Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 35

ÇALIŞMA EKONOMİSİ

VE ENDÜSTRİYEL
İLİŞKİLER
6. ÜNİTE
Sendikal Hareket

M. Ubeyd Korbey
İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ
Sendikal Hareket ve
Ekonomik Nitelikleri
Sendikal Hareket Söz konusu
olduğunda; ülkeler arasında
ekonomik büyüme sürecindeki
farklılıklar üzerinde meydana
getirdiği etkiler nedeniyle
sendikal hareketler hakkında çok
az şey bilinmektedir. Ayrıca,
sendikaların ülke ekonomisini
nasıl etkilediği konusunda da hala
bir konsensüs (görüş birliği)
sağlanamamıştır. Biz Dersimizin
bu bölümünde Sendikal Hareketi
başlangıcından günümüze
tanıyacağız.
Sendikal Hareket ve
Ekonomik Nitelikleri
Bir Örnek: Sendikal hareketlerin iktisadi büyüme üzerindeki etkileri,
(İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı) OECD 33 ülkesinde veri analizleri
kullanılarak araştırılmış, analiz sonuçları, sendikal hareketler ile iktisadi
büyüme arasında hem eş bütünleşme ve hem de nedensellik ilişkisi
olduğunu göstermiştir. İlaveten, sendikal hareketlerde meydana gelen
bir artışın ekonomik büyüme sürecini negatif yönlü etkileyeceği de
tespit edilmiştir. Bu ve benzeri
tespitlerle birlikte Çalışma
Ekonomisi yönünden
inceleyeceğiz.
Sendikal Hareketin Doğuşundan Ekonomik Etkisine
Dünyada sendikaların doğuşu, 1. Sanayi Devriminde
buharlı makinelerin kitlesel üretimde kullanılmasıyla
başladı. 18. Yüzyılın ortalardan itibaren İngiltere'de,
SENDİKAL Fransa'da ve Almanya'da işçilerin son derece kötü
HAREKET çalışma koşullarını iyileştirmek amacıyla dayanışma
dernekleri, yardımlaşma sandıkları kurması şeklinde
başlar. Çünkü o günlerde işçileri yaşama ve çalışma
koşulları çok ağırdı.
Sendikalar, Ekonomiden Çok Ağır Koşullara Karşı idi
Günlük çalışma süresi 18 saate kadar çıkabiliyor, işten
çıkarmalara karşı hiçbir güvence bulunmuyor, kadın ve
çocuklar zor koşullarda çalıştırılıyor, iş kazaları ve meslek
SENDİKA hastalıklarına karşı hiçbir önlem alınmıyor, ücretler
L ancak günlük yaşamı sürdürülecek düzeyde ödeniyor,
HAREKE kimi zaman da ücret ödemelerinden kaçınıyordu. Bunun
T yanında on binlerce işçi birçok fabrika çevresinde ilkel
barakalarda iç içe ve sağlıksız koşullarda yaşamlarını
sürdürmüyor, adeta tüketiyorlardı. (40'lı yaşlarda ölüm.)
Sendikalaşma Önce Ülkelerde Yasaklandı
Ülkeler işçilerin örgütlenmesine karşı önlemler
geliştirilmeye başlandı. 1791'de Fransa'da 1799'da
İngiltere'de işçilerin örgüt kurmalarının engelleyen
SENDİKAL yasalar oluşturuldu. Ancak uzun mücadeleler sonucu bu
HAREKET yasaklar kaldırılabildi. 1824’de İngiltere'de, 1884’de
Fransa'da sendika örgütlenme yasal olarak tanındı.
Sendikal örgütlenme, sorunların giderildiği anlamını
taşımıyordu. Yine insanlar uzun çalışma sürelerinde
çalıştırılıyor, düşük ücret alıyor, iş kazalarında kırılıyor,
hiçbir güvenceye sahip olmadan ölesiye çalışıyordu.
Sendikal Hareketin İşçilerin Bilinç Düzeyine Etkisi
İlkel yaşama karşı çalışma ve yaşam koşullarını daha
iyileştirmek ve haksızlıklara karşı ortak hareket ederek
direnmek üzere işçiler 1800'lü yılların ortalarından
SENDİKAL itibaren kendiliğinden örgütlenmeye başladılar. Artık
HAREKET sayıları milyonlara varan işçiler, kendi sınıf bilincine
farkına varmaya başlamıştı. İyileştirme çözüm yolu
ararken, işverenleri zorlamanın gerekli olduğunu
kavramı olgusu gelişti.
Sendikal Hareketin Hak Aramada İşvereni Zorlaması
İşçiler üretimin en önemli unsurunun kendilerinin
olduğunu gördüler. İşte bu aşamada işçiler, GREV denen
eylem biçimini fark ettiler. İnsanca yaşama koşullarına
SENDİKAL kavuşmak için, topluca işi durdurarak işverenlere,
HAREKET istemlerini kabul ettirmeye zorlamak için olarak GREV’i
etkili bir savunma gücü olarak kullanmaya başladılar.
Sendikal Hareketin Kanlı Üç Yüz Yıllık Mücadelesi
19. Yüzyılda tüm bu kötü çalışma ve yaşama koşullarına
karşı büyük işçi direnişleri yaşandı. Bu eylemler
sendikaları örgütlerken aynı zamanda da geliştirdiler. Bu
SENDİKAL süreçte işçilerin binlercesi öldürüldü, kırıldı ve yaralandı.
20. Yüzyılın başında itibaren kapitalist Amerika Birleşik
HAREKET
Devletlerinden ve Avrupa ülkelerinde sendikalar daha
büyük güç oldular; kıtaları sarsan etkin eylemlerle
birçok kazanımı yaşama geçirdiler.
Sendikal Hareket / Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)
1914 yılında başlayan ve 1918 yılında sona eren Birinci
Dünya Savaşı sonrasında Avrupa sendikalarının istemleri
sonucu 1919 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)
SENDİKAL kuruldu. Günümüzde Birleşmiş Milletler Ajansı olarak
faaliyetini sürdüren, 187 üye devletin hükümetlerini,
HAREKET
işverenlerini ve işçilerini bir araya getiriyor, işgücü
standartlarını belirlemek, politikalar geliştirmek ve tüm
kadınlar ve erkekler için insana yakışır işi teşvik eden
programlar tasarlama Misyonu içindedir
İlk "İşçi Hakları Bildirgesi"
Sendikaların çabaları sonucu benimsenen.
Bu Bildirgenin temel ilkeleri şunlardır:
• Emeğin bir meta gibi değerlendirilmesi,
• Sendikal örgütlenme hakkının sağlanması,
• Yeterli bir yaşam düzeyini koruyabilmek için
elverişli ücret ödenmesi,
• Günlük 8, haftalık 48 saat çalışma süresi,
• Haftada en az 24 saat dinlenme süresi,
• Ülkede tüm işçilere eşit davranılması,
• İşçilerin korumayı amaçlayan yasa
hükümlerinin uygulamasını sağlayacak
denetim sisteminin kurulması.
Çalışma yaşamını ilgilendiren konularda
evrensel özleşmelerin oluşturulması başlatıldı.
ILO’nun Küresel Kapsamda
Emeğe, Sendikal Harekete Desteği
1929 Ekonomik Krizi, Faşist İktidarlar ve İkinci Dünya Savaşı, Sendikal
Hareketin olumsuz etkilendiği bir dönem olmuştur. Savaşın sonlarına
doğru ABD Filadelfiya'da toplanan Uluslar Arası Çalışma Örgütü (ILO),
tarihsel bildirgelerinden biri olarak tanınan ve ILO'nun amaç ve
hedeflerinin belirlediği "Filadelfiya Bildirgesi"ni 1944 yılında yayınladı.
ILO’nun Küresel Kapsamda
Emeğe, Sendikal Harekete Desteği
ILO 1944 bildirgesinde şu temel noktalar vurgulandı:
1. Emek bir mal değildir.
2. Dernek / Sendika kurma ve ifade özgürlüğü vazgeçilmez şarttır;
3. Yoksulluk, herkesin refahına yönelik bir tehlike oluşturur;
4. İhtiyaca / yokluk ve yoksulluğa karşı savaş, her ulusun kendi ülkesi
içerisinde tükenmez bir güçle ve kamu yararının sağlanması
amacıyla işçi ve işveren temsilcilerinin Hükümet temsilcileri ile eşit
şartları içinde katılımlarıyla yapacakları serbest tartışmalara ve
alacakları demokratik kararlara hakim olarak sürekli ve ortak bir
uluslararası gayretle yürütülecektir.
5. Irk, inanç ve cinsiyetleri ne olursa olsun bütün insanlara, maddi
ilerlemelerini ve manevi gelişmelerini, hür ve haysiyetli bir şekilde,
ekonomik güvence altında ve eşit şartlarda sürdürmek hakkına
sahiptirler.
EKONOMİK NİTELİKLERİ İLE
SENDİKAL HAREKET
İşçileri, işverenin kötü yönetiminden kurtarmak amacıyla kurulan
sendikalardan; çağımızda istidam sorununa çözümden, ülke ekonomik
kalkınmasına, demokrasinin gelişmesine, sosyal barışın sağlanmasına
kadar bir çok sorumluluk üstlenmeye başlamışlardır. Dersimizin bu
kısmında İstihdam ve ekonomik kalkınma etkileri yönünden, Sendikal
Hareketin pozitif veya negatif etkilerinden örnekleri izleyeceğiz:
Ekonomiye Pozitif ve Negatif Etkileri ile Sendika
Sendikal hareketlerin sahip oldukları güce bağlı olarak
makroekonomik yapı üzerinde bazı pozitif yönlü etkiler
ortaya çıkarabilir. Yüksek toplu sözleşme gücü olan bir
EKONOMİK sendika bu ölçüde işsizlik oranlarını düşürebilir, refah
NİTELİKLERİ seviyesini artırabilir ve dengeli büyüme oranlarının
İLE yakalanmasını sağlayabilir. Bu sürecin gerçekleşebilmesi
SENDİKAL için ilgili sendikal hareketin ücret odaklı olmaktan ziyade
HAREKET istihdam odaklı olması büyük bir önem arz etmektedir.
Ekonomiye Pozitif ve Negatif Etkileri ile Sendika
Bununla birlikte, sadece yüksek ücret bazlı bir
ARTILARI sendikalaşmanın hem sosyal refah ve hem de büyüme
dinamikleri üzerinde negatif yönlü baskılar oluşturacağı
EKONOMİK da dikkate alınmalıdır. Toplu pazarlıklar sonucunda elde
NİTELİKLERİ edilen göreceli yüksek ücretlerin işçi sınıfı için mal ve
İLE hizmetlere olan talebi arttırmasıdır. Talebin yükselmesi
SENDİKAL bir taraftan üretilen mal ve hizmet miktarları ile
HAREKET bunların çeşitliliğini artırmakta, diğer taraftan da fiyatlar
genel seviyesinin yükselmesine neden olmaktadır.
Ekonomiye Pozitif ve Negatif Etkileri ile Sendika
Talep enflasyonu ile başlayan bu süreç; üreticilerin ilgili
EKSİLERİ ürünleri üretebilmeleri için daha fazla kaynağa
yönelmelerine, kaynak talebinin artmasına, dağılımında
EKONOMİK etkinliğinin bozulmasına, kaynak fiyatlarının
NİTELİKLERİ yükselmesine ve dolayısıyla da maliyet enflasyonunun
İLE oluşmasına kadar bir etki ile devam etmektedir. İç
SENDİKAL piyasada yaşanan enflasyonist eğilimler dış piyasalarda
HAREKET rekabet gücünün düşmesine yola açabilir.
Ekonomiye Pozitif ve Negatif Etkileri ile Sendika
Dış piyasalarda sahip olunan pazar paylarının
kaybedilmesine, ihracat azalmasına buna bağlı olarak da
cari işlemler bilançosunda açık yönünde baskıların
EKONOM ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ülke riskinin
İK artmasına yol açan bu durum, iç piyasada faiz
NİTELİKL oranlarının yükselmesine, yatırım hacminin
ERİ daralmasına, sermaye birikiminin azalmasına, üretim
İLE kapasitesinin ve böylece de büyüme sürecinin
SENDİKA daralmasına sebebiyet vermektedir. Dolayısıyla, bu
L yönüyle sendikanın negatif etkiye olduğu sebep ortaya
HAREKE çıkar.
T
Ekonomiye Pozitif ve Negatif Etkileri ile Sendika
Sendikal hareketlerin bir diğer pozitif yönlü etkisi, sahip
olunan işin yapısını ve çalışma koşullarını iyileştirerek
işgücünün motivasyon düzeyini artırmasıdır. Hem ücret
EKONOM ve hem de ücret dışı yararların işgücüne kazandırılması,
İK iş garantisinin sağlanması ve işgücü üzerinde haksız
NİTELİKL rekabete yol açabilecek unsurların ortadan kaldırılması
ERİ sendikal yapısının sağlayacağı potansiyel avantajları
İLE ortaya çıkarmakta ve işgücünün moral düzeyini artırarak
SENDİKA verimliliğe ilave bir destek kazandırmaktadır.
L
HAREKE
T
Ekonomiye Pozitif ve Negatif Etkileri ile Sendika
Artan verimlilik düzeyi, firma bazlı olarak yönetim
kademesinde motive edici etki yaratmakta ve bu etki
yöneticilerin üretim standartlarını verimli hale getirip,
EKONOM sahip olunan kaynakların atıl kalmasının önüne geçilir.
İK Bu durum, belli bir girdi miktarı ile daha fazla çıktı
NİTELİKL üretilmesine ve kapasite genişlemesini ileri ve geri
ERİ bağlantı kanalları yoluyla tüm endüstriye yaymaktadır.
İLE Endüstriyel genişleme makro anlamda hasıla artışıyla
SENDİKA sonuçlanıp, ekonomik büyüme süreci hızlanmaktadır.
L
HAREKE
T
EKONOMİK NİTELİKLERİ İLE
SENDİKAL HAREKET
Verdiğimiz örneklerde de görüldüğü
gibi; Ülkeler arasında ekonomik
büyüme sürecindeki farklılıklar
üzerinden meydana getirdiği etkiler
nedeniyle sendikal hareketler
hakkında çok az şey bilinmektedir.
Bu amaçla, sendikal hareketlerin
iktisadi büyüme üzerindeki etkileri
33 OECD ülkesinde belli bir dönem
için panel veri analizleri kullanılarak
geniş çaplı araştırılma
gerçekleştirilmiştir. Önce, dersimizin
başında kısaca değindiğimiz OECD’i
bir kez daha hatırlayalım:
EKONOMİK NİTELİKLERİ İLE SENDİKAL HAREKET’e

Yönelik OECD Ülkeleri Araştırması


(İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı) OECD’nin 36 Üye Ülkesi:
A.B.D., Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti,
Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere,
İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya,
Kanada, Kore, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan,
Meksika, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovak, Slovenya, Şili,
Türkiye, Yeni Zelanda, Yunanistan.
(36 ülkeden 33’ünde
Araştırma gerçekleştirildi.)
SONUÇ
OECD üyesi olan 33 ülkede 1970– 2011 dönemi için
sendikal hareketler ve ekonomik büyüme arasında bir
SENDİKLARI ilişki olup olmadığı, eğer varsa bu ilişkinin pozitif mi
N yoksa negatif mi olduğu araştırılmasının neticeleri.
ARTILAR «Sendikal Hareketlerin İki Yüzü» araştırması: OECD
I Ülkelerinde Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkilerinin
EKSİLER Analizi soncu, sendikal hareketlerden milli hasılaya
doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi elde edilmiştir.
İ
İLE
EKONO

ÜZERİN
E
ETKİSİNİ
N
OECD ülkeleri için sendikal hareketlerin ekonomik
büyüme süreci üzerinde negatif yönlü etkiler ortaya
çıkardığını göstermiştir. Söz konusu bu sonuç, istihdam
SENDİKLARI odaklı olmaktan ziyade ücret odaklı olan sendikal
N hareketlerin maliyet dezavantajı yaratmak suretiyle
ARTILAR büyüme sürecini engellediğini göstermektedir. Bu bir
I taraftan iç piyasada maliyet enflasyonuyla fiyatlar genel
EKSİLER düzeyinin yükselmesine, tasarruf hacminin azalmasına,
sermaye birikiminin ve yatırım kapasitesinin düşmesine,
İ
işsizlik oranlarının artmasına neden olabiliyordu.
İLE
EKONO

ÜZERİN
E
ETKİSİNİ
N
Özel sektörün ödeyeceği vergi oranlarının yükselmesine,
Ar-Ge harcamalarının azalmasına, verimlilik düzeyinin
düşmesine ve iç piyasa istikrarın bozulmasına neden
SENDİKLARI olmaktadır. Diğer taraftan da dış piyasalarda rekabet
N gücünün azalmasına bağlı olarak pazar payını olumsuz
ARTILAR etkilemekte, ihracat kapasitesini daraltmakta, ithalat
I seviyesini artırmakta, ticaret bilançosunu bozmakta, faiz
EKSİLER oranlarını yükseltmekte ve ülke riskini artırarak finansal
piyasa derinliğini ortadan kaldırmaktadır.
İ
İLE
EKONO

ÜZERİN
E
ETKİSİNİ
N
Ekonomik büyüme sürecinin sekteye uğramasıyla
sonuçlanan bu süreç ise, toplumsal refahı topyekûn
azaltmaktadır. Dolayısıyla; istihdam artışına katkı
SENDİKLARI sağlayacak politika hedeflerini benimseyen, kamu
N sektörü üzerinde baskı yaratmayan, devlet gözetiminde
ARTILAR bir iktisadi yapılanmadan ziyade özel sektörün hâkim
I olduğu bir ekonomik sistemi benimseyen sendika artı
sağlar.
EKSİLER
İ
İLE
EKONO

ÜZERİN
E
ETKİSİNİ
N
Buna bağlı olarak da özel kesimin etkin işleyişine destek
olan, verimlilik düzeyini artırmayı hedefleyen ve bu
doğrultuda çalışanlarını, kalkınmayla bilgilendirerek
SENDİKLARI
eğiten sendikal hareketlerin ekonomi için pozitif yönlü
N
katkılar sağlayacağını, aksi takdirde ortaya çıkan maliyet
ARTILAR dezavantajları nedeniyle ekonomik büyüme sürecinin
I sekteye uğrayacağını söylemek mümkündür.
EKSİLER İfadeleri ile araştırma sonucu tamamlanmaktadır.
İ
İLE
EKONO

ÜZERİN
E
ETKİSİNİ
N
SONUÇ
Sendikal Hareketin Tarihsel Sorumluluğu
Kapsamında Üç Temel Fonksiyonu
Sanayileşme ile birlikte toplumsal yapı içerisinde güçlü bir sosyal
taraf olarak kendini kabul ettiren sendikal hareketin tarihsel
sorumluluğu üç temel fonksiyon içermektedir.
1-Ekonomik fonksiyonu 2-Demokratik temsil
fonksiyonu

3-Sosyal fonksiyonu
Sendikal Hareketin Tarihsel Sorumluluğu
Kapsamında Üç Temel Fonksiyonu
Bu sayılan fonksiyonlar hiç şüphesiz
karşılıklı etkileşim içerisinde bir bütün
oluşturmakta ve sendikal hareketin,
demokratik toplumun güçlü bir sosyal
tarafı olduğunu vurgular.
Kısaca; Ekonomik Fonksiyon işyeri, işkolu ve
ulusal düzeyde yaratılan ekonomik değerin
toplu pazarlık sürecinde adalet ve eşitlik
anlayışı içerisinde paylaşılmasını, işyeri
düzeyinde çalışma şartları ve işgücünün
sosyal risklerinin kontrol altına alınmasını,
sosyal risklerin olası sonuçlarının
yönetilmesini ve sosyal dışlanma ve fakirlik
ile mücadeleyi ifade etmektedir.
Sendikal Hareketin
Önlenemeyen Değişim Süreci
Son yirmi yılı aşan dönem değerlendirildiğinde, sendikal hareketin
gücünü ve etkinliğini önemli derecede olumsuz etkileyen ekonomik,
sosyal ve siyasal değişim sürecinden gözlenmektedir. Bu değişim,
sanayileşme ile birlikte toplumsal yapı içerisinde güçlü bir sosyal taraf
olarak kendini kabul ettiren sendikal hareketin temelleri ekonomik,
demokratik temsil ve sosyal fonksiyonlarını da olumsuz etkilemiştir.
Sendikal Hareketin
Önlenemeyen Değişim Süreci
Sendikal hareketi olumsuz yönde
etkileyen ekonomik, sosyal ve
siyasal nitelikli değişim süreci
çok boyutludur. Ayrıca değişim
sürecinin nedenlerinin karşılıklı
etkileşim içerisinde farklı
ekonomik, sosyal, kültürel ve
siyasal yapılarda farklı sonuçlar
ortaya koyması, nedenler üzerine
bir değerlendirme yapmayı
güçleştirdiği gibi, sonuçlar
üzerine de düşünerek, yeni
stratejiler geliştirmeyi
zorlaştırdığı çok açıktır.
Sendikal Hareketin
Önlenemeyen Değişim Süreci
Ancak tüm bu güçlüğe rağmen
bilimsel çalışmalarda ortaya koyulan
görüşler, işçi sendikacılığının gücünü
ve etkinliğini olumsuz yönde etkileyen
değişim sürecinin nedenlerini
belirginleştirmiştir. Bu nedenler
arasında, üzerinde çok fazla tartışılmış
olan küreselleşme süreciyle birlikte
yoğunlaşan uluslararası rekabet,
çokuluslu şirketler kanalıyla
uluslararası nitelik kazanan alternatifli
üretim zinciri ve sermayenin
uluslararası nitelik kazanarak artan
akışkanlığı öncelikle sayılabilir.
21. YÜZ YILDA TÜRKİYE’DE
SENDİKAL HAREKETİN BOYUTU
Türkiye, küçük işletmelerin ağırlıkta
olduğu bir ekonomik yapıya sahiptir.
İşletme dünyasının yaklaşık yüzde
95’i 1-9 kişinin çalıştığı küçük
işletmelerden oluşmaktadır. Küçük
ve orta büyüklükteki işletmelerin
toplam istihdam içindeki payı yüzde
78’dir. Resmi rakamlara göre
Türkiye'de sendikalaşabilen işçilerin
oranı %13,9 TÜİK (Türkiye İstatistik
Kurumu) Kamu emekçileri hariç
Türkiye'deki 16 milyon 254 bin
işçiden sadece 1 milyon 859 bini
sendikalı.
21. YÜZ YILDA TÜRKİYE’DE
SENDİKAL HAREKETİN BOYUTU
2013-2019 yılları arasında, toplam sendikalı işçi sayısı 1 milyondan 1,8
milyona çıkmış durumda. Araştırma bunun temel nedeninin özellikle
kamudaki taşeron işçilerin mücadelesinin bir sonucu olarak
örgütlenmelerinin önündeki bazı engellerin kalkması olduğunu
gösteriyor. Türkiye’de sendikalar, Federasyon, Federasyonlar da
Konfederasyon Çatıları altında örgütlenme modelleri oluşturmaktadır.
21. YÜZ YILDA TÜRKİYE’DE
SENDİKAL HAREKETİN BOYUTU
Türkiye’de sendikalar, 21. Yüzyıla uyum sağlama
konusunda uzman birimler oluşturmayı ancak,
Konfederasyon içinde elde edebilmektedir.
Konfederasyonlar, ülke demokrasi yapısına
kısmen uyumlu, değişik dünya görüşüne sahip
olan çalışanların, bu görüşlerine karşılık buldukları,
yakınlık duydukları çatı yapılardır. Dünyada meydana
gelen gelişmeleri, yeni yönetim anlayışlarını
uygulamak, işletme anlayışının değişmesine,
üretimin coğrafi sınır tanımadan bölünmesine,
küçük ve esnek yapıların gündeme gelmesine,
kitlesel üretime dayalı sendikal yapılara göre
zorunlu hale gelen yeni örgütlenme modellerine
uyum sağlama çabalarında olduğu gözlenmektedir.

You might also like