Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 35

T.C.

MERSİN ÜNİVERSİTESİ

MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ

KİMYA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

KİM 234 FİZİKOKİMYASAL SİSTEMLER LABORATUVARI


DENEY FÖYÜ

Prof. Dr. Meltem KAHYA DÜDÜKÇÜ

Arş. Gör. Didem DEMİR

Arş. Gör. Ahmet GÜNGÖR


İÇİNDEKİLER

1. LABORATUVAR KURALLARI

2. DENEY NO 1: DİMETİLGLİOKSİM İLE NİKEL TAYİNİ

3. DENEY NO 2: ZAYIF ASİT VE KARIŞIMLARIN ASİT BAZ TİTRASYONLARI

4. DENEY NO 3: İYODİMETRİ

5. DENEY NO 4: ÇÖZELTİLERDE YÜZEY GERİLİMİ

6. DENEY NO 5: ERİME NOKTASI TAYİNİ

7. DENEY NO 6: KISMİ MOLAR HACİMLER

8. DENEY NO 7: AMONYUM OKZALATIN ÇÖZÜNÜRLÜĞÜ

9. DENEY NO 8: BUHARLAŞMA ENTALPİSİ

10. DENEY NO 9: ÇÖZELTİDEN ADSORPSİYON


3

LABORATUVAR KURALLARI

Laboratuvarda güvenliğiniz en önemli konudur. Bir laboratuarda doğabilecek kazaların pek


çoğundan basit önlemler alarak korunmak mümkündür. Aşağıda verilen laboratuvar kurallarına
uymak suretiyle hem kendinizi hem de laboratuvarda bulunan diğer arkadaşlarınızı
karşılaşılabilecek problemlerden korumuş olacağınız düşüncesi her zaman aklınızda bulunması
gereken konulardan birisidir. Bu nedenle aşağıda verilen kurallara uymak zorunludur.

Laboratuvarda giyeceğiniz kıyafetler rahat çalışabilmenizi sağlayacak ve sizi olası kazalardan


koruyacak şekilde olmasına özen gösteriniz.

Giyeceğiniz ayakkabı rahat ve düz olmalı, açık ayakkabı giyilmemelidir.

Bayan öğrenciler laboratuvarda etek ve kısa pantolon giymekten kaçınmalıdır.

Laboratuvara girmeden önce uzun beyaz önlük giyilmesi ve laboratuvar boyunca önünün ilikli
tutulması zorunludur.

Saçları uzun olanların saçlarını uygun bir şekilde toplaması, bunun için eşarp v.b.
aksesuarların kullanılmaması gerekmektedir.

Laboratuvara yiyecek ve içecek getirmek yasaktır.

Laboratuvarda, laboratuvar grubuna dâhil olmayan kimse bulunmayacaktır.

Laboratuvardan çıkarken mutlaka ellerinizi sabunlayarak yıkayınız.

Laboratuvarda yanıcı ve toksik maddelerle çalışırken mutlaka çeker ocak kullanınız.

Pipet kullanılırken, pipet puarı kullanılacaktır. KESİNLİKLE AĞIZ İLE ÇÖZÜCÜ


ÇEKİLMEYECEKTİR.

Laboratuvarda bulunan hiçbir kimyasal maddeye dokunmayınız, koklamayınız ve tatmayınız.

Kırılan cam malzemeyi veya dökülen kimyasal maddeyi kendiniz temizlemeyiniz. Mutlaka
sorumlu kişiye haber veriniz.

Laboratuvar sorumluların yönlendirmelerinin aksine harekette bulunmayınız ve uyarılarını


kesinlikle dikkate alınız.

Laboratuvarda sosyal kurallara uyarak deneyinizin dışında başka işlerle uğraşmayınız,


arkadaşlarınıza sorumlu görevlilere karşı nazik olunuz, yüksek sesle konuşmayınız.
4

Laboratuvar başlamadan önce kullanılacak cam malzemenin bir kısmı tarafınızdan


karşılanacaktır. Bu nedenle duyuruları dikkatle takip ediniz ve gerekirse sorumlularla görüşünüz.
Ancak her öğrenci laboratuara gelirken yanında laboratuar defteri, deney föyü, cam kalemi (water
proof, orta kalınlıkta) ve banko temizleme bezi bulunduracaktır.

GİRİŞ

Analitik kimya, bir maddenin veya madde karışımlarının hangi bileşenlerden oluştuğunu
ve bu bileşenlerin hangi miktarlarda bulunduğunu saptamak amacıyla kullanılan yöntemlerin
teorik ve deneysel yönlerini inceleyen, kimya biliminin en önemli ana bilim dallarından biridir.

Bilinmeyen bir örneğin, hangi bileşenlerden oluştuğunun saptanması için yapılan analize
NİTEL (KALİTATİF) ANALİZ, bu bileşenlerin miktarlarının saptanması için yapılan analize ise
NİCEL (KANTİTATİF) ANALİZ denir. Bilinmeyen örneğin içeriğinin aydınlatılması için art
arda uygulanan nitel ve nicel analizin tümüne KİMYASAL ANALİZ denir.

Örneğin; cevher, petrol, kömür, toprak gibi doğal maddelerin veya gıda maddesi ilaç,
gübre gibi üretilmiş maddelerin özellikleri analitik kimya yardımıyla belirlenir. Bu nedenle
analitik kimya öğrenimi, yalnız kimya bilimi için değil, fizik, biyoloji, jeoloji, mineroloji,
farmakoloji, tıp gibi kimyaya bağlı bilimler için de önemlidir.

1.1. NİTEL ANALİZ YÖNTEMİ

Bilinmeyen bir örneğin kimyasal analizinde önce nitel analiz uygulanır, daha sonra nicel
analiz yapılır. Çünkü bir kimyasal analizde ilk amaç, maddenin hangi bileşenlerden oluştuğunun
saptanmasıdır. Nitel analizin temeli, incelenen maddenin çözücü haline getirilmesinden sonra, bu
çözeltinin çeşitli reaktiflerle tepkimeye sokulması ve bu tepkimelerin özelliklerinden
yararlanılarak bilinmeyen maddenin bileşenlerinin saptanmasıdır.

Bir tepkimenin analitik amaçlı kullanılabilmesi için, bu tepkimenin bazı özelliklere sahip
olması gerekir. Bu özellikler kısaca şöyle sıralanabilir:

— Tepkime karakteristik olmalıdır. Yani; tepkime sonunda bir çökelek oluşumu, çökeleğin
çözünmesi, renk değişimi veya gaz çıkışı gibi gözlenebilen bir değişme olmalıdır.

— Tepkime spesifik olmalıdır. Birçok iyonu içeren bir çözeltiye bir reaktif eklendiğinde,
bu re aktifte sadece bir tek iyon tepkimeye girmelidir. Örneğin; Ag+ , Pb2+ , Al3+, Ca2+ ve Fe3+
iyonlarını içeren asidik bir çözeltiye bir damla NH4SCN eklendiğinde oluşan koyu kırmızı renk
yalnızca Fe3+ iyonu için karakteristiktir. Çünkü bu çözeltide bulunan Fe3+ dışındaki iyonlar
NH4SCN ile kırmızı renkli bir kompleks oluşturmazlar.
5

—Tepkime duyarlı olmalıdır. Yani tepkime, düşük iyon derişimlerinde dahi gözlenebilir
olmalıdır.

Bir madenin belirlenmesini sağlayan tepkimenin oluşabilmesi için gerekli olan en düşük
madde derişimine "DERİŞİM SINIRI" veya "YAKALAMA SINIRI" denir ve g/mL olarak
verilir. Bu değer maddeden maddeye ve aynı maddenin farklı reaktiflerle tepkimeye girmesi
halinde değişir. Nitel analiz yöntemleri, analiz edilecek madde miktarına bağlı olarak
sınıflandırılır. Analiz edilen madde miktarına göre yöntemin türü aşağıda belirtilmiştir.

Analiz Yöntemi Madde Ağırlığı

Makro analiz 50 mg'dan büyük

Yarı-mikro analiz 10-50 mg

Mikro analiz 1-10 mg

Ultra-mikro analiz 0,001 - 1 mg

Sub-mikro analiz 0.001 mg'dan az

Makro analiz yönteminde, büyük miktarda örneklerle çalışıldığından hem zaman alıcı
işlemler, hem de büyük miktarlarda reaktif kullanılması gerekir. Mikro teknikler ise çok küçük
aletlerle yapılan, tecrübe gerektiren özel tekniklerdir. Bu nedenle nitel analizin yeni öğrenilmeye
başlandığı, öğrenci laboratuvarlarında kullanılan en uygun yöntem yarı-mikro analiz yöntemidir.
Yarı-mikro analiz yöntemi, diğer analiz yöntemlerinin iyi yönlerini birleştirir, aksak yönlerini
ortadan kaldırır. Bu yöntem makro analize göre kullanılan reaktiflerden, sudan enerjiden, tepkime
sonunda açığa çıkabilen çeşitli zehirli gazların miktarından, çalışma yerinden ve zamandan
tasarruf sağlar. Ayrıca bu yöntem diğer mikro yöntemler gibi kullanım güçlüğü olan küçük aletleri
gerektirmez.

Bu ders notunda 10-50 mg katı veya 0.05 - 5 mL örnek çözeltisiyle çalışılan yarı - mikro nitel
analiz ile yapılan analizler incelenecektir.
6

1.2. NİTEL ANALİZ YÖNTEMİNİN DAYANDIĞI TEMEL ÖZELLİKLER

 Tepkime sonunda oluşan çökeleklerin çözünürlük farklılıkları, renk farklılıkları, değişik


çözelti ortamlarındaki çözünürlük farklılıkları gibi özelliklerinden yararlanılarak.
 Bek alevinde bazı iyonların gösterdikleri renk farklılıklarından yararlanılarak,
 Tepkime sonunda renkli çözünür kompleks iyonlarının oluşumlarından yararlanılarak,
 Tepkime sırasında iyonların yükseltgenme ve indirgenme özelliklerinden yararlanılarak
nitel analiz yapılır.

2. LABORATUVARDA KULLANILAN ALET VE MALZEMELER

2.1. Kullanılan Aletler


Santrifüj Cihazı: Kalitatif analiz laboratuvarında, analiz sırasında çöktürme işlemi sıkça
uygulanan bir işlemdir. Çözeltide bulunan bazı iyon ve iyon grupları uygun reaktifler kullanarak
çökelek oluşumu ile ayrılır. Çökeleğin çözeltiden hızlı bir şekilde ayrılması ve çözeltide asılı kalan
küçük partiküllerin (kolloidler hariç) tam olarak tüpün dibine çökmesinin sağlanması amacı ile
santrifüjleme işlemi yapılır. Bu işlem için santrifüj cihazı kullanılır. Santrifüj cihazında ikili,
dörtlü, altılı veya daha fazla çift sayıda santrifüj tüplerinin yerleştirildiği bölümler bulunur. İşlem
sırasında tüpler karşılıklı yerleştirilir, santrifüj işlemi tek bir tüpe uygulanacaksa aynı seviyede su
doldurulmuş bir diğer tüp bu tüpün karşısına yerleştirilerek denge sağlanır. Eğer bu önlem
alınmazsa dengesizlik nedeniyle tüp kırılır. Tüpler cihaza yerleştirildikten sonra elektronik motor
çalıştırılır, tüplerin yerleştirildiği kısım dönmeye başlar. Tüpler dik durumdan hafif yatay duruma
geçer ve dışarıya doğru merkezkaç kuvvet oluşur. Bu kuvvetin etkisi ile çözelti içinde bulunan
yoğunluğu büyük oları tanecikler tüpün dibine çöker. Santrifüj işlemi sırasında cihazın kapağı
açılmamalıdır Aksi takdirde tüpün kırılması durumunda cam parçacıklarının yüze, çevreye
saçılması ve kazalara neden olması söz konusu olur. Cihaz durmadan kapağı açılmaz ve elle
durdurulmaya çalışılmaz.

Isıtma Tablası (Hot plate) : Deneyler sırasında bazı tepkimelerin oluşması, çökeleklerin
olgunlaştırılması, kuruluğa kadar buharlaştırma gibi işlemler belirli sabit sıcaklıklarda
gerçekleştirilir. Bu işlemler için değişik sıcaklıklara ayarlanabilen termostatlı cihazlara ısıtma
tablası denir.

Yüksek Sıcaklık Fırınları: Eritiş, yakma ve sabit tartıma getirme işlemleri için kullanılan
fırınlardır. Elektrikli ısıtma sistemleri ile çalışan bu fırınlar, 1400°C a kadar istenilen sıcaklıklara
ayarlanabilirler.

Etüv: Yüksek sıcaklık fırınlarına göre daha düşük sıcaklıkta çalışırlar. Bu cihazlar, örneklerin ve
standart maddelerin neminin uçurulması, malzemelerin sabit tartıma getirilmesi, cam
malzemelerin kurutulması amacı ile kullanılırlar. Genellikle 50-350 °C arasındaki sıcaklıklarda
çalışırlar ve istenilen sıcaklığa ayarlanabilirler.
7

Tartım Cihazları: Örneklerin, kimyasal maddelerin, malzemelerin tartım işlemlerinde kullandır.


Değişik miktarlarda tartım aralığına sahip olan bu cihazların mekanik ve elektronik türleri vardır.

Su Banyosu: Deney sırasında tüplerin ısıtılması gerekirse bu işlem, çeşitli kazalar ve örnek
kaybını önlemek amacıyla açık bek alevinde yapılmamalıdır. Bu nedenle tüpler, içinde kaynayan
su bulunan 250-400 ml' lik beherlere (su banyosu) daldırılıp ısıtılır

2.2. Kullanılan Malzemeler

Deney Tüpü: Yan mikro analiz yönteminin uygulandığı laboratuvarlarda deneyler deney tüpünde
yapılır. Deney tüpleri genellikle 1 cm çapında 10 cm boyundadır.

Santrifüj Tüpü: Santrifüj işleminde kullanılan alt ucu konik olan tüplerdir. Bu tüpler kullanılan
santrifüj cihazının cinsine göre seçilir. Bunlar 1 cm çapında 5 cm boyunda olabildiği gibi daha
küçükleri de vardır.

Baget: Deney ve santrifüj tüpleri, beher, erlen gibi cam malzemelerin içerisindeki çözeltilerin
kanştırılması için kullanılan cam çubuklardır. Özellikle santrifüj tüpleri ile çalışıldığında, içine
konulan reaktifler sallanarak karıştırılamadığından, her reaktif eklendikten sonra baget
kullanılmalıdır. Karıştırma işlemlerinde metalik çubuklar veya spatül kullanılmaz. Çünkü ortamda
bulunan kimyasal maddeler metal çubuk veya spatülü çözebileceğinden deney hatalarına neden
olur.

Tahta Maşa: Isıtma işlemlerinden sonra ısınan tüpü, porselen kapsülü, porselen krozeyi bir
yerden başka bir yere taşımak için kullanılır. Yüksek sıcaklık fırınlarına krozelerin yerleştirilmesi
veya alınması için ise metal maşalar kullanılır.

Spatül: Katı reaktiflerin aktarılması için kullanılan bu malzeme camdan, metalden ve porselenden
yapılmıştır. Metal olanların kullanımı daha sınırlıdır, çünkü metal bazı kimyasal maddelerle
tepkimeye girerek istenmeyen sonuçlara neden olur. Spatüllerin bıçağa, kaşığa benzeyen veya her
ikisini birlikte içeren türleri vardır.

Tüp Fırçası: Tüplerin ve bazı derin cam malzemelerin su veya sabunlu su ile temizlenmesi amacı
ile kullanılır. Asit baz veya yıkama suyu gibi çözeltilerle temizleme işlemi sırasında tüp fırçası
kullanılmaz. Çünkü fırçanın gövdesi metaldir, reaktiflerle tepkimesi söz konusu olabilir.

Tüplük: Deney sırasında tüplerin yerleştirildiği metal veya tahtadan yapılan malzemedir.

Piset: Analiz sırasında seyreltme, çökeleğin yıkanması, ayrılması, çözme, kullanılan malzemelerin
son çalkalanması gibi işlemlerde saf su kullanılır. Saf suyun saklandığı ağzı kapalı cam veya
plastikten yapılmış kaplara piset denir.

Damlalık: Örnek çözeltilerinin, reaktif çözeltilerinin ve az miktarlardaki saf suyun aktarılmasında


kullanılır. Bir damlalık ile alman çözeltinin 20 damlası yaklaşık olarak 1 mL’ dir.
8

Damlalıklı Reaktif Şişesi: Kalitatif çalışmalarda yan mikro analiz yöntemi uygulanırken az
miktarda çeşitli reaktif çözeltileri kullanılır. Bu çözeltiler damlalıklı reaktif şişeleri ile kolaylıkla
bir başka tüpe aktarılabilir. Her şişede farklı bir reaktif çözeltisi bulunduğundan şişe kapakları
kesinlikle değiştirilmemelidir. Aksi takdirde farklı reaktifler birbirine karışarak hatalı sonuçlara
neden olurlar.
9

DENEY NO 1: DİMETİLGLİOKSİM ile NİKEL TAYİNİ

Giriş: Nikeli çeşitli çöktürme reaktifleri kullanarak gravimetrik yöntemle tayin etmek
mümkündür. Bunlardan en önemlisi dimetilglioksimle (DMG) nikel kompleksi şeklinde
çöktürülerek yapılan tayindir.

Tayin Yöntemi: Örnek katı ise 400 mL’lik beherde uygun şekilde çözülür ve 150-200 mL’ye
seyreltilir. %36’lık HCl 1/1 oranında seyreltilerek çözelti asidik olana kadar damla damla ilave
edilir. Sıcak tabla üzerinde 60-80 C ye ısıtılan numuneye % 90’lık alkolde çözülmüş
dimetilglioksim çözeltisinden 30-35 mL yavaş yavaş eklenir. %50 den fazla alkolde kompleks
çözündüğü için reaktifin aşırısı ilave edilmemelidir.

H
O O
N + 2 OH- N N
OH
Ni2+ + 2 Ni
OH - 2 H2O
N N N
O O
DMG H

Çözelti seyreltik NH3 ilave edilerek hafifçe bazik yapılır (kompleks derişik NH3 de
çözülür). 20-30 dakika sıcak tablada olgunlaştırılır. Berrak çözeltiye birkaç damla dimetilglioksim
ilave edilerek çökmenin tam olup olmadığı kontrol edilir. Sonra yavaş yavaş soğutulur
(kompleksin sıcak suda çözünürlüğü fazladır) ve 1 saat bekletilir. Soğuk çözelti gooch
krozesinden süzülür. (Kroze daha önce 110-120 C de sabit tartıma getirilmiş ve darası alınmış
olmalıdır). Çözelti suyla yıkanır, 40-45 dak 110 C de kurutulur ve sonra desikatörde soğutularak
nikel kompleksi (NiC8H14O4N4) olarak tartılır.

Ni miktarı = tartılan miktar x 0,2031 g

Veya Ni miktarı = tartılan miktar x 0,2031x103 mg olarak hesaplanır.

SORULAR

1- 0,2031 sayısı nasıl bulunmuştur?

2- Kırmızı renkli çökelek hangi çözücülerde çözünür?

3- Çökeleği elde ettiğiniz anda ortamın pH’sı nedir?


10

DENEY NO 2: ZAYIF ASİT VE KARIŞIMLARIN ASİT BAZ TİTRASYONLARI

D1.Zayıf Asit-Kuvvetli Baz Titrasyonu:


1. Yaklaşık 10-20 mL asetik asit alınır ve 250 mL’lik bir balonjojeye aktarılır.
2. 50 mL saf su ilave edilir ve üzerine 2-3 damla fenolftalein damlatılır.
3. Standart 0,1 N NaOH ile ilk kalıcı pembe renk görülene kadar titre edilir. Titrasyon
sırasındaki net reaksiyon:

CH3COOH + OH- → CH3COO- + H2O

4. Titrasyonu bir ya da iki örnekle tekrarlayınız.


5. Ortalama sonuçları alınız. Toplam asiditeyi 100 mL örnek için CH3COOH miktarı olarak
hesaplayınız.
VNaOH x NNaOH = gCH3COOH / (MA/td)

D2. pH metre Kullanılarak Vitamin C’nin doğrudan titrasyonu:


1. Yaklaşık 0,5 toz Vitamin C tableti 250 mL erlene alınır.
2. 100 mL sıcak saf su ile örnek çözülür. pH metre kullanılarak çözeltinin başlangıç pH’sı
ölçülür.
3. 0,1 N NaOH’den 2 mL eklenerekten pH ölçülür. pH değişimi hızlandığında daha küçük
hacimler eklenerek pH ölçülür.
4. Dönüm noktası belirlenir ve Vitamin C tableti içindeki askorbik asit yüzdesi hesaplanır.
Ayrıca askorbik asit için Ka değeri hesaplanarak literatür değeri ile kıyaslanır.

D3. Karbonat ve Karbonat Karışımlarının Analizi

Na2CO3, NaHCO3 ve NaOH içeren bir çözeltide bileşenlerin tek başına veya birlikte kalitatif ve
kantitatif analizleri, nötralleşme titrasyonları için ilginç birer örnektir.

Sodyum Karbonat ve Sodyum Hidrojen Karbonat Karışımının Tayini

50-75 mL örnek çözeltisi hazırlandıktan sonra 2-3 damla fenolftalein eklenir. Standart HCl ile
indikatörün kalıcı pembe rengi kaybolana kadar titre edilir.

Na2CO3 + HCl → *NaHCO3 + NaCl

NaHCO3 + HCl →reaksiyon vermez (fenolftalein yanında)

Bu noktada 2-3 damla bromokresol yeşili eklenir ve kalıcı yeşil renk oluşuncaya kadar titrasyona
devam edilir. Çözeltinin bileşimi hesaplanır.

NaHCO3 + HCl → H2CO3 (CO2+H2O) + NaCl


11

*NaHCO3 + HCl → H2CO3 (CO2+H2O) + NaCl

Hesaplamalar:
VHCl-ff x NHCl = gNa2CO3 / (MA/td)

( VHCl-bky - VHCl-ff )x NHCl = gNaHCO3 / (MA/td)

Sodyum Karbonat ve Sodyum Hidroksit Karışımının Tayini


50-75 mL örnek çözeltisi hazırlandıktan sonra 2-3 damla fenolftalein eklenir. Standart HCl ile
indikatörün kalıcı pembe rengi kaybolana kadar titre edilir.
Na2CO3 + HCl → NaHCO3 + NaCl

NaOH + HCl → NaCl + H2O


Bu noktada 2-3 damla bromokresol yeşili eklenir ve kalıcı yeşil renk oluşuncaya kadar titrasyona
devam edilir. Çözeltinin bileşimi hesaplanır.

NaHCO3 + HCl → H2CO3 (CO2+H2O) + NaCl

Hesaplamalar:
VHCl-ff x NHCl = gNa2CO3 / (MA/td)

( VHCl-bky - VHCl-ff )x NHCl = gNaOH / (MA/td)

RENK DEĞİŞİMİ
İNDİKATÖRLER pH ARALIĞI ASİT BAZ
Metil viyole 0,5-1,5 Sarı Mavi
Timol mavisi 1,2-2,8 Kırmızı Sarı
Metil Oranj 3,1-4,4 Kırmızı Sarı
Bromokresol yeşili 3,8-5,4 Sarı Mavi
Bromo timol mavisi 6,0-7,6 Sarı Mavi
Fenol kırmızısı 6,4-8,0 Sarı Kırmızı
Fenol ftalein 8,0-9,6 Renksiz Pembe
12

DENEY NO 3: Iyodimetri

Teori: İyot çözeltileri zayıf oksitleyici bir reaktif olup kuvvetli indirgeyicilerin tayininde
kullanılırlar. İyotla yapılan titrasyonlar, analitik kimyanın en güvenilir ve en duyarlı
yöntemlerinden birisidir ve bu çalışmalar iki şekilde uygulanır.

1. Ayarlı iyot çözeltisinin doğrudan titrant olarak kullanıldığı yöntemler olup bunlara
İYODİMETRİK yöntemler denir.
2. Analitle iyot arasındaki tepkime sonucu, analite eşdeğer miktarda oluşan triiyodürün (I3-)
titrasyonunu esas alan yöntemler olup bunlara İYODOMETRİK yöntemler ya da dolaylı
iyodometrik yöntemler denir.
İyot çözeltilerinin hazırlanması ve özellikleri:

İyodun sudaki çözünürlüğü oldukça düşüktür (yaklaşık 0,001M) bu nedenle iyot, orta derecede
derişik KI çözeltilerinin içinde çözülerek kullanılır. Bu ortamda iyodun aşağıdaki tepkime
uyarınca makul düzeyde çözünmesi sağlanır. Triiyodür (I3-) oluşumu ile I2’nin sudaki çözünürlüğü
artar.

I2(k) + I-  I3- K=7,1x102

Bu çözeltiler uçucu oluşları, özellikle organik maddelerle hızlı tepkimeye girmeleri ve hava ile
çok hızlı oksitlenmeleri gibi nedenlerle son derece kararsızdır. Dolayısı ile susuz sodyum
tiyosülfat’a karşı standartlaştırılmaları gerekir. İyot ile tiyosülfat arasındaki tepkimede iyot
molekülü (I2), 2 elektron alarak 2 mol iyodür (I-) iyonu verirken tiyosülfat iyonları tetratiyonat’a
yükseltgenir.

I2 + S2O32- → 2I- + S4O62-

İyodimetrik titrasyonların önemli uygulaması portakal, limon ve greyfurt gibi turunçgillerde ve


bunlarla ilgili meyve sularında bulunan L-askorbik asit tayinidir. C-vitamini olarak da bilinen L-
askorbik asit tayini özellikle belirli düzeylerde bu vitamini içermesi gereken meyve sularının
analizinde yaygınlıkla kullanılır. L-askorbik asit, I2 ile titre edilirken 2e- vererek L-
dehidroaskorbik aside yükseltgenir. Tepkime:

I2 + C6H8O6 → 2I- + C6H6O6 + 2H+

Deneyin Yapılışı:

1. 0,1 N iyot çözeltisinin hazırlanması ve ayarlanması:


- Yaklaşık 20 g KI ve 6,35 g I2 tartılır ve 500 mL balon jojeye konur. Üzerine 15-20 mL
saf su eklenir ve katı çözününceye kadar çalkalanır.
- İyice çözündükten sonra 500 mL balon joje çizgisine kadar saf su ile tamamlanır.
Hazırlanan yaklaşık 0,1N’lik iyot çözeltisi koyu renkli ve cam kapaklı temiz bir şişeye
aktarılarak serin ve karanlık bir yerde saklanır.
13

- Primer standart saflıkta As2O3, 110 °C sıcaklıkta etüvde 1 saat kurutulduktan sonra
desikatörde soğutularak ±0,1 mg duyarlılıkla 0,2 g kadar tartılarak 250 mL’lik bir erlene
konulur.
- Erlendeki As2O3, 10 mL 0,1 M’lik NaOH çözeltisinde çözülür, üzerine 15 damla saf su
ile 2 damla fenolftaein indikatörü ilave edilir. Bekletmeden, üzerine çözeltinin rengi
kayboluncaya kadar 6M’lik HCl çözeltisi eklenir. Renk kaybolduktan sonra 1 mL daha
HCl ilave edilir.
- 3-4 g kadar tartılan NaHCO3 ufak parçalar halinde erlene dikkatlice eklenir, amaç CO2
çıkışıyla meydana gelebilecek madde kaybını önlemektir.
- Erlene son olaral %2’lik nişasta çözeltisinden 5 mL kadar eklenir.

- Temiz bir büret ayarlanacak iyot çözeltisi ile doldurulur ve erlendeki As3+, iyot çözeltisi
ile titre edilir. Titrasyon, bir dakika kararlı kalan mavi rengin elde edildiği noktada kesilir.
Bu noktaya kadar büretten sarfedilen iyot çözeltisinin hacmi kaydedilir. İyot renkli vir
çözelti olduğundan okumalar menisküs üzerinden yapılır.

Hesaplama: Tepkime denklemi:

H3AsO3 + I2 + 3H2O → H3AsO4 + 2I- + 2H3O+

As2O3’ün eşdeğer kütlesi: 197,85/4: 49,46 g


Tartılan As2O3 ‘ün kütlesi g: W
Harcanan iyot çözeltisinin hacmi L: V
İyot çözeltisinin normalitesi: N

W/49,46= NxV
Formülü ile iyot çözeltisinin normalitesi bulunur.

C-Vitamini Tayini:
- Normalitesi kesin olarak bilinen iyot çözeltisi kullanılarak 0,005 N’lik iyot
çözeltisinden 100 mL hazırlanır ve bu çözelti meyve sularında askorbik asit tayininde
kullanılır.
- C-Vitamini tayin edilecek meyve, bir sıkacakta sıkıldıktan sonra süzgeç kağıdından
süzülür. Meyve suyundan bir pipetle 10 mL alınır ve 250 mL’lik bir erlene konur.
- Erlene kaynatılmış ve soğutulmuş saf sudan 25 mL ve % 10’luk H2SO4 çözeltisinden 5
mL ayrıca %2’lik nişasta çözeltisinden 5 mL ilave edilir.
- Erlendeki karışım, temiz bir bürete konmuş 0,005 N’lik iyot çözeltisi ile titre edilir.
Önce kaybolan mavi renk 1 dakika süre ile dayanıklı kaldığında titrasyon durdurulur ve
harcanan iyot çözeltisinin hacmi (mL) kaydedilir. İyot renkli vir çözelti olduğundan
okumalar menisküs üzerinden yapılır.
14

Hesaplama: Askorbik asit, iyot tarafından dehidroaskorbik aside yükseltgenir. Tepkime:

C6H8O6 + 2H2O→ 2e- + C6H6O6 + 2H3O+

Askorbik asidin eşdeğer kütlesi: 176,13/2: 88,07 g


Meyve suyunun hacmi (mL): V
Harcanan iyot çözeltisinin hacmi (mL): VI2
İyot çözeltisinin normalitesi: NI2

Askorbik asidin meyve suyundaki derişimi, C, mg/mL cinsinden aşağıdaki formül ile hesaplanır:

C(mg/mL) =88,07x NI2x VI2/V


DENEY NO 4: ÇÖZELTİLERDE YÜZEY GERİLİMİ

1. Deneyin Amacı

Gazlarda söz konusu olmayan yüzey gerilimi katı ve sıvılara has bir olgudur. Bazı alkol
çözeltilerinin yüzey gerilimin derişimine bağlı olarak değişiminin incelenmesi bu çalışmanın
amacı olarak öngörülmüştür.

2. Genel Bilgiler

Bir sıvı yüzeyini bir cm2 büyütmek için gerekli enerjiye yüzey enerjisi veya yüzey
gerilimi denir. Birimi erg cm-2 veya dyn cm-1' dir. Yüzey gerilimi sıvı yüzeydeki 1 cm' lik
uzunluğu kesebilmek için gerekli dik etkiyen kuvvet olarak da tanımlanabilir ve genellikle σ
veya ϒ ile simgelenir.

Bir buharın sıvılaşmasına moleküller arası çekim kuvvetleri yol açmaktadır. Bir sıvının
ortasındaki moleküller diğer moleküller tarafından her yöne eşit ölçüde çekildikleri halde
yüzeydeki moleküller içe doğru daha fazla çekilmektedir. Çünkü buhar fazındaki moleküllerin
sayısı sıvı fazdaki moleküllerin sayısından daha azdır. Bu da yüzeydeki moleküllerin buhar
fazdaki moleküller tarafından daha az, sıvı fazdaki moleküller tarafından ise daha çok çekilmesi
demektir. Çekme kuvvetlerinin büyüklüğü molekül sayısı ile artar.

Yüzeydeki moleküllerin içeriye doğru çekilmesi, yüzeyin en küçük değerini almasına


yani küreselleşmesine yol açar. Sıvı damlaların küresel olması bu olaya bir örnektir.

Aynı moleküllerin birbirini çekmesine kohezyon, moleküllerin içinde bulundukları kap


ile aralarında çekme ya da itmeye ise adezyon denir. Su ile cam veya su ile temiz bir metal
yüzeyi arasında adezyon kuvvetleri etkin olduğu halde, cam ile civa yan yana geldiğinde
kohezyon kuvvetleri etkindir. Bu durumda su yüzeyi iç bükey, civa yüzeyi ise dış bükey
olacağından; su ıslatan, civa ise ıslatmayan bir sıvıdır.

Bir sıvının kılcal boruda yükselmesi, maksimum kabarcık basıncı, damla kütlesi, damla
sayısı ve halka yöntemlerinden biriyle yüzey gerilimi ölçülebilir.

Damla sayısı yöntemi ile yüzey gerilimi ölçümlerinde kullanılan stalagmometre adı
verilen basit aygıt Şekil 2.1 'de görülmektedir.

14
Şekil 2.1 Stalogmometre

İki kılcal boru arasında hacmi v olan küçük bir balon kaynatılmış ve alttaki kapilerin
son kısımları Şekil 2.2' de görüldüğü gibi kıvrılarak ucu biraz genişletilmiştir. Bu genişletilmiş
ve dış yarıçapı r olan alt uçtan damlaların kopması şekilde görüldüğü gibi olur.
Stalagmometrenin a b çizgisi arasına çekilen sıvının akması sırasında oluşan damlaların
büyüklüğü ve dolayısıyla v hacmindeki sıvıdan oluşan damlaların sayısı, sıvının yüzey
gerilimine bağlıdır. v hacmindeki sıvının akması sırasında oluşan r yarıçapındaki damlaların
kütle ve ağırlığı sırasıyla;

m = (v/n) ρ

mg = 2πrσ bağıntılarıyla verilebilir. Buradan n damla sayısı ,ρ sıvının yoğunluğu, g yer çekim
ivmesi, 2πr alt ucun çevresi, σ ise yüzey gerilimidir. Eğer r ve m değeri doğru ölçülebilirse
ikinci bağıntıdan σ yüzey gerilimi hesaplanabilir.

Stalagmometre ile daha çok, yüzey gerilimi bilinen bir sıvı yardımıyla, bir diğer sıvının
yüzey gerilimi belirlenir.Aynı stalogmometre kullanılmak üzere eşitlikler iki ayrı sıvı için ayrı
ayrı yazılıp taraf tarafa oranlanırsa sırayla;

m2/m1 = (n1/n2) (ρ2/ρ1)

m2/m1 = σ2/σ1 bağıntıları bulunur.

Eğer iki sıvının yoğunlukları birbirine yakınsa ρ1 = ρ2 alınarak son iki bağıntıdan yüzey
gerilimleri ile damla sayıları arasında;

15
σ2/σ1 = (n1/n2) eşitliğinin yazılabileceği görülür. Yüzey gerilimi bilinen su gibi birinci saf sıvı
ile yüzey gerilimi bilinmeyen ikinci saf sıvı ya da çözeltinin stalogmometreden damlayan
damlaları sayılarak, son bağıntı ile bilinmeyen yüzey gerilimine geçilir.

3. Kullanılan Aygıtlar

Stalogmometre, beher

4. Kullanılan Kimyasallar

Yüzey gerilimi bilinen sıvı olarak damıtık su

0,2 M; 0,1 M ve 0,05 M izopropil alkol çözeltileri

0,2 M; 0,1 M ve 0,05 M bütil alkol çözeltileri

5. Deneyin Yapılışı

Her sıvı ile deneye başlarken, önce bir damlanın kaç bölmelik kapiler uzunluğuna
karşılık geldiği bulunur. Bir damlaya karşılık gelen bölme sayısı s olsun. Sonra saptanan v
hacmindeki sıvının kaç damla olduğu sayılır. Son damlanın ayrılması sırasında v hacminin altı
sınırı olan b çizgisi Δs bölme aşılırsa, Δs/s damla kesri, gözlenen damla sayısından çıkarılarak
gerçek damla sayısı bulunur. tersi halinde bu damla kesri gözlenen damla sayısına eklenerek
gerçek damla sayısı bulunur.

Önce su, sonra çözeltilerle aynı deneyler yapılarak damla sayıları bulunur. Suyun yüzey
gerilimi 25 °C civarında yaklaşık olarak σ = 72,8 dyn cm-1 alınarak diğer çözeltilerin yüzey
gerilimleri hesaplanır. Yüzey gerilimi Eötvös bağıntısı uyarınca sıcaklığa bağlı olduğundan
ölçmeler sırasında sıcaklık 25 °C civarında sabit tutulmalıdır.

6. Sonuçların Değerlendirilmesi

Hesaplamalardan sonra bulunan yüzey gerilimlerinin alkol derişimleri ile değişimi


grafik kağıdına çizilir. Yüzey geriliminin alkol derişimi ile düştüğü gözlemlenmelidir.

16
DENEY NO 5: ERİME NOKTASI TAYİNİ

1. Deneyin Amacı

Erime tayin cihazı kullanılarak bazı bileşiklerin erime noktalarının bulunması


amaçlanmaktadır.

2. Genel Bilgiler

Birçok kristalli organik bileşik basit bir cihaz kullanılarak belirlenebilecek kadar düşük
(50-300oC) karakteristik birer erime noktasına sahiptir. Organik kimyagerler erime noktasını
rutin olarak;

a) Kristalli organik bileşiklerin saf olup olmadıklarının belirlenmesi ve


b) Organik bileşiklerin tanımlanmaları için kullanırlar.

Saf kristalli bileşikler genellikle kesin ve net birer erime noktasına sahiptirler. Fakat
kesin ve net bir sıcaklık derecesi yerine bir erime sıcaklık aralığından bahsetmek daha yerinde
olur. Erime sıcaklık aralığı, bir katının erimeye başladığı sıcaklık ile tamamen eridiği sıcaklık
arasındaki genellikle derece santigrat cinsinden belirtilen aralık olarak tanımlanır. Genellikle,
bu aralık saf bileşikler için 5oC dan daha dardır. Bir bileşiğe az miktarda bile olsun karışmış
safsızlıklar (eğer bileşikte çözünebiliyorlarsa ve onunla karışabiliyorlarsa) erime aralığının 5oC’
dan daha fazla genişlemesine ve erime aralığının bileşiğin normal erime noktasından daha
düşük sıcaklıklara inmesine neden olurlar. Yani, normalde 90-94°C aralığında eridiği bilinen
saf bir bileşiğin, kendisi ile karışabilen az miktarda başka bir madde ile kirlendiğinde 87-93°C
arasında erimesi mümkün olacaktır (Not: Verilen bu değerler sadece örnek teşkil etmek üzere
verilmiş olup gerçek değerler değildirler. Genelde saf bileşikler farklı karakteristik erime
aralıklarına sahiptirler). Bununla birlikte eğer bir bileşik 0,5-2oC’ lik dar bir sıcaklık aralığında
eriyorsa, bileşiğin oldukça saf olduğu kabul edilebilir. Bir bileşiğin erime noktası ( ya da erime
aralığı), daha önce o bileşik için belirlenmiş ve referans olarak kabul edilen erime noktasından
4-5 °C a kadar farklı ölçülebilir. Bu farklılık genellikle ölçümü yapan kişinin gözlemleme
yeteneğinden, ölçüm için kullanılan cihazın hassasiyet ve kalibrasyonundan
kaynaklanmaktadır.

Bunlara rağmen erime noktası bir bileşiğin önemli karakteristik özelliklerinden biridir
ve o bileşiğin tanımlanmasında yaygın olarak kullanılır. Örneğin, bilinmeyen X maddesinin
tanımlanmış ve erime noktası bilinen A maddesi ile aynı olduğundan şüphe ediliyorsa, her iki
17
maddenin erime noktası ölçülür. Ayrıca, bir miktar X maddesi A maddesi ile karıştırılır ve
karışımın erime noktası da belirlenir. Eğer X ve A maddelerinin ölçülen erime sıcaklıkları
birbirine yakınsa (en çok 5°C' lik bir fark varsa ) ve A-X karışımın erime aralığı saf A ve saf X
maddelerinin ölçülen erime sıcaklıklarına yakınsa (en çok 5°C' lik bir fark varsa) ve karışımın
erimesi en çok 5°C' lik bir aralıkta gerçekleşiyorsa A ve X maddelerinin büyük olasılıkla aynı
bileşikler olduğu kabul edilebilir. A ve X in aynı bileşikler olmaması durumunda ise, A-X
karışımının erime noktasının saf A ve saf X maddelerinin erime noktalarından daha düşük bir
sıcaklıkta olduğu ve 5°C dan daha geniş bir aralığa sahip olduğu gözlemlenecektir.

Özet olarak, eğer kristalin bir madde saf ise erime olayı dar bir sıcaklık aralığında
gerçekleşir. Ayrıca, iki madde eğer birbirleriyle aynı iseler, karışımlarının erime aralığı
sıcaklıkça her iki saf maddenin erime noktalarından: a)Daha düşük olamaz (5°C lik bir fark
normal olarak kabul edilir) ve b) 5°C dan daha geniş bir aralığa sahip olamaz.

3. Kullanılan Aygıt ve Kimyasallar

Üre, Asetamid, Salisilik asit, Borik asit, Kapiler tüpler, Erime noktası tayin cihazı, 50-
70 cm boyunda ince cam boru.

4. Deneyin Yapılışı

Erime noktası tayin edilecek maddenin ince toz halindeki bir numunesinden alınan az
bir miktar madde, bir ucu kapatılmış ve ince çeperli bir kapiler tüpün içine alınır. Bu ince kapiler
tüp erime noktası tayin cihazının içine konur ve ısıtılır. Erimenin başladığı ve maddenin
tamamının eridiği iki sıcaklık kaydedilir. Bu iki sıcaklık o maddenin erime aralığının iki ucunu
belirler ve o maddenin karakteristik bir özelliğidir.

Ölçülen erime aralığına, maddenin saflığı dışında kristallerin büyüklüğü, ölçümde


kullanılan madde miktarı, kapiler içindeki maddenin sıkıştırılma miktarı ve ısıtma hızı gibi
faktörler etki eder. Cihazın metal bloğundan veya içindeki ısıtma yağından kapiler tüpe ısı
aktarımı için kısa bir süre geçmesi gerekir. Ancak, eğer ısıtma işlemi çok hızlı gerçekleşiyorsa
cihazın metal bloğunun veya ısıtma yağının sıcaklığı, erimekte olan maddenin sıcaklığından
birkaç derece daha fazla olacaktır. Ölçülebilen ve kaydedilen sıcaklık cihazın metal bloğunun
veya ısıtma yağının sıcaklığı olduğundan ölçülen erime noktası gerçek erime noktasından
birkaç derece fazla onaracaktır. Bu nedenle erime noktası tayini sırasında cihazın ısıtma hızının
sabit ve yeterince düşük olmalısına özen gösterilmelidir (1-2oC/dakikalık bir hız normaldir).

18
Eğer maddenin erimesi beklenen sıcaklık biliniyorsa (ve en az 60-70°C civarında ise), bu
sıcaklığın 10-15°C altına kadar ısıtma daha yüksek bir hızda gerçekleştirilir ve bu noktadan
itibaren yukarıda belirtilen hıza düşürülür. Eğer erime sıcaklığı bilinmiyorsa, önce nispeten
daha hızlı bir ilk belirleme yapılması ve asıl erime noktası tayininin ikinci ve daha yavaş bir
ölçümle yapılması tavsiye edilmektedir.

Maddenin erime işlemi sırasındaki davranışları dikkatli bir şekilde gözlemlenmeli ve


not edilmelidir. Erimenin aniliği veya yavaşlığı, maddedeki renk değişimleri ve bozulmalar
erime aralığı ile birlikte not edilmelidir.

Kapiler tüpün doldurulması şu şekilde yapılacaktır: Yaklaşık 30 mg kuru katı madde


(örneğin üre) camdan yapılmış bir lam veya porselen bir tabak üzerinde temiz bir metal veya
cam spatül kullanarak ince bir toz haline gelene kadar ezildikten sonra küçük bir topak halinde
bir araya toplanır. Kapiler tüpün açık ucu, bu toz madde yığınından dik olarak geçecek şekilde
lam veya porselen tabak yüzeyine bastırılarak maddenin kapiler tüp içine alınması sağlanır. Bu
işlem, yeterli madde toplanana kadar (kapiler içinde yaklaşık 2-3 mm' lik bir madde miktarına
ulaşana kadar) 2-3 kez tekrarlanabilir. Kapiler tüp kapalı ucu aşağıya gelecek şekilde
çevrildikten sonra iki ucu açık olan 50-70 cm boyundaki cam tüp içinden geçirilerek sert bir
yüzey üzerine birkaç defa düşürülür. Böylelikle, kapiler içine alınan katı maddenin tüpün kapalı
ucuna doğru transferi ve burada sıkıca istiflenmesi sağlanır. Bu işlem kapiler içindeki madde
miktarı 1-2 mm olana kadar tekrarlanır ve kapiler tüp silinerek temizlenir.

Bu ince kapiler tüp erime noktası tayin cihazının içine konur ve ısıtılır. Madde kristal
haldeyken ışığı yansıtır, erimiş haldeyken ışığı geçirir. Bundan dolayı erime aşamasında
sıcaklık artışıyla iletimlilikte bir değişim meydana gelir (Şekil 4.1). Erimenin başladığı ve
maddenin tamamının eridiği iki sıcaklık kaydedilir. Bu iki sıcaklık o maddenin erime aralığının
iki ucunu belirler ve o maddenin karakteristik bir özelliğidir.

19
Şekil 4.1 Sıcaklık artışıyla iletimlilik arasındaki grafik

Tablo 4.1 Bazı bileşiklerin erime noktası aralığı

Bileşik Erime Noktası (oC)

Üre 132-133

Salisilik Asit 157-159

Asetamid 78-80

Borik Asit 169

20
DENEY NO 6: KISMİ MOLAR HACİMLER

1. Deneyin Amacı

Kısmi molar hacim ölçülerek su - sülfürik asit karışımının ideallikten ne ölçüde


saptığının belirlenmesi bu çalışmanın amacı olarak öngörülmüştür.

2. Genel Bilgiler

Bir bileşenin bulunduğu karışım içindeki molar hacmi, molar entropisi, molar entalpisi,
molar serbest iç enerjisi ve molar serbest entalpisi gibi hal fonksiyonlarına genel olarak kısmi
molar özellik adı verilir. Kısmi molar özellikler genellikle normal molar özelliklerden farklıdır.
Örneğin, kısmi molar hacimlerin normal molar hacimlere göre küçük olması karışım
hazırlanırken hacim küçülmesine, büyük olması ise hacim artmasına neden olmaktadır.
Karışımın hacmi ile bileşenlerin karıştırılmasından önceki hacimleri toplamının farklı olması
yani karışma sırasındaki hacim değişimi ve eğer varsa ısı alışverişi hazırlanan karışımın ideal
olmadığının göstergesidir. Hazırlanmaları sırasında hacim değişimi ve ısı alışverişi
gözlenmeyen karışımlara ideal karışımlar adı verilir.

Bir termodinamik fonksiyon genel olarak f = f(T, ρ, nj) ile gösterildiğinde karışımdaki
bir "i" bileşeninin kısmi molar özelliği Fi ile gösterilir ve

∂f
Fi = (∂n )T,ρ,nj şeklinde tanımlanır.
i

Termodinamik fonksiyon f = v, u, h, s, a ve g olabildiği için Fi = Vi, Ui, Hi, Si, Ai ve Gi


= µi olur. Kısmi molar serbest entalpiye kimyasal potansiyel denir. V ve S niceliklerinin
mutlak değerleri ölçülebildiği halde U, H, A, G niceliklerinin mutlak değerleri ölçülemez.

İki bileşenli bir homojen karışımın F molar özelliği için sabit sıcaklık ve sabit basınçta

F = f/(n1 + n2) = (n1F1 + n2F2)/(n1 + n2)

= x1F1 + x2F2 = (1 - x2)F1 + x2F2 = F1 + (F2 - F1)x2

eşitliği yazılabilir. Karışımın bileşimine bağlı olarak değişen F molar özelliği deneysel yoldan
belirlenerek F - x2 grafiği çizilirse Şekil 2.1' de görülen ya da daha değişik biçimlerdeki eğriler
elde edilebilir. F1 ve F2 kısmi molar özellikleri, F ise karışımın toplam molar özelliğini
göstermektedir.

21
T,P = sabit

Şekil 2.1 İkili bir homojen karışımda, F molar özelliğinin x2 ile değişimini gösteren bir eğri ve
bu eğriye herhangi bir noktadan çizilen teğetin dikey eksenleri kestiği noktadan F1 ve F2 kısmi
molar özelliklerin okunması

Son bağıntı, şekilde görülen eğriye herhangi bir noktadan çizilen teğetin denklemidir.
Bu denklemden x2 = 0 için F = F1 ve x2 = 1 için ise F = F2 olduğu görüldüğüne göre teğetin
eksenleri kestiği noktalardan sırasıyla F1 ve F2 kısmi molar özellikleri doğrudan okunur. Çizilen
teğetin eğimi (F1 - F2) olup teğetin çizildiği noktaya bağlı olarak değişir. Bu değişme ile birlikte
bileşenlerin kısmi molar özellikleri de değişir. başka bir deyişle kısmi molar özellikler karışımın
bileşimine bağlıdır.

3. Kullanılan Aygıtlar

Piknometre, Hassas terazi

4. Kullanılan Çözeltiler

Çözeltiler hazırlanırken derişik sülfürik asit üzerine su değil de, su üzerine sürekli
karıştırılarak derişik H2SO4 azar azar konulur. Aksi halde patlama olur. DİKKAT !

Eğer önceden hazırlanmamış ise yoğunluğu 1,84 g/ml olan % 98' lik H2SO4' den sırayla
aşağıdaki stok çözeltiler hazırlanır.

%20' lik H2SO4 çözeltisi (derişik sülfürik asitten 126 ml alınarak 1 litreye tamamlanır.)

22
%40' lik H2SO4 çözeltisi (derişik sülfürik asitten 240 ml alınarak 1 litreye tamamlanır.)

%60' lik H2SO4 çözeltisi (derişik sülfürik asitten 500 ml alınarak 1 litreye tamamlanır.)

%80' lik H2SO4 çözeltisi (derişik sülfürik asitten 770 ml alınarak 1 litreye tamamlanır.)

5. Çözeltinin Yoğunluğunun Belirlenmesi

Sıvı yoğunluklarını belirlemek için pek çok yöntem geliştirilmiştir. Bu deneyde yalnız
piknometre yönteminden söz edilecektir.

Bu yöntemde hacmi özenle belirlenmiş kapları dolduran sıvı kütlesi belirlenir.


Kullanılan bu kaplara piknometre adı verilir. Basit bir piknometre Şekil 5.1' de görülmektedir.
Bu tip bir piknometre ile hacim ancak 0,001 cm3 duyarlıkta ölçülebilmektedir. Çünkü, hem
kapiler tüpün ağzından hem de rodajlı ağızdan sürekli buharlaşma olur.

Piknometre ile yoğunluk belirlemek için önce piknometrenin hacmini belirlemek


gerekir. Hacim belirlenmesinde karşılaştırma sıvısı olarak damıtık su kullanılır.

Hacmi belirlenecek piknometre yıkanıp kurutulduktan sonra tartılır. Boş tartımı alınan
piknometre ayarlama sıvısı ile doldurulup kapiler tüp rodajlı ağıza yerleştirilir. Rodajlı ağız ve
kapiler tüpün ağzından taşan sıvılar özenle alındıktan sonra piknometre tartılır.

Dolu ve boş piknometre tartımları arasındaki fark piknometrenin içerdiği suyun


kütlesini verir. Bulunan su kütlesi suyun yoğunluğuna (ρsu = 0,9982343 g/ml) bölünerek
piknometrenin hacmi bulunur.

Aynı işlemler su yerine deney sıvısı kullanılarak yapıldığında, piknometreyi dolduran


sıvı kütlesi ve bu değerin piknometrenin hacmine bölünmesiyle de kullanılan sıvının yoğunluğu
belirlenir.

Şekil 5.1 Piknometre (a: kapiler tüp b: rodajlı ağız)

23
6. Deneyin Yapılışı

Deneyde iki piknometre kullanarak H2O (1) - H2SO4 (2) sisteminin kısmi mol özellikleri
belirlenir. Piknometre hacimleri damıtık su kullanılarak yukarıda anlatıldığı gibi belirlenir.

Piknometrelerin hacimleri belirlendikten sonra sırasıyla %20, 40, 60 ve 80'lik H2SO4


çözeltilerinin her biri için piknometre kullanılarak bulunan yoğunluklardan ortalama yoğunluk
değerleri bulunur.

a.) Deneyde bulunan ortalama yoğunlukların tersi olan hacim (1/ρ = V) hesaplanır.

V - % H2SO4 grafiği çizilir. Kısmi mol hacimleri bulmak için % 50 derişiminden eğriye bir
teğet çizilir. Teğetin H2O ve H2SO4 eksenlerini kestiği noktalardan V1 ve V2 kısmi özgül
hacimleri bulunur. M1 suyun mol kütlesi, M2 sülfürik asitin mol kütlesiyle çarpılarak su ve
sülfürik asidin % 50 konsantrasyon kısmi molar hacimleri V1 ve V2 bulunur.

b.) Çözeltinin molar hacmi V - x2 grafiği ile kısmi mol hacmini belirlemek için önce kullanılan
çözeltilerin mol kesirleri ve belirlenen yoğunluklar yardımıyla mol hacimleri hesaplanır.

Yüzdesi verilen bir sülfürik asit çözeltisinde x2 ile simgelenen sülfürik asitin mol kesri ortalama
molar kütle ve molar hacim sırasıyla;

m2 /M2
x2 =
(100 − m2 )/M1 + m2 /M2

(M) = x1 M1 + x2 M2

V = (M) / ρ = (x1M1 + x2M2) / ρ eşitlikleri ile bulunur.

Bulunan x2 ve V değerleri ile V - X2 grafiği çizilir. Kısmi molar hacimlerini bulmak için
% 50 H2SO4' i karşılayan x2 hesaplanır. Bu noktadan eğriye çizilen teğetin eksenleri kestiği
noktalar doğrudan su ve sülfürik asidin % 50 konsantrasyonu için molar hacimlerini verir.

24
DENEY NO 7: AMONYUM OKZALATIN ÇÖZÜNÜRLÜĞÜ

1. Deneyin Amacı

Amonyum okzalatın sudaki çözünürlüğünün sıcaklıkla değişimi incelenerek çözünme


entalpisinin belirlenmesi bu deneyin amacı olarak öngörülmüştür.

2. Genel Bilgiler

Sabit basınç ve sabit sıcaklıkta çözünen maddenin saf haldeki katısı ile dengede olan
sıvı karışıma doygun çözelti, çözünenin bu doygun çözeltideki derişimine ise çözünürlük
denir. Genellikle mol kesri, molarite ya da molalite olarak verilen çözünürlük bu deneyde mol
kesri olarak alınacaktır. Çözünürlüğün sabit basınç altındaki sıcaklıkla değişme hızı, x
çözünürlüğü göstermek üzere:

∂ ln x 𝛥𝐻2
( )p =
∂T 𝑅𝑇 2

şeklindeki Van’t Hoff Denklemi ile verilir. Buradaki ΔH2 çözünen maddenin diferansiyel
çözünme entalpisini göstermekte olup yukarıdaki eşitliğin belirsiz integrali alınarak bulunan;

−ΔH2 1
ln x= +C
R T

eşitliği uyarınca çizilen doğrunun eğiminden bulunur.

3. Kullanılan Aygıtlar

Landolt pipeti, tüp, baget, pamuk, su-buz banyosu, terazi, erlen, büret, ısıtıcı, puar,
termometre, beher.

4. Kullanılan Kimyasallar

Amonyum okzalat, potasyum permanganat (N/10), sülfirik asit (N/10).

5. Deneyin Yapılışı

Bu deneyde amonyum okzalatın farklı sıcaklıklardaki çözünürlüğü belirlenecektir.

0 ºC’deki çözünürlük: Küçük bir havanda yaklaşık 3 g (NH4)2C2O4 kısım kısım 25-30 ml su
eklenerek ezilir. Çözünmeyen bir miktar tuz geride kalmalıdır. Oda sıcaklığındaki bu doygun

25
çözelti havandan bir tüp içine aktarılır. Bu tüp bir su-buz banyosuna daldırılarak 30 dakika
beklenir. Bu arada tüp sık sık karıştırılır ve çözeltinin sıcaklığı ölçülür. Bu çözeltinin darası m1
olan Landolt pipeti ile örnek alınır ve dışı kurutulduktan sonra tartılarak m2 kütlesi bulunur.
Alınan çözeltinin kütlesine m=m2-m1 eşitliğinden geçirilir. Landolt pipetindeki çözelti bir
erlene konur ve üzerine 5-10 ml seyreltik H2SO4 eklenerek ısıtılıp N/10 KMnO4 ile hafif pembe
renk görülünceye kadar titre edilir. Harcanan KMnO4 hacmi Vy belirlenir.

100 ºC’deki çözünürlük: Bir tüp içinde 11 g ince dövülmüş amonyum okzalat ve 25 ml su konur.
Tüpün içine bir termometre yerleştirilir. Bu tüp içinde sıcak su bulunan bir behere mümkün
olduğu kadar daldırılır. Su banyosu kaynama sıcaklığına dek ısıtılırken, tüpteki çözelti iyice
karıştırılır. Sıcaklık yükseldikten sonra çözelti en az 10 dakika karıştırılır ve çözeltinin sıcaklığı
ölçülür. Bu çözeltiden darası m1 olan Landolt pipeti ile örnek alınır ve pipet dıştan musluk suyu
ile soğutulur. Soğutulan pipetteki çözelti katılaşır. Pipet tekrar tartılır (m2). Aradaki fark çözelti
miktarını verir. Sonra pipet, bir tüp içinde bulunan yaklaşık 40 ml sıcak seyreltik H2SO4 içine
üst borusu aşağıya olmak üzere daldırılır ve pipet aşağı yukarı hareket ettirilerek tuzun
çözünmesi sağlanır. Bu sıvı 250 ml’lik bir balon jojeye aktarılır ve tüp damıtık su ile yıkanarak
yıkama sularının hepsi balona dökülür ve balon 250 ml’e tamamlanır. Bir pipetle bu çözeltiden
Vi=25 ml bir erlene alınır ve üzerine eşit hacimde seyreltik H2SO4 eklenilerek ısıtılıp N/10
KMnO4 ile titre edilir. Harcanan KMnO4 hacmi Vy belirlenir.

Aynı işlemler 25ºC, 50 ºC ve 75 ºC için yinelenir.

6. Sonuçların Değerlendirilmesi

Çözünürlüğü belirlemek üzere yapılan titrasyonun denklemi;

2MnO4-(aq) + 5C2O4-(aq) + 16H+(aq) → 2Mn2+(aq) + 10CO2(g) + 8H2O(s)

şeklindedir. Burada, yükseltgen işlevindeki permanganatı y ile, indirgen işlevindeki okzalatı ise
i ile simgeleyelim. Eşdeğerlik kuralından yola çıkılarak alınan örnek içindeki amonyum
okzalatın kütlesi ve mol kesri sırasıyla aşağıdaki gibi bulunur;

n’i = n’y ViNi = VyNy Ni = (VyNy) / Vi = (mi1000) / EiVi = (mi1000) / [(Mi/zi)Vi]

mi = EiNyVy/1000 = [124/2)*0,1/1000]Vy = 6,2*10-3Vy

xi = (mi/Mi) / (∑mi/Mi)

26
Burada, indirgen (C2O42-) ve yükseltgen (MnO4-) için eş molar miktarlar sırasıyla n’i ve n’y ,
eşmolariteler (normaliteler) Ni ve Ny, hacimler ise vi ve vy ile simgelenmiştir.

Yukarıdaki eşitliklere göre hesaplanan çözünürlüklerin ln x değerleri 1/T’e karşı grafiğe


alınarak istenilen sıcaklıktaki çözünürlük grafikten okunur ve doğrunun eğiminden diferansiyel
çözünme entalpisine geçilir.

27
DENEY NO 8: BUHARLAŞMA ENTALPİSİ

1. Deneyin Amacı

Oldukça düşük sıcaklıklarda kolaylıkla buharlaşabilen dietil eterin buharlaşma


entalpisinin kalorimetrik yoldan belirlenmesi bu deneyin amacı olarak öngörülmüştür.

2. Genel Bilgiler

Belli bir basınç ve sıcaklıkta 1 mol sıvıyı buharlaştırmak için gerekli ısıya buharlaştırma
entalpisi adı verilir. Buharlaşma entalpisiya kalorimetre ile doğrudan ölçülür ya da buhar
basıncı ölçümlerine dayanılarak Clausius-Clapeyron denklemi yardımıyla bulunur. Çoğu sıvılar
için buharlaşma entalpisinin kaynama sıcaklığına oranı sabit olup kaynama sıcaklığındaki
buharlaşma entropisine eşittir. Trouton Kuralı adı verilen bu eşitlik;

ΔHsb/T = ΔSsb = 88 J K-1 mol-1

şeklinde verilir. Su gibi, molekülleri arasında hidrojen bağları oluşan sıvılar bu kuraldan
oldukça büyük sapma göstermekte ve bu oran 110 J K-1 mol-1 değerine kadar yükselmektedir.

3. Kullanılan Kimyasallar

Dietil eter

4. Deneyin Yapılışı

Bu yöntemde kolay buharlaşabilen bir sıvı kalorimetre kabında hava akımı ile
buharlaştırılarak, sıvının ortamdan aldığı ısı daha önce belirlenen kalorimetre sabiti ve ölçülen
sıcaklık değişimleri yardımı ile hesaplanır.

Deneyde; önce kalorimetre sabitini belirlemek gerekir. Bu amaçla Şekil 1.1' de görülen
iç kısımdaki büyük tüpe (A) 100 ml su konur. Su ile dolu bu kap örnek balonu ve karıştırıcı ile
birlikte tartılır (m1).

Denge sıcaklığı kap içine yerleştirilen bir termometre ile ölçülür (T1).

Bir beherde 70-80 °C 'e kadar ısıtılmış ve sıcaklığı saptanmış olan (T2) damıtık sudan
30 ml alınarak 100 ml su içeren kaba konur ve karıştırılır.Sıcaklık dengesi kurulduktan sonra
yeni sıcaklık (T3) termometre ile okunur ve kalorimetre kabı örnek balonu ve karıştırıcı ile
birlikte tartılır (m2).
28
Yukarıdaki veriler yardımı ile kalorimetre kabının sıcaklığını 1 °C yükseltmek için gerekli ısıya
eşit olan kalorimetre sabiti suyun ısınma ısısı csu = 1 cal K-1 g-1 alınarak;

C/cal K-1 = (m2 - m1)(T2 - T3) csu / (T3 - T1) eşitliğinden bulunur.

Daha sonra, buharlaşma entalpisini belirlemek için sırayla aşağıdaki işlemler yapılır:

İçteki örnek balonuna 5 ml dietil eter konulup kalorimetre kabındaki su karıştırılır ve denge
sıcaklığı okunur (T4).

Balona bir puar yardımı ile dikkatlice hava gönderilerek 2-3 dk içinde tamamen buharlaştırılır.
Bu sırada kaptaki su karıştırılır.

Eterin tamamı buharlaştırıldıktan sonra denge sıcaklığı (T5) okunur.

5. Deney Sonuçlarının Değerlendirilmesi

Belirlenen kalorimetre sabiti ve ölçülen sıcaklıklar kullanılarak dietil eterin buharlaşma


entalpisi;

ΔHsb / cal g-1 = C (T4 - T5) / m = C (T4 - T5) / Vρ şeklinde yazılan kalorimetre kuralı ile bulunur.
Burada m, V ve ρsırasıyla dietil eterin kütlesini, hacmini ve yoğunluğunu ifade eder.

ρdietil eter = 0,736 g/ml

29
DENEY NO 9: ÇÖZELTİDEN ADSORPSİYON

1. Deneyin Amacı

Aktif kömür üzerinde asetonun sulu çözeltisinden adsorpsiyonu için 25ºC ‘deki
adsorpsiyon izotermini belirlemek ve adsorpsiyonun Freundlich eşitliğine uyup uymadığını
araştırmak bu çalışmanın amacı olarak öngörülmüştür.

2. Genel Bilgiler

Gaz, buhar, sıvı ya da çözeltilerdeki taneciklerin bir katı yüzeyine tutunması olgusuna
adsorpsiyon denir. Adsorpsiyon, ara yüzeydeki derişim yükselmesi olarak da tanımlanabilir.
Yüzeyde tutunan madde, molekül, iyon ya da atom olabilir. Adsorpsiyon olayında katıya
adsorplayıcı, yüzeyde tutunan maddeye ise adsorplanan denir.

Adsorpsiyon olgusu, katı yüzeydeki iyon yada moleküller arasındaki kuvvetlerin


dengelenmemiş olmasından kaynaklanır. Katı yada sıvı içindeki iyon ya da moleküller her
yönden çekilirken yüzeyde bu kuvvetler dengesizdir. İşte bu dengesizlik adsorpsiyon olayına
neden olur.

Adsorpsiyon genel olarak ikiye ayrılır. Adsorpsiyon ısısı -20 kj/mol ise olaya fiziksel
adsorpsiyon (van der waals adsorpsiyonu), -200 kj/mol ise olaya kimyasal adsorpsiyon
(aktifleşmiş adsorpsiyon) denir. Fiziksel adsorpsiyonda katı yüzeyi ile adsorplanan maddeler
arasında zayıf van der waals çekim kuvvetleri etkin olduğu halde, kimyasal adsorpsiyonda
adsorplanan maddenin katı yüzeyine kimyasal olarak bağlanması söz konusudur.

Çözeltiden adsorpsiyon için ampirik olarak bulunan Freundlich denklemi;

n=a.cb (Eş.1)

şeklinde verilmektedir. Burada n adsorplayıcının bir gramında adsorplanan maddenin molar


miktarını, c adsorplanan maddenin molaritesini, a ve b ise birer sabiti göstermektedir. Çeşitli
c’lerdeki n’ler belirlenerek çizilen ln(n)=ln(a)+b.ln(c) doğrusunun kayma ve eğiminden
sırasıyla a ve b sabitleri belirlenir.

3. Kullanılan Aygıtlar

250 ml’lik beher (3 adet), 250 ml’lik erlen (6 adet), 25 ml’lik pipet (3 adet), 100 ml’lik
balon joje (1 adet), 100 ml’lik mezür (2 adet).
30
4. Kullanılan Kimyasallar

0,2 M sulu aseton çözeltisi: 1,5 ml aseton, su ile 100 ml’ ye tamamlanır (deney
öncesinde hazırlanmalıdır). 1 N NaOH çözeltisi; 0,1 N iyot çözeltisi; 1 N H2SO4 çözeltisi; 0,1
N Na2S2O3; %1’lik nişasta çözeltisi (deney öncesinde hazırlanmalıdır).

5. Deneyin Yapılışı

Üzerinde daha önce adsorplanmış su gibi bazı maddelerin uzaklaştırılması için


adsorplayıcı olarak kullanılacak aktif kömür sıcaklığı 100ºC’e ayarlanmış etüvde en az 1 saat
ısıtılmalıdır.

Önce 0,2 M sulu aseton çözeltisi hazırlanır. Bu çözeltiden alınan 2,5 ml aseton çözeltisi
içindeki aseton derişimi Messinger yöntemi ile hassas olarak belirlenir.

Messinger yöntemiyle aseton derişimi belirlenmesi şu şekilde yapılır: Bir erlen içine alınan 2,5
ml 0,2 M aseton üzerine 25 ml 1 N NaOH ile 0,1 N 40 ml iyot çözeltisi eklenir ve erlenin ağzı
kapatılarak iyice çalkalanır. Aşağıda verilen toplam tepkimeye göre oluşan iyodoformun iyice
çökmesini sağlamak amacıyla karanlıkta 10 dakika beklenir.

Üç basamaklı tepkime mekanizması aşağıdaki gibidir:

3NaOH + 3I2 → 3NaI + 3IOH (1)


CH3COCH3 + 3IOH → CH3COCl3 + 3H2O (2)
CH3COCl3 + NaOH → CHI3 + CH3COONa (3)
CH3COCH3 + 4NaOH + 3I2 → CHI3 + CH3COONa + 3NaI + 3H2O (4)

İyodoform çöktükten sonra, karışımın üzerine 30 ml 1 N H2SO4 eklenir ve serbest halde


bulunan iyodun aşırısı 0,1 N Na2S2O3 ile geri titre edilir. Tepkime denklemi ise aşağıdaki
gibidir.

I2 + 2S2O32- → S4O62- + 2I- (5)

(4) denklemine göre 1 mol aseton 3 mol I2 veya 6 eşmolar iyot ile tepkimeye girmektedir.
Sisteme aşırı olarak eklendiğinden dolayı tepkimeye girmeden iyodun eşmolar miktarı,
başlangıçta sisteme konan iyodun eşmolar miktarından çıkarılacak tepkime sırasında harcanan
yani aseton ile tepkimeye giren iyodun eşmolar (eşdeğer gram) miktarı aşağıdaki gibi bulunur:

31
n’(I2,harcanan)= n’(I2,başlangıç)- n’(I2,geride kalan) (Eş. 2)
n’(I2,harcanan)= v(I2).N(I2)- v(S2O32-).N(S2O32-) (Eş. 3)

Toplam tepkime denklemine göre asetonun 1 molü 3 mol veya 6 eşdeğer mol iyot ile tepkimeye
girmektedir. Buna göre aseton çözeltisinin c1 ile simgelenen molaritesi (4) denklemi göz önüne
alınarak yazılan asetonun molar miktarının iyodun eşmolar miktarına oranından aşağıdaki gibi
bulunur:

n(aseton)/n’(I2,harcanan)=c1.v(aseton çözeltisi)/ n’(I2,harcanan)=1/6 (Eş. 4)


c1= n’(I2,harcanan)/6 v(aseton çözeltisi) (Eş. 5)

İyice kurutulmuş aktif kömürden 1 g tartılarak hacmi en az 100 ml olan bir erlen içine
konur ve üzerine 50 ml 0,2 M aseton çözeltisi ilave edilir. Ağzı iyice kapatılan erlen
adsorpsiyon dengesi kurulana kadar en az 1-2 dakika çalkalanır. Sonra süzülür ve çözeltide
kalan asetonun bir kısmı süzgeç kağıdına adsorplanacağından dolayı süzüntünün ilk 10 ml’si
atılır. Bir erlende toplanan geri kalan süzüntüden 2,5 ml alınıp yukarıdaki yol izlenerek
asetonun c2 ile simgelenen denge derişimi belirlenir.

Aktif kömürün 1 gramında adsorplanan asetonun molar miktarı 50 ml aseton çözeltisi


içindeki asetonu molar miktarına eşit olarak:

n=(c1-c2)*50/100 (Eş. 6)

eşitliğinden bulunur.

Derişimi 0,2 M olan başlangıçtaki aseton çözeltisinden alınan belli bir hacim su ile 1,33;
2,00; 4,00 ve 8,00 katına seyreltilerek sırayla derişimleri 0,15 M; 0,10 M; 0,05 M ve 0,025 M
olan 50 ml hacminde yeni çözeltiler hazırlanır.

Sırayla bu çözeltiler kullanılarak 1 g kömür üzerindeki adsorpsiyon deneyleri aynen


yinelenip ilk 10 ml’si atıldıktan sonra yeni aseton çözeltileri ile yapılan deneylerdeki
süzüntülerden sırayla 5 ml; 10 ml; 15 ml ve 20 ml alınarak iyot titrasyonu ile asetonun denge
derişimine geçilir. Bu amaçla yukarıda türetilen Eş. 5 bağıntısı kullanılır.

Denge derişimleri belirlendikten sonra 1 g kömürde adsorplanan ve n ile simgelenen


asetonun molar miktarına Eş. 6 ile geçilir.

32
Birim kütledeki aktif karbonda adsorplanan aseton miktarı, asetonun çözeltideki denge
derişimine karşı grafiğe geçirilerek adsorpsiyon izotermi çizilir.

Adsorpsiyonun Freundlich denklemine uyup uymadığı irdelenir.

33
34

You might also like