Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 13

ÇA⁄DAfi SOSYOLOJ‹ KURAMLARI

6
Amaçlar›m›z

N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;

N
Post-yap›salc›l›kla post-modernizm aras›ndaki iliflkiyi aç›klayabilecek,

N
Post-yap›salc›l›¤› yap›salc›l›ktan ay›rt edebilecek,

N
Michel Foucault’nun temel düflünce ve kavramlar›n› tan›mlayabilecek,

N
Michel Foucault’nun çal›flmalar›nda iktidar kavram›n›n önemini özetleyebilecek,

N
Jacques Derrida’n›n düflüncelerini yap›salc›l›ktan ay›rt edebilecek,
Jacques Derrida’n›n çal›flmalar›nda kulland›¤› temel kavramlar› aç›klayabile-
ceksiniz.

Anahtar Kavramlar
• Post-Yap›salc›l›k • ‹ktidar
• Söylem • Yap›söküm
• Bilginin Arkeoloji • Arfliv
• Soykütük

‹çindekiler

• G‹R‹fi
• POST-YAPISALCILIK
• MICHEL FOUCAULT
Ça¤dafl Sosyoloji Post-Yap›salc›l›k:
Michel Foucault ve • JACQUES DERRIDA
Kuramlar› Jacques Derrida • DERRIDA’NIN TEMEL DÜfiÜNCE
VE KAVRAMLARI
• POST-YAPISALCILI⁄A
YÖNELT‹LEN ELEfiT‹R‹LER
Post-Yap›salc›l›k:
Michel Foucault ve
Jacques Derrida

G‹R‹fi
Post-yap›salc›l›k; en genifl tan›m› ile insan olma, dünya ve anlamlar› oluflturma ve
bunlar› yeniden üretme süreçleri aras›ndaki iliflkileri irdeleyen bir yaklafl›m olarak
tan›mlanabilir (Belsey, 2002). Bu entelektüel yaklafl›m yirminci yüzy›l›n son çeyre-
¤inde Fransa’da; özellikle Louis Althusser, Roland Barthes, Jean SIRABaudrillard,
S‹ZDE Pier- SIRA S‹ZDE
re Bourdieu, Jacques Darrida, Michel Foucault, Julia Kristeva ve Jean-François Lyo-
tard’›n çal›flmalar›yla ortaya koyulmufl ve dünyaya yay›lm›flt›r. Bu yaklafl›m› iki te-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
mel kolda de¤erlendirmek mümkündür. (›) Birincisinde post-yap›salc›l›k dil ve li-
teratür ba¤lam›nda ele al›n›rken (››) ikincisinde felsefe ve sosyal bilimler ba¤la-
m›nda ele al›n›r. Afla¤›da bu iki temel ba¤lamdaki yaklafl›mlaraSyer O R verilecektir.
U S O R U

Post-yap›salc›l›k, Ferdinand de Saussure’ün temellerini att›¤› yap›salc› D ‹ K K dilbilime


AT karfl› D‹KKAT
elefltirel nitelikte ayr› bir yaklafl›m olarak ortaya ç›km›fl olmakla birlikte yap›salc›l›kla pek

N N
çok ortak özelli¤e sahip olmas› nedeniyle literatürde kimi zaman yeni SIRAyap›salc›l›k
S‹ZDE olarak SIRA S‹ZDE
da adland›r›lmaktad›r.

AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Burada bir noktan›n daha belirtilmesi gerekir. Post-yap›salc›l›k; s›n›rlar› belirsiz
ve tart›flmal› olmakla birlikte post-modernizm, post-modern teori, post-sanayi top-
lumu gibi kavramlarla birlikte kullan›lmaktad›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda
K ‹ T A P “post” ek- K ‹ T A P
lentisi bir bakma modernizasyona ve de¤iflime iliflkin pek ço¤unun sosyalizm, li-
beralizm, mutaass›pl›k gibi ideolojik görünümleri de olan büyük teorilere karfl› du-
yulan belirsizlik ve flüphecili¤i ifade etmektedir. Bu ba¤lamda T E Lpost-modern
EV‹ZYON teori, TELEV‹ZYON
ça¤dafl toplumlar› analiz etmede yeni özel bir form olarak ortaya ç›kar ve bilim in-
sanlar›n›n yaklafl›m›na göre ya sosyo-kültürel unsurlar›n yeniden yap›lanma süre-
ci (post-modernization) ya da de¤iflimdeki yeni e¤ilimler olarak de¤erlendirilirler.
‹NTERNET ‹NTERNET
Örne¤in Michel Foucault ve Jean- François Lyotard, bilginin söylemsel ve öyküsel
oluflumunu ve kültürel elefltiri ve felsefi bir yans›mayla dil ile iktidar aras›ndaki ilifl-
kiyi post-modern yaklafl›mla analiz ederler. Fredric Jamerson, Zygmunt Bauman ve
David Harvey gibi düflünürler ise post-modernizmi tamamen yeniden bir yap›lan-
ma olarak de¤erlendirirler. Jean Baudrillard, Stephen Crook, Jan Pakulski ise süre
giden sürecin yeni bir aflamas› ve yeni ortaya ç›kan e¤ilimler olarak ele al›rlar. Ba-
120 Ça¤dafl Sosyoloji Kuramlar›

Ço¤ulculuk, genel olarak tek udrillard; post-moderniteyi geliflen kitle medyas›, iletiflim ve kitle tüketimi ile yine
bir perspektiften ziyade
farkl› perspektifler kitle tüketimi ve yeni dönemin getirdi¤i ve yayg›nlaflan yönlendirilmifl iletiflim,
aç›s›ndan yaklaflmay›
öngörür ve pek çok alanda sembolik tüketim ve zaman ve mekân›n daralmas› ile iliflkilendirir. Crook ve arka-
kullan›l›r. Örne¤in kültürel
ço¤ulculukta genifl bir dafllar› ise bu döneme iliflkin temel e¤ilimleri; sosyal parçalanma (fragmentation),
toplum içindeki daha ufak
gruplar›n kültürel farkl›laflma (differentiation), k›sa ömürlü sosyal yap›lanmalar, esnek uzmanlaflma,
kimliklerinin korunmas›
anlafl›l›rken politik geliflen kültürel ço¤ulculuk (pluralism), yüzeysellik, olgular›n ticarileflmesi, po-
ço¤ulculukta, politik gücün
seçimlerle oluflmas›n› pulizm, yayg›nlaflan eklektizm (eclecticism), stillerdeki senkretizm (syncretism)
ço¤unlu¤un hegemonyas›n›
SIRA S‹ZDE
yaratmas› nedeniyle ret ve geneldeSIRA tümS‹ZDE de¤erlerde artan bir liberalleflme olarak ortaya koymaktad›r. Gü-
edilerek toplum içindeki
farkl› gruplar›n eflit temsili nümüzde de bu kavramlar üzerine tart›flmalar yo¤un olarak devam etmektedir. Ba-
amaçlan›r. Bu yaklafl›m; z› düflünürler, daha radikal bir yaklafl›mla post-modernizmin post-yap›salc›l›ktan
benzer flekilde dinî,
D Ü fi Ü N Efelsefi
ekonomik, L ‹ M alanlarda D Ü fi Ü N E L ‹ M
da yer bulur.
beslenerek geniflleyen yapay bir tart›flma oldu¤unu ileri sürerler. Biz burada bu
tart›flmalara girmeden post-yap›salc›l›¤›n do¤uflu, sundu¤u yeni perspektifler ve bu
S O R U S O R U ve Darrida’n›n görüfllerine yer verece¤iz.
ba¤lamda Foucault

D‹KKAT Burada bir noktaya


D ‹ K K A Tdaha dikkat çekmek faydal› olacakt›r. Post-modernizmin temellerini
çok daha önceleri sanatsal ak›mlarda bulmak mümkündür. Bu aç›dan 20. yy’›n ikinci yar›-
Eklektizm; olgulara

N N
SIRA S‹ZDE
yaklafl›mda tek bir s›nda kültürel
SIRAveS‹ZDE
sanatsal bir ak›m olarak bilinen Dada veya Dadaizm, post-modernizmin
paradigma yerine farkl›
teorileri, fikirlerin birlikte ele habercisi olarak kabul edilir. 1950’lerle birlikte modern sanat kendi izole yap›s›n› kaybe-
al›nmas› gerekti¤ini ileri
süren kavramsal bir derek popülerleflmeye, ticarileflmeye ve beraberinde uluslararas› boyut kazanmaya baflla-
AMAÇLARIMIZ
modeldir. Bu yaklafl›m, AMAÇLARIMIZ
bütüncül bir tutarl›l›¤› m›fl, 1960’larla pop, sanattan beslenerek geliflmifl; plastik sanatlardan mimariye kadar pek
olanaks›z k›lmas› nedeniyle çok alanda etkili olmufltur. Post-modern sanat›n en temel özelli¤i, modern sanat›n elitist
elefltirilir.
Senkretizm (syncretism); ve avangartK(avan-garde) yap›s›n› ret etmesidir.
K ‹ T Az›tt›,
birbirinin P çeliflkili ‹ T A P
olgular›n uzlaflt›r›larak
birlefltirilmesi anlam›nda
daha çok felsefe ve dinde
kullan›lan bir kavramd›r.
POST-YAPISALCILIK
TÖrne¤in
SIRA ‹dinsel
E L E VS‹ZDE
ZYON Post-yap›salc›l›k,
T SIRA ‹ Z Y20.
E L E V S‹ZDE O N yy. Frans›z ve k›ta Avrupas› felsefecileri ve teorisyenlerinin
varsay›mlarda ya da
metinlerde bilimsel içerik entelektüel görüfllerini kapsar. ‹nsan kültürünün yap›lar arac›l›¤› ile anlafl›labilece-
aramak gibi. Ayr›ca farkl› bir
anlamda dilbilimde de yer ¤ini savunan ve bu görüfllerini özellikle dil üzerinde modelleyen yap›salc›l›ktan
D Ü fi Ü N E L ‹ M
bulur. D Ü fi Ü N E L ‹ M
Avangart (avan-garde);
‹ N T E Rsanat
N E Tve politika
büyük oranda
‹NTERNET
etkilenen ama ondan farkl›laflan bir düflünce ak›m›d›r. Bu düflünce
kültür,
aln›nda ilerici ve yenilikçi hareketi; post-modernizm, anti-humanizm, ayd›nlanman›n reddi ve var oluflçu fe-
S O R Ukullan›lan bir
anlam›nda S O R U
terimdir. nomenolojiden (Davis, 2006) de büyük oranda etkilenmifltir.

D‹KKAT Post-yap›salc›l›k
D ‹ K K“1960’larda
AT Fransa’da ortaya ç›kan ve h›zla di¤er ülkelere yay›lan genifl
tabanl›, dolay›s›yla gevflek biçimde yap›land›r›lm›fl, disiplinler aras›” bir entelektüel hare-
kettir (Marshall, 1999:595). Kayna¤› yap›salc›l›k olan post-yap›salc›l›k bundan dolay› ya-

N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
p›salc›l›kla benzer baz› özellikler tafl›makla birlikte (örne¤in her iki yaklafl›m da elefltirel
olmakla birlikte) iki yaklafl›m›n birbirlerinden oldukça ayr› oldu¤u da bilinmektedir (Sa-
AMAÇLARIMIZ rup, 1997:9). Basit bir ifadeyle post-yap›salc›l›k, ‘dil’ ve dile benzer flekilde toplumun an-
AMAÇLARIMIZ
laml› yap›lar veya sistemler olarak analiz edilebileceklerini varsayan yap›salc›l›¤›n yeni-
den yorumlan›fl› olarak tan›mlanabilir. Marshall’›n ifadesiyle (1999: 595) “Post-yap›salc›-
K ‹ T A P K ‹ T ASaussure’ün
l›¤›n esas baflar›s› P dil kuram›n›n içinde yer alan radikal analitik olanaklar›,
temsil edici bir fenomenden ziyade anlamland›r›c› bir fenomen fleklinde yeniden keflfet-
mesi ve geniflletmesi olmufltur.”
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Post-yap›salc›l›k ve yap›çözüm veya yap›söküm (deconstruction), post-moder-
nizmin teorik formülasyonu olarak da düflünülebilir. Ayd›nlanma ile bafllayan mo-
‹NTERNET
dernite; dünyay› rasyonel, ampirik ve objektif ba¤lamda aç›klamay› vaat eder. Aç›k
‹NTERNET
6. Ünite - Post-Yap›salc›l›k: Michel Foucault ve Jacques Derrida 121

bir gerçekli¤in oldu¤unu kabul eder ve e¤er do¤ru metotlar kullan›l›rsa bu gerçek- Yap›çözüm veya yap›söküm,
herhangi bir metnin içindeki
li¤in bilgisine ulafl›labilir oldu¤una inan›r. Oysa post-modernizm bu güvene sahip ikili karfl›tl›klar›n (aç›k-
de¤ildir; çünkü “sebebin” kendisi de kendi yolunda k›s›tl› bir tarihsel formdur ve kapal›, iyi-kötü, devaml›-
devams›z vb. metnin
sebeplerin vaat etti¤i kesinlikler art›k yoktur. Post-modern bak›fl; gerçeklik, estetik bütünlü¤ü aç›s›ndan
ve ahlak yarg›lar›na iliflkin bir tercihi de¤erlendirmenin rasyonel bir yolunu sun- tutars›z kullan›mlar›n› ele
maz; eski düflünce kal›plar›n› söküp atarak bir temizleme yapar ve yeni bir anlama alarak yazar›n kurdu¤u
kavramsal ayr›mlar›n
biçiminin yolunu açar. baflar›s›zl›¤›n› aç›klamak
Post-yap›salc›lar›n yap›salc›l›¤a olan elefltirileri ise iki ana tema üzerinde top- için gelifltirilmifl bir metin
okuma yöntemidir.
lanmaktad›r: (›) Yap›lar›n kendi kendilerine yetmesi ve (››) bu yap›lar›n ikili z›tl›k-
lardan oluflmas›. Post-yap›salc› düflünce ak›m›n›n ortaya ç›kt›¤› 1960’l› y›llarda
Fransa, devlete karfl› iflçi ve ö¤renci isyanlar›n›n yo¤un olarak vuku buldu¤u poli-
tik kargafla dönemi içindedir. Bu aç›dan feminizm, nihilizm, anarflizm gibi alter-
natif felsefelere olan ilginin artt›¤› bir dönemdir. Foucault’nun “subjugated know-
ledges” (tutsak bilgiler) olarak adland›rd›¤› bu farkl› bak›fl aç›lar›, bask›n Bat› fel-
sefesi ve kültürünün elefltirisi niteli¤indedir. Bu bilgiler, daha bask›n olan bilgile-
rin arkas›na saklanm›fl; ancak elefltiri yolu ile ortaya ç›kar›labilecek ve diskalifiye
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
edilebilecek bilgiler setidir. Bu naif bilgiler, bilifl seviyesinin veya bilimselli¤in al-
t›nda yer al›rlar (Foucault, 1980:82). Dolay›s›yla Foucault, ‘subjugated knowledges’
kavram›yla iki fleyi kasteder: (›) Bir tarafta formal organizasyonlar›n
D Ü fi Ü N E Liçinde
‹M gömü- D Ü fi Ü N E L ‹ M
lü olan veya maskelenmifl tarihsel içerikler, (››) diskalifiye edilmifl olan bilgi seri-
leri (Foucault, 2003:7). ‹flte post-yap›salc›l›k, Bat› kültürünün temel kabullerini tefl-
S O R U S O R U
hir ederek, bir bak›ma bu elefltirileri hakl› ç›karman›n araçlar›n› sunmufltur.

Nihilizm, Latince hiçlik anlam›ndaki “nihil” kökünden gelen temeldeDhayat›n


‹ K K A T anlams›zl›¤› D‹KKAT
üzerine kurulu felsefi bir ö¤retidir. Ço¤unlukla var olufl formunda karfl›m›za ç›ksa da
epistomoloji, metafizik, ve ontoloji alanlar›nda da kullan›lmaktad›r. Varoluflcu
S‹ZDE nihilizm,

N N
SIRA SIRA S‹ZDE
yaflam›n somut bir anlam›, amac› ve gerçek bir de¤erinin olmad›¤›n› ileri sürer. Moral de-
¤erlerin gerçekte var olmad›klar› ve sonradan soyut olarak ortaya ç›kt›¤›n›, gerçekli¤in
bulunmad›¤›n› ve bu ba¤lamda bilginin de mevcut olamayaca¤› iddias›, bu doktrinin di¤er
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
temel yaklafl›m›n› oluflturur. Yaflam›n temel referans noktalar› olan normlar, de¤erler, ku-
rallar ve yasalar›n bulunmamas› hâlini ifade eden “anomi” hâli ile birlikte an›labilmektedir.
K ‹ T A P K ‹ T A P
Post-yap›salc›l›¤›n temel önermeleri afla¤›daki gibi s›ralanabilir:
1. Tarih ve kültürün yap›lar› koflulland›rd›¤›ndan “yap›lar›n”, yanl›fl yorumlara
ve önyarg›lara maruz kald›¤›n› ileri sürer. TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
2. Dolay›s›yla bir nesneyi anlamak için hem nesnenin kendisini hem de bu
nesneyi üreten bilgi sistemleri bir arada incelenmelidir. Bu ba¤lamda Post-
yap›salc›l›k, bilginin nas›l üretildi¤ini temel araflt›rma SIRA S‹ZDE
sorunsal›
‹NTERNET
olarak ka- SIRA S‹ZDE
‹NTERNET
bul eder.
3. Post-yap›salc›l›k, yap›salc›l›¤›n aksine tarihseldir; kültürel
D Ü fi Ü Nkavramlar›n
EL‹M za- D Ü fi Ü N E L ‹ M
man içinde nas›l de¤iflti¤ine odaklanarak ayn› kavramlardan flimdi ne anla-
fl›ld›¤›n› bulmaya çal›fl›r. Örne¤in Foucault’nun “Delili¤in Tarihi” adl› eseri,
S O R U S O R U
delilikle ilgili kültürel tutumlar›n bir tarihidir.

Yap›salc›l›k ile post-yap›salc›l›k aras›ndaki en temel farkl›l›klar›ndan D ‹ K biri,


K A T tarihe bak›fl D‹KKAT
aç›lar›d›r. Post-yap›salc›lar, tarihe göreli yaklafl›rlar ve evrimsel bir çizgi üzerinde geliflti-
¤i tezini ret ederek raslant›sal olgulara dayal› oldu¤unu iddia ederler. Tarih farkl› seçe-

N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
nekler sunar.

AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ

K ‹ T A P K ‹ T A P
122 Ça¤dafl Sosyoloji Kuramlar›

4. Post yap›salc›lar “benli¤in” ayr›, tekil ve tutarl› bir varl›k oldu¤u görüflüne
kat›lmazlar. Aksine birey, birbiriyle çat›flan bilgi hükümleri (toplumsal cinsi-
yet, ›rk, s›n›f, kariyer vb. gibi) aras›ndaki gerilimlere sahiptir. Dolay›s›yla bi-
reyin benlik alg›s› onun nesnelerin anlamlar›n› yorumlamas›nda kritik bir rol
oynar. Her ne kadar farkl› düflünürlerin benlik hakk›ndaki görüflleri farkl›-
laflsa da post-yap›salc›lar benli¤in söylemlerle infla edildi¤i görüflünü s›kl›k-
la paylafl›rlar.
5. Bir metin yazar›n›n amac›, okuyucu için ikincildir. Post-yap›salc›lar bir met-
nin tek bir amac›n›n, anlam›n›n ve tekil bir var olufla sahip oldu¤u fikrini
reddederler. Her birey; herhangi bir metinle ilgili olarak yeni ve bireysel
amaç, anlam ve var olufl yaratabilir. Anlam, yani gösterilen, birey taraf›ndan;
yani gösteren taraf›ndan infla edilir. Böylelikle, gösterilen gösterenin önceli-
¤ine göre konuflur. “Yap›salc›l›k, do¤rulu¤u metnin ‘arkas›nda’ ya da ‘için-
de’ görürken post-yap›salc›l›k okuyucu ile metnin karfl›l›kl› etkileflimini üret-
kenlik olarak görmektedir” (Sarup, 1997: 12). Dolay›s›yla post-yap›salc›l›kta
bir kültür nesnesinin ne anlama geldi¤ini anlamada, onun belli de¤iflkenlerle
(örne¤in kimlik ba¤lam›nda ) olan iliflkisinin analizi büyük önem arz eder.
6. Post-yap›salc› metin analizlerinde okuyucu, yazar›n yerini al›r. Bu yer de¤ifl-
tirme yazar› merkezden alma olarak de¤erlendirilir; böylelikle yazara sabit-
lenmeden di¤er anlam kaynaklar› da araflt›r›l›r (farkl› okuyucular, kültürel
normlar ya da di¤er metinler ba¤lam›nda). Bu alternatif kaynaklar›n birbir-
leriyle tutarl›l›k göstermeleri de gerekmez.
7. Post-yap›salc›lar, hiyerarfli içinde “bask›n olan›n temel niteli¤i” kavram›n›
reddederler. Daha ziyade amaçlar›, bu iliflkileri analiz ederken bask›n olan
ile itaat eden aras›ndaki ba¤›ml›l›¤› a盤a ç›karmakt›r. Bu iliflkileri anlaman›n
tek yolu, tekil anlamlar illüzyonunu üreten bilgi sistemlerini ve kabullerini
“yerinden ç›karmak” t›r.

MICHEL FOUCAULT

Foucault’un Yaflam›
Foucault’un yaflam›n› iki boyutta de¤erlendirmek gerekir: (›) Biri standart kal›plar
içindeki kiflisel yaflam tarihi, (››) di¤eri kendine özgün s›ra d›fl› yaflam biçimi (Gut-
ting 2005). Asl›nda yaflam biçimi, felsefesinin bir uygulama alan› gibiydi. Ona gö-
Resim 6.1
re yeni bir bilgiye ulaflmak ancak tüm s›n›rlar›n zor-
lanmas›yla mümkündü.
Foucault, zaman›n Foucault, ünlü bir taflra ailesinin o¤ludur. Baba-
ünlü filozofu Sarte s› ise baflar›l› bir doktordu. Paul Michel Foucault
ile birlikte bir
protesto gösterisinde prestijli bir okul olan École Normale Supérieure’un
(Gutting 2005). parlak, hatta y›ld›z bir ö¤rencisiydi. (Sonradan bi-
linmeyen bir nedenden dolay› Paul ismini reddet-
mifltir.) O, akademik ve siyasi ba¤lant›lar› nedeni
ile akademik h›rslar› olanlardan beklendi¤i üzere
yüksek okul ö¤retmenli¤i yapmak yerine bir süre
‹sveç, Polonya ve Almanya gibi ülkelerde dolafl-
m›flt›r. Doktora tezini tamamlarken Sorbonne’un
en güçlü profesörlerinden biri taraf›ndan destek-
lenmifl ve hemen tezinin bas›lmas›n›n ard›ndan dönemin belli bafll› entelektüelle-
rinden olumlu elefltiriler alm›flt›r. Takip eden sekiz y›l içinde kolayl›kla kürsü sahi-
6. Ünite - Post-Yap›salc›l›k: Michel Foucault ve Jacques Derrida 123

bi olmufltur. Onun 1966 y›l›nda yay›mlanan kitab› Les mots et les Choses (‹ngilizce
“The Order of Things” olarak yay›mlanan kitap, ülkemizde Kelimeler ve fieyler
ad›yla yay›mlanm›flt›r.) akademik olarak en çok satanlar aras›na girmifl ve onu Sar-
tre gibi Fransa’n›n temel düflünürleri aras›na sokmufltur. Birkaç y›l sonra da süper-
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
elit College de France’›n seçimlerini kazanm›flt›r. Birçok yerde dersler vermifltir.
Di¤er yandan da dünyay› dolaflarak (Japonya, Brezilya, California ve di¤erleri) do-
lu salonlarda konferanslar vermifl ve gittikçe artan bir flekildeD Üpolitik
fi Ü N E L ‹ Mhareketlere D Ü fi Ü N E L ‹ M
kat›lm›flt›r. Bu s›rada suç ve seks üzerine yazd›¤› iki kitap, onu befleri ve sosyal bi-
limlerde en önde gelen figür yapm›flt›r. 1984 y›l›nda öldü¤ünde çoktan düzineler-
S O R U S O R U
ce kitab›n konusu olmufltur ve bundan sonra ünü daha da artm›flt›r (Gutting 2005).

College de France, 1530’da kurulmufl Fransa’n›n en prestijli yüksek e¤itim


D ‹ K K Akurumlar›ndan
T D‹KKAT
biridir. Belli say›daki kürsüye alan›ndaki en önde gelen bilim insanlar› seçilerek getiril-
mektedir. Öncelikle araflt›rman›n hedeflendi¤i okul, Avrupa’n›n en geliflmifl laboratuvarla-

N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
r›na sahip olup onu ayr›cal›kl› k›lan di¤er bir özelli¤i de derslerin kat›lmak isteyen her-
kese aç›k olmas›d›r. Yüksek seviyeli dersler ise sadece konunun uzman› araflt›rmac›lar ve
profesörlerin kat›l›m› ile kapal› olarak gerçeklefltirilmektedir. AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ

Foucault’un yaflam›na iliflkin de¤inilmesi gereken di¤er bir konu da onun ayn›
zamanda politik bir kat›l›mc› ve eylemci oldu¤udur. Foucault,Kkendinden
‹ T A P bafllaya- K ‹ T A P
SIRA S‹ZDE
rak di¤er tüm özgürlüklerin ba¤›ms›z ve adanm›fl bir ateflli savunucusudur. Onun SIRA S‹ZDE
her türlü bask›ya karfl› duydu¤u nefret, bilimsel tart›flmalar›nda alevlenmifltir. O en Gizlemli (ezoterik), belli bir
gizlemli (belli özel gruplar için olan) çal›flmalar›n›, pek çokT DEtirana
L E V ‹ Z Y O N durmak grup için olan
T Eanlam›nda
LEV‹ZYON
Ü fi Ü N E Lkarfl›
‹M D Ü fi Ü N E L ‹ M
kullan›lmaktad›r.
için sunulmufl bir “alet kutusu” olarak görmüfltür. Etkisi arzulad›¤› gibi olmufltur; o
anti-psikiyatri hareketinin, hapishane reformunun, eflcinsel özgürlüklerinin etkili
S O R U S O R U
bir kahraman› hâline gelmifltir (Gutting 2005:2). ‹NTERNET ‹NTERNET

Burada Foucault’un yaflam›na özel yer vermemizin amac›, yaflam›n›n D ‹ kendi


K K A T felsefesi ile D‹KKAT
olan örtüflmesidir. O mevcut sisteme tamamen karfl›d›r. Hatta pek çok yazar da pek ço¤u
eski Marksist olan Foucault gibi kiflilerin bu post-modern düflüncelerini, kapitalist siste-

N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
min düflünsel temeli olan modernitenin y›k›lmas› yönünde entelektüel çaba olarak de¤er-
lendirirler. Foucault, mevcut epistemeye de (bilgiye de) karfl›d›r. Ona göre yazar, bilginin
s›n›rlar›n› zorlayan kiflidir ve yaflam› da bu çerçevede de¤erlendirilebilir.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ

Foucault ve Post-yap›salc› Düflüncelerinin Ortaya Ç›k›fl›


Foucault’nun akademik analizlerinin bafllang›ç noktas› olarak K ‹ bir
T A kitabevinden
P K ‹ T A P
rastlant›yla ald›¤› ve ihmal edilmifl s›ra d›fl› bir yazar olan deneyci (experimentalist)
Raymond Roussel (1877-1933)’a ait bir kitap olmufltur. Roussel’›n önemi, bir ede-
biyat teorisinden ya da hareketinin temsilcisi olmas›ndan çokT Eyaz›lar›n›n
L E V ‹ Z Y O N megalo- TELEV‹ZYON
man bir duyarl›l›¤a sahip olmas›d›r. Söz konusu yazar, gerçekten de daha önce ün-
lü bir psikiyatrisin araflt›rma konusu olmufl ve bu doktor onun dönüflüme u¤ram›fl
dini saplant›lardan dolay› ac› çekmekte oldu¤u teflhisinde bulunmufltur. Babas›n-
‹NTERNET ‹NTERNET
dan kalan servet, Roussel’›n 1894 y›l›ndan ölümüne kadar geçen sürede zaman›n›n
tamam›n› yaz›lar›na vermesini sa¤lam›flt›r. Roussel’›n çal›flmalar› ‘avangart’ stan-
dartlara göre bile oldukça ayk›r›d›r. O, sadece kendini ifade edecek bir teknikle
yazmak isteyen bir yazard›r. Örne¤in bir metin içinde ilk önce deyimlerin tama-
men farkl› anlamlar›n› kullanarak hikâyeye bafll›yor, sonra hikâyenin sonunda ke-
limelerin bir harfini de¤ifltirerek tamamen farkl› bir anlam› olan bir sonla bitiriyor-
124 Ça¤dafl Sosyoloji Kuramlar›

du. Yazar, bu tavr›n› flöyle özetlemifltir: “Benim temel ilgim hayat›mda ve çal›flma-
lar›mda baflta oldu¤um kifli olmamakt›r” (Gutting 2005:6).
Foucault’nun bu yazardan en çok etkilendi¤i nokta, onun öznelli¤i d›fllamas›-
d›r. Yazar, hikâyelerinde karakterlerin deneyimlerine yer vermemifl, sadece obje-
leri ve eylemleri betimlemifltir. Yazar›n bu tutumunu Foucault flöyle ifade etmifltir:
“O, hiçbir ‘yüze’ sahip olmamak için yazmaktad›r” (Gutting 2005: 6).
Foucault, aflikar bir flekilde dilde bireyin (öz) kayb› ile sübjektivitenin d›fllana-
rak yok say›lmas›n›, ölümle iliflkilendirmifltir. Foucault, Roussel’›n çal›flmalar›n›
analiz etmeye çal›fl›rken yazar›n karanl›k, müphem ölümüne merkezî bir yer ver-
mifltir; Roussel otel odas›n›n kilitli kap›s›n›n (önceleri daima aç›k tuttu¤u) hemen
önünde yerde bulunmufltur ve yazar›n belki kap›y› kendini kurtarmak için açma-
ya m› çal›flt›¤›, yoksa kurtarmaya gelenleri engellemek için mi kendini kilitledi¤i
bilinmemektedir. Foucault’ya göre yazar›n ölümündeki bu durum, Roussel’›n yaz›-
lar›ndaki ‘Nas›l kitaplar›m› kesin ifadelerle yazabilirim’ ifadesi ile belirtti¤i gibi
‘anahtar’la iliflkilidir; onun anahtar› insanlar› içeri almak için mi, yoksa onlar› d›fla-
r›da tutmak için mi kulland›¤›n› bilemeyece¤imiz gibi, edebi olarak da bu ‘anahta-
r›’ kullan›rken yazar›n metnin anlam›n› açmak m›, yoksa kapamak m› istedi¤ini bi-
lemeyiz. Ve onun ölümü bizleri bu iki soruyu çözmemizi de engellemifltir. Ayn› za-
manda onun bu flekilde ölümü bizleri, onun kitaplar›nda kulland›¤› edebi anahtar
ile kendisinin ve hikâyelerindeki karakterlerinin bask›lanan sübjektif yaflamlar›na
iliflkin görüfllerimiz aras›ndaki ba¤lant›y› de¤erlendirmekten de al›koymaktad›r
(Gutting 2005:7).
Foucault’nun bu yazar üzerinden yapt›¤› tart›flma, akademik çal›flmalar›ndaki
duruflu ile örtüflmektedir. Örne¤in entelektüel çevreler taraf›ndan yap›salc› ve
özellikle de post- yap›salc› ak›m içinde an›lan Foucault, birçok yerde kendisinin
herhangi tek bir paradigman›n sad›k taraftar› olmad›¤›n› dile getirmifltir (Lotringer
1989: 60; Sturrock 2003). Sistematik bir teori gelifltirme konusunda isteksiz olan ve
tek bir do¤runun, gerçe¤in olmad›¤›na inanan Foucault’nun çal›flmalar› felsefe,
psikoloji, psikiyatri, sosyoloji ve tarih gibi disiplinler aras› bir düzlemde yap›salc›-
l›k ve post-yap›salc›l›kla organik ba¤lar› olan karmafl›k bir yap› gösterir. Ancak ça-
l›flmalar›n›n tüm bu giriftli¤ine karfl›n net olarak söylenebilecek en temel duruflu,
özneyi merkeze oturtan teorilere (fenomenoloji, sembolik etkileflimciler gibi) kar-
fl› bir tav›r almas›d›r. Foucault, yap›salc›l›¤a elefltirel yaklaflmakla birlikte bu nokta-
da yap›salc›larla hemfikir olarak öznenin do¤as› gere¤i özgür olmad›¤›n›, aksine
her taraftan toplumsal belirlenimlerle kuflat›ld›¤›n› kabul eder. Ona göre “özne”
fikri, özneleri bir iktidar alan› ve belirli pratikler seti içinde konumland›ran toplum-
sal söylemler (dil, düflünce ve sembolik sistemler) arac›l›¤› ile üretilen toplumsal
bir kurgudur” (Layder, 2006:135-136). Birey, anlam›n yarat›c› kayna¤› de¤ildir; an-
lam, bireylerin toplumsal pratiklerini tan›mlayan ve mümkün k›lan söylemlerin un-
surlar› aras›ndaki iç iliflkilerin bir ürünüdür. Bu ba¤lamda kültür, herkes için geçer-
li olan de¤erler hiyerarflisidir ve kültür, seçici ve d›fllay›c›d›r.

SIRA S‹ZDE Foucault’nunSIRA


yap›salc›l›¤a
S‹ZDE yönelik elefltirilerini araflt›r›n›z?
1
‹nsanlar yaflant›lar›n› kendilerine aç›k, sosyal olarak infla edilmifl anlamlar ara-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M ‹nsanlar›n gündelik hayatta içinde yer ald›klar› pratikler ke-
c›l›¤› ile sürdürürler.
sinlikle söylemlere dayan›r ve onlar› biçimlendirir, ayn› flekilde söylemler de pra-
S O R U tikleri biçimlendirir
S O R U (Layder, 2006:136). Foucault’nun analizlerinde iki temel vurgu
bu duruflunu özetler:
D‹KKAT D‹KKAT

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
6. Ünite - Post-Yap›salc›l›k: Michel Foucault ve Jacques Derrida 125

(I) Bireylerin güdüleri yerine söylem/pratiklere odaklanarak nesnellik düzlemin-


de çal›flmal›d›r.
(II) Nesnel güç iliflkileri üzerinden nesnel toplumsal formlara yönelmelidir.
Bu bilgilerin ›fl›¤› alt›nda Foucault’nun temel görüflleri, kulland›¤› önemli teknik
terimlerin baz›lar› ve temel eserleri ünitenin devam›nda k›saca ele al›nm›flt›r.

Foucault’un Temel Düflünce ve Kavramlar›

Benlik
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Foucault’ya göre benlik, söylem ve toplumsal konumlar› tan›mlayan pratikler ve
iktidar iliflkileri alan› içinde oluflur. Yap›salc›l›¤›n mikro/makro düalizmini neden-
lerini aç›k olarak ortaya koyamasa da (pek çok konuda belirsizDb›raksa
Ü fi Ü N E L ‹ Mda) ret eder D Ü fi Ü N E L ‹ M
ve özne olan bireyi “öldürür”. ‹ktidar taraf›ndan belirlenen benlik, çok parçal› ve
çok k›s›ml›d›r. Dolay›s›yla Foucault’ya göre birey bilinçli, kendini kontrol edebilen,
S O R U S O R U
iç bütünlü¤e sahip tutarl›, rasyonel bir varl›k de¤ildir.

Foucault, ilk dönem çal›flmalar›nda iktidar taraf›ndan belirlenen benliktenD ‹ K K A T söz eder ve D‹KKAT
analizlerinde benli¤i d›fllasa da belirsizlik ve çeliflkileri ortaya koyar. Son dönem çal›flma-

N N
lar›nda ise benlik teknolojilerine yo¤unlaflan Foucault, güç ve egemenli¤e
SIRA S‹ZDE verdi¤i önemi SIRA S‹ZDE
yaklafl›m›n›n odak noktas›ndan ç›kart›p bu eksikli¤i gidermeye çal›fl›r (Best ve Kellner,
1991:65)
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Söylem-Arekoloji-Soykütük-Arfliv
Söylem: Foucault’nun analizinde dil, en önemli unsurdur. Ona göre dil, asla ma-
K ‹ T A P K ‹ T A P
sum ve tarafs›z bir ifade arac› de¤ildir. Söylemler, iktidar iliflkilerinin ifadeleridir ve
bu iliflkilerle ba¤lant›l› pratikleri ve konumlar› yans›t›rlar (Layder 2006:137). Çünkü
bir söylemi kullanabilme özel bir alan›n bilgisine sahipli¤in ifadesidir ve bu bilgi-
ye sahip olanlar, olmayanlar üzerinde hakimiyet kurabilir ve Tonlar› E L E V ‹ Zkontrol
YON edebi- TELEV‹ZYON
lirler. Söylemler belli kurallara uyan pratiklerdir (Foucault, 1972).
Arkeoloji: Arkeoloji kavram› ise Foucault’nun yaklafl›m›n› betimleyen en önem-
li kavramlardan biridir. Arkeoloji, söylemler içindeki düflünceleri, ‹ N T E Rimajlar›,
NET temala- ‹NTERNET
r›, temsil ediliflleri betimlemeye çal›flmaz; söylemlerin kendisine, belli kurallara
uyan pratikler olarak söylemlere odaklan›r. (Foucault 1972:138). Bu kavram, “flim-
diki zaman›n tarihini” yazabilmek için geçmiflte kalan tutars›z, çeliflkili kurallar› ve
izleri incelemek ile ilgilidir. Bir baflka deyiflle arkeoloji, bugün bizim ne oldu¤umu-
za yol açan süreçleri anlama kanal› olarak tarihe bakmakt›r. Arkeolojik analizin
amac› sadece belli tarihsel dönemlere ait söylemsel oluflumlar ile onlar›n içinde yer
alan tikel söylemlerin ortaya ç›k›fl›n› mümkün k›lan biçimsel epistemik koflullar›
a盤a ç›karmakt›r.
Soykütük: Foucault’nun metodolojisinde bir di¤er önemli kavram da soykütük
kavram›d›r. Asl›nda bu iki kavram (arkeoloji ve soykütük) aras›ndaki farkl›l›k, be-
lirsiz ve kafa kar›flt›r›c›d›r. Çünkü her ikisinin de amac› ayn›d›r. Ancak e¤er bir
farkl›l›k aramak gerekirse arkeoloji, farkl›l›k ve benzerliklerin belirlendi¤i düzleme
odaklan›yorsa soykütük; daha çok iktidar iliflkileri ve bu iliflkilerle biçimlenen po-
litik teknikleri, kullan›fll› bilgi formlar›n› üretmek için “fleylerin organize oldu¤u”
düzleme odaklan›r. Yani soykütük, tekni¤i ampirik verilere dayanarak yap›lan
“düzenlerin” yap›lar›n›n analizidir (Foucault, 1971:78). Foucault, bu kavram› bize
mücadelelerin tarihsel bilgisini oluflturmam›z› sa¤layacak ve bu gün bu bilgiyi tak-
tik olarak kullanmam›z› mümkün k›lacak olan bilimsel bilgi ile yerel hat›ralar›n bir-
126 Ça¤dafl Sosyoloji Kuramlar›

Sözcük anlam› önsel olan li¤i olarak, kullanmay› önerir (Foucault, 1994:42). Soykütük, temel olarak bilgi ve
apriori felsefede deneyden
önce olan anlam›nda kültürün ayn› altyap›s› ile ilgilenir ki Foucault bunu, güç mekanizmalar› sayesinde
kullan›lmaktad›r. Apriori do¤ru ve yanl›fl›n temellerinin ay›rt edilebilece¤i bir düzlem olarak da betimler.
ayn› zamanda deneyden
sonra anlam›na gelen
Arfliv: Bu ba¤lamda baflvurdu¤u di¤er bir teknik kavram da arfliv kavram›d›r.
aposteriorinin de karfl›t› Belli bir tarihsel dönemin ya da kültürün geçmiflinde b›rakt›¤› bütün maddi ipuç-
olarak kullan›lmaktad›r. lar›n›n koleksiyonunu ifade eder. Bu ipuçlar›n› araflt›ran bir kifli dönemin tarihsel
apriorisini ve bilimini araflt›ran bir kifli de dönemin epistemisini anlayabilir. Bu
kavramlar›n hiçbirinin kehanette ya da tahminde bulunma de¤eri yoktur. Bunlar
sadece s›n›rl› tarihsel düzenlerin/kurallar›n betimlemeleridir.
Foucault’yu entelektüel camiada öne ç›kartan en ünlü eseri ise 1966 y›l›nda ya-
y›mlad›¤› Kelimeler ve fieyler ‹nsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi (The Order of Things:
An Archaeology of the Human Sciences) adl› çal›flmas›d›r. Bu kitab›n temel tezi, tari-
hin tüm dönemlerinde neyin kabul edilebilir oldu¤unu seçen, kuran “gerçe¤in” bel-
li temel koflullar›n›n oldu¤udur. Örne¤in Foucault’ya göre “bilimsel söylem”, bir
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
epistemeden di¤er epistemeye ani de¤iflmeler kaydetmifltir. Michel Foucault, bu ki-
tap›nda bilim tarihini inceleyerek “epistemoloji veya episteme” yap›lar›n›n, insanla-
D Ü fi Ü N E L ‹ M r›n bilme veD Ü bilgiyi
fi Ü N E L ‹ Mtasarlama yollar›n› nas›l flekillendirdi¤ini tart›fl›r. Foucault, episte-
me terimini belli bir yerde ve zaman diliminde bilimsel bilgi üretimini belirleyen ya-
p›lar› ifade etmek için kullan›r. Epistemolojik alan ise belli bir zaman diliminde ve
S O R U S O R U
yerde belli bilgi biçimlerinin ortaya ç›k›fl›n› flekillendiren koflullard›r.

D‹KKAT Foucault öncesinde


D ‹ K K A Tepisteme, genel anlam› olan bilgi tan›mlamas›na ba¤l› olarak ele al›n-
m›fl ve de¤erlendirilmifltir. Ancak Foucault ile birlikte kavram farkl› bir kuramsal çerçeve-
ye oturtulur.SIRAFoucault’nun çal›flmalar›n›n önemli bir k›sm› epistemolojinin tarihi üzerine-

N N
SIRA S‹ZDE S‹ZDE
dir. Ancak Foucault bu çal›flmalar›n› yepyeni bir perspektif ve yöntemle (“soykütü¤ü” ve
“arkeoloji”) gelifltirir ve özellikle 17. yüzy›ldan itibaren de¤erlendirir. Ona göre düflünü-
AMAÇLARIMIZ flümüzün yaAMAÇLARIMIZ
da ussall›¤›m›z›n kuruluflu, tek tek düflünürlerin etkileriyle olmam›fl; bir diz-
ge olarak ortaya ç›km›flt›r. Foucault’daki epistemenin ilk anlam›, burada kullan›lan dizge
anlam›d›r. Buna göre episteme, verili bir tarihsel dönemdeki tüm kültürel ve düflünsel
K ‹ T A P K ‹ T Abelirleyen
farklar› kendinde P temel düzen ya da ana kod olarak aç›klanabilir. Bir bütün
olarak yaflama yön veren anonim düflünceler, genel kan›lar, gerekli inan›fllar bu kodlarla
belirlenir. Foucault’nun yaklafl›m› söylemsel belirlemeler bak›m›ndan Kant’›n apriorileri-
TELEV‹ZYON ne, epistemeT E Lise
E V ‹daha
Z Y O Nçok Thomas Kuhn’da görülen paradigma kavram›na benzer. Fouca-
ult (1972), buradan hareketle, ‘Bilginin Arkeolojisi’ni yapar, yani bilimsel söylemi belir-
leyen ve yap›land›ran kurallar bütününün kodlar›n›n çözümüne giriflir.
‹NTERNET ‹NTERNET
Bu ba¤lamda di¤er önemli bir eseri, orijinali 1969 y›l›nda yay›mlanan Bilginin
Arkeolojisi (The Archaeology of Knowledge) adl› çal›flmas›d›r. Bu kitapta, söyle-
min en temel birimi olan ifadeyi (statement) analiz etmeye yönelir. Foucault, söy-
lem kavram›n›, tarihin b›rakt›¤› sözel izlere gönderme yapmak üzere kullan›r. Bel-
li bir konuflma tarz› olarak da betimler (Foucault 1972). Ona göre ifadeler bir söy-
lem alan›nda ortaya ç›kt›klar› koflullara ba¤l›d›r; salt bir önerme (propositions), ko-
nuflma eylemi (speech act) ya da söz (utterances) de¤ildirler. Onun “ifadeye” olan
tutumu radikaldir; o ifade analizlerinde sadece gerçeklik sorununu parantez d›fl›na
almakla yetinmez, düz anlam sorununu da parentez d›fl›na al›r. Onun analizinde
önemli olan konuflma eylemlerinin daha derindeki anlamlar›d›r. O, detayl› bir fle-
kilde ne yaz›l›p söylendi¤ine ba¤l› olarak gerçeklik iddialar›n›n nas›l ortaya ç›kt›-
¤›n› ve bunun söylemsel formasyona nas›l uygun düfltü¤ünü sergilemeye çal›fl›r.
Böylelikle Foucault, ifadelerdeki tutars›zl›klar› da ortaya ç›kararak antropolojik bir
6. Ünite - Post-Yap›salc›l›k: Michel Foucault ve Jacques Derrida 127

durufltan farkl›l›k gösterir. O; ifadeleri, tutars›zl›¤› oluflturma rollerinin d›fl›nda ve


ayr›ca böyle bir oluflum esnas›nda ortaya ç›kart›labilmesi mümkün olan ifadeleri
incelemeyi de reddeder. Bir tarihçi olarak sadece gerçekten tarihte meydana gel-
mifl ifadeleri betimlemeyle ilgilenir. Çünkü ona göre tüm sistem ve onun tutars›z
kurallar› ifadenin kimli¤ini belirler, yani böylelikle “olas› ifadeler”i gerçek olanla-
r›ndan ay›rt etme diye bir fley yoktur. Çünkü gerçek ifadeler tutars›z bir sistemde-
ki zaten tek ihtimaldirler.
Bilginin Arkeolojisi adl› eserinde Foucault; kurumlar, politik olaylar, ekonomik
pratikler ve süreçlerin dahil oldu¤u çeliflkili olmayan pratiklerin listesini yapar (Fo-
ucault, 1972:162). Ayr›ca söylemin tüm kültürel formlar›n temeli olmad›¤›n› da tar-
t›fl›r. Örne¤in sanat ve müzik gibi formlar tutars›z ya da çeliflkili de¤ildir. Dolay›s›y-
la ona göre söylemlerin otonom katmanlar›n› araflt›rman›n hiçbir faydas› yoktur ta
ki biri bunu pratikler, sosyal iliflkiler, politik iliflkiler vb gibi di¤er katmanlarla ilifl-
kilendirinceye kadar. Foucault’nun ilgisini çeken iflte bu iliflkilerdir.
Foucault, “bilgiyi a盤a ç›karmay›” sahiplenen “birbiriyle çeliflkili/tutars›z pra-
tikleri” (discursive practice) veya konuflma eylemlerini analiz etmeye çal›fl›r. Tutar-
s›z pratikler kavram›, farkl› bilgi formlar›n› üreten ve organize eden tarihsel ve kül-
türel aç›dan özel kurallar setini ifade eder. Bilginin birbiri ile bu çeliflkili pratikle-
ri, üzerinde araflt›rma yap›lan nesnelerden ba¤›ms›z de¤ildir ve onlar›n sosyal ve
politik muhtevalar› içinde anlafl›lmal›d›r. Bu durum, insanlara empoze edilen d›fl-
sal belirleyicilerin meselesi de¤ildir; daha çok, bir dilin gramerinin ancak belli
önermelerin yap›lmas›na müsaade etmesi gibidir. Bilginin araflt›r›lmas› basitçe da-
ha önceden var olmufl nesneleri ortaya ç›karmaz, onlar› aktif olarak yarat›r ve bi-
çimlendirir de. Foucault; bu tutars›z pratikleri (discursive practice), gerçeklikleri
ba¤lam›nda araflt›rmaktan ziyade, onlar›n tarihini ya da do¤uflunu araflt›r›r, böyle-
likle gerçeklik iddialar›n›n tarihini göstererek bilgi arkeolojisi yapmaya çal›flt›¤›n›
söyler. Foucault, daha sonraki çal›flmalar›nda Nietzsche’den “soy kütü¤ü” yaklafl›-
m›n› ve Marx’tan ideoloji analizini ödünç alarak bilgi üretimi ile politik güçlerin na-
s›l birbiri ile girift bir iliflki içinde oldu¤unu göstermeye çabalar. Ancak Marx’tan
farkl› olarak “derinlerde bir yap›”n›n oldu¤una inanmaz. Ona göre “söylemi” ya da
“toplumu” tarafs›z olarak inceleyebilecek hiçbir bak›fl aç›s› yoktur. Foucault, mo-
dern dönemde hangi yollarla birey üzerinde bilginin ve devletin gücünün artt›¤›n›
tart›fl›r. Ancak temel odak noktas›n› gücün kayna¤›, iktidar›n kimde oldu¤u ve ik-
tidar›n bu gücünü ne amaçla kulland›¤› gibi konulardan ziyade, bireylerin kimlik-
leri, psikolojik tutumlar› vb. aç›s›ndan nas›l etkilendikleri üzerine temellendirir (Sa-
rup, 1988).

Söylem-‹ktidar-Kontrol
Söylem, iktidar ve kontrol aras›nda organik bir korelasyon vard›r. Kuflkusuz her
söylem, örne¤in bilimsel söylem gibi, sistematik olarak kodlanmam›flt›r; ama yine
de iktidar alan› oluflturma ifllevine sahiptir. Söylem, bu anlamda sadece yaz›l› me-
tinlerde de¤il belirli kurumsal ve örgütsel pratiklerde de mevcuttur (Layder, 2006).
Ona göre iktidar, iliflkiden baflka bir fley de¤ildir. ‹ktidar basitçe bask›lay›c› de-
¤il üreticidir. Sadece devlete ait de¤ildir. ‹ktidar› “tüm sosyal beden” deneyimler,
en küçük seviyedeki sosyal iliflkilerde de vard›r; her zaman her yerde vard›r. ‹kti-
dar›n kullan›m› stratejiktir ve savafla benzerdir. Ancak tercih edilen tekniklere gö-
re iktidar pozitif ya da negatif olabilir. Foucault’ya göre (1980:139) negatif iktidar,
“hay›r” diyendir; bir fleyin yap›lamayaca¤›n› ve yasalar› güçlendiren güçtür. Pozitif
iktidar ise telkinde bulunur, problem çözücüdür.
128 Ça¤dafl Sosyoloji Kuramlar›

Foucault, Hapishanenin Do¤uflu (2010b) ve Klini¤in Do¤uflu (1973) adl› çal›fl-


malar›nda güç teknolojileri terimi ile ifade etti¤i farkl› iktidar biçimlerinin oluflumu-
nu ve nas›l kullan›ld›¤›n› tarihsel bir bak›fl aç›s›yla irdeler. Bu iktidar biçimleri (›)
mutlak iktidar, (››) disipline edici iktidar ve (›››) biyo-iktidard›r.

Mutlak ‹ktidar
Foucault’ya göre feodal düzende ve monarflik sistemlerde iktidar tebalar› üzerinde
s›n›rs›z bir güce sahip hükümran bir kiflide cisimlenir. Mutlak iktidar, kral veya
merkezî bir otorite figürüne kay›ts›z flarts›z itaati içerir. Bu sistem tipinde suç, mo-
nark›n mutlak iktidar›na karfl› bir tehdit olarak alg›lan›r ve suçlunun herkesin (hal-
k›n) gözü önünde ve ibret verici, korkutucu bir biçimde cezaland›r›lmas› gerekti¤i
düflünülür (Layder, 2006:139). Bu dönemde verilen cezalar, vahflete ve uygulanan
vahfletin de sergilenmesine dayan›r (Foucault, 2010b). Uygulanan iflkenceler, key-
fi bir zulüm de¤il aksine kral›n bu dünyadaki iktidar›n›n ritüel bir icras› olarak bi-
linçli bir biçimde tasarlanm›fl düzenli pratiklerdir (Layder 2006:139).

Disipline Edici ‹ktidar


Disiplin, sosyal sistemde bireylerin davran›fllar›n› düzenleyen bir iktidar mekaniz-
mas›d›r. Mekân, zamanlama ve bireylerin davran›fllar› üzerine uygulan›r. Gözetim
teknikleri ile pekifltirilir. Foucault’ya göre iktidar, disiplin de¤ildir; disiplin daha
çok iktidar›n tecrübe edildi¤i yollardan biridir. Foucault, disipline edici toplum
kavram›n› o toplumun tarihini, orijini ve hapishane, hastane, okul ve ordu gibi ku-
rumlar›n› incelerken kullan›r. Ancak Foucault, bu terimi disipline edilmifl toplum
anlam›nda kullanmad›¤›na dikkat çeker.
Foucault’ya göre (1973) disipline edici iktidar geliflerek 18-19. yy. da mutlak ik-
tidar›n yerini al›r. Ancak bugün bile mutlak iktidar›n kal›nt›lar› vard›r. Foucault,
modern dönemin hapishane anlay›fl›n› modern
Resim 6.2
dönemin cezaland›rma biçimleriyle karfl›laflt›r›r.
Panoptik Bu yeni iktidar, insanlara fiziki cezalar uygula-
Hapishane maktan ziyade onlar› sürekli kontrol alt›nda tu-
Tasar›m›- Illinois
State/1954 (Gutting tar. Jeremy Bentham taraf›ndan tasarlanan Pa-
2005) noptikon (içerden ayd›nlat›lan hücrelerin orta-
s›nda yükselen bir gözetleme kulesinin yer ald›-
¤›, gözetleme memurunun gözlenenler taraf›n-
dan görünmedi¤i daire biçiminde bir bina) ad›-
n› verdi¤i bu gözetim sistemi ile insanlar ceza-
evleri, t›marhaneler ve manast›rlara kapat›lmaya
bafllanm›flt›r. Foucault Delili¤in Tarihi (1995) ad-
l› kitab›nda 17. yy. Avrupa’s›nda mant›¤›n› yitir-
mifl, laf anlamayan insanlar›n kilit alt›nda tutul-
du¤u kurumlar›n ortaya ç›kt›¤› bir hareketin bafl-
lad›¤›na iflaret eder. Bu hareket sadece delilere
yönelik de¤ildir; iflsizleri, bekar anneleri, baflar›s›z intihar girifliminde bulunanlar›,
hayat kad›nlar›n›, zamparalar›, geleneklere ayk›r› davrananlar› k›saca sosyal olarak
üretime kat›lmayan veya zararl› olan herkesi içermifltir. Foucault bu hareketi “bü-
yük kapat›lma” olarak kavramlaflt›rm›flt›r. ‹nsanlar›n kilit alt›nda tutularak kapat›l-
mas›na iliflkin araflt›rmalar›na disiplin, ceza ve hapishaneler ba¤lam›nda da devam
etmifltir.
6. Ünite - Post-Yap›salc›l›k: Michel Foucault ve Jacques Derrida 129

Ancak zamanla Panoptikonun mant›¤› hastaneler, okullar ve hatta fabrikalara


kadar genifl bir organizasyonlar a¤› içinde kullan›lmaya bafllanm›flt›r. Bu iktidar;
psikologlar, program uygulay›c›lar›, doktorlar gibi profesyonellerin iktidar›d›r ve
t›pk› hükümlülerin hapishanede yatma sürelerinin hukukçular taraf›ndan belirlen-
mesi gibi bireylerin hastanede, okulda ve benzeri yerlerde ne kadar kalacaklar›n›n,
nas›l davranmalar› gerekti¤inin belirleyicisi de uzmanlar›n kararlar›d›r. Örne¤in Fo-
ucault, Klini¤in Do¤uflu (1973) adl› kitab›nda bir tarafta hastanenin geliflimini orta-
ya koyarken di¤er taraftan t›bbi müflahede (kontrol, gözetim alt›nda tutma) nosyo-
nunu tart›flmaktad›r. Foucault’nun temel eserleri aras›nda ilk s›ray› alan Delili¤in
Tarihi (1995) adl› çal›flmas›nda ise, Orta Ça¤ döneminden bafllayarak delili¤in na-
s›l “ruhun hastalanmas›” fikrinden Freud’la birlikte zihinsel bir hastal›k olarak kabul
edilmesine gelindi¤ini aç›klamaktad›r. Bu ba¤lamda insanlar›n sosyal hayattan çe-
kilerek nas›l tecrit edildi¤ini ve tedavi ad› alt›nda hastan›n uygun görülen davran›fl-
lar› sergileyinceye kadar nas›l vahflete maruz kald›¤›n› ortaya koymaktad›r.
Böylelikle bireyler, sürekli gözetlendiklerini düflünerek istendik davran›fllar ser-
gilemeye çal›fl›rlar. Yani bireyler de “kendini-gözetimi” genel bir gözetim sistemi-
nin bir parças› olarak içsellefltirirler. K›saca bu disiplin tekni¤inin amac›, istenen
davran›fl› göstermeyenleri “normallik standartlar›na” uymalar›n› sa¤layarak “nor-
mallefltirmektir. Böylelikle, bireyler herkese uygulanan e¤itim ve ›slah metotlar›yla
“itaatkâr” uydular hâline getirilir. Foucault’ya göre (1995) iktidar teknolojilerinin
ortaça¤›n karanl›k zindanlar›ndan bafllayarak ayd›nl›k modern hapishaneye ve uz-
man denetimine do¤ru olan de¤iflimi asl›nda bir yan›lsamad›r. Görünür olma, ›fl›-
¤a ç›kma bir aldatmacad›r. “Görme/gözetleme” ile modern toplum bilginin iktidar›
ile insanlar›n yaflam alanlar›n›n her yan›n› her an kontrol etmektedir. Bireylere fi-
ziki olarak eziyet etmenin, onlar› kapal› mekânlarda sakl› tutman›n ve günümüzde
de sürekli gözetim alt›nda bulundurman›n mant›¤› temelde ayn›d›r. Modern devlet
de insanlar›n davran›fl›n› ayn› biçimde flekillendirmek için, deyim yerindeyse (ta-
r›m ve hayvanc›l›k kültürlerinde görülen), bir çoban›n sürüsünü gütmesi gibi yön-
lendirmek için belli teknikler kullan›r. Örne¤in dinsel bir pratik olan “günah ç›kar-
ma” 18-19. yy. da laikleflmifltir ve insanlar en gizil duygular›n› ve cinsel pratikleri-
ni itiraf etmeye, iffla etmeye teflvik edilmifllerdir. Buradan elde edilen bilgiler sos-
yal bilimlerin veri taban›n› oluflturmufltur ki bu bilgiler, sosyal kontrol mekanizma-
lar›n› oluflturmak için kullan›lmaktad›r.

Biyo-‹ktidar
Foucault, Cinselli¤in Tarihi (2010a) adl› kitab›nda modern ça¤da biyo-iktidar ola-
rak adland›rd›¤› farkl› bir iktidar biçimini tart›fl›r. Disipline edici iktidar insanlar›n
davran›fllar›na odaklan›rken biyo-iktidar›n temel hedefi do¤rudan insan bedenidir.
Basit bir mant›kla do¤um ölüm oranlar›, do¤urganl›k, hastal›k, yaflam süresi, diyet
ve beslenme al›flkanl›klar› üzerinden bir tür nüfus planlamas›na odaklan›r. Özellik-
le 18. yüzy›ldan sonra politik birimlerin demografik yap›y› kontrol etme, düzenle-
me gayreti içine girdikleri görülmektedir. Ancak bunun için uygulad›klar› yöntem
-tercih ettikleri teknik kapatma- men etme ya da zarar vermeyi içermez. Daha çok
söylemler gelifltirerek iktidar ve kontrolü gündelik hayata tafl›rlar ve yayarlar. Bu
ba¤lamda t›p, psikiyatri, sosyal hizmetler gibi pek çok uzmanl›k alanlar›n›n söy-
lemleri bireyleri ikna ederek çok daha yayg›n ve ince bir formla itaate zorlar. Bu
ba¤lamda cinsellik alan› kontrol edilmeye çal›fl›l›r.
Foucault, “Bilginin ‹radesi” (1984) kitab›nda politik iktidarlarla beden aras›nda-
ki iliflkiyi irdeler ve cinselli¤i kullanarak iktidarlar›n tarihsel süreç içinde bireylerin
130 Ça¤dafl Sosyoloji Kuramlar›

bedenleri üzerinden onlar›n bedenlerini e¤iterek nas›l sosyal olarak üretici hâle
getirildiklerini ortaya koymaya çal›fl›r. Dört ciltlik bu eserinin “Bilginin ‹radesi”
(The Will to Knowledge) adl› ilk cildinde (1998) son iki yüzy›lda iktidar›n bir yö-
netim biçimi olarak cinselli¤in fonksiyonunu ve biyo-iktidar›n ortaya ç›kmas› ile
olan iliflkisini, di¤er iki ciltte (“The Use of Pleasure” ve “The Care of the Self”) ise
Antik Yunan ve Roma’da cinselli¤in rolünü, bas›lmam›fl son cildinde de bu aç›dan
Hristiyan dönemini ele alm›flt›r. Ona göre beden, tüm nüfusun ekonomik ve sos-
yal yönden idaresinin stratejik arac›d›r. Bu aç›dan t›p ve psikiyatri biliminin yükse-
liflinin derin, içgüdüsel ve gizemli bir cinsellik söylemini yaratt›¤›n› tart›fl›r. Özellik-
le t›p bilimlerinin gelifltirdi¤i normal cinsellik biçimleri, uygun cinsel davran›fllar ve
normal ve sapk›n cinsel kimlik tipleri üzerine gelifltirdi¤i bu söylem, bask›n aç›k-
lama olarak kabul edilmifl ve temel varsay›mlar› da günlük söylemlere kadar s›z-
m›flt›r. Böylece de bu yolla öznenin kendi cinsellik deneyimi biçimlenmekte ve
kontrol edilmektedir. Foucaut’ya göre (1973:363) kendi hakk›m›zdaki bilgimiz iç
görü de¤il yans›mad›r.
Foucault’ya göre moodern iktidar biçimlerinin do¤as›;
1. Kesintisizdir, yayg›nd›r yani her yerdedir.
2. Yukar›dan de¤il toplum içinde uygulan›r, iktidarlar bilgi yoluyla yeni faali-
yet alanlar› ve tipleri yarat›rlar; itaatkâr bedenler, yeni söylemler arac›l›¤› ile
üretilen bilgi, kurumsal ve örgütsel pratikler, rutinler ve kimlikler üzerinden
flekillendirilir. Bu ba¤lamda iktidar mekanizmalar› insanlardan ba¤›ms›zd›r.
‹nsanlar, sadece iktidar taraf›ndan üretilen iflleyifl kanallar›d›r. Bireysel öz-
nellik (kimlik, psikolojik yönelimler gibi) iktidar iliflkilerinin ürünüdür. Yani
onun ünlü deyimi ile “özne ölmüfltür”.

SIRA S‹ZDE Eskiden çocuklar›n› hocaya verirken ebeveynlerin söyledi¤i “Eti senin, kemi¤i benim.” de-
SIRA S‹ZDE
2 yifli size Foucault’nun tasnifindeki hangi iktidar biçimini ça¤r›flt›r›yor?

D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
JACQUES DERRIDA
S O R U Jacques Derrida’n›n
S O R U Hayat›
Derrida, Bat› felsefesinin metafizi¤ini elefltirel analize tabi tutarak yap›söküm ola-
rak bilinen metodu gelifltiren ve hem yap›salc› hem de post-yap›salc› olarak an›lan
D‹KKAT D‹KKAT
Resim 6.3 bir Frans›z sosyal felsefecidir. Ancak yap›salc›l›¤›n
ve post-yap›salc›l›¤›n temel fikirleri üzerine de elefl-

N N
SIRA S‹ZDE
(1930 - 2004) SIRA S‹ZDE tiriler yazm›fl (Culler 1981) ve Feyerabend’in anar-
flik karfl› ç›k›fl›n› daha derli toplu ve sistematik ha-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
le getirmeye çal›flm›flt›r. Derrida, toplum ve insan-
la ilgili bilgi alan›nda bir tür hermeneutik kurgu
yaparak hem modernizmin bilim anlay›fl›n› elefltir-
K ‹ T A P K ‹ T A P me hem de bir post-modern toplum bilgisi olufl-
turma sorununu çözmeye çal›flm›flt›r. Derrida’ya
göre bilimin amac›, do¤ru temsildir ve bilim öner-
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON meleri bu do¤ru temsilin arac›d›r (fiaylan, 1996:37).
Derrida, 1930 y›l›nda Cezayir’in El-Biar kasaba-
s›nda do¤mufl; on dokuz yafl›nda Althusser, Fo-
ucault gibi dönemin belli bafll› ayd›nlar›n› yetiflti-
‹NTERNET ‹ N T E R Nkendisinin
ren, daha sonra ET de dersler verece¤i Paris’teki Ecole Normale Supérieu-
re’e (Yüksek Ö¤retmen Okulu) gitmifltir. Ancak entelektüel birikimini çok daha er-

You might also like