Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 23

AİLE

• Aile
• Aile ve Toplum
İÇİNDEKİLER

• Ailenin İşlevleri SOSYAL ANTROPOLOJİ


• Ailenin Biçimleri
• Aile Sorunları Dr. Öğr. Üyesi Hakkı
KARAŞAHİN

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Antropolojik aile kavramı
HEDEFLER

tanımlarını öğrenebilecek,
•Aile ile toplum arasındaki
ilişkileri kavrayabilecek,
•Ailenin işlevlerini anlayıp
açıklayabilecek,
•Aile biçimleri ile ilgili
antropolojik açıklamalar
hakkında bilgi sahibi olup ayırt
edebilecek,
• Aile sorunlarını kavrayıp
değerlendirebileceksiniz.

ÜNİTE
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz. 8
Aile

AİLE

TOPLUM

Ailenin Ailenin Aile


İşlevleri Biçimleri Sorunları

Biyolojik
Anaerkil Aile
Psikolojik
Baba
Ekonomi Ailesi

Sosyalle Baba
Tarafından
Dinî
Ataerkil Aile
Eğitim Kök Aile

Sosyal Dayanışma Geniş Aile


Birleşik
Statü Kazandırma Aile
Çekirdek Aile
Boş Zaman
Değerlendirme

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Aile

GİRİŞ
Antropolojide birçok aile tanımı yapılagelmiştir. Örneğin aile, Ana baba ve
çocuklardan meydana gelen, kuşaklar arası ilişkileri belirleyen bir gruptur. Karı-
koca ve çocuklardan veya sadece karı-kocadan kurulu az veya çok süreklilik
gösteren bir birliktir. En az iki neslin bir arada bulunduğu kan bağıyla karakterize
edilen küçük bir sosyal örgüttür.
Bu tanımlar, aileyi sosyal bir grup, sosyal bir birilik, sosyal bir örgüt, sosyal
bir kurum, küçük bir topluluk ve sosyal bir yapı şekli gibi kategoriler içine
oturtmuştur. Bunda, sosyal bilim dallarının aile kurumuna değişik açılardan
bakmaları önemli bir rol oynamıştır. Bununla beraber, ailenin bütün insan
toplumlarını kapsayacak geçerlilikte bir tanımını yapmak pek mümkün olmamıştır.
Çünkü antropoloji, aileyi bütün insan topluluklarının, kültür ve medeniyetlerinin
her safhasında mevcut olan, en küçük temel sosyal bir ünite olarak görmektedir.
Ailenin, toplumsal örgütlenmenin temel birimlerinden biri ve toplumun temel taşı
olduğu antropolojik bir gerçektir.
Aile kan, evlilik, akrabalık veya evlat edinme yoluyla toplumsal olarak bir
arada yaşamaları meşru kabul edilen insanlardan oluşmuş, mahrem ilişkilerle
şekillenmiş bir gruptur. Aile, zamanla değişime uğrasa da değişen toplumsal
yapıya her zaman uyum sağlamış ve tutunmuş evrensel bir olgudur. Bu nedenle
antropolojide aile en önemli araştırma alanı olarak her geçen gün gelişmeye
devam etmekte, elde edilen antropolojik malzeme geçmişteki aile sistemlerine
Aile, evrenseldir. dair inançları sarsmaktadır. Bu anlamda antropoloji çeşitli kültürlerde aile hayatını,
aile içi ilişkileri, ailenin yapısını gerek tek tek ülkeler, gerekse etnik gruplar, mikro
topluluklar ve bölgeler arası farklıkları karşılaştırmalı olarak ele almaya
çalışmaktadır.
Bütün kültürlerde her ailenin hane olarak tanımlanan bir yaşadığı bir mekan
vardır. Bu hanelerde yaşayan ailelerin üyelerine de ev halkı denilmektedir.
Antropolojide hane, ekonomik üretim, tüketim, çocuk yetişme, miras ve barınma
ile ilgili iş, etkinlik ve eylemlerin, aile içi üyeler arası ilişkilerin düzenlenip
gerçekleştirildiği ve aile içi rol farklılaşması temelli ikamet mekanları olarak
tanımlanmaktadır. Dünyadaki bütün kültürlerin kahir ekseriyetinde ev halkı, bir
aileden, ailenin bazı üyelerinden, geniş veya çekirdek aile üyelerinden oluşur ve
zaman zaman da ev halkını oluşturan aile üyeleri arasında ailenin akrabası
olmayan kişiler ile bir arada yaşayan aileyi içerir. Bazı kültürlerde ev halkı çok
önemlidir.
Ailenin yapısında geçmişten günümüze bir süreklilik görülmesine karşın,
aile çok çeşitli ve farklı farklı kültürel özelliklere sahiptir. Farklı değerlere ve
inançlara sahip etnik ve dinsel gruplarda aile, hem toplumsal cinsiyetle ilişkili
rollerle ilgili kültürel anlam yüklemelerini, aile içi işbölümünü ve çocuk yetiştirme
tutumlarını, hem de çalışmaya ve diğer toplumsal kurumlara karşı davranışları
etkilemektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Aile

AİLE
Aile kavramı, toplumun yapısına göre değişik anlamlar kazanabilmektedir.
Bu olgu, ailenin antropolojik olarak genel kabul gören bir tanımını yapmayı
güçleştirmektedir. Aynı toplumda aile olarak ifade edilen sosyal grup, zamana,
mekâna (bölgelere) ve toplumsal tabakalaşma sistemine göre farklılıklar
gösterebilmektedir. Bu yüzden antropologlar, bütün insan toplumlarında ve
Aile, bütün kültürlerinde yaygın olan aile kurumunu dikkate alarak aile tanımlarını
toplumlarda en genişletmeye çalışmışlardır. Örneğin Malinowski, aileyi, evlilik, kan ve evlatlık
küçük temel
edinme yoluyla birbirine bağlanmış, birbiri ile ailevi rollerine göre ilişki kurmuş olan
ünitedir.
iki ya da daha fazla sayıdaki bireyin oluşturduğu bir grup şeklinde tanımlamıştır.
Malinowski’nin bu tanımına göre aile bireylerinin aynı çatı altında yaşama
zorunluluğu yoktur. Oysa Murdock, bir grubun aile olabilmesi için üyelerinin ortak
bir yerleşim biriminde ortak bir çatı altında yaşamasını, bu birimde oturan bireyler
arasında ekonomik iş birliğini, üreme-çoğalma ihtiyaçlarının karşılanmasını gerekli
görmektedir. Murdock’a göre aile, birlikte oturan iki yetişkin cinsin toplum
tarafından evliliğinin onaylanması neticesinde cinsel ihtiyaçlarını karşılamaları, bu
evli çiftin kendilerinin veya evlat edinilmiş bir veya birkaç çocuğun bulunduğu
sosyal bir birimdir.
Aile, evlilik bağı ile bir araya gelmiş erkek ve kadın arasındaki cinsel ilişkilerin
düzenlendiği, neslin devamının sağlandığı, sosyalleşme süreçlerinin ilk ve etkili bir
biçimde uygulandığı, ana-babalar, çocuklar ve tarafların kan bağı olan
akrabalarından meydana gelmiş ekonomik ve toplumsal bir birliktir.
Antropologların, bir kadın ve erkeğin toplum tarafından onaylanmış meşru görülen
birlikteliği olan ailenin kökeni ve gelişimini açıklamak üzere birçok kuramsal
perspektif geliştirilmiştir.

AİLE VE TOPLUM
Dünyada yaşayan farklı toplumlarda birçok aile modeli varlığını devam
ettirmektedir. Toplumda en küçük birim ailedir. Bu anlamda aile bütün
toplumlarda temel bir sosyal ünitedir. Aile, toplumsal yapıda ve sosyal sistemin
işleyişinde önemli rol oynayan bir kurumdur.
Murdock, 250 farklı topluluktaki aile yapılarını karşılaştırarak tüm ailelerin
ortak yerleşim, ekonomik iş birliği ve üreme şeklinde üç ortak karakteristiği olduğu
sonucuna ulaşmıştır. Sosyalleşme süreci, dördüncü ortak karakteristik olarak
Aileyi toplumsal bunlara ilave edilmektedir. Bütün toplumlarda aile, bireyin varlık alanı bulduğu bir
kurallar kuşatmıştır. merkezdir. Aile, ferdin içinde doğup büyüdüğü ve sosyalleştiği bir kurumdur. Aile,
çocukların sosyalleşmesini, kültürün kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlar.
Aile, üyelerine samimi, güvenli ortam ve güçlü bir dayanışma sunar ve
bunların sürekliğini teminat altına alır. Aile içinde karşılıklı saygı, sevgi, dayanışma,
bağlılık ve işbölümü vardır. Aile içi rol farklılığı ve dağılımı, aile sisteminin işleyiş
mekânizmasını organize eder. Onun için ailenin varlığını koruması ve sürdürmesi,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Aile

onu meydana getiren bireylerin işbölümü ve rol dağılımına uygun davranmaları ve


sorumluklarını yerine getirmeleri hayati önem taşır.
Aile, toplumu oluşturan bireyler arası ilişkileri, dinî, ahlaki, ekonomik,
kültürel ve geleneksel boyutta düzenler. Yine tüm bilinen toplumlarda aile ve
onun toplumla ilişkileri farklı boyutlarda tezahür etmektedir. Bazı toplumlarda
birçok rol ve ilişkiler, aileden bağımsız bir şekilde gerçekleşirken, bazılarında ise
her bireyin yaşamı bütünüyle aile içinde şekillenir. Ancak ailenin toplumsal
değişmelere paralel bir biçimde yapı ve fonksiyonları değişmektedir. Bu bağlamda
aileyle ilgili değer ve normlar da zamana göre değişim yaşar.
Antropolojik olarak toplumlarda statik bir aile yapısından söz etmek
imkânsızdır. Zaman içinde aile bireylerinin sayısında, yapısında ve görevlerinde
sürekli değişmeler olmaktadır. Dahası aynı toplumda şehir ve kır aile yapıları
arasında büyük farklar bulunmaktadır. Gelişmiş, gelişmekte ve az gelişmiş
toplumlarda da aile yapıları değişik görünümler arz eder. Nitekim çağdaşlaşma
öncesi 1500 ile 1800 yılları arasında Avrupa’da aile üç aşamalı bir değişme
göstererek çağdaş Avrupa toplumundaki formunu kazanmıştır. Bu dönemin ilk
Toplumsal evresinde öteki akrabalarla oldukça sıkı ilişkiler ağı içinde derinlemesine bağlanan
değişmelere parelel az sayıda ev halkından oluşan çekirdek aile türü hakimdir. Ancak bu aile türü
olarak ailenin toplumdan tamamen kopuk ve özgür değildir. Hem eşlerin evlenirken
yapısında değişmeler tercihlerinde hem de aile yaşamının öteki toplumsal yönlerinde bireysel özgürlük,
meydana gelir. anne-babaların ya diğer akrabaların ya da toplumun çıkarına tabidir. Bu nedenle
aile bu dönemde düşük düzeyli otoriter bir kurumdur. Bu aile türünün yerini 17.
yüzyılın başlarından 18. yüzyılın başlarına kadar yaşayan bir tür geçiş ailesi almıştır.
Bu dönemdeki çekirdek aile öteki akrabaların ve toplumun otoritesinden
kurtularak daha özgür ve bağımsız hale gelmesine karşın aile üzerinde babanın
otoritesinde bir artış söz konusu olmuştur. Ama bu devirlerde evlilik öncesi ve aile
içi sevgiye daha fazla önem verilmeye başlanmıştır. Üçüncü evrede sevgi ve aşka
dayalı yakın duygusal bağlarla bağlanmış, yüksek düzeyde ev içi aile mahremiyeti
olan ve çocukların yetiştirilmesiyle uğraşan, günümüzde de çok yaygın olan çağdaş
Batı çekirdek aile tipine doğru değişim gerçekleşmiştir. Bu tür aile çekicilik,
romantik sevgi ve kişisel seçimle kurulur.
Asya, Pasifik ve Afrika’nın bazı bölgelerinde geleneksel aile yapısında çok az
değişmeler meydana gelmesine karşın dünyanın geri kalan pek çok ülkesinde aile
yapısında ciddi değişmeler olmuştur. Bu değişimler üzerinde Batı kültürünün bu
ülkerlere yayılması, modern Batı çekirdek aile tipini kuruluşunu düzenleyen
romantik sevgiyle, çekicilikle, özgürlükle ve bağımsızlıkla ilgili kültürel değerlerin
bu toplumlar arasında hızlı bir şekilde yayılması, daha küçük ve özerk toplulukların
yaşadıkları bölgelere merkezi hükümetlerin hakim olması, bu kültür mensuplarının
ulusal siyasal sistemin etkisi altında kalması ve hükümetlerin geleneksel
toplulukların aile yapılarıyla ilgili kültürel sistemlerini ve davranışlarını değiştirmek
üzere programlar uygulamaları gibi faktörler etkilidir. Örneğin Çin’de hızla artan
nüfus karşısında hükümetler daha küçük aileleri özendiren ve çocuk sayısını
kontrol altında tutacak doğum kontrol programları uygulamaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Aile

Dünya çapında aile yapısında değişimleri şu şekilde sıralayabiliriz.

• Geniş aile ve akrabaların etkisi azalmaktadır.


• Eşin özgürce seçilmesi eğilimi gelişmektedir.
• Evlilik kararının ve aile içi kararların alınmasında kadın daha fazla söz
sahibi olmuştur.
• Akraba evlilikleri azalmaktadır.
• Cinsel özgürlük düzeyi arttıkça bu özgürlüğü kısıtlayıcı toplumlar
gelişmektedir.
• Çocuk haklarının genişletilmesi yönünde genel bir eğilim vardır.
Bütün bu değişimler, çekirdek ailenin dünyada baskın bir aile türü olmaya,
geniş ailelerin ve akraba sistemlerinin çözülmesine neden olmaya aday
görünmesine karşın bu yönelimleri çok fazla abartmak ve çekirdek ailenin her
Günümüz yerde baskın aile tipi olduğunu söylemek doğru değildir. Bugünkü toplumların
toplumlarında çoğunda geniş aileler ve geleneksel davranışlar hâlâ varlığını sürdürmektedir. Batı
çekirdek aile ile birlikte toplumlarında görülen aile yapısındaki değişmeler her yerde aynı hızda
geniş aileler varlığını olmamakta, farklı hız ve tempolarda seyredebilmektedir. Modern çekirdek aile
sürdürmektedir. yönünde değişim ve eğilimlerin tersine döndüğü ve hatta bazı ülkelerde buna karşı
eğilimlerin desteklendiği görülmektedir.

•Filipinlerde kentsel alanlarda kırsal alanlara oranla daha yüksek


düzeyde geniş aile bulunmaktadır. Bu aileler, geleneksel geniş
aile türünden farklı yeni bir geniş aile tipi örneğini oluşturur.
Örnek

Şehirlerde iş bulmak amacıyla kırsal alanlardan göç eden


kuzenler ve yeğenler, oralarda yaşayan akrabalarının yanına göç
ederek onların hane halkına katılması sonucu bu tip yeni geniş
aile modeli kurulur.

Aile toplumsal kurumların bütünleşmesinde çok önemli bir rol


oynamaktadır. Bu yüzden Ziya Gökalp, aileyi toplumun küçük bir modeli olarak ele
almakta, güçlü aileyi, güçlü millet ve devletin temel taşı olarak görmektedir. Bu
bağlamda aile içinde bulunduğu toplumun yapısından ve değerlerinden etkilenir.
Bununla birlikte toplumsal yapıyı ve değerler sistemini etkiler. Aile ve toplum
arasında karşılıklı bir etki durumu söz konusudur.
Engels ve Marx, insanlığın ilk devirlerinde cinsel ilişkileri düzenleyen
herhangi bir toplumsal kuralın olmadığını, bir tür seksüel komünizmin yaşandığını,
ailenin sonraki toplumların ürünü olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ancak bu görüşlerin
bilimsel temelinin olmadığı antropolojik araştırmalar tarafından ortaya
konmuştur.

AİLENİN İŞLEVLERİ
Ailenin görev ve işlevleri zaman süreci içinde değişime uğramıştır.
Toplumlar geliştikçe ailenin birçok işlevini ve görevini bürokratik örgütler
devralmıştır. Geleneksel aileden çekirdek aileye geçişin yaygınlaşmasıyla birlikte
aile bireylerinin sayısında azalma, işlevlerinde, yapısında değişim ve dönüşümler

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Aile

meydana gelmiştir. Modernleşme, sanayileşme, şehirleşme vb. toplumsal değişme


ve gelişmelere paralel olarak ailenin bazı işlevleri yok olmuş, bazıları değişime,
anlam kaymasına uğramış, bazıları da aynen devam etmiştir. Sonuçta günümüzde
bütün toplumlarda ailenin işlevleri, önemli değişmelerle karşı karşıya kalmıştır.
Her ne kadar ailenin işlevleri geçmişten günümüze birçok değişime uğrasa
da onun her toplumda süreklilik arz eden işlevleri vardır ve aynı zamanda bu
işlevler, toplumun sürekliliğini ve ahenkli bir bütün içinde dengeli bir şekilde
yaşamasını sağlar. Henüz ailenin bu tür işlevini yerine getirecek bir örgüt, bir
kurum veya organizasyon bulunmamaktadır. Ailenin toplumda gördüğü işlevleri şu
şekilde sıralayabiliriz:
Biyolojik işlev: Aile, biyolojik üremeyi sağlayan sosyal birim olmaktadır.
Böylelikle toplumun doğal dengesini kurmada çok önemli bir işlev (üreme işlevi)
görerek nüfusun yenilenmesini gerçekleştirir. Aile, her toplumun sürekliliği için
vazgeçilmez bir unsurdur. Aile, üreme ve neslin devamını sağlayarak hem ailenin
Aile, neslin devamını hem de toplumun varlığını koruma işlevi görmektedir. Ayrıca ailenin, cinsel
sağlar. ilişkileri düzenleme, meşrulaştırma ve cinsel tatmin işlevi vardır. Murdock, ailenin
karı-koca ilişkisi temelli evlilik üzerine kurulmasından dolayı çekirdek ailenin cinsel
işlevi olduğunu ileri sürmüştür.
Ailenin cinsel işlevi, evlilikle birlikte bir erkek ve kadının toplumsal olarak
birçok kültürde kabul gören cinsel birlikteliği, evlilik dışı cinsel ilişkinin ise
yasaklanması ve gayri meşru kabul edilmesi, bu tür evlilik dışı cinsel ilişkiye
girenlere karşı çok sert ceza ve yaptırımlar uygulanması ile ilgili değerlerin ve
kuralların düzenlenmesidir. Esasen toplumsal olarak cinsellik güdüsünün tatmini
evlilikle birlikte kurulan karı kocadan oluşan çekirdek ailede mümkün olmasına
karşın evlilik dışı cinsellik tatmini Orta Doğu Sami kültürü, Tük kültürü, Hristiyan ve
Yahudi kültürü gibi birçok kültürde en ağır suçlardan biri olarak görülmüş ve bu
kültürler uygulanan cezaların sertliğiyle dikkat çekmiştir. Bununla bilikte bazı
toplum ve kültürler evlilik öncesi ve evlilik dışı cinselliğe izin vermişlerdir.
Murduck, çekirdek ailenin toplumun üremesi ve çoğalması için gerekli
olduğunu savunmuştur. Evlilik üremeyi, çocukların meşru görülmesini, toplumsal
haklarının verilmesini sağlar. Bunun için hemen hemen neredeyse her toplumda
yetişkin kadın ve erkekler evlenir ve ebeveyn olurlar. Bunun tam tersine bazı
Karayib adaları topluluklarında hanede sürekli oturan bir koca yani baba
bulunmadığı için kadınlar hane residir. Yine Papua Yeni Gine’nin Trans-Fly
bölgesinde erkekler kadınlarla evlenmek zorunda olmakla birlikte karılarıyla cinsel
ilişkiye girmek yerine eşcinselliği tercih eden eşcinsel kabileler yaşamaktadır. Bu
kabilerlerden Marind-anim kabilesini erkekleri eşcinselliği daha çok tercih
ettiklerinden çocuk doğumları çok düşük olduğundan nüfuslarını çoğaltmak için
komşu köylere saldırıp çocuk kaçırmaktadırlar. Öyle ki bu kabilede birçok çocuk
esasen Marind-anim toplumunun kendi çocukları değil başka kabilelerden
kaçırılan çocuklardır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Aile

•Üremeyle ilgili diğer bir istisnai örnek ise Hindistan'da yaşayan


Nayarlar'dır. Nayarların akrabalık sistemleri ana soyludur. Nayar
evlilikleri sadece formalitedir. Bu kabile mensubu bir genç kız bir
erkekle düğün töreniyle evlenir, daha sonra kocasıyla cinsel
ilişkiye girmeden evine geri dönerdi. Erkek de kendi baba evine
Örnek giderdi. Evlendikten sonra kadınların birçok eşi olurdu. Bu
birlikteliklerden doğan çocuklar, gerçekte kendi babalarının kim
olduklarını bilmezler, soyları biyolojik babaya ve baba tarafına
değil, anneye ve anne tarafına dayandırılır, annenin hane halkına
ve onun soyundan gelen akraba grubuna dahil olurlardı. Aslında
Nayar kültüründe doğan çocukların meşru görülmesi için ne
biyolojik baba ne de annenin asıl kocası olmayan bir erkek,
çocuğun babalığını bir ayinle kabul etmesi gerekir.

Günümüzde de birçok toplumda nikahsız birlikte yaşayan çiftlerin, aynı


cinse mensup (kadın kadına-lezbiyen- ya da erkek erkeğe-homoseksüel-) aynı
hanede birlikte yaşayanların oluşturduğu çekirdek aile örnekleri vardır. Bu tür
aileler de üreme sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle evlenmeden veya
çekirdek aile kurmadan biyolojik olarak üreme çabaları görülmektedir. Bu örnekler
artık karı-koca arasında evlilik bağı ile kurulmuş çekirdek ailenin evlilik temelli bir
grup olması ve cinsellik işlevi ile ilgili kültürel düzenlemelerin, denetim ve
kısıtlamaların değişmeye başladığını göstermektedir. Aile değerlerinde meydana
gelen hızlı toplumsal değişmeler Amerika gibi son derece modernleşmiş Batı
ülkelerinde anne,baba ve çocuktan oluşan çekirdek ailenin işlevleri ve ayakta
kalabilirliği sorgulanmaya başlamıştır
Psikolojik işlev: Aile, annelik, babalık, ebeveynlik, kardeşlik ve akrabalık gibi
karmaşık duygusal temele dayanır. Aile, üyelerinin birbirine karşı duygusal bağlar
kurmasını ve bu bağları güçlendirmesini sağlar. Bu yüzden aile üyeleri arasında
sevgi bağı ve güven hissi oluşturur.
Aile, toplumsallaşma
yoluyla çocukların Sosyalleştirme işlevi: Aile, çocukları kültürleme suretiyle önemli bir
toplumsal yaşama sosyalizasyon işlevi görmektedir. Aile çocuğa, içinde yaşayacağı toplumun davranış
uyumunu sağlar. kalıplarını, değerlerini, inançlarını ve kültürlerini aktarır. Bu işlev, çocuğun topluma
uyumunu kolaylaştırmaktadır. Dil, din ve kültür ailesi tarafından çocuğa
benimsetilmeye çalışılır. Böylece çocuğun hayatının ileriki dönemlerinde toplumla
uyum içinde yaşması garanti altına alınmış olur.
Ekonomik işlev: Aile, bütün kültürlerde bir üretim ve tüketim cinsiyetler
arası işbölümünün gerçekleştirildiği birimdir. Aile, bireylerinin bütün ihtiyaçlarını
karşılar. Bu yüzden aile ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetleri üretir. Aile, üretim birliği
olma işlevini kısmen kaybetse de tüketim işlevi aynen devam etmektedir. Aile
içinde karmaşık bir iş bölümü vardır. Örneğin Madagaskar’da yaşayan tarımla
uğraşan Betsileolar arasında büyükbabaların aile içinde yapmaları gereken belirli
işleri, ergen kız ve erkeklerin başka işleri vardır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Aile

Eğitim işlevi: Çocuğa her türlü eğitim aile içinde verilir. Geleneksel
toplumlarda ferdin eğitimini aile üstlenir. Belirli bir meslek dalı için gerekli olan
eğitim, aile içinde yapılarak çocuk o meslek dalında yetiştirilir. Günümüz
toplumlarında ise en azından aile, belli bir yaşa kadar çocuğa eğitim verir. Özellikle
aile, dinî, sosyal ve kültürel normların ve değerlerin önemli bir kısmını çocuğa
aktarma işlevi görmektedir.
Çocukların kendi toplumlarının kültürel sistemlerini öğrendikleri
kültürlenme süreçlerine yaygın eğitim ile daha çok okul vasıtasıyla kazanılan
formel bilgileri ifade eden örgün eğitim aynı değildir. Antropolojide bir toplumun
bazı bireylerini formel bilgilerle donatması olarak ele alınan eğitime yönelik
kültürler arası karşılaştırmalar, Batı Afrika’daki bazı topluluklar ve Kuzey
Avustralya’da yaşayan, sadece erkek çocuklarının kabilenin inanç ve kültürünü
öğrenmesine ilişkin formel eğitime izin veren ve bu okulu bitiren erkek
çocuklarının bir törenle bir statüden başka bir statüye geçerek artık erkek
Toplumsal
değişimlere paralel olduklarını kabul eden Tiwiler gibi çalılardan yapılan okullara sahip olan istisnai
olarak ailenin kültürler dışında örgün eğitimin genellikle devlet örgütlü toplumlarda olduğu
işlevlerinde büyük kabul edilmiştir. Eğitimi çekirdek ailenin bir işlevi olarak gören Murdock’ın, aksine
değişmeler çocukların eğitimi, devlet ve kilise kurumunun görevidir. Modern toplumlarda
görülmektedir. çekirdek aile tek kültürleme ve sosyalleştirme aracı olmaktan uzaklaşmıştır.
Modern kültürlerde anne, baba ve kardeşler yanında okul arkadaşları, akran
grupları, öğretmenler, komşular ve dostlar da kürtür aktarımı yaparlar. Çekirdek
ailenin kültürleme rolü, çekirdek ailenin diğer akrabalardan uzaklaştığı veya en
önemli akraba grubu olduğu toplumlarda kültürleme ve eğitim işlevi çok daha
önemli hale gelir. Bununla birlikte birçok toplumda kültürleme çekirdek aileyle
sınırlı değildir.
Örnek

•Madagaskar'daki Betsileolarda büyükbabalar, büyükanneler,


çoğunlukla çocuk bakarlar ve ebeveynlere göre çocuğun
eğitimi ile ilgili daha çok söz sahibidirler.

Dinî işlev: Aile, bireylerine din eğitimi verme görevini üstlenir. Aile,
üyelerine ailenin mensubu olduğu dinî aşılar ve ibadetlerine ve törenlerine
katılmalarını denetler. Dinî bilgileri bireylere aktarmakla birlikte üyelerin dinsel
ibadetlerini organize ederek aile, dinî bir kurum işlevi kazanmaktadır.
Sosyal dayanışma ve üyelerini koruma işlevi: Geleneksel toplumlarda aile,
üyelerini korumakla görevlidir. Aile üyelerini dışarıdan gelebilecek her türlü maddi
ve manevi saldırılara karşı koruma işlevi görür. Bir aile bireyine yapılmış saldırı,
bütün aileye yapılmış kabul edilir. Bu işlevle aile bireylerinin güvenliği sağlanır. Bu
işlev, aynı zamanda dayanışmayı aile için çok önemli bir konuma yerleştirmektedir.
Hastalık, mutsuzluk, çaresizlik ve yaşlılık gibi durumlarda aile içi dayanışma çok
önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle aile, çaresiz kalmış bireyler için tam bir
sığınak işlevi görmektedir. Aile, üyelerine çok sayıda sorumluluklar yükler ve
onlardan birçok isteklerde bulunur. Ailenin üyelerinden beklediği görevler, bireyin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Aile

yaşamı boyunca devam eder. Aile, erkek ve kadını kendilerinden daha çok aile
üyeleri için ağır sorumluluklar yüklenmeye zorlamaktadır. Özellikle aile içinde
meydana gelen kriz zamanları veya çocuklara karşı görevler, aileyi gittikçe artan
sorumlulukları yerine getirme işlevleri yüklemektedir. Ancak çağdaş kurumlar,
ailenin bu işlevlerinden bir kısmını yerine getirmeye başlamıştır.
Statü kazandırma işlevi: Aile, üyelerinin toplum içindeki statülerini belirler.
Aile, üyelerine statü kazandırır. Ailenin bireylerine statü tahsisi işlevi, bazı değişim
ve dönüşümler geçirmesine rağmen günümüze kadar ulaşmıştır.

•Ortaçağda veraset yöntemiyle aileden üyelerine geçen “von”,


“dük”, “düşeş”, “sör” gibi asalet unvanları, günümüzde ya yok
Örnek

olmuş ya da sembolik anlam taşımasına karşın ailenin


üyelerine kazandırdığı sosyal, kültürel ve ekonomik statüler
hala önemini korumaktadır.

Boş zamanı değerlendirme işlevi: Aile eğlenme ve dinlenme görevlerini


organize eder. Aile üyeleri boş zamanlarını, aile ile birlikte geçirir. Aile, üyeleri için
boş zamanları düzenleme ve organize etme işlevi görür.

AİLENİN BİÇİMLERİ
Bazı toplumlarda belli dönemlerde kölelerin aile kurmaları engellenmiştir.
Çağdaş dönem öncesi Yunan ve Amerikalı kölelerin aile kurmaları yasaklanmış,
kuranların aileleri de köle ticareti, zorla çalıştırma ve cinsel saldırı nedeniyle atlüst
olmuştur. Buna rağmen aile her sınıftan çoğu insanın kurmaya çalıştığı bir ideal
Ailede otoritenin olmuştur. Nitekim kültürler arası karşılatırmalı tarihsel antropolojik çalışmalar,
anaya verildiği, onun biçok aile türünün olduğunu göstermiştir. Bu aile türleri zamanla değişmekle
erkek kardeşinin veya birlikte en ilkel toplumlardan günümüze kadar gelen bütün toplumlarda aile adı
akrabalarından bir
verilen bir sosyal yapı şekli bulunmaktadır. Aile her toplumda sınırlı bir büyüklüğe
erkeğe karşı aile
sahiptir. Ailenin şekillenişinde ve sosyal yapısının oluşmasında üye sayısı ve
içinde söz sahibi
olduğu aileye anaerkil sınırlarını belirleyen kurumlar bulunmaktadır. Hane halkı kompozisyonuna bağlı
aile adı verilir. aile tipi dışında her toplumda otorite, sosyal çevre, akrabalık ve mülkiyet
ilişkilerine göre farklı aile biçimleri ortaya çıkmıştır.
İlkel kültürlerden günümüze toplumsal ve kültürel faktörlere bağlı olarak
aile biçimler almıştır. Antropologlar, iki ya da daha fazla kişinin evlenmesi sonucu
evlilik bağı ile kurulmuş aile ile bir kadın, bir kadının erkek kardeşleri ve
çocuklarından oluşan kan bağına dayanan aileyi birbirlerinden ayırmaktadırlar.
Kan bağına dayanan aile örnekleri çok yaygın değildir.

•Çin'de yaşayan Musuo kültüründe, Nayarlarda İrlanda'ya yakın


Örnek

olan Troy adasındaki balıkçılıkla geçinen Katoliklerde kadın;


erkek kardeşi, onların çocukları ile birlikte yaşamaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Aile

Evlilik bağı ile kurulmuş aile tipi ise çok yaygındır. Dünyada 192 farklı toplum
üzerinde aile türleriyle ilgili yapılan bir araştırmada geniş ailenin en yaygın aile
türü olduğunu ve kültürlerde %48’inde geniş aileye rastlandığı sonucu ortaya
çıkmıştır. Bu kültürlerdeki ailelerin %25’ini çekirdek ailelerin, %22’sini ise çok eşli
ailelerin oluşturduğu görülmüştür. Bununla birlikte evli çiftlerin daha önceki
birlikteliklerinden olan çocuklarına baktıkları karışık ailelerle de karşılaşılmıştır.
Antropologlar aileyi, otorite ve hane halkı faktörlerine göre iki şekilde
sınıflamışlardır.
Otorite ölçütünü esas alan aile biçimleri:
Ana Ailesi/Anaerkil Aile/Maderi Aile: Ailede otorite ana tarafında toplanır.
Aile içinde otoriteyi, kadının erkek kardeşi veya yakın akrabalarından bir erkek
kullanır. Akrabalık ana tarafına bağlı olarak belirlenir. Akrabalık ilişkileri de ana
soyuna dayanır. Ana ailesinde ananın kız ve erkek kardeşleri, çocukları ve
akrabaları aynı evde birlikte yaşarlar. Evin reisi kadının erkek kardeşi, çocuğun
dayısıdır. Dayı, kız kardeşine ve çocuklarına bakmakla görevlidir.
Anaerkil ailede soy ve
Çocukların babayla hukuki ve sosyal ilişkileri yoktur. Baba sadece zaman
akrabalık ilişkileri ana
zaman ana evine misafir gibi gelip gidebilir. Esasen baba da anasının evinde, kız
tarafına dayanır.
kardeşinin çocuklarına babalık yapmak zorundadır.
Bazı antropologlar, anaerkil ailenin avcılık ve toplayıcıkla geçinen göçebe
ilkel toplumların, tarımsal üretim biçimine ve yerleşik hayata geçtikleri evrede ilk
defa ortaya çıktığını ileri sürmüştür. Bu antropologlara göre anaerkil aile, yerleşik
hayata geçen toplumsal yapıların ürünüdür.

•Anaerkil aile tipi örneklerine, Kuzey Amerika’da Kanada


Örnek

yerlilerinde, Doğu Afrika’da ve Eskimolarda rastlanmıştır.

Baba Ailesi/Pederî Aile: Bu aile tipinde ana-baba aynı evde birlikte oturur.
Akrabalık hem ana hem de baba tarafından gelir. Çocuklar, ana ve baba tarafına
mirasçıdırlar. Baba ailesinde otorite ana ve baba tarafından paylaşılır.

Ailede tek otorite


sahibinin baba •Bu aile modelinin en eski örneklerine Türklerde ve
Örnek

olduğu, akrabalığın Cermenlerde (Almanlarda) rastlanmaktadır. Örneğin


baba tarafından Türklerde Hakan ile Hatunun birlikte hüküm sürmeleri,
baba aile tipinin Türkler arasında yaygın olduğunun
kurulduğu aile türüne
işaretidir.
baba tarafından aile
adı verilir.
Babalık iki farklı aile modelinin şekillenmesinde rol oynamıştır:
Baba Tarafından Aile/Bölünmez Asaba: Bu aile modelinde ailenin reisi en
yaşlı erkektir ve kadınların reisi de en yaşlı kadındır. Bu ailede akrabalık baba
tarafından gelir. Miras baba tarafından kabul edildiği için bir çocuk annesinin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Aile

mirasını alamaz. Özel mülkiyet yoktur. Bütün mal veya mülk aile topluluğunun
ortak malıdır.
Aynı baba soyundan gelenler, kardeş kabul edilir. Bu tür akrabalık, aile
üyelerine birtakım görev ve sorumluluklar yükler. Aile bireylerinin baba tarafından
gelen akraba topluluğu dışından evlenmesi, ailenin bir ferdine dışarıdan bir saldırı
geldiğinde kan davası gütmesi, kendi özel menfaat ve hırslarından daha çok ailenin
menfaatlerini savunması gerekir. Bu aile tipine toprağa yerleşmiş Afrika, Asya ve
özellikle Balkanların güney kesimlerinde rastlanmaktadır.
Ataerkil Aile: Ataerkil aile, kaynağını dinden alan mutlak ve sonsuz bir baba
otoritesine bağlı olarak kurulmuştur. Ailede mülkiyet babaya aittir. Baba, aile
mülkiyeti ve malları üzerinde dilediği tasarrufu yapma hakkına sahiptir. Baba, dinî
ve ekonomik sorumluklarını yerine getirebilmek için gerekirse çok evlilik yapabilir.
Bütün aile bireyleri atalar dinîne bağlıdır. Baba, atalar dinînin emrettiği ritüelleri
yürütmekle, dinî gelenekleri sürdürmek ve korumakla görevlidir. Ailenin lideri olan
baba aynı zamanda aile dinînin de hükümdarıdır.
Bu aile tipinde her evin içinde aile atası olan Tanrı’nın bir ocağı vardır. Bu
ocakta hiç sönmeyen bir ateş vardır. Aile Tanrı’sının ruhunu koruyan bu ateş, aileyi
korur, aileye sağlık ve bereket verir. Bu yüzden ailenin birlikte yaşadığı evdeki
ocağın ateşini söndürmeyecek bir erkek çocuk sahibi olmak çok önemlidir. Bu
nedenle ataerkil ailede kaynağını dinden alan bir statü farklılaşması vardır.
Baba otoritesinin en yüksek ve en katı şekline dönüştüğü ataerkil aile tipine
İsrailliler, İranlılar, Yunanlılar, Almanlar, Türkler ve eski Romalılarda
karşılaşılmaktadır. Özellikle ilk defa Eski Roma’da ortaya çıktığı için bu aile
modeline Roma Ailesi de denilmektedir.
Hane halkını ölçüt alan aile biçimleri:
Geniş Aile/Büyük Aile: Çok sayıda akrabanın, küçük veya çekirdek ailenin
aynı çatı altında birlikte yaşaması şeklinde kurulan aile tipidir. Bir yönüyle karı-
kocaya diğer yönüyle kan bağına ve akrabalığa dayanan geniş aile, büyük anneleri,
dedeleri, anneyi, babayı, kız kardeşleri, erkek kardeşleri, zaman zaman amcaların,
dayıların, halaların, teyzelerin ve kuzenlerin bir veya birkaçını içeren büyüklükte
olabilmektedir. Bütün bu insanlar, kan bağına dayalı olarak veya evlenen yeni bir
çiftin aileye katılması şeklinde birlikte bir arada yaşarlar.
Aileye kan bağı ve evlilikler yoluyla gerçekleşen katılımlar, ailenin
sürekliliğini sağlar. Bu tür ailelerde en yaşlı aile üyesi, aile reisidir. Bireylerinden
daha ziyade aile önemlidir. Aile bireylerinin tutum ve davranışları ailenin kontrol
ve denetimi altındadır.
Bazı antropologlar geniş ailenin sanayileşme öncesi Batı toplumlarında
görülmekle birlikte bu toplumlarda sanayileşme, şehirlileşmeyle birlikte geleneksel
Geniş ailenin iki biçimi
geniş ailenin kaybolduğunu onun yerine çekirdek ailenin ortaya çıktığını ileri
vardır:
sürmüştür. Geniş aile gruplarının Doğu Avrupa ve Asya’da daha yaygın olduğu
1. Kök Aile
kabul edilmiştir. Daha sonraki antropolojik kültürler arası çalışmalar geleneksel
2. Birleşik Aile
geniş ailenin sadece Doğu’ya ve Asya’ya ve eski çağlara özgü bir aile modeli

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Aile

olmadığını tam tersine bugün çağdaş Batı toplumlarında da örneklerin


rastlandığını göstermiştir. Geniş ailenin iki biçimi vardır: 1. Kök Aile 2. Birleşik Aile
Kök Aile: Ana, baba, çocukları, evli tek oğul ile eşi ve çocuklarından kurulu
aile tipidir. Bütün aile bireyleri tek bir evde birlikte otururlar. Baba, ailenin reisidir.
Ailenin bütün sorumlulukları babaya aittir. Baba öldükten sonra aile reisliği büyük
oğula geçer. Böylece aile mülkünün parçalanması ve toprak mülkiyetinin
bölünmesi engellenmiş olur. Kök aile tipine en çok Çin’de rastlanmasına karşın köy
ailelerinde de bu tip aile yaygındır. Geleneksel toplumsal yapılarda bu tip aileye
çok sık rastlanmaktadır.
Birleşik Aile: Ana, baba, erkek çocuklar, evlenmemiş kızlar, evlenen oğullar
ile eşleriyle çocuklarından oluşan aileye denir. Bu aile, evlenen erkek torunları da
kapsar. Bu yüzden birleşik aile erkek evlat kanalından genişler. Böylece iki veya
daha fazla kuşak bir çatı altında ya da bir bahçede evin farklı bölümlerinde yaşar.
Ailede en yaşlı erkek otorite sahibidir. Mülkiyet ise ailenin ortak malıdır. Birleşik
aile tipi ile en çok Hindistan’da karşılaşılmaktadır.
Çekirdek Aile/Küçük Aile: Ana, baba ve evli olmayan çocukların oluşturduğu
aile tipidir (Şekil 8.1.). Bazı kültürlerde ekonomik ve meslekî bağımsızlığını
kazanmış çocuklar aileden ayrılabilmektedir. Başlangıçta sadece evlenmiş
çiftlerden meydana gelen, daha sonra çocuklar arttıkça gelişen ve zamanla
çocukların iş güç sahibi olarak veya evlenerek evden ayrılması neticesinde
başlangıç noktasına geri dönen aile biçimidir.

Koca/Baba Karı/Anne

Kız çocuk/Kız kardeş Ben Erkek Çocuk/Erkek kardeş

Şekil 8.1. Bağımsız Çekirdek Aile ve Aile İçi İlişkileri (Haviland ve Diğerleri, 2008, s. 464)

İnsanlık tarihinde çekirdek ailenin belirli kültürel koşullar içinde kökleri 4.


yüzyıl Roma Katolik kilisesinin toplum ve aile hayatı ile ilgili düzenlemelere kadar
geri götürülebilir. Kilise bu düzenlemeleriyle akraba evlilikleri, evlat edinme,
boşanma çok evilik, nikahsız birlikte yaşama ve tekrar evlenme yasaklanmıştır. Bu
uygulama erkek ve kadın arasındaki evlilik bağını güçlendirmiş, evli çiftlerin
özellikle erkek mirasçılarının artmasını engelleyerek erkek varisi olmayan ailelerin
bütün mal varıklarının kiliseye kalmasını sağlamıştır. Bu yolla kilise birçok Avrupa
ülkesinde en büyük toprak sahibi olmuştur. (Şekil 8.2.)

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Aile

Şekil 8.2. Hz. Meryem'in Kocası Yusuf’tan Oluşan Hristiyanlığın Kutsal Ailesi.
Hz. Meryem’in kocası, babasının erkek kardeşinin oğluydu ve kendisi de kayınbiraderle
evlilik (levirat) sonucu dünyaya gelmişti. Hristiyanlığın ilk günlerinde akraba evliliklerine
izin verilmiş olsa da 4. yüzyıldan sonra Roma Katolik Kilisesi tarafından yasaklanmıştır
(Haviland ve Diğerleri, 2008, s. 465).

Avrupa ve Kuzey Amerika’da ortaya çıkan sanayileşmeyle birlikte çekirdek


aile diğer akraba gruplarından uzaklaşmaya başlamıştır. Sanayinin hareketli işgücü
ihityacı, işin olduğu yere göç eden ve taşınan çekirdek aileler sayesinde
sağlanması, geniş ailelerin ve akraba gruplarının müdahalelerini kişilerin özel
hayatlarına ve kendi özgürlüklerine bir tehdit olarak algıladıkları kamusal
yaşamdan kaçış nedenleriyle çekirdek aileler geniş aile gruplarından ayrılmaya
başlamışlardır.
Çekirdek aile, gelişmiş modern toplumlarda ve şehirlerde görülen bir aile
tipidir. Çünkü çekirdek aile, modernleşme, sanayileşme ve şehirleşme gibi
süreçlerin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Nitekim Kuzey Amerika ve Batı Avrupa
ülkerinde görülen çekirdek aile yapısı, küçük aile gruplarının daha büyük aile
grupları halinde yaşadığı diğer toplumlarda görülmemektedir. Fakat pek çok
antropolojik araştırma geniş ailenin modern toplum öncesi geleneksel ve ilkel
Çekirdek aile, toplumlarda yaygın olduğu, çekirdek ailenin ise sanayileşen ve modernleşen Batı
sanayileşmiş Batı tipi toplumlarda ortaya çıktığı şeklindeki bilgimizi altüst eden veriler sunmuştur.
toplumlarında Bu antropologlara göre bu görüş yanlıştır. Çekirdek aile çoktan beri varlığını
yaygındır.
sürdürmekte, geniş aile de modern toplumlarda varlığını korumaktadır. Murdock,
250 farklı toplumu inceleyerek bu toplumlarda kaç aile türü olduğunu tespit
etmiştir. Buna göre genel olarak bir kadın ve erkek ve bunların çocuklarından
oluşmuş çekirdek aile tipinin evrensel bir aile tipi olduğunu savunmuştur.
Sanayileşme öncesi dönemlerde Batı toplumlarında hane halkı büyüklüğü
bugünküne oranla daha fazlaydı ama bu oransal büyüklük günümüz
toplumlarındaki hane halkı sayısı büyüklüğü oranından çok da fazla değildir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Aile

•İngiltere'de 17., 18. ve 19. yüzyıllar boyunca hane halkı

Örnek
büyüklüğü ortalama 4,75 kişidir. İngiltere'de bugünkü
ortalama büyüklük ise 3.04'tür. Evde çalışan uşakların da
daha önce hane halkından sayıldığı düşünüldüğünde aile
büyüklüğündeki söz konusu fark çok önemli değildir.

Yine çoğu Batılı çekirdek aileyi normal, doğal ve çağdaş; geniş aileyi ise
anormal ve geleneksel bulmaktadır. Oysa çekirdek ailenin diğer aile yapılarından
daha modern ve daha doğal olmadığını, diğer aile modelleri için ölçüt kabul
edilemeyeceğini antropoloji ortaya koymuştur.

AİLE SORUNLARI
Tarihin ilk dönemlerinden günümüze kadar geçen süreçte ailenin yapı, işlev
ve biçimlerinde oldukça önemli değişim ve dönüşümler meydana gelmiştir. Bütün
toplumlarda aile kurumu birçok değişime uğramıştır. Elbette ki ailenin yapı, işlev
ve biçimlerinde meydana gelen bu değişimler, olumlu sonuçlar doğurduğu gibi
birçok soruna da neden olmuştur.
Her aile tipinde farklı nedenlerle sorunlar yaşanmaktadır. Geleneksel geniş
ailenin kendine özgü sorunları vardır. Geniş ailede aile reisinin verdiği kararlara
bütün aile bireyleri uymak zorunda oldukları için bu olgu, özellikle genç kuşaklar
için önemli çatışma ve gerginlik alanını oluşturmaktadır. Geniş ailenin otoriter ve
baskıcı yönüne karşı özgür ve bağımsız yaşama isteği artmaktadır. Bu yüzden
geniş ailede otorite, bağımlılık ve saygınlık gibi farklı özellikler, aile bireyleri
arasında anlaşmazlık, çatışma ve tartışma alanlarını oluşturmaktadır. Bu sorunlar,
bağımsızlık ve özgürlük konsepti üzerine oturmaktadır. Böylece birçok kültürde
aile baskısından dolayı evden kaçma olaylarıyla sık karşılaşılmaktadır.
Ailenin ekonomik ve üretim işlevini yitirdiği modern toplumlarda çekirdek
aile birçok sorunla karşı karşıyadır. Modern iş ve çalışma koşulları aile üyelerinin
uzun süre birbirlerinden ayrı kalmalarına neden olmuştur. Eğer eşlerin ikisi de
çalışıyorsa işlerinin bulunduğu yerler, onları ayrı yerlerde yaşamaya zorlar. Ayrıca
Toplumsal ve
yeni evli çiftlerin ebeveynlerinden bağımsız bir evde yaşamaya başlaması, bu yeni
kültürel değişmeler
ailede tiplerine özgü aileyi akrabalarından ayırır. Bu durumda eşler arasındaki sorumluluk ilişkisi tam
sorunlara neden anlamıyla kurulamadığı için eşler arasında rekabete dayalı bir yapı oluşmakta,
olmuştur. karşılıklı sorumluluk gerektiren çekirdek ailenin varlığı ve sürekliliği tehlikeye
düşmektedir.
Aile bireylerinin toplumsal yaşamda karşılaştığı güçlükleri aşmak ve
sorunları çözümlemek üzere varolan ailenin ortaya çıkan farklı türleri kendilerine
özgü sorunları beraberinde getirmektedir. Ailenin ve ev halkının küçük ve daha
özgür olduğu Kuzey Amerika’da aile mensupları, toplumsal güçlükler karşısında
bireyler, ailenin diğer üyelerinin ve akrabalarının desteklerini alamamakta ve
öylece birey yapayalnız bırakılmaktadır. Aile, akrabalık ve toplumsal bağları
zayıflayan toplumlarda bireyselleşme artmıştır. Bireyselleşme ise aile üyelerinin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Aile

modern toplumun koşullarına uyum sağlamasını ve toplumsal yaşama tutunmasını


güçleştirmekte, tek başına kalan bireyler kendilerine yeni sıcak ve samimi birer aile
ortamı aramakta ve bu arayış tarikat, mezhep veya sapkın grup ve hareketlere
üyeliklerle sonuçlanmaktadır. Aynı şekilde aileleri tarafından yalnız bırakılmış
bireyler alkol, uyuşturucu kullanımı, sokakta yaşama, evsizler ve mafyatik çete
hareketlerine üyeliklere varıncaya kadar birçok modern toplumun karşılaştığı
sorunlara yol açabilmektedir. Ailelerinin desteğinden uzak kalan bireyler çoğu
durumda başlarının çaresine bakmak zorunda kalmışlar ancak ürettikleri bu
çareler, alkol ve uyuşturucu kullanımı, şiddet, suç, sapkın tarikat, cemaat ve
mezhep hareketlerine yönelim, evsizlik, toplumsal uyumsuz, yabancılaşma gibi
birçok kültürel ve toplumsal soruna neden olmuştur.
Esasen bütün bu modern kültürlerde toplumun baş etmekte zorlandığı
sorunlarla çekirdek aile arasındaki ilişki antropologlar arasında çok önemli bir
tartışma alanını oluşturmaktadır. Her kültürde ailenin en önemli işlevleri arasında
kabul edilen hanede çocuk yetiştirme ile ilgili kültürel değerler sisteminin
değişmesiyle birlikte antropolojide avcı erkek figürüne karşın geliştirilen toplayıcı
kadın figürü ile ilgili bilgilerimizi de alt üst eden antropolojik araştırma sonuçları
ortaya çıkmaktadır. Karşılaştırmalı antropolojik incelemeler, birçok kültürde
cinsiyet rollerine dayalı iş bölümünde erkeğin dışarda ağır işlerde çalıştığı, kadının
ise evde çocuk baktığını, ev işleri veya toplayıcılık gibi hafif işler yaptığını
göstermiştir. Hanedeki bu tür cinsiyete dayalı rol farklılaşması, modern
Her aile biçiminin, toplumlarda değişime uğramaktadır. İş ve çalışma ile ilgili farklılaşan kültürel
kendine özgü değerler arasındaki makas her geçen gün kapanmakta ve kadının, erkeğin yaptığı
sorunları vardır. her işi yapabileği ile ilgili eğilimler artmaktadır. Bu nedenle çekirdek ailede eskiden
evde kalıp çocuk bakan kadın artık bunun yerine iş hayatına atılmayı ve kariyer
yapmayı tercih etmektedir. Bu durum özellikle çekirdek aileye kutsallık atfeden
Batı toplumlarında çok barizdir. Kadınlar işin paylaşıldığı geniş aile ortamından
kopmaktadır. Aynı zamanda insanlığın yeniden üretilmesini sağlayan en önemli
kaynak olarak üretici, koruyucu olan kadının çocuk bakımı ve aile ekonomisine
katkı verdiği emek hem değersizleşmiş hem de romantikleşmiştir. Bu durum
günümüz modern kültürlerinde çocuk bakımı, toplumsallaşma ve eğitim gibi
sorunlara neden olmuştur.
Çeşitli toplumsal sınıflarda kadının yapması gereken işler farklılık
göstermektedir. Her ne kadar çalışan kadınlar arasında hem ücretli işlerini hem de
ev işlerini birlikte yürüten kadınlar olsa da üst sınıf kadınlar, daha çok ev hayatının
sembolü haline gelmişlerdir. Ev işleri kendileri de yarı veya tam zamanlı olarak
çalışarak para kazanan ve aynı zamanda ailelerini de ayakta tutmaya çalışan
kadınlara bırakılmıştır. Kadınların asıl görevini ev hayatına katkı olarak
sistemleştiren kültürlerde, onların çalışması önemsenmemiş ve çalışanlar da aynı
işi yapan erkeklere nazaran düşük ücretle çalıştırılmıştır.
Aile, toplumda ekonomik bir menfaat birliği değildir. Aileyi bir şirket veya
kooperatif gibi görerek kadının ekonomik bağımsızlığını kazanmasıyla aileyi terk
edeceği ve dolayısıyla ailenin önemini kaybedeceğini düşünemeyiz. Çünkü kadının
ekonomik olarak güçlenmesi aileyi de güçlü kılabilir. Aynı şekilde bazı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Aile

düşünürlerin, sanayileşme ve şehirleşmeye paralel olarak gelişen sosyal


organizasyonların, sivil toplum kuruluşlarının ve bürokrasinin ailenin ortadan
kalkmasına neden olacağı öngörüsü tutmamıştır. Sanayileşme ve şehirleşme
süreçleri neticesinde meydana gelen değişim ve dönüşümler neticesinde ailenin
bazı görevlerini örgütlü kuruluşlar yerine getirmeye başlamışsa da aile sosyal
fonksiyonunu artan bir önemle korumaktadır.
Çekirdek ailenin akrabalık bağlarını koparması, doğum, bebek bakımı, çocuk
yetiştirme ve annelik görevi gibi oldukça tecrübe isteyen önemli konularda
deneyimsiz ve tecrübesiz genç annenin tecrübeli akrabalarına danışmak yerine,
kitaplara, deneyimsiz arkadaşlarına veya komşularına başvurması, onu iyice
çaresiz bırakabilmektedir. Ayrıca çalışan kadınların çocuklarına bakacak akrabaları
Çocukların evlenmesi
ve iş güç sahibi olması olmaması, çok önemli bir çekirdek aile problemi olarak ön plana çıkmaktadır. Bu
nedeniyle çekirdek aile durum çocukların gerekli ilgiden mahrum kalmalarına ve ailenin kültürü çocuğa
küçülür ve anne, aktarma işlevini tam olarak yerine getirememesine neden olmaktadır. Böylece
babadan birinin kültürel norm ve değerlerden kopuk genç nesillerin yetişmesi hızlanmaktadır.
ölmesiyle dağılma Diğer taraftan çocukların iş ve evlilik nedeniyle evden ayrılması, yaşlanan anne ve
tehlikesi yaşar.
babanın bakımı sorununa neden olmaktadır. Yaşlıların durumu çekirdek ailenin
ürettiği en temel sorunlardan bir diğeridir.
Aile üyelerinin ev dışındaki değişik kurumlar arasında yaşamlarını sürdürme
zorunluluğu, ailenin eski düzeninin bozulmasına neden olmuştur. Aile, dış
faktörlerin olumsuz etkilerine daha açık hâle gelmiştir. Toplumsal dinamizmden
kaynaklanan dış faktörler, ailenin yapısından daha çok işlevlerini birinci derecede
bozar. İkinci derecede ise aile içindeki yapısal bozukluklarda önemli sorunlara yol
açar.
Aile ana, baba ve çocuklardan oluşur. Bunlardan biri veya ikisi yoksa aile
eksik olur. Aile yapısını oluşturan elamanlardan birinin olmayışı veya kaybedilmesi
aile için çok ciddi bir sorun demektir. Bu sorunlardan, kısırlık her devir aile içinde
geçimsizlik sorununa neden olmuştur. Evli çiftlerin çocuğunun olmaması, ailenin
sosyal ve psikolojik birçok sorunla baş etmesini gerektirmektedir. Öncelikle
çocuğun olmayışı, çekirdek ailenin bazı işlev ve görevlerini yerine getirmesini
engeller. Aynı zamanda eşler arasındaki ilişkilerin bozulmasına veya tamamen
kopmasına neden olabilir.
Çocukların çalışması, çocukların evden erken ayrılması, geç ayrılması veya
evde kalması gibi durumlara bağlı olarak birçok aile içi sorun ortaya çıkmıştır.
Nitekim sanayileşme öncesi Avrupa’da genellikle çocuklar, çok erken yaşlardan
itibaren aile çiftliklerinde anne-babalarına yardım etmişler, başka hane halkının
işlerini görmek üzere başka ailelerin hanelerine veya meslek öğrenmek üzere çırak
olarak başka ustaların yanına gönderilmiştir. Başka hane halkı için çalışmak üzere
Bebek ölüm oranlarının evlerinden ayrılan çocuklar ailelerini çok ender zamanlarda görebilmişlerdir.
düşmesi, aileye istikrar
Ölüm oranlarının her kuşakta yüksek olduğu sanayileşme öncesi Avrupa’da
ve süreklilik
kazandırmaktadır. yaşayan aileyi, bebeklerin dörtte birinden fazlasının, ömürlerinin bir yılını
göremeden ölmesi, eşlerden birinin ya da her ikisinin ölmesi gibi etkenler, bugünkü
yüksek boşanma oranlarının tehdit ettiği günümüz ailesinden bile çok daha

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Aile

istikrarsız ve kısa ömürlü kılmıştır. Çocuklardan, eşlerden birinin veya her ikisinin
ölmesi Avrupa’da aileyi süreksiz kılmış veya aile ilişkilerini bozmuştur. Modern
çağdaş ülkelerde bugün ortalama insan ömrü uzadığından, özellikle bebek ölüm
oranlarının %1’in altına inmesi, günümüz ailesini eskisine göre nispeten daha
sürekli ve istikrarlı yapmıştır. Çekirdek aileyi meydana getiren üyelerden herhangi
birinin çeşitli nedenlerle aileden erken kopması, çekirdek ailenin yapı ve
görevlerini bozan oldukça önemli sorunlara neden olmuştur. Örneğin baba ya da
annenin yokluğu, sevgi, dayanışma, kollama ve koruma gibi ailenin önemli
işlevlerini etkisiz hâle getirir. Çocuğun ana veya baba modelinden habersiz bir
biçimde yetişmesine, aile görevlerini tam olarak öğrenememesine ve sosyalleşme
sürecinde birçok olumsuzlukla karşılaşmasına neden olmaktadır.
Çoğu toplumda ailenin iç bağlanışında da birçok aksaklıklar meydana
gelmiştir. Aile içi kuşaklar arası ilişkiler sürekli karşılıksız sevgi ve şefkat içerisinde
gerçekleştirilmeli, güçlü bir dayanışma ve işbirliği olmalı, aile bireyleri arasında
ahlak ve erdemliliğe dayalı güçlü samimi bir bağ kurulmaldır. Sanayileşme,
şehirlileşme, modernleşme gibi etkenler, aile içi ilişkilerde bu kültürel değerler
sistemini dönüştürmüştür. Ailede her zaman olduğundan daha fazla bir kavga ve
çatışma riski ortaya çıkarmıştır. Ailelerde uyum ve uzlaşma olan konular azalmaya
başlamış, çatışma ve tartışma unsuru olan hususlar eskisinden çok daha fazla
artmıştır. Modern iş koşullarında insanlar emeklerini pazarlayarak aile
ekonomilerini sürdürülebilir bir yapıda götürmeye çalışmaktadır. Modern çalışma
koşulları içinde kurulan sosyal ilişkiler geçici, rekabete dayalı, başarıya odaklı, yasa
ve yaptırımlarla yürütülür. Bütün bu etkenler 1950’lere gelindiğinde Batı
toplumlarında çekirdek aileden oluşan hane oranının %60’la en yüksek seviyeye
ulaşmasını sağlamıştır. O zamandan bu yana bu sayı yarı yarıya azalmıştır.
Boşanmış, ayrı yaşayan ve hiç evlenmeyen bireylerin yaşadığı haneler gittikçe
artmaktadır. Son yıllarda Türkiye’de de Batı toplumlarına benzer şekilde hiç
evlenmeyerek yalnız yaşayan, boşanmış ve ayrı yaşayan aile tipleri gün geçtikçe
artmaktadır.
Modern toplumun sorunlarıyla yapayalnız ve tek başına bıraktığı insanlar
arasında, yakınlığı, aile sıcaklığını, sevgiyi, şefkati, duygusal veya maddi desteği aile
dışı ilişkilerde arayanların her geçen gün sayısının artmasına neden olmuştur. Aile
içinde çocukların ve eşlerin ihmal edilmesi, aile içi ilişkilerde hoşgörünün
zayıflamaya başlaması, aile içi kötü muamele ve şiddet gibi olgular yaygınlık
kazanmıştır. Aile içindeki şiddetin baş aktörü erkeklerdir.
Evdeki bir aile üyesinin diğer bir aile üyesine uyguladığı saldırganlığı ve
fiziksel suistimali aile içi şiddet olarak tanımlayabiliriz. Modern toplumlarda evler
en tehlikeli yerlerdir. İngiltere’de her dört cinayetten biri bir aile bireyi tarafından
başka bir aile üyesine karşı işlenmektedir. Aile içi şiddet konusunda yapılan
çalışmalar, aile içi fiziksel şiddete en çok maruz kalanların altı yaş altı çocuklar
Dünyanın her yerinde olduğunu göstermiştir. Çocuklara şiddetten sonra en yaygın ikinci şiddet türü
kadına yönelik şiddet
kocaların eşlerine karşı kullandığı şiddettir. Bununla birlikte kadınlar da hem
vardır.
çocuklarına hem de kocalarına karşı şiddete başvurabilmektedir. Bazı araştırmalar
kadınların kocalarını dövdüklerini ancak kadınların kullandığı şiddetin erkeklere

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Aile

kıyasla daha kısıtlı, düzensiz ve kalıcı fiziksel hasar verme ihtimali düşükolduğunu
göstermiştir.
Her ne kadar her kültürde ailede kadınlar tarafından şiddet gören erkeklere
rastlansa da çoğu kültürde aile içinde kadına yönelik şiddet yaygın bir olgudur.
Amerika’da 1993 -2002 yılları arasında yapılan bir araştırmada kadınlara
uygulanan ev içi şiddet %55 azalsa da 2002 yılında aile içinde yaklaşık 500 bin
kadın eşleri tarafından şiddete maruz kalmışlardır. Aynı araştırmada çıkan bir
başka sonuç ise 2000 yılında ortalama her gün 4, toplamda 1247 kadın sert bir
aletle vurularak öldürülmüştür. Birleşmiş milletlerin 2000 yılında yayımladığı
rapora göre Kanada’da kadınların %29’u, şimdiki ya da önceki eşleri tarafından
saldırıya uğramış, buna karşılık Hindistan’ın Utar Pradesh eyaletindeki evli
erkeklerin %45’i eşlerine şiddet uygulamış, İsrail’deki kadınların %32’si eşlerinden
fiziksel şiddet görmüşlerdir.
Acı olan gerçek, aile içi şiddetin neredeyse büyük bir bölümünün yine
neredeyse dünyada yaşayan bütün topluluklar tarafından hoşgörülmesi ve
onaylanmasıdır. Toplum tarafından hoş görülen şiddetin kapsamı oldukça kısıtlı ise
de bu çok daha acımasız saldırı biçimlerine dönüşebilir. Herhalde anne babaları
tarafından tokatlanmamış veya dövülmemiş çocuk pek azdır. Anne-babaların
çocuklarına uyguladıkları fiziksel hasar bırakmayan bu tarz şiddet, çoğu kültür
tarafından onaylanırken, fiziksel zarar veren şiddet ise çoğu kültürde
yasaklanmıştır. Yine eşler arası şiddet, toplumlar tarafından genellikle hoş görülür.
Dahası, pek çok araştırma çiftlerin önemli bir kısmının, bazı durumlarda bir eşin
öbürünü dövmesini meşru gördüğünü ortaya çıkarmıştır. Amerika’da yapılan bir
araştırmada her iki cinsiyete mensup her dört Amerikalıdan birinin bir kocanın
karısını dövmesini haklı gösterecek nedenler olabileceğine inanmaktadır.

•Antropolojik olarak aile ve toplum arasındaki ilişkileri


Bireysel
Etkinlik

toplumlar ve kültürler arası karşılaştırmalar yaparak


araştırmayı deneyebilirsiniz.
•Aile sorunlarını toplumlar ve kültürler bakımından
antropolojik olarak tartışabilrisiniz.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Aile

•Antropolojide birçok aile tanımı olmasına karşın antropologlar, bütün


toplumlardaki aile kurumunu kapsayacak geçerlilikte bir tanım üzerinde
henüz bir ittifak sağlayamamıştır. Bu nedenle antropologlar, bütün
toplumlarda ve kültürlerde yaygın olan aile kurumunu kapsayacak nitelikte
bir aile tanımı yapmaya çalışmışlardır. Aile, evlilik bağı ile bir araya gelmiş
erkek ve kadın arasındaki cinsel ilişkilerin düzenlendiği, neslin devamının
sağlandığı, sosyalleşme süreçlerinin ilk ve etkili bir biçimde uygulandığı,
ana-babalar, çocuklar ve tarafların kan bağı olan akrabalarından meydana
gelmiş ekonomik ve toplumsal bir birliktir.
•Antropoloji, aileyi bütün topluluklarda ve kültürlerde var olan, en küçük
temel sosyal bir ünite olarak ele almaktadır. Bu anlamda aile bütün
toplumlarda temel bir sosyal ünitedir. Ailenin, her toplumda birçok işlevi
vardır. Aile, bütün toplumlarda neslin devamını sağlar. Aile, biyolojik
üremeyi sağlayan sosyal birim olmaktadır. Ailenin, ortak yerleşim,
ekonomik işbirliği, biyolojik üreme ve sosyalleşme şeklinde dört ortak
karakteristik özelliği vardır.
•Ailenin rol ve işlevleri zamanla değişmiştir. Ailenin birçok işlevini,
Özet

bürokratik örgütler yerine getirmeye başlamıştır. Ailenin birçok işlevi


etkisini yitirmesine rağmen değişime direnen işlevleri, toplumun varlığını
sağlıklı bir biçimde sürdürmesini sağlar. Aile toplumda biyolojik, psikolojik,
sosyalleştirme, ekonomik, eğitim, dinî, sosyal dayanışma, statü
kazandırma ve boş zamanı değerlendirme işlevlerini yerine getirmektedir.
•Otorite ve hane halkı faktörlerine göre aile farklı tiplere ayrılmıştır. Otorite
faktörünü esas alan aile tipinin “ana ailesi” ve “baba ailesi” şeklinde iki
biçimi vardır. Baba aile, “baba tarafından aile” ve “ataerkil aile” biçiminde
iki alt tipe ayrılır. Hanedeki aile bireyleri sayısını ölçüt alan aile biçimleri:
“Geniş aile” ve “çekirdek aile"dir. Geniş ailenin birçok kültürde “kök aile”
ve “birleşik aile” şeklinde iki farklı modeli bulunur. Hane halkı sayısına
bağlı aile tipi dışında her toplumda sosyal çevre, akrabalık ve mülkiyet
ilişkilerine göre farklı aile biçimleri ortaya çıkmıştır.
•Tarihin ilk dönemlerinden günümüze kadar geçen süreçte ailenin yapı,
işlev ve biçimlerinde oldukça önemli değişimler olmuştur. Ailenin yapı,
işlev ve aile ilgili kültürel değerler meydana gelen bu değişimler bazı
sorunların yaşanmasına neden olmuştur. Bu değişimler özellikle, ailenin iç
örgütlenmesini olumsuz etkilemiştir. Ailede uyum ve uzlaşma yanında
zaman zaman çatışma ve tartışmalar artmıştır.
•Her aile tipinde farklı nedenlerle sorunlar yaşanmaktadır. Geleneksel geniş
ailenin kendine özgü sorunları vardır. Geniş ailede aile reisinin verdiği
kararlara bütün aile bireyleri uymak zorunda oldukları için bu olgu,
özellikle genç kuşaklar için önemli çatışma ve gerginlik alanını
oluşturmaktadır. Bu yüzden geniş ailede otorite, bağımlılık ve saygınlık gibi
farklı özellikler, aile bireyleri arasında anlaşmazlık, çatışma ve tartışma
alanlarını oluşturmaktadır.
• Aile kan, akrabalık, yasal olarak bir arada yaşayan insanlardan oluşmuş,
mahrem ilişkilerle şekillenmiş bir gruptur. Aile, zamanla değişime uğrasa
da değişen toplumsal yapıya her zaman uyum sağlamış ve tutunmuş
evrensel bir olgudur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Aile

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Sanayileşmiş Batılı toplumlarda aşağıdaki hangi aile biçimi yaygındır?
a) Geniş Aile
b) Birleşik Aile
c) Çekirdek Aile
d) Ataerkil Aile
e) Kök Aile

2. Ana, baba ve çocuklardan meydana gelen aile biçimi aşağıdakilerden


hangisidir?
a) Çekirdek Aile
b) Geniş Aile
c) Birleşik Aile
d) Ataerkil Aile
e) Kök Aile

3. Ana, baba, çocukları, evli tek oğul ile eşi ve çocuklarından kurulu aile
biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
a) Çekirdek Aile
b) Geniş Aile
c) Birleşik Aile
d) Ataerkil Aile
e) Kök Aile

4. Ana, baba, erkek çocuklar, evlenmemiş kızlar, evlenen oğullar ile eşleriyle
çocuklarından oluşan aileye ne ad verilir?
a) Çekirdek Aile
b) Geniş Aile
c) Birleşik Aile
d) Ataerkil Aile
e) Kök Aile

5. Kaynağını dinden almış, mutlak ve sonsuz bir baba otoritesine bağlı olarak
kurulmuş aile biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
a) Baba Tarafından Aile
b) Geniş Aile
c) Birleşik Aile
d) Ataerkil Aile
e) Kök Aile

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Aile

6. Aşağıdakilerden hangisi ana ailesini tanımlayan niteliklerden biridir?


Ailenin, reisi babadır.
Ailenin, reisi annedir.
Ailenin, reisi dayıdır.
Ailenin, reisi en yaşlı erkektir.
Ailenin, reisi en yaşlı kadındır.

7. Aşağıdakilerden hangisi ailenin işlevlerinden biri değildir?


a) Dinî İşlev
b) Ekonomik İşlev
c) Eğitim İşlevi
d) Biyolojik İşlev
e) Fiziki İşlev

8. Aşağıdakilerden hangisi ailenin, bütün toplumlarda karşılaşılan ortak


işlevlerinden biri değildir?
a) Sosyalleşme
b) Sağlık
c) Ekonomik İş Birliği
d) Üreme
e) Ortak Yerleşim

9. Günümüz modern toplumlarında çekirdek ailenin karşılaştığı en temel


sorun aşağıdakilerden hangisidir?
a) Ana, babanın ölümüyle ailenin dağılması
b) Çocuk bakımı
c) Eşler arasındaki rekabet
d) İş koşullarının aileyi parçalaması
e) Akrabalar arası ilişkilerin zayıflaması

10. Aşağıdakilerden hangisi geleneksel geniş ailenin karşılaştığı sorunlardan


biridir?
a) Ekonomik Sorun
b) Bağımsızlık ve Özgürlük Sorunu
c) Miras Sorunu
d) Çocuk Bakımı Sorunu
e) Eşler Arası Rekabet Sorunu

Cevap Anahtarı
1.c, 2.a, 3.e, 4.c, 5.d, 6.c, 7.e, 8.b, 9.a, 10.b

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Aile

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Çetin, Ö. (2010). Televizyon alışkanlıklarımız IPTV ile değişecek. 20 Ocak 2018
tarihinde www.hurriyet.com.tr adresinden erişildi.
Barnouw, V. (1985). Culture and personality. Belmont, CA: Wadsworth.
Benedict, R. (1998). Kültür örüntüleri. Ankara: Öteki Yayınevi.
Emiroğlu, K. ve Aydın, S. (2003). Antropoloji sözlüğü. Ankara: Bilim ve Sanat
Yayınları.
Giddens, A. (2000). Sosyoloji. H. Özel ve C. Güzel (Haz). Ankara: Ayraç Yayınevi.
Harris, M. (2001). The rise of anthropological theory. A history of theories of
culture. New York, Oxford: Altamira Press.
Haviland, W. A. & Diğerleri. (2002). Kültürel antropoloji. H. İnaç, S. Çiftçi (Çev).
İstanbul: Kaknüs.
Hall, C. (1992). White, male and middle class explorations in feminism and history.
Oxford: Polity.
Jenkins, R. (2016). Bir Kavramın anatomisi sosyal kimlik. G. Bostancı (Çev).
İstanbul: Everest Yayınları
Kottak, C. P. (2002). Antropoloji. S. N. Altuntek ve Diğerleri (Çev). Ankara:Ütopya
Yayınevi.
Marshall, G. (1999). Sosyoloji sözlüğü. O. Akınhay, D. Kömürcü (Çev). Ankara: Bilim
ve Sanat.
Mascia-Lees, F. E.- Black, N. J. (1999). Gender and anthropology. Waveland Press.
McGee, R. J.-Warms, R.L. (1996). Anthropological theory an introductory history.
Londra, Toronto, California: Mayfield Publishing Co.
Mead, M. (1972). Male and female a study of the sexes in a changing world. New
York: Laurel Edition.
Monaghan, J.-Just, P., (2007). Sosyal ve kültürel antropoloji. Gür, Hakan.(Çev.).
Ankara: Dost Kitapevi.
Moore, H. L. (1988). Feminism and anthropology, Cambridge: Polity Press.
Ortner, B. S. (2006). Anthropology and social theory: Culture, power, and the
acting subject. London: Duke University Press.
Özbudun, S.- Balkı, Ş. - Altuntek, N. S. (2006). Antropoloji kuramlar kuramcılar.
Ankara: Dipnot Yayınları.
Plog, F.-Bates, D.- Acocella, J. R. (1980). Cultural anthropology. U.S.A.: Alfred A.
Konp, Inc.
Pritchard, E.E.E. (1998). Sosyal antropoloji. F. Aydın, İ. İnce, M. Kılıç (Çev). İstanbul:
Birey Yayıncılık
Reiter, R. (2014). Kadın antropolojisi. B. Abiral (Çev). Ankara: Dipnot Yayınları
Saran, N. (1989). Antropoloji. İstanbul: İnkılâp Yayınları.
Tezcan, M. (1997). Kültürel antropoloji. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.
Yapıcı, A. (2004). Din kimlik ve ön yargı biz ve onlar. Adana: Karahan Yayınları.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

You might also like