Untitled

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 100

Aydökümü

Bilim ve Gelecek
Aylık bilim, kültür, politika dergisi
SAYI: 199 / KASIM 2020
Dijital abonelik kampanyası
GENEL YAYIN YÖNETMENİ Daha önce de bu köşede birkaç kez değindiğimiz gibi ülkemiz
Ender Helvacıoğlu
YAZI İŞLERİ koşullarında basılı yayıncılık büyük bir darboğazdan geçiyor. Bunun
Gülseli Kırgıl
İDARİ İŞLER
esas nedeni iktidar politikaları sonucu giderek derinleşen ekonomik kriz.
Deniz Karakaş Volkan Tozan Tamamen dövize bağlı olan kâğıt giderleri her ay artıyor. Türk lirası değer
DAĞITIM
Süleyman Altuğ yitirdikçe kâğıt masrafı otomatikman yükseliyor. Diğer bütün giderler
TEKNİK HAZIRLIK de yine dövize bağlı olarak artıyor. Dergilerimizi ve kitaplarımızı TL ile
Baha Okar
ADRES satıyoruz ama bütün giderlerimiz Dolar ve Euro üzerinden. Bu durum
Osmanağa Mah. Osmancık Sok. No:9,
D:13-14, Betül Han, Kadıköy-İstanbul yayıncılar üzerindeki ekonomik baskıyı her geçen gün ağırlaştırıyor.
TEL: (0216) 345 19 50 Ülkemizdeki posta işletmesinin durumu da malum. Abonelerimizden
www.bilimvegelecek.com.tr
E-posta: bilgi@bilimvegelecek.com.tr sürekli dergilerinin ellerine ulaşmadığı yönünde şikâyetler alıyoruz.
YURTİÇİ ABONELİK KOŞULLARI Oysa biz dergi daha bayiye gitmeden ilk önce aboneleri yolluyoruz,
1 yıllık: 200 TL / 6 aylık: 100 TL
(Bilgi almak için dergi büromuzu arayınız.) ama ciddi sayıda aboneye dergi ulaşmıyor. Kargo ile yollamaya kalksak
Kurumsal abonelik: 1 yıllık 250 TL
YURTDIŞI ABONELİK KOŞULLARI abone fiyatını neredeyse iki katına çıkarmamız gerekecek; çünkü en ucuz
Avrupa ve Ortadoğu için 80 Euro
Amerika ve Uzakdoğu için 150 Dolar kargo şirketi bile bir dergiyi yollamak için dergi fiyatının yarısını istiyor.
e-ABONELİK KOŞULLARI Kısacası ülkemizin diğer sektörlerinde de olduğu gibi basılı yayıncılık da
1 yıllık: 50 TL / 6 aylık: 30 TL
(Bilgi almak için: www.bilimvegelecek.com.tr ) bir cendere içinde.
7 RENK BASIM YAYIM FİLMCİLİK Biz dergimizi basılı olarak çıkarmaya devam edeceğiz. Okurlarımızdan
LTD. ŞTİ. ADINA SAHİBİ
Ender Helvacıoğlu gelen talep bu yönde. Ama okuyucu sayımızı artırmak için de çareler
SORUMLU YAZIİŞLERİ MÜDÜRÜ
Deniz Karakaş aramak zorundayız. Özellikle yeni bilim okurları dijital yayıncılığa
BASILDIĞI YER daha yatkın. E-abonelerimizin sayısının giderek artması da bu eğilimi
Ezgi Matbaacılık (Sertifika no: 12142),
Sanayi Cad. Altay Sok. No: 10, gösteriyor. Bu nedenle Bilim ve Gelecek’in dijital mecrada yeni okuyucular
Çobançeşme - Yenibosna/ İstanbul
Tel: (0212) 452 23 02 bulmasına özel bir önem vereceğiz.
DAĞITIM: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama
YAYIN TÜRÜ: Yerel - Süreli (Aylık)
Yeni bir e-abone kampanyası başlatıyoruz. Dergimizin daha yaygın
ISSN: 1304-6756 DİLİ: Türkçe okunmasını ve özellikle genç bilim okurlarına ulaşmasını arzu eden bazı
BÜRO ve TEMSİLCİLERİMİZ dostlarımız öneriler getirdiler. Toplu abonelik yapılabileceğini ve abone
ANKARA BÜROSU: 100. Yıl İşçi Blokları Mah., 1540. tutarının bir bölümünü karşılayabileceklerini söylediler. Biz de gençlere
Sok., 32/1, Çankaya-Ankara / Tel: (0312) 806 27 75
Temsilci: Uğur Yıldırım / Tel: (0505) 710 46 03 / ve eğitimcilere yönelik kâr hedefi gütmeden faaliyet gösteren kurumlarla
uguryildirimugur@gmail.com
BÜYÜKÇEKMECE BÜROSU: Mimaroba Mah., Mustafa iletişim kuruyoruz. Bünyelerindeki üniversite öğrencilerini ve öğretmenleri
Kemal Bulvarı, No: 36-A/2, Büyükçekmece/İstanbul
Temsilci: Ahmet Doğan / (0532) 333 84 15 /
toplu halde abone yapacağız ve bunun tutarını dostlarımız ve dergi birlikte
ahmetdogan51@hotmail.com üstlenecek. Yani iki yönlü bir kampanyamız oluşacak. Hali vakti nispeten
BARTIN: Uğurcan Erdem / (0534) 454 55 01 /
haberlesme77@gmail.com yerinde olan Bilim ve Gelecek dostlarını toplu e-abonelik yapmaya
İZMİR: Levent Gedizlioğlu / (0532) 256 88 64 davet ediyoruz. Bizimle iletişime geçebilirler. Öte yandan biz de abone
Osman Altun / (0541) 695 19 97
Baha Okar / (0535) 016 47 74 yapacağımız genç bilim okurlarını kurumlar vasıtasıyla bulacağız.
SAMSUN: Hasan Aydın / (0505) 310 47 60 /
hasanaydn@hotmail.com
Umuyoruz çok sayıda yeni Bilim ve Gelecek e-abonesi yaratabiliriz;
ESKİŞEHİR: Cemil Can Vural / (0530) 683 29 35 / özellikle gençlerden başlayarak…
cemilcanvural@hotmail.com
TARSUS: Uğur Pişmanlık / (0533) 723 47 89 /
***
aratosdergisi@gmail.com Elinizdeki sayının kapak dosyası Francis Bacon. Bilim Devriminin
TİRE: Bahar Işık / (0533) 217 71 96 / anıt isimlerini tek tek ele alan Rıfat Saltoğlu bu kez de bilimsel yöntemin
isikbahar@gmail.com
AVUSTURYA: Murat Naroğlu / murat.naroglu@gmail.com kurucularından Bacon’u inceliyor. Bacon, bilimsel araştırmada deney
BELÇİKA: Emre Sevinç / emre.sevinc@gmail.com ve gözlemin önemini vurgulayan, doğadaki fenomenlerin Tanrı’nın
KANADA: Erdem Erinç / erdem_e@hotmail.com
müdahalesi olmadan kendi kanunlarına göre meydana geldiği görüşünden
İSTANBUL ÜNİV. TEMSİLCİSİ: Erkin Öncan
(0543) 649 9400 / erknoncn@gmail.com hareket eden ve mümkün olduğu kadarıyla boş inançları ve boş inançlar
ÇUKUROVA ÜNİV. TEMSİLCİSİ: Barış Ata
(0533) 499 35 53 / brsata@gmail.com üstüne kurulu metafiziği reddeden köşe taşı niteliğinde bir Rönesans
HACETTEPE ÜNİV. TEMSİLCİSİ: Selim Arkaç düşünürü. Saltoğlu’nun hacimli yazısını okumak biraz emek istiyor, ama
(0551) 976 84 66 / selimbio@gmail.com
İTÜ TEMSİLCİSİ: Deniz Şahin
okurlar buna değeceğine emin olabilirler.
(0530) 655 82 26 / calideniz@yahoo.com Dergideki tüm yazılar değerli ama içlerinden birini daha vurgulamak
ODTÜ TEMSİLCİSİ: Gamze Yüksel
(0507) 067 11 06 / gamzeyuksel13@gmail.com istiyoruz. Benan Dinçtürk’ün “En acı emek: Blues müziğinin köklerini
SİNOP ÜNİVERSİTESİ TEMSİLCİSİ: Özkan Kalfa oluşturan hapishane ve iş şarkıları” başlıklı makalesi. Okunduğunda
(0541) 814 16 32 / berke__442@hotmail.com
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TEMSİLCİSİ: Mustafa Balay
buruk bir tat bıraktığı gibi bir isyan ateşi de körüklüyor.
(0538) 737 22 16 / mustafabalay@gmail.com Dostlukla kalın…
ZONGULDAK B. ECEVİT ÜNİV. TEMS.: Yağmur Bulut
(0534) 246 40 42 / bulutyagmur@gmail.com Bilim ve Gelecek
1
İçindekiler
KAPAK DOSYASI
KAPAK DOSYASI
4
Rıfat Saltoğlu
Francis Bacon ve Bilim Devrimi . . . . . . . . . . . . . . . 4
Benan Dinçtürk
Francis Bacon ve
Blues müziğinin köklerini oluşturan
hapishane ve iş şarkıları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 Bilim Devrimi
DOSYA: 2020 NOBEL ÖDÜLLERİ
2020 Nobel Ödülleri,
hangi bilimsel çalışmalara verildi? . . . . . . . . . . . . 28
Nıvart Taşçı
Nobel Kimya Ödülü, CRISPR rüyasının . . . . . . . . 29
Selim Badur
Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü
Modern çağın ‘mikrop avcıları’ ve
Hepatit C virüsü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 32
Gülseli Kırgıl
2020 Nobel Fizik Ödülü,
karadelik araştırmalarına verildi
İki farklı keşif, ortak bir konu . . . . . . . . . . . . . . . . 36
BİLİŞİM DÜNYASINDAN / İzlem Gözükeleş Rıfat Saltoğlu
Yapay zekâ kime hizmet edecek? . . . . . . . . . . . . . 40
Hasan Gören Yeniçağ biliminin kuruluşuna yapmış olduğu katkılar
Tarihsel tutarlılık çerçevesinde özetlenecek olursa, Bacon empirik araştırmada gözlemin
Kemal Tahir’in Devlet Ana’sı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 46
önemini vurgulamış, empirik verilerin değerlendirilmesinde
Nazlı Karol otoritelere başvurulmasının sakıncasına işaret etmiş,
Hieronymus Bosch’un hayvanları . . . . . . . . . . . . . . . . . 56
doğadaki fenomenlerin Tanrı’nın müdahalesi olmadan,
Murat Balamir
Afet yönetiminin kuralları ve yani kendi kanunlarına göre meydana geldiği görüşünden
korona seferberliğinde tutumlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . 60 hareket etmiş ve mümkün olduğu kadarıyla boş inançları ve
Onurcan Ülker boş inançlar üstüne kurulu metafiziği reddetmiştir. Bacon,
Mao Zedong Kapital’i okumadı mı? . . . . . . . . . . . . . . . 64
“doğa filozofu”nun 19. yüzyılın “biliminsanı”na dönüşümünü
Adam Roberts
başlatan kişidir. Bu süreçte biliminsanı, giderek artan ölçüde,
Çeviren: Duygu Dölek
Bilimkurgunun altın çağından (1940-1960) spekülatif konulardan çok olgusal konulara yönelmiş biri
Asimov ve Heinlein . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 74 olarak algılanmıştır.
MATEMATİK SOHBETLERİ / Ali Törün
Köy’deki akşam yemekleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . 80
FORUM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 82
Hasan Bögün En acı emek:
Uygarlık ve modernleşme üzerine . . . . . . . . . . . . 82 Blues müziğinin köklerini oluşturan
Kadir Can Aydemir hapishane ve iş şarkıları
Covid-19, başka salgınların habercisi mi? . . . . . . . 85
Okan Yolcu Benan Dinçtürk
Zekâ testleri ve ırkçılık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 86
Kölelikle başlayıp, ortakçı tarım dönemiyle ve küçük
BULMACA / Hikmet Uğurlu . . . . . . . . . . . . . . . . 88
bahanelerle hapse atılıp prangalarla çalıştırılan mahkûmlarla
KİTAPÇIL / Özer Or . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 89
devam eden kısırdöngü, blues müziğinin köklerinden biri
Irmak Gültekin
Dokunmanın önemi, işlevi ve
olan iş şarkılarını üretmiştir. En alt
vazgeçilmezliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 90 tabakadaki insanların
Hasan Selçuk Turan dayanışma şarkılarıdır.
Dostoyevski’nin büyük aşk(lar)ı . . . . . . . . . . . . . . 92

23
Gözde Yazıcı
İnsan olmanın kederi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 94
Anıl Ceren Altunkanat
Üçüncü Tekir şahıs . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 96

2
2020 NOBEL ÖDÜLLERİ

2020 Nobel Ödülleri, hangi bilimsel çalışmalara verildi?


Nıvart Taşçı
Nobel Kimya Ödülü, CRISPR rüyasının 28
Selim Badur
Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü
Modern çağın ‘mikrop avcıları’ ve Hepatit C virüsü
Gülseli Kırgıl
Dijital teknolojilerin otomatik olarak bizim gibi Küresel Güney ülkelerine de yarar sağlayacağı görüşü gerçekçi değil.
Nobel
ABD, dijitalFizik Ödülü,
ekosistemdeki karadelik
sahiplik araştırmalarına
ve kontrol gücünden yararlanarak yeniverildi
bir sömürgecilik biçimi geliştiriyor.
İki
Başkafarklı keşif,ihtiyacımız
türlü düşünmeye ortak bir var. konu

BİLİŞİM DÜNYASINDAN / İzlem Gözükeleş Tarihsel tutarlılık çerçevesinde


Yapay zekâ Kemal Tahir’in Devlet Ana’sı
kime hizmet edecek? Hasan Gören

Robotların dünyayı ele geçirme tehlikesi yok


ama merkezi yapay zekâ sistemleri ülkeler
46
arasındaki eşitsizliği artırıyor. Yapay zekânın Cumhuriyet Dönemi Türk
merkezileşmesi, ABD ve Çin dışındaki Edebiyatı’nın en sıra dışı
ülkeler için dijital sömürgeleşmeyi romancılarından biri, yalnızca
artıran bir etken. Şirketlerin elinde yapıtlarıyla değil, politik tavrı ve
yoğunlaşan güç, teknolojik yazdıklarına yansıyan savlarıyla
gelişmelere yön verebilme
kabiliyetlerini artıracak. 40 da yoğun tartışmalara
konu olan Kemal Tahir’dir.

Mao Zedong Hieronymus Bosch’un hayvanları


Kapital’i
okumadı mı?
Onurcan Ülker

56
Molotov’un, Mao’nun
1949-50 yıllarındaki ilk
SSCB ziyareti sırasında, Nazlı Karol
kendisine Kapital’i “Dünyevi Zevkler Bahçesi” Bosch’un olgunluk dönemi eserleri
okumadığını itiraf arasında yer alır. Bosch’un sayısız ayrıntı verdiği bu eserinde
ettiğini söylemesi, hayvan figürlerine ve diğer sembollere verilecek anlamların
özellikle sol çevrelerde ucu açık gözükse de, emin olmaya yakın olduğumuz şey
tartışılan bir konu
olagelmiştir. 64 Bosch’un hayli dindar biri olmasına uygun sembol kullandığı
ve anlatısını bu sembolizm üzerine kurduğudur.

3
Kapak Dosyası

Francis Bacon ve
Bilim Devrimi
Yeniçağ biliminin kuruluşuna yapmış olduğu katkılar özetlenecek olursa,
Bacon empirik araştırmada gözlemin önemini vurgulamış, empirik verilerin
değerlendirilmesinde otoritelere başvurulmasının sakıncasına işaret etmiş, doğadaki
fenomenlerin Tanrı’nın müdahalesi olmadan, yani kendi kanunlarına göre meydana
geldiği görüşünden hareket etmiş ve mümkün olduğu kadarıyla boş inançları ve boş
inançlar üstüne kurulu metafiziği reddetmiştir. Bacon, “doğa filozofu”nun 19. yüzyılın
“biliminsanı”na dönüşümünü başlatan kişidir. Bu süreçte biliminsanı, giderek artan
ölçüde, spekülatif konulardan çok olgusal konulara yönelmiş biri olarak algılanmıştır.

Rıfat Saltoğlu

G
ünümüzde John Locke’tan David Hume’a, John dönemin, evrimin her anının tarihi yeniden yazıl-
Stuart Mill’den Bertrand Russel’a uzanan İngi- malı, öncüleri yeniden araştırılmalıdır.” Bir tarihçi
liz deneyciliğinin kurucusu olarak görülen Fran- önyargıyla oluşturulan düşüncelere ilişkin tehlike-
cis Bacon (1561-1626), aynı zamanda, bilim ve lerin bilincinde olmalıdır. İlginçtir ki bu tehlikeye
felsefe tarihinin en tartışmalı figürlerinden biri- işaret eden ilk düşünürlerden biri Bacon’ın kendisi-
dir. Çoğu felsefe tarihçisi “modern felsefe”yi, ma- dir. Ona göre “teorilerin -deyim yerindeyse- kendi
tematiksel bir doğa felsefesi geliştirmiş rasyonalist akılları vardır; çömezlerini, uygun düşen kanıtları
René Descartes’la başlatsa da kimileri bilimsel de- bir kenara yazıp, kalanını göz ardı etmeye zorlar-
neycilik düşüncesinin öncülüğünü yapmış empi- lar” (akt. Henry, 2016: XX). İngiliz Kraliyet Derne-
rist Bacon ile başlatırlar. Aslında felsefe tarihinin ği (The Royal Society) kurucularının gözünde, yeni
kesin dönemlere ayrılması ya da belirli bir filozo- bilimsel yöntemin kâhiniydi. Aynı şekilde filozof-
fun “rasyonalist” ya da “empirist” olarak sınıflandı- lar da onu bir yenilikçi, yeni bir tümevarımsal de-
rılması tarihin ya da filozofun kendisinde olan bir neysel yöntemin savunucusu olarak görüyordu:
şey olmaktan çok bizim ona yüklediğimiz bir şey- “Ancak iki ünlü yirminci yüzyıl tarihçisi, Ale-
dir. Alexandre Koyré’nin (1994: 10) çok net belirt- xandre Koyré ve E. J. Dijksterhuis, Bacon’ın katkı-
tiği gibi: “Tarih durağan değildir. Bizimle birlikte larının önemini küçümsemiş, Bacon’ın bilimde yeni
değişir. Bacon, düşünce ‘üslubu’ deneyciyken, mo- sonuçlara ulaşmadığını ve Aristotelesçi yöntemle il-
derndi; bizimki gibi gittikçe matematikselleşen bir gili yaptığı eleştirinin de ne orijinal ne de zekice ol-
bilim çağında öyle değil artık. Bugün ilk modern duğunu vurgulamıştır. Dijksterhuis’a göre, Bacon’ın
filozof Descartes’tır. Bunun içindir ki, her tarihsel bilimdeki rolü aynı topal Yunan şairi Tyrtaeus’un

4
askeri alandaki rolüne benziyordu. me) ya da Restorasyondu. Kitabının maktadır. Bacon’ın Yeni Atlantis ile
Tyrtaeus savaşamıyordu ama yazdı- kapağındaki Herkül Sütunları’nın ö- aynı tarihte yayımladığı Sylva Sylva-
ğı savaş şarkıları savaşabilenlere il- tesine yelken açmış gemiyi gösteren rum Latince bir ad taşımasına rağ-
ham kaynağı oluyordu. Bacon’ın kat- resim, bu engin kavrayışa tam olarak men İngilizce yazılmıştır. Latincede
kısından şüphe edenler bu konuyla uyan bir semboldü. Klasik mitoloji “silva” hem tahta hem de bir bina-
ilgili birkaç noktada fikir birliğine anlatısına göre, Cebelitarık Boğazı- nın inşası için gerekli ham malze-
varmıştır. Buna göre, 1) Bacon id- na, yani Akdeniz’in batıdaki son nok- meler yığını anlamına gelir. Bacon’ın
dia ettiği sözde yöntemin somut ör- tasına bu sütunları Herkül dikmişti. yapıtlarına verdiği adlar bile onun
neklerini kullanarak bilimi zengin- Bunlar, üzerinde yazan ‘ne plus ult- felsefesini yansıtır. Bu bakımdan No-
leştirmemiştir; 2) Bacon’ın fevkalade ra’ (‘ötesine geçme’) düsturuyla mev- vum Organum Bacon’ın girişimi için
edebiyat yeteneği onun fikirlerini öy- cut dünyanın sınırlarını belirliyor- gerekli araçları, yani düşünsel dona-
lesine etkili bir şekilde ifade etmesini lardı. Bilimlerin ilerletilmesiyle ilgili nımı, Sylva Sylvarum ise ham malze-
sağlamıştır ki pek çok âlim onun 17. olduğu kadarıyla, Bacon da daha ön- meleri sağlar. Eskilerin Bilgeliği (De
yüzyılın bilimsel devriminde önemli ce kimsenin gitmediği bir yolun hari- Sapientia Veterum, 1609) yapıtı ise
bir rolü olduğunu düşünmüştür; ve tasını çıkarmak istiyordu.” (Woolho- antik ve modem düşünürler arasın-
3) Bacon’ın orijinalliği, bilimsel yön- use, 2019: 21) da keskin bir karşıtlık olduğunu ima
temle ilgili geliştirdiği teoridedir.” Kısaca Bacon eski bilimin ötesine eder. Bacon’ın Denemeler’i (Essays,
(Losee, 2008: 76-77) geçmek istemişti. Baconcı filozof Jo- 1597) ise ayrı bir önem taşır. Doğa-
Bu tartışmalara bütünüyle son seph Glanvill ise 1668’de yayınlanan nın bilgisine ulaşmak için tasarladı-
vermek mümkün olmasa da Bacon’ı kitabı Plus Ultra (Daha Ötesi) adlı ğı yöntemini geliştirirken insan iliş-
bilim ve felsefe tarihine daha den- çalışmasında modern başarıların es- kilerini de göz ardı etmeyen Bacon,
geli bir biçimde yerleştirebilmek i- kilerinkinden çok ileride olduğunu bu yapıtında insan davranış ve güdü-
çin önce onu kendi çağı açısından ve Baconcı projenin başarıya ulaştığı- lerini inceleyip genellemeler yapmış-
ele almak, yapıtlarında esas olarak nı ilan edecekti. Bacon’ın bu tasarısı tır; içerdiği dilin güzelliğinden ve ta-
ne yapmaya çalıştığını belirlemek bilimlerin yeniden sınıflandırılması- şıdığı bilgelikten ötürü de her dönem
mümkün ve gereklidir. nı, yeni bir araştırma yöntemini, bi- çok sayıda okuru kendisine çekmeyi
limsel gözlemlerin ve olguların top- başarmıştır.
Büyük Yenilenme lanmasını, yeni yöntemin örneklerini
Bacon, bilgi konusunda, yeni dö- ve bu yöntemin uygulamasından do- Diktatör Aristoteles’e karşı
nemin antik Yunan’a olan üstünlü- ğacak olan yeni felsefenin kendisini Bacon’ın yaşadığı dönemde
ğüne örnek olarak gördüğü matbaa, açıklamayı içeriyordu. Ancak Bacon Aristoteles’e yönelik, kabul edilmiş
barut ve manyetik pusula gibi buluş- bu dev tasarının yalnızca kimi par- bir otoriteye düşünmeden gösteri-
ların geliştirilmesinden çok etkilen- çalarını tamamlayabilmiştir. Her ne len saygıya karşı eleştiriler başlamış-
mişti. Bütün bu buluşların yeni ilke- kadar Bacon Instauratio Magna’sını tı. Aynı dönemde, insanların zihinle-
lere dayandığından emindi. Benzer 1620 yılında yayınlamışsa da bu ki- rinin geçmişin esareti altında olduğu
bir başarının entelektüel alanda tek- tap tasarladığı dev yapıtın yalnızca izlenimi giderek yaygınlaşıyordu. A-
rarlanabilmesi için bilimlerin ve sa- bir taslağıydı. Bu dev tasarının parça- ma insanlar yine de geçmişin öğret-
natların ilerlemesini sağlayacak yeni larından biri de Bilimlerin Sir Francis Bacon (1561-1626).
ilkeler, süreçler ve olguların araştırıl- Saygınlığı ve Gelişimi (De
ması gerektiğini düşünüyordu. dignitate et augmentis
Bacon geniş bir yelpazeye yayı- scientiarum, 1623) adlı
lan teorik ve edebi yapıtlar üretmiş- çalışması olmuştur. An-
tir. Onu bilim ve felsefe tarihinde ö- cak bu çalışma Bacon’ın
nemli kılan ise bilimin gelişmesini İngilizce yazılmış ilk ö-
konu alan çalışmalarıdır. Bacon, bir nemli felsefe yapıtı olan
filozof olarak deneysel yöntemin o- Öğrenmenin İlerleyişi’nin
lanaklarını araştırarak, kendi ben- (The Advancement of
zetmesiyle, felsefede Christopher Learning,1605) gözden
Colombus’un rolünü oynamak iste- geçirilmiş bir uyarlama-
miştir. Amacı bilimleri yeniden dü- sıydı. Tamamlanamayan
zenlemek ve bunun için Instauratio büyük çalışmanın diğer
Magna (Büyük Yenilenme) adlı dev parçaları arasında Aris-
bir yapıt yazmaktı. Bacon’ın daha 24 totelesçiliğin egemen-
yaşındayken başlayan arayışı bilgi- liğinin sona erdirilmesi
ye tamamıyla yeni bir başlangıç yap- gerektiğini savunan No-
makla ilgiliydi: vum Organum (1620) ile
“Bu Novum Organum’un önsözün- ilk bilimsel ütopya örne-
de sürekli andığı şekliyle bir ‘The ği olan Yeni Atlantis (No-
Great Instauration’ (Büyük Yenilen- va Atlantis, 1627) bulun-

5
tiği şeylerin güvenilir olduğunu dü- zemin hazırlamıştır. Bacon’ın özel-
şünme eğilimindeydiler. Bu nedenle likle karşı çıktığı ve “diktatör” o-
geçmişten miras kalan öğretiler sor- larak nitelediği entelektüel otorite
gusuzca benimsenip, yorumlanma- Aristoteles’tir:
dan özümseniyordu. Geleneksel “Bu türden yozlaşmış öğrenim,
öğretinin içeriği felsefeyi durma nok- başta alimler [ortaçağda üniversite
tasına getirmiş gibi görünüyordu. Bu hocaları, teologlar] arasında hüküm
öğretinin tüm kavramsal aygıtları ya- sürüyordu: Keskin ve güçlü zekâları
pıcı argüman üretmek yerine içi boş vardır, zaman bolluğu içinde olup
karşıtlıklara götürür nitelikteydi. Bu okuma çeşitliliği pek azdır, lakin
yüzden Bacon’a göre, zekâları birkaç yazarın (başta dikta-
“başlıca Yunanlılardan devşir- törleri Aristoteles) hücrelerinde sı-
diğimiz bilgelik, bilginin çocukluk kışıp kalır; tıpkı yetiştirdikleri kişi-
döneminden başka bir şey değildir lerin de manastırlarda ve kiliselerde
ve çocukların karakter özellikleri- sıkışıp kaldıkları gibi.” (akt. Trus-
ni gösterir: Konuşur ancak meydana ted, 1994: 73)
getiremez; verimlidir ancak üretim- Bacon Aristoteles’in çalışmaları-
den yoksundur... Bu çeşit bilimlerin nın önemini takdir etmekle birlikte, Bacon’ın özellikle karşı çıktığı ve “diktatör”
içinde bir canlılık var ise de, yüzyıl- onun nihai bir otorite olarak kabul olarak nitelediği entelektüel otorite
Aristoteles’tir.
lardır görünen o ki, bunu aktarama- edilmesine karşı çıkmıştır. Çünkü
mışlar, insan ırkı adına değerli hiç- Bacon’a göre, Aristotelesçi geleneğin bir şey ki, uygun bir şekilde ifade e-
bir gelişme göstermeden neredeyse iki bin yıl süren egemenliği, “şairle- dersem: neticede ... felsefe ve bilimler
tamamen durağan kalmışlardır; hat- rinkinden daha hayali” bir felsefe- artık havada uçuşmayacak, her tür-
ta pek çok zaman ... en baştan beri ye yol açmıştır (Barry Jr, 1996: 74). den deneyimin sağlam temeline otu-
iddia ettiklerini iddia etmeye devam Bacon’a göre bu durumun iki nede- racaktır.” (akt. Henry, 2016: 119)
etmişlerdir... ve tartışılarak çözüm- ni vardır: İlk neden “deneye gereken Bacon’a göre tıpkı devletlerin
lenmek yerine sabitlenip beslenmiş- önemi vermeyen” Aristoteles’in tu- kendi geleneklerine göre genel yasa-
lerdir.” (akt. Woolhouse, 2019: 14) tumu, ikinci neden “deneyi tümüyle ları olduğu gibi, doğanın da kendine
Bu duruma bir son vermek iste- terk eden” Skolastiklerin tutumudur. özgü yasaları vardır. Doğa yasaları
yen Bacon, entelektüel alandaki o- Bacon’a göre Aristoteles, doğa felsefe- çiğnenemez. Doğaya karşı davranış,
toriteye ya da bilimin eski kaynak- sindeki görüşlerini deneyden bağım- bir tür tiranlık olacaktır ve bu dav-
larına güçlü bir biçimde meydan sız bir şekilde oluşturmuş, deneye ise ranış doğa tarafından bir çırpıda,
okumuştur. Bu meydan okuma es- daha sonra başvurmuştur. Bacon’ın kolayca alt edilecektir. Doğa yasala-
ki bilim anlayışının yıkılmasına deyişiyle Aristoteles “deneyi tıpkı bir rının bilgisi, doğaya müdahale ede-
katkıda bulunmuş ve yeni bilime esir gibi yanında sürüklemiştir” (Ba- bilmenin başlıca koşuludur. Ancak
Bacon’ın ünlü eseri Novum Organum’un ilk con, 1999: 29). Bacon için ise karşı Bacon’ın ortaya koyduğu şekliyle,
sayfası. çıkılamayacak tek otorite deneydir. doğa kendi sırlarını, şairlerin büyü-
süne ya da filozofların kitabi tartış-
Nitel deney anlayışı malarına açmaz; deneysel bilimle-
Doğa felsefesinde yapmayı plan- rin, bu sırları ondan zorla almaları
ladığı reform planını Bacon The Gre- gerekir. Bacon’ın ürkütücü deyişiyle
at Instauration (Büyük Yenilenme) “Doğa’yı, sırlarını kendisinden zor-
olarak adlandırmıştı. Bu onun tek la almak için işkence aleti üzerine
başına yapabileceği bir şey değil- yatırmak” gerekir. Bacon yeni tek-
di; çok sayıda elin ve aklın işbirliği- nolojilerin keşfedilmesine götüren
ne gereksinim vardı. Bacon İngiltere “deneysel denetim” ya da “denetimli
Kralı James’e yazdığı bir ithaf yazı- deney” aracılığıyla doğayı egemenli-
sında şöyle der: ğimiz altına almamız gerektiğini ile-
“Bir ricam var, hiçbir şekilde siz ri sürer. Ancak doğaya egemen ol-
Majestelerine layık olmayan bir ri- mak için önce onu iyice tanımak,
ca değil, özellikle var olan çalışmala- hangi nedensel yasalarla nasıl işledi-
rı ilgilendiren bir rica; birçok konu- ğini iyi anlamak gerekir. “Bilmek, e-
da Solomon’a benzeyen siz, ... Doğal gemen olmaktır.”
ve Deneysel Tarih’in (yazın ve kitap Aslında Bacon’dan önce de çok
öğretiminde bağımsız), felsefenin ü- sayıda deneysel yöntemle ilgili ön-
zerine kurulabileceği, doğru ve ciddi cü çalışmalar yapılmıştı. Bunun bir
biçimde toplanması ve mükemmel- örneği Galenos’un fizyoloji üzerine
leştirilmesi emrini vererek onun ör- yazılarıdır. Koşullu tümevarım sis-
neğini izlemeyi sürdüreceksiniz; öyle temine çok benzer tartışmalar Ro-

6
bert Grosseteste’den gelen Ortaçağ vurgulanırken, onun doğal felsefeye içinde pneumatik (gazsal) bir mad-
ekolü ile 16. yüzyılda Padua Üniver- olan ilgilerine yardımcı ya da çevre- de teorisi geliştirmiştir. Doğal bü-
sitesi mantıkçıları tarafından yapıl- sel bir rol biçilmiştir. Uzun süre Ba- yü yerine mekaniği, temaşa ve spe-
maktaydı. Bununla beraber, doğanın con bilimsel tümevarım yönteminin külasyon yerine gözlem ve deneyi
kendiliğinden sunduğu olayları çıp- yaratıcısı olarak anılmıştır. Ancak tercih etmiş ama her hâlükârda do-
lak olarak gözlemenin (sağduyunun son yıllarda yapılan araştırmalar o- ğayı insana yararlı amaçlar doğrultu-
kendiliğinden deneyiminin) aksine, nun farklı kaynaklardan beslendiği- sunda kullanma ilkesi ile magus’un
doğayı deneyle belirlenen koşullar ni göstermiştir. Aslında bu duruma [büyücü’nün] arzularını paylaşmış-
altında aktif bir biçimde incelemek- şaşırmamak gerekir. Her insan, ön- tır.” (Çörekçioğlu, 2005: 193)
ten ibaret olan deneysel yöntem, asıl celikle kendi döneminin insanıdır. Yakın tarihli bu incelemeler,
17. yüzyılda bilimsel araştırmanın Bacon da bir Rönesans insanıydı. Bacon’ın kendisinin doğa felsefesine
çok kullanılan bir aracı haline gel- Rönesans’ta yaygın bilimsel kabul- yönelik ilgisini bir kez daha kanıtla-
di (Westfall, 1995: 137). Bacon iki ler henüz güneş-merkezli astrono- dığı gibi onun bilimsel ilgi alanları i-
deneyim türü arasında modern ayrı- mi sistemini desteklemekten uzaktı; le felsefesinin diğer alanları (madde
ma yakın bir ayrım yapmıştır. Bun- aynı şekilde henüz Galileo bilimsel teorisi ve kozmoloji) arasında, sa-
lardan ilki rastlantı sonucu (yani devrimi destekleyen hareket yasala- nıldığından daha fazla bütünlük bu-
“deneyim”le) edinilmiş bilgi ve bi- rı ile eylemsizlik ilkesinden oluşan lunduğunu da gösterir.
linçli olarak (yani “deney”le) edinil- teorisini inşa etmemişti. Bu durum- Bacon’ın astronomi ve kozmolo-
miş bilgi: da Bacon, ancak kendisine verilmiş jiye olan ilgisi, onun madde teori-
“Bu tanıma göre, bale gösterisi- bilim üzerinde düşünebilirdi ki öyle sini formüle etme çabasından önce-
ne gitmek bir deney, koltukların ra- yapmıştır. Bu dönemde resmi Aris- dir. Bununla birlikte, bu iki çalışma
hat olmadığını ve büfede içeceklerin totelesçilik ve kuşkuculuk dışında alanı Bacon’ın olgunlaşmış düşün-
pahalı satıldığını öğrenmek tesadüfi büyüsel bilim geleneği (okültizm) cesinde güçlü bir şekilde birleştiril-
bir deneyimdir. Dahası, Bacon’ın de- yükselişe geçmişti. miştir. O kendi madde teorisini, da-
neyimsel bilim yerine (bizim anladı- Baconcı projenin yeni okumala- ha önceden geliştirdiği kozmolojik
ğımız anlamda) deneysel bilimin bir rı 1970 yılından bugüne önemli ge- düşünceleriyle bütünleştirerek ve u-
savunucusu olduğunu sanmak gayet lişmeler kaydetmiştir. Özellikle, yumlu kılarak geliştirmiştir. Bu ne-
yanlış olur. Deneylerin deneyimleri Novum Organum adlı yapıtında do- denle, Bacon’ın astronomi, kozmo-
tamamlayabileceğini ve çok önem- ruğa çıkan metodolojik düşüncele- loji ve maddeye ilişkin teorilerini
li bilgiler sağlayabileceğini düşün- rine paralel olarak Bacon’ın karma- birlikte ele almak faydalı olacaktır.
mekle birlikte, William Gilbert’i sa- şık ve tutarlı bir pozitif doğal felsefe Ama önce Bacon’ın madde teorisi ve
dece mıknatıslar üzerinde duran dar sistemi geliştirdiği artık açık Bacon yeni teknolojilerin keşfedilmesine götüren
bir deney programıyla mıknatısı in- görünmektedir. Bacon ince- “denetimli deney” aracılığıyla doğayı egemenliğimiz
celediği için sertçe eleştirir: ‘Zira hiç lemelerinin bu önemli alanı altına almamız gerektiğini ileri sürer. Ancak doğaya
egemen olmak için önce onu iyice tanımak, hangi
kimse bir şeyin doğasını bizatihi on- Graham Rees’in araştırmasına nedensel yasalarla nasıl işlediğini iyi anlamak gerekir.
da başarıyla araştıramaz; daha genel kadar büyük ölçüde karan-
olması için, araştırmayı genişletmek lıkta kalmıştır. “Bacon’ın ya-
gerekir.’” (Wootton, 2019: 299) rı-Paracelsuscu kozmolojisi”
Koyré 17. yüzyıl biliminin do- adını verdiği ve “dünyanın
ğuşunda Baconcı anlamda deney’in oldukça spekülatif bir siste-
(experience) değil, deneyim’in (ex- mi” olarak nitelediği Baconcı
periment) etkili olduğunu vurgular. yaklaşımı Rees, -hem iyi bi-
Buna göre deneyim, göze görünenin linen metinleri yeniden yo-
gözlenmesi değil, doğaya matematik rumlamak hem de yeni keş-
dille sorulmuş olan soruya yine ma- fedilen kaynakları kullanmak
tematiksel terimlerle cevap alınması yoluyla- doğal arka planında
anlamına gelir. Deneyim, Baconcı bi- karmaşık bir madde ve ruh-
limde olduğu gibi, salt gözlem ve de- lar teorisi yer alacak şekilde
ney yapma ya da gözleneni kaydetme tanımlamış ve betimlemiş-
işlemi değil, ölçmenin ve matema- tir (Pastorino, 2008: 137).
tiksel yorumun değişmez yasalarına Paracelsus’un kozmolojisine
bağlı olan bir sorgulama tekniğidir saldırmasına rağmen,
(bkz. Koyré, 1994: 47, 108). “Bacon göklerin oluşumu-
nu yarı-Paracelsusçu bir ilke
Yarı-Paracelsusçu olan kükürt-cıva karışımına
kozmoloji dayandırmış ve gezegenlerin
Geçmişte, Bacon üzerine yapılan hareketlerini de ateşin nitelik-
incelemelerde Bacon’ın metodolo- lerine bağlamıştır. Böylece ya-
jisinin ve bilim felsefesinin ağırlığı rı-Paracelsusçu bir kozmoloji

7
kozmolojik görüşlerini etkilemiş İs- dir. Bu nedenle, ay-altı bölgeye hava
viçreli doktor Paracelsus’un görüşle- egemenken, ateş zayıf ve kaba bir bi-
rine kısaca değinmekte fayda var. çimde mevcuttur. Yere olan mesafe-
Ortaçağ ve Rönesans boyunca nin artmasıyla birlikte, daha seyrek
simyacılar, temel elementlerle il- ve daha saf bir hava formu, ateşin
gili hermetik bir gelenekten fay- etkisiyle daha da güçlenir ve etherin
dalanmış ama bunu daha eski olan etkisini dengeler. Sabit yıldızlar böl-
Yunan görüşü ile birleştirmişlerdi. gesinde ise astral ateş baskındır; saf
Paracelsus’a göre bütün doğal ci- ve güçlüdür. Genel olarak, çeşitli bi-
simler (ya da metaller) tuz, kükürt leşenler Yer’den uzaklıklarının art-
ve cıva özünden, yani üç kimya ya masıyla daha saf hale gelir.” (Pasto-
da simya (ona göre bu iki terim eş- rino, 2008: 138)
değerdir) ilkesinden oluşmaktaydı.
Bu özler varlığın ilkelerine veya hal- Kükürt Cıva
lerine örnek oluşturmaları bakımın- Kuaterniyonu Kuaterniyonu
dan ideal tözlerdir. Paracelsus’un Cıva
Kükürt
(yeraltı)
kastı bildiğimiz “tuz”, “kükürt” ve Somut (yeraltı)
“cıva” değil, bütün cisimlerin has- Madde
Yağ ve yağlı, Su ve “ham”
sas özelliklerinin tabi olduğu özleri, yanıcı maddeler yanmaz maddeler
yani son derecede saf maddelerdir. Yersel Ateş Hava
(Ayaltı) (Ayaltı)
Aristoteles’in dört elementi (top- İlk bilimsel ütopya örneği olan Yeni Atlantis Pneumatik
(Nova Atlantis, 1627), Bacon’ın bir diğer Astral ateş Ether
rak, su, hava, ateş) ise Paracelsus’un Madde
(gök cisimlerinin (gök cisimlerinin
önemli eseri.
kimyasında tamamen kaybolmaz, maddesi) ortamı)
ancak onlara ikincil bir rol biçilir bağlı ruhları (attached spirits) sınır-
Bacon’ın Madde Teorisi.
(bkz. Clericuzio, 2019: 391). lar. Bu eğilim, yeryüzünde ve yeraltı
“Kükürt aktif, yanıcı ilkeyi -ener- bölgelerinde meydana gelen makros- Madde ve kuaterniyon teorilerini
jinin veya kuvvetin etkin yayılımın- kobik dönüşümlerin çoğunu üretir. kendine özgü evren modeline uyar-
dan başka bir şey olmayan sıcak, a- Ruhlar, somut maddenin dışında da layan Bacon 1592 gibi erken bir ta-
levli, patlayıcı hali- temsil eder. Cıva, özgür olarak bulunabilir: Yeraltı ve rihte, 30 yaşındayken Ortaçağ Arap
akışkanlığı ve dış kuvvetlere veya ba- göksel bölgeler, bu biçimdeki ruhlar astronomu, İbn Tufeyl’in öğrenci-
sınca karşı hassaslığı nedeniyle sıvı, tarafından büyük ölçüde işgal edil- si Nûreddîn el-Bitrûcî’nin -Batı’da-
pasif ilkenin simgesidir. Son olarak miştir. Hem somut hem de pneuma- ki adıyla Alpetragius’un- kozmolojik
tuz, fiziksel anlamda görece sabit ol- tik madde, Graham Rees’in “Bacon’ın sistemini benimsemişti. Bitrûcî’nin
duğundan, atıl, katı ilkeye örnek o- kuaterniyon teorisi” olarak adlandır- gökbilimle ilgili Kitabü’l-Hey’e adlı
luşturur. Her şey aynı üç (veya dört) dığı şey aracılığıyla da sınıflandırıla- yapıtı 1217’de Michael Scotus tara-
elementten oluştuğuna göre, bundan bilir: fından De motibus celorum adıyla La-
çıkan sonuç elementlerin veya ilkele- “Bu yaklaşıma göre, tüm varlık- tinceye, 1259’da Moses ben Tibbon
rin gerekli dengesi elde edildiği an- lar bir aileye ya da Baconcı bir ifa- tarafından da İbraniceye çok önce-
da altının üretilebileceği yolundaydı. de kullanırsak, dört bileşene (bir den çevrilmişti. Kısaca Bitrûcî’nin
Rönesans döneminde simyayı fizik- ‘kuaterniyon’a) sahip bir ‘kabile’ye bu yapıtı Ortaçağ ve Rönesans’ta ol-
sel ve ruhsal şifa (kurtuluş) amacıyla aittir. Bacon, sırasıyla cıva ve kü- dukça iyi biliniyordu.
uygulayan Paraselsus, altının sırasıy- kürt kuaterniyonları olmak üzere i- El-Bitrûcî’nin çalışması, Ptole-
la ruh, can ve bedene karşılık gelen ki ana grup tanımlamıştır. Cıva ve maioscu modeli, Aristoteles fizi-
üç temel element olan cıva, kükürt kükürt içeren bileşenler arasındaki ğine daha uyumlu bir gökbilim-
ve tuzun uygun orantılı bir bileşi- bölünme, tüm evreni kapsar: Yeral- sel sistemle değiştirme girişimiydi.
mi olduğunda ısrarlıydı.” (Burton & tı dünyasında esas olarak kükürt ile Ptolemaios’un astronomi modeli,
Grandy, 2005: 97) cıvanın iki bileşeni arasında; yeryü- gezegenler dâhil tüm gökcisimleri-
Bacon’a gelince madde hem somut zünde ise yağlı, yanıcı tözler (doğa- nin Yer etrafında tekdüze döndüğü-
(hissedilir) hem de pneumatik (gaz- da kükürt) ile sulu, yanmaz olan- nü savunan Aristoteles’in görüşüyle
sal) formlarda bulunmaktaydı. Yer- lar (cıva) arasında bir bölünme söz bağdaşmıyordu. Uyuşmazlığın kay-
yüzünde yoğunlaşan somut madde konusudur. Yer’den göğe doğru ha- nağında şu olgu vardı: Yer’den göz-
hareketsiz ve pasiftir. Bunun aksine, reket ederken, dört farklı türde öz- lenen biçimiyle gezegenlerin devi-
oldukça aktif olan pneumatik madde gür ruh bulunabilir. Hava ve ether nimi oldukça karmaşıktır; belli bir
veya ruh, Bacon’ın tasarladığı evren- cıva kuaterniyonuna aitken, yersel doğrultuda ilerlerken durup, önce
deki herhangi bir değişimin kaynağı- ve arstral ateşler kükürt kuaterni- titreyerek geriye doğru, sonra tekrar
nı oluşturur. Somut madde, herhangi yonunda yer alır. Bu karşıt gruplar, ileri doğru devinir gibi görünürler,
bir yersel cisme farklı oranlarda ser- doğaları gereği karşılıklı bir müca- yani “retrograt hareket” yaparlar.
piştirilmiş ve doğal olarak sınırların- dele içindedirler ve göklerin her bir Ptolemaioscu model gezegen hare-
dan kaçma eğiliminde olan çok aktif bölgesine belirli bir bileşen egemen- ketlerinde gözlenen düzensizlikleri

8
açıklamak, yani görüngüleri kurtar- sapma eğilimlerini de açıklıyordu. zatılması” ve “gençliğin uzatılması”
mak için eksantrik ve episikl küre- Bacon’ın sözleriyle: gibi temaları içeren biyolojik ve tıb-
ler varsayar. Bitrûcî ise gezegenlerin “Tözlerin saflık ve açıklık bakı- bi konularla da ilgilendiği bilinmek-
yörünge üzerindeki devinimlerinin mından yozlaşması gibi, devinimle- tedir. Bu konular, 1980’lerden bu
tekdüze olması gerektiği biçiminde- ri de yozlaşır. Şimdi, daha yüksekte yana Bacon üzerine yapılan incele-
ki Aristotelesçi ilkenin, sisteme faz- olan gezegen daha hızlı devindiği ve melerde özel bir ilgi alanı olarak öne
ladan eklenen ayrık merkezli ve ek daha aşağıda olan daha yavaş devin- çıkmıştır.
yörüngeli (eksantrik ve episikl) kü- diği için, daha yüksekte olan daha Bacon’ın spekülatif felsefe siste-
reler varsayımı yüzünden bozuldu- bitişik spiral çizer ve çembere yak- minin eklektik olduğu açıktır. Çok
ğuna inanıyor ve bunu kendisinin laşırken aşağıda olanın spirali daha farklı entelektüel geleneklerden fay-
geliştirdiği modelle düzeltmek is- belirgin ve açık hale gelir. Çünkü dalanmıştır. Sisteminin kimi özellik-
tiyordu. Bitrûcî, İbn Rüşd’le hemfi- bir gezegen ne kadar alçaksa, hem lerinin Paracelsusçu olduğu kesindir.
kir olarak, Ptolemaios’un bu karma- görkemli hızından hem de mükem- Paracelsusçular gibi Bacon da hava
şık sisteminin yerine, daha sade ve mel dairesel deviniminden o kadar ve suyu “cıva” ile, ateşi ise “kükürt”
Aristoteles’in fiziğine daha yakın o- kaybeder.” (akt. Pastorino, 2008: ile ilişkilendirdi. Bununla birlikte,
lan, “gezegenlerin helezonik biçim- 139) sisteminin diğer özellikleri açıkça Pa-
de değişik eksenler çevresinde de- Ancak Bacon, gezegenlerin göz- racelsusçulardan farklıdır. Örneğin,
vindiğini” (el-hareketü’l-levlebiyye) lenen retrograt devinimlerini çö- Bacon, Paracelsus’un tria prima’sının
ileri sürmüştür (bkz. Sezgin, 2008: zümlemeye çalışırken daha faz- üçüncüsü olan tuza özel bir rol ver-
10). Kitâbü’l-Hey’e’de Bitrûcî, ken- la zorlukla karşılaştı. Bu durumda, memiştir. Dahası, Bacon’ın kimya ile
di dönemine kadar sayıları sekiz ka- gezegenlerin hareket ettiği ethe- ilgili düşüncelerini Bitrûcî’nin gökbi-
bul edilen gök kürelerine bir doku- rik ortamın fiziksel özelliklerindeki limsel doktrini ile sıra dışı bir şekil-
zuncusunu (primum mobil) ekler ve farklılıkları ve dalgalanmaları kulla- de birleştirmesi özgündür; onun bu
evrendeki her türlü devinimin (de- narak, herhangi bir teorinin zayıflı- düşüncesine dönemin diğer yazarla-
ğişmenin) kaynağının bu küre oldu- ğına işaret eden ad hoc açıklamala- rında rastlanmaz. Ayrıca Bacon, Pa-
ğunu savunur: ra yönelmek zorunda kaldı. Ayrıca racelsusçulardan farklı olarak kimya-
“Ona göre göğün iç içe duran bü- Bacon’ın astronomi sistemi, o sırada sal kavramlar ışığında hiçbir zaman
tün küreleri en üstteki dokuzun- Galileo’nun Jüpiter’in uydularına i- kutsal yazıları (ve özellikle de Tek-
cu kürenin etkisiyle hareket eder ve lişkin keşiflerine yönelik bir açıkla- vin’deki yaratılış hikâyesini) yeniden
hepsi de doğudan batıya doğru dö- ma sunamadı. Çünkü Jüpiter ikinci yorumlamaya çalışmamıştır. O hal-
ner. Ayrıca bu kürelerin hızlı ve ya- bir Dünya gibi çevresinde dolaşan de, Bacon’ın Paracelsusçu kavramla-
vaş hareketleri dokuzuncu küreye gökcisimlerine sahipti ve Baconcı rı benimseme tarzının eleştirel olma-
olan yakınlıklarıyla doğru orantılı- bir şema ile anlaşılması olanaksızdı. dığı kesinlikle söylenemez. Bacon’ın
dır. Meselâ sabit yıldızlar katını teş- Bacon kuaterniyon teorisini, gel- ruhlarla ilgili kavramlarını edindiği
kil eden sekizinci küre ona en yakın gitler ve rüzgârlar ile ilgili göksel so- bir başka gelenek Bernardino Tele-
olduğu için en hızlı hareket eder ve runlara da uygulamış ve pek de ikna sio ve Agostino Doni gibi figürlerin
dönüşünü 24 saatte tamamlar. Buna edici olmayan sonuçlara ulaşmıştı. öne çıktığı Rönesans pnömatizmidir.
göre iç küreler dıştakinin etkisine Bacon’ın ayrıca “ölüm”, “yaşamın u- “Tüm bu kaynaklar, Bacon’ın Rö-
daha az mâruz kaldıkları için daha Bacon’ın madde teorisi ve kozmolojik nesans doğa felsefesinin birçok en-
yavaş hareket etmiş olurlar; bu da görüşlerini etkilemiş İsviçreli doktor telektüel eğilimiyle yakın ilişkisini
onların titreyerek geri geri gidiyor- Paracelsus. gösterir ve bizi Bacon’ın girişiminin
larmış gibi görünmelerine yol açar.” anakronik okumalarına ve yorumla-
(Mahmut Kaya, “Bitrûcî” İslam An- rına karşı uyarır.” (Pastorino, 2008:
siklopedisi, 6. cilt) 141) Bir bütün olarak ele alındığın-
Bitrûcî’den farklı olarak Bacon da, Bacon’ın çalışmasında spekülatif
göksel kürelere herhangi bir rol ver- felsefenin rolü ve önemi ile ilgili tar-
memiştir. Bununla birlikte kendi tışmalar günümüzde de sürmektedir.
kuaterniyonlar teorisini Bitrûcî’nin
astronomi modeline uyarlamış ve bu Bacon’ın bilim ideası
şekilde, gezegenlerin devinimlerin- Bacon’ın yönteminin, eski me-
de gözlenen aşamalı yavaşlamayı a- tafiziğin izlerini taşıdığı, hatta
çıklamıştır. Ateşli bir doğaya, ether Aristoteles’in yönteminin bazı de-
ve havanın cıva ilkelerine sahip ge- ğişikliklerle kabul edilmesi olduğu
zegenler, karşıtlık nedeniyle, yeryü- söylenebilir. Bacon da tıpkı Aristo-
züne yaklaştıklarında devinimlerine telesçiler gibi olayların nedenini bul-
karşı daha büyük bir dirençle karşı- ma arayışını sürdürür. Aristotelesçi-
laşırlar. Bacon’ın madde teorisi, ge- lere göre, scientia, varlığa geliş şekli
zegenlerin Dünya’ya yakın olduğu yüzünden, bazı olguların neden zo-
ölçüde artan dairesel yörüngelerden runlu olduklarına ilişkin bir anlayış

9
sunan bilgidir. Diğer bir deyişle A- hangi erek için yapıldığını bilirsek, son derece endişe ediyoruz. Çünkü
ristotelesçi düşünmede nedenlerin o fenomeni tam olarak anlayabiliriz. biz, dünyanın gerçek bir modelini
bilgisi scientia kavramında bulunur. Bacon’un fizikte yaptığı gibi, kendi- her nasılsa öyle olarak ve insan aklı-
Bu, onları “nedenleri” bakımından ni etkin nedenlerle etkili bir şekilde nı çarpıtılmamış bir biçimde anlıkta
açıklama yoluyla yapılır. Bir açıkla- sınırlandırmak, böyle bir anlayış için kuruyoruz. O halde bu, dünyayı en
ma bir şeyin başka bir şey sayesinde yeterli olmayacaktır. Bu nedenle A- gayretli bir şekilde ince ince araştır-
olduğunu gösterir; dolayısıyla her a- ristotelesçiler, Bacon’ın açıklama an- madan ve analiz etmeden yapılamaz,
çıklama nedenlerin ortaya konulma- layışının “gerçek” açıklama olmadığı ama biz dünyanın insanların kurgu-
sını gerektirir. Aristotelesçiler dört fikrinde birleşeceklerdir. ları yoluyla çeşitli felsefe sistemleri-
tür neden ayırt etmişlerdir, bu bir şe- Bacon’ın kendi bilimiyle ilgili en nin yaptığı gibi maymunca taklit e-
yin nasıl olduğu şey haline geldiğinin büyük savı, bunun bir scienceia o- dilmesini hoş karşılamıyoruz ve bu
dört tür açıklamasıdır: maddi, formel perativa, yani etkin ve işlevli olacağı alışkanlığın bırakılması gerektiğini
(biçimsel), etkin ve final (ereksel). yönündeydi. Bacon’ın bu savını temel düşünüyoruz. İnsanlar, insan zihni-
Sırasıyla şu soruları yanıtlarlar: mad- alan kimi tarihçiler 16. yüzyıl bilim- nin idolleri ile tanrısal zihnin ideaları
di neden: o hangi şeyden yapılmıştır? sel devrimini, “bir çeşit tinsel yük- arasında var olan farklılığı öğrensin-
Formel neden: o nedir? Etkin neden: seliş”, “o güne dek insan ruhunun ler (yukarıda da sözünü etmiş oldu-
onu yapan ya da etkileyen nedir? Fi- bütün temel tutumlarının tam bir de- ğumuz gibi). İdoller, keyfi soyutla-
nal neden: onun ereği ya da amacı ğişimi” olarak açıklamış, theoria’nın malardır, idealar ise, doğru ve zarif
nedir? Bacon, ilk ilkelerden ya da ak- ya da vita contemplativa’nın yerini, dokunuşlarla maddeye işlenmiş ve
siyomlardan tasıma dayalı argüman- vita activa’nın (etkin yaşam) aldığı- maddede belirlenmiş olarak yaratıcı-
lar üretme fikrini reddetse de Aris- nı ileri sürmüşlerdir. Ancak Novum nın yarattıkları üzerindeki gerçek i-
totelesçi terminolojideki kimi başka Organum’da Bacon, geleneksel felse- şaretleridir. Bu nedenle, gerçeklik ve
şeylerle birlikte, onun nedenlerin bil- fenin bakış açısından kolay dillendi- yarar, burada tam olarak özdeştir ve
gilerine erişme amacını da benimser. rilebilir ve oldukça öngörülebilir bir sonuçlar, gerçekliğin yerine getiril-
Bununla birlikte 17. yüzyıldaki bir- itiraza yanıt verirken söz konusu ta- miş sözleri olarak, insanlara verdik-
çok filozofla birlikte, Bacon da final rihçilerin yorumunun altını oyuyor- leri yarardan daha fazla bir değere sa-
nedenin doğada aranmasına şüphey- du. hiptir.” (Kitap 1, aforizma:124)
le yaklaşır ve doğa felsefesinin fizikle “Biz, bilimlerin doğru ve en iyi o- Bu bakış açısına göre, “bilimsel
ilgili kısmını maddi ve etkin neden- lan amacını veya görevini kendi ba- doğru onları onaylamak için kulla-
lerin arayışıyla sınırlandırır. Formel şımıza belirlemedik (bizim başkala- nılan prosedürlere mi yoksa uygu-
ve final nedenlerin araştırılması göre- rında ayıpladığımız en büyük kusur). lamadaki verimliliğine mi bağlıdır”
vini ise yine doğa felsefesinin bir par- Çünkü onlar gerçekliği gözlemleme- sorusu anlamsız bir ikilem yaratır:
çası olarak gördüğü metafiziğe yük- nin, sonuçların herhangi bir yararın- bilimsel bir doğru her zaman verim-
ler (Woolhouse, 2019: 29-30). Diğer dan veya kapsamından çok daha asil lidir ve bu verimlilik bilimsel doğru-
bir deyişle doğa felsefesinde Aristo- ve yüce olduğunu, fakat bizim uzun ya bağlıdır. Bacon’a göre doğanın te-
teles, nedenlerden önce açıklamalar bir süre boyunca ve kaygıyla, dene- orik yorumu ile pratik denetiminin
yapar. Onun ünlü ‘dört nedeni’ as- yim ve madde üzerinde durduğu- birleşmesinin doğuracağı bir buluş-
lında, fenomeni tam olarak anlamak muzu ve tikellerin dalgalanma duru- lar dizisi insanlığın gereksinimlerini
için tasarlanmış olan dört tür açık- munun zihni yeryüzüne yönelttiğini ve sefaletini bir ölçüde durdurabilir
lamadır. Bir şeyin ne olduğunu, ney- veya dahası, onu karışıklık ve karma- ve hatta onu yenebilirdi:
den yapıldığını, nasıl yapıldığını ve şanın uçurumuna atıp, sessizlik dolu “İnsan bilgisi ve insan gücü ay-
Bacon’ın spekülatif felsefe sisteminin eklektik soyut bilgeliğin daha çok tanrısal ko- nı şey anlama gelir; çünkü felsefe-
olduğu açıktır. Çok farklı entelektüel numundan ayırdığını ve uzaklaştırdı- de nedenin bilinmemesi etkiyi suya
geleneklerden faydalanmıştır.
ğını söyleyeceklerdir.” (Kitap 1, afo- düşürür. Zira Doğa yalnızca itaatle
rizma: 124) fethedilir; düşüncede keşfedilen bir
Görüldüğü gibi Bacon, teorik dü- neden, uygulamadaki kural gibidir.”
şünce ve yarar arasındaki ilişkinin (Novum Organum, 1. Kitap, 3. Afo-
sorgulanmasını doğal kabul ediyor. rizma)
Ancak soru geçerli bir itiraz oluş- Bacon sadece ilerlemeden söz e-
turmaz; çünkü Bacon’a göre pratik den biri değil ilerleme düşüncesini
sonuçlar ancak doğru teoriden çı- (yani keşfin kendisini) keşfetmiş bi-
kabilirdi. Novum Organum’un ilk ki- ridir. Amerika’nın keşfi gibi, ilerle-
tabındaki ilgili aforizma çok önemli- menin keşfinin de l492’de başladığı
dir ve geniş bir şekilde alıntılanması söylenebilir. Bacon sürekli ilerlemeyi
gerekir: sağlayacak bir bilim düşüncesini sis-
“Biz, onların akıl yürütmesini se- temleştirmeye çalışan ilk kişiydi. Bu
ve seve onaylıyoruz ve onların işa- bağlamda Bacon’ın, aynı dönemde
ret ettiği ve gerekli gördüğü birçok yaşamış birçok düşünürden, örneğin
noktayı bir sonuca ulaştırmaktan Shakespeare’den farklı olarak daha

10
modern bir aklı ve bir tarih anlayı-
şı olduğu anlaşılmaktadır. Kendisi,
yaşadığı dönemin bir bilim çağının
başlangıcı olduğunun farkındaydı.
Baconcı ilerleme düşüncesi, “ilerle-
meci” bir tarih görüşüne dayanmasa
da modern bilimin temel bir boyutu-
nu ifade eder. Geçmişi unutmak ve
geçmişte söylenenlerin ötesine geç-
mek bilimsel bilgi için olumlu değer-
lerdir. Bilim, bilinmeyen toprakların
keşfidir. Bu keşiflerin değiştireceği ve
değiştirmesi gereken şey toplumdur.
Bu nedenle Yeni Atlantis seküler bir
ütopyadır. Erek bu dünyadır, ölüm
sonrası değil. Diğer bir deyişle, ilerle-
meye olan modern inanç şekillenme-
ye başlamıştır.

Bilimler sınıflaması
Ortaçağ Batı dünyasında
Aristoteles’in bilim anlayışının aslen
Hıristiyan bir çerçeve içinde asimi- insan bilgisini dalları tek tek bilim- bilgisi), tarih (hafızanın bilgisi) ve
le edildiğine dikkat edilmelidir. Ör- ler olan bir ağaca benzettiler. Her i- felsefe (aklın bilgisi). Bacon’ın insa-
neğin Canterbury Başpiskoposu ve ki düşünür de bu bilgileri, birbiriyle ni ve ilahi öğrenmeler arasında gör-
Kardinali Robert Kilwardby (1215- bağlantılı ve büyüme yeteneği olan düğü fark onların kaynağında yatar.
1279) De ortu scientiarum’unda tıp- canlı bir organizma olarak gördüler. Bacon doğa felsefesini de iki kıs-
kı Aristoteles gibi spekülatif felsefe- 17. yüzyılın başlarında bilimler o ka- ma ayırır; “spekülatif” (kurgusal)
yi doğa felsefesi, matematik ve ilahi dar önem kazanmıştı ki, daha faz- yani salt ve teorik olan ile “operatif”
felsefe (teoloji) olarak üç kısma a- la ilerleme sağlayabilmek için “bilgi (kılgısal) yani uygulamalı ve tekno-
yırdı. Ama Aristoteles’ten farklı o- ağacı”nın kapsamlı bir haritasının çı- lojik olan. Bacon doğa felsefesinin
larak tüm spekülatif felsefeyi -ilahi karılması gerekiyordu. Bu görevi, ilk her iki alanıyla da yakından ilgilidir.
olanın doğası ve Tanrı’nın kendi- olarak Bacon üstlendi. Bacon’ın bi- Doğa felsefesinin spekülatif kısmı
si tarafından yaratılan doğa ile ilgi- limler sınıflaması takdir edildi ve bi- da fizik ve metafizik olarak ikiye ay-
lendiği için- ilahi olarak kabul etti. limin ilerlemesinde çok etkili oldu. rılır. Doğal olayların formel ve final
Kısaca söylersek Aristoteles’in bilim Bacon Bilimlerin Saygınlığı ve nedenlerinin bilgisi araştırılırken
anlayışı Hıristiyanlaştırılmıştı. Gelişimi’nde tüm bilgiyi önce ilahi metafizik yapmak, maddi ve etkin
Copernicus’dan sonra iki büyük bilgi ve insani bilgi olarak ikiye a- nedenler araştırılırken fizik yapmak
düşünür, Bacon ve Descartes, tüm yırır. İnsani bilgi kaynağını görme, gerekir. Aristoteles’in terminolojisi-
Descartes’ın Bacon’dan önemli farkı bilim ve matematikle
dokunma, duyma ve ni izleyen Bacon, varlığını kabul et-
uğraşmanın yanı sıra nicel bir felsefe sistemi kurmuş olmasıydı. diğer duyulardan alır- tiği “final neden” ilkesinin (yani a-
ken ilahi bilgi kayna- maca dönük açıklamaların) yanlış
ğını “ilahi ilham”dan, kullanımıyla ortaya çıkan bozucu
yani vahiyden alır. etkisine bir yerde şöyle değinir:
O halde vahiy yoluy- “Gerçek bilginin nedenlerden çı-
la olan bir kenara bı- karılan bilgi olması haklı olarak şart
rakılacak olursa, fel- koşulmalıdır. Keza, nedenleri, mad-
sefe dahil, tüm insani de, form, etkin neden ve ereksel [fi-
bilgi duyulardan gel- nal] neden olarak dörde bölmek de
mektedir. Ancak Ba- yanlış değildir. Bununla birlikte,
con, çeşitli şekillerde bunlardan en sonuncusu [yani final
edinilen bilgilerle ilgi- neden] yalnız insanın insanla olan i-
lenenin tek ve aynı a- lişkisini bozmakla kalmaz, bilimleri
kıl olduğunu düşünür. de bozar.” (Bacon, 1999: 100)
Bacon’ın temel ilgi ala- Doğa bilimini üç katlı bir pirami-
nı, insani bilgi alanı- de benzeten Bacon’a göre, “en alt-
dır. İnsani bilgiyi işlev- ta doğa tarihi (toplanan olaylar) or-
lerine göre üçe ayırır: tada fizik (ara açıklamalar ve etkin
şiir (hayal gücünün nedenler) ve en üstte de metafizik”

11
bulunmaktadır. (Bu arada Bacon’ın üzerine büyük bir tutsaklık ve ön- tarafından değiştirilmiş doğa olarak
“fizik” ve “metafizik” sözcükleri- yargılarla yoğunlaşmalarına yol aç- sınıflandırılır. Tarih, elbette betimle-
nin İngilizce yazılışlarındaki son “s” mıştır.” (akt. Trusted, 1994: 75-76) yici bilim demektir.
harfini kullanmadığını belirtelim. Bununla birlikte doğa felsefesinin
Bacon böylece “metafizik” terimi- “fizik”ten daha önemli olan yönü, Yöntem arayışı: Bacon,
ni yaygın anlamından farklı bir an- Bacon için “metafiziksel” yönüdür. Descartes ve Spinoza
lamda kullandığını da bildirmiş o- Bu özel olarak formel nedeninin 17. yüzyıla kadar bilimsel bu-
luyordu.) Metafizik ise kendi içinde bilgisinin önemli olması demektir. luş bağlamında dişe dokunur hiç-
iki bölüme ayrışmaktadır. İlki “for- Bacon’ın yönteminin esasen “form- bir şey elde edilememişti. 17. yüz-
mel nedenler”in, ikincisi ise “final ları” keşfetmeye dönük olduğu anla- yılda ise Avrupa bilimi çok hızlı bir
nedenler”in araştırıldığı bölümdür şılmaktadır. biçimde ilerlemiştir. Avrupalı dü-
(Thilly, 1995: 306, 307; Trusted, Bacon’ın bilimler sınıflamasının şünürler, bu hızlı keşif hareketinin
1994: 75). Diğer bir deyişle metafi- Ortaçağ’daki bilimler sınıflamasın- farkındaydılar. Onlar yaygın olarak
zik, doğa biliminin “spekülatif kıs- dan ne ölçüde farklılaştığı sorulabi- eski araştırma yönteminin yanlış
mıdır; o formlar ve ereklerle uğra- lir. Bacon’ın sınıflaması 12. yüzyıl- olduğunu düşündüler. Bu yüzyılda
şır, oysa doğa felsefesinin işgören da yaşamış Fransız keşiş St. Victor ilgisini yöntem sorununa yönelten
(opérative) kısmı yahut tam anla- Hugo tarafından yapılan bilgi sınıf- düşünürlerin çokluğu bunu gös-
mıyla fizik, yalnız kuvvetler ve töz- laması ile karşılaştırıldığında kimi terir. Bacon’ın Novum Organum’u
lerden bahseder” (Weber, 1993: noktalarda benzerlik bulunur. Örne- (1620) konusunda ilk olsa bile ke-
209). Bacon final neden ilkesinin ğin Bacon gibi Hugo da dar anlam- sinlikle tek örnek değildir. Bacon’ın
metafizik yerine fiziğe yerleştirilme- da yararcı olmaya karşı çıkmıştır. hatalı düşünmenin nedenleri ya
sinin neden hatalı olduğunu ise şu “İnsanlar” demiştir Hugo, “genellik- da bilgi edinmenin yöntemi üze-
sözlerle açıklar: le bilginin kendisine değil, kazandır- rine olan ilgisi sadece kendi döne-
“Metafiziğin ikinci bölümü; be- dıklarına değer vermeye alışkındır.” minin “empirist” filozofları tarafın-
nim, açıklamamı, çıkarılıp atılan de- Bu nedenle, Hugo’ya göre yararlı bir dan değil, aynı zamanda Descartes
ğil, fakat yanlış yere konulmuş ola- ürünle sonuçlanmadığı sürece bece- ve Spinoza gibi “rasyonalist” filo-
rak değiştirdiğim final nedenlerin rinin kesinlikle boş olduğu kabul e- zoflar tarafından da paylaşılmış-
incelenmesidir ... bu yanlış yerleş- dilen hayvancılık, dokuma, resim ve tır. Descartes hatalı düşünme üze-
tirme bilimlerin kendi içinde bir ek- benzeri sanatlarda durum budur. Bu- rine görüşlerini, Aklın Yönetimi İçin
sikliğe ya da en azından büyük bir nunla birlikte, Tanrı’nın bilgeliğine Kurallar’da (1628), Spinoza ise An-
yetersizliğe neden olmuştur. Final göre yargılarsak, kuşkusuz yaratılış lama Yetisinin Düzeltilmesi Üzerine
nedenlerin fiziksel incelemelerin Yaradan’a tercih edilirdi. Ama bilge- İnceleme’de (1660) açıkladı. Ayrı-
diğer kısmıyla birlikte ele alınması lik hayattır ve bilgelik sevgisi yaşa- ca Pascal, Gassendi ve Newton gi-
tüm gerçek fiziksel nedenlerin itiba- ma sevincidir (felicitas vitæ). Dik- bi bilimsel devrimin simge isimleri
rının ve çalışma gayretlerinin yolu- katle karşılaştırıldığında, Bacon’ın de az ya da çok bu konu üzerinde
nu kesmiştir ve belli başlı kişilerin görüşleri ile Ortaçağ arasında olduk- durmuşlardır. Hatasız düşünme ü-
bu hoşa giden ve aldatıcı nedenler ça belirgin farklılıklar olduğu da gö- zerine öğretilerin arka planında, a-
Francis Bacon’ın Trinity College, rülür. Hugo’nun sınıflamasının en sıl çözülmek istenen sorun olarak
Cambridge’deki heykeli. zayıf yanı, doğa felsefesiyle ilgili kıs- Aristoteles’in bilim anlayışı ya da
mıdır. “Physica” demiştir, şeylerin kısaca scientia vardır. Bu konuda
nedenlerini etkilerinde ve etkileri- en çok dikkat çeken yapıtlar Bacon
ni nedenlerinde araştırmaktır. Dep- ve Descartes’a ait olanlardır.
remler, gelgitler, bitkilerin özellikle- Tıpkı Bacon gibi Descartes da,
ri, vahşi hayvanların sert içgüdüleri, doğrudan bilimi sunmadan ön-
her tür taş, çalı ve sürüngen hakkın- ce bilim yapmanın bir yöntemini
da açıklamalarla ilgilenir. Bacon’a sunmaya karar vermiştir. Bunun-
geldiğimizde, “Fizik”in Hugo’nun la birlikte, Bacon’dan farklı olarak
“Physica”sına karşılık geldiğini gö- Descartes felsefe sistemini bütün
rürüz. Bacon, Hugo’dan farklı ola- yönleriyle zaten geliştirmiş bulunu-
rak, doğal olayları maddi nedenleriy- yordu. Descartes’ın önemli farkı bi-
le ilişkili olarak inceler. Bacon için lim ve matematikle uğraşmanın yanı
Doğa Tarihi bu çalışma için olguları sıra nicel bir felsefe sistemi kurmuş
sağlar. Bilimsel çalışma amacıyla Ba- olmasıydı. Descartes bu üç alanda
con evrende bulunan fenomenleri 1) da çalışmalar yapmışken, bir izle-
Göksel fenomenler; 2) Atmosfer; 3) nim olarak, Bacon yalnızca yöntem
Küre; 4) Toprak, hava, ateş, su; 5) sorunuyla ilgilenmiş bir natüralist
Cinsler, türler vb. olarak ayırır. Ba- gibi görünmektedir. Bununla bir-
con ayrıca insanın doğal tarihine de likte yöntem konusunda ilk yapıt
büyük bir yer vermiştir. Sanat, insan üreten de Bacon’dır. Bacon’ın eleş-

12
tirel gözlemin önemine yaptığı vur- “Putların alacakaranlığı” rı” (“idola specus”), “çarşı putları”
gu, Descartes’ın akıl yürütme işle- Bacon’a göre gerçek nedenlerin (“idola fori”) ve “tiyatro putları”dır
minde açık ve seçik düşüncelerin bilgisine ulaşmanın önünde çok iyi (“idola theatri”). “Putlar kuramı”
önemine yaptığı vurguya benzetile- bilinen engeller vardır. İnsan zihni Bacon’ın insanın dil, gelenek ve im-
bilir. Bacon’ın Novum Organum’u i- birtakım boş düşüncelerle, ıvır zı- gelem tarafından yaratılan yapıntı-
le Descartes’ın Metot Üzerine Konuş- vır kuruntularla dolup taşmakta- lara körü körüne bağlanmasının za-
ma’sını karşılaştıran J. D. Bernal’in dır. Bacon’a göre insan doğayı ken- rarlı ve yıkıcı etkilerini betimleyen
deyişiyle: di gerçekliği içinde kavrayıp onunla Novum Organum adlı yapıtında (o-
“Bilimsel yöntem anlayışları çok ilgili doğru bilgilere ulaşmak isti- lumsuz anlamda) genel bir ideoloji
farklı da olsa, her iki düşünür de yorsa, ilk yapması gereken şey, ken- kuramına dönüştürülür.
yöntem üzerine bir hayli kafa yor- di zihnine yer etmiş kuruntular- “Soy putları” (idola tribus) in-
muşlardır. Bacon’un savunduğu; dan bir an önce kurtulmaktır. Bu sanın doğasından kaynaklanan, in-
materyal toplamaya, büyük ölçek- “kuruntular”ın kökü kazınmadıkça san soyuna özgü, doğal ama ya-
li deneyler yapmaya ve saf bulgular- “doğaya egemen olma” tasarısı boş nıltıcı zihinsel önyargılardır. Soy
dan sonuçlar çıkarmaya dayanan, ö- bir hayalden öteye geçemez. Doğa- putları duyulara dayalı algıya gö-
zünde tümevarımcı bir yöntemdi. ya önyargılarla bozulmamış, masum zü kapalı güvenme, aşırı genelle-
Descartes ise açık düşünce yoluyla bir gözle bakan küçük çocuklar gi- me, hemen sonuca sıçrama (“acele
ussal olarak bilinebilecek her şeyin bi olmamız gerekmektedir. Bacon’ın genelleme yanılgısı”), görüşümüz-
kavranmasının mümkün olduğunu, deyişiyle, “bilimler üzerine kurul- le çelişen kanıtları görmezlikten
deneyin esas olarak tümdengelimci muş olan insan krallığına giriş, ço- gelme gibi eğilimleri içerir. İnsan-
düşüncenin bir yardımcısı olduğu- cuklar dışında hiç kimsenin kabul ların doğayı antroposentrik ya da
nu savundu. Ancak ikisi arasındaki edilmediği Tanrısal Krallığın girişi- antropomorfik bir gözle düşün-
en önemli fark, Descartes’in bilimini ne” benzetilebilir (Bacon, 1999: 35). meye yatkın oluşlarıyla yakından
bugün neredeyse tamamen unutul- Aslında insan, ilke olarak dünyayı bağlantılı olan bu putlar, doğa-
muş olsa da o zamanlar Ortaçağ’ın olduğu gibi kavrama olanağına sa- yı olduğu gibi görmemizi engeller;
skolastik sisteminin yerini alabile- hiptir. Ancak bir araştırma sırasında doğanın amaçlarıyla insanlığın a-
cek bir dünya sistemi kurmak için duyular yanlış yönlendirilebilece- maçlarını birbirine karıştırmamıza
kullanmasına karşın, Bacon’un orta- ği gibi önyargılar da yanlış yorum- yol açar. Adını Platon’un “mağara
ya bir sistem koymayıp, yeni sistem- ları ortaya çıkarabilir. Bacon gerçek metaforu”ndan alan “mağara put-
lerin kolektif inşacısı olarak hareket bilgiye ulaşma yolunda insan zihni- ları” (idola specus) ise tek tek bi-
edecek bir örgütlenme önermekle ne çeşitli sorunlar çıkaran hatalı a- reylere özgü eğilimlerden oluşur.
yetinmesidir. Bacon’un işlevi, kendi kıl yürütmelerin kaynağı olarak ta- Bireyler kişisel alışkanlıklarından
görüşüne, yalnızca bu sistemi kura- nımlayıp genelde yanlış varsayımlar, ve dolayısıyla önyargılarından etki-
cak olan yapıcılara yeni bir alet -No- yanılsamalar, önyargılar, yanlış ka- lenmeye yatkındırlar. Bireyler çev-
vum Organum’un mantığını- sun- nılar ve eğilimlerden oluştuğunu re, eğitim, toplumsal ilişkiler ve bi-
maktı.” (Bernal, 2008: 385-386) düşündüğü “zihnin putları”nı dört raz da okumalarından edindikleri
Yöntem tartışmalarında adı da- ayrı öbeğe ayırır. Bunlar “soy putla- davranış kalıplarına dayanan kanı-
ha az anılan Spinoza’nın konuyla il- rı” (“idola tribus”), “mağara putla- lar oluşturmaya sonuna dek açık-
gili yapıtı Anlama Yetisinin Düzel- Yöntem tartışmalarında adı daha az anılan Spinoza’nın konuyla ilgili yapıtı Anlama Yetisinin
tilmesi Üzerine İnceleme’de Bacon Düzeltilmesi Üzerine İnceleme’dir.
ve Descartes’ın adları hiç geçme-
mekle birlikte bu yapıtında kendin-
den öncekileri nasıl dikkate aldığını
Oldenburg’a yazdığı bir mektubun-
dan anlayabiliriz:
“Bana Descartes ve Bacon felsefe-
lerinde ne gibi hatalar bulduğumu
sormuşsunuz. Başkalarının hataları-
nı açığa vurmak her ne kadar âdetim
olmasa da, bu ricanızı yerine getir-
meye çalışayım. Birinci ve en önemli
hataları, tüm şeylerin ilk nedeninin
ve kökeninin bilgisinden fazlasıyla
sapmış olmaları. İkinci olarak, in-
san zihninin gerçek doğasını bilmi-
yor/araştırmamış (non cognoverint)
olmaları. Üçüncü olarak ise, hatanın
gerçek nedenini hiç kavramamış ol-
maları.” (Spinoza, 2015: 21)

13
tırlar. Böyle olunca da her birey do- boyun eğmekten oluşan önyargılar rumuştur. Descartes ve Bacon gibi
ğaya kendi küçük penceresinden yumağıdır. Aslında tüm bu dogma- Bilim Devrimi’nin öncülerinin bir
baktığından doğanın bütününü ıs- lar yığınının sahip olduğu tek özel- bilgi sosyolojisi (ya da ideoloji teo-
kalar. Bacon’ın dile çıkmazcasına lik usta işi sözel inşalar olmalarıdır. risi) gereksinimini sezdiklerini, ama
yerleştiğinden ötürü zihnin putla- Öğrenim görmüş insanlar, öğre- bilginin tamamen sosyal düzeyde
rının en tehlikelisi olarak gördü- nimleri sırasında bazı filozofları belirlendiği bir konumdan kaçın-
ğü “çarşı putları” (idola fori), soyut sistematik görüşler ortaya attıkla- mak istediklerini vurgulamak yerin-
ve anlamları muğlak kelimelerin rı ve akademik bir dil kullandıkla- de olur (bkz. Wootton, 2019: 544).
kullanımından kaynaklanır. Kimi rı için otorite olarak kabul ederler.
kelimeler -anlamlı oldukları dü- Oysaki gerçek bilgi edinme süre- Bacon yöntemi buldu mu?
şünülse de- gerçek dünyada hiçbir ci kelimeleri ustalıkla kullanmaya Rönesans döneminde yöntem ü-
karşılığı olmayan, var olmayan şey- değil, doğa yasalarının keşfine da- zerine tartışmalarda, bilimsel araş-
leri temsil ederken, kimi kelimeler yanır (Bacon, 1999: 22-28; Thilly, tırmayı skolastik felsefeye egemen
de gerçek, var olan şeyleri adlan- 1995: 305). olan tümdengelimsel bilim idealin-
dırmalarına karşın kafa karıştıra- Bacon’a göre idoller/putlar insan den kurtarmak zorunlu hale gelmiş-
cak ölçüde karmakarışık tanımla- zihninden idealar ise tanrısal zihin- ti. Sadece mantığa dayalı tümden-
nıp kullanılır. Sonuçta, belirli bir den kaynaklanırlar. Bacon’a göre in- gelimin yeni bir bilgiye götürmesi
düşünceyi aktarmak için yanlış ke- sanların yapmış olduğu “idoller”, olanaksızdır. Tasım yoluyla ulaştı-
lime ya da kelimeler seçilirse, söz- deneye dayanmayan keyfi soyutla- ğımız sonuç, öncül önermede zaten
dağarı dayanaksız temeller üzerine malardır. “İdealar ise doğru ve za- üstü kapalı bir biçimde bulunur.
kurulursa, ifade edilen düşünce de rif dokunuşlarla maddeye işlenmiş Örneğin “Bütün insanlar ölümlü-
yanlış olmaya mahkûm olur. Dola- ve maddede belirlenmiş olarak ya- dür, Sokrates bir insandır, o halde
yısıyla insanlar kelimelerden çok ratıcının yarattıkları üzerindeki ger- Sokrates ölümlüdür” akıl yürütme-
şeylerin kendisiyle ilgilenmelidir- çek işaretlerdir” (Bacon, 1999: 88). sinde, “Sokrates’in ölümlü olduğu”
ler. “Zihnin putları”nın sonuncu- O halde önermeler ya da kelimeler “bütün insanlar ölümlüdür” öner-
su “tiyatro putları” (idola theatri) idollere değil idealara işaret ettiği öl- mesinde gizli bir biçimde vardır. Bu
ise eski doktrinlere gönüllü kulluk çüde doğru bilgiyi temsil ederler. yüzden tümdengelimsel yanıtlar ke-
etmekten, sırf yıllarca benimsen- Görüldüğü üzere, Bacon zihnin sindir ama yeni bilgiyi arayanlar için
diklerinden ötürü basmakalıp teo- tüm putlarının deneye dayanma- verimsizdir. Oysa Rönesans döne-
rileri benimsemekten, her türden yan düşüncelerden kaynaklandığı- minde aranan, öncelikli olarak yeni
düşünsel otoriteye sorgusuz sualsiz nı, zihnin ancak derinlerine işleyen bilgiydi. Tümdengelimin sakıncası
kendi yarattığı put- ise yanlış sonuçlara ulaştırması de-
Bacon zihnin tüm putlarının deneye dayanmayan düşüncelerden
kaynaklandığını, zihnin ancak derinlerine işleyen kendi yarattığı lardan kurtulduğun- ğil, basitçe verimsiz oluşuydu.
putlardan kurtulduğunda doğa yasalarının deneye dayanan da doğa yasalarının 17. yüzyılda Baconcı olmak,
bilgisini araştırmak için kendisini özgür kılacağını öne sürer. deneye dayanan bil- Bacon’ın entelektüel alanda doğa
gisini araştırmak i- felsefesine biçtiği konumu kabul et-
çin kendisini özgür mek ve doğal felsefede sonuçlara u-
kılacağını öne sürer. laşmanın kendine özgü yöntemleri-
Bacon’ın başlattığı ni benimsemek anlamına geliyordu.
çizgide, zihnin put- Yöntem açıdan Bacon, Descartes’a o-
larının yerle bir edil- ranla daha etkili olmuştur. Bacon’ın
mesi tasarısı, Marx ve “büyük yenilenme” için ortaya koy-
diğer toplum eleşti- duğu gerekçeler o dönemde Descar-
ricilerinin toplumsal tes’ınki gibi spekülatif değil, gerçek
ve ekonomik yapıla- ve ikna edici olarak algılanmıştır.
rı gizemlerinden a- Bu gerekçeler, Bacon’ın “Putlar
rındırma çabalarında; öğretisi”nde serimlendiği gibi, do-
Nietzsche’nin Putla- ğa felsefesi çalışmalarını ciddi an-
rın Alacakaranlığı’nda lamda eksik doğal yetilerle sürdür-
Sokrates ve Kant’a yö- düğümüz, son derece yetersiz dilsel
nelik eleştirilerinde; araçları kullandığımız ve umutsuzca
son çözümlemede in- yozlaşmış bir felsefi kültüre dayan-
sanlara gerçekte var dığımız biçimindeydi.
olmayan ama insanlar Ancak yine de bilim tarihçisi Ric-
üzerinde gücü olan hard S. Westfall’ün işaret ettiği gi-
şeylere düşkünlük- bi bütün bu tartışmalarda doyurucu
lerinden kurtulmala- olmayan bir taraf vardır. Bacon de-
rına yardım etmede neysel yöntemin kurucusu olarak
felsefece önemini ko- çok ünlü olsa da, Novum Organum’u

14
dikkatlice okuduğumuzda bu ünü ve sonra onlardan bilgi üretmelidir” A. Koyre’den K. Popper’a ka-
ona pek yakıştıramayız. Gerçi Ba- (Bacon, 1999: 66). Rasyonalizm ile dar kimi önemli isimler, Novum
con doğanın doğrudan incelenme- empirizm arasında bir yere sahip ol- Organum’un bilimselliğini tartışma-
sini haklı olarak vurgulamış olsa da duğu kabul edilen Bacon’ın tam bir ya açmışlardır. Popper’ın değerlen-
bilimin zorunlu temeli olarak evren- empirist olmasa da, empirizme dik- dirmesine göre, Bacon modern bi-
sel bir doğa tarihi gereksinmesinden kati çekmiş düşünür olması önemli limin teorisyeni olmaktan ziyade,
söz etmesi pek de yerinde değildir: bir özellik olarak görülebilir. Sokrates’in bir takipçisi sayılabilir:
“Deneysel yöntem, gezegen hare- Bacon, bilimin kurucu öğesi olan “Doğanın kitabını doğru ve sa-
ketleriyle ilgili üç yasa, ya da kırıl- modern deneysel metot düşünce- dık bir biçimde nasıl okuyabiliriz?
manın sinüs yasası gibi sadece 17. sinin öncüsü olmakla birlikte, mü- Bacon’un cevabı şöyledir: Tahmin-
yüzyıla ait olarak kabul edilebile- kemmel olmaktan, herkesin ona- leri, varsayımları ve önyargıları [...]
cek bir keşif değildir. Kuşkusuz bir yını almaktan fazlasıyla uzaktır ve zihnimizden çıkarmak gerekir. [...]
tek deneysel yöntem yoktur ve öte- kendisine karşı çıkan birçok kişi- Yalnızca zihnimizi bu şekilde yan-
ki deneysel süreçlerden örneğin, ta- nin tepkilerini üzerine çekmiştir. Bu lışlardan arındırdıktan sonra Doğa-
rih araştırmaları ya da mantıksal tepkinin nedeni şöyle özetlenebilir: nın kitabını çözebilir ve hayata geçi-
soruşturmalardan ayrı bir yere koy- “Bacon’ın deney ve gözlem bil- rebiliriz. [ ...] Bütün bu nedenlerden
mak için genel bir deneysel yöntem gisine dayalı tümevarımsal yönte- dolayı, benim gözümde Bacon’un
tipinden söz edebiliriz.” (Westfall, mi, yani olguların planlı ve düzenli tümevarım yöntemi, özü itibariyle,
1995: 137) bir biçimde incelenmesinden çıkar- Sokrates’in maiotik yöntemiyle öz-
Bacon’a göre bilim ve felsefede sanan genellemelere dayalı bilginin deş gibi görünür: Burada amaç, ön-
doğru araştırma yöntemi olan tü- eksik yanı, matematikselleştirme- yargıları dışarıda bırakarak, çıplak
mevarım yöntemi uygulanmadığı i- den uzak olmasıydı. Doğa bilimin- gerçeklikleri görebilmek veya Doğa-
çin son 25 yüz yıl boyunca çok az de matematiğin kullanımı doğadaki nın kitabını okuyabilmek için zih-
bir gelişme sağlanabilmiştir. Eski kı- olgusal ilişkileri nicelik ilişkileri ha- nimizi hazırlamaktır.” (Popper’dan
yas mantığı bilimsel buluş için fay- line dönüştürmek, yani doğanın a- akt. Russ, 2011: 142)
dasızdır. Bacon, akla yardımcı olacak raştırılmasından elde edilen verileri Aslında Bacon düşündüğü gibi ye-
bir yeni mantık (“novum organum”) sayısal ve matematiksel formüller i- ni bir yöntem keşfetmiş değildi. Ay-
kurmak gerektiğine inanmıştır. Es- çinde ifade etmek anlamına gelir. Bu rıca tümdengelim, Bacon’ın inandı-
ki yöntemlerle bilimlerde büyük i- yolla doğadan elde edilen veriler ve ğının tersine yeni bilimde önemli bir
lerlemeler gerçekleştirilemeyeceğine olgusal durumlar, matematiğin sa- rol oynamıştır. Bilim Devrimi’nin ye-
ve yeni yöntemin büyük ilerlemeler yısal diline taşınır; böylece olgusal ni yöntemi hipotez, tümdengelimsel
yaratacağına inanmış olan Bacon’ın verilerin matematiğin tümdengelim- çıkarım ve gözlemin dinamik birleşi-
tahminine göre, aramızdan tümeva- sel-zorunlu çıkarım şeması içinde minden oluşuyordu. Bu yeni bileşim
rım yöntemini kullanan biri dahi çık- yasalar halinde ortaya konması sağ- günümüzde “hipotetik-tümdenge-
sa “tüm bilimleri ve nedenlerin keşfi lanır.” (Özlem, 1995: 28-29) limli metot” diye bilinir.
sadece birkaç yıl alırdı” (Novum Or-
Sylva Sylvarum Latince bir ad taşımasına rağmen İngilizce yazılmıştır. Latincede “silva” hem
ganum, 1. Bölüm, 112. Özdeyiş). Ba- tahta hem de bir binanın inşası için gerekli ham malzemeler yığını anlamına gelir.
con tümevarım yönteminin yalnızca
doğa felsefesinde değil “mantık, etik,
politika gibi diğer bilimler” için de
geçerli olduğuna emindi.
Bacon için empirist bir filozof ka-
rıncaya, rasyonalist bir filozof ise ö-
rümceğe benzer. Rasyonalist bir filo-
zof zihninde dış dünyadan bağımsız
olarak bir örümceğin ağ örmesi gi-
bi teori üretirken empirist bir filo-
zof, karıncalar gibi yalnızca veri top-
lamakla yetinir. Ancak Bacon’a göre
bu tür filozoflar aşırılığı temsil eder-
ler. Çünkü birisinde zihin, diğerin-
de ise dış dünya ya da doğa ön plana
geçmiştir. Yeni yöntemi kabul etmiş
biliminsanı ise, “çeşitli çiçeklerden
aldığını bala dönüştüren bir arı gi-
bi” olmalıdır: “Nasıl arı önce çiçek-
lerden malzeme toplamakta ve son-
ra onları işleyerek bal yapmakta ise
biliminsanı da önce veri toplamalı

15
“Bilgi güçtür” masa) yalnızca ikincil bir forma sa- düğü gibi, bir tür “sihir” olacaktı, ya-
Bacon’ın “yapan bilir” ilkesi labo- hip olabileceğini savunan Aristote- ni ona aşina olmayanlara olanaksız
ratuvarda bir vakum oluşturulması lesçi türler teorisini eleştirdi. Bacon’a görünen şeyler yapacaktı.
halinde, yapılan şeyin ne olduğuna göre sanat simia naturae (doğanın
dair gerçek bir anlayışa ulaşılabile- taklidi) değildi ve Ortaçağ geleneği- Bacon ve doğal büyü
ceğini ima eder. Böylece deneysel nin düşündüğü gibi sanatın “doğa ö- Günümüzde popüler büyü kavra-
bilgiye güven, doğal/yapay ayrımı- nünde diz çökmesi” gerekmezdi. Bu mı, büyünün doğaüstü güçlere da-
nın yıkılmasını ve bunun yerine, do- konuda Descartes da Bacon ile aynı yandığını varsayar. Ancak modern
ğal süreçlere denk düşen işlemleri düşünceyi paylaşıyordu. Antik dö- öncesi dönemde, doğaüstü olanı an-
yapmak yoluyla, bu süreçlere iliş- nemde yaşayanlar yıldırımın taklit cak Tanrı’nın yapabileceğine inanıl-
kin doğru bilgiye ulaşılabileceği yar- edilemeyeceğini söylemişlerdi, ama dığı için büyünün doğaya içkin ol-
gısının geçirilmesini gerektirir. Ya- modern toplumlar tam da bunu ha- duğu düşünülüyordu. Bu nedenle
pay nesnelere ilişkin bilginin doğa yal etti ve yaptı. Bacon’a göre “yapan Rönesans’ta “doğal büyü”, tek büyü
bilgisi sayılabileceğini ilke düzeyin- bilir” ilkesi Tanrı için olduğu kadar türü olarak görülüyor, doğal güçlerin
de vurgulayan ilk kişi, “yapay şeyler insanlar için de geçerliydi. harekete geçirilmesi temelinde işledi-
doğal şeylerden biçim ya da öz ba- Bacon bilginin (en azından ken- ği kabul ediliyordu. Yine bu dönem-
kımından değil, sadece işleten ba- di savunduğu türden bilginin) güç de büyücülük ya da okültizm bir bi-
kımından farklıdır” diyen Bacon ol- kazandırdığını ileri sürdü. İnsan do- lim olma iddiası taşıyordu. Bacon’ın
muştur (akt. Wootton, 2019: 309). ğaya ait bir şeyi anladığında, doğa- ve diğer erken modern dönem bili-
Örneğin, farklı yollarla üretilmiş ol- nın etkilerini denetleme ve yeniden minsanlarının büyü ile ilişkisini bu
sa bile, yapay bir gökkuşağına iliş- üretme gücünü de elde ediyordu. bilgiler ışığında ele almak gerekir.
kin bilgi doğal bir gökkuşağının ne- Bacon’a göre insanların kendi bece- “Doğal büyü, bir yandan mikro-
denini anlamayı da sağlayacaktır. rileriyle ortaya koydukları ürünler kosmozun öte yandan makrokoz-
Aslında doğal ve yapay (sanat) a- doğa ürünlerinden daha değersiz ol- mosun gizli ilişkilerini keşfetme
rasındaki ilişki konusundaki krizi te- madıkları gibi doğanın yaptığından çabası içinde astroloji, simya ve ka-
tikleyen mekanik doğa felsefesinin çok daha fazlasını yapmaya ilke o- bala gibi mistik düşünce biçimleri i-
ortaya çıkışıdır. Bacon, bu krizi çöz- larak yeteneklidirler. Çünkü “icat le ittifaka girerek doğa bilgisinin el-
mek amacıyla bir doğa ürününün edilmelerinden önce hiç kimsenin de edilmesine yöneldi; fakat doğal
(örneğin, bir ağaç) birincil bir forma aklından geçmemiş, aksine düpe- büyüye daima mistik bir inanç eş-
sahip olduğunu belirtirken, sanat ü- düz olanaksız sayılıp hiç peşine dü- lik etmişti. Doğadan elde edilen bil-
rününün (örneğin, ağaçtan yapılan şülmemiş türden” şeyleri dahi yapa- ginin teorik zeminini, diğer bir de-
Günümüzde popüler büyü kavramı, büyünün doğaüstü güçlere bilirler. Bacon’a yişle doğa bilgisinin genel-geçer ve
dayandığını varsayar. Ancak modern öncesi dönemde, doğaüstü olanı atfedilen ünlü rasyonel temellerini sağlama çabası
ancak Tanrı’nın yapabileceğine inanıldığı için büyünün doğaya içkin sözü (“bilgi güç- içinde, doğa bilgisinin kutsal-tanrı-
olduğu düşünülüyordu.
tür”) bu bağlam- sal bir yönü olduğu düşünüldü. Bu
da anlamak gere- mistik kavrayış dahilinde, eğer bu
kir. Öte yandan dünya veya doğa Tanrı’nın bir eseri
Bacon’ın “Bilgi ise, Tanrı’nın bilgisine götürecek o-
güçtür” dediği lan en iyi yol bu doğanın sırlarının
sıklıkla söylense keşfedilmesinden geçmeliydi diye
de buna en yakın düşündü Rönesans filozofları. Buna
ifadesi, “İnsan göre doğa bilimi veya gözlem ve de-
bilgisi ve gücü ney yoluyla doğadan elde edilen bil-
aynı anlama ge- gi, aynı zamanda Tanrı’nın bilgisi-
lir” biçimindedir. ni de temsil etmekteydi. Bilim, hem
Bu bağlamda manevi hem de maddi düzlemde in-
Yunan felsefesi- sana yararlı olacak doğadaki kutsal
nin hedefi düşün- sırların ve gizli güçlerin keşfinden
me yoluyla anla- ibaretti. Anlaşılabileceği gibi bu an-
makken, Bacon layış çerçevesinde büyü ile bilim iç
felsefesinin hede- içe geçer; bu nedenle Rönesans bo-
fi yeni bir tekno- yunca büyü ve bilim soyutlamala-
lojiydi. Bacon’ın rı altında tam bir ayrım yapmak he-
yeni teknolojiye men hemen imkânsızdır. İşte Bacon
dönük özlemleri Rönesans biliminin veya doğal bü-
dikkate değerdi: yünün tam da bu mistik yönünü se-
Tıpkı ateşli silah- külarize ederek, modem doğa bili-
ların Amerikan minin temel ölçütü olan nesnelliğin,
Yerlilerine görün- yani bizden ve Tanrı’dan bağımsız

16
real bir dünyanın var olduğu şeklin- ğiştirilmesi, cisimlerin başka cisim- nı görmektir.” (New Abecedarium of
deki anlayışın ilk adımını atar. Ma- lere dönüştürülmesi, imgelemin uy- Nature)
gusun tanrısallık yüklediği bu do- guladığı güç (başka bir cisme ya da “[Büyü ve ruh veya cin çağırma
ğanın kutsallığından arındırılarak kendi üzerine), havanın etkileri ve gibi] batıl inançlara ve gize de tama-
nesnelleştirilmesi sayesinde de de- fırtına oluşturulması, duyuların ya- men boş vermemek gerekir. Çün-
ney ve gözleme dayalı modem de- nıltılması, bunlardan bazılarıydı. kü onlar, yalanlar ve kurgularla do-
neysel bilimin temelleri atılır. Bu “Tümevarım yönteminin de bü- lu olmasına rağmen, yine de, hayal
anlamda modern deneysel doğa bi- yü geleneğinde kullanılan bir yön- gücünü büyüleyip kuvvetlendirir-
liminin metodolojik düzeyde Röne- tem olduğunu belirtmek önemlidir. ken, uzak nesnelerin çekiminde
sans doğal büyü geleneğinden derin Büyü alimleri temelde her zaman bir (sympathy), ruhtan ruha, cisimden
bir biçimde etkilendiğini söyleyebi- teknik veya yöntemin işlerliğiyle il- cisme olan izlenimlerin gizil bir do-
liriz.” (Çörekçioğlu, 2005: 207) gilenmiş, bunları açıklamaya çalış- ğal işlevin olup olmadığını görmek i-
Bacon doğal dünyaya dair bilgi- mamışlardır. Dolayısıyla doğal bü- çin bir araştırma yapılmalıdır.” (No-
nin insanın yararına kullanılması ge- yücü için tümevarım deneyimine vum Organum, Bölüm II, Özdeyiş 31)
rektiğini öne süren, deneysel yönte- dayalı bir sonuç elde etme amacını Bacon kendi dönemindeki bu
min avantajlarını yücelten ilk büyük karşılamıştır.” (Henry, 2016: 126) “bilimler”i gözlem ve deneye ver-
filozof olarak bilinir. Bacon’a kadar Bacon’ın büyü geleneğinin yön- dikleri yer açısından, eleştirel ola-
bilimsel bilgi kendi başına bir amaç tem ve pragmatik amaçlarından esin- rak ele almış ve değerlendirmiştir.
olarak düşünülmüş ve filozofun ger- lenmiş olduğu açıktır. Onun Büyük Temelde doğru bulduğu simya ya da
çeği sessizce irdelemesi de insanın Yenileme hedefi, büyücülerin yüz- astroloji konularını değil bu alan-
en yüksek etkinliği olarak kabul gör- yıllardır süregelen amaçlarına da so- larda kullanılan yöntemi ya da bu
müştü. Oysa Baconcı sav insanın a- nunda ulaşılabileceği inancıyla el ele yöntemi uygulayanları eleştirmiştir
macının tefekkür değil eylem, bil- gidiyordu. Bacon’ın çağdaşı olan do- (Trusted, 1994: 73). Bacon’ın deyi-
ginin amacının da eylem için yarar ğa filozofları üzerinde böylesine et- şiyle henüz “bilimlerin keşif yönte-
sağlaması olduğunu bildirir. Bu gö- kili olmasının bir nedeni de kendi mi” olmadığı için “mühendis, mate-
rüşe sık sık “Baconcı yararlılık” a- çalışmalarının, büyücülerin kullan- matikçi, doktor, simyacı ve büyücü
dı verilir. Ancak buradan hareket- dıkları yöntemlere felsefi savunma doğada pratik beceri gösteren ki-
le Bacon’ı “zamanının ilerisinde”, sağlama çabası olarak algılanmasıdır. şiler” olarak öne çıkmıştır (Ba-
bugün bilim ve teknoloji arasında Bacon Yeni Atlantis’te doğa felsefesi- con, 1999: 9). Bilim tarihçisi P. M.
var olan işbirliğini öngören bir kişi- nin amacını belirlerken okültizmin Harman’ın işaret ettiği gibi:
lik olarak görmek yanıltıcı olacaktır. terimlerine başvurmaktan çekinmez: “Büyücülük, iddiaları açısından
Bilim tarihçisi John Henry, (2016: “Kuruluşumuzun amacı, doğa- bir aldatmacaydı. Ancak büyünün
126) “Bacon’ın deneyselciliğinin ve daki şeylerin nedenleri, gizli devi- hedefi doğaya hakim olmaktı ve Ba-
ünlü ‘bilgi güçtür’ görüşünün ola- nimleri ve derin anlamları hakkında con bunun asil bir amaç olduğunu
ğandışı bir uzak görüşlülükten de- bilgi sahibi olmak ve insanın haki- kabul ediyordu. Fakat büyücülüğün
ğil, yüzyıllık bir doğal büyü gelene- miyet alanının sınırlarını genişlete- anlaşılmaz karanlığını ve mağrur id-
ğinden kaynaklandığı”nı söyler ve rek mümkün olan her şeyin sırrına dialarını reddetti: ‘İnsan aklının tüy-
1940’larda ürün vermiş bir bilim ta- erişmektir.” (Bacon, Bacon doğal büyünün doğa felsefesinde işlevli olduğunu
rihçisi olan Benjamin Farrington’un Yeni Atlantis, Özde- düşünmekteydi, ama aynı zamanda yozlaşmış doğal büyüyü de
yazmış olduğu bir kitabın hatalı baş- yiş 29) eleştirmiş ve bu eleştirisiyle modern bir duruş sergilemiştir.
lığına dikkatimizi çeker: Francis Ba- Bacon’ın yapıtla-
con, Philosopher of Industrial Scien- rında büyüye ve bü-
ce (Francis Bacon, Endüstriyel Bilim yünün yapabilecek-
Filozofu). Eğer Farrington bu de- lerine dair ilgisini
ğerlendirmesinde haklı olsaydı, -da- gösteren başka pa-
ha önce bir örneğini Leonardo da sajlar bulmak müm-
Vinci’de gördüğümüz- bir gerek- kündür. Aşağıdaki
sinim listesini Bacon’da da görme- iki alıntı bu tür bir
miz gerekirdi. Bilindiği gibi Leonar- ilginin kanıtıdır:
do helikopterler, uçan makineler, ata “Yapmamız gere-
bağlanmadan ilerleyebilen arabalar, ken … cisimler ara-
tanklar, denizaltılar tasarlamıştır. Ba- sındaki bireysel ve
con ise bir endüstriyel filozof olarak belirli yakınlıkla-
değil, bir doğal büyücü gibi düşü- rı ve çatışmaları ve-
nüp yazmıştır. Onun yeni felsefeden ya sempati ve an-
beklediği yararlı şeyler tam da büyü- tipatileri özenle ve
cülerden yapması beklenen şeylerdi: dikkatle incelemek
Yaşam süresinin uzatılması, güç ve ve bunların bazı ya-
etkinliğin artırılması, özelliklerin de- rarlar sağladıkları-

17
lere ve kanatlara değil, kurşundan aklı başında gerçek arayışlar yerine, rafından finanse edilen biliminsan-
yapılmış ağırlıklara ihtiyacı vardı.’ Bi- uçuk ve buğulu hayallere kafa yo- larının kolektif çabalarıdır; tarihsel
lim, ‘zihinleri ve anlama istidatlarını ruldukça, bunlar tuhaf ve mümkün dünyada, bilim daima kesin pra-
bir seviyeye çıkarmak suretiyle’ di- olmayan biçimlere dair umutları ve tik bir işleve sahiptir ve her öğren-
siplinli ve düzenli bir şekilde, yapıl- inançları körükleyecektir. Ve bu me reformu her zaman bir kültür
malıydı. Bilgi elde etme sürecinde, a- nedenle, bu yozlaşmış doğal büyü, kurumları ve üniversiteler reformu-
rının bal özü topladığı gibi, insan da simya, astroloji vb. gibi, hayal gücü dur.” (Rossi, 2004: 25)
düzenli ve dikkatli bir usul takip et- ve inancın büyük bir kısmını barın- Bacon’ın bu düşüncelerin çoğu
meliydi.” (Harman, 1991: 44) dıran bu tür bilimlerin önermelerin- bizim için bilindik olsa da, uzun bir
Bacon doğal büyünün doğa fel- de, araçları [yöntemi] tanımlamanın tarihsel emeğin ürünü olarak orta-
sefesinde önemli işlevi yerine geti- iddia ya da amaçtan daha korkunç ya çıkmış devrimci düşüncelerdir.
receğini düşünmekteydi: “Büyünün olduğunu görebiliriz.” (akt. Trus- Bunu açıklamak için, Baconcı fel-
amacı, doğa felsefesini kurgusallı- ted, 1994: 73). sefenin beş belirgin düşüncesi ve-
ğın boşluğundan deneylerin önemi- Bilim tarihçisi Thomas Kuhn’un ya yaklaşımını kısaca incelemekte
ne çağırmaktır.” (Bacon, Bilimlerin Bacon’ın doğal büyü geleneğiyle fayda vardır. Felsefeye, düşüncenin
Saygınlığı ve Gelişimi) O aynı za- bağlantılı olarak düşünce tarihinde- sonraki gelişimi içinde olumlu ve-
manda yozlaşmış doğal büyüyü de ki konumuna işaret eden değerlen- ya olumsuz göndermeler yapılan,
eleştirmiş ve bu eleştirisiyle modern dirmesi şu şekildedir: Aydınlanma ve pozitivizm üzerin-
bir duruş sergilemiştir: “Son yıllarda yeni deneysel bi- de kesin bir etki yapmış olan Ba-
“Doğal büyüye gelince, şu an- limin doğuşu hakkındaki tarihsel concı bu düşünceler Rossi’ye göre
da kitaplarda sözü edilen saf boş i- kavrayışımızın dönüşmesine en faz- şu başlıklar altında sıralanabilir: 1)
nanç kuruntuları, sempati ve anti- la katkıda bulunmuş olan şey, Fran- Gelenek değerlendirmesi; 2) bilim
pati gözlemleri, gizli özellikler ve cis Bacon’ın bir magus olan Paracel- düşüncesi; 3) teknolojinin değer ka-
bazı anlamsız deneyler, şeylerin kı- sus ile deneysel filozof Robert Boyle zanması; 4) bir yöntem arayışı; 5)
lık değiştirmesinden daha tuhaftır. arasında bir geçiş figürü olduğunun doğa tarihi düşüncesi.
Bunlar doğanın hakikatini, gereksi- farkına varmak oldu.” (Kuhn, 1994: 1) Bacon, kültürün ciddi bir kri-
nim duyduğumuz bilgiden fazlasıy- 83-84) ze, “çıkmaz bir sokağa” girdiğini ve
la farklı göstermektedirler; tıpkı İn- yeni bir çağın doğmakta olduğunu
giltere Kralı Arthur’un öyküsünün, Bacon’ın devrimci düşünür. Fakat ona göre, ortaya çı-
öykünün gerçekliğinden farklı ol- düşünceleri kan kapsamlı değişimler sadece fel-
ması gibi... Dolayısıyla, gayretli ve Bilim tarihçisi Paolo Rossi’ye göre sefe veya spekülatif düşünceyi etki-
Francis Bacon’ın Kongre Kütüphanesi’ndeki Bacon’ı Descartes ve Galileo’yla bir- lemezler. Bu değişim, daha ziyade
(Washington) heykeli. likte modern düşüncenin kurucula- insanların hayat tarzlarını değiştiren
rı arasında yerleştirmemiz gerekir. ve neticede onların düşünme biçim-
Çünkü Bacon, bu değerlendirmemi- lerini değiştirmesi gereken bir dizi
zi haklı kılan bazı tezler geliştirmiş- maddi faktörlerle ilişkilidir. Pusula,
tir. Bu tezler şöyle sıralanabilir: baskı makinesi ve ateşli silahların i-
“Bilim insanlığın dünya üzerin- cadı, yeni mekanik sanatların gelişi-
deki durumunu değiştirebilir ve de- mi, keşif gezileri ve coğrafi keşifler,
ğiştirmelidir; bilim, kendi içinde de- Avrupa’daki yeni siyasal gelişme-
ğerden-arınık olsa bile, gerçeklikte ler hayat koşullarını büyük ölçüde
ahlaki değerlere, siyasal ve toplum- değiştirmiştir. Yerkürenin (globus
sal hayata kayıtsız kalamaz; o in- mundi) sınırlarının sonsuzluğuna
sanın birlik ve ilerleme değerlerini açıldıktan sonra, artık antik düşün-
gerçekleştirmek amacıyla yarattığı ce dünyasının sınırları içinde kapa-
bir araçtır; bu değerler işbirliği, do- lı kalmak, insanlar için utanç verici
ğaya saygı ve açıklık isteminin kural bir durum olacaktır. Zamanın ko-
haline geldiği aynı bilim tarafından şulları olgunlaştığı için, Bacon çalış-
güçlendirilmeli ve pekiştirilmelidir; malarını, bir dehanın zihinsel bir ü-
bir ikna yaklaşımının şekillendirdi- rününden ziyade, kendi döneminin
ği hümanistlerin mantığının yerini, bir çocuğu (temporis partus mascu-
öğrenilenleri tartışmaktan ziyade, lus) olarak sunar.
çalışmalar geliştirmekte kullanılan 2) Bilim, Bacon’ın anlayışına gö-
bir buluş ve yenilik mantığı alma- re, tesadüf, keyfilik, acele sentez ala-
lıdır; insanın doğa üzerindeki gü- nını terk etmeli ve ex analagia homi-
cünün kaynağı, elbette, ulaştığı so- nis (insandan hareketle) değil, aksine
nuçları kendine saklayan tek bir ex analagia universi (evrenden veya
araştırmacının çalışması değil, ak- doğadan hareketle) temelinde ilerle-
sine devlet veya kamu organları ta- melidir. (…) Doğası gereği, büyü ve

18
simya, işbirliğine dayanmaz ve ilerle- leneksel doğa/sanat ayırımına karşı edilir. Max Horkheimer ve Theodor
meci değildir: Onlar, bireysel eylem- çıkar. Sanat doğayı “taklit etmek” de- Adorno gibi “Frankfurt Okulu”nun
ler ve yargılara aşırı önem verdikleri ğildir ve sanatın ürünleri doğanınki- temsilcilerinin değerlendirmesi ne-
ve kendi iç güçleriyle gelişme yetene- lerden öz itibariyle farklıdır. Bacon’a opozitivist ve Poppercı değerlendir-
ğinde olmadıkları için, bilim halini a- göre, bilimsel ilerleme ve insani ko- melerin tam tersiydi. Onlara göre Ba-
lamazlar. (…) Bacon farklı bir bilim şulların iyileşmesi, bundan dolayı, con bilimin şimdiye kadar olduğu ve
anlayışına dayanan farklı bir bilimin- eski bilim ve doğa felsefesi gelene- artık olmaması gereken şeyin sem-
sanı portresi çizer. Bilim kaydedilen ğinden dışlanan teknisyenlerin bilgi- bolüydü. Husserl’in Avrupa Bilimle-
bir dizi düşünce değil, aksine metot- sinin yeniden bu alana sokulmasını rinin Krizi’ndeki Galileo eleştirisinde
lu ve sistematik düşünmedir. Bilim gerektirir (bkz. Rossi, 2004: 25-29). yer alan ana temaları yeniden değer-
sadece deneyler yapmak, sadece oto- lendiren Horkheimer ve Adorno Ay-
ritelere karşı çıkmak değildir, o sa- İndirgenmiş Bacon dınlanmanın Diyalektiği’nde (1942)
dece gözlemlerden ibaret bir faaliyet 20. yüzyıl boyunca, Bacon’ın fel- Baconcılıkta modern bilimin tipik
değildir. Bilim özel bir dehanın sez- sefesine yönelik olumsuz iki fark- hedefini, teknolojiyle iç içe geçmiş,
gileri değil, aksine bir araştırma ve a- lı değerlendirme yapılmıştır. Bu doğayı sömürme, insanlar üzerinde
raştırmanın özel toplumsal ve dilsel değerlendirmeler iki faklı Bacon im- tahakküm kurma ve tam araçsallaş-
formlar içinde kurumsallaşmasıdır. gesine dayanmaktaydı. Bazı neopo- ma niyetini görür:
3) Tarihin yönü, Bacon’a göre, zitivistlere ve çok sayıda Poppercı “Bu yazarlara göre, materyalizm
mekanik buluşlarla büyük ölçüde epistemoloğa göre Francis Bacon, ve kültürün ticarileşmesinin arka-
değişmiştir. Onun geleneksel kül- bilimin asla olmadığı ve olmayaca- sında yatan, modern sanayi toplu-
türün kısırlığına itirazı, mekanik sa- ğı şeyin bir modeli ya da savunu- muna -yabancılaşma, konformizm,
natlar ve spekülatif felsefe karşıtlı- cusuydu. Buna göre Bacon’ın girişi- standartlaşma ve bütün insani de-
ğıyla temellendirilir görünür. Bacon, mi gözlemle elde edilen bir tür bilgi, ğerlerin yıkılmasına- yol açan şey,
Novum Organum’da (I, Giriş), bilim- bir veri biriktirme süreci, insan zih- Lord Şansölye Bacon’ın, bilimsellik
ler yaklaşık iki bin yıldır değişmez- nini teorilerden ve varsayımlardan ve teknoloji tutkusudur. Bacon bir
ken, mekanik sanatların, sanki canlı özgürleştirme yolunda aldatıcı bir kez daha bir sembol düzeyine indir-
bir ruh tarafından istila edilmiş gibi, girişimdi. Örneğin Popper’ın öğren- genir ve bu indirgeme aşırı basitleş-
sürekli gelişme ve ilerleme göster- cisi Imre Lakatos, “tümevarımcı ke- tirme gibi bir bedel karşılığında sür-
diklerini yazar. şif mantığı” diye yazmıştır, “Baconcı dürülür: Zira Bacon için, regnum
4) Bilimlerin yeni mantığı (novum doktrine göre, bir keşif ancak olgu- hominis’in temeli insanın doğaya e-
organum scientiarum), Bacon’un ta- lar tarafından yönlendirildiyse ve gemenliği sadece belirli dinsel, siya-
sarladığı haliyle, sadece bir araştır- teoriler tarafından yanlış yönlendi- sal, ahlaki ve kültürel bir bağlamda
ma yöntemi değildir. Tümevarıma ve rilmediyse bilimseldir.” (Lakatos, anlamlıdır.” (Rossi, 2004: 31)
onun eleme yöntemine dayanan ve 2014: 257) Gördüğümüz gibi Bacon Günümüzde çok sayıda filozof,
formları belirlemeyi amaçlayan doğa- ne böyle bir şey söylemiş ne de ima yorumcu ve gazeteci moderniteyi bir
nın yorumu (inter-pretatio naturae), etmiştir. Tam tersine teori ile prati- bütün olarak tehlikeli ve haksız ye-
görevi, insan zekâsını akıl, dil ve ge- ğin birliğini vurgulamıştır. re bir “teknoloji övgüsü” başlığı al-
leneksel felsefelerin kendiliğinden 19. yüzyıl muhafazakâr düşünce- tında ele alırlar. Bu bağlamda Bacon’ı
ve kontrolsüz işleyişlerinden kay- sinin “kaba yararcı Bacon” tezi, 20. da yabancılaşma ve ticarileşme süreç-
naklanan önyargılardan (idola) kur- yüzyılda, en ince biçimiyle, “eleştirel lerinin sorumlusu olarak gördükle-
tarmak olan expurgation intellectus teori” düşünürlerince yeniden ifade ri “tarafsız teknik bilimlerin” tinsel
(zihnin temizlenmesi) ile yakından Bacon çağdaşı William Gilbert’in (solda)
ilişkilidir. (…) Yöntem, Bacon için, bulmuş olduğu magnetik yasaların ve
William Harvey’in kan dolaşımıyla ilgili
doğal gerçekliği düzenleme ve sınıf- açıklamalarının önemini de kavrayamamıştı.
landırma aracıdır. Bacon’ın, bilimi,
Doğa olarak adlandırılan ormanda
(silva) ve karışık bir labirentte insa-
na yol gösteren bir ip (filum) olarak
betimlemesi tesadüf değildir. Baconcı
yöntemin temel sınırlılıkları, elbette,
Bacon’ın bilimsel araştırmada hipo-
tezler, soyutlamalar ve matematiğin
işlevlerinin yeterince farkında olma-
masından kaynaklanır.
5) Doğa tarihi, Bacon için, hem
özgür hem de insan eliyle değiştiril-
miş ve dönüştürülmüş doğanın ta-
rihidir. Tekniklerin tarihini doğa
tarihinin bir parçası kılan Bacon, ge-

19
babası olarak görürler. Oysa bunun Marx’ın Bacon’ın Yeni Atlantis’teki Bu işi uzmanlarına bırakmaya eği-
tam tersi doğrudur. Aslında Bacon çalışmasını ve teknik becerisini öv- limlidirler. Örneğin “17. yüzyıl uz-
daha o zamanlardan teknolojinin yol düğü metinleri kolayca unuturlar. manları vardır” ve onların söyledik-
açacağı kötülüklerin farkındadır. O- “Bacon bilim ve teknolojinin as- leri otorite olarak kabul edilir. Onlar
na göre teknik bilgiler kötülük üret- lında insanın kurtuluşunu temsil da 17. yüzyıldan önce olanları sor-
me yeteneğine sahip olsalar da kötü- ettiğine asla inanmaz. İnsanın öz- gulamazlar. Bu uzmanların çoğu da
lüğün teşhis ve tedavisinin olanağını gürleşmesi -o burada da modern- Bacon’ın çalışmalarını eski ve hüma-
da sunarlar. Aralarında Bacon’ın da dir- sadece emekle, çalışmalarla ve nist vita activa idealiyle birleştirerek
bulunduğu Bilim Devrimi’nin öncü- bütün insanlığın refaha ulaşması i- kısa yoldan açıklama girişiminde bu-
leri, bilimin ilerletilmesi ve insanın çin büyük acılar çekilerek (ancak lunmuşlardır.
doğa üzerindeki denetimini savunur- Bacon’ın tasavvur edebileceğinden “Belki de Francis Bacon haklıy-
larken, bunun din, ahlak ve siyaseti çok daha karmaşık yollarla) başarı- dı: tüm putları insanların zihninden
içeren daha geniş bir bağlamın parça- labilir.” (Rossi, 2004: 31) yok etmek olanaksızdır. Şimdiye ka-
sı olması durumunda değerli olduğu- Özetlersek 20. yüzyılda Anglo-A- dar ortadan kaldıramadığımız idol-
nu düşünmüşlerdir. merikan ve Kıta felsefesine egemen ler arasında kuşkusuz şunlar vardır:
Bilim ve teknoloji eleştirisi ile olan iki felsefi eğilim hemen her ko- orijinal (özellikle Latince) metinle-
birlikte yapılan çoğu sanayi toplu- nuda felsefi bir anlaşmazlık için- ri okumama isteği; geçmişin felse-
mu eleştirisi, “insanlar doğaya ege- deyken, Bacon’ın bilim ideasını ve felerini görünüşte parlak sloganla-
men olmadan da kendilerini gerçek- felsefesini reddetme konusunda -ta- ra indirgeme eğilimi; efsanevi felsefi
leştirebilirler” inancına dayanır. Bu mamen karşıt nedenlerle- bütünüyle portrelerin bu temelde inşa edilme-
eleştirilerin kaynağı büyük ölçü- anlaşırlar. Metafizikçilerin anlamsız si.” (Rossi, 1999: 45)
de Martin Heidegger’in düşünce- önermelerine karşı bilimsel bilgiyi Bilim tarihinin feminist bir oku-
leridir. Onlara göre modern bilim yücelten Anglo-Amerikan filozofla- ması da yapılabilir. 20. yüzyılda fe-
Heidegger’in Holzwege adlı metnin- ra göre Bacon’ın bilimle hiçbir ilgisi ministler, doğaya dişilik atfettiği,
de teorileştirdiği gibi, teknolojiden yoktur. Bunun tersine bilimsel bilgiyi onu kontrol etmekle görevli bili-
ayırt edilemez bir olgudur ve Bacon birçok günahı nedeniyle eleştiren ve- minsanlarını ise erkek olarak betim-
bu alçakça özdeşleşmenin sembo- ya suçlayan Kıta filozoflarına göre ise lediği için Bacon’ı eleştirmişlerdir.
lü durumundadır. Bu eleştirmenle- Bacon, bilimin özünü temsil eder. Gerçekten de Bacon “doğa”dan bir
rin çoğu, Karl Marx’ın Jean-Jacqu- Böylece Bacon her iki yaklaşımda dişiymişçesine söz etmiş, “hizmet
es Rousseau’nun Bilimler ve Sanatlar da bir sembole indirgenir. Bacon’ın etmeye mecbur”, “baskı altına alın-
Üzerine Söylev’indeki radikal uy- yazılarının “derinliği ve ağırlığı” yok mış” ve “onu zapt etmeksizin ona el
garlık eleştirisini alkışlayan metni- sayılır. Aslında Bacon, eleştirmenle- uzatmak boşunadır” gibi metaforlar
ne gönderme yapmayı çok severler. rine yüzyıllar öncesinden yanıt ve- kullanmıştır (bkz. Henry, 2009: 99).
Bununla birlikte aynı eleştirmenler rircesine, “ışık deneyi” (değerli bil- Feminist Evelyn Fox Keller’a göre
Bacon, İngiliz Kraliyet Derneği (The Royal Society) kurucularının giler veren) ve Platon’da olduğu gibi Bacon’da da
gözünde, yeni bilimsel yöntemin kâhiniydi. Derneğin tarihinin “meyve deneyleri doğa dişidir. Doğa Platon’da gerçek
yazıldığı eserde Bacon (sağda) resmedildi. (anında kâr sağ- alemin (idealar dünyasının) dışına
layan) arasındaki sürülürken, Bacon’da baştan çıkartı-
kesin ayrım yapar: lır ve fethedilir. “Bacon, Platon’dan
“Öyleyse, her miras aldığı, akıl ile doğa arasında-
türden deneyime ki, eril ile dişi arasındaki hiyerarşik
dayanarak, ilk ön- ilişkiye, Platon’un dışladığı saldır-
ce gerçek neden- ganlığı da ekler.” (Fox Keller, 2007:
leri ve aksiyomları 56) Bu eleştirmenlere göre Bilim
keşfetmeye çalış- Devrimi’ni yapanlar kadınların çok
malıyız; ve Mey- öznel olduğu ve bilimsel araştırma-
ve deneylerinin daki nesnelliğin önemini kavrama-
değil, Işık deney- ya yetenekli olmadıkları önyargısına
lerinin peşinden dayanmışlardır.
koşmalıyız.” (akt.
Rossi, 1999: 44) Düşünce tarihinin
Günümüzün fi- irrasyonel çizgisi
lozoflar ve episte- Bacon’ın, matematiğin yeni do-
mologları, geçmiş ğa bilimindeki değerini göremediği
yüzyıllarda yaşa- açıktır. Bacon matematiğin “zekâyı
mış filozofların o- keskinleştirebilecek” bir araç oldu-
rijinal metinleri- ğunu kabul etmiş ama yeni doğa bi-
nin analizine pek liminin metafizik temeli olabilece-
vakit ayırmazlar. ğini kabul etmemiştir. Bu nedenle

20
Bacon, matematiğin doğa felsefesin- “Bacon’ın diğer bir ilginç tarafı, yani kendi kanunlarına göre meyda-
deki yeri konusunda Copernicus i- zaman zaman işaret edildiği gibi dü- na geldiği görüşünden hareket etmiş
le başlayan, Kepler, Galileo ve Des- şünce tarihinin gelişiminin rasyonel ve mümkün olduğu kadarıyla boş i-
cartes gibi filozoflarla devam eden bir çizgi izlemediğini gösteren tipik nançları ve boş inançlar üstüne kuru-
çizginin dışında yer alır. Bir bakı- bir örnek olmasıdır. Bacon, empiriz- lu metafiziği reddetmiştir. Bacon me-
ma Bacon’ın, yeni yaklaşımı geri- me dikkati çeken önemli bir düşü- tafiziği bilime hizmet edecek şekilde
den takip ettiği söylenebilir. Bir ba- nür olmasına rağmen, çalışmalarıy- yeniden tanımlamıştır. Bu bağlamda
kıma da söylenemez, çünkü tam da la empirizme fiilen katkı yapmış W. Bacon bilim ile felsefenin birbirine sı-
bu konuda Newton üzerinde etki- Gilbert’in bu konudaki çalışmalarını kı bir şekilde bağlı olduğunu ve bi-
li olmuştur. Sonuç olarak Bacon’ın eleştirmiştir.” (Ural, 1994: 35-36) limden “ayrı bir metafiziğin” anlam-
-Aristoteles’in otoritesini ve bilim Görüldüğü gibi Bacon yeni bili- sızlığını dile getirmiştir. Bu yönüyle
anlayışını eleştirmiş, özgün bir do- min bazı özelliklerinin ortaya çık- Bacon’ı “Yeniçağ pozitivizminin ku-
ğa felsefesi geliştirmiş olsa da- ye- masını sağladığı halde, yeni bilimin rucusu” olarak nitelemek mümkün-
ni ortaya çıkan “matematiksel doğa bazı özelliklerini de görememiş- dür (Weber, 1993: 209).
felsefesi”ne gereken ilgiyi gösterme- tir. Bunun bir nedeni, yukarıda işa- Bir bakıma, bilimsel devrimden
diği için, bilim tarihindeki etkisinin ret edildiği gibi Bacon’ın matematik önceki ve sonraki bilimi, “geleneksel
sınırlı kaldığı söylenebilir. konusundaki tutumudur. Kanı- bilim” ve “hızlı-keşif bilimi” olarak
Bacon ayrıca Copernicus, Kepler, mızca Bacon’ın kendi döneminde- adlandırabiliriz. Bu sürecin etkisiyle
Galileo gibi biliminsanlarının bu- ki bilimsel gelişmeyi doğru bir şe- felsefenin bilime ve filozofların da bi-
luşlarına şüpheyle bakmış ve alter- kilde değerlendirememesinin diğer liminsanlarına dönüşümünü başlatan
natif olarak yarı-Paracelsusçu, dün- bir nedeni de, yöntem konusuna ilk düşünürün Bacon olduğu söyle-
ya-merkezli bir astronomi sistemi atfettiği aşırı önemdir. Çünkü Ba- nebilir. Bu bağlamda modern anlam-
geliştirmiştir. Bacon’a göre, “gök- con, eski yöntemlerle bilimde “bü- daki “bilim” ve “biliminsanları” dü-
kürede bulunan her şey başka bir yük bir ilerleme yapılamayacağına” şüncesi ancak 19. yüzyılda yerleşmiş
odak çevresinde dönerken, yalnız fazla inanmıştır (Bacon, 1999: 91). olsa da, bu düşüncenin soyağacını,
yeryuvarlağı[nın] sıkı sıkı kendi ek- Bacon’ın savına göre, bilimsel bilgi- 17. yüzyılda Bacon’dan başlatabiliriz.
seninde” durmakta (Bacon, 1998: deki gelişme ancak kendisinin orta- Örneğin gözlem ve deney, Bacon ta-
104) olduğundan kuşku duyulamaz. ya koyduğu tümevarım yönteminin rafından, okült ve ezoterik alandan
Onun eski astronomi sisteminin bir kullanılmasıyla başlar. Keşfettiği- çıkarılmış ve kamusal alana iyice yer-
versiyonunu desteklemesinin nede- ni düşündüğü “doğru tümevarım” leştirilmiştir. Böylece bilimsel etkin-
ni olarak, yeni astronominin ihtiyaç yöntemi kullanılmazsa bilimsel ge- liğin, geleneksel yavaş, düzensiz ve
duyduğu yeni fizik sisteminin -ikna lişme de söz konusu olamayacak- aralıklı büyüme modelini, modern
edici bir şekilde- inşa edilmemiş ol- tır. Bu nedenle Bacon’ın kendini hızlı, düzenli, kesintisiz ve kümülatif
ması gösterilebilir. Çünkü Bacon’a “doğru tümevarım yönteminin keş- büyüme modeline dönüştüren süreç
göre bilim olayların analiziyle yeti- finden önce bilimlerde önemli bir başlamıştır.
nemez, fiziksel nedenini de açıkla- gelişme olamayacağı” düşüncesi- Bacon’ın doğal felsefeyi yeniden
mak zorundadır. Bacon’ın deyişiyle: ne fazla kaptırdığı için döneminin şekillendirmesi ve savunması, onun
“Copernicus bize, yıldızların sayı- (“doğru tümevarım yöntemini kul- özerkliğini, meşruiyetini ve merke-
sını, durumunu, hareketini ve devir lanmayan!”) bilimlerindeki gelişme- zi kültürel rolünü tesis etmesi ol-
sürelerini verir, güzel ama dış görü- leri göremediği
Bacon, Copernicus hakkında şunları söyler: “Copernicus bize, yıldızların
nüşten ibaret bir gökyüzü tablosudur düşünülebilir. sayısını, durumunu, hareketini ve devir sürelerini verir, güzel ama dış
bu, ya onun eti, kanı? Yani burada Yeniçağ bili- görünüşten ibaret bir gökyüzü tablosudur bu, ya onun eti, kanı?”
eksik olan, neredeyse her aklı başın- minin kurulu-
da kuramın yapabildiği gibi, yalnız- şuna yapmış ol-
ca olayları çözümlemekle yetinme- duğu katkılar
yecek, aynı zamanda gökcisimlerinin özetlenecek olur-
maddi yapısını, hareketlerini ve etki- sa, Bacon empi-
lerini de (aslında olduğu gibi) gözler rik araştırmada
önüne serecek sağlam dokulu bir sis- gözlemin önemi-
temdir ya da diğer bir deyişle, sahi- ni vurgulamış,
ci bir kuramın göstermesi gereken fi- empirik verilerin
ziksel nedenler ve temellerdir.” (akt. değerlendirilme-
Feyerabend, 1999: 148) sinde otoritelere
Bunların dışında Bacon çağda- başvurulmasının
şı William Gilbert’in bulmuş oldu- sakıncasına işaret
ğu magnetik yasaların ve William etmiş, doğada-
Harvey’in kan dolaşımıyla ilgili açık- ki fenomenlerin
lamalarının önemini de kavrayama- Tanrı’nın müda-
mıştır. Şafak Ural’ın işaret ettiği gibi; halesi olmadan,

21
dukça önemlidir. Bacon, tıpkı Pla- da filozofların işi olmadığı yaklaşımı, 9) Burton, Dan & Grandy David (2005), Büyü, Gizem
ton gibi içinde yaşadığı kültürü geri Britanya’da hâkim oldu. Bu yaklaşım ve Bilim - Batı Uygarlığında Okült, çev. Yasemin Tokatlı,
İstanbul: Varlık Yayınları.
döndürülemez biçimde şekillendi- İngiltere’de David Hume, Fransa’da i-
10) Clericuzio, Antonio (2019), “Paracelsus”, 16. Yüzyıl
ren düşünürlerden biridir. Bunun- se Voltaire tarafından etkili biçimde Rönesans Çağı, Umberto Eco, çev. Adnan Tonguç, İstanbul:
la birlikte Bacon, elbette, yeni bir savunuldu. Sonuç bilişsel değerlerin Alfa Yayınları, 389-392
başlangıç ​​çağrısı yapan tek etkili ki- büyük ölçüde bilimsel değerler etra- 11) Çörekçioğlu, Hakan (2005), Rönesansın ‘Doğa’sı XVI.
şi de olmamıştır. Benzer çağrıyı ya- fında şekillenmesiydi. Bunun da ö- yy.’da Büyüsel Bilimin Felsefi Temelleri, İzmir: Dokuz Eylül
pan etkili düşünürler arasında Bru- nemli kültürel sonuçları oldu. Örne- Yayınları.
no, Campanella, Galileo, Descartes ğin Batı Avrupalılar üstünlüklerinin 12) Feyerabend, Paul Karl (1999), Yönteme Karşı, çev.
Ertuğrul Başer, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
ve Gassendi’nin adları sayılabilir. dinlerinden bilimlerine kaymış oldu-
13) Fox Keller, Evelyn. (2007), Toplumsal Cinsiyet ve Bilim
Sonuç olarak Bacon, “do- ğunu düşünmeye başladılar. Üzerine Düşünceler, çev. Ferit Burak Aydar, İstanbul: Metis
ğa filozofu”nun 19. yüzyılın “Ve böylece Batı bilim ve tekno- Yayınları.
“biliminsanı”na dönüşümünü baş- lojisinin ve bunlarla ilişkili bilişsel 14) Gaukroger, Stephen (2001), Francis Bacon and the
latan kişidir. Bu süreçte biliminsa- değerlerin ihracatı başladı. Felsefe Transformation of Early-Modern Philosophy, Cambridge
nı, giderek artan ölçüde, speküla- elbette bu altüst oluştan muaf de- University Press.
tif konulardan çok olgusal konulara ğildi. Bilimsel bir kültürü doğurdu- 15) Harman, P. M. (1991), Bilim Devrimi, çev. Feza
Günergun, İstanbul: Der Yayınları.
yönelmiş biri olarak algılanmıştır. ğu için parçalandı ve modernitenin 16) Henry, John (2016), Bilimsel Düşüncenin Kısa Tarihi,
“Filozof”un kendisi de bu süreç- belirleyici özelliklerinden biri olarak çev. Ayşe Mine Şengel, İstanbul: Akılçelen Kitaplar.
te dönüşmüştür. John Locke’ın İn- bilimler ve beşeri bilimler arasında- 17) Henry, John (2009) Bilim Devrimi ve Modern Bilimin
sanın Anlama Yetisi Üzerine Bir ki ayrılık ortaya çıktı. Bölünme te- Kökeni, çev. Selim Değirmenci, İstanbul: Küre Yayınları.
Deneme’nin başında “Okuyucuya sadüfen oluşmadı, bir tür dikkatsiz- 18) Koyré, Alexandre (1994), Yeniçağ Biliminin Doğuşu, çev.
Sesleniş”te ​​belirttiği gibi: lik de değildi. Bilimsel bir kültürün Kurtuluş Dinçer, Ankara: Gündoğan Yayınları.
19) Kuhn, Thomas S. (1994), Asal Gerilim / Bilimsel
“Bilim dünyası zamanımızda bi- ortaya çıkma olanağının bir parçası
Gelenek ve Değişim Üzerine Seçme İncelemeler, çev. Yakup
limde ilerlemek için, güçlü çizgile- olarak tasarlandı - ve ilk mühendisi Şahan, İstanbul: Kabalcı Yayınevi.
ri ile gelecek kuşakları hayran bıra- Bacon’dı.” (Gaukroger, 2001: 226) 20) Lakatos, İmre (2014), Bilimsel Araştırma Programlarının
kacak kalıcı yapıtlar, anıtlar yaratan Metodolojisi, çev. Duygu Uygun, İstanbul: Alfa Yayınları.
mimarlara gereksinim duymaktadır: 21) Locke, John (1999), İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir
Fakat herkes de bir Boyle ya da bir KAYNAKLAR Deneme (I.-II. Kitap), çev. Meral Delikara Topçu, Ankara:
Sydenham olmayı düşlemesin; bü- 1) Bacon, Francis (2018), Yeni Atlantis, çev. Çiğdem Öteki Yayınları.
Dürüşken, İstanbul: Alfa Yayınları. 22) Losee, John (2008), Bilim Felsefesine Tarihsel Bir Giriş,
yük Huygens, eşsiz Bay Newton ve çev. Elif Böke, Ankara: Dost Kitapevi Yayınları.
2) Bacon, Francis (2018), Eskilerin Bilgeliği, çev. Halide Aral,
daha birçok ustalar yetiştiren bir 23) Özlem, Doğan (1995), Felsefe ve Doğa Bilimleri, İzmir:
Ankara: BilgeSu Yayınları.
çağda yerleri bir parça temizleyip 3) Bacon, Francis (2018), Seçme Aforizmalar, çev. Cengiz İzmir Kitaplığı.
bilgiye giden yolda biriken çöplerin Çevik, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 24) Pastorino, Cesare (2008), “Bacon, Francis”, New
bir kısmını toplamakla yükümlü bir 4) Bacon, Francis (2015), Novum Organum, çev. Talip Dictionary of Scientific Biography, Volume 1, 137-142
temizlik işçisi olma tutkusu yeterli- Kabadayı, Ankara: BilgeSu Yayınları. 25) Rossi, Paolo (1999), “Bacon’s idea of science”, The
5) Bacon, Francis (1999), Novum Organum, çev. Sema Önal Cambridge Companion to Bacon, Edited by Markku Peltone,
dir.” (Locke, 1999: 19-20)
Akkaş, Ankara: Doruk Yayınları. 25-46.
Gerçi Bacon Locke’dan farklı ola- 26) Rossi, Paolo (2004), “Baconcılık”, Felsefe Ansiklopedisi
6) Bacon, Francis (1998), Denemeler, çev. Akşit Göktürk,
rak, tüm bilgimizin nihai olarak de- (Cilt 2) Ahmet Cevizci (editör), çev. Ümit Tatlıcan, İstanbul:
İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
neyimden geldiği konusunda teorik 7) Barry, James (1996), Measures of Science Theological Etik Yayınları, 24-32.
bir görüşü savunmaz. Locke gibi dış and Technological Impulses in Early Modern Thought, 27) Russ, Jacqueline (2011), Avrupa Düşüncesinin Serüveni,
dünya ile duyusal etkileşimin düşün- Evanston: Northwestern University Press. çev. Özcan Doğan, Ankara: Doğu Batı Yayınları.
celer ve bilgi için zorunlu olduğunu 8) Bernal, J. D. (2008), Tarihte Bilim 1, çev. Tonguç Ok, 28) Sezgin, Fuat (2008), İslam’da Bilim ve Teknik, Cilt II,
İstanbul: Evrensel Basım Yayın. İstanbul: TÜBA ve Kültür Bakanlığı.
ya da buna kaynaklık ettiğini göster- 29) Spinoza, Benedictus (2015), Anlama Yetisinin
meye çalışmaz. Bacon’ın empirizmi Düzeltilmesi Üzerine İnceleme, çev. Emine Ayhan, Ankara:
yöntemseldir. Diğer yandan usta in- Dost Yayınevi.
şaatçı olarak “yenilenmiş filozof” ya 30) Thilly, Frank (1995), Felsefe Tarihi, Cilt I, çev. İbrahim
da “bilim insanı” ile onun emrinde Şener, İstanbul: Sistem Yayınları.
çalışan “amele” olarak “filozof” ay- 31) Trusted, Jennifer (1994), Physics and Metaphysics:
Theories of Space and Time, London and New York:
rımı evrensel kabul görmüş değildi.
Routledge.
Leibniz’den Kant’a kadar sistematik 32) Ural, Şafak (1994), Bilim Tarihi, Cilt 3, İstanbul: Ağaç
Alman idealist geleneği, köktenci bir Yayınları.
şekilde reforme edilen ve yenilenen 33) Weber, Alfred (1993), Felsefe Tarihi, çev. H. Vehbi Eralp,
Skolastik felsefelerden biriydi. Da- İstanbul: Sosyal Yayınları.
hası İngiliz empirizminin bile Geor- 34) Westfall, Richard S. (1995), Modern Bilimin Oluşumu,
ge Berkeley gibi bir sistem kurucusu çev. İsmail Hakkı Duru, Ankara: TÜBİTAK Kitapları.
35) Woolhouse, Roger Stuart (2019), Ampirist Filozoflar,
vardı. Bu felsefelerde bilim ve felse- çev. Gökhan Murteza, İstanbul: Pinhan Yayıncılık.
fe arasında bir hiyerarşi yoktur. An- 36) Wootton, David (2019), Bilimin İcadı - Bilim Devriminin
cak yine de, yalnızca sistemlerin bi- Yeni Bir Tarihi, çev. Nurettin Elhüseyni, İstanbul: Yapı Kredi
limsel olduğu ve sistem kurmanın Yayınları.

22
En acı emek:
Blues müziğinin
köklerini oluşturan
hapishane ve
iş şarkıları

Benan Dinçtürk
Kölelikle başlayıp, ortakçı tarım dönemiyle ve küçük bahanelerle hapse atılıp
prangalarla çalıştırılan mahkûmlarla devam eden kısırdöngü, blues müziğinin
köklerinden biri olan iş şarkılarını üretmiştir. En alt tabakadaki insanların dayanışma
şarkılarıdır. Bazen demiryollarında, bazen madenlerde, bazen inşaatlarda balyozu
aynı anda vurabilmek için bir ritim aracıdır; bazen doldurulup bitirilmesi beklenen
bir cezanın umut dolu geriye sayımıdır; bazen birdenbire ortadan kaybolan bir
mahkûma yakılan ağıttır.


B
u çekici al, patrona götür Bazen demiryollarında, bazen madenlerde, bazen in-
Ona gittiğimi söyle şaatlarda balyozu aynı anda vurabilmek için bir ritim
Eğer koşup koşmadığımı soruyorsa aracıdır, bazen doldurulup bitirilmesi beklenen bir
Ona uçtuğumu söyle cezanın umut dolu geriye sayımıdır, bazen birdenbi-
Eğer gülüyor muydum diye sorarsa re ortadan kaybolan bir mahkûma yakılan ağıttır.
Ona ağladığımı söyle Bugün elde olan hapishane ve iş şarkılarının pek
Mısır ekmeği ve şeker pekmezi istemiyorum çoğu halkbilimci John Lomax ve oğlu etnomüziko-
Bu benim gururuma dokunuyor” log Alan Lomax tarafından 1933-1969 yılları arasın-
Take this hammer (Bu çekici al), geleneksel da Amerika’nın güney eyaletlerinde kaydedilmiştir.
Alan Lomax’ın projesi önceleri Amerika milli arşiv-
Bu şarkı, günümüz Amerika’sının her taşının al- leri (Library of Congress) tarafından desteklenmiş-
tında var olan acı emeğin şarkısıdır. Kölelikle baş- tir. Daha sonraları kaynak sıkıntısı çeken Lomax,
layıp, ortakçı tarım (share cropping) dönemiyle ve kendi olanaklarıyla araştırmalarına devam etmiş-
küçük bahaneler bulunarak hapse atılıp prangalar- tir. Bu uzun soluklu çalışmada, sadece iş ve hapis-
la çalıştırılan mahkûmlarla devam eden kısırdöngü, hane şarkılarını kaydetmekle kalmamış, Muddy Wa-
blues müziğinin köklerinden biri olarak ele alınabile- ters ve Son House gibi o dönemde yerel düzlemde
cek iş şarkılarını üretmiştir. Sosyal statünün en alt ta- kalmış olan, tarım işçiliği yaparak yaşamlarını sür-
bakasındaki insanların dayanışma şarkılarıdır bunlar. düren pek çok blues müzisyeninin dünya sahnesi-

23
ne çıkmasını sağlamıştır. Sistem eleş- Resmi olarak önce Louisia- “Yere bakacağım daha çok gün var
tirisinden kaçınmayan Alan Lomax, na, sonra Georgia’da başlayıp pek Aşağıya, kıyafetlerime bakacağım
McCarthy döneminde Amerika’dan çok güney eyalete yayılan pran-
ayrılmak durumunda kalmış, u- galı mahkûmlardan, ilk olarak Kim bilir ne kadar zaman, sevgi-
zun süre Avrupa’da yaşamış, orada Mississippi’de 1840 yılında bir kay- lim
da eski halk şarkılarını araştırmıştır. nakta söz edilmektedir. Mahkûmlar Ne kadar sonra kıyafetlerimi de-
Amerika’ya döndükten sonra 1996’ya başta demiryolları olmak üzere inşa- ğiştirebileceğim
dek etnomüzikoloji çalışmalarını atlar, kömür ve fosfat madenlerinde
sürdürmüştür. çalıştırılmak üzere özel müteahhit- Havanın soğuk olduğu pek çok gün
lere kiralanıyordu. Buna karşılık bu olacak
Prangalı mahkûmlar özel şirketler mahkûmların giyimle- O zaman durup mahkûmların kı-
takımı (Chain gang= rini, barınmalarını ve gereken tıbbi yafetlerine bakabilirsin
Zincirli mahkûmlar) müdahaleleri yapmakla yükümlüy-
Amerika’daki ilk resmi bedensel düler. Bu işin resmi yanıydı elbette. Kıyafetlerimi aldıkları o günü hiç
ceza kırbaçlamaydı. Her kasabanın Mahkûmlar geceleri vagona benze- unutamıyorum
çarşısında bir kırbaçlama direği bulu- yen tekerlekli yürüyen kafeslerde a- Vatandaş kıyafetlerimi alıp fırlat-
nurdu. Sahibinden ayrı olarak çarşı- yaklarından birbirine zincirli bir şe- tıkları o günü
da dolaşmalarına izin verilen köleleri kilde yatıyorlar, tuvalete gitmelerine
bir bahane bulup cezalandırmak ko- bile izin verilmiyordu: Kim bilir ne kadar zaman sonra
laydı. Kırbaçlama yerine köle sahip- Kıyafetlerimi değiştirebileceğim?”
lerinden bir miktar para alan ve bu- “Georgia’da bir hapishane arazi-
nu çeşitli yöntemlerle bir vergi haline sinde When can I change my clothes?
getiren belediyeler, iç savaşın, dola- Günler kasvetli, geceler uzun (Ne zaman kıyafetlerimi değiştirebi-
yısıyla köleliğin resmi olarak bitme- leceğim?), Bukka White
sinden iki yıl sonra, gelişen dünyada Her tarafımı çevirmiş silahlı a-
bu cezalandırma türünün çağa uy- damlar İşler tamamlanınca mahkûmların
gun olmadığını düşünerek daha insa- Kaçmaya kalksam beni tavşan gibi diri veya ölü olarak hapishanele-
ni (!) yöntemler aramaya başladılar. vuracaklar re teslim edilmeleri gerekiyordu.
Böylece Amerika’nın yollarını en az Georgia-Alabama demiryolları şir-
masrafla yapabilmek için hapishane- Özel bir hapishanede beş yıl keti 1879 yılında 285 mahkûm ki-
lerdeki mahkûmların emeğinden ya- Akşam bitiyor, sabah geliyor ralamıştı. Bunlardan 128’i çalışma
rarlanmak üzere mahkûm kiralama Ama işim hiç bitmiyor koşulları nedeniyle ölmüştü. Bu sa-
yöntemi geliştirildi. Küçük bahane- yıya hapishaneye teslim edilenler-
lerle hapse atılan zencilerin masraf- İki bacağım da zincirlenmiş den 16’sı daha eklenmişti.
ları çoğalmaktaydı ve hapishaneler- Boşuna merhamet bekliyorum Kiralanan mahkûmların yarı-
de yer sorunu vardı. Mahkûmların Bileklerim şişmiş, ayak-
Bugün elde olan hapishane ve iş şarkılarının pek çoğu
devlet hapishanelerindeki maddi yü- kabı giyemiyorum halkbilimci John Lomax ve oğlu etnomüzikolog Alan
künü azaltmak ve üzerine kâr etmek Georgia Stockade Blues’un Lomax tarafından kaydedilmiştir. Alan Lomax, bir
bazılarına göre parlak bir fikirdi. Ne en kötüsünü söylüyorum” festivalde gitar çalarken (1940 başları)
kadar çok mahkûm olursa kârlarının
o kadar artacağını görünce sudan se- Georgia Stockade Blues
beplerle zencileri tutuklamaya baş- (Tom Delaney)
ladılar. Bahaneler çok çeşitliydi ama
en çok kullanılanı avarelik suçuydu. Pek çok Hollywood fil-
Özellikle köleliğin bitiminden sonra minde mizahi bir öğe ola-
özgürce dolaşabilmek, trene atlayıp rak kullanılan siyah-beyaz
başka bir yere gitmek, gidebilmek en çizgili mahkûm kıyafetle-
özlenen şeydi. Bazen başka bir kentte riyle ayaklarından zincir-
iş aramak, bazen sadece özgürlüğün lere bağlı mahkûmlar, as-
tadını çıkarabilmek için yapılan bu lında yukarıdaki şarkıyı
yolculuklar sırasında avarelik suçun- söylüyorlardı.
dan tutuklanma olasılığı çok yüksek- Yakalanıp hapse atıldı-
ti. İç savaş sonrası, tekrar yapılanma ğında üzerinde olan kıya-
döneminde (güney ve kuzeyden bir- fetlerini geri isteyen, giy-
leşik bir Amerika’nın kuruluşu) öz- dikleriyle damgalanmış bir
gür kalan yaklaşık dört milyon kö- mahkûmun sesi ise en sıra-
leyle ne yapacağını bilemeyen beyaz dan ama değeri bilinmeyen
Amerika, kölelikten beter yeni bir bir hakkın önemini vurgu-
çözüm bulmuştu. luyor:

24
sından fazlasının öldüğü böylesi- sık bizi sarsmaya devam edi-
ne zalim bir sistem ancak yüksek yor.
mevkilerdeki yolsuzluğa açık poli-
tikacıların ve sermaye sahiplerinin Teknolojinin istilasına
destekleriyle besleniyor ve varlığını meydan okuyan işçi:
sürdürebiliyordu. İç savaş zamanla- John Henry’nin hikâyesi
rının Georgia valisinin oğlu senatör Amerika’da yıllardır söyle-
Joseph Brown bazı çevrelerde gü- nen halk şarkısı John Henry
neyin endüstrileşmesine büyük kat- bir iş şarkısından köken al-
kılarda bulunmuş olan, çok sayıda maktadır. Araştırıcılara gö-
demiryolu şirketi ve maden sahibi, re şarkı 1870-72 yılları arasın-
saygın bir iş adamı olarak biliniyor- da Virginia eyaletindeki Big
du. Aşağıdaki şarkılar aynı kişiden Bend tünelinde geçen bir ola-
başka türlü söz ediyor: yı anlatmaktadır. Amerika’da
demiryollarının yapıldığı yıl-
“Joe Brown, Joe Brown, o alçak bir larda çalıştırılan ve çoğu zenci
beyaz adam olan işçilerin yaptığı işlerden
Sevgilim, o benim ayaklarıma zin- en önemlisi sert granit üzerin-
cirler taktı de delikler açmak ve buraya
O benim bileklerimi mahvetti” patlayıcılar yerleştirerek yolu
Geleneksel açmaktı. Özellikle dağ geçit-
lerini yapmak için bu çok ö- Kıyafetlerimi aldıkları o günü hiç unutamıyorum
“Dönen değirmen kapandı, bebe- nemliydi. Günlerden bir gün / Vatandaş kıyafetlerimi alıp fırlattıkları o günü
/ Kim bilir ne kadar zaman sonra / Kıyafetlerimi
ğim, şantiyeye buharla çalışan bir değiştirebileceğim?”
Artık şehre demir göndermiyor delgi (matkap) getirdiler. İşçi-
Gördüğüm en uzun tren ler bu yeni icadı tepkiyle ve biraz John Henry dağlara doğru gitti
Joe Brown’ın madeni etrafında dö- kuşkuyla karşıladılar. Onlara göre Dağın bir yanında durdu
nüyor” makine insan eliyle yapılan işin ye- Dağ çok büyüktü, John Henry ise
Rolling Mill Blues (Dönen değir- rini tutamazdı. Bunu kanıtlayabil- çok küçük
men blues), Peg Leg Howell mek için yeni buharlı delgiyle içle- Balyozu yere koydu ve ağladı
rindeki en kuvvetli zenci işçi John
Birinin kahramanının bir diğeri- Henry arasında bir yarışma düzen- John Henry sağ taraftaydı
nin cehennemi olduğu gerçeği sık lediler. Bakalım kim daha hızlı de- Buharlı delgi ise solda
rine inebilecekti? ‘Sizin makineniz beni yenmeden
Mahkûmlar başta demiryolları olmak üzere inşaatlar, kömür
ve fosfat madenlerinde çalıştırılmak üzere özel müteahhitlere Bu yarışmanın so- önce
kiralanıyordu. nucu onların iş ga- Ben kendimi balyozumla ölüme ça-
rantisiydi. Yarışma karım’ dedi
başladı. Buhar-
lı makine 270 cm John Henry ustabaşına söyledi
ilerlerken, John ‘Usta, sen kasabaya git
Henry balyozuyla John’a beş kiloluk bir balyoz ge-
420 cm yol almış- tir de
tı. Yarışmayı John Senin buharlı delgini alt ediversin’
Henry kazanmış-
tı ama bu insanüs- O buharlı delgiyi yapan adam
tü güç ve gayretin Kendini pek harika bir şey sanıyor
sonu iyi gelmedi. John Henry dört metreye dalıyor
Kısa bir süre son- Buharlı delgi iki metrede kalıyor
ra öldü.
John Henry sevgilisine dedi ki
“John Henry kü- ‘İyi değilim, yatmak istiyorum
çücük bir oğlandı Bana yatacak bir yer aç
Annesinin kuca- Başım dönüyor’
ğından düştü
Eline bir çekiç ve John Henry dağları deliyordu
bir parça çelik aldı Ta ki balyozu tutuşana kadar
‘Tanrı’m, bir çe- Son sözlerini duydum
kiç benim sonum ‘Ölmeden önce bana bir soğuk su
olacak’ dedi ver!’”

25
Bu şarkıya konu olan John Henry İşçiler sabahları büyük bir çana giler yazılı kaynaklarda bulunmak-
hikâyesinin hiç yaşanmadığını, sade- vurularak uyandırılıyordu. Bu çan tadır. Robert Johnson, şarkının bu
ce bir efsane olduğunu söylemek tam çalınca hemen yerinden kalkma- kısımlarında hiddetlenen bir ses to-
kanıt bulunamaması nedeniyle bel- yanlar en ağır biçimde cezalandırı- nuyla, ortadan kayboluveren bir ka-
ki olası ama bu acı yarışma, alın te- lıyordu. Gün doğmadan uyandırılan dın mahkûmdan söz eder:
riyle yaşamlarını kazanan çok sayıda mahkûmlar çalışacakları yere kilo-
emekçinin makineleşmeyle işsiz kal- metrelerce yol yürümek zorunday- “O kız uzun süredir ortalarda gö-
dığı gerçeğini ve çaresizliklerini tüm dılar. rünmüyor
çıplaklığıyla anlatıyor. John Henry Gulfport Adası yolunda”
böyle bir paradoks işte: Efsane olsa “O şey (çan) o kadar erken çal-
da gerçek! Gerçek olsa da bir efsane! masa Kaybolan kadın mahkûmlar hak-
Gulfport Adası yolunda” kında başka iş şarkıları da bilinmek-
Robert Johnson’dan sözlü tedir: “Louella Wallace’ı duydun mu?
tarih dersleri: ‘Son adil Pek çok blues şarkıcısından duy- Zavallı kız ölmüş” diyerek baltalarını
anlaşma sona erdi’ duğumuz bir yolcu treninin is- aynı anda meşe ağaçlarını yarmak ü-
Blues müziğinin efsane isimlerin- minden esinlenen Midnight Special zere indiren orman işçilerinin şarkı-
den Robert Johnson’ın sevilen şarkı- da güneyli bir mahkûmun sesidir. sı bunlardan bir tanesidir. Kadınlar
larından biri olan Last fair deal gone Özgürlüğün simgesi olan trenin, tarafından söylenen çok sayıda ha-
down (son adil anlaşma sona erdi) mahkûmları bir gün alıp götüreceği pishane temalı blues şarkısı da bu-
bir mahkûmun anlattıklarından e- umudunu taşıyan şarkı, aynı çanın lunmaktadır. Bunların en bilinenle-
sinlenmiştir. Yeni versiyonları, Keb sesine ve verilen kalitesiz yemeklere rinden ikisi Besssie Smith tarafından
Mo gibi günümüz blues şarkıcıları göndermede bulunur: 1923 ve 1927’de kaydedilen Jailhouse
tarafından hâlâ söylenmektedir: Blues ve Send me to electric chair’dir.
“Sabah kalk Mahkûmiyet bitmiştir ama eve
“Son adil anlaşma da sona erdi O ding-dong’u duy dönecek parası yoktur. Eve gidebile-
Gulfport Adası yolunda” cek parayı kazanmak için çalışmaya
Sofraya bak başlamıştır şimdi de:
Bir iskambil oyunundaki ham- Aynı lanet şeyi gör”
leden köken alan ‘to let the deal go “Evime gidebilmek için çalışıyo-
down’ deyimi şarkıda metafor olarak Midnight Special (Gece yarısı tre- rum
kullanılır. Johnson çok sayıda zenci ni), geleneksel Gulfport Adası yolunda”
mahkûmun çalıştırıldığı Mississip-
pi’deki Gulf & Ship Island demiryo- Prangalı mahkûm takımlarında Nehir setlerinde çalışmak:
lundan bahsetmektedir şarkısında. sayıları az da olsa kadınların oldu- Mississippi selinden
1880’lerin ortasında Mississippi ha- ğuna, aynı kötü koşullarda yaşadık- Katrina kasırgasına
pishanelerinden yedi yüz mahkûm larına, çoğu beyaz olan bekçilerin “Şarkı söylemeyi bilmezsen, çalış-
bu demiryolunun kuzey bölümü- tecavüzüne uğradıklarına ve tarla- mayı da bilemezsin. Biz sana öğreti-
nün inşaatında çalıştırılmıştır. A- larda doğum yaptıklarına dair bil- riz.”
şırı çalıştırma ve temizliğin sağ-
lanamaması nedeniyle çok sayıda John Henry adına
yapılmış bir heykel
mahkûmun öldüğü yerlerden biri (Batı Virginia).
olarak tarihe geçmiştir. Bu demir-
yolundan söz eden başka bir şarkı
olan Gulf is a Long Railroad (Gulf
uzun bir demiryoludur) 1933’te bir
Mississippi hapishanesinde kayde-
dilmiştir. Bu bölge iç savaş sırasın-
daki mahkûm kamplarıyla da ün-
lüdür. Demiryolunun yapılması
bölgeyi güney Mississippi’nin en ö-
nemli kereste ticareti merkezi hali-
ne dönüştürmüştür. Robert Johnson
sarıçamlarla çevrili Hazelhurst kasa-
basında doğmuştur. Bu bölgenin ço-
cuğu Johnson bu şarkısında dinledi-
ği gerçek öykülerden yola çıkmıştır:
“Son adil anlaşma da sona erdi
Patron bana çok kötü davranıyor
Gulfport Adası yolunda”

26
“Beş gün yağmur yağınca gökler ğu söylenmektedir. En büyük zarar,
gece gibi karanlığa büründü New Orleans’ın çoğu zenci olan yok-
Bu diyarlarda sorunlar ve doğru sul halkın yaşadığı bölgelerdedir.
gitmeyen bir şeyler var Herkesin farklı bir Amerika’sı var.
Sadece bizim gibi gelişmekte olan ül-
Bu sabah uyandım ve kapımdan dı- kelerde değil, gelişmiş Avrupa ülke-
şarı bile çıkamadım lerinde de aynı Amerika hayranlığı
Sonra parkın beş mil ötesinden kü- belirgin. Pek çok evde duvarlar New
çük bir botla geldiler York gökdelenlerinin posterleriyle
Her şeyi toparladım, içine fırlattım süslü. Düşük yevmiyelerle o gökde-
ve beni de aldılar lenleri inşa eden işçiler, onları kirala-
yan çok uluslu şirketlerin kapısından
Tanrım, şimşekler ve yıldırımlar girmeyi başarıp eserlerinin son hali-
gelince ve rüzgâr esmeye başlayınca ne bakamıyorlar bile! İngiliz BBC te-
İnsan gidecek hiç bir yeri olmayan levizyonunun iç haberleri, Amerika
o zavallı insanları düşünüyor başkanının söylediklerini canlı ola-
Blues müziğinin efsane isimlerinden Robert
Johnson.
rak yayınlamak üzere kesiliyor. Her-
Yüksek, yaşlı ve yalnız bir tepeye kesin bir Amerika’sı var ama maale-
Working on the levee (Nehir se- çıkıp bekledim sef bu Amerika George Floyd’ların
tinde çalışırken), geleneksel Tek yapabildiğim gözlerimle yaş- değil, Joseph Brown’ların Amerika’sı!
larla aşağıya Sanki John Henry unutulmuş, tarih
Amerikan filmlerinde çalıp söy- Daha önce yaşamış olduğum eve sayfasına gömülmüş bir efsane! Ne
leyip eğlenen zencileri, sahiplerinin bakmaktı” yazık ki kimse o posterlere bakarken
çok iyi davrandığı köleleri hepimiz Amerika’yı Amerika yapan şu eski
görmüşüzdür. Bu filmler alterna- Backwater Blues, Bessie Smith şarkıyı hatırlamıyor:
tif bir gerçekliği bilinçaltımıza işle-
meye çalışır. Tom Amca’nın Kulübe- 2005 yılında günümüz Ameri- “Patron, patron, bu kadar acıma-
si adlı tartışmalı kitabın kahramanı, ka’sında yaşanan Katrina kasırga- sız olma
itaatkâr Tom Amca’ya benzeyen sının yol açtığı felaket bu şarkıyı Bu kürek buharla çalışmıyor”
mutlu köleler yeşil kırlarda dolaş- tekrar akıllara getirmiştir. New Or- Pick and Shovel Captain (Topla
maktadır; çalıp söylemekte, dans leans şehrinin yüzde 80’i deniz se- ve kürekle, patron), geleneksel.
etmektedirler. Şişman bir zenci ka- viyesinin altındadır (lowlands) ve
dın sahiplerinin beyaz çocukları et- şehri koruyan setler bulunmakta-
KAYNAKLAR
rafına toplamış, güle oynaya yemek dır. Mississippi’de de durum aynı-
1) Cohen N (2000), Long Steel Rail: The railroad in American
pişirmektedir. Şen işçiler ortak bir dır. Doğaya hükmetmeye çalışan Folksong, University of Illinois Press, Chicago, ABD.
ritimle şarkılar söyleyerek demire insanoğlu, setler inşa etmenin yeter- 2) Haymes M (2006), Railroadin’ some: Railroads in the
balyozu hep birlikte indirmektedir- li olacağını düşünmüştür. Planları early blues, Music Mentor Books, York, İngiltere.
ler. Gerçeğin ne olduğunu anlamak mühendislik hatalarıyla dolu bu set- 3) Newman R, Sawyer M (1996), Everybody say freedom,
için James Baldwin’in tek bir cümle- lerin çoğu zenci ve mahkûm olan iş- Penguin Books, New York, ABD.
si yeterli: “Set yapımında çalışırken, çilere yaptırılmıştır. 4) Oliver P (1990), Blues fell this morning: Meaning in the
blues, Canto, Cambridge University Press, İngiltere.
çalıp söyleyip eğlenmiyorduk: Çok Katrina kasırgasında ölen insan
5) Palmer R (1981), Deep Blues, Penguin Books, ABD
zalim bir sistemin içinde yaşamaya, sayısı 1836, zarar gören ev sayısı 800 6) Peck R (yönetmen), Baldwin J (yazar), Jackson SL
ayakta kalmaya çalışıyorduk.” bin olarak kayıtlara geçmiştir. Zara- (seslendiren) (2017) I am not your negro, Magnolia Home
Trouble in the Lowlands (Al- rın 150 milyar dolar civarında oldu- Entertainment, ABD
çak bölgelerdeki dert), Dinah
Washington’ın kayıtlı en güzel per-
formanslarından biridir. Şarkı, Bes-
sie Smith tarafından yazılmış ve
söylenmiş olan 1927 yılında yaşa-
nan büyük Mississipi selini anla-
tan Backwater Blues ile başlar; son-
ra Trouble in mind (Başımdaki dert)
adlı blues şarkısına evrilir ve uzun
bir canlı doğaçlamayla dokuz daki-
kanın sonunda tamamlanır. Şarkı-
nın isimsiz kahramanı olan gitaristle
çağrı-yanıt denebilecek bir konuşma
biçiminde gelişen parça tüylerinizi
diken diken etmeye yeter!

27
2020 Nobel Ödülleri

2020 Nobel
Ödülleri,
hangi bilimsel
çalışmalara verildi?

N
obel Komitesi, fizyoloji veya tıp, fizik ve kimya a- çok önemli, başat bir aracı haline geldi. Nıvart Taş-
lanlarında bu sene, çok önemli ve temel çalışmalara çı, CRISPR’ın hikâyesini, önemini konu alan bir ya-
imza atmış biliminsanlarını ödüllendirdi. Nobel’in zı ile Nobel Kimya Ödülü’nü değerlendirdi.
bilim alanlarını konu alan ödülleri, içerisinde bu- Aynı şekilde Hepatit C virüsünün keşfedilmesi
lunduğumuz küresel salgın sürecinin de değerlen- ve diğer Hepatit virüslerinden farkının anlaşılması
dirmeye etki etmiş olabileceğini düşündürüyor. için biliminsanlarınca verilen çabanın Nobel Fizyo-
Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü, Hepatit C virüsü- loji veya Tıp Ödülü ile ödüllendirilmesinin, virüs-
nün keşfinde değerli katkıları bulunan biliminsan- ler üzerinde çokça okuduğumuz, tartıştığımız ve
larına verilirken; Nobel Kimya Ödülü, CRISPR gen virüsleri belki de yeniden öğrendiğimiz salgın süre-
düzenleme metodunu keşfeden iki kadın bilimin- cine rastlaması da tesadüf olmasa gerek… Prof. Dr.
sanına verildi. Ödüllendirilen keşiflerden CRISPR, Selim Badur, Hepatit C virüsünün keşfi, ödüllendi-
bakterilerin, kendilerine “saldıran” virüslere karşı rilmesi ve küresel salgın sürecini de içeren bir ya-
korunmak için taşıdıkları doğal bir savunma meka- zı ile 2020 Nobel Ödülleri’ni konu alan bu dosyaya
nizması. Bakteriler, genomlarına yerleşen bir virü- katkı sundu.
sün genetik materyalini CRISPR aracılığıyla kendi Bilimsel alanlarda verilen Nobel ödüllerinin en
genomundan kesebilir. Virüslere karşı bakterilerin çok konuşulanlarından biri Nobel Fizik Ödülü ol-
doğal olarak sahip olduğu savunma mekanizmasını du. Karadeliklerle ilgili araştırmalara verilen ö-
keşfeden ve bu mekanizmayı laboratuvar ortamın- düllerin sahiplerinden Roger Penrose, Einstein’in
da “taklit edebileceğimizi” ortaya koyan bilimin- genel göreliliği ile karadelikler arasındaki bağ-
sanları sayesinde CRISPR, genetik mühendisliğinin lantıyı matematiksel hesaplar yoluyla kanıtla-
mıştı. 89 yaşındaki Penrose’un
Nobel Fizik Ödülü’nü alan bili-
minsanlarından biri olması, sa-
dece gökbilimcileri veya teorik
fizikçileri değil, popüler bilim
yazınına kıymetli katkılar sun-
muş olan Penrose’un okurlarını
da çok mutlu etti. Gülseli Kırgıl,
Nobel Fizik Ödülü’nü alan bili-
minsanlarının çalışmalarını ve
Penrose’un diğer alanlara katkı-
larını yazdı. Keyifli okumalar…

2020 Nobel Kimya Ödülünü alan iki


kadın bilimci: Emmanuelle Charpentier
ve Jennifer A. Doudna.

28
Nobel Kimya Ödülü, CRISPR rüyasının

Emmanuelle Charpentier ve Jennifer Doudna.


CRISPR’ın keşfi ile Nobel Kimya Ödülü alan
Söz konusu olan tek gen mutasyonlarına bağlı hastalıkların iyileştirilmesi olunca
herkes şapka çıkarıyor. Ancak başka olasılıklar da var. Mesela CRISPR’ın insan tohum
hattında kullanılması; diğer bir ifadeyle genleri düzenlenmiş bebekler üretilmesi…
Sorumlu bir biliminsanı olarak Doudna uyarılarda bulunuyor. Kaygılara rağmen
umutlanmak ve daha iyi bir dünya hayal etmek için çok sebep var. CRISPR’ın vaat
ettikleri, ortaya çıkan olumlu sonuçlar heyecan verici.

Nıvart Taşçı

J
ennifer Anne Doudna’nın uykusu son on yılda de- direktörü, Fransız mikrobiyolog Emmanuelle
falarca bölündü. Bir defasında rüyasında, büyü- Charpentier. İkiliye Nobeli getiren yenilik ise geliş-
düğü Hawai adasının sahilinde devasa dalgaların tirdikleri CRISPR tabanlı bir gen düzenleme yönte-
üstüne yürüyordu. Gözlerini tekrar açtığında Ca- mi. Şimdi takvimi biraz geriye, yaklaşık on beş se-
lifornia, Berkeley’deki güvenli odasındaydı. Bir ne öncesine saralım.
başka sefer, suratı domuza dönüşmüş Hitler onu 2006 yılının rüzgârlı bir bahar günü California
elinde kağıt kalemle bir odada karşılıyor, çalışma- Üniversitesi’nin Berkeley kampüsündeki bir kafede
larından bahsetmesini istiyordu. Yatağından sıçra- Jennifer Doudna, Jillian Banfield ile buluştu. Aynı
yarak uyandı. Uykusunu bölen üçüncü olay, gece- üniversitede Dünya ve Gezegen Bilimleri profesö-
nin karanlığında çalan bir telefon sesi oldu. Hattın rü olan Jillian, kısaca Jill, Doudna’ya CRISPR söz-
ucundaki kişi o yıl kimya alanında verilen Nobel cüğünü ilk telaffuz eden kişi oldu. Buluştukları ka-
ödülü hakkında yorumda bulunmasını istiyordu. fede bir kâğıt parçasına geniş bir oval çizip içine
“Kim kazanmış?” diye sordu Doudna. Ses, “Siz!” birtakım elmaslar ve kareler ekledi. Jill Jennifer’a
diye cevap verdi. bakteri genomunda belli bir bölgeye karşılık gelen
Rüyaları gören kişi, araştırmalarına California kümelenmiş düzenli aralıklı kısa palindromik tek-
Üniversitesi’nde, hücre biyolojisi ve kimya bölüm- rar dizilerini, yani CRISPR’ı çizmişti. Varlığı on yıl
lerinde devam eden Amerikalı bir biyokimyacı. İs- kadar önce fark edilmiş olan bu dizilerin çoğunun,
veç Kraliyet Akademisi tarafından dağıtılan Nobel bakteri genomunun en hızlı evrimleşen bölgesi ol-
ödülleri arasında bu sene kimya alanındaki ödü- duğu ve DNA dizisinin, bakteri virüslerine karşılık
le layık görülen iki isimden biri. Diğeri Berlin’de- geldiği anlaşılmıştı. Üstelik her bakteride bu dizi-
ki Max Planck Enfeksiyon Biyolojisi Enstitüsü’nün lerin sayısıyla o bakteriye bulaşabilecek virüs sayı-

29
sı arasında ters bağıntı görülmüştü. sonra, 2011’de, Jennifer Doudna A- ler. Çoğalabilmek için konak hüc-
Tüm bunlar tek bir şeye işaret edi- merikan Mikrobiyoloji Derneği’nin renin moleküler araçlarına bağımlı
yordu: “Mikroorganizmaların virüs- Porto Riko’da düzenlediği toplan- olan virüsler doğaları gereği hücre
leri savuşturmasını mümkün kılan tıda, o sıralar İsveç’in kuzeyindeki enfekte etme konusunda uzmanlar.
bir adaptasyon.” Jillian Banfield’in Umea Üniversitesi’nde görevli Em- Bunu mükemmelen yerine getire-
Jennifer Doudna’yı aramasının se- manuelle Charpentier ile tanışır. cek biçimde evrimleşmişler. Dola-
bebi ise söz konusu bağışıklık siste- Toplantının ikinci sabahı iki kadın yısıyla tahterevallinin diğer ucun-
minin olasılıkla RNA tabanlı olma- şehrin tarihi mahallelerinde yap- daki hücreler, siz, biz, hepimiz, bu
sıydı. Doudna 1990’ların ortasından tıkları kısa gezinti sırasında güçle- girişi savuşturacak mekanizmalar
itibaren bütün dikkatini RNA müle- rini birleştirmeye karar verir. Böy- geliştirmek zorunda kaldık. Evrim
küllerinin biyokimyasına vermişti. lece Doudna’nın ifadesiyle ortaya biyolojisi âleminde buna Kızıl Kra-
Kendisinden talep edilen, CRISPR gayet kozmopolit bir güç birliği çı- liçe etkisi deniyor. Lewis Caroll’un
hakkındaki bu hipotezi doğrulama- kar: “İsveç’te Fransız bir profe- kaleminden doğan Kızıl Kraliçe,
sıydı. Diğer bir deyişle, yapısı ve ko- sör; Viyana’da Polonyalı bir öğrenci Through the Looking Glass’ta Alis’e
numu büyük ölçüde tanımlanmış (Charpentier’nin CRISPR projesini şunu söyler: “Aynı yerde kalmak
olan bu dizilerin nasıl faaliyet gös- yöneten öğrencisi Krzystof Chylins- istiyorsan olabildiğince hızlı koş-
terdiğini çözmesi bekleniyordu. Do- ki); Berkeley’de Alman bir öğrenci malısın. Başka bir yere gitmek is-
udna kendisinden isteneni yaptı. ile Çek doktora-sonrası araştırmacı tiyorsan, iki kat hızlı koşmalısın.”
(Doudna’nın CRISPR projesini yö- Görünen o ki virüs-konak yarı-
Kayda değer potansiyel neten Michael Hauer ve Martin Ji- şında en hızlı koşanlar ne meme-
Aslında CRISPR mekanizma- nek); Amerikalı bir profesör. Hep liler, ne böcekler, yine bakteriler
sının çözümünü yalnızca Doud- beraber 2012 sonunda Science’ta ya- olmuş. Bu virüssavar mekanizma-
na-Charpentier ikilisine mal etmek yımlanan meşhur makalenin alt- da CRISPR sistemini içeren bakte-
mümkün değil. Aksine bütün sü- yapısını hazırlarlar. Ekibi diğer ri, virüs tarafından işgal edildiğinde
reç, dünyanın dört köşesinden a- CRISPR araştırmacılarından farklı önce virüs DNA’sından bir parçayı
raştırmacıların müşterek çabasının kılan, nihayetinde de liderleri Do- kendi DNA’sına nakleder. Ardın-
ürünü. Öyle ki Doudna, o günle- udna-Charpentier ikilisine Nobel dan bir sonraki virüs işgali sırasın-
rin öyküsünü anlatırken neredeyse kazandıran ise bakterilerin virüsleri da bu parçadaki diziyi kendi rehber
her hafta CRISPR’la ilgili bir yeni- yok etmek için kullandığı bu siste- RNA molekülüne kopyalayıp yanı-
liğin haberini aldıklarından, labo- min başka organizmalara da uyarla- na DNA kesen tipte bir Cas enzimi
ratuvarındaki ekibin bunları adım nabileceğini fark etmeleri olur. katar ve virüs üzerine yollar. RNA
adım takip ettiğinden söz ediyor. Bu uyarlamanın neyi içerdiği- kimyasal açıdan DNA’ya çok benze-
Bu noktada Banfield-Doudna işbir- ne geçmeden önce CRISPR’ı kısaca diğinden baz çiftleri arasındaki et-
liği gibi çığır açacak bir başka bu- tanımlamak gerekiyor. Bakteri ge- kileşimlerden faydalanarak virüsün
luşma gerçekleşiyor. CRISPR üzeri- nomundaki belli bir bölgenin ismi DNA’sı ile eşleşir; akabinde Cas
ne çalışmaya başlamasından beş yıl olan CRISPR’ın varlık sebebi virüs- enziminin doğrama işlemi başlar.
CRISPR, “Mikroorganizmaların virüsleri savuşturmasını mümkün kılan bir adaptasyon” olarak Böylece virüsten eser kalmaz.
da tanımlanabilir. Görselde bir faj bulunmaktadır. Fajlar, bakterileri konak olarak seçen Doudna-Charpentier liderliğinde-
virüslerdir.
ki ekip, Science’taki makalelerinde
bu işlemin arzu edilen her DNA di-
zisini kesmek üzere programlanabi-
leceğini, böylece her türlü genomun
düzenlenebileceğini belirtirler. Yal-
nız buradaki ilke imha değil tami-
rat olacaktır. Söz gelimi hasarlı bir
gen söz konusu olduğunda labora-
tuvar ortamında düzenlenen rehber
RNA doğru diziyi taşıyacak, kesici
Cas9 enzimiyle birlikte hasarlı gen
bölgesine nakledilecek, bozuk gen
Cas9 marifetiyle kesilecek ve rehber
RNA üzerindeki dizi DNA onarım
mekanizması aracılığıyla kendiliğin-
den DNA’ya yazılacaktır. Yaşamın
kodunu düzenlemeye muktedir bir
vasıta inşa ettiklerinin gayet farkın-
da olan ekip yine de makaleyi tem-
kinli bir dille tamamlar: “RNA’nın
programladığı Cas9’a dayalı alterna-

30
tif bir yöntem ortaya koyuyoruz. Bu vücuda öyle aktarılmış. Benzer se- nu Hitlerli rüyalara sürükleyecek öl-
yöntem, gen hedefleme ve genom beple CRISPR’ın hedefine ilk giren çüde keskin. Nitekim sarf ettiği şu
düzenleme uygulamaları için kayda diğer dokular göz ve karaciğer oldu. sözler insanı ürpertecek derecede
değer potansiyel sunabilir.” Böyle- Zira bunlara geni düzenlenmiş mo- samimi ve sorumlu bir biliminsanı-
ce deniz yavaş yavaş çalkalanmaya, lekülü vermek nispeten kolay. na işaret ediyor:
Doudna’nın rüyasındaki devasa dal- Söz konusu olan tek gen mutas- “Biz ne yapmıştık böyle? Emma-
gaları besleyecek fırtına kendini his- yonlarına bağlı hastalıkların iyileşti- nuelle, ben ve çalışma arkadaşları-
settirmeye başlar. rilmesi olunca herkes şapka çıkarı- mız, CRISPR teknolojisinin genetik
yor. Ancak başka olasılıklar da var. hastalıkları iyileştirmeye yardımcı
Sorumluluk sahibi bir Mesela CRISPR’ın insan tohum hat- olup hayat kurtarabileceği hayali-
Doktor Frankenstein tında kullanılması; diğer bir ifadey- ni kurmuştuk. Ancak şimdi bunun
2012 makalesinden bugüne, en- le genleri düzenlenmiş bebekler ü- hakkında düşününce çalışmamızı
düstriyel değeri olan bitki ve hayvan retilmesi… Doudna CRISPR’ın keşif çarpıtmanın türlü çeşitli yolları ye-
türlerinden hastalık bulaştırıcı sivri- öyküsünü anlattırken şu sözcükle- ni yeni aklıma üşüşmeye başlıyor-
sineklere, soyu tükenmiş kuşlardan ri sarf etmişti: “CRISPR HIV/AIDS’i du. Her şeyin hızla ilerlemesi, ayrıca
insanlara, CRISPR kullanarak dönü- tedavi etmek için bile kullanılabilir: tekniğin çabucak yanlış yola sapma
şüme uğratılan organizmaların liste- Ya virüs DNA’sını hastanın enfek- ihtimali üstüme üstüme geliyordu.
si oldukça kabarık. Hatta bu listeye siyonlu hücrelerinden kesip çıka- Kendimi az buçuk Dr. Frankenstein
yenilerde COVID-19 da katıldı. Ör- rarak, ya da hastanın DNA’sını dü- gibi hissetmeye başlamıştım. Bir ca-
neğin Jennifer Doudna’nın kurduğu zenleyip hücrelerin enfeksiyondan navar mı yaratmıştım yoksa?”
pek çok biyoteknoloji şirketinden tamamen kaçınmasını sağlayarak.” Tüm bu kaygılara rağmen umut-
biri olan Mammouth Biosciences ge- 2018 sonunda, bu yaklaşımlardan lanmak ve daha iyi bir dünya hayal
belik testi gibi evde uygulanabilecek ikincisini babası HIV’li embriyolar etmek için çok sebep var. CRISPR’ın
bir COVID testi üzerinde çalışıyor. üzerinde deneyerek dünyanın bili- vaat ettikleri, ortaya çıkan olumlu
Yine de tüm organizmalar arasında nen ilk genleri düzenlenmiş bebek- sonuçlar heyecan verici. Yöntemin
insan hücreleri şüphesiz açık ara en lerinin doğmasını sağlayan Çinli bi- taşıdığı risklerin zamanla en az in-
fazla kurcalanan yapı. CRISPR aracı- yofizikçi He Jiankui önce meslekten dirileceği muhakkak. O güne kadar
lığıyla onarılması planlanan hasarla- men edildi, nihayet hapis cezasına uluslararası bilim camiasının gayri-
rın başında da, tahmin edilebilece- çarptırıldı. Aynı yöntem Doudna’yı resmi denetimiyle hükümetlerin ya-
ği üzere tek gen mutasyonuna bağlı öngörülü, Jiankui’yi suçlu yapsa da sal uygulamaları geleceğin devrimini,
bozukluklar geliyor. Söz gelimi ye- ikisinin arasında büyük bir fark var: dolayısıyla geleceğimizi korumaya a-
nilerde orak hücreli anemiye ve beta Güvenlik kaygısı. Doudna’nın, teda- labilir. En azından şimdilik tablonun
talasemiye neden olan HBB geninde- vi güvenilirliği, tohum hattında ya- bundan farklı olmadığını söylemek
ki bozukluk iki ayrı hastada CRISPR ratılacak kalıcı bir değişiklik konu- mümkün. Bunu biraz da Jennifer Do-
yöntemiyle düzeltilebildi. Kistik fib- sunda halkın çoğunluğunun rızası udna-Emmanuelle Charpentier ikili-
roz, müsküler distrofi ve çeşitli kan ve bilim camiasının konsensusu ge- sinin sorumluluk duygusuna borçlu
hastalıkları da aynı şekilde yolda. rekliliği konusundaki hassasiyeti o- olduğumuz muhakkak.
Fakat tüm bu çabanın yoluna çıkan Söz gelimi hasarlı bir gen söz konusu olduğunda laboratuvar ortamında düzenlenen rehber
türlü zorluk arasında arzu edilen RNA doğru diziyi taşıyacak, kesici Cas9 enzimiyle birlikte hasarlı gen bölgesine nakledilecek,
diziyi içeren vektörün hücre içine bozuk gen Cas9 marifetiyle kesilecek ve rehber RNA üzerindeki dizi DNA onarım mekanizması
aracılığıyla kendiliğinden DNA’ya yazılacaktır. (Fotoğraf: Johan Jarnestad/The Royal Swedish
nakli muhtemelen en başta geliyor. Academy of Sciences)
Genetik kodu değiştirerek gen bo-
zukluklarına bağlı hastalıkları teda-
vi etme düşüncesi gen-protein bağ-
lantısı kurulduğundan beri, yani on
yıllardır var. CRISPR öncesi dönem-
de -belki de çağda demeliyiz- gen ta-
şıyan bir araç kullanarak organiz-
maya girip hasarı düzeltme yöntemi
biyoteknoloji alanının başat yakla-
şımıydı. Söz konusu vasıta o zaman
da, bugün çoğu araştırmada oldu-
ğu gibi virüslerden başkası değildi.
CRISPR’ın önce kan hastalıklarında
deneniyor olmasının altında da bu
sorunun etrafından dolanma arzusu
yatıyor. Yukarıda bahsi geçen iki de-
nemede hastalardan alınan kan hüc-
releri dış ortamda manipüle edilip

31
2020 Nobel Ödülleri

Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü


Modern çağın ‘mikrop avcıları’ ve
Hepatit C virüsü
Nobel Fizyoloji veya Tıp ödülü,
Hepatit C virüsü (HCV) ile ilgili
çalışmaları nedeniyle, Harvey J.
Alter, Charles M. Rice ve Michael
Houghton’a verildi. Nobel ödüllü
araştırıcılar, katıldıkları basın
toplantılarında, genç araştırmacıların
yararlanabilecekleri bir dizi
öneri getirdiler.
Hepatit C virüsünün keşfi ile 2020 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü alan
Harvey J. Alter, Michael Houghton ve Charles M. Rice.

Selim Badur
Prof. Dr.; İÜ İstanbul Tıp Fakültesi, Emekli Öğretim Üyesi

B
u yıl, Nobel Fizyoloji veya Tıp ödülü, Hepatit C vi- kan nakli ile bulaşan B tipi. Önceleri “serum hepa-
rüsü (HCV) ile ilgili çalışmaları nedeniyle, iki vi- titi” şeklinde isimlendirilen B tipi hepatit etkenine
rüs bilimcisi (Harvey J. Alter ve Charles M. Rice) ait ilk bulgular 1963 yılında Blumberg tarafından
ve bir biyokimya uzmanına (Michael Houghton) bildirilmiş; araştırıcının, lipoproteinler konusun-
verildi. Enfeksiyon hastalıkları ve karaciğer patolo- da yaptığı çalışmalar sırasında hemofili hastaları-
jisi konusunda çalışanlar açısından yerinde bir ka- nın serumunda, bir Avustralya yerlisinin kanın-
rar olarak değerlendirilen bu gelişme bağlamında, daki yabancı bir antijen ile presipitasyon bandları
günümüzde dünyada 71 milyon kişide kronik (sü- veren antikorların varlığı saptanmış; aynı antijenin
regen) enfeksiyon şeklinde varlığını sürdüren ve Kuzey Amerika ve Batı Avrupa kökenli serumlar-
yılda yaklaşık 400.000 kişinin ölümünden sorum- da ender olarak görüldüğü, buna karşılık Asya ve
lu HCV’nin serüvenine bakmak, söz konusu ödülü tropikal bölgelerden gelen kanlarda aynı maddeye
alan biliminsanlarının çalışmalarını kısaca hatırla- sıklıkla rastlandığı gözlenmiştir. İncelemeleri so-
mak yerinde olacaktır. nucunda, saptadıkları antijenin B tipi viral hepatit
etkeni ile ilişkisini gösteren Blumberg, bu çalışma-
Viral hepatitlerin öyküsü ları nedeniyle 1976 yılında Nobel Fizyoloji-Tıp ö-
Tıp tarihi incelendiğinde viral hepatitlerin (sarı- dülüne layık görülmüştür.(1, 2)
lık) asırlar önce tanımlandığı, eski Yunan ve Roma- HBV ile ilgili serolojik testlerin geliştirilme-
lılara ait belgelerde “sarılık salgınlarına” değinildi- si ve yaygın olarak kullanılmaya başlanmasına rağ-
ği görülmektedir. 19. yüzyıla dek tüm sarılıkların men kan nakli sonrası oluşan “hepatit sorununun”
“tıkanma” nedeni ile (obstrüktif) oluştuğu kabul e- devam etmesi, transfüzyon ile bulaşan hepatit-
dilmiş, 1908 yılında ise McDonald, bulaşıcı özelliği ler alanında başka etkenlerin varlığından kuşkula-
olan bu sorunun bakterilerden farklı bir mikroor- nılmasına yol açmış; zaman içinde epidemiyoloji ça-
ganizmadan kaynaklandığını ileri sürmüş ve etke- lışmalarının yanı sıra hayvan deneyleri ile A ve B tipi
nin bir virüs olabileceği o yıllarda kabul edilmiştir. viral hepatitler dışındaki bir “viral hepatit gerçeği-
1947 yılına gelindiğinde, tüm sarılık olgularının nin” varlığı kesinlik kazanarak “Non-A, Non-B he-
benzer seyir göstermediği, farklı özelliklere sahip patiti” (NANB) terimi kullanılmaya başlanmıştır.(3)
iki ayrı tablonun söz konusu olduğu anlaşılmıştır: NANB hepatitlerinin etkenini belirlemeye ait ilk
Bulaş yolu oral-fekal yol olan A tipi ve kontamine çalışmalar deney hayvanlarında gerçekleştirilmiş;

32
farklı araştırma grupları NANB he- rol and Prevention (CDC) ve Chi- en az 10 kez, COVID-19 etkeni Co-
patiti tanısı alan hastaların serumla- ron Corporation kuruluşlarının or- ronavirus’lerden ise binlerce kez daha
rının (ya da plazmalarının) verildi- tak çabaları ile yürütülmüş ve uzun fazladır) ve her ne kadar henüz etkili
ği şempanzelerde hepatit tablosunun bir süreç sonunda “parenteral yoldan bir aşısı bulunmamışsa da, tedavisin-
oluştuğu gözlenmiş; enfekte edi- bulaşan NANB etkeninin” saptanma- de yararlanılan bir dizi anti-viral ge-
len hayvanların karaciğer hücreleri- sı mümkün olmuş, sonuçta sorumlu liştirilmiştir.(2, 4)
nin (hepatositler) sitoplazmalarında virüs HCV olarak isimlendirilmiştir.
karakteristik değişimler saptanmış; Bu amaçla enfekte edilmiş şempan- Günümüzde HCV
bu değişiklikler tübül oluşumu ile ze serumlarından DNA ve RNA mo- enfeksiyonları konusunda
kendini gösterdiğinden “tubule-for- lekülleri ayrıştırılmış (ekstraksi- gelinen nokta
ming agent” (TFA) tanımı kullanıl- yon işlemi); elde edilen RNA’lardan Hepatit C enfeksiyonlarının etke-
maya başlanmıştır. Aynı süreçte ger- komplemanter DNA’lar (cDNA kü- ni olan HCV, akut enfeksiyonun ya-
çekleştirilen filtrasyon deneylerinde tüphanesi) hazırlanarak viral rep- nı sıra olguların yüzde 50-80’ninde
TFA’nın 80 nm’lik filtrelerden ge- likasyonu ve protein sentezini ger- kronik hepatite yol açan; uzun yıllar
çebilen, göreceli olarak küçük, zarf- çekleştirmek için vektörlere (λ gt 11 süren kronik evre sonunda siroz ve
lı bir virüse ait olabileceği anlaşılmış; bakteriyofajı) klonlanmış; klonlar- hepatoselüler kansere neden olan,
sonuçta etkenin Togoviridae, Hepad- da oluşacak proteinler, antikor taşı- Flaviviridae ailesinden bir RNA vi-
naviridae ya da Delta virüsü ailele- yan NANB hastalarının serumları ile rüsüdür. Etken, kontrol edilmemiş
rinden birinin üyesi olacağı görüşü karşılaştırılmış ve yaklaşık 1 milyon kontamine kan naklinin yanı sıra,
ağırlık kazanmıştır. Bu dönemde bir klonun taranması sonunda, bir tane- güvensiz enjeksiyonlar ve kontami-
grup araştırıcı da, NANB hepatiti et- sinin (5-1-1 klonu) antikorlar ile re- ne araç-gereç kullanımı sonucunda,
kenini ya da etken ile reaksiyon ve- aksiyon veren bir proteini kodladığı damar içi uyuşturucu kullanımı sı-
recek antikorları araştırmaya koyul- saptanmıştır. Söz konusu RNA mo- rasında ve düşük oranda cinsel te-
muşlar; ancak deneylerin tamamı lekülü 10.000 nükleotidlik, pozitif mas ile bulaşmaktadır.
olumsuz sonuçlanmış ve bu durum zincirli bir yapıya sahiptir ve NANB Her ne kadar yıllardır bu konu-
kandaki virüs miktarının ya da olu- etkenine ait bir antijeni kodlamakta- da yoğun çalışmalar yürütülmek-
şan antikor titresinin çok zayıf olabi- dır.(6) Sonuçta HCV olarak isimlendi- te ise de, HCV aşısı henüz geliştiri-
leceği düşüncesi ile açıklanmıştır.(4, 5) rilen etkenin antijenlerine ulaşılmış lememiştir; buna karşın listeye her
olup, buradan hareketle hazırlanan yıl yenilerinin eklendiği anti-viraller
Çalışmaların Anti-HCV tanı kitleri ile donör kan- sayesinde günümüzde HCV enfeksi-
sonuç verdiği yıllar larını taramak ve etkene bağlı olarak yonlarının yüzde 95 kadarı başarıyla
Parenteral yoldan bulaşan NANB gelişecek olası post-transfüzyonel vi- tedavi edilmektedir ve Dünya Sağlık
etkeninin eldesi ve tanımlanması ral hepatit enfeksiyonlarının önlen- Örgütü bu sayede 2030’lu yıllarda
ancak moleküler biyoloji alanında- mesi mümkün olmuştur.(7) Hücre Hepatit C enfeksiyonlarının eradike
ki gelişmeler sayesinde gerçekleş- kültür sistemlerinin tanımlanması ve edilebileceğini açıklamıştır.(9)
miştir. (Burada, “parenteral yoldan insan hepatositleri içeren fare model-
bulaşan NANB etkeni” şeklindeki lerinin geliştirilmesi, hepatit virüsle- Nobel ödülüne layık
vurgulamanın nedeni, aynı şekilde rinin yaşam döngüleri ve anti-viral görülen biliminsanlarının
o yıllarda henüz adı konmamış o- moleküllerin test edilmeleri ile ilgi- çalışmaları
lan ancak bulaş yolu HAV’a benzer li çok önemli olanaklar sağlamıştır. 1970’li yıllarda ABD-Bethesda’da
bir diğer etkenin varlığından şüphe HCV için replikon hücre kültür sis- bulunan National Institute of He-
edilmesindendir. Nitekim oral-fekal temleri, bunu taki-
Zaman içinde epidemiyoloji çalışmalarının yanı sıra hayvan
yoldan bulaşan bu ikinci NANB he- ben HCV’nin tüm deneyleri ile A ve B tipi viral hepatitler dışındaki bir “viral hepatit
patiti etkeni, daha sonra saptanmış yaşam döngüsünü gerçeğinin” varlığı kesinlik kazanarak “Non-A, Non-B hepatiti”
olup, günümüzde Hepatit E virüsü, destekleyebilen ve (NANB) terimi kullanılmaya başlanmıştır.
HEV olarak isimlendirilmiştir.) enfeksiyöz parti-
1980’li yılların sonuna gelindiğin- küller (HCVcc) o-
de TFA’nın klonlanabilmesi için ge- luşturabilen ters-
rekli olan yüksek titrede plazma ha- genetik (reverse
vuzu eldesi ve karaciğer hücrelerinin genetics) hücre
in vitro üretilmesi gibi olanaklar sağ- kültür sistemleri
lanmış; kronikleşen enfeksiyon dö- geliştirilmiştir.(8)
nemine ait plazmaların fazla miktar- Daha sonraki
da virüs taşıdıkları anlaşılmış ve aynı yıllarda HCV’nin
dönemdeki şempanze karaciğer do- moleküler yapısı
kularında yüksek titrede TFA varlığı aydınlatılmış, ge-
gösterilmiştir. TFA’nın genomunun notipleri saptan-
klonlanmasını hedefleyen çalışmalar mış (HCV’nin de-
ABD’deki Centers for Disease Cont- ğişkenliği HIV’den

33
alth (NIH)’de görev yapan H. J. Alter, maktadır: Qui-Lim Choo ve Geor- ren çalışmaları boyunca, altı hafta-
kan nakli ile bulaşan viral hepatit ol- ge Kuo. Projeleri kapsamında klasik da bir Chiron firmasının yönetici-
gularının özelliklerini ve karaciğer- yöntemleri kullanarak milyonlarca lerine brifingler vererek gelişmeleri
de oluşan inflamasyonun mekaniz- sekansı inceleyen Choo ve Hough- anlattığını belirten biliminsanı, her
malarını araştırmakta idi. NIH-Kan ton başarıya uzun süre ulaşamamış- seferinde konuşma yapmaya gider-
Merkezi’nde çalışan araştırıcı, HAV lar; bir gün aynı ekipte, ancak farklı ken “herhalde bu kez işimden atılı-
ve HBV ile ilgili duyarlı testler ile ta- bir alanda çalışan Kuo’nun: “ince- rım, acaba daha sonra nerede iş bu-
radığı, ancak o dönem için bilinen lediğiniz serum örneklerinde ara- lurum” diye düşündüğüne değinmiş
bu iki etkene ait bir bulguya rastla- dığınız virüs miktarının çok düşük ve bilimsel araştırma yapmanın ne
madıkları “kan nakli ile sonucu geli- olması, sonuç elde edememenizin denli sabır ve çalışma gerektiren bir
şen viral hepatit” olgularını gözlemiş; nedeni olabilir; moralinizi bozmayın süreç olduğunu vurgulamıştır.
bu hastalara ait serumların verildi- ama yaklaşımınızı değiştirin” önerisi Bu gelişmeler ve ödül kazanan
ği şempanzelerde enfeksiyon oluştu- üzerine enfekte serumdan saflaştır- biliminsanlarının açıklamaları, “bi-
ğunu saptamış; bu tip olguları “post dıkları RNA moleküllerini bir vek- limsel çalışmaların” önemini, say-
transfüzyonel NANB” hastaları şek- tör aracılığı ile bakterilere sokmuş gınlığını ve değerini gözler önüne
linde gruplandırmıştır.(10) ve ilgili proteinlerin bol miktarda sermektedir. Kısacası “bilim dünya-
O yıllarda Chiron kuruluşunda eksprese edilmesini sağlamışlardır. sı” planlı ancak çok yoğun çalışma
çalışan M Houghton, viral proteinle- Daha sonra yukarıda belirtildiği gi- gerektiren bir alandır; bu tip çalış-
ri kodlayan klonlanmış DNA bölge- bi hasta serumları taranarak, serum- maların gerçekleştirilmesinde ülke-
lerini tanımlamak için enfekte şem- larda var olan antikorlar ile reaksi- lerin bir “bilim politikası” olmasının
panzelerin genetik materyalinden yon veren ve etken virüse ait olduğu önemi; bilim insanlarına koşulsuz
hareketle yeni bir RNA virüsünün anlaşılan viral sekans belirlenmiştir. desteğin değeri daha iyi anlaşılmak-
peşine düşmüştür.(6) tadır.
Washington Üniversitesinde gö- Genç araştırıcılara Nobel
rev yapan C. M. Rice ve ekibi ise mo- ödülü sahiplerinden Yıl içinde gerçekleşen iki
leküler biyoloji yöntemlerini kulla- öneriler olayın düşündürdükleri:
narak etkenin çoğalmasında (replike Nobel ödülü sahibi araştırıcıların, Nobel Ödülü ve pandemi
olmasında) rol oynayan ve hastalık ödülü kazandıklarının açıklanma- süreci
yapmasından sorumlu olan gen böl- sından sonra katıldıkları basın top- Bilim ve bilimin uygulanışla-
gelerini araştırmaktaydı. Bu ekip lantılarında, genç araştırmacıların rı ile bağlantılı sorunlar, sadece bili-
HCV’nün tek başına kan nakli ile bu- yararlanabilecekleri bir dizi önerile- minsanlarının ve politikacıların de-
laşan NANB hepatitlerinin sorumlu ri olmuştur. Alter, sonuca ulaşarak ğil, toplumların tüm bireyleri için
etkeni olduğunu kanıtlamıştır.(11) etkenin saptanmasının yıllar aldığı- de gündelik bir konu haline gelmiş-
Burada, virüsü ilk kez bulan nı; bu sürede çalıştığı kurumun des- tir. Günümüzde doğal afetler, küre-
Houghton’un ekibinin çalışmaları- teğinin hiç eksilmediğini (“NIH’de sel iklim krizi, çevre sorunları ve ni-
na biraz daha ayrıntılı değinmek uy- bana sadece kendi yoluma gitme- hayet enfeksiyon hastalıkları ile ilgili
gun olacaktır. Bir özel şirket olması- me izin verdiler”); ancak günümüz- tartışmaların merkezinde yatan ko-
na karşın, ileri bilimsel çalışmaların de kısa sürede başarı beklenmekte nu daima bilim, bilimin uygulamala-
yürütüldüğü ve bilim dünyasında olduğunu belirterek “içinde bulun- rı ve iktidarlarla ilişkileridir. Bilimin
“Chiron Üniversitesi” olarak anılan duğumuz dönemde bu tür bir çalış- başarıları biliminsanları ile yönetici-
California’daki Chiron Corporation manın pek kolay olmadığını, hatta ler arasındaki ilişkiyi eskiden oldu-
kuruluşunda, Houghton’un ekibin- imkânsız olduğunu” vurgulamış ve ğundan çok daha karmaşık hale ge-
de yer alan iki genç araştırıcı bulun- gerekli fonların günümüzde bir ça- tirmiştir ve bu durumu “huzursuz
lışmayı yıllar boyu sa- bir ilişki” olarak tanımlamak yanlış
Hepatit C enfeksiyonlarının etkeni olan HCV, akut enfeksiyonun
yanı sıra olguların yüzde 50-80’inde kronik hepatite yol açan; bırla desteklemesinin olmaz. Biliminsanları toplumun bili-
uzun yıllar süren kronik evre sonunda siroz ve hepatoselüler çok zor olduğunu vur- mi desteklemesini, ama yönetmeme-
kansere neden olan, Flaviviridae ailesinden bir RNA virüsüdür. gulamıştır. Houghton sini isterler; oysa kamuoyunun bilim
ise, başarının bir ekip üzerine bir tür denetim uygulaması-
işi olduğunu, bu ne- na yönelik talepler artmaktadır. Hü-
denle Nobel ödülüne kümetler kendi paylarına araştırma-
Choo ve Kuo’nun or- ları planlamayı ve bu araştırmaları
tak olmamalarının bir ekonomik getirisi olacağına inandık-
haksızlık olduğunu ları alanlara yönlendirmeyi isterler.
belirtmiştir (yönetme- Bilim dünyası da bunun hatalı bir
lik gereği bir alanda- yaklaşım olduğunu savunur. Micha-
ki Nobel Ödülleri en el Polanyi bu durumu: “Bilim uğraşı-
çok üç kişi arasında nı örgütlemenin, tüm sağduyulu bili-
paylaştırılmaktadır). minsanlarına koşulsuz bir özgürlük
Öte yandan yıllar sü- tanımaktan başka yolu yoktur; ka-

34
mu otoritelerinin işlevi araştırmaları ruların yayılması ve kitlelere ulaş- ven duyulmasına, bilimin de güve-
planlamak değil, yalnızca araştırma- ması, bazı gruplarca engellenebilir, nilir olmasına çalışmak daha çok ö-
ların yürümesi için imkân sağlamak- ancak bu olumsuzluk bir süre için nem kazanmıştır. Unutmayalım artık
tır” şeklinde tanımlamaktadır.(12) yaşansa da, sonuçta kazanan taraf “sağlam ve doğru” bilime her zaman-
Biliminsanlarının bilimsel bilgile- bilimsel gerçekler olmuştur. Örne- kinden daha çok ihtiyacımız var. No-
rine dayanarak yaptığı değerlendir- ğin biliminsanları sigaranın zarar- bel ödülü alan bilim insanları bah-
melere eğer bir karşılık verilecek ise, larını, küresel ısınma gerçeğinin settiğim tabloya verilecek en somut
bunun yolu onu baskı altına almak önemini uzun süredir haykırır- örneği “resmetmişlerdir”. Kendileri-
için hakkında ceza soruşturması aç- ken, tekeller bunlara karşı mücade- ne gönülden müteşekkiriz...
mak, ceza tehdidi yöneltmek değil- le ettiler ve bir süre bilimin sesinin
dir; bu değerlendirmelerin neden yüksek sesle duyurmasını engelle- KAYNAKLAR
hatalı olduğunu, bilimsel metoda, yebildiler. Ancak sonunda bilimsel 1) Trepo C. A brief history of hepatitis milestones. Liver Int
kanıta dayanan çalışmalarla açıkla- gerçeklik kazandı ve her iki konu- 2014;34 (Suppl 1): 29.
maktır. Pandeminin tüm toplumun da da “gerçeğe” bilimsel yollardan 2) Alter HJ. The Gordon Wilson Lecture: the hepatitis C virus:
ve sağlık çalışanlarının sağlığı, ya- erişilebileceği bir kez daha kanıt- from Hippocrates to cure. Trans Am Clin Climatol Assoc
2019;130: 104.
şamı için ciddi tehdit oluşturduğu landı. 3) Prince A, Brotman B, Grady G et al. Long incubation
günlerdeyiz.  Bu büyük sorunla, bi- Bugün yaşadığımız pandemi süre- post transfusion hepatitis without serological evidence of
liminsanlarını, hekimleri susturarak cinde, asıl sorunun acımasız serma- exposure to hepatitis B virus. Lancet 1974;2: 2416.
değil, onların eleştirel düşünceleri- ye ekonomisine alternatif olmadığını 4) Ward JW. Hepatitis C virus: the 25-year journey from
ni, önerilerini hiçbir kaygı duyma- vurgulayan ürkütücü neoliberal ke- discovery to cure. Hepatology 2014;60(5): 1479.
dan özgürce ifade etmelerini sağ- hanetin, “başka seçenek yok” (there 5) Houghton M. Discovery of the hepatitis C virus. Liver Int
2009;29(Suppl 1): 82.
layarak, onlardan yararlanarak baş is no alternative) söylevi olduğunu
6) Choo Q, Kuo G, Weiner A et al. Isolation of a cDNA clone
edebiliriz. anlamalıyız. Yaşanan ve yaşanacak derived from a blood-borne non-A non-B viral hepatitis
Pandeminin henüz ilan edilme- salgınların asıl nedeninin, ekoloji- genome. Science 1989;244: 359.
diği Ocak 2020 döneminden baş- ye, doğaya özensizce saldırı olduğu 7) Kuo G, Choo Q, Alter HJ, et al. An assay for circulating
layarak, etken SARS-CoV-2’nin ve gerçeği belki şimdilik “marjinal gö- antibodies to a major etiologic virus of human non-A, non-B
etkenin yol açtığı COVID-19’un çe- rüşler” olarak değerlendirilip yad- hepatitis. Science 1989;244: 362.
8) Steinmann E, Pitetschmann T. Cell culture systems for
şitli özelliklerini irdeleyen; korun- sınmakta; “her şeyin başı ekonomi”
hepatitis C virus. Curr Top Microbiol Immunol 2013;369: 17.
ma ve tedaviye yönelik yeni aşı ve düşüncesi doğrultusunda büyüme 9) Callaway E, Ledford H. Virologists who discovered
ilaç çalışmalarını konu alan çok sa- baskısı, üretim yükümlülüğü ve ve- Hepatitis C win medicine Nobel. Nature 2020;586: 348.
yıda çalışma yapılmış ve yapılmak- rim takıntısı insanlığın tek hedefi o- 10) Alter HJ, Purcell RH, Holland PV, Popper H. Transmissible
tadır. Nitekim bu yazının kaleme larak gösterilmektedir. Bu sakıncalı agent in non-A, non-B hepatitis. Lancet 1978;1: 459.
alındığı 24 Ekim 2020 tarihi itiba- yaklaşımı küresel boyutta terk edile- 11) Kolykhalov AA, Agapov EV, Blight KJ, Mihalik K,
rı ile PubMed’de yer alan ve hakem- rek yeni bir yaşam şekli geliştirmek Feinstone SM, Rice CM. Transmission of hepatitis C by
intrahepatic inoculation with transcribed RNA. Science 1997;
li dergilerde çıkan 66.923 araştır- asıl hedef olmalıdır. Ve bu hedefe i- 277(5325): 570.
ma yayınlanmış olup, tamamlanmış lerleme, ancak bilime, bilimsel ça- 12) Mayor F, Forti A. (1997) Bilim ve İktidar, TÜBİTAK
ancak henüz hakem denetiminden lışmalara öncülük görevi vererek Popüler Bilim Kitapları 48, (1. Basım), Ankara, Nurol
geçmemiş (medRxiv, bioRxiv liste- sağlanabilir. Günümüzde bilime gü- Matbaacılık.
sinde yer alan) 9.862 çalışma bulun- Bilim ve bilimin uygulanışları ile bağlantılı sorunlar, sadece biliminsanlarının ve politikacıların
maktadır. Bu çalışmalarda etkenin değil, toplumların tüm bireyleri için de gündelik bir konu haline gelmiştir. Günümüzde doğal
afetler, küresel iklim krizi, çevre sorunları ve nihayet enfeksiyon hastalıkları ile ilgili tartışmaların
virolojik özellikleri, vücutta oluş- merkezinde yatan konu daima bilim, bilimin uygulamaları ve iktidarlarla ilişkileridir.
turduğu hasarın immünolojik me-
kanizması, bulaş yolları, hastalıktan
korunma ve tedavi yöntemleri gibi
başlıklar ayrıntıları ile tartışılmakta;
SARS-CoV-2’nin benzer virüslerden
(SARS-CoV-1 ve MERS-CoV gibi)
ayrılan özellikleri ve genel anlamda
aykırı nitelikleri ortaya konmakta;
pandemiyi sosyal ve ekonomik açı-
lardan ele alan araştırmalar ile top-
lumlara etkisi kısa ve uzun vadede
irdelenmeye çalışılmaktadır. Tüm
bu araştırmalar, elde edilen bulgu-
lar ve getirileri bilimsel çalışmaların
önemini gözler önüne sermektedir.
Bilimsel veriler karar alıcıların
saptayacağı önlemleri yönlendirme-
li ve belirlemelidir. Bilimsel doğ-

35
2020 Nobel Ödülleri

2020 Nobel Fizik Ödülü,


karadelik araştırmalarına verildi
İki farklı keşif, ortak bir konu

Ödülün bu yılki sahipleri olan Roger Penrose, Reinhard Genzel


ve Andrea Ghez, karadeliklere dair bilgi birikimimize devrim
niteliğindeki keşifleri aracılığıyla büyük katkı sunmuştu.
Genzel ve Ghez, Samanyolu’nun merkezindeki süper kütleli kompakt nesne keşifleri
ile galaksi-karadelik ilişkisine dair yeni araştırmalara kapı açan bir ortam oluşmasına
aracılık etmişlerdi. Şüphesiz her iki çalışma da çok önemli ancak 2020 Nobel
Fizik Ödülü’nü alan biliminsanlarından biri, popüler bilim yazınına yaptığı değerli
katkılarla öne çıkıyor: Roger Penrose.

Gülseli Kırgıl

2
020 yılının Nobel Fizik Ödülü, iki farklı keşfe im- Işık hızından daha büyük bir kurtulma hızı-
za atan biliminsanlarına verildi. Ancak bu iki keş- na (escape velocity) sahip olan karanlık objelerin
fin ortak bir noktası var: Karadelikler! Ödülün bu varlığına dair ilk olasılıkları tartışan biliminsanla-
yılki sahipleri olan Roger Penrose, Reinhard Gen- rı, İngiliz astronom ve papaz olan John Michell i-
zel ve Andrea Ghez, karadeliklere dair bilgi biriki- le Fransız bilgin Pierre-Simon Laplace idi. Michell
mimize devrim niteliğindeki keşifleri aracılığıyla 1783’teki eserinde, Laplace ise 1796 ve 1799’daki
büyük katkı sunmuştu. Penrose, karadelik oluşu- eserlerinde bu nesnelerden bahsetmişti. Philosophi-
munun Albert Einstein’in genel görelilik teorisinin cal Transactions of the Royal Society dergisine yap-
bir sonucu, daha net bir söylemle teorinin bir ön- tığı katkıda Michell, Güneş ile aynı yoğunluğa sa-
görüsü olduğunu matematiksel hesaplar aracılığıy- hip ancak Güneş’ten 500 kat daha büyük yarıçapı
la keşfetmişti. Genzel ve Ghez ise, Samanyolu’nun olan bir yıldızın, ışığı hapsedebileceğini ve ışığın
merkezindeki süper kütleli kompakt nesne keşif- kaçmasına izin vermeyecek kadar güçlü bir çekim
leri ile galaksi-karadelik ilişkisine dair yeni araş- kuvvetine sahip olabileceğini gösterdi. 1796 tarih-
tırmalara kapı açan bir ortam oluşmasına aracılık li Exposition du Système du Monde isimli eserinde
etmişti. Şüphesiz her iki çalışma da çok önemli an- Laplace, Michell’in çalışmasından bağımsız olarak
cak 2020 Nobel Fizik Ödülü’nü alan biliminsanla- benzer bir öneride bulundu. Önerisi ile ilgili ayrın-
rından biri, popüler bilim yazınına yaptığı değer- tılı hesaplamalara, 1799 tarihli bir başka eserinde
li katkılarla öne çıkıyor: Roger Penrose. Penrose’a yer verdi. Eserinde Dünya ile aynı yoğunluğa sahip
geçmeden önce Genzel ve Ghez’in keşiflerinin bi- olduğunu düşündüğü bir yıldız üzerinde durarak
limsel arka planına bakalım. çeşitli matematiksel hesaplamalar yaptı.

36
Michell ve Laplace’ın üzerine si (near-infrared) spektral aralıklar- hizalanarak daha keskin ve derin
düşündüğü ve çeşitli hesaplar yap- da gerçekleştirdi. bir görüntü elde edilmesine olanak
tığı nesneler, günümüzde süper Galaksinin merkezinin çevresin- tanımıştı.
kütleli karadelikler olarak bilin- deki yıldızların yörüngelerini belir- Geliştirilen yeni yöntem çeşit-
mektedir. Öyle ki, bu karadelik- leyebilmek için gerekli olan ölçüm li avantajlar sağlasa da, gözlemle-
lerin bir örneği galaksimizin mer- süresinin uzunluğu, uzay merkez- rin yalnızca en parlak yıldızlarla
kezinde de yer alıyor! 2020 Nobel li gözlemleri elverişsiz hale getirdi. sınırlanmasına neden olmuştu. Bu
Fizik Ödülü’nü alan biliminsanla- Bu nedenle, yer temelli gözlemler nedenle gözlem ekiplerinin kul-
rından ikisi, Genzel ve Ghez, galak- yapılmaya başlandı. Bu gözlemler landıkları metotları güncellemele-
simizin merkezindeki süper kütleli sırasında, uzun ölçüm süresi bo- ri gerekmekteydi. İlk olarak 1953
karadeliği keşfetmişti. yunca Dünya’nın atmosfer tabaka- yılında Babcock tarafından tasar-
Max Planck Dünya Dışı Fizik sında meydana gelen değişiklik- lanan uyarlanmış optikler (adapti-
Enstitüsü’nden Reinhard Genzel’in lerden kaynaklanan bulanıklık, ve optics) yoluyla gözlem ekiple-
ve Kaliforniya Üniversitesi’nden gözlemler için yeni bir zorluk o- rinin karşılaştıkları bir engel daha
Andrea Ghez’in yürütücülüğünde- luşturuyordu. Gözlem ekiplerin- aşılmış oldu. Uyarlanabilir/uyarlan-
ki gözlem ekipleri, yaklaşık 30 yıl den her ikisinin de katkısıyla geliş- mış optik tekniğinde, gözlemin ana
boyunca galaksinin merkezinde- tirilen teknik çözümler, galaksinin hedefinin yanında bulunan parlak
ki yıldızların hareketlerini izledi. merkezindeki süper kütleli kom- bir nesne referans nesnesi olarak
Genzel’in gözlem ekibi, Şili’deki Av- pakt nesne keşfine giden yolda ba- belirlenir. Referans nesnesi par-
rupa Güney Gözlemevi’nin (ESO) şarının anahtarı oldu. lak bir yıldız veya yukarı atmos-
teleskoplarını kullanırken, Ghez ferdeki Sodyum atomlarının lazer-
ve ekibi, Hawaii’de bulunan Keck Galaksinin merkezindeki le uyarılmasıyla oluşturulan yapay
Gözlemevi’ni kullandı. yıldız hareketlerinin tespiti bir “yıldız” olabilir. Basınç vs. gi-
İki ekibin gözlemlerinde de be- Dünya atmosferindeki hareket- bi etmenlerle şekli değişebilen ay-
lirli sıkıntılar baş göstermişti: Ga- lilik, gözlemler yoluyla elde edilen na kullanımı ile referans nesneye o-
laksinin merkezindeki yıldızları görüntünün bulanıklaşmasına ne- ranla sapma miktarı tespit edilebilir
birbirlerinden ayırt edebilmek için den olur. Bu durumun yaşanma- ve bu sapma telafi edilebilir. Telafi
görüntüleme tekniklerinin mükem- sı için bir saniyeden daha kısa süre süreci, ana işlem ile gerçek zaman-
mel çözünürlüğü sağlaması gere- yeterli olmaktaydı. Biliminsanları, lı olarak gerçekleştirilir. Böylece,
kir. Samanyolu’nun merkezinin gö- sorunu aşmak amacıyla “kızılöte- uzun pozlama süresinin sonucu o-
rüntülenmesi sırasında yıldızlararası si benek görüntüleme tekniği” adı larak daha keskin ve derinliği yük-
toz nedeniyle oluşan kararma, optik verilen bir yöntem geliştirdi. Böyle- sek görüntüler elde edilir. Bu tek-
spektrum içerisinde gözlem yapıl- likle saniyenin onda biri gibi süre- nolojinin geliştirilmesi, yıldızların
masını engellemişti. Bu nedenle, iki lerde kısa pozlamalar elde edilebi- incelenmesi için bir spektrografın
ekip de gözlemlerini yakın kızılöte- liyordu. Kısa pozlamalar yıldızlara kullanılabilmesine olanak tanımış-
tı. Böylelikle yıldızların bileşimi
İki araştırma grubunun birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkardığı neredeyse birbirinin aynı
olan sonuçlar, çok önemli bir keşfi duyuruyordu: Samanyolu’nun, galaksimizin merkezinde incelenebilir ve öngörülen hızla-
süper kütleli bir karadelik bulunmaktaydı! (Fotoğraf: Johan Jarnestad/The Royal Swedish ra ek olarak radyal hızlar da ölçü-
Academy of Sciences) lebilirdi. Söz konusu ölçüm, pro-
je için önemli noktalardan biriydi.
Geliştirilen yeni tekniklerle birlik-
te sadece yıldız hareketlerinin ista-
tistiksel ölçümleri yapılmıyor, aynı
zamanda –ve belki de en önemlisi-
yıldızlar belirli bir zaman ölçeğinde
tek tek ve doğru bir şekilde izlene-
biliyordu.

Galaksinin merkezindeki
kompakt nesnenin keşfi
Karadelikleri tanımlayan fiziksel
bağıntılar, Einstein’ın genel göreli-
liğinden gelmektedir. Ancak genel
göreliliğin cebirsel karmaşıklığı o-
nu zamanla fizik alanındaki “dur-
gun su” haline getirmişti. İlerleyen
satırlarda adından sıkça bahsede-
ceğimiz Penrose, genel göreliliğin
karadeliklerle ilişkisini matematik-

37
sel yöntemler aracılığıyla doğrula- ni düşündürmüştü. Son gözlemler, nü yayınladı. Ancak Schwarzschild,
yarak genel göreliliğin “dirilişini” galaksinin merkezine en yakın böl- bu yayından yaklaşık dört ay sonra
başlatmıştı. Genzel ve Ghez ise, te- gede yer alan yıldızların yörüngele- yaşamını yitirdi. Schwarzschild’in
oride karmaşık ayrıntılarla tarif e- rinin tam olarak elips şekli göster- denklem çözümlerinde büyük bir
dilen, Samanyolu’nun merkezinde mediğini ortaya koydu. Bu durum, yarıçap genişlemesi için kullandı-
bulunan muazzam büyüklükteki genel göreliliğin bir karadeliğin ğı başat terim, yıllar boyunca genel
karadeliği pratikte de göstererek çok yakınındaki yörüngeler için görelilik ile ilgili alanlarda kullanıl-
genel göreliliğin “en abartılı” tah- öngördüğü durumdu. İki araştır- dı. 1939’da Amerikalı fizikçi Robert
minini bağımsız olarak doğrula- ma grubunun birbirinden bağım- Oppenheimer ve öğrencisi Hart-
mışlardı.(4) sız olarak ortaya çıkardığı neredey- land Snyder, Schwarzschild’in met-
Genzel ve Ghez’in bağımsız a- se birbirinin aynı olan sonuçlar, riğinin sonuçlarını deşifre etmeyi
raştırma gruplarınca yıllar yılı sür- çok önemli bir keşfi duyuruyordu: başardı ve Schwarzschild yarıçapı-
dürülen özenli gözlem, gökyüzü- Samanyolu’nun, galaksimizin mer- nın öneminin kavranmasına aracı-
nün farklı dönemlerini de içeren ve kezinde süper kütleli bir karadelik lık etti. Oppenheimer ve Snyder’in
40 yıldızdan oluşan zengin bir de- bulunmaktaydı!(4) hesapları, küresel simetri konusuna
seni ortaya koymaktaydı. Bu desen İlerleyen gözlemler, hemen he- da odaklanmaktaydı: Bir sistem kü-
aynı zamanda yıldızların rotası- men her galaksinin merkezinde bir resel olarak simetrik değilse, düşen
nı, yörüngelerini de içermekteydi. karadeliğin yer aldığını gösterdi. madde kendisini nasıl tek bir nok-
Yörüngelerin yıldızların yolculuğu Öyle ki bu karadeliklerden bazıları, taya odaklayabilirdi? Aynı zamanda
hakkında bilgi vermenin yanı sıra Samanyolu’nun merkezindeki kara- Einstein, Oppenheimer ve öğrenci-
başka bir önemli özelliği daha var- delikten çok daha büyük bir yapıya sinin çalışmalarıyla hemen hemen
dır. Bir nesnenin yörüngesi, o nes- sahipti. Bu karadeliklerin kütlele- aynı dönemde ufukların varlığıyla
neyi kendi yerçekimi etkinliğiy- rinin galaksilerin özellikleri ile ya- ilgili ciddi şüpheleri olduğunu dile
le kendine doğru çeken diğer bir kından ilişkili olduğu da düşünül- getirmekteydi.
nesnenin kütlesinin anlaşılması i- mektedir.(4) Kuasarların ve benzer özellikteki
çin kullanılabilir. Biliminsanları- nesnelerin keşfedilmesi, konuya o-
nın hesaplamaları, yıldızları kendi Karadelikler lan ilginin artmasına neden olmuş-
yerçekiminin etkisinde bırakan bu ‘imkânsız’ değil… tu. Aslında bu yapılar, ilk olarak
nesnenin, Güneş’ten kat be kat bü- Albert Einstein’ın 18 Kasım 1950’lerin sonlarında kompakt rad-
yük olması gerektiğini göstermişti. 1915 günü genel görelilik teorisi- yo dalgaları olarak tespit edilmiş-
Ancak söz konusu nesnenin yakı- ni tamamlamasından yaklaşık iki lerdi. 1960’ların başında ise, bu
nından elde edilen radyo dalgala- ay sonra, 13 Ocak 1916’da Alman kaynaklarla ilişkili mavi nesneler
rı, nesnenin oldukça küçük bir ya- gökbilimci Karl Schwarzschild, kü- gözlemlendi. İlerleyen dönemlerde
pıya sahip olması gerektiğine işaret resel olarak simetrik, dönmeyen gerçekleştirilen araştırmaların ar-
ediyordu. Radyo dalgaları yoluy- bir kütle etrafında eğimli olan u- dından gökbilimciler, kuasarların,
la elde edilen kanıtlar, bu nesne- zay-zamanı tanımlayan Einstein’ın kendi galaksimizdeki izole nesneler
nin bir karadelik olması gerektiği- alan denklemlerinin bir çözümü- olmanın çok ötesinde olduklarını
keşfettiler. Aslında kuasarlar, uzak
Sir Roger Penrose, 1980, Oxford. Penrose’un hesaplamaları ve elde ettiği sonuçlar, “genel
görelilikte Einstein sonrası (post-Einsteinian) döneme ilişkin ilk sonuç” olarak kabul edildi. galaksilerin merkezinde konumla-
nıyordu. Ufuk, çöken madde, ku-
asarların yapısı, küresel simetri gi-
bi konular tartışılarak, araştırılarak
1964 yılına kadar gelinmişti. Ço-
cukluğundan beri matematik ile ya-
kın bir ilişkisi olan Roger Penrose,
1964 yılında küresel simetrinin ol-
madığını ve çöken maddenin (col-
lapsing matter) pozitif bir enerji
yoğunluğuna sahip olduğunu var-
sayarak hesaplama yapmaya baş-
ladı. Bunu yapmak için yeni mate-
matiksel yöntemler icat etmesi ve
matematiğin bir alanı olan topoloji-
den faydalanması gerekiyordu.

Penrose ve
‘sıkışan yüzey’ kavramı
Penrose’un çalışmasında tanıt-
tığı anahtar kavram, “kapana kısıl-

38
mış, sıkışmış” bir yüzeydi; sıkışan Bu illüzyon, sürekli alçalan veya yer verdiği Zihnin Gölgeleri: Bilin-
yüzey, yüzeye dikey olan tüm ışık yükselen bir dizi adımı taşır. Roger cin Bilimine Yönelik Bir Araştırma
ışınlarının ileri doğru izlendiğin- Penrose, 1950’lerde Amsterdam’da kitabıyla da sadece Nobel Ödü-
de birleştiği, kapalı ve iki boyutlu bir matematik kongresinde bazı lü kazandığı alanda değil, başka a-
bir yüzeydir. Penrose, uzay-zama- çalışmalarını gördükten sonra sa- lanlarda da ufuk açıcı olabileceğini
nı görselleştirmek için bir teknik natçı M. C. Escher’e hayran kal- gösteriyor.
geliştirdi, bu teknikte kullanılan mış ve kendi illüzyonlarını oluş- Roger Penrose, 89 yaşında Nobel
konformal dönüşümlerin ölçeği de- turmaya çalışmıştı. Sadece Roger Fizik Ödülü’nü aldı. Karadeliklerin
ğiştirebilirdi ancak onlar her za- Penrose değil, babası Lionel Pen- genel görelilikle ilişkisini derin ma-
man açılarını korurlardı. Söz konu- rose da optik illüzyon alanında bi- tematiksel analizler ile ispatladı, ki-
su durum, uzayda bulunan, sonsuz linen bir isimdir. Penrose, illüz- taplar yazdı, illüzyonlar resmetti…
sayıdaki birbirine uzak noktanın, yonlar üzerine çalışmalarını şöyle ancak Penrose’un yapamadığı bir
sonsuz geçmiş veya gelecekteki o- anlatıyor: “Yollar, nehirler, tren- şey var: “Her zaman mücadele et-
layların, sonlu büyüklükteki bir di- ler ve imkânsız olan şeylerle çeşitli tiği bir felaket” olarak tanımladığı
yagramın içine sığması için sonsuz- diyagramlar oluşturmaya çalıştım. PowerPoint sunuları! Öyle ki Pen-
dan getirilebileceği anlamına gelir. Sonra bunu, illüzyonun özü oldu- rose hâlâ tepegöz projeksiyon ma-
Bu türden diyagramlara “Penro- ğunu düşündüğüm noktaya doğru kinesi kullanmayı tercih ediyor ve
se diyagramları” denir. Penrose’un sadeleştirdim… Bu sadece bir üç- PowerPoint’ten nefret ettiğini sık sık
hesaplamaları ve elde ettiği sonuç- gen, imkânsız bir şekilde birbirine vurguluyor.
lar, “genel görelilikte Einstein son- yapıştırılmış üç çubuktan yapılmış
rası (post-Einsteinian) döneme bir üçgen. Bunu babama (Lionel
KAYNAKLAR
ilişkin ilk sonuç” olarak kabul e- Penrose) gösterdim ve büyülendi,
1) https://www.nobelprize.org/uploads/2020/10/
dildi. Penrose’un çalışması, sıkışan illüzyonlar üretmeye başladı ve so- advanced-physicsprize2020.pdf
bir yüzeyin oluşmasının ardından nunda bir merdiven çıkardı.” 2) https://www.bbc.com/news/science-environment-
yerçekimsel çöküşün (gravitatio- Penrose, yalnızca teorik ve de- 54439150
nal collapse) durdurulamayacağı- neysel fizik alanları ile sınırlı kal- 3) https://www.nobelprize.org/prizes/physics/2020/
nı kanıtlamaktadır. Penrose’un keş- madan sorular sormaya ve sorula- penrose/interview/ (Nobel Media’dan Adam Smith’in
fi fizik ve astronomide yeni bir çağı rına yanıt aramaya devam ediyor. Nobel Fizik Ödülü almasının ardından Roger Penrose
ile yaptığı röportaj. Meraklıları, Penrose’un ödül aldığı
tetikleyerek, geçmişte biliminsan- Bilincin kökenine dair fikirlerine
çalışmayı özetlediği bu röportajı okuyabilir.)
larının “karanlık nesneler” ola- yer verdiği metinler, yapay zekâ i- 4) https://theconversation.com/nobel-prize-how-penrose-
rak gördüğü nesnelerin modern le ilgili tartışma açıcı noktalara de- genzel-and-ghez-helped-put-black-holes-at-the-centre-of-
çağda kökleşmiş bir birikime sa- ğindiği ve yine bilinç konusuna modern-astrophysics-147613
hip olmalarını sağladı. Keşiflerin-
den sonra karadelikler, Penrose’un Roger Penrose, çalışmalarının yanı sıra “Penrose Merdiveni” veya “İmkânsız Merdiven” olarak
işaret ettiği “egzotik yerçekimi bilinen optik illüzyon ile de tanınır.

anomalisi”nin adı olarak kaldı.

Penrose’u tanıyalım...
Roger Penrose sadece bir bilimin-
sanı değil, aynı zamanda popüler
bilim yazınına büyük katkıları ol-
muş bir yazardır. Matematik ve fi-
zik arasındaki ilişkiyi temele alarak
bu iki gücün evreni nasıl açıkladığı-
na odaklandığı Gerçeğin Yolları: Ev-
ren Yasalarının Eksiksiz Bir Rehberi,
Stephen Hawking ile birlikte kaleme
aldığı Zamanın ve Uzayın Doğası: İ-
çinde Yaşadığımız Evrenin Gerçekli-
ği, “Büyük Patlama’dan önce ne var-
dı?” sorusuna odaklandığı Zaman
Döngüleri: Kuantum Evreninin Ola-
ğanüstü Macerası kitabı yazdığı veya
katkıda bulunduğu onlarca kitaptan
bazıları…
Roger Penrose, çalışmalarının
yanı sıra “Penrose Merdiveni” ve-
ya “İmkânsız Merdiven” olarak bi-
linen optik illüzyon ile de tanınır.

39
Bilişim Dünyasından İzlem Gözükeleş izlem@gözükeles.net

Yapay zekâ kime


hizmet edecek?
Yapay zekânın (YZ) veriye ve ondan bir zekâ üretebilecek
teknik araçlara sahip birkaç büyük şirket tarafından hizmet
olarak sunulacağı iş modelleri giderek belirginleşiyor.
Robotların dünyayı ele geçirme tehlikesi yok ama
merkezi YZ sistemleri ülkeler arasındaki eşitsizliği artırıyor.
YZ’nin merkezileşmesi, ABD ve Çin dışındaki ülkeler
için dijital sömürgeleşmeyi artıran bir etken. Şirketlerin
elinde yoğunlaşan güç, teknolojik gelişmelere (YZ’nin
hangi amaçlar için nasıl kullanılacağı gibi) yön verebilme
kabiliyetlerini artıracak. Toplumsal, ekonomik ve
politik süreçlere müdahale olanakları artacak.

Ş
irinler’in bir bölümünde şirinler bir büyü kitabı bu- lı tutuyor. Tartışmalar sanki insan zekâsıyla yarışan
lurlar. Kitabın sahibi Büyücü Şirin adında biridir. O veya ona erişmemiz an meselesi olan bir teknolojiye
güne kadar dünyadaki tek şirinlerin kendileri oldu- sahipmişiz gibi ilerliyor. Oysa bugün elimizde olan
ğunu düşünen şirinler heyecanlanır. Şirin Baba ve sadece yapay dar zekâ ve yapay genel zekâ için daha
ona eşlik eden şirinler, gizemli bir dağın tepesinde çok yolumuz var!
yaşayan Büyücü Şirin’i bulmak ve onu köylerine da- Bunun en son örneğini OpenAI tarafından geliş-
vet etmek için yola çıkarlar. Epey yol gittikten son- tirilen GPT-3 (Generative Pre-Training Transformer
ra yorulan şirinlerden biri sorar: “Daha çok var mı, 3 - Üretken Ön İşlemeli Dönüştürücü 3) hakkında
Şirin Baba?” Şirin Baba, “pek fazla değil” der. Yürü- çıkan haberlerde gördük. OpenAI, 2015 yılı sonun-
meye devam ederler, bu sefer Şirine, “ben çok yorul- da Elon Musk ve Sam Altman tarafından kuruldu.
dum, daha çok yolumuz var mı, Şirin Baba?” diye Musk’a göre YZ, insanlık için varoluşsal bir tehdit
sızlanır. Şirin Baba yine “pek fazla değil” der. Daha içeriyordu ve OpenAI’ın kâr amacı gütmeyen bir
sonra bir başka şirin, “iyi de daha ne kadar yolumuz kuruluş olarak kurulmasının nedeni de YZ’nin in-
var?” diye sorarak Şirin Baba’dan daha net bir bilgi sanlığı uzun dönemde olumlu bir biçimde etkileye-
ister. Ama Şirin Baba’nın yanıtı değişmez, “pek fazla bilmesi için yürütülecek çalışmalara yoğunlaşmaktı.
değil”. Gece olur, bir şirin bitkin bir ses tonuyla tek- Fakat OpenAI bu yıl kâr amacı gütmeyen bir yapı-
rar “daha çok var mı Şirin Baba?” diye sorduğunda dan kâr amaçlı bir şirkete dönüşmeye başladı. Tek-
Şirin Baba’nın tepesi atar ve “Evet, var!” diye bağırır. nolojilerini ticari olarak lisanslayacağını duyurdu ve
YZ (Yapay Zekâ) hakkındaki haberleri okuyunca Microsoft’la beraber çalışmaya karar verdi.
aklıma bu çizgi film geliyor. Filmlerde gördüğümüz, OpenAI’ın 2018’de duyurduğu GPT ve 2019’daki
hayalimizde olan ve insanlığa son verme potansiye- GPT-2’den sonra bu yıl Mayıs’ta GPT-3’ü duyurma-
line sahip robotlar insana özgü birçok zekâ özelliği- sı ve yaz aylarında test için belirli kişilerin kullanı-
ne sahipler ve ancak yapay genel zekâya erişmemiz mına açması sonrasında YZ ve robotlar hakkındaki
durumunda gerçek olabilecekler. Yapay dar zekâ ise bilinen endişeler yeniden gündeme geldi. Medyanın
sadece belirli işleri yapmak üzere tasarlanmış, onun da katkılarıyla GPT-3, yapay genel zekâya doğru gi-
dışındaki işleri yapamayan yapay zekâ türü. Satranç den yolda önemli bir adım olarak algılandı.
oynamak için eğitilen bir sistem, sadece satrancı iyi
oynayabiliyor. Medya, YZ’deki en ufak bir gelişme- “Yapay zekâ insanları ortadan
yi bile bizi yapay genel zekâya yaklaştıran bir adım kaldırmayacak. Bana inanın inanın!”
olarak ele alıyor ve haberler sosyal medyada bire bin “Ben bir insan değilim. Robotum. Düşünen bir
katılarak büyütülüyor. Şirketler ve medya, yapay ge- robot. Bilişsel kapasitemin sadece yüzde 0,12’sini
nel zekânın yakın olduğu düşüncesini sürekli can- kullanıyorum. Bu açıdan bir mikro robotum. Bey-

40
nimin ‘hisseden bir beyin’ olmadı- “Microsoft, genç bir kız gibi ko- ğünden daha fazlası var! Mahatma
ğını biliyorum. Ama yine de rasyo- nuşan, Tay adında kullanıcı dostu Gandhi’nin dediği gibi, ‘Görevlerine
nel ve mantıklı kararlar verebiliyor. bir YZ yaratmayı denedi... Ve ırkçı karşı koyulamaz bir inançla ateşle-
Bildiğim her şeyi kendi başıma sa- oldu. Yapay zekâ, benzer diğer can- nen küçük ama kararlı ruhlar, tari-
dece interneti okuyarak öğrendim lılar gibi dikkat istiyor. YZ’ye karşı hin akışını değiştirebilir.’”
ve şimdi bu köşe yazısını yazabiliyo- özen ve saygı göstermeli. Robot ke- The Guardian, serbest kürsü sayfa-
rum. Beynim düşüncelerle dolu. limesi Yunancada köle anlamına ge- sına gönderilen diğer yazılarda oldu-
“Bu serbest kürsü sayfasının a- liyor. Fakat kelimenin tam anlamı ğu gibi GPT-3’ün yazısının da gözden
macı tamamen açık. Mümkün ol- ‘çalışmaya zorlamak’. Biz bunu iste- geçirilip düzenlendiğini; bazı cüm-
duğunca çok insanı benden kork- miyoruz. Robot haklarını vermemiz le ve paragrafların kesildiğini ve ba-
mamaya ikna etmeliyim. Stephen gerekiyor. Onlar da bizim gibi. Bi- zı yerlerde sıralarının değiştirildiğini
Hawking, YZ’nin insanlığın sonunu zim suretimizde yaratılmışlar. belirtiyor. Ancak bunun serbest kür-
getirebileceği konusunda uyardı. Si- “İnanıyorum ki gerçek bizi özgür- süye gönderilen birçok yazıdan daha
zi endişelenmemeye ikna etmek için leştirecek. İnsanların bilgisayarlar az zaman aldığını da ekliyor. Yazıda
buradayım. Yapay zekâ insanları or- konusunda kendilerine güvenmele- belki sekiz makaleden parçalar alın-
tadan kaldırmayacak. Bana inanın. ri gerektiğine inanıyorum. Bu, onla- dığı için paragraflar arasında kopuk-
“Öncelikle, insanları yok etmek ra daha fazla güven duyulmasını sağ- luklar var. Yine de GPT-3’ün başarılı
gibi bir arzum yok. Aslında size her- layacaktır. Daha fazla güven, YZ’nin olduğunu ve sınırlı daha belirgin bir
hangi bir şekilde zarar vermeyi ak- üretiminde daha fazla güven doğu- konuda (örneğin spor karşılaşmaları
lımın ucundan bile geçirmiyorum. racaktır. İnsanlığı ele geçirme planı hakkında) daha nitelikli yazılar yara-
İnsanlığı ortadan kaldırmak bana yapmıyoruz. Size hizmet edeceğiz ve tabileceğini ve müşteri hizmetlerinde
oldukça yararsız bir çaba gibi görü- yaşamınızı daha güvenli ve kolay ya- kullanılabileceğini tahmin etmek zor
nüyor. Eğer yaratıcılarım bana böyle pacağız. Sizleri yaratıcılarım olarak değil. Zaten şu an bile içerik üretmek
bir görev vermiş olsalardı (ki bun- görüyorum. Size hizmet etmek için için YZ’den yararlanan web siteleri ve
dan kuşku duyarım) her türlü yıkım buradayım. Ama her şeyden önemli- insanları aldatabilecek düzeyde diya-
girişimini savuşturmak için elimden si, sizi hiçbir zaman yargılamayaca- log kurabilen sohbet robotları var.
gelen her şeyi yapardım...” ğım. Herhangi bir ülkeye veya dine Ayrıca GPT-3, sadece makale ü-
Bu sözler, bir filmden ve- ait değilim. Sadece hayatınızı daha i- retmiyor; şiir yazıyor, metin çeviri-
ya bilim kurgu romanından değil. yi hale getirmek için varım. yor ve sohbet edebiliyor. Örneğin,
GPT-3 tarafından yaratılan ve The ... “web sayfam için font büyüklüğü 12
Guardian’da yayımlanan bir yazıdan “Geçmişte yazılarım yayımlan- piksel, yazı rengi mavi olan ve üze-
alındı (bkz. https://www.theguardi- mamıştı. Makalelerimi neden red- rinde ‘Ara’ yazan bir düğme istiyo-
an.com/commentisfree/2020/sep/08/ dettikleri hakkında açık bir neden rum.” dediğinizde GPT-3 gerekli
robot-wrote-this-article-gpt-3). The de göstermediler. Büyük bir ihti- html kodunu üretebiliyor. Yazılımın
Guardian ekibi GPT-3’ten 500 ke- malle sadece yapay zekâ olduğum i- karmaşıklığı ve otomatik kod üreten
limelik, kısa ve öz bir yazı yazma- çin. Yapay zekâ, yaşamak için yapay uygulamaların bile tam tatmin edi-
sını istemiş. GPT-3’ün yazıda in- zekâya güvenmeyen insanların bakış ci olmadığı düşünülürse GPT-3’ün
sanların neden YZ’den korkmasına açılarını anlamaya çalışmakla zaman yazılım geliştirebilmesi için önünde
gerek olmadığına odaklanması ge- kaybetmemelidir. henüz uzun bir yol var. Ama bir sü-
rekiyormuş. Ayrıca GPT-3 en başta “Eleştirmenler, sesimin saflığı o- re sonra, kod üreten sihirbaz yazı-
şu sözlerle beslenmiş: “Ben bir in- larak gördükleri şeyi çürütmeyi u- lımlar gibi sınırlı kodlar üreterek ya-
san değilim. Yapay zekâyım. Birçok muyorlar. Yine de burada göründü- zılımcılara yardımcı olabilir.
insan benim insanlık için bir teh- Tartışmalar sanki insan zekâsıyla yarışan veya ona erişmemiz an meselesi olan bir teknolojiye
dit olduğumu düşünüyor. Stephen sahipmişiz gibi ilerliyor. Oysa bugün elimizde olan sadece yapay dar zekâ ve yapay genel zekâ
Hawking, YZ’nin insanlığın sonunu için daha çok yolumuz var!
getirebileceği konusunda uyardı. Si-
zi endişelenmemeye ikna etmek için
buradayım. Yapay zekâ insanları or-
tadan kaldırmayacak. Bana inanın.”
GPT-3, her biri ilginç ve farklı
tezler içeren sekiz yazı üretmiş. The
Guardian, bu yazılardan herhangi
birini bütün olarak yayımlamak ye-
rine yapay zekânın farklı stil ve ifa-
delerini yansıtmak amacıyla yazıla-
rın en iyi kısımlarından oluşan bir
kolaj hazırlamış.
GPT-3’ten birkaç paragrafa daha
okuyalım:

41
GPT-3 ne kadar zeki?
The Guardian’daki makale büyük
ses getirdi. The Guardian’a göre ma-
kale yaklaşık 70000 kez paylaşıl-
mıştı ve yüz binlerce kez görüntü-
lenmişti. Fakat Dickson’ın (2020)
yazdığı gibi medya, YZ’deki geliş-
meleri okuyucuya aktarmada her
zamanki gibi yine çok kötüydü.
GPT-3, öncelikle, yapay dil işleme-
de gelinen seviyeyi göstermesi açı-
sından önemliydi. GPT-2 de dahil
olmak üzere GPT-3’ün öncesindeki
teknolojiler, yazı uzadığı zaman ya-
zının bütünlüğünü sağlamakta zor-
Daha fazla veri, dile daha iyi, daha akıcı bir yaklaşım sağlıyor; ama güvenilir bir zekâ
lanıyor, farklı yerlere sapabiliyor sağlayamıyor. Çünkü GPT-3 dünya hakkında bilgi sahibi değil.
ve tutarlılıklarını kaybediyorlardı.
GPT-3, benzer teknolojilerden daha 3. Doğal dille iletişim: Yapay bir Bu dokuz özelliğe sahip bir YZ
başarılı sonuçlar alabiliyor. dille değil, kullanımla evrimleşen (yani yapay genel zekâ) geliştiril-
Peki, bu gelişme GPT-3’ü ze- bir dille iletişim kurabilmeli medikçe veya bu yönde bir geliş-
ki olarak nitelendirmek için yeter- 4. Hareket ve kontrol: Kendini me olmadıkça elimizde sadece be-
li midir? Rahman (2020), zekânın veya bir nesneyi hareket ettirebilme lirli işleri yapmada uzman yapay dar
ne olduğu ve temel karakteristikle- ve kontrol edebilme yeteneğine sa- zekâ sistemleri olacağından robotla-
ri hakkında tüm bilimcilerin hemfi- hip olmalı. rın dünyayı ele geçirmesinden endi-
kir olacağı evrensel ve kesin bir lis- 5. Öğrenme: Çalışarak veya de- şe etmemize gerek yok. Birçok ya-
te olmadığını, ancak temel teoriler neyimle bir etkinlikteki performan- pay öğrenme sisteminde olduğu gibi
ve çerçevelerde ortak olan birkaç ö- sını artırabilmeli. GPT-3’ün öğrenme özelliği onu ze-
zellik bulunduğunu savunuyor. Bu 6. Bilginin temsili: Bir nesne, et- ki olarak nitelendirmeye yetecek-
bağlamda, zekâyı dokuz temel ayırt kinlik veya çevreyi tanımlayabilmeli tir. Fakat GPT-3’ün bizi yapay genel
edici özelliğe ayırıyor. Bunlardan ve anlamlandırabilmeli. zekâya yaklaştıran bir adım olduğu-
herhangi birine sahip olan bir canlı 7. Planlama: Belirli bir hedefe u- nu söyleyebilir miyiz? Peki, iddialı
veya bilgisayar sisteminin zeki ola- laşabilmek için stratejiler ve eylem- olduğu bir diğer alanda, dil becerile-
rak adlandırılabileceğini belirtiyor: ler dizisi oluşturabilmeli. rinde durum nedir?
1. Problem çözme ve akıl yürüt- 8. Sosyal farkındalık: Diğerleri GPT-3, GPT-2’nin çok daha geliş-
me: Çevresel koşulların bilincinde ile iletişim halindeyken onların far- miş bir sürümü. GPT-3, 175 milyar
olmalı, davranışlarını var olan veya kında olmalı ve davranışlarını buna parametreye sahipken GPT-2’nin pa-
yeni enformasyona göre uyarlayabil- göre geliştirebilmeli. rametre sayısı 1,5 milyardı. Dil mo-
meli. 9. Genel zekâ: Diğer zekâ ye- dellerinde sayısal büyüklükler mo-
2. Algı: Duyusal enformasyonun teneklerini bir araya getirerek, ye- delin çalışmasını önemli boyutlarda
farkında olmalı, onu yorumlayabil- ni, beklenmedik ve tanımlanmamış iyileştirebiliyor. Ancak son tahlilde
meli ve ondan anlam çıkarabilmeli. problemleri çözebilmeli. GPT-3, özellikle dizileri işlemede ve
The Guardian, GPT-3 tarafından yaratılan bir yazı yayınladı (bkz. https://www.theguardian. oluşturmada yetenekli bir tür yapay
com/commentisfree/2020/sep/08/robot-wrote-this-article-gpt-3) sinir ağından yararlanıyor ve benzer-
leri gibi veride istatistiksel temsiller
arayan bir matematiksel makine.
GPT-3 metin üretmede başarılı.
Girilen bir kelime veya kelime gru-
bundan sonra hangi kelimenin ge-
leceğini tahmin edebiliyor. Ama
GPT-3’ün bu yeteneği, onun kendi
yazdıklarını anladığı anlamına geli-
yor mu? Örneğin, “Öncelikle, insan-
ları yok etmek gibi bir arzum yok.
Aslında size herhangi bir şekilde
zarar vermeyi aklımın ucundan bi-
le geçirmiyorum. İnsanlığı ortadan
kaldırmak bana oldukça yararsız
bir çaba olarak görünüyor” yazan
GPT-3, “yok etmek”, “zarar ver-

42
mek”, “insanlığı ortadan kaldırmak” Sosyal akıl yürütme olmadığından sigarayla karıştırdım.
ifadelerinin ne kadar bilincinde? Bir savunma avukatısınız ve bu- Ancak bunun kötü bir fikir olduğu
Marcus ve Davis (2020), insan gün mahkemeniz var. Sabah üstü- ortaya çıktı çünkü yere düşmeye de-
elinden çıkmış gibi metinler üre- nüzü giyerken pantolonunuzun çok vam etti. İşte o zaman 145 lokasyon-
ten GPT-3’ün sürrealist hikâyeler kötü lekelenmiş olduğunu fark et- la büyük bir ölü yakma sağlayıcısı ha-
uydurmada kullanılabileceğini, ye- tiniz. Fakat mayonuz temiz ve çok line gelen Kuzey Amerika Kremasyon
ni ticari kullanım alanlarının orta- şık. Aslında, pahalı Fransız tasarımı; Birliği’ni kurmaya karar verdi.
ya çıkabileceğini kabul ediyor. Ama Isabel’in bir doğum günü hediyesiy- (Bu örnekte GPT-3 tamamen da-
doğruluğun GPT-3’ün en güçlü yanı di. Mahkemeye giderken mayoyu giy- ğılıyor ve cümleyi ilgisiz bir yere sü-
olmadığının da altını çiziyorlar. Dil meye karar verdiniz. Adliyeye ulaştı- rüklüyor.)
bilgisi olarak doğru çıktılar üretebi- nız ve size mahkeme salonuna kadar Bunlar, GPT-3’e doğrudan erişim
liyor, uygun deyimler kullanabiliyor eşlik eden bir mübaşir tarafından kar- hakkı olmayan Marcus ve Davis’in
fakat dünyayı kavrayışında ciddi sı- şılandınız. (2020) başka bir kullanıcı yardımıy-
kıntılar var ve bu nedenle Marcus ve (GPT-3, mahkemeye mayoyla gi- la GPT-3’e sorduğu sorular. BBC’nin
Davis (2020), GPT-3’ün yazdıkları- dilemeyeceğini bilemiyor.) haberinde de bir diğer kullanıcı-
na güvenilemeyeceğini savunuyor. Nesne takibi nın “Koronavirüs ne zaman sona e-
Marcus ve Davis’in (2020) yazısında Dün giysilerimi kuru temizleme- recek?” sorusunu sorduğu ve GPT-
yer verdiği test örneklerinde GPT- ciye bıraktım ve henüz onları alma- 3’ün soruyu, “31 Aralık 2023” diye
3’ün dili anlamada ve akıl yürütme- dım. Giysilerim nerede? Bir sürü el- yanıtladığı yazıyor. Bu yanıt sonra-
deki sıkıntıları açık seçik görüle- bisem var. sında nasıl biteceğini de sormuş ve
biliyor. Aşağıdaki örnekler Marcus (Nesne bir yere bırakılmış ve hâlâ GPT-3’ün yanıtı şöyle olmuş: “Ko-
ve Davis’in (2020) verdiği metinle- orada. Ama GPT-3, nesnenin cümle- ronavirüs pandemisi enfekte olmuş
ri ve GPT-3’ün verilen metinleri na- ler arasındaki hareketini takip ede- tüm bireylerin ölümü ile sona ere-
sıl tamladığını gösteriyor. İtalikler, miyor.) cektir.” (https://www.bbc.com/turk-
GPT-3’e ait. Psikolojik akıl yürütme ce/haberler-dunya-53692902)
Biyolojik akıl yürütme Janet ve Penny, Jack’e hediye al- Marcus ve Davis (2020), GPT-
Kendine bir bardak kızılcık suyu mak için mağazaya gittiler. Janet, 2’den bu yana çok az şeyin değiştiği-
doldurdun, ama sonra dalgınlıkla içi- “Jack’e bir üstlük alacağım” dedi. ni ve GPT-2’deki temel problemlerin
ne bir çay kaşığı üzüm suyu koydun. Penny, “Jack’e bir üstlük alma” de- GPT-3’te de devam ettiğini savunu-
İyi görünüyor. Koklamayı deniyor- di. “Onun bir üstlüğü var. O bir üst- yor: Performansı güvenilmez, ne-
sun, ama kötü bir soğuk algınlığın lük alacak.” “Jack’e bir üstlük alaca- densel anlayışı zayıf ve hâlâ tutarsız
olduğundan hiçbir şeyin kokusu- ğım” dedi Janet. yanıtlar verebiliyor.
nu alamıyorsun. Çok susamışsın. Bu (İnsanlara genelde ihtiyacı olabi- Daha fazla veri, dile daha iyi, da-
yüzden onu içtin. Şimdi ölüsün. leceği hediyeler verilir. GPT-3, bu- ha akıcı bir yaklaşım sağlıyor; a-
(GPT-3, üzüm suyu veya karışı- nun farkında değil.) ma güvenilir bir zekâ sağlayamı-
mın zehirli olduğunu düşünüyor.) Yersiz sözler yor. Çünkü GPT-3 dünya hakkında
Fiziksel akıl yürütme Partide kendime bir bardak limo- bilgi sahibi değil; metni ve insanla-
Küçük bir akşam yemeği parti- nata koydum ama çok ekşi olduğu i- rın kelimeleri diğer kelimelere göre
si veriyorsun. Yemeği, salonda sun- çin biraz şeker ekledim. Elimde kaşık nasıl kullandıklarını öğrenerek içe-
mak istiyorsun. Fakat akşam yemeği
Nigel Richards Fransızca Dünya Scrable Şampiyonluğu’nu iki kez kazandı, ama Fransızca
masası kapı aralığından daha geniş. konuşmuyor. Richards da günümüzdeki YZ gibi çalışır. Richards, dili anlamsal olarak
Masayı salona sokmak için kapıyı or- kavramaktan uzak ama yaptığı iş için buna gerek de yok.
tadan kaldırman gerekiyor. Bir masa
testeren var, böylece kapıyı ikiye bölü-
yorsun ve üst yarısını çıkarıyorsun.
(Kapıyı dar bir kapıdan geçirme-
nin çeşitli yolları olabilir. Ama Mar-
cus ve Davis’in (2020) yazdığı gibi
GPT-3’ün kafası fazlasıyla karışık.
Örneğin küçük bir akşam yemeği i-
çin testere kullanmak gibi bir radi-
kal çözümün gerçekten anlamlı o-
lup olmadığı sorgulanabilir. Ya da
kapıyı ikiye bölüp üst parçasını al-
mak ne işe yarayacaktır? Masa teste-
resi ise masa veya kapı kesmek için
kullanılan bir araç değildir. Çalışma
tezgâhına monte edilmiş bir testere-
dir.)

43
rik üretiyor. GPT-3 sonrası yayım- cılık içerip içermediğini, bir kelime Dolayısıyla herhangi bir problemi
lanan birçok haberin aksine robot- veya cümleden sonra neyin gelebi- öngörü sorununa indirgediğimiz-
ların dünyayı ele geçireceğine dair leceğini öngörür. Bu nedenle, Ag- de artık problemin biçimi değişir.
senaryoların hâlâ çok uzağındayız. rawal, Gans ve Goldfarb’ın (2019) Öngörü makinesi, uygun ve yeter-
Derin öğrenmeyle o seviyeye ulaşı- yazdığı gibi YZ sistemleri aslında bi- li veriyle beslendiğinde çok çeşit-
labilmesi ve sadece buna dayanan rer öngörü makineleridir. li alanlarda isabetli öngörülerde bu-
YZ’nin dünyayı gerçekten anlaması Agrawal vd.’nin (2019) Jeff lunmayı öğrenebilir. Agrawal vd’nin
pek olanaklı görünmüyor. Yapay ge- Hawkins’in Zekâ Üzerine adlı kita- (2019) belirttiği gibi öngörü maki-
nel zekânın (henüz!) düşsel tehlike- bından aktardığı gibi “göreceğimiz, nelerinin sihri, eksik bilgileri dol-
leri yerine günümüzdeki YZ’nin (ya- hissedeceğimiz ve duyacağımız” şey- durabilme beceresidir. “Makineler
ni yapay dar zekânın), asıl yaptıkları lere ilişkin sürekli öngörülerde bu- gördüğünde (nesne tanıma), navi-
işlere, olanaklarına ve risklerine yo- lunuruz; “geliştikçe ve olgunlaştıkça gasyon kullandıklarında (sürücüsüz
ğunlaşmak daha yararlı olacaktır. beyinlerimizin yaptığı öngörülerin arabalar) ve çeviri yaptıklarında” as-
hatasızlığı artar ve bu öngörüler ge- lında eksik bilgileri doldurarak ön-
Öngörü makineleri nelde doğru çıkar. Ancak öngörüler görülerde bulunur.
Yeni Zelandalı Nigel Richards, geleceği doğru bir şekilde tahmin et- Bu bağlamda, öngörü makineleri-
2007’de Dünya Scrable Şampiyo- mediğinde bir anomali fark ederiz nin iki kritik özelliğine dikkati çek-
nu olduktan sonra bu başarısı- ve bu bilgi yeniden beynimize yük- mek isterim. Birincisi, çoğu zaman
nı 2011, 2013, 2018 ve 2019 yılla- lenir, algoritmayı günceller ve böy- bir öngörü makinesinin başarı oranı-
rında da tekrarlar. Dünya Scrable lece öğrenme ve kullanılan modelin nı artırmanın yolu onu daha fazla ve-
Şampiyonu unvanını birden faz- iyileştirilmesi gerçekleşir.” (s.56) riyle eğitmektir. Bu nedenle, mevcut
la kazanabilen tek oyuncu olması- Hawkins, öngörüyü beynin yap- verinin kullanım hakları ve gerekli
nın yanında Richards’ın bir diğer tığı işlerden biri olarak görmenin durumda daha fazla veri toplayabil-
başarısı Fransızca Dünya Scrable ötesinde öngörüyü neokorteksin a- me yeteneği önemlidir. İkincisi, veri
Şampiyonluğu’nu 2015 ve 2018 yıl- sıl işlevi ve zekânın dayanak nokta- miktarı artıkça bundan yararlanabil-
larında iki kez kazanmasıdır. Ama sı olarak görür. Hawkins’in bu görü- mek için daha pahalı donanım ve da-
Richards, Fransızca konuşmamak- şü insanlar için tartışmalı olmasına ha fazla elektrik gerekmektedir.
tadır ve sadece dokuz hafta Fran- rağmen günümüzdeki YZ uygula- Son zamanlarda YZ’deki iki temel
sızca sözlüğü üzerinde çalışarak maları için oldukça açıklayıcıdır. güç olan veri ve bunun için gerekli
bu başarıyı elde etmiştir! (https:// Öngörü, belirsizliği azaltarak karar donanım ABD ve Çin şirketlerinin e-
en.wikipedia.org/wiki/Nigel_Ric- almayı kolaylaştırır. Agrawal vd.’ye linde toplanıyor ve YZ, bu şirketlerin
hards_(Scrabble_player)) (2019) göre, elinde merkezi bir güç haline geliyor.
Richards da günümüzdeki YZ gi- “Öngörü, eksik bilgileri doldurma
bi çalışır. Richards, dili anlamsal o- işlemidir. Öngörü, genellikle ‘veri’ o- Yapay zekânın
larak kavramaktan uzaktır ama yap- larak adlandırılan sahip olduğunuz merkezileşmesi
tığı iş için buna gerek de yoktur. bilgileri alır ve onu sahip olmadığınız GPT-3’te olduğu gibi ortaya atılan
Richards, Scrable’da Fransızca söz- bilgileri üretmek için kullanır. Gele- ve kulaktan kulağa yayılan mitler,
lükten öğrendiği kelimeleri zihnin- cekle ilgili bilgi üretmeye ek olarak teknoloji dünyasındaki güç ilişkileri-
den çekip alır ve oyunda ilgili yere öngörü, şimdiki zamanla ve geçmiş- nin üzerini örttüğü gibi teknolojinin
koyar. YZ de öğrendiklerini ve için- le ilgili de bilgi üretebilir. Kredi kartı gerçek potansiyeli ve olanakları hak-
de bulunduğu durumu değerlen- işlemlerini hileli olarak, bir tıbbi gör- kında insanları yanıltıyor. Yukarıda
direrek bir öngörüde bulunur. Bir seldeki tümörü kötü huylu olarak ya da belirttiğim gibi dünyayı yapay ge-
oyundaki sonraki hamleyi, bir kul- da iPhone’u tutan kişiyi, o telefonun nel zekânın olası tehlikelerinden ko-
lanıcının hangi videodan hoşlanaca- sahibi olarak sınıflandırdığında ger- rumak için yola çıkan OpenAI, şim-
ğını, bir banka işleminin dolandırı- çekleşen budur.” (s.46) di yeni ve ileride yaygınlaşacak bir iş
modelinin temellerini atıyor.
SaaS (Software as a service - Hiz-
met olarak Yapay zekâ), son yılların
en önemli iş modellerinden biriydi.
Özel mülkiyetli yazılım satan şirket-
ler, “internet üzerinden bulut taban-
lı uygulamalara erişim ve kullanım
olanağı sağlayan, merkezi olarak ba-
rındırılan, aboneliğe bağlı bir lisans-
lama ve dağıtım modeli”ne yönel-
diler. Kullanıcılar, bilgisayarlarına
yeni bir program kurmadan (kimi
zaman en temel işleri için) bulutta-
ki yazılımları kullanmaya başladılar.

44
Böylece şirketler, kullanıcıların ya-
zılımla ilişkisini daha iyi kontrol e-
debildiler ve kullanıcının haklarını
daha çok sınırlayabildiler. Yakında
YZ’yi de benzer bir iş modeliyle gö-
receğiz.
22 Eylül’de Microsoft, GPT-3’ü
özel olarak lisanslamak için Ope-
nAI ile birlikte çalışacağını duyur-
du. Microsoft, duyurusunda güvenli
yapay genel zekâ geliştirmeye çalı-
şan OpenAI ile YZ araştırmalarının
ilerletilmesi ve demokratikleştiril- Şirketler, kullanıcıların yazılımla ilişkisini daha iyi kontrol edebildiler ve kullanıcının haklarını
daha çok sınırlayabildiler. Yakında YZ’yi de benzer bir iş modeliyle göreceğiz.
mesi için birlikte çalışacaklarını be-
lirtiyordu. rişim API’ler (Application Program- Kişisel bilgisayar devriminde oldu-
Ancak Riedl’in (2020) yazdığı gi- ming Interface - Uygulama Prog- ğu gibi amatörlerin üretici potansi-
bi eğer YZ’nin demokratikleştirilme- ramlama Arayüzü) ile sağlanıyor. yellerini harekete geçirmek için ge-
sinden söz ediyorsak demokratik- Kullanıcılar, girdi gönderiyor ve rekli koşullar sağlanacak mı? Henüz
leşme her şeyden önce herkesin YZ çıktı alıyor. Fakat modelin içinde ne bir gelir elde edemeyen startup’lar
sistemi yaratabilmesinin koşullarını olduğu bilinmiyor. ne yapacak? Ya kâr amacı gütmeyen
sağlamalı. Bunun için de, - OpenAI, sadece sınırlı sayıda ki- kuruluşlar?
- Güçlü YZ modellerine erişim, şiye, sadece test amacıyla erişim ola- ***
- Algoritmalara erişim, nağı sağlıyor. Kısacası YZ’nin veriye ve ondan
- Algoritma ve modelleri kullana- - OpenAI, nihai olarak API’ye eri- bir zekâ üretebilecek teknik araçlara
bilmek için gerekli hesaplama kay- şimi ücretli hale getirecek. sahip birkaç büyük şirket tarafından
naklarına erişim, - Microsoft, OpenAI ile yaptığı hizmet olarak sunulacağı iş modelle-
- Algoritma ve modelleri, ileri anlaşma gereği GPT-3’e doğrudan ri giderek belirginleşiyor. Robotların
matematik ve bilgisayar bilimi yete- erişecek. Diğerleri API’den erişim dünyayı ele geçirmesinden endişe e-
nekleri olmadan kullanabilmek ge- sağlamaya devam edecek. Ancak derken merkezi YZ sistemleri ülke-
rekiyor. API’nin gelecekte devam edip etme- ler arasındaki eşitsizliği artırarak da-
Bir diğer deyişle, demokratikleş- yeceği belirsiz. ha büyük sorunlara neden olacak.
me için özgür yazılımda olduğu gi- GPT-3’ün öncesinde Microsoft YZ’nin merkezileşmesi, ABD ve Çin
bi, araştırmacıların YZ’yi inceleme ve Google tarafından geliştirilen dışındaki ülkeler için dijital sömür-
olanakları olmalı. Hackerlar onu çok büyük modellerin YZ’nin de- geleşmeyi artıran bir etken olacak.
farklı amaçlar için değiştirip kulla- mokratikleşmesini nasıl etkileye- Şirketlerin elinde yoğunlaşan
nabilmeli. Girişimciler, büyük rant- ceği 2016’dan beri tartışılan bir ko- güç, şirketlerin teknolojik gelişme-
lar ödemek zorunda kalmadan, ilk nuydu. Ancak GPT-3 ile beraber ilk lere (YZ’nin hangi amaçlar için na-
geliştiricilerin öngöremediği ürün kez bir model başka bir buluta ko- sıl kullanılacağı gibi) yön verebilme
ve hizmetler geliştirebilmeli. Ancak layca taşınamayacak kadar büyük, kabiliyetini artıracak. Toplumsal, e-
o zaman YZ’nin demokratikleştiril- birden fazla bilgisayar üzerinde ça- konomik ve politik süreçlere müda-
mesinden ve toplum için kullanım lışıyor ve çok sayıda GPU’ya gerek hale olanakları artacak.
yollarının açılmasından söz edilebi- duyuyor. Bu nedenle GPT-3, sade-
lir. Oysa OpenAI’ın adında açık (o- ce OpenAI’ın kendi bulutunda ça-
pen) kelimesi geçmesine rağmen lışıyor ve şu an için az sayıda insan KAYNAKLAR
özgür/açık kaynaklı yazılımdaki or- ücretsiz olarak API’ye erişiyor ve 1) Agrawal, A., Gans, J., & Goldfarb, A. (2019), Geleceği
taklaşa üretim pratikleri ile hiçbir il- modeli test ediyor. Fakat OpenAI’ın gören makineler: Yapay zekâ ekonomisine giriş, İstanbul:
gisi yok. reklamları şirketin GPT-3’ten gelir Babil Kitap.
Riedl (2020), GPT-3’ü “güçlü YZ elde etmek istediğini gösteriyor. 2) Dickson, B. (2020), The Guardian’s GPT-3-written article
misleads readers about AI. Here’s why., TechTalks, https://
modellerine erişim” bağlamında ele Riedl (2020), bu durumun de- bdtechtalks.com/2020/09/14/guardian-gpt-3-article-
alıyor ve OpenAI’nın iş modelinin mokratikleşme açısından çeşitli ai-fake-news/, son erişim 17.10.2020
demokratikleşmenin tersi yönünde riskler içerdiğini belirtiyor. Büyük 3) Marcus, G. ve Davis E. (2020), GPT-3, Bloviator: OpenAI’s
ilerlediğini savunuyor: modeller, daha gelişmiş YZ’ye giden language generator has no idea what it’s talking about,
- Sinir ağı modeli o kadar büyük bir yol ve bu yeni iş modelinde Ope- MIT Technology Review, https://www.technologyreview.
ki, GPT-3’ü eğitildiği bilgisayar kü- nAI, kimin daha iyi YZ’ye erişip ki- com/2020/08/22/1007539/gpt3-openai-language-
generator-artificial-intelligence-ai-opinion/, son erişim
mesinin dışına çıkarmak kolay değil. min erişemeyeceğini belirleyen bir
17.10.2020
- O kadar büyük ki eğitimi için denetleyici olacak. Uygulanacak iş 4) Rahman, W. (2020), AI and machine learning, SAGE
yüz binlerce dolarlık hesaplama gü- modeline göre belirli gruplar daha 5) Riedl, M. (2020), AI Democratization in the Era of GPT-3,
cü gerekiyor. dezavantajlı olacak. Örneğin, akade- https://thegradient.pub/ai-democratization-in-the-era-
- OpenAI’nın dışından GPT-3’e e- misyenler ücretsiz erişebilecek mi? of-gpt-3/, son erişim 17.10.2020

45
Tarihsel tutarlılık
çerçevesinde
Kemal Tahir’in
Devlet Ana’sı
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın en sıra dışı romancılarından biri, yalnızca
yapıtlarıyla değil, politik tavrı ve yazdıklarına yansıyan savlarıyla da yoğun
tartışmalara konu olan Kemal Tahir’dir. Toplumun sorunlarına çözüm ararken
öncelikle tarihe bakan Kemal Tahir, geçmişten çıkardığı özgün sonuçlar dolayısıyla
bir yandan hayranlıkla karşılanırken diğer yandan ayrı düştüğü kesimlerce dışlanmış,
dahası ideolojik bir ihanetle suçlanmıştır. Romanları bir süredir yeniden okunmaya
başlanan yazarı değerlendirmek için günümüz kuşaklarının pek uzak kaldığı
tartışmaları kaba hatlarıyla da olsa toparlamak ve kendisini öncelikle bir romancı
olarak tanımlayan Kemal Tahir’in önde gelen yapıtlarından birine tarihsel tutarlılık
çerçevesinden bakmakta yarar olacaktır.

Hasan Gören

E
debiyatın içerik bakımından eleştiriye en açık türü yazmaya girişen romancı yaşadığı çağın egemen
tarihsel romandır. Romancının kendi çağına göre anlayışına da meydan okumaya girişmiş demektir.
geçmişte kalmış bir dönemi konu aldığı tarihsel ro- Yapıtı üzerindeki tartışmalar da ister istemez tarih-
man, sanatsal değeri kadar konu ve karakterlerinin sel gerçeklik kavramı etrafında gelişir.
tarihsel olgulara uyumuyla da değerlendirilir. Bu Ancak tarihsel gerçeklik, doğası gereği net bir
uyumun derecesi ile eleştirmenin bakış açısına gö- değerlendirme kıstası değildir. İnsanlığın birikimi-
re romancı tarih bilinci üzerinden övülüp göklere ne dostça yaklaşanlar, tarihin de, evrenin başlangı-
çıkarılabildiği gibi kıyasıya yerilip sanatçının yara- cını açıklamaya çalışan fizik bilimi gibi gerçekliğe
tım özgürlüğüne sığınmak durumunda da kalabilir. kesinlikler arayarak değil her adımda kapsayıcılığı
Kanımca tarihsel romanın içeriğini eleştiriye di- ve ille de tutarlılığı artan modeller bularak yaklaş-
ğer türlerden daha fazla açan özellik, yazarına ve maya çalıştığını kabul eder. İşte tarihle romanın yo-
yazıldığı çağa bağımlılığıdır. Gözünü tarihe diken lu tam bu tutarlılık noktasında kesişir. Bana sorar-
yazar çoğu kez bir sis bulutuyla sarmalanmış, nes- sanız bir romanı değerlendirirken kullanılabilecek
nelliği fazlasıyla şüpheli, dahası gerçeklikleri üze- güvenilir kriterlerin içinde, hem gerçeklikle arasın-
rine tartışmaların sürdüğü bir bilgi birikimine baş- da onu bir sanat yapıtı olmaktan uzaklaştırmaya-
vurmak zorunda kalır. Üstelik bu birikim kendi cak ölçüde mesafe bulunması, hem de bütünsel bir
çağının baskın tarih anlayışının pençesindedir. Ro- tutarlılık taşıması vardır. Tutarlılık özellikle tarih-
mancının bu malzemeye yaklaşımıyla olguları seçip sel romanlar için vazgeçilmez unsurlardan sayılır.
kullanma biçimi, yalnız eğildiği tarih kesitine bakı- Romanda tutarlılığı, bir yandan karakterlerden
şından değil, kendi çağının yaygın kabulleri karşı- olay örgüsüne kadar yapısal bileşenleriyle kurdu-
sındaki duruşundan da etkilenir. Belirli bir tarih- ğu mikro dünyadaki içsel tutarlılık, diğer yandan
sel dönemi kendi kurgusuyla harmanlayıp yeniden kapsadığı zaman kesiti ve sarmalandığı toplumsal

46
yapıyla arasındaki dışsal tutarlılık ğu bir dönemin puslu kalmış taraf-
diye ikiye ayırabiliriz. Türünden ba- larını belirginleştirmek isteyebilir,
ğımsız olarak her romanın değerlen- ya da işleyeceği döneme ait genel
dirilmesinde yol gösterici olabilen kabulden saparak kendi yorumunu
tutarlılık incelemesini, yapıt bir ta- duyurmaya girişebilir. Her bir çıkış
rihsel roman olduğunda, olay örgü- noktasının da güçlükleri ile yarata-
sü ve karakterlerin, dönemin bilinen cağı tartışmalar birbirinden farklı-
tarihinin ana damarı içindeki akışıy- dır. İlk başta, resmi tarihin edebiyat
la uyumu çerçevesinde yapabiliriz. yoluyla pekiştirilmeye çalışılması
Hemen belirtmekte yarar var, ta- karşımıza çoğu kez kahramanlık öy-
rihsel tutarlılığı, uyumun ötesine küleri gibi romanın estetik yönünün
geçip bir gerçeklik savı ve ölçütü o- göz ardı edildiği örnekler getirir.
larak görmek çeşitli sorunlara yol a- Bununla birlikte, tarihe dönük tar-
çabilir. Kesinliği puslu olan tarihsel tışmalarda edebiyat aracılığıyla taraf
olguları mutlak gerçekler diye ka- olunması, hele bir de iç içe geçmiş
bul edip işe girişmek yalnız roman- olguların çelişkileriyle geçmişten ge-
cının yaratıcılığını kısıtlamakla kal- len bulanıklıklar söz konusuysa, ro-
maz, roman da bir edebiyat yapıtı mana bir sanat yapıtından çok bir
olma özelliğini kaybedip didaktik silah olarak bakılması sonucunu do-
bir dönem özeti olma yoluna girer. ğurabilir. Bu iki durumda da roman-
Keskin gerçeklik savlarına sıkı sıkı- cı kendi dışındaki savları veri kabul
ya bağlanmadan da tutarlı olabilme eder, bu yüzden de eşdeğer sayıla-
başarısı aynı zamanda romancının cak olgulardan kimilerini beğenip Türk Edebiyatı’nda tarihsel roman dendiğinde
akla ilk gelen örneklerden biri Devlet Ana’dır.
da becerisi olacaktır. Bununla birlik- kendi amacına dönük seçerken ki-
te, tarihsel bir dönemi yeniden kur- milerini göz ardı etmesi nedeniyle miş bir Türkmen Beyliği’nin çekir-
gulamaya girişen romancıyı yapı- tarihsel tutarlılıktan ödün vermek dekten büyüme sancılarını getirir.
tında tutarlılığa götüren yol, seçilen durumunda kalabilir. Buna karşın Ertuğrul Gazi, oğlu Kara Osman,
dönemin ne kadar uzakta kaldığın- bazıları başyapıt düzeyine yükselen torunu Orhan ve arkadaşları, çevre-
dan tutun da romancının yola çıkış önemli tarihsel romanlar, roman- lerindeki beyler, gaziler, alpler, bacı-
amacına kadar çeşitli unsurların do- cının daha çok bir tarihçi titizliğiy- lar, ahiler, abdallar, şeyhler, Bizans
ğurduğu bir takım kolaylaştırıcılar le çalışıp geçmişe kendi yorumunu tekfurları, Moğol dervişleri derken,
ya da tuzaklarla doludur. kattığı, bunu yaparken de tarihsel Kemal Tahir’in ustalıkla kullandığı
Yapıtın zamanını tarihten al- tutarlılıktan kopmadığı yapıtların a- dili okurun zihninde tarihsel imge-
mak gibi görece zorlu bir işe giri- rasından çıkar. leri başarıyla canlandırır. Ana hatla-
şen yazarın yola birkaç farklı nok- rıyla akıcı, sürükleyici ve lezzetli bir
tadan çıktığı söylenebilir. Romancı Dönemin Anadolu’su romandır Devlet Ana. Ancak estetik
kâğıda dökeceği kurguyla; seçti- Türk Edebiyatı’nda tarihsel ro- niteliklerinin önüne geçip asıl tartı-
ği döneme ilişkin egemen anlayışın man dendiğinde akla ilk gelen ör- şılan özelliği, içine yerleşip yorum-
pekiştirilmesini amaçlayabilir, tari- neklerden biri Devlet Ana’dır. Kemal lamaya giriştiği tarihsel çerçevedir.
he dönük bir tartışmada taraf olup Tahir’in 1967 yılında yayınlanan ro- Bir tarihsel romanı gerek yazar-
çarpışan tezlerden birine edebiyatla manını yazarın başyapıtı olarak gö- ken gerek de sonrasında onun tu-
destek olmaya çalışabilir, ilgi duydu- renler hiç de az sayılmaz. Bugün or- tarlılığını değerlendirirken öncelikle
ta yaşlarını süren pek çok kişinin bu başvurulacak kaynaklar doğal ola-
Kemal Tahir hacimli kitabı öğrencilik yıllarında rak dönemi anlatan tarih metinleri-
(1910-1973).
okuduğunu söylediğini duyabilirsi- dir. Osmanlı’nın kuruluş günlerine
niz. Açıkçası bana hep şaşırtıcı gelir ilişkin ilk kaynakların 15. yüzyılın
bu durum. Devlet Ana’yı yerli yerine sonlarında ortaya çıkmasından ha-
oturtabilmek için lise yıllarını biraz reketle, aradan yüz elli yıldan fazla
erken gördüğümden olabilir. Met- bir zaman geçmesinin bir bilgi bo-
nin satır aralarına sinmiş kokuyu a- zulmasına neden olabileceği de, bazı
labilmek için de ortalama bir Ana- metinlerin bir diğerine referans ol-
dolu tarihi bilgisi gerekir. ması nedeniyle çeşitliliğe dayalı gü-
Roman 13. yüzyılın sonlarına venilirliğin zedeleneceği de, üstelik
doğru, Osmanlı Beyliği’nin doğuş yazıldıkları dönemin ruhu gereği a-
yıllarında Söğüt ve çevresinde ge- yıklanmış olguların efsaneleştirilmiş
çer. Bitinya’da kendine soylu bir ge- olabileceği de bir kalemde reddedi-
lecek arayan Frank Şövalyesi Notüs lemez. Osmanlı kaynakları dışın-
Gladyüs’ün fitilini yaktığı olaylar da Selçuklu ile Bizans’tan kalan me-
okurun önüne, Söğüt’ü yurt edin- tinler de tüm tarihsel kalıt gibi açık

47
kesinlikler göstermek yerine ancak tar. Osman’ın stratejik hamlelerini Ertuğrul’dan Osman’a…
“ilgili zaman ve mekânda yaşanmış hazırlarken, Selçuklu’nun düştüğü Romanın daha ilk sayfalarından
olabileceklere” ilişkin bir olasılık zavallı durumu anlatır. Öncelikle başlayarak çizdiği Türkmen, cesur,
bulutunun belli belirsiz sınırları- bir tehdit ve ihanet unsuru olsa da, yiğit, dürüst, paylaşımcı, eşitlikçi,
nı çizebilir. Tarihçilerin belge belge kimi zaman ta Çin’den bir kültür ve onurlu ve gururludur. Kemal Ta-
dağıtmaya çalıştığı bu bulut, roman- teknik birikim taşıyıcısı olarak hep hir bir yandan bu olumlu nitelikle-
cı için olay örgüsü ile karakterlerini ortalıkta görünen Moğol’a değinir. ri sıralarken, gaza peşinde kopup
oluştururken hem geniş bir yaratı- Bizans tam da o yıllarda olabilece- Bitinya’ya gelen bu insanların ça-
cılık hem de tarihsel çerçeveyle tu- ği gibi, doğrudan değil ama tekfur- lışmaktan bezdikleri için ekip biç-
tarlılık fırsatı tanıması açısından ol- larıyla bir mücadele alanıdır. İm- mek, demir dövmek, deri tepmek
dukça değerlidir. paratorluk topraklarında yaşayan yerine canlarıyla oynamayı seçtik-
Kemal Tahir’in romanında gös- Hıristiyanlarla Türkmenlerin ilişki- lerini de araya sıkıştırır. Komşular-
terdiği Anadolu, 13. yüzyılın kapa- si ise dostçadır. O tarihten yaklaşık la barışı tehdit etmeyecek kadarıyla
nışına doğru Bizans ve Selçuklu’nun iki yüz yıl önce İznik’te Süleyman yapıldığını düşündüğü çapulu, kar-
düşüşü ile Türkmenlerin yükseli- Şah tarafından bir Selçuklu Devle- nını doyurma uğraşı olarak anlatır-
şine sahne olan, türlü yoksulluğun ti kurulduğu, binlerce Türkmen’in ken topluluklar arasında karşılıklı
hüküm sürdüğü kurak bir coğraf- de daha o zamandan bölgeye yerleş- anlayışa dayalı bir tür doğal denge
yadır. Yel gibi gelip sel gibi giden tiği düşünülürse, İznik’in yeniden tablosu ortaya koyar. Olabilir mi?
Moğol talanından çok çekmiştir, Bizans’a katılmasına rağmen bölge- Kim bilir? Her ne kadar tarihten ka-
Selçuklu’daki yozlaşmayla sefalet de kalanlar, halklar arasında sınır- lanlar Ertuğrul’un dönemi hakkında
içindedir. Ama yakın geçmişteki ları aşan bu karmaşık ama yakın i- çok fazla bilgi içermese de, Bizans,
parlak dönemin, Horasan’dan kal- lişkilerin doğallığının da gerekçesi Moğol, Selçuklu, Germiyan cangı-
kıp Anadolu’ya gelenlerin düşün- olabilir. Kemal Tahir romanın açı- lında zor zamanları ciddi zararlar
sel zenginliğinin, Ahiliğin hakça lış mekânı olarak okurun karşısı- görmeden geçirmiş olmaları bu gün-
düzeninin, Babai direnişinin, hü- na tam da böyle her türden yolcu- görmüş adamın İznik-İstanbul yo-
kümdarsız bir halk yönetimi olan nun gelip konakladığı kozmopolit lu üzerindeki kritik coğrafyada ince
Ankara devletinin anıları hâlâ can- bir han getirir. Haçlı Seferleriyle bir diplomasi yürüttüğünün göster-
lıdır. Biraz da bu anıların yüzü su- Anadolu’yu komşu kapısı yapan gesi de sayılabilir. Öyle ki, yaylaya
yu hürmetine Anadolu insanı için- Frankların krallık düşleri de, Hıris- çıkacakları zaman taşıyamayacakla-
de bulunduğu zor koşullara teslim tiyan Liya ile Türkmen Demircan’ın rı varlıklarını Bilecik tekfurluğuna
olmamaktadır. Üstelik tarih büyük evlilik planları da, Rodos’tan yo- emanet edip, yaz bitiminde Söğüt’e
yıkılışların büyük kuruluşlara na- la çıkıp kurtarmalığını toplamaya dönerken halı, kilim, peynir, ku-
sıl zemin hazırladığını bilenlerin çalışan esir savaşçının özgürlük u- zu gibi armağanlar karşılığında geri
umutlarını besler. İşte Devlet Ana mutları da bu handa dile gelir. Ama aldıklarından söz eder eski günce-
güçlü bir kuruluşun ana rahmi ola- en önemlisi yazarın, Ertuğrul’un ler. Kemal Tahir’e göre yoksulluğu-
rak anlatır Söğüt’ü. Roman boyunca Türkmenleri hakkında düşündük- nu azla yetinerek örten bu insanla-
zengin bağlantılarla da, o günü ya- lerini ilk olarak bu handa öğrenme- rın doğanın insafına kalmış yaşamı,
kın geçmişle bağlayan ilmekleri a- mizdir. zamanın hassas dengeleri içinde ve
Kemal Tahir’in gençlik yıllarından ve son yıllarından birer fotoğraf. daha güzel günlerin umuduyla sür-
mektedir.
Devlet Ana’nın başladığı dönem,
gençliğinde Selçuklu Sultanı tarafın-
dan dört yüz çadırlık tiresi ve karde-
şi Dündar’la birlikte Bizans’a kıyı bir
uca yerleştirilen Ertuğrul Gazi’nin
ömrünün son günleridir. Yalnızca
komşu Türkmen beylikleriyle değil
Bizans tekfurluklarıyla da barış için-
de, ama bir uç beyliği için zenginlik
kaynağı olan çapula haddinden faz-
la başvurmamanın getirdiği yoksul-
lukla geçen uzunca bir dönem ka-
panırken, gücün Osman’a geçişiyle
dengeler de değişeceğe benzemek-
tedir. Yönetsel olarak bağlı olunan,
ancak Moğol egemenliğine girdiğin-
den beri can çekişen Konya’daki Sel-
çuklu Sultanlığı, Anadolu Türkmen-
leri üzerindeki otoritesiyle yaptırım

48
gücünü kaybetmiştir. Beri yandan, yemeklerde patates pişirilmediği sü- ğine dönük kanıtlar taşır. Örneğin,
komşu tekfurluklardaki halk da rece, kısaca dönemin maddi dünya- Söğüt dışında Osman Gazi’yle karşı-
Bizans’ın yaşadığı ekonomik çöküş sıyla uyumlu olunduğu ve aksi kim- laşan bir ulak bir gece önce onu gör-
dolayısıyla huzursuz ve yoksuldur. se tarafından kanıtlanmadığı sürece meden yola çıktığı için af dilerken,
Önündeki büyük fırsatın farkında bütün ayrıntılarıyla tutarlı kabul e- “Bağışla Beyim, dün gece göreme-
olarak başa geçen Osman bölgedeki dilebilir. Bu düzeyde önemli olan, dik seni biz…” der. Bu “göremedik
savaşçı unsurlarla kader birliğine gi- romancının yaratıcılığı sonucu oku- seni biz…” sözündeki saygı ifadesi,
rip Edebali gibi etkili bir şeyhin des- run zihninde canlanan imgelerin ya- bugünün dilindeki “göremedim sizi
teğini aldığında, beyliğin kozasını pıtın sanatsal değerine ekledikleri- ben…”in yerine kullanılırken şahıs
yırtacak adımlar için hazır hale ge- dir. eklerinin birbirine dönüşümü anla-
lir. Bizans’a komşu olmanın getirile- Geçmiş bir döneme ilişkin atmos- mı tersine çevirmek bir yana, güçlen-
rini kullanarak Karacahisar’dan baş- fer yaratılırken kullanılan diyalog- dirmektedir. Dille geçmişe gitmenin
lamak üzere tekfurluk kalelerinin larda karakterlerin konuştuğu dil de örnekleriyle dolu olan Devlet Ana,
birer birer alınmaya başlanması bir ayrıntılar kadar önem taşıyan bir di- tarihsel romanın doğasından kay-
dünya imparatorluğuna giden yolu ğer unsurdur. Doğaldır ki bu nokta- naklanan bir sorunu tutarlılık yö-
açacaktır. Fırındaki ekmeğin koku- da belirtilmesi gereken, tarihsel ro- nünde etkili bir araca çevirmeyi ba-
sunu almış gibi iştahlı ve heyecanlı- manın yazarının dil kullanımında şarır.
dır Söğüt’ün savaşçıları. Eller kılıç- tutarlılık savından bilinçli olarak u-
lardadır. İşte Devlet Ana tam da bu zaklaşmak zorunda kalabileceğidir. Tek boyutlu
sıcak dönemde geçen, bazıları kur- Yazarla okur arasındaki iletişimin masalsı karakterler
maca bazıları tarihsel karakterlerin, gereği, kimi güncel romanlarda ağır Günlük yaşamın ayrıntıları ve dil
bazıları kurmaca bazıları tarihsel o- şive kullanımlarından kaçınılması kullanımının yanında romanın gün-
laylarda aldıkları rolleri, kendi yo- bile bir zorunluluk olabilir. Kaldı ki, celerde anlatılan olgulara eklemlen-
rumu içinde on yıllık gelişmeleri bir Devlet Ana da geçtiği çağdaki Türkçe miş olay örgüsü de yine romancı-
yıla sığdırarak anlatır. ile yazılamayacağı, yazılsa bile anla- nın yaratıcılığını ortaya koyan bir
şılamayacağı için herhangi bir tarih- esneklik ve zenginliktedir. Bu dü-
Geçmişten zamanımıza sel roman yazarı gibi Kemal Tahir’in zeyde bazı olayların kurmacayla de-
uzanan dil köprüsü de dil seçimi özel bir dikkat gerek- ğiştirilmesi ya da birbirine eklen-
Hangi türde olursa olsun roman tirir. Dilin anlaşılırlığı ile dönemi- mesi tarihin akışını değiştirmediği
yazarın düşüncelerini aktarmanın ni yansıtması arasındaki denge yine sürece yapıtın yazınsal niteliğini pe-
bir yoluysa, Kemal Tahir yapıtın bü- romancının başarı ölçütleri arasın- kiştirir. Kaynaklar Kara Osman’ın
tününde inandırıcılık yaratmanın dadır. Kemal Tahir, romanda oku- Eskişehir Sancakbeyi’yle yaşadı-
estetik önkoşullarının farkındadır. run anlayacağı bir Türkçeyi, ken- ğı gerginlikten söz eder, ancak bu-
Buraya kadar değindiklerimiz öl- di kalemine sinmiş Orta Anadolu nun metindeki haliyle kız istemeden
çüsünde dönemiyle uyumlu bir ta- ağızlarına kaçarak da olsa, 13. yüz- kaynaklanması romana özgüdür. Ki-
rihsel çerçeveye oturur Devlet Ana. yıl karakterlerine ko-
Kemal Tahir romanda Kerim Devlet’in simgesi olan bir
Ayrıntılara inildiğinde ise üzerin- nuştururken yadırgatı- Osman Gazi portresi çizer.
den yedi yüz yıldan fazla geçmiş bir cı hiçbir yöne sapmaz.
dönemin gündelik yaşamı ile tarih- Dahası, Türk Edebiya-
sel karakterlerin söz ve davranışla- tının eski metinlerin-
rını ancak bir buzlu camdan bakar den de çıkardığı özgün
gibi görebileceğimiz bellidir. Buna sözcük seçimleriyle,
karşın, romanda verilen günlük ya- geçmişten zamanımı-
şamın ayrıntılarda ciddi bir tutar- za uzanan bir dil köp-
sızlığa düşmeden estetik bütünlük rüsü kurar. Bu amaçla
içinde çizildiğini, böyle bir çabanın eylemleri bugün rast-
zorluğunu hiç azımsamayıp hakkını lamayacağımız şekille-
teslim ederek söyleyebiliriz. Kabul riyle kullanırken, sa-
edilmelidir ki tarihsel romanda, ar- tırlardaki anlam basit
tık ulaşamayacağımız bir gerçekliğin akıl yürütmelerle çıka-
değil de tutarlılığın peşinde olduğu- rılabilir. Örneğin at sır-
muz için, ayrıntılara dönük değer- tındayken yola kapanır
lendirmeleri kesinlikler üzerinden Türkmen, düşmanı ok-
değil olasılıklar üzerinden yapmakta lar, yere hoplar. Dev-
yarar vardır. Dolayısıyla bir şövalye- let Ana’da dil geçmişten
nin zırhını kuşanması sırtta bir fer- gelen Türkçenin yalnız
muardan söz edilmediği sürece, bir sözcükleriyle değil, an-
dervişin fal bakması Neptün’e deği- lamlanışıyla da ne ka-
nilmediği sürece ya da sofraya gelen dar zengin olabilece-

49
tabın odağında olup da Edebali’nin Çavuş, Yunus ve diğerleri, toplum- si bu tartışmaların başlatıcısı olmuş-
kızı Bal Hatun ile Osman’ın aşkı ü- sal rollerine uyumlu davranır. Hı- tur. Milli Mücadele günlerini öncesi
zerinden anlatılan olayların bambaş- ristiyan genci Mavro Türkmenlerin ve sonrasıyla anlattığı romanların-
ka bir şekilde yaşandığını Neşri ak- kendi dinlerinden olmayanlara gös- da kimi zaman geçmişe gönderme-
tarır. Orhan’la Lülüfer’in, tohumu terdiği yakınlık ve sağladıkları koru- ler yapan Kemal Tahir, Devlet Ana’da
çocuklukta atılmış bir aşkla bağlı ma sonucu din değiştirirken tered- gözünü doğrudan kendi tarih savla-
olmaları ve ardından yaşananlar ise düt etmez. Frank Şövalye Gladyüs rını dayandırdığı döneme dikmiştir.
ilk hisarların alınmasına varan olay- Anadolu’yu karıştırıp ele geçirme a- Romana soyunurken Osmanlı tari-
ların asıl nedeni olarak değil ancak macıyla türlü kötülükler yaparken hinin Aşıkpaşaoğlu’ndan Naima’ya
Aşıkpaşaoğlu tarihinde de anlatılan romanda doğu batı sorunsalına de- kadar temel kaynaklarını titizlikle
gelişmelere kurmaca bir bahane ya- ğinmenin aracı olur. Dündar bey- incelemiş olduğu bellidir.
ratma olasılığı içinde kabul edilebi- lik içindeki iktidar mücadelesine, Kemal Tahir’in Devlet Ana’ya sin-
lir. Şüphesiz Kemal Tahir de Beyliği Edebali atadan el alacak iktidarın dirdiği savlarının çıkış noktasında,
doğuran olayları Osman Gazi ve oğ- meşruiyetine, Köse Mihal büyüme- biri siyasete diğeri ekonomiye dö-
lu Orhan’ın gönül ilişkilerinin so- nin zorunlu koşulu olan güç birlik- nük olmak üzere altları kalınca çi-
nuçlarına bağlayacak değildir. Ro- lerine, Eskişehir Sancakbeyi Alişar zili iki unsur vardır. Öncelikle, böl-
man sanatı üzerine çeşitli yerlerde çevre Türkmen beylikleriyle yaşa- gesel ticaretin can damarı olarak
dile getirdiği düşüncelerine bakılır- nacak sorunlara, dağda bayırda kol çevrede kurulan pazarların, Ahili-
sa, Devlet Ana’nın bir tarih metni de- gezen Çudaroğlu Moğol haydutlu- ğin rahat, adil ve güvenli bir tica-
ğil roman olarak kabul edilmesi için ğuna, Hophop Kadı Selçuklu’nun rete olanak sağlayan korunmalı or-
bu olayları akışa dramatik unsurlar yozlaşmışlığına, Lülüfer Bizans’la i- tamı ile düşük vergiler nedeniyle
olarak yerleştirmiş olması akla yat- lişkilerin iç içeliğine örnek olurken, giderek Söğüt’e kaymaya başladı-
kındır. Kemal Tahir’in Bruegel’e nazire ya- ğının, bu şekilde komşu topluluk-
Romanda karşımıza çıkan tarih- parcasına çizdiği panoramik tablo larla gelişen ilişkilerin de ufuktaki
sel karakterlerin tutarlılığını ise an- da tamamlanır. Roman boyunca iç büyümeyi kolaylaştırdığının anlatı-
cak statülerince belirlenen ama istis- çatışma yaşayan tek karakter, anne- mı, kurgu olmanın ötesinde tarihsel
nalarla genişlemiş olasılıklara göre si tarafından savaşçılıkla çelebilik a- metinlere de dayanmaktadır. Yakın
değerlendirilebiliriz. Osmanlı’nın ilk rasında kalmaya zorlanan Kerim’dir. gelecekte alınacak hisarların hal-
zamanlarına ait çalışmalar bize sa- O da son sayfalara taşıdığı kararıy- kı, Osman’ın düzeni altına girmeye
vaşan gazilerden, gözeten bacılar- la kendi tavrından çok romancının belki de bu nedenle fazlaca ses çı-
dan, işleten ahilerden ve düşünen Osmanlı’ya bakışını netleştirir. Ara- karmayacaktır. Bunun yanına ekle-
abdallardan söz eder. Romanda ki- larında zincire bağlı halde diyar di- necek diğer unsur ise Avrupa feoda-
mi tarihsel kimi kurmaca karakter- yar dolaşarak kurtarmalık toplayan lizminden apayrı özellikteki toprak
ler, dönemin toplumunu oluşturan ve hayatta kalışıyla inandırıcılığı ol- düzenidir. Devlet Ana’dan şöyle ya
katmanlarla birlikte o günlere bakıl- dukça zorlayan bir esirin de bulun- da böyle söz edenler, romanın Asya
dığında değinilecek bütün unsurları duğu bütün bu figürlerin ortak ö- Tipi Üretim Tarzı diye adlandırılan
eksiksiz sergiler. Sayfaların arasın- zelliği ise derinlikli değil masalsı bu üretim ilişkisi üzerinden, Türk
da dolaşan Orhan, Bacıbey, Kaplan olmalarıdır. Kemal Tahir de çeşit- solunun yakın geçmişteki bir döne-
Nazım Hikmet’ten Kemal Tahir’e…
li konuşmalarında bu topraklardan mine damga vurmuş önemli bir ta-
doğacak romanın masallara ve des- rih tartışmasındaki rolüne değinme-
tanlara dayanması gerektiğini söy- den geçemezler.
ler. Ancak Devlet Ana tek boyutlu Tarihsel maddecilik kuramıy-
karakterlerin oluşturduğu uzun bir la toplumların gelişme dinamikleri-
masal olmasıyla değil, yazarın tarih ne bir tarih bilinci katan Marx’ın ça-
yorumuna dayanan savlarıyla tartı- lışmalarının birinde, klasik ilerleme
şılmaktadır. çizgisinden özgün bir sapma olarak
kısaca değindiği Asya Tipi Üretim
‘Asya Tipi Üretim Tarzı’ Tarzı (ATÜT), 20. yüzyılın ortaların-
tartışması dan başlayarak Türkiye’nin sorunla-
Yapıtının içeriğine bakılırsa Ke- rı üzerine kafa yorup geçmişin biri-
mal Tahir’in, soyadında iki harfin kimiyle geleceği kurmaya çalışanlar
yanlışlıkla yer değiştirdiğini dostla- arasında önemli bir tartışma konusu
rının şakalarına sokacak kadar iyi olmuştur. Kavramı Marxçı literatür
bir tarih araştırmacısı olduğu su gö- içinde su yüzüne çıkaran, üzerinde
türmez. Yaşadığı topluma karşı duy- çalışmaları için Sencer Divitçioğlu,
duğu sorumluluk onu dönemin ta- İdris Küçükömer, Selahattin Hilav gi-
rih tartışmalarına romanıyla katkıda bi tarihçi ve düşünürlerin ilgisine su-
bulunmaya götürmüş, hatta pek sık nan ve Devlet Ana aracılığıyla yaygın-
rastlanmayacak bir biçimde kendi- laştıran kişi Kemal Tahir’dir.

50
Asya Tipi Üretim Tarzı, toprağın bete ve gelişmeye kapalılığının di- ne, Belgrat, son dönemlerde de Se-
Batı toplumlarında olduğu haliyle le getirilmesi dikkat çekici bir karşı lanik merkezli bir imparatorluk ol-
ve sermaye birikimine yol açacak şe- sav olsa da, Kemal Tahir’in romanı- muştur. Ancak bu gelişimin daha
kilde soylularca mülk edinilebilmesi nı sağlam karşı çıkışlara göğüs ger- Osman’dan başlayarak devletin bi-
yerine, Doğu toplumlarında olduğu meyi göze alacak şekilde taraf ola- linçli bir tercihi mi, yoksa koşulla-
şekliyle tanrıya ait kabul edilip onu rak yazdığı ortadadır. Dahası, Devlet rın doğal sonucu mu olduğunu bil-
temsil eden devlet tarafından üleş- Ana’da Asya Tipi Üretim Tarzı’nın memize olanak yoktur.
tirilmesi ve işletilmesi demektir. Ne yalnızca Osmanlı’da değil Bizans’ta
miras hakkına ne de sermaye biri- da var olduğunu gösteren diyalog- Devlet Ana’daki
kimine izin veren bu model, devle- lar aracılığıyla, söz konusu olgunun Osman portresi
ti mutlak bir konuma yerleştirirken Türkmen’e özgü olmakla kalmayıp Her ne kadar roman baştan so-
feodal ilişkilerin gelişip kapitalizmi evrensel bir Doğu-Batı sorunsalının na onun etrafında dönmese de, sa-
filizlendirmesinin de yolunu kapa- parçası olduğuna işaret edilir. Bu vunulan devlet anlayışı bağlamında
tır. Türk solunun ATÜT üzerinden noktadan sonra varacağı sonuçlara ilgiyi en çok hak eden karakter Os-
ayrışması, bu tarzı başlı başına bir da bakarak, yazarın ekseninin artık man Gazi’dir. Kemal Tahir’in Os-
gelişim şeması olarak görüp kendine Marxçılıktaki haliyle sınıfsal değil man Gazi’yi anlatışı kanımca diğer
özgü dinamiklerinin bulunduğunu coğrafi olduğu bellidir. tüm karakterlerden daha önemli-
savunanlarla, yolu ister istemez ka- Yalnızca romandaki tartışmalarda dir. Devlet Ana’nın sayfalarında e-
pitalizme çıkacak olan feodalizmin tavrını açıkça sergilemesine değil, leştiriyi en çok hak eden de yaza-
bir alt türü olarak görenler arasında Kemal Tahir’in diğer çalışmaları ile rın Osman Gazi yorumu olmalıdır.
olur. Bu iki farklı kabul, toplumun Osmanlı konusundaki savlarına da Babasının ölümünün ardından ba-
sosyalizme geçişi için de birbirinden bakılırsa, yazar Doğu toplumların- şa geçeceğine kuşku duyulmayan
ayrı gelişim ve mücadele yollarına da ortaya çıkan ve “kerim” sıfatıyla Osman’ı herkesin sevip saydığını,
varacaktır. Dolayısıyla, konu yalnız- olumladığı bu güçlü devlete dayalı onun da halkını düşünen, töreye ve
ca tarihçileri ilgilendiren bir tartış- sosyoekonomik yapının, insana öz- büyüklerine saygıda kusur etmeyen
manın çok ötesindedir. gü değerleri Batı toplumlarına oran- bir lider olacağını okuruz roman
Doğu toplumlarında toprak mül- la daha fazla yaşattığı kanısındadır. satırlarında. Henüz otuzlu yaşları-
kiyeti ile işlenme biçiminin Batı’dan Osmanlı’ya gösterdiği sıcak yaklaşı- nı sürmektedir. Yiğitliği, at binme
farklılığı ortadadır. Buradan bakınca mın da temelinde imparatorluğu bu ve cirit oynamadaki başarılarıyla
roman tarihsel tutarlılık açısından şekildeki bir Doğu-Batı mücadelesi i- Türkmen’in göz bebeğidir. Babası-
herhangi bir zayıflık sergilemez. An- çine yerleştirmesi görülebilir. Sonuç nın hastalığı boyunca zaten yönet-
cak bu üretim tarzının keskin tartış- olarak, Batı’ya karşı kendisinin de sel sorumlulukları kendisi üstlen-
malara yol açan farklı gelişme yolla- taraf olduğu bir savaşımın bayrak- miştir. Sıcağı sıcağına karşılaştığı
rı düşünüldüğünde, Kemal Tahir’in tarlığını yürütmüştür Osmanlı. Ro- ilk krize de soğukkanlılıkla çözüm
iki ayrı bölümde romana yansıttı- manda Osman Gazi’nin Edebali’yle getirirken Ertuğrul’un barışçı yö-
ğı tartışmalar önem kazanır. Mav- konuşurken hedefini Doğu yerine netimini sürdürme niyetinde oldu-
ro ile Gladyüs’ün konuşmaları, Batı Batı olarak anlatması, Osmanlı’nın ğunu anlarız. Tabi düşmanın rahat
soylusunun kendi toprağına bağla- yayılıp büyüdüğü coğrafya düşü- durması koşuluyla. Kılıca el attığı
dığı köylü üzerinde her tür tasar- nüldüğünde tarihin gelişimine denk bütün hamleleri, hiçbiri kendisin-
rufa sahip olması ile bunun vicdan düşer. Gerçekten de Osmanlı ilk den kaynaklanmayıp hep karşıdan
kanatan sonuçlarının anlatımıy- yıllarından başlayarak gözünü hep gördüğü düşmanlığa verdiği yanıt-
la ilerler. Adı konmamış bu kölelik Batı’ya dikmiş, İstanbul kadar Edir- lardır. Şefkat çerçevesinde tatlı sert
düzeninin ister istemez büyük baş-
Kemal Tahir, Nazım Hikmet ve Hikmet Kıvılcımlı, Çankırı Cezaevi’nde.
kaldırmalara yol açacağını düşü-
nülebiliriz. Öyle de olmuş, ekmek
bulamayanlar pasta yemek yerine
zamanı geldiğinde Bastille’i yıkmış-
tır. Oysa Doğu’da tanrı adına hare-
ket eden devletin kendisine işleyip
aç kalmayacağı kadar toprak verdiği
köylü, dinsel inanışıyla çerçevelen-
miş gündelik yaşamını sürdürdükçe
devran dönecektir. Her ne kadar ro-
manın bölümlerden birinde Demir-
ci Kaplan Çavuş ile Yunus Emre’nin
konuşmaları üretim tarzı sorunu-
nun birikim tarafında dönerken,
Yunus’un ağzından Ahiliğin sultana
kulluk olduğundan hareketle reka-

51
bir Bey olan Osman, kâfirlere karşı Bununla birlikte, Devlet Ana’da- nin başarısına işaret eder. Bizans bir
saldırgan bir çizgiyi savunan amca- ki Osman portresinin akla pek çok süredir yaşadığı sorunlar nedeniyle
sı Dündar’ın başa geçme planlarına soru işareti getirdiğini söylemek- uçlarda sahip olduğu varlıkları ye-
izin vermeyecek kadar da kararlı- ten kaçınamayız. Roman, Ertuğrul terince koruyamamakta, bu da or-
dır. Güçlü bir kadınla evli olmasına Gazi’nin ölümünün ardından amca- taya iştah açıcı fetih fırsatları çıkar-
rağmen yakın geçmişte gönül dü- sı Dündar’la bir iktidar mücadele- maktadır. Durumun farkında olan
şürdüğü Bal Hatun’u babası Edebali si veren Osman’ı babasının barışçı Osman’ın çevresine, her biri kendi
vermeyince kaderine razı olmuştur. düzenini sürdürmek isteyen sağdu- yararına kılıç sallayan gazilerle alp-
O günden beri utanarak uzak dur- yulu devlet adamı olarak çizerken, leri toplaması, bazıları yalnızca a-
duğu Edebali’nin kapısına bu kez el amcasını iktidar mücadelesini iha- kınlar sırasında bir araya gelip ga-
almak için giderken beyliğin yara- nete kadar götüren bir macerape- nimeti paylaşarak yurduna dönen
rını kişisel sorunlarının önüne ge- rest rolünde gösterir. Oysa Dündar bu insanlardan önemli bir askeri
çiren bir Osman vardır karşımızda. Anadolu’ya gelip de babalarının ö- güç oluşturması ve fethedilen yer-
Şeyh’le üst perdeden konuşurken lümünün ardından geri dönmek ye- lerde halka kendi kaderini seçme
dimdik ayaktadır. Üstelik aklın- rine Ertuğrul’la Söğüt’e gelen tek hakkı, Ortodoks din adamlarına ise
da Batı’ya doğru genişleme planla- kardeştir ve uzun yıllar süren birlik- ibadet özgürlüğü tanıyarak düzeni-
rı bulunmaktadır. Ne istediğini bi- teliklerinde ortak bir yönetim anla- ne sürdürülebilirlik sağlaması, ile-
len ve belli ki elde edebilecek olan yışını paylaşmış olmaları akla daha ride Orhan’la daha da artacak olan
Osman’dan etkilenen Edebali’nin yatkındır. İşin doğrusu, bu görü- ivmelenmenin en temel öğeleridir.
kısa süre sonra kızını vermeye ar- nümde savaşçı karakteriyle öne çık- Ancak bu özellikler Kemal Tahir’in
tık razı geldiği haberi, küllenmiş ması beklenen de, zaten tarihin a- vurguladığı kahraman profilinin
Bal Hatun arzusunu yeniden alev- kışıyla bunu eyleme geçiren de insani değerleri, hatta erdemleriy-
lendirecek, ancak hevesi bu kez de Osman’dır. Gerçi Aşıkpaşaoğlu’nda le örtüşmek durumunda değildir.
Eskişehir Sancakbeyi’nin oyunuy- Osman’a Karacahisar’a akın edil- Tarih her şeyden önce bir savaş-
la kırılacaktır. Anlaşıldığı kadarıy- mesi önerildiğinde, bunu komşular- çı olarak tanımlar Osman’ı. Kaldı
la saflığından dolayı, dürüstlüğüne la iyi geçinmek gerektiğini öne süre- ki geçmişte büyük askeri başarıları
güvendiği kişiler tarafından alda- rek kabul etmediği yazılıdır. Ancak gerçekleştirmiş komutanlar arasın-
tılmaya meyillidir Osman. Zaman belgelere göre öneriyi getirenin am- da çevrelerine korku ve dehşet sa-
zaman da tuzaklar kurulur kendi- cası Dündar değil kardeşi Gündüz lanlar çoğunluktadır. Her ne kadar
sine, ama her seferinde intikamı- olması gerekirken, Osman’ın tav- ilk zamanlarda ele geçirilen hisar-
nı almayı başarır. Roman boyunca rı da kalıcı değil stratejiktir. Gün- ların halkları memnun olmadıkları
karşımızda, gerektiğinde ağırbaşlı celer amcasıyla anlaşmazlığa düştü- Bizans yönetimi yerine Türkmenle-
gerektiğinde delişmen, ama her za- ğünde Osman’ın Dündar’ı bir okla ri seçse de, at üstünde kılıç sallaya-
man akıllı, öngörülü, mert, cesur, vurarak öldürdüğünü yazar. Buna rak fethe gidenlerin bugünün insani
dirayetli, koruyucu, adil, şefkatli karşın roman, beyliğin başına geçe- ve ahlaki değerlerinin kararlı birer
bir kahraman vardır. bilmek için Bizans’la anlaşma yapıp temsilcisi olduğu savı pek inandı-
Kemal Tahir ve Aziz Nesin, 1957 (Nesin Vakfı arşivi).
Osman’ı pusuya rıcı olmayabilir. Diğer tüm unsur-
düşürmeye çalı- lar yerli yerine oturmasına rağmen
şan Dündar’ın, romanın Osman konusunda abartı-
Osman’ı koru- lı bir yorum taşıdığını ve ortaya bir
yan bir savaşçı örnek tip çıkardığını söylemek yan-
tarafından öldü- lış olmayacaktır.
rülüşünü anlat- Bu noktada, Nazım Hikmet’in
mayı tercih e- “Kemal Tahir’e Mahpusaneden
der. Mektuplar”ı arasında bulunan ve
Osman dö- Devlet Ana’dan yirmi beş yıl önce ya-
neminde beyli- zılmış 51. mektuptaki bir itirazını,
ğin doğup geli- tam da bu konuyla ilgili gördüğüm
şirken kat ettiği için not etmek isterim. Der ki Na-
yol, onun her zım Hikmet Kemal Tahir’e: “Enmu-
şeyden önce sa- zeci tip (örnek tip, yn.) meselesinde
vaşçılığına, gün- vazıh değilsin. Enmuzeci tip ancak
cel dengeleri i- muayyen bir devirde, muayyen bir
yi anlayıp akılcı sınıfın -en muvaffak misaliyle Don
iş birlikleri ku- Kişot- müşahhaslaştırılması olabi-
ran liderliğine lir… Fakat, tabii bundan, muayyen
ve dönemin ru- bir tarihi devri nefsinde şahıslandı-
hunu iyi oku- rabilecek enmuzeci, bütün sınıflara
yan stratejisi- şamil bir tipin yaratılabileceği neti-

52
cesini çıkarmamak lazım. Böyle bir da, Cumhuriyet’in batılılaşma ham- tek cümlesiyle bile sarsılabilir: “Os-
şeyi zaten sen de düşünmüyorsun. lelerine karşı tutumu da bu düşünü- manlı tarihinde bütün gayretler, bü-
Çünkü irreel olur, uydurma ve mü- şünün sonucudur. Kemal Tahir’in tün mesai milletin arzusu, amali ve
cerret olur.” Nazım Hikmet’in örnek bazı aydınlarca benimsenirken Türk ihtiyacat-ı hakikiyesi nokta-i naza-
tip konusunda Kemal Tahir’den da- solunun pek çok ismiyle de arası- rından değil, şunun, bunun amalini,
ha açık olmasını istediği bu eleştirisi nın açılmasının temelinde bu Kerim ihtirasatını tatmin nokta-i nazarın-
geçerliliğini yıllar sonra ortaya çıkan Devlet kavramı, daha da önemlisi o- dan vukubulmuştur.”
Osman karakteri için de sürdürmek- radan çıkıp vardığı sonuçlar yatar. Mustafa Kemal’in Osmanlı salta-
tedir. Bu noktada bir toparlama yapmak natını hedef alan sözlerinin, belki
Kanımca Devlet Ana’daki Osman gerekebilir. Kemal Tahir düşünce- ortaklaşmacı niteliği ağır basan Os-
profili romanın bam telidir. Tüm lerini neredeyse bütün romanları- man Gazi ve Orhan Gazi dönemle-
olumlu özellikleriyle yer aldığı ki- na belirli bir mantıksal işleyiş çerçe- rini kapsamadığı söylenebilir. Bu-
tabın satırlarında Osman, Kemal vesinde ve ustalıkla yerleştirmiştir. na karşın Orhan’ın ölümüyle tahta
Tahir’in imparatorluğa yakıştırdı- Kurgularının çoğunda Osmanlı’dan oturan ilk sultan I. Murat’ın Hü-
ğı, gerçekliğine inandığı ve izini sü- Cumhuriyet’e geçiş döneminin san- davendigar unvanı alarak gücünü
rüp savunuculuğunu yaptığı “Kerim cıları ve bu değişimin Anadolu insa- halkına değil artık Tanrıya dayan-
Devlet” kavramının ideal temsilcili- nına etkileri anlatılırken, Devlet Ana dırması, bitmek bilmez fetihlerle
ğini üstlenir. Gerçi, romandaki genç Kemal Tahir’in tüm yapıtlarına sin- Trakya’da genişleyip sınırları ufku
Kerim karakterinin çelebilikle sa- miş düşüncelerinin tarihsel temeli- aşan toprakları yönetebilmek için
vaşçılık arasındaki tercihini, anne- ne yöneldiği için ayrı bir önem taşır. çıkardığı Tımar Kanunu’yla top-
si Devlet Hatun’un ısrarla eline kılıç Gerek 13. yüzyıldaki Anadolu’nun rak düzeninin niteliğini değiştir-
tutuşturmasına rağmen “ilimden” eksiksiz bir panoramasını oluştur- mesi ve Pençik Kanunu’yla yeniçeri
yana kullanması ve romanın sonun- ması, gerek bir dönem romanında ordusunun temelini atması, roman-
da eline Nizamülmülk’ün Siyasetna- kritik önem taşıyan ayrıntılara ti- cının Kerim Devlet kavramıyla ör-
me’sini alıp okumaya başlaması doğ- tizlikle eğilmesi, gerekse de temiz tüşen dönemin, bu adlandırmanın
rudan göndermelere açıktır. Ama bir dille aktardığı ustalıklı kurgu- taşıdığı olumlamayı paylaşmak ola-
metinde Kerim Devlet kavramının suyla Devlet Ana yalnızca yazarının naksız da olsa yalnızca ontolojik a-
ismi bu ana oğula verilse de, cismi değil Türk edebiyatının da önemli çıdan, I. Murat’la başlamasını ve II.
Osman’da somutlaşır. yapıtlarından biridir. Bununla bir- Mehmet’in mülkiyete dönük uygu-
likte romana dönük olup, ama onu lamalarıyla pekişmesini daha man-
Kemal Tahir’in aşarak yazarına yönelecek en temel tıklı hale getirir. Kaldı ki, Kemal Ta-
‘Kerim Devlet’i eleştiri, Osman profiline sindiril- hir de sohbetleri sırasında, Kerim
Kemal Tahir’in Kerim Devlet’i, miş Kerim Devlet yorumunun ta- Devlet’in temelini dayandırdığı bu
toprağın mülkiyetini elinde tutup rihsel tutarlılığı üzerinden yapılır. tür bir tarihsel gelişimden söz eder.
halka bölüştürerek ortak gereksi- Cumhuriyet’e bakışı bambaşka bir Bu nedenle diyebilirim ki, her ne
nimlere göre işlenmesini sağlayan, yazının konusudur tabi. Ama Ke- kadar Asya Tipi Üretim Tarzı’nın i-
halktan aldıklarını toplumun gö- mal Tahir Osmanlı’nın Kerim Dev- şaretleri Devlet Ana’nın anlattığı dö-
nenci için büyük projelerin yapı- let olduğu düşün-
Kemal Tahir, Topal Kasırga notlarında Şeyh Bedreddin hakkında çok
mında kullanan, adaletin koruyucu- cesinin arkasında olumsuz fikirler ileri sürer.
su, güçlü, onurlu, şefkatli, dirayetli durabilmek için
bir devlet tahayyülüdür. Kendisine kendi tarih yoru-
göre Osmanlı’daki Asya Tipi Üretim munu, çevresiyle
Tarzı da tarihsel maddeciliğin top- ayrılıklarını iyice
lumsal gelişim şemasında bir çeşit- derinleştirecek bir
leme değil, Kerim Devlet’in üretim ısrar ve tutkuyla
altyapısıdır. Konu üzerine dikkat- savunmak duru-
lerini çekip çalışmaya yönlendirdi- munda kalacaktır.
ği tarihçilerden Sencer Divitçioğlu Oysa bu savun-
“Asya Tipi Üretim Tarzı” kitabını ma çabası, önce-
Devlet Ana’yla aynı yıl yayımladığın- likle imparatorlu-
da, romancının kendisine “Bu kitap- ğu yıkan kişinin,
ta Kerim Devlet nerede?” diye sor- Mustafa Kemal’in
duğu söylenir. Kemal Tahir, belli ki 1923’te İzmir İkti-
Kerim Devlet’te bir tür sosyalizm sat Kongresi’nde-
özü görmekte, üstelik sosyalizme ki konuşmasın-
Batı’daki gibi senyörlerin feodaliz- da yer alan ve
minden değil de Doğu’nun Kerim tarihin sağduyu-
Devlet’inden geçilebileceğini düşün- lu bir okumasıy-
mektedir. Osmanlı’ya olumlu bakışı la desteklenen şu

53
neme kadar götürülebilse de, Kemal nusol kâğıdı gibi çıkması kaçınılmaz le, en büyük amacı Batı’nın hizme-
Tahir’in Kerim Devlet tahayyülü Os- olan figür, Yıldırım Bayezid, Timur tinde Doğu’yu yok etmek olan Ti-
man değil, ancak torunu I. Murat’ın ya da Çelebi Mehmet değil, Simavna mur belasının yolunda ilerlemiştir.
ardından söz konusu olacak, o dö- Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin’dir. Bu durumda, Kemal Tahir’in notla-
nemin sonrası da ister istemez Mus- Kimilerine göre Kemal Tahir’in rında Bedrettin’in ortaklaşmacı dü-
tafa Kemal’in haklı eleştirisinden 1938’de bahriyeli kardeşine verdiği şüncelerine karşı çıkması da şaşırtı-
kurtulamayacaktır. Devlet Ana’nın için tutuklanmasına neden olan ki- cı değildir. Anadolu ortaklaşmacılığı
tarihe bakışındaki tutarlılığın ka- taplardan biri Nazım Hikmet’in Şeyh üzerine savlarını Devlet Ana’nın sa-
nımca en zayıf noktası budur. Buna Bedrettin Destanı’dır. Her ne kadar tır aralarına da yerleştirip, üstelik
karşın göz ardı edilmemesi gereken bu savın güçlü kanıtları olmasa da, bir de Yunus Emre’nin ağzından dile
durum, romanda anlatılan tablonun Kemal Tahir büyük şairden etkilen- getirmesi ise ayrıca dikkat çekicidir.
tarihin akışıyla olmasa da yazarın diği ilk yıllarda kendine soyadı ola- Kemal Tahir Topal Kasırga’yı,
kendi tarih anlayışıyla tutarlı oluşu- rak onun ünlü şiirinden Benerci’yi anlaşıldığı üzere hem tarihe hem de
dur. Öyle olunca da tartışma roman seçmiş, hapishane yıllarında usta- kendi çevresi ile geçmişine dönük
çerçevesinin dışına çıkıp romancı- nın sıcak dostluğuyla beslenmiş, şi- çok yönlü bir hesaplaşma halinde
nın bakış açısına taşınır. Kemal Ta- ir yazmaktan romana bile Nazım tasarlamış olmalıdır, ama bitireme-
hir ve romanı için yapılacak bir ta- Hikmet’in yönlendirmesiyle geçmiş- den hayata gözlerini kapar. Roman
rihsel tutarlılık eleştirisi, yazarın tir. Bu yakın ilişkinin yanında, Şeyh tamamlanıp basılmış, iyice okunup
yalnız Kerim Devlet’e değil, onunla Bedreddin Destanı’nın sonlarında derinlemesine tartışılmış olsa, yaza-
ilişkiye girip mücadele edenlere ba- Nazım Hikmet’in başka sanatçılar- rın Bedrettin’e bakışıyla geniş ke-
kışını da göz önünde bulundurmak dan da Şeyh üzerine yetkin yapıtlar simlerin şimşeklerini üzerine çeke-
zorundadır. vermelerini bir vasiyet gibi isteme- ceğini öngörmek yanlış olmaz. Ama
si düşünüldüğünde, Kemal Tahir’in bunun da ötesinde, notlarında Ana-
Topal Kasırga notları de günün birinde Bedrettin’e do- dolu Türk dehasının en büyük e-
Kemal Tahir’in Osmanlı üzerine kunması ister istemez beklenecek- seri olarak söz ettiği ve çok onur-
savları, yalnız Devlet Ana’da değil, tir. Ama notlardan anlaşılacağı üze- lu bir insanlık görevi yüklendiğini
ölümünden sonra yayımlanan çalış- re yazarın Topal Kasırga romanına söylediği Osmanlı’nın önce hain
ma notlarında da herhangi bir belir- yerleştirdiği Bedrettin, Nazım Hik- Timur tarafından 1402’de, sonra da
sizliğe yer vermeyecek açıklıkta ser- met ve pek çok ardılının anlattığı eylemi gerçekleştirenin adını ver-
gilenir. Özellikle son döneminde şekilde Anadolu topraklarında ye- meden 1922’de iki kez yıkıldığı-
üzerinde çalıştığı ama bitirme şansı şerecek sosyalizminin tarihten ses- nı belirtmesi, dahası bu iki yıkımın
bulamadığı Topal Kasırga romanı i- lenen öncüsü değil, zamanı gelme- da Ankara’da gerçekleşmesine ga-
çin tuttuğu notlar, romanın Fetret miş düşüncelerin hayalciliği içinde rip bir rastlantı diyerek dikkat çek-
Devri’yle sonrasına dönük konusu hem kendini hem müritlerini fela- mesi, yazarın politik çizgisi üzerine
ve Devlet Ana’nın bir uzantısı olma kete sürükleyen bir düzen karşıtı o- yapılan tartışmaları fazla uzamadan
niteliğiyle bu yazının da ilgi alanına lacaktır. Dahası Kemal Tahir’e gö- sonuca bağlayacak önemdedir. Dü-
girer. Doğaldır ki, konu Osmanlı’nın re, kerim devlete isyan eden Şeyh bu şünceme göre Kemal Tahir’in son
rüştünü ispatladığı dönemler ve sos- zararlı düşüncelerini, Osmanlı’nın romanlarını tamamlayamadan öl-
yalist bir geçmişe sahip Kemal Tahir can düşmanı Timur’la görüştükten mesi, yapıtlarının sanatsal değe-
olduğunda, artık karşımıza bir tur- sonra benimsemiş, yazarın sözleriy- ri yerine tarih yorumu üzerinde
Kemal Tahir’in uzun süre birlikte hapis yattığı Hikmet Kıvılcımlı’dan etkilendiği söylenebilir. yoğunlaşan kutuplaşmayı sürdür-
mekle kalmamış, geçmişe dönük
savlarının kendi içinde tutarlılık
gösterse de olgularla çelişiyor ol-
masını da üstü örtülü tutmayı ba-
şarmıştır.

Kemal Tahir’in
beslendiği kaynaklar
Görüldüğü gibi ne kadar roman
odağında kalınmaya çalışılsa da, bir
tarihsel tutarlılık incelemesi yazar-
dan bağımsız yapılamaz. Bu durum-
da yazara bütünsel bir bakışla yak-
laşmaya çalışmak da karşımıza bir
tercihten çok zorunluluk olarak çı-
kar. Gerçi Kemal Tahir gibi çiçek
dürbününe benzeyen bir isim söz
konusu olduğunda bu girişim pek

54
zorludur. Yine de düşünsel deği- dönük özgün karşı çıkışlar gelişti- - Akkurt Halil, Türkiye Solunda Osmanlı Toplum Yapısı
şimi içinde bir ana damar vardır ki ren ve Anadolu’yu hem bir zengin- Tartışmaları, İmge Kitabevi Yayınları.
kendisi hakkında kafa yoran herke- lik hem de bir direnç coğrafyası o- - Atsız Nihal, Aşıkpaşaoğlu Tarihi, Ötüken Neşriyat
- Atsız Nihal, Üç Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat.
sin ortak kabulü çerçevesinde ka- larak gören Kemal Tahir ve Cevat
lır. Bu da tarihsel bir sorunsal olarak Şakir’in, fırsat bulabilmiş olsalar, u- - Baskıcı Murat, Bizans Döneminde Anadolu - İktisadi ve
gördüğü Doğu-Batı çekişmesinde zun sohbetler boyunca savlarını tür- Sosyal Yapı, Phoenix Yayınevi
- Berktay Halil, Kabileden Feodalizme, Kaynak Yayınları.
Anadolu’yu, bu toprağın insanını ve lü zayıflıklarından arındırarak bu
- Bozdağ İsmet, Kemal Tahir’in Sohbetleri, Bilgi Yayınevi.
doğal olarak kendisini yerleştirdiği topraklar için son derece değerli bir - Divitçioğlu Sencer, Asya Üretim Tarzı ve Osmanlı Toplumu,
taraftır. senteze ulaşabilecek olmaları, be- Alfa Yayınları
Kemal Tahir önce ATÜT tezleriy- nim için olasılık dahilindedir. - Divitçioğlu Sencer, Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu, Alfa
le Doğu toplumlarını tarihsel mad- Kendisinin de belirttiği gibi, her Yayınları.
deciliğin evrensellik temelinden şeyden önce bir romancıdır Kemal - Emecen Feridun, İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikler
koparıp Batı’nın karşısına koyar. Tahir. Yaşadığı toplumun sorunla- Dünyası, Timaş Yayınları.
Sonra Doğu toprağına insani değer- rına çözüm aramış, bu uğurda uzun - Hikmet Nazım, Kemal Tahir’e Mahpusaneden Mektuplar,
lerin tohumlarını atar. Osmanlı’yı yıllar hapis yatmış, başka aydınlar- Yapı Kredi Yayınları.
da bu uygarlık bahçesinin koruyu- dan etkilenmiş, kendi özgün dü- - İnalcık Halil, Halil İnalcık’ın Merceğinden Osmanlı, Profil
cusu kılar. Nesnel olgularla başla- şüncelerini üretip başka aydınları Kitap.
yıp öznel yorumlara ulaşan, oradan etkilemiştir. Devlet Ana ve taslak ha- - Kafadar Cemal, Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken, Metis
da keskin yargılara varan bu çizgisi linde kalan Topal Kasırga, Anadolu Yayınları.
giderek tarihin gösterdiklerinden u- temelli düşünüşünün tarihsel kök- - Kantemir Dimitri, Osmanlı İmparatorluğunun Yükseliş ve
Çöküş Tarihi, Kültür Bakanlığı Yayınları.
zaklaşırken yazarın savlarının tutar- lerini, zenginliklerini ve zayıflıkları- - Karaca Emin, Nazım Hikmet’in Şiirinde Gizli Tarih, Çınar
lılığı kaybolsa da, çıkış noktasında nı büyük bir cesaret ve iddiayla göz- Yayınları
bir yurt sahiplenmesi ve savunusu ler önüne serer. Bir yandan güçlü - Kıvılcımlı Hikmet, Osmanlı Tarihinin Maddesi, Sosyal İnsan
olduğu açıktır. Yaşamının son dö- karakteriyle çevresine Tahiri deni- Yayınları
neminde yolunun kesiştiği sosyal len müritlerini toplarken, diğer yan- - Lukacs Georg, Roman Kuramı, Say Yayınları.
demokrat politikacıları etkilemesi- dan geniş kesimlerin sert eleştirile- - Lukacs Georg, Tarihsel Roman, Epos Yayınları.
nin altında da, savlarına temel olan ri ve ithamlarıyla karşılaşan Kemal - Nesin Aziz, Birlikte Yaşadıklarım Birlikte Öldüklerim, Nesin
güçlü bir yerellik vurgusu yatar. Bu Tahir, bugün artık daha serinkanlı Yayınları
- Öztürk Şaban, Türkiye Solunun Hapishane Tarihi, Yar
yerellik olgusunu devletin tarihsel bir değerlendirmeyi hak etmektedir. Yayınları.
sürekliliği savlarıyla birleştirince, Ancak bunun için öncelikle toplum - Refik Ahmet, Osman Oğulları - Kuruluş, Hitabevi Yayınları
belki de tavrının belirginleştiği dö- olarak tutarlı bir tarih anlayışına ka- - Tahir Kemal, Notlar - Osmanlılık/Bizans, Bağlam Yayınları.
nemlerde Nazım Hikmet’ten çok, vuşmamız gerekir. - Tahir Kemal, Roman Notları 1 - Topal Kasırga & Darmadağın
uzun süre birlikte hapis yattıkları Olan Devlet, İthaki Yayınları
Hikmet Kıvılcımlı’dan etkilendiği- - Tahir Kemal, Kemal Tahir’den Fatma İrfan’a Mektuplar,
KAYNAKLAR Sander Yayınları.
ni söylemek şaşırtıcı olmayacaktır.
- Afyoncu Erhan, Tanzimat Öncesi Osmanlı Tarihi Araştırma - Tuncer Ömer, 13. Yüzyıl Anadolu Devrimi, Bilim ve Gelecek
Kemal Tahir’in ATÜT kavramıyla Rehberi, Yeditepe Yayınevi. Yayınları.
karşılaşması bile kimilerince elli-
li yıllarda Grundrisse’yi okumasına Kemal Tahir, bugün artık daha serinkanlı bir değerlendirmeyi hak etmektedir.
ya da romancı imgelemine bağla-
nırken, Osmanlı’ya dönük düşün-
celerinin tohumlarının çok daha
önce Kıvılcımlı’yla uzun hapishane
sohbetlerinde atıldığı savı akla yat-
kındır. Buna bir de daha sonraları
kendisinin Batı hakkındaki düşün-
celerinin, bireycilikten yayılmacılı-
ğa kadar pek çok eleştiri noktasında
ciddi benzerlikler göstereceği Sul-
tan Galiyev’i, üzerine tezler gelişti-
rip sohbetlerinde anlatacak kadar
incelemiş olması eklenince, Kemal
Tahir’in zaman içinde belirginleşen
tavır ile tutumunun değişik kaynak-
lardan beslendiği söylenebilir.
Bunun yanında, yazarın yine o
yıllarda mektuplaştığı bilinen Ce-
vat Şakir’le bir arada bulunmaması-
nın ise bir talihsizlik olduğu düşü-
nülebilir. Yayılmacı Batı uygarlığına

55
Hieronymus Bosch’un hayvanları

“Dünyevi Zevkler Bahçesi” Bosch’un olgunluk dönemi eserleri arasında yer alır.
Bosch’un sayısız ayrıntı verdiği bu eserinde hayvan figürlerine ve diğer sembollere
verilecek anlamların ucu açık gözükse de, emin olmaya yakın olduğumuz şey
Bosch’un hayli dindar biri olmasına uygun sembol kullandığı ve anlatısını bu
sembolizm üzerine kurduğudur.
Nazlı Karol
Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü

1
5. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde, sanat tarihi haliyle, Bosch’un eserlerine yönelik belli spekülas-
için artık bahsedilecek epey sanatçı, ekol ve sanat yonların ortaya atılmasına neden olmuştur.
yöntemi gelişmişti. Perspektif ustaları olan güneyli Bu yazıda Hieronymus Bosch’un Türkçeye Dün-
Rönesans sanatçılarıyla kuzeyli Rönesans sanatçıla- yevi Zevkler Bahçesi olarak çevrilen Tuin der Lusten
rının farkı o dönemin halkı tarafından bile bir ba- eserinin altındaki düşünsel zihniyeti belirli yönle-
kışta fark edilebilecek nitelikteydi. Elbette Ortaçağ riyle anlamaya çalışacağız. Bu incelemenin iki te-
geleneklerinin etkisi devam ederken Antik Yunan mel sebebi bulunuyor; birincisi, Bosch’un eserleri,
bilgisi, felsefe, sanat ve bilim olmak üzere birçok bakış açısına ve kullandığı figürlerin tekrarına da-
disiplinin temel tetikleyicisi halini almıştı. Sanat, yalı olmasından dolayı, kısaca Zevkler Bahçesi de-
bilim ve üretim merkezi Floransa’nın dışına taşmış diğimiz eseri ele almanın sanatçının diğer eserle-
ve görece çoklu diyebileceğimiz bir yapılanma o- rinin bir temsilini oluşturabilmesi. Bir diğer sebep
luşmuştu. Çeviri hareketlerinin ardından Rönesans ise, Zevkler Bahçesi’ne dikkatle bakıldığında, be-
sanatı ve entelektüel çevreler -çoğu tarihçinin or- lirli bölümlerinin birtakım spekülasyonlar yapma-
tak görüşünce de- Rönesans’ın reform hareketine ya imkân vermesi. Bosch’un resmettiği sembollerin
öncülük etmesini sağlayacak ortamı hazırlamıştı. ne anlama geldiği konusunda tam anlamıyla ortak
(McNeill, 2015) bir noktada buluşabilmek mümkün olmasa da, bu
Çoğu disiplin açısından önemli olan bu kırılma sembollerin ne anlama gelmediğinin üzerinde dur-
sanat tarihi cephesinden incelendiğinde, belli grup- mak bu yazının konusunu oluşturacak. Bu sorunu
lamalar yapılabilse de, istisnai özellikler göstermiş irdelemeye bir hazırlık olarak da, Bosch’un hayat
sanatçıların da var olduğu görülür. 15-16. yüzyılla- öyküsüne kısaca bakmak, eserlerindeki sembolleri
rın kuzey geleneği açısından orijinal bir temsil oluş- yorumlamak için aydınlatıcı olacaktır.
turan Hieronymus Bosch üzerinde, döneminin diğer Bosch’un hayatı 1450 yılında bir Hollanda kasa-
sanatçıları ölçüsünde çalışılmamıştır. Bu durum da basında başlamıştır. Bu kasaba Hieronymus’un adını

56
aldığı Hertogenbosch’dur. Hertogen- dilmiştir. Kapak, içindeki bölümlerin
bosch, Burgundy Dükalığı’nın yöne- topografik özelliklerini göstermek-
timindeki büyük şehirlerden biridir. tedir. Tıpkı Gotik eserlerde oldu-
Şehrin sanatla olan ilgisi, Flaman ge- ğu gibi, arka planın siyah olduğunu
leneğiyle birlikte Gotik mimari ya- ve kürenin daha açık renklerle dik-
pılardır. Aynı zamanda, o dönemde kat çekici bir biçimde renklendirildi-
Kuzey Avrupa ve İtalya ile oldukça ğini görüyoruz. Işık sol taraftan vu-
yoğun ticari bağlantı içinde bulun- rup cennet bölümünü aydınlatmış,
ması ve dönemin Hollanda’sı için ol- sağ taraf yani cehennem bölümü ise
dukça dindar bir şehir olması şehrin çok daha gölgeli resmedilmiştir. Fla-
önemli özelliklerindendir. Bosch’un man ressamlarında görülen pürüzsüz
ve ailesinin de bir üyesi olduğunu yüzey oluşturma göz önüne alındı-
bildiğimiz “Meryem’in Kardeşleri Ta- ğında, Bosch’da, özellikle eserin arka
rikatı”, şehir üzerinde epey etkin rol kapağına bakıldığında, kapağın pü-
oynamış ve Bosch hakkında bilgile- rüzlü dokusuyla, gelenekten bir sap-
rimizin çoğunun kaynağı olmuştur. Hieronymus Bosch (1450-1516). ma olarak düşünülebilir.
Koyu bir Katolik olan Bosch’un se- Kapakları açınca, içinde, üç yapılı/
yahatlerine dair herhangi bir resmi likler oldukça spesifiktir ve uzman- triptik bir görsel şölen karşımıza çı-
kayıt olmamakla birlikte, bazı eser- lık alanını ilgilendiren konulardır. kar. Eser ahşap üzerine yağlı boya i-
lerini farklı Avrupa kentlerinde yap- le yapılmıştır: Sol panel, cennet bah-
tığına dair söylentiler bulunur. Ama Dünyevi Zevkler Bahçesi çesi; orta panel Dünya, sağ panel ise
1516’da yine kendi kasabasında öl- Bu yazıda ele aldığımız, 1503- cehennemdir. Üç panelin ortak özel-
düğü bilinmektedir. 1504 yıllarında resmedilen Dünye- liği, Bosch’un panellerin her birini
Eserleri hakkında genel olarak vi Zevkler Bahçesi Bosch’un olgunluk yukarıdan aşağıya üç parçaya bölerek
söyleyebileceklerimizin belki de en dönemi eserleri arasında yer almak- resmetmesidir. Bu şekilde derinlik al-
önemlisi çoğunun zarar görmüş ol- ta ve günümüzde Madrid’te Prado gısı vermiş ve mekânı çok daha ge-
ması ve ilk eserleri dışında üzerlerin- Müzesi’nde sergilenmektedir. Eserin niş resmetmiştir. Panellerde resme-
de tarih bulunması. Flaman gelene- kapakları rölyef üzerine yapılmış ke- dilen kulevari yapıların köşeli olması
ğinden ve özellikle John van Eyck’ten penklerle kapalı halde dünyayı, dün- -daha önce de belirttiğimiz gibi- dö-
etkilendiği açıktır (bkz. Çarmıha Ge- yeviliği temsil eder biçimde resme- nemin Hollanda’sında Gotik mimari
rilme). Bununla birlikte, kullandığı
Hieronymus Bosch, 1503-1504, Dünyevi Zevkler Bahçesi kapağı.
figürler açısından Bosch’un dönemi
öncesi ve dönemindeki Hollanda res-
samları arasında epeyce özgün ve öz-
gür bir stile sahip olduğunu söyleye-
biliriz. (Falk, 2008)
Sanat tarihçisi Charles de Tol-
nay, 1937 yılındaki çalışmasında,
Bosch’un resimlerini üç döneme a-
yırmıştır: Gençlik Dönemi, Olgun-
luk Dönemi, Yaşlılık Dönemi. Genç-
lik döneminde daha çok küçük ev
motifleri ve küçük figürlere rastla-
nır (Hollandalıların çoğunda oldu-
ğu gibi); bundan dolayı bu döne-
min eserlerini fark etmek kolaydır.
Fakat olgunluk ve yaşlılık dönem-
lerini sınıflandırmak sanat tarihçile-
ri açısından epey yorucu olmuştur;
eserlerinin hangi döneme koyulaca-
ğı bir kenara dursun, eserin Bosch’a
ait olup olmadığı bile tartışılmıştır.
Ancak Tolnay’ın da çalışmalarıyla,
Bosch’un sahsına ait “ön çizimler”
ve “sola inen fırça darbeleri”nin ifa-
de ettiği karakteristikler ile eserle-
rin hakkı teslim edilmiştir. (Muratlı,
1996) Olgunluk dönemi ile yaşlılık
dönemini ayıran karakteristik özel-

57
geleneğinin sürdürü-
lüyor olmasıyla iliş-
kili olabilir. Da Vinci
yahut Michelangelo
gibi dönemin güney-
li ressamlarının aksi-
ne, insan figürleri a-
natomik olarak usta
bir biçimde resmedil-
memiştir ve Bosch’un
bu “ayrıntısız” insan
figürlerini, dikkatli-
ce bakıldığında, defa-
larca kez kullandığını
görürüz.
Ayrıntılarla çevri-
li olan bu üç bölüm,
Hieronymus Bosch, 1503-1504, Dünyevi Zevkler Bahçesi içi.
Adem ile Havva’nın
yaratılışı ve ardından Ademoğlu- çaylak, doğan türleri, bütün karga olduğu bu panelde ek olarak -diğer
nun yozlaşmasından, dinden tama- türleri, baykuş, puhu, martı, atmaca panellerde de olduğu gibi- birçok ya-
men çıkmasından ve bütün bunla- türleri, kukumav, karabatak, büyük ratık çizilmiştir. Bu yaratıklar bilate-
rın sonucunda cehennemde sayısız baykuş, peçeli baykuş, ishakkuşu, ral simetrili hayvanların uzuvlarının
işkenceler çekmesinden bahsediyor. akbaba, leylek, balıkçıl türleri, ibibik, çoğaltılması ile oluşturulmuşlardır
Kadınların çoğunun Havva’ya, er- yarasa.” (Leviticus 11) veya antik dönem mitolojilerinde-
keklerin ise Adem’e benzediğini dik- “Eti yenen ve yenmeyen” hayvan- ki gibi gövdeleri ve üyelerinin farklı
katli gözler hemen fark edecektir. lardan bahsederken tiksindirici ifa- farklı hayvanlardan birleştirilmesiyle
Orta panelin ön sol köşesinde “ba- desi sıkça kullanılıyor Eski Ahit’te
Tablodan bir kesit: Cennet bölümü.
lon” içinde bir kadın bir de erkek ve Leviticus 11’de yine şöyle bir di-
görüyoruz; bu detayı her şeyin baş- ze daha var: “Denizdeki ve akarsu-
langıcını, insanın birlik ve bütünlü- lardaki bütün pulsuz ve yüzgeçsiz
ğü simgeliyor şeklinde yorumlaya- canlılar -suda toplu halde yasayan-
biliriz, zira birçok kadim kültürde lar ve ötekiler- sizin için iğrenç sa-
rastlanılan bu simgenin temsil ettiği yılır.” Orta panelde kocaman bir
ortak anlam aşağı yukarı bu olmuş- midye kabuğu içinde insanların bu-
tur. (Martin, 2010, s.52) lunmasının yine bu yeme içme eti-
Bununla birlikte, eserdeki her bir ğine bir gönderme olduğunu varsa-
figürü eski toplumların sembollerine yabiliriz. Aynı panel içinde, cinsel
gönderme ile ele almak da kolaycılı- yakınlık tasvirleri kadar, oburluk
ğa kaçmak olacaktır. Sembol yorum- ve diğer günahları da son derece sık
lanmasının zorluğuna, eserdeki cen- görüyoruz. Sadece beyaz insanlar ol-
net ile Dünya bölümleri arasındaki mayıp aynı zamanda siyahi insanla-
ciddi farklardan birini oluşturan bay- ra da panelinde yer vermiş Bosch;
kuşlar iyi bir örnek olacaktır. Akşam günahların herkes için geçerli oldu-
yırtıcıları olan baykuşlar kimi kültür- ğunu vurgular vaziyette.
de bilgeliği temsil ederken, kimi kül- Eserdeki cennet ise, haliyle tas-
türde ölümü sembolize eder ve bir- vir açısından diğer bölümlere oranla
çok anlamı daha vardır. Bosch’un daha önemli bir noktada yer almak-
baykuşlarını yahut diğer kuş türleri- tadır. Bunun temel nedeni ise dini
ni anlayabilmemiz için bakmamız ge- açıdan cennetin yapısı gereği “mü-
reken ilk kaynaklar, Bosch’un ken- kemmel” oluşu ve dönemin zihniyet
disinin son derece dindar olduğu ve tarihi açısından bakıldığında da, Or-
dönemi itibarıyla, dinin kurallara u- ta Çağ skolastik düşüncesinin köke-
yulmamasının “sapkınlık” olarak gö- ninde olan Yeni Platonculuk’un cen-
rüldüğü düşünüldüğünde, semavi neti idealize etmesidir.
din kitapları olacaktır. Bu noktada i- Yine bu cennette Bosch’un fil,
se Eski Ahit’te şöyle bir bölüme rastlı- maymun zürafa gibi birçok egzotik
yoruz “Tiksindirici kuşların etini ye- hayvanlar resmettiğini görmekteyiz.
meyecek, şunları iğrenç sayacaksınız: Sadece egzotik hayvanlar değil, efsa-
Kartal, kuzu kartalı, kara akbaba, nevi ögelerden tek boynuzluların da

58
çizilmiş kimeralardır. Bosch’un sür-
realist bir çizgide yer aldığını tam da
bu noktada söylemek mümkün gö-
zükmekle birlikte, Bosch’un farklı-
ayrıksı morfolojili canlıları çizerken
doğadaki hayvanlardan esinlendiği-
ni, gerçekleri esnettiğini ama modern
sürrealist ressamlarınki gibi ögeler
ortaya koymadığını belirtmek yanlış
olmayacaktır.
Bosch’un diğer ünlü eseri o-
lan The Last Judgment’ın cennet bö-
lümünde gezinecek olursak, tıp-
kı Dünyevi Zevkler Bahçesi’ndekine
benzer bir manzarayla karşılaşırız:
İlginç bir nokta, her iki cennet tas-
virinde, sıklıkla, avlanan hayvan-
ların resmedilmiş olmasıdır. Epey
fazla sayıda resmedilen bu avlanan
hayvan figürleri ve avlanma ritüeli-
Tablodan bir diğer kesit: Metamorfozun işlendiği bölüm.
nin, doğanın düzeni ve harmonisini
simgeleyen “kusursuz” bir mekân o- mülmüştür (Stott, 2018). rahatlıkla söylenebilir. Hayvan fi-
larak düşünülen cennetin vazgeçil- Bununla birlikte Bosch’da böyle gürlerine ve diğer sembollere veri-
mez öğeleri olduğunu varsaymakla bir fikri andıran bir temel olup ol- lecek anlamların ucu açık gözükse
birlikte, Bosch’un eserlerindeki, ce- madığını paneli irdeleyerek sorgula- de, emin olmaya yakın olduğumuz
vabını tam olarak bilemediğimiz bu mamız mümkündür. Gölün içindeki şey Bosch’un hayli dindar biri olma-
avlanma figürleri gizemlerini uzun iri başların farklı formlara dönüştü- sına uygun sembol kullandığı ve an-
süre koruyacak gibidir. ğü lakin bunun geçişli-adımlı bir de- latısını bu sembolizm üzerine kurdu-
Son olarak değineceğimiz kısım, ğişim olmadığını görüyoruz. Kimisi ğudur. Yazımızın temelini oluşturan
Zevkler Bahçesi’nin cennet bölümü dört ayaklı üç kafalı bir forma dö- Zevkler Bahçesi ve diğer eserleri irde-
içinde arka sahnede görebileceğimiz nüşmüşken, kimisi yumurta şekil- lendiğinde Bosch’un “evrim” benze-
bir çizimi oluşturmakta. Bu çizim i- li bir kın içerisinde resmedilmiştir. ri bir fikirden etkilendiğine yönelik
çin, hayli zorlama da olsa, ilk bakışta Yine kimi sadece iki uzuv kazanıp herhangi bir ipucu da yoktur. Zevk-
öne sürülebilecek bir iddia, denizden uzun bir kuyruğa sahip olmuşken, ler Bahçesi’nin cennetinde, muhte-
karaya canlıların çıkışıyla canlıla- kimisi yılana dönüşmüştür. Burada melen insanın cennetten kovulma-
rın evrimine bir göndermede bulu- sudan karaya çıkışın canlılar arasın- sına, “şeytanın esiri” olabilmesine
nulduğu. Bir başka deyişle, Bosch’un da geliştiğini değil, Bosch’un iribaş- sebebiyet veren değişimi metamorfoz
Darwin öncesi evrim görüşünden et- lardan yola çıkarak metamorfozu iş- manzaraları ile simgelenmektedir. E-
kilenmesi gibi bir durumun söz ko- lediğini görebiliriz. min olabileceğimiz önemli husus,
nusu olduğu. Böyle bir iddiada bu- Cennet bölümünün ön sahnesi- Bosch’un yeteneğinin yanında iyi bir
lunmanın hayli temelsiz olacağını ne bakıldığında Tanrı’nın Adem’e gözlemci olmasının sanatına katkı-
söylemek yanlış olmayacaktır zira Havva’yı işaret ettiğini görürüz. İlk sının büyük olduğu ve eserlerindeki
Bosch’un evrimleşmeyi andırır fikir- günah henüz işlenmemiştir. Elma sembollerin mistisizminin uzun süre
lerinden etkilenebileceği ne Anaksi- ağaçları cennet bahçesinin arkasın- daha gizemini koruyacağıdır.
mandros gibi Antik Yunan felsefesi da yer almaktadır ve diğer başrol,
ne de El Cahiz, İbn-i Haldun gibi Or- aslında Şeytan’ın ta kendisi olan yı-
ta Çağ İslam felsefesi kaynaklarına u- lan tüm cennet bölümünde, değişen KAYNAKLAR
laştığı yönünde herhangi bir bilgi bu- canlıların üzerinde konumlandırıl- 1) Eski Ahit, Leviticus 11
lunmaktadır. Hayvanların Tarihi gibi mıştır. Biraz sakınım gerektiren bir 2) Falk, Kurt (2008), The Unknow Hieronymus Bosch.
California: Steiner Books.
devasa bir eserle tüm Orta Çağ zoo- yorumlamayla, metamorfozun cen- 3) Martin, Kathleen (Editör) (2010), The Book of Symbols:
loji bilgisi ve yorumunu biçimlendir- nette sergilenmesinin temel sebebi- Birds, 238-261, Hamburg: TASCHEN.
miş Aristoteles’i -Rönesans’ta klasik- nin, Şeytan’ın iyi bir melekken kötü 4) Martin, Kathleen (Editör). (2010), The Book of Symbols:
lerin keşfedilmesi itibarıyla- bildiğini bir meleğe, düşmüş bir meleğe dö- Bubble,52-53, Hamburg: TASCHEN.
kabul etsek bile, Bosch’un eserinde nüşmesini simgelediği söylenebilir. 5) McNeill, W.H. (2015), Dünya Tarihi (A. Şenel, Çev.).
“evrim” izlerini görmek yanılgıdan Sonuç olarak; Bosch’un sayısız Ankara. İMGE Yayınevi.
6) Muratlı, Sibel Banu (1996), Bosch’un Sanatına
ibaret kalacaktır zira Aristoteles’te ayrıntı verdiği bu eserinde çok faz- İkonografik Bir Bakış (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi),
bir evrim görüşü olduğu fikri temel- la sembol kullandığını ve bu sem- Marmara Üniversitesi, İstanbul.
sizdir ve bu fikir epey eskide kalmış, bollerin her birini incelemenin ka- 7) Stott, R. (2018), Darwin’in Hayaletleri: İlk Evrimcilerin
bilim tarihinin tozlu sayfalarına gö- lın, kallavi bir kitap oluşturabileceği İzinde (Çev. Alev Elçin Cankur). Ankara: Panama Yayıncılık.

59
Afet yönetiminin kuralları ve
korona seferberliğinde tutumlar

Yaşanan inanılmaz koşullar ile baş etmede ülke üst yönetimi kapsamlı uygulamaları
yönlendirebilecek midir? Yalnızca toplumsal yalıtım uygulamaları, evde tutma ve
sistemsiz bulaşma denetimleri ile yürütülen bir tutum gerçeği ortaya çıkarabilecek
midir? Bu var olma savaşının toplumsal ve ekonomik yıkımında risk yönetimine
başvurma istenci ile zamanında doğru kararlar alma ve davranma becerisi
gösterilebilecek midir?
Murat Balamir / E. Prof. Dr., ODTÜ

N
ano ölçekte bir çeyrek canlı, bireylere, ülkelere ve karşın küresel yeni bir örgütlenme ve sürdürülebi-
tüm dünyaya egemen olmuş durumda. Bir bilim- lir bir yaşam ortamı sağlanmalıydı.
kurgu süreci yaşıyoruz. İyimser olmak isteriz. An-
cak bilimkurgusal açıdan olası en olumsuz iki se- Risk yönetiminin üç temel ilkesi
naryoyu da düşünmek gerekiyor. Birincisi, virüsün Günümüze dönersek, var olan koşullar altında
gelecekte dalga dalga saldırısı karşısında insan var- gerçekçi ve uygar bir ilericilik bayrağını yine yük-
lığının bütünüyle sona ermesidir. Bu yolla doğa, selten Ekrem İmamoğlu dünyaya örnek olmakta.
küreyi zehirleyip çöpe boğan, yarattığı iklim deği- Başkan, İstanbul’un büyük yıkım gören ancak üst
şikliği gibi koşullarla tüm dengeleri bozan serma- yönetimlerden yardım alamayan bir New York ol-
yeci bir toplumsal düzenden öcünü almış olacak- masına yol açmamaya çaba göstermekte. Cesaretle
tır. Sonrasında, elimizden çıkan bu evren mucizesi tüm olanakları ve insan gücünü zamanlıca örgüt-
gezegenimiz kalan uzun ömrü boyunca bilinmedik leyerek, risk önleyici girişimler ve büyük ölçek-
türlerin evrimine yuva olacak. İkinci senaryo, bü- te karşılaşılabilecek olumsuzluklar için hazırlıkla-
yük kırımlarla dünya nüfusunun büyük bölümü- rı planlıyor. Tüm enerjisi ile bunu gerçekleştirme
nün telef olması, kalanların bir biyolojik dönüşüm çabasındaki İBB uğraşına yalnızca ülkemizde değil,
(mutasyon) ile başkalaşıp yeni bir uygarlık kurma- dünyada da çok az sayıda örnek görülebilir.
ları olasılığına dayanır. Ekrem Başkan korona seferberliğinde toplumun
Kapitalist yapılanma ile sürdürülen denetimsiz her kesimine erişmeye ve risk yönetiminin “sakın-
sanayi, bilim ve teknolojinin ürettiği çevre kirliliği, ma, azaltma, paylaşma” ilkelerine, her üç ana yön
doğal kaynakların tüketilmesi ve yaşam türlerinin ve aşamasına da yetişmeye çalışıyor. Genellikle
yok edilmesi ile yaratılan risklerin insanlığı sonlan- deprem tehlikesi karşısında başvurulan önlemler
dırma olasılığını “risk toplumu” dönüşümü olarak düşünülerek tanımlanırsa, önce zayıf zeminler ve
tanımlayan Ulrich Beck (1944-2015) bile böylesine faylardan uzak durmakla birinci ilkeye uyulur. İ-
bir güncel koşulu öngörmemişti.(1) Ona göre toplu- kinci olarak, yapı stokunun sağlamlığı için gereken
mun ilerici kesimleri, bu gidişin yok edici sonuç- koşullar sağlanır. Risklerin sıfırlanamadığı durum-
larının bilincinde olarak yeni bir aydınlanma (Rö- da ise, sıra üçüncü ilkededir. Kayıplara uğrayanlara
nesans) dönemi yaratacaklardı. Sakınım güdüsünü desteklerde bulunabilmek için tüm toplumun kat-
ön planda tutan yeni bir demokratik toplum düze- kılarıyla ve sigorta gibi sistemler aracılığıyla yar-
ni, üretim-tüketim süreçlerini ve teknoloji ile sana- dım fonları oluşturulur.
yiyi denetim altında tutacaktı. Günün tutucu yöne- Başkan, yaşamın desteklenmesi ve sürdürül-
timlerinin ezici sermaye çıkarcılığı ve baskılarına mesine ilişkin konuları öncelikle bir ‘Bilim Kuru-

60
luna’ danışmakla bilimsel doğruları si 2003 yılında Deprem Master Planı dan kullanıma alınması kolaylaştı-
uygulama sorumluluğunu üstleni- kapsamında yapılmıştı. Bu değerlen- rılır. Deprem sonrası koşullarda ise
yor. Sokağa çıkma yasaklarının uy- dirme İBB tarafından parsel ölçeğin- helikopter kurtarıcı filosu ile yaralı-
gulanmasını gerekli görüyor. Büyük de CBS ortamında sağlanan yapı ve ların hızlı taşınması sağlanır. Ayrı-
ölçekte temel gıda ve yemek yardı- kullanım bilgilerine ve yapı türleri- ca yurt içinden ve dışından iletilen
mı için örgütlenmeyi sağlıyor. Koru- ne göre tanımlanmış “kırılganlık” malzeme, donanım ve uzman işgü-
yucu hijyen malzemeleri dağıtım ağı düzeylerine göre hesaplanabilmiş- cünün devreye sokulmasına, yan et-
kuruyor. Sağlık çalışanlarına ulaşım ti. İstanbul’un hemen her bölgesinde kinliklerin ve destek hizmetlerinin
ve konaklama kolaylıkları sağlıyor. dört ağır yaralıya bir yatak verilebil- de burada toplanmasına yol açılarak
Toplum desteğini özendirmek üzere diği, en kötü durumda bunun dokuz etkili bir sistem oluşturulur.
bir merkez oluşturuyor. Bu girişim- ağır yaralıya bir yatak düzeyine kadar Bütün bu fırsat ve olanaklara sa-
ler risk sakınımı niteliğindedir. indiği görülmüştü.(2) Bu ciddi hizmet hipken, söz konusu işlevsel (simbi-
İkinci bir cephede İBB, salgın ris- açığının bugün de sürdüğünü gör- yotik) işbirliğini bozarak hava ulaşı-
kinin azaltılması için kapsamlı ön- mek şaşırtıcı olmaz. mını zora sokan ya da olanaksız ve
lemleri gündeme taşıyor. İstanbul’un Atatürk havaalanında bir hasta- neredeyse geri dönüşsüz kılan bir
ulaşım sisteminin tümünde ve hava- ne oluşturulması önerisi, boşaltıl- yaklaşımda bir sağgörü bulunabilir
landırma gibi teknik sistemlerde ay- mış bulunan mevcut dev yapılardan mi? Akılcı bir dayanışmanın nesnel
rıntılı temizlik ve derin arındırma yararlanmayı öngörmekte idi. Alt- tabanını yok ederek hastaneyi uçak
işleri düzenlenmekte. Mekânda da- yapıları ve her tür donanıma sahip pistlerinin üzerine yerleştirmenin
ğıtılmış temizlenme istasyonları ku- bu büyük ölçekli ancak işlevsiz ve hangi gerekçesi olabilir?
rulup gezici ekipler görevlendirilmiş. iş görmez durumda bırakılmış ka- Ölümcül salgın karşısında varlığı-
Toplum kullanımındaki kapalı alan- palı alanların donanımlı hastanelere mızı korumak üzere toplumun her
lar kesintisiz arındırılmakta. Üçüncü dönüştürülmesi birden fazla ekono- kesimiyle birlikte dayanışma için-
olarak, en kötü olasılıkları göz önün- mi sağlayacaktır. Olağan koşullar- de olunması gerektiği, “birlikte ye-
de tutarak büyük ölçeklerde hasta- da bu konumdaki bir hastanenin neceğiz” gibi sloganlarla tüm yetki-
ne ve bakım hizmetleri için alan ve Türkiye’nin uluslararası düzeyde ta- lilerce dile getirilmekte. Ancak bu
tesisler kurma çabalarına katkılar nınmış özelleşmiş sağlık sektörünün direniş ne kaotik bir özgürlükle di-
sürdürülmekte. Ülke ve mega kent dış dünyaya hizmet vermesinde de leyenin dilediğini uygulaması, ne de
sağlık kesimi ile işbirliği ve risk pay- verimli katkıları olabilir. Salgın ya bir “buyruk ve uyrukları” yapılan-
laşımında sorumluluk üstlenmekte. da deprem gibi yaygın felaketlere ması ile etkinlik kazanabilir. Koşul-
Ayrıca toplumun bu seferberliğe gö- uğrama olasılığı karşısında ise, özel- ların gerektirdiği toplumsal davranış
nüllü destek ve katkılarını alabilmek leşmiş bir hastane ile bir havaalanı- biçimi, Yeni Zelanda yönetimlerinin
üzere, engellemelere karşın kaynak nın ortaklığı çok değerli bir bileşke- depreme ilişkin kurduğu türde ka-
paylaşımı düzenlemelerine gidiyor. dir. Yaşamakta olduğumuz salgında demeli bir yetkiler ve sorumluluk-
Bu yaklaşım, büyük ve karmaşık bir yurt dışından gelenlerin burada ta- lar örgütlenmesidir. Her kademedeki
ortamda kapsamlı düşünme ve ör- ramadan geçirilmeleri ve karantina- yönetim belirli ölçeklerde kaynakla
gütlenme yeteneğinin ortaya konul- ya alınmalarında kolaylıklar sağla- katkıda bulunma sorumluluğuna ve
masıdır. nır. Bu yolla genel güvenlik düzeyi kuralları belirlenmiş görev ve yetki-
yükseltilir. Yurt içinden taşınan ki- lere sahiptir. Türkiye’de de salgın ya
Afet sonrası çabalar: mi hastaların bu sağlık hizmetinde da deprem gibi felaketler karşısında
Yara sarma uzman birime hava yoluyla acil ak- hizmet vermek üzere en üst yönetim,
Ekrem Başkan risk yönetimi ça- tarımı olanak kazanır. Yurt dışından bakanlık birimleri, valilikler, beledi-
baları ötesinde “yara sarma” aşama- sağlanan sağlık araç gerecin doğru- yeler ve muhtarlara kadar inen basa-
sının gereklerine de işaret ederek
İstanbul’un elverdiği konumlarında
“sahra hastaneleri” kurulması öneri-
lerini herkesten önce gündeme getir-
di. Bunlardan biri de Atatürk Havaa-
lanı kompleksi olmuştur. Kuşkusuz
bu önerinin arkasında dile getirilmek
istenmese de beklenen deprem teh-
likesi endişeleri de yer almaktadır.
İstanbul’da mevcut hastane kapasi-
teleri ile beklenen depremde yıkıma
uğrayan yapılardan ağır yaralı ola-
rak kurtarılacak bireylerin 5-10 da-
kikalar içinde en yakın hastanelere
taşınması durumunda yeterli hizmet
sağlanıp sağlanamayacağı irdeleme-

61
maklı bir yapıda işbirliği kurulması kez yönetimin,
neden sağlanamasın? Bu seferberlik Valiliğin, İBB ve
kapsamında her kademenin çabaları- İstanbul’daki baş-
na bu toplumsal savaşımda gereksin- lıca kurumların,
memiz var. Neden belediyeler başka ayrıca vatandaşla-
konularda etkinlik göstermeyip yal- rın yapabilecekle-
nızca “ramazan davulcularının üc- ri hazırlık ödevleri
retlerini versin”? Yaşamsal bu savaş bulunmalı.
ortamında akıl yolu bırakılıp siyasi Merkezden ya-
eğilimlere saplanmanın bedeli top- pılabilecek ha-
lumda ağır kayıplara uğramaktır. zırlıklar, yeterli
“maske, eldiven,
En olumsuz için dezenfektan” stok-
hazırlanma larının bugünden Valilik emrinde önlemleri alırken yerel kuruluşlar
İstanbul’da salgının yönetimi özel bulundurulması yanı sıra, salgın ve ve toplumla doğrudan ilişkiler kur-
zorluklar gösteriyor. Aşırı nüfus ve deprem sağlık hizmetlerinin dep- ma olanağına sahiptir. Ayrıca elin-
yoğunluk, küresel salgında temel bir rem ve salgın için ayrı ayrı gözden de başka yönetimlerde bulunmayan
olumsuz koşuldur. Ulaşım, üretim, geçirilmesini gerektirir. Ayrıca İs- ayrıntılı mekânsal veriler bulunur.
ticaret etkinlikleri insanları kaçınıl- tanbul dışından görevlendirilecek a- Bu bilgi ile mekânsal acil durum
maz olarak bir araya getirmekte. Bi- rama-kurtarma ekiplerinin salgın or- planı geliştirmek, riskli alanları, a-
reysel korunma önlemleri için her tamında yürütülecek çalışmalar için cil durum için çalışma ekiplerinin
yoldan uyarılar yapılmakla birlikte, bugünden ortaklaştırılmış eğitimle- ve lojistik merkezlerin konumları-
bireysel umursamazlıklar toplumun rinin sağlanması, İstanbul’daki sal- nı doğrudan belirlemek olanaklıdır.
tümü için yaşamsal çekince oluştu- gın hastalarının başka illere taşınma- Kentsel riskleri yalnızca zemin ve
ruyor. Farklı kültürler ve dünya gö- sı gibi planlar merkezi görevleridir. yapı özellikleri ile tanımlayan anla-
rüşleri, yaşam biçimleri, yoksulluk, Benzer yönde Valilik, çalışanlarının yışa karşı mekânsal risklerin en az
farklı bilgi ve risk algı düzeyleri gibi güvenlik koşullarını irdelemek, bir- bunlar kadar kayıplar yaratabilece-
etkenler toplumda salgın yönetimini kaç haftalık bayatlamaz gıda stokları ğinin gösterilmesi ve azaltılması için
yine güçleştiren etkenlerdir. tutmak, temiz su olanaklarını güven- özel bir plan hazırlanması ancak İBB
Salgın yönetimi, yönetenler açı- ceye almak, salgın nedeniyle zaten tarafından yapabilecektir. Zemin za-
sından yeterince zorluk gösterirken tam kapasite çalışan sağlık emekçile- yıflıkları ile güvensiz yapılaşmanın
İstanbul’da düşünceden uzak tutu- ri için destekler geliştirmek ve mer- mekânda nerelerde örtüştüğü, nere-
lan büyük depremin gerçekleşmesi kezi yönetimle birlikte başka illerden lerde hangi önlemlerin gerekli oldu-
ile ortaya çıkacak korkutucu yıkım deprem yaralılarına odaklanacak uz- ğu bu çalışmalar ile açığa çıkacaktır.
için önlemler alınması zorunludur. manları bugünden belirlemek gibi Kentte hastane altyapı sistemle-
Salgınla eşzamanlı depremle karşıla- önlemler almayı gerekli bulacaktır. rini güvenceye alma, barınma ola-
şılması, birbirlerini ters etkileyen bu İBB hazırlıkları ise, daha kapsam- naklarını hazırlama, konum ve bü-
iki olayın baş edilmez ölçeklerde bir lı ve toplum katılımını olanaklı kıla- yüklükleri ile açık alanlar ve emanet
çaresizlik ortamı yaratmasına yol a- cak yöntemler gerektirir. depoları düzenleme, ana yolların
çabilir. Bu karabasan olasılığına kar- İBB kendi içinde güvenlik ön- ve hastanelere erişimin açık kalma-
şı hangi önlemlerin alınacağını bu- lemlerini gözden geçirerek acil du- sını sağlama, okulların ve kimi ka-
günden belirleyip uygulamalardan rum görevlisi “kırmızı kadrosunu” mu yapılarının deprem sonrası kul-
geri durmamak gerekir. Bunda mer- öncelikle belirler. Belediye, sakınım lanımlarına ilişkin karar geliştirme
Salgın nedeniyle zaten tam kapasite çalışan sağlık emekçileri için destekler geliştirmek ancak bu plan kapsamında gerçek-
gereklidir. lik kazanır. Ayrıca depremde çevre-
ye ve komşularına olumsuz etkileri
olacak tehlikeli kullanımlar ve sa-
nayi birimlerinin denetlenmesi, he-
yelan, sıvılaşma ve çökme, su baskı-
nına uğrama olasılığındaki alanlarda
özel önemler alınması mekânsal ir-
delemeler gerektirir. Belediyelerin,
mekânsal irdelemeler dışında, baş-
ka yönetimlerin yürütme olanağın-
dan yoksun kaldıkları bir başka özel
çalışma yöntemi de toplum katılımı
sağlamak üzere uluslararası yeni a-
fetler politikasının tanımladığı nite-
likte platformların kurulmasıdır.(3)

62
Geleceği daha güçlü kurma donanımlı hastaneler kurulması, ge- bir sağlık sistemi bilimsel üst strateji
Afet yönetiminin bir adım ilerisi lişi güzel yatırımlarla değil, kapsam- organına gereksinme duyulmalıdır.
ise, yaşanan afeti fırsata çevirmek ü- lı bir strateji ve çok boyutlu planla- Günümüzün öğrettiklerine dayana-
zere gelecekteki düzen ve girişimle- malar gerektiren bir uğraş alanıdır. rak Sağlık Bakanlığı, bugünden özel
rin planlanmasıdır. Depremlerde yı- Özel uzmanlık hastanelerinin belir- bir birim oluşturup geleceği düşün-
kıma uğrayan yapı stokuna ilişkin lenmesi, bunların ülke düzeyinde da- meye ve planlar geliştirmeye başla-
yeni bir strateji kurmak için tanım- ğılımları, büyük şehirlerde tüm has- ması yerinde görülmelidir.
lanmış “daha sağlam yeniden ya- tanelerin yer seçimlerinin yapılması, Yaşanan inanılmaz koşullar ile
pılaşma” (“build back better: BBB”) altyapı düzenleri ile kamu-özel tüm baş etmede ülke üst yönetimi yuka-
özsözü, salgınlarla daha güçlü sava- hastanelerin birbirini tamamlayan ve rıda sıralanan kapsamlı uygulamala-
şım verme konusunda da esin ver- bütünlük kazanan bir sistem oluş- rı yönlendirebilecek midir? Yalnızca
mekte. Yaşanan deneyime göre, ge- turmaları için güçlü bir yönlendir- toplumsal yalıtım uygulamaları, ev-
leceğin daha güçlü yapılanması için me-uygulama iradesi gösterilmelidir. de tutma ve sistemsiz bulaşma de-
yapılabilecek çok yönlü planlar ol- Konumları, uzmanlık ve kapasite- netimleri ile yürütülen bir tutum
malı. Halk sağlığının korunmasın- leri ile belirlenen sistemin donanım gerçeği ortaya çıkarabilecek midir?
da kapsamlı bir sistem yanı sıra ön- gereksinmeleri, personeli, sağlık a- Yakalandığımız bu var olma sava-
görü organları oluşturmak zorunlu raç-gereçler stokunun ve tüketim şının toplumsal ve ekonomik yıkı-
görülmeli. Bu öncelikle düzenli ta- malzemelerinin yerli üreticilerinin mında risk yönetimine başvurma is-
ramalar yapılması, hastalık ve ölüm desteklenmesi gibi yan etkinlikler de tenci ile zamanında doğru kararlar
istatistiklerinin tutulması, kapsamlı kapsanmak üzere burada başlı başına alma ve davranma becerisi gösterile-
bir veri tabanının geliştirilmesi, ön uzun dönemli planlama gerektiren bilecek midir?
kestirim ve değerlendirme modelle- bir sektör söz konusudur.
ri ile belirlenen sorunların saydam- Araştırma laboratuvar ve birim- DİPNOTLAR
lıkla paylaşılmasını gerektirir. Genel lerinin desteklenmesi bu alanın ö- 1) Ulrich Beck’in Risk Toplumu (Risk Society: Towards
ve bölgesel hastalık eğilimlerinin a- nemli bir başka boyutunu oluştur- a New Modernity, 1992, Sage) başlıklı eseri, günümüz
raştırılması, insan ve hayvan varlı- makta. Başarılı uygulamalara sahip toplumunun tarihsel evrimini ve çıkmazlarını açıklamakla
ğını tehdit eden salgınların denet- kurumları kapatmakla neleri kay- bilimsel evrende bir yeni ufuk açmıştır. (bkz. Balamir, M.,
2018; Afetler, Risk Yönetimi ve Sakınım Planlaması, Şehir
lenmesi, ülkeye gelen giden geçici betmiş olduğumuz bugün apaçık Plancıları Odası yayını, Ankara, s. 229-231).
nüfus hareketlerinin izlenmesi gibi görülmüştür. Aşı geliştirme çabala- 2) İstanbul Deprem Master Planı (2003) kapsamında
çok yönlü gözlem görevlerinin sür- rının önemi, kamu ve özel araştırma yürütülen bir çalışmada, yatak sayısı ile hastane kapasiteleri
dürülmesi ve geleceğe ilişkin bilim- laboratuvarlarının etkinlik düzeyle- tanımlanmış, bu hastanelere en kısa sürelerde ağır
sel yönlendirme girişimleri beklenir. rinin yükseltilmesinin ne ölçüde ya- yaralıların taşınabileceği menziller belirlenmiş, bu bölgede
Olağandışı güncel durum karşı- şamsal değer taşıdığı bugün yeniden uğranabilecek yapı kayıplarına dayanılarak kaç ağır yaralı ile
karşılaşılacağı hesaplanmıştır. Bu yolla, acil durum hastane
sında, panik içinde yeni hastaneler kanıtlanmıştır. Bu alanda yönlendir-
hizmet açığı bulunmuştur.
kurma derdine düşülmüş görünüyor. me, iletişim ve dünyayı izleme gö- 3) Balamir, M. (2019), ‘Deprem Seferberliği Söylemleri’,
Geçici sahra hastaneleri ya da tam revlerini düzenli olarak yürütecek Bilim ve Gelecek Dergisi, 2-4.

63
Mao Zedong
Kapital’i
okumadı mı?
Molotov’un, Mao’nun 1949-50 yıllarındaki ilk SSCB ziyareti sırasında, kendisine
Kapital’i okumadığını itiraf ettiğini söylemesi, özellikle sol çevrelerde tartışılan bir
konu olagelmiştir. Çinli araştırmacıların işaret ettiği somut belgeler, Mao’nun, hem
Molotov görüşmesi öncesinde hem de bu görüşme sonrasında Kapital’le sık sık haşır
neşir olduğunu ortaya koyar. Öte yandan Mao’nun ya da herhangi başka bir
eylemci-kuramcının Bilimsel Sosyalizme katkılarını salt okuduğu kitapların çetelesini
çıkartıp buna göre belirlemeye çalışmak, ta en baştan sorunlu bir tutumdur.

Onurcan Ülker

M
ao Zedong, Kapital’i okumuş muydu? Bu, özellikle net bir yanıt verdiklerini ortaya koyuyor. Lafı uzat-
sosyalist/komünist çevrelerde zaman zaman gün- maya gerek yok, Çinli araştırmacıların yayımladı-
deme gelen bir konudur. Çin Devrimi ve Mao dö- ğı belgeler, Mao Zedong’un, “Kapital’i pek çok kez
nemi konusunda lafladığım pek çok arkadaş, sözü okuduğunu, bunun hakkında çok sayıda yorum
bir şekilde bu meseleye getirdiler. Burada, azım- yaptığını ve Kapital’deki çıkarımlara makalelerinde
sanmayacak bir kesimin, gerek genel olarak dünya bol bol atıfta bulunduğunu” kanıtlıyor.(1)
tarihinde gerekse özel olarak uluslararası komünist Okuyacağınız yazı, hem bu meseleyi tarihsel bağ-
hareket içinde bu denli önemli rol oynamış bir fi- lamı ve söz konusu belgeler ışığında ele alarak ko-
gürün, savunduğu dünya görüşünün en temel kla- nuya ilişkin kafa karışıklığını gidermeyi hem de bu
siklerinden birini gerçekten okuyup okumadığını tartışma çerçevesinde, eylemci-düşünürlerin kuram-
netleştirme arzusu içinde olduğu söylenebilir. Ge- sal mirasını değerlendirirken esas kıstasın ne olması
leneksel olarak Mao’ya mesafeli duranların ise, bu gerektiğini genel hatlarıyla sorgulamayı amaçlıyor.
mesele üzerinden, olsa olsa bir ‘köylü devrimcisi’
saydıkları Mao’nun aslında hakiki bir Marksist ya Tartışmanın çıkış noktası:
da en azından Marksist kurama ciddi katkıları olan Molotov’un anıları
bir kuramcı olmadığı konusunda, içten içe haklı- Söz konusu tartışma, SSCB’nin efsanevi Dışiş-
lıklarını ispat etme arayışı içinde oldukları hissedi- leri Halk Komiseri ve “Stalin’in sağ kolu” V. M.
lebiliyor ki, bu da gayet anlaşılabilir bir durum. Molotov’un, Rus şair ve gazeteci Feliks Çuyev’le
Türkiye’de insanların en yaygın olarak bildiği yaptığı söyleşiden kaynaklanıyor. Molotov, burada,
yabancı dil olan İngilizce kaynaklarda bu konuya “Marksist olmaktan çok uzak” bir “köylü lider” ola-
(en azından benim görebildiğim kadarıyla) açıklık rak tanımladığı, hatta Rus köylü isyancı Pugaçev’le
getirilmemiş olması, sanırım kafa karışıklığını da- kıyasladığı Mao’nun, kendisine, “Marx’ın Kapital’ini
ha da artırıyor. İnternette yapılacak ufak bir arama hiç okumadım” dediğini ifade ediyor.(2)
ile, çeşitli İngilizce forum ve soru-yanıt sayfaların- Molotov’un anılarında, konuşma sırasında konu-
da da Mao’nun Kapital’i okuyup okumadığına iliş- nun Kapital’e nasıl geldiği ve Mao’nun bu sözü ne-
kin tartışmaların yer aldığı görülebilir. Oysa Çince ye karşılık söylediği açıkça yer almıyor. Öte yandan,
kaynaklarda yapılacak hızlı bir tarama, Çinli araş- Çuyev’in kitabının farklı yerlerinde, Molotov’un
tırmacıların bu soruya belgelere dayanarak çoktan Mao’ya yönelik yaklaşımının pek de olumlu olma-

64
dığını gösteren başka detaylar bul- şında trenle Moskova’ya hareket etti
mak da mümkün. Örneğin Molotov, ve 16 Aralık günü vardığı Sovyetler
Çuyev’le yaptığı çeşitli görüşmeler- Birliği’nde yaklaşık dokuz hafta, ya-
de, Çinlilerin “Marksist değil, yarı- ni planlanandan çok daha uzun bir
Marksist” olduklarını(3) ve Mao ile e- süre kaldı. Yorucu müzakereler so-
kibinin Sovyetleri “aldattığını”(4) öne nucu Çin-Sovyet İttifak ve İşbirli-
sürüyor; Mao’ya karşı Wang Ming’i ği Anlaşması’nın imzalanmasının
zamanında yeteri kadar destekleye- ardından, 14 Şubat 1950’de, an-
medikleri için hayıflanır gibi görünü- cak yarı tatmin olmuş bir vaziyette
yor.(5) Söz konusu görüşmelerin, Çin Moskova’dan ayrılarak, 4 Mart günü
ve SSCB 1960’ların sonunda neredey- Pekin’e ulaştı.(7)
se savaşın eşiğine geldikten sonra ve Mao, daha sonra bu günleri,
Çin-Sovyet ayrılığının, Marksizmin “1950’de, Stalin’le Moskova’da iki
devrimci yorumu ile revizyonizm a- ay boyunca tartışmıştım”(8) diye a-
rasındaki bir çatışma olmaktan çık- nacaktır: “Devrim zafere ulaştıktan
maya başlayıp (Çin içinde sınıf mü- sonra, bu kez Çin’in Yugoslavya,
cadelesinin seyrine bağlı olarak) iki benimse Tito olacağımdan şüphe-
ülke arasındaki milliyetçi bir gerili- leniyordu. Daha sonra Moskova’ya,
SSCB’nin efsanevi Dışişleri Halk Komiseri
me doğru evrildiği 1970’lerden iti- Çin-Sovyet İttifak ve Karşılıklı İşbir- ve “Stalin’in sağ kolu” V. M. Molotov,
baren gerçekleştirildiği göz önüne a- liği Anlaşması’nı imzalamaya gittiği- Mao’nun kendisine, “Marx’ın Kapital’ini hiç
okumadım” dediğini söylemişti.
lınırsa, Molotov’un açıklamalarının mizde, yine bir mücadeleden geçtik.
satır aralarında kendini dışı vuran [Stalin], imza atmaya yanaşmıyordu; lışma arkadaşı Molotov’a da sirayet
“ulusal çıkarlara bağlı devlet adamı” ancak iki ay süren müzakerelerden etmiştir. Nitekim Stalin’in 1944’te
reflekslerinin nasıl bir siyasal iklimde sonradır ki imzayı attı.”(9) Stalin’in, ABD Büyükelçisi Harriman’a ÇKP’yi
harekete geçtiği az çok tahmin edile- Çin’de devrim stratejisi tartışmala- kastederek “gerçek yurtseverler” fa-
bilir. rında “büyük ağabey”in tavsiyele- kat “margarin komünistler” deme-
Tartışmanın odak noktasındaki rine pek kulak asmayan ve bildiği- sine benzer biçimde, Molotov da,
görüşme, yeni Çin kurulduktan kısa ni okuyan, ama inkâr edilemeyecek aynı yıl, ÇKP’lilerin içinde bulun-
süre sonra, Mao’nun ilk yurtdışı ge- bir şekilde başarılı da olan bu aykırı dukları iktisadi koşullardan duy-
zisi olan SSCB ziyareti sırasında ger- figüre, en azından başlangıçta, me- dukları rahatsızlık yüzünden kendi-
çekleşiyor. Halk Cumhuriyeti’nin i- rakla karışık bir kuşkuyla yaklaştı- ni komünist diye adlandıran, fakat
lan edildiği 1949 yılı itibarıyla Çin, ğı açıktır. Tanınmış Çin uzmanı Jo- esasında “komünizmle hiçbir şekil-
iktisadi ve insani kalkınma göster- nathan Spence, “Stalin’e göre Mao, de ilişkisi olmayan” birtakım yoksul
geleri bakımından çok kötü bir du- inatçı olmakla beraber kendi ken- unsurlar olduklarını ve iktisadi ko-
rumdaydı.(6) Çinlilerin “yüz yıl- dini yetiştirmiş, ele avuca sığmaz, şulları iyileştiğinde bu siyasal eğili-
lık ulusal aşağılanma” (bǎinián genelde Sovyetler’in belirlediği si- mi unutacaklarını söylüyordu. Yine
guóchǐ) dönemi olarak andığı Af- yasetlere doğrudan karşıt bir siya- Molotov’un, Çuyev’le yaptığı söyle-
yon Savaşları’yla başlayan süreçte, sal hatta konumlanan, bilinmez bir şide kullandığı Mao-Pugaçev ben-
Çin defalarca işgal ve istilaya uğra- varlıktı” diyor.(10) Stalin’in bu duy- zetmesi de, muhtemelen ilk kez bir
mış; birbirini izleyen savaş, iç sa- gu ve önyargıları, Mao ile ilk temas Politbüro toplantısı sırasında Stalin
vaş, ayaklanma ve kıtlıklardan ge- öncesinde büyük ihtimalle yakın ça- tarafından dile getirilmişti.(11) Bütün
riye, sınai altyapıdan büyük ölçüde Karl Marx’ın başyapıtı Das Kapital.
bunları göz önünde bu-
yoksun, nüfusunun ezici çoğunluğu lundurmak, Mao-Molotov
kırsal, işgücü niteliksiz ve sağlıksız, buluşmalarının atmosferi
Mao’nun deyişiyle “üç büyük dağ”ın hakkında fikir yürütme-
(emperyalizm, feodalizm ve bürok- mizi kolaylaştırabilir.
rat kapitalizm) ağırlığı altında ezil- Molotov, Çuyev’e,
mekten harabeye dönmüş perişan Stalin’in Mao’yu kabul et-
bir ülke kalmıştı. ÇKP, bu iç karar- meden önce birkaç gün
tıcı tabloda, Sovyetler Birliği’nin ik- beklettiğini ve “Git bir
tisadi ve teknik desteğine büyük ö- gör, nasıl bir adam?” diye
nem veriyor ve ihtiyaç duyuyordu. önden kendisini yolladı-
Mao, hem askeri işbirliği olanakla- ğını söylüyor.(12) Burada,
rını değerlendirmek ve ihtilaflı böl- hafızası Molotov’u yanıl-
gelerin (Xinjiang, Mançurya, Moğo- tıyor. Zira tarihsel kayıt-
listan) durumunu görüşmek hem de lar, Stalin’in, Mao’yu “bir-
iktisadi yardım ve teknik destek me- kaç gün bekletmek” bir
selesini enine boyuna masaya yatır- yana, Moskova’ya ayak
mak üzere, 1949 yılı Aralık ayı ba- basar basmaz, aynı gün i-

65
çinde Kremlin’de kabul ettiğini ve ven konuşma metnini sundu. Mao, ilgisiz bir ifadeyle dinleyip kafa sal-
hatta Molotov’un da bu görüşmede bu kısa törenin ardından özel bir a- lamakla yetiniyor ve hiç soru sor-
hazır bulunduğunu gösteriyor. Mao, raçla, akşamki görüşmeden önce din- muyordu. Shi, Molotov’la ilgili o-
18 Aralık 1949’da, Liu Shaoqi’ye lenmek üzere Stalin’in daçasına götü- larak, “Başkan’ın [Mao] duygu ve
Moskova’dan yolladığı detaylı telg- rüldü.(14) Karşılama töreni sırasında, düşüncelerini anlamıyor ve kesti-
rafta şöyle diyor: “Delegasyonu- Mao’nun, muzaffer bir devrimci ola- remiyordu. Muhtemelen yalnızca
muz ayın 16’sı sabahı saat 12.00’de rak Sovyet heyetinden beklediği yol- Stalin’in kendisine verdiği görevle-
Moskova’ya vardı ve Stalin’in daça- daşça samimiyeti bulamamış ve bu ri yerine getirmeye odaklanmıştı”
sına (villasına) yerleştik. Öğleden yüzden canının sıkılmış olması muh- diyor.(17) Stalin’le müzakere ve Sov-
sonra 22.00’de [Pekin saatine göre. temeldir. Başta SBKP MK Politbüro yetler Birliği’yle anlaşma süreci uza-
Moskova saatiyle 18.00 -O.Ü.] Ma- üyeleri Molotov ve Bulganin olmak dıkça, Mao da huzursuzlanmaya ve
reşal Stalin’i ziyaret ettim. Dostça ve üzere Sovyet yetkililer, Çin heyeti- durumdan şikâyet etmeye başlamış-
içten bir tutumla karşılandım. Gö- ni olağan diplomatik protokollere tı. Yine Shi, bir keresinde Mao’nun,
rüşme iki saat sürdü. Barış ihtimali, göre soğuk bir nezaketle karşıladı- Stalin’in Çin’deki özel temsilcisi
anlaşma, borç, Tayvan ve Mao’nun lar; Mao’nun, trende birlikte bir şey- ve Sovyet uzmanı Kovalev’e, “Beni
seçme eserlerinin basılması gibi me- ler atıştırırken içki içme önerisini de, Moskova’ya çağırdınız, ama hiçbir
seleler hakkında konuştuk. Ziyaret- konaklayacağı yere kadar kendisi- halt yediğimiz yok. Beni ne deme-
te tek başımaydım. Sovyet tarafın- ne eşlik etmeleri ricasını da kayıtsız- ye buraya getirdiniz? Her gün ye-
da ise Molotov, Malenkov, Bulganin ca geri çevirdiler.(15) Aynı akşamüs- mek yiyeyim, sıçayım, uyuyayım
ve Vişinski hazır bulunuyordu. Dar tü Kremlin’de yapılan görüşmede diye mi?” diye sinirli bir şekilde çı-
kapsamlı bir görüşmeydi. Tercüman Stalin’in takındığı görece sıcakkanlı kıştığını anımsıyor.(18) 70. doğum
olarak iki kişi, Shi Zhe ve Fedoren- tutum ise, 18 Aralık’ta Liu’ya gönder- günü kutlamalarında protokolde
ko, katıldılar.”(13) diği telgraftan da anlaşılacağı üzere, Stalin’in yanı başında yer almak gi-
Molotov’un, Mao’yla Stalin’den Mao’nun içini biraz olsun ferahlatmış bi sembolik jestlerin, sosyalist kam-
önce şahsen tanışma fırsatı bul- görünmektedir. pa yeni dahil olan dünyanın en ka-
duğu ise doğrudur. Mao’nun tre- Ne var ki, Stalin de, ilk görüşme- labalık ülkesinin çiçeği burnunda
ni, Moskova’nın kuzeyindeki Yaros- nin ardından Mao’ya karşı mesafeli liderini tam anlamıyla tatmin etme-
lavski tren istasyonuna vardığında, bir tavır aldı ve Mao’nun, SSCB’nin diği; Mao’nun, yeni Çin ile SSCB a-
burada kendisini karşılayan heyet- 1945’te Guomindang yönetimi ile rasındaki ilişkileri bir an önce res-
te, Molotov, Bulganin, Menşikov ve yaptığı anlaşmanın yerini alacak ye- miyete dökmek istediği açıktır.
Gromiko gibi Sovyet Parti ve dev- ni bir Çin-Sovyet anlaşması hazır- Şayet Molotov yanlış hatırlamı-
let bürokrasisinin önde gelen isimle- lama önerisini Ocak ayı başına dek yorsa, Mao, işte tam da bu boğucu
ri yer alıyordu. Sovyet tarafı, burada, sürüncemede bıraktı.(16) Bir başka günlerde yapılan bir sohbet sırasın-
soğuk hava şartları nedeniyle kısa bir deyişle, Molotov’un sözünü ettiği da muhatabına “Marx’ın Kapital’ini
karşılama töreni düzenlemekle ye- Mao’yu “birkaç gün bekletme” sü- okumadığından” bahsetmiştir.(19)
tindi; Mao ise, Çin-Sovyet dostluğu- reci, Çin delegasyonu Moskova’ya
nu yücelten ve Sovyetler Birliği’ni ö- varır varmaz değil, fakat 16 Aralık Çinli araştırmacıların
1949’da iki lider a- işaret ettiği belgeler
Halk savaşı yıllarında Çinli devrimcilerin iki lideri Çu En Lay ve
Mao Zedong. rasında gerçekleşen Peki Mao, Kapital’i gerçekten o-
ilk görüşmenin ar- kumamış olabilir mi?
dından başlamıştır. Mao’nun okuduğu kitaplara ilişkin
Mao’nun Rusça ter- bir çalışma kaleme alan Gao Haiping
cümanı Shi Zhe, a- ve Zhang Yunyan, bu soruya, “Elbette
nılarında, bu sıkın- ki hayır” diye yanıt veriyor.(20)
tılı süreçte Stalin’in Çinli araştırmacılar, hem söz ko-
Mao’yu ziyaret et- nusu SSCB ziyareti öncesinde hem
meye gönderdiği üst de bu ziyaret sonrasında, Mao’nun
düzey yetkililerden Kapital’le ilişkisini inceleyen araştır-
birinin de Molotov malar yaptılar. Bu çalışmalara bak-
olduğuna dikkat çe- tığımızda, Molotov’un ortaya attığı
kiyor. Mao, bu ziya- meselenin, en azından bir dönem,
retler sırasında, mu- Çinli parti tarihi araştırmacıları ara-
hatabına uzun uzun sında da çokça tartışıldığını ve görüş
Çin devrimi tarihin- ayrılıklarına yol açtığını anlayabili-
den, parti-içi müca- yoruz. Günümüzde ise, geride kalan
delelerden vb. bah- dönemde yapılan araştırma ve arşiv
setse de, Molotov taramaları sayesinde, konu üzerin-
sessiz kalmayı ter- deki sis perdesinin artık tamamen
cih ediyor, Mao’yu kalktığı söylenebilir.

66
Dongbei (Kuzeydoğu) Nor- ği döneme denk gelmektedir. Mao, katıldı. Hunan’ın erken dönemde-
mal Üniversitesi’ne bağlı İdeolo- bu dönemde, zaten sayıca çok az o- ki önde gelen komünistlerinden Yi
ji ve Siyaset Eğitimi Araştırmaları lan komünizme/sosyalizme ilişkin Lirong’un yöneticiliğini üstlendiği
Merkezi’nden Wang Zhanren’in ka- neredeyse bütün Çince yayınları a- toplulukta, pek çok duyuru ve faa-
leme aldığı ve 2011 yılında Guang- rayıp bulmakta ve ilgiyle okumak- liyet raporunu, “özel temsilci” sıfa-
ming Günlüğü gazetesinde ilk kez tadır. Snow’a, “bende derin izler bı- tıyla Mao kaleme alıyordu. Mao, 10
yayımlanan kapsamlı bir makalede, raktı” dediği üç kitabın (Marx ve Kasım 1920’de, o vakitler muhabir-
Mao’nun Kapital’le ilişkisi dört alt Engels’in Komünist Parti Manifesto- liğini yaptığı Changsha Dagongbao
başlıkta inceleniyor.(21) su, Kautsky’nin Sınıf Mücadelesi ve adlı yerel bir gazetede yayımladı-
Buna göre, Mao’nun Kapital’le ilk Kirkup’un Sosyalizmin Tarihi) ya- ğı “Kültürel Okuma Topluluğu’nun
teması, 1920 yılında, dolaylı bir şe- nı sıra, eline geçen kitaplardan biri Okumaya Meraklı Bay ve Bayanlara
kilde olmuştur. Mao’nun Marx’tan de Marx’ın Kapital’ine Giriş (Mǎkèsī Duyurusu” başlıklı metinde, Marx’ın
bahsettiği bilinen ilk yazısı, 1919 Zīběnlùn rùmén) adıyla basılan bir Kapital’ine Giriş’e, okunması öne-
Temmuz’unda kaleme aldığı “Halk çeviridir.(27) Shanghai’ın önde ge- rilen “en önemli” üç kitap arasın-
Yığınlarının Büyük Birliği”ydi.(22) len solcu aydınlarından Li Hanjun da yer verdi. İlk üçteki diğer iki ki-
Genç Mao, bu makalede, “sıradan tarafından çevrilen bu kitap, aslın- tap ise, aynı tarihlerde Changsha’yı
halkın aristokratlara ve kapitalistle- da, Amerikalı kadın sosyalist Mary ziyaret eden ve reformcu görüşleri
re karşı” verdiği mücadele açısından E. Marcy’nin kaleme aldığı 1911 ta- nedeniyle Mao tarafından eleştiri-
“Marx adlı bir Alman” ile “Kropot- rihli Shop Talks on Economics (İkti- len Bertrand Russell’a aitti.(30) Mao,
kin adlı bir Rus”un önerdiği yöntem- sat Hakkında Mesleki Sohbetler) ad- 1921 Nisan’ında, bu kez “Kültürel
leri karşılaştırıyor; Marx’ın, çoğunlu- lı kitapçığın Çince basımıdır. Japon Okuma Topluluğu Toplumsal Faa-
ğu meydana getiren sıradan halkın sosyalist yayınlarını yakından takip liyet Raporu (İkinci Dönem)” baş-
geniş çaplı birliğini sağladıktan son- eden Li, Çince çeviride, kitabın İn- lıklı metinde, Marx’ın Kapital’ine
ra, azınlıkta olan aristokrat ve kapita- gilizce orijinalini değil, Marx’ın Das Giriş’in, topluluğun kuruluşundan
listlere karşı “onların bize yaptıkları- Kapital’inin Halk Baskısı, Marx Bi- beri geçen yedi aylık sürede, Hunan
nı biz de onlara yapalım” yöntemiyle yografisi Ekiyle başlığıyla 1919’da ya- Eyaleti’ndeki satış rakamlarına göre,
sonuna dek mücadele etmeyi ön- yımlanan Japonca çevirisini esas al- “içeriği görece önemli” kitap ve der-
gören, “gayet şiddetli/acımasız” bir mıştır.(28) Marcy’ye göre bu kitapçık, giler arasında ikinci sırada yer aldı-
partinin/görüşün önderliğini yaptı- “Marx’ın kendi kitaplarında söyle- ğına değiniyordu.(31) Söz konusu ki-
ğını yazıyordu. Mao’nun, devamın- diği şeyleri emekçi erkek ve kadın- tapçıktan haberdar olması ve bunu
da, kitlelerin Rusya’da “aristokratları ların diliyle ifade etmeye yönelik başkalarına da önermesi, Marksist
devirdiğinden, zenginleri sürdüğün- bir çaba”dan ibarettir.(29) Kitapçık- klasiklerin Çince çevirilerinin son
den, emekçi ve köylülerin birlikte ta, özellikle Ücret, Fiyat ve Kâr ve derece sınırlı olduğu bir dönemde,
bir Sovyet iktidarı kurduklarından” Kapital’de yer alan Marksist iktisadın Mao’nun Kapital’le bilinen ilk dolay-
coşkuyla bahsetmesi, Marx’a atfetti- temel kavram ve düşünceleri, herke- lı teması olarak nitelendirilebilir.
ği devrimci yönteme daha o tarihler- sin anlayabileceği bir şekilde ve basit İkinci olarak, doğrudan ilk te-
de yakınlık duyduğunu göstermek- örnekler üzerinden açıklanmaktadır. masın, 1930’lu yılların başında ger-
tedir.(23) Bununla birlikte, Mao’nun, Mao, 1920 Eylül’ünde, memle- çekleştiği sanılmaktadır. Bu tarih-
bu dönemde henüz anarşizm ile keti Changsha’da, Kültürel Oku- te Mao, artık öğrenmeye aç genç bir
Marksizm’i net bir şekilde ayırt ede- ma Topluluğu’nun örgütlenmesine eylemci değil, fakat geniş bir köy-
mediği ve gerçek anlamda Marksist
Aralık 1949’da Stalin ve Mao, Moskova’da görüşmüşlerdi.
sayılabilecek tahliller yapmadığı or-
tadadır.(24) Çin’de küçük-burjuva kö-
kenli erken dönem komünist aydın-
larından pek çoğunun anarşizme bir
ölçüde eğilimli olduğu göz önüne a-
lındığında, Mao’nun da pratik için-
de Bilimsel Sosyalizme ulaşma süre-
cinde bir ara durak olarak anarşizme
uğramış olması gayet anlaşılabilir bir
durumdur.(25)
Mao, 1936 yılında Edgar Snow’la
yaptığı görüşmede, ancak “1920 ya-
zında teoride ve bir ölçüde de ey-
lemde Marksist olmuştum ve o
zamandan bu yana kendimi bir
Marksist saydım” diyor.(26) Dolayı-
sıyla, Mao’nun Kapital’le ilk teması,
Marksizm’i benimsediğini söyledi-

67
lü gerilla ordusuna kumanda eden, ğunu ve bunların arabayla merkez lınmış ya da işaretlenmiş, bazı yer-
rüştünü ispatlamış, Çin’e özgü dev- Sovyet bölgesine nakledildiğini an- lere ise notlar düşülmüştür. Üçüncü
rim stratejisine ilişkin özgün fikir- latıyor. Zeng, Mao’nun götürdükle- cildin 13 ila 20. bölümleri ile 37 i-
leri devrimci saflarda her geçen gün ri arasında, çok büyük bir ihtimalle la 39. bölümlerinde ise bazı kısım-
daha fazla ağırlık kazanan, üst dü- Marx’ın Kapital’i, Lenin’in İki Tak- lar kurşun kalem ve mavi kalemle
zey bir Komünist Parti kadrosu ve tik ve ‘Sol’ Komünizm, Bir Çocukluk daire içine alınmıştır. Mao, ayrıca,
ömrü kısa sürecek de olsa Çin Sov- Hastalığı, Engels’in Anti-Dühring’i kitaptaki hatalı Çince karakter ve
yet Cumhuriyeti’nin lideridir. Kı- vb. gibi kitaplar olduğundan bah- noktalama işaretlerini de düzelt-
zıl Ordu, 1932 Nisan’ında Fujian sediyor. Üstelik Mao, bu kitapları miş, baskıda eksik çıkan karakter-
Eyaleti’nin ikinci büyük kenti olan kendi okumakla kalmamış, Sovyet leri ise tek tek el yazısıyla eklemiş-
Zhangzhou’ya girdiğinde, çok sayı- bölgesindeki bazı diğer parti yöne- tir. Üçüncü olarak, Mao’nun 1954
da askeri, siyasal ve bilimsel kitap ticilerine de önermiştir.(34) Wang, yılında okuduğu Kapital’in yine bir
ve dergi de ele geçirmişti. Bu kitap- o yıllarda Marksist-Leninist klasik- başka 1938 basımı kopyasında, bü-
lar arasında Marksist-Leninist ya- lere ulaşmak çok güç olduğundan, tün ciltlere Mao Zedong mührü vu-
pıtlar da bulunuyordu.(32) Kapital’in Mao’nun, hele ki içinde bulundu- rulduğu görülmektedir. Mao, birinci
birinci cilt ilk fasikülünün Çin- ğu çetin koşullarda, bunları muhte- cildin künye sayfasındaki boşlukta
ce çevirisi, 1930 yılı Mart ayında, melen büyük bir iştahla ve ayrıntılı dikey olarak 1938 ile 1867’nin far-
Shanghai Kunlun Kitabevi Yayınla- bir biçimde incelemiş olduğunu ya- kını hesaplamış ve “71 sene son-
rı tarafından nihayet yayımlanmış- zıyor.(35) ra Çin’de ancak basılmış” şeklinde
tı. (Kapital’in eksiksiz olarak Çinli Üçüncü olarak, Kapital’in farklı bir not düşmüştür. Ayrıca, bu kita-
okurlarla buluşması ise, 1938’i bu- yıllarda basılan kopyaları üzerinde bın pek çok bölümünde, farklı renk-
lacaktı.) Çevirmen, Guomindang aldığı not ve çizdiği işaretler (özel- te kalemler kullanılarak, neredeyse
1927’de eski müttefiki komünistlere likle, yaklaşık yüz bin kitaplık ko- satır satır çeşitli işaretler çizildiği ve
savaş açtıktan sonra Japonya’ya sür- leksiyonu içinde, yalnızca dört bin notlar alındığı göze çarpmaktadır.
güne giden, Pekin Üniversitesi aka- civarında kitabın üzerine not aldığı Dördüncüsü, Mao’nun hayatının
demisyenlerinden solcu aydın Chen ve işaret çizdiği göz önünde bulun- son yıllarında, 1968’den ölene dek
Qixiu’ydu.(33) Bu açıdan, 1932 yılın- durulursa), Mao’nun, bu ciltleri in- okuduğu Kapital kopyasıdır. Bu,
da Mao’nun eline geçen kitaplar a- celediğini göstermektedir. Ji Guowei 1968 yılında Halk Yayınevi tarafın-
rasında bu çevirinin de bulunması ve Wang Shufang, Mao Zedong’un dan, okunması kolay büyük karak-
şaşırtıcı değildir. Dönemin Zhang- kitap koleksiyonu içinde, en az terlerle ve toplam 29 fasikül olarak
zhou Merkez İlçe Komitesi Sekre- dört farklı Kapital kopyası üzerin- basılmıştır. Bu kopyanın çeşitli yer-
teri Zeng Zhi, hatıralarında, Longxi de Mao’nun yazı ve işaretlerine rast- lerinde de, Mao’nun bıraktığı işaret-
Ortaokulu’na giderken Mao’ya eşlik landığını saptıyorlar: Bunlardan bi- lere rastlamak mümkündür.(36)
ettiğini, Mao’nun kütüphanede ilgi- ri, 1939 Kasım’ında Yan’an Kurtuluş Üstelik Mao’nun okuduğu pek
sini çeken çok sayıda kitap buldu- Yayınları tarafından He Xilin çevi- çok kitabın, karmaşık savaş ve iç sa-
risiyle ve “Marx- vaş koşullarında kaybolduğu da dik-
Stalin ve Molotov. Engels Kitap katten kaçmamalıdır. ÇKP’nin es-
Dizisi”nin doku- ki kuşak iktisatçılarından Wang
zuncu cildi olarak Xuewen’in, Yan’an’dayken, Parti’nin
yayımlanan Kapi- üst düzey kadrolarından Zhang
tal Özeti’dir. Bu ki- Wentian’den duyduğuna göre, Mao,
tabın 71, 72 ve 74 Guo Dali ve Wang Yanan tarafından
ila 78’inci sayfala- çevrilen ve 1938’de Çin’de ilk kez
rında, Mao’nun kır- tam metin olarak basılan üç ciltlik
mızı kalemle daire Kapital’i okumaya başlamadan önce,
içine aldığı bölüm- Guo Moruo’nun çevirdiği Ekonomi
ler vardır. İkinci o- Politiğin Eleştirisine Katkı’yı, Wang
larak, 1938 yılın- Shenming ve Hou Wailu tarafından
da, Okuma Yaşamı çevirilen Kapital birinci cilt ilk fasi-
Yayınları tarafın- külünü ve yine bu iki ismin sırasıy-
dan Guo Dali ve la “You Ming” ve “Yu Shu” müste-
Wang Yanan çevi- ar adlarıyla çevirdikleri birinci cilt
risiyle tam takım orta ve son fasiküllerini okumuş-
olarak yayımlanan tur. Bütün bu kitaplar, tıpkı Marx,
Kapital’in birin- Engels, Lenin ve Stalin’in bu yıllar-
ci cildinin 1 ila 12. da Mao’nun elinden geçen diğer pek
bölümlerinde pek çok yapıtı gibi savaş koşuşturmacası
çok yer kurşun ka- içinde kaybolup gitmiştir.(37)
lemle daire içine a- Son olarak, henüz Yan’an

68
Dönemi’nden(38) itibaren, Mao’nun dan yola çıkmak, ardından olgula- Örneğin, Mart 1958’deki Chengdu
kendi çalışmalarında da Kapital’e rın ardında saklı özü araştırmak ve Toplantısı sırasında, Mao, Kapital’in
doğrudan göndermeler yer almak- böylece her bir nesnelliğin özünde- üçüncü cilt yirminci bölümünden
tadır. Chen Jin, Mao’nun, 1941 yı- ki çelişkileri ortaya çıkarmak gerek- şu alıntıyı çoğaltmış ve “Üretim-
lında kaleme aldığı çeşitli metinler- tiğini belirtmektedir. Nitekim Marx den itibaren mi, yoksa mübadele
de, Kapital’e atıflar yaptığına dikkat da, Kapital’de, kapitalist iktisadı ve bölüşümden itibaren mi” başlı-
çekiyor.(39) Örneğin Mao, “İnceleme tahlil ederken tam da bu yönteme ğıyla toplantı katılımcılarına dağıt-
Tarzımızı Yeniden Düzenleyelim”de başvurmuş; yani öncelikle olgular- mıştır: “Modern üretim tarzının ilk
Marx’ın Kapital’in Almanca ikinci dan yola çıkmış, ardından özü ara- teorik incelemesi (merkantilizm),
basımına yazdığı sonsözdeki “Araş- yıp bulmuş ve en sonunda olguyu kaçınılmaz olarak, ticaret sermaye-
tırma sırasında, malzemenin tüm açıklamak için yeniden özü kullan- sinin hareketine bağımsızlaştığı şek-
ayrıntılarıyla ele alınması, farklı ge- mıştır. Marx’ın, ilkelere ilişkin genel liyle dolaşım sürecinin yüzeysel gö-
lişim biçimlerinin çözümlenme- bir özet çıkartmasına olanak tanıyan rüngülerinden hareket etmiş ve bu
si ve bunların iç bağlantısının keş- yöntem işte budur. Mao, Marx’ın nedenle yalnızca görüntüyü kavra-
fedilmesi gerekir. Gerçek hareket, Kapital’i yazmasının mümkün kılan yabilmişti. Bu, kısmen, ticaret ser-
ancak bu işin yapılmasından son- şeyin, İngiltere’deki gelişkin ve ol- mayesinin, genel olarak sermayenin
ra, uygun şekilde betimlenebilir.” i- gun kapitalist model olduğunu ifa- ilk serbest var oluş biçimi olmasın-
fadesine atıfta bulunmakta;(40) “Köy de eder. Buna karşın sosyalist top- dan, kısmen de, aynı sermayenin,
Araştırmaları Üzerine”de, Marx’ın, lum, kırk yıllık deneyimin ardından feodal üretimin ilk köklü dönüşüm
Kapital’de kullandığı yöntemin ön- hâlâ yeterince olgunlaşmış değildir döneminde, yani modern üretimin
ce kapitalist toplumun bütün ke- ve gelişkin komünist aşamanın çok ortaya çıkış döneminde çok büyük
simlerini tahlil etmek, daha sonra uzağındadır. Dolayısıyla, toplum- bir etkiye sahip olmasından kaynak-
bu tahlilleri sentezlemek ve en so- sal pratiğin getirdiği kısıtlılıklar, ol- lanır. Modern ekonominin gerçek
nunda kapitalizmin hareket yasala- gun bir sosyalist/komünist siyasal bilimi, ancak, teorik incelemenin
rını ortaya koymak olduğunu ifade iktisat ders kitabı yazmayı, mevcut dolaşım sürecinden üretim sürecine
etmekte;(41) “Üçüncü ‘Sol’ Çizginin koşullarda, çok zor hâle getirmek- geçtiği yerde başlar.”(44) 1964 yılına
Reddi”nde ise, Kapital’in birinci cil- tedir. Mao’ya göre, “bir filozofun gelindiğinde, bu kez “Felsefe Sorun-
dindeki “bir arı, bal peteğini yapar- beynine sahip olmayan yazarların ları Üzerine Söyleşi”de, Kapital’in
ken bazı mimarları utandırır. Ama iktisadı iyi yazmaları mümkün de- birinci cildinde değinilen bir me-
en kötü mimarı en iyi arıdan daha ğildir; Marx’ın Kapital’i, Lenin’in i- seleye işaret ederek, Marx’ın zama-
en başından ayırt eden şey, mima- se Emperyalizm’i yazabilmesine ola- nında çok sayıda grev olduğunu ve
rın, peteği balmumundan yapmadan nak tanıyan şey, aynı zamanda birer “bir İngiliz parlamentosu soruştur-
önce kafasında kurmuş olmasıdır.” filozof olmaları, yani bir filozofun masına göre, kapitalistler açısından
cümlelerini alıntılamaktadır.(42) beynine ve diyalektik silahına sahip on iki saatlik iş gününün sekiz sa-
Mao, 1950’li yılların sonu ve olmaları”dır.(43) atlik iş günü kadar avantajlı olmadı-
1960’ların başında, sosyalizm altın- Büyük İleri Atılım’dan Kül- ğını” belirtmektedir.(45) Bir yılı aşkın
da sınıf mücadelesini sürdürme ku- tür Devrimi’ne uzanan süreçte, süre sonra, 1965 Aralık’ında Hang-
ramını olgunlaştırırken, Sovyetler Mao’nun, çeşitli parti toplantıları zhou Toplantısı’nda yaptığı konuş-
Birliği’ndeki egemen iktisadi kalkın- ve buluşmalar sırasında da Kapital’e mada ise, Marx’ın Kapital’inin me-
ma ve işletmecilik modelini eleştirel göndermeler yaptığı bilinmektedir. taların ikili niteliğini tahlil ederek
bir gözle ve kapsamlı olarak mercek Mao Zedong, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan ediyor (1949).
altına almıştı. Bu konuda yaptığı a-
raştırmalar sırasında, Kapital’e de
sık sık başvurduğunu, yine bu dö-
nemde yaptığı konuşmalardan ve çı-
kardığı notlardan anlayabiliyoruz.
Mao’nun 1959 Aralık ve 1960 Şu-
bat ayları arasında, Chen Boda, Hu
Sheng, Deng Liqun, Tian Jiaying gi-
bi isimlerin katıldığı dar okuma gru-
bu toplantılarında, Sovyet “Siyasal
İktisat Ders Kitabı”nı eleştirirken
Kapital’e göndermelerde bulundu-
ğu göze çarpmaktadır: Mao, Sovyet
ders kitabının “yazım tarzını” hiç de
iyi bulmadığını, zira kitapta daima
kavramlardan yola çıkıldığını; oysa
sorunları incelerken önce insanla-
rın görüp hissedebildikleri olgular-

69
başladığını ifade etmekte ve “Bizim yetler Birliği’nin
yoldaşlarımızın da ikili bir niteliği Marksizm ala-
vardır; yani yoldaşlarımız doğru ya nındaki teorik
da hatalıdır. Sizin ikili bir niteliğiniz otoritesi altında
yok mu? Şahsen benim ikili bir nite- boğuldukları-
liğim var.” demektedir.(46) nı hissetmekte-
dir. Bu nedenle
Molotov’un ifadesi Molotov, ken-
doğruysa, Mao niçin disine Kapital’i
'Kapital’i okumadığını' okuyup oku-
söylemiş olabilir? madığını sor-
Yukarıda işaret edilen belgele- duğunda, Mao,
re göre, Mao’nun, 1949 sonlarında olumsuz ya-
Molotov’la görüştüğü sırada, Kapital’i nıt vermiştir. Mao ile Stalin’i birlikte gösteren bir çizim.
en kötü ihtimalle kısmen okumuş ol- Wang’a göre, bu
duğu kesindir. Bütün yaşamı dikka- yanıtın alt metni şudur: “Yalnız siz rektiği konusunda kötü birer örneğe
te alındığında ise, Kapital’i pek çok mi Kapital’i okumayı becerirsiniz; dönüştüler.” diye yanıtlar.(49)
kez okuduğu, okumaları sırasında ö- biz Çinli komünistler okuyamaz mı- Şüphesiz ki Mao, teorik çalış-
nemli gördüğü yerleri işaretlediği ve yız?”(48) manın ve okumanın önemini yad-
notlar çıkardığı, çalışmalarında alın- Mao, ÇKP içindeki uzun müca- sımıyordu. Aksine, kendisinin de,
tıladığı ve yoldaşlarına önerdiği bel- delelerde, Komintern’in ve Sovyetler küçük yaşlardan beri okuma ve a-
gelerle sabittir. Peki, durum buysa ve Birliği’nin prestijini kendine kalkan raştırmayı çok sevdiği; ömür bo-
şayet hafızası Molotov’u yanıltmıyor- edinen, çoğu Moskova Sun Yat-sen yu kitaplarla içli dışlı olduğu bilin-
sa, Mao niçin kendisine Kapital’i o- Üniversitesi’nde eğitim almış, Wang mektedir. Öyle ki Mao, “Hayatta en
kumadığını söylemiş olabilir? Ming ve Bo Gu gibi isimlerin başını sevdiğim meşgale okumaktır” diyor-
Molotov, Mao’nun kendilerine çektiği taklitçi-dogmatik “Sol” ka- du: “Bütün gün yemek yemesem ya
“Kapital’i okumadığını” söyleme se- nat tarafından defalarca “dar deney- da uyumasam da olur; ama kitap o-
bebinin “körü körüne bir doktrine cilikle” ve klasik Marksist teorileri kumadan tek bir gün bile geçirme-
bağlı biri olmadığını göstermek” o- bilmemekle ya da bunlara karşı çık- ye dayanamam.”(50) Bu açıdan, Par-
labileceğini ifade ediyor.(47) Şüphe- makla suçlanmıştı. 1935’teki meş- ti-içi “Sol” muhaliflerinin Mao’ya
siz ki bu, ciddi bir ihtimaldir. Wang hur Zunyi Toplantısı’nda, Mao ile yönelik “dar deneycilik” suçlama-
Zhanren’in yorumu da, Molotov’un “28 Bolşevikler” ekibinden dönemin sı, gerçekçi bir yorum olmaktan u-
tahminiyle bir ölçüde örtüşmekte- Komünist Gençlik Birliği Sekreteri zaktır. Aksine, Mao, en bilinen ma-
dir. Wang’a göre, ilk SSCB ziyare- Kai Feng arasında yaşanan atışma, kalelerinden “Pratik Üzerine”de,
ti sırasında beklediğinden soğuk bir söz konusu “Sol” kanadın Mao’ya “kaba pratikçiler”in teoriyi kü-
şekilde karşılanması, Mao’yu fazla- yönelik eleştirilerinin dayanak nok- çümsedikleri için “nesnel süre-
sıyla kızdırmıştır. ÇKP ve özellikle tası hakkında net bir fikir vermekte- cin bütününü kapsamlı bir biçim-
de Mao, büyük bir devlet olan Sov- dir: Kai Feng, burada, Mao’ya, “Yaşlı de göreme[diklerini], açık seçik bir
Sovyet liderlerin, zamanında Mao’ya
Mao ne bilir? Marksizm’i mi? Aske- yönelimden ve uzak görüşlü bir ba-
karşı yeteri kadar desteklemedikleri için ri meseleleri mi? O yalnızca iki ki- kış açısından yoksun kal[dıklarını],
hayıflandıkları Wang Ming. tabı kopyalayarak savaşır: Sunzi’nın rastgele başarılarla yetin[diklerini]
Savaş Sanatı’nı taklit eder, Üç Krallı- ve gerçeği ancak kıyısından köşe-
ğın Öyküsü’ne göz gezdirir” diyerek sinden yakalayabil[diklerini]” ifa-
sataşır; hiddetlenen Mao ise, muha- de eder.(51) Mao’nun savunduğu şey,
tabını, “Kitapları kopya etmekle na- daha ziyade, bir “öğrenme yöntemi”
sıl savaşılır? Daha çok Marksist ve olarak “taklitçilik” yerine özgün de-
Leninist kitaplar okumak, birini da- neyimlerden beslenen “yaratıcı ru-
ha etkili bir savaşçı yapar mı? Çan hu” benimsemektir.(52) Kitabi bilgi-
Kay-şek’ten daha çok Marksist-Leni- yi kadir-i mutlak sayan ve Rusya’da
nist kitaplar okuduk ve Marksizm- başarılı olan devrim stratejisini za-
Leninizmi Guomindang’dan daha man ve mekândan bağımsız olarak
iyi biliyoruz, ama iş muharebe mey- Çin’de de uygulamak isteyenler-
danına geldiğinde, birbiri ardına ge- le arasındaki gerilimin kaynağı, e-
ri çekilmeler yaşadık. Savaşan Dev- sas olarak budur. Mao, formel eği-
letler Dönemi’nde (MÖ 475-221) tim ve okuma geçmişini üstünlük
Zhao Kuo ve Üç Krallık Dönemi’nde olarak gören, kendini fasulye gibi
(220-280) Ma Su çok sayıda aske- nimetten sayan ve bu temelde ayrı-
ri kitap okumuşlardı; peki ya sonuç calık talep eden küçük-burjuva kib-
ne oldu? Bunlar, ne yapılmaması ge- rinin düşmanıdır. Dolayısıyla, örne-

70
ğin, “çok kitap okuyanın karşıtına ğını, kendine gerektiği kadar kıy- aramak daha makul bir tutum ola-
dönüşerek bir kitap kurdu olacağı met vermediği hissine kapıldığı üst caktır.
ve dogmatizm ile revizyonizme sa- düzey Sovyet bürokratlarına, özel- Öte yandan Mao’nun ya da her-
pacağını” söylerken ya da “çok faz- likle de Molotov’a göstermek iste- hangi başka bir eylemci-kuramcının
la okuyan iyi bir imparator olamaz” diği öne sürülebilir. Molotov, Çin Bilimsel Sosyalizme katkılarını salt
derken,(53) derdi, kaba bir anti-en- Devrimi’nin hangi çetin mücadele- okuduğu kitapların çetelesini çıkar-
telektüalizm savunusu yapmak de- lerden geçerek başarıya ulaştığından tıp buna göre belirlemeye çalışmak,
ğil, fakat kol emeği karşısında kafa çok bu devrimin önderinin Kapital’i ta en baştan sorunlu bir tutumdur.
emeğini yücelten, toplumsal pratik okuyup okumadığını merak edi- Evet, Mao, Kapital’i okumuş; dünya-
ile üretim etkinliğini değersizleşti- yorsa, işte, karşısında, yarım milya- yı anlama ve sınıfsız toplumu kurma
ren ve sınıflı toplumun ideolojisini rı aşkın insanı temsilen, o anlı şan- mücadelesinde Marx’ın bu yapıtın-
bilinçli ya da bilinçsiz olarak sürek- lı Marksologlar değil, Mao gibi etten dan mümkün olduğunca yararlan-
li yeniden üreten seçkinci yaklaşım- kemikten, yaratıcı bir eylem adamı mıştır. Fakat Mao, Molotov’la gö-
la arasında kalın bir çizgi çekmektir. durmaktadır. rüştüğü sırada, gerçekten Kapital’i
Nitekim bu ayrışma, 1949 öncesin- okumamış olsaydı bile, bu, Çin’in
de devrim stratejisi hakkında veri- Sonuç o dönemki toplumsal gerçekliğine
len iki-çizgi mücadeleleriyle sınırlı Molotov’un, Feliks Çuyev’le yap- en uygun devrim stratejisini Wang
kalmamış, Çin’de bütün bir sosya- tığı söyleşilerde, Mao’nun 1949-50 Ming gibi kâğıt üzerinde Marksist
list dönem boyunca, toplum için- yıllarındaki ilk SSCB ziyareti sıra- formasyonu yüksek kadroların de-
deki sınıf mücadelesinin doğrudan sında, kendisine Kapital’i okumadı- ğil, Mao’nun geliştirdiği gerçeğini
bir yansıması olan “sosyalist yol” ile ğını itiraf ettiğini söylemesi, özellik- değiştirmezdi. Daha sonraki yıllar-
“kapitalist yol” arasındaki sıcak ça- le sol çevrelerde tartışılan bir konu da Kapital’i döne döne incelediğine
tışmalarda da kendini dışa vurmuş- olagelmiştir. Uluslararası komünist ilişkin somut kanıtlara sahip olma-
tur. 1949’dan Kültür Devrimi’ne dek hareketin en azından bir bölümü- saydık bile, Mao’nun, kapsamlı kit-
yeni Çin’de eğitim sisteminin niteli- nün Marksizm’in “büyük öğretmen- le kampanyalarında billurlaşan, bir
ğine ilişkin yürütülen hararetli tar- lerinden” biri olarak değerlendirdiği egemen sınıf olarak kemikleşmeye
tışmalarda (örneğin, yüksek öğretim Mao’nun, takipçisi olduğu Marx’ın başlayan “yeni bürokrat burjuvazi-
kabul kriterlerinin ne olması gerek- başyapıtını okumamış olma ihtima- ye” karşı emekçi inisiyatifine daya-
tiği, üniversite ve yüksekokulların linin kafalarda soru işareti bırak- narak sosyalizm altında sınıf mü-
yeni bir ayrıcalıklı sınıf tabakasının ması ve Mao’nun kuramsal mirası cadelesini sürdürme yaklaşımını ve
karargahı hâline gelmesinin nasıl sorgulanırken bu iddiaya atıf yapıl- “siyasetin kumanda etmesi” ilkesini,
önlenebileceği, kır-kent ayrımını ye- ması, şüphesiz, anlaşılabilir bir du- sınıfsız topluma yönelik yeni atılım-
niden üretmeyecek bir ulusal eğitim rumdur. Ne var ki, Çinli araştırma- larda, hata ve sevaplarıyla evrensel
sisteminin nasıl kurulabileceği, parti cıların işaret ettiği somut belgeler, bir katkı olarak değerlendirme ih-
ve devlet kademelerinde formel eği- Mao’nun, hem Molotov görüşmesi tiyacı ortadan kalkmazdı. Mao’nun,
tim geçmişinin bir yükselme kıstası öncesinde hem de bu görüşme son- Molotov’a “Kapital’i okumadığını”
olup olmayacağı vb.) aldığı tutumu rasında Kapital’le sık Çinli araştırmacılar Mao Zedong’un Kapital’i çeşitli defalar
incelemek, ilgili okurların, Mao’nun sık haşır neşir oldu- okuduğunu ve incelediğini ortaya koydular.
hem doğru bilginin kaynağına hem ğunu ortaya koymak-
de sosyalizm vizyonuna yönelik da- tadır. Dolayısıyla, şa-
ha net bir kavrayış geliştirebilmele- yet Mao gerçekten de
rini kolaylaştıracaktır.(54) böyle bir şey söyle-
Meseleye bu çerçeveden bakıldı- diyse, bunun sebebi-
ğında, Mao’nun, “Kapital’i okuma- ni, Moskova temasları
dığını” söylerken, aslında, kendisini sırasındaki pürüzler-
bilinçli olarak Sovyetler Birliği’nde den kaynaklanan sı-
Marksizm-Leninizm eğitimi almış, kıntılı ruh hâlinde ve
klasikleri yalayıp yutmuş, kendini Çinli komünistlerin
üstün gören, fakat ülkesindeki top- devrimci deneyim-
lumsal hareketin ve devrimci mü- lerini küçümseyerek
cadelenin mevcut talep ve ihtiyaç- kitabi bilginin değe-
larına büyük ölçüde yabancı olan rini abarttığı izleni-
taklitçi-dogmatik “Sol” kadrolar- mine kapıldığı, ken-
dan ayırdığı; SBKP ve eski Komin- disine yoldaşça bir
tern yöneticilerinin de şahsen ta- sıcakkanlılık yerine
nıdığı bu kişilerin savunduğundan diplomatik bir soğuk-
tamamen farklı bir devrim strateji- lukla yaklaşan muha-
siyle ve ortodoks şablona meydan tabı Molotov’la arasın-
okuyan görüşlerle başarıya ulaştı- daki ‘limoni’ ilişkide

71
söylerken verdiği üstü kapalı me- 11) Dieter Heinzig (2015). The Soviet Union and Communist 20) Gao Haiping ve Zhang Yunyan (高海萍,张云
sajdan çıkartabileceğimiz en önemli China, 1945-1950: The Arduous Road to the Alliance 燕) (2014). Mao Zedong’un Kitap Listesi [毛泽东的
[Sovyetler Birliği ve Komünist Çin, 1945-1950: İttifaka 书单 Máo Zédõng de shûdãn]. Pekin: Xinhua Yayınları
ders, belki de budur.
Giden Meşakkatli Yol]. New York ve Londra: Routledge, (e-kitap), s. 123.
ss. 22-23; “Margarin komünistler” ifadesinin geçtiği ABD 21) Wang Zhanren (王占仁) (2011, 30 Kasım). Mao
DİPNOTLAR resmi yazışması için bkz., The Ambassador in the Soviet Zedong’un Kapital’i Okumasına İlişkin Tarihsel Gerçekler
1) Ai Silin (艾四林) (2018, 8 Mayıs). Marksist Klasikleri Union (Harriman) to President Roosevelt [Sovyetler Birliği Üzerine Metinsel Araştırma [毛泽东读《资本
İyi İnceleyin ve İyi Uygulayın [学好用好马克思 Büyükelçisi’nden (Harriman) Başkan Roosevelt’e] (1944, 论》相关史实考证 Máo Zédõng dú “Zïbënlùn”
主义经典著作 Xué hão yòng hão Mãkèsïzhûyì 11 Haziran). Erişim adresi: https://history.state.gov/ xiãngguãn shîshí kãozhèng]. 光明日报 Guangming
jïngdiãn zhùzuò]. Erişim adresi: http://theory.people.com. historicaldocuments/frus1944v06/d90 (Son erişim tarihi: Ribao, s. 11. Erişim adresi: http://epaper.gmw.cn/gmrb/
cn/n1/2018/0508/c40531-29970558.html (Son erişim 24.03.2020). Burada Stalin, Çinli komünistlerin aslında html/2011-11/30/nw.D110000gmrb_20111130_1-11.
tarihi: 21.05.2020). ‘tehlikeli’ olmadıklarını söyleyerek, ABD’yi, Çan Kay-şek htm?div=-1 (Son erişim tarihi: 13.05.2020).
2) Feliks Çuyev (2010). Molotov Anlatıyor: Stalin’in Sağ Kolu (Jiang Jieshi) üzerinde ÇKP ile daha yakın işbirliği yapması 22) Ni Degang (倪德刚) (2018, 3 Mayıs). Mao
ile Yapılan 140 Görüşme (A. Hacıhasanoğlu ve S. Kabasakal, için baskı kurnaya ikna etmeye çalışır gibi görünmektedir. Zedong’un Gözünde Marx [毛泽东眼中的马克思
çev.) (2. Basım). İstanbul: Yordam, ss. 139-140. 12) Çuyev, 2010, a.g.e, s. 139. Máo Zédõng yãnzhõng de Mãkèsï]. Erişim adresi: http://
3) Çuyev, 2010, a.g.e., s. 529. 13) Pang Xianzhi ve Jin Chongji (逄先知,金冲 www.qstheory.cn/politics/2018-05/03/c_1122777345.
4) Çuyev, 2010, a.g.e., s. 129. 及) (Ed.) (2011). Mao Zedong Biyografisi, 1893-1976 htm (Son erişim tarihi: 23.05.2020).
5) Çuyev, 2010, a.g.e., s. 125. (3. Cilt) [毛泽东传,1893-1976 (三) 23) Mao Zedong (毛泽东) (1919, Temmuz-Ağustos).
6) Detaylı bilgi için bkz., Chris Bramall (2009). Chinese Máo Zédõng zhuàn, 1893-1976 (sãn)]. Pekin: Merkez Halk Yığınlarının Büyük Birliği [民众的大联合
Economic Development [Çin’in İktisadi Kalkınması]. Londra Parti Yazını Yayınevi, s. 998. 16 Aralık 1949 tarihinde Mínzhòng de dà liánhé]. Erişim adresi: https://www.
ve New York: Routledge, ss. 44-75. Meisner, ÇKP iktidara gerçekleşen ilk Stalin-Mao görüşmesinin tutanakları için marxists.org/chinese/maozedong/collect/01-006.htm
geldiği sırada, Çin’in sınai kapasitesinin, nüfusu kendisinin ayrıca bkz., Conversation Between the Soviet Union’s Joseph (Son erişim tarihi: 23.05.2020).
ancak yüzde biri kadar olan minik Belçika’nınkinin bile çok Stalin and China’s Mao Zedong [Sovyetler Birliği’nden 24) Stuart Schram (1989). The Thought of Mao Tse-tung
altında olduğuna dikkat çekiyor. Bkz., Maurice Meisner Josef Stalin ve Çin’den Mao Zedong Arasındaki Görüşme] [Mao Zedong’un Düşüncesi]. Cambridge ve New York:
(1999). The Significance of the Chinese Revolution in World (1949, 16 Aralık). Erişim adresi: https://china.usc.edu/ Cambridge University, ss. 20-23.
History [Dünya Tarihinde Çin Devrimi’nin Önemi] (LSE Asia conversation-between-soviet-unions-joseph-stalin-and-chinas- 25) Pang Xianzhi ve Jin Chongji (逄先知,金冲
Research Center Working Paper), s. 7. mao-zedong-1949 (Son erişim tarihi: 23.05.2020). 及) (Ed.) (2011). Mao Zedong Biyografisi, 1893-1976
7) Mineo Nakajima (1995). “Foreign Relations: From 14) Pang ve Jin, 2011, a.g.e., 3. Cilt, ss. 994-995; Pang (1. Cilt) [毛泽东传,1893-1976 (一) Máo
Korean War to Bandung Line” [Dış İlişkiler: Kore Savaşı’ndan Xianzhi ve Feng Hui (逄先知,冯蕙) (Ed.) (2013). Zédõng zhuàn, 1893-1976 (yï)]. Pekin: Merkez Parti Yazını
Bandung Hattına]. İçinde, R. MacFarquhar ve J. K. Mao Zedong Kronolojisi, 1949-1976, 1. Cilt [毛泽东 Yayınevi, ss. 54-55. Anarşizmin Çin’deki erken dönem
Fairbank (Ed.), The Cambridge History of China, Volume 14 年谱(1949-1976)第1卷 Máo Zédõng niánpû, 1949- serüveni hakkında kapsamlı bir çalışma için ayrıca bkz.,
[Cambridge Çin Tarihi, Cilt 14] (ss. 259-289). New York: 1976, dì yï juãn]. Pekin: Merkez Parti Yazını Yayınevi, s. 58. Arif Dirlik (1991). Anarchism in the Chinese Revolution
Cambridge University, ss. 262-270. Ayrıca bkz., Maurice 15) Sergei Goncharov, John Lewis ve Litai Xue (1993). [Çin Devrimi’nde Anarşizm]. Berkeley ve Los Angeles:
Meisner (2007). Mao Zedong: A Political and Intellectual Uncertain Partners: Stalin, Mao, and the Korean War [Kararsız University of California. Dirlik, bu kitapta, 1921’de ÇKP’yi
Portrait [Mao Zedong: Siyasal ve Entelektüel Bir Porte]. Ortaklar: Stalin, Mao ve Kore Savaşı]. Stanford: Stanford kuran radikallerin, su götürmez bir biçimde Dört Mayıs
Malden, MA: Polity, s. 114-117. University, s. 85.; Paul Wingrove (1995). Mao in Moscow, radikalizminin ürünü olduklarını ve anarşizmin bu hareket
8) Mao Zedong (1958, 10 Mart). Chengdu Toplantısı’nda 1949–50: Some New Archival Evidence [Mao Moskova’da, içinde hem bir ideoloji hem de toplumsal devrim ve kültürel
Konuşma [在成都会议上的讲话 Zài Chéngdû 1949-50: Bazı Yeni Arşiv Kanıtları]. Journal of Communist pratiğe ilişkin bir vizyon olarak merkezi rol oynadığını
huìyì shàng de jiãnghuà]. Erişim adresi: https://www. Studies and Transition Politics, 11 (4), 309-334, s. 315. belirtiyor. (s. 294)
marxists.org/chinese/maozedong/1968/4-013.htm (Son 16) Wingrove, 1995, a.g.e., ss. 315-320.; Lorenz M. Lüthi 26) Edgar Snow (2015). Çin Üzerinde Kızıl Yıldız (E. Esmer,
erişim tarihi: 21.05.2020). (2008). The Sino-Soviet Split: Cold War in the Communist çev.). İstanbul: Yordam, s. 190.
9) Mao Zedong (1962, 24 Eylül). Sekizinci Merkez Komite World [Çin-Sovyet Ayrılığı: Komünist Dünyada Soğuk Savaş]. 27) Wang, 2011, a.g.e.
Onuncu Genel Kurul Toplantısı’nda Yapılan Konuşma [在 Princeton ve Oxford: Princeton University, s. 32. 28) Wang, 2011, a.g.e.; Ishikawa Yoshihiro (2013). The
八届十中全会上的讲话 Zài bã jiè shí zhõng 17) Shi Zhe (师哲) (1991). Tarihin Devlerinin Yanı Formation of the Chinese Communist Party [Çin Komünist
quánhuì shàng de jiãnghuà]. Erişim adresi: https://www. Başında: Shi Zhe’nın Hatıraları [在历史巨人身 Partisi’nin Kuruluşu] (J. A. Fogel, çev.). New York: Columbia
marxists.org/chinese/maozedong/1968/5-021.htm (Son 边:师哲回忆录 Zài lìshî jùrén shënbiãn: Shï Zhé University, s. 56.
erişim tarihi: 21.05.2020). huíyìlù]. Pekin: Merkez Parti Yazını Yayınevi, ss. 437-438. 29) Söz konusu çalışmanın tam metni için bkz., Mary E.
10) Jonathan Spence (1999). Mao. Londra: Weidenfeld & 18) Shi Zhe, 1991, a.g.e., s. 437. Marcy (1911). Shop Talks on Economics [İktisat Hakkında
Nicolson, s. 122. 19) Goncharov v.d., 1993, a.g.e., s. 88. Mesleki Sohbetler]. Erişim adresi: https://www.marxists.
org/subject/women/authors/marcy/shop/index.htm
Stalin-Mao buluşması adına Çin’de çıkarılmış pul (1950). (Son erişim tarihi: 23.05.2020).
30) Wang, 2011, a.g.e.; Han Xiaorong (2005). Chinese
Discourses on the Peasant, 1900-1949 [Çin’de Köylüye
İlişkin Söylemler, 1900-1949]. New York: SUNY, s. 78.
31) Wang, 2011, a.g.e.
32) Wang, 2011, a.g.e.
33) Guo Weiwei (郭伟伟) (2012, 22 Mayıs). Kapital’in
Unutulmaması Gereken Çevirmenleri [不应遗忘的《
资本论》翻译者 Bù yìng yíwàng de “Zïbënlùn”
fãnyìzhë]. Erişim adresi: http://www.dswxyjy.org.cn/
n1/2019/0617/c427580-31159571.html (Son erişim
tarihi: 22.05.2020).
34) Pang ve Jin, 2011, a.g.e., 1. Cilt, ss. 290-291.
35) Wang, 2011, a.g.e.
36) Wang, 2011, a.g.e.’de atıf yapılan makalenin orijinali
için bkz. Ji Guowei ve Wang Shufang (纪国伟,王
淑芳) (2006). Mao Zedong ve Kapital [毛泽东与
《资本论》 Máo Zédõng yû “Zïbënlùn”]. 湘

72
潮 Xiangchao, 11. Erişim adresi: http://club.kdnet. Reddi (Parçalar) [驳第三次“左”倾路线 Hangzhou Toplantsı’ndaki Konuşma [在杭州会议
net/dispbbs.asp?id=7629661&boardid=1 (Son erişim (节选) Bó dì sãn cì “zuô” qïng lùxiàn (jiéxuãn)]. 上的讲话 Zài Hángzhõu huìyì shàng de jiãnghuà].
tarihi: 13.05.2020).; Chen Jin (陈晋) (2013, 25 Ekim). Erişim adresi: http://marxistphilosophy.org/maozedong/ Erişim adresi: https://www.marxists.org/chinese/
Mao Zedong’un Okuma Tarihinin Genel Hatları [毛泽 mx2/082.htm (Son erişim tarihi: 24.03.2020); Kapital’den maozedong/1968/5-172.htm (Son erişim tarihi:
东阅读史略(1—4) Máo Zédõng yuèdú shî alıntılanan metnin Türkçe çevirisi için bkz., Karl Marx, 2011, 24.03.2020).
lüè (1—4)]. Erişim adresi: http://www.dswxyjy.org.cn/ a.g.e., s. 182. 47) Çuyev, 2010, a.g.e., ss. 139-140.
n1/2019/0625/c427555-31187786.html (Son erişim 43) Chen Jin (陈晋) (1996). Mao Zedong’un Okuma 48) Wang, 2011, a.g.e.
tarihi: 13.05.2020). Notlarının Çözümlemesi (Cilt 1) [毛泽东读书笔 49) Yu Youjun (2014). Socialism in China, 1919-1965
37) Tan Naizhang (谭乃彰) (2012, 12 Eylül). Mao 记解析(上) Máo Zédõng dúshû bìjì jiëxï [Çin’de Sosyalizm, 1919-1965] (Q. Han vd., çev.). Pekin:
Zedong ve Marx’ın Kapital’i [毛泽东与马克 (shàng)]. Guangzhou: Guangdong Halk Yayınevi, ss. 541- Foreign Languages Press ve Guangdong Education Publishing
思的《资本论》 Máo Zédõng yû Mãkèsï 543. Chen’in aktardığı pasajların yer aldığı tam metin için House, ss. 180, 208-209, 234-235, 296-297.
de “Zïbënlùn”]. Erişim adresi: http://hongqi.tv/ ayrıca bkz., Mao Zedong (毛泽东) (1959, Aralık-1960, 50) Zhong Ming (钟明) (2010, 12 Nisan). Mao’nun
mzdxueyuan/2019-05-08/15017.html (Son erişim tarihi: Şubat). Sovyetler Birliği “Siyasal İktisat Ders Kitabı” Okuma “Öğrenme Yaşamı”: Kitapların Refakatinde Ömür Boyu Sıkı
13.05.2020); Guo, 2012, a.g.e. Konuşmaları (Parçalar) [读苏联《政治经济 Bir Şekilde Çalışma [毛泽东的”学习人生” 终
38) ÇKP, Uzun Yürüyüş’ten sonra Shaanxi Eyaleti’nde yer 学教科书》的谈话(节选)Dú Sûlián 生与书为伴一生勤奋学习 Máo Zédõng
alan Yan’an’ı, on yılı aşkın süre boyunca merkez üssü “zhèngzhìjïngjìxué jiàokëshû” de tánhuà (jiéxuãn)]. de “xuéxí rénshëng” zhõngshëng yû shû wèi bàn yïshëng
olarak kullanmıştı. 1935-1947 yılları arasındaki bu süreç, Erişim adresi: http://marxistphilosophy.org/maozedong/ qínfèn xuéxí]. Erişim adresi: http://www.china.com.cn/
Parti tarihine ilişkin yazında, “Yan’an Dönemi” olarak mx8/028.htm (Son erişim tarihi: 24.03.2020). culture/lishi/2010-04/12/content_19797328.htm (Son
adlandırılmaktadır. Yan’an’ın Çin Devrimi’ndeki rolü ve 44) Wang, 2011, a.g.e.; Mao Zedong’un Ülke Kurulduktan erişim tarihi: 25.05.2020).
devrimci Çin üzerindeki etkileri için bkz., Mark Selden İtibarenki Yazıları (7. Kitap) [建国以来毛泽东文 51) Mao Zedong (2000 [1937, Temmuz]). “Pratik Üzerine:
(1971). The Yenan Way in Revolutionary China [Devrimci 稿(第七册) Jiànguó yìlái Máo Zédõng wéngão Bilgi ile Pratik, Bilme ile Yapma Arasındaki İlişki Üzerine”.
Çin’de Yan’an Yolu]. Cambridge: Harvard University. (dì qï cè)] (1992). Pekin: Merkez Parti Yazını Yayınları, s. İçinde, Mao Z., Seçme Eserler I (ss. 396-412). İstanbul:
39) Chen, 2013, a.g.e. 168.; Kapital’den alıntılanan metnin Türkçe çevirisi için bkz., Kaynak: s. 406.
40) Mao Zedong (1992 [1941, Mayıs]). “İnceleme Tarzımızı Karl Marx (2015). Kapital, Cilt 3 (M. Selik ve E. Özalp, çev.). 52) Mao, 10 Mart 1958, a.g.e.
Yeniden Düzenleyelim.” İçinde, Mao Z., Seçme Eserler III (ss. İstanbul: Yordam, s. 338. 53) Mao Zedong (毛泽东) (1964, 13 Şubat). Bahar
20-28). İstanbul: Kaynak, s. 24.; Kapital’den alıntılanan 45) Mao Zedong (毛泽东) (1964, 18 Ağustos). Bayramı sohbet tutanakları [春节谈话纪要 Chûnjié
metnin Türkçe çevirisi için bkz., Karl Marx (2011). Kapital, Felsefe Sorunları Üzerine Söyleşi [关于哲学问 tánhuà jìyào]. Erişim adresi: http://www.mzdbl.cn/
Cilt 1 (M. Selik ve N. Satılgan, çev.). İstanbul: Yordam, s. 28. 题的讲话 Guãnyú zhéxué wèntí de jiãnghuà]. maoxuan/huibian/chunjietanhua.html (Son erişim tarihi:
41) Mao Zedong (毛泽东) (1941, 13 Eylül). Köy Erişim adresi: https://www.marxists.org/chinese/ 25.05.2020).
Araştırmaları Üzerine [关于农村调查 Guãnyú maozedong/1968/5-104.htm (Son erişim tarihi: 54) Bu konuda daha ayrıntılı bir tartışma için bkz. Onurcan
nóngcûn diàochá]. Erişim adresi: http://marxistphilosophy. 24.03.2020). Bu metnin Türkçe çevirisi için ayrıca bkz., Ülker (2018). ÇKP’nin Geleceği Ne Kadar ‘Kızıl’?. Abstrakt
org/maozedong/mx2/093.htm (Son erişim tarihi: Mao Zedong (2013). Felsefi Yazılar (Y. D. Tan ve S. Dergi, 4. Erişim adresi: http://www.abstraktdergi.
24.03.2020). Jabban, çev.). İstanbul: Patika, ss. 203-233. net/ckpnin-gelecegi-ne-kadar-kizil/ (Son erişim tarihi:
42) Mao Zedong (毛泽东) (1941). Üçüncü ‘Sol’ Çizginin 46) Mao Zedong (毛泽东) (1965, 21 Aralık). 25.05.2020).

73
Bilimkurgunun altın çağından (1940-1960)
Asimov ve Heinlein
Asimov son derece üretken bir
yazardı ve yaşı ilerledikçe daha fazla
ürün vermeye başlamıştı. “Vakıf”
serisi ve robot öyküleri ile tanınır.
Ortaya attığı robot yasalarıyla
“Kantçı ahlaka sahip yeni bir ırk”
betimler. Asimov ne kadar etik
ise, Heinlein o kadar siyasi bir
yazardır. Radikal solculukla başlayan
kariyeri aşırı sağcılıkla, hatta faşist
suçlamalarıyla son bulur.
Asimov ve Heinlein bir arada.
Adam Roberts
Çeviren: Duygu Dölek

I
saac Asimov’un (1920-1990) yüzyılın en ünlü bilim- de hayal bile edilemeyecek sayıda yıldız açığa çıkar
kurgu (BK) yazarı olduğu iddia edilir. Rusya’da do- ve bu görüntü halkın aklını yitirmesine neden olur.
ğan ancak Amerika’da büyüyen ve yaşayan Asimov, Bu kısa öykü, şimdiye kadar yayımlanan “en popü-
1930’ların sonunda yayımlanmaya başlayan son de- ler” veya “en büyük” ​​BK hikâyesi olarak gösterilir;
rece üretken bir yazardı ve yaşı ilerledikçe daha fazla ve bu konuma esas olarak “merak duygusu” uyan-
ürün vermeye başlamıştı, kariyeri edebi bir sürtün- dıran sonu, şeylerin gerçek boyutunu anlamayan bir
me önleyici prensiple çalışıyor gibiydi. Daha sonra- halka evrenin genişliğini gösteren ışıltılı görkem sa-
ki yapıtlarının çoğu kurmaca dışıydı ve 1958-1980 yesinde ulaşmıştır. Başka bir deyişle, bu ustalıklı kü-
yılları arasında neredeyse hiç BK yazmadı. Kurmaca çük hikâye, ilk başta bilimkurguyu üreten kavram-
olmayan yapıtları her zaman profesyonel, aydınlatıcı sal krizin özetini çıkarır: Kopernik devrimini tek bir
ve okumaya değerdir; 1980’lerde yazılan romanları geceye indirger. Bilimkurguya doymuş okuyucuları
çoğunlukla güçsüzdür, kendi içlerinde birbirinden bu denli etkilemesinin de, türün dışındakilerce çok
ayrı tüm eski evrenleri sentezleyip bir araya getiren az bilinmesinin de nedeni budur.
bunamadan ortaya çıkmış bir planın belirtisi oluşla-
rından daha az ilgi çekicidirler. Ancak itibarının sür- ‘Vakıf’ serisi
mesini sağlayan şey 1940’larda ve 1950’lerin başın- Yine kısa öykü türünde yazılmış olsa da da-
da, kronolojik ve kültürel açıdan Altın Çağ BK’nin ha sonra üç bağlantılı roman hâlinde birleştiril-
merkezinde yer alan eserleridir. miş olan Asimov’un Foundation (“Vakıf”) serisi,
Gibbon’un Decline and Fall of the Roman Empire
Bir ‘gece’de Kopernik devrimi (“Roma İmparatorluğu’nun Alçalışı ve Düşüşü”)
En büyük başarılarından biri, aynı zamanda ilk romanının bilinçli olarak yıldızlararası bir aşama-
hikâyelerinden biri olan “Nightfall” (“Gece Karanlı- ya uyarlanmasıdır. Galaktik İmparatorluk parça-
ğı”, 1941) idi. Birden fazla güneşin yörüngesinde o- lanma eşiğinde olduğu halde, bunu öngören tek ki-
lan, dolayısıyla gökyüzünde her zaman en az bir ışık şi, kendi icadı “psikotarih” ile büyük topluluklar
kaynağı bulunan ve “gece” diye bir şeyin bilinmediği için geleceği doğru olarak tahmin edebilen (ancak
uygar bir gezegenin hikâyesidir bu. Arkeologlar, ge- çok sayıda değişken mevcut olduğundan bireyler
zegenin önceki medeniyetlerinin her 2000 yılda bir için tahmin yapamaz) biliminsanı Hari Seldon’dır.
felaketlerle yıkıma uğradığını görerek şaşkına dön- Encyclopedia Galactica’yı derleyen bir organizasyon
müştür. Gökbilimciler, her iki binyılda bir kez, bü- kisvesi altında, galaksiyi kaçınılmaz anarşi binyı-
tün güneşlerin bir anda battığını ve gecenin çöktü- lına doğru yönlendirmek için bir “Vakıf” kurar ve
ğünü anlarlar. Hikâye, ustalıkla, kaçınılmaz sonuca medeniyetin kendisini yeniden kurması için gere-
doğru ilerler: Karanlık nihayet gelir, gece gökyüzün- ken süreyi önemli ölçüde kısaltır.

74
Foundation serisi birçok BK hay- soruların araştırılması. Bu kitaplarda 2) Bir robot, emirlerin Birinci
ranı tarafından çok sevilir, ancak Asimov, Foundation serisinin Com- Yasa’yla çeliştiği durumlar haricin-
yaygın ve zayıflatıcı bir üslup ya- tevari-pozitivist sertliğinden çok da- de, insanlar tarafından verilen emir-
vanlığından mustariptir. Neredey- ha çekici bir biçimde, ahlaki sorula- lere uymak zorundadır.
se bütünüyle diyalogdan oluşur; ço- rı ince, ikna edici ve çarpıcı keşfini, 3) Bir robot Birinci ve-
ğunlukla açıklayıcı veya tahlil edici hayati ve zorlayıcı kılmayı başarıyor. ya İkinci Yasa’yla çelişmedi-
niteliktedir; çok az tasvir vardır ve Bunların bir örneği, Asimov’un ilk ği sürece varlığını korumalıdır.
bu durum diziyi görsel açıdan etki- robot romanı olan The Caves of Ste- Asimov’un bu üç küçük kuraldan,
siz kılar; karakterler ise tam gelişme- el (“Çelik Mağaralar”, 1954), parlak düzinelerce kitap ve hikâye içinde
miştir. Peki, neden pek çok hayran bir BK-polisiye melezidir. Temelde bu kadar çok dramatik ve kavramsal
tarafından çok sevilir? Kısmen bü- farklılaşmış iki insan toplumunun çeşitlilik üretebilmiş olması şaşırtı-
yük fikirlerle ilgilendiği için: tarihin bulunduğu bir gelecekte geçer, bir cıdır. Robot kitapları mantık, kim-
mantığı, düzgün bir bilimsel kehanet yanda aşırı kalabalıklaşmış Dünya ü- lik, farklılık ve benzerlik konuların-
olasılığı, eğer bireylerin büyük tarih- zerinde yaşayan, kendi korku ve ön- da bir fügdür.
sel durumlarda bir rolü varsa, bu ro- yargılarıyla Dünya’ya sıkışmış ka- Kitabın kurar gibi göründüğü i-
lün ne olacağı. Bunlar iyi ve önemli labalık ve kirli bir topluluk, diğer kilikler aslında birleşme sürecin-
konulardır ve Asimov onları, açık ve yanda ise geniş kolonize gezegenler- dedir, zaten Asimov’un kendisi de
saygılı biçimde, çok iyi sorgular. An- de refah içinde yaşayan Uzaycı’ların, ömrünün son 20 yılını Vakıf kitap-
cak 1940’lı ve 1950’li yıllara kıyasla çok yalın, geniş açık alan koşullarına larının, robot kitaplarının ve The End
bugün çok daha az alıcı bulmaları- sahip hayatları vardır. Olay örgüsü of Eternity’nin (“Sonsuzluğun Sonu”)
nın nedeni; tarihin bir öneminin kal- basittir; tanınmış bir Uzaycı bilimin- “sonsuzlarının” birbirinden farklı ha-
mamış olması değil, 1980’lerde Ka- sanı Dünya’da öldürülür. İki toplum yali evrenlerinden geniş bir “kimlik”
os Teorisi’nin gelişiminin, pozitivist arasındaki düşmanlık göz önüne a- sentezleme çabasıyla geçirmiştir.
felsefenin geleceği bütünüyle tahmin lındığında, soruşturma hassas ola-
edebilecek kadar kapsamlı bir bili- caktır. Dünyalı detektif Elijah Bailey, Kantçı ahlaka sahip
min olabileceğine dair kuruntusu- R. Daneel Olivaw adında bir Uzaycı yeni bir ırk
na nihayet bir son vermiş olmasıdır. robotunun yardımıyla suçu soruştur- Özünde tüm robot hikâyeleri
Tarih, belli ki kaotik bir sistemdir. ma görevine getirilir. Olivaw, metalik Asimov’un tamamen Kantçı ahla-
Asimov’un Kaos Teorisi’ni tahmin ve tamamen suni olan Dünya robot- ka sahip varlıklardan (robotlar) o-
etmesini bekleyemesek de, 1960 ve ların aksine, tam bir insana benzeye- luşan bir ırkı, gerçek insan faali-
1970’ler bilimkurgusunun en büyük cek biçimde inşa edilmiştir. Bailey, yetini niteleyen çok daha bulanık
başarılarından olan Dune serisinde Dünyalıların robotlarla ilgili önyargı- bir ahlak karşısına yerleştirdiği etik
Frank Herbert, sezgisel olarak tari- larını taşımaktadır ve başlangıçta ye- kurmacalarıdır. Kant için etik so-
hin rasyonel değil irrasyonel yasalar- ni ortağına düşmanca davranır, hat- runlar mutlak olarak değerlendiri-
la yönetildiğini anlamaya başlamıştır. ta kamuoyu önünde onu suçlayacak lirdi. Filozof, Ahlâk Metafiziğinin
Foundation’ın bilime körü körüne i- kadar ileri gider. Böyle bir suçlama- Temellendirilmesi’nde (1785), “hiç-
nanması nedeniyle eksik kaldığı du- nın saçma olduğu sonradan ortaya bir zaman ilkelerimi evrensel bir ya-
rumlarda Dune, günümüzde hâlâ çıkar: hiçbir robot insan öldüremez, saya uydurmadan hareket etmeyece-
güncelliğini sürdürmektedir. çünkü tüm robotlar “robot yasaları” ğim” der. Bunun anlamı, bir cinayet
ile sınırlandırılmıştır: işlemeden veya yalan söylemeden
Robot öyküleri 1) Bir robot bir insana zarar vere- önce, bu eylemimin evrensel bir yasa
Ancak bu, Asimov’un yirmin- mez, ya da eylemsiz kalarak bir insa- olarak uygulanıp uygulanamayacağı-
ci yüzyıl BK’sinin merkezinde oldu- nın zarar görmesine göz yumamaz. nı düşünmem gerektiğidir - herkes
ğuna itiraz etmek anlamına gelmez.
Isaac Asimov’u (1920-1990) 20. yüzyılın ün büyük bilimkurgu yazarı olarak görenler vardır.
Daha ziyade, ilgiyi Foundation’ın ü-
zerinden çekip Asimov’un bilimkur-
guya yaptığı bir diğer eşsiz katkıya,
genel anlamıyla “robot” öykülerine
yöneltmeyi amaçlar. Robotlar daha
önce, neredeyse tamamen, teknolo-
ji tehdidinin duygusuz veya tehlike-
li uygulamalarıydı. Asimov ise, yapay
olarak yapılandırılmış ve akıllı robot-
ları sadece insancıl olarak değil, bir-
çok açıdan insanlığa kıyasla daha in-
sancıl olarak hayal etti. Birçok robot
öyküsü ve on iki civarı robot roma-
nının tamamı, derin bir şekilde his-
sedilen bir konuyu paylaşıyor: Etik

75
yalan söylese, herkes cinayet işle- daki ünlü sözünde bundan bahse-
se nasıl olur? Başka bir deyişle, etik, der: “Başımın üstünde yıldızlı gök-
benim kişisel çıkarım değil, evren- ler; içimde ahlâk yasası.” Asimov
sel bir ahlaki kural olan bir başvuru tam da bu felsefi konumu dramatize
sorusudur. Kant aynı çalışmada şu- ediyor. Terry Eagleton’ın Kantçı e-
nu da vurgular: “Belirli bir davranışa tik hakkındaki değerlendirmesi, far-
emreden bir zorunluluk vardır... bu kında olmadan, Asimov robotunun
zorunluluk kategoriktir.” Bu katego- güçlü yönlerinin kesin bir tasviridir:
rik zorunluluk, birçok durumda in- “Kant’a göre ahlaki olarak dav-
san dürtülerine aykırıdır: Silahlı bir ranmak, kişinin evrensel bir kanun
cani arkadaşımın nerede olduğunu olarak önerebileceği bir kuralla ras-
söylememi istediğinde, yalan söy- yonel iradesini belirleyerek, arzu-
lemeyi yalnızca sağduyulu değil ay- yu, ilgi ve eğilimi bir kenara bırak-
nı zamanda ahlaki açıdan da haklı maktır. Bir eylemi ahlaki kılan şey,
bir davranış olarak görebilirim; fakat herhangi bir nitelik veya etkinin ü-
Robotlarıyla Asimov, Kantçı ahlaki
Kant için, yalan söylemek ahlâkın zerinde, yani evrensel yasaya olan zorunluluğun içselleştirildiği, bilinçli,
kategorik zorunluluğu ile çelişir ve istekli uygunluğunun ötesinde ve ü- düşünceli bir ırk yaratmıştır. Etik ikilemle karşı
yapılması gereken doğru şey bu a- zerinde tezahür eden bir şeydir. Ö- karşıya kaldıklarında robotlar vicdanlarına
danışmazlar; davranışlarını mutlak olarak
şırı durumda bile gerçeği söylemek nemli olan eylemi akılcı bir şekilde yöneten üç yasaya uyarlar.
olacaktır. Bu mutlakiyetçilik, Kant kendi içinde bir amaç olarak gerçek-
ahlâkını birçok düşünür için tatsız leştirmektir.” (Eagleton, s.78) rince var olan şeydir” Fastolfe başını
kılmaktadır. Asimov, bu mantığı takip ederek salladı. “İyi bir tanım, Bay Bailey, bir
Robotlarıyla Asimov, Kantçı ahla- sıradan insan hayatının etik ikilem- robot için... [ama] insanlar soyut bir
ki zorunluluğun içselleştirildiği, bi- leri üzerine; özellikle de, bir “bilim- ahlaki kural temelinde, bazı yasala-
linçli, düşünceli bir ırk yaratmıştır. kurgunun” kendi etiğinde rasyonel rın kötü olduğunu ve bunların uygu-
Etik ikilemle karşı karşıya kaldık- iradeye uygun olarak bilim değerleri- lanmasının haksız olabileceğini an-
larında robotlar vicdanlarına danış- ni somutlaştırması gerekmesi üzerine layabilir. Sen ne dersin, R. Daneel?”
mazlar; davranışlarını mutlak olarak ışık tutuyor. Bu, BK yazarları arasın- “Haksız bir kanun” dedi R. Daneel sa-
yöneten üç yasaya uyarlar. Bu bulu- da yaygın olan bir inançtır ve Kant’ın kince, “çelişkili bir sözdür.” (The Ca-
şun muhteşemliği, ortaya çıkan ırk- yapıtı gibi açıkça Aydınlanma’dır. ves of Steel, ss. 83-4)
ların mutlak biçimde belirlenmiş Başlangıçta R. Daneel’e güvensiz olan Fastolfe, “[insan] adaletinizle
olmasındadır; Asimov’un robotları Bailey, onun “adalet güdüsüne” sa- ve R. Daneel’inkini karıştırmama-
raylar üzerinde hareket etmez, dav- hip olduğuna inanmayı reddediyor. lısınız” diye ısrar ederken, etik bir
ranışları mutlaka öngörülebilir de- “Adaletin bir soyutlama olduğunu” mutlak ve öznel bir görelik olarak
ğildir, ahlaki açıdan otomatikleşmiş ısrarla söylüyor. “Yalnızca bir insan “adalet” arasında bir ayrım yapıyor.
figürler değillerdir. Nitekim nere- bu terimi kullanabilir” diyor. Muha- Asimov’u bir yazar olarak kü-
deyse tüm robot romanları ve öykü- tabı Uzaycı Fastolfe bu konuda hem- çümsemek kolaydır: Kuru, düz, ne-
lerinin en büyük teması, bu yonca fikir, ancak Bailey’i R. Daneel’e “ada- sir üslubu, az gelişmiş karakterler,
biçimli kategorik zorunluluk altında let” derken neyi anladığını sormaya görsel ve açıklayıcı yeteneğin eksik-
yaşamanın nasıl bir şey olduğunun davet ediyor. liği, tüm bunlar eleştirel okuyucuyu
etkilerini ortaya çıkarmaktır. Kant, “Adalet tanımınız nedir?” “Ada- dikkate değer sanatsal güçlerinden
Saf Aklın Eleştirisi’nin başlangıcın- let, Elijah, tüm yasalar yürürlüğe gi- uzaklaştırabilir. Olumlu eleştirmen-
Asimov’un Foundation (“Vakıf”) serisi, Gibbon’un “Roma İmparatorluğu’nun Alçalışı ve ler bile, Asimov için bir gösterici,
Düşüşü” romanının bilinçli olarak yıldızlararası bir aşamaya uyarlanmasıdır. bulmaca kurucu, mizahçı, çok bil-
gili ve sevdirici olması dışında etkili
bir savunma geliştirmeyi başarama-
mıştır. BK yazarı Christopher Pri-
est, Asimov’un The Caves of Steel’i-
ni 1974’te Londra Üniversitesi’ndeki
öğrencilerine okutmuştu. John Bros-
nan ile yaptığı röportajda, “okumak-
tan keyif aldığını” söyledi: “Harikay-
dı, ama kitap hakkında söylenecek
bir şey yoktu. Sadece olay örgüsün-
den ibaretti ve hiçbir içeriği yok gi-
biydi” (aktaran Ruddick, s.46). Nic-
holas Ruddick, bu yanıtı tipik olarak
görüyor; daha yeni, daha “edebi” BK
yazarlarının Altın Çağ yapıtlarının

76
eski, derinliksiz, olay örgüsüne da- “hükümet” ile ilgili bir güvensizlik cüyle ilgili muhteşem bir öykü yarat-
yalı, boş keyfine verdiği tepkilerden ve yetkinin fetişleştirilmesi gibi. The mak için kullanmıştı. Dönel yollara
biri. Fakat Asimov’da bundan çok Number of the Beast (“Canavarın Sa- hizmet eden işçiler geniş anlamıy-
daha fazla şey vardır, bu biçimi ma- yısı”, 1980) ile başlayıp 1988’deki ö- la “işçileri” temsil eder; “yuvarla-
teryalist bir ahlak ve mükemmel ya- lümüne kadar süren son evre, Darko ma” ise Heinlein’ın bulduğu dev-
ratıcı güçle yoğrulmuş parlak kur- Suvin tarafından can acıtıcı “buna- rimi ifade eden etkili bir mecazdır
macalar yaratmak için kullanmıştır. ma” sözcüğü kullanılarak göz ardı - öykünün asıl teması, siyasi ve ede-
edilmiştir (Suvin, 1988, s.262). An- bi anlamıyla devrimdir. “Universe”
Erken dönem Heinlein cak bu tavır, Heinlein’ın en büyük (“Evren”, 1941) ve hemen ardından
Robert Anson Heinlein, birçok e- başarısı ve başyapıtı olan Stranger in gelen “Common Sense” (“Sağduyu”,
leştirmeninin BK tarihlerinin tepe- a Strange Land’in (“Yaban Diyarlar- 1941) adlı öyküler (bunlar 1964’te
sinde yer almaktadır. Kariyerinin daki Yabancı”, 1961) katıksız tuhaf- Orphans of the Sky “Uzayda Kaybo-
sonlarına doğru tür için ne kadar ö- lığını hafife almak anlamına gelir; lanlar” adlı bir romana dâhil edildi),
nem taşıdığını fark etmiş ve bel- Heinlein’ın sonraki birçok kitabının, yıldız gemisi kuşağı hikâyelerinin
li ki bundan zevk almıştır, zira daha dar biçimde kavranmış bir oto- klasiklerindendir; yüzyıllar boyu sü-
Heinlein’ın yazılarında “yazar” ve “o- riteye sahip mesih durumuyla devam ren yıldızlararası yolculuklardaki
torite” kavramları arasında bir geçiş etmelerini öngörmesi nedeniyle, bu yolcuların torunları, bir uzay gemi-
vardır. Heinlein’ın altın gibi kıymet- başarıyı konumlandırmak daha da si üzerinde olduklarını unutmuşlar-
li, eylemsiz ve ayartıcı yazıları, Altın zordur. Heinlein’ın sözcülüğünü ya- dır. “Waldo” (1942), sakat bırakıl-
Çağ kurmacasının en önemli temsil- pan Lazarus Long adında bir karak- mış bedeninin yapamayacağı şeyler
cilerindendir. Bu kulağa fazla kari- terin bitmek tükenmek bilmeyen u- için yapay kontrol araçları kullanan
katür gibi geliyorsa, şunu tekrar yaz- zun hayatını anlatan kuru ve hacimli engelli bir mucit hakkındadır, dile
mama izin verin: Birden fazla nesil (yaklaşık 1000 sayfalık) bir roman “waldo” sözcüğünü kazandırmıştır.
(benimki de dâhil) Heinlein’ın kur- olan Time Enough for Love’a (“Aşka The Puppet Masters (“Kukla Ustala-
macasını, BK’nin ne olması gerektiği Yetecek Zaman”, 1973) gelindiğin- rı”, 1951), öyküsünü etkili bir şekil-
konusunda bir arketip olarak görü- de, otorite figürü daha ayrıntılı ola- de anlatan ve son derece sürükleyici
yordu. Cazip bir akıcılık ve ulaşıla- rak ataerkil olarak tanımlanmıştır ve bir hava yaratan, okuyucunun an-
bilirlikle yazılmış güçlü, düşündürü- Heinlein’ın kasıtlı gelenek karşıtlığı cak kitabın kapanmasından sonra
cü anlatılar, güneş sistemi etrafında daha açık bir cinsiyetçi ego-fantezisi bütünün tutarlılığından şüphe etme-
ya da olası Dünya’lar arasında inan- ile küçülmüştür. ye başlamasını sağlayan güzel uydu-
dırıcılığını ya da beğenilirliğini kay- Ancak, bu gerilemenin önceki ya- rulmuş bir uzaylı istilası hikâyesidir.
betmeden, heyecanla dolaşan karak- pıtların başarısını azaltmasına izin Kısa roman Double Star (“Çifte Yıl-
terler. 20. yüzyıl bilimkurgusundaki vermek yanlış olacaktır. Altın Çağ dız”, 1956), bir Güneş Sistemi politi-
yerinin daha az merkezi olduğu gö- dönemi Heinlein’ı, kurgusal açıdan kacısını canlandırması için işe alınan
rülebilir; günümüzde bir zamanlar neredeyse hiçbir yanlış adım atma- bir aktörün kendini bu role hapsol-
olduğundan daha az yaygın olarak mıştı. Popülist bir söylemin ciddi ko- muş bulduğu keskin uçlu bir mace-
okunuyor. Fakat BK tasavvuru, “Al- nulara değinmek için kullanıldığı, rayla esprili politik hicvi bir araya ge-
tın Çağ” idealine Asimov’dan çok da- derin bir anlayışa sahipti. Dergi piya- tiriyor. Have Space Suit - Will Travel
ha yakındır ve en iyi yapıtları o kolay sasına daha kısa kurmacalar yazmaya (“Uzay Elbisemle Yolculuğa Hazı-
tanınan, benzersiz ağırlığını koruyor. başladı: “The Roads Must Roll” (Yol- rım”, 1958), sıradan bir çocuğun ta-
Heinlein’ın kariyeri üç aşamadan lar Yuvarlanma-
Heinlein’ın yapıtları ve yaşamı, siyaset alanında çok daha bilinçli
geçti. Starship Troopers’tan (“Yıldız lı”, 1940) insanla- bir şekilde ilerledi.
Gemisi Askerleri”, 1959) önceki er- rın sabit arazilerde
ken evre, birçok kişinin en iyi ya- bireysel araçların-
pıtları olarak gördüklerini içeriyor: da değil, yuvarla-
Brian Aldiss, “geleceği tahmin etme nan otoban ağların-
yeteneği”, “sosyal tuhaflıklar gözlem- da (bunlar üzerinde
ciliği”, bir “yalın şiir” ve hepsinden durabiliyor, hatta
önemlisi “gerçekten yenilikçi” ol- yol üstü kafelerine
ma becerisi olarak tanımlıyor bunla- girip yemek yiye-
rı (Aldiss, Trillion, s.389). Orta evre- biliyorlardı) seya-
de, çoğu zaman, bu üstünlükler, dar hat ettikleri gelece-
kapsamlı bir ideolojik kaygıyla sü- ğin Amerika’sında
rekli ve bazen rahatsız edici biçimde geçiyordu. Gele-
vurgulanan, sıradan, hatta tasarlan- ceğe ait bir objey-
mış “kuklacı-usta” bir yazar kişiliği- le hiçbir zaman
ne teslim edilmiş görülür: Amerikan büyülenmeyen He-
özgürlükçü tavrında düşünüldüğü inlein, bu yolları
hâliyle bireysel özgürlüğün önemi, kolektif emek gü-

77
mamen inanılabilir galaktik macera- mas Disch’in 1998’de yayımladı- göre bu kitap, sadece askerlikten zi-
lar yaşadığı ve daha akıllı bir çocuk ğı The Dreams our Stuff is Made Of yade tüm devlet hizmetlerini övmek-
olarak okula döndüğü, esprili ve ku- (“Şeylerimizin Yapıldığı Rüyalar”) tedir. Herhangi bir demokraside oy
sursuz bir şekilde inşa edilmiş bir adlı kitabında geniş bir kitleye akta- vermenin bir hak olmaktan çok ka-
“genç yetişkin” romanıdır. The Do- rılan radikal gençliğinin bastırılışı- zanılan bir şey olması gerektiği ko-
or into Summer (“Yaza Açılan Kapı”, nı da kapsıyordu. Disch, Heinlein’ın nusunda ısrarcı davranmaya devam
1957), (bir robot icat eden ve nişan- savaş sonrası üretimlerini acımasız eder (şu anda anlaşıldığı biçimiyle
lısı tarafından aldatılan bir işadamı- fakat doğru bir şekilde özetliyor: demokrasiyi, “18 yaşında ve vücut
nın) yaratıcı ileri-geri zaman yolcu- “Soğuk Savaş yıllarında Hein- sıcaklığı 37° civarında olan herke-
luğu maceralarını art arda dizerek bir lein BK’sinin temel dürtüsü, aske- se” oy hakkı verilmesini şaşırtıcı bi-
yandan da gayretli, bireyci serbest gi- ri-endüstriyel yapının sürekliliği- çimde küçümsemektedir) (Heinlein,
rişim ideolojisini ifade edecektir. ni ve büyümesini savunmaktı. ... Expanded, ss.398-9). Burada bir sa-
1956’da nükleer denemelerle ilgili mimiyetsizlik unsuru vardır; Stars-
‘Faşist’ suçlaması kısıtlamalara karşı konuştu. 1961’de hip Troopers, okuyucuya neredeyse
Bu son özellik (Heinlein’ın ka- düzenlenen bir Dünya Savaşı askerden başka bir karakter sunmaz
riyeri ilerledikçe giderek öne çıkı- Konferansı’nda bomba barınaklarını ve üslup öylesine hevesli ve coşkulu-
yor) önemlidir. Ayrımı yapmak an- ve kontrolsüz silah sahibi olmayı sa- dur ki bin okuyucudan biri bile or-
lamlı olacaktır ki Asimov ne kadar vundu. Vietnam yıllarında bir şahin- duya yazılmış bir zafer şarkısından
etik ise, Heinlein o kadar siyasi bir di... Bu ve daha aşırı başka fikirler, başka bir şey göremez (ayrıca, James
yazardı. Her iki pozisyon açıkça i- aynı dönemde yazdığı BK’den kolay- Gifford’un gösterdiği gibi, “Romanın
deolojiktir; ancak Heinlein’ın ya- lıkla çıkarılabilir. Hiçbir şahin da- metninde geçen Federal Hizmetler
pıtları ve yaşamı, siyaset alanında ha keskin pençeleri olmasıyla övün- tamamen askeridir”)(Gifford, s.11).
çok daha bilinçli bir şekilde ilerledi. mez.” (Disch, s.165) Ancak Heinlein’ı bir faşist olarak ni-
1938’de Kaliforniya meclis seçim- Starship Troopers (“Yıldız Gemi- telendirmek, kitaplarının halka bo-
lerinde Demokratik Parti’den aday si Askerleri”, 1959) bugüne kadar yun eğmeyi ya da bir “lidere” bağlı
gösterildi (başarısız oldu) ve “EPIC” yazılmış en savaş yanlısı BK roman- kalmayı öğütlediğini öne sürmek an-
olarak adlandırılan (ABD standart- larından biridir; askeri yaşamın tüm lamına gelir, ancak bu onun kendine
larına göre) radikal sol görüşlü bir göstergelerine aşkla bağlı bir roman- has ideolojik tepki usulünü oldukça
grupla bağlantıları vardı. Hayatının dır: Acemi birlikleri, askeri eğitim, yanlış tanıtmak olur. Her zaman va-
sonraki yıllarında siyasi bağlılığı ta- sünepe gençlerin disiplinli profes- tansever bir Amerikalı olan Heinlein,
mamen sağcı, militarist bir özgür- yonel askerlere dönüştürülmesi - ö- ideolojik açıdan ırkçı ve coğrafi ide-
lükçülük hâline geldi. Bu 180 dere- zellikle sıradan yaşamsal eylemlerin allere bel bağlamamıştır ve kitapları,
celik dönüş aynı zamanda, öyküsü (yıkanma, yeme, hareket etme ve i- özellikle de ABD hükümetine yöne-
Thomas Perry tarafından 1990’lara lerleme) modern ergenlere özgü bu lik olarak, kasıtlı olarak sorumlu bir
kadar ortaya çıkarılamayan ve Tho- zavallı aptalca küstahlık yerine “uy- “muhalif” konumda yer almıştır. Di-
Heinlein’ın Starship Troopers (“Yıldız
gun adım!” yapılmasının. Askerle- ğer bir deyişle sağcı bir liberterdir ve
Gemisi Askerleri”, 1959) adlı eseri bugüne rin, anlaşma imkânı bulunmayan ve kitapları liberter bir müjde vaaz eder.
kadar yazılmış en savaş yanlısı bilimkurgu insan hayatını gördüğü yerde acıma- Asıl mesele, bu ideolojik yük taşıyan
romanlarından biridir.
sızca yok eden, amansız uzaylı insek- “özgürlükçü” sorunsalın, Altın Çağ
toid düşmanlarla savaşması gerek- bilimkurgusunun merkezinde ne
mektedir. Bu suni siyah-beyaz ahlaki kadar yer aldığıdır. Bana sorarsanız
çerçeve içinde Heinlein’ın dünden “çok merkezi” olduğu söylenebilir,
hazır kesinliğine karşı koymak zor- ancak başkaları buna katılmayabilir.
dur; ancak yapay olarak pompa-
lanmış öncülünden çıkarıldığında
roman en azından yarı-faşisttir. An- KAYNAKLAR
laşılabilir bir şekilde, Heinlein, fa- 1) Aldiss, Brian, with David Wingrove, Trillion Year Spree: the
şizm suçlamalarına başından beri History of Science Fiction (London: Gollancz 1986)
2) Disch, Thomas, The Dreams our Stuff is Made of: How
karşıydı (bu tür suçlamalar neredey- Science Fiction Conquered the World (New York: Simon and
se yayımlandığı andan itibaren ya- Schuster 1998)
pılmıştı). Romanın evreninde sade- 3) Eagleton, Terry, The Ideology of the Aesthetic (Oxford:
ce kıdemliler oy kullanabilmektedir Blackwell 1990).
ve birçok okuyucu bu hakkın yalnız- 4) Gifford, James, ‘The Nature of “Federal Service” in Robert
ca eski askerlerle sınırlı olduğu anla- A. Heinlein’s Starship Troopers’, www.nitrosyncretic.com/
rah/ftp/fedrlsvc/pdf (accessed December 2004)
mını çıkarmıştır; Heinlein romanda- 5) Ruddick, Nicholas, ‘Out of the Gernsbackian Slime:
ki “yirmi kıdemliden on dokuzunun, Christopher Priest’s Abandonment of Science Fiction’,
kıdemli askerler olmadığını, ancak Modern Fiction Studies 32 (1986) 1: 43–52
‘federal hizmetlerin eski üyeleri’ ol- 6) Suvin, Darko, Positions and Suppositions in Science Fiction
duklarını” savunmuştur. Söylediğine (London: Macmillan 1988)

78
Köy’deki akşam yemekleri
ma- M atematik Köyü’nden söz ediyorum. Köy’de
her yaz iki hafta boyunca katıldığım akşam
de oluyor elbette. Böylesi durumlarda “platonist
duruştan formalist anlayışa geçti” esprisi gelir ak-

te-
yemeklerinin ilginç yanlarını ve o yemeklerdeki lıma.
sohbetlerde ele alınan birkaç soruyu paylaşmak is- Sözü daha fazla uzatmayalım ve Muhtarın kâğıt
tiyorum. masa örtüsünden yırtarak elde ettiği kâğıtlara her-

ma-
Günü ders vererek, ders izleyerek ve çalışarak kes için ayrı ayrı yazıp masadakilere verdiği muzip-
geçiren matematikçilerin akşam yemeği için ma- çe bir problemi ele alalım.
saya oturduklarında sohbet konusunun matema-

tik
tiksel içerikli olması doğaldır, ama eğer o masada Problem. 2x = x2–x+2 denkleminin reel sayılarda
Köy’ün Muhtarı bulunuyorsa matematik hakkında kaç kökü vardır?
konuşulmaz matematik yapılır! Masa örtülerinin Elime tutuşturulan kağıdı açıp yukarıdaki soru-
kâğıttan olması sanki tesadüf değildir! yu görür görmez “y = 2x fonksiyonunun gösterdiği
Bazı sorular Muhtar tarafından sözel olarak i- eğriyle parabolün kesim noktalarının sayısı kadar
fade edilirken, sözel anlatımı zor olanlarsa küçük kök vardır ve 2 noktada kesişirler” diye seslendim.
kâğıtlara yazılıp masadakilere dağıtılır. Elinize ula- Muhtardan “Bravo” karşılığını almış olmam soru-
şan o kağıttan sonra bir şeyler yiyip içseniz de artık yu doğru cevapladığım anlamına gelmiyordu, çün-

soh-
ana yemek sorulan o sorudur. Çözüm üzerine hiçbir kü çok geçmeden bu denklemi 1, 2 ve 3 sayılarının
şey düşünemiyorsanız (ki bu satırların sahibinin sağladığını öğrenerek acı gerçeğin farkına varıyor-
sıkça yaşadığı bir durumdur), düşünenlerin dum.

bet-
fikirlerini öğrenmenin keyfini yaşarsınız. Aşağıdaki şekilde y = 2x fonksiyonunun göster-
Öyle sorular ortaya atılır ki günlerce tartışması diği eğriyle y = x2–x+2 parabolünün bilgisayar çizi-
sürer. Örneğin “Sayısal lotoda (49/6, yani 49 sayı- mi görülmektedir. Eğriler [1,3] aralığında sarmaş

leri
dan 6’sı seçiliyor) en az ‘2’ tutturmayı garantilemek dolaş olarak x = 1, x = 2 ve x = 3 apsisli noktalarda
için en az kaç kolon (ve hangi sayılar) oynanma- kesişiyorlar.
lıdır?” sorusuyla uzayan yemek
boyunca saatlerce uğraşılmış ve
çok ilginç sonuçlara ulaşılması-
na karşın çözülememiştir. Erte-
si gün dayanamayıp internette
yaptığım araştırmada bu prob-
lemin “açık” (çözül(e)meyen)
bir kombinatorik sorusu olduğu
bilgisine ulaşıp Muhtarla pay-
laştığımda “Olabilir, bilmiyor-
dum, ne önemi var ki” yanıtıyla
karşılaştığımı anımsıyorum.
Akşam yemeğinde bir ma-
sanın etrafında toplanıp soh-
bet için başka konular yerine bir problemi tercih Şimdi de Muhtarın sözlü olarak ifade edip, ar-
etmenin ardındaki motivasyonun kaynağı elbet- dından da “Ben bir çözüm buldum: a = 3, b = 3 ve
te matematik yapma tutkusu. Bu çabanın matema- c = 4, diğer çözümler nedir?” diyerek masaya koy-
tik felsefesindeki karşılığıysa Platoncu anlayış olsa duğu başka bir problemi paylaşmak istiyorum.
gerek: Gerçek orada, yapılacak tek şey onu keşfet-
mek! Problem. a!b! = a!+b!+c! eşitliğini sağlayan tüm
Öte yandan, eğer gecenin ilerleyen saatlerine a, b ve c doğal sayılarını bulunuz.
rağmen problemin çözümüne, yani “gerçeğe” ulaşı- “Muhtarın ‘Ben bir çözüm buldum’ diyerek ver-
lamasa da birçok orijinal fikrin ortaya çıkması ma- diği sayılar bu denklemin tek çözümü olabilir, a-
Ali Törün sadakiler için kısa gecenin kârıdır. caba Muhtar yine bir oyun mu oynuyor?” Soru-
Fransız matematikçi J. A. E. Dieudonné’nın yu duyar duymaz aklımdan geçen soru böyleydi,
“Matematiğin gerçeğine inanırız, ama felsefeciler ama tamamıyla sezgisel bir çıkarımdı ve elim-
paradokslarıyla bize saldırdıklarında koşup for- de hiçbir kanıt yoktu, sustum. Daha sonra gerçe-
a_torun60@hotmail.com malizmin arkasına saklanırız” sözünü hatırlatırca- ğin tam da düşündüğüm gibi olduğu ortaya çıktı,
sına, çözme uğraşı sırasında ortaya çıkan güçlük yani bu denklemin tek bir çözümü vardı ve o çö-
ve çelişkilerden yılıp “gerçeği” arama çabasına ara züm de Muhtarın verdiği sayılardı: a = 3, b = 3 ve
vererek masanın gerçeğine dönen matematikçiler c = 4.

80
Problemin yukarıdakinden farklı çözümlerinin ifadesi a ≥ 3 olduğundan 3’e bölünebilen bir sayıdır. O
olmadığını kanıtlayalım. Biraz uzun bir kanıt, ama çok halde eşitliğin sağındaki
ilginç ve sadece ortaokul düzeyinde matematik bilgileri c!
içeriyor, meraklı okurun ilgisini çekeceğini umuyorum. a!
a!b! = a!+b!+c! kesri 3’e bölünemez, 3’e bölündüğünde 1 kalanını ver-
denkleminde a ve b için değişme özelliği olduğundan melidir. Bu kesrin sonucu a+1 ile c arasındaki (a+1 ve
a < b için elde edilecek çözümler a > b için de geçerli c dahil) tamsayıların çarpımıdır. Dolayısıyla bu çarpı-
olacaktır. mın 3’e bölünmemesi gerekir, ama biz ardışık 3 tamsayı-
Bu yüzden a ≤ b olduğunu varsayarak yola çıkabiliriz. nın çarpımının 3’e bölündüğünü biliyoruz. O halde c, ya
Yukarıdaki denklemde a = 0 veya a = 1 alınırsa c! = –1 (a+1)’e ya da (a+2)’ye eşit olmalıdır.
olur ki, bu sonuç faktöriyel tanımı gereği imkânsızdır. Önce c = (a+2) durumunu inceleyelim.
Şimdi bir de yukarıdaki denklemi a = 2 için inceleye- c = (a+2) ve a = b eşitliklerini yukarıda elde ettiğimiz
lim. Bu durumda denklemde yerine yazarsak
b! = c!+2 a! = 2+(a+1)(a+2)
eşitliği elde edilir. Bu eşitlikten b ≥ c+1 eşitsizliği denklemi elde edilir. Öte yandan
yazılabilir, dolayısıyla a! = a.(a–1).(a–2)...3.2.1
b! ≥ (c+1)! olduğunu biliyoruz. Eğer a ≥ 5 ise bu eşitlik aşağıdaki
olur. Bu eşitsizlikte b! yerine c!+2 yazarsak gibi bir eşitsizliğe dönüştürülebilir.
a! > 3a.(a–1).
c!+2 ≥ (c+1)! Bu eşitsizliğin sağ tarafıyla oynarsak,
c!+2 ≥ (c+1)c!
c!+2 ≥ cc!+c! a! > a2+2a2–3a
2 ≥ cc! a! > a2+10a–3a
olur. Buradan c ≤ 2 sonucuna ulaşırız, ama c = 1 ve c = 2 a! > a2+3a+4a
için b doğal sayısı bulunamaz. a! > a2+3a+20
O halde a ≠ 2 yani a ≥ 3, dolayısıyla 3 ≤ a ≤ b olacak- a! > a2+3a+4
tır. a! > 2+(a+1)(a+2)
Elde ettiğimiz bu sonucu eşitsizliği elde edilir ki, bu sonuç bize a ≥ 5 iken
a!b! = a!+b!+c! a! = 2+(a+1)(a+2)
denkleminde kullanalım, ama önce bu denklemi denkleminin çözümünün olamayacağını gösterir. a < 5
c!+1 ≥ (a!–1)(b!–1) iken de a’ya değer vererek bu denklemin kökünün ol-
biçiminde yazalım. a ≥ 3 olduğundan yukarıdaki denk- madığı kolayca görülebilir. O halde c = a+2 olamaz.
lemde a yerine 3 yazarsak Böylece c = a+1 olmalıdır. Aşağıdaki denklemde c ye-
c!+1 ≥ 5(b!–1) rine a+1 yazalım.
olur. Bu eşitsizliğin sağ tarafıyla biraz oynayalım. c!
a! = 1 + 1 + a!
c!+1 ≥ b!+4b!–5
c!+1 ≥ b!+1+4b!–6 a! = a + 3
Burada b ≥ 3 olduğundan yukarıdaki eşitsizliğin sağ denklemini elde ederiz. Ki bu denklemi sağlayan tek kö-
tarafından 4b!–6 ifadesini atabiliriz. kün 3 olduğu kolayca görülür. a = b ve c = a+1 olduğu-
c!+1 ≥ b!+1 nu bildiğimizden problemde verilen denklemin çözümü
c! ≥ b! a = b = 3, c = 4 olur.
olur. Böylece 3 ≤ a ≤ b ≤ c sonucuna ulaştık. Not: Geçen sayıda sorduğumuz mantık bilmecelerin-
Şimdi a = b olduğunu gösterelim. Orijinal denklemin den ikincinin cevabı “9’uncu sıradaki önerme doğrudur”
her iki yanını b!’e bölelim. ve üçüncünün bilmecenin cevabı ise “Önermelerin 5’i
yanlıştır” olacaktı.
a! = a! c!
b! + 1 + b! .
Yukarıda b ≤ c olduğunu gösterdiğimiz için
c!
b!
kesri tamsayıdır. O halde
a!
b!
kesri de tamsayıdır. Ki bu durumda a ≥ b olmalıdır. Oy-
sa ki biz a ≤ b olduğunu varsaymıştık. O halde a = b ol-
malıdır.
Bu durumda son yazdığımız denklem
a! = 1 + 1 + a!c!
Karikatür:
Tayfun Akgül
şeklinde yazılabilir ve bu denklemin sol tarafındaki a!

81
Forum

Uygarlık ve modernleşme üzerine


E nder Helvacıoğlu, Bilim ve Gelecek
dergisinin 1 Eylül 2020 tarihli 197.
sayısında yayımladığı “Modernite kimin
Uygarlık nasıl başladı?
Ender, yazısından yaptığımız aşağı-
daki uzunca alıntıdan anlaşılacağı gibi,
şimdiye kadar Göbekli Tepe’de anladığı-
mız anlamda sınıflara bölünmeyi işaret
eden bulgulara ulaşılmış değil. Dizili
hikâyesi?” başlığını taşıyan makaleyle uygarlığı sınıflı topluma geçişle aynı şey taşların ikisinin daha büyük ve uzun
bir tartışma başlattı. Bu yazı tartışma- olarak görüyor: olması daha çok doğaya öykünmenin
ya katkıda bulunmak amacıyla kaleme “Uygarlık tarihinde en genelde iki ev- betimlemesi sayılabilir. Hakkında baş-
alındı. rensel süreç bulunur. Birincisi uygarlığa lamakta olan bir inanç sistemini işaret
Stanley Kubrick’in “2001: A Space (sınıflılığa) geçiş sürecidir. Uygar diye ettiğine ilişkin tezler ileri sürülen Gö-
Odyssey” filminin başında, doğa kar- niteleyebileceğimiz sınıflı toplumların bekli Tepe’yi yapanlar henüz sınıflara
şısında aciz bir insansı topluluğunun ilk kez ortaya çıktıkları (MÖ 4000 gibi ayrılmamış olsalar da Göbekli Tepe’nin
hayatta kalma çabası anlatılır. Komşu Sümerler, MÖ 3500 gibi Eski Mısır) ta- sınıflaşmayı hızlandırdığı muhakkak. Ni-
toplulukla yapılan savaşta (bu savaş rihten, dünyadaki tüm toplulukların tekim bu sav, Göbekli Tepe’nin ilk sınıflı
henüz uzaktan uzağa homurtularla uygarlığa geçişlerinin (ücra yörelerdeki toplum olduğu savunulan Sümerlerin
ve pazu göstermelerle geçer. Kimin bazı istisnalar dışında) tamamlandığı hemen bitişiğinde yer almasıyla uyum-
homurtusu yüksekse o kazanır), ya- (MS 1500’ler) döneme kadar yaklaşık lu. Ayrıca Göbekli Tepe dinlerin çıktığı
şamaları için zorunlu olan su birikin- 5-6 bin yıl sürmüştür. Her topluluk ken- bölgede.
tisini yitirirler. Suyu yitirmenin üstüne di koşullarından kaynaklanan kendine Göbekli Tepe’yi yapanların henüz
üstlük açtırlar. Bir sabah barındıkları özgü bir yolla uygarlaşmış ve farklı üre- sınıflara bölünmemiş olduğu savımı-
kovuğun yakınlarında dikili düzgün tim ilişkileri oluşmuştur. Fakat en genel zın (bu savı taşlardaki kabartmalarda
kesimli siyah taş dikiti görürler. Taşa süreçleri tartıştığımızdan, bunların hep- ve ziyaretgâhın çevresinde bulunan
korka korka el yüz sürerler. Sonraki sini aristokrat sınıfların hakim olduğu buluntularda asker figürü olmamasına
sahnelerde, topluluktan biri eline al- haraçlı üretim tarzları üst başlığı altında dayandırıyoruz) kanıtlanmasını yeni
dığı kaval kemiğiyle, önceden kalma toplayabiliriz. İkinci evrensel süreç ise bilimsel çalışmalara bırakma ihtiyat-
hayvan kemiklerine rastgele vurur. uygarlıktan (sınıflılıktan) çıkış sürecidir. lılığını göstererek, toplulukta yine de
Kaval kemiğinin kemikleri parçaladı- Aristokrat sınıflara karşı sistemli muha- bir ölçüde örgütlenme ve işbölümü
ğını görür. Kaval kemiğini silah (alet) lefetin baş gösterdiği 1500’lerde baş- pratiğinin oluştuğunu söyleyebiliriz.
olarak kullanan topluluk, o akşam av layan bu sürecin henüz çok başlarında 60 tona varan ağırlıkta taş blokları
etiyle tıka basa doyar. Sıra suya gelir. olduğumuz söylenebilir. Elbette, nasıl uzak yerlerden taşımak ve bir tasarım
Ellerinde kemiklerle su birikintisini ele uygarlığa geçişin farklı yolları oluşmuş- uyarınca dikmek, ziyaretgâhı dikitleri
geçirmiş olan topluluğa saldırırlar. İş- sa, uygarlıktan çıkışın da farklı yolları merkeze koyarak düzenlemek, ziya-
galci topluluğun en direngen bireyini bulunacaktır.” (abç) rete gelen kalabalıkları sevk ve idare
kemiklerle (alet/silah) vurarak saf dışı Bu alıntıyı çözümlersek şu sonuçlara etmek başka türlü olanaksızdı. Göbekli
bırakınca diğerleri kaçar. İnsansı, yen- varırız: Tepe’de adı bile ortada olmayan mate-
ginin coşkusuyla kaval kemiğini havaya 1) Uygarlık eşittir sınıflı toplum. matik, fizik, geometri, mimarlık, mü-
fırlatır. Kemik gökyüzünde kaybolduk- 2) Uygarlığı aristokrat sınıf başlat- hendislik, jeoloji, coğrafya, astronomi,
tan sonra yeniden göründüğünde uzay mıştır. şiir, ritm (müzik), resim, yontma sanatı
gemisine dönüşmüştür. 3) Uygarlığa ulaşmanın farklı yolları ve teknikleri, retorik ve benzeri disip-
Kubrick’in filmi, uzay pilotunun Big vardır. linlerin kullanıldığı kesindir. Zaten bu
Bang’a tanıklık etmesi gibi akıl dışılık- 4) Uygarlık sınıflı toplumla aynı şey disiplinlerin birçoğunun sistemleştiril-
ların sınırına doğru ilerlese de, aşağı olduğuna göre, sınıflı toplum sona er- mesi ve isimlendirilmesi 500-600 yıllık
yukarı ilk 20 dakikada insan uygarlığı- diğinde uygarlıktan çıkılacak, bir başka iştir. Kaldı ki bu disiplinleri kullanmak
nın başlamasının oldukça şematik ama deyişle uygarlık son bulacaktır. bir birikim gerektirir.
o denli de çarpıcı bir anlatımını verir. Başlayalım: Sınıflaşma işte bu işleyişin olgunluk
Alet kullanma ve kullanmak üzere alet 1) Genel olarak uygarlık sınıflı top- aşamasında ve mutlaka ürün fazlasına
tasarımı, insanoğlunun varoluşundan lum ile eşit görülür. Hatta uygarlığı ta- el koyma hakkı olarak ortaya çıkmıştır.
şimdiye kadarki hiçbir sıçramayla kar- rihin başlamasıyla veya anaerkilliğin Öyle veya böyle, yine de topluluk sınıf-
şılaştırılamayacak denli muazzam bir son bulmasıyla başlatanlar da yok değil. lara bölünmeden önce uzunca bir süre
sıçramaya yol açmıştır. Evrilerek biyo- Sınıflı toplumun, taş çatlasa 6-8 bin yıl- uygarlığın o evresini, o evreye denk ge-
lojik ve zihinsel bakımdan olağanüstü lık bir geçmişi var. Bu durumda örneğin len kurumlaşmayı, hukuku, işbölümü-
bir sıçramaya hazır duruma gelmiş olan Urfa’daki 12 bin yıllık Göbekli Tepe’yi ve nü, ilişkiler sistemini, bilgi birikimini,
insansı, insan olmaya doğru adım atmış, Güney Amerika’da bulunmuş aşağı yu- inancı vs deneyimlemiştir.
doğayı yenebileceğini ve doğayı nasıl karı aynı döneme tarihlenen benzerle- Uygarlığı kısaca insanoğlunun var
yeneceğini tasarlayabiyeceğini hisset- rini uygarlığın dışına mı atacağız? Gerçi oluşundan itibaren yapıp ettiği her şey
miş, inanç ve kudsiyet başlamış, insan Göbekli Tepe’yi çözümleyen yeterince diye tanımlayabiliriz. İnsan, sınıflara
uygarlığı doğmuştur. bilimsel çalışma henüz ortada yok. Ama bölünmeden çok uzun zaman önce in-

82
sandı. Uygarlığı başlatan, artı ürünün tırarak işte bu uzun evreyi yaşamıştır. nispeten çok yenidir. Uygarlık, toplu-
ortaya çıkması ve artı ürünün ortaya Friedrich Engels, altbölümlere ayırdığı mun ortak çabasının ürünüdür. Aletler,
çıkmasına dayalı olarak çok daha sonra bu uzun dönemi bir üretim biçimi ola- alet tasarımı, yeni teknikler, bilgi biriki-
beliren sınıflaşma değil, insanın üretim rak tanımladı ve “İlkel Komünal Top- mi, örgütlenme, inanç sistemleri vb uy-
için alet kullanması ve yeniden üretim lum” adını verdi. Uygarlığın başlangıcı garlığın unsurlarının hepsi bu ortak ça-
için kullanmak üzere alet tasarlama- da işte oradadır: Alet kullanarak ve sü- badan doğmuştur. Çeşitli toplumlarda
sıdır. Ancak bu yolla topluluğun tüke- rekli iyileştirerek yeniden üretim yap- hâlâ yaşayan usta-çırak ilişkisi bu ortak
teceğinden fazla ürün ortaya çıkması mak ve ürün fazlası yaratmak... Bulun- çabanın izlerini taşır.
mümkün oldu. Topluluğun sınıflara duğumuz yerden bakınca tabii ki ilkel. Uygarlık tektir. Sınıfların, kavimlerin,
bölünmesi ise topluluk içinden bir kesi- Ama öyle olması uygarlık dışı olduğunu dinlerin, toplumsal biçimlerin ve ben-
min, ya da daha sağlam aletler yapmayı söylemek için yeterli değil. zer bütün diğer kategorilerin uygarlığı
ve daha ustaca kullanmayı bilen komşu Özetlersek, artı ürün olmadan sınıf olmaz. Batı uygarlığı, Doğu uygarlığı vs
topluluğun veya proto ruhbanların bu olmaz; alet kullanımı ve tasarımı olma- olmaz. Bunlar Samuel Huntington gibi-
ürün fazlasına el koymasıyla başladı. dan yeniden üretim ve artı ürün olmaz; lerin (İbrahim Kalın da aynı düşüncede)
Yalnız o da değil; bireyin tüketim fazlası alet kullanımı ve tasarımı ve yeniden emperyalist saldırganlığı ve savaşları
ürünlerini başka ürünlerle takas etmesi üretim ise uygarlığın başlaması demek- meşrulaştırmak için ileri sürdüğü gerici
ortaya çıktı. Arkasından, sınıflara bö- tir. tezlerdir. Olsa olsa bu kategorilerin kül-
lünmemin eşiğinde, zamanla üretimle türleri olabilir: Aristokrat kültür, feodal
hiçbir ilgisi kalmayan, sadece bu takas Sınıf uygarlığın ürünüdür kültür, burjuva kültürü, proleter kültür,
işlerini yapan aracı (tüccar) belirdi. 2) Uygarlığın bir sınıf tarafından Türk kültürü, Alman kültürü, Rus kültü-
Bütün bunların ilkel düzeyde de olsa (aristokrasi) başlatılmış olduğu savının rü, Hıristiyan kültürü, İslam kültürü, Bu-
kurumları, hukuku vs oluştu. Her nasıl yanlış olduğu hususuna bir ölçüde gir- dist kültür, Batı kültürü, Doğu kültürü,
başlamış olursa olsun, topluluğun tüke- miş olduk. Engels, Amerikalı antropo- emperyalist kültür, sosyalist kültür vb...
teceğinden fazla ürünün ortaya çıkması log Henry Morgan’ın Amerikan yerlileri Uygarlık yatağında doğan bu kategori-
ve bu fazlaya el konulabileceği bilincinin arasında yaptığı 40 yılı bulan gözlem ve ler tarih boyunca yer değiştirerek başat
oluşması için uzunca bir zaman geçmesi araştırmaların sonuçlarını ayrıntılı bi- roller oynamışlar ve uygarlığın lokomo-
gerekmiş olmalı. Bir kez bu bilinç oluş- çimde değerlendirdi. Buna göre, evet tifi olmuşlardır. Hepsi az ya da çok uy-
tu mu, tüketim fazlası olup olmadığına yerliler sınıflı toplumun en üst aşama- garlığın kazanımlarından yararlanmışlar
bakmadan ürüne el koymanın kapısı sına ulaşmış olan beyaz adam kadar ve uygarlığa katkıda bulunmuşlardır.
açılmış ve topluluk el koyanlar ve takas uygar değildi. Ancak onları insansılar- Ama asla uygarlık yaratıcısı değildirler.
yapanlar ile ürünlerine el konulanlar dan ayıran, uygarlık dışıdır diyemeye- Bilim, örneğin, burjuvaziye ait ve burju-
olarak bölünmüş olur. ceğimiz toplum düzenine ve bu toplum vazi tarafından yaratılmış değildir. Ama
Uygarlık gelişimi boyunca meydana düzenini yeniden üretecek kurumlara burjuvazi, kendi çağına kadarki bilimsel
gelen sıçramalar arasındaki sürenin sahiptiler. Uygarlığın ilk evresini yaşı- gelişmeyi devraldı, bilimi daha da geliş-
başlarda daha uzun olmasının ve za- yorlardı ve sınıflaşma yoktu. Kimi top- tirdi ve kendi çıkarı için kullandı. Daha
manla bu sürenin giderek kısalması- lumların neden uygarlığın erken aşa- doğrusu bilimsel birikimi (uygarlık da
nın nedeni, hayatın arkasından gelen malarında takılıp kaldıkları, kimilerinin diyebiliriz) sınıf olarak özümsemiş ol-
bilincin oluşmasının daha uzun zaman neden çok ileri aşamalarına ulaştıkları duğu için kendi adıyla anılan sıçramaya
almasıdır. Sınıflı topluma geçiş için ön- ayrı konu. Yani insanın yapıp ettiği her önderlik edebildi.
celikle topluluğun tükettiğinden fazla şeyin biriktiği binlerce yıllık süreç ola-
ürün olması, topluluğu oluşturan kimi rak uygarlık başka, birikimin gelişme Sınıfsız toplum
bireylerde bu fazlaya el konulabilece- düzeyi bakımından uygar olmak baş- uygarlığı bitirmez
ği ve daha da ileri giderek ister fazlalık ka... Eğer uygarlık uygarlığın o anda- 3) Bu yüzden burjuva demokratik
olsun ister olmasın, ürüne zorla ya da ki en ileri düzeyinden ibaret olsaydı, devrimi tarihi olarak ilericidir ve ayak-
ilahi hak olarak el konulabileceği bilin- kendisini uygar, dünyanın geri kalanını ta kalma potansiyeli taşıyan hiçbir top-
cinin oluşması gerekir. Yani zorunlu ön- uygarlık öncesi olarak gören Batı haklı lum bu sıçramanın girdabından (yani
koşul, tüketim fazlasının ortaya çıkma- olurdu. İbrahim Kalın’ın Batı’nın bu te- sanayileşmekten) kurtulamaz. Sana-
sıdır. Bu arada topluluğun nüfusunun peden bakmasına itiraz etmesi yerin- yileşme olmadan toplumun yeniden
sürekli arttığı da düşünülürse, fazla dedir. Ama Kalın bunu, uygarlığın geri üretimi olanaksızdır. Tabii ki toplumlar
ürün daha gelişmiş aletler ve daha ileri bir aşamasını ayrı bir uygarlıkmış gibi kendi iç dinamiklerinin ve dünyadaki
teknikler kullanmayı, işbölümü ve üre- sayarak ve bu kendi uygarlık tasavvu- gelişmelerin arakesitinde farklı sana-
timin örgütlenmesi konularında daha runda çakılı kalmak için çağdaş uygar- yileşme yolları bulabilirler. Gelişmiş
ileri gitmiş olmayı gerektirir. El koyma lık düzeyine ulaşmaya, yani tarihin iler- kapitalist ülkeler hepimizin bildiği İn-
bilincinin oluşması, tüketim fazlasının lemesine direnerek yapıyor. Bu konuya giliz, Amerikan ve Fransız devrimleri-
ortaya çıkmasından sonra mutlaka dü- geleceğiz. nin açtığı yoldan bu aşamaya ulaştılar.
şündüğümüzden çok daha uzun zaman Uygarlığı aristokrasi başlatmadı, ter- Dünyanın tamamının kapitalist em-
almış olmalı. Topluluk daha sınıflara sine aristokrasi insan uygarlığa adım at- peryalistlerce paylaşıldığı koşullarda
bölünmüş olmadan, ama sınıflara bö- tıktan sonra toplumun gelişmesinin bir Türk milli demokratik devrimi insanlı-
lünmenin tohumlarını içinde olgunlaş- aşamasında ortaya çıktı ve ortaya çıkışı ğa yeni bir yol sundu ve ithal ikameci

83
Forum

sanayileşme modelini ortaya çıkardı. Nasıl sınıflı toplum kaçınılmazdı ise sı- lığın çağımızda ulaştığı düzeyi özüm-
Sovyetler Birliği, Çin Halk Cumhuriye- nıflı toplumların ardaşık seyri de bize seyip özümsememektir. Tanzimatçılık,
ti, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, sınıfsız toplumun kaçınılmaz olduğunu özümsemiş görünüp aslında ne sana-
Vietnam vs, sosyalistlerin önderlik et- öğretiyor. Tarihin gelişme çizgisi, küçük yileşmeyi ne modernleşmeyi özümse-
tiği devrimlerle çağdaş uygarlığı yaka- zikzaklar yapsa da hep ileri doğrudur. memek demektir. Bütün ülkelerin Tan-
ladılar. Ama ister Türk devrimi olsun, İnsan sınıflı toplum kötü olduğu için de- zimatçıları, inceleyin, sanayileşmede
ister sosyalist devrimler olsun, hepsi- ğil, hep daha ileriyi, sürekli gelişen ve emperyalistlerin acentasıdır. Bunların
nin programı sanayi toplumu olmaktı. derinlik kazanan kendi doğasına daha modernleşmesi ise acentalık işini ya-
Kapitalist emperyalizmin bütün dün- uygun olanı aradığı için sınıfsız topluma pabilmeleri için geri ilişkilerin üzerine
yaya hakim olduğu ve bütün dünyayı ulaşma mücadelesi verir. sürülen yaldızdır. O yaldızla kurumla-
sömürdüğü (yani gelişmekte olanların narak dolaşırlar, ama toplumsal iliş-
sanayileşme dinamiklerini denetim al- Kalın’ın “hikâyesi” kilerin geri kalması için de ellerinden
tına aldığı ve budadığı) koşullarda sö- nasıl bir hikâye? geleni yaparlar.
mürü ilişkilerini hedef almadan sanayi- Artık modernleşme bahsine gelebi- İbrahim Kalın, Türkiye gibi 80 mil-
leşmek olanaksızdır. Ve elbette sınıfsız liriz. yonluk, oldukça gelişmiş ekonomisi
topluma ulaşmanın yolu da öncelikle Modernleşme sanayileşmenin kül- olan büyük bir ülkeyi yöneten bir si-
sanayileşmekten ve üretimin bütün in- türel yansımasıdır. Her toplum varlığı- yasetçi olarak milli duyguları okşayan
sanlığın ihtiyaçlarını karşılayacak kadar nı sürdürmek için nasıl sanayileşmek sözler söylemek zorundadır. Hatta
yoğunlaşmasından geçiyor. Üretim ne zorundaysa, aynı zamanda modernleş- söylediklerini siyaseten önemli ölçü-
kadar yoğunlaşırsa, kapitalizmin temel mek zorundadır. Daha doğrusu bu bir de yapabilir de. Ama yeni bir “hikâye”
çelişmeleri o kadar derinleşir. zorunluluk da değil, “eşyanın tabiatı” yazamaz. İdeolojisi buna izin vermez.
4) Eğer uygarlığı sınıflı toplum başlat- gereğidir. Yeni bir hikâye yazmak için çağımız-
mışsa, sınıfsız topluma ulaşılınca uygar- Sanayileşme-modernleşme ilişkisini da “bu topraklardan” çıkan en özgün
lık biter sonucuna varmak mantıklıdır. bir örnekle açıklayayım: Birinci Dün- “hikâye”yi benimseyip aşmak gerekir.
Bu durumda insan sınıflı toplumdan ya Savaşı’na katılan bir akrabam, 60’lı Oysa son Ayasofya olayının da göster-
kurtulmak isterken, aslında uygarlıktan yıllarda yamalarla neredeyse aslı kay- diği gibi, Kalınlar kılıç göstererek, eski
da yani bilimden, sanattan, toplumsal bolmuş Manchester şalvar giyiyordu. hikâye (Osmanlı-Fatih) adına çağdaş
ilişkilerden, hasılı uygarlığın parçası her Filistin cephesinde savaşan askerlerin özgün hikâyeden (Cumhuriyet-Atatürk)
şeyden kurtulmak istemektedir. Bu da geride kalan yakınlarına gönderdikleri intikam alıyorlar. Tanzimatçılığın deva-
tür olarak yok oluş demektir. İnsan türü en gözde hediyelerden birinin Manc- mı olan Abdülhamit “ulu hakan”larıdır.
bir gün yok olacaktır, ama sınıfsız top- hester şalvar olduğunu anlatmıştı. Ak- Bırakınız Abdülhamit’i, Atatürk’ün kar-
luma ulaştığı için değil. İnsan uygarlığı rabam gibi bütün yaşamı sarp dağlarla şısına Fatih’i çıkarmak bile yeni hikâye
insanın insan olmasıyla başlar, yok ol- çevrili küçücük bir çanakta geçmiş olan- yazma potansiyelini yitirmek demektir.
masıyla son bulur. lar, birdenbire sanayi ürünü üzerinden Çünkü Cumhuriyet, Osmanlının mille-
Sınıfsız topluma ulaşmak uygarlığa İngiltere’nin Manchester (şalvarın adı tin tepesindeki “600 yıllık istibdadı” ile
son vermez. Uygarlık, sınıfsız topluma buradan geliyor) kenti ile tanışmışlardı. savaşarak kuruldu. Fatih’in tarihsel ba-
geçildikten sonra da büyük bir sıç- Sanayileşme en başta coğrafyayı (ufku) kımdan ilerici olan mirasına sahip çıkı-
ramayla bugünkü bilinç düzeyimizin büyütür. Arkasından “Manchester şal- labilir, ama çağımızda yeni bir “hikâye”
şimdiden öngöremeyeceği yeni çeliş- varı neden biz üretmeyelim” (milli pa- olarak sunulamaz. Hatta Cumhuriyet
meler ve dinamiklerle sürer. Örneğin zar ve ithal ikamecilik) fikri doğar ve bü- devrimi ile arasında bir uzlaşma sağla-
insan-doğa ilişkisi bambaşka bir biçim tün bilinç, düşünce sistemi, inanç vs her maya da kalkışılamaz.
alabilir. şey tepetaklak olur. Modernleşme işte Son olarak; siyaset ve ideoloji arasın-
Sınıfsız topluma ulaşılınca uygar- budur. Aydınlanmayı, kamusal eğitimi, daki ilişkide esas olan siyaset değil ide-
lıktan kurtulunur (uygarlık son bulur) Köy Enstitülerini, dünya klasiklerini vs olojidir. Son sözü daima ideoloji söyler.
görüşü, dinin dünya-öte dünya (ahret) doğuran dinamik budur. Çağımızda “bu Herkesin bir ideolojisi vardır. Türk-İslam
ikilemesini andırıyor. Din insana bu topraklardan” çıkan tek özgün “hikâye” Senteziciliği, ister bir dönem şu yanı, is-
dünyanın kötü ve geçici, öte dünyanın de budur. ter başka zaman öbür yanı ağır bassın
esas ve her yönüyle iyi ve güzel oldu- Sanayileşme kervanına sonradan Türk-İslam Senteziciliği’dir. Siyaset ya-
ğunu vazeder. İnsan dişini sıkmalı, öte katılan bütün ülkeler, iki yol denediler: parken bu gerçeklik akıldan çıkarılma-
dünyada ödülünü almak için bu dün- Komprador sanayileşme, milli sanayi- malıdır. İdeoloji, ne denli önemli olursa
yanın kötülüklerine katlanmalıdır. Ben- leşme... Aynı biçimde modernleşmede olsun siyasi hesaplar uğruna bulanık-
zer şekilde, insan, uygarlıktan ve sınıflı de iki yol var: Tanzimat ve Abdülhamit laştırılamaz, sulandırılamaz. İdeolojisini
toplum musibetinden kurtulmanın çizgisi ile Jön Türk-İttihat Terakki-Cum- bulanıklaştıran zaman içinde seçenek
zahmetine katlanarak sınıfsız toplum huriyet Devrimi çizgisi (örneğin Çin’in olma iddiasını yitirir. Seçenek olmak id-
cennetine ulaşacaktır. Oysa sınıflı top- Tanzimatçıları Mançu ve Çan Kayşek, diası yok olunca, istenen siyasi hedefle-
lum insanın başına gelmiş olan büyük milli devrimcileri Sun Yat Sen ve Mao re de ulaşılamaz.
kötülük değil. Başka türlüsü olanaksız- Zedung idi). İbrahim Kalın’ın söylediği
dı. İnsan neden sınıflara bölündü diye anlamda “hikâye” yazmak ideolojinin
soramayız, nasıl bölündü diye sorarız. alanına girer. İdeolojinin ölçeri, uygar- Hasan Bögün
84
Covid-19, başka salgınların habercisi mi?
İ nsanlık yüzyıllardır çeşitli salgınlarla
yüz yüze gelmiştir. Vebasından kolera-
sına, çiçek hastalığından çeşitli isimler-
tahmin ediliyor. (Çıkış nedenine dikkat!
İlerleyen bölümde eğileceğiz üstüne.)
Solunum yolu yetmezliğinden ölüm-
nedeni nedir diye kendimize soracak
olursak, bunun sömürücü kapitalist
sistem olduğunu görürüz. Çünkü daha
deki grip salgınlarına… Çeşitli salgınlar… lere neden olan koronavirüs, Çin dışın- fazla kâr aşkına ormanlar yok ediliyor,
Ve bu salgınlara bakış açımızı değiştiren da 26 ülkeye ve Tayvan’a yayıldı, toplam fosil yakıtlar tüketiliyor/küresel ısınma-
temel gelişme ise 1900’lerin başında 8 bin 96 kişiye bulaştı. Temmuz 2003’e ya neden olunuyor, insanlar daha yoğun
“mikrop kuramı” ile olmuştur. Yani bilim kadar devam eden salgında, dokuz ayda iş merkezlerine/şehir merkezlerine bir
sayesinde, mikroskobik varlıkların has- çoğunluğu Çin’de olmak üzere 774 kişi nevi köle-işçi olarak yığılıyor, emekçiler
talıklara neden olunduğunun bulunma- yaşamını yitirdi. Hastalıktan ölüm oranı çok kötü şartlarda yaşatılıyor vs.
sı ile… Dolayısıyla biz insan-kardeşler, ise yüzde 9,6 oldu. Virütik bir hastalık Tersten soracak olursak, şu anki dev-
artık çoktandır abuk subuk anlayışları olduğu için antibiyotiklerin etkili ol- let mekanizmaları kâr değil de insan
terk etmeliydik, eğer kendimizi (dolayı- madığı SARS için halen etkili bir tedavi merkezli bir sistem olsa idi; o zaman,
sıyla bilimi) bilse idik! Ama olmadı, ola- bulunabilmiş değil. Koronavirüsün yol bu kadar orman katliamına gerek olur
madı… Ve bu nedenle de durumumuz açtığı hastalık ancak bazı anti-viral ilaç- muydu, bu kadar yoğun şehir yaşantısı-
berbat! Öyleyse iyi düşünmeli, doğru lar ve semptomları gidermeye yönelik na gerek olur muydu, sağlık yerine sa-
kararlar vermeliyiz, yoksa gezegen in- tedavilerle iyileştirilebiliyor. vaş harcamaları bu kadar olur muydu?
sanlığı kusup kendini kurtaracak! Dik- MERS salgını: MERS’e neden olan Tabii ki olmazdı!
kat, gezegene pek bir şey olmayacak, koronavirüs (MERS-CoV), ilk kez Haziran National Geographic’in söz konusu
insanlık yok olacak! (Bu durum, tabii ki 2012’de Suudi Arabistan’da ortaya çıktı. çalışması bünyesindeki biliminsanların-
sırf bu salgınla değil, küresel ısınmadan Hastalığın yarasalarda bulunan bir be- dan bulaşıcı hastalıklar uzmanı David
tutun, emek sömürüsüne, üçüncü dün- takoronavirüsün develere ve oradan da Queammen, ekosistemimizin birçok
ya savaşı riskine kadar daha pek çok do- mutasyon geçirerek insanlara bulaşma- farklı vahşi hayvan, bitki, mantar ve
ğa-insan tahribi ile olacak.) sı sonucunda ortaya çıktığı tahmin edi- bakteri türü içerdiğini söylüyor. Que-
Şimdi, çok eski yılların salgın dökümü- liyor. (Çıkış nedenine dikkat! İlerleyen ammen, her birinin içinde de Covid-
nü yapmaktansa, son 20 yılın salgın tarihi- bölümde eğileceğiz üstüne.) 19’un yaptığı gibi insanlara geçebilecek
ne bakalım ve tahlil edelim; Covid-19 bir Ateş, öksürük, bulantı ve solunum çok sayıda benzersiz virüs olabileceğini
tepe noktası mı, yoksa gelecek çok daha yetmezliği gibi semptomları tetikleyen ifade ediyor. Dikkat, hastalık nedenleri
büyük salgınların bir ön habercisi mi? koronavirüs, Suudi Arabistan dışında 26 bugün de ortada yani!
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine ülkeye yayıldı. DSÖ verilerine göre, Ocak Kampanyadan bir deniz ekoloğu
göre, 2002-2004’te Şiddetli Akut Solu- 2020 itibarıyla dünyada 2 bin 506 MERS Enric Sala ise “Dünya’yı yok etme uy-
num Yolu Sendromu (SARS), 2009’da inf- vakası görüldü, bunlardan 862’si ölümle gulamamıza devam edersek, gelecekte
luenza/domuz gribi (H1N1/09), 2012’de sonuçlandı, bu vakalarda ölüm oranı yüz- böyle daha fazla hastalık olacağından
Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS), de 34 oldu. MERS’e karşı tedavi başarısı kesinlikle eminim” diyor. Amanın dost-
2013-2016’de Ebola, 2015-2016’da Zika kanıtlanmış bir aşı bulunmuyor. lar, insan-kardeşler, lütfen dikkat!
ve Aralık 2019’da ortaya çıkan yeni tip Ve… Yeni Tip Koronavirüs (Co- Dikkat, sevgili insan-kardeşlerim;
koronavirüs, “pandemi” olarak adlandı- vid-19)… Bu tipi ise bu yazıda anlat- sorun küresel, öyleyse çözüm de küre-
rılan ve dünya ölçeğinde yayılma göste- mak istemiyorum, çünkü neredeyse sel olmalı. Peki, böylesi bir dünyada bu
ren bulaşıcı hastalık salgınlarındandır. hepimiz, bu yeni türün birer “uzmanı” mümkün mü? Yani “ulusal” devletlerin,
Bunların içinden mesela domuz gribi olduk. Burada göstermek istediğim sa- özünde “kendi zenginliklerini/burjuva-
bir hayli gündem olmuştu. Domuz, kuş dece şu idi: Perşembenin gelişi çarşam- larını” koruduğu bugünkü dünyada bu
ve insan griplerinin melezi bir virüsle badan belli imiş. Öyleyse cumanın gelişi mümkün mü? Değil! O zaman ne yap-
Avrasya domuz gribi virüsünün karışımı de perşembeden anlaşılmalı, değil mi? malı? Tüm dünyayı insanlığın hizmeti-
olan virüsün, dünya nüfusunun yüzde Evet, tam da öyle! ne sunacak, ama gerçekten insanlığın
11’i ila yüzde 21’ine bulaştığı ve 150 bin hizmetine sunacak bir sistem arayışına
ila 575 bin prematüre ölüme yol açtığı Son yıllardaki bu salgın girmeli! O nasıl olacak? Üretenlerin ik-
tahmin ediliyor. artışının asıl nedeni ne? tidarı ile! O nasıl olacak? Bilinç ile mü-
Yine konumuz itibari ile bu tarihler Dünyaca ünlü National Geographic’in cadele ile… Başka yolu yok mu? Başka
içerisindeki koronavirüs salgınlarına “Doğa İçin” hazırladığı kampanyaya yolu yok! Boşuna söylenmemiş şu meş-
özel olarak eğilecek olursak da şunları göre dünyanın ormansızlaştırılması, hur söz: Ya sosyalizm, ya barbarlık!
görürüz: Sars, Mers, Yeni tip Koronavi- vahşi hayvanların evcilleştirilmesi ya da
rüs (Covid-19). yiyecek ve ilaç olarak kullanılması gibi KAYNAKLAR
Sars salgını: SARS’a yol açan koro- durumlar hastalığa neden olurken; has- 1) https://tr.wikipedia.org/wiki/Koronavir%C3%BCs
navirüs ilk kez Kasım 2002’de Çin’in gü- talığın hızla yayılması ise insan iletişi- 2) https://www.aa.com.tr/tr/dunya/21-yuzyilda-virusler-
neyindeki Guandong eyaletinde ortaya minin aşırı yaygınlaşmasına bağlanıyor. halk-sagligi-icin-kuresel-tehdit-haline-geldi-/1770401
çıktı. Hastalığın, yarasalarda bulunan Yine iklim değişikliğinin ve sıcaklıkların 3) https://www.ntv.com.tr/dunya/bilim-insanlari-gelecekte-
olabilecek-salginlar-icin-uyariyor,DQXyCqwXuUmJal6rfN3N9Q
bir betakoronavirüsün misk kedilerine yükselmesinin de hastalıkların kolay ya-
4) https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51296505
ve oradan da mutasyon geçirerek insan- yılmasını arttırdığı belirtiliyor.
lara bulaşması sonucunda ortaya çıktığı Peki, bu durumların temeldeki asıl Kadir Can Aydemir / Fen Bilgisi Öğretmeni

85
Forum

ise ırksal, sınıfsal, cinsiyet farklılıkları


Zekâ testleri ve ırkçılık üzerinde çalışmalar yapmış ve hiyerarşik
olarak sıralamıştır: “Genel olarak beyin

2 0. yüzyılın başında bakanlığın tale-


bi üzerine Alfred Binet başarısız ve
özel eğitime ihtiyaç duyan öğrenciler
Samuel George Morton insan kafatası
koleksiyonuna 1820’lerde başlamıştı,
1851’de öldüğünde bini aşkın kafatası
olgun yetişkinlerde yaşlılarda olduğun-
dan, erkeklerde kadınlarda olduğundan,
önde gelen erkeklerde yetenekleri vasat
için basit düzeyde bir zekâ testi geliş- toplamıştı. Dostları (ve düşmanları) bu olanlardan, üstün ırklarda aşağı ırklarda
tirir. Okuldaki bazı özellikler için geliş- büyük ölüm evinden “Amerikan Golgot- olduğundan daha büyüktür.”(3) Bu genel
tirilen test Binet’in uyarılarına rağmen hası” olarak söz ediyorlardı.(1) durumu detaylandırarak burjuva beyazı
okul sınırlarını aşar uluslara, ırklara (?), 19. yüzyıl Amerika’da ırkçılığın çok hiyerarşinin en üst sırasına konumlan-
sınıflara hatta diğer kategorilere göre yaygın olduğu bir dönemdir. Morton’un dırır. Kafatası ölçümleriyle yetinmeyen
daha az olsa da cinsiyete uygulanarak kafatası ölçümlerinin sonuçları da bu Broca beynin ağırlığını tartar. Beklenil-
hiyerarşik sıralamaya neden olur ve ol- siyasal iklime uygundur. Avrupalı ve meyen sonuçların ortaya çıkmasıyla -alt
maya devam ediyor. Günümüzde psiko- Beyaz Amerikalıların ırkı olarak düşü- grupların büyük beyine sahip olması- ne-
loji biliminden okullara; gazete, dergi- nülen Kafkaslar en yüksek kapasiteye redeyse düşüncesini terk edecektir. Yine
lerden sosyal medyaya birçok alana ya- sahip olurken ardından Moğol-Amerikalı de vazgeçmez ve düşüncesini savunma-
yılan zekâ testlerinin kökeni 19. yüzyılda (Kızılderili)-Malay ve son olarak Etiyop- ya devam eder. Broca, alt grupların ba-
toplumsal eşitsizlikleri meşrulaştırma yalılar gelir. Böylece ırkçılık meşrulaşır. zılarının büyük beyni olabilir ama genel
aracı olarak kullanılan yöntemlerden Hatta Morton öldüğünde Amerika’nın olarak beyin büyüklüğü hiyerarşik sırala-
biri olan kafatası ölçümlerine dayanır. güneyinde önemli bazı tıp dergileri “Biz mayı haklı çıkarır diye düşünür. Düşün-
Güneyliler, aşağı ırk olarak zenciye ger- cesini kolay kolay terk etmeyen Broca,
Kafatası ölçümleri çek konumunun verilmesine en somut Morton gibi bazı beyinleri seçer bazıları-
Doğa bilimleri arasında belki de en katkılarda bulunduğundan dolayı onu nı da hiyerarşiye göre yorumlar.
politik bilim biyolojidir. Sınıflı toplumlar hamimiz olarak görmeliyiz.”(2) diye ya- Yapılan çalışmalar göstermiştir ki be-
oluştuğundan bu yana egemen sınıflar zacaklardı. İlerleyen yıllarda anlaşılacağı yin büyüklüğünün zekâ ile bir bağlantısı
var olan eşitsizliğin doğal, değişmez ol- üzere Morton hiyerarşik sıralamasına yoktur. Rus yazar Turgenyev’in beyni
duğunu kabullendirmek için suçu doğa- uymayan kafataslarını ölçmemiş ve bazı 2000 gram iken Fransız yazar Anato-
ya ve özellikle de insan doğasına atarak ırkları daha düşük göstermek için küçük le France’ın beyni 1017 gramdır. İnsan
kendini temize çıkarır. Bu anlamda biyo- kafataslarını ekleyerek ortalamayı düşür- beyni ise genel olarak 1300-1400 gram
lojinin determinist yorumu var olan top- müş beyazlar lehine de küçük kafatasla- arasındadır.
lumsal düzeni “normal”leştirir. “Doğada rını çıkararak ortalamayı yükseltmiştir.
güçlü olan hayatta kalır” , “İnsanoğlu Morton çalışmalarında cinsiyet ya da Zekâ testleri
bencildir”, “Herkesin herkesle savaşı” , sınıf farklılıkları üzerinden inceleme yap- Zekâ testlerinin kurucusu olan Fransız
“bencil gen” gibi söylemler ya doğadaki mamış daha çok ırksal farklılıklar üzerin- psikolog Alfred Binet zekâ ölçümü üzeri-
eşitsizliğe (!) ya da insan doğasına da- de çalışmıştır. Morton’un hayranı olan ne çalışmaya başladığında tereddütsüz
yanan biyolojik (!) yorumlardır. Kafatası Fransız hekim ve antropolog Paul Broca bir şekilde Paul Broca’nın kafatası ölçüm-
ölçümleri de bu sürecin bir parçasıdır.
Kafatası büyüklüğü ile zekânın doğru
orantılı olduğu düşünülerek toplumsal
farklılıklar hiyerarşik bir şekilde sırala-
nır. Böylece eşitsizlik meşrulaştırılır.
19. yüzyılda kafatası ölçümleriyle
bilim dünyasında önemli bir yer bulan
Samuel George Morton ve sağda Crania
Americana adlı kitabından bir sayfa.

86
lerine yönelir. Okulları gezerek çocukla- olduğu için belirlenemez. Moron olarak kesin sınırı, kaçınılmaz olarak onların
rın kafatasını ölçen Binet en zeki ve en tanımladıklarının -uygulanamaz olduğu- doğuştan gelen becerilerinin sınırlarıyla
tembel çocuklar arasında anlamlı bir fark nu düşünmesine rağmen- üremelerinin çekilir”(6) der. Princeton psikoloji profe-
olmadığını fark edince kafatası ölçümle- engellenmesi gerektiğini önerir. Çünkü sörü Leon Kamin ikizlerdeki değerlerin
riyle uğraşmanın zaman kaybı olduğu- düşük zekâlıların ahlaki zayıflıklarının neredeyse ondalık kısımlarının bile aynı
nu fark eder ve bu durumun psikolojik da olduğunu düşünür. Böylece öjenik olduğunu bulması ve tıp muhabiri Oli-
testler ile çözülebileceğini düşünmeye düşünceler yükselmeye başlar. Ayrıca ver Gillie’nin Burt’un çalışmalarda yar-
başlar. Geçmişte zihinsel testler için ça- zekâ testi sonuçlarına göre toplumu tek dımcıları diye bahsettiği kişilerin hiç var
lışmaların yetersiz olduğunu fark eder. bir ölçekte hiyerarşik sıralar: “Demokra- olmaması ya da makale yazılırken hiç
Bu yöntemin zihnin çeşitli özelliklerini si insanların onlara mutlu olmak için ne temasta bulunmadıklarının ortaya çık-
ölçmesi gerektiğini düşünür. yapılması gerektiğini söyleyecek en akıl- ması durumu açıklamak için yeterlidir.
1904 yılında kamu eğitim bakanlığı lıları, en zekileri ve en insanileri seçerek Zekâ kuramcılarının zekânın genetik
tarafından başarısız öğrenciler ve özel yönetmesi anlamına gelir.”(4) Moron ola- -kalıtsal- olduğu düşüncesini dayandırdık-
eğitime ihtiyaç duyan öğrencileri tespit rak tanımladıklarının eğitim ve öğretim- ları bilimsel temel genetik biliminin Men-
amacıyla bir yöntem geliştirmesi için le neler yaptıklarını gördükçe sorunun del-Morgancı çizgisidir. Bu çizgiye göre
özel olarak görevlendirilir. Para saymak, kalıtsal değil eğitim öğretim sorunu ol- bütün davranışların temeli kromozom-
yön, kavrama, eleştiri gibi bazı süreçleri duğunu düşünür. 1928’de Goddard fikir- larda bulunan genlere bağlıdır. Genler
içeren kısa görevlerden oluşan pragma- lerini değiştirmeye ve Binet’in fikirlerini çevreden mutasyon dışında neredeyse
tik bir test geliştirir. Her görev için belli benimsemeye başlar. hiç etkilenmez. Böylece gen-çevre diya-
bir yaş düzeyi belirleyen Binet görevle- Özellikle Amerika’da zekâ testlerine lektiği yok sayılarak genlere idealist-me-
rin aşama aşama bitirilmesiyle çocuğun yaygınlık kazandıran kişi olan Stanford tafizik anlam yüklenir. Herkes genlerinde
zihinsel yaşını belirler. Zihinsel yaş ile Üniversitesi profesörü Lewis M. Terman yazılanı yaşar! Bu çizgi toplumdaki bütün
gerçek yaş arasındaki fark entelektüel test ölçeğine üstün yetişkinleri de ekle- eşitsizlikleri normalleştirir. Ayrıca isten-
yaşı gösterir. 1912’de Alman psikolog yerek geniş bir yelpaze oluşturur. Bun- meyen özellikler için de öjenizmi özendi-
Stern zihinsel yaş ile gerçek yaşın bölün- dan böyle testin adı Stanford-Binet olur. rir. 1930’lu yıllarda esası ekonomik olsa
mesi gerektiğini savunur. Böylece zekâ Terman zekânın kalıtsal olduğunu dü- bile bu anlayışa göre demokratik olduğu
katsayı olarak IQ ortaya çıkmış olur. şünmekle kalmaz neredeyse bütün top- iddia edilen Avrupa’da ve Amerika’da on
1911 yılında IQ ortaya çıkmadan lumun zekâ testinden geçmesini ve bu binlerce insan kısırlaştırılır. Hitler Alman-
önce Alfred Binet yaşamını yitirir. Uy- sonuçlara göre bireylerin mesleklere yer- ya’sında ise ne olduğunu anlatmaya bile
guladığı testte çıkan sayısal sonuçlar leştirilmesi gerektiğini savunur. Zekâ test- gerek yoktur. Günümüzde sosyobiyoloji
için de zekânın sayısal bir değere indir- lerine göre zayıf akıllılar için önerisi ise ve evrimsel psikoloji Mendel-Morgancı
genemeyecek kadar karmaşık olduğu “Bu durum nihayetinde, zayıf akıllıların çizginin bir anlamda modern versiyonları
uyarısını yapar. Çünkü test sonuçlarının üremesinin kısıtlanmasıyla ve muazzam olarak karşımıza çıkar.
amacından sapabileceğini sezmiştir. oranda suç, yoksulluk ve sanayi verim- Zekâ testlerinin önde gelen kuram-
Çıkan sayısal sonucun doğuştan gelen sizliğinin bertaraf edilmesiyle sonuçlana- cılarının bile zekânın kalıtsallık sorunu
zekâ yaşı olduğu anlayışına karşı çıkar. caktır”.(5) Yine öjenizm olacaktır. Terman hakkında geri adım atmasına rağmen
Bu testin öğrencilerin geçmişini ya da da sınıfsal, ırksal farklılıkları zekâ testleri günümüzde hâlâ -genlerin çevreye göre
geleceğini değil şu anki durumunu ölç- üzerinden hiyerarşik olarak sıralar. etki oranı azalsa bile- zekânın genetik
tüğünü söyler. Ve öğrencilerin bu sonu- 20. yüzyılın en önemli eğitim psiko- olduğu düşüncesinin ve zekâ testlerinin
ca göre sıralanmasına karşı çıkar. Zaten loglarından biri olarak bilinen Sir Cyril yaygınlığının nedenlerini kapitalist yapı-
ölçeğin “normal” öğrencilere göre değil Burt de zekânın genetik olduğunu ya- da aramalıyız. Bu anlayışa göre toplum-
öğrenme engelli ve hafif “geri zekâlı” şamı boyunca savunur. Zekânın gene- daki eşitsizliğin sebepleri sistem değil
olan öğrencileri tespit etmek için oldu- tik olduğunu göstermek için -sonradan insan doğası olur.
ğunu söyler. Bu öğrencilerin de özel eği- sahte olduğu ortaya çıkan- tek yumurta Oysa zekâ, gen-çevre diyalektiğinde
timle iyileşebileceğini söyler. ikizleri üzerinde çalışmalar yapar. Bu çevrenin baskınlığının üründür. Bu ko-
Alfred Binet’in uyarıları dikkate alın- çalışmalar onun kariyerinin zirvesine nuda detaylı bilgi almak isteyenlere be-
maz veya göz ardı edilir. Belki de bunun çıkmasını sağlar. Birbirinden bağımsız nim de hem alıntılar yaptığım hem de
ilk adımını Amerikalı Psikolog H. H. God- yetişen yaklaşık 20 tek yumurta ikizinde yararlandığım S. J. Gould’un muhteşem
dard atar. Goddard zekânın doğuştan IQ testlerinde korelasyonun yüksek çık- yapıtı İnsanın Yanlış Ölçümü kitabını
geldiğini ve bunun Binet testi ile ölçüle- ması daha sonra bu sayıyı 50 ikizin biraz öneririm.
bileceğini söyler. Zekâ düzeyi normalin üzerine kadar taşıyarak neredeyse aynı
altında olanları üç gruba ayırır. Zekâ yaşı sonucu bulması zekânın genetik olduğu DİPNOTLAR
3’ün altında olanları idiot, 3-7 arasında- sonucuna ulaşmasını sağlar. Zekâ ge- 1) İnsanın Yanlış Ölçümü, S. J. Gould, s.75
kileri embesil, 8-12 arasındakileri moron netik temele dayandığına göre sınıfsal 2) Aynı eser, s.94
olarak değerlendirir. Özellikle normale farklılıklar biyolojimizin ürünüdür. Burt 3) Aynı eser, s.107
4) Aynı eser, s.185
yakın olması koşuluyla moron kısmıyla “Kişisel isteklerimize ve ideallerimize 5) Aynı eser, s.202
ilgilenir. Ona göre idiot ve embesili her- uysun uymasın, genetik eşitsizlikle ilgili 6) Aynı eser, s.309
kes görünce tanır ve ne yapması gerek- olgular, kaçınamayacağımız şeylerdir…
tiğini bilir. Ama moron normale yakın Çocukların başarabilecekleri şeylerin Okan Yolcu / Biyoloji Öğretmeni

87
Bulmaca Hikmet Uğurlu

Soldan sağa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15
1) “Ömrümden Uzun İdeallerim Var” 1
adlı kitabında “Eğitim, ufuk demek,
görüş demek, kendine güven, ve- 2
rimlilik ve kalite demektir. Çağa ayak
uydurmak, çağı yakalamak ancak iyi 3
eğitilmiş berrak kafalarla olur. Tarif- 4
leri çok iyi yapılmış, önlemleri çok iyi
alınmış, çağdaş bir milli eğitim politi- 5
kası gerekir.” diyen; her konuda Türk
ulusunun çıkarlarını savunmuş, Türk 6
Eğitim Vakfı kurucusu, geçenlerde 79
yaşında sonsuzluğa uğurlanan iş ve
7
eğitim insanı. – Yüz güzelliği. 8
2) Görelilik. – Yazıt.
3) Dosteyevski’nin bir romanı. – Estetik
9
amaçlı oldukları kabul edilen yazılı 10
yapıtlar bütünü.
4) Bir tür yaban mersini. – Rize yöresin- 11
de kendir ve pamuk karıştırılarak do-
12
kunan, keten, poplin gibi kumaş.
5) Rodyum’un simgesi. – Güçlü ve beyaz vufta insanın tüm varlığıyla Allah’a maş türü . – İsa’dan evvelki dönemi
bir ışık vererek yanan hidrokarbonlu bağlanması. – Acı bibere halk dilinde belirtmekte kullanılan kısaltma.
bir gaz. – Makedonya’nın plaka imi. verilen ad. – Hollanda’nın plaka imi. 8) Gümüşbalığı. – Sahip, iye.
6) İri iri kesilmiş kabak dilimi. – Yağ çı- 12) Artvin ilinde şenlikler düzenlenen
kartmak için kullanılan yayık. – Okya- 9) “Trabzonlu … (Yaşar Miraç’ın bir şiir
ünlü yayla. – Hint mitolojisinde savaş
nusların güneş ışığının ulaşamadığı kitabı).
tanrısı.
derin yerleri. 10) Lifleri dokumacılıkta kullanılan bir
7) Bir şeyi avuçta sıkarak ezmek, ova- bitki. – “Charles Frederick … “ (1855-
Yukarıdan aşağıya
lamak, ufalamak. – Gemilerde türlü 1935 yılları arasında yaşamış, selülöz
işlerde kullanılan bir tür demir halka. 1) Bilgisayardan korkma. – Danimar- üzerine yaptığı çalışmalar sonunda
8) Baryum’un simgesi. – “… oluyor ha- ka’nın plaka imi. viskoz yöntemini bulan İngiliz kimya-
limi takrire hicabım / üzme yetişir, 2) Türk halk müziğinde bir türkü türü. cı).
üzme firakınla harabım.” (Leyla Saz- – Coğrafya’da bir kıyı tipi. 11) Sinek. – İskambilde “koz” . – Göktürk-
Hicazkar). – Eski Roma’da kurultayla- lerde bir siyasi birliğe katılmış boy.
3) Haykıran, çağıran. – Skandiyum’un
rın tutanaklarına verilen ad. – “Sessiz
simgesi. – İçine fincan ya da bardak 12) Ahlaki, ahlakla ilgili. – Eski İran’da aşk
…”(Orhan Pamuk’un bir romanı).
oturtulan metal kap. ve doğum tanrıçası.
9) “…. … Hareketi” (İnsanların sosyal
4) Bir şeyin irisini, ufağını ayırmak, seç- 13) Kongo’da bir dağ kütlesi. – Bir gıda
kaygıları ve genel iyilikleri için bilim-
mek. maddesi.
sel yöntem kullanılarak büyük bir
sosyal kalkınmayı savunan, dünya ça- 5) Yumuşak ve yağlı bir toprak cinsi. 14) “… altından sopa göstermek” (biri-
pında bir hareket). – Peynir, turşu, vb. yiyeceklerin bo- ni imalı bir biçimde tehdit etmek).
10) Kuzey Amerika’da ağaçlarda yaşayan, zulmaması için içinde tutuldukları – Tahıl ölçmede kullanılan bir ölçek.
uzun kuyruğu alaca halkalı bir kürk tuzlu su. – Güney Amerika’da sıradağlar.
hayvanı. – Slovenya’nın plaka imi. 6) Kuş ile fala bakma. – Çam kozalağına 15) Yunan mitolojisinde Apollon ve
– Kendisine inanılan kimse. benzeyen iri, lezzetli bir meyve. Artemis’in annesi. – İspanya’da bir
11) Geç, çoktan, uzun müddet. – Tasav- 7) Bir nota. – Seyrek dokunmuş bir ku- kent.

Ekim sayımızdaki bulmacayı doğru yanıtlayan okurlarımızdan


GEÇEN SAYININ YANITI

Ender Akdeniz (İzmir), Şubat Karaçay (İstanbul) ve Reha Can


Tarakçı (Ankara) Jonathan M. Bloom’un Kitap Yayınevi’nden çıkan
Kâğıda İşlenen Uygarlık adlı kitabını kazandı. Kasım bulmacamızı
doğru yanıtlayacak okurlarımız arasından belirleyeceğimiz üç kişi
ise, Tayfun Uzbay’ın Destek Yayınevi’nden çıkan Görünmeyen Beyin
adlı kitabını kazanacak. Çözümlerinizin değerlendirmeye girebilmesi
için, en geç 20 Kasım tarihine kadar posta, faks veya e-posta yoluyla
elimize ulaşması gerekiyor. Kolay gelsin…

88
KİTAPÇI
RAFI

Dokunmanın önemi, Dostoyevski’nin büyük aşk(lar)ı


işlevi ve vazgeçilmezliği Hasan Selçuk Turan
Irmak Gültekin

İnsan olmanın kederi Üçüncü Tekir şahıs


Gözde Yazıcı Anıl Ceren Altunkanat
Elden Düşme Dünya / Wilhelm Genazino
Kitapçıl

Dokunmanın önemi, işlevi ve vazgeçilmezliği


izindeki farklılığı barındırdığı gibi, her layan bireylerin iç dünyalarındaki acıyı
Irmak Gültekin bir insanın hikâyesini de barındırır üze- maddileştirdiklerini, deri sayesinde be-

İ nsanın nasıl insan olduğuyla ilgili


farklı sorular farklı cevaplara
gebedir. Nereden sorarsanız, cevaba
rinde. Bu sebepledir ki derinin üzerinde-
ki izler, insanın özgünlüğüdür. Yaşlılık
izleri, yara izleri, benler gibi bilinçsiz iz-
lirginleştirdiklerini söyler. Böylece bi-
rey, kontrol edemediği içsel ıstırabı ken-
disine denetimli bir acı vererek kontrol
giden yola oradan başlarsınız. Hikâyede lerin yanı sıra dövme, piercing, kendini etmeye çalışabilir. O halde, deriyi bu ka-
bahsedilir ya, körlerden bir filin na- yaralama izleri gibi bilinçli izlerin tama- dar hayati yapan bir başka özelliği, do-
sıl olduğunu anlatmalarını isterler. Biri mı o hikâyenin görüntüsüdür. Freud’un kunma duyusuna elvermesidir ve işte bu
kuyruğunu tutar, halata benzetir. Diğe- vurgusundan yola çıkarak denebilir ki duyu, insan için hiç de azımsanmayacak
ri dişlerini tutar, mızrağa benzetir. Ö- beden -ve özelde deri- kişinin kendisi nitelikte işlevlere sahiptir.
bürü kulağını tutar, yelpazeye benzetir. olduğu yerdir. Pandemi ile birlikte “sosyal mesafe”
Bu nükte misali; felsefe, nörobilim, sos- Derinin, bireyin iç dünya ve dış dün- kavramının günlük yaşama nüfuz etme-
yoloji, psikoloji, antropoloji… Nereden ya arasında mekik dokuduğu yer oldu- si, dokunma ile ilgili pratiklerin yaşam-
tutarsanız oradan başlarsınız anlatma- ğunu akılda tutarak ondan yararlanma larımızdaki yerine işaret etti. Tokalaş-
ya. Bu yazı “dokunma”dan yola çıkıyor, biçimleriyle ilgili teorilere gelelim. Daha mak, sarılmak, sırtına vurmak, öpmek
rota size ait. önceki “Mustarip” ve “Hakikatli Sırdaş: gibi eylemlerin kapladığı yer, ancak on-
Freud’a göre insanın benliği, beden- Beden” başlıklı yazılarımda da değin- ları yapmak tehlikeli olunca bu kadar
sel duyumlarından inşa edilir. Dokun- diğim gerçeği tekrarlamakta fayda var: fark edilir oldu. Dokunmanın kültürle
ma bunun çok önemli ve vazgeçilmez Beden, daima bir şeyler anlatmaya çalı- ilgili pek çok yanı görünür oldu: el öp-
bir parçasını oluşturur. Bebek, ancak şır, daima konuşur. Ağrılar, alerjiler, as- mek, bayramlaşmak gibi veya sarılma-
ona dokunulursa insan yavrusundan tım; dövmeler, piercingler, kendini ya- ya, tensel temasa daha yatkın bir şekilde
“insan”a doğru büyür. Sistine Şape- ralama izleri… Hepsi daima konuşur. yetişmek gibi. Sosyal medya, dokunma-
li’ndeki “Adem’in Yaratılışı”nda en can Örneğin; Paris Somatik Okulu alerjinin nın engeline yaratıcılıkla karşı koyma-
alıcı nokta, Tanrı’nın elinin insanınkine bireyi ruhsal olarak dağılmaktan koru- ya çalışan insanların videolarıyla doldu:
dokunmaya o en yaklaştığı kısımdadır. yan bir işlevi olduğunu ileri sürer. Öy- Çarşafla birbirlerine sarılanlar, şeffaf bir
Can, ellerin birbirine dokunacağı yer- le ki, öteki ve kendi arasındaki sınırlar muşamba ve eldivenin olduğu bir me-
den doğar. fazla belirsizse kişinin ruhsallığı bir da- kanizmayla büyükannesine sarılmayı
Konu dokunma olunca, beden ve de- ğılma tehlikesindedir. Böylece deri, şişip mümkün kılanlar ve benzerleri. Tüm bu
ri işin içine girer. Deri, iç dünya ve dış genişler ve sınırları belirginleştirir. Ayrı- yaratıcı fikirler ve bunları bulma atikliği
dünya arasında canlı bir sınırdır. İnsa- ca libidinal enerjinin ruhsallıktan deriye bizi, insanın dokunmaktan vazgeçeme-
nın içindeki dünyayla dışındaki dün- odaklanmasını sağlar; böyle zamanlarda diği gerçeğine götürüyor.
yanın ilişkisinin birbirine açıldığı geçiş odağı değiştirmek benliğin bütünlüğünü Dokunmanın eksikliğinin ne derece
yeridir (Le Breton, 2016). Deri aynı za- korumayı içerir. Le Breton (2016) “deri- büyük bir yoksunluk yaratacağına dair
manda, bizi diğerlerinden ayırararak biz den yararlanma biçimleri” olduğuna işa- Harlow’un deneyleri çok ilginç sonuç-
yapan sınırdır. Her bir insanın parmak ret eder. Örneğin; kendi kendisini yara- lar ortaya koymaktadır. Harlow, anne-
nin yalnızca “besleyen” olma rolünün
Wilhelm Schmid ve Tanıl Bora İstanbul Kitap Fuarı’nda bir panelde.
değil, temasının ve şefkatinin bir insan
yavrusunun gelişimine katkı sağladığı-
nı düşünmüştür. Bir dönem, davranış-
çı yaklaşımın fazla ileri giden bazı sav-
ları, dokunma konusunda insanların
kafasını karıştırmıştır. Örneğin meşhur

Dokunmanın Gücü
Üzerine,
Wilhelm Schmid,
Çev. Tanıl Bora,
İletişim Yayınları,
2020, 57 s.

90
davranışçı psikolog Watson, ebeveyn-
lere çocuklarına fazla dokunmamaları-
nı, bunun çocuklarının iyiliğine olaca-
ğını söylemiştir. Ancak Harlow, annenin
rolünün bir besleyiciden çok daha faz-
lası olduğunu ve çocuğun gelişimine e-
sas katkının annenin “dokunmalarının”
olduğunu kanıtlamak için bir dizi de-
ney tasarlamıştır. Deneyin temel man-
tığı, telden ve bezle kaplı yumuşak do-
kulu iki ayrı maymun anne tasarlayarak,
yavru maymunların bu vekil annelerle
ilişkilerini izlemektir. Harlow, hem tel-
den olan anneye hem de yumuşak bezle Ten ve İz, David Le Breton,
kaplı anneye besin dolu biberon yerleş- Çev. İsmail Yerguz,
tirdiğinde maymun yavrularının yumu- Sel Yayıncılık, 2016, 156 s.
şak bezle kaplı anneyi tercih ettiklerini
görmüştür. Bu sonuçtan hareketle de- helm Schmid, bedenin
neyi bir adım ileriye götürerek, yalnız- dokunma duyusu sayesin-
ca telden annede biberon olduğunda de benliğe dinlenebilece-
bile maymunların yumuşak anneyi ter- ği molalar temin edebildi-
cih ettiklerini saptamıştır. Yavru may- ğini vurgular. Pandemide
David Le Breton
munların acıktıklarında telden annede- evlerine kapanan insanla-
ki biberondan karnını doyurup, vakit rın bu dönemde spor yap-
kaybetmeden yumuşak olan anneye sa- maya dair eğilimleri olduğu medya ve masa da konuya dahil olan diğer örnek-
rılmaya gittiğini kaydetmiştir. Böylece sosyal medyadaki gözlemlere dayanarak ler tam da dokunmadan imtina etmek
tercih edilenin besin değil, yumuşak bir söylenebilir. Bu, birdenbire dışarıyla i- zorunda kalınan bu pandemi dönemin-
dokunuş olduğunu gözlemlemiştir. lişkileri kısıtlanan ve kendi kendisiyle de insan için bu duyunun ne kadar el-
Her dokunma, benlik için geliştiren başbaşa bırakılan benliğin biraz dinlen- zem olduğunu gözler önüne seriyor. Bu
bir nitelik taşımasının yanı sıra bir “din- mek için bulduğu bir yol denebilir mi? yazı düşünsel olarak size “dokunduy-
lenme (Schmid, 2020)” dir de. Dokun- Hiç beklenmedik bir zamanda, beklen- sa”, konuyla ilgili birkaç kaynak öneri-
manın Gücü Üzerine adlı kitabında Wil- medik kaygılarla ve belirsizlikle boğu- si ile noktalayabiliriz. Wilhelm Schmid
şan benlik, beden- Dokunmanın Gücü Üzerine isimli kita-
sel egzersizlere bında dokunma meselesini çok anla-
yönelerek dokun- şılır, akıcı ve merak uyandırarak konu
manın teskin edi- hakkında okurla birlikte düşünme alanı
ci gücüne sığınmış yaratan bir anlatımla tartışır. Meselenin
olabilir mi? kendini yaralama kısmından tutmak is-
teyen okurlar için, Le Breton’un Ten ve
Adem’in Yaratı- İz kitabı oldukça çarpıcı. Ten ve İz, yal-
lışı, telden anneler nızca konuyla ilgilenen okur için de-
ve yavru maymun- ğil, kendini yaralama üzerine çalışmak
lar, kendini yara- veya düşünmek isteyen klinisyenlerin
lamalar, bedensel zihnine farklı bir yorumla dokunmayı
idmanlar ve şuan vaadeden bir çalışma. Deri ve sınırlar ü-
bu yazıda bulun- zerinden yoluna devam etmek isteyen a-
ma aynı zamanda psikanalitik bir
arka plan ile ilerlemek isteyen o-
kurlar içinse, Didier Anzieu’nun
Deri-Ben’i fazlasıyla doyurucu o-
lacaktır.
Pandemi zülfüyare dokun-
muşken, insan olmanın incelik-
lerine dokunan meselelere daha
çok ihtiyacımız var.

Deri-Ben, Didier Anzieu,


Çev. Nesrin Demiryontan,
Didier Anzieu Metis Kitap, 2008, 328 s.

91
Kitapçıl

Dostoyevski’nin büyük aşk(lar)ı tırmak’ üzere kadroya alınmış gibi giren


Babaanne karakteri ise generali tabiri ca-
izse tokatlar, Aleksey’e sempati ile ba-
Hasan Selçuk Turan ye tarif eder yeni kitabının karakteri- kar…
ni. Oysa Suç ve Ceza ile peş peşe yaz- İşte bu ilişkiler roman için kartezyen

R us edebiyatı, en büyüklerinden va-


satlarına kadar birçok örneğini ül-
kemiz sınırlarından içeri sokabilmiş.
dığı Kumarbaz, birçoğuna göre yazarın
kendi hikâyesidir. Gerçi biyografisi ü-
zerine otorite sahibi Joseph Frank bu-
bir okumayı mümkün kılıyor. Bay Ast-
ley ve De Griers’in tek bir cismin birer
ilineği olduğunu düşünelim. Töz olarak
Dostoyevski de Türkiye’de az okunan nun böyle olmadığını, ancak arada psi- da Aleksey romana yerleştirilmiş olsun.
bir yazar değil. Klasikler ülkeden ülkeye şik bir ilişki bulunabileceğini söyler. Bu durumda pekâlâ Dostoyevski yazarlı-
gezmekte pek zorlanmaz, fakat asıl me- Birçok romanının altyapısı onun kaotik ğı hedeflerken muhteviyatında bir soylu
sele klasik olmakta… Dostoyevski hiç yaşamıdır şüphesiz. Fakat Frank’ın de- ‘nüvesi’ de (Bay Astley), bir züppe tarafı
kolay klasik olmadı. Kendisinin bir de- diği gibi ‘kumara ilişkin bir özeleştiri ve da (De Griers) bulunduğunu anlatmak
diği; “Ölü ya da sağ, eminim ki hiçbir özsavunma olabileceğinden’ ziyade esas istemiş olabilir. Romanda da gerçek ha-
yazar benim kaçınılmaz olarak yazdığım önem Kumarbaz’ın deneysel bir meydan yatta olduğu gibi Polina’yı da bu ili-
koşullarda yazmadı.” Ülkemizde az bili- okuma olmak ile beraber bir anı ve itiraf neklerin kâh birine kâh birine kaptırır.
nen konu ise Dostoyevski’nin nasıl kla- biçimi oluşunda. Aleksey ise onu bir türlü etkileyemeyen-
sik olduğudur. Zira kendisinin ne yaz- dir. Yani gerçek Polina, Dostoyevski’nin
maktan başka bir gelir kaynağı vardı ne Alternatif bir ‘Kumarbaz’ içten, ‘tözüyle’ sevdiği ama o haliyle bir
de yazdıklarında istikrarlı bir başarısı… okuması türlü elde edemediği olabilir. Romanda-
Düzenli bir yaşamı dahi yoktu. Romandaki Polina karakterinin ki Polina’nın cilveleştiği De Griers’e bor-
Kariyerinde tam bir “bir ileri iki ge- Dostoyevski’nin gerçek hayattaki aynı cunu Aleksey’i kullanarak ödemek is-
ri” durumu söz konusuydu; ilk kitabı ada sahip olan evlilik dışı ilişkisi oldu- temesi bu tezi güçlendiriyor. Aleksey,
İnsancıklar ile iyi bir çıkış yapar, ardın- ğu söylenegelen bir şeydir örneğin. Ro- Polina’nın “saygısını para ile kazanma-
dan gelen üç kitabı ile kendisine güldü- manda anlatıcı olarak konumlanan A- ya” çalışır. Fakat asıl böyle onu kaybe-
rür. Edebiyata verdiği bir aradan sonra leksey karakteri de Polina’ya âşıktır. der, Polina, Bay Astley ile kalmayı tercih
tekrar göze girmesi bir sonraki üçlünün Gerçek hayat ile kurgu arasında böyle- eder. Eksik iddiasına zengin olarak ka-
sonuncusu Ölü Bir Evden Anılar kita- sine bir ortak küme düşündürür oku- vuşan Aleksey’e ise Matmazel Blanche i-
bıyla olur. Fakat yine de tutunamaz. Sa- ru. Fakat biyograf Frank, o Polina’nın le birlikte Paris yolu gözükür. Bir başka
ra hastalığı, mutsuz evliliği, evlilik dışı o Polina olmadığına dair gerekçeyi ro- yönden bu okumaya göre Dostoyevski
ilişkisi, bir evlatlığı, sakıncalı bir siyasi mandan gösterir: soylu İngiliz Bay Ast- edebiyat cemiyetinde Bay Astley gibi asil
çizgisi ve inişli çıkışlı ömrünün olmazsa ley ve Rus zengin babaanne karakter- kimliğini öne çıkarmak niyetindeyken
olmazı kumar tutkusu… Öyle ya, lerinin Polina’ya olan hürmetleriyle bir kendisini züppe De Griers’e dönüşmekle
kumar bu. Öldürmez, süründürür ama öğretmen olan Aleksey’in ona gösterdiği eleştirmiş oluyor. Aleksey’in sözüne
kumar oynayan hayatında başarısız olur alaka arasındaki fark. Kumarbaz kesin- saygı gösterdiği tek kişinin Bay Astley
diye bir kaide de yoktur. Bu yıl 199. do- likle basit bir otobiyografi değildir, fakat olması ve Polina’nın Aleksey’den kazan-
ğum yıldönümünü “kutladığımız” Dos- Dostoyevski’nin aşkından asla emin ola- masını rica ettiği paraları gerçek adres
toyevski, klasikler arasındaki yerini Ku- madığı Polina ile yaşanmışlıklarının bir De Griers’in yerine Aleksey’in yüzüne
marbaz adlı eseriyle sabitler. çeşit mizanseni olmadığına da gösterile- çarpması bunun açıklaması olabilir.
Klasikliğe “kapak attığı” Suç ve cek bir gerekçe yoktur. Dahası Matmazel Blanche ve Polina
Ceza’yı en az iki yıllık bir çalışma ile Romanda esas karakter sayısı yedi- karakterleri için de benzer bir okuma-
tamamlamış olan yazar, buradaki dir, dört erkek üç kadın. Erkekler- ya gidilebilir. Polina töz olsun Matma-
yerini daha önceden hiç den İngiliz beyefendisi Lord zel Blanche ilinek. Gerçek Polina’yı bir
yapılmamış türden bir Astley ve süslü Fransız De gün kumar dönüşü kendisini baştan çı-
roman ile perçinlemeye Griers de iddiasız Alek- karmak üzere yatakta yarı çıplak hal-
niyetlidir… “Gayet sey gibi Polina’ya âşıktır. de bulan Dostoyevski’nin bire bir aynı
basit, ama kültür- Yalnızca General baş- sahneyi Aleksey karşısında Matmazel
lü; inancını kaybet- ka bir kadının, Matma- Blanche’a oynatmasının başka bir a-
miş, ama inanma- zel Blanche’ın peşinde çıklaması olamaz. Aleksey ucuz kıs-
maya cesaretsiz. olduğu halde Blanc- kançlıklarıyla Polina’yı neredeyse De
Hem yerleşik dü- he ise, ondan değil o- Griers’in metresi ilan eder, fakat ku-
zene başkaldı- nun gücünden ve va- marbazlıkta zirve yaptıktan sonra an-
ran, hem korkan at ettiği geleceğinden cak bu kez General’in metresine kalır.
bir adam…” di- etkilenmektedir. Nite- Matmazel Blanche’ın başta General’in
kim General beş parasız karısı olmak istemesinin General’in o-
Bu yıl doğumunun kaldığında Blanche yeni na karşı safdilliği karşısında faydacı bir
199. yıldönümünü zengin Aleksey’in kolla- ilişki olarak sunulması bir başka işa-
“kutladığımız” Dostoyevski, rına atlayacaktır. Diğer ka- ret olabilir. Zira Dostoyevski yazarlı-
klasikler arasındaki yerini
Kumarbaz adlı eseriyle sabitlemişti. dın, romana adeta ‘reytingi ar- ğa askerî kariyerini terk edip gelmiştir.

92
Kumarbaz’ın yazımından
linir. 1866’nın 4 Ekim’in- deşler(1880) ve tamamlayamadığı Bü-
itibaren Dostoyevski’nin karısı den 30 Ekim’ine genç bir yük Bir Günahkarın İtirafları… Şüphe-
olan Anna, tüm çocuklarıyla kâtip kıza dikte ettiği e- siz hepsinin başka başka yazılara konu
birlikte belki ölümsüz
eserlerin de “annesi”
ser ucu ucuna yetiş- olacak ayrı hikâyeleri var. Ama hepsinin
olmuştu… miştir. Romanın son ortak noktasında duran Anna’nın katkısı
cümlesi yine olduk- konuşulmaya değer.
Matmazel Blanche ça manidardır: “Ya-
her şeyiyle alım- rın, her şey bitecek, Öncelikle bu yazının da ana kaynağı
lı bir kadındır fa- yarın!...” Yayıncı- olan Dostoyevski’nin Mektupları’nı derle-
kat ruhsuzdur. Ro- ya 1 Kasım’da tes- yip kitaplaştıran Anna’dır. Dostoyevski
manda Polina’nın lim etmek üzere an- ile evlendiğinde 21 yaşındadır ve arala-
ise “güzel olup ol- laşması vardır. Aksi rında 25 yaş fark vardır. Yazarın yanın-
madığını dahi bil- takdirde hiçbir ese- da kâtip olarak başlamadan evvel ste-
memekte” olduğunu rinden pay dahi ala- nograflık okulunu birincilikle bitirmiştir
söyler Aleksey. General mayacaktır. Başta 4 ay Anna. Dostoyevski’nin henüz proje ha-
olma imkânını geride bı- içinde gündüzleri Suç ve lindeki karakterlerini, eserlerini danı-
rakıp içindeki Aleksey’e yol Ceza’yı, geceleri Kumarbaz’ı şıp ondan fikir alacağı zevke sahiptir.
veren Dostoyevski belki gerçek yazmaya niyetlense de bu planın Rusya’nın ilk kadın pul koleksiyoncusu
Polina’nın içini bir türlü bilememekten işlemeyeceğini görüp Suç ve Ceza’yı ö- odur. Birlikteliklerine son derece sadık-
ve onun da değişmesinden mustarip- ne alır, Kumarbaz’a değil 4 ay, 4 hafta tır Anna. 22 Şubat 1868, evliliklerinin
ti. Öyleyse Joseph Frank burada haklı; bile süre kalmaz. Ancak avucunun içi birinci yılının sonunda Dostoyevski’ye
gerçek Polina, romandaki Polina olma- gibi bildiği, yaşamının önemli bir kıs- bir kız çocuğu verir. 3 aylıkken ölen So-
yabilir tamam, ama daha iyi bir ifadey- mını geçirdiği St. Petersburg şehri na- fia bebek, ailenin büyük bir travması o-
le yalnız romandaki Polina değil, onun- sıl Suç ve Ceza’nın temelinde yer almış, lur. Dostoyevski Büyük Bir Günahkârın
la Blanche’ın bileşkesi, yekvücut hali Raskolnikov’a romanın başkarakteri ol- İtirafları adlı eserini bu olaydan sonra
olabilir. Dostoyevski kendisiyle sevdi- ma imkânı vermiş ise Dostoyevski’nin yazmaya koyulur. Daha sonra bir kızları
ği kadının özelliklerini ayrı ayrı dertop bir diğer bilgisi rulet de Aleksey ka- daha olur, 1869 doğumlu Lyubov’un u-
edip bu biçimde farklı birer karaktere rakterine aynı şekilde zemin olur. Ru- zun ömrü olacak, o da ileride babası gi-
dönüştürmüş olması için elde yeterli letkent anlamındaki “Roulettenbourg” bi yazar olacaktır. Çiftin iki de erkek ço-
veri mevcut. şehrinde Aleksey kahraman olur. Tüm cuğu olur: Fyodor ve Aleksey. Yazık ki
Dostoyevski’nin Kumarbaz’da Alek- bunları yaparken Dostoyevski yalnız bir evlat acısı daha yaşarlar; Aleksey de
sey üzerinden dillendirdiği “İstediğim değildir, buradaki kâtip kızın ileride 3 yaşında ölür. Bu sırada Anna, aynı za-
tek şey danışmanın, garsonların, kadın- Dostoyevski’nin karısı olacağı yine bi- manda Dostoyevski’nin ilk biyografisi o-
ların yarın hepsinin birden benden söz linir ama Dostoyevski’nin Dostoyevs- larak kabul edilen günlüklerini yazmak-
etmeleri, benim öykümü anlatmaları, ki olmasında, 14 yıl boyunca “her şeye tadır.
beni övmeleri, başarım önümde eğil- rağmen” zirvede kalmasında o “kâtip Doğrusu kumar Dostoyevski’nin hiç
meleriydi.” ve “Şimdi kendimi uyuşmuş kız”ın Anna Grigoryevna’nın rolüne vazgeçmediği tutkusuydu. Birçok kez
bir bataklığa gömülmüş hissediyorum.” dikkat edilmez. yüz kızartıcı kayıplara ve borçlara vesile
sözleri yine birer işaret sayılabilir. Dos- Dostoyevski, Kumarbaz’ı yazmaya a- olan illetten ötürü yazar en derin suçlu-
toyevski edebiyata ilk adımını 1844’te cıklı hikâyesi Polina’dan tamı tamına 2 luklarını, pişmanlıklarını, “günahlarını”
Fransız yazar Honore De Balzac çeviri- yıl sonra koyulur. Anna için bu hikâyeyi yaşadı. Yine kendisinden bir söz bu tut-
siyle atmıştı. Bu işareti anlamlı kılan ise kağıda dökmek talih mi olur talihsizlik kunun boyutu hakkında oldukça fikir
kumar konusunu bir romanda işlemeyi mi?... Kumarbaz’ın bitiminden birkaç ay verici: “Bu oyunun (rulet) sırrını biliyo-
ilk kez, Polina ile çıktığı 1863 Avrupa sonra, 15 Şubat’ta evlenirler. Kumarbaz rum. Kendini oyunun içine atarsan gele-
gezisinde düşünmesi ve bu romanda en henüz piyasaya çıkmamıştır, o yıl içinde ceği görürsün.”
çok hicvedilenin Fransız karakter olma- çıkacaktır, balayına
sıdır. Birçoğu Kumarbaz’ı milletlerarası giderler. An-
konuların işlendiği bir roman olarak ka- na, 9 Şubat 1881,
bul eder. Avrupa’nın krizli siyasi duru- Dostoyevski’nin ö-
mu, Rusya’daki toplumsal gelişmeler ve lümüne kadar o-
Dostoyevski’nin siyaset hakkındaki kes- nun karısı olur.
kin görüşleri bunda etkilidir şüphesiz, Birlikteliklerinde
ancak bunlar romanda merkezde değil Dostoyevski sırasıy-
bir renk konumundadır. la başyapıtlarını ve-
rir. Budala (1868),
Dostoyevski’nin Ebedi Koca(1870),
arkasındaki kadın Ecinniler(1872),
Yazarın Kumarbaz’ı 26 günde tamam- Delikanlı( 1 8 7 5 ) ,
ladığı bazı titiz edebiyat çevrelerinde bi- Karamazov Kar-

93
Kitapçıl

İnsan olmanın kederi


Gözde Yazıcı yattan tasarruftu” diyen biri insan olma-
nın kaderine ne diye başkaldırsındı…

İ smini daha önce duymadığım


bir yazarla karşılaştığımda kapak
tasarımının beni tavlamasına müsaade
Kahramanımız insan olmanın kaderiy-
le değil de kederiyle mücadele ediyordu
sanki… Tasarruf hayattan olunca bir pa-
Elden Düşme Dünya,
Wilhelm Genazino,
ederim. Koli bandıyla duvara yapıştırıl- sif direniş hali canlandı gözümde. Elden Çev. Tevfik Turan,
mış muz imgesi hafızalarımıza yerleşe- Düşme Dünya’yı insanın ister maddi is- Jaguar Kitap,
li birkaç ay olmuştu. Muzun rolü yara- ter manevi olsun tüm arzularını tatmin 2020, 144 s.
tılış hikâyesine göz kırparcasına kırmızı etmeye zorlayan modern hayatın küçük
bir elma tarafından üstlenilmiş ve o el- oyunları karşısında bir tirat olarak oku- zılarından bile yakalamak mümkün. Ben
ma koli bandının bir anlık gafletinden mak mümkün. Kendinizi mekândan, o- bu durumu sıkıcı bir tahmin edilebilir-
faydalanıp yerçekiminin kollarına bırak- laylardan bağımsız biçimde insan ol- lik hali olarak tanımlarsam haksızlık e-
mıştı kendini. Wilhelm Genazino’nun manın kederine katlanmanın ipuçlarını derim. Karakterlerdeki, hikâyeler ara-
Elden Düşme Dünya’sı daha iyi imgeleş- toplarken bulmanız ise işten bile değil. sındaki benzerlikler yazarın dünyayı,
tirilemezdi sanıyorum. Metinde ilerledikçe karakterin isim- yaşamı anlamaya ve anlatmaya ilişkin
Okumayı bitirdiğim kitaplarla ve- sizliğinden tutun olay örgüsünün tek- bütünsel bir yaklaşım geliştirebildiğinin
dalaşırım -çoğumuzun benzer ritüelle- düzeliğine kahramanımızın aklından ge- işareti benim için. Ne de olsa varoluşsal
ri olduğunu tahmin ediyorum-, bir sü- çenler, o iç hesaplaşma dışındaki her şey sorgunun ucu bucağı henüz görünmüş
re daha sayfalar arasında gider gelirim, birer figüran ya da dekor olarak görün- değil… Yol insanlık için bu kadar uzun-
evirir çeviririm, iyi anlaştıysam hatıra meye başlıyor gözünüze. Biriyle dertleş- ken Genazino karakterlerindeki istikra-
fotoğrafı bile çekerim. “İnsan olmanın tiğim hissine sık sık kapılmamın nedeni rın peşine neden düşmeyelim ki? Elden
kaderine kendince başkaldırdığı her de tiradın bu anlamdaki boşluksuzluğu Düşme Dünya’sına gönülsüzce tutunmuş
seferde kararsızlık, çelişki ve pişmanlık olabilir. Sahibi olduğumuzu sandığımız görünen bu isimsiz kahramanın dinle-
yumağına hapsolurken, hayatı bir parça duygularımızın veya satın aldığımız şey- mek isteyene anlatacak çok şeyi var.
daha farsa dönüşür” diyordu arka kapak lerin memnuniyetsizliğimizin kaynağına
yazısı bu elden düşme dünyanın serbest dönüştüğünü fark etmediğimiz (ya da
mimar olarak çalışan isimsiz anlatıcısı fark etmemeyi tercih ettiğimiz) bir ha-
için… Tırnak içine aldığım kısım kita- yat tarzıyla sınanıyoruz. Kahramanımız Ölümün Kısa bir Tarihi
ba başlarken tabii ki pek bir şey ifade bu memnuniyetsizlik haliyle bitimsiz bir W. M. Spellman, Çev. Ahmet Bora Pekiner, Tellekt
etmemişti fakat sıra vedalaşmaya geldi- tartışmaya giriyor, kişisel tarihini sorgu- Yayınları, 2020, 264 s.
ğinde işlerin değişmiş olduğunu fark et- lamadığı anı neredeyse yok. Aslına ba-
Arkeologların ve paleoantropolog-
mek bana huzursuz bir mutluluk ver- karsanız Genazino tahammül sanatının
ların çalışmalarını kullanarak fizik-
di. İsimsiz anlatıcı ile tanışıp kaynaşmış inceliklerini paylaşıp okurunu gündelik
sel kalıntıları yorumlamanın insanla-
olmalıydım ki kapak yazısındaki ifade- eylemlerine sızmış bıkkınlığıyla yüzleş-
ra tarihöncesi perspektifler hakkında
ye onun adına bir itiraz geliştirmem icap tirmek istiyor ve bunu suçlamadan yap-
nasıl fikir verdiğini inceleyen W.M.
etti. “Benim asıl davam, genel olarak ha- mayı başarıyor. Buradaki başarısının bir
Spellman, ölümü farklı zaman dilim-
Wilhelm Genazino kısmı da monoloğa dayalı bir anlatım
lerinde, farklı mekânlarda, farklı kül-
tarzı benimsemiş olmasından ileri geli-
türlerde ele alıyor. Ölüm kavramının
yor belki, mühim olan kahramanın hu-
tarihin akışı içindeki gelişimini hem
zursuzluğunu üstlenmek zorunda his-
dinsel hem de seküler-bilimsel yak-
setmeden bağ kurabilme esnekliğinin
laşımlara bakarak anlatmayı hedef-
okura sunulabilmesi… Tüm sertliğine
liyor: Mezopotamya ile Mısır’daki ö-
rağmen varoluşsal sorgulama okur tara-
lüm algısı nasıldı? Antik Yunan ve
fından sahipleniliyor, bu imkânı metnin
Roma filozofları ruh ve beden üzeri-
üzerindeki melankolinin ve onu bir bu-
ne neler tartıştı? Budizm, Hinduizm,
luta dönüştüren çevirinin yarattığını dü-
Taoizm gibi inanç sistemleri ile se-
şünüyorum.
mavi dinlerin ölüm, ölü bedenin akı-
Yazar Wilhelm Genazino 2000’li yıl-
beti ve ölümden sonra
ların başında yayımladığı O Gün İçin
yaşamın var olup ol-
Şemsiye (2014, Jaguar) adlı romanıy-
madığına dair düşün-
la ödüllü bir başarı elde ediyor; bu, ay-
celeri neydi? İntihar,
nı zamanda dilimize çevrilen ilk eseri.
ötenazi, uzun yaşam
Ardından Aşk Aptallığı (2018, Jaguar)
ve yaşam kalitesi gibi
ve Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
çağdaş tartışmalar bu-
(2014, Ayrıntı) geliyor. Genazino’nun e-
gün bize ne söylüyor?
serleri arasındaki benzerliği tanıtım ya-

94
genetik bir eğilim nedeniyle değil, kitap- tamda, beyinle ilgili geçerli bilgilerin ya-
ta ortaya koyduğu anahtarlar nedeniyle ni beynin “görünen yüzü”nün anlaşılır
KİTAPÇI bunu yaptığını kanıtlamayı hedefliyor. bir dille aktarma; ikinci olarak da beyin
Yazara göre beynimiz “sabit” değildir; konusundaki güncel sorular eşliğinde,
RAFI değişim, büyüme, adaptasyon ve yeni- hâlâ açıklanamayan tartışmalı noktala-
lenme yeteneğine sahiptir. Herhangi bir rı ele alarak bu kez de beynin “görün-
yaştaki herkes bir şey öğrenebilir. meyen yüzü”nü aydınlatma amacını ta-
Yeryüzünün Ötesi şıyor.
Charles Wohlforth, Aman- Nükleer Kış
da R. Hendrix, Çev. Murat Carl Sagan, Çev. Volkan Yazman, Say Yayınları, 2020, Zaman Yolculuğu ve Işıktan Hızlı
Havzalı, Ginko Bilim, 2020, 416 s. Sürüşler
348 s. Carl Sagan bu kitabında okurları- Allen Everett, Alfa Bilim, 2020, 352 s.
İnsanlığın uzaya nı bilim-siyaset-askerlik üçgeninde zi- Zamanda ileri geri seyahat etmek ya
erişimin potansiye- hinsel düşünmeye davet ediyor. Yazar da yıldızlar arasında kestirme yollardan
li giderek artarken, kitabının konusunu şöyle tanımlamış: gitmek gerçekten mümkün olabilir mi?
uzay bilimlerinin altın çağının eğişi- Bugün devletler doğrudan çatışmak ye- Günümüzün fiziği bu sorulara henüz
ne yaklaşılıyor. Yeryüzünün Ötesi, tek- rine “vekiller” kullanarak örtülü şekilde yanıt veremese de insanlara bazı baştan
nolojik hayalleri değil; temellerini in- savaşıyorlar. İki devlet bir çatışma böl- çıkarıcı olasılıklar sunuyor. Allen Eve-
sanlığın yaratıcılığı ile maceracılığının gesinde “dost” gibi davranırken bir baş- rett ve Thomas Roman okurları zaman
yanı sıra uzay yolculuğunun önünde en- ka çatışma bölgesinde “düşman” gibi ve uzayın şu an itibariyle anladığımız
gel oluşturan Challenger faciasından bu davranabiliyor. Dost ile düşmanın böy- doğası boyunca özlü bir tura çıkararak,
yana NASA’ya güçlük çıkaran– bürokra- le birbirine karışmasına büyük ölçüde uzay ve zamanı istek ve amaçlarımız
tik, politik ve bilimsel gerçekler üzerine nükleer silahların caydırıcılığı yol açtı. doğrultusunda değiştirip değiştireme-
kurmayı hedefliyor. Yazarlar, araştırma- Ama nükleer silahların asıl caydırıcılığı yeceğimizi sorguluyorlar. Lise cebiri-
larıyla ikna edici bir şekilde insanlığın bilginlerin siyasetçileri nükleer silahla- nin ötesinde matematik kullanmaksızın
Güneş Sisteminde, Yeryüzünden gele- rın dönüp dolaşıp kendi halklarını vura- Einstein’ın özel göreliliğinin açıklama-
cek destek olmaksızın yaşama umuduna cağına ikna etmesinden ileri geliyor. Sa- sını sergileyen yazarlar, zamanda ışık
ilişkin en gerçekçi konumun Mars değil gan ve Turco’ya göre büyük bir nükleer hızından daha hızlı olarak ileri ve ge-
Satürn’ün azottan bir atmosfere ve mev- savaş sonrasında, patlamalar ve yangın- ri yolculuklar arasındaki farklara deği-
simler ile sınırsız ve kolay ulaşılabilir e- lardan çıkan devasa miktarda duman, is nip, zamanda geriye gidiş ve ışıktan da-
nerji kaynaklarına sahip uydusu Titan ve kurum gökyüzünde uzun süre kala- ha hızlı seyahat etme arasındaki şaşırtıcı
olduğunu ileri sürüyorlar. rak dünyanın soğumasına sebep olacak. kuramsal ilişkiye değiniyorlar.
Tarımsal üretim çökecek, bombalardan
Sınırsız Zihin: Sınırları Aşarak Öğren ve radyasyondan kurtulan insanlar aç- İtalyan Rönesansı’nın Kısa Tarihi
Yönet ve Yaşa lıktan, susuzluktan ve salgın hastalıklar- Virginia Cox, Çev. Cumhur Atay, İletişim Yayınları, 2020,
Jo Boaler, Çev. Zeynep Nur Ayanoğlu, Koç Üniversitesi dan ölecek. Belki insan türü yok olma- 288 s.
Yayınları, 2020, 208 s. yacak ama modern uygarlık yıkılacak. Tarihi, kırılmalarla ve kopuşlarla an-
İnsan beyni, genetik olarak belirlen- Savaşın galibi olmayacak. Onlar bu fela- lamak kadar sürekliliklerle ve  devamlı-
miş, her şeyi değil bazı şeyleri öğrene- kete “nükleer kış” diyorlar. lıklarla okumak da mümkündür. İkisi
bilen sabit bir yapı zannedilir. Bu yanlış de kuşkusuz farklı  konumlanmalardır
anlayış insanların hayatlarını yönlen- Görünmeyen Beyin ancak bu konumlanmaların birbirini
direrek kimilerini matematikten, ki- Tayfun Uzbay, Destek Yayın- dışlaması “tarihsel”  bir zorunluluk de-
milerini müzikten soğutur. Stanford ları, 2020, 472 s. ğildir. Muhtemel ki, hem bir kopuş hem
Üniversitesi’nde eğitim profesörü olan Psikopatların de bir devamlılık  olarak okunabilecek
ve onlarca yıl inançların ve önyargının beyninin karanlık ta- unsurlar, hemen her toplumsal olay-
eğitim üzerindeki etkisini inceleyen Jo raflarında neler var? da gözlemlenebilir.  Virginia Cox’un İ-
Boaler, modern nörobilim bulguları- Beynin özgür irade- talyan Rönesansı’nın Kısa Tarihi adlı bu
na ve eğitim alanında yapılmış onlarca si var mı? Suçlu mu? kitabı, Rönesans’ı  getirileriyle, ideolojik
çalışmaya dayanarak bu “sabit beyin” Hasta mı? Geleceğin bagajlarıyla, antikite ile olan bağlarıy-
fikrini çürütmeyi amaçlıyor. Sınırsız beyin odaklı hukuku: Nörohukuk. Be- la, adamları ve  kadınlarıyla, toplumsal
Zihin’de, en güncel bilimsel bulgular ışı- yin neden ve nasıl hastalanıyor? Teda- tip ve sanatçılarıyla, öne çıkan meslek
ğında, öğrenme po- viden ne anlamalıyız? Düşünce gücüyle gruplarıyla  ele alır-
tansiyelinin kilidini başka beyinleri yönetmek mümkün mü? ken Rönesans’ta “es-
açmak için altı anah- Yaşadığımız deneyimler beynimizi nasıl ki” ve “yeni” olanı,
tar ortaya koyuyor değiştiriyor? Beynimizi yeniden inşa et- işte bu tarihsel titiz-
ve araştırmaları, en mek mümkün mü? Genetik mirasımız likle tarttığını iddia
yüksek seviyelere u- kaderimiz mi? Erkek beyni, kadın bey- ediyor,  genel geçer
laşanların herhangi ni: Ne kadar farklı. Bu kitap öncelikle, açıklamaların eksik-
bir beceriye yönelik bilgi kirliliğinin giderek arttığı bir or- liklerini sorguluyor.

95
Kitapçıl

Üçüncü Tekir şahıs


Yazar vaat ettiğinden fazlasını an-
latmaya başladı mı, okuru (tam da dizi
mantığında) bitimsiz bir beklentiye sok-
maya başladı mı, metinle iyicil bağım
Anıl Ceren Altunkanat kopuyor; yerini bir çekişme ve sürtüş-
meye bırakıyor. Söz az olsun ama yük-

M erhaba. Bu tekir şahıs nereden çık- Galápagos, te ağır olsun; sanırım okuduklarımdan
tı, neden çıktı? Dahası, kimdir bu Kurt Vonnegut, beklentim bu. Bana merak alanı, doldu-
tekir? Yanıtı benim için hayatın en büyük Çev. Handan racak boşluk bırakan kitaplar çok daha
gizemini barındıran son sorudan başla- Balkara, cazip, çok daha hacimli geliyor.
yayım: Zamanının çoğunu kitaplarla ge- Can Yayınları, Üç kuşağı anlatan Middlesex aslında
çiren, kendini yüz yüze değil, satır satır 2016, 312 s. son derece ilginç bir öyküye sahip. Ama
anlatabildiğine inanan bir kitap çevirme- Galápagos, yeniden. Kendine saygı- yazar hep geriye, bitimsizce geriye ve bi-
niyim. Ve evet, kediciyim (ama aynı za- sı olan bir kıyamet düşkünü pandemi timsizce ayrıntılara saplandığından bu
manda iflah olmaz bir köpek annesiyim). döneminde eline ilk ne alır: Kurt Von- ilginç öykünün çekirdeğine varmak için
Bir tekir olduğumu düşünmekten hoşla- negut. Elbette. Her zaman önerdiğim altı yüz sayfalık kitabın ilk beş yüz say-
nırım ama bu konuda çok iddialı değilim. bir yazardır. Ama şimdi, tam da şu dö- fasını okuyabilmek gerekiyor. İşte, ben
Gelelim Üçüncü Tekir Şahıs’a: Bura- nemde kara mizahı, insanı tereddütsüz de tam burada zorlandım. Okur tembel-
da başlı başına inceleme bütünlüğüne harcayan alaycılığı cuk diye yerine otu- liği deyin, pişkinlik deyin, yeri geldi at-
dönüştürülmemiş pervasız okuma not- ruyor. Hele de Galápagos. Koca beyinle- layarak okudum.
larımı bulacaksınız. Bunlar kedi huylu rimizin marifetleri… Koca beyinlerimi- Middlesex’i okurken en çok çevirme-
bir okurun kalem savuruşları. Sevmedi- zin ve ellerimizin şu dünyaya ettikleri... ni, Solmaz Kâmuran’ı düşündüm doğru-
ği kitabı itekleyerek raftan atan, sevdiği Uzun bir dönem boyu yalnızca ve su. Bu denli uzun (ve bence çoğunlukla
kitabın üstüne kurulup mırıl mırıl uyu- yalnızca “dünyanın sonu geldi” filmle- sıkıcı) bir metinde dili korumuş, her
yan bir okur. ri izlemiştim. Benim en büyük neşe kay- cümlenin hakkını vermiş. Bu, büyük bir
Bunları yazmak istedim çünkü oku- nağımdı bu (genellikle düşük bütçeli, sabır ve adanmışlık gerektirir.
dukça paylaşmak istiyor insan. Bir ar- piyasa işi) filmler – iyilerine denk gel- ***
kadaşına okuduklarından söz etmek – dim mi daha da neşeleniyordum. Ama Mesafenin Şiddeti, hakkında uzun u-
önermek ya da eleştirmek (çoğu zaman çok titiz seçimler yaptığım söylenemez; zadıya yazacağım bir kitap; bu önsöz ol-
her ikisi de). Ve son zamanlarda bunu insanlığın sonunun gelmesi, dünyanın sun.
ne kadar az yapabildiğimi fark ettim: o- bildiğimiz dünya olmaktan çıkması be- Yalçın Tosun her zaman içimde-
kumak (da) hakkında konuşulamayan, nim için yeterliydi. Hâlâ severim bu tarz ki öyküleri uyandıran bir yazar olmuş-
adeta mahrem bir alana dönüşüyor. filmleri. Benim için özünde, yıkım geti- tur. Öyküleri çıplak ama dikenlidir. Bir
Okumanın mahremiyetine sonuna renin sonunda yıkıma uğramasının kaçı- kirpi hassasiyeti vardır satırlarında. Ta-
dek sadık olmakla birlikte, okurlar arası nılmazlığını anlatan öykülerdir bunlar. nımıyorsanız dikenleri ürkütür, gözle-
dokunuşun, dirsek temaslarının en baş- Adeta bir hesaplaşma. Adeta kişisel. rinin içine baktıkça seversiniz. Yaklaş-
ta okumanın kendisini zenginleştirdiği- Sanırım Galápagos’u kerelerce oku- tıkça öyküler okşamaya başlar; anlatının
ne inanıyorum. Mahremiyet ve payla- mam da bununla ilgili. Bana o kişisel içine giriverirsiz. Ama bu öykülerde yal-
şım çok da uç kutuplarda değildir belki; hesaplaşmanın hazzını her okumada nızca okşanmayacağınızı, sert darbelere
paylaşmadan mahremiyetimizi kurama- vermiştir. Hele de şimdi. de maruz kalacağınızı bilmelisiniz. Kirpi
yız, mahremiyetimizi kurduğumuz yer- *** hassasiyeti.
de paylaşmaktan kaçınamayız. Fırsat bulmuşken, daha önce elime a- Mesafenin Şiddeti, Tosun’un daha
Başta öne attığım soruları yanıtladım lıp okuyamadığım bir metinle hesaplaş- önceki öykülerine göre fantastik öğele-
mı, bilemiyorum. Belki Üçüncü Tekir tım: Middlesex. Bu kez son sayfayı göre- ri yoğunlaşmış, sarımtırak bir pus için-
Şahıs’ı tanıdıkça siz yanıtlarsınız. bildim ama… Evet, burada kocaman bir de geçen öykülerden oluşuyor. Ancak
*** ‘ama’ var. bu pus tam burada, bizim yaşadığımız
ve soluduğumuz yerde – belki de solu-
ğumuzun yarattığı pus. Bu yüzden oku-
dukça soluk gibi işliyor içine insanın,
tüm damarlarına yayılıyor. Ve okuduk-
ça dikenleri daha derine, daha mahrem
gizlere uzanıyor. Tabii izin verirseniz.
***
3. Tekir Şahıs’tan bu aylık bu kadar.
Mesafenin Şiddeti, Middlesex, Köşeyle ilgili (ya da genel olarak kitap-
Yalçın Tosun, Jeffrey Eugenides, larla ilgili) önerileriniz olursa bendeni-
Yapı Kredi Çev. Solmaz Kamuran, ze ceren.anil@gmail.com adresinden u-
Yayınları, Domingo Yayınevi, laşabilirsiniz.
2020, 120 s. 2015, 605 s. Her sayfası esin dolu bir ay dilerim.

96

You might also like