Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 2

er-Rahmân, er-Rahîm

Er-Rahmân, hikmetin gerektirdiği tarzda a’yânın kâbiliyetlerine göre varlığı ve kemâli her şeye
yayan demektir.

Er-Rahîm ise, kendisine vâcip kıldığı şekilde, özel mânevî kemâli kullarından itaat ve ibâdet
edenlere verendir. Nitekim sahih bir duada şöyle denilmiştir: “Ey dünyanın Rahmânı, ey âhiretin
Rahîm’i!”

Binaenaleyh er-Rahmân muhtaç olanlara, er-Rahîm ise, iftihar ehline özgüdür.

***

Bilinmelidir ki:

Er-Rahmân, mübalağa kalıbındaki bir isim ile isimlendirilmiştir, bunun nedeni eserlerinin
umûmîliği, bu eserlerin sirâyetinin yaygınlığı ve tasarruflarının alanının genişliğidir.

Allah’ın rahmeti, iki kısma ayrılmıştır: Bunlardan birisi, vâcip rahmet ve diğeri ise, imtinânî
rahmettir. Buna göre, imtinân rahmeti, er-Rahmân mertebesinden bir feyizdir, bu rahmet ile, zuhûr
eden şeyler zuhûr etmiştir; yaratıkların korunması ve bulundukları hal üzere rızıkları da bu rahmete
bağlıdır. Ayrıca, bu rahmet sayesinde şakilerin varacakları yer de âhirette rahmet olacaktır.

Hakkın Rahmânlığının umûmîliği ve rahîmliğinin şümulünün neticesi, Nefes-i Rahmânî’nin var


olanların mertebelerinin şahıslarının zâtlarında ve taayyün etmiş mümkünlerin fertlerine sirâyet
etmesidir. Bu bağlamda, zuhûr eden şeylerde, genel anlamda sûreti itibariyle rahmetle çelişen gazap,
elem gibi şeyler zuhûr ederse, bu, keşif ve tahkîk bilgisiyle varlık cihetinden rahmetin ta kendisidir.

Çünkü gazâbı yaratıp, onu yokluktan varlığa çıkartması Hakkın gazâba rahmetinden kaynaklanır.
Bunun yanı sıra, Hakkın kendisi gibi önce veya daha sonra gazap etmediği bir mertebede gazâbı izale
etmesi de Hakkın kullarına rahmetinden kaynaklanır. Nitekim bir rivâyette böyle olduğu
zikredilmiştir. Aynı şekilde, gazâbın yaratılması da, gazâba rahmetten kaynaklanır.

Böylelikle, her şeyi içerdiği için, her şeyi kapsayan imtinânî rahmetin saltanatı umûmî olmuştur. Bu
rahmet, er-Rahmân isminin saltanatının mahallidir.

***

Bu rahmetin umûmîliğinin neticesi olarak Hakkın şakilere yönelik ihsanı da artmıştır. Her ne kadar
onların varış yerleri “şakilik” diyarı olsa bile, rahmetin her şeye yayılmasının eserlerinin
kendilerinde hallerine yaraşır tarzda sâbitleşmiş olması nedeniyle, onlar da azabtan tat alacaklardır.
Çünkü ihsanın zuhûru, sadece asilerde ve suçlularda büyük olabilir; bu noktada muhsinler bahsin
dışındadırlar.

Rahmetin bu umûmîliği nedeniyle Hak, günahkar olmalarına rağmen, bütün kullarını kendisine
izâfe etmiştir. Bu bağlamda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur. “De ki: Ey kendilerine zulmeden
kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz.”[32]
Böylelikle Allah, kullarının rahmetinden ümit kesmelerini yasaklamıştır,
hatta İblis bile, Hakkın lütfundan olan rahmetine tamah etmiştir; şâyet
Hakkın rahmetinden ümit kesmiş olsa idi, hiç kuşkusuz bu, daha büyük bir
günah olurdu. Bununla birlikte İblis’in varacağı yer ateştir ve kendisine
tabi olanların günahlarını taşıyacaktır. Buna göre taşınan şey, belirli bir
sürede kesilir, çünkü o, bir cezadır, ceza ise, amellere uygun olur. Şu halde
ceza da kesilecektir, Allah’ın fazlının ise, kesilmesi söz konusu değildir,
çünkü o, karşılık ve amellere uygun olup olmamanın dışında kalır.

İmtinân rahmeti, her şeyi kuşatmıştır; bu rahmet, bir mahalle veya


başkalarına değil de sadece bir diyara mahsus değildir, aksine o, dünya ve
âhirette varlık diyarıdır.

Vâciplik rahmeti ise, na’t ve özellikleriyle özel bir konuya sahiptir, onda
rahîmlik eserleri tezâhür eder ki, bunlar, onun tecellîlerinin ve saltanatının
tecellîgâhlarıdır.

Bu rahmet de, türün cinse dahil olması gibi, imtinânî rahmete dahildir. Bu
nedenle Hak onu şu ifadesiyle kayıt altına almıştır: “Ben o rahmeti tövbe
edenlere, zekât verenlere yazacağım.”[33]

Bu bağlamda Allah, onlara rahmet edeceğini ve amelleri karşılığında


kendilerine mükafat vereceğini bildirmiştir; onlara ulaşan rahmet,
kendilerinden Hakka ulaşan takva ölçüsündedir.

İşte bu, uygun karşılıktır.

You might also like