Professional Documents
Culture Documents
Bir Felsefi Makale Nedir Ve Nasıl Yazılır
Bir Felsefi Makale Nedir Ve Nasıl Yazılır
Bir Felsefi Makale Nedir Ve Nasıl Yazılır
25 HAZİRAN 2022
ANALİTİK FELSEFE:TÜMÜ /META-FELSEFE/TÜRKÇEDE!
289 OKUNMA
OKUNMA SÜRESİ: 55 DAKİKA
Çevirenin Önsözü
Çevirisini yaptığınız bu metin, her ne kadar başlıkta da ifade
edildiği gibi felsefe çalışmaları söz konusu olduğunda geçerli
olsa bile, sosyal bilimler alanındaki diğer disiplinler içinde
kullanılabilir niteliktedir. Dahası bu metin sadece bir felsefe
makalesi yazmak için değil, tez, bitirme tezi, seminer ve hatta
kitap yazımları içinde kullanılabilir. Son olarak metin
içerisindeki tavsiye ve önerilerin, eleştirel düşünme sürecine
de katkıda bulunacağını ve lisans, yüksek lisans ve doktora
öğrencilerine de faydalı olacağını düşünüyor ve okuyucu için
yararlı olmasını umut ediyoruz.
Musa Yanık
Felsefi yazım süreci, diğer derslerde sizden istenilecek olan şeylerden genellikle farklıdır.
Aşağıda açıklanan stratejilerin çoğu, diğer dersler için yazı yazarken de size yardımcı olabilir
ancak bu husus, bütün derslerde bunun doğru olacağı anlamına gelmez. Bir felsefe ödevi
yazarken, diğer öğretmenler tarafından size verilen her yazım kılavuzunun önemli olduğunu
da varsaymamanız gerekir. Nitekim bu kılavuzlar içerisinde bulunana bazı hususlar, iyi bir
felsefi düzyazıda, rutin olarak ihlal edilebilecek şeyleri de içerisinde barındırabilir.
Bir Felsefe Makalesinde Neler
Yapılabilir?
Ya da:
Descartes’a göre Q.
Descartes, Q olduğunu söyler; ancak aşağıdaki düşünce deneyi, Q’nun doğru olmadığını
gösterecektir…
Ya da:
Bu argümanı eleştirin veya tez için belirli argümanların iyi olmadığını gösterin
Argümanı veya tezi başka birinin eleştirisine karşı savunun
Teze inanmak için gerekçeler sunun
Teze karşı örnekler sunun
Tezle ilgili iki karşıt görüşün güçlü ve zayıf yanlarını karşılaştırın
Tezi açıklamaya yardımcı olan veya tezi daha makul hale getirmeye yardımcı olan örnekler
verin.
Bazı filozofların görüşleri, tezinize açıkça dayanak olmasa bile, onların diğer görüşleriyle
tezin bağlantılı olup olmadığını gösterin.
Doğru olsaydı, tezin ne gibi sonuçları olacağını tartışın
Bazı itirazlar ışığında tezi yeniden gözden geçirin
3. Özgünlük
Bir makalelerin amacı, konuyu anladığınızı ve onun hakkında eleştirel düşünebildiğinizi
göstermenizden ileri gelir. Bunu yapabilmek için makalenizin biraz özgün olması gerekir.
Bu husus, kendi teorinizi oluşturmanız veya insan düşüncesine tamamen özgün bir katkı
yapmanız gerektiği anlamına gelmez. Daha sonrasında bunun için bolca vaktiniz olacaktır.
İdeal bir makalenin açık ve anlaşılır olması (aşağıya bkz.), görüşler diğer filozoflara
atfedildiğinde (aşağıya bkz.) doğru ve okuduğumuz metinlere eleştirel yanıtlar içermesi
gerekir. Onların her zaman yeni bir çığır açması gerekmez.
Öte yandan kendi argümanlarınızı veya sınıfta incelediğimiz bir argümanı detaylandırma,
eleştirme veya savunma yönteminizi bulmaya çalışmalı ve sadece başkalarının söylediklerini
özetlememeniz de gerekir.
Yazma Sürecinin Üç Aşaması
1. Erken Aşamalar
Bir felsefe makalesi yazmanın ilk aşamaları, ilk taslağınızı yazmadan önce yaptığınız her şeyi
içerir. Bu ilk aşamalar içerisinde yazma süreci de bulunur; ancak henüz tam anlamıyla bir
makale yazmaya çalışmamalı ve bunun yerine okumalarınız dahilinde notlar almalı,
fikirlerinizi taslak haline getirmeli, ilerletmek istediğiniz ana argümanı açıklamaya çalışmalı
ve bir taslak oluşturmalısınız.
Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, makalenizin, sınıfta tartıştığınız konuyu anladığınızı ve eleştirel
düşünebildiğinizi göstermesi önemlidir. Bu konuyu ne kadar iyi anladığınızı kontrol etmenin
en iyi yollarından biri, onu henüz aşina olmayan birine açıklamaya çalışmaktır. Felsefe
öğretirken anladığımı sandığımız bazı makaleleri veya argümanları, doğru dürüst
açıklayamadığımızı defalarca keşfederiz. Bunun nedeni, problemlerin fark ettiğimizden daha
sorunlu veya karmaşık olmasından ileri gelir. Aynı deneyimi yaşayabilmeniz muhtemel
olacağından, sınıfta gündeme getirdiğimiz konuları birbirinizle ve dersi almayan
arkadaşlarınızla tartışmak önemli bir husustur. Bu husus, sorunları daha iyi anlamanıza
yardımcı olacak ve hala tam olarak anlamadığınız şeyleri fark etmenizi sağlayacaktır.
Herhangi bir taslak yazmaya başlamadan önce şu sorular üzerinde düşünmeniz gerekir:
Tartışacağınız çeşitli terimleri ve konumları hangi sırayla açıklamanız gerekir? Rakip iddianın
pozisyonunu veya argümanını hangi noktada sunmalısınız? Rakibinizle ilgili eleştirilerinizi
hangi sırayla sunmalısınız?
Makalenizin genel olarak netliği, yapısına büyük ölçüde bağlı olacaktır. Bu nedenle yazmaya
başlamadan önce bu soruları düşünmek önemlidir.
İyi bir felsefe makalesi yazma işinin en az %80’ini taslak oluşturma aşaması oluşturur. İyi bir
taslağınız varsa, yazma sürecinin geri kalanı çok daha sorunsuz geçecektir.
Konu hakkında düşünmek ve ayrıntılı bir taslak yazmak için kendinize yeterli zaman
ayırmanız gerekir. Ancak o zaman tam bir taslak yazmak için hazır olursunuz. Tam bir
taslağınız olduğunda, bunu, bir veya iki günlüğüne bir kenara ayırmalı daha sonra ona geri
dönmeli ve yeniden yazmaya başlamalısınız. En az 3 veya 4 defa bunu yaptıktan sonra,
yapabiliyorsanız arkadaşlarınıza göstermeli ve gelen tepkilere göz atmalısınız. Ana iddianız
anlaşılır mı? Taslağınızın bazı kısımları onlar için net veya kafa karıştırıcı mı?
Bütün bunlar zaman alacağından, makale konunuzu veya ödevinizi bulur bulmaz, üzerinde
çalışmaya başlamanız gerekir.
Makalenize Başlarken
“Çağlar boyunca” veya “insanlık tarihi boyunca bu problem düşünülmüştür…” gibi bir
cümleyle başlamayın. “Webster’in sözlüğü bu ruhu şöyle tanımlar…” gibi bir cümleyle de
başlamayın. Sözlükler iyi felsefi otoriteler değildir. Günlük söylemde kelimelerin nasıl
kullanıldığını gösterseler bile, kelimelerin birçoğunun felsefede farklı ve özel anlamları
bulunur.
Edebi olarak şaşalı bir dil kullanmak yerine; basit ve anlaşılabilir bir düzyazı kullanın ve
cümlelerinizi ve paragraflarınızı kısa tutmaya çalışın. Bilindik ve basit kelimeler yerine,
büyük kelimeler kullanırsanız, gayri-ciddi eleştirilere muhatap olabilirsiniz. Bazı konular,
cümleleri iddialı veya ayrıntılı bir dille bulandırmanıza gerek kalmadan da yeterince derin ve
zordur.
Makaleniz üçüncü sınıf bir okuyucu için yazılmış gibi görünüyorsa, muhtemelen doğru netliği
elde etmişsinizdir.
Felsefe derslerinde bazen yazıları belirsiz ve karmaşık olan filozoflarla karşılaşırız. Bu durum,
yazıyı okuyan herkes için zor ve sinir bozucudur. Ancak söz konusu yazarlar, bu gerekçeye
rağmen felsefi olarak önemli olabilir. Siz yazı yazarken, onların yazı stillerini taklit etmeye
çalışmayın.
Okuyucular, makaleyi anlayabilmek için herhangi bir çaba sarf etmek zorunda kalmamalıdır.
Her şeyden önce, aşağıdaki gibi bağlaçlar veya birleştirici kelimeler kullanmaya çalışın:
Bunlar, okuyucunun, tartışmanızın nereye gittiğini takip etmesine yardımcı olan şeylerdir. Bu
kelimeleri doğru kullanmaya dikkat edin. Örneğin, “P ise o halde Q’dur” dediğinizde, Q’yu
kabul etmek için P’nin iyi bir gerekçe sağladığını iddia ediyorsunuz demektir. Buna yönelik
olarak, gerekçenizin sağlam olmasına dikkat edin.
Makalenizin yapısını açıklığa kavuşturmanın bir başka yolu ise okuyucuya şu ana kadar ne
yaptığınızı ve bundan sonra ne yapacağınızı söylemekten ileri gelir. Şu gibi şeyler
söyleyebilirsiniz:
…ile başlayacağız
Bu argümanda neyin yanlış olduğunu göstermeden önce, şunlara değinmeye çalışacağız…
Bu pasajlar şunu gösterir…
Şimdi, bu iddiayı savunmaya çalışacağız…
Bu iddiayı destekleyebilmek daha fazla gerekçe göstermeye çalışalım …
Bir örnek…örneğin…
Bu noktalar, gerçekten büyük farklar yaratacak niteliktedir. Aşağıdaki iki makale örneğindeki
pasajları göz önünde bulundurmaya çalışın:
Öte yandan kendi görüşünüzü bildirirken ve tartışmakta olduğunuz bir filozofun görüşlerini
aktarırken bunu açıkça belirtmeniz de önemlidir. Okuyucunun, belirli bir paragrafta kimin
iddialarını sunduğunuz konusunda asla şüphe duymaması gerekir.
Buradaki noktalar birbiriyle çelişkili gibi görünebilir. (Nitekim birincisi “Az konuş” derken,
ikincisi ise “Çok Konuş” der gibi görünür.) Ancak bu noktaları doğru anladığınızda, ikisini
birden ortaya koymanın nasıl mümkün olduğunu görebilirsiniz.
Sizden kısa ve öz olmanız istenildiğinde, belirli bir konu hakkında bildiğiniz her şey hakkında
ne kadar bilgili ve zeki olduğunuzu göstermeye çalışmamanız istenir. Sizden istenilen her bir
ödevde, belirli bir problemi veya sorunu tanımlamanız ve bu problemle ilgilendiğinizden
emin olmanız istenir. Bu probleme doğrudan değinmeyen hiçbir şey makalenizde yer
edinmemelidir. Yani konuyu mümkün olduğunca sınırlandırmanız gerekir. Bir veya iki
noktaya konsantre olmak ve onları derinlemesine işlemek, çok fazla problemi konu
edinmekten her zaman daha iyidir. Rotası belli olan bir veya iki yol, belirsiz bir ormandan her
zaman daha iyidir.
Ele almak istediğiniz temel problemi veya sorunu, makalenizin başında formüle edin ve her
zaman aklınızın bir köşesinde bulundurun. Problemin ne olduğunu ve onun neden bir sorun
olduğunu açıkça belirtin. Yazdığınız her şeyin o ana problemle ilgili olduğundan emin olun.
Ek olarak makalenin bununla ne kadar alakalı olduğunu belirttiğinizden emin olun ve
okuyucunuzu bu konuda tahmin etmeye zorlamayın.
“Kendinizi tam olarak ifade edin” derken, kastedilen şey, iyi bir noktaya sahip olmanız
gerektiğinden ileri gelir. Açıklayın, örnek verin ve bu noktanın argümanınıza nasıl yardımcı
olduğunu açıkça belirtin.
“Kendinizi tam olarak ifade etme” hususu, ayrıca yazarken de olabildiğince açık olmanız
gerektiği anlamına da gelir. Makalenize gelen eleştirileri, “Bunu söylediğimi biliyorum, ama
demek istediğim şuydu…” diye yanıtlamak, pek iyi değildir.
Okuyucunuzun tartıştığınız konuyla ilgili daha önce okumalar yapmadığını varsaymanız
gerekir. Her ne kadar bu doğru olmasa bile, sanki doğruymuş gibi makalenizi yazmanız,
oldukça önemlidir. Aslında bunu, bir adım daha ileri götürebilir ve okuyucunuzun ortalama
bir eğitim seviyesinden daha aşağıda olduğunu varsayabilirsiniz.
Bir felsefe makalesinde örnekler vermek oldukça önemlidir. Nitekim filozofların öne sürdüğü
iddiaların çoğu çok soyut ve anlaşılması güç şeylerdir. Bu sebeple örnekler, bu iddiaları daha
açık hale getirmenin en iyi yoludur.
Örnekler, argümanınızda merkezi bir rol oynayan kavramları açıklamak için de faydalıdır. Bu
kavramları nasıl anladığınızı (gündelik konuşmalardan aşina olsanız bile), her zaman açıklığa
kavuşturmanız gerekir. Gündelik dilde kullanıldıkları için bu kavramların yeterince açık veya
kesin bir anlamı olmayabilir. Örneğin, kürtaj hakkında bir makale yazdığınızı ve “Bir fetüs
bir kişidir” iddiasını öne sürmek istediğinizi varsayalım. “Bir kişi” ile neyi kast etmek
istiyorsunuz? Bu husus, kitlenizin, bu önermeyi kabul edilebilir bulup bulmaması konusunda
ve argümanınızın geri kalanının ne kadar ikna edici olduğu konusunda büyük bir fark
yaratabilir. Kendi başına düşünüldüğünde, aşağıdaki argüman oldukça zayıftır:
Burada yazarın, bir fetüsü “bir kişi” olarak adlandırmakla neyi kast ettiği açık değildir.
“Kişi”nin bazı açıklamalarında, bir fetüsün bir kişi olduğu oldukça açık olabilir; ancak
buradaki “kişi” anlamında, insanları öldürmenin her zaman yanlış olup olmadığı oldukça
tartışmalıdır. Başka açıklamalarda ise insanları öldürmenin her zaman yanlış olduğu, ancak
bir fetüsün bir “kişi” olarak sayılıp sayılamayacağı tamamen belirsiz olabilir. Yani burada her
şey yazarın “kişi” ile neyi kastettiğine bağlıdır. Yazarın, bu kavramı nasıl kullandığı
konusunda açık olması gerekir.
Filozoflar, kulağa sıradan gelen birçok kelimeye teknik anlamlar verirler. Bu kelimeleri doğru
kullandığınızdan emin olmak için Felsefi Terimler ve Yöntemler hakkındaki kılavuzlara bakın.
Tam olarak anlamadığınız kelimeleri kullanmayın.
Teknik felsefi terimleri yalnızca ihtiyaç duyduğunuz yerde kullanın. “Geçerli argüman” veya
“zorunlu olarak doğru” gibi genel felsefi terimleri açıklamanıza gerek olmasa bile, tartışmakta
olduğunuz konu ile ilgili kullandığınız teknik terimleri açıklamanız önemlidir. Örneğin,
“düalizm”, “natüralizm” veya “davranışçılık” gibi özel terimler kullanırsanız, bunların ne
anlama geldiğini açıklamanız gerekir. Benzer şekilde, “bağlı-olma” ve benzerleri gibi teknik
terimler kullanan filozofların kullanmış olduğunu bu özel teknik kelimeleri de
açıklamagerekir. Farklı insanlar bazen bu özel kelimeleri farklı şekillerde kullanırlar, bu
nedenle sizin ve okuyucularınızın bu kelimelere aynı anlamı verdiğinizden emin olmanız
gereklidir. Okurlarınızın daha önce onları hiç duymadığınızı aklınızın bir köşesinde tutun.
Sonrasında ise kendinize: X’in argümanları sağlam mı? Varsayımları açıkça belirtilmiş mi?
Bu argümanlar inandırıcı mı? X’in argümanı için makul başlangıç noktaları var mı gibi
soruları yöneltin.
Eleştirdiğiniz pozisyonun tam olarak neyi ifade ettiğini anladığınızdan emin olun. Öğrenciler,
değerlendirmeleri gereken görüşler yerine, onlardan gerçekten farklı olan görüşlere karşı
tartışmalar yürüterek çok zaman kaybederler. Unutmayın, felsefe, yüksek düzeyde kesinlik
ister. Sadece bir başkasının konumu veya argümanı hakkında genel bir fikir edinmeniz, sizin
için yeterince iyi değildir. Felsefedeki tartışmaların çoğu, rakibinizin pozisyonunu doğru
anladığınızda ortaya çıkar.
Okur kitlenizin eğitim seviyesinin düşük olduğunu varsayabilirsiniz (yukarıya bakın). Ancak
filozoflara veya tartıştığınız görüşlere karşı bu tür muamelede bulunmamanız gerekir.
Filozoflar bazen çok çirkin şeyler söyleyebilir. Fakat bir filozofa atfettiğiniz görüş, çılgınca
görünüyorsa, o zaman onun söylediğini düşündüğünüz şeyi gerçekten söyleyip söylemediğini
iyice düşünmeniz gerekir. Filozofun aklındaki makul konumu bulmaya çalışın ve
argümanlarınızı buna karşı yönlendirin.
Makalenizde bir pozisyonu eleştirmeden önce, bu pozisyonun neyi savunduğunu açıklamanız
gerekir. X felsefecinin görüşünü ne olarak kabul ettiğinizi açıklamazsanız, okuyucunuz X’e
yaptığınız eleştirinin iyi bir eleştiri olup olmadığına karar veremediği gibi bu husus, X’in
görüşlerinin yanlış anlaşılmasına veya yorumlanmasına neden olabilir.
Ancak okuyucuya, X’in görüşleri hakkında bildiğiniz her şeyi anlatmaya çalışmayın. Kendi
felsefi katkınızı da sunmayı, ihmal etmeyin. X’in görüşlerinin, yalnızca yapacağınız şeyle
doğrudan ilgili olan kısımlarını özetleyin.
X filozofu, açıkça P’yi iddia etmese bile, bana öyle geliyor ki yine de bunu
varsayabilir, çünkü…
Alıntılar
Alıntılarınızı, asla kendi çıkarımlarınızmış gibi göstermemeniz gerekir. Alıntılanan pasaj bir
argümanı içeriyorsa, argümanı daha açık ve basit terimlerle yeniden oluşturabilirsiniz. Ayrıca
yazarın amacını açıklamak için bazı örnekler vermek ve gerekirse yazarın iddiasını
karıştırılabilecek diğer iddialardan ayırt etmek de oldukça önemlidir.
Yorumlama
Bazen öğrenciler bir filozofun görüşünü açıklamaya çalışırken, kendi sözlerine yakın gelen
açıklamaları ön plana çıkartarak bunu yaparlar Bazı cümleler değiştirebilir ve bazıları
atlanabilir ancak genellikle orijinal metne oldukça sadık kalmak oldukça önemlidir. Örneğin
Hume, İnsan Doğası Bir Üzerine İnceleme isimli eserine şöyle başlar:
Hume, zihnin tüm algılarının izlenimler ve fikirler olmak üzere iki türe
ayrıldığını söyler. (..) Fikirler, düşünme ve akıl yürütmemizin imgeleridir.
Bu tür açıklamaların iki ana problemi vardır. Her şeyden önce oldukça otomatik bir şekilde
yapılır ve bu nedenle yazarın metni anladığını göstermez. İkinci olarak, yazar metnin ne
anlama geldiğini kendi sözleriyle ifade edecek kadar iyi çözemediğinden, metnin anlamının
değişme tehlikesi vardır.
Makalenizin her zaman bir probleme kesin bir çözüm veya bir soruya doğrudan evet veya
hayır yanıtı vermesi gerekmez. Pek çok mükemmel felsefe makalesi, doğrudan evet veya
hayır yanıtlarını sunmaz. Bazen sorunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini veya belirli
başka soruların ortaya çıkarılması gerektiğini tartışırlar ve sorunun belirli varsayımlarına
meydan okunması gerektiğini iddia ederler. Ayrıca bazı durumlarda ise soruya verilen bazı
cevapların çok kolay olduğunu, yani işe yaramayacaklarını iddia ederler. Dolayısıyla bu
makaleler doğruysa, soruyu yanıtlamak daha önce düşündüğümüzden daha zor olacaktır.
Bunların hepsi önemli ve felsefi olarak değerli sonuçlardır.
Bu nedenle soruların hepsine tatmin edici cevaplar veremeseniz bile, makalenizde sorular
sormak ve problemleri dile getirmek sorun değildir. Makalenin sonunda bazı soruları cevapsız
bırakabilirsiniz. Ancak okuyucuya, bu tür soruları bilerek cevapsız bıraktığınızı açıkça
belirtmeniz gerekir. Ayrıca sorunun nasıl yanıtlanabileceği ve soruyu neyin ilginç ve eldeki
konuyla alakalı kıldığı hakkında bir şeyler söylemeniz de oldukça önemlidir.
Görünürde incelediğiniz bir şey sizin için net değilse, onu abartmayın. Belirsizliğe dikkat
çekin. Görünümü anlamak için birkaç farklı yol önerin. Bu yorumlardan hangisinin doğru
olduğunun neden net olmadığını açıklayın.
İki farklı yaklaşımı değerlendiriyorsanız ve dikkatli bir incelemeden sonra aralarında karar
veremediğinizi fark ederseniz, bu bir problem değildir. Onların güçlü ve zayıf yönlerinin, eşit
derecede dengeli göründüğünü söylemeniz bir sorun teşkil etmez. Ancak bunun da diğerleri
gibi açıklama ve gerekçeli savunma gerektiren bir iddia olduğunu unutmayın. Nitekim iki
görüşün eşit derecede dengeli olduğunu düşünmeyen birine, bu iddianın nedenlerini sunmaya
çalışmanız da gerekebilir.
Bazen makale yazarken, argümanlarınızın ilk başta düşündüğünüz kadar iyi olmadığını
görürüz. İyi bir cevabınız olmadığı görüşünüze, bazı itirazlarda bulunabilirsiniz.
Argümanınızda çözemeyeceğiniz bir sorun varsa, bunun neden düzeltemeyeceğinizi anlamaya
çalışın. Tezinizi, savunabileceğiniz bir tezle değiştirmeniz bir problem yoktur. Örneğin, P
görüşünün tamamen sağlam bir savunmasını sağlayan bir makale yazmak yerine, taktikleri
değiştirebilir ve şuna benzer bir makale yazabilirsiniz:
Bir felsefi görüş şunu öne sürer: P. Aşağıdaki nedenlerden dolayı bu makul
bir görüştür…
Ancak bu görüşün P olup olmadığından şüphelenmemiz için elimizde bazı
nedenler vardır ve bu nedenlerden birisi X’tir. X, P görüşü için bir sorun
teşkil eder, çünkü…
P’nin savunucularının bu itirazı nasıl aşabilecekleri belirsizdir.
Ya da şöyle bir makale yazabilirsiniz:
Sonra taslağınıza tekrar geri dönün ve tekrar okuyun. Her cümleyi okurken kendinize şunları
söyleyin:
“Bu gerçekten mantıklı mı?”, “Bu çok belirsiz!”, “Bu iddialı gibi
görünüyor” “Bu ne anlama geliyor?”, “Bu iki cümle arasındaki bağlantı
nedir?” “Burada kendimi tekrar mı ediyorum?” vb.
Taslağınızdaki her cümlenin işe yaradığından emin olun. Olmayanlardan kurtulun. Bir
cümlenin merkezi tartışmanıza ne kadar katkıda bulunduğunu çözemiyorsanız, kulağa hoş
gelse bile ondan kurtulun. Ana argümanınız için önemli olmadıkça ve bunları gerçekten
açıklama yeriniz olmadıkça, makalenizde hiçbir noktayı atlamayın.
Taslağınızdaki bir cümleden memnun değilseniz, bunun sizi neden rahatsız ettiğini kendi
kendinize sorun. Bu durum, ne söylemeye çalıştığınızı gerçekten anlamıyorsunuz ya da
gerçekten inanmıyorsunuz geçerli olabilir.
Cümlelerinizin tam olarak neyi anlatmaya çalıştığını gösterdiğinden emin olun. Örneğin,
“Kürtaj cinayetle aynı şeydir” yazdığınızı varsayalım. Gerçekten demek istediğin bu mu?
Yani, Oswald, Kennedy’yi öldürdüğünde, bu Kennedy’yi kürtaj etmekle aynı şey midir?
Belki de kürtajın bir cinayet biçimi olduğunu söylüyorsunuzdur. Sohbet sırasında insanların
ne demek istediğinizi anlamasını bekleyebilirsiniz. Ama bu şekilde yazmamalısın. Felsefi
düzyazıda, tam olarak ne demek istediğinizi söylediğinizden emin olmalısınız.
Ayrıca taslağınızın yapısına da dikkat edin. Bir taslağı gözden geçirirken, taslağın yapısı ve
genel netliği üzerinde çalışmak, burada veya orada bir kelimeyi veya tümceyi düzenlemekten
çok daha önemlidir. Okuyucunuzun ana iddianızın ne olduğunu ve bu iddia için
argümanlarınızın neler olduğunu bildiğinden emin olun. Okuyucunuza her paragrafta
amacınızın ne olduğunu söyleyebildiğinizden de emin olun.
Taslağınızı kontrol etmenin bir başka iyi yolu da onu yüksek sesle okumaktır. Bu, her şeyin
anlamlı olup olmadığını anlamanıza yardımcı olacaktır. Ne söylemek istediğinizi biliyor
olabilirsiniz ama gerçekten yazdığın şey bu olmayabilir. Makaleyi yüksek sesle okumak,
muhakemenizdeki boşlukları, konu dışı konuşmaları ve net olmayan cümleleri fark etmenize
yardımcı olabilir.
Çevirmen: Musa Yanık