Professional Documents
Culture Documents
Çağdaş - Genel Yetenek (IQ) - Deneme Sınavları
Çağdaş - Genel Yetenek (IQ) - Deneme Sınavları
sayabiliriz.
İslamiyet öncesi sözlü Türk edebiyatının devamı Halk şairlerinin şiirleri ve yaşamları cönk
niteliğindedir. Anadolu’da 13. yüzyılda başlamış adı verilen defterde toplanmıştır.
günümüze kadar sürmüştür. Halk Edebiyatı, sözlü Şiirlerde başlık yoktur, şiirler nazım
edebiyatın uzantısıdır. Halkın yarattığı sözlü biçimleriyle adlandırılır.
eserlerden oluşur. Dil, biçim, konular, duyarlıklar
bakımından halk kültürüne sıkı sıkıya bağlıdır. Halk Halk Edebiyatı Dönemleri
arasında gelişen ve İslamiyet’ten önceki Türk Anonim Halk Edebiyatı
edebiyatı geleneklerinin uzantısı niteliği taşıyan Aşık Edebiyatı
sözlü bir edebiyattır. Bu edebiyatta ortaya konan Tekke Tasavvuf Edebiyatı
ürünlerde dil, biçim, konu ve duyarlıklar
bakımından halk kültürüne sıkı sıkıya bağlılık Anonim Halk Edebiyatı
görülür.
Süslü anlatımdan uzak oldukça sade bir dil
Genel Özellikleri kullanılmıştır.
Hece ölçüsü kullanılmıştır.
Şiirlerde söz sanatlarına yer verilmiştir.
Ne zaman, nerede, kim tarafından
Şiirler, dörtlüklerle oluşturulmuştur.
yaratıldığı belli olmayan, dilsel ürünlerin
Dil; yalın, açık ve akıcıdır.
tümüne birden verilen addır ortak halk
Şiir musikiden ayrılmamıştır. Şiirler müzik
edebiyatı.
eşliğinde sözlü olarak oluşturulmuştur.
Ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa geçerek
Şiir, saz şairi (ozan) ya da aşık denen
ortaklaşa kullanılmaya başlamıştır. Bu
kişilerce, “bağlama” adı verilen bir sazla
yönden ortak halk edebiyatı yazılı değil,
söylenmiştir. Söz kadar ezgi de önemlidir.
sözlü bir edebiyattır.
Şiirlerde kullanılan dil, halkın kullandığı,
Maniler, destanlar, türküler, masallar,
konuştuğu dildir. Bu nedenle sık sık
türkülü türküsüz halk hikayeleri, ninniler,
deyimlere ve güzel halk söyleyişlerine yer
ağıtlar, bilmeceler, tekerlemeler,
verilmiştir.
atasözleri, deyimler, meddah hikayeleri,
Asıl ölçü hece ölçüsü olmakla birlikte aruz
karagöz ve benzeri oyunlar. .. bu
ölçüsü de kullanılmıştır.
edebiyatın önemli ürünlerini
Yarım uyak ve cinaslı uyak yaygındır. oluşturmaktadır.
Genellikle hece ölçüsünün 7’1i, 8’1i, 11 ‘li Nazım birimi genellikle dörtlüktür.
kalıpları kullanılmıştır. Dörtlüğün bozulmasıyla oluşan nazım
Zaman zaman rediften de yararlanılmıştır. şekilleri vardır.
Şiirlerde az da olsa mecaz ve benzetmeler
kullanılmıştır. “Boy serviye, yüz aya, kaş Anonim Halk Edebiyatında Şiir
kaleme, diş inciye, yanak güle…” Dışındaki Ürünler
benzetilmiştir.
Aşk, tabiat, ayrılık, hasret, ölüm, yiğitlik, Deyim
toplum, din, zamandan şikayet sık sık
Bir kavramı, bir durumu ya çekici bir
işlenen temalardır.
anlatımla ya da özel bir yapı içinde
Halk edebiyatı daha çok şiir alanında
belirten ve çoğunun gerçek anlamlarından
gelişmiştir. Düzyazı örnekleri geri planda
ayrı bir anlamı bulunan kalıplaşmış sözcük
kalmıştır. Düzyazı türleri arasında
öbekleri ya da tümcelere “deyim” denir.
masallar, bilmeceler, tekerlemeler, halk
Kalıplaşmış sözlerdir. Bir deyimin
sözcükleri değiştirilip yerlerine -aynı
1
anlamda olsa bile- başka sözcükler Gülünç üslupla anlatır. durumları, sosyal
konulamaz ve deyimin söz dizimi çarpıklıkları, çatışmaları, çelişkileri ince bir
değiştirilemez. mizahi üslupla anlatılır.
Kısa ve özlü sözlerdir. Deyimler en az iki Bir larından olaya halk bağlı olarak
sözcükten oluşur. hikayesine anlatıldıkları benzerler. için
Deyimler genellikle mastar biçimindedir. hikayeye; güldürücü unsurlar
Çekime girdiklerinde değişirler. taşıdıklarından halk hikayesine benzerler.
Deyim, bir kavramı belirtmek için Bir tez ve karşı tez üzerine kurulur. olumlu
bulunmuş özel bir anlatım kalıbıdır; genel olumsuz tipler ve fikirler karşı karşıya
kural niteliğinde bir söz değildir. Deyimi getirilir. Fıkraların asıl özelliğini bu tezatlar
atasözünden ayıran en önemli özellik oluşturur.
budur. Fıkralarda güdülen amaç, okuyucu
Deyimlerin çoğu sözcüklerin gerçek düşündürmek ve ona ders vermektir.
anlamları dışındadır yani mecaz Başlangıç, gelişme ve sonuç bölümleri
anlamlıdır: Devede kulak, çantada keklik, vardır.
dişe dokunur… Kimi deyimler de Edebiyatımızda Nasrettin Hoca, İncili
kalıplaşmış sözden çıkan anlam, Çavuş, Bekri Mustafa ve Bektaşi tipi
sözcüklerin gerçek anlamları dışında fıkralar yaygındır.
değildir: “Çoğu gitti azı kaldı, ismi var cismi
yok…” Efsane
2
Efsaneleri konu bakımından şöyle attır. Kahramanlar genellikle dört şekilde
sınıflandırabiliriz: aşık olur:
3
Atalarımızın uzun deneyimlere dayanan olmakla birlikte eğlendiricilik özelliği öne çıkar.
yargılarını genel kural, bilgece düşünce ya Doğaçlamaya dayanan tüluat tiyatrosu örneğidir.
da öğüt olarak düsturlaştıran ve Oyunların başında ve sonunda kalıplaşmış sözler
kalıplaşmış biçimleri bulunan herkesçe vardır. Olumlu ve olumsuz tipler (iyi-kötü, bilgili-
benimsenmiş özlü sözlere atasözü denir. cahil) karşı karşıya getirilir. Sahne çok basittir.
Atasözleri Osmanlıcada “mesel” ya da Dekor hemen hemen yoktur.
“darb-ı mesel” olarak geçer. İslamiyet
öncesi Türk edebiyatında ise “sav” olarak Geleneksel Türk Halk Tiyatrosu
geçer. Örnekleri
Meddah
4
Orta Oyunu Acem: Tüccar
5
Genellikle tek bir dörtlükten oluşur. Örnek
Ağlarım çağlar gibi
Kafiye biçimi “aaxa” şeklindedir.
Derdim var dağlar gibi
İlk iki dize hazırlık dizesidir, ilk iki dizenin Ciğerden yaralıyım
asıl konuyla ilgisi yoktur. Gülerim sağlar gibi
Asıl anlatılmak istenen son iki dizede Her gelen bir gül ister
verilir. Sahipsiz bağlar gibi
6
Türküler yapıları, ezgileri ve konularına göre ayrı Vardım ki bağ ağlar bağıban ağlar
gruplara ayrılır: Sümbüller perişan güller kan ağlar
Şeyda bülbül terk edeli bu bağı
Yapılarına Göre Türküler
Bentleri mani dörtlükleriyle kurulan türküler (mani
Aşık Edebiyatı
dörtlükleriyle kurulan kavuştaksız türküler, Aşık adı verilen halk ozanlarının
kavuştakları mani biçiminde olan türküler, şiirlerinden oluşur.
kavuştakları bir dize olan türküler, kavuştakları iki
dize olan türküler, kavuştakları üç dize olan Aşık edebiyatı, din dışı konuları işleyen,
türküler, kavuştakları dört dize olan türküler), aşık adıyla anılan ve söylediğini sazıyla
bentleri beyitlerle kurulan türküler (beyitlerle çalan kişilerce oluşturulmuştur. Çalıp
kurulan kavuştaksız türküler, kavuştakları bir dize çığırma geleneğine dayanır. Şiirler,
olan türküler, kavuştakları iki dize olan türküler, “bağlama” adı verilen saz eşliğinde
kavuştakları üç dize olan türküler, kavuştakları söylenmiştir.
dört dize olan türküler) Aşık edebiyatı dönemindeki şiirler genel
Ezgilerine Göre Türküler olarak sade ve yalın bir dil kullanılarak
yazılmıştır.
Divan, bozlak, koşma, hoyrat, kayabaşı, Çukurova
Aşıkların şiirleri dinleyiciler tarafından
usulsüz türkülerdir; usullü türküler ise oyun
havalandır. “cönk” adı verilen defterlerde toplamıştır.
7
Şiirlerde genel olarak yarım Koşma
uyak ve cinaslı uyak kullanılmıştır.
Aşık edebiyatının en sevilen ve en yaygın
Şair son dörtlükte ”tapşırma” adı verilen olarak kullanılan nazım biçimidir. Sözlü
mahlas kullanmıştır. Türk edebiyatındaki koşuk nazım şeklinin
Divan şiirinde olduğu gibi aşık devamı niteliğindedir.
edebiyatında da mazmunlar kullanılmıştır. Dörtlük sayısı genelde 3-5(6) arasında
Aşık tarzı halk edebiyatı, İslamiyet öncesi değişir.
Türk edebiyat geleneğinin devamı 11 ‘li hece ölçüsüyle (6+5 ya da 4+4+3
niteliğindedir. duraklı olarak) yazılır/söylenir.
Aşıklık geleneğinde ozanlar usta-çırak Kafiye örgüleri: abab/ cccb/ dddb … ;
geleneği içinde olgunlaşırlar. aaab/ cccb/ dddb … ; xaxa/ bbbc/ ccca …
Aşığın düşünde pirlerin elinde bade içerek şeklindedir.
saz çalıp şiir söylemesi, düşte gördüğü Şair koşmanın son
sevgiliyi bulmaya çalışması yaygın bir dörtlüğünde mahlasını söyler.
efsane motifidir.
Koşmalar, ezginin niteliğine göre “Acem
Aşıklar; asker ocaklarında, köylerde, koşması, Ankara koşması, topal koşma,
kasaba ve şehirlerde yetişmiştir. kesik kerem” gibi türlere ayrılır.
Konu olarak aşk, tabiat, gurbet, ayrılık, Koşmalar konu yönünden divan
ölüm, özlem, kıskançlık, yiğitlik, toplumun edebiyatındaki gazel ve şarkıya benzer.
sorunları, insan davranışları, bunlarla ilgili
eleştiriler işlenmiştir. Türk edebiyatının tanınmış koşma
şairleri Karacaoğlan, Bayburtlu Zihni, Aşık
Birçok aşığın şiiri zamanla türkü, ağıt gibi Ömer ve Erzurumlu Emrah‘tır.
sahibi bilinmeyen halk şiiri örnekleri
arasına karışmıştır. Karşılıklı konuşma biçiminde söylenmiş
koşmalar da vardır. Dedim-dedili biçi-
Aşık edebiyatı şairleri okuma yazma minde olan bu koşmalara müracaa denilir.
bilenler ve okuma yazma bilmeyenler
olarak ikiye ayrılır: Koşmalar genellikle lirik konularda
söylenir. Aşk ve doğa konularının yanı sıra,
Kalem Şuarası : Belirli bir öğrenimden geçmiş, ayrılık, özlem, yalnızlık, gurbet, sıla, ölüm
hece ve aruz ölçüsünü kullanarak şiir yazabilen, gibi temaları işler. Atasözleriyle işlenmiş
ancak saz çalmayı bilmeyen şairlere verilen addır. öğüt veren, talihten, kaderden yakınan
Bunlar öğrenim görmüş öteki halk şairlerinden saz konularda söylenmiş koşmalar da vardır.
çalmayı bilmeyişleriyle ayrılır. Kalem şairlerinin en
tanınmışları Bayburtlu Zihni ve Çankırılı Zahmi‘dir. Koşmalar konularına göre dörde ayrılır:
8
Yiğitçe bir anlatımla söylenen, kahramanlık ve En güzel
savaş konulu şiirlerdir. Bu türün en başarılı örneklerini Karacaoğlan ve Erzurumlu
sanatçıları Köroğlu ve Dadaloğlu‘dur. Emrah vermiştir.
Taşlama Varsağı
Toplumun ve insanların eksik yönlerinin ele Varsağının en önemli özelliği ilk dörtlükte
alınarak, bunların eleştirildiği şiirlerdir. Aynı “bre”, “hey”, “behey” gibi ünlemler
konunun işlendiği şiirler Divan Edebiyatı’nda hiciv, geçmesidir.
Batı edebiyatında satir, çağdaş edebiyatta yergi
olarak adlandırılır. Bu türün en ünlüleri Seyrani ve Semaiye benzer. Uyak düzeni semaiyle
Bayburtlu Zihni‘dir. aynıdır.
9
Destanın son dörtlüğünde şair mahlasını Ruhsati
söyler.
20 yüzyıl
Konu bakımından destanlar; savaş
Âşık Veysel
destanları, yangın-deprem-salgın hastalık
destanları, eşkıya ve ünlü kişilerin Âşık Mahzuni Şerif
yaşamlarını anlatan destanlar, toplumsal
taşlama destanları, atasözleri destanları, Âşık Murat Çobaoğlu
hayvan destanları, yaş destanları olarak Âşık Şeref Taşlıova
adlandırılabilir.
Neşet Ertaş
Seyrani ve Aşık Ömer bu alanda
ünlüdür. Kayıkçı Kul Mustafa‘nın “Genç Âşık Ali İzzet
Osman Destanı” türün en önemli Âşık Murat Çobanoğlu
örneğidir.
Âşık Reyhanî
-------------------------------------------------------------
Abdurrahim Karakoç
Aşık Edebiyatının Temsilcileri
-------------------------------------------------------------------
16. yüzyıl
KÖROĞLU
Köroğlu
16.yüzyılda yaşadığı sanılan halk şairidir. Bolu
Kul Mehmet Beyi'nden babasının öcünü almak için dağa çıkıp
eşkıya olan; ama yiğitlik ve iyilikseverliğiyle halkın
Aşık Garip
gönlünde destanlaşan Köroğlu'nun kim olduğu
Aşık Kerem kesin olarak bilinmemektedir. Şiirleri arasında
yiğitçe ve coşkun bir seslenişle söylenmiş
17. yüzyıl
koçaklamalar önemli yer tutar. Aşk, doğa ve ölüm
Kayıkçı Kul Mustafa konularını dile getirdiği şiirleri de vardır.
Dadaloğlu
KAYIKÇI KUL MUSTAFA
Erzurumlu Emrah
17. yüzyılda yaşamıştır. Nerede doğduğu, nerede
Bayburtlu Zihni
öl· düğü kesin olarak bilinmemektedir. Cezayir'den
Seyrani Bağdat'a dek çeşitli yerlerde savaşmış; destanlar
10
ve ağıtlar düzmüş bir Yeniçeri ozanıdır. Şiirlerinde İçinde bulunduğu tarih ve toplum olayları
çağının önemli tarihsel olaylarını yansıtmıştır. karşısında, çevresinin duygu ve düşüncelerini
Divan şiirinin etkisinden uzak, halk zevkine bağlı, yansıtmış olması bakımından önemlidir.
doğal bir söyleyişle geniş bir üne kavuşmuştur.
DERTLİ
Şiirlerinde yer yer zorlamalar görülse de
döneminde halk beğenilerini zorlamayan yalınlığı, Bolu ile Gerede arasında Şahnalar köyünde
içtenliğiyle geniş etki bırakmış, diğer ozanları da doğmuştur. İstanbul'da, Konya'da, Mısır'da kalmış
bir ölçüde etkilemiştir. Bağdat kuşatmasında, tekrar köyüne dönmüştür. Bir süre Orta
kaleden atılan oklarla yaralanıp Dicle'ye düşerek Anadolu'da dolaşmış; İstanbul'a gitmiş, kısa süreli
boğulan kahraman bir asker olan Genç Osman için birkaç memurluk yapmış, sonra da Ankara'ya
yazdığı destan, şiirlerinin en tanınmışıdır. "Genç gitmiş, orada ölmüştür. Şiirlerinde hem aruz hem
Osman Destanı", kısa sürede bütün Anadolu'ya hece ölçüsünü kullanmıştır. Divanı vardır. Ancak,
yayılmış, büyük ün kazanmıştır. asıl ününü, hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde
göstermiştir. Gevheri, Aşık Ömer, Fuzuli gibi
AŞIK ÖMER
ozanlardan etkilenmiştir.
Konya'nın Hadim ilçesinin Gezlevi köyünde
BAYBURTLU ZİHNİ
doğmuş . olduğu yolundaki rivayettir. Düzenli bir
medrese tahsili görmediği anlaşılmakla birlikte Hem Divan hem de Halk şiiri türündeki yapıtlarıyla
devrin kültür çevreleri içinde bulunmuş, kendini tanınmıştır. Asıl adı Mehmed Emin'dir. Zihni,
yetiştirmiş ve çağdaşı aşıklara göre daha seçkin bir onun takma adıdır ve Bayburt'ta doğduğu için
yer kazanmıştır. Şiirlerinde kuvvetli bir Divan Bayburtlu Zihni olarak anılmıştır. Trabzon ve
edebiyatı etkisi görülür. Hecenin yanı sıra aruzla Erzurum medreselerinde eğitim gördükten sonra
da yazmıştır. Asıl gücü aşk şiirlerindedir. İstanbul'a gelmiştir. Gördüğü haksızlıkları
Semailerinde, içli duygularını çok güzel dile hicivleriyle ortaya koymuş, bu yüzden de hiçbir
getirmiştir. Divan edebiyatının ifade ve dil memuriyeti uzun süreli olmamıştır. Divan şiirini
özelliklerinin aşıklar arasında yayılmasına öncülük çok iyi bilen şair, Arapça ve Farsça şiirler yazmıştır.
etmiştir. Divan'ı ve çok sayıda şiiri vardır. Asıl ününü aşık tarzında, hece ölçüsüyle yazdığı
şiirleriyle sağlamıştır.
GEVHERİ
11
memleketine dönmek zorunda kalmıştır. Orada Halkın anlayacağı bir dil kullanılmakla
yoksulluk içinde ölmüştür. Dönemindeki beraber Arapça ve Farsça sözcüklere yer
aksaklıkları ele almış, değersiz yöneticileri ve ham verilmiştir.
sofuları yerden yere vurduğu taşlamalarıyla
Şiirlerde hem hece ölçüsü hem aruz
tanınmıştır. Aruzla da yazmakla beraber, gerçek
ölçüsü kullanılmıştır.
kişiliği hece ile yazdığı koşma, nefes, destan,
semai, devriye tarzındaki şiirlerinde görülür. Halk Nazım birimi dörtlüktür; ama gazel
şiirimize, hicivle mizah karışımı değerli örnekler biçiminde yazılan ilahiler de vardır.
kazandırmıştır.
Allah aşkı ve Allah’ın görüntüsü olarak
ERZURUMLU.EMRAH kabul edilen insan sevgisi konu edilmiştir.
Halk edebiyatının 19. yüzyıldaki önemli İlahi, nefes, deme şathiye, devriye, nutuk
temsıicilerinden biridir. Erzurum'da medrese gibi nazım türleri vardır.
eğitimi almış, ömrü, nün büyük bir bölümünü
seyahatle geçirmiştir. İyi bir tahsil gördüğü, Efsaneler, evliya menkıbeleri, tezkireler
şiirlerinde kullandığı dil ve sanatlı söyleyişten düzyazı türündeki eserlerdir.
anlaşılmaktadır. Başta Fuzuli olmak üzere Baki ve Genellikle sade bir dil kullanılmıştır.
Nedim'den etkilenmiş, hem Divan hem de Halk
şiiri tarzında eserler vermiştir. Halk şiiri geleneğine Tasavvuf hareketi edebiyatımızda
bağlı olarak yazdığı eserleri sanat yönünden daha Türkistan’da Ahmet Yesevi ile başlamıştır.
başarılıdır. Pek çok şiiri türkü ve şarkı formuna Nazım birimi genellikle dörtlüktür.
sokularak okunmuştur. Şiirleri "Divan-ı Emrah"
adıyla yayımlanmıştır. Şiirlerin çoğu ezgilidir.
12
Tekke Tasavvuf Edebiyatı Nazım Nefeslerde, kalenderâne ve alaycı bir
üslup dikkati çeker.
Biçimleri
Bektaşîler bu şiirlere, Cenab-ı Hakk’ın
İlahi ilhamı ile söylendiğine inandıkları için
Genelde Allah’ı övmek ya da yalvarıp dua “nefes” adını vermişlerdir.
etmek için yazılan fakat başka dini konular Nefeslerin büyük bir kısmında insandan,
da işleyen şiir türüdür. insanın özelliklerinden, yeryüzündeki
Kendine ait özel bir ezgisi vardır. varlıklar içinde en yüce mahlûk oluşundan,
yani ilâhî bir yanı bulunuşundan
Çoğunlukla hece ölçüsünün 7’li, 8’li ve bahsedilirmiş.
11’li kalıplarıyla yazılır. Bazen aruz vezni
de kullanılmıştır. Şathiye
Yunus Emre, Kaygusuz Abdal ve Hacı Şath kelimesi Türkçe’de bir duygu veya
Bayram Veli, ilâhî türünü en iyi kullanan düşünceyi iğneleyeci ve alaylı bir şekilde
Dinî-Tasavvufî Halk şairleri arasında dile getirmek demektir.
gösterilmektedir.
Şathiyelerin tasavvufi konuları işleyenleri
Dörtlüklerle yazılır. Dörtlük sayısı 3 ile 7 “şathiyat-ı sûfiyâne” adını alır.
arasında değişir.
Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi
İlahiler tarikatlara göre farklı isimler alır: şairlerinde rastlanır.
Mevleviler’de âyin, Bektaşilerde nefes,
Şathiyeler, tasavvuf akımına mensup
Aleviler’de deme, Gülşeniler’de tapuğ,
şairlerce söylenmiş ya da yazılmış,
Halvetiler’de durak, öteki tarikatlar
tasavvufi inançları anlatan, anlaşılması
da cumhur gibi.
yorumlanmasına bağlı olan şiirlerdir.
Nefes Bu edebiyatın dili, genel olarak halk
Bektaşi şairlerin söyledikleri tasavvufi edebiyatının diline yakınsa da, onda orta
şiirlere denir. seviyedeki halkın kolaylıkla
kullanageldikleri Arapça-Farsça kelimelere
Genellikle tasavvuftaki Vahdet·i Vücut de rastlanır.
düşüncesi anlatılır.
Tekke edebiyatı mamullerinde bir yandan
Bunun yanında Hz. Muhammed (sav) ve Divan edebiyatının, diğer yandan da Âşık
Hz. Ali için övgüler de söylenir. edebiyatının özellikleri görülür.
Hecenin 7’li, 8’li ve 11’li ölçüsüyle yazılır. Genelde hece ölçüsü kullanılarak
Fakat aruz vezniyle de yazılanlar vardır. yazılmıştır.
Nazım birimi dörtlüktür. Dörtlük sayısı 3 Kafiye şeması bakımından koşma ile
ila 8 arasında değişir. aynıdır.
Nefesin kafiye düzeni koşmanınki gibidir. Allah ile alay eder gibi yazılmış şathiyeler
Duygu ve düşünceleri nükteli bir şekilde küfür sayılmıştır.
ve zarafet ölçüleri içinde söylemek nefesin Şathiye çok derin tasavvufi konular işleyen
en belirgin özelliğidir. felsefi şiirlerdir. Kaygusuz Abdal şathiye
türünde şiir yazan şairlerimizdendir.
13
Nutuk
NOT ! Pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren
Zahire göre, İslam’a ters düşmeyen dervişlere öğüt vermek, çeşitli konularda
şathiyeler yazmakta bir beis yoktur. Ancak, bilgilendirmek ve tarikat derecelerini ve
bunları anlamak da zor olduğu için dine tarikat adabını öğretmek için söyledikleri
pek de hizmet etmedikleri ortadadır. Boş şiirlerdir.
yere kürek çekmenin, zamanı israf etmenin Daha çok Bektaşilerde görülür.
alemi yoktur. Genellikle hece ölçüsü ile ve dörtlüklerle
söylenir.
Bazen şairin içinde bulunduğu devirde Didaktik bir özellik taşır.
açıkça söyleyemediği bazı şeyleri
şathiyelerle seslendirmesi de söz Önemli Tasavvufi Terimler
konusudur. Yunus Emre’nin yazdığı bir
şathiyenin sonunda söylediği şu sözler de Aşk : Tasavvufun özünü “Ben gizli bir hazine idim.
bunu göstermektedir. Bilinmeyi istedim alemi yarattım.” kutsi hadisine
dayanır. Bu hadisin içeriğinde aşk vardır. “Vahdet-i
vücut” felsefesi de Allah’ı bilmeyi aşk yoluyla
“Yunus bir söz söylemiş gerçekleştirmek ister. Allah aşkı “hakiki aşk”tır.
Allah aşkı dışındaki aşka mecazi (beşeri) aşk denir.
Hiçbir söze benzemez Aşık : Seven. Allah aşkıyla yanan kişi, derviş, mürit.
Çile : Eziyet, sıkıntı. Tasavvufta nefsi
Münafıklar elinden
olgunlaştırmak için çekilen sıkıntılar.
Örter mâna yüzünü” Fena : “Yok olma” anlamında kullanılır. Beka
sözcüğünün karşıtıdır. Fani gelip geçici, kalıcı
olmayan, ölümlü, ölücü anlamlarında kullanılır.
Fenafillah : “Ölmeden önce ölmek” demektir.
Devriye
Tasavvuf inancına göre, evrende Allah’ın
Devir kuramını anlatan şiirlere denir. vücudundan başka gerçek anlamda vücut yoktur.
Devir kuramı Hz. Muhammed'in (sav) "Ben İnsan ise Allah’ın aşkıyla her şeyden geçerek her
nebi iken Adem su ile çamur arasındaydı." şeyi unutarak bütün varlığını yok edip kendisinden
hadisi ile ilgilidir. Mutasawıflara göre koptuğu Allah’a dönecektir. İşte bu dönüşe, insan
vücut halindeki. Hz. Muhammed (sav), nefsinin mutlak varlık olan Allah’ın vücuduna
yeryüzüne sonradan gelmiştir. Halbuki ruh karışışına fenafillah denir.
halindeki Hz. Muhammed (sav) ezelden İnsan-ı kamil : Nefsini yenerek olgunlaşmış kişi.
beri vardı. Vakti gelen ruh maddi aleme Kadeh, kase, cam : Aşığın kalbi.
iner. Önce cansız varlıklara, sonra Kesret : Çokluk, bolluk. Tasavvufta vahdetin
bitkilere, hayvana, insana en sonra da zıddıdır. Allah dışındaki her şeydir.
insan-ı kamile geçer. Oradan da Allah'a Saki : Kadeh sunan, içki veren. İlahi aşkı sunan
döner. Bu inişi ve çıkışı anlatan şiirlere mürit, şeyh.
devriye denir. Sarhoş : Allah aşkıyla kendinden geçen kişi.
Devriyeler; koşma, destan, nefes, ilahi Şarap : Allah aşkı.
biçiminde yazılabilir. Masiva : Allah’tan başka her şeye denir.
Türk şairleri içinde en güzel devriyyeler; Maşuk : Sevgili, sevilen. Tasavvufta sevgili
Şîrî, Niyazî-i Mısrî, Sun'ullah Gaybî, Allah’tır.
Abdülahad Nûrî ve Üsküdarlı Haşim Baba Meclis : Oturulacak, toplanılacak yer. Tekke
gibi yaşadığımız çağın Bektaşîlerinin teşkil cemaati.
ettiği bir grup şair tarafından yazılmıştır. Meyhane : Tekke, dergah.
14
Mürit : Bir şeyhe bağlı olan kişi. Allah’a ulaşmaya 16. yüzyıl
çalışan kişi.
Pir Sultan Abdal
Mürşit : Müritlere yol gösteren kişi, tarikat piri,
şeyh. 17. yüzyıl
Tekke, dergah : Tarikat mensuplarının topluca
ibadet ve törenlerini yaptıkları yere denir. Niyaz-ı Mısrî
Vahdet-i vücut : Birlik, Allah’ın birliği. Kesretin Sinân-ı Ümmî
zıddı. Bütün varlıklar Allah’ın esma ve sıfatlarından
ibarettir. Bütün varlıklarda çeşitli şekillerde ortaya Hüdâi
çıkan O’dur. Her şey O’nun varlığına ve birliğine 18. yüzyıl
delalet eder. O olamadan hiçbir şey olmaz.
Sezai
Dini Tasavvufi Türk Edebiyatında
19. yüzyıl
Konularına Göre Edebi Türler
Kuddusi
Allah Hakkında Yazılan Türler: tevhit, ilahi,
münacat Turâbi
Peygamberler Hakkında Yazılan Türler: naat,
-------------------------------------------------------------------
elifname, gevhername, dolapname, hicretname,
mevlit, hilye, methiye … HACI BEKTAŞ VELİ
Din ve Tasavvuf Yolunun Büyükleri Hakkında
Hacı Bektaş Veli 13. yüzyılda yaşamış ünlü bir Türk
Yazılan Türler: menakıpname, velayetname
mutasavvıfıdır. Bektaşiliğin kurucusudur.
Dini ve Tasavvufi Düşüncelerle İlgili Türler:
Türkistan'ın Nişabur şehrinde dünyaya gelmiş,
vücudname, nasihatname, ibretname,
birçok mutasavvıftan ders alarak iyi bir eğitim
fütüvvetname, gazavatname, kıyafetname, nutuk,
görmüştür. Türkistan'ın büyük şeyhi Ahmet
hikmet, şathiye…
Yesevi'nin işaretiyle Anadolu'ya gelmiştir.
------------------------------------------------------------------- Kırşehir'e yerleşmiş ve pek çok derviş
yetiştirmiştir.
Tekke Tasavvuf Edebiyatı Temsilcileri
12. yüzyıl
15
yüzyıllar boyu yaşattığı gür duygu ırmaklarını Kaygusuz Sultan diye adlandırılmıştır. Hece
Anadolu insanının ölümsüz diliyle duru bir biçimde ölçüsünün yanında aruz ölçüsünü de kullanmıştır.
şiirleştirir. Onda Allah inancı ve insan sevgisi Çoğu şiirinde, benimsediği tasavvuf ve Bektaşilik
sonsuzdur. Şiir dili oldukça güzel, temiz ve içtenlik ilkelerini, özgür bir düşünce içinde, softa görüşle
taşıyan bir halk Türkçesidir. İnsan, Allah, ölüm, alay edercesine savunmuştur. İnançladan
varlık, yokluk kavramlarını tasavvuf anlayışında teklifsizce, alaylı bir dille söz eder gibi yazdığı
eriterek, halka ve hayata bağlı kalarak yazdığı şathiyeleriyle tanınmıştır.
ilahilerinin toplandığı “Divan”ı Tasavvuf
edebiyatımızın en güzel örneğidir. Halk dilini
özentisiz, coşkun bir lirizmle kullanır. Şiirlerinde Eserleri
hem aruz hem de hece ölçüsü kullanmıştır. Şiirleri
insana ait duyguları işlemesi yönüyle evrenseldir. Şiir: Divan, Gülistan, Gevhername
İlahileri yüzyıllarca, insanlar tarafından Düzyazı: Budalaname, Kitab-ı Miglate,
ezberlenmiş ve söylenegelmiştir. Vücutname
16
Eserleri
Mevaid'ül İrfan, Risaletü't Tevhid, Şerh-i
Esma-i Hüsna, Sure-i Yusuf Tefsiri, Şerh-i
Nutk-ı Yunus Emre, Tahıir-name, Fatiha
Tefsiri, Sure-i Nur Tefsiri: Dini-tasawufi
Eserleri
Divan (İlahiname)
Marifetname: Yaşadığı dönemin bütün
bilgilerini kapsayan, ansiklopedik özellikte bir
yapıttır.
17