Aladdinin Sihirli Lambası

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 33

1

Aladdin Ve Sihirli
Lambası

2
2018
www.hikayelerimiz.com
3
B ir ülkede Abdullah adında yoksul terzi ve ailesi yaşardı. Bu
adamın, Aladdin adında bir oğlu vardı.Bu ele avuca sığmaz ya-
ramaz. Babasının dediklerine pek kulak asmaz, dediklerini dinlemezdi.
Yoksul terzi aniden rahatsızlandı, birkaç gün sonrada vefat etti.
Yoksul terzinin yakın akrabaları ve akrabaları uzakta yaşadığından ,Eşi ve oğ-
lu aladdin’ e bakacak kimseleri yoktu. Terzinin bıraktığı birkaç kuruş kısa za-
manda harcanıp tükenince beş parasız kalan kadın para eden eşyaları
satmaya başladı ama onlarda bitince çaresiz karın tokluğuna başkalarına hiz-
met etmeye başladı.
Hizmetçilik ve çamaşır yıkayarak eve sadece ekmek alabilen kadın zor günler
yaşıyor, bu durum aladdin’in pek umurunda değildi. Arkadaşları ile koşturu-
yor oynuyor annesi söylemesine rağmen ona yardımcı olmuyor. Zavallı kadın
onun için çabalamasına rağmen onun umarsız tavırlarına içten içe üzülüyor-
du. Bir sabah Aladdin sokağa çıkıp arkadaşlarıyla oyun oynar iken o sabaha
kadar o şehirde tanınmayan gizemli bir büyücü gelerek, Etraftan sorup
soruşturup aladdin’ i buldu ve yakın zamanda babasının vefat
ettiğini başka akrabalarının olmadığını da öğrenince , hemen oyun oynayan
çocuğun yanına gelerek
“Aladdin! Sevgili yeğenim, ben senin amcanım, Sevgili ağabeyimi ve sizi ziya-
rete gelmiştim ki onun vefatını öğrendim. Sen şu parayı al yarın akşam size
yemeğe geldiğimde her şeyi anlatacağım” dedi ve oradan uzaklaştı. Aladdin
içerisinde beş altın bulunan kese’ yi koşarak annesine verdi. Annesi
“Aman Allah’ım bu gerçek mi? Rüya olmalı Hep dua ediyordum Allah duaları-
mı kabul etti.” dedi ve aladdin’ e dönerek babanın akrabaları uzakta yaşadı-
ğından tanımıyorum bir yanlışlık yoktur umarım.

4
5
Aladdin
“Bilmiyorum ama bana sarılıp yarın akşam yemeğine gelerek her şeyi anla-
tacağım dedi ve gitti” Ertesi sabah kadıncağız pazara giderek akşam yeme-
ği için alışveriş yaptı. İlk defa evine gelen akrabalarına mahcup olmamak
için çeşitli yemekler hazırladı. İşleri bitiren kadın sofrayı hazırlayarak bekle-
meye başladı. Hava hafif kararmaya başlamıştı ki büyücü kapıyı tıklattı. Bü-
yücü feryat figan ağlayıp

6
“Ah! Sevgili ağabeyciğim, bizi bırakıp gittin demek yengem ve çocukların
bundan sonra bana emanet gözüm gibi bakacağım onlara ” diyerek biraz sız-
landıktan sonra, büyücü sofraya oturdu yenilip içildi.
Büyücü, saf kadını kandırmak için onlarca yalan söyledi.Kadın kocasının ak-
rabalarını tanımadığından inanmıştı.Büyücü

“Yıllarca Basra, Şam ve bir çok vilayette ticaretle uğraştım zengin oldum.
Buraya yoksulluk çeken ağabeyime yardım etmek için gelmiştim ama kısmet
değilmiş.” kadın “Rahmetli bize çok şey bırakmadı. Dükkanı ve kumaşları
sattık onlarla geçimimizi sağlayamadık, zor günler yaşadık” Büyücü
“Merak etmeyin yengeciğim ben aladdini yanıma alacağım ona ticareti öğre-
tip çarşıda bir kumaş dükkanı açacağım bu iş biraz zaman alabilir. Onun için
tek başına sıkıntı yaşamaman için para bırakcağım biz tekrar şehre dönene
kadar onunla geçinirsin ” diyerek ona içinde para olan bir kese bıraktı.

Sabah büyücü gelerek onları şehirdeki pazara görtürdü.Oradan, hem alad-


dine hem kadına güzel elbiseler aldı. Kadın onun gerçekten uzakta yaşayan
zengin akrabaları olduğuna ikna olmuştu. Aladdin’in amcasıyala gitmesinde
bir kötülük olmayacağını düşünerek onları uğurladı. Aladdinin aklına o za-
man a kadar büyücünün amcası olmayacağına dair bir fikir gelmemişti. Uzun
süre yürüdüler ilk gece sorun olmadı. Hava kararınca amcası ve aladdin yatıp
Dinlendiler.

7
Amcası gece boyu aladdin’ in anlamadığı bir dilde bir şeyler mırıldaması-
na rağmen onunla hiç konuşmadı. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte uyanıp bir
şeyler yedikten sonra tekrar yola koyuldular. Uzun yürüyüş sonrasında,
Aladdin ;
“Amca çok yoruldum daha yürüyecekmiyiz ?” diye amcasına sordu.
Büyücü ;
“Çocuk daha yeni yola çıktık, konuşma yürümeye devam et ” dedi.
Uzun yürüyüş sonrası öğlen bir ağacın gölgesinde yenilip içildi ve güneşin
sıcaklığı yerini hafif esintiye bıraktığında tekrar yola çıktılar.
Aladdin amcasının kızacağını düşünerek soru sormaya çekinmekteydi.

8
Öğlen olduğunda bir ağaç gölgesine oturdular. Büyücü, Aladdine yanına otur-
masını işaret ederek, yanına oturttuktan sonra karşılarındaki dağı işaret
ederek “Tam gösterdiğim yere doğru bak sevgili yeğenim şu karşı dağları
görüyormusun?”
Aladdin “Evet amca görüyorum.”
Büyücü “İşte gideceğimiz yer orada ”
Aladdin “Ama amca orada şehir göremiyorum”
Büyücü güldü “Meraklanma altından daha fazlası bizi bekliyor”
Yine akşam olmuştu. Aladdin çalı çırpı toplayıp bir ateş yaktı. Amcası ile Ye-
mek yediler o sıra
“Amca babam ve siz nasıl? Ayrı düştünüz neden sizden uzak bir yere geldi”
9
Beklenmedik bu soru karşısında kekeleyen bir büyücü “Şey babamız balıkçı-
lık yapardı. Bize bakamayınca baba ile ticaret yapmak için oradan ayrıldık ”
Aladdin
“Balıkçı mı?! Babam bir kardeşi olduğundan hiç bahsetmedi bize”
Büyücü toparlamak için
“Baban ile Bağdat a gittiğimizde sorun çıktı uzun zamandır küsmüştük”
Aladdin ses etmedi ama içinden amcası sandığı kişi den şüphelenmiştir.

Çünkü babası her zaman terziliği kendi babasından öğrendiğini onunda bir
terzi olduğunu söylerdi.
Diğer sebep ise aladdin bir gün babasına giderek
“Baba Bağdat nasıl bir yer ” diye sorduğunda. Babası “Bende bilmiyorum
oğlum hiç gitmedim ama büyük bir şehir olduğunu biliyorum ” demişti.

10
Sabah başlayan uzun yürüyüş sonrası, akşam olmak üzereydi
alaca karanlıkta dağın eteklerine vardılar. Büyücü, aladdin’e
hemen bir ateş yakmasını söyledi. Ateş yandıktan büyücü bağırarak,
aladdin’in anlamadığı dilde bir şeyler söyledi.Ateşin hemen yanında
koca bir kaya üzerinde duran halka belirdi. Büyücü, aladdin’e
“Babanın adını söyle ve taşı kaldır, aladdin” Aladdin amca o taş çok büyük
Büyücü ”Sen dediğimi yap yeter” Aladdin “Abdullah oğlu aladdin” dedi
halkayı tutup çekip attı. Kaya ona kuş tüyü kadar hafif geldi. Kayanın altında
merdivenle inilen karanlık bir kuyu belirdi. Büyücü “Hadi yeğenim in aşağı”
Aladdin korkarak “Ben inemem çok karanlık, hem çok dar tekrar nasıl?
Çıkarım oradan amca” Büyücü parmağından bir yüzük çıkarıp aladdin’in
parmağına taktı. Büyücü “Korkma bu sana verdiğim yüzük büyülüdür. Bir
sorun çıkarsa üzerindeki taşı ovala seni kurtaracaktır.”
Aladdin “Peki inince aşağıda ne yapacağım, amca”

11
12
Büyücü anlatmaya başladı. “Aşağı indiğinde bir süre yürü üç tane kapı olan
yere geldiğinde ortadaki kapıyı aç, sakın diğerlerine dokunma güzel bir bah-
çeye gireceksin altınlar, gümüşlerle kaplı duvarlar elmas, zümrüt, yakut ve-
ren ağaçlar göreceksin dediğim gibi bunların hiç birisine dokunma yoksa
bahçenin koruyucusu Arslan seni param parça eder. Bahçenin bitiminde al-
tınla kaplı bir duvar üzerinde yanan bir yağ lambası var. O lambayı söndür
ve bana getir bu sayede kazanacağımız paraların yarısı senin yarısı benim
olacak.”
Aladdin korkarak aşağı indi dar kuyu bir anda genişledi ve üç kapının oldu-
ğu yere geldi. Büyücü’ nün dediği orta kapıdan geçtiğinde o karanlık birden
bire renga renk aydınlanmış bir ormanı andıran başka bir yere açılıyordu.
Bu ormanda ağaçların meyveleri elmas, zümrüt, yakuttu. Hayatında daha ön-
ce hiç renkli taşları görmemiş olan aladdin bu yere dökülmüş taşlardan tüm
ceplerine doldurdu. Sonra yanmakta olan lambayı söndürüp, yanına aldı.
Karşısına Arslan çıkacağını düşünerek koridorda koşmasına rağmen
gelen bir şey olmadığını anlayınca rahatladı. Amcası sandığı kişini neden?
Sürekli yalan söylüyordu.
Üstelik şehre ticaret için gittiklerini söyleyerek onu bu dağ başına getirmiş
büyü ile görünmeyen bir kapıyı açan daha önce tanımadığı birisine güven-
mek aptallık olurdu. Aladdin merdivenleri tırmandı en tepeye kuyunun ağzı-
nın daraldığı yere ulaştığında çıkamadı.
Çünkü bütün ceplerine doldurduğu taşlar onun dar yerden geçmesini engel
oluyordu. Aladdin, Büyücüye seslendi “Amca bana yardım et! Bana sıkıştım
çıkamıyorum” Büyücü “Aptal çocuk tabi çıkamazsın, ceplerine doldurduğun
şeyler engelliyor çıkar at onları bana lambayı ver. Acele et Geçit kapanmak
üzere! ” Aladdin “Çıkmama yardım et önce”
Büyücü “Aptal çocuk ver dedim sana o lambayı bana hadi”
Aladdin “Hayır”
Büyücü “O zaman orada sonsuza kadar kal” dedi ve aladdin’in elini bıraktı.
Merdivenden aşağı yuvarlanan aladdin kuyunun ağzının yavaşça kapandığını
gördü. Aladdin ağlayıp bağırıyordu “Hayır amca beni burada bırakma” Uzun-
ca bir süre ağladı, anladı ki o kişi amcası değildi.
13
Gerçek amcası onu asla orada bırakmazdı. Tekrar kapıların olduğu yere
giderek oradan bir çıkış aramaya kara verdi ama artık orada kapılar yoktu.
Merdivenlerin üzerine oturup ağladı. Bir süre uyuduktan sonra uyandığında
tekrar düşüncelere daldı.Elinden bir şey gelmediğine üzülüyordu.
“Anneciğim seni hep üzdüm, bir daha seni göremeyeceğim” göz yaşlarıyla
ıslanan elini üzerine sildiğinde bir duman ve ışık içerisinden bir yaratık belir-
di. Yüzüğün cini “Emriniz nedir? Efendim.” Ne olduğunu anlamayan aladdin
korkarak “Eve, görür beni eve gitmek istiyorum” dedi. Aladdin bir anda eve
gelmişti. Annesi aniden beliren aladdini görüp şaşırdı. “Oğlum sen ne zaman
geldin ya amcan nerede?” Aladdin olanı biteni annesine anlattı.
Annesi “Seni göndermekle ben hata ettim” dedi.

14
15
Büyücnün giderken aladdin’in annesine bıraktığı altınlar bitmişti üzereydi.
Evde yiyecek hiç bir şey Aladdin hala yaşadıklarının ne olduğunu anlamaya
çalışıyordu. Bir sabah aladdinin annesi bir köşeye koyduğu lambayı eline
alıp temizlemek için bezle silerken bir yandan “Bu eski lamba temizlenince
belki biraz para verirler” diye aklından geçiriyordu.Aniden lambanın içeri-
sinden o zaman kadar görmediği tuhaf bir şey çıktı. “Dile benden ne diler-
sen” kadın korkudan yere yığıldı.
Aladdin yüzüğün cin’ ini gördüğünden olana bu defa şaşırmadan “Bize bir
sofra hazırla acıktım” dedi. Lambanın cini “Emriniz başım üzerine” dedi.
Kaybolduğunda altın ve gümüş kapları içerisinde çeşitli yemekler ve meyve-
lerin olduğu bir sofra kurulmuştu bile, annesi ile günlerce yediler bitireme-
diler.

16
Güzel meyve tabaklarından bir tanesi boşalınca aladdin indiği kuyudaki
ormandan topladığı renkli taşları ceplerinden çıkarıp tabağa doldurdu. Bir
kenara koydu. Sofradaki tüm yiyecekler tükenince geriye altın ve gümüşten
kapları kalmıştı.
Tepsi ve Tabakların ne kadar değerli olduğunu bilmeyen aladdin parasız
kalınca bunları götürüp çarşıda sattı. Çarşıda bu değerli eşyaların altından
ve gümüşten olduğunu bilen bir bezirgan az para vererek hepsini alır. Artık
ne zaman bir ihtiyaçları olsa lambayı ovarak çağırdıkları cinden onlara sofra
kurmasını ister. Yemekler bitince tepsi ve tabaklar pazarda satılarak diğer
ihtiyaçların alınması için kullanılmaktadır.

17
Bir gün aladdin Pazarda gezerken davullar çalınarak tellallar bağırmaktay-
dı.
“Duyduk, Duymadık Demeyin! Prenses yasemin ve mahiyeti çarşıdan geçe-
ceği için o çarşıdan geçene kadar, çarşıda pazara gitmek ona bakmak
yasaktır. Çarşıda gezen ona gizlice bakanlar idamla cezalandırılacaktır.”
Aladdin tüm yasaklara rağmen merak ettiğinden bir kapının arkasına sakla-
narak bakar ve ona aşık olur.
Akşam olduğunda annesi önündeki yemekleri yemediğini görünce sorar
“Arslan oğlum neyin var? neden yemiyorsun yemeğini?”
Aladdin “Bir şeyim yok ” dedikten sonra gidip yattı.

18
Ertesi sabah Annesi yine aladdini öyle görünce “Söyle oğlum sana ne
oldu?” Annesi biraz ısrar edince, Aladdin derdini anlatır. Gizlice baktığını
onu çok beğendiğini evlenmek istediğini söyler.
Annesi “Oğlum her şey dengi dengine padişah kızını bizim gibi çulsuza
verir mi?” dedi ama aladdin onu dinlemedi. “Anne yarın mağaradan getir-
diğim taşların olduğu kaseyi alıp padişaha hediye olarak götür. Ömründe
böyle çeşitli renkte taşlar görmediğinde beğenecektir. Beni sorarsa zen-
gin bir tüccar olduğumu söylersin”
Anne oğlunu kıramaz, gönülde ferman dinlemez diyerek sabah padişahın
sarayına gider. Saray girişinde kralın vezirleri ve danışmanları vardır. Bir
çok kişi padişahla görüşmek için sıra beklemektedir. Padişahın danış-
manlarından birisi gelerek “Sen kadın ne işin var padişahla?”

19
Kadıncağız biraz korkarak ve çekinerek “Oğlum gönderdi” dedi.
Danışman bir kahkaha attıktan sonra “Bre! Kadın biz her oğlu göndereni
padişahla görüştürsek devlet işlerine vakit kalmaz var git yoluna” dedi.
Kadın ısrarla “Benim oğlum bildiğiniz kişilere benzemez hem zeki, hem be-
cerikli hemde zengin birisi ayrıca bu taşları padişaha hediye gönderdi”
Hayatında bu kadar büyük ve parlak ve renkli taşları ilk kez gören danışman
hemen padişaha haber verdi.
Padişah “Gelsin bakalım kadıncağız isteği neymiş öğrenelim” Vezirler çok
geçmeden kadını padişahın huzuruna aldılar. Padişah “Gel bakalım şöyle
yakınıma bana hediye getirmişsin görelim” Kadın tabağı yaklaştırıp üstünde-
ki örtüyü açınca padişahın gözleri fal taşı gibi açıldı.
Padişah “Var git oğluna hediyesini kabul ettiğimi söyle”
Kadın utana sıkıla efendim “Bir ricamız vardı.”
Padişah “Tamam, anladım söyle bakalım ricanı.”

20
21
Kadın “Padişahım sağlığınıza duacıyız, niyetimiz hayırlı bir iş, Allah’ın emri
peygamberimizin kavli ile kızınız prenses yasemine talibiz.”
Padişah bu teklife çok şaşırır kızını evlendirmek gibi bir niyeti yoktur. Veziri
padişaha yaklaşarak kulağına “Efendimiz, prenses yasemine talip olan her
kimse kendisinde bu cüreti görebiliyorsa güçlü birisidir. En azından getirdiği
değerli taşların hatırına ondan yapamayacağı bir şey isteyelim. Zaten dileği-
nizi yerine getiremeyince bir daha ısrar etmez ve kapınıza gelmez.”

Padişah “Aferim vezir zeki adamsın.” Kadına dönerek padişah “Ne de olsa
benim kızım prenses senin oğlun ne iş yapar.” Kadın, aladdinin daha önce
söylediği gibi “Uzun zamandır ticaretle uğraşır evine yeni zengin bir tüccardır
kendisi” dedi. Padişah “Ya! öyle mi? O zaman kızım için istediğim çeyizleri
yarın sabah saraya gönderirse onunla evlenmesine razı olurum 40 köle elle-
rinde gümüş tabaklar içerisinde elmas taşısınlar, 40 deve yükü altın kızımın
düğün masrafları için kullanılmak üzere saraya getirilsin. Aksi taktirde bir
daha sarayıma böyle bir istekle gelirse kellesini vurdururum.” Kadın
“Padişahım istediğiniz şeyleri hazırlamak zaman alacaktır. Bize 1 hafta süre
verseniz ” Padişah “Ben söyleyeceğimi söyledim yarın isterim işte o kadar”
Diyerek kadına çıkmasını işaret etti. Kadın koşturarak eve gitti olan biteni an-
lattı. Aladdin “Neyse bizim lamba için zor olmasa gerek.” dedikten sonra
lambayı ovarak cini çağırdı. Sabah olmadan istenenler hazırdı. Ertesi sabah
aladdin kendisi ipek ve süslü kıyafetler binerek beyaz bir atın üzerine bindi.
En önde 40 kölenin elinde değerli taşlar dolu kaseler vardı. Onların arkasın-
da beyaz ata binmiş aladdin, onun arkasında altın yüklü develer. En arkada
ise 4 tane fil üzerinde yüklü meyve ve sıcak ekmek vardı. Çarşıya giren köle-
lerin arkasındaki beyaz at üzerindeki,

22
Aladdini görenler onu prens yada kral zannettiler alkışlarla yavaşça şehir
pazarından geçerken halkı unutmayıp fillerin üzerindeki ekmekler, meyveler
halka dağıtıldı. Halk bu hoş ikramlar karşısında “Çok yaşa!” diye bağırarak
tezahürat ve alkışlarla aladdin’i karşıladı. Bu sesler saraydan da duyuluyor-
du. Padişah vezirine “Git bir bak bakalım dışarıda neler oluyor? ” dedi.
Vezir gördüklerine inanamadı. Bu kadar kısa zamanda padişahın istedikleri-
ni hazırlamak imkansızdı. “Padişahım! Padişahım! Prensesi almaya geliyor-
lar ” dedi.
Padişah içinden, her ne kadar kızımı evlendirmek istemesem de vazgeçer-
sem bana yakışmaz. Demek ki gerçekten çok zengin olmalı diyerek gelen he-
diyeleri kabul etmek zorunda kaldı. Padişah aladdin ve annesini sarayında
ağırlayıp ziyafet verdi. Padişah “sana kızımı vermeden son şartım sarayımın
karşısına yarın akşama kadar büyük bir konak yatırman yoksa kızımla ev-
lenmeyi unut ” dedi.
23
24
Ertesi sabah padişah uyandığında gözlerine inanamadı. Sarayın tam karşısın-
da süslü kubbesi pırıl, pırıl parlayan bir köşk durmaktaydı. Fakat bu yapıya
köşk demek haksızlık olurdu çünkü padişahın sarayı bile bu kadar güzel ve
ihtişamlı değildi.
Padişahın başka bahanesi kalmayınca kızı prenses yasemini 40 gün 40 gece
düğünle evlendirdi. Aladdin ve Anası çok mutluydular evlerinde hizmetçiler.
Çeşit, çeşit yemekler davetler veriliyordu. Hem zaten padişahla akraba
olmuşlardı.

Aladdin ve ailesi mutlu mesut yaşarken yıllardır o şehre uğramamış olan biri
çıka geldi.

Bu hepimizin tanıdığı amcanım, diyerek aladdin’ i mağaraya hapseden büyü-


cüden başkası değildi. Pazarda dolaştı sarayın karşısında duran muhteşem
köşkün kimin yaptırdığını, sahibinin kim olduğunu sordu. Büyücü aldığı yanıt
karşısında küçük dilini yutacaktı. Kentte bu köşkün bir gece de yapılıp ortaya
çıktığını aladdinin padişahın güzel kızı prenses yaseminle evlenmek için ülke-
nin hazinesindeki altınlardan daha fazla çeyiz verdiğini anlattılar.
Büyücü aladdin’in mağarada ölmeyip lamba ile evine döndüğünü anlamıştı.

25
Büyücü günlerce planlar yaptı.Köşke girmeye çalıştı, Başaramadı. Bir gün
Pazar da gezerken bir lamba satıcısı gördü. Çeşitli renkte ve büyüklükte yağ
lambası vardı. Biraz pazarlık ettikten sonra büyücü tüm lambaları satın aldı.

Kılık değiştirerek tüccar gibi giyindi. Up uzun bir ağaç dalını keserek her bir
dalına sıra ile elindeki tüm lambaların hepsini bu sopaya geçirdi. Her gün
aladdin’ in evden çıkmasını bekledikten sonra pazarın kenarındaki köşkün
etrafında “Hadi lambacı geldi. Eski lambalarınız, Hint’ ten yemenden gelen
güzel lambalar ile değiştirilir.”

Prenses yasemin “Hizmetçiye git şu adamı susturacak bir yol bul” dedi.
Hizmetçi “Hanımım sizin odada duran eski püskü çirkin lambayı adam
verelim, hem yenilenmiş olur, hem daha güzel bir lamba alır koyarız beyi-
mizde beğenir” dedi.
Prenses “Aman tek adam susun, gürültü etmesin başka bir şey istemiyorum
gerisi sana kalmış” dedi.
Hizmetçi elinde sihirli lambayı sallayıp “Hey! Lambacı bak bana, Al şu de-
ğiştir üste kaç para istersin, ha bu arada bu köşkün etrafında dolaşıp bağır-
manı hanım istemiyor ona göre” dedi. Sihirli Lambayı gören büyücü “Bu
eski lambaya karşılık hangisini istiyorsan alabilirsin para filan istemez”
dedi.

26
Hizmetçi pek memnun olup sihirli lambayı beğendiği iki lamba ile değiştirip
sevinçle koştura koştura prenses yaseminin yanına koştu. Bahçede sihirli
lambayı ele geçiren büyücü sevinçten çığlık atıp tepindi.

Büyücü “Nihayet! Benim oldu en güçlü benim” diye kendi kendisine


konuşup gülüyordu. Bu arada dışarıda işleri biten aladdin evine gidiyordu.
Büyücü onu uzaktan da olsa görerek tanıdı.

27
Büyücü hemen lambayı ovup çıkan cine
“Bu sarayı karşı dağın tepesine taşı ” diye emretti. Cin “Emrin Başım üstü-
ne efendim ” dedi ve sarayı içindekiler ile birlikte karşı dağın zirvesine taşı-
dı.

Halk olanları şaşkınlıkla izlerken aladdin köşkün yerinde değil de karşı


dağın zirvesinde olduğunu görünce çok şaşırdı.
Ona bu kötülüğü kimin yapabileceğini düşünen aladdin bir türlü büyücü’
nün yaptığını aklına getirmedi. Aklına parmağın da duran büyücünün ona
kuyu ya inerken verdiği, sihirli yüzük gelen aladdin yüzüğün cinini çağırarak
kendisini karşı dağın zirvesindeki saraya götürmesini söyledi.

28
Saraya giden aladdin prense yasemin’i buldu. Yasemin “Götür hemen bura-
dan beni, sarayda benden başkası kalmadı. Büyücü benim ona hizmet etme-
mi yoksa sevdiğim hiç kimseyi bir daha göremeyeceğimi söyledi.”

Aladdin “Prensesim bu adamdan kaçamayız elinde bulunan sihirli lambayı


almamız lazım. Sana vereceğim şişe de bulunan ilaçtan onun içeceğine bir
damla damlat sonra gerisini ben halledeceğim” dedi ve yasemine küçük bir
şişe bıraktıktan sonra saklandı.

Büyücü çok geçmeden geldi “Karnım aç hemen bana bir şeyler hazırla” diye
prenses’ e emretti. Prenses giderek mutfaktan yiyecek bir şeyler hazırladı.
Masaya koymadan önce şerbetin içerisine aladdin’ in verdiği ilaçtan damlat-
mayı da ihmal etmedi.
29
Büyücü yemekleri yiyip şerbetten içtikten sonra uykuya daldı. Aladdin
ortaya çıkarak üzerinde bulunan sihirli lambayı alıp cini çağırdı. Ortalığı
kaplayan sis bulutunun içinden çıkan cin “Emret sahip!” dedi.
Aladdin “Hemen sarayı eski yerine götür koy sonra bu adamı bir daha
ömür boyu bizi bulamacağı bir yere hapset ki bir daha buraya geri
dönemesin.” dedi.
Çok geçmeden saray eski yerine taşınmıştı. Büyücü yattığı yerden kayboldu
ve bir daha onu ne gören, ne duyan oldu. Padişah sarayın önünde askerle-
riyle bekliyordu, prenses yasemin önce aladdin’ e sarıldı, Arkasından dışarı
koşarak babası padişaha sarıldı anlattı.
Padişah bu olaydan sonra ülkede 40 gün ve 40 gece süren kutlamalar
yaptırdı. Aladdin’e sarılarak ona teşekkür etti.
Aladdin ve prenses yasemin ömürlerinin sonuna kadar mutlu bir biçimde
yaşadılar.

Son

30
31
32
33

You might also like