Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 33

TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II

Ünite 1: Türk İnkılabı ve İnkılap Hareketleri

Anayasada bir değişiklik yapılarak “devletin dini


Türk İnkılabının Hedefleri İslam’dır” maddesi çıkarılır.
İnkılap; bir milletin sahip olduğu siyaset, eğitim, hukuk,
ekonomi ve sosyal hayat gibi alanlardaki kurumlarının, Cumhuriyet rejiminin benimsenmesi ile çağdaş hukuk
devlet eliyle köklü bir biçimde değiştirilerek ilkelerinden uzak ve İslami nitelik taşıyan Mecelle yerine,
yenileştirilmesidir. Osmanlı Devleti’nde 17. yüzyılda yeni bir medeni kanun hazırlanması yoluna da gidilir. Bu
yapılan yenileşme hareketleriyle başlayan modernleşme amaçla İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak hazırlanan
çalışmaları ise ıslahat olarak adlandırılır. kanun taslağı “Türk Medeni Kanunu” adıyla 17 Şubat
1926’da TBMM’de kabul edilir. Türk Medeni Kanunu ile
Türk inkılabı, bağımsızlık olgusunun öne çıktığı 20. kadın hakları güvence altına alınır ve aile hayatı ile ilgili
Yüzyılda, emperyalizme karşı verilen en önemli ulusal evlenme/boşanma işleri düzenlenir. 1926 tarihli Türk
mücadelelerden birinin sonucunda ortaya çıkar. Rus Medeni Kanunu, 22 Kasım 2001’de kabul edilen Yeni
Devrimi ve Fransız Devrimi’nden farklı olarak bir sınıf Türk Medeni Kanunu ile 2012 yılından itibaren
mücadelesi için değil, ulusun her anlamda bağımsızlığı yürürlükten kaldırılır.
için mücadele edilir. Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında
yapılan ıslahatlar, Kemal Atatürk’ün liderliğinde 3 Nisan 1930’da kabul edilen Yeni Belediye Kanunu’nda,
gerçekleştirilen Türk İnkılabının hazırlık evresidir. seçme ve seçilme şartı olarak “Türk olmak” maddesine
yer verilmesi, Türk kadınının siyasal hayata girişinde bir
Atatürk, Türk İnkılabını üç aşamada gerçekleştirir. Birinci başlangıç noktası olur. 1930 yılı belediye seçimlerinde
aşamada; Türk Kurtuluş Savaşı ile tam bağımsızlık kadınlar ilk defa seçme ve seçilme haklarını
kazanılır, Misak-ı Millî sınırları içerisinde yeni bir Türk kullanırlar.1933’te Köy Kanunu’nda yapılan değişiklikle
Devleti kurma yolunda önemli bir adım atılır. İkinci Türk kadınlarına, muhtarlığa ve köy ihtiyar heyetlerine
aşamada; Anadolu’yu işgalden kurtaran TBMM karşısında seçme ve seçilme hakkı tanınır. TBMM’nin 5 Aralık 1934
işlevi ve gücü kalmayan Osmanlı saltanatı kaldırılarak tarihli oturumunda anayasada yapılan değişiklikle de 30
monarşiye son verilir. Lozan Barış Antlaşması’nın yaşını bitiren kadınlara milletvekili olma, 22 yaşını bitiren
imzalanması ile Türk devletinin siyasi ve iktisadi kadınlara da seçme hakkı tanınır.
bağımsızlığı emperyalist devletlerce resmen tanınır.
Ardından Cumhuriyet’in ilanı ile demokratik bir devlet Hukuk birliğini sağlamak ve laik hukuk düzenini kurmak
kurulur. Üçüncü aşamada ise inkılap hareketlerine girişilir. için hukukun diğer alanlarında da Batılı devletlerin
hukuklarına dayanarak temel kanunlar hazırlanır.1 Mart
Türk inkılabının temel hedefi; tam bağımsız, çağdaş, laik, 1926’da Türk Ceza Kanunu, 22 Nisan 1926’da Borçlar
yeni bir devlet ve toplum yaratmaktır. Bu hedef Kanunu, 9 Haziran 1932’de İcra ve İflas Kanunu, 3 Mart
doğrultusunda her alanda yapılan inkılaplarla Türk 1926’da Hâkimler Kanunu kabul edilir.
milletini çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak
amaçlanır. Modernleşme ile gelenekçilik arasında Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar
bocalayan toplum, bu ikilikten kurtarılarak Türkiye’nin Cumhuriyet dönemi eğitim politikasının temel hedefi,
yüzü batıya çevrilir. Eski kurumların yerini yenileri alır ve eğitim ve öğretimi yaygınlaştırmak, çağdaş ve laik Türk
çağın gereklerine uygun yeni bir hayat görüşü ve düzen eğitim sistemini kurmaktır. Bu hedef doğrultusunda çok
benimsenir. çeşitli inkılaplar yapılır.
Hukuk Alanında Yapılan İnkılaplar 3 Mart 1924 tarihinde, Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarılır.
Osmanlıdan Cumhuriyete geçilirken öncelikle hukuk 11 Mart 1924’te de medreseler kapatılır. Eğitimin belli
alanında yaşanan çeşitliliğe son verip birlik sağlamak, esaslara göre düzenlenmesi amacıyla 2 Mart 1926’da
çağdaş, laik ve toplumun ihtiyaçlarına yönelik bir Türk Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun kabul edilir. Maarif
hukuk sistemi kurmak amaçlanır. Bu amaçla çeşitli Vekâleti bünyesinde bir “Dil Heyeti” ve “Talim Terbiye
komisyonlar oluşturularak batılı ülkelerin kanunları Dairesi” kurulur. Eğitimin belli esaslara göre
incelenir. düzenlenmesi için de 2 Mart 1926’da Maarif Teşkilatı
Hakkında Kanun kabul edilir. Maarif Vekâleti bünyesinde
3 Mart 1924’te Şer’iye Mahkemeleri kaldırılır ve Teşkilat- bir “Dil Heyeti” ve “Talim Terbiye Dairesi” kurulur.
ı Esasiye Kanunu adıyla 20 Nisan 1924’te 1924 Anayasası Tevhid-i Tedrisat Kanunu ve ardından yapılan
kabul edilir. Modern bir devletin ihtiyaçlarını karşılayacak düzenlemelerle eğitim işleri tek elden yürütülerek eğitim
nitelikte yapılan, altı bölüm ve yüz beş maddeden oluşan sistemindeki ikiliğe son verilir, eğitimde laiklik ilkesi
1924 Anayasası ile devletin kuruluşu, organları ve benimsenir. Türk eğitim sistemi millî esaslara dayandırılır.
bunların işleyişi düzenlenirken hak ve özgürlüklerle ilgili Sıbyan mektepleri kapatılır, iptidai mektepler de “ilk
hükümlere de yer verilir. 1960 askerî darbesi ile mektep” adını alır. İlköğretimde karma eğitim sistemine
yürürlükten kaldırılan1924 Anayasası’nda; kuvvetler geçilir. İlköğretimin amacı, temel yurttaşlık bilgileriyle
birliği ilkesinin benimsenmesine devam edilir, yargının donatılmış, Türk inkılabını benimsemiş yurttaşların
bağımsız mahkemeler tarafından kullanılacağı kabul yetiştirilmesi olur. Okul ve öğretmen temini ise
edilir, Devletin bir Cumhuriyet, egemenliğin de kayıtsız Cumhuriyetin ilk yıllarında ilköğretimle ilgili temel
şartsız ulusa ait olduğu belirtilir. 10 Nisan 1928’de, sorunlar arasındadır.

1
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 1: Türk İnkılabı ve İnkılap Hareketleri

Cumhuriyet döneminde rüştiye, idadi ve sultani gibi bir yaygın halk eğitimi faaliyetlerinin yürütüleceği
okullarda verilen ortaöğretimde de önemli düzenlemelere Halkevleri açılır. Halkevleri, Cumhuriyet ideolojisini
gidilir. Ortaöğretim; üçer yıllık ortaokul ve lise olmak halka tanıtmaya, yaygınlaştırmaya ve toplumun kültür
üzere altı yıldan oluşan iki ayrı devreye ayrılır. Ders yapısını canlandırmaya yönelik faaliyetler yürütür.
programlarında değişiklikler yapılır ve yeni kitaplar
Kültür Alanındaki Faaliyetler
yazılır. 1926-1927 eğitim-öğretim döneminden itibaren
orta öğretimde karma eğitime geçilir. Cumhuriyet döneminde kültür alanındaki faaliyetlerin
başta geleni, alfabe değişikliği ile ilgilidir. Bu dönemde
Ülke kalkınması için mesleki ve teknik eğitime de önem eğitimin yaygınlaştırılamamasının en önemli sebebinin,
verilir. Bu konudaki bilgi ve tecrübelerinden yararlanmak kullanılan Arap alfabesi olduğuna inanılarak alfabe
üzere yabancı uzmanlar Türkiye’ye davet edilir. Alfred değişikliğinin yapılmasına karar verilir. Bu yönde atılan
Kühne, Türkiye’de teknik eğitimin geliştirilmesi yönünde ilk önemli adım, uluslararası rakamların 20 Mayıs 1928’te
görüş ve önerilerini içeren bir rapor sunar. Okullarda kabul edilmesi olur. Aynı yıl Mustafa Kemal Paşa’nın
öğrencilere pratik, faydalı bilgiler aktarılmasını, talimatıyla birçok batı ülkesinde kullanılan Latin alfabe
demiryolları gibi çeşitli kurumlara bağlı okullarda çıraklık örnekleri incelenir, yeni Türk alfabesini belirlemek üzere
eğitimi verilmesini, kadınların da çocuk bakımı, biçki- bir dil heyeti kurulur. Kısa bir sürede hazırlanan yeni
dikiş gibi mesleki eğitim almalarını önerir. Omar Buyse alfabe, Mustafa Kemal Paşa tarafından 9-10 Ağustos 1928
ise mesleki ve teknik eğitim veren okullarda sanayinin gecesi, Gülhane Parkı’nda kamuoyuna tanıtılır. Harf
ihtiyaçlarına göre programların yeniden hazırlanması ve inkılabının uygulanması için bütün hazırlıklar
öğretilmesi gerektiğini, öğretmenlerin yanı sıra usta tamamlandıktan sonra kanun, TBMM’de, 1 Kasım 1928
öğreticilerin de derslere girmesini tavsiye eder. Buyse’nin günü kabul edilir. Yeni alfabeyi daha kolay öğretmek
raporu doğrultusunda, Ankara’da mesleki eğitime yönelik amacıyla bastırılan broşürler ve kitapçıklar yanında,
olarak 1928 yılında İsmet Paşa Kız Enstitüsü açılır. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Zeki Üngör
Cumhuriyet döneminin ilk yükseköğretim kurumu ise tarafından, harfler marşı bestelenir.
1925 yılında Ankara’da açılan Hukuk Mektebi’dir.1933 Türk inkılabı sürecinde Atatürk’ün en çok üzerinde
yılında Darülfünun kapatılır ve İstanbul Üniversitesi açılır. çalıştığı konulardan biri de tarihtir. Ulusal kimlik
1946’da Hukuk Mektebi, Ankara Yüksek Ziraat Mektebi, yaratmada tarihin önemli bir unsur olduğuna inanan
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi ve Siyasal Bilgiler Atatürk, 1930’ların başında tarih çalışmalarını kurumsal
Fakültesi bir çatı altında toplanarak Ankara Üniversitesi bir yapıya kavuşturmak ister. Bu amaçla Türk Ocakları
kurulur. bünyesinde, 28 Nisan 1930’da, Türk Tarihi Tetkik Heyeti
Cumhuriyetin ilk yıllarında nitelikli öğretmen yetiştirmeye kurulur. Ancak Türk Ocaklarının kapatılması kararı
de önem verilir, öğretmenlik bir meslek hâline getirilmeye üzerine, 15 Nisan 1931’de, Türk Tarihi Tetkik Heyeti
çalışılır. İllerde bulunan Erkek ve Kız İlk Muallim yerine, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti kurulur. Türk Tarihi
Mektepleri, 1923’te Maarif Vekâlet’ine bağlanıp genel Tetkik Cemiyeti’nin adı da 1935 yılında “Türk Tarih
bütçe içine alınır. Eğitimin yaygınlaştırılması için kırsal Kurumu” olarak değiştirilir. Türkiye’de modern
kesime yönelik öğretmen yetiştirilmesi üzerinde durulur. tarihçiliğinin gelişmesi ve Türk Tarih Tezi’nin
oluşturulmasına katkıda bulunan Türk Tarih Kurumu,
1937’de, deneme niteliğinde Eskişehir Çifteler, İzmir bilimsel araştırma ve yayınların yanı sıra, uluslararası
Kızılçullu, Edirne Kepirtepe ve Kastamonu Gölköy’de, Türk Tarih Kongreleri ile Türkiye’nin pek çok yerinde
dört adet Köy Öğretmen Okulu açılır. Bu okullar daha arkeolojik kazılar yapılmasına öncülük eder. Türk
sonra Köy Enstitülerine dönüştürülür. tarihinin ve kültürünün bilimsel yöntemlerle araştırılması
1926’da Ankara’da Gazi Eğitim Enstitüsü ve 1933’te amacıyla da 9 Ocak 1936’da Ankara’da Dil ve Tarih
İstanbul’da Yüksek Öğretmen Okulu açılır. 1950’lerden Coğrafya Fakültesi kurulur.
sonra bu okulların sayısında artış yaşanır. Atatürk ulusal kimlik yaratmada tarih kadar dilin de önemli
Eğitim alanında gerçekleştirilen faaliyetler kapsamında, bir unsur olduğuna inanan bir liderdir. Türklerin İslamiyet’i
azınlık ve yabancı okulları denetim altına alınır. kabulünden sonra Türkçe, önce Arapçanın sonra da
Farsçanın etkisinde kalır. Osmanlı Devleti’nde yazı dili ve
Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile millî kimliğe sahip vatandaş konuşma dili diye bir ayrım ortaya çıkar, Türkçe-Arapça-
yetiştirme yolunda önemli bir adım atılır. 1927’de ilk defa Farsça karışımı olan Osmanlıca, yazı dili olarak kullanılır.
ülke genelinde bir yaygın halk eğitimi programının Saray çevresi ve aydınlar Arapça ve Farsça kelimelerin
uygulanmasına başlanır. Harf İnkılabından sonra yeni ağırlıklı olduğu bir dil konuşur ve yazarken halkın dili ise
Türk alfabesini halka öğretmek için 1 Ocak 1929’da sade Türkçe olur. Meşrutiyet döneminde de bazı aydınlar
Millet Mektepleri açılır. Millet Mektepleri 1936 yılından tarafından dilde sadeleştirmeye gidilmesi ve Türkçenin
sonra da Ulus Okulları adıyla 1950 yılına dek halkın yabancı kelimelerden arındırılması üzerinde durulur.
eğitimi için faaliyetlerini sürdürür. Cumhuriyet döneminde Türkçeyi yabancı dillerin
1912 yılında İstanbul’da kurulan Türk Ocakları ise etkisinden kurtararak dilde birliği sağlamaya yönelik çeşitli
1931’de kendisini feshettikten sonra daha kapsamlı yeni çalışmalar yapılır. Konuşma dili ile yazı dili arasındaki

2
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 1: Türk İnkılabı ve İnkılap Hareketleri

ayrılığa son verilerek dilde millîlik ilkesi benimsenir. Yeni yeniden düzenlenerek İstanbul Şehir Tiyatrosu adını alır.
Türk alfabesinin kabulü, dil alanında yapılacak yeniliklerin Ankara’da da müzik ve sahne sanatları dallarında
başlangıcı olur. Bilimsel yöntemlerle Türk dilini incelemek öğretmen ve sanatçı yetiştirmek üzere Millî Musiki ve
ve elde edeceği sonuçları yayınlayıp yaygınlaştırmak Temsil Akademisi oluşturulur. Akademinin adı 1936’da,
amacıyla Atatürk’ün önerisiyle 12 Temmuz 1932’de Türk Ankara Konservatuvarı olarak değiştirilir. 1949’da da özel
Dili Tetkik Cemiyeti kurulur. Cemiyet, 1936’daki bir yasa ile Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüğü kurulur.
kurultayda Türk Dil Kurumu adını alır. Dil alanında yapılan
Sinema ise Cumhuriyet ideolojisini halka benimsetmede
çalışmalarla dilde sadeleşmeye gidilir, Türkçe kelimelerin
ve yapılan inkılapları tanıtmada önemli bir araç olarak
kullanımı yaygınlaştırılır. Türk Dil Kurumu tarafından
kullanılır. Bu nedenle ulusal kimlik inşasında daha çok
sözlük çalışmaları yapılır, Arapça ve Farsça kelimelerin
Kurtuluş Savaşı yıllarını ve inkılapları konu alan film
Türkçe karşılıkları bulunur. Pek çok alanda Türkçe terimler
çalışmalarının yapılması devlet tarafından desteklenir.
üretilir.
Türk inkılabı sürecinde, cumhuriyet ideolojisini halka İktisadi Alanda Yapılan İnkılaplar
benimsetmek, çağdaş uygarlığa ulaşmak için güzel Millî Mücadele zaferle sonuçlandıktan sonra öncelikle
sanatlara ve sanatçıya da önem verilir. Halkevleri bu iktisadi bağımsızlık için mücadele edilir. Lozan Barış
doğrultuda “güzel sanatlar kolu” çalışmaları ile genç Antlaşmasının 28. Maddesi kapitülasyonların her
yetenekleri eğiten bir okul niteliği kazanır. Halkevlerinde bakımdan kaldırıldığını hükme bağlarken yeni Türk
düzenlenen sergiler, konferanslar, sinema gösterileri, Devleti ekonomik bağımsızlığıyla birlikte tam
tiyatro etkinlikleri, ülke genelinde güzel sanatların bağımsızlığını da kazanır. Bu gelişme ile birlikte, ulusal
tanınmasına ve sevilmesine katkı sağlar. ekonominin güçlendirilmesi için yeni bir iktisadi sistem
kurma çalışmalarına başlanır.
Cumhuriyet dönemiyle birlikte, Türkiye’de resim ve
heykel alanındaki çalışmalara da ağırlık verilir. Ankara’da Lozan görüşmeleri sürerken 17 Şubat-4 Mart 1923
1926 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü bünyesinde bir resim tarihlerinde İzmir’de toplanan Türkiye İktisat
bölümü açılır. İstanbul’daki Sanayi-i Nefise Mektebi, Kongresi’nin amacı, yeni Türk Devleti’nin izleyeceği
Güzel Sanatlar Akademisi’ne dönüştürülür. 1937’de iktisat politikasını belirlemek ve ekonomik kalkınmayı
İstanbul’da Resim ve Heykel Müzesi açılır. hızlandıracak önerileri belirlemektir. Kongrede devlet
destekli, özel sektör ağırlıklı millî ve liberal bir ekonomik
1933 yılından itibaren inkılap sergileri düzenlenir. politikanın izleneceği karara bağlanır ve ülkenin kendi
Yabancı sanatçılara Kurtuluş Savaşı anıtları ve Atatürk kaynaklarına dayanan bir banka kurulması düşüncesi de
heykelleri yaptırılır. dile getirilir. Cumhuriyetin ilanından hemen sonra da özel
Cumhuriyetin ilanından sonra ulusal Türk müziğinin sermayeli bir anonim şirket olarak Türkiye İş Bankası
yaratılması, öğretilmesi ve yaygınlaştırılması kurulur. 1925’te kurulan Sanayi ve Maadin Bankasına
çalışmalarına da başlanır.1924’te Musiki Muallim bağlı fabrikalar ise bankanın kendine devredilen kamu
Mektebi açılır. Muzıka-yı Hümayun 1924 yılında fabrikalarını anonim şirkete dönüştürüp özel sektöre
İstanbul’dan Ankara’ya taşınır ve “Riyaset-i Cumhur devredememesi, 1929 Dünya Ekonomik Krizi gibi
Filarmoni Orkestrası” adını alır. Orkestranın adı 1958’de olumsuzluklardan dolayı, 1932’de Devlet Sanayi Ofisine
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası olarak değiştirilir. devredilir. Böylece işletmecilik görevi sona eren bankanın
Darülelhan da 1926’da kapatılarak İstanbul Belediye adı Türkiye Sanayi ve Kredi Bankası olarak değiştirilir.
Konservatuvarına dönüştürülür. Çok sesli müzik alanında Bu iki kuruluş 1933’te Sümerbank adı altında birleştirilir.
besteci ve yorumcuları yetiştirmek üzere bir konservatuvar 28 Mayıs 1927’de çıkarılan Teşvik-i Sanayi Kanunu ile
kurmak amacıyla Alman müzik adamı Profesör Paul özel sanayi kuruluşları ve maden işletmelerine geniş çapta
Hindemit Türkiye’ye davet edilir. Hindemit’in hazırladığı muafiyet ve imtiyazlar tanınır. Kanun bazı değişikliklerle
rapor doğrultusunda, 1935’te Musiki Muallim Mektebi 1942 yılına dek uygulanır.
içinde Millî Musiki ve Temsil Akademisi kurulur.
Lozan Barış Antlaşması ile kapitülasyonların kaldırılması,
Çok sesli batı müziğinin yaygınlaşmaya başlamasıyla Türkiye’ye denizlerde de bağımsızlığını kazanma yolunu
Türkiye’de opera da gelişme gösterir. Opera kurmaya açar. Türk sahillerinde deniz taşımacılığı hakkı sadece
büyük önem veren Atatürk, bu konuda sanatçıları teşvik Türk bayrağı taşıyan gemilere tanınır. Ancak bu hak, 19
eder. Konusunu Atatürk’ün belirlediği ilk Türk operası Nisan 1926’da TBMM’de kabul edilen Kabotaj Kanunu
olan “Özsoy Operası” da 19 Haziran 1934 günü İran Şahı ile kullanılmaya başlanır.
Rıza Pehlevi ve Atatürk’ün huzurunda sergilenir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında demiryolu, karayolu ve
Bir devlet tiyatrosu kurma düşüncesi ise II. Meşrutiyet denizyolu taşımacılığına da önem verilir. Yeni demiryolu
döneminde gerçekleşir ve Darülbedayi (Güzellikler Evi) hatları, karayolları ve limanların yapımı ve mevcutların
adıyla 1914 yılında bir tiyatro kurulur. Darülbedayinin genişletilmesi için çalışılır. Posta hizmetleri artırılır,
kuruluşundan sonra sahneye çıkan ilk Türk kadını Afife bataklıklar kurutulur, barajlar ve içme suyu tesisleri inşa
Jale olur. Darülbedayi’nin yönetimine 1927 yılında edilir.
Muhsin Ertuğrul Bey getirilir. Darülbedayi, 1934’te

3
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 1: Türk İnkılabı ve İnkılap Hareketleri

Bu dönemde, ticarete millî bir nitelik kazandırarak iç ve 30 Kasım 1925’te ise tekke ve zaviyelerin kapatılmasına,
dış ticaretin artırılması için de çalışılır. Dış etkilerden türbedarlık gibi unvanların yasaklanmasına ve
arınmış 1929 tarihli Gümrük Tarife Kanunu ile korumacı kaldırılmasına dair kanun kabul edilir.
bir dış ticaret politikası izlenmeye başlanır. Gümrükler
26 Aralık 1925 tarihli kanunla rumi ve hicri takvimler
üzerindeki kısıtlamalar kalkar ancak aynı yıl başlayan dış
kaldırılarak sadece miladi takvimin kullanılması kabul
borç ödemeleri ve 1929 Krizinin ilk etkileri, bütçe
edilir. Saat alanında yaşanan karışıklıklara son vermek
kaynaklarının gelişmesine imkân vermez. 1923-1932
için de 26 Aralık 1925 tarihli yasa ile alafranga saat
yıllarında, millî sermayeye ve özel teşebbüse öncelik
sistemine geçilir.
veren bir politika uygulanır. İhracat desteklenerek lüks
ithalattan kaçınılır. 1929 yılından itibaren, dış borç İktisadi faaliyetlerin giderek artmasıyla ölçülerin
ödemeleri bütçedeki en büyük paylardan birini oluşturur. standardizasyonunun yapılması da gerekli görülür. Bu
Borç ödemelerine, 1929 Krizinin çıktığı yıl başlanır, amaçla 26 Mart 1931’de “Ölçü Kanunu” kabul edilerek
Osmanlı borçları 1954 yılında tamamen tasfiye edilir. okka yerine kilogram, dirhem yerine gram arşın yerine
metre ölçek yerine de litre kullanılır.
Vergi alanında gerçekleştirilen ilk büyük değişiklik ise 17
Şubat 1925’te kabul edilen bir kanunla Aşar Vergisi’nin 20 Mayıs 1928’de kabul edilen yasa ile rakamlarda da
kaldırılmasıdır. Aşar Vergisi’nin kaldırılması üzerine uluslararası standart yakalamak amacıyla bir düzenlemeye
kazanç vergisi, muamele vergisi, veraset ve intikal vergisi gidilir ve rakamların yazılışında uluslararası simgelerin
gibi yeni vergiler getirilerek yeni gelir kaynakları yaratılır. kullanımına geçilme kararı alınır.
Ayrıca mevcut vergilere de zam yapılır. Aynî vergiler
1935’te millî bayramlar ve genel tatiller hakkında bir
yerine nakdi vergiler uygulanır.
kanun çıkarılır. 29 Ekim, 30 Ağustos, 23 Nisan günlerinin
1929’da “Menkul Kıymetler ve Borsalar Kanunu” ulusal bayram olarak kutlanması, dinî bayramların yanı
çıkarılarak Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk kambiyo denetimi sıra 1 Mayıs ve 1 Ocak günlerinin de tatil kabul edilmesi
başlatılır. Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu da kararlaştırılır. Hafta tatili cumadan pazara alınır.
25 Şubat 1930 tarihinde yürürlüğe girer.
Kimlik tespitinde yaşanan karışıklıklara son vermek, kişi
11 Haziran 1930’da devlet adına para basmak, Türk ve sınıf üstünlüğü ifade eden lakapları kaldırmak amacıyla
lirasının değerini korumak ve diğer bankalara destek da 21 Haziran 1934’te Soyadı Kanunu kabul edilir.
olmak üzere T.C. Merkez Bankası kurulur. Ülke
1930 yılında Umumi Hıfzıssıhha Kanunu çıkarılır. Sağlık
kalkınması için devlet eliyle sanayiyi kurmak amacıyla
hizmetlerinin anayasası niteliğinde olan bu kanun, sağlık
iktisat politikası olarak devletçilik ilkesi benimsenir.
hizmetleri ağırlıklı yeni düzenlemeler yanında, çocuk ve
17 Nisan 1934’te uygulamaya konan Birinci Beş Yıllık gençliğin korunması ile sosyal güvenlik konularında da
Sanayi Planı çerçevesinde 1935’te, maden ve enerji önemli yükümlülükler getirir.
kaynaklarını bulmak ve bunları işletmek için Etibank
kurulur. Aynı yıl Maden Tetkik Arama Enstitüsü de açılır.
Bakırköy Bez Fabrikası, Isparta Gülyağı Fabrikası,
Kayseri Dokuma Fabrikası, Paşabahçe Şişe ve Cam
Fabrikası, bu planla kurulan fabrikalardan bazılarıdır.
İlk millîleştirme de 1924’te çıkarılan bir kanunla Anadolu
Demiryolları ile Haydarpaşa Liman ve rıhtımının satın
alınmasına ilişkin Hükümete yetki verilmesiyle
gerçekleşir.
Nüfusun sayısını ve niteliğini öğrenmeye yönelik bilimsel
çalışmaları yürütecek istatistiki bilgiler toplamak için de
1926’da İstatistik Umum Müdürlüğü kurulur.
Sosyal, Sağlık ve Gündelik Hayat Alanında
Yapılan İnkılaplar
Cumhuriyet döneminde sosyal, sağlık ve gündelik
yaşamda görülen sıkıntıları ortadan kaldırmaya yönelik
olarak da düzenlemelere gidilir. Çağdaş kıyafetlerin
benimsenmesini gerekli gören Atatürk, fes yerine şapka
takılmasını uygun bulur. Kamuoyunun şapkaya ilgi
göstermesi üzerine 25 Kasım 1925’te çıkarılan Şapka
Kanunu ile Türk vatandaşlarına şapka giyme zorunluluğu
getirilir.

4
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 2: Bir Devlet Kurucusu Olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayatı ve İlkeleri

görevde uzun süre kalmamıştır. Çünkü bu esnada


Mustafa Kemal Atatürk’ün Ailesi, Öğrenimi, İtalyanların Kuzey Afrika’daki son Osmanlı toprağı olan
Askeri ve Siyasi Yaşamı Trablusgarp (günümüzdeki Libya toprakları)’a
Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik’te dünyaya yönelmesiyle Osmanlı-İtalyan (Trablusgarp) Savaşı
gelmiştir. Orta hâlli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya başlamıştır. Mustafa Kemal, 16 Ekim 1911’de
gelen Mustafa’nın babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Trablusgarp/Tobruk’a gitmiştir. Mustafa Kemal,
Hanımdır. Mustafa, okul çağına geldiğinde Mahalle Mek- Trablusgarp’a gittikten yaklaşık bir ay sonra 27 Kasım
tebine gitmiş, ardından Şemsi Efendi İlkokulunda 1911’de Binbaşı rütbesine terfi etmiştir. Binbaşı Mustafa
eğitimine devam etmiştir. 1894 yılında Mülkiye Rüştiyesi Kemal, daha önce aşiretler arası husumetleri ve şeyhlerin
(Ortaokul)’nde öğrenimine başlamıştır. Mülkiye çıkardığı isyanları bastırmak için genç bir teğmenken
Rüştiyesinde okurken Askerî Rüştiye sınavına girmiş ve Şam’dan göreve geldiği Trablusgarp topraklarını yakinen
bu sınavı kazanarak, askerliğe ilk adımını atmıştır. Burada tanımaktadır. 9 Ocak 1912’de yapılan Tobruk Muharebesi,
matematik dersinin öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü Mustafa o bölgede yapılan ilk muharebe ve kazanılan ilk başarı
Sabri Bey, onun üstün yetenek ve zekâsını tespit ederek olması açısından önem arz etmektedir. Bu muharebenin
hem kendinden hem de sınıftaki Mustafa ismindeki ardından Derne’ye giden Binbaşı Mustafa Kemal, 5 Mart
öğrencilerden ayırmak adına ona olgun, eksiksiz anlamına 1912’de Derne Komutanlığına atanarak, oradaki
gelen “Kemal” adını vermiştir. Askerî Ortaokulu kuvvetlerin başına geçmiştir. Binbaşı Mustafa Kemal,
bitirmesinin ardından girdiği Manastır Askerî İdadisini Trablusgarp’tayken Balkan Savaşı’nın başladığını haber
1898 yılının Kasım ayında ikincilikle bitiren Mustafa alınca 24 Ekim 1912’de Trablusgarp’tan İstanbul’a
Kemal, 13 Mart 1899’da İstanbul’da Mekteb-i Harbiye dönmek üzere harekete geçmiştir. Binbaşı Mustafa Kemal
diğer bir deyişle Kara Harp Okulu’na girmiştir. Mustafa Bey’in komuta ettiği Bolayır Kolordusunun bir tugayı ile
Kemal, üç senelik başarılı bir öğrenimden sonra 10 Şubat Gelibolu Kolordusunun birlikte yaptıkları bir taarruz
1902’de Harp Okulu’ndan teğmen rütbesiyle mezun sonunda 22 Temmuz 1913’te Edirne Bulgaristan’dan geri
olmuş, aynı yıl öğrenimine Harp Akademisi’nde devam alınmıştır. Bulgaristan ile Eylül 1913’te barış antlaşması
etmiştir. 1903 yılında Harp Akademisi’nin ikinci sınıfına imzalanmasının ardından 27 Ekim 1913 tarihinde Kurmay
geçen ve üsteğmenliğe terfi eden Mustafa Kemal, Harp Binbaşı Mustafa Kemal, Sofya’ya askeri ataşe olarak tayin
Akademisi’nden 11 Ocak 1905’de kurmay yüzbaşı rütbesi edilmiştir. 11 Ocak 1914 tarihinden itibaren Bükreş,
ile mezun olmuştur. Belgrat ve Çetine askerî ataşeliklerini yürütme görevi de
kendisine verilmiştir. Sofya’da görevli iken rütbesi 1 Mart
Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal’in ilk görev yeri,
1914’te yarbaylığa yükselmiştir.
merkezi Şam’da bulunan 5. Ordu’dur. Mustafa Kemal,
Şam’da görevli iken 20 Haziran 1907’de Kolağası Yarbay Mustafa Kemal’in Sofya’da ataşemiliter olarak
(Kıdemli Yüzbaşı) rütbesine terfi etmiştir. Mustafa Kemal görev yaptığı esnada 28 Temmuz 1914 tarihinde Birinci
1905-1907 yılları arasında görevli bulunduğu Şam’da Dünya Savaşı başlamıştır. Yarbay Mustafa Kemal derhal
“Vatan ve Hürriyet” adlı gizli bir siyasi cemiyet kurmuş, İstanbul’a gelerek, 2 Şubat 1915’te 19. Tümen
daha sonra merkezi Selanik’te bulunan İttihat ve Terakki Komutanlığı görevine başlamıştır. İtilaf Devletleri’nin
Cemiyetine katılmıştır. Şam’da 5. Ordu Komutanlığında karaya asker çıkardığı ilk gün olan 25 Nisan 1915
görev yaparken 13 Ekim 1907’de merkezi Selanik’te tarihinde İngiliz-Fransız müşterek filosunun ve Avustralya
bulunan 3. Ordu Karargâhına atanmıştır. Kurmay Kıdemli ve Yeni Zelanda (ANZAK) Kolordusunun da desteği ile;
Yüzbaşı Mustafa Kemal, 3. Ordu’daki görevine ayrıca ek Arıburnu, Seddülbahir ve Kumkale’den yeniden taarruza
görev olarak Selanik-Üsküp Şark Demiryolu Müfettişliği geçme teşebbüslerini haber alan Yarbay Mustafa Kemal,
ile de görevlendirilmiştir. Yüzbaşı Mustafa Kemal 3. Ordu Mareşal Liman von Sanders’e rağmen hayati kararlar
Karargâhında görev yaparken 23 Temmuz 1908’de II. alarak, emrindeki tümeni Bigalı’dan Conkbayırı’na sevk
Meşrutiyet’in ilan edilmesinde önemli rol üstlenmiştir. ederek, İtilaf Kuvvetlerinin Arıburnu’ndan Conkbayırı’na
Yüzbaşı Mustafa Kemal, 13 Ocak 1909’da 3. Ordu Redif ilerlemelerini durdurmuştur. Mustafa Kemal, Arıburnu
11. Selanik Tümeni Kurmay Başkanlığına atanmıştır. Bu cephesinde gösterdiği üstün başarılarından dolayı 1
görevde iken Yüzbaşı Mustafa Kemal 31 Mart (13 Nisan) Haziran 1915’te Albaylığa terfi etmiştir. 8 Ağustos 1915
1909 Ayaklanmasını bastırmak üzere Selanik’te teşkil gecesi Albay Mustafa Kemal, Anafartalar Grubu Ku-
edilen Hareket Ordusu’nun Kurmay heyetinde mandanlığına atanmıştır. Arıburnu zaferini, 17 Ağustos
bulunmuştur. Mustafa Kemal, Osmanlı Ordusunu temsilen 1915’te Kireçtepe ve 21 Ağustos 1915’te İkinci
1910 yılının Eylül ayında Fransa’da düzenlenen Picardie Anafartalar Zaferi takip etmiştir. Çanakkale’den İstanbul’a
Manevralarını izlemek amacıyla Fransa’ya gidecek olan dönen Albay Mustafa Kemal, Ocak 1916’da karargâhı
Türk subay heyetine seçilmiştir. Yurda döndüğünde 15 Edirne’de bulunan 16. Kolordu Komutanlığına atanmıştır.
Ocak 1911’de 3. Ordu Karargâhındaki görevinden Albay Mustafa Kemal’e kısa süre sonra 16. Kolordu ile
alınarak yine Selanik’te bulunan 38. Piyade Alayı’nda Kafkas (Doğu) cephesine gitme emri verilmiştir. Albay
komutan vekili olarak görevlendirilmiştir. Yüzbaşı Mustafa Kemal, 26 Mart 1916’da Karargâhı Di-
Mustafa Kemal, 1911 Eylül ayında İstanbul’da yarbakır/Silvan’da konuşlandırılan kolordunun komutasını
Genelkurmay Başkanlığı karargâhına atandıysa da bu ele almasının ardından 1 Nisan 1916’da Mirlivalığa

1
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 2: Bir Devlet Kurucusu Olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayatı ve İlkeleri

(Tümgeneralliğe) terfi etmiştir. Mustafa Kemal Paşa, toplanan Erzurum Kongresi’nde; vatanın bir bütün olduğu
Diyarbakır’a gelişini takiben 7 Ağustos 1916’da Muş’u, 8 ve parçalanamayacağı, manda ve himayenin kabul
Ağustos 1916’da Bitlis’i Rus işgalinden kurtarmıştır. edilemeyeceği, azınlıklara ayrıcalıklar verilemeyeceği
Mustafa Kemal Paşa, 2 Aralık l9l6’da Ahmet İzzet yönünde kararlar alınmıştır. Ayrıca bahse konu Kongrede
Paşa’nın izinli olarak bir süre İstanbul’a gitmesi üzerine alınan kararla oluşturulan 9 kişilik Heyet-i Temsiliye‘nin
vekâleten 2. Ordu Komutanlığına atanmıştır. 17 Şubat başkanlığına Mustafa Kemal Paşa getirilmiştir. Ulusal
1917’de Mustafa Kemal Paşa, yeni kurulacak olan Hicaz Mücadelenin gücünü artıran ve Mustafa Kemal Paşa’nın
Seferi Kuvvetler Komutanlığına atanmıştır. Mustafa liderliğini güçlendiren Sivas Kongresinde ise ülkenin
Kemal Paşa 5 Temmuz 1917 tarihli Başkumandanlık emri parçalanmaz bir bütün olduğu kararına sınır olarak
ile Halep’te oluşturulması kararlaştırılan 7. Ordu Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı tarihte elde bulunan
Komutanlığına atanmıştır. 7 Kasım 1917’de Ordu topraklar alınmıştır. 16-28 Kasım 1919 tarihleri arasında,
Komutanı sıfatıyla Genel Karargâh emrine verilmiştir. Sivas’ta Mustafa Kemal Paşa ve üst düzey komutanlar ile
1918 yılının bahar aylarında gün geçtikçe artan böbrek düzenlenen toplantıda Heyet-i Temsiliye’nin
rahatsızlığı sebebiyle Mustafa Kemal Paşa, doktorların faaliyetlerinin konumu itibariyle güvenli olması sebebiyle
tavsiyesi ile Viyana ve Karlsbad’a tedavi olmak üzere Ankara’da sürdürülmesi kararı alınmıştır. 12 Ocak
gitmiştir. Neredeyse dokuz ay kadar uzun bir süre harp 1920’de toplanan Son Osmanlı Mebuslar Meclisi, 28 Ocak
cephelerinden ayrı kalan Mustafa Kemal Paşa, bizzat 1920’de Misak-ı Millî’yi ilan etmiştir. Türkiye Büyük
Sultan VI. Mehmet (Vahdettin) tarafından 7 Ağustos Millet Meclisi (TBMM), 23 Nisan 1920 tarihinde
1918’de ikinci defa Filistin’de bulunan 7. Ordu açılmıştır. İşgalci Yunan kuvvetlerine karşı Batı
Komutanlığına atanmıştır. 19 Eylül 1918 tarihinde İngiliz cephesinde 1921 yılının Ocak ve Mart-Nisan aylarında
General Allenby komutasındaki İngiliz Seferî Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri kazanılmıştır.
Kuvvetlerinin genel taarruzu başlamıştır. Mustafa Kemal Yunanlılara karşı büyük bir mücadele verilen Sakarya
Paşa, olası bir İngiliz saldırısını öngörmüş ve bu öngörü Muharebesi 13 Eylül 1921’de Türk Ordusu’nun zaferiyle
ile önceden tedbir almış; Nablus Meydan Muharebesi sonuçlanmıştır. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya 19
olarak adlandırılan savaşta, üç ordu arasından ordusunu en Eylül 1921 tarihinde TBMM tarafından Müşir (Mareşal)
az kayıpla zamanında çekebilmeyi başarmıştır. 26 Ekim rütbesi ve Gazilik unvanı verilmiştir. Sakarya zaferinin
1918’de İngiliz birlikleri ve Şerif Faysal önderliğindeki ardından yaklaşık bir yıl devam eden hazırlık sürecinden
ayrılıkçı Arapların ilerleyişlerini Halep’in kuzeyinde sonra 26 Ağustos 1922 tarihinde Büyük Taarruz, Türk
Katma mevkiinde durdurmayı başarmıştır. “Katma Muha- topçusunun Yunan mevzilerini vurması ile başlamıştır.
rebesi” olarak bilinen bu muharebe, Birinci Dünya Büyük Taarruz, 30 Ağustos 1922’de Yunan kuvvetlerinin
Savaşı’nda Osmanlı Ordusu’nun son muharebesi ve zaferi büyük bir bölümünün imha edilmesiyle kesin bir zafer ile
olarak tarihe geçmiştir. Mayıs 1919’a kadar İstanbul’da sonuçlanmıştır. Daha sonra Ankara’daki TBMM
siyasi faaliyette bulunan Mustafa Kemal Paşa, 30 Nisan Hükûmeti ile İtilaf Devletlerinin askerî yetkilileri arasında
1919 tarihinde Samsun ve çevresindeki asayişi sağlamakla 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile barış
görevlendirilmiş ve 9. Ordu Kıtaları Müfettişliğine antlaşmasına giden yol açılmıştır. 20 Kasım 1922’de
atanmıştır. toplanan Lozan Konferansını takiben de 24 Temmuz
1923’te Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasıyla yeni
Geniş yetkilerle 9. Ordu Kıtaları Müfettişliği görevine
Türkiye Devleti’nin bağımsızlığı tüm dünya tarafından
atanan Mustafa Kemal Paşa, İzmir’in 15 Mayıs 1919
tasdik edilmiştir.
tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilmesinden bir gün
sonra 16 Mayıs 1919 tarihinde Bandırma Vapuru ile 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Samsun’a hareket etmiş; 19 Mayıs 1919 tarihinde (TBMM)’nin Ankara’da açılmasının ardından 24 Nisan
Samsun’a ayak basmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın Türk 1920’de Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Büyük Millet
halkına ilk seslenişi, 28 Mayıs 1919 tarihinde Havza Meclisi Başkanı seçilmiştir. 25 Nisan 1920’de altı kişilik
Genelgesi (Bildirisi) ile gerçekleşmiştir. 22 Haziran Geçici İcra Heyeti, 3 Mayıs 1920’de de 11 kişilik TBMM
1919’da Amasya Genelgesi’nin yayımlanmasını sağ- Hükûmeti kurulmuştur. Meclis Hükümeti sisteminde
lamıştır. Bir ihtilal beyannamesi niteliğinde olan Amasya Devlet Başkanı ve Başbakan bulunmadığından bu
Genelgesi; millî egemenliğe ve millî bağımsızlığa yer görevleri fiilen Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa
vererek, vatanın bir bütün olarak kurtuluşunu savunması üstlenmiştir. I. Meclis’in dağıtılmasından sonra seçimlerin
açısından önem arz etmektedir. Amasya Genelgesi’nin yenilenmesi ile birlikte II. TBMM yeni toplanma yılına 11
yayımlanmasının ardından Mustafa Kemal Paşa, 7/8 Ağustos 1923’te başlamıştır. Gazi Mustafa Kemal Paşa,
Temmuz 1919’da Harbiye Nezareti ve padişaha çektiği TBMM Başkanlığına yeniden getirilmiştir. 14 Ağustos
telgrafta, Ordu Müfettişliği görevi ile çok sevdiği askerlik 1923’te V. İcra Vekilleri Heyeti seçimleri yapılmış ve
mesleğinden istifa ettiğini açıklamıştır. Bundan böyle bir Fethi (Okyar) Bey başkanlığında yeni kabine
millet ferdi sıfatıyla halkın içine katılan Mustafa Kemal oluşturulmuştur. Bundan yaklaşık bir ay sonra 9 Eylül
Paşa, 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi’nin, 4 Eylül 1923’te Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, “Halk Fırkası” adıyla
1919’da da Sivas Kongresi’nin toplanmasına öncülük siyasi bir parti hâline getirilmiştir. 1927’de kabul edilen
etmiştir. 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Cumhuriyet Halk Fırkası Tüzüğü ile Gazi Mustafa Kemal

2
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 2: Bir Devlet Kurucusu Olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayatı ve İlkeleri

Paşa partinin “değişmez genel başkanı” olarak ilan edilmiş Cevdet, Celal Nuri, Kılıçzade Hakkı ve Şehbenderzâde
ve milletvekili adaylarını seçme yetkisi, hayatı boyunca Hilmi Bey, Faruk Nafiz Çamlıbel, Yahya Kemal, Mehmet
kendisine tanınmıştır. Emin Yurdakul, Ziya Gökalp ve Namık Kemal etkilendiği
kişilerdir. Ayrıca Mustafa Kemal’in düşünce ve
29 Ekim 1923 günü 1921 Anayasası’nın birinci
eylemlerinde Fransız İhtilali’nin etkisi de büyük olmuştur.
maddesinin sonuna, “Türkiye Devleti’nin hükûmet şekli
Cumhuriyettir” ilavesi yapılmıştır. Aynı gün devlet şekli Mustafa Kemal Atatürk’ün Hastalığı, Vasiyeti ve
olarak Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından Vefatı
gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçiminde Gazi
Atatürk’ün ölümüne neden olan karaciğer rahatsızlığının
Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk
ilk belirtileri önce aralıklarla daha sonra sık sık görülen
Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. 1924 Anayasası
burun kanamaları ve bacaklarında kaşıntı ile ortaya
gereğince TBMM, 29 Ekim 1923’teki seçimin ardından üç
çıkmıştır. Hastalığı sırasında uygulanan tedavi Atatürk’ün
defa daha Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı Cumhurbaşkanlığı
sağlığında kısmî bir rahatlama meydana getirmiş olsa da
görevine seçmiştir. 29 Ekim 1923 tarihinden itibaren
durumun yeniden kötüye gitmesi üzerine 8 Kasım 1938’de
Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, hayatının geri kalan
ikinci kez ağır bir komaya giren Mustafa Kemal Atatürk,
kısmını, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş
10 Kasım 1938 günü saat dokuzu beş geçe hayata
uygarlık düzeyine çıkarmak görevine adamış ve 1930’lu
gözlerini yummuştur.
yıllarda daha ziyade ekonomik, sosyal ve kültürel ko-
nularla ilgilenmiştir. 21 Haziran 1934’te çıkarılan Soyadı Atatürk, yaşarken Ankara’daki Gazi Orman Çiftliği ile
Kanunu’nun kabulünden sonra 24 Kasım 1934 tarihinde Yalova, Silifke, Dörtyol ve Tarsus’ta bulunan çiftlik ve
TBMM tarafından Gazi Mustafa Kemal’e “Atatürk” bahçelerle bunların üzerindeki her türlü tesisi ve malları
soyadı verilmiştir. Atatürk’ün gayretleriyle Türkiye devlete bağışladığını bildirmiştir. Bu taşınmazlar dışında
Cumhuriyeti, 1932 yılında Milletler Cemiyeti’ne üye çeşitli kuruluşlar ya da bölge halkınca kendisine armağan
olmuştur. Türkiye’nin batısında ve doğusunda yer alan edilmiş olan evler ve onun adıyla kurulan müzeler de
sınır komşularıyla 1934 yılında Balkan Paktını, 1937 hazineye veya yerel yönetimlere geçmiştir. Ayrıca
yılında Sadabat Paktı’nı gerçekleştirmiştir. Atatürk, 5 Eylül 1938’de kendi el yazısı ile kaleme aldığı
vasiyetnamesinde Çankaya’daki küçük köşkte hayatta
Atatürk özel yaşamında da sadelik içinde yaşamıştır. 29
olduğu sürece kız kardeşi Makbule Hanım’ın oturmasını
Ocak 1923’de Latife (Uşaklıgil) Hanımla evlenmiş ve 5
istemiştir. İş Bankasındaki payının yıllık gelirlerinden kız
Ağustos 1925’te ayrılmışlardır.
kardeşi Makbule Hanım ile manevi kızları Afet İnan,
Mustafa Kemal Atatürk yaşamının her döneminde kitapla Sabiha Gökçen, Rukiye, Nebile ve Ülkü’ye ödenecek
bütünleşmiş ve okumayı bir yaşam biçimine aylık miktarlar dışında kalan büyük kısmının kurucusu
dönüştürmüştür. Bu okuma sevgisinin kendisine sağladığı olduğu Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumu arasında
bilgi birikimini zaman zaman yazmaya dönüştüren bölüştürülmesini vasiyet etmiştir.
Atatürk, yaşamının farklı dönemlerinde farklı alanlarda
kitaplar yazmıştır. Atatürk’ün eserlerini; askerlik mesleği
Atatürk İlkelerinin Tanımı
ile ilgili çevirileri, yazdığı kitaplar, günlükler olmak üzere Atatürk ilkeleri, tümüyle akılcı ve gerçekçi bir temel
çeşitli kategorilerde sınıflandırmak mümkündür. üzerine ortaya konulmuştur. Zira bu ilkeler, Türk
Bunlardan bazıları Takımın Muharebe Talimi, Tâbiye milletinin özellikleri, bugünkü ve yarınki gereksinimleri
Tatbikat Seyahati, Bölüğün Muharebe Talimi Geometri, göz önüne alınarak çağdaş yaşamın gereklerine uygun
Vatandaş İçin Medeni Bilgiler ve Atatürk’ün Hatıra olarak belirlenmiştir. Atatürk temel ilkeleri Cumhu-
Defteri’dir. riyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik ve
İnkılapçılık olarak adlandırılmaktadır. Tam bağımsızlık,
Mustafa Kemal Atatürk’ün Düşünce Yapısını çağdaşlaşma, akılcılık ve bilimsellik, demokrasi ve ulusal
Şekillendiren Olaylar, Kişiler, Eserler egemenlik bütün ilkelerin içinde bulunan ortak
Atatürk’ün askerlikten tarihe, dilden uygarlıklara, dinden, özelliklerdir.
sosyolojiye psikolojiye, felsefeden ekonomiye kadar Cumhuriyetçilik: Cumhuriyetçilik ana ilke ve esas
uzanan ilgi alanının genişliğini ve okuduğu düşünür ve değerdir. Kavram olarak bakıldığında Cumhuriyet,
yazarları en iyi sergileyen kaynak şüphesiz onun özel demokrasinin devlet şekline uyarlanmış hâlidir.
kütüphanesidir. Atatürk’ün oluşturduğu özel Cumhuriyet kavramı tarihi gelişim sürecinde halkın
kütüphanesindeki kitapların sayısı 4289’u, bibliyografik kendisini yönettiği, demokratik rejimleri ifade etmek için
künye de 10.000’i bulmuştur. Öncelikle Atatürk’ün kullanılmıştır. Atatürk’ün Cumhuriyetçilik anlayışı,
yetişmesinde ailesinin ve öğretmenlerinin büyük etkisi demokrasi ve ulusal egemenlik olmak üzere iki temel esas
olmuştur. Babası Ali Rıza Efendi, üvey babası Ragıp üzerine inşa edilmiştir.
Efendi, Matematik öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Sabri Bey,
Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey, Tarih Milliyetçilik: Atatürk milliyetçiliği, din, dil, tarih ve
öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik (Bilge) Bey, J. J. kültür bağlarına dayandırılmış, bu bağlar milleti bir arada
Rousseau, Tevfik Fikret, Süleyman Nazif, Abdullah tutan bir üst yapı oluşturmuştur. Bu ilkede ortak geçmiş,

3
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 2: Bir Devlet Kurucusu Olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayatı ve İlkeleri

ahlak, kültür ve hukuk, Türk milletini oluşturan


değerlerdir.
Halkçılık: Halkçılık ilkesi genel anlamda, Türk
toplumunda birey, aile, zümre ve sınıf egemenliğinin
olmayacağı, bütün millet bireylerinin kanunlar önünde
eşitliği esasına dayanmaktadır. Atatürk’ün halkçılık
anlayışına göre toplumda sınıflar yoktur, meslekler vardır.
Bu nedenle de sınıf çatışması söz konusu değildir. Mesleki
zümreler arasında iş bölümü ve dayanışma bulunmaktadır.
Halkçılık, sınıfsız, ayrıcalıksız ve kaynaşmış bir toplum
yaratmanın temel anahtarıdır. Atatürk, halk ile milleti eş
anlamlı olarak kullanmıştır.
Laiklik: Laiklik, “dini, devlet işlerinden ayırma” şeklinde
tanımlansa da esas itibariyle laiklik bir düşünce sistemidir;
her şeyden önce bir zihin ve düşünce özgürlüğüdür.
Yasalar önünde kişilerin dinsel farklılıklar
gösterilmeksizin eşit olmasıdır.
Devletçilik: Devletçilik, özel teşebbüsün gücü ve yetkisi
dışında kalan alanlarda, devletin inisiyatifi ele alarak
girişimlerde bulunması anlamına gelmektedir. Devletçi-
liğin öncelikli olarak birinci amacı, geri kalmış bir ülkeyi
hızla kalkındırmak, refah seviyesini artırmaktadır. İkinci
amacı ise, toplumsal alanda sosyal adaleti sağlayacak
yöntemler uygulamaktır.
İnkılapçılık: Devrim ya da inkılap; var olan siyasal,
ekonomik ve toplumsal yapının kısa zamanda zorla ve
tümüyle yıkılarak, yerine yeni bir yapının, yeni bir
düzenin oluşturulmasıdır. Atatürk’ün inkılap
uygulamalarında “zemin ve zaman” daima çok önemli bir
yer tutmuştur.
Atatürk ilkeleri, Türk inkılabının içinden doğmuş, gerek
anlamları ve gerekse amaçları bakımından birbirleriyle
ilişkili ve birbirlerini tamamlayan Atatürk inkılaplarına
temel teşkil eden fikir ve düşüncelerdir. Bunlara ilaveten
bu ilkeleri destekleyen, besleyen ve onlara uygulama
yolunu açan ilkeler de vardır ki bunlara, “Bütünleyici
İlkeler” adı verilmektedir. Bütünleyici ilkeler, tüm ilkeler
için temel teşkil eden genel ve ortak esaslardır. Atatürkçü
düşünce sisteminin temel özelliklerini destekleyen
bütünleyici ilkeler; tam bağımsızlık, millî egemenlik,
çağdaşlaşma, akıl ve bilim olarak belirlenmiştir.

4
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 3: İsmet İnönü Dönemi (1939-1950)

genel başkan seçilmiştir. Meclis, 21 Temmuz 1946


Türk İç Politikası (1939-1950) tarihinde genel seçimlerin yapılmasına karar vermiştir.
Türk siyasi hayatında, Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa 1946 seçimine Cumhuriyet Halk Partisi yanısıra,
Kemal ATATÜRK’ün 10 Kasım 1938 tarihinde hayatını Demokrat Parti, Milli Kalkınma Partisi, Liberal Demokrat
kaybetmesi ile İsmet İnönü dönemi başlamıştır. Parti, Türkiye İşçi ve Çiftçi Partisi, Yalnız Vatan İçin
Bu dönem Türk siyaseti, sık değişen hükûmetler, savaşın Partisi katılmıştır. 1946 tarihinde seçimler, “açık oy gizli
getirdiği ağır ekonomik yükler, bu yükü hafifletmek için sayım” esasına göre yapılmıştır. Seçim sonucunda CHP ve
uygulanan savaş ekonomisi politikaları ve II. Dünya DP dışında milletvekili çıkaran parti olmamıştır.
Savaşı’na Türkiye’nin fiilen katılmama gayretleri ile Recep Peker Hükûmeti (7 Ağustos 1946-10 Eylül 1947)
geçmiştir. Peker döneminde ekonominin liberalleşmesine yönelik
1945 sonrası Türkiye’de genel seçimler ilk kez tek bazı adımlar atılmıştır. “7 Eylül Kararları” olarak ekonomi
dereceli yapılarak çok partili siyasal sistem kurulmuştur. tarihine geçen ilk devalüasyon, bu dönemde yapılmıştır.
İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığı döneminde altı Türkiye, IMF’ye “19 Şubat 1947 tarih ve 5016 sayılı
hükümet kurulmuştur. Bunlar sırayla Celal Bayar, Refik Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve
Saydam, Recep Peker, Hasan Saka, Şükrü Saraçoğlu ve Kalkınma Bankası’na Katılmak İçin Hükûmete Yetki
Şemsettin Günaltay hükümetleridir. Verilmesine Dair Kanun”un verdiği yetkiye dayanarak 11
Mart 1947 tarihinde üye olmuştur. Sık sık muhalefet ile
Celal Bayar Hükûmeti (14 Kasım 1938- 25 Ocak 1939) hükümet tartışmalarının yaşandığı bir dönem olmuştur.
Celal Bayar hükûmetinde, iki önemli olay, Atatürk’ün
cenaze töreni hazırlıkları ve Atatürk’ün vefatı ile boşalan Hasan Saka Hükûmeti (10 Eylül 1947-16 Ocak 1949)
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı’na İsmet Hasan Saka Hükûmeti ilk önemli icraatı, İstanbul ve
İnönü’yü seçmek amacıyla düzenlenecek olan Cumhuriyet çevresinde uygulanan sıkıyönetim kararlarını kaldırmak
Halk Partisi Olağanüstü Büyük Kurultayıdır. Denizbank, olmuştur. 1948 tarihinde yasalaşan Seçim Kanunu’nda
bu dönemdeki Bayar hükûmetinin en önemli girişimidir. DP’nin istediği adli teminatın sağlanamaması ve ardından
Bu dönemde tasfiye girişimleri ve hesaplaşma süreci ve DP’nin ara seçimlere katılmama kararı vermesi ile
yolsuzluk davaları Bayar hükümetini yıpratan olaylardır. 1948’de yapılan seçimlere MP ve DP’den yoksun ve tek
başına giren CHP seçimlerin galibi olmuştur. Seçim
Refik Saydam Hükûmeti (25 Ocak 1939-8 Temmuz sonrasında Hasan Saka Hükûmeti’nin özellikle ekonomik
1942) tedbirleri almadığı gerekçesiyle güven kaybına uğraması
Refik Saydam döneminde devlet-parti bütünleşmesine son nedeniyle, hükümeti kurma görevi Şemseddin Günaltay’a
verilmesi yönünde çabalar olmuştur. Bu dönemde, II. verilmiştir.
Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte Türkiye’de
ekonomik anlamda oluşabilecek darlık ve sıkıntıları Şemseddin Günaltay Hükûmeti (16 Ocak 1949-22 Mayıs
engellemek amacıyla “Savaş Ekonomisi” stratejisi 1950)
uygulanmıştır. Bu amaçla 1940 Millî Korunma Kanunu Şemseddin Günaltay döneminde İstiklal Mahkemeleri
çıkarılmıştır. Savaş ekonomisi zorunlulukları çerçevesinde Kanunu meclise taşınmış ve 28 Nisan 1949 tarihinde
başka bir girişim olarak “tasarruf bonoları” meselesi kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Seçim kanunu tekrar
gündeme gelmiştir. gündeme gelmiş ve 16 Şubat 1950 tarihinde Yeni Seçim
Kanunu’nda tek dereceli, genel, eşit ve gizli oy, açık
Saracoğlu Hükûmeti (9 Temmuz 1942-7 Ağustos 1946) tasnif, çoğunluk seçim sistemi ve adli teminat
Saracoğlu hükûmeti, Saydam hükümeti döneminde sağlanmıştır.
uygulanan Millî Korunma Kanunu çerçevesinde sıkı
ekonomik önlemlerine zıt olarak serbest piyasa Bu dönemin diğer bazı önemli olayları, İlahiyat Fakültesi
uygulamaları yapmıştır. Fiyatların tekrar yükselmesiyle ve imam hatip okulları açılması, tekke ve türbelerin
Millî Korunma Kanunu’nu tekrar uygulanmıştır. Saydam kapatılmasına dair kanunda değişiklikler yapılması,
Hükûmeti’nin çıkardığı tasarruf bonolarına benzer olarak işçilere sendika kurma hakkı tanınması, cemiyet ve dernek
Saracoğlu hükûmeti de Milli Savunma tahvilleri kurulmasına izin verilmesi, Basın Yayın Kanunu’nda
çıkarmaya karar vermiştir. Saraçoğlu hükümeti döneminde değişiklik yapılarak sansürün kaldırılması ve siyasi
hem piyasadaki parayı geri çekmek hem de savaş partilere propaganda izni verilmesidir. Ayrıca bu
yıllarında fazla kazanç elde eden zenginlerden bir defaya dönemde, çiftçiye taksitlerle traktör verilmiş, Karadeniz
mahsus olmak Varlık Vergisi Kanunu çıkarılmıştır. Ayrıca Bölgesindeki limanların büyütülmüş, vatandaşa tohumluk
bu dönemde büyük tartışmalara neden olan Çiftçiyi dağıtılarak mevsim şartları nedeniyle sıkıntı yaşayan
Topraklandırma Kanunu çıkarılmıştır. Bu dönem aynı bölgelere gıda temini sağlanmış, deniz, kara ve hava
zamanda çok partili döneme geçiş sürecindeki partileşme araçlarında revizyona gidilmiş, birçok dokuma, iplik
eylemlerine sahne olmuştur. Bu dönemde 7 Temmuz 1945 fabrikaları ve hastane açılmıştır. Gelir Vergisi Kanunu
tarihinde Nuri Demirağ tarafından kurulan Milli Kalkınma çıkarılarak halkın geliri az olan kesimi sosyal refaha
Partisi Türkiye’de ilk parti olan olmuştur. Bu dönemde 7 kavuşturulmuş, birçok köylü ve çiftçi toprak sahibi olmuş,
Ocak 1946 tarihinde Demokrat Parti’yi kuran Celal Bayar,

1
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 3: İsmet İnönü Dönemi (1939-1950)

Türk Parası Kıymetini Koruma Kanunu’nda değişiklik 1941 tarihinde Türk-Sovyet saldırmazlık antlaşmasını
yapılmıştır. imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre iki ülke herhangi bir
savaş durumunda birbirlerine saldırmayacaklarını ilan
Türk Dış Politikası (1939-1950) etmişlerdir.
1938 yılı sonlarında Türkiye, bütün komşu ülkelerle
saldırmazlık ve dostluk antlaşması imzalamıştı. Ancak, 1941 yılının Mayıs ayında Sovyet Rusya’ya saldırı kararı
Fransa ile olan Türkiye-Suriye sınırı sorunu (Hatay veren Almanya, Sovyet taarruzunda güney kanadını
Sorunu) ve İtalya’nın son yıllarda artan saldırgan tutumu güvence altına almak için 1941 tarihinde Türk-Alman
nedeniyle uluslararası alanda destek arayışlarına girmiştir. Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması imzalanmıştır.
Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı sonrası imzaladığı Türkiye de Almanya’nın, Balkanlar’da Türkiye’nin
Versay (Versaiiles) Anlaşması’nın yükümlülüklerinden sınırına yaklaşmış ve boğazlarda etkili olabilecek duruma
kurtulmak amaçlı izlediği dış politika, Avrupa’yı yakın gelmiş olması nedeniyle bu anlaşmaya imzalamıştır.
gelecekte büyük bir savaşa sokmuştur. 1939’da Türkiye’nin Almanya ile dostluk antlaşması imzalaması,
Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesi ile olan II. Dünya müttefiklerce olumlu karşılanmamıştır. Müttefikler, 11-24
savaşı resmen başlamıştır. Bu dönem dış politikasını Ağustos 1943 tarihleri arasında düzenledikleri Quebec
1939-1945 ve 1945-1950 yılları arası olmak üzere iki (Kanada) Konferansı ve 19- 30 Ekim 1943 tarihleri
temel başlıkta incelemek doğru olacaktır. arasında düzenlenen Moskova Konferansı’nda
Türkiye’nin bir an önce savaşa dahil olması yönünde karar
1939-1945 Yılları Arası Türk Dış Politikası almışlardır.
Atatürk’ün ölümünden sonra 1939’a kadar geçen sürede Bu dönemde Türkiye’nin Türk boğazlarından geçen
Türk Dış Politikasında önemli bir olay gerçekleşmemiştir. Alman savaş gemileri sorunu ortaya çıkmıştır. Türkiye
Ancak 1939 sonrasında dünyada oluşan gerginlikler Montreux Antlaşması’na uymayarak savaş boyunca ticari
sonrasında ülkeler arasında olası savaşa karşı birliktelikler gemi görünümünde kamufle edilmiş biçimde Alman savaş
oluşmaya başlamıştır. Bu dönemde Türkiye savaşa gemilerinin boğazlardan geçişine izin verdiği iddia
katılmama ve uzak durma yönünde çabalar sarf etmesine edilmiştir. Mayıs ayının sonuna doğru İngiltere,
karşı yalnız kalmamak için oluşan birlikteliklerden birini Almanya’nın savaş gemilerini boğazlardan geçirmeye
tercih etmek zorunda kalmıştır. çalışacaklarını, Türkiye’nin bunu engellemesini istemiştir.
Bu dönemde Türkiye’nin karşısına çıkan ilk sorun 26 Mayıs 1944 tarihinde bahse konu bu 17 adet Alman
İtalya’nın 1939’da Arnavutluk işgal etmesi ve savaş gemisi boğazda durdurularak Türk görevlileri tarafından
tehdidinin Orta Avrupa’dan Balkanlara ve Akdeniz’e aranmış, Türk hükûmeti, bu gemilerin savaş malzemesi ve
doğru sarkmasıdır. Bu ihtimal karşısında Türkiye 12 teçhizatı taşımadığını bildirerek gemilerin geçişine izin
Mayıs 1939 tarihinde Türk-İngiliz Ortak Beyannamesi vermiştir. Bunun üzerine Nisan ayında Türkiye üzerinde,
yayımlanmıştır. İngiltere ve ABD baskısı daha da artmış ve Türkiye’ye
nota vermişlerdir. Türk hükûmeti, Müttefik baskılarından
Türkiye ve Fransa arasında yapılan görüşmelerle sorunu dolayı boğazlardan Alman savaş gemilerinin
çözümlenmiş ve Hatay anavatana kesin olarak katılmıştır. geçirilmesinden sorumlu tuttuğu Dışişleri Bakanı Numan
Avrupa ülkeleri arasında yaşanan gerginlikler, Menemencioğlu’nu istifaya zorlamıştır. Türk siyasi
Almanya’nın hareketleri Başta Avrupa ülkelerini çeşitli hayatında ilk defa bir bakan, sağlık sebebi
birliktelikler yapmaya yönlendirmiştir. Bunlardan biri 19 gösterilmeksizin istifa etmiştir.
Ekim 1939 tarihinde, Türkiye, İngiltere ve Fransa “Üçlü 1945 yılı, oluşturulacak yeni dünya düzeninin
İttifak Antlaşması” imzalamıştır. Türkiye, bu antlaşma ile şekillendirilmesi çabaları ile geçmiştir. İkinci Dünya
Batı blokunda olduğunu kesin olarak yinelemiş, fakat Savaşı’ndan sonra dünyada güç dengesini Sovyet Rusya
antlaşma maddelerine “Sovyet Rusya çekincesi” ek ve ABD şekillendirmiştir.
protokolü eklenmesini, müttefiklerine kabul ettirmiştir.
Türkiye batı blokunda yer alarak istemeden komşusu 1945-1950 Yılları Arası Türk Dış Politikası
Sovyet Rusya ile ayrı saflarda yer almışlardır. San Francisco’da düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler
II. Dünya Savaşı’nın başlaması Almanya’nın 1 Eylül Konferansı’na, sadece 1 Mart 1945 tarihine kadar
1939’da Polonya’ya saldırması ile başlamıştır. Alman Almanya ve Japonya ile savaş durumunda olan ülkeler
tehdidini üzerinde hisseden Türkiye 1941 yılında Türk- katılabileceklerdi. Türkiye, 23 Şubat 1945 tarihinde,
Alman Dostluk ve Saldırmazlık Anlaşması imzalamıştır. Almanya ve Japonya’ya savaş ilan ettiği için San
Fakat bu durum Müttefikler tarafından olumlu Francisco’da düzenlenecek olan BM Konferansı’na
karşılanmamıştır. Bu baskıyla Türkiye, Almanya ile olan kurucu üye olarak katılmıştır.
ticari ve diplomatik ilişkilerini keserek 23 Şubat 1945’te San Francisco Konferansı, Birleşmiş Milletler teşkilatını
Almanya ve Japonya’ya savaş ilan etmiştir. kurmak amacıyla 25 Nisan 1945 tarihinde Türkiye’nin de
Savaş sürecinde, Almanların Bulgaristan, Yunanistan ve bulunduğu 51 ülke ile toplanmıştır. Konferansa katılan
Yugoslavya’yı işgal etmesi Sovyetlerle Almanların arasını ülkeler Birleşmiş Milletler Antlaşması’nı imzalamıştır.
iyice açmıştır. Türkiye Sovyet tehlikesine karşı, 25 Mart Türkiye, Sovyet Rusya tehlikesine karşı uluslararası

2
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 3: İsmet İnönü Dönemi (1939-1950)

dengeleri barış yoluyla gözetme amacıyla kurulan


Birleşmiş Milletler’de kendisine destek aramıştır. San
Francisco öncesinde ve sırasında demokrasi yönünde
yapılan açıklama ve kararlar, Türkiye’nin kendi rejimini
demokrasiye doğru yöneltme eğilimini arttırmıştır. Bu
bakımdan San Francisco Konferansı, Türkiye gündemine
hem Birleşmiş Milletler hem de demokrasi tartışmalarını
aynı anda sokmuştur.
Bu dönemde önemli gelişmelerden biri de Postdam
Konferansı’dır. Bu konferansa Amerika, İngiltere ve
Sovyet Rusya liderleri ile dışişleri bakanları katılmıştır.
Konferansta Avrupa’nın alacağı yeni şekil üzerinde
durulmuştur. Bu konferansta Sovyet Rusya Türkiye’den
isteklerini sözlü olarak dile getirmiştir. Yalta
konferansında da Rusya, Türkiye’nin doğu sınırında
değişiklik yapılmasını (Kars ve Ardahan bölgelerinin
Sovyetlere terk edilmesi), boğazlarda ortak savunmayı
sağlamak için Sovyetlere üs verilmesini ve Montreux
Antlaşması’nın yeniden gözden geçirilmesini istemiştir.
Türkiye verdiği cevapta bu isteklerin mümkün olmadığını
bildirmiştir.
Sovyet Rusya’nın II. Dünya Savaşı sonrası iyice beliren
yayılmacı politikasının ve boğazlar üzerindeki istekleri
karşısında Amerika ve İngiltere Türkiye’yi
desteklemişlerdir. Böylece Türkiye, Sovyet tehdidine karşı
uluslararası arenada destek bulmuştur.
II. Dünya savaşı sonrası başlayan “Soğuk savaş dönemi”
Amerika Başkanı Truman’ın ismi ile anılan “Truma
Doktrini”nin açıklanması ile netleşmiştir. Truman,
dünyanın iki ideolojik ilke ile bölünmenin eşiğinde
olduğunu belirtmiştir. Avrupa’da yayılmaya başlayan
komünizm rejimlerinin bu ülkelerde durdurulmasını
amaçlamıştır. Truman doktrininin yayınlanmasından
sonra Türkiye, 12 Temmuz 1947 tarihinde Türk-Amerikan
yardım antlaşması imzalanmıştır 5 Haziran 1947’de
“Marshall Planı” yayınlanmış ve Türkiye yardım edilecek
ülkeler arasında yer almıştır.
İnsan hakları, hukuk üstünlüğü ve demokrasiyi
güçlendirmek adına 1949’da Avrupa Konseyi
kurulmuştur. 27 Temmuz 1949’da Türkiye’nin konseye
kabulü onaylanmıştır. Devletlerarası savunma birliğini
esas alan NATO (North Atlantic Treaty Organization-
Kuzey Atlantik İttifakı), 12 devletin katılımı ile 4 Nisan
1949’da kurulmuştur. Türkiye NATO’ya üye olmak istese
de bu dönemde katılamamıştır.

3
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 4: Türkiye’nin Demokrat Partili Yılları (1950-1960)

1951’de yürürlüğe girdi ve Halkevlerinin bütün taşınır ve


Demokrat Parti Döneminde İç Politikada taşınmaz malları hazineye devredilerek kapatıldı. DP hem
Yaşananlar (1950-1960) de iktidardaki CHP’den bazı siyasetçilerin ağır ithamlarına
DP, 1946 seçimlerinden itibaren sürekli olarak adil maruz kalmış, aynı yıl projenin destekçisi olan Millî
seçimlerin yapılması, sandık güvenliğinin sağlanması Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel bakanlık görevinden
konusunu her fırsatta dile getirerek kamuoyu oluşturmayı uzaklaştırılmıştı.
başardı.
1954-1957 Döneminde Türkiye’de Demokrat Parti:
1950’de Seçim Kanunda bazı yeni maddelerin kabul Başarıyla Gelen Özgüven
edilmesi ile sonuçlandı. Yeni Seçim Kanununa 1954 Seçimleri öncesi iç politikada yaşanan olumsuz
göre, seçimler liste usulü çoğunluğa dayalı, gizli oy-açık gelişmelerin aksine DP Hükümeti, toprak dağıtımına ve
tasnif, tek turlu, yargı denetimine açık şekilde tarımın modernizasyon çalışmalarına devam etti. Tarım
yapılacak, en az beş ilden adayı olan partiler radyodan araçlarında, makinelerinde özellikle de traktör sayısında
yararlanabilecekti. büyük artış sağlandı. Ekonomi alanında yaşanan bu
Demokrat Parti’nin Altın Yılları: Demirkırat gelişmelere hava koşullarının uygun gitmesi de eklenince
Şahlanıyor! (1950-1954) üretim arttı ve buna bağlı olarak halkın refah seviyesi
yükseldi. Türk halkı yaşanan bu olumlu gelişmeler nedeni
Seçimin yenilenmesine dair önerge, muhalefetin
ile DP’ye, özellikle de onun lideri Adnan Menderes’e daha
tepkilerine rağmen, 24 Mart 1950’de TBMM’de kabul
sıkı bağlanmaya başladı.
edilmiştir.
Türkiye’nin NATO üyeliği ve ABD’den sağlanan
Toprak Mahsulleri Vergisi, Varlık Vergisi ve İhracat
ekonomik yardımlar, iktisadi alanda yaşanan gelişmeleri
Vergisi’ni kaldırdı, Toprak Reformu Yasası’nda da
perçinledi.
değişiklikler yapıldı. DP’liler ise seçim kampanyalarını
kişi üzerine değil, millet üzerine inşa etti. Partinin TBMM’nin 24 Mayıs tarihli oturumunda da hükümet
önderleri ile milletvekili adayları tüm ülkeyi baştan başa programı okunarak milletvekillerinden güvenoyu istendi.
gezerek yaptıkları hürriyet ve demokrasi mücadelelerini 26 Mayıs 1954 tarihli oturumda güven oyu alan III.
anlattılar. Menderes Hükümeti, hemen göreve başladı. Seçim
sonuçları muhalefette özellikle CHP’de büyük bir
1950’de Türkiye’de birçok şey değişmişti. Artık köylünün
şaşkınlık ve hayal kırıklığı yarattı. Seçimlerde yaşanan
ayağına kadar giden ve onları dinleyen siyasetçiler vardı.
başarısızlığın nedenleri parti içinde tartışılmaya başlandı.
DP, 1950 Seçimlerine Türk siyasi tarihine damgasını
İlk olarak iktidar partisi ile yaşanan gerginliklerin partiye
vuran «Yeter Söz Milletindir» sloganı ile girdi. DP,
zarar verdiği düşüncesi kabul edildi.
milletvekili aday listesini 24 Nisan 1950’de açıkladı.
Adnan Menderes, seçimlerde İstanbul’dan ve Aydın’dan Taksim Meydanında, Selanik’te yaşanan olayları protesto
aday oldu ve seçim çalışmalarını genellikle Aydın’dan etmek amacıyla binlerce kişi toplandı; heyecanlı kalabalık
yürüttü. İstiklal Caddesi üzerinden Beyoğlu, Şişli, Nişantaşı gibi
özellikle Rumların yaşadığı bölgelere doğru yürüyüşe
15 general ve 150 albay emekliye sevk edildi. Ordu ve
geçti. Bu semtlerde Rumlara ait dükkanlar ve evler
bürokraside yapılan değişiklerin ardından DP’nin ilk
yakılıp, yıkılıp yağmalandı. 6 Eylül akşamı olayların
önemli icraatı, 16 Haziran 1950’de «Ezanın Arapça
çıktığından habersiz Ankara’ya hareket eden Menderes,
Okunmasını» yasaklayan kanunu kaldırmak oldu. 6
İzmit’te yaşananları öğrendiğinde derhal İstanbul’a geri
Temmuz’da ise Ankara Radyosu’ndan haftanın üç günü
döndü ve olayların kontrol altına alınması için gerekli
Kur’an-ı Kerim okunmasına karar verilerek, radyodan dinî
talimatları güvenlik birimlerine verdi. 6 Eylül akşamı
yayınlar yapılması konusundaki yasak kaldırıldı. DP,
İstanbul ve İzmir’de sıkıyönetim ilan edildi.
1950’de kendisini iktidara taşıyan halkın özlemlerini tek
tek yerine getirmeye başladı. DP, seçim vaatlerini tek tek Namık Gedik; istifa etti, Kıbrıs Türktür Cemiyeti
yerine getirirken, Başbakan Menderes’in bakanlıkların kapatıldı. İstanbul içinde üst düzey bürokraside değişiklik
bünyesindeki işlere müdahale etmesi, parti içinde yapıldı. 12 Eylül’de 6/7 Eylül’de İstanbul’da yaşanan
anlaşmazlıklara neden oldu ve bazı bakanlar görevlerinden olayları görüşmek üzere TBMM toplandı. Hükümet bir
istifa etti. yıllığına sıkıyönetim ilan edilmesini istedi. Fakat Meclis
bu süreyi altı aylık olarak sınırladı. Başbakan Menderes,
Ülkenin çeşitli bölgelerinde 20 kadar Atatürk büst ve
6/7 Eylül olayları sonrasında altı aylık sıkıyönetim nedeni
heykeli tahrip edildi. Atatürk’ün resim, büst, heykellerini
ile il genel meclisi ve belediye seçimlerinin
ve Atatürk hakkındaki eserleri kanun yoluyla korumaya
ertelenmeyeceğini duyurdu.
yöneltti. CHP milletvekilleri, Halkevlerinin bağımsız
kültür kurumları olarak faaliyetlerine devam etmesini Sert Rüzgârların Esmeye Başladığı Dönem (1957-1960)
istedi. Mayıs 1958 de yapılması planlanan genel seçimlerin 5
CHP bu tasarıyı protesto ederek oylamaya katılmamasına Eylül 1957 toplanan DPMG’de öne çekilerek 27 Ekim
rağmen 8 Ağustos 1951’de TBMM’de 11 Ağustos 1957’de yapılması oy birliği ile kabul edildi. Muhalefetin,

1
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 4: Türkiye’nin Demokrat Partili Yılları (1950-1960)

iktidarı yıpratıcı-baltalayıcı faaliyetleri seçimlerin erkene Genelkurmay Lojistik Daire Başkanı, Tümgeneral Cemal
alınmasının nedeni olarak gösterildi. Seçim kararının Madanoğlu ile anlaşarak onu liderleri olmaya ikna ettiler.
alınmasıyla birlikte muhalefet partileri CHP başta olmak
12 Nisan 1960’daki grup toplantısında Tahkikat
üzere, Hürriyet Partisi, Cumhuriyetçi Millet Partisi
Komisyonu’nun kurulması konusunda alınan karar, 18
seçimlerde işbirliği konusunu görüşmeye başladı.
Nisan 1960’ta TBMM’nin onayına sunuldu. Görüşmeler
TBMM’den geçirdi. Yeni kanunla birlikte bir siyasi
sonunda önergenin kabul edilmesi ile on beş kişiden
partinin seçim bölgesinde diğer bir siyasi partiyi
oluşan komisyon oluşturuldu.
desteklemesinin önüne geçildi.
27 Nisan 1960’da Tahkikat Komisyonu’na yetki veren
Hükümet programının özünü iktisadi ve sanayi kalkınma
kanunun TBMM’de kabul edilmesi ile 28 Nisan’da
hamlelerine devam edilmesi oluşturdu. Özellikle bu
İstanbul’da, 29 Nisan’da da Ankara’da üniversite
dönemde Millî Koruma Kanunu ile ilgili düzenlemelerin
öğrencilerinin katıldığı protesto gösterileri düzenlendi. 28
yapılacağı, fiyat artışlarının önleneceği, Türk lirasının
Nisan saat 9.30’da İstanbul Üniversitesi’nin bahçesinde
değerinin korunacağı belirtildi. Ayrıca 1957 seçimleri
öğrencilerin toplanması ile başlayan olaylar, polisin
sonrasında da DP, muhalefet partilerinin birlikte hareket
müdahalesi ile arbedeye dönüştü. İstanbul Üniversitesi
etmelerini önlemek amacıyla bazı düzenlemeler yaptı.
Rektörü Prof. Dr. Sıddık Sami Onar’ın ve bazı öğretim
Binbaşı Samet Kuşçu ile 15. Kolordu Kurmay Başkanı üyelerinin öğrencilere destek vermesi iki taraf arasındaki
Kurmay Albay İlhami Barut 19 Aralık 1957’de askerî gerginliği daha da arttırmıştı.
müdahale konusunda görüştü.
Başbakan Adnan Menderes, Ankara ve İstanbul’da çıkan
1958’de Irak’ta Nuri Said Paşa’ya karşı yapılan askerî öğrenci olayları ile ilgili radyoda yaptığı açıklamada ana
darbe, Menderes’i daha da hırçınlaştırmıştır. Muhalefetin, muhalefet partisinin üniversite gençliğini kışkırtarak
«Güç Birliği» karşısında Başbakan Menderes, CHP’yi galeyana getirdiğini söyledi. 21 Mayıs’ta Ankara Kızılay
halka şikâyet etmek amacıyla yurt gezilerine çıktı. Meydanı’nda sıkıyönetim olmasına rağmen gösteriler oldu
ve bu gösterilere Harp Okulu öğrencileri de katıldı. Sadece
Bu gezinin ilk durağı Uşak’tı. Uşak, CHP için önemliydi
ordu içinde değil, DP içindeki muhaliflerin sesleri de
çünkü. 1957 seçimlerini kazandığı Batı Anadolu’daki tek
yükselmeye devam etti.
ildi. 30 Nisan 1959’da İnönü’yü Uşak’ta büyük bir
kalabalık karşıladı. CHP heyeti, DP binasının önünden Yırcalı, halkın artık kendilerine inanmadığını ve yeni bir
geçerken saldırıya uğradı ve garda yaşanan arbedede atılan hükümetin kurulması gerektiğini belirtti. Menderes, kesin
taşlardan biri İnönü’nün başına geldi. ve kararlı bir tavırla Türk Ordusunun darbe yapma
olasılığının bulunmadığını söyleyerek, Türk Ordusuna söz
CHP, İnönü’nün yaşadığı bu olayları 11 Mayıs 1959’da
söyletmedi. Toplantıya katılan Bayar’a göre de durum
Meclis gündemine taşıdı. Menderes ve Gedik hakkında
kritik idi. Menderes ve beraberindekileri 25 Mayıs’ta
soruşturma açılmasını istedi.
Eskişehir’de bulunan havalimanında havacı subaylar
27 Mayıs 1960 Darbesine Giden Süreç karşılamak üzere beklemekteydiler. Başbakan Menderes,
Ordunun siyasetteki rolü ve etkinliği DP için çok partili subayların yanına gelip, elini uzattığında selam durmaları
siyasal yaşama geçildiği andan itibaren oldukça önemli gereken subaylar bir anda arkalarını döndüler. Eli havada
hatta temel meselelerden biri olmuştur. kalan Başbakan’a karşı fiilî olarak isyan da başlamış oldu.

1950 seçimleri sonrasında iktidar partisi DP, CHP-Ordu 27 Mayıs sabahında Ankara’da Silahlı Kuvvetler yönetime
ilişkisinden ve ordunun tepkisinden endişelenmişti. el koyduklarında Cumhurbaşkanı Celal Bayar’dan
Ankara’da toplanması olmuştu. Alınan istihbarata göre görevinden istifa etmesini istedi. Fakat Bayar, bu göreve
komutanlar, İnönü’yü ziyaret ederek müdahale ile seçim millî iradenin vekilleri tarafından getirildiğini ancak millî
sonuçlarını iptal etmeyi teklif etmişler, fakat İnönü bu iradenin isteği ile görevinden ayrılabileceğini ifade ederek
teklifi kabul etmemişti. Başta Adnan Menderes olmak istifa talebini reddetti. Başkanı ve üst düzey yetkililer
üzere DP’li yöneticiler orduda bir tasfiye yapılmasının bulundukları yerlerden alınarak 27 Mayıs sabahından
gerekliliği konusunda birleştiler. itibaren Harp Okulu’na, 30 Mayıs’tan itibaren de
Yassıada’ya sevk edilmeye başlandı.
DP’ye karşı darbeci girişimlerin yoğunluk kazandığı
açıktı. Ancak darbeciler için hâlâ en büyük problem Demokrat Parti Döneminde Dış Politikada
kendilerini destekleyecek bir general bulamamış Yaşananlar (1950-1960)
olmalarıydı. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte uluslararası
Gürsel’in girişimleri ile stratejik mevkiler, başta sistemde siyasal, askerî ve ekonomik açıdan değişimler
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı üzerinde kontrol yaşandı. Bu iki güç, dünya siyasetine hâkim oldu ve bu
sağlanmaya başlanıldı. Ancak askeri istihbaratın dönem «Soğuk Savaş» dönemi olarak adlandırıldı.
girişimleri sonucunda Orgeneral Gürsel yıllık izne ayrılıp
4 Mayıs’ta İzmir’e gitmek zorunda kaldı. Darbeciler kısa
süreli bir arayıştan sonra aktif bir komuta görevi olmayan

2
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 4: Türkiye’nin Demokrat Partili Yılları (1950-1960)

Türkiye’nin Kore’ye Asker Gönderme Kararı (1950) ve bildiri yayınlayarak çözüm için genel plan konusunda
NATO Üyeliği (1952) anlaştıkları açıklandı.
Soğuk Savaş döneminde ABD ve SSCB’nin askerî açıdan Başbakan Menderes’in uçağı Londra’ya inişte düştü ve
karşı karşıya geldiği ilk bölge Kore Yarımadası oldu. 17 uçakta bulunan 24 kişiden 14 ü öldü. Menderes kurtulanlar
Temmuz 1945’te Postdam’da başlayan konferansta SSCB, arasında idi. 26 Şubat 1959’da İstanbul’a dönen
Uzakdoğu’daki savaşlara katılma kararı alınca; Kore Menderes’i Yeşilköy Havalimanında büyük bir kalabalık
Yarımadası 38. paralelin kuzeyi ve güneyi olmak üzere karşıladı.16 Ağustos 1960’ta kurulan Kıbrıs
ikiye ayrıldı. Fuat Köprülü’nün, TBMM’de Türkiye’nin Cumhuriyeti’nde Türkler bir azınlık durumunda değildi.
BM Güvenlik Konseyi’nin yardım çağrısına kayıtsız Ada’nın yönetimine Rumlarla eşit koşullarda ve aynı
kalmayacağını söylediği konuşması hem muhalefet hem haklarla katılan bir toplum kimliğine sahipti.
de iktidar milletvekilleri tarafından desteklendi. 25
Temmuz 1950’de Türkiye’nin Kore’ye 4.500 asker Demokrat Parti Dönemi Balkanlar ve Türkiye (1950-
göndereceği açıklandı. 26 Temmuz’da muhalefette 1960)
bulunan CHP, TBMM’ye danışılmadan alınan asker II. Dünya Savaşı sonrası Balkan yarmadası SSCB ve ABD
gönderme kararının anayasa ihlali olduğunu, asker yanlısı olmak üzere iki bloğa ayrıldı. NATO üyesi
gönderilmesine değil, sadece gönderilme kararının alınış olmayan Yugoslavya’nın bu dönemde Moskova ile
şekline karşı olduklarını belirtti. ilişkileri bozuktu. Bu nedenle Yugoslavya güvenlik
endişesi içindeydi. Balkan Yarımadasında 1953’te
Demokrat Parti Dönemi Türkiye’nin Kıbrıs Politikası
Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya Ankara’da resmî adı
(1950-1960)
«Dostluk ve İş birliği Antlaşması» olan Balkan Paktı’nı
Türkiye, Lozan Antlaşması’nın 20. maddesi uyarınca imzaladı. Balkan Paktı ile ortak savunma anlayışı
Britanya Hükümetince Kıbrıs’ın ilhakını tanımıştı. benimsendi. 1953 yılında Stalin’in ölümü birlikte Sovyet
ENOSİS’i gerçekleştirmek amacıyla 1950’de dış politikasındaki değişme, Balkanlar üzerinde de etkisini
Yunanistan’da yapılan mitinglerde dünya kamuoyunun gösterdi.
dikkati Kıbrıs üzerine çekildi. Demokrat Parti Döneminde Türkiye-Sovyet Rusya
Yunan Meclisi’nde yapılan konuşmada Kıbrıs’ın İlişkileri (1950-1960)
Yunanistan’a ilhakının en büyük dileği olduğu belirtildi. 1953 öncesi gergin olan ilişkiler, 1953 sonrası SSCB
Ayrıca Yunanistan, Ada’nın kendisine ilhakı karşılığında, tarafından atılan dostluk adımları ile geliştirilmeye
İngiltere’ye Yunanistan ve Ada’da üsler vereceği çalışıldı. Molotov’un Türkiye’ye uzanan dost elin karşılık
teklifinde de bulundu. Anthony Eden, Kıbrıs konusunu bulmadığını ifade etmesi, Türkiye’nin Rusya’nın dostça
görüşmek üzere Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin bir yaklaşımına karşılık vermemesinin arkasında Batılı
araya gelmesi gerektiği konusunda çalışmalara başladı. dostlarını gücendirmeme ve ABD’den gelecek yardımları
devam ettirme çabası vardı. Kruşçev’in yumuşama
Türkiye ise statüko korunamayacaksa Ada’nın kendisine
politikasını benimsediğine dair sözleri, Türk-Sovyet
iade edilmesini istedi. Konferans esnasında, Selanik’te
ilişkilerindeki olumlu gelişmelerin yaşanmasının yolunu
Atatürk’ün evinin bombalandığı haberinin gelmesi üzerine
açtı.
İstanbul’da 6/7 Eylül’de olaylar çıktı. 13 Haziran 1956’da
TBMM’de hazırlanan ve Türklerin Kıbrıs konusundaki Demokrat Parti Döneminde Türkiye’nin, Türkiye-ABD
haklılığını dile getiren bildiri dünya parlamentolarına İlişkileri Ekseninde Ortadoğu Politikaları (1950-1960)
gönderildi. Kıbrıs konusu ele alındı ve self-
1955 döneminde İngiltere, Akdeniz ve Ortadoğu’yu kendi
determinasyonun kabul edilmeyeceği ilan edildi. Kıbrıs’ta
nüfuz alanı içinde görmekteydi. Bu nedenle ABD’nin de
terör olaylarının artması sonucunda İngiltere, Kıbrıs’a
içinde olduğu Yunanistan, Türkiye ve bazı Arap
mahalli muhtariyet verilmesi ile ilgili çalışmalara Türkiye
ülkelerinin üye olarak yer alacağı Akdeniz Paktı’nı kurma
ve Makarios’un itirazlarına rağmen devam etti. Ayrıca 16
çabası içindeydi.
Aralık 1956’da hazırladığı anayasayı ilan ederek Ankara
ve Atina ile görüşmelere başladı. Türkiye’nin projeye dâhil edilmesinin, bölgedeki
Müslüman devletler ile ilişkileri daha da
Yunanistan ise konuyu sürekli uluslararası arenaya taşıma
kolaylaştıracağına inanıldı. Ayrıca Ortadoğu’nun
çabasında iken, gelişen olaylar karşısında Türkiye’yi konu
savunmasında güçlü ve büyük bir orduya ihtiyaç vardı ki
ile ilgili taraf olmaktan çıkarmak için konunun İngiltere ve
bölgede böyle bir orduya sahip olan devlet Türkiye idi.
Ada halkını ilgilendirdiğini ve taraf olmadığını açıkladı.
Ortadoğu’da kurulması planlanan yeni savunma sistemi
15 Ağustos 1958’de İngiltere hazırladığı yeni planı
için ABD Dışişleri Bakanı Dulles, 11-28 Mayıs 1953
tarafların önüne tekrar getirdi. Türk ve Rum yerel
Ortadoğu ülkelerini ziyaret etti. Dulles konu ile ilgili
yönetimlerinin ayrılmasının kabul edildiği plana, Kıbrıslı
hazırladığı raporunda Arap ülkelerinin asla dışlanmaması,
Rumlar ve Yunanistan şiddetle karşı çıktı. Türkiye bu yeni
özellikle Sovyet tehdidin farkında olan ve Sovyet
tasarıyı kabul etmesine rağmen, Yunanistan ENOSİS’te
saldırısının kapsamında bulunan Kuzey Kuşağında yer
direndi. Menderes ile Karamanlis’in Zürih’te ortak bir
alan Türkiye, İran, Irak, Pakistan ve Suriye ile savunma

3
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 4: Türkiye’nin Demokrat Partili Yılları (1950-1960)

ittifakının kurulması gerektiğini belirtti. Menderes ve verimli bir şekilde geliştirilmesini ve değerlendirilmesini
Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü’nün Bağdat ziyaretinde her sağlamaktı. 29 Mayıs 1957 ise kanun tekrar düzenlendi ve
iki ülke ortak bir güvenlik anlaşması yapılması konusunda daha cazip hâle getirildi. Ziraat Fakültelerin açılması
anlaşmaya vardı. Menderes, Ortadoğu’da kurulacak sağlandı.
savunma paktı konusunu görüşmek için 14-15 Ocak’ta
Ekonomide Sancıların Başladığı Yıllar (1954-1957)
Suriye’yi ziyaret etti. 1960 döneminde Türk dış
politikasına Ortadoğu’da yaşanan bunalımlar yön verdi. 2 Mayıs 1954 seçimlerinde DP’nin seçim kampanyasını
Bu dönemde bölgede üç önemli gelişme meydana geldi. şekillendiren konuların başında iktisadi konular geldi.
Türkiye, DP döneminde özellikle 1956 Süveyş Kanalı’nın Seçimleri birinci parti olarak kazanan ve iktidara gelen
millîleştirilmesi konusunda yaşanan buhran öncesinde de DP’nin 24 Mayıs 1954 tarihinde Adnan Menderes,
Mısır ile diplomatik gerginlik yaşadı. hükümet programını açıkladığı konuşmasında şimdiye
kadar iktisadi alanda gerçekleştirilen icraatlar ve gelecek
1954 yılında Nasır’ın Suriye üzerinde giderek artan etkisi dönemde atılacak adımlar konusunda milletvekillerine
ve en önemlisi de DP iktidarının Batı destekli Ortadoğu’da beyanat verdi. Bu dönemde de tarım ve sanayinin
kurmak istediği savunma paktının emperyalistlerin öncelikleri olacağını, Türk parasının değerinin
çıkarlarına hizmet ettiği düşüncesi, iki ülke arasında korunacağını, ithalatın arttırılarak kaynakların
yaşanan gerilimlerin ana kaynağıdır. kullanımının daha iyi şekilde sağlanacağını, sosyal adalet
Süveyş Kanalının BM’ye bağlı uluslararası bir örgüt prensiplerine göre vergi düzenlemelerinin yapılacağını,
tarafından yönetilmesini asla kabul etmeyen Mısır’a bu toprak dağıtımına ve sanayileşme hamlelerine devam
dönemde Bağdat Paktı üyesi olan Türkiye, İsrail’in askerî edileceğini, özel girişimcilere destek sağlanarak devlet
müdahalesini kınayarak cevap verdi. Ortadoğu’da müdahalesinin en az düzeye indirileceğini belirtti.
Türkiye’ye karşı komünizm tehdidine karşı savunma Ekonomide Zorlukları Aşamayan Demokrat Parti (1957-
oluşturulduğunu düşünse de Temmuz 1958’de Irak’ta 1960)
gerçekleşen askerî darbe dengeleri altüst etti. Kasım’ın
İktisadi sıkıntılar nedeni ile 27 Ekim 1957 yapılan genel
liderliğinde askerî darbe gerçekleşti. Bu darbe ile sadece
seçimlerde DP istediği başarıyı elde edemedi. 1957-1960
Irak’ta monarşi yıkılmakla kalmadı, Ortadoğu’da önemli
döneminde ekonomik sorunlar kronikleşti ve çözülemez
değişikler meydana geldi. Mısır Cumhurbaşkanı Nasr’ın
bir hâle dönüştü. 1958 yılının Şubat ayında Maliye Bakanı
desteklediği darbe sonrasında General Kasım, 19
Hasan Polatkan, hükümetin kalkınma politikasını bütün
Temmuz’da Nasır’ın başkanı olduğu Birleşik Arap
güçlüklere rağmen «iktisadi istiklal davası» olarak
Cumhuriyeti ile savunma antlaşması imzaladı.
tanımlayarak kendilerinin iktidara geldikleri ilk günden
Demokrat Parti Dönemi Ekonomi Politikaları itibaren başarılı olabilmek için büyük bir özveri, azim ve
(1950-1960) cesaretle çalıştıklarını belirterek, bu alandaki «millî
mücadelenin» mutlaka kazanılması gerektiğini savundu.
DP’nin kurulduğu 7 Ocak 1946’da parti tüzüğü ve
programı da ilan edildi. Liberalizm ve demokrasi partinin Sanayi, Ulaşım ve Enerji Sektöründe Yaşanan
genel ilkeleri olarak kabul edildi. Bu ilkeler hem siyasi Gelişmeler (1950-1960)
hem de iktisadi alanda benimsendi. DP iktidarında Başbakan Adnan Menderes sanayi
Ekonomide Altın Yıllar (1950-1954) yatırımları konusunda iki alana yöneldi: Enerji ve Ulaşım.
Bu dönemde Türkiye’nin iktisadi ve sosyo-kültürel
14 Mayıs 1950 genel seçimleri öncesinde DP’nin seçim
gelişiminde etkili olan ulaştırma, haberleşme, enerji ve
mitinglerinde özellikle üzerinde durduğu konu
altyapı yatırımları hayata geçirildi. Sarıyer, Seyhan,
ekonomiydi. Seçim meydanlarında halkın ekonomik
Kemer, Kesiköprü, Almus, Hirfanlı, Demirköprü, Damsa,
anlamda bütün sıkıntılarını dindirmek için ülkeyi
Ayrancı barajları, Hazar, Kepez, Göksu, Botan, Ceyhan,
yönetmeye talip olduklarını sürekli dile getirmekteydiler.
Tortum, Kovada, İkizdere, Sızır hidroelektrik santralleri
Sermaye Yatırımlarını Teşvik Kanunu» 1 Ağustos hizmete girdi. Enerji alanında büyük başarılara imza atıldı.
1951’de TBMM’de kabul edildi. Fakat kabul edilen Kömür İşletmeleri 1957 yılında tekrar yapılandırılarak
kanunla istenilen sonuca ulaşılamadı. Bu nedenle Kömür İşletmeleri Kurumu adını aldı. Aynı dönemde 6
Türkiye’ye yabancı sermaye akışını hızlandırmak ve çay fabrikası da üretime geçti. Özellikle zirai kalkınmayı
yatırımları artırmak amacıyla 18 Ocak 1954’te «Yabancı desteklemek amacıyla ilk olarak 1950 yılında Karayolları
Sermayeyi Teşvik Kanunu» çıkarıldı. Bu kanunla Genel Müdürlüğü kurularak, yeni karayolları yapımına ve
Türkiye’de faaliyette bulunacak yabancı sermayedarlara var olanların da yenileme çalışmalarına başlanıldı. Genel
da yerli sermayedarların sahip olduğu haklar tanındı. 1954 Müdürlüğünün hazırlamış olduğu program dâhilinde
yılının Mayıs ayından itibaren Türkiye’ye yabancı halkın ihtiyaçları doğrultusunda karayollarının yapımı ve
sermayenin giriş hızı arttı. Özel sektörün iktisadi alanda bakımı planlandı. İlk olarak köylünün ürününün şehirdeki
yer alması adına atılan diğer bir adım da 7 Mart 1954 pazarlara hızlı ve güvenilir bir şekilde ulaşması için köy
tarihinde TBMM’de kabul edilen Petrol Kanunu’nun ve kasaba yollarının yapımı gerçekleşti.
yasalaşması ile gerçekleşti. Amaç Türkiye’nin petrol
kaynaklarının özel girişimciler tarafından süratli ve

4
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 5: Darbelerin Gölgesinde Yoluna Devam Eden Türkiye (1960-1980)

Sonuçta 13 Kasım 1960 tasfiye için harekete geçilerek


27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi ve Sonrasında radikal olarak değerlendirilen MBK’nin 14 üyesi tasfiye
Yaşanan Gelişmeler edilerek çeşitli görevlerle yurt dışına gönderildi.
14 Mayıs 1950 Genel seçimleri sonunda iktidara gelen
Silahlı Kuvvetler Birliği
DP’yi askerin büyük bir kısmı desteklemişti. Ancak ordu
içindeki tasfiyeler, alt rütbeli subayların rahatsızlığının 14’lerin tasfiyesi MBK içerisindeki güç dengelerini
büyümesi, ekonomik sıkıntıların büyümesi huzursuzluğun derinden sarstı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaşananlar
artmasına neden oldu. Artan huzursuzluk karşısında ordu, karşısında derin bir endişe duyduğunu da kanıtladı. Bu
DP’nin demokrasiyi raydan çıkardığını otoriter bir idareye endişeleri gidermek için bir çatı örgütü olarak Silahlı
yöneldiğini ve hükûmete müdahale etmesi gerektiğine Kuvvetler Birliği kuruldu. Böylece hem endişe giderilmiş
karar verdi. hem de muhtemel cunta girişimlerine engel olunmuştu.

Darbe ve Darbenin Kadrosu Silahlı Kuvvetler Birliği kısa süre içinde MBK’nin
hâkimiyeti kaybetmesine neden olacak bir hızla güçlendi
27 Mayıs 1960 günü sabaha karşı komuta zinciri dışında
ve kaçınılmaz bir şekilde MBK ile karşı karşıya geldi.
harekete geçen ordu, yönetime el koydu. Darbeye karşı
Silahlı Kuvvetler Birliği, 28 Haziran 1961 tarihinde
herhangi bir güçten ve halktan bir mukavemet olmadığı
yaptığı toplantı sonrasında bir genelge yayımladı. Bu
için darbe kısa sürede kan dökülmeden tamamlandı. DP
genelge ile Millî Birlik Komitesi üzerinde bir güç hâline
iktidarını deviren kadro General Cemal Gürsel liderliğinde
geldiğini deklare etti. 27 Mayıs 1960 darbe sonrası süreci
8 yüzbaşı, 10 binbaşı, 7 yarbay, 8 albay ve 5 generalden
yeniden şekillendirmiş olan bu genelge, Birliğin süreçte
oluşmuştur.
etkin güç olduğunu vurguluyordu.
İlk olarak TBMM ve hükûmet feshedildi. Her türlü siyasal
Yassıada Yargılamaları ve İdam Kararları
faaliyet yasaklandı. Hareketin hiçbir şahıs ya da zümreye
yapılmadığı açıklansa da Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra DP mensupları
TBMM Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan tutuklanarak Yassıadaya gönderilmişlerdi. Adada 592 kişi
Menderes, Bakanlar Kurulu üyeleri ve Demokrat Partili 19 farklı davadan yargılanmak üzere bulunuyordu.
milletvekilleri tutuklanarak Yassıada’ya gönderildi. Yargılamaları yapmak üzere Yüksek Adalet Divanı
Gürsel, Devlet Başkanı, Başbakan, Başkomutan ve MBK kuruldu. Yüksek Adalet Divanı, 14 Ekim 1960’ta
başkanı yapıldı. Ardından teknokrat bakanlardan oluşan başladığı duruşmaları 15 Eylül 1961 tarihinde yani
bir kabine kuruldu. Bu hükûmet 5 Ocak 1961 tarihine yaklaşık olarak 11 aylık yargılama sonrası kararlarını
kadar görevde kaldı. 12 Haziran 1960’ta İstanbul açıkladı. Yargılamalar neticesinde 15 idam kararı çıktı.
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sıddık Sami Onar’ın MBK tarafından yapılan görüşmede de Başbakan Adnan
başkanlığında geçici bir anayasa komisyonu oluşturuldu Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye
ve hazırlanan geçici anayasa ile askerî yönetimin hukuki Bakanı Hasan Polatkan’ın idam kararları onaylanmış,
çerçevesi belirlendi. diğer idam kararları ise ömür boyu hapse çevrilmişti. Fatin
Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın cezaları
MBK’nin Yapmış Olduğu Tasfiyeler 16 Eylül 1961’de, Adnan Menderes’in cezası ise 17 Eylül
MBK (Milli Birlik Komitesi)’nin 1960 yazında aldığı iki 1961’de infaz edildi.
önemli karar, hayli yankı uyandırdı. Bu kararlardan ilki,
Türk silahlı kuvvetlerinde yapılan geniş bir tasfiye Sivil Siyasete Geçiş Çabaları
hareketi idi. Emekliye ayrılan 235 generalin isimleri 3 27 Mayıs darbesinin yapıldığı ilk günden itibaren yeni bir
Ağustos’ta açıklanmış, bir ay içerisinde 5 bini aşkın subay anayasa için çalışmalara başlanmıştı. İstanbul Üniversitesi
emekliye sevk edilmiştir. MBK’nin Türk Silahlı Hukuk Fakültesi’nden 7 öğretim üyesi daha sonra ise
Kuvvetlerinde gerçekleştirdiği tasfiyeden sonra ikinci Ankara Üniversitesi Hukuk ve Siyasal Bilgiler
büyük tasfiye girişiminin merkezi üniversiteler oldu. 27 Fakültelerinden üç öğretim üyesinin katıldığı bir Anayasa
Mayıs 1960 darbesinin hemen başından itibaren Komisyonu hemen çalışmalarına başladı.
üniversitelerin büyük bir kısım darbeye destek vermişti. Yeni Bir Anayasa (1961 Anayasası) ve Kurucu Meclis (6
28 Ekim 1960’ta MBK’nin üniversitelerden sorumlu üyesi Ocak 1961)
İrfan Yılmazer ile Prof. Cihat Abaoğlu’nun
üniversitelerden ihracı için hazırladıkları 147 ismin yer MBK’nin sivil yönetime geçiş sürecinde ilk ciddi adımı 6
aldığı liste Resmî Gazete’de yayımlandı. Ocak 1961 Kurucu Meclis ile güç ve yetkilerini
paylaşması oldu. Milli Birlik Komitesi, yeni anayasanın
14’lerin Tasfiyesi ülkedeki siyasi güçlerin ve baskı gruplarının daha geniş
İlk günden itibaren MBK’nin içinde iki farklı yaklaşım temsiline dayanan bir Kurucu Meclis tarafından görüşülüp
bulunuyordu. En kısa sürede iktidarı sivillere devretmek kabul edilmesinden yanaydı.
isteyenler ile partilerin politik faaliyetlerine izin Anayasa komisyonu kısa süre içinde çalışmalarına başladı
verilmeden önce ülkenin siyasi yapısını değiştirecek ve 9 Mart 1961’de bitirdi. 1961 Anayasası Başlangıç
reformları gerçekleştirmek isteyenler. İlerleyen yıllarda bölümü dışında 157 esas ve 22 geçici madde olarak
her iki grup da kendi başına hareket etmeye başladı.
düzenlendi. Anayasa metninde “Genel esaslar, Temel Hak

1
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 5: Darbelerin Gölgesinde Yoluna Devam Eden Türkiye (1960-1980)

ve Ödevler, Cumhuriyetin Temel Kuruluşu (Yasama, CHP ve AP’nin üye vererek aktif katılımı ve YTP ve
Yürütme, Yargı) Çeşitli Hükümler ve Son Hükümler” CKMP’nin dışarıdan desteklediği koalisyon hükûmeti ile
olmak üzere altı kısım yer aldı. 1961 Anayasası bireysel kuruldu.
hak ve özgürlükleri genişleten bir anayasa idi. Yeni
Albay Talat Aydemir Olayı, Koalisyon Hükümetinin
Anayasa 9 Temmuz 1961 tarihinde halkoyuna sunuldu.
İstifası ve Yeni Koalisyon Hükümetleri
Halk yeni anayasayı %61.5 evet oyuyla kabul etti. Bu
Türkiye’de bir anayasa için yapılan ilk halkoylamasıydı. 9 Şubat 1962’de İstanbul’da yapılan toplantıda 57 general
ve albaydan 37’si 28 Şubat’a kadar bir müdahalenin
Yeni Siyasi Partiler gerçekleşmesi gerektiğini öngören bir protokol imzaladı.
MBK, 13 Ocak 1961 tarihinde siyasal partilerin Alınan karar uyarınca grup, Genelkurmay Başkanlığına 15
faaliyetlerine sınırlı ölçüde izin verdi. Karar sonrasında Ekim seçim sonuçlarının tanınmamasını isteyen bir
DP’nin kapatılmasından sonra partinin oylarına talip muhtıra verdi. Cevdet Sunay bu protokolü onaylamadı ve
olmak amacıyla merkez sağda 11 Şubat 1961’de Ragıp durumu Başbakan İsmet İnönü’ye bildirdi. Başbakan
Gümüşpala’nın (emekli orgeneral) başkanlığında Adalet İnönü ve Genelkurmay Başkanı Sunay’ın krarlı ve ödün
Partisi (AP) kuruldu. Siyasi faaliyetlere izin verildikten vermeyen tavrı üzerine İstanbul grubu protokolü
sonra kurulan diğer bir parti de 13 Şubat 1961’de Ekrem uygulamaktan vazgeçti. 20 Şubat günü başlatılan atama ve
Alican’ın başkanlığında kurulan Yeni Türkiye Partisi gözaltılarla Türk Silahlı Kuvvetler Birliği tasfiye edildi.
(YTP) oldu. 13 Şubat 1961 tarihinde kurulan diğer bir Böylece hareket “Albaylar Cuntası” olarak bilinen Albay
parti de Türkiye’nin o güne kadar gördüğü en güçlü Talat Aydemir ve arkadaşlarının kontrolüne geçti. Talat
sosyalist parti olan Türkiye İşçi Partisi (TİP) idi. Aydemir, yeni atanan Harp Okulu V. Muhafız Alay
Komutanları’nı gözaltına alarak hareketini başlattı. Ancak
Darbe sonrasının siyasal ortamında DP’nin oylarına talip
ilerleyen saatlerde Aydemir, meydana gelebilecek olayları
olma noktasında yeni kurulan partiler arasında en etkili
dikkate alarak harekâtı durdurdu. 22 Şubat’ı 23 Şubat’a
olan iki parti AP ve YTP oldu. Bu iki partiye 16 Ekim
bağlayan gece Aydemir, silah bırakma koşuluyla ve
1958’de Cumhuriyetçi Millet Partisi ile Türkiye Köylü
affedilme şartıyla İnönü-Sunay ile anlaştı.
Partisi’nin birleşmesi ile oluşan ve Genel Başkanlığını
Osman Bölükbaşı’nın yaptığı Cumhuriyetçi Köylü Millet Başarısız darbe girişimi hem koalisyon ortakları hem de
Partisi ile birlikte siyasal yaşamlarında Demokrat Parti’nin siyasi muhalifleri karşısında İsmet İnönü’nün elini
mirasçısı olduklarını belirterek faaliyetlerini sürdürdüler. kuvvetlendirdi. Hem ekonomik problemler hem de
koalisyon ortakları arasındaki anlaşmazlık ve görüş
Darbe Sonrası İlk Seçimler (Ekim 1961)
ayrılıkları nedeniyle 30 Mayıs 1962 tarihinde İsmet İnönü
Darbe sonrasında ilk seçimler, 15 Ekim 1961 tarihinde istifa etti. Ardından da CKMP, YTP ile 24 Haziran
yapıldı. Ancak 1961 yılı genel seçimleri sonucunda hiçbir 1962’de yeni bir koalisyon hükûmeti kurdu. Bu koalisyon
parti meclisteki çoğunluğu elde edemedi ve Türkiye ilk da küçük ortakların yerel seçimlerde başarısızlık
defa koalisyon ile tanıştı. Bu sonuçlar içeride ve dışarıda, yaşamasıyla sona erdi. İnönü üçüncü koalisyonu YTP’nin
Menderes’in bir zaferi ve 27 Mayıs rejimine karşı bir tepki dışarıda desteği ve bağımsız milletvekilleriyle kurdu
olarak yorumlandı. DP’nin devamı niteliğindeki AP’nin ancak bu koalisyon da uzun ömürlü olmadı.
mecliste CHP’ye yakın bir sandalye sayısına sahip olması
Silahlı Kuvvetler Birliği içindeki bir grubun harekete Albay Talat Aydemir’in İkinci Darbe Girişimi: 20-21
geçmesine neden oldu. Mayıs 1963
Talat Aydemir, başarısız ilk darbe girişiminden sonra da
Silahlı Kuvvetlerde Hareketlilik ve 27 Ekim Protokolü
çalışmalarına devam etti ve 21 Mayıs 1963’te harekete
Seçim sonuçları karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri geçti. Ancak Talat Aydemir bu ikinci darbe girişiminde de
alınması gereken tutum konusunda bölündü. 21 Ekim başarılı olmadı. Darbeciler tutuklanarak Mamak
1961 tarihinde 10 general 28 albayın katıldığı Harp Cezaevine gönderildi ve Fethi Gürcan 27 Haziran Talat
Akademileri toplantısı sonrasında “21 Ekim Protokolü” Aydemir ise 5 Temmuz’de idam edildi.
olarak anılan bir protokol imza edildi. Buna göre Meclis
toplanmadan önce 25 Ekim’de yönetime el konulacaktı. 27 Mayıs 1960 Askeri darbesi Sonrasında Sol ve Liberal
MBK dışında şekillenen bu girişim, Genelkurmay Başkanı Çevrelerde Canlanma, Yeni Oluşumlar, Forum Dergisi
Orgeneral Cevdet Sunay’ın devreye girmesi ile engellendi. 1961 Anayasası temel hakları güvenceye almış; düşünce,
sanat, bilim ve basın özgürlüğünü düzenlemiştir. Öte
Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Hükümetin Kurulması
yandan devlet tarafından ılımlı bir sosyalist partiye izin
26 Ekim 1961’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini verilmiş ve TİP (Türkiye İşçi Partisi) kurulmuştur. Siyasal
Senato ve Millet Meclisi’nin ortak oturumunda darbenin hayatta TİP ile kendini gösteren sosyalist eğilimler yayın
lideri Cemal Gürsel kazandı. Cumhurbaşkanı seçilen hayatında Yön Dergisi, toplumsal hayatta ise Sosyalist
Cemal Gürsel, hükûmeti kurma görevini CHP Genel Kültür Derneği ile yer almaya başladı. 27 Mayıs
Başkanı İsmet İnönü’ye verdi. CHP’nin meclisteki sonrasında sol ve liberal çevrelerin toplandığı en etkili iki
sandalye sayısı tek başına hükûmeti kurmaya yetmiyordu. platform Yön ve Forum Dergileri oldu.
Uzun pazarlıklar sonucunda darbe sonrasının ilk hükûmeti

2
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 5: Darbelerin Gölgesinde Yoluna Devam Eden Türkiye (1960-1980)

Yön Dergisi ve Sosyalist Kültür Derneği İnönü, Kıbrıs konusunda İngiltere ve ABD’nin Rum-
Yön dergisi hareketi, iki askerî darbe arasını kapsayan Yunan tarafına ılımlı davranışını eleştirerek Batı
1960-1971 döneminde Türkiye İşçi Partisi ve Millî bloğundan ayrılabileceğini ima eden meşhur; “Yeni bir
Demokratik Devrim ile birlikte Türkiye sol hareketinin üç dünya kurulur ve Türkiye bu dünyada yerini alır” sözünü
ana akımından biri olmuştur. Dergi, sol Kemalistleri, dile getirdi. Bu gelişme üzerine 5 Haziran’da ünlü Johnson
Sosyal Demokratları, Komünist partilileri bir araya getiren Mektubu geldi. Mektupta diplomatik olmayan bir
bir tartışma platformu haline gelmiştir. yaklaşımla İnönü’nün imasına karşılık veriliyordu.

İşçi Hareketleri Adalet Partisi İktidarı ve 12 Mart Muhtırası


27 Mayıs 1960 darbesi sonrası dönem işçiler ve sendikalar (1965-1971)
açısından da bir canlanma dönemi oldu. Bu Büyük sorunlarla boğuşan İnönü’nün azınlık hükûmeti, 7
düzenlemelerle birlikte TİP’in kurulması ile ilk kez işçi Haziran 1964 tarihinde yapılan ilk senato üçte bir
sınıfının siyasallaşması noktasında önemli bir adım atılmış yenileme seçimlerinde başarılı olamadı. AP, bu seçimlerde
oldu. Zira İşçi sınıfının siyasallaşması ile birlikte işçi de birinci oldu. Ragıp Gümüşpala’nın ansızın ölmesi
eylemlerinde de belirgin bir yükseliş yaşandı. Bu eylemler üzerine Süleyman Demirel, 27 Kasım 1964 tarihinde AP
düşük ücretlerden, kötü çalışma koşullarına grev yasasının Genel Başkanı olarak seçildi. 10 Ekim 1965 tarihinde
çıkarılmasına kadar geniş bir yelpazede yapıldı. yapılan genel seçimler sonucunda AP, %52, 9 oy oranı ile
birinci parti olarak oldu. 27 Ekim 1965’te Demirel’in
Öğrenci Hareketleri sunduğu kabine Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı. AP
27 Mayıs darbesi sonrasının değişen siyasal ve toplumsal iktidarı pek çok yönden DP iktidarının devamı gibi oldu.
ortamında öğrenci hareketleri de yükselişe geçti. Darbeye
giden süreçte hareketli ve organize olan üniversite gençliği 1965 Genel seçimleri sonrasında Cumhurbaşkanı
darbe sonrasında da bu yapısını korudu. 1960’lı yıllardaki Gürsel’in sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine bir
öğrenci hareketleri sadece Türkiye’de değil başta Avrupa Cumhurbaşkanlığı seçim krizi gündeme geldi. Ordu bu
olmak üzere Amerika ve dünyanın her yerinde aynı zaman makamı sivillerin eline bırakmak istemiyordu. AP bu
diliminde başlamış ve hızla yayılmıştı. baskıya direnemedi. Böylece Başbakan Demirel’in önerisi
ile meclis 28 Mart 1966’da Cevdet Sunay’ı
Küba Krizi, 1963 Kıbrıs Olayları ve III. Koalisyon Cumhurbaşkanı seçti.
Hükümeti
AP Hükümeti Dönemi Siyasal Gelişmeler
Sovyetler Birliği’nin Küba’ya füze rampaları kurduğunun
Ekim 1962’de Amerika Birleşik Devletleri (ABD) CHP’nin 18. Kurultayında 24 Ekim 1966’da Bülent Ecevit
istihbaratı tarafından tespit edilmesi sonucu ABD, Küba’yı CHP Genel sekreteri seçildi. İnönü kurultayda Ecevit’i
ablukaya alarak, füzelerin sökülmesini talep etti Buna destekledi. Ecevit’le birlikte CHP ortanın solu hedefiyle
karşılık olarak, Sovyetler Birliği Lideri Nikita Kruşçev, yavaş yavaş daha sol politikalara dönmeye başladı. Kıbrıs
Sorunu, AP iktidarını da zorlayan bir konu oldu. 1967
ABD’nin de Türkiye’deki Sovyet topraklarına yöneltilmiş
yılında Kıbrıs’ta olaylar yeniden patlak verdi. Kıbrıslı
füzeleri kaldırmasını istedi. İki güç bu şekilde anlaşarak
bunalım aşılmış olsa da Türkiye’nin böyle bir krizde Rumlar adada bulunan Türklere karşı saldırıya geçtiler.
pazarlık konusu olması dönemin hükûmeti için de bir Hükümet Rum yetkililere verdiği ikinci ültimatom ile
uyarı niteliğindeydi. köylerin boşaltılmasını istedi. Aynı gün Türk ordusu
Akdeniz’e açıldı ve adaya çıkarma yapacağını ilan etti.
1962’de Cumhurbaşkanı ve Başpiskopos Makarios Gerginlik NATO ve ABD’nin araya girmesi ve Yunan
Lefkoşa, Limasol, Magosa, Baf ve Larnaka’da bulunan kuvvetlerinin adayı boşaltma kararı ile geçici olarak
Türk nüfusa baskı yapmaya başladı. Türkler karşı koyunca halledilmiş oldu.
da iki taraf arasında 21 Aralık 1963’te çatışmalar başladı.
Çatışmalar Kıbrıslı Türkler aleyhine gelişmeye başlayınca 1969 Seçimleri ve 12 Mart 1971 Muhtırası
hükûmet 24-25 Aralık 1963’te müdahale gerçekleştirildi. Türkiye 1969 seçimlerine özellikle öğrenci olaylarının
Ancak bu olay bir müdahale sayıldığı için diğer iki gölgesinde gitti. 12 Ekim 1969’da yapılan seçimlerde AP
garantör devlet Yunanistan ve İngiltere de devreye girmiş %46,6 oy alarak 256 milletvekili çıkararak birinci parti
oldu. Böylece Kıbrıs Krizi çözümü zor uluslararası bir oldu. II. Demirel Hükûmeti, 12 Kasım 1969’da meclisten
sorun olarak ortaya çıktı. güvenoyu alarak göreve başladı.
1964 Kıbrıs Olayı ve Johnson Mektubu Seçimler sonrasında AP içindeki huzursuzluklar daha da
Ancak Kıbrıs’ta olaylar durulmadı ve Rumların Türk arttı. 1968’de itibaren yeni sağ partilerin kurulması ve
partinin kendi içinde bölünmesiyle AP güç kaybetmeye
nüfusa yönelik şiddetli saldırıları artarak devam etti. 4
başladı. AP içindeki muhalifler 18 Aralık 1970’te
Nisan 1964’te Makarios’un Zürih Antlaşması’nı tek taraflı
olarak feshetmesi ve amaçlarının adanın Yunanistan’a Demokrat Parti’yi kurdular. DP’nin kuruluşundan sonra
ilhakı yani Enosis olduğunu açıklaması ipleri koparan AP’den ciddi ayrılmalar da oldu. Böylece Demirel
gelişme oldu. Bu gelişme üzerine 16 Nisan 1964 tarihinde meclisteki çoğunluğunu da kaybetti.
Times dergisine bir demeç veren Cumhurbaşkanı İsmet

3
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 5: Darbelerin Gölgesinde Yoluna Devam Eden Türkiye (1960-1980)

Süleyman Demirel sağ ve sol öğrenci grupları arasındaki Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) koalisyonu gibiydi.
çatışmaları ve işçi mitinglerini, ekonominin kötü gidişatını Yaklaşık olarak altı ay kadar görev yapan Talu Hükûmeti,
önleyemiyordu. Durum ordu içinde de rahatsızlıklara ve ülkeyi seçimlere taşıyarak görevini tamamladı.
müdahale fikrinin gündeme gelmesine neden oldu.
1973 Seçimleri ve Koalisyon Dönemi: (1973-1980)
Gelişmeler üzerine Orgeneral Memduh Tağmaç, başta
Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri 15 Ekim 1973’te yapılan seçimlerden sonra hiçbir parti tek
Komutanı Orgeneral Muhsin Batur olmak üzere kuvvet başına iktidara gelebilecek meclis çoğunluğuna sahip
komutanlarının desteğini alarak harekete geçti. olamadı. Uzun süren pazarlıklar sonrasında 26 Ocak
Genişletilmiş Komuta Konseyi Toplantıları sonucunda 1974’te CHP-MSP koalisyonu kuruldu. Bülent Ecevit
hükûmete verilmek üzere bir muhtıra hazırlandı. 12 Mart Başbakan, Necmettin Erbakan da Başbakan Yardımcısı
1971 günü TRT’nin Ankara merkezinden haberlerde oldu. Ancak koalisyon ortaklarının doğasından
okunan muhtırada ordu, hükûmet ve parlamento kaynaklanan uyumsuzlukların yanında koalisyonu
suçlanarak mevcut durumun sorumluları olarak çatırdatacak gelişmeler de kısa süre içinde yaşanmaya
gösteriyordu. Partiler üstü bir anlayışla kuvvetli ve başladı.
inandırıcı bir hükûmete ihtiyaç olduğu, aksi takdirde Kıbrıs Barış Harekâtı
idareyi doğrudan üzerlerine alacaklarını açıkladılar.
Hükûmet içinde anlaşmazlıklar artarken 1974 yılının yaz
Başbakan Demirel, 12 Mart Muhtırasına fazla direnmeden
aylarında Yunanistan’daki askeri cuntanın desteği ile
istifa etti. Hemen arkasından da 11 ilde sıkıyönetim ilan
adayı Yunanistan’a bağlamak için çalışan EOKA
edildi.
önderliğinde 15 Temmuz 1974’te Makarios yönetimi
12 Mart 1971 Muhtırasından 1980 Askeri devrilerek Nikos Sampos başkanlığında bir darbe idaresi
Darbesine Kadar Türkiye kuruldu. Başbakan Ecevit’in emriyle ilki, 20 Temmuz
12 Mart Muhtırası’ndan kısa süre sonra Cumhurbaşkanı 1974 ve ikincisi 14 Ağustos 1974’te olmak üzere yapılan
Cevdet Sunay, hükûmeti kurma görevini 19 Mart 1971 iki askerî müdahale sonucunda adanın yaklaşık %40’ı
günü CHP’den istifa ettirilerek bağımsız görüntüsü verilen kontrol altına alındı.
Kocaeli Senatörü Nihat Erim’e verdi. Cumhurbaşkanı Bülent Ecevit’in Azınlık Hükümeti ve 12 Eylül 1980
Cevdet Sunay, parlamentodaki partilere tek tek mektup Askeri Darbesine Doğru
yazarak hükûmete güvenoyu vermelerini istedi. Erim Ecevit Hükûmeti 17 Ocak 1978’de güvenoyu alarak
hükûmeti meclisten güvenoyu alarak görevine başladı. göreve başladı. Bu arada terör artarak devam ediyordu.
Ancak aydınlara ve solculara yönelik baskılar, Başbakan Ecevit güvenlik ve ekonomi alanında tedbirle
tutuklamalar, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının eylemleri, almak için çabalasa da başarılı olamadı. 14 Ekim 1979’da
Efraim Elrom’un öldürülmesi gibi olaylar Erim hükûmeti yapılan kısmi senato ve ara seçimlerde CHP’nin büyük
içinde huzursuzluğa neden oldu. 11 Bakan kabineden başarısızlık yaşaması üzerine Başbakan Ecevit istifa etti.
istifa etti. Cumhurbaşkanı yeni hükûmeti kurma görevini 12 Kasım 1979’da Demirel, AP azınlık hükûmetini kurdu.
bir kez daha Nihat Erime verdi. Hükûmet ilk işi olarak anarşinin önüne geçmek için
II. Erim hükûmeti döneminde de olaylar durulmadı. 10 sıkıyönetimi genişletti, fakat olayların önüne geçemedi.
Ocak 1972’de Askerî Yargıtay Deniz Gezmiş, Hüseyin Ülkenin çözümsüz kalan bu siyasi ve ekonomik
İnan ve Yusuf Aslan’a verilen idam cezalarını onayladı ve sorunlarına yeni cumhurbaşkanlığı sorunu da eklendi. 6
6 Mayıs 1972’de Gezmiş, İnan ve Arslan Ankara Merkez Nisan 1980’de Cumhurbaşkanı Korutürk’ün görev süresi
(Ulucanlar) Kapalı Cezaevi’nde idam edildiler. II. Erim doldu. Cumhurbaşkanlığı için 115 tur yapıldı ancak hiçbir
Hükûmeti de beklentilere cevap vermekten uzaktı. aday seçilemedi. Ordu üst yönetimi 6 Eylül 1980’de
Özellikle Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam MSP’nin düzenlediği Konya Mitingi’nde İstiklal
kararlarından sonra yaşananlar Erim Hükûmeti için büyük Marşı’nın okunmasının reddedilmesini, mitingdeki
tepkilere sebep oldu. Nihat Erim başarısız ikinci görüntüleri ve “tek halife-tek devlet-tek millet” gibi
başbakanlık görevinden 17 Nisan 1972’de istifa etmek sloganları güçlü bir irtica tehditi olarak algıladı. Ordu 12
suretiyle ayrılmak zorunda kaldı. Eylül 1980 günü askerî müdahaleyle iktidara el koydu.
Ferit Melen ve Naim Talu Hükümetleri Darbeyle birlikte ülke yönetimini Genelkurmay Başkanı
Nihat Erim’in istifasından sonra 19 Mayıs’ta yeni Kenan Evren’in liderliğinde kuvvet komutanlarından
hükûmeti kurma görevi Ferit Melen’e verildi. Yeni kabine oluşan Millî Güvenlik Konseyi (MGK) aldı. Konsey,
5 Haziran 1972’de güvenoyu alarak göreve başladı. Melen emekli asker Bülent Ulusu’ya yeni hükûmeti kurma
Hükûmeti döneminde sıkıyönetim rejimine devam edildi. görevini verdi.
Çeşitli gerekçelerle yazar, gazeteci ve siyasetçilerin
tutuklanmalarına devam edildi. Başbakan Melen 7
Nisan’da istifa etti. Yeni Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk,
hükûmeti kurma görevini Merkez bankası eski Başkanı,
Maliye Bakanı ve iş dünyasının temsilcisi olarak bilinen
Naim Talu’ya verdi. Yeni hükûmet bir AP ve

4
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 6: Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Hayatında Özallı Yıllar (1980-1991)

Ancak Ordu Fatsa’da 1979 yerel seçimlerinde Fatsa


Giriş Belediye Başkanlığını bağımsız Fikri Sönmez’in
Türkiye’de 1980 öncesi dönemde yaşanan siyasal kazanması ve 11 Temmuz 1980 tarihinde Fatsa’da
istikrarsızlık, devlet kurumlarında siyasallaşma, devlet sosyalist bir yönetim kurduğunu ilan etmesi sonucu
otoritesinin zayıflaması, ideolojik bölünmeler ve TSK’yi rahatsız etmiştir ve Fatsa’da askerî müdahale
fraksiyonların çatışması, Türkiye’nin içinde bulunduğu yaşanmıştır. Fatsa’da yaşanan sıkıyönetim kararı 12 Eylül
jeopolitik konumu, Çorum ve Maraş olayları gibi dinsel ve 1980’de askerî darbe olarak tüm yurtta uygulanmıştır.
etnik ayrımcılık üzerine oynanan oyunlar, hızlı nüfus artışı
ile yoğunlaşan işsizlik, hızlı iç göç ve yaşanan ekonomik Millî Güvenlik Konseyi ve Ara Rejim
ve toplumsal dönüşüm siyasal çatışmalara zemin Askerî darbenin ilk günlerinde uygulamaların amacı
hazırlayan etkenlerden önemlileri olmuştur. darbenin ve darbe yöneticilerinin meşruluğunu tesis etme
yönünde olmuş, darbenin gerekçelerine dayanarak kaos
Türkiye’de yaşanan 12 Eylül Askerî Darbesi ise yeni bir içindeki siyasal hayatı tekrar düzene sokabilmek ve
siyasi iklimin, ekonomik yapılanmanın ve toplumsal rejimin olması gerektiği gibi işlerliğinin sağlanabilmesi
değişimin başlangıcı olmuştur. Turgut Özal’ın bütün amaçlanmıştır. Darbe yönetici kadrosu TBMM’de yemin
eğilimleri birleştirmesi, ANAP dönemi olarak da bilinen ederek meclisin onayını almışlar ancak siyasete müdahale
dönemin şekillenmesinde etkili olmuştur. edilmeyeceği düşüncesinin oluşması için emekli Amiral
12 Eylül 1980 Askerî Darbesi ve Ara Rejimi Bülent Ulusu’nun hükûmet kurması sağlanarak meclisten
güvenoyu alınmıştır. Kenan Evren başkanlığındaki Millî
Cumhuriyet’in çok partili hayata geçiş döneminde 27
Güvenlik Konseyi üyeleri, darbe sonrası süreçte hükûmet
Mayıs 1960 Askerî Darbesi, 12 Mart 1971 muhtırası
görevini üstlenmiş, serbest seçimlere kadar Bülent Ulusu
sonrasında siyasete etki eden üçüncü askerî müdahale 12
tarafından 21 Eylül 1980 tarihinde kurulan hükûmet görev
Eylül 1980 darbesidir.
yapmıştır.
Askerî yönetim, 1970’li yılların koalisyon döneminde
MGK siyasi ve ekonomik önlemleri bir an önce hayata
yaşanan istikrarsızlık ve çatışmalardan sonra üç yıllık bir
geçirebilmek amacıyla kurumsal yapılanmaya gitmiş yeni
sürede toplumsal hayatı kısıtlayan düzenlemelere gitmiş,
bir anayasa hazırlamak, seçim kanunu ve siyasi partiler
genellikle cezai uygulamalara dayalı 1982 anayasasını
kanununu düzenlemek amacıyla 40 üyesinin MGK
hazırlamıştır. Darbenin sebepleri arasında siyasi
tarafından, kalan diğer üyelerinin de valilikler tarafından
istikrarsızlık ile cumhurbaşkanının seçilememesi de
belirleneceği 160 üyeden oluşan bir Danışma Meclisi
gösterilmiştir. 25 Mart’ta Mardin bağımsız milletvekili
kurulmuştur. Bu düzenlemeler sırasında rejimi tekrar
Nurettin Yılmaz, Adalet Partisi’nden Sadettin Bilgiç ve
işlerliğine kavuşturmak amacıyla Anadolu’daki bütün
Cumhuriyet Halk Partisi’nden Muhsin Batur’un aday
mülki idare yetkilileri lağvedilerek yerlerine buralarda
olduğu seçim sürecinde hiçbir aday çoğunluğu
bulunan subaylar atanmıştır.
sağlayamadığı için cumhurbaşkanlığına İhsan Sabri
Çağlayangil vekâlet etmiştir. 12 Eylül Askerî Darbesi sonrasında Bülent Ulusu tarafından
kurulan hükûmetin bir an önce ekonomide yapısal
Darbe Süreci ve Yaşanan Olaylar
düzenlemelere gitmesi istenmiş ve Turgut Özal’ın siyaset
24 Ocak kararlarıyla faizlerin serbest bırakılması sahnesine çıkmasının ilk adımı bu yıllarda atılmıştır. Bu
toplumda önemli bir rağbet gören bankerlerin iflaslarının süreçte Başbakan Süleyman Demirel’in danışmanlığını da
ortaya çıkmasına sebep olmuştur. 12 Eylül Askerî yaparak devlet idaresine de giriş yapan Özal daha sonra iki
Darbesi’ne sebep olan olayların bir diğeri de faili meçhul yılı Dünya Bankasında olmak üzere bankacılık ve sanayi
cinayetler olmuştur. Darbeye giden süreci hızlandıran bu sektöründe birçok kuruluşta çalıştıktan sonra 1977 yılında
cinayetlerin ilki 1977 yılında kurulan Milliyetçi Cephe Millî Selamet Partisinden siyasete atılmış ise de
Hükûmetinde Gümrük ve Tekel Bakanlığı yapan Gün seçilememiş ancak 1979 yılında Devlet Planlama Teşkilatı
Sazak cinayeti olmuştur. ve Başbakanlık Müsteşarı olarak görev yapmış ve
Sağ sol çatışmaları bölgeden bölgeye, ideolojik, dinî ve ekonomiye yön veren kişi olmuştur.
etnik olmak üzere, içeriği değişmiş ise de ülkenin 24 Ocak kararları ile Türk ekonomisinde radikal
bölünmesinin zeminini oluşturmaya başlamıştır. Askerî düzenlemelere gidilmiş, Kamu İktisadi Teşekküllerine
müdahalenin de en önemli dayanağını oluşturan bu olaylar verilen devlet desteği kaldırılmış, dönemin IMF görevlisi
sonucunda şehirlerde kurtarılmış bölgelerin kurulduğu Kemal Derviş’in hazırladığı bu kararlar ile Türkiye dışa
emniyet ve huzurun kalmadığı görülmüştür. 29 Mayıs’ta dönük yani liberal bir ekonomiye dönüşmüştür. 24 Ocak
başlayan olaylar 11 Temmuz’a kadar sürmüştür. kararları, içe dönük ulusal ekonomiye dayalı Türkiye’yi
Türkiye’de kaos ortamının giderek şiddetini arttırması rekabetçi, liberal ekonomiye entegre olmuş bir Türkiye’yi
üzerine Genelkurmay ve kuvvet komutanları, 11 hazırlama amacını taşımıştır. 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi
Temmuz’da askerî müdahale kararı almış ise de Süleyman sonrasında ekonomideki etkin konumunu koruyan Özal, 24
Demirel Hükûmeti’nin meclisten güvenoyu alması üzerine Ocak kararlarını uygulanması amacıyla ekonomiden
bu karar ertelenmiştir. sorumlu devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak 14
Temmuz 1982 tarihine kadar görev yapmıştır.

1
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 6: Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Hayatında Özallı Yıllar (1980-1991)

1982 Anayasası ve Referandumu kurgusuna göre de merkez sol veya sosyal demokrat
Referandum ile onaylanan ilk anayasa, güçler ayrılığını seçmene hitap eden parti olan Halkçı Parti (HP) olmuştur.
sağlaması, çoğulcu demokrasiyi benimsemesi, 6 Kasım 1983 Seçimleri Başbakan Turgut Özal
sendikalaşma hakkını vermesi, üniversitelerin özerk
Kenan Evren’in yurt gezilerinde MDP’yi işaret etmesi
kurumlar olması gibi birtakım düzenlemelerle daha
siyasi partinin bir vesayet partisi olacağı hissiyatını
özgürlükçü bir anayasa olarak tanımlanmaktadır. MGK
doğurmuş, Sunalp’ın meydanlarda sık sık beka vurgusu
üyeleri, ülkenin bir daha benzer kaos ortamına
yapması bu algıyı güçlendirmiştir. ANAP’ın aldığı oyun
düşmemesini sağlamak ve bir önceki anayasada oluşan
yaklaşık yarısının Adalet Partisi olmak üzere Milliyetçi
boşlukları düzenlemek için yeni bir Anayasa hazırlama
Hareket Partisi ve Millî Selamet Partisi seçmeninden
sürecini, 27 Ekim 1980 yılında «Anayasa Düzeni
alındığını yaklaşık %28’inin de Cumhuriyet Halk Partisi
Hakkında Kanunu» ile başlatmış, bu yasal düzenlemeye
seçmeni olduğu vurgulanarak Özal’ın uyguladığı seçim
dayanarak MGK ve Danışma Meclisi üyelerinden oluşan
propagandasının başarılı olduğu belirtilmiştir.
bir Kurucu Meclis oluşturmuştur.
25 Mart 1984 Seçimleri
Yeni bir Anayasa yapmakla görevlendirilen Danışma
Meclisi, 23 Kasım 1981 tarihinde bir Anayasa Komisyonu ANAP’ın iktidar olmasını ardından yerel seçim sürecine
oluşturmuş ve anayasa yapım sürecini başlatmıştır. 1982 girilmiş bu süreçte seçimlerde ifade ve vicdan özgürlüğü
yılında düzenlenen anayasa ise yaklaşık %91’3 kabul ile uzlaşma temasını işleyen Başbakan Özal, 5 Ocak 1984
oranıyla referandum ile kabul edilen ikinci anayasadır. Bu tarihinde seçim kanununda düzenlemeye giderek yerel
anayasa ise siyasi yasaklar getirmesi, cumhurbaşkanına da seçimlere daha çok siyasi partinin katılabilmesinin önünü
yürütme yetkisi vermesi ve önceki yıllarda yaşanan kaos açmıştır. Bu seçimlerde liderleri yasaklı olup kapatılan
ortamından dolayı devletin temel felsefesinin yasayla siyasi partiler yeni adları ve başkanlarıyla yeniden siyasete
belirlendiği ve buna göre denetlendiği sınırlayıcı ve girmiş Adalet Partisi yerine Hüsamettin Cindoruk
kapsayıcı bir anayasa olmuştur. liderliğinde Doğru Yol Partisi, Millî Selamet Partisi yerine
Ahmet Tekdal liderliğinde Refah Partisi ve Kenan
Turgut Özal’ın Başbakanlık Dönemi Evren’in bir önceki seçimlerde siyaset izni vermediği
Turgut Özal, Ulusu Hükûmeti sürecinde yaptığı ekonomik Erdal İnönü tarafından kurulan Sosyal Demokrat Halkçı
düzenlemeler sırasında ülkenin temel ihtiyaçlarını tespit Parti seçimlere katılabilmiştir. Türkiye’de çok partili
etme fırsatını bulmuş bu zeminde kurulacak bir siyasi hayata geçiş ile birlikte istisna bir kaç seçim haricinde
partinin hem ülkenin siyasal istikrarında hem de bu parti seçmen dağılımında oluşan sağ ve sol seçmen oranının
vasıtasıyla ekonomik istikrarın sağlanabileceğini netleşmeye başladığı ve ANAP’ın merkez sağ olmak üzere
görmüştür. Özal, 20 Mayıs 1983 tarihinde kurduğu toplamda sağ seçmenin oylarını alarak kuruluş felsefesini
Anavatan Partisi’nin kurucuları arasına bütün siyasi halka aktarabildiği görülmüştür.
eğilimlerden insanları dâhil etmiştir. Turgut Özal parti Özal, bu süreçte liderlerin siyasi yasaklarının
programında ANAP’ı «milliyetçi, muhafazakâr, sosyal kaldırılmasına dair baskılara karşı meclisteki gücünü
adaletçi, rekabete dayalı serbest pazar ekonomisini esas
arttırabilmek ve ekonomik uygulamalara daha güçlü
alan bir siyasi partidir» ifadeleriyle tanımlamıştır.
devam edebilmek için ara seçim kararını hızlı almıştır.
1983 seçimlerinde karşısında eski aktörlerin siyasi yasaklı Seçim sonuçlarına bakıldığında ise sınırlı yerlerde
olması, var olan siyasi partilerin de emekli askerlerden olmasına rağmen DYP’nin ve bir önceki seçime
oluşan daha doğrusu devletçi bir bakış açısına sahip giremeyen Milliyetçi Çalışma Partisi ile Refah Partisi’nin
olması ANAP ve Turgut ÖZAL’ın siyasi geleceğini önemli oranda oyunu arttırdığı görülmüştür.
olumlu şekillendirmiştir. 6 Eylül 1987 Referandumu
İç Politik Gelişmeler Reklamlar referandumun ilk ve yeni iletişim aracı olmuş
7 Kasım 1982 tarihinde hazırlanan anayasanın, burada Özal yaptığı faaliyetlerden bahsederek 1980 öncesi
referandum ile halk tarafından onaylanmasıyla Kenan çatışma ve istikrarsız dönemi işaret etmiş, 2000’li yılların
Evren Cumhurbaşkanı makamına gelmiş, MGK ülke Türkiye’sini inşa etmek için eskiye dönmenin tehlikelerine
üzerindeki gücünü korumuştur. Bu çerçevede siyasi vurgu yapmıştır. Siyasi yasaklı liderler de demokrasinin
partiler ve seçim kanunu yeniden düzenlenmiştir. Evren, yasak ile bağdaşmayacağı vurgusunu yaparak «Yasaksız
seçimlerde %10 barajının uygulanmasını ve ABD modeli Türkiye» sloganıyla meydanlara inmişlerdir. SHP ve DYP
iki partili bir sistemin kurulmasıyla ve iki parti arasındaki ise yasaklara vurgu yaptıkları gibi işsizlik ve hayat
iktidar değişimiyle bir siyasi istikrarın sağlanacağını pahalılığı gibi toplumsal konulara da değinmiş genel
savunmuştur. Kenan Evren’in bu tutumundan dolayı seçim havasında propaganda yapmış siyasi yasaklı
merkez sağ seçmene hitap eden Milliyetçi Demokrasi olmayan Erdal İnönü liderliğindeki SHP’nin «Türkiye’ye
Partisi emekli asker olan Turgut Sunalp tarafından, ikinci Nefes Aldırmak için Evet!» sözü kampanya sloganı
parti de 20 Mayıs 1983’te Turgut Özal tarafından, olmuştur. Referandum sonucunun %50,16 Evet oyu,
Anavatan Partisi kurulmuştur. Evren’in iki partili %49,84 Hayır oyu olarak sonuçlanması Türkiye’yi yasakçı
bir ülke imajından kurtarmış ancak Özal’ın başlattığı

2
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 6: Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Hayatında Özallı Yıllar (1980-1991)

değişim ve Yeni Türkiye söylemi yasaklı liderlerin karşı müdahale kararının Birleşmiş Milletlerin 18 Aralık
seçmen tabanlarına olan hâkimiyetleri yüzünden etkili 1965 kararı ile yasadışı kabul edilmesi ve Kıbrıs Barış
olamamıştır. Harekâtı sırasında Johnson Mektubu ile uygulanan
ambargo sürecinde Libya’nın yardımları etkili olmuştur.
29 Kasım 1987 Seçimleri
Bu süreçte Türkiye’nin Filistin Meselesinde Arap Dünyası
6 Eylül referandumu sonrasında yasaklı politikacıların tarafında yer alması, 1979 yılında Filistin Kurtuluş
partilerinin başına geçmeleri ve oyların neredeyse aynı Örgütü’ne temsilcilik açma izni vermesi 1981 yılında
olacak kadar yakın çıkması üzerine erken seçim kararı Türkiye’nin İslam Konferansı Örgütü’ne Başbakan
alan Özal seçim sisteminde de değişikliğe gitmiştir. düzeyinde katılımı ile daha sıcak bir sürece girmiştir. Tüm
Referandum sonucunda burada Bülent Ecevit’in ve bu gelişmeler arasında Arap sermayesinin ülkeye
Necmettin Erbakan’ın aldığı oy oranlarının bir sonraki çekilmesi ve bölgedeki ihracat hacminin arttırılması hedefi
seçimlerde ANAP’ın oylarındaki erimenin artacağını de etkili olmuştur.
göstermiştir. Şehirli sosyal demokrat sınıfın ve
muhafazakâr kasaba sınıfı oylarının eski yerlerine Özal’ın Başbakanlığı döneminde, Ortadoğu ile
dönmeye başlaması erimeyi göstermiş ise de Özal’ın ilgilenmesinin iki önemli sebebi; İran’da Humeyni ile
seçim sistemindeki değişiklik hamlesiyle bir sonraki birlikte gelen İslam Devrimi ve peşi sıra yaklaşık 8 yıl
seçime kadar da olsa meclisteki milletvekili sayısının oy süren İran-Irak Savaşları olmuştur. İran ile savaşlarında
oranının aksine artmasını sağlamıştır. Halepçe’de Saddam’ın kimyasal silah kullanmasıyla yüz
binlerce insanın Türkiye’ye göç etmesi ve bu göç
26 Mart 1989 Yerel Seçimleri dalgasıyla PKK faaliyetlerinin Türkiye içine yayılması
1987 yılındaki genel seçimlerden sonra sayıca çoğalan önemli bir sorun olmuştur. Özal, daha çok ekonomi odaklı
siyasi partiler, siyasi rekabetin artmasını ve devlet olduğu ve bölücü terörün kalkınma ile etkisiz hâle
imkânlarıyla da olsa seçmeni ikna etmenin zorlaştığını da getirilebileceğine inandığı için, Güneydoğu Anadolu
ortaya koymuştur. Yerel seçimler her ne kadar bölgenin Projesi’ne ağırlık vermiş, PKK faaliyetlerini hafife alarak
toplumsal yapısından doğan etkilerden, adayın kendisinin de Kürt olduğunu ifade etmesi ve konuyu iç
kişiliğinden ve iktidar partisinin gücünden dolayı genel politikaya dâhil etmesi de yanlış bir hamle olmuştur.
seçimin aksine farklı sonuçlar ortaya çıkarsa da bu Koruculuk sistemine geçilmesi ve Türkiye’nin Irak’ın
seçimler iktidar bağlamında oy oranındaki azalma veya kuzeyine yaptığı askerî operasyonlar Irak ile ilişkilerin
artmanın değerlendirilebileceği bir seçimdir. 1987 genel sağlıklı ilerlemesinde olumsuz etkiler bırakmıştır. Irak’ta
seçimlerinde %36.3 oy oranı ile birinci parti olan Türkmenlere uygulanan baskılar demografik uygulamalar
ANAP’ın genel seçim oranlarıyla kıyaslanan İl Genel iki ülke arasındaki önemli sorunlardan olmuş Körfez
Meclisi oranlarında %21.8’e gerilediği kazandığı il krizinde de Saddam yönetimiyle bozulan ilişkilerden
sayısının da 67 vilayetten 3 vilayete kadar düştüğü dolayı petrol boru hattının kapatılması tehdidi ilişkileri
görülmüştür. ANAP’ın dayandığı seçmen tabanında yeni olumsuz etkilemiştir.
kurulan siyasi partiler ile rekabetin artması, doğu illerinde
Suriye ile olan ilişkilerde, PKK’nın faaliyetleri ile Fırat ve
kimlik siyasetine dayanan yeni siyasi partilerin çıkması oy
Dicle nehirleri, yani su kullanım sorunu önemli olmuştur.
oranındaki azalmanın başlıca sebeplerinden olmuştur.
Suriye ile ilişkilerde asıl belirleyici olan unsur Fırat ve
Kenan Evren’in Cumhurbaşkanlığı süresinin dolması
Dicle’nin sularıdır. Türkiye bu bağlamda her iki nehrin
üzerine, aday olarak Başbakanlık sürecine son vererek
suyunun paylaşılmayacağını iddia etmiştir. 1986 yılında
Cumhurbaşkanlığına aday olmuştur.
sorunun çözümü için «Su ve Elektrik Komitesi» kurulmuş,
Dış Politik Gelişmeler Komitenin görüşmelerinde Suriye Heyeti’nin Atatürk ve
İç politikada önemli ekonomik değişime imza atan Özal, Karakaya barajlarının doldurulması sırasında yeterli
Ortadoğu devletleriyle özellikle de komşu devletler Irak oranda suyun bırakılması talebi üzerine Türkiye yıllık
ve İran ile sorunların çözümü üzerine ve ticaret hacmini ortalama 500 m3/sn su bırakılması konusunda taahhütte
arttırmaya yönelik politikalar izlenirken petrol üreten bulunarak sorunu çözüme kavuşturmuştur.
ülkeler arasında etkili olan Suudi Arabistan ve Libya ile de Arap Dünyası ile daha sıcak ilişkiler kurmak isteyen Özal,
ilişkileri geliştirmiştir. Özal bölgesel politikalarda bu Arap sermayesini Türkiye’ye çekmek istemiştir. Yapılan
adımları atmaktayken küresel anlamda da Avrupa Birliği yasal düzenlemeyle yabancılara mülk satın alma kararı
ile olan sorunlu süreci tekrar rayına oturtmak için bir dizi çıkmış, Bakanlar Kurulu Kararı ile Faysal Finans Kurumu
önlemler alarak 14 Nisan 1987 tarihinde tam üyelik ve Al Baraka Türk Özel Finans Kurumunun kurulmasıyla
başvurusunu yapmıştır. Avrupa hatta Arap dünyası ile Suudi sermayesi Türkiye’ye girmiştir.
olan ilişkilerde de belirleyici olan Kıbrıs konusu, Kıbrıs
Türk Federe Devleti’nin Kuzey Kıbrıs Türk Devleti adını ABD ve AB Politikası
almasıyla yeni bir boyuta geçmiştir. Özal, Dış Politikada Türkiye’nin, Soğuk Savaş sonrasında
yer aldığı liberal ekonomi ve demokratik çok partili
Ortadoğu Politikası
sistemde ABD’nin önemli bir güç olduğunu Türkiye’nin
Turgut Özal’ın Ortadoğu’ya yönelmesinde ekonominin kalkınma sürecinde bu sistemde ağırlığı olan ABD
yanı sıra Türkiye’nin Kıbrıs Türklerine yapılan baskılara bankalarının desteğine ihtiyaç olacağını görmüştür. Ayrıca

3
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 6: Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Hayatında Özallı Yıllar (1980-1991)

Türkiye’nin dış politikadaki sorunları olan Kıbrıs, sözde Komitesi ve Uluslararası Af Örgütü gibi üyesi olduğu
Ermeni Soykırımı konularında ve Rusya sınırında bütün platformlarda gündeme getirmiştir. 1985 yılında
güvenlik konusunda ABD’nin desteğine ihtiyaç olduğu Bulgaristan’a nota veren Türkiye sorunun bir göç
tespitinde bulunmuştur. Türkiye’nin ihtiyacı olduğu anlaşmasıyla çözülmesini istemiştir.
konularda ABD’nin ikircikli tutumu üzerine ÖZAL’ın AB
Başbakanlık Döneminde Kürt Meselesi 1983-1989
ile de ilişkileri geliştirerek ABD’ye alternatif ortaya
koyduğu görülmüştür. 1970’li yılların baskı ve kaos ortamından hareketle
düşünce, inanç ve teşebbüs özgürlüğü fikrinin savunucusu
ABD’nin Ortadoğu’da Türkiye’nin beklediği desteği bir siyasi parti ile iktidar olan Özal, ülkenin temel
vermemesi, AET üyeliği başvurusu sürecinde de sorunlarının bireyin özgürleşmesi ve kalkınmasıyla
Yunanistan’ın sert muhalefeti, Avrupa Topluluğu çözüleceğini, bireyi refah içinde olan devletlerin de
Bakanlar Konseyi’nin 5 Şubat 1990 tarihinde Türkiye’nin kalkınmış güçlü devlet olacağına inanmıştır. Bu sebeple
başvurusunu askıya alması ve diğer üye ülkelerin ikircikli köy koruculuğu sistemini getirmiş bu güvenlik
tutumları sebebiyle Özal’ın Orta Asya devletleri ile uygulamaları 10 Temmuz 1987 yılında 11 ili kapsayan
ilişkileri geliştirmek gibi alternatiflere yöneldiği Olağanüstü Hâl Bölge Valiliğinin kuruluşuna kadar
görülmüştür. uzanmıştır.
Sosyo-Kültürel ve Ekonomik Gelişmeler Suikast Girişimi
12 Eylül 1980 askerî darbesiyle kurulan hükûmette 18 Haziran 1988 günü ANAP Olağan Kongresinde
ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı olan Özal’ın, konuşmak için kürsüye çıktığında Kartal Demirağ
liberal ekonominin temellerini atacağı 24 Ocak Kararlarını tarafından Özal’a suikast girişiminde bulunulmuştur.
almıştır. 24 Ocak Kararları ile enflasyonu kontrol altına Suikastı kimin yaptığı ortaya çıkarılamamış suikast
alma, sıkı para politikası ile bütçe açıklarını kapatmak girişiminin arkasında devlet içinde yapılanmış kliklerin
hedeflenmiştir. 1983-1987 yılları arası Başbakan olan olduğu iddia edilmiştir.
Özal ile Türkiye’nin dünyaya entegre olduğu ve liberal
ekonomiye geçiş dönemidir. Özal, ekonomik kalkınmayı Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı Dönemi
başlatmak amacıyla, sabit kurdan esnek döviz kuru Turgut Özal’ın Mart 1989 tarihindeki yerel seçimlerde oy
politikasına geçmiş, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasını oranının düşmesi ama 1987 genel seçimleri öncesinde
kurmuş, vergi kaçakçılığının önüne geçebilmek amacıyla seçim kanunundaki düzenlemelerle meclis çoğunluğunu
katma değer vergisini getirmiş, ithalat ve ihracatta sağlaması muhalefet partileri tarafından eleştirilmiştir.
serbestleşmeye gidilmiş, tasarruf sahiplerini korumak için Kenan Evren’in yedi yıllık Cumhurbaşkanlığı görevinin
faiz kurunda düzenlemeye gitmiş ve yabancı yatırım bitmesinin ardından, 31 Ekim 1989 tarihinde Mecliste
teşvikleri ile kamu iktisadi teşekküllerinin özelleştirme cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmıştır. Özal bu durum
çalışmalarını hızlandırmıştır. üzerine ANAP Burdur Milletvekili Fethi Çelikbaş’ın da
1984 ve 1986 yıllarında özelleştirme kanunu ile ilgili yasal aday gösterilmesini sağlayarak iki adaylı rekabet ortamını
düzenlemelerin uygulanması Başbakanlığının ikinci sağlamıştır ve Özal, Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı olarak
döneminde olmuştur. 1987 yılında erken seçime gidilmiş seçilmiştir. Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı dönemi, iç
ve Turgut Özal, İkinci Özal Hükûmeti’ni mecliste politikadaki bölücü terör sorununun Körfez Savaşı ile
güçlenerek kurmuştur. ANAP, özelleştirmeyi parti birlikte uluslararası bir sorun hâline geldiği, Türkiye’nin
programı olarak da belirttiğinden bu amaçla Toplu Konut siyasi ve iktisadi bağlamda politikalarında etkili olduğu bir
ve Kamu Ortaklığı idaresi kurularak özelleştirme ile dönem olmuştur.
ilgilenmesi planlanmıştır. İç Politik Gelişmeler
Özal’ın dış ticarete dayalı büyüme politikası dış borç ve Turgut Özal, felsefesini kendisinin oluşturduğu ANAP ile
dış ticaret açığını hızla arttırmıştır. Özal dışa dönük olan bağlarını koparmamış, Cumhurbaşkanı seçilir
ekonomi politikasıyla ve yap-işlet-devret modeliyle birçok seçilmez Yıldırım Akbulut’u ANAP Genel Başkanı olarak
yatırıma imza atmış ancak ekonomideki devlet elinin atamıştır. Tarafsız bir cumhurbaşkanı olduğunu sık sık
azaltılması politikası tam anlamıyla uygulanamamıştır. vurgulamış ise de 1991 ANAP kongresine müdahil olması
ve Semra Özal’ın İstanbul İl Başkanı yapılması muhalefet
Bulgaristan Türklerinin Türkiye’ye Göçü için önemli bir koz olmuş, Özal’ın partili cumhurbaşkanı
Sovyet blokunun yıkılma sürecine girmesi ile üye ülkeler olduğu iddiası sık sık gündeme getirilmiştir. Hatta Körfez
topraklarında homojen toplum yaratma çabalarına Savaşı sürecinde hükûmete müdahalesi sürecin iyi
girişmiş, bu bağlamda Bulgaristan vatandaşı olan Türkler yönetilmediği eleştirisi üzerine, Genelkurmay Başkanı
yüzlerce yıldır yaşadıkları topraklardan göçe zorlandıkları Necip Torumtay istifa etmiştir.
gibi kalanlar kimliklerini değiştirmeye yani asimilasyona
zorlanmıştır. Turgut Özal’ın Başbakan olmasıyla konuyu 20 Ekim 1991 Seçimleri
diplomatik yollardan çözmek istemiş, konuyu Avrupa ANAP içinde kliklerin oluşması, Özal’ın partiye
Konseyi, İslam Konferansı Örgütü, Birleşmiş Milletler, müdahalesinin getirdiği rahatsızlıklar ve DYP’nin Özal’ın
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Helsinki izleme doldurduğu seçmen profilinin ilgisini çekmeye başlaması,

4
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 6: Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Hayatında Özallı Yıllar (1980-1991)

ANAP’tan istifa eden milletvekillerinin ve Bedrettin statüsü yerine Gümrük Birliği teklifi getirilmiştir. ANAP
Dalan’ın başkanı olduğu Demokratik Merkez Partisi’nin tam üyelik hedefinden ayrılmamak için bu teklife sıcak
DYP’ye katılması seçimin sonucunu belirleyen bakmış ise de Avrupa ile bütünleşme bağlamında
unsurlardan olmuştur. 1990’lı yıllar seçim ittifaklarının Avrupa’daki diğer ekonomik birliklerden olan Avrupa
Türk siyasetinin değişime uğradığı yılların da işaretini Serbest Ticaret Bölgesi EFTA ile iletişime geçmiştir.
vermiştir. 20 Ekim 1991 seçim sonuçlarına göre DYP’nin, Özal, bölgesel birlik ve işbirliği politikalarına yönelmiş
merkez sağı çatısı altında toplamaya başlaması ANAP’ın olsa da ülkenin ekonomik ve siyasi bağlamda yönünü
oylarındaki erimeyi hızlandırmıştır. 1999 yılından sonra Batı’dan çevirmemiş, Avrupa ile uyum bağlamında her
ANAP ve DYP’nin siyaset sahnesinde dinlenmeye fırsatı değerlendirmeye çalışmıştır. Bu girişimlerden bir
çekileceği yıllar olacaktır. diğeri de Batı Avrupa Birliği (BAB) üyelik girişimi
olmuştur.
Dış Politik Gelişmeler
Özal, bu dönemde Soğuk Savaş aktörlerinin özellikle Kürt NATO üyesi olup da AB üyesi olmayan ülkelerin kurduğu
meselesinde gösterdikleri güvensiz tutumdan dolayı, bu birliğin Roma’da 20 Kasım 1992 tarihinde düzenlediği
Türkiye’nin bölgesel bir güç hâline gelmesi için Bakanlar Konseyi toplantısında, kendileriyle benzer
komşularıyla aktif bir politika izlemesi gerektiğine statüde olan yani NATO üyesi olup AB üyesi olmayan
inanmış bu bağlamda Kürt Sorununun bir an çözülmesi Türkiye’ye ortak üye statüsü vermiştir.
gerektiğini savunmuştur. Aynı zamanda Türk Sosyo-Kültürel ve Ekonomik Gelişme
Cumhuriyetlerinin Türkiye’nin önderliğinde dünyaya
Turgut Özal’ın cumhurbaşkanlığı dönemindeki en önemli
entegrasyonuna önem vermiş özellikle bu konuda vefatına
sorunlar ekonomik ve terör olayları olmuştur. PKK’nın
kadar geçen süreçte daha yoğun ilgilenmiştir.
siyasi hareket olarak da meclise girmesi, Kürt sorununa
Türk Cumhuriyetleri Politikası yeni bir boyut kazandırmış, Özal’ın ekonomik yatırımlar
Bölgedeki belirsizlik ve kaos ortamında Türkistan ve refahın yükseltilmesine dayalı sorun çözme pratiği
coğrafyasındaki Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını koalisyon hükûmetleri döneminde yeni bir boyut
kazanması Özal’ın yeni ve çok yönlü dış politika hedefleri kazanmıştır. AB’nin yanlı tutumundan dolayı dış
için bir umut olmuş basına verdiği bir demeçte 21. politikada değişen eksen ile Turgut Özal’ın sık sık
Yüzyılın bir Türk yüzyılı olacağı temennisi bölgenin vurguladığı Türkistan cumhuriyetlerinin bağımsızlığını
geleceği ile ilgili beklentilerinin dışa vurumu olmuştur. kazanması toplumda Türk cumhuriyetlerine olan ilginin
Özal da Türk cumhuriyetlerinin serbest piyasa artmasına sebep olmuştur.
ekonomisine entegrasyonunda Türkiye’nin öncülük ve yol Özal’ın cumhurbaşkanlığı dönemi koalisyon
göstericilik yapabileceği bu sayede Türkiye’nin bölgede hükûmetlerinin yönetimde yarattığı ikilemlerle ekonomi
söz sahibi ülke olacağı varsayımını yapmıştır. Bu politikalarında başarısızlıklarla geçmiştir.
bağlamda 30- 31 Ekim 1992 tarihleri arasında düzenlenen
I. Türkçe Konuşan Devletler Zirvesinde açılış konuşması Özal’ın Ölümü
yapan Özal; yaklaşan yüzyılın Türk yüzyılı olduğunu 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin gölgesinde siyasete
belirterek Türk Ortak Pazarının ve bir bankanın da atılan ve ANAP ile bütün eğilimleri birleştirerek sivil
kurulmasını önermiştir. demokrasinin gelişiminde öncü olan Özal, Türkiye’de
rekabetçi ekonominin gelişmesinde de önemli kararlara
Özal, Türk Cumhuriyetlerinin Rusya’nın ekonomik
imza atmıştır. 1989 yılında itibaren dünyanın iki kutuptan
kontrolünden kurtulması ve liberal ekonomiye entegre
çoklu kutuplaşmaya doğru gittiği süreçte müttefik olarak
olabilmeleri ve ulusal kalkınmalarını sağlayabilmeleri için
kabul edilen Avrupa ülkeleri ve ABD’nin Türkiye’nin
1964 yılında Türkiye, İran ve Pakistan arasında imzalanan
aleyhine olan karar ve uygulamaları Onu dış politikada
protokol ile kurulmuş olan Bölgesel İşbirliği Örgütü
yeni arayışlara itmiştir.
ECO’ya 1992 yılında Azerbaycan, Türkmenistan,
Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan’ın Özal’ın 17 Nisan 1993’te kalp krizi sonucu vefat ettiği
katılımını sağlayarak önemli bir adım atmıştır. bildirilmiş ise de ölümünün zehirlenme ile olduğuna dair
pek çok görüş ortaya atılmıştır.
Özal, hem Türkiye’nin bölgesel güç hâline gelebilmesi
hem de Türkistan coğrafyasındaki kardeş ülkelerin dünya
ekonomisine uyum sağlamasında önderlik yapabilmesi
için başlattığı ikili görüşmeler sonucunda Türk İşbirliği ve
Kalkınma Ajansı kurulmuştur.
Avrupa Birliği İlişkileri
Başbakanlığı döneminde Avrupa Topluluğu’na tam üyelik
başvurusu askıya alınmış Turgut Özal da çok yönlü dış
politika felsefesiyle alternatif bölgesel birliklere
yönelmiştir. Cumhurbaşkanlığı döneminde ise AB ile
ilişkiler yeni bir sürece girmiş Türkiye’ye tam üyelik

5
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 7: Türkiye’de Koalisyonlar ve Krizler Dönemi (1991-2002)

1995-1999 Dönemi Siyasal, Sosyal, Ekonomik ve


1991-1995 Dönemi Siyasal, Sosyal, Ekonomik ve
Kültürel Olaylar
Kültürel Olaylar
1995 genel seçimlerinde RP birinci, ANAP ikinci, DYP
12 Eylül 1980’den 13 Aralık 1983’e kadar Milli Güvenlik
üçüncü, DSP ve CHP beşinci parti olmuştur. ANAP-DYP
Konseyi tarafından yönetilen Türkiye 1983’te yapılan
ANAYOL hükümeti olarak bilinen Türkiye
genel seçimle sivil hayata geçmiş, Turgut Özal
Cumhuriyeti’nin 53. Hükümetini kurmuştur. Bu hükümet
başkanlığındaki hükümet 6 yıl görev yapmıştır. 1989’da
üç ay görev yapmış DSP’nin desteği ile yeni hükümet 12
Cumhurbaşkanlığı görevi dolan Kenan Evren’in yerine
Mart 1996’da icraatlarına başlamıştır. Refah Partisinin
Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Başbakan olan Turgut
gensorusu üzerine Başbakan Mesut Yılmaz gensoru
Özal Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Türkiye’de 1991-2002
yapılmadan 6 Haziran 1996’da Cumhurbaşkanı Demirel’e
döneminde hiçbir parti tek başına iktidar olamamış ve
istifasını sunmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin
koalisyon hükümetleri kurulmuştur. Denge ve uyumun
54.hükümeti koalisyon protokolüne göre Erbakan iki yıl,
sağlanamadığı yönetimlerde toplumsal ve ekonomik
sonrasında iki yıl Çiller’in Başbakanlık yapacağı şekilde
sorunlarla mücadelede eksik kalınmıştır.
icraata başlamıştır. Erbakan başbakan, Çiller başbakan ve
Bu dönemin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel Olayları dışişleri bakanı olmuştur.
şöyle sıralanabilir:
1. Siyasette Refah Partisinin (RP) radikal unsurlara
• Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığında ANAP taviz verdiği yönünde algılar oluşmuştur. 3
yönetimi 20 Kasım 1992’de yapılacak seçimlerin Kasım 1996 yılında Susurlukta meydana trafik
20 Ekim 1991’de yapılmasına karar verilmiştir. kazası ile devlet, polis çete işbirliğinin ortaya
• Anketlere göre DYP ve Sosyal Demokrat Halkçı çıkması Türkiye’de deprem etkisi yaratmıştır.
Parti (SHP) tek başlarına iktidar İslami hareket, entelektüel düzeye taşınmasıyla
olamayacaklardır. Kemalist devlet eleştirisinin ötesine geçmiş, Batı
• 20 Ekim 1991 erken seçiminde DYP birinci parti, değer ve normlarına yönelik olarak bir karşı
ANAP ikinci parti, SHP üçüncü parti olmuştur. devrim niteliği taşımaya başlamıştır. Erbakan’ın
• Cumhurbaşkanı Özal hükümeti kurma yetkisini yapmış olduğu Ortadoğu gezisi, Müslüman
DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel’e devletlerle yaptığı anlaşmalar, Susurluk
vermiştir. Demirel İnönü ile DYP-SHP koalisyon Kazası’nın siyasi sonuçları 28 Şubat sürecine
hükümetini kurmuştur. ortam hazırlamıştır.
• Türkiye’nin bu 49. Hükümetinde Demirel 2. III. Yılmaz hükümeti olarak da bilinen hükümet
Başbakan, İnönü Başbakan Yardımcısıdır. 30 Haziran 1997 ile 11 Ocak 1999 tarihleri
• Bu koalisyon hükümetinde siyasal yaşamda 12 arasında görev yapmıştır. Dönüşümlü
Eylül sonrası kapatılan siyasi partiler açılmıştır. başbakanlıkta görev sırası Çiller’e geçen Erbakan
Deniz Baykal CHP Genel Başkanlığına Cumhurbaşkanına istifasını sunmuş
seçilmiştir. Cumhurbaşkanı hükümeti kurma görevini Çiller
yerine Mesut Yılmaz’a vermiştir.
• 1993 yılında Halkın Emek Partisi HEP Anayasa
3. Mesut Yılmaz Türkiye’nin 55. Hükümetini
Mahkemesi tarafından kapatılmıştır.
ANAP, DSP, DTP partileriyle kurmuştur. İdari
• 50. Hükümet Tansu Çiller ve Erdal İnönü
bir kararla başörtü üniversitelerde ve kamusal
arasında yeni koalisyon protokolü imzalanarak
alanlarda resmen yasaklanmıştır. 4 Nisan
kurulmuştur.
1997’de Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı
• Ülkeyi sarsan faili meçhul cinayetler işlenmiştir. Alparslan Türkeş hayatını kaybetmiştir.
• 27 Mart 1994 yerel seçimlerinden iki sonuç 4. ABD, PKK’yı terörist listesine almış Abdullah
çıkmıştır. RP gibi marjinal sayılan bir parti kitle Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması sağlanmıştır.
partisi haline gelmiştir. Recep Tayyip Erdoğan 5. Türkbank ihalesindeki yolsuzluk iddiaları üzerine
İstanbul Belediye Başkanı seçilmiştir. CHP, FP ve DYP’nin verdiği gensoru
• 1990 yılında Irak Kuveyt’i işgal etmiş, ABD önergesinin kabul edilmesiyle ANASOL-D
krize dahil olmuş Bağdat’ı bombalamış ve bu hükümeti güvenoyu alamamış Mesut Yılmaz
olay CNN televizyon ekranlarından canlı istifasını sunmuştur. Erken seçim kararı alınmış
yayınlanmıştır. DSP lideri Ecevit yeni bir koalisyon hükümetini
• SSCB ve Yugoslavya’nın dağılması ile oluşan (DSP-MHP- ANAP) kurmuştur.
yeni devletler tanınmış, İsrail ve Filistin 6. Başbakan Ecevit tarafından getirilen merkezi
yönetimiyle ilişkiler büyükelçilik düzeyine sınav sistemi MHP tarafından olumsuz
çıkarılmıştır. karşılanmıştır.
• 17 Nisan 1993’te Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 7. PKK elebaşı Öcalan Türkiye’ye getirilmiş ölüm
ölümünden sonra Süleyman Demirel 9. cezasına çarptırılmıştır. AB ile kurulan ilişkiler
Cumhurbaşkanı olmuş Başbakanlığa Erdal İnönü sonucu idam cezası kaldırılmıştır. Fethullah
vekalet etmiştir. gülen hakkında soruşturma açılmıştır. Dönemin

1
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 7: Türkiye’de Koalisyonlar ve Krizler Dönemi (1991-2002)

şartları ve Ecevit’in sağlık sorunları nedeniyle IMF ile anlaşma imzalanmış yapısal reformlarla
seçimler erkene alınmıştır. yeni bir ekonomik program uygulanmaya
8. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Ecevit’e başlanmıştır.
okuması için Anayasa kitapçığını fırlatması
siyaset ve ekonomi dünyasını derin bir krize
sokmuştur.
9. RP yerine kurulan FP Anayasa Mahkemesi
tarafından kapatılmış SP kurulmuştur. SP çatısı
altına girmeyen bir kısım partililer AK Parti’yi
kurmuştur.
1999-2002 Dönemi Siyasal, Sosyal, Ekonomik ve
Kültürel Olaylar
18 Nisan 1999 milletvekili seçimi sonuçlarında DSP
%22.2, MHP % 18.0, FP %15.4, DYP %12.0, BĞMSZ %
0.9 oy oranıyla parlamentoya girmişlerdir. Seçim
sonuçlarına göre, Cumhurbaşkanı Demirel hükümeti
kurma görevini DSP lideri Ecevit’e vermiştir. DSP, MHP
ve ANAP’tan oluşan hükümet 1999 ve 2002 yılları
arasında görev yapmıştır. Devlette kadrolaşmanın önüne
geçmek için merkezi sınav sistemi getirmiş karşı gelenler
için Başbakan Ecevit kamuda yükseltme ve atamalarda
objektif seçim yapılacağını yazılı açıklamıştır. Koalisyon
ortaklarından Devlet Bahçeli’nin önerisiyle erken seçim
kararı alınmıştır. 3 Kasım 2002’de yapılan milletvekili
seçimlerinde sadece iki parti %10 luk seçim barajını
aşarak parlamentoya girmiştir: Adalet ve Kalkınma Partisi
ve Cumhuriyet Halk Partisi. AK partisinin iktidara
gelmesiyle Türkiye’de koalisyonlar dönemi son
bulmuştur.
a. Dış politikada Yunanistan ile gerginlikler
yaşanmış ancak iki ülkede yaşanan büyük
depremler yardımlaşma ortamı doğurmuş ve
yakınlaşma politikası yaşanmıştır.
b. Haziran 2000’de Ahmet Necdet Sezer
Cumhurbaşkanı olmuş dış politikada ilk rolü
Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad’ın cenazesine
katılmak olmuştur.11 Eylül saldırılarını takiben
ABD’nin Afganistan ve Irak operasyonları,
ABD’nin Türkiye hava sahasını kullanması ve
Türk askerinin Afganistan’a gönderilmesi
izlemiştir.
c. Rusya ile Avrasya İşbirliği Eylem Planı
imzalanmış, Türkiye kendini bir dünya devleti
olarak 21. yüzyıla hazırlamaya başlamıştır.
d. 1999 Marmara ve Düzce depremleri Türkiye’yi
derinden etkilemiştir. Resmi raporlara göre
17.480 kişi hayatını kaybetmiştir. Depremlerin
sebep olduğu ekonomik zarar 2001de yeni krizin
habercisi olmuştur. Yaşanan ekonomik sıkıntılar
yabancı yatırımcıların Türkiye’den çekilmesine
yol açmıştır. Ahmet Necdet Sezer’in Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nu denetlemeyi
başlatması üzerine Bülent Ecevit tepki göstermiş
Sezer’in Ecevit’e Anayasa kitapçığını fırlatması
dönemin krizi olmuştur. Kemal Derviş’in
ekonomiden sorumlu bakan olmansın ardında

2
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 8: Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Döneminde Türkiye (2002-2018)

Cumhurbaşkanı seçimi için 27 Nisan 2007’de


AK Parti Dönemi İç Politika Gelişmeleri (2002- toplandığında CHP, ANAP ve DYP meclise girmeme
2018) kararı almışlardır. İlk tur oylama sonrasında Abdullah Gül
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 14 Ağustos 2001’de 357 oy almış, CHP, bu oylamanın Anayasa’ya aykırı
kurulan AK Parti demokrat ve muhafazakâr siyaset olduğu gerekçesiyle ve iptal istemiyle Anayasa
geleneğinin devamı olduğu yönünde mesajlar veren Mahkemesi’ne başvururken Genelkurmay Başkanlığı’nın
siyasal bir partidir. Kurulduğu dönemde iktidarda DSP- internet sitesinde “birtakım çevrelerin, laiklik karşıtı
MHP-ANAP Koalisyon Hükûmeti vardır. Ancak hükümet çabaların içinde bulunması” gerekçe gösterilerek Türkiye
ortaklarından MHP özellikle ekonomiye yönelik Cumhuriyeti tarihinin ve dijital çağın ilk e-Muhtırası 27
uygulamalarından rahatsızlık duymuş ve erken genel Nisan 2007’de yayınlanmıştır. Bu e-Muhtıraya “ilk resmî
seçim yapılmasını istemiştir. Seçimler 3 Kasım 2002’de Hükûmet tepkisi” Hükûmet Sözcüsü ve Adalet Bakanı
yapılmış, oyların %34.2’sini alarak TBMM’de 363 Cemil Çiçek’ten gelmiş, hükümetin geri adım atmayacağı
milletvekili kazanan AK Parti’nin neredeyse tek başına vurgulanmıştır.
anayasayı değiştirebilecek çoğunluğu elde etmiştir. AK
e-Muhtıranın yayınlanmasının ardından, Türkiye’deki
Parti’nin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan milletvekili
gergin siyasal ortam daha da gerginleşmiştir. Bunda
olmadığından AK Parti Hükûmeti Abdullah Gül
Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararla Cumhurbaşkanının
tarafından 18 Kasım 2002’de kurulmuştur. Bu süreçte
seçimi için TBMM’nin toplantı yeter sayısının 367
Türkiye’nin iç politikada en fazla tartışılan konusu “1
olmasını şart koşması, yürütmeyi durdurması ve yapılan
Mart Tezkeresi” olmuştur. Tezkere 25 Şubat 2003’te
birinci tur oylamasını iptal etmesi de etkili olmuştur. 6
TBMM Genel Kurulu’na sunulmuş, Mart 2003’te 533
Mayıs 2007’de yapılan ikinci ve üçüncü tur oylamasında
milletvekilinin katıldığı oylamada 250 red, 264 kabul, 19
da 367 kişilik katılım sağlanamayınca, AK Parti
çekimser oy kullanılmıştır. Bu durum Abdullah Gül’ün
TBMM’nin 24 Haziran 2007’de toplanmasını sağlamış,
liderliği konusunda AK Parti içerisinde tartışmalar
erken genel seçimin 22 Temmuz 2007’de yapılması
yaşanmasına neden olunca parti Recep Tayyip Erdoğan’ın
kararlaştırılmıştır. ANAP’ın katılmadığı ve Demokrat
TBMM’de bulunmaması sorununu çözmeye
Parti’nin ülke seçim barajını aşamadığı seçim sonucunda
odaklanmıştır. Deniz Baykal liderliğindeki CHP’nin,
AK Parti oyların % 46.5’ini alarak 341 milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin
çıkararak halk desteğinin sürdüğünü göstermiş, önceki
önünde engel oluşturan Anayasa değişikliğine destek
dönemde baraj altında kalan MHP de 70 milletvekili ile
vermesiyle de, 9 Mart 2003’te seçimler yapılmış ve
meclisteki yerini almıştır. 4 Ağustos 2007’de toplanan
Erdoğan Siirt’ten milletvekili seçilerek TBMM’ye
yeni TBMM Meclis Başkanlığına Ak Parti milletvekili
girmiştir. Ardından Abdullah Gül’ün istifa etmiş ve R.
Köksal Toptan’ı seçerken parti yaptığı açıklama ile
Tayyip Erdoğan 14 Mart 2003’te yeni hükümeti kurarak
Cumhurbaşkanı adayını değiştirmeyeceğini de
Başbakan olmuştur. AK Parti iktidarı, o güne değin
vurgulamıştır. CHP Cumhurbaşkanlığı seçimi
yolsuzluklarla yaptığı mücadelenin, özellikle AB’ye uyum
oturumlarına katılmayacağını açıklarken, MHP meclise
konularında yapılan nitelikli reformların, ekonomide daha
gireceğini ve kendi adayını destekleyeceğini söyleyerek
önce yapılan yapısal reformların ortaya çıkardığı
367 krizinin aşılması adına önemli bir adım atmıştır.
gelişmelerin ürününü 28 Mart 2004’te yapılan Mahalli
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu 20 Ağustos
İdareler Genel Seçimlerinde elde ettiği büyük başarı ile
2007’de yapılmış, Abdullah Gül ilk iki turda gerekli oyu
almış ve Türk siyasi hayatındaki konumunu
alamamış, Anayasa gereği üçüncü tura gidilmiş, üçüncü
güçlendirmiştir. Bu sürece bir de görev süresi 2007’de
turda en çok oyu alan aday Cumhurbaşkanı olacağından
dolacak olan cumhurbaşkanının yerine seçilecek adayın
bu oylamada 339 oy alan Abdullah Gül Türkiye
kim olacağı tartışması eklenince laik-antilaik tartışmaları
Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı olmuştur. Bu
Türkiye’nin gündemine oturmuş, bu gündem Cumhuriyet
gelişmenin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 29
Mitingleri’nin düzenlenmesine neden olmuştur. Bu
Ağustos 2007’de yeni Hükûmeti Cumhurbaşkanına
mitinglerin etkisi ile iktidardaki AK Parti’nin “laiklik
sunarak 60. Hükümeti kurmuş, ardından geçmiş dönemde
karşıtı ve Atatürk devrimlerine tehdit” olarak görülmesi ve
yarım kalan konuları çözmeye yönelmiştir. Bu çerçevede
bunun iç politikada sürekli dillendirilmesi Türkiye’de
referanduma gitmesi gereken Anayasa değişiklik paketinin
Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir krize dönüşmesine neden
21 Ekim 2007’de halkın oyuna sunulması
olmuştur. AK Parti, Cumhurbaşkanı adayı olarak
kararlaştırılmıştır. Kararlaştırılan Anayasa değişiklik
Abdullah Gül’ü belirleyince bu kez de gündeme “367
paketinde, Cumhurbaşkanının halk oylaması ile seçilmesi,
yorumu” oturmuştur. Bu yorumda AK Parti’nin sandalye
seçilecek cumhurbaşkanının nitelikleri, görev süresi, kaç
sayısının yeni Cumhurbaşkanını seçmek için yeterli
kez seçilebileceği, aday gösterilme yöntemi gibi değişik
olamayacağı, seçimin ilk turunda mecliste seçilme yeter
değişiklikler yer almıştır. Referandum oylaması 21 Ekim
sayısı olan 2/3 çoğunluğun altında bir sayı olursa,
2007’de gerçekleştirilmiş, katılım oranı % 67.51 olmuş,
TBMM’nin bu işleminin Anayasa’ya aykırı olacağı ifade
katılanların % 68.95’u anayasa değişikliğine evet demiştir.
edilerek, “TBMM’deki oylamaya 367 milletvekili
Bu sonuçların ardından Türkiye yeni terör saldırıları ile
katılmazsa seçim iptal olur denilmiştir. Kanadoğlu’nun bu
yüz yüze kalmış, PKK’nın Dağlıca’da 12 askeri şehit
yorumu muhalefetten de destek görmüştür. TBMM,

1
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 8: Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Döneminde Türkiye (2002-2018)

etmesi tüm yurtta kınanmıştır. AK Parti’nin bu dönemde milletvekilliği, MHP % 13’lük oy oranıyla 53
iki iç soruna daha çözüm üretmiştir. Bunlardan ilki milletvekilliği, BDP destekli bağımsızlar % 6.5’lik oy
kamuda çalışan memurların başörtüsü kullanımı ve oranıyla 35 milletvekilliği kazanmıştır. AK Parti
üniversite öğrencilerinin başörtüsü ile eğitim-öğretim Hükûmeti bu dönemde de birtakım siyasi krizlerle karşı
sürecine devam edememeleri nedeniyle ortaya çıkan karşıya kalmıştır. Bu krizlere neden olan olayların
başörtüsü yasağının kaldırılması çalışmasıdır. Bir diğeri başında, Gezi Parkı eylemleri, PKK terörü sorunu, Çözüm
ise AK Parti’ye karşı açılan kapatma davasıdır. AK Parti süreci, KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği)
MHP’nin de desteği ile Anayasa’nın ilgili maddelerinde Operasyonları, 7 Şubat MİT kumpası, Balyoz ve
yapılan değişikliklerle başörtüsünü üniversitelerde serbest Ergenekon Davaları, 17-25 Aralık operasyonlarıdır.
bırakan yasa 9 Şubat 2008’de TBMM’de kabul edilmiştir. Türkiye’de özellikle Ergenekon Davası’nın sonuçlanması
Kısa bir süre sonra 14 Mart 2008’de Yargıtay Cumhuriyet ve Silivri’deki tutukluların tahliye edilmesinin ardından,
Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya tarafından AK “devlet içinde devlet” ve iktidar olma gayreti içerisindeki
Parti’ye kapatılma davası açılmış, Anayasa Fethullahçı Terör Örgütü’ne mensup polis ve yargıdaki
Mahkemesi’nin 30 Temmuz 2008’de aldığı karar örgüt üyelerinin tasfiyesine girişilmiştir. İktidardaki AK
sonucunda AK Parti kapatılmamış, ancak hazine Parti Hükûmeti bir taraftan da ordu içerisindeki “orduya
yardımlarının yarısını alması kararlaştırılmıştır. Bu kararın kumpas” kuranları temizleme yoluna gitmiştir. Bu
ardından hükümet devlet ve toplum hayatında birtakım nedenle, devlet içinde yapılanmasını gerçekleştirmiş, daha
değişiklikler ve düzenlemelere yönelmiş, Müslüman sonraki darbe sürecinde Fethullahçı Terör Örgütü’ne
olmayan azınlık vakıfların mallarına ilişkin düzenlemeler, mensup oldukları ortaya konulmuş olan hukukçuların
Türk Ceza Hukuku’nun daha demokratik hale getirilmesi, talimatıyla 17 Aralık 2013’te birçok kişinin gözaltına
devlet televizyonlarında Kürtçe yayınların başlatılması, alındığı Hükûmete karşı büyük bir operasyon
Alevilerle ilgili çalıştaylar bunların başında gelmiştir. 29 başlatılmıştır. Bu eylemlerin, operasyonların, davaların
Mart 2009’da yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde siyasi krizlerin ardından AK Parti Hükûmeti’nin üçüncü
AK Parti oyların %38.3’nü alarak yine birinci parti döneminin sonlarında yaşanan iç politika gündemini
çıkmıştır. Seçimlerin ardından en önemli değişiklik belirleyen siyasî gelişme 30 Mart 2014’te yapılan Mahalli
CHP’de yaşanmış, Kemal Kılıçdaroğlu 10 Mayıs 2010 İdareler Genel Seçimleridir. Seçim sonucunda seçmenin
parti kurultayında Genel Başkan seçilmiştir. CHP’de bu AK Parti’yi % 43.1’lik oy ile çok güçlü bir şekilde
değişim yaşanırken, AK Parti Hükûmeti tarafından desteklediği anlaşılmıştır.
hazırlanmış olan yeni Anayasa değişiklik paketi 7 Mayıs
AK Parti’nin dördüncü dönemine Türkiye Cumhuriyeti
2010’da TBMM’de kabul edilmiştir ardından
tarihinde cumhurbaşkanının ilk defa halkoyu ile
Cumhurbaşkanı tarafından 12 Eylül 2010’da referanduma
seçilmiştir. 10 Ağustos 2014’te yapılan seçimlerde CHP
götürülmesi kararlaştırılmıştır. Referanduma giderken AK
ile MHP birlikte hareket etmiş ve Ekmeleddin İhsanoğlu
Parti, Meclis dışındaki BBP ve Saadet Partisi halk
adaylık yarışına girmiştir. BDP/HDP ise Selahattin
oylamasında “EVET”, MHP ve CHP ise “HAYIR” oyu
Demirtaş’ı, AK Parti ise Başbakan Recep Tayyip
kullanacaklarını belirterek kampanya yürütmüşlerdir.
Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı adayı olarak belirlemiştir.
MHP’nin böyle bir karar almasında Oslo görüşmeleri”
Seçim sonucunda Recep Tayyip Erdoğan % 51.7 oy alarak
gibi basına sızan bölücü terör örgütü PKK ile temasların
Cumhurbaşkanı seçilmiştir. 27 Ağustos 2014’te yapılan
başlaması, “çözüm süreci” veya “barış süreci” olarak
parti kongresinde Ahmet Davutoğlu AK Parti Genel
adlandırılan süreçler etkili olmuştur. 12 Eylül 2010
Başkanlığına seçilmiştir. 29 Ağustos’ta hükümeti kuran
Halkoylaması sonrasında % 57.88 EVET, % 42.12
Davutoğlu, yeni dönemde önceliklerinin “Paralel yapı ile
HAYIR oyunun kullanıldığı görülmüştür. AK Parti’nin
mücadele, çözüm süreci ve yeni anayasa” olduğunu dile
ikinci döneminde dikkatleri çeken konulardan biri de
getirmiştir. Bu dönemde iç politika gündeminde öne çıkan
askerî müdahale veya darbe tartışmaları olmuştur.
gelişmelerden biri “6-7 Ekim Olayları” olmuştur. Terör
Soruşturmalar hızla tutuklamaları beraberinde getirmiş,
örgütü PKK ve şehir yapılanması KCK yandaşları Doğu
“Ergenekon Terör Örgütü” adı verilen bir örgütün üyesi
ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller başta olmak
olduğu gerekçesiyle üst düzey rütbeli birçok subayın da
üzere pek çok kentte barikatlar kurulup yol keserek şiddet
aralarında olduğu askerler tutuklanmıştır. “Balyoz Davası”
eylemleri yapmış, 35 kişi hayatını kaybetmiştir. Erdoğan
olarak bilinen davanın soruşturmasına ise 20 Ocak
ve Davutoğlu arasında iç ve dış politika konularında
2010’da başlanmıştır. AK Parti’nin bu döneminde sivil-
beklenen uyum tam anlamıyla sağlanamadığı bu dönemde
asker ilişkileri kapsamında ön plana çıkan bir diğer
Türkiye genel seçimlere gitmiştir. 7 Haziran 2015’te
gelişme ise 2011 Yüksek Askerî Şura (YAŞ) kararları
yapılan seçimlerde AK Parti ilk kez tek partili Hükûmet
sürecidir.
çoğunluğunu kaybetmiştir. Ahmet Davutoğlu, en çok oyu
AK Parti’nin üçüncü dönemi, TBMM’nin 24. Dönem alan partinin başkanı olarak Cumhurbaşkanından aldığı
üyelerinin seçilmesi için 12 Haziran 2011’de yapılan hükûmeti kurma yetkisiyle MHP ve CHP ile koalisyon
milletvekilliği genel seçimler sonrasında başlamıştır. arayışlarına girmişse de başarı sağlanamamış,
Seçimlerde; AK Parti % 49.8’lik oy oranı ile 327 Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerin yenilenmesi kararını
milletvekilliği, CHP % 25.9’lik oy oranıyla 135 vermiş, YSK da 1 Kasım 2015’te yapılacağını ilan

2
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 8: Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Döneminde Türkiye (2002-2018)

etmiştir. Türk siyasi tarihinde ilk defa kurulacak seçim maddelik Anayasa değişikliği teklifi 10 Aralık 2016’da
Hükûmeti için Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TBMM TBMM’ye sunulmuş21 Ocak 2017’de AK Parti ve
Başkanı İsmet Yılmaz Meclise giren partilerin vekil MHP’nin 339 kabul oyuyla mecliste kabul edilmiştir.
sayılarına göre bakanlık dağılımını belirlemiştir. Bağımsız “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi” değişikliği için 16
olması gereken 3 bakan dışında AK Parti’ye 11, CHP’ye Nisan 2017’de anayasa referandumu gerçekleştirilmiştir.
5, MHP ve HDP’ye 3’er bakanlık düşmüş, “ilk geçici Yapılan referandumda yeni sisteme % 51.2 EVET, % 48.8
seçim Hükûmeti” 28 Ağustos 2015’te kurulmuştur. Bu iki HAYIR ile halktan onay çıkmıştır. Bu anayasa değişikliği
seçim arası dönemde, Türkiye tam anlamıyla bir terör Cumhurbaşkanının partili olabilmesine de imkân
kuşatmasına ve saldırılarına sahne olmuş, sonuçta çözüm tanıdığından AK Parti Genel Başkanlığı’nda değişim
süreci rafa kaldırılmıştır. Bunun üzerine Türkiye’ye karşı yaşanmış, Binali Yıldırım genel başkanlıktan ayrılmış,
eş zamanlı olarak hem DEAŞ hem de PKK tarafından Recep Tayyip Erdoğan 21 Mayıs 2017’de gerçekleştirilen
terör saldırıları başlatılmıştır. PKK’nın, 6 Eylül’de AK Parti Olağanüstü Büyük Kongresi’nde genel
Dağlıca’da 16 askeri, 8 Eylül’de de Iğdır’da mayınlı başkanlığına yeniden seçilmiştir. Cumhurbaşkanlığı
saldırı sonucu 13 polisi şehit etmesi akıllara kazınmıştır. Hükûmet Sistemi’nde ilk Cumhurbaşkanlığı ve
10 Ekim 2015 Cumartesi günü yapılması planlanan milletvekilliği genel seçimlerinin 24 Haziran 2018’de
“Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi” öncesi toplanma yeri yapılması TBMM tarafından kararlaştırılmıştır. AK Parti-
olarak belirlenen Ankara Garı önünde 102 kişinin hayatını MHP yakınlaşması Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde
kaybettiği terör saldırısı ise Türkiye tarihine en kanlı 20 Şubat 2018’de “Cumhur İttifakı”na dönüşmüştür. Bu
saldırı olarak geçmiştir. Türkiye bu ortamda seçim ittifaka sonradan BBP de katılmıştır. Bu oluşuma karşılık
yapmıştır. Seçimlerde, AK Parti % 49.5, CHP % 25.3, muhalefet partileri ise 3 Mayıs 2018’e gelindiğinde
MHP % 11.9, HDP % 10.7 oy almıştır. Davutoğlu da 24 “Millet İttifakı”nı oluşturmuşlardır. Bu ittifak içerisinde;
Kasım 2015’te 64. Hükûmeti kurmuştur. Ancak CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti yer
Cumhurbaşkanı ile yaşadığı anlaşmazlıklar bu dönemde almıştır. 24 Haziran 2018’de yapılan ilk
de sürmüş, Davutoğlu 5 Mayıs 2016’da AK Parti Genel Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında Recep Tayyip
Başkanlığından istifa etmiş, Binali Yıldırım AK Parti Erdoğan ilk turda % 52.6 oy alarak yeniden
Genel Başkanlığına seçilmiştir. Binali Yıldırım’ın Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Seçimlerde CHP’nin adayı
başbakanlık yaptığı dönemde ilk ve en önemli gelişme 15 Muharrem İnce % 30.6 oy almıştır. Bu seçim sonuçlarıyla
Temmuz Darbe Girişimi olmuştur. Darbe Girişimini Türkiye’de Cumhuriyetin ilanın ardından hayata geçirilen
gerçekleştiren Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Hükûmet sistemi veya parlamenter sistem sona ermiş,
Yapılanması (FETÖ/PDY)’nın elebaşılığını Amerika’nın yürütme gücünün cumhurbaşkanında olduğu
Pensilvanya eyaletindeki Fethullah Gülen yapmıştır. Uzun Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçilmiştir.
süreden beri Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içinde Milletvekilliği Genel Seçimleri sonucunda Cumhur
örgütlenmiş, kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak İttifakı’nı oluşturan AK Parti ve MHP’nin önemli bir
tanımlayan FETÖ/PDY terör örgütüne üye olan kişiler dış başarı elde ettikleri görülmüştür. AK Parti (% 42.6) ve
ülkelerden almış oldukları destek ile harekete geçmiştir. MHP’nin (% 11.1) oylarının toplamının %53.8’e ulaştığı
Cumhurbaşkanı ve Hükûmeti yasadışı bir yöntem anlaşılmıştır. 9 Temmuz 2018’de Cumhurbaşkanı Recep
kullanarak sistem dışına itmeyi amaçlayan 10 binden fazla Tayyip Erdoğan TBMM’de yemin etmiştir. Böylece
FETÖ/PDY mensubu asker ve sivil, 35 askerî uçak, 74 Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi resmen
tank, 246 zırhlı araç, 3 askerî gemi, 3 bin 992 silah ve 37 yürürlüğe girmiştir.
askerî helikopterle darbe yapmaya kalkışmıştır. Darbe
girişimi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AK Parti Dönemi Dış Politika Gelişmeleri (2002-
Başbakan Binali Yıldırım’ın darbe girişimi karşısındaki 2018)
direnişçi tavrı ve Türk milletini darbecilere karşı koymaya AK Parti’nin dış politikasında vurguladığı temel ilkeler;
çağırması ile başarısız olmuştur. TSK içindeki darbeci komşularla sıfır sorun, çok boyutlu proaktif dış politika ve
yapının, uyguladığı şiddet sonucunda, 251 kişi şehit yumuşak güç şeklinde sıralanabilir. Sıfır sorun ilkesi ile
olmuş, 2 bin 194 kişi de gazi olmuştur. Darbe girişiminin Türkiye’nin komşu ülkelerle olan sorunlu ilişkilerin
ardından 21 Temmuz 2016’da üç ay süreyle Olağanüstü tamamının ortadan kaldırılmasından daha çok sorunların
Hâl (OHAL) ilan edilmiş, ayrıca demokrasi dışı kurulacak çok boyutlu ilişkiler aracılığıyla en aza
girişimlerinin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla bir indirilmesi hedeflenmiştir. AK Parti, 3 Kasım 2002
takım yapısal değişikliklere gidilmiştir. Bu değişikliklerin seçimlerinin ardından Türkiye-AB ilişkilerine önem
en önemlisi Türkiye’de parlamenter sistemden vermiştir. 12-13 Aralık 2002’de geçekleşen Kopenhag
“Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi”ne geçiştir. Ağustos Zirvesi’ne özel bir önem vermiş, toplantı sonrasında AB,
2016’da İstanbul Yenikapı Miting Alanı’nda düzenlenen Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini karşılaması
“Demokrasi ve Şehitler Mitingi”nin ardından “Yenikapı şartıyla müzakereleri başlatabileceği kararlaştırılmıştır. Bu
Ruhu” çerçevesinde Erdoğan ile MHP lideri Devlet nedenle Recep Tayyip Erdoğan Hükûmeti AB’ye tam
Bahçeli’nin siyasi yakınlaşması dikkat çekmiştir. Bu üyelik için önemli uyum paketlerine ve çalışmalara imza
yakınlaşma kısa zamanda “Cumhur İttifakı” adını almıştır. atmıştır. Türkiye’nin tam üyelik isteğine karşın, AB
AK Parti ve MHP’nin birlikte son şeklini verdiği 18 Türkiye’ye ilk defa 2004’te ne olduğu tam olarak

3
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 8: Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Döneminde Türkiye (2002-2018)

tanımlanmamış “imtiyazlı ortaklık” önermiştir. 16-17 yılına gelindiğinde Türkiye ve ABD arasında PKK’ya
Aralık 2004’te Brüksel’de gerçekleştirilen AB Zirvesi’nde karşı istihbarat paylaşımı konusunda işbirliğine karar
alınan karar doğrultusunda Türkiye ile müzakereler 3 verilmiştir. Bu tarihten itibaren Türk-Amerikan
Ekim 2005’te başlamıştır. 20 Ekim’de de tarama süreci ilişkilerinde hızlı bir ilerleme sağlanmış, Türkiye, ABD ve
hayata geçirilmiştir. Türkiye her ne kadar tam üyelik Irak ortak kararlar alarak PKK’nın Irak’ın kuzeyinde
yolunda büyük bir çaba harcamasına karşın, Avrupa’da temizlenmesi için üçlü mekanizma kurulmuştur. Başkan
yükselen İslamofobi ve Türk düşmanlığı Türkiye’nin Obama’nın 5 Nisan 2009’da Türkiye’yi ziyaretinde
ilgisini Avrupa’dan uzaklaştırmıştır. Bunun yanı sıra Türkiye’nin “model ortak” olarak tanımlanması ikili
Kıbrıs sorunu çözülmeden, Güney Kıbrıs Rum ilişkileri daha eşit bir düzleme çekmiştir. 2010 yılında BM
Yönetimi’nin Türkiye’nin üye olamadığı AB’ye üye Güvenlik Konseyi’nde Türkiye’nin, İran’a uygulanacak
yapılması, Türkiye-AB ilişkilerinde sürecin tıkanmasına, yaptırıma karşı çıkması ve Mısır’da ilk defa seçimle iş
Türkiye üyelik sürecindeki heyecanını kaybetmesine başına gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin askerî
neden olmuştur. 2007 yılındaki seçimlerle birlikte darbe ile devrilmesine ve sonrasında yaşanan gelişmelere
iktidarını güçlendiren AK Parti, AB’ye eskisi kadar karşı tavır takınması Türk-Amerikan ilişkilerini olumsuz
ihtiyaç duymamaya başlamıştır. 2010 yılında ise bir çok yönde etkilemiştir. Suriye’de 15 Mart 2011’de barışçıl
AB ülkesi Türkiye’nin AB’ne üye olmaması gerektiği gösterilerle başlayan iç savaşta Türkiye ile ABD anti-
yönünde açıklamalar yapmaya başlamıştır. Türkiye demokratik tutum içinde olan Beşar Esad’ın görevden
Cumhuriyeti de AB üyeliği için gerekli çalışmalardan uzaklaştırılması noktasında aynı politikayı savunmuştur.
uzak durmamış 2011’de Avrupa Birliği Bakanlığını Ancak ABD kısa bir süre sonra politika değişikliğine
kurmuştur. Bu süreçte Suriye’de çıkan iç savaş nedeniyle gitmiş ve Türkiye’yi Suriye konusunda yalnız bırakmıştır.
ortaya çıkan “mülteci krizi” AB için Türkiye’yi kilit ülke PKK’nın Suriye uzantısı YPG, PYD’yi ve türevlerini,
konumuna getirmiştir. AB ülkelerine geçen mültecilerle DAEŞ’i desteklemesi, Türkiye tarafından da PKK’nın
ilgili olarak 13 Aralık 2013’te AB ve Türkiye arasında Suriye uzantısı olarak görülen YPG’ye destek vermesi,
yapılan Geri Kabul Anlaşması ve 18 Mart 2016’da Mayıs 2016’da Suriye’de bulunan ABD özel kuvvetlerinin
hazırlanan Ortak Eylem Planı imzalanmıştır. Geri Kabul YPG armasını kullanmaya başlaması NATO üyesi olan iki
Antlaşması bağlamında gündeme gelen “vize serbestisi” ülke arasında “güven krizi” yaratmıştır. Türk-Amerikan
AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin yeniden canlanması ilişkilerinde gerginliğin zirve yapması 15 Temmuz Darbe
ve güçlenmesi için bir fırsat olmuştur. Ancak AB bu Girişimi ve sonrasındaki gelişmelerle olmuştur. ABD’nin
konuda Türkiye’nin kriterleri yerine getirmediğini gerekçe darbe girişimine hemen net karşı durmaması, girişimin
göstererek vize serbestisi konusunda ipe un sermiş, bunu başarısız olacağının anlaşılması üzerine görüş beyan
Türkiye’ye karşı bir siyasi koz olarak kullanmıştır. 15 etmesi, hatta sonrasında darbecilere destek vermesi ve
Temmuz Darbe Girişimi sonrasında AB’nin tepkisi FETÖ/PDY Terör Örgütü mensuplarını ülkesinde
gecikmeli de darbe girişimi kınanmıştır. Ancak, başta barındırması, FETÖ/PDY Terör Örgütü elebaşısı
Yunanistan olmak üzere, Almanya ve önde gelen AB Fethullah Gülen’in kendisine verilmesini delillerle isteyen
üyesi ülkeler Türkiye aleyhine başka ülke ve kurumlarla Türkiye’nin girişimlerini karşılıksız bırakması, Türk-
işbirliği yapan FETÖ/PDY, PKK, DHKP-C gibi terör Amerikan ilişkilerinin bir anlamda kopma noktasına
örgütlerine destek vermiş, koruma ve kollama faaliyeti gelmesine neden olmuştur. ABD’nin Türkiye’nin meşru
içerisinde olmuşlardır. müdafaa hakkını kullanarak yaptığı Fırat Kalkanı
Operasyonundan kaygı duyulduğu açıklanması,
AK Parti dış politikada ABD ile de kimi krizler
Türkiye’nin Suriye topraklarında DAEŞ ile mücadele
yaşamıştır. İktidara gelmesinin hemen ardından, Türkiye-
etmesinden memnunluk duyduklarını, ancak DAEŞ ile
ABD ilişkilerinde karşılaşılan en önemli sorun ise “1 Mart
mücadelede birlikte hareket ettikleri PKK’nın Suriye
Tezkeresi”nin TBMM’de reddedilmesi olmuş, Türk-
uzantısı PYD/ YPG’ye karşı operasyon yapmasını
Amerikan ilişkilerinde Sovyet tehdidi karşısında kurulmuş
istemediklerini dile getirmesi, zaman zaman Türkiye’yi
olan “stratejik ortaklık” anlayışında çatlak meydana
terör örgütleri ile eşitlemeye çalışması, enerji-petrol
getirmiştir. Tezkere TBMM’de kabul edilmemesine
politikası nedeniyle, PKK’nın Suriye’deki uzantılarını
karşın, Türkiye NATO’da beraber olduğu ve her şeye
koruması ilişkilerde büyük bir fay hattı veya çatlak
rağmen stratejik ortak konumunda olduğu için Irak Savaşı
oluşmasına neden olmuştur. Bu çatlak Rahip Andrew
süresince Türk hava sahasının ve Türkiye’deki üslerinin
Craig Brunson krizi ile daha da büyümüştür. FETÖ/PDY
kullanımına izin vermekten geri durmamıştır. Türkiye ile
ve PKK bağlantılı olduğu gerekçesiyle tutuklan rahip ile
ABD’yi karşı karşıya getiren bir diğer önemli sorun Türk
ABD Başkanı Trump özel olarak ilgilenmiş, sonuçta
kamuoyunda “çuval olayı” olarak bilinen Türk askerlerine
davanın 12 Ekim 2018’deki dördüncü duruşmasında
karşı Irak’ın kuzeyinde yapılan müttefiklik ile
tanıklar ifadelerini değiştirmiş, serbest kalan rahip
bağdaşmayan uygulamadır. Irak’ın Süleymaniye kentinde
Türkiye’den ayrılınca kriz ortadan kalkmıştır. Ancak bu
4 Temmuz 2003’te 11 asker ve Türkmen yardımcı
kez de iki ülke ilişkilerinde S-400 krizi patlak vermiştir.
personel Irak’ı işgal eden Amerikan askerleri tarafından
Türkiye Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın
başlarına çuval geçirilerek alıkonulması Türk kamuoyunda
almak için Rusya ile 2017’de anlaşınca ABD sert tepkiler
var olan “anti- amerikancılık” daha da artmıştır. 2007
göstermiş ve Türkiye’nin üretiminde ortak olduğu F-35

4
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 8: Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Döneminde Türkiye (2002-2018)

savaş uçaklarını vermemekle tehdit etmiş, ABD Kongresi politikalarına İran da eklenmiş 20 Aralık 2016’da
de Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını istemiştir. Bu Moskova’da “Suriye’nin egemenliğine, bağımsızlığına ve
kapsamda Türkiye’ye yönelik siyasi ve ekonomik toprak bütünlüğüne” saygı duyduklarına ilişkin bildirge
yaptırımlar uygulanmıştır. Ancak Türkiye, Rusya gibi imzalanmıştır. Bu süreçte iki ülke arasında dünyanın bazı
diğer bölge ülkeleriyle ilişkilerini geliştirerek, dış yerlerinde işbirliği, bazı yerlerinde ise çatışma hali devam
politikasını dengelemeye ve kendi milli güvenliğini etmiş ve etmektedir.
garanti altına almaya çalışmıştır.
AK Parti’nin Orta Doğu politikası; bölgede barış ve
1 Mart tezkeresinin TBMM’den geçmemesi Türk- istikrarın, refah artışının, ekonomik kalkınmanın
Amerikan ilişkilerini zayıflatırken, Türkiye-Rusya sağlanması şeklinde özetlenebilir. Bunları hayata
ilişkilerini geliştirmiştir. Özellikle ekonomik ve ticari geçirebilmek için “komşularla sıfır problem, sınırsız
alandaki iyi ilişkiler Tayyip Erdoğan’ın Başbakan ticaret” anlayışı ile hareket edilmiştir. Bölgeye yönelik
olmasının ardından giderek hızlanmış, Türkiye’nin en aktif bir dış politika takip etmiş, bölge ülkelerine “model”
fazla ticaret gerçekleştirmiş olduğu ikinci ülke durumuna olmuştur. Türkiye-Suriye ilişkileri AK Parti’nin Orta
yükselmiştir. Ancak iyi gelişen Türk-Rus ilişkileri Doğu’ya yönelik dış politikasının en önemli unsurlarından
Abhazya ve Güney Osetya, Kosova sorunları nedeniyle biridir. Türkiye’nin Suriye politikasını sadece ABD
sıkıntıya düşmüştür. 18 Aralık 2010 yılında Tunus’ta destekli PKK’nın PYD, YPG gibi Suriye uzantıları
başlayan Arap Baharı sonrasında Suriye üzerinde iki ülke etkilememiş, aynı zamanda DAEŞ terör örgütü de
çıkarlarının ayrışmasıyla ilişkilerde gerilim dönemi belirleyici olmuştur. AK Parti yaptığı çeşitli harekâtlarla
yaşanmaya başlamıştır. Türkiye Suriye’de başından Türkiye’nin varlığına tehdit olarak görülen ve terör örgütü
itibaren Suriye’deki iç savaşın nedeni olarak gördüğü olarak tanımlanan PKK, KCK, PYD-YPG ve DAEŞ’i
Beşar Esad yönetiminin iktidardan uzaklaştırılmasını, tüm bölgeden uzaklaştırmak, sınır hattının ve bölgedeki halkın
Suriye halkını içine alan daha demokratik bir yönetimin güvenliğini sağlamak ve kontrol altına almak amacını
kurulmasını savunmuştur. Rusya ise mevcut Esad gütmüştür. Türkiye-Irak ilişkileri; AK Parti döneminde ön
yönetiminin arkasında durmuş ve destek vermiş, PKK ve plana çıkan ve hareketliliğin yaşandığı yakın komşu
PYD, YPG gibi PKK’nın Suriye’deki uzantılarıyla birlikte ilişkilerinden biri olmuştur. Türkiye, bu dönemde Irak’ın
hareket etmekten geri de kalmamıştır. AK Parti dönemi toprak bütünlüğünün korunması ve topraklarının terör
Türkiye-Rusya ilişkilerinin en büyük krizi 24 Kasım örgütlerinden temizlenmesi politikasını takip etmiştir.
2015’te yaşanmıştır. Bu tarihte Suriye’de bulunan Rus Türkiye Irak’ın yeniden yapılanması için ülke genelinde
Hava Kuvvetlerinin SU-24 savaş uçağı Türk hava sahasını Şii ve Sünni Araplar, Türkmenler, Kürt gruplarla
ihlal ettiği gerekçesiyle düşürülmüştür. 15 Temmuz Darbe ilişkilerini güçlü tutmaya Çalışmıştır. 7-8 Ocak 2017
Girişimi sonrasında Türk silahlı kuvvetlerinden tarihlerinde iki ülke arasında kurulan “Yüksek Düzeyli
FETÖ/PDY Terör Örgütü üyesi olduğu için atılan iki pilot Strateji İşbirliği Konseyi” toplantısı sonrasında yayınlanan
tarafından uçağın düşürülmesi, Türk-Rus ilişkilerinde ortak bildiride, taraflar birbirinin toprak bütünlüğüne ve
büyük bir kriz yaratmıştır. İki ülke ilişkilerinin düzelmesi egemenliklerine saygı duyduklarını yinelemiş, ikili
için ilk adım Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ilişkilerin her alanda geliştirilmesi ve terörle mücadelede
Başbakan Binali Yıldırım’ın Rusya Millî Günü nedeniyle işbirliğini sürdürme hususlarında mutabık kalmışlardır.
12 Haziran 2016’da yayımladıkları mesajlarıyla atılmıştır.
AK Parti döneminde Türk-İran ilişkileri ilk olarak 2004
Atılan bu adıma Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov’dan
yılında başlamıştır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
olumlu bir cevap gelmiştir. Bu dönemde Türkiye
İran-Türkiye 18. Karma Ekonomik Komisyonu toplantısı
tarafından ilişkileri yumuşatmaya dönük en önemli adım
için Tahran’ı ziyaret etmiştir. ABD’nin yaptırım kararları
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı
karşısında AK Parti Hükûmeti için denge politikası
Vilademir Putin’e bir mektup göndermesi ile atılmış ve
uygulamak başlıca hedef hâline gelmiştir. İran, Batı’yla
böylece Türkiye ile Rusya arasındaki buzlar erimiştir.
yaşadığı nükleer krizde Türkiye’nin soyunacağı muhtemel
Türkiye’de 15 Temmuz Darbe Girişimi gerçekleşince
bir arabuluculuk rolüne temkinli yaklaşmışsa da buna
Putin bu girişimi desteklememiş, darbe girişimine karşı
ilişkin en önemli gelişme Mayıs 2010’da gerçekleşmiştir.
seçilmiş yönetimin yanında yer almıştır. Darbe
İki ülke arasında bu dönemde yaşanan en büyük sorun ise
girişiminden sonra Türk-ABD ilişkileri zayıflarken, Türk-
NATO’nun Türkiye topraklarına, Malatya Kürecik’e füze
Rus ilişkileri yeniden gelişmeye başlamıştır. İki ülke
savunma radarı kurması olmuştur. Mezhepsel çatışmaların
arasında buzların eridiği sırada Ankara’da hem Türk hem
provoke edilmeye çalışıldığı bir dönemde İran-Türkiye
de Rus kamuoyunu üzen bir gelişme yaşanmıştır.
ilişkileri geliştirilmiş, 2014 yılında kurulan Yüksek
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov 19 Aralık
Düzeyli İşbirliği Konseyi mekanizması çerçevesinde
2016’da uğradığı bir silahlı saldırı sonrasında
kurumsal bir çerçeveye oturmuştur. Aralık 2018 tarihleri
öldürülmüştür. FETÖ/PDY Terör Örgütü mensubu olduğu
arasında Cumhurbaşkanları Erdoğan ve Ruhani’nin
daha sonra anlaşılan bir polis memuru tarafından Türk-
himayelerinde Ankara ve Tahran’da yapılan toplantılarda
Rus yakınlaşmasını engellemek amacıyla gerçekleştirilen
ise Orta Doğu’yu ve Dünya’yı ilgilendiren siyasi,
bu olaydan sonra Türk-Rus ilişkileri zayıflamamış, aksine
ekonomik, ticari, sağlık vb. pek çok alandaki konularda
güçlenmiştir. Bu bağlamda Rusya ve Türkiye’nin Suriye

5
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 8: Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Döneminde Türkiye (2002-2018)

görüş alış verişinde bulunulmuş, ortak bildiriler girilmiştir. Bu dönemde Ankara-Bişkek arasındaki ilişkiler
yayımlanmıştır. en üst seviyede gerçekleşmiş ve çok olumlu bir havada
2010 yılına kadar devam etmiştir. O yıl iki ülke arasındaki
AK Parti dönemindeki Balkan politikası “bölgesel
ilişkilerde bir sarsıntı yaşanmışsa da ertesi yıl “stratejik
sahiplenme” ve “kapsayıcılık” ilkeleri gözetilerek
ortaklık” düzeyine yükselmiştir. Türkiye ile Kırgızistan
şekillendirilmiştir. Balkan politikasının dört ana eksenini;
arasındaki stratejik ortaklık seviyesindeki ilişkiler başta
üst düzeyli siyasi diyalog, herkes için güvenlik, azami
siyasi, ekonomik/ticari, askerî, kültür/eğitim, sağlık,
ekonomik entegrasyon ve bölgedeki çok etnikli, kültürlü,
ulaştırma alanlarında olmak üzere çok boyutlu
dinli toplumsal yapıların korunması oluşturmuştur. Bu
sürdürülmüştür. 15 Temmuz 2016’da FETÖ/PDY Terör
dönemde; Türkiye, Balkanlarda dış politika hedeflerini
Örgütü’nün askerî darbe girişimi sonrasında
gerçekleştirebilmek için en önemli dış politika aracı olarak
Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’in açıklaması
“yumuşak güç” ilkesini ve unsurlarını kullanmıştır.
nedeniyle Türkiye-Kırgızistan ilişkileri göreceli bir şekilde
Türkiye-Azerbaycan arasında günümüzde de var olan bozulmuştur. 2017’de Sooronbay Ceenbekov’un
stratejik ortaklığın, dostluğun ve kardeşliğin temeli, Cumhurbaşkanı olması ile ilişkiler yeniden rayına
Azerbaycan Kurucu Devlet Başkanı Haydar Aliyev’in oturmuştur. AK Parti öncesinde Türkmenistan ile olan
1994 Ankara ziyareti sırasında söylemiş olduğu “BİZ TEK ilişkiler ise Azerbaycan örneğinde olduğu gibi, “Bir
MİLLET, İKİ DEVLETİZ” anlayışıyla atılmıştır. AK Millet, İki Devlet” temelinde dengeli, karşılıklı saygı ve
Parti’nin ilk dönemlerinde Türkiye, Azerbaycan ile gelişen işbirliğine dayanmıştır.
iyi ilişkilerini daha da ileri götürmek için çaba sarf
AK Parti’nin iktidara gelmesinin ardından Türk dış
etmiştir. Bu bağlamda Azerbaycan’ın dünyada
politikasında en köklü değişiklik 15 Kasım 1983’te
tanınırlığını artırmak ve bölgede etkin rol oynamasını
bağımsızlığını ilan eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
sağlamak için Türkiye, dünya genelinde büyük bir etkiye
(KKTC) politikasında yaşanmıştır. AK Parti Hükûmetleri
sahip olan ABD ve NATO ile iyi ilişkiler kurmasına
GKRY’nin tek taraflı olarak AB’ye alınmasına kadar daha
yardımcı olmuştur. AK Parti Hükûmeti’nin 2008-2009
önceki Hükûmetlerin ve KKTC Cumhurbaşkanı Rauf
döneminde Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin
Denktaş’ın “Çözümsüzlük çözümdür” ilkesinin aksine
geliştirilmesine yönelik girişimleri nedeniyle Türkiye-
“Çözümsüzlük çözüm değildir” ilkesinden hareket
Azerbaycan ilişkilerinde bir kırılma yaşanmıştır.
etmiştir. Bu çerçevede Annan Planı’nı desteklemiştir.
Azerbaycan ilk defa resmî olarak Türkiye’ye tepki
Yapılan referandumda KKTC plana “Evet” oyu verirken
göstermiştir. 16 Ağustos 2010’da Türkiye-Azerbaycan
Rumlar “Hayır” demiştir. Referandumun hemen ardından
Stratejik İşbirliği Antlaşması’nın imzalanmasından sonra
AB yanlısı Cumhuriyetçi Türk Partisi lideri Mehmet Ali
ikili ilişkilerde yeni ve daha canlı bir döneme girilmiştir.
Talat desteklenmiş, 20 Nisan 2005’te yapılan seçimlerde
Azerbaycan, 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen darbe
Cumhurbaşkanı Denktaş yarışı kaybetmiş, Talat resmen
girişimi sonrasında Türkiye’ye, ilk desteği veren
KKTC’nin ikinci Cumhurbaşkanı olmuştur. Ne var ki
ülkelerden biri olmuştur. Türkiye, 16 Aralık 1991
GKRY’nin “Kıbrıs Cumhuriyeti” adı altında Türkleri yok
tarihinde Özbekistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke
sayılarak AB’ne tam üye yapılması KKTC’nin ve
olmuştur. AK Parti’nin iktidara gelmesinin ardından, 18-
Türkiye’nin aleyhine bir durum yaratmıştır. Türkiye, AB
19 Aralık 2003’te dönemin Başbakanı Recep Tayyip
nezdinde yürütmüş olduğu müzakerelerde KKTC’ye
Erdoğan bozuk ilişkileri onarmak amacıyla Özbekistan’ı
yönelik izolasyonların kaldırılmasını sağlayamamış,
ziyaret etmişse de olumlu bir sonuç alınamamıştır.
üstelik Türkiye’nin tam üyeliği GKRY tarafından veto
İlişkilerin tekrar istenilen düzeye çıkması amacıyla 2008
edilmiştir. 2010 yılında Rauf Denktaş çizgisindeki Derviş
yılında Fransa’da iki ülke bakanlarının bir araya
Eroğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilmesi, AK Parti’nin
gelmesiyle normalleşme süreci başlamıştır. Başbakan
giderek AB’den uzaklaşmaya başlaması, Doğu
Erdoğan, Özbekistan’la ilişkileri iyileştirmek amacıyla
Akdeniz’de güvenlik kaygılarının ön plana çıkması, “Arap
2014’te yeni bir adım atmış, Özbek lider İslam Kerimov’la
Baharı”nın Başlaması gibi gelişmeler Türkiye’nin Kıbrıs
bir araya gelmiş, Türkiye Taşkent’e yeniden büyükelçi
politikasını ve Türkiye-KKTC ilişkilerini doğrudan
atamış ve ilişkiler normalleşmiştir. Özbekistan, 17 Şubat
etkilemiştir. KKTC’de 19 Nisan 2015’te yapılan
1999’da İslam Kerimov suikastı nedeniyle FETÖ/PDY
Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Ankara’yı karşısına alıp
Terör Örgütü yapılanmasını, Rusya’dan sonra, ilk fark
Türkiye’yi sorunun bir parçası gibi gören ve gösteren
eden ülkedir. Bu nedenle Özbekistan, FETÖ/PDY Terör
Mustafa Akıncı kazanmıştır. Türkiye’nin garantör ülke
Örgütü ve uzantıları tarafından gerçekleştirilen 15
gibi davranmamasını, anavatan-yavru vatan ilişkisinin
Temmuz Darbe Girişimi’ne ilk karşı çıkan ve Türkiye’ye
bitmesini istemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Türk
destek veren ülkelerdendir. AK Parti döneminde Türkiye-
milletinin tepkisini çekmiştir. AK Parti Hükûmeti ve
Kazakistan ilişkileri daha önce başlamış olan iyi ilişkilerin
Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC-Türkiye ilişkilerinde
bozulmadan devam ettirilmesi şeklinde gerçekleşmiştir.
Mustafa Akıncı’nın en önemli sorun olduğunu
Kazakistan, 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında darbe
değerlendirdiğinden, KKTC ile ilişkiler Başbakan Ersin
girişimini kınamış, AK Parti Hükûmeti’ne destek
Tatar üzerinden yürütülmüştür.
vermiştir. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte
Türkiye-Kırgızistan ilişkilerinde yeni bir döneme

6
TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ II
Ünite 1: Türk İnkılabı ve İnkılap Hareketleri

Anayasada bir değişiklik yapılarak “devletin dini


Türk İnkılabının Hedefleri İslam’dır” maddesi çıkarılır.
İnkılap; bir milletin sahip olduğu siyaset, eğitim, hukuk,
ekonomi ve sosyal hayat gibi alanlardaki kurumlarının, Cumhuriyet rejiminin benimsenmesi ile çağdaş hukuk
devlet eliyle köklü bir biçimde değiştirilerek ilkelerinden uzak ve İslami nitelik taşıyan Mecelle yerine,
yenileştirilmesidir. Osmanlı Devleti’nde 17. yüzyılda yeni bir medeni kanun hazırlanması yoluna da gidilir. Bu
yapılan yenileşme hareketleriyle başlayan modernleşme amaçla İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak hazırlanan
çalışmaları ise ıslahat olarak adlandırılır. kanun taslağı “Türk Medeni Kanunu” adıyla 17 Şubat
1926’da TBMM’de kabul edilir. Türk Medeni Kanunu ile
Türk inkılabı, bağımsızlık olgusunun öne çıktığı 20. kadın hakları güvence altına alınır ve aile hayatı ile ilgili
Yüzyılda, emperyalizme karşı verilen en önemli ulusal evlenme/boşanma işleri düzenlenir. 1926 tarihli Türk
mücadelelerden birinin sonucunda ortaya çıkar. Rus Medeni Kanunu, 22 Kasım 2001’de kabul edilen Yeni
Devrimi ve Fransız Devrimi’nden farklı olarak bir sınıf Türk Medeni Kanunu ile 2012 yılından itibaren
mücadelesi için değil, ulusun her anlamda bağımsızlığı yürürlükten kaldırılır.
için mücadele edilir. Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında
yapılan ıslahatlar, Kemal Atatürk’ün liderliğinde 3 Nisan 1930’da kabul edilen Yeni Belediye Kanunu’nda,
gerçekleştirilen Türk İnkılabının hazırlık evresidir. seçme ve seçilme şartı olarak “Türk olmak” maddesine
yer verilmesi, Türk kadınının siyasal hayata girişinde bir
Atatürk, Türk İnkılabını üç aşamada gerçekleştirir. Birinci başlangıç noktası olur. 1930 yılı belediye seçimlerinde
aşamada; Türk Kurtuluş Savaşı ile tam bağımsızlık kadınlar ilk defa seçme ve seçilme haklarını
kazanılır, Misak-ı Millî sınırları içerisinde yeni bir Türk kullanırlar.1933’te Köy Kanunu’nda yapılan değişiklikle
Devleti kurma yolunda önemli bir adım atılır. İkinci Türk kadınlarına, muhtarlığa ve köy ihtiyar heyetlerine
aşamada; Anadolu’yu işgalden kurtaran TBMM karşısında seçme ve seçilme hakkı tanınır. TBMM’nin 5 Aralık 1934
işlevi ve gücü kalmayan Osmanlı saltanatı kaldırılarak tarihli oturumunda anayasada yapılan değişiklikle de 30
monarşiye son verilir. Lozan Barış Antlaşması’nın yaşını bitiren kadınlara milletvekili olma, 22 yaşını bitiren
imzalanması ile Türk devletinin siyasi ve iktisadi kadınlara da seçme hakkı tanınır.
bağımsızlığı emperyalist devletlerce resmen tanınır.
Ardından Cumhuriyet’in ilanı ile demokratik bir devlet Hukuk birliğini sağlamak ve laik hukuk düzenini kurmak
kurulur. Üçüncü aşamada ise inkılap hareketlerine girişilir. için hukukun diğer alanlarında da Batılı devletlerin
hukuklarına dayanarak temel kanunlar hazırlanır.1 Mart
Türk inkılabının temel hedefi; tam bağımsız, çağdaş, laik, 1926’da Türk Ceza Kanunu, 22 Nisan 1926’da Borçlar
yeni bir devlet ve toplum yaratmaktır. Bu hedef Kanunu, 9 Haziran 1932’de İcra ve İflas Kanunu, 3 Mart
doğrultusunda her alanda yapılan inkılaplarla Türk 1926’da Hâkimler Kanunu kabul edilir.
milletini çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak
amaçlanır. Modernleşme ile gelenekçilik arasında Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar
bocalayan toplum, bu ikilikten kurtarılarak Türkiye’nin Cumhuriyet dönemi eğitim politikasının temel hedefi,
yüzü batıya çevrilir. Eski kurumların yerini yenileri alır ve eğitim ve öğretimi yaygınlaştırmak, çağdaş ve laik Türk
çağın gereklerine uygun yeni bir hayat görüşü ve düzen eğitim sistemini kurmaktır. Bu hedef doğrultusunda çok
benimsenir. çeşitli inkılaplar yapılır.
Hukuk Alanında Yapılan İnkılaplar 3 Mart 1924 tarihinde, Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarılır.
Osmanlıdan Cumhuriyete geçilirken öncelikle hukuk 11 Mart 1924’te de medreseler kapatılır. Eğitimin belli
alanında yaşanan çeşitliliğe son verip birlik sağlamak, esaslara göre düzenlenmesi amacıyla 2 Mart 1926’da
çağdaş, laik ve toplumun ihtiyaçlarına yönelik bir Türk Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun kabul edilir. Maarif
hukuk sistemi kurmak amaçlanır. Bu amaçla çeşitli Vekâleti bünyesinde bir “Dil Heyeti” ve “Talim Terbiye
komisyonlar oluşturularak batılı ülkelerin kanunları Dairesi” kurulur. Eğitimin belli esaslara göre
incelenir. düzenlenmesi için de 2 Mart 1926’da Maarif Teşkilatı
Hakkında Kanun kabul edilir. Maarif Vekâleti bünyesinde
3 Mart 1924’te Şer’iye Mahkemeleri kaldırılır ve Teşkilat- bir “Dil Heyeti” ve “Talim Terbiye Dairesi” kurulur.
ı Esasiye Kanunu adıyla 20 Nisan 1924’te 1924 Anayasası Tevhid-i Tedrisat Kanunu ve ardından yapılan
kabul edilir. Modern bir devletin ihtiyaçlarını karşılayacak düzenlemelerle eğitim işleri tek elden yürütülerek eğitim
nitelikte yapılan, altı bölüm ve yüz beş maddeden oluşan sistemindeki ikiliğe son verilir, eğitimde laiklik ilkesi
1924 Anayasası ile devletin kuruluşu, organları ve benimsenir. Türk eğitim sistemi millî esaslara dayandırılır.
bunların işleyişi düzenlenirken hak ve özgürlüklerle ilgili Sıbyan mektepleri kapatılır, iptidai mektepler de “ilk
hükümlere de yer verilir. 1960 askerî darbesi ile mektep” adını alır. İlköğretimde karma eğitim sistemine
yürürlükten kaldırılan1924 Anayasası’nda; kuvvetler geçilir. İlköğretimin amacı, temel yurttaşlık bilgileriyle
birliği ilkesinin benimsenmesine devam edilir, yargının donatılmış, Türk inkılabını benimsemiş yurttaşların
bağımsız mahkemeler tarafından kullanılacağı kabul yetiştirilmesi olur. Okul ve öğretmen temini ise
edilir, Devletin bir Cumhuriyet, egemenliğin de kayıtsız Cumhuriyetin ilk yıllarında ilköğretimle ilgili temel
şartsız ulusa ait olduğu belirtilir. 10 Nisan 1928’de, sorunlar arasındadır.

You might also like