Professional Documents
Culture Documents
Gida Katki Maddeleri̇
Gida Katki Maddeleri̇
Kılavuz
Deniz Ertan
1.GİRİŞ
Son yıllarda, özellikle tüketici haklarını ilgilendiren ve en çok tartışılan konulardan
biri de hergün tükettiğimiz hazır yiyecek ürünlerinde bulunan katkı maddeleri.
Bunları hepimiz her zaman her yerde tüketiyoruz; hatta içinde yaşadığımız toplum şartları da bir yerde bunu
gerektiriyor diyebiliriz. Sağlıklı beslenmeye özen gösteren kişiler bile- bir kap meyveli yoğurt ya da kuru meyve
yerken örneğin- birtakım kimyasal maddeleri de beraberinde tüketiyor.Kuşkusuz bu katkı maddelerinin hepsi
insan sağlığına zaralı değil. Ayrıca bu katkı maddelerinden haberdar olan birçok kişi bu ürünleri bilinçli olarak
tüketmekten rahatsız olmamaktadır- sigara içenlerin durumunda olduğu gibi. Bu yazının amacı, bu konuda
bilinçlenmek isteyen ya da biraz olsun bilgi sahibi olmak isteyen tüketicilere yardımcı olabilmek. Ben kişisel
olarak bu katkı maddeleriyle bir alerji sorunu sonucunda tanıştım; bu yüzden herkesin bu konuda bilgi sahibi
olması gerektiğine inanıyorum. Sorun, bugüne kadar Türkiye'de tüketicilere neyin zararlı neyin zararsız
olduğunun açık bir şekilde duyurulmamış olması. Yoksa bu katkı maddelerinin tüketilmesi veya tüketilmemesi
tamamen bireyin tercihine kalmış birşey. Yani asıl önemli olan tercih edebilme hakkımızın olması!
Son 30 yıldır gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, yiyecek maddelerinde kullanılan katkı maddelerinde tam bir
patlama olmuştur. Örneğin sadece İngiltere'de bir yıl içinde kullanılan katkı maddelerinin toplam ağırlığının iki
yüz bin tonu geçtiği sanılıyor. Çoğu aroma/lezzetlendirici olmak üzere toplam altı bin civarında katkı maddesi
bulunuyor. Bu maddelerin tüketimi arttıkça, bazı rahatsızlıklarla olan bağlantılara yönelik bulgular da ortaya
çıkmıştır. Bunların içinde en sıkça görülenleri egzema,astım,başağrısı,alerjik kaşıntılar,gastrik
rahatsızlıklar,ishal,(özellikle çocuklarda) hiperaktiflik ve aşırı duyarlılık (hypersensitivity vb. Örneğin İngiltere
bugün Avrupa'nın en hasta ülkesi konumunda; ayrıca bu ülkedekikanser vakalarının sayısı dünyanın en üst
sıralarında yer almaktadır. Ne yazık ki dünyanın çeşitli devletleri, bu konuda artırılması ve geliştirilmesi
gereken araştırmalara ve birtakım gıda komitelerinin uyarılarına sırt çevirmektedir. Gerçek şu ki, son iki,üç
nesil bir nevi 'denek'olarak kullanılmaktadır.
Bu maddelerin güvenli olup olmadığını anlamak için hayvanlar(özellikle fareler) kullanılmıştır; ancak hayvanlar
insan değil ki onlara kendilerini nasıl hissetiklerini soralım.(Başınız ağrıyor mu? Mideniz bulanıyormuş gibi!)
Ayrıca insanlarla hayvanların biyokimyasal ve genetik yapıları farklı olduğu için varılan sonuçlar son derece
yanıltıcı olabiliyor. Bir örnek:insanlar thalidomide ilacından, farelerden yüz kat, maymunlardansa yirmi kat
daha duyarlı olup çok daha fazla etkilenmektedirler. Diğer bir nokta da, bu katkı maddelerinin 'kokteyl etkisi'nin
araştırılmaması.İki madde üzerinde birden yapılan ender bir araştırma sonucunda,sodyum sülfit(E221) ile
benzoik asidin(E210)etkileri karşılaştırıldıklarında,ayrı olarak tek başlarına verdikleri sonuçlardan çok daha
ciddi olduğu ortaya çıkmış.
Şunu da kabul etmek gerekir ki, katkı maddeleri doğal yaşamımızın mucizeleri arasında. Emülgatörler,
düzenleyiciler(stabilitör),katılaştırıcılar,jöleleştirici maddeler, ayırıcılar(anti-caking agents) ve boyalar
sayesinde yiyecekler dipdiri yapılarıyla, capcanlı renkleriyle, parlak soslarıyla gözümüze çok daha çekici
görünecektir. Bu maddelerle artık hiçbir şey imkansız değil. Günümüz dünyasında bir gıdanın raf ömrünün bir
yıl, iki yıl ya da bilmem kaç yıl daha uzaması artık insan sağlığından çok daha önemli. Size abartılı ama ne
yazık ki gerçek bir örnek, bir paket hazır tavuk çorbasının içindekiler:nişasta, kuru glikoz şurubu(acaba nasıl
kurutuluyor?), bitkisel yağ, şeker, lezzetlendiriciler: monosodyum glutamat (621), sodyum 5'ribonucleotide
(635),tuz, kurutulmuş tavuk, soğan tozu, asit düzenleyici: E340, baharatlar, emülgatörler: E471, E472(b),
boyalar: E150,E102, antioksidanlar:E320,E321(!!!)
Hepimiz artık - sanayi, şehir ve toprak kirliliği ile - kimyasal bir çevre içinde yaşamaktayız. Vücudumuza giren
zehir miktarını mümkün olduğunca azaltmak vücudumuzun ve bağışıklık sistemimizin daha güçlü olmasını
sağlayacaktır kuşkusuz. Ve arada bir tüketilen birkaç katkı maddesi tabii ki bizi öldürmez. Bu yazıyla birlikte
verdiğim listelerin size sağlığınızı koruma yolunda yardımcı rehber olması ve en doğal tüketici hakkınız olan
istediğiniz anda istediğiniz bilgiye ulaşıp bilgilenmeniz buradaki dileğim.
(* Aşağıda verdiğim listedeki bilgiler Dr.Peter Mnasfield'ın ve Fewlicity Lawrence'ın derlemesi olan
Additives:Your Complete Survival Guide (Londra:Century Hutchinson,1986) kitabından alınmıştır. Aşağıda
verilen katkı maddelerinin kullanıldığı gıda örnekleri her ne kadar Türk pazarı hakkında bize ipuçları verse de
bu verilerin Avrupa pazarına ait olduğu göz önünde tutulmalıdır. Unutmayın ki son derece genel olan bu
örnekler bu maddelerin aşağıda verilen her örnek ürününde bulunduğu iddiasında değildir.)
Vitamin B2
duyarlılık
Deneylerde
hayvan-
ların böbrekleri
etkilendi.Ayrıca
E102’nin
reaksiyonları
E110 Gün batımı Turuncu-sarı Meyveli yoğurtlar, Şüpheli ---
sarısı reçeller,balık kanserojen;
köfteleri,fümeli
Bazı kişileri güneş
balıklar,salam,
Işığına karşı alerjik
pastalar,şekerler
yapabilir.Ayrıca
bisküvi çeşitleri,
E102’nin reaksiyon
dondurma,jöle-
ları
ler,ketçap,gazozlu
içecekler..vb
lü içecekler
pancar turşusu,
pastalar,
Şekerlemeler,
dondurmalar,
paket çorbalar,
jöleler…vb.
yoğurt, duyarlılık,alerjik
hazır çorbalar,
jöleler,
dondurmalar
ketçap…vb.
kırmızı
paket çorbalar, yakından bağlantılı
salam,sosis, rahatsızlıkları.
pastalar,
şekerlemeler,
dondurulmuş pizza…vb.
çeşitleri…vb.
meler,çikolata tansiyon
kaplı birtakım
yiyecekler,hazır
E161E Cryptoxanthin “ “ “ +
161
(c)
(a)
E161 Rubixanthin “ “ “ +
(d)
E161 Violaxanthin “ “ “ +
(e)
E161 Rhodoxanthin “ “ “ +
(f)