Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 3

9 OSMANLI PARA POLİTİKASI

1. Osmanlı Paraları
Osmanlı para birimi gümüş akçe idi. İlk Osmanlı akçesi Orhan Bey
zamanında basılmış; XVII. yüzyıla kadar da akçe para birimi olma özelliğini
muhafaza etmişti. Bunun için 1479'a kadar olan devir, para tarihi bakımından
monometalizm olarak adlandırılmaktadır. Akçenin katı olarak ilk defa Orhan Bey
tarafından ikilik ve beşlikler basılmıştı. Fatih ise, 1470'de Muhammed Hâni
adıyla onluk akçeler bastırdı. Bu iri sikkeler II. Bayezid devrinde de gümüş
sultaniyye adıyla tedavülde kaldılar.
Osmanlı Devleti'nin resmî parası akçe olmasına rağmen mahallî paralar da
tedavülde idi.
Mısır'ın fethinden sonra, bu bölgede pare,
Doğuda aslı İran parası olan şâhî,
Kırım'da Kefevî akçe,
Eflâk-Boğdan, Erdel ve Macaristan'da penz kullanılmakta devam ediyordu.
Avrupa guruşlarının akınından sonra şâhî, XVI. yüzyılın ikinci yarısında Bağdad,
Basra, Tebriz, Van ve Diyarbekir darphanelerinde de basıldı.
1685'de Saraydaki gümüş ve altın eşya eritilip sikke basıldığında akçe bir
miktar revalue edilirken Mısır paresi de darbedilmiş; bu tarihten sonra -hazine
hesaplarında yine yer almakla beraber akçe, fiiliyatta, yerini pareye bırakmıştır.
Avrupa guruşlarının Osmanlı memleketlerine bol miktarda sürülmesinden ve
darphanelerin birer birer kapanmasından sonra piyasanın para ihtiyacı bunlarla
karşılanmağa başlanmış, hatta eyâletler vergileri artık altınla değil, İspanyol
realleri (kara guruş) veya Hollanda esedileriyle (aslanlı guruş) ödenir
olmuştur.
1691'den sonra Osmanlı darphaneleri yeniden faaliyete başlayınca bunların
üstü resimsiz olarak Osmanlı darphanelerinde de basılması ve paranın ayarında
meydana gelen düşüşler, bir zaman sonra parenin de guruşun küsuratı olarak
kullanılması neticesini doğurmuştur. Mamafih Osmanlılar, guruşdan daha fazla,
onun 2/3 veya 3/4'ü ağırlığında, olmak üzere, zolota (zloty, iselote) adıyla
Polonya menşeli olan bir sikke daha basmışlardır.
XVIII. yüzyılın son çeyreğindeki harplerin mâlî buhranı arttırması karşısında
devlet mağşuş para basmaktan başka çare bulamadığından I. Abdülhamid'in
saltanatının son yılında sikke 1/5 oranında düşürülüp ikilik guruşlar basıldı; III.
Selim devrinde 1792-93’de ise bunların yanında yüzlük guruş darbı yoluna gidildi.
II. Mahmud devrinde 1810’da eski ikiliklere eşit olan 200 paralık cihâdiyye
adıyla beşlikler basıldı ki bunların, mecidiye karşısındaki hakikî değerleri 18
guruş 8 para iken 26 guruş itibarî kıymet takdir edildi. Müteakiben bunların
ayarları düşürüldüğü gibi aksamı da tedavüle çıkarıldı. Ayrıca 240 para, yani altı
guruşa eşit altılıklarla bunların üç guruş ve altmış paraya eşit aksamı da bu
devirde darbedildi.
Abdülmecid devrinde paranın ıslahı yoluna gidildi; 1844'de altınla birlikte
saflık derecesi 0,830 olan yirmi, on, beş, bir guruşluk ile yirmi paralık gümüş
sikkeler basıldı.
Osmanlı ülkesinde yabancı paralar ve bu arada firengî flori denilen Venedik
altınları da tedavül etmekle birlikte Osmanlı sikkesi olarak altın ilk defa Fatih'in
saltanatında 1478'de basılmış ve 1640'a kadar saflığını korumuştur. Altın ve
gümüş paranın bir arada basıldığı devreye bimetalizm adı verilir.
Bir sürelik aradan sonra darphanelerini yeniden çalıştıran Osmanlılar,
1691'de Macar altını ayarında bir altın bastılarsa da XVIII. yüzyılın ilk yarısında
altın ayarında değişiklikler yaparken altını her defasında yeni bir adla -1703'de
tuğralı, 1713'de zincir, 1716'da fındık, l729'da zer-i mahbûb adıyla piyasaya
sürdüler.
Sultan Abdülmecid saltanatında yapılan sikke ıslahatında para birimi olarak
alınan altın yüzlük mecidiyeler 0.916,5 ayarında ve iki dirhem dört karat
vezninde idi.
Osmanlılar, akçeden küçük alımlar için kullanılmak üzere, daha I. Murad
saltanatında bakır para basmışlardı. Füls, pul yahut mankur adıyla anılan bu
paraların piyasaya çıkarılış ve dağıtılması bir nevi vergileme oluyordu. 1687'de ise
ikisi bir dirhem ağırlığında ve itibarî kıymeti bir akçe olan mankurlar basılıp
piyasaya sürüldü. Ancak mankurlar hazinece kabul edilmek istenmediğinden, üç
yıllık bir uygulamadan sonra bakır paranın yerine guruşlar tedavüle çıkarıldı.
Fakat daha sonra yine bakır para basıldı. Bunların Abdülmecid devrinde
basılanlarının içinde %3 kalay, %2 kurşun bulunuyordu.
İlk defa Sultan Abdülmecid saltanatında kâğıt para basılmasına teşebbüs
edildi. Ancak, bu ilk kâğıt paralar -yukarıda da işaret edildiği gibi faizli
olduklarından daha ziyade esham mahiyetinde idi. İlk faizsiz kaimeler, M.
1850'de 20 ve 10 kuruşluk küçük kupürler halinde basılanlardır. Sultan
Abdülaziz devrinde kaime basımına hız verildi. Ancak, tedavüldeki kaimelerin
artması kıymetlerinin düşmesi neticesini doğurdu; 1861'de yüzlük mecidiye
altını 350 kuruşa yükselince kaimelerin piyasadan çekilmesine ihtiyaç duyuldu.
Bu operasyon sonunda 13 Eylül 1862'de altının yüz guruşa inmesi kabil oldu.
II. Abdülhamid tahta geçtiğinde mâlî durumu düzeltmek üzere yeniden kaime
basılması yoluna gidildi. Altın ile başa baş tutulmasını sağlamak maksadıyla, vergi
ödemelerinde, kaimelerin hazine ve mal sandıkları tarafından kabul edilmesi esası
getirildiyse de bir zaman sonra kaimenin, altın karşısında değer kaybetmeğe
başlaması hazineyi büyük zararlara soktuğundan Mart 1879'da toplanmasına
karar verilip Ekim'de imha edildiler.
1915'de üçüncü defa olarak, tedavüle iki tertip halinde yeni evrak-ı
nakdiyyeler çıkarıldı. Temmuzda çıkarılan ilk tertibin tamamen altın olan karşılığı,
Almanya ve Avusturya'dan temin edilip Düyun-ı Umûmiyye'ye ödenmişti.
Ekimdeki ikinci tertip ise Düyûn-ı Umûmiyye'ye yatırılan Alman hazine
bonolarına karşılık olarak çıkarıldı. Ancak, altın karşılığı olmayan ikinci tertip
evrak-ı nakdiyyelerle altın arasındaki değer farkı çok geçmeden artmağa
başladı. Bir zaman sonra madenî paraların tedavülden çekilmesiyle 1/4 ve 1/8
liralık kâğıt paralarla, yine Almanya'dan hazine bonosu karşılığında alınan
borçla üçüncü tertip evrak-ı nakdiyyeler tedavüle çıkarıldı. O tarihe kadar hakikî
değerleri ile itibarî değerleri değişen bozuk paraların sıkıntısı giderek arttığından
Nisan 1916'da çıkarılan Tevhîd-i Meskukât kanunu ile bir altın lira, 100 kuruş
kabul edilerek karışıklık giderilmeğe çalışıldı.

You might also like