4 adimda zaman yöneti̇mi̇: Zamanı kendi lehinize yönetmek, kişisel ve profesyonel hedeflerinizi dengelemek için yöntemler, stratejiler ve operasyonel teknikler
7. Bölüm – Örgütlerde Grup Dinamiği ve Motivasyon II
Grup Dinamiği
• Bir amaç etrafında birbiriyle etkileşim içinde bulunan
topluluklar olan gruplar örgüt için önemlidir ve birçok sorumluluğu gerektirir. Gruplar bireylerin yalnız çalışmalarına göre daha fazla bilgi, farklı bakış açısı, zaman ve enerjiye sahiptir. • Gruplar problem çözer, karar alır, işbirliği yapar, bilgi paylaşımını sağlar, katılımı ve bağlılığı destekler. Gruplar genellikle iletişimi geliştirir ve kararların kabul edilmesini kolaylaştırır. Buna karşın grupların çeşitli dezavantajları da vardır. Gruplar sosyal baskılara ve bireysel otoriteye aşırı tepki verebilir, verimlilikleri düşebilir ve ortak amaçlar yerine kendi gündemlerini ön plana çıkabilir. • Kısacası, gruplar iyi-kötü, üretken-tembel, yaratıcı- sabit fikirli olabilir ancak her ne olursa gruplar modern örgütlerin vazgeçilmez bir parçasıdır. • Bir grupta davranışlara yön veren asıl etmen ise grubun tutum ve davranış özelliklerini ifade eden grup dinamiğidir. • Yönetim ise beklenti ve ihtiyaçları birbirinden farklı olan çalışanlardan oluşan grupların bireysel hedefleri ile örgütsel hedefleri arasında uyum sağlayarak onlara etkin ve verimli bir şekilde iş yaptırabilmektir. • Uyum için de çalışanların işini isteyerek yapması gerekmektedir. İşte bu noktada karşımıza davranışları güçlendiren ve tetikleyen güçlü bir araç olarak motivasyon (güdüleme) olgusu çıkmaktadır. Motivasyon
• Her bireyin gündelik ve örgütsel yaşamda onu
davranışa yönlendiren bazı ihtiyaçları bulunmaktadır. Motivasyon da bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik gösterilen davranışlarla ilişkili bir süreçtir. Yani bireyin bir amaca yönelmesi veya harekete geçirilmesi anlamına gelmektedir. • Yönetsel açıdan motivasyon, çalışanların belli davranışlarda bulunmalarını sağlayan bir yaklaşım biçimidir. Burada önemli olan çalışanların ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir örgütsel ortamı sağlamaktır. Çünkü ihtiyaçları karışılan çalışanlar huzurlu ve mutlu olurlar. • Huzurlu ve mutlu olan çalışanlar da işlerine motive olurlar. Öğretmenlerin işe motive edilmesi ise karmaşık bir süreç olmakla birlikte hem öğretmenlerin kendileriyle hem de ilişkide bulunduğu çevresiyle ilgilidir. • Bireyin amaçlı davranışlarını açıklamaya çalışan motivasyon teorilerinin bir kısmı bu davranışların nedenlerindeki içsel etmenlere odaklanırken, diğer bir kısmı da davranışın gösterilme sürecindeki dışsal etmelere odaklanmaktadır. Alanyazında motivasyon teorileri kapsam ve süreç teorileri olmak üzere iki kategoride incelenmektedir. • Kapsam teorilerinde davranışın sebepleri ön plandadır, çalışanların ihtiyaçları ile bu ihtiyaçlara verdikleri tepkiler arasında bir bağ kurulur.
çalışanların örgütsel prosedür ve sonuçlara nasıl bir anlam yükledikleri ile ilgilenilir. Süreç Teorileri
• Bireyi nelerin motive ettiğini açıklayan kapsam
teorilerinin aksine süreç teorileri, motivasyon sürecinin nasıl çalıştığıyla ilgilenir ve süreci oluşturan değişkenler aralarındaki ilişkileri inceler. Başka bir ifadeyle süreç teorileri, bireyin hedefe ulaşmak için nasıl motive olduğunu araştırır. • Bu teorilerin öncelikli sorunsalı, örgüt tarafından arzulanan davranışların nasıl tekrarlanacağı ile istenilmeyen davranışların nasıl engellenebileceğidir. En çok kullanılan süreç teorileri: • Victor H. Vroom Bekleyiş Teorisi • Stacey Adams’ın Eşitlik Teorisi • Gary P. Latham ve Edwin A. Locke’un Hedef Belirleme Teorisi Victor H. Vroom Beklenti Teorisi
• Süreç teorileri içerisinde en çok kullanılan motivasyon
teorisi, Vroom (1964) tarafından geliştirilmiş olan Beklenti Teorisidir. Daha çok örgütsel yaşam için geliştirilmiş olan teori, çalışanın çabalarının ödüllendirileceğini düşündüğünde daha yüksek performans göstereceği varsayımına dayanmaktadır. Başka bir ifadeyle Vroom ödül ile performans arasında bir ilişkinin olduğunu iddia etmiştir. • Bu ilişkiyi ortaya çıkaran da çalışanın görevinde başarılı olabileceğine dair inançlarını temsil eden beklenti (expectancy) ve görevin başarıyla sonuçlandığı takdirde alacağı ödüle atfedilen valens (değer) dir. • Eğer bu ikisinden birisi düşük veya eksikse, çalışanın motivasyonu düşük olacaktır. Çalışan, performansının ödülle sonuçlanmayacağını veya verilen ödülün performansına değmeyeceğini düşündüğünde görevine motive olmayacaktır. • Ayrıca çalışanın ulaşmayı hedeflediği sonuçlar birincil ve ikincil olmak üzere iki aşamadan oluşmaktadır. Birincil sonuçlar, ikincil sonuçlara ulaşmak için bir aracı görevi üstlenirler. • Çalışanın görevini başarı ile tamamlaması birincil sonuç olurken, bunun karşılığında aldığı maaş, prim veya terfi ikincil sonuçlardır. Çalışanın bu ikisi arasında bağlantı kurmasını ise Vroom araçsallık olarak ifade etmektedir. • Birincil sonuçlar ilgi çekici olmasa da bunların ikincil sonuçlara ulaştıracağının bilinmesi çalışanın birincil sonuçlara ilgisini arttıracaktır. • Beklenti teorisi matematiksel olarak da ifade edilebilen bir teoridir. Teoriye göre beklenti 0 ile +1 arasında değişmektedir. • Öğretmenler sarf ettikleri çabaların, maddi veya manevi karşılığını göreceklerini inandıklarında beklentileri +1’e, inanamadıklarında 0’a yaklaşacaktır. • Valens ise -1 ile +1 arasında değişmektedir. • Öğretmenler çabalarına karşılık okul yöneticisinin onlara ilgisini veya dönütlerini önemsiyorlarsa valens +1’e, önemsemiyorlarsa 0’a yaklaşır. Eğer okul yöneticisinin ilgisi öğretmenler açısından istenmeyen bir durum ise bu sefer valens -1’e yaklaşır. • Araçsallık da 0 ile +1 arasında değişmektedir. • Öğretmenler birincil sonuçlar ile ikincil sonuçlar arasında güçlü bir bağ kuruyorlarsa araçsallık +1’e, kurmuyorlarsa 0’a yaklaşır. • Sonuç olarak şu formülle ulaşabiliriz: • [Motivasyon = Bekleyiş x Valens x Araçsallık] • Beklenti teorisi, okuldaki tüm paydaşların motivasyonel ihtiyaçlarına değinmese de okul yöneticilerine çaba, beklenti ve ödül arasındaki ilişkiyi belirlemesinde ve buradan hareketle paydaşları yönlendirmelerinde yardımcı olabilir. Stacey Adams Eşitlik Teorisi
• Adams’a göre çalışanların iş doyumu ve
motivasyonları göstermiş oldukları performansına karşılık aldıkları ödüllerin adaletli bir şekilde dağıtılıp dağıtılmamasına göre değişmektedir. Çünkü çalışanlar kendi çaba-kazanç oranları ile kendileriyle aynı seviyede gördükleri diğer çalışanların çaba-kazanç oranlarını sürekli karşılaştırma eğilimindedirler. • Burada çabadan kasıt, çalışanların yerine getirdikleri görevler ve yaptıkları işler ile örgüte sağladıkları katma değerledir. Kazançlar ise terfi, maaş, prim, özlük hakları, izin günü vb. olabilir. • Çalışanlar bu karşılaştırmada denge veya kendi lehlerine bir dengesizlik olduğunu düşündüklerinde motivasyonları artmakta, tersine aleyhlerine bir dengesizlik olduğunu düşündüklerinde ise motivasyonları azalmaktadır. • Başka bir ifadeyle eşitlik motivasyonu yükseltirken eşitsizlik motivasyonu düşürmektedir. • Eşitsizlik algılandığında çalışanlar da buna karşı kendi çabalarını azaltma, karşılaştırma kriterlerini yeniden değerlendirme veya diğerlerini çabalarını azaltmaya zorlama gibi stratejiler geliştirmektedirler. Eşitlik teorisinin vurgulanması gereken üç önemli özelliği vardır:
• Birincisi çalışanlar kendilerini muhtemel eşitleriyle
karşılaştırırlar.
• Yani bir öğretmen kendi çaba-kazanç oranını bir
müdürün çaba-kazanç oranıyla kıyaslamaz. • İkincisi oranlar arasındaki eşitsizliğin gerçek bir durum olmaktan ziyade algılanan bir durum olduğudur.
• Öğretmenler aynı maaşı alsalar da A öğretmeni B
öğretmeninin daha az çalıştığını düşünüyorsa eşitsizlik ortaya çıkmaktadır. • Üçüncüsü ise eşitsizliğin motivasyonu arttırması veya düşürmesi çalışanın eşitsizliğin ne tarafında bulunduğuna göre değişmektedir.
• Aynı işi yapmalarına karşın izin kullanmakta daha az
sıkıntı yaşayan bir öğretmen bunu olağan görmeye ve hakkı saymaya yatkındır. • Bu teoriyi okul yönetiminde kullanmak isteyen yöneticilerin şu hususlara dikkat etmeleri gerekmektedir: • (i) öğretmenler tarafından yapılan eşitlik/eşitsizlik değerlendirmeleri hem okul içi hem de okul dışı ilişkilerin bir kıyasının sonucunda ortaya çıkmaktadır. • (ii) eşit çabalar eşit şekilde ödüllendirilmelidir. • (iii) eşitlik/eşitsizlik algılamaları ve bunlara verilen tepkiler öğretmenden öğretmene değişmektedir. Gary P. Latham ve Edwin A. Locke Hedef Belirleme Teorisi
• Hedef Belirleme Teorisinin ana fikri bireyin kendi
için belirlediği hedef(ler) onun motivasyon seviyesini de belirler. Başka bir ifade ile birey bir hedef belirlediğinde enerjini ve davranışlarını o hedefe yönlendirir. • Belirlenen hedefinin ise üç temel özelliği bulunmaktadır: • (i) Belirginlik, hedefin netliğini ifade eder. Açık bir şekilde belirlenmiş hedefler muğlak hedeflere göre daha ulaşılabilirdir. Ulaşılabilir hedefler de bireyi motive eder. • (ii) Güçlük, hedefin zorluk derecesidir. Çok zor veya çok kolay hedefler bireyi motive etmezken, nispeten ulaşılabilir zor hedefler motivasyon sağlar. • (iii) Yoğunluk ise hedefin gerektirdiği efor miktarı ve hedefe nasıl ulaşılabileceğinin belirlenmesidir. Burada bireyin hedefe ulaşmaya yönelik bir strateji belirlemesi ve bunu gerçekleştirecek yeteneğe, zamana ve imkana sahip olması onun motivasyonunu yükselmektedir. • Alanında daha yeterli olmak isteyen bir öğretmenin lisansüstü eğitim yapma isteği bu kapsamda değerlendirilebilir. Çünkü hedef nettir, zordur ve yoğundur; lisansüstü eğitim lisans eğitimine göre daha fazla çaba gerektiren, zorlu bir süreçtir ve sürecin sonunda uzman veya doktor gibi bir unvan elde edilir. • Ancak, bir hedefin biriyi harekete geçirmesi için bu üç özelliğin optimal bir bileşkesini belirlemesi gerekmektedir. Şöyle ki, bir hedef açık ve net olabilir, kısmen de zor olabilir ancak bireyin bu hedefe ulaşacak yeterli zamanı veya yeterliliği yok ise muhtemelen başlangıçta ilgi çekici gibi görünen bu hedef bireyi motive etmeyecektir. • Bununla birlikte Latham ve Locke hedef belirlemenin bireyin performansını etkileyen dört işlevi olduğundan bahsetmektedirler: • (i) Yönlendirme, bireyin belirlediği hedeflere odaklanmasını ifade eder. Bu sayede birey ilgisiz aktivitelerden uzak durur. • (ii) Efor, bireyin enerjisini görevin zorluğuna (niteliğine) göre düzenlemesidir. Farklı hedefler, farklı miktarlarda çaba gerektireceğinden dolayı çaba, hedefin algılanan gereksinimleriyle orantılı olarak yönlendirme ile eşzamanlı olarak harekete geçirilir. • (iii) Sebat, bir önceki iki işlevin kombinasyonudur ve bireyin hedeflere yönelik motivasyonun kalıcı olmasını sağlar. • (iv) Strateji geliştirme, bireyi uygun eylem planları ve performans belirlemeye motive eder. Gerekli stratejiler geliştirilmediği takdirde hedeflerin sağladığı artan motivasyon, etkin performansa dönüşmeyecektir. 7. Bölüm Bitmiştir
4 adimda zaman yöneti̇mi̇: Zamanı kendi lehinize yönetmek, kişisel ve profesyonel hedeflerinizi dengelemek için yöntemler, stratejiler ve operasyonel teknikler