(Tanım belirtiyor, bir kavramın bilindik olduğunu

1 The
belirtmek amacıyla kullanılıyor.)

2 A Bir, herhangi bir, belirli bir tür veya nitelikteki

Hakkında, dair, üzere (ayrıca başka bir çok anlamda

3 About
kullanılabiliyor)

Sonra, ertesi (ayrıca cümle içinde kullanımına göre

4 After
başka anlamları bulunuyor)

5 after ….den sonra

6 age Yaş

7 All Tüm, bütün, hepsi

Ayrıca, da (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka

8 Also
anlamları bulunuyor)

Bir (sesli harfle başlayan kelimelerin öncesinde

9 An
kullanılıyor)

10 And Ve

Hiç, herhangi (ayrıca cümle içinde kullanımına göre

11 Any
başka anlamları bulunuyor)

iz, -siniz, -sin anlamında

12 are
buyrun, buyrunuz

Olarak, gibi, kadar (ayrıca başka bir çok anlamı

13 As
bulunuyor)

14 as olarak --kadar

Üzere, nezdinde, saatinde, -de (ayrıca başka bir çok

15 At
anlamı bulunuyor)

...sız/siz; ...madan/maksızın
16 at
bir şeyin veya birinin konumunu, yerini göstermede kulanılır, ... de, da

17 Attractive Göz alıcı / çekici, güzel, hoş, cezbedici

 Arka, geri  (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka
18 Back
anlamları bulunuyor)

Ol(mak), var olmal, bulunmak (ayrıca başka bir çok

19 Be
anlamı bulunuyor)

20 Beautiful güzel, hoş, latif

Becaus Çünkü (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka

21
e anlamları bulunuyor)

….den önce
22 before
bir şeyden, birinden önce

23 behind arkasında

24 beneath altında (yerin) altında, alt tarafta, aşağıda

..den başka …nın yanında

25 beside
yanında, yanıbaşında

ötesinde / ötede, yan tarafında

26 beyond
---den sonra, akabinde

27 big büyük, kocaman, iri

28 Bored canı sıkkın, sıkılmış, usanmış

29 Bright Parlak renkli parıldayan zeki, akıllı

30 But Ama, fakat

-e, -inden, tarafından, itibarıyla, boyunca (ayrıca başka

31 By
bir çok anlamı bulunuyor)

ile tarafından yoluyla, vasıtasıyla

32 by
.dan tutarak, dokunarak; .erek, arak

33 Can Olabilmek, yapabilmek, teneke kutu

34 Chubby Tombul,

35 Clean Temiz, pak

36 Colorful Renkli

Gelmek (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka

37 Come
anlamları bulunuyor)

38 Could Yapabilmek, olabilmek, “can”in geçmiş zaman hali

39 Cute çekici, hoş, cana yakın, tatlı, şirin

40 Dark Karanlık

41 Day Gün

42 Delicious Lezzetli

43 Do Yapmak, etmek (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

44 down altta, alta/aşağı doğru

45 empty manasız, değersiz, boş

Bile, hatta, çift (ayrıca cümle içinde kullanımına göre

46 Even
başka anlamları bulunuyor)

47 Excited Heyecanlı, heyecanlanmış

48 Faint Sönük,

49 fat şişman, şişko --kalın, büyük, iri

50 Filthy çok pis/kirli

İlk, birinci, başlangıç (ayrıca cümle içinde kullanımına

51 First
göre başka anlamları bulunuyor)

İçin, yönünden, dair (ayrıca başka bir çok anlamı

52 For
bulunuyor)

53 form biçim, şekil, görüntü oluş biçimi, şekli, varoluş şekli

54 Fresh Taze

-den, -dan, itibaren, istinaden, beri (ayrıca başka bir çok

55 From
anlamı bulunuyor)

56 full tam, dolu, dopdolu

Almak, edinmek, elde etmek, kazanmak (ayrıca başka

57 Get
bir çok anlamı bulunuyor)

Vermek, getirmek (ayrıca cümle içinde kullanımına göre

58 Give
başka anlamları bulunuyor)

Gitmek, çıkmak, hareket etmek, girmek, başlamak

59 Go
(ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

60 Good İyi, güzel, fayda

61 hafta yıl

62 handsome yakışıklı

63 Handsome Yakışıklı

64 happy mutlu, mesut . Neşeli

Sahip olmak, elinde tutmak, yapmak (ayrıca başka bir

65 Have
çok anlamı bulunuyor)

66 He O (erkekler için kullanılıyor)

67 heavy ağır, büyük yoğun,kalabalık

68 Her Ona, ona it (kadınlar için kullanılıyor)

69 High Yüksek

70 Him Ona, onu

71 His Onun, ona ait (erkekler için)

72 How Nasıl

73 How Nasıl

74 I Ben

Eğer, rağmen, sözde (ayrıca başka bir çok anlamı

75 If
bulunuyor)

76 In İçeri, iç, içinde (ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)

77 Into İçine, içeriye, -e, -a, -in içine

78 It O, ona

79 Its Onun

içinde, içine
80 in
olumsuzluk ön eki; ... sız/siz

81 intelligent zeki, akıllı, çabuk ve kolay kavrayabilen

içine doğru içinde hereket oldugunda

82 into
bir şeyden bir şeye dönüşünü /geçişi/değişimi belirtmede kullanılır

Şimdi, sadece, yalnızca, az önce, tam (ayrıca başka bir

83 Just
çok anlamı bulunuyor)

84 Know Bilmek, öğrenmek, tanımak

85 light hafif-yumuşak

86 Like Sevmek, benzemek, beğenmek, hoşlanmak

87 like benzer, gibi

88 long (mesafe) uzun

Bakmak, görünmek, görünüş (ayrıca cümle içinde

89 Look
kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)
90 ly la/-le/-lı/-li/-lu/-lü--lık/-lik/-luk-ce/-ca/-çe/-ça

Yapmak, etmek, sağlamak (ayrıca başka bir çok anlamı

91 make
bulunuyor)

92 material madde, malzeme

93 Me Bende, bana, benim

94 Most En, en çok, çoğu

95 My Benim

96 Narrow dar

…nın yanında ..e yakın

97 near
yakın, yakında, uzak olmayan

Yeni (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka

98 New
anlamları bulunuyor)

99 new yeni

…nın yanına , bitişiğinde / çok yakın

100 next to
…-in yanına, …-in yanında

No Hayır, yok, ret, hiç

Yok, değil, olumsuzluk, haricinde (ayrıca başka bir çok

Not
anlamı bulunuyor)

Now Şimdi, şu an, şimdiye ait

number sayı

-li, -e yönelik, ilişkili, bağlantılı (ayrıca başka bir çok

Of
anlamı bulunuyor)

of ..nın/nin; bir şeye birine ilişkin/ait olmayı belirtir

..dan/den uzakta/uzağa
off
ötede/ayrı

yaşlı, ihtiyar, eski

old
eski, kullanılmış, eskimiş, yıpranmış
 Üzerinde, hazır, çalışır (ayrıca başka bir çok anlamı
On
bulunuyor)

on üstüne, üstünde

One Bir, tek, biri

Only Sadece, tek, sırf, yalnızca

onto ..ın/in üzerine/üstüne hareketli

opinion fikir, düşünce, kanı, kanaat

Or Ya da, veya

origin Menşei / kaynak, köken, başlangıç

Other Diğer, başka, öteki

Our Bizim

Çıkış, dışarıda, dış, uzakta olan (ayrıca başka bir çok

Out
anlamı bulunuyor)

out of dışında, dışına, sarkan, çıkan

Fazla, bitmiş, üzerine, ötede (ayrıca cümle içinde

Over
kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)
üstünde (temas olmadan) üzerinde, üzerine
over
çok fazla anlamında önek

Pazartesi Salı

People İnsanlar, halk, millet

poor yoksul, fakir, fukara, zavallı

Precious Değerli--çok önemli, emsalsiz

purpose neden, sebep, amaç, niyet--maksat, gaye

rich zengin, varlıklı

saat saat kaç

 Salty Tuzlu,

Say Söylemek, laflamak, demek, söz

Görmek, anlamak (ayrıca cümle içinde kullanımına göre

See
başka anlamları bulunuyor)

She O (kadınlar için kullanılıyor)

short kısa-- az

size büyüklük, boyut, ebat, hacim

slim ince --az, zayıf---incecik, fidan gibi, nârin

small küçük, ufak

Böylece, bu yüzden, bu nedenle, öyle, böyle, demek ki

So
(ayrıca başka bir çok anlamı bulunuyor)
Biraz, bazı, birkaç (ayrıca cümle içinde kullanımına göre
Some
başka anlamları bulunuyor)

Sour Ekşi,

Spicy Baharatlı

Spotless lekesiz, tertemiz, pırıl pırıl

Stale Bayat,

Steep Dik

aptal, budala, ahmak, akılsız

stupid
saçma, aptalca

Sweet Tatlı

Almak, (fotoğraf) çekmek, götürmek (ayrıca başka bir

Take
çok anlamı bulunuyor)

Tasteless Tatsız

-den, -e göre, hariç, nazaran (ayrıca cümle içinde

Than
kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)
Şu, o (mesafe belirtiyor, uzaktaki kavramlar için
That
kullanılıyor)
 the sadece bir tane olan isimlerden önce

Their Onların

Them Onlara, onları

O zamanlar, o halde, öyleyse (ayrıca cümle içinde

Then
kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

There Ora, orada, oradaki, şura, şurada, şuradaki

These Bunlar

They Onlar (erkekler için)

Think Düşünmek, sanmak

This Bu, buradaki

Time Zaman, süre, kere

(ismin yönelme hali) (ayrıca başka bir çok anlamı

To
bulunuyor)

to mak/mek için

Two İki

ugly tatsız, çirkin, kötü, nahoş

under altında

mutsuz, üzüntülü, mahzun

unhappy
tatminsiz, memnun olmayan, memnuniyet duymayan

.dan/den farklı olarak; ...ın/in aksine; ...ın/in tersine

unlike
farklı, benzemez, ayrı

unwell hasta, rahatsız, keyifsiz, iyi değil

Yukarı, artış, çıkış, yüksekte (ayrıca başka bir çok

Up
anlamı bulunuyor)

up yukarı, yukarıya, yukarıda

Us Biz (ayrıca US şeklinde ABD kısaltması larak kullanılıyor)

 Kullanmak, kullanım, faydalanmak (ayrıca cümle içinde
Use
kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)

Want İstemek, arzulamak

Yol (ayrıca cümle içinde kullanımına göre başka

Way
anlamları bulunuyor)

We Biz

İyi, kaynak (su vb.), kuyu (ayrıca cümle içinde

Well
kullanımına göre başka anlamları bulunuyor)
Good: iyi (sıfat) /
well
Well: iyi (zarf) / sağlıklı, iyi

Ne, neyi, cisim,şey (ayrıca başka bir çok anlamı

What
bulunuyor)

When Ne zaman

Which Hangi, hangisi

Who Kim

Wide Geniş,

Gelecek zaman kipi, irade, vasiyet (ayrıca başka bir çok

Will
anlamı bulunuyor)
İle, birlikte, nedeniyle (ayrıca başka bir çok anlamı
With
bulunuyor)

with ile, yanında, beraber, birlikte

...sız/siz; ...sızın/sizin
without
..madan/maksızın

Work Çalışmak, iş, eser

Would Koşullu dilek, -ecekti,

Year Yıl, sene, yaş

You Sen,siz, sana, size (vb. diğer çekimler)

Your Senin, sizin

 The Office, the theatre

A mouse (bir fare), Have a bath (banyo yapmak), a little

bit (azıcık)
It is not about you (Seninle ilgili değil), moon about
(dalgın dalgın durmak), the lecture is about (ders tarih
hakkındadır)

Call me later (beni sonra ara), the day after (ertesi gün),

We went swimming after lunch.

I'm seeing her the day after tomorrow.

The show appeals to people of all ages.

She left India at the age of 12.

All the time (her zaman), all creation (tüm evren), all
genres (bütün türler)

I also called you (ayrıca seni aradım), we must also think

that (şunu da düşünmeliyiz)

An elephant (bir fil), an office (bir ofis)

Domato and potato (domates ve patates)

Any juice left? (hiç meyve suyu kaldı mı?), you can
choose any of them (Onlardan herhangi birini
seçebilirsin[iz])

As a whole (bütün olarak), as soon as possible (bir an

önce), as a result (sonuç olarak)

He's not as tall as his brother.

She earns three times as much as I do.

At 8 o’clock (Saat sekizde), at night (gece vaktinde), at

work (işte)

We met at the station.

The meeting starts at three.

an attractive woman
I find him very attractive.
 Turn back (geri dön)

Be a teacher (öğretmen ol)

a beautiful woman
beautiful scenery

I can’t work today because I am sick (Bugün

çalışamıyorum çünkü hastayım), because of you (senin
yüzünden)
a week before Christmas
She arrived before me.

Close the door behind you.

The warehouse is behind the store.
The letter had fallen behind the desk.

He hid the letter beneath a pile of papers.

She knelt beside his bed

Our house is just beyond the bridge.

I come from a big family.

We're looking for a bigger house.

I'm bored with doing homework.

bright yellow/blue

He is a good person but I don’t know him very well (o iyi

biri ama onu çok tanımıyorum), last but one (sondan bir
önceki)
Stop by (uğramak), affected by something (bir şeye
tutulmak), by goverment (hükümet tarafından)

I sent it by email.E-posta ile gönderdim.

I can help you (sana yardım edebilirim), it is a can (o bir

teneke kutu)

clean hands
clean clothes
 I come home (eve geliyorum), come to mind (akla
gelmek)

I could do it when I was younger (Gençken yapabilirdim),

I could use some help (biraz yardıma ihtiyacım var)

a cute baby

It's a bit dark in here.

Thursday is the 4th day of the week (perşembe haftanın

4. günüdür)

I do dishes (bulaşıkları yıkarım), do you like dolphins?

(yunusları sever misin?)
The kids ran down the hill to the gate.
She tripped and fell down.
I bent down to have a look.

an empty house/street
empty bottles/glasses
Even if you do it, our manager may not accept it (yapsan
bile müdürümüz kabul etmeyebilir), you should even see
it (hatta onu görmelisin), odd or even (tek mi çift mi
oyunu), even number (çift rakam)

She eats all the time but never gets fat.

Wash your hands, they're filthy!

I come first (ilk ben geldim), first of all (herşeyden önce),

first aid (ilk yardım), he was first (o birinciydi)

For you (senin için), Look for (aramak), for now (şimdilik)

The novel is written in the form of a series of letters.

 Benefit from something (bir şeyden yararlanmak), apart
from (haricinde), from 80’s to 2000’s (80’lerden
2000’lere)
We couldn't get in, the cinema was full.
The shelves were full of books.
The bottle was still nearly full.

Get some supplies (Biraz malzeme al)), get trophy (kupa

almak), get a job (bir meslek edin)

Can you give me a pencil? (Bana bir kalem verebilir

misin?), Give birth (doğurmak, dünyaya getirmek)

He goes to school (o okula gider), I go outside (dışarıya

çıkıyorum)

Good choice (iyi seçim), good luck (iyi şanslar)

dün

tall, dark and handsome

tall, dark and handsome

I'm glad you've finally found someone who makes you happy.

I have a car. (Arabam var.), have a nap (kestirmek),

have mercy (acımak)

He is a a teacher. (O bir öğretmen [ve onun erkek

olduğunu anlıyoruz].)

heavy bags
heavy machinery/equipment

Mother and her daugher (anne ve kızı), her age (onun

yaşı)

Do you like him? (Ondan hoşlanıyor musun?)

 His pencil (onun kalemi), his feelings (onun duyguları)

 How to use (nasıl kullanılır), this story tell us how we
succeeded (bu hikaye nasıl başarılı olduğumuzu
anlatıyor)
How are you
Nasılsın

I am a student. (Ben bir öğrenciyim.)

If else (eğer başkaysa), what-if (varsayımsal), see if it

works (çalışıp çalışmadığına bakmak)
Get in the car (arabanın içine bin, arabaya bin), in
general (genellikle), built-in (gömme, ankastre, iç yapıya
dahil)

Into the car (arabanın içine), into the room (odanın içine)

It is a pencil. (O bir kalem.)

Don’t judge a book by its cover ([deyim] insanı dış

görünüşüne göre yargılamayın)

inaccurate -- insensitive
He put his hand in his pocket.

a highly intelligent young woman

an intelligent remark

Her last novel was translated into nineteen languages.

We're planning to turn the smallest bedroom into an office.

I have just arrived (az önce geldim), it is just a squirrel (o

sadece bir sincap), just now (şu anda)

I know him (onu tanıyorum), she knows something (o bir

şeyler biliyor)

I like pizza (pizza severim), he is not like you (o sana

benzemiyor)

I wish I were slim like you.

They were acting like children.
long, brown hair
long legs
a long dress
It's a long way to travel to work.
I look into your eyes (gözlerinin içine bakıyorum), he
looks handsome (yakışıklı görünüyor)
Different: Değişik / Differently: Değişik şekilde

I will make a cake (pasta yapacağım), make me happy

(beni mutlu et)

building materials

It’s me (benim [sorulan soruya cevap verme anlamında

kullanılıyor])

The most important (en önemli), I love him most (en çok
onu seviyorum), most people (çoğu insan)

My teacher (öğretmenim), my dream job (hayalimdeki

meslek)

Could you come a bit nearer, please?

I stood near the window.

New computer (yeni bilgisayar), new recruits (yeni

elemanlar)

I need some new shoes.

Have you met Fiona's new boyfriend?

She sat next to me

In height, George comes next to me

I said no (hayır dedim), She voted no (O hayır oyu verdi),

no way (hiç yolu yok), no one (hiç kimse)
It is not a monster. (O bir canavar değil.), not like yours
(seninki/sizinki gibi değil)
Right now (Hemen şimdi), he is working now (o şu an
çalışıyor)

Think of a number smaller than 100.

First of all (ilk olarak), Department of Finance (Finans

Bölümü), Out of (dışında)

a friend of mine

He ran off to find his friend.

an old man/woman
an old house
 It is a apple on the table. (Masanın üzerinde elma var.),
turn on (açmak)
We put all of our medicine on a high shelf.
Ouch, you're standing on my foot!

One by one (birer birer), one half (yarısı), little one

(ufaklık, küçük biri)

Only 2 euro (sadece 2 euro), only child (tek çocuk)

The sheep were loaded onto trucks.

Can you get back onto the path?

What's your opinion about/on the matter?

He has fairly strong opinions on most subjects.

Burger or pizza (hamburger ya da pizza)

the origin of the universe

This dish is Greek in origin.

Other people (diğer insanlar), the other world (öteki

dünya), some other time (başka zaman)

Our team (takımımız)

Get out (çık dışarı), work out (egzersiz yapmak), find out
(anlamak)
A bunch of keys fell out of her bag.
She stepped out of the car and walked towards me.
It’s over (bitti), get over something (bir şeyi atlatmak), he
must be over fifty (50’nin üzerinde olmalı), a table over
there (ötedeki bmasa)
to overeat
overpopulated

Çarşamba

We are people (biz insanız), important people (önemli

insanlar), common people (sıradan insanlar), crowd of
people (kitle, kalabalık insan grubu)
Most of these people are desperately poor.

His books are his most precious possessions.

The main purpose of the meeting is to discuss the future of the

company.

She's the third richest woman in Britain.

These cars are only for the rich.
 Final say (son söz), say goodbye (vedalaşmak, hoşçakal
demek), something to say (söyleyecek bir şey)
I see (görüyorum, anlıyorum), I see double (çift
görüyorum)

She plays guitar (o gitar çalıyor)

short, brown hair
short legs
a short skirt

It's an area about the size of Oxford.

There's a slim chance he'll succeed.

They live in a small apartment near Times Square.

So it begins (demek ki başlıyor), I was sick so I couldn’t

do homework (Hastaydım bu yüzden ödevimi
yapamadım), so and so (vesaire)
Some of them (bazıları), some practices (bazı
uygulamalar), some ruins (bazı kalıntılar)

By the time I'd finished, the whole room was spotless.

That was a really stupid thing to do.

How could you be so stupid?

I will take a shower (duş alacağım), she took some

photographs (o birkaç tane fotoğraf çekti), take me home
(beni eve götür)

More than feelings (duygulardan daha fazlası), I would

prefer juice rather than coke (Kolaya nazaran meyve
suyunu tercih ederim)
That is a chair. (şu bir masadır.), that place (orası, ora,
şurası, şura)
Have you seen the Eiffel Tower?

Earn their trust (onların güvenini kazanmak), on their

own (kendi kendilerine)

Don’t follow them (onları takip etme)

Back then, I adored you (o zamanlar sana hayrandım)

There is a bank (orada bir banka var), get there

(oraya/şuraya gitmek)

These are apple trees (bunlar elma ağaçlarıdır)

They are actors (Onlar aktör), where are they? (onlar

nerede?)
I am thinking about you (senin hakkında düşünüyorum), I
think you misunderstood me (sanırım beni yanlış
anladın)
For this reason (bu nedenle), this desk (bu masa)

How many times kaç kere), it is time to sleep (uyuma

zamanı), time-out (süre bitimi)
To you (sana), Listen to me (beni dinle), I am happy to
work here (Burada çalışmaktan mutluyum)

I want to learn Spanish.

Two apples (iki elma)

There were ugly scenes outside the stadium.

She pushed her bag under the table.

The children were sitting under a tree.

an unhappy childhood

Jackie's really clever, unlike her sister.

He felt unwell this morning./

She looked up at the skies (O [yukarı doğru] gökyüzüne

baktı, I wake up early (erken kalkarım), It’s up to you
(sana kalmış)
He ran up the stairs.
Pick up your clothes and put them away.
She looked up and smiled at me.
He like us (O bizi sevdi), she give us a reason to quit
(bize bırak
 Use a notebook (dizüstü bilgisayar kullanmak), common
use (genel kullanım), you used me (benden faydalandın)
I want a candy (şeker istiyorum), ı want to be an
engineer (mühendis olmak istiyorum, I want you (seni
arzuluyorum)
This way goes to main street (bu yol ana caddeye
gidiyor), is there any other way? (başka bir yolu var mı)
We are champions (biz şampiyonlarız), do we know each
other? (birbirimizi tanıyor muyuz?)

Do it well (iyi yap), water well (su kuyusu)

we shall veya we will' fiil yapısının kısa yazılışı

In what follows (devamında), what is your name?

(ismin(iz) ne?), what are his capabilities? (onun
yetenekleri nelerdir?)
When do we go? (ne zaman gideriz?)

Which day (hangi gün), which office (hangi ofis), tell

which is which (hangisinin hangisi olduğunu ayırt etmek)
Who is there? (Orada kim var?), Who is the president of
the USA (ABD’nin başkanı kimdir?) An teacher is
someone who teaches to students (öğretmen öğrencilere
öğreten bir kimsedir)

I will be there (orada olacağım), her will (onun vasiyeti)

With her (onunla), with glory (gururla)

Emma lives with her boyfriend.

I did the test without any problems.

I work as an engineer (mühendis olarak çalışıyorum),

work of art (sanat eseri)
Would like (istemek), would rather (tercih etmek), If we
were home he would like to come here (evde olsaydık
buraya gelmek isteyecekti)
Happy new year (yeni yılın kutlu olsun), I am 28 years
old (ben 28 yaşındayım), eventful year (olaylarla dolu
sene)
Thank you ([sana/size] + teşekkür ederim), you are a
genius (sen bir dahisin)
Your choice (senin/sizin seçimin([iz]), your opinion
(senin/sizin düşüncen[iz])
 I you he she it cansız we you They
ben sen o erkek o bayan ve hayva biz siz onlar

may your his her its our your their

benim senin onun onun onun bizim sizin onların
him her it
me you onu / onu / o/ onu / us you them
beni / bana seni/sana ona ona ona bizi / bize sizi / size onları / onlara

soru
(do you do do does do do do
speak) muyum musun mu muyuz musunuz larmı
olumsuz /
hayır
(you do not
speak) do not do not does nat do not do not do not
olumsuz /
hayır/
(you don't
speak) don't don't don't don't don't don't

soru
(can you can can canes can can can
speak) miyim misin mi miyiz misiniz misiniz
olumsuz /
hayır
(you can not
speak) can not can not canes nat can not can not can not
olumsuz /
hayır/
(you can't
speak) can't can't can't can't can't can't

soru
(will you will will will will will will
speak) miyim misin mi miyiz misiniz misiniz
olumsuz /
hayır
(you will not
speak) will not will not will nat will not will not will not

la/-le/-lı/-li/-lu/-lü--lık/-lik/-luk-
ly Different: Değişik / Differently: Değişik şekilde Clear: Açık / Clearly: Açıkça
ce/-ca/-çe/-ça

iz, -siniz, -sin anlamında

are we are there are they are
buyrun, buyrunuz

sayılabilir tekil isimlerden

a / an önce kullanılan herhangi a car, a bus, a book
biri anlamında

about hakkında, konusunda What do you think about it?

tüm, bütün, tamamı,

all He traveled all over the world.
hepsi

also ayrıca, üstelik, hem de She’s a talented singer and also a fine actress.

and ve, ile Tom and John are good friends.

as olarak, gibi, dahi, I worked as an actor for two years.

at üzerinde, -de, -da My plane stopped at Dubai.

The show appeals to people of Children under 10 years of age

She's about your age (= the
age Yaş all ages. must be accompanied by an
same age as you).
She left India at the age of 12. adult.

Göz alıcı / çekici, güzel, hoş, an attractive woman

Attractive
cezbedici I find him very attractive.

ötesinde / ötede, yan tarafında A lot of people now live

beyond Our house is just beyond the br
---den sonra, akabinde beyond the age of 80.
 Close the door behind you.
The warehouse is behind the
Our team is 3 points behind
behind arkasında store.
the winners.
The letter had fallen behind the
desk.
altında (yerin) altında, alt He hid the letter beneath a pile She looked out of the window
beneath
tarafta, aşağıda of papers. at the children playing beneath

..den başka …nın yanında

beside She knelt beside his bed
yanında, yanıbaşında

I come from a big family. Tonight's big game is between

Buying that car was a big
big büyük, kocaman, iri We're looking for a bigger Real Madrid and Manchester
mistake.
house. United.

be olmak, bulunmak, kalmak We must not be late.

because çünkü, zira, dolayı I like you because you are smart.

a week before Christmas I've never performed this

….den önce [ + doing sth ] Think hard
before She arrived before me. before an audience.
bir şeyden, birinden önce before accepting the offer.
He stood before her, shaking.

but ama, ancak, lakin I like her, but I don’t like her friend.

by yanında, yakınında They have a house by the lake.

beautiful music
a beautiful woman
Beautiful güzel, hoş, latif It's a beautiful day (= the sun is
beautiful scenery
shining).

clean hands You should try to keep the

Clean Temiz, pak
clean clothes kitchen a bit cleaner.

call aramak He was going to call the doctor.

can yapabilmek I can play football.

come gelmek The bus comes every fifteen minutes.

çekici, hoş, cana yakın, tatlı,

Cute a cute baby
şirin

day gün He runs in the park every day.

do yapmak You need to do your homework.

down aşağı She fell down the stairs.

each herbiri Each port or each ship is different.

He didn’t even have enough money to pay the

even bile, hatta, dahi, kadar
rent.

find bulmak I have to find a part-time job.

first ilk, birinci Writing the first sentence isn’t always easy.

for için, amacıyla I worked as an actor for two years.

from itibaren, -den, -dan I borrowed this book from him.

get almak, edinmek Where did you get this?

give vermek I give you my word.

go gitmek Let’s go to the cinema.

I'm glad you've finally found a big, happy smile

Jean seems much happier
happy mutlu, mesut . Neşeli someone who makes you Did the book have a happy
now that she's moved out.
happy. ending?
Giorgio was unhappy with his
mutsuz, üzüntülü, mahzun
test results.
unhappy tatminsiz, memnun olmayan, an unhappy childhood He had an unhappy childhood.
I'm unhappy about the
memnuniyet duymayan
situation.

olmak, sahip olmak,

have I have no money.
yapmak

Erkekler için kullanılan

he He runs in the park every day.
“o” zamiri

Kadınlar için “onun”

her It is her car.
anlamına gelen zamir

here burada, buraya, burda Come here.

Erkekler için “onu, ona”

him You should talk to him.
anlamına gelen zamir

Erkekler için “onun”

his It is his car.
anlamına gelen zamir

how nasıl, ne, ne kadar How much does it cost?

if eğer, ise, ama I will not come if she comes.

in içinde, -de, -da My cousin lives in the country.

into içine, haline She came into the room.

it Cansızlar için “o” zamiri. I can’t find it.

Hayvanlar ve cansızlar
its için “onun” anlamına The dog chased its tail
gelen zamir.

just sadece, yanlızca, tam Just milk, please.

know bilmek, tanımak I know him very well.

benzer, gibi, sevmek,

like I like you because you are smart.
hoşlanmak

long uzun How long will it take?

look bakmak, görünmek It doesn’t look good to me.

I wish I were slim like you.

I wish I were slim like you. He looks like his father.
like benzer, gibi Keşke senin gibi zayıf
They were acting like children. It sounded like Harry.
olsaydım.

.dan/den farklı olarak; ...ın/in

The furniture was unlike It's unlike her to be quiet - was
unlike aksine; ...ın/in tersine Jackie's really clever, unlike her
anything she had ever seen. there something wrong?
farklı, benzemez, ayrı

yapmak, sağlamak,
make I asked her to make four copies of the letter.
yaptırmak

many çok, hayli How many apples are there?

me bana, beni Talk to me!

more daha fazla, bir kat daha You should study more.

my benim It is my car.

new yeni It is a brand new car.

no hayır No, I can’t come

not değil, yok, olumsuzluk It is not my car.

Let’s go I asked her to make four copies of the

now şimdi, hemen
letter..

number sayı, rakam, numara You have my number, don’t you?

of -nın, -nin, yüzünden He is a coworker of mine.

..dan/den uzakta/uzağa A button came off my coat.

off He ran off to find his friend. I'll be off (= will go) soon.
ötede/ayrı Ceketimden bir düğme çıktı.

on üzerinde, üstünde It is on the table.

one bir It is number one. One, Two, Three.

The sheep were loaded onto

trucks. Can we move onto the next
onto ..ın/in üzerine/üstüne hareketli
Can you get back onto the item on the agenda?
path?

only Yalnız, sadece My house is only a mile from here.

or veya Each port or each ship is different.

Menşei / kaynak, köken, the origin of the universe

origin
başlangıç This dish is Greek in origin.

other diğeri Turn the other side of it.

our bizim It is our car.

out dışarı Get out!

yaşlı, ihtiyar, eski We're all getting older.

an old man/woman You might get dirty so wear
old eski, kullanılmış, eskimiş, Children should show some
an old house some old clothes.
yıpranmış respect for the old.

part part, parça, rol, bölüm I did my part.

people insanlar Forty people attended.

say söylemek, demek I say what I need to say.

see görmek I can see the island.

she Kadınlar için kullanılan zamir She fell down the stairs.

so böylece, kadar, o kadar It was a long journey, so I’m really tired now.

Can I have It was a long journey, so I’m really tired

some bazı , biraz
now. sugar, please.
 They live in a small apartment a woman with three small
small küçük, ufak We teach the children in small groups.
near Times Square. children

short, brown hair

a short visit There's a short break for
short kısa-- az short legs
coffee between classes.
a short skirt

She has a slim, graceful figure.

ince --az, zayıf---incecik, fidan
slim There's a slim chance he'll succ Taking exercise is one way of
gibi, nârin
keeping slim.

The size of some of those

size büyüklük, boyut, ebat, hacim It's an area about the size of Ox
trees is incredible

take almak, çekmek, götürmek I take a walk with my dog.

tell söylemek, anlatmak, bildirmek I will tell him the truth.

than göre, -den, -dan This one is better than the other one.

that o, ki, şu That is my friend Ömer over there.

Herhangi bir durumu özel olarak belirtmek

the The train was late.
amacıyla kullanılır.

their onların It is their car.

them onlar, onlara, onları Can you call them.

First I will finish my breakfast then I will go to

then sonra, o zaman, ondan sonra
school.

there orada, orada, şuraya You can leave them there.

they onlar They have a house by the lake.

thing şey The one thing I hate most is being lied to.

think düşünmek, sanmak I think you need to think about the future.

this bu, böyle, bu kadar This book is old.

time zaman, süre I don’t have enough time.

to ile, göre I asked her to make four copies of the letter.

two 2 sayısı I need two pencils.

up yukarı Can you check upstairs.

use kullanım, kullanmak Can I use your pencil.

She pushed her bag under the

table.
under altında
The children were sitting under
a tree.

very çok, tam We have very nice restaurants in the city.

want istemek I don’t want to go to school.

way yol, yöntem Please get out of the way.

we biz We have very nice restaurants in the city.

well iyi, güzel, sağlıklı Well done!

unwell hasta, rahatsız, keyifsiz, iyi değil He felt unwell this morning./ to feel/look unwell

what ne, hangi What is your name?

when ne zaman When will you be back?

which hangisi Which one is yours?

who kim Who is that man you are talking to?

will gelecek zaman When will you be back?

with beraber I will come with Jane.

I can't see without my glasses.

...sız/siz; ...sızın/sizin He went to school without
without I did the test without any proble Gözlüklerim olmadan
..madan/maksızın eating any breakfast.
göremiyorum.

write yazmak Please write a letter for me.

year sene, yıl It’s been years.

you sen When will you be back?

 She's the third richest woman
in Britain.
rich zengin, varlıklı
These cars are only for the
rich.
Modern fertilizers are too
Most of these people are
poor yoksul, fakir, fukara, zavallı expensive for poorer countries housing for the poor BAD
desperately poor.
to afford.

Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar

hafta yıl dün bugun yarın saat saat kaç

Spicy Baharatlı Delicious Lezzetli Wide Geniş,

Sour Ekşi, Stale Bayat, Narrow dar

Tasteless Tatsız Fresh Taze Chubby Tombul,

Sweet Tatlı Faint Sönük, Steep Dik

Salty Tuzlu, High Yüksek

A B C D E F G
ei / ey bi /bi si /si di /di i/i ɛf / ef dʒi / ci
sesli sesli

H I J K L M N
eɪtʃ / eyç aɪ / ay dʒeɪ / cey kei / key ɛl / el ɛm / em ɛn / en
sesli

O P Q R S T U
oʊ / ou piː / pi kjuː / kiu ɑr / ar ɛs / es tiː / ti juː/ yu
sesli sesli
 V W X Y Z-z
viː / vi ˈdʌbəljuː / dabılyu ɛks / eks wai / vay zɛd / zed

0 1 2 3 4 5 6

7 8 9 10 11 12 13

14 15 16 17 18 19 20

30 40 50 60 70 80 90

100 200 300 400 500 600 700

800 900 1 10 100 1,000,000 10,000,000

british town https://ingilizce-kursu.gen.tr/blog/

Tanım Anlam
it
I you he she cansız ve we you They
ben sen o erkek o bayan hayv biz siz onlar

may your his her its our your their

benim senin onun onun onun bizim sizin onların

me you him her it us you them

beni / bana seni/sana onu / ona onu / ona o/ onu / ona bizi / bize sizi / size onları / onlara

soru do do does does does do do do

(do you speak) muyum musun mu mu mu muyuz musunuz larmı du / daz

olumsuz / hayır
(you do not speak) do not do not does nat does nat does nat do not do not do not du nat / daznat

olumsuz / hayır/
(you don't speak) don't don't don't don't don't don't don't don't dont / dont

soru can can canes canes canes can can can

(can you speak) miyim misin mi mi mi miyiz misiniz misiniz can / ken

olumsuz / hayır
(you can not speak) can not can not canes nat canes nat canes nat can not can not can not cannat /kennat

olumsuz / hayır/
(you can't speak) can't can't can't can't can't can't can't can't cant / kant
will

soru will will will will will will will will

(will you speak) miyim misin mi mi mi miyiz misiniz misiniz

olumsuz / hayır
(you will not speak) will not will not will nat will nat will nat will not will not will not
 im a im kommen gelmek
I / ben bin mein mir mich komme geliyorum e
you / sen bist dein dir dich kommst geliyorsun st
he / o (er) ist sein ihm ihn kommt geliyor t
she / o (kz) ist ihr ihr sie kommt geliyor t
it /o ist sein ihm es kommt geliyor t

we / biz seid euer euch euch kommt geliyorsunuz t

you / siz sind ihr ihnen sie kommen geliyorlar en
tdey / siz sind ihr ihnen sie kommen geliyorsunuz en

im a im gehen gitmek
ich / ben bin mein mir mich gehe gidiyorum e
du / sen bist dein dir dich gehst gidiyorsun st
er /o ist sein ihm ihn geht gidiyor t
sie /o ist ihr ihr sie geht gidiyor t
es /o ist sein ihm es geht gidiyor t
wir / biz sind unser uns uns gehen gidiyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch geht gidiyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie gehen gidiyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie gehen gidiyorsunuz en

im a im lesen okumak
ich / ben bin mein mir mich lesen okuyorum e
du / sen bist dein dir dich lesst okuyorsun st
er /o ist sein ihm ihn lest okuyor t
sie /o ist ihr ihr sie lest okuyor t
es /o ist sein ihm es lest okuyor t
wir / biz sind unser uns uns lesen okuyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch lest okuyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie lesen okuyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie lesen okuyorsunuz en
im a im schreiben yazmak
ich / ben bin mein mir mich schreiben yazıyorum e
du / sen bist dein dir dich schreibst yazıyorsun st
er /o ist sein ihm ihn schreibt yazıyor t
sie /o ist ihr ihr sie schreibt yazıyor t
es /o ist sein ihm es schreibt yazıyor t
wir / biz sind unser uns uns schreiben yazıyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch schreibt yazıyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie schreiben yazıyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie schreiben yazıyorsunuz en

im a im laufen yürümek
ich / ben bin mein mir mich laufen yürüyorum e
du / sen bist dein dir dich laufst yürüyorsun st
er /o ist sein ihm ihn lauft yürüyor t
sie /o ist ihr ihr sie lauft yürüyor t
es /o ist sein ihm es lauft yürüyor t
wir / biz sind unser uns uns laufen yürüyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch lauft yürüyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie laufen yürüyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie laufen yürüyorsunuz en

im a im sitzen oturmak
ich / ben bin mein mir mich sitzen oturuyorum e
du / sen bist dein dir dich sitzst oturuyorsun st
er /o ist sein ihm ihn sitzt oturuyor t
sie /o ist ihr ihr sie sitzt oturuyor t
es /o ist sein ihm es sitzt oturuyor t
wir / biz sind unser uns uns sitzen oturuyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch sitzt oturuyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie sitzen oturuyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie sitzen oturuyorsunuz en
im a im liegen yatmak
ich / ben bin mein mir mich liegen yatıyorum e
du / sen bist dein dir dich liegst yatıyorsun st
er /o ist sein ihm ihn liegt yatıyor t
sie /o ist ihr ihr sie liegt yatıyor t
es /o ist sein ihm es liegt yatıyor t
wir / biz sind unser uns uns liegen yatıyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch liegt yatıyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie liegen yatıyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie liegen yatıyorsunuz en

im a im schlofen uyumak
ich / ben bin mein mir mich schlofe uyuyorum e
du / sen bist dein dir dich schlofst uyuyorsun st
er /o ist sein ihm ihn schloft uyuyor t
sie /o ist ihr ihr sie schloft uyuyor t
es /o ist sein ihm es schloft uyuyor t
wir / biz sind unser uns uns schlofen uyuyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch schloft uyuyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie schlofen uyuyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie schlofen uyuyorsunuz en

im a im schwimmen yüzmek
ich / ben bin mein mir mich schwimme yüzüyorum e
du / sen bist dein dir dich schwimmst yüzüyorsun st
er /o ist sein ihm ihn schwimmt yüzüyor t
sie /o ist ihr ihr sie schwimmt yüzüyor t
es /o ist sein ihm es schwimmt yüzüyor t
wir / biz sind unser uns uns schwimmen yüzüyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch schwimmt yüzüyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie schwimmen yüzüyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie schwimmen yüzüyorsunuz en
im a im machen yapmak
ich / ben bin mein mir mich machen yapıyorum e
du / sen bist dein dir dich machst yapıyorsun st
er /o ist sein ihm ihn macht yapıyor t
sie /o ist ihr ihr sie macht yapıyor t
es /o ist sein ihm es macht yapıyor t
wir / biz sind unser uns uns machen yapıyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch macht yapıyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie machen yapıyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie machen yapıyorsunuz en

im a im kochen pişirmek
ich / ben bin mein mir mich kochen pişiriyorum e
du / sen bist dein dir dich kochst pişiriyorsun st
er /o ist sein ihm ihn kocht pişiriyor t
sie /o ist ihr ihr sie kocht pişiriyor t
es /o ist sein ihm es kocht pişiriyor t
wir / biz sind unser uns uns kochen pişiriyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch kocht pişiriyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie kochen pişiriyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie kochen pişiriyorsunuz en

im a im essen yemek yemek

ich / ben bin mein mir mich esse yiyiyorum e
du / sen bist dein dir dich isst yiyiyorsun st
er /o ist sein ihm ihn isst yiyiyor t
sie /o ist ihr ihr sie isst yiyiyor t
es /o ist sein ihm es isst yiyiyor t
wir / biz sind unser uns uns essen yiyiyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch esst yiyiyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie essen yiyiyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie essen yiyiyorsunuz en
im a im trinken içmek
ich / ben bin mein mir mich trinke içiyorum e
du / sen bist dein dir dich trinkst içiyorsun st
er /o ist sein ihm ihn trinkt içiyor t
sie /o ist ihr ihr sie trinkt içiyor t
es /o ist sein ihm es trinkt içiyor t
wir / biz sind unser uns uns trinken içiyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch trinkt içiyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie trinken içiyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie trinken içiyorsunuz en

im a im spielen oynamak
ich / ben bin mein mir mich spiele oynuyorum e
du / sen bist dein dir dich spielst oynuyorsun st
er /o ist sein ihm ihn spielt oynuyor t
sie /o ist ihr ihr sie spielt oynuyor t
es /o ist sein ihm es spielt oynuyor t
wir / biz sind unser uns uns spielen oynuyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch spielt oynuyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie spielen oynuyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie spielen oynuyorsunuz en

im a im arbeiten çalışmak
ich / ben bin mein mir mich arbeite çalşiyorum e
du / sen bist dein dir dich arbeitst çalışıyorsun st
er /o ist sein ihm ihn srbeit çalışıyor t
sie /o ist ihr ihr sie çalışıyor t
es /o ist sein ihm es çalışıyor t
wir / biz sind unser uns uns çalışıyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch çalışıyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie çalışıyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie çalışıyorsunuz en
im a im geben vermek
ich / ben bin mein mir mich gebe veriyorum e
du / sen bist dein dir dich gebst veriyorsun st
er /o ist sein ihm ihn gebt veriyor t
sie /o ist ihr ihr sie gebt veriyor t
es /o ist sein ihm es gebt veriyor t
wir / biz sind unser uns uns geben veriyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch gebt veriyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie geben veriyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie geben veriyorsunuz en

im a im nehmen almak
ich / ben bin mein mir mich nehme alıyorum e
du / sen bist dein dir dich nehmst alıyorsun st
er /o ist sein ihm ihn nehmt alıyor t
sie /o ist ihr ihr sie nehmt alıyor t
es /o ist sein ihm es nehmt alıyor t
wir / biz sind unser uns uns nehmen alıyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch nehmt alıyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie nehmen alıyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie nehmen alıyorsunuz en

im a im wohnen oturmak
ich / ben bin mein mir mich wohne oturuyorum e
du / sen bist dein dir dich wohnst oturuyosun st
er /o ist sein ihm ihn wohnt oturuyor t
sie /o ist ihr ihr sie wohnt oturuyor t
es /o ist sein ihm es wohnt oturuyor t
wir / biz sind unser uns uns wohnen oturuyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch wohnt oturuyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie wohnen oturuyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie wohnen oturuyorsunuz en
im a im verstehen anlamak
ich / ben bin mein mir mich verstehe anlıyorum e
du / sen bist dein dir dich verstehst anlıyorsun st
er /o ist sein ihm ihn versteht anlıyor t
sie /o ist ihr ihr sie versteht anlıyor t
es /o ist sein ihm es versteht anlıyor t
wir / biz sind unser uns uns verstehen anlıyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch versteht anlıyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie verstehen anlıyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie verstehen anlıyorsunuz en

im a im hören dinlemek
ich / ben bin mein mir mich höre dinliyorum e
du / sen bist dein dir dich hörst dinliyorsun st
er /o ist sein ihm ihn hört dinliyor t
sie /o ist ihr ihr sie hört dinliyor t
es /o ist sein ihm es hört dinliyor t
wir / biz sind unser uns uns hören dinliyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch hört dinliyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie hören dinliyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie hören dinliyorsunuz en

im a im fahren araç ile gitmek

ich / ben bin mein mir mich fahre e
du / sen bist dein dir dich fahrst st
er /o ist sein ihm ihn fahrt t
sie /o ist ihr ihr sie fahrt t
es /o ist sein ihm es fahrt t
wir / biz sind unser uns uns fahren en
ihr / siz seid euer euch euch fahrt t
sie / onlar sind ihr ihnen sie fahren en
Sie / siz sind ihr ihnen sie fahren en
im a im mag sevmek
ich / ben bin mein mir mich seviyorum e
du / sen bist dein dir dich seviyorsun st
er /o ist sein ihm ihn seviyor t
sie /o ist ihr ihr sie seviyor t
es /o ist sein ihm es seviyor t
wir / biz sind unser uns uns seviyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch seviyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie seviyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie seviyorsunuz en

im a im tanzen dans etmek

ich / ben bin mein mir mich tanze e
du / sen bist dein dir dich tanzst st
er /o ist sein ihm ihn tanzt t
sie /o ist ihr ihr sie tanzt t
es /o ist sein ihm es tanzt t
wir / biz sind unser uns uns tanzen en
ihr / siz seid euer euch euch tanzt t
sie / onlar sind ihr ihnen sie tanzen en
Sie / siz sind ihr ihnen sie tanzen en

im a im lernen öğrenmek
ich / ben bin mein mir mich lerne öğreniyorum e
du / sen bist dein dir dich lernst öğreniyorsun st
er /o ist sein ihm ihn lernt öğreniyor t
sie /o ist ihr ihr sie lernt öğreniyor t
es /o ist sein ihm es lernt öğreniyor t
wir / biz sind unser uns uns lernen öğreniyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch lernt öğreniyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie lernen öğreniyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie lernen öğreniyorlar en
im a im lehren öğretmek
ich / ben bin mein mir mich lehre öğretiyorum e
du / sen bist dein dir dich lehrst öğretiyorsun st
er /o ist sein ihm ihn lehrt öğretiyor t
sie /o ist ihr ihr sie lehrt öğretiyor t
es /o ist sein ihm es lehrt öğretiyor t
wir / biz sind unser uns uns lehren öğretiyoruz en
ihr / siz seid euer euch euch lehrt öğretiyorsunuz t
sie / onlar sind ihr ihnen sie lehren öğretiyorlar en
Sie / siz sind ihr ihnen sie lehren öğretiyorsunuz en

im a im besuchen ziyaret etmek

ich / ben bin mein mir mich besuche e
du / sen bist dein dir dich besuchst st
er /o ist sein ihm ihn besucht t
sie /o ist ihr ihr sie besucht t
es /o ist sein ihm es besucht t
wir / biz sind unser uns uns besuchen en
ihr / siz seid euer euch euch besucht t
sie / onlar sind ihr ihnen sie besuchen en
Sie / siz sind ihr ihnen sie besuchen en
Montag Pazartesi
Dienstag Salı
mittwach Çarşamba
Donnerstag Perşembe
Freitag Cuma
Samstag Cumartesi
Sonntag Pazar

eu oy
ei ay
sch ş
sp ş
st ş
ie i
Tanım
was ne
wo nerede
woher nereden
wohin nereye
warum niçin
wann ne zaman
wer kim
wen kimi
wem kimin
wessen kimin
mit wem kiminle
wie nasıl
wie viel kaçtane
was kostet kaç para
was kostet das bunun fiyatı nedir
wie viel kostet das ücreti nedir
rechts sağ
links sol
hinten arkasında
vorne önünde
oben üzerinde
unten altında
in içinde
nah yakın
weit uzak
warm sıcak
kalt soğuk
Wie viel uhr ist es saat kaç
Es ist ….. [Es ist vier uhr] saat dört
Es ist fünf uhr saat beş [es ist fünf uur]
minute dakika
sekunde saniye
Stunde saat
guten morgen günaydın
guten tag iyi günler
guten abend iyi akşamlar
gute nacht iyi geceler
morgen sabah
mittag öğle
nachmittags öğleden sonra
abend akşam
nacht gece
morgen yarın
gestern dün
heute bugün
tag gün (gündüz)
taglich hergün
woche hafta
nachste woche gelecek hafta
vergangene woche geçen hafta
vergangenheit geçmiş
zukunft gelecek
jahr yıl
Montag Pazartesi
Dienstag Salı
mittwach Çarşamba
Donnerstag Perşembe
Freitag Cuma
Samstag Cumartesi
Sonntag Pazar
januar ocak
februar şubat
marz mart
april nisan
mai mayıs
juni haziran [yuni]
juli temmuz [yuli]
august ağustos
september eylül
oktober ekim
november kasım
dezember aralık

frühling ilkbahar
sommer yaz
herbst sonbahar
winter kış

süden güney
norden kuzey
osten doğu
westen batı

beige bej
weiss beyaz
grau gri
metalik gri
braun kahverengi
rot kırmızı
blau mavi
gelb sarı
schwarz siyah
grün yeşil

mutter anne
vater baba
kind çoçuk
kinder çoçuklar
sohn oğul
schön sie zu sehen seni görmek güzel
tschüss güle güle
auf wiedersehen görüşmek üzere
wiedersehen görüşürüz
bis bald sonra görüşürüz
bis morgen yarın görüşürüz
wie sehen uns morgen yarın görüşürüz
willkommen hoşgeldiniz

ich verstehe anlıyorum

ich verstehe nicht anlamıyorum
ich verstehe sie nicht sizi anlamıyorum
ich habe verstanden anladım
wie bitte anlamadım
wie bitte efendim
was ist passiert ne oldu
sprechen sie bitte langsamer biraz yavaş konuşun

wie geht es nasıl gidiyor

wie geht es…….. nasılsın
mir gehr es gut iyiyim
ich brauche ihtiyacım var
ich möchte istiyorum
was möchten sie ne istiyorsunuz
ich möchte Ticket bilet istiyorum
welches hangi
schwer zor
rechnung bitte hesap lütfen
sehr teuer çok pahalı
wohin gehen sie nereye gidiyorsun
wem gehört das bu kimin
wo sind wir neredeyiz
was haben sie gesagt ne söylediniz
schön güzel
danke schön teşekkürler
bitte schön önemli değil
macht nichts farketmez
bitte lütfen
ja evet
nein hayır
vielleicht belki
natürlich tabiki
hallo merhaba
wie alt sind sie kaç yaşındasınız
könnten sie das noch einmal wiederholen lütfen bir kez daha tekrar edermisiniz

es tut mir leid özür dilerim

entschuldigung özür dilerim
wie heissen sie adınız ne
wie heisst er onun adı nedir
mein name ist mehmet benim adım mehmet
ich bin hungrig açım
ich bin durstig susadım
die rechnung bitte hesap lütfen
guten apetit afiyet olsun
meine liebling aşkım
ich mag dich senden hoşlanıyorum
gratulation tebrikler
früh erken
geradeaus dümdüz ileri
nie asla
monat ay
manchmal bazen
immer daima
oft sık sık
jetzt şimdi
Ich will ben istiyorum
Ich möchte gerne etwas essen yemek istiyorum
Habe Lust auf dich canim seni cekti
Viel Glück iyi şanslar
Tanım Ben Sen O O O Biz Siz Onlar Siz Anlam
ich du er sie es wir ihr sie Sie
Gen main dein sein ihr sein unser euer ihr ihr im
Dat mir dir ihm ihr ihm uns euch ihnen ihnen a
Akk mich dich ihn sie es uns euch sie Sie im
Fiiller Anlam
haben habe hast hat hat hat haben habt haben haben sahip olmak
kommen komme kommst kommt kommt kommt kommen komt kommen kommen gelmek
gehen gehe gehst geht geht geht geben geht gehen gehen gitmek
lesen lesen okumak
schreiben schreiben yazmak
laufen laufen yürümek
sitzen sitzen oturmak
liegen liegen yatmak
schlofen schlofe schlofst schloft schloft schloft schlofen schloft schlofen schlofen uyumak
schwimmen schwimme schwimmst schwimmt schwimmt schwimmt schwimmen schwimmt schwimmen schwimmen yüzmek
machen mache machst macht macht macht machen macht machen machen yapmak
kochen koche kochst kocht kocht kocht kochen kocht kochen kochen pişirmek
essen esse isst isst isst isst essen esst essen essen yemek yemek
trinken trinke trinkst trinkt trinkt trinkt trinken trinkt trinken trinken içmek
spielen spiele spielst spielt spielt spielt spielen spielt spielen spielen oynamak
arbeiten çalışmak
geben gebe gibst gibst gibst gibst geben gebt geben geben vermek
nehmen nehme nimmst nimmt nimmt nimmt nehmen nehmt nehmen nehmen almak
wohnen wohne wohnst wohnt wohnt wohnt wohnen wohnt wohnen wohnen oturmak
verstehen vertehe verstehst versteht versteht versteht verstehen verstht verstehen verstehen anlamak
hören höre hörst hört hört hört hören hört hören hören dinlemek
fahren fahre fahrst fahrt fahrt fahrt fahren fahrt fahren fahren araç ile gitmek
mag mag sevmek
tanzen tanze tanzst tanzt tanzt tanzt tanzen tanzt tanzen tanzen dans etmek
lernen lerne lernst lernt lernt lernt lernen lernt lernen lernen öğrenmek
lehren lehre lehrst lehrt lehrt lehrt lehren lehrt lehren lehren öğretmek
 sayılabilir tekil isimlerden önce
1 a / an
kullanılan herhangi biri anlamında
2 about hakkında, konusunda

3 all tüm, bütün, tamamı, hepsi

4 also ayrıca, üstelik, hem de

5 and ve, ile

6 as olarak, gibi, dahi,

7 at üzerinde, -de, -da

8 be olmak, bulunmak, kalmak

9 because çünkü, zira, dolayı

10 but ama, ancak, lakin

11 by yanında, yakınında

12 call aramak

13 can yapabilmek

14 come gelmek

15 day gün

16 do yapmak

17 down aşağı

18 each herbiri

19 even bile, hatta, dahi, kadar

20 find bulmak

21 first ilk, birinci

22 for için, amacıyla

22 from itibaren, -den, -dan

24 get almak, edinmek

25 give vermek

26 go gitmek
27 have olmak, sahip olmak, yapmak

28 he Erkekler için kullanılan “o” zamiri

Kadınlar için “onun” anlamına gelen
29 her
zamir
30 here burada, buraya, burda
Erkekler için “onu, ona” anlamına
31 him
gelen zamir
Erkekler için “onun” anlamına gelen
32 his
zamir
33 how nasıl, ne, ne kadar

34 if eğer, ise, ama

35 in içinde, -de, -da

36 into içine, haline

37 it Cansızlar için “o” zamiri.

Hayvanlar ve cansızlar için “onun”
38 its
anlamına gelen zamir.
39 just sadece, yanlızca, tam

40 know bilmek, tanımak

41 like benzer, gibi, sevmek, hoşlanmak

42 long uzun

43 look bakmak, görünmek

44 make yapmak, sağlamak, yaptırmak

45 many çok, hayli

46 me bana, beni

47 more daha fazla, bir kat daha

48 my benim

49 new yeni

50 no hayır

51 not değil, yok, olumsuzluk

52 now şimdi, hemen

53 number sayı, rakam, numara

54 of -nın, -nin, yüzünden

55 on üzerinde, üstünde

56 one bir

57 only Yalnız, sadece

58 or veya

59 other diğeri

60 our bizim

61 out dışarı

62 part part, parça, rol, bölüm

63 people insanlar

64 say söylemek, demek

65 see görmek

66 she Kadınlar için kullanılan zamir

67 so böylece, kadar, o kadar

68 some bazı , biraz

69 take almak, çekmek, götürmek

70 tell söylemek, anlatmak, bildirmek

71 than göre, -den, -dan

72 that o, ki, şu
Herhangi bir durumu özel olarak
73 the
belirtmek amacıyla kullanılır.
74 their onların

75 them onlar, onlara, onları

76 then sonra, o zaman, ondan sonra

77 there orada, orada, şuraya

78 they onlar
79 thing şey

80 think düşünmek, sanmak

81 this bu, böyle, bu kadar

82 time zaman, süre

83 to ile, göre

84 two 2 sayısı

85 up yukarı

86 use kullanım, kullanmak

87 very çok, tam

88 want istemek

89 way yol, yöntem

90 we biz

91 well iyi, güzel, sağlıklı

92 what ne, hangi

93 when ne zaman

94 which hangisi

95 who kim

96 will gelecek zaman

97 with beraber

98 write yazmak

99 year sene, yıl

100 you sen

a car, a bus, a book

What do you think about it?

He traveled all over the world.

She’s a talented singer and also a fine actress.

Tom and John are good friends.

I worked as an actor for two years.

My plane stopped at Dubai.

We must not be late.

I like you because you are smart.

I like her, but I don’t like her friend.

They have a house by the lake.

He was going to call the doctor.

I can play football.

The bus comes every fifteen minutes.

He runs in the park every day.

You need to do your homework.

She fell down the stairs.

Each port or each ship is different.

He didn’t even have enough money to pay the rent.

I have to find a part-time job.

Writing the first sentence isn’t always easy.

I worked as an actor for two years.

I borrowed this book from him.

Where did you get this?

I give you my word.

Let’s go to the cinema.

I have no money.

He runs in the park every day.

It is her car.

Come here.

You should talk to him.

It is his car.

How much does it cost?

I will not come if she comes.

My cousin lives in the country.

She came into the room.

I can’t find it.

The dog chased its tail

Just milk, please.

I know him very well.

I like you because you are smart.

How long will it take?

It doesn’t look good to me.

I asked her to make four copies of the letter.

How many apples are there?

Talk to me!

You should study more.

It is my car.

It is a brand new car.

No, I can’t come

It is not my car.

Let’s go I asked her to make four copies of the letter..

You have my number, don’t you?

He is a coworker of mine.

It is on the table.

It is number one. One, Two, Three.

My house is only a mile from here.

Each port or each ship is different.

Turn the other side of it.

It is our car.

Get out!

I did my part.

Forty people attended.

I say what I need to say.

I can see the island.

She fell down the stairs.

It was a long journey, so I’m really tired now.

Can I have It was a long journey, so I’m really tired
now. sugar, please.
I take a walk with my dog.

I will tell him the truth.

This one is better than the other one.

That is my friend Ömer over there.

The train was late.

It is their car.

Can you call them.

First I will finish my breakfast then I will go to school.

You can leave them there.

They have a house by the lake.

The one thing I hate most is being lied to.

I think you need to think about the future.

This book is old.

I don’t have enough time.

I asked her to make four copies of the letter.

I need two pencils.

Can you check upstairs.

Can I use your pencil.

We have very nice restaurants in the city.

I don’t want to go to school.

Please get out of the way.

We have very nice restaurants in the city.

Well done!

What is your name?

When will you be back?

Which one is yours?

Who is that man you are talking to?

When will you be back?

I will come with Jane.

Please write a letter for me.

It’s been years.

When will you be back?

"