Professional Documents
Culture Documents
McLuhan-Veli Polat
McLuhan-Veli Polat
175-182
11.5. Konuşulan Sözcük Konuşulan sözcük dramatik bir şekilde bütün duyuları
içerir
bireycilik, özel hayat alışkanlığı için gerekli görüntü gücünün uzantısını ve amplifikasyonunu
oluşturmaz, Çeşitli dillerde uzantılanmış duyu paternleri elbise ve sanat modelleri kadar çeşitlidir. Her
anadil, kullananlara dünyayı görme ve hissetme, dünyada etkinlik yapma yolunu öğretir. Global bir
kucaklamayla duyularımızı ve sinirlerimizi uzatan yeni elektronik teknoloji, dünya ölçüsünde, söz
kullanmaksızın, bilincin kendi sürecinin bir uzantısı yoluna işaret eder. Böyle, bir kolektif bilinç
durumu insanlığın sözöncesi (konuşmayı öğrenmeden önceki) durumu olabilir. Bugün bilgisayarlar
herhangi bir dili o an çevirme olanağına sahiptir. Bunu izleyen adım, dili çevirme değil, dilleri genel,
evrensel bilincin lehine ortadan kaldırmalıdır. Bu «konuşmasızlık» kollektif uyum ve barışın
devamlılığını ihsan edebilir. Kısaca, McLuhan modern iletişim teknolojisinin «global köyde» yaşayan
insanların merkezi sinir sisteminin uzantısı olarak dil engelini aşıp bu köyde anlayış ve birlik dirlik
getirilebileceğini söylüyor. IBM bu amacı elbette sever görünür, çünkü işine gelir.
11.6. Yazılı Sözcük Yazılı ve basılı malzeme bugün her zamankinden çok
okunmaktadır,
aynı zamanda sessel (fonetik) abece üzerine bu eski okuma yazma teknolojisini tehdit eden yeni bir
elektrik teknolojisi vardır. Bizim merkezi sinir sistemimizi uzatmadaki etkinliği nedeniyle elektrik
teknolojisi özel yazılı sözcük yerine katkıcı ve katılmacı konuşulan sözcüğü" tercih eder. Abece güç,
otorite ve askeri yapıların uzaktan denetimi demekti. Papirüsle birleştiğinde, kilise bürokrasilerinin
bilgi ve gücün papazca tekelciliğinin sonunu heceledi ve gücü askeri sınıfa transfer etti. Babilon, Maya
ve Çin kültürlerinin kullandığı resimli ve hiyeroglif yazı insan deneyimini elde etmeyi biriktirme ve
kolaylaştırma için görme duyusunun bir uzantısını temsil ederler. Bu sessel abeceden farklıdır. Sessel
abecede işaretler ve sesler semantik ve dramatik özelliklerinden ayrılır; ses, tatma ve dokunma
duyularının rolünü azaltır; rasyonel hayatı çizgisel, nedensellik sıralaması şeklinde inşa eder. Bu
çizgisellik ve nedensellik silsilesi psikolojik ve toplumsal örgütlenmeyi de biçimlendirir. 178 11.7. Basılı
Sözcük: Milliyetçiliğin Mühendisi 1970'lere kadar basılı kitapların yüzde elliden fazlası eski ve ortaçağ
hakkındaydı. Basılı kitap çağdaş dünyayı yarattı. Abece (ve uzantısı tipografi) bilginin gücünün
yayılmasını mümkün kıldı ve kabile insanının kabile bağlarını darmadağın etti, bireyler topluluğu
haline getirdi. Elektrik yazı ve yazının hızı ile insan yeniden kabile gibi olur; insan ailesi tekrar tek bir
kabile olur. Basılı kitap görme yeteneğinin bir uzantısıdır: Basılı kitap perspektif ve sabit görüşü
sığlaştırdı, uzayın görüntüyle ilgili, tekdüze ve kesintisiz sürekli olduğu hayalini sağladı. Toplumsal
bakımdan, basın milliyetçiliği, sanayileşmeyi, kitle pazarını, evrensel okuryazarlığı ve öğretimi getirdi.
Basın kişileri geleneksel gruplardan kopardı ve bireycilik modelini verdi: Bu yeni özel girişim ruhu
insanı dev firmalar, askeri ve ekonomik örgütler yaratmaya götürdü. Muhtemelen, tipografinin en
anlamlı armağanı «katılmama» ve «ayrılma (bağlanmama)», yani tepkisiz eylem gücüdür: Düşünce ve
duygunun, insan ve doğanın, Tanrı ve doğanın, insan ve insanın «ayrılması». Duygudan ayrılmayan
eylem engellenmiş ve tereddütlüdür. Yeni bir araç hiçbir zaman eskiye bir ek değildir; ama eskiyi
rahat bırakmaz. Eski araçları, bu araçlar için yeni şekiller ve pozisyonlar buluncaya kadar ezmekten
çekinmez. Bugün milliyetçilik, imaj olarak, hala basına dayanır. Fakat bütün elektrik araçlar
milliyetçiliğe karşıdır. İşte, siyasette olduğu gibi, milli gruplanmaların toplumsal örgütlenmeyi tutması
oldukça işlemez haldedir. Kitap bir görüşü sağlayan özel «itirafla» ilgili bir biçimdir. Basın (gazete)
toplum düzeyinde katılımı sağlayan bir grup itiraf biçimidir. Kitap biçimi toplumsal mozaik değildir.
Kitap ve gazete, içeriği ne olursa olsun, sadece biçimleriyle «iç yüzü ortaya koyan hikaye» etkisi
yaratırlar: Kitap yazarın ussal maceralarının iç yüzünün hikayesini, basın hareket ve ilişkide olan
toplumun iç yüzü hikayesini anlatır. Gazetenin sürekli toplumsal dokunun çirkin görünen «alt tarifini»
rapor etmesi hakkında şikayet eden kitap yönelimli insan günlük olayların gazetede tekrar tekrar
sunulmasını, kitap dünyasında olmadığı için düşük/alçak olarak görür. Kitap ve gazete birbirleriyle iki
aracın olabileceği kadar uyuşmazlık/çatışma içindedir: Kitabın özel görüşü gazetenin büyük toplumsal
gücüne doğal olarak düşmanlık duyar. Araçların sahipleri halka daima istediklerini vermek için
uğraşırlar. Çünkü araç sahipleri güçlerinin programda veya ileti de değil, araçta olduğunu hissederler.
McLuhan, pek çok ülkede düşünen insanların çeşitli ölçüler (yasalar, mahkemeler, polis, gizli polis,
asker ve çıkar grupları) tarafından baskı altına alındığını, Amerika gibi ülkelerde düşünceden dolayı
değil de düşüncelerle yapılanlardan dolayı kişilerin cezalandırılabildiğini (eğer suç olarak
tanımlandıysa) «kulak dünyası» ile «göz dünyası» arasındaki teknolojinin saptadığı farklardan
olduğunu iddia eder: Oral toplumda içsel ifade (= düşünce) önemli toplumsal bir etkinliktir. Bu
nedenle Rusya'da gözle değil, dinlemeyle yapılır.