Avcı-toplayıcılar genellikle sağlıklı topluluklardır.
Hareketlilikleri, küçük nüfusları ve avcılığa bağlı olarak
yüksek protein tüketimleri, onları salgın hastalıklar karşısında dirençli hale getirmiştir. Küçük nüfuslar halinde yaşayan avcı-toplayıcılar genellikle diğer topluluklardan yalıtık olarak yaşarlar. Dolayısıyla bu topluluklarda hastalık taşıyan virüslerin, bakterilerin, parçacıkların, spor, yumurta ve enfeksiyon taşıyan larvaların akışına izin verecek bir temas yoktur ya da çok azdır. Avcı-top- layıcılarda toplumsal farklılaşma sadece yaş ve cinsiyet gibi biyolojik kategoriler üzerinden yürüdüğü için, yani bir toplumsal tabakalaşma bulunmadığından, karmaşık ve tabakalı toplumlara özgü olan, farklı tabaka ve meslek gruplarına özgü hastalık farklılaşmasına onlarda rastlanmaz. Hareketlilik, bir yandan belirli bir bölgedeki insan yerleşiminin yerleşme koşullarından kaynaklanan hastalık kaynaklarını sınırlarken, bir yandan da göçebe hareketliliğe bağlı olarak yerel enfeksiyonların insan topluluğuyla birlikte hareketini de doğurur. Ayrıca mevsimlik barınaklar, aile içindeki hastalık temaslarını sıklaştırır. Ancak bu mevsimlik barınaklar havadan gelebilecek enfeksiyonları azaltıcı bir etki yaratmaktadır. Bütün bunlara karşın avcı-toplayıcılar, bugün yerleşik toplumları tehdit eden pek çok hastalıktan ko- runabilmiştir. Örneğin Borneo’nun Sarawak bölgesinde yaşayan Penan’lar, yer değiştirme davranışlarına bağlı olarak, yerleşik komşularında çok sık görülen sıtma (malarla) hastalığına pek yakalanmazlar. Bu yüzden bugün tanıdığımız yaygın bütün salgın hastalıklar, tarım devriminden sonra gelişerek insanlığı tehdit eder hale gelmiştir. Dolayısıyla tarım devrimini yaşamamış avcı-toplayıcılarda bu hastalıklara karşı bağışıklık sistemi gelişmemiştir. Örneğin Avrupalılar Amerika kıtasına geldikten sonra, kıtanın yerli avcı-toplayıcıları ciddi salgın hastalık tehditleriyle karşı karşıya kaldılar. Çünkü çiçek hastalığı, kızıl, kızamık ve bunun gibi bulaşıcı hastalıklar binlerce yıldan beri Asya, Avrupa ve Afrika’da bilinmekteydi. Buna bağlı olarak bu kıtalarda yaşayan insanlar bu hastalıklarla baş edebilecek bir bağışıklık sistemi geliştirmiş, bu hastalıklara en iyi direnç gösterebilecek biçimde bir doğal seçilim sürecinden geçmişlerdi. Ancak Amerika yerlileri için bu durum söz konusu değildi. Avrupalılarla temasa geçen Kızılderililer, özellikle kızamık ve çiçek hastalığından kaynaklanan toplu ölümlere maruz kaldılar Örneğin Kuzeybatı Amerika’da yaşayan Mandan’lar çiçek hastalığı yüzünden üç haftada tamamen yok olup gitmişlerdi. Modern dönemde avcı-toplayıcıların, özellikle Kuzey Amerika Kızılderili- lerinin ve Avustralya Aborijinlerinin sağlık açısından maruz kaldığı bir başka önemli tehdit, rezervasyon kamplarına ya da belirli küçük yerleşmelere yerleştirilen av- cı- toplayıcıların alkolizme ve uyuşturucu bağımlılığına savrulmalarıdır. Temel geçim etkinliklerinden, kültürel hayatlarının rahatlatıcı mekanizmalarından ve doğal hareket sahalarından