Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 7

31.3.

2022

Nörodilbilimin Tarihçesi
Eski Mısır, Antik Yunan ve Roma
DKT206 Nörodilbilim
• MS 2. Yüzyılda yaşayan Galen, farklı yetilerin farklı
ventriküllerde yerleştiği görüşünü daha da geliştirmiştir.
Bakırçay Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi
Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü • Galen, Roma dönemindeki Gladyatörlerin doktorudur ve kendi
yaklaşımını bu savaşçılarda meydana gelen beyin hasarlarıyla
desteklemiştir.

1. Hafta • Galen’e göre savaşçıların bilinçleri yalnızca aldıkları yaralar


Nörodilbilimin tarihçesi beynin ventriküllerine zarar verecek kadar derinse
DOÇ. DR. ÖZGÜN KOŞANER – ozgun.kosaner@deu.edu.tr
etkilenmektedir.

1 2

Nörodilbilimin Tarihçesi Nörodilbilimin Tarihçesi


Eski Mısır, Antik Yunan ve Roma Eski Mısır, Antik Yunan ve Roma
• Bu süre içerisinde, farklı dil bozukluklarını betimleyen birkaç
olgu çalışması da yapılmıştır.
• 16. Yüzyılda ventriküllere ilişkin kuramlar anatomistler
Constanzo Varolius ve Andreas Vesalius tarafından
• Kuramsal olarak ventriküllere ilişkin tartışma devam etmiştir. eleştirilmiştir.

• Belleğin beyindeki dördüncü ventrikülde yerleştiği ileri


sürülmüştür ve 15. Yüzyılda yaşayan İtalyan doktor Antonio • Bu iki bilim adamı da psikolojik işlevleri beynin maddesel
Guainerio söz seyrekliğinin ve adlandırma hatalarının belleğin yapısında yerleştirmeyi amaçlamışlar ve beyin hacminin
bozulmasıyla ortaya çıktığını ve bunun da 4. ventrikülde fazla önemini vurgulamışlardır.
flegm (balgamsı özellik) olmasından kaynaklandığını ileri
sürmüştür.

3 4

1
31.3.2022

Nörodilbilimin Tarihçesi Nörodilbilimin Tarihçesi


17. ve 18. Yüzyıl 17. ve 18. Yüzyıl
• 17. yüzyılda, üniteryanizm ekolüyle birlikte René Descartes, • Fransız cerrah François de la Peyronie de corpus callosum’u
ruhun bölünemez olduğunu ve ruhun merkezinin beyindeki ruhun merkezi olarak görmüştür.
epifiz bezinde (pineal gland) yer aldığını ileri sürmüştür.

• Ancak Üniteryen kuramlar, Alman anatomist Albrecht von Haller


• Doktor Tomas Willis hayal gücününün iki beyin yarıküresini tarafından “bilgi yoksunu kuramlar” olarak eleştirilmiştir.
birleştiren bir sinir demeti olan Corpus Callosum’da yer aldığını
ileri sürmüştür.

• Ne var ki, bu kuramlar ruhun tek bir parça olarak beynin


• Resimlerin bellek izlerinin de corpus callosum’da yer aldığı merkezi bir bölümünde yerleşmesi dinsel dogmaya uygun
düşünülmüştür. olduğu için kilise ve krallıklar tarafından desteklenmiştir.

5 6

Nörodilbilimin Tarihçesi Nörodilbilimin Tarihçesi


17. ve 18. Yüzyıl 17. ve 18. Yüzyıl
• 1770’te Alman doktor Johann Gesner altı olgu incelemesi • Özetle 19. Yüzyılın başında, hem yerellik hem de bağlantıcılık
içeren “Konuşma Amnezisi (Unutkanlığı)” başlıklı bir monograf görüşü ve afaziye ilişkin bilgi mevcuttur. 
yayımlamıştır.
• Neredeyse bütün klinik afazi türleri betimlenmiş, afazi ve beyin 
hasarı arasındaki ilişki kabul görmüş ve afazinin “düşüncelerle” 
• Gesner, konuşma bozukluklarını bir tür bellek bozukluğu olarak onların dilsel göstergeleri arasındaki bağlantının kopması olarak 
ele almıştır ve bunların farklı beyin bölgeleri arasındaki tanımlandığı hipotezler ortaya atılmıştır. 
bağlantılardaki eylemsizlikten kaynaklandığını ileri sürmüştür.
• Bu dönemdeki kuramlar bellek organında ya da bağlantılandırma
süreçlerinde meydana gelen hasarlara odaklanmış ve bu hasarların 
nörolojik nedenleri olarak ventriküllerde ya da beyin maddesinde 
• Bu bozuklukların imgeler ya da soyut düşüncelerle dilsel ortaya çıkan lezyonlar gösterilmiştir. 
göstergeler arasında kopukluklara yol açtığı ileri sürülmüştür.

7 8

2
31.3.2022

Nörodilbilimin Tarihçesi Nörodilbilimin Tarihçesi


19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri 19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri
Franz Gall Franz Gall

• Anatomist Franz Gall kortekste zihinsel yetilerin yerini saptayan • Bu görüşünü iki gözleme dayandırmıştır:
ilk bilim adamıdır.
• (a) korteksin fazla sıvı içermesi ve dolayısıyla kıvrımlarını kaybetmesine neden
olan, ancak beyin işlevlerini değiştirmeyen hidrosefali
• Daha önceleri korteksin, beyne besin sağlama işlevi olan beyin • (b) kortekse dışarıdan yapılan müdahalelerle kıvrımların yapısının değiştirilebilmesi.
zarı genişlemesi olduğu düşünülmekteydi.

• Gall, korteksin beynin en üst düzenleniş katmanı olduğunu ileri


• Gall, hayvanların aksine, insanlardaki beyin girüslerinin (gyrus, sürmüştür.
beyindeki kıvrımlar) her bir bireyde ve iki farklı yarıkürede
• Gall’e göre korteks ve beyindeki diğer gri madde içeren
değiştiğini ileri sürmüştür.
bölümler beyaz madde içeren sinir lifleriyle birbirine
bağlanmıştır.
• Ayrıca, korteksi yapısal olarak bir bütün oluşturan, devamlılık
arz eden bir katman olarak görmüştür.

9 10

Nörodilbilimin Tarihçesi Nörodilbilimin Tarihçesi


19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri 19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri
Franz Gall Franz Gall
• Gall, davranışları gözlemleyerek işe başlamış ancak belli yetilerin 
• Gall, belli içsel yetilerin var olduğuna ilişkin kuramının temeli içsel olması gerektiğine karar vermiştir, çünkü bunlar başka türlü 
olarak bazı savlar ortaya koymuştur: açıklanamamaktadır.

• Bazı yetileri tek bir yetiye indirmek olanaksızdır ve bu yetiler • Gall’in kuramında korteksin merkezi rolü, 
birbirinden tamamen bağımsızdır; • duyusal ve motor işlevlerin öneminden, 
• boyutundan, 
• beyindeki lezyon ile semptomların şiddeti arasındaki ilişkiden ve 
• Bu yetilerin gerçek doğası incelenememekte, yalnızca onların
• hayalet ağrı (phantom pain) gibi olgulardan 
organizma içinde yer alan maddesel koşulları incelenebilmektedir;
kaynaklanmaktadır.  
• Bu maddesel koşullar kortekste yer almaktadır.
• Bütün bu savlar sinir bilimler alanını 150 yıl boyunca etkilemiştir. 

11 12

3
31.3.2022

Nörodilbilimin Tarihçesi Nörodilbilimin Tarihçesi


19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri 19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri
Franz Gall Franz Gall

• Gall, ruhun içsel yetilerinin neler olabileceğini bulmak için, dil


çalışmalarından ve ünlü kişilerin biyografilerinden yola çıkmıştır.
• Ona göre kafatasını gözlemleyerek, korteksi de incelemek mümkün
olabilmektedir.

• Bu yöntem kranyoskopy (cranioscopy) olarak adlandırılmıştır.


• Gall farklı bireylerde farklı yetileri ve onların kafataslarını incelemiştir.

• Gall dil yetisi için iki alan belirlemiştir.


• Bunların ikisi de frontal lobda yer almaktadır ve biri konuşma üretimi
diğeri de sözcük belleği için özelleşmiştir.

13 14

Nörodilbilimin Tarihçesi Nörodilbilimin Tarihçesi


19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri 19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri
Gall’den Sonra Gall’den Sonra

• Hegel, Schopenhauer, Comte gibi felsefeciler Gall’i • Gall’in başlıca rakibi Fransız fizyolog Pierre Flourens, kortekste
eleştirmişlerdir. işlevlere ilişkin bölünmelerin olduğunu ancak korteksin bir
bütün olarak çalıştığını ileri sürmüştür.

• Bu eleştirmenler, davranışlar ve korteksin bölümleri gibi • Flourens genellikle kuşlar üzerinde yaptığı deneylerde, işlevlere
birbirinden çok farklı olan şeyleri birleştirmenin olanaksız zarar vermeden korteksin büyük bir bölümü çıkartılamayacağını
olduğunu, söz konusu yetilerin çok soyut olduğunu, ve kuramın göstermiştir.
morfolojik anatomik temelden yoksun olduğunu ileri
sürmüşlerdir. • Bu dönemde korteksin anatomisinin haritasının çıkartılmasına
ve korteksin yapısal katmanlarının histologlar tarafından
incelenmesine ağırlık verilmiştir

15 16

4
31.3.2022

Nörodilbilimin Tarihçesi Nörodilbilimin Tarihçesi


19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri 19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri
Jean‐Baptiste Bouillaud ve Ernest Auburtin Jean‐Baptiste Bouillaud ve Ernest Auburtin
• Jean‐Baptiste Bouillaud, Gall ve Broca arasındaki bağlantı olarak 
• Unitaryenler, frontal lob lezyonu olan ancak dil bozukluğu olmayan 
kabul edilmektedir. 
ya da farklı loblarda lezyonu olan ve dil bozukluğu görülen hastaları 
• Bouillaud frontal lobdaki lezyonların dil yitimine neden olduğunu  ileri sürerek bu görüşlere karşı çıkmışlardır.
kanıtlamaya kararlıdır. 
• Bunun için konuşma bozukluklarının frontal lob lezyonlarıyla ilişkili 
• Ernest Auburtin ise çok ilginç bir olguyla Paris’teki antropoloji 
olduğu bir dizi olguyla, başka bölgelerdeki lezyonları içeren ancak 
topluluğunun karşısına çıkmıştır. 
dilde herhangi bir bozukluk görülmeyen olguları bilim camiasına 
sunmuştur. 
• Bouillaud beyin hasarına bağlı olarak iki farklı konuşma bozukluğu  • Auburtin 1861 yılında intihara teşebbüs eden ve ateşli bir silahla 
bulmuştur: “konuşma hareketleri” ve “sözcük belleği”.  frontal lobunun üstündeki kafatası kemiğini parçalayan bir hastayla 
karşılaşmıştır. 

17 18

Nörodilbilimin Tarihçesi Nörodilbilimin Tarihçesi


19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri 19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri
Jean‐Baptiste Bouillaud ve Ernest Auburtin Paul Broca
• Geleneksel olarak nörodilbilimin, 1861 yılında Paul Broca’nın bir 
• Kafatası parçalanmasına rağmen frontal lob hiçbir hasar  hastanın semptomlarından ve bu hastanın öldükten sonra beyninin 
görmemiştir.  kesitler halinde parçalanmasından elde edilen bulgulara dayanan 
kuramını ortaya atmasından sonra doğduğu söylenir. 
• Leborgne adındaki hasta konuşma üretmekte ciddi sıkıntı 
• Auburtin, frontal loba bir spatulayla baskı uygulandığında hastanın  çekmektedir. 
konuşmasının durduğunu gözlemlemiştir. 
• Bu hasta “Tan” olarak adlandırılmıştır çünkü yalnızca bu onun tek 
ses üretimidir. 
• Bu toplantıya katılan cerrah ve antropolog Paul Broca’da • Otopside, hastanın konuşma bozukluğuna neden olan beyin 
toplantıdan kısa bir süre sonra ölmek üzere olan ve şiddetli  hasarının daha sonra Broca alanı olarak adlandırılacak olan 
konuşma bozukluğu olan bir hastayla karşılaşmış ve bu hastanın  beyindeki belli bir alanı etkilediği görülmüştür. 
beyin yapısından yola çıkarak kanıt sağlamaya çalışmıştır.

19 20

5
31.3.2022

Nörodilbilimin Tarihçesi Nörodilbilimin Tarihçesi


19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri 19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri
Paul Broca Paul Broca

• Bu alan sol hemisferdeki üçüncü frontal girüste yer alan pars 


triangularis ve pars opercularis alanlarıdır. 
• Bu hastayı ve benzer semptomları sergileyen başka hastaları 
inceleyen Broca, 1865’te iki önemli hipotez ortaya atmıştır:

• Fizyolojik işlevlerin beynin kıvrımlarındaki yerlerini belirlemek 
mümkündür;

• Dilsel semptomlar sol hemisferdeki lezyonlardan kaynaklanmaktadır, 
dolayısıyla dil yanallaşmıştır (laterlized)

21 22

Nörodilbilimin Tarihçesi Nörodilbilimin Tarihçesi


19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri 19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri
Paul Broca Carl Wernicke

• Broca bu dilsel bozukluğu afemi (aphémie, konuşamama) olarak • 1874’te nörolog Carl Wernicke, dil anlama sorunu olan hastalara 


adlandırmıştır. ilişkin Broca’nın ve kendisinin bulgularına dayanan bir kuram 
• Broca’nın kuramı üniteryanlar ve yerelliği savunanlar arasında yeni sunmuştur. 
tartışmaları ateşlemiştir. • Wernicke işlevlerin beynin girüslerinde yerleştiği düşüncesini daha 
• Ayrıca Marc Dax’ın Broca’nın dili sol hemisferde yerleştirmesini daha da geliştirmiştir. 
önce yaptığı ve Broca’nın intihal yaptığı ileri sürülmüştür.
• Düşük dil anlama yetisine sahip hastaların Wernicke alanı olarak 
bilinen bölgedeki lezyonları olduğunu bulmuştur. 
• Ancak Broca bütün bu tartışmaları kazanmış ve aklanmıştır.

• Bu bölge sol hemisferdeki ilk üst temporal girüsün arka bölümü ve 


• Bunun sonucunda yerellik görüşü yaygınlaşmış ve araştırmacılar buna bitişik bölümleri içermektedir (angüler girüs, supramarjinal
agrafi, sözcük sağırlığı ve sözcük körlüğü gibi semptomların beyindeki girüs ve ikinci temporal girüsün bazı bölümleri). 
alanlarını belirlemeye çalışmışlardır.

23 24

6
31.3.2022

Nörodilbilimin Tarihçesi Nörodilbilimin Tarihçesi


19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri 19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri

• Wernicke, Wernicke alanından Broca alanına kadar uzanan bir dil  • Wernicke, günümüzde “kondüksüyon afazisi” olarak


girüsü olduğunu düşünmüştür.  adlandırılan ve iki dilsel alanı birbirine bağlayan sinir demeti
• Bu iki alandan birinde ya da aradaki bağlantıca oluşacak bir lezyon  olan “arcuate fasciculus”teki lezyonlardan kaynaklanan afazi
afaziye yol açacaktır. türünü de öngörmüştür.
• Wernicke’nin kuramı, daha önceki dil işlevleri ve beyin yapıları  • Wernicke’nin sensör afazine (Wernicke afasizi) ilişkin bakış
arasındaki ilişki modellerinden çok daha ayrıntılıdır. Wernicke’nin açısı şu şekildedir:
• Bağlantı demetleri farklı kortikal alanları birbirine bağlar ve aynı nesne için görsel,
kuramının önemli parçaları şunlardır:  işitsel ve dokunsal temsilleştirmeler/kavramlaştırmalar/düşünceler arasındaki
• Semptomların belirlenmesi, bağlantıyı gerçekleştirir.
• Alanlar arasındaki bilgi akışı düşüncesi, • Bu görüşe göre her bir birim tekrarlanan ve sabitlenen ilişkilerden ortaya
• Temsilleştirme düşüncesi. (Broca alanı motor temsilleştirmeye sahipken, Wernicke alanı  çıkmaktadır, dolayısıyla yalnızca görsel bir imge bütün diğer temsilleştirmeleri de
işitsel ses temsilleştirmesine sahiptir.) canlandırabilmektedir.
• Wernicke’ye göre dış dünyadaki bilinç durumu, bu bağlantıların bir sonucudur.

• Wernicke’nin görüşü bağlantıcı görüştür.

25 26

Nörodilbilimin Tarihçesi
19. Yüzyıl Nörodilbilim Kuramlarının Temelleri
Teodor Meynert

• Teodor Meynert bağlantıcı kuramı dolayısıyla bu alanda etkili olmuş


bir anatomisttir.
• Meynert hayvanlardaki beyaz madde içinde yer alan sinir demetlerini
incelemiş ve bunların iki tür olduğunu bulmuştur:
• (a) korteks ve omurilik arasındaki yansıtma demetleri
• (b) hemisferler arasındaki ya da her bir hemisferdeki kıvrımlar arasındaki
ilişkilendirme demetleri.
• Meynert bilinç, zeka ve belleğin kortikal olduğunu ancak
yerelleşmediğini ileri sürmüştür.
• Ayrıca primatların ve insanların kortekslerini karşılaştırmış ve insan
korteksinin Sylvian Yarığının/Fisürünün (Sylvian Fissure) çevresinde
çok geliştiğini gözlemlemiştir.
• Bu alanın dil işleviyle ilişkili olduğuna inanmıştır.

27

You might also like