Professional Documents
Culture Documents
Untitled
Untitled
Untitled
CENGİZ KALLEK
ICU&ı"K
KLASİK Cengiz Kallek
1960 yılında İstanbul'da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi İktisadi
1 16. Kitap
ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'nü bitirdi (1982).
TDV İslfuıı Ansiklopedisi G enel Müdürlüğü'nde telif ve re
İktisat Tarihi 1
daksiyon uzmanı olarak çalışırken Marmara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde İslilm Hukuku yüksek lisansı
Sosyal Servet: (1989) ve İktisat Tarihi doktorası yapn (1994).
İslam'da Yönetim-Piyasa İlişkisi Malezya'daki Uluslararası İslfuıı Üniversitesi (HUM) İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi'nde (1994-96) yardımcı doçent ve
Cengiz KALLEK
Uluslararası İslfuıı D üşüncesi ve Medeniyeti Enstitüsü'nde
(ISTAC, 1997-99) doçent olarakgörev yapn. Türkiye'ye dönü
Yayına Hazırlık Mustafa Demiray şünden sonra TDV İslilm Araşnrmalan Merkezi'nde araşnr
ma uzmanı konumunda çalışmayı sürdürürken başkan yar
Birinci Basım Mayıs 2015 dımcılığını da deruhte etti. Bu arada Fatih Üniversitesi'nde
kısmi zamanlı dersler verdi (2000-10). İstanbul Şehir Üniver
sitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü'nde
ISBN 978-605-5245-75-7
öğretim üyesi oldu. Aynı fakülte ve bölümde dekanlık ve bö
lüm başkanlığı yapn (2010-13).
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı
Halen öğretim üyeliğinin yanı sıra çeşitli demek ve vakıflar
Sertifika No: 15813
da kurucular kurulu (İSAV), mütevelli heyeti (GGV), yönetim
kurulu (GGV. DEKVA) ve danışma kurulu (BSV. İGİAD) üye
Tasarım/Kapak Salih Pulcu liklerini sürdürmektedir.
Mizanpaj Uygulama Ender Boztürk Yüksek lisans (Hz. Peygamber Döneminde Devlet ve Piya
sa, İstanbul: Bilim ve Sanat Vakfı, 1992) ve doktora (Asr-ı
Baskı/Cilt Elma Basım Saıidet'te Yönetim-Piyasa İlişkisi, İsranbul: İz Yayıncılık, 1997)
Sertifika No: 12058 tezleri dışında İslam İktisat Düşüncesi Tarihi: Harac ve Emval
Kitapları başlıklı bir kitabı (İ stanbul: Klasik Yayınlan, 2004),
Halkalı Cad. No: 164 B-4 Blok
İngilizce ve Türkçe makaleleri yayımlandı. Aynca çeşitli yerli
S e faköy- Küçükçekmece / İsranbul
ve yabancı ansiklopedilerde Türkçe, İngilizce ve Arapça ol
Tel: 0212 697 30 30 mak üzere fıkıh, tarih, iktisat, siyaset, metroloji gibi alanlarda
toplam yüz altmış iki maddesi neşredildi.
İlk halife Ebu Bekir'in dönemi (11-13/632-634) hem çok kısa sür
müş hem de dinden dönme hareketlerine karşı verilen şiddetli
mücadelelerle geçmiştir. Bu nedenle söz konusu gelişmelere ilişkin
kayıtlar kayrıaklarda geniş yer tutmuştur. Ayrıca İslam siyaset bilimi
açısından büyük değer taşıdığı için ilk halifenin seçiliş biçimine
ve şartlarına da çok önem verilmiştir. İkinci halife Ömer dönemi
(13-23/634-644) malzeme sıkıntısının en az olduğu devirdir. İç
huzursuzluğun bulunmadığı bu uzun zaman diliminde devletin
kurumlaştığı gözlenmektedir. Ancak onun hilafetinde hızla geli
şen fetihler doğal olarak kayrıaklarda geniş yer tutmuştur. Üçün
cü halife Osman'ın idaresinde (23-35/644-656) de fetih hareketi
sürmüştür. Ancak daha önemlisi, meşru yöntemle seçilen halife
uzun süren iç kargaşalar sonunda öldürülmüştür. Doğal olarak bu
gelişmelerin tahlili her şeyin önüne geçmiştir. Tezin hedef zaman
kesitinin son durağı olan dördüncü halife Ali'nin zamanında (35-
40/656-661) miras alınan kargaşalara yeni kardeş kavgalarının
eklendiği görülmektedir. İç çatışmalarla devlet bölünmüş, onbin
lerce Müslüman'ın kanı akmıştır. Siyasi kamplaşmaların ötesine
geçilerek tarih boyunca sürecek akidevi ayrılıkların temelinin atıl
dığı bu devir halifenin öldürülmesi ile kapanmıştır. Tabii olarak
kayrıaklar dikkatlerini söz konusu olaylara çevirmişlerdir.
orantıyı bozacak kadar büyük bir hacim tuttuklan için ana metin
Dipnotlarda kaydedilen her eserin künyesi ilk geçtiği yerde tam ola
Giriş 1
Hilafet Düsturu 5
Müfrit Sufilik Karşısında Ferdiyetçilik 8
Tümdengelimli Yöntem ve Rasyonalizm 9
Doğrulama-Yanlışlama Yöntemi 13
Tümevarımlı Yöntem: Deneyselciliğin Maksat ve Sınırı 14
Faydacılık 16
İslam'da Değerler Önceliği İlkesi 22
Sahabenin İktisadi Anlayışının Usul Yönünden Önemi 25
Birinci Bölüm
Piyasalar 29
b. ruba 37
ba. Tarif 38
bb. Riba Yasağının Tarihçesi 38
be. Riba Çeşitleri 41
bd. Riba Yasağının Tatbikinde Devletin Rolü 44
c. Finans Kurumları 50
ca. Kamu Finans Kurumu = Beytülmal 50
cb. Özel Finans Kurumları = Tüccar ve Sarraflar 53
d. Servet Birikimi ve Mali Cezalar 59
da. Servet Birikimi 59
db. Haksız İktisap ve Mfili Cezalar 63
B. Toprak Piyasası 73
a. Akidevi Temel 73
Xll Asr-ı Saadet'te Yönetim-Piyasa İli şkisi
b. İktisadi Yapı 75
c. Nüfus Dağılımı 77
ca. Nüfus Artışı 77
cb. Kentleşme 78
d. Vergi Mütalaası 81
e. Beklenti Kaynaklı Değer Artışı 81
f. Talep 83
fa. Dolaylı Talep 83
fb. Doğrudan Talep 84
g. Endeksleme 95
C. Emek Piyasası 95
il. Mal Piyasası 102
A. Karaborsacılık 105
a. Tarif 105
b. Karaborsacılığı Yasak Olan Mallar 108
c. Karaborsacılığa Karşı Önlemler 109
B. Kabz'dan Önce Satış ve Aracılık n2
C. Narh Sistemi 114
ikinci Bölüm
Müdahaleleri Gerçekleştiren Devlet Organı: Hisbe 129
Sonuç 159
Ek 1
Asr-ı Saadet'teki fiyatlar 165
Hz. Peygamber Dönemi 165
Hz. Ebfı Bekir Dönemi 169
Hz. Ömer Dönemi 169
Hz. Osman Dönemi 170
Hz. Ali Dönemi 171
Ek 2
Ölçü ve para birimleri 173
Ek 3
Sahabenin servetleri 175
Ek4
Kaynakça 223
Dizin 241
Giriş
Konvansiyonel ekonomi, ı bugünkü anlamda ayrı bir bilim dalı olarak Batı
dünyasında doğmuş ve evrimini kapitalist gelişme ile beraber sürdürmüş,
onun varlığını koruyup meşruiyet zeminini hazırlamayı adeta görev bilmiş
tir. Bu anlamda ekonomi bilimi ekonomik adam (homo economicus) olarak
tanımladığı rasyonel egoist bireyin davranışlarının incelenmesine yönelmiş
ve savunduğu zihniyete uygun bir metodoloji geliştirmiştir. Rasyonalite
kavramı ekonomik literatürde çoğu zaman özetle bireyin, maddi refahının
maksimizasyonunu gerçekleştirmeye yönelik doğru tercihlerde bulunarak
öz-çıkarını tatmin etmesi anlamında kullanılmaktadır. Öz-çıkarın azami
derecede tatmini yolundaki çabaların da bir görünmez el sayesinde doğa
kanunlarına uygun olarak kamu yararına sonuçlanacağı (!) savunulmakta
dır. Batılı ferdin hayat felsefesinde, 'hakk'ın tahakkuku için kıstas vazifesi
gören dini değerlere ve ahlfild kurallara kaynaklık eden vahyi bilginin yeri
ni artık kendisi için faydalı olanın bilgisi ile donanmış (!) rasyonel bireyin
öz-çıkarı almıştır. Öz-çıkarın tatmini nasılsa toplumsal mutluluğu sağlamaya
• • • • •
• • • • •
2 Rasyonel ekonomik davranışla ilgili olarak bk. Agil, Syed Omar Syed, "Rationality
in Economic Theory: A Critical Appraisal'; Readings in Microeconomics: An Is/amic
Perspective (nşr. Sayyid Tahir ve dğr.), Kuala Lumpur 1992, s. 31 -48.
3 'Akıl' mutlak ilim kaynağı olmadığı için Esma-i hüsna arasında 'akıllı' anlamında bir
'isim' yoktur. Aksine, aşağıda da açıklanacağı üzere Kur'ani kullanıma göre 'akl'ın veri
lerinden birisi vahyi bilgi ve onun ışığında evrende gözlemlenen ilahi işaretlerdir. Bu
ise altıncı duyu organı denebilecek kalp tarafından sağlanmaktadır. Bu nedenle, vahyi
bilgiden soyutlanmış olup Türkçe'ye 'akılcılık' şeklinde çevrilen 'rationalism' Kur'ani
'akıllılık' ile, 'reason' ise 'akıl' ile özdeş değildir. Söz konusu kavramların bundan son
raki kullanımlarında hep bu fark göz önünde bulundurulacaktır.
4 Hikmet bilgisi 'sünnet' (fiili, kavli ve takriri) şeklinde yansımıştır.
5 Bu kelime, göğüste bulunan ve kan pompası vazifesi gören et parçasını değil, vahiy
kaynaklı hikmet bilgisine ulaşabilme, Allah ile rabıta kurabilme melekesini ifade
etmek için kullanılmıştır. Kur'an'daki ". .. Kulfıbun ya'kilfıne biha .. :· (el-Hac, 22:46), ''. ..
Kulfıbun la yefkahfıne biha..: · (el-A'raf, 7: 179) şeklindeki lafızlar da böyledir. Ayrıca
şunu vurgulamakta da yarar vardır: Elest bezminde "Ben sizin Rabbiniz değil miyim!?"
sorusuna olumlu cevap verip Allah ile ahidleşen insan Batı felsefesinde ileri sürülenin
aksine, bir 'tabula rasa' (boş levha) değildir.
Giriş _5.
Hilafet Düsturu
İnsanın yaratılışı kısmen yahut tamamen Bakara (2:30-39), A'r3.f (7:11-
24), Hicr (15:26-43), İsra (17:61-63), Kehf (18:50), Taha (20:115-123) ve Sad
(38:71-83) surelerinde açıklanmaktadır. Bakara suresinde Adem'in yaratılışı
hakkında şöyle denilmektedir: "Hani Rabbin meleklere 'Muhakkak ki Ben
yeryüzünde bir halife var ediciyim; buyurduğunda, 'Biz Seni hamdinle tesbih
ederek yüce tutup dururken orada fesat çıkaracak ve kanlar akıtacak kimseyi
mi var edeceksin?!' demişler de 'Ben sizin bilmediğinizi bilirim; buyurmuştu.
Ve Adem'e bütün isimleri öğrettikten sonra anlan [eşyayı] meleklere göste
rerek 'Eğer [hil3.fete daha layık olduğunuz vehminde] doğru iseniz bunların
isimlerini bana bildirin!' buyurmuştu. Dediler ki: 'Seni her türlü noksandan
tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka ilim ne mümkün bizim için!
Muhakkak ki gerçek Alim Hakim yalnız Sensin: [Allah] 'Ey Adem! Onlara şun
ların isimlerini bildir; buyurunca kendilerine onların isimlerini bildiriverdi.
[Bunun üzerine Allah:] 'Size demedim mi!? Ben göklerin ve yerin gizemlerini
de bilirim, sizin açığa vurduklarınızı ve sakladıklarınızı da bilirim: 'Hani
meleklere 'Adem'e boyun eğin" dediydik de İblis dışında hepsi eğdiler. O
bundan kaçındı, büyüklenerek kafirlerden oldu. Böylece 'Ey Adem! Sen ve
eşin Cennet'e yerleşin. Orada dilediğinizden bol bol yiyin (kuza minha raga
dan haysu şi'tuma) ancak şu ağaca ilişmeyin; yoksa zalimlerden olursunuz;
buyurduk. Şeytan oradan ikisinin de ayaklarını kaydırıverdi de bulundukları
yerden çıkarıverdi. Biz de 'Birbirinize düşman olarak yeryüzünde habitat
edinin ki orada bir süreliğine sizin için karargah ve geçimlik vardır; buyurduk.
Ancak Adem Rabbi'nden [tövbekarlık belirten] sözler öğrendi. O da tövbesini
kabul buyurdu; şüphesiz ki O tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametlidir.
[Ayrıca] buyurduk ki: 'Hepiniz oradan habitat edinin. Size Benim tarafımdan
hidayet rehberi geldiğinde kim yoluma uyuverirse işte onlara korku yoktur;
onlar mahzun da olmayacaklardır. Kafirlik edip ayetlerimizi yalanlayanlara
gelince; onlar ateşliklerdir ve onlar orada kalıcıdırlar;" (2:30-39).
koymuştu? Orası imtihan yeri olmadığı halde niçin imtihan (!) ennişti? Adem
gerçekten orada 'günah' mı işlemişti? Eğer öyle ise bu günah yüzünden onun
soyundan gelen her insan, Hıristiyanlar'ın savunduğu gibi doğuştan günahkar
(born-sinner) mıdır?
"Melekler, 'Biz Seni hamdinle tesbih ederek yüce tutup dururken orada
fesat çıkaracak ve kanlar akıtacak kimseyi mi var edeceksin?!' demişlerdi:'
Bundan ve diğer ayetlerden açıkça anlaşıldığı üzere melekler Allah'a itaatte
kusur işlemeyen yaratıklardır. "Muhakkak ki Allah kanoda en değerliniz en
takvalınızdır;' (el-Hucurat, 49:13) mefilindeki ayette de ifadesini bulduğu
üzere, 'hamd ile tesbih ederek yüce tutup durdukları' Allah'a en yakın varlık
lardan olabilme özelliğine sahip melekler yeryüzünün halifeliğine kendilerini
Iayık görmektedirler. Çünkü Ademoğlu 'orada fesat çıkaracak ve kanlar akıta
cak kimse'dir ve bu özelliği yüzünden Allah'a kendilerinden daha yakın olma
sı zahiren mümkün görünmemektedir. 'Ben göklerin ve yerin gizemlerini de
bilirim, sizin açığa vurduklarınızı ve sakladıklarınızı da bilirim; mealindeki
cevap meleklerin açığa vurmayıp içlerinde sakladıkları şeyin hilafet talebi
olabileceği şeklindeki tefsire imkan tanımaktadır.
• • • • •
8 Bu noktada belki 'akl'a 'irade' de eklenebilir ama şeytana da irade verildiği için
Adem'in mümeyyiz vasfı olarak, burada kendisine yüklenen anlam bakımından, 'akıl'
yanlız kalmaktadır.
_8 Sosyal Servet: İs lam 'da Yönetim- Piyasa İlişkisi
Beşeri varlığın asıl gayesinin ebedi saadet olduğunu söyleyen -ki hilafet
misyonunun tamamlanması şartı ile bu kadarı doğrudur- bazı müfrit sufiler
Allah indinde sinek kanadı kadar bile değeri olmayan (!) bu süfli dünyadan9
tamamen el etek çekerek inzivaya kapanmayı, adeta yeryüzünde ahireti yaşa
mayı düstur edinmişlerdir. Hfilbuki maddeyi dışlayan, (şeytanın yapUğı gibi)
küçümseyen, hatta lanetleyen bir tavır hilafet düsturu ile açıkça çelişmekte
dir. Allah'ın emirleri doğrultusunda yeryüzünde hilafet sürmekle mükellef
kılınan bu zevat sorumluluklarına karşı ihmfilkar davranıp tebliğ görevlerini
bile aksatabilmektedirler. Eğer ideal tavır bu olsa ve herkes aynı tutum içine
girse dünya nimetlerinin insanlık için yaraulrnış olmasının anlamı kalmaya
cak, yeryüzünün imarı gerçekleşemeyecektir. Üretim yapılmayınca hayatta
• • • • •
9 Onlara göre bizzat 'dünya' kelimesi dahi kök bakımından alçaklığı ifade eonektedir.
Giriş �
Başka bir yaklaşımla, bazı rasyonalistlerin yaptığı gibi, çok basit (!) ve
yalın ancak doğruluğu yahut mutlaklığı tarnşmasız (!) bir postfilaya (kaziyye-i
müselleme) dayalı hipotezi (varsayım, zan) vardı: Kendisi Adem'den üstün
dü. Ateşin toprağa üstünlüğü postülasını ispatlayamasa bile aksini de müm
kün görmüyor olmalıdır. Neticede postülası işlevsel bir enstrümandı! Öyle
_lO_ Sosyal Servet: İslam'da Yönet im-Piyasa İlişkisi
ise kendisinden aşağı {!) olan yeni yaranğa boyun eğmeyecekti. Maddeci
(yani Adem'in sadece maddi varlığını esas alan) rasyonalizmi pozitivist {!)
olarak nitelendirilebilir. Üstelik aynen pozitivistler gibi çok kısır ateş-çamur
sınıflandırmaları yaparak basite(!) indirgediği her şeyi bu kategorilerin sınır
larına hapsediyordu. Daha da ileri giderek, sahip olduğu varlık yargısından
bir değer yargısına ulaşıyordu. Yani sadece somut fizik düzlemdeki madde
ile ilgileniyor ancak elde ettiği sonuçlardan metafizik filem için geçerli olacak
değer yargıları üretmeye kalkışıyordu. Aslında savunduğu üstünlük fikrine
binaen yeryüzünün hilafetine layık olduğuna inanıyor, rakibini kıskanıyordu.
Evet, ateşten yaranlmışn, doğru. Ama mutlak anlamda çamurdan üstün olup
olmadığı bir tarafa, acaba ateş yeryüzünün imarı için en uygun özü teşkil
ediyor mu? Yoksa kontrolden çıknğı takdirde yakıp yok etmeye mi me yyfil?
Kafirleri yiyip bitiren Cehennem de ateşten değil mi? Ateş, hayat bulmak için
maddeyi telef etmiyor mu?ıo
• • • • •
ahde vefa denenmez. Ama can düşmanı şeytan Adem'i kandırıp o ağaçtan
yedirtmiş, yani kendisinin de yaptığı gibi Allah'a isyan ettirmişti: "Şeytan
oradan ikisinin de ayaklarını kaydırıverdi de bulundukları yerden çıkarıverdi:'
Doğrulama-Yanlışlama Yöntemi
Şeytan'ın bu deneyinde hipotezini ispatlamak için kullandığı yöntem
doğrulama yöntemine denk düşmektedir. Hipotezini her doğrulayışında
Allah'ı nihai kertede yanlışlamış olabilecek miydi? İşte artık en azından yasak
meyveyi yediği anda Adem ile eşitlenmiş görünüyordu. Henüz üstünlüğünü
ispatlayamamışsa da ümitvardı. Çünkü hipotezini doğrulayan bu ilk aşama
dan cesaretlenmişti. Ne var ki daha deney tamamlanmamıştı? Çünkü Adem
de şeytanın hipotezini yanlışlayabllir, başka bir deyişle hilafete liyakatini
ispatlayabilirdi. Denek şuursuz edilgen bir madde yani basit bir çamur parçası
değildi. Aksine deneye müdahaleye muktedir, kalbi rabıtası açık, akıl sahibi
etkin bir varlıktı. Şu gerçeği vurgulamakta fayda vardır: Aslında deneyselci
likle mutlak olarak doğrulanabilmesi de yanlışlanabilmesi de imkansız çok
boyutlu izafi teorilere dalmak bugün bilim denen şeyin sınırlarının dışına
taşmaktadır. Çünkü bazı gerçeklikler ancak imanla açıklanabilir. Dolayısıyla
İslami ilimlerin imanın gölgesinde gelişmesi kaçınılmazdır.
Aslında şeytanın deneyinde hesaba katmadığı bir başka unsur daha vardı.
Yukarıda belirtildiği üzere imtihan gibi görünen bu merhale Adem için gele
cekte yeryüzünde vereceği Cennet'e giriş müsabakası için hazırlık sınavından
ibaretti. Mehdisi onu dünyevi imtihana hazırlıyor, rakibi ise kapıldığı kompleks
yüzünden dövüş tekniklerini göstererek açık veriyordu. İlahi yasağı çiğnemek
Adem için soyut bir kavramdı. Ta ki Allah'a isyanın ne demek olduğunu İblis'in
imtihanını gözlemleyerek öğrenene kadar; ama bu gerçek artık şahsi tecrü
besi ile de sabitti. Maddenin mahiyeti (yani esma) hakkındaki ilmi sayesinde
fani dünya üzerine hilafete diğer varlıklardan daha layık olduğunu ispatlamışn.
Ama manevi fileme ilişkin 'ilmi ile amel etme' esasına sırt çevirdiği için 19 ebedi
Cennet'e liyakatini kaybedebileceğini öğrenmişti. Artık halife sıfanyla dünya
ya inmeye hazırdı: 'Birbirinize düşman olarak yeryüzünde habitat edinin ki
orada bir süreliğine sizin için karargah ve geçimlik vardır: "Birbirinize düşman
olarak;' ey Adem, Havva ve şeytan! Yani halife Adem'in yoldaşları ve düşmanı
şeytanın yandaşları olmaya aday insanlık. Hodri meydan!
• • • • •
19 Adem'in ilmi yasak ağaca yaklaşmamayı kapsıyordu, ama o, ilmi ile amel etmeyerek
kaybetti.
_H Sosyal Servet: İslam'da Yönetim- Piyasa İlişkisi
Tümevarımlı Yöntem:
Deneyselciliğin Maksat ve Sınırı
Kur'an'da geçmiş peygamberlerin bazı gözlem ve deneylerden tüme
varımlı yöntemle çıkardıkları, külli hakikatlere ulaştıran sonuçlardan bahse
dilmektedir. Aslında ayetlerin değişen sayıda ama sadece mahdut bir kısmı
fakihler tarafından 'ahkam ayetleri' olarak tanımlanmış, hüküm çıkarılırken
genellikle bunlar esas alınmış ve geri kalan büyük çoğunluk hukukun ilgi alanı
dışında kalmıştır. Maalesef önceki ümmetlerin tecrübelerini naklettikleri
için peygamber kıssaları {kısas-ı enbiya) diye anılagelen ayetler çoğu zaman
birer hikaye gibi algılandıklarından yeterli ilgiye mazhar olamamaktadır.
Halbuki geçmiş ümmetlerin tecrübeleri özelde iktisat kuram, sistem ve usulü
Giriş ___lQ
açısından önem taşıdığı gibi genelde de beşeri bilimlere yön gösterecek ilkeler
içermektedir. Ayrıca önceki ümmetlerin iktisat kuramları ve sistemlerindeki
hataları göstermeleri açısından da büyük önem taşımaktadır. İşte Adem ve
eşininki bunların ilkidir. Bütünden kopuk olarak incelendiğinde, ilcisi de o
ağaçtan yiyerek fiziki (veya psikolojik) dönüşümü deneyimlemişlerdir. Sonuç:
Kendilerine ayıp yerleri görünmüştür. Modern bilimcinin yeterince tekrar
layarak doğruluğundan emin olduktan sonra böyle bir deneyden çıkaracağı
netice o ağacın dönüşüme yol açnğıdır. Eğer Adem ve eşi deneyi modem
bilimci mantığı ile değerlendirselerdi tövbe ennelerine gerek yoktu. Aksine,
bu basit dönüşümün getirisi memnunlukla bile karşılanabilirdi. Halbuki külli
hakikat içinde yerli yerine oturnılduğunda deneyleri çok farklı bir anlam
kazanmakta ve ancak o zaman Kur'an'da belirtildiği gibi 'zulüm'le özdeşleş
mektedir.
"Hani İbrahim, 'Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster; dediğinde
'Yoksa iman etmedin mi?' buyurunca 'Hayır öyle değil, fakat kalbim iyice kan
sın diye; demişti. 'Öyleyse dört çeşit kuş al, onları kendine alıştır, sonra her
dağın tepesine onlardan bir parça koy, sonra da kendilerini çağır; sana doğru
seğirtirler. İşte Allah'ın aziz ve hakim olduğunu bil; buyurmuştu (el-Bakara,
2:260). Allah'ın sevgilisi İbrahim, öldükten sonra dirilişe ilme'l-yakin inan
makla birlikte bilgisinde ayne'l-yakin ve hakka'l-yakin mertebelerine erişmek,
hakikati müşahede ve tecrübe etmek istiyordu. Talebi meşru idi, aksi takdirde
olumlu karşılanmazdı. Deneyi bizzat yapması istenmiş ve uğrunda dört can
lının parçalanmasına ruhsat verilmişti. Olaya bütünden kopuk bakan modern
bilimci için maksatsız bir kazadan ibaret olan bu deney başarıya ulaşmamıştır.
Çünkü kuşların dirilişinin dayandığı fizik, kimya veya biyoloji kanunu bulu
namamıştır. Halbuki İbrahim için maksat gerçekleşmiş, beş duyunun ötesine
geçip mantığını aşabilen kalbi kanmıştı. Başka bir örnekte, tabiat olaylarını
gözlemleyen İbrahim, duyu organları ile algılayabildiği mukayyed şeylerin,
kendi Rabbi olamayacağını da bulmuştu (el-En'am, 6:75-78).
"Musa, randevumuza gelip Rabbi onunla konuşunca, 'Rabbim! Bana
görün de Sana bakayım; dedi. [Allah] 'Sen Beni göremezsin ama dağa bak,
eğer o [öylece] kalırsa sen de Beni göreceksin; buyurdu. Rabbi dağa tecelli
edince onu dümdüz etti ve Musa baygın düştü. Ayılınca, 'Münezzehsin, Sana
tövbe ettim ve ben müminlerin ilkiyim; dedi" (el-A'raf, 7:143). Hiç şüphesiz
Musa Allah'ın varlığından emindi. O'nunla konuşmuştu. Ama bizzat görmek,
ayne'l-yakin ve hakka 'l-yakin mertebelerine ermek istiyordu. Kınanmadığına
göre, isteği gayr-i meşru değildi. Ancak Rab, kuluna kendisini değil de kudre
tini göstermişti. Musa bu tecrübeye dahi dayanamayıp bayılmıştı . Maksat yine
� Sosyal Servet: İslam'da Yönetim-Piyasa İlişkisi
Faydacılık
Şimdi önceki bölümün sonunda sorulan soruya cevap aramaya devam
edilecektir. "Şeytan ikilinin edep yerlerinden gizleneni kendilerine göstermek
için çifte vesvese verdi ve dedi ki: 'Rabbiniz sizi bu ağaçtan menetmesi iki
melek [melik] olmayasınız veya kalıcılardan olmayasınız21 diyedir: 'Doğrusu
ben size öğüt verenlerdenim; diye de ikisine yemin etti. Böylece onları alda
tarak yanılttı. Ağaçtan tattıklarında ikilinin edep yerleri kendilerine göründü.
Cennet yapraklarından Üzerlerine örtmeye koyuldular. Rableri onlara 'Ben
ikinizi o ağaçtan menetmedim mi ve şeytanın size açık bir düşman olduğunu
söylemedim mi?!' diye seslendi:' (el-A'raf, 7:20-22). 'Melek olma'larının önlen
mek istenmesinden maksat fiziken meleklerin güzellik, latiflik, güçlülük ve sey
yalliğine atıf olabilir. Çünkü daha henüz meleklerin kendisine boyun eğdikleri
varlık niçin melekliğe özenerek şeytana kansın? Nurani varlıklar olduğu bili
nen meleklerin üstün fiziki vasıflarına Kur'an'daki çeşitli ayetlerde atıfta bulu
nulmaktadır. Daha önce kendi özü ateş ile rakibinin mayası çamuru kıyaslayan
şeytan şimdi çamur ile nuru mukayese ederek maddeci rasyonalizmini Adem' e
de bulaştırmaya çalışıyor, onu meleklerin fiziki üstünlüğüne özendiriyordu.
Ayrıca " kalıcılardan [veya ölümsüzlerden] olmayasınız diye" derken yine nisbi
olarak bayağı kalan fani dünyaya inmek yerine üstün nimetlerle donatılmış
Cennet'te ebedi yaşamaya (yahut ölümlü hayat yerine ölümsüzlüğe) teşvik
ediyordu. Yani onun maddeye yönelik şehvet damarını kabartıyordu.
• • • • •
• • • • •
ancak onun uğrunda yasak meyveyi yemesi, yani Allah'ın koyduğu -kul hak
kının gasbı gibi- haramları çiğneyerek ebedi nimetleri kaybetmesi pahasına
değil. Bu bağlamda israf yasağının da faydanın maksimizasyonuna bir başka
sınır oluşturduğu belirtilmelidir: ''... Yiyin için fakat israf etmeyin, çünkü Allah
müsrifleri sevmez;' {el-A'raf, 7:31).
Bu arada bir başka tecrübeye geçiş yapılmasında yarar vardır. Yüce Yara
tıcı İsrailoğulları'na, babaları Adem'e yaptığı hitabın benzerini yapıyordu: "Şu
şehre girin, orada dilediğinizden bol bol yiyin (kulu minha haysu şi'tum
ragada); secde ederek kapısından girin, 'bağışla' deyin, Biz de hatalarınızı
bağışlarız, ihsan sahiplerine daha da arttırırız;' buyurmuştuk (el-Bakara, 2:58) .
. . . . .
Burada yasak yok fakat bir şart vardı: Secde ederek o şehre kapısından girmek
ve 'bağışla'nma dilemek. Böyle yaparlarsa nimetlerin arttırılacağı vadedili
yordu. "Ama zulmedenler, kendilerine söylenen sözü başkası ile değiştirdiler.
Bunun üzerine Biz de, zulmedenlere, yoldan çıkmalarından dolayı gökten
azap indirdik;' {el-Bakara, 2:59). Tarih tekerrür ediyor ve şart çiğneniyordu.
Böylece babalarının tecrübesinde olduğu gibi yasağın hiçe sayılmasının sade
ce Cennet'ten uzaklaştıracağını öğrenmekle kalmıyor, Cehennemi azabın da
tadına baktırılarak uyarılıyorlardı. Çünkü İsrailoğulları ilahi emre inatla karşı
geliyorlardı. Tefsirlere göre emredildikleri gibi 'bağışla' anlamına gelen 'hıtta'
kelimesi yerine 'buğday' anlamına gelen 'hınta' kelimesini tekrarlamaya baş
lamışlardı. Fikirleri ile zikirleri uyuşmaktadır; kendilerine verilen nimetlere
şükretmedikleri için bağışlanma dilemek yerine akıllarını buğdayla bozarak
küfran-ı nimette bulunmuşlardı. Sonraki ayetler bu tefsiri destekleyici mahi
yettedir.
"Ey Musa! Bir çeşit yemeğe dayanamayacağız, bizim için Rabbine yalvar.
Bize, yerin bitirdiği bakliyat, hıyar, sarımsak, mercimek ve soğan yetiştirsin;'
demiştiniz de, 'Hayırlı olanı daha düşük şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz?
Bir şehre inin, şüphesiz orada istediğiniz vardır; demişti. Onlar yoksulluk
ve düşkünlüğe maruz bırakıldılar, Allah'ın gazabına uğradılar ...;' {el-Bakara,
2:61). İşte yine faydacılık temelli maddi dürtü. Kendilerine, günübirlik ihti
yaçlarını karşılamaya yetecek miktarda kudret helvası ve yelve sürekli olarak
sunuluyordu. "Bulutla sizi gölgelendirdik, kudret helvası ve yelve indirdik,
'Verdiğimiz rızıkların güzel olanlarından yiyin; dedik ...;' {el-Bakara, 2:57;
el-A'raf, 7: 160; Taha, 20:80). Fakat muhtemelen hep aynı nimetler onları bık
tırmıştı. Faydacı yaklaşımla açıklanacak olursa, bu zevat için bakliyat, hıyar,
sarımsak, mercimek ve soğan gibi zerzevatın marjinal faydası çok daha
yüksekti. Ama faydacılık onlara sadece hüsran getirmişti. Hedonist söylemle,
söz konusu zerzevatın hayali bile onlara haz veriyordu. Ne var ki hazcılığın
pençesine düşen bu insanlar, maddi tatminin maksimizasyonunu manevi
alemdeki tatminsizlik pahasına gerçekleştirmeye çalışacak kadar ileri gitmiş
lerdi. Hedonist dünya görüşü de onların durumuna uyarlandığında mutluluk
la sonuçlanmıyordu.
Vahiy, onların nazarında marjinal faydası çok yüksek gibi gorunen
zerzevatın, hayırlı nimetlerden daha düşük (edna) olduğunu söylemektedir.25
• • • • •
İçinde göçebe hayan yaşadıkları çöl ve o yaşam tarzına uygun olarak gökten
inen yiyecekler toprak mülkiyetine ve Firavun ülkesinde ulaştıkları medeniye
tin (!) tesisine izin vermiyordu. "Bulutla sizi gölgelendirdik.. :' ifadesi sığınma
ihtiyacını karşılayan meskenlere gerek duymadıklarını bildiriyor olmalıdır.
Aslında 'yerin bitirdikleri' kavramı verimli topraklan ve onların mülkiyetini,
dolayısıyla da yerleşik hayatı, yani medeniyeti simgeliyordu. İşte beklentileri
gerçekleşmiş; 'bir şehre inmelerine' ruhsat verilmişti.
• • • • •
bir söz aldık;' (en-Nisa, 4:154); "Onlara, Cumartesi günü azgınlık eden deniz
kıyısındaki kasabanın durumunu sor. Hani Cumartesiler'i balıklar akın ediyor,
diğer günlerde gelmiyordu. İşte Biz, onları, yoldan çıkmaları yüzünden böyle
ce deniyorduk;' (el-A'r3.f, 7:163).28 Tefsirlere göre Allah, İsrailoğulları'na Cuma
gününü ibadete ayırmalarını emretmiş ancak onlar, inançlarına göre, Yaratı
cı'larının evreni yarattıktan sonra dinlenmiş (!) olduğu Cumartesi üzerinde
diretmişlerdi. İstekleri onaylanmakla birlikte kendi tercihlerine sadakatları
denenmek üzere özellikle o gün balıklar sahile sevk edilmişti. Mülkiyetçilik ve
istifçilik güdülerine yenilerek içine balıkların girmesi için göletler kazmışlar
dı. Böylece Cumartesi günü göletlere giren balıkları Pazar günü avlıyorlardı.
Tabiri caizse faydacı ekonomik dürtülere kapılıp kutsal güne saygısızlık veya
sözlerine itaatsizlik ettikleri için lanetlenmişlerdi.29 Halbuki yasakları çiğne
yerek sahip olmak 'hil3.fet'in değil 'mülk'ün, yani mülkiyetçiliğin temelidir.
Bir başka ayette İsrailoğulları'nın mülkiyetçilik duygularının şiddeti şu
sözlerle ifade edilmektedir: "Musa'dan sonra İsrailoğulları'nın ilerigelenleri
ni görmedin mi? Peygamberlerinden birine, 'Bize bir melik gönder de Allah
yolunda savaşalım; demişlerdi... Peygamberleri onlara 'Allah size Tfillıt'u melik
olarak gönderdi; deyince 'Biz mülke ondan daha layık iken ve ona malca
bolluk verilmemişken meliklik ona mı kalmış!?' dediler ...;' {el-Bakara, 2:246-
47). İddialarını inkar sadedindeki şu ayet tasviri tamamlamaktadır: "Onların
hükümranlıktan bir nasibi mi var yoksa?! İnsanlara bir çekirdek bile vermezler
öyle olsa. Allah'ın bol bol nimetlendirdiği kimseleri mi çekemiyorlaryoksa?!..:'30
(en-Nisa, 4:53-54). Aynca burada hem egoizme hem de mukayeseli faydaya
(comperative utility) işaret vardu. Fromm'a göre31 fert, kanaat getirebileceği
hayat standardını daha yükseği ile karşılaştırınca yeterli görmemekte ve aynı
şeylere sahip olmak için (yahut olamadığından) kıskançlık duygusu içinde kıv
ranmaya başlamaktadır. Bu aşamada sahip olma dürtüsü bölüşme duygusuna
baskın çıkar ve gerçekleştikçe de kişiye haz verir. Ne var ki egoist mülkiyetçiliği
varlığının gayesi edinen kişi iyice harisleşerek rakiplerine karşı kıskançlık ve
hatta düşmanlık beslemeye başlar. Çünkü hepsi, onun daha fazla şeye mfilik
olmasını engellemektedir. İhtirasına sınır koyamayan bencil mülkiyetçi gerçek
mutluluğu asla tadamayacaktır. Kendi mülkünü kıskandıklarını düşündüğü
alt sınıf mensuplarından daima korkacaktır. Kurtuluşu, aynı ekonomik güce
• • • • •
sahip olanlarla dayanışma içine girerek daha güçlü ve daha güçsüzlere karşı
çıkmakta arayacaktır. İşte önce sınıfların oluşumuna katkıda bulunup sonra
sınıflararası çatışmalara yol açan psikolojik bozukluk. Sanayi çağının doğuşu
ile birlikte, toplumsal mutluluğu otomatik olarak gerçekleştireceği ileri sürülen
egoizm ne yazık ki sosyal kargaşaya yol açmaktadır.
• • • • •
32 Hadisin farklı rivayetlerinde altın yerine mal veya hurmalık kelimesi kull anılmaktadır.
33 Müslim, "Zekat'; 1 16-1 19; Tirmizi, "Zühd'; 27; "Menakıb'; 32, 64; İbn Mace, "Zühd'; 27.
34 Bk. el-En'am, 6:165; el-Furkan, 24:133; ez-Zariyat, 5 1 :19; el-Hadid, 57:7 vb.
35 Ayrıca bk. el-Bakara, 2:188.
Giriş 23
gereğince, bireysel (marjinal) fayda ile kamu yararı çatıştığında ikincisi koru
nacaktır. Aksi bir durum şeriatın gayesi ile çelişecektir.
Şeriatın ana gayesi def-i mefsedet ve celb-i menfaat ile ılmme masla
hatının -ki buna marjinal fayda ile kavramsal mukayeseyi kolaylaştırmak
için kolektif fayda denilebilir- gerçekleştirilmesini kapsar. Fakihlerin klasik
sınıflamasına göre amme maslahatı üç ana kısma ayrılır: Önem sırasına göre
zarôriyyat, haciyyat ve tahsiniyyat. Zaruriyyat şu beş şeyin muhafazası ile
gerçekleşir: din, akıl, nefis, mal ve nesil.39 Bazı alimler bunlara 'ırz'ı da ekle-
• • • • •
36 Buhari, "Hac'; 132; Müslim, "Hac'; 147; İbn Mace, "Menasik'; 76, 84.
37 Muvatta', "Akdiye'; 31; İbn Hanbel, el-Musned, 1, 313; V, 327; İbn Mace, "Ahkam'; 17;
Mecelle-iAhktlm-ı Adliyye, md. 19.
38 Bu külli kaideler için bk. Mecelle, md. 22-29, 31, 33.
39 Geniş bilgi için bk. Gazzali, Ebu Hamid Muhammed b. Muhammed, el-Mustasfa min
ilmi'l-usıil (Fevatihu'r-rahamıit ve musellemu's-subıit ile birlikte), Beyrut, ts. (Daru
ihyai't-turasi'I-Arabi), ı, 286-315; Şatıbi, Ebu İshak İbrahim b. Musa, el-Muvafaktltfi
usıili'ş-şeria (nşr. Abdullah Diraz), 1-111, Kahire, ts., (Matbaatu'l-mektebeti't-ticariyye),
il, 5 vd.
24 Sosyal Servet: İslam'da Yönetim- Piyasa İlişkisi
Şer'i hukuka riayetle mükellef olan devletin görevi herhangi bir sınıf veya
zümrenin çıkarını gözetmek değil, sosyal güvenlik, adfilet ve dengenin gerçek
leşmesine katkısı bulunan kaçınılmaz hedefleri tahakkuk ettirmektir. Aslında
devlet, müdahale ettiğinde kamu iradesini temsil yetkisini kullanmaktadır. Bu
da devletin kişi hak ve hürriyetlerine müdahalesi değil, toplumun, denge ve
adfiletin temini suretiyle kendi iç düzenini sağlamasıdır. İşte iktisadi haklar
da insan hak ve hürriyetlerinin bir cüz'ü olup, ancak hukukun çizdiği sınırlar
içinde kullanılabilir.
• • • • •
• • • • •
Ömer gibi zühd ve takva sahibi sahabede dahi aynı mücadele yöntemi gözle
nememektedir. Ebfı Zerr'in Hz. Ömer döneminde yaşanan refah patlamasına
tepki gösterdiğine dair kayda rastlanamaması oldukça ilginçtir. Buradan onun
refahtan çok servetin teraküm ve kullanım tarzı ile devrin şartlarından kay
naklanan sağlıksız dağılımına karşı mücadele verdiği düşünülebilir. ''Allah'ın
[savaşsız fethedilen] memleketler halkının mallarından elçisine fey' eyledik
leri: Allah, elçi, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir; ta ki
içinizdeki zenginler arasında dolaşan [bir servet] olmasın... ;' (el-Haşr, 59:7).
İster Ebfı Zerr'inki gibi aktif isterse diğerlerininki gibi pasif olsun verilen
mücadele daha sonraki dönemlerde güncelliğini koruduğu gibi ilmi platfor
ma da taşınmış, bu akıma karşı bir tepki hareketi baş göstermiş, telif dönemi
nin başlarında söz konusu hususu tartışan eserler hazırlanmıştır. Muhammed
b. Hasan eş-Şeybani'nin Müslümanlar'ı çalışıp kazanmaya teşvik için kaleme
aldığı Kitô.bu'l-Kesb bunların ilklerindendir. Bugüne ulaşan eserlerden Haris b.
Esed el-Muhfısibi'nin (ö. 243/857) Kitô.bu'l-Mektisib'i, Ebfı Osman Amr b. Bahr
el-Cahiz'in (ö. 255/868-9) Kitô.bu't-Tabassur bi't-ticare'si, Ebfı Bekir Abdullah
b. Muhammed b. Ebi'd-Dunya'nın (ö. 281 /894) Isliıhu'l-mafi, Ebfı Bekir
Ahmed b. Muhammed el-Hallal'in (ö. 311/923) el-Hass 'ale't-ticare ve's-sına'a
ve'l- 'amel'i, Ebu'l-Fadl Ca'fer b. Ali ed-Dımaşki'nin (5/11. yy.) Kitô.bu'l-İşare iliı
mehasini't-ticare'si, Ebfı Abdillah Muhammed b. Abdirrahman el-Hubeyşi'nin
(ö. 782/1380) el-Bereke fi fadli's-sa 'y ve'l-hareke'si de onu izlemiştir.
Piyasalar
1. Üretim Faktörleri Piyasaları
Konvansiyonel ekonomi biliminde üretim faktörleri emek, toprak ve
sermaye olmak üzere üçe ayrıldığı için burada da bu üçlü tasnif esas alın
mıştır.
A. Sermaye Piyasası
Konuya girmeden önce şunu belirtmekte yarar vardır: Tarih boyunca
güçlü medeniyetler verimli su havzaları ve işlek uluslararası ticaret yolla
rı üzerinde doğmuştur. Nil ve Dicle-Fırat (Mezopotamya) havzalarındaki
medeniyetler buna örnektir. Hz. Peygamber tarafından kurulan İslam Devleti,
ikinci halife Ömer döneminde başlayıp onun halefi Osman devrinde iyice
genişleyen fetihlerle birlikte, medeniyetlere beşiklik eden bu havzaları dev
rin süper güçleri Sasani ve Bizans imparatorluklarının elinden almış, ayrıca
ileriki tarihlerde uluslararası ticaretin can damarları olan ipek ve baharat
yolları üzerinde hakimiyet kurma imkanına kavuşarak tarihin akışını değiş
tirmiştir.
3.000.000.000 (üç milyar) dirhem ele geçirilmiş olması1 söz konusu servetin
boyutuna ilişkin yeterli fikir vermektedir.
a. Para
Bir cemiyette herkes tarafından ortak değer ölçüsü ve mübadele aracı
olarak kabul edilen nesneye para denmektedir. Sermaye ise başka mal ve
hizmetlerin üretiminde bir faktördür. Bu özellikteki mallara sermaye malları
denir. Doğrudan doğruya üretime vasıta olmak yerine sermaye mallarının
alımına aracılık eden para da mecazi anlamda sermayedir.2
gelirleri kayda değer oranlarda aruş gösteren Hz. Ömer'in Bahreyn'den tahsil
edilen büyük miktarlardaki verginin bir kısmını zor zamanlar için ihtiyat akçe
si olarak tuttnası yönündeki teklife şiddetle karşı çıknğı bilinmektedir.4 Temel
de o dönemin para politikası, çağdaş merkez bankası ve hazinenin işlevlerini
gören beytülmfilin rezervlerini en aza indirmek yönünde olmuştur. Bunun
neticesinde tedavüldeki para miktarı azami seviyeye çıkmıştır.
• • • • •
• • • • •
9 Tözen, s. 3.
10 Belazuri, Futuh, s. 45 1; Maverdi, el-Ah/etim, s. 195- 196; Ebu Ya'la, s. 178; Ayni, Bedrud
din Ebu Muhammed Mahmud b. Ahmed, Umdetu'l-kari şerhu Sahihi'l-Buhari,
Kahire 1392/1972, Vll, 186; İbnu'l-Humam, Kemiiluddin Muhammed b. Abdilvahid,
Fethu'l-kadir, Kahire 1389/1970, II, 212; Zebidi, V, 39-41.
11 İbn Ehi Şeybe, ıv; 535; Belazuri, Futuh, s. 455; İbn Hazın, Ebu Muhammed Ali b.
Ahmed, el-Muhallô. (nşr. A. Muhammed Şiildr), Kahire, ts. (Mektebenı Dari't-Turas),
VIII, 499.
12 Makrizi, en-NukUd, s. 7-8; a.mlf., İgıise, s. 51 -52; Ayni, Umde, VII, 186; Zebidi, V, 45,
48; Subhi Paşa, Abdullatif, Uyunu'l-ahbô.r .fi'n-nukUd ve'l-ıisar, İstanbul 1279, s. 4;
Kettani, Muhammed Abdulhay b. Abdilkebir, et-Teratibü'l-idiıriyye: Hz. Peygamber'in
Yönetiminde Sosyal Hayat ve Kurumlar (trc. Ahmet Özel), İstanbul 1990- 1993, il, 178;
Tözen, s. 3.
13 Zebidi, V, 45; Cevdet Paşa, Ahmed, Tarih-i Cevdet, İstanbul 1309, 1, 251.
14 Makrizi, en-NukUd, s. 8; a ml f., İgıise, s. 52; Subhi Paşa, s. 4; Kettani, il, 178; Tözen, s. 3.
.
Piyasalar 35
• • • • •
15 Subhi Paşa, s. 7.
16 Subhi Paşa, s. 8-9.
17 Cevdet Paşa, I, 249.
18 Cevdet Paşa, I, 249-250.
19 Subhi Paşa, s. 9-10, 13; Cevdet Paşa, I, 252; Kettani, II, 179.
20 Galib, İsmail, Meskukat-i Kadime-i İsldmiyye Kataloğu, İstanbul 1312, s. 2.
21 Tözen, s. 4.
22 Tözen, s. 1 1 .
� Sosyal Servet: İslam ' da Yönetim-Piyasa İlişkisi
farkı ön yüzlerinde yer alan "Bismillahi Rabbi" ibaresidir. Arka yüzlerine baskı
yer ve tarihi vurulmuştur.23 Hz. Ali'nin hilafetinde H. 37 yılında Beyda'da
kesilen sikkenin özellikleri, baskı yer ve yılı dışında Hz. Osman'ın dirhemi
ne benzemektedir.24 Söz konusu katalogda üzerinde darb yeri bulunmayan
H. 21 tarihli alnn bir sikke daha vardır ki buna eklenen İslami unsur arka
yüzünün kenar dairesindeki "Bismillah, la ilahe illallah vahdeh, Muhammed
Resfilullah" ibaresidir.25
• • • • •
23 Galib, s. 3.
24 Galib, s. 4.
25 Galib, s. 24.
26 Huseyni, Muhammed Bakır, Tatavvuru'n-nukUdi'l-Arabiyyeti'l-İsliımiyye, Bağdat
1969, s. 4 1 .
27 Gil.lib, s . 23-26.
28 İbn Hanbel, el-Musned, V. 156, 175- 176; İbn Sa'd, Muhammed, et-Tabakatu'l-kubra
(nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1388/1968, rv, 236; İbn Manzur, Ebu'l-Fadl Cemaluddin
Muhammed b. Mukerrem, Muhtasaru Tarihi Dımaşk l'İbn Asakir (nşr. RCıhiyye
en-Nehhas ve dğr.), Dımaşk 1404- 1409/1984-88, XXVIII, 306; Zehebi, Şihabuddin
Muhammed b. Ahmed, Tdrihu'l-İslt'ım: Ahdu hulefai'r-raşidin (nşr. ö. Abdusselam
Tedmuri), Beyrut 1407 / 1987, s. 413; a.mlf., Siyeru a'lt'ımi'n-nubela' (nşr. Şuayb
el-Amil.Ut ve dğr.), Beyrut 1401- 1405/1981 -85, il, 73.
29 Taberi, Tarih, rv, 285; İbnu'l-Esir, el-Kamil, III, 1 15-1 16.
30 Zebidi, V. 74; Kamil Miras'a dayanan Erkal ve Eskicioğlu da aynı hatayı tekrarlamak
tadırlar; bk. Erkal, Mehmet, "Madeni Para, Banknot ve Kağıt Para Mübadelesinde
Faiz'; Para, Faiz ve İslt'ım, İstanbul 1987, s. 168; Eskicioğlu, Osman, "Enflasyon ve
Para'; İslt'ım Açısından Enflasyon ve Çözüm Yolları, İstanbul 1983, s. 192.
Piyasalar 37
h. Riha
Zaman zaman ilgili ayet ve hadislerin klasik tefsirlerden farklı bir
yaklaşımla yorumlanmasının yol açtığı kavram kargaşası yüzünden, bu
konuya riba kelimesinin naslardaki anlamını inceleyerek başlamayı gerek
li gördük.
• • • • •
31 Döndüren, Hamdi, "İstam'da Para, Kredi, Faiz ve Enflasyon ilişkileri'; Para, Faiz ve
İslam, İstanbul 1 987, s. 189.
32 Belazuri, Futüh, s. 456; ayrıca bk. Kettani, II, 181 .
33 Kettani, n, 181.
34 Taberi, Tarih, III, 1 10; İbnu'l-Esir, el-Kamil, II, 195; İbnu't-Tıktaka, s. 76. Bu rakam
3000 dirhem olarak da kaydedilmektedir; bk. İbn Zenceveyh, Humeyd b. Mahled b.
Kuteybe, Kitıibu'l-Emval (nşr. Ş. Zib Feyyad), Riyad 1406/1986, I, 94.
38 Sosyal Servet: İ s la m ' da Yönetim- Piyasa İ l işkisi
ba. Tarif
Arapça kökü RBV harflerinden oluşan riba kelimesi ile ondan türe
yen isim ve fiillerin Kur'an'daki anlamları şunlardır: Yüksek yer, tepe, yayla
[el-Bakara, 2:265; el-Mü'min(ın, 23:50); zorlu, çok şiddetli, güçlü, üstün
[en-Nahl, 16:92; el-Hfil<ka, 69:10); su üzerinde kalan şeyler [er-Ra'd, 13:17);
murabaha, tefecilik [Al-i İmran, 3:130);35 üremek, bitmek, gelişmek, büyümek,
neşv ü nema bulmak, boy atmak, kabarmak [el-Hac, 22:5; Fussılet, 41:39);
ziyadeleş(tir)mek, fazlalaş(tır)mak, çoğal(t)mak, art(tır)mak [el-Bakara, 2:276;
er-Rum, 30:39); yetiştirmek, büyütmek, çocuk terbiye etmek [el-İsra; 17:24;
eş-Şuara; 26:18) .
279] . "İnsanlara mallan artsın diye verdiğiniz rlba Allah indinde artmaz . . :·
[er-RUın, 30:39) .
• • • • •
35 Uludağ, Süleyman, İslamda Faiz Meselesine Yeni Bir Bakı.ş, İstanbul 1988, s. 21.
36 Uludağ, s. 21.
37 Mevdudi, Ebul'Ala, Faiz (trc. M. Hasan Beşer), İstanbul 1979, s. 89.
Piyasalar 39
bi'setin 4. veya 5. senesinde inen Mekki bir surede yer alması, İslam'ın
iktisadi sömürüye daha işin başında karşı çıktığını göstermesi açısından çok
önemlidir. Çünkü ellerindeki büyük sermayelerle idari, iktisadi ve toplumsal
yapı üzerinde sulta kuran sermayedarlar, dini, ahlaki ve kültürel yozlaşmaya
sebebiyet vererek çıkarlarına dayalı sömürü düzenini ilelebet sürdürmek için
her şeyi yapmışlardır. Mekki surelerin hepsi sadece dini-itikadi hususlara
hasredilmiş olmayıp meselenin ahlak-irfan boyutunun iktisadi hayattaki yan
sımalarına ilişkin hususlarda uyarı mahiyeti taşıyan çeşitli ayetler de inmiştir.
Mutaffifin suresinin ölçü ve tartıda hile yapanları kınayan ilk ayetleri böyledir.
Tabii ki bu gibi hususlarda bile şiddetli uyarılarda bulunan İslam'ın ribaya
seyirci kalması mümkün değildir. Kurulu düzeni tehdit eden yeni dine karşı
savaş açmakta hiç gecikmeyen tefecilerle olan bağların ribanın birden haram
kılınması suretiyle tamamen koparılmaması için bazı uyarılarla yetinilmiş;
tebliğin ilk aşamasında sıkı yasaklar getirilmesi uygun görülmemiştir. Kaldı
ki daha devleti bile olmayan Müslümanlar'ın riba yasağını uygulayabilecek
güçleri yoktur. Belki İslam'ın sömürülen kitleleri cezbetmesinin temel sebep
lerinden birisi de, daha işin başında haksız kazançlara, ticari sahtekarlıklara,
mali yolsuzluklara ve iktisadi sömürüye karşı çıkmasıdır. Bu ayetle bir yandan
riba yasağının ilk adımı atılırken öte yandan Medine döneminde vaz' edilecek
zekat farizası için hazırlık yapılması dikkat çekicidir.38
• • • • •
38 Uludağ, s. 22-23.
39 İbn Hişam, Ebu Muhammed Abdulmelik, es-Siretu'n-nebeviyye (nşr. Mustafa
es-Sekka ve dğr.), Kahire 1375/1955, 1, 194.
40 Buhari, "Menakı.bu'l-ensar'; 50; İbn Hazın, el-Muhallit, VIII, 493; Uludağ, s. 25.
40 Sosyal Servet: İslam'da Yönetim- Piyasa İ l işkisi
gibi o bizden daha zengin olsa idi mallarımızı borç istemezdi:'4ı Bu ifadeler
ribanın Medine döneminin başlarında haram kılındığını göstermektedir.42
Ayrıca Uhud Gazvesi'nden önce "Ey iman edenler, katlanmış ribayı yeme
yin .. :' [Al-i İmran, 3:130] ayeti inmiş ve ribayı kesinlikle haram kılmıştı.43 şu
rivayet buna delildir: "Amr b. Akyeş'in Cahiliye devrinden kalma riba alacağı
vardı. [İslam ribayı yasakladığı için, birikmiş] riba alacaklarını toplamadan
Müslüman olmak istemedi. Uhud Gazvesi'nin yapıldığı gün amcaoğullarının
nerede olduklarını sorduğunda 'Uhud'da!' cevabını verdiler... :'44 Amr sadece
ve sadece riba alacağını kaybetmemek için İslam'a girmeyi geciktirdiğine göre
ilgili yasak bu ayetle kesinlik kazanmış demektir.
• • • • •
47 İbn Ebi Şeybe, rv; 449; İbn Hanbel, el-Musned, l, 50; İbn Hazın, el-Muhalltl, VIII, 477.
48 Razi, Mefcitih, VII, 85.
49 Muvatta', "Buy(ı"; 83; Taberi, Ebu Ca'fer Muhammed b. Cerir, Camiu'l-beyan an
te'vili'l-eseri ve'l-Kur'cin, Bulak 1323-29, III, 68.
50 Taberi, Cami', III, 68.
51 Bayındır, Abdülaziz, "İslam'da Faiz Mefhumu ve Unsurları'; Para, Faiz ve İsltlm,
İstanbul 1987, s. 121-122.
52 Razi, Mefatih, vıı, 86.
53 İbnu'l-Humam, VII, 3-4.
42 Sosyal Servet: İslim 'da Yönetim - Piyasa İ lişkisi
u. Ribe'l-fadl veya ribe'n-nakd. İki şeyi peşin olarak takas ederken alı
nan fazlalığa ribe'l-fadl denir. Hakim kanaat, ribe'l-fadl'ın, ribe'n-nesie'ye yol
açabileceği endişesi ile, sedd-i zeria ilkesi gereğince yasaklandığı yönündedir.
Bu özelliği bakımından ribe'l-fadl'ın Mal Piyasası Bölümü 'nde incelenmesi
daha uygun düşmekle birlikte konu bütünlüğü açısından ikisinin aynı başlık
altında toplanması tercih edilmiştir.
"Altınla altın, gümüşle gümüş, buğdayla buğday, arpa ile arpa, hurma
ile hurma, tuzla tuz misli misline peşin olarak satılır. Her kim fazlalık verir
veya alırsa muhakkak riba yemiş olur. Alanla veren bu hususta eşittir:'56
Bir başka rivayette "Ancak cinsler değişirse peşin olmak şartı ile istediğiniz
gibi satın;' ilavesi vardır.57
Fedale "Hayber günü on iki dinara, içinde altın ve boncuk bulunan bir
gerdanlık satın aldım; boncuğunu altınından ayırdığımda on iki dinardan
• • • • •
54 Karaman, Hayrettin, İslamın Işığında Günün Meseleleri, İstanbul 1987, il, 191.
55 Bayındır, s. 123-124.
56 Müslim, "Musak.at'; 82; Nesai, "Buy(ı"; 43, 44.
57 Müslim, "Musakat'; 81; Ebı'.ı Davı'.ıd, "Buy(ı"; 12; Tirmizi, "Buy(ı"; 23; Nesai, "Buy(ı";
43, 44.
58 Buhari, "Buy(ı"; 77, 81; Müslim, "Musak.at'; 88; Nesfil, "Buy(ı"; 50.
Piyasalar 43
fazla ettiğini anladım. Sonra bunu Nebi'ye anlatnm da bana 'Gerdanlık [bon
cuğu altınından] ayrılmadan satılmaz; buyurdu;' demiştir.59
• • • • •
59 Müslim, "Musakat'; 90; Ebu Davlid, "Buyti"; 13; Nesai, "Buyli"; 48.
60 Müslim, "Musfıkat'; 91; Ebu Davlid, "Buyti"; 13.
61 Müslim, "Musakfıt'; 94, 95; Nesai, "Buyti"; 41; İbn Hazın, el-Muhal/a, VIII, 478.
62 Şafii, Ebu Abdillah Muhammed b. İdris, es-Sunenu'l-me'sure (nşr. Abdulmu'ti Emin
Kal'aci), Beyrut 1986, s. 269; Müslim, "Musfilcat'; 96.
63 İbn Hanbel, el-Musned, il, 21, 1 44; Müslim, "Musfilcat'; 97.
64 İbn Mace, "Ticarat'; 53; Ebu Davlid, "Buyti"; 18; Tirmizi, "Buyti"; 14; Nesai, "Buyti";
36.
65 İbn Ebi Şeybe, rv; 328.
44 Sosyal Servet: İslam'da Yönetim- Piyasa İlişkisi
Bu hadislere göre aynı cinsten iki şey farklı miktarlarda ve peşin olarak
değiştirildiği takdirde ribe'l-fadl gerçekleşir. İster eşit isterse farklı miktarlarda
olsun aynı cinsten iki şey veresiye takas edildiği takdirde ribe'n-nesie vuku
bulur. Cinsleri değişik bile olsa iki şeyin farklı miktarlarda ve fakat veresiye
değiştirilmesi durumunda yine ribe'n-nesie vukua gelir.
66 Müslim, "Musakat'; 100; İbn Mace, "Ticarat'; 49; İbn Hazm, el-Muhallıl, VIII, 479, 500.
67 Buhari, "Buy(ı"; 79; Müslim, "Musakat'; 101- 104; İbn Mace, "Ticarat'; 49; Nesai,
"Buy(ı"; 50.
68 Te'vil şekilleri için bk. Nevevi, Ebu Zekeriyya Muhyiddin Yahya b. Şeref, el-Minhacfi
şerhi Sahihi Müslim, Kahire 1392/ 1972, XI, 24-25; Karaman, Günün Meseleleri, il, 197.
Piyasalar 45
Hecer Mecusileri ile de buna benzer bir antlaşma yapan74 Hz. Pey
gamber (�) ülkenin her yanına gönderdiği genelgelere ribiiya ilişkin mad
deler koymayı ihmal etmeyerek yasağın bütün ümmet tarafından bilinip
uygulanmasına özen gösteriyordu. Mesela Yemen meliklerinden Şurahbil b.
Abdi Kulfil'e gönderdiği genelgede diğer şeylerle beraber büyük günahların
en büyüklerinden (ekberu'l-kebair) addettiği ribiiyı yasaklamaktadır.75 Yine
• • • • •
69 Taberi, Cami', III, 66; Serahsi, Şemsuleimme Muhammed b. Ahmed b. Sehl, el-Mebsut,
Kahire 1324-31, XIV; 59; Hamidullah, Muhammed, el-Vesaiku's-siyasiyye, Beyrut
1407/1987, s. 286-287.
70 Taberi, Cami', III, 66; Kudame b. Ca'fer, Ebu'l-Ferec el-Bağdadi, Kitlıbu'l-Harac ve
sına'ati'l-kitlıbe (nşr. Muhammed Hüseyin ez-Zebidi), Bağdat 1981, s. 269; Serahsi,
el-Mebsut, xrv; 59; Harnidullah, el-Vesaik, s. 285-286.
71 İbn Habib, Muhammed b. Habib el-Bağdadi el-Haşimi, el-Munammak fi ahbllri
Kureyş (nşr. Hurşid Ahmed), Beyrut 1405/ 1985, s. 192, 203.
72 Ebu Yusuf, Ya'kıib b. İbrahim, Kitlıbu'l-Harac (nşr. K. Muhibbuddin el-Hatib), Beyrut
1979, s. 78; İbn Ehi Şeybe, rv; 448; Belazuri, Futü.h, s. 75, 76; Kudame, s. 272; Serahsi,
el-Mebsut, xrv; 58; Hamidullah, el-Vesaik, s. 176, 179; a.rnlf., İslô.m Peygamberi (trc.
Salih Tuğ), İstanbul 1400/1980, 1, 672.
73 Ebu Ubeyd, s. 184; İbn Zenceveyh, il, 452.
74 Serahsi, el-Mebsut, xrv; 58.
75 Hamidullah, el-Vesaik, s. 228.
46 Sosyal S ervet : İslam 'da Yönetim-Piyasa İlişkisi
• • • • •
gümüş ve yiyecek maddelerini kendi cinsleri ile farklı ağırlıklarda alıp satma
malarını emretmişti.83
Özellikle Hz. Ömer'in bu konuda çok titizlik gösterdiği ve riba olur endi
şesi ile on çeşit ticari muamelenin dokuzundan kaçındığı bildirilmektedir.84
Öyle ki geri ödemenin başka bir şehirde yapılması şartı ile verilen ayni borç
lardan doğan nakliye masraflarını dahi riba saymıştır.85 Bu husustaki uygu
lamalarına ilişkin bazı örnekler şunlardır: Muhtelif rivayetlerde Necranlılar'ı
yurtlarından sürmesinin gerekçeleri arasında Resfılullah ile yaptıkları zimmet
antlaşmasında yer alan riba yasağını çiğnemeleri gösterilmektedir.86 Bir defa
sında Malik b. Evs, Talha b. Ubeydillah'a giderek elindeki 100 dinarı dirheme
çevirmek istemişti. Dinarları alan Talha, dirhemleri o sırada Gabe mevkiinde
olan hazininin dönüşünden sonra vereceğini bildirmişti. Olaya şahit olan Hz.
Ömer derhal müdahalede bulunarak Hz. Peygamber'in altı çeşit malın peşin
alınıp satılmasına ilişkin hadisini hatırlatmış ve akdi feshettirmişti.87
• • • • •
Hz. Ali'nin ise tüccara "Kim ilgili hükümleri bilmeden ticaretle uğraşırsa
muhakkak ribaya bulaşır;' şeklinde benzer uyarılarda bulunduğu kayde
dilmektedir.97 Faizcilikten gelir sağlayan birisinin servetini yakması,98 riba
yasağının tatbiki hususunda Hz. Ömer kadar kararlı olduğunu göstermek
tedir. Buna karşılık üzerinde altın işlemeler bulunan ipekli bir elbiseyi Amr
b. Hureys'e veresiye sattığına dair rivayetten,99 bu tür muamelelerde malın
süslerine değil kendisine itibar ettiği anlaşılmaktadır. Gümüşle karışık altın
kapların gümüş karşılığında satılmasını cfüz gördüğüne dair bilgi, malın aslı
na göre hüküm verdiği yönündeki tesbiti doğrulamaktadır. 100
• • • • •
Daha sonraki dönemlerde İpek Yolu, Baharat Yolu gibi uluslararası tica
ret yollarına hakim olan Müslümanlar çok büyük hacimlerdeki uluslararası
mal ve para sevkiyatını mümkün mertebe risksiz elverişli usullerle gerçek
leştirmek zorunda kalmışlardı. Bunun sağlanabilmesi için sermayenin belli
ellerde toplanması gerekiyordu. Riba yasak olduğuna göre kanuna karşı hile
yöntemleri aranarak görünüşte ticaret sayılan bazı muamelelerle kredi temini
yollarına gidildi. Ancak iktisadi baskı arttıkça devlet bu tür muamelelerde
alınan fazlalık oranlarına tavan koymakla yetindi. Hayır maksadı ile kurulmuş
para vakıfları dahi muamele-yi şer'iyye yöntemiyle verdikleri borçlar için belli
oranlarda fazlalık tahsil etmeye başlamışlardı.
c. Finans Kurumları
104 İbn Ehi Şeybe, IV, 465; Veki: Muhammed b. Halef, Ahbıiru'l-kudat, Beyrut, ts.
(Alemu'l-kutub), II, 246, 258, 286, 312.
105 Ahbadi, Mustafa Abdulhamid, "Mevkiu Nistan fi dav'i'l-vesfüki'l-berdiyye kubeyle'l
İslam ve hilale nısfı'l-karni'l-evvel mine'l-hukmi'l-Arabi'; el-Ceziretu'l-Arabiyye fi
asri'r-Resul ve Hulefai'r-rıişidin, Riyad 14 10/1989, III/2, 220.
P iyasalar ___Ql
• • • • •
106 Kaynaklara göre bunlar Abdullah b. Ebi Rebia'dan 30.000 veya 40.000 dirhem,
Huveytib b. Abdiluzza'dan 40.000 dirhem ve Safvan b. Umeyye'den 50.000 dirhem
şeklindedir; bk. Vakıdi, Ebu Abdillah Muhammed b. Ömer, Kitabu'l-Megazi (nşr. M.
Jones), London 1965-66, il, 863; İbn Hanbel, el-Musned, ıv; 36; Belazuri, Ebu'l-Abbas
Ahmed b. Yahya, Ensabu'l-eşriif(nşr. Muhammed Hamidullah), Kahire 1959, 1, 363;
İbnu'l-Esir, Ebu'l-Hasan Ali b. Ebi'l-Kerem Muhammed b. Muhammed eş-Şeybani,
Usdu'l-gabefi ma'rifeti's-sahilbe (nşr. M. İbrahim el-Benna ve dğr.), Kahire 1390-
93/1970-73, il, 76; III, 233.
107 İbn Sa'd, ıv; 26; İbn Asakir, Ebu'l-Kasım Ali b. Hasan b. Asakir, Tarihu Medineti
Dımaşk: Ubade b. Evfa-Abdulltih b. Suveyb (nşr. Şukri Faysal ve dğr.), Dımaşk
1402/1982, s. 141, 142; Zehebi, Siyer, il, 90.
108 Ebu Yusuf, el-Asar, s. 204. Diğer kaynakların açıkça kaydettiği üzere Ebu Bekir'in
hilafet müddeti boyunca beytülmfilden aldığı maaş yaklaşık bu meblağa erişmiş
olup sırf dini hassasiyetine binaen öldükten sonra terikesinden kesilerek geri öden
mesini istemiştir. Ebu Yusuf bunu bir çeşit borç kabul ediyor olmalıdır. Ayrıca bk.
İbn Sa'd, III, 193; İbn Manzill, Muhtasar, XIll, 124.
109 Buhari, "Fezailu'l-ashab'; 8; Ya'kll bi, Ahmed b. Ebi Ya'kub b. Ca'fer, et-Tarih (nşr.
M. Th. Houtsma), Leiden 1883, il, 159; İbnu'l-Cevzi, Ebu'l-Ferec Abdurrahman b.
Ali b. Muhammed, Mentikıbu emiri'l-mu'minin Ömer b. el-Hattab (nşr. Z. İbrahim
el-Karfıt), Beyrut 1407 / 1987, s. 2 19; İbn Manzur, Muhtasar, XIX, 39; Zehebi, Tarih,
s. 279; SuyCıti, Ebu '1-Fadl Celfiluddin Abdurrahman b. Ebi Bekir, Tarihu 'l-hulefa' (nşr.
M. Muhyiddin Abdulhamid), Kahire 1389/1969, s. 135. Turtfışi ise İmam Mfilik'in
beytülmale 80.000 dirhem borçlu olarak öldüğüne dair rivayeti Hz. Ömer'e aulmış
bir iftira şeklinde değerlendirerek inkar ettiğini bildirmektedir; bk. Turtuşi, Ebu
Bekir Muhammed b. Velid b. Muhammed, Siracu'l-muluk (Gazzali, et-Tibru'l
mesbUkfi nesaihi'l-mulUk ile birlikte), Kahire 1 306, s. 106.
52 Sosyal Servet: İslim 'da Yönetim- Piyasa İlişkisi
Halife Osman'ın çektiği kredilerin miktarı çok daha büyük boyutlara ulaş
mıştı. Belazuri'ye göre beytülmalden 100.000 dirhemlik kredi alan halifenin
adına Abdullah b. Erkam tarafından borç senedi düzenlenerek Ali b. Ehi Talib,
Zubeyr b. Avvfun, Sa'd b. Ehi Vakkas ve Abdullah b. Ömer şahit gösterilmişti.
Söz konusu kredi vadesi dolunca geri ödenmişti. 111 Diğer rivayete göre hali
fenin borçlarının toplamı 500.000 dirheme ulaşmıştı. 112 Hz. Osman Cfilıiliye
devrindeki iş ortağı Rebia b. Haris'e 100.000 dirhem beytülmfil kredisi açmış
tı. 113 Beytülmal imkanlarını akrabalarının hizmetine sunmakla suçlanınca
onlara açtığı tüm kredilerin kendi hesabına borç kaydedilmesini ve ayrıca
ödeme kolaylığı gösterilmesini istemişti. 114 Devraldığı borçlar arasında Abdul
lah b. Halid b. Esid'e verdiği 300.000 veya 400.000 dirhemlik beytülmal kredisi
de vardı. 115 Hz. Osman 'ın valilerinden Velid de beytülmalden borç alanlar ara
sında idi.116 Vali Sa'd b. Ehi Vakkas, hazinedarlığını Abdullah b. Mes' ud'un yap
tığı Kufe beytülmalinden kredi çekmiş ancak vade dolunca ödeme güçlüğüne
düşmüştü. 117 Yine İsmail (?) isimli birisi Küfe beytülmalinden kredi almıştı. 118
tüketim kredisi alır ancak hazan vade dolduğu halde geri ödeme zorluğu çek
tiği olurdu. Böyle durumlarda beytülmal emini tarafından kendisine yönel
tilen ödeme talebine karşılık atası çıktığı zaman borcunu kapatmak üzere ek
süre isterdi. 120 Aldığı krediyi vadesinde ödeyemeyen Hz. Osman'ın valilerin
den Velid'e beytülmfil emini İbn Mes'ud tarafından protesto çekilmişti. Ancak
Velid'in şikayeti üzerine Halife Osman tarafından yetkilerini aştığı hususunda
uyarılan İbn Mes'ud derhal istifa etmişti. 121
120 İbn Sa'd, III, 276; Taberi, Tarih, rv; 208; İbnu'l-Cevzi, Menakıb, s. 102; İbn Manzur,
Muhtasar, XIX, 8; Suy(ıti, Tarih, s. 129.
1 2 1 Belazuri, Ensab, v, 30-31.
122 İbn Sa'd, III, 109; Buhari, "Humus'; 13; Muhibbuddin, er-Riyıld, rv; 290; Zehebi, Siyer,
ı, 66; İbn Kesir, el-Bidaye, VII, 250; İbnu'l-İmad, Ebu'l-Felah Abdulhay, Şezeratu'z
zehebfi ahbılri men zeheb, Kahire 1350-51, I, 43.
123 İbn Ebi Şeybe, VII, 543; İbn Sa'd, III, 108; Buhari, "Humus'; 13; Ebu Nuaym, ı, 9 1 ;
Muhibbuddin, er-Riyad, rv; 289-290; Zehebi, Siyer, 1, 66.
_M Sosyal Servet: İslam'da Yönetim- Piyasa İ l i şkisi
• • • • •
124 İbn Ebi Şeybe, VII, 543; İbn Sa'd, 111, 108; Buhari, "Humus'; 13; Zehebi, Siyer, I, 66.
125 Buhari, "Humus'; 13; Muhibbuddin, er-Riyad, ıv, 290.
126 Zehebi, Siyer, III, 460.
127 Belazuri, Ensab, IVB 1 3 1 .
,
128 İbn Sa'd, III, 76; Ya'kubi, Ahmed b. Ebi Ya'kub b . Ca'fer, Muşakeletu'n-nas
li-zamanihim (nşr. William C. Millward), Beyrut 1 980, s. 13; Mes'udi, Ebu'l-Hasan
Afi b. Hüseyin b. Afi, Murücu'z-zeheb ve meadinu'l-cevher (nşr. M. Muhyiddin
Abdulhamid), Kahire 1367 / 1 948, il, 341; İbn Asa.kir, Ebu'l-Kasım Afi b. Hasan b.
Asakir, Tô.rihu Medineti Dımaşk: Osman b. Affan (nşr. Sekine eş-Şihabi), Dımaşk
1404/ 1984, s. 454; Kettani, ın, 201 .
129 İbn Sa'd, 111, 222; Fesevi, Ebu Yusuf Ya'kı'.ıb b . Sufyan, Kitô.bu'l-Ma'rife ve't-tô.rih
(nşr. Ekrem Diya' el-Ömeri), Medine 1410, ı, 458; Taberani, Ebu'l-Kasım Süleyman
b. Ahmed b. Eyyı'.ıb, el-Mu'cemu'l-kebir (nşr. H. Abdulmecid es-Selefi), Beyrut, ts.
(Daru ihyai't-turasi'l-Arabi), ı, l l2; İbn Manzı'.ır, Muhtasar, xı, 201; Zehebi, Tarih, s.
528; a.mlf., Siyer, 1, 32; Heysemi, IX, 148.
130 Belazuri, Ensab, IVB 132; İbn Manzur, Muhtasar, IX, 314
,
• • • • •
ıu. Para Havaleleri. Sermayedarların diğer bir işlevinin süftece ı44 (poli
çe) adı verilen evraklar düzenleyerek para havaleleri yapmak olduğu anlaşıl
maktadır. Düzenledikleri süfteceler ve yaptıkları para havaleleri ile şehirler
ve hatta milletlerarası mal-para tedavülüne katkıda bulundukları asla inkar
edilemez. Sağladıkları faydalardan biri işlemleri kolaylaştırmak, diğeri ise
nakit transferinde karşılaşılması mümkün riskleri ortadan kaldırmaktır. ı45
• • • • •
142 Tirmizi, Ebu İsa Muhammed b. İsa, Nevadiru'l-usul (nşr. Abdurrahman Umeyre),
Beyrut 1992, ı, 247; İbn Kesir, el-Bidaye, ili, 206; VII, 73.
143 Belazuri, Fütuh, s. 448-449; Kudame, s. 56-57; İbn Hacer, el-İsabe (Bicavi), VI, 369.
144 Seftece ve siftece şeklinde de söylenen Arapça süftece kelimesinin (çoğ. sefatic ve
süftecat) Farsça (sefte: muhkem, pekiştirilmiş + çiz: şey) asıllı olduğu ileri sürülmek
tedir. Alacağın yazılı belgeyle sağlama bağlanmasından dolayı bu adla anılmıştır.
Borçlunun alacaklısına, muayyen miktarda parayı borçlanılan yerin dışındaki belli
bir yerde bizzat ödeme taahhüdünü veya oradaki muhatabı olan üçüncü kişiye (ona
ğına, acentesine, naibine, vekiline, borçlusuna) kayıtsız şansız ödeme emrini içeren
bir tür poliçe veya kıymetli evraka yahut işlemin kendisine teknik anlamda süftece
denir. Genellikle başka bir şehre giden tacirin / yolcunun taşıma risk, zorluk veya
giderlerinden kunulmak için başvurduğu bir işlemdir (uygulamada aynı şehirdeki
birisine hitaben de süftece düzenlenebildiği görülmektedir). Tarifinden de anlaşıl
dığı üzere temsil ettiği hakkın türü açısından esasen para senetlerinden sayılan süf
tecenin bir çeşit emtia senedi olarak düzenlenebileceği görüşünü benimseyenler de
vardır. Süftece daha ziyade ve bilhassa karz (emanet değil) vasıtası olmakla beraber
hazan sak gibi bir ödeme ve nadiren de tedavül aracı olarak kullanılabilir.
145 Bu tür işlemlerle ilgili görüşler için bk. Şeybani, Muhammed b. Hasan, el-Hucce
aza ehli'l-Medine (nşr. Mehdi Hasan el-Keylani), Haydarabad 1384-90, II, 609;
Abdurrezzak, VIII, 140- 1 4 1 ; İbn Ebi Şeybe, IV, 358-359; Serahsi, el-Mebsut, XIV,
37; İbn Kudame el-Makdisi, Ebfi Muhammed Abdullah b. Ahmed b. Muhammed,
el-Mugni (nşr. M. Halil Herras), Kahire, ts. (Mektebetu İbn Teymiyye), IV, 356.
Abdullah b. Abbas'a göre önceden şart koşulmadığı takdirde bu tür havaleler
de mahzur yoktur. Abdullah b. Zubeyr, Hasan b. Ali, Abdurrahman b. el-Esved,
Muhammed b. Hasan eş-Şeybani ve İbrahim en-Nehai bu tür işlemlerde sakın
ca görmemektedirler. Ancak Meymun b. Ehi Şebib bunları mekruh saymaktadır.
Hasan el-Basri ise sadece hırsızlık riskini onadan kaldırmak için yapılması halinde
cfilz oldukları kanaatini taşımaktadır.
Piyasalar 57
156 Halbuki bir rivayette Hakim, Hz. Peygamber'in, kendisine kabzetmediği malı sat
mamasını emrettiğini söylemektedir; bk. Nesaı, "Büy(ı"; 55; İbn Hanbel, el-Musned,
III, 402, 403; Taberani, III, 194, 196, 197; İbn Hazın, el-Muhallll, VIII, 519.
157 Muvatta', "Buyı'.ı"; 43; Abdurrezzak, VIII, 29; İbn Ebi Şeybe, iV, 363, 386; İbn
Abdilhakem, s. 1 66- 1 67; İbn Ruşd, Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Ruşd
el-Kurtubi, el-Beyan ve't-tahsil (nşr. Said U'rab), Beyrut 1404/1 984, XVIII, 4 1 .
Esen'in "Hz. Ömer, memurlarından Hakim b. Hizam'a sikak (maaş senedi) vermiş o
da, bununla zahire satın almıştır;' şeklindeki tesbiti yanlıştır, bk. Esen, Adem, Sosyal
Siyaset Açısından İslllm'da Ücret, Ankara 1993, s. 84).
158 Muvatta', "Buy(ı"; 44; İbn Hanbel, el-Musned, il, 349; İbn Abdilhakem, s. 1 67;
Müslim, "Buy(ı"; 40; İbn Ruşd, el-Beyan, VII, 357.
Piyasalar 59
Ne ilginçtir ki sak (çek), havale (aval) ve süftece (poliçe) gibi kredi araçları
Avrupalılar tarafından ancak Haçlı Seferleri sırasında Müslümanlar'dan öğre
nilerek kullanılmaya başlanmıştır. 159
• • • • •
159 Schacht, Joseph, Introduction to Islamic Law, Oxford 1964, s. 78; Udovitch, L.
Abraham, "Credit as a Means oflnvestment in Medieval lslamic Trade'; Journal ofthe
American Oriental Society, c. LXXVII, New Haven 1967, s. 262; a.mlf., "Commercial
Techniques in Early Medieval lslamic Trade" (Islam and the Trade ofAsia içinde,
nşr. D. S. Richards), Oxford 1970, s. 54; a.mlf., "Reflections on the Institutions of
Credit and Banking in the Medieval lslamic Near East'; Studia Islamica, c. XLI, Paris
1975, s. 10- 1 1; Rodinson, Maxime, "Le Marchand musulman" (Islam and the Trade
of Asia içinde, nşr. D. S. Richards), Oxford 1 970, s. 25; Turan, Osman, Selçuklular
Tarihi ve Türk-İslıim Medeniyeti, İstanbul 1980, s. 376 vd.; Ashtor, Eliyahu, "Banking
Instruments Between the Muslim East and the Christian West" (East-West Trade
in the Medieval Mediterranean içinde, nşr. Benjamin Z. Kedar), London 1986, hl. 1,
s. 553-573; Tabakoğlu, "İslam'da Para Politikası'; s. 82; Kallek, Cengiz, "Bir Hukuk,
Maliye ve Ticaret Terimi Olarak Sak'; Ekonomik Kalkınma ve Değerler (ed. Recep
Şentürk), lstanbul: UTESAV, 2008, s. 157- 170.
160 Bu tabirle, ihtiyaç telkin eden ve tüketim sınırlarını kaldıran çağdaş pazar ekonomi
si kastedilmemektedir.
__6il Sosyal Servet: İ s l a m ' d a Yönetim- Piyasa İ l işkisi
kalmıştır. ı6ı Ürünlerinin nakliyesi için gemiler yanında deve yahut at sürüle
rine, hayvanlarının yayılıp barınması için de otlak ve tavlalara sahip olmuştur.
Kuvvetle muhtemeldir ki liman şehirlerinde edindikleri binalardan bazıları
ofis veya depo olarak kullanılmıştır.
• • • • •
161 Şunu da belirtmekte yarar vardır: İslam köle-efendi ilişkilerini düzenlemiş, her iki
tarafın haklarını korumaya özen göstermiştir. Böylelikle efendiler hıyanet riski aza
lan kölelerine büyük meblağlar emanet ederek uzak mesafeli ticaret için görevlen
direbilmişlerdir.
162 Giriş Bölümü'nde yapılan tahliller göz önüne alındığında, doğurabileceği yanlış
çağrışımlar yüzünden 'rasyonel' yahut 'akılcı' kavramının kullanımından kaçını
larak 'hesapçı' terimi yeğlenmiştir.
163 İbn Kuteybe, Uyılnu'l-ahbar, Beyrut, ts. (Daru'l-Kitabi'l-Arabi), 1, 251 .
Piyasalar _6.l
• • • • •
164 Rodinson, Maxime, lslam and Capitalism (trc. Brian Pearce), Bucks 1980, s. 7-9.
165 Rodinson, lslam, s. 14 vd.
62 Sosyal Servet: İ s l a m ' d a Yönetim- Piyasa İ lişkisi
• • • • •
166 Sombart da katolikliğin getirdiği faiz yasağının kapitalist temayülleri teşvik ettiğini
ileri sürmektedir; bk. Sombart, Werner, The Quintessence ofCapitalism (nşr. ve trc.
M. Epstein), New York 1967, s. 247.
167 Rodinson, lslam, s. 17-19.
Piyasalar 63
İslam inancına göre evrendeki her şey Allah tarafından yaratılmış ve insa
noğlunun hizmetine sunulmuştur. Tüm varlıklar Allah'ın insana emanetidir.
İnsan bu emanet üzerinde ancak O'nun emrettiği şekilde tasarrufta bulun
makla mükelleftir. Doğal olarak servetin fertlerin yahut devletin elinde olması
Müslüman'ın mfili sorumluluğunu değiştirmez. Yani sosyal devletin karşısında
anti-sosyal bireyci şahsiyetler yoktur. Tabiri caizse servetin kendisi sosyal
olmak zorundadır; ister devletin isterse fertlerin elinde bulunsun. Ek 3'te
sıralanmaya çalışılan örnekler bunun en güzel delilidir. Fertler yaptıkları her
türlü hayır işleri ile toplumsal huzurun sağlanmasına büyük katkılarda bulun
muşlardır. Bireyle devlet arasında yapılacak mutlak soyutlama çıkar çatışma
sını kaçınılmaz kılabilir. Ayrıca özel hayatında bencilce bir öz-çıkar maksimi
zasyonunu felsefe edindiği ileri sürülen ferdin devlet adamı olduğunda kamu
yararına diğergamlık yapacağına inanmak mümkün görünmemektedir.
ı. Müsadere. Asr-ı saadet'te devletin haksız iktisap yolu ile servet sahibi
olmaya asla izin vermediği çeşitli örneklerden anlaşılmaktadır. En bariz misal
meşruiyeti şüpheli servetlerin tamamının yahut bir kısmının devlet tarafın
dan müsaderesidir.
• • • • •
Halife Ömer işi daha sıkı nıtarak görevlendirdiği amillerden yazılı mal
beyanı aldığı 172 gibi her sene hac mevsiminde onların muamele ve hesaplarını
denetler, 173 gerekirse servetlerini müsadere edip vazifelerine son verirdi. Ayrı
ca belli aralıklarla müfettişler göndererek teftişler yaptırırdı. Bunlardan birisi
Muhammed b. Mesleme'dir. Hz. Ömer'in, suistimal ihtimalini göz önünde
bulundurarak, gizlice servet transferinde bulunmalarını önlemek için vali
ve amillerin Medine'ye geceleyin giriş yapmalarını dahi yasakladığı rivayet
edilmektedir. 174 Ek 4'teki alıntılardan anlaşılacağı üzere böyle davranmasının
sebebi amil ve valilerin yetkilerini kötüye kullanarak servet yaptıklarına dair
• • • • •
169 İbn Ebi Şeybe, rv, 444; İbn Hanbel, el-Musned, v; 425; Buhari, "Hibe'; 17; "Hiyel'; 10;
"Ahkam'; 24, 41; "Eyrnan'; 3; Müslim, "İmare'; 26, 27; Ebu Davfıd, "İmare'; 1 1 ; Darimi,
"Siyer'; 52; "Zekat'; 3 1 .
170 Hadis ve fıkıh kitaplarının 'Zekat' ve 'Hibe' bölümlerine bakınız.
1 7 1 İbn Kuteybe, Uyun, ı, 60; Kettani, ı, 309.
172 İbn Sa'd, III, 282, 307; Turtfışi, s. 1 16; İbnu'l-Cevzi, Menakıb, s. 120; Suy(ıti, Tarih, s.
141; Kettani, il, 29; Azın, Refik, Eşheru meşahiri'l-İs/amfi'l-harb ve's-siyase, Beyrut
1403/1983, il, 400.
173 Kettani, ı, 309.
174 Turtfışi, s. 1 17.
Piyasalar 65
yayılan söylentilerdi. Öyle ki bazı şairlerin bu hususa dikkat çeken şiirleri dil
lerde dolaşmaya başlamışn. En meşhuru İbnu's-Sa'ik'a nisbet edilen şiir olup
suistimalde bulunan bazı vali ve amillerin isimlerini saymaktadır. 175 Bunun
üzerine Hz. Ömer Mısır valisi Amr b. As, Bahreyn amili Ebu Hureyre, Basra
amili Mucaşi' b. Mes'ud es-Sulemi, Fırat valisi Haccac b. Atik es-Sulemi, Sür
rak valisi Cez' b. Muaviye, Cündişapur valisi Bişr b. Muhtefez, Hıms amili
Nu'man b. Beşir yahut Meysan valisi Nu'man b. Adi b. Nadle, Ubulle uşur
tahsildarı-hazinedarı Nafi' b. Haris b. Kelede ile kardeşi Nufey' Ebu Bekre,
Mekke amili Nafi' b. Amr el-Huzfil, İsfahan hazinedarı Hfilid b. Haris, Menazir
valisi Asım b. Kays b. Salt es-Sulemi, Ehvaz panayırı sorumlusu Semure b.
Cundeb el-Fezari veya Sürrak valisi Harise b. Bedr, ganimet muhafızı Şibl b.
Ma'bed el-Beceli el-Ahmesi ve Ramhurmuz valisi Ebu Meryem b. Muharriş
el-Hanefi'nin mallarını ayakkabılarına varıncaya kadar ikiye taksim ettirip
yarısına el koymuştur. 176 Bunlardan başka ayrıca Kufe valisi Sa'd b. Ebi Vakkas,
Şam orduları kumandanı Hfilid b. Velid, Basra valisi Ebu Musa el-Eş'ari,
Haris b. Ka'b b. Vehb, Taif amili Utbe b. Ebi Sufyan, Bahreyn valisi Kudame b.
Maz'un el-Cumahi, Şam valisi Şurahbil b. Hasene, Yemen valisi Ya'la b. Umey
ye (veya Muneyye) de servetleri müsadere edilenler arasındadır. 177
Hz. Ömer sadece zan altında olan memurlarını hesaba çekmekle kal
mamış zaman zaman diğerlerini de kapsayan genelgeler çıkararak suistimal
kapılarını kapamaya çalışmıştır. Mesela Iraklı yöneticilere gönderdiği şu
buyruk bunun güzel bir örneğidir: "Dihkanlarımızın [sizlere] verdiği hediye
ler bize (yani beytülmfile) aittir:' 178 Iraklı dihkanların İslami fetihlerden önce
kendi vergi tahsildarlarına hoş görünmek için veregeldikleri zengin hediyeleri
Müslümanlar'a da takdim etmeyi sürdürdükleri gerçeği Hz. Ömer'in hassasi
yetinin daha kolay anlaşılmasını sağlamaktadır. Yine bütün vali ve amillerine
yolladığı bir genelgede şu emri vermektedir: "Hediyelerden uzak durun!
Muhakkak ki onlar rüşvetten sayılır:' 179
• • • • •
175 Ebu Ubeyd, s. 249-250; İbn Abdilhakem, s. 147; Belazuri, Futüh, s. 377.
176 İbn Abdilhakem, s. 147; Belazuri, Futüh, s. 385.
177 Teferruat için Ek 4'e bakılabilir.
178 İbn Ebi Şeybe, ıv; 445.
179 İbn Manzur, Muhtasar, XVIII, 339.
66 Sosyal Servet: İ slam 'da Yönetim- Piyasa İ l i şkisi
• • • • •
180 İbn Nuceyrn, Zeynuddin b. İbrahim, el-Eşbdh ve'n-nezair (nşr. M. Muti' el-Hafız),
Dımaşk 1403/ 1 983, s. 35; Mecelle, md. 26; Haydar Efendi, Ali, Dureru'l-hukkam
şerhu Mecelleti'l-ahkdm, İstanbul 1330, 1, 84.
181 İbn Manzur, Muhtasar, VIII, 23; Azın, il, 401 .
182 İbn Teyrniyye, Ebu'l-Abbas Takıyyuddin Ahmed, es-Siydsetu'ş-şer'iyye (trc. Vecdi
Akyüz), İstanbul 1985, s. 281 .
183 İbnu'l-Ezrak el-Gırnati, Ebfı Abdillah Muhammed b. Ali, Bedaiu's-silk fi tebdii'l
mulk (nşr. Ali Sami en-Neşşar), Bağdat 1397/ 1 977, ı, 343.
Piyasalar 67
184 Belazuri, Futuh, s. 448-450; Kudame, s. 56-57; İbn Teymiyye, el-Hisbe, s. 108; Suyı'.ıti,
el-Vesail, s. 87.
185 İbnu'l-Ezrak, 1, 344.
68 Sosyal Servet: İslam'da Yönetim- Piyasa İlişkisi
186 Ebu Ubeyd, s. 242; İbn Ebl Şeybe, VI, 556; İbn Zenceveyh, il, 592; İbnu'l-Cevzl,
Menakıb, s. 158; İbn Manzur, Muhtasar, XVIII, 341; Zeheb!, Tarih, s. 271 .
187 İbn Ebl Şeybe, VI , 460; İbn Ruşd, el-Beyan, XVIII, 305; İbnu'l-Cevzl, Menakıb, s. 158;
İbn Manzur, Muhtasar, XVIll, 342.
188 Gazzali, İhya', il, 143; Tunfışl, s. 1 16.
189 İbnu'l-Cevzl, Menakıb, s. 158; Muhibbuddln, er-Riyad, il, 377.
Piyasalar 69
190 Muvatta', "Kıraz'; l; Şafii, el- Umm, Bulak 1321-25, III, 258-259; Gazzali, İhya', il, 199;
Turtfışi, s. 1 16; İbn Ruşd, el-Mukaddimat, III, 7; Kettani, il, 260.
191 Hamidullah, İsliım Peygamberi, il, 1037- 1038; Yeniçeri, Celal, İsliım İktisadının
Esasları, İstanbul 1980, s. 1 13.
192 Taberi, Tarih, rv; 260; Gazzali, İhya', il, 199; Muhibbuddin, er-Riyad, il, 377; İbn
Manzur, Muhtasar, XVIll, 342; Diğer bazı örnekler için bk. Gazzali, İhya', il, 175;
Muhibbuddin, er-Riyad, il, 378.
193 Ezraki, Muhammed b. Abdillah, Ahbı'ıru Mekke ve ma caefihı'ı mine'l-ı'ısar (nşr. R.
Salih Melhas), Beyrut 1399/1979, il, 245.
70 Sosyal Servet: İ s lam ' d a Yönetim- Piyasa İ l işkisi
194 Ya'kfıbi, et-Tfırih, II, 204; ayrıca bk. Şerif er-Radi, s. 461 -462.
195 İbnu'l-Esir, el-Kamil, III, 288.
196 Ya'kfıbi, et-Tfırih, II, 205; ayrıca bk. Taberi, Tarih, V, 1 4 1 - 142; İbnu'l-Esir, el-Kamil, III,
386-387; İbn Kesir, el-Bidiiye, VII, 323.
197 İbn Manzur, Muhtasar, XXVIII, 57.
198 Şerif er-Radi, s. 412-414.
199 Şerif er-Radi, s. 435; Nuveyri, Şihabuddin Ahmed b. Abdilvehhfib, Nihiıyetu'l-erebfi
fununi'l-edeb, Kahire, ts. (Vezaretu's-Sekfife ve'l-irşad), VI, 23-25.
200 "Hedaya'l- 'umma/ gulu/" (Amillerin aldığı hediyeler gullıldür) hadisine atıfta bulu
nuyor. Gulu[ ganimet malını çalma suçu olup büyük günahlardandır.
201 İbn Ebi Şeybe, ıv, 444; Yeki; 1, 59-60.
Piyasalar _ll.
Halife Ali'nin, Hz. Ömer gibi akrabalarına karşı daha hassas davrandığı
anlaşılmaktadır. Mesela hazinedarı, Hz. Ali'nin kızlarından birine [hakları
olduğunu düşünerek] beytülmalden inci bir gerdanlık vermiş ancak durumu
öğrenen Ali onu derhal iade etmişti.202
u.İmha. Hulefü-yı Raşidin'in İslam'ın yasakladığı muamelelerle servet
kazanmak isteyenlerin üzerine kararlı bir şekilde gittikleri, bu hususta sıkı
önlemler aldıkları ve yasağı çiğneyenlere gerektiğinde sert cezalar uygula
dıkları görülmektedir. 203 Mesela, Hz. Ömer uyarılarını dinlemeyen Sakifli
Ruveyşid'in içki imalathanesi olarak kullandığı evini yaktırmıştı.204 Kureyş
kabilesine mensup birisinin evine aynı maksatla baskın düzenlemiş, ancak
durumdan haberdar olan bu zat erken davranıp suç unsurunu ortadan kal
dırmıştı.205 Yine Sevad halkından birisinin içki ticaretinden servet yaptığını
öğrenince bölgeden sorumlu valiye şu emri göndermişti: " [İçki ile ilgili] ele
geçirdiğiniz her şeyini imha edin. [İçki ticaretinde kullandığı için] bütün
bineklerine el koyun. Ona ait hiç bir şeye kimse asla acımasın:·206
Hz. Ali'nin bu husustaki tutumunu gösteren örnekler de ilgi çekici
dir. Mesela Hubeyş (veya Kays) adlı bir kişi elindeki 100.000 dirhemi Kufe
Sevadı'nda kıtlığı çekilen bazı yiyecek maddelerine yatırarak karaborsacı
lık yapmaya başlamış ancak durumdan haberdar olan Hz. Ali o malların
tümünü yaktırmıştır. Söz konusu karaborsacının "Mallarımı yakmasa Kufe
bütçesi kadar kazanç sağlayacaktım;' dediği rivayet edilmektedir.207 Yine
Halife Ali Kufe'de içki ticareti ile meşhur olan Zurade köyündeki tüm depo ve
imalathaneleri bizzat ateşe vermiştir.208 Daha önce geçtiği üzere, faizcilikten
gelir sağlayan bir başkasının servetini yakması da böyledir.
• • • • •
• • • • •
B. Toprak Piyasası
İlk devirlerdeki iktisadi yapıya ilişkin millumat yeterli fikir verecek düzey
de belgelenmiş olmadığı için konuya ilişkin malzeme farklı ilim dallarına
,
mahsus çeşitli eserlerden derlenmeye çalışılmıştır. Piyasa güçlerini teşkil eden
arzla talebin serbest ve sağlıklı etkileşimini yansıtacağı için <latanın çoğun
luğu fiyatlar arasından derlenmiştir. Çünkü sahabenin elindeki emlak, daha
sonra kısaca değinileceği üzere satın alma dışındaki yollardan da edinilmiş
olabileceğinden, piyasa talebini yansıtmayabilir. Dolayısıyla <latanın mahiyeti
bu bölümün muhtevasını bir dereceye kadar etkilemektedir. Ülke genelini
kapsayan bazı verilere ulaşılabilmesine rağmen bulguların çoğu genelde Hicaz,
özelde Mekke ve Medine'ye özgüdür. Çünkü bu iki şehir Hz. Peygamber veya
Hulefü-yı Raşidin için dini merkez, siyasi başkent ve askeri üs vazifeleri gör
müştür. Verilerin çölden ziyade yerleşim alanlarına ait olduğu da eklenmelidir.
a. Akidevi Temel
İslam inancına göre Allah tüm evreni yaratmış ve mutlak sahibi olarak
onu yeryüzündeki halifesine emanet etmiştir. Böylece fertler de (özel mül
kiyet) içtimai-siyasi kurumlar da (kamu mülkiyeti) toprağa sadece emanetçi
sıfatı ile sahip olabilirler. Ancak her iki şekilde de hilafet fikri, sahabeyi, doğal
kaynakların mevcut üstün nitelikleri bozulmaksızın gelecek nesillere akta
rılmasını sağlayacak mükemmel bir korumacı felsefe geliştirmeye itmiştir.
Hz. Ömer'in öncülük ettiği ilk halifeler216 korumacı politika izleyerek doğal
• • • • •
2 1 5 Tezin hedef zaman kesiti açısından 'emlak piyasası' tabiri çiftlikler, konut ve imalat
alanlan, ağaçlıklar, mesire yerleri ve su kaynaklarının muhtelif alıcıları ile sancıla
rının oluşturduğu küçük piyasaların bir bütünüdür.
216 Mesela, Hz. Ömer fethedilen Mısır, Suriye ve Irak toprakları ile savaş esirlerini
mucahidler arasında dağıtmamıştı. Bunun gerekçesi için bk. Ebu Yusuf, el-Harac,
s. 25-29, 38, 39, 74-75; Yahya b. Adem, Kitabu'l-Harac (nşr. A. Muhammed Şakir),
Kahire 1964, s. 27, 40-42, 45-46; Ebu Ubeyd, s. 59-61; İbn Hanbel, Fezail, ı, 289; İbn
Abdilhakem, s. 82, 83, 84, 87-88; Belazuri, FutUh, s. 220, 265-268, 376; Taberi, Tarih,
ıv; 30-31; Suli, Ebu Bekir Muhammed b. Yahya b. Abdillah, Edebu'l-kuttab (nşr. M.
Behcet el-Eseri), Beyrut 1922, s. 210; Kudame, s. 337, 386; Hatib el-Bağdadi, I, 7-9;
İbnu'l-Cevzi, Meruikıb, s. 92-93; Suylıti, Ebu'l-Fadl Celfiluddin Abdurrahman b. Ebi
Bekir, Husnu'l-muhadarafi ahbfıri Mısr ve'l-Kahira (nşr. Muhammed Ebu'l-Fadl),
Kahire 1387 /1967, I, 121-124, 127; Hamidullah, el-Vesaik, s. 422; Fayda, Mustafa, Hz.
Ômer Zamanında Gayr-ı Müslimler, İstanbul 1989, s. 7 vd.
74 Sosyal Servet: İslim'da Yönetim- Piyasa İ lişkisi
• • • • •
2 1 7 Hıristiyanlığa göre bütün toprakların sahibi Tanrı'dır ve onları ya kendi seçtiği bir
krala ya da Kilise'ye emanet etmiştir. Bir kimsenin kralının Tanrı vergisi otoritesini
tanımaması ilahi iradeye isyan etmek ve ahiret saadetini tehlikeye atmak demek
tir. Yeryüzü, Tanrı tarafından insanlığa uhrevi kurtuluşa matuf olarak yaşamalarını
sağlamak üzere verilmiştir. Arnk toprak, böyle bir inanç sisteminde, pazarda alınıp
satılan bir meta olamaz (Landreth, Harry-Colander, David C., History ofEconomic
Thought, Boston 1 994, s. 29). Bu gizemli hiyerarşik toplumsal yapıda ilk ve en önem
li yer sadece ahlaken değil iktisaden de aşkın olan Kilise'nindi. Bu nedenle Kilise
ve babaları Ortaçağ boyunca Batı Avrupa' da kayda değer mülkler edinmişlerdi. Bu
emlakin toplam mülk içindeki payı büyük, yüksek piyasa değerine sahip alanlardaki
konumu stratejik ve mali statüleri de vergiden muaf olduğu için Kilise mülkiyeti
meselesi iktisadi açıdan önemli idi. Çünkü onun elindeki sayısız emlak, mülki
yetin diğer hakim sınıfını oluşturan soylularınkileri dahi aşmıştı (Pirenne, Hemi,
Economic and Social History ofMedieval Europe, London 1972, s. 13). Mesela, XIII.
yüzyılda İngiltere'de toprak mülkiyetinin yaklaşık üçte biri Kilise'ye aitti (Barlowe,
Raleigh, Land Resource Economics: The Economics of Real Estate, Boston 1994, s.
324). Dahası, Kilise'nin dünya telakkisi, toplumsal düzenin yegane esasını topra
ğın teşkil ettiği bir devrin iktisadi şartlarına ustalıkla işlenmişti. İşgücünün hedefi
servetyapmak değil, bilakis doğuştan gelen konumu ebedi hayata ulaşıncaya kadar
koruyabilmekti (Pirenne, s. 13).
Her ne kadar Batı feodal toplumunun henüz güçlü olan yenilik düşmanı bazı unsur
ları geleneği ayakta tutuyorsa da diğer etkenler feodalizmin temellerini sarsmaya
başlamıştı. Çoğu iktisat tarihçisi değişen zirai teknolojinin malikane üzerindeki
yıkıcı tesirlerini feodalizmin çöküşünün ana sebebi saymaktadır. Yeni imalat döne
mi insan ve hayvan gücünün yerine su ya da rüzgardan elde edilen mekanik gücü
koymaya başlamıştı. Böylece, sosyo-ekonomik dönüşüm özellikle ilk bin yıldan
sonraki beş asır boyunca devam etmişti (Landreth-Colander, s. 29). Batılı iktisat
tarihçilerine göre toprak piyasası, büyük çiftlik sahiplerinin hayvanları için ihtiyaç
duydukları geniş otlakların etrafını çevirmeleri (enclosure = çitleme hareketi) ve
sermayedarların sanayi devrimi sürecinde kuracakları tesisler ve yapacakları üre
tim için enerji ya da hammaddelerin kolayca sağlanabileceği uygun alanlara yatı
rım yapmaları ile gelişmeye başlamıştır. Kökleri en erken M.S. Xll. yüzyıla kadar
götürülebilen bu gelişmelerden en fazla bir-iki asır önce ihtiyaç duyulan tarımsal
üretim artışına paralel olarak toprak talebinde yerel ve geçici bazı dalgalı artışların
gözlendiği belirtilmektedir. Toprak piyasasının teşekkülüne dair görüş Avrupa için
doğru ise de İslam dünyasında çok daha farklı bir iktisadi olgu ile karşılaşılmaktadır.
Piyasalar 75
b. İktisadi Yapı
' Sermaye Piyasası' incelenirken açıklandığı üzere ilk İslami fetihlerle
birlikte özellikle Mekke ve Medine'ye ganimet ve vergi olarak akan kıymetli
madenler refah patlaması sağlamıştır. Ancak milli servetteki çok hızlı artışa
rağmen, eski iki rakip Bizans ve Sasani imparatorluklarının hazinelerindeki
servetin, çoğunluğu toplumun alt kesimlerine mensup mücahidlere intikali
gelir dağılımı adaletini mümkün kılmışur. Yine, tek bir mali kurum (divan)
alunda toplanan milli servetten Müslümanlar'a ata bağlanması iktisadi refa
hın bekasını güvenceye almıştır. Ele geçen servetin yarattığı ilk belirgin etki
tedavüldeki para miktarındaki ve dolayısıyla çoğunluğu tarıma dayalı olup
tahsiniyyatı da içine alan her türlü malın talebindeki hissedilir artıştır.2ı9 Her
• • • • •
218 Toprak ancak halkın kullanım ve tahakküm için rekabete başlaması, fıyaunı belir
lemesi veya ihyası için gerekli maliyeti ödemeyi göze alması durumunda iktisadi ve
teknik anlamda bir kaynak sayılır. Toprağın herhangi bir kullanım türü için iktisadi
arzı, o kullanıma tahsis edilmiş toplam fiziki arzın sınırına kadar arttırılabilir. Yeni
talepler daha önce sıfır ya da düşük değerli alanların veya fiziki materyalin değerini
arttıracaktır (bk. Barlowe, s. 24-25). Bununla birlikte fıziken sınırlı olan toprağın
üretim kapasitesi yeni tekniklerin sağladığı yoğun kullanım sayesinde arttırılabil
mektedir.
219 İlk İslami fetihlerin yıkıcı olmayan ılımlı özelliği, Bizans ve Sasani imparatorluk
larının vergi matrahının mükelleflere de zirai ve sınai akarata da zarar verilmek
sizin aynen korunmasına imkan sağlamıştır. İslam devleti eski emperyal vergileri
aşan hiç bir yeni vergi koymamıştır. Dahası, Bizans ve Sasani imparatorluklarının
eski rakip siyasi ve idari merkezleri İstanbul ile Medain'in yerini, fetihlerin ardın
dan İslam dünyasının hartlandı ve yegane odak noktası olan Medine almıştır.
Dolayısıyla, ata müessesesi sayesinde vergi gelirleri ya kısmen yerli halkın yararına
ihtiyat akçası olarak tutulmuş ya da son birimine kadar dağıularak veya yatırıma
dönüştürülerek tedavüle sokulmuş, ancak daha önceki gibi yabancı başkentle-
rin politikalarına hizmet için dışarıya akıulmamıştır; bk. Ehrenkreutz, Andrew S., ..
76 Sosyal Servet: İslam'da Yönetim- Piyasa İ lişkisi
• • • • •
"Money'; Monetary Change and Economic History in the Medieval Muslim World
(nşr. Jere L. Bacharach), Hampshire 1992, bl. III, s. 88-89.
220 Humeydi, Ebu Bekir Abdullah b. Zubeyr b. İsa, el-Musned (nşr. Habiburrahman
el-A'zami), Beyrut-Kahire 1381-82, 1, 83-84; Buhari, "Merda ve't-tıb'; 19; "Rikfık'; 7;
Ebu Nuaym, ı, 145, 146, 360.
221 Devrin Müslümanları, İslami kurallar çerçevesinde, nadiren çatışsa da çoğunluk
la birbirini tamamlayan ferdi/ailevi ve içtimai ya da kavmi menfaatlerin sentezini
yapabilmişlerdir. Böylece, bu gerçeğin şuurunda olan ilk İslam devleti, hem mevcut
hem de gelecek nesillerin emanetçisi sıfatı ile, fiziken sınırlı doğal kaynakları gözet
miş ve gerektiğinde yasama yetkisini de kullanarak talandan korumuştur. Bu poli
tikanın tatbikatına ilişkin olarak bk. Haque, Ziaul, Landlord and Pea,sant in Early
Islam, İslamabad 1984, s. 231 vd.
Piyasalar 77
alanları ve mesire yerleri açılmasına imkan vermiştir. Ancak her ihya yön
teminin bir bedeli vardı; uygulanabilirliği ise toplumun tamamının, yüksek
fiyatlar ve öşür oranındaki indirimler gibi maliyeti azaltmaya yönelik teşvik
tedbirlerinin getirdiği ek yükü taşımaya rızası ölçüsünde mümkündü. Belki
de yüksek potansiyel verimliliğe sahip bazı ölü toprakların diriltilmesi teknik
bilgi noksanlığı, ihya masraflarının yüksekliği ve pazarların uzaklığı yüzünden
geciktirilmişti. Ancak sonraları fethedilen bölgelerin halklarından bazı ihya
teknikleri öğrenilmiş olmalıdır.
Devletin arazi tahsis politikasının, toprak piyasasına müdahale kastı
taşımasa dahi, arazi talebi ve fiyatlar üzerinde dolaylı bir sınırlayıcı etki
yaptığı muhakkaktır. Çünkü bu politika toprağın iktisadi arzını arttırmıştır.
Ancak Habbab'ın genel durumu yansıtan sözleri yanında, toprak fiyatların
daki değişimleri gösteren aşağıdaki münferit örneklerden anlaşıldığı üzere
her şeye rağmen taşınmazların fiyatlarında astronomik artışlar gözlenmek
tedir.
Toprak talebini ve dolayısıyla fiyatını etkileyen bir başka unsur da nüfus
nır. Bu nedenle incelemeye nüfus artışı ve yoğunluğu meseleleri ele alınarak
devam edilecektir.
c. Nüfus Dağılımı
222 Zirai toprak ihtiyacı genellikle üç ana etken tarafından belirlenmektedir: Nüfus,
tüketim kalıpları ve toprağın verimliliği. Nüfus artışlarının daha çok üretimi gerek
tirdiğinde şüphe yoksa da 'Ne kadar çok?' sorusunun cevabı devrin gıda tüketim
seviyesi ve toprak işleme alışkanlıklarına bağlıdır. Bunun için gerekli toprağın alanı
ise ürün ve hayvan verimliliğine göre değişmektedir; bk. Barlowe, s. 65-66.
___ZB Sosyal Servet: İslim'da Yönetim- Piyasa İ l i şkisi
cb. Kent�me
Yeni dikey (sosyal ve iktisadi) hareketlilik nüfusun çölden kente akışı
anlamına gelen yatay (coğrafi) hareketliliği doğurmuştur. Bu gelişmeler çer
çevesinde, Bizans ve Sasani imparatorluklarına mensup savaş kaçkınlarının
boşalttığı bölgeler, yerleşmek ve işlemek için yeni topraklar arayan Arap
göçmenleri iskana yetmemişti; eski yerleşim birimlerine ilaveler yapılmalı
yahut tamamen yeni kentler oluşturulmalı idi. 223 Yüksek doğum oranına eşlik
eden bu hareket kent nüfusunu patlatmıştı. Mesela Medine nüfusu daha Hz.
Peygamber döneminde % 100-600 arasında artmıştı.224 Kentler hem nüfus
hem de yerleşim alanları bakımından büyümüştü. Müslümanlar tarafından
kurulan Kfıfe ve Fustat gibi bazı kasabalar kısa zamanda kentleşerek kalkınmış
yerleşim merkezlerine dönüşmüşlerdi. Yeni kurulan Basra, komşusu antik
kent Ubulle'yi yutarak Körfez'e kadar inerken Hicaz bölgesi kısa sürede bir
megalopof-25 halini almıştı.
kentleri 'vetus burgus ları yutmalarına benzer bir süreç İslam dünyasında
'
• • • • •
223 Ataya bağlanmış Arap göçmenler iktisadi yük olmak yerine talebi yüksek güçlü bir
tüketici topluluğu teşkil ederek üretimi kamçılayıcı, nakit akışkanlığını yeniden
harekete geçirici ve her şeyden öte paranın tedavülünü hızlandırıcı bir çark vazifesi
görmüştür. İstiflenmiş paralar ya mutlak nakit sıkıntısı ya da karlı yatırım beklentisi
yüzünden tekrar piyasalarda tedavül etmeye başlamıştır. Mfili yönden desteklenmiş
kentli nüfusun büyümesi tarım ürünlerine ve ardından da ziraat arazilerine olan
talebi arttırmıştır; bk. Ehrenkreutz, s. 89-90.
224 Kettani, m, 206.
225 Nüfusları artan büyük şehirlerin yayılarak birbirine bitişmesi ile oluşan yerleşim
alanı.
226 Pirenne, s. 40 vd.
Piyasalar 79
• • • • •
227 Yahya b. Adem, s. 54; Ebu Ubeyd, s. 79; İbn Zenceveyh, 1, 222-223, 234; Sehnun,
1, 283; Hatib el-Bağdadi, 1, 16-17, 18, 19; İbn Hubeyş, il, 280; İbn Receb, Ebu'l
Ferec Zeynuddin Abdurrahman b. Ahmed b. Receb, el-İstihrac li-ahkami'l-harac
(Mevsüatu'l-harac içinde), Beyrut 1399/ 1979, s. 243; İbn Kudame el-Makdisi,
el-Mugni, il, 721; İbn Kayyim el-Cevziyye, Ebu Abdillah Şemsuddin Muhammed
b. Ehi Bekir, Ahkamu ehli'z-zimme (nşr. Subhi es-Sa.Jih), Beyrut 1983, 1, 134; Zeylai,
Fahruddin Osman b. Ali, Nasbu'r-raye li-ehiidisi'l-Hidaye, yy. 1393/1973, III, 441.
228 İbn Hacer, el-İsabe, III, 75.
80 Sosyal Servet: İslam'da Yönetim- Piyasa İ l işkisi
• • • • •
s. 80; İbn Zenceveyh, 1, 249-250; Hatib el-Bağdadi, 1, 19; İbn Kudame el-Makdisi,
el-Mugni, il, 720; Serahsi, Şemsuleimme Muhammed b. Ahmed b. Sehl, Şerhu
Kitabi's-siyeri'l-kebir (nşr. Abdulaziz Ahmed-Salahuddin el-Muneccid), Kahire
1971 -72, 1, 15; İbn Kayyim el-Cevziyye, Ahkıimu ehli'z-zimme, 1, 135, 139; Zeylai,
Nasbu'r-raye, III, 441; Zehebi, Tarih, s. 398.
231 Şeybani, el-İktisab fi'r-rızkı'l-mustetab (nşr. Mahmud Arnus), yy. 1357 / 1938, s. 37;
Zeylai, Nasbu'r-raye, III, 441.
232 Ebu Yusuf, el-Asar, s. 190; a.mlf., el-Harac, s . 67; Serahsi, Şerhu Kitıibi's-siyeri'l-kebir,
1, 15; Zeylai, Nasbu'r-raye, III, 441 .
Piyasalar _fil
d. Vergi Mütalaası
Genellemek gerekirse, gayr-i menkul yatırımcılarının kararlarında vergi
mütaiaalarının öncelikli etkisi olduğu şüphesizdir. O devirde, emlakin satımı
yahut takasından kazanılan sermaye gelirlerine vergi muafiyeti sağlanmıştı.
Bu politika, yatırımcıları cezbeden gayr-i menkulün değerini ve piyasanın
işleyişini doğrudan etkilemişti. Buna karşılık, sermaye gelirlerinin vergiden
muafiyeti emlak satışlarını da teşvik etmiş ve böylece fiyatlarda yeni bir den
genin tesisini sağlamış olabilir.
Dahası, suni sulama ile elde edilen ürünlerin öşür oranlarında % 50 indi
rim yapılması gibi kolaylıklar özel teşebbüsün sulama için kanallar, göletler ve
kuyular kazmasını özendirmiştir.
Kayda değer bir başka nokta ise gayr-i menkulün kendisine de, satışın
dan elde edilen sermaye gelirlerine de hiç vergi konmamış olmasıdır. Özel
likle toprağı üretken hale getirenleri ödüllendiren vergi muafiyeti uygulaması
gayet iyi tasarlanmış yaratıcı bir tedbirdir.
• • • • •
. . . . .
234 İbn Kuteybe, Uyun, 1, 251 ; İbn Ebi'd-Dunya, Ebu Bekir Abdullah b. Muhammed b.
Ubeyd, Is/ahu'l-mal (nşr. M. Muflih Kudat), Mansura 1990, s. 289; İbn Abdilber, Ebu
Amr Yusuf b. Abdillah b. Muhammed, Behcetu'l-mecalis ve unsu'l-mucalis (nşr. M.
Mursi el-Huli), Kahire 1962, 1, 130.
235 Abdullah b. Mes'ud, Sa'd b. Malik ve Muaz b. Cebel gibi pek çok kişi topraklarını
ürünün üçte biri veya dörtte biri karşılığında kiraya verirdi; bk. Ebu Yusuf, el-Harac,
s. 67; Müslim, "Buyfı"; 1 2 1 ; İbn Mace, "Ruhun'; 72.
236 Epley, Donald R.-Rabianski, Joseph, Principles of Real Estate Decisions, California
1981, s. 56.
237 İbn Şeb be, III, 1042; İbn Hazm, el-Muhatla, vııı, 284-285; İbn Asakir, 1, 43-44; Zehebi,
Siyer, III, 460.
Piyasalar 83
f. Talep
Talebin dolaylı ve doğrudan şeklinde ayırılması isabetli olur. Zira diğer
şeylerde olduğu gibi toprak ve doğal kaynaklara yönelik talebin de önemli
kısmı dolaylı taleptir.
• • • • •
238 Bu dış etkenlerden başka toprak kaynaklarına yönelik umumi talep, toplumu oluş
turan fertlerin farklı ihtiyaç, istek ve arzularına bağlıdır. Bunun da ötesinde, top
lumun topraktan beklentisi teknik bilgi birikimleri, dini bağlılıkları, kültür-eğitim
seviyeleri, bireysel satınalma güçleri, kişisel zevkleri, hedefleri ve ilerleyen yaşa
bağlı tutum değişikliklerinden etkilenmektedir (bk. Barlowe, s. 286). Bütün bunlar
delillendirilmesi güç, izafi, spekülatif ve soyut şeyler olduklarından ilgi alanımızın
dışında kalmaktadırlar.
239 Barlowe, s. 219.
_M Sosyal Servet : İ s lam ' da Yönetim-Piyasa İ l işkisi
• • • • •
240 O devirde miras, hibe ve satış gibi çeşitli intikal yolları mevcuttu.
241 Muvatta', "Vasiyyet'; 2, 3; İbn Ehi Şeybe, vı, 220; Darimi, "Vesaya'; 38.
242 Yfilclıt, il, 128; Bekri, Ebu Ubeydillah b. Abdilaziz, Mu'cemu ma ista'cem min esmai'l
bilad ve'l-mevadi' (nşr. Mustafa es-Sekka), Beyrut 1983, il, 383.
243 İbn Ebi'd-Dunya, s. 343; Bekri, il, 378; İbn Manzur, Muhtasar, XVIII, 345.
Piyasalar 85
• • • • •
244 İbn Sa'd, III, 109; Buharı, "Humus'; 13; İbn Ruşd, el-Beyan, XVII, 106; Yakı'.i.t, ıv; 182;
Muhibbuddin, er-Riyad, ıv; 290; Zehebi, Siyer, 1, 66.
245 Yfikı'.i.t, ıv; 182.
246 İbn Hanbel, Feziıil, III, 209; Razi, Ebu'l-Abbas Ahmed b. Abdillah b. Muhammed,
Tarihu Medineti San'ô.' (nşr. Hüseyin b. Abdillah el-Ömeri), San'a 140 1 / 1981, s.
60-62; Muhibbuddin, er-Riyô.d, III, 209; a.rnlf., Zehair, s. 103; ayrıca bk. Şafii, el-Umm,
III, 279; Yfikı'.i.t, V. 150; Bekri, il, 657.
247 Muvatta', "Nida'; 70.
248 İbn Sa'd, III, 220; İbn Hanbel, ez-Zuhd, il, 73; Muhibbuddin, er-Riyô.d, ıv; 261; Zehebi,
Tarih, s. 526.
249 Gazzfili, İhya', III, 3 1 3; Muhibbuddin, er-Riyô.d, ıv; 262; Zehebi, Tarih, s. 526; a.mlf.,
Siyer, l, 3 1 .
� Sosyal Servet: İslam'da Yöneti m-Piyasa İlişkisi
Hz. Ali halifeliği döneminde Ebu Rafı"in çocuklarına ait araziyi 80.000
dirheme satmıştı.258 Amr b. el-Eşdak Medine'ye 3 mil mesafedeki Arsa mev
kiinde olup babası Said b. As'tan (ö. 57) miras kalan hurmalıkları ve köşkü
• • • • •
250 İbn Sa'd, III, 132- 133; İbn Hanbel, el-Musned, VI, 104, 135; Tirrnizi, "Menakıb';
25; Hakim en-Nisaburi, Ebu Abdillah Muhammed b. Abdillah, el-Mustedrek
ale's-Sahihayn, Haydarabad 1334-42/ 1 9 15-23, III, 3 10-3 l l; Ebu Nuayrn, 1, 99;
Muhibbuddin, er-Riyad, IV, 3 1 1, 315; Zehebi, Tarih, s. 393; Yafii, Afifuddin Abdullah
b. Es'ad, Miratu'l-cinan (nşr. A. Muhammed el-Cuburi), Beyrut 1405/1984, ı, 120;
Diyarbekri, il, 257.
251 İbn Hanbel, el-Musned, il, 176; Mes'udi, III, 32; Reşid b. Zubeyr, ez-Zehtlir ve't-tuhaf
(nşr. Muhammed Harnidullah), Kuveyt 1959, s. 206; Yllit, V, 386.
252 Hem Cahiliye Mekkesi'nin hem de Müslüman Medine'nin zengin tüccarı Taif'in
serin dağlarında yazlıklar edinmeyi başarmışlardı.
253 Tirrnizi, "Menakıb'; 25; Hakim, 111, 312; Muhibbuddin, er-Riyad, IV, 3 1 1 ; İbn Manzur,
Muhtasar, xıv; 356; Zehebi, Tarih, s. 394; a.rnU., Siyer, 1, 85.
254 Hatib el-Bağdadi, ı, 78.
255 Yakllt, 1, 524-525; Bekri, il, 414, 431; İbn Hacer, Şihabuddin Ahmed b. Muhammed
el-Askalani, Fethu'l-bari bi-şerhi Sahihi'l-Buhtlri (nşr. T. Abdurrauf Sa'd ve dğr.),
Kahire 1398/1978, XI, 228.
256 Mes'udi, il, 342.
257 Zehebi, Tarih, s. 498, 507.
258 Abdurrezzak, iV, 67; Sehnun, 1, 250; İbn Zenceveyh, III, 9 9 1 ; İbn Hazın,
el-Muhalla, V, 208. Ebu Ubeyd ise 10.000 dirhem olarak kaydetmektedir; bk.
el-Emval, s. 406.
Piyasalar 87
• • • • •
259 Zubeyri, Ebu Abdiliah el-Mus'ab b. Abdiliah b. el-Mus'ab, Kitlıbu Nesebi Kureyş ( nşr.
E. Levi-Provençal), Kahire 1982, s. 177; Ebu'l-Ferec el-İsfahani, 1, 32; İbn Manzur,
Muhtasar, ıx, 317; Zehebi, Siyer, III, 448.
260 Zehebi, Siyer, III, 448.
261 İbn Manzur, Muhtasar, IX, 316; Zehebi, Siyer, III, 448; İbn Kesir, el-Bidaye, VIll, 87.
262 Mesela Hz. Ömer döneminde Irak'ın bazı şehirlerinde bir dirheme bir salkım,
bağlarda ise bir vesk üzüm satılıyordu; bk. İbn Zenceveyh, 1, 2 13-214; Ya'kubi,
et-Tarih, il, 1 52; Hamidullah, s. 424.
263 İbn Sa'd, III, 221; Reşid, s. 202; Muhibbuddin, er-Riyad, iV, 262; Zehebi, Tarih,
s. 527.
264 İbn Sa'd, III, 220, 221 ; İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 101; Mes'udi, il, 342; Hakim, III, 378.
265 Reşid, s. 202.
266 Reşid, s. 206.
267 Ebu Ubeyd, s. 71; Suli, s. 221 .
268 Ebu Ubeyd, s . 435; İbn Zenceveyh, III, 1074; İbn Hazın, el-Muhalla, V, 260; İbn
Kudame el-Makdisi, el-Mugni, il, 709; aynca sahabenin taşınmazlarının eksik ama
faydalı bir listesi için bk. Ali, A. Saleh, "Muslim Estates in Hidjaz in the First Century
A. H:; JESHO, 11/3, Leiden 1959, s. 255 vd.
88 Sosyal Servet: İ slam 'da Yöneti m - Piyasa İlişkisi
• • • • •
bina muhtemelen eski ama kullanım amacına bakılırsa geniş ve sağlam bir
yapı olmalıdır.
Bunlara mukabil Hakim b. Hizam Cahiliye Mekkesi'nde bir tulum içki
karşılığı sann aldığı Daru'n-nedve'yi Muaviye'ye 60.000 dinar,276 40.000 dinar277
veya 100.000 dirheme276 sannıştır. Şarabın tulumunun Cahiliye dönemin
deki değeri belirlenememekle birlikte en çok 10 dirhem olduğu farzedilir ve
Daru'n-nedve hakkındaki ikinci rivayet esas alınırsa yaklaşık elli yıl içinde
10.000 katlık artış vuku bulmuş demektir. Kabe'nin kuzey tarafında kalan bu
bina Mekke'nin fethine kadar şehir senatosu veya soylular meclisi olarak
kullanılmışnr. Sonraları Muaviye tarafından hac mevsimine mahsus hilafet
konağı yapılmışnr.
Mısır'da devrin Hıristiyanlar'ınca kutsal sayılan ve özellikle kabristan
olarak kullanılan Mukattam isimli dağlık arazi için Mukavkıs'ın verdiği 70.000
dinarlık teklif Halife Ömer tarafından geri çevrilmişti.279
Abdullah b. Ca'fer Medine' de 100.000 dirheme bir ev satın almış ve aşevi
olarak tahsis ennişti.280 Talha b. Ubeydillah Hz. Peygamber (�) devrinde
muhtelif kuyular satın alıp kamunun kullanımına vakfennişti.261 Abdullah b.
Amir b. Kurayz'ın Muaviye döneminde Arafat'ta arazisi vardı.282 Hacıların su
ihtiyaçlarının karşılanması için kazdırdığı havuzlar orada olmalıdır. Abdullah
b. Amir ayrıca çölde de kuyular kazdırmışn.283 Yine o, Basra Pazarı'nın alanını
genişletmek için civardaki evleri satın alarak yıktırmıştı.284 Osman b. Affan
• • • • •
muhtemelen Medine'de bir mirbed (deve ağılı yahut hurma kurutma yeri)
satın alarak vakfetmişti. 285
Tarım dışı topraklara olan toplam talebi belirleyen unsurlardan biri de fert
başına tüketim oranlarındaki artıştır. Satın alma gücünün çoğu malikane ve say
fiyeliklerin içinde bulunduğu yeni konutlara harcanmıştır. Refah seviyesindeki
• • • • •
büyük mülk sahiplerinin eline geçmesinde rol oynadı. Böylece İslam fetihleri saye
sinde yıkılan eski feodal yapının yerini yeni malikler sınıfı almaya başladı. Küçük
arazi sahipleri ve köylülerin aleyhine olarak büyük mülkiyetlerin doğuşu ve geniş
lemesinden kaygı duyan Ömer b. Abdilaziz'in mali önlemleri de gittikçe zorlaşan
probleme köklü bir çözüm getiremedi.
Zamanla Emevi halifelerinin kendileri de bu yönelime, yandaşları ve akrabalarına
Savafi arazilerinden (yani fetihler esnasında öldürülen veya kaçan İran ve Bizans
aristokratlarının toprakları) ikta etmekle ortak oldular. Toprakların özel mülkiyete
geçirilmesi konusundaki rekabet muhtemelen Hişam b. Abdilmelik ( 105- 125/724-
743) döneminde doruğuna ulaştı. Öyle ki bizzat halife ve bazı valileri en geniş ara
zileri sahiplendi. Bunlardan Irak valisi Halid b. Abdiliah el-Kasri ( 105- 120/724-738)
Sevad bölgesindeki arazilerin ıslahı ve temellükü konusunda o kadar ileri gitti ki
buralardan sağladığı milyonlarca dinar değerindeki yıllık mahsulle piyasa fiyatlarını
dahi etkileyebiliyordu.
Zaman zaman çığırından çıkan toprak talebinin yağmalama hareketlerine dönüş
tüğü dahi olmuştur. Mesela kiraladıkları Savafi toprakları üzerinde mülkiyet iddia
eden Kufe ahalisi İbnu'l-Eş'as ayaklanmasını (80-83/699-702) fırsat bilerek maksat
larına ulaşmak için Haraç Divanı sicillerini dahi yakmışlardır; bk. Duri, Abdulaziz,
İslam İktisat Tarihine Giriş (trc. Sabri Orman), İstanbul 1991, s. 56-57; a.mlf., İslam
Tarihi, s. 146- 149; ayrıca bk. Cevde, Cemfil Muhammed Davild Muhammed, el-Arab
ve'l-ardfi'l-Irakfi sadri'l-İsltım, Amman 1979, s. 247-248).
290 Ehrenkreutz, s. 87-91 .
92 Sosyal Servet: İslam 'da Yönetim-Piyasa İ lişkisi
yükselme ile birlikte sahabenin sahip olduğu evler hem kemiyet hem de keyfiyet
bakımından arnş göstemıiştir. Hz. Peygamber (�) devrinde kerpiç ve hurma
dallarından yapılan çok düşük maliyetli basit evlerin yerini sonraki dönemde
köşkler almaya, özellikle muhtelif bölgelerde olmak üzere birden fazla mesken
edinilmeye başlanmışnr. Mesela Zubeyr b. Awam'ın Medine'de ıı, Basra'da 2,
Kufe, İskenderiye ve Mısrr'da 1 'er evi,291 Abdullah b. Zubeyr'in Mekke'de 3 evi, 292
Abdullah b. Sa'd b. Ebi Serh'in Fustat'ta 2 ev ve 1 köşkü,293 Osman b. Affan'ın
Mekke' de en az 3 evi294 ve Medine' de 1 köşkü mevcuttu,295 Talha b. Ubeydillah,296
Mikdad b. el-Esved,297 Said b. As.298 ve Abdurrahman b. Avf'ın Medine'de,299 Sa'd
b. Ebi Vakkas300 ve Said b. Zeyd'in Akik'te (Medine),301 Amr b. As ve mevlası
Verdan'ın Fustat'ta,302 Yunus b. Ubeyd es-Sakafi,303 Talhatu't-Talahat3°4 ve Enes
b. Mfilik'in Basra'da305 1 'er köşkü vardı.
Emlak piyasasına eski binalar ve yeni inşaatlar olmak üzere iki tür gayr-i
menkul arzedilmiştir ki kullanılan alan ortalamalarının eskilerine kıyasla git
tikçe genişlemesi yüzünden ikincisinin fiyatı genellikle birincisinden fazladır.
• • • • •
291 İbn Ebi Şeybe, VII, 543; İbn Sa'd, III, 108; Buhari, "Humus'; 13; İbn Abdilhakem, s.
130; Mes'Cıdi, Il, 342; Reşid, s. 203.
292 Ezraki, Il, 254.
293 İbn Abdilhakem, s. 1 10.
294 İbn Ebi Şeybe, I\!, 350.
295 Mes'udi, Il, 341 .
296 Mes'Cıdi, Il, 347.
297 Mes'Cıdi, Il, 343.
298 Ebu'l-Ferec el-İsfahani, l, 32; Zehebi, Siyer, III, 448.
299 Mes'Cıdi, Il, 342.
300 İbn Hanbel, el-Mıısned, l, 168; İbn Kuteybe, el-Maarif. s. 106; Ya'kCıbi, et-Tarih, ll,
237; Mes'Cıdi, Il, 342; Taberani, l, 139; Reşid, s. 206; Muhibbuddin, er-Riyad, rv, 331 .
301 İbn Hanbel, el-Mıısned, l, 189.
302 İbn Abdilhakem, s. 97, 98.
303 SuyCıti, el-Vesail, s. 129.
304 Bekri, Il, 508.
305 Belazuri, FutUh, s. 349.
306 Barlowe, s. 369.
Piyasalar 93
• • • • •
318 İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 83; İbn Abdilber, III, 72; İbn Asfilcir, III, 16; Muhibbuddin,
er-Riyad, III, 18- 19.
319 Semhudi, il, 139- 140.
320 İbn Manzur, Muhtasar, XVI 127; Yakfıt, l, 300; Muhibbuddin, er-Riyiıd, III, 18; İbn
,
g. Endeksleme
Son olarak ele alınması gereken mesele toprak talep ve fiyatlarındaki
artışın diğer mallardakine oranla hangi düzeyde kaldığıdır. Araplar için en
değerli malın çöl gemisi tabir edilen deve olduğu bilinmektedir. Çünkü eti
ile sütünden yiyecek, derisi ve kılından giyecek/barınak, sinirinden kiriş,
sırtından nakil vasıtası, dışkısından tezek/gübre olarak faydalanılan deve
nin zaman zaman idrarı bile ilaç olarak kullanılmaktadır. Deve sürüleri en
değerli servettir. Bu özelliği bakımından o dönem için deve bir kıymet unsuru,
fiyatları da tabiri caizse endeks teşkil etmektedir. Mesela Reslılullah diyetin
nakit cinsinden karşılığını deve fiyatlarına göre ayarlar; yükselince diyetin
nakdi karşılığını arttırır, düşünce azaltırdı. Bu nedenle onun döneminde
diyetin nakdi bedeli 4000-8000 dirhem arasında değişmiştir.326 Hulefü-yı
Raşidin devrinde aynı uygulamanın sürdürüldüğü anlaşılmaktadır.327 Bir
rivayete göre Hz. Ebu Bekir'in hilafetinde 1 -4 yaş arasındaki develerin orta
lama fiyatı ( 10+20+30+40= 100; 100/4=) 25 dirhemken Hz. Ömer döneminde
(20+30+40+50= 140; 140/4=) 35, Hz. Osman devrinde (30+40+50+60=180;
180/4=) 45 dirheme çıkmıştır.328 Yani kısa süreli fiyat dalgalanmaları gözardı
edilirse -yaklaşık otuz yıl içinde- % 80'lik artış olmuştur. Eğer bu rivayetler
sahihse toprak fiyatlarındaki artışın bir tür endeks teşkil eden deve fiyatlarına
oranla kat kat fazla olduğu anlaşılmaktadır. Başka deyişle söz konusu dönem
de gayr-i menkul fiyatları genel fiyat seviyesine göre çok daha hızlı artmıştır.
C. Emek Piyasası
Asr-ı saadet'teki işgücünün yapısı incelendiğinde göze çarpan ilk nokta
'hür' ve 'köle' emeği olarak ikiye ayrıldığı gerçeğidir. Aslında İslam hukukuna
göre mal kabul edilen kölenin emeğine ilişkin meselelerin mal piyasası çer
çevesinde ele alınması gerekir. Ancak konu bütünlüğü açısından her ikisinin
ortak başlık altında incelenmesi daha uygundur.
Hulefü-yı Raşidin devri içinse durum daha farklıdır. Hemen her sektörde
o kadar çok köle veya azatlı istihdam ediliyordu ki bunlar özellikle ticaret ala
nında hakim konuma gelmeye başlamışlardı. Halife Ömer bir gün pazara çık
tığında tüccarın çoğunluğunun köle yahut azatlılardan oluştuğunu görünce
endişelenmiş ve sahabeyi ticareti ihmal ettikleri için kınamıştı. Allah'ın nasip
ettiği fetihlerle kendilerini ticaretten müstağni kıldığı, köle ve azatlılarının bu
işe yettiği cevabını alınca şu karşılığı vermişti: "Vallahi onları kendi hallerine
bırakırsanız erkek ve kadınlarınız onların erkek ve kadınlarına muhtaç duru
ma düşecektir de ellerindekini sizden esirgeyeceklerdir:'332 Sağladığı iktisadi
güç bakımından hakimiyetin üç unsurundan biri olarak nitelendirdiği ticare
tin köle ve azatlılara kaptırılmaması uyarısında bulunduğu da bilinmektedir.333
Hz. Peygamber'in ise Kureyş kabilesi mensuplarına, rızkın onda dokuzu334
• • • • •
329 İbn Hanbel, el-Musned, III, 308; VI, 63; Buhari, "Buy(ı"; 15; "Cihad'; 33; "Edeb'; 74;
Müslim, "Salat'; 178; "Cum'a'; 6; Ebu Davfıd, "Salat'; 124; Nesai, "İmamet'; 41; Ebu
Bekir el-Hallal, s. 155.
330 Buhari, "Nikah'; 108.
331 Bugünün kantarcıları gibi o dönemin pazarlarında da belli bir ücret karşılığı hassas
tartı işlerini yapan özel görevliler vardı.
332 İbn Şebbe, il, 746-747; İbn Ruşd, el-Beyan, XVIll, 418; İbnu'l-Hac, el-Medhal, il, 83;
Şa'rani, ı, 7, 17; Kettani, il, 253.
333 İbn Ebi'd-Dunya, s. 248; İbnu'l-Cevzi, Menakıb, s. 193; Muttaki el-Hindi, ıv; 128;
Kettani, il, 255.
334 İbn Hacer, el-Metfllib, l, 409.
Piyasalar _..2Z
Bu antlaşma Hz. Ebu Bekir dönemi ile Hz. Ömer devrinin başlarında
aynen muhafaza edilmişti. Ancak zaman içinde Yahudiler tarafından bölgede
bozgunculuk çıkarılmıştı. Artık yeterince kalifiye işgücüne sahip olan Halife
Ömer, bu olumsuz gelişmeleri gerekçe göstererek tek taraflı fesih hakkını
kullanmak suretiyle antlaşmaya son vermiş, hepsini Şam'da zorunlu iskana
• • • • •
Hz. Ömer devrinde savaşla fethedilen Irak, Suriye ve Mısır'da ele geçi
rilen topraklar savaşçılar arasında dağıtılmayarak haraç vergisi karşılığında
yerli halkın işletmeciliğine verilmişti. Ancak bu politikanın Hz. Ömer tarafın
dan benimsenmesinin temel nedenleri işgücü istihdamı ile doğrudan ilintili
görünmemektedir.342 Buna rağmen söz konusu uygulamanın istihdam üze
rinde çok ciddi bazı etkileri olduğu söylenebilir. Özellikle o toprakların imarı
için uygulamaya konan sulama projeleri çerçevesinde sayısız insan istihdam
edilmiş ve büyük meblağlar harcanmıştır. Mesela sadece Mısır'da bu proje
lerin gerçekleştirilmesi için 120.000 kişinin istihdam edildiği daha önce kay
dedilmişti. Bu arada Car Limanı'na erzak nakli için kazdırılan Nil-Kızıldeniz
kanalı da tekrar hatırlanmalıdır.
339 Yahya b. Adem, s. 38; Ebu Ubeyd, s. 58; İbn Sa'd, il, 1 14; İbn Hanbel, el-Musned, ı, 15;
Buhari, "Şurut'; 14; Belazuri, Futuh, s. 36, 38, 39, 41; Beyhaki, es-Sunen, vı, 318.
340 Belazuri, Futılh, s. 43, 47, 48.
341 İbn Zenceveyh, il, 454; Hamidullah, el-Vesaik, s. 285.
342 Ebu Yusuf, el-Harac, s. 25-29, 38, 39, 74-75; Yahya b. Adem, s. 27, 40-42, 45-46; Ebu
Ubeyd, s. 59-61; İbn Hanbel, Fezciil, 1, 289; İbn Abdilhakem, s. 82, 83, 84, 87-88;
Belazuri, Futuh, s. 220, 265-268, 376; Taberi, Tarih, ıv; 30-31; Suli, s. 210; Kudame,
s. 337, 386; Hatib el-Bağdadi, 1, 7-9; İbnu'l-Cevzi, Menıikıb, s. 92-93; Suy(ıti, Hu.sn, 1,
121- 124, 127; Hamidullah, el-Vesaik, s. 422; Fayda, s. 7 vd.
343 Ebu Yusuf, el-Harac, s. 151- 152; İbn Zenceveyh, ı, 194; Belazuri, Futuh, s. 370, 371,
374; Yaklıt, ı, 285; Hamidulla.h, el-Vesaik, s. 4 19-421.
Piyasalar 99
birçok zengin sahabinin ticaret ve ziraatin başını çektiği çeşitli meslekleri icra
eden köleleri vardı. Öyle ki bunlardan Abbas b. Abdilmuttalib 20, Abdullah
b. Zubeyr 100, Osman b. Affan 1000, Zubeyr b. Awam 1000 ve Humra b. Eyfa'
el-Hemedani 4000 köleyi istihdam ediyordu. Zu'l-Kela' ise 12.000 köleye
sahipti.344 Buna rağmen tarım sektöründe hür işgücüne de istihdam imkanı
sağlandığı anlaşılmaktadır. Mesela Abdullah b. Mes'ud, arkadaşı Ebu Vfill'i
sahibi bulunduğıı köye kahya olarak görevlendirmiş, kazancın üçte birini
sadaka vermesini, üçte birini kendisine getirmesini, kalanını yeni üretim için
kullanmasını emretmişti.345 Hz. Ömer işsiz bir genci Ensar'dan birisinin ara
zisinde istihdam etmişti.346
Hz. Peygamber (�) devrinin sonlarına doğru devletin kurumlaşması
ve sınırların genişlemesi ile birlikte ticaret, ziraat, zanaat ve hayvancılığın
yanında memuriyetin yeni istihdam alanı olarak ortaya çıktığı görülmektedir.
Fethedilen bölgelere maaşlı valiler, kadılar, vergi tahsildarları, hazinedarlar,
kassamlar, vezzanlar, muhtesibler, muallimler, imamlar, korucular vb. gibi
muhtelif devlet memurları tayin edilmiştir. Maalesefbunlardan sadece Mekke
valisi Attab b. Esid'in aylığı belirlenebilmiştir ki muhtelif rivayetlere göre 30, 347
60348 yahut 133 dirhemdir.349 Bununla beraber Resulullah tarafından devlet
memurları için getirilmiş ilginç bir standart göze çarpmaktadır: "Kim bizim
tarafımızdan memuriyetle görevlendirilirse, bekarsa evlensin, evi yoksa ev,
bineği yoksa binek ve hizmetçisi yoksa hizmetçi edinsin. Kim bundan faz
lasına sahip olursa [bizim nazarımızda] ya hain ya da hırsızdır:'350 Toprak
Piyasası Bölümü ile Ek l'de verilen bilgilerden anlaşılacağı gibi bunların
toplam fiyatı 4500 dirhem civarında olup o dönemdeki bir devlet memuru
nun yaklaşık üç senelik maaşına eşdeğerdir. Ancak Hz. Ali,351 Ebu Hureyre,352
• • • • •
344 Zehebi, Şihabuddin Muhammed b. Ahmed, el-İber fi haberi men gaber (nşr. Ebu
Hacer Muhammed Said), Beyrut 1985, I, 29.
345 İbn Manzur, Muhtasar, xrv; 64.
346 Muttaki el-Hindi, rv, 123; Azın, II, 443.
347 İbn Hişam, rv. 500; Kettani, II, 24
348 İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, III, 556; Hamidullah, İslilm Peygamberi, II, 987.
349 Fakihi, Ebu Abdillah Muhammed b. İshak, Ahbilru Mekke fi kadimi'd-dehr ve
hadisih (nşr. Abdulmelik b. Abdillah b. Duheyş), Mekke 1407 /1986-87, III, 176;
Kettani, II, 24; Hamidullah, İslilm Peygamberi, II, 987.
350 Ebu Ubeyd, s. 246; İbn Zenceveyh, II, 594; İbn Abdilhakem, s. 261; Ebu Davı'.'ıd,
"İmare'; ıo.
35 1 İbn Hanbel, el-Musned, l, 135; Tirmizi, "Kıyamet'; 15.
352 İbn Sa'd, rv, 326, 327; İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 120; Ebu Nuaym, I, 379, 380, 384; İbn
Manzur, Muhtasar, XXIX, 200.
100 Sosyal Servet : İslam 'da Yönetim- Piyasa İ l i şkisi
Ebu Mes'ud353 gibi sahabilerin özel sektörde ancak karın tokluğuna geçici
işler bulabildikleri, kendilerine ashab-ı suffe adı verilen bazı fakir kimselerin
Mescid-i Nebi'nin sofasında barınıp zekat ve sadakalarla geçindikleri ger
çeğinden anlaşıldığı üzere Müslümanlar'ın işsizlik sorunu ile karşı karşıya
oldukları o dönemde devlet memurlarına sağlanan bu imkanlar nisbeten
çekici görünmektedir. Memuriyet alabilmek için Hz. Peygamber'e sık sık baş
vuruda bulunulmasının nedeni bu olsa gerektir.
• • • • •
353 İbn Hanbel, el-Mumed, V. 273; Buhari, "Zekat'; 10; "İcare'; 13; "Tefsir'; 1 l; Müslim,
"Zekat'; 74; İbn Mace, "Zühd'; 12.
354 Muhibbuddin, er-Riyıid, 1, 256; İbn Manzur, Muhtasar, XIll, 103. Bir başka rivayete
göre de 2000 dirhemken 2500'e veya 2500 iken 3000'e çıkarılmıştı; bk. İbn Hanbel,
Fezail, 1, 162; İbn Sa'd, III, 185; İbn Manzur, Muhtasar, XIII, 103.
355 Ebu Ubeyd, s. 248; Gazzfili, İhya ', il, ı 75; İbnu'l"Esir, el-Kamil, il, 424; Muhibbuddin,
er-Riyıid, 1, 256; Bir başka rivayete göre yıllık maaşı 6000 dirhemdi; bk. İbn Sa'd, III,
186; Makrizi, el-Hıtat, I, 95.
356 Dede Cöngi, Kemaluddin İbrahim b. Bahşi b. İbrahim, Risale fi emvali beyti'l-mıil
ve aksamihıi ve ahldimihıi ve masıirifihıi (Osmanlı Kıinunnıimeleri içinde, nşr. ve
trc. Ahmet Akgündüz), İstanbul 1 992, ıv, 23 1 .
357 Ya'kfıbi, il, 136.
358 Muhibbuddin, er-Riyıid, 1, 256; İbn Manzur, Muhtasar, XIll, 103.
359 Şibli, Mevlana Şibli en-Numani, Bütün Yönleriyle Hazreti Ömer ve Devletİdaresi (trc.
Talip Yaşar Alp), İstanbul 1986, il, 267.
Piyasalar ___lOl
• • • • •
374 Bunlarla ilgili derli toplu bilgi vermeleri açısından bk. İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 249-
250; Kettani, il, 237 vd.
375 Kettani, il, 300.
376 İbn Ebi'd-Dunya, s. 294; İbnu'l-Cevzi, Menakıb, s. 194; Kettani, il, 255.
377 Abdurrezzak, V, 200, 201; Ebu Ubeyd, s. 41; İbn Zenceveyh, 1, 153; Cehşiyari, Ebu
Abdillah Muhammed b. Abdus, Kitabu'l-Vuzera ve'l-kuttab (nşr. Mustafa es-Sekka),
Kahire 1401/1980, s. 13; Beyhaki, es-Sunen, IX, 91.
Piyasalar __lM
378 Vfilcıdi, Ebu Abdillah Muhammed b. Ömer, Futühu'ş-Şam, Kahire 1304, ı, 18.
379 Vfilcıdi, Futüh, 1, 2-3.
380 Muhibbuddin, er Riyad, 111, 44.
-
Medine Pazarı ile ilgili kısımda detaylı olarak belirtileceği üzere Hz.
Peygamber pazar vergilerini kaldırmıştır. Ayrıca şehirlerarası mal sevkiyatı
esnasında alınagelen ve zulüm özelliği taşıyan iç gümrük vergilerine (meks)
izin vermediği ve bunları toplayanları (mekkiıs) lanetlediği bilinmektedir.387
Bu tedbirler özellikle Nabatiler tarafından olmak üzere Medine'ye yapılan mal
sevkiyatının devamlılığını sağlama niyetini de yansıtmaktadır. Hz. Ömer'in
Şam Nabatileri'nin mallarını Medine'ye çekebilmek için hububat ve zeytin
yağına ait ticaret vergilerini % lO'dan % S'e düşürmesi çok önemli bir iktisadi
tedbirdir.388
Yukarıda H. 18. yılda çok ciddi bir kıtlık yaşandığı ve Hz. Ömer'in Mısır
valisi Amr b. As ile Suriye valisi Ebfı Ubeyde b. Cerrah'a fermanlar göndererek
derhal Medine'ye yiyecek ve giyecek yardımında bulunmalarını emrettiği
belirtilmişti. Ancak şu ayrıntı da önemlidir: Halife Ömer'in emri üzerine
Nil-Kızıldeniz kanalını kazdıran Amr'ın yaptığı kesintisiz sevkiyat sayesinde
kıtlık giderildiği gibi piyasa fiyatları Mısır'daki seviyeye kadar çekilebilmişti.
İki şehir arasındaki nakliyat Hz. Osman'ın şehid edilmesine kadar sürmüş,
o kargaşa esnasında söz konusu kanal bakımsızlıktan kapandığı için mal
sevkiyatının kesilmesi üzerine fiyatlar yine yükselmeye başlamıştı.389 Hz.
Osman'ın muhasara altında tutulduğu sıralarda Kirman'da da kıtlık yaşanmış,
1 somun ekmeğin fiyatı 1 dinara kadar yükselmişti.390 Bu arada narhla ilgili
• • • • •
385 İbn Sa'd, III, 301; Taberi, Tarih, ıv; 205; İbnu'l-Cevzi, Menakıb, s. 68; İbnu'l-Esir,
el-Kamil, III, 57; Muhibbuddin, er-Riyad, il, 389; İbn Manzur, Muhtasar, XIX, 15;
İbn Kesir, el-Bidaye, VII, 135.
386 Taberi, Tarih, ıv; 109; İbn Tağrlberdi, I, 24-25; Hamidullah, el-Vesaik, s. 502.
387 Hamidullah, İstam Peygamberi, il, 1015-1016.
388 Muvatta', "Zekat'; 46-47; Yahya b. Adem, s. 64; Ebu Ubeyd, s. 424, 475; İbn Ebi Şeybe,
il, 417.
389 Belazuri, Furuh, s. 218; Taberi, Tarih, ıv; 100; Kudame, s. 338; İbnu'l-Esir, el-Kamil,
il, 556.
390 Ya'kı'.ıbi, et-Tarih, il, 168.
Piyasalar 105
A. Karaborsacılık
a. Tarif
Ticaret malını pahalılaşması gayesi ile stoklayıp piyasaya arzını geciktir
mek anlamına gelen karaborsacılık, beklendiği üzere, fiyatların suni bir şekil
de yükselmesine ve normal piyasa seviyesinin üzerine çıkmasına sebep olur.
Genelde insanların ihtiyaçlarını sömürerek az emekle kolay kazanç sağlama
mantığına dayanan bu muamele, özellikle temel ihtiyaç maddeleri söz konu
su olduğunda toplumun zarar görmesine sebebiyet verdiği gibi, uzun müddet
devamı halinde toplumsal bunalımlara yol açabilir. "Kim yiyecek maddele
rini kırk gün stoklarsa Allah'tan uzaklaştığı gibi Allah da ondan uzaklaşır.
Komşuları açken [tok] sabahlayanlar Allah Tebareke ve Teıila'nın zim
metinden uzak olurlar;'393 şeklindeki hadis ve benzerlerinin zahirine göre
bu müddet asgari kırk günle sınırlandırılmışken, mutlak olarak serdedilmiş
hadisler de vardır.394 "Karaborsacı ne fena bir kuldur; fiyatların düştüğünü
• • • • •
• • • • •
Pek çok hadiste nefretle anılan karaborsacının bazı sıfatları şöyle sıra
lanmaktadır: Günahkar, sapkın;404 Allah'ın zimmetinden uzak405 -ki bu ifade
Kur'an'da müşriklerden başkası için kullanılmamıştır-;406 mel'un;407 cüz
zam ve iflasa müstehak;408 katil ve cehennemlik;409 elim bir azaba düçar;4ıo
mülhid;4ıı fi sebilillah çalışan insanlardan soygunculukla ele geçirdiği bu
kazancını sadaka olarak bile verse kabul edilmeyen; fiyatlar yükselince zevk
lenen, düşünce üzülen kötü bir kul.412
• • • • •
400 Muvatta', "Buy(ı"; 56; Abdurrezzfil<, VIll, 206; İbn Şebbe, il, 749; Beyhaki, es-Sunen,
VI, 30; İbnu'l-Uhuvve, s. 66; Şa'rani, il, 8.
401 Abdurrezzfil<, VIll, 207; İbn Şebbe, ll, 749.
402 İbn Şebbe, ll, 746; Ebu Bekir el-Hallfil, s. 101, 105; Muttaki el-Hindi, IV; 122.
403 Döndüren, Hamdi, İslô.m Hukukuna Göre Alım-Satımda Kar Hadleri, Balıkesir 1984,
s. 201.
404 Müslim, "Musakat'; 129, 130; İbn Mace, "Ticarat'; 6; Ebu Davlıd, "Buy(ı"; 40, 47;
Tirmizi, "Buy(ı"; 40.
405 İbn Hanbel, el-Musned, II, 33.
406 Şurbaci, el-Bişri, et-Tes'irfi'l-İslô.m, İskenderiyye 1393/ 1973, s. 63; aynca bk. et-Tevbe,
9 :3 vb.
407 İbn Mfıce, "Ticarat'; 6; Darimi, "Buy(ı"; 12.
408 İbn Hanbel, el-Musned, ı, 21; İbn Mace, "Ticfırat'; 6; Darimi, "Buy(ı"; 12.
409 Munziri, Ebu Muhammed Abdulazim b. Abdilkavi, et-Tergib ve't-terhib (nşr. M.
Muhyiddin Abdulhamid), Beyrut 1399/1979, III, 27; Muttaki el-Hindi, IV; 101;
Şevkfıni, Muhammed b. Ali, Neylu'l-evtar şerhu Munteka'l-ahbı'ır, Kahire 139 1/ 1971,
v; 27.
410 İbn Hanbel, el-Musned, v; 27.
4 1 1 Ebu Davlıd, "Menbik� 89; Munziri, III, 28.
412 Munziri, III, 27.
108 Sosyal Servet: İslam'da Yönetim- Piyasa İlişkisi
Resulullah'ın (�) böyle ağır sözler sarfetmesi, çirkin zararlı bir mua
mele olduğunu vurgulamak suretiyle karaborsacılığa yönelişi engellemek ve
halkta karaborsacı aleyhine tepki meydana getirmek gibi sebeplere dayansa
gerektir. Çünkü işin kötülüğüne inandırılmış insanlardan oluşan eğitilmiş bir
toplum meselelerin çoğunu çözer.413 Bunun doğal sonucu olarak o dönemde
karaborsacılık yapıldığına dair ciddi bir örneğe rastlanamamıştır.
göre belirlemesine izin vermiştir. Halbuki o şahıs malını bir müddet daha
stoklayabilse belki fahiş karaborsa fiyatlarından piyasaya sürme olanağına
kavuşabilecekti.
• • • • •
421 Hz. Osman bire on verildiğini belirtirken, yapılan her iyiliğin Allah tarafından en az
on katı ile mükafatlandınlacağına dair müjdeye atıfta bulunmaktadır.
422 Muhibbuddin, er-Riyad, III, 44.
423 Muvatta', "Buyı'.ı"; 56; İbn Ebi Şeybe, ıv; 301; Buhari, et-Tarih, il 222; İbn Şebbe,
il, 749; III, 1050; Ya'klıbi, et-Tarih, il, 151; İbn Hibban, Ebu Hatim Muhammed b.
Hibban b. Ahmed et-Temimi, es-Siretu'n-nebeviyye ve ahbaru'l-hulefa' (nşr. Aziz
Beg), Beyrut 1407/1987, s. 476; İbn Hacer, el-İsabe, l, 263 .
Piyasalar __l_ll
dayalı başka bir emeksiz kazanç şekli olan faiz (= sermaye rantı) gelirlerine
benzemektedir.
• • • • •
429 Buhari, "Buy(ı"; 54, 55; Müslim, "Buy(ı"; 30, 35, 36; Ebu Davtid, "Buy(ı"; 65.
430 İbn Hanbel, el-Musned, II, 1 12-1 13; Müslim, "Buy(ı"; 33; Ebu Davtid, "Buy(ı"; 65;
Nesai, "Buy(ı"; 57.
431 Buhari, "Buy(ı"; 54, 56; Müslim, "Buy(ı"; 37, 38; Ebu Davtid, "Buy(ı"; 65; Nesai,
"Buy(ı"; 57.
432 Bu husustaki hadislerin ravilerinden İbn Abbas'ın ve Şafii'nin, taşınır-taşınmaz
bütün malların aynı hükme tabi olduğuna dair ictihadına karşılık, Ebu Hanife sade
ce menkulleri, Malik ise sadece yiyecek maddelerini (götürü usulle alınıp satılma
durumu hariç) yasak kapsamına sokmuş, İbn Hanbel de (ölçü, tartı, sayı vs. yolu
ile) miktarı belirlenebilen malları (götürü usulle alınıp satılma durumu hariç) bu
çerçevede değerlendirmiştir. Fukahanın yasağın kapsamı hususundaki ihtilafları,
temelde, konuya delil teşkil eden hadislerin lafızlarının delaletinden kaynaklan
maktadır; bk. Şafii, el- Umm, ili, 60; Sehnun, rv, 85 vd.; Buhari, "Buy(ı"; 55; Müslim,
"Buy(ı"; 29, 30; İbn Mace, "Ticarat'; 37; Ebu Davtid, "Buy(ı"; 65; Nesai, "Buy(ı"; 55;
Serahsi, el-Mebsut, Xlll, 8-10; İbn Kudame el-Makdisi, el-Mugni, rv, 121 vd.
433 İbn Ebi Şeybe, rv, 496; İbn Hazın, el-Muhallli, VIII, 520.
Piyasalar ____l_lQ
• • • • •
434 Muvatta', "Buylı"; 43, 44; İbn Hanbel, el-Musned, Il, 349; İbn Ehi Şeybe, iV, 387; İbn
Abdilhakem, s. 166- 167; Müslim, "Buylı"; 40; İbn Hazm, el-Muhalıa, vuı, 523-524.
435 Abdurrezzak, VIII, 28; İbn Ehi Şeybe, ıv, 363; Beyhaki, es-Sunen, V, 3 14.
436 İbn Ehi Şeybe, ıv, 342.
437 Buhari, "Buylı"; 54; Müslim, "Buylı"; 31; Ebı'.i Davı'.id, "Buylı"; 65.
438 Zebidi, VI, 451 .
439 Zebidi, VI, 447.
440 İbn Mace, "Ticarat'; 20; Ebu Davı'.id, "Buylı"; 68; Tirmizi, "Buylı"; 19.
--11.:!. Sosyal Servet: İ s lam 'da Yönetim-Piyasa İlişkisi
C. Narh Sistemi
Tarih boyunca devletlerin piyasaya müdahaleleri doğrudan ve etkin bir
şekilde genelde fiyat politikası, özelde bu politikanın başlıca unsuru olan
narh442 uygulaması ile gerçekleştiğinden konunun ehemmiyeti büyüktür.
• • • • •
441 Bu yasağın, bugünkü iktisadi yapının imkan ve ihtiyaçları göz önüne alınarak yeni
den değerlendirilmesinde fayda vardır.
442 Türkçe'de narh (halk ağzında nark) şeklinde söylenen kelimenin aslı Farsça "kıy
met, fiyat" anlamındaki "nırh"tır. Arapça'da piyasa rayicine "si'r'; fiyat takdirine
ve tahdidine ise " tes'ir" denir; İbn Manzur, Ebu'l-Fadl Cemaluddin Muhammed b.
Mukerrem, Lisanu'l-Arab, "Se'ara'; Bulak 1299- 1308, ıv; 365-367.
Piyasalar __llQ
Diğer pek çok hususta olduğu gibi iktisat politikalarına ilişkin esaslar da
devrin kendine has özellikleri incelenmeksizin sağlıklı bir şekilde saptanamaz .
O nedenle söz konusu tutuma zemin hazırlayan şartlara göz atmak yerinde
olacaktır. "Fiyatların ulaştığı seviye" yanında Hz. Peygamber'den (�) "narh
talebinde bulunulan zaman" ile "narha konu olan malların" tesbiti, o krizin
baş etkeninin belirlenmesine imkan sağlayacaktır. Şimdi konuya ilişkin araş
tırmalardan incelenebilen hepsinde ihmfil edilen bu nokta üzerinde durula
caktır.
• • • • •
443 Bu arada -fıkıh kaynaklannda delil olarak pek zikredilmemesine rağmen- yeri gel
mişken Halife Ali b. Ehi Talib'in de kendisine yöneltilen narh talebini geri çevir
diğine dair rivayete değinmek faydadan hali değildir; İbn Abdilber, Ebu Ömer
Cemfiluddin Yusufb. Abdillah en-Nemeri, el-İstizkltr (nşr. Sfilim M. Ata-Muhammed
Ali Muawaz), Beyrut 2000, VI, 414.
444 Ebu Yusuf, el-Hartlc, s. 53; İbn Hanbel, el-Musned, III, 85; Abdurrezzak, VIII, 205; İbn
Mace, "Ticarat'; 27; Ebu Davlıd, "BuyCı"; 49; Tirmizi, "BuyCı"; 73.
445 Heysemi, rv; 100.
_l_l6 Sosyal Servet: İslam'da Yönetim- Piyasa İlişkisi
' irtekô.; 'galıi' ve ' tenahll' fiillerinin kullanıldığını belirtmektedir. 446 Onun beşli
tasnifinde 'galıi' fiili dördüncü sırayı aldığına göre fiyat artışlarının gerçekten
rahatsızlık verici düzeylere erişmiş olduğu ileri sürülebilir.
Yorucu araştırmalar sonucunda narhın talep edildiği tarih olarak H. 8.
yılın başlangıcı447 belirlenebilmiştir. Tabii fiyat artışlarına yol açabilecek şart
lar ya talebi arttıran ya da arzı kısan bazı etkenler olabilir. Çünkü rekabet şart
ları içinde, fiyat ve tüketim miktan, esas itibarıyla arz-talep dengesine göre
meydana gelmektedir. H. 8. yıl bu açılardan incelenince aşağıdaki tesbitlere
ulaşılmaktadu.
O yılın en önemli özelliği Mute Savaşı, Mekke'nin fethi, Huneyrı Gazvesi,
Taif Muhasarası gibi büyük savaşların başını çektiği on beş civarında gazve ve
seriyyeye sahne olmasıdır. 'Cihad yılı' denilebilecek böyle bir yılda yaşanan
iktisadi kriz ortamında piyasa istikrarının sağlanması imkansızdır. Çünkü
mevcut kaynaklar savaş hazırlığına harcanmış, hayati ehemmiyeti olan ticaret
de, tüccarın askere alınmasından dolayı sekteye uğradığı için arzda önemli bir
azalma vuku bulmuştur.448 Geniş ölçüde dışa bağımlı olan, sürekli başkalaşım
ve değişim geçiren bir iktisadi yapının, sık sık cereyan eden savaşlar neticesin
de istikrarını yitirmesi kaçınılmazdır.
Resulullah (�) döneminde, talebi tırmandıran sebeplerin başında gelir
artışı yer almaktadu. Buna yol açan uygulamalar araştırıldığında ilk önce
tesbit edilenler ganimet ve zekat gelirleridir. Özellikle Medine döneminin
• • • • •
446 Ebu'l-Fadl Ca'fer b. Ali, el-İşare ilti mehasini't-ticare (nşr. Bişri eş-Şurbaci),
İskenderiye 1397/ 1977, s. 1 1 .
447 İbn Hibban, s . 315; Kutubi, Muhammed b . Şakir b . Ahmed, Uyıinu't-tevarih (nşr.
Husamuddin el-Kudsi), Kahire 1980, I, 336; İbnu'l-İmad, 1, 1 2; Es'ad, Mahmud,
İsltim Tarihi (Sadeleştirip baskıya hazırlayanlar: A. Lütfi Kazancı - Osman Kazancı),
İstanbul 1983, s. 815.
448 Hz. Peygamber'in bu yıl içinde deniz sahiline doğru gönderdiği bir seriyyedeki
300 mücahid, azıkları tükenince günlerce hurma çekirdeklerini emerek yol almış
ve hatta ağaç yaprakları yemek zorunda kalmışlar, nihayet sahilde büyük bir balık
bularak telefolmaktan kurtulmuşlardı. Bunun için bu sefere Habat Seferi ve orduya
da Ceyşu'l-habat (Yaprak askerleri) denilmiştir; bk. İbn Hanbel, el-Musned, Ill, 306,
3 1 1; V, 1 14; Buhari, "Megazi'; 65; Müslim, "Sayd ve Zebaih'; 17-21.
Piyasalar ---1.lZ
sonlarına doğru yükselme eğilimine giren söz konusu gelirlerin hiç bekletil
meden dağıtılması, halkın sann alma gücünün artmasına yol açmış, bu da
talebi kamçılayarak fiyatlarda yükselmeye sebebiyet vermiş olabilir. Mesela
H. 7. senede gerçekleştirilen Hayber fethi neticesirıde ele geçirilen ganimetin
ne büyük meblağlara ulaştığını anlamak için sadece nakdi kısmına göz atmak
yeterlidir.449 Tek parçasına 10.000 dinar değer biçilen bu mallar ele geçirilip
ganimet olarak dağınldıktan sonra Medine piyasasına intikal etmiştir. Çünkü
bu ganimet Hudeybiye Antlaşması'nda hazu bulunan sahabe ve o sıralarda
Habeşistan'dan geri dönüp Hayber'de Hz. Peygamber'e (�) katılan muhacir
ler arasında dağınlmışn ki onların hepsi Medirıe'de yaşıyordu. Hayber ve Fedek
Yahudileri ile varılan yarıcılık antlaşması neticesirıde elde edilen bol miktarda
ki hurma, buğday, arpa gibi yiyecek maddeleri sayesinde de belli bir refah
artışı sağlanmışn. 450 Hayber gazileri, kendilerirıe tahsis edilen erzakla uzun
süre mutfak ihtiyaçlarını karşılamış olmalıdırlar. Ayrıca bu nedenle, ganimet
ten hisselerine düşen nakdi meblağları, en azından belli müddet, hiç değilse
erzak piyasasına yöneltmemiş olmalıdırlar. Üstelik Hayber'in ardından iktisadi
sistemin işleyişini sekteye uğratacak ciddi bir topyeklln savaşa girilmediği için,
mevcut ticari akışkanlık gerekli talebi karşılamaya yetmiş olmalıdır. İşte bütün
bunlar göz önüne alındığında Medine piyasasında tedavül eden para mikta
rındaki artışın etkisinirı H. 8. yıla sarkma ihtimali hiç de zorlayıcı bir tahmin
olmaz. Bu hususa Ebiı Hureyre hadisindeki şu ifadeler de işaret etmektedir:
''. .. Allah Hayber'irı fethini nasip edince insanların durumu biraz genişledi
ancak sonra yine zorlaşn; geçim güçleşti... :•45ı Halbuki Hayber savaşına çıkan
İslam ordusunun aşı lapadan ibaret olup muhasara esnasında dayanılmaz hal
alan açlık yüzünden ehli eşekleri kesip etlerirıi yemek istemişlerdi.452
• • • • •
453 Buhar!, "Cizye'; l; "Megazi'; 12; "Rikfilc'; 7; Müslim, "Zühd'; 6; İbn Mace, "Fiten'; 18;
Tirmizi, "Kıyame'; 28.
454 Hamidullah, İslam Peygamberi, il, 1 139- 1 140.
455 Kettani, III, 206. Medine'deki nüfus artışı ve şehirleşmenin Hulefa-yı Raşidin dev
rinde de sürdüğü anlaşılmaktadır; mesela bk. İbnu'l-Esir, el-Kamil, Ill, 1 15.
456 Şurbaci, s. 22.
457 Müslim, "Buyıl"; 5; İbn Mace, "Ticarat'; 1 6; Ebu Davüd, "Buyıl"; 43; Tirmizi, "Buyıl";
12; Nesai, "Buyıl"; 18.
Piyasalar ---1.l!!
miştir. Hadisten açıkça anlaşıldığı üzere şehre dışardan mal getirenler koruma
alnna alınmıştır. Ancak her şeye rağmen böyle bir muamelenin gerçekleşmesi
halinde, alıcı tarafından yanlış bilgilendirilmeleri veya fiyatları öğrenmelerine
imkan bırakılmaması yüzünden aldanmaları yahut aldatılmalan söz konusu
olursa kendilerine bu akdi fesih hakkı tanınmıştır. Ancak aldanma olup olma
dığı neye göre belirlenecektir? Söz konusu hadisten anlaşıldığı kadarıyla satıcı
ancak pazara inip piyasa fiyatlannı öğrenince aldanıp aldanmadığının farkına
varabilir. Öyle ise serbest rekabet şartlarında belirlenen piyasa fiyatları adil
emsal fiyat olarak esas alınmaktadır ve buna istinaden aldandığını anlayan
satıcının akdi feshedebilme hakkı doğmaktadır. Bu husustaki diğer önlemler
ilerde açıklanacaktır.
Henüz kendi kendine yetmeyen ve bu sebeple ihtiyaç maddelerinin bir
çoğunu ithal etmek zorunda kalan İslam devleti ticaret için en uygun ortamı
hazırlamak durumunda idi.458 Çünkü Medine ve ona bağlı yerlerde tatminkar
bir piyasa oluşturulmadığı takdirde ticaret sekteye uğrayabilirdi. Aksine tica
ret cazip hale getirildiğinde yokluğu çekilen malların girişi artacak, iç piyasa
daki ihtiyaç fazlası malların ihracatı da söz konusu olabilecektir. Böylece artan
arzın, talebi karşılaması sonucunda fiyatlarda düşme dahi gözlenecektir.459
Bu gerçeği göz önüne alan Hz. Peygamber (�) şehre dışarıdan mal getiren
tüccarı teşvik sadedinde şöyle buyurmuştur: "Karaborsacı lanetlenmiş,
cfilibse nzıldandınlınıştır: 460 Bu bakımdan narh aleyhtarlığının da tatbikat
'
ta aynı ihtiyaca cevap veren bir yaklaşım olduğu düşünülebilir. Çünkü piya
saya müdahaleyi gerekli kılacak gelişmeler gözlenmediği müddetçe iktisadi
serbesti temayüllerini kökünden sarsacak bir girişim söz konusu olamazdı.461
Ulemanın devletin fiyat politikasına dair yaklaşımları dikkatle ince
lendiğinde şu önemli nokta göze çarpmaktadır: Fiyat politikası salt iktisadi
düzlemde değerlendirilen ve somut piyasa muamelelerine indirgenen basit
bir pozitif hukuk meselesi olmayıp kökleri irade-i cüz'iyenin rolünü konu
alan soyut akidevi tarnşmalara kadar uzanmaktadır.462 Akfüd alimleri hadis
teki 'Narh koyan Allah'tır' (el-musa"ir huvaltah)463 ibaresinden hareketle
• • • • •
458 Ülgener, Sabri, Darlık Buhranları ve İslam İktisat Siyaseti, Ankara 1984, s. 124.
459 Yeniçeri, İslam İktisadı, s. 320.
460 İbn Mace, "Ticarat: 6; Danmi, "BuyıJ"; 12.
461 Ülgener, s. 124- 125.
462 Meseta bk. Gölcük, Şerafettin, "Kelami Açıdan Fiyat Artış ve Düşüşleri'; Atatürk
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 5, Erzurum 1982, s. 25-31.
463 el-Musa"ir lafzı 'se'ara' kökünden tefi! babında ism-i fail olup lugatta: Fiyatları
' '
• • • • •
çuval kuru üzüm bulunan Hanb'ın yanından geçti ve fi.yan sordu. [Hanb] ilci
müddünün bir dirheme olduğunu söyledi. Bunun üzerine Ömer ona dedi ki:
'Tfüf'ten kuru üzüm yükleyen kervanın gelmek üzere olduğunu haber aldım.
[Korkarım] onlar senin fiyannı esas alırlar. Ya fi.yan (si'r) yükseltirsin (fe-imma
en terfe'a fi's-si'r)467 ya da üzümünü evinde dilediğin gibi satarsın: Ömer
geri döndüğünde bu husus üzerinde düşündü ve daha sonra Hanb'ın evine
giderek şöyle dedi: 'Sana söylediklerim benden yana bir azimet veya hüküm
değildir. O davranışımda sadece kamu yararını gözetmiştim. İstediğin yerde
dilediğin fiyattan satış yapabilirsin:468 Daha kısa olan benzer bir rivayetse
"Ömer b. Hattab pazarda kuru üzüm satan Hanb b. Ebi Beltea'nın yanından
geçerken şöyle dedi: 'Ya si'rı arttırırsın (imma en tezidefi's-si'r) ya da [malını]
pazarımızdan kaldırırsın:'469 şeklindedir.
İlk bakışta görüldüğü üzere birinci rivayette fi.yan düşürmesi470 diğerle
rinde ise si'n yükseltmesi istenmektedir. Ancak bu örneği değerlendirirken
de öncekinde uygulanan sorgulama tarzını tekrarlamak gerekir. Söz konusu
hadisenin vuku bulduğu zaman araşnrıldığı takdirde H. 18 yılına rastladığı
anlaşılmaktadır. İbn Hibban ve Ya'kfıbi H. 18. yılda fiyatların artmaya başla
ması üzerine Hatıb'ın aralarında bulunduğu bazı tüccarın karaborsacılığa
yöneldiğini gören Hz. Ömer'in bunu yasakladığını kaydetmektedir.47ı O yılın
özelliği araşnrıldığında belirlenebilen en çarpıcı gerçek önceki bölümlerde
de belirtildiği üzere Medine ile çevresinde yaşanan uzun süreli ve şiddetli
kıtlıktır. Kaynaklardaki teferruattan anlaşıldığına göre özellikle temel ihtiyaç
maddeleri için astronomik boyutlarda olmak üzere hemen hemen her şeyin
fi.yan artmışnr.
Şimdi ikinci ve üçüncü rivayetler bu bilgiler ışığında değerlendirilmelidir.
Her türlü canlının kuraklık ve kıtlıktan kırıldığı, çevredeki bedevilerin açlıktan
• • • • •
467 "Fe-imma en terfe'afi's-si'r" ifadesinin "Ya fiyau yükseltirsin;' şeklinde tercüme edil
mesi zahirinin böyle anlamaya müsait olması ve bugüne kadar da bazı filimlerce
genellikle bu tarzda algılanması yüzündendir. Yoksa doğrusu aşağıda açıklanacağı
üzere "Ya birim ölçeği artnrırsın, yani fiyatı düşürürsün;· şeklinde olmalıdır. Aksi
takdirde hadis metninin muallel olması söz konusudur. Aynı değerlendirme hadisin
aşağıdaki rivayeti için de geçerlidir.
468 Beyhaki, es-Sunen, VI, 29; İbn Teymiyye, el-Hi.sbe, s. 91; İbn Kudame el-Makdisi,
el-Mugni, ıv; 240-241; Mutii, XIII, 35.
469 Muvatta', "Buy(ı"; 24; Abdurrezzak, VIII, 206-207; İbn Hazın, el-Muhallti, IX, 40;
Beyhaki, es-Sunen, VI, 29; İbn Teymiyye, el-Hi.sbe, s. 9 1 .
470 Bir sa dört müdde eşit olduğuna göre iki müd yerine dördünü bir dirheme satmasını
istemekle fiyatı yarıya indirmesini talep etmektedir.
471 Ya'kUbi, et-Tarih, il, 151; İbn Hibban, s. 476.
122 Sosyal Servet: İslam'da Yönetim-Piyasa İ l i şk i s i
hilafet merkezine akın edip çadır kentler oluşturduğu bir ortamda elindeki
malı stoklayıp bekleterek gelecekte çok daha pahalıya satmak yerine düşük
fiyatla piyasaya sürmeyi yeğleyen birisi niçin kınansın!? Aksine kamu yara
rını gözettiği için ödüllendirilmeli değil midir? Hatıb'ın tutumu tüketicinin
menfaatine olduğuna göre, ikinci rivayette kaydedildiği gibi gerçekten halife
Tfüf'ten kuru üzüm getiren tüccarın maslahatını mı gözetmiştir? Bu soruya
olumlu cevap verebilmek için Hatıb'ın damping yolu ile haksız rekabet yapa
rak söz konusu rakiplerini zaman içinde piyasadan tamamen silmeyi arzula
dığını düşünmek gerekir. Halbuki şartların böyle bir amacı gerçekleştirmeye
imkan vermeyeceği bellidir. Ne Hatıb'ın elindeki ne de Taif'ten getirilecek
kuru üzüm açlıktan kırılan insanların talebini karşılamaya yetecektir. Öyle ki
devlet Mısır ve Irak'tan acil yardım istemiştir.
yorumlarken Hatıb'ın düşük değil aksine yüksek fiyatla satış yaptığını, kamu
yararını gözeterek piyasa seviyesinin altına inen tacirin ceza yerine ödül hak
edeceğini ve muamelelerinde tamamen serbest bırakılması gerektiğini belirt
mektedir. Ancak fiyatlarla oynayıp piyasanın normal seyrini bozmak sure
tiyle kişisel çıkar sağlamak gibi olumsuz bir niyet taşıması halinde ticaretten
menedileceğini de hemen eklemektedir.476 Ebu Said Sahnun Abdussetam b.
Said el-Kayrevani ve Kildi Ebu Muhammed Abdulvehhab b. Ali el- Bağdadi de
benzer şekilde düşünmektedir.477
İbn Teymiyye ve İbn Kayyim, dikkatli bir tahlile tabi tuttukları narh hadisi
nin mutlak ve amm (genel) olmayıp kaziyye-i muayyene (özel hüküm) ifade
ettiğini açıkça belirtmek suretiyle bazı durumlarda fiyat tahdidinin mümkün
ve hatta -adaletin gerçekleşmesini kolaylaştırması bakımından- vacip olacağı
kanaatine varmaktadırlar.479 Bunu da Hz. Peygamber'in (�), sahiplerinden
birinin kendi hissesini azat ettiği müşterek kölenin tam hürriyete kavuşturu
labilmesi için üzerindeki diğer hisselerin satın alınması durumunda emsal
fiyattan fazla değer biçilmesini yasaklamasına480 dayandırmaktadırlar. Kanun
koyucu, müşterek köleyi ilgilendiren bir maslahatta emsal fiyatı ölçü almayı
vacip kılıp hak sahibine bundan fazlasını isteme ruhsatı vermediğine göre
• • • • •
• • • • •
481 İbn Kayyim el-Cevziyye, Ebfı Abdillah Şemsuddin Muhammed b. Ebi Bekir,
et-Turuku'l-hukmiyye fi siyaseti'ş-şer'iyye (nşr. M. Hamid el-Fıkl), Kahire 1317, s.
237-238.
482 İbn Teymiyye, el-Hisbe, s. 100.
483 Şurbaci, s. 103.
484 İbn Teymiyye, el-Hisbe, s. 97.
485 İbn Hanbel, el-Musned, ı, 1 16; Ebu Davfıd, "Buylı"; 25.
486 İbn Teymiyye, el-Hisbe, s. 76.
487 İbn Kayyim el-Cevziyye, et-Turuk, s. 223-224.
126 Sosyal Servet: İslam 'da Yönetim- Piyasa İ l işkisi
• • • • •
• • • • •
494 Fıkhi değerlendirmelerle ilgili daha geniş bilgi için bk. Kallek, Cengiz, "Narh
Konusuna Yeniden Bakış'; İs/dm Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy. 7, Konya 2006, s.
257-276.
ikinci Bölüm
Müdahaleleri Gerçekleştiren
Devlet Organı:
His be
1. Hishe Teşkilatı
A. Tarif
Hisbe kelimesi, ' ihtisab'dan isim olup 'ecir; 'sevap; 'rey ve tedbir'
manalarına gelmektedir. İhtisab ise 'ecir ve sevap ummak; 'inkar etmek;
'hüsnü tedbir sahibi olmak; 'sevap işleyip mükafatını ahirette beklemek; 'bir
kimsenin çirkin işini beğenmeyip menetmek; niçin yaptın'? diye azarla
mak'' demektir. Belki de ihtisab kelimesi, ahiret mükafatı bekleyerek emir
bi'l-ma'nif ve nehiy ani'l-mlinker yapan bir kimsenin icraatına bu anlamı
ile isim olmuştur. Daha teknik tabirle, hisbe ismi, emir bi'l-ma'rıif ve nehiy
ani'l-münker faaliyetleri ve özellikle bununla görevli müessese için kulla
nılmaktadır.2 Her ne kadar, Kur'an Müslümanlar'ı emir bi'l-ma'rıif ve nehiy
ani'l-münker yapmakla mükellef tutuyorsa da,3 bu vazife ümmete farz-ı
kifaye kıhnmıştır.4 İslam devleti bu emrin tatbikini yürütme sadedinde bazı
düzenlemeler getirmiş ve hareket tarzları belirlemiştir.5
• • • • •
Reslllullah (�), her hususla ilgili olarak vaz' ettiği ahkamın kökleşmesi
için emir bi'l-ma'rfıf ve nehiy ani'l-münker yapılmasının gerekliliğini sık sık
vurgulamıştır. 6
B. Teşkilat Yapısı
Halife Ömer b. Hattab döneminde tam teşkilatlı bir yapıya kavuştuğu
fikrinin genel kabul görmesine rağmen hisbe müessesesinin temelleri daha
Resı'.'ılullah (�) zamanında atılmıştır. Arıcak bununla kalınmayarak, nisbeten
basit görünse bile, Hz. Ömer dönemi için örnek teşkil edecek kurumsal yapı
da oluşturulmuştur. Bu teşkilatın elemanları şunlardır:
b. Halifeler
Hulefü-yı Raşidin de Reslılullah gibi pazarları bizzat denetler, her mes
lek sahibine işi ile ilgili emirler verip gerekli uyarılarda bulunurlardı. Ayrıca
• • • • •
8 İbnu'l-Uhuvve, s. 1 1, 36.
9 İbn Hanbel, el-Musned, II, 50; Müslim, "İman'; 164; İbn Mace, "Ticfırfıt'; 36; Ebfı Dfıvı'.'ıd,
"Buyfı"; 50; Tirmizi, "Buyfı"; 72.
10 İbn Hanbel, el-Musned, III, 428, 444; İbn Mfıce, "Ticfırfıt'; 3; Tirmizi, "Buyfı"; 4.
1 1 İbn Hanbel, el-Musned, ıv; 335-336.
12 İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, II, 498; İbn Hacer, el-İsabe, II, 104; Kettfıni, II, 281 -282.
134 Sosyal Servet: İslam'da Yönetim-Piyasa İlişkisi
• • • • •
belirlenmesi halinde izin vermişti. Hz. Ömer, ince işçilik ürünü (altın yahut
gümüş) bir kabı Enes b. Malik'e getirerek kendi namına satmasını istemişti.
Pazara çıkardığında ağırlığından üzerinde bir bedel teklif edildiğini gören
Enes durumu Hz. Ömer' e danıştığında fazlalığın riba olacağı cevabını almıştı.
Altından mamul bir kabı dinar karşılığında yarı fiyatına satın aldığını bildiren
Enes b. Malik'e, onu derhal beytülmale teslim ederek ana parasını geri alması
emrini verdikten sonra, altın ve gümüşün hemcinsleri ile ancak eşit ağırlıkta
olmaları halinde takas edilebileceklerini söylemişti. Bunlardan başka dinar ve
dirhemin kendi cinsleri ile alım satımlarında peşin ve ağırlıkça denk olmaları
gerektiğine dair hutbeler vermişti.
Hz. Osman'ın, fiili denetimleri dışında özellikle Cuma namazı için topla
nan büyük kalabalıklara çeşitli uyarılarda bulunduğu görülmektedir. Mesela
bir hutbesinde şu talimatı vermişti: "Küçük çocukları kazanç sağlamaya zor
lamayın. Çünkü bulamazsa hırsızlık yapar. Sanat sahibi olmayan cariyeleri de
kazanca zorlamayın. Eğer onları kazanca zorlarsanız zina yaparak kazanmaya
mecbur kahrlar .. :• ıa
.
Halife Ali, elinde kamçı olduğu halde mutat aralıklarla pazar denetim
lerine çıkar, tüccara gerekli uyanlarda bulunurdu.19 Daha önce geçtiği üzere
"Kim ilgili hükümleri bilmeden ticaretle uğraşırsa muhakkak ribaya bulaşır;·
şeklinde uyarılarda bulunurdu. Ayrıca pazarlarda dolaşır, yolunu şaşırana
rehberlik eder, bir şeyini kaybedenin araştırmalarına katılır, hamala yükünü
taşımasında yardımcı olur, güçsüzü desteklerdi. Esnafın yanına yaklaştığın
da ilk önce Kur'an'dan ayetler okurdu.20 Çıktığı denetimlerden birinde deve
pazarına girdi ve sancılara yönelerek "Ey tüccar topluluğu! Yalan yere yemin
• • • • •
etmekten salanın. Çünkü o, malın süriimünü arttınr ama bereketi giderir;' şek
linde hitap etti. Sonra hurma pazanna gitti. Hurmacılara seslenerek ayrı ayrı
sepetlerdeki [farklı cinsten] hurmaları birbirine karışnrmamalarını söyledi. Bu
arada bir cariyenin ağladığını görüp sebebini sorunca, efendisinin, satın aldığı
hurmayı beğenmeyip geri gönderdiğini, hurmacınınsa buna yanaşmadığını
öğrendi. Cariyenin parasını geri vermesini satıcıya emrettikten sonra "Ey tüc
car topluluğu! Allah'tan korkun ve alış verişlerinizde iyilikle muamele edin ki
Allah sizi de bizi de bağışlasın:' dedi. Sonra yağmur yağmaya başlayınca bir
dükkana sığınmak istedi. Ancak dükkan sahibi izin vermeyince onu kamçıladı
ve şunlan söyledi: "Seni, bizi içeriye almadığın için cezalandumadım. Güçsüz
Müslümanlar'ı da [sille tokat] kapı dışarı edip bir taraflarını sakatlamaman için
cezalandırdım ki aklın başına gelsin:' Daha sonra kasaplann bulunduğu tarafa
yöneldi. Hayvanları yüzmeden önce derisini üfleyerek şişirmemeleri direktifini
verdi.2ı Oradan balıkhaneye geçerek bayatlamış balıkları satmamalarını emret
ti. Ardından manifaturacılar çarşısına yöneldi.. .. 22
Hanrlanacağı gibi, faizcilikten gelir sağlayan birisinin servetini yakması
da bu husustaki uygulamalarındandır. En ilginci ise "Ali pazara gelir ve maka
mına otururdu .. :'23 şeklindeki rivayetten anlaşıldığı üzere daha o devirde hali
fenin hisbe faaliyetlerini yürütmek için pazarda sabit bir yer edinmiş olmasıdır.
c. Diğer Muhtesihler
• • • • •
Ömer göreve çıktığı zaman elinde bir kırbaç taşır, onunla hak edene vururdu.28
Semra da çarşı pazar dolaşır, emir bi'l-ma'rfıf ve nehiy ani'l-münker yapardı.
Aksi davranışta bulunanları elinde taşıdığı kamçı ile menederdi.29 Resfılullah
(�) devrinde mi yoksa Hz. Ömer'in halifeliği döneminde mi görevlendirildi
ği tartışma konusu olan bir başka hanım muhtesib Şifa' bt. Abdillah'tır.30 Hz.
Ömer'in, bu hanımı Hz. Peygamber'in (�) verdiği vazife ile görevlendirmeye
devam etmiş olması da mümkündür.31
Hz. Ömer tarafından tayin edilen Medine muhtesibleri: Suleyman b.
Ebi Hasme,32 Abdullah b. Utbe33 ve yardımcısı Sfilb b. Yezid'dir.34 Abdullah
b. Utbe'nin görevleri arasında uşfır tahsili de vardır.35 Ayrıca Semure b. Cun
deb el-Fezari'ye, Ehvaz'ın fethinin hemen akabinde Hz. Ömer'in Basra valisi
Ebfı Musa el-Eş'ari tarafından Sfıku'l-Ehvaz bölgesi sorumluğunun verildiği
bilinmektedir.36 Semure'nin aslen bu bölgeye ismini veren meşhur Ehvaz
Pazarı'ndan sorumlu olduğuna şüphe yoktur.
Hz. Osman dönemine ilişkin olarak, 2 dirhem yevmiye ile Medine muh
tesibliğine tayin edilen Haris b. Hakem'den başkasının adına rastlanmamak
tadır. Onun bu göreve getirildiğine dair kayıtlar, yetkisini kötüye kullanması
yüzünden patlak veren olayların halifenin katline kadar varan çalkannlar
zincirinin bir halkasını oluşnırması sayesinde nakledilegelmiştir.37
Hanım muhtesibler, pazarlara alıcı veya satıcı olarak gelen hemcinsleri
nin davranışlarından sorumlu olmalıdırlar.38 Çünkü Asr-ı saadet'te pazarcı-
• • • • •
cb. Valiler
Resfılullah (�) ve Hulefü-yı Raşidin'in bazı uygulamaları, tayin ettikleri
valilere/emirlere verdikleri buyruklar ve onlarla yaptıkları yazışmalar hisbe
faaliyetlerinden sorumlu tutulduklarını göstermektedir. Mesela Hz. Peygam
ber (�), Mekke valiliğine atadığı Attab b. Esid'e, satın alınan malın kabzedil
meksizin başkasına devrinden sağlanan karı yasaklaması45 ve Mekkeliler'i bir
satışta iki şart koşmaktan ... sakındırması talimatını vermişti.46 Hatırlanacağı
üzere aynı Attab, bütün ribevi muamelelerin yasaklanmasından sonra ortaya
çıkan faiz borçlarına ilişkin bir ihtilaf üzerine, yasaktan ewel açılmış kredilere
tahakkuk eden faizin alacaklıya ödenip ödenmeyeceği hususunu Resfılullah' a
(�) sormuştu.
Resfılullah'ın (�) İslam'dan önce Yemen'deki Hubaşe47 ile Abdu'l
Kayslar'ın memleketinde tertiplenen Suhar ve Deba panayırlarına bizzat işti
rak ettiği anlaşılmaktadır.48 Hz. Peygamber (�) tarafından, Uman'a umumi
• • • • •
39 Vakı di, el-Megazi, 1, 89; İbn Sa'd, VIll, 300; Belazuri, Ensab, ı, 298-299; İbn Hacer,
el-İsabe, ıv; 232; Kettani, il, 271.
40 İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, VII, 75; İbn Hacer, el-İsabe, ıv; 278; Kettani, il, 271 .
41 İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, vıı, 270; İbn Hacer, el-İsabe, ıv; 411; Kenani, il, 271 .
4 2 İbn Mace, "Ticarat'; 29; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, vıı, 245; Kettani, il, 337-338.
43 Taberi, Tarih, ıv; 221; İbnu'l-Esir, el-Kamil, III, 62; Zehebi, Tarih, s. 299.
44 İbn Hişam, III, 48; Harnidull ah, İslam Peygamberi, ı, 621.
45 İbn Mace, "Ticarat'; 20.
46 Serahsi, el-Mebsut, xıv; 36.
47 İbn Hanbel, el-Musned, ıv; 206; Yaklıt, il, 210-21 ı .
48 Hamidullah, İslam Peygamberi, I, 1009.
Müdahaleleri Gerçekleştiren Devlet O rganı: H ishe 139
Hz. Ali, Mısır valiliğine tayin ettiği Eşter'e, toplumsal düzenin bekasının
vazgeçilemez unsurları arasında saydığı tüccar, zanaatkar ve çiftçileri hem
koruması hem de denetlemesi, fiyatları alıcı ve satıcıların zarar görmeyeceği
seviyede tutması talimatını vermişti.51
cc. Komutanlar
Valiler gibi, ardı arkası kesilmeyen fetihler için gönderilen orduların
komutanları da bölgelerinde devlet başkanına vekalet eden en yüksek rütbeli
memurlar olarak çeşitli iktisadi kuralların tatbikinden sorumlu tutuluyorlar
dı. Mesela Halife Ebu Bekir Şam ordularının kumandanlarına gönderdiği bir
talimatta riba diyarında bulunduklarını, yanılıp altın, gümüş ve yiyecek mad
delerini kendi cinsleri ile farklı ağırlıklarda alıp satmamalarını emretmişti. 53
Daha önce bildirildiği üzere Hz. Ömer, Sasaniler'e karşı savaşan ordu
kumandanlarına gümüş süslemeli kılıçları dirhem karşılığında satın alma
malarını buyurmuştu. Ordularının kumandanlarına gönderdiği bir yazı
lı talimatta Hıristiyanlar'ın Müslüman pazarlarında kasaplık ve sarraflık
• • • • •
49 Belazuri, Ensab, l, 529; Harnidullfilı, el-Vesaik, s. 164; a.rnlf., İslam Peygamberi, l, 1009.
50 Ebu Ubeyd, s. 52; İbn Zenceveyh, 1, 180, 271 ; Harnidullfilı, el-Vesaik, s. 509.
51 Şerü er-Radi, s. 431, 432, 436, 438; Nuveyri, VI, 22-27.
52 Harnidullah, İslam Peygamberi, il, 993.
53 İbn Hacer, el-Mettilib, ı, 388; Harnidullah, el-Vesaik, s. 389.
140 Sosyal Servet: İslam 'da Yönetim- Piyasa İlişkisi
cJ. zabıtalar
Hz. Ömer'in, muamelatla ilgili dini hükümleri bilmedikleri ve ölçü-tar
tıda dürüst davranmadıkları için Müslüman pazarlarında satış yapmalarını
yasakladığı acemlerin ticaretten menedilmelerini sağlayacak zabıtalar (haris,
çağ. hurres) görevlendirdiği daha önce geçmişti. Bundan, bazı kolluk kuv
vetlerinin zaman zaman pazar denetimlerinde bulundukları anlaşılmaktadır.
d. Agoranomos ve Muhtesib
Müsteşriklerin iddiasına göre Romalılar, şehirlerinde muhtesibinkine
benzer işlevler gören 'agoranomos'lar (şehremini) vazifelendirirlerdi. Zaman
ve mekan değiştikçe sorumluluk alanları farklılaşan agoranomoslar, bu deği
şime paralel olarak 'astynomos; 'aedile; 'prefect; 'eparch; 'logisters; 'cura
tor; 'eirenarh; 'episcopos' gibi isimler almışlardır.58 Mevcut deliller ışığında,
Müslümanlar'ın hisbe müessesesini Romalılar'dan aldıklarını kabullenmek
için hemen hiç bir sebep yoktur. Çünkü -her ne kadar pazar denetimine iliş
kin görevleri benzerlik arzediyor görünse bile- hisbe teşkilatı emir bi'l-ma'rıif
ve nehiy ani'l-münker gibi Kur'ani bir esasa dayanmakta olup muhtevası
Roma 'agoranomos'u veya Bizans 'prefect'ininkinden farklıdır. Hisbe teşkilatı,
İslam Devleti'nin toplumsal değerleri yaşatmasına imkan veren, dinin ruhuna
uygun tabii bir ihtiyaç olup sadece pazarları denetleyen ve belediye hizmetle
rini düzenleyen seküler bir kurum değildir.59
• • • • •
58 Foster, Benjamin R., "Agoranomos and Muhtasib'; JESHO, c. XIII/2, Leiden 1970, s.
128-144.
59 Khan, s. 139.
142 Sosyal Servet: İslam 'da Yönetim-Piyasa İlişkisi
• • • • •
günahkar olmayız. Çünkü onlar hak yolda (!) değiller.. :'64 zihniyetine sahip
Yahudiler'in insafına terk edilemezdi. Diğer pazarlar Müslümanlar'a yarama
dığına göre yapılacak ilk iş onların hakimiyetinde şer'i ahkamın yürürlükte
olduğu müstakil bir pazar kurmakn. "Hz. Peygamber (�) Nebit Pazarı'na
giderek bir göz attı ve 'Bu asla sizin pazarınız olamaz; buyurdu. Sonra
[başka) bir pazara gitti ve [yine] 'Bu asla sizin pazarınız olamaz; buyurdu.65
Sonra [ilerde Medine Pazarı adını alan) bu pazara döndü, etrafını dolaştı ve
' [İşte] sizin pazarınız budur; bu [pazar] daraltılmayaca.k66 ve burada vergi
alınmayacaktır; buyurdu:'67 Semhudi'nin benzer rivayeti şöyledir: "Bir adam
Nebi'ye (�) gelerek 'Ey Allah'ın elçisi (�)! Pazar için [uygun] bir yer gör
düm, [gelip bakmaz mısınız?)' dedi. Bunun üzerine [Hz. Peygamber) onunla
beraber Medine Pazarı'nın bugünkü yerine gitti ve ayağını [yere] vurarak
' [İşte] sizin pazarınız budur; bu [pazar yeri] daraltılmayacak ve burada
asla vergi alınmayacaktır; buyurdu:'68 Resı11ullah (�) tarafından seçilen
pazar yeri Benu Saide bölgesindeki kabristandı. İlk önce yeni teşebbüse karşı
çıkan Benu Saide daha sonra rıza gösterdi.69 Bazı hadislerinde pazar yerlerini
şeytanların ordugahı olarak nitelendiren Hz. Peygamber (�), 70 ilk tesis ettiği
pazarın yerini, insanları dünya lezzetlerine dalmaktan meneden ölümü71 ve
Mahkeme-i Kübra'da kurulacak adfilet terazisini hatırlatan en önemli uyarı
cılardan sayılan kabristan bölgesinde seçmek suretiyle belki alıcı ve satıcıyı
manevi denetim altında tutmayı hedeflemiştir. Burası, yakınına inen bir
binici devesinin palanını bıraksa, alış veriş ederken görebileceği kadar açık
bir alandı. 72
Pazar yeri olarak o bölgeyi seçmeden önce "Resı11 ullah (�) Baki'
ez-Zubeyr [bölgesin]de çadır kurdu ve ' [İşte] bu sizin pazarınızdır; buyurdu.
Hemen akabinde Yahudi reislerinden Ka'b b. Eşref geldi, içeri süzülerek çadırın
• • • • •
64 Taberi, Cami', III, 226-227; Kurtubi, ıv; 1 18; İbn Kesir, Tefsir, il, 51; Ali, Cevad,
el-Mufassalfi tarihi'l-Arab kable'l-İstam, Beyrut 1968-72, VII, 419.
65 Bir başka rivayette Benfı Kaynuka' Pazarı'na gittiği kaydedilmektedir ki buna göre söz
konusu pazar Benfı Kaynuka' Pazarı olsa gerektir; bk. İbn Şebbe, 1, 304.
66 Hadis metninde bu fiilin karşılığı ' ta yuntekasanne' olup naşir M. Fuad Abdulbaki 'ta
yubtalenne' şeklinde açıklamaktadır.
67 İbn Şebbe, ı, 304; İbn Mace, "Ticarat'; 40.
68 Belazuri, Futuh, s. 28; Semhfıdi, ı, 540.
69 Semhfıdi, 1, 540.
70 Müslim, "Fezailu's-sahabe'; 100; ayrıca bk. Müslim, "Mesacid ve mevadi'u's-salat';
288; İbn Hanbel, el-Musned, ıv; 81.
7 1 İbn Mace, "Zühd'; 31; Tirmizi, "Kıyamet'; 26; "Zühd'; 4; Nesai, "Cenaiz'; 3.
72 Semhfıdi, 1, 541.
144 Sosyal Servet: İslam'da Yönetim -Piyasa İ l i şkisi
iplerini kesti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (�) 'Önemli değil. Gerçekten
ben bunu, onu daha da delirtecek bir yere nakledeceğim; buyurdu. Sonra o
pazarı, şimdiki Medine Pazan'nın bulunduğu yere taşıdı ve şu emri verdi: 'İşte
bu sizin pazannızdır, burada devamlı sabit yerler edinmeyin73 (yani sabah
erken gelen dilediği yere yerleşsin); burada hiç bir vergi ahnmayacaktır:'74
Hadisenin geçtiği Baki; Benı'.'ı Kaynuka' Yahudileri'nin bölgesinde olup75 Benu
Kaynuka' Pazarı'na yakındı. Bu pazar o dönemin Medine'sinde, Yahudiler'in
elindeki iktisadi güç ve hakimiyetin de etkisi ile, en çok rağbet gören pazar
dı. Öyle ki cahiliye Mekkesi'nin büyük sermayedarlarındanken Müslüman
olup hicret ettiği Medine' de tüccarlık mesleğini sürdürmek için pazar yerini
soran Abdurrahman b. Avf'a Benı'.'ı Kaynuka' Pazarı gösterilmişti.76 Ka'b b.
Eşref, iktisadi nüfuzları üzerinde oluşturacağı tehlikenin büyüklüğünü çok iyi
bildiğinden, halkının çıkarlarını korumak için, ilerde çıkabilecek çatışmaları
dahi göze alarak, Hz. Peygamber'in (�) kurduğu rakip pazarı sabote etmekte
tereddüde düşmeyip derhal müdahalede bulundu.
Pazarın Benı'.'ı Sil.ide bölgesindeki yeni yeri Yahudi yerleşim alanından,
Ka'b'ın kolayca sabote edemeyeceği kadar uzaktadır. Yeni pazarın, Mescid-i
Nebi'nin yanında, Buthan Vadisi'nde, Medine'nin hemen hemen merkezinde,
giriş-çıkış yolları üzerinde yer alması ve şehrin tümüne hizmet verebilecek
konumda bulunması, Hz. Peygamber'in (�) onu, Ka'b b. Eşref'i daha da
delirtecek bir yere nakletmekten kastının ne olduğunu açıklamaktadır. Çünkü
eğer Ka'b, Baki' pazarı girişimini sırf kendi bölgelerine tecavüzde bulunul
duğu için sabote etmiş olsa idi, onun kendilerinden uzak başka bir bölgeye
taşınması ile niçin iyice delileşsin!?
b. Pazar Nizamnamesi
Bütün bunlar, pazarın kuruluşuna ilişkin hadise ve yorumları içermek
tedir. Ancak mesele burada bitmiyordu. Aksine, satıcı ve alıcıların alışık
oldukları ve yakınlığı sebebi ile yeğleyebilecekleri diğer pazarları bırakarak
yenisine yönelmelerini mümkün kılacak şartları sağlamak gerekiyordu. İşte
bunun da bilincinde olan Reslllullah (� ) pazarın rüchaniyetini yeterince
,
arttıracak kadar önemli bazı cazip kaideleri kuruluşu ile birlikte vaz' etmişti.
• • • • •
73 Hadis metninde bu fiilin karşılığı ' ta tetehacceru' olup, 'tahcir (yani etrafını taşla
çevirmek) suretiyle temellük etmeyin; anlamındadır.
74 Semhudi, ı, 540.
75 Semhudi, ı, 539.
76 Buharı, "Buy(ı"; ı, 49; "Menfil<lbu'l-ensar'; 3.
Müdahaleleri Gerçekleştiren Devlet O rganı: Hisbe 145
• • • • •
77 İbn Sa'd, I, 216; İbn Hanbel, el-Musned, III, 322, 339, 492; İbn Kesir, el-Bidaye, III, 140-
141; Kettani, II, 379.
78 İbn Şebbe, I, 304; Semhıldi, I, 540.
79 Kister, M. J., "The Market of the Prophet'; JESHO, c. IX, Leiden 1965, s. 276.
80 Erkal, Mehmet, "İslam Hukukunda Alış-Verişte Kar Haddi Araştırmasına Dair Tenkidi
Görüş: 7'; İslı'ım Hukukuna Göre Alış- Verişte Vade Farkı ve Kar Haddi, İstanbul 1987,
s. 204.
146 Sosyal Servet: İslim'da Yönetim- Piyasa İlişkisi
kolaylık sağladığı için diğer vergilerin pazar yerinde toplandığına dair bazı
rivayetler aktarılmaktadır. Mesela Hz. Ömer ve Osman Medine Pazarı'nda
uşfu vergisi tahsilatı yapmışlardır.81
Bazı kaynaklara göre İslam tarihinde pazar vergisi ilk defa Ziyad b.
Ebihi'nin valiliği devrinde konulmuştur.82
• • • • •
81 Muvatta', "Zekat'; 47; Yahya b. Adem, s. 64; İbn Hazm, el-Muhal/a, VI, l l5; Ya'kubi,
et-Tarih, il, 168.
82 İbn Ehi Şeybe, ıv. 488; VII, 248.
83 Semhlıdi, ı, 540.
84 Tirmizi, "Tefsir'; 4 1 .
8 5 Ezraki, il, 236.
86 İbn Ehi Şeybe, IY, 488; İbn Zenceveyh, l, 255; İbn Şebbe Il, 750; Muttaki el-Hindi, V,
815; Azm, Il, 435.
87 Taberi, Tarih, ıv. 45-46; İbnu'I-Esir, el-Kamil, il, 529.
Müdahaleleri Gerçekleştiren Devlet Organı : H ishe 147
Söz konusu iki önemli kural yanında pazardaki alıcı ve satıcıların uyma
ları gereken bazı davranış normları olduğu da anlaşılmaktadır. Mesela pazar
larda dolaşanların sadaklarındaki okların temrenlerini elleri ile gizleyerek
kimseye zarar vermemelerinin emredilmesi böyledir.90
c. Çevre Düzenlemesi
Sadece pazarların iç düzenini sağlamakla yetinmeyen Resfılullah (�),
hemen hemen her gün birkaç tanesi konup kalkan, develerden kurulu ticaret
kervanlarının oluşturduğu9ı trafiğin akışını kolaylaştırmak için gerekli şehir
içi düzenlemeleri de gerçekleştirmişti. Bizzat kervan ticareti yapmış bir kimse
olarak, şehir trafiğinin serbestliğine rağmen, yeni kurulan mahallelerdeki
sokakların, iyice yüklenmiş iki devenin karşılıklı geldiklerinde birbirlerine
değmeden rahatlıkla geçebilecekleri genişlikte tutulmasını emretmişti. Bu
genişliği ise 7 zira olarak belirlemişti.92 Muhtemelen yine aynı sebeple yollar
üzerinde oturulmasını yasaklamıştı.93
• • • • •
88 Ebu Ubeyd, s. 87; İbn Ebi Şeybe, rv; 488; İbn Zenceveyh, I, 254, 255; Belazuri, Futuh,
s. 297; Beyhaki, es-Sunen, VI, 151; Muttaki el-Hindi, v; 816.
89 İbn Ebi Şeybe, rv; 515; Tabersi, s. 36.
90 Buhari, "Salar'; 67.
91 Hamidullah, İslam Peygamberi, II, 1 140.
92 Buhari, "Mezalim'; 29; Müslim, "Musakat'; 1 43; Hamidullah, İslam Peygamberi, II,
1 140- 1 141.
93 Buhari, "Mezfılim'; 22; "İsti'zan'; 2; Müslim, "Libas'; 1 14; Ebu Davild, "Edeb'; 1 2;
Tirmizi, "İsti'zan'; 30.
148 Sosyal Servet: İsl.im'da Yönetim- Piyasa İ lişkisi
Hz. Ömer devrinde kurulan Basra, Kufe ve Fustat gibi şehirlerin planların
da yollara özellikle dikkat edilmişti. Kurulacak yeni şehir için seçilen bölgenin
merkezinde cami ve pazar yeri belirlendikten sonra güçlü bir atıcının dört yöne
doğru atnğı okların düştüğü noktalardan ötesi parsellenerek yapılaşmaya açıl
mıştı. Ortadaki alanın etrafı sınır tecavüzü ihtimaline karşı hendekle çevrilmişti.
Bizzat Halife Ömer'in emri ile ana yollar 40 veya 60 zira, tfili yollar 20-30 zira ve
sokaklar da 7 zira genişliğinde tutulmuştu.94 Yolların modem şehirlerde dahi
nadiren rastlanacak kadar geniş tutulmasının en önemli sebebi sürekli hareket
halindeki orduların sevkini kolaylaştırmak olmalıdır. Çünkü yeni kurulan şehir
ler aynı zamanda garnizon özelliği taşımaktadır. Bu şehirler çok kısa zamanda
hızla gelişerek etraflarındaki antik kentleri yuttuktan sonra dahi, kuruluş plan
larında geniş tutulan yollan sayesinde gayet rahat nefes almış olmalıdır.
Cami ve pazarın şehrin merkezinde iç içe yer almaları İslam' da dünya ile
ahiretin çatışma değil uyum içinde yürüdüğünün resmidir; dünya nimetleri
nin kapısı olan pazara giren insanları ahiret saadetinin kapısından uzaklaştır
mama gayretinin yansımasıdır.
Halife Ömer, bazı malların başında toplanarak yolları kapatan tüccarı
elindeki kamçı ile dağıtarak geçişi engellememelerini sağlardı.95 Yine üze
rinde bulunduğu yolu daralttığı için bir demirci körüğünü tahrip etrniştir.96
Halife Ali ise atık su ve kanalizasyonların yollara akıtılmasını yasaklamıştır.97
Muntazam çarşı-pazarlar, disiplinin temini ve ahkamın tatbikini kolay
laştıran ön şartlardan olmaları yanında devletin iktisadi hayata hakimiyetinin
göstergesidirler. Hz. Peygamber (�) ve Hulefa-yı Raşidin'in bu icraatı,
gerektiğinde muhtesibin yeni pazarlar kurabileceğini, eskilerin yerlerini
değiştirebileceğini veya üst makamlara konuya ilişkin tavsiye ve tekliflerde
bulunabileceğini gösterir.
Konu ile doğrudan ilgili gibi görünmemekle birlikte bazı devlet adam
larının yeni pazar yerleri tesisinde şahsi imkanlarını seferber edebildiklerini
gösteren iki örnek zikredilmeden geçilmemelidir: Mısır valisi Amr b. As
tarafından Hz. Ömer adına Daru'l-Birke isimli arazi tahsis edilmiş ancak o,
Hicaz'da yaşayan birisinin Mısır'da toprağı bulunmasını hoş karşılamayıp
• • • • •
94 Taberi, Ttirih, rv, 44-45; Maverdi, el-Ahkam, s. 226; Ebu Ya'la, s. 212-213; İbnu'l-Esir,
el-Kamil, il, 529.
95 İbn Sa'd, V, 60; Taberi, Tarih, I\l, 224; İbnu'l-Cevzi, Menakıb, s. 1 12; Muttaki el-Hindi,
V, 815-816; Azın, il, 435; Ergin, 1, 3 1 1 .
9 6 Ukbani, s . 273; Seınhudi, ı , 541 .
9 7 Muttaki el-Hindi, V, 816; Azın, il, 435.
Müdahaleleri Gerçekleştiren Devlet Organı : H isbe 149
pazar yeri olarak kullanılması emrini vermişti. Bunun üzerine, o yer köle
pazarı haline getirilmişti.98 Basra valisi Abdullah b. Amir'in de, baş gösteren
ihtiyaç üzerine kendi parası ile satın aldığı bazı evleri yıkarak yeni bir pazar
yeri açuğı daha önce geçmişti.
B. Fiyat Denetimi
Eşyanın fiyatına müdahale etmeden önce, onun arzedildiği piyasayı
düzenlemek, ticari faaliyetlere nizam vermek ve bunları kanunlara bağlayıp
boşlukları ahlaki kaidelerle doldurmak gerekir. Her türlü olumsuz müdahale
lerden ve kötü etkileri bulunan muamelelerden arındırılmış piyasadaki fiyat
malın doğal fiyatıdır. Buna müdahale zarureti doğması halinde iktisat kanun
larına göre hareket edilmelidir.99
Yukarıda geçen Seymfıne hadisi, Hz. Peygamber'in piyasa fiyatlarına
yabancı olmadığını göstermektedir. Resfılullah'ın (�) yapay fiyatlandırma
lara karşı çıktığı da bilinmektedir. Bu hususta Kayletu'l-Enmariyye'yi dinleye
lim: "Nebi, umrelerinden birisinde ihramdan çıkmak için Merve'ye geldi. Bas
tona dayanarak gelip huzuruna oturdum ve dedim ki: 'Ey Allah'ın elçisi (�)!
Ben alım satım işleri ile uğraşan bir kadınım. Öyle olur ki bir mal satın almak
isterim ve ona, düşündüğümden düşük fiyat veririm. Sonra almak istediğim
fiyata gelinceye kadar amırır dururum. Yine öyle olur ki bir mal satmak iste
rim ve ona, düşündüğümden yüksek fiyat takdir ederim. Sonra satmak istedi
ğim fiyata gelinceye kadar düşürür dururum. [Ne dersiniz?] : Bunun üzerine
Resfılullah (�) bana 'Ey Kayle, öyle yapma! Ancak, satın almak istediğin
şeye, düşündüğün fiyatı ver, ister satsınlar ister satmasınlar. Yine satmak
istediğin şeye, düşündüğün fiyatı koy, ister versinler ister vermesinler;
buyurdu:'100 Bu hadis fiyatlarla oynamayı yasaklaması açısından narhın ceva
zına da delil teşkil edebilir.
Hulefü-yı Raşidin'in, piyasa denetimini elden kaçırmamak için fiyat hare
ketlerini sürekli olarak izledikleri anlaşılmaktadır. Mesela Hz. Ömer kendisini
ziyaret için diğer şehirlerden gelen heyetlerden, içinde bulundukları durum
ve piyasa fiyatları hakkında bilgi alırdı.101 Yine Iraklı dihkanlar Hz. Ömer'in
Sevad'da görevlendirdiği memurlardan Osman b. Huneyf'e gelerek üzümün
şehir merkezinde salkımının, bağında ise veskinin l dirhem olduğunu söyle-
• • • • •
102 İbn Zenceveyh, 1, 213-214; Ya'klıbi, et-Tarih, il, 152; Hamidullah, el-Vesaik, s. 424.
103 Abdurrezzak, III, 215; İbn Sa'd, III, 59; İbn Hanbel, el-Musned, l, 73; a.mlf., Feziıil, l,
498; İbn Şebbe, III, 960, 961; İbn Hazın, el-MuhaUa, v; 72; İbn Asakir, III, 221 ; Muttaki
el-Hindi, VIII, 216.
104 İbn Hanbel, Feziıil, l, 547; Muhibbuddin, er-Riyad, III, 222.
105 Müslim, "Buyfı"; 20; İbn Mace, "Ticarat'; 15; Ebu DavCıd, "Buyfı"; 45; Tirmizi, "Buyfı";
13; Nesai, "Buyfı"; 17.
106 Akşit, Mustafa Cevad, Modern Ticaret Hukuku ve İslam Ticaret Hukukunda Haksız
Rekabet, İstanbul 1982, s. 3 1 .
Müdahaleleri Gerçekleştiren Devlet Organ ı : Hisbe _ili
dir. Esasen kendine has kaynakları, özgün bir yapısı ve gelişme özelliği olan
bu hukuk sisteminde, modern hukuktaki her terimin karşılık yahut tarifini
aramak yersizdir. Ancak ana hatları ile: Rekabet hakkının suistimali suretiyle
başkasına zarar vermek şeklinde tanımlanabilen 107 haksız rekabet, İslam
hukukunda, hem yukarıda hisbe teşkilatının mevcudiyet ve meşruiyet temelini
oluşturduğu söylenen umumi kaidelerle hem de aşağıda belirtilecek bazı mua
melelere dair hususi hükümlerle yasaklanmıştır. Mevzu ile yakından alakalı
olan bir hüküm Hz. Peygamber'in (�) şu sözlerinde ifadesini bulmaktadır:
"La darara ve la dırıir (Zarar ve zarara zararla mukabele yoktur):•ıoe Bundan
açıkça anlaşılan odur ki iktisadi faaliyet hürriyetini ve rekabet hakkını da kap
sayan hak ve hürriyetler kullanılırken başkasına zarar vermek ve zarara zararla
mukabelede bulunmak yasaktır. Yasaklanan zararın devletin ilgili kurumları
tarafından meşru yollarla giderilmesi kaçınılmazdır. Şu halde haksız rekabeti
engelleyecek tedbirleri almak, vukuunda izale etmek ve gerektiğinde suçluları
cezalandırmak hisbe teşkilatının görevidir. 109 Asr-ı saadet için haksız rekabet
sayılabilecek ne tür muamelelerle nasıl mücadele edildiğine bakıldığında
karaborsacılık, kabz'dan önce satış, kalite kontrol, ölçü ve tartılar, aldatıcı rek
lam gibi bazı hususlar göze çarpmaktadır. Ancak bu konulardan ilk ikisi müsta
kil başlıklar altında incelendiği için burada tekrarlanmayacaktır.
a. Kalite Kontrol
Kaliteli mal ve hizmet üretimi İslami emirlerdendir. Çünkü Allah her
şeyi en güzel şekilde yapmayı emretmektedir.110 Hz. Peygamber'in (�), pazar
denetimleri esnasında kalite kontrolünde bulunduğu bilinmektedir. Bunun
en meşhur örneği yine hileli buğday meselesidir. Ebu Davlıd ve Munziri'nin
naklettiği farklı bir rivayete göre, buğday yığınının iç kısmının dış tarafı gibi
olmadığını gören Reslılullah (�) "İkisini birbirinden ayır;' buyurmuştur.ııı
Bir başka rivayete göre ise buğdaya arpa karıştırılmış olduğunu görünce, iki
sini birbirinden ayırmasını ve sonra dilediği fiyattan ·satmasını emretmiştir.112
Farklı kalitedeki malların ayrı ayrı arzı, değişik bedellerle ve gerçek fiyatlardan
• • • • •
1 13 Buhari, "Buylı"; 64, 65; "Şurut'; 1 1; Müslim, "Buylı"; 1 1, 16, 23, 26, 28; İbn Mace,
"Ticarat'; 46; Ebu Davfıd, "Buylı"; 46; Tirmizi, "Buylı"; 29; Nesai, "Buylı"; 14, 16.
1 14 Ebu Davfıd, el-Merasil, s. 165; İbn Teymiyye, el-Hisbe, s. 1 14.
1 15 Muvatta', "Buyıl"; 3.
1 16 İbnu'l-Cevzi, Menakıb, s. 84.
1 17 Sehnun, ııı, 444; Cersifi, Ömer b. Osman b. Abbas, Risale fl'l-hisbe (Se/as resıiil
Endelusiyye fi adabi'l-hisbe ve'l-muhtesib içinde, nşr. Levi-Provençal), Kahire 1955,
s. 126; İbn Teymiyye, el-Hisbe, s. 1 14, 1 15; İbnu'l-Uhuwe, s. 194; Suylıti, el-Hav� ı, 163.
1 18 Sinami, s. 281 .
1 19 Hud, 1 1 :84-85; el-Mutaffıfin, 83: 1 -3 vb. gibi; ayrıca bk. Hamidullah, İslam
Peygamberi, il, 993.
Müdahaleleri Gerçekleştiren Devlet Organı: H ishe 153
c. Aldatıcı Reklam
Ayrı bir bilim dalı ve hizmet sektörünün müstakil bir kolu haline gelen
reklamcılık, nisbeten daha ilkel düzeyde bile olsa, her devrin ticari hayatında
kendine özgü yeri almıştır.
İşte Asr-ı saadet'te varlığını sürdüren bu itici güç, diğer muameleler
gibi belli kurallara bağlanmıştır. Yoksa reklamın tamamen yasaklanması
• • • • •
• • • • •
136 İbn Ebi Şeybe, ıv, 484; İbn Ebi'd-Dunya, s. 273. Kadı Şureyh ve İbn Sirin satılık mal
ların albenili hale getirilmesinde bir sakınca görmemektedirler (İbn Ebi Şeybe, ıv,
483-484).
137 İbn Şebbe, il, 748; ıv, 484.
138 Buharı, "Tefsiru sureti Ali İmran'; 3; "Buytı"; 27.
139 Müslim, "Musakaı·; 131- 132; İbn Mace, "Ticarat'; 30; Nesaı, "Buytı"; s.
156 Sosyal Servet: İslam 'da Yönetim- Piyasa İlişkisi
fiyatı verir]:' Bu sözlerden sonra Reslllullah (�) "Hakikat Allah'a olan ahit
lerini ve yeminlerini az bir bedele satanlar var ya!..:' ayetini okumuştur. 140
Hadisten açıkça anlaşıldığı üzere satıcı, malının maliyeti hususunda yanlış
bilgi vererek müşteriyi aldatmak suretiyle yüksek fiyat istemektedir ki bu dav
ranışı meşru devlet başkanına isyanla eşdeğer sayılmıştır. Kullandığı yemin 141
ifadesi de dikkate şayandır: Üst üste tekit edilmiş yaldızlı bir yalan. Bu
husustaki diğer hadisler şunlardır: "Satıcı ile alıcı meclisten ayrılana kadar
muhayyerdirler. Her ikisi de dürüst olup [açıklanması gereken şeyleri]
açıklarlarsa bu alış veriş kendilerine bereketli kılınır. Eğer yalan söyler
ve [açıklanması gerekenleri] gizlerlerse bu alış verişin bereketi giderilir"; 142
"'Bende ondan on kat daha iyisi var; diyerek biriniz diğerinin satışı üzerine
satış yapmasın:ı ı43 Sonuncusu, rakip malı aşırı derecede övmeye yönelik ifa-
delerle başkasının tamamlanmış akdini bozmayı amaçlayan aldatıcı reklama
işaret etmektedir.
Hulefü-yı Raşidin'in de tüccarı bu hususta uyardıkları bilinmektedir.
Mesela Hz. Ömer elinde kırbacı olduğu halde kalkıp yürümüş ve Reslllullah'ın
azatlı kölesi Ebu Rafı"in yanından geçerken şu şekilde hitap etmiştir: "Ey Ebu
Rafı'! [Dikkat edesin diye] üç kere söylüyorum.... Zanaatkar ve tacire [sıkça
kullanageldiği] 'Hayır vallahi!' ve 'Evet vallahi!' [şeklindeki yeminler yüzün]
den yazıklar olsun! Ey tüccar topluluğu! Ticaret esnasında bolca yemin edilir.
Onları[n günahlarını] sadaka ile giderin. Dikkat! Yalan yere edilen her yemin
bereketi giderip günah kazandırır. 'Hayır vallahi!' ve 'Evet vallahi!' [şeklindeki
yeminler]den sakının. Çünkü onlar Allah'ın gazabını çeken yeminlerdir:'144
Hz. Ali'nin, pazarcılara hitaben "Ey tüccar topluluğu! Alış verişlerinizde
çokça yemin etmekten kaçının. Çünkü o, mala sürüm verse de bereketi gide
rir," şeklinde uyarıda bulunduğu bilinmektedir. 145
Ayrıca yukarıda kalite kontrolle ilgili bölümde kaydedilen hileler aldatıcı
reklam olarak değerlendirilebilir.
• • • • •
140 Ebu DavCıd, "BuyCı"; 60; İbn Mace, "Ticarat'; 30; "Cihad'; 42; Nesai, "BuyCı"; 6.
141 Buna fıkıh dilinde 'yemin-i gamus' denilir ki bilerek ve isteyerek yalan yere yemin
etmektir. Hanefiler'e göre bunun keffareti yoktur, çünkü ancak tövbe ve istiğfarla
affolunabilir. Eğer böyle bir yeminle kul hakkı çiğnenmişse helalleşmek ve hakkı
iade etmekle sorumluluktan kurtulunur; bk. Zebidi, Vll, 217-219.
142 Müslim, "BuyCı"; 47; Ebu DavCıd, "BuyCı"; 51; Nesai, "BuyCı"; 8.
143 Ebu DavCıd, "BuyCı"; 43.
144 Taberi, Tehzib, IV. 52.
145 İbn Ehi Şeybe, IV. 468; Taberi, Tehzib, IV. 46-4 7; Tabersi, s. 36; İbn Manzur, Muhtasar,
XVIII, 26; Muttaki el-Hindi, rv. 135-136; Kettani, il, 48.
Müdahal eleri Gerçekleştiren Devlet Organ ı: Hisbe 157
• • • • •
150 Muvatta', "Buy(ı"; 56; İbn Ebi Şeybe, ıv, 301; Buhari, et-Tarih, il, 222; İbn Şebbe, il,
749; ııı, 1050; İbn Hacer, el-İsabe (Bicavi), ı, 540.
151 Ebu Yfısuf, el-Harac, s. 132; Abdurrezzak, VI, 23, 74-75; VIll, 1 95-196; X, 369; Ebu
Ubeyd, s. 52; İbn Zenceveyh, 1, 179; Buhari, "Buy(ı"; 103; İbn Hazın, el-Muhallti, VIll,
148.
152 Ebu Ubeyd, s. 52, 97; İbn Zenceveyh, I, 1 80, 271; Hamidullah, el-Vesaik, s. 509.
153 Gazzfili, İhya', il, 155.
Sonuç
• • • • •
- l Sa buğday = 6 sa hurmaı7
- l Pişirimlik et = 2 kırat alun ıe veya l dm ıg
- l Miktar ekmek = 0,5 dr0
- l Köle = 10 genç dişi deve;2ı 200-800 dm22
- l Çocuk köle = 100 dr23
- Mekke valisi Attab'ın aylığı = 30 dm; 60 dm; 133 dm24
- Hacamat ücreti = l dm;25 1 -2 sa hurma;26 l,5-2 müd hurma;27 l dr8
- Su taşıma ücreti = 2 sa hurma29
- Medine-Hayber arası rehberlik ücreti = 20 sa hurma30
- Pazarda hamallık ücreti = l müd hurma31
• • • • •
13 İbn Sa'd, 1, 489; Cerrai, s. 60; Hamidullah, İstam Peygamberi, il, 235.
14 Kutubi, 1, 434.
15 İbn Ebi Şeybe, rv, 458; Ebu Davlıd, el-Mertisil, s. 161.
16 Serahsi, el-Mebsut, III, 3.
17 İbn Hacer, el-Metiılib, 1, 386.
18 Ebu Davlıd, "Lukata'; 15.
19 Ebu Davlıd, "Lukata'; 16.
20 Zehebi, Siyer, I, 525.
21 İbn Mace, "Edeb'; 24.
22 Ebu Yusuf, el-Asar, s. 191; Müslim, "Eyman'; 58; Nesai, "Zekat'; 60; İbn Hazın,
el-Muhalta, X, 99; Hamidullah, İstam Peygamberi, il, 236.
23 İbşihi, ı, 162.
24 İbn Hişam, rv, 500; Fakihi, III, 176; Kettani, il, 24; Hamidullah, İstam Peygamberi, il,
987.
25 Kettani, il, 326.
26 İbn Hanbel, el-Musned, l, 135; İbn Sa'd, 1, 443; Ebu DavCıd, "BuyCı"; 39; Tirmizi, "BuyCı";
48.
27 İbn Hanbel, el-Musned, 1, 241 .
28 Ebu Davlıd, el-Merasil, s . 1 69.
29 İbn Abdilber, rv, 131.
30 Kettani, il, ı ı o.
31 İbn Hanbel, el-Musned, V, 273; Buhari, "Zekat'; 10; "İcare'; 13; "Tefsir� 1 l ; Müslim,
"Zekat� 74; İbn Mace, "Zühd'; 12.
Ek 1 : Asr-ı Saadet 'teki fiyatlar ___l6Z
- 1 Hulle = 50 dr42
• • • • •
• • • • •
48 Tirmizi, "Tefsir'; 6.
49 İbn Mace, "Menasik'; 4.
50 Şafii, el- Umm, VI, 133; Abdurrezzak, X, 236; İbn Ebi Şeybe, VII, 296; İbn Hanbel,
el-Mumed, il, 6, 54, 64, 80, 82, 143, 145; Buhari, "Hudud'; 13; Müslim, "Hudud'; 6; İbn
Mace, "Hudud'; 12; Ebu Davfid, "Hudud'; 16; Tirmizi, "Hudud'; 16; Nesai, "Kat'u's
sarık'; 8; Beyhaki, es-Sunen, Vlll, 259, 260, 261; İbn Kudarne el-Makdisi, el-Mugn� Vlll,
243.
51 Abdurrezzak, X, 233; İbn Hanbel, el-Musned, il, 1 80; Taberani, 1, 289; Beyhaki,
es-Sunen, Vlll, 259; Serahsi, el-Mebsut, IX, 136; İbn Kudame el-Makdisi, el-Mugni,
Vlll, 243; Muttaki el-Hindi, V, 554, 557.
52 Hamidullah, İstam Peygamberi, II, 234.
53 İbn Sa'd, VIII, 20.
54 Müslim, "Cihad'; 4 1 .
55 Muhibbuddin, er-Riyıid, III, 142; a.mlf., Zelulir, s . 28, 29.
56 İbn Sa'd, ıv, 132.
57 Tirmizi, "Buy(ı"; 7.
58 İbn Hanbel, el-Musned, I, 236, 300, 310, 361; Şa'rani, Il, 19.
59 Muttaki el-Hindi, V, 548.
60 Muvatta', "Cihad'; 13; İbn Mace, "Cihad'; 34; Ebu Davfid, "Cihad'; 133; Nesfil, "Cenaiz';
66.
61 İbn Ebi Şeybe, vıı, 317; Ebu Davfid, "Buy(ı"; 13; Şa'rani, il, 14.
.
62 Muhibbuddin, Zelulir, s. 5 1 .
63 Gazzali, İhya', ıv, 295.
Ek 1 : Asr-ı Sai.det 'teki fiyatlar ___162
-1 Bürde = 60 dm75
-1 Çift basit mest = 1 vafi76
• • • • •
64 Abdurrezzilk, X, 236; İbn Ebi Şeybe, il, 1 24; Nesai, "Kat'u's-sank'; 8; Beyhaki, es-Sunen,
VIll, 260; İbn Kudame el-Makdisi, el-Mugni, VIII , 243; Muttaki el-Hindi, V, 538.
65 Vakıdi, Futüh, I, 9, 18; İbn Sa'd, III, 196; İbn Zenceveyh, il, 600.
66 İbn Ebi Şeybe, VII, 343; İbn Sa'd, ıv, 365; İbn Hanbel, el-Musned, 1, 2; Buhari, "Fezailu'l
ashab'; 2; İbn Hibban, s. 140; İbnu'l-Cevzi, Menakıb, s. 56; İbn Kesir, el-Bidtiye, Vlll
186; Hamidullah, İslô.m Peygamberi, il, 235.
67 Vilkıdi, Ebu Abdillah Muhammed b. Ömer, Kitılbu'r-Ridde ve nebze minfutühi'l-lrak
(nşr. Muhammed Hamidullah), Paris 1 989, s. 136.
68 Mes'fıdi, il, 435.
69 İbn Hazın, el-Muhallô., X, 399
70 Abdurrezzak, X, 233-234; Beyhaki, es-Sunen, Vlll, 260; Serahsi, el-Mebsut, IX, 138;
Muttaki el-Hindi, V, 545.
71 İbn Hazın, el-Muhallô., X, 400.
72 İbn Zenceveyh, i l, 554-555.
73 Razi, s. 67.
74 İbn Ebi Şeybe, Vl, 552; İbn Şebbe, III, 805; İbnu't-Tıktaka, s. 82; Muttaki el-Hindi, il,
161.
7 5 İbn Ebi'd-Dunya, s. 331 .
76 Cehşiyari, s. 19.
1 70 Sosyal Servet: İ s la m ' da Yönet i m - P iyasa İ l işkisi
- l Koyun = 5 dm80
- l Pişirimlik et = l dm85
• • • • •
77 Abdurrezzfil<, ıv; 36; İbn Zenceveyh, lll, 1024; İbn Hazın, el-Muhal/a, V, 227; Beyhaki,
es-Sunen, ıv; 1 19; İbnu'l-Kasım es-San'ani, Yahya b. Hüseyin, Gayetu'l-emani fi
ahbclri'l-kutri'l-Yemani (nşr. Said Abdullah Aşur), Kahire 1388/1968, s. 84.
78 Ebu Yusuf, el-Harac, s. 146; Yahya b. Adem, s. 66; Ebu Ubeyd, s. 476; İbn Zenceveyh,
1, 133.
79 Abdurrezzak, X, 239; İbn Hazın, el-Muhal/a, Xl, 325; Zurkilni, ıv; 38.
80 Kasani, ıı, 35.
81 İbn Ehi Şeybe, ıv; 400.
82 Cehşiyari, s. 19.
83 Beyhaki, es-Sunen, X, 334.
84 Ya'kllbi, et-Tarih, ıı, 152.
85 İbn Ehi Şeybe, V, 140; İbn Ruşd, el-Beyan, XVII, 66.
86 Maverdi, el-Ahkam, s. 188.
87 Gazzfili, İhya', ııı, 273.
88 Muvatta', "Buy(ı"; 4; Abdurrezzak, VIII, 1 63; İbn Ehi Şeybe, ıv; 338, 365, 430; İbn
Hazın, el-Muhal/a, IX, 42; Beyhaki, es-Sunen, V, 328.
89 Yilfii, 1, 120; İbnu'l-İmild, 1, 38.
90 İbn Hazın, el-Muhal/a, VIII, 420.
91 İbn Şebbe, III, 1023.
92 İbn Şebbe, III, 1021; Muhibbuddin, er-Riyad, III, 47.
Ek 1 : Asr-ı Saidet'teki fiyatlar ___lll
• • • • •
Cerib : 3600 zira2 (büyük Haşimiyye ziraı) veya 1366,0416 m2'lik alan ölçüsü
Dirhem : 2,975 gr'lık gümüş para ve 3,17 gr'lık ağırlık birimi
Dinar : 4,25 gramlık bir ağırlık ve bu ağırlıktaki altın para birimi
İrdeb : 52,08 kg buğday veya 66 litre su alan hacim ölçüsü
Kafiz : 26,04 kg buğday veya 33 litre su alan hacim ölçüsü
Kıntar : 8400 dinar değerindeki kıymet ölçüsü
Kırat : 0,2475 gr'lık gümüş para birimi
Kıst : 1,085 kg buğday veya 1,375 litre su alan hacim ölçüsü
Mil : 4000 zira (zira-ı murasele) veya (4000 x 46,2 ) 1848 m'lik uzunluk
=
ölçüsü
Miskal : 4,25 gramlık ağırlık birimi
Müd : 542,86 gr buğday ve 0,6875 litre su alan hacim ölçüsü
Müdy : 104, 16 kg buğday veya 132 litre su alan hacim ölçüsü
Sa : 2, 17 kg buğday veya 2, 75 litre su alan hacim ölçüsü
Ukıyye : 40 dirhemlik veya (40 x 2,975 ) 119 gr'lık bir ağırlık ve kıymet ölçüsü
=
• • • • •
Sahabenin servetleri
• • • • •
• • • • •
24 Zubeyri, s. 148; İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 140; Yaiclıt, v; 255, 256, 277, 278; Bekri, ıv;
1292, 1304; İbn Manzur, Muhtasar, Xll, 285.
25 Ya'kı'.i.bi, Muşakele, s. 1 7.
26 Zehebi, Siyer, III, 18.
27 Ebu'l-Ferec el-İsfahilni, VII, 53-54; İbn Manzur, Muhtasar, XI, 202; XV. 368.
28 İbn Manzur, Muhtasar, Xll, 289.
29 Mes'udi, il, 366.
30 İbn Habib, el-Munammak, s. 150.
31 İbn Ebi Şeybe, VII, 1 19; İbn Hanbel, ez-Zuhd, i l, 122-123; İbn Habib, el-Munammak,
s. 1 50; İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 140; Gazzfili, İhya', il, 175; İbn Manzur, Muhtasar,
XII, 284, 287; Zehebi, Siyer, III, 19.
32 İbn Manzur, Muhtasar, XII, 289.
33 İbn Manzur, Muhtasar, Xll, 289. Gazzfili ise evin bedelini 90.000 olarak kaydetmek-
tedir, İhya', III, 310.
34 İbn Manzur, Muhtasar, XII, 287.
35 İbn Manzur, Muhtasar, XII, 285; Zehebi, Siyer, III, 19.
36 O dönemlerde zenginlik simgesi sayılacak kadar değerli bir çeşit ballı tatlı.
37 Çocuğun doğumunun ilk günlerinde bir şükran ifadesi olarak kesilen kurban.
38 Reşid, s. 1 1 1.
39 Gazzfili, İhya', III, 310. Hemen hemen aynısı Said b. As için de rivayet edilmektedir.
40 İbn Manzfu, Muhtasar, XII, 291 .
1 78 Sosyal Servet: İslim'da Yönetim- Piyasa İ l itkisi
• • • • •
kılıç hediye etmişti.73 Cömertliğini denemek üzere ihtiyaç sahibi muhayyel bir
yolcuya yardımcı olmasını isteyen birisine o anda yanında bulunan deveden
başka ipekli elbiseler, 4000 dinar ve çok değerli bir kılıç bağışlamıştı.74 Ken
disini kardeşi Avn'ın oğlu olarak tanıtan Mand isimli bir kişiye 10.000 dirhem
takdim etmişti.75 Kendisini düğün yemeğine davet eden bir adama hediye
olarak 300 dinar ve eşine ödediği mehrin bedelini verrnişti.76 Semizlettiği hay
vanını kendisine hediye eden bir adama ıo'u buğday, 5'i et ve giysi, 4'ü meyve
ve yemiş, 1 'i de dirhem yüklü 20 hamal göndermişti.77 Hamalların 20'si buğday,
lO'u zeytinyağı, 5'i elbise ve 1 'i de dirhem yüklü olmak üzere toplam 36 kişi
olduğu da rivayet edilmektedir.7e Semizlettiği tavuğu kesip pişirerek kendisine
ikram eden yaşlı bir kadına 5000 dirhem bağışlamıştı.79 Kendisini denemek
için adına 300 dinarlık sahte çek düzenleyen Abdullah b. Muti"e farkına var
madan üç ayrı ödemede bulunmuş, daha sonra durumu bildirerek geri vermek
istediği 900 dinarı ona hediye etmişti.eo Mehir borcu olan 50 dinarı ödemesine
yardım etmesini isteyen bir Kureyşli'ye 400 dinar vermişti.eı Rüyasında kendi
sine ipekli cübbe giydirdiğini şiirle dile getiren bir şaire 300 dinar değerindeki
altın işlemeli ipekli cübbesini hediye etmişti.ez
Abdullah b. Ehi Bekir es-Sıddik. Babasının hilafeti devrinde ölen
Abdullah'ın bıraktığı nakdi miras sadece yedi dinardı.e3 Susuz kaldığı bir
yolculuk esnasında kendisine su ikram eden dul bir kadına 30.000 dirhem
bağışlamıştı.e4 Evinin dört yönündeki kırkar haneye yardımlarda bulunur,
bayramlarda kurban eti ve giysi gönderirdi. Ayrıca her bayram 100 köle azat
ederdi.es Satın alıp hürriyetine kavuşturduğu bir cariyeye hediye olarak bir de
binek vermişti.86
• • • • •
73 İbn Habib, el-Munammak, s. 379; a.mlf., el-Muhabbar, s. 147; İbn Asakir, 1, 41; Zehebi,
Siyer, 111, 459.
74 İbn Manzur, Muhtasar, XXI, 109. Bu rivayet öncekine benzemektedir.
75 İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 89.
76 İbn Asfil<ir, I, 63.
77 İbşihi, I, 347.
78 İbn Asfil<ir, 1, 55.
79 İbn Habib, el-Munammak, s. 376; İbn Asakir, 1, 54; Zehebi, Siyer, III, 461 .
8 0 İbn Habib, el-Munammak, s . 374-376; a.mlf., el-Muhabbar, s. 148- 150.
81 İbn Habib, el-Munammak, s. 378.
82 İbn Asakir, 1, 42; Zehebi, Siyer, III, 459.
83 İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 75; Muhibbuddin, er-Riyô.d, 1, 265.
84 Turtuşi, s. 75; İbşihi, ı, 347.
85 Turtüşi, s. 76; İbşihi, 1, 347.
86 Turtüşi, s. 76.
Ek 3 : Sahaben i n servetleri ___.lfil
döneminde beytülmalde birikmiş 15.000, ıoı 20.000 veya 85.000 dirhem tuta
nndaki iki senelik atası da ölümünden sonra ailesine ödenmişti.102 Hz. Osman
tarafından kendisine Nehreyn bölgesinden arazi ikta edilmişti. 103 Razan'da
(Sevad) da ekip biçtiği bir tarım arazisi104 ve Medine' de bir evi vardı. 105 Bir
rivayete göre arkadaşı Ebu Vail'i sahibi olduğu (?) köye kahya tayin etmiş,
kazancın üçte birini sadaka vermesini, üçte birini kendisine getirmesini, kala
nı da yeni üretim için kullanmasını emretmişti. 106
Abdullah b. Ömer. Hz. Ömer döneminde 3000 dirhem ata alıyordu. 107
Hulefü-yı Raşidin ve Muaviye dönemlerinde kiraya verdiği ziraat arazileri var
dı. 108 Mısır'daki Daru'l-Birke isimli arazisi bunlar arasında olmalıdır. 109 Vadi'l
kura ve Hayber'deki kölelerinin fitresini ödediğine dair rivayetten buralarda
da ziraat arazileri olduğu sonucu çıkmaktadır. 110 Ancak muhtemelen daha
sonra Vadi'l-kura'daki arazisi ile Hz. Osman'ın Hayber'deki arazisini değiş
miştir. ııı Ayrıca birisi mali işlerinden sorumlu112 olmak üzere ticaretle uğraşan
köleleri de vardı. 113 Kendisi de ticaret yapan Abdullah'ın Celüla Vak'ası'nda
40.000 dirhemlik ganimet malı satın alarak Medine'de sattığı ve sermayesi
kadar kazanç sağladığı yukarıda zikredilmişti. Eşi Safiyye'ye mehir olarak
10.000 dirhem ödemişti.114 500 dirhem değerinde ipekli elbise giydiği olurdu. 115
Bunlara karşılık, muhtemelen ömrünün sonlarına doğru sahip olduğu bütün
ev eşyalarının kıymeti 100 dirhemden ibaretti.116
• • • • •
1000 köle azat, 1000 deve tasadduk117 ve Allah yolunda kullanılmak üzere
1000 at vakıf etmişti. ne Hürriyetine kavuşturduğu bir köleden kendisine kalan
30.000 dirhemlik mirasla yine köle satın alın[arak azat edil]mesini istemişti.U9
Babasının miras bıraktığı evden hissesine düşen kısmı vakfetmişti. 12° Kölesi
Nafi' için muhtelifrivayetlere göre 10.000 dirhem (ya da 1000 dinar),121 12.000122
veya 30.000123 dirhem verilmesine rağmen satmayıp azat etmişti. İki ayrı
mecliste 22.000 dinar124 ve 30.000 dirhem125 sadaka dağıtmıştı. Muaviye'nin
kendisine gönderdiği 100.000 dirhemle Ubeydullah b. Ma'mer'in hediye ettiği
60.000 dirhemi kısa süre içinde ihtiyaç sahiplerine bağışlamıştı.126 Bir arazisi
ne karşılık aldığı 200 devenin yarısını, 127 Haccac'ın gönderdiği 10.000 dirhemi
(?),128 ve 4000'i Muaviye'den olmak üzere çeşitli kaynaklardan gelen toplam
10.000 dirhemi tasadduk etmişti.129 Toplam 60 hac ve 1000 umre yapmıştı. 130
Bir köleyi, çobanlığını yaptığı sürü ile beraber satın alıp azat etmiş ve koyun
ları da kendisine bağışlamıştı. 131 İbn Siba"ın azatlısı Ata' dan 2000 dirhem borç
almış ve 200 dirhem ziyadesi ile ödemişti.132
Abdullah b. es-Sa'di.Bir mezraası, ikişer atı, katırı ve kölesi bulundu
ğunu söyleyerek, yerine getirdiği devlet hizmeti karşılığında Halife Ömer'in
• • • • •
l l 7 Ebu Nuaym, ı, 296; Muhibbuddin, er-Riyad, il, 424; Zehebi, Siyer, 111, 218; Kettani, ı,
108.
1 18 İbn Ruşd, el-Beyan, XVIll, 458.
l l9 İbn Ebi Şeybe, VI, 283.
120 Buhari, "Vesaya'; 34.
121 İbn Hanbel, ez-Zuhd, il, 126; Ebu Nuaym, 1, 296; İbn Manzur, Muhtasar, XIll, 164;
Zehebi, Siyer, 111, 217.
122 İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 203.
123 İbn Hanbel, ez-Zuhd, il, 124; Ebu Nuaym, ı, 295; Gazzali, İhya', il, 176.
124 İbn Hanbel, ez-Zuhd, il, 123; Ebu Nuaym, 1, 296; İbn Manzur, Muhtasar, XIll, 164;
Zehebi, Siyer, 111, 218.
125 İbn Hanbel, ez-Zuhd, il, 124; Ebu Nuaym, 1, 295, 296; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, 111,
343; İbn Manzur, Muhtasar, XIll, 164; Zehebi, Siyer, 111, 218; Heysemi, IX, 347.
126 Ebu Nuaym, ı, 296; Gazzfili, İhya', il, 174; Zehebi, Siyer, 111, 219.
127 İbn Hanbel, ez-Zuhd, il, 125; Ebu Nuaym, 1, 296.
128 İbn Asfildr, 1, 489.
129 Ebu Nuaym, ı, 296; Zehebi, Siyer, 111, 218.
130 İbn Ruşd, el-Beyan, XVIll, 458.
131 İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, 111, 341; İbn Manzur, Muhtasar, XIll, 162; Zehebi, Siyer, 111,
216; Heysemi, IX, 347.
132 İbn Sa'd, ıv; 169; Zehebi, Siyer, 111, 215. Borç akdi esnasında şart koşulmaması kaydı
ile geri ödemede verilen fazlalık faiz değil hediye olup cfilzdir.
1 84 Sosyal Servet: İ s l a m' d a Yöneti m - P iyasa İ li ş k i s i
ödediği 1000 dinar tutarındaki maaşı kabul etmek istememiş, ancak ısrarı
üzerine almak zorunda kalmıştı. 133 Köle ve at çoğul olarak da zikredilmiştir.134
Abdullah b. Zem'a. Zubeyr b. Avvam'ın Gabe'deki arazisinin 1 parselini
100.000 dirheme satın almıştı.135
Abdullah b. Zubeyr. Halife Ebu Bekir'den ikta olarak Medine'deki Sel'
isimli dağı almış ve üzerine iki köprü inşa etmişti.136 Mekke'de üç eve sahipti.
Bunlardan Daru'z-Zenc isimli olanında zenci köleleri barınırdı.137 Mekke'de
ki Kuaykian isimli dağda da evleri, 138 Medine'ye 6-7 mil mesafedeki Zu'l
Huleyfe' de pek çok malı139 ve farklı diller bilen 100 kölesi vardı. 140 Muaviye' den
her birinin boynunda 10.000 dirhemlik keseler asılı otuz köle almıştı. 141 Zaman
zaman 100.000 dirheme ulaşan caizeler aldığı da olurdu.142
Kabe'ye ipek örtü bürüyen ilk kişi idi. 143 Ömründe bir defa malının üçte
birini ihtiyaç sahiplerine dağıtmıştı.144 Kendisi ile konuşmamak üzere yaptığı
yemini bozan Hz. Aişe'ye, kefaret olarak dağıtması için on köle hediye etmiş
ti. 145 Babasının Cemel Savaşı esnasında Hz. Ali'ye karşı savaşmayacağına dair
ettiği yemini bozması karşılığında kefaret olarak 20.000 dirhem ödeyeceğine
söz vermişti. 146 Kendisinden yardım isteyen bir adamın ihtiyacını giderdiği
gibi binek de hediye etmişti.147
Abdurrahman b. Avf {ö. 32/652). Cennetle müjdelenenlerdendir.148
Kureyş'in en zengini idi.149 Reşid b. Zubeyr'e göre miras bıraktığı 1.320.000
dinarlık servetten Bedir ehlinden hayatta kalan 100 kişiye vasiyet ettiği 400' er
• • • • •
dinar150 çıkarılıp geri kalan 1.280.000 dinar on altı hisseye ayrılmış ve her
hissedara 80.000 dinar düşmüştü.ısı İbn Sa'd ve Muhibbuddin et-Taberi'nin
hesabına göre terikesinin toplamı 2.610.000 dinardı. 152 İbn Hacer el-Askalcini
ise terikeyi 3.200.000 dinar olarak hesaplamaktadır. 153 Bu ihtilaf terikenin
Tumadir bt. Esbağ adlı hanımının aldığı miras payından hareketle hesaplan
masındankaynaklanmaktadır. Muhtelifrivayetlere göre bu hisse 1 :8,154 1 : 16, 155
1:24156 ya da 1 :32157 olup karşılığı 80.000 dirhem,158 83.000 (dirhem ?),159
100.000 dirhem, 160 320.000 (dirhem ?), 161 380.000 dirhem, 162 80.000 dinar, 163
84.000 dinar, 164 100.000 dinar165 veya 800.000 (?) dinardı. 166 Miras bıraktığı
altın külçeleri varisleri arasında baltalarla parçalanarak paylaştırılmıştı. 167
Terikesi arasında (ayrıca) 1 köşk, 100 at, 1000 deve ve 10.000168 koyun vardı. 169
• • • • •
150 Reşid, s. 205; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, III, 484; İbn Manzur, Muhtasar, xıv; 361;
Zehebi, Tarih, s. 395; a.mlf., Siyer, 1, 90; İbn Kesir, el-Bidaye, VII, 164; İbn Hacer,
el-İsabe, II, 417; Diyarbekri, il, 257. Allah yolunda harcanmak üzere yapoğı vasiyetin
tutarının 50.000 dinara ulaştığı da kaydedilmektedir; bk. Razi, s. 64.
151 Reşid, s. 205. Bu rakam 100.000 olarak da verilmektedir; bk. Abdurrezzak, VI, 178.
152 İbn Sa'd, III, 136- 137; Muhibbuddin, er-Riytld, ıv; 3 15, 316.
153 İbn Hacer, Fethu'l-bari, XlX, 281.
154 Zehebi, Siyer, 1, 91; Deki, s. 12.
155 İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 104; Reşid, s. 205; Muhibbuddin, er-Riyad, ıv; 316;
Diyarbekri, il, 257.
156 İbn Ebi'd-Dunya, s. 346; İbn Abdilber, il, 396; Razi, s. 64; Muhibbuddin, er-Riytld, ıv;
316; Kenani, ıı, 259.
157 Ya'klıbi, et-Tarih, il, 75, 170; a.mlf., Muşake/,e, s. 14; Mes'udi, ıı, 342; İbn Abdilber, Il,
396; Reşid, s. 204; Razi, s. 64; Muhibbuddin, er-Riytld, ıv; 316; İbn Manzfır, Muhtasar,
v; 329; xıv; 362; İbn Kesir, el-Bidaye, VII, 1 64; İbn Hacer, Fethu'l-bari, XIX 281.
,
Hz. Osman devrinde Medine'nin Akik mevkiinde bir üzüm bağına sahipti. ı7o
Medine'ye 1 mil veya 3 fersah mesafedeki Curuf'ta yirmi deve ile sulayabil
diği bir ekinliği olup buradan ailesinin yıllık ihtiyacını giderecek kadar ürün
alıyordu.ı7ı Hz. Osman'dan satın aldığı 2 at için 40.000 dirhem ödemişti.ı72
Bir hanımı na mehir olarak 30.000 dirhem vermişti. ı73 İki defa 3oı74 ve 80, ı15
hayatı boyunca ise 30.000 köle azat etmişti. ı76
Hz. Peygamber devrinde, ilkinde 4000 dirhem, ikincisinde 4000 dinar ve
üçüncüsünde 8000 dinar olmak üzere dört defa tüm mal varlığının yansını
tasadduk etmişti. ı77 Bir başka rivayete göre bunlar sırası ile 4000 dirhem, 40.000
dirhem ve 40.000 dinardır. ı78 Sonuncusu Hz. Osman'ın hilafeti döneminde
Benu'n-Nadir hurmalığındaki hissesinin sanşından elde ederek dağıttığı 40.000
dinar olabilir.ı79 Muhtemelen bunlardan zikredilmeyen dördüncüsü de Tebük
ordusunun techizi için bağışladığı 2oooı9o veya 8000 dirhem18ı olmalıdır. Yıne
Hz. Peygamber devrinde Mısır'dan gelen 100 deveyi Medine dullarının ihtiyaç
larına sarfetmişti. ı82 Ticaret metfu yüklü 500ı83 veya 700ı84 veyahut 900 develik185
• • • • •
170 Şeybani, el-Hucce, il, 559; İbn Hazın, el-Muhallti, VIll, 386.
171 Hfil<im, III, 309; İbn Abdilber, il, 396; Reşid, s. 204; İbn Manzur, Muhtasar, xrv, 362;
Zehebi, Siyer, I, 92; Kettani, 111, 200.
172 Razi, s. 64.
173 İbn Ebi Şeybe, III, 494; İbn Sa'd, III, 126; İbn Ebi'd-Dunya, s. 347.
174 İbn Kuteybe, el-Maarif. s. 104; İbn Abdilber, il, 396; Muhibbuddin, er-Riytid, rv, 313;
İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, III, 481 .
1 7 5 Reşid, s . 204.
176 Hakim, III, 308; Ebu Nuaym, ı, 99; Muhibbuddin, er-Riyad, rv, 313; İbn Manzur,
Muhtasar, xrv, 359; Zehebi, Siyer, 1, 92; İbn Hacer, el-İsabe, il, 417; Kettani, 111, 200.
177 Şeybani, el-İktisab, s. 29; İbn Manzur, Muhtasar, xrv, 351.
178 İbn Sa'd, III, 132; Taberani, ı, 129; Ebu Nuaym, ı, 98, 99; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, III,
483; Muhibbuddin, er-Riyad, rv, 3 1 1-312; İbn Manzur, Muhtasar, xrv, 351; Zehebi,
Siyer, 1, 80-81; İbn Kesir, el-Bidaye, VII, 163; İbn Hacer, el-İsabe, il, 416.
179 İbn Sa'd, 111, 132- 133; İbn Hanbel, el-Musned, VI, 104, 135; Hakim, III, 310-311; Ebu
Nuaym, 1, 99; Muhibbuddin, er-Riytid, rv, 311, 315; İbn Manzur, Muhtasar, xrv, 353,
357; Zehebi, Tarih, s. 393; a.mlf., Siyer, 1, 82, 85; a.mlf., el-İber, 1, 24; Yafii, 1, 120;
Diyarbekri, il, 257.
180 Heysemi, VII, 32.
181 Vakıdi, el-Megazi, III, 991; İbn Manzur, Muhtasar, I, 159, 164; xrv, 350.
182 Ebu Nuaym, ı, 99; İbn Manzur, Muhtasar, xrv, 353.
183 İbn Sa'd, III, 132.
184 İbn Hanbel, el-Musned, VI, 1 15; Taberani, 1, 129; Ebu Nuaym, 1, 98; İbnu'l-Cevzi,
Telbis, s. 181; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, 111, 483; Muhibbuddin, er-Riyad, rv, 305; İbn
Manzur, Muhtasar, xrv, 347, 353; Zehebi, Tarih, s. 392; a.mlf., Siyer, 1, 76; İbn Kesir,
el-Bidaye, VII, 164.
185 Yafii, ı, 120; Diyarbekri, 11, 257.
Ek 3 : Sahabenin servetleri 187
bir Şam kervanını olduğu gibi bağışlamışn. Allah yolunda kullarulmak üzere
500 Arap an vakfenniş, 186 yine aynı amaçla 1000 at ve 50.000 dinar vasiyette
bulwınıuştu. 187 Bunlardan başka 500 veya 1500 deve tasadduk etmişti.188 Has
talandığında tüm mal varlığının üçte biri olan 150.000 dinarı vasiyet etmiş,
iyileşince ihtiyaç sahiplerine bizzat dağıtmıştı.189 40.000 dinar veya 400.000 dir
hem değerindeki bir bahçesini Hz. Peygamber'in hanımlarına vasiyet etmişti. 190
Ailesi gibi gördüğü Medine halkının üçte birine borç verir, üçte birinin borcunu
öder, diğer üçte birine ise sıla-i rahimde bulunurdu. 191
Ali b. Ehi Tfilib. Cennetle müjdelenenlerdendir. 192 Resfılullah devrinde
açlıktan kıvranırken sonraki dönemde sadece mallarının sadakası (zekat ya
da vakıf ?) 40.000 dinara ulaşmıştı. 193 İkinci rivayete göre şehid edildiğinde,
ailesi için köle almak üzere atasından ayırmış olduğu 600, 700 veya 800 dir
hem dışında alnn-gümüş cinsinden hiç bir şey bırakmamıştı. 194 Nevevi ve
İbnu'l-Esir her iki rivayetin arasını bulmak için Hz. Ali'nin asla zekat verecek
kadar mal varlığı olmadığını, söz konusu 40.000 dinarla o zamana kadar
yapageldiği sadaka ve vakıflardan devşirilen mahsulün kıymetinin kastedildi-
• • • • •
186 İbn Sa'd, III, 132; Taberani, r, 129; Ebu Nuayın, r, 99; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, III, 483;
Muhibbuddin, er-Riyad, rv; 3 1 1 , 3 12; İbn Manzur, Muhtasar, xrv; 351; Zehebi, Tarih,
s. 393; İbn Kesir, el-Bidaye, vır, 163; İbn Hacer, el-İsabe, II, 416; Diyarbekri, II, 257.
187 İbn Sa'd, III, 136; Reşid, s. 205; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, III, 484; Muhibbuddin,
er-Riyad, rv; 312; İbn Manzur, Muhtasar, xrv; 361; Zehebi, Siyer, r, 90; Deki, s. 13.
188 İbn Sa'd, III, 132; Taberani, r, 129; Ebu Nuayın, ı, 98, 99; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe,
III, 483; Muhibbuddin, er-Riyad, rv; 31 l; İbn Manzur, Muhtasar, xrv; 351; İbn Kesir,
el-Bidaye, vır, 163; İbn Hacer, el-İsabe, II, 416.
189 Muhibbuddin, er-Riyad, rv; 312.
190 Tirmizi, "Menfil<ıb'; 25; Hakim, III, 312; Muhibbuddin, er-Riyad, rv; 31 l; İbn Manzur,
Muhtasar, xrv; 356; Zehebi, Tarih, s. 394; a.mlf., Siyer, r, 85.
191 Muhibbuddin, er-Riyad, rv; 312; İbn Manzur, Muhtasar, xrv; 359; Zehebi, Siyer, 1, 88.
192 Buhari, "Fezailu'l-ashab'; 5; Tirmizi, "Menakıb'; 25, 27.
193 İbn Hanbel, el-Musned, I, 159; a.mlf., ez-Zuhd, II, 51; a.mlf., Fezail, r, 539, 550; Ebu
Nuayın, r, 86; Razi, s. 60; Muhibbuddin, er-Riyad, III, 208; İbn Manzur, Muhtasar,
XVIII, 15, 16; Zehebi, Tarih, s. 636; Heysemi, rx, 123.
194 İbn Ebi Şeybe, vı, 371; İbn Sa'd, III, 38, İbn Hanbel, el-Musned, r, 200; a.mlf., ez-Zuhd,
II, 51; a.mlf., Fezail, r, 548, 549; 39; Ya'kı'.'ıbi, et-Tarih, II, 213; Mes'udi, II, 426; Ebu'l
Ferec el-İsfahani, s. 52; Ebu Nuayın, r, 65; İbn Ebi Ya' la, Ebu'l-Hüseyin Muhammed
b. Muhammed b. Hüseyin, Tabakatu'l-Hanabile (nşr. M. Hamid el-Fık1), Kahire
1371/ 1952, II, 228; İbnu'l-Esir, el-Kamil, III, 401; a.mlf., Usdu'l-gabe, rv; 102;
Nevevi, Ebu Zekeriyya Muhyiddin Yahya b. Şeref, Tehzibu'l-esma' ve'l-lugat (nşr. F.
Wüstenfeld), Beyrut, ts. (Daru'l-Kutubi'l-ilmiyye), 1/1, 346; İbn Manzfu, Muhtasar,
XVIII, 98; Zehebi, Tarih, s. 652.
___lllB Sosyal Servet: İslam 'da Yönet i m - Piyasa İ l i şk i s i
ğini ileri sürmektedir. ı95 Üçüncü rivayette de 250 dirhem, 1 kılıç ve 1 mushaf
miras bıraktığı bildirilmektedir.ı96 Nehcu'l-betaga'da ise ölüm döşeğindeyken
mal-mülk ve cariyeleri hakkında yaptığı vasiyet nakledilmektedir.ı97 Bundan
en az üç cariyesiı9e ve vakıf haline getirdiği bazı meyve bahçeleri olduğu
anlaşılmaktadır. Zubeyri'nin Hz. Ali'nin bıraktığı vakıfların idaresi hususunda
aile fertleri arasında çıkan bazı anlaşmazlıklara dair kaydettiği bilgilerı99 de
söz konusu sadakanın bir kısmının aile vakfı şeklinde değerlendirilmesinin
daha doğru olacağını göstermektedir. Meda.in Savaşı'nda ganimet olarak ele
geçirilen saray halısından hissesine düşen kısmı 20.000 dirheme satmıştı.200
Kendisine Hz. Peygamber tarafından dört, Ömer tarafından da biri Yenbu" da
olmak üzere muhtelif araziler ikta edilrnişti.20ı Hz. Osman Halife Ömer'in
kendisine ikta ettiği beş bahçeyi hediye olarak Hz. Ali'ye vermişti.202 Hz. Ömer
döneminde yıllık atası 5000 dirhemdi.203 Hilafeti döneminde 40.000 dirhemlik
borcunu ödemesi için yardım isteyen kardeşi Akil'e yakında çıkacak 4000 dir
hemlik atasından başka şeyi olmadığını söylemişti.204 Bir defasında kendisine
elbise alacak 4 dirhemi olmadığı için kılıcını satmak istemişti.205
Hz. Ömer'in kendisine ikta ettiği Yenbu' beldesindeki arnzinin yanındaki
Abdurrahman b. Sa'd b. Zurare'ye ait parçayı da 30.000 dirheme satın alarak
üzerine kuyu kazdırmış, bol miktarda su fışkırınca olduğu gibi vakfetmiş
ti. 206 Buna karşılık İbn Asfild.r tarafından Hz. Osman'ın şehid edildiği sırada
Yenbu"daki arazisine gittiği bildirilmektedir.207 Sadece kuyuyu yahut arazinin
bir kısmını vakfetmiş yahut diğer vakıfları gibi bunu da evlatlık vakıf yapmış
olması mümkündür. Yine Tabetla'daki (?) arazisini vakfetmişti.208 Kendisin
den yardım dileyen bir bedeviye 1 elbise ve 100 dinar bağışlamıştı.209
• • • • •
195 İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, rv; 102; Nevevi, Tehzib, 1/1, 346; Kettani, il, 165.
196 Mes'udi, il, 426.
197 Şerif er-Radi, s. 379-380.
198 Gazzali'nin kaydettiğine göre dört zevcesi ve yirmi cariyesi vardı; bk. İhya', rv; 296.
199 Zubeyri, s. 46, 60, 61.
200 İbn Hubeyş, il, 267; İbnu'l-Cevzi, Menakıb, s. l l l.
201 Belazuri, Futith, s. 27-28; Ya'kı'.'ıbi, Muşakele, s. 15; Gazzali, İhya', il, 180; Yakı'.'ıt, v, 150.
202 Gazzali, İhya', il, 180.
203 Razi, s. 55.
204 İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, rv; 65.
205 İbn Manzur, Muhtasar, XVIll, 60.
206 İbn Hanbel, Fezail, III, 209; Razi, s. 60-62; Muhibbuddin, er-Riyad, III, 209; a.mlf.,
Zehclir, s. 103; ayrıca bk. Şafii, el- Umm, III, 279; Yakı'.'ıt, V, 150.
207 İbn Asakir, III, 364.
208 İbn Ehi Şeybe, rv; 350.
209 Turtılşi, s. 76-77.
Ek 3 : Sahabenin servetleri 189
Amr b. As. Taif'te 10.000.000 dirhem değerindeki Veht isimli bağı miras
bırakmıştı.210 Bu bağa her birine 1 dirhem ödediği211 1.000.000 tevek dikmiş
ti.212 Burasını sulamakta kullandığı suyun ihtiyaç fazlası kısmı için 30.000
dirhem teklif edilmişse de satmamıştı.213 Sadece Mısır'daki day'asının yıllık
geliri 100.000 dinara ulaşmıştı.214 Filistin'deki Sebu' köyü onundu.215 Fustat'ta
merkez camiine komşu bir kasrı vardı.216 Ayrıca Dımaşk'ta dört, Mısır'da da
muhtelif evleri vardı.217 İçi para dolu bir sandık miras bırakmıştı.218 Terikesi
arasında Veht'ten başka 325.000 dinar ve 2.500.000 dirhem nakit yanında
yıllık 100.000 veya 200.000 dinar gelir getiren akaratı vardı.219 300.000 dinarlık
külçe altın, 200.000 dinarlık züyuf para, 25.000 dinar ve 2.500.000 dirhem
nakit miras bıraktığı,220 terikesinin pek çok mal, köle ve akar yanında yetmiş
deve boynu dolusu altından221 veya 300.000 dinardan222 oluştuğu da rivayetler
arasındadır. Filistin-Askalan'daki köyünü oğlu Abdullah'a vakfetmişti.223 Bir
defasında otuz köle azat etmişti.224
Amr b. Hureys el-Kureşi. Başını okşayarak ticaretinin bereketli olması
için duada bulunan225 Hz. Peygamber ona Medine' de bir evlik yer vermişti.226
Kufe Mescidi'nin yanında daha sonraları iş hanı olarak kullanılacak kadar
büyük bir bina yaptırmıştı.227 Nihavend ganimetinden iki kap dolusu mücev-
• • • • •
210 İbn Hanbel, el-Musned, il, 176; Ya'kCıbi, Muşakele, s. 16; Mes'udi, III, 32; Razi, s. 66;
YakCıt, V, 386.
2 l l Razi, s. 66; YakCıt, v; 386; İbn Manzur, Muhtasar, XIX, 251; Zehebi, Siyer, III, 74.
2 1 2 Ya'kCıbi, Muşakele, s. 16; Reşid, s. 206; YakCıt, v; 386; İbn Manzur, Muhtasar, XIX, 251;
Zehebi, Siyer, III, 74. Bu rakam 10.000 olarak da kaydedilmektedir; bk. Razi, s. 66.
213 Yahya b. Adem, s. 105; Ebu Ubeyd, s. 276-277; İbn Zenceveyh, Il, 672.
214 Reşid, s. 206.
2 1 5 Bekri, III, 717.
216 İbn Abdilhakem, s. 97; Ya'kCıbi, Muşakele, s. 16; Razi, s. 66; Zehebi, Siyer, III, 77.
2 1 7 İbn Manzur, Muhtasar, XIX, 232; İbn Tağriberdi, l, 62; Kettani, Ill, 202.
218 Yafii, l, 153.
219 Mes'udi, III, 32; Razi, s. 66.
220 Reşid, s. 205.
221 Zehebi, Siyer, Ill, 77; ayrıca bk. a.e., III, 74-75.
222 Ya'kCıbi, Muşakele, s. 16.
223 İbn Manzur, Muhtasar, XIII, 206.
224 İbn Manzur, Muhtasar, XIX, 251; İbn Tağriberdi, l, 64.
225 Nevevi, Tehzib, l/2, 26; Zehebi, Siyer, III, 419; Kettani, Il, 203.
226 Ebu Davfrd, "Harac ve imare'; 34; İbn Abdilber, il, 5 15; Zehebi, Siyer, III, 419; İbn
Hacer, el-İsabe, II, 531 .
227 İbn Sa'd, VI, 23; İbn Abdilber, il, 5 15; Nevevi, Tehzib, l/2, 26; Fasi, Ebu't-Tayyib
Takıyyuddin Muhammed b. Ahmed, el-Ikdu's-seminfi ttirihi'l-beledi'l-emin (nşr. M.
Hamid el-Fıki ve dğr.), Kahire 1378-88/1958-69, VI, 368; Suy(ıti, el-Vesait, s. 1 29.
---12Q. Sosyal Servet: İ s lam 'da Yönetim- Piyasa İ l i şk i s i
• • • • •
228 Taberi, Tarih, rv; 1 17; İbn Hubeyş, il, 328; İbnu'l-Esir, el-Kamil, 111, 16; Nevevi, Tehzib,
1/2, 26; Zehebi, Tarih, s. 227; İbn Kesir, el-Bidaye, VII, 1 12.
229 İbn Ehi Şeybe, rv; 291; İbn Hazın, el-Muhall/J, VIll, 501.
230 İbn Ehi Şeybe, III, 494; Fasi, vı, 369.
231 Buhari, "Fezailu'l-ashab� 5; TirQlİzi, "Menfilub'; 25, 27.
232 İbn Ehi Şeybe, vıı, 12, 337; İbn Sa'd, III, 1 72; Belazuri, Ensab, I, 261; Ebu Nuaym, il,
56; İbn Asakir, III, 189; Muhibbuddin, er-Riyad, I, 132; İbn Manzur, Muhtasar, XIll,
49, 50; Kutubi, 1, 481-482.
233 Ebu Yusuf, el-Harac, s. 67; İbn Hanbel, Fezail, ı, 334; Belazuri, Futuh, s. 31; İbn
Manzur, Muhtasar, XIII, 63.
234 İbn Manzur, Muhtasar, Xlll, 37.
235 İbn Manzur, Muhtasar, Xlll, 103; Kutubi, 1, 489.
236 Muvatta' (Şeyban! rivayeti), "BuyCı'", 808; Şeyban!, el-Hucce, III, 95.
237 Ebu Ubeyd, s. 248; İbn Ehi Şeybe, rv; 466; İbn Sa'd, III, 192- 193; İbn Hanbel, ez-Zuhd,
il, 1 5, 16; İbn Zenceveyh, il, 598-599, 600; İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 75; Taberani,
ı, 60; İbnu'l-Cevzi, Menakıb, s. 56; Muhibbuddin, er-Riyad, ı, 201; İbn Manzur,
Muhtasar, XIII, 124; Heysem!, v; 231; Muttaki el-Hindi, Xll, 535.
238 İbn Manzur, Muhtasar, XIll, 103-104.
239 Taberani, ı, 337; Ebu Nuaym, il, 148; İbn Asa.kir, III, 189; İbn Manzur, Muhtasar, XIll,
49; Heysemi, IX, 50.
240 Vfiludi, el-Megazi, III, 991; B elazuri, Ensab, I, 368; İbn Manzı1r, Muhtasar, ı, 163.
241 İbn ManzCır, Muhtasar, XIll, 102.
Ek 3 : Sahabenin servetleri ___l2l
242 Hz. Peygamber devrinde içine düştükleri yoksulluk yüzünden Mescid-i Nebi'nin
sofasını mesken tutup temel ihtiyaçlanru genellikle sadaka ve zekat gibi yardımlarla
karşılayabilen bir grup.
243 Razi, s. 67.
244 Abdurrezzak, XI, 323; İbn Sa'd, ıv; 335; İbn Abdilhakem, s. 148-149; Belazuri, Futılh,
s. 93; Kudame, s. 280; İbn Manzur, Muhtasar, XXIX, 202-203; Zehebi, Siyer, Il, 612;
İbn Kesir, el-Bidltye, VIII, 1 13.
245 Bk. Müsadere ile ilgili kısım.
246 Şeybani, el-İktisab, s. 37.
247 Bekri, ıv; 1331. Metinde mezraa kelimesi çoğul olup en az üç tane demektir.
248 İbn Sa'd, ıv; 326; İbn Hanbel, el-Musned, Il, 286; a.mlf., ez-Zuhd, Il, 99; Buhari, "Itk';
7; Ebu Nuaym, ı, 379, 384; Zehebi, Siyer, II, 586, 590, 622.
249 İbn Sa'd, ıv; 340; Zehebi, Siyer, Il, 586, 626.
250 Buhari, "Zekat'; 10; "İcare'; 13; "Tefsiru Berae'; 146; İbn Mace, "Zühd'; 12; Nesai,
"Zekat'; 49; Razi, s. 62.
251 Hatib el-Bağdadi, 1, 158; İbn Manzur, Muhtasar, XVII, 103.
252 İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, VI, 106.
253 Ebu Nuaym, ı, 184.
254 İbn Abdilhakem, s. 100; Suylıti, Husn, 1, 245.
255 Buhari, "Şuf'a'; 2; "Hiyel'; 14; Taberani, ı, 328.
256 Buhari, "Hiyel� 14, 15.
---122_ Sosyal Servet: İslam'da Yönetim- Piyasa İ l i ş k i s i
dirheme, 257 bir başka rivayete göre ise Hz. Ömer devrinde 8000 dinar veya
800.000 dirheme (?) satılmıştı.258
Ebu Ubeyde Amir b. Abdillah b. Cerrilı. Cennetle müjdelenenlerden259
ve sahabenin zahidlerindendir. Halife Ömer Şam'a gittiğinde yaşantısını
denetlemek için evini ziyaret etmiş, ancak gördüğü sadelik karşısında duy
gulanarak "Sen hariç dünya hepimizi değiştirdi ey Ebfı Ubeyde!" diye iltifatta
bulunmuştu.260 Bununla beraber bir rivayette pek çok köle, hayvan ve atı
olduğu için kendi kendisini kınadığı kaydedilmektedir.261 Hz. Ömer'in deneti
minden önceki devrede bunları tasadduk etmiş olması mümkündür.
Ebu Zer Cundeb b. Cunade el-Gdıiri. Cennetle müjdelenenlerdendir. 262
Hz. Osman devrinde yaşanan refah patlamasının bir yansıması olarak çoğalan
servet terakümüne karşı verdiği mücadele ile tanınmıştır. Bununla beraber
onun da Rebeze'de bir evi, bir davar sürüsü263 veya kırk sağmal keçi264 ya da
koyunu,265 yarısını cihadda kullandığı otuz atı,266 en az üç kırmızı (yani iyi
cins) devesi, bir çobanı ve hizmetçileri267 ya da hizmetini sürdüren bir azatlı
cariyesi,268 iki bürdesi269 veya bir yedek elbisesi vardı.270 Şam' da bulunduğu
• • • • •
257 Abdurrezzak, rv, 67; Sehnun, I, 250; İbn Zenceveyh, III, 991; İbn Hazın, el-Muhatta,
v. 208.
258 Ebu Yusuf, el-Harac, s. 67. Bu eserin şerhinde ise 800.000 yerine 8000 dirhem olarak
kaydedilmektedir; bk. Rahbi, Abdulaziz b. Muhammed, Fıkhu'l-mulUk ve mifttlh u'r
ritac (nşr. Ahmed Ubeyd el-Kebisi), Bağdat 1973, 1, 423.
259 Buhari, "Fezailu'l-ashab'; 5; Tirmizi, "Menakıb'; 25, 27.
260 İbn Abdilber, rv, 121; Gazzali, İhya', III, 260; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, VI, 206; İbn
Manzur, Muhtasar, XI, 271; Zehebi, Siyer, 1, 16- 17.
261 İbn Hanbel, el-Musned, 1, 196; Muhibbuddin, er-Riyad, rv, 353-354; İbn Manzur,
Muhtasar, XI, 271; Zehebi, Siyer, 1, 13; Heysemi, X, 253.
262 İbn Manzur, Muhtasar, xxv; 219; Heysemi, IX, 307, 330.
263 İbn Ehi Şeybe, VII, 125; İbn Hanbel, ez-Zuhd, il, 78-79; Ebu Nuayrn, 1, 161, 163; İbn
Manzur, Muhtasar, XXVIll, 298, 304, 307, 308; Heysemi, IX, 331.
264 İbn Sa'd, rv, 235; İbn Zenceveyh, III, 1 1 29; İbn Manzur, Muhtasar, XXVIll, 307.
265 Ebu Nuayrn, 1, 161; Heysemi, IX, 331.
266 İbn Manzur, Muhtasar, XXVIll, 307, 308; Zehebi, Tarih, s. 413; a.mlf., Siyer, il, 74.
267 İbn Sa'd, rv, 234, 235, 237; İbn Hanbel, el-Musned, il, 77; Ebu Nuayrn, 1, 163; İbnu'l-
Esir, el-Kamil, III, 1 1 5; İbn Manzur, Muhtasar, XXVIll, 303, 304, 305, 307, 308; Zehebi,
Siyer, il, 72; Heysemi, IX, 331.
268 İbn Ehi Şeybe, VII, 125; İbn Sa'd, rv, 235; Ebu Nuayrn, 1, 161; İbn Manzur, Muhtasar,
XXVIll, 307, 308; Heysemi, IX, 331.
269 İbn Sa'd, rv, 235; İbn Manzur, Muhtasar, XXVIll, 304.
270 İbn Hanbel, el-Musned, il, 77; Ebu Nuayrn, 1, 163; İbn Manzur, Muhtasar, XXVIll,
308; Heysem!, IX, 331.
Ek 3 : Sahabenin servetleri 193
Eş'as b. Kays. Müslüman olmadan önce düştüğü bir esaretten 3000 deve
fidye vererek kurtulmuştu.287 Hilafeti devrinde Hz. Ebu Bekir'in kız kardeşi
Ümmü Ferve ile evlenirken verdiği düğün yemeği için deve, sığır ve davar
cinsinden 1000 baş hayvan kesilmişti.288 Kufe'de bir evi vardı.289 Bozduğu
bir yemin için 15.000 veya 30.000 (dirhem) kefaret vermişti.290 Bir defasında
namaz kıldığı mescide gelen bütün cemaate içinde 500'er dirhem bulunan
birer para kesesi ve birer kat elbise (hulle) ile birer çift ayakkabı dağıtmıştı.29ı
Finiz ed-Deylemi. Burnunu kırdığı bir genci kısastan vazgeçtiği için bir
at, bir kılıç ve 30.000 dirhem ile ödüllendirmişti.292
Fedüe b. Ubeyd el-Ensari. Çiftçilik yapan Fedale'nin terikesi 400.000
dinardı.293
Habbab b. Eret. Hz. Peygamber devrinde tek bir dirhemi bile yokken
ömrünün sonuna doğru evindeki kasada 40.000294veya 80.000 dirhemi vardı. 295
Razi'nin rivayetine göre ise 50.000 dirhem nakit yanında bir arazi ve akarat
miras bırakmıştı. Bu arazisi de lrak'ta olup kendisine Hz. Osman tarafından
ikta edilmişti. 296
Haklın b. Hizam (ö. 54/674). Kendisine ResU!ullah tarafından Huneyn
ganimetinden 200 veya 300 deve verilmişti.297 Ticaretle uğraşan köleleri
vardı.298 Yemen ve Şam ile ticaret yaparak büyük kazançlar elde ederdi.299
Medine'de bir kasrı vardı.300 Öldüğünde Kureyş'in en zengini idi.301 Terikesi
3000 dinar ve 50.000 dirheme ulaşmıştı.302
• • • • •
• • • • •
303 İbn Manzur, Muhtasar, vır, 237; Zehebi, Siyer, Ill, 47.
304 İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 135; Taberani, r, 187; Zehebi, el-İber, r, 43; Yafii, r, 160;
Heysemi, IX, 384.
305 İbn Manzur, Muhtasar, vır, 236; Zehebi, Siyer, Ill, 47.
306 Ezraki, r, 269; II, 253; İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 135; Taberani, Ill, 1 86; İbn Hazın,
Cemhere, s. 121; Beyhaki, es-Sunen, vı, 35; İbn Abdilber, r, 320; Yfilcfıt, Il, 423; İbnu'l
Esir, Usdu'l-gabe, ll, 45; İbn Manzur, Muhtasar, vır, 239; Zehebi, Siyer, Ill, 45, 50;
Yafii, r, 160; Heysemi, IX, 384; İbn Hacer, Tehzib, ll, 448; a.mlf., el-İsabe, r, 349; İbnu'l
İmad, r, 60.
307 İbn Hanbel, el-Musned, Ill, 453; Zehebi, Siyer, Ill, 46.
308 İbn Hacer, Fethu'l-bıiri, xır, 2 1 1 .
309 Zehebi, Siyer, Ill, 50; Yafıi, ı , 160.
310 Taberani, r, 187; Zehebi, Siyer, Ill, 50; Heysemi, IX, 384.
3 1 1 Buhari, "rtk'; 12; Taberani, III, 188; İbn Abdilber, r, 321; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, ıı,
45; İbn Manzur, Muhtasar, vır, 238; Zehebi, Siyer, Ill, 50; a.mlf., el-İber, r, 43; Yafii, r,
160; Heysemi, IX, 384; İbşihi, r, 31; İbn Tağriberdi, r, 146; Suyfıti, el-Havi, r, 40; Hafaci,
r, 328; İbnu'l-İmad, r, 60.
312 İbn Manzur, Muhtasar, vır, 239.
313 Taberani, r, 187; Heysemi, IX, 385.
314 Razi, s. 65.
315 Beyhaki, İbrahim b. Muhammed, el-Meh/Jsin ve'l-mesavi' (nşr. Muhammed Suveyd),
Beyrut 1408/ 1988, s. 330.
316 Zehebi, Siyer, r, 374.
196 Sosyal Servet: İslim'da Yönetim- Piyasa İ l i şkisi
• • • • •
317 İbnu'l-Esir, el-Kamil, il, 537; İbn Manzur, Muhtasar, vm, 22; Zehebi, Siyer, 1, 380;
İbn Kesir, el-Bidtiye, VII, 80-81.
318 İbn Manzur, Muhtasar, VIll, 21; Zehebi, Siyer, 1, 380.
319 İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, il, 1 1 1; İbn Manzur, Muhtasar, VIll, 24, 25; Zehebi, Siyer, 1,
366, 382.
320 İbn Manzur, Muhtasar, VIll, 27; Zehebi, Siyer, 1, 383.
321 Tirmizi, "Menakı.b'; 30.
322 Şeybani, el-İktisab, s. 37.
323 Ebu Nuaym, il, 38.
324 İbn Ehi Şeybe, III, 494; Taberani, III, 28; Ebu Nuaym, il, 38; İbn Manzur, Muhtasar,
VII, 28; Zehebi, Siyer, III, 253; İbn Kesir, el-Bidtiye, VIll, 38; Heysemi, ıv; 284.
325 İbn Manzur, Muhtasar, VII, 27; Zehebi, Siyer, III, 253, 261, 267; İbn Kesir, el-Bidtiye,
VIll, 38.
326 Zubeyri, s. 24; Ebu Nuaym, il, 37; İbn Manzur, Muhtasar, VII, 23; Zehebi, Siyer, III,
253, 260, 267; İbn Kesir, el-Bidaye, VIll, 37.
327 Ebu Yusuf, el-Harac, s. 46, 48; Razi, s. 55; İbn Manzur, Muhtasar, vıı, 21, 127; Zehebi,
Siyer, III, 259; İbn Kesir, el-Bidaye, VIll, 36.
328 İbn Manzur, Muhtasar, VII, 6; İbn Kesir, el-Bidaye, VIll, 37.
329 Abdurrezzak, VII , 73, 74; Taberani, III, 27; İbn Manzur, Muhtasar, VI I, 27, 28; Zehebi,
Siyer, III, 262; İbn Kesir, el-Bidtiye, VIll, 38; Heysemi, ıv; 339. Rivayetlerdeki karışıklık
yüzünden açıkça anlaşılmamakla beraber Aişe el-Has'amiyye'nin, bu iki hanımın
dan birisi olması da muhtemeldir.
330 İbn Manzur, Muhtasar, VII, 34; Zehebi, Siyer, III, 264; İbn Kesir, el-Bidaye, VIII,
41.
Ek 3 : Sahabenin servetleri 197
348 İbn Manzur, Muhtasar, VII, 27; Zehebi, Siyer, ili, 261 .
349 İbn Ebi Şeybe, V, 5; İbn Kesir, el-Bidtiye, VIII, 38. İbn Hazın bu bilgiyi Hüseyin b. Ali
için kaydetmektedir; bk. el-Muhal/a, VIII, 515.
350 İbn Manzur, Muhtasar, vıı, 25.
351 İbn Manzur, Muhtasar, vıı, 26.
352 İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, 1, 433; il, 7.
353 İbn Manzur, Muhtasar, VI, 299.
354 İbn Hacer, Fethu'l-bllri, XI, 228.
355 Heysemi, IX, 304.
356 Abdurrezzak, X, 238; İbn Sa'd, ili, 1 14-1 15; İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 138; Razi s. 66;
,
• • • • •
Hfildm, III, 492, 493; Razi, s. 65; İbn Manzur, Muhtasar, VII, 291; Zehebi, Siyer, il,
541; İbn Hacer, el-Isabe, l, 364.
361 Hfildm, III, 493; İbn Manzur, Muhtasar, VII, 289.
362 İbn Hişam, rv, 493; Hfildm, Ill, 493; İbn Manzur, Muhtasar, VII, 289; Zehebi, Siyer, ll,
541.
363 İbn Manzur, Muhtasar, VII, 287.
364 Razi, s. 65.
365 Tinnizi, "Menakıb'; 30.
366 Ebu Yusuf, el-Harac, s. 46, 48; Razi, s. 55; İbn Manzur, Muhtasar, VII, 127.
367 İbn Manzur, Muhtasar, VII, l 15.
368 İbn Manzur, Muhtasar, xv; 329.
369 İbşihi, ı, 348.
370 Gazzili, İhya', III, 309; İbn Asfilcir, ı, 52.
371 İbn Manzur, Muhtasar, VII, 1 15.
372 İbn Manzur, Muhtasar, VII, 130.
373 İbn Manzfır, Muhtasar, VII, 1 3 1 .
200 Sosyal Servet: İslam'da Yöneti m - Piyasa İlişkisi
ödüllendirmişti.374 Medine ve Mısır'da birer evi vardı.375 Bir arazisini 90.000 (dir
hem)e sannış ve 40.000 ya da 50.000 (dirhem)lik kısmını borç olarak dağıttnıştı.
Daha sonra zor duruma düşenlerdeki alacaklarından ise vaz geçmişti.376 İhtiyaç
sahibi bir kimseye borç olarak verdiği 30.000 dirhemi bilahare bağışlamıştı. 377
Hesaplarına bakan bir kayyimi, müteaddit köle ve develeri378 vardı.
Babasının terikesinden hissesine düşen kısmı daha sonra dünyaya gelen
kardeşine bağışlarnıştı.379 Bir yolcuya yardımda bulunması için başvuran birisi
ne, kendisinden izinsiz 700 dinar, bir binek ve köleden başka yolculuk için gerek
li diğer bazı şeyleri veren cclriyesini yaptığı bu hayırlı iş sebebi ile azat ettnişti.380
Yiyeceği olmadığını bildiren yaşlı bir kadının evinin ekmek, yağ ve hurma ile
doldurulmasını emretmişti. Daima kurulup kalkan ve yiyip içenin haddi hesabı
olmayan bir sofrası vardı. Bir tellfil çıkarıp halkı yemeğe davet ederdi.381
Mesleme b. Muhalled b. es-Samit. Mısır'da bir evi vardı.382 Muaviye
devrinde valiliğini yaptığı Mısır'da ziraat arazileri edinerek kavmi için vakıf
yapmıştı.383 Miras olarak 100.000 dinar ve 1.000.000 dirhem384 yahut 100.000
dirhem nakit yanında çeşitli altınlar, gümüşler ve Mısır'da bazı evlerle araziler
bırakmıştı.385
Mikdad b. Amr b. Sa'lebe el-Kindi. Cennetle müjdelenenlerdendir.386
Curuf'taki arazisinde balkonlu bir köşkü vardı.387 Hasan ve Hüseyin'e 18.000'er,
Hz. Peygamber'in zevcelerine de 7000'er dirhem vasiyet ennişti.388
• • • • •
374 Vakıcli, el-Megazi, il, 776; İbn Manzur, Muhtasar, XXI 106; Zehebi, Siyer, III, 105-106.
,
375 Hatib el-Bağdadi, I, 78; İbn Manzur, Muhtasar, XXI 104; Zehebi, Siyer, III, 103;
,
381 İbn Manzur, Muhtasar, XXI 107; Zehebi, Siyer, III, 106; İbn Tağriberdi, I, 96; Suy(ıti,
,
Husn, l, 227.
382 Suy(ıti, Husn, l, 235.
383 Ya'kı1bi, Muşakele, s. 1 7; Razi, s. 67.
384 Ya'kı1bi, Muşakele, s. 17.
385 Razi, s. 67.
386 İbn Manzur, Muhtasar, xxv; 219; Heyserni, IX, 330.
387 Ya'kı1bi, Muşakele, s. 1 4; Mes'udi, il, 343; Razi, s. 67; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, v, 254.
388 İbn Manzur, Muhtasar, xxv; 221; Zehebi, Tarih, s. 4 19. Hz. Peygarnber'in zevceleri
ifadesi çoğul olup en azı üçtür.
Ek 3 : Sahabenin servetleri 201
• • • • •
dirhem405 veya 400 (?) dinara406 satın aldığı Rı1me kuyusunu Müslümanlar'a
vakfetmişti. Muhtelif rivayetlere göre Tebük ordusu için tam techizatlı 100,407
200408 yahut 300 deve409 veya 900 küsuru deve ve kalanı da at olmak üzere
toplam 1000 hayvan410 tasadduk etmişti. Söz konusu sadakasına ilişkin diğer
çelişkili rivayetlerse şöyledir: 1000 deve ve 70 at;4ıı 1000 dinar;412 10.000
dinar;413 700 ukıyye altın;414 70.000 dirhem.415 Müslüman olduktan sonra her
Cuma günü bir köle,416 şehid edildiği günse yirmi köle azat etmişti.417 Erzak
yüklü yedi418 veya dokuz419 hayvan satın alıp Hz. Peygamber'e hediye etmiş
ti. Bir başka rivayete göre de Resfılullah'ın ailelerine çuvallarla un, buğday,
hurma gibi erzak ve 300 dirhem göndermişti.420 Yine Hz. Peygamber'e bir
• • • • •
405 Semhudi, il, 138-1 39; Zehebi, Tarih, s. 471; İbn Hacer, el-İsabe, ı, 540.
406 İbn Sa'd, 1, 506; Belazuri, Ensab, 1, 536; İbn Asfildr, III, 68.
407 Zubeyri, s. 103.
408 Beyhaki, Ebu Bekir Ahmed b. Hüseyin, Delılilu'n-nubuvve ve ma'rifetu ahvali
sahibi'ş-şeria (nşr. Abdulmu'ti Kal'aci), Beyrut 1405/1985, v; 214; İbn Asfildr, III, 56;
İbn Manzur, Muhtasar, 1, 1 63; İbn Kesir, el-Bidaye, v; 4.
409 İbn Hanbel, Fezail, 1, 504; Tirmizi, "Menakıb'; 1 8; Ebu Nuaym, I, 59; Beyhaki,
Delail, v; 2 14-215; İbn Asakir, ııı, 52-55; İbnu'l-Esir, Ebu's-Saadat Mecduddin
Mubarek b. Muhammed, Camiu'l-usul, Beyrut 1 970, VIII, 636; İbnu'l-Esir,
el-Kamil, il, 277; Muhibbuddin, er-Riyad, III, 16- 1 7; Kutubi, 1, 345; İbn Kesir,
el-Bidaye, v; 4.
410 İbn Ebi Şeybe, VI, 360; İbn Hanbel, Fezail, 1, 5 16; İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 83;
Ebu Nuaym, 1, 59; İbn Abdilber, III, 72; İbn Asakir, III, 1 6, 66, 67; Muhibbuddin,
er-Riyad, III, 17; İbn Kudame el-Makdisi, et-Tebyin, s. 179; Demiri, 1, 62; Diyarbekri,
il, 254.
411 İbn Abdilber, III, 73; Muhibbuddin, er-Riyıld, III, 17; Demiri, 1, 62; Diyarbekri, il, 254;
Kettani, 11, 264.
412 İbn Hişam, IV, 5 1 8; İbn Hanbel, el-Musned, v; 63; a.mlf., Fezail, 1, 457-458, 515;
Tirmizi, "Menakıb'; 1 8; Hakim, ııı, 1 02; Ebu Nuaym, ı, 59; Beyhaki, Delail, v; 215;
İbn Asakir, III, 56-58; İbnu'l-Esir, el-Kamil, il, 277; Muhibbuddin, er-Riyad, III,
1 7; Zehebi, Tarih, s. 470; Kutubi, 1, 345; İbn Kesir, el-Bidaye, v; 4; İbn Tağriberdi,
1, 93.
413 İbn Asakir, III, 58; Muhibbuddin, er-Riyıld, III, 1 7; Demiri, 1, 62.
414 İbn Asfildr, III, 61; Muhibbuddin, er-Riyıld, III, 18; Heysemi, IX, 85.
415 Belazuri, Ensab, ı, 368; v; 10.
416 İbn Asakir, III, 23, 24, 429; Muhibbuddin, er-Riyad, ııı, 33; Zehebi, Tarih, s. 469.
417 İbn Hanbel, el-Musned, 1, 72; a. mlf. , Fezail, 1, 497; İbn Asakir, III, 393, 405;
Muhibbuddin, er-Riyad, III, 67; Diyarbekıi, il, 264.
418 İbn Hanbel, Fezail, 1, 235; Muhibbuddin, er-Riyıld, III, 28.
419 İbn Asfildr, III, 61; Heysemi, IX, 85.
420 İbn Asfildr, III, 47; Muhibbuddin, er-Riyıld, III, 29.
Ek 3: Sahabenin servetleri 203
dişi deve hediye etmişti.42ı Hz. Ebfı Bekir devrindeki bir kıtlık esnasında
erzak yüklü 1000 develik kervanını tasadduk etmişti.422 Ayrıca muhtemelen
Medine'de de bir mirbed (deve ağılı ya da hurma kurutma yeri) satın alarak
vakfetmişti.423 Bir defasında malını mülkünü mensubu olduğu Beni Umeyye
arasında dağıtmıştı da sadece Beni Ebi'l-İs'ten Hakemoğulları erkeklerinin
hissesine toplam 100.000 dirhem düşmüştü.424 Halife Ömer'in kendisine
ilcta ettiği beş bahçeyi hediye olarak Hz. Ali'ye vermişti.425 Talha b. Ubey
dillah'taki 50.000 dirhemlik alacağından vaz geçmişti.426 Bir konuşmasında
deve ve koyun bakımından Araplar'ın en zengini iken halife seçildikten
sonra elinde sadece binek olarak kullandığı iki deve kaldığını söylemişti.427
İhtiyaç sahibi bir çocuğa sadaka olarak 1000 dirhem ve bir kat elbise (hulle)
vermişti.428 Remle bt. Şeybe b. Rebia'ya 30.000 veya 40.000, Halid b. Esid'in
kızına 40.000, Fatıma bt. Velid b. Abdişems b. Mugire'ye 30.000 dirhem,
Naile bt. Ferafisa b. Ahvas'a 10.000 dirhem ve Ümmü'l-Benin bt. Uyeyne b.
Hısn'a ise 500 dinar mehir vermek suretiyle evlenmişti.429 Keza iki kızına
çeyiz olarak 100.000'er dirhem vermişti.430
Osman b. Ebi'I-As. Ticaretle uğraşan köleleri vardı.43ı
• • • • •
Sa'd b. Zeyd el-Ensilri. Yılda ortalama 900 vesk ürün veren bir hurmalığı
vardı.470
Hz. Ömer'in şehadetinden sonra dul zevcesi Ümmü Gülsüm'e talip olmuş
ve 200.000 dirhem mehir vadetmişti. Ancak gelin adayının kardeşi Hüseyin
bu evliliğe karşı çıkınca talebinden vaz geçerek söz konusu meblağı Ümmü
Gülsüm'e bağışlamıştı.478 Kendisinden yardım dileyen bir adama 200.000 dir
hem vermişti.479 Zubeyr b. Awam'ın ölümü üzerine kendisindeki 100.000 dir
hemlik alacağından vazgeçmişti.480 Mekke'den Medine'ye yolculuk yaparken
yakalandıkları yağmurdan korunmak için çadırına sığındıkları bir bedeviye
şükran borcu olarak daha sonra çobanları ile beraber 1000 koyun bağışlarnışn.481
• • • • •
• • • • •
482 İbn Ebi Şeybe, VII, 469; İbn Manzur, Muhtasar, IX, 306, 310.
483 İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, il, 392; İbn Manzur, Muhtasar, IX, 314.
484 İbn Habib, el-Muhabbar, s. 150.
485 İbn Manzur, Muhtasar, IX, 3 14; Zehebi, Siyer, III, 447; İbn Kesir, el-Bidaye, VIll, 85.
486 İbn Manzur, Muhtasar, IX, 314; İbn Kesir, el-Bidaye, VIll, 86.
487 İbn Kesir, el-Bidılye, VIll, 85.
488 Belazuri, Ensab, IVB, 1 3 1 .
489 Belazuri, Ensab, IVB, 132.
490 Beiazuri, Ensab, IVB, 134.
491 İbn Manzur, Muhtasar, IX, 314; İbn Kesir, el-Bidaye, VIll, 86.
492 Ebu'l-Ferec el-İsfahani, I, 33; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, il, 392; İbn Manzur, Muhtasar,
IX, 313; Zehebi, Siyer, III, 447.
493 Belazuri, Ensab, IVB, 131; Ebu'l-Ferec el-İsfahani, 1, 32-33; İbn Manzur, Muhtasar,
IX, 317-318.
494 Zubeyri, s. 177; Ebu'l-Ferec el-İsfahani, 1, 32-33; İbn Manzur, Muhtasar, IX, 317-318;
İbn Kesir, el-Bidaye, VIll, 87.
495 Belazuri, Ensab, IVB, 132- 1 33; İbnu'l-Esir, Usdu 'l-gabe, il, 393; İbn Manzur,
Muhtasar, IX, 315; Zehebi, Siyer, III, 448.
___..20B Sosyal Servet: İslam ' da Yönetim- Piyasa İlişkisi
• • • • •
496 İbn Manzur, Muhtasar, ıx, 316; Zehebi, Siyer, III, 448; İbn Kesir, el-Bidtiye, VI ll, 87.
497 Zubeyri, s. 177; Ebu'l-Ferec el-İsfahani, 1, 32; İbn Manzur, Muhtasar, IX, 317; Zehebi,
Siyer, III, 448.
498 Buhari, "Fezailu'l-ashab'; 5; Tirmizi, "Menakıb'; 25, 27.
499 İbn Ebi'd-Dunya, s. 253; İbnu'l-Cevzi, Telbis, s. 283; İbn Kayyim el-Cevziyye, Ebu
Abdillfıh Şemsuddin Muhammed b. Ebi Bekir, Bedaiu'l-Jevaid, Kahire 1392/1972,
ıv. 96; Kenani, il, 3 15.
500 İbn Hanbel, el-Musned, 1, 189; Ebu Nuaym, 1, 95-97; Zehebi, Siyer, 1, 106.
501 Tirmizi, "Menakıb'; 33.
502 İbn Hanbel, ez-Zuhd, il, 89; Ebu Nuaym, ı, 201; Gazzali, İhya', il, 281 .
503 Ebu Nuaym, 1 , 202; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, il, 420; Zehebi, Siyer, 1 , 547.
504 İbn Hanbel, ez-Zuhd, il, 89; Ya'kCıbi, Muşakele, s. 12; Ebu Nuaym, 1, 195- 196; Zehebi,
Siyer, 1, 535.
505 Ebu Nuaym, 1, 208; Zehebi, Siyer, 1, 553.
506 İbn Hanbel, ez-Zuhd, il, 87; Ebu Nuaym, 1, 197-198; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, il, 420;
Zehebi, Siyer, 1, 547.
507 Ebu Nuaym, 1, 195, 196, 197; Zehebi, Tarih, s. 521; a.mlf., Siyer, 1, 553; Heysemi, X,
254.
508 İbn Sa'd, VI, 216; Kettani, il, 381 .
509 Buhari, "Fezailu'l-ashab'; 5 ; Tirmizi, "Menfıkıb'; 25, 27.
510 İbn Sa'd, Ill, 216.
Ek 3 : Sahaben i n servetleri 209
• • • • •
528 İbn Sa'd, III, 222; İbn Manzur, Muhtasar, XI, 209; Zehebi, Tarih, s. 528-529; Deki, s. 13.
529 İbn Sa'd, III, 222.
530 Turtuşi, s. 74.
53 1 İbn Habib, el-Munammak, s. 374; a.mlf., el-Muhabbar, s. 151; Turtı'.'ışi, s. 73.
532 İbn Sa'd, 111, 220-221; İbn Hanbel, ez-Zuhd, il, 73; Ebu Nuaym, 1, 89; Turtı'.'ışi, s. 73;
Muhibbuddin, er-Riyad, ıv; 261 ; İbn Manzur, Muhtasar, XI, 201; Zehebi, Tarih, s.
526; a.mlf., Siyer, 1, 31, 32.
533 İbn Sa'd, III, 220; İbn Hanbel, ez-Zuhd, il, 73; Fesevi, 1, 458; İbn Ebi'd-Dunya, s. 189;
Taberani, ı, 1 12; Hakim, 111, 378; Ebu Nuaym, 1, 88; Gazzfili, İhya', 111, 313; Turtı'.'ışi, s.
73; Muhibbuddin, er-Riyad, ıv; 261; İbn Manzur, Muhtasar, XI, 201 ; Zehebi, Siyer, I,
32; Heysemi, IX, 148.
534 Gazzali, İhya', 111, 313; Muhibbuddin, er-Riyad, ıv; 262; Zehebi, Tarih, s. 526; a.mlf.,
Siyer, 1, 31.
535 İbn Ebi'd-Dunya, s. 190; Ebu Nuaym, I, 88; Reşid, s. 202; Turtı'.'ışi, s. 76; İbşihi, 1, 345-
346.
536 İbn Manzur, Muhtasar, XI, 202; İbşihi, 1, 346.
537 Muhibbuddin, er-Riyad, ıv; 255.
538 İbn Şebbe, III, 1042- 1043; İbn Ruşd, el-Beyan, IX, 168-169; Kettani, il, 279.
539 İbn Manzur, Muhtasar, XI, 199.
540 Ebu'l-Ferec el-İsfahani, VII, 53-54; İbn Manzur, Muhtasar, XI, 202; xv; 368; Zehebi,
Siyer, 1, 33.
541 İbn Sa'd, 111, 22 1; Muhibbuddin, er-Riyad, ıv; 262; İbn Manzur, Muhtasar, XI, 202;
Zehebi, Siyer, 1, 33; Deki, s. 13.
542 İbn Sa'd, 111, 22 1; Muhibbuddin, er-Riyad, ıv; 262; İbn Manzur, Muhtasar, XI, 202;
Zehebi, Tarih, s. 527; a.mlf., Siyer, !, 33; Deki, s. 13.
Ek 3 : Sahabenin servetleri ---2.ll
öder, bekarlarını evlendirirdi.543 Halkı Hz. Osman'ın valisi Said b. As'a karşı
ayaklandırmakta kullanması için Mfilik b. Haris en-Nehai'ye 50.000 dirhem
ödünç vermişti.544
Ubeydullah b. Abbas. Ticaretle uğraşırdı. 545 Hz. Hasan' a karşı savaşan
Muaviye'nin, kendi safına geçmesi için önerdiği 1.000.000 dirhemi kabul
etmişti.546
Bir defasında Muaviye'nin gönderdiği 500.000 dirhemin hepsini ihtiyaç
sahiplerine dağıtmıştı.547 Kendisinden yardım dileyen bir Haşimi'ye 100.000
dirhem tasadduk etmişti. 548 İflas eden Medineli bir sarrafın 9000 dinarlık, 549
Ma'n b. Evs el-Muzeni'nin ise 10.000 dirhemlik borcunu ödemişti.550 Zem
zem içerken kendisini gölgelendirmesine karşılık yardımda bulunmasını
isteyen bir adama o andaki nakdi varlığı olan 200 dinar ve 10.000 dirhemi
bağışlamıştı.551 Bir fakire 3000, diğerine 1000 dirhem sadaka vermişti.552
Yine yanında sohbette bulundukları bir duvarın yıkıldığını gören herkes
kaçışırken kendisini dinlemeye devam ettiği için bir gence hediye olarak
yanındaki 1000 dinarın üçte ikisini vermişti.553 Yemen valiliği yaptığı sıra
da Halife Ali'ye hediye ettiği amber, hulle ve altınlar o kadar değerli idi ki
bedelleri halk arasında dağıtıldığında sadece zanaatkarın birisine 200 dinar
düşmüştü.554 Yegane hayvanı olan keçiyi keserek kendisine ikram ettiği
için bir bedeviye o anda yanında bulunan 500 dinarı vermişti. 555 Fakirlere
yedirmek için o kadar çok hayvan keserdi ki pazar yerindeki bir köşeye İbn
Abbas'ın kesimhanesi adı verilmişti.556 Her gün bir deve keserken daha
• • • • •
543 İbn Sa'd, III, 221; Muhibbuddin, er-Riyad, ıv; 262; İbn Manzur, Muhtasar, XI, 202;
Zehebi, Tarih, s. 527.
544 Mes'udi, il, 347.
545 İbn Manzur, Muhtasar, xv; 323.
546 Ya'kfıbi, et-Tarih, il, 214.
547 Mes' udi, III, 171.
548 İbn Manzur, Muhtasar, xv; 329.
549 İbn Habib, el-Muhabbar, s. 146; a.mlf., el-Munammak, s. 374.
550 Belazuri, Ensab, III, 59.
551 İbşihi, ı, 349.
552 Mes'udi, III, 171.
553 Belazuri, Ensab, III, 59.
554 Belazuri, Ensab, III, 58.
555 Belazuri, Ensab, III, 57; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, III, 525; İbn Manzur, Muhtasar, xv;
328.
556 İbn Manzur, Muhtasar, xv; 323.
212 Sosyal Servet: İ s l am'da Yönetim-Piyasa İ l işkisi
• • • • •
557 İbnu'l-Esir, Usdu'l-gıibe, III, 525; İbn Manzur, Muhtasar, XV, 326.
558 İbn Manzur, Muhtasar, XV, 327.
559 Ebu'l-Ferec el-İsfahani, VII, 53-54; İbn Manzılr, Muhtasar, XI, 202; XV, 368.
560 Yafü, 1, 120- 121; İbnu'l-İrmid, 1, 38.
561 Gazzali, İhya', ıı, 17 4.
562 Bekri, iV, 1304.
563 Ya'kı'.'ıbi, Muşıikele, s. 17; Razi, s. 65.
564 İbn Habib, el-Muhabbar, s. 294; İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 121; Ya'kı'.'ıbi, Muşıikele,
s. 17; Razi, s. 65; İbn Manzur, Muhtasar, XVII, 95.
565 Zehebi, Siyer, Il, 467.
566 Ya'kı'.'ıbi, Muşıikele, s. 17.
567 Razi, s. 65. Aradaki fark önceki rivayette vakıfların da hesaba katılmasından kaynak
lanıyor olmalıdır.
568 İbn Kuteybe, el-Maarif, s. 121; İbn Manzılr, Muhtasar, XVII, 99.
569 Buhan, "Fezfil.lu'l-ashab'; 28; Hatib el-Bağdadi, I, 194; İbnu'l-Esir, Usdu'l-gıibe, iV,
27; İbn Manzur, Muhtasar, XVI , 347.
570 İbn Hanbel, el-Musned, iV, 376; Hubeyşi, s. 304.
Ek 3: Sahi.benin servetleri _lli
• • • • •
Halife Ebu Bekir Curuf'tan ölü bir yer, Ömer de Akik'i ikta etmişti.59ı Halife
Osman ise 600.000 dirhem cfüze vermişti.592 Kendisine haraç ödeyen 1000
kölesi vardı.593 Muhtelif arazileri yanında Medine' de on bir, Basra'da iki, Kfı.fe,
İskenderiye ve Mısır'da birer evi vardı.594 Medine'deki tek mezbaha onun
olup Baki' mevkiinde idi.595 Terikesi arasından Gabe'deki bir arazisi 1.600.000
dirheme satılmıştı.596 40-50.000.000 dirhem değerinde emlak ve bir o kadar
da nakit miras bırakmıştı.597 Muhtelif rivayetlere göre terikesi 50.200.000,598
51-52.000.000,599 57.600.000,6°0 57.900.000,601 59.800.000602 dirhemdi. Bir baş
kasına göre 50.000 dinarlık nakde ilaveten 1000 at, 1000 köle ve mezkfı.r
arazileri ile evleri de terikesi arasında idi. 603 Bir habere göre de söz konusu
arazi ve evlerinden başka ne bir dinar ne de bir dirhem miras bırakmıştı.604
İbn Ebi'd-Dunya'nın bildirdiğine göre tüm mal varlığı 50.000.000 dirhemden
ibaretti.605 Reşid b. Zubeyr'in kaydettiği diğer iki rivayetten birine göre mal
varlığının sekizde biri 50.000 dinardı.606 Diğerine göre de terikesi 52.000
dinar ve 53.000.000 dirhemden müteşekkil olup üçte birlik vasiyet çıkarıldık-
• • • • •
tan sonra dört hanımından her birine 1. 100.000 dirhem verilmişti. 607 Taksim
edilen terikesi 35.200.000 veya 40.000.000 dirhemdi.608 Hanımlarının miras
hissesine ilişkin olarak şu iki çelişkili bilgiye de rastlanmaktadır: Dört eşin
den her birine ı.000.000609 veya 1.200.000 dirhem isabet etmişti;6ıo boşadığı
zevcesi Atika bt. Zeyd ile 80.000611 dirhem (dinar ?) veya 2.000.000 dirhem6ı2
(?) karşılığında anlaşma yapılmıştı. Bıraktığı borcun miktarı ise muhtelif
rivayetlere göre l.000.000,6ı3 l.200.000, 6ı4 2.000.000, 6ı5 2.200.000 dirhem6ı6
veya 80.000.000 (?) miskfildi.6ı7 Mal varlığının üçte birini vasiyet etmişti.6ı8
Bir ev yahut arazisinin (dar ?) satışından sağladığı 600.000 dirhemi tasadduk
etmişti.5ı9 Muhtelif evlerini çocuklarına vakfetmişti.620 Bunlardan biri boşa
nan kızlarına mahsustu.62ı Hz. AiŞe'ye 180.000 dirhem hediye etmişti.622 Küfe
halkını Hz. Osman'ın valisi Said b. As'a karşı ayaklandırmaya sarfetmesi için
Eşter'e 50.000 dirhem borç vermişti.623 Kölelerinin ödediği haracı olduğu gibi
tasadduk ederdi.624
• • • • •
607 İbn Sa'd, III, 109; Reşid, s. 203; Zehebi, Siyer, 1, 67; İbn Hacer, Fethu'l-Mri, Xll, 213.
608 İbn Sa'd, III, 109- 1 10; İbn Manzur, Muhtasar, IX, 27; Zehebi, Siyer, 1, 65; İbn Hacer,
Fethu'l-Mri, XII, 214, 215.
609 İbn Hacer, Fethu'l-Mri, XII, 214.
610 Buhari, "Humus'; 13; Ebu Nuaym, 1, 91; Muhibbuddin, er-Riyad, rv; 290; İbn Kesir,
el-Bidaye, VII, 250; İbnu'I-İmad, ı, 43.
61 l Muhibbuddin, er-Riyad, rv; 340; Zehebi, Siyer, 1, 67; İbn Hacer, Fethu'l-Mri, Xll, 215.
612 İbn Manzur, Muhtasar, IX, 23.
613 İbn Manzur, Muhtasar, IX, 27.
614 İbn Manzur, Muhtasar, IX, 27; İbn Hacer, Fethu'l-Mri, Xll, 214.
615 Ebu Nuaym, 1, 91; İbn Hacer, Fethu'l-Mri, XII, 212, 214.
616 İbn Sa'd, III, 109; Buhari, "Humus'; 13; Muhibbuddin, er-Riyad, rv; 290; Zehebi, Siyer,
I, 66; İbn Kesir, el-Bidtlye, VII, 250; İbnu'l-İmad, I, 43.
617 Razi, s. 63-64.
618 İbn Sa'd, III, 108; Buhari, "Humus'; 13; Reşid, s. 203; İbn Kesir, el-Bidaye, VII, 250;
İbnu'l-İmad, ı, 43.
619 Muhibbuddin, er-Riyad, rv; 286; İbn Manzur, Muhtasar, IX, 23; Zehebi, Siyer, 1, 57;
İbşihi, ı, 304.
620 Buhari, "Vesaya'; 34; Darimi, "Vesaya'; 43.
621 İbn Sa'd, III, 108.
622 Muhibbuddin, er-Riyad, rv; 285.
623 Mes'udi, il, 347.
624 İbn Hanbel, ez-Zuhd, il, 69; Ebu Nuaym, 1, 90; Beyhaki, es-Sunen, VIII, 9; İbn Abdilber,
ı, 583; Muhibbuddin, er-Riyad, rv; 285; İbn Manzur, Muhtasar, IX, 23; Zehebi, Tarih,
s. 498; İbn Hacer, el-İsabe, 1, 546; a.mlf., Fethu'l-Mri, Xll, 2 1 1 ; İbşihi, I, 304; Suyı'.'ıti,
Husn, ı, 200; Kettani, il, 258.
Ek 4
Amr b. As. Mısır valisi. Belazuri'nin kaydettiğine göre: "Ömer b. Hattab tayin
ettiği [vali ve] amillerden yazılı mal beyanı alır, daha sonra, belirlenen beyan
fazlası servetlerinin bir kısmına ya da tamamına el koyardı. [Bu hususta] Amr
b. Asi'ye şunları yazmıştı: "Mısır valiliğine tayin edildiğinde sahip olmadığın
mal, köle, eşya ve hayvanları hakkında çeşitli söylentiler yayılmıştır:' Amr
da ona: "Bizim toprağımız ziraat ve ticarete uygun bir yerdir; bundan dolayı
geçimimiz için gerekli miktardan fazlasını kazanabiliyoruz;' şeklinde karşılık
vermişti.2 Bunun üzerine Hz. Ömer şu mefilde [ikinci] bir mektııp gönderdi:
"Kötü amiller hakkında yeterince bilgilendirildim. Senin bana yazdıkların
hakka çağrılmaktan huzursuz olan kimsenin ifadeleridir. Senin hakkında
[bazı] şüphelerim vardır. Malını taksim etmesi için Muhammed b. Mesleme'yi
gönderiyorum. İncelemesini tamamlamasına yardımcı ol ve isteklerini yeri
ne getir. Sana sert davranırsa hoş gör; çünkü gizli şeyleri ortaya çıkarmaya
çalışmaktadır:' Sonunda [Muhammed b. Mesleme] onun mal varlığının bir
kısmına el koymuştıı . .3 İbn Abdirabbih'in naklettiği daha farklı ve detaylı
..
1 Bir başka rivayette 'at, deve, davar, sığır ve köleler' kaydı vardır; bk. İbn Abdirabbih, 1, 46.
2 Diğer bir rivayette "Biz fiyatların ucuz olduğu bir beldede yaşıyoruz;' kaydı da vardır;
bk. İbn Abdirabbih, 1, 47.
3 Belazuri, Futuh, s. 220-221; Kudame, s. 339; ayrıca bk. İbn Zenceveyh, il, 604; İbn
Abdilhakem, s. 146; Ya'kCıbi, et-Tarih, il, 157; İbn Hacer, el-İsabe, III, 387; İbn Tağriberdi,
1, 21; Suyfı.ti, Husn, 1, 234.
4 İbn Abdirabbih, 1, 46-48.
218 Sosyal Servet: İslam'da Yönetim- P iyasa İlişkisi
• • • • •
Nufey' Ebô Bekre. Hz. Ömer kendisini hesaba çektiğinde "Senin (yani
devletin) hizmetinde hiç bir görev almadım ki!" diyerek [malının müsade
resine karşı çıkınca], "Kardeşin [Nafi'] Ubulle uşı'.'ır tahsildarı ve beytülmal
eminidir. Sana verdiği paralarla ticaret yapıyorsun;' şeklinde mukabele gör
müş ve iki farklı rivayete göre nakdi varlığının yansına yahut 10.000 dirhemi
ne el konulmuştu.25 Ayrıca servetinin yarısına el konulmasına karşı çıkarak
• • • • •
"Vallfilıi eğer bu mal gerçekten Allah'ın (yani beytülmfilin hakkı) ise bir kısmını
alıp diğerini bırakman helfil değildir. Şayet bizim hakkımızsa [-ki öyledir-] o
zaman da dokunamazsın;' şeklinde itiraz ettiği bildirilmektedir.26 Hz. Ömer
devrinde beytülmfilden istikraz yapılabildiğine dair çeşitli örnekler varken
Ebu Bekre'ye hesap sorulmasının sebebi kardeşi sayesinde bazı ayrıcalıklara
sahip olduğu kuşkusudur.
Nıifi' b. Hıiıis b. Kelede. Ubulle uşur tahsildarı ve hazinedarı.27
• • • • •
Sa'd b. Ehi Vakkas. Kufe valisi. Hz. Ömer tarafından mallarının yarısına
el konularak görevinden azledildi.35
Hfilid b. Velid. Şam orduları kumandanı. Halife Ömer, Ebu Ubeyde b.
Cerrfilı'a bir ferman göndererek görevden aldığı Hfilid b. Velid'in mal varlığı
nın yarısına el koymasını emretti. Emri yerine getiren Ebu Ubeyde, ayakkabı
ve sarığına varıncaya kadar Hfilid'in bütün mallarının yarısını aldı.36 Diğer bir
rivayete göre Hz. Ömer tarafından tüm mal varlığı araştırılarak 80.000 dirhem
kıymet biçildi ve 20.000'lik kısmına el konularak görevden alındı.37
Ebu Musa el-Eş'ari. Basra valisi. Hz. Ömer onu azlettiği gibi mallarının
yarısına el koydu.38 Bu husustaki bir başka rivayet şöyledir: "[Ömer,] Ebu
Musa'yı [Medine'ye] çağırarak 'Yanında tuttuğunu haber aldığım biri akile
(isim veya üstün vasıflı anlamında sıfat) diğeri kral kızlarından olan iki cariye
de ne oluyor?!' diye sordu. Bunun üzerine [Ebu Musa] 'Akile teşrifatçılık
yapıyor, kral kızlarından olana gelince onu da fidyesini arttırmaları için alı
koyuyorum; dedi. 'Pekiyi günde iki defa kaynayan kazanlardan ne haber?!'
diye sorunca da 'Bana günde bir koyun yevmiye bağlamıştın. Yarısı sabah,
yarısı akşam pişiriliyor; şeklinde cevapladı. 'Yanında bulundurduğunu haber
aldığım iki ölçek nereden çıktı?!' deyince39 de 'Birini sadece aileme ait erzakı
ölçmekte, diğerini alış verişlerimde kullanıyorum; diye mukabelede bulundu.
Nihayet Ömer sözlerini şu şekilde tamamladı: 'Al<ileyi bize teslim et. Vallahi
sen ya güvenilir bir mümin ya da hazırcevap bir hilekarsın. Şimdi utanç içinde
görevinin başına dön. Vallahi şayet seninle ilgili bir şey daha duyarsam görevi
ne iade etmem�'40 Biraz daha detaylı bir rivayette ise kendi hizmetine ayırdığı
ileri sürülen kırk veya altmış esirden bahsedilmektedir.4ı
• • • • •
35 Ebu Ubeyd, s. 250; İbn Sa'd, ili, 149, 282; Ya'klıbi, et Tarih, ll, 157; İbn Abdirabbih, I,
-
44; Reşid, s. 206; Gazzali, İhya', ll, 143; Turtfışi, s. 1 16; İbnu'l-Cevzi, Menakıb, s. 62;
Suyfıti, Tarih, s. 141; Azm, il, 401 .
3 6 Ya'klıbi, et-Tarih, il, 140; İbn Manzur, Muhtasar, VIII, 22, 25; İbnu'l-Ezrak, I , 343; Azm,
il, 400.
37 İbnu'l-Esir, el-Kamil, ll, 537; İbn Manzur, Muhtasar, VIII, 22; Zehebi, Siyer, I, 380; İbn
Kesir, el-Bidfıye, VII, 80-81; Azm, II, 401.
38 İbn Abdirabbih, I, 45.
39 Hz. Peygamber Medine'ye hicret ettiğinde çoğu tüccarın satarken küçük, satın alır
ken ise büyük olmak üzere iki farklı ölçek kullanmak suretiyle sahtekarlık yaptıklarını
görünce derhal bu tür uygulamaları yasaklayarak ölçü ve tartılara bir standart getir
mişti. Hz. Ömer de Ebu Musa'nın bu Cahiliye hilesine döndüğünden endişelenmiş
olmalıdır.
40 İbn Abdirabbih, I, 45.
41 İbn Şebbe, Il, 809-810; İbn Manzur, Muhtasar, IX, 73.
222 Sosyal Servet: İslam'da Yönetim- Piyasa İl işkisi
• • • • •
Ahmad, Ziauddin, "The Qur'anic Theory of Riba'; Islamic Quarterly, c. XX-XXIl/1 -2,
Landon 1978, s. 3- 14.
Akşit, Mustafa Cevad, Modem Ticaret Hukuku ve İslam Ticaret Hukukunda Haksız
Rekabet, İstanbul 1982.
'Ali, Cevad, el-Mufassal.fi tarihi'l-'Arab kable'l-İslam, c. I-IX, Beyrut 1968-72.
'Ali, Si'i.lih Ahmed, et-Tanzimatu'l-ictima'iyye ve'l-iktisadiyye.fi'l-Basra, Bağdat 1953.
....... , "Muslim Estates in Hidjaz in the First Century A. H:; JESHO, c. II/3, Leiden 1959, s.
247-261.
224 Sosyal Servet: İslam ' d a Yönetim- Piyasa İlişkisi
Bilmen, Ömer Nasuhi, Hukuk-ı İslılmiyye ue Istılfthdt-ı Fıkhiyye Kamusu, c. 1-VIII, İstan
bul 1985.
Cerra'i, Takıyyuddin Ebu Bekir b. Zeyd b. Ebi Bekir, el-Eua'il (nşr. 'Adil el-Fureycat),
Beyrut 1409/1988.
....... , "İslam'da Para-Kredi, Faiz v e Enflasyon İlişkileri'; Para, Faiz ve İsl./ım, İstanbul
1987, s. 183-216.
Dönmez, İbrahim Kafi, "İslam Hukukunda Alış-Verişte Kar Haddi Araştırmasına Dair
Tenkidi Görüş: 2•; İsliim Hukukuna Göre Alış-Verişte Vade Farkı ve Kar Haddi,
İstanbul 1987, s. 151-160.
. ..... . , İslam İktisat Tarihine Giriş (trc. Sabri Orman), İstanbul 1991.
Duri, Kahtan, "el-İhtikar ve asaruhu fi'l-fıkhi'l-İslami'; el-Hadıiretu'l-İsl./ımiyye, c. rv;
Amman 1407 / 1987, s. 81-212.
Ebu Zehra, Muhammed, İsliimda Sosyal Dayanışma (trc. E. Ruhi Fığlalı-Osman Eski
cioğlu), İstanbul 1976.
Ebu Zur'a ed-Dımaşki, 'Abdurrahman b. 'Amr b. 'Abdilliih, Tarihu Ebi Zur'a ed-Dımaşki
(nşr. Şukrullah b. Ni'metilliih el-Kucani), c. 1-11, Dımaşk 1980.
Ehrenkreutz, Andrew S., "Money'; Monetary Change and Economic History in the
Medieval Muslim World (nşr. Jere L. Bacharach), Hampshire 1992, bl. III, s. 88-89.
Epley, Donald R.-Rabianski, Joseph, Principles ofReal Estate Deciswns, California 1981.
Erkal, Mehmet, "İslam Hukukunda Alış-Verişte Kar Haddi Araştırmasına Dfilr Tenkidi
Görüş: 7", İsltlm Hukukuna Göre Alış-Verişte Vtlde Farkı ve Kar Haddi, İstanbul
1987, s. 197-212.
....... , "İslamın İlk Devirlerinde Para ve Zekat Nisabının Hesaplanması� Marmara Üni
versitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 3, İstanbul 1985, s. 79- 101.
....... , "Madeni Para, Banknot ve Kağıt Para Mübadelesinde Faiz'; Para, Faiz ve İsltlm,
İstanbul 1987, s. 161- 182.
Esen, Adem, Sosyal Siyaset Açısından İsltlm 'da Ücret, Ankara 1993.
Eskicioğlu, Osman, "İslam Hukukunda Gayr-i Meşru Sayılan Gelirlerin Ekonomik Yön
den Değerlendirilmesi'; İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. il, İzmir 1985, s. 81-95.
....... , "Enflasyon ve Para'; İsltlm Açı.sından Enflasyon ve Çözüm Yolları, İstanbul 1983, s.
157-263.
Ezraki, Muhammed b. 'Abdill ah, Ahbtlru Mekke ve ma etlefihtl mine'l-tlsar (nşr. R. Sfilih
Melhas), c. 1-11, Beyrut 1399/1979.
Fesevi, Ebu Yıisuf Ya'kıib b. Sufyan, Kittlbu'l-Ma'rife ve't-ttlrih (nşr. Ekrem Diya'
el-'Ömeri), c. 1-Iv, Medine 1410.
Poster, Benjamin R., "Agoranomos and Muhtasib'; JESHO, c. XIIl/2, Leiden 1970, s. 128-
144.
Fromm, Erich, For the Love ofLife, New York 1986 .
Gölcük, Şerafettin, "Kelami Açıdan Fiat Artış ve Düşüşleri'; Atatürk Üniversitesi İ/Ahiyat
Fakültesi Dergisi, sy. 5, Erzurum 1982, s. 25-31.
Hafaci, Şih3.buddin Ebu'l-'Abbas Ahmed b. Muhammed b. 'Ömer, Nesimu'r-riyad fi
şerhi Şifa'i'l-Kddi 'İydd, c. ı-ıv. Beyrut, ts. (Daru't-Turasi'l-'Arabi).
Hakim en-Nisaburi, Ebu 'Abdillah Muhammed b. 'Abdillah, el-Mustedrek 'ale's
Sahihayn, c. 1-Iv; Haydarabad 1334-1342/1915-23.
Halebi, 'Ali b. Burhaniddin, İnsanu'l- 'uyun fi sireti'l-Emini'l-me'mun: es-Siretu'l
Halebiyye, c. 1-III, Beyrut, ts. (Daru'l-Ma'rife).
Hamidullah, Muhammed, "Budgeting and Taxation in the Time of the Holy Prophet';
Joumal of the Pakistan Historical Society, c. IIl/l, Karachi 1955, s. 1 - 11.
....... , "Hz. Peygamber'in İslam Öncesi Seyahatleri" ( trc. Abdullah Aydınlı), Atatürk
Üniversitesi İs/Ami İlimler Fakültesi Dergisi, sy. 4, Ankara 1980, s. 327-342.
....... , İs/Am Peygamberi (trc. Salih Tuğ), c. 1-11, İstanbul 1400/1980.
....... , Modem İktisat ve İs/Am (trc. Salih Tuğ-Y. Ziya Kavakçı), İstanbul 1969.
....... , el-Vesa'iku's-siyasiyye, Beyrut 1407/1987.
Hammad, Nezih, "et-Tes'iru'l-cebri ve mevkifu'ş-şeri'ati'l-İslamiyye minh'; Mecelletu
Kulliyyeti'ş-şeri'a ve'd-dirasati'l-İs/Amiyye, c. 11/2, Mekke 1977, s. 79-85.
Haque, Ziaul, Landlord and Peasant in Early Islam, İslamabad 1984.
Hasan-uz-Zaman, M., The Economic Functions ofthe Early Is/amic State, Karachi 1981.
Hatib el-Bağdadi, Ebu Bekir Ahmed b. 'Ali b. Sabit, Tarihu Bağdad (Medineti's-selam),
c. ı-xıv; Beyrut, ts. (Daru'l-Fikr) .
Haykal, Muhammed Husein, The Life of Muhammad (trc. Isma'il Ragi A. al Faruqi),
London 1985.
....... , Sıfatu cezireti'l-'Arab (nşr. Muhammed b. 'Ali el-Ekva'), Riyad 1397/ 1977.
Kaynakça _l22
Dımaşk 1402/ 1982; Tarihu Medineti Dımaşk: 'Osman b. 'Affan (nşr. Sekine
eş-Şihabi), Dımaşk 1404/1984.
İbn Ebi 'Asım, Ebı'.i. Bekir Ahmed b. Ebi 'Asım en-Nebil, el-Eva'il (nşr. Ebı'.i. Hacer
Muhammed Zağlı'.i.I), Beyrut 1407/ 1987.
İbn Ebi Şeybe, Ebı'.i. Bekir 'Abdullah b. Muhammed b. İbrahim, el-Kitiıbu'l-Musannaf
fi'l-ehtldis ve'l-asar, c. I-VII, Beyrut 1409/1989.
İbn Ebi Ya'la, Ebu'l-Hüseyin Muhammed b. Muhammed b. Hüseyin, Tabaktltu'l
Hanabile (nşr. M. Hamid el-Fıki), c. I-II, Kahire 1371/1952.
İbn Ebi'd-Dunya, Ebı'.i. Bekir 'Abdullah b. Muhammed b. 'Ubeyd, Isliih u'l-mal (nşr. M.
Muflih Kudat), Mansı'.i.ra 1990.
....... , el-Ferec ba'de'ş-şidde (nşr. Y. Muhammed es-Sevvas-'Abdulkadir el-Arna'ı'.i.t),
Dımaşk 1412/1992.
İbn Ebi'r-Rebi; Şihabuddin Ahmed b. Muhammed b. Ebi'r-Rebi; Sulitku'l-malik fi
tedbiri'l-memalik (nşr. Naci et-Tekriti), Beyrut 1403/1983.
İbn Habib el-Bağdadi, Ebı'.i. Ca'fer Muhammed b. Habib el-Haşimi, el-Munammak fi
ahbari Kureyş (nşr. Hurşid Ahmed), Beyrut 1405/1985.
....... , el-Muhabbar (nşr. lise Lichtenstadter), Haydarabad 1361/ 1942.
İbn Hacer el-'Askalani, Şihabuddin Ahmed b. Muhammed, el-İsabefi temyizi's-sahtlbe,
c. I-IY, Kahire 1328; el-İsabe fi temyizi's-sahtlbe (nşr. 'A. Muhammed el-Bicavi), c.
I-VIII, Kahire 1390-92/1970-72.
....... , Fethu'l-Mri bi-şerhi Sahihi'l-Buhtlri (nşr. T. 'Abdurra'ı'.i.f Sa'd ve dğr.), c. I-XXVIII,
Kahire 1398/ 1978.
....... , el-Metalibu'l- 'aliye bi-zeva'idi'l-mesanidi's-semaniye (nşr. Habiburrahman
el-A'zami), c. 1-IY, Kuveyt 1393/1973.
....... , Tehzibu't-Tehzib, c. 1-Xll, Haydarabad 1325-27.
İbn Havkal, Ebu'l-Kasım b. Havkal, Kitiıbu Sureti'l-ard (nşr. De Goeje), Leiden 1938-39.
İbn Hazın, Ebı'.i. Muhammed 'Ali b. Ahmed, el-Muhalltl (nşr. A. Muhammed Şakir), c.
I-XI, Kahire, ts. (Mektebetu Dari't-Turas) .
....... , Cemheretu ensabi'l-'Arab (nşr. 'A . Muhammed Harun), Kahire 1982.
İbn Hibban, Ebu Hatim Muhammed b. Hibban et-Temimi, es-Siretu'n-nebeviyye ve
ahbaru'l-hulefa' (nşr.,.!Aziz Beg), Beyrut 1407/ 1987.
İbn Hişam, Ebı'.i. Muhammed 'Abdulmelik, es-Siretu'n-nebeviyye (nşr. Mustafa es-Sekka
ve dğr.), c. I-IY, Kahire 1375/1955.
İbn Hubeyş, 'Abdurrahman b. Muhammed b. 'Abdillah, Gazavatu İbn Hubeyş (nşr.
Suheyl Zekkar), c. I-II, Beyrut 1412/1992.
İbn Kadi'l-Cebel, Ebu'l-'Abbas Şerefuddin Ahmed b. Hasan, el-Munakele ve'l-istibdal
bi'l-evktlf (Mecmu' fi'l-munakele ve'l-istibdal bi'l-evktlf içinde, nşr. M. Suleyman
el-Eşkar), Kuveyt 1409/1989, s. 43- 124.
Kaynakça �
İbn Kayyim el-Cevziyye, Ebu 'Abdillfilı Şemsuddin Muhammed b. Ehi Bekir, et-Turuku'l-
hukmiyyefi siytiseti'ş-şer'iyye (nşr. M. Hamid el-Fıki), Kahire 1317.
....... , Bed/ı'i'u'l-feva'id, c. ı-ıv; Kahire 1392/1972.
....... , Ahlcamu ehli'z-zimme (nşr. Subhi es-SMih), c. 1-11, Beyrut 1983.
İbn Kesir, Ebu'l-Fida' İsma'U b. 'Ömer, el-Bidaye ve'n-nihaye, c. 1-Xl\I, Kahire 1351-
58/1932-39.
....... , es-Siretu'n-nebeviyye (nşr. Mustafa 'Abdulvfilıid), c. ı-ıv; Beyrut 1396/1976.
....... , Teftiru'l-Kur'tini'l- 'azim (nşr. M. İbrahim el-Benna ve dğr.), c. ı-ıv; Kahire
1390/1971.
İbn Kudame, Ebu Muhammed 'Abdullah b. Ahmed b. Muhammed, el-Mugni (nşr. M.
Halil Herras), c. 1-IX, Kahire, ts. (Mektebetu İbn Teymiyye) .
....... , et-Tebyinfi ensabi'l-Kureşiyyin (nşr. M. Na'if ed-Duleymi), Beyrut 1408/1988.
İbn Kuteybe, 'Abdullfilı b. Muslim b. Kuteybe ed-Dineveri, el-Maarif (nşr. M. İsma'il
'Abdullah es-Savi), Beyrut 1390/1970.
....... , 'Uyunu'l-ahbar, c. ı-ıv. Beyrut, ts. (Daru'l-Kitabi'l-'Arabi).
İbn Mace, Ebu 'Abdillfilı Muhammed b. Yezid el-Kazvini, es-Sunen (nşr. M. Fu'ad
'Abdulbfilci), c. 1-11, Kahire 1372/ 1952.
İbn Manzur, Ebu'l-Fadl Cemaluddin Muhammed b. Mukerrem, Lisanu'l- 'Arab, c. 1-XV,
Bulak 1299- 1308 .
....... , Muhtasaru Tarihi Dımaşk l'İbn 'Asakir (nşr. RUhiyye en-Nehhas ve dğr.), c. 1-XXIX,
Dımaşk 1404-1409/1984-88.
İbn Nuceym, Zeynuddin b. İbrfilıim, el-Eşbah ve'n-neza'ir (nşr. M. Muti' el-Hafız),
Dımaşk 1403/1983.
İbn Receb, Ebu'l-Ferec Zeynuddin 'Abdurrahman b. Ahmed b. Receb, el-İstihrac
li-ahlcami'l-harac (Mevsu'atu'l-harac içinde), Beyrut 1399/1979.
İbn Ruşd, Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Ruşd el-Kurtubi, el-Mukaddimatu'l
mumehhidat (nşr. Muhammed Hucci-Sa'id Ahmed A'rab), c. 1-III, Beyrut
1408/1988 .
....... , el-Beyan ve't-tahsil (nşr. Muhammed Hucci ve dğr.), c. 1-XX, Beyrut 1404-
1407 / 1984-87.
İbn Ruşd, Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed el-Kurtubi, Bidayetu'l
muctehid ve nihayetu'l-muktesid, c. 1-11, Kahire, ts. (el-Mektebetu't-Ticariyyetu'l
kubra).
İbn Sa'd, Muhammed b. Sa'd, et-Tabalcatu'l-kubra (nşr. İhsan 'Abbas), c. 1-IX, Beyrut
1388/1968.
İbn Şebbe, Ebu Zeyd 'Ömer b. Şebbe, Tarihu'l-Medineti'l-münevvere (nşr. H. Mahmud
Ahmed), c. ı-ıv; Cidde 1399/1979.
İbn Tağriberdi, Cemfiluddin Ebu'l-Mehasin Yusuf b. Tağriberdi el-Atabeki, en-Nucu
mu'z-zahirefi mulUki Mısr ve'l-Kahire, c. 1-Xll, Kahire 1383/1963.
232 Sosyal Servet: İslam 'da Yönetim- Piyasa İlişkisi
....... , İslıi.m Ekonomisi: teori ve pratik (trc. Bahri Zengin-Tevfik Ômeroğlu), İstanbul
1980.
Maverdi, Ebu'l-Hasan 'Ali b. Muhammed, el-Ahkclmu's-sultaniyye, Beyrut 1405/1985 .
Muhasibi, Hans b. Esed, el-Mekclsib (nşr. 'Abdulkadir Ahmed 'Ata), Beyrut 1407/1987.
Kaynakça 235
Pirenne, Henri, Economic and Social History ofMedieval Europe, Landon 1972.
....... , Hz. Muhammed ve Charlemagne (trc. Mehmet Ali Kılıçbay), Ankara 1984.
Qureshi, Anwar lqbal, Islam and the Theory ofInterest, Delhi 1945.
Rafi Khan, Shahrukh, "Political Economy of an lslamic System'; Hamdard Islamicus, c.
Vlll/4, Karachi 1985, s. 3-34.
Rahbi, 'Abdulaziz b. Muhammed, Fıkhu'l-mulUk ve miftlihu'r-rittlc (nşr. Ahmed 'Ubeyd
el-Kebisi), c. 1-11, Bağdat 1973.
Razi, Ebu 'Abdillah Muhammed b. 'Ömer, Mefô.tihu'l-gayb (nşr. M. Muhyiddin
'Abdulhamid), c. 1-XXXI I, Kahire 1934-62.
Razi, Ebu'l-'Abbas Ahmed b. 'Abdill3h b. Muhammed, Tô.rihu Medineti Sana' (nşr.
Hüseyin b. 'Abdillah el-'Ömeri), San'a 1401/ 1981.
Reşid b. Zubeyr, ez-Zehô.'ir ve't-tuhaf(nşr. Muhammed Hamidull3h), Kuveyt 1959.
Reyyis, M. Ziyauddin, el-Harô.c ve'n-nuzumu'l-mô.liyye, Kahire 1977.
Rodinson, Maxime, "Le Marchand musulman" (lslam and the Trade ofAsia içinde, nşr.
D. S. Richards), Oxford 1970, s. 21-35 .
....... , Islam and Capitalism (trc. Brian Pearce), Bucks 1980.
Sadr, Muhammed Bakır, İslilm Ekonomi Doktrini (trc. Mehmet Keskin-Sadettin Ergün),
c. 1-11, İstanbul 1980.
Sa'id b. Mansur b. Şu'be el-Horasani, es-Sunen (nşr. Habiburrahman el-A'zami), c. 1-11,
Beyrut 1405/1985.
Sakr, Muhammed Ahmed, "Devru'd-devle fi'l-iktisadi'l-İslami� el-Muslimu'l-muasır, c.
Vll/25, Beyrut 1981, s. 57-73.
Sfilih, Mahmud b. Ahmed, "Dirase li-mekfili'd-duktfır İbrahim b. 'Abdill3h en-Nasu:
Mevkifu 'ş-şeri'ati'l-İslamiyye mine'l-mesanf'; Mecelletu 'l-buhüsi'l-İslilmiyye, sy.
18, Riyad 1407/1986-87, s. 137-162.
Schacht, Joseph, Introduction to Jslamic Law, Oxford 1964.
Sehnun b. 'Abdisselam b. Sa'id, el-Mudevvenetu'l-kubra, c. 1-VI, Kahire 1324.
Semhfıdi, Nuruddin Ebu'l-Hasan, Hulilsatu'l-Vefô.' bi-ahbô.ri dtlri'l-Mustafa, Cidde
1403/1983.
....... , Vefô.'u'l-vefô.' bi-ahbô.ri dtlri'l-Mustafa, Kahire 1326.
Senhuri, 'Abdurrezzfil<, MesfJdiru'l-hakkfi'l-ftkhi'l-İslilmi, c. 1-VI, Bulak 1954-59.
Serahsi, Şemsuleirnme Muhammed b. Ahmed b. Sehl, el-Mebsut, c. 1-XXX, Kahire
1324-31.
....... , Şerhu Kitabi's-siyeri'l-kebir (nşr. 'Abdulaziz Ahmed-Salahuddin el-Muneccid), c.
1-V, Kahire 1971-72.
Seyyid Kutub, İslilm ve Faiz (trc. Abdullah Dalar), Ankara, ts. (Elif Yayınlan).
Sıddıki, Muhammed Necatullah, İslam Ekonomi Düşüncesi (trc. Yaşar Kaplan), İstan
bul 1984.
Kaynakça 237
....... , "İslam Hukukunda Alış-Verişte Kar Haddi Araştırmasına Dair Tenkidi Görüş: 6';
İs/tim Hukukuna Göre Alış-Verişte Vade Farkı ve Kıir Haddi, İstanbul 1987, s. 173-
195.
Zebidi, Muhibbuddin Ebu'l-Fadl Muhammed Murtaza, Tıicu'l- 'arıls min cevıihiri'l
Kıimıls, c. 1-X, Kahire 1306- 1307.
Zebidi, Zeynuddin Ahmed b. Ahmed, Sahih-i Buhıiri Muhtasarı Tecrid-i Sarih Terceme
si (trc. ve şerh: Ahmed Naim-Kamil Miras), c. 1-Xlll, Ankara 1978.
Zehebi, Şihabuddin Muhammed b. Ahmed, Siyeru a'ltimi'n-nubelti' (nşr. Şu'ayb
el-Arna'ut ve dğr.), c. 1-XXIII, Beyrut 1401 - 1405/1981-85 .
....... , Tıirihu'l-İsltim: 'A.hdu hulefıi'i'r-rıişidin (nşr. 'Ö. 'Abdusselam Tedmuri), Beyrut
1407/1987.
....... , el- 'İberfi haberi men gaber (nşr. Ebu Hacer Muhammed Sa'id), c. ı-ıv; Beyrut 1985.
....... , Ma'rifetu'l-kurrıi'i'l-kibıir 'ale't-tabakıit ve'l-ıisıir (nşr. Beşşar 'Avvad Ma'n'ıfve dğr.),
c. 1-11, Beyrut 1404/1984.
Zemahşeri, Carullah Mahmud b. 'Ömer, el-Fıi'ikfi garibi'l-hadis (nşr. 'A . Muhammed
el-Bicavi-Muhammed Ebu'l-Fadl), c. ı-ıv; Kahire 1971.
Zerka; Mustafa Ahmed, el-Fıkhu'l-İsltimi fi sevbihi'l-cedid: el-Medhalu'l-fıkhiyyu'l
'ıimm, c. 1-111, Dımaşk 1967-68.
Zeylai, Fahruddin 'Osman b. 'Ali, Nasbu'r-rıiye li-ehıidisi'l-Hidıiye, c. ı-ıv; yy. 1393/1973.
Zeytinoğlu, Erol, "İslam'da ve Diğer Sistemlerde Faiz'; Para, Faiz ve İs/tim, İstanbul
1987, s. 91- 117.
Zubeyri, Ebu 'Abdillah Mus'ab b. 'Abdillah b. Mus'ab, Kitabu Nesebi Kureyş (nşr. E. Levi
Provençal), Kahire 1982.
Zurkani, Ebiı 'Abdillah Muhammed b. 'Abdilbili b. Yusuf, Şerhu'l-Muvatta', c. 1-IY,
Beyrut 1407 /1987.
Dizin
Abdullah b. Ca'fer b. Ebi Talib 54, 85, l78 Akdeniz 59, 208
Abdullah b. Mes'ıld 47, 52, 53, 80, 98, 99, Ala b. Esved 58
Basra 35, 53, 57, 65, 68, 78, 91-93, 137, 148, borsa 57, 58
149, 176, 177, 182, 199, 214, 219, 221 Buhan VIII, 6, 20, 23, 34, 39, 40, 42, 44, 46,
Basra Pazan 89, 177 47, 51, 53, 54, 64, 71, 72, 76, 85, 86, 88,
bedevi 57, 91, 1 1 1, 207 92, 96, 97, 98, 100, 1 10-1 13, 1 16- 1 18,
Bedir 184 123, 124, 142, 144, 147, 151, 152, 153,
Bel3zuri 33, 34, 37, 45, 47, 51-57, 65, 67, 72, 155, 157, 158, 165-169, 175, 178, 181,
73, 81, 88, 92-94, 97, 98, 101, 104, 137, 183, 184, 187, 190- 193, 195, 201, 204,
138, 139, 143, 147, 154, 171, 172, 176, 205, 206, 208, 212-215
179, 182, 188, 190, 191, 194, 197, 198, burgus 78
Beni Adi 51
Benı'.ı Saide 143, 144 Curuf 79, 84, 186, 200, 204, 214
Daru'z-Zenc 184 Ebu Hureyre 58, 65-67, 80, 98, 99, 1 13, 1 17,
ekonomik adam 3
Ebna 154 emanet 26, 55, 56, 60, 63, 73, 74, 1 6 1
Ebu Abdillah Muhammed b. Abdirrahman emek VII, 3 1 , 69, 96, 1 1 1; - piyasası VII, 95,
el-Hubeyşi 27, 167 96, 102
1 03, 106, 1 07, 1 10, 1 34, 1 3 9 , 1 6 9 , 184, emlak 73-75, 80-82, 84, 86, 94, 159, 214
Enes b . Malik 48, 92, 98, 135, 193 197, 199, 200, 203, 206, 208, 210, 212,
Erdeşirhurre 35 görünmez el 3
esfelu safilin 8, 1 1 gümüş 18, 34-37, 42, 46-49, 134, 135, 139,
Esma' bt. Muharribe 138 153, 167, 168, 173, 176, 187, 195, 205,
Esved b. Adi 50
Ezrald 69, 88, 89, 92, 93, 106, 108, 146, 184, Habeşistan 1 17, 167
fels 34, 36, 193 hak 12, 22-25, 35, 57, 58, 107, 1 1 5, 124, 125,
fiyat denetimi 149 Halid b. Velid 45, 65, 66, 195, 221
204, 2 1 4 hapishane 88
gabn-ı fahiş 62 haraç 34, 56, 79, 80, 8 1 , 90, 98, 158, 2 1 4
ganimet 60, 65, 68, 70, 75, 9 1 , 1 0 1 , 1 16, 1 17, Haraç Divanı 9 1
Gazzali 23, 24, 33, 48, 51, 67-69, 7 1 , 85, 89, Haris b. Ka'b b. Vehb 65, 222
93, 1 00, 134, 135, 158, 1 65, 1 67, 168, Harise b. Bedr 65, 220
1 70, 1 7 1 , 1 77, 1 79, 183, 188, 192, 194, Hasan b. Ali 49, 56, 57, 196
Dizin 245
Havle bt. Suveyb 138 Hüseyin b. Ali 54, 176, 198, 199
Havva 13, 18
Hayber 42, 43, 79, 97, 102, 1 17, 162, 166, Irak 35, 57, 73, 87, 9 1 , 98, 1 22, 162, 170, 1 94,
hazin 54
Hecer 45 İbn Hazın 34, 39, 4 1 , 43, 44, 47-49, 55, 58,
hediye 64-66, 69, 157, 175, 179, 180, 183- 7 1 , 82, 86-89, 1 1 2, 1 13, 120, 1 2 1 , 123,
184, 188, 195, 197- 199, 202, 203, 205, 1 24, 137, 146, 150, 1 58, 1 66, 169- 1 7 1 ,
207, -210-213, 2 1 5 1 78, 182, 186, 190, 1 92, 195, 1 98, 201,
Heraklius 36 206
hesapçı 60 İbn Ruşd 47, 48, 58, 68, 69, 85, 96, 1 0 1 , 123,
hıyar-ı meclis 1 1 4 İbn Şebbe 7 1 , 82, 96, 1 07, 108, 1 10, 1 1 1, 1 23,
Hicaz 34, 36, 57 142, 143, 145, 1 46, 1 50, 1 54, 155, 158,
hikmet 4 İbn Teymiyye 24, 56, 63, 66, 67, 71, 72, 1 2 1 ,
hisbe VIII, 24, 63, 67, 71, 72, 1 2 1 , 124, 125, İbnu'l-Lutbiyye 64
Hubeyş 71, 72, 79, 1 1 0, 188, 190 içki 40, 45, 46, 7 1 , 89, 133, 157, 158, 195, 219
Huırua b. Eyfa' el-Hemedani 98, 99, 198 ihtiyaç 18, 20, 32, 36, 49, 51, 53, 57, 59, 68,
humus 96 74, 76, 77, 80, 83, 88, 9 1 , 94, 102, 105,
Huneyn 1 16, 1 8 1 , 194, 198, 199, 201, 206; 107, 109- 1 1 1, 1 1 8, 1 19, 1 2 1 , 125, 1 4 1 ,
Malik b . Evs 47, 135 154, 1 62, 178, 182, 1 86, 189, 200, 203,
müdahale VII, 23, 25, 77, 96, 102, 104, 105, 1 75, 1 77, 181, 182, 188, 1 9 1 , 1 92, 195,
1 15, 122, 133, 1 49, 1 50, 1 6 1 , 163 196, 198, 199, 206, 2 1 2, 213, 2 17-222
Nafi' b. Haris b. Kelede 65, 220 156, 159, 160, 1 6 1 , l 73, 189, 193, 194,
Naile bt. Ferafisa b . Ahvas 203 33, 160 ; - piyasası 33 ; - politikası 33,
162 pazar 59, 61, 80, 104, 107, 132- 1 35, 137, 140-
Nebit Pazarı l 43 149, ı s ı , 154, 155, 2 l l ; - vergisi 145
Necran 45 piyasa 47, 57, 73, 74, 80, 82, 9 1 - 93, 104, 105,
Nehrevan 2 1 2 ı ıo, ı ı2, I I4- I I6, ı ı0, I I9, 124, 142,
Nehreyn 1 82 149
Ruveyşid 71, 158 servet 25, 26, 27, 3 1 , 55, 58, 62, 63, 64, 7 1 ,
rücu hakkı 1 14 74, 76, 90, 1 1 7, 158, 159, 1 6 1 , 1 8 1 , 192,
Sa'd b. Ebi Vakkas 52, 65, 68, 92, 1 9 1 , 205, Seyrnune (Seyrna, Siına) el-Belkavi 1 33, 149
221 sıbyan ınektebi 1 O 1
Sa'd b. Malik 79, 82 sikke 33, 34, 36, 139
Sa'd b. Zeyd el-Ensari 87, 206 siınsar 96, 133
sadaka 99, 107, 145, 1 56, 182, 183, 187, 1 9 1 , Sistan 35
203, 210, 2 1 1 sosyal güvenlik 25
Safvan b . Uıneyye 5 1 , 88, 206 sosyal yardıın 100
sahtekarlık 67, 1 54, 221 sosyalizın 27
Saib b. el-Akra' 138 söınürü 22, 39
Saib b. Yezid 137 spekülatif 83, 105, 108, 120, 126
Said b. As 54, 55, 86, 92, 93, 98, 136, 177, statükoculuk 22
206, 2 1 1 , 2 1 5 stok 19, 20, 105, 106, 108, 109, 1 10, 1 1 1 , 122
Said b . Museyyeb 126 Subeyha et-Teyrni 2 1 0
Said b. Said b. As 136 sılfi 8 , 9
Said b. Zeyd 92, 208 Suhar 138
sak 55-59 Sılku'l-Ehvaz 137
Sak1f 45, 98 Suku'l-Musalla 120
San'a 69, 85, 2 1 3 sulaına 62, 76, 81, 94, 98, 162
sanayi devriıni 74 Suleyrn el-Gassani 84
sarraf 53, 55, 139, 2 1 1 Suleyrnan b. Ebi Hasıne 137
Sasani v, 25, 3 1 , 33, 34, 35, 75, 78, 159 Sunh 190
sarın alına gücü 91, 1 1 7 Suriye 73, 104
250 Sosyal Servet : İslam'da Yönetim- Piyasa İlişkisi
şaubi 23, 24 ticaret 31, 48, 50, 59-61, 67, 79, 80, 84, 85,
Şebes b. Rib'i et-Temimi 98, 208 87, 88, 95, 96, 99, 103, 104, 106, 108,
Şibl b. Ma'bed el-Beceli el-Ahmesi 65, 220 201, 204, 208, 209, 219, 222
Tuster 98
taban fiyat 124 tüketici 17, 78, 152
Taberistan 35 tüketim 17, 18, 26, 50, 51, 53, 57, 59, 77, 9 1 ,
tabula rasa 4 l l6; - kredisi 5 1 , 53
tahsildar 63-65, 70, 72, 99, 1 6 1 , 162, 219, 220 tümdengelimli 9
tahsiniyyat 23, 82 tümevarımlı 1 4
tahsis 20, 36, 55, 75-77, 83, 84, 89, 97, 1 17,
147, 148, 1 78, 190 Ubeyd b. Husayn 207
Taif 45, 65, 79, 86, 98, 1 2 1 , 122, 1 4 1 , 177, Ubeydullah b. Abbas 54, 55, 2 1 1
1 78, 189, 222 ; - Muhasarası 44, 1 1 6 Ubeydullah b. Kays 179
takas 33, 42, 44, 47, 53, 135, 159, 160 Ubeydullah b. Ma'mer 177, 183, 210, 2 1 2
talep 32, 75, 77, 83, 87, 92, 93, 95, 1 00, 1 02, Ubulle 65, 78, 87, 98, 176, 2 1 9 , 220
1 1 0, 1 1 1, 1 1 6, ı ı0, 1 2 1 , 123, 126, 159, 'uhdetu'r-rakik 152
162, 196 Uhud Gazvesi 40
Talha b. Ubeydillah 47, 54, 79, 85, 87, 89, 92, Ukaz 145
üretim VII, 8, 31; - faktörleri VII, 31 zAbıta 48, 58, 1 40, 154
Vakıdi 51, 72, 90, 103, 1 1 7, 138, 165, 169, zAviye 193
1 86, 190, 194, 198, 200, 206 zekat 34, 38, 39, 40, 55, 62-64, 68, 72, 100,
vakıf 183, 187, 188, 200, 201, 212 1 16, 187, 1 9 1 , 193, 205
vali 43, 64, 65, 139, 1 61, 162, 217 Zeyd b. Cariye el-Evsi 213
vasiyet 51, 86, 1 84, 1 87, 188, 200, 204, 205, Zeyd b. Erkam 49
Velid b. Mugire 39, 45 ziraat 59, 78, 85, 95, 99, 162, 1 76, 1 82, 196,
Verdan 92 200, 21 2, 2 1 7
vergi 65, 75, 81, 90, 99, 143, 144, 145, 158, Zlı Yezen 195
162, 175, 2 18 Zubeyr b. Avvam 52, 62, 84, 86, 92, 93, 96,
vezzan 162 98, 99, 1 1 1 , 178, 181, 184, 195, 206, 213
Yahya b. Said el-Ensari 126 zulüm 15, 24, 42, 104, 1 18, 125, 126
Ya'kfıbi 5 1, 54, 57, 70, 87, 92, 1 0 1 , 1 04, l 10, Zurade 71, 158
21 1-214, 2 1 7-222
yanlışlama 1 1
yapılaşma 148
90, 160
Yemen 33, 45, 64, 65, 85, 1 00, 138, 142, 154,
Yezd 35