Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 5

Tarih 10. Sınıf 2.

Dönem Performans Ödevi


Deniz Kaan İslim 10-A 66
Kapitülasyonlar

Makalemin amacı Osmanlı Devleti’nin başlangıçta bir atıfet olarak verdiği fakat yıllar içinde bir
lütuftan çıkıp Osmanlı Devleti’nin Batılı devletlerin açık pazarı haline gelmesine neden olan,
bağımsızlığına zarar veren kapitülasyonların yıllar içindeki değişimini ve Osmanlı Devleti’ne etkilerini
incelemektir.

Kapitülasyon kelimesi Türk Dil Kurumu tarafından “Bir ülkede yurttaşların zararına olarak
yabancılara verilen ayrıcalık hakları” olarak tanımlanmıştır. Kökeni Latince olup “sözleşme yapma”
anlamına gelen “capitulare” kelimesinden geldiği tahmin edilmektedir.

1096-1099 yılları arasında gerçekleşen Birinci Haçlı Seferleri ile Avrupalı Devletler ile
Müslümanlar arasında ticari bir ilişki başlamıştır. Türk boylarının Anadolu ve Orta Doğu
coğrafyasındaki hakimiyet alanını genişletmesiyle beraber Türkler ile Avrupalı Devletler arasındaki
ticareti geliştirmek için Türk hükümdarlar tarafından Avrupalı Devletlere birtakım Ahidnâmeler
verilmiştir. Uluslararası ticareti arttırmak ve siyasal dostluklar kurmak amacıyla Avrupalı Devletlere
verilen bu Ahidnâmeler (İslam Hükümdarları tarafından verilen yabancılara imtiyaz tanıyan belgeler)
Fıkıh’a (İslam hukuku) göre düzenlenmiştir. Ahidnâmeler hükümdarın kendi şahsına adına verdiği
belgeler olup sadece saltanatları boyunca geçerli olmuştur dolayısıyla halefleri tarafından
yenilenmeleri gerekmiştir. Verilen Ahidnâmeler yenilenme esasına dayanarak varlığını sürdürmüş ve
bu sebeple İkinci Türkmen Beylikleri, Anadolu Selçuklu Devleti ve Memlüklüler Osmanlı hakimiyetine
girdiğinde bu devletlerin verdiği imtiyazlar Osmanlı Devleti tarafından yenilenmiş ve devamı
getirilmiştir. Kuruluş ve Yükselme Dönemi’nde verilen kapitülasyonlarda devletin ekonomik, siyasi ve
idari çıkarları göz önünde bulundurulmuştur.

Osmanlı Devleti’nde Verilen Kapitülasyonlar

 Osmanlı Devleti’nde verilen ilk imtiyaz ticari bir imtiyaz olup Orhan Gazi tarafından
1352 yılında Cenevizlilere verilmiştir.

 I.Murad Saltanatında Çanakkale Boğazı’nın kontrolünün ele geçirilmesiyle beraber


deniz ticareti kontrol altına alınmaya çalışılmış ve 1365 yılında bir şehir devleti olan
Ragusa Cumhuriyeti’ne birtakım imtiyazlar verilmiştir. I.Murad Dönemi’nde 1384 ve
1387 yıllarında sırasıyla Venedik ve Cenevizlilere de kapitülasyonlar verilmiştir,
böylelikle bu iki denizci şehir devleti Osmanlı Devleti içinde kendilerine ticari bir statü
elde etmiştir.

 I.Bayezid Dönemi’ne gelindiğinde Menteşe Beyliği ve Aydınoğulları Beyliğinin


Osmanlı himayesine girmesiyle beraber bu iki beyliğin sırasıyla Rodos Şövalyeleri’ne
ve Latin tüccarlara verdikleri imtiyazlar I.Bayezid tarafından kabul edilmiştir.

 I.Bayezid’in 1402 yılında Emir Timur’a esir düşmesiyle başlayan Fetret Devri’nde,
Bayezid’in oğullarından Süleyman Çelebi 1403 yılında Bizans İmparatorluğu,
Cenevizliler, Rodos Şövalyeleri, Venedik ve Sırp Despotluğu’na imtiyazlar vermiş ve
bu imtiyazlar sonucunda Hristiyanlar geniş haklar elde etmişlerdir. Ayrıca 1406 yılında
Venedik Cumhuriyeti ile ayrı bir ticaret antlaşması imzalanmıştır. Bayezid’in bir diğer
oğlu olan Musa Çelebi de 1411 yılında Venediklilere imtiyazlar vermiştir. Bu imtiyazlar
ile Venediklilere serbest ticaret güvencesi verilmiş, kaçak veya borçlu kölelerin
karşılıklı olarak geri verilmesi kararlaştırılmıştır. Venediklilere verilen bu imtiyazlar
Fetret Devri’ni sona erdiren Çelebi Mehmet tarafından da 1419 yılında onaylanmıştır.

 II.Murad Dönemi’nde 4 Eylül 1430 tarihinde verilen Ahidnâme ile İtalyan Şehir
Devletlerine birtakım imtiyazlar verilmiştir.
 Fatih Sultan Mehmet Dönemi’ne gelindiğinde verilen imtiyazların ağırlıklı olarak
Boğazlardan geçiş müsaadesi ile ilgili olduğu görülmüştür. Fatih ilk kez tahta çıktığı
dönemde 23 Şubat 1446 tarihinde İtalyan Şehir Devletlerine imtiyazlar vermiştir.
Fatih’in İstanbul’u fethetmesiyle beraber daha önceden Bizans tarafından
Cenevizlilere verilen kapitülasyonlar Fatih’in de izniyle devam etmiştir. Bu dönemde
gerçekleşen Osmanlı-Venedik Savaşında daha önceden verilen kapitülasyonlar zarar
görmemiş, uygulanmaya devam etmiştir.

 1498 ve 1503 yıllarında II.Bayezid tarafından sırasıyla Napoli Krallığı ve Venediklilere


yeniden imtiyazlar verilmiştir.

 Yavuz Sultan Selim Dönemi’nde II.Bayezid tarafından verilen kapitülasyonlar devam


ettirilmiştir. Ayriyeten Osmanlı Devleti’nin Suriye’yi ve Mısır’ı fethetmesiyle
Memlüklüler tarafından verilen kapitülasyonlar da yenilenmiştir.

Bu döneme kadar olan imtiyazlar Osmanlı Devleti tarafından verilen bir atıfet olarak
değerlendirilmelidir. 16. Yüzyıldan itibaren başta Fransa ve İngiltere olmak üzere birçok
Avrupalı Devlet Osmanlı Devleti’nden imtiyazlar almışlardır. Bu imtiyazlar Osmanlı Devleti’nin
ekonomik, siyasi ve idari yönden de gerilemesiyle devletin bağımsızlık sorunu haline gelmiştir.

 Kanuni Sultan Süleyman 1528 yılında Memlüklüler tarafından Fransız ve


Katalonyalılara verilen imtiyazları yenilemiştir. 1536 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın
Sadrazamı ile Fransa Büyükelçisi Jean de La Forest arasında imzalanan 17 maddelik
dostluk ve ticaret antlaşması Osmanlı tarihinde diplomatik olarak önem taşımaktadır.
Bu antlaşma ile Fransızlara ticaret serbestliği, deniz nakliyatı serbestliği ve ikamet
serbestliği verilmiş, mal ve can emniyeti sağlanmış ve Fransızlar 10 yıl boyunca
vergiden muaf tutulmuştur. Bu antlaşma adli hükümler taşımasıyla da dikkat
çekmektedir. Bu antlaşmaya göre Osmanlı topraklarında Fransız vatandaşları
arasındaki davalara Fransızların bakılması kabul edilmiştir. Bu antlaşma aynı
zamanda gelecekteki kapitülasyonlara örnek teşkil etmiştir. Kanuni Dönemi’nde 1553
yılında İngiliz vatandaşı Anthony Jenkinson’a birtakım imtiyazlar verilmiş, bir ticaret
muahedesi imzalanmıştır.

Görsel-1: Fransa Kralı I.François ile Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman
 II.Selim Saltanatı’nda Mısır’da artırılan vergilerden dolayı Fransız ticaretinin hasar
görmesi üzerine 18 Ekim 1569’da Fransızlara yeni bir kapitülasyon verildi. Bunun
üzerine pek çok Avrupalı Devlet Akdeniz’de Fransız Bayrağı altında ticaret yapmaya
devam ettiler.

 Fransa’nın İspanya ve Alman İmparatorluğu’na yanaşması üzerine III.Murad Devri’nde


İngilizlerle yakın ilişkiler kurulmaya başlanmıştır. 1575 yılında İngilizler de Fransızlar
ile benzer kapitülasyonlar elde etmiştir. 1581 yılında ise Fransızlara verilen
kapitülasyonlar yenilenmiş ve aynı imtiyazlar Almanya’ya da verilmiştir.

 1604 yılında I.Ahmed Saltanatı’nda Fransızlara verilen kapitülasyonlar yenilenmiştir.

 Benzer bir durum IV.Mehmed Saltanatı’nda da görülmüştür. 1673 yılında Fransızlara


verilen kapitülasyonlar yenilenmiş ve genişletilmiştir. Bu tarihten sonra kapitülasyonlar
yeni bir boyut kazanmıştır. Devlet Gerileme Dönemi’ne girmiştir.

 II.Mustafa Saltanatı’nda, 26 Ocak 1699 tarihinde Avusturya, Venedik ve Lehistan ile


Osmanlı Devleti arasında Karlofça Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmadan sonra
1699 yılında Avusturyalılara, 1700 yılında Ruslara kapitülasyonlar verilmiştir.

 I.Mahmut Saltanatı’nda, 18 Eylül 1739 tarihinde Avusturya, 3 Ekim 1739 tarihinde de


Rusya ile Belgrad Antlaşması imzalanmıştır. Bu Antlaşmanın imzalanmasında etkili
olan Fransızlar ile 30 Mayıs 1740 tarihinde 85 maddelik bir kapitülasyon antlaşması
imzalanmıştır. Bu antlaşma diğer verilen kapitülasyon antlaşmalarında olduğu gibi
sadece antlaşmayı onaylayan Padişah döneminde değil, ondan sonra gelecek
Padişahların da saltanatında etkisini sürdürecek bir antlaşmadır. Bu açıdan diplomatik
olarak önem taşır.

18. Yüzyılın sonlarına doğru gelişen emperyalizmin de etkisiyle Osmanlı Devleti ekonomik ve
politik açıdan Avrupalı Devletlere bağlanmıştır. 1788 tarihinde Fransız Büyükelçisi Choiseul
Gaffner Osmanlı Devleti’ni bir Fransız Kolonisi olarak sınıflandırmıştır.

 II.Mahmud Saltanatı’nda, İngiliz-Osmanlı Savaşının bir sonucu olarak 5 Ocak 1809


tarihinde Osmanlı Devleti ile İngilizler arasında Kale-i Sultaniye Antlaşması
imzalanmıştır. Bu antlaşma ile İngilizlere verilen ticari imtiyazlar diplomatik güvenceye
alınmıştır. 1838 yılında Osmanlı Devleti ile İngilizler arasında imzalanan ticaret
antlaşması ile İngilizler süresiz olarak birtakım imtiyazlar elde etmiştir.

1830’lu yıllarda Sanayi Devrimini gerçekleştiren İngilizler, ucuz maliyetler ile ürettikleri ürünleri
satabilecekleri bir Doğu Akdeniz pazarı aramıştır. Osmanlı Devleti tarafından verilen imtiyazlar
ile zamanla Osmanlı Devleti tamamen bir açık pazar haline gelmiştir. Osmanlı’da esnafların
ürettiği görece yüksek işgücü ve emek gerektiren ürünler Avrupa’dan gelen ucuz ürünler ile
rekabet edememiş ve yerli endüstri çökmüştür. 1835 yılından itibaren imtiyazların da etkisiyle
Osmanlı Devleti’ne yabancı akını başlamıştır. Osmanlı ile siyasi ilişkileri bulunan Romanya,
Yunanistan, Sırbistan gibi devletler de kapitülasyonlar elde etmişlerdir. Osmanlı Devleti’nin
siyasi, askeri, idari ve mali açıdan zayıflamasıyla kapitülasyonlar oldukça genişlemiş, yabancı
uyruklu bireylerin hakları artmıştır. Yabancılar ile yerli halk arasında çıkan tartışmalar
çözümlenememiştir. Başlangıcında gayet masum olan kapitülasyonlar zamanla Osmanlı
Devleti’ne bir bela olmuştur. Devletin ekonomik, mali, idari, siyasi yapısına zarar vermiştir.
Osmanlı Devleti’nde Kapitülasyonların Kaldırılma Çabaları ve Kaldırılmasının Sonuçları

Görsel-2:Yeni Kurulan Türk Devleti’nin Bağımsızlık Belgesi Lozan Antlaşması’ndaki Türk Heyeti

 II.Selim Dönemi’nde Devlet adamları kapitülasyonlara karşı çıkmışlar ve büyük


tepkiler göstermişlerdir.
 Abdülmecid Dönemi’nde gerçekleşen 1856 tarihli Paris Kongresi’nde kapitülasyonların
kaldırılması gündeme getirilmiş, fakat bir sonuca ulaşmamıştır. Dönemin devlet
adamlarından Ali Paşa’nın kapitülasyonların kaldırılması konusunda ısrar etmesi
Avrupalı Devletlerin tepkisini çekmiştir.
 I.Dünya Savaşı’nın patlak vermesi üzerine İttihat ve Terakki Hükümeti harekete
geçmiş ve 18 Eylül 1914 tarihli ferman ile mali, hukuki ve idari kapitülasyonların tek
taraflı kaldırıldığını beyan etmiştir.
 I.Dünya Savaşı’ndan mağlubiyetle ayrılan Osmanlı Devleti imzaladığı Mondros
Ateşkes Antlaşması ile kapitülasyonları tekrar kabul etmek zorunda kalmıştır. 10
Ağustos 1920 tarihinde imzalanan Sevr Barış Antlaşması 136. Madde ile
Kapitülasyonlar tekrar uygulamaya başlanmıştır.
 İstiklal mücadelesinde Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 28 Ocak 1920’de
yayınlanan Misakı Milli programının 6. Maddesi ile kapitülasyonların şartsız bir şekilde
kaldırılmasına karar verildiği açıklanmıştır.
 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın 28. Maddesi ile
kapitülasyonlar kesin, net ve şartsız olarak kaldırılmıştır.
 Kapitülasyonların ortadan kalkmasıyla yeni kurulan Türk Devleti siyasi, ekonomik, idari
alanda tam bağımsız bir devlet olarak kurulmuştur. Avrupalı Devletlerin emperyalist
politikalarına kapılarını kapatmış, iç işleri ve dış işlerinde tam bir serbestliğe
ulaşmıştır. Böylelikle yeni kurulan Türk Devleti sağlam temellerle çağdaşlaşma fırsatı
bulmuştur.
Sonuç ve Yorum

Başlangıçta masumane bir lütuf olarak verilen kapitülasyonlar Osmanlı Devleti’nin siyasi, askeri,
ekonomik, mali ve idari yönden geri kalmasıyla boyut değiştirmiş ve devletin bağımsızlığına zarar
veren bir yapıya dönüşmüştür. OsmanIı Devleti; Emperyalist politikalar, Sanayi Devrimi ve kültürel
alandaki gelişmeler ile güçlenen Batılı Devletler için paylaşılacak bir pasta olarak görülmüştür.
Zamanında ihsan edilen kapitülasyonlar 1740 yılına gelindiğinde değişmez ve kalıcı hale getirilmiş ve
1838’de imzalanan Ticaret Antlaşması ile Osmanlı Devleti’nin sonunu hazırlamıştır. İstiklal bilinciyle
örgütlenen Türk milleti bu imtiyazlardan kurtulabilmek için uzun yıllar mücadele vermiştir. Lozan Barış
Antlaşmasında yapılan ikili antlaşmalar ile kaldırılmış ve bağımsız yeni bir Türk Devleti kurulmuştur.

Kapitülasyonlar bir devletin siyasi, ekonomik, mali ve idari yönden bağımsızlığına net olarak aykırıdır.
Devletlerin iç ve dış politikalarında hareket serbestliğini elinden alır. Bağımsızlığından yoksun bir
devlet sömürge olmaya mecburdur. Ekonomik, askeri, siyasal, idari ve mali açıdan geride kalan
devletlere hiçbir şekilde gelişme hakkı tanımaz. Kapitülasyonların bağımsızlığa vurulan bir zincir
olduğunun en büyük kanıtı bugün Osmanlı Devleti ve Hindistan’ın varlığını sürdürememiş olmasıdır.
Cumhuriyet ve Ulusal Egemenlik kavramlarına uygun değildir, devletler hukuku esaslarına aykırıdır.
Kapitülasyonlar aracılığıyla sömürülen bir devlet çağdaşlaşamaz, geleceğe uyum sağlayamaz ve er ya
da geç yıkılır.

Kaynakça:

Delilbaşı, Melek. “Ortaçağ'da Türk Hükümdarları Tarafından Batılılara Ahidnamelerle


Verilen i̇ mtiyazlara Genel Bir Bakış.” Belleten, Türk Tarih Kurumu, 1 Jan. 1983,
https://belleten.gov.tr/tam-metin/1777/tur.

PAMİR, Aybars. “Kapi̇ tülasyon Kavrami Ve Osmanli DEVLETİ'ne ETKİLERİ.” Ana Sayfa,
https://teav.ankara.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12575/48601?show=full.

Türkmen, Zekeriya. “Osmanlı Devleti̇ nde Kapi̇ tülasyonlarin Uygulanişina ... - Dergipark.”
Dergipark, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/114329.

Görsel-1: https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/f/fe/Francois_I_Suleiman.jpg
Görsel-2: https://odtuadt.com/wp-content/uploads/2020/02/image-20.png

You might also like