Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 7

HALK, HALK BİLİMİ VE

HALK BİLGİSİ ÜZERİNE BİR DENEME


Doç. Dr. Metin EKİCİ

Bilim ve teknolojinin ve buna paralel Bu denemenin konusu başta “Halk”


olarak da toplumların çok hızlı bir şekil­ terimi olmak üzere, “Halk Bilimi” ve
de geliştiği yirminci yüzyıldan yirmibi- “Halk Bilgisi”nin günümüz bilim ve top­
ı inci yüzyıla girerken, endüstri ve tekno­ lum anlayışına göre bir değerlendirmesi
loji alanındaki yeni bııluş ve yaratmalar hakkında olacaktır. Umuyoruz ki, Türki­
dünyamızı daha küçük bir alan haline ye’de halk bilimi alanında çalışanlar bu­
getirmektedir. Bütün bilim dallarında radaki düşünce ve değerlendirmelerimiz
olduğu gibi, Halk Bilimi alanında kulla­ ışığı altında yapacakları çalışmaların şe­
nılan temel terimler ve bu terimlere bağ­ kil ve muhtevalarına yeni bir yön vere­
lı olarak da bu bilim dalının kendini ta­ ceklerdir. Bizim burada tartışacağımız
rif ve tanımlamanın yeni bir değerlen­ ve batıda da tartışılan bu konular, daha
dirmesini yapmak bir zorunluluk hailine başka araştırm acil arın da konuya yapa­
gelmiştir. Avrupalı ve Amerikalı bilim cakları yeni katkılarla genişleyecek ve
adamlarının son yirmi, otuz yıldır üze­ bu sayede Türk Halk Bilim çalışmaları
rinde durdukları ve yeniden anlam ver­ yeni bir hız kazanacaktır.
meye çalıştıkları “Halk” (Folk), “Halk Bi­ Halk bilimini kendilerine akademik
limi” (Folklore) ve “Halk Bilgisi” (Folklo­ alan olarak seçenlerin çok iyi bilecekleri
re) terimleri ve bu terimlerin üzerine ku­ gibi, ilk defa 1846’da William Thoms ta­
rulmuş olan bilim dalıyla, bu bilim dalı­ rafından ortaya atılan ve “popüler antik­
nın konusunun ne olduğu hakkındakİ ler” kavramını karşılamak için kullanı­
sorul ar a yeni bir gözle bakmak, Türk lan “Folklore” terimi, Türkçe’de “halkıy-
halk bilimi uzmanlarının da tartışması yat”, “halk bilgisi”, “halk bilimi” ve “halk
gereken konulardır. Bu konulara çağdaş kültürü” gibi terimlerle karşılanmakta­
Türk toplum yapısını ve teknolojik geliş­ dır. “Folklore” terimi Almanca’da “volks-
me ve yeni yaratmaların kullanımını da kunde” ve Fransızca’da “tı aditions popu-
göz önüne alarak yaklaşmak gerekmek­ laires” şeklinde ifade edilmiştir. Hatta
tedir. Almanca “volkskunde” terimi “Folklore”
Tanzimattan beri yakalamaya çalış­ teriminden daha eski olmasına rağmen,
tığımız veya üyesi olmak istediğimiz hiç bir zaman “Folklore” terimi kadar
“modern” düşünce ve 'yaşayış gruplan­ yaygınlık kazanamamıştır. İngilizce bir
ıl ın veya “batılı” olmanın günümüzdeki terim olan “Folklore” 1891’de yapılan
yeni şekli olan “Avrupa Topluluğuma milletlerarası Folklore kongresinden
aday bir ülkede “halk” nedir, halk bilimi sonra bütün dünvada ya İngilizce şekli
nasıl bir bilim dalıdır ve bu bilim dalının olan “Folklore”, veyahut da her dilde ter­
kendisine konu ettiği “bilgi” veya “kül­ cümesi yapılmak suretiyle kullanılmaya
tür” denilince ne anlaşılmalıdır? Sanıyo­ başlamıştır.
ruz ki, bu sorular pek çok kişinin ve özel­ Folklore veya halk bilimi teriminin
likle de halk bilimini kendilerine akade­ yaygınlığı bir tarafa, bu terimin neyi ifa-
mik alan olarak sekmiş veya a: atör ola­ dj ettiğinin tam olarak anlaşılması ve
rak bu alanda çalışmalar yapanların sor­ bu bilim dalının konusunun ne olduğunu
duğu ve cevap aradığı konulardır. açıklamak için her şeyden ünce, terimin

2 Millî Folklor
Yıl: 12 Sayı: 45

esasım oluşturan “Halk” teriminin açık­ kabul ederken, bu özelliklere sahip ola­
lanması gerekir. Gerek “batı”da, gerekse mayan kendi toplumu içindeki diğer in­
“doğu”da ondokuzuncu yüzyıldaki “halk” sanları cahil, okuma-yazma bilmeyen,
anlayışı ve halk teriminin ifade ettiği ancak eğitimden haberi olan, şehirde ya­
topluluk, sınıf farklılığını esas alan bir şamayan ancak şehre yakın bir yerde,
toplum anlayışına göre yapılmıştır. Ge­ yani taşrada oturan ve henüz medeniye­
rek sahip oldukları sosyal hayat ve sta­ ti her yönüyle elde etmemiş olan şeklin­
tü, gerekse teknolojik bakımdan dünya­ de değerlendirmek suretiyle, kendinden
nın en ileri toplumları olduklarını iddia bazı özellikleriyle farklı gördüğü bu ke­
eden Avrupah bazı toplumlar, kendi top­ sim insan topluluklarını “halk” (folk) te­
lum yapılarına bakarak ve sahip olduk­ rimiyle adlandırmayı uygun görmüştür.
ları hayat şartlarıyla diğer toplumları Dikkatle incelendiğinde, W. Thoms’un
mukayese ederek “halk” terimini “Ba­ “Folklore" terimini ortaya atarken bu
ğımsız bir yapıdan daha çok, bağımlı bir düşünce tarzından hareket ettiği anlaşı­
yapı olarak” düşünmüşlerdir. Bu anla­ lır. Bütün bu yaklaşımlar özetlenirse;
yışla halk terimine; “halk daha başka halk olarak adlandırılan topluluk, mede­
kümelerden oluşan gruplara tezattır” ni ve edebi olarak kabul edilen topluluk­
şeklinde yaklaşan Avrupalı bu toplum­ la; Afrika, Avustralya ve Amerika yerlile­
lar, sübjektif olarak yaptıkları karşılaş­ ri gibi primitif, ilkel veya vahşi olarak
tırma suretiyle, “halkı” bir taraftan “me­ adlandırılan toplulukların arasında bir
deni” ve “seçkin” grupla tezat halinde yerde kabul edilmiştir. Burada sözü edi­
kabul ederken, diğer taraftan da “primi- len “halk” teriminin daha çok köy ve köy­
l.ir “ilkel” veya “vahşi” olarak adlandır­ lüyü ifade ettiği çok açıktır. Ondokuzun­
dıkları topluluklara da tezat olarak de­ cu yüzyıl düşünürleri için halk, şehirden
ğerlendirmişlerdir. Ondokuzuncu yüzyıl çok uzak olmayan ve henüz tam olarak
Avrupa anlayışının tarifine göre halk; medeniyeti yakalayamamış köylüleri
“okur-yazar bir toplumda cahil kısım” ifade etmekteydi. Bu anlamda taşrada
olup, eğitim görmüş, seçkin veya aydın oturanlar bir toplumun veya milletin sa­
zümre ile aynı millet içinde veya ona ya­ hip olduğu değerleri hiç değiştirmeden
kın bir yerde yaşamaktadır. Fakat bu saklayıp, yüzyıllardan beri devam etti­
‘ halk” topluluğu; okuma-yazma ve tek­ ren kişilerdi. Yine onlar için halk bilimi
nolojiden habersiz “ilkel” veya “vahşi” de; bu köylerde veya taşrada otuı an hal­
olarak adlandırılan toplumlardan da ol­ kın yaratmalarını, yani o toplumun veya
dukça uzak bir yerde durmaktadır. Bu milletin en eski, ilkellik dönemi hatıra­
tarifteki temel ise, “medeni ve edebi olan larını saklayan grupları ve grupların hâ­
bir toplumda” ifadesinde yer almaktadır. lâ saklamakta olduğu değerleri araştırır
Buna göre halk; medeni veya seçkin ola­ ve kendisine inceleme konusu eder. Bu
rak kendisini “yüksek tabaka”ya yerleş­ tarz bir yaklaşım J. J. Rousseau’nun ro­
tiren grubun hemen altında ve yakının­ mantik köye veya taşraya bakışında bu­
da düşünülmüştür.1 Bu düşünce tarzı­ lunabileceği gibi, Ingiliz “Tekamül (Evo-
nın hedeflerinden birinin halkın kim ol­ lution) Teorisi” mensuplarımn “Medeni­
duğunu tespit değil, kendisini “aydın” yet düz bir çizgi halinde, basitten kar­
veya ‘seçkin” olarak adlandıran kesimin maşığa doğru ilerler”2 şeklindeki düşün­
kendi yerini belirleme çabası olduğunu celerinde de mevcuttur. Buna göre her
da belirtelim. Daha başka bir ifadeyle toplum belli bir ilkellik dönemi yaşamış­
söylemek gerekirse; Avrupalı aydın züm­ tır veya böyle bir alt seviyeye sahip ol­
re kendisini; okur-yazar, eğitilmiş, edebi, muştur. Daha sonra belli keşif ve icatlar­
şehirli ve medeniyeti yakala *ş olarak la ilerleyerek belli bir gelişmişlik sevi­

Millî Folklor 3
Yıl: 12 Sayı: 45

yesine gelen bir toplum, son olarak da araştırmaları tamamen “halk” (folk) ol­
medeniyeti yakalamış veya yakalaya­ duğu kabul edilen köy ve köylü hayatı
caktır. Tabii ki, böyle bir düşünce tarzı çevresinde gerçekleştirilmiştir, Ondoku­
kendisini diğer toplumlardan üstün gö­ zuncu yüzyıl Avıupası’ndaki “halk” (folk)
ren bir toplumun etnosantrik anlayışa ve “halk bilimi” (Folklore) kavramlarının
göre yaptığı bir mukayesenin mahsulü­ ülkemizdeki bir başka yansıması ise, ilk
dür. Aynı düşünceye göre; Avrupalı ve ge­ halk bilimi araştırmalarının halk bilgisi­
lişmiş teknolojiye sahip ülkelerin bir kıs­ nin bir bölümünü oluşturan “halk oyun­
mı medeni veya seçkin, bir kısmı taşralı, ları” hakkında yapılmasından dolayı,
köylü veya halktır. Onların dışındaki “Folklore” kelimesinin bu oyunları ifade
gruplar ise primitif, ilkel veya vahşidir. ettiğinin düşünülmesiyle ilgilidir. Bugün
Bu düşünceye göre halk; kendisini me­ bile hala düzeltilemeyen yanlışlardan
deni veya seçkin olarak kabul eden top­ olan “Folklörcü” “Folklör Oynamak”,
lulukla yanyana veya ona yakın bir yer­ “Folklör Ekibi” gibi ifadeler bu dönemin
de yaşamakla birlikte, seçkin topluluğun bıraktığı problemlerdir.
tekamül etmeden önceki, yani ilkellik Günümüz halk bilimi teorisyenlerin-
devirlerine ait unsurları, hala muhafaza den Amerikalı araştırmacı Alan Dun-
eden daha alt seviyedeki bir topluluk des’e göre “halk” terimini açıklamak
olup, seçkin veya medeni topluluk kendi için, onun “seçkin” veya “ilkel”le tezat
ilkellik dönemine ait hatıraları çok olarak algılanmasına dayalı bir tarif
uzaklara gitmeksizin, hemen yanı başın­ yapmak tamamen yanlıştır. Dundes;
daki daha az gelişmiş olarak kabul edi­ “Eğer ilkel olarak adlandırılan bir top­
len bu toplulukta, yani köylü hayatı için­ lumda, masal, halk müziği veya halk
de, yani “halkta” muhafaza edilmiş ola­ türküsü varsa, ki araştırmacılar bu tür­
rak bulabilir. “Popüler antikler” terimi lerin ilkel kabul edilen toplumlarda
de bunu ifade eder. Seçkin toplum he­ mevcudiyetini tespit etmiştir, bunları ne
men yanı başında bulunan daha alt sevi­ olarak adlandırmak gerekir?” sorusunu
yedeki toplumun yaratmalarım veya il­ sorduktan sonra, toplumların böyle et-
kellik döneminden beri taşıdıklarım, ya­ nosantirik bir duyguyla sınıflandırılma­
ni “Halk Bilgisi”ni kendisine inceleme sındaki yanlışlığa dikkat çeker. Yine ay­
konusu eder. İşte 19 yüzyıl Avrupası’nda nı araştırmacı George M. Foster’in halk
yeni bir bilim dalı olarak ortaya çıkan bilgisi (Folklore) hakkındaki “Amerika
“Halk Bilimi'’ (Folklore) de bu araştırma Birleşik Devletleri, Kanada, Ingiltere ve
ve inceleme işidir. Almanya gibi ülkelerde gerçek halk bil­
Ondokuzuncu yüzyıl Türk toplum un- gisinin (Folklore) varlığından bahset­
da da bu anlayışlara paralel görünen an­ mek mümkün değildir. Bu ülkelerde sa­
layışlar mevcuttur. Osmanlı toplum dü­ dece kıyıda, köşede kalmış bölgelerdeki
zeninde “havas” ve “avam” ayrımında marjinal tezahürler vardır. Yeni icatların
görülen ve “halk” teriminin ondokuzun­ ışığı altında bütün alanlarda endüstri­
cu yüzyıl Avrupası’ndaki anlamına kar­ leşmeye yönelen modern dünyada, yeni
şılık gelen “avam”, yirminci yüzyıldan halk bilgisinin doğması da pek mümkün
itibaren “köylü" kavramıyla eş değerde görülmüyor” şeklindeki yirminci yüzyı­
bir anlam kazanmıştır.3 Yönetim siste­ lın ikinci yarısında ortaya atılmış görü­
minin değişmesiyle ortadan kalktığı dü­ şüne de, halkı hala ondokuzuncu yüzyıl
şünülen sınıf farklılığı, tamamen şehirli anlayışına göre tarif ediyor olmasından
ve köylü ayrımına dönüşmüş ve halk bi­ dolayı katılmadığını belirtir. Dundes;
limi çalışmaları hız kazanıp, gelişmeye Marksist halk bilimcilerin halkın tarifi­
başladığında ülkemizdeki ilk halk bilimi ne “proleterya”yı da dahil etmek suretiy­

4 M illî Folklor
Yıl: 12 Sayı: 45

le, halkın hem köyde, hem de şehirde bu­ Halk teriminin çeşitli alanlarda kul­
lunabileceğini iddia etmeleri bakımın­ lanılması ve anlamı farklı olabilir. Özel­
dan bir yemlik ve değişiklik getirdikleri' likle de siyasilerin kullanımı bizim ko­
ni, ancak onların da “halkı alt sınıflar ve numuzun dışında kalmaktadır. Biz ken­
baskı altında tutulan gi”iplar”la sınır­ di alanımıza göre halkın yeni bir tarifi
landırmış olmaları bakımından ve de konusunda Alan Dundes’in görüşlerine
Marksist teorinin halk bilgisini sadece yor verip, bunun bizim toplumlunuza ve
sınıf protestosunun bir silahı olarak ka­ bizim anlayışımıza göre bir değerlendir­
bul etmesinden dolayı hatalı olduğunu, mesini yapmak istiyoruz. Dundes’in
demokratik toplum!arda baskı altında halk tarifi şöyledir; “halk terimi en az bir
tutulmayan grupların da halk oluştura­ ortak faktörü paylaşan herhangi bir in­
bileceğini ve de halk bilgisinin (Folklore) san grubunu ifade eder. Bu grubu birbi­
sadece protestoyu konu eden ürünlerden rine bağlayan faktörün -ortak meslek,
müteşekkil olmadığım söyleyerek eleşti­ dil veya din olabilir- ne olduğu Önemli
ril-.4 değildir. Bu faktörden daha önemli olan
Türk toplumunda Tanzimattan itiba­ nokta ise, herhangi bir sebebe bağlı ola­
ren ciddiyetle üzerinde durulan, ancak rak oluşan grubun kendine ait kabul et­
Avrupalı sosyal bilimcilerin düşüncele­ tiği bazı geleneklere sahip olmasıdır.”
rinden pek de farklı olmayan halk anla­ Yazar; bu tarife göre bir grubun en az iki
yışına yukarıda kısaca temas etmiştik. kişiden oluşabileceğini, ancak halk bili­
Batı toplumlarında mevcut olan seçkin minin incelediği halk grubunun ise ço­
ve köylü ayrımının bizde de havas ve ğunlukla daha fazla kişiden oluştuğunu
avam şeklinde belirdiğini, esası itibariy­ söyler. Dundes’e göre, kendi tarifine uy­
le Tanzimat döneminde başlayan ve gun bir halk grubu bir millet kadar geniş
Cumhuriyetle birlikte devam eden yeni­ olabileceği gibi, bir aile kadar da küçük
leşme dönemlerinde de durumun pek de­ olabilir. Yine bu şekilde bir halk tarifinin
ğişmediğini görüyoruz. Bu dönemlerde kabul edilmesi durumunda, halkın hem
mevcut olan aydın ve halk ayrımı “halka şehirde, hem köyde bulunabilmesi söz
inmek”, “halktan çıkmak”, “halktan gel­ konusu edilebilir. Aynı zamanda Ameri­
mek” ve son dönemlerdeki politik bir dü­ ka Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın tek­
şünce olarak da “halka gitmek”, “halk nolojik olarak gelişmiş ülkelerinde de
böyle istiyor”, “halka mal olmak” gibi şe­ halk ve halk bilgisi (Folklore) olacak ve
killerde kullanılmaktadır. Bugünkü an­ endüstrinin yarattığı yeni çevrelerde,
lamıyla kelimenin kullanım sahasının yeni halk gruplarına bağlı olarak, yeni
genişlediğini, ancak bu gelişmenin poli­ halk bilgileri doğacak ve gelişecektir.5
tik anlamda olduğunu, şehirli veya köy­ Yazar bu fikrini çeşitli alanlardan verdi­
lünün politik anlamda aynı halk kavra­ ği örneklerle açıklarken en son teknolo­
mıyla ifade ediliyor olmasına rağmen, jik gelişmelerin oluşturduğu gruplara te­
terimin halk bilgisiyle ilgili kullanımla­ mas eder. Bilgisayar teknolojisi en son
rının hiç değişmediğini görüyoruz. Yüz­ ulaşılan teknolojik bir gelişmedir. Bilgi­
yılımızın başında kendisini eğitilmiş ve sayar kullananların kendileri hakkında
okur-y az arlık durumuna göre seçkin ve­ pek çok fıkra anlatıldığı gibi, bilgisayar
ya aydın gören toplulukların, bugün ay­ hakkında da pek çok fıkra vardır. Yine
nı düşünceyi “devlet seçkini” olmak şek­ bilgisayar kullananlar tarafından üretil­
linde yeniden yapılandırdığım ve bu su­ miş fıkraların da bulunması çok tabii bir
retle kendisini halk teriminin karşıladı­ şeydir. Eğer bu fıkralar halk bilgisi ise;
ğı topluluktan tecrit ettiği veya etmeye onları yaratan, anlatan ve bu fıkralara
çalıştığı da bir gerçektir. konu olan insanlar veya toplumların da

Millî Folklor 5
Yıl: 12 Sayı: 45

halk kavramı içinde değerlendirilmesi Bu ürünlerin yaratılma ve devamlı kılın­


gerekir. Bu anlayıştan hareketle; halk masında esas olan bir “öğrenme” kaygısı
biliminin sadece kıyıda, köşede kalmış mutlaka vardır. Bu öğrenme herhangi
marjinal şeyleri değil,, hem köyde, hem bir şekilde meydana gelmiş olabilir, ö ğ ­
şehirde bulunan halk bilgisini araştıran, renme yoluyla elde edilen bu bilgiye da­
bu bilgiyi inceleyen bir bilim dalı olduğu­ yalı yaratma veya yeniden üretme belli
nu söyleyebiliriz. seviyede estetik kaygı ihtiva eden ve sa­
Esas itibariyle çağdaş bir yaklaşım nat değeri olan üretme ve yaratmadır.
olan bu tarifte açıklanması gereken veya Bu çerçevede öğrenilen unsurlar, her­
halkın bu şekilde anlaşılmasında esas hangi bir türe karakterini kazandıran
alınan noktanın, bir grubun kendine ait ölçüler ve bu ölçülerle birlikte kullanılan
diğer kimliklerin özelliği değil, o grubun kültür kalıplarıdır. Bu kalıplar ve kalıp­
sahip olduğu ve kendine ait kabul ettiği ların içine yerleştirildiği ölçülere uygun
bir “gelenek”tir. Burada geleneğin ne ol­ olarak ortaya konulan yaratmalar tür
duğu ise Dundes tarafından açıklanma­ karakterlerinde ortaya çıkarlar ki bun­
mış olmakla birlikte, bunun halk bilgisi lar bir toplumun veya halk olarak adlan­
ürünleri olduğu açıktır. Herhangi bir dırılan grubun bütün üyeleri tarafından
gruba halk özelliği veren geleneğin ve tanınır. Bu yaratmalar konuşma, jest,
gelenek çerçevesinde oluşturulan halk mimik ve diğer hareket tarzlarından
bilgisinin ne olduğu konusu ise halk bili­ farklıdır. Gelişigüzel herhangi bir konuş­
mini kendi şartları ve çevresi (context) ma atasözü söylemek değildir. Yaşanan
içinde tarif eden Dan Ben-Amos tarafın­ bazı olayları kendimize ait herhangi bir
dan şu şekilde yapılmaktadır; “Kendi tarzda anlatmak masal veya hikaye an­
kültürel çevresinde halk bilgisi bir şeyle­ latmak değildir. Bir şiiri herhangi bir şe­
rin derlenmesi değil, bir işlem veya olgu, kilde okumak türkü söylemek değildir.
tam olarak da nakletme esasına daya­ Gelişigüzel bir yürüyüş halk oyunu oy­
nan bir olgudur.” Araştırmacı görüşünü namak değildir. Bir kaç iplik parçasını
şu şekilde sürdürür; “Halk bilgisi (Folk­ bir araya getirmek nefis bir halı doku­
lore) belli bir zamanda meydana gelen mak değildir. Bütün halk bilgisi ürünle­
harekettir. Halk bilgisi (Folklore) artis­ rine farklı bir kalite ve özellik kazandı­
tik bir harekettir. Halk bilgisi (Folklore), ran onların taşıdıkları özelliklerin aynı
yaratıcılık ve estetik kaygıyı içine alır ve halkın birer üyesi olan fertler tarafından
bunların her ikisi de kendiliklerinden bilinmesinden kaynaklanır. Konuşmacı,
sanat formlarında birleşmeye yüz tutar­ anlatıcı, oyuncu veya dokumacı içinde
lar. Bu anlayışa göre halk bilgisi (Folklo­ yetiştiği toplumun diğer üyeleri tarafın­
re); sanata ait anlatım yoluyla oluşan dan da bilinen kültür kalıplarım yani
karşılıklı bir sosyal etkilemedir. Bu ileti* “geleneği” kullanarak farklı kalitede bir
şim, konuşma ve mimikle yapılan hare­ konuşma, anlatma, müzik, oyun ve el ya­
ketlerin diğer tarzlarından farklıdır. Bu pımı ürün ortaya koyar. İşte bu ürünle­
farklılık kültüre ait gelenekler seti üze­ rin her biri günlük hayattaki diğer ürün­
rine kuruludur. Bu set, o toplumun bü­ lerden farklıdır.
tün üyeleri tarafından tanınır ve ona bü­ Dan Ben-Amos’un halk bilgisini
tün toplum bağlamr kİ, bu durum halk (Folklore) kendi çevresi içindeki tarifi şu
bilgisini (Folklore) iletişimin sanat olma­ şekilde devam eder; “halk bilgisi (Folklo­
yan şekillerinden ayırır.”6 Buradaki ifa­ re) kültürel ve sosyal bir temele sahip­
deleri biraz daha açacak olursak; halk tir”. Araştırmacı halk bilgisinin içinde
bilgisi adım verdiğimiz yaratmalar geli­ yer alan ve almayan unsurların sınırla­
şigüzel ortaya çıkmış ürünler değildir. rım belirlemede üç temel kriter olan

6 M illî Folklor
Yıl: 12 Sayı: 45

“halk bilgisi yaratmalarının metninin”, kömürü ocaklarında oluşan bir inanma­


“yapı ve dokusunun” son olarak da bu yı şöyle nakleder; “maden ocaklarında,
ürünlerin oluştuğu “sosyal şartlar ve yeni gelen ameleden, rastladığı zaman
çevre”nin değerlendirmeye katılmasını suallerine kendi istediği şekilde cevap
şart koşar.7 verenlere yardım eden, aksi harekette
Çağdaş “halk” anlayışını ve “halk bil­ bulunanları cezalandıran -bir kazaya
gisini ve kültürünü” bu değerlendirme­ uğratmak veya işini üretmemek suretiy­
ler ışığı altında şöylece özetlemek müm­ le-, adeta kötülük etme hassasına da ha­
kündür; halk, belli bir gelenek içinde iz bir nevi ‘Hızır’ mahiyetinde efsanevi
oluşmuş yaratma sayesinde birbirine bir şahsiyetin vücuduna inanılır. Maden
bağlanan, bu ürünü kendisine ait kabul işçileri cin, peri nevinden bu fevkattabîî
eden bir topluluktur. Bu topluluğun bü­ şahsiyete ‘Kuyunun Arabi’ derler. İnanıl­
tün üyeleri tarafından bilinen ve tanı­ dığına göre ‘Arap’ rastladığı ameleye ku­
nan halk bilgisi ürününün ne olduğu ise, yunun kime ait olduğunu sorar ve ‘sana’
yine o ürünün kendi metninde, kendi ya­ cevabını beklermiş. Bu cevabı verenin
pısında ve oluştuğu çevre ve şartlara işini üretirmiş. Kuyunun sahibi diye fi­
bağlı olarak ortaya çıkan estetik ve sa­ lan şahsı veya şirketi -yani hakikati-
nat kaygısı olan maddi ve manevi olguda söyleyeni ise muhakkak bir musibete uğ­
aranır. Bir başka ifadeyle; metni, yapısı ratır, cezalandırırmış.”8 Boratav tarafın­
ve dokusu, oluştuğu şartlar ve çevre iti­ dan da belirtildiği gibi, ülkemizde kömür
bariyle kendine has sanat değeri olan bir madeni işletme işi oldukça yeni olup, en­
yalatmaya sahip olduğunu iddia eden düstrileşmenin ilk belirtilerindendir.
herhangi bir topluluk halk kavramı ile Böyle bir yerde ortaya çıkan, yukarıda
ifade edilebilir. Bu değere sahip olan top­ verdiğimiz anlatmanın oluşumu son de­
luluğun üyeleri birbirlerini doğrudan ta­ rece yeni olmakla birlikte, bu inanmayı
nımasalar bile, aym estetik ve sanat de­ halk bilgisi ürünü olarak kabul etmek
ğeri olan bir olgu sayesinde birbirlerine zorundayız. Bu inanmayı metni, yapısı
bağlanır ve birbirleriyle doğrudan olma­ ve oluştuğu çevre bakımından değerlen­
sa bile, dolaylı olarak bir ilişki içinde bu­ dirdiğimizde onun herhangi bir köy veya
lunurlar. Dundes’in iddia ettiği gibi böy­ şehir toplumunda mevcut bir başka
le bir değere sahip olan topluluğu mutla­ inanmadan çok farklı olmadığını görü­
ka köyde veya taşrada aramak gerek­ rüz. Dolayısıyla kömür madeni mesleği­
mez. Biz bu türden bir topluluğu her yer­ ne sahip bir grubu, konu ettiğimiz mana­
de bulabiliriz ve onu bir millet seviyesi­ da halk terimiyle ifade etmeye yarayan
ne çıkarıp, Türk Halk Bilgisi (Folklore) ortak esas, madencilerin hepsi veya çoğu
gibi bir olgudan bahsedebiliriz. Bu olgu­ tarafından inanılan ve “gelenek” teri­
ya sahip milleti daha alt gruplara ayırıp, miyle ifade ettiğimiz "halk inanmaları
Ege Bölgesi Halk Bilgisi (Folklore), İz­ geleneği” içinde yer alan bir anlatmanın
mir Halk Bilgisi (Folklore), Bornova varlığıdır. Bu anlatmanın halk inanma­
Halk Bilgisi (Folklore) gibi daha küçük ları bakımından artistik ve estetik bir
birimler halinde de ele alabiliriz. Yine, değerinin olduğu da açıktır. Bu örneğe
kendi metni, yapısı, dokusu ve de oluştu­ yukarıda da bahsettiğimiz bilgisayar ve
ğu çevre ve şartlara bağlı olarak çok iyi bilgi say ar kullananlar hakkında anlatı­
tarif edilmiş halk bijgisi ürünlerinden lan yüzlerce fıkrayı da ilave edebiliriz.
hareket ederek, halk bilgisinin endüstri Yine üniversite öğrencilerinin kendileri­
veya üniversite çevresi içinde de mevcut nin konu olduğu pek çok fıkra yanında
olduğunu gösterebiliriz. Bunun bir örne­ üniversite öğrencileri tarafından üretil­
ğini veren Pertev Naili Boratav, maden miş fıkraları da burada örnek olarak

Millî Folklor
Yıl: 12 Sayı: 45

vermek mümkündür. Bu fıkralardan bi­ FAYD ALANILAN K AYN AKLA R:


risi şövledir; “Bir grup üniversite öğren­ 1. Ben-Am os, Dan. “Şartlar ve Çevre İçin ­
de Folklorun Bir Tanım ına Doğru. (Tbwards A
cisi Türkçe’nin kullanımı konusunda
D efm ition o f Folklore in C ontext.)” Çeviren:
kendi aralarında tartışırlar. Öğrenciler­
M etin Ekici. M illi Folklor (1997): 33. SS. 74-
den bir kısmı Türkçe’nin içinde batı dil­ 87.
lerindeki bazı kelimelerin Türkçe’de kul­ 2. Boratav. Pertev Naili. H alk Edebiyatı
lanılabileceğini savunurken, bir kısmı D ersleri. Ankara: U zluk B asım evi, 1942.
da bu kelimelerin Türkçe’yi bozduğunu, 3. Dundes, Alan. “Doku, M etin ve Kon-
bunların kullanılmaması gerektiğini sa­ teks. (Texture, Text and C ontext.)” Çeviren:
vunul1lar. Bir karara varamayan öğren­ M etin Ekici. M illi Folklor (1998): 38. ss. 106-
ciler Nasreddin Hoca’ya danışmanın uy­ 119.
4. Dundes, Alan. “ Halk K im dir? <W ho Are
gun olacağım düşünüp, Hoca’ya giderler.
the Folk?)." Çeviren: M etin Ekici. M illi F o lk -
- Hocam, Türkçe’de ‘Evet’ yerine l o r j 1998): 37. ss. 139-153.
‘O.K.’ demek uygun mudur? 5. Levend. Agnh Sırrı. “H alk vc Tasavvulı
Nasreddin Hoca; Halk Edebiyatı.” T ü r k D ili (T ü r k H a lk
- Her al d yani! E d e b iy a tı Ö zel S a y ıs ı.) (1968): 207. ss. 171-
diye cevap verir.” 185.
Burada önemli olan, ister bilgisayar 6. Kafesoğlu. İbrahim . T ü rk M illi K ü ltü ­
uzmanı olsun, ister üniversite öğrencisi rü. İstanbul: Boğaziçi Yay., 1986. (D üzeltilm iş
ve Genişletilm iş 4. Baskı.)
bu grupların sahip oldukları mesleki eti­
7. Varagnac, Andre. D e f in it io n d u F o lk ­
ket değil, sahip oldukları, anlattıklar)
lo r e . Paris: Societe 1)' kdition. 1938.
veya onlar hakkında anlatılan fıkradır.
Bu tartışmayı şu şekilde bir sonuca NOTLAR
bağlayabiliriz. Türk kültür hayatında 1. A lan Dundes. “ H alk K im dir? (W h oA re
başlangıçtan itibaren yaratılmış olan the Folk?)" Ç e v .: M etin Ekici. Milli Folklor 37
Türklcre has kültür kalıpları, sosyal ha­ (1998): s. 139. Aynı konuda ayrıca bkz. Andre
yattaki değişmelere uygun olarak yapı­ Varagnac. D efinition du Folklore. Paris: Soci-
lan ilavelerle yeni kalıplar oluşturarak, 6tĞ D ’ ödition, 1938.
2. İbrahim Kafesoğlu. Türk M illi Kültürü.
eskileri geliştirip, bazı değişmelere uğra­
İstanbul: Boğaziçi Yay., 1986. (D üzeltilm iş ve
tarak daha sonraki dönemlerde de kendi Genişletilm iş 4. Baskı.) s. 18.
vadisinde yol almıştır. Buna göre “Halk” 3. Agah Sırrı Levend. “H alk ve Tasavvuf!
kavramı başlangıçtan itibaren oluşturu­ Halk E debiyatı.” Türk Dili (Türk H alk E debi­
lan ve sürekli geliştirilen, gelenek, göre­ yatı ö z e l Sayısı) (1968): 207. ss. 171-185.
nek, inanç anlayışını devam ettiren veya 4. Alan Dundes, “H alk K im dir? <W ho Are
devam ettirmeye çalışan grupları içine the F olk?)’’ Çev.: M etin Ekici. M illi Folklor 31
alın aktadır. Bugün de bu kalıplara uy­ (1998): ss. 139-142.
5. Dundes. a.g.e. s. 143.
gun olarak yeni yaratmalar ortaya ko­
6. Dan Ben-Am os. Şartlar ve Çevre İçinde
yan ve bu yaratmaları kullanan herhan­
Folklorun Bir Tanım ına Doğru (Tbwards A
gi bir kişi, bir grup içinde bunları paylaş­ D efm ition o f F olklore in C ontext).” Çev.: M e­
tığında sosyal statüsü veya mesleki eti­ tin Ekici. Milli Folklor 33 ( 1997 ): ss. 80-81.
keti ne olursa olsun halk bilim açışından 7. A lan Dundes. “D oku, Metin ve Konteks
değerlendirildiğinde halk kavramı için­ (Tfexture, Ttext and C on text).” Çev.: Metin E ki­
de yeı- alır. Sayılarını tespit edemediği­ ci. Milli Folklor (1998): 38. ss. 106-119.
miz bu kültür kalıp ve yapılarının oluş­ 8. Pertev Naili Boratav. H alk Edebiyatı
turduğu ve oluşturmaya devam ettiği D ersleri. Ankara: U zluk Basım evi, 1942. ss.
3-8.
bilgi, “Halk Bilgisi”dir. Bu bilgiyi ken­
dine has yöntemlerle ele alan ve incele­
yen bilim dalı da “Halk Bilimi”dir.

8 M illî Folklor

You might also like