Professional Documents
Culture Documents
1-5-Ark Kaynağında Kullanılan Güç Kaynakları
1-5-Ark Kaynağında Kullanılan Güç Kaynakları
5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
1/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Bir kaynak makinasının statik karakteristiği, kaynak makinasının akım ve geriliminin zamana bağlı olarak
hiç değişmediği veya çok yavaş değişim gösterdiği farz edilerek (veya bu şartlarda)kaynak makinasının
gerilim ve akım arasındaki bağıntıyı veren eğridir. Statik karakteristikler olmamasına rağmen, ilerdeki
konularda görüleceği gibi kaynaklı imalatta bu karakteristiklerden çok yararlanılmaktadır. Kaynaklı
imalatta iyi bir kaynaklı birleştirme için stabil bir kaynak arkı ve bunun içinde kaynak akımı üreteci ve
kaynak arkının uyumlu çalışması gerekir. Bu da ancak kaynak akımı üretecinin statik ve dinamik
karakterinin bilinmesi, yani statik ve dinamik karakteristiklerinin bilinmesi ile mümkündür. Ayrıca her
kaynak yöntemi kendine has statik karakteristiğe sahip bir akım üreteci gerektirmektedir. Bu durum kaynak
makinası seçiminde karakteristiklerin önemini daha da arttırmaktadır.
Bir kaynak akımı üretecinin statik karakteristiğini normal bir kaynak arkı yardımıyla çıkarmak mümkün
değildir. Çünkü kaynak arkının herhangi bir güç konumunda stabil olarak yanabildiği uzunluk alanı çok
dardır. Yani stabil bir kaynak arkının direnci, boyuna bağlı olarak çok dar bir alanda değiştirilebilir.
Böylece akım üretecinin yüklenmesi dar bir alanda mümkün olabilir Şekil 3 /2/. Bu nedenle
karakteristiklerin elde edilmesinde yüklemenin stabil olarak, üretecin tüm çalışma alanında
değiştirilebildiği bir düzeneğin kullanılması gerekir. Çalışmada bu durum iki ayrı yöntemde incelenmiştir.
2/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Klasik olarak her kaynak makinasının statik karakteristiği Şekil 3 de prensip şeması görülen bir deney
standı ile çıkarılabilir. Deney standı bir gerilim ve bir akım ölçerle, mümkün olduğu kadar sürekli
(kademesiz) ayarlanabilen bir yükleme direncinden ibarettir /3/. Yükleme direnci genelde şekilde kesiti
verilmiş olan, paslanmaz çelik sacdan yan yana dizilmiş bir batarya şeklinde imal edilmiş bir elektrot, gene
paslanmaz çelikten imal edilmiş bir elektrolit kabı ve sodalı su veya sulandırılmış asitten meydana gelen
bir elektrolitten ibarettir. Sac batarya şeklindeki elektrod, elektrolit içine kademesiz bir şekil 4’ da bir
düzenek yardımıyla (örneğin, bir dişli veya makara tertibatı ile) istenilen miktarda daldırılıp
çıkarılabilmektedir. Elektrodun elektrolit içine batma miktarına bağlı olarak elektrod ile elektrolitin
arasındaki temas yüzeyi ve elektrolit kabı ile hareketli batarya elektrod arasındaki uzaklık değişmekte,
dolayısıyla hem akımın geçtiği kesit ve hem de uzunluk değişmektedir. Bu değişimler de direnç formülüne
R=ρ (l/s) göre direnci, yani yüklemeyi değiştirmektedir. Buradaki
direnç değişiminin pratikte mümkün olduğu kadar 0,01 ile 5 Ω arasında ve direncin gücü ise yaklaşık 25
kW civarında olmalıdır. Çeşitli yükleme konumlarındaki akım değerleri, değeri bilinen bir şönt üzerindeki
gerilim düşümü ölçülerek Ohm kanununa göre, I=U/R şönt den bulunur. Gerilim değerleri ise akım
üretecinin iki ucuna bağlanmış bir voltmetre ile tespit edilir. Burada dikkat edilmesi gereken şey, statik
karakteristiği oluşturacak olan gerilim değerleri direncin uçları arasındaki gerilim değerleri olmayıp, akım
üretecinin uçları arasındaki gerilim değerleri oluşudur. Zira buradaki yükleme direnci sadece direnç
elemanındaki direnç değil, elektrik çevriminin tüm direncidir. Yani burada elektrik akımını ileten hatların
direncinin de hesaba katılması gerekir.
3/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekilden kolayca görülebileceği gibi buradaki direnç elemanı, kaynaktaki elektrod, ark ve iş parçasını
simulize etmektedir. Yani çelik sac batarya elektrodu, sodalı su arkı ve elektrolit kabı da iş parçasını temsil
etmektedir. Üretecin herhangi bir güç konumuna tekabül eden karakteristiğini çıkarmak için önce üreteç o
sabit güç konumuna ayarlanır. Sonra elektrodun, elektrolite hiç temas etmediği halde üretecin uçlarındaki
gerilim ölçülerek, boşta çalışma gerilimi ve direnç elemanı yan bir bağlantı ile kısa devre edilerek de kısa
devre akımı ölçülerek karakteristiğin iki noktası bulunmuş olur. Karakteristiği oluşturacak diğer noktalar
ise elektrodun, elektrolit içindeki muhtelif konumlarında aynı anda ölçülecek akım ve gerilim değerleri ile
bulunur. Böylece elde edilen bu noktalar, gerilim-akım diyagramına taşınarak, ayarlanmış olan o sabit güce
tekabül eden karakteristik bulunmuş olur. Şekil 5’da, bir generatörde, en küçük ve en büyük güç konumuna
tekabül eden bir şekilde elde idilmiş karakteristikler görülmektedir. Şekilde ayrıca en küçük ve en büyük
güç konumlarına tekabül eden karakteristikleri kestiği noktalarla üretecin ayar alanını (çalışma alanı) tespit
ettiğimiz VDE-ayar karakteristiği de gösterilmiştir.
Herhangi bir kaynak yöntemindeki arkın, herhangi bir elektrod çapına tekabül eden bir güç konumunda
stabil olarak yandığı optimum bir akım ve gerilim değeri mevcuttur. Bu optimum durumlar deneme ile
tespit edilmiş ve VDE tarafından, her kaynak yöntemi için formüle edilmiştir. Tablo 1.Şekil 6 ve 7 de
düşey ve yatay karakteristikli kaynak akımı üreteçlerinde bu karakteristikler ve üretecin ayar aralıkları
verilmiştir.
4/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Bir kaynak akımı üretecinde güç ayarı (ayar aralığı) olarak üretecin plakasında akım değerleri verilir.
Verilen bu akım değerleri üretecin karakteristiğinin çıkarıldığı şartlar altında çalışıldığı takdirde doğrudur.
Şartlar aynı değilse, yani kaynak esnasındaki gerilim çevrimindeki toplam direnç, karakteristiğin çıkarıldığı
zamankinden farklı ise üreteç üzerinde verilen akım değerleri hakikatten farklıdır. Bu nedenle kaynak
akımı üreteçlerinde akım veya güç ayarı değil, hakikatte karakteristik ayarı yapılır. Şartlar değiştiğinde
hakiki akım ve gerilim değerlerini ayrıca ölçerek bulmak gerekir.
5/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Bu yöntemde kullanılan deney standı prensip şeması Şekil 8’de verilmiştir. Bu yöntem için katodu, aksiyal
yönde hareketli, variyokat uzun ark üfleci denilen bir üfleç geliştirilmiştir /5,6,7/. Bu üflecin cidarı kuvars
camından yapılmış olup, basınçlı hava ile soğutulmaktadır.
Şekil 8. Variyokat uzun ark üfleci ile statik karakteristik çıkarma deney standı prensip şeması.
1) Ark üfleci 6) Doğru akım üreteci
2) Gaz debi ölçeri 7) Tıkaç bobini
3) Gerilim ölçer AEG/Sınıf 0.2 8) Yüksek frekans ateşleme generatörü
4) Gerilim ölçer AEG/Sınıf 0.5 Ub) Gerilim
5) Şönt 60 mV/400 A Sınıf 0.5 d) Üfleç cidar çapı
l) Ark boyu
Dinamik karakteristikler gerçek karakteristikler olup, hem ark ve hem kaynak akımı üreteçlerinin dinamik
karakteristikleri mevcuttur.
Elektrik arkının dinamik karakteristiği deyince akla, ya muhtelif frekanslardaki gerilim-akım bağıntısı
veyahut akım veya gerilimin zamana bağlı olarak değişimi akla gelir Şekil 9,10, 11. Elektrik arkında çok
hızlı değişmeler söz konusudur. Bu nedenle olayı en iyi dinamik karakteristik temsil eder.
Kaynak makinasının dinamik karakteristiği, makinanın gerilim ve akımı arasındaki ve ayrıca makine
gerilimi ve akımının zamana bağlı değişimini veren eğridir. Bu konu III. Kaynak makinaları 1.6.3. de
detaylı incelenecektir.
6/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekil 10. Kömür elektrodlu alternatif akım arkında akım ve gerilimin zamana göre değişimi
7/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekil 11. Kömür elektrodlu alternatif akım arkı dinamik karakteristiği, f= 50 Hz.
Statik karakteristiğini U0= f(I) aynı diyagram üzerinde gösterelim Şekil 13. Görüldüğü gibi ark ve
generatör karakteristiğinin iki ortak noktası A1,2 vardır. Bu iki noktanın çalışma noktası olarak stabilitesini
araştıralım. Stabil bir noktada her küçük δI akım değişmesi, uygun bir δU gerilim değişmesi ile
dengelenmelidir. Kaynak esnasında çalışma noktası ark karakteristiği ile akım kaynağı karakteristiğinin
ortak noktası olması gerekir. İki ortak noktadan A1 noktasını ele alalım. A1 noktasında çalışırken
kaynakçıdan doğan bir neden gibi, herhangi bir sebeple akımın arttığını, yani A1 noktasından +δI kadar
sağa kaydığımızı düşünelim. Bu halde generatörün verebildiği gerilim arkın ihtiyacı olandan küçüktür. Bu
nedenle Aı noktasına geri, dönülür. Akımda -dI gibi bir küçülme olduğu zaman ise generatörün verebildiği
gerilim arkın ihtiyacı olandan büyüktür ve dolayısıyla A1 noktasına geri dönülmek zorundadır. O halde, Aı
noktası stabil bir çalışma noktasıdır. A2 noktasında akımın büyümesi yönünde ayrıldığımızda generatörün
verebildiği gerilim arkın ihtiyacı olandan büyüktür. Dolayısıyla ark akımı büyümeye devam edecek tir.
8/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekil 13. Elektrik arkı çalışma noktası ve stabilitesi küçülme yönünde bir ayrılma olsa, generatörün
verebildiği gerilim arkın ihtiyacından daha küçük olduğundan akım küçülmeye devam edecektir. Her iki
halde A2 noktasına geri dönüş olmadığından A2 noktası stabil bir çalışma noktası değildir.
Kaynak tekniğinde örtülü elektrodlarla kaynak dışındaki modern yöntemlerde (tozaltı, gazaltı kaynağı gibi)
gereksinimi duyulan elektrik arkı (plazma), ark üfleçleri denilen üfleçler ile elde edilir. Şekil 14'de tam
teşekküllü bir ark üfleci prensip şeması görülmektedir. Bir üfleç üç kısımdan meydana gelir:
9/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
HF Yüksek frekans generatörü: Arkı tutuşturmaya yarar. Yüksek frekans ve yüksek gerilimli bir akım
verir. Bu sayede başlangıçta yalıtkan olan plazma gazı bir elektrik boşalması ile delinerek ilk iletkenlik
sağlanır ve zaten devreye bağlı olan esas jeneratör akım vermeye başlar. Esas akım akmaya başlayınca HF
generatörü çoğu zaman devreden çıkar.
L Tıkaç bobini: Genel olarak bobinler ani akım değişmelerine karşı koyarak, akımı sabit tutmaya çalışırlar.
Buradaki bobinin bir görevi de budur. Zira kaynak işlemi sabit akım ister. Bu bobinin ikinci görevi arkın
ilk ateşlenmesi esnasında akan yüksek frekanslı akımın jeneratör üzerinden akmasını önleyip, akımın anod
ile katod arasından akmasını sağlar ve böylece ark tutuşur.
10/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
C Kondansatör bataryası: Kondansatörler devrelerde ani gerilim değişmelerine karşı koyup gerilimi sabit
tutmaya çalışırlar. Buradaki kondansatörün görevi de budur. Zira kaynak işlemi sabit gerilim ister.
Genel olarak bir üflecin elemanları ve yardımcı elemanları bunlardır. Ancak bazı özel hallerde yardımcı
elemanlardan bazıları bulunmayabilir.
a. Direk ark: Eğer elektrik arkı katod ile iş parçası arasında yanıyorsa, yani ark akımı (veya tamamına
yakın bir kısmı) iş parçası üzerinden akıyorsa buna direk ark denir. Kesme işlemlerinde, tozaltı
kaynağında, kalın saçların kaynağında direk ark kullanılır.
b. Endirek ark: Eğer elektrik arkı anod ile katod arasında yanıyorsa, yani ark akımı devresini anod
üzerinden tamamlayıp, iş parçası üzerinden akıyorsa buna da endirekt ark denir. İnce sacların kaynağında,
püskürtme ile yüzey kaplamada, ısıl işlemde endirekt ark kullanılır.
Bu iki ark şeklinin birinden diğerine geçiş şekil 14'deki R direnci sayesinde yapılır.
Bir direk ark, endirekt arka nazaran iş parçasına 2,5 kat daha fazla enerji taşır. Bu nedenledir ki, fazla enerji
yoğunluğu istenen işlerde (kesme gibi) direk ark kullanılır.
Elektrik ark kaynağında hem doğru, hem de alternatif akım kullanılmaktadır. Her kaynak metodunda
kullanılan akım cinsi kaynak işleminin sıhhatli olması bakımından o metoda uygun olmalıdır. Mesela
WIG-metodu ile alüminyum kaynağının alüminyum oksit tabakasının delinebilmesi yönün~en alternatif
akımla yapılması uygun olur.
Tüm kaynak makinaları, gerek doğru akım jeneratörleri, gerek trafolar ve gerekse redresörler kaynak
anındaki açık devre, tutuşma, kısa devre ve damla geçişi gibi devamlı değişen durumlara mümkün olduğu
kadar hızlı (ataletsiz) uyabilmelidirler o Bu özellikler, kaynak metoduna bağlı özelliklerdir. Bir kaynak
makinasının bir kaynak metoduna uygun olup olmadığı, o kaynak makinasının karakteristiklerinden
görülebilir. Bunlardan başka her kaynak makinasının herhangi bir metoda bağlı olmadan göstermesi
gereken özellikler vardır.
Genel olarak bir kaynak makinasının iyi bir kaynak dikişi (hem kalite ve hem de ekonomik) için göstermesi
gereken özellikleri şöyle sıralayabiliriz.
11/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
1.1. Bir kaynak makinası mümkün olduğu kadar az boşta çalışma kaybına sahip olmalıdır.
Kaynak esnasında makinadan alınan iş dolayısıyla kaynak makinası ısınır. Bu makinanın sıcaklığı,
makinanın izolasyonunun dayanabileceği bir sınır değerinden daha yüksek olamaz. Bu sınır sıcaklık
değerine tekabül eden akım değerine "sürekli akım" değeri denir. Her kaynak makinasının sürekli akım
değeri ayrı ayrı olup, makinanın üzerindeki plakasında belirtilmiştir.
Kaynak anında kaynak makinası, elektrodun tükenmesi, dikişin tamamlanması gibi sebeplerden dolayı
devamlı yüklenmeyip, çalışma zamanının belirli zamanlarında makina boşta çalışır. Bundan dolayı sürekli
akım değerinde çalıştığı zaman makinanın ısınması az olur ve böylece sürekli akımdan daha büyük bir
akım değeriyle yüklenebilir. İşte bir makinanın 60% Yüklenme süresinde kalacak şekilde çalışmasıyla
verilen akım şiddetine "nominal kaynak akımı" denir.
Bir kaynak makinasının yük altında çalıştığı süre, makinanın toplam, çalışma süresine bölünürse, çıkan
değerin 100 ile çarpımı, yüzde olarak relatif devrede kalma süresini (D.K.S.) verir.
Devrede kalma süresi 10 dakikalık bir zaman için normlaştırılmıştır. Ayrıca devrede kalma süreleri de
muhtelif kaynak yöntemleri için %35, %60 ve %80 olmak üzere üç grupta toplanmıştır.
Elle yapılan kaynakta kaynak makinası çok sık ve uzun zaman boşta çalışır. Yani yükleme süresi düşüktür.
Onun için normal elle kaynakta D.K.S. %60 olarak tarif edilmiş ve bu değer elle kaynak için makinanın
üzerine yazılmıştır. Elle kaynak için yazılmış akım şiddeti, elle kaynak için aynen kullanılabilir. Ancak
makina elle kaynak yerine mekanik veya otomatik kaynakta kullanılacaksa, o zaman elle kaynak için
belirtilmiş olan bu akım değeri kullanılamaz. Çünkü bu durumda makina elle kaynağa nazaran daha uzun
süre yük altında çalışır ve bu nedenle daha küçük akım şiddetinde çalıştırmak gerekir.
Örnek :Bir makinanın plakası üzerinde %60 D.K.S. ve 25O A varsa ve bu makinayı
a) 4 dakikalık yükleme, 1 dakikalık boşta çalışma süresi ile çalıştırmak istersek, D.K.S. ve çalışma akımı
ne olur?
12/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Bu demektir ki %80 D.K.S. biz bu makinayı sadece 216 Amper ile çalıştırabiliriz.
I 12 250 2
b) D.K .S .2 = D.K .S .1. 2 = 60. = %68
I2 2352
Buda 4 dakika yükleme ve 1,9 dakika boşta çalışma zamanına tekabül eder. Sonuç olarak bu tür bir
hesapla boşta çalışma zamanını optimize edip, dolayısıyla da boşta çalışma kaybını mümkün olduğu
kadar az tutmak gerekir.
Bir kaynak makinasında kaza tehlikesi kaynak makinasının bir akım üreteci olmasındandır. Kaynak
makinasının tehlikesi, verebileceği en büyük gerilim olan boşta çalışma gerilimindendir. Boşta çalışma
gerilimi kaynak akımının sıfır olduğu gerilimdir. Kaza emniyeti açısından bir kayak makinasının boşta
çalışma gerilimleri üstten sınırlandırılmıştır. Kazan ve küçük odalardaki transformatörle kaynakta,
transformatörün boşta çalışma gerilimi 48 voltu aşamaz. ( Û = 2.48 = 68V). Bütün diğer kaynaklar için
alternatif akımla kaynakta ise, makinanın boşta çalışma gerilimi 70 Volt efektif değeri aşamaz U= 2 .70=
100 V.
Doğru akım kaynak makinaları ile kaynakta makinadaki boşta çalışma gerilimi 100 Volt ile
sınırlandırılmıştır.
Kaynak işleminde arkın tutuşması için de kaynak makinasının boşta çalışma geriliminin belirli bir
değerden küçük olmaması gerekir. Demek ki boşta çalışma gerilimi her iki taraftan (alt ve üstten) sınırlıdır.
Yukarda verilen boşta çalışma gerilimi değerleri bütün kaynak metotları için geçerlidir. Yalnız otomatik
kaynakta kullanılan makinalarda bazı şartlar altında boşta çalışma gerilimi yukarda verilenlerden daha
yüksek tutulabilmektedir. Bu durumda makina üzerinde otomatik kaynak için olduğu yazılı olmalıdır. Zira
bu makina ile elle kaynak yapılırsa tehlike arz eder.
Bu arada çeşitli milletlerin çeşitli normları olduğu için yukarda verilen boşta çalışma gerilimlerinden ufak
farklı değerlerle karşılaşılabileceği unutulmamalıdır.
1.3. Kaynak makinasının sargı izolasyonları, kaynak esnasındaki tutuşma ve damla geçişi hallerinde
ortaya çıkan kısa devre akımından harabolmamalıdır.
Arkın tutuşması esnasında büyük akım aktığı için kısa zamanda makinanın sarımlarında büyük ısı enerjisi
ortaya çıkar. Bu enerji nedeniyle sarımlar ısınır. Burada ortaya çıkan sıcaklık, sargı izolasyonunu tehlikeye
düşürmemelidir. Bunun için kısa devre akımı sınırlandırılabileceği gibi, makina sarımları de uygun
yapılabilir.
13/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
1.4. Kaynak makinasının statik karakteristiği kullanılan kaynak metoduna uygun olmalıdır.
Her ark kaynağı yöntemi kaynak makinasında belirli bir statik karakteristiğin bulunmasını gerektirir. Bu
karakteristikler izafi olarak yavaş değişmelerde kaynak makinasının uçları (kutupları) arasındaki gerilim
ile, yükleme (kaynak) akımı arasındaki bağıntıyı gösterir. Kaynak makinalarının statik karakteristiklerini
gerilim-akım diyagramı olarak göstermek alışılagelmiştir. Her kaynak makinası statik karakteristik olarak
bir eğriler demetine sahiptir. Bu demetteki eğrilerden her biri kaynak makinasının verdiği bir akım veya
gerilim değerine (güce) tekabül eder. Üç çeşit kaynak makinası statik karakteristiği vardır. Diğer bir deyişle
karakteristiklerine göre kaynak makinaları üçe ayrılır /13/.
Bu makinalarda kaynak akımını makina üzerinde ayarlama imkanı vardır. Şekil 16'de düşey karakteristikli
bir kaynak makinasına ait eğriler demeti (karakteristikleri) görülmektedir.
Burada akımın sıfır olduğu gerilim değerine U0 boşta çalışma gerilimi, gerilimin sıfır olduğu akım değerine
IK de kısa devre akımı denir.
Pratikte kullanılan makinaların çoğu düşey karakteristiklidir. Bu tip makinanın bazı kullanım yerlerini
şöyle sıralayabiliriz:
14/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
— Plazma kaynağı,
Yukarıda verilen kaynak yöntemlerinin düşey karakteristikli bir makinayı gerektirmesi arkın tutuşması
anındaki ve (elle ve tel örgülü örtülü elektrodlarda) elektrodların erimesi sırasındaki olaylardan dolayıdır.
Misal olarak damla geçişindeki kısa devre anındaki akımın düşey karakteristikte sınırlı oluşu kaynak
yerinde hasar yapmadan tekrar stabil duruma geçiş ve ark söndüğü zaman da tekrar tutuşmada düşey
karakteristiğe göre yüksek olan gerilim gene stabil duruma geçiş için gereklidir. Bu durum özellikle yüksek
güç gerektiren kaynak yöntemlerinde daha çok söz konusudur.
Düşey karakteristikli bir makina ile yapılan kaynak yöntemleri ile iyi bir kaynak işlemi gerçekleştirebilmek
için düşey karakteristikli makinaların şu özellikleri göstermesi gerekir.
— Arkın tutuşması için kaynak makinasının yeterli boşta çalışma gerilimi olmalıdır.
— Ark tutuşmadan önce elektrod malzemeye değer ve bu anda bir kısa devre akımı akar. Kaynak, makinası
bu kısa devre zamanında üstten sınırlı bir akım vermelidir.
— Kısa devreden sonra elektrodun malzeme ile arası açılır (elektrod kaldırılır) ve böylece ark tutuşur.
Arkın tutuşması ile bağıntılı olarak çalışma gerilimi de ataletsiz bir şekilde makina tarafından
ayarlanabilmelidir.
— Metal damlasının iş parçasına geçişinde veyahut kaynakçının elektrodu kaldırması ve indirmesinde
olduğu gibi ortaya çıkan ark boyunun değişmesi halinde ark akımı çok az değişmelidir. Büyük ve ani akım
değişmesi gösteren makinaların çalışması sert olarak tarif edilir. Bu halde elektroddan eriyen parçalar
püskürtülür ve bunun neticesi olarak ark söner.
Düşey karakteristikli kaynak makinası karakteristiği yanında, kaynak olayı açısından, kaynakta ortaya
çıkan elektrik arkı karakteristiğinin de önemi büyüktür. Şekil 17'de bir düşey karakteristikli kaynak
makinası karakteristiği, elektrik arkı karakteristiği ve bu arkın çalışma bölgesi gösterilmiştir. Burada
çalışma noktası A, ark yanma gerilimi yaklaşık 30 Volt ile gösterilmiştir. Makina karakteristiğinin gidişi
(makinanın görülen güç konumunda) boşta çalışma geriliminin 60 Volt olduğunu göstermektedir. Bu da
arkın iyi bir tutuşma sağlayacağını kanıtlar. Ayrıca damla geçişinde veya elektrodun kaynak yerine
yapışması halinde veyahut da arkı tutuşturmak için elektrodun iş parçasına temas ettirilmesi gibi hallerde
ortaya çıkacak en büyük ark akım şiddetinin 200 Amper ile sınırlı olduğu görülmektedir.
Elektrik arkı karakteristiği bölgesini sınırlayan eğriler (ark sınır karakteristikleri: kesikli çizgili
karakteristikler) ile kaynak makinası karakteristiğinin kesim noktaları buradaki kaynak makinasında
elektrik arkının hangi akım ve gerilim değerleri arasında yanabileceğini verir (A1-A-A2). Buradan
elektrodun kaldırılmasından sonra (kısa devreden sonra: arkın tutuşması) yaklaşık 20 Volt ve 180 Amper
de arkın yanmaya başladığını (A2) ve 40 Volt ve 120 Amper de (A1) söndüğünü görebiliriz. Ark en sakin
(stabil) yaklaşık 30 Volt ve 160 Amperde, yani çalışma noktasında yanar. Bundan dolayı kaynakçı bu
noktada (A) çalışmayı hedef alır ve kaynak esnasında sürekli bunu temine çalışır.
15/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Kaynak makinası karakteristiği ne kadar yataya yakın düşme gösteriyorsa, kaynakta akım oynaması o
kadar büyük olur ve kaynak makinası o kadar sert çalışır, böylece de elektroddan o kadar fazla püskürtme
olur. Beckert optimum düşey karakteristik eğimini IKD/IS=1,3...1,5 olarak vermektedir. Burada IKD devamlı
(statik) kısa devre akımını, IS normal kaynak akımını temsil etmektedir. Kaynak makinası karakteristiği ne
kadar düşeye yakınsa (yumuşak karakterli makina) ark o kadar sessiz ve hoş yanar. Öte yandan kaynak
makinası karakteristiği düşeye yaklaştıkça makinanın gücü düştüğünden karakteristiğin düşeye olan
yakınlığı sınırlıdır.
Bu tip kaynak makinalarında kaynak gerilimini makina üzerinde ayarlama imkanı vardır. Şekil 18.
16/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekil 19'da bir sabit gerilimli karakteristik ile ark karakteristiği bölgesi (ark yanma bölgesi: A1-A-A2)
gösterilmiştir. Ark yanma bölgesindeki kalitatif durum düşey karakteristikli makinanın benzeridir.
Bir karakteristiğin yatay olup olmadığına şu şekilde karar verilir. Eğer bir makinanın karakteristiğinin
eğimi her 100 Amperde 1 ila 5 volt arasında bir değerde ise o makina karakteristiği yatay olarak
isimlendirilir. Burada makina karakteristiği ile ark karakteristiğinin kesim noktasından görüleceği üzere
küçük gerilim değişimlerine veyahut ark uzunluğu değişimlerine karşılık büyük akım değişimleri ortaya
çıkıyor. Bu durum şu neticeyi doğurur. Bu tür makinalarla yapılan mekanik veya otomatik kaynak
yöntemlerinde kaynak teli önceden tespit edilen bir hızla iletilir ve kaynak teli ark taşıyıcısıdır. Bu kaynak
makinası ile kaynakta elektrod teli ark taşıyıcısı olduğu için, kaynağın sıhhatli olması kaynak işleminde
ortaya çıkan elektrik arkı bölgesinde cereyan eden olayların değişmemesine, kaynak boyunca aynı
kalmasına bağlıdır.
17/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekil 20'de düşey ve yatay karakteristikli iki kaynak makinasına ait karakteristiklerde bir ΔU gerilim
değişmesindeki akım değişmeleri karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Buna göre yatay karakteristikli akım
değişmesi düşey karakteristiktekine göre çok çok büyüktür.
Bu tür kaynak makinalarında akım değeri yükseldikçe gerilim değeri de yükselir. Bunlar çok özel
hallerdeki koruyucu gaz kaynaklarında kullanılır. Şekil 21 pratikte fazla kullanımı olmayan bu makinalar
üzerinde durmayacağız.
Kaynak akım şiddeti kaynak elektrodunun kesitine (elektrod örtüsü hariç), kaynağın cinsine ve kaynak
pozisyonuna bağlı olarak seçilmesi gerektiğinden, kaynak makinası üzerinden bu durumlarda kaynak
akımının yeterli bir bölgede ayarlanabilmesi gerekir.
Kaynak makinasının dışarıdan ayar konumunu değiştirerek, yani makinayı farklı güç konumlarına
ayarlayarak makinanın karakteristiği değiştirilebilir. Böylece makinanın karakteristiği için bir eğriler
demeti elde edilir. Düşey karakteristikli makinalarda makinanın konstrüksiyonuna bağlı olarak muhtelif
ayar konumlarındaki karakteristikler birbirlerine göre ya propozisyonal olarak kaymış vaziyettedir, ki bu
halde boşta çalışma ve çalışma gerilimi büyür, veyahut da karakteristiklerin boşta çalışma gerilimi sabit
18/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
kalıp birbirlerine göre eğimleri değişir. Sabit gerilimli kaynak makinalarında ise makina geriliminin ayarı
ile elde edilen karakteristikler birbirlerine göre sadece propozisyonal olarak kaymış konumdadırlar.
Kaynak makinasına ait eğriler demetinden kaynak makinasının ayar aralığı (kaynak makinasının
verebileceği en küçük kaynak akımından, en büyük kaynak akımına kadar olan bölge) görülebilir. Bu ayar
aralığı çalışma noktası denen ve kaynak makinasının statik karakteristiği ile kaynak olayında teşekkül eden
arkın karakteristiğinin (yükleme karakteristiği) kesişmesi ile elde edilen noktalardan teşekkül eder.
Bir ark karakteristiği, uzunluğu sabit kalan bir arktaki muhtelif akım şiddetleri için ark gerilimlerini verir.
Kaynak metoduna ve kaynakta kullanılan elektrodun cinsine bağlı olarak farklı ark karakteristikleri ortaya
çıkar. Bunlar yaklaşık olarak Tablo 2'deki gibi hesaplanabilir. Bu tabloda U Volt cinsinden ark gerilimini, I
amper cinsinden ark akımını verir. Meselâ derin nüfuziyet elektrodu ile 220 Amper de kaynak yapılırken
gerekli gerilim U= 35+(0,04.220)=35+8,8=43,8 Volt iken normal bir örtülü elektrodda U=
20+(0,04.220}=28,8 Volttur.
19/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekil 22'da düşey karakteristiğe sahip bir makinanın karakteristikleri ve örtülü elektrodlara, derin
nüfuziyet elektrodlarına, Volfram asal gaz (WIG) kaynağına ait yükleme karakteristikleri bir grafik
içerisinde gösterilmiştir. Bu yükleme durumlarında ilgili makinanın ayar aralıkları şöyledir.
Örtülü elektrodlarda 80 Amperden 310 Ampere, derin nüfuziyet elektrodlarında 67 A'den 265 A ve WIG-
kaynağında 87 A'den 330 A’e kadar. Bu demektir ki aynı makinanın elektrod tipine ve kaynak metoduna
göre farklı farklı ayar aralıkları vardır. Düşey karakteristikli makinalarda makina üzerindeki ayar
düğmesinde gösterilen yükleme değerleri (akım şiddetleri normal örtülü elektrodlar için olan değerler olup
bu değerlerin verdiği karakteristik VDE (Alman Mühendisler Birliği) ye göre normdur.
Şekil 23'da sabit gerilimli karakteristiğe sahip bir kaynak makinasına ait karakteristikler, metal asal gaz
(MIG) ve tozaltı kaynağı için olan yükleme karakteristikleri (ark karakteristikleri) bir grafik içinde
gösterilmiştir. Burada da aynı makinada farklı kaynak metotları için farklı ayar aralıkları ortaya çıkıyor.
Yatay karakteristikli kaynak makinalarında da makina üzerinde verilen değerler MIG- Kaynağı için olup,
bu makinalardaki VDE- norm karakteristiği MIG- kaynağı için olan yükleme karakteristiğidir.
1.6. Kaynak makinası kaynak yapılacak bölgede yeterli kaynak özelliklerine sahip olmalıdır.
Bir kaynak makinasının kaynak işlemine elverişli olup olmadığı en iyi şekilde farklı tip ve kalınlıktaki
elektrodlarla yapılan deneme kaynaklarından sonra tespit edilebilir. Ama pratikte genellikle bu tür
denemeler mümkün olmamakta ve elde bulunan karakteristiklerden, osilograflardan ve teknik verilerden
makinanın kaynak özelliği hakkında bir hüküm vermek gerekmektedir. Bir makinanın kaynak özelliğinin
tayininde göz önünde tutulup incelenmesi gereken faktörler şöyle sıralanabilir.
Kaynak işleminde kaynak makinasının statik karakteristiğinin önemi büyüktür. Şekil 24'de üç ayrı kaynak
makinasına ait eğimleri farklı üç ayrı düşey karakteristik görülmektedir. Üçünün de kısadevre akımları
farklı farklıdır. İyi bir karşılaştırma yapabilmek için üçü için bir ortak çalışma noktası ve bir boşta çalışma
gerilimi seçilmiştir. Elle yapılan ark kaynağında çeşitli nedenlerden dolayı ark uzunluğunda değişmeler
20/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
olur. Bu durumda ark akım ve gerilimi de değişir. Bu değişmeler şekilde ΔU ve ΔI olarak gösterilmiştir.
Stabil yanan bir ark için, yani iyi bir elektrod erime durumu için, neticede iyi bir kaynak işlemi için ark
uzunluğu değişmelerinde gücün (güç = Gerilim x Akım) mümkün olduğu kadar az değişmesi (ΔU x ΔI
çarpımının küçük olması) ve ark boyunun küçülmesi halinde gücün biraz büyümesi gerekir. Bu durum 2
numaralı karakteristikte iyi gerçekleştiği halde, 1 ve 3 numaralı karakteristiklerde büyük güç değişikleri ve
hatta 1 numaralı karakteristikte ark boyunun kısalması halinde güç düşmesi var. Tecrübelere göre eğer
IK
(IK= kısa devre akımı, IS= çalışma akımı) yaklaşık olarak 1,3 ile 1,5 arasında olursa, kaynak
IS
makinasının iyi bir kaynak için gerekli statik eğime sahip olduğu söylenebilir.
Şekil 24. Farklı düşey karakteristikli makinalara ait farklı eğimli karakteristiklerin karşılaştırması
1.6.2. Kaynak makinasının verdiği doğru akımın dalgalılığı ve alternatif akımın sinüs formundan
ayrılığı
Doğru akım kaynak makinasının verdiği doğru akımın dalgalılığının arkın stabilitesine ve elektrodu düzenli
bir şekilde ergitmesine tesiri vardır. Dalgalılık kaynak makinasından alınan akımdaki doğru akımın üzerine
binmiş vaziyetteki alternatif kısmın yüksekliğidir. Şekil 25'te dalgalı bir doğru akıma ait dalgalılık
gösterilmiş olup,
UT − U A
Dalgalılık = dır.
UA
Bu dalgalılık kaynak makinalarında mümkün olduğu kadar küçük olmalıdır. İyi bir kaynak makinasında
bu değer %4 ile %10 arasındadır.
21/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Kaynak makinalarında bu dalgalılığı küçültmek için makinaya seri olarak bobin ve paralel olarak
kondansatör bağlanır, Şekil 26. Paralel bağlı bir kondansatörün gerilimi, Şekil 27'de seri bağlı omik direnç
ve bobinin akım dalgalılığına etkisi görülmektedir.
Şekil 27. Seri bağlı bir omik direnç ve indüktivitenin kaynak akımına etkisi.
a: Omik direnç hali, b: İndüktivite hali.
Alternatif akım kaynak makinaları ise mümkün olduğu kadar bozuk olmayan sinüzoidal bir akım
vermelidir. Yani kaynak akımı alternatif akımda ne kadar sinüs formuna yakın ise kaynak işlemi o kadar
iyi olur. Kaynak akımının sinüs formuna yaklaşması devreye seri bağlanacak bir bobinle sağlanabilir Şekil
27.
Doğru akımın dalgalılığı ve alternatif akımın bozukluğu hakkında sadece zaman bakımından yüksek
kaydedici kabiliyeti haiz osilograf denen aletlerle elde edilen diyagram veya görüntülerden bilgi
edinilebilir.
Kaynak olayının stabilitesi ve kaynak makinasının kaynak özelliği için,kaynak makinasının statik
karakteristiğinin göstermesi gereken özellikler yanında kaynak makinasının dinamik karakteristiğinin de
bazı özellikleri haiz olması gerekir.
22/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
İyi bir kaynak makinası, dolgu maddesinden kaynak banyosuna malzeme geçişinde (damla geçişi) olduğu
gibi kısa süreli yükleme değişikliklerine ataletsiz (mümkün olduğunca hızlı) bir şekilde uyabilmelidir.
Kaynak esnasında kaynak elektrodu ucunda çok sık bir şekilde ergimiş elektrod malzemesi damlaları
meydana gelir. Bu damlalar elektrod ile kaynatılan parça arasında kısadevre yaratırlar. Bu kısadevre anında
ark ya tam veya kısmen söner. Kısadevreden sonra açık devre hasıl olur ve kaynak işleminin devamı için
arkın tekrar tutuşması gerekir. Kısadevreden sonraki açık devre de, ortaya impuls (darbe) şeklinde bir boşta
çalışma gerilimi çıkarır Şekil 28. Bu gerilim ne kadar büyük ise, ki bu en az 35 Volt olmalıdır, arkın
yeniden tutuşması o kadar iyi olur. Kısadevrelerde kaynak makinasının indüktivitesinden dolayı kısa süreli
yüksek akım şiddetleri (tepeleri) ortaya çıkar. Bu akım şiddetleri; statik karakteristikte gerilimin sıfır
olduğu konumdaki statik kısadevre akımından büyük olabilir. Bu yüksek akım değerleri çok kısa sürelerde
meydana geldikleri ve bu akımlara sebep olan olayların hızlılığına bağlı oldukları için, bunlara dinamik
kısadevre akımı Ikdyn denir. Dinamik kısadevre akımı Ikdyn kaynak makinasının özelliğine göre statik
kısadevre akımına göre çok farklı olabilir. Örneğin Şekil 29 a’ da çok yüksek bir dinamik kısadevre akımı
görülmektedir. Bu türlü bir kaynak makinası sert bir arka sahip olup ince saçların kaynağı için elverişli
değildir. Bu iş için daha elverişli bir makinaya ait dinamik kısadevre impulsu Şekil 29 b’de görülmektedir.
Burada dinamik kısadevre akımı statik kısadevre akımından biraz büyüktür.
23/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Bir kaynak makinasının kaynak özelliğini belirten değer olarak, kaynak makinasının dinamik eğimini
vermek alışılagelmiştir. Belirli sınırlar içinde bu değer, arkın tutuşma ve mükerrer tutuşma özelliği ve
bununla da, arkın düzgünlüğü (stabilitesi), yani kaynak işleminin kalitesi için bir ölçüdür. Dinamik eğimi
bulabilmek için kısadevre olayının osilografı çekilip, bu osilograftan dinamik kısadevre akımı Ikdyn tespit
edilmelidir. Dinamik eğim S, ki bu tgα ile de gösterilir, şu oranla gerilir.
Bir makinanın yeterli bir kaynak özelliği gösterebilmesi için dinamik eğiminin belirli bir minimum değerin
altına düşmemesi gerekir. Burada gerekli dinamik eğim makinanın verdiği akıma bağlı olup, bunun değeri
küçük akım şiddetlerinde, büyük akım şiddetlerine göre oldukça yüksektir. Bunun sebebi de yüksek akım
arkının iyonizasyonunun oldukça daha yüksek oluşudur. Şekil 30'de kaynak özelliği için minimum dinamik
eğimi gösteren tecrübelere dayanılarak verilmiş bir diyagram görülmektedir. Şekilde iyi ve kötü kaynak
bölgeleri gösterilmiş olup, ayrıca dinamik eğimi ölçülen bir kaynak makinasına ait değerler de bir eğri
halinde gösterilmiştir. Bu makinanın dinamik eğiminden küçük akım şiddetlerinde kötü ve büyük akım
değerlerinde, iyi bir kaynak özelliğine sahip olduğu görülmektedir. Yani bu makina sadece büyük akım
değerlerinde kaynak işleminde kullanılabilir.
Bir kaynak makinasında malzeme geçişinden dolayı ortaya, çıkan ani yükleme değişiklikleri, elektriki
manevra olayı olarak açık devre-kısa devre-açık devre şeklinde temsil edilerek osilograf ile bu durumların
değerleri tespit edilebilir. Burada osilograf ile tespit edilen akım ve gerilimin zamana göre değişimlerinden
kaynak makinasının dinamik karakteristiği elde edilebilir.
24/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Osilografta elde edilen akım ve gerilim eğrilerinin açık devre –kısa devre - açık devre durumlarındaki
maksimum değerlerinden faydalanılarak kaynak makinaları küçük dinamik ve büyük dinamik eğimli olarak
ayrılabilir. Küçük dinamik eğimli makinalarda, impuls kısa devre akım şiddeti IKST (dinamik kısa devre
akımı), statik veya devamlı kısa devre akımından IKD büyük ve impuls açık devre gerilimi UOST' statik açık
devre geriliminden U0 küçüktür. Dinamik eğimi büyük olan makinalarda impuls kısa devre akım şiddeti
devamlı kısa devre akım şiddetinden küçük ve impuls açık devre gerilimi, boşta çalışma geriliminden
büyüktür Şekil 31.
Açıklamayı formüle edersek
IKST<IKD , UOST>U0 : Dinamik eğimi büyük
IKST>IKD , UOST<U0 : Dinamik eğimi küçük
Kaynak olayında yükleme değişimleri çok hızlı cereyan eder ve kaynak olayındaki şartlar arkın
tutuşmasında değişir. Bu kısa devre teşkili olayı ve arkın yeniden tutuşması şekil 32'da temsil edilmiştir.
25/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekil 29’da aynı statik karakterde, ama farklı dinamik karakterde iki makinanın bir kısa devre damlasının
oluşmasında verdiği akımların zamana bağlı değişimi Şekil 32’de gerilim-akım ekseninde gösterilmiştir.
Önce dinamik karakteri iyi (Dinamik kısa devre akımı IKDY2 küçük)makinada olayı ele alalım. Burada a ark
statik karakteristiğini, a' arkın tutuşma karakteristiğini gösterir. Çalışma noktası A, ark statik karakteristiği
a ile kaynak makinası statik karakteristiğinin b kesim noktasıdır. Ortaya çıkan bir kısa devrede çalışma
noktası impuls kısa devre akım IKD2 ve gerilimi hemen hemen sıfır olan B noktasına sıçrar, oradan da
devamlı kısa devre akımı IKST olan C noktasına gelir. Kısadevrenin ortadan kalkmasıyla, C' yoluyla D
noktasına ve oradan da tutuşturma eğrisini a' takip ederek esas çıkış noktası olan çalışma noktasına A
gelinir ve tekrar normal kaynak işlemine gelinmiş olur. Burada kısadevreden sonra tam açıkdevre teşekkül
etmeden (D de) tutuşma olduğuna dikkat edilmelidir. Paralel C ve C' hatları kaynak makinasının dinamik
eğrileridir. Çalışma noktası her kısadevre olayında eğer dinamik davranışı iyi bir makine ile kaynak
yapılıyorsa ABCDA yolunu kateder. Bu yolu katetmek için gerekli zaman milisaniye mertebesinde olup,
kaynak makinası bu kısa zamana uygun reaksiyon kabiliyetine (değişen şartları ataletsiz takip kabiliyetine)
sahip olmalıdır. Yani iyi bir kaynak dikişi için ABCDA çevrimi için geçen zaman mümkün olduğunca
küçük olmalıdır. Bu da makinanın statik kısadevre akımı ile dinamik kısadevre akımı farkı ile ilgilidir. Bu
fark mümkün olduğunca küçük olmalıdır.
Dinamik kısadevre akımı IKDY2 küçük olan (dinamik karakteri iyi olan) makinada incelediğimiz durumu
dinamik kısadevre akımı IKDY1 büyük olan (dinamik karakteri kötü olan) makinada inceleyelim. Aynı
kısadevre damlası bu makine ile kaynak yapılırken oluşursa çalışma noktası, normal çalışma noktası A’dan
B’ye (IKDY1) oradan da C’ye (IKST)ve oradan da tutuşma karakteristiğini kesmeden dinamik boşta çalışma
gerilimine (U0D) gider ve ark söner. Daha sonra akım üretecinin gerilimi dinamik boşta çalışma
26/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
geriliminden (UOD), statik boşta çalışma gerilimine (UOST)geçer. Görüldüğü gibi bu makinada kaynak
işlemi sırasında kısadevre damlası (kısadevre) oluşursa, bu damla dağılıp tekrar normal çalışma noktasına
gelinmemekte, aksine büyük dinamik kısadevre akımının (IKDY1) damla içinde oluşturduğu büyük enerji
(IKDY12.R.t)nedeniyle damla içinde patlamanın olması, damlanın sıçrantı olarak çevreye dağılması ve arkın
sönmesi nedeniyle açık devre durumuna gelinmektedir. Bu da kaynağın süreksizliği demektir ki, sonuçta
kaynak dikişinin kalitesinin düşmesidir.
Dinamik karakteri kötü olan makinalardaki yukarıdaki durumu, dinamik karakteristik eğimine bağlı olarak
açıklamak da mümkündür. Ayrıca damlanın patlama şeklinde dağılması ve arkın sönmesinde magnetik
sıkıştırmanın da etkisi vardır. Bu açıdan dinamik karakteristiğin eğimi ne kadar küçük (yataya yakın)
olursa dinamik kısadevre akımı IKD o kadar büyük olur. Bu değer o kadar büyük olabilir ki, akım
yoğunluğunun karesi ile orantılı olarak büyüyen magnetik sıkıştırma olayının kaynak arkında yarattığı
kuvvet büyük olur ve kaynak yerindeki sıvı kaynak dolgu malzemesini etrafa püskürtür. Kısadevre
geçişinde böyle malzemeyi püskürten makinalara sert adı verilir Bu makinalarla kaynak yapılırken sert
çıtırdamalarla bir gürültü ortaya çıkar.Yumuşak makinaların dinamik karakteristikleri ise büyük dinamik
eğime sahiptirler. Neticede bir kaynak işleminde kullanılacak makinanın seçimi kaynak metoduna ve elde
edilecek neticeye göre yapılmalıdır.
Kısadevre geçişli kaynak olayının bir başka temsili Şekil 33'de verilmiştir. Şematik olarak gösterilen
kaynak gerilimi u(t) ve akımının i(t) zamana göre fonksiyonundan bu kaynak olayının, şeklin sağ tarafında
gösterildiği gibi, dinamik karakteristiği çıkarılabilir. Buradaki temsile göre: Eğer t1 ≤ t< t ise ark yanar ve
Burada J= ∑ L dir.
∑R
27/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekil 33. Kısa devreli damla geçişinde kaynak akım ve geriliminin zamanla değişimi
1-2: Tutuşma 3-4: Sönme
2-3: Yanma 4-1: Kısadevre
Bir kaynak makinası ile hatasız bir kaynak işleminde şebeke hassasiyeti (şebekeden etkilenme derecesi) de
mühimdir. Bir şebekenin gerilimi, çeşitli atmosferik olaylar, şebekedeki yük değişmeleri ve şebekedeki
arızalar (Elektrik şebekelerine yıldırım düşmesi veya büyük işletmelerin devreye girip çıkması) gibi olaylar
nedeniyle değişebilir.
Bir makinanın şebeke hassasiyeti, adı geçen nedenlerle şebeke geriliminin (primer) değişmesi halinde,
makinanın kaynak yapılan tarafındaki (sekonder) geriliminin ne kadar değiştiğini gösterir. Sekonder
gerilimin değişmesi halinde çalışma noktası kayar (yer değiştirir) ve bu da arkın sakin olmayan bir yanma
durumuna neden olur. Sekonder gerilimin yüzde olarak değişimi, şebeke gerilimi değişimi büyüklüğü
mertebesinde veyahut da oldukça küçük olabilir. İyi bir kaynak makinası şebekede olan değişmeleri
mümkün olduğu kadar kaynak işlemi tarafına az geçirmeli (değişmeyi zayıflatarak geçirmeli) veyahut hiç
geçirmemelidir.
Doğru akım jeneratörleri şebekedeki değişmelere karşı hassas değildirler. Buna karşılık transformatörler ve
redresörler değişen şebeke durumlarına karşı hassas olup bu hallerde dezavantajlıdırlar. Kaynak
makinalarının göstermesi gereken bu özellikler genellikle kaynak dikişinin kalitesine etkiyen özelliklerdir.
Bu özellikler dışında bir kaynak makinasından kullanım kolaylığı sağlayan özellikler istenir.
28/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Yatay ve düşey karakteristikli makinaların statik eğrilerinin bu özelliklerinden, elektrodun otomatik olarak
sürüldüğü otomatize edilmiş ark kaynaklarında ark boyu kontrolü (sabitliğini) sağlayan iki klasik yöntem
ortaya çıkmıştır. Bunlar;
Dış ayar (ΔU- Gerilim ayarlı kontrol) metodu ve İç ayar (ΔI- Akım ayarlı kontrol) metodu olarak
isimlendirilir.
Bu ayar metodunun prensip şeması ve buna bağlı olarak karakteristikler üzerindeki izahı Şekil 35'de
verilmiştir. Buna göre elektrod sürme mekanizmasını tahrik eden motorun rotoru ayarlanabilen bir direnç
üzerinden kaynak gerilimi U1 tarafından i akımı ile beslenmektedir. Böylece elektrod sürme motorundan
29/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
kaynak gerilimi ile orantılı bir elektrod sürme hızı elde edilir. Zira bir doğru akım motorunda rotor gerilimi,
hız ve uyarma arasında şöyle bağıntı vardır.
U = C.n.Φ, n∼V
Buradan Ua ~ v çıkar.
Elektrod sürme hızı, dolayısıyla referans ark boyu bir potansiyometre ile ayrıca ayarlanan DC-motorunun,
referans uzunluktan en ufak sapmalarda dahi yeterli bir gerilim gradiyenti ile beslenebilmesi için bu
metodda düşey karakteristikli bir makina kullanımı gerekmektedir.
Ayarlı bir l0 boyunda l2> l0 şeklindeki bir değişim, U-I diyagramında U2> U0 gibi daha büyük bir kaynak
gerilimi oluşturur. Böylece ayarlanan referans geriliminden daha büyük bir gerilimle beslenen motor,
elektrodu daha hızlı sürerek ark boyunu kısaltır ve tekrar l0 referans uzunluğuna getirir. Bu arada çalışma
noktaları arasında doğan ΔI kadarlık bir akım değişimi de elektrod ergimesini az da olsa geciktirerek bir ΔI
kontrol etkisi ile olayı takviye eder. Herhangi bir sebeple ark boyunun referans boydan küçülmesi l1
halinde ise, ark gerilimi küçülür ve dolayısıyla elektrod sürme hızı küçülür. Böylece gene referans noktaya
geri dönülür. Bu ayar metodu çapı 3 mm den büyük elektrodlarla kaynak yapan mekanize kaynak
yöntemlerinde kullanılabilmekte olup, bu sınır, örtülü bazik elektrodlarla 2,5 mm dir.
Genellikle çapı 3 mm'den küçük elektrodlarla kaynak yapan (bu sınır rutil elektrodlarda 2,5 mm) mekanize
kaynak yöntemlerinde uygulanan bu metot yatay karakteristikli bir kaynak makinası ile kullanılır. Şekil
36'de prensip şeması ve buna bağlı olarak karakteristikler üzerindeki izahı verilen bu metodda, bir
potansiyometre ile DC-Motorunun hızı dolayısıyla, elektrod sürme hızı sabit bir Ve değerine ayarlanmıştır.
Buradaki elektrod ergime hızı, sabit olan elektrod sürme hızına eşit olduğu müddetçe ark U-I diyagramında
A0 çalışma noktası ile belirlenen bir L0 uzunluğunda yanar.
30/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Ark boyunda l2>l0 şeklindeki bir değişim, boyu uzayan arkın direncini ΔRB kadar büyütür. Kullanılan sabit
gerilimli makinanın verdiği UA gerilimi yükle değişmediğinden IA akım şiddeti
UA
IA = ye göre,
RB + ΔRB
ΔI kadar azalır. Akım şiddeti ile orantılı olarak değişen elektrod ergime hızı (E=I2.R.t) yavaşlayarak normal
l0 durumundaki elektrod sürme hızından daha küçük olacaktır. Böylece ergimesi geciken elektrod daha
hızlı uzayacak ve ark tekrar l0 konumunu alıncaya kadar ark boyu kısalacaktır. l1<l0 şeklindeki boy
UA
kısalmalarında ise olay tersine olacak ( I A = ), böylece ark boyunu kendi kendine ayarlamış
R B − ΔR B
olacaktır. Burada kaynakçının arka vasıtasız bir tesiri mümkün değildir. Bu sayede de çok kısa ark boyu ile
kaynak yapmak mümkün olur. Kısa ark boyu ile yapılan kaynaklarda saniyede 20 ile 50 arasında kısadevre
ortaya çıkar. Kaynakta kısadevre sayısı ne kadar fazla olursa erimiş haldeki kaynak dolgu maddesi relatif
olarak o kadar soğuk ve kıvamlı (koyu) akışkan olur. Kısa ark röntgen emniyeti mertebesindeki kaliteli kök
pasolarında, büyük aralıklı açıklıkları kapatmakta, ince saçların kaynağında ve cebri halde kaynaklarda
kullanılır.
Görüldüğü gibi, ΔI, kontrolünün hızlı bir dinamiğe sahip olmasına karşın, ancak ergime ataleti az, ince
(d≤2,5Φmm) ve kısadevresiz rutil tip elektrodlarla kullanılabilmesi; ΔU kontrolünün de genelde yavaş bir
dinamiğe sahip olmasına rağmen, kısa devreli (bazik tip) ve kalın (d ≥ 2,5Φ mm) elektrodlarla da
kullanılabilmesi, her iki kontrol türünün avantajlarını birleştirecek bir sistem geliştirmesi fikrinden
hareketle "adım motorlu sistemle ark boyu kontrolü" yöntemleri üzerinde günümüzde yoğun araştırmalar
yapılmaktadır.
31/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Kaynak makinaları verdikleri akım şekline göre doğru akım ve alternatif akım makinaları olmak üzere iki
gruba ayrılır. Diğer bir görüşle de bunlar kendi aralarında döner ve statik (dönmez) makinalar olarak
ayrılabilir.
a) Doğru akım kaynak makinaları:
- Doğru akım generatörleri (Döner)
- Redresörler (Doğrultucu) (Statik)
- İnverterler
b) Alternatif akım kaynak makinaları
- Transformatörler (Statik)
- Konvertisörler (Frekans değiştirici), (Döner ve Statik)
Transformatör akım üretmez, sadece alternatif akım şebekesinden aldığı elektriğin akım ve geriliminin
büyüklüğünü ihtiyaç olan değerlere getirir. Trafonun ikinci görevi tüketiciyi şebekeden elektriki olarak
ayırmak ve ikisini magnetik olarak bağlamaktır. Bu hizmet örneğin redresör devreleri için vazgeçilmez bir
unsurdur. En basit halde trafo komşu iki bobinden teşekkül eder Şekil 37.
Bobinlerden biri şebekeye bağlı olup buna primer, diğeri de tüketiciye bağlıdır ve buna da sekonder adı
verilir. Primer bobinden akan akım sayesinde bobinden şebeke frekansına göre değişen alternatif bir
magnetik ilan hasıl olur ki, bu sekonder bobinden de geçer. Böylece sekonderde bir gerilim indüklenir. Zira
elektro magnetik indüksiyon kanununa göre değişken magnetik alan içersindeki bir iletkende (bobin) bir
gerilim indüklenir. Bu gerilimin değeri U= w.N.Φ ile verilir /16/. Burada w = 2πf, f = frekans; N =
Bobinin sarım sayısı; Φ= Bobinden geçen magnetik akıyı temsil eder.
32/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Bir trafoda bobinler magnetik olarak ne kadar birbirine bağlı ise, yani birinde yaratılan magnetik alandan
ne kadarı diğerinden de geçiyorsa, bobinler magnetik olarak birbirlerine o kadar bağlı demektir ve enerjinin
bir taraftan diğerine (Primerden sekondere) transferinde o kadar az kayıp vardır. Eğer primerde yaratılan
magnetik alanın tümü sekonderden geçiyorsa, enerji transferinde kayıp sıfır demektir. Bobinler konum
olarak birbirlerine ne kadar yakınsa magnetik olarak birbirlerine o kadar bağlıdır. Şekil 37'de görüldüğü
gibi demir çekirdeksiz bir trafoda magnetik alanın büyük bir kısmı kaçak alan (kayıp alan) olarak zayi olur.
Güç trafolarında aradaki hava yerine, bobinlerin sarıldığı bir demir çekirdek mevcuttur. Demir, magnetik
kuvvet hatlarını havadan çok daha iyi iletir. Yani demirin (ferromagnetik malzemelerin) magnetik
iletkenliği hava veya vakuma göre yüksektir. Zira vakum veya havanın permeabilitesi μ= 1 iken, demirinki
cinsine göre μ=200 .....2000 arasında değişir /17/. Bundan dolayı demir çekirdekli trafolarda magnetik akı
demir çekirdeği takip ederek sekonder bobinden geçer. Böylece trafonun iki bobini arasında çok sıkı bir
magnetik bağ elde edilmiş olur Şekil 38. Normal demir çekirdekte ama döner akımlar meydana gelir ve
bunlar kayıplara neden olur. Bunu önlemek için de demir çekirdek yekpare olarak değil birbirlerine
karşı boya veya lak ile izole edilmiş, %4 silisyumlu demir sacların paket halinde bağlanmasıyla yapılır.
Silisyumlu demir olmasının nedeni, saf demire göre silisyumlu demirin permeabilitesi çok çok yüksek
oluşudur. Böylece döner (girdap) akımlarından dolayı olabilecek kayıplar azaltılmış ve dolayısıyla
çekirdeğin ısınması çok küçültülmüş olur. Elektrik motor ve jeneratörlerinde rotor ve stator gövdeleri, aynı
nedenlerden dolayı paketlenmiş silisyumlu saclardan yapılır /18/.
Kaynak trafolarında şebekeden gelen yüksek gerilim ve düşük akımlı alternatif akım, düşük gerilimli
yüksek akım şiddetli alternatif kaynak akımına çevrilir. Bu trafolarda sarım sayısı çok olan bobin (primer)
şebekeye bağlanır Şekil 39. Trafoda primer ve sekonder bobinlerin sarım sayılarının oranı, sekonderde elde
U N
edilen gerilimin değerini belirler. 1 = 1 Sekonder sarım sayısı primere göre ne kadar az ise, sekonder
U2 N2
gerilimi o kadar küçük, akım ise o kadar büyük olur. Kaybı çok az, primer ve sekonderi arasındaki
magnetik bağı çok kuvvetli olan bir trafoda primer ve sekonder taraftaki güçler yaklaşık olarak eşittir.
P1 ≈P2
P1 = U1. I1 = U2.I2 = P2 den
33/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
U 1 I 2 N1
= = olur
U 2 I1 N 2
Burada
Yukarıda izah edilen demir çekirdekli trafo, normal olarak bobinleri arasındaki sıkı magnetik bağ
sayesinde, ya sabit gerilimli veyahut yumuşak düşen bir karakteristiğe sahiptir. Zira bu trafolardaki
gerilimler arasındaki bağıntı, belirli bir konumda akıma bağlı olmayıp, sabit olan sarım sayılarına bağlıdır.
U 1 N1
=
U2 N2
Diğer taraftan elektrik şebekeleri sabit gerilim şebekeleri olup, primer gerilimi U2'nin efektif değeri daima
sabittir. Trafo statik karakteristikleri efektif değerlerle elde edildiğine göre, U1 kaynak gerilimi sabit
kalmaya mecburdur.
Elektrik ark kaynağı için daha çok düşey karakteristikli trafolara ihtiyaç vardır. Çünkü alternatif akımın
şiddeti doğru akım gibi sabit olmayıp her yarı periyotta bir kere sıfır değerini aldığından, alternatif akım
arkı da, doğru akım arkının aksine her yarı periyotta bir kere söner ve tekrar yeniden tutuşturulması gerekir.
Bu nedenle çoğu kez alternatif akım arkını besleyen trafonun karakteristiğinin yüksek boşta çalışma
gerilimine sahip olması (düşey karakteristikli olması) kaçınılmaz olur. Yüksek boşta çalışma geriliminde
de ark stabilitesi daha iyi olacağından alternatif akım kaynağındaki bu mahzur önlenmiş olur. Böylece
kaynak trafoları örneğin
— Uygun örtüdeki örtülü elektrodlarla elle kaynakta,
— WIG-kaynağında,
— Ark atom kaynağında ve
— Tozaltı kaynağında başarıyla kullanılabilmektedir.
Şekil 40'de sabit gerilimli ve düşey karakteristikli iki trafonun yapıları görülmektedir.
34/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Sabit gerilimli trafonun (40 a) primer ve sekonder sargısı çekirdek üzerinde iç içe olduğundan birinden
geçen magnetik alanın tümü diğerinden de geçmek zorunda olduğundan (kaçak akı kaybı yok) kayıpsız bir
trafodur, dolayısıyla sabit gerilimlidir. Düşey karakteristikli trafoda ise primer ve sekonder sargılar
birbirlerine göre belirli bir mesafede bulunmakta, ayrıca kaçak akıyı kuvvetlendirmek için primer ve
sekonderler arasında kaçak akı çekirdekleri bulunmaktadır. Bu nedenle kaçak akıları vardır ve bu da
trafodan çekilen akım arttıkça kaçak akı artar ve sekonderdeki gerilim azalır ve trafo düşey karakterli olur.
U S = W .N .Φ S .
Görüldüğü gibi kaynak trafolarının düşey karakteristiğe sahip olabilmeleri için trafoları özel inşa etmek
gerekmektedir. (40 b) Bunun için muhtelif imkânlar vardır. Prensip olarak ama bu metotların hepsi daima
kaynak makinasının (trafonun) iç direncinin yükseltilmesi, veya makinada kaçak akılı trafoda olduğu gibi
bu iç dirençte yükselme etkisi yapan bir etki yaratmaktadır. Adı geçen bu iç direncin değiştirilmesi ile de
makinanın çalışma bölgesinde güç ayarı yapılır. Bir kaynak makinasının elektriki eşdeğer devresini çizecek
olursak, bu eşdeğer devrede bir gerilim kaynağı UO ve bir iç direnç Rİ bulunur Şekil 40c.
Şekil 40c. Yatay karakterli kaynak makinası ve elektriki eşdeğer devresi ve karakteristiği
35/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekilde görüldüğü gibi kaynak yerine gelen gerilim UK, makine geriliminden makine iç direncindeki
gerilim düşümü çıkarıldıktan sonra oluşan gerilimdir. Eğer Rİ iç direnci artarsa, yani kaynak devresindeki
direnç artarsa, ki bu pratikte bu devreye RÖ gibi bir ön direnç bağlayarak yapılır Şekil 40d.
Şekil 40d. Düşey karakterli kaynak makinası elektriki eşdeğer devresi ve karakteristiği
Kaynak akımı büyüdükçe kaynak devresindeki toplam dirençte (Rİ+RÖ) ortaya çıkan gerilim düşümü
artacaktır. Kaynak akımı ile artan bu gerilim ise sabit değerde olan sekonder gerilimden UO çıkacaktır.
Yani kaynak gerilimi, akımın her konumunda ayrı değer alan (akım büyüdükçe büyüyen) sözü edilen
toplam dirençte hasıl olan gerilimin, trafonun sabit boşta çalışma geriliminden çıkarılmasıyla elde
edilecektir. Bu ise düşey karakteristikten başka bir şey değildir. Devreye bağlanan ön direnç RÖ omik ise
elde edilen düşey karakteristik doğrusal olur. Ancak kayıpların az olması için devreye indüktif direnç
(bobin) bağlanır ve elde edilen düşey karakteristikte parabolik olur. Ayrıca bu direncin devreye girmesi ve
ayarıyla kaynak yerine aktarılan güç de ayarlanmış olur. Diğer bir deyişle makinada karakteristik
değiştirilmiş olur. Bu sayede hem düşey karakteristik elde edilir ve hem de güç ayarı yapılmış olur. Bugün
alışılagelmiş olarak inşa edilen düşey karakteristikli kaynak trafoları üç yöntemle yapılır. Bu üç yönteme
ait kaynak trafolarının yapısı blok şemalar halinde Şekil 41 de verilmiştir. Şimdi bu üç metodu inceleyelim.
Trafo
a
Trafo Bobin
Monofaze
b
Ş b k
Düşey
Trafo Transdüktö
c
36/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Bu metodda kaynak makinası kaçak akılı bir trafodan ibarettir. Trafoda primerden çıkıp sekonderden
geçmeyen bu kaçak akı U= W.N.Φ ye göre sekonderde indüklenen gerilimi küçültecektir. Zira Φ
küçülmüştür. Bu etki kaynak devresinde bir direnç etkisinden başka bir şey değildir. Yani trafonun iç
direncinin büyümesidir. Kaynak akımı büyüdükçe bu dirençte düşen gerilim de büyüyecektir. Diğer bir
deyişle kaynak akımı büyüdükçe kaçak akı da artacaktır. Böylece akım büyüdükçe gerilimi hızla küçülen
(düşey) bir karakteristik elde edilmiş olacaktır. Kaçak akılı trafolarda güç ayarı magnetik alana etki
edilerek yapıldığından, bu trafolarda kademesiz ayar yapılmaktadır. Kaçak akılı trafo pratikte iki şekilde
yapılır.
Bu metodun prensip şeması ve elde edilen karakteristikler Şekil 42 da verilmiş olup, primer ve sekonder
bobinler her ikisi trafo çekirdeğinin aynı kolu üzerine inşa edilmiştir. Burada primer bobin sabit, sekonder
bobin ise hareketli olup, primere göre uzaklığı ayarlanabilmektedir. Primer ve sekonder arasındaki uzaklık
değiştirilince kaçak akı φK ve dolayısıyla primer ve sekonder arasındaki magnetik bağ değiştirilmiş olur
yani sekondere (kaynak devresi) gelen akı φS değişir ve sekonderde indüklenen gerilim U S = W .N .Φ S
değişir. Böylece makinanın karakteristiği değiştirilmiş olur ve bu sayede kaynak akımı (gücü)de değişir,
güç ayarı yapılmış olur.
Bu metodda primer ve sekonder sarımlar çekirdeğin karşılıklı iki kolunda bulunmaktadır Şekil 70. Bu
kollar arasına ikinci bir demir çekirdek yerleştirilmiş olup, bu çekirdek primerden çıkan magnetik alanın
bir kısmını kısadevre eder ve sekondere gitmesini önler. Bu çekirdeğin ana çekirdekten uzaklığı
ayarlanabilmektedir. Böylece kısadevre edilen magnetik alan miktarı da değiştirilebilmektedir. Bu ise
trafonun iç direncini değiştirmek demektir. Sekondere gelen magnetik akı φS değişikliği, sekonderde
(kaynak devresinde) oluşan gerilimi U S = W .N .Φ S değiştirir. Bu sayede Şekil 43'de verilen düşey
karakteristik elde edilmiş olur /19/. Ayrıca bu sayede güç ayarı (kaynak akımı) da yapılmış olur.
37/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Her iki halde de primerden sekondere taşınan güç, primer ile sekonder arasındaki magnetik bağın derecesi
değiştirilmek suretiyle değiştirilmektedir. Ayarlanabilir bobinli trafoda primer ile sekonderin en yakın
konumu üst sınır karakteristiğini (en büyük güç); paralel çekirdekli trafoda ise çekirdeğin, ana çekirdek
içinden tamamen çıkarılmış (veya ana çekirdekten (primer çekirdekten) en uzak) konumu üst sınır
karakteristiğini (en büyük güç kademesi) verir. Her iki metod Şekil 71'de perspektif olarak gösterilmiştir.
Kaçak akılı trafoların yeni yapılanlarının ekseriyeti paralel çekirdeklidir. Bu trafolar iyi kaynak özelliğine
sahip olup, büyük trafolarda paralel çekirdeğin kumandası zordur. Bu metodun en önemli avantajı yük
altında ve kademesiz (sürekli) bir ayar imkanını olmasıdır. Dezavantajı ise düşey karakter elde etme ve güç
ayarında oluşturulan kaçak akı nedeniyle verimin düşük olmasıdır.
Sabit gerilimli bir trafoya bağlanan bobin devrede indüktif bir direnç yaratır. Bu dirençte ortaya çıkan
gerilim düşümü UL kaynak akımı arttıkça fazlalaşacağı için ve bu gerilimin sabit trafo sekonder boşta
çalışma gerilimden US çıkarılması neticesi kaynak gerilimi UK elde edileceğinden düşey karakteristik elde
edilmiş olur. Burada güç yani karakteristik değiştirme işlemi ya bobinin direnci değiştirilerek veya ana
trafonun primer veya sekonder sarımlarından bir kısmı devreden çıkarılarak yapılır.
38/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekil 44. Kaçak akıya etkiyerek güç ayarı metodlarının perspektif görünüşü
a) Kaçak akılı trafo
b) Kaçak akı çekirdekli trafo
Birinci örnek, Şekil 45'de görülmekte olup, primer bobininin sarım sayısı kademeli olarak değiştirilebilen
yatay karakteristikli bir trafo ve buna seri olarak bağlı demir çekirdekli bir bobinden teşekkül etmektedir.
Buradaki bobinin direnci, demir çekirdeğin büyüklüğüne ve bobinin sarım sayısına bağlıdır. Burada düşey
karakteristik yukarıda izah edildiği gibi seri bağlanan bobin sayesinde sağlanır. Güç ayarı, yani
karakteristik değiştirme, primer sarım sayısını değiştirerek yapılır ve primer sarım sayısı küçüldükçe eğriler
yukarı kayar, güç büyür. Çünkü şebeke gerilimi, yani primer tarafın gerilimi her durumda sabittir ve primer
sarım sayısı değiştikçe, primerden geçen akım ve primer magnetik akısı ve sekonder magnetik akısı değişir
ve sekondere (kaynak devresine) aktarılan güç değişir. Sonuçta güç ayarı (karakteristik ayarı)yapılmış olur.
Bu örnekte primerde sadece üç kademe olduğundan, burada sadece üç karakteristik, dolayısıyla üç çalışma
noktası elde edilebilir. Burada güç ayarı elektrik devresine etki edilerek yapıldığından, bu makinalarda
kademeli güç ayarı söz konusudur.
Şekil 45. Sabit gerilimli trafoya seri bağlı bobinle düşey karakteristik eldesi ve güç ayarına örnek.
39/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
İlgili karakteristiklerden de görüleceği üzere, sekonder sarım sayısı değiştiği zaman elde edilen
karakteristiklerin boşta çalışma gerilimleri de değişmek zorundadır. Sonuçta her bir güç konumu için ayrı
bir boşta çalışma gerilimi mevcuttur. Yani karakteristikler bu ayar kademelerinde paralel kayar. Bu nedenle
küçük güçlere (akım) tekabül eden karakteristiklerde boşta çalışma gerilimi küçüktür ve kaynakta arkı
ateşleme zorluğu vardır.
İkinci örnek ise sabit gerilimli bir trafo ve buna seri bağlı, sarım sayıları kademeli olarak ayarlanabilen
demir çekirdekli bir bobinden ibarettir. Şekil 46. Bu örnekte hem düşey karakteristik eldesi ve hem de güç
(akım) ayarı, yani karakteristik değiştirme işi, seri bağlı bobin sayesinde kademeli olarak yapılır. En büyük
güç konumu bobin sarım sayısının en küçük olduğu konumdur. Zira seri bağlı bobinin en küçük
konumunda (1)bobinde en küçük indüktans L (direnç) mevcut ve kaynak sırasında bu bobinde bu konumda
en az gerilim düşümü olur. Sonuçta diğer konumlara göre en fazla gerilim (UK), dolayısıyla en fazla güç
kaynak yerine gelir. Şekilden görüleceği üzere tüm karakteristikler ortak tek bir boşta çalışma gerilimine
sahiptir. Çünkü akım sıfır iken bobin hangi konumda olursa olsun bobinde bir gerilim düşümü söz konusu
değildir ve sekonder gerilim US olduğu gibi boşta çalışma gerilimi olarak kaynak yerine gelir. Burada da
güç ayarında elektrik devresine etki edildiğinde bu makinada da kademeli güç ayarı söz konusudur.
Şekil 46. Sabit gerilimli trafoya seri bağlı bobinle düşey karakteristik eldesi
ve güç ayarına örnek.
Bir başka örnek de Şekil 47'de verilmiştir. Örnekte görüldüğü gibi makina, sabit gerilimli (primer ve
sekonderi arasındaki magnetik bağı çok büyük) bir trafo ile buna seri bağlı, indüktif direnci kademesiz
ayarlanabilen çekirdekli bir bobinden meydana gelmiştir. Bu şekildeki bir trafo tek ortak boşta çalışma
gerilimli, kademesiz ayarlanabilen düşey karakteristiklere sahiptir. Zira boşta çalışma halinde bobinden bir
akım akmaz. Dolayısıyla bobin çekirdeği hangi konumda olursa olsun (bobin direnci ne olursa olsun),
bobinin bu durumda hiç bir fonksiyonu yoktur ve elektrod ile iş parçası arasına trafonun sabit sekonder
gerilimi US boşta çalışma gerilimi olarak gelir. Ayrıca güç ayarı burada bobinin hareketli çekirdeği
sayesinde bobin magnetik akısına φD etki edilerek yapıldığından burada kademesiz güç ayarı söz
konusudur. Eğer sekonder devreyi kapayacak olursak (örneğin kaynak yaparsak) sekonder bobinde 2
indüklenen gerilimden dolayı bir akım akar. Aynı akım seri bağlı olan 4 nolu bobinden de akar ve bu,
bobinde bir magnetik değişken akı ΦD hasıl eder.
40/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekil 47. Sabit gerilimli trafoya seri bağlı bobinle düşey karakteristik eldesi ve kademesiz güç ayarına
örnek.
Bu değişken akı ΦD bobin içinden akan akım tarafından hasıl edilmiştir. Ama bu akı ΦD kendi bobin
sarımlarından da geçmektedir ve bu sarımlarda sekonder gerilime ters yönde bir gerilim indüklemektedir.
Sekonder tarafta akımın akmasını sağlayan, sekonder gerilim ile seri bağlı bobinde buna ters olarak
indüklenen gerilimin farkıdır U K = U S − U L . Bundan dolayı sekonder tarafta akımın akmasına karşı
konulur. Bu karşı koymada rol oynayan direnç indüktif dirençtir ve ölçülebilecek bir aktif güç (Watt)
harcamaz (reaktif güç harcar), yani bir enerji kaybı söz konusu değildir. Bu nedenle kaynak tarafında daha
az aktif güç (paralı güç) harcanacağından, şebekeden de daha az aktif güç çekilmiş olur.
İndüktivitenin (bobin) akan akıma karşı koyması, indüktif direnç büyüdükçe büyür, küçüldükçe küçülür.
Örnekte 6 nolu çekirdek I nolu konumda iken bobin çekirdekleri arasında minimum hava aralığı ve
bobinde maksimum magnetik akı ve bobinde maksimum direnç L oluşur. Sonuçta bobinde maksimum
gerilim düşümü UL ve kaynak yerine minimum gerilim UK, dolayısıyla kaynak yerine minimum güç gelir.
Bir tıkaç bobini (bobin) çekirdek ve bobin olmak üzere iki kısımdan oluşur. Bir tıkaç bobininin akımı
tıkama (engelleme) tesiri şu hallerde büyür:
-Tıkaç bobininin sarım sayısı büyürse;
-Tıkaç bobininden geçen akım büyürse ve
-Kapalı (çevrim şeklinde) demir çekirdek iyi magnetikleşebilen saçlardan yapılmışsa
Bobindeki akımı engelleme tesiri, ya tıkaç bobininin sarım sayısı değiştirilirse (ki burada bu söz konusu
değil), yahut bobin çekirdeğinin hava aralığı değiştirilirse değişir. Hava demire nazaran çok büyük
41/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
magnetik dirence sahip olduğundan, mekanik olarak yapılan hava aralığı değişiklikleri, bobinin
indüktivitesinin L kademesiz olarak ayarını, dolayısıyla makinanın statik karakteristiklerinin ayarını sağlar.
Değişken akım devresinde seri olarak bulunan bir tıkaç bobini düşey karakteristik meydana getirir. Ortaya
çıkan statik karakteristiklerin eğimi bobinin indüktivitesinin büyüklüğüne bağlıdır. Bu örnekte ayar kısmı
trafodan ayrıdır. Bu ayar kısmının skalası akım şiddetine göre düzenlenmiştir. Şekil 47'te II. konum en
büyük kaynak akımına (güç), I. konum ise, en küçük akım konumuna tekabül eder. Bu örneğin tek mahsuru
çekirdeğin kumandasının zorluğudur.
Yeni kaynak trafolarında yukarıda anlatılan ayar bobini yerine sık sık transdüktör (doğru akımla ön
magnetize edilmiş bobin) kullanılıyor. Bu şekildeki bir transdüktörde, bir direnç üzerinde ayar doğru akımı
değiştirilerek kademesiz kaynak akımı ayarı avantajı vardır. Bunun için şalter veya ağır bir mekanik
düzenek gereksiz olup, kolayca dönebilen bir potansiyometre üzerinde ayar yapılabilmektedir. Ayrıca
makinanın uzaktan kumanda imkânı da vardır.
Bir transdüktör bir transformatöre benzer. Şekil 48. Burada demir çekirdeğin bir kolunda çalışma bobini
(kaynak trafolarındaki ayar bobini yerine bağlanır), diğer kolunda da ayar ve kumanda bobini
bulunmaktadır. Kumanda bobini ayrı bir akım üretecinden ayar doğru akımı ile beslenir. Bu ayar akımı ile
transdüktörün çekirdeği bir ön magnetiklik kazanır. Bu ön magnetikliğin derecesine ayar akımı ile tesir
edilebilir. Transdüktör çekirdeği doğru akım ön magnetikliği nedeniyle, normal çekirdekli bir bobine göre
çalışma sırasında daha önce doyma noktasına gelir. Yani ayar akımı dolayısıyla hasıl olan ön magnetiklik,
çalışma akımı dolayısıyla hasıl olacak magnetikliği destekler ve ona eklenir. Böylece transdüktörün
indüktivitesi L, dolayısıyla indüktif direnci X= wL önemli derecede küçülür. Yani transdüktörün indüktif
direnci ayar akımı ile büyük bir bölgede, ayarlanabilir. Şekil 75'te ayar akımına bağlı olarak bir
transdüktörün indüktivitesinin (indüktif direnç) nasıl değiştiği görülmektedir.
Şekil 49 transdüktör ayarlı bir trafonun kaynak makinası olarak tüm prensip şemasını ve bu makinaya ait
düşey karakteristiği vermektedir. Burada II. karakteristik ayar akımının en büyük konumu içindir. Zira
akımın en büyük değerinde transdüktör çekirdeği magnetik olarak doymuş durumdadır ve indüktif direnci
42/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
çok küçüktür. Burada transdüktörün iş bobini 4 direnci değişimi L kumanda akımı değişimi ile
sağlandığından, bobin akısı değişimi ile sağlandığından makinada kademesiz bir güç ayarı söz konusudur.
Diğer taraftan da makine boşta çalışırken transdüktör akısı ne olursa olsun (kumanda akısı ne olursa olsun,
transdüktör direnci ne olursa olsun) transdüktörün iş bobininin hiç fonksiyonu yoktur (IK=0, UT=0).
Dolayısıyla trafonun sabit sekonder gerilimi boşta çalışma gerilimi olarak kaynak yerine gelir ve sonuçta
tüm güç konumları için tek bir boşta çalışma gerilimi söz konusudur.
Çekirdekli bir bobinde indüktivite L ∼ μr dir. Halbuki μr ∼ ΔB dır. B ile H arasında çizilen magnetikleşme
ΔH
ΔB
eğrilerinin doyma bölgesinde çok küçüktür. Dolayısıyla μr ve L çok küçük olmak zorundadır. Gene
ΔH
ΔB
magnetikleşme eğrilerinin başlangıç noktalarında , dolayısıyla μr ve L çok büyük olacağından,
ΔH
şekildeki I. karakteristik de en küçük magnetikleşme haline, diğer bir deyişle transdüktördeki en küçük
ayar akımı haline tekabül eder.
Şekil 49. Transdüktör ayarlı bir trafonun kaynak makinası olarak tüm prensip şeması.
Bu ayar sistemlerinden hangisinin bir makinada kullanıldığını makinanın dışından bilmek şu şekilde
mümkündür:
a. Trafo üzerinde çeşitli bağlantı durumları, piriz kutuları veya eksantrik şalter varsa: Tıkaç bobinli veya
trafo sarımları değiştirilebilen bir ayardır.
b. Trafo üzerinde döner bir kol veya teker varsa: kaçak akılı çekirdekli veya kaçak akılı trafodur.
c. Trafo üzerinde potansiyometre veya ayar direnci varsa: Transdüktör ayar ve kumandalıdır.
43/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Paralel bağlama suretiyle iki küçük trafodan daha büyük kaynak akımları elde edilir. İki trafonun paralel
bağlanabilmesi için, bu iki trafo bütün özellikleriyle birbirinin aynı olmalıdır. Aksi halde trafolardan birinin
aşırı yüklenmesi söz konusudur. Her iki trafo aynı şebeke fazlarına bağlanmalı ve aynı kaynak akımına
(yaklaşık toplam akımın yarısına) ayarlanmalıdır. W1-W2 kablo bağlantısı yapıldıktan sonra, l50 Voltu
ölçebilen bir voltmetre ile E1 ve E2 arasındaki gerilim ölçülmelidir. Şekil 50. Eğer bu gerilim maksimum
bir kaç volt ise bağlantı doğrudur (bu halde sadece iki trafonun boşta çalışma gerilimleri arasındaki fark
ölçülür). Eğer ölçülen gerilim 100 V'un üzerinde ise trafolardan birinin şebeke bağlantı kutupları
değiştirilmelidir. Bundan sonra ölçülen gerilim küçük ise E1 - E2 bağlantısı yapılabilir. Akabinde bir
yükleme denemesi yapılarak bir pense ampermetre ile C noktasında kaynak akımı ölçülür. Ölçülen akım
istenen akım değilse iki trafo aynı değere tekrar ayarlanmalıdır. İstenen toplam akım elde edildikten sonra
yük dağılımı A ve B noktalarında ölçülür. A ve B de ölçülen ,akım değerleri farklı ise trafolar aynı yüke
gelecek şekilde ayarlanır. Bu simetrik ayarlama, eğer trafolar üst yükleme sınırında çalışıyorlarsa daha da
önemlidir.
Kaynak transformatörleri pratikte ekseriya şebekenin bir fazına bağlanır ve böylece trifaze şebekeyi eşit
olarak yüklemek için transformatörün primer devresine bir kondansatör ve bobin bağlanır Şekil 51.
Şekil 51. Tek fazlı yüklemede şebekenin simetrik yükleme haline sokulması.
L: Bobin, C: Kondansatör.
44/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Fazların eşit yüklenmemesi kaynak akımına da etki eder. Ayrıca bir alternatif akım arkında, arkın stabil
olarak yanabilmesi için gerilimin, akım sıfır noktasından geçerken ark geriliminin değerine erişmesi
gerekir. Yani akım ile gerilimin fazının kayması icabeder.
Transformatörlerdeki güç faktörünün (Cosφ) çok düşük olması da, bunların şebekeye bağlanmasında
güçlükler doğmasına neden olur. Fakat bu güçlükler transformatörün primer devresine paralel olarak
bağlanan bir kondansatörle kolayca bertaraf edilir. Şekil 52'de primer devresine bir kondansatör bağlı
transformatör ile kondansatörsüz transformatörün güç faktörlerinin kaynak akımı ile değişimi
verilmiştir. Bu şekildeki indüktivite seri rezonans halindeki rezonans impulsunun kondansatörden
geçmesini önler.
Şekil 52. Kaynak trafosunun primer devresine bobin ve kondansatörün bağlanması ve kondansatörün
güç faktörüne tesiri. (l: Kondansatörlü, 2: Kondansatörsüz)
Redresör yapısı bakımından transformatörler grubuna girer. Redresör, bir trafo ile sekonder devresinde
alternatif, akımı doğru akıma çeviren bir doğrultucu takımından ibarettir.
Redresörün kaynak makinası olarak trafodan farkı, redresörde şebeke akımı trifaze akım olarak verilir
(şebeke yüklenmesi, burada simetrik olup, bir fazlı kaynak trafosuna göre daha müsaittir). O halde
redresördeki trafo bir trifaze trafodur. Ayrıca yukarıda sözü edildiği gibi fazladan bir de doğrultucu kısmı
vardır. Bütün diğer elemanlar, örneğin düşey karakteristik elde etme elemanları, akım ayar elemanları
redresörlerde de aynen mevcuttur. Yalnız transformatörlerdeki tek faz elemanı yerine, burada üç fazlı
elemanlar vardır. Transformatörlerdeki üç ayar dışında, redresörlerde tristör adı verilen kumandalı
diyotlarla yapılan ve son yıllarda güç elektroniği adıyla gelişen dördüncü bir güç ayar ve kumanda imkânı
vardır.
45/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Burada transformatör bahsinde gördüğümüz konuları tekrar etmeyip, sadece trafolardan farklı durumları
inceleyeceğiz.
Pratikte inşa edilen redresörler, elde edilen karakteristik şekline göre yatay ve düşey karakteristikli olmak
üzere iki tiptir. Yapılarına göre ise bugün redresörler dört grupta toplanır, Şekil 53'te bu gruplar blok
şemalar halinde verilmiştir. Bunlar şu şekildedir:
a) Sarım sayısı kademeli olarak değiştirilebilen sabit gerilimli trafoya doğrultucu bağlanarak neticede
yatay karakteristik elde edilir.
b) Sabit gerilimli trafoya, tıkaç bobini veya transdüktör ve doğrultucu bağlanarak neticede düşey
karakteristik elde edilir.
c) Kaçak akılı trafoya doğrultucu bağlanarak neticede düşey karakteristik elde edilir.
d) Trafoya kumandalı diyotlu (tristör) doğrultucu bağlanarak elde edilen ayar ve kumanda şeklidir. Bu tür
kaynak makinasında kumanda şekline göre istenilen eğimde karakteristik elde edilebilmektedir. Yani
karakteristik eğimi ve değiştirilmesi (güç ayarı) tristörün kumanda ucuna verilen kumanda sinyali ile
yapılmaktadır.
Trafo Redresör
Transdüktör Düşey Karakteristik
b
Diyotlu Doğru Kaynak Akımı
Trafo
Redresör
c Düşey Karakteristik
Tristör veya Doğru Kaynak Akımı
Trafo Transistörlü
d Yatay veya Düşey Karakteristik
Redresör
46/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Yarı iletken diyotlarının prensibi p-n- geçişine dayanır. Durum Şekil 54'de açıklanmaya çalışılmıştır. Saf
iletken 54a, örneğin germanyum veya silisyum elektrik akımı transportunu sağlayan serbest elektrona sahip
değildir. Çünkü bütün elektronlar kristal kafesteki atomların bağlanmasında kullanılmıştır (görevlidir).
Kristal kafes içinden akım geçişi ancak yüksek sıcaklıklarda mümkündür. Zira yüksek sıcaklıklarda
elektron bağları kopmakta ve kafes içinde hareket edebilen serbest elektronlar hasıl olmaktadır. Bu olaya
özel iletkenlik denir. Normal sıcaklıklarda daha iyi iletkenlik sağlamak için saf kristal içine hatalı yerler
enjekte edilir. Diğer bir deyişle saf kristal içine, saf kristaldeki atomdan bir elektron fazla veya az elektrona
sahip yabancı atom enjekte edilir. Eğer neticede kristal belirli elektron fazlasına sahip olursa n-iletken
(negatif iletken) kristal elde edilir Şekil 54b. Eğer ana kristale, kristaldeki atomun elektron sayısından daha
az elektrona sahip olan atom enjekte edilirse, bu halde kristalde elektron eksikliği ortaya çıkar ki buna da p-
iletken(pozitif iletken) kristal adı verilir Şekil 54c.
Bir diyotta bir p-iletken kristal bir n-iletken kristalle difüzyon sayesinde bağlanır. Böylece geçiş bölgesinde
bir karışık bölge oluşur. Bu bölgeye kapama bölgesi veya p-n- geçişi ismi verilir. Bu şekilde elde edilen
diyotlar yaklaşık 0,5 mm kalınlığında tek kristalli silisyum (germanyum) plakacıklar olup, bir taraftan
belirli bir (p), diğer taraftan da belirli bir (n) derinliğine kadar geçirgenliğe sahiptirler.
Doğrultma olayı ortadaki karışık bölgede şu şekilde teessüs eder. Burada elektronlar ve natamam (hatalı)
elektronlar (Pozitif delikler), geçiş istikametinden sevk edilen gerilimin tesiri altında birbirine doğru
hareket ederler ve orta bölgede birleşirler. Neticede kapama bölgesi ortadan kalkar ve akım akar. Bu işlem
gönderilen gerilim ters duruma gelinceye kadar devam eder. Sonra elektronlar ve natamam elektronlar
birbirine zıt olan çıkış yönüne geri döner orta bölgede (nötrale yakın) geniş bir kapama bölgesi hasıl olur
ve sadece çok düşük bir akım akar Şekil 55.
Germanyum ve silisyum diyotlarının özelliklerini veren değerler şöyle verilebilir. Germanyum diyotları
110 V alternatif kapama gerilimi, 700C müsadeli çalışma sıcaklığı ve 250 A/cm2 müsadeli akım
yoğunluğuna sahip iken silisyum diyotlarında bu değerler 400 V, 180oC ve 600 A/cm2 dir. Görüldüğü gibi
silisyum diyotları, germanyum diyotlarına göre daha avantajlıdır. Bu nedenle kaynak redresörlerinde
silisyum diyotları öncelikle kullanılır.
47/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Redresörlerde kullanılma yerine göre doğrultucu elemanları çeşitli şekillerde bağlanırlar. Bu bağlantı
şekilleri çok çeşitlidir. Şekil 56a da monofaze bir şebekeye bağlı köprü sistemi görülmektedir. Bu bağlantı
örneğin doğru ve alternatif akım konumlarına getirilebilen, WIG-kaynağında kullanılan makinalarda vardır.
Burada doğrultulmuş çıkış gerilimi çok dalgalı olup, kaynak için iyi değildir. Şekil 56b de trifaze köprü
bağlantısı görülmekte olup, buna ait çıkış geriliminden görüleceği gibi, burada az dalgalı bir doğru akım
(yaklaşık %5 dalgalılık) elde edilmektedir. Burada elde edilen doğru akım kaynak için elverişli olup, ark
kaynağı için mutad bağlantı şeklidir.
48/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
3.3.l'de redresörlerin yapılarına göre sınıflandırılmasında verilen dört ayrı tipten ilk üçünde (a,b,c) ayar ve
kumanda işi, redresörün trafo kısmında gerçekleştirilir ve trafoların ayar ve kumandasındakinin aynısıdır.
Bu nedenle burada bu metotlardan tekrar bahsedilmeyecek ve redresörlere özel olan dördüncü metot (d)
incelenecektir.
Elektronik akım kaynakları yukarıda anlatılan akım kaynaklarına göre kütlelerinin küçüklüğü, daha yüksek
verime sahip oluşları, parametrik ayar imkânlarının oluşu, büyük sürekli akım ve gerilim ayar aralığına
sahip oluşları, otomasyon imkânına sahip oluşları gibi avantajları vardır.
Güç elektroniğinde kumandalı diyot veya tristör denilen elemanlar kullanılır. tristörün diyottan farkı akım
akışının her iki yönde durdurulabilmesidir. Şekil 57'de bir tristörün yapısı ve gösterilişi görülmektedir.
Buna göre dıştan görünüşte tristörün Anod (A), Katod (K) dan başka bir de kumanda ucu (G) vardır.
Kumanda ucuna verilen bir impuls, pozitif anod-katod geriliminde tristörü açma konumuna getirir. Yani A-
K yönünde direncini düşürür, tristörü açar. tristör açıldıktan sonra da, tekrar kapama durumuna gelebilmesi
için anoddan geçen akımın, ana devresindeki (trafonun sekonder devresi, sekonder akımın sıfır oluşu)
olaylar nedeniyle sıfır olması gerekir.
Tristörlerde açısal kumanda sistemi denen bir kumanda sistemi mevcuttur. Gerilimin pozitif yönde zamana
bağlı olarak gidişi, önceden ayarlanan bir kumanda açısına (α) eriştiği an kumanda koluna verilen impuls
tristörü açar ve anod akımı (sekonder akım) sıfır olana kadar akım akar. Şekil 58'de monofaze bir alternatif
gerilimin bir tristör köprüsü ile ayar ve kumandalı bir şekilde doğrultuluşu görülmektedir. Burada omik
dirençli (R) bir tüketici vardır. XCD indüktif direnci akım impulslarını yok etmek içindir. Burada
tristörlerden birinin kapayıp, diğerinin açması sırasında İK komütasyon akımı akar, akım birden bire sıfıra
veya sıfırdan büyük bir değere çıkmaz.
49/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Devredeki indüktif dirençler buna mani olur. Şekilde doğrultulmuş akım ve gerilimden başka, trafonun
sekonder akımının (İS) zamana bağlı olarak değişimi de gösterilmiştir /21/.
Tristör, devreyi açıp kapamaya yarayan bir elemandır. Tristöre kısa bir kumanda impulsu verilirse açılır ve
açık kalır. Kumanda impulsunun devamlı durmasına gerek yoktur. Buradaki kumanda devresi normal
olarak basittir ve çok küçük bir güç harcar. Tristörlerin transistörlere göre avantajı da budur. tristörü
yakmak (açmak) için birkaç mikro saniyelik pozitif bir impuls yeterlidir. Buradaki kumanda açısı (α),
tristörün devreyi açarak doğru akım devresine alternatif akımın pozitif alternansının açmadan sonraki kısmı
ile verilen enerjiyi belirler. Diğer bir deyişle, tristör kumandalı bir kaynak makinasında istenilen
karakteristiğin elde edilebilmesi (güç ayarı) kumanda açısının ayarı (değiştirilmesi) ile olur.
Tristörlü kaynak makinaları yarım kumandalı (3 diyot+3 tristör) ve tam kumandalı ( 6 tristör) olabilir. Şekil
59 da tam ve yarım kumandalı bir tristör grubunun bir motoru besleyiş şeması ve ayarlanan ( α ) kumanda
açısına göre akım ve gerilim durumları görülmektedir.
50/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekil 59. Tam ve yarım kumandalı tristör köprüsü ile bir motorun beslenme şeması.
a: Tam kumandalı, b: Yarım kumandalı.
Relatif olarak hassas olan redresör elementlerinin çalışma emniyetini yükseltmek için korunmaları gerekir.
Aşırı sıcaklığa karşı korumada rüzgar röleleri veya termoelementler kullanılır. Normal olarak selenyum
redresörlerinde doğrultucu kısım plakaları, direk olarak soğutan vantilatörün hava akımı içinde bulunur.
Yarı iletken redresörlerinde, diyotlar büyük soğuma yüzeyine sahip soğutma kütleleri içine termik olarak
iyi iletken bir şekilde vidalanmış olup, bu sayede soğutulur. (Fazla yüklenen aletlerde sıvı soğutma
sistemleri de kullanılmaktadır). Vantilatörün çalışmasını kontrol edebilmek için, rüzgâr rölesinin bayrağı
hava akımı ile yeterli bir uzaklığa getirilebildiği takdirde rölenin ana şalteri kapanacak şekilde yapılabilir.
Soğutma havasının bulunmaması halinde röle kendiliğinden, otomatik olarak devreden çıkar. Rüzgâr rölesi
hava akım yönü doğru olduğu takdirde devreyi kapar. Aksi halde şebeke bağlantısındaki iki fazın yeri
değiştirilip uygun dönme yönü sağlanır. Bazı redresörlerde rüzgar rölesi yerine doğrultucu takımına
termoelement bağlanır. Bu da sıcaklık belirli bir değerin üstüne çıktığı zaman makinayı otomatik olarak
devreden çıkarır.
Diyotları aşırı akıma karşı korumak için, bazı redresörlerde hassas sigortalar konulmuştur. Bu sigortaların
bozulması halinde yerine kesinlikle başka sigorta takılmamalıdır, gene bozulan sigortaya aynen uyan
sigorta takılmalıdır. Ayrıca diyotları aşırı akım ve gerilim impulslarına karşı koruyan, dirençli ve soğuk
iletkenli diyotlardan yapılmış devreler mevcuttur. Bu devreler de kesinlikle saf dışı edilmemelidir.
Kaynak redresörleri, çoğu zaman kumanda veya kaynak teli sürme aletleri gibi birlikte çalıştıkları aletlere
bağlıdırlar. Bu durumda bu aletler maksimum 42 V' luk küçük koruma gerilimine sahip olmalı veya bir
ayırma transformatörü üzerinden beslenmelidirler. Bu yardımcı aletler için kullanılacak kablo en az orta
kalınlıkta ve lastik hortum izoleli olmalıdır.
Trafolarda olduğu gibi redresörlerin de birden fazla redresör kompakt bir şekilde ve birden fazla kaynak
yerini besleyebilir halde inşa edilenleri vardır. Bu durumdaki aletlerin de uzaktan kumandası mümkündür.
51/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Bu gibi hallerde de redresörü kullanıcının özellikle elektriki bağlantı yapma durumlarında dikkatli olması
gerekir.
Redresörler eğer, üzerinde işareti mevcutsa kazan içinde veya dar yerlerde kullanılabilir. Bu halde
redresörün boşta çalışma gerilimi 100 V’a kadar çıkabilir. K işareti şunu belirtir. Bu alet o şekilde inşa
edilmiştir ki, bir hatanın (bir doğrultucu takımının yanması gibi) ortaya çıkması halinde, aletin kaynak
kabloları bağlantı uçlarında kesinlikle 42 Vefft f’in üzerinde alternatif gerilim ortaya çıkmasın.
Hem doğru ve hem alternatif akım verebilen kombine aletlerin, alternatif akım kısmı ile kazan içi
kaynağında kazan kaynak trafolarında geçerli emniyet tedbirlerine uyulmalıdır.
Çekilen kaynak akımını yükseltebilmek için trafolarda olduğu gibi redresörler de paralel bağlanır Şekil 60.
Burada bir akım üretecinin tüm yükü üzerine alıp aşırı yüklenmesini önlemek için paralel bağlanacak
makinalar tüm özellikleriyle birbirlerinin aynı olmalı ve bunların ayar düğmeleri aynı değere
ayarlanmalıdır. Burada ayarlanan akım değeri toplam akımın yarı değeri olmalıdır. Eğer farklı özelliklere
sahip iki redresörün paralel bağlanması gerekiyorsa, çok dikkatli olunmalıdır. Bunun için Şekil 61'de
verilen prensip uygulanmalıdır. Her iki redresör aynı akım değerlerine ayarlanıp, ondan sonra devreye
alınmalıdır. Boşta çalışma durumunda pens ampermetre ile A veya B noktalarında dengeleme akımı
ölçülmelidir. Bu akım redresörlerin farklı, dolayısıyla boşta çalışma gerilimlerinin farklı oluşundan gelir ve
birkaç amperi aşmamalıdır.
Daha sonra düzenek deneme mahiyetinde yüklenmeli ve pens ampermetre ile toplam akım C noktasında,
her bir redresöre ait akımlar A ve B noktasında ölçülmeli ve neticede A ve B de ölçülen akım, toplam
akımın yarısı olmalıdır. Mecbur kalındığı takdirde her iki redresörün ayar konumu değiştirilmek suretiyle
simetriklik sağlanabilir.
52/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
İki redresörün paralel bağlanması gerektiği gibi, bir redresörden birçok yere besleme gerekebilir. Bu halde
Şekil 61'de bir kaynak generatörü için verilmiş düzenek redresör için de uygulanabilir. Burada kaynak
makinası merkezi bir yerde bulunur. Her bir kaynak hattında ayarlanabilir bobin ve omik direnç mevcuttur.
Böylece her bir kaynak yerinde bobin ve omik direnç ayarlanarak kaynak akımı çalışma yerinde ayarlanmış
olur.
Kaliteli bir kaynak dikişi için dikiş süresince sabit güçte, diğer bir deyişle sabit akım ve gerilim
değerlerinde stabil olarak yanan bir arkın mevcut olması gerekir. Sabit güçlü stabil bir ark için ise kaynak
makinası ile kaynak arkının uyumlu çalışmaları, yani ortak bir noktada çalışmaları gerekir. Zira kaynak
işleminde kaynak makinası ile kaynak arkı ortak bir elektriği çevrimde bulunurlar ve kaynak işlemini
birlikte gerçekleştirirler. Bu işlemde birinci derecede fonksiyonu olan kaynak makinası, dolayısıyla kaynak
makinasının karakteridir.
Her sistemde olduğu gibi kaynak makinasının da bir statik, bir de dinamik karakteri, davranışı vardır.
Kaynak işleminde kaynak hatası kaynak makinasının statik durumda çalışmasında, yani kaynak arkının
sabit akım ve gerilimde, diğer bir deyişle sabit ark boyunda sürekli yanması sırasında oluşmaz. Kaynak
hatası daha çok kaynak makinasının dinamik çalışma durumunda, yani kaynak arkının süreksizlik
noktalarında, örneğin arkın ateşlenmesinde, kaynak dikişinin bitiminde ve damla geçişi sırasındaki
kısadevre hallerinde oluşur.
Sonuçta kaynak hatasını minimuma indirmek için kaynak sırasındaki arkın süreksizlik noktalarının süresini
kısaltmak gerekir. Bu da kaynak makinasının dinamik davranışı ile ilgili olup, günümüzde yeni geliştirilen
ataletleri fevkalade küçük elektronik makinalar sayesinde mümkün olabilmektedir.
53/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Pratikte karşımıza çıkan kaynak makinaları verdikleri akım şekline göre iki ana gruba ayrılırlar. Bunlardan
birinci grup, doğru akım jeneratörleri ve redresörlerden oluşan doğru akım kaynak makinaları, ikinci grup
ise transformatör ve konvertisörlerden (frekans değiştirici) oluşan alternatif akım kaynak makinalarıdır.
Ancak bunlardan konvertisörler kaynakta çok özel durumlarda kullanılır ve pratikte pek varlıkları
hissedilmez. Doğru akım jeneratörlerinin özellikle verimlerinin düşük olması ve transformatörlerin de her
tür elektrotla kaynakta ve yöntemde kullanılamamaları yanında daha birçok dezavantajları nedeniyle
kullanım alanlarını gün geçtikçe redresör tipi kaynak makinaları lehine kaybetmektedirler. Bugün
redresörlerin kaynaklı imalatta uygulama alanı bulan dört ana grubu vardır Şekil 62/25/.
İlgili şekilde verilen dört ayrı tip redresörden ilk üçünde (a,b,c) güç ayarı ve kumanda işi ile makinanın
karakterini oluşturma, redresörlerin trafosu üzerinde veya trafoya seri bağlı bobin veya transdüktörler ile
gerçekleştirilir, diyotlu köprüler sadece akım doğrultma işi yaparlar. Halbuki dördüncü tipte (d) hem güç
ayarı ve hem de akım doğrultma işi köprü üzerinde elektronik olarak kayıpsız, hassas ve hızlı bir şekilde
yapılır /26/.
Kaynak işleminde kaynak yerine ne gereğinden daha az, ne de gereğinden daha fazla enerji verilmelidir.
Her iki durum da kaynak kalitesini düşürür. Bu nedenle gücün (akım ve gerilimin) iyi ayarlanması ve
ayarlanan gücün kaynak işlemi boyunca mümkün olduğunca değişmeyip, sabit kalması gerekir. Bu da en
iyi bir şekilde elektronik kaynak makinalarında sağlanabilmektedir.
Elektronik kaynak makinaları olan tristörlü ve transistörlü redresörlerin diğer tip kaynak makinalarına göre
kütlelerinin küçüklüğü, daha yüksek verime sahip oluşları, parametrik ayar o1anak1arının oluşu. büyük
kademesiz (sürekli) akım ve gerilim, yani güç ayar olanaklarına sahip oluşları, ataletlerinin küçük olup,
54/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
geri besleme (feed back) sistemi ile elektronik olarak hızlı ayar ve kumanda imkanlarına sahip oluşları
dolayısıyla sürekli gelişme içindedirler /26/ .
Diyot, pozitif anod-katod (A, K) geriliminde açma yönünde akım geçirir, zıt yönde akım geçirmez (Şekil
63a). Diyotlarda akımın başlangıç ve bitim zamanını tayin etmek mümkün değildir. Bu nedenle diyotlu
köprüler doğrulttuğu akımın şekil ve miktarını değiştirmez, dolayısıyla gücü değiştirmez, sadece doğrultma
işi yapar (Şekil 64a). Tristör, pozitif anod-katod (A,K) geriliminde tristörün kumanda ucuna (G) da bir
pozitif sinyal gelirse anod-katod yönünde akım akar, zıt yönde akım akmaz. Tristörün kumanda ucuna
pozitif sinyalin gelmiş olması akımın akmaya baş1aması ve devamı için yeterlidir. Kumanda ucundaki
sinyal, akım akmaya başladıktan sonra çeki1se bile, akım açma yönünde akmaya devam eder. Ta ki şebeke
akımının şekli ve formu gereği kendiliğinden sıfır o1ana kadar. Bu haliyle tristör sadece akımın akmasını
başalatabi1en ama akımın akışını kesemeyen elektronik bir şalterdir. Sonuç olarak tristörde akımın akmaya
baş1ama anını biz tayin edebiliriz, bitme anına etki edemeyiz. Bu sayede akımın akma miktarını,
dolayısıyla gücü (güç ayarını) tayin edebiliriz. Buna açısal kumanda, adı verilir. Zira zamana bağlı o1arak
periyodik değişim gösteren akımlarda zaman ekseni açı ekseni olarak a1ınabilir ve tristöre kumanda anı bir
açıya tekabül ettirilebilir. Şekil 64 b de taralı alanlar akımın akma miktarını, bu alanların ortalaması akım
şiddetini verir ve akım şiddeti de gücü tayin eder. Ayrıca tristörde akımı kontrol ederek makinanın
karakteristiğini (karakterini) değiştirmek mümkündür /27/. Transistör pozitif kollektör-emiter (C,E)
geriliminde transistörün baz (B) ucuna da bir pozitif sinyal gelirse kollektör-emiter yönünde akım akar.
Baz ucundaki sinyal bu uçta durduğu müddetçe kollektör-emiter akımı akar, sinyali baz ucundan çekersek
bu akım da kesilir. Sonuçta transistörün baz ucuna vereceğimiz sinyal yardımıyla transistörden akan akımın
hem başlangıç ve hem de bitim anını tayin edebiliriz. Bu haliyle transistör tam bir elektronik şalterdir. Şekil
65 de primer ve sekonderden transistör kontrollü inverter tipi makinaların blok şemaları ve akım şekilleri
görülmektedir. Şekilde görülen akım darbeleri transistörden kumanda sonucu akan akımları ve bunların
ortalaması da kaynak akımını ve dolayısıyla gücü belirlemektedir. Ayrıca transistörde akımı kontrol ederek
makinanın karakteristiğini (karakterini) değiştirmek de mümkündür /27/. Transistör kontrollü makinaların
a1ışılmış tiplerinde tristör kontrollüde olduğu gibi açısal kontrolden bahsedilebilir. Ancak bunların inverter
tiplerinde tristör kumandalılardan farklı olarak elde edilen doğru akıma kumanda edildiği için açısal
kontrolden bahsetmek mümkün değil, frekans (doğru akım darbelerinin frekansı) kontrolünden söz etmek
gerekir.
55/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekil 64. Diyotlu köprülü (a) ve tristörlü köprülü (b) redresörlerin şemaları ve akım şekilleri
Tristör ve transistör kontrollü alışılmış elektronik kaynak makinalarında şebekeden çekilen üç fazlı
alternatif akım doğrudan bir transformatöre girer, burada akımın frekansı değişmez, sadece akım ve
gerilimi kaynak işlemine uygun hale (küçük gerilim, büyük akım) getirilir ve daha sonra üç fazlı bir
doğrultma köprüsünde doğrultulur, arkasından bir çekirdekli bobinden (şok bobini) geçirilerek filtre
edilerek kaynak için gerekli koşullarda doğru akım elde edilir. Gücü kontrol eden devreler de redresörün
çıkış akımından aldıkları sinyalleri geri besleme (feed-back) sisteminde giriş kontrol sinyalleri (akım
üretecinin ayar değerleri) ile karşılaştırarak açısal kontrol ve kumanda sistemi denilen bir sistemle
redresör çıkış değerlerini ayar ederler Şekil 65.
Şekil 65. Sekonder (a) ve primerden (b) transistör kumandalı inverter blok şemaları ve akım şekilleri
56/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
İyi bir nüfuziyetin, buna karşın parçaya ısı girdisinin sınırlı olması istenen durumlarda darbeli doğru akım
yöntemi uygulanır. Darbeli doğru akım ile alternatif akım farklıdır; darbeli doğru akımda seçilen akım
şiddeti önceden saptanmış iki değer arasında, arzu edilen bir frekansta değişmektedir.
Bu sistemin üstünlüğü tel elektroddan ergiyen damlaların kaynak banyosuna geçişinin temel ve darbe akım
şiddetine göre iki farklı hızda gerçekleşmesidir. Darbe akımı sırasında, pik akımda, kaynak metali hızlı bir
biçimde ergir ve kaynak banyosuna sprey ark biçiminde taşınır. Bunu takip eden temel akım periyodunda
ise elektrod ucunun ergimesi azalır ve gerekirse hiç ergimemesi sağlanır ve kaynak banyosuna da ısı girdisi
azalır ve bu sırada banyo kısmen katılaşmaya başlar. Temel akım şiddeti arkın sönmeyeceği bir değerde
tutulduğundan arkın yeniden tutuşturulması sorunu da ortadan kalkar. Bu şekildeki bir ark ile her
pozisyonda kaynak yapmak kolaylaşmış olur. Güç elektroniği yardımı ile frekans, temel akım şiddeti,
darbe akım şiddeti ile bunların sürelerini birbirlerinden bağımsız olarak ayarlanabilmektedir. Bu sayede her
akım darbesinde kaynak banyosuna tek bir damla kaynak metali transfer edebilen sinerjik kaynak
makinaları geliştirilmiştir.
3.3.2.2. İnverterler
İnverterlerde şebekeden çekilen alternatif akım önce bir doğrultma köprüsüne girer ve doğru akım haline
dönüştürülür ve bu akım chooper adı verilen özel bir cihazda alternatif akıma dönüştürülür. Bu akımın
frekansı kaynakta kullanılan inverterlerde genelde 20000 Hz mertebesindedir. Bu yüksek frekansı alternatif
akım bir trafoya verilerek akım ve gerilimi kaynak işlemine uygun hale getirilerek, bir doğrultucu köprüde
doğrultulup, filtreden geçirilerek darbeli doğru akım elde edilir Şekil 67. Bu makinaların verdiği akımın
saniyedeki darbe adedi, darbe yüksekliği, şekli ve süresi makina üzerinden ayarlanabilmektedir. Bu sayede
her darbede bir damla oluşturulduğu gibi damlanın büyüklüğüne de etki edilebilmektedir. Yani damlalara
hükmedilebilmektedir. Bu hali ile inverterler kaynaklı imalat için önemli olan aşağıdaki olanakları
beraberinde getirmektedir.
57/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
Şekil 67. Normal alışılmış ve inverter tipi elektronik kaynak makinalarının blok şeması
3.3.3.1. Programlanabilme
Alışılagelmiş darbeli makinalarda herhangi bir kaynak işlemi için darbe frekansını kaynakçı kendisi
seçmek durumundadır. İnverterler herhangi bir kaynak işlemi için uygun darbe frekansı verecek şekilde
programlanmıştır. Burada kaynakçının sadece uygun programı seçmesi yeterlidir. Şekil 68'de inverter tipi
TIG kaynak makinasına ait dört zamanlı bir programın işleyişi ve kademeleri görülmektedir.
3.3.3.2. Hot-Start
Arkın ilk ateşlenmesi sırasında oluşabilecek hataları önlemek için ark başlangıç akımının belli bir süre için
belli bir miktar yükseltilmesine HOT-START denir Şekil 69. Hot-Start kumandası sadece elektrodun
58/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
ateşlenmesi sırasında etkilidir, ark ateşlenmesi fazında ana metalin daha iyi erimesini sağlayarak
kaynamamış bölge kalmasını önler, cüruf kalıntısını önler, ark ateşlenmesi sırasındaki akımı kaynak
akımının yüzdesi olarak ayarlar ve ark ateşlemesi sırasında oluşacak büyük dinamik kısa devre akımını
önler.
Genelde kullanılan kaynak makinaları ile bazik ve özellikle selülozik elektrotlarla kaynakta ark stabilitesi,
arkta eriyen elektrodun oluşturduğu uzun süreli kısadevreden dolayı istenilen kaliteye erişemez.
İnverterlerde ise kısadevre sırasında dinamik olarak akım yükseltilerek malzeme geçişi hızlandırılarak,
çapak oluşmadan kısadevre süresi kısaltılır. Böylece ark stabil kalır. Buna dinamik kumandası denir (Şekil
70). Bu kumanda ile arkın ateşlenmesi iyileşir, cüruf kalıntısı azalır, kök pasosu kontrolü iyileşir, ancak
bazen sıçrantı artışı ve ince saç kaynağında delinme olabilir.
59/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
3.3.3.4. Antistick
Kaynak sırasında kullanım hatası nedeniyle elektrot ile iş parçası arasında yapışma olabilir. Bu durumda
elektrot ısınarak kor haline geçip, kullanılamaz hale gelir ve makina gereksiz olarak ısınıp, kazaya neden
olabilir. Böyle bir durumda inverterlerde akımı 5 amper gibi çok küçük bir değere düşürüp, elektrot ve
makina korunmaktadır. Buna Antistick adı verilir Şekil 71 /30/.
İnverterlerle kaynakta kaynak arkı kararlılığı, performansı ve kontrol kabiliyeti yüksektir. Kontrol ve
kumanda devresi inverterin çıkışını saniyede 20000 kez değiştirebilmekte ve ark kontrolünün çok hassas
bir biçimde gerçekleşmesine yardımcı olmaktadır. İnverterin değişimlere cevap vermesi 2 milisaniye
mertebesindedir. Yani ataleti çok düşüktür. Bu da sıçrantının azalmasını, ark başlamasının kolaylaşmasını,
damlacık büyüklüğü farklılıklarının azalmasını, ark ucunda daha şiddetli katod etkisini ve daha düzgün
dikişi sağlar. Ayrıca inverterlerde kullanılan küçük transformatörler, büyük trafolara göre değişimlere daha
az direnç gösterip, daha hızlı uyum sağlayabilmektedirler.
İnverterler, kaynak devresi endüktansı, ki bu kaynakta akımın inme ve çıkma hızını etkiler, üzerinde daha
etkin bir kontrol sağlar. Bu sayede kaynakçıya kaynak arkını çok yumuşak bir ark halinden, daha delici ve
derin nüfuziyet sağlayan bir ark haline kadar ayarlama olanağı sağlar. Bu da kısa ark boyu ile çalışmada
yanma oluğu ve kaynamamış bölgeleri önler.
60/61
IIW No:1.5
GEV - ATB Revizyon No: 001
Tarih: 09.03.2009
İnverterlerde, çeşitli durumlarda darbe şekilleri ayarlanıp avantaj sağlanmaktadır. Örneğin dikdörtgen
darbenin maksimum değeri yüksektir. Damlayı elektrottan koparan etkenlerden en önemlisi de darbe
akımının karesi ile orantılı olan pinch (sıkıştırma) kuvvetidir /29/.
10.2.mI 2
(F = ≈ I 2 ).
4.π .a 2
İşte inverterdeki darbe akımının yüksekliği, pinch kuvvetini arttırdığından kısa ark boylarında bile sprey
ark oluşturularak, dikiş kalitesi artar.
Transformatörlerde çekirdek kesiti frekans arttırılınca azalır. İnverterlerde frekans yüksek olduğundan
bunlarda kullanılan trafoların çekirdek kesiti küçük ve ebatlar küçüktür. Hatta inverterlerde ferrit çekirdek
kullanılarak ebatlar daha da küçülmektedir.
Çekirdek kesitinin küçük oluşu kayıpların (histeresis ve girdap akımı kaybı) küçük olması, soğutma
sisteminin küçük olması ve trafo fiyatının düşük olması demektir ki bu da verimin yüksek olmasıdır.
Ayrıca çekirdek kesiti küçük ise trafonun indüktivitesi küçülür. Bu da güç faktörünü büyütür, sonuçta
verim artar.
İnverterler şebeke tarafındaki yüzde ona kadar olan gerilim oynamalarını kompanze eder ve kaynak
tarafına intikal ettirmez. Bu da kaynak dikişinin kalitesini arttırır.
3.3.3.11. Emniyet
İnverterler herhangi bir kaza durumunda yaklaşık bir saniye civarında bir sürede makinayı şebekeden
ayırıp, kazayı önleyebilir.
Makinanın ebatlarının küçük oluşu, hafif oluşu, makinanın taşınma kolaylığı ve stok maliyetinin düşük
olması demektir.
61/61