Kur'an-I Kerim'de Gençler

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 9

10. SINIF 2. DÖNEM 1.

YAZILI SINAV ÇALIŞMA KAĞIDI

Kur’an-ı Kerim’de Gençler


• Kur’an’da gençler ve gençlik ‘feta’ kavramıyla anlatılır.
• Feta, büluğ çağı ile olgunluk arasındaki gençlik yıllarına denir.
• Feta kökünden türeyen ‘fütüvvet’, gençlik, kahramanlık, kerem ve cömertlik anlamlarına
gelir.
• Kur’an’da örnek sunulan ilk genç Hz. Adem’in iki oğlundan biri olan ‘Habil’dir. Sorumluluk
sahibi bir genç olarak anlatılır.
• Kur’an-ı Kerim’de Allah’ı arama gayreti içerisinde bir genç olarak Hz. İbrahim (a.s.) örnek
verilir. Halilullah yani Allah’ın dostu ve Hanif olarak isimlendirilmiştir.
Hanif: Tek Allah'a, Allah'ın birliğine inanan; Hak dine tâbî olan.
Haniflik; Hz. İbrahim’in dini olarak da nitelendirilmektedir.
• Allah’a teslimiyetin zirvesindeki genç Hz. İsmail.
• Hz. Yusuf, iffet ve sabır örneği olarak gösterilen bir gençtir.
• Hz. Musa (a.s.) sorumluluk bilinci, hassasiyeti, mazlumdan yana olan tavrı ile örneklik teşkil
eder.
• Hz. Süleyman, bütün maddi imkanlar sahip olmasına rağmen Allah’ın yolundan
ayrılmamıştır.
• Ashab-ı Kehf (Mağara arkadaşları), putperest bir kavmin içinde olmasına rağmen Allah’ın
varlığına ve birliğine inanmış, bu inançlarını açıkça dile getirerek içinde bulundukları topluma
karşı çıkmışlardır.
• İffet ve hayâ örneği bir diğer genç şahsiyet de Hz. Meryem’dir.

Bir Genç Olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)


• Hz. Muhammed (s.a.v) 20 Nisan (12 Rebiulevvel) 571 tarihinde Mekke’de doğdu.
• Babası Abdullah O doğmadan, annesi Amine 6 yaşındayken vefat etti.
• Dedesi Abdulmuttalip, ‘çok övülen’ anlamına gelen Muhammed ismini verdi.
• Süt annesi Halime’nin yanında 4 yıl kaldıktan sonra 6 yaşına kadar annesi ile kaldı.
• Annesinin vefatından sonra 8 yaşına kadar dedesi Abdulmuttalib’in yanında kaldı.
• Dedesinin vefatından sonra da 25 yaşına kadar amcası Ebu Talib’in yanında kaldı.
• Hz. Muhammed (s.a.v.) gençlik yıllarında şirk ve cahiliye adetlerini reddetmiş, ‘Haniflik’ yani
tevhid inancı üzerinde olmuştur. Hiçbir zaman putlara saygı göstermemiş, onlar için kesilen
kurban etlerinden yememiş ve cahiliye kültürünü yansıtan panayırlara katılmaktan da
kaçınmıştır.
• Hz. Muhammed (s.a.v.) gençlik çağında da kötü alışkanlıklardan uzak durmuş, arkadaş
çevresini de bu doğrultuda belirlemiştir.
• Doğru, dürüst ve güvenilir olduğundan ‘Muhammed’ül-Emin’ yani ‘Güvenilir
Muhammed’ olarak anılmıştır.
• Hz. Peygamber, gençlik yıllarında Kâbe’nin tamirinde bulunmuş, Hacerü’l-esved’in yerine
konulması sırasında ortaya çıkan anlaşmazlığın giderilmesinde hakem olarak seçilmiştir.
• Hz. Peygamber, Mekke ve çevresinde ticari faaliyetlerle ilgili konularda güvensizlik ortamını
önlemek amacıyla kurulan Hilfu’l- fudûl’a isteyerek katılmıştır.

BAZI GENÇ SAHABELER:


Sahabi: Sözlükte arkadaş, dost gibi anlamlara gelir.
Hz. Peygamber’e yetişmiş, ona iman etmiş, sohbetinde bulunup İslam dininin yayılmasında
onunla birlikte mücadele eden kimselere sahabi denir.

Bilge ve Kahraman Bir Genç: Hz. Ali (r.a.)


• Hz. Peygamber’in amcası Ebû Talib’in en küçük oğludur.
• Mekke’de baş gösteren kıtlık üzerine Hz. Peygamber, onu himayesine almıştır.
• Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberliğine ilk iman edenlerdendir.
• Hz. Peygamber, hicret ettiği akşam, Hz. Ali’yi kendisini öldürmeye gelecek müşrikleri
oyalamak amacıyla Mekke’de bırakmıştır.
• Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber başta olmak üzere hemen hemen bütün gazve ve seriyyelere
katılmıştır.
• Hayber’de seferin zaferle sonuçlanmasında büyük katkı sağlamıştır.
• Hz. Peygamber’e kâtiplik ve vahiy kâtipliği yapmış, Hudeybiye Antlaşması’nı da yazmıştır.
• Yemen’e kadı olarak gönderilmiştir.
• Mekke’nin fethinden sonra Kâbe’deki putları imha etme görevi ona verilmiştir.
• Hz. Peygamber vefat ettiğinde, cenaze hizmetlerini, O’nun vasiyeti üzerine Hz. Ali yapmıştır.
• Hz. Ali denince ilk akla gelen bilgelik, kahramanlık ve şecaat
• Hz. Ali, ilim kapısı olarak nitelendirilir
• Künyesi Ebu Turab.
• Lakapları: Esedullah (Allah’ın aslanı),
• el-Murtaza (seçilmiş),
• Emiru’l-Mü’minin (Müminlerin emiri)
• Haydar-ı Kerrar (döne döne saldıran)
• Hz. Ali’nin kılıcının ismi de ‘Zülfikar’
• Hicretin beşinci ayında muhacirler ile ensar arasında yakınlık ve dayanışma sağlamak
amacıyla kurulan muahat (kardeşlik antlaşması) sırasında Hz. Peygamber, Hz. Ali’yi
kendisine kardeş olarak seçmiştir.

Genç Bir Davetçi: Erkam b. Ebi’l-Erkam


• İslam’a ilk giren gençlerden biridir.
• Safa Tepesi’nin yanındaki evi, Hz. Peygamber ve diğer Müslümanlar için adeta bir karargah
olmuştur.
• Hz. Peygamber’e sadakatle bağlanarak evini onun emrine vermiştir.
• Evi, “Dârü’l-Erkam”, ‘Dârü’l- İslam’, ‘Beytü’l-İslam gibi isimlerle anılmış
• Toplum yararına çalışan Hilfu’l-fudûl’da mazlumların hakkını aramıştır.
• Açıktan davet döneminde de tüm gayretiyle insanlara İslam’ı öğretmeye devam etmiştir.
• Bedir, Uhud ve diğer savaşlara katılmış ve büyük fedakârlıklar göstermiştir.
• Erkam b. Erkam, davetçiliği ve fedakarlığı yanında takva ve şecaat sahibi bir gençti.
• Genç Bir Öğretmen: Mus’ab b. Umeyr
• Mekke’nin en zengin ve asil ailesine mensuptur.
• Müslüman olduğunda 18 yaşında idi.
• Ailesi onu İslam’dan vazgeçirmek için her çareye başvurmuştu.
• Ailesini de servetini de terk edip Habeşistan’a hicret etti.
• I. Akabe Biatı’nda Hz. Peygamber onu Medinelilere öğretmen tayin etti.
• Medine’de birçok kişi İslam’a onun çabasıyla girdi ve birçoğu İslam’ı ondan öğrendi.
• Savaşlarda sancaktarlık yaparak büyük kahramanlıklar gösterdi. Uhud Savaşı’nda şehit
düşmüş genç bir sahabiydi
• Mus’ab b. Umeyr, Medine’ye ilk hicret eden ve İslam tarihinde görevlendirilen ilk öğretmen
olarak bilinir.

Genç Bir Komutan: Üsame b. Zeyd


• Hz. Peygamber’in evlatlığı ve azatlısı olan Zeyd b. Harise’nin oğludur.
• Hz. Peygamber, onu küçüklüğünden beri çok sever, bir dizine onu, diğer dizine de Hz.
Hasan’ı oturtur ve “Allah’ım, ben bunları seviyorum, sen de sev!” diye dua ederdi. Onun için
sahabe arasında ‘Hubbi’ yani Hz. Peygamber’in (s.a.v) sevdiği kişi olarak tanınırdı.
• Hz. Peygamber, yaşının küçüklüğünden dolayı Uhud Gazvesi’ne katılmasına izin vermeyince
çok üzülmüştür.
• Hendek Savaşı öncesinde boyunu biraz daha uzun göstermeye çalışarak Hz. Peygamber’e
gelmiş, Hz. Peygamber de onun bu kararlılığı karşısında savaşa katılmasına izin vermiştir.
• Hz. Peygamber, vefatından kısa bir süre önce, onu Suriye dolaylarına gönderilecek ordunun
komutanlığına atamıştı. Vefatından sonra ordunun başında Suriye’ye gitti ve görevini
başarıyla tamamladı.
• Üsame b. Zeyd, İslam tarihinde ordu komutanı denince ilk akla gelen genç sahabidir.
Genç Bir Yönetici: Muaz b. Cebel
• 2. Akabe Biat’ına katılan Medineli genç olan Muaz b. Cebel, Müslüman olduğunda 18 yaşında
idi. Muahat (kardeşleştirme) antlaşmasında Abdullah b. Mes’ud ile kardeş olmuştur.
• Muaz, Huneyn Savaşı ve Taif Kuşatması dışındaki bütün askeri seferlere katıldı. Huneyn ve
Taif gazvelerine katılmama sebebi Müslümanlara öğretmen olarak tayin etmesi.
• Hz. Peygamber, genç bir yetenek olan Muaz’ı 26-27 yaşlarında iken hicretin 9. yılında zekât
memuru ve kadılık göreviyle Yemen’e göndermiştir.
• İbadete, özellikle namaza düşkünlüğüyle bilinir. Hz. Peygamber (s.a.v) Muaz’ı İslam’ın helal
ve haramlarını en iyi bilen kişi olarak gösterirdi.
• Dinî konulardaki bilgi ve birikimi sayesinde fetva verebilecek dereceye ulaşmıştır. Hz.
Peygamber’den (s.a.v) iki yüze yakın hadis rivayet etmiştir.
• Muaz b. Cebel, İslam tarihinde Kur’an bilgisi, İslam’ı yorumlamadaki becerisi ve yöneticiliği
ile öne çıkan bir gençtir.

Genç Bir Âlim: Hz. Aişe (r.a.)


• Hz. Aişe Mekke’de doğmuş, babası Hz. Ebu Bekir, annesi Ümmü Rûman’dır.
• Ahlaklı, bilgili ve kültür düzeyi yüksek bir ailede yetişmesinden dolayı iyi bir eğitim aldı.
Medine’ye hicretten sonra Hz. Peygamber (s.a.v) ile evlendi.
• Güçlü bir ezber yeteneği ve hafızası sayesinde ayetlerin iniş sebepleri, nelere işaret ettiğini,
analiz ve değerlendirmelerini, önce babasından sonra Hz. Peygamber’den (s.a.v) öğrenerek
kavradı.
• Sadece hadis nakilcisi değil, aynı zamanda müfessir, fakih ve hatip idi. Sahabe arasında çok
sayıda fetva vermesiyle meşhur sahabilerden biri oldu.
• Gerek Medine’de gerekse Mekke’de kendisine yöneltilen sorulara cevap vermiş ayrıca
muhtelif bölgelerden gelen soruları da cevapsız bırakmamıştır.
• Arap tarihi, ensab (soy ilmi), şiir ve tıp alanlarında derin bilgi sahibiydi.
• Medine’de Hz. Aişe’nin yıllarca devam eden ilim faaliyetleri sonucunda, İslam ilimlerinin
temelleri atıldı. Böylece hadis ve fıkıh sahalarında Medine ekolü oluştu.
• Hz. Aişe, Hz. Peygamber’in (s.a.v) yanında yetişen âlim bir sahabedir.
• Hz. Aişe (r.a), çoğu Hz. Peygamber’den (s.a.v) olmak üzere rivayet ettiği hadislerin sayısı
2210’dur.
Genç Bir Anne: Hz. Fatıma (r.a.)
• İslam’ın tebliğ sürecini birebir yaşayarak tecrübe etmiş, Mekke Dönemi’nin acımasız sosyal
ortamını bizzat yaşamıştır.
• Küçük bir kız çocuğu olmasına rağmen Hz. Peygamber’e yapılan sataşmalar karşısında
korkusuzca kendisini siper etmiştir.
• Her zaman Hz. Peygamber’in yanı başında bulunan Hz. Fatıma, Uhud Savaşı’na da katılarak
gazilere yiyecek ve su taşımış, yaralıları tedavi etmiştir.
• “Cennetlik olan kadınların en faziletlisi şu dört kişidir: İmran’ın kızı Meryem, Huveylid’in
kızı Hatice, Muhammed’in kızı Fatıma, Muzahim’in kızı (Firavun’un hanımı) Asiye.” (Ahmed
b. Hanbel, Müsned, C 4, s. 409.)
• Hz. Peygamber’in neslini devam ettiren tek evladıdır.
• Genç yaşta anne olan Hz. Fatıma (r.a.), çocuklarını İslam ahlakıyla örnek bir şahsiyet olarak
yetiştirmiştir.
• Hz. Fatıma (r.a.) ile Hz. Ali’nin (r.a.) evliliklerinden Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.)
dünyaya gelmiştir

Sorumluluk Sahibi Bir Genç: Esma binti Ebi Bekir


• Hz. Peygamber’in sadık dostu Hz. Ebû Bekir’in kızı, müminlerin annesi Hz. Aişe’nin kız
kardeşidir.
• Hz. Esma, alçakgönüllü, cömert, nazik, güzel ahlaklı ve sorumluluk sahibi bir gençtir. Hz.
Peygamber (s.a.v) ile Hz. Ebu Bekir’in hicret yolculuğunda önemli görevler almıştır.
• Hicret esnasında Sevr Mağarası’na yiyecek ve su taşımıştır. Torba ve kırbanın ağzını
bağlamak için kuşağını ikiye bölmüş. Bu yüzden Hz. Peygamber (s.a.v) «Allah bu kuşağın
karşılığında cennette sana iki kuşak versin.» byuruduğundan «Zatü’n-Nitâkayn» yani «iki
kuşaklı» lakabıyla anılmıştır.
• Hz. Esma, İslam’ın ilk dönemlerinde Müslüman olmuş, son nefesine kadar da İslam’a hizmet
etmiştir.
• Sorumluluğu ile ön plana çıkan Hz. Esma, aynı zamanda Hz. Peygamber’den (s.a.v) hadis
rivayet eden sahabi bayanlardandır.

Habeş Kralının Huzurunda Bir Genç: Cafer b. Ebi Talib


• Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası Ebû Talib’in oğlu, Hz. Ali’nin de ağabeyidir.
• Hz. Peygamber’e ilk iman edenler arasında yer almıştır.
• Mekkeli müşriklerin Müslümanlara yönelik eziyet ve işkenceleri artınca hanımı Esma binti
Umeys (r.a.) ile birlikte Habeşistan’a hicret eden ikinci kafileye katıldı.
• Hz. Peygamber tarafından bu kafileye başkan tayin edilmiştir.
• Kureyşliler, hicret eden Müslümanlara sığınma hakkı tanınmaması konusunda Habeşistan’a
elçi gönderdikleri zaman, Habeş Kralı Necaşi’nin huzurunda Müslümanları temsil etmiştir.
• Kureyş temsilcilerinin eli boş dönmesini ve Necaşi’nin mülteci Müslümanları himaye etmesini
sağlamıştır.
• Şam topraklarında Mute Savaşı’nda, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) emriyle Rumlara karşı kanının
son damlasına kadar savaşmış ve kırk yaşındayken şehit olmuştur.
• Mute Savaşı’nda iki kolunu da kaybettiği için Allah’ın ona iki kanat ihsan ettiği, cennete
onlarla uçacağı rivayet olunmuştur.
• Bu sebeple kendisine “tayyar” (uçan) ve “zü’l-cenaheyn” (iki kanatlı) lakapları verilmiştir.

Din ve Aile

• İslam, aile kurumu üzerinde hassasiyetle durmuştur. Kur’an’da pek çok ayette bu konuya yer
verilmiştir. Peygamberimiz de ailenin kurulması ve korunması konusunda tavsiyelerde bulunmuştur.

"Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve
merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir..." (Rum suresi, 21.
ayet)
• Aile, insanlık tarihiyle yaşıt bir kurumdur. Kur’an’a göre ilk insan yalnız bırakılmamış, Hz. Adem’in
(a.s) yanı sıra eşi de yaratılmıştır. "Ey Adem! Sen ve eşin (zevcin) cennette kalın..." (A'raf suresi, 19.
ayet) buyuran Allah (c.c.) böylece, Hz. Adem’in (a.s) eşiyle beraber bir aile oluşturduğuna da işaret
etmektedir.

• Bir toplum sağlıklı ve sağlam yapılı ailelerden oluştuğu takdirde huzurlu olur.

• "... Onlar (hanımlarınız) sizin için birer elbise gibidir, siz de onlar için birer elbise gibisinizdir..."
(Bakara suresi, 187) mealindeki ayet, aile ilişkisi içinde gerçekleşen sıcaklık, güven, huzur ve koruma
fonksiyonlarına işaret ederek aileyi hem tasvir hem de teşvik etmiştir.

• Kur’an-ı Kerim, evlenmeyi tavsiye eder. "Sizden bekâr olanları, durumu uygun olanları evlendirin.
Eğer bunlar fakir iseler Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi)
bilendir." (Nur suresi, 32. ayet)

• Diğer yandan hem Kur'an'da hem de hadislerde evlilik dışı ilişkiler yasaklanmıştır. "Zinaya
yaklaşmayın. Çünkü o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur." (İsra suresi, 32. ayet)

• İslam dini boşanmayı tamamen yasaklamamakla beraber maddi ve manevi yaptırımlara bağlayarak
güç hâle getirmiştir.

"Yüce Allah’a en sevimsiz helal, boşanmadır." Hz. Muhammed (s.a.v.)

• Ailede bireyler birbirlerine karşı görev ve sorumluluklarının bilincinde olmalı, özellikle eşler
birbirlerine karşı iyi davranmalıdır.

• Aile içi iletişim güçlü ve sağlıklı olmalıdır. Bu bağlamda aile bireyleri birbirlerine güzel söz ve
davranışlarda bulunmalı, birbirlerine saygılı olmalıdır.

• Anne ve babalar çocuklarını ahlaki, insani ve dinî değerlerle donatmalı, onları sosyal hayata
hazırlamalıdırlar.

"Hiçbir baba, evladına güzel terbiyeden daha üstün bir miras bırakmamıştır." Hz. Muhammed
(s.a.v.)
Din, Kültür ve Sanat
İnsanların tarihi ve toplumsal gelişme süreci içinde oluşturdukları dil, din, bilim, felsefe, sanat, ahlak,
hukuk, örf ve adetler ve düşünce tarzlarının bütünü.
Kültür insanların geçmişten devraldığı ve sonraki kuşaklara aktardığı maddi veya manevi ögelerin
tümüne denir.
Kültür bir yaşam biçimidir.
Kültür ikiye ayrılır: Evrensel kültür ve milli kültür.
• Evrensel kültür bütün insanlığa ait olan kültürdür. Evrensel kültür, bilim, teknik, sanat,
edebiyat, felsefe ve din gibi bütün insanlar tarafından insanlık adına kabul edilen tutum, değer
ve normlar olarak oluşur.
• Milli kültür Belli bir topluma özgü olan kültürdür. Yani bir millete özgü olarak zaman içinde
ortaya çıkan tutum, değer ve normların, gelenek ve görenek, örf ve adet şeklinde
yaşanmasıdır.

Din ve Çevre
• Kur’an-ı Kerim yer ve göklerdeki bütün canlı ve cansız varlıkların belli bir ölçü ve dengeye göre
yaratıldığını belirtilmiş, böylece modern dünyanın çevre literatürüne giren "ekolojik denge" ye on dört
asır önce işaret edilmiştir. Bu dengede herhangi bir uyumsuzluk, dengesizlik, ölçüsüzlük görülmez.

"...Allah katında her şey belli bir amaç ve ölçüye göre takdir edilmiştir..." (Ra'd suresi, 8. ayet)

• Yüce Allah Rahman suresi 8. ayetinde "Sakın dengeyi bozmayın." diyerek insanın doğadaki ve
evrendeki ölçüyü koruması gerektiğini bildirmektedir.

• Çevre insan için bir nimettir. Bu nimet insana emanet edilmiştir. İnsan bu emaneti en iyi şekilde
korumalıdır.

• Dinimiz, çevre ile ilgili sorunların başında gelen israftan kaçınmamızı emretmiş, tasarrufu teşvik
etmiştir.

• Peygamber Efendimizin ağaç diken kişiye ağaç meyve verdikçe sevap yazılacağını müjdelemesi de
İslam’ın ormanlaşmaya ve ormanları korumaya verdiği önemi göstermektedir.

Din ve Sosyal Değişim


• Sosyal değişim, herhangi bir toplumun dinamik fonksiyonlarından biridir. Toplum bazen ileriye
bazen de geriye doğru bir değişim içerisine girer.

• Sosyal değişim, maddi ve manevi dengeler ile fert ve cemiyet menfaatleri denk bir şekilde bir arada
tutulduğu takdirde ideal bir şekilde gerçekleşebilir.

• Her türlü aşırılıktan uzak, dengeli toplum olma özelliği hem sosyolojinin ideal toplumlar için ön
gördüğü bir gereklilik hem de Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın (c.c.) İslam toplumu için belirttiği bir
vasıftır.
• Sosyal değişimler neticesinde toplumun aldığı yeni şekil, İslam’ın temel prensiplerine uygunluk arz
ediyorsa tasvip edilir.

• Müspet değişim hususunda peygamberler insanlık için en mükemmel örneklerdir. İnsanları fiilen ve
zorlayarak değiştirmeye çalışmayan peygamberler, güzel yaşayışlarıyla toplumlara örnek olmuşlardır.
• Peygamberimiz de toplumda karşılaşılan yeni sorunların çözümünde Kur'an ve sünnetten hareketle 
aklın kullanılmasını önermiştir. Örneğin; Muaz b. Cebel’e (r.a) görevi esnasında kendisine bir mesele
arz edildiğinde Kur’an ve sünnette bulamadığı hususlarda nasıl hareket edeceğini sorduğunda O, kendi
reyiyle içtihat edeceğini söyleyince Peygamberimiz aldığı bu cevaptan memnun olmuştu.

• İçtihat (Kur'an ve sünnetten hüküm çıkarma) her zaman ve her yerde dinin hayat ile bağlantısını
kuran ve pratiğe yansımasını sağlayan faaliyettir.

Din ve Ekonomi
• Ekonomik hakların korunmasına İslam dininde büyük önem verilmiştir. Bunlar arasında mülk
edinme, çalışma, emeğinin karşılığını alma, miras gibi haklar vardır.

• Dinimiz çalışmayı ve üretmeyi teşvik etmiştir. "Kişi kendi elinin emeğinden daha temiz bir kazanç
elde etmemiştir." (Hz. Muhammed s.a.v.)

• İslam dini, yapılan işlerin meşru olması şartıyla ticaretten sağlanan kazancı helal kılmış, hatta
alışveriş yapılmasını teşvik etmiştir. Bireyler meşru yollardan kazanmak ve zekâtını vermek kaydıyla
diledikleri kadar servet sahibi olabilirler. www.huseyinarasli.com

• İslam, haksız kazanca karşıdır. Bu sebeple İslam başkasının malını gasp ve telef etmeyi, aldatmayı,
yolsuzluk yapmayı, rüşvet almayı, tefecilik yapmayı ve faizi yasaklamıştır.

• İslam dini, insanların iktisadi güçlerini ellerinde tutup piyasaya sürmemelerini, böylece tekel haline
gelmelerini hoş görmemiş, böyle hareket edenleri cehennem azabı ile tehdit etmiştir.

• İslam’da kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda olanların zaruri ihtiyaçlarının karşılanması


teşvik edilmiştir.

"Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.
(Bakara suresi, 3. ayet)

Din ve Sosyal Adalet

1. Yaşama ve Sağlık Hakkı: Yaşama, hakların en önemlisidir. Çünkü diğer hak ve özgürlükler


ancak yaşama hakkına sahip olmakla kullanılabilir. Dinimizde insan öldürmek en büyük
günahlardan sayılır. Bunun yanında intihar etmek de büyük günahtır. Çünkü hayat Allah'ın bize
emanetidir. İslam dini inanç farkı gözetmeksizin bütün insanların hayat hakkını koruma altına alır.
İslam dini kişinin hem beden hem de ruh sağlığı haklarına önem verir. Kişiye, kendi sağlığını
koruma sorumluluğunu yükler. Sağlıklı bir ortamda yaşamak herkesin hakkıdır. Başkalarının
sağlığını tehlikeye atacak davranışlar bireylerin sağlık hakkını ihlal etmek demektir. Dinimizde
insan sağlığını tehlikeye atacak her türlü üretim, alım-satım, çevreyi kirletmek gibi uygulamalar
günah sayılır. Bu nedenle hem kendi sağlığımıza, hem de başkalarının sağlığına zarar verecek
tutum ve davranışlardan uzak durmalıyız.
2. Eğitim Hakkı: Dinimizde eğitim doğum öncesinden başlar ve hayat boyu devam eder. Bir anne
babanın çocuklarına karşı en önemli görevleri onları eğitmeleridir. Peygamber Efendimiz anne
babanın çocuğuna bırakacağı en değerli mirasın güzel ahlak olduğunu söylemiştir. Ayrıca
Kur'an'ın ilk emrinin "Oku!" olması da dinimizde eğitime verilen önemin bir göstergesidir.

"...Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?..." (Zümer suresi, 9. ayet)

"Kadın erkek herkese ilim öğrenmek farzdır." Hz. Muhammed (s.a.v.)


"İlim Çin'de bile olsa gidiniz ve alınız." Hz. Muhammed (s.a.v.)

3. Düşünce ve İfade Özgürlüğü: Düşünce ve ifade özgürlüğü kişinin serbestçe düşünebilmesi,


düşündüklerini de sözlü veya yazılı olarak her türlü vasıtayla ifade edebilmesidir. Düşünce
özgürlüğü başka insanların da görüşlerine değer verip dinlemeyi gerekli kılar. Bu sebeple
dinimizde istişare (danışma) teşvik edilmiştir. Örneğin Peygamber Efendimiz Hendek Savaşı'nda
şehrin nasıl savunulacağı ile ilgili olarak sahabelerin görüşlerine başvurmuş, sonunda Selman-ı
Farisi'nin (r.a.) şehrin etrafına hendek kazılması fikri kabul edilmiştir. Düşünce ve ifade
özgürlüğünün olmadığı toplumlarda yeni ve özgün fikirler ortaya konamaz, gerçekler dile
getirilemez. Düşünceler dile getirilirken iyi niyetli ve saygılı olunmalı, genel ahlak kurallarına
uyulmalı, vatanın ve milletin menfaatleri göz önünde bulundurulmalıdır.

4. İnanç Özgürlüğü: İnanç özgürlüğünün kapsamı; serbestçe inanmak, inandığını uygulamak,


öğrenmek, öğretmek ve yaymak şeklindedir. İnanç özgürlüğünde kişi bir dine inanıp inanmamakta
serbesttir. Kişiye asla zorlama yapılmaz. Çünkü inanmak gönül işidir ve insan bir dine inanacaksa
özgür iradesiyle karar verip inanmalıdır. Eğer inanç konusunda zorlama yapılırsa bu durum
ikiyüzlülüğe dönüşür. Kişi baskıdan dolayı inandım der ancak kalbi inanmamış olabilir.

"Dinde zorlama yoktur. Artık hak ile batıl iyice ayrılmıştır..." (Bakara suresi, 256. ayet)
"Eğer Rabb'in dileseydi yeryüzündekilerin hepsi iman ederdi. O halde inanmaları için insanları sen
mi zorlayacaksın?" (Yunus suresi, 99. ayet)

Birleşmiş Milletler (18. madde) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde (9. madde) kişinin
inandığı dinin eğitimini ve öğretimini alması, dinini açıklaması din ve vicdan özgürlüğünün
unsurlarından biri olarak yer almıştır. www.huseyinarasli.com

5. İbadet Özgürlüğü: İbadet hakkı kişinin mensup olduğu dinin emirlerini yerine getirebilmeyi,
ibadethane açmayı ve bunları isteme haklarını kapsar.İslam dini diğer din mensuplarının ibadet
haklarına her zaman saygılı olmuştur. Tarihte bunun birçok örneği mevcuttur. Örneğin Necranlı
bir Hıristiyan heyeti Peygamber Efendimiz ile görüşmek için Medine'ye gelir. Mescitteki görüşme
esnasında heyet mensupları ibadet vakitlerinin geldiğini söyleyerek Peygamberimizden izin
isterler. Peygamberimiz de onların ibadet etmelerine müsaade eder. Müslümanlar tarih boyunca
fethettikleri topraklardaki diğer dinlerin ibadethanelerine hiç dokunmamışlar, hatta onları
korumaya özen göstermişlerdir.
6. Özel Yaşamın Gizliliği Hakkı: Özel yaşam, kişinin kendisine ait olan hayat alanıdır. Her birey
özel yaşamına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Yasal bir dayanağı olmadan hiç kimse
bir başkasının telefonlarını dinleme, mektuplarını veya e-postalarını okuma, sırlarını yayma vb
davranışlarda bulunamaz. Dinimizde başkasının özel yaşamına müdahale etmek, onun kusurlarını
araştırmak, evine izinsiz girmek, sırrını yaymak gibi hususlar yasaklanmıştır.
"...Birbirlerinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın..." (Hucurat suresi, 12. ayet)

"Evleriniz dışındaki evlere, sahipleri sizi tanımadan, selam verip izin almadan girmeyiniz. Eğer
düşünürseniz bu sizin için daha iyidir." (Nur suresi, 27. ayet)

You might also like