Hızlı kentleşme,
• İmar kolaylaştırmaları,
• Ek imar yoğunlukları,
• İmar afları,
• Kullanım hataları,
• Tehlikeli madde stokları,
• Altyapı ve sanayinin korunmasızlığı,
• Acil durum hizmetlerinin yetersizlikleri,
• Alınması gereken önlemlerin tamamının devletten beklenmesi,
• Kurumsal ve yasal düzenlemelerde zarar azaltma aşamasının göz önünde
bulundurulmaması,
• Kaynak bulma ile kaynakların verimli kullanılmaması, şeklinde sıralanmıştır
(TBMM Komisyon Raporu 2010).
Kriz yönetimindeki diğer bir sorun ise yurt dışından gelen arama kurtarma
ekipleri ile gerekli iletişimin kurulabilmesi için sürekli tercümanlık yapacak olan
elemanların görevlendirilememesidir. Bu durum çalışmaların aksamasına neden
olmaktadır (Durmuş, 1996).
Etkin bir afet yönetimi ortaya koyabilmek için ulaşım, haberleşme kurtarma
ve yıkıntı kaldırma, ilk yardım ve sağlık, öncül hasar tespiti ve geçici iskân,
güvenlik, tarım, elektrik, su ve kanalizasyon gibi hizmet birimlerinde görev alan
personellerin afet dönemi dışında kalan zamanlarda bir araya getirilerek
tatbikatların yapılması gerekmektedir (Yılmaz, 2003).
Ülkemizde özellikle AFAD’ın kurulmasından sonra bu alanda büyük
gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmelere rağmen büyük afetlerde bu alanlarda ilgili
faaliyetleri yürütecek birimlerin personel sayısı yetersizliği göze çarpan bir diğer
sorundur.
Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de afet yönetimi faaliyetlerinde
gönüllülük sisteminin hayata geçirilmesi bu yönetimde sorunların azaltılması
açısından büyük bir öneme sahiptir. Kendi isteği ile afet yönetim faaliyetlerine
dâhil edilecek gönüllü bireylerin afet durumunda verilecek görev ve sorumlulukları
ile ilgili gerekli eğitim ve bilgilerin afet dönemi dışındaki zamanlarda verilmesi
gerekmektedir (Yılmaz, 2003).
Bu eğitim faaliyetlerinin yerinde ve zamanında verilmiş olması herhangi bir
afet durumunda ilgili gönüllünün afet yönetiminde uyum sağlama sorunlarını da
ortadan kaldırmış olacaktır. İlave olarak afet durumunda görev alacak gönüllü
bireylere, pozitif ayrımcılık yaparak bazı sosyal hakların tanınması, vergi indirimi
sağlanması ve alacakları hizmetler karşılığında ödemesi gereken ücretlerde indirim
sağlanması gibi teşvik edici davranışlarda bulunulması afet yönetim zincirinin
önemli bir halkası olan gönüllülerin sayısında büyük bir artışa yol açabilecektir
(Yılmaz, 2003).
Afet meydana gelen bölgede yerel yönetimlerde yeterli sayıda teknik
personel olmaması, merkezî yönetiminde yeterli sayıda bu alanda uzman olan
Kurtarma ve ilk yardım personeli gönderememesi, afet sonrası yapılması gereken hasar tespit
faaliyetleri alanında çalışmalarının profesyonellikten uzak basit gözlemlere dayalı olarak
uzman ekiplerce gerçekleştirilmesine neden olmaktadır (Yılmaz, 2003).
gerçekleştirilmelidir.
Bu durum ise hasar tespit çalışmalarının eksik/yanlış yapılmasına ve kişisel
çıkarların ön plana çıkmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte deprem gibi
yapılara zarar veren afetler sonucunda az hasar görmüş binalara çok hasarlı veya
ağır hasarlı binalara da oturulabilir raporu verilmesi gibi gerçek dışı beyanların
oluşmasına neden olmaktadır (Yılmaz, 2003).
Altyapı Sorunları
Özellikle büyük afetler sonrasında afete maruz kalan bölgelerin
altyapılarında büyük hasarlar meydana gelmektedir. Erzincan depreminde, PTT
binası, direk/bina tipi trafolar ve trafo merkezleri ile şehrin içme suyunun
karşılandığı kuyular hasar gördüğünden şehirle iletişim sağlanamamasına paralel
olarak şehir elektriksiz ve susuz kalmıştır. Aynı zamanda şehre giden yollar hasar
gördüğünden bir süre ulaşım sağlanamamıştır (Yılmaz, 2003).
1999 yılında Marmara depremlerinde elektrik, ulaşım ve haberleşme
Özellikle büyük afetler
sonrasında altyapı şebekeleri ağır hasarlar görmüş olup bir süre şehirle iletişim kesilmiştir. Yine bu
sistemleri büyük depremler sonucunda Ankara – İstanbul otoyolunun yaklaşık 60 kilometrelik
hasarlar görür. kısmında hasarlar meydana gelmiştir. Ayrıca TÜPRAŞ petrol rafinerisinin
bulunduğu bölgede çıkan şiddetli yangın Şekil 13.3’te gösterilmiş olup bu bölgede
yaşayan insanların tahliye edilmesine neden olmuştur.
Yaşanan bu afet sonrasında bölgede elektrik şebekelerinde iletim ve dağıtım
amaçlı kullanılan trafoların %7’si ile aynı şebekede bulunan yeraltı dağıtım
kablolarının %25’i ağır hasar görmüştür (Erdik, 2000).
Yine ülkemizde 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen Van depremi sonrası
il merkezinde su, elektrik, doğalgaz, haberleşme ve kanalizasyon gibi temel
ihtiyaçları karşılayan altyapı sistemlerinin çok fazla zarar görmemiş olması onarım
süresini kısaltmış ve aynı zamanda yardım faaliyetlerinin yapılmasına kolaylık
sağlamıştır. Ancak Van depreminde en büyük zararı gören Erciş ilçesi ve civar
köylerinde sözü edilen altyapı sistemlerinde büyük hasarlar oluşmuş ve onarımları
kısa sürede giderilememiştir (Köseoğlu, 2015).
hem de inşaat aşamasında afetlere karşı dayanıklı olacak şekilde bilgi, beceri ve
deneyimleriyle yürütecek/denetleyecek olan mühendistir (ÖİK raporu, 2014).
Mühendislik alanında yaşanan önemli sorunlardan biri de imar
düzenlemeleri yapılırken olası afetlerin göz önünde bulundurulmaması ve imar
sisteminin tek bir merkezden denetiminin sağlanamamasıdır (Yılmaz, 2003).
Günümüz teknolojisi deprem gibi büyük afetleri önceden haber
verememektedir. Bu noktada olası bir deprem sonrası hasar miktarını azaltmadaki
en büyük sorumluluk teknik elemanlara düşmektedir. Afetlere dayanıklı yapı inşası
yalnızca iyi malzeme seçimi ile değil, aynı zamanda projelerin uygun tasarımı,
uygulanması ve denetlenmesi ile gerçekleştirilebilmektedir (TBMM Komisyon
Raporu 2010).
Gelişmişlik düzeyi yüksek ülkelerde mühendislik hizmetleri alanında
uzmanlığını belgelendirmiş mühendisler tarafından yürütülmektedir. Bu
mühendislere sertifikalı- profesyonel gibi birtakım unvanlar verilmektedir. Bu
sertifikalı uzman mühendisler lisans eğitimlerini tamamladıktan sonra en az 3-5
yıllık bir deneyim edindikten sonra ilgili sınavlara girerek bu unvanları
almaktadırlar. Ayrıca bu unvanlarını yaşam boyu taşıyabilmek için sürekli meslek
içi eğitimlere ve sınavlarına girmek zorundadırlar. Ülkemizde ise yetkin
mühendislik unvanı, 1938’den beri yürürlükte olan ve 3458 sayılı Kanun’un
günümüz şartlarına uyarlama amacıyla birçok çalışma yapılmış olsa da henüz
İmar düzenlemeleri
yapılırken afetler göz gerekli güncellemeler yapılmadığından yetkin mühendislik sistemi
ardı edilmemelidir. oluşturulamamıştır (ÖİK raporu, 2014).
Tezcan ve İpek afetlerde yapıların hasar görmesinin, inşa aşamasında
yapılan bazı teknik hatalardan kaynaklandığını ileri sürmüşlerdir. Bu teknik
hataların bazıları aşağıda verilmiştir (Yılmaz, 2003):
• Binaların inşasında kullanılan yapı malzemelerinin düşük kalitede olması,
• Dolgu duvar yapımında kırılganlığı yüksek bir malzeme olan delikli tuğla
kullanılması
• Hasar gören veya yıkılan binaların genellikle giriş katlarında bulunması
gereken dolgu duvarı veya deprem perdelerinin, bu katların genellikle
ticari faaliyetler için ayrılmış olmasından dolayı yapılmamış olması
• Yüksek katlı binalar inşası için geoteknik raporların hazırlanmaması
• Yapılarda deprem kuvvetlerini karşılayacak, temele aktaracak ve
deplasmanları sınırlayacak perdelerin teşkil edilmemiş olması
• Genelde dar ve uzun boyutlandırılmış zayıf kolon imalatı
• Çekiçleme etkisi.
Yukarıdaki bu hatalara neden olanlar arasında çeşitli sorumlular
bulunmaktadır. Bu sorumlular yapı müteahhitleri, yapı projesini ve geoteknik
raporunun hazırlayan mühendis ve mimarlar, yapı denetimini gerçekleştiren teknik
elemanlar, proje onayı ile iskân ruhsatı veren yerel yönetimler ile yapı malzemesi
üreten firmalar ve uygulayan teknik elemanlardır (Yılmaz, 2003).
Tablo 13.2. 1999 Marmara ve 2011 Van Depremi Afet Yönetimi Faaliyetlerinin
Karşılaştırılması
başlanmıştır. başlanabilmiştir.
• Kalıcı konutlar yaşam alanı • Kalıcı konut alanları sadece barınma alanı
olarak tasarlanarak sosyal olarak düzenlenmiştir.
donatılarla desteklenmiştir.
Haberleşme
haberleşme sistemi normale sistemi normale dönerek iletişim
dönerek iletişim sağlanabilmiştir.
sağlanabilmiştir.
Hizmetleri
Altyapı
gibi altyapı konularında sıkıntı suyuna erişimde problemler
yaşanmamıştır. yaşanmıştır.
sorunları inceleyiniz.
• Ülkemizde yaşanan ve bu ünitede yer verilmeyen afet
yönetimi sorunlarını tartışınız.
• Ülkemizde afet yönetiminde mevzuatlarla ilgili ne tür
düzenlemeler yapılmalıdır? Tartışınız.
•Afet yönetimi “afet öncesi”, “afet esnası ve hemen sonrası” ve “afet sonrası”
olmak üzere üç aşamadan oluştuğu kabul edilmektedir. Ülkemizde afet
yönetimi kavramı AFAD kurulmadan önce genellikle afet esnası ve sonrası
aşamalarında yapılan faaliyetler olarak bilinmekteydi. Hâlbuki afet yönetimi
gelişmişlik düzeyi yüksek ülkelerde yukarıda sözü edilen üç aşamanın
Özet
tamamını kapsamaktadır. Çünkü tüm dünyada afetin zararlarını mümkün
olabilecek en asgari düzeye indirgeyebilmek amacıyla tümleşik afet
yönetimine geçilmesi ve afet öncesi aşamada (Zarar Azaltma ve Hazırlık)
yapılması gereken faaliyetlerin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi
gerekmektedir. Ülkelerde kalkınmayı sekteye uğratacak afetlerden doğan
zararların azaltılması ayrı bir öneme sahiptir.
•Etkin bir afet yönetimi sergileyebilmek için öncelikle karşılaşılabilecek
sorunların tahmin edilmesi ve bu sorunlara çözümler üretilmeye çalışılması
gerekmektedir. Ülkemizde afet yönetiminde karşılaşılan genel sorunlar
TBMM Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması Gereken
Önlemlerin Belirlenmesi Meclis Araştırma Komisyonu (2010) tarafından
araştırılmıştır. Bu sorunlar: 1-Kanunlar ve toplumun dinamikleri göz önünde
bulundurularak afet sonrası yardım ve yara sarma politikalarına öncelik
verilmesi gerekliliği 2- Yasalara ve yönetmeliklere uymamanın yeterli
yaptırımı bulunmaması 3- Afetlere maruz kalındığında afet bölgesini daha iyi
tanıyan yerel yönetimler tarafından verilmesi gereken faaliyet kararlarının
üst makamlar tarafından verilmiş olması 4- İmar düzenlemeleri yapılırken
afet konusu ihmal edilmiş olması 5- Afet ve imar düzenlemeleri, birbirinden
bağımsız ve yabancı hâle getirilmesi 6- İmar planlaması ve yapı denetimi
konusunda gerçek denetim faaliyetlerinin yapılmamış olması ve gerekli
teknik uygulama denetimlerinin gerçekleştirilmemesi 7- İmar planlaması
hakkındaki kanun ve yönetmelikler, kaynak geliştirme, örgütlenme, fiziki
düzenleme ve işletme konularında yaptırım gücüne sahip olmaması 8-
Medya araçlarını kullanarak özellikle büyük bir afet olan deprem konusunda
uzman olan bilim adamları tarafından toplumu tedirgin eden bazı
açıklamaların yapılmasının uygun bir davranış olmadığı olarak saptanmıştır.
•Ülkemizde başta deprem afeti olmak üzere afet yönetimince dikkate
alınması gereken; riskleri tanımlayamama, mevzuat kaynaklı sorunlar, kriz
yönetimi sorunları, kurtarma ve ilk yardım sorunları, ulaşım hizmetleri
sorunları, güvenlik ve asayiş sorunları, insani yardım lojistiği sorunları, geçici
barınma sorunları, altyapı sorunları ve mühendislik alanı ile ilgili sorunlardır.
•Ülkemizde yaşanan Marmara depremine hazırlıksız yakalanmış olmasına
rağmen Van Depremi sonrasında yapılan çalışmalar bu alanda bir çok
aksaklığın giderildiğini görülmüştür. Van depremi sonrasında ortaya çıkan en
büyük sorun koordinasyon eksikliğidir. Koordinasyon eksikliğinin temel
nedeni arama-kurtarma faaliyetlerini yürüten gönüllülerin ve resmî görevli
personellerin kriz merkezine danışmadan yaptığı bağımsız çalışmalardır.
•Marmara depreminde ise afet yönetimi konusunda yaşanan sorunlar; kriz
yönetimi sorunları, deprem sonrası yeni kurumsal ve yasal düzenlemelerle
ilgili sorunlar, yerel yönetimlerle ilgili sorunlar, yeniden inşa sürecinde
karşılaşılan hukuki sorunlar ve barınma konusunda kalıcı konutlarda ortaya
çıkan sorunlar şeklinde sıralanabilir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde afet yönetimince dikkate alınması
gereken sorunlardan biri değildir?
a) Afet bölgesinde geçici barınma sorunları
b) Afet sonrası kurtarma ve ilk yardım sorunları
c) Güvenlik ve asayiş sağlamada yaşanan sorunlar
d) Altyapı sistemlerinin hasar görmesi sonucu yaşanan sorunlar
e) Afetzedelere özel araç tahsisinde yaşanan sorunlar
Cevap Anahtarı
1.e, 2.c, 3.e, 4.a, 5.b, 6.d, 7.c, 8.a, 9.e, 10.b
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Canpolat, H. (1996). “Tabii Afetlerin Yönetimine Değişik bir Yaklaşım”. Çağdaş
Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt: 5
Davis, I., ve Aysan, Y. (1992). Disasters and the small dwelling-process, realism and
knowledge: Towards an agenda for the International Decade for Natural
Disaster Reduction (IDNDR). In Disasters and the Small Dwelling
Conference. Edited By: Aysan, Y. And Davis I. London: James and James
Science Publishers Ltd..
Durmuş, A. (1996). “Afete Maruz Kalan Bölgelerde Uygulamada Ortaya Çıkan
Sorunlar ve Çözüm Önerileri”. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Belediyeler,
Yıl: 10
Erdik, M. (2000). “Report on 1999 Kocaeli and Düzce (Turkey) Earthquakes.”
Istanbul: Bogazici University, Kandilli Observatory and Earthquake Research
Institute.
Ergünay, O. (1996). Afet Yönetimi nedir? Nasıl Olmalıdır? Erzincan ve Dinar
Deneyimleri Işığında Türkiye’nin Deprem Sorunlarına Çözüm Arayışları,
TÜBİTAK Deprem Sempozyumu.
Ervan, M. K. (1996). Deprem Sonrası Acil Barınma Sorunu ve Çözüm Önerileri.
Erzincan ve Dinar Deneyimleri Işığında Türkiye’nin Deprem Sorunlarına
Çözüm Arayışları, TÜBİTAK Deprem Sempozyumu.
Esen, K. (2000). “17 Ağustos 1999 Marmara, 12 Kasım 1999 Düzce Depremleri
Işığında Olası Benzeri Depremlerde Kullanılması Gereken Tecrübeler”. Türk
İdare Dergisi, Yıl: 72
Genç, F.N. (2005). “Türkiye’de Doğal Afet (Yıkım) Olayları sonrası Kent Yenileme
Uygulamaları: 1999 Marmara Depremi Örneği”. Gazi Üni. Sosyal Bilimler
Ens. Doktora Tezi.2005.
Geray, C. (1977a), “Türkiye’de Yıkım (Afet) Olayları Karşısında Önlemler ve
Örgütlenmeler”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 10, Sayı 3, Eylül.
Gündoğdu, O. (1996). Türkiye’de Yıkıcı Depremlere Karşı Alınması Gereken
Önlemler ve İstanbul Örneği. Erzincan ve Dinar Depremleri Işığında
Türkiye’nin Deprem Sorunlarına Çözüm Arayışları, TÜBİTAK Deprem
Sempozyumu Bildiriler Kitabı.
Kalkınma Bakanlığı Onunca kalkınma Planı (2014-2018) Afet Yönetiminde Etkinlik
Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2014). Ankara.
Korkmaz, S.N. ve Gündoğdu, A. (1994). “Afetler Acil Yardım Planı Gereğince
Kurulan Kurtarma ve Yardım Komiteleri”. Türk İdare Dergisi, Yıl: 66
Köseoğlu, A. M. (2015). Afet Yönetimi ve İnsani Yardım “Lojistik Süreçler ve
Uygulamalar”, 1. Baskı, Nobel Akademik Yayıncılık.
ÜNİTE
14
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Afet Veri Tabanları İle Ülkemizde Afetlerin Dağılım Bilgileri
SHELDUS
AFET VERİ TABANLARI
MANDISA
Dünya Genelindeki
Afet Veri Tabanları
APELL
UNEP
Ülkemizde Kullanılan
TABB
Afet Bilgi Bankası
305
Bilimsel Araştırmada Veri Toplama
GİRİŞ
Afetlerin meydana gelmesi özellikle gelişmekte olan ülkelerin
kalkınmalarına darbe vurmakta ve bu alanda ortaya çıkacak sorunları da
beraberinde getirmektedir. Dolayısı ile ülkelerin kendi sınırları içerisinde meydana
gelecek afetleri coğrafi bilgi sistemi ve kent bilgi sistemi gibi araçlar vasıtası ile
haritalandırmalı ve olası bir afetin etkilerini mümkün olabilen en asgari düzeye
indirgeyebilmek için afet yönetim sistemi aşamalarını etkin bir şekilde
kullanmalıdır.
Etkin afet yönetimi sergileyebilmek için yapılması gereken faaliyetlerden biri
de afet veri tabanlarının oluşturulmasıdır. Afetlerin ne sıklıkta meydana geldiği ve
bu afetlerin ne tür etkilere yol açabileceği hususlarında sistematik bilgi toplama,
planlama ve kurtarma faaliyetlerinin yürütülmesinde görev alan kurum ve
kuruluşlara büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Bununla birlikte, uluslararası afet veri
tabanlarının oluşturulmasında fikir ayrılıkları bulunmaktadır.
Zamanların kısıtlamaları, finansman ve durumun karmaşıklığına bağlı olarak
Ülkemiz coğrafi konumu afetlerde bilgi toplamak oldukça zordur. Ayrıca verilerin toplanmasında kullanılan
gereği birçok afete yöntemler, bilgi kaynakları, verilerin elde edilmesi vb. gibi alanlarda büyük
maruz kalmıştır.
farklılıklar yaşanmaktadır (Tschoegl, 2006).
Ülkemiz coğrafi konumu gereği tarih boyunca birçok afete maruz kalmış ve
yaşanan bu afetler sonucunda büyük can ve mal kayıpları yaşamıştır. Ülkemiz
Kalkınma Bakanlığınca 2014 yılında hazırlanan “afet yönetiminde etkinlik” adlı özel
ihtisas komisyonu raporuna göre doğa kaynaklı afetler, her yıl Türkiye gayrisafi
millî hasılasının yaklaşık %3’ü oranında ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Ayrıca
bu kayıpların yanı sıra iş gücü kaybı, pazar kaybı ve işsizlik gibi olumsuzluklardan
kaynaklanan kayıplarda göz önünde bulundurulduğunda bu rakam gayrisafi millî
hasılanın yaklaşık %5’ine ulaşmaktadır (ÖİK raporu, 2014).
Ülkemizde hızlı nüfus artışına ve sosyoekonomik koşullara uyum sağlamak
amacıyla özellikle büyükşehir merkezlerinde plansız kentleşmenin olduğu bilinen
bir gerçektir. Ayrıca plansız kentleşme ilgili bölgedeki sanayi, endüstri, altyapı ve
doğal çevre dengesini de büyük ölçüde etkilemektedir. Türkiye’deki yapılaşmanın
mevcut mevzuat hükümlerine uygun olarak yapılmamasının yanı sıra denetim
faaliyetlerinin de istenen seviyede olmaması afetlerde ortaya çıkacak zararların
artmasına neden olmaktadır (ÖİK raporu, 2014, Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Coğrafi konumu gereği birçok afet olayı ile yüzleşmek zorunda
kalan/kalacak ülkemizde, yerleşim bölgelerinde afetlerden dolayı oluşacak
zararları en asgari düzeye indirgeyebilmenin en rasyonel yolu, daha önceki
ünitelerde aşamaları anlatılan afet yönetiminin etkin bir şekilde uygulanması ile
gerçekleştirilebilir (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Bu ünitede dünyada kullanılan afet veri tabanları ile ülkemizde meydana
gelen afetler ve dağılım bilgileri genel hatlarıyla ele alınmaya çalışılacaktır.
• Afet Numarası
• Ülke veya Şehir Adı
• Afet Grubu
• Afet Türü ve Alt Türü
• Afet Tarihi
• Ölü ve Yaralı İnsan Sayısı
• Toplam Etkilenen İnsan Sayısı
• Tahmin Edilen Zarar
Yukarda sıralanan verilere ilave olarak diğer veriler adı altında konum
bilgileri, enlem-boylam bilgileri vb. bilgilerde bu veri tabanına eklenmektedir.
1994 yılında Latin Amerika'da Afet Önleme Sosyal Araştırmalar Ağı (LA
Red), tarafından DESINVENTAR metodu geliştirilmiş olup Karayipler, Asya ve
Afrika’da 16 ülke tarafından kullanılmaktadır. Bu veri tabanında 30 yılı aşan bir
sürede meydana gelen yaklaşık 44.000 afet olayı kayıt altına alınmıştır (Tschoegl
vd., 2006).
günümüze kadar 700'den fazla veri girişi yapılmıştır. Veri tabanında arama yapmak
için kullanılan değişkenler konum, felaket türü veya felaket zamanına göre arama
yapılabilmektedir. Yapılan bu aramalar sonucunda afetlere ait aşağıdaki bilgiler
elde edilebilmektedir (Tschoegl vd., 2006):
• Afet türü
• Afetin meydana geldiği yer
• Ölü ve yaralı sayısı
• Tahliye edilen bölgeler
• Afetin neden olduğu ekonomik kayıplar.
Ayrıca bu veri tabanında, kayıp tahminleri için yararlı olan kaynakların
referansları da sunulmaktadır.
Avustralya hükûmeti tarafından desteklenen EMA (Acil Durum Yönetimi
Avustralya) Afetler Veri tabanı, ulusal düzeyde gerçekleşen bütün doğal ve
teknolojik afetlerin kayıt altına alındığı veri tabanıdır. EMA veri tabanı, kamuya
açık olmakla beraber 1622 yılından günümüze kadar meydana gelen afetleri kayıt
altına almıştır. Bu veri tabanına veri girişi yapılmasına dair kriterler aşağıda
sıralanmıştır (Tschoegl vd., 2006):
• 3 veya daha fazla ölüm olayının yaşanması
• Afette 20 kişinin yaralanması veya hastalanması
• Bina ve altyapı sistemlerinin zarar görmüş olması
• Tarımsal, çevresel veya temel hizmetlerin aksaması durumu
• Ticari veya endüstriyel faaliyetlerin aksaması
• Tahmini toplam 10.000.000 Avustralya Doları ya da daha fazla bir maddi
zarara yol açacak tahliye faaliyeti gerçekleştirilecek olması.
Ayrıca bu veri tabanı afetin süresi, ekonomik zararların hesaplanması ile
birlikte ölen, yaralanan, etkilenen, evsiz kalan ve tahliye edilen afetzedelerin sayısı
hakkında ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır (Tschoegl vd., 2006):
Amerika Birleşik Devletleri’nde depremlerle ilgili olarak topluma açık
uluslararası USGS (United States Geological Survey) adı verilen bir veri tabanı
oluşturulmuştur. Bu veri tabanının veri kaynağı Ulusal Deprem Bilgi Merkezi’dir.
Bu veri tabanında, geçmişteki depremler tarih, büyüklük, konumu (harita ile) ve
hafızalarda iz bırakan yaşanan olaylar kullanılarak arama yapılabilir. Ayrıca veri
tabanı, büyüklüğü 6.5 veya daha büyük olan depremler, ölümlerin veya
yaralanmaların yaşandığı depremler veya önemli hasarlara neden olan depremler
kategorilerinde de arama yapılabilmektedir. 1977 yılından bu yana bu veri
tabanına veri girişleri yapılmaktadır. Bu veri tabanında son 8 – 30 gün aralığında
meydana gelen tüm depremler kayıt altına alınmaktadır (Tschoegl vd., 2006):
Bu raporlar bazı afetler için çok detaylı bilgilerle, bazı afetler için ise iş
yükünden dolayı yüzeysel bilgilerle hazırlanmıştır (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Bu proje kapsamında hazırlanan verilerin CBS’ye aktarımında bazı
belirsizliklerle karşı karşıya kalınmıştır. Bu belirsizliklerden bazıları genel hatlarıyla
incelenmeye çalışılacaktır.
Yerleşim birimlerinde afet etüt raporları, ilgili yerleşim biriminde afet
olayının tekrar yaşanması veya Afet İşleri Genel Müdürlüğünün genel kontrol
etütlerinde ya da yer seçimi çalışmaları kapsamında hazırlanmış olabilir. Bu yüzden
tekrarlayan afet olaylarını diğer afet faaliyetlerinden ayırmak pek mümkün
Afet verileri CBS’ye
olmamıştır (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
aktarılırken bazı
belirsizliklerle Bu raporların oluşturulmasındaki bir diğer belirsizlik ise afet türüne göre
karşılaşılmıştır. afetzedelerin ayrımının yapılmamış olmasıdır. Örneğin bir afet bölgesinde hem
heyelan ve hem de deprem afetlerine maruz kalan afetzedelerin hangi afet
türünden ne kadar etkilendiği bilgilerine ulaşılamamıştır. Bu tür sorunlardan dolayı
verilerin bazıları yorumlara dayalı olarak elde edilmiştir (Gökçe, Özden, Demir,
2008).
Afet etüt raporları içerisinde yer alması gereken afete maruz kalan
bölgelere ait haritalar ölçeksiz krokiler şeklinde hazırlanmıştır. Ayrıca kırsal alanda
meydana gelen afetlere ait koordinat bilgileri bulunmadığından, yerleşim
birimlerinde gerçekleşmiş gibi CBS’ye aktarılmıştır (Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Farklı coğrafi konumlarda meydana gelen afet olayları semt ve mahalle
bazında değil, sadece yerleşim birimi bazında yapılmıştır. Örneğin Çankaya
içerisindeki farklı mahalle ve semtlerde farklı tarihlerde meydana gelen heyelan
olayları sanki Çankaya merkezde gerçekleşmiş gibi tek noktada gösterilmiştir
(Gökçe, Özden, Demir, 2008).
Afet etüt raporlarından elde edilen verilerin yaklaşık %3’lük kısmı CBS’ye
aktarılamamıştır. Bu yüzden bazı mekânsal sorgulamalar yapılamamaktadır.
Bunların sebepleri ise;
• İlgili bölgenin zaman içerisinde baraj, gölet gibi yapıların altında kalması,
• Söz konusu yerleşim biriminin haritalara işlenmemiş olması,
• Veri tabanına veri girişi esnasında yapılan hatalar,
• Yerleşim biriminin isminin değiştirilmesi sonucu haritalarda
bulunamaması, şeklinde sıralanabilir.
Ülkemizde 2014 yılında
Türkiye Afet Bilgi Sonuç olarak Türkiye’de yaklaşık son 50 yılda meydana gelen afetler Afet
Bankası (TABB) Bilgi Envanteri Projesi kapsamında %90 doğruluk oranı ile kayıt altına alınmıştır.
kurulmuştur.
Yüksek Öğretim Kurumları, Sivil Toplum Kuruluşları (STK), Belediyeler ve
kamu kurum/kuruluşları tarafından hazırlanan ancak diğer kullanıcılar tarafından
erişilememiş dokümanlarda kullanılarak AFAD Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi
Başkanlığı tarafından yürütülmekte olan Türkiye Afet Bilgi Bankası (TABB) projesi
kapsamında 11 Mart 2014 tarihinde yayına başlayan TABB sistemi kurulmuştur.
Afetlere karşı hazırlıklı olunması ve olası afet zararlarını mümkün olabilen en
asgari düzeye indirgenebilmesi için tüm belge ve kaynakların bir arada tutulması,
işaretleri ile görüntüleyebilmek için afet türü (deprem, çığ, heyelan vb.)
girilmelidir. Yalnızca afet türünün girildiği sorgulamalarda Türkiye geneli o afete
dair yer imleri harita üzerinde gösterilmektedir. Ayrıca afetin meydana geldiği
konum bilgileri (il, ilçe, belde, köy, mahalle) ile başlangıç ve bitiş tarihi
kriterlerinden biri veya her ikisi girilerek detaylı haritalandırma yapılması da
mümkündür.
Analiz modülü üzerinde bulunan diğer bir sorgulama türü ise “Afet Sorgu”
sistemidir. Bu sorgulama sisteminde sadece sorgulanacak afet türü (deprem,
fırtına, çığ, yeraltı suları yükselmesi, böcek istilası vb.) seçilerek Türkiye geneli
sorgulama yapılmasının yanı sıra yine aynı sayfada bulunan ve aşağıda verilen
kriterlerden biri/birkaçı/hepsi seçilerek ülkemizde meydana gelen afetlerle ilgili
bilgilere ulaşılabilmektedir. Olaya Bağlı başlığı altında yapılabilecek sorgulamalar
(https://www.afad.gov.tr);
• Ölü Sayısı,
TABB sistemi sayesinde • Yaralı Sayısı,
afetler, belirli kriterlere • Yıkılan Bina Sayısı,
göre aranabilmektedir.
• Hasarlı Bina Sayısı,
• Evsiz Kalanlar,
• Etkilenenler,
• Tahliye Edilenler,
• Yer Değiştirenler,
• Zarar Gören Hastane,
• Kayıp İnsan Sayısı,
• Zarar Gören Yol,
• Zarar Gören Tarım Alanı,
• Büyükbaş Hayvan Kaybı,
• Zarar Gören Eğitim Kurumu,
• Küçükbaş Hayvan Kaybı,
• Etkilenen Alan
şeklindedir. Ayrıca Olayda Etkilenen Sektörler kısmında bulunan aşağıdaki
kriterler seçilerek sorgulama yapma imkânı da kullanıcıların hizmetine
sunulmuştur (https://www.afad.gov.tr):
• Su Kaynakları
• Kanalizasyon
• Sağlık
• Eğitim
• Sanayi
• Ulaşım
• Haberleşme
• Enerji
• Kurtarma
• Tarım
• Diğer Sektörler.
Yukarıda sözü edilen tüm kriterler üzerine belirli bir zaman aralığında
inceleme yapılabilmesini de sağlamak için aynı web sayfasına başlangıç ve bitiş
tarihlerinin girilebileceği kısımlarda eklenmiştir.
TABB sistemi Analiz Modülü’ nün son sorgulama birimi olan raporlar başlığı
altında ise afet türü, il, ilçe bilgileri ile başlangıç ve bitiş tarihleri girilmeden
geçmişten günümüze kadar ülkemizde meydana gelen afetlere ilişkin istatistiksel
verilere ulaşmak mümkündür. Ayrıca afet türü, il/ilçe bilgileri ile başlangıç ve bitiş
tarihleri girilerek aşağıda sıralanan afet türleri için istatistiksel bilgilere ve
grafiklere erişim sağlanabilmektedir (https://www.afad.gov.tr):
Örnek
ülkemizde 01.01.1950 yılından günümüze kadar meydana gelen afet
sayıları, bu afetlerde hayatını kaybedenlerin sayıları, yaralı sayıları
ve hasar gören bina sayılarını gösteren grafikler sırasıyla Şekil 14.1,
Şekil 14.2, Şekil 14.3 ve Şekil 14.4’ te gösterilmiştir.
Şekil 14.1. 1950 Yılından Buyana Ülkemizde Meydana Gelen Afet Sayıları Bilgi Kartı
Şekil 14.2. 1950 Yılından Buyana Ülkemizde Meydana Gelen Afetlerde Hayatını Kaybeden Kişi
Sayısı Bilgi Kartı
Şekil 14.3. 1950 Yılından Buyana Ülkemizde Meydana Gelen Afetlerde Yaralanan Kişi
Sayısı Bilgi Kartı
Şekil 14.4. 1950 Yılından Buyana Ülkemizde Meydana Gelen Afetlerde Hasar Gören Bina
Sayısı Bilgi Kartı
Şekil 14.5. 1950 Yılından Buyana Afetlerde İl Bazında Hayatını Kaybedenlerin Sayısı
Bireysel Etkinlik
verecek bilgi kartını TABB sisteminden elde ediniz.
• Ülkemizin afet veri tabanı olan Türkiye Afet Bilgi Bankası
(TABB) sisteminin iyileştirilmesi için neler yapılabilir?
Tartışınız.
• TABB sistemi haricinde yeni veri tabanları oluşturulmasına
gerek var mıdır? Tartışınız
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi afet veri tabanı oluşturulmasında kullanılan
metotlardandır?
a) EM-DAT
b) SHELTER
c) MARKER
d) INVENTER
e) CONVERTER
10. Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde 2014 yılında kurulan Türkiye afet Bilgi
Bankası Sisteminin temel amaçları arasında gösterilemez?
a) Tüm belge ve kaynakların bir arada tutulması
b) Ülkemizde nüfus dağılımının belirlenmesi
c) Geçmiş verilerin analiz edilebilmesi
d) Yaşanan afetlerle ilgili istatiksel bilgiler elde edilebilmesi
e) Afet verileri kullanılarak afetlerle ilgili grafik ve histogramlar elde
edilebilmesi
Cevap Anahtarı
1.a, 2.c, 3.e, 4.a, 5.b, 6.d, 7.c, 8.a, 9.e, 10.b
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Gökçe, O., Özden, Ş., Demir, A. (2008). Türkiye’de Afetlerin Mekânsal ve
İstatistiksel Dağılımı. Afet Bilgileri Envanteri. Bayındırlık Ve İskân Bakanlığı
Afet İsleri Genel Müdürlüğü Afet Etüt Ve Hasar Tespit Daire Başkanlığı,
http://antalya.afad.gov.tr
Kalkınma Bakanlığı Onunca kalkınma Planı (2014-2018) Afet Yönetiminde Etkinlik
Özel İhtisas Komisyonu Raporu (2014). Ankara.
Tschoegl, L., Below, R., & Guha-Sapir, D. (2006). An analytical review of selected
data sets on natural disasters and impacts. Louvain: Centre for Research on
the Epidemiology of Disasters. April 2-4, 2006, Bangkok – Thailand.
www.afad.gov.tr
www.unep.org/apell/
325