Professional Documents
Culture Documents
Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi 1905091072 Nagihan SÜNGER
Atatürk İlkeleri Ve İnkılap Tarihi 1905091072 Nagihan SÜNGER
KURULUŞ AMAÇLARI
Kırsal bölgede yaşayanları okuma-yazma, bilgi ve teknik yönden gelişimini
sağlamak
Sadece bilgi vermek değil aynı zamanda bulunulduğu yılların şartlarına uyum
sağlamak, radyo kullanımına teşvik etmek ve köylünün hareketli ve canlı bir
yaşamla yetiştirilmesini sağlamaktır.
Uzun ve zorlu bir savaştan çıkmış olan devletin eğitim alanındaki yoksunluklarını
kapatmak istemesi
Köylere uyum sağlayabilecek öğretmenler yetiştirmek
Eğitim vasıtasıyla köylüleri bilinçlendirerek daha kaliteli ve verimli tarım
yapmak
Daha kapsamlı ve üst düzey bir eğitime geçiş için Köy Enstitüleri kurulmak
istenmiştir.
KURULUŞU
1936’dan sonra yapılan eğitmen kursları ve öğretmen okulları denemelerinin başarılı
olmasından sonra 17 Nisan 1940 tarihinde kabul edilen 3803 sayılı kanun ile Hasan
Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un gayretleri ile kurulmuştur.Neden Enstitü
kelimesinin kullanıldığını Hasan Ali Yücel şu şekilde açıklamıştır;’’büyük, yüksek ve
uygulamalı okullar’’anlamına geldiğinden ve köy öğretmeninin yanında başka
elemanlarında yetiştirildiğinden dolayı enstitü kavramını kullanmışlardır. Başta 10
daha sonra ise Türkiye genelinde 21 tane Enstitü açılmıştır.Birde Ankara Hasanoğlan
Köy Enstitüsü adında Yüksek Köy Enstitüsü açılmış ve burda Köy Enstitülerine
öğretmen yetiştirmek amaçlanmıştır.Köy enstitülerinde yalnızca köylü çocuklar
okuyabilecekti ve mezun olduktan sonra kendi köyüne veya en yakındaki köyde
öğretmenlik yapacaktı.Enstitüye köylü çocukların seçilmesinin sebebi köye daha iyi
uyum sağalyabilecekleri düşüncesidir. Köy Enstitiülerinde verilen eğitim teorik
bilgilerin yanında görev alacakları köydeki yaşamı da değiştirme yönündeydi.
Köy Enstitiülerinin eğitim süresi 5 yıldır.Bu süre içinde 114 hafta kültür, fen,
öğretmenlik bilgisi derslerine ,58 hafta ziraat derslerine ,58 hafta teknik derslere,30
hafta tatillere ayrılır ve haftada 44 saat çalışılırdı.
KURULDUKLARI YERLER
İlk olarak 10 Köy Enstitüsü kuruldu. Daha sonra ise sayıları 21’e çıkarıldı. En son
açılan Van Ernis Köy Enstitüsü amacına ulaşmadan kısa sürede kapanmıştır.Bu
yüzden bazı kaynaklarda Köy Enstitülerini Kuruluş yerleri bakımınından 20 tane de
kabul edilir.Bunlar;
EĞİTİME KATKISI
Eğitim sorunu Osmanlı İmparatorluğu’ndan beri temel problemlerden olmuştur. Bu
anlamda özellikle kurtuluş Savaşından sonra yeni bir düzene geçen Türkiye hem
savaşta kaybettiği okur-yazar ile eğitimli kişilerin eksikliğini kapatmak hemde köy
şartlarına uyum sağlayan öğretmen eksikliğini kapatmak için açılan Köy Enstitüleri
köy çocukları için fırsat eşitliği sağlamış teknik ve tarım konularında bilgili ve
yetenekli bireyler yetiştirmiştir. Ezberci, öğretmen merkezli bir eğitimden, öğrenci
merkezli ,yaparak, yaşayarak yapan bir eğitim sistemine geçilmiştir.Ayrıca iş içinde
eğitim ilkesini benimsemişlerdir. Bu şekilde Köy Enstitüleriyle teorik eğitimin
yanında kişisel becerileri baz alan flüt çalmak, bisiklet sürmek, dans gibi faaliyetlerde
de eğitim faaliyetlerini sürdürmüştür. Türk Köylüsünün üstündeki cahillik ve
bilgisizlik örtüsü kaldırılmaya çalışılmıştır. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy
Enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek olmak üzere toplam 17.251 köy öğretmeni
yetiştirilmiştir.
SONUÇLARI
Enstitüler köylü çocukları için fırsat eşitliği sağlamıştır.
Köyün kalkınması için mücadele gerekli becerileri kazanmış köylü gençler
tarafından edilecektir.
Enstitüler köy hakkındaki araştırmalarda merkezler haline gelmiştir.
Ulusal kültürün ve folklorun ortaya çıkışında önemli katkıları vardır.
Bilimsel ve felsefik anlamda laik eğitim başlamıştır.
Çevreye önderlik edecek ekonomik girişimi vermişlerdir.
ELEŞTİRİLER
Eleştiriler özellikle 1943’te toplanan 2. Eğitim Şuasında belirginleşmeye başlamıştır.
Engin Tonguç bu eleştirileri 3 gruba ayırmıştır: Sağcılardan gelen, solculardan gelen
ve köy enstitülerinden gelen eleştiriler.Bu eleştiriler şöyle sıralanabilir;
Enstitülere yalnızca köylü çocuklarının alımı ve mezun olan çocukların yine
köylerde işe başlaması kentli ve köylü arasında sınıf farklılığı doğurmaktadır.
Öğrencilerin okul, teknik,tarım gibi uygulama yerlerinde bakım ve temizlikte
çalıştırılmaları Sovyet Rusya’yı ve kominist Rejimleri andırdığı için Milliyetçilik
ilkesiyle ters düşmektedir.
Enstitülerdeki kızlı-erkekli karma eğitim türk toplumunun ahlak ve aile anlayışına
uymamaktadır.
Köylünün gözünün açtırılması ,onun uyandırılmasının köylünün sırtından geçinen
ağalar için korku yaratmış ve buna karşı gelmişlerdir.
Okul, Öğretmen evi yapımı ve çocukları okula gönderme bir takım köylülere
yükümlülükler doğurmuş ve ayrıca okulların ulaşımı güç bölgelerinde olması
işleri daha da zorlaştırmıştır.
Enstitülerin devlet içinde ayrı bir devlet olarak davrandığı, bakanlık tarafından
şımartılığı, sağlık koşullarının yetersiz olduğu, öğretim kadrosunun
yetersizliğinden bilgisiz öğrencilerin yetiştiği gibi olumsuz eleştiriler
yapmışlardır.
Köy Enstitüleri dergisini zararlı olarak nitelendirilmiş ve yabancı dillerden
çevrilmiş eserlerin kominizm propagandası yaptığını söylenmiştir.
Enstitülerde din derslerinin verilmediği ve din düşmanlığı bir eğitim verildiği
savunulmuş.’’Din elden gidiyor’’karalamaları yapılmıştır.
Şehir okullarını giderlerinin devlet tarafından karşılndığı takdirde köy
enstitülerinin neden köylü tarafından giderlerinin karşılandığı olumsuz eleştirilere
yol açmıştır.
KAPATILMASI
Kominist bir ideolojiyi çağrıştıran bir eğitim verildiği iddeası, karma eğitimin Türk
örf ve adetlerine uymadığı tartışmaları vb. Birçok eleştiri alan Köy Enstitüleri
özellikle 1945’den sonra Çok Partili dönemin başlamasıyla tam bir muhalefet kaynağı
oluşturmuştur. Özellikle Demokrat Parti’nin CHP’ye yönelik yıpratıcı politikalarını
Enstitüler tarafından yapması daha fazla kayıtsız kalamayarak Recep Peker Hükümeti
kuruluşunda etkili olan Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel
Müdürü ismail Hakkı Tonguç’u görevden almıştır.Daha sonra çıkartılan yasalar ile
Köy Enstitülerinde bazı değişiklikler yapmışlardır.Köy enstitüleri hakkında
kamuoyunda eleştiri ve şikâyetlerin devam etmesi üzerine, 1946 yılında Kazım
Karabekir, Feridun Fikri Düşünsel, Şemsettin Günaltay gibi siyasetçiler Ankara
Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü ziyaret ederek aksamaları yerinde görmek ve
tespit etmek istemişlerdir. Ziyaret sonrası Ankara Hasanoğlan Yüksek Köy
Enstitüsü’nün kapatılmasına karar verilmiş ve diğer enstitülerle ilgili yeni yasal
düzenlemeler yapılmıştır. 4 Eylül 1947 tarihinde çıkarılan 5129 sayılı kanun ile 3803
sayılı Köy Enstitüleri Kanunu’nun 11, 12,13 ve 18. maddelerinde değişikliğe
gidilerek, 4274 sayılı Köy Mektepleri ve Köy Enstitüleri Teşkilat Nizamnamesi’nin
28 ve 66. maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrıca 4274 sayılı yasanın 64 ve 65.
maddelerinde değişikliğe gidilerek, köy enstitüsü mezunu öğretmen ve sağlık
memurlarına geçinmeleri için verilen arazi uygulaması kaldırılmış, önceden
verilenlerde iptal edilerek geri alınmıştır. Ayrıca 29 Nisan 1947 tarihinde Köy
enstitüleriyle ilgili yeni bir yönetmelik hazırlanmıştır. Buna göre öğrencilerin
yönetime katılması, yetki ve sorumluluk alması yasaklanmıştır. 9 Mayıs 1947
tarihinde çıkarılan bir genelge ile erkek ve kız öğrencilerin kaldığı yerler birbirinden
ayrılmıştır. 20 Mayıs 1947 tarihinde çıkarılan bir başka genelge ile de, serbest okuma
saatleri asgariye indirilmiştir. Bu genelgenin içeriğinde yer alan “öğrencilerin
seviyesine uygun” şeklinde bir açıklama ile klasik kitapların okunması
sınırlandırılmıştır. Yeni programda köy ve şehir arasındaki fark ortadan
kaldırılmıştır.56 1949 yılında hükümeti kurmakla görevlendirilen Cumhuriyet Halk
Partisi’nin son Başbakanı Şemsettin Günaltay döneminde, çıkarılan 5541 sayılı
yasayla köy enstitülerine sadece köy çocuklarının kabul edilmesi yürürlükten
kaldırılmıştır.Demokrat Parti döneminde ise köy enstitülerine yönelik düzenlemeler
yapılmaya başlanmıştır.Enstitülerde karma eğitime son verilerek bazı bölümleri
kapatılmıştır. 27 Ocak 1954 tarihinde çıkarılan 6234 sayılı yasayla Enstitüler
tamamen kapatılarak öğretmen okullarına dönüştürülmüştür.
HALKEVLERİ
19 Şubat 1932 yılında Atatürk tarafından kurulmuş çok önemli kültür kurumlarıdır.
Politik bir kurum olmayan halkevleri Atatürk’ün milliyetçilik ilkelerinin bir
uygulamasıdır.
KURULUŞ NEDENLERİ
Halk evlerinin kuruluş gayelerinden en önemlisi Cumhuriyet düşüncesini ülkenin
en uzak köşelerine yayma düşüncesidir.
Anadoluda eski medeniyetlerden kalma değerli tarihi eserlerin meydana
çıkarılması, korunması ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan bir teşkilatın
gerekliliği.
Cumhuriyetin ilanınından sonra yapılan inkılapları halka benimsetmek istemek.
Halkın milli benliklerini güçlendirmek ve onları birbirine daha çok yaklaştırmak
istenmesi.Bu anlamda özellikle aydın ve halk arasındaki kopukluğun giderilmesi
arzu edilmiştir.
KURULUŞU
Halkevlerinin açılışından önce Osmanlı İmparatorluğu tarafından Türklerin her
yönden geliştirilmesi ve milli duygu ile dilin gelişmesi için görevde bulunan Türk
Ocakları adında bir cemiyet 3 Temmuz 1911 yılında kurulmuştur. Milli mücadele
sonrası Atatürk tarafından ziyaret edilen ocakların halk eğitimi ve inkılapları iletmede
yeterli düzeyde olmadığı, ülke düzeyine yayılamadığı görülmüş ve yerine daha
işlevsel olduğu düşünülen Halkevleri 1932 yılında kurulmuştur.Açılmadan 1 yıl önce
Atatürk istanbulda Halkevlerinin açılacağı sinyallerini vermiştir. İlk olarak 14 yerde
açılan bu kurumlar 1938 yılına gelindiğinde sayısı 209’a ulaşmıştı.Halkevlerinin
kurulamadığı yerlere ise halk odaları açılmıştır.Ayrıca bir Halkevinin açılabilmesi için
en az 200 kişilik bir salonu, jimnastik yapılabilecek bir avlu, çalıma odası, döşeli bir
bina ve memur aylığını verecek bir bütçesi olması gerekliydi. Halkevleri CHP
tarafından açılıyordu ama CHP’ye kayıtlı olan veya olmayan herkese açıktı hatta
memurlarda bu evlere üye olabiliyordu. 9 çalışma kolundan oluşan halkevleri
faaliyete geçebilmek için en az 3 kol ile çalışmaya hazır bulunması gerekiyordu.
ÇALIŞMA ŞEKLİ
Çalışmalarını çalışma yerlerine göre sınıflandırısak Halkevi merkezi ve Halkevi
binası dışındaki çalışmalar olarak ikiye ayırabiliriz.Merkezdeki çalışmalar
konferanslar, konserler, müsamereler, sinema, tiyatro, spor çalışmaları vb.olarak
devam ediyor. Bina dışındaki çalışmalar ise daha büyük etkinlikler şeklinde
oluyor.Bunlara köy gezileri, kır sporları, kahvehanelerden hapishanelere kadar çeşitli
yerlerde açılan kurslar, dil derlemleri, tarihi eserlerin araştırılması gibi zengin içerikli
bir sürü örnek verilebilir.
Halkevlerinin gelirleri öncelikle yardımlardan, devlet bütçesinden ve bulunulduğu ilin
parti il örgütü tarafından karşılanırdı.Halkevleri vergiden muaf tutulmş ve Atatürk’ün
vefatından sonra vasiyeti üzerine menkul mallarından bir kısmı da buraya
bağışlanmışttır.
Halkevleri çalışmlarını 9 koldan devam ettiriyor.Bunlar;
Dil ve Edebiyat Kolu; Çok geniş kapsamlı bir koldur.Çalışmalarına örnek vermek
gerekirse dil araştırma ve derlemeleri, folklor koleksiyonları, eski mezar taşları
inceleme, çeşitli bayram ve önemli günleri kutlama vb. Devam eder. Dil üzerine
çalışmalarını TDK’nın maksadına uygun devam ettirmiş.Yabancı sözcüklerin yerine
türkçelerini bulma veya unutulmaya yüz tutmuş kelimeleri günlük hayata kazandırma
gibi çalışmalar içinde olmuştur.Hatta kitap,şiir, hikaye gibi konularda yarışmalar
düzenlemiş ve dereceye girenlerin yazılarını dergilerinde
yayınlamışlardır.Çıkarttıkları dergi ve kitaplarla ve dil üzerine çalışmalarıyla TDK ile
de yarış içerisindelerdir.
Güzel Sanatlar Kolu; Müzik, heykel, mimari, resim gibi alanlarda yetenekli işlere
imza tan kol halkın sanata olan sevgi ve ilgisini de üzerine çekmiştir.Ayrıca parti
merkezinin halkevlerine gönderdiği radyolarda halkın sanat eğitimini tamamlıyordu.
Temsil Kolu; Görevi üyelerine milli tiyatro kültürünü aşılamaktır.En önemli
görevlerinden biride Türk kadınını sahneye çıkarmak ve kadın sanatçılar yetiştirmek
olmuştur.
Spor Kolu; CHP Türk Spor Kurumu Teşkilatı ve Halkevleri ile spor çalışmalarını
kendi yürütüyordu. Halkevlerinde kitap ve fikre önem verildiği kadar spora da önem
verilmiş ve sporu yaymak için bu kol hizmete girmiştir.Vatandaşlara jimnastik öğretir
ve yılda bir jimnastik günleri ,üç-dört yılda birde büyük jimnastik bayramları
düzenler.
Sosyal Yardım Kolu; Hayır kuruluşlarının desteklendiği ve üyesi olan doktorları
köylere yolladığı, parasız muayenelerin olduğu, kumar ve içki ile mücadele etiği, fakir
öğrencilere her türlü yardımı yaptığı vb.uygulamalarla kendini gösteren koldur.Türk
milletinin arasındaki dayanışma ve birlik duygusunu canlandırmada etkili olmuştur.
Halk Dershaneleri ve Kursları Kolu; En geniş ve doğrudan halk eğitimi yapan
koldur.Okuma-yazma, fizik, kimya, güzel sanatlar, yabancı dil gibi kurslar
açıyorlardı.Millet mekteplerinin aksine zorlama yoktu ve öğretmenler gönüllü olarak
çalışıyordu. Tüm bu hizmetlerini cezaevlerinde yatan mahkumlar içinde vererek
onların en azından ilkokulu bitirmeleri ve topluma yeeniden kazandırılacak
eğitimlerin verilmesi sağlanmıştır.
Kitaplık ve Yayın Kolu; Avrupada halk kütüphanelerinin gördüğü görevi,Türkiye’de
Halkevleri görmüştür. Her Halkevinde bu kol altında kütüphane kurulmuş ve yayın
çalışmaları yapılmıştır.
Köycülük Kolu; Köylü ve aydınların kaynaşmasını sağlamak, köye modern hayat
bilgileri sokmak, köylü ve şehirli arasında sevgi ve dayanışma bağını kurmak temel
görevleridir.
Müzik ve Sergi Kolu; Çevresindeki eserleri toplamak, fotoğraf almak, güzel sanatlar
alanında çeşitli ürünlerin sergilenmesini sağlamak temel görevlerindendir.
KAPATILMASI
Demokrat Parti’nin iktidara gelimesiyle Halkevleri ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin
mallarına el konulmasıyla ilgili 5830 sayılı yasa çıkmasıyla uygulamaya konulmuş ve
bütün ülkedeki Halkevlerine el koyulmuştur. Bazı sorunlar çıkınca hükümet ‘’5830
Sayılı Kanunla Hazineye İntikal Eden Menkul ve Gayrimenkul Malların İdare ve
Tasfiyeleri Hakkında Yönetmelik’’i çıkararak Halkevlerini hazineye intikal etmiştir.
Boş binalar için elverişli olanlar kamu hizmetine kullanılmasına elverişli olmayanlar
için ise satılması ve hizmet için gerekli görülmeyenler içinde kiralama kararı
alınmıştır.CHP’ye karşı bir üstünlük içinde olan iktidar özellikle Halkevlerine karşı
ağır bir tutum sergilemiştir. Halkevi eşyaları çöplük ve sokaklara atılmış, devletin
kuruluşuna ışık tutan evraklar fabrikalara gönderilip yeniden kağıda çevriliyordu.
Bazı yerlerde hatta Halkevi içindeki kitaplar kamyonlara doldurulup uygun alanlarda
yakılıyordu. Bütün ülke iktidarın bu olumsuz tutumu yüzünden bir Halkevi yağmasına
sahne oldu.
DP iktidarının 10. yılında artık ülkede olaylar patlak vermişti.Türkiye’de bir ihtilal
zemini doğuyordu.27 Mayıs 1960 tarihinde Türkiye’de ilk askeri ihtilal yapıldı.27
Mayıs devriminin hemen ertesinde Behçet Kemal Çağlar’ın başkanlığında
Atatürkçüler ve eski Halkevciler bir araya gelerek örgütlenerek Türk Kültür
Derneği’ni kurdular. Halkevi benzeri bu yapılanma 21 Nisan 1963 tarihinde
delegelerin oylarıyla adı Halkevi olarak değiştirildi. Bu şekilde Türk Kültür
yaşamındaki Halkevlerinin ikinci çalışma dönemi başlamış oldu.Politikadan uzak ,
Türk kültür ve sanatına hizmet eden bu kurum sonralarda ilerici ve devrimci
kadroların yönetime gelmesi ülkede değişik tepkilerle karşılanmış ve hoşnutsuzluk
oluşturmuştur.2 Ağustos 1980’de toplanan Halkevleri Olağanüstü Toplantısında acil
önlem planları tartışılmış, aradan bir ay geçtikten sonra da 12 Eylül 1980 darbesi
gerçekleşmiştir.Daha sonra da Halkevleri Genel Başkanı Ahmet Yıldız tutuklandı ve
Halkevlerinin yurt çapındaki bütün şubeler kapatılmıştır.
En son olarak askeri darbenin hüküm sürdüğü dönemde devameden muhakemeler
sonucu Halkevleri yöneticileri ve üyeleriAnkara Sıkıyönetim Komutanlığı 2 numaralı
Askeri Mahkemesinde 11.04.1987 tarihli 1098 saılı kararıyla Halkevleri üçüncü kez
açılarak çalışmalara başlamıştır.
DEĞERLENDİRME SAYFASI
Köy Enstitüleri 1935 yılında hazırlıklarına başlanıp 1937’de ilk kez
denenmiş ama yasal olarak 1940 yılında hayata geçirilmiş bir sistemdir.Savaştan
çıkan halk ise köylerde okul sayısının azlığı, köye hizmet götürmenin zorluğu vb.
Faktörler dolayısıyla bu girişime destekçi olmuştur. Köylünün dilinden anlayacak
aydın bir kesime ihtiyaç vardır,bu da ancak köylünün kendi içinden aydın bir kesim
oluşturmakla mümkün olacaktır.Kendisi de köylü bir aileden gelen ve bu fikirleri
savunan İsmail Hakkı Tonguç bu sistemin hem kuramcısı hemde kurucusu olmuştur.
Halkevleri ise hem rejimi ve inkılapları halka ulaştırmak hem de halkın eğitimi ve
değerlerimizin öğretilmesi amacıyla 1932 yılında kurulmuş kültür kurumlarıdır.
Köy Enstitüleri’ni ilk olarak ele alırsak eğitim ve köylerin kalkındırılması noktasında
önemli bir adım olsada uygulama noktasında bit takım sıkınıları bünyesinde
barındırmıştır.Buna örnek olarak öğrenci ve öğretmenin eğitimden ziyade bir tarım
işçisi gibi çalışmak zorunda kalmaları, öğretmenlerin maaşının düşüklüğü, geçimini
sağlamak için kendisine verilen araziyi ekip biçme gerekliliği onun kendini
geliştirmesine engel olması,Köy Enstitiü binalarının yapımı ve onarımının köylüler ve
eğitmenin sorumluluğu altında olması vb. verilebilir.Ayrıca Köy Enstitülerine yapılan
eleştirilerden en ağırı bu enstitülerin kültürü yozlaştırma amacıyla en ufak yerleşim
yeri olan köylerden başladığı iddeası ve eğitim altında çocuklara komunist fikirlerin
empoze edildiği,din karşıtı eğitim verildiği suçlamalarıdır.
KAYNAKÇA
GERAY, C . "TÜRKİYE'DE KÖY ENSTİTÜLERİ HAREKETİ VE KÖY KALKINMASI". Ankara
University Journal of Faculty of Educational Sciences (JFES) 2 (2019 ): 197-207
<https://dergipark.org.tr/tr/pub/auebfd/issue/48677/619380>
GUT, E . (2018). Köy Enstitüleri Dergisi Üzerinde Bir İnceleme. Hars Akademi Uluslararası
Hakemli Kültür Sanat Mimarlık Dergisi , 1 (1) , 69-94 . Retrieved from
https://dergipark.org.tr/tr/pub/hars/issue/37666/431053
GÜRSEL, A . (2018). Köy Enstitüleri. Asia Minor Studies , 6 (11) , 1-11 . DOI:
10.17067/asm.374929
EZER, F . "KÖY ENSTİTÜLERİNİN TÜRK EĞİTİM TARİHİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ". Belgi Dergisi
2 (2020 ): 1786-1804 <https://dergipark.org.tr/tr/pub/belgi/issue/51943/640644>
AYSAL, N . "Anadolu da Aydınlanma Hareketinin Doğuşu: Köy Enstitüleri". Atatürk Yolu Dergisi 9
(2005 ): 267-282 <https://dergipark.org.tr/tr/pub/ankuayd/issue/1852/22568>
http://hdl.handle.net/11424/2680
http://koyenstitulerivakfi.org.tr/FileUpload/ds12596/File/
mayis_haziran_2011_bulteni.pdf