Professional Documents
Culture Documents
UlÖr
UlÖr
i
m
A) Güvenlik yaklaşımı B) Uluslararası rejim
B) Federalist C) Bölgesel bütünleşme
te
C) Neofonksiyonalist D) Çok taraflılık
D) Liberal Örümcek ağı
is
E)
E) Konfederal
Sı Yı S
ra im etim
2. Karl Deutsch, savaşın imkansız hale geldiği
na lı
uluslararası toplum modelini aşağıdaki
i A ret ğr
kavramlardan hangisi ile tanımlamıştır?
vı
A) Şekilsiz toplum
em Öğ ıkö
B) Güvenlik toplumu 6. BM sistemi içinde meşru savunma hakkının
kullanılması konusunda aşağıdaki ifadelerden
C) Federal toplum
hangisi doğrudur?
ön 18 Aç
D) Bütünleşik toplum
E) Medeni toplum A) Kullanılacak kuvvet saldırıyla orantılı
olmalıdır.
B) Güvenlik Konseyi gerekli izni verince
r D 20 esi
kullanılabilir.
C) Saldırıya uğrayan devletin tek başına
kullanması gereken bir haktır.
ha 7- sit
Realizm
Ü
A)
B) Transnasyonalizm
C) Federalizm
u
D) İşlevselcilik
ol
E) Sosyalizm
ad
i
C) Güvenlik Konseyi
m
B) BM Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi
D) Uluslararası Adalet Divanı
C) Sadece hava üssü olması
te
E) İnsan Hakları Mahkemesi
D) Örgütün diğer tüm üyelerinin onayı
İlgili ülkenin onayı
is
E)
Sı Yı S
ra im etim
9. BM Güvenlik Konseyi üyeliği için aşağıdaki
ifadelerden hangisi doğrudur?
A) Toplam üye sayısı 11'dir. 13. 2006 yılında katıldığı Kolektif Güvenlik
na lı
B) Sürekli olmayan üyeler 2 yıl için seçilirler. Antlaşması Örgütü’nden 2012 yılında ayrılan
i A ret ğr
C) Sürekli olmayan üyelerin üst üste seçilmesi ülke aşağıdakilerden hangisidir?
vı
mümkündür.
A) Ermenistan
em Öğ ıkö
D) Beş sürekli üye, ABD, Rusya Federasyonu,
B) Kazakistan
Çin, Büyük Britanya ve Almanya'dır.
C) Kırgızistan
E) Sürekli olmayan üyeler Güvenlik
Belarus
ön 18 Aç
i
C) NATO Dönem Başkanı
m
B) Ticari şirketler ve özel kuruluşlara karşı
D) ABD Başkanı
şikayetler de kabul edilir.
te
E) Müttefik Kuvvetler Başkomutanı
C) Bir kanunun haksız olduğu iddiasıyla
başvuru yapılabilir.
is
D) Hak ihlalinin doğrudan mağduru olmaya
gerek yoktur.
Sı Yı S
E) Sadece Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin
vatandaşları başvurabilir.
ra im etim
17. Yukarı Karabağ sorununun çözümüne
yönelik oluşturulan, Türkiye’nin de üyesi
na lı
olduğu AGİT misyonu aşağıdakilerden
i A ret ğr
hangisidir?
vı
A) Venedik Komisyonu
em Öğ ıkö
B) Brüksel Paktı
C) Ortak Danışma Grubu
Açık Semalar Danışma Komisyonu
ön 18 Aç
D)
E) Minsk Grubu
r D 20 esi
ha 7- sit
Ba 201 ver
i
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
m
C B D D B A C D B C A D E A E B E C E A
te
is
Sı Yı S
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
ön 18 Aç
r D 20 esi
ha 7- sit
Ba 201 ver
ni
Ü
u
ol
ad
An
i
m
B) Örümcek ağı A) Federalist
C) Uluslararası rejim B) Konfederal
te
D) Bölgesel bütünleşme C) Liberal
Çok taraflılık D) Neofonksiyonalist
is
E)
E) Güvenlik yaklaşımı
Sı Yı S
ra im etim
2. Karl Deutsch, savaşın imkansız hale geldiği
na lı
uluslararası toplum modelini aşağıdaki
kavramlardan hangisi ile tanımlamıştır?
i A ret ğr
vı
A) Şekilsiz toplum
em Öğ ıkö
B) Federal toplum
C) Güvenlik toplumu
D) Bütünleşik toplum
ön 18 Aç
E) Medeni toplum
6. BM Güvenlik Konseyi üyeliği için aşağıdaki
ifadelerden hangisi doğrudur?
r D 20 esi
3. Devletlerin, teknolojik gelişmeler sonucunda C) Beş sürekli üye, ABD, Rusya Federasyonu,
ortaya çıkan yeni ihtiyaçların Çin, Büyük Britanya ve Almanya'dır.
Ba 201 ver
B) Transnasyonalizm
C) Sosyalizm
u
D) Realizm
ol
E) İşlevselcilik
ad
An
A) Güvenlik Konseyi gerekli izni verince A) Yoğun göç karşısında BM’nin mali destek
kullanılabilir. vermemesi
i
m
B) Kullanılacak kuvvet saldırıyla orantılı B) Irak’a yönelik ambargodan kaynaklanan
olmalıdır. zararların tazmin edilmemesi
te
C) Yalnızca doğrudan silahlı saldırı durumunda C) Genel Kurul’un yetkilerinin genişliği
meşru savunma hakkı vardır. D) Güvenlik Konseyi’nin 5 sürekli üyesinin
is
D) BM sistemi meşru savunma hakkını ayrıcalıklı konumu
içermez.
Sı Yı S
E) Barış Güçleri’ne katkıda bulunmayı
E) Saldırıya uğrayan devletin tek başına reddetmesi
kullanması gereken bir haktır.
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
ön 18 Aç
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dünya barışının sağlamlaştırılması için
elverişli her türlü önlemi almak A) Üçüncü ülkenin AB üyesi olması
ha 7- sit
i
B) Ermenistan B) Silahlanmanın kontrolü ve güven artırıcı
m
C) Kırgızistan önlemler
D) Kazakistan C) Demokrasi ve refah ilişkisi
te
E) Belarus D) İnsan hak ve özgürlüklerine saygı
E) İklim değişikliği
is
Sı Yı S
ra im etim
15. Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün
na lı
aşağıdaki olaylardan hangisine bir yanıt
i A ret ğr
olarak kurulduğu söylenebilir?
vı
A)
em Öğ ıkö
NATO’nun Orta Asya’ya müdahalesi
B) Çin ekonomisinin güçlenmesi
C) Petrol fiyatlarındaki düşüş
19. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru
ön 18 Aç
başvuru yapılabilir.
B) Hak ihlalinin doğrudan mağduru olmaya
gerek yoktur.
ha 7- sit
16. NATO’nun en üst düzeydeki memuru ve D) Ticari şirketler ve özel kuruluşlara karşı
sözcüsü aşağıdakilerden hangisidir? şikayetler de kabul edilir.
E) Hak ihlalinin devlet veya kamu kurumu
NATO Dönem Başkanı
ni
E) ABD Başkanı
ol
ad
An
i
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
m
C C E B D A C B B A D D B A A D A E E E
te
is
Sı Yı S
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
ön 18 Aç
r D 20 esi
ha 7- sit
Ba 201 ver
ni
Ü
u
ol
ad
An
i
m
B) Uluslararası rejim
A) İşlevselcilik
C) Konsensüs
te
B) Federalizm
D) Çok taraflılık
C) Realizm
Bölgesel bütünleşme
is
E)
D) Sosyalizm
Sı Yı S
E) Transnasyonalizm
ra im etim
2. Avrupa Ekonomik Topluluğu’na, ilk
na lı
genişleme sürecinde katılan ülkeler
i A ret ğr
aşağıdakileden hangisinde birlikte ve doğru
vı
olarak verilmiştir? em Öğ ıkö
A) Portekiz ve Yunanistan
B) İspanya ve Portekiz
C) Avusturya, İsveç ve Finlandiya
ön 18 Aç
C) Bütünleşik toplum
D) Şekilsiz toplum
u
E) Medeni toplum
ol
ad
An
i
mümkündür.
m
B) Dünya barışının sağlamlaştırılması için C) Beş sürekli üye, ABD, Rusya Federasyonu,
elverişli her türlü önlemi almak Çin, Büyük Britanya ve Almanya'dır.
te
C) Uluslararası barış ve güvenliği sağlamak D) Toplam üye sayısı 11'dir.
D) Ortak amaçlara yönelik çabaların E) Sürekli olmayan üyeler Güvenlik
is
uyumlaştığı bir merkez olmak Konseyi'nde ve Genel Kurul'da ayrı ayrı
Sı Yı S
E) İnsan haklarına ve temel özgürlüklerine yapılan oylamalarla seçilirler.
karşı saygıyı geliştirmek
ra im etim
na lı
12. Aşağıdakilerden hangisi Kuzey Atlantik
i A ret ğr
Antlaşması uyarınca NATO’nun coğrafi görev
vı
em Öğ ıkö alanını tanımlamaktadır?
B) NATO
C) OECD
Dünya Bankası
Ba 201 ver
D)
E) Batı Avrupa Birliği
13. Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü üyesi
bir ülkede üçüncü bir ülkenin askeri üs
ni
B)
C) Sadece hava üssü olması
ol
A) Yoğun göç karşısında BM’nin mali destek 14. 2006 yılında katıldığı Kolektif Güvenlik
vermemesi Antlaşması Örgütü’nden 2012 yılında ayrılan
B) Barış Güçleri’ne katkıda bulunmayı ülke aşağıdakilerden hangisidir?
reddetmesi
A) Kazakistan
C) Güvenlik Konseyi’nin 5 sürekli üyesinin
ayrıcalıklı konumu B) Kırgızistan
D) Irak’a yönelik ambargodan kaynaklanan C) Özbekistan
zararların tazmin edilmemesi D) Belarus
E) Genel Kurul’un yetkilerinin genişliği E) Ermenistan
i
C) NATO Dönem Başkanı
m
B) Açık Semalar Danışma Komisyonu
D) NATO Genel Sekreteri
C) Minsk Grubu
te
E) Müttefik Kuvvetler Başkomutanı
D) Venedik Komisyonu
Ortak Danışma Grubu
is
E)
Sı Yı S
ra im etim
16. Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün
aşağıdaki olaylardan hangisine bir yanıt
olarak kurulduğu söylenebilir?
na lı
A) Petrol fiyatlarındaki düşüş
i A ret ğr
B) Çin ekonomisinin güçlenmesi
vı
C) Avrupa Birliği’nin kurulması
em Öğ ıkö
D) NATO’nun Orta Asya’ya müdahalesi
E) Türkiye’nin bölgede etkinliğini artırması
ön 18 Aç
r D 20 esi
E) İklim değişikliği
u
ol
ad
hangisi doğrudur?
i
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
m
B D B C A E D A A C A E B C D D E E C B
te
is
Sı Yı S
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
ön 18 Aç
r D 20 esi
ha 7- sit
Ba 201 ver
ni
Ü
u
ol
ad
An
i
m
B) İngiltere, İrlanda, Danimarka B) Bölgesel bütünleşme
C) Avusturya, İsveç ve Finlandiya C) Konsensüs
te
D) Portekiz ve Yunanistan D) Uluslararası rejim
Hollanda ve İtalya Çok taraflılık
is
E) E)
Sı Yı S
ra im etim
2. Devletlerin, teknolojik gelişmeler sonucunda 6. BM Güvenlik Konseyi üyeliği için aşağıdaki
ortaya çıkan yeni ihtiyaçların ifadelerden hangisi doğrudur?
na lı
karşılanmasında uluslararası alanda
i A ret ğr
A) Sürekli olmayan üyeler Güvenlik
eşgüdümü sağlamak amacıyla uluslararası
Konseyi'nde ve Genel Kurul'da ayrı ayrı
vı
örgütler kuracakları fikri aşağıdaki
yapılan oylamalarla seçilirler.
em Öğ ıkö
yaklaşımlardan hangisine uygundur?
B) Beş sürekli üye, ABD, Rusya Federasyonu,
A) Transnasyonalizm Çin, Büyük Britanya ve Almanya'dır.
B) Federalizm C) Toplam üye sayısı 11'dir.
ön 18 Aç
ayrıcalıklı konumu
C) Neofonksiyonalist
D) Irak’a yönelik ambargodan kaynaklanan
ol
i
B) Türkiye’nin bölgede etkinliğini artırması
m
B) NATO C) NATO’nun Orta Asya’ya müdahalesi
C) OECD D) Avrupa Birliği’nin kurulması
te
D) Dünya Bankası E) Petrol fiyatlarındaki düşüş
Batı Avrupa Birliği
is
E)
Sı Yı S
ra im etim
13. NATO’nun en üst düzeydeki memuru ve
na lı
sözcüsü aşağıdakilerden hangisidir?
i A ret ğr
vı
A) ABD’nin NATO Daimi Temsilcisi
em Öğ ıkö B) ABD Başkanı
10. BM sistemi içinde meşru savunma hakkının
C) Müttefik Kuvvetler Başkomutanı
kullanılması konusunda aşağıdaki ifadelerden
hangisi doğrudur? D) NATO Genel Sekreteri
ön 18 Aç
E) Yalnızca doğrudan silahlı saldırı durumunda Antlaşması Örgütü’nden 2012 yılında ayrılan
meşru savunma hakkı vardır. ülke aşağıdakilerden hangisidir?
Kırgızistan
ni
A)
B) Ermenistan
Ü
C) Belarus
D) Özbekistan
u
E) Kazakistan
ol
ad
i
B) Üye devletlerin ülkeleri (toprakları, B) Silahlanmanın kontrolü ve güven artırıcı
m
karasuları, hava sahaları) ve bunların önlemler
Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde kalan C) İnsan hak ve özgürlüklerine saygı
te
adaları
D) Demokrasi ve refah ilişkisi
C) Demokrasi ile yönetilen ülkelerin tamamı
E) Hukukun üstünlüğü ve yolsuzlukla mücadele
is
D) Kuzey yarıkürenin tamamı
Sı Yı S
E) ABD ve Batı Avrupa ülkeleri
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
ön 18 Aç
vatandaşları başvurabilir.
D) Hak ihlalinin doğrudan mağduru olmaya
gerek yoktur.
ni
i
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
m
B E C A D D C E A A B C D D E B A B A E
te
is
Sı Yı S
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
ön 18 Aç
r D 20 esi
ha 7- sit
Ba 201 ver
ni
Ü
u
ol
ad
An
i
m
B) Uluslararasılık B) İngiltere, İrlanda ve Danimarka
C) Devletçilik C) İspanya ve Portekiz
te
D) Uluslarüstülük D) İsveç ve Norveç
Liberalizm Yunanistan ve Bulgaristan
is
E) E)
Sı Yı S
ra im etim
na lı
5. Ernest B. Haas’a göre çıkar grupları ikincil
i A ret ğr
siyaset alanlarında etkili ve başarılı
vı
olabilmektedir. Bu bilgi doğrultusunda
2. I. Ortak değer yargılarına sahip olmaları uluslarüstülük aşağıdaki alanlardan
em Öğ ıkö
II. Hükümetlerin olaylar karşısında tutum ve hangisinde başlayabilir?
davranışlarını belirleyen değerlerin birbiriyle
uyumlu olması A) Güvenlik
ön 19 Aç
A) I ve II
I ve III
Ba 201 ver
B)
C) III ve IV
D) I, II ve III
6. Aşağıdakilerden hangisi BM'nin ana
ni
D)
E) Ekonomik ve Sosyal Konsey
ad
An
A) Transnasyonalizm A) Japonya
B) İşlevselcilik B) Fransa
C) Milliyetçilik C) Almanya
D) Sosyalizm D) Hindistan
E) Devletçilik E) Türkiye
i
C) Afete uğrayan bölgelerde B) Önce Rusya
m
D) Seçim yapılacak bölgede C) Böl ve yönet
D) Havuç/sopa
te
E) Saldırıya uğraması durumunda
E) Mekik diplomasisi
is
Sı Yı S
ra im etim
9. BM’nin zorlama önlemlerine başvurmasının
ön koşulu aşağıdakilerden hangisidir?
na lı
13. Aşağıdakilerden hangisi Kolektif Güvenlik
A) Sorun çıkartan ülkenin Genel Kurul’a şikâyet Antlaşması Örgütü’nün en üst düzey
i A ret ğr
edilmesi organıdır?
vı
B) Uluslararası Adalet Divanı’nın karar vermesi
em Öğ ıkö Askeri-Ekonomik İşbirliği Komisyonu
A)
C) Barışa yönelik tehdit, barışın bozulması
veya saldırı eyleminin Güvenlik Konseyi B) Genel Sekreterlik
tarafından tespiti C) Dışişleri Bakanları Konseyi
ön 19 Aç
10. Sivil toplum örgütleriyle işbirliği ve iletişim 14. Aşağıdaki ülkelerden hangisi Kolektif
kurmak BM’nin hangi organının görevleri Güvenlik Antlaşması Örgütünün üyelerinden
arasında yer alır? biridir?
ni
B) Sekreterlik B) Estonya
C) Güvenlik Konseyi C) Letonya
u
A) İspanya
B) Belçika
C) Macaristan
D) Polonya
E) Yunanistan
i
B) Üye devletlerin demokratikleşme
m
A) Avrupa’da Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler alanlarındaki çabalarına destek olmak
Anlaşması
C) Çatışma sonrası inşa misyonlarını yürütmek
te
B) 2010 Astana Hatıra Deklarasyonu: Bir
D) Esnek müzakere ve siyasi diyalog forumu
Güvenlik Topluluğuna Doğru
teşkil etmek
is
C) 1992 Açık Semalar Antlaşması
E) Güvenlik alanında ilke, norm ve standartlar
D) 1975 Helsinki Nihai Senedi
Sı Yı S
geliştirmek
E) Avrupa Güvenlik Şartı
ra im etim
na lı
17. ‘Avrupa Güvenlik Şartı’ aşağıdaki AGİT
i A ret ğr
Zirvelerinin hangisinde yayımlanmıştır?
vı
em Öğ ıkö
1990 Paris Zirvesi
A)
B) 1992 Helsinki Zirvesi
C) 1994 Budapeşte Zirvesi
ön 19 Aç
C) Sosyal devlet
Ü
D) İçişlerine karışmama
E) İnsan hakları ve temel özgürlüklere saygı
u
ol
ad
doğrudur?
i
A Grubu Cevap Anahtarı
m
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
D E B B C A B E C E İ B D A E C D C D A
te
is
Sı Yı S
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
ön 19 Aç
r D 20 esi
ha 8- sit
Ba 201 ver
ni
Ü
lu
a do
An
i
m
IV. Birbirlerinin ihtiyaçların cevap verebilme B) Avusturya, İsveç ve Finlandiya
kapasitesine sahip olmaları C) İsveç ve Norveç
te
D) Yunanistan ve Bulgaristan
Güvenlik toplumunun varlığı için gerekli olan
İngiltere, İrlanda ve Danimarka
is
koşullar yukarıdakilerden hangileridir? E)
Sı Yı S
A) I ve II
B) I ve III
ra im etim
C) III ve IV
D) I, II ve III
E) I, II, III ve IV
5. Uluslararası bütünleşmeyi devletler arasında
na lı
yoğun bir karşılıklı bağımlılık olgusu
i A ret ğr
bağlamında ele alarak açıklayan teorilerden
vı
biri olan, Federalizme tepki bir düşünce
em Öğ ıkö olarak ortaya çıkan yaklaşım aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Sosyalizm
ön 19 Aç
B) İşlevselcilik
C) Milliyetçilik
D) Devletçilik
r D 20 esi
A) Savunma
B) Güvenlik
C) Dış politika 6. Aşağıdaki durumlardan hangisinde BM Barış
ni
A)
B) Afete uğrayan bölgelerde
C) Saldırıya uğraması durumunda
u
A) Genel Sekreterlik
B) Güvenlik Konseyi
i
C) İnsan Hakları Konseyi
em
D) Ekonomik ve Sosyal Konsey
E) Uluslararası Adalet Divanı
t
is
Sı Yı S
ra im etim
9. Aşağıdakilerden hangisi Güvenlik
Konseyinin sürekli üyeleri arasında yer alır?
na lı
13. Aşağıdakilerden hangisi Kolektif Güvenlik
Fransa Antlaşması Örgütü’nün en üst düzey
i A ret ğr
A)
organıdır?
ı
B) Türkiye em Öğ ıkö
C) Japonya A) Genel Sekreterlik
D) Almanya B) Askeri-Ekonomik İşbirliği Komisyonu
E) Hindistan C) Kolektif Güvenlik Konseyi
ön 19 Aç
A) Ukrayna A) Belçika
B) Estonya B) Yunanistan
C) Ermenistan C) İspanya
D) Azerbaycan D) Macaristan
E) Letonya E) Polonya
A) 2000’li yıllarda üye devletlerin farklı güvenlik A) Esnek müzakere ve siyasi diyalog forumu
öncelikleri oluşmuştur. teşkil etmek
i
m
B) Güvenlik kavramı yalnız askeri boyutuyla ele B) Çatışma sonrası inşa misyonlarını yürütmek
alınmıştır. C) Güvenlik alanında ilke, norm ve standartlar
te
C) Avrupa güvenliğinin bölünmezliği anlayışı geliştirmek
2010 yılında terk edilmiştir. D) Üye devletlerin demokratikleşme
is
D) Soğuk Savaş döneminde Batı-Doğu alanlarındaki çabalarına destek olmak
bölünmesini artıran bir işlev görmüştür.
Sı Yı S
E) Ortak silahlanma programları yürütmek
E) Avrupa’nın sınırları coğrafi olarak
tanımlanmıştır.
ra im etim
na lı
i A ret ğr
17. ‘Avrupa Güvenlik Şartı’ aşağıdaki AGİT
vı
Zirvelerinin hangisinde yayımlanmıştır?
em Öğ ıkö
A) 1990 Paris Zirvesi
B) 1992 Helsinki Zirvesi
ön 19 Aç
Anlaşması
B) 1992 Açık Semalar Antlaşması
u
i
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
m
E D A E B C B C A A C İ C D B A D B E E
te
is
Sı Yı S
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
ön 19 Aç
r D 20 esi
ha 8- sit
Ba 201 ver
ni
Ü
u
ol
ad
An
i
m
A) Güvenlik B) Devletçilik
B) Ekonomik ve teknik alanlar C) Uluslararasılık
te
C) Küresel terörle mücadele D) Liberalizm
D) Savunma Ulusallık
is
E)
E) Dış politika
Sı Yı S
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
2. Avrupa Ekonomik Topluluğu’na ilk genişleme
sürecinde üye olan ülkeler aşağıdakilerden
ön 19 Aç
A) İşlevselcilik
E) İsveç ve Norveç
B) Milliyetçilik
Ba 201 ver
C) Sosyalizm
D) Transnasyonalizm
E) Devletçilik
ni
Ü
u
ol
i
E)
m
te
na lı ı is
Sı Yı S
8. BM’nin zorlama önlemlerine başvurmasının
ön koşulu aşağıdakilerden hangisidir? 12. Aşağıdakilerden hangisi Kolektif Güvenlik
ra im etim
Antlaşması Örgütü’nün en üst düzey
A) Genel Sekreterin çözüm çabalarının
organıdır?
sonuçsuz kalması
B) Barışa yönelik tehdit, barışın bozulması A) Genel Sekreterlik
veya saldırı eyleminin Güvenlik Konseyi
i A ret ğr
B) Dışişleri Bakanları Konseyi
tarafından tespiti
vı
C) Yasadışı Göçle Mücadele Eşgüdüm Konseyi
C) Uluslararası Adalet Divanı’nın karar vermesi
em Öğ ıkö
D) Kolektif Güvenlik Konseyi
D) Sorun çıkartan ülkenin Genel Kurul’a şikâyet
edilmesi
E) Askeri-Ekonomik İşbirliği Komisyonu
E) Bir ülkede iç huzursuzluk olması
ön 19 Aç
r D 20 esi
10. Aşağıdakilerden hangisi Güvenlik 14. Türkiye ile birlikte NATO üyesi olan ülke
Konseyinin sürekli üyeleri arasında yer alır? aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hindistan A) Belçika
B) Fransa B) İspanya
C) Japonya C) Yunanistan
D) Türkiye D) Macaristan
E) Almanya E) Polonya
i
B) Mekik diplomasisi
m
C) Ulusların kendi kaderini tayin hakkı B) Ortak silahlanma programları yürütmek
D) Havuç/sopa C) Güvenlik alanında ilke, norm ve standartlar
te
geliştirmek
E) Böl ve yönet
D) Çatışma sonrası inşa misyonlarını yürütmek
is
E) Esnek müzakere ve siyasi diyalog forumu
Sı Yı S
teşkil etmek
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
16. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı
ön 19 Aç
alınmıştır.
D) Soğuk Savaş döneminde Batı-Doğu
bölünmesini artıran bir işlev görmüştür.
ni
i
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
m
B D E A A E C B D B B D İ C A C E B E D
te
is
Sı Yı S
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
ön 19 Aç
r D 20 esi
ha 8- sit
Ba 201 ver
ni
Ü
lu
a do
An
i
m
A) Ekonomik ve teknik alanlar
B) Küresel terörle mücadele A) Devletçilik
te
C) Savunma B) Sosyalizm
D) Güvenlik C) İşlevselcilik
is
E) Dış politika D) Transnasyonalizm
Sı Yı S
E) Milliyetçilik
ra im etim
na lı
5. Devletlerin kesin ve geri dönülemez bir
i A ret ğr
şekilde ulusal egemenliklerinin önemli bir
vı
kısmını kurdukları bir örgüte devretmesine
em Öğ ıkö ne ad verilir?
2. Avrupa Ekonomik Topluluğu’na ilk genişleme A) Devletçilik
sürecinde üye olan ülkeler aşağıdakilerden
B) Ulusallık
ön 19 Aç
B) İsveç ve Norveç
C) İspanya ve Portekiz
D) İngiltere, İrlanda ve Danimarka
ha 8- sit
E) Yunanistan ve Bulgaristan
Ba 201 ver
edilmesi
C) Barışa yönelik tehdit, barışın bozulması
veya saldırı eyleminin Güvenlik Konseyi
u
tarafından tespiti
ol
Güvenlik toplumunun varlığı için gerekli olan 7. Aşağıdakilerden hangisi BM'nin ana
koşullar yukarıdakilerden hangileridir? organlarından biri değildir?
i
İç huzursuzluk olan bölgelerde İspanya
m
D) D)
E) İnsani yardım sağlarken E) Polonya
te
is
Sı Yı S
ra im etim
9. Aşağıdakilerden hangisi Güvenlik 13. Aşağıdakilerden hangisi Kolektif Güvenlik
Konseyinin sürekli üyeleri arasında yer alır? Antlaşması Örgütü’nün en üst düzey
na lı
organıdır?
i A ret ğr
A) Almanya
A) Askeri-Ekonomik İşbirliği Komisyonu
vı
B) Türkiye
B) Genel Sekreterlik
C) Fransa
em Öğ ıkö
C) Yasadışı Göçle Mücadele Eşgüdüm Konseyi
D) Hindistan
D) Dışişleri Bakanları Konseyi
E) Japonya
Kolektif Güvenlik Konseyi
ön 19 Aç
E)
r D 20 esi
ha 8- sit
10. Sivil toplum örgütleriyle işbirliği ve iletişim 14. Aşağıdaki ülkelerden hangisi Kolektif
Ba 201 ver
C) Letonya
D) Ekonomik ve Sosyal Konsey D) Ukrayna
E) Uluslararası Adalet Divanı Estonya
u
E)
ol
ad
An
11. Bu soru iptal edilmiştir. 15. SSCB dağıldıktan sonra ABD’nin 1996 yılına
kadar sürdürdüğü Rusya Federasyonu
politikası aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mekik diplomasisi
B) Önce Rusya
C) Ulusların kendi kaderini tayin hakkı
D) Böl ve yönet
E) Havuç/sopa
i
m
B) Çatışma sonrası inşa misyonlarını yürütmek A) 1975 Helsinki Nihai Senedi
C) Ortak silahlanma programları yürütmek B) 1992 Açık Semalar Antlaşması
te
D) Üye devletlerin demokratikleşme C) 2010 Astana Hatıra Deklarasyonu: Bir
alanlarındaki çabalarına destek olmak Güvenlik Topluluğuna Doğru
is
E) Güvenlik alanında ilke, norm ve standartlar D) Avrupa Güvenlik Şartı
Sı Yı S
geliştirmek E) Avrupa’da Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler
Anlaşması
ra im etim
na lı
17. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na
i A ret ğr
ilişkin aşağıdaki ifadelerden hangisi
vı
doğrudur? em Öğ ıkö
A) Güvenlik kavramı yalnız askeri boyutuyla ele
alınmıştır.
B) Avrupa’nın sınırları coğrafi olarak
ön 19 Aç
tanımlanmıştır.
C) Soğuk Savaş döneminde Batı-Doğu
bölünmesini artıran bir işlev görmüştür.
r D 20 esi
öncelikleri oluşmuştur.
Ba 201 ver
ni
B) Sosyal devlet
ol
D)
E) İnsan hakları ve temel özgürlüklere saygı
An
i
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
m
A D E C D C A B C D İ A E A B C E B D B
te
is
Sı Yı S
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
ön 19 Aç
r D 20 esi
ha 8- sit
Ba 201 ver
ni
Ü
lu
a do
An
ULUSLARARASI ÖRGÜTLER
2022 BAHAR ARA - A
A
1. Uluslararası bütünleşmeyi devletler arasında 4. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun kurulması
yoğun bir karşılıklı bağımlılık olgusu ile başlayan uluslarüstü bütünleşme süreci Roma
bağlamında ele alarak açıklayan teorilerden Antlaşmalarıyla devam etmiştir.
biri olan, Federalizme tepki olarak ortaya
çıkan yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? Aşağıdaki ülkelerden hangisi 25 Mart 1957’de
Roma Antlaşmaları’nı imzalayan kurucu
i
m
A) Sosyalizm ülkelerden biri değildir?
B) Milliyetçilik
te
A) Almanya
C) Devletçilik
B) Hollanda
D) İşlevselcilik
na ılı Sis
C) Fransa
E) Transnasyonalizm
D) İtalya
E) İspanya
ra tim etim
i A re ğr
Sı Y
vı
em Ö ıkö
ön 22 Aç
B) İspanya, Portekiz
A) Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü
C) Avusturya, İsveç, Finlandiya
Birleşmiş Milletler
Ba 2 er
B)
D) Yunanistan, Macaristan
C) Avrupa Birliği
E) İtalya, İspanya
20 niv
D) Milletler Cemiyeti
E) Avrupa Konseyi
Ü
u
ol
ad
An
i
B) Ukrayna
m
B) NATO C) Letonya
C) OECD D) Azerbaycan
te
D) Dünya Bankası E) Ermenistan
Batı Avrupa Birliği
na ılı Sis
E)
ra tim etim
12. Aşağıdakilerden hangisi Kuzey Atlantik
Antlaşması uyarınca NATO’nun coğrafi görev
i A re ğr
8. Aşağıdakilerden hangisi BM Güvenlik
Sı Y
alanını tanımlamaktadır?
vı
Konseyinin sürekli üyeleri arasında yer alır?
em Ö ıkö
A) Kanada A) Tüm dünya
B) Avusturya B) Üye devletlerin ülkeleri ve bunların Yengeç
Dönencesi’nin kuzeyinde kalan adaları
C) Çin Halk Cumhuriyeti
ön 22 Aç
10. Aşağıdakilerden hangisi BM'nin ana 14. Türkiye ile birlikte NATO üyesi olan ülke
organlarından biri değildir? aşağıdakilerden hangisidir?
i
B) Asya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler
m
Konferansı B) Sadece Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin
C) Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü vatandaşları başvurabilir.
te
D) Şangay İşbirliği Örgütü C) Ticari şirketler ve özel kuruluşlara karşı
şikayetler de kabul edilir.
E) Demir Perde
na ılı Sis
D) Hak ihlalinin doğrudan mağduru olmaya
gerek yoktur.
E) Bir kanunun haksız olduğu iddiasıyla
başvuru yapılabilir.
ra tim etim
i A re ğr
Sı Y
vı
em Ö ıkö
16. Soğuk Savaş dönemi boyunca Batı-Doğu
ön 22 Aç
E) Varşova Paktı
D) İklim değişikliği
E) Hukukun üstünlüğü ve yolsuzlukla mücadele
20 niv
Ü
u
ol
ad
ULUSLARARASI ÖRGÜTLER
i
m
A Grubu Cevap Anahtarı
te
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
D A B E C D A C D E E B C C A B E A D B
na ılı Sis
ra tim etim
i A re ğr
Sı Y
vı
em Ö ıkö
ön 22 Aç
ğ
r D 20 esi
ha 1 - sit
Ba 2 er
20 niv
Ü
u
ol
ad
An
ULUSLARARASI ÖRGÜTLER
2022 BAHAR ARA - B
B
1. Tek Avrupa Senedi’nin ortaya çıkardığı 4. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun kurulması
kazanımların Maastricht Antlaşması ile çok ile başlayan uluslarüstü bütünleşme süreci Roma
daha ileriye taşınması sonucunda, Avrupa Antlaşmalarıyla devam etmiştir.
bütünleşmesinde aşağıdakilerden hangisine
geçiş sağlanmıştır? Aşağıdaki ülkelerden hangisi 25 Mart 1957’de
Roma Antlaşmaları’nı imzalayan kurucu
i
m
A) Birleşmiş Milletler ülkelerden biri değildir?
B) Avrupa Birliği
te
A) İspanya
C) Milletler Cemiyeti
B) İtalya
D) Avrupa Konseyi
na ılı Sis
C) Almanya
E) Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü
D) Fransa
E) Hollanda
ra tim etim
i A re ğr
Sı Y
vı
em Ö ıkö
ön 22 Aç
B)
D) Transnasyonalizm C) İngiltere, Danimarka, İrlanda
İşlevselcilik
20 niv
E) D) İtalya, İspanya
E) Avusturya, İsveç, Finlandiya
Ü
u
ol
ad
An
i
C) İnsan Hakları Konseyi B) Üye devletlerin ülkeleri ve bunların Yengeç
m
Dönencesi’nin kuzeyinde kalan adaları
D) Ekonomik ve Sosyal Konsey
C) ABD ve Batı Avrupa ülkeleri
te
E) Genel Sekreterlik
D) Kuzey yarıkürenin tamamı
E) Demokrasi ile yönetilen ülkelerin tamamı
na ılı Sis
ra tim etim
8. Aşağıdakilerden hangisi BM Güvenlik
Konseyinin sürekli üyeleri arasında yer alır?
12. Türkiye ile birlikte NATO üyesi olan ülke
i A re ğr
Sı Y
A) Kanada aşağıdakilerden hangisidir?
vı
B) Avusturya
em Ö ıkö A) Bulgaristan
C) Belçika Polonya
B)
D) Çin Halk Cumhuriyeti C) Macaristan
Almanya
ön 22 Aç
E) D) Romanya
E) Yunanistan
ğ
r D 20 esi
ha 1 - sit
ve güvenliği sağlamak amacıyla kurulan ilk 13. Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün en
uluslararası örgüt aşağıdakilerden üst düzey organı aşağıdakilerden hangisidir?
20 niv
hangisidir?
A) Dışişleri Bakanları Konseyi
A) NATO
B) Yasadışı Göçle Mücadele Eşgüdüm Konseyi
B) Milletler Cemiyeti
Ü
E) Genel Sekreterlik
E) Batı Avrupa Birliği
ol
ad
An
i
B) Estonya
m
A) 2010 Astana Hatıra Deklarasyonu: Bir
C) Azerbaycan
Güvenlik Topluluğuna Doğru
D) Ermenistan
te
B) Avrupa’da Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler
E) Letonya Anlaşması
na ılı Sis
C) 1992 Açık Semalar Antlaşması
D) 1975 Helsinki Nihai Senedi
E) Avrupa Güvenlik Şartı
ra tim etim
i A re ğr
Sı Y
vı
em Ö ıkö
16. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru
koşulları ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
ön 22 Aç
hangisi doğrudur?
19. Soğuk Savaş dönemi boyunca Batı-Doğu
A) Hak ihlalinin devlet veya kamu kurumu bölünmesinde bir köprü işlevi gören ve hem
ğ
tarafından gerçekleştirilmiş olması gerekir. Amerika Birleşik Devletleri hem de Sovyetler
r D 20 esi
gerek yoktur.
D) Avrupa Ekonomik Topluluğu
E) Bir kanunun haksız olduğu iddiasıyla
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı
20 niv
E)
başvuru yapılabilir.
Ü
u
ol
ad
An
ULUSLARARASI ÖRGÜTLER
i
m
B Grubu Cevap Anahtarı
te
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
B E E A C D C D B B B E D A D A A C E C
na ılı Sis
ra tim etim
i A re ğr
Sı Y
vı
em Ö ıkö
ön 22 Aç
ğ
r D 20 esi
ha 1 - sit
Ba 2 er
20 niv
Ü
u
ol
ad
An
Öğrenme çıktıları
Bölüm içinde hangi bilgi, beceri ve yeterlikleri
kazanacağınızı ifade eder.
Tanım
Bölüm içinde geçen
önemli kavramların
Bölüm Özeti tanımları verilir.
Bölümün kısa özetini gösterir.
Dikkat
Konuya ilişkin önemli
Sözlük uyarıları gösterir.
Bölüm içinde geçen önemli
kavramlardan oluşan sözlük
ünite sonunda paylaşılır.
Karekod
Bölüm içinde verilen
Neler Öğrendik ve Yanıt Anahtarı
karekodlar, mobil
Bölüm içeriğine ilişkin 10 adet
cihazlarınız aracılığıyla
çoktan seçmeli soru ve cevapları
sizi ek kaynaklara,
paylaşılır.
videolara veya web
adreslerine ulaştırır.
Editörler
Yazarlar
BÖLÜM 2
Prof.Dr. Funda KESKİN ATA
BÖLÜM 8
Doç.Dr. Erdem DENK
T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3609
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2438
Öğretim Tasarımcısı
Prof.Dr. Sezgin Açıkalın
Grafiker
Hilal Özcan
ULUSLARARASI ÖRGÜTLER
E-ISBN
978-975-06-3328-7
3037-0-0-0-2302-V02
İçindekiler
Giriş ................................................................. 3 Giriş ................................................................. 65
Uluslararası Örgütlerin Tarihsel Gelişimi ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü .............. 65
Uluslararası Politikadaki Yeri ....................... 3 Yapısı ve Yönetimi ................................. 69
Uluslararası Örgütler, Karşılıklı Bağımlılık NATO’nun Genişlemesi ......................... 71
ve İşlevselcilik ................................................ 8 NATO’nun Görev Alanı ......................... 72
Güvenlik ve Uluslararası Örgütler ............... 12 Barış İçin Ortaklık ................................. 73
Uluslarüstülük ve Avrupa Birliği .................. 17 NATO - Akdeniz Diyaloğu Girişimi ...... 73
NATO - Rusya İlişkileri ......................... 73
NATO - AB İlişkileri ............................... 74
NATO’nun Dönüşümü .......................... 75
NATO Operasyonları ............................ 77
Türkiye - Kuzey Atlantik Antlaşması
Örgütü İlişkileri .............................................. 78
Türkiye’nin NATO Üyeliği .................... 79
Türkiye’nin NATO’daki Yeri ve Rolü .... 81
Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü .......... 85
Yapısı ve Yönetimi ................................. 87
Kolektif Güvenlik Antlaşması
Örgütü’nün İşlevi .................................. 89
iii
Küresel Ekonomik
BÖLÜM 5 BÖLÜM 7 Sui Generis Örgütler
Örgütler
Hükümet Dışı
Bölgesel Ekonomik
BÖLÜM 6 BÖLÜM 8 Uluslararası
Örgütler
Örgütler
Giriş ................................................................. 173 Giriş ................................................................. 239
Avrupa Kıtasında Bölgesel Örgütler ............ 175 Hükümet Dışı Uluslararası Örgütlerin
Avrupa Serbest Ticaret Birliği - EFTA .. 175
Avrupa Ekonomik Alanı ........................ 176 Tanımı ve Uluslararası Politikadaki Yeri ...... 239
Amerika Kıtasındaki Bölgesel Örgütler ....... 178 Uluslararası Af Örgütü .................................. 243
Kuzey Amerika Serbest Ticaret Örgütlenme ........................................... 244
Bölgesi - NAFTA .................................... 178
Latin Amerika Entegrasyon Birliği - Ülke Kuralı ............................................. 245
ALADI ..................................................... 180 Uluslararası Af Örgütü’ne Yönelik
Güney Ortak Pazarı - MERCOSUR ....... 181 Eleştiriler ................................................ 245
And Topluluğu ....................................... 182
Güney Amerika Birliği - UNASUR ....... 182 İnsan Hakları İzleme Örgütü ........................ 247
Afrika Kıtası’nda Bölgesel Örgütler ............. 183 İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne
Afrika Birliği - AfB ................................. 184 Yönelik Eleştiriler .................................. 248
Batı Afrika Devletleri Ekonomik
Topluluğu - ECOWAS ........................... 187 Yeşil Barış ....................................................... 249
Doğu Afrika Topluluğu - EAC ............... 188 Yeşil Barış’a Yönelik Eleştiriler ............. 251
Orta Afrika Devletleri Ekonomik
Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Federasyonu .... 252
Topluluğu - ECCAS ................................ 189
Güney Afrika Gümrük Birliği - SACU ... 189 Kuruluş Süreci ve Örgütlenme ............. 253
Asya-Pasifik Bölgesindeki Örgütler .............. 190 Eleştiriler ................................................ 253
Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği -
ASEAN .................................................... 190 Amblem Sorunu .................................... 254
Asya - Pasifik Ekonomik İşbirliği Türkiye Kızılayı ...................................... 255
Örgütü - APEC ....................................... 191
Asya Kıtası: Avrasya Ekonomik Birliği ......... 193
Yapısı ve Yönetimi ................................. 195
Avrasya Ekonomik Birliği’nin İşlevi ..... 196
iv
Önsöz
Değerli öğrenciler,
Uluslararası politika ile ilgilenirken uluslara- da katmak gerekmektedir. Siyasal, ekonomik,
rası politikayı etkileyen aktörlerden birisi olan dinî, kültürel, toplumsal birçok alanda kâr
uluslararası örgütleri de mutlaka tanımak ge- amacı gütmeden, uluslararası alanda gönüllü̈
rekmektedir. Bu nedenle Anadolu Üniversitesi faaliyet göstermek üzere kurulan örgütler
İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ise “hükümet-dışı uluslararası örgüt” katego-
programında yer alan “Uluslararası Örgütler” risinde ele alınmıştır. Bu tip örgütlerin geli-
dersi için bu kitap hazırlanmıştır. şimi, küresel toplum tartışmalarıyla birlikte
Kitabımızın ilk bölümünde uluslararası örgütler hız kazanmaktadır. Gerçekten de ulusötesi
tarihsel ve teorik olarak ele alınmış, uluslarüstü toplumsal gruplar üzerinden ulusal sınırları ve
bir yapılanma olan Avrupa Birliği bütünleşmesi hükûmetlerin otoritelerini aşan yeni bir top-
de bu ünite kapsamında incelenmiştir. Birleş- lum tipi ortaya çıkmakta mıdır? Bu yönüyle
miş Milletler Sistemi taşıdığı önem nedeniyle hükümetdışı uluslararası örgütler uluslararası
tek bir ünitede ele alınmıştır. Kitapta ele aldığı- örgütler konusunun geleceğine ilişkin önemli
mız bir başka kategori kolektif güvenlik örgüt- ipuçları taşımakta ve konuyu çok boyutlu hâle
leridir. Bu kapsamda Kuzey Atlantik Antlaşması getirmektedir.
Örgütü̈ ile alternatifi sayılabilecek Kolektif Gü- Bu ders sonucunda toplumların ve devletlerin
venlik Antlaşması Örgütü incelenmiştir. yaşadığı dönüşüm ile uluslararası örgütlerin
Bölgesel siyasi örgütler kategorisinde gelişimi ve etkinliği arasındaki ilişkiyi kurula-
Türkiye’yi de yakından ilgilendiren Avrupa bilmeye, uluslararası örgütlerin de etkin bir
Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teş- şekilde yer aldığı uluslararası sistemdeki gün-
kilatı yer almaktadır. Dünya ekonomisine yön cel gelişmeleri yorumlayabilmeye, değerlendi-
veren Dünya Bankası Grubu, Uluslararası Para rebilmeye ve sorunları tanımlayabilmeye yö-
Fonu, Dünya Ticaret Örgütü̈ ile Ekonomik İş- nelik temel bilgi ve yeterliliklerin sağlanması
birliği ve Kalkınma Örgütü küresel ekonomik hedeflenmektedir.
örgütler başlığı altında toplanmıştır. Günü- Kitap kapsamında yer alan uluslararası örgüt-
müzde bölgesel ticari blokların önemi gide- lerin seçiminde temel amaç, uluslararası politi-
rek artmaktadır. Bu çerçevede Avrupa, Asya, kayı etkileyebilme güçleri ve Türkiye açısından
Amerika, Afrika kıtalarında ya da Avrasya, taşıdığı önemi de göz önünde bulundurarak
Asya Pasifik gibi daha kapsayıcı ölçeklerde var farklı kategorilerde yer alan seçilmiş uluslara-
olan bölgesel ekonomik bütünleşme girişimleri rası örgütleri uluslararası ilişkiler bölümü öğ-
tanıtılmıştır. Kitabımızın 7. Ünitesinde ise Sui rencilerine tanıtabilmek olmuştur.
Generis Örgütler kategorisinde bölgesel ulusla-
rarası örgüt tanımına sığmayan Bağımsız Dev- 2011 yılında ilk baskısı yapılan Uluslarara-
letler Topluluğu, Şangay İşbirliği Örgütü, İslam sı Örgütler kitabı Türkiye Bilimler Akademisi
İşbirliği Örgütü ve Arap Birliği yer almıştır. (TÜBA) tarafından sosyal bilimler alanında
2012 Yılı Üniversite Ders Kitapları Telif ve Çevi-
Uluslararası örgütler kapsamına devletlerin/ ri Eser Ödülü’ne layık görülmüştür. Yenilenmiş
hükûmetlerin kurduğu, yürüttüğü örgütlerin ve güncellenmiş içeriği ile Uluslararası Örgütler
dışında ortaya çıkan uluslararası sivil yapıları kitabının okuyuculara katkı sağlamasını dileriz.
Editörler
Prof.Dr. Çınar ÖZEN
Prof.Dr. Özgür TONUS
v
Bölüm 1
Uluslararası Örgütler Teorisi
1
öğrenme çıktıları
2
1 Uluslararası örgütlerin tarihsel gelişim 2 Karşılıklı bağımlılık ve işlevselcilik
sürecini ve uluslararası politika üzerindeki yaklaşımlarına göre uluslararası örgütlerin
etkilerini açıklayabilme nasıl doğduğunu ve geliştiğini açıklayabilme
3 4
3 Güvenlik ve barışın korunması arayışlarının Uluslarüstülük ve Avrupa Birliği
uluslararası örgütlerin doğuşu üzerindeki 4 Bir uluslarüstü bütünleşme hareketi olarak
etkisini açıklayabilme Avrupa Birliği’ni betimleyebilme
2
Uluslararası Örgütler
3
Uluslararası Örgütler Teorisi
Resim 1.1 Westphalia Antlaşması ile Avrupa’da ulus devletlerin egemenlikleri kabul edilmiştir.
Kaynak: History Today. Vol:48, 10 October 1998.
Egemen ve eşit olduğu varsayılan devletlere dayanan bu yeni uluslararası sistemde devletler sadece ulus-
lararası örgütler kurarak işbirliği yapma imkânı bulabilmişlerdir. Bir başka deyişle uluslararası örgütlerin
ortaya çıkışında Westphalia Antlaşması ve onun getirdiği egemenlik ve eşitlik anlayışı belirleyici olmuştur.
Bu nedenle ülkesel, egemen ve eşit ulus devletlerden oluşan yeni uluslararası sisteme Westphalian sistem
denmiştir. Uluslararası ilişkiler yazınında Westphalia düzeninin hâlâ devam etmekte olduğu genel kabul
gören bir düşüncedir. Bu bir bakıma uluslararası sistemin, egemen ve eşit olduğu varsayılan ulus-devletler-
den oluşan bir sistem olmaya devam ettiği anlayışına dayanmaktadır.
Westphalia sisteminin barış içinde işleyişi için uluslararası örgütler vazgeçilmez bir nitelik kazanmış-
tır. Egemenlik ve eşitlik, uluslararası sistem içinde devletlerin rekabetini yoğunlaştırmış ve uluslararası
örgütler, bu rekabet içinde işbirliğini mümkün kılan örgütsel çerçeveler olarak yaşamsal bir işleve sahip
olmuştur. Bugün ise uluslararası örgütlerin kazandığı önem ile hatta uluslararası örgütlerin kendisini var
eden devletler sisteminden özerklik kazanmaya başlaması sonucu, Westphalia düzeninin devam edip etme-
diği hakkında tartışmaların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu durum uluslararası örgütler konusunu çok
önemli bir konu hâline getirmektedir.
4
Uluslararası Örgütler
Ülkesel devlet ya da bir başka şekilde söylenişiyle teritoryal devlet; evrensel imparatorluklara karşı
sınırlı bir toprak (ülke ya da vatan) üzerinde kurulmuş ve kendi siyasi varlığını bu ülkeden alan bir
devlettir. Çok uluslu imparatorluklar için ülkesel bir sınırlılık söz konusu değilken, ülkesel devlet için
ülkesi siyasi kimliğinin çok önemli bir parçasıdır. Bu nedenle pek çok ulus devlet ve millet ülkesinin
adıyla anılır olmuştur. Ülkesel devlet toprak açısından genişlese bile bu genişleme ülkesel devletin çekir-
değinde yer alan vatan ya da ülkeyi değiştirmez. Ülkesel devlet sömürgeler elde ederek genişleyebilir. Bu
tür emperyalist genişlemeler genellikle ülkesel devletin siyasal kimliğini pek etkilemez. Ülkesel devletin
çok uluslu evrensel bir egemenlik iddiasındaki imparatorluklara karşı zaferi dünya siyasi ve ekonomik
sistemini esaslı biçimde değiştirmiştir.
Fransız İhtilali ile birlikte ve özellikle devamın-
da Napolyon Savaşlarıyla milliyetçilik akımı Doğu
1818 yılında kurulan Zollverein, diğer
Avrupa’ya doğru yayılmaya başlayınca ülkesel dev-
let millî bir nitelik de kazanmış ve ülkesel ulus-dev- adıyla Alman Gümrük Birliği ile Alman
let modeli Avrupa’da egemen bir siyasi model ve eyaletleri bir araya gelerek daha geniş bir
siyasal toplum olarak karşımıza çıkmıştır. Ülkesel pazara üretim yapma olanağına kavuş-
ulus-devlet, millet ve vatan olguları esasında top- muşlardır.
rak ve insan açısından sınırlılık taşımaktadır. Bu iki
unsur ülkesel devletin siyasal kimliği açısından da
Buna karşılık Birinci Dünya Savaşı’nın ortaya
önem taşır. Belirli bir toprak ve belirli bir grup in-
çıkması önlenememiştir. Ulus-devletlerin rekabeti,
san sadece bu yeni siyasi modelin kurucu unsuru-
güç peşinde koşma stratejisi ve askerî bir tırman-
dur. Çok uluslu imparatorluklardaki gibi impara-
torun mülkü olan toprak ve tebaası olan halk artık ma içinde ortaya çıkan siyasi gerginlikler Avrupa’yı
söz konusu değildir. 1914 yılında bir büyük savaşa sürüklemiştir. Do-
layısıyla uluslararası örgütlerin barışın korunması
Buna karşılık uluslararası örgütlerin yaygınlaş- konusunda yetersizliği ortaya çıkmıştır. Bu açıdan
ması için 19. yüzyılın başını beklemek gerekmiştir.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında savaşı bitiren
Bunun temel nedeni ülkesel, ulus-devletlerin yay-
1919 Paris Barış Konferansı sonrasında 1920 yılın-
gınlık kazanması ve bu devletler arası ilişkilerin ba-
da kurulan Milletler Cemiyeti çok önemli bir giri-
rışçıl bir dönemde artış göstermesidir. 19. yüzyıl bu
açıdan Avrupa’da uluslararası örgütlerin yaygınlık şimdir. Bu girişimin arkasında dönemin ABD Baş-
kazandığı bir büyük başlangıç dönemi olmuştur. kanı Woodrow Wilson’ın liberal görüşleri ve daha
sonra idealizm olarak adlandırılacak bir uluslararası
19. yüzyılda Napolyon Savaşları sonrasında
politika yaklaşımı vardır.
1815 Viyana Kongresi ile ortaya çıkan “Avrupa
Uyumu” düzeni içinde artan işbirliği ortamı ulus-
lararası örgütlerin kurulması için uygun bir iklim
yaratmıştır. 1815 yılında Ren Nehri’nde Seyrüse-
fer için kurulan “Merkezi Komisyon” bu anlamda
hem ilk kurulan uluslararası örgüttür hem de çağ-
daş uluslararası örgütlerin öncülü niteliği taşımış-
tır. Bu örgüt bugüne kadar da varlığını korumuş-
tur. 1821 yılında Elbe Nehri, 1856 yılında da Tuna
Nehri için de benzer örgütler kurulmuştur. 1818
yılında Alman Devletleri aralarında Zollverein adı
verilen bir gümrük birliği oluşturmuştur. Söz ko-
nusu gümrük birliği teknik bir işbirliği anlaşması Resim 1.2 ABD Başkanı Woodrow Wilson’un
olarak ortaya çıkmış ve Alman Siyasi Birliği’nin de 1918 yılında ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada
temelini atmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısı iletişim, vurguladığı on dört maddelik ilkeler ile Birinci Dünya
ulaşım ve ticaretle ilgili konularda pek çok teknik Savaşı’ndan sonra kurulmasını istediği dünya düzenine
örgütün kurulduğu bir dönemdir. Bu örgütler esas ilişkin görüşlerini ortaya koymuştur.
olarak ticaretin gelişimiyle ortaya çıkan ihtiyaçları
gidermek üzere devletlerin aralarında yaptıkları dü- Wilson, uluslararası hukukun ve uluslararası
zenlemeler şeklinde ortaya çıkmıştır. kurumların hâkimiyeti altında, evrensel ilkelerin
5
Uluslararası Örgütler Teorisi
uluslararası sisteme yön vermeye başlaması duru- ortaya çıkmasında ve gelişmesinde temel belirleyici
munda barışın kalıcı olabileceğini savunmuştur. olmuştur.
Güvenlik ve Uluslararası Örgütler başlığı altında Caporaso ve Pelowski, öncekine göre daha kap-
ayrıntılı olarak ele alacağımız gibi, Wilson’ın gö- sayıcı (coğrafi veya işlevsel olarak) yeni yapıların
rüşleri ve Milletler Cemiyeti girişimi, ilkesel olarak ve işlevlerin uluslararası ilişkilerde ortaya çıkmakta
uluslararası ilişkilerde güvenlik konusunda gelenek- olduğunu ve bunun uluslararası politikanın doğa-
sel realist anlayıştan ayrılmayı, uluslararası örgütler sını değiştirdiğini belirtmektedir. Gilpin ise bu de-
yoluyla liberal ve bütünleşmeci bir anlayışın hakim ğişimi büyük devletlere bağlamakta, başat aktörler
olması niyetini ifade eder. Wilson’un fikirleri etra- olarak büyük devletlerin çıkarları ve bu aktörler
fında ve çabasıyla kurulan Milletler Cemiyeti’ne, iç arasındaki güç dengesinin ekonomik, teknolojik ve
siyasetinden kaynaklanan nedenlerle ABD üye ol- diğer gelişmeler sonucunda değişmekte olduğunu,
mamış ve başlangıcından itibaren bu durum örgü- uluslararası sistemin ve politikanın değişimini de
tü sorunlu bir durum içine sokmuştur. Her ne ka- bunun belirlediğini ileri sürmektedir. İster başat
dar bu evrensel uluslararası örgüt başarılı olamamış aktörlerden gelmeye başlasın ya da sistemin doğası
ve iki savaş arası dönemin temel sorunlarına hukuk gereği ortaya çıksın, bu değişim isteği sonuç olarak
ve diplomasi yoluyla çözümler üretememişse de bir uluslararası politikayı değiştirmekte ve uluslararası
büyük siyasi uluslararası örgüt modelini yaratmış- sistemin uluslararası kurum ve kurallar ağı içinde
işleyen bütünleşik bir sisteme dönüşmesine neden
tır. Sınırlı ve teknik nitelikli uluslararası örgütleri
olmaktadır. Ortaya çıkan bu yeni örgütsel ağ ve
aşan hatta çatısı altında toplayan bu model, İkinci
onun birlikte gelişen uluslararası meşruiyete sahip
Dünya Savaşı sonrası Birleşmiş Milletler olarak ya-
küresel ve evrensel kurallar, doğal olarak uluslarara-
şama geçirilecek ve bu şekilde uluslararası örgütler sı politikanın işleyiş mekanizmaları üzerinde etkili
alanında yeni bir dönem başlayacaktır. olmaya başlamaktadır. Bugün uluslararası örgütleri
anlamak ve açıklamak için bu değişim olgusunu ve
ortaya çıkmakta olan küresel bütünleşik kurum ve
kurallar ağını anlamak gereklidir. Bu örgütsel ağı
ve arkasındaki değişim dinamiklerini dikkate al-
madan ya da yok sayarak yapılacak bir uluslararası
politika analizi eksik kalacak ve yanıltıcı olacaktır.
6
Uluslararası Örgütler
ile eskileri arasında şiddete dayalı bir çatışmaya ne- bir zemin içinde içselleştirilmesiyle kurumsal davra-
den olabilmektedir. Bu çerçevede uluslararası politi- nışlar ortaya çıkar. Burada kurumlarla örgütler ara-
ka çatışma ve işbirliği arasında gelişimini sürmekte- sındaki ilişkiye de dikkat çekmek gerekir. Örgütler
dir. Uluslararası örgütlerin ve uluslararası hukukun bir ya da pek çok kurumsal davranışın üzerine inşa
gelişimi bu denklem içinde uluslararası politikada edilir. Ancak her kurum mutlaka bir örgüt gerektir-
işbirliğini öne çıkarmakta ve savaşları kaçınılmaz bir mez. Dolayısıyla uluslararası örgütler konusuna de-
yazgı olmaktan çıkartmaktadır. Bu nedenle şiddet ğinirken, örgütsel yapıya varlık kazandıran ve onun
kullanımı veya tehdidinin uluslararası örgütlerin ve meşruiyetini ve devamlılığını bir başka deyişle gücü-
uluslararası hukukun gelişim sürecinde etkisini ve nü belirleyen kurumlara dikkat çekmek zorunludur.
önemini yitirmekte olduğu ileri sürülmektedir. Uluslararası örgütler, bünyesinde üretilen kuralların
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız barışçıl dönü- zamanla kurumsallaşmasıyla bu sürece katkı sağlaya-
şümü ve devletler arası artan işbirliğini esas alan an- bilecekleri gibi, sosyal kökleri olan normlar üzerine
layış, uluslararası ilişkilerde liberalizm yaklaşımının kabul edilen kurallar ve pratik rejimler zaman içinde
içinde gelişmiştir. Liberalizm bir yandan bireyin hak bir örgüte de dönüşebilir. Bu her iki durumun da pek
ve özgürlüklerini savunurken öte yandan devlet dışı, çok örneği söz konusudur. Uluslararası örgütler ko-
ulusötesi aktörlerin güç kazandığı ve bireyin hak ve nusunu anlamak, işlevselcilik kadar ve onunla etki-
çıkarlarını esas alan bir siyasal yapının uluslararası leşim içinde normlar, kurallar, kurumlar ile rejimler
ölçekte yaygınlaştığı bir düzeni tasarlar. Uluslararası ve tüm bunların örgütsel yapılarla ilişkileri üzerine
normlar, kurumlar ve doğal olarak örgütler bu yeni analiz yapmayı da gerektirir. Dolayısıyla uluslararası
düzenin en önemli unsurları olacaktır. Liberal yakla- örgütler konusu maddi bir işlevselcilik kadar, belki
şım bağlamında devletin egemenliğini aşan kurumsal ondan biraz daha fazla sosyal, fikirsel yapılar üzerine
yapılar bu açıdan önemli rol oynar. Devlet egemen- de eğilmeyle açıklanabilir. Bu konuların genişletil-
liği ancak bu tür ulusötesi ya da ulusüstü kurumsal mesi, uluslararası örgütlere giriş kitabının sınırlarını
yapıların güçlenebildiği ölçüde zayıflar ve devlet dışı zorlayacaktır. O nedenle konuyu bu kadar bir giriş
aktörlere uluslararası ilişkilerde alan açılabilir. bilgisiyle sınırlı tutmak doğru olacaktır.
Kurumlar aktörlerin davranış düzenliliğine bağ-
lı olarak varlık kazanırlar. Maddi ya da çoğu zaman Uluslararası ilişkiler disiplini içinde Li-
fikirsel ve özellikle kültürel patikalar kurumsallaşmış
beralizm ve Realizm iki temel ve karşıt
davranışları yaratır ve sürekliliğini gözetir. Aktörle-
yaklaşımdır. Bu iki temel uluslararası iliş-
rin belli durumlarda belli şekilde sürekli bir biçimde
kiler yaklaşımı aynı zamanda uluslararası
davranması sosyal ve siyasal bir düzenin varlığı için
politika alanında gelişen farklı teorileri de
yaşamsaldır. Bu konuda normlar, kurallar büyük bir
işleve sahiptir. Söz konusu norm ve kuralların meşru belirlemiştir.
Öğrenme Çıktısı
7
Uluslararası Örgütler Teorisi
8
Uluslararası Örgütler
9
Uluslararası Örgütler Teorisi
miştir. Egemenliğin bir devlet içinde bölünmesi Mitrany’e göre uluslararası örgütlerin yerine ge-
ve paylaşılması anlayışına işaret eden federalizm, tireceği işlevleri yaratan ise ihtiyaçlardır. İhtiyaçlar,
farklı siyasal birimleri oldukça hızlı ve kapsayıcı gelişen teknoloji çerçevesinde toplumlararası ilişki-
şekilde çok düzeyli ama tek bir devlet (federal dev- lerde şekillenmektedir. Örneğin uçağın icadı ve ha-
let) yapısı içinde birleştirme meselesiyle ilgilenir. vacılığın gelişmesi, havacılıkla yapılan taşımacılıkta
Federalizm, bu yönüyle, bütünleşmeden daha çok eşgüdüm ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Söz konusu
birleşme odaklıdır. Federalizme göre anarşik bir eşgüdüm bir uluslararası örgütün yerine getireceği
uluslararası siyasal düzende barış ancak, devletle- işlev olacaktır. Devletler gelişen teknolojinin yarat-
rin, egemenliklerini daha üst düzeyde federal bir tığı yeni ihtiyaçların ortaya çıkardığı işlevleri yerine
devlet yapısına devretmeleriyle mümkün olabile- getirmek için örgütler kurarlar ve söz konusu iş-
cektir. Ancak devlet-merkezli bir yaklaşım olan fe- levle ilgili egemenlik yetkilerini bu örgütler içinde
deralizm, dünya gelişmeleri karşısında, yetersiz ve birleştirirler.
hayalci bir girişim olarak kalmıştır. Buna karşılık Rothhwell de uluslararası örgütler konusunda
İşlevselcilik, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, Mitrany’nin bu tespitine benzer bir değerlendirme
uluslararası sistemin bütünleşmesini açıklamayı ve yapmaktadır. Rothwell’e göre uluslararası örgütler,
yöntemlerini önermeyi esas alması nedeniyle çok birden fazla devletin karşılıklı, çok yönlü işbirliği
daha öne çıkmaya başlamıştır. ile karşılanabilecek ihtiyaçların giderilmesi için or-
Bir uluslararası bütünleşme teorisi olarak işlevsel- taya çıkmıştır. Yine Rothwell, söz konusu ihtiyaçla-
ciliğin en önemli yazarı David Mitrany’dir. Mitrany rın ister hava taşımacılığını kolaylaştırıcı önlemler,
eserlerinin çoğunu iki savaş arası dönem ve İkinci ister uluslararası sağlık önlemleri, isterse barışın
Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında yazmıştır. Mit- korunması olsun, teknolojik gelişmelerle dünyada
rany, “ulusötesi (transnational) bağların”, uluslarara- oluşan değişim ve insanlar arası etkileşimin artması
sı bütünleşme üzerindeki etkisini incelemiş ve ulus- sonucu oluşan yeni istekler, olanaklar ve tehlikeler
lararası örgütleri bu çerçevede incelemiştir. sonucunda doğduğunu belirtmektedir. Söz konusu
Mitrany, uluslararası örgütleri yukarıda açıkla- ihtiyaçlar işlevsel bütünleşmenin esas belirleyenidir.
maya çalıştığımız, ilerleyen teknolojinin yarattığı Uluslararası işlevsel bütünleşmeye bu çerçevede
“karşılıklı bağımlılık” olgusunun bir sonucu olarak Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’ni (UTB)
görmektedir. Mitrany’e göre uluslararası örgütler, örnek gösterebiliriz. 1844 yılında Samuel Morse’un
uluslararası düzeyde işbirliği yapılmaksızın gerçek- ilk telgraf mesajını göndermesiyle iletişim alanında
leştirilmesi imkânsız olan işlevler üzerine kurul- yeni bir elektronik çağ başlamıştır. Bu Yeni Çağ
muştur. Yine Mitrany, uluslararası örgütlerin bir devletlerin telgraf sistemlerini uyumlu hâle getir-
işlev görmek üzere inşa edildiklerini belirtmek- melerini zorunlu kılmıştır. Telgraf iletişiminde dev-
tedir. Mitrany açısından devletin hukuki yapısı, letler arası eşgüdümü ve iletişim sisteminin sağlıklı
insanların doğal ekonomik ve sosyal faaliyetlerini çalışmasını gözetmek üzere 20 devletin bir araya
kısıtlamaktadır ve söz konusu faaliyetlerin belli gelmesiyle 1865’de UTB kurulmuştur. Bir yandan
fonksiyonlar üzerine kurulacak uluslararası örgüt- UTB elektronik iletişimin gelişmesini yaygınlaştı-
ler yoluyla yeniden doğal akışları yönünde serbest rırken öte yandan bu alanda büyük bir endüstrinin
kalmaları sağlanabilir. doğmasını da kolaylaştırmıştır. Telekomünikasyon
alanındaki hızlı gelişmeler sonucu telgraftan radyo
frekanslarına geçilmiş ve bu seferde radyo frekans-
Ulusötesicilik (transnasyonalizm), ulusla- larının karışması yani interferans sorununu gider-
rarası ilişkilerde tabiiyet, vatandaşlık, millî mek üzere UTB yeni bir işlev daha kazanmıştır.
kimlik esasından bağımsız olarak hareket Bugün uydu haberleşmesi ve bilgisayar tekno-
eden çıkar gruplarının, ulusal sınırları lojileri, bu işlevi daha da önemli hâle getirmiş ve
aşarak kurduğu toplumsal ve ekonomik iletişim alanında ulusal egemenliği oldukça sınır-
bağların uluslararası sistemi ve devletin landırmıştır. Haberleşme alanında ortaya çıkan
yapısını değiştirmekte olduğuna ilişkin bir böyle bir teknik sorun, uluslararası işbirliğini zo-
görüşü ifade eder. runlu kılmıştır. Söz konusu örnek bize Mitrany ve
Rothwell’in sözünü ettiği teknolojik gelişme, deği-
şen ihtiyaçlar, örgütlerin değişen ve artan işlevleri
10
Uluslararası Örgütler
etrafında gelişen uluslararası işbirliği zincirini açıkça göstermektedir. Bu tip örnekleri çoğaltmak mümkün-
dür. Hastalıklar ile mücadele için Dünya Sağlık Örgütü, sosyal haklar alanında Uluslararası Çalışma Örgü-
tü, denizlerde seyrüseferi düzenlemek için Uluslararası Denizcilik Örgütü, uçakların uçuşları ve rotalarını
düzenleme konusunda Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü vb.
Mitrany’nin fonksiyonel işbirliği ve örgütlenme konusundaki tespitleri daha sonra uluslararası rejim
teorisyenleri tarafından da kullanılmıştır. Söz konusu teorisyenlere göre, uluslararası rejim bir kurallar
bütünüdür. Devletler, sorun çıkabilecek herhangi bir alanda ortak kurallar belirlemekte ve bu alanı söz ko-
nusu kuralların doğurduğu “rejim” veya kurallar bütününe göre yönetmektedirler. Örneğin Antarktika’nın
keşfinden sonra, Antarktika’dan yararlanma konusu 12 ülke tarafından 1959 yılında imzalanan bir antlaş-
mayla düzenlenmiştir. Bugün söz konusu antlaşmanın tarafı olan devlet sayısı 46’yı bulmuştur. Söz konusu
antlaşma ile ortaya çıkan ve Antarktika’dan devletlerin yararlanma esaslarını belirleyen rejim, bu konuda
çeşitli kurallar koymuştur. Antarktika Antlaşması örneğinin de gösterdiği gibi, rejimlerin mutlaka bir örgüt
çatısı altında düzenlenmesi de zorunlu değildir. Dolayısıyla
uluslararası örgütler bir bakıma rejimlerin gelişerek yapı-
landırılmış bir özel formu olarak ortaya çıkmaktadır. Uluslararası rejimler, devletlerin tek baş-
Uluslararası Rejim Teorisi, uluslararası ilişkiler disiplini larına çözemeyecekleri sorunlu alanları
içinde liberalizm geleneği içinde ortaya çıkan bir teoridir. düzenlemek için egemenlik devri yoluyla
Buna göre belirli alanlarda genel kabul gören ilkeler, ku- oluşturdukları hukuki kurallar ve meka-
rallar, karar alma süreçleri” olarak rejimler devletlerin ve nizmalardır. Bugün birçok alan uluslarara-
hükûmetlerin algıları, davranışları, tutumları ve eylemleri sı rejimler yoluyla düzenlenmiş durumda-
üzerinde belirleyici olmaktadır. İlk başta devletler arası iliş- dır. Bu bağlamda Young, “bir uluslararası
kiler içinde ortaya çıkan bu rejimler zaman içinde özerklik rejimler dünyasında yaşıyoruz” saptaması-
kazanmakta ve devletlerin bireysel karar alma ve eyleme nı yapmaktadır.
geçme süreçlerinden bağımsız bir özne olarak belirleyicilik
kazanmaktadır.
Liberal akımın bu alandaki önemli yazarı Mitrany birbirinden bağımsız olarak, farklı ihtiyaçları kar-
şılamak, farklı işlevleri görmek üzere ortaya çıkan uluslararası örgütlerin zamanla birbiriyle ilişkilendirile-
bileceğini ve bu şekilde küresel ve evrensel nitelikte bir kurumlar ve kurallar ağının ortaya çıkacağını ileri
sürmektedir. Mitrany’e göre örgütler arası bu ilişkilenme süreci sonucunda kapsayıcı bir şemsiye örgütü
ortaya çıkaracaktır.
Mitrany bu şekilde, ilerde ayrıntılı olarak inceleyeceğimiz Birleşmiş Milletler (BM) örgütü ve bu örgüt
çatısı altında ortaya çıkmakta olan yeni örgütsel ağı işaret etmiştir. BM sistemi içinde faaliyet gösteren tüm
örgütleri, sağlıktan haberleşmeye, taşımacılıktan çalışma hayatına kadar işlevsel bir örgütlenme ve dünyada
barışı sağlayacak bir işbirliği ağı olarak görmüştür. Mitrany’nin koordinasyon sağlayacak şemsiye örgüt
kavramıyla işaret ettiği örgüt, bu nedenle Birleşmiş Milletler Örgütüdür. Mitrany, İkinci Dünya Savaşı
sonrasında kurulan bu uluslararası işbirliği sisteminin gelişip dünya toplumu oluşumu yönünde ilerleye-
ceği görüşünü ileri sürmüştür.
İşlevselci yaklaşım çerçevesinde ele alınan uluslararası örgütler alanı, teknik konularda işbirliği koşulla-
rını ve çerçevesini belirleyen rejimlerden yola çıkmakta sonuçta siyasi alanları da kapsayan bir uluslararası
ağı işaret etmektedir. Bu ağ sonunda küresel bir şemsiye örgüt altında birleşecektir. Bu ağ giderek kendisini
yaratan devlet iradesinden bağımsızlaşmakta ve küresel ve evrensel normların koruyucusu ve uygulayıcısı
olarak devlet egemenliğini sınırlandırmaktadır. Söz konusu uluslararası örgütler ağı ve onun paralelinde
gelişen ve hakim olan uluslararası normlar uluslararası politikayı yeniden tanımlamaktadır.
11
Uluslararası Örgütler Teorisi
Öğrenme Çıktısı
12
Uluslararası Örgütler
lik alanında gelişen uluslararası örgütlerin ortaya Duverger, siyasal toplumu içinde toplumsal dö-
çıkış nedenlerini oluşturmuştur. nüşümleri barındıran bir toplumsal kategori ola-
Devlet davranışlarını açıklarken, iki uç arasın- rak görmekte ve sosyolojik bir varlık olarak siyasal
da uzanan bir eksenin üzerinde çeşitli varsayımlar toplumun dışsal bir sürekliliği korumakla birlikte,
esas alınır. Bu eksenin iki ucu, devletlerin ortak de- sürekli bir yapısal değişim içinde olduğunu vurgu-
ğerler esasında gelişen normlara ve kurallara uyma lamaktadır. Duverger, siyasal toplum tiplerine, ka-
yönünde güçlü eğilim göstermeleri ve egemen ege- bile, İlk Çağ kenti, feodal beylikler ve ulus devleti
men birimler olarak sadece kendi öznel hesapları örnek olarak göstermiştir.
içerisinden karar verme kararlılıklarıdır. Güvenlik
alanında uluslararası örgütlerin ortaya çıkışı ve ge-
lişiminde ortak değerlerin ve bu temelde kurum-
“Güvenlik” kavramı ile daha çok ulusal
sallaşan devlet davranışlarını ön plana çıkaran yak-
laşımlardan en önemlisi Karl Deutch’a aittir. Karl egemenlik ve toprak bütünlüğünün ko-
Deutsch, uluslararası sistemde güvenlik ile barışın runması kastedilmektedir.
korunması yönündeki kaygıların, ortak değerleri
hakim kılacak ve kurumsallaştıracak uluslararası
örgütlerin ortaya çıkışında etkili olduğunu gözlem- Güvenlik toplumunda devletler arasında ortak
lemektedir. Karl Deutsch’un “Güvenlik toplumu” değer yargıları hakimdir. Devletler kendilerini bu
modeli bu kaygıların ışığında ortaya konan önemli ortak değerler üzerinde yükselen ve siyasi açıdan
bir model olmuştur. Karl Deutsch savaşın imkânsız meşru bir varlık olarak kabul eden bir geniş siyasal
hâle geldiği bir uluslararası toplum modeli ola- ailenin parçası hissederler. Güvenlik toplumu, so-
rak “güvenlik toplumu” modelini ileri sürmüştür. runların çözümünde siyasi ve hukuki kurumların
Deutch’un güvenlik toplumu yaklaşımı geleneksel ve kuralların yaratıldığı bir örgütsel çerçeveyi de
güvenlik yaklaşımının oldukça dışında yer alır. De- beraberinde getirir. Bu açıdan bazı uluslararası ör-
utch, bir bakıma liberal varsayımlar üzerinden bir gütler bir güvenlik toplumunun üst yapı kurumları
güvenlik örgütü önerir. olarak ortaya çıkarlar. Bir başka deyişle güvenlik
Deutsch’un hareket noktasını siyasal toplum toplumu önce gelişir, sonra bu toplumun örgütsel
kavramı oluşturmaktadır. Deutsch’a göre siyasi çerçeveleri ve normları ortaya çıkar.
toplum, siyasi iletişim kanallarına, belli bir zorla- Deutsch, güvenlik toplumunun varlığı için üç
ma mekanizmasına ve ortak değer yargılarına sahip önemli koşul saymıştır. Bunlar:
bir sosyal gruptur. Bu özelliklere sahip sosyal gru- 1. Güvenlik toplumunun parçası olan top-
bun zorunlu olarak bir devlet çatısı altında birleş- lumların ortak değer yargılarına sahip ol-
miş olması gerekmez. Bir siyasi toplumun başarılı
ması ve özellikle de hükûmetlerinin olaylar
olabilmesi, bulunduğu siyasal ve sosyal coğrafyada
karşısında tutum alışlarını belirleyen değer-
barışı hakim kılabilmesine bağlıdır. Deutsch ba-
lerin birbiriyle uyumlu olması,
rışın hakim olduğu ve sosyal değişimi barışcıl sü-
reçlerle gerçekleştiren siyasal toplumlara “güven- 2. Güvenlik toplumu üyelerinin birbirlerinin
lik toplumu” demektedir. Güvenlik toplumunda, bir konu karşısındaki olası tavırlarını ön-
üyeler aralarındaki sorunları şiddete başvurmadan görme kapasitesine sahip olması,
çözerler. Deutsch’un tanımladığı şekliyle güvenlik 3. Güvenlik toplumunun parçası olan
toplumu farklı devletlerin hukuki bağımsızlıklarını hükûmetlerin birbirlerinin ihtiyaçlarına ce-
devam ettirirken bir siyasal toplum ruhuyla bütün- vap verebilme kapasitesine sahip olmalarıdır.
leştikleri bir bütündür. Bu koşullar altında güvenlik toplumunun ku-
rumsallaşma sürecinde atacağı ilk adım ortak ka-
rar-alma ve sorun çözme mekanizmalarını yarat-
“Güvenlik toplumu” yaklaşımı, ortak de- mak olmaktadır. Ortak karar-alma ve sorun-çözme
ğerlerin oluşturulmasına hizmet edecek mekanizmaları, hem kurumsal ve siyasal diyaloğu
biçimde toplumsal kesimler arasında ile- sağlayacak, böylece ortak değerlerin daha da yakın-
tişim ve ulaşım olanaklarının artırılmasını laşmasına veya yeni ortak değerlerin yaratılmasına
öngörmektedir. imkân verecek hem de üçüncü koşul olarak saydı-
ğımız “siyasi birimlerin birbirlerinin ihtiyaçlarına
13
Uluslararası Örgütler Teorisi
cevap verebilmeleri” için gerekli olan ortamı ger- ğunu var eden ortak değerlere sahip devletlerin ve
çekleştirecektir. Ortak değerleri hâkim kılan ve gö- toplumların, Sovyetler ve Doğu Bloku’nun çok
zeten uluslararası örgütler bu anlamda uluslararası farklı değer seti karşısında, bir araya gelmesiyle böl-
sistemin yapısal olarak bütünleşmesine katkı sağla- gesel bir güvenlik örgütü olarak ortaya çıkmıştır.
yacaktır. Örgütsel çerçeveler içinde bir araya gelen Bu nedenle kolektif bir güvenlik örgütü olmakla
devletlerin, aralarındaki ilişkilerde esas alacakları birlikte, sadece bir kolektif güvenlik örgütü olarak
normlar ve kuralları tanımlamaları ve benimseme- değerlendirilemez. NATO, Deutsch’a göre güvenlik
leri sadece düzenleyici değil, sosyal bir ortak alanın toplumunun örgütsel organıdır. NATO kendisini
inşasına yönelik de önemli bir girişim olacaktır. Bu var eden ortak değerleri Kuzey Atlantik bölgesinde
ortak sosyal dünyanın inşası, devlet davranışlarını hâkim kılarak yine bu bölgede barışı kalıcı şekilde
belirleyen çıkarlar üzerinde bütünleştirici ve işbirli- tesis etmeye çalışmıştır. NATO, bir güvenlik top-
ği eğilimini güçlendirici bir etki yapacaktır. Bencil lumu inşası sürecinin çıktısı olması nedeniyle, At-
ve çatışmacı eğilimler zayıflarken, devlet egemen- lantik bölgesinde kendisinden sonraki bu gelişimi
liğini aşan, toplumları yakınlaştıran yeni bağlar pekiştirecek girişimlerin de önünü açmıştır.
tesis edilebilecektir. Güvenlik Toplumu inşası bu Deutsch’un güvenlik toplumu modeli çerçeve-
bakımdan, uluslararası sistemde güvenlik algısı ve sinde analiz edebileceğimiz bir başka bölgesel gü-
çıktılarını köklü biçimde değiştirecektir. venlik örgütü Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı-
dır. Bu girişimin başlangıcı, Soğuk Savaş yıllarında,
bu sefer iki karşıt bloğun yakınlaşması için, diyalog
Ulus devletlerin barış ve güvenliği sağla- ortamının yaratılması ve değerlerin yakınlaştırıl-
mada yetersiz kalması, uluslararası örgüt- ması, dolayısıyla farklılıkların çatışmacı yönünün
lerin bu amacın gerçekleştirilmesindeki törpülenmesi amacına yönelik olarak bir konferans
rolünü artırmıştır. bünyesinde harekete geçilmesinin bir sonucu ola-
caktır. 1970’lerin başından itibaren başlayan iki
blok arası görüşmeler 1973 yılında Avrupa Güven-
lik Konferansına dönüşecektir. Bu çalışmaların so-
nucunda 1 Ağustos 1975’te Helsinki Nihai Senedi
Ulus devlet siyasal toplum tipi olarak ula-
imzalanacak ve Avrupa güvenliği, iki blok arasında
şılan son nokta değildir. Günümüzde ulus
askeri meseleleri aşan bir biçimde, diyaloğu pekiş-
devleti aşma çabaları oldukça güçlü akım-
tirmek esasında karara bağlanacaktır. Kitabımızın
lar olarak ortaya çıkmıştır.
ilerleyen kısımlarında ayrıntılı olarak ele alçağımız
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının kökleri
Deutsch teorisini, öne sürdüğü birkaç örneğin buradadır. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı,
yanı sıra, ama özellikle, Atlantik Topluluğu mode- 1975’te Helsinki Nihai Senediyle başlayan Avrupa
li üzerinden açıklamaya çalışmıştır. İlerde ayrıntılı Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’nın Soğuk Savaş
olarak inceleyeceğimiz Kuzey Atlantik Antlaşması bitince 1994 yılında bir örgüte dönüştürülme kara-
Örgütü (NATO) Deutsch açısından kolektif bir rıyla ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla AGİT, güvenliği
savunma örgütü olmaktan daha çok Atlantik böl- ortak değerler, diyalog ve barışçıl çözümler esasın-
gesinde siyasal bir toplum yaratılmasına yönelen da anlayan bir yaklaşımın ürünüdür. Bu bağlamda
bir güvenlik toplumu girişimidir. NATO’yu analiz AGİT’in önemi ve işlevi Soğuk Savaş sonrasında
ederken geleneksel yaklaşımlardan oldukça farklıla- daha da artacaktır. Zira Soğuk Savaş sonrası dönem
şan bu analiz, Avrupa’nın güvenlik anlayışını geniş- özellikle Balkanlar ve Kafkasya’da bölgesel çatışma-
leten sonuçlar da ortaya koymuştur. ların yoğunluk kazandığı bir dönemdir. AGİT bu
bölgesel sorunlara önemli ve yaratıcı çözüm model-
Deutsch açısından Atlantik Topluluğunun varlı-
leri sunabilmiştir.
ğı bir örgüt olarak NATO’nun ortaya çıkmasından
daha öncedir. Sovyetler Birliği’nin temsil ettiği si- Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı benze-
yasi ve ekonomik anlayış karşısında Atlantik Top- ri bir girişim, Asya’da Kazakistan’ın girişimleriyle,
luluğu, Atlantik’in iki yakasında birbirine daha da Soğuk Savaş sonrası dönemde 1990’ların başında
yakınlaşmış ve örgütsel bir yapıyı ortaya çıkarmak oluşturulmaya başlanmıştır. 1993 yılında Asya’da
durumunda kalmıştır. NATO, Atlantik Toplulu- İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferan-
14
Uluslararası Örgütler
sı (AİGK – CICA) faaliyete geçmiştir. AİGK çok içinde gelişmek hedeflerini sağlamaya yönelmiş olan
taraflı bir diyalog içinde ve güvenlik anlayışının egemen devletler, uluslararası sistemde algıladıkları
işbirliği merkezli bir anlayışla bölgesel ölçekte yer- tehditleri dengelemek ve kendilerini güvenlik altına
leştirilmesi hedefini benimsemiştir. AİGK güven almak için güvenlik örgütleri oluşturmaya yönel-
artırıcı önlemler kültürünü yerleştirmek üzere üye mişlerdir. Dolayısıyla kolektif güvenlik örgütleri, bir
devletler arasında yoğun diyaloğu teşvik etmekte- tehdide karşı ve devletlerin varlığını korumak üzere
dir. Bu bağlamda güven artırıcı önlemler de, gü- oluşturdukları örgütlerdir.
venlik toplumu modeline uygun bir güvenlik giri- Realizm uluslararası sistemin anarşik bir yapıda
şimi olarak değerlendirilebilir. olduğunu ve kaos eğilimini ileri sürmektedir. Bu
nedenle uluslararası sistemin istikrarı, sistem için-
de güçler dengesinin korunmasına bağlıdır. Ulus-
Asya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlem- lararası sistem içinde bir devletin güçler dengesini
ler Konferansı’na (AİGK/CICA) 26 üye bozacak biçimde kapasitesini artırması, diğer dev-
devlet ve 8 gözlemci devlet bulunmakta- letler üzerinde siyasi baskıyı artıracaktır. Realistler,
dır. Üye devletler: Afganistan, Azerbay- sadece çıkar dürtüsü ile hareket ettiği varsayılan
can, Bahreyn, Bangladeş, Birleşik Arap devletlerin askerî güç kullanma eğiliminde oldu-
Emirlikleri, Çin, Filistin, Hindistan, Irak, ğunu tespit etmişlerdir. Güç dengesinin bozulduğu
İran, İsrail, Kamboçya, Katar, Kazakistan, bir yapıda, güç asimetrisinin güçlü tarafına düşen
Kırgızistan, Kore Cumhuriyeti, Mısır, devletlerin kuvvet kullanma ya da kuvvet kullanma
Moğolistan, Özbekistan, Pakistan, Rusya tehdidi büyük oranda artacaktır. Bu açıdan askerî
Federasyonu, Tacikistan, Tayland, Türki- güç kullanımını engelleyecek olan ise bir başka dev-
ye, Ürdün, Vietnam. letin ya da devlet grubunun dengeleyici/caydırıcı
Gözlemci devletler: Beyaz Rusya, Endonez- bir askerî gücü ortaya koymasıdır. Sistem içinde
ya, Filipinler, Japonya, Malezya, Sri Lanka, güç asimetrisinin zayıf tarafında yer alan devletler,
Ukrayna, ABD güç asimetrisinin güçlü tarafında yer alanlar karşı-
sında iki türlü strateji takip edebilirler. Bunlardan
ilki güçlü devletin peşine takılmaktır. İkinci strateji
Güvenlik toplumu yaklaşımı liberalizmin gü- ise ittifaklar yoluyla uluslararası sistem içerisinde
venlik alanındaki bir yansımasıdır. Buna karşılık güçler dengesini tekrar tesis etme girişimidir. Bu
uluslararası ilişkiler alanı içinde liberalizme karşıt nedenle Realizm güç dengesi olgusunu, uluslarara-
bir pozisyonda olduğu kabul edilen realizm ise dev- sı sistemde askerî güç kullanılmasını ortadan kal-
let merkezli ve çıkar, savaş ve güç esaslı bir anlayışı dırabilecek tek mekanizma olarak açıklamaktadır.
benimsemiştir. Liberalizmin uluslararası bütün- Güvenlik krizi içinde kendini bir saldırıya maruz
leşme ve dolayısıyla örgütler alanında artan etkisi, kalmak tehlikesi altında hisseden egemen devletler,
Realizmi uluslararası örgütler alanının tamamen düşman olarak algıladığı devletlerin gücünü denge-
dışına itememiştir. Özellikle güvenlik meseleleri ve lemek, saldırı riskini azaltmak ve kendi güvenliği-
güvenlik örgütleri konularında Realizm önemini ve ni tesis etmek için kolektif güvenlik örgütleri tesis
etkisini korumuştur. Bir başka deyişle uluslararası ederler. Kolektif güvenlik örgütleri, uluslararası sis-
örgütlerin tümünün liberalizmin etkisi altında or- temin istikrarı için güç dengesini gözetebildikleri
taya çıktığını iddia etmek veya sadece bu çerçeve ölçüde yapıcı ve sistemin işleyişini temin edici bir
içerisinden açıklamaya çalışmak, eksik bir analiz rol oynayacaklardır. Buna karşılık, güç asimetrisini
girişimi olabilecektir. daha da bozan, güçlü devletin peşine takılma stra-
tejisinin bir sonucu olarak ortaya çıkan ve güç ko-
Özellikle kolektif güvenlik örgütlerinin, realiz-
alisyonuna dönüşen ittifaklar, uluslararası sistemin
min temel varsayımlarını doğrulayan ve güvenlik
hem meşruiyet zeminin yok eder, hem de sitemi
toplumu yaklaşımının öngördüğü anlayıştan farklı
süratle büyük bir istikrarsızlığa sürükler.
bir doğaya sahip olduğunu ifade etmek gerekir. Ko-
lektif güvenlik örgütlerinin doğası egemen birimler NATO’yu bir kolektif güvenlik örgütü olarak da
olarak devletlerin algıladığı ikilemi ya da güvenlik değerlendirmek gerekir. NATO, Soğuk Savaş döne-
krizi çerçevesinde şekillenmiştir. Realist bir açıkla- minde kurulmuş ve yukarıda açıklamaya çalıştığımız
mada, iş birliğinden daha çok, var olmak ve güvenlik realist anlayışa uygun bir kolektif güvenlik örgütü iş-
15
Uluslararası Örgütler Teorisi
levi kazanmıştır. Soğuk Savaş içerisinde, güçler den- terörizmi bir siyasal araç olarak kullanan ulusötesi
gesini gözeten bir siyasal yapı olarak iki kutupluluk gruplar vs. yeni tehditler olarak öne çıkmaya baş-
her iki bloğun da sahip olduğu ittifaklara bağlı olarak lamıştır. NATO, bir büyük gücün ve onun peşine
işleyebilmiştir. Soğuk Savaş sonrası dönemde Sovyet- takılanların çıkarları doğrultusunda gündemini be-
ler Birliği dağıldığı ve karşıt blok ile ideoloji ortadan lirleyen ve kuvvet kullanan bir örgüt değil de, bu
kalktığı bir durumda NATO’nun varlığı da tartışıl- yeni tehditlerle mücadele eden bir işlev kazabildiği
maya başlanmıştır. NATO’nun Soğuk Savaş sonrası ölçüde liberal ve bütünleşik bir yeni uluslararası
varlığı ile işlevindeki değişim bu bağlamda uluslara- sitemin ortaya çıkmasına katkı sağlayabilecektir.
rası örgüt teorisi açısından da önem kazanmıştır. So- NATO’nun dönüşümünü ve geleceğini bu eksen
ğuk Savaş sonrası dönemde, Sovyetler Birliği’nin ve arasındaki konumu ve kaymaları üzerinden anla-
dolayısıyla Doğu Bloku’nun ittifak sisteminin dağıl- mak ve açıklamaya çalışmak yanlış olmayacaktır.
ması sonucunda, NATO güçler dengesini gözeten bir NATO, Soğuk Savaş sonrası dönemde, iki ku-
işlev görmekten uzaklaşma eğilimi göstermektedir. Bu tupluluğun sona ermesiyle güçler dengesini gözeten,
bağlamda NATO, güçlü devletin küresel çıkarlarını dolayısıyla uluslararası sistemin barışçıl işleyişine
gözeten ve ikincil konumdaki devletlerin de dönemsel katkı sağlayan bir kolektif güvenlik örgütü olmak-
ve göreli çıkarlarını, güçlünün peşine takılma stratejisi tan çıkarken, karşısında iki seçenek bulmuştur.
ile koruma çabasına hizmet eden bir güç koalisyonu- Bunlardan ilki yukarıda açıkladığımız gibi bir güç
na dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu koalisyonu olması durumudur. Bu güç koalisyonu
nedenle NATO’nun Soğuk Savaş sonrası, uluslararası meşruiyet krizi içinde yıpranırken, uluslararası sis-
sistem içerisindeki rolü ve meşruiyet zemini akademik temin işleyişine de zarar verebilecektir. Buna karşılık
ve siyasi açıdan tartışmalara yol açmıştır. NATO ikinci seçeneğe yönelir ve Deutsch’un daha
Öte yandan, Soğuk Savaş’ın sona ermesi, ulus- Soğuk Savaş yıllarında altını çizdiği güvenlik toplu-
lararası sistemin bütünleşmesi imkânını artırırken, mu modeline yakınlaşırsa, ortak değerleri takip eder
güvenlik tanımında da değişikliklere yol açmıştır. ve güvenliği daha geniş yorumlar ve buna göre poli-
Güvenlik giderek daha fazla devlet dışı, ulusötesi tikalar oluşturup takip ederse, o zaman uluslararası
aktörlerden kaynaklanan tehditlere odaklanma- sistemin bütünleşmesine ve barışçıl işleyişine önemli
ya başlamıştır. Güçler dengesinin köklü biçimde bir katkı sağlayacaktır. Soğuk Savaş sonrası öne çıkan
bozulmasının önüne geçilmesi ve uluslararası sis- bazı güvenlik meseleleri, örneğin göç, insani krizler,
temde ortak değerler esasında, normlar, kurallar uyuşturucu kaçakçılığı ve uluslararası suç örgütleri,
ve kurumlar üzerinden sistemi bütünleştirme gi- uluslararası terörist örgütler, NATO’nun güvenlik
rişimlerinin güçlenmesi çok önemli hale gelmiş- toplumu modeline dayanan politikalarını zorunlu
tir. Bu çerçevede, geleneksel güvenlik meseleleri kılmaktadır. Özetle NATO Soğuk Savaş sonrası dö-
önemsizleşip, göç, sınır aşan suçlar ve suç örgütleri, nemde bir kavşaktadır.
Öğrenme Çıktısı
16
Uluslararası Örgütler
17
Uluslararası Örgütler Teorisi
Haas’a göre zamanla ekonomik ve teknik sek- Ekonomik sektörlerdeki uluslarüstü bütünleş-
törlerde ulusötesi grupların ulusal sınırların kısıt- me başarı ile ilerledikçe, ulusal çıkarlar yerini böl-
layıcılığından kurtulmalarını sağlayacak bir örgüte gesel uluslarüstü çıkarlara, ulusal aidiyet duygusu
ihtiyaç duyulacaktır. Devletler bunun için yeni bir da bölgesel uluslarüstü aidiyet duygusuna bıraka-
örgüt yaratacak ve bu örgüte egemenlik alanları- caktır. Bu noktadan sonra uluslarüstü bütünleşme
nın bir kısmını devredeceklerdir. Devletlerin ege- daha önce açıkladığımız yüksek siyaset alanlarına
men yetkilerinin bir kısmını devrederek kurdukları kayacaktır. Bir başka deyişle bütünleşme ekonomik
bu örgüte Haas “uluslarüstü örgüt” demektedir. sektörlerden siyasi sektörlere geçecektir.
Haas bu şekilde “uluslarüstülük” (supranasyona- Haas tüm bu açıklamalardan sonra siyasal bü-
lizm) kavramını bu yazına katmıştır. Haas’ın söz tünleşmeyi, “farklı ulusal çevrelerde bulunan ak-
konusu kavramı getirmesinin nedeni, egemen törlerin aidiyet duygularını, beklentilerini ve siyasi
yetkilere sahip ancak devlet niteliği taşımayan bu faaliyetlerini, önceki ulus devletten yetki talebinde
örgüte, hükûmetlerarası örgütlerden ayırt edilecek bulunan ve bu yetkilere sahip olan yeni bir merkeze
şekilde yeni bir isim koyma çabası içinde olması- yöneltmeleri konusunda ikna edildikleri bir süreçtir”
dır. Haas’ın tanımladığı uluslarüstü örgüt, klasik diye tanımlamaktadır. Haas’ın söz konusu tanımı-
hükûmetlerarası uluslararası örgütle devlet arasın- nı biraz açarsak, onun siyasi bütünleşmeyi ulusal
da bir yapıdır ve aynı zamanda klasik hükümetlera- aktörlerin aidiyet duygularını ulusal bir merkezden
rası uluslararası örgütten uluslararası devlete geçişte daha geniş yeni bir merkeze kaydırdıkları süreç
bir ara modeldir. olarak gördüğünü söyleyebiliriz. Yine söz konusu
Ekonominin bir alanında faaliyet gösteren çı- tanım yeni merkezin, ulus-devletin üzerinde oldu-
kar grupları, kendi sektörlerindeki uluslarüstü bü- ğunu açıklamaktadır.
tünleşmenin sağladığı yararları daha da artırmak Avrupa’da kökeni çok eskilere giden ve günü-
için, ekonominin sektörel bağımlılığı olgusundan müze yaklaştıkça olgunlaşan bir “Avrupa Birliği
hareketle diğer sektörlerde de uluslarüstü bütünleş- ve Avrupa Federasyonu” düşüncesi vardır. Tarih
meye gidilmesini teşvik edecektir. Haas, bu olguyu boyunca Avrupa’da beslenerek gelişen bu düşünce,
“uluslarüstülüğün sirayet etkisi” (spill-over) olarak belki de Avrupa bütünleşmesini diğer bütünleşme
tanımlamıştır. Avrupa Topluluğu’nda gümrük bir- hareketlerinden ayıran en önemli özelliktir. Söz ko-
liğinin 1968’de oluşturulmasını bu duruma örnek nusu düşünce, tarih boyunca Avrupa’da bütünleş-
olarak gösterebiliriz. Üye devletler, aralarında güm- me hareketlerinin ruhu olmuştur. Ancak Avrupa’da
rük vergileri, eş etkili vergiler ve miktar kısıtlama- var olan bu federalist ruhun aksine, Avrupa Kömür
larını kaldırmakla malların serbest dolaşımını tam ve Çelik Topluluğu (AKÇT) kuruluncaya kadar,
olarak sağlayamamışlardır. Teknik engeller dediği- uygulamalar genelde çoğulcu bir nitelik sergile-
miz üretim normları ve mevzuat farklılıkları mal- miştir. Bununla birlikte, söz konusu dönemde bir-
ların serbest dolaşımını engellemiştir. Dolayısıyla takım federalist girişimler de vardır; fakat bu giri-
gümrük birliğinden fayda sağlayan çıkar grupları, şimlerin bazıları kalıcı olmamış bazıları ise çok dar
söz konusu çıkarlarını daha da artırmak için teknik kapsamlı kalmıştır. I. Dünya Savaşı sonrası, dünya
engellerin kaldırılmasına ve üretim normlarının üstündeki gücünü ve hakim durumunu kaybeden
uyumlaştırılmasına gidilmesini karar vericilere tel- Avrupa, Sovyet Rusya ile ideolojik kopukluğunun
kin etmişlerdir. Nitekim 1992 yılı sonunda Avrupa da başlaması ile birlikte, Avrupa bütünleşmesi yö-
Topluluğu’nda yürürlüğe konulan “tek pazar” bu nünde yeni planlar hazırlamaya başlamıştır. İkinci
tür bir gelişimin ürünüdür. Dünya Savaşı sonrasında AKÇT’nin kurulmasına
Haas’ın geliştirdiği bu teoriye göre, ekonomi- kadar Avrupa’da “Avrupa Hareketi”, “Briand Pla-
nin bir sektöründe başlayan bütünleşme, sirayet nı”, “OEEC”, “Brüksel Paktı”, “Avrupa Konseyi”
(yayılma) etkisiyle ekonominin diğer sektörlerine gibi hükûmet dışı veya hükûmetlerararası örgütler
yayılacak ve tüm ekonomiyi kaplayacaktır. İşte bu ortaya çıkmıştır. Bu örgütlerin tümü Avrupa’da bir-
aşamada, ulusal toplumu oluşturan çıkar grupları lik fikrine katkıda bulunmuştur. Aynı zamanda bu
uluslarüstü bütünleşmenin faydalarını gördükçe örgütler kuruluş ve işleyişlerinde Avrupa’da birlik
ortaya çıkan yeni bölgesel uluslarüstü örgüte daha fikrinden de beslenmişlerdir. Ancak bunlardan hiç-
çok bağlanacaklar ve aidiyet duyguları ulusal plan- biri, Avrupa Birliği’ne ulaşan bütünleşme hareketi
dan uluslarüstü plana kayacaktır. ile eş değer kabul edilemez. Avrupa Kömür ve Çelik
18
Uluslararası Örgütler
Topluluğu (AKÇT) ile başlayan bütünleşme hareketi, ilk defa uluslarüstülük prensibini kuruluş esası ola-
rak bütünleşme girişiminin temeline yerleştirmiştir. Ayrıca AKÇT ile başlayan süreç Avrupa’da ulusu aşan
siyasi bir birliğe ulaşmayı hedef olarak kabul etmiştir. AKÇT’nin uluslarüstü bir örgüt olarak kurulması
ve bu örgütün ileride bir Avrupa Birliği’ne öncülük etmesi düşüncesine ABD’nin çok büyük katkıları söz
konusu olmuştur. Askerî, siyasi ve ekonomik hâkimiyetini kullanan ABD, İkinci Dünya Savaşı sonrasında
Batı Avrupa’da federal bir bütünleşme sürecini planlamış ve teşvik etmiştir. AKÇT’nin ortaya çıkışında ve
uluslarüstülüğün federalizme giden bir ara çözüm olarak gelişmesinde ABD’nin oynadığı bu yaşamsal rolü
dikkate almak gerekir. ABD’nin Batı Avrupa’da bütünleşme sürecine verdiği desteğin arkasında, İkinci
Dünya Savaşı sonrasında oluşan yeni siyasi ortamında Batı Avrupa’nın yeniden inşası gerekliliği ve yenilen
Almanya sorununun çözümü ile ilgili hedefleri önemli bir rol oynamıştır.
AKÇT’nin ortaya çıkışında Batı Avrupa’da Fransa ve Almanya, yukarıda belirttiğimiz gibi ABD’nin
örtülü teşviki ile bir araya gelmiş ve uluslarüstülük konusunda uzlaşmıştır. Fransız Dışişleri Bakanı Robert
Schuman 9 Mayıs 1950 tarihinde yaptığı basın toplantısında, bu uzlaşmayı açıklamıştır. Schuman Dekla-
rasyonu, Fransa ve Federal Almanya Cumhuriyeti başta olmak üzere isteyen diğer Avrupa devletlerine, kö-
mür ve çelik üretimlerini ortak bir yönetim altına koymayı teklif ediyordu. Schuman Deklarasyonu, İkinci
Dünya Savaşı sonrası siyasi ve ekono-
mik koşulların hazırladığı bir ortamda
ortaya atılmıştır. Söz konusu teklif,
Alman Şansölyesi Konrad Adenauer’in
7 Mart 1950’de Fransa ve Almanya
arasında “ekonomik birlik” oluşturul-
ması teklifine karşılık olarak Fransız
hükûmeti tarafından ortaya atılmıştır.
Schuman Deklarasyonu’nun ama-
cı, Avrupa’da bir daha savaş çıkmasını
engellemek ve böylece dünya barışına
katkıda bulunmak olarak ortaya kon-
muştur. Deklarasyonun ilk paragrafında,
“dünya barışının, tehditler karşısında ya-
ratıcı çabalar olmadan korunamayacağı”
belirtilmekte ve “örgütlü bir Avrupa’nın Resim 1.4 Robert Schuman (Fransa Dışişleri Bakanı), Eski Milletler
yaratılmasının Avrupa’da barışcıl ilişki- Cemiyeti Genel Sekreteri Jean Monnet’in (solda) tasarısına dayanarak, 9
lerin korunması için zorunlu olduğu” Mayıs 1950 tarihinde, Avrupa Devletlerini, kömür ve çelik üretiminde alınan
ifade edilmektedir. Deklarasyonun ilk kararları bağımsız ve uluslarüstü bir kuruma devretmeye davet etmiştir.
paragrafında da ifade edildiği gibi, Avru- Kaynak: European Commission Audiovisual Services
pa bütünleşmesinin ilk somut adımı olan
Schuman Deklarasyonu’nun amacı Avrupa’da (en azından o zaman için Batı Avrupa’da) kalıcı barışın temelleri-
nin atılmasıdır. Schuman Deklarasyonu yukarıda belirtilen amaca ulaşmak için “Avrupa Federasyonu”nun ku-
rulmasının zorunlu olduğunu ileri sürmektedir. Ayrıca Deklarasyon, Avrupa Federasyonu’nun inşa edilmesi için
aşamalı bir yöntemi benimsemiştir. Avrupa ülkelerinin kömür ve çelik üretiminin ortak yönetim altına alınması,
Avrupa Federasyonunun inşası yolunda ilk aşama olarak görülmüştür. Neofonksiyonalist düşünürlerin daha
sonra ileri sürdüğü söz konusu aşamalı yöntem, Schuman Deklarasyonu’nun daha üçüncü paragrafında göze
çarpmaktadır. Deklarasyonda, “Avrupa bir kerede oluşturulamaz, Avrupa’nın inşası Avrupa’da öncelikle gerçek
bir dayanışmanın yaratılması ile başlayan somut aşamaların sonucunda gerçekleştirilecektir” denmektedir. Avru-
pa Federasyonu’na ilişkin resmi metinlerdeki tek atıf da Schuman Deklarasyonu’nda yer alan bu ifade olmuştur.
Yukarıda açıklanan neofonksiyonalist (Yeni işlevselci) bütünleşme anlayışı Deklarasyonun tümünde
görülmektedir. Fransa, Avrupa’da birlik Federasyonu yolunda ilk aşama olarak kömür-çelik birliğini gör-
mektedir. Bu nedenle Deklarasyon, “Fransa ve Almanya’nın kömür-çelik üretimi idaresini, diğer Avrupa
ülkelerine de açık bir örgüt bünyesinde oluşturulacak ortak bir Yüksek Otorite’ye bırakmayı” önermek-
tedir. Söz konusu teklifin devamı da neofonksiyonalist yaklaşıma uygundur. Teklifte, “...kömür ve çelik
19
Uluslararası Örgütler Teorisi
üretiminin ortak yönetim altına konulması kaçınılmaz olarak, Avrupa Federasyonu’nun ilk aşaması olacak
ekonomik gelişmelerin de temellerini oluşturacaktır” denilmektedir. Bir başka deyişle, Deklarasyonla asıl
hedeflenen “ekonomik birliktir” çünkü ekonomik birlik Avrupa Federasyonunun temelidir. Kömür ve
çelik üretiminin birleştirilmesi, katılımcı devletleri bu ekonomik birliğe götürecektir. Neofonksiyonalist
analizde “fonksiyonel spill-over” (sirayet etkisi) olarak açıklanan bu olgu, Schuman Deklarasyonu’nda
yukarıdaki şekliyle ifade edilmektedir. Kömür ve çelik sektöründe başlayan bütünleşme olgusu yaratıla-
cak ortak çıkarlar etrafında, önce tüm ekonomiye sonra siyasi alanlara yayılacaktır. Deklarasyonda, “...söz
konusu üretimdeki bu dayanışma... ekonomik bütünleşmenin gerçek temellerini atacaktır...Böylece çıkarların
bütünleşmesi gerçekleştirilecektir... bu bütünleşme, kanlı savaşlarla uzun zaman çatışmış ülkeleri, daha geniş ve
daha derin bir topluluğa götürecektir” denilerek, kömür-çelik sektöründeki bütünleşmenin yaratacağı ortak
çıkarlar etrafında siyasi bütünleşmenin oluşturulacağı düşüncesi savunulmaktadır.
İngiltere, Deklarasyonda açıkça belirtilen pek çok konuyu benimsemediğini ve bunların dışına çıkıl-
ması gerektiğini belirtmiş ancak bu talebi kabul edilmemiştir. Bu nedenle İngiltere Schuman Deklarasyo-
nu sonrası başlayan görüşmelere katılmamıştır. İngiltere’nin uluslarüstü bir bütünleşme yöntemini kabul
etmediği ve bu nedenle Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğuna karşı çıktığı anlaşılmıştır. Altı devlet tem-
silcisi (Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg) Schuman Deklarasyonu ile çizilen çerçevede
görüşmeler yapmak üzere, 20 Haziran 1950’de Paris’te toplanan bir konferansta bir araya gelmiştir. 19
Mayıs 1951’de Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT)’nun temelini oluşturacak metin parafe edilmiştir.
Antlaşma gerekli onay süreçleri sonrasında 23 Temmuz 1952 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Söz konusu
antlaşma ile kurulan bir organ olan Yüksek Otorite ilk toplantısını 10 Ağustos 1952’de Lüksemburg’da
yapmıştır.
AKÇT ile başlayan uluslarüstü bütünleşme süreci Roma Antlaşmalarıyla devam etmiştir. Bütünleş-
me bir yandan bir uluslarüstü bir pazar entegrasyonu olarak gelişirken diğer yandan nükleer çalışmaları
da kapsamına almıştır. Roma Antlaşmaları iki yeni Topluluk daha kurulmasını sağlamıştır. Bu bağlamda
Avrupa Ekonomik Topluluğunu Kuran Antlaşma ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunu Kuran Antlaşma
(Roma Antlaşmaları) 25 Mart 1957’de
Roma’da, Fransa, İtalya, Federal Al-
manya, Hollanda, Belçika ve Lüksem-
burg tarafından imzalanmıştır. Söz
konusu Antlaşmalar gerekli onay pro-
sedürü tamamlandıktan sonra 1 Ocak
1958’de yürürlüğe girmiştir. Avrupa
uluslarüstülük deneyimine AKÇT’yi
kurarak kömür ve çelik gibi çok sınır-
lı iki sektörde başlamıştır. Söz konusu
uluslarüstü örgüt modeli kısa sürede
kömür ve çelik sektörünün sınırlarını
zorlamış ve Roma Antlaşmaları ile tüm
Batı Avrupa ekonomisine yayılmıştır.
Neofonksiyonalizm, daha önceki bö-
lümlerde ayrıntılı olarak ele aldığımız Resim 1.5 Roma Antlaşması 25 Mart 1957 tarihinde altı ülke tarafından
gibi, uluslarüstü siyasi bir topluluğa imzalanmıştır. Paul-Henri Spaak (Belçika Dışişleri Bakanı, Jean-Charles
aşama aşama ulaşmayı hedefleyen bir Snoy et d’Oppuers (Belçika Delagasyonu Başkanı), Christian Pineau
bütünleşme teorisidir. Neofonksiyo- (Fransa Dışişleri Bakanı), Maurice Faure (Fransa Dışişleri Genel Sekreteri,
nalizmin temel varsayımı, teknik sek- Konrad Adenauer (Federal Almanya Şansölyesi), Walter Hallstein (Federal
törlerde başlayacak bir uluslarüstü en- Almanya Dışişleri Genel Sekreteri), Antonio Segni (İtalya Başbakanı),
tegrasyonun “sirayet etkisi” sonucunda Gaetano Martino (İtalya Dışişleri Bakanı), Joseph Bech (Lüksemburg
öncelikle tüm ekonomiye sonrasında Başbakanı), Joseph Luns (Hollanda Dışişleri Bakanı), Johannes Linthorst
siyasi alanlara yayılacağıdır. Roma Ant- Homan (Hollanda Delegasyonu Başkanı) (soldan sağa)
laşmaları ve özellikle de “Avrupa Eko- Kaynak: European Commission Audiovisual Services
20
Uluslararası Örgütler
nomik Topluluğu’nu Kuran Antlaşma” aşağıda görüleceği gibi, oluşturulmasını öngördüğü gümrük birliği
ve bunun üzerine inşa edilen ortak pazar ile neofonksiyonalist teorinin “sirayet” etkisini doğrulamaktadır.
Üye devletler AKÇT’den sağlanan yararları, ekonominin tüm sektörlerinde de elde etmeyi amaçlamışlar-
dır. Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kuruluşunun temel nedeni de budur. Avrupa Atom Enerjisi Toplu-
luğu ise bir başka sektörel entegrasyon hareketidir.
Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ortaya çıkan Avrupa ortak pazarı, bütünleşmenin derinleşmesiyle
daha ileri bir ekonomik entegrasyona doğru ilerlemiştir. Bu yolda önemli bir antlaşma Avrupa Tek Senedi
Antlaşması’ dır. Tek Sened bir yönüyle Avrupa ortak pazarını tamamlarken diğer yandan siyasi konuları da
bu uluslarüstü bütünleşme alanına dahil etmiştir. Avrupa Tek Senedi Roma Antlaşmaları’nda önemli de-
ğişiklikler yapan bir antlaşmadır. Tek Sened, 28-29 Haziran 1985 tarihlerinde Milano’da toplanan Avrupa
Konseyi’nin (Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi) çağrısı üzerine görüşülmeye başlanmıştır. Avrupa Tek
Senedi 2-3 Aralık 1985 tarihli Lüksemburg Zirvesi’nde kabul edilmiş, 17 Şubat 1986’da Lüksemburg’da,
28 Şubat 1986’da Lahey’de üye devletlerce imzalanmış ve onay işlemleri tamamlandıktan sonra 1 Temmuz
1987’de yürürlüğe girmiştir.
Tek Avrupa Senedi’nin Avrupa Birliği yönünde ortaya çıkardığı kazanımlar, Maastricht Antlaşması
ile çok daha ileriye taşınmıştır. Maastricht Antlaşması, Avrupa Toplulukları’ndan Avrupa Birliği’ne geçişi
sağlamıştır. Bu geçiş aynı zamanda uluslarüstü bütünleş-
menin siyasi alanlara sirayet etmesi anlamını da taşımak-
tadır. Avrupa Ekonomik Parasal Birliği ve Euro, Ortak
Dış Politika ve Güvenlik Politikası bu geçişin somut
düzenlemeleri olarak Maastricht Antlaşması’yla ortaya
çıkmıştır. Soğuk Savaş sonrası dönemde Avrupa’da yep-
yeni bir siyasi yapı ortaya çıkarken Avrupa Toplulukları,
bütünleşmeyi siyasi yönde derinleştirerek bu büyük sis-
temsel değişime uyum sağlamaya çalışmıştır. Avrupa Bir-
liği Antlaşması Maastricht’te 7 Şubat 1992’de on iki üye
devlet tarafından imzalanmıştır.
Onay aşamasında ise bazı zorluklar ortaya çıkmış-
tır. Lüksemburg, Belçika, İspanya, Yunanistan, İtalya,
İngiltere, Hollanda, Portekiz, Almanya Antlaşma’yı re-
feranduma sunmaksızın parlamentolarında onaylarken
İrlanda, Fransa ve Danimarka referanduma gitmiştir.
İrlanda’da yapılan referandum söz konusu üç referan-
dum içinde en sorunsuzu olmuştur. İrlanda’da referandu-
ma katılan halkın %69,05’i olumlu, %30,95’i olumsuz
oy kullanmıştır. Fransa ise Anayasası’ndan kaynaklanan
“egemen yetkilerin devri” ile ilgili sorunları, yaptığı ana-
yasa değişikliği ile aştıktan sonra referanduma gitmiş;
ancak sonuçlar beklenenin aksine son derece şaşırtıcı
olmuştur. Avrupa bütünleşmesinin ilk gününden itiba-
ren, söz konusu sürecin Almanya ile birlikte liderliğini Resim 1.6 7 Şubat 1992 tarihinde imzalanan
Avrupa Birliği Antlaşması (Maastricht Antlaşması) 1
yürüten Fransa’da, oyların sadece %51,05’i Maastricht
Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Antlaşması’nın lehine çıkmıştır. Oylamaya katılan Fran-
sızların %48,95’i Avrupa’da siyasi bütünleşme yönünde Kaynak: European Commission Audiovisual Services
atılan bu adıma karşı çıkmıştır. Maastricht Antlaşması’nı
parlamentosunda ilk onaylayan Danimarka’nın 2 Haziran 1992’de yaptığı referandum Topluluk içinde
büyük sarsıntı yaratmıştır. Danimarka halkı %49,3’e karşı %50’7 ile Antlaşma’yı reddetmiştir. Edin-
burgh Zirvesi’nde, ekonomik ve parasal birlik ile ortak dış politika ve güvenlik politikaları konularında
Danimarka’ya ödün verilmiş, ve sonrasında Danimarka’da yapılan ikinci referandum, bu kere %56,8’e
karşı %43,2 ile Maastricht Antlaşması’nın onaylanmasıyla sonuçlanmıştır. Tüm bu gelişmeler sonucunda
21
Uluslararası Örgütler Teorisi
Maastricht Antlaşması 29 Ekim 1993’te Brüksel’de İspanya ve Portekiz, dördüncü genişlemeyle (1995)
toplanan Avrupa Konseyinin bildirisi ile 1 Kasım de Avusturya, İsveç ve Finlandiya’nın katılımıyla
1993 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. on beş üye devletli bir Topluluk meydana gelmiştir.
Avrupa bütünleşmesi Maastricht Antlaşması’ndan Bu arada Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesi so-
sonra da hazırlanan yeni revizyon antlaşmalarıyla de- nucunda, Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin
ğişime ve bütünleşmeyi daha ileri bir aşamaya taşıma de dolaylı katılımını unutmamak gerekir. Soğuk
çabasına sahne olmuştur. Maastricht Antlaşması’ndan Savaş’ın sona ermesi ve Doğu Bloku’nun dağılma-
sonra 1999 yılında yürürlüğe Amsterdam Antlaşması, sının etkisiyle, Topluluk yeni ve daha büyük bir ge-
2003 yılında yürürlüğe giren Nice Anlaşması ile üye nişleme dalgası ile karşı karşıya kalmıştır. Soğuk Sa-
devletler Avrupa Birliği’ni her yönüyle değiştirmeye ve vaş sonrası beşinci genişleme dalgasıyla önce (2004)
bütünleşmeyi daha ileri götürmeye devam etmişlerdir. Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya,
Slovenya, Estonya, Letonya, Litvanya, Kıbrıs, Mal-
Bütünleşmenin derinleşmesi sürecinde en kök-
ta katılmış ve daha sonra (2007) Bulgaristan ile
lü değişim Lizbon Antlaşması’yla yapılmıştır. Av-
Romanya katılmıştır. En son altıncı genişlemede
rupa Birliği için bir anayasa yapmak için 2001 yı-
(2013) Hırvatistan’ın katılımıyla üye sayısı 28’e
lından itibaren yola çıkan üye devletler, Fransa ve
ulaşmıştır. Bugün Türkiye başta olmak üzere katı-
Hollanda da 2005 yılında yapılan referandumların
lım sürecinde olan Batı Balkanlar (Eski Yugoslavya
başarısızlığı sonucunda büyük bir hayal kırıklığı-
eksi Slovenya ve Hırvatistan artı Arnavutluk) gibi
na uğramıştır. Anayasal Antlaşma’nın Fransa gibi
Avrupalı devletler mevcuttur. Ancak genişlemey-
çok önemli bir üye devlette halk tarafından red-
le ilgili olarak Avrupa kamuoyunda tereddütlerin
dedilmesi Avrupa bütünleşme tarihinin kritik bir
arttığını da işaret etmek gerekir. 2016 yılında Bir-
aşaması olmuştur. Bu olumsuzluğu aşmak için üye
leşik Krallık’ta gerçekleştirilen referandumda %52
devletler Reform Antlaşması adıyla yeni bir ant-
oranında AB üyeliğinden ayrılma görüşü ortaya çı-
laşma hazırlamışlar ve bu antlaşma 2007 yılında
kınca Brexit süreci başlamış ve Birleşik Krallık 31
Lizbon’da imzalanmıştır. Lizbon Antlaşması adını
Ocak 2020 tarihi itibariyle AB üyeliğinden resmen
alan bu antlaşmanın 2009’da yürürlüğe girmesiyle
ayrılmıştır. Böylece üye sayısı 27’ye düşmüştür.
Avrupa Birliği köklü bir yapısal değişime uğramış-
tır. Söz konusu antlaşma Maastricht Antlaşması’nın Avrupa Birliği, ekonomik sorunların arttığı bu
kurduğu sütunlu yapıyı sona erdirmiş ve uluslarüs- dönemde ve özellikle Yunanistan, İtalya merkez-
tü örgütsel yapıyı, Avrupa Birliği ve Avrupa Atom li finansal kriz sonrasında giderek genişleme ko-
Enerjisi Topluluğu olmak üzere iki ayrı örgüt ola- nusunda isteksiz hale gelmiştir. Avrupa kamuoyu
rak düzenlemiştir. genel olarak genişlemeyi, kendi gelecekleri ve gü-
venlikleri açısından riskli algılar haldedir. Bu genel
Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kuruluşun-
eğilimden fayda sağlamaya çalışan aşırı sağ siyasi
dan sonra Avrupa bütünleşme sürecinde yaşanan
partiler Avrupa Birliği’nin geleceği konusunda bü-
bir diğer önemli gelişme Topluluğun genişlemesi-
yük bir sorun olarak ortaya çıkmışlardır. Bu bağ-
dir. “Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunu Kuran
lamda Avrupa’da genişleme ve Avrupa Birliği’nin
Antlaşma”nın 98. maddesinde, “Avrupa Ekonomik
uluslarüstü niteliğine karşı çıkan bu siyasi hare-
Topluluğu’nu Kuran Antlaşma”nın 237. maddesin-
ketler ve partiler hemen her yerde güç kazanmaya
de ve “Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunu Kuran
başlamıştır. Bu partilerin genelde aşırı sağ bir siyasi
Antlaşma”nın da 205. maddesinde, tüm Avrupa
fikir etrafında örgütlendiklerini ve Avrupa’ya yö-
devletlerinin örgüte üye olmak için başvurma hak-
nelen göçü bir istismar siyasi malzemesine dönüş-
kına sahip olduğu belirtilmektedir. Bir başka deyiş-
türdüklerini de tespit etmek mümkündür. Bu aşırı
le, söz konusu maddeler ile Topluluğun kapısı diğer
sağ partiler aynı zamanda göç meselesini din üze-
Avrupa devletlerine de açık bırakılmıştır. Topluluk
rinden yürüyen bir siyasi tartışmaya da çevirmeye
bugüne kadar altı genişleme yaşamış ve söz konusu
çalışmaktadırlar. Dolayısıyla İslam karşıtı, göç me-
ilk dört genişlemeyle örgüte dokuz devlet katılmış-
selesini güvenlik meselesi olarak gören ve gösteren
tır. Birinci genişleme (1973) sürecinde Topluluk
bu siyasi partiler, bir yandan Avrupa Birliği’nin ge-
İngiltere, İrlanda ve Danimarka’nın katılımıyla al-
nişleme potansiyelini sınırlandırırken, öte yandan
tıdan dokuz üye devlete ulaşmış, ikinci genişlemey-
varlığını da tehdit etmektedir.
le (1981) Yunanistan, üçüncü genişlemeyle (1986)
22
Uluslararası Örgütler
Öğrenme Çıktısı
23
Uluslararası Örgütler Teorisi
Uluslararası örgütler, ulus-devletin ortaya çıkışı ve uluslararası siteme hakim olmasıyla görünmeye başla-
mıştır. Bu yönüyle modern bir siyasal sitemin önemli bir unsuru olan uluslararası örgütlere daha çok 19.
yüzyılda rastlıyoruz.
1648 yılında Avrupa’da 30 Yıl Savaşlarını sona erdiren Westphalia Antlaşması bir yönüyle dünyanın en kanlı
savaşlarından birini sona erdirirken, diğer yandan uluslararası sistemi kökünden değiştiren bir egemenlik
anlayışını da dünya sisteminde hakim kılmıştır. Egemen eşitlik ilkesi etrafında yeniden oluşan yeni düzene
Fransız İhtilali’nin yükselttiği milliyetçilik hareketi de yeni bir ruh vermiş ve dünya sistemine “uluslar sis-
temi” ya da “uluslararası sistem” denmeye başlanmıştır. Bu sistemde devletler uluslararası örgütler kurarak
işbirliği yapma imkânı bulabilmişlerdir. Bir başka deyişle uluslararası örgütlerin ortaya çıkışında Westphalia
Antlaşması ve onun getirdiği egemenlik ve eşitlik anlayışı belirleyici olmuştur.
Buna karşılık uluslararası örgütlerin yaygınlaşması için 19. yüzyılın başını beklemek gerekmiştir. Bunun
temel nedeni ülkesel, ulus-devletlerin yaygınlık kazanması ve bu devletler arası ilişkilerin barışçıl bir dönem-
de artış göstermesidir. 19. yüzyıl bu açıdan Avrupa’da uluslararası örgütlerin yaygınlık kazandığı bir büyük
başlangıç dönemi olmuştur.
Küresel bir bütün olma özelliği kazanan yeni dünya sisteminin, devletlerin işbirliğine dayanmakta olduğunu
ve bu sistemin teknik ve belirli dar alanlarda ortaya çıkan uluslararası kurum ve kuralların düzenleyiciliği
esasında geliştiğini gözlemlemek mümkündür. Uluslararası örgütler, uluslararası alanlarda eşgüdümlü bir
işleyişi mümkün kılarak hükûmetleri bir araya getirirken, yarattıkları yeni örgütsel çerçevelerle de devletin
karar alma ve bu kararları uygulama esaslarını temelden etkilemektedir. Ortaya çıkan yeni durum bir yandan
iç ve dış politika arasındaki çizgiyi, öte yandan ekonomik konularla güvenlik konuları arasındaki ayrımı
ortadan kaldırmakta ve sonuçta devletin işleyişini bir bakıma yeniden tanımlamaktadır.
Devletler özerkliklerini ve egemenlik yetkilerini bir bakıma korumakla birlikte, söz konusu egemenlik anla-
yışı nitelik değiştirmeye başlamıştır. Gelişen uluslararası hukuk ve uluslararası örgütler sistemi içinde, ulusal
egemenlik mutlak olmaktan çıkmaktadır. Ulusal hukuk, evrensel normlara uymak durumunda kalmaktadır.
Bu çerçevede uluslararası örgütler de önemli bir işlev görmektedir. Bu gelişim uluslararası örgütlerin teknik
işbirliği ve eşgüdüm organı olmaktan çıkıp giderek siyasal anlamda evrensel normların koruyucusu niteliği
kazanmasına da yol açmaktadır.
24
Uluslararası Örgütler
Günümüzde uluslararası aktör olarak devlet hâlâ önemini korumaktadır. Devletin belirleyici olduğu bir
dünya düzeni de esas olarak varlığını korumaktadır. Öte yandan devlet dışı aktörlerin uluslararası sistemde
önem kazandığını da gözlemliyoruz. Bu durum devletin uluslararası politikadaki konumunu ve dış poli-
tika belirleme ve uygulama şeklini kökten değiştirmektedir. Bugün devletin yanı sıra, çok uluslu şirketler,
hükûmet-dışı örgütler ve çeşitli ulusötesi baskı grupları, küresel elitler de uluslararası aktörler olarak ulusla-
rarası sistem kapsamı içinde etkinlik kazanmaktadır.
Buna karşılık, devletler özerkliklerini ve egemenlik yetkilerini bir bakıma korumakla birlikte, söz konusu
egemenlik anlayışı nitelik değiştirmeye başlamıştır. Gelişen uluslararası hukuk ve uluslararası örgütler siste-
mi içinde, ulusal egemenlik mutlak olmaktan çıkmaktadır. Ulusal hukuk, evrensel normlara uymak duru-
munda kalmaktadır. Bir başka deyişle devlet ve devlet egemenliği ortadan kalkmamakla birlikte değişime
uğramıştır. Bu yeni dünya sistemi, işbirliğini güçlendiren ve barışı, uyuşmazlıkların barışçıl çözümünü esas
alan, ticaret ve çeşitli alışveriş etkilenme/etkileme kanallarını açan bir tür yeni küresel örgütsel ağı hâkim
kılmaktadır.
Küresel ölçekte ortaya çıkan bu örgütsel ağ başta ekonomik ve teknik alanlar olmak üzere siyasal sistemin
de bütünleşmesine yol açmaktadır. Ancak devletlerin ortadan kalktığını ve küresel bir dünya devletine doğ-
ru gidildiğini iddia etmek mümkün değildir. Burada söz konusu olan devletler arasında ve daha doğrusu
toplumlar arasında sıkılaşan bağların yarattığı karşılıklı bağımlılıktır. Karşılıklı bağımlılığın esas olduğu bir
yeni dünya düzeni ortaya çıkmaktadır. Bu yeni, dünya düzeninde devletin yetkileri bir oranda sınırlanmıştır.
Karşılıklı bağımlılık olgusu devletin hareket alanını daraltmış, yine de devlet temel uluslararası siyasal birim,
bir başka deyişle aktör olarak kalabilmiştir.
Artan karşılıklı bağımlılık, bütünleşme olgusunu açıklamaya çalışan yeni yaklaşımların geliştirilmesini teşvik
etti. Uluslararası bütünleşmeyi, karşılıklı bağımlılık olgusu bağlamında ele alarak açıklayan teorilerin erken,
yaygın ve kabul gören bir örneği İşlevselci yaklaşım olmuştur. Büyük oranda ekonomik ve teknik alanları
esas alan ve giderek artan bir bağımlılığın belirleyiciliğine vurgu yapan İşlevselcilik, Federalizme bir tepki
olarak da ortaya çıkmıştır.
İşlevselci yaklaşım çerçevesinde ele alınan uluslararası örgütler alanı, teknik konularda işbirliği koşullarını ve
çerçevesini belirleyen rejimlerden yola çıkmakta sonuçta siyasi alanları da kapsayan bir uluslararası ağı işaret
etmektedir. Bu ağ sonunda küresel bir şemsiye örgüt altında birleşecektir. Bu ağ giderek kendisini yaratan
devlet iradesinden bağımsızlaşmakta ve küresel ve evrensel normların koruyucusu ve uygulayıcısı olarak
devlet egemenliğini sınırlandırmaktadır. Söz konusu uluslararası örgütler ağı ve onun paralelinde gelişen ve
hakim olan uluslararası normlar uluslararası politikayı yeniden tanımlamaktadır.
25
Uluslararası Örgütler Teorisi
Güvenlik ve Uluslararası
Örgütler
Uluslararası örgütler ve uluslararası güvenlik arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Güvenliğin çözülmesi
gereken esaslı bir sorun olması, merkezi bir yönetimin yokluğunda işleyen devletlerarası ilişkilerin doğasından
kaynaklanmaktadır. Böylece devletlerarası ilişkilerde, savaş gibi, ortaya çıkan sorunlara çözüm getirmek ve
işbirliğini kolaylaştırmak üzere kurulan ilk uluslararası örgütler, öncelikle uluslararası sistemin anarşik doğa-
sından kaynaklanan güvenlik sorunu ile ilgilenilmesi ihtiyacı tarafından şekillendirilmişlerdir. İkinci Dünya
Savaşı’nın hemen sonrasında kurulan ve günümüze kadar en önemli uluslararası örgüt örneğini temsil eden
BM’nin uluslararası düzeyde güvenlik ve barışın korunması arayışlarının bir ürünüdür.
Güvenlik alanında uluslararası örgütlerin ortaya çıkışı ve gelişiminde ortak değerlerin ve bu temelde kurum-
sallaşan devlet davranışlarını ön plana çıkaran yaklaşımlardan en önemlisi Karl Deutch’a aittir. Karl Deutsch,
uluslararası sistemde güvenlik ile barışın korunması yönündeki kaygıların, ortak değerleri hâkim kılacak ve
kurumsallaştıracak uluslararası örgütlerin ortaya çıkışında etkili olduğunu gözlemlemektedir. Karl Deutsch’un
“Güvenlik toplumu” modeli bu kaygıların ışığında ortaya konan önemli bir model olmuştur.
Güvenlik toplumu yaklaşımı liberalizmin güvenlik alanındaki bir yansımasıdır. Buna karşılık uluslararası iliş-
kiler ve güvenlik konusu içerisinde liberalizme mesafeli bir pozisyonda olduğu kabul edilen realizm de kolektif
güvenlik örgütleri olmak üzere bazı önemli siyasi olguları açıklama gücüne sahiptir. Realizm, devlet merkezli
ve çıkar odaklı analiz çerçevesiyle, savaş ve güç meselelerini öncelikli kabul ederek güvenlik ve uluslararası
örgütler alanına önemli analitik katkılar yapmıştır.
Uluslarüstülük ve Avrupa
Birliği
Uluslarüstülük anlayışı Ernest B. Haas tarafından Neofonksiyonalizm (Yeni işlevselcilik) olarak adlandırılan
bir teori içinde ve özelde Avrupa Birliği’nin gelişimini açıklayacak şekilde ortaya konmuştur. Ekonomik ve
teknik sektörler ile bu sektörlerdeki önemli ulusötesi aktörlerin, ulusal sınırların kısıtlayıcılığından kurtulma
ve bu sınırları aşma eğilimleri ulusal egemenliği aşan yeni tip bir örgüte ihtiyaç duyulmasına yol açacaktır. Söz
konusu örgüt devletlerin egemenliğinin bir kısmını, özellikle teknik ve ekonomik sektörlerdeki işleyişi düzen-
lemek ve yönetmek üzere bir üst otoriteye devretmeleriyle ortaya çıkacaktır. Devletlerin egemen yetkilerinin
bir kısmını devrederek kurdukları bu örgüte Haas “uluslarüstü örgüt” demektedir. Uluslarüstü örgüt bir kere
ortaya çıktıktan itibaren bu kere ulus altı aktörlerin ulusal sınırları ve klasik egemenlik anlayışını sorgulama-
ları sürecini tetikleyecektir. Dolayısıyla ulusal toplumu oluşturan çıkar grupları, uluslarüstü bütünleşmenin
faydalarını gördükçe ortaya çıkan yeni bölgesel uluslarüstü örgüte daha çok bağlanacaklar ve aidiyet duyguları
ulusal plandan uluslarüstü plana kayacaktır.
Haas tüm bu açıklamalardan sonra siyasal bütünleşmeyi, “farklı ulusal çevrelerde bulunan aktörlerin aidiyet
duygularını, beklentilerini ve siyasi faaliyetlerini, önceki ulus devletten yetki talebinde bulunan ve bu yetkilere
sahip olan yeni bir merkeze yöneltmeleri konusunda ikna edildikleri bir süreçtir” diye tanımlamaktadır. Ulus-
larüstülük, devletlerin kesin ve geri dönülmez şekilde ulusal egemenliklerinin önemli bir kısmını devrederek
kurdukları bir örgütle, Avrupa Birliği deneyimiyle yaşama geçmiştir.
Avrupa Birliği, savaş gibi geleneksel uluslararası ilişkilerin güvenlik meselelerini aşacak şekilde uluslarüstü
bir yeni tip otoritenin altında bölgesel bütünleşmenin derinleşmesinin bir sonucudur. 9 Mayıs 1950’de altı
devletle yola çıkan bu uluslarüstü bütünleşme hareketi, kömür ve çelik gibi sınırlı teknik bir alandan başlamış,
Avrupa’da tek Pazar, ekonomik ve parasal birlik, hatta güvenlik dış politika konulara kadar uzanmıştır. Bugün
27 üye devleti ve 450 milyon civarında bir nüfusu, sınırları fiziken de kaldırarak bütünleştirme yolunda büyük
bir başarı sağlamıştır. Avrupa Birliği, uluslararası örgütler kapsamını aşabilecek yönlerine rağmen, uluslararası
bütünleşme ve örgütler alanında çok özel ve önemli bir konuma sahiptir. Avrupa Birliği’ni bu kendine özgü
yönleriyle anlamak, uluslararası örgütler ve uluslararası hukuk alanında görüş açımızı genişletecektir.
26
Uluslararası Örgütler
1 Mitrany’in işaret ettiği ilk işlevsel örgüt aşağı- 6 Aşağıdakilerden hangisi yeni işlevselciliğin
dakilerden hangisidir? ortaya çıkardığı bir kavramdır?
A. Avrupa Birliği
neler öğrendik?
A. Çıkar çatışması
B. Milletler Cemiyeti B. Uluslarüstülük
C. Ren Nehri Merkezi Komisyonu C. Güç dengesi
D. Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü D. Güvenlik toplumu
E. Birleşmiş Milletler E. Kolektif güvenlik
27
Uluslararası Örgütler Teorisi
Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Örgütler, Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Örgütler,
1. E 6. B
Karşılıklı Bağımlılık ve İşlevselcilik” konusu- Karşılıklı Bağımlılık ve İşlevselcilik” konusu-
nu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. A Yanıtınız yanlış ise “Güvenlik ve Uluslararası 7. D Yanıtınız yanlış ise “Güvenlik ve Uluslararası
Örgütler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Örgütler” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Örgütler, Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Örgütlerin
4. E 9. E
Karşılıklı Bağımlılık ve İşlevselcilik” konusu- Tarihsel Gelişimi ve Uluslararası Politikadaki
nu yeniden gözden geçiriniz. Yeri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Örgütler, Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Örgütlerin
5. A 10. B
Karşılıklı Bağımlılık ve İşlevselcilik” konusu- Tarihsel Gelişimi ve Uluslararası Politikadaki
nu yeniden gözden geçiriniz. Yeri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
28
Uluslararası Örgütler
Araştır Yanıt
1 Anahtarı
29
Uluslararası Örgütler Teorisi
Araştır Yanıt
1 Anahtarı
30
Uluslararası Örgütler
Kaynakça
Archer, C. (1992). International Organizations. Hawkins, D.G., et al., eds. (2006). Delegation and
Routlege, London. agency in international organizations. Cambridge
University Press, Cambridge.
Armstrong, D., Lloyd, L. & Redmond, J. (2004).
International Organization in World Politics. New Hurd, I. (2013). International organizations: politics,
York. law, practice. Cambridge University Press.
Cambridge.
Barnett, M. & Finnemore, M. (2004). Rules for the
world: International organizations in global politics. Karluk, S. R. (2007). Uluslararası Kuruluşlar. 6. Baskı.
Cornell University Press, Ithaca. İstanbul: Beta Yayınevi.
Bennett, A. L. (1991). International Organizations: Keohane, R. O., & Nye, J. S. (1977). “Realism
Principles and Isuues. New Jersey. and Complex Interdependence”. Power
and interdependence. içinde Power and
Bennett, A. L. & Oliver, J.K. (2015). Uluslararası
Interdependence: World Politics in Transition.
Örgütler İlkeler ve Meseleler. Uslu, N., (çev.),
Keohane, R. O., & Nye, J. S. Boston.
Ankara.
Keskin, Ata, F. (2013). Avrupa Birliği ve İnsan Hakları.
Caporaso, J. A. & Pelowski, A.L. (1971). “Economic
Siyasal Kitabevi, Ankara.
and Political Integration in Europe: A Time-Series
Quasi-Experimental Analysis”. American Political Klabbers, J. (2015). An introduction to international
Science Review. Vol: 65, June. organizations law. Cambridge University Press,
Cambridge.
Çalış, Ş., Akgün, B. & Kutlu, Ö. (2006). Uluslararası
Örgütler ve Türkiye. Konya. Lindberg, L.N. (1963). The Political Dynamics of
European Economic Integration. Standford.
Denk, E., (2015). Uluslararası Örgütler Hukuku:
Birleşmiş Milletler. Siyasal Kitabevi, Ankara. Mengiler, Ö. (2006). Birleşmiş Milletler Çerçevesinde
Uyuşmazlıkların Barışçı Çözümü. Platin Yayınları,
Deutsch, K. W., Burrell, S.A., Kann, R. A., ve diğerleri
Ankara.
(1957). Political Community and the North Atlantic
Area. New Jersey. Özen, Ç. (1995). “Uluslararası Bütünleşmede
İnceleme Düzeyi ve İletişimin Niteliği”. Avrasya
Diehl, P. F. (2005). The Politics of Global Governance:
Dosyası. Cilt: 2, Sayı: 3, Sonbahar.
International Organizations in an Interdependent
World. London. Özen, Ç. & Kolasi, K. (2016), “ABD’nin Almanya
Politikası ve Yapısal Belirleyenler: Savaş Sonrası
Dougherty, J. E. & Paltzgraff, R. L. Jr. (1981).
Güç Asimetrisi ve Hegemonik Düzen İnşası»,
Contending Theories of International Relations.
Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi. Cilt:15, Sayı:2.
New York.
Rothwell, C.E. (1949). “International Organization
Duverger, M. (1984). Siyaset Sosyolojisi. Çev. Tekeli,
and World Politics”. International Organization.
Ş., İstanbul.
Vol.3, No.4.
Frederick, H. H. (1992). Global Communication and
Trivedi, S. (2005). A Handbook of International
International Relations. Belmont.
Organisations. Atlantic Publishers & Dist, New
Gilpin, R. (1981). War and Change in World Politics. Delhi.
New York: Cambridge University Press.
Young, O.R. (1980). “International Regimes:
Haas, E. B. (1968). The Uniting of Europe. Standford. Problems of Concept Formation”. World Politics.
Haas, E. B. (1980). “Why Collaborate? Issue-Linkage Vol. 32, No.3, April.
and International Regimes”. World Politics. White, N. D. (1996). The Law of International
Vol.32, No.3, April. Organisations. Manchester University Press,
Hasgüler, M. & Uludağ, M. B. (2010). Devletlerarası Manchester.
ve Hükümetlerdışı Uluslararası Örgütler. İstanbul:
Alfa Yayınları.
31
Bölüm 2
Birleşmiş Milletler Sistemi
1 2
Birleşmiş Milletler’in Kuruluşu Milletler’in Temel Özellikleri
öğrenme çıktıları
3 4
sıralayabilme Türkiye ve Birleşmiş Milletler
4 BM’nin uluslararası sistemdeki önemini 5 Türkiye’nin BM sistemindeki yerini ortaya
tanımlayabilme koyabilme
32
Uluslararası Örgütler
GİRİŞ
Birleşmiş Milletler (BM) örgütü, türünün ikinci örneğidir. Sınırlı amaçlara yönelik uluslararası ör-
gütlerin kurulması, 1865 Evrensel Posta Birliği’ne (günümüzde Uluslararası Telekomünikasyon Örgütü)
kadar gider. Ancak “uluslararası işbirliğini geliştirmek ve barış ve güvenliği sağlamak” amacıyla kurulan ilk
uluslararası örgüt, 1919’da Birinci Dünya Savaşı’nın ardından kurulan Milletler Cemiyeti (MC) örgütüdür.
BM ile MC, dünya savaşları sonrasında kurulmalarıyla ve uluslararası barış ve güvenliği korumayı
amaç edinmeleriyle birbirlerine benzer. Ancak benzerliklerinden çok farklılıkları göze çarpar. MC açıkça
bu amacı gerçekleştirmekte başarısız olmuştur, çünkü İkinci Dünya Savaşı çıkmıştır. BM ise en azından bu
boyutta bir silahlı çatışmanın çıkmaması nedeniyle başarılı sayılabilir. Kuruluşlarındaki en önemli farklılık
ise, MC’nin kuruluşunda ABD ve Sovyetler Birliği yokken, BM’nin kuruluşunda her ikisinin de kurucu
ve Güvenlik Konseyi’nin beş sürekli üyesinden biri olarak yer almalarıdır.
Milletler Cemiyeti
BM birçok yönden MC’nin devamı gibi görünür. MC, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra galip dev-
letlerin kurduğu ilk küresel siyasal örgüttür. Kurulmasını asıl isteyen ABD Başkanı Woodrow Wilson
idi. Onun ilan ettiği 14 Nokta’da ifadesini bulan ilkelerin, yeni kurulacak olan uluslararası düzenin
temeli olacağı ve açık diplomasi yoluyla dış politikada yeni bir dönem açacağı düşünülüyordu. Savaşı
bitirecek barış antlaşmalarını yapmak için Paris’te toplanan konferansta, böyle bir küresel Örgütün
kurulması ve kuruluş antlaşmasının da barış antlaşmasının bir parçası olması kabul edildi. Ama ABD se-
çimlerini kaybeden Wilson’dan sonra, yeni ABD yönetimi tekrar yalnızcılık politikasına dönerek MC’ye
üye olmaktan kaçındı. Sovyet Birliği ise zaten en baştan dışarıda bırakılmıştı. Örgüt içinde başta olan
İngiltere ve Fransa ise örgütün amacının ne olması gerektiği noktasında anlaşamıyorlardı.
Özellikle Almanya’nın Ren bölgesini işgal etmesiyle birlikte, savaştan sonra kurulan MC güvenlik
sistemi bir gölge hâlini aldı. Öldürücü darbe ise İtalya’nın Habeşistan’ı (bugünkü Etiyopya) işgal etmesi
olmuştur. 52 üye saldırıya karşı tavır aldıysa da etkin bir müdahalede bulunmadılar. Japonya, Almanya
ve İtalya üyelikten çekildi. 1937 yılı MC için olaylara gözünü kapatarak geçti. İkinci Dünya Savaşı ön-
cesinde, son bir adım olarak Finlandiya’yı işgal eden Sovyetler Birliği’ni yeni katıldığı örgütten çıkardı.
Savaştan sonra da son toplantısını yaparak tüm varlığını BM’ye bıraktı.
33
Birleşmiş Milletler Sistemi
Henüz gelecekte kurulacak örgüt açıkça dile getirilmese de, bu bildiride liderler “ülkelerinin ulusal
politikalarında yer alan ve dünya için daha iyi bir gelecek umutlarını dayandırdıkları belirli ortak ilkeler”
olduğunu duyurmuşlardır. Bir sonraki adım, 1 Ocak 1942’de kabul edilen Birleşmiş Milletler Bildirisi’dir.
Birleşmiş Milletler terimini ortaya atan ABD Başkanı Roosevelt olmuştur ve daha sonra 1945 San Fran-
cisco Konferansı’nda vefat etmiş olan Roosevelt’e ithafen örgütün ismi Birleşmiş Milletler olarak kabul
edilmiştir.
34
Uluslararası Örgütler
Antlaşma’da değişiklik yapılması ise yine beş sürekli Güvenlik Konseyi üyesinin de içinde bulunduğu
üçte iki oy çokluğu ile gerçekleşebilir. Nitekim Güvenlik Konseyi’nin 11 olan üye sayısı, 1963’te yapılan
bir değişiklikle 15’e çıkarılmıştır.
Öğrenme Çıktısı
35
Birleşmiş Milletler Sistemi
36
Uluslararası Örgütler
edilen görüş, örgütün amaçlarını gerçekleştirmek sürekli olarak çiğneyen devletlerin üyeliği,5. mad-
için gerekli olan yetkilere sahip olması gerektiği deye göre, Güvenlik Konseyi’nin tavsiyesi ve Ge-
yönündedir. Yetkiler antlaşmada yazılı olanlarla sı- nel Kurul’un 2/3 oy çokluğu ile askıya alınabilir.
nırlandırılmamıştır. Örgütün amaçlarının gerçek- Bu kararı kaldırma yetkisi Güvenlik Konseyi’ne
leştirilmesi bazı yetkilerin kullanılmasını gerekti- aittir. Üyelikten çıkarma da 6. maddeye göre aynı
riyorsa ilgili organ bu yetkiyi geliştirebilir. Buna biçimde gerçekleşir. Ancak bugüne kadar örneği
üstü kapalı yetkiler denmektedir. Nitekim BM, görülmemiştir.
Antlaşma’da yazılı olmayan barış gücü uygulama- Tüm üyeler seçimler için 5 coğrafi bölgeye ay-
sını, uluslararası barış ve güvenliğin korunması rılmıştır: Asya, Afrika, Latin Amerika ve Karayip-
amacı çerçevesinde geliştirmiştir. ler, Doğu Avrupa, Batı Avrupa ve Diğerleri. Doğu
Avrupa grubunda 23, diğerlerinde 30 civarında
Üyelik devlet yer alır. ABD, Kanada ve Avustralya seçim-
lere girerken Batı Avrupa ve Diğerleri arasından
1945’te 51 devletle kurulan BM’nin günümüz-
girerler. Burada amaç, bütün coğrafi bölgelerin ye-
de 193 üyesi bulunmaktadır. Kurucu üyeler dışında
terli ölçüde temsil edilmesini sağlamaktır.
yeni üye kabulü, Güvenlik Konseyi’nin vetoya tabi
bir oylamayla tavsiyesi üzerine Genel Kurul’un 2/3 BM’nin iki merkezi bulunmaktadır. Ulus-
oy çokluğu ile kabulüyle gerçekleşmektedir. Üye- lararası Adalet Divanı (UAD) hariç diğer tüm
lik koşulu, 4. maddeye göre, barışsever bir devlet ana organlar New York’taki merkezde yer alırlar.
olmak ve üyeliğin getirdiği yükümlülükleri kabul MC’nin merkezi olan Cenevre ise ikinci merkezdir
ettiği gibi örgüte göre bu yükümlülükleri yerine ge- (UNOG) ve başta uzmanlık örgütleri olmak üzere
tirme yeterliğine ve iradesine sahip olmaktır. Üye- kimi birimler burada çalışır. UAD ise Hollanda’da
lik başvurularının örgütün ilk kurulduğu dönemde Lahey’dedir.
bir süre Doğu ve Batı blokları arasındaki ideolojik
çatışma nedeniyle Güvenlik Konseyi’nde vetoyla Birleşmiş Milletler’in Organları
karşılaşmasına karşın bu sorun daha sonra aşılmış,
BM bir hükümetler arası uluslararası örgüt-
bağımsızlığı elde eden devletlerin başvurmaları ha-
tür. Yani üye devletler arasında işbirliğini amaçlar.
linde üyeliğe kabulleri neredeyse otomatikleşmiştir.
Ancak bu hiç bağlayıcı karar alamadığı anlamına
Ancak bunun bir kural halini aldığı da kesin olarak
gelmez. Örgüt’ün altı ana organı vardır. Hepsi de
söylenemez. Çünkü 100 civarında devlet tarafın-
çeşitli düzeylerde bağlayıcı kararlar alabilirler.
dan tanınmasına karşın Kosova üyelik başvurusu
yapmamaktadır çünkü Güvenlik Konseyi’nde ve- Genel Kurul, tüm üye devletlerin temsil edil-
toyla karşılaşacağı bilinmektedir. diği ve birer oya sahip olduğu en genel katılımlı
organdır. Üye ülkelerin egemen eşitliği ilkesinin en
Bu yükümlülüklerin bir kısmı, iyi niyet ilkesi
iyi ortaya çıktığı organdır. Devletler, Genel Kurul
gibi tüm uluslararası antlaşmalar için geçerli olan
çalışmalarına beşten fazla temsilciyle katılamaz-
ve ayrıca yazılmasına gerek olmayan nitelikteyken,
lar. Genel Kurul her yıl olağan toplantısını Eylül-
bir kısmı da antlaşmanın çeşitli maddelerinde yer
Aralık ayları arasında yapar. Gereksinim doğması
alan ve BM üyeliğine özgü niteliktedir. Tüm üye
halinde bu dönem dışında olağanüstü toplantı da
devletler, Genel Kurul’un bütçeyi belirlemesin-
yapabilir. Her oturum süresi için bir başkan seçilir.
den sonra, kendisine düşen yıllık katkıyı ödemek
zorundadırlar. Örgütün organlarına seçilen dev- Gündeminin oluşturulması ve kararlarının ha-
letler, bu organların çalışabilmesi için gerekenleri zırlanması süreci, Genel Kurul’a bağlı alt organ-
yapmak, örneğin Güvenlik Konseyi üyesi ise her larda toplantıdan önce gerçekleşir. Bu komiteler
an toplantıya katılabilecek durumda olmak, kuru- şunlardır:
cu antlaşmada bağlayıcı olacağı belirtilen kararlara • Siyasi İşler ve Güvenlik Komitesi
uymak zorundadırlar. • Ekonomik ve Mali İşler Komitesi
BM Antlaşması’nda üyelikten ayrılma hükmü • Toplumsal, İnsancıl ve Kültürel İşler Komitesi
yer almamaktadır. Ancak dileyen devletin ayrılabi- • Vesayet İşleri Komitesi
leceğine kuşku yoktur. Üyeliğin askıya alınması ve
• İdari İşler ve Bütçe Komitesi
üyelikten çıkarma ise mümkündür. BM ilkelerini
37
Birleşmiş Milletler Sistemi
• Hukuk İşleri Komitesi ile gerçekleşir. Ancak Genel Kurul’un kendi kara-
• Özel Siyasi Komite. rıyla ekleme yapabildiği “önemli konularda” 2/3
çoğunluk aranır.
Ayrıca, “genel görüşme” adı altında üye devletler
kendileri açısından öncelik taşıyan konuları içeren Genel Kurul’un görev ve yetkilerini 10. madde
bir konuşma yaparlar. Bu konuşmaların sıralaması, belirler. Buna göre, Genel Kurul BM Antlaşması
konuşmayı yapacak olan kişinin devlet başkanı ya çerçevesine giren ya da bu Antlaşma ile oluşturu-
da büyükelçi olmasına göre değişir. ABD Başkanı, lan organların herhangi birinin yetki ve görevlerini
ev sahibi ülke olması nedeniyle ilk konuşan kişi olur. ilgilendiren her türlü sorun veya işi görüşebilir ve
Genel Kurul’da BM’nin resmi dilleri olan İngilizce, 12. madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bu
Fransızca, İspanyolca, Rusça ve Çince konuşma ya- konularda üye devletlere, Güvenlik Konseyi’ne
pılabilir. Bu dillerden birinde yapılan konuşmalar veya ikisine birden tavsiyede bulunabilir. 12. mad-
diğer dillere örgüt görevlileri tarafından çevrilir. de, Güvenlik Konseyi’nin gündeminde olan konu-
ların Genel Kurul tarafından görüşülemeyeceğini
belirtmektedir. Ancak uygulamada Genel Kurul bu
durumda dahi konuyu farklı bir isimle gündemine
alarak görüşmüştür.
Genel Kurul’un üye devletlere yönelik karar-
ları tavsiye niteliğindedir. Ancak sahip olduğu ge-
niş görüşme yetkisi bu organı tüm dünya sorun-
larının konuşulduğu bir forum haline getirmiştir
ki, bu durum 1. maddede belirlenen amaçlarla da
uyumludur. Ayrıca Genel Kurul’un 1948’de kabul
ettiği İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi gibi kimi
kararları sahip oldukları tavsiye niteliğinin ötesinde
Resim 2.2 Genel Kurul, BM’nin karar alıcı, politika
bir değer kazanmıştır. Türkiye’de böyle bir yöntem
yapıcı ve temsilci organıdır. Birleşmiş Milletler’in 193
olmadığı halde Resmi Gazete’de yayınlanmıştır ve
üye ülkesi egemen eşitlik ilkesi uyarınca Genel Kurul’da
Yargıtay bu karara kendi kararlarında sık sık atıfta
temsil edilmektedir.
bulunmaktadır. Ayrıca bu kararlar uluslararası hu-
kuk açısından önemli bir işleve daha sahip olabil-
Kaynak: http://www.un.org/en/sections/about-un/
mekte, yapılageliş kuralının (teamül, örf ve adet)
main-organs/
oluşup oluşmadığının belirlenmesinde maddi kay-
naklardan birini oluşturabilmektedir.
Genel Kurul örgütün bütçesini hazırlar. Üye
devletler bu bütçeden kendilerine düşen payı Genel Kurul ayrıca açık olmayan birçok özel
ödemek zorundadırlar. İki yıl üst üste ödemeyen durumda yetkiyi kendi üzerine almıştır. Örneğin,
üye devletin Genel Kurul’da oy verme hakkı, yine Antlaşma örgüt adına hukuksal bağıntıya girme
Genel Kurul aksine karar vermezse, askıya alınır. yetkisinin kime ait olduğunu belirtmediği için Ge-
Ancak Genel Kurul bu kararı her zaman almakta- nel Kurul bu yetkiyi kendisi kullanmaktadır.
dır. Diğer ana organlara üye seçimini Genel Kurul Genel Kurul 13. maddeye göre birçok göreve
yapar. UAD ve Güvenlik Konseyi hariç ana organ- sahiptir. Bunları yerine getirmek için çeşitli alt-
lar Genel Kurul’un yetkisi altındadır, onun verdiği organlar kurmuştur. Uluslararası hukukun geliş-
görevleri yapmak zorundadırlar. Ayrıca olağan ve- mesinde önemli etkisi olan Uluslararası Hukuk Ko-
sayet anlaşmalarını, uzmanlık kurumları ile yapılan misyonu da bunlardan biridir. Diğer ana organlar
anlaşmaları ve BM’nin sahip olacağı ayrıcalık ve üzerinde yetkisi vardır. Onların belirli çalışmaları
bağışıklıkları belirleyen ve üye devletlerdeki statü- yapmalarını isteyebilir, raporlarını alır, denetimle-
süyle ilgili anlaşmaları onaylar. UAD’dan danışma rini yapar. Bunun iki istisnası vardır. UAD yargı
görüşü talep edebilir. organı olduğu için bu yetki alanının dışında kalır.
Genel Kurul kararlarında olağan olan, hazır bu- Güvenlik Konseyi de Genel Kurul’a yıllık rapor su-
lunan ve oy kullananların salt çoğunluğudur. UAD nar ancak aralarında hiyerarşik bir ilişki yoktur.
üyeleri hariç diğer organlara seçim 2/3 oy çokluğu
38
Uluslararası Örgütler
Genel Kurul 2006 yılında bir kararla, o zama- lenmiş olması nedeniyle her zaman toplanabilecek
na kadar Ekonomik ve Sosyal Konsey (ECOSOC) durumda olması gerekir. Yani Genel Kurul gibi
altında çalışan İnsan Hakları Komisyonu’nu İnsan olağan çalışma dönemi yoktur. Üyeleri acil bir
Hakları Konseyi adıyla kendisine bağlı bir alt-organ durumda toplantıya katılabilecek biçimde hazır
haline getirmiş, böylece ECOSOC’un en önemli olmak zorundadır. Konsey bu görevini yerine geti-
çalışma alanı olarak kabul edilen insan haklarının rirken uyuşmazlıkların barışçı yollardan çözümüne
korunmasını kendisine bağlamıştır. ilişkin 6. Bölüm çerçevesinde tavsiye, zorlama ön-
Güvenlik Konseyi, örgütün en başta gelen amacı lemlerini belirleyen 7. Bölüm çerçevesinde bağla-
olan uluslararası barış ve güvenliğin korunmasın- yıcı karar alabilir. Bağlayıcı karar verme yetkisini
dan birincil sorumlu organdır (madde 24). içeren 7. Bölüm 49-53. maddeleri kapsar. Tüm
üye devletler bu çerçevede alınan kararlara uymak
Kuruluşunda 11 üyeli olan Konsey, 1963’te yapı-
zorundadır. 53. madde, bu kararın uygulanmasın-
lan değişiklikten bu yana 15 üyeye sahiptir. Bu sayı-
da bölgesel örgütlerin ya da anlaşmaların kullanıl-
nın artırılması gerektiği, Konsey’de bir demokrasi açı-
masına izin vermektedir ama bölgesel oluşumlar
ğı olduğu eleştirileri dile getirilip bu yönde çalışmalar
Konsey’in izni olmadan kendi başlarına zorlama
da yapıldıysa da bir uzlaşma sağlanamadı. 15 üyenin
önlemine başvuramazlar.
5’i P5 (Permanent Five) denilen sürekli üyelerdir.
Bunlar, ABD, Rusya Federasyonu, Çin, Büyük Bri- Konsey’in halen kullandığı bir başka önemli
tanya ve Fransa’dır. Çin’in temsili ilk zamanlarda so- yetki barış güçlerinin kurulması ve yönetilmesidir.
run olduysa da 1971’den beri Çin Halk Cumhuriyeti Konsey misyonun kurulmasına karar verir, görev ta-
tarafından temsil edilmektedir. SSCB’ye ait olan kol- nımını yapar. Görev süresinin uzatılması ya da sona
tuk ise bu devletin 1991’de dağılması üzerine onun erdirilmesi de Konsey’in yetkisindedir. Kabul eden
ardıl devleti olarak Rusya Federasyonu’na geçmiştir. devlet istese dahi Konsey misyona son verebilir.
Geri kalan 10 üye, Genel Kurul tarafından, 2/3 oy Güvenlik Konseyi terörizmle mücadele konu-
çokluğu ile ve 2 yıllığına seçilir, araya bir dönem gir- sunda da kendisine kimi yetkiler oluşturmuştur. 11
meden tekrar seçilemez. Bu kuralın amacı, hep aynı Eylül 2001’den önce El-Kaide ve onunla bağlantılı
devletlerin Konsey’de yer almasını engellemek, tüm eylem ve suçlar için özel komite oluşturan Konsey,
devletlere seçilmek için şans tanımaktır. Sürekli ol- bu saldırıdan sonra 1373 sayılı kararı alarak üye dev-
mayan üyelerin, 23. maddeye göre, uluslararası barış letlere küresel terörizmle mücadele konusunda genel
ve güvenliğin korunmasına katkıda bulunabilecek kimi yükümlülükler getirmiş, ilk kez öncesindeki bir
orta büyüklükte devletler arasından ve adil bir coğrafi eyleme bağlı olmayan yükümlülükler tanımlamıştır.
temsil sağlanacak biçimde yapılması gerekmektedir. Konsey’e yönelik en önemli eleştiriler, veto yet-
Ancak ilk koşula pek de uyulduğu söylenemez. Çok kisi nedeniyle karar alma sürecinde yaşanan sorun-
küçük devletler de Konsey’e seçilmişlerdir. lar, üye devlet sayısının toplam BM üyelerini temsil
Beş sürekli üye oylamada da ayrıcalıklıdır ve edemeyecek kadar az olması, çalışma yönteminin
usule ait olmayan konularda veto hakkına sahip- diğer üye devletlerin gündemdeki konuları izleme-
tir. Yani birinin dahi ret oyu vermesi, geri kalan 14 sine izin vermeyen biçimde düzenlenmesi ve barış
üye aynı yönde oy kullansa bile karar alınmasını gücüne katkıda bulunan devletlere söz konusu mis-
engellemektedir. İkinci Dünya Savaşı sonunda, yonla ilgili kararlara katılma hakkı tanınmaması
Yalta Konferansı’nda şekli verilen veto hakkı daha olarak ortaya çıkmaktadır. 1990’larda bunlarla il-
en başından itibaren Konsey’e dair en çok tartışılan gili olarak kimi tartışmalar yapılıp çalışma yöntemi
ve eleştirilen konulardan biri olmuş, ancak P5 bu ve barış gücü operasyonlarıyla ilgili değişiklikler
hakkından vazgeçmeye yanaşmamıştır. Oylamaya sağlandı. Ayrıca üye sayısının artırılması konu-
ilişkin düzenleme, Konsey’in karar verebilmesi için sunda da uzlaşmaya varılabilecek noktaya gelindi.
olumlu oylar içinde beş sürekli üyenin oyunun da Ancak veto hakkının kaldırılması konusunda beş
bulunması gerektiği biçiminde olsa da, uygulama- sürekli üyenin bunu kesinlikle reddetmesi nedeniy-
da oylamaya katılmamaları ya da çekimser oy kul- le hiçbir ilerleme sağlanamadı.
lanmaları veto olarak değerlendirilmemektedir. Ekonomik ve Sosyal Konsey (ECOSOC) örgü-
Konsey’in uluslararası barış ve güvenliğin ko- tün ekonomik, toplumsal ve kültürel konulardaki
runmasından birincil sorumlu organ olarak belir- çalışmasını yürütmek üzere düşünülmüş ve Dum-
39
Birleşmiş Milletler Sistemi
barton Oaks önerilerinde olmadığı halde San Fran- kurduğu örgütlerdir ama ondan ayrı bir uluslara-
cisco Konferansı’nda küçük devletlerin isteği üzeri- rası kişilikleri vardır. Bu örgütlerle ilişkileri ECO-
ne kurulmuş bir ana organdır. 3 yıl için seçilen 54 SOC yürütür.
üyeden oluşur. Üye devletleri Genel Kurul seçer.
Çalışma alanında incelemeler yapmak, raporlar ha-
zırlamak, antlaşmalar hazırlamak ve Genel Kurul’a ECOSOC, dünya üzerinde barışın tesis
tavsiyelerde bulunmak ana görevleri arasındadır. edilebilmesi amacı çerçevesinde çatışma
çıkmasına neden olabilecek ekonomik ve
BM Antlaşması’nda kurulması öngörülen tek
toplumsal sorunların ortadan kaldırılması
alt-organ olan İnsan Hakları Komisyonu ve onun
için faaliyet göstermektedir.
çalışmaları ECOSOC’un en önemli çalışma alan-
larından biri olmuştur. Komisyon hem sözleşme-
lerle hem de sözleşme-dışı yöntemlerle insan hak- İkinci olarak ise sivil toplum örgütleriyle ile-
larının korunması konusunda BM’nin en önemli tişim kurmak, işbirliği yapmak, BM’nin amaçları
organı olmuştur. 1948 İnsan Hakları Evrensel için bu örgütlerden gelecek bilgi ve verileri kul-
Bildirgesi’ni hazırlamış, 1966 Medeni ve Siya- lanmak da ECOSOC’un görevidir. ECOSOC bu
sal Haklar Sözleşmesi ile Ekonomik, Toplumsal amaçla bir de alt-organ kurmuştur. Tüm sivil top-
ve Kültürel Haklar Sözleşmesi başta olmak üzere lum örgütlerini üç kategoride toplayarak yetkileri-
birçok sözleşmeyi hazırlamıştır. Ancak özellikle ni belirler: a) Genel danışma statüsü. Bu statüdeki
1990’ların ikinci yarısında Komisyon’a yönelik örgütler ECOSOC çalışmalarına katılır, söz alabilir
olarak üye devletlerin konumlarını kötüye kullan- ve teklifte bulunabilir. b) Özel danışma statüsü. Bu
dıkları, kendilerini incelemeden böylelikle kurtar- statüdeki örgütler söz alma yetkisine sahip değildir.
dıkları, rakiplerinin incelenmesi için kullandıkları c) Liste. Bu statüde yer alan örgütlere ECOSOC
gibi eleştiriler dile getirilmiştir. Durumu değerlen- gereksinim duyduğunda başvurur.
diren Genel Kurul 2006 yılında bu organı kaldıra- Vesayet Konseyi bugün işlevsiz kalmış bir ana
rak kendisine bağlı İnsan Hakları Konseyi’ni kur- organdır. Amacı, vesayet altındaki topraklarda
muş, bunu yaparken eleştirileri karşılayacak kimi yaşayanların geliştirilmesi ve özerklik ya da ba-
değişiklikler de yapmıştır. ğımsızlık kazanmak üzere ilerlemelerinin sağlan-
Bu değişikliğin ECOSOC üzerindeki en önem- ması olarak belirlenmiş olan vesayet sistemini yü-
li etkisi, çalışma alanının daha çok kalkınma te- rütmek üzere tasarlanmıştır. Ancak uygulamada
melli konulara kayması olmuştur. ECOSOC zaten self-determinasyon sorunlarını Genel Kurul ken-
hiçbir zaman ekonomiyle ilgili düzenleyici bir or- disi ele almış ve asıl hedefin bağımsızlık olduğunu
gan olmamıştı. Bu görev IMF ve Dünya Bankası belirlemiştir. Vesayet sistemi altında olmayan ve
tarafından gerçekleştirilmişti. Gelişmiş devletlerin XI. Bölümde düzenlenen özerk olmayan topraklar
bu organın kaldırılabileceği yönündeki önerilerine için de aynı hedefi koymuştur. Bunun sonucun-
karşılık kalkınmaya ağırlık verilmiş, küresel düzey- da Vesayet Konseyi daha çok devletlerden gelen
de kalkınma hedeflerinin belirlendiği 2005 Dünya raporları ve yönetilen topraklarda yaşayanlardan
Zirvesi’nde bu konuda Yıllık Bakanlar Toplantısı gelen şikayetleri dinlemekten ibaret bir iş yapmış,
ve iki yılda bir Kalkınma İşbirliği Forumu topla- 1 Ekim 1994’te son BM vesayeti altındaki toprak
ması istenmiştir. Bu toplantılarda, üzerinde uzlaşıl- olan Palau’nun da bağımsız olması üzerine 1 Kasım
mış olan kalkınma amaçlarında sağlanan ilerleme 1994’ten itibaren çalışmalarını askıya almıştır.
değerlendirilir ve farklı kalkınma ortaklarının faa- Uluslararası Adalet Divanı BM’nin ana yar-
liyetlerinin birbirine uyumunu ve etkililiğini artır- gı organıdır. 92. maddede açıkça belirtildiği gibi,
mak hedeflenir. büyük ölçüde MC’nin ana yargı organı olan Ulus-
Yine de ECOSOC sistemdeki önemini başka lararası Sürekli Adalet Divanı (USAD) örnek alı-
işlevleriyle korumaktadır. Uzmanlık kurumları narak düzenlenmiştir. Merkezi de onun merkezi
denilen, herbiri aslında ayrı bir uluslararası örgüt olan Lahey’dedir. BM Antlaşması’nın XIV. Bölü-
olup amaçları BM ile örtüştüğü için onunla özel iş- mü UAD’ı düzenler. Ancak UAD Statüsü asıl BM
birliği içine giren kurumlarla işbirliği anlaşmalarını Antlaşması’ndan ayrı ve onun eki olarak hazırlan-
yapan ve ilişkileri sürdüren ECOSOC’tur. Bunla- mıştır. Böylece BM Antlaşması’na taraf olan her
rın UNICEF ve UNESCO gibi kimileri BM’nin devlet UAD Statüsü’nün de tarafıdır.
40
Uluslararası Örgütler
UAD’ın iki görevi vardır: Devletler tarafından dava tarafı olabilirler. Diğer uluslararası örgütler de
kendisine sunulan hukuksal uyuşmazlıkları ulusla- dahil başka hiçbir birimin böyle bir yetkisi yoktur.
rarası hukuka göre çözüme kavuşturmak ve yetkili
BM organlarına gerekli durumlarda danışma görü-
şü vermek. UAD’nın iki görevi vardır: Devletler ta-
UAD her biri farklı uyruktan 15 yargıçtan olu- rafından kendisine sunulan hukuksal
şur. Görev süreleri 9 yıldır, ancak her 3 yılda bir uyuşmazlıkları uluslararası hukuka göre
yargıçların üçte birinin süresi dolar ve seçime gidi- çözüme kavuşturmak ve yetkili BM or-
lir. Bu uygulamanın amacı, Divan’da hem sürekli- ganlarına gerekli durumlarda danışma gö-
liği hem de değişimi sağlayabilmektir. Ayrıca, Di- rüşü vermek.
van üyelerinin dünya üzerindeki belli başlı hukuk
sistemleri temsil edilecek biçimde seçilmesi gerekir.
Süresi dolan yargıç yeniden seçilebilir. Her BM
üyesi devlet, Uluslararası Sürekli Hakemlik Mah-
kemesi’ndeki ulusal gruplarından bir kişiyi aday
gösterebilir. Bu kişilerin, kendi ülkelerinde en üst
yargı görevlerine gelebilecek özellikleri taşımaları
ya da uluslararası hukukta kabul edilmiş bir yet-
kinliğe sahip hukukçular olmaları gerekir. Seçim
Genel Kurul’da ve Güvenlik Konseyi’nde ayrı ayrı
oylamalarla yapılır ve her ikisinde de yeterli oyu
alan kişi seçilmiş olur. Güvenlik Konseyi’ndeki oy-
lamada veto yoktur ve 8 oy yeterlidir. Genel Ku-
rul’daki oylamada ise oyların salt çoğunluğu aranır. Resim 2.3 Uluslararası Adalet Divanı BM’nin yargı
Divan üyeleri kendi ülkelerini temsil etmez, ba- organıdır. Lahey-Hollanda’da faaliyet göstermektedir.
ğımsız olarak görev yaparlar. Hiçbir devlet ya da Kaynak: http://www.icj-cij.org/
kurumdan emir almazlar. Tam diplomatik bağışık-
lık ve ayrıcalıklardan yararlanırlar. Sekreterlik ve Genel Sekreter örgütün ana organ-
larındandır. Sekreterlik yönetsel organdır ve başında
Statü’nün 36. maddesine göre, Divan bir ant-
Genel Sekreter bulunur. Sekreterlik çalışanlarını Ge-
laşmanın yorumlanması, uluslararası hukuka
nel Sekreter atar. Hem Genel Sekreter hem de Sek-
ilişkin herhangi bir sorun, varlığının saptanması
reterlik çalışanları sadece örgüte karşı sorumludurlar.
durumunda uluslararası bir yükümlülüğün ihlali-
Diğer ana organların kendisine verdiği görevleri yeri-
ni oluşturacak bir olgunun var olup olmadığının
ne getirir, onların toplantılarını hazırlar, talep ettikleri
belirlenmesi, böyle bir durumda sağlanacak taz-
raporları sunarlar. Uluslararası memurlar olarak da
minatın niteliği ve miktarına ilişkin tüm hukuksal
diplomatik ayrıcalık ve bağışıklıklardan yararlanırlar.
uyuşmazlıklarda yetkilidir. 38. madde ise uyuş-
Sekreterlik çalışanları, üye devletlerin vatandaşları ara-
mazlıklarda kullanacağı kaynaklar sayılmaktadır.
sından, boş olan görev için yapılan sınavlarla seçilir.
Bunlar, uluslararası antlaşmalar, uluslararası yapı-
lageliş (teamül) ve hukuk genel ilkeleridir. Ayrıca Genel Sekreter, Güvenlik Konseyi’nin vetoya
yardımcı kaynak olarak da mahkeme ve hakemlik tabi bir oylamayla tavsiyesi üzerine Genel Kurul
kararları ile öğretiyi de kullanabilir. tarafından seçilir. Bu güne kadar Konsey’in tavsiye
ettiği kişinin Genel Kurul tarafından seçilmediği
Ancak Divan’ın yargı yetkisini kabul etmek is-
olmamıştır. Antlaşma’da Genel Sekreter seçiminde
teğe bağlıdır. Yetki itirazlarını karara bağlayan da
aday gösterme ve adayların sahip olması gereken
Divan’ın kendisidir. Yargı yetkisini kabul edip Di-
koşullar gibi bir düzenleme olmadığından, seçim
van önüne giden devletler için kararları bağlayıcı-
zaman içinde oluşan kural ve geleneklere göre yapı-
dır. Yani davaya taraf devletler bu kararları uygu-
lır. 5 yıllık en fazla 2 dönem kuralı da böyle ortaya
lamak zorundadır. Sadece devletler UAD önünde
çıkmış ve Genel Kurul tarafından kabul edilmiştir.
41
Birleşmiş Milletler Sistemi
99. maddeye göre, Genel Sekreter uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye sokacağına inandığı her ko-
nuda Güvenlik Konseyi’nin dikkatini çekebilir. Bu yetki MC genel sekreterinde bulunmayan çok önemli
bir yetkidir. Genel Sekreter’in sadece yönetsel yetki ve görevleri olan bir kişi olarak düşünülmediğinin
kanıtıdır. Ancak Konsey bundan sonra herhangi bir girişimde bulunmazsa Genel Sekreter onu bir harekete
zorlayamaz.
Uluslararası hukuk açısından önemli olan bir başka görevi, 102. maddeye göre, üye devletlerin yaptık-
ları antlaşmaları kaydettirmeleri ve bunların yayınlanmasıdır. Buradaki amaç gizli antlaşmaları önlemek ve
dileyen herkesin antlaşmalara ulaşabilmesini sağlamaktır. Bu işlem yapılmayan antlaşmalar BM organları
önünde ileri sürülemez.
42
Uluslararası Örgütler
Yaşamla İlişkilendir
Öğrenme Çıktısı
BM Güvenlik Konseyi’nin
Kosova’nın neden BM üye- uluslararası barış ve güvenli- BM ya da onun gibi bir ör-
liğine kabul edilmeyeceğinin ğin korunması görevini ye- güt kurulmamış olsaydı bu-
düşünüldüğünü araştırınız. rine getirirken Genel Kurul nun ne gibi etkileri olurdu?
ile ilişkisi nedir?
43
Birleşmiş Milletler Sistemi
44
Uluslararası Örgütler
duğunu görürüz. Karardan sonra çıkan ilk büyük yapması Güvenlik Konseyi sürekli üyeleri arasında
sorunlar olan 1956 Macaristan ve Süveyş krizle- memnuniyetsizlik yaratmış, yetkisini aştığını ileri
rinde Güvenlik Konseyi yine veto nedeniyle karar sürmüşlerdir. Ancak bu anlaşmanın yapılmış olma-
veremez duruma düşünce gözler Genel Kurul’a sı, Irak’a müdahale kararının ertelenmesine, anlaş-
döndü. Ama Genel Kurul her iki sorunda da etkili manın yürüyüp yürümeyeceğinin görülmesinden
olamadı. Karar teknik olarak varlığını korusa bile sonraya bırakılmasına neden olmuştur.
etkisi çok az oldu ve alınmasına gerekçe olan Kore
olayı ile sınırlı kaldı. Güvenlik Konseyi veto nede-
niyle karar veremezken, Genel Kurul’un da ulusla-
Kuvvet Kullanma Yasağı, Meşru
rarası barış ve güvenliğin korunmasına ilişkin tek Savunma Hakkı ve Ortak Güvenlik
uygulaması, incelemek, tartışmak ve zaman zaman Sistemi
da kınamaktan ibaret oldu. BM’nin ilkeleri saptayan 2. maddesinin 4. pa-
Genel Sekreter’in bu çerçevedeki yetkileri sade- ragrafı kuvvet kullanmaya ilişkindir. Bu madde
ce 99. maddede belirlenen Güvenlik Konseyi’nin hükmüne göre (2/4), tüm üyeler uluslararası ilişki-
dikkatini çekmekten ibaret değildir. Görevi nede- lerinde gerek herhangi bir devletin toprak bütün-
niyle kendisi kimi girişimlerde bulunabilir. İlk ge- lüğüne ya da siyasal bağımsızlığına karşı, gerekse
nel sekreterden itibaren bu göreve gelenler, örgütün BM’nin amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir
amaçlarından biri uluslararası barış ve güvenliğin biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet
korunması olduğuna göre, ana organlardan olan kullanmaya başvurmaktan kaçınırlar.
genel sekreterin de bu amacın gerçekleştirilmesi
için yetki ve görev sahibi olması gerektiğini sa- Kuvvet Kullanma Yasağının Kapsamı
vundular. Özellikle ikinci genel sekreter Ham-
2/4 ile yalnızca genel olarak kuvvet kullanma
marskjöld bu açıdan çok etkili oldu. Özel temsilci
değil, aynı zamanda kuvvet kullanma tehdidi de
atamak, arabuluculuk yapmak, mekik diplomasisi
yasaklanmıştır. Ancak, kullanılan terimlerin tanı-
işletmek gibi adımları ilk kez o attı. Kendisi de bu
mı yapılmamıştır. Antlaşma’nın çeşitli maddelerin-
çerçevede Kongo’ya yaptığı bir uçak yolculuğun-
de kullanılan kuvvet kullanma, kuvvet kullanma
da suikaste uğrayarak hayatını kaybetti. 1998’de
tehdidi, barışa yönelik tehdit, barışın bozulması,
Irak’ta silah denetimi konusundaki sorunu gider-
saldırı hareketi ve silahlı saldırı gibi terimlerin tanı-
mek üzere Bağdat’a bizzat giden ve bir anlaşmaya
mı BM Antlaşması’nda yoktur. Dolayısıyla 2/4 yo-
varan Genel Sekreter Kofi Annan da bu girişimini
rumlanırken hangi tür kuvvet kullanmanın yasak
görevinin doğal gereği olarak açıklamıştır.
olduğu üzerinde bile sorunlar çıkmış ve iki görüş
Genel Sekreter’in uluslararası barış ve güven- ortaya atılmıştır.
liğin korunması konusundaki uygulamalarına
Ağırlık kazanan görüşe göre, yasaklanan kuvvet
bakınca, gerek kendisinin gerek özel temsilcileri
kullanma yalnızca silahlı kuvvet kullanmadır, siyasi
aracılığıyla girişimde bulunduğu görülmektedir.
ve ekonomik baskı yapılması bu madde kapsamına
Genel Sekreterler bu yetkilerini zamanla ve daha
girmez. Ekonomik ve siyasal baskı barışa yönelik
çok üstü kapalı yetkiler anlayışına dayanarak ge-
tehdit olarak veya örgütün amaç ve ilkelerine aykırı
liştirmişlerdir. Buradaki açıklama, Genel Sekreter
bir eylem olarak değerlendirilebilir. Ancak kuvvet
de ana organlardan biri olduğuna göre ve ulusla-
kullanma yasağı içinde değerlendirilemez.
rarası barış ve güvenliğin korunması örgütün ana
amaçlarından olduğuna göre, onun da başka bir Kuvvet kullanma tehdidi ise, bir devletin is-
yetkilendirmeye gerek olmaksızın bu amaçla kimi tekleri yerine getirilmezse kuvvete başvuracağını
yetkiler kullanabileceği ve bunların Antlaşma’da ya- açıklamasıdır. Hangi eylemlerin kuvvet kullan-
zılı olmasının şart olmadığı biçimindedir. İlk başta ma tehdidi oluşturduğunu saptamak Güvenlik
Genel Sekreter’in bu nitelikteki girişimlerini kendi Konseyi’nin yetkisindedir. Saldırı teriminin tanı-
yetkisine müdahale olarak gören Güvenlik Kon- mını yapan 1974 tarih ve 3314 sayılı Saldırının
seyi de zamanla bu tutumundan vazgeçmiş, hatta Tanımına İlişkin Genel Kurul Kararı’nda (bundan
Genel Sekreter’i bu yetkilerini daha fazla kullan- sonra Saldırının Tanımı Kararı) da kuvvet kullan-
maya çağırmıştır. Yine de, özellikle 1998’de Kofi ma ve kuvvet kullanma tehdidi terimleri konusun-
Annan’ın Irak’a kendi inisiyatifiyle giderek anlaşma da bir şey söylememektedir. Her biri bir saldırı ey-
45
Birleşmiş Milletler Sistemi
lemi olduğuna göre bu kararda sayılan eylemlerin ka bir devletin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlı-
hepsinin kuvvet kullanma oluşturduğu kuşkusuz- ğını ihlal etmiyorsa veya geçici olarak ihlal ediyorsa
dur ancak kuvvet kullanmanın kapsamı bundan bu yasak kapsamı dışında kalabilir mi? Bu gibi bir
ibaret değildir. Kuvvet kullanma tehdidinden ise durumun en klasik örneği, vatandaşları sorun olan
hiç bahsedilmemektedir. Dolayısıyla hangi eylem- bir bölgede yaşamsal tehlike içinde olan bir devletin
lerin kuvvet kullanma tehdidi oluşturduğu konu- onları kurtarmak için müdahale etmesidir. Bunu
sunda elimizde bir yön gösterici de yoktur. İsrail, Uganda’nın Entebbe havaalanına kaçırılan
Bir eylemin ya da açıklamanın kuvvet kullanma uçakta bulunan İsrail vatandaşlarını kurtarmak için
tehdidi oluşturması için, her an gerçekleşebilecek ve Etiyopya’daki iç savaş sırasında orada bulunan
bir eylem olasılığı var olmalıdır. Gene gelecekte Etiyopyalı Yahudileri kurtarmak için yapmıştır.
belirsiz bir zamanda gerçekleştirileceği söylenen ey- BM Antlaşması’nın geleneksel yorumuna göre,
lemler kuvvet kullanma tehdidi olmaz. Tehdit söz- konulan yasak genel ve kesin bir yasaktır. Madde-
le ya da eylem yoluyla gerçekleştirilebilir. 1990’da deki bu terimler genel yasağı sınırlandırmak için
Irak, henüz Kuveyt’le görüşmeler devam ederken değil, tam aksine güçlendirmek için konulmuştur.
sınıra yüz bin asker yığarak bunu yapmıştır. Aynı Antlaşma’nın hazırlık çalışmaları da bu görüşü des-
şekilde, ilişkilerin kötü olduğu bir devletle olan sı- teklemektedir. Maddenin kapsamını kısıtladığı ile-
nıra çok yakın bir yerde askeri manevra yapmak da ri sürülen terimler Dumbarton Oaks önerilerinde
tehdit olarak değerlendirilebilir. Uyarı ile tehdidi yoktu ancak San Francisco Konferansı’nda, küçük
birbirinden ayıran şey, tehdidin her an bir eylem devletler ülke bütünlüğü ve siyasal bağımsızlığının
olasılığını da taşımasıdır. Ancak hukuka aykırı kuv- korunan değerler olduğunun vurgulanması için
vet kullanma tehdidini çoğunlukla kuvvet kullan- konulmasını istedi. Yani genel ve kapsayıcı yasağı
manın kendisi izlediğinden dikkatler kaçınılmaz sınırlandırma niyeti hiçbir şekilde yoktu.
olarak daha ciddi bir ihlal olan sonraki eylem üze- Diğer görüşe göreyse, yasak sınırlı bir yasak-
rinde yoğunlaşmaktadır. tır, yani yalnızca bir devletin toprak bütünlüğü
2/4’ün getirdiği kuvvet kullanma yasağı ince- veya siyasi bağımsızlığına karşı ya da Antlaşma’nın
lenirken göz önünde tutulması gereken bir başka amaçlarına aykırı olan kuvvet kullanma eylemlerini
nokta, İkinci Dünya Savaşı sonundan bu yana kuv- yasaklamaktadır.
vet kullanma konusunda birçok belirsiz bölgenin Birinci görüşün kabulü halinde, antlaşmaların
ortaya çıkmış olmasıdır. Bunların en önemlisi, do- ihlali gibi uluslararası hukuka aykırı olan ancak
laylı saldırı yöntemleridir. Artık devletler bir başka kuvvet kullanma içermeyen uygulamalara karşı
devlete karşı kuvvet kullanırken asker göndermek devletler kuvvet kullanma yoluna sapamaz. Oysa
zorunda değildir. 1974 Saldırının Tanımı Kararı’nın ikinci görüş, bu gibi durumlarda da eğer BM
3. maddesinde dolaylı bazı eylemler de saldırı kap- amaçlarına aykırı değilse veya diğer devletin toprak
samına alınmıştır. Bu eylemler şunlardır: Kararın bütünlüğü veya siyasi bağımsızlığı ihlal edilmiyorsa
(f ) paragrafında yer verilen, devletin kendi ülkesi- devletlere kuvvete başvurma olanağı tanır. Dolayı-
ni başka bir devlete saldırı için kullandırması ve (g) sıyla zor durumdaki vatandaşlarını kurtarmak için
paragrafında yer verilen, başka bir devlete o ülkede ve insancıl nedenlerle kuvvet kullanmayı hukuka
silahlı saldırı oluşturabilecek yoğunlukta silahlı güç uygun kabul etmek gerekir. Çünkü her ikisinde de
kullanma olayları gerçekleştiren silahlı kollar, grup- diğer devletin siyasal bağımsızlığına karşı bir hare-
lar, düzensiz birlikler veya lejyonerler göndermek. ket yoktur, toprak bütünlüğü geçici bir süre için
UAD da 1986 Nikaragua Davası’nda dolaylı saldı- ihlal edilmektedir ve açıktır ki tehlikede olan in-
rıyı meşru savunma hakkının kullanılması yolunu sanları kurtarmak BM Antlaşması ilke ve amaçları-
açan durumlardan birisi olarak kabul etmiştir. na aykırı değildir.
2/4’ten doğan asıl yorum sorunu, maddedeki Ancak bu görüş kabul edilirse karşı karşıya ka-
bir devletin toprak bütünlüğü ya da bağımsızlığına lacağımız asıl sorun şu olacaktır: Belli bir kuvvet
karşı veya BM Antlaşması amaçlarıyla bağdaşmayan kullanma eyleminin niteliğini saptarken devletlerin
herhangi bir biçimde kuvvet kullanmanın yasaklan- amaç ve niyetini nasıl saptayacağız? Devletler her
mış olmasının, yasağın kapsamını daraltıp daralt- zaman amaçlarının kuvvet kullanmayı haklı hale ge-
madığı noktasında çıkmıştır. Yani, eğer bir kuvvet tiren bir amaç olduğunu iddia edebilir ve o devletin
kullanma eylemi BM amaçlarıyla çelişmiyorsa, baş-
46
Uluslararası Örgütler
amacının o neden değil de başka bir neden olduğu- önce üyesi bulunduğu bir askeri ittifak aracılığıyla
nu ispat etmek çoğu zaman mümkün olmayacaktır. da gerçekleştirebilir. İkinci olarak, silahlı saldırının
Yani bu görüşün kabul edilmesi, kötüye kullanma gerçekleştiği durumlara özgü kılınarak mümkün
yolunun da açılması anlamına gelmektedir. olduğu kadar kötüye kullanmalardan kurtarılmaya
Baskın olan yorum, yasağı kapsayıcı kabul eden çalışılmıştır. Üçüncü olarak da Güvenlik Konseyi
yorumdur. Devletler ve doktrini çoğunluğu geniş gerekli önlemleri alana kadar kabul edilen bir hak
yorumu reddetmektedir, çünkü geniş yorum güç- olarak geçici bir nitelik kazanmıştır.
lü devletlerin işine yarayan bir yorumdur. Askeri Meşru savunma hakkının koşullarına bakarsak,
yönden zayıf olan hiçbir devlet, çiğnenen hakkı ne öncelikle bir silahlı saldırı olmalıdır. İster doğrudan
olursa olsun daha güçlü bir devlete karşı herhangi ister dolaylı saldırı olsun, silahlı saldırının meşru
bir şekilde kuvvet kullanamaz. UAD da 1949 Kor- savunma yolunu açtığı kabul edilmektedir. Üyeler
fu Boğazı Davası’nda, İngiltere’nin Boğaz’da yaptı- meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları ön-
ğı mayın tarama harekatının Arnavutluk’un toprak lemleri hemen Güvenlik Konseyi’ne bildirmekle
bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına zarar ver- yükümlüdürler. Bilgi vermek, meşru savunma hak-
mediği ve dolayısıyla hukuka uygun olduğu iddia- kını kullandığını iddia eden tarafın görevidir. Eğer
sını, bu harekatın Arnavutluk’un egemenliğini ihlal iki taraf da bu iddiadaysa, her ikisi de Güvenlik
ettiğini belirterek reddetmiştir. Konseyi’ne başvurabilir. Güvenlik Konseyi’nin yet-
kileri bu durumdan veya devletlerin meşru savun-
ma haklarını kullanmalarından bir zarar görmez.
Meşru Savunma Hakkı Karar yetkisi yine Konsey’e aittir.
Kuvvet kullanmanın yasaklanması, meşru sa-
Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güven-
vunmayı doğal bir istisna olarak içerir. Meşru sa-
liğin korunması için gerekli önlemleri aldığı anda
vunma hakkının kapsamı kısıtlanabilir ama bu hak
meşru savunma hakkı çerçevesinde kuvvet kullan-
tamamıyla yok edilemez. Meşru savunma hakkı-
ma da sona ermek zorundadır. Doğal olarak bura-
nın var olduğunun özel bir maddeyle kabulü de
da kast edilen, Güvenlik Konseyi’nin bir konuyu
gerekmez. Haksız bir saldırı karşısında devletlerin
gündemine alması, tartışması vb. değildir. Güven-
kendilerini savunma hakları hiçbir zaman tartışıl-
lik Konseyi’nden uluslararası barış ve güvenliği ko-
mamıştır. BM Antlaşması da meşru savunmanın
rumak için bir eylem beklenmektedir. Bu gerçek-
bu niteliğini, bunun doğal bir hak olduğunu belir-
leştiği anda, devletler tek-taraflı kuvvet kullanma
terek kabul etmektedir. BM Antlaşması’nın meşru
eylemini sona erdirmek zorundadırlar.
savunmaya ilişkin hükmü olan 51. maddeye göre,
“bu Antlaşma’nın hiçbir hükmü, Birleşmiş Millet- Bu şekliyle meşru savunma hakkı, devletlerin
ler Üyelerinden birinin silahlı saldırıya hedef olma- Güvenlik Konseyi harekete geçene kadar başvurduk-
sı halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve ları ve o harekete geçer geçmez sona erdirmek zorun-
güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alın- da oldukları geçici bir yoldur. Hiçbir şekilde ulusla-
caya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ve meşru rarası örgüt tarafından alınması gereken önlemlerin
savunma hakkına halel getirmez.” yerini alacak geniş kapsamlı bir hak değildir.
Başka bir şekilde söylersek, silahlı saldırıya uğ- 51. maddede yer almamasına karşın, gereklilik
rayan bir devlet, Güvenlik Konseyi harekete geçe- ve orantılılığın yapılagelişten (teamülden) kaynak-
ne kadar saldırgan devlete karşı kuvvet kullanarak lanan bir sınırlama olarak meşru savunma hakkı-
kendisini savunmak hakkına sahiptir. Bu doğal bir nın bir koşulunu oluşturduğuna kuşku yoktur.
haktır ve devlet bu hakkını tek başına ya da başka Çünkü kuvvet kullanma yasağına bir istisna olarak
devletlerle birlikte kullanabilir. 51. maddeyle meş- meşru savunma hakkı çerçevesinde kullanılmasına
ru savunma hakkı üç yönde gelişmiştir: Her şeyden izin verilen kuvvetin, söz konusu saldırıyı bertaraf
önce bireysel meşru savunmanın yanı sıra birlikte etmek için gerekli en az kuvvet olması gerekir.
meşru savunmayı da kapsar hale gelmiştir. Birlikte Kullanılacak kuvvetin saldırıyla orantılı olması
meşru savunma, saldırıya uğrayan devletin üçüncü gerektiği yönündeki en önemli olay, 1837 Caroli-
devletlerden yardım alarak bu hakkını kullanması ne olayıdır. Bu olay, Kanada’nın İngiltere’ye karşı
anlamına gelir. Devlet bunu saldırıya uğradıktan verdiği bağımsızlık savaşı sırasında ortaya çıkmıştır.
sonra yardım çağrısıyla da sağlayabilir, saldırıdan Kanadalılar zaman zaman yakındaki ABD eyaletle-
47
Birleşmiş Milletler Sistemi
rine sığınıyor ve yardım alıyorlardı ama Amerikan BM Antlaşması’nın VII. Bölümü, madde 39-
hükümeti karışmama politikası izliyordu. Kanada- 41, barışa yönelik tehdit, barışın bozulması veya
lılar Kanada toprağı olan Navy adasından geçen İn- saldırı eylemi durumlarında Örgüt’ün başvurabile-
giliz gemilerine saldırmaya başladılar. Bu adadaki ceği önlemleri belirler. 39. maddeye göre, Güvenlik
Kanadalılara silahı ise Caroline adlı bir Amerikan Konseyi barışın tehdit edildiğini, bozulduğunu ya
bandıralı gemi sağlıyordu. İngilizler bu gemiyi bir da bir saldırı eylemi gerçekleştiğini saptar ve ulusla-
Amerikan limanı olan Schlosser’de ele geçirdiler ve rarası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden
Niyagara şelalesinden aşağı attılar. kurulması için tavsiyede bulunur ya da 41 ve 42.
İngiltere gemiyi ele geçirip yok ederken meşru maddeler uyarınca hangi önlemlerin alınacağına
savunma hakkı çerçevesinde hareket ettiğini ileri karar verir.
sürmüştü. ABD’nin görüşüne göre, İngiltere bu
sorunda meşru savunma hakkını kullandığını ileri
süremez. Çünkü meşru savunma hakkının kulla-
nılabilmesi için söz konusu tehlikenin o an ortaya
çıkmış, ani, başa çıkılamaz ve başka hiçbir korunma
yoluna başvurmaya olanak bırakmayacak nitelikte
olması gerekir. Sonuçta, İngiltere de bu koşulların
meşru savunma hakkının koşulları olduğunu kabul
etmiştir ve o zamandan bu yana bir daha orantılılık
koşulu hiç sorgulanmamıştır.
Bu noktada devletlerin uygulamasına bakarsak,
bazı büyük devletlerin kuvvet kullanma olayların-
da geniş bir meşru savunma hakkı iddia ettikleri-
Resim 2.5 BM Güvenlik Konseyi’nde oylama yöntemi
ni görüyoruz. Bunu destekleyen görüşler de ileri
5 sürekli üyeye (P5) avantaj sağlayacak şekilde
sürülmüştür. Buna göre, 51. madde hiçbir zaman
düzenlenmiştir. Buna göre, Konsey’in karar verebilmesi
sınırlayıcı olmak amacıyla konulmamıştır. Meşru
için olumlu oylar içinde beş sürekli üyenin oyu da dahil
savunmayı tanımlamak amacından çok bölgesel
olmak üzere toplam 9 oy gereklidir.
örgütlerle ilişkisini belirlemek amacına yöneliktir.
Kaynak: http://static.un.org/News/dh/photos/
Ancak daha geniş meşru savunma hakkının ile-
large/2013/June/553835-securitycouncil.jpg
ri sürüldüğü her olayda, veto nedeniyle Güvenlik
Konseyi’nde karar alınamasa bile, diğer devletler böy- Özetle, 39. madde Güvenlik Konseyi’ne iki iş-
le bir genişletmeden rahatsızlıklarını göstermişlerdir. lev yüklemektedir: Önce bir barışa yönelik tehdit,
barışın bozulması veya saldırı eylemi olup olma-
Ortak Güvenlik Sistemi dığını belirleyecektir. Sonra da durum hakkında
Kuvvet kullanmanın bir tek meşru savunma tavsiyede bulunabilecek ya da alınacak önlemleri
hakkı dışında 2/4 ile yasaklanması, o zamana ka- saptayabilecektir. Yani, Güvenlik Konseyi 39. mad-
dar gelen devlet uygulamasının tamamen aksine dede sayılan durumları gerçekleştiğini saptasa bile
bir durum oluşturmaktadır. Devletler diledikleri zorlama önlemlerine başvurmak zorunda değildir.
zaman kuvvete başvurmayı egemenliklerinin bir Tarafların uyuşmazlıklarını çözmeleri için tavsiye-
parçası olarak görmüşler ve böyle uygulamışlardı. lerde bulunabilir ya da alınacak önlemleri saptaya-
Ancak BM Antlaşması 2/4 ile bu yetkileri meşru bilir. Bu tercih yapma olanağı, alınacak önlemlerin
savunma hakkının kullanılması dışında ortadan belirlenmesi için Güvenlik Konseyi’nde ikinci bir
kaldırıldı. Bunun dünyadaki kuvvete başvurma oylama yapılması gerektiği anlamına gelmektedir.
olaylarını durdurmayacağı açık olduğuna göre, Beş sürekli Güvenlik Konseyi üyesi, 39. maddede
örgütün bu gibi durumlarda müdahale etmek için sayılan durumlardan birinin saptanmasından sonra
yetkilendirilmesi ve bir sistem kurulması gereği bir de zorlama önlemi alınıp alınmayacağı konu-
açıktı. Bu sistem, Antlaşma’nın VII. Bölümü çer- sunda ikinci bir veto hakkına sahip olurlar.
çevesinde kurulmuş, sistemin ortasına da Güvenlik Güvenlik Konseyi zorlama önlemi uygulama
Konseyi yerleştirilmiştir. kararı verse bile, bu önlemler yine kuvvet kullanma
48
Uluslararası Örgütler
içeren önlemler olmak zorunda değildir. Güvenlik belirlenen önlemlerin yetersiz kaldığı ya da kala-
Konseyi önce 41. maddede belirlenen diğer zor- cağı kanısına varırsa, 42. madde uyarınca hava,
lama yollarının uygulanmasına da karar verebilir. kara ve deniz kuvvetleri aracılığıyla gerekli gördü-
Burada da yine önce kuvvet kullanma içermeyen ğü her türlü girişimde bulunabilir. Bu karara uy-
önlemlere başvurmak, bunlar sonuç vermezse kuv- mak, BM Antlaşması’nın 25. maddesi gereği üye
vet kullanma yoluna sapmak gibi bir zorunluluk devletler için bir yükümlülüktür.
yoktur. Güvenlik Konseyi önce diğer zorlama yol- Bölgesel örgütler tarafından ya da bölgesel bir
larının uygulanmasına karar verebileceği gibi bu antlaşma çerçevesinde kuvvet kullanılması da BM
yolların sonuç vermeyeceği kanısındaysa, bunlarla Antlaşması’nda yer alan merkezi kuvvet kullan-
zaman kaybetmeden doğrudan doğruya kuvvet ma yollarından birisidir ve ortak güvenlik siste-
kullanma içeren zorlama yollarına başvurulmasına minin bir parçasını oluşturur. Bu yola başvurul-
da karar verebilir. ması yolunda karar verme yetkisi, yine Güvenlik
Güvenlik Konseyi’nin zorlama önlemlerine Konseyi’ne aittir. BM Antlaşması’nın VIII. Bölü-
başvurabilmesi için, önce 39. maddede belirtilen mü bölgesel antlaşmalara ve örgütlere ayrılmıştır.
barışa yönelik tehdit, barışın bozulması veya saldırı 52. madde, uluslararası barış ve güvenliğin korun-
eylemlerinden birisinin gerçekleştiğini saptaması ması amacına yönelik olarak kurulan ve BM amaç
zorunludur. Bu belirleme, BM Antlaşması’nda ön- ve ilkeleriyle bağdaşan bölgesel antlaşma ve örgüt-
görülen ortak güvenlik sisteminin anahtarıdır. Bir lerin varlığını kabul etmekte ve üyelerin bölgesel
kez bu saptama yapıldıktan sonra, artık Güvenlik nitelikteki uyuşmazlıklarını Güvenlik Konseyi’ne
Konseyi barışçı çözüm yolları için tavsiyede bulun- getirmeden önce bu bölgesel yollar aracılığıyla
ma ya da zorlama önlemi kararı vermek yolların- çözmeye çalışmalarını istemektedir. 53. madde ise
dan dilediğini seçebilir. Güvenlik Konseyi’nin kendi yetkisindeki zorlama
Güvenlik Konseyi barışın bozulduğunu tüm ta- önlemlerini uygulamak için bu bölgesel antlaşma
rihi boyunca üç kez saptamıştır: 1950 Kore, 1982 ve örgütlerden yararlanabileceğini söylemekte ama
Falkland Adaları ve 1990 Irak’ın Kuveyt’i işgali. Güvenlik Konseyi’nin izni olmadan bu örgüt ya
Buna karşılık bir saldırı eylemi gerçekleştiği belir- da antlaşmalar uyarınca zorlayıcı hiçbir harekette
lemesi hiç yapılmamıştır. Güvenlik Konseyi bunu, bulunulamayacağını belirtmektedir.
Irak’ın Kuveyt’i işgali gibi çok açık bir saldırı du- Buradan şöyle bir sonuç çıkarabiliriz: Güvenlik
rumunda bile yapmamıştır. Bunun nedeni, büyük Konseyi’nin izni olmadan bu örgüt ya da antlaşma-
bir olasılıkla saldırı terimine yüklenen öznel kötü lar uyarınca zorlama önlemi uygulanamaz. Bunun
anlamdır. için evrensel örgütün uluslararası barış ve güvenli-
Barışa yönelik tehdit ise yalnızca 2/4’e göre kuv- ğin korunmasından sorumlu organı olan Güvenlik
vet kullanma tehdidini değil, ama aynı zamanda iç Konseyi’nin kararı şarttır. Ancak meşru savunma
savaş ya da insan hakları ihlalleri gibi durumlardan hakkının kullanılması için bölgesel kurumlara baş-
da kaynaklanabilir. Nitekim 1992’de Somali’deki iç vurmanın önünde hiçbir engel yoktur. Yani bir
savaşta bir dış saldırı ya da kuvvet kullanma tehdidi devlet meşru savunma hakkını bu kurumlar çerçe-
olmadığı halde Güvenlik Konseyi bu durumu barı- vesinde diğer devletlerle birlikte kullanabilir.
şa yönelik tehdit olarak belirlemiştir. Güvenlik Konseyi’nin BM Antlaşması’nın
Güvenlik Konseyi 39. maddede belirlenen bu hükümleri uyarınca yaptırım amacıyla kuvvet
durumlardan birisinin gerçekleştiğine karar ver- kullanılmasına karar vermesi durumunda, bu ka-
dikten sonra, eğer gerekiyorsa durumun ağırlaş- rarların uygulanması için gereken önlemler yine
masını önlemek için geçici önlem de alabilir. 40. Güvenlik Konseyi’nin takdirine göre ya BM üyele-
maddede belirlenen bu yetkinin kullanılması, rinin bir kısmı ya da tamamı tarafından alınacaktır.
tarafların hak ve iddialarını etkilemez. Bundan Güvenlik Konseyi bu kararı aldıktan sonra, kendi
sonra, Güvenlik Konseyi 41. maddede belirlenen askeri gücü olmadığına göre uygulanmasını üye
ve kuvvet kullanma içermeyen yollara başvurmaya devletlerden istemek durumundadır. Üye devlet-
karar verebilir. Bunlar, ekonomik ilişkilerin dur- lerin Güvenlik Konseyi’ne askeri güç verebilmele-
durulması veya diplomatik ilişkilerin kesilmesi ri için, BM Antlaşması 43. madde BM üyelerinin
gibi önlemlerdir. Güvenlik Konseyi 41. maddede Güvenlik Konseyi ile özel antlaşmalar yapmasını
öngörür. Bu özel antlaşmalarda, üyelerin Güvenlik
49
Birleşmiş Milletler Sistemi
Konseyi emrine verebilecekleri silahlı güçlerin mik- Bu durumda Güvenlik Konseyi uluslararası ba-
tarı, niteliği, hazırlık dereceleri ve yerleri belirtile- rışın ve güvenliğin korunması görevini yerine geti-
cek ve gösterilecek kolaylık ve verilecek yardımın rirken sahip olması gereken çok önemli bir yetki-
niteliği saptanacaktır. Güvenlik Konseyi, bu özel den yoksun kaldı. Özel antlaşmaların yokluğunda,
antlaşmalarla emrine verilen güçleri gereksinim Güvenlik Konseyi halen 39. maddeye göre belirle-
duyduğu anda kullanabilecektir. me yapabilir ama devletler olası bir askeri operas-
Bu ulusal birimlerin yönetilmesi görevini üst- yona katılmak zorunda değildir. Dolayısıyla uygu-
lenen uluslararası birim ise 47. maddeyle kurulan lama için başka yollar bulmak zorunda kalınmıştır.
Askeri Kurmay Komitesi olacaktır. Bu Komite, Bu soruna çözüm olarak Güvenlik Konseyi, 39.
barış ve güvenliğin korunması, Güvenlik Konseyi maddeden kaynaklanan devletlere kuvvet kullanma
emrine verilen güçlerin kullanılması ve komutası, izni verme ya da bunu tavsiye etme yetkisi geliştirdi.
silahlanmanın düzenlenmesi ve olası bir silahsız- Bu yetkinin kullanıldığı olaylara bakarsak, Gü-
lanma için gerekli askeri araçlarla ilgili her konuda venlik Konseyi 53 yılda yalnızca üç olayda büyük
Güvenlik Konseyi’ne tavsiyede bulunacaktır. An- çaplı operasyonlara başvurulmasını gerektiren izin-
cak Komite’nin konumuz açısından önemli olan ler vermiştir. Bunlar; 1950 Kore, 1990 Kuveyt’in
görevi, Güvenlik Konseyi emrindeki tüm silahlı Irak tarafından işgali ve 1992 Somali iç çatışması-
kuvvetlerin stratejik yönetimidir. Kuvvet kulla- dır. Bu operasyonlar, söz konusu çatışmanın niteli-
nılması için gerekli planları yapacak olan birim, ğinden karar alınışına ve bu kararların uygulanma-
BM Antlaşması 46. maddeye göre Askeri Kurmay sına kadar bazı önemli nitelikler göstermektedir.
Komitesi’dir. Her üç durumda da Güvenlik Konseyi’nin ka-
Ancak kağıt üzerinde uygun görünen bu sis- rar verme yetkisi vardı. 7 Temmuz 1950 tarih ve 84
tem kurulamamış ve 39. maddeye göre tespit sayılı kararıyla Kore’deki durumu barışın bozulması
yapıldıktan sonraki uygulama farklı bir yöne olarak, 2 Ağustos 1990 tarih ve 660 sayılı kararıyla
doğru gitmiştir. BM sistemi daha Antlaşma im- da Irak’ın Kuveyt’i işgalini uluslararası barış ve gü-
zalandığı sırada birçok noktada eleştirilerle kar- venliğin bozulması olarak belirledi. Somali’ye ilişkin
şılaştı. Antlaşma’da kuvvet kullanma tekeli Gü- karar ise 3 Aralık 1992 tarih ve 734 sayılı karardı ve
venlik Konseyi’ne verilmiştir ama bu yetkinin durumu uluslararası barış ve güvenliğe yönelik tehdit
kullanılabilmesi beş sürekli üyenin anlaşmasına olarak belirliyordu.
bağlıdır. BM sisteminde Güvenlik Konseyi’ndeki Bu üç örnekten ilki olan Kore’de operasyon sı-
oylama prosedürü, Güvenlik Konseyi’nin beş sü- rasında soğuk savaş halen devam ediyordu. Karar
rekli üyesine, yani ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve ancak Sovyetler Birliği’nin Güvenlik Konseyi top-
Fransa’ya, kendilerini önlemlerden bağışık tutma lantılarını o sırada boykot ediyor olması sayesinde
ve istemedikleri kararların alınmasını veto etme alınabildi. 25 Haziran’da Konsey ateşkes ve Kuzey
olanağını tanımaktadır. Kore güçlerinin 38. paralele çekilmesi çağrısında
Bu oylama sisteminin değiştirilmesi, BM’de bulunan ve bu kararın uygulanması için BM üye-
reform çalışmaları çerçevesinde sık sık konu edil- lerinden yardım isteyen genel bir karar aldı. 27
diyse de gerçekleşmeyeceği anlaşılmaktadır. Böyle Haziran’da Kore Cumhuriyeti’ne silahlı saldırıyı
bir değişiklik beş sürekli üyenin onayını gerektir- püskürtmek ve bölgede barışı yeniden kurmak için
mektedir ve onlar da bu haklarından vazgeçecek gerekli yardımın yapılması tavsiyesinde bulundu.
gibi görünmemektedir. 7 Temmuz’da ise askeri güçlerin ABD’nin birleşti-
Bunun dışında, VII. Bölüm’ün öngördüğü işle- rilmiş komutası altına konmasını ve ABD’nin bir
rin hiçbirisi yapılamamıştır. Devletlerle Güvenlik komutan atamasını tavsiye ediyor ve bu güçlerin
Konseyi arasında yapılması gereken özel antlaşma- BM bayrağını taşımasına izin veriyordu.
lar üzerinde uzlaşma sağlanamamıştır. Dolayısıyla İkincisi olan Kuveyt’te soğuk savaş sona ermişti
Güvenlik Konseyi 39. madde gereği barışa yönelik ve Rusya da operasyonda ABD’ye destek verdi. 2
tehdit, barışın bozulması veya saldırı eylemi ger- Ağustos tarih ve 660 sayılı kararda, Güvenlik Kon-
çekleştiğine ve 42. madde gereği kuvvet kullanıl- seyi 39 ve 40. maddelerin adını vererek konunun
masına karar verse bile, emrinde bunu uygulayacak VII. Bölüm çerçevesinde ele alınacağını ortaya
askeri güç yoktur. koydu ve Irak güçlerinin derhal ve koşulsuz ola-
50
Uluslararası Örgütler
rak Kuveyt’ten çekilmesini istedi. 6 Ağustos tarih terimi açıkça kullanılmamıştır ama niyet edilenin
ve 661 sayılı kararla, 41. maddeye göre Irak’a ön- bu olduğu açıktır. Nitekim bundan sonra hemen
lemler uygulanmasına karar verdi. 25 Ağustos tarih Somali’ye silahlı güç gönderilmiştir.
ve 665 sayılı kararla, Kuveyt hükümeti ile işbirli- Kore’de Güvenlik Konseyi 84 sayılı kararı al-
ği yapan devletlerin Irak’a giden ve Irak’tan gelen dıktan sonra çatışmaların gidişi üzerinde bir rol
tüm gemilerin ambargonun uygulanması ve kargo oynamadı. Genel Sekreter’in BM’nin Kore’de daha
ve yönlerinin kontrolü amacıyla durdurulması için etkin olabilmesi için gösterdiği tüm çabalar Avru-
her türlü önlemi almaları çağrısında bulundu. Aynı pa devletlerinin desteğine rağmen ABD tarafından
gün alınan 670 sayılı karar ise, devletlere Irak ve reddedildi. Böylece Güvenlik Konseyi kendi yetki-
Kuveyt’e giden ve önceden BM’den onay almayan sini, silahlı kuvvetin çok büyük bir kısmını sağla-
uçakları kendi hava sahalarından geçirmemeleri yan ABD’ye devretmiş gibi oldu. BM’nin Kore’de-
emrini verdi. Sonunda, 29 Kasım tarih ve 678 sa- ki denetimi ABD’nin raporlarını almaktan öteye
yılı kararla, Kuveyt ile işbirliği yapan devletlere ön- gidemedi.
ceki kararları uygulamak ve bölgede barışı kurmak
Ancak yine de BM’nin Kore’deki rolünü kü-
için gerekli önlemleri alma izni verdi.
çümsememek gerekir. Güvenlik Konseyi’nin çağ-
Bu tür operasyonların üçüncüsü olan Somali’de rısı üzerine Kore’de savaşan güçlere 15 BM üyesi
ise insancıl nedenler temel rolü oynamıştı. Kore’de katıldı. Birçok BM üyesi de malzeme, tıbbi yardım
ve Körfez’de barışı bozan belli bir devlet varken bu- vb. sağladı. Ayrıca Sovyetler Birliği’nin 1 Ağustos
radaki durum ülkenin iç koşullarından kaynakla- 1950’de Güvenlik Konseyi’ne dönüşüyle Konsey
nıyordu. 23 Ocak 1992’de Güvenlik Konseyi tüm yeniden karar veremez duruma düşünce ve tam bu
tarafları ateşkese çağıran ve VII. Bölüm gereği si- sırada geri çekilen Kuzey Kore ordusu karşısında
lah ve askeri malzeme üzerine ambargo koyan ve 38. paralelin geçilip geçilmeyeceği sorunu çıkın-
ayrıca Arap Birliği, Afrika Birliği Örgütü ve İslam ca, ABD buna kendisi karar vermek yerine BM’ye
Konferansı Örgütü ile işbirliği öngören 733 sayı- gitti. Genel Kurul Barış İçin Birleşme kararını ala-
lı kararı aldı. 24 Nisan 1992’de 751 sayılı kararla rak sınırın geçilmesi iznini verdi. Bu karara daya-
UNOSOM kuruldu. 3 Aralık 1992’de 794 sayılı narak BM güçleri 29 Kasım’da 38. paraleli geçti.
karar ile Güvenlik Konseyi Genel Sekreter’den ge- Bunun sonucunda Çin kendi güçleriyle müdahale
len Somali’de güvenli bir çevre yaratılması için VII. etti. 1951 kışı boyunca süren çatışmalardan sonra
Bölüm’e göre eylem önerisini kabul etti ve bir üye 38. paralel bir kez daha sınır oldu ve 27 Temmuz
devletin bu operasyonun oluşturulması önerisini 1953’te de ateşkes imzalandı.
olumlu karşıladı. Bu devlet ABD idi. Güvenlik
Körfez olayında, Kore’nin aksine sorunla ba-
Konseyi, ABD ve Genel Sekreter’e bu öneriyi uy-
şından sonuna kadar Güvenlik Konseyi ilgilendi.
gulamak için gerekli tüm önlemleri alma izni verdi.
Güvenlik Konseyi kararları, VII. Bölüm’de belirle-
Bloklaşma sona erer ermez iki bu tür operasyon nen süreci adım adım takip etti. Bu arada geçen
gerçekleştirilmesi, özellikle Somali’deki gibi ulusla- süre zarfında, ABD ve bazı başka devletler Körfez’e
rarası çatışma değil de iç çatışma olan bir yere mü- ve Suudi Arabistan’a asker yığmaya başladı. Amaç
dahale edilmesi, başka yerlerde de benzer BM ope- Irak’ın başka Körfez devletlerine de girmesine en-
rasyonları yapılabileceği yönünde umut verdiyse de gel olmak ve harekete geçmek için hazırlıktı. Bu-
bu umut gerçekleşmedi. Bosna-Hersek ve Ruanda rada da önderlik yapan yine ABD idi. 29 devlet-
bunun en somut örneğidir. Somali’de önderlik ya- ten gelen 750.000 askerin 500.000’i ABD’dendi.
pan ABD idi, ama bunu başka yerlerde yapmadı. Harekatı yöneten devlet yine ABD’ydi. Güvenlik
Nitelikleri ne olursa olsun, gerekli mekanizma Konseyi’nin geri çekilmek için Irak’a tanıdığı süre-
kurulmamış olduğundan Güvenlik Konseyi her nin sonu olan 15 Ocak 1991’den sonra bu güçler
üç olayda da üye devletlere askeri bir müdahale artık kuvvet kullanmakta özgürdü ve BM’ye karşı
için emir verme yoluna gidemedi. Kore’ye ilişkin tek yükümlülüğü Güvenlik Konseyi’ne düzenli ra-
84 sayılı karar üyelere gerekli her türlü yardımı por göndermekti. 24 Şubat’ta başlayan operasyon
yapmalarını tavsiye etmekte, Kuveyt’e ilişkin 678 BM’nin amaçlarını gerçekleştirdi. Kuveyt’ten tüm
sayılı karar ve Somali’ye ilişkin 794 sayılı karar Irak güçlerini attı ve 3 Nisan’da da 687 sayılı karar-
devletlere gerekli tüm araçları kullanma izni ver- la ateşkes yürürlüğe girdi.
mektedir. Somali’ye ilişkin olarak kuvvet kullanma
51
Birleşmiş Milletler Sistemi
Somali’deki durum tümüyle farklıydı. Karşıda, Bu durumda, bu güçlerin BM gücü olup olmadığı
operasyon öncesi izin alınması gereken etkin bir sorusu özellikle bu güçlerin yerleştirildikleri yer-
hükümet olmadığı gibi düşman ya da saldırgan bir lerdeki davranışlarından doğan sorumluluk veya
devlet de yoktu. Tamamıyla Somali’nin iç koşul- zarara uğramaları durumunda onlar adına iddiada
larından kaynaklanan bir sorun vardı. Ancak bu bulunacak otoritenin saptanması açısından önem
operasyonda kesin bir şekilde tanımlanmış amaç- taşımaktadır.
lar olmadığı da bir eleştiri olarak yöneltildi. Genel Tüm bu söylenenlere karşın bir şeyi unutma-
Sekreter düzensiz gruplardan ağır silahların alın- mak gerekmektedir. Bu tür operasyonların yalnızca
masını ve Somali’de sorunları çözmek için gerekli üç örneği vardır. Bunların birincisi 1950’deyken,
siyasi koşulların yaratılmasını istiyordu. Güvenlik son ikisi 40 yıl aradan sonra 1990’larda gerçekleş-
Konseyi’nin 26 Mart 1993 tarih ve 814 sayılı ka- miştir. Bu eksiklik nedeniyledir ki devletler açıkça
rarı, Genel Sekreter’den insancıl yardımın yanı sıra belirtilen kuvvet kullanma yasağına yine açıkça
siyasi ve ekonomik durumun düzeltilmesi ve ulusal belirtilen meşru savunma hakkı dışında başka is-
uzlaşma ve siyasi düzenin sağlanması için de gere- tisnalar bulmaya çalışmıştır. BM’nin daha başarılı
kenleri yapmasını istemektedir. Amerikan yetkili- olan müdahale biçimi, Antlaşma’da hiç yeri ol-
leri ise yardımın gerektiği gibi ulaştırılmasını sağ- mayan barış güçleri oldu ve 1988’de Nobel Barış
layacak şartlar yaratıldığı anda çekilebileceklerini Ödülü’nü aldı.
söylüyordu. Sonuçta, ilk girişimde bulunan devlet
olduğu gibi operasyonun planlarını yapan, uygu-
layan ve istediği zaman çıkan ABD oldu. Karşıda Barış Güçleri
bir saldırgan olmadığından, sonunda bir ateşkese Antlaşma’da öngörülen ortak güvenlik sistemi
gerek olmadı. saldırganı bulup onu durdurmak ve uluslararası ba-
Bu tür operasyonların özel antlaşmalar ve BM rış ve güvenliği bu şekilde sağlamak amacındaydı.
komutası olmadan yapılmasının sakıncaları sık Barış gücü operasyonları ise böyle bir ortak düş-
sık söz konusu edildi. Antlaşma’da öngörülen me- man bulunmadığı varsayımına ve devletler arasında
kanizmanın yokluğu operasyonların yürütülmesi işbirliğinin sağlanmasına dayanan operasyonlardır.
üzerinde önemli etkide bulundu. Güvenlik Kon- Gerilimin arttığı durumlarda böyle bir tarafsız BM
seyi operasyona ilişkin bilgi almakta ama operas- polisinin barışı korumak veya yeniden sağlamak
yonların günlük yürütülmesi üzerinde söz sahibi için büyük bir yardım sağlayabileceği düşüncesine
olamamaktadır. Tarafsız ve her saldırganı durdur- dayalıdır.
ma amacına yönelik olması gereken ortak güvenlik Genel olarak barış gücü operasyonları ikiye ay-
sistemi, ancak bütün sürekli üyeler aynı taraftaysa, rılabilir: Gözlemci gruplar ve askeri güç içerenler.
yani hepsinin çıkarı aynı yöndeyse veya en azından Gözlemci gruplar az sayıda kişiden oluşan ve gö-
çatışmıyorsa devreye girmekte ve devletlerin iste- revi sorun olan yere gidip Genel Sekreter’e ve Gü-
ği olmadan hiçbir şekilde devreye girmemektedir. venlik Konseyi’ne rapor vermek olan gruplardır.
Böylece, yapılan operasyonda kontrol BM’nin de- İlk üç yılda BM, Balkanlar, Yunanistan, Kore ve
ğil, liderliği yapan devletin elinde olmaktadır. Endonezya’da bireyler yollayarak ya da komite ve
Ancak burada unutulmaması gereken önemli komisyonlar kurarak araştırma ve rapor verme yön-
bir nokta, Antlaşma öngörüldüğü gibi işleseydi de temini kullandıysa da, gözlemcilik kurumu ilk kez
yine beş sürekli üye aynı tarafta olmadığı takdir- 1948’de Filistin ve Keşmir’de kullanıldı. Konumuz
de herhangi bir müdahalede bulunulamayacağıdır. açısından önemli olan askeri kuvvet içerenler ise
Bugünkü durumda, BM’nin operasyonun yürü- daha yaygın olan bir tür olarak karşımıza çıkmakta-
tülmesi üzerinde de denetimi olmaması ikinci bir dır. Bir silahlı çatışma olan yere, daha fazla çatışma
sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Müdahalede bu- olmasını engellemek, ateşkesi gözetmek, askerden
lunan güçlerin BM gücü mü yoksa bir koalisyon arındırılmış bir bölgeyi tutmak ve dış müdahaleyi
ordusu mu niteliğinde olduğu konusu da buradan önlemek gibi çok çeşitli amaçlarla yerleştirilebilir.
kaynaklanarak tartışılan bir sorun olmuştur. Ope- Barış gücü yerleştirilmesine neden olan genel-
rasyonu BM’nin kendi organı olan Askeri Kur- likle iki durum vardır. Birincisi, devam eden bir
may Komitesi değil operasyona katkıda bulunan silahlı çatışma olan ve tarafların bunu durdurup
devletlerden birisi planlamakta ve yönetmektedir. tarafsız bir üçüncü tarafın aralarına girmesini ka-
52
Uluslararası Örgütler
53
Birleşmiş Milletler Sistemi
Sonuçta, barış gücü operasyonları ortak güven- yunca kalmakta ve barış gücü de bunu sürdürmeye
lik sistemini çalışmadığı bir ortamda çatışmaları yarayan bir araç halini almaktadır. Bu yüzden, barış
sınırlı tutmak ve gerilimi azaltmakla önemli bir iş- gücünün kurulmasıyla birlikte sorunun çözülmesi
levi yerine getirmiştir. Antlaşma’da düzenlenen bir yolunda başka çabalar harcanması da zorunludur.
yöntem olmadığı için, şu anda uygulanan kuralla- Soğuk savaşın sona ermesi, BM için barış gücü-
rın çoğu yaşananlardan alınan derslerden geliştiril- nü bırakıp önceden planlandığı gibi barışı zorlama
miştir. Aslında BM barış güçleri başarılı olduysa, şansının doğduğu düşüncelerine neden olduysa da
bunu sorunlara olağanüstü bir esneklikle yaklaşma- uygulama tam tersini göstermektedir. Bunun bir
sına rağmen temel ilkelere sadık kalmayı bilmesine nedeni, ortak güvenlik sisteminin işler hale geti-
borçludur. Antlaşma’da belirlenmiş kurallar olma- rilmesinin getirdiği büyük finansal, örgütsel ve
ması ihtiyaçlara en iyi uyumu sağlamak açısından uygulamadan doğan zorluklardır. Kaldı ki, BM ça-
başarılı olmuşsa da bu yoksunluk kimi zaman da tışmalara aktif olarak müdahale edecekse, bu barış
barış gücünün çalışmasını zorlaştırmıştır. Örneğin gücünün rolünün azalmasına neden olmayacak,
Kıbrıs’ta Türk tarafıyla bir anlaşma yapılmamış ol- tam aksine müdahaleden sonra iyi eğitilmiş, fi-
ması bazı sorunlara neden olmaktadır. Kongo’da nansmanı iyi sağlanan ve iyi teçhiz edilmiş bir barış
henüz meşru savunmanın gerektirdiği kadar kuvvet gücüne daha da fazla gereksinim duyulacaktır.
kullanılması kuralı yerleşmemiş olduğundan barış
Gerçekten de, bu gereksinimi saptayan Genel
gücü aşırı kuvvet kullanmış ve sonuçta çözüme bir
Sekreter’in 1995’teki önerisi üzerine, son üç yıldır
katkı sağlanamamıştır. Bosna-Hersek’te çatışmalar
BM ile buna istekli olan üye devletler arasında yapı-
sürerken görev alan barış gücü UNPROFOR’un
lan anlaşmalarla üye devletlerin yalnızca barış gücü
içine düştüğü durum ise aslında Bosna’daki soru-
olarak kullanılmak üzere eleman bulundurmaları,
nun barış gücünün görev tanımı dışında olmasının
bunları yetiştirmeleri ve gerekli şekilde teçhiz et-
bir sonucudur. Bosna’da çatışmalar devam ettiği
meleri sağlanmaktadır. Bu fikir, Gali’nin 1992’de
sürece barış gücünün burada işi yoktu, çünkü ta-
Bir Barış Gündemi’nde ileri sürdüğü öneriden
raflara zorlayıcı müdahalede bulunamazdı.
doğmuştur. Ancak devletler burada istendiği gibi
Barış güçlerine yöneltilen önemli bir eleştiri, ellerindeki kaynakları koşulsuz bir şekilde BM’ye
çatışmaları çözmeyip yalnızca dondurmakla yetin- ayırma konusunda siyasi iradeye sahip olmadıkla-
mesidir. Bu kimi zaman yeterli olmakta ve taraflar rından şimdiki sistem yalnızca bir anlaşmalar sis-
sorunu kendi aralarında halledebilmektedir. Ancak temi durumundadır. Sisteme katılan üye devletler
kimi zaman da sorun aldığı biçimiyle uzun yıllar bo- BM’nin isteğine hayır deme hakkına sahiptir.
Öğrenme Çıktısı
3 BM’nin uluslararası barış ve güvenliğin korunması için sahip olduğu yetkileri sıralayabilme
4 BM’nin uluslararası sistemdeki önemini tanımlayabilme
Türkiye’nin 1990’larda
Güvenlik Konseyi’nin ulus- daha faal bir üye haline
lararası barış ve güvenliğin gelmesiyle uluslararası sis- Türkiye’nin ve BM’nin
korunması konusundaki temde 1991’de Sovyetler gündeminde ortak olan so-
yetkilerini kullanırken baş- Birliği’nin yıkılmasıyla run/konuları tartışınız.
vurduğu yöntemler nelerdir? meydana gelen değişiklik
arasındaki ilişki nedir?
54
Uluslararası Örgütler
55
Birleşmiş Milletler Sistemi
görüşlere bakınca, Kıbrıs, reform, terörizm ve yıla 1994’te Konsey’in çalışma yöntemleri üzerine
göre kimi bölgesel sorunlar en fazla yeri almaktadır. bir açık görüşme yapılmasını isteyen Fransa’nın
1990’ların ilk yıllarında BM’nin değişim sürecine bu önerisini Türkiye desteklemiş ve bu toplantıya
uyum sağlaması ve bu amaçla yapılması gerekenler katılmıştır. Fransa bu teklifi Konsey ile geri kalan
önemli bir konu iken, 1996’dan itibaren bu iyim- üye devletle arasında bir gerginlik olduğu için talep
serlik havasının kaybolduğu görülmektedir. Bölge- ettiğini belirtmiştir. Fransa’nın tespitlerine göre, bu
sel konulara bakınca, yine 1990’ların ortasına kadar gerilimin en büyük nedeni, resmi olmayan görüş-
ağırlığı Balkanlar taşımakta, ayrıca Kafkasya, Afga- melerin Konsey’in normal çalışma yöntemi haline
nistan ve Orta Doğu’daki sorunlar yerini almaktadır. gelmesi, resmi oturumların çoğunlukla içerikten
Kıbrıs sorunu ise herhangi bir gelişmenin olmadı- yoksun hale gelmesidir. Konsey resmi toplantıya
ğı, anlaşmazlıkların devam ettiği bir konu olarak gittiği zaman, her şeyin önceden kararlaştırılmış ol-
her yıl yerini almaktadır. 1999 Türkiye’deki büyük duğunu herkes bilmektedir ve bu durum Konsey’in
deprem, 2000 Kosova’ya müdahale ve 2001 de 11 çalışmalarını kapalı kapılar ardında yürütülen ve
Eylül saldırılarının etkisini taşıyan konuşmalardır. hiçbir gözlemcisi yada tutanağı olmayan bir duru-
2001 yılı konuşması doğal olarak en fazla teröriz- ma düşürmektedir. Fransa bu durumun tehlikeli
me yer vermiştir. 2000’lerin sonuna doğru ise, yine olduğunu düşünmektedir. Çünkü bu resmi olma-
her yıl yer verilen bir konu olan Filistin sorununun yan toplantılar aslında numarası bile bulunmayan,
yanı sıra özel olarak Gazze’deki duruma da yer ay- resmen var olmayan toplantılardır ve Konsey üye-
rılmaya başlanmıştır. Son yıllarda mutlaka yer alan si olmayan devletler için bilgi eksikliği anlamına
en önemli konu ise Suriye’deki durumdur. Ayrıca gelmektedir. Fransa resmi olmayan toplantıların
Güvenlik Konseyi’ndeki 5 sürekli üyenin ayrıcalıklı tamamen açık hale getirilmesini önermemekte, an-
konumunun kabul edilemez olduğu da son yıllarda cak resmi toplantılarla resmi olmayan danışmalar
Türkiye’nin konuşmalarında yerini almaktadır. arasında bir denge sağlanmasını istemektedir. Tür-
kiye de bu teklifi desteklemektedir. Üye devletle-
rin büyük kısmı Konsey’in daha fazla açık tartışma
Türkiye ve BM’de Reform ve toplantı yapmasını istemektedir. Türkiye daha
Türkiye reform konusundaki görüşleri- 1990’ların başından itibaren mevcut durumun sür-
ni BM’nin çeşitli platformlarında açıklamış- dürülemez olduğunu ve bir an önce değiştirilmesi
tır.1993’teki ilk önerilerde Türkiye 25-30 üyeli bir gerektiğini savunmaktadır.
Konsey düşünmektedir. Rotasyona tabi olacak on
Türkiye Genel Kurul’un ana tartışma, norm
yeni üye, nüfus, jeopolitik durum, askeri kapasite,
oluşturma ve temsil organı olma konumunun de-
ekonomik potansiyel, BM Antlaşması çerçevesinde
vamından yanadır. Dolayısıyla Genel Kurul’un
daha önceki çalışmaları, uluslararası barış ve güven-
güçlendirilmesini istemektedir. Bu çerçevede, gün-
liğin korunması ve diğer Örgüt amaçlarına katkıları
demin daraltılıp karar verme süreçlerinin hızlandı-
ve adil bir coğrafi temsil unsurlar göz önüne alına-
rılması, komite ve üst düzey görüşmelerdeki prose-
rak seçilecektir. Rotasyona tabi olacak devletlerin
dürlerin gözden geçirilmesi vb. Türkiye açısından
de 10 ve 15 devletten oluşan iki gruptan seçilecek
doğru adımlardır. Genel Kurul’un terörizm, mül-
devletler olması Türkiye’nin önerileri arasındadır.
teciler gibi en önemli konulara eğilmesi gerektiği
30 üyeli bir Konsey, şu anki 1/12 oranına karşılık
görüşünü desteklemektedir. Ayrıca, 2 Aralık 2004
mevcut üyelerin 1/6’sı olacak ve daha fazla temsil
Panel Raporu ve 21 Mart 2005 Genel Sekreter’in
yeteneğine sahip, gereksinimlere karşılık veren, şef-
raporunda dile getirilen Sekreterlik ve ECOSOC’a
faf ve hesap verir nitelikte olacaktır.
ilişkin görüşleri de desteklemektedir.
Türkiye de diğer bütün üyeler gibi Konsey’in
Türkiye’nin İnsan Hakları Komisyonu konu-
çalışma yöntemlerinin beş sürekli üyeye ve kapalı
sundaki tespitlere de katıldığını görmekteyiz. İlke
resmi olmayan görüşmelere dayanmasından şika-
olarak sürekli bir İnsan Hakları Konseyi kurulma-
yetçidir. Sistemin üye olmayanların da izleyebi-
sını desteklemekte, ancak bu organın statüsü, gö-
leceği şekilde şeffaflaştırılması gerektiğini düşün-
revleri, yetkileri, üye yapısı, çalışma yöntemleri ve
mektedir. Konsey üyesi olmayan ancak Konsey’in
sivil toplum kuruluşlarıyla olan ilişkilerinin özenli
gündemine aldığı bir sorunun tarafları, Konsey
bir şekilde ele alınması gerektiğini düşünmekte-
tarafından görüşmelere davet edilmelidir.
dir. Çok az üyeli olmasına karşıdır. Bunun, orga-
56
Uluslararası Örgütler
nın meşruiyeti açısından sorunlar yaratabileceğini çici üyeliği ile en üst noktasına ulaştı. Bu dönemde
düşünmektedir. Vesayet Konseyi’nin kaldırılma- Türkiye için önemli olan iki somut konu Konsey
sı konusundaki görüşler Türkiye tarafından çok gündemine geldi: Mavi Marmara gemisi olayı ve
olumlu karşılanmamıştır. Bunun nedeninin, BM İran’ın nükleer çalışmaları.
Antlaşması’nın değiştirilmesi sürecinin zorluğu ve Hem Mavi Marmara hem de İran örnekle-
uzunluğu olduğu, bazı siyasi ve hukuksal etkiler- ri, Konseydeki sürekli üye ağırlığını bir kez daha
den söz edilmekteyse de bunların neler olduğu- ortaya koyan örneklerdir. Ama geçici üyeliğin
nun söylenmediği görülmektedir. Ancak Türkiye sağladığı avantajları da görmezden gelmemek ge-
eğer Vesayet Konseyi kaldırılacaksa bunun kap- rekir. Konsey üyeleri gündeme madde alınmasını
samlı reformun bir parçası olarak yapılmasından sağlayabilmektedir. BM üyelerinin hepsi Konsey’e
yanadır. herhangi bir konuda başvurabilir. Ama o başvuru-
nun gündem konusu olmasını sağlayamaz. Ayrıca
Türkiye’nin Güvenlik Konseyi Üyeliği bir karar ya da başkanlık bildirisi için tasarı suna-
maz. Türkiye bu olanakları Gazze filosu olayında
Türkiye tüm üyeliği boyunca Güvenlik
kullandı ve bir başkanlık bildirisi çıkmasını sağladı.
Konseyi’nde dört kez sürekli olmayan üye ola-
Bildiride yazılanlar tam olarak Türkiye’nin istediği
rak yer aldı. Bunlar; 1951-52, 1954-55, 1961 ve
gibi olmayabilir. Ama İsrail söz konusu olduğunda
2009-2010 dönemleridir. 2015-2016 dönemi için
ABD’nin vetosunu aşmanın güçlüğünü de unut-
bir kez daha 2011’de aday olduysa da bu seçimi
mamak gerekir.
kazanamamıştır.
İran’ın nükleer programı konusunda ise, Tah-
Uzun bir aradan sonra 2009-2010 dönemi için
ran bildirisini sağlayan devletlerden biri olmasaydı
kazanılan Konsey üyeliğinin Türkiye’ye önemli
Türkiye’nin Konsey’deki tutumunun farklı olup
bazı konularda avantaj sağlayacağı düşünülüyordu.
olmayacağını düşünmek gerekir. Türkiye aslında
Örneğin, barış güçleriyle ilgili sorunlarda Türkiye
ambargonun ağırlaştırılmasına karşıdır. Bildiri ol-
önemli katkıda bulunan bir devlet olarak Güvenlik
masaydı bu yönde görüş belirtebilir, ama olumsuz
Konseyi’nde söz sahibi olmanın getireceği olanak-
oy kullanması çok zor olabilirdi. Tahran bildirisine
lardan yararlanacaktı. Güvenlik Konseyi üyesi ol-
giden uzlaşmayı sağlayan iki devletten biri olması,
mayan BM üyeleri Konsey toplantılarına katılıp söz
olumsuz oy kullanmasının getirebileceği eleştirileri
alabilmekle birlikte oylamaya katılamıyor ve daha
yumuşattı ve kendi girişimini korumak adına anla-
önemlisi, Konsey’e karar tasarısı sunamıyorlardı.
şılabilir kıldı. Başka koşullarda alabileceği eleştiri-
Konsey üyesi olduğunda Türkiye bu zayıflıktan
lerden çok daha azıyla karşılaştığı söylenebilir.
kurtulacaktı. Ayrıca, her Güvenlik Konseyi üyesi
aylık dönemlerle Konsey başkanlığını yürütmekte-
dir. Bu da o üyeyi Konsey’in gündemi ve kararları Barış Gücü Operasyonlarına Katılma
üzerinde söz sahibi duruma getirmektedir. Başkan- Türkiye’nin 1990’dan sonra BM’de daha faal
lık konumundaki devlet, bir karar tasarısı üzerin- hale gelmesinin önemli bir göstergesi, 1992’de
de uzlaşmazlık olması durumunda bütün üyelerin Somali’de başlatılan zorlama operasyonuna asker
kabul edeceği bir karar ortaya koyma pozisyonuna göndererek katılmasıdır. Bu operasyon Irak’a karşı
gelmektedir. Konsey’in bir karar veremediği du- yürütülen başarılı müdahalenin ardından BM’nin
rumlarda, tüm üyelerle görüşerek Konsey adına daha güçlü bir müdahale politikasına yöneleceği-
Başkanlık Açıklaması yapabilmektedir. Bu da baş- nin işareti olarak algılanmıştı. Doğal olarak bunda
kan olan devlet açısından önemli bir görev olarak ABD’nin tek-taraflı değil, diğer devletlerle birlikte
kabul edilmektedir. ve uluslararası örgüt çerçevesinde müdahale etmek
Türkiye, adaylık sürecinde başlatmış olduğu, anlamına gelen çok-taraflı müdahaleden yana bir
dünyanın kendisiyle çok fazla ilgisi olmayan böl- politika benimsemesinin çok büyük payı vardır.
geleriyle ilişki kurma, onlarla işbirliği yapma gi- Türkiye de kendisine coğrafi, tarihsel ya da kültü-
rişimlerini Güvenlik Konseyi üyeliği süresince de rel olarak yakın olmayan bir bölgede yürütülen bu
devam ettirdi. Bu çerçevede, 1990’la birlikte baş- operasyona katılarak bu müdahale anlayışına ya-
latmış olduğu ve 2000’lerde daha da hızlanan faal kınlığını ve bundan böyle barışı sağlama görevleri-
bir üye haline gelme süreci, Güvenlik Konseyi ge- ne daha fazla ve etkili olarak katılacağını göstermiş
57
Birleşmiş Milletler Sistemi
oldu. Nitekim 1990’larda daha çok yakın çevresin- hiz edilmiş olmasını sağlamaktır. Sisteme katılan
deki operasyonlarla ilgili görünen Türkiye, zaman- devletler BM’yle yaptıkları anlaşmada kaç asker,
la dünyanın her yerindeki operasyonlara katılmaya polis, vb. hazır bulunduracağını, bunların kompo-
başladı. Balkanlar ve Orta Doğu’daki operasyon- zisyonunu ve hazırlık düzeylerini, yerlerini belirler.
lara asker gönderirken, diğerlerine polis ve askeri Türkiye de bu sistemde yerini almıştır. Türkiye Ma-
gözlemci katkısını tercih etti. Eylül 2016 itibariyle yıs 1997’de sisteme katılacağını BM Sekreterliği’ne
Türkiye 59 polis, 2 askeri uzman, 36 asker ile barış bildirdi. 14 Haziran 2000’de Ortak Niyet Beyanı
gücü operasyonlarına katkıda bulunmaktadır. imzalandı ve sisteme katılan 33. devlet oldu. Buna
göre, Türkiye’nin 14-30 gün içinde görev yerinde
olacak şekilde asker ve polis 1.000 personeli hazır
bulundurması gerekmektedir.
Ayrıca, Türkiye genel olarak barış güçlerinin
nitelikleri, kurulması, görev tanımı, bu çerçevede
Güvenlik Konseyi’nin yetkisi gibi konularda daha
fazla kafa yormaya başlamıştır. Özellikle bu güçle-
re katkısı artan bir üye devlet olarak Konsey’in bu
güçlere ilişkin değişiklikleri katkıda bulunanlara
hiç danışmaksızın yapması ve bu değişikliklerin
katkıda bulunma kararı verilirken olmayan ko-
şullar yaratabilmesi Türkiye’yi de rahatsız etmiş,
Konsey’in misyon yapısını, görev tanımını vb. de-
Resim 2.7 BM’nin kurucu üyelerinden olan Türkiye ğiştiren kararlarından önce katkıda bulunanlarla
barış gücü operasyonlarına da destek vermektedir. iletişim kurmasını, bu amaçla bir alt-organ oluştur-
masını istemiştir. Ancak Konsey bu konudaki yet-
Ayrıca Türkiye BM Hazır Barış Gücü Sistemi’ne kilerini kısıtlamak niyetinde değildir ve alt-organ
de katılmıştır. Bu sistemin amacı, Konsey’de kurul- kurmak yerine Sekreterlik tarafından yürütülen
masına karar verilen birliğin yerine ulaşma süresini istişare toplantılarını resmileştirmekle ve Konsey
mümkün olduğunca kısaltmak ve ulaşan birliğin temsilcilerinin bu toplantılarda mutlaka bulunma-
belirli bir süre kendisine yeterli olacak biçimde teç- sını sağlamakta yetinmiştir.
Öğrenme Çıktısı
58
Uluslararası Örgütler
59
Birleşmiş Milletler Sistemi
3 BM Antlaşması 2/4 devletlerin tek taraflı olarak kuvvete başvurmalarını yasaklar. Bunun tek istisnası
olarak silahlı saldırıya uğrayan devletin meşru savunma hakkı olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda kuvvet
kullanma yetkisinin ortak güvenlik sistemi yoluyla örgüte verilmesi gerekmiştir. Bu yetkiyi BM Güvenlik
Konseyi eliyle kullanır. Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında birincil sorumluluk Güvenlik Kon-
seyi’ndedir. Konsey VII. Bölüm çerçevesinde barışa yönelik tehdit, barışın bozulması ve saldırı eylemi ger-
çekleştiğini belirledikten sonra, bu eylemde bulunan üye devlete kuvvet kullanma içeren ya da içermeyen
yaptırım uygulanmasına karar verebilir. Ancak bu sistem öngörüldüğü gibi işlememiş, Konsey’de 5 sürekli
üyenin vetosu ve sistemin kurulamaması nedenleriyle Konsey ancak dileyen devletlere gerekli önlemleri
alma izni vererek yetkisini kullanabilmiştir. Bunun sayısı da son derece az olup, daha çok kullanılan araç
zorlama yetkisi olmayan barış güçleri olmuştur.
4 BM uluslararası sistemdeki en geniş katılımlı ve en geniş çalışma alanına sahip örgüttür. Amaçlarının
genel ve kapsayıcı olması sayesinde, uluslararası sistemde ortaya çıkabilecek her türlü sorunu tartışabilir,
bununla ilgili tavsiyelerde bulunabilir ya da önlem alabilir. Ayrıca BM’nin de bir parçası olduğu uluslarara-
sı hukukun geliştirilmesine de çalışma alanındaki her konuya ilişkin olarak antlaşmalar yaparak ve devlet-
lerin antlaşmalarının kaydını tutarak katkıda bulunmaktadır. Daha önemlisi, BM bütün devletlerin kendi
çatısı altında iletişim kurabilmesine olanak tanıyarak, hem birbirinde temsilciliği olmayan devletlerin te-
mas kurabilmesine ve ortak noktalarını keşfedebildikleri, hem de kamuoyu önünde birbiriyle görüşüyor
görünmek istemeyen devletlerin iletişim kurabildikleri ortak bir forum olma amacını gerçekleştirmektedir.
5 Türkiye’nin BM sistemindeki
ortaya koyabilme
Türkiye ve Birleşmiş Milletler 5 Türkiye BM’nin 51 kurucu üyesinden biridir. Başından iti-
baren kendisi gibi orta büyüklükteki devletlerle birlikte olma-
sına karşın, Kıbrıs sorunundan dolayı yaşadığı hayal kırıklığına
kadar, yani 1960’ların ortalarına dek müttefik olduğu Batı’yla
birlikte hareket etmiş, bundan sonra BM’nin de gerilediği 1970
ve 1980’ler boyunca örgütle fazla ilgilenmemiş, yeniden önem
kazandığı 1990’larla birlikte o da faal bir üye haline gelmiştir.
Türkiye halen özellikle barış gücüne katkıları, Güvenlik Kon-
seyi üyeliği, diğer ana organlarda üyelik, vb. yollarla ön plana
çıkmış bir devlettir.
60
Uluslararası Örgütler
1
Hangi belgenin tarafları San Francisco 6 BM Güvenlik Konseyi aşağıdakilerden han-
Konferansı’na davet edilmiştir? gisi için bağlayıcı karar alabilir?
A. Devletlerden uyuşmazlıklarını çözmek için
neler öğrendik?
A. St. James Sarayı Bildirisi
UAD’a başvurmalarını isteyebilir.
B. Atlantik Bildirisi
B. Devletlerden BM bütçesinden paylarına düşeni
C. Birleşmiş Milletler Bildirisi ödemelerini isteyebilir.
D. Yalta Konferansı sonuç bildirgesi C. Bir üye devlete karşı ekonomik yaptırım uygu-
E. Dumbarton Oaks taslağı lanmasına karar verebilir.
D. Devletlerden barış gücüne katkıda bulunmala-
2 Aşağıdakilerden hangisi BM’nin amaçların- rını isteyebilir.
dan biridir? E. Genel Sekreter’i görevinden alabilir.
A. Ortak amaçlara doğru harcanan çabaların 7 Meşru savunma hakkının kullanılması ile il-
uyumlaştığı bir merkez olmak
gili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
B. Ortak bir ordu kurarak dünyada güvenliği sağlamak
C. Bir dünya devleti kurmak A. Orantılı ve gerekli olmalıdır.
D. Savaş suçları zanlılarının yargılanacağı bir mah- B. Yalnızca silahlı saldırı durumunda kullanılabilir.
keme kurmak C. Güvenlik Konseyi’nin izni alındıktan sonra
kullanılabilir.
E. Ekonomik birliği sağlamak
D. Başka devletlerle birlikte kullanılabilir.
E. Güvenlik Konseyi gerekli önlemleri alınca son
3 BM Antlaşması 2. maddede yer alan ilkelerin verilmek zorundadır.
birincisi olan devletlerin egemen eşitliği ilkesi ile
hangi diğer ilke birbirini destekleyen ilkeler olarak 8 Aşağıdakilerden hangisi “barışa yönelik teh-
yorumlanmaktadır? dit” belirlemesi yapıldıktan sonra VII. Bölüm çer-
A. İyi niyet ilkesi çevesinde zorlama operasyonu uygulanan devlettir?
B. Uyuşmazlıklarını barışçı yollardan çözme ilkesi A. Kuzey Kore
C. Üye olmayan devletleri de bu ilkelere uymaya B. Somali
teşvik etme ilkesi C. Irak
D. Devletlerin ulusal yetkilerine giren konulara D. Kuveyt
karışmama ilkesi E. Suriye
E. Kuvvet kullanmama ilkesi
9 Barış güçlerine katkı ile ilgili aşağıdaki ifade-
4 Aşağıdakilerden hangisi BM’ye üye olma sü- lerden hangisi doğrudur?
recinde aranan şartlardan biri değildir? A. Güvenlik Konseyi’nin kurulmasına karar ver-
A. Barışsever bir devlet olmak diği misyonlara katkıda bulunmak zorunludur.
B. 5 sürekli üyeden birinin tavsiyesi B. Her devlet nasıl bir katkı sunacağına kendisi
karar verir.
C. Yükümlülükleri üstlenebilecek kapasiteye sahip C. Beş sürekli üyeden hiçbir koşulda asker alınmaz.
olmak
D. Hangi devletlerin asker katkısında bulunacağı
D. Güvenlik Konseyi’nin tavsiye kararı konusunda kabul eden devletten onay alınır.
E. Genel Kurul’un kabul kararı E. Asker katkısında bulunan devlet, misyon sonu-
na kadar katkısını sürdürmek zorundadır.
5 Aşağıdakilerden hangisi BM’de ana organlara
yardımcı olan alt-organlardan biridir? 10 Türkiye’nin en son Güvenlik Konseyi üyeliği
ne zamandır?
A. UNICEF
B. Uluslararası Hukuk Komisyonu A. 1951-52
C. Ekonomik ve Sosyal Konsey B. 1954-55
D. UAD C. 1961
E. Uluslararası Çalışma Örgütü D. 2009-2010
E. 2015-2016
61
Birleşmiş Milletler Sistemi
Yanıtınız yanlış ise “Bir Uluslararası Örgüt Yanıtınız yanlış ise “Birleşmiş Milletler Çerçe-
2. A 7. C
Olarak Birleşmiş Milletler’in Temel Özellik- vesinde Uluslararası Barış ve Güvenliğin Ko-
leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. runması” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Bir Uluslararası Örgüt Yanıtınız yanlış ise “Birleşmiş Milletler Çerçe-
3. D 8. B
Olarak Birleşmiş Milletler’in Temel Özellik- vesinde Uluslararası Barış ve Güvenliğin Ko-
leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. runması” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Bir Uluslararası Örgüt Yanıtınız yanlış ise “Birleşmiş Milletler Çerçe-
4. B 9. B
Olarak Birleşmiş Milletler’in Temel Özellik- vesinde Uluslararası Barış ve Güvenliğin Ko-
leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. runması” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
2 Anahtarı
BM’ye yeni üye kabulü Güvenlik Konseyi’nin vetoya tabi bir oylamayla tavsi-
yesi ve Genel Kurul’un buna dayanan kararı ile gerçekleşmektedir. Kosova’nın
Araştır 2 Yugoslavya’dan bağımsızlığını hem bu devletin hem de Rusya’nın görüşle-
rine karşı çıkarak ilan etmesi nedeniyle, Konsey’de yapılacak bir oylamada
Rusya’nın veto yetkisini kullanacağı bilinmektedir.
Kaynakça
Akgün, B. (2009). Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Keskin A., F. (2013). Uluslararası Örgütlerle İlişkiler:
Güvenlik Konseyi Üyeliği: Amaç, Süreç ve Beklentiler. BM’de Türkiye içinde Türk Dış Politikası: Kurtuluş
Selçuk Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi, Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar.
Konya. Cilt III- 2001-2012. der. Baskın Oran, İletişim,
İstanbul: 788-818.
Annan, K. (2005), “In larger freedom: towards
development, security and human rights for all”, Keskin A., F. (2015). “Türkiye ve Birleşmiş Milletler,”
http://www.un.org/largerfreedom/chap5.htm, 20 BM Sistemi ve BM’de Reform Çalışmaları. ed.
Nisan 2005. Nejat Doğan, Cenap Çakmak, Kürşad Aslan,
Ankara: Siyasal Yayınevi, s. 259-285.
Blokker, N. (2000). “Is the authorization authorized?
Powers and practice of the UN Security Council to Keskin, F. (2005). Birleşmiş Milletler ve Türkiye:
authorize the use of force by’coalitions of the able Uluslararası Barış ve Güvenliğe İlişkin Sorunlar.
and willing’.” European Journal of International Ankara: Ekin.
Law 11.3. s. 541-568.
Lowe, V. (1993). “The Principle of Non-Intervention:
Boutros-Ghali, B. (1998). An Agenda for Peace: Use of Force”, The United Nations and the
Preventive Diplomacy. New York: United Nations, Principles of International Law. Ed. V. Lowe &C.
1998. Warbrick, London: Routledge, s. 66-84.
Bozkurt, E., Kütükçü, M. A. & Poyraz, Y. (2004). Meray, S. (1995). Devletler Hukukuna Giriş. Cilt II,
Devletler Hukuku. Genişletilmiş 4.baskı, Ankara: 4.B., Ankara: SBF Yayınları.
Asil.
Pazarcı, H. (2005). Uluslararası Hukuk Dersleri. II.
Goodrich, L.M., Hambro, E. & Simons, A.P. (1949). Kitap. 8.B., Ankara: Turhan.
Charter of the United Nations, Commentary and
Schachter, O.(1991). “Authorized Uses of Force by
Documents. 2.B. London: Stevens and Sons.
the United Nations and Regional Organizations.”
Gönlübol, M.(1975). Milletlerarası Siyasi Law and Force in the New International Order,
Teşkilatlanma. Ankara: SBF Yayınları. eds. L.F. Damrosch ve D.J. Scheffer, Westview:
Boulder, s.65-134.
Jennings, R., & Watts, A. (1995). Oppenheim’s
International Law. Volume 1, Peace. Avon: U.N. Doc., General Assembly, A/51/PV.45, 30 Ekim
Longman. 1996.
U.N. Doc., General Assembly, A/57/PV.30, 15 Ekim
2002.
63
Bölüm 3
Kolektif Güvenlik Örgütleri
1
öğrenme çıktıları
2
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü 2 Türkiye’nin NATO üyeliği sürecini
1 Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün yorumlayabilme ve NATO faaliyetlerine
yapısını ve işlevlerini tanımlayabilme katkılarını ortaya koyabilme
3
3 Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nü
ve uluslararası sistem içindeki işlevini
açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Soğuk Savaş • Yalta Konferansı • Truman Doktrini • Batı Avrupa Birliği
• Yeni Stratejik Konsept • Barış İçin Ortaklık • Akdeniz Diyaloğu • Petersberg Bildirisi
• Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası • Önce Rusya • Ortak Acil Müdahale Gücü
• Şangay İşbirliği Örgütü
64
Uluslararası Örgütler
65
Kolektif Güvenlik Örgütleri
SSCB Lideri Stalin’in Batı’ya duyduğu güvensiz- başlayan ABD’nin küresel yayılmasıyla doğal bir
lik, ülkesinin savaş sırasında uğradığı kayıpları gider- karşıtlık yaratmıştır. Bu karşıtlığın sonucu ise iki
mek için ileri sürdüğü taleplerin, Batılı müttefiklerce devletin kendi ekonomik, siyasal, askerî ve ideolojik
reddedilmesiyle daha da derinleşmiştir. SSCB böyle alt-sistemlerini yaratarak Soğuk Savaş’ı başlatmaları
bir ortamda, zaten 1930’lardan itibaren göz diktiği, olmuştur. İşte NATO bu mücadele ortamının doğal
Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde sosyalist rejimler bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
kurdurmaya başlamıştır. Savaş sırasında ABD ve İki ülke arasındaki güvensizliğin tarihsel bir
İngiltere’yle varılan uzlaşmanın aksine, SSCB tara- boyutu olduğu yukarıda belirtilmişti. Bunun So-
fından Nazilerden kurtarılan ülkelerde demokratik ğuk Savaş’ın başlaması açısından en önemli örneği,
seçimlerin yapılmaması ve komünist partilerin zorla Müttefiklerin Savaş sonrasında uluslararası sistemi-
iktidarı ele geçirmeleri, ABD ile SSCB arasındaki ni şekillendirdikleri uluslararası konferanslarda ve
ilişkilerin kopma noktasına gelmesine yol açmıştır. özellikle Yalta ve Potsdam Konferanslarındaki görüş
SSCB’nin “tek ülkede sosyalizm” politikasını terk ayrılıklarıydı. Bu konferanslarda iki ülke arasında
ederek “sosyalist merkezin savunulabilmesi” için beliren anlaşmazlıklar ve bu anlaşmazlıkların en
çevresine yayılmaya başlaması; eş zamanlı olarak tıp- önemlisini oluşturan “işgalden kurtarılan ülkelerin
kı SSCB gibi izolasyonist bir dış politika anlayışına nasıl yönetileceği sorunu” Savaş ertesinde ilişkilerin
sahip olmasına rağmen bu politikasını terk etmeye bozulmasında çok önemli bir rol oynamıştır.
66
Uluslararası Örgütler
Yalta Konferansı sonrasında egemen olan iyim- Doğu Avrupa’daki gelişmelerden rahatsızlık duyan
ser hava 1945 ilkbaharından itibaren tedrici bir ABD, SSCB’yi ekonomik gücünü ve atom silahı
biçimde bozulmaya başlamıştır. Almanya’nın fiilen tekelini kullanarak dizginlemek istese de başarılı
ikiye ayrılması sürecinin başlaması ve SSCB tara- olamamıştır. 1945’den 1947’ye kadar geçen dö-
fından işgal edilen ülkelerde komünistlerin aşa- nemde uygulamaya sokulan bu stratejinin başa-
malı olarak iktidarı ele geçirmeleri, buna ek olarak rısızlığı 1947’de yaşanan Berlin Bunalımı ile açık
özellikle ekonomik çöküntü nedeniyle İtalya’da ve bir biçimde görülmüştür. Berlin Bunalımı SSCB
Fransa’da komünist partilerin güçlenmeye başla- ile ABD’nin çok açık bir biçimde karşı karşıya gel-
maları, ABD ve SSCB’nin liderlik ettiği bloklar dikleri bir olay olmuş, bir anlamda Soğuk Savaş’ın
arasındaki ayrışma sürecinde büyük rol oynamıştır. başlangıcını teşkil etmiştir.
Berlin Bunalımı
Almanya’nın ikiye ayrılma süreci 1947 yılında ABD, İngiltere ve Fransa’nın kendi işgal bölgelerini eko-
nomik bakımdan bütünleştirme yolunda önemli adımlar atmaları ve aynı yıl kendi bölgelerinde bir Alman
hükûmeti kuracaklarını açıklamalarıyla ivme kazandı. Almanya’nın güçlendirilerek kendisine karşı kullanı-
lacağını düşünen SSCB’nin tepkisi ABD, İngiltere ve Fransa tarafından yönetilen Batı Berlin’e abluka uy-
gulamak oldu. Sovyet işgal alanı içinde bir adacık olan Batı Berlin’e abluka uygulanması şehrin kara ikmal
yollarının tamamen kapanmasına neden oldu. Bunun üzerine ABD Batı Berlin’e yönelik bir “hava köprüsü”
kurdu. Başkan Harry Truman da, Batı Berlin’e yardım taşıyan ABD uçaklarına zarar verilmesini “savaş nede-
ni” sayacaklarını ilan etti. Başlarda günde 4 bin ton olan nakliyat miktarı zamanla daha da artırıldı. SSCB,
ABD’nin hava köprüsü karşısında etkisizleşen ablukayı 12 Mayıs 1949’da kaldırmak zorunda kaldı.
67
Kolektif Güvenlik Örgütleri
Berlin Bunalımı kadar, 1947’de yaşanan iki bağıtlı taraflar ellerindeki tüm olanaklarla yardım
önemli olay daha Soğuk Savaş’ın artık tüm bo- edeceklerdi. Brüksel Paktı çerçevesinde aynı yılın
yutlarıyla ortaya çıktığının göstergesiydi. Bunlar- Eylül ayında Batı Avrupa Birliği (BAB) adında bir
dan ilki, 12 Mart 1947’de ABD Başkanı Harry askerî örgüt de kurulmuştur.
Truman’ın ilan ettiği Truman Doktrini’dir. ABD
böylece, komünist gerillalarla hükûmet birlikleri-
nin çarpıştığı Yunanistan’a ve SSCB tarafından teh-
dit edilen Türkiye’ye toplam 400 milyon dolarlık 1949’da Kuzey Atlantik Antlaşması’nın im-
askerî yardım yapmaya karar vermiş ve bu yardım- zalanmasıyla Brüksel Antlaşması Örgütü
lar 1947 yazından itibaren Türkiye ve Yunanistan’a veya Batı Birliği’nin yükümlülüklerini yü-
ulaştırılmaya başlamıştır. rütme görevi NATO’ya devredilmiştir. 1954
Paris Anlaşmaları ile Federal Almanya Cum-
Diğer bir gelişme ise ekonomik sorunlarının
huriyeti ve İtalya, Brüksel Antlaşması’na
ortadan kalkmaması durumunda Sovyet etkinli-
taraf olmuşlar ve örgütün adı Batı Avrupa
ğinin Batı Avrupa’ya yayılmasından endişe eden
Birliği (BAB) olarak değiştirilmiştir.
ABD’nin, 5 Haziran 1947’de, daha sonra Marshall
Planı adıyla anılacak olan Avrupa’nın Yeniden İma-
rı Planı’nı ilan etmesidir. Washington Yönetimi, Batı Avrupa ülkelerinin böylesi bir kolektif gü-
Plan’a dahil olan 16 ülkeye altı yıl boyunca yakla- venlik örgütü kurmalarının altında SSCB’den teh-
şık 20 milyar dolar tutarında ayni yardım yapmış, dit algılamalarının yanı sıra ABD’nin telkinlerinin
böylece Batı Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşı’nın de büyük rolü bulunmaktadır. Avrupa’nın kolek-
getirdiği çöküntü ortamından kurtulmasını ve si- tif bir yapılanmaya gidememesinden rahatsız olan
yasi istikrara kavuşmasını sağlamıştır. ABD Avrupa ülkelerine bu konuda baskı yapmıştır.
Bu baskı sonucunda önce siyasal ve askerî boyutta
BAB ve NATO, sonra ekonomik boyutta ise AET
NATO barış zamanında ABD’nin Avrupa kurulacaktır. İşte NATO’nun nüvesini oluşturan
ile kurduğu ilk askerî ittifak olması açısın- BAB bu bağlamda ortaya çıkmış bir örgüttür.
dan önem taşımaktadır. BAB’ı oluşturan ülkeler bu örgütün ABD deste-
ği ve katılımı olmadan algıladıkları Sovyet tehdidine
Savaş sonrası Avrupa’nın yeniden yapı- karşı reel bir çözüm olabileceğine kendileri de inan-
landırılması için Marshall Planı çerçeve- mıyorlardı. Bu ülkelerin temel hedefi ABD’yi Avrupa
sinde Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü ittifak sistemi içine çekebilmekti. Bu arzu ABD tara-
(OECC) kurulmuş, örgüt sonradan Eko- fından da algılanmıştır. Bu dönemde ABD’de tekrar
nomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne izolasyonist politikalara dönülmesini savunan etkili
(OECD) dönüşmüştür. bir grup varlığını sürdürmekteydi. Bu konjonktürde
ABD’li Senatör Arthur Vandenberg ABD Dışişleri
Bakanlığı’na danışarak bir rapor hazırlamıştır. Bu
Öte yandan, ABD ile SSCB arasındaki So- raporda ABD’nin hukukî yoldan karşılıklı yardım
ğuk Savaş, 1948 başında ivme kazanmıştır. Şubat ilkesine dayanan bölgesel ve toplu tedbirlere başvur-
1948’de Çekoslovakya’da demokrasinin askıya alı- masını ve ulusal güvenliğini tehlikeye düşürecek bir
narak Sovyet desteğine sahip komünistlerin yöne- silahlı saldırı durumunda tek ya da kolektif savunma
timi ellerine geçirmeleri, Batı Avrupa ülkelerinde hakkını kullanmadaki kararlılığını vurgulaması (BM
büyük bir endişe yaratmıştır (Bkz. Prag Darbe- Antlaşması’nın meşru müdafaa hakkını düzenleyen
si). Bu gelişmeden çok kısa süre sonra 17 Mart 51. maddesine yapılan gönderme dikkate alınmalı-
1948’de Belçika, Fransa, Hollanda, İngiltere ve dır) ve barışın korunmasına katkıda bulunmasının
Lüksemburg Brüksel Paktı olarak bilinen bir ittifak önemi üzerinde duruluyordu. Vandenberg tarafın-
antlaşmasını imzaladılar. Bu Antlaşma ile taraflar dan hazırlanan rapor bir karar tasarısı hâline geti-
ortak bir savunma sistemi kurmayı, ekonomik ve rilerek ABD Senatosu’na sunulmuştur. Senato’nun
kültürel ilişkilerini güçlendirmeyi kararlaştırdılar. 11 Haziran 1948’de yaptığı oturumda görüşülerek
Bu antlaşmanın 4. maddesi uyarınca taraflardan kabul edilen bu kararla ABD’nin kolektif bir güven-
biri “Avrupa’da silahlı bir saldırıya uğrarsa” diğer lik örgütü içinde yer almasının yolu açılmıştır.
68
Uluslararası Örgütler
Vandenberg Kararı’ndan sonra yeni bir güven- mesi ve blok lideri olarak uluslararası sistemde he-
lik örgütü kurma yolunda görüşmeler yapılmaya gemonya kurması sürecinin önemli bir kilometre
başlanmıştır. Birkaç ay süren görüşmeler sonu- taşı olması açısından da simgeseldir.
cunda NATO’nun kurulmasını sağlayan Kuzey NATO’nun kurulması zaten gergin olan SSCB-
Atlantik Antlaşması üzerinde uzlaşıya varılmıştır. 4 ABD ilişkilerini daha da bozmuş, SSCB bu ittifaka
Nisan 1949’da 12 devlet tarafından bağıtlanan bu sert tepki göstermiştir. Özellikle Federal Almanya’nın
antlaşmayla Soğuk Savaş’ın ilk örgütlü askerî bloku 1955 yılında NATO’ya katılması o zamana kadar
oluşturulmuştur. ikili antlaşmalarla güvenlik sistemi oluşturmaya ça-
Böylece, ABD Avrupa’ya güvenlik getirme kar- lışan SSCB ve sosyalist ülkelerin politika değiştir-
şılığında uluslararası sistemin bu eski merkezini melerine ve bu çerçevede aynı yıl Doğu Blokunun
askerî kontrolüne almış, üye devletlerdeki askerî kolektif güvenlik örgütü olan Varşova Paktı’nı kur-
yapılanmasının zeminini hazırlamıştır. NATO’nun malarına neden olmuştur. Bundan sonra uluslararası
kuruluşu aynı zamanda ABD’nin izolasyonist dış sistem 1990’lara kadar bu iki karşıt blok arasındaki
politika geleneğini tamamen terk ettiğini göster- ilişkiler temelinde şekillenecektir.
Prag Darbesi
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Çekoslovakya’nın durumu diğer Doğu Avrupa ülkelerinden farklı
bir görüntü çizmekteydi. (Doğu) Almanya dışındaki bölge ülkelerinden çok daha gelişmiş bir ekono-
miye sahip olan Çekoslovakya iki savaş arası dönemde oldukça yüksek standartlarda bir demokrasiye ve
parlamenter sisteme de sahipti. Ayrıca, Almanya tarafından işgal edilmeden önce devlet başkanı olan
Eduard Beneş, savaş başladıktan sonra Londra’da bir sürgün hükûmeti kurmuş, bu hükûmet SSCB
tarafından tanınarak bir ittifak anlaşması da bağıtlanmıştı.
1938 Münih Konferansı düzenlemeleri ve ülkenin Nazi Almanyası tarafından işgali sırasında ver-
dikleri garantiye rağmen bir şey yapamamaları nedeniyle İngiltere ve Fransa, Çekoslovak Halkı ve yö-
neticileri tarafından güvenilmez bulunmaktaydı. Bu bağlamda SSCB ile iyi ilişkiler kurulması halkın
büyük çoğunluğu tarafından desteklenmekteydi. Ayrıca, savaş öncesinde ülke ekonomisine egemen
olan ve büyük oranda Yahudiler, Avusturyalılar ve Almanlardan oluşan kapitalist sınıfın savaş nedeniyle
tasfiye edilmesi ülkede sosyalist düşüncenin güçlenmesinde ve ülke ekonomisinin sosyalistleştirilmesin-
de önemli bir rol oynamıştı.
Savaşın sona ermesinden sonra ülkede sosyalist Beneş cumhurbaşkanı, komünist Gottwald ise baş-
bakan oldu. Kurulan kabinede komünistler etkili bir biçimde yer almaktaydı. 1947 yılına kadar eko-
nomi sosyalistleştirilmekle ve SSCB ile yakın ilişkiler kurulmakla birlikte ülke işleyen bir demokrasiye
sahipti. 1948 Şubat’ında Başbakan Gottwald’ın polis müdürlerini değiştirerek yerlerine komünistleri
getirme kararı kabinede yer alan komünist olmayan bakanlar tarafından protesto edildi. Bu protestonun
sonuca ulaşmaması sonucunda bakanlar istifa kararı aldılar. Bu kararın Beneş tarafından kabul edilme-
mesi hâlinde genel greve gideceklerini açıklayan yüzbinlerce işçi Prag sokaklarında gösteriler yapmaya
başladı. Gottwald tarafından silahlandırılan bu işçilerin artan hareketliliği Beneş’i istifaları kabule zorla-
dı. Bu bakanların yerine komünistler atandı. Bu olayı takiben Beneş’in hastalanarak ölmesinden sonra
ülke tamamen Komünist Parti’nin denetimine girdi. Bu darbede SSCB’nin en azından destekleyici bir
rol oynadığı açıktır.
Yapısı ve Yönetimi
NATO’nun en yetkili karar organı Kuzey Atlantik Konseyi’dir. (North Atlantic Council) Konsey’de her
üye, büyükelçi düzeyinde bir Daimi Temsilci tarafından temsil edilir. Daimi Temsilciler, kendilerine bağlı
siyasi ve askerî kurmay heyeti ile birlikte çalışmalarını yürütürler. Yılda iki kez ya da gerek görüldüğünde
daha sık olmak üzere Konsey, Dışişleri Bakanları düzeyinde toplanmaktadır. İttifak’ın geleceğine ilişkin
yeni strateji ya da politika değişiklikleri söz konusuysa üye ülkelerin devlet ya da hükûmet başkanlarının
69
Kolektif Güvenlik Örgütleri
katıldığı Zirve toplantıları düzenlenir. Konsey’de İşler, Savunma Planlama ve Harekatlar, Savunma
kararlar oybirliği ile (konsensüs/uzlaşma usulü) Destek, Lojistik ve Sivil Savunma Planlaması, Bilim
alındığından, her üyenin veto yetkisi vardır. Kon- ve Çevre İşleri) ile çeşitli idari bürolardan oluşur.
seyin toplantılarına NATO Genel Sekreteri baş- NATO’nun kurumsal yapısından ayrı fakat ör-
kanlık etmekte, ele alınan konuların ön hazırlığı ise güt içi işbirliği ve danışma bakımından yardımcı
birçok alt komite tarafından yapılmaktadır. kuruluşlar olarak NATO Parlamenterler Asamblesi
NATO’nun en üst düzeydeki memuru olan ve Atlantik Antlaşması Konseyi (uluslararası dernek)
Genel Sekreter, NATO’da danışma ve karar alma faaliyet göstermektedir. 1995’te kurulan Asamble,
süreçleri ile kendisine bağlı olarak çalışan Ulusla- NATO üyelerinin parlamentolarından gelen temsil-
rarası Personel’in genel idaresinden sorumludur ve cilerden oluşur. Kararları NATO Konseyi’ne sunu-
örgütün sözcüsüdür. NATO’nun ilgi alanındaki lan Asamble’ye 9 Türk parlamenter katılmaktadır.
konularda karar mercilerine sekretarya hizmeti ve- 1954’te kurulan Dernek ise bir hükûmet dışı örgüt
ren Uluslararası Personel ise birer Genel Sekreter olarak NATO eylem ve amaçlarının desteklenmesi
Yardımcısı’nın başkanlığındaki 5 ana birim (Siyasal çerçevesinde yayın, toplantı vb. faaliyet gösterir.
Resim 3.1 NATO’nun en üst düzey organı olan Kuzey Atlantik Konseyi’nde kararlar oybirliği ile alındığı için her üye
ülkenin veto hakkı bulunmaktadır.
NATO’nun sivil yapısı Savunma Planlama Komitesi, Daimi Temsilciler’den oluşur. NATO Genel Sek-
reteri, bu toplantılara da başkanlık eder. Ancak yılda iki kez Savunma Bakanları düzeyinde toplanarak
ortak savunmayla ilgili en önemli konuları görüşür. Komite, kendi alanıyla ilgili olarak NATO’nun askerî
yetkililerine görüş ve öneriler sunmaktadır. Komiteye kurmaylık hizmeti veren başlıca alt birim Savunma
İnceleme Komitesi’dir. Nükleer Planlama Grubu, Savunma Planlama Komitesi’nde yer alan NATO üyele-
rinin Savunma Bakanları’ndan oluşmakta olup, nükleer silahlar ve maddelerle ilgili konuları ele almakta-
dır. NATO Genel Sekreteri başkanlığında toplanan grubun çalışmaları için ön hazırlığı, kendisine bağlı bir
alt komite olan Kurmay Grubu (Staff Group) yapar.
NATO’nun askerî yapısının en üstünde Askerî Komite yer almaktadır. Bu nedenle özel bir statüsü bu-
lunmakla birlikte Askerî Komite, Konsey ve Savunma Planlama Komitesi’ne bağlı çalışmaktadır. Temel
işlevi, her türlü askerî konuda yardım ve tavsiyelerde bulunmaktır. Burada, üye ülkelerin üst düzey askerî
temsilcileri görev alır. Komite’ye, kendi içinden seçilen bir temsilci başkanlık eder. Askerî konularla ilgili
çalışan birçok alt komite de Askerî Komite’ye kurmay hizmeti vermektedir. Komiteye bağlı olan Ulusla-
rarası Askerî Personel ise Haberalma, Harekât, Plan ve Politika, İşbirliği ve Bölgesel Güvenlik ile Lojistik
gibi alt birimlerden oluşmaktadır.
70
Uluslararası Örgütler
NATO güçlerinin örgütlenmesi Kasım reci” olarak isimlendirilen bir süre zarfında hiçbir
2002’deki Prag Zirvesi’nde alınan kararlarla de- üye itirazını dile getirmezse, o karar alınmış sayılır.
ğiştirilmiştir. Bu değişiklik öncesindeki örgütlen- Bu her üyenin karar alma sürecinde “veto” hakkına
me, Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanı sahip olduğu anlamına gelir.
(Supreme Allied Commander Europe-SACEUR)
komutasında Avrupa Müttefik Komutanlığı (Alli-
ed Command Europe), Atlantik Müttefik Kuvvet-
ler Yüksek Komutanı (Supreme Allied Comman- internet
der Atlantic-SACLANT) komutasında Atlantik NATO hakkında ayrıntılı bilgiye http://www.
Müttefik Komutanlığı (Allied Command Atlan- nato.int adresinden ulaşabilirsiniz.
tic) ile Kanada-ABD Bölgesel Planlama Grubu
(Canada-US Regional Planing Group-CUSRPG)
biçimindeydi. NATO’nun Genişlemesi
2002’den sonra ise biri operasyonel diğeri işlev- 4 Nisan 1949’da Washington’da imzalanan Ku-
sel olmak üzere iki stratejik komutanlık biçiminde zey Atlantik Antlaşması ile kurulan NATO’nun 12
örgütlenmeye geçilmiştir. Buna göre operasyonel kurucu üyesi bulunmaktaydı. Bu ülkeler; ABD,
komutanlık, SACEUR’un komutasındaki Müttefik Kanada, İngiltere, Hollanda, Belçika, Lüksemburg,
Harekât Komutanlığı’dır (Allied Command Ope- Fransa, Norveç, Danimarka, Portekiz, İzlanda ve
ration-ACO). ACO, ittifakın gerek Avrupa gerekse İtalya idi.
Atlantik bölgesindeki tüm harekâtlarından sorumlu NATO’ya ilişkin üyelik süreci 1949 tarihli Was-
olan komutanlıktır. Bu komutanlığa bağlı olarak, hington Antlaşması’nın 10. Maddesince düzen-
merkezi Hollanda’da bulunan Kuzey Müşterek Kuv- lenmiştir. Buna göre örgüte katılmak için gerekli
vet Komutanlığı ile merkezi İtalya’da bulunan Gü- yükümlülükleri üstlenebilecek olan istekli Avrupa
ney Müşterek Kuvvet Komutanlığı kurulmuştur. devletleri, oy birliği sağlanması halinde üyeliğe da-
NATO’nun askerî kapasitesinin yeni koşullar vet edilebileceklerdir. Bunun için demokratik bir
uyarınca dönüştürülmesinden sorumlu olan -işlevsel- siyasi rejime ve serbest piyasa ekonomisine sahip
komutanlık ise merkezi Norfolk, Virginia’da (ABD) olmak, uyuşmazlıkların barışçıl yöntemlerle çözü-
bulunan Müttefik Dönüşüm Komutanlığı’dır (Alli- münü istemek, NATO operasyonlarına katkı sağ-
ed Transformation Command-ATC). ATC, NATO lamak ve sivil-asker ilişkilerinin demokratik sınırlar
güçlerinin gerek yeni koşullara uyumunu gerekse içinde seyretmesi önkoşulları bulunmaktadır. Ör-
kendi aralarındaki eşgüdümü sağlamak amacıyla yü- güt, 1949 yılında kuruluşundan itibaren 8 genişle-
rütülecek eğitim, doktrin oluşturma ve tatbikat gibi me süreci geçirdi ve 30 üye sayısına ulaştı.
görevlerden sorumludur. 1951 yılında imzalanan protokol sonucun-
NATO’daki karar mekanizmasının ilk aşa- da Türkiye ve Yunanistan 1952 yılında NATO’ya
ması, çeşitli düzeylerde ve düzenli olarak yapılan katıldılar. Bu yeni katılımı 1955 yılında Federal
danışma faaliyetidir. Bu danışma faaliyeti sadece Almanya’nın katılımı izledi. Bu ilk genişleme dal-
NATO alanı ile sınırlı olmadığı gibi salt siyasi ve gasından sonra uzun bir süre yeni bir üye almayan
askerî konularla da sınırlı değildir. Ekonomi, çevre NATO, 1982 yılında Franco’nun ölümünden sonra
sorunları, iletişim, gibi çok çeşitli konular NATO hızla demokratikleşen ve Batı sistemine tam olarak
organlarında ele alınmakta, bu konulardan so- dahil olmak isteyen İspanya’yı üyeliğe kabul etti.
rumlu bulunan uzmanlık komiteleri faaliyet gös- 1980’lerin sonunda Soğuk Savaş’ın bitmesiyle
termektedir. Danışma mekanizmalarının etkinliği, bir süre kimlik bunalımı yaşayan NATO’nun gü-
örgütün konsensüs ile karar alma niteliğinden ileri venliğin ve Batı sistemine bütünleşmesi açısından
gelmektedir. Konsensüsün oluşturulabilmesi, hem çok önemli bir işleve sahip olduğu eski Doğu Blo-
bu danışma mekanizmasının işletilmesine hem de ku ülkelerinin NATO’ya girmek için başvurmala-
üyelerin öznel koşullarının dikkate alınarak tüm rıyla bir kez daha somut bir biçimde görüldü. Bu
üyelerin destekleyebileceği kararların alınmasını çerçevede 1999 yılında Polonya, Macaristan ve
sağlamaktadır. Bir karar aşamasında, “sessizlik sü- Çek Cumhuriyeti İttifak’a kabul edildi.
71
Kolektif Güvenlik Örgütleri
72
Uluslararası Örgütler
73
Kolektif Güvenlik Örgütleri
74
Uluslararası Örgütler
nı kaldırmıştır. Bununla birlikte, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 2004’te AB’ye tam üye olarak alınma-
sından sonra, Türkiye’nin bu ülkenin NATO üyeliğine ilişkin itirazlarının kaldırılması yönünde AB kay-
naklı baskılar artmıştır. Türkiye, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin NATO üyeliğine ve İttifak çerçevesinde
yürütülecek herhangi bir programa katılması karşısındaki vetosunu halen muhafaza etmektedir.
NATO’nun Dönüşümü
Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle NATO’nun geleneksel olarak algıladığı Komünist blok tehdidi orta-
dan kalkmış oldu. 11 Eylül saldırılarını takiben terörün çok boyutlu bir hal alması, teknolojide yaşanan
değişimler, Rusya’nın uyguladığı yeni politikalar gibi unsurlar, örgüt için farklı tehdit algılarına yol açtı.
Bölgesel istikrarsızlıklar, terör nitelikli devlet dışı aktörler, milliyetçilik tabanlı ayrılıkçı hareketler, radikal
dinci unsurlar, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı, yasadışı göç, dijital platformlarda gerçekleştirilen siber
saldırılar, NATO’nun tehdit algılarının çeşitlenmesine neden oldu. Tehditlerin dönüşümü, örgütün de
dönüşümüne yol açtı. Asıl amaç olan ortak savunma ve Avrupa-Atlantik alanının barış-istikrarının korun-
ması hedefleri mahfuz tutulmakla beraber bu amacı gerçekleştirmek için uygulanan yöntemlerde dönüşüm
sürecine girildi. Soğuk Savaşın ardından 1991, 1999 ve 2010 tarihli Stratejik Konsept belgelerinde ve
2016’daki Varşova Zirvesi’ne kadar gerçekleştirilen toplantılarda bu dönüşümün izleri görülebilmektedir.
Dönüşüm gereği uluslararası siyasette yaşanan krizlere sert güç yöntemiyle daha etkili çözümler bulabil-
mek adına askeri yapının modernleşme süreci başlatıldı. Diğer yandan işbirliğine dayalı güvenlik ismi
verilen yeni yaklaşım, yumuşak güç unsurunu kullanarak değerler yoluyla örgütün etkinliğini artırma eği-
limine işaret etmektedir. Rusya ve Ukrayna ile kurulan ortaklıklar, Akdeniz Diyaloğu ile İstanbul İşbirliği
Girişimi, Temas Ülkeleri ile tesis edilen bağlar, Afganistan’la ve Pakistan’la kurulan ilişkiler bu yaklaşımın
göstergeleridir. AGİT, BM ve AB gibi uluslararası örgütlerle olan kurulan ilişkiler aynı yaklaşımı destekler
niteliktedir. Nitekim 2014 tarihli Galler Zirvesi’nde 28 NATO üyesi ülkenin temsilcilerinden başka Afga-
nistan Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü’ne (ISAF) destek veren devlet başkanları ile katılımcı sayısı
60’a yükselmiştir.
Yeni Görev Alanları: Soğuk Savaşın ardından NATO’nun geçerliliğini yitireceğini ve varlık sebebi-
nin ortadan kalktığına yönelik görüşler öne sürüldü. Ne var ki NATO, Soğuk Savaş’ın ardından kolektif
75
Kolektif Güvenlik Örgütleri
76
Uluslararası Örgütler
Bu durum, NATO’nun askeri güce yaptığı yatırımı desteğin sürmesi kararı alındı. 2016 Varşova Zirve-
artırdığını göstermektedir. Galler Zirvesi’nde kabul sinde desteğin süreceği ifade edildi. Uzun dönem-
edilen NATO Çerçeve Ülkeler Konsepti ise üye ül- de ise Afganistan ile ortaklığa vurgu yapıldı. Türk
kelerin ortak bir askeri güç oluşturma eğilimini ve Silahlı Kuvvetleri unsurları, 2001 yılından itibaren
sivil kapasitesini artırarak sivil operasyonlar gerçek- NATO’nun Afganistan’da yürüttüğü operasyon
leştirme iradesini göstermektedir. kapsamında bölgede bulunmaya devam etmekte-
NATO’nun Siklet Merkezinin Orta Doğu ve dir. 6 Ocak 2015’te TBMM’de kabul edilen, TSK
Akdeniz’e Kayması: Avrupa Müttefik Komuta- unsurlarının NATO’nun Afganistan’da yürüttüğü
nı bünyesinde Müttefik Harekât Komutanlığı ve Kararlı Destek Operasyonu’na ve onun devamına
Müttefik Dönüşüm Komutanlığı adı altında iki verdiği destek kapsamında yurtdışına asker gönde-
komutanlık aktif olarak görev yapmaktadır. 2010 rilmesini ve yabancı askerlerin Türkiye üzerinden
tarihli Lizbon Zirvesi’nde Müşterek Kuvvet Komu- Afganistan’a intikalini öngören tezkere, 2017 yılın-
tanlıklarının sayısı ise üçten ikiye düşürüldü: Hol- da 2 yıl daha uzatıldı. NATO, 2001 – 2014 yılları
landa Brunssum ve İtalya Napoli. Ayrıca Lizbon’da arasında bölgede ISAF kapsamında varlık gösterdi.
alınan kararla NATO’nun tüm kara harekâtının Bu tarihten sonra başlattığı Kararlı Destek Misyo-
(5. Madde ve 5. Madde dışı harekâtlar) komuta ve nunun amacı ise Afgan askerlerinin eğitilmesidir.
kontrolünden sorumlu bir karargah oluşturuldu. Kararlı Destek Misyonu, bir savaş gücü değildir.
Bu karargah Türkiye’nin İzmir kentine konuşlan- NATO’nun ana operasyonu Afganistan’a yönelik
dırıldı. Bu gelişme, örgütün önem verdiği bölgenin olsa da farklı misyonları da sürmektedir.
Avrupa’dan Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’ya geçti- Örgüt, 1999’dan beri bulunduğu Kosova’da
ğini göstermektedir. Bu noktada Akdeniz’de sürekli 4,500 asker sayısı ile varlığını sürdürmektedir.
olarak bulunan Akdeniz Hazır Deniz Kuvvetleri Kosova’nın 2008’de bağımsızlığını ilan etmesinin
gücünü de göz önüne almak gerekmektedir. ardından BMGK’nın 1244 sayılı kararı çerçevesinde
profesyonel ve çeşitli etnisitelerden oluşan bir Kosova
Güvenlik Gücü oluşmasına destek vermektedir. Di-
NATO Operasyonları ğer yandan Belgrad ve Piriştina arasında AB destekli
NATO’nun Soğuk Savaş’ın ardından sorumlu- ilişkilerin normalleşmesi için müzakerelerin sürme-
luk alanının haricinde faaliyet gösterme eğilimine sine destek vermektedir. NATO’nun süren bir başka
girdiği görülmektedir. Bu durum yukarıda belirtilen operasyonu Akdeniz bölgesine ilişkindir. Örgütün,
dönüşüm kapsamında değerlendirilmelidir. Örgüt 11 Eylül saldırıları sonrasında Akdeniz ve Orta
Soğuk Savaş’ın ardından kendi sınırları dâhilinde Doğu bölgesine verdiği önem artmıştır. Uluslararası
olmamasına rağmen Bosna Hersek, Kosova, Afga- terörizmi önlemek adına 2001 yılının Ekim ayında
nistan’ da operasyonlar yürüttü. Somali’de deniz oluşturulan Aktif Girişim Operasyon, Akdeniz’deki
korsanlığı ile mücadele etti. Libya’da bir operas- terörist faaliyetleri denetleme ve caydırma misyo-
yon gerçekleştirdi. Lizbon’da kabul edilen Stratejik nu taşımaktadır. 2016 yılının Ekim ayında Deniz
Konseptle örgütün küresel bir aktör olma yolunda Muhafızı ismini alan operasyonun, Akdeniz’de du-
adım attığı sonucuna varılabilir. Böylece yalnızca rumsal farkındalık, denizde terörizmle mücadele
üye ülkelerinin sınırlarında faaliyet gösteren değil, ve kapasitenin artırılması hedefleri bulunmaktadır.
bu sınırların ötesinde yaşanacak krizlere hatta ola- Örgütün ortak savunma, kriz yönetimi ve işbirliği
sı krizlere yönelik önleyici tedbir almak suretiyle temelli güvenlik isimli görev alanlarının sürdürüle-
müdahale edebilecek bir örgütün öne çıktığı gö- bilmesi için güvenli bir denizcilik ortamı sağlanması
rülmektedir. NATO, ISAF bünyesinde 2001’den amaçlanmıştır. NATO’nun 11 Eylül’den sonra ya-
itibaren Afganistan’da konuşlandırdığı askeri güç- şanan sınırlarının ötesinde operasyonlar yürütmeye
lerini 2014 yılında büyük ölçüde geri çekti. Galler yönelik dönüşümü ve işbirliğine verdiği destek Afri-
Zirvesi’nde ISAF’ın 2014’te çekilmesinin ardından, ka Birliği’ne verdiği destekte görülmektedir. NATO,
üç alanda çalışmalara devam edileceği vurgulandı. 2007 yılından itibaren Somali’deki Afrika Birliği
Kısa vadede savaşmayan bir güç olarak Kararlı Des- misyonuna havayoluyla taşıma katkısı sunmakta-
tek Misyonu biriminin bölgede Afgan Milli Gü- dır. Afrika Birliği’nin talebi üzerine NATO’nun bu
venlik Güçlerine eğitim ve destek vereceği not edil- yöndeki desteği sürmektedir. Ayrıca kapasitenin ar-
di. Orta vadede ise Afgan milli güçlerine finansal tırılması, Afrika Ani Müdahale Gücü’nün eğitilmesi
77
Kolektif Güvenlik Örgütleri
yoluyla Afrika kıtasının barışını hedeflemektedir. NATO’nun sürdürdüğü bir diğer operasyon ise hava dev-
riyesine yöneliktir. Bu misyonun oluşturulmasında Rusya’nın 2014 yılında Ukrayna’ya yaptığı müdahalenin
rolü olduğu NATO belgelerine yansımıştır. NATO, hava devriyesi misyonuyla hava sahası ihlallerini de-
netlemekte ve gerekli önlemleri almaktadır. Bu kapsamda Arnavutluk’ta, Sloveyanya’da ve Baltık bölgesinde
hava sahasının denetimini artırmak adına hava gücüne takviyeler gerçekleştirdi. Bu bölgelerde Rus savaş
uçaklarının müttefik hava sahasını ihlal ettiğini tespit etti. Bu misyon, örgütün kolektif savunmasına katkı
sunmakta ve deniz gücünü kapsaması vesilesiyle ihtiyaç halinde denizde faaliyet gösterebilmektedir. Ayrıca
NATO savunma sistemini ve örgütün balistik savunma sistemini de kapsamında bulundurmaktadır.
Öğrenme Çıktısı
78
Uluslararası Örgütler
1948 yılında Brüksel Antlaşması’nın imzalan- tavrının büyük etkisi bulunmuştur. ABD Genel-
ması gerek Türk kamuoyunun büyük çoğunluğu kurmayı tarafından hazırlanan raporda Türkiye ve
gerekse Türk siyasetçileri arasında büyük bir mem- Yunanistan’ın örgüte alınmasının örgütün gelişimini
nuniyetle karşılanmıştır. Türk hükûmeti ve aydın- olumsuz etkileyeceği iddia edilmekteydi. Türkiye ve
ları Avrupa’nın “Sovyet tehdidine” karşı savunula- Yunanistan’a üyelik yerine Akdeniz savunmasına ka-
bilmesi açısından uluslararası bir ittifakın zorunlu tılmak için örgütle doğrudan bağlar kurulması öne-
olduğunu ve Türkiye’nin de bu ittifakın doğal üye- rilmeliydi. Bu görüşleri benimseyen ABD Türkiye’ye
si olduğunu düşünmekteydi. Ancak ittifakın ku- Akdeniz’e ilişkin NATO askerî planlamalarına katıl-
rulmasından sonra beklenen davetin gelmemesi ma teklifini götürmüştür. Bu teklif Türk hükümeti-
Türkiye’de büyük hayal kırıklığı ve memnuniyet- ni tatmin etmekten uzak olsa da bu durum NATO
sizlik yaratmıştır. Avrupa ülkelerinin kurduğu it- üyeliği yolunda atılmış bir ileri adım olarak yorum-
tifakın ABD ve Kanada’nın katılımıyla çok daha lanarak kabul edilmiştir.
reel bir niteliğe bürüneceğinin anlaşılması üzerine Bu aşamada NATO’nun iki büyük gücü olan
Türkiye bu uluslararası örgütlenmede yer alma is- İngiltere ve ABD arasında görüş ayrılıkları bu-
teğini açık bir şekilde dile getirmeye başlamıştır. Bu lunmaktaydı. Türkiye’nin üyeliğine diğer Avrupa-
tutum özellikle Kuzey Atlantik Antlaşması’nın ha- lı güçler gibi soğuk bakan İngiltere, Türkiye’nin
zırlık çalışmaları sırasında daha da yoğunlaşmıştır. NATO ile doğrudan bağ kurmasına karşı çıkmak-
Bütün bu çabalara rağmen Türkiye 1949 yılında ta, ABD’nin Türkiye’ye tek taraflı garanti vermesi-
kurulan NATO’nun kurucu üyeleri arasında yer ni istemekteydi. İngiltere’ye göre Türkiye Atlantik
almayı başaramamış, bu durum hem kamuoyunda Paktı yerine İngiltere öncülüğünde Orta Doğu’da
hem de hükümette büyük bir tepki yaratmıştır. kurulacak savunma örgütlerine dahil olmalıydı.
NATO’nun kurulmasından ve kendisinin üye Türkiye NATO üyeliğinin yerini alacak bir Ak-
olamamasından sonra Türk hükûmeti nihai hedefi deniz Paktı önerisine soğuk baksa da bu projeye
olan NATO üyeliğini hem sağlayabilmek hem de tamamen sırtını da çevirmemiştir. Nitekim Türk
belirli ölçüde ikame edebilmek için başka bir alter- Hükümeti ABD Dışişleri Bakanı Dean Acheson’un
natifi dile getirmeye başlamıştır. Dönemin Dışişleri 19 Eylül 1950’de Washington büyükelçisi Feridun
Bakanı Necmettin Sadak tarafından ortaya atılan Cemil Erkin’e sunduğu, Türkiye’nin Akdeniz sa-
alternatif bir Akdeniz Paktı’nın kurulmasıydı. Tür- vunma planlamasına katılımını içeren notayı ka-
kiye NATO üyeliği ile sağlayamadığı ABD deste- bul ettiğini bildirmiştir. Ancak bu durum kısa bir
ğini ve garantisini bu paktın kurulmasıyla sağlaya- süre sonra değişmiştir. ABD Genelkurmay Baş-
bileceğini düşünmekteydi. Türkiye’nin bu girişimi kanı Omar Bradley’in Reader’s Digest dergisinde
ABD’den gerekli desteği sağlayamaması nedeniyle yayınlanan “ABD’nin 1950’lerdeki Askerî Poli-
kısa sürede gündemden düşmüştür. tikası” makalesi Türk hükümetinin görüşlerinin
değişmesinde etkili olmuştur. Çünkü bu makale-
Türkiye’nin NATO Üyeliği sinde Bradley, Türkiye’nin ABD çıkarları açısından
hiçbir öneme sahip olmadığını ileri sürmekteydi.
NATO üyeliğini sağlamak için yeniden girişim-
Türk kamuoyunda da büyük tepki çeken bu maka-
de bulunmak isteyen hükûmet 11 Mayıs 1950’de
le Türk hükümeti ve bürokrasisinde NATO üyeliği
üyelik başvurusu yapmıştır. Ardından Türkiye’nin
dışında hiçbir seçeneğe başvurulmaması yolundaki
NATO üyeliğini sağlama yolunda attığı ilk adım
görüşün yaygınlık kazanmasına neden olmuştur.
Kore’ye asker göndermek olmuştur. Menderes
hükûmeti Kore Savaşı’nı Türkiye’nin “Hür Dünya” Birkaç ay süren bu bekleme dönemi 15 Ma-
ile birlikte yer alarak NATO üyeliğinin sağlanması yıs 1951’de ABD’nin müttefiklerine Türkiye ve
açısından kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak Yunanistan’ın NATO’ya önermesiyle sona ermiştir.
görmüştür. Bu kararın alınmasından bir hafta geç- ABD politikasındaki bu değişimin bir kaç nedeni
meden Türkiye 1 Ağustos 1950’de ikinci başvuru- bulunmaktaydı:
sunu yapmıştır. Bunlardan birincisi, SSCB’nin artan nükleer ka-
Türkiye’nin başvurusu Eylül ayında toplanan pasitesi nedeniyle çok kısa bir süre içinde ABD’ye
NATO Bakanlar Konseyi tarafından reddedilmiştir. kitlesel bir kıyıma ve büyük bir yıkıma neden ola-
Bu ret kararında ABD Genelkurmayı’nın olumsuz bilecek saldırılar yapabileceği endişesiydi. ABD’nin
caydırıcılık ve anında karşılık için Sovyet toprakla-
79
Kolektif Güvenlik Örgütleri
rına yakın ülkelerde hava üslerine sahip olması ge- durumuydu. SSCB ile ilişkilerini koparan ilk sosyalist
rekmekteydi. ABD bu çerçevede Türkiye’den askerî ülke olan Yugoslavya’nın korunması ABD açısından
üsler istemiş, ancak Türkiye NATO üyesi olmadan büyük önem taşımaktaydı. Bunu sağlamada Türkiye
buna izin veremeyeceğini bildirmişti. ve Yunanistan’ın önemli bir rolü bulunmaktaydı. Bu
İkincisi, Kore Savaşı ve 3. Dünya gelişmeleri- iki ülkenin NATO’ya katılımıyla ittifakın Balkanlar
nin gösterdiği gibi “uluslararası komünizm” güç üzerindeki etkisi artacaktı. Ayrıca petrol kaynakları
kazanmaktaydı. Sovyet etkinliğinin Orta Doğu’ya nedeniyle Orta Doğu’nun artan önemi Türkiye ve
yayılmaması için Türkiye’nin bir “bariyer” olarak Yunanistan’ın üyeliğini gerekli kılmaktaydı.
güçlendirilmesi ve Batı askerî sistemine tam olarak Son olarak, Türk birliğinin Kore Savaşı’nda gös-
dahil edilmesi gerekiyordu. terdiği üstün performans ve Amerikan birliklerini
Üçüncüsü, 1948 yılında SSCB ile ilişkilerini ko- imha edilmekten kurtarması özellikle ABD kamu-
paran ve Kominform’dan çıkarılan Yugoslavya’nın oyunda Türkiye’ye yönelik sempatiyi arttırmıştı.
ABD’nin Türkiye ve Yunanistan’ın NATO üyeliği konusundaki teklifi NATO ülkeleri arasında farklı
tepkiler aldı. Fransa, Hollanda, İtalya ve Lüksemburg ABD teklifini benimserken, İngiltere, Norveç ve Da-
nimarka daha olumsuz yaklaştılar. Norveç ve Danimarka ittifakın genişletilmesi hâlinde kendi çıkar alan-
larından uzak olan Akdeniz bölgesi uğruna savaşa girmekten korkmaktaydılar. Bu ülkeler ayrıca NATO’yu
salt bir askerî örgüt olarak değil, aynı zamanda bir siyasal, ekonomik ve kültürel bir yapılanma olarak da
gördüklerinden kendileriyle aynı geleneklere ve çıkarlara sahip olmayan Türkiye ve Yunanistan’ın üyeliğine
soğuk bakmaktaydılar. İngiltere ise Türkiye’yi kendi etki alanı olan Orta Doğu’da kendi çıkarlarını savuna-
cak bir güç olarak kullanmak istiyordu. Bu çerçevede Türkiye, Kuzey Atlantik alanında değil Orta Doğu
alanında kurulacak kolektif güvenlik örgütleri içinde yer almalıydı.
İngiltere, Norveç ve Danimarka’nın muhalefetlerine rağmen özellikle ABD’nin ağırlığını koymasıyla
birlikte 16-20 Eylül 1951’de yapılan NATO Bakanlar Konseyi toplantısında Türkiye ile Yunanistan’ın İt-
tifaka davet edilmeleri kararlaştırıldı. Bu tarihten itibaren yapılan görüşmelerde İngiltere’nin girişimleriyle
gündeme gelen yeni üyelerin hangi NATO komutanlığına bağlanacağı konusu sorun yaratsa da sonuçta
18 Şubat 1952’de Türkiye ve Yunanistan NATO üyesi oldular.
80
Uluslararası Örgütler
81
Kolektif Güvenlik Örgütleri
Diriöz’ün görev tanımında NATO savunma poli- özelliği öne çıkarıldı. Buna rağmen İran, füze sa-
tikası, üye ülkelerin milli ve kolektif savunmalarına vunma sisteminin Malatya’ya yerleştirilmesinden
destek olacak mekanizmaların planlaması, savun- ötürü Türkiye’ye eleştiriler yöneltti. Diğer yandan
ma reformu, AB ve diğer kurumlarla işbirliği, lojis- Türkiye, radarın belirtilen amacı dışında İsrail’in
tik ve nükleer caydırıcılık politikaları yer alıyordu. savunması yönünde kullanılması halinde proto-
2015 yılının sonunda NATO’da Türkiye’yi yakın- kolü feshedeceğini belirtti. 2011’de devreye giren
dan ilgilendiren iki atama daha gerçekleşti. Bun- Kürecik’teki radar sisteminin operasyonel kontro-
lardan biri yine Genel Sekreter Yardımcısı pozisyo- lü NATO’da bulunmaktadır. 2012’de düzenlenen
nuydu. Türk Büyükelçi Tacan İldem, NATO’nun Chicago Zirvesinde ise, sisteme geçici operasyonel
Kamu Diplomasisinden Sorumlu Genel Sekre- yetenek kazandırıldı. Böylece kısa ve orta menzilli
ter Yardımcısı olarak atandı. Görev tanımında balistik füzeleri bertaraf etmek için kurulan siste-
NATO’nun politikalarına ve faaliyetlerine ilişkin min ilk evresi tamamlandı. Sistemin tüm evreleri
stratejik mesajların iletilmesi bulunuyordu. Di- tamamlandığında ABD’ye Orta Doğu’dan ya da
ğer bir gelişme yine 2015 yılının sonunda, Burcu Avrupa’dan fırlatılan bir füze, henüz Orta Doğu ve
San’ın NATO Harekâtlar Bölümü Direktörü ola- Avrupa üzerindeyken vurulacak hale gelecektir.
rak atanmasıydı. NATO Harekâtlar Bölümü görev Libya Operasyonu ve Türkiye: “Arap ayaklan-
alanında örgütün operasyonel faaliyetlerinin siyasi maları” sırasında Libya’nın diktatörü Muammer
yönetimin sorumluluğu, kriz yönetimi ve barışı Kaddafi’nin güçleri ve muhalifleri arasında kanlı
koruma faaliyetleri ile tatbikatların düzenlenmesi çatışmalar başladı. Libya’da ölü sayısı arttığında
bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMKG) 26
Malatya’ya Konuşlu Antibalistik Füze Savunma Şubat 2011’de 1970 sayılı kararı, 17 Mart 2011’de
Sistemi: ABD, Soğuk Savaş sırasında Kuzey Kore ise 1973 sayılı kararı aldı. Kararlarda Libya rejimi-
ve İran’ın balistik füze kapasitelerini artırmasıyla nin şiddete son vermesi ve sivillere zarar verilme-
bu devletlerden tehdit algılamıştı. Bu kapsamda mesi çağrısı yapıldı. Libya hava sahasının kapatıl-
henüz Soğuk Savaş döneminde başlayarak 2000li ması ve silah ambargosu önlemlerinin alınacağı
yıllarda Ulusal Füze Savunma Sistemi’ni geliştirdi. belirtildi. Libya otoritelerine ait malların ve mal
Bu niyetini NATO’ya taşımak istedi ve arzusunu varlıklarının dondurulması tedbiri alındı. Birin-
2010’da Lizbon Zirvesi’nde müttefikleriyle paylaş- cil amaç, Kaddafi’nin devrilmesi değil sivillerin
tı. Amerikalıların önerdiği sistem balistik füzelerin korunmasıydı. Bu nedenle bir kara operasyonun
düşman bir devlet tarafından fırlatılmalarının ar- gerçekleşmeyeceği ifade edildi. Kaddafi, hava kuv-
dından havada vurularak patlatılmalarını öngörü- vetleri yoluyla kendi muhalif vatandaşlarını öldü-
yordu. 2010’daki Lizbon Zirvesi’nde Türkiye’ye rüyordu. BMGK kararlarının ardından İngiltere ve
füze savunma sisteminin yalnızca radar biriminin Fransa’nın ön alması ve ABD’nin sonradan katılı-
kurulması önerildi. Anti balistik füze bataryaları ise mıyla diğer Batılı devletlerin de yer aldığı, Suudi
Romanya’ya konuşlandırılacaktı. Ayrıca radar sis- Arabistan, Katar, Bahreyn’in de yer aldığı Gönüllü-
temleri ve füze atış sistemleri barındıran savaş ge- ler Koalisyonu oluşturuldu. Ne var ki Fransa, ope-
milerinin Doğu Akdeniz’de bulunması gerekecekti. rasyona liderlik etme eğilimine girdi ve bunu belirli
Türkiye NATO’nun dönüşüm sürecine destek ve- ölçüde başardı. Harekât Libya’nın hava savunma
rip onun bir parçası olma yönünde irade gösterdi. sistemini, hava kuvvetlerini, iletişim ve haberleşme
Fakat bunu yaparken komşuları ile olan ilişkilerine sistemini, tank ve zırhlı araçlar gibi kara unsurları-
zarar vermek istemedi. Malatya’ya konuşlandıra- nı hedef aldı. Libya’ya yönelik harekâtı gerçekleşti-
cak füze savunma sisteminin İran’ı hedef aldığına ren güçler, birbirleriyle tatbikatlar gerçekleştirmiş
yönelik ifadelerin kullanılmasına karşı çıktı. Uzun entegre güçler olmadığından komuta yönteminde
bir süredir ılımlı ilişkilere sahip olduğu İran’la bir karışıklıklar çıktı. Bu nedenle harekâtı NATO dev-
gerilime neden olmak istemedi. Böylece, Lizbon’da raldı. Türkiye Libya’ya ilişkin başlangıçta ılımlı bir
kabul edilen yeni güvenlik belgesinde İran telaffuz politika izledi. Libya topraklarında yaklaşık 25 bin
edilmedi. Kürecik radar sisteminin savunma amaçlı Türk vatandaşı bulunuyordu. Ayrıca Türk iş insan-
82
Uluslararası Örgütler
larının Libya’da yatırımları ve girişimleri mevcuttu. etti. Fakat 2016 yılı boyunca iki ülke arasında yaşa-
Türkiye, bu nedenle çatışmaların çıktığı süreçte nan gelişmeler, ilişkileri gerginleştirdi. 2016 yılının
Kaddafi ile ilişkisini kesmedi ve kendi vatandaş- Haziran ayında ise Almanya Federal Meclisi 1915
larının ülkeden tahliyesini gerçekleştirdi. Koalis- olaylarını sözde soykırım olarak tanımlayan tasarı-
yon harekâtının komutasının NATO’ya geçmesi yı kabul etti. Türkiye ise bu karara karşılık olarak
ise Fransa’nın ön almasının kısıtlanmasını ve or- Alman milletvekillerinin İncirlik üssünde görev
tak hareket edilmesine yol açacaktı. Diğer yandan yapan Alman askerlerini ziyaret etmesini engelledi.
Libya’da sivil kayıplar artıyordu. Türkiye, sorunun Almanya, bu gelişme üzerine askerlerini İncirlik’ten
bir dış müdahale yaşanmadan çözülmesi için mu- çekeceğini ifade etti. İlişkileri kötüleştiren diğer bir
haliflerle ve rejimle olan temasını sürdürse de bir unsur ise Türkiye’nin 15 Temmuz 2016 tarihinde
sonuç alamadı. Bu nedenle başlangıçta Almanya yaşadığı FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) Darbe
gibi harekâtın NATO’ya devri konusunda olumsuz Girişimi sonrasında Almanya’nın tutumuydu. Al-
tavır takınan Türkiye gelişmeler karşısında bu bakış manlar, Türkiye’deki bölücü terör örgütü PKK ve
açısını değiştirdi. BMGK kararlarına uyacağını ifa- FETÖ ile iltisaklı kişileri Türkiye’nin uyarılarına
de etti ve operasyonun NATO’ya devredilmesine rağmen ülkesinde bulundurmaya devam etti. Diğer
razı oldu. Toplamda 16 savaş gemisinden oluşan yandan Türkiye Cumhurbaşkanının, Almanya’nın
NATO gücüne 4 firkateyn, 1 denizaltı ve 1 destek Köln şehrinde darbe karşıtı düzenlenen mitingde
gemisiyle destek verdi. Havadan gerçekleştirilen video-konferans yöntemiyle mesajlar vermesi Al-
keşif ve devriye uçuşlarına hava kuvvetleriyle katkı man makamlarınca engellendi. Ne var ki 2016 Eylül
sağladı. Sürecin iç hukuka uygun olması açısından ayında gerçekleşen G-20 zirvesinde Türkiye Cum-
TBMM, 24 Mart 2011 tarihli gizli oturumunda hurbaşkanı ile Alman Şansölyesi arasındaki görüş-
Türk askerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ka- melerin ardından ilişkiler göreli olarak yumuşadı.
rarını aldı. Diğer yandan Türk yetkililer Libya’ya Alman vekilleri 2016 yılının Ekim ayında İncirlik’e
yönelik herhangi bir saldırıda bulunmayacaklarını, gittiler. Ne var ki 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin
Müslüman bir toplumla çatışmayacağını vurgula- ardından Türkiye’den Almanya’ya yapılan iltica
dılar. Böylece Türkiye, BMGK ve NATO kararları başvuruları dramatik bir biçimde arttı. 2016 Ocak
çerçevesinde uluslararası hukuka uygun bir tutum – Ekim arasında Türkiye’den Almanya’ya yaklaşık 4
almış oldu. bin 500 iltica başvurusu yapıldı. Almanya’nın bö-
Almanya İle Yaşanan İncirlik Krizi: Türkiye’nin lücü terör örgütü PKK ve 15 Temmuz darbe girişi-
Adana şehrinde 1954 yılında devreye giren üs, minin faili FETÖ üyelerine yönelik pozitif tutumu
Amerikan Hava Kuvvetleri’nin unsurlarının olağa- Türkiye’nin ziyaretleri tekrar engelleme eğilimine
nüstü hallerde konuşlanmasını ve savaş uçaklarının girmesine neden oldu. Türk Dışişleri Bakanı, Al-
bakımının gerçekleştirilmesi amacıyla kuruldu. man mevkidaşına Almanya’nın söz konusu 2 terör
Günümüzde ABD ile Türkiye arasında 1980 tarihli örgütüne yönelik tutumu değişmedikçe ziyaretlere
Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması çerçeve- izin verilmeyeceğini belirtti. Almanya, siyasetçile-
sinde faaliyet gösteren üste yaklaşık 2500 Ameri- rinin İncirlik’e ziyaret izni verilmemesi nedeniyle
kan askeri bulunmaktadır. Anlaşma, üssün NATO askerlerini Türkiye’den çekip, Ürdün’deki bir askeri
savunma operasyonları çerçevesinde ABD’nin kul- üste konuşlandıracağını açıkladı. Alman Hüküme-
lanımına tahsis edilmesini öngörmektedir. Fakat ti 7 Haziran 2017 tarihli Bakanlar Toplantısı ile
NATO bünyesinde yapılan askeri operasyonlar İncirlik’te bulunan 250 kadar askerini, 6 Tornado
kapsamında İncirlik’te farklı devletlerin askerleri keşif uçağını ve bir yakıt ikmal uçağını Ürdün’ün
bulunabilmektedir. Almanya’nın İncirlik’te 250 Suriye’ye sınırına yakın bölgedeki El Azrak Hava
civarında askeri mevcuttu. Alman askerlerinin gö- Üssü’ne geçirme kararı aldı. Almanya’da ikamet
rev tanımında Tornado jetlerinin Suriye’de gözetim eden 1,5 milyonu Türk vatandaşı olmak üzere yak-
işlevinin gerçekleşmesi ve DAEŞ karşıtı koalisyon laşık 3 milyon Türk kökenli nüfus, iki ülke arasın-
uçaklarının yakıt ikmalinin sorumluluğu yer al- daki 2016 itibariyle gerçekleşen 35,4 milyar dolar-
maktaydı. Türk – Alman ilişkileri iyi bir seyirdey- lık ticari hacim, Türkiye – AB arasındaki Mülteci
ken, Alman siyasetçilerin üssü ziyaret etmesine Antlaşması ve iki ülkenin de NATO üyesi olması
izin veriliyordu. Nitekim Alman Savunma Bakanı, karşılıklı bağımlılık unsurlarını artırmaktadır. Di-
2016’nın Ocak ayında Alman askerlerini ziyaret ğer yandan Almanya ile Türkiye arasındaki ilişki-
83
Kolektif Güvenlik Örgütleri
nin gerginleşmesinin NATO’nun işleyişinde de Diğer yandan AB üyesi olan ve fakat NATO üyesi
sorunlara neden olma ihtimali ortadadır. Nitekim olmayan Avusturya, Finlandiya, İrlanda, İsveç ve
bu süreçte NATO devreye girdi ve NATO Genel Malta da bu toplantılara katılım sağlamaktadır.
Sekreter Yardımcısı Rose Gottemoeller’in öncülü- Bunun sebebi söz konusu ülkelerin Barış İçin Or-
ğünde Alman milletvekillerinin de dâhil olduğu bir taklık (BİO) programı üyesi olmalarıdır. GKRY
heyetin 8 Eylül 2017’de Konya’da konuşlu Alman ise AB üyesidir fakat NATO ya da BİO üyesi ol-
askerlerinin de görev yaptığı NATO üssünü ziyaret madığından NATO’nun gizli belgelerinin müza-
etme girişimi Türkiye tarafından olumlu karşılan- kerelerine yönelik bir antlaşmanın tarafı değildir.
dı. Bu adım, İncirlik krizi ile gerginleşen ilişkilerin Bundan dolayı NATO ile AB arasında gerçekle-
bir başka üsse gerçekleştirilecek ziyaret üzerinden şen resmi toplantılara katılım sağlayamamaktadır.
yumuşatılması olarak değerlendirilebilir. Ne var ki GKRY, iki kurum arasında kayıt altına
Türkiye – NATO İlişkilerinde Kıbrıs Faktörü: alınmayan gayri resmi toplantılara katılabilmekte-
NATO ve Avrupa Birliği, Soğuk Savaş sonrasında dir. Berlin Artı düzenlemeleri, AB’nin NATO’nun
çok boyutlu bir hal alan güvenlik tehditleri karşı- imkânlarına erişebilmesi için işbirliği yapacak ülke-
sında 2001 yılından itibaren resmen işbirliği süre- lerin BİO üyesi olmalarını ve NATO ile güvenlik
cini başlattı. NATO’nun askeri gücü itibariyle öne anlaşmasını imzalamaları gerektiğini öngörmekte-
çıkan yapısıyla AB’nin üye ülkelerinin halklarını dir. Diğer yandan Türkiye-GKRY arasındaki soru-
temsil eden yapısı görünürde birbirini tamamla- nun çözülmemesi nedeniyle AB’nin Kosova ve Af-
maktadır. Fakat Kıbrıs sorunu, bu iki kurumun ganistan’daki polis ve hukuk misyonları bölgedeki
işbirliğinin önünde bir engel olarak durmaktadır. NATO birimleriyle tam entegre biçimde çalışama-
Kıbrıs sorununun çözümü beklenmeden Güney maktadır. NATO ile AB’nin Bosna ve Makedon-
Kıbrıs Rum Yönetimi’nin sanki Kıbrıs’ın tek tem- ya’daki verimli çalışması ise söz konusu kararların
silcisiymişçesine 2004’te AB’ye üye yapılması so- GKRY’nin AB üyesi olduğu tarihten önce alınması
runların daha karmaşık bir hal almasını sağladı. nedeniyle gerçekleşebilmektedir. Türkiye, GKRY
NATO, kendi bünyesindeki Uluslararası Güvenlik nedeniyle NATO istihbarat bilgilerinin NATO’ya
Yardım Gücü’nün Afganistan’daki faaliyetleriyle üye olmayan AB ülkeleri tarafından kullanılma-
beraber 2007’den itibaren Hukukun Üstünlüğü yacağından yola çıkarak NATO istihbaratının AB
Misyonunu (EUPOL) devreye soktu. Örgüt ayrıca ile paylaşımının önünü tıkamaktadır. Bu çelişki
AB’ye üye bir ülkenin liderliğinde NATO yöneti- Kosova’da NATO’nun Barışı Koruma Gücü ile AB
mindeki Bölgesel İmar Timlerinde sivil projelere fi- Polis Gücü biriminin çalışmasında da kendini gös-
nansal destek sağlamaktadır. Diğer yandan 2008’in termiştir. Türkiye, GKRY’nin polis gücüne katkı
Eylül ayından itibaren AB Deniz Kuvvetleri (EU- sunmasını reddetmiştir. AB ve NATO arasındaki
NAVFOR Atalanta) Somali kıyılarında baş göste- resmi toplantılarda ise ancak Bosna’daki askeri ope-
ren korsan faaliyetlere karşı NATO ile ortak bir rasyon ve askeri kapasitelerin artırılma yöntemle-
mücadele yürütmektedir. 2003 yılında oluşturulan ri ele alınabilmektedir. Diğer yandan AB ile tam
NATO-AB Yetenek Grubu ise NATO’nun Akıllı üyelik müzakereleri yürüten Türkiye’nin Avrupa
Savunma yaklaşımı ile AB’nin kapasitelerinin ortak Savunma Ajansı ile ortak çalışabilmesi için gere-
bir paydada toplanması ve paylaşılması sürecinde ken süreç GKRY marifetiyle sonuçsuz bırakılmış-
rol oynamaktadır. Bu grup, iki yapının da karşı- tır. GKRY, benzer şekilde Türkiye’nin AB ile bilgi
lıklı olarak savunma kapasitelerinin artırılmasını paylaşımını öngören güvenlik anlaşmasını da veto
hedeflemektedir. NATO – AB ilişkilerinde her iki etmektedir. Türkiye böylece AB’nin Gürcistan ve
kuruma da üye olmayan Türkiye ve GKRY gibi ül- Irak gibi bölgelerdeki operasyonları hakkında bilgi
kelerin rolü önemlidir. Mevcut durumda 21 ülke alamamaktadır. AB üyesi olmayan NATO ülkeleri-
hem NATO hem de AB üyesidir. Türkiye, ABD, nin AB’nin yürüttüğü operasyonlara tam yetki ile
Arnavutluk, İzlanda, Kanada, İngiltere, Karadağ, katılım sağlaması AB tarafından engellenmektedir.
K. Makedonya ve Norveç, AB üyesi olmayan Bu nedenle Türkiye, operasyonlara katılmasına
NATO ülkeleridir. Bu ülkeler NATO-AB arasın- rağmen karar aşamalarında rol oynayamamaktadır.
da gerçekleşen müzakerelere katılım sağlamaktadır.
84
Uluslararası Örgütler
Öğrenme Çıktısı
85
Kolektif Güvenlik Örgütleri
86
Uluslararası Örgütler
ABD’nin 2003’te Irak’ı işgalinin ardından Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan’da peş peşe yaşanan ik-
tidar değişiklikleri KGAÖ devletlerini kaygılandırmıştır. Temmuz 2005’te Andican bölgesinde yaşanan
ayaklanma girişiminden Özbekistan ABD’yi sorumlu tutmuş, ülkesindeki ABD askerî üssünü (Hana-
bad) kapatmakla kalmamış, 23 Haziran 2006’da KGAÖ’ne katılmıştır (Weistein, 2007). Buradan yola
çıkarak, eski Sovyet coğrafyasında 1990’larda kurulamayan
güvenlik yapısının 2000’lerde kurulabilmesinin en temel
nedenlerinden birinin bölgedeki ABD askerî varlığı oldu-
ğu söylenebilir. Bir başka neden, Afganistan’da alt edilmesi internet
şöyle dursun giderek güç kazanan Taliban’ın başını çekti- Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün faali-
ği köktendinci terörist akımların bölgede güvenliği tehdit yetleri hakkında https://en.odkb-csto.org/ adre-
eder hale gelmesidir. Son olarak, yine bu terörist yapıların sinden bilgi alabilirsiniz.
elinde bulunan uyuşturucu trafiği de KGAÖ devletlerini
birbirine yakınlaştıran başka bir etken olmuştur.
Yapısı ve Yönetimi
KGAÖ’den söz ederken ilkin bunun askerî bir ittifak olduğunun altını çizmek gerekir. Kolektif Güvenlik
Antlaşması’nın 4. maddesi tıpkı NATO’nun 5. maddesi gibi düzenlenmiştir: “Taraf devletlerden biri bir devlet
ya da devlet grubunun saldırısına uğradığında, bu saldırı tüm üye devletlere yapılmış sayılacaktır”. KGAÖ’ne, 2
Aralık 2004’te BM Genel Kurulu tarafından gözlemci statüsü tanınmıştır.
7 Ekim 2002’de imzalanan örgütün kurucu antlaşmasının ikinci bölümü “amaç ve ilkeler” başlığını
taşımaktadır. Buna göre temel amaçlar,
• Barış, uluslararası/bölgesel güvenlik ve istikrara güç katmak,
• Üye devletlerin bağımsızlık, toprak bütünlüğü ve egemenliklerini kolektif temelde sağlamak,
• Uluslararası hukukun evrensel kabul görmüş değerleri üzerine inşa edilecek adil ve demokratik bir
dünya düzeninin oluşturulmasına katkıda bulunmaktır.
Bu amaçlara ulaşmak için üye devletler,
• Bağımsızlık, gönüllü işbirliği, hak ve sorumluluklarının eşitliğine saygı gösterme,
• Ulusal hukuka ilişkin içişlerine karışmama,
• Diğer anlaşmalardan kaynaklanan hak ve sorumluluklarına halel getirmeme ilkelerini benimsemiş-
lerdir.
Söz konusu amaçlara adı geçen ilkelerle ulaşmaya çalışan örgütün organları şunlardır (Kembayev, 2009:
158-162): Kolektif Güvenlik Konseyi, devlet başkanlarından oluşan örgütün en üst düzey organıdır. Örgütün
gündemini belirler, amaçlarına ulaşabilmek ve üye devletler arasında eşgüdüm sağlayabilmek için kararlar alır.
Konsey aynı zamanda KGAÖ Şartı’nın yorumlanması konusunda üye devletler arasında çıkacak olası yorum
farkları karşılıklı bilgi alış verişi ve görüşmeler yoluyla giderilemediği durumlarda buna son verecek tek organdır.
Kararlar oydaşmayla (konsensüs) alınır. Ayrıca üye devletlerin ulusal hukuk yapılarına dayanarak alınıp bu çer-
çevede uygulanması gerekir. KGK yılda iki kez toplanır. Toplantılara dışişleri ve savunma bakanlarıyla, güvenlik
konseyi başkanları, KGAÖ Genel Sekreteri, üye devletlerin ilgili temsilcileri ile davetliler katılırlar. KGK’ye
ülkesinde toplantı yapılan devlet başkanı başkanlık eder. Dönem başkanlığı bir sonraki toplantıya değin sürer.
Kolektif Güvenlik Konseyi 14 Ekim 2016’da Erivan’da toplanarak 2025 yılına değin kolektif güvenliğe ilişkin
izlenecek stratejiyi belirleyerek, terörizmle mücadele ve bölgesel bunalımların çözümüne ilişkin bir merkez ku-
rulması için kararlar almıştır.
87
Kolektif Güvenlik Örgütleri
Resim 3.2 Kolektif Güvenlik Konseyi, devlet başkanlarından oluşan örgütün en üst düzey organıdır. 2012 yılındaki
Zirve’de dönemin Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov yer almamıştır.
Kaynak: http://www.eurasianet.org/
Danışma ve Yürütme Organları, Dışişleri Ba- Ocak 2004’te göreve başlayan bu organ iki yıllık
kanları Konseyi, Savunma Bakanları Konseyi ve bir süre içerisinde BDT içerisinde yer alan Askerî
Güvenlik Konseyi Sekreterleri Komitesi’nden oluşur. İşbirliği Eşgüdüm Merkezi’nin yerini almıştır.
Bu organlar pratikte BDT yapısı içindeki örgütlen- Karargâhta 34’ü Rus, diğer altı üyeden 4’er tem-
meyle örtüşür. Yalnızca askerî/siyasal bütünleşme silci olmak üzere 58 personel görev yapmaktadır.
konularında BDT’nin tüm üyeleri arasında yol alı- Karargâhın görevleri askerî stratejik kuramı ve
namadığı zaman toplantılar KGAÖ çatısı altında ortak güvenlik sisteminin kavramsal ilkelerini de-
sürdürülür. Bu organlar tamamen KGK’nin emri ğerlendirmek ve geliştirmek; askerî/siyasi duruma
altındadır ve üye devletlerin dış politika, askerî ilişkin bilgileri sentezleyerek çözümlemek; stratejik
politika, altyapı ve teknoloji, ulusal güvenliğin düzeyde askerî birliklerin eylemleri üzerine yapılan
sürdürülmesi gibi alanlarda ortak eylemlerinin eş- önerileri değerlendirmek; üye devletlerdeki askerî
güdümünü sağlarlar. Bu organlar da oydaşmayla birliklerin operasyon gücünü geliştirmek ve askerî
karar alırlar. Bu kararlar KGK’nin almış olduğu ka- altyapının ortak kullanımının eşgüdümünü sağla-
rarların uygulamasına yönelik olmalıdır. Bir başka mak için yapılan önerileri değerlendirmektir.
danışma ve yürütme organı da Daimi Konseydir. 23 Haziran 2005’te kurulan Devletlerarası Askerî-
Daimi Konsey üye devletlerin ulusal prosedürleri Ekonomik İşbirliği Komisyonu da, BDT içerisin-
uyarınca atanmış tam yetkili temsilcilerinden olu- de daha önceki yapılanmanın yerini almıştır. Üye
şur. Daimi Konsey, KGK’nin toplantıları arasında devletlerin askerî-endüstriyel yapılarındaki üretim
geçen süre içerisinde örgütün organları tarafından sektörlerinden sorumlu bakanları düzeyinde temsil-
alınan kararların uygulanmasında ortak eylemlerin cilerinden oluşur. Yılda en az iki kez toplanır. Üye
eşgüdümünü sağlamakla yükümlüdür. devletler arasında çok taraflı askerî/ekonomik işbirli-
Askerî ve Güvenliğe Özgü Organlar, Ortak ğini arttırarak geliştirmeye çalışır. KGAÖ içerisinde
Karargâh, Devletlerarası Askerî-Ekonomik İşbirliği yeni bir organ da Yasadışı Göçle Mücadele Eşgüdüm
Komisyonu ve Yasadışı Göçle Mücadele Eşgüdüm Konseyi’dir. 6 Ekim 2007’de Duşanbe’de toplanan
Konseyi’dir. KGK’nin 28 Nisan 2003’te aldığı bir KGK kararıyla kurulan bu organ üye devletlerin il-
kararla, üye devletler arasında askerî işbirliğine iliş- gili organlarının temsilcilerinden oluşur ve yılda en
kin kararları almak ve uygulamak üzere, doğrudan az iki kez toplanır. Adından da anlaşılacağı gibi yasa
Savunma Bakanları Konseyi’ne bağlı sürekli bir dışı göçü engellemeye yönelik öneriler hazırlar ve bu
organ niteliğinde Ortak Karargâh kurulmuştur. 1 konuda alınan kararların uygulamasını izler.
88
Uluslararası Örgütler
Resim 3.3 Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün askerî ve güvenliğe özgü organları Ortak Karargâh, Devletlerarası
Askerî-Ekonomik İşbirliği Komisyonu ve Yasadışı Göçle Mücadele Eşgüdüm Konseyi’dir.
Kaynak: http://www.odkb.gov.ru
Sekretarya, Örgütün diğer organlarının işleyişi- Antlaşması’nda da benzer bir işbirliği hedefi kon-
ne ilişkin hizmet sunar. Daimi Konsey’le birlikte muştur. 23 Haziran 2006’da KGK parlamentolar
karar taslaklarını ve örgütün diğer organlarının arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi kararı almıştır.
belgelerini hazırlar. Nihai olarak KGK tarafından Bu karar uyarınca üye devletlerin ulusal parlamen-
onaylanacak örgütün bütçesinin taslağını hazırla- to başkanları 16 Kasım 2006’da bir Parlamenterler
ma görevi de sekretaryadadır. Sekretarya Mosko- Asamblesi kurmuşlardır. Asamble’nin, uyuşturucu
va’dadır. Örgütün çalışanları, üye devletlerin bütçe- ticareti ve terörizme karşı mücadele konuların-
ye yaptıkları katkı oranında, bu devlet vatandaşları da çaba sarf etmesi öngörülmüştür. Asamble üye
arasından seçilir. Sekretarya’nın başında, örgütün devletlerin parlamenter temsilcilerinden oluşur. Üç
en üst düzey yöneticisi sıfatını taşıyan Genel Sek- daimi komisyonu vardır: Savunma ve güvenlik ko-
reter vardır. Genel Sekreter, üye devlet vatandaşları nuları; siyasi konular ve uluslararası işbirliği; sosyo/
arasından DBK’nın önerisi üzerine KGK tarafın- ekonomik ve hukuki konular. Her temsilci heye-
dan üç yıllığına atanır. Genel Sekreterliğe 2 Mayıs tinin bir oyu vardır ve kararlar oydaşmayla alınır.
2017’den itibaren Ermenistan’dan Yuri Grigoryeviç Parlamento toplantılarını St. Petersburg’ta yapar.
Haçaturov getirilmiştir.
Genel Sekreter’in görevleri arasında KGAÖ’nün Kolektif Güvenlik Antlaşması
ilgili taslak öneri ve belgelerinin hazırlanmasının eş-
Örgütü’nün İşlevi
güdümü; üçüncü devlet ve diğer uluslararası örgüt-
lerle ilişkilerin sürdürülmesi ve örgütün imzaladığı Yukarıdaki değerlendirmelerden ortaya çıkaca-
anlaşmalara ilişkin depozitörlük de vardır. Genel ğı gibi KGAÖ’nün temel olarak üç alanda etkinlik
Sekreter örgütün tüm üst düzey organlarının toplan- yürüttüğü söylenebilir: Üye devletlerin dış politi-
tılarına katılır. Genel Sekreter ve Sekretarya çalışan- kalarında uyum, savunma politikalarında eşgüdüm
ları diplomatik dokunulmazlıklardan yararlanırlar. sağlamak ve askerî konularda işbirliği yapmak. Ör-
gütün izlediği politikalar değerlendirildiğinde özel-
Parlamentolararası Asamble, BDT içerisinde üye
likle başka iki uluslararası örgütle işbirliğine önem
devletlerin yasama organları arasında eşgüdümü
verdiği göze çarpmaktadır. Bunlardan biri NATO,
sağlamak ve işbirliğini arttırmaya yönelik bir yapı-
diğeri de Şanghay İşbirliği Örgütü’dür.
lanma 1999’da sağlanmıştır. KGAÖ’nün Kurucu
89
Kolektif Güvenlik Örgütleri
Soğuk Savaş’ın iki askerî kampından biri olan Son olarak, askerî bir ittifak niteliği taşıyan
NATO, iki kutuplu sistemin sona ermesine karşın KGAÖ’nün askerî yapısından söz etmek gerekir.
yeniden yapılanarak varlığını sürdürmüştür. Bunun- KGAÖ içerisinde üç farklı bölgesel yapı söz konu-
la kalmayıp, neredeyse tüm Avrupa kıtasını içerecek sudur. Birincisi RF ve Belarus birliklerinden oluşan
şekilde genişlemiş, kıta dışındaki bölgelerle de özel Doğu Avrupa bölgesidir. Bu bölge son 20 yılda di-
ilişkiler kurmuştur. KGAÖ’nün 2000’li yıllarda ku- ğerleriyle karşılaştırıldığında daha az sorunlu bir böl-
rulması süreci, NATO’nun (Afganistan’da görüldüğü geydi. 2013’te Ukrayna’da patlak veren bunalım ve
gibi) Orta Asya coğrafyasına müdahalesine bir yanıt ardından Rusya’nın Kırım’ı topraklarına katmasıyla
olarak değerlendirilebilir. Fakat KGAÖ başından baş- bu durum değişmiştir. Rusya Federasyonu, bu bu-
layarak NATO’nun Afganistan’daki operasyonlarını nalımdaki tutumuyla çıkarları gerektirdiğinde örgü-
desteklemiş; yetkililer NATO karşıtı bir yapılanma tü ikinci plana atacağını göstermiştir (Özdal, 2016:
olmadıklarını ısrarla vurgularlarken, bölgedeki uyuş- 235-262). İkincisi, RF ve Ermenistan birliklerinden
turucu ticaretine karşı işbirliği yapma isteklerini sık- oluşan Kafkaslar bölgesidir ki, Ermenistan’daki üsler
lıkla dile getirmişlerdir. (Kembayev, 2009: 166) yardımıyla bu birlikler Türkiye ve İran sınırlarında
gözlem/keşif görevi de yapmaktadırlar. RF, 2008
Ağustosu’nda Gürcistan’a karşı askerî müdahale-
KGAÖ’nün yakın işbirliği içerisinde olduğu
sinde de KGAÖ mekanizmalarını çalıştırmamıştır.
bir başka örgüt Şanghay İşbirliği Örgütü’dür
KGAÖ üyesi devletlerin devlet başkanları 4 Eylül
(ŞİÖ). KGAÖ’nün altı üyesinden (Ermenis-
2008’de Moskova zirvesinde Gürcistan’ı saldırgan
tan ve Belarus dışındaki) dördü ŞİÖ’ne de
tavrı nedeniyle kınamakla kalmışlardır. Oysaki 12
üyedir. Bu durum iki örgüt arasındaki sıkı
Temmuz 2008 tarihli RF’nin dış politika konsepti
işbirliğini kaçınılmaz hâle getirmektedir.
belgesinde bölgede güvenliğin KGAÖ çerçevesin-
de sağlanmasının altı çizilmiştir (Kortunov, 2009:
544). Son askerî bölge Merkezi Asya’dır. Bu bölge
Savunma politikalarında eşgüdüm çabası ör-
RF dışında Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ı
gütün başka bir hedefidir. KGAÖ, başından baş-
kapsar. Söz konusu bölge devletleri 11 Ekim 2002’de
layarak temel amaçlarını bölgedeki yeni tehditlerle
Bişkek’te düzenlenen zirvede, üye devletlere dış teh-
baş etmek olduğunun altını çizmiştir. Uluslararası
ditlere karşı yardım edecek bir Ortak Acil Müdahale
terörizm, silah ve uyuşturucu ticareti ile buna eş-
Gücü oluşturma kararı almışlardır. KGAÖ, 2010’da
lik eden yasadışı göç hareketlerine karşı mücadele
Kırgızistan’da yaşanan gelişmelere müdahale etmek-
ancak bölge devletlerinin sıkı işbirliği ile mümkün-
ten de açıkça kaçınmıştır (Özdal, 2010). Bu durum
dür. KGAÖ üyeleri bölgedeki bu sorunlara ilişkin
KGAÖ’nün kâğıt üzerinde bir ittifak olması biçi-
kendi aralarında yürüttükleri işbirliğinin yanı sıra
minde değerlendirilmiştir. Oysaki burada söz konu-
NATO, ŞİÖ, BM Güvenlik Konseyi’nin Teröriz-
su, olası bir müdahaleye o dönemde KGAÖ üyesi
me Karşı Komitesi, AGİT gibi örgütlerle de işbirli-
olan Özbekistan’ın duyacağı tepkiyi göz önünde
ği hâlindedir. Terörle mücadele konusunda işbirliği
bulundurmaktan ibarettir. Özellikle Gürcistan ve
BDT yapısı içerisinde, 1990’larda başlatılmıştır.
Kırgızistan olaylarından sonra şöyle bir sonuca va-
1998’de Özbekistan Devlet Başkanı Kerimov’a
rılabilir: KGAÖ devletleri kendi aralarında çıkacak
suikast girişimi ve 1999’da Kırgızistan’ın Batken
anlaşmazlıkları oydaşma yoluyla aşmaya çalışmakta-
bölgesinde çıkan çatışmaların ardından, Haziran
dır. İttifakın askerî niteliği ancak üçüncü devletler-
1999’da Minsk’te Terörle Mücadele Anlaşma-
den gelecek saldırı durumunda geçerlilik kazanmak-
sı imzalanmıştır. Bu çerçevede Haziran 2001’de
tadır. Son olarak, 20 Aralık 2011’de Moskova’daki
Bişkek’te Anti-Terör Merkezi kurulmuştur. 11
KGK toplantısında alınan bir karar, örgütün kendi
Eylül’ün ardından Kasım 2001’de toplanan Mos-
faaliyet alanında varlığını pekiştirirken, üçüncü dev-
kova Zirvesi’nde ABD’nin Afganistan’da teröre kar-
letlerin etkinliğini azaltma yönündedir. Karar uya-
şı yürüttüğü savaşa destek verilmiştir. KGAÖ’nün
rınca “üye devletlerden birinin ülkesinde üçüncü bir
de en temel kaygılarından birinin uluslararası te-
devletin askeri üs açabilmesi için, örgütün diğer tüm
rörizm olduğu söylenebilir (Kortunov, 2009: 543).
üyelerinin onayı” gerekmektedir.
90
Uluslararası Örgütler
Öğrenme Çıktısı
91
Kolektif Güvenlik Örgütleri
NATO 1949 yılında Soğuk Savaşın başladığı süreçte ABD’nin başı çektiği kolektif bir güvenlik örgütü
olarak kurulmuştur. NATO’nun kuruluşundaki başlıca motivasyonların daha sonra 1955 yılında Var-
şova Paktı’nın kurulmasına öncülük edecek olan Sovyetler Birliği’nden algılanan tehdit ve ABD’nin
Avrupa bölgesinde kolektif bir örgüt kurulması yönündeki telkinleri olduğu savunulabilir. Ne var ki
NATO, 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla işlevini kaybetmedi. Uluslararası ilişkilerde
yaşanan gelişmeler ve oluşan farklı tehdit algıları çerçevesinde yapısal bir dönüşüm geçirdi. Terörün
uluslararası bir nitelik kazanması, radikal dinci eğilimler, internet ortamında yaşanan siber saldırılar,
Sovyetler Birliği’nin ardılı Rusya Federasyonu’nun bölgedeki politikaları NATO’nun güncel olarak
algıladığı tehditler arasındadır.
NATO bünyesindeki en yetkili karar organı Kuzey Atlantik Konseyi’dir. Konsey’de her üye, büyükelçi
düzeyinde bir Daimi Temsilci tarafından temsil edilir. Daimi Temsilciler, kendilerine bağlı siyasi ve askerî
kurmay heyeti ile birlikte çalışmalarını yürütürler. Yılda iki kez ya da gerek görüldüğünde daha sık olmak
üzere Konsey, Dışişleri Bakanları düzeyinde toplanmaktadır. İttifak’ın geleceğine ilişkin yeni strateji ya
da politika değişiklikleri söz konusuysa üye ülkelerin devlet ya da hükûmet başkanlarının katıldığı Zir-
ve toplantıları düzenlenir. Konseyde kararlar oybirliği ile (konsensüs/uzlaşma usulü) alındığından, her
üyenin veto yetkisi vardır. Konseyin toplantılarına NATO Genel Sekreteri başkanlık etmekte, ele alınan
konuların ön hazırlığı ise birçok alt komite tarafından yapılmaktadır. NATO’nun en üst düzeydeki me-
muru olan Genel Sekreter, NATO’da danışma ve karar alma süreçleri ile kendisine bağlı olarak çalışan
Uluslararası Personel’in genel idaresinden sorumludur ve örgütün sözcüsüdür. NATO’nun ilgi alanın-
daki konularda karar mercilerine sekretarya hizmeti veren Uluslararası Personel ise birer Genel Sekreter
Yardımcısının başkanlığındaki 5 ana birim (Siyasal İşler, Savunma Planlama ve Harekatlar, Savunma
Destek, Lojistik ve Sivil Savunma Planlaması, Bilim ve Çevre İşleri) ile çeşitli idari bürolardan oluşur.
NATO’nun kurumsal yapısından ayrı fakat örgüt içi işbirliği ve danışma bakımından yardımcı kuruluş-
lar olarak NATO Parlamenterler Asamblesi ve Atlantik Antlaşması Konseyi (uluslararası dernek) faaliyet
göstermektedir. 1995’te kurulan Asamble, NATO üyelerinin parlamentolarından gelen temsilcilerden
oluşur. Kararları NATO Konseyi’ne sunulan Asamble’ye 9 Türk parlamenter katılmaktadır. 1954’te ku-
rulan Dernek ise bir hükûmet dışı örgüt olarak NATO eylem ve amaçlarının desteklenmesi çerçevesinde
yayın, toplantı vb. faaliyet gösterir.
NATO’daki karar mekanizmasının ilk aşaması, çeşitli düzeylerde ve düzenli olarak yapılan danışma
faaliyetidir. Bu danışma faaliyeti sadece NATO alanı ile sınırlı olmadığı gibi salt siyasi ve askerî konu-
larla da sınırlı değildir. Ekonomi, çevre sorunları, iletişim, gibi çok çeşitli konular NATO organlarında
ele alınmakta, bu konulardan sorumlu bulunan uzmanlık komiteleri faaliyet göstermektedir. Danışma
mekanizmalarının etkinliği, örgütün konsensüs ile karar alma niteliğinden ileri gelmektedir. Konsen-
süsün oluşturulabilmesi, hem bu danışma mekanizmasının işletilmesine hem de üyelerin öznel koşul-
larının dikkate alınarak tüm üyelerin destekleyebileceği kararların alınmasını sağlamaktadır. Bir karar
aşamasında, “sessizlik süreci” olarak isimlendirilen bir süre zarfında hiçbir üye itirazını dile getirmezse,
o karar alınmış sayılır. Bu her üyenin karar alma sürecinde “veto” hakkına sahip olduğu anlamına gelir.
92
Uluslararası Örgütler
Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından oluşan iki blok arasından tercihini Batı Bloku lehine
belirgin bir biçimde göstermiştir. 1949’da NATO’nun kurulmasından sonra bu tercih doğal olarak
Batı İttifakı’nın simgesi olarak görülen NATO üyeliğinin sağlanabilmesi çabalarında somutlaşmıştır.
1949’dan üyeliğin sağlandığı 1953’e kadar geçen dönem Türkiye’nin bu yöndeki bitmez tükenmez
çabalarına sahne olmuştur. Türkiye’nin NATO üyesi olma çabasının temel nedenleri ise şu şekilde
özetlenebilir:
• 1945-1946 yıllarında Türkiye’ye verilen Sovyet notalarının da büyük etkisiyle SSCB’den tehdit
algılanması sonucu NATO üyeliğiyle ulusal güvenliğin sağlanabileceği düşüncesi.
• Türk egemen elitinin NATO üyeliğini cumhuriyetin ilanından beri benimsenen Batıcı dış politi-
kanın doğal bir sonucu olarak görmesi.
• Türkiye’nin Truman Doktrini ve Marshall Planı çerçevesinde ABD’den almaya başladığı ekono-
mik ve askerî yardımların NATO’ya üye olunması halinde devam edeceği hatta daha da artacağı
inancı.
• İkinci Dünya Savaşı sonrasında liberal fikirlerin Türk aydınları arasında kök salması sonucunda
kamuoyunda NATO üyeliğinin bu ideolojik değişimin doğal bir uzantısı olarak görülmesi.
• Türkiye’nin sosyo-ekonomik gelişimine paralel bir biçimde oluşan ulusal burjuvazinin Batı ile
bütünleşmeyi ve bu bağlamda NATO üyeliğini desteklemesi.
Türkiye, 1952 yılında üye olduğu NATO ile ilişkilerine özel bir önem vermektedir. Washington
Antlaşması’nın ortak savunmayı öngören 5. Maddesi, Türkiye için önemli bir teminattır. Ayrıca NATO
üyeliği, Türkiye’ye uluslararası siyasetin şekillenmesinde rol oynama fırsatı vermektedir. Türkiye’nin üye-
liğe verdiği önem, üye oluşunun 60. Yılı münasebetiyle 2012 yılında Türk Dışişleri Bakanı’nın Brüksel’e
yaptığı ziyaretle ve NATO Genel Sekreteri’nin Ankara ziyaretiyle pekişmiştir. Türkiye, NATO’nun gü-
ney doğu sınırını oluşturmaktadır. 11 Eylül 2001 terör saldırıları ve 2011 yılından itibaren Suriye’de
yaşanan istikrarsızlık, Türkiye’nin örgüt açısından önemini daha da artırmıştır. Türkiye’nin ordusu as-
ker sayısı açısından NATO üyeleri arasında ikinci sırada gelmektedir. Diğer yandan tarihsel mirası ve
kültürel dokusu açısından NATO’nun içinde Müslüman nüfus açısından biricik özelliğe sahiptir. Bu
nitelikler, NATO’nun Afganistan, Bosna Hersek, Kosova operasyonlarına sağladığı katkılara yansımıştır.
Ayrıca 2010’da Lizbon Zirvesi’nde kabul edilen Stratejik Konsept belgesindeki işbirliğine dayalı ortaklık
kavramı, Türk dış politikasının 2000’li yıllardan itibaren öne çıkan aktif dış politika yaklaşımı ile örtüş-
mektedir. Türkiye, NATO’nun yürüttüğü operasyonlara destek vermektedir. Afganistan’daki operasyona
destek vermiştir. NATO’nun Libya’ya havadan müdahalesi ise krizin başlarında Türkiye’nin isteklerine
uygun düşmemiştir. NATO’nun askeri kabiliyetini artırmak adına attığı adımlardan biri olası krizlere ilk
müdahale kuvveti olarak 2002’de oluşturulan NATO Mukabele Kuvveti’dir. Türkiye, bu yapıya kayda
değer katkı sağlamaktadır. Türkiye ayrıca İstanbul’da Yüksek Hazırlık Düzeyindeki bir Kuvvet Karargâhı
(NRDC-T) kurmuştur. Bu karargâh, NATO’ya destek vermektedir. Ayrıca NATO Komuta Yapısı kap-
samında bulunan Hava Komutanlığı İzmir’de faaliyet göstermiş, bu yapı 2012 yılında Müttefik Kara
Komutanlığı’na (LANDCOM) dönüşmüştür.
93
Kolektif Güvenlik Örgütleri
94
Uluslararası Örgütler
neler öğrendik?
A. Ukrayna
A. Kendi kaderini tayin hakkı B. Kazakistan
B. İç işlerine karışmama C. Rusya Federasyonu
C. Müşterek meşru savunma D. ABD
D. Sınırların dokunulmazlığı E. Türkmenistan
E. Anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümü
7 Aşağıdaki devletlerden hangisi Rusya
2 Kuzey Atlantik Antlaşması’na göre Federasyonun’nun “yakın çevre” olarak tanımladı-
NATO’nun görev alanı aşağıdakilerden hangisidir? ğı devletlerden biri değildir?
A. Tüm dünya A. Ukrayna
B. Üye devletlerin ülkeleri ve Kuzey Atlantik alanı B. Ermenistan
C. Atlantik Okyanusu’nun tamamı C. Kazakistan
D. SSCB ile sınırdaş olan üye devletlerin ülkeleri D. Estonya
E. Avrasya E. Gürcistan
3 Soğuk Savaş sonrasında, NATO’nun eski 8 KGAÖ organları kararlarını alırken aşağıdaki
Doğu Bloku ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek için yöntemlerden hangisini kullanır?
başlattığı programa ne ad verilir?
A. Referandum
A. Barış İçin Ortaklık B. Oy çokluğu
B. Üyelik Eylem Planı C. Basit çoğunluk
C. Yeni Stratejik Konsept D. Oydaşma
D. Yüksek İstişare Mekanizması E. Nitelikli çoğunluk
E. Doğu-Batı Diyaloğu
9 KGAÖ’nün en üst düzey organı aşağıdaki-
4 NATO’nun Stratejik Konseptlerinin yürürlü- lerden hangisidir?
ğe girebilmesi için aşağıdakilerden hangisinin ona-
yı gereklidir? A. Dışişleri Bakanları Konseyi
B. Savunma Bakanları Konseyi
A. NATO-Rusya Konseyi
C. Ortak Karargâh
B. Savunma Planlama Komitesi
D. Genel Sekreter
C. Nükleer Planlama Komitesi
E. Kolektif Güvenlik Konseyi
D. Askeri Komite
E. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi
10 Aşağıdakilerden hangisi KGAÖ üyelerinden
biri değildir?
5 Aşağıdaki ülkelerden hangisi Türkiye ile aynı
zamanda NATO üyesi olmuştur? A. Gürcistan
B. Rusya Federasyonu
A. İran
C. Ermenistan
B. İsrail
D. Tacikistan
C. Yunanistan
E. Belarus
D. Mısır
E. Kıbrıs Cumhuriyeti
95
Kolektif Güvenlik Örgütleri
Yanıtınız yanlış ise “Kuzey Atlantik Antlaş- Yanıtınız yanlış ise “Kolektif Güvenlik Ant-
1. C 6. C
ması Örgütü” konusunu yeniden gözden laşması Örgütü” konusunu yeniden gözden
geçiriniz. geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
Yanıtınız yanlış ise “Kuzey Atlantik Antlaş- Yanıtınız yanlış ise “Kolektif Güvenlik
2. B 7. D
ması Örgütü” konusunu yeniden gözden Antlaşması Örgütü” konusunu yeniden
geçiriniz. gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Kuzey Atlantik Antlaş- Yanıtınız yanlış ise “Kolektif Güvenlik
3. A 8. D
ması Örgütü” konusunu yeniden gözden Antlaşması Örgütü” konusunu yeniden
geçiriniz. gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Kuzey Atlantik Antlaş- Yanıtınız yanlış ise “Kolektif Güvenlik
4. E 9. E
ması Örgütü” konusunu yeniden gözden Antlaşması Örgütü” konusunu yeniden
geçiriniz. gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Türkiye - Kuzey Atlan- Yanıtınız yanlış ise “Kolektif Güvenlik
5. C 10. A
tik Antlaşması Örgütü İlişkileri” konusunu Antlaşması Örgütü” konusunu yeniden
yeniden gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
96
Uluslararası Örgütler
Araştır Yanıt
3 Anahtarı
97
Kolektif Güvenlik Örgütleri
Kaynakça
Armaoğlu, F. (1991) Belgelerle Türk-Amerikan Gürkaynak, M. (2004). Avrupa’da Savunma ve
Münasebetleri. Ankara: Türk Tarih Kurumu. Güvenlik. Ankara: Asil Yayınları.
Aydın, M. & Erhan, Ç. (2003). “North Atlantic İvanov, İ. (2002). Novaya Rassiskaya Diplomatiya.
Treaty Organization and Turkey”, Encylopedia of Moskova: Olma Pres.
Modern Asia. New York: Charles Scribners Sons,
Kaczmarski, M. (2005). “Rusya BDT Yerine Yeni Bir
s. 344-345.
Güvenlik Sistemi Oluşturuyor”, 27 Aralık, http://
Bogaturov, A. D. & Averkov, V. V. (2009), İstoriya www.turksam.org/tr/a687.html (30.9.2010).
Mejdunarodnıh Atnaşenii (1945-2008) (Moskova:
Kembayev, Z. (2009). Legal Aspects of the Regional
MGİMO).
Integration Processes in the Post-Soviet Area. Berlin:
Campbell, D. (1992). Writing Security United Springer.
States Foreign Policy and the Politics of Identity.
Kortunov, S. V. (2009). Savramennaya Vneşnaya
Manchester University Press.
Palitika Rassii. Moskova: Vısşaya Şkola
Caridi, R. J. (1974). 20th Century American Foreign Ekonomiki.
Policy Security and Self Interest. New Jersey:
McGhee, G. (1992). ABD-Türkiye-NATO-Ortadoğu.
Prentice Hall,
Ankara: Bilgi Yayınevi.
Dedeoğlu, B. (2003). Uluslararası Güvenlik ve Strateji.
NATO Information Service (1989). NATO Basic
İstanbul: Derin Yayınları.
Documents. Brussels.
Demirtepe, T. (2010). “Etkinliği Sorgulanan Bir
Özdal, H. “Putting the CSTO to the Test in
Örgüt Olarak KGAÖ”, 30 Eylül, http://www.
Kyrgyzstan”, 4 Ekim, http://www.turkishweekly.
usak. org.tr (30.9.2010).
net (23.11.2010).
Erhan, Ç. (2003). “Çok Taraflı İşbirliğine Geçiş
Özdal, H. (2016). Rus Dış Politikasında Ukrayna.
Sürecinde Tehdit Algılamaları ve Uluslararası
USAK Yayınları. Ankara.
Mukabele Yöntemleri”, Küreselleşme ve Uluslararası
Güvenlik. İstanbul: Genelkurmay Başkanlığı, 28- Purtaş, F.(2005). Rusya Federasyonu Ekseninde Bağımsız
30 Mayıs 2003), s. 77-94. Devletler Topluluğu. Ankara: Platin.
Erhan, Ç. (2005). “Kore Savaşı’nın Türkiye’nin Singer, M. & Aaron, W. (1993). The Real World Order.
ABD ve Avrupa İlişkileri Açısından Sonuçları”, New Jersey: Chatham House.
X. Askeri Tarih Semineri. İstanbul: Genelkurmay Solana, J. (1999). “NATO’s Success in Kosovo”.
Başkanlığı, 20-22 Nisan 2005. Foreign Affairs. C. 78, No. 6 (Kasım-Aralık 1999),
Erhan, Ç. (2003). “NATO Niçin Küresel bir Güvenlik s.114-120.
Örgütü Haline Gelmelidir?”, The Thirteenth Tellal, E. (2010). “Zümrüdüanka: Rusya
International Antalya Conference on Security and Federasyonu’nun Dış Politikası”, SBF Dergisi.
Cooperation. Antalya: Aralık 2003, s. 84-91. 65/3: 189-236.
Erhan, Ç., Erdem, G. & Embel, E. (2004). “NATO Weinstein, A. (2007). “Russian Phoenix: The
Zirvesi”, Popüler Tarih. No. 46 (Haziran 2004), Collective Security Organization”, Whitehead
s. 29-55. Journal of Diplomacy and International Relations.
Erhan, Ç. (2001). “ABD ve NATO’yla İlişkiler”, http://heinonline.org (29 Temmuz 2010).
Türk Dış Politikası, Kurtuluş Savaşı’ndan Bugüne. Yaman, D. (2006). “NATO’nun Yeni Görevi:
Baskın Oran (der.), C. 1, İstanbul: İletişim, 2001, Terörizmle Mücadele ve Bu Kapsamda Atılan
s. 522-575 ve s. 681-700. Adımlar” Uluslararası Hukuk ve Politika. C.2, No:
Garthoff, R. L. (1985). Detente and Confrontation. 7, s. 41-53.
Washington D.C.: Brookings Institution.
Güney, N. A. (2006). Batı’nın Yeni Güvenlik Stratejileri
AB-NATO-ABD. İstanbul: Bağlam Yayınları.
98
Uluslararası Örgütler
İnternet Kaynakları
http://www.nato.int/ http://www.odkb-csto.org/authorized_organs/detail.
php?ELEMENT_ID=8379&SECTION_ID=97
Türkiye’nin Uluslararası Güvenlik Alanındaki
(8.8.2017).
Girişimleri ve Uluslararası (NATO, AB) Barışı
Koruma Destekleme Harekatlarına Katkıları: http://www.odkb-csto.org/authorized_organs/list.
http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-uluslararasi- php?SECTION_ID=102 (8.8.2017).
guvenlik-alanindaki-girisimleri-ve-uluslararasi-_
<http://odkb.gov.ru/session_fortnight/a.htm>
nato_-bm_-ab_-barisi-koruma-destekleme-
(31.1.2012).
harekatlarina-k.tr.mfa
h t t p : / / w w w. o d k b - c s t o . o r g / s e s s i o n / d e t a i l .
php?ELEMENT_ID=8661 (8.8.2017)
99
Bölüm 4
Bölgesel Siyasi Örgütler
1 2
Avrupa Konseyi 2 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin
öğrenme çıktıları
3
3 Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın
kuruluşu ile bölgesel güvenlik konusuna
katkılarını tanımlayabilme
Anahtar Sözcükler: • Soğuk Savaş • Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
• Helsinki Nihai Senedi • Paris Şartı • Avrupa’da Konvansiyonel Silahlı Kuvvetler Antlaşması
• AGİT Misyonları • Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi • Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiseri
• Açık Semalar Anlaşması
100
Uluslararası Örgütler
101
Bölgesel Siyasi Örgütler
AVRUPA KONSEYİ
Avrupa Konseyi, Avrupa’da, evrensel değerlere dayanan normların, kuralların oluşması ve kurumsallaş-
masını amaçlamış bir bölgesel siyasi örgüttür. Avrupa Konseyi, üye devletlerin katılımı ve müzakereleriy-
le ortaya çıkarılacak sözleşmeler yoluyla, bölgesinde evrensel değerlere
dayanan bir Avrupa Hukuku’nun egemen olmasını hedeflemektedir.
Avrupa Hukuku’nun, devletlerarası siyasetin doğasını değiştirip Avrupa
halklarının birleşmesine katkı sağlaması beklenmektedir. Avrupa Konse-
yi güvenliğe, barış, istikrar ve kalkınmaya bölgesel ölçekte yeni bir bakışı
ve girişimi, bu nedenle, temsil eder. Bu amaca yönelik Avrupa Konseyi
çok sayıda ve çok çeşitli konularda antlaşmaların görüşülüp hazırlan-
masını ve üye devletlerin imzasına, onayına sunulmasını önemli görev
olarak yerine getirir. Bugün bu antlaşmaların sayısı 190’ı aşmıştır. Bu
sözleşmeler üye devletler tarafından imzalanmakta, onaylanmakta ve
uygulanmaktadır. Avrupa Konseyi aynı zamanda bu antlaşmaların üye
devletler tarafından etkin biçimde uygulanmasını yakından gözlemler ve denetler. Avrupa Konseyi, denetim
sürecini yaptırımlarla güçlendirirken, çok etkili ve uluslararası hukuk açısından da bölgesel siyasi örgütler açı-
sından da yenilikçi yöntemler geliştirmeyi başarmıştır. Bu nedenle Avrupa Konseyi dünyadaki diğer bölgesel
siyasi örgütlerin çok ilerisinde ve onlara rol model olabilecek bir siyasi-hukuki yapıyı yaşama geçirebilmiştir.
Bununla birlikte, Avrupa Konseyi’ne yönelik eleştirilerin de arttığını görüyoruz. Bu eleştirilerin önemli bir
kısmının, Batı Avrupa’nın bazı büyük devletlerinin siyasi çıkarları doğrultusunda Avrupa Hukuku’nu ve de-
netim mekanizmalarını manipüle etme girişimlerine yöneldiğini tespit etmek mümkündür. Avrupa Konseyi,
dolayısıyla başardıklarıyla riske ettikleri arasında bir önemli sınavdan da geçmektedir.
102
Uluslararası Örgütler
Federal Almanya Cumhuriyeti (Batı Al- kurulduğunu açıkladılar. 1946 yılında Stalin’in
manya) ve Almanya Demokratik Cumhuriyeti himayesinde kurulan Alman Sosyalist Birlik
(Doğu Almanya) Partisi (SED) hükümeti de Doğu Almanya’da
1945 Potsdam Konferansı’nda Almanya’nın tüm sanayi tesislerini, büyük arazileri ve kişisel
koşulsuz teslim olmasının ardından Müttefik birikimleri kamulaştırmaya başlamasının ardın-
devletler Almanya’yı dört askeri işgal bölgesi- dan 7 Ekim 1949 tarihinde Almanya Demokra-
ne ayırmıştır. Fransa güneybatı, İngiltere ku- tik Cumhuriyeti’ni kurdu. Stalin’in 1952 yılında
zeybatı, ABD güney ve Sovyetler Birliği doğu Almanya’nın yeniden birleştirilmesi önerisinin
Almanya’yı işgal etmiş ve Alman Reich’ının ABD tarafından reddedilmesi üzerine, 1954
işgal ettiği doğu topraklarını daha sonra Po- yılında Sovyet etkisindeki Doğu Almanya tam
lonya ve Sovyetler Birliği’ne devretme ilkesin- egemenliğini ilan etmiştir. 1961 yılında Berlin
de anlaşarak Birleşik Almanya üzerinde ortak Duvarı’nın inşa edilmesi ile Batı ve Doğu Al-
egemenlik hakkına sahip olmuşlardır. Müt- manya fiziksel olarak da Berlin üzerinden ikiye
tefik devletler, Almanya’nın geleceği üzerine ayrılmıştır. Soğuk Savaş Avrupa’da sona ererken
görüşmelerinde anlaşamayınca 23 Mayıs 1949 demir perdenin böldüğü bu iki Almanya 1990
tarihinde İngiltere, Fransa ve ABD’nin işgal yılında Federal Almanya Cumhuriyeti içinde
bölgelerinde Federal Almanya Cumhuriyeti’nin yeniden birleşmiştir.
Öte yandan bölünmüş Almanya, bir bakıma Fransız - Alman düşmanlığını ortadan kaldırmak için
jeopolitik açıdan büyük bir fayda sağlamıştır. Avrupa’nın çok eski jeopolitik sorunu olan Almanya ile
Fransa düşmanlığı, tarihte pek çok kez Avrupa kıtasını savaşa sürüklemişti. Bölünmüş ve zayıf bir Batı
Almanya’nın yaratacağı tehdit daha sınırlı olacağından, Batı Avrupa’da, Soğuk Savaş döneminde Fransa
ile Batı Almanya’nın ilişkilerini düzeltmek İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa için mümkün
olabilecekti. Bu ilişkilerin düzeltilmesi için, söz konusu dönemde, kurumsal yapılar içinde Batı Avrupa’nın
liberal demokrasilerini bütünleştirerek ilerlenmesi yöntemi benimsenmeye başlamıştır. Bölgesel bir siyasi
örgütlenme girişimi, Soğuk Savaş içinde Batı Avrupa’da barış ve kalkınma için çok önemli bir adım ve
altyapı imkanı olarak değerlendirilmiştir.
Avrupa Konseyi, bu açıdan Batı Avrupa merkezli barış ve kalkınma amacına yönelik bir kurumsal
girişim olarak ortaya çıkacaktır. Bu girişimin, hemen savaş sonrasında hazırlanması ve Batı Avrupa’nın
önemli demokrasilerinin bir bölgesel siyasi, ekonomik örgütlenme içinde bütünleşme hareketinin parçası
olmaya ikna edilmesi hiç de kolay olmamıştır. Özellikle Fransa’da, Alman işgalinin açtığı yaralar tazeyken
ve tarihsel hafızada Alman düşmanlığı köklü biçimde yer etmişken, Batı Avrupa’da birlik fikri, Fransız
kamuoyunun hemen yaklaşmayacağı bir fikir olarak görünmüştür. Bu nedenle Avrupa Konseyi’nin kuru-
luşunda oldukça yaratıcı bir yöntem benimsenmiş, sivil toplum tabanlı bir hareket içinde Avrupa’da birlik
fikri oluşturulmuş ve temellenmiş, devamında da güvenlik odaklı bir örgütsel girişim olan Brüksel Antlaş-
103
Bölgesel Siyasi Örgütler
ması çerçevesi, daha kapsamlı bir örgütsel yapı olan disini ortak değerleri ve mirası etrafında birleşeme-
Avrupa Konseyi’nin kuruluşu için platform olarak mesi olarak işaret etmiş ve “bir çeşit Avrupa Birleşik
kullanılmıştır. Tüm bu planların geliştirilmesi ve Devletleri kurulması”nı çözüm olarak ileri sürmüş-
uygulanması, söz konusu dönemde İngiltere’nin tür. Burada her ne kadar Avrupa Birleşik Devletleri
girişimi ve Batı Avrupa’daki gücü sayesinde ortaya fikri telaffuz edilse de, aslında İngiltere’nin hükü-
çıkabilmiştir. metlerarası bir bütünleşmenin peşinde olduğu kısa
Savaştan yıpranarak da olsa galibiyetle çıkan bir sürede anlaşılacaktır.
Avrupalı devlet olarak İngiltere, komşu olduğu kı- Churchill’in girişimiyle yola çıkan ve Avru-
tada bir daha bu tür bir istikrarsızlığın yaşanmama- pa Konseyi’ne yolu açan ilk girişim hükümet dışı
sı için inisiyatifi ele alması gerektiğini fark etmiş- bir sivil toplum inisiyatifi olarak ortaya çıkacak-
tir. Fransa ile Almanya arasında, bu dönemde iyi tır. O güne kadar pek benzeri olmayan bir şekil-
ve kalıcı ilişkilerin tesis edilebilmesinin, geleceğin de, Avrupa’da birlik yönünde örgütlenme faaliye-
Avrupa ve dünya düzeninin temelini oluşturacağını ti, Churchill’in liderliğinde, önemli Batı Avrupalı
en erken fark eden ve bu yönde hızla harekete ge- siyasetçilerin öncülüğünde kurulan sivil toplum
çen devlet İngiltere olmuştur. Bu konuda, kısa bir örgütlerinin etrafında şekillenmeye başlamıştır.
süre önce seçimleri kaybeden sabık İngiliz başbaka- Churchill bu yönde ilk derneği İngiltere’de “Bir-
nı Winston Churchill, önemli bir rol üstlenecektir. leşmiş Avrupa Hareketi” adıyla kurmuştur. Kıta
Churchill’in planı, Fransa ile Batı Almanya’nın çe- Avrupası’nda da buna benzer özel kuruluşlar hızla
kirdeğini oluşturacağı bir Batı Avrupa bütünleşme- oluşmuş ve Avrupa’da birlik konusunda faaliyete
si girişimidir. geçmişlerdir. Bunlardan bazıları, Fransa’da “Avru-
Ancak İngiltere, savaş sonrasında hala eski pa Birliği için Fransız Konseyi”, Belçika’da Kato-
imparatorluğunu öncelikli olarak değerlendir- lik partileri birleşmeye çağıran “Uluslararası Yeni
mekte ve Commonwealth ülkeleriyle özel iliş- Ekip”, sosyalist partilere seslenen “Birleşik Avrupa
kileri esas almaktaydı. İngiltere, Batı Avrupa Devletleri için Sosyalist Hareket”tir. Avrupa’da bir-
bütünleşmesi içinde öncelikli bir konum kaza- lik çağrısında bulunan bu gruplar, komünist parti-
nırken, kendi açısından çok daha önemli gör- ler hariç, tüm siyasi akımları içinde barındırmakta,
düğü imparatorluğunun geri kalan kısmı ve eski dönemin en önemli siyasetçilerini kapsamakta ve
sömürgeleriyle olan ilişkileri ikinci plana atma birçok Avrupa ülkesine de yayılmış bulunmakta-
niyetinde değildi. Bu nedenle bütünleşmenin dırlar.
hazırlayıcısı olmakla birlikte, aktif bir katılımcısı Churchill’in öncülüğünde, Avrupa’daki söz ko-
olma konusunda çekinceli bir politika izlemiştir. nusu kuruluşlar 7 Mayıs 1948 tarihinde, Lahey’de
Hele o dönem Avrupa siyasetinde güç kazanan “Avrupa Kongresi” adı altında bir araya gelmişler-
federal bir Avrupa fikrine ise hiç sıcak bakma- dir. Bu toplantıya Avrupa’nın her yerinden 750
mıştır. Federalist grupların fırsattan yararlana- delege katılmıştır. Söz konusu toplantıda, Alci-
rak, İngiltere’nin başlattığı Avrupa bütünleşme de de Gasperi, Jean Monnet, Robert Schumann,
girişimini federalist bir yöne çekme girişimlerine Paul-Henri Spaak gibi ilerde Avrupa bütünleş-
İngiltere çok soğuk bakmıştır. Bir başka deyişle mesini daha ileri düzeye ulaştıracak devlet adam-
İngiltere, Fransa ile Batı Almanya’yı yakınlaştır- ları da vardır. Söz konusu sivil toplum kongresi,
mak üzere hükümetlerarası yönü ağır basan bir Avrupa’nın siyasi ve ekonomik bütünleşmesi ko-
Batı Avrupa bütünleşme projesinin kolaylaştırı- nusunda önerilerde bulunacak Avrupa parlamen-
cısı olarak rol oynamayı tercih etmiştir. tolarının temsilcilerinden oluşacak bir “Avrupa
İngiltere’nin bu politikası doğrultusunda, Baş- Meclisi”nin oluşturulması ve bir “Avrupa İnsan
bakan Churchill, 1943’te savaş döneminde yaptığı Hakları Şartı” hazırlanması konusunda kararlar
bir radyo konuşmasında, İngiltere’nin Avrupa’da almıştır. Bu iki karar, görece kısa zaman içinde
birliği desteklediğini ve ancak bir Avrupa Kon- Avrupa Konseyi’nin kuruluşuyla yaşama geçiri-
seyi ve onun ilgili organlarının yaratılmasıyla lecektir. 1948 Lahey Kongresi dağılmadan önce,
Avrupa’nın ilerlemeye devam edebileceğini dile ge- Avrupa’da birlik konusunda çalışmak üzere, “Av-
tirmiştir. Yine Churchill, başbakanlığı kaybettikten rupa Hareketi” adıyla, sürekli ve özel bir hükümet
sonra da, 21 Mayıs 1946’da Zürih Üniversitesi’nde dışı uluslararası örgüt de oluşturulmuştur.
yaptığı ünlü Zürih konuşmasıyla, Avrupa’nın traje-
104
Uluslararası Örgütler
Lahey Kongresi, sivil bir girişim gibi görünse de, gerçekte Batı Avrupa siyasi partilerinin önde gelen
isimlerinin rol üstlendiği büyük bir siyasi katılımla faaliyet göstermiş ve bir bakıma İngiltere’nin arzu ettiği
bir Avrupa bütünleşme hareketini başlatabilmiştir. Avrupa Konseyi’ne doğru gidilen bu yolda esas olarak
federalist eğilimli siyasi grupların baskıları da etkili olmaya başlamıştır. Onlar, üye devletlerin egemenli-
ğini aşan ve kendine ait egemen yetkilere sahip, siyasi kararlar da alan ve yöneten bir tür federal devlete
doğru ilerlemek için bu girişimi kullanmak istemişlerdir. İngiltere’nin arzusu ise, devlet egemenliğinin
asıl olduğu, ancak Batı Avrupa devletlerini liberal ortak değerler etrafında örgütleyecek ve birleştirecek,
uyuşmazlıkların ve rekabetin tekrar yıkıcı sonuçlar doğurmasına imkân vermeyecek bir hükümetlerarası
örgütlenmedir. Avrupa Konseyi’nin kuruluşu bu iki eğilim arasındaki mücadeleye sahne olmuştur.
İngiltere’nin Avrupa’da birlik yönünde, savaş sonrası ikinci önemli girişimi 17 Mart 1948 tarihli Brük-
sel Antlaşması’dır. Resmi adı “Ekonomik, Sosyal, Kültürel İşbirliği ve Kolektif Meşru Müdafaa” olan söz
konusu antlaşma hem bir askeri ittifak tesis etmiş, hem de siyasi, ekonomik konuların görüşülmesi için
üye devletler arasında sürekli bir örgüt yapısı da kurmuştur. Brüksel Paktı olarak da adlandırılan antlaşma,
kolektif güvenlik yönündeki düzenlemesiyle Avrupa’da üyelerinden birine silahlı bir saldırı olması halin-
de otomatik karşılıklı yardım taahhüdünü getirmiştir. Bununla birlikte sadece askeri bir ittifak değildir.
Brüksel Antlaşması “Danışma Konseyi” adıyla danışma organı niteliğinde bir Bakanlar Konseyi de oluştur-
muştur. Bakanlar Konseyi, tavsiye kararları almasına rağmen, Avrupa ile ilgili tüm konuları tartışabilen bir
siyasi otorite olması açısından genel olarak Batı Avrupa bütünleşmesine ama özelde Avrupa Konseyi’nin
kuruluşuna zemin oluşturacaktır.
Brüksel Antlaşması 1948 ölü doğan bir girişim olması neticesinde Brük-
Brüksel Antlaşması 1947 yılında Birleşik sel Antlaşması’nın hükümleri üzerinden İtalya
Krallık ve Fransa arasında Fransa’nın Dun- ve Batı Almanya’nın da katılımıyla görüşmeler
kirk kasabasında imzalanan İttifak ve Karşılıklı gerçekleştirilmeye başlanmış ve 23 Ekim 1954
Yardımlaşma Antlaşması sonrasında daha geniş tarihinde imzalanan Paris Antlaşması ile Brük-
kapsamlı bir antlaşma imzalanması anlayışıyla sel Antlaşması değiştirilerek Batı Avrupa Birliği
BENELUX ülkelerinin de katılımıyla 17 Mart kurulmuştur. Batı Avrupa Birliği Örgütü, Ma-
1948 tarihinde Birleşik Krallık, Fransa, Belçi- astricht Antlaşması’yla AB’nin güvenlik ve sa-
ka, Hollanda ve Lüksemburg arasında imzalan- vunma işlevlerini yerine getirmeye başlamış ve
mıştır. Hükümetlerarası karşılıklı bir savunma NATO ile AB arasında bir köprü görevi de gör-
antlaşması olan Brüksel Antlaşması, ekonomik, müştür. Batı Avrupa Birliği, AB’nin güvenlik
toplumsal ve kültürel alanlarda işbirliğini de ve savunma politikası alanını kendi bünyesinde
öngörmekteydi. Bu süreçle eşzamanlı olarak geliştirmeye başlaması sonrasında 30 Haziran
gelişen Avrupa Savunma Topluluğu projesinin 2011 tarihinde resmen sona erdirilmiştir.
105
Bölgesel Siyasi Örgütler
1948 Temmuz ayı sonunda Belçika ve Fran- lararası sistem içinde yapısal köklü değişimlerin,
sız hükümetleri, Avrupa Hareketi Lahey Kongresi devletlerin siyasi konumlarını nasıl derinden etki-
kararlarını görüşmek üzere Brüksel Antlaşması lediğini göstermesi açısından çok önemlidir.
Bakanlar Konseyi’ni toplantıya çağırmıştır. Top-
lantının gündemi, “Avrupa Meclisi” kurulma- Avusturya Devlet Antlaşması 1955
sı yönünde yapılacak çalışmaları planlamaktır. Avusturya devletinin artık egemen bir
Brüksel Antlaşması’na üye beş devlet bu gün- devlet olduğunu belirten antlaşmadır. 15 Ma-
demle 25 Ekim 1948’de Paris’te toplanmış ve bu yıs 1955 tarihinde Birleşik Krallık, Fransa,
çalışmaları yürütecek bir komisyon kurmuştur. ABD ve Sovyetler Birliği arasında imzalanmış-
Komisyon çalışmaları sırasında da İngiltere’nin tır. Antlaşmada genel uygulamalar ve Avustur-
hükümetlerarası örgüt yaklaşımı ile federalist ya devletinin tanınmasına ilişkin hükümlerin
eğilimler çarpışmış ve sonuçta hükümetlerarası yanı sıra Sloven ve Hırvat azınlıkların hak-
yönü ağır basan bir hukuki ve örgütsel yapıya ka- ları da detaylı biçimde belirtilmiştir. Ayrıca,
rar kılınmıştır. Avrupa Konseyi Statüsü 5 Mayıs Almanya ile siyasi birliğin gerçekleştirilme-
1949’da imzalanabilmiştir. si, Nazi ve faşist partilerin kurulması yasak-
5 Mayıs 1949’da Avrupa Konseyi statüsünü lanmıştır. Antlaşmanın kabulünün ardından
imzalayan 10 kurucu devlet, İngiltere, Fransa, Avusturya kendisini daimi tarafsız devlet ilan
İrlanda, İtalya, Belçika, Lüksemburg, Hollanda, etmiştir. Tarafsızlık hükmü antlaşmada doğru-
Norveç, Danimarka, İsveç’tir. Görüleceği gibi bu dan yer almamasına karşın, yürürlüğe girdiği
10 devlet arasında Batı Almanya yoktur. 1949 25 Ekim 1955 tarihinden bir gün sonra parla-
Mayıs ayı itibariyle Almanya’nın siyasi gelece- mentoda ilan edilmiştir.
ği konusunda ABD ve Sovyetler Birliği arasında
kopuş gerçekleşmiş ve Batı Almanya kurulmak Avrupa Konseyi üyeleri arasına daha sonra
üzeredir. Bu nedenle Batı Almanya kurucu dev- katılan İsviçre, Konseyin üye yapısı açısından
letler arasında yer almamıştır. Avrupa Konseyi’nin oldukça önemli bir durumu işaret etmektedir.
kuruluşundan hemen sonra, 24 Mayıs 1949’da İsviçre, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya
ABD, İngiltere ve Fransa’nın (Saar bölgesi hariç çıkan siyasi dengeler içinde tarafsızlık stratejisi
olmak üzere) Almanya’daki işgal bölgeleri üzerin- benimsemiş bir başka devlettir. İsviçre de, taraf-
de Federal Alman Cumhuriyeti bir başka deyişle sızlık konusundaki hassasiyetine rağmen, 1963
Batı Almanya bağımsız bir devlet olarak ilan edi- yılında Avrupa Konseyi’ne üye olmuştur. Avrupa
lecektir. Batı Almanya Avrupa Konseyi’ne ancak Konseyi, dolayısıyla, daha ilk yıllardan itibaren
1950’de katılacaktır. Aynı şekilde Avusturya da oldukça kapsayıcı bir Avrupa örgütü olmuştur.
kurucu devletler arasında yer almamıştır. Avus- Avrupa Konseyi bu niteliğini hep koruyacaktır.
turya da savaş sonrası müttefiklerin askeri kont- Soğuk Savaş biterken de bu özelliğine uygun ola-
rolü altındadır. 15 Mayıs 1955 tarihli Avusturya rak Doğu Avrupa, Balkanlar ve hatta Kafkasya’ya
Devlet Antlaşması sonrası Sovyetler Birliği aske- doğru ilk genişleyen ve hızla tüm Avrupa’yı kap-
ri varlığını çekmiştir. Avusturya bu antlaşma ile samına alan bir örgüt olarak göze çarpacaktır.
tarafsızlık statüsünde bağımsız bir devlet olarak 1996’da Rusya’nın da Avrupa Konseyi’ne dâhil
ortaya çıkacaktır. Bu nedenle Avusturya ancak olmasıyla, gerçek bir bölgesel siyasi platforma dö-
1956’da Avrupa Konseyi’ne katılacaktır. Türkiye nüşmüştür. Bugün Avrupa Konseyi, 47 üye dev-
ve Yunanistan’ın neredeyse kurucu devletmişçesi- let ve 820 milyona yaklaşan nüfusla gerçek bir
ne hemen bu ilk ve çok önemli Avrupa bütün- Avrupa siyasi örgütü haline gelmiştir.
leşme girişimine dahil edilmesi Soğuk Savaş ko-
şulları içerisinde mümkün olabilmiştir. Sovyetler
Birliği’ne karşı jeostratejik konumda ve önemde
olarak değerlendirilen bu iki kanat ülkesi, Türki-
internet
ye ve Yunanistan, Almanya ve Avusturya’dan önce
Avrupa Konseyi’nde yer almıştır. Türkiye, Avrupa Avrupa Konseyi resmi internet sitesinden
Konseyi Statüsü’nü 12 Aralık 1949 tarihli 5456 (http://www.coe.int) Konsey hakkında ayrın-
Sayılı Kanun ile onaylamıştır. Bu örnek bize ulus- tılı bilgiye ulaşabilirsiniz.
106
Uluslararası Örgütler
Kurucu Üyeler
Belçika
Danimarka
Hollanda
Birleşik Krallık
Lüksemburg
İsveç San Marino
Fransa Finlandiya
İrlanda Macaristan
İtalya İzlanda Polonya Rusya Azerbaycan
Norveç Almanya Kıbrıs Malta Bulgaristan Andorra Hırvatistan Ermenistan Karadağ
5 Mayıs 1949 1950 1961 1965 1988-1992 1994 1996 2001 2007
107
Bölgesel Siyasi Örgütler
lümünü yeniden düzenleyerek marş olarak kabul Statüsünde yer alan bu organlar örgütün ana faali-
etmiştir. AB aynı amblemi ve marşı çok daha sonra yet alanlarında işleyişini belirleyen ana organlardır.
1986 yılında AB bayrağı ve marşı olarak kabul ede- Bunun yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkeme-
cektir. Avrupa Konseyi daha sonra Avrupa bayra- si, Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi,
ğına ek olarak bir logo da kabul edecek bu logoda İnsan Hakları Komiseri de Avrupa Konseyi’nin
yıldızların üzerine bir e harfi yerleştirilecektir. örgütsel yapısı içinde yer alır. Öte yandan Avrupa
Avrupa Konseyi’nin örgütsel yapısında Bakanlar İnsan Hakları Mahkemesi ve içtihadı ayrı bir örgüt
Komitesi, Parlamenter Meclis ve Genel Sekreterlik gibi ele alınmayı gerektirecek büyüklük ve öne-
özel bir öneme sahiptir. Avrupa Konseyi Kurucu me ulaşmıştır. Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’ni ayrı bir başlık altında ele alacağız.
Avrupa Konseyi’nin esas karar organı olan Bakanlar Komitesi üye devletlerin dışişleri bakanlarından
oluşur. Örgütün tarihsel gelişim sürecinde açıkladığımız gibi, kuruluş aşamasındaki siyasi mücadelenin,
federalistler aleyhine, hükümetlerarası eğilimi temsil edenlerin lehine sonuç vermesi üzerine Bakanlar Ko-
mitesi karar verme süreçlerine hakim bir organ olarak oluşturulmuştur. Üye devlet hükümetlerinin siyasi
temsilcileriyle oluşan bu organ, devletlerin siyasi öncelikleri ve ulusal pozisyonlarının temsil edildiği, diğer
hükümetlerarası örgütlerde de sıkça rastlanan klasik bir organdır. Siyasi işlevi üye devletler arası siyasi di-
yalog ve ulusal çıkarların temsil ve uyumlaştırması esasına dayanır. Avrupa’da sözleşmelerin kabulü yoluyla
bir ortak değer ve ortak hukuk alanı oluşturulma sürecinde en önemli işlev Bakanlar Komitesi’ne ayrıl-
mıştır. Komite bu sözleşmelerin hem müzakere ve hazırlanma aşamasında, hem de onay sonrası gözetim
süreçlerinde ve uygulanacak yaptırımlar aşamasında pek çok önemli sorumluluk üstlenmiştir.
Bakanlar Komitesi, esas itibariyle dışişleri bakanları düzeyinde bir organ olarak belirlenmiş olmasına
karşın, dışişleri bakanları kendi ülkelerinde yoğun işleri ve gündemleri olan kişiler olduğu için giderek
toplantı ve müzakere inisiyatifi daha alt bir temsil düzeyine bırakılmıştır. Bakanlar Komitesi bünyesinde
her üye devlet Daimi Temsilcilik bulundurmakta ve başında Daimi Temsilci sıfatıyla bir büyükelçi yer
almaktadır. Bakanlar Komitesi çalışmalarına asıl yön veren daimi temsilcilikler ve daimi temsilcilerdir.
Bakanlar Komitesi çoğu kez daimi temsilci düzeyinde toplanır. Bu toplantılar günümüzde haftada bir tam
gün şeklini almıştır. Bu sık ve düzenli müzakere yöntemi Avrupa Konseyi’nin esas işleyişini belirlemekte-
dir. Önemli karar aşamalarına ulaşıldığında ya da sorunun çözümü için üst düzey bir diyaloğun zorunlu
görüldüğü hallerde meseleler, Bakanlar Konseyi Dışişleri Bakanları düzeyindeki toplantılara bırakılır.
108
Uluslararası Örgütler
Bakanlar Komitesi, Dışişleri Bakanları düzeyin- yılı itibariyle Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan,
de yılda iki kez, Mayıs ve Kasım aylarında, komite Bosna-Hersek, Gürcistan, Moldova, Rusya, Sırbistan,
başkanlığının el değiştirmesi dönemlerinde, dü- Türkiye ve Ukrayna gözetim sürecindedir. Gözetim
zenli olarak toplanırdı. Ancak bakanların komite sürecinde olan devletlerin ilerleme kaydetmemek-
toplantıları ve müzakere sorumluluğunu daha fazla te ısrarlı olmaları durumunda Meclis söz konusu
daimi delegasyonlara bırakma eğilimi bu toplan- devletlerin Parlamenter Meclisindeki temsilini
tıların 2006 yılından itibaren sadece yılda bir kez askıya alabildiği gibi konuyu Bakanlar Komitesi
Mayıs aylarında bakanlar düzeyinde yapılması so- aşamasına da taşıyabilir. Avrupa Konseyi’nin üye
nucunu doğurmuştur. Bakanlar Komitesinde baş- devletler üzerindeki en önemli yaptırımı olan üye-
kanlık, yukarıda da belirttiğimiz gibi altı aylık dö- liğin askıya alınması ya da üyelikten çıkarma kara-
nemler itibariyle el değiştirmekte ve alfabetik sıraya rı bu aşamada Bakanlar Komitesi tarafından kabul
göre rotasyonla başkanlık devredilmektedir. edilebilir. Rusya’nın bu süreç sonucunda Avrupa
Avrupa Konseyi’nde kabul edilen Avrupa İnsan Konseyi Parlamenter Meclisi’ndeki temsili askıya
Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere Avrupa Sos- alınmıştır.
yal Şartı, Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Bakanlar Komitesi, aynı zamanda bir devleti
Sözleşmesi ve Bölgesel ve Azınlık Dilleri Sözleşmesi üyeliğe davet etme yetkisine de sahiptir. Parlamen-
gibi pek çok sözleşmelerin üye devletlerce uygulan- ter Meclisi’nin olumlu görüşünden sonra Bakanlar
ması aşamasında Bakanlar Komitesi önemli bir rol Komitesi bu daveti yapar ve örgüte katılma esasla-
üstlenmiştir. Dolayısıyla, Bakanlar Komitesi söz rını belirler. Bu davet öncesinde aday devletin in-
konusu sözleşmelerin müzakeresi, hazırlanması ve san hakları standartları ve demokratik işleyişi göz
imzaya açılması kadar, onaylanan sözleşmelerin uy- önünde bulundurulur. Genel Sekreterliğin katılı-
gulanmasından da sorumludur. Avrupa İnsan Hak- ma esas olacak antlaşmayı hazırlaması ve katılım
ları Sözleşmesi bu açıdan özel bir önem taşır. 1953 anlaşmasının onaylanmasının ardından yürürlüğe
tarihli söz konusu sözleşmenin yüklediği bu büyük girmesiyle üyelik gerçekleşecektir. Bugün bölgesel
sorumluluğu yerine getirmek üzere Bakanlar Ko- esasta üye olmaya uygun olup üye olmayan sadece
mitesi insan hakları gündemli düzenli toplantı- Beyaz Rusya ve Kazakistan kalmıştır. Bu devletler
lar yapmaktadır. Özellikle Avrupa İnsan Hakları demokrasi ve insan hakları meseleleri nedeniyle dı-
Mahkemesi’nin kararlarının üye devletlerce ısrarlı şarda kalmışlardır.
biçimde uygulanmaması ve Sözleşme hükümleri- Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, örgütün
nin sistematik ihlali durumlarında konu Bakanlar Avrupa kamuoyunu temsil eden organıdır. Üye
Komitesi insan hakları toplantılarına taşınır. Avru- devlet parlamento temsilcilerinden oluşur. 324
pa İnsan Hakları Mahkemesi’nin baktığı davaların asıl ve 324 yedek parlamenter söz konusudur. Üye
sayısının artmasına bağlı olarak, Avrupa Konseyi devletler, nüfus büyüklüğüne göre belirlenmiş olan
Bakanlar Komitesi’nin insan hakları toplantıları- sayıdaki parlamenteri kendileri belirler ve Parla-
nın yoğunluğu ve ağırlığı da artmaya başlamıştır. menter Meclisi’nin çalışmalarına katılmak üzere
İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere görevlendirir. Meclis, üye devlet parlamentoları-
üye devletlerin sözleşmelerden kaynaklanan yü- nın temsilcilerinden oluşması ve aynı zamanda üye
kümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda, devlet siyasi partileri ve Avrupa siyasi gruplarının
Bakanlar Komitesi, Avrupa Konseyi Parlamenter temsiliyle Bakanlar Komitesi’nin aksine ulusal hü-
Meclisiyle birlikte çalışarak söz konusu devletleri kümetleri aşan bir genişlikte temsil gücüne ve siyasi
izlemeye alır. Bu konuda Bakanalar Komitesi bir ağırlığa sahiptir. Avrupa Konseyi Parlamenter Mec-
başka organ olan İnsan Hakları Komiserliği ile lisi, Avrupa Konseyi Statüsü’ne göre, karar alma
de koordinasyon içinde çalışır. Meclis sözleşme- süreçlerinde danışma organı olarak düzenlenmiştir.
lerin uygulanmasında sorun olduğu tespit edilen Buna karşılık zaman içinde fiilen büyük bir siyasi
üye devletleri gözetim (monitoring) süreci olarak ağırlık kazanabilmiştir. Bu ağırlık hukuki olarak
adlandırılan bir izleme sürecine dahil eder ve bir sahip olduğu yetkilerden değil, parlamenterlerin
raportör vasıtasıyla bu devletlerle düzenli görüşme Avrupa kamuoyu adına özgürce yürüttükleri par-
ve raporlama aşamasını başlatır. İnsan Hakları Ko- lamento faaliyetlerinin gücünden kaynaklanmıştır.
miseri de bu bağlamda söz konusu devletlere yöne- Ukrayna ve Kırım gelişmeleri sonrasında Avrupa
lik diyalog ve gözetim çalışmaları içine girer. 2017 Konseyi Parlamenter Meclisi, 2014’te aldığı bir
109
Bölgesel Siyasi Örgütler
kararla Rus parlamenterlerin Meclis’te oy hakkı- taşır. Meclisin dokuz devamlı alt komitesi mev-
nı askıya almış ve çeşitli görevlerdeki temsillerini cuttur. Bunlar; Siyasi İşler ve Demokrasi, Hukuki
sonlandırmıştır. Bunun üzerine Rusya, Meclis’teki İşleri ve İnsan Hakları, Sosyal İşler, Sağlık ve Sür-
temsilini sonlandırmıştır. Meclis faaliyetlerine ka- dürülebilir Kalkınma, Sığınmacılar, Göçmenler
tılmanın sınırlandırılması, üye devletlerin Avrupa ve Yerinden Edilmişler, Kültür, Bilim, Eğitim,
Konseyi hukukuna uygun davranmalarını gözet- Medya, Eşitlik ve Ayrımcılığa Karşı Komitesi,
mek için ayrı bir yaptırım olarak ortaya çıkmış Gözetim Komitesi ya da resmi adıyla Üye Dev-
ve Rusya örneğinde uygulanmaya başlamıştır. Bu letlerin Sorumluluk ve Taahhütlerini Yerine Ge-
kriz Avrupa-Rusya ilişkilerini bir belirsizliğe doğru tirmesi, Usul Esasları, Bağışıklıklar ve Kurumsal
sürüklemektedir. Bunun yanı sıra Avrupa Konseyi İşler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yargıçları
Parlamenter Meclisi gözetim sürecinde kullanıla- Seçimi komiteleridir.
cak araçlara da sahiptir. Özellikle bu konuda faali- Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, Avrupa
yet gösteren alt komitesi, söz konusu gözetim süre- İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlarının belirlen-
cinin işletilmesinde büyük öneme sahiptir. Meclis mesinde de önemli bir rol oynar. Üye devletlerin
gözetim sürecindeki devletin sürekli ve ısrarlı ihlali önerdiği üç yargıç adayından birini seçer ve Mah-
durumunda konuyu, üye devletin üyeliğinin askıya kemenin onayına sunar. Bu konuda Meclisin bir
alınması ya da sonlandırılmasına kadar gidebilecek alt komitesi görevlidir ve bu komite adaylarla
bir aşama için Bakanlar Komitesi’ne taşıyabilir. görüşmeler ve dosyalarının incelenmesi suretiyle
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi 2017 yılında karar verir. Üç adayın da yeterli görülmemesi du-
aldığı kararla Türkiye’yi tekrar gözetim sürecine da- rumunda, üye devlet yeni üç aday önermek duru-
hil etmiştir. Bu karar bir taraftan Türkiye Avrupa mundadır. Bir başka ifadeyle Avrupa İnsan Hakları
Konseyi ilişkilerini olumsuz etkilerken, öte yan- Mahkemesi’nin oluşumu ve yapısı üzerinde Avru-
dan AB-Türkiye katılım müzakereleri üzerinde de pa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin doğrudan etki-
olumsuz sonuçlar doğurabilecektir. si söz konusudur.
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi genel 1999 yılında Bakanlar Komitesi kararıyla,
kurulu yılda dört kez, Ocak, Nisan, Haziran ve Avrupa Konseyi bünyesinde, İnsan Hakları Ko-
Ekim aylarında Strazburg’ta toplanır. Genel Ku- miserliği kurumu oluşturulmuştur. İnsan Hakları
rul salonu aynı zamanda AB tarafından da kulla- Komiseri sıfatını taşıyan bir üst düzey temsilci,
nılmaktadır. AB’nin ayrıca Brüksel’de de Avrupa Bakanlar Komitesi’nin sunacağı üç isim arasından
Parlamentosu için ikinci bir genel kurul salonu Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi tarafından
bulunmaktadır. Avrupa Konseyi Parlamenter altı yıllığına ve görevi bir daha yenilenmemek üze-
Meclisi çalışmalarında üye devlet gruplarını değil, re seçilecektir. İnsan Hakları Komiseri, insan hak-
Avrupa siyasi gruplarını esas alır. Buna göre üye ları alanında Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi
devlet siyasi partileri bir Avrupa siyasi grubunu adına ulusal makamlarla sürekli bir temas ve diya-
seçmek ve bu grubun içinde Meclis faaliyetlerine log sağlayacak, düzenli ziyaretlerde bulunacak ve
katılmak durumundadır. Avrupa Konseyi Parla- bu sürecin sonucunda raporlar, görüşler ve tavsiye-
menter Meclisi’nde bugün beş grup yer almakta- ler sunacaktır. İnsan Hakları Komiseri üye devlet-
dır. Sosyalistler merkez solda, Halk Partisi merkez lerde, insan hakları alanında gerek yasal eksiklikler
sağda yer alan en büyük iki gruptur. Bunun dışın- ve sorunları, gerekse uygulamadan kaynaklanan
da, liberaller, muhafazakarlar ve birleşik sol grup ihlalleri gözlemlemek, bu konularda öneriler ge-
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi faaliyetle- liştirmek ve takip etmekle sorumludur. Üye dev-
rine katılan diğerleridir. Avrupa Konseyi Parla- letler İnsan Hakları Komiseri’nin ziyaretlerini ve
menter Meclisi’nin ilk seçilmiş başkanı dönemin faaliyetlerine destek vermek ve kolaylaştırmakla
Belçika dışişleri bakanı ve Avrupa bütünleşme ta- sorumludurlar. İnsan hakları alanında eğitim ve
rihinin önemli liderlerinden Paul-Henri Spaak’tır. farkındalığın artırılmasına yönelik faaliyetler de
Türkiye’den de Mevlüt Çavuşoğlu 2010-2012 İnsan Hakları Komiseri’nin görevleri arasındadır.
arasında Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Avrupa İnsan Hakları Komiseri 2010 yılından iti-
başkanlığı yapmıştır. Avrupa Konseyi Parlamen- baren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görü-
ter Meclisi’nin çalışma yönteminde alt komiteler, len davalara üçüncü kişi olarak katılma hakkına da
ulusal parlamentolarda olduğu gibi büyük önem sahip olmuştur.
110
Uluslararası Örgütler
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kong- bölgede pek çok devlet, Soğuk Savaş sonrası etnik
resi, bir başka Avrupa Konseyi organıdır. Kongre gerginlikler ve toprak uyuşmazlıklarıyla derinden
1994 yılında Bakanlar Komitesi kararıyla oluştu- sarsılmış ve ortaya çıkan Yugoslavya iç savaşının
rulmuştur. 648 üyeden oluşan kongre Avrupa’da tüm bölgeye yayılma riski belirmiştir. Etnik me-
yerel ve bölgesel yönetimlerin temsilini ve ulusal seleler temelli bu krizleri çevrelemek, yayılmasını
düzeyin altında ve ulusal düzeyi bir açıdan aşa- önlemek ve çatışma sonrası rehabilitasyon çalış-
rak temas kurmalarını amaçlamaktadır. Avrupa maları için bölgesel siyasi örgütlerin üstleneceği
Konseyi’nde kabul edilen oldukça ağırlıklı sözleş- görevler çok önemli hale gelmiştir. Avrupa Kon-
melerden “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı” seyi, bölgedeki en önemli siyasi örgüt olarak hare-
hedefleri doğrultusunda yerel ve bölgesel yönetim- kete geçmiştir. Avrupa Konseyi’nin öncelikle tüm
lerin güçlendirilmesi ve etkinliği bu organın amaç- kıtayı, en geniş anlamında kapsayacak biçimde
ları dâhilindedir. genişleme politikasını bu ciddi meselelere karşı
Avrupa Konseyi’nin, Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe bir stratejik adım olarak görüyoruz. Avrupa Kon-
Karşı Avrupa Komisyonu ile Avrupa Adaletin Etkin- seyi, 1990 yılından itibaren genişleme politikası-
liği Komisyonu olmak üzere Bakanlar Komitesi ka- nı etkili biçimde uygulayarak 47 üyeli bir büyük
rarıyla kurulmuş iki önemli özerk faaliyet gösteren bölgesel örgüte dönüşmüştür. Macaristan, Po-
kuruluşu vardır. Bunlardan ilki 1993 yılında ku- lonya, Bulgaristan, Estonya, Litvanya, Slovenya,
rulmuş ve ırk, dil, din, cinsiyet, milliyet ayrımcılığı Çekya, Slovakya, Romanya, Letonya, Moldova,
ve bu konudaki şiddet konusunda gözetim yapan Makedonya, Ukrayna, Rusya, Hırvatistan, Gür-
ve raporlar hazırlayan bir bağımsız kuruluş haline cistan, Ermenistan, Azerbaycan, Bosna-Hersek,
gelmiştir. İkincisi ise 2002 yılında kurulmuştur ve Sırbistan, Karadağ Avrupa Konseyi’ne üye ol-
yargının etkinliği ve iyi işleyişini gözetmekte ve üye muştur. Avrupa Konseyi, NATO ve AB’den fark-
devletlere bu alanda katkı sağlamaktadır. Bu iki lı olarak, tüm Avrupa’yı Kafkasya’ya kadar kap-
kuruluş da, 47 üye devletten gelen birer uzmanın sayacak şekilde içine dahil edebilmiş ve Avrupa
temsiliyle oluşturulmuştur. Hukuku’nun bu geniş coğrafyada hakim olmasını
garanti etmeye çalışmıştır.
Avrupa Konseyi genişleme politikası kadar en
Soğuk Savaş Sonrası Avrupa Konseyi önemli işlevi olan ortak normlar yaratma alanın-
Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte bir da da dönemin gereklerine uygun düzenlemeler
yandan Doğu Avrupa ve Balkanlar’da çok sayı- yapmak üzere harekete geçmiştir. Soğuk Savaş
da devlet Avrupa siyasal ve ekonomik sistemine sonrası döneme hazırlık için pek çok zirve toplan-
dahil olmak üzere harekete geçmiştir. Bu durum tısı yapılmıştır. Bu zirvelerde etnik milliyetçiliğe
söz konusu devletlerin ekonomik ve siyasal yapı- bağlı iç çatışmaların önlenmesine ilişkin adım-
sının köklü biçimde dönüştürülmesini ve bunun lar atılması kararı ortaya çıkmış ve Yugoslavya
görece kısa ve sağlam biçimde yapılmasını gerek- İç Savaşı’nın verdiği dersler doğrultusunda gerek
tirmiştir. Avrupa’nın bölgesel siyasal ve ekonomik yeni sözleşmeler yoluyla, gerekse Avrupa İnsan
örgütlenmesine süratle dahil olmak isteyen bu Hakları Mahkemesi’nin daha etkili kullanılması-
devletlerin hazırlanması o dönem büyük ve acil na yönelik düzenlemelerle Avrupa Konseyi ken-
bir görev olarak ortaya çıkmıştır. Söz konusu gö- dini hazırlamıştır. Bölgesel ya da Azınlık Dilleri
revi üstlenmeye aday birkaç bölgesel örgütten biri Avrupa Sözleşmesi ile Ulusal Azınlıkların Korun-
de Avrupa Konseyi’dir. Avrupa Konseyi yapısı ve ması Çerçeve Sözleşmesi bu çalışmaların bir ürü-
işleyişi itibariyle bu görevi daha hızlı biçimde üst- nü olarak ortaya çıkmıştır. Avrupa İnsan Hakla-
lenebilmiştir. rı Mahkemesi’nin yapısı ve işleyişine dair köklü
Öte yandan Balkanlar’da Soğuk Savaş boyun- değişiklikler bu dönemde yaşama geçirilmiştir.
ca donmuş bölgesel sorunlar, Soğuk Savaş’ın sona Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin işleyişine
ermesiyle beraber su yüzüne çıkmış ve sıcak çatış- ilişkin alınan kararlar, Avrupa Hukuku’nu Soğuk
malar kısa sürede ortaya çıkmış ve yayılma eğilimi Savaş sonrası döneme hazırlamak için kabul edi-
göstermiştir. Yugoslavya iç savaşı bunun en çarpı- len yeni hukuki düzenlemelerin daha hızlı ve et-
cı örneğidir. Başka potansiyel sorunların da bü- kin uygulanmasını garanti altına almaya yönelik
yüme ihtimali artmaya başlamıştır. Bu bağlamda olmuştur.
111
Bölgesel Siyasi Örgütler
Avrupa Konseyi’nin Soğuk savaş sonrası dö- sa değişiklikleri alanında önemli raporlar kabul
nemde yeni üyelerinin siyasi dönüşüm çabalarına etmiştir. Venedik Komisyonu gerek bireysel me-
katkı vermek üzere oluşturduğu bir başka önemli selelere ilişkin gerekse genel ilkeleri belirlemesi
kurumsal girişim Venedik Komisyonu’dur. Res- adına çok önemli ve ağırlıklı raporlar, görüşler ve
mi adıyla Hukuk Yoluyla Demokrasi için Avru- dolayısıyla hukuk metinleri ortaya koymaktadır.
pa Komisyonu, 1990 yılında Bakanlar Komitesi Venedik Komisyonu raporları, bir başka Avrupa
tarafından Avrupa Konseyi’ne danışsal nitelikte örgütü olan AB açısından da özellikle genişleme
katkıda bulunmak üzere kurulmuştur. Venedik politikasında dikkate alınan ve sonuç doğuran
Komisyonu Avrupa Konseyi’nin örgütsel yapısı belgeler haline gelmiştir.
içinde, danışsal nitelikli bir organ olarak kabul Soğuk Savaş sonrası dönemde AB ile Avrupa
edilebilir. Anayasa hukuku uzmanlarından olu- Konseyi’nin ilişkileri çok daha yakınlaşmıştır. Hiç-
şan bu Komisyon, demokrasi işleyişi için gerek- bir devlet Avrupa Konseyi üyesi olmadan AB üye-
li kurumlar, temel hak ve özgürlüklerin garanti si olmamıştır. AB, insan hakları başta olmak üzere
edilmesi, demokratik seçimler, siyasi partiler ve pek çok konuda Avrupa Konseyi çerçevesinde kabul
çok partili liberal bir siyasal yaşamın var edil- edilmiş olan sözleşmeleri esas almıştır. İnsan hakları,
mesi ve etkin biçimde işletilmesi konularında hukuk devleti, demokrasi konularında Avrupa İnsan
üye devletlere yardımda bulunmak üzere oluş- Hakları Mahkemesi’nin içtihadını kabul etmiştir.
turulmuştur. Başlangıçta her üye devletten birer Genişleme politikasında Avrupa Konseyi sözleşme-
anayasa hukukçusunun dahil olduğu Komisyon, lerinin onaylanması ve etkili biçimde uygulanması
2002 yılından itibaren Avrupa Konseyi üyesi koşulu AB tarafından ciddi şekilde gözetilmiştir.
olmayan devletlerin de katılımına imkan sağ- AB’nin Adalet Divanı, Avrupa İnsan Hakları Mah-
lanmasıyla bugün 60 üyeye ulaşmıştır. Faaliyet kemesi içtihadını ilgili konularda yol gösterici te-
esası, çalışma grupları şeklinde ve ilgili mesele- mel ilkeler olarak dikkate almaktadır. Buna karşılık
lere ve ülkelere yapılan ziyaretler, görüşmeler ve Lizbon Antlaşması uyarınca, AB’nin Avrupa İnsan
danışsal nitelikli raporlar hazırlanması suretiyle Hakları Sözleşmesi’ne taraf olma yönündeki giri-
gelişmektedir. Saygın akademik ve hukuki bir şimler, AB Adalet Divanı’nın olumsuz görüşü üze-
uzman grubu barındırması nedeniyle Venedik rine durdurulmuştur. Adalet Divanı, AB Hukuku
Komisyonu raporları giderek faaliyet alanında alanında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de
doktriner bir nitelik kazanmaya başlamıştır. Si- belirleyici olma imkânını reddetmiş ve bu yargısal
yasi partilerin kapatılması, özgür seçimlerin ko- alanı tekelinde tutmak istemiştir.
şulları ve medya hürriyeti, referandumlar, anaya-
Öğrenme Çıktısı
112
Uluslararası Örgütler
113
Bölgesel Siyasi Örgütler
Resim 4.2 AİHM Yargıçları Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından seçilmekte ve 9 yıl görev
yapmaktadırlar.
Avrupa Konseyi, İnsan Hakları Sözleşmesi’nin mahkum edebilir. Bu mahkumiyet bir tazminata
kabulü sonrasında, bu alanda bir yargı organı kur- konu olabilir. Mahkeme kararlarının uygulanması-
mak ve yargısal faaliyeti düzenlemekle, insan hakları nın takibi ise siyasi bir süreç olarak düzenlenmiştir ve
alanında ikinci büyük adımı atmıştır. Avrupa İnsan yukarıda örgütsel yapısı bahsinde açıklandığı gibi bu
hakları Sözleşmesi’nin 19. maddesi uyarınca, 21 süreçten Bakanlar Komitesi sorumludur.
Ocak 1959 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahke- Mahkemenin işleyişi ilk başlarda Avrupa İnsan
mesi (AİHM) (European Court of Human Rights: Hakları Komisyonu ile birlikte düzenlenmiş ve bu
ECHR) oluşturulmuştur. Klasik uluslararası hukuk- şekilde Mahkemenin önüne bir geçiş organı koyul-
ta devletlerin uluslararası hukuktan kaynaklanan yü- muştu. 1999 yılına kadar faaliyet gösteren Avru-
kümlülüklerden uzak durma eğilimleri ve özellikle de pa İnsan Hakları Komisyonu ilk başvuruları alan,
uluslararası yargı organlarının yetki alanından uzak başvuruların kabul edilebilirliğini değerlendiren ve
durma yaklaşımları düşünüldüğünde bu gelişme sa- karara bağlayan bir ön organdı. Avrupa İnsan Hak-
dece insan hakları değil uluslararası hukuk açısından ları Komisyonu, başvuruyu mahkemeye sunmadan
da son derece önemli bir gelişme olmuştur. Avrupa önce dostça çözüm süreçlerini de işletiyordu. 1998
Konseyi ve AİHM’in faaliyetleri, devletleri gerek ya- yılında kabul edilen 11 numaralı protokol ile Av-
sal düzenlemeler gerekse uygulamalar konusunda ev- rupa İnsan Hakları Komisyonu sona erdirilmiş ve
rensel standartlara uymaya zorlamıştır. Özellikle üye 1999 yılından itibaren AİHM, Avrupa Konseyi üye-
devlet vatandaşlarının (sivil toplum örgütleri ve diğer si devletler için devamlı ve tüm konularda yetkili tek
tüzel kişiler dahil olmak üzere) Avrupa İnsan Hak- uluslararası yargı organı haline getirilmiştir. Bu şe-
ları Mahkemesi’nin yetkisini tanıyan üye devletler kilde mahkemenin insan hakları hukukunda yetkisi,
aleyhine Mahkeme nezdinde bireysel başvuru hak- üye devletlerden daha da özerk hale getirilebilmiştir.
kı, bu yolda çok önemli bir adımdır. Avrupa İnsan
AİHM yargıçları Avrupa Konseyi Parlamenter-
Hakları Sözleşmesi’nin 34. Maddesine dayanan bu
ler Meclisi tarafından seçilmektedir. Bu iki aşamalı
hakkın kullanımı yıllar itibariyle daha da etkin ve et-
bir şekilde düzenlenmiştir. İlk aşamada üye devlet
kili hale getirilmiştir. Sözleşmede garanti altına alınan
üç adaylı bir listeyi ulusal esaslara göre belirler ve
hakların bir üye devlet tarafından ihlalinden ortaya
Parlamenterler Meclisi’ne sunar. Avrupa Konseyi
çıkan bir mağduriyet durumunda, mağdur olan özel
Parlamenterler Meclis’inin bu konu için özel bir
ya da tüzel kişi bireysel başvuru hakkını kullanabilir.
alt komitesi mevcuttur. Komite adaylarla görüşme-
Bireysel başvuru için bazı detaylı koşullar aranmak-
ler yapar ve onların özgeçmişini değerlendirir. Alt
tadır. Mahkeme yargılama sonrasında ilgili devleti
komite bu konuda bir raporu Parlamenterler Mec-
114
Uluslararası Örgütler
lisi genel kuruluna sunar. Meclis genel kurulunda arasında bu anlamda büyük bir işbirliği söz konusu-
gizli oylamayla seçim yapılır. Meclis, ulusal aday dur. AB’nin Adalet Divanı insan hakları meselele-
belirleme sürecinin adil, şeffaf ve uyumlu adaylar rine, AB Hukuku’nun temas ettiği sınırlılıkta dahil
belirlenmesine yönelik bir sürece dayanmadığı ge- olmuştur. Buna karşılık AB’nin siyasi bütünleşme
rekçesiyle, üye devletin gönderdiği üç adaylık lis- yönünde attığı adımlar yıllar itibariyle çoğaldıkça
teyi reddedebilir. O zaman aday devletin yeni üç ve Doğu’ya doğru genişlemesi üye sayısını artırır-
aday sunması gerekecektir. Bu durum Türkiye için ken, homojenliği azaltınca, temel haklar konusunda
birkaç kez söz konusu olmuştur. 2010 yılında yü- AB’nin de bir belge kabul etmesi lehine görüşler art-
rürlüğe giren 14 No’lu Protokol uyarınca yargıçlar maya başlamıştır. Bu bağlamda Anayasal Antlaşma
dokuz yıl için ve görev süreleri yenilenmeyecek şe- görüşmeleri sırasında, AB Temel Haklar Şartı mü-
kilde seçilmektedir. 70 yaşına ulaşan yargıcın görev zakere edilmiş ve ayrı bir belge olarak 2000 yılında
süresi sona erer. Daha önce altı yıl için ve yenilene- imzalanmıştır. 2009 yılında yürürlüğe giren Lizbon
bilir şekilde seçiliyorlardı. Mahkemenin başvuruyu Antlaşması ise Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nı
belli esaslar uyarınca kabul edilebilir bulması son- AB Hukuku’nun bir parçası haline getirmiştir. So-
rasında yargılama aşamasına geçilir. nuç olarak AB üyesi devletler Avrupa Konseyi üye-
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve İnsan Hak- si olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf
ları Mahkemesi sıklıkla AB’nin Temel Haklar Şartı ve AİHM’in yetkisi altındayken, diğer yandan AB
ve AB Adalet Divanı’yla karıştırılmaktadır. AB ku- Hukuku’nun bir parçası olan Temel Haklar Şartı ve
ruluşundan itibaren esas itibariyle bir pazar entegras- bu konuda AB Adalet Divanı’nın da yetkisi altına
yonu ve buna bağlı teknik konuları düzenleyen bir girmişlerdir. Bu iki mahkemenin koordinasyonu bu
uluslarüstü hukuk alanı olarak gelişmiştir. Avrupa açıdan büyük önem kazanmıştır. Yukarıda ele aldı-
Konseyi’ne göre daha sınırlı sayıda olan üyeleriyle ğımız gibi, AB Adalet Divanı, kendi özerkliği ve AB
teknik ve ekonomik bütünleşmeden, siyasi alana Hukuku’nun uluslarüstü niteliğini korumak adına
doğru aşamalı biçimde uzanmayı benimsemiştir. bu konuda çok hızlı hareket etme taraftarı değildir.
AB, dolayısıyla insan hakları ve temel özgürlük-
ler alanını daha çok Avrupa Konseyi ve AİHM’e
bırakmıştır. AB genişleme politikasında, Avrupa internet
Konseyi çerçevesindeki sözleşmelerin uygulanması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kurum-
ve AİHM içtihadını değerlendirmeye almış ve bir sal internet sitesi: http://www.echr.coe.int/
aday devletin siyasi kriterleri yerine getirme derece-
sini bunlara göre de değerlendirmiştir. Bu iki örgüt
Resim 4.3 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1950 yılında imzalanmış ve 1953’te yürürlüğe girmiştir.
115
Bölgesel Siyasi Örgütler
Öğrenme Çıktısı
2 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ortaya çıkışı ve insan hakları hukuku alanındaki
işlevini açıklayabilme
116
Uluslararası Örgütler
117
Bölgesel Siyasi Örgütler
118
Uluslararası Örgütler
lik, barış ve istikrarının güvence altına alınabilmesi için gerekli ilke ve yöntemleri belirlemiştir. İstanbul
Şartı’nda, AGİT’in erken uyarı, çatışma önleme, kriz yönetimi ve çatışma sonrası rehabilitasyon alanların-
daki faaliyetlerini daha etkin hale getirmek için uluslararası ve bölgesel kuruluşlar arasında İşbirliğine Da-
yalı Güvenlik Platformu ile Yardım ve İşbirliği Süratli Uzman Takımları mekanizmaları oluşturulmuştur.
AGİT, 1999 İstanbul Belgesi’nde, uluslararası terörizm, şiddete başvuran radikal örgütler, organize suç-
lar ve uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele konularını öncelikli güvenlik meseleleri olarak listelemiştir. Yine
aynı belgede AGİT bu konuları ele alırken iki unsura odaklanacağını da belirtmiştir: Devletlerin içerisinde
halklar arasında güven inşası ve devletler arasında işbirliğinin güçlendirilmesi. Böylelikle teşkilat, hem ülke
sınırları içinde hem de ülkeler arasında güvenliğin pekiştirilmesine yönelik faaliyetlere odaklanmıştır.
119
Bölgesel Siyasi Örgütler
21. yüzyılda karşılaşılan tehditlerin çok bo- çatışmaların ortaya çıkması veya yeniden alevlenme-
yutlu ve karmaşık nitelik arz etmesi, AGİT’in bu sinin önüne geçilmesinde ve çatışma sonrası güvenli-
tehditlerle mücadele imkân ve yeteneklerinin ge- ğin inşasına katkıda bulunmakta mütevazı bir başarı
liştirilmesine yönelik çabaların 2000’li yıllarda elde etmiştir. AGİT’in en önemli iki niteliği geçiş
da sürdürülmesini gerektirmiştir. Bu doğrultuda, sürecinde olan toplumlarda demokratik kurumların
Aralık 2003 Maastricht Bakanlar Konseyinde “21. güçlendirilmesi yönündeki kabiliyeti ve krizlere hızlı
Yüzyılda Güvenlik ve İstikrar Tehditlerine Yönelik bir şekilde müdahale edebilme kapasitesidir. Ne var
AGİT Stratejisi” kabul edilmiştir. Söz konusu stra- ki, günümüze değin Soğuk Savaş sonrası dönemde
teji belgesinde özellikle iç güvenlik ve insani gü- kanlı çatışmalara sahne olan bölgelerdeki temel so-
venliğe ilişkin önlemler de, örgütün kapsamlı gü- runları çözememiş olması bir hayal kırıklığıdır.
venlik taahhütleri arasına eklenmiştir. 2010 Astana Son yıllarda başta Rusya olmak üzere Orta Asya
Zirvesi’nde kabul edilen “Güvenlik Topluluğuna devletleri, Beyaz Rusya ve bir dönem için Ukrayna
Doğru” başlıklı deklarasyonda, AGİT coğrafya- AGİT faaliyetlerinin uygulanış biçimlerine ve teşki-
sında güvenlik topluluğu inşa edilmesi hedefi dile latın işleyiş biçimine ilişkin itirazlarını dile getirmek-
getirilerek, kapsamlı ve işbirliğine dayalı güvenlik tedirler. Bu ülkelere göre AGİT, faaliyetlerinde yanlı
ile güvenliğin bölünmezliği ilkelerine dayalı bir bir tutum içindedir. AGİT misyonlarının hiçbirinin
vizyon öngörülmüştür. Astana Zirvesi’nden sonra, Batı’da olmaması buna karşılık eski Doğu Bloku
kadın, cinsiyet ve siber güvenlik gibi boyutlar arası içinde olması, demokrasi ve insan hakları konusun-
konular da önem kazanmış ve örgütün gündemin- da sadece AB üyesi olmayan ülkelerinin değerlendi-
de daha fazla yer teşkil etmeye başlamıştır. rilmeye tabi tutulması eleştiren konular olmuştur.
Güvenlik topluluğunun inşasına yönelik “yapı
taşlarının” oluşturulması için Helsinki Nihai
Senedi’nin imzalanmasının 40. yıldönümüne rast-
Örgütsel Yapısı
layan 2015 yılı hedef olarak saptanmış ve Helsin- AGİT’in 57 katılımcısı vardır. Bu devletler ör-
ki+40 süreciyle, katılımcı devletler arasında ileriye gütte eşit statüye sahiptir. Ayrıca, Akdeniz’den 6 ve
dönük, yapıcı, sonuç odaklı ve gayrı resmî diyalog Asya’dan 5 devlet, AGİT işbirliği ortakları statü-
başlatılmıştır. 2014 yılında başlayan Ukrayna krizi- sündedir. Örgütte kararlar oydaşma ile siyasi mü-
nin de etkisiyle, 2015 yılında önemli bir belgenin zakere süreçleri içinde kabul edilir.
kabulü mümkün olmamıştır. Öte yandan, Kırım’ın
Rusya tarafından ilhak edilmesi ve Ukrayna’nın AGİT Üyeleri ve Ortakları
doğusundaki çatışma ortamı, Avrupa güvenliğine Katılımcı Ülkeler: Amerika Birleşik Devlet-
ciddi bir sınama teşkil etmektedir. Krizin ortaya leri, Almanya, Andorra, Arnavutluk, Avusturya,
çıkmasından sonra AGİT’in kısa sürede Ukrayna Azerbaycan, Belarus, Belçika, Bosna-Hersek,
Özel Gözlem Misyonu’nu oluşturması, AGİT’i Bulgaristan, Çekya, Danimarka, Ermenistan,
Ukrayna krizine çözüm bulunması çabalarında Estonya, Finlandiya, Fransa, Güney Kıbrıs Rum
öncü konuma almıştır. Yönetimi, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, İn-
AGİT, halen gelişme aşamasında olan bir ör- giltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İz-
güttür, bu yüzden Avrupa’da barışın ve güvenliğin landa, Kanada, Karadağ, Kazakistan, Kırgızistan,
tesisindeki rolünü yargılamak kolay değildir. Bir Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg,
taraftan, kanlı çatışmalarla birlikte Yugoslavya’nın Macaristan, Makedonya, Malta, Moğolistan,
dağılması ve eski Sovyetler Birliği ülkesi olan dev- Moldova, Monako, Norveç, Özbekistan, Polon-
letlerin karşı karşıya kaldıkları sorunlar gibi büyük ya, Portekiz, Romanya, Rusya, San Marino, Sır-
zorluklarla karşı karşıya kalan küçük bir örgüt ol- bistan, Slovakya, Slovenya, Tacikistan, Türkiye,
mayı sürdürmektedir. Diğer taraftan, günümüz- Türkmenistan, Ukrayna, Vatikan, Yunanistan.
de Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Akdeniz İşbirliği Ortakları: Cezayir (1975),
ve Avrupa Birliği’nden daha geniş (Vancouver’den Fas (1975), İsrail (1975), Mısır (1975), Tunus
Vlodivostok’a uzanan) üye yelpazesine sahiptir. (1975), Ürdün (1998).
NATO ve AB’den farklı olarak AGİT, Avrupa’da ba- Asya İşbirliği Ortakları: Afganistan (2003),
rış ve güvenliğin farklı boyutları arasında bağ kurmuş Avustralya (2009), Güney Kore (1994), Japonya
olan tek örgüttür. Günümüze değin AGİT şiddetli (1992), Tayland (2000).
120
Uluslararası Örgütler
121
Bölgesel Siyasi Örgütler
İktisat ve Çevre Komitesi, İnsani Boyut Komitesi Krizlerle başa çıkmak veya katılımcı devletlerin
yer almaktadır. Bir başka gayrı resmî yan kuruluş belirli alanlarda çabalarını daha iyi koordine etmek
olan Hazırlık Komitesi taslak kararların ve belge- için Başkan, kişisel temsilci atayabilir. Kişisel tem-
lerin Daimi Konseye sunulmasından önce son kez silcilerin görevi açık ve kesin bir şekilde belirtilir.
gözden geçirildiği organdır. İdare ve Mali Danışma AGİT Dönem Başkanlığını yürüten ülkeler tarafın-
Komitesi ise AGİT bütçesi, finansmanı ve bütçenin dan 2004 yılından bu yana ayrımcılıkla mücadele
yönetimi ile ilgili konularda Daimi Konseye danış- alanında Özel Temsilciler atanmaktadır. (Müslü-
manlık hizmeti sunmaktadır. Bunlardan başka, bir manlara Karşı Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılıkla Mü-
de İşbirliği İçin Ortaklarla Temas Grupları vardır. cadele Özel Temsilcisi; Irkçılık, Yabancı Düşmanlığı,
Güvenlik İşbirliği Forumu AGİT’in iki temel Hıristiyan ve Diğer Dinlere Mensup Kişilere Yönelik
karar organı (Daimi Konsey ile birlikte) arasında Olanlar da Dahil olmak Üzere Ayrımcılıkla Müca-
yer alır. Viyana-Avusturya’da haftada bir gün top- dele Özel Temsilcisi; Yahudilere Karşı Ayrımcılık ve
lanır. Forum Başkanlığı, katılımcı devletleri ara- Anti–Semitizmle Mücadele Özel Temsilcisi).
sında dört ayda bir alfabetik sıraya göre yürütülür. Genel Sekreter AGİT’in en yüksek idari so-
AGİT Sekreterliği bünyesindeki uzman bir birim, rumlusudur. Bakanlar Konseyi tarafından üç yıl-
Forumu etkinliklerinde desteklemektedir. Forum, lığına atanır. Görev süresi bir dönem daha uza-
güvenlik güçlerinin demokratik kontrolünü sağ- tılabilir. Sekretarya Genel Sekreterin yönetimi
layan önemli bir belge olan Davranış Kurallarının altında örgüte operasyonel destek sağlar. Sekretarya
yanı sıra, devletler arasında askeri bilgi alışverişini Avusturya’nın başkenti Viyana’da bulunmaktadır.
ve karşılıklı doğrulama önlemlerini uygulamaya Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi
destek olmaktadır. Forum ayrıca yasadışı hafif silah (Varşova-Polonya): AGİT’in kapsamlı güvenlik il-
ticaretinin ve kitle imha silahlarının yayılmasının kesi uyarınca, katılımcı devletlere ve sivil topluma
önlenmesine karşı yardım sağlamaktadır. Katılımcı demokratikleşmeyi, hukukun üstünlüğünü, insan
devletler arasındaki düzenli temas, işbirliği ve aske- haklarını ve hoşgörüyü yaygınlaştırmak, ayrıca ay-
ri bilgilerin paylaşımını denetlemektedir. rımcılık yapılmamayı, terörle mücadeleyi destekle-
AGİT Başkanlığı, her yıl Bakanlar Konseyi’nin mek için destek, yardım ve uzmanlık sağlamaktadır.
kararı ile belirlenen bir katılımcı devlet tarafından bir AGİT yükümlülükleri doğrultusunda katılımcı dev-
takvim yılı boyunca yapılır. Bu Devlet, AGİT’in si- letlerin ulusal düzeyde gerçekleştirilen seçimler için
yasi liderliğini temsil eder. Başkan, AGİT bölgesinde ilettikleri davetler üzerine seçim gözlem faaliyetle-
çatışmaların önlenmesi, çözülmesi ve rehabilitasyo- rinde bulunmaktadır. Bunlardan başka Ofis, insan
nuna öncülük eder, ilgili taraflarla doğrudan temas haklarını koruma, teşvik etme ve izlemeyle ilgili hü-
kurar ve çözüm müzakereleri düzenler veya yürütür. kümet ve kolluk kuvvetleri görevlileri ve sivil toplum
Üç Kişilik Yönetim (Troyka) ise Dönem başkanı, bir örgütleri için eğitim programları yürütmektedir.
önceki başkanı ve bir sonraki dönem başkanından Medya Özgürlüğü Temsilcisi (Viyana-Avustur-
oluşur. AGİT’in kurumsal hafızasını temsil eder. Ör- ya): AGİT bölgesinde medya özgürlüğü durumunu
gütün faaliyetlerinde tavsiyelerde bulunur. izlemek; özgür, bağımsız ve çoğulcu bir medyanın
323 üyeli AGİT Parlamenter Asamblesi (AGİT- oluşmasını temin etmek ve bu konuda işbirliğinde
PA) katılımcı devletlerin ulusal parlamenterlerin- bulunmak; ayrıca erken uyarı görevi yürütmek üze-
den oluşmaktadır. Başlıca amacı, parlamenterler re oluşturulmuştur. Faaliyetleri iki gruba ayrılabilir:
arası diyalogu güçlendirmek suretiyle demokrasi medya gelişimlerini erken uyarı fonksiyonunun bir
için çaba harcamaktır. Kurumsal olarak en eski parçası olarak gözlemleme ve katılımcı devletlerin
AGİT organıdır. Sınır yönetimi, terörizmle mü- ifade özgürlüğü ve özgür medya taahhütlerini yeri-
cadele, insan kaçakçılığıyla mücadele, çatışmaların ne getirmesine yardımcı olmak. Buna, gazetecilerin
önlenmesi ve çözümü, siber güvenlik (bilgi iletişim güvenliğini sağlamak için yapılan çabalar dâhildir.
teknolojileri güvenliği), iktisadi ve çevresel faali- Görevleri şunlardır:
yetler, toplumsal cinsiyet eşitliği, göç ve polislik • Medya çoğulculuğunun geliştirilmesine
alanlarında faaliyette bulunmaktadır. Uluslararası yardımcı olmak,
sekreterliği Kopenhag-Danimarka’dadır. Yıllık otu-
• Hakaret suçlarının cezalandırılmasını teşvik
rumlarında, Örgüt yönetimine kapsamlı politika
etmek,
önerileri sunar.
122
Uluslararası Örgütler
123
Bölgesel Siyasi Örgütler
Resim 4.4 Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, 1 Ocak 1995 tarihinden itibaren bir uluslararası örgüte dönüşmüştür
ve günümüzde 57 üyesi bulunmaktadır.
Kaynak: OSCE.
AGİT’i diğer uluslararası örgütlerden ayıran karşılaştırmalı üstünlüklerden birini de alan misyonları
oluşturmaktadır. AGİT saha operasyonlarının en dikkat çekici niteliği bunların göreli olarak uzun dö-
nemli görevler olmasıdır. Misyonlar, genelde, altı ay için görevlendirilmekte ve bu süre daha sonra uza-
tılmaktadır. 10 yılı aşkın misyonlar söz konusudur. Misyonun görev tanımlamasında da değişikliğe gi-
124
Uluslararası Örgütler
dilebilmektedir. Aynı yerdeki misyonun görev tanımlaması, çatışmanın önlenmesinden, çatışma sonrası
rehabilitasyona evrilebilmektedir. Halen Güney Doğu Avrupa’da Arnavutluk, Bosna-Hersek, Sırbistan,
Karadağ, Kosova ve Makedonya’da; Doğu Avrupa’da Moldova ve Ukrayna’da; Kafkaslarda Azerbaycan ve
Ermenistan’da; Orta Asya’da Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’da faaliyet
gösteren AGİT ofis ve misyonları, çatışmaların önlenmesi ve çözümü için siyasi süreçlerin kolaylaştı-
rılması, sivil toplumun ve hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi, demokrasinin geliştirilmesi, insan
ve azınlık haklarının korunması işlevlerini yerine getirmektedir. 2017 yılı itibariyle devam eden mis-
yonlardan bazıları, Arnavutluk Varlığı Misyonu (2003), Bosna-Hersek Misyonu (1995), Karadağ Mis-
yonu (2006), Kosova Misyonu (1999), Sırbistan Misyonu (2001), Üsküp Misyonu (1992), Gukova ve
Donetsk Rus Kontrol Noktaları Gözlemci Misyonu (2014), Moldova Misyonu (1993), Ukrayna Özel
Gözlem Misyonu (2014), olarak sıralanabilir.
AGİT faaliyetlerinin etkinliğinin başarısı büyük oranda yerel yetkilerle işbirliğinin düzeyine bağlıdır.
Bu sebeple, AGİT misyonları ev sahibi ülke yönetim birimleriyle iyi ilişkiler geliştirmek durumundadır.
Ayrıca, AGİT misyonlarının olduğu yerde BM, Avrupa Konseyi, AB ve NATO gibi diğer uluslararası ör-
gütler de faaliyette bulunabilmektedir. Bunun için görev çakışmalarının önüne geçilmesi ve bu örgütlerle
işbirliği için koordinasyonun iyi kurulması gerekmektedir.
Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan yeni koşullara, AKKA’yı uyarlamak üzere 1996 yılında Viyana’da
başlayıp, 1999 yılında İstanbul’da sona eren müzakerelerde ortaya çıkan Uyarlanmış AKKA (UAK-
KA) Rusya Federasyonu’nun Gürcistan ve Moldova’daki askeri varlığına dair yükümlülükleri (İstan-
bul Yükümlülükleri) konusunda NATO ile yaşadığı
anlaşmazlık nedeniyle yürürlüğe girememiştir. Rusya
Federasyonu, NATO genişlemesinden kaynaklanan
güvenlik endişelerini gerekçe göstererek, AKKA yü-
kümlülüklerini, tek taraflı bir kararla, 12 Aralık 2007
tarihi itibariyle askıya almıştır. Bu durum, AKKA re-
jiminin akıbeti konusunda soru işaretleri bırakmak-
tadır.
AGİT’in, diğer güvenlik örgütleri ile kıyaslandığında,
çatışmanın önlenmesi, norm oluşturmak, sivil uzmanla-
rın hızlıca konuşlandırılması, güvenliğe yönelik işbirli-
ğine dayalı yaklaşımı güçlü yönlerini oluşturmaktadır.
Buna karşılık, zorlama kabiliyetlerine sahip olmaması,
karar alma usulü ve alınan kararların uygulanmasında
katılımcı devletler arasında fikir birliğinin aranması en
zayıf yönleridir. AGİT, katılımcı devletler aksi bir karar
almadıkları sürece, askeri ve savunma kabiliyetleri bakı-
mından zayıf kalmaya devam edecektir. AGİT, mütevazı
başarılarına karşın günümüzdeki güvenlik sorunlarına
cevap vermede yetersiz kalmaktadır. Bu yetersizliğini gi-
dermek için kurumsal reformlar gerçekleştirmesi gerek-
mektedir.
125
Bölgesel Siyasi Örgütler
Öğrenme Çıktısı
126
Uluslararası Örgütler
Avrupa Konseyi, Avrupa’da, evrensel değerlere dayanan normların, kuralların oluşması kurumsallaşmasını
amaçlamış bir bölgesel siyasi örgüttür. Avrupa Konseyi, üye devletlerin katılımı ve müzakereleriyle ortaya çıka-
rılacak sözleşmeler yoluyla, bölgesinde evrensel değerlere dayanan bir Avrupa Hukuku’nun egemen olmasını
hedeflemektedir. Bu faaliyetler yoluyla, Avrupa Hukuku’nun, devletlerarası siyasetin doğasını değiştirip Avru-
pa halklarının birleşmesine katkı sağlaması beklenmektedir. Avrupa Konseyi, İkinci Dünya Savaşı’nın hemen
sonrasında, Batı Avrupa merkezli olarak, barış, kalkınma amacına yönelik bir kurumsal girişim olarak ortaya
çıkmıştır. Bu girişimin, hemen savaş sonrasında hazırlanması ve Batı Avrupa’nın önemli demokrasilerinin bir
bölgesel siyasi, ekonomik örgütlenme içinde bütünleşme hareketinin parçası olmaya ikna edilmesi, öncelikle
Fransa’nın Almanya’dan algıladığı güvenlik endişelerinin giderilmesine bağlı olmuştur. Bu konuda İngiltere
oldukça önemli bir rol üstlenmiştir. Avrupa Konseyi 1948 tarihli Lahey Kongresi ve Brüksel Antlaşması’nın
hazırladığı siyasi zemin üzerine kurulabilmiştir. 5 Mayıs 1949’da kurucu statüyü imzalayan 10 devlet, İngilte-
re, Fransa, İrlanda, İtalya, Belçika, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Danimarka ve İsveç, parlamento temsilci-
lerinden oluşan bir Meclis ve siyasi kararları almak üzere üye devlet dışişleri bakanlarından oluşan bir Bakanlar
Komitesi esas olmak üzere kapsamlı bir bölgesel siyasi örgüt olarak Avrupa Konseyi’ni kurmuştur.
Avrupa Konseyi “İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Avrupa Sözleşmesi”ni (daha sonra adı
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olarak değiştirilecektir) 1950 yılında, kuruluşundan hemen birkaç ay sonra
hazırlamış ve bu sözleşme 3 Eylül 1953’te yürürlüğe girmiştir. Avrupa Konseyi, İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
kabulü sonrasında, bu alanda bir yargı organı kurmak ve yargısal faaliyeti düzenlemekle, insan hakları ala-
nında ikinci büyük adımı atmıştır. Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin 19. maddesi uyarınca, 21 Ocak 1959
tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) oluşturulmuştur. Klasik uluslararası hukukta devletlerin
uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerden uzak durma eğilimleri ve özellikle de uluslararası yargı
organlarının yetki alanından uzak durma yaklaşımları düşünüldüğünde bu gelişme sadece insan hakları değil
uluslararası hukuk açısından da son derece önemli bir gelişme olmuştur. AİHM’nin yargısal yetkisi ve özel-
likle bireysel başvuru hakkı, üye devletleri, insan hakları hukuku alanında evrensel ilkeler esasında gerek yasal
düzenlemeler yapmaya gerekse uygulamalarını Mahkeme içtihadıyla uyumlu hale getirme konusunda çok
önemli bir rol oynamıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da insan hakları esasında evrensel standart-
ların hakim olduğu bir politik düzenin kurulmasında bu rol büyük önem taşımaktadır. Soğuk Savaş biterken
tüm Avrupa’nın yine evrensel ilkeler esasında bütünleşmesi ve geçiş döneminin görece büyük çalkantılara yol
açmadan başarılması yine bu rol sayesindedir.
127
Bölgesel Siyasi Örgütler
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), 1970’li yıllarda Avrupa’da yaşanan yumuşama döneminde
Doğu Bloku (Varşova Paktı) ile Batı Bloku (NATO) arasında diyalogu arttırmak için çok taraflı bir platform
oluşturma düşüncesiyle doğmuştur. 1 Haziran 1975 tarihinde imzalanan Helsinki Nihai Senedi, katılımcı
devletlerin birbirleriyle ilişkilerindeki on temel ilkeyi saptamıştır. Bu on ilke AGİT’in ve Avrasya güvenlik
rejiminin normatif esaslarını belirlemiştir. AGİT güvenliğin üç boyutunda (siyasi-askeri, iktisadi ve çevresel,
insani) ilke, norm ve standartlar geliştirmekte, yükümlülüklerin uygulanma durumlarını izlemekte, esnek
müzakere ve siyasi diyalog forumu teşkil etmektedir. Ayrıca, katılımcı devletlerin demokratikleşme, hukukun
üstünlüğü ve insan haklarına saygı alanlarındaki çabalarına destek ve yardım işlevi görmektedir. Soğuk Savaş
sonrası dönemde uyuşmazlıkların çözümü, hukukun üstünlüğü, ulusal azınlıkların korunması, medya özgür-
lüğü ve demokratik kurumların güçlendirilmesi konularına odaklanmıştır.
AGİT, kabiliyetleri sınırlı bir örgüttür. Teşkilat, kurucu bir antlaşmaya dayanmamaktadır. Karar almak için
oydaşma aranmakta, alınan kararların ise katılımcı devletler üzerinde yasal bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
AGİT, kendisine ait bütçesinin yetersiz olması nedeniyle, faaliyetlerinde katılımcı devletlerin mali katkısına
muhtaç kalmaktadır.
AGİT, güvenlik anlayışı ve çatışmaların önlenmesinden çatışma sonrası inşaya uzanan kapsamlı yaklaşımıyla
kendini diğer bölgesel güvenlik örgütlerinden farklılaşmaktadır. AGİT, insani, siyasi-askeri, iktisadi ve çevresel
boyutları, ayrıca hukukun üstünlüğü ve yolsuzlukla mücadele alanlarını içerecek şekilde kapsamlı bir güven-
lik anlayışına öncülük etmektedir. Bu güvenlik anlayışı, güvenliğin bölünmez olduğu anlayışı ile tamamlan-
maktadır. AGİT, bunlardan başka, güvenliğe yönelik işbirliğine dayalı yaklaşımı ve katılımcı devletlerin ege-
menliklerine saygı göstermesi ile dikkat çekmektedir. Buna karşılık, zorlama kabiliyetlerine sahip olmaması,
alınacak kararlarda ve uygulamalarda katılımcı devletler arasında fikir birliğinin aranması ve faaliyetlerinde
katılımcı devletlerin desteklerine muhtaç olması daha etkin olmasının önündeki kurumsal engeller olarak
karşımıza çıkmaktadır.
128
Uluslararası Örgütler
1 Aşağıdakilerden hangisi Avrupa Konseyi ku- 6 Aşağıdakilerden hangisi Avrupa İnsan Hakla-
rumsal yapısı içinde yer almaz? rı Mahkemesi yargıçlarının seçim süreci için geçer-
li değildir?
neler öğrendik?
A. Bakanlar Komitesi
B. Venedik Komisyonu A. İki aşamalı bir seçim süreci söz konusudur.
C. Adalet Divanı B. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ulusal
D. Parlamenter Meclisi aday listesini geri çevirebilir.
E. Genel Sekreterlik C. Yargıçlar için 70 yaş sınırı söz konusudur.
D. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi seçim süre-
2 Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi faaliyet- cinde nihai kararı verir
lerine katılımı askıya alınan üye devlet aşağıdakiler- E. Yargıçların görev süresi yenilenemez.
den hangisidir?
A. Rusya
7 Aşağıdaki ilkelerden hangisi Helsinki Nihai
B. Türkiye Senedi’nde yer almıştır?
C. Ukrayna A. Anlaşmazlıkların, Uyuşmazlık ve Tahkim Mah-
D. Fransa kemesine sunulması
E. Portekiz B. Avrupa’da silahlı kuvvetlerin sayısının belirlen-
mesi ve denetlenmesi
3 Avrupa Konseyi’nin kuruluşuna yönelik
C. Sınırların ihlal edilmezliği
önemli kararlar kabul eden Sivil toplum örgütü D. Ulusal azınlıkların korunması için ulus-üstü
aşağıdakilerden hangisidir? bir organ oluşturulması
E. Ulusal seçimlerin katılımcı devletler tarafından
A. NATO gözlemlenmesi
B. Avrupa Birliği
C. Brüksel Paktı 8 Hangi yıl AGİK bir uluslararası örgüt niteliği
D. Avrupa Hareketi kazanmış ve AGİT adını almıştır?
E. AGİT
A. 1990
4 Aşağıdakilerden hangisi bugün Avrupa İnsan
B. 1994
C. 1996
Hakları Sözleşmesi’nin 34. Maddesine göre yetkili
bir uluslararası yargı organıdır? D. 1999
E. 2010
A. Avrupa Birliği Adalet Divanı
B. Uluslararası Adalet Divanı 9 Aşağıdaki Zirvelerden hangisinde yolsuzlu-
C. Türkiye-AB Tahkim Divanı ğun AGİT’in ortak değerlerine bir tehdit oluştur-
D. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi duğu belirtilmiştir?
E. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu A. 1975 Helsinki Zirvesi
B. 1990 Paris Zirvesi
5 İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Ko- C. 1994 Budapeşte Zirvesi
runması Avrupa Sözleşmesi hangi uluslararası böl- D. 1999 İstanbul Zirvesi
gesel siyasi örgüt çerçevesinde kabul edilmiştir? E. 2010 Astana Zirvesi
A. Avrupa Konseyi
B. Avrupa Birliği 10 AGİT’in temel karar organları aşağıdakilerin
C. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı hangisinde birlikte ve doğru olarak verilmiştir?
D. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü A. Başkanlık ve Genel Sekreter
E. Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü B. Başkanlık ve Güvenlik İşbirliği Forumu
C. Daimi Konsey ve Güvenlik İşbirliği Forumu
D. Daimi Konsey ve Parlamenter Asamble
E. Zirve ve Bakanlar Konseyi
129
Bölgesel Siyasi Örgütler
2. A Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Konseyi” konu- 7. C Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Konseyi” konu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Avrupa İnsan Hakları Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Güvenlik ve İş-
4. D 9. D
Mahkemesi” konusunu yeniden gözden ge- birliği Teşkilatı” konusunu yeniden gözden
çiriniz. geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Avrupa İnsan Hakları Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Güvenlik ve İş-
5. A 10. C
Mahkemesi” konusunu yeniden gözden ge- birliği Teşkilatı” konusunu yeniden gözden
çiriniz. geçiriniz.
Araştır Yanıt
4 Anahtarı
130
Uluslararası Örgütler
Araştır Yanıt
4 Anahtarı
131
Bölgesel Siyasi Örgütler
Kaynakça
Arısoy, A. (2010). Avrupa’da Federalizm Geleneği Kicker, R. (Ed.). (2010). The Council of Europe: Pioneer
ve Avrupa Bütünleşmesinde Federalist Akımlar. and guarantor for human rights and democracy.
Ege Akademik Bakış/Ege Academic Review, C. 10, Council of Europe.
1195-1206.
Kleinsorge, T. E. (Ed.). (2010). Council of Europe.
Bothe, M., Ronzitti, N. & Rosas, A. (Eds.). (1997). Kluwer Law International.
The OSCE in the maintenance of peace and security:
Conflict prevention, crisis management, and peaceful Lehne, S. (2015). Reviving the OSCE: European security
settlement of disputes. Martinus Nijhoff Publishers. and the Ukraine Crisis. Carnegie Endowment for
International Peace.
Brown, M. D. & Romano, A. (2015). Forty years later,
the signing of the Helsinki Final Act continues to Lehne, S. (Ed.). (1991). The Vienna Meeting of the
have an impact on European security. LSE European Conference on Security and Cooperation in Europe:
Politics and Policy (EUROPP) Blog. 1986-1989; A Turning Point in East-West Relations.
Westview Press.
Calmy-Rey, M. & Jeremic, V. (2015). The OSCE,
Dialogue, and European Security. The National Maresca, J. J. (1987). To Helsinki: The Conference on
Interest. http://nationalinterest.org/feature/ Security and Cooperation in Europe, 1973-1975.
the-osce-dialogue-european-security-12090 Durham: Duke University Press.
(25.07.2017). Mosser, M. W. (2015). Embracing “embedded
Çakır, A. E. (2001). Avrupa bütünleşmesinin siyasal security”: the OSCE’s understated but significant
kuramları. Beta, İstanbul. role in the European security architecture.
European Security. 24(4), s: 579-599.
Çomak, H. (2006). Avrupa’da Güvenlik
Yapılanmasının Yeni Parametreleri ve Türkiye’nin Pryce, R. (1987). The Dynamics of European Union.
Durumu. Avrupa Araştırmaları Dergisi, 14(1), 97- Routledge.
120. Robertson, A. H. (1961). The Council of Europe: its
Demir, S. (2010). Dünden Bugüne Avrupa Güvenlik structure, functions and achievements. No. 32.
ve İşbirliği Teşkilatı. Güvenlik Stratejileri Dergisi. Stevens & Sons, Limited.
11(11), 27-52. Royer, A. (2010). The Council of Europe. Council of
Demir, S. (2010). RF’nin Avrupa Güvenliğine Yönelik Europe.
Yeni Önerilerinin AGİT ve AKKA Bağlamında Schmahl, S. & Breuer, M. (Eds). (2017). The Council
Değerlendirilmesi. Savunma Bilimleri Dergisi, of Europe: Its Laws and Policies. Oxford University
9(1), 53-74. Press.
Greer, S. & Williams, A. (2009). “Human Tangör, B. (2008). Avrupa güvenlik yönetişimi: Bosna,
Rights in the Council of Europe and the Kosova ve Makedonya krizleri. Seçkin.
EU: Towards ‘Individual’,‘Constitutional’or
‘Institutional’Justice?” European Law Tangör, B. (2001). Avrupa Birliği’nde Avrupa İnsan
Journal, Vol.15, No.4, 462-481. Hakları Sözleşmesi. Gazi Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 3(1), 1-16.
Hakkarainen, P. & Nünlist, C. (2016). Trust and
Realpolitik: The OSCE in 2016. Policy Perspectives. Winkler, G. (2006). The Council of Europe. Monitoring
4(1), 1-4. Procedures and the Constitutional Autonomy of the
Member States. Vienna: Springer.
Harris, D., O’Boyle, M., Bates, E. & Buckley, C.
(2013). Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku. Zurcher, A. J. (1958). The Struggle to Unite Europe
Ankara: Avrupa Konseyi Yayını. 1940-1958, New York University Press.
Ibryamova, N. (2011). The OSCE as a Regional
Security Actor. The Security Governance of Regional
Organizations. Abingdon: Routledge, 79-104.
İnternet Kaynakları
Türkiye ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), http://www.mfa.gov.tr/turkiye-ve-avrupa-guvenli-ve-
isbirligi-teskilati-_agit_.tr.mfa (29.07.2017)
What is the OSCE?, http://www.osce.org/secretariat/35775?download=true (28.07.2017).
132
Bölüm 5
Küresel Ekonomik Örgütler
1 2
Uluslararası Para Fonu Dünya Bankası
öğrenme çıktıları
3 4
3 Dünya Ticaret Örgütü’nün hangi ilkelere 4 Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün
dayanarak ticareti serbestleştirmeye küreselleşme sürecinde işlevini
çalıştığını tanımlayabilme tanımlayabilme
5
Ülke Grupları
5 Dünya ekonomisinde öne çıkan ülke
gruplarını tanıyabilme
Anahtar Sözcükler: • Uluslararası Parasal Sistem • Ödemeler Dengesi • BRICS Ülkeleri • Mali Yardım
• En Çok Kayrılan Ülke Kuralı • Washington Konsensüsü • Geçiş Ekonomileri • Destekleme Düzenlemesi
• Niyet Mektubu • Yoksulluk • Serbest Ticaret • Uluslararası Tahkim
134
Uluslararası Örgütler
135
Küresel Ekonomik Örgütler
Sistemin üçüncü ayağını ise ülkeler arasında ticareti düzenleyen, serbestleşmesini sağlayan Gümrük Ta-
rifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) oluşturmaktadır. 1947 yılında başlayan bu oluşum 1995 yılında
yerini Dünya Ticaret Örgütü (WTO)’ne bırakmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında batı Avrupa kapita-
lizminin yeniden inşasında önemli rol oynayan diğer bir örgüt ise günümüzdeki adıyla Ekonomik İşbirliği
ve Kalkınma Örgütü (OECD) olmuştur. Bu ünite kapsamında yukarıda bahsi geçen küresel uluslararası
örgütlerin yapıları ve faaliyetleri tanıtılmaya çalışılacaktır.
136
Uluslararası Örgütler
Çin renminbisinden oluşan döviz sepetine bağlı olarak belirlenmektedir. Uluslararası parasal istikrarsızlığın
yaşandığı dönemde ödeme sistemini destekleyen SDR’ler ülkeler arasında sermaye hareketlerinin hız kazan-
dığı günümüzde rezerv varlık olarak sınırlı bir şekilde kullanılmaktadır. IMF’in temel hesap birimi SDR’dir.
SDR’nin ABD doları cinsinden değeri günlük olarak IMF web sitesinden yayınlanmaktadır.
IMF’ye üye olan her ülke SDR hesabına da katılır. Böylece IMF üyesi ülkeler arasında SDR aracılığıyla
ödemeler gerçekleştirilir. IMF’in yarattığı SDR’ler her üyenin IMF sermayesine katkısı oranında (kota) üye-
lere dağıtılır. Böylece SDR ülkenin uluslararası rezervlerinin güçlenmesini sağlar. Bu nedenle SDR kaydî bir
paradan çok alacak hakkı olarak tanımlanmaktadır. Karşılıklı ödemelerde SDR kotası yetmeyen ülke belirli
bir faiz ödemekte, tersi durumda kendisine tahsis edilen kotadan daha fazla SDR bulunduranlar da faiz geliri
elde etmektedir.
137
Küresel Ekonomik Örgütler
Küresel sermaye hareketlerinin sermayenin kıt ol- IMF’e katılan ülkeler Kuruluş Anlaşması’nda
duğu ülkelere doğru gerçekleşeceği, böylece özellikle belirlenen kriterlere göre iki kategoride tanımlanır-
gelişmekte olan ülkelerde ucuzlayan sermaye mali- lar. Eğer üye ülkede sermaye hareketlerine yönelik
yeti ve genişleyen kredi hacmi sayesinde sabit ser- bir kısıtlama söz konusuysa IMF Anlaşması’nın
maye yatırım harcamalarını artıracağı ve ekonomik 4’üncü maddesi statüsünde üye konumundadır.
büyüme hızlarının yükseleceği beklentisine rağmen Eğer sermaye hareketlerini serbest bırakmışlarsa ve
90’lı yıllar bir çok gelişmekte olan ülkenin krize konvertibl döviz rejimi uyguluyorsa o zaman ülke
sürüklenmesine sahne olmuştur. Dünya ekonomi- IMF Anlaşması’nın 8’nci maddesi statüsünde üye
sindeki finansal serbestleşmenin yarattığı tahribatın konumundadır. IMF’nin temel hedeflerinden biri-
en güçlü olduğu dönemlerden birisi 1997 Asya Fi- si de tüm üyelerinin 8’nci madde statüsüne buluş-
nansal Krizi olmuştur. Finansal krizden etkilenen malarını, bir başka ifadeyle sermaye hareketlerinin
hemen hemen her ülke, hem mali yardım hem de serbest olduğu bir konumda olmalarını sağlamaktır.
ekonomi politikaları reformu konusunda IMF’den IMF Anasözleşmesi’yle Fona, üye ülkelerin
destek istemiştir. IMF’nin desteğine başvuran ülke- ödemeler dengesi açıklarını azaltılmasını sağlama,
lere neoliberal politikalar kapsamında yapısal uyum dış ödeme güçlüğü çeken ülkelere mali yardım
programları adeta tek çözüm reçetesi olarak sunul- sağlama, döviz kurlarında istikrarı teşvik etme,
muştur. Buna rağmen 2000’li yılların başına kadar üyelerin devalüasyona başvurmalarına engel olma,
geçiş ekonomileri krizden kurtulamamış, Latin dövize ilişkin işlemleri serbest bıraktırma ve çok ta-
Amerika ülkelerinin çoğu, Rusya ve Türkiye sık sık raflı ödemeler sistemi kurma görevleri verilmiştir.
finansal krizler yaşamış ve Sahra Altı Afrika ülkele- IMF bu görevleri yerine getirirken gözetim (surve-
ri yoksulluktan kurtulamamıştır. Finansal krizlerle illance), mali yardım ve kapasite geliştirme (teknik
başa çıkmak için izlediği politikalar IMF’nin çok yardım ve eğitim) araçlarını kullanmaktadır. Bütün
yoğun eleştirilerle karşılaşmasına neden olmuştur. bu faaliyetler IMF’nin araştırma ve istatistik faali-
Dünya ekonomisinin temel sorunları ve hacim yetleriyle desteklenmektedir.
olarak giderek büyüyen küresel sermaye hareketleri IMF, ekonomik istikrar ve küresel büyümenin
karşısında izlenecek politikaların belirsizliği IMF sağlanması için üye ülkelerin sağlam ekonomik ve
açısından 2000’li yıllarda da sürmüştür. Nitekim mali politikaları izlemesini teşvik eder. Bu neden-
IMF tarihindeki bir diğer önemli aşama 2007 yı- le, küresel, bölgesel ve ulusal ekonomik gelişmeleri
lında ABD’de mortgage kredi piyasasındaki çöküş düzenli olarak gözetler. Aynı zamanda, tek tek ül-
ile başlayan ve 2008 yılında dünyaya yayılan küre- kelerin politikalarının diğer ekonomiler üzerindeki
sel kriz olmuştur. Krizin IMF’nin sağladığı finansal etkisini de değerlendirmektedir. Gözetim görevine
serbestlik ortamında küresel sermaye akımlarında- bağlı olarak IMF her üye ülkenin ekonomik du-
ki büyük dengesizliklerin sonucunda ortaya çık- rumunun derinlemesine değerlendirildiği raporlar
ması bu Örgütün yine tartışılmasına, yapısında ve yayınlar. IMF’nin üye ülkeler, bölgesel ekonomiler
yönetiminde reform taleplerine neden olmuştur. ve küresel ekonomi üzerine düzenli yayınlanan te-
mel raporları yılda iki kez yayınlanan Dünya Eko-
Amaçları ve Fonksiyonları nomik Görünüm, Bölgesel Ekonomik Görünüm
ve Küresel Finansal İstikrar Raporu’dur.
IMF’nin temel amacı, uluslararası parasal ve fi-
nansal sistemin istikrarını sağlamaktır. Dolayısıyla
uluslararası finansal sistemi etkileyecek krizlerin et-
Uluslararası para sisteminde istikrarın sağ-
kilerini azaltabilmek için üye ülkeler ile birlikte ça-
lışır, onlara yardımcı olur. Fon’un amaçları IMF’yi lanması ve krizlerin önlenmesi amacıyla
kuran Anasözleşme’nin 1’nci maddesinde; IMF, üye ülke politikalarını ve ulusal, bölge-
sel ve küresel ekonomik ve mali gelişmeleri
• Uluslararası parasal işbirliğini teşvik etmek,
gözetim sistemi aracılığıyla izlemektedir.
• Uluslararası ticaretin dengeli büyümesini ve
yaygınlaşmasını kolaylaştırmak,
• Döviz kuru istikrarını desteklemek, IMF üye ülkelerin ekonomi yönetimlerine
yol gösterici olmak ve uluslararası finansal sistem
• Çok taraflı bir ödemeler sistemi kurulması-
üzerindeki gözetim görevini yerine getirmek ama-
na yardım etmek,
cıyla her bir üye ülkenin ekonomik gelişmelerine
• Ödemeler dengesi güçlükleri yaşayan üyele- ilişkin olarak (genellikle yılda bir kez) ayrıntılı
re yeterli koruma önlemleriyle beraber kay- gözden geçirme (konsültasyon) çalışmalarında bu-
naklar sunmak olarak belirtilmiştir. lunmaktadır. Söz konusu çalışmalar IMF Kuruluş
138
Uluslararası Örgütler
Anlaşması’nın 4’ncü maddesi kapsamında gerçek- da Fon’un sermayesini oluşturur. Üyelerin serma-
leştirildiği için IV. Madde Görüşmeleri olarak da yeye katılım paylarına kota adı verilir. Üye ülke-
adlandırılmaktadır. Eğer bir üye Fon’dan kaynak lerin IMF’in yönetiminde temsil düzeyi ve Fon
kullanmışsa görüşmelerin sayısı artabilir. kaynaklarından yararlanabilecekleri miktar sahip
IV. Madde Görüşmeleri çerçevesinde ilk olarak olunan kotaya bağlıdır. Üyelerin Fon sermayesine
IMF uzmanlarından oluşan bir heyet ekonomik katkıları, ulusal gelirleri, dış ticaret hacimleri, dö-
verileri toplamak ve ülkenin ekonomi politikaları viz rezervleri, ihracat çeşitliliği ile dış ödemeleri göz
hakkında hükümet ve merkez bankası yetkilileriyle önünde bulundurularak belirlenir. Bir ülke IMF’e
görüşmelerde bulunmak üzere üye ülkeyi ziyaret üye olduğunda kotasının dörtte birini konvertibl
etmektedir. Heyet ülkenin makroekonomik poli- döviz ile (ABD doları, euro, yen, sterlin, renminbi
tikalarını gözden geçirmekte ve finansal sistemin veya SDR) geri kalanını ise ulusal parasıyla öder.
sağlamlığına ilişkin değerlendirmelerde bulunmak- Dünya ekonomisindeki gelişmelere paralel olarak
tadır. Gerekli analizler yapıldıktan sonra bulguları IMF’nin yapısında ve yönetiminde de değişiklikler
özetleyen bir Konsültasyon Raporu hazırlanmakta- yapılması amacıyla özellikle gelişmekte olan ülkele-
dır. Söz konusu rapor İcra Direktörleri Kurulu’nda rin Fon’da yeterince temsil edilmediği eleştirilerine
görüşülmekte ve onaylanmaktadır. Bu sayede üye karşılık 2006 yılında IMF içinde reform çalışmaları
ülkenin uygulamalarının IMF’nin temel amaçla- başlatılmıştır. Bu kapsamda daha dengeli bir kota da-
rıyla ne derece örtüştüğü gözden geçirilerek, ulusla- ğılımının gerçekleştirildiği Reform Paketi IMF Gu-
rarası ödeme sistemini etkileyebilecek risklerin ön- vernörler Kurulu tarafından 15 Aralık 2010 tarihinde
ceden tespit edilmesi ve önlem alınması amaçlanır. kabul edilmiş ve 26 Ocak 2016 tarihinde yürürlüğe
Ödemeler dengesi sorunları yaşayan ülkelere girmiştir. Reform Paketi’nin yürürlüğe girmesiyle:
mali destek sağlamak IMF’nin temel sorumlulu- • IMF’in toplam kotası iki kat arttırılarak
ğudur. Mali yardım aracının nasıl kullanıldığı, üye 477 milyar SDR olmuştur (yaklaşık 700
ülkelerin hangi kaynaklardan yararlanabildiği son- milyar ABD Doları)
raki başlık altında ayrıntılı olarak açıklanacaktır. • Yükselen piyasa ekonomilerinin ve gelişmek-
IMF, amaçlarına ulaşmak için kullandığı üçüncü te olan ülkelerin kotadaki payı arttırılmış
araç olan kapasite geliştirme aracı ise IMF’nin üye-
• BRIC ülkeleri en yüksek kotaya sahip 10
lerine etkin ekonomi politikaları uygulayabilmeleri
ülke arasına girmiş,
için teknik destek ve eğitim yardımları sunmasıdır.
Teknik yardım, maliye politikası, para ve kur po- • Avrupa ülkelerinde olan iki adet İcra Direk-
litikaları, bankacılık ve finansal sisteminin gözeti- törlüğü temsil yetkisi gelişmekte olan ülke-
mi ve düzenlemesi ve istatistik dahil olmak üzere lere aktarılmıştır.
çeşitli alanlarda sunulmaktadır. IMF, özellikle dört Ülkemizin IMF’deki pozisyonu da Reform Pa-
alanda teknik yardım ve eğitim sağlar: keti sonrasında değişmiş toplam kota içindeki pa-
• Para ve maliye politikaları, para politikası yımız %0,98 seviyesine yükselerek en çok kotaya
araçları, bankacılık sisteminin denetim ve sahip 20. ülke konumuna gelmiştir. Tablo 5.1’de
yeniden yapılandırılması ve merkez bankala- IMF içinde en yüksek kotaya sahip ülkeler ve
rının yapısal gelişimi, Türkiye’nin payları sunulmuştur.
• Maliye politikası ve yönetimi (vergi ve güm-
rük politikaları ve yönetimi, bütçe hazırla-
ma, harcama yönetimi, sosyal güvenlik ağla-
BRIC ülkeleri Brezilya, Rusya Federas-
rının tasarımı, iç ve dış borç yönetimi vb.)
yonu, Hindistan ve Çin’i kastetmek için
• İstatistiksel verilerin gerçeği yansıtması, kullanılır. Bu ülkelere Güney Afrika da
• Ekonomik ve malî mevzuat. eklenince BRICS olarak ifade edilir.
Yapısı ve Yönetimi
IMF, Birleşmiş Milletler’in uzmanlık kuruluşla- IMF’in temel amacı döviz kuru sistemle-
rından birisidir. Buna karşılık idari ve mali açıdan ri ve ülkeler arasında ödeme yapılmasını
bağımsız bir örgüt olarak faaliyet göstermektedir. sağlayan uluslararası parasal sistemin istik-
Günümüzde 190 ülke IMF üyesidir. IMF bir fon rarını sağlamaktır.
olduğu için her üye bu fona katkıda bulunur. Bu
139
Küresel Ekonomik Örgütler
Tablo 5.1 IMF’de en yüksek kotaya ve oy gücüne sahip Guvernörler Kurulu yetkilerinin büyük bir kıs-
ülkeler ve Türkiye* mını İcra Direktörleri Kurulu’na devretse de kota
artışları, Özel Çekme Hakkı (SDR) tahsisleri, yeni
Kota
Pay Oy Pay üyelerin kabulü veya üyelikten çıkarma, Kuruluş
Ülke (Milyon
(%) (Adet) (%) Ana Sözleşmesi’nde değişiklik yapma gibi yetkile-
SDR) ri bünyesinde tutmaktadır. Guvernörler Kurulu,
ABD 82.994 17,46 831.407 16,52 IMF Ana Sözleşmesi’nin yorumlanmasında nihai
Japonya 30.821 6,48 309.670 6,15 karar organıdır. Bu kararların alınmasında toplam
ÇHC 30.483 6,41 306.294 6,09 oy gücünün %85’inin desteği gerekmektedir. Bu
koşul, toplam oy gücü içinde %15’ten fazla paya
Almanya 26.634 5,60 267.808 5,32
sahip olan ABD’ye adeta veto hakkı yaratmaktadır.
Fransa 20.155 4,24 203.016 4,03
IMF ve Dünya Bankası’nın Guvernörler Kuru-
İngiltere 20.155 4,24 203.016 4,03
lu her yıl sonbaharda IMF-Dünya Bankası Yıllık
İtalya 15.070 3,17 152.164 3,02 Toplantısı’nda bir araya gelirler. Bu toplantılarda
Hindistan 13.114 2,76 132.608 2,64 yoksullukla mücadele, uluslararası ekonomik geliş-
Rusya Fed. 12.904 2,71 130.502 2,59 meler ve uluslararası finans konuları tartışılır. Bu so-
Brezilya 11.042 2,32 111.884 2,22 runları daha geniş bir platformda tartışabilmek için
ayrıca IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları dü-
Türkiye 4.659 0,98 48.050 0,95
zenlenir. Bu toplantılarda her yıl maliye ve kalkınma
Toplam 475.473 100 5.031.614 100 bakanları, merkez bankalarının temsilcileri, özel sek-
*: Ağustos 2018 itibariyle dağılımdır. tör yöneticileri ve akademisyenler küresel önem taşı-
Kaynak: IMF yan meseleleri tartışmak üzere bir araya gelmektedir.
140
Uluslararası Örgütler
141
Küresel Ekonomik Örgütler
di dilimleri bir takvime bağlanır. Dilimlerin sırayla sunduğu niyet mektubundaki taahhütler
serbest bırakılması, ülkenin belirlenen ekonomi stand-by düzenlemesinin içeriğini oluştu-
politikalarını uygulamasıyla mümkün olur. rur ve bu belge ekinde niyet mektubu ile
birlikte IMF İcra Direktörleri Kurulu’nun
onayına sunulur. Onay alındıktan sonra
Niyet Mektupları IMF kaynaklarını kul- ülkeye verilecek kredi dilimleri bir takvi-
lanmak isteyen ülkelerin hükümetlerinin me bağlanır. Destekleme sürecinde izlene-
izleyeceği ekonomi politikalarına ilişkin cek politikaların denetimi için performans
olarak IMF Başkanı’na hitaben yazdıkla- kriterleri belirlenir ve hedeflere ne ölçüde
rı politika beyanı niteliğinde metinlerdir. ulaşıldığını belirleyebilmek için “program
Şartlılık politikası, IMF desteğinin toptan gözden geçirmeleri” gerçekleştirilir. Gözden
verilmesi yerine Hükümetin niyet mektu- geçirme sürecinin ardından kredi dilimleri
bunda taahhüt ettiği politikaları izlemesi üye ülkeye gönderilir. Üye ülkenin perfor-
şartı ile kredinin dilimler halinde serbest mans kriterini sağlayamaması durumunda
bırakılması şeklinde çalışır. IMF gözden geçirmeyi ve kredi kullanım-
larını durdurmaya karar verebilir.
IMF’nin üyelerine ödemeler dengesi ihtiyaçlarını ii. Esnek Kredi Hattı (FCL): Güçlü ve istikrarlı
karşılamak için sağladığı kredilerin ana amacı söz ko- ekonomi politikalarına sahip ülkelerin her-
nusu ülkenin dış yükümlülüklerini yerine getirmek hangi bir koşul aranmadan yeterli miktarda
için yeterli döviz rezervi olduğu yolunda uluslararası Fon kaynağına hızlı bir şekilde erişim sağ-
piyasalara güven sağlamaktır. Bu nedenle IMF’den laması ve temel olarak krizlerin önlenmesi
kullanılan krediler ülkenin merkez bankasının dö- amacıyla uygulamaya konulmuştur. Kulla-
viz rezervlerini artırmak için kullanılır. Finansmanın nım süresi talebe göre 1 ya da 2 yıl olup, faiz
miktarı; ülkenin ödemeler dengesi ihtiyacına, uygu- ve geri ödeme dönemi stand-by düzenleme-
lanacak programa ve ülke kotasının büyüklüğüne si ile aynıdır.
bağlıdır. İstisnai durumlarda daha yüksek miktarda iii. İhtiyati Likidite Hattı (PLL): Güçlü ve is-
mali yardımlar IMF İcra Direktörleri Kurulu tara- tikrarlı ekonomi politikalar sahip, ancak
fından onaylanabilir. bölgesel veya küresel ekonomik ve finansal
krizlerden etkilenen, fiili veya potansiyel
Ana Kredi İmkanları ödemeler dengesi ihtiyacı bulunan ve Esnek
Kredi Hattı İmkânı için uygunluk kriterini
IMF kaynaklarının üye ülkelerce kullanımına
yerine getiremeyen ülkelerin yararlanması
yönelik olarak, ihtiyaca göre birçok farklı meka-
için oluşturulmuş bir imkândır.
nizma ve araç geliştirilmiştir. Borç verme şartları,
kredinin süresi ve geri ödeme takvimi üye ülkenin iv. Uzatılmış Fon Kolaylığı (EFF): Temel ekono-
izleyeceği programa göre farklılaşmaktadır. Bu kre- mik reformlar gerektiren orta ve uzun vadeli
diler normal ve ayrıcalıklı krediler olarak iki grupta ödemeler dengesi sorunları yaşayan ülkeler
toplanır. 5 tür normal kredi vardır: için geliştirilmiştir. Bu nedenle düzenleme-
nin süresi Stand-by düzenlemesinden daha
i. Destekleme (Stand-By) Düzenlemeleri (SBA):
fazla olup, 3 ila 4 yıl olabilmektedir.
Stand-by düzenlemeleri ile üye ülkeye, kısa
vadeli ödemeler dengesi sorunlarını aşabil- v. Hızlı Finansman Aracı (RFI): Dünya eko-
mesi için, 36 ayı aşmayacak şekilde genel- nomisinde mal fiyatlarındaki dalgalanmalar
likle 12-24 aylık süre zarfında, ülkelerin ko- ve doğal felâketler gibi dış şoklara maruz
tasıyla ilişkilendirilen belli bir miktara kadar kalan ya da çatışma sonrası gibi kırılgan du-
kaynak kullanabilme imkânı sağlanmakta- rumlarda bulunan IMF üyesi tüm ülkelerin
dır. Stand-by düzenlemeleri gelişmekte olan acil ödemeler dengesi ihtiyaçlarını karşıla-
ülkeler için temel kredi aracıdır. Ülkenin ma amacıyla kullanılır.
142
Uluslararası Örgütler
Öğrenme Çıktısı
DÜNYA BANKASI
Bretton Woods Konferansı’nda belirlenen amaçlardan birisi de Savaş
sonrası tahrip olmuş ekonomileri yeniden inşa etmektir. Uluslararası İmar
ve Kalkınma Bankası (IBRD) bu amaçla kurulmuştur. İlk defa Economist
dergisinde IBRD’ye atfen Dünya Bankası ifadesinin kullanılmasıyla bu
kavram yerleşmiştir. Banka üyesi ülkelerin sermayeye katkılarıyla oluşan
kaynaklar başlangıçta Savaş sonrası Avrupa’nın yeniden imarına yönelik
altyapı yatırımlarının finansmanında kullanılmıştır.
143
Küresel Ekonomik Örgütler
Avrupa Kıtası’nda ekonomik toparlanma yaşandıktan sonra Banka ilgisini Latin Amerika, Asya ve Af-
rika’daki gelişmekte olan ülkelerde altyapı yatırımlarını finanse etmeye yöneltmiştir. 1950 yılından sonra
yoksul ülkelerin borçlarını ödemekte zorlanmaları nedeniyle Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA) kurul-
muş, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının artmasıyla özel sektör yatırımlarını destekleyen Uluslararası
Finans Kurumu (IFC), Banka üyesi ülkelerde yatırım yapanlara risk sigortası sağlayan Çok Taraflı Yatırım
Garanti Ajansı (MIGA) ile anlaşmazlıklarda hakemlik rolü üstlenen Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları-
nın Çözüm Merkezi (ICSID)’nin de katılımıyla Dünya Bankası Grubu oluşmuştur. Dünya Bankası’na üye
olabilmek için IMF üyesi olmak gerekmektedir. Banka’nın merkezi Washington-ABD’dedir. IBRD üyeliği
Dünya Bankası grubunun diğer uzmanlık örgütlerine üyelik için de şarttır.
Uluslararası Yatırım
Uluslararası İmar Uluslararası Çok Taraflı
Uluslararası Finans Anlaşmazlıklarının
ve Kalkınma Kalkınma Birliği Yatırım Garanti
Kurumu (IFC) Çözüm Merkezi
Bankası (IBRD) (IDA) Ajansı (MIGA)
(ICSID)
Şekil 5.1 Dünya Bankası Grubu beş ayrı uzmanlık örgütünden oluşmaktadır.
144
Uluslararası Örgütler
de belirler. Ancak IMF’de olduğu gibi ülkenin sermaye payı (kotası) ile Banka’dan alınacak kredinin mikta-
rı arasında bir ilişki yoktur. Her ülkenin 250 adet sabit oyu ve sermaye katılımına bağlı olarak hesaplanan
değişken oyu bulunmaktadır. Bu nedenle IBRD’deki oy gücü ile diğer örgütlerdeki oy güçleri farklılık
göstermektedir. Tablo 5.2’de IBRD sermayesine en çok katkı yapan 5 ülke ve Türkiye’nin sermaye payları
ve oy güçleri ile IDA’da bu ülkelerin oy güçleri sunulmuştur.
Tablo 5.2 IBRD ve IDA sermayesine en çok katkı yapan ülkeler ve Türkiye’nin oy güçleri
IBRD (189 ülke) IDA (173 ülke)
Sermaye katılım* Pay (%) Toplam Oy Pay (%) Oy Sayısı Pay (%)
ABD 38,450 17.3 385,194 16.3 2,748,798 10.2
Japonya 16,544 7.4 166,136 7.1 2,275,192 8.5
Çin 10,659 4.8 107,286 4.6 1,711,281 6.4
Almanya 9,657 4.3 97,266 4.1 1,469,076 5.5
Fransa 9,040 4.1 91,096 3.9 1,026,486 3.8
Türkiye 2,564 1.2 26,335 1.1 161,354 0.6
Toplam 222,594 100 2,356,727 100 26,926,283
* 1944 yılı ABD doları cinsinden
Kaynak: Dünya Bankası: http://www.worldbank.org
Dünya Bankası’nda da en fazla sermaye payına sahip altı ülke olan ABD, Japonya, Çin, Almanya,
Fransa ve İngiltere kendilerini temsil edecek icra direktörünü ve vekilini atama hakkına sahiptir. Suudi
Arabistan ve Rusya (Suriye ile birlikte) da kendi direktörünü seçerler. Kalan 17 direktör ise diğer üye ülke-
ler tarafından temsil edildikleri gruplar içinden seçilmektedir. Türkiye, Avusturya, Belarus, Belçika, Çekya,
Macaristan, Kosova, Lüksemburg, Slovakya ve Slovenya ile aynı grupta yer almaktadır. Türkiye’yi Dünya
Bankası’nda Hazine ve Maliye Bakanlığı temsil etmektedir.
İcra Direktörleri; krediler ve garantiler, yeni politikalar, Banka bütçesi, ülke yardım stratejileri ve borç-
lanma ve finansal kararların onaylanması gibi faaliyetler için haftada en az iki kez toplanmaktadır. İcra
Direktörleri beş yıllık bir dönem için Dünya Bankası Grubu Başkanı’nı belirler. Nasıl gelenek olarak IMF
Başkanı Avrupa Kıtası’ndan seçiliyorsa Dünya Bankası Başkanı da Amerika Kıtası’ndan seçilir. Görev sü-
resinin bitiminde Başkan yeniden seçilebilir. Başkan, Banka’nın genel yönetiminden sorumludur, oy hakkı
yoktur. Böylece İcra Direktörleri Kurulu Başkan ve 25 Direktörün katılımıyla oluşur.
145
Küresel Ekonomik Örgütler
• Özel sermaye yatırımları için elverişli ortam benzer ve krediler ülkenin uyum taahhütlerini ye-
oluşturmak, rine getirmesi şartına bağlı olarak dilimler halinde
• Yoksul ülkelere hibe sağlamaktır. kullandırılır. Eğer üye ülkede bir sektörde (tarım,
enerji, sağlık gibi) yapısal reformlar yapmaya yö-
nelik destek alınıyorsa kredi sektörel uyum kredisi
adını almaktadır. Hibrid krediler ise hem proje hem
Dünya Bankası atlas yöntemini kullana-
de program kredisi bileşenlerinden oluşmaktadır.
rak ülkeleri kişi başı gelir kriteri üzerinden
sınıflandırmaktadır. Buna göre 2017 yı-
lında yapılan sınıflandırmaya göre 1.005
IMF’in de desteklediği yapısal uyum politikaları;
Doların altında kişi başı geliri olan ülkeler
• Kamunun ekonomideki ağırlığının ve
“düşük gelirli”, 12.235 doların üzerin-
• kamu harcamalarının azaltılmasını,
de geliri olan ülkeler ise “yüksek gelirli
• Kurumsal yapının güçlendirilmesini,
ülkeler” grubundadır. Türkiye, Dünya
• İşgücü piyasası reformunu,
Bankası’nın bu sınıflandırmasına göre
• Finansal sektör ve sosyal politika reformlarını,
“üst-orta gelir grubu”nda yer almaktadır.
• Dış ticaretin liberalleştirilmesini,
• Piyasaların serbestleştirilmesi ve yeniden dü-
IBRD’nin üyelerine sağladığı kredilerin finans- zenlenmesini,
man kaynaklarını üç başlıkta toplayabiliriz. İlki üye • Özelleştirme ve kamu harcamalarının yeniden
ülkelerin Banka sermayesine katılımlarıdır. Dünya yapılandırılmasını kapsamaktadır.
Bankası’nın asıl finansman kaynağı uluslararası
para piyasalarından gerçekleştirdiği borçlanmalar-
dır. Dünya Bankası’nın çıkardığı tahviller yüksek
IBRD, üye ülke için genellikle üç ila dört yıllık bir
kredibiliteye sahiptir. Bu sayede elde edilen düşük
süre için faaliyetlere yol gösterici Ülke İşbirliği Stratejisi
faizli ve uzun vadeli kaynaklar üye ülkelere kullan-
(Country Partnership Strategy: CPS) hazırlar. IBRD
dırılır. Üçüncü kaynak ise Banka’nın öz sermayesi
tarafından desteklenmesi söz konusu olan projelere
ve verilen krediler üzerinden elde edilen faiz gelir-
temel oluşturan bu analitik raporlarda ülkenin genel
leridir. Diğer gelirler kategorisinde değerlendirilen
ekonomik durumuna ve belirli stratejik sektörlere iliş-
bu kaynaklar Banka faaliyet giderleri için kullanılır.
kin değerlendirmeler ve tavsiyelerde bulunulur. İşbir-
IBRD’nin sağladığı krediler proje, program ve liği Stratejisi, İcra Direktörleri Kurulu’nun onayından
hibrid krediler olarak kategorize edilebilir. Tüm geçtikten sonra Dünya Bankası’nın önerdiği yardım
kredilerin ortak amacı ülkenin kalkınma çabala- paketi uygulamaya girer.
rına destek sağlamaktır. Proje kredileri çok farklı
IBRD aynı zamanda çevrenin korunmasına
sektörlerde ekonomik ve sosyal kalkınma projele-
destek sağlamak ve sürdürülebilir kalkınmayı teş-
rini desteklemek amacıyla ortalama 5 yıllık bir süre
vik etmek amacıyla oluşturulan Küresel Çevre Fonu
için kullandırılan kredilerdir. Bu nedenle gelişmiş
(Global Environment Facility-GEF) ve iklim de-
ülkelerden gelen projelere destek verilmez. Genel
ğişikliği ile mücadele sürecinde düşük karbon sa-
bütçeli kuruluşlara doğrudan, diğer kamu kurum
lınımlı kalkınma stratejilerinin desteklendiği İklim
ve kuruluşları ile belediyelere hükûmet garantisi
Yatırım Fonları (The Climate Investment Funds –
altında kredi verilmektedir. Özel sektöre doğrudan
CIF)’nın yönetimini de üstlenmiştir.
kredi verilmesi mümkün değildir. Projenin tama-
mı finanse edilmez. Bu nedenle projelerin kendi-
ni finansmanı kredinin verilmesinde önemli bir
ölçüt olmaktadır. Program kredileri ise gelişmekte
olan ülkelerde kamunun ekonomiye müdahalesi- IBRD üye ülkelere kullandırdığı fonları bü-
ni azaltmaya, üretim kapasitesini artırmaya ve dış yük ölçüde uluslararası piyasalardan borç-
ticaretin serbestleştirilmesine yönelik yapısal uyum lanarak elde ederken IDA ise kaynaklarını
politikalarını destekleyici, bütçe finansmanı amaçlı bağış yapan ülkelerden elde etmektedir.
1-3 yıllık sürede kullandırılan kredilerdir. Bu kre-
dilerin işleyişi IMF’in Stand-by düzenlemelerine
146
Uluslararası Örgütler
147
Küresel Ekonomik Örgütler
internet
Uluslararası Finans Kurumu
Uluslararası Finans Kurumu ile ilgili bilgiye
http://www.ifc.org adresinden ulaşabilirsiniz.
148
Uluslararası Örgütler
ülke dışına transfer için yerel para biriminin dövize çevirememesinden veya döviz temininde aşırı
gecikmeden kaynaklanan zarara karşı sigorta sağlanır.
• Kamulaştırma: Yatırım yapılan ülke hükümeti kararıyla mülkiyete ilişkin yatırımcının haklarını
kısıtlayan veya ortadan kaldıran hükümet eylemlerinden doğan zararlara karşı koruma sağlar.
• Savaş, terörizm ve sivil düzensizliğin yarattığı riskler: İhtilal, ayaklanma, hükümet darbesi, sabotaj
ve terör eylemleri dahil, yatırım yapılan ülkede siyasi amaçlı savaş eylemleri ve iç kargaşa nedeniyle
maddi varlıkların hasar görmesi, tahrip edilmesi veya kaybolmasından doğan zararlara karşı koru-
ma sağlar.
• Sözleşmenin ihlali: Yatırım yapılan ülke hükümetinin yatırımcı ile arasındaki sözleşmeyi ihlal et-
mesi veya bu sözleşmeye uymamasından doğan zararlara karşı koruma sağlar.
Sigorta yaptırabilmek için yatırımcının, yatırım yapılacak ülke haricindeki bir MIGA üyesi ülkenin vatan-
daşı olması gerekir. Bazı durumlarda, MIGA yatırım yapılan ülkenin vatandaşı tarafından yapılan bir yatırımı
da sigorta edebilir. Bunun için finansman kaynağının yatırım yapılan ülkenin dışında olması ve yatırım ya-
pılan ülke hükümetinin yatırımı onaylaması gereklidir. Bir üye ülkede kurulmuş veya faaliyet merkezleri bir
üye ülkede olan, ya da hisselerinin çoğunluğu üye ülke vatandaşlarına ait şirketler ve finans kurumları sigor-
tadan yararlanabilir. Devlete ait şirketler de ticari esasta faaliyet gösterdikleri takdirde sigorta olanaklarından
yararlanabilirler.
149
Küresel Ekonomik Örgütler
ve Hakemler Panelleri ise her üye ülkenin atadığı sözleşmenin taraflarından birisini de devlet veya bir
dörder üyeden oluşur. Panel üyeleri yenilenebilir kamu tüzel kişisi oluşturmaktadır. Dolayısıyla ortaya
altı yıllık bir süre için hizmet ederler ve her iki Pa- çıkan anlaşmazlıklarda ulusal mahkemelerin yetkisi,
nelde de aynı anda görev alabilirler. anlaşmazlığın tarafı olan devletin iç hukukuna bağ-
ICSID Sekreteryası’nın temel görevi yatırımcı- lıdır. Konunun ICSID hakemliğinde çözülebilme-
devlet anlaşmazlıklarının çözümünde destek sağ- si için devletin buna onay vermesi gerekmektedir.
lamak ve Merkezin rutin işlerini yürütmektir. Da- ICSID sözleşmesini onaylayan devletler, Merkez’in
vaların kaydını tutmak ve organizasyon görevleri yargılama yetkisini peşinen kabul etmiş sayılmaz.
Sekretarya tarafından yürütülür. Uluslararası yatırımlarda karşılaşılan anlaşmazlığın
ICSID’a taşınması gönüllülük esasına dayanmakta-
Günümüzde gelişmekte olan ülkelerin birçok
dır. Ancak, taraflar bir anlaşmazlıkta ICSID’ın ha-
altyapı hizmetlerinin sağlanmasında yap-işlet, yap-
kemlik yetkisine başvurdularsa sonradan tek taraflı
işlet-devret gibi modeller kullanılmaktadır. Özellikle
olarak bu yöndeki iradelerini geri çekemezler. Taraf-
büyük projelerin yüklenicileri, konsorsiyum altın-
ların ICSID hakemlik kararlarının sonuçlarını kabul
da birden fazla uluslararası yatırımcılar olmaktadır.
etmesi ve uygulaması beklenir.
Diğer taraftan uluslararası yatırım sözleşmelerinde,
Öğrenme Çıktısı
150
Uluslararası Örgütler
151
Küresel Ekonomik Örgütler
şık hale gelmesi ve hizmetler ticaretinin gelişmesi karşısında GATT’ın uyum sağlayamaması ile tarımsal
ürün ticaretinde serbestleşmenin sağlanamaması GATT’ın başarısızlık hanesine yazılmıştır.
GATT çerçevesinde 1986 yılında başlayan Sekizinci
Çok Taraflı Ticaret Görüşmeleri (Uruguay Turu), 1993
yılında bir uzlaşmaya varılarak sonuçlanmıştır. Uruguay
DTÖ kurulduktan sonra 2001 yılında
Turu’nda alınan kararları içeren Nihai Senet üye ülke-
“Doha Kalkınma Gündemi Müzakereleri”
lerin hükümetleri tarafından 15 Nisan 1994 tarihinde
olarak adlandırılan dokuzuncu çok taraflı
Marakeş’te imzalanmış ve 1 Ocak 1995’te yürürlüğe gir-
ticaret müzakereleri başlatılmıştır. Müza-
miştir. Nihai Senet’in yürürlüğe girmesiyle 1948 yılından
karelerde tarım ürünleri ticareti en önemli
bu yana faaliyet gösteren GATT’ın yerine, Bretton Woods
anlaşmazlık alanı olmuştur. Tarım dışında
kurumlarından olan Uluslararası Para Fonu ve Dünya Ban-
hizmetler, fikri mülkiyet hakları, çevre ve
kası ile birlikte sistemin üçüncü ayağını oluşturan Dünya
elektronik ticaret gibi yaklaşık 20 alt baş-
Ticaret Örgütü (DTÖ) kurulmuştur. Uruguay Turu sonu-
lıkta müzakereler yapılmış ama sonuç alı-
cunda ayrıca sanayi ürünleri ticaretinde ortalama yüzde
namamıştır.
40 oranında tarife indirimi sağlanmış, kapsamlı bir tarım
reformu kabul edilmiş ve tekstil ve konfeksiyon ürünlerine
uygulanan miktar kısıtlamaları (kotalar) kaldırılmıştır.
152
Uluslararası Örgütler
153
Küresel Ekonomik Örgütler
retinden en çok pay alan dört üye (AB, ABD, Çin Bu nedenle üyelik, aday ülkenin tavizler vermek
ve Japonya) her iki yılda bir, bir sonraki 16 ülke her zorunda kaldığı uzun bir süreç olabilir. Örneğin
dört yılda bir ve diğerleri ise altı yılda bir gözden Çin, kurucusu olduğu Dünya Bankası ve IMF’den
geçirilmektedir. En az gelişmiş ülkeler için daha 1949 yılında ayrılmış ancak 1980’de tekrar bu ör-
uzun bir süre belirlenir. gütlere katılmayı talep etmiş ve üye olmuştur. 1948
Cenevre’de faaliyet gösteren DTÖ Sekretarya- yılında GATT’ın imzalayan 23 ülkeden biri olan
sı, çeşitli konsey ve komitelere teknik ve mesleki Çin’in 1986 yılındaki başvurusu, 15 yıllık müza-
destek sağlamak, gelişmekte olan ülkelere teknik kere sürecinin ardından tamamlanarak ancak 2001
yardım sağlamak, dünya ticaretindeki gelişmeleri yılında üyeliği gerçekleşmiştir. DTÖ’ne katılım
izlemek ve analiz etmek, kamuya ve medyaya bilgi müzakereleri sonucunda ortaya çıkan protokolün
sağlamak ve Bakanlar Konferansı’nın organizasyo- Bakanlar Konferansı veya Genel Konsey’de oybirli-
nunu yapmak görevlerini yürütür. Sekretarya, aynı ği ile kabul edilmesinin ardından üyelik gerçekleşir.
zamanda, uyuşmazlık çözüm sürecinde hukuki yar- DTÖ kurulduğunda 123 olan üye ülke sayısı Çin
dım sağlar ve DTÖ üyesi olmak isteyen hükümet- (2001) ve Rusya (2012) gibi ticaret devlerinin de
lere tavsiyelerde bulunur. Kararlar yalnızca üyeler katılımıyla günümüzde 164’e ulaşmıştır. Üye ülke-
tarafından alındığından, Sekreterliğin karar alma ler dünya ticaretinin %98’ini temsil etmektedir. Bu
yetkisi yoktur. Sekretaryanın başında DTÖ Genel nedenle DTÖ küresel bir örgüt olarak tanımlan-
Sekreteri bulunmaktadır. Genel Sekreter üyelerin maktadır. DTÖ’nün bütçesi üye ülkeler tarafından
gösterdiği adaylar arasından uzlaşma yoluyla, yeni- dünya ticaretindeki ağırlıklarına göre belirlenen
lenebilir 4 yıllık dönem için atanır. katkı paylarından oluşur.
DTÖ, GATT 1947’de öngörüldüğü gibi uzlaş-
ma temelinde karar almaktadır. Uzlaşmanın sağla-
namadığı durumlarda oylama yöntemine başvurul-
maktadır. Bakanlar Konferansı ve Genel Konsey’de internet
her üye bir oyla temsil edilmektedir. Çok taraflı Dünya Ticaret Örgütü hakkında ayrıntılı bil-
ticaret anlaşmalarının yorumlanması ve yükümlü- giye www.wto.org adresinden ulaşabilirsiniz.
lüklerden feragat edilmesi konularında 3/4, üyeliğe
kabul koşullarında ise 2/3 çoğunluk aranmaktadır. DTÖ anlaşmaları tarım, tekstil ve giyim, ban-
Temel karar alma yönteminde uzlaşmayı esas alma- kacılık, telekomünikasyon, kamu alımları, sanayi
sı ve her üyenin bir oyla temsil edilmesi Örgüt’ün standartları ve ürün güvenliği, gıda sanitasyon yö-
IMF ve Dünya Bankası’ndan çok farklı bir yapı- netmelikleri, fikri mülkiyet hakları gibi farklı alan-
da olduğunu göstermektedir. Dünya ticaretinden lardaki anlaşmalardan oluşmaktadır. Ancak bütün
çok küçük pay alan bir ülkeyle örneğin ABD’nin bu yasal metinlerde çok taraflı ticaret sisteminin
oyunun eşit düzeyde olması Örgüt açısından de- temelini oluşturan ilkeler vardır. Bu ilkelerden bi-
mokratik yapısının bir göstergesi kabul edilirken rincisi dış ticarette ayrımcılık yapılmamasıdır. DTÖ
diğer taraftan da Örgüt içinde AB, ABD, Kanada, anlaşmalarına göre, ülkeler ticaret ortakları arasın-
Japonya gibi gelişmiş ülkelerin aralarında yaptıkla- da ayrımcılık yapamazlar. Örneğin bir ülkeden it-
rı yeşil oda toplantılarında (green room meetings) hal edilen ürüne daha düşük oranlı gümrük vergisi
aldıkları kararlar aracılığıyla Örgütü yönettikleri uygulandığında diğer tüm DTÖ üyeleri de bu ay-
eleştirileri de bulunmaktadır. rıcalıktan yararlanırlar. Bu ilke en çok kayrılan ülke
Her bir devlet ve gümrük bölgesi olarak ka- kuralı (most favoured nation: MFN) olarak bilinir.
bul edilen bölgeler DTÖ’ye üye olabilir. Ancak GATT 1947’de yer alan bu kural Hizmet Ticare-
DTÖ’ye üyelik, tüm egemen devletlerin olası üye- ti Genel Anlaşması (GATS) ve Ticaretle Bağlantılı
lik hakkı sahibi olduğu örtük bir ilke altında faaliyet Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPS)’nda da
gösteren diğer uluslararası örgütlere katılmaktan yer almaktadır.
çok farklıdır. Üyelik, her ülke için ayrı ayrı DTÖ En çok kayrılan ülke kuralının uygulanmadığı
şartlarının müzakere edildiği bir sürecin sonunda özel durumlar bulunmaktadır. DTÖ bünyesinde
gerçekleşir. Müzakere süreci DTÖ’nün mevcut an- tüm üyeler tarafından ticaretin serbestleştirilmesini
laşmalarının ve mevcut üyelerin taleplerinin aday sağlamak ideal olmasına rağmen, birden fazla ülke-
ülke tarafından yüklenilmesini gerektirmektedir. nin kendi aralarında Bölgesel Ticaret Anlaşmaları
154
Uluslararası Örgütler
(Regional Trade Agreements: RTA) aracılığıyla bu veya gönüllü ihracat kısıtlamaları gibi gümrük ta-
adımları atmaları da ikinci en iyi olarak kabul edilir. rifesi dışında, uluslararası mal ve hizmet ticaretinin
Benzer şekilde gelişmekte olan ülkelerin ihraç ettiği gerçekleşmesine engel olan her türlü araç ve politi-
ürünlerin gelişmiş bir ülkenin pazarına ayrıcalık- kaya tarife dışı engeller adı verilmektedir. 80’li yıllarla
lı bir şekilde girişine izin verildiği Tercihli Ticaret birlikte GATT/DTÖ tarife dışı engellerin de kaldırıl-
Anlaşmaları söz konusu olabilir. Bu tip anlaşmalar ması için müzakereler yürütmüştür. Bu uygulamalar-
sadece anlaşmaya taraf olan ülkelere ayrıcalıklar ta- dan en önemlisi DTÖ üyeleri için damping yasağıdır.
nıdığı için en çok kayrılan ülke kuralından istisna GATT’da “damping”; bir ülkenin mallarının normal
kabul edilir. Dolayısıyla diğer DTÖ üyelerinin bu değerlerinden aşağı bir fiyatla diğer bir ülke piyasa-
ayrıcalıklardan otomatik olarak yararlanabilmesi sına sokulması olarak tanımlanmaktadır. Rekabeti
kısıtlanmış olur. bozacak ve ayrımcılığa neden olacak bu uygulamalar
karşısında ulusal sanayisi zarar gören ülkenin dam-
pingli ürünlere karşı önlem alma ve anti-damping
Bölgesel Ticaret Anlaşmaları, anlaşma- vergisi alma hakkı tanınmıştır. GATT/DTÖ kural-
ya taraf ülkeler arasında belirli mal veya larına göre belirli türdeki kamu yardımları/teşvikleri
hizmet ürünlerinin ticaretinde gümrük sübvansiyon olarak tanımlanmış ve rekabeti bozduğu
vergisi ve benzeri kısıtlamaların azaltıldığı için yasaklanmıştır. Sübvansiyonlar ihracat fiyatını
tercihli ticaret anlaşmalarından başlayan, etkilerse, ithalatçı ülkenin karşı yaptırım uygulama
serbest ticaret bölgesi, gümrük birliği ve hakkı doğmaktadır.
ekonomik bütünleşmeyi hedefleyen kar- Dördüncü temel ilke ise tarifeler yoluyla korun-
maşık anlaşmalara kadar uzanmaktadır. manın sağlanmasıdır. GATT’a taraf ülkeler, ihtiyaç
durumunda sanayilerini sadece gümrük tarifeleri ile
koruyacaklar ve koruma amacıyla diğer önlemlere
başvurmayacaklardır. Dolayısıyla ithal kotalarının
En çok kayrılan ülke kuralındaki “kay-
ulusal sanayinin korunması amacıyla kullanılması
rılma” ifadesi ile aslında ayrımcılık yapıl-
yasaklanmıştır.
mamasına vurgu yapılmaktadır. Böylece
her DTÖ üyesi ülke diğer üyeleri en çok Gümrük Vergilerinin İndirilerek Konsolide Edil-
kayırdıkları ticaret ortakları olarak kabul mesi İlkesi: GATT, öncelikle gümrük tarifelerinin
edeceklerdir. indirilmesi üzerinde yoğunlaşmıştır. Üye ülkelerin
daha da indirmek üzere başlangıçta beyan ettikleri
gümrük tarifesi oranlarını artırmaları engellenmiş-
Dış ticarette ayrımcılık yapılmamasıyla ilgili tir. Serbest ticaretin önündeki engellerin kaldırıl-
ikinci önemli kural ulusal muamele (national tre- ması, DTÖ sisteminin temelini oluşturmaktadır.
atment) ilkesidir. Bu ilkeye göre yurt içinde üre- Ancak, bu engellerin kaldırılması, karşılıklı yarar
tilen ile ithal edilen mallara yönelik düzenleme ve esasına dayanır.
uygulamalar farklı olamaz. Bu ilke yabancı ve yerli
Kuruluş Anlaşmasının ilk üç ekinde yer alan çok
hizmetler, yabancı ve yerel markalar, telif hakları
taraflı ticaret anlaşmaları, Kuruluş Anlaşması’nın
ve patentler için de geçerlidir. Ulusal muamele bir
bütünleyici parçasıdır ve üyeler için bağlayıcıdır.
ürün, hizmet veya fikri mülkiyet unsuru piyasaya
Bir başka deyişle, Kuruluş Anlaşmasına taraf olan
girdikten sonra geçerlidir. Dolayısıyla, ithal ürün-
devlet için, anlaşmanın ilk üç ekinde yer alan anlaş-
den gümrük vergisi alınırken yurt içinde üretilen
malara rezerv koyma imkânı yoktur. Buna karşılık,
ürüne benzer bir vergi uygulanmaması ulusal mua-
dördüncü ekte yer alan çoklu ticaret anlaşmalarına
mele ilkesinin ihlali olarak değerlendirilmez.
(Plurilateral) taraf olma zorunluluğu yoktur. Bu
Dış ticaretin serbestleştirilmesi ilkesi: GATT’ın uy- anlaşmalar, ancak imzalayan devletleri bağlar. Ni-
gulamaya girmesiyle birlikte gerçekleştirilen çok ta- tekim, Türkiye, çoklu ticaret anlaşmalarını henüz
raflı ticaret müzakereleri, uluslararası ticarette yoğun imzalamamıştır.
olarak kullanılan gümrük tarifelerinin indirilmesi
üzerinde yoğunlaşmıştır. Kotalar, ithalat yasakları
155
Küresel Ekonomik Örgütler
156
Uluslararası Örgütler
hizmet sektörünün lehine rekabet koşullarını yasal ri avantaja çevirmek için fikri mülkiyet haklarını
veya pratik yolla değiştirmesinin önüne geçilmeye uluslararası düzeyde korunmasını teşvik etmekte-
çalışılır. Pazara giriş hükmü ile hizmet sunumunda dir. Bu nedenle Uruguay Turu müzakerelerine fikri
vatandaşlık, yerleşik olma ya da kurulumda şirket mülkiyet hakları da dahil edilmiş Ticaretle Bağlan-
tipi şartları gibi kısıtlayıcı koşullar getirilmemesi; tılı Fikri Mülkiyet Hakları (TRIPS) Anlaşması tüm
hizmet sunumunun değer, toplam üretim miktarı, DTÖ üyelerine kabul ettirilmiştir.
çalıştırılacak eleman sayısı vb. konularda sınırlan- Fikri mülkiyet iki kategoride değerlendirile-
mamasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. bilir: Sınai mülkiyet hakları ve telif hakları. Sınai
mülkiyet hakları; teknolojik buluşlar, modeller, mal
Ticaretle Bağlantılı Fikri ve Sınai ve hizmetlerin ticari markaları, endüstriyel tasarım-
ları ve coğrafi işaretleri kapsamaktadır. Telif hakla-
Mülkiyet Hakları Anlaşması - TRIPS
rı ise; edebiyat, müzik, sanat eserleri, görsel-işitsel
Bilgiye dayalı üretimin dünya ekonomisinde ürünler, filmler, bilgisayar program ve yazılımlara
önem kazanması sonucunda, bilgiyi üretmekte ilişkin telif hakları ile bunların asıl üreticileri dışın-
avantaja sahip olan gelişmiş ekonomiler, bu üs- da kalan icracı, yapımcı ve yayıncılarının haklarını
tünlüklerini sürekli bir şekilde ekonomik ve tica- kapsamaktadır.
Öğrenme Çıktısı
Türkiye ve AB arasında
Türkiye’de üretilen otomo-
kurulan Gümrük Birliği
billerin ithal otomobillere
nedeniyle sanayi ürünleri
Dünya Ticaret Örgütü’nün göre avantajlı olabilmesi için
ticaretinde gümrük tarifesi
temel amaçları nelerdir? ithal otomobillere daha yük-
“0”’dır. DTÖ kurallarına
Nasıl çalışır? sek oranda motorlu taşıtlar
göre AB ülkeleri dışındaki
vergisi uygulanabilir mi?
ülkeler de bu avantajlı du-
Tartışınız.
rumdan yararlanabilir mi?
157
Küresel Ekonomik Örgütler
158
Uluslararası Örgütler
159
Küresel Ekonomik Örgütler
Öğrenme Çıktısı
Aşağıdaki bağlantıdan
Çeşitli ekonomik-sosyal gös-
OECD Türkiye Raporu’na
OECD’nin gerçekleştirdiği tergeler açısından OECD
göz atabilirsiniz: www.oecd.
üç ana faaliyet nelerdir? üyeleri arasında Türkiye’nin
org/turkey/economic-sur-
durumunu araştırınız.
vey-turkey.htm
160
Uluslararası Örgütler
161
Küresel Ekonomik Örgütler
dir. İlk olarak 2006 yılında New York/ABD’de gerçekleşen BM Genel Kurulu’nda bir araya gelen Brezilya,
Rusya, Hindistan ve Çin BRIC Grubunu oluşturmuştur. Bu gruba 2011 yılında Güney Afrika da katılmış,
BRICS halini almıştır.
Devletlerarası işbirliğini sağlamayı amaçlayan BRICS toplantılarında devlet-hükümet başkanları ile
bakanların gündemlerinde uluslararası terörizm, iklim değişikliği, gıda ve enerji güvenliğinden ulusla-
rarası ekonomik ve finansal istikrara kadar birçok konu yer almaktadır. Rusya ve Çin’in BM Güvenlik
Konseyi’nin daimi üyeleri olması nedeniyle BRICS ülkelerinin politik alanda da etkili olduğu söylenebilir.
Öğrenme Çıktısı
162
Uluslararası Örgütler
IMF, 22 Temmuz 1944 tarihinde imzalan Bretton Woods Anlaşması ile kurulmuştur. Birleşmiş Milletlerin
uzmanlık kuruluşlarından birisidir. Buna karşılık idari ve mali açıdan bağımsız bir örgüt olarak faaliyet
göstermektedir. 190 ülke IMF üyesidir.
IMF’nin temel amacı, uluslararası parasal ve finansal sistemin istikrarını sağlamaktır. Dolayısıyla uluslararası
finansal sistemi etkileyecek krizlerin etkilerini azaltabilmek için üye ülkeler ile birlikte çalışır, onlara yardım-
cı olur. Fon’un amaçları IMF’yi kuran Anasözleşme’nin 1’nci maddesinde;
• Uluslararası parasal işbirliğini teşvik etmek,
• Uluslararası ticaretin dengeli büyümesini ve yaygınlaşmasını kolaylaştırmak,
• Kur istikrarını desteklemek,
• Çok taraflı bir ödemeler sistemi kurulmasına yardım etmek, ve
• Ödemeler dengesi güçlükleri yaşayan üyelere yeterli koruma önlemleriyle beraber kaynaklar sunmak
olarak belirtilmiştir.
IMF Anasözleşmesi’yle Fona, üye ülkelerin ödemeler dengesi açıklarını azaltılmasını sağlama, dış ödeme
güçlüğü çeken ülkelere mali yardım sağlama, döviz kurlarında istikrarı teşvik etme, üyelerin devalüasyona
başvurmalarına engel olma, dövize ilişkin işlemleri serbest bıraktırma ve çoktaraflı ödemeler sistemi kurma
görevleri verilmiştir. IMF bu görevleri yerine getirirken gözetim, mali yardım ve kapasite geliştirme (teknik
yardım ve eğitim) araçlarını kullanmaktadır. Bütün bu faaliyetler IMF’nin araştırma ve istatistik faaliyetle-
riyle desteklenmektedir.
Ödemeler dengesi sorunları yaşayan ülkelere mali destek sağlamak IMF’in temel sorumluluğudur. IMF bir
Fon olduğu için her üye bu fona katkıda bulunur. Bu da Fon’un sermayesini oluşturur. Üyelerin sermayeye
katılım paylarına kota adı verilir. Üye ülkelerin IMF’nin yönetiminde temsil düzeyi ve Fon kaynaklarından
yararlanılabilecekleri miktar sahip olunan kotaya bağlıdır.
Dünya Bankası
Orta gelir düzeyindeki ve düşük gelirli ama kredibilitesi olan ülkelerin hükümetlerine finansman
IBRD
desteği sağlamak.
IDA Yoksul ülkelerin hükümetlerine faizsiz kredi ve hibe sağlamak.
Politik risklere karşı garanti sağlayarak ve teknik destek vererek gelişmekte olan ülkeye yönelik
MIGA yabancı sermaye yatırımlarını teşvik etmek, böylece bu ülkelerde ekonomik büyümeyi destekle-
mek ve yoksulluğun azaltılmasına katkı sağlamak.
Gelişmekte olan ülkelerdeki yatırımları finanse ederek, uluslararası finans piyasalarının kaynak-
IFC larını ülkeye yönlendirerek ve tavsiyelerde bulunarak sürdürülebilir büyüme hızını yakalamasına
yardımcı olmak.
ICSID Uluslararası yatırım uyuşmazlıklarının çözümünü sağlamak.
163
Küresel Ekonomik Örgütler
Hem GATT hem de DTÖ kapsamında çok taraflı anlaşmalar yoluyla dünya ticareti düzenlenirken bazı
ilkeler üzerinden hareket edilir. Bu ilkeler Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS) ve Ticaretle Bağlantılı
Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPS)’nda da korunmuştur.
Bu ilkelerden birincisi dış ticarette ayrımcılık yapılmamasıdır. DTÖ anlaşmalarına göre, ülkeler ticaret ortak-
ları arasında ayrımcılık yapamazlar. Örneğin bir ülkeden ithal edilen ürüne daha düşük oranlı gümrük ver-
gisi uygulandığında ülke diğer tüm DTÖ üyeleri için aynı şeyi yapmak zorundadır. Bu ilke en çok kayrılan
ülke kuralı (MFN) olarak bilinir. En çok kayrılan ülke kuralındaki “kayrılma” ifadesi ile aslında ayrımcılık
yapılmamasına vurgu yapılmaktadır.
Dış ticarette ayrımcılık yapılmamasıyla ilgili ikinci önemli kural ulusal muamele ilkesidir. Bu ilkeye göre
yurt içinde üretilen ve ithal edilen mallara yönelik düzenleme ve uygulamalar farklı olamaz. Bu ilke yabancı
ve yerli hizmetler, yabancı ve yerel markalar, telif hakları ve patentler için de geçerlidir. Ulusal muamele
bir ürün, hizmet veya fikri mülkiyet unsuru piyasaya girdikten sonra geçerlidir. Dolayısıyla, ithal üründen
gümrük vergisi alınırken yurtiçinde üretilen ürüne benzer bir vergi uygulanmaması ulusal muamele ilkesinin
ihlali olarak değerlendirilmez.
Dış ticaretin serbestleştirilmesi ilkesi: GATT uygulamaya girmesiyle birlikte gerçekleştirilen çok taraflı ticaret
müzakerelerinde, uluslararası ticarette yoğun olarak kullanılan gümrük tarifelerinin indirilmesi üzerinde
yoğunlaşmıştır. 80’li yıllarla birlikte GATT/DTÖ bünyesinde kotalar, ithalat yasakları veya gönüllü ihracat
kısıtlamaları gibi gümrük tarifesi dışında, uluslararası mal ve hizmet ticaretinin gerçekleşmesine engel olan
her türlü uygulamaların kaldırılması için müzakereler yürütmüştür.
Dördüncü temel ilke ise tarifeler yoluyla korunmanın sağlanmasıdır. GATT’a taraf ülkeler, gerekmesi halinde
sanayilerini sadece gümrük tarifeleri ile koruyacaklar ve koruma amacıyla diğer önlemlere başvurmayacaklardır.
Gümrük Vergilerinin İndirilerek Konsolide Edilmesi İlkesi: GATT, öncelikle gümrük tarifelerinin indirilmesi
üzerinde yoğunlaşmıştır. Her üye ülkenin taviz listesinde yer alan oranlar bağlı oranlar olarak tanımlan-
mıştır. Bu oranların üzerine ülkeler çıkamaz, oranlar üye ülkeler bakımından bağlayıcıdır. Oranlar önemli
ticaret ortaklarıyla telafi amacıyla müzakere edilmeksizin arttırılamaz. Serbest ticaretin önündeki engellerin
kaldırılması, DTÖ sisteminin temelini oluşturmaktadır.
164
Uluslararası Örgütler
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’nın Yeniden İmarı Programı çeçevesinde ABD’nin sağladığı Marshall
Yardımlarının koordinasyonunu yürütecek daimi bir kuruluş olarak kurulan Avrupa Ekonomik İşbirliği Ör-
gütü 1960 yılında Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne dönüşmüştür. Başlangıçta 20 üyesi bulunan
OECD’nin Kuzey ve Güney Amerika’dan Avrupa’ya ve Asya-Pasifik’e uzanan coğrafyadan günümüzde 38
üyesi bulunmaktadır. Üyeleri arasında dünyanın en gelişmiş ülkelerinin birçoğunun yanı sıra Meksika, Şili ve
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler de bulunmaktadır. OECD çalışmalarına Avrupa Komisyonu da gözlemci
olarak katılmaktadır.
OECD’nin temel amacı ekonomik büyüme ve istihdam artışı sayesinde üye ülkelerde yükselen bir yaşam
standardını sağlamaktır. Örgüt ayrıca bu temel amaca ulaşmak için finansal istikrarı korumayı, ülkeler ara-
sında sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesini ve uluslararası ticaretin önündeki engellerin kaldırılmasını
da amaçlamaktadır. OECD, bir hükümetlerarası işbirliği örgütü olarak küreselleşmenin faydalarının savunul-
duğu, hükümetlerin deneyimlerini paylaştıkları ve ortak sorunlara çözüm aramak için birlikte çalışabildikleri
bir forum olma görevini yürütmektedir. Bu süreçte OECD, IMF, Dünya Bankası gibi örgütlerle de işbirliği
yaparken ayrıca danışma komiteleri aracılığıyla sivil toplum kuruluşlarını da faaliyetlerine katmaktadır.
Ülke Grupları
Dünya ekonomisine yön veren uluslararası ekonomik kuruluşların dışında gelişmiş-sanayileşmiş ülkelerin
oluşturdukları gruplar (G) da bulunmaktadır. Bu grupların başında adını sıkça duyduğumuz G7 gelmekte-
dir. ABD, Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, Kanada ile AB’nin katılımıyla G7 Zirveleri düzenlenir.
G7’ye yükselmekte olan piyasa ekonomileri olarak tanımlanan Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endo-
nezya, Hindistan, Güney Afrika, Güney Kore, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin eklenme-
siyle G20 kurulmuştur. BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) esnasında 1964 yılında üçüncü
dünya olarak ifade edilen gelişmekte olan ülkelerin kolektif çıkarlarını korumak ve müzakere gücünü
artırmak amacıyla Yetmiş Yedi Grubu G77 kurulmuştur. BRICS ülkeleri ise Brezilya, Rusya, Hindistan,
Çin ve Güney Afrika’dan oluşmaktadır. BRICS ekonomilerinin büyüme potansiyeli, dünya nüfusunun ya-
rısına sahip olmaları ve Rusya ile Çin’in BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri olmaları grubun önemini
artırmaktadır.
165
Küresel Ekonomik Örgütler
1 I. Dış ödeme güçlüğü çeken ülkelere yardım 6 GATT ve Dünya Ticaret Örgütü’nün temel
etmek
ilkelerinden olan “en çok kayrılan ülke” kuralı ne
II. Uluslararası ödeme sisteminin istikrarını anlama gelmektedir?
neler öğrendik?
sağlamak
III. Üye ülkelerde gelir eşitsizliklerinin azaltıl- A. Dünya ticaretinde en çok paya sahip olan fiyatı
masını sağlamak belirler.
IV. Döviz kurlarında istikrar sağlamak B. Üyeler, yurtiçi sanayilerini dış rekabetten koru-
mak için sadece gümrük tarifelerini kullanabilirler.
Yukarıdakilerden hangileri IMF’in amaçları arasın-
da yer almaktadır? C. Üye ülkeler tüm taraflara aynı tarife oranını uy-
gular, ayrımcı uygulamalar yapamaz.
A. I ve III, B. III ve IV
C. I, II ve III D. II, III ve IV D. Gelişmekte olan ülkeler gümrük vergisi ödemez.
E. I, II ve IV E. İthalatta kota uygulaması gibi önlemler yasak-
lanmıştır.
2 Uluslararası Para Fonu üyelerine kaynaklarını
kullandırırken, bu ülkelerin bazı ekonomi politikaları-
nı izlemesini bekler. Bu politikaya ne ad verilmektedir? 7 Dünya ekonomisinde hizmetler ticaretini
düzenleyen ve gelişmesi için faaliyet gösteren Ör-
A. Eşit kabul hakkı
B. Kredi dilimleri güt aşağıdakilerden hangisidir?
C. Genişletilmiş kullanım A. DTÖ B. IBRD
D. Şartlılık C. IMF D. OECD
E. Özel çekme hakkı
E. MIGA
3 1989-2004 döneminde IMF politika önceliği
olarak aşağıdaki alanlardan hangisini belirlemiştir? 8 İkinci Dünya Savaşı sonrasında Marshall Yar-
A. Geçiş ekonomilerinin piyasa ekonomisine uyu- dımlarının koordinasyonunu yürütmek amacıyla
munu sağlamak kurulan örgüt aşağıdakilerden hangisidir?
B. Küresel finans krizlerinin olumsuz etkilerini gi- A. OEEC B. OECD
dermek
C. Tarım ürünleri ticaretini serbestleştirmek C. AKÇT D. AET
D. Afrika’da yoksullukla mücadele etmek E. IBRD
E. Yoksul ülkelere yönelik kalkınma yardımı sağlamak
9 OECD ile ilgili aşağıda yer alan ifadelerden
4 Dünya Bankası Grubu içinde en yoksul ül- hangisi doğrudur?
kelere kredi ve hibe sağlayan örgüt aşağıdakilerden
hangisidir? A. OECD Konseyi üye devletlerin üzerinde bir
A. Uluslararası Kalkınma Birliği otoritedir.
B. Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı B. Uzun vadeli kalkınma kredileri verir.
C. Uluslararası Finans Kurumu C. Avrupa kıtasındaki ikinci uluslarüstü örgüttür.
D. Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası D. Hükümetlerarası işbirliği örgütüdür.
E. Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıklarının Çözüm
Merkezi E. Rusyanın da üye olmasıyla güç kazanmıştır.
5 Dünya Bankası Grubu içinde hükümet ga- 10 Aşağıdaki ülke gruplarından hangisinin dö-
rantisi olmaksızın özel sektöre kaynak sağlayan ör- nem başkanlığını yakın tarihte Türkiye yapmıştır?
güt aşağıdakilerden hangisidir?
A. G7 B. G8
A. Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı
B. Uluslararası Finans Kurumu C. G20 D. BRICS
C. Uluslararası Kalkınma Birliği E. G77
D. Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası
E. Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıklarının Çözüm
Merkezi
166
Uluslararası Örgütler
1. E Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Para Fonu” 6. C Yanıtınız yanlış ise “Dünya Ticaret Örgütü”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. B Yanıtınız yanlış ise “Dünya Bankası” konu- 10. C Yanıtınız yanlış ise “Diğer Ülke Grupları”
sunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
167
Küresel Ekonomik Örgütler
Araştır Yanıt
5 Anahtarı
Bir üye ülke, gerçek ya da potansiyel bir ödemeler dengesi problemi yaşa-
dığında, bir başka ifadeyle uluslararası ödemelerini karşılamak için yetersiz
olduğu durumlarda (örneğin, ithalat veya dış borç ödemesi) IMF’den mali
yardım talep edebilir. IMF üyelerine ödemeler dengesi ihtiyaçlarını karşıla-
mak için sağladığı kredilerinin ana amacı piyasalara, söz konusu ülkenin dış
yükümlülüklerini yerine getirmek için yeterli döviz rezervi olduğu yolunda
güven sağlamaktır. Bu nedenle IMF’den kullanılan krediler ülkenin merkez
bankasının döviz rezervlerini artırmak için kullanılır. Finansmanın miktarı;
ülkenin ödemeler dengesi ihtiyacına, uygulanacak programa ve ülke kotasının
Araştır 1 büyüklüğüne bağlıdır
IMF kredileri, üye ülkelerin ödemeler dengesi sorunlarının çözümüne yar-
dımcı olmak ve ekonomilerin istikrara ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme
seviyesine kavuşabilmesi amacıyla verilir. Bu nedenle ülkenin benzer sorunlar
yaşamaması için izleyeceği ekonomi politikasına yönelik IMF tarafından bazı
şartlar belirlenir. Fon’dan kaynak talep eden ülke, bu şartlar karşısında uygu-
lamaya razı olduğu ekonomi politikasının içeriğini ve alacağı istikrar önlem-
lerini açıklayan bir niyet mektubunu IMF İcra Direktörleri Kurulu’na sunar.
Niyet mektubu IMF tarafından geri ödeme takvimi ve faizi belirlenerek onay-
landıktan sonra ülkeye verilecek kredi, dilimler halinde ve belirli bir takvime
bağlı olarak aktarılır. Dilimlerin sırayla serbest bırakılması, ülkenin taahhüt
ettiği ekonomi politikalarını uygulamasıyla mümkün olur.
168
Uluslararası Örgütler
Araştır Yanıt
5 Anahtarı
169
Küresel Ekonomik Örgütler
Araştır Yanıt
5 Anahtarı
İşaretli (*) ülkeler G20 üyesidir. G20’de ayrıca Arjantin, Brezilya, Çin, Endo-
nezya, Güney Afrika, Hindistan, Rusya ve Suudi Arabistan ile Avrupa Birliği
yer almaktadır.
170
Uluslararası Örgütler
Kaynakça
Alpar, C. & Ongun M. T. (1988). Dünya Ekonomisi ve Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar. İstanbul: Evrim.
Bennet, A. L., & James, O. K. (2015). Uluslararası Örgütler: İlkeler ve Meseleler. (N. Uslu, Çev.) Ankara:
BigBang Yayınları.
Çalış, Ş., Akgün, B. & Kutlu, Ö. (2006). Uluslararası Örgütler ve Türkiye. Konya.
Eğilmez, M. (1996). IMF, Dünya Bankası ve Türkiye. İstanbul: Tütünbank Yayınları.
Hasgüler, M. & Uludağ, M.B. (2007). Devletlerarası ve Hükümetlerdışı Uluslararası Örgütler. İstanbul: Alfa Yayınları
Karluk, S. R. (2007). Uluslararası Kuruluşlar. İstanbul: Beta.
Molle, W. (2003). Global Economic Institutions. New York: Routledge.
Oğuz, Ö. (2003). Türkiye’yi Uluslararası Ekonomik Kuruluşlara Üye Yapan Antlaşmalar. Ankara: AÜSBF
Özen, Ç. & Tonus, Ö. (2011). Uluslararası Örgütler, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi AÖF Yayınları.
Rodrik, D. (2011) Akıllı Küreselleşme. Çev: Burcu Aksu. Ankara: Efil Yayınevi.
Williamson, J. (2009). A short history of the Washington Consensus. Law & Bus. Rev. Am., 15, 7.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, İkili ve Çok Taraflı İlişkiler: https://hmb.gov.tr/ikili-ve-cok-tarafli-iliskiler
171
Bölüm 6
Bölgesel Ekonomik Örgütler
Avrupa Kıtasında Bölgesel Örgütler Amerika Kıtasındaki Bölgesel Örgütler
1 Avrupa Serbest Ticaret Birliği’nin 3 Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi’nin
1 2
öğrenme çıktıları
3 4
Afrika Kıtasında Bölgesel Örgütler tanımlayabilme
5 Afrika Birliği ve kıtadaki diğer alt bölgesel 7 Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün
örgütleri sıralayabilme fonksiyonlarını açıklayabilme
5
Asya Kıtası: Avrasya Ekonomik Birliği
8 Avrasya Ekonomik Birliği’nin özelliklerini
tanımlayabilme
Anahtar Sözcükler: • Bölgeselleşme • Serbest Ticaret Bölgesi • Gümrük Birliği • Avrupa Ekonomik Alanı
• Ortak Pazar • Parasal Birlik • Ekonomik Birlik • Uluslarüstülük
172
Uluslararası Örgütler
173
Bölgesel Ekonomik Örgütler
Tercihli ticaret anlaşmaları çoğunlukla Avrupa Ekonomik birlik (Economic union) Ortak pazarı
Birliği (AB), Kuzey Amerika Serbest Ticaret Böl- kuran ülkelerin para ve maliye politikalarının da
gesi (NAFTA) ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği ortak hale getirilmesiyle kurulacaktır. Ulusal eko-
(ASEAN) gibi belirli bir coğrafi bölgenin ülkeleri nomik bağımsızlığın büyük ölçüde kaldırıldığı ve
tarafından imzalanır. Bu nedenle bölgesel ticaret uluslarüstü bir otoritenin ekonomi politikasının
anlaşmaları olarak adlandırılırlar. Bölgesel ticaret tüm alanlarına ilişkin yetkilerle donatıldığı bu en
anlaşmalarının en yaygın biçimleri serbest ticaret son aşamada para ve maliye politikaları ile ilgili he-
anlaşmaları ve gümrük birlikleridir. def ve araçlar birleştirilmiştir. Ekonomik birliğin
Serbest ticaret anlaşmasıyla taraf ülkeler ara- kurulmasından önce bir ara bütünleşme modeli
sındaki ticareti engelleyen tarife ve kota gibi uygu- olarak parasal birlik (Monetary union) oluşturu-
lamaların kaldırıldığı Serbest Ticaret Bölgesi (Free labilir. Parasal birlikte üye ülkeler ortak pazarın
Trade Area: FTA) yaratılır. Bölge içindeki ticaret etkin işleyebilmesi için mal ve hizmetlerin fiyat-
gümrük vergisinden muaftır ancak üyeler üçüncü larının da tek bir para birimi ile ifade edilmesini
ülkelere karşı kendi gümrük tarifelerini belirleyebi- sağlarlar. Dolayısıyla parasal birliğe dahil olan ül-
lirler. Bir başka ifadeyle üye ülkeler birbirlerinden keler bağımsız para politikası izleyemezler. Ortak
bağımsız dış ticaret politikası izleyebilirler. para politikasının yanında vergilerin uyumlu hale
getirildiği, kamu harcamaları ve borçlanmanın or-
Gümrük Birliği (Customs Union): Serbest ticaret
tak politikalarla yönetildiği yani makroekonomi
bölgesi koşullarına ek olarak üye olmayan ülkeler-
politikalarının ortak hale getiriliği tam ekonomik
den yapılacak ithalata ortak gümrük tarifesi uy-
bütünleşmeye ulaşılır. Ülkelerin ulusal egemenlik
gulanmaktadır. Gümrük birliği üyeleri arasındaki
yetkilerini uluslarüstü bir organa bırakmaları, fe-
ticareti kısıtlayan veya engelleyen gümrük vergileri
deralist devlete geçişe çok yakın bir aşamayı ifade
ve tarife dışı engellerin kaldırılması nedeniyle mal-
eder. Ekonomilerini tamamen bütünleştirmiş ülke-
ların serbest dolaşımı sağlanmış olur. Genellikle
lerin tek bir devlet olarak siyasi birliği de sağlama-
gümrük birliği kapsamında imalat sanayi ürünleri
ları mümkündür.
bulunurken, tarım ürünleri ve hizmetler de kapsa-
ma dahil edilebilir. Gümrük birliğinde üye ülkeler Günümüzde AB ülkelerinin gerçekleştirdiği
kendi aralarında tamamen serbest ancak üçüncü ortak pazar Tek Pazar olarak adlandırılmaktadır.
ülkelere karşı ortak bir dış ticaret politikası uygu- Aynı zamanda AB üyelerinin bir kısmı kurulan pa-
layacakları için bu alandaki ulusal egemenlik yet- rasal birliğin içinde yer almışlar ve Euro bu ülkeler
kilerini uluslarüstü bir otoriteye devrederler. Bu için tek para olmuştur. Bu bölümde AB dışında
nedenle gümrük birliği daha ileri seviyede bir en- Dünyanın çeşitli bölgelerinde bölgesel ticaret an-
tegrasyon türüdür. laşmalarıyla kurulan bölgesel ekonomik örgütler
tanıtılacaktır.
Gümrük birliği, sadece malların serbest dola-
şımını esas almaktadır. Malların üretiminde kul-
lanılan işgücü, sermaye gibi üretim faktörlerinin
üye ülkeler arasında serbest dolaşımı ekonomik
bütünleşmenin bu aşamasında söz konusu değildir. internet
Eğer üyeler arasında tüm mal ve hizmet ticareti- WTO’nun hazırladığı harita üzerinden Dün-
nin önündeki engeller kaldırılmış, sermayenin ve ya üzerindeki mevcut bölgesel ticaret anlaşma-
emeğin serbest dolaşımı da sağlanmışsa ortak pazar larını ve hangi ülkenin kimlerle tercihli tica-
(Common market) aşamasına geçilmiştir. Bütünleş- ret rejimi kurduğunu izleyebilirsiniz: https://
menin bu aşamasında üye ülkeler arasında ortak www.wto.org/english/tratop_e/region_e/
pazara yönelik ticaret standartları ve uygulamaları rta_participation_map_e.htm
getirilmekte, rekabet, devlet yardımları gibi ortak
politikalar yürütülmektedir.
174
Uluslararası Örgütler
Avrupa Serbest Ticaret Birliği - EFTA EFTA kurucu ülkeleri şunlardır: Avustur-
ya, Danimarka, Norveç, Portekiz, İsveç,
İsviçre ve İngiltere. Sonradan Finlandiya,
İzlanda ve Lihtenştayn da EFTA’ya katıl-
mıştır. Günümüzde ise EFTA üyesi olarak
sadece İzlanda, Lihtenştayn, Norveç ve İs-
viçre bulunmaktadır.
175
Bölgesel Ekonomik Örgütler
176
Uluslararası Örgütler
organlarının yönetiminde, kararlar her iki tarafın gulanmasının denetimini sağlama, Anlaşma’nın
da onayı ile alınmaktadır. Ortaklık ilişkisinin en yorumlanmasında ulusal mahkemelere yol göster-
üst düzey organı AEA Konseyi’dir. AEA Anlaşma- me ve anlaşmazlıkların çözüm organı olma faa-
sının uygulanmasını sağlayan Konsey’de EFTA liyetlerini yürütmektedir. Lüksemburg’ta faaliyet
üyesi ülkeler dışişleri bakanları aracılığıyla, AB gösteren Mahkeme’de üç ülke birer yargıçla tem-
tarafı ise Bakanlar Konseyi ile temsil edilir. Taraf- sil edilmektedir. Karma Parlamento Komitesi ise
lar dönüşümlü şekilde Ortaklık Konseyi’ne baş- Avrupa Parlamentosu üyeleri ile AEA’na katılan
kanlık ederler. Konsey’de kararlar iki tarafın uz- üç ülkenin ulusal parlamentolarının üyelerinden
laşmasıyla alınır. AEA Anlaşması’na göre Ortaklık oluşan bir danışma organıdır. Karar alma süreci-
Konseyi’ne yardımcı olmak üzere AEA Ortaklık ne doğrudan katılmayan Karma Parlamento Ko-
Komitesi kurulmuştur. AEA Anlaşmasının yürü- mitesi ortaklık ilişkisinin demokratik denetimini
tülmesinden sorumlu olan Ortaklık Komitesi, yapmak ve hazırladığı raporlar aracılığıyla ilişkiye
Konsey toplantılarının gündemini hazırlamakla yön vermeyi görev edinmiştir. Gözetim Otoritesi,
ve ortaklık ilişkisiyle ilgili teknik sorunlar üze- AEA’nın sağladığı özgürlüklerin uygulanmasını
rinde incelemeler yapmakla görevlidir. Ortaklık gözeten bir EFTA organıdır. Organ, kişilerin ve
Konseyi’nin toplanmadığı dönemlerde ilişkilerin piyasada yer alan tüm kesimlerin haklarını kulla-
devamlılığı Ortaklık Komitesi aracılığıyla yürü- nırken karşı karşıya kalabilecekleri ihlalleri engel-
tülmektedir. Komite’nin çalışmaları, tarafların lemeyi amaçlamaktadır. Karar alma süreçlerinde
Brüksel’deki daimi temsilcileri (bürokratlar) tara- Ortaklık Konseyi’ne ve diğer organlara yardımcı
fından yürütülür. olmakla görevli AEA İstişare Komitesi, EFTA Da-
AB Adalet Divanı’nın kararları AEA alanı nışma Komitesi ve AB Ekonomik ve Sosyal Komi-
üyesi EFTA ülkelerinde doğrudan yürürlüğe gi- tesi üyelerinden oluşur. Çeşitli çıkar gruplarının
remediği için bu boşluğu EFTA Mahkemesi dol- temsilcilerinin görüşlerinin aktarıldığı organ da-
durmaktadır. Mahkeme AEA Anlaşması’nın uy- nışma organı niteliğindedir.
Öğrenme Çıktısı
177
Bölgesel Ekonomik Örgütler
178
Uluslararası Örgütler
dışı engellerin kaldırılmasını ve karşılıklı yatırım- NAFTA’nın geleceği açısından atılan en önemli
ların teşvikini amaçlayan klasik serbest ticaret an- adım ABD öncülüğünde dönemin ABD Başkanı
laşmalarının ötesine geçmiştir. Anlaşma fikri mül- Obama tarafından izlenen enerji, sınır güvenliği
kiyet haklarının korunmasına yönelik hükümler ve göç alanlarında daha derin işbirliğini amaçla-
içermekte, belirli alanlarda kamu ihalelerine erişim yan stratejinin genişletilerek 10 pasifik ülkesini de
hakkı tanımakta, çeşitli hizmet sektörlerine (fi- içine alacak şekilde Trans-Pasifik Ortaklığı’na dö-
nans, telekomünikasyon gibi) ilişkin üyeler arasın- nüştürme çabası olmuştur. 2015 yılında imzalanan
da ayrıcalıklar tanımakta ve Kuzey Amerika Çevre bu ticaret anlaşmasına Avustralya, Kanada, Japon-
İşbirliği ile İşgücü İşbirliği anlaşmaları aracılığıyla ya, Malezya, Meksika, Peru, ABD, Vietnam, Şili,
çevre ve işgücü piyasası alanlarını da gözeten bir Bruney, Singapur ve Yeni Zelanda taraf olmuştur.
perspektif taşımaktadır. NAFTA üyeleri açısından daha geniş bir bölgede
NAFTA için müzakereler 1991 yılında baş- serbest ticareti öngören bu açılım ABD Başkanlığı
ladığında, Meksika’nın gelişmiş ve refahı yüksek görevine seçilen D. Trump tarafından rafa kaldırıl-
olan ABD ve Kanada ile ekonomik entegrasyonu mış, üstelik Trump Amerika ekonomisini güçlen-
amaçlanmıştır. NAFTA, farklı ekonomik geliş- dirme stratejisi altında NAFTA’nın güncellenmesi
mişlik seviyesine sahip ülkeler arasında bir bölge- gerektiğini, aksi durumda ABD’nin NAFTA’dan
sel bütünleşme örneğidir. Serbest ticaret yoluyla çekileceğini duyurmuştur. Nitekim ABD’nin eko-
Meksika’nın daha güçlü ve istikrarlı bir ekonomik nomik çıkarlarının korunduğu değişikliklerin yer
büyüme yakalaması, yeni istihdam olanakları yara- aldığı ABD-Meksika-Kanada Anlaşması (USM-
tılması ve bu yolla ABD’ye yönelik yasadışı göçün CA) üzerinde uzlaşma Kasım 2018’de sağlanmış-
engellenmesi amaçlanmıştır. ABD ve Kanada açı- tır. 2020 yılı başı itibariyle USMCA, yürürlükte
sından ise Meksika, hem ihracat için geniş bir pazar olan Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nın
hem de ABD ve Kanada şirketlerinin rekabet gü- (NAFTA) yerini almıştır.
cünü artırabilecek daha düşük maliyetli bir yatırım NAFTA belirli sektörlerde üretilen mallar ve
bölgesi olarak görülmüştür. NAFTA müzakereleri bazı hizmet ürünleri için bir serbest ticaret alanı
başladığında Meksika gibi bir ülkenin dahil edil- yaratan bir ekonomik entegrasyondur. NAFTA
mesinin ABD’nin üretim gücünde büyük kayıplara üyeleri üçüncü ülkelere karşı bağımsız bir dış tica-
neden olacağı, şirketlerin yatırımlarını Meksika’ya ret politikası izleme hakkına sahiptir. Bu nedenle
kaydıracağı, ABD’nin ticaret açığının artacağı eleş- NAFTA, üyelerinin egemenlik yetkilerini devrettik-
tirileri getirilmiştir. Günümüzde de bu eleştirilerin leri uluslarüstü bir kurumsal yapıya sahip değildir.
destek bulduğu görülmektedir. Anlaşmanın uygulanması Serbest Ticaret Komisyo-
1995 yılında NAFTA içi ticaret hacmi 330 nu aracılığıyla gerçekleştirilir. Komisyonda üç ülke
milyon dolar iken 2015 yılında 1.5 trilyon dola- bakan seviyesinde temsil edilmektedir. NAFTA’nın
ra yükselmiştir. NAFTA, AB’nin ardından dünya işleyişi hükümetlerarası müzakere temeline dayan-
ihracatının yaklaşık %14’ünü oluşturan en önemli maktadır. Yılda en az bir defa toplanan Komisyon’a
ticaret bloğudur. Kuşkusuz bu gücün ardında 2015 dönüşümlü olarak başkanlık yapılmakta ve kararlar
yılında 18 trilyon dolarlık ulusal gelire sahip olan oybirliğiyle alınmaktadır. Komisyon’un temel gö-
ABD yatmaktadır. Kanada ve Meksika 2016 yılın- revi Anlaşma’nın uygulanmasını denetlemek, ta-
da ABD’nin toplam ihracatında sırasıyla %18 ve raf devletler arasında çıkabilecek anlaşmazlıkların
%16’lık paya sahiptir. ABD’nin toplam ithalatında çözümünü sağlamaktır. Komisyon’un altında her
en çok paya sahip olan Çin’in ardından Meksika, biri kendi ülkesinde faaliyet gösteren üç ayrı ulusal
%13.5, Kanada ise %13’lük paya sahiptir. ABD sekreterden oluşan NAFTA Sekreterliği bulunmak-
her iki NAFTA üyesine karşı ticaret açığı vermek- tadır. Ticari ve yatırım anlaşmazlıklarının çözümü
tedir. ABD, NAFTA öncesinde Meksika’ya karşı ti- için faaliyet gösteren sekretarya aynı zamanda ta-
caret fazlası veriyorken, bu ülkeye karşı ticaret açığı raflar arasındaki ticaretin gelişmesi için faaliyet gös-
hızla artmaya başlamıştır. teren komite ve çalışma gruplarının faaliyetlerini
koordine eder.
179
Bölgesel Ekonomik Örgütler
Latin Amerika Entegrasyon Birliği - süre 1980’e uzatılmış sonra da başarısız olan LAF-
ALADI TA girişimi yerini İkinci Montevideo Anlaşması ile
Latin Amerika Entegrasyon Birliği: ALADI’ye (Latin
American Integration Association-LAIA) bırakmış-
tır. ALADI de LAFTA gibi Latin Amerika’da bir
ortak pazar kurulmasını amaçlamıştır. Ancak geç-
mişteki deneyimlerle, ALADI’de bölge ülkelerinin
ekonomik gelişmişlik seviyelerine göre farklı bölge
altı bütünleşmeler kurmasına ya da ticareti serbest-
leştirecek adımlar atılmasına olanak sağlayacak esnek
bir bütünleşme modeli benimsenmiştir. ALADI’nin
kurucu üyeleri LAFTA’yı kuran 11 ülkedir. 1999 yı-
lında Küba’nın, 2012 yılında Panama’nın katılımıy-
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Latin Ameri- la ALADI’nin üye sayısı 13 olmuştur.
ka ekonomilerinin ihracatını yaptığı hammaddeler
(et, şeker, kakao gibi) Avrupa pazarlarında yoğun
talep görüyordu. Bu ortamda ulusal pazarlarını ge-
nişletmeyi ve kendi aralarındaki ticaretin önündeki
engelleri aşama aşama kaldırarak sonuçta bir güm-
rük birliği kurmayı hedefleyen Arjantin, Brezilya,
Uruguay, Paraguay, Meksika, Şili ve Peru 1960 yı-
lında imzalanan Montevideo Anlaşması ile Latin
Amerika Serbest Ticaret Bölgesi: LAFTA’yı kurmuş-
lardır. LAFTA’ya sonradan Kolombiya ve Ekvador
(1961), Venezuela (1966) ve Bolivya (1967) dahil
olmuştur. Küba’nın başvurusu ise reddedilmiştir. Resim 6. 2 ALADI’nin yapısı gereği Latin Amerika
Montevideo Anlaşması’nda bölgede AET’ye ben- ülkeleri farklı bölgesel bütünleşmeler içinde yer
zer bir ortak pazar yaratılması hedefinden bahsedil- almaktadır. ALADI’ye üye 13 ülke Bolivya, Kolombiya,
mesine rağmen ekonomik ve siyasi açıdan birbirine Ekvador, Peru (And Topluluğu); Arjantin, Brezilya,
benzemeyen ülkelerden oluşan LAFTA bu amacına Paraguay, Uruguay, Venezuela (MERCOSUR); Meksika
ulaşamamıştır. (NAFTA); Şili, Küba ve Panama’dır.
LAFTA içinde Şili, Kolombiya, Peru, Uruguay Kaynak: http://www.economia.gov.py/
ve Venezuela gibi gelişmekte olan ülkeler nispeten
daha güçlü konumdaki Brezilya, Arjantin ve Mek- Kuruluş anlaşması gereği tüm Latin Amerika
sika ile rekabet etmekten kaçınmış; Bolivya, Ekva- ülkelerinin üyeliğine açık olan ALADI, Latin Ame-
dor ve Paraguay ise topluluğun en zayıf ekonomi- rika’daki bütün çok taraflı ticaret anlaşmalarının ve
lerini oluşturmuştur. 12 yıllık bir dönemde üyeleri diğer bölgesel entegrasyonların şemsiye örgütüdür.
arasında ticaretin önündeki engellerin kaldırılması LAFTA’nın ALADI’ye dönüşümü, Latin Ame-
hedefine rağmen korumacı duvarlar arkasında fa- rika’daki ekonomik entegrasyon sürecine yeni bir
aliyet gösteren özel sektör konumunu korumayı ivme kazandırmıştır.
istemiş ve serbestleşmeye destek vermemiştir.
ALADI’nin yönetiminde en üst karar organı
Bakanlar Konseyi’dir. Konsey üyeleri, üye devlet-
lerin Dışişleri Bakanlarıdır. Değerlendirme ve Uyum
Latin Amerika Entegrasyon Birliği: Konferansı, üye ülkelerin atadığı üst düzey yetki-
ALADI 1980 yılında İkinci Montevideo lilerden oluşur. Konferans entegrasyon sürecinin
Anlaşması ile kurulmuştur. işleyişini inceler ve mevcut sözleşmelerin birbirle-
riyle uyumunu teşvik eder. Daimi Komite ise Ku-
rucu Anlaşma’da belirlenen hedeflere ulaşılması
LAFTA bünyesinde 1973 yılında kurulması ge- için faaliyet gösteren siyasi bir organdır. ALADI,
reken serbest ticaret bölgesi için adım atılmayınca üyeleri arasındaki müzakereleri desteklemek üzere
180
Uluslararası Örgütler
tasarlanmış, Montevideo’da faaliyet gösteren bir diğer hassas ürünler dışında gümrük birliği ger-
Sekreterya’ya sahiptir. ALADI’de kararlar üçte iki çekleştirilmiş, üçüncü ülkelere karşı ortak gümrük
çoğunlukla alınmaktadır. Kurucu Anlaşmayı değiş- tarifeleri uygulanmaktadır. Ayrıca MERCOSUR
tirme yeni üyelerin kabulü ve üyelerin tamamını üyesi ülke vatandaşları Birlik içinde vizesiz seyahat
kapsayacak ticaret anlaşmaları ise oybirliğiyle kabul etme hakkına sahiptir.
edilmektedir.
181
Bölgesel Ekonomik Örgütler
ve onu Arjantin izlemektedir. Uruguay ve Paraguay birliği oluşturmayı hedeflemişlerdir. And Toplu-
ise entegrasyonun küçük ortakları konumunda- luğu üyesi ülkelerin vatandaşları Topluluk içinde
dır. Ayrıca MERCOSUR, diğer bölgelere gerçek- serbest dolaşım hakkına sahiptir.
leştirilen ticaret müzakerelerinde bir blok olarak Hugo Chavez’in seçilmesinin ardından Ve-
önemli başarılar sağlamıştır. Şili, Japonya, Çin gibi nezuela 2006 yılında And Topluluğu’ndan ayrıl-
ülkelerle ve ASEAN ve AB gibi bloklarla ikili ve mıştır. Günümüzde Topluluğa Bolivya, Ekvator,
çok taraflı müzakereler gerçekleştirilmiştir. And Kolombiya ve Peru üyedir. Venezuela’nın ayrıl-
Topluluğu’ndan farklı olarak ticarette ABD’ye ba- masıyla Topluluk içi ticaret hacmi azalmıştır. And
ğımlı olmak yerine özellikle AB ile ekonomik ve Topluluğu ülkelerinin ihracatı hammadde ve ta-
ticari ilişkilerin geliştirilmesine yoğunlaşılmaktadır. rım ürünlerine dayanmaktadır ve ağırlıklı olarak
ABD ile ticaret yapılmaktadır. AB’nin örgütlenme
modelini esas alan And Topluluğu’nun kurumsal
yapısını üye ülkelerin devlet ve hükümet başkan-
larından oluşan Başkanlık Konseyi, politika oluş-
internet
turan kurum olan And Topluluğu Komisyonu, ulu-
Güney Ortak Pazarı: http://www.mercosur.int/
sal yasama organlarının üyelerinden oluşan And
Parlamentosu, Topluluk yasalarının her ülkede eşit
olarak uygulanmasını sağlamak için kurulan Ada-
And Topluluğu let Divanı, üye ülkeler arasında para ve maliye po-
litikalarını uyumlaştırmaya çalışan Latin Amerika
Rezerv Fonu oluşturmaktadır.
internet
And Topluluğu (CAN) http://www.comuni-
dadandina.org/
182
Uluslararası Örgütler
siyasi dayanışmanın sağlanması, kırsal kalkınma ve Başkanı Luiz Inacio Lula ve Venezuela lideri Hugo
tarım politikalarının uyumlaştırılması, enerji işbir- Chavez’in öncülük ettiği UNASUR ile Güney
liği, teknoloji transferi, uyuşturucu ticareti ile mü- Amerika’da AB’ye benzer bir bütünleşme modeli
cadele gibi alanlarda kapsamlı ortak politikaların tasarlanmıştır. Ancak Latin Amerika ve Karayip ül-
geliştirilmesi hedeflerini açıklamalarıdır. kelerini bir araya getiren UNASUR’un üyelerinin
2007 yılında Venezuela’da bir araya gelen Dev- bir tarafta ABD ile sorun yaşayan Küba, Venezüel-
let ve Hükümet Başkanları entegrasyon sürecinin la, Bolivya, Ekvador gibi ülkeler diğer tarafta Şili,
Güney Amerika Ulusları Birliği (Union of South Peru, Kolombiya gibi ABD ile yakın ekonomik
American Nations: UNASUR) ismiyle sürdürülme- ilişki kuran ülkeler ve her iki kategoriye de soku-
sine karar vermişlerdir. 2008 yılında Kurucu An- lamayacak ülkeler olarak üç gruba ayrıldığı söyle-
laşması onaylanmış ve Örgüt’ün Sekretaryasının nebilir. Bölgesel güvenlik ve ticaret politikası gibi
Ekvador’un başkenti Quito’da kurulması kararlaş- konularda başlangıcından itibaren UNASUR üyesi
tırılmıştır. Örgüt’ün kurumsal yapısında Devlet ve ülkeler arasında var olan görüş ayrılıkları nedeniy-
Hükümet Başkanları Konseyi’nin dışında, Dışişleri le bütünleşme hareketi ilerleme kaydedememiştir.
Bakanları Konseyi, Delegeler Konseyi ve Genel Nitekim diğer ülkelerin üyelikten ayrılmasıyla
Sekreter bulunmaktadır. Dönemin Brezilya Devlet UNASUR’un yerine Bolivya, Guyana, Surinam ve
Venezüela’nın yer aldığı PROSUR kurulmuştur.
Öğrenme Çıktısı
183
Bölgesel Ekonomik Örgütler
Afrika ülkeleri ağırlıklı olarak küresel pazara tarım- İkinci önemli sorun ise Afrika ülkelerinin istik-
sal ve diğer temel ürünleri ihraç etmektedir ve bu rarsız devletleri ve demokrasinin kıtada gelişememe-
ekonomilerin çoğu üretim ve ihracatta çeşitliliğe sidir. Bu nedenle ABT adeta bir ‘diktatörler kulübü’
sahip değildir. Bölgenin küresel üretim ve tica- olarak anılmıştır. Kuruluşunda BM İnsan Hakları
retteki azalan payı, kıtanın küresel ekonomide ne Evrensel Beyannamesi ile Sömürge İdaresi Altındaki
kadar marjinalize edildiğini göstermektedir. 2002 Ülkelere ve Halklara Bağımsızlık Verilmesine İlişkin
yılından itibaren Afrika Birliği, Afrika kıtasındaki Bildiri’ye bağlılığını ilan eden ABT, diğer üye ülke-
tüm bölgesel örgütler için bir şemsiye örgüt haline lerin iç işlerine karışmamayı ilke olarak benimsemiş-
gelmiştir. tir. Bu nedenle ABT iç savaşlara müdahale ve yasal
olmayan yollardan iktidara gelen hükümetlere karşı
yaptırım uygulama gibi yetkilerle donatılmamıştır.
Afrika Birliği - AfB Örgüt aracılığıyla, kıtada bazı sınır anlaşmazlıkları-
nın çözümünde ve çatışmaların sonlandırılmasında
katkı sağlamasına rağmen barış ve istikrarın sağlan-
masında etkili bir sonuç alınamamıştır.
1980 yılında gerçekleşen ABT olağanüstü
Zirvesi’nde kabul edilen Lagos Eylem Planı ile
Afrika ülkelerinin liderleri toplumsal ve ekono-
mik ilişkileri kolaylaştırmak ve güçlendirmek için
Afrika’nın ekonomik entegrasyonunun teşvik edil-
mesini, bu amaçla kıtada kurulacak bölgesel en-
tegrasyonların desteklenmesini kararlaştırdılar. Bu
çabaların sonunda ortaya çıkan Afrika Ekonomik
Topluluğunu Kuran Anlaşma (Abuja Antlaşması)
Afrika Birliği (African Union: AU), 2002 yı- 1991 yılında ABT Zirvesi tarafından kabul edilmiş
lında Afrika Birliği Teşkilatı (Organization of Af- ve 1994 yılında yürürlüğe girmiştir. Anlaşma’ya
rican Unity: OAU)’nın yerine kurulmuştur. Afrika göre Afrika Ekonomik Topluluğu (African Econo-
Birliği Teşkilatı (ABT), 1963 yılında bağımsızlığını mic Community: AEC)’nun amaçları;
kazanmış 32 Afrika ülkesinin Etiyopya’nın başken- • Afrika ülkeleri arasında birlik ve dayanış-
ti Addis Ababa’da bir araya gelmesiyle kurulmuş- mayı teşvik etmek,
tur. Örgüt sömürgecilikle mücadeleyi sürdürme • Afrika halklarının hayat standardını yük-
ve Afrika’nın çıkarlarını küresel ölçekte savunmayı seltmek,
amaçlamıştır. Ancak kuruluşundan itibaren Ör-
• Üye devletlerin egemenliğini ve toprak bü-
güt iki önemli sorunla mücadele etmek zorunda
tünlüğünü korumak,
kalmıştır. Birinci sorun Soğuk Savaş döneminde
Afrika ülkelerinin, ABD ve müttefikleri ile Sov- • Sömürgecilik ve ırk ayrımı uygulamalarını
yetler Birliği ve müttefikleri arasında taraf olmaya kıtada tamamen yok etmek,
zorlanmalarıdır. Örneğin 1974 yılında Portekiz’den • Birleşmiş Milletler çerçevesinde uluslararası
bağımsızlığını kazanan Angola’nın iç savaşa sürük- işbirliğini teşvik etmek,
lenmesi sonrasında Soğuk Savaşın iki gücü iç sava- • Üyeleri arasında siyasi, diplomatik, ekono-
şın ayrı taraflarını desteklemiş, Afrika ülkeleri de mik, eğitsel, kültürel, sağlık, refah, bilimsel,
hangi tarafı seçecekleri konusunda bölünmüşlerdir. teknoloji ve savunma politikalarını uyumlu
Benzer bölünmeler Kongo’da, Somali’nin 1978’de hale getirmek olarak tanımlanmıştır.
Etiyopya’yı işgalinde ve 1979’da Uganda ve Tan- Afrika Ekonomik Topluluğu 34 yıllık bir sü-
zanya arasındaki çatışmalarda da sürmüştür. Genel reçte aşamalı olarak üyeleri arasında öncelikle bir
olarak bakıldığında Soğuk Savaş dönemi kıtaya serbest ticaret bölgesinin kurulmasını, ardından bir
askeri darbeler, yerel savaşlar, kukla hükümetler ve gümrük birliğinin kurulmasını ve nihayet Afrika
siyasi cinayetler olarak yansımıştır. Tek Pazarı’nın kurulmasıyla birlikte Afrika Ekono-
184
Uluslararası Örgütler
mik ve Parasal Birliğinin oluşturulmasını ve Afrika değerlendirmek gerekir. AfB’den önce ku-
Merkez Bankası ile Pan-Afrika Parlamentosu’nun rulan, kıtada bölgesel bütünleşmeyi sağla-
kurulmasını hedeflemektedir. yan bu örgütlerin her biri farklı roller ve ya-
Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte, büyük güç- pılara sahiptir. Bu bölgesel örgütlerin genel
lerin kıtadan geri çekilmiş görünmeleri bazı Afrika amacı üyeleri arasında kurulacak bölgesel
siyasi liderleri tarafından Kıta’yı canlandırmak için ekonomik entegrasyonlar aracılığıyla Afri-
bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. Bu düşünce ile ka Ekonomik Topluluğu’nun oluşumunu
Afrika ülkelerinin daha güçlü ve ekonomik ve siya- kolaylaştırmaktır. Bir başka ifadeyle 1994
si olarak bütünleşmelerini öngören bir Örgüt çatısı yılından beri faaliyette olan Abuja Antlaş-
altında toplanmaları amaçlanmıştır. 1999 yılında ması nihai olarak bölgesel ekonomik enteg-
Libya-Sirte’de bir araya gelen ABT Devlet ve Hükü- rasyonları yapı taşları olarak kullanarak bir
met Başkanları Meclisi’nde kabul edilen Sitre Dekle- Afrika Ortak Pazarı yaratmayı amaçlamak-
rasyonu ile Afrika’da bütünleşmenin hızlandırılması tadır. Bazı Afrika ülkeleri bu örgütlerden
fikri benimsenmiştir. Bu girişimin ardından 2000 birkaçına birden üyedir. AfB, sekiz Bölgesel
yılında Lome-Togo’da bir araya gelen liderler Afrika Ekonomik Örgüt aracılığıyla kıtadaki bü-
Birliği Kurucu Anlaşması’nı onaylamışlar, 2002 Gü- tünleşme hareketini sürdürmektedir:
ney Afrika Durban Zirvesi’nde ise 53 ülkenin katılı- • Arap-Mağrip Birliği (UMA)
mıyla Afrika Birliği (AfB) resmen kurulmuştur. Yeni • Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu
kurulan AfB, 1963’te kurulan Afrika Birliği Teşki- (ECOWAS)
latı ve 1994’te kurulmuş olan Afrika Ekonomik
• Orta Afrika Devletleri Ekonomik Toplulu-
Topluluğu’nu da içine alan uluslararası bir örgüt ola-
ğu (ECCAS)
rak ortaya çıkmıştır. 2011 yılında Güney Sudan Bir-
liğe katılmış ardından Batı Sahra sorunu nedeniyle • Doğu ve Güney Afrika için Ortak Pazar
1984 yılında ABT’den ayrılan Fas’ın 2017 yılında (COMESA)
yeniden katılmasıyla AfB’ne üye ülkelerin sayısı 55’e • Sahel Sahra Devletleri Topluluğu (CEN-
yükselmiştir. Böylece BM’ye üye tüm Afrika ülkeleri SAD)
AfB’nin çatısı altında toplanmıştır. • Doğu Afrika Topluluğu (EAC)
• Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi
(IGAD)
Afrika Birliği, 1963’te kurulan Afrika Bir-
liği Teşkilatı ve 1994’te kurulmuş olan Af- • Güney Afrika Kalkınma Topluluğu
rika Ekonomik Topluluğu’nu da içine alan (SADC).
uluslararası bir örgüttür. ii. Barış ve Güvenlik: AfB, Afrika’daki çatış-
maların kıtanın sosyo-ekonomik kalkınma-
sında büyük bir engel teşkil ettiğini kabul
Kurucu Anlaşma’ya göre AfB üyelerinin birbir-
etmektedir. Bu nedenle Birlik, barışı teşvik
lerinin iç işlerine karışması ve kuvvet kullanması
etmek ve korumak için ortak güvenlik sis-
veya tehdidinde bulunması yasaklanmıştır. Ancak
teminin kurulmasını amaçlamaktadır. AfB
ABT’dan farklı olarak Devlet ve Hükümet Başkan-
üyesi ülkeler, güvenliği tesis etmek için Bir-
ları Asamblesi’nin kararı ile savaş suçları, soykırım
liğin kurumlarına yetki, görev ve kaynak
veya insanlığa karşı suç söz konusu olduğunda AfB
sağlamayı taahhüt etmektedir.
üye devletlere müdahale hakkına sahiptir. AfB’nin
Kurucu Anlaşmasında yer alan Örgüt’ün amaç ve iii. İnsan Haklarının Korunması: AfB’nin kuru-
ilkeleri, birbiriyle ilişkili altı kategoride özetlenebi- luş nedenlerinden birisi üye ülkelerde insan
lir. İlk üç alt bölüm hedeflere odaklanırken, geri haklarının geliştirilmesi ve korunması, de-
kalan üç bölümde amaçlara ulaşmak için kullanıla- mokratik kurum ve kültürlerinin güçlendi-
cak olan ilkeleri tanımlanmaktadır. rilmesi, iyi yönetişim ve hukukun üstünlü-
ğünün sağlanmasıdır. Bu nedenle AfB üye
i. Bölgesel bütünleşme: Afrika kıtasındaki
devletleri, İnsan Hakları Evrensel Beyan-
bölgesel ekonomik işbirliği girişimlerini
namesi ve Afrika ve İnsan Hakları Şartı’na
AfB’nin üzerinde yükseldiği sütunlar olarak
bağlı kalmayı taahhüt etmektedirler.
185
Bölgesel Ekonomik Örgütler
iv. İç İşlerine Karışmama İlkesi: AfB üye devlet- ceğini öngörür. Asamble bu yetkisini Barış ve Gü-
lerin iç işlerine karışmayı ortak bir güvenlik venlik Konseyi’ne devretmiştir.
tehdidi olarak benimsemektedir. Bu ilke, Üye ülkeler arasında politika koordinasyonunu
üye ülkelerdeki mevcut rejimi veya siya- Asamble’ye karşı sorumlu olarak görev yapan ve ge-
si düzeni, istikrarı bozmak veya devirmek nellikle üye devletlerin dışişleri bakanlarından olu-
amacıyla ırksal, dini, dilsel, etnik veya diğer şan Yürütme Konseyi yerine getirir. Yürütme Konseyi
farklılıkları besleyen her türlü yıkıcı faali- Asamble’de alınan kararların tüm üye ülkelerde uy-
yetleri reddetmektedir. Bu kapsamda üye gulanmasından ve kıtadaki diğer bölgesel ekonomik
ülkelerin topraklarının bir başka üye dev- örgütlerle ilişkilerin yürütülmesinden sorumludur.
lete karşı yıkıcı faaliyetler için bir üs olarak Yürütme Konseyi’nin altında faaliyet gösteren ve
kullanılmasına da izin verilmez. toplantıların gündemini hazırlayan, üye ülkelerin
v. Birliğin Müdahale Hakkı: AfB’nin iç işleri- büyükelçilerinden oluşan Daimi Temsilciler Komitesi
ne karışılmaması ilkesinin istisnasını oluş- bulunmaktadır. Addis Abba’da faaliyet gösteren Ko-
turmaktadır. Savaş suçları, soykırım ve in- mite gerekli gördüğü takdirde alt komisyonlar veya
sanlığa karşı suçlar söz konusu olduğunda çalışma grupları kurabilir. Afrika Birliği Komisyonu,
AfB Assamblesi’nin kararıyla Birlik bir üye Birliğin yürütme organıdır. Etiyopya’nın Addis Aba-
devlete müdahalede bulunabilir. Bir üye ba kentinde faaliyetlerini sürdürmektedir. AB’nin
ülke de barış ve güvenliğin sağlanması için kurumsal yapısındaki Avrupa Komisyonu gibi ener-
AfB Asamblesi’nden ülkesine müdahale bu- ji, bütçe, tarım, barış ve güvenlik gibi her biri ayrı
lunulmasını talep etme hakkına sahiptir. politika alanında sorumluluk yüklenmiş 10 komis-
vi. Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü: AfB, yonerden oluşur. Komisyon Başkanı ve üyeleri AfB
ekonomik kalkınma için demokrasi ve hu- Asamblesi tarafından atanır.
kukun üstünlüğünün sağlanmasını esas ola- AfB’nin kurumsal yapısı içinde 2004 yılın-
rak benimsemiştir. Demokrasi, hukukun dan itibaren Pan-Afrika Parlamentosu faaliyet
üstünlüğüne saygı ve iyi yönetişim ilkeleri, göstermektedir. Şu anda sadece tavsiye görevinde
üye ülkelerde ekonomik kalkınma ve sosyal bulunan, Avrupa Parlamentosu gibi tasarlanmış
adaletin sağlanması için ön koşul olarak ka- Pan-Afrika Parlamentosu’nun gelecekte Afrika va-
bul edilmiştir. tandaşları tarafından doğrudan seçimle üyelerinin
belirlendiği ve karar alma sürecine ortak olan bir
organ haline dönüşmesi amaçlanmaktadır. Güney
Afrika Birliği Teşkilatı sömürgecilik ve Afrika’nın Midrand kentinde faaliyetlerini sürdü-
ırkçılıkla mücadele ve yabancı ülkelere ren Pan-Afrika Parlamentosu’nun AfB’nin demok-
bağımlılığa son verme temel amaçlarıyla ratik denetimini yapması ve Birliğin yönetiminde
hareket ederken, Afrika Birliği’nin misyo- Afrika vatandaşlarının iradesini ortaya koyması gö-
nu demokrasi, insan hakları ve ekonomik revlerini üstlenmesi beklenmektedir.
kalkınma olmuştur. AfB’nin kurumsal yapısı içinde Barış ve Güven-
lik Konseyi kıtada çatışmaların önlenmesi ve çözümü
görevini yürütmektedir. Konseyin temel görevleri;
Üye ülkelerin Devlet ve Hükümet Başkanla-
rından oluşan AfB Asamblesi Örgüt’ün politika ve • Bir üye ülkede savaş suçları, soykırım veya
karar alma organıdır. Zirve olarak da adlandırılan insanlığa karşı işlenen suçlar durumunda
Asamble, Birliğe yeni üyelerin kabulü ve bütçenin Birliğin müdahalesini önermek,
onaylanmasının yanında AfB Komisyonunu seçer, • Askeri darbeler gibi anayasaya aykırı yol-
Kurucu Anlaşma’nın yorumlanması ile Yürütme lardan hükümet değişikliği durumlarında
Konseyi’nin çalışma biçimi ile görevlerini belir- yaptırım uygulamak,
ler. AfB Zirveleri 2004 yılından itibaren yılda iki • Demokrasinin gelişmesine yönelik insan
kez gerçekleştirilmektedir. AfB Kurucu Anlaşması haklarına saygılı uygulamaları takip etmek,
Asamble’nin belirli koşullar altında üye devletlere • Silahlı çatışma veya afet durumlarında insa-
müdahale veya yaptırım konusunda karar verebile- ni yardım sağlamak olarak sıralanmıştır.
186
Uluslararası Örgütler
187
Bölgesel Ekonomik Örgütler
Sierra Leone) ise 2000 yılında Batı Afrika Para Sahası reketine girişmişler ancak sömürgecilik sonrası
(WAMZ: West African Monetary Zone) olarak bili- ekonomik yapının nasıl kurulacağına ilişkin anlaş-
nen ikinci bir para sahası kurmaya karar verdiler. Batı mazlıklar nedeniyle 1977 yılında uygulamaya son
Afrika’da tek bir parasal bölge oluşturmak için gele- verilmişlerdir. 1999 yılında yine Kenya, Tanzanya
cekte bu Bölge’nin Batı Afrika Ekonomik ve Parasal ve Uganda tarafından Doğu Afrika Topluluğu (The
Birliği (WAEMU) ile birleşmesi öngörülmektedir. East African Community: EAC) bir hükümetlera-
Aynı AB Parasal Birliğinde olduğu gibi Masstricht rası örgüt olarak kurulmuştur. Örgüt’e Ruanda ve
kriterlerine benzer ekonomik yakınsama kriterleri Burundi 2007 yılında, Güney Sudan ise 2016’da
belirlemişler, 2003 yılından itibaren ortak para birimi katılmıştır. Örgüt içinde Kenya ve Tanzanya eko-
“Eco”yu yönetecek Batı Afrika Merkez Bankası’nın nomik olarak öne çıkan ülkelerdir. Kenya, Uganda
kurulmasını tasarlamış olsalar bile bu hedeflere ulaş- ve Güney Sudan’ın petrol, Tanzanya’nın ise doğal-
mak için henüz bir ilerleme kaydedilmemiştir. gaz ve uranyum ihracatıyla yakın gelecekte Top-
ECOWAS tek pazar ve parasal birlik gibi eko- luluk ekonomilerinde bir gelişme sağlanabileceği
nomi alanında bütünleşmeyi derinleştirememesine tahmin edilmektedir.
rağmen bölgeyi ilgilendiren siyasi ve askeri konu- Örgüt’ün başlıca hedefleri arasında, bölgedeki
larda önemli görevler üstlenmiştir. Kuruluşunda ticaretin serbestleştirilmesi, sermayenin ve işgücü-
dış tehditlere karşı birbirlerini desteklemeyi ve nün serbest dolaşacağı bir ortak pazarın kurulması
bölgenin istikrarını tehdit eden iç çatışmalara karşı yer almaktadır. 2009 yılında Doğu Afrika Toplulu-
müdahale etmeyi kararlaştıran ECOWAS ülkeleri ğu Ortak Pazarı’nın kurulmasına ilişkin protokol
bu amaçla bir barış gücü de oluşturmuştur. imzalanmış, 2013 yılında ise Parasal Birliğin kurul-
ECOWAS tıpkı AB gibi örgütlenmiştir. Devlet masına karar verilmiştir.
ve Hükümet Başkanları Zirvesi en üst düzey organ- Devlet ve Hükümet Başkanları’ndan oluşan Zir-
dır. Başkanlığı’nı bir yıllık süreyle üyelerden birisi ve, Topluluğa stratejik bir yön verir. Bakanlar Kon-
üstlenir. Dönem başkanı olan ülkenin bakanı aynı seyi karar alma ve yürütme organıdır. Konsey her yıl
zamanda Bakanlar Konseyi’nin de başkanlığını ya- Zirve toplantısından hemen önce toplanmaktadır
par. Topluluğun yürütme organı ise 15 üyeden olu- ve dönüşümlü başkanlık yöntemi uygulanmakta-
şan ECOWAS Komisyonu’dur. Topluluğun yasama dır. Konsey’in altında faaliyet gösteren Koordinasyon
organı üye ülkelerin ulusal Parlamentolarından dört Komitesi bölgesel işbirliği için birincil sorumluluğa
yıllık süre ile gönderilen parlamenterlerden oluşan sahiptir. Entegrasyonun tüm alanlarına ilişkin uy-
ECOWAS Parlamentosu’dur. Yargı görevi ise ECO- gulamalar kurulan Sektörel Komiteler aracılığıyla
WAS Adalet Divanı tarafından yerine getirilir. sağlanır. Sekretarya, Topluluğun yürütme organıdır.
Zirve tarafından beş yıllık dönem için atanan Ge-
nel Sekreter yönetimindeki Sekretarya Antlaşma’nın
Doğu Afrika Topluluğu - EAC koruyucusu olarak, Konsey tarafından kabul edilen
düzenlemelerin ve direktiflerin doğru bir şekilde
uygulanmasını sağlar. Doğu Afrika Adalet Divanı
Topluluğun yargı organıdır ve EAC Antlaşması’na
uyumun yorumlanması ve uygulanmasında kanun-
lara uyulmasını sağlar. Mahkeme, yargıçları Zirve
tarafından atanan on hakimden ve Konsey tarafın-
dan atanan Raportörden oluşur. Doğu Afrika Yasama
Meclisi (EALA), Topluluğun yasama organıdır. Her
ülkeden seçilen dokuz üye ile Topluluktan sorum-
lu Bakan ve Genel Sekreterin katılımıyla Meclis 52
üyeden oluşmaktadır.
188
Uluslararası Örgütler
Öğrenme Çıktısı
189
Bölgesel Ekonomik Örgütler
190
Uluslararası Örgütler
191
Bölgesel Ekonomik Örgütler
bölgesinin oluşturulması fikri destek kazanmaya Meksika, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine, Peru,
başlamıştır. 1980’lerde dünya ekonomisinde yaşa- Filipinler, Rusya Federasyonu, Singapur, Tayland,
nan büyük sıçrama Asya-Pasifik Bölgesi ülkelerinin Amerika Birleşik Devletleri ve Vietnam’dır.
ekonomik alanda işbirliğini geliştirme yönündeki Her yıl 21 APEC üyesi ülkeden birisi APEC
isteklerini arttırdı. Dünya üzerinde neoliberal poli- Başkanı olarak toplantılara ev sahipliği yapar. Li-
tikaların güç kazanması, bölge ülkelerinin neolibe- derler Toplantısı Örgüt’ün en üst seviyedeki organı-
ral dışa açık ekonomi modelini benimsemeleri ve dır. Üye ülkelerin Dışişleri veya ticaretten sorumlu
kalkınmalarını ihracata dayandıran bir ekonomik bakanları Liderler Toplantısı öncesi her yıl APEC
anlayışa sahip olmaları, AB gibi uluslarüstü bir en- Bakanlar Toplantısı’nda bir araya gelirler. Ayrıca
tegrasyon modelinin başarısı bölge ülkelerini bu Sektörel Bakanlar Toplantıları, eğitim, enerji, çev-
konuda cesaretlendiren olgular olarak önemlidir. re, bilim ve teknoloji turizm gibi birçok alanlarda
Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütü (Asia- düzenli olarak gerçekleştirilmektedir. Bu toplantı-
Pacific Economic Cooperation: APEC)’nün kurul- lardan gelen öneriler APEC Liderlerine sunulmak-
ması işte böyle bir düşünsel hazırlığın sonucunda tadır. APEC İş Danışma Konseyi, her yıl hazırla-
gerçekleşmiştir. 1989 yılında 12 ülkenin bakanlar dıkları rapor aracılığıyla APEC Liderlerine APEC
düzeyinde gayri resmî olarak bir araya gelmesiy- bölgesinde iş ve yatırım ortamını iyileştirmek için
le başlayan APEC ile bölgesel ve küresel ticaretin öneriler sunmaktadır. İş Danışma Konseyi yılda
serbestleştirilmesi ile ilgili konuların tartışıldığı, iş- dört kez toplanır ve bir temsilci Bakanlar Toplan-
birliği ve güvenlik konularının görüşüldüğü yıllık tılarına katılır. APEC Sekreterliği Singapur’da olup
toplantılar aracılığıyla bir forum görevi yürütmek- APEC süreci için temel destek mekanizması olarak
tedir. Nitekim 1989 yılından itibaren APEC çer- faaliyet göstermektedir. Koordinasyon, teknik ve
çevesinde uygulanan politikalar sonucunda sanayi danışmanlık desteği ile bilgi yönetimi, iletişim ve
ve hizmet sektörlerinin yanı sıra ticaret ve yatırım halka açık hizmetler sağlar. APEC üyeleri, her yıl
politikalarında da yeniden yapılanmaya gidilmiş, APEC’e sundukları Bireysel Eylem Planları (IAPs)
böylece Asya-Pasifik Bölgesi doğrudan yabancı ve Kolektif Eylem Planları (CAPs) aracılığıyla ser-
sermaye yatırımları için cazip hâle getirilmiştir. Bu best ticaret ve yatırım hedeflerine ulaşma yolunda
dönemde izledikleri neoliberal politikalarla sanayi kaydettikleri ilerlemeleri bildirmektedir.
üretimleri ve ihracatlarını hızla artıran ülkeler, Asya 1994 yılında Bogor-Endonezya’da bir araya ge-
kaplanları olarak tanımlanmış ve IMF, Dünya Ban- len APEC Liderleri, bir serbest ticaret bölgesi ku-
kası tarafından tüm gelişmekte olan ülkelere örnek rulması hedefini (Bogor Hedefleri) açıklanmıştır.
olarak gösterilmiştir. Asya-Pasifik Serbest Ticaret Bölgesi (Free Trade Area
of the Asia-Pacific: FTAAP) kuruluşu için sanayi-
leşmiş ülkelerin 2010, diğer az gelişmiş üyelerin ise
Tayvan, Singapur, Hong Kong ve Güney 2020 yılına kadar ticaret ve yatırımların önündeki
Kore ekonomilerini tanımlamak için Asya engelleri kaldırması planlanmıştır. Bogor Hedefle-
kaplanları kavramı kullanılır. rini üç ana başlıkta kategorize edebiliriz:
i. Ticaret ve Yatırımların Serbestleşmesi:
APEC üyeleri, istihdam ve ekonomik büyü-
APEC, üyelerinin yasal olarak bağlayıcı yü- menin motoru olarak ticaret ve yatırımların
kümlülüklere girmeden, ticaret ve yatırımların artması için eylemler gerçekleştirmektedir.
önündeki engelleri azaltmayı taahhüt ettikleri bir Bu amaçla tarife ve tarife dışı engelleri azalt-
hükümetlerarası örgüttür. APEC üyeleri diyalog mak, ikili ve bölgesel ticaret anlaşmalarının
ve uzlaşma yolu ile hedeflerine ulaşmaktadır. Te- ilerlemesini ve Asya-Pasifik Serbest Ticaret
mel olarak küreselleşme sürecinde serbest piyasa Bölgesi’nin uzun vadeli hedefini içerir.
ekonomisinin etkin bir şekilde işletilmesini amaç
ii. İş Yapma Kolaylığı: APEC üyeleri bölgede giri-
edinmiştir. Bu nedenle APEC’i OECD’nin Asya
şimciliği desteklemek üzere zaman, maliyet ve
versiyonu olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır.
belirsizliğini azaltmak için önlemler almak-
Günümüzde APEC’e üye olan 21 ülke Avust- ta ve küçük işletmeler, kadınlar ve gençler
ralya, Bruney, Kanada, Şili, Çin, Hong Kong, Tay- de dahil olmak üzere yeni ekonomik fırsat-
van, Endonezya, Japonya, Güney Kore, Malezya,
192
Uluslararası Örgütler
lar önermektedir. APEC’in önerdiği yapısal reformlar pazar erişimini ve verimliliği arttıran politi-
kaların geliştirilmesini ve uyumlaştırılmasını desteklemekte ve sağlık ve güvenliğin korunması gibi
kamu yararını desteklemektedir.
iii. Ekonomik ve Teknik İşbirliği: APEC, yolsuzlukla mücadele, enerji güvenliği, çevre koruması, sal-
gın hastalıklarla mücadele, acil durum hazırlığı gibi konularda altyapıyı geliştirmek için üyelerine
teknik destek sağlamaktadır.
Dünya ekonomisinde bir tarafta AB, Amerika Kıtası’nda NAFTA ve MERCOSUR gibi blokların kar-
şısında Doğu Asya’nın yeri ve geleceğini, bir anlamda APEC ülkelerinin kendi bölgesel ticaret bloğunu
kurup kurmayacakları belirleyecektir.
Öğrenme Çıktısı
193
Bölgesel Ekonomik Örgütler
katılımcı ülkelerin arasında malların serbest do- 2000’li yıllarda dünya ekonomisindeki gelişme-
laşımının sağlanması, üçüncü ülkelere karşı ortak ye paralel olarak, başta Rusya olmak üzere AVET
gümrük politikası izlenmesi ve serbest piyasa eko- üyesi ülkeler de hızlı ekonomik büyüme göster-
nomisi ilkeleri ile ortak mevzuat çerçevesinde aynı diler. Bu durum üye ülkelerin Örgüt’e daha fazla
tip düzenleme mekanizmalarının oluşturulmasına önem vermeleri sonucunu doğurdu. Bu ortamda
dayanmaktaydı. üye ülkelerin işbirliğinin kendileri açısından yararlı
Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Rusya Fede- olduğunu düşünmeleri ve siyasal olarak da bu fikre
destek vermeleri Örgüt’e verdikleri önemin artma-
rasyonu gümrük birliği sürecini 29 Mart 1996’da
sına yol açmıştır.
imzalanan Ekonomi ve İnsani Alanlarda Entegras-
yonun Derinleştirilmesi Anlaşması ile desteklemiş-
lerdir. 1998 yılında Anlaşma’ya Tacikistan da taraf
olmuştur. 2004 yılında Ukrayna’da Cumhurbaşkan-
lığı seçimi döneminde başlayan ve 2005
Güneydoğu Asya’da başlayan küresel kriz 1998 yılı başına kadar süren siyasi gösteriler “tu-
yılında Rus ekonomisini de vurmuş yüksek enflas- runcu devrim” olarak adlandırılmaktadır.
yon-faiz, devalüasyon ve kamu mali dengelerindeki
bozulmayla boğuşan Rusya bir hamle olarak en-
tegrasyonu daha da derinleştirecek adımlar atmış- AVET her ne kadar ekonomik bir örgüt olarak
tır. 26 Şubat 1999’da imzalanan “Gümrük Birliği ortaya çıktıysa da, üyelerine kolektif bir güvenlik
ve Ortak Ekonomik Alan Anlaşması”yla beş ülke sağlayan siyasal ve askeri bir bağlama da oturmak-
(Rusya Federasyonu, Belarus, Kazakistan, Kırgızis- taydı. Rusya, BDT yapısı içinde etkinliğini yete-
tan ve Tacikistan) arasında gümrük birliği ve ortak rince arttıramadığını görmekteydi. Ayrıca 11 Eylül
pazarın kurulması kararı alınmıştır. Taraflar ara- sonrasında ABD’nin Afganistan üzerinden Orta
sında böylesine derin bir entegrasyonu hedefleyen Asya’ya yerleşmesi, Rusya’nın eski Sovyet coğraf-
Anlaşma’nın uygulanabilmesi için, kurumsal bir yası üzerindeki çıkarlarını tehdit etmekteydi. Bu
yapının inşa edilmesi gerekmekteydi. Nitekim 5 dönemde, Ukrayna’da yaşanan “turuncu devrim”
ülke, 10 Ekim 2000’de yeni bir anlaşma imzalaya- de Rusya’nın çıkarları açısından olumsuz gelişme-
rak, Avrasya Ekonomik Topluluğu -AVET (Eurasian lerdi. Örgüt üyesi ülkelerin liderleri, benzer dev-
Economic Community: EurAsEC)’nu kurmuşlar- rimlerin kendi ülkelerinde de gerçekleşmesinden
dır. Topluluğa katılmasa da Ukrayna bu süreçte korkmakta, Rusya’yla geliştirilen ilişkilerin kendi
aktif rol almıştır. yönetimlerinin sürmesi açısından bir garanti nite-
liğinde olduğunu düşünmekteydiler. Zaten bu ül-
kelerin ekonomileri üzerinde de Rusya çok önemli
role sahipti. Ukrayna bütünleşme girişiminden
Avrasya Ekonomik Topluluğu 10 Ekim
uzaklaşırken Özbekistan’ın 2005 yılında AVET’e
2000 tarihinde Belarus, Kazakistan, Kır-
üye olmasıyla Örgüt’ün üye sayısı 6’ya yükselmiş-
gızistan, Rusya Federasyonu ve Tacikis-
tir. Moldova, Ukrayna ve Ermenistan ise gözlemci
tan tarafından kurulmuş bir uluslararası
ülke olarak kalmışlardır.
ekonomik entegrasyondur. Özbekistan
da 2005 yılında AVET’e katılmıştır. Av- 2006 yılında AVET üyeleri arasından Rusya,
rasya Ekonomik Topluluğu Anlaşması ile Kazakistan ve Belarus bütünleşmeyi derinleştir-
taraflar arasında işbirliği ve bütünleşmeye mek için bir adım daha atmışlardır. Kırgızistan
yönelik daha önce imzalanan tüm anlaş- ve Tacikistan ise “çok vitesli bütünleşme modeli”
maların ve alınan ortak kararların, yeni çerçevesinde ekonomileri hazır olduğunda bu çe-
anlaşmaya aykırı olmadığı sürece geçerli kirdek içinde yer almaya karar vermişlerdir. 1995
olduğu vurgulanmıştır. yılında imzaladıkları anlaşma ile Rusya ile Belarus
arasında başlayan gümrük birliği sürecine Kaza-
194
Uluslararası Örgütler
195
Bölgesel Ekonomik Örgütler
Rus Rublesi cinsinden ifade edilen yıllık Birlik 1957 yılında kurulan AET iç pazarın bütün-
bütçesine her ülkenin Yüksek Konsey’in kararlaştır- leşmesini tam 30 yıl sonra Tek Avrupa Senedi ile
dığı oranlarda katkıda bulunmaktadır. sağlayabilmiştir. 6 ülkeyle kurulan AET 167 mil-
yonluk bir nüfusa sahipken AVEB’in 180 milyon-
dur. AET kurulduğunda F. Almanya en önemli
Avrasya Ekonomik Birliği’nin İşlevi ekonomik güç iken (%32), AVEB içinde Rusya
AVEB, BDT ülkeleri arasında kurulmaya çalışı- çok baskındır (%86). Dünya Bankası’nın yaptığı
lan gümrük birliği ve Ortak Ekonomik Alan’ın ger- sıralamaya göre 2016 yılında 1.3 trilyon dolarlık
çekleşmiş hâlidir. Aynı AB’de olduğu gibi malların, nominal GSYH’sı ile Rusya Dünyanın 12. büyük
hizmetlerin, sermayenin ve işgücünün serbest do- ekonomisidir. Birlik üyesi diğer ülkelerin büyüme
laşımı ilkeleri üzerine kurulmuştur. Kurucu ülkele- hızları Rus ekonomisi tarafından belirlenmekte-
rin liderleri ortak pazar hedefine 2025 yılına kadar dir. AVEB’in de üye sayısının artma potansiyeli
ulaşılmasını öngörmüşlerdir. Kurucu Anlaşma’da bulunmaktadır.
enerji, ulaştırma, tıbbi cihaz ve ilaç, tarım, sana-
AVEB çok geniş bir coğrafyayı kapsamaktadır.
yi, makroekonomik politikaların uyumu, istatisti-
Bu durum pazarların birleştirilmesini ve taşıma-
ki bilgiler, işgücünün serbest dolaşımı ve finansal
cılık maliyetlerini belirlemektedir. AET ile karşı-
piyasaların düzenlenmesi hedeflenen öncelikli bü-
laştırdığımızda yüzölçümü 17 kat daha büyüktür.
tünleşme alanları olarak tanımlanmıştır.
Kurucu üç ülkenin başkentleri – ekonomik mer-
AVEB, üyeleri arasında ortak pazar yaratmayı kezleri arasındaki mesafe de oldukça uzundur.
amaçladığı için üye ülkelerin izlediği makroeko- AVEB içinde Rusya ve Kazakistan için petrol ve
nomik politikaların birbirleriyle uyumlu olması doğalgaz çok önemlidir. İspatlanmış dünya pet-
gereklidir. Bu nedenle kurucu antlaşmada (Md.63) rol rezervlerinin %6,1’i, doğalgazın ise %17,4’ü
makroekonomik istikrar göstergesi olarak bazı kri- Rusya’dadır. 2014 itibariyle dünya ham petrol
terler belirlemişlerdir. üretiminin %12,7’si Rusya’da, %2’si Kazakistan’da
• Yıllık merkezi hükümet konsolide bütçe gerçekleşmektedir. Rusya dünya doğalgaz arzının
açığı GSYH’nın % 3’ünü geçmemelidir. %17’sini karşılamaktadır.
• Merkezi yönetim borç stokunun GSYH’ya Birlik içinde işgücü hareketliliği açısından ba-
oranı % 50’den fazla olmamalıdır. kıldığında Rusya yine merkez konumundadır. 144
• En düşük enflasyona sahip ülkenin yıllık milyonluk nüfusa sahip olan Rusya’da aktif nüfus
enflasyon oranı ile, ilgili üye ülke enflasyon 75.5 milyon, 71.5 milyon kişi de istihdam edil-
oranı arasındaki fark 5 puanı geçmemelidir. mektedir. 2014 yılında 590 bin kişi Rusya’ya göç
Bununla birlikte henüz AVEB’in bu kriterleri etmiş ve neredeyse tamamı BDT ülkelerindendir.
yerine getirmek için kullanılabileceği açıkça tanım- Yaklaşık 260 bin kişi de Rusya’dan BDT ülkelerine
lanmış bir mekanizması yoktur. Para politikası ko- göç etmiştir. Ancak özellikle Rusya’da Kafkasya ve
ordinasyonunun olmaması, üye ülkelerdeki yüksek Orta Asya Cumhuriyetlerinden gelen, başta inşaat
enflasyon, döviz kurlarında belirsizlik ve dolarizas- olmak üzere marjinal sektörlerde istihdam edilen,
yon temel sorunlar olarak AVEB’in önündedir. köken itibariyle Slav olmayan göçmenlere karşı
ciddi bir tepkinin olduğu, hatta kamuoyu tarafın-
AVEB’i AB ile karşılaştırdığımızda çok önem- dan vize uygulamasının istendiği bilinmektedir
li farklılıklar göze çarpmaktadır. Her şeyden önce
kurumsal yapı açısından bakıldığında AVEB’in Rusya’nın BDT ülkeleriyle olan ticareti oransal
kurucu 3 ülkenin liderleri eliyle inşa edilen bir olarak azalmaktadır. 2000’li yıllarla birlikte toplam
bütünleşme olduğu dikkat çekmektedir. AVEB’de ithalat ve ihracattaki payı %15 seviyesinin altına
AB gibi hem üye ülkeleri, hem vatandaşları hem düşmüştür. AVEB üyeleri arasında sadece Rusya,
de Birliğin kendisinin temsil edildiği bir kurum- 22 Ağustos 2012 tarihinde DTÖ’ne üye olmuş-
sal yapı bulunmamaktadır. Avrupa Parlamentosu, tur. AVEB’in gerek Çin gerekse AB ile ticareti
Birliğin tüm faaliyetlerinin demokratik denetimini kolaylaştırıcı anlaşmalar imzalamasıyla bölgenin
yapmak ve karar alma sürecinde rol oynamak gibi ticaret hacminin daha da artması beklenmektedir.
yetkilere sahipken AVEB’de böyle bir organ bulun- AVEB’in öncelikli amacı en büyük ticaret ve eko-
mamaktadır. nomi ortakları olan AB ve Çin ile kapsamlı ticaret
ve yatırım anlaşmaları imzalamaktır. 2016 yılında
196
Uluslararası Örgütler
görevlendirilen AVEB Komisyonu Çin ile Ticaret Bütün bu göstergeler aslında ekonomileri birbi-
ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması hakkında bir di- rine benzemeyen, üretimleri çeşitlenmemiş, birbir-
yalog başlatmıştır. Özellikle Çin’in Modern İpek leriyle önemli ticaret partneri olmayan AVEB ülke-
Yolu Projesi AVEB ile Çin arasındaki karşılıklı yarar lerinin ortak pazar için kat etmeleri gereken daha
sağlayan işbirliği ortamı yaratmıştır. çok yol olduğunu göstermektedir. Entegrasyona
dahil olan ülkeler arasında çalışanların, malların,
hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımının sağ-
2013 yılında ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ adıyla lanması bölge ekonomisi üzerinde önemli etkiler
Çin lideri Şi Jinping tarafından sunulan yaratacaktır. Tek pazarın kurulması Birlik içinde
Modern İpek Yolu Projesi ile Çin Asya, artan ticaret ve yatırım fırsatlarının yanı sıra ortak
Afrika’yı kapsayan ve Avrupa’ya ulaşan ulaşım ve enerji politikaları ile dünya ekonomisini
büyük yatırımlar hedefliyor. Özellikle etkileyecektir. AVEB günümüzde beş ülkeyi kap-
Avrasya’da altyapı, sanayi bölgeleri, enerji samasına rağmen, üyesi olan ülkelerin ekonomik
santralları ve boru hatlarına yönelik ya- özellikleri ve bütünleşmenin genişleme olanağı göz
tırımlarla Çin, Asya ile Avrupa arasında önünde bulundurulduğunda uzun vadede AB gibi
otoyollar, demiryolları, limanlar ve havaa- güçlü bir uluslarüstü örgüt olarak dünya siyasetin-
lanlarından oluşan bir ağ tasarlamaktadır. de ve ekonomisinde adından çok söz ettirme po-
tansiyeli bulunmaktadır.
Öğrenme Çıktısı
197
Bölgesel Ekonomik Örgütler
1 Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kurulduğu dönemde başta İngiltere olmak üzere serbest piyasa eko-
nomisini benimsemiş birçok ülke bu bütünleşme hareketinin dışında kalmayı tercih etmiştir. Bu ülkeler
de (Avusturya, Danimarka, Norveç, Portekiz, İsveç, İsviçre ve İngiltere) 1960 yılında Stockholm Sözleş-
mesi ile Avrupa Serbest Ticaret Birliği-EFTA’yı kurmuşlardır. Sonradan Finlandiya, İzlanda ve Lihtenş-
tayn da EFTA’ya katılmıştır. EFTA’nın faaliyetlerinin temelini AB ile bir serbest ticaret bölgesi kurmak
oluşturmuştur. EFTA ile üye ülkeler kendi aralarındaki sanayi ürünleri ticaretinde gümrük vergileri ve
diğer ticaret engellerini tamamen kaldırmayı öngörmüşlerdir. EFTA bir serbest ticaret anlaşması olduğu
için üye ülkeler arasında üretim faktörü hareketliliğini de öngörmemiştir. Ayrıca EFTA’ya taraf ülkeler
üçüncü ülkelere karşı bağımsız bir dış ticaret politikası izlemeye devam etmişlerdir.
Önce İngiltere ve Danimarka’nın ardından Portekiz, Avusturya, İsveç ve Finlandiya’nın AB’ye üye olma-
sıyla EFTA üye sayısının hızla azalması öneminin de azalmasına yol açmıştır. Günümüzde sadece İzlanda,
Lihtenştayn, Norveç ve İsviçre EFTA üyesi olarak kalmıştır.
2 AB üyesi olmadan AB Tek Pazarı’nın sağladığı avantajlardan yararlanmak isteyen EFTA üyelerinden
İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç 1994 yılında imzalanan Avrupa Ekonomik Alanı Antlaşması ile AB ile bir
ortak pazar kurmuşlardır. İsviçre bu Alanın dışında kalmayı tercih etmiştir.
AEA Anlaşması farklı bir bütünleşme modelidir. AB ile EFTA üyesi üç ülke arasında bir “ortaklık” ilişkisi
kuran Anlaşma AB’nin ortak tarım, balıkçılık politikaları, gümrük birliği, ticaret politikası, parasal birlik,
ortak dış ve güvenlik politikası ile adalet ve içişleri alanındaki politikalarını kapsamaz. Bir başka ifadeyle
AEA Anlaşmasıyla üç EFTA ülkesi AB üyesi olmadan AB tek pazarına dahil olmaktadır.
İç pazar olarak tanımlanan 28 AB ülkesi ve 3 EFTA ülkesinden oluşan Avrupa Ekonomik Alanı’nda vatan-
daşlar serbestçe dolaşma, yaşama, eğitim görme, yatırım yapma ve iş kurma imkanına sahiptir.
198
Uluslararası Örgütler
3 ABD bir taraftan Kanada ile arasındaki ticareti serbestleştirme için girişimde bulunurken diğer taraf-
tan Meksika’yı da bu sürece katmış ve üç ülke 1994 yılında Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması ile
bir serbest ticaret bölgesi kurmuşlardır. Anlaşma ile ABD, Kanada ve Meksika arasında, belirli sektörlerde
ticaretin önündeki engellerin GATT kuralları çerçevesinde belirli bir süre içinde tamamen kaldırılması ön-
görülmüştür. Nitekim bu süreç 2008 yılında tamamlanmıştır. NAFTA belirli sektörlerde üretilen mallar ve
bazı hizmet ürünleri için bir serbest ticaret alanı yaratan bir ekonomik entegrasyondur.
NAFTA farklı ekonomik gelişmişlik seviyesine sahip ülkeler arasında gerçekleştirilmiş bir bölgesel bütünleş-
me örneğidir. Meksika’nın gelişmiş ve refahı yüksek olan ABD ve Kanada ile ekonomik entegrasyonu amaç-
lanmıştır. Serbest ticaret yoluyla Meksika’nın daha güçlü ve istikrarlı bir ekonomik büyüme yakalaması,
yeni istihdam olanakları yaratılması ve bu yolla ABD’ye yönelik yasadışı göçün engellenmesi amaçlanmıştır.
ABD ve Kanada açısından ise Meksika, hem ihracat için geniş bir pazar hem de ABD ve Kanada şirket-
lerinin rekabet gücünü artırabilecekleri düşük maliyetli bir yatırım bölgesi olarak görülmüştür. NAFTA,
AB’nin ardından dünya ihracatının yaklaşık %14’ünü oluşturan en önemli ticaret bloğudur.
4 Ulusal pazarlarını genişletmeyi ve kendi aralarındaki ticaretin önündeki engelleri aşama aşama kaldırarak
sonuçta bir gümrük birliği kurmayı hedefleyen Arjantin, Brezilya, Uruguay, Paraguay, Meksika, Şili ve Peru
1960 yılında imzalanan Montevideo Anlaşması ile Latin Amerika Serbest Ticaret Bölgesi: LAFTA’yı kur-
muşlardır. LAFTA içinde Şili, Kolombiya, Peru, Uruguay ve Venezuela gibi gelişmekte olan ülkeler nispeten
daha güçlü konumdaki Brezilya, Arjantin ve Meksika ile rekabet etmekten kaçınmış, Bolivya, Ekvador ve
Paraguay ise topluluğun en zayıf ekonomilerini oluşturmuştur. 12 yıllık bir dönemde üyeleri arasında tica-
retin önündeki engellerin kaldırılması hedefine rağmen korumacı duvarlar arasında faaliyet gösteren özel
sektör konumunu korumayı istemiş ve LAFTA’nın serbestleşme girişimlerine destek vermemiştir.
Başarısız olan LAFTA yerini İkinci Montevideo Anlaşması ile Latin Amerika Entegrasyon Birliği:
ALADI’ye bırakmıştır. ALADI de LAFTA gibi Latin Amerika’da bir ortak pazar kurulmasını amaçlamıştır.
Ancak geçmişteki deneyimlerle, ALADI ile bölge ülkelerinin ekonomik gelişmişlik seviyelerine göre farklı
bölge altı bütünleşmeler kurabileceği esnek bir bütünleşme modeli benimsenmiştir. Kuruluş anlaşması
gereği tüm Latin Amerika ülkelerinin üyeliğine açık olan ALADI, Latin Amerika’daki bütün çok taraflı
ticaret anlaşmalarının ve diğer bölgesel entegrasyonların şemsiye örgütü olma fonksiyonunu görmektedir.
ALADI şemsiyesi altındaki en önemli örgütlenme olan Güney Ortak Pazarı - MERCOSUR, 1991 yılında
kurulmuş, üyeleri Arjantin, Brezilya, Paraguay, Venezüella ve Uruguay’dır. Bölge içi ticaret ve yatırım
akışlarının artması, ortak gümrük tarifesi uygulaması ve üyeleri arasında makroekonomik politika uyu-
munu sağlaması nedeniyle MERCOSUR, Latin Amerika’da birkaç başarılı entegrasyon sürecinden biri
olarak kabul edilmektedir. Entegrasyonun hükümetlerarası modelle yönetilmesi nedeniyle kararlar oy-
birliğiyle alınmaktadır. Entegrasyon sürecini koordine eden ve teşvik eden büyük ülke Brezilya’dır ve onu
Arjantin izlemektedir. Uruguay ve Paraguay ise entegrasyonun küçük ortakları konumundadır.
1993 yılında Bolivya, Ekvator, Kolombiya, Peru ve Venezuela arasında kurulan serbest ticaret bölgesi
1996 yılından itibaren And Topluluğu’na dönüşmüş ve bu ülkeler kendi aralarında bir gümrük birliği
oluşturmayı hedeflemişlerdir. And Topluluğu üyesi ülkelerin vatandaşları Topluluk içinde serbest dolaşım
hakkına sahiptir. Venezuela 2006 yılında And Topluluğu’ndan ayrılmıştır. Günümüzde Topluluğa Bolivya,
Ekvator, Kolombiya ve Peru üyedir.
2004 yılında MERCOSUR ve And Topluluğu birleştirilerek, Şili’nin de katılımıyla Kıta genelinde bir
serbest ticaret bölgesi oluşturulması hedefiyle Güney Amerika Ulusları Birliği-UNASUR kurulmuştur. Baş-
langıcından itibaren UNASUR üyesi ülkeler arasında var olan özellikle bölgesel savunma ve ticaret politi-
kasına ilişkin görüş ayrılıkları nedeniyle bütünleşme hareketi ilerleme kaydedememiştir.
199
Bölgesel Ekonomik Örgütler
200
Uluslararası Örgütler
Asya-Pasifik Bölgesindeki
Örgütler
6 Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) Ağustos 1967’de Endonezya, Malezya, Filipinler, Singapur
ve Tayland tarafından kurulmuştur. ASEAN’ın hedefleri, bölgedeki ekonomik büyümeyi, sosyal ilerle-
meyi ve kültürel gelişmeyi hızlandırmak ve bölgedeki ülkeler arasındaki ilişkilerde adalete ve hukukun
üstünlüğüne saygı göstererek ve BM Şartı’nın ilkelerine bağlı kalınarak bölgesel barış ve istikrarı sağla-
maktır. Dolayısıyla kuruluşundaki amaç serbest ticaret bölgesi gibi bir bölgesel bütünleşme yaratmak
değildir. Örgüt’e sonradan Brunei, Vietnam, Laos, Myanmar ve Kamboçya katılmıştır.
2003 yılında gerçekleşen Bali Zirvesi’nde önemli bir karar alınarak ASEAN’ın siyasi, ekonomik ve sosyo-
kültürel olmak üzere üç ayaklı bir entegrasyona dönüşmesi kararlaştırılmıştır. ASEAN Politik-Güvenlik
Topluluğu bölge ülkelerinin birbirleriyle ve dünya demokratik ortamıyla uyumlu bir şekilde var olmasını
sağlayacak, değer üreten, çatışmaları önleyen ve çözüm mekanizmaları içeren bir Örgüt olacaktır. ASEAN
Ekonomik Topluluğu ise malların, kişilerin, sermayenin ve hizmetlerin serbestçe dolandığı bir ortak pazar
yaratarak, yoksulluk ve sosyo-ekonomik farklılıkların azaltıldığı, üretim üssü haline dönüşmüş bir bölge
haline gelmeyi amaçlamaktadır. ASEAN Sosyo-Kültürel Topluluğu ise ortak bir bölgesel kimliğe dayalı,
dezavantajlı grupların ve kırsal nüfusun yaşam standardının yükseleceği bir toplumsal kalkınmada işbirli-
ğini sağlamayı amaçlamaktadır. 2025 yılına kadar mal, hizmet ve yatırım akışının serbestçe gerçekleşeceği
ASEAN Ekonomik Topluluğu’nun kurulması hedeflenmiştir.
7 1980’lerde dünya ekonomisinde yaşanan büyük sıçrama Asya-Pasifik Bölgesi ülkelerinin ekonomik
alanda işbirliğini geliştirme yönündeki isteklerini arttırdı. 1989 yılında 12 ülkenin bakanlar düzeyinde
gayri resmî toplantılarıyla başlayan APEC, yıllık toplantılar aracılığıyla bölgesel ve küresel ticaretin serbest-
leştirilmesi ile ilgili konuların tartışıldığı, işbirliği ve güvenlik konularının görüşüldüğü bir forum görevi
yürütmektedir.
APEC, üyelerinin yasal olarak bağlayıcı yükümlülüklere girmelerini gerektirmeden, ticaret ve yatırımların
önündeki engelleri azaltmayı taahhüt ettikleri bir hükümetlerarası örgüttür. APEC, diyalog ve uzlaşma
yoluyla alınan kararlar ile hedeflerine ulaşmaktadır. Temel olarak küreselleşme sürecinde serbest piyasa
ekonomisinin etkin bir şekilde işletilmesini amaç edinmiştir. Bu nedenle APEC bir anlamda OECD’nin
Asya versiyonudur.
Günümüzde APEC’in 21 üyesi Avustralya, Bruney, Kanada, Şili, Çin, Hong Kong, Tayvan, Endonezya,
Japonya, Güney Kore, Malezya, Meksika, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine, Peru, Filipinler, Rusya Federas-
yonu, Singapur, Tayland, Amerika Birleşik Devletleri ve Vietnam’dır. APEC ülkeleri 1994 yılında Bogor
Hedefleri olarak bilinen ticaret ve yatırımların önündeki engelleri kaldırması kararını almışlardır. Bu kap-
samda Asya-Pasifik Serbest Ticaret Bölgesi (Free Trade Area of the Asia-Pacific: FTAAP)’nin 2020 yılına
kadar kurulması için tartışmalar sürmektedir.
201
Bölgesel Ekonomik Örgütler
202
Uluslararası Örgütler
neler öğrendik?
A. Ortak Dış Politika
A. EFTA B. Gümrük birliği
B. NAFTA C. Afrika Ortak Pazarı
C. OECC D. Ekonomik ve Parasal Birlik
D. OECD E. Afrika Merkez Bankası’nın kurulması
E. APEC
7 Vietnam Savaşı döneminde Pasifik bölgesin-
2 Latin Amerika ülkelerinin kurduğu, de komünizmin yayılmasını engelleme amacıyla
LAFTA’nın yerine geçen örgüt aşağıdakilerden kurulan örgüt aşağıdakilerden hangisidir ?
hangisidir?
A. APEC
A. EFTA B. ASEAN
B. MERCOSUR C. NAFTA
C. NAFTA D. EurAsEC
D. ALADI E. MERCOSUR
E. APEC
8 Üyeleri arasında çoktaraflı ekonomik ve ti-
3 Arjantin ve Brezilya öncülüğünde, ALADI caret forumu olarak faaliyet gösteren, OECD’nin
içerisinden türeyen ortak pazar girişimi aşağıdaki- Asya versiyonu olarak tanımlanan örgüt aşağıdaki-
lerden hangisidir? lerden hangisidir?
A. MERCOSUR A. ASEAN
B. EFTA B. APEC
C. NAFTA C. AVEB
D. EurAsEc D. EurAsEC
E. APEC E. BDT
203
Bölgesel Ekonomik Örgütler
1. A Yanıtınız yanlış ise “Avrupa Serbest Ticaret 6. A Yanıtınız yanlış ise “Afrika Birliği” konusunu
Birliği” konusunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
5. E Yanıtınız yanlış ise “Afrika Birliği” konusunu 10. C Yanıtınız yanlış ise “Avrasya Ekonomik Birli-
yeniden gözden geçiriniz. ği” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
204
Uluslararası Örgütler
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
Amerika kıtasında iki gelişmiş ekonomi olan ABD ve Kanada ile Meksika
arasında 1994 yılından itibaren uygulamaya giren Kuzey Amerika Serbest Tica-
ret Anlaşması ile belirli ürünlerin ticaretinin önündeki engeller kaldırılmış ve
AB’den sonra dünya ekonomisindeki en önemli ticari blok oluşmuştur.
Latin Amerika ülkeleri ise 80’li yıllardan sonra açık bölgeselcilik yaklaşımı
çerçevesinde iki veya çoktaraflı anlaşmalarla bölge içi ticareti serbestleştirmeye
çalışmıştır. Bu amaçla 1980 yılında kurulan Latin Amerika Entegrasyon Birliği-
ALADI ile bölge ülkelerinin ekonomik gelişmişlik seviyelerine göre farklı böl-
ge altı bütünleşmeler gerçekleştirmesine olanak sağlayacak esnek bir bütün-
leşme modeli benimsenmiştir. Kuruluş anlaşması gereği tüm Latin Amerika
ülkelerinin üyeliğine açık olan ALADI, Latin Amerika’daki bütün çoktaraflı
ticaret anlaşmalarının ve diğer bölgesel entegrasyonların şemsiye örgütüdür.
Güney Ortak Pazarı - MERCOSUR, 1991 yılında Arjantin, Brezilya, Paraguay
ve Uruguay tarafından Asuncion Antlaşması’nın imzalanmasıyla kurulmuş-
tur. Diğer ALADI üyelerinin katılımına açık olan MERCOSUR’a Venezuela
2006 yılında dahil olmuştur. Günümüzde kurucu dört ülke arasında ‘şeker’
Araştır 2 ve ‘otomotiv’ sektörleri ile her ülke bazında belirlenen hassas ürünler dışında
gümrük birliği gerçekleştirilmiş, üçüncü ülkelere karşı ortak gümrük tarifesi
uygulanmaktadır. MERCOSUR üyesi ülke vatandaşları Birlik içinde vizesiz
seyahat etme hakkına sahiptir.
1993 yılında Bolivya, Ekvator, Kolombiya, Peru ve Venezuela arasında ku-
rulan serbest ticaret bölgesini 1996 yılında gümrük birliğine dönüştürmeyi
hedeflemişler Örgüt’ün adını And Topluluğu- CA) olarak değiştirmişlerdir.
And Topluluğu üyesi ülkelerin vatandaşları Topluluk içinde serbest dolaşım
hakkına sahiptir.
Latin Amerika’daki çokuluslu yapılanmaların ulaştığı en son aşama, 2004 yı-
lında 12 Güney Amerika ülkesinin liderlerinin MERCOSUR ve And Top-
luluğu birleştirilerek, Şili’nin de katılımıyla kıta genelinde bir serbest ticaret
bölgesi oluşturulması girişimi olmuştur. Bu bütünleşme süreci Güney Ame-
rika Ulusları Birliği-UNASUR ismiyle anılmaktadır. Başlangıcından itibaren
UNASUR üyesi ülkeler arasında var olan özellikle bölgesel savunma ve ticaret
politikasına ilişkin görüş ayrılıkları nedeniyle bütünleşme hareketi ilerleme
kaydedememiştir
205
Bölgesel Ekonomik Örgütler
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
206
Uluslararası Örgütler
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
207
Bölgesel Ekonomik Örgütler
Kaynakça
African Union (2017) African Union Handbook – Lopez-Jacoiste, Diaz, E. (2015). The Latin American
2017. Addis Ababa: African Union. Integration Association. Latin American and
Caribbean International Institutional Law. Odello,
Alpar, C. & Ongun, M.T. (1988). Dünya Ekonomisi
Marco ve Seatzu, F. (Eds.) (ss. 23-42). TMC Asser
ve Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar, 3. B.,
Press.
İstanbul: Evrim Yay.
Martha, B. H. (2014). Regional Economic Integration
Badejo, D. L. (2008). The African Union. Infobase
in Africa: Challenges and Prospects. Mizan Law
Publishing
Review, 8(2), 299-332.
Balkır, C. (2010). Uluslarararası Ekonomik Bütünleşme:
Molle, W. (2003). Global Economic Institutions. New
Kuram, Politika ve Uygulama. İstanbul: Bilgi
York: Routledge.
Üniversitesi Yayınları.
Vickers, B. (2017), A Handbook on Regional
Başar, H. Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği, www.mfa.gov.
Integration in Africa: Towards Agenda 2063,
tr/asya-pasifik-ekonomik-isbirligi-_apec_-tr.mfa.
Commonwealth Secretariat, London. http://
Hasgüler, M. & Uludağ, M. (2007). Devletlerarası dx.doi.org/10.14217/9781848599611-en
ve Hükümetler Dışı Uluslararası Örgütler. 3. B.,
Vinokurov, E. (2017) Eurasian Economic Union:
İstanbul: Alfa Yay.
Current state and preliminary results, Russian
Karluk, S. R. (2007). Uluslararası Ekonomik Mali Journal of Economics, Volume 3, Issue 1, ss. 54-70,
ve Siyasal Kuruluşlar. 6. Baskı, İstanbul: Beta ISSN 2405-4739, http://dx.doi.org/10.1016/j.
Yayınları. ruje.2017.02.004.
Kirkham, K. (2016) The formation of the Eurasian Yardımcı, P. (2014). Uluslararası Ekonomik
Economic Union: How successful is the Russian Kuruluşlar. Ankara: Detay Yayıncılık.
regional hegemony?, Journal of Eurasian Studies,
Volume 7, Issue 2, ss. 111-128, ISSN 1879-3665,
http://dx.doi.org/10.1016/j.euras.2015.06.002.
İnternet Kaynakları
Afrika Birliği: www.au.int
Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Örgütü: www.apec.org
Avrasya Ekonomik Birliği :http://www.eaeunion.org/
Avrasya Ekonomik Birliği’ni Kuran Antlaşma: http://www.un.org/en/ga/sixth/70/docs/treaty_on_eeu.pdf
Avrasya Komisyonu : http://www.eurasiancommission.org/
Avrupa Serbest Ticaret Birliği: www.efta.int
Güney Ortak Pazarı: www.mercosur.org
Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği: http://asean.org/
Latin Amerika Entegrasyon Topluluğu: http://www.aladi.org/
208
Bölüm 7
Sui Generis Örgütler
1 2
Bağımsız Devletler Topluluğu Şangay İşbirliği Örgütü
öğrenme çıktıları
3 4
İslam İşbirliği Örgütü Arap Birliği
3 İslam İşbirliği Örgütü’nün kuruluş sürecini 4 Arap Birliği’nin amaçlarını ve bu amaçların
ve amaçlarını tanımlayabilme gerçekleşme düzeyini yorumlayabilme
210
Uluslararası Örgütler
Özetleyecek olursak eski Sovyet coğrafyasındaki Şartın üçüncü maddesinde üye devletlerin ulus-
yeni devletler BDT çatısı altında bir arada olmaya lararası hukukça benimsenmiş evrensel norm ve il-
ne denli zorunluysa aralarında zaman zaman çatış- kelere saygılı olacakları da kabul edilmiştir. Ayrıca
maya varan bir o kadar önemli çıkar farklılıkları söz Topluluk amaç ve ilkelerini paylaşan diğer devlet-
konusuydu. Zaten BDT’nin ilk 25 yılına damgası- lerin katılımına açıktır.
nı vuran üye devletleri bir araya getirmesi beklenen Topluluğun temel organları şunlardır: Devlet
çıkarlardaki bu farklılık oldu. Başkanları Konseyi (DBK), Topluluğun en üst dü-
zey organıdır. Olağanüstü durumlar dışında yılda
iki kez toplanır. Kararlar oydaşmayla (consensus)
alınır. Devlet başkanlarından birinin alınacak kara-
internet ra katılmaması, kararın alınmasına engel değildir.
Bağımsız Devletler Topluluğunun kurumsal Karar, onaylayan devletler için alınabilir. Nisan
İnternet sitesi: http://www.cis.minsk.by/ 1999’da DBK başkanlığının bir yılı geçmemek
kaydıyla rotasyon usulünce belirlenmesi kara-
rı alınmıştır (Purtaş, 2005: 74-75). DBK, en üst
düzeyde görüş alış verişinin yapıldığı ve çıkan an-
Yapısı ve Yönetimi laşmazlıkların masaya yatırılarak doğrudan çözüm
BDT’nin neden ve nasıl kurulduğu kısaca özet- arayışlarının gündeme geldiği bir platform işlevi
lendikten sonra, örgüt yapılanması üzerinde dur- görmektedir.
mak yararlı olacaktır. 1993’te kabul edilen BDT Hükûmet Başkanları Konseyi, üye devletlerin yü-
Şartı’nın birinci maddesinde topluluğun eşit hak- rütme organlarını bir araya getirir. Ekonomik, top-
lara sahip bağımsız uluslararası hukuk öznelerinin lumsal, siyasal alanlarda işbirliğini geliştirmek ve
egemen eşitliği ilkesi üzerine kurulu olduğu kabul DBK’nin bu doğrultuda verdiği görevleri yerine getir-
edilmiştir. BDT, siyasal, askerî, ekonomik, toplum- mek işlevine sahiptir. Ekonomik Birlik Anlaşması’nın
sal ve kültürel alanlarda yakın işbirliğini hedefleyen uygulanması ve ortak pazarın yaratılması için faaliyet-
çok amaçlı bir bölgesel örgüttür. BDT Şartı’nın lerde bulunur. HBK de oydaşma ile karar alır ve bir/
ikinci maddesinde amaçlar sıralanmıştır: birkaç üyenin karara katılmaması, kararın alınmasına
• Siyasal, ekonomik, ekolojik, insani, kültü- engel değildir. Yılda iki kez toplanır.
rel ve diğer alanlarda işbirliği,
• Ortak ekonomik alan, devletlerarasında
işbirliği ve bütünleşme çerçevesinde üye 1993 yılında DBK, Ekonomik Birlik
devletlerin dengeli ekonomik ve toplumsal Anlaşması’nı onaylamıştır.
kalkınmasını sağlamak,
• Uluslararası hukukça benimsenmiş evrensel ilke
ve normlarla AGİK belgeleriyle uyumlu biçim- Dışişleri Bakanları Konseyi (DİBK), DBK’nin 4
de insan hakları ve özgürlüklerinin sağlanması, Eylül 1993 tarihli kararıyla üye devletlerin dışişleri
• Uluslararası barış ve güvenliğin sağlanma- politikalarının eşgüdümünü sağlamak amacıyla ku-
sında üye devletler arasında işbirliği, rulmuştur. 2 Nisan 1999’da alınan başka bir kararla
bu Konsey Örgüt’ün temel yürütme organlarından
• Silahlanma ve askerî harcamaların azaltılma-
biri niteliğini kazanmıştır. DİBK şu görevleri üst-
sı, nükleer ve diğer kitle imha silahlarının
lenir: DBK ve HBK kararlarının uygulanması; üye
ortadan kaldırılması ve evrensel/kapsamlı bir
devletlerin dış politikalarının eşgüdümü ve diplo-
silahsızlanma için etkin önlemlerin alınması,
matik misyonlar arasında işbirliğinin sağlanması;
• Üye devlet vatandaşlarının iletişim ve dola- insani ve hukuki alanlarda işbirliğini arttırmak; an-
şım özgürlüklerinin sağlanması, laşmazlık ve çatışmaların barışçıl yollarla çözümünü
• Diğer hukuksal alanlarda karşılıklı hukuki sağlayarak topluluk içinde barış, anlayış ve istikrarı
yardım ve işbirliğinin sağlanması, kurmak; üyeler arasında dostluk ve iyi komşuluk
• Üye devletler arasında anlaşmazlık ve çatış- ilişkilerini inşa etmek. DİBK ayrıca barışı koruma
maların barışçıl yöntemlerle çözümü. faaliyetleriyle de uğraşmaktadır. Savunma Bakanları
Konseyi ile bu alanda işbirliği yapmaktadır.
213
Sui Generis Örgütler
Savunma Bakanları Konseyi, 14 Şubat 1992 Ekonomi Mahkemesi, DBK ile 6 Temmuz
tarihli DBK kararıyla kurulmuştur. Ermenistan, 1992’de kurulmuştur. Belarus, Kazakistan, Kırgı-
Kazakistan, RF, Tacikistan ve Özbekistan tarafın- zistan, Moldova, RF, Tacikistan ve Özbekistan ta-
dan imzalanmıştır. 22 Ocak 1993’te Kırgızistan raftır. BDT içerisinde ekonomi alanındaki ilişkileri
katılmıştır. 15 Nisan 1994’te Konseyin yapısı ve düzenlemeyi ve ortaya çıkan sorunları çözüme ka-
işlevi belirlenmiş, bu belgeyi Azerbaycan, Belarus, vuşturmayı amaç edinmiştir. Mahkeme imzalanan
Gürcistan da imzalamışlardır. Gürcistan 2006’da anlaşma ve belgelerin yorumunu yapar, uyuşmazlık
SBK’den ayrılmıştır. SBK, Ukrayna, Belarus, Mol- durumunda tavsiye niteliğinde kararlar alır.
dova dışındaki devletlerin Savunma Bakanları’ndan Yürütme Komitesi, 2 Nisan 1999’da yeniden
oluşur. Üye devletler arasında askerî işbirliğini eş- yapılandırılarak BDT’nin işlevini yerine getirme-
güdümünü üstlenir.1993’te kurulan Askerî İşbirli- sinde en önemli organlardan biri hâline gelmiş-
ği Eşgüdüm Dairesi 2005’teki bir değişiklikle SBK tir. Komite’nin başındaki Sekreter BDT’yi diğer
Sekreterliği’ne dönüştürülmüştür. 20 kişiden olu- uluslararası örgütlerle temasta temsil etmektedir.
şan Sekreterlik SBK’nın sürekli faaliyet gösteren Ayrıca, imzalanan anlaşmaların depoziterliğini
birimidir. SBK yılda iki kez toplanır. Tacikistan ve yapmakta, uygulamalarını izlemektedir. Ekonomik
Abhazya’daki barış gücü birliklerinin eşgüdümünü entegrasyon için çalışan Ekonomi Konseyi ve diğer
Konsey yapmıştır. uzmanlık konseyleri Sekreterliğe bağlı olarak ça-
Sınır Birlikleri Komutanları Konseyi, 6 Tem- lışmalarını yürütmektedir. Yürütme Komitesi’nin
muz 1992’de Ermenistan, Belarus, Gürcistan, Sekreterliği’ni 2007’den bu yana Sergey Nikolaye-
Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, RF, Tacikistan, viç Lebedev üstlenmektedir.
Türkmenistan, Özbekistan ve Ukrayna tarafından BDT çatısı altında 70’e yakın organ vardır. Bu
imzalanan DBK kararıyla kurulmuştur. Azerbay- organlar insan haklarından istatistiğe, kalkınma-
can gözlemci sıfatıyla yer almaktadır. Gürcistan dan terörizmle mücadeleye çok geniş bir yelpa-
18 Ağustos 2009’da Konsey’den çıkmıştır. Sürekli zede çalışmalar yapmaktadırlar. 2 Nisan 1999’da
organı Eşgüdüm Dairesi’dir. Üye devletler arasında BDT’nin örgüt yapısı düzenlenmiştir. Yukarıda de-
ve dış sınırları korumak aslî görevidir. ğinilen kurucu organlar dışında 25 Ocak 2000’de
Parlamentolararası Asamble, 27 Mart 1992’de kurulan Ekonomi Konseyi de önemli organlardan
Alma Ata’da Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kır- biri olarak değerlendirilebilir. Zira ekonomi ala-
gızistan, RF, Tacikistan ve Özbekistan Parlamento nında işbirliği ve ortak pazarın yaratılması hedefi
Başkanları’nın imzasıyla kurulmuştur. 1993-1995 için çalışmaktadır.
arasında Azerbaycan, Gürcistan ve Moldova; BDT üzerine yapılan tartışmalardan biri de
1999’da Ukrayna katılmışlardır. Yasama süreçleri- onun uluslararası hukuktaki statüsüne ilişkindir.
nin BDT çerçevesinde uyumlaştırılması kaygısını BDT diğer uluslararası örgütler gibi bir yapıya
taşımaktadır. BDT içinde yolsuzluklarla mücade- sahip değildir (Başlar, 2001:101-111; Kembayev,
leden bilimsel/kültürel işbirliğine, oradan insan 2009: 34-40). Uluslarüstü bir yapılanma olmadı-
hakları konusunda düzenlemelere çeşitli alanlarda ğı da tüzüğün ilk maddesinde açıkça belirtilmiş-
eşgüdüm için çalışmalar yapmaktadır. Önemli gö- tir. Rusçası “topluluk”, “dernek” anlamlarına gelse
revlerinden biri de barışı koruma alanındadır: “Sı- de ilk anlamı “birlik”tir (sadrujestva). Bu nedenle
cak bölgelerde” barışın korumasını gözlem altında “örgüt”ten daha yoğun bir birlikteliği nitelemek-
tutar. BM ve AGİT’le birlikte Karabağ, Transdin- tedir. Topluluk içerisinde yer alan devletler bazı
yester, Abhazya ve Tacikistan’da etkin görevler üst- organlara katılırken bazılarına katılmayabilmekte-
lenmiştir. Üye parlamento heyetlerinden oluşan dir. Ayrıca BDT içerisinde, belirli alanlara yönelik
Asamble Konseyi yılda dört kez toplanır. Ayrıca (KGAÖ gibi) uluslararası örgütlerden de söz edile-
merkezi Sankt Peterburg’da bulunan bir sekretar- bilmektedir. Bütün bunlar göz önüne alındığında
yası vardır. Asamble’nin çalışmaları büyük ölçüde BDT’nin kendine özgü (sui generis) bir yapıya
sürekli komisyonlar aracılığıyla yürütülür. sahip olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
214
Uluslararası Örgütler
Resim 7.1 Bağımsız Devletler Topluluğunun üyeleri Azerbaycan, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan,
Moldova, Rusya Federasyonu, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Ukrayna’dır.
Kaynak: http://www.cis.minsk.by/
215
Sui Generis Örgütler
Öğrenme Çıktısı
BDT’nin Uluslararası Hu- Rusya Federasyonu’nun BDT BDT üyeleri arasındaki an-
kuk’taki statüsünü anlatınız içindeki belirleyici rolünü tartışınız. laşmazlıkları anlatınız.
216
Uluslararası Örgütler
Öte yandan, ŞİÖ’nün üyeler arası dayanış- işleyişinden sorumlu olan Sekretarya, Devlet Baş-
ma, ortak politikalara/hassasiyetlere sahip olma kanları Konseyi’nden başlayarak diğer ana organ-
ve bölgede belirleyici olma gibi hedeflerle “terörle larda alınan kararların uygulanması, yürütülmesi ve
mücadele”ye de özel önem atfettiği görülmekte- gözetlenmesinden sorumludur. Pekin’de bulunan ve
dir. Örgütün yapılanmasına da yansıyan bu du- örgütün tüm resmî belgelerinin depozitörü de olan
rum, dinî köktencilik, ayrılıkçılık ve terörizmle Sekretarya’nın başında, Devlet Başkanları Konseyi
mücadele şeklinde tanımlanmaktadır. Tüm örgüt tarafından 3 yıllığına atanan ve (şimdilik) zayıf/sem-
üyelerinin kendi dış ve özellikle de iç politikaları bolik de olsa örgütü bir anlamda temsil eden Genel
çerçevesinde bu üçlü kavram setine atıfla açıkla- Sekreter bulunmaktadır.
nan sorunlarla mücadele etme yönünde belirginle- Örgütün daimi iki organından bir diğerinin
şen ortak anlayış, benzer sorunlarda ortak hareket Bölgesel Anti-Terör Yapısı (Regional Anti-Terrorist
etme isteği kadar bölge çapında etkileri/yansımala- Structure: RATS) olması, yani örgütün sıralanan
rı olan ilgili meseleler karşısında ancak ortak hare- amaçları arasında sadece “terörle mücadele”nin özel
ket edilirse başarı sağlanabileceği gibi bir siyasaya bir daimi yapılanmaya konu olması, kuşkusuz me-
da dayanmaktadır. Bölge-dışı güçlerin (özellikle de seleye atfedilen önemin bir göstergesidir. 2004’te
ABD’nin) benzer gerekçe ve hedeflerle bölgede ve Taşkent’te yapılan zirvede kurulan ve merkezi de
yakın çevresindeki sahip olduğu ve/veya olmaya ça- Taşkent’te olan RATS, kendi içinde karar alma
lıştığı etkinliği de düşünüldüğünde, ŞİÖ’nün Taş- organı işlevi gören bir Konsey ve bir de Yürütme
kent merkezli Bölgesel Anti-Terör Yapısı üzerinden Komitesine sahiptir. Yapı’nın Direktörü, Devlet
yürüttüğü tüm faaliyetleri bu çerçevede anlamak ve Başkanları Konseyi tarafından 3 yıllığına atanmak-
anlamlandırmak yerinde olacaktır. tadır. Ayrıca her üye devlet de Yapı nezdinde daimi
temsilciler bulundurmaktadır.
Yapısı ve Yönetimi Yapı’nın ana çalışma konuları, “ayrılıkçılık” ve
“dinî köktencilik”le birlikte 2006’da ilan edilen poli-
Örgütün en üst karar alma organı olan Devlet
tika çerçevesinde uyuşturucu kaçakçılığıyla mücade-
Başkanları Konseyi, yılda bir kez (Rus alfabesine
leyi de kapsayacak şekilde genişletilen “terörle müca-
göre sırayla) üye ülkelerden birisinin başkentinde
dele” olarak tanımlanmıştır. Bir yandan başlı başına
toplanmakta ve ev sahibi ülke devlet başkanı da bir
özel bir organın ilgilenmesini gerektirecek ölçüde
anlamda o yıl için dönem başkanlığı yürütmekte-
bir hedef olarak tanımlanan bu sorunlarla mücade-
dir. Örgütün genel siyasasını belirleyen, makro ka-
le, öte yandan askerî-güvenlik temelli işbirliğinin ve
rarları alan ve tüm önemli konularda diğer örgüt
hatta ittifakının zorunlu olduğuna delil olarak da
organlarına direktifler veren bu Konseyin yanı sıra
gösterilmektedir. Bu çerçevede örgütün aslında bu
bir de üye devlet hükümet başkanlarından oluşan
alanlarda yapılan her türlü işbirliğinin “daha ötesi”
Hükümet Başkanları Konseyi bulunmaktadır. Yıllık
için bir “deneme aşaması” ya da “altyapı” olduğu yö-
bütçeyi onaylama yetkisine de sahip olan Konsey,
nünde değerlendirmeler de yapılmaktadır.
yılda bir kez toplanarak üyeler arası işbirliğini çe-
şitli boyutlarıyla ele almaktadır. İşbirliği stratejileri
belirleme ve işbirliği alanlarında gerekli kararları Üyeleri
alma yetkisi de bu organa verilmiştir. Kuruluşunu takiben kimi bölge ülkeleri de üye
Onun da altında yine düzenli toplantılar yapan olma niyetlerini ilan etmiş ve uzun süre de “gözlem-
ve örgütün dış ilişkilerini yürüten Dışişleri Bakan- ci üyelik” statüsüyle ŞİÖ’nün kimi çalışmalarına
ları Konseyi yer almaktadır. Üyeler arası ilişkileri katılmıştır. Bunlardan Hindistan ve Pakistan 9 Ha-
koordine eden ve ŞİÖ’nün bu çerçevede işleyişini ziran 2017’de örgüte katılmış ve böylece ŞİÖ’nün
yürüten ise Ulusal Koordinatörler Konseyi’dir. Ay- üye sayısı sekize ulaşmıştır. Afganistan, Belarus, İran
rıca, ele alınacak konuya göre üye ülke bakanları ve Moğolistan ise Eylül 2017 itibariyle “gözlemci
da işbirliğini artıracak mekanizmalar üzerinden iş- statüsü”ne sahip olan devletlerdir. Ayrıca, 2008’de
leyen çeşitli düzeylerde toplantılar yürütmektedir. “örgütün amaç ve ilkelerini paylaşan ve karşılıklı ya-
Nihayet, ŞİÖ’nün sürekliliğinin aracı ve sembolü rar ilkesine dayalı ilişkiler tesis etmek isteyen devlet
olarak bir uluslararası örgüt olmasını sağlayan bir de ya da örgütler” için “Diyalog Partneri” statüsü ihdas
Sekretarya vardır. Örgütün tüm rutin “bürokratik” edilmiştir. Türkiye’nin 2012’de aldığı bu statüye sa-
218
Uluslararası Örgütler
hip olan diğer devletlerse Azerbaycan, Ermenistan, Nihayet ASEAN, Birleşmiş Milletler (BM), Ba-
Kamboçya, Nepal ve Sri Lanka’dır. NATO üyesi olan ğımsız Devletler Topluluğu (BDT), Türkmenistan
ve AB’yle katılım müzakereleri yürüten Türkiye’nin da “konuk katılımcılar” olarak ilgili örgüt zirveleri-
ŞİÖ’ye tam üyelik ihtimalini zaman zaman dillen- ne davet edilmektedir.
dirmesi genelde siyasi bir manevra unsuru olarak ŞİÖ de BM Genel Kurulu, Avrupa Birliği,
görülse de, ŞİÖ enerji kulübünün 2017 dönem baş- ASEAN, Bağımsız Devletler Topluluğu ve İslam
kanlığı görevinin tam üye olmayan bir devlete ilk Konferansı Örgütü gibi uluslararası platformlarda
kez olacak şekilde Türkiye’ye verilmesi bu konunun gözlemci statüsü elde etmiş durumdadır. Ayrıca,
zamanla alabileceği istikamet konusundaki görüşleri Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’yle 2007’de
çeşitlendirmektedir. Öte yandan, Bangladeş, İsrail, Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de imzalanan an-
Mısır ve Ukrayna gibi devletlerin gözlemcilik baş- laşma temelinde iki örgüt arasında güvenlik, suçla
vurularının da gösterdiği üzere Örgüte bölge içi ve mücadele ve uyuşturucu kaçakçılığı konusunda iş-
dışı ilgi de artmakta ve 2107’de ilk kez genişleyen birliği de yapılmaktadır.
örgütün üye sayısının gelecekte artabileceği görüşü
Hem ŞİÖ’nün kendisini tanıtırken hem de ör-
yaygınlaşmaktadır.
güt hakkındaki yazılarda mutlaka dikkat çekilen
bir diğer noktaysa, örgütün coğrafi olarak Avras-
ya kıtasının çok büyük bir kısmını kapsaması ve
ABD’nin Şangay İşbirliği Örgütü’ne gözlem- 3 milyara yaklaşan nüfusuyla da dünya nüfusunun
ci üye olma başvurusu 2005’te reddedilmiştir. neredeyse yarısına ev sahipliği yapmasıdır.
Resim 7.2 ŞİÖ’ne Rusya Federasyonu, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Hindistan ve Pakistan
olmak üzere sekiz üye ülke bulunmaktadır. Devlet Başkanları Konseyi Örgüt’ün en üst düzey karar alma organıdır.
Kaynak: http://eng.sectsco.org/
İşlevi
Örgütün resmî açıklamaları bir yana, dünya politikası çerçevesinde örgütün konumlandırıldığı yer de
aslında bir hayli dikkat çekmektedir. Zira iki kutuplu dünyanın sona ermesi ve bu çerçevede RF’nin ko-
numu, Çin’in artan ham madde ihtiyacı gibi ekonomik dürtülerinin de etkisiyle dünya politikasına aktif
katılmaya başlaması vb. durumların, bu iki ülkenin küresel siyasette daha fazla yer almaya önem vermesine
neden olduğu kanısı yaygındır.
Ekonomik ilişkilerden siyasî ve kültürel yakınlaşmaya, ortak tehdit olarak tanımlandığı şekliyle “terörle
mücadele”den ortak askerî tatbikatlara kadar geniş bir yelpazede yürütülen ve olgunlaştırılan işbirliği faaliyet-
219
Sui Generis Örgütler
leri, kuşkusuz en azından bölgesel bazda ortak hare- fazla ön plana çıkmadan oynanan rolün Çin’i sa-
ket etme ve hatta müttefiklik ilişkisi kurma anlamı- dece ekonomik değil politik açıdan da bir dünya
na gelmektedir. Öyle ki, tam üyelik talepleri uzun aktörü yapmakta olduğunu söylemek mümkün-
süre “henüz” erken olduğu gerekçesiyle bekletilen dür. Nihayet, kimi soru işaretlerine konu olmakla
Hindistan ve Pakistan’ın 2017’de ŞİÖ’ye kabul edil- birlikte dünyanın farklı kıtalarının ön plan çıkan
mesi, örgütün geleceğine dair temel hedefler açısın- devletlerinin ortak platformu olan BRICS içindeki
dan istenilen/olgunlaşmış aşamaya gelmekte olduğu rolleri de Çin ve RF’nin alternatif bir uluslararası
kanısının yerleştiğine bir işaret olsa gerektir. çekim merkezi olma arayışını göstermektedir.
Enerji başta olmak üzere ekonomik kaynaklara,
beşerî kaynak potansiyeline ve mevcut sanayileşme
girişimlerine atıf yapanlar açısından ABD hegemon- ŞİÖ’nün orta vadede küresel siyasette
yasındaki tek-kutuplu dünya siyasetinde olası bir daha etkin bir güç merkezi olabileceği-
rahatlama anlamına gelen bu ihtimal, kimilerince ni, en azından bu potansiyeli taşıdığını
de Soğuk Savaş döneminin gerginliklerinin yeniden ve “mücadele merkezi”nin Asya-Pasifik’e
yaşanabileceği bir geleceğe işaret etmektedir. kaymasıyla da örgütün gelecekte adından
sıklıkla söz ettireceğini ileri süren görüşle-
re yaygın şekilde rastlanmaktadır.
Temel olarak orta ve uzun vadede ABD
karşısında bir denge/karşı-güç oluşturma Dünya petrol üretim ve kullanım pazarı-
amaçlı olduğu düşünülen bu yaklaşımın nın yarısından fazlasını elinde bulundu-
işe bölgesinden başladığı, yani en azından ran İran ve Moğolistan’ın gözlemci olarak
yakın çevrelerini ve bölgelerini ABD’nin bulunduğu örgüt, ABD’ye karşı etkili bir
hegemonik tek-kutuplu dünya anlayışına kutup oluşturmaktadır. Dönemin Rus-
kaptırmama anlayışıyla hareket ettiği dü- ya Devlet Başkanı Putin, Şanghay İşbir-
şünülmektedir. liği Örgütü’nün Ağustos 2007 Bişkek
Zirvesi’nde “tek kutuplu dünya kabul edi-
lemez” diyerek bir anlamda Örgüt misyo-
Örgütün iki ana ülkesi olan RF ile Çin’in özelde nunu da belirtmiştir.
bölge, genelde de dünya siyasetine bakışlarının ne
dereceye kadar örtüştüğü ya da örtüşmeye devam
edeceği ciddi bir soru işareti olarak görülmekte- Öte yandan, her ne kadar örgütün temel iki ül-
dir. Bu durum örgütün en temel zayıflığıdır. RF, kesine dikkat kesilmek tümüyle yanlış olmayacaksa
Baltıklardan Kafkaslar ve Orta Asya’ya kadar eski da diğer altı üyenin durumunun ve örgüte bakışı-
Sovyet coğrafyasıyla ilişkileri, Türkiye’yle birlikte nın bu anlamda ıskalanmaması gerektiği de açıktır.
başını çektiği Karadeniz İşbirliği Teşkilatı’nı Batı Zira Şangay Beşlisi’nin Özbekistan’ın katılımıyla
nezdinde konumlandırış şekli, AB ve özellikle de örgüte dönüşmesi ve terörle mücadele organının
NATO gibi Batılı oluşumlarla ilişkileri ve nihayet merkezinin Taşkent’te olmasından da görüldü-
eski süper güç olarak taşıdığı sosyo-psikolojik ve ğü üzere her bir üye ŞİÖ için/açısından farklı bir
soysa-politik kimlik ve tüm bunların üstüne kadim önem ve anlam taşıyabilmektedir. “Avrasya’nın ka-
Avrupa-Asya-Avrasya tartışmaları gibi değişkenler pısı Orta Asya”nın durumu bu açıdan bu örgütün
üzerinden hareket etmektedir. Öte yandan, özellik- de ana belirleyenlerinden biri olarak açıklanmak-
le Ukrayna ve Suriye krizlerinin gösterdiği üzere, tadır. Nitekim başta askerî tatbikatlar olmak üzere
RF’nin dünya politikasında tekrar ön plana çıktığı tüm üyeleri arasında çeşitli ortak siyasi-askerî ça-
ve ABD’ye karşı bir denge oluşturmaya başladığı lışmalar yürüten ŞİÖ’nün en önemli meselelerin-
söylenebilir. Çin de bir yandan belki de bin yıllar den biri de ABD’nin özellikle Özbekistan ve Kır-
süren içe kapanıklığını aşmaya çalışmakta, beşerî gızistan’daki askerî varlığı olmuştur. Özbekistan’ın
kaynakları, farklılaşan ekonomi ve sanayileşme ABD’nin K-2 hava üssünün ülkesinden çıkarılma-
politikaları ve bunun getirdiği bölgesel ve küresel sını 2005’te talep etmesi ve 2010’da Kırgızistan’da
açılımları gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Afrika ve yaşanan hükûmet krizi süreçlerinde de görüldüğü
Avrupa’daki ekonomik girişimlerle Suriye krizinde gibi ABD’nin bölgedeki varlığı ve etkisi yadsına-
220
Uluslararası Örgütler
maz bir etkendir. Öte yandan, ŞİÖ’nün bu konularda resmî bir açıklama yapmaktan ya da açık tutum
almaktan genelde kaçındığı da açıktır. Nihayet, değerlendirme yapmak için henüz erken olmakla birlikte,
2017’de birlikte üye olan Hindistan ve Pakistan’ın hem bölge/kıta hem de dünya politikası açısından
ŞİÖ’nün elini kuvvetlendirme ihtimali olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu iki ülkenin on yıllardır süren
sorunlarına ŞİÖ zemininde çözüm aranması ihtimali bir yana, ekonomik, kültürel, ideolojik ve stratejik
açılardan ŞİÖ’nün temsil gücü yüksek ve dolayısıyla da daha güçlü bir aktör haline geldiği söylenebilir.
Öğrenme Çıktısı
Kuruluş Süreci
Örgütün kuruluş sürecinde biri genel bir de özel ve hızlandırıcı iki etkenin rol oynadığı söylenebilir.
Genel etken olarak karşımıza dünya ve özellikle de bölge politikasında yaşanan gelişmeler çıkmakta. Şöyle
ki, bir sonraki başlıkta ele alınan Arap Birliği’nin 1945’te, İsrail’in de 1948’de kurulması Ortadoğu siyasetini
derinden etkiledi. Mısır önderliğinde kurulan Arap Birliği, özellikle Bağlantısızlar Hareketi’nin de liderlerin-
221
Sui Generis Örgütler
222
Uluslararası Örgütler
nük” olan amaçlarına da yansımıştır. Ancak bölge • Ilımlı ve hoşgörüye dayalı İslami doktrinleri
ve dünya siyasetinde etkili olamayan örgüt, hem bu ve değerleri teşvik etmek, korumak ve yay-
etkisizliği kırmak hem de Soğuk Savaş sonrasında mak, İslami kültürü teşvik etmek ve İslam
şekillenen yeni ortama ayak uydurmak amacıyla mirasını korumak;
2005’te yeniden yapılanma hedefleri belirlemiştir. • İslam’ın gerçek imajını korumak ve savun-
Bu “reform” çalışmaları neticesinde 2011’de ismi ve mak, İslam karşıtlığıyla mücadele etmek;
logosuyla birlikte örgütün amaçları da gözden ge-
çirilmiştir. Ekonomik, siyasi ve kültürel anlamda- • Bilim ve teknolojiyi güçlendirmek ve geliş-
ki genel işbirliği amaçlarını kısmen güçlendirerek tirmek ve üyeler arasında bu alanlarda araş-
koruyan İİÖ, özellikle 11 Eylül Saldırıları’nı takip tırma ve işbirliğini teşvik etmek;
eden tartışmaları da doğrudan kurucu metnine • Kadınların, çocukların, gençlerin, yaşlıların
yansıtmıştır. Bir yandan İslam adına yapılamayaca- ve engellilerin hakları dâhil olmak üzere in-
ğı ilan edilen radikal terörizmle mücadele edileceği san haklarını ve temel özgürlüklerini ve İsla-
vurgulanmış, diğer yandan da ılımlı ve hoşgörüye mi aile değerlerini teşvik etmek ve korumak;
dayalı bir İslam anlayışının sahiplenilip teşvik edi- • Her türlü terörizm, uyuşturucu ticareti,
leceği ilan edilerek İslam karşıtlığıyla hep birlikte yolsuzluk, para aklama ve insan kaçakçılı-
mücadele edileceği belirtilmiştir. Ayrıca bilim ve
ğıyla mücadelede işbirliği yapmak;
teknoloji alanında ortak çalışmaların yapılacağı
şeklindeki düzenlemeyi de bu kapsamda değerlen- • Doğal afetler gibi acil insani durumlarda iş-
dirmek mümkündür. birliği yapmak ve birlikte çalışmak.
Örgütün kurucu metninde (Madde 1) yer alan Bu amaçların dışında 2016-2025 yıllarını kap-
güncellenmiş amaçlarından bazıları şöyledir: sayacak yeni 10 Yıllık Eylem Programı da kabul
• Üyeler arasında kardeşlik ve dayanışma edilmiştir. Buna göre, ılımlılığın ve hoşgörünün
bağlarını geliştirmek; teşviki, terörizmle ve İslamofobi ile mücadele, baş-
ta Filistin sorunu olmak üzere çatışmaların önlen-
• Ortak çıkarları korumak ve meşru davala-
mesi ve çözümü, ekonomik işbirliği ve Afrika’da
rında üyelerini desteklemek;
yoksullukla mücadele, bilim ve teknoloji alanın-
• Kendi geleceğini tayin hakkına ve iç işleri- da ortak çalışmalar yapılması, insan hakları ve iyi
ne karışmama ilkesine saygı göstermek ve
yönetişim ile üyeler arasında kültürel değişim gibi
üyelerin egemenliğine, bağımsızlığına ve
konular öncelikli çalışma alanları ve hedefler olarak
toprak bütünlüğüne saygı duymak;
belirlenmiştir.
• İşgal altındaki üyelerin tam egemenliğinin
ve toprak bütünlüğünün yeniden sağlan-
masını desteklemek; Yapısı ve İşleyişi
• Üyelerin küresel siyasi, ekonomik ve toplum- İİÖ’nün üç ana organı bulunmaktadır. Güncel
sal karar alma süreçlerine ortak çıkarlarını sağ- gelişmelerin ve İslam dünyasının sorunlarının ele
layacak şekilde aktif katılımını sağlamak; alındığı Zirve, İİÖ’nün en üst düzeyde yönetim ve
• Küresel barışı, güvenliği ve uyumu sağla- karar alma organıdır. Üyelerin devlet ya da hükü-
mak için adalet, karşılıklı saygı ve iyi kom- met başkanlarının katılımıyla üç yılda bir toplan-
şuluk üzerine bina edilmiş devletler arası maktadır (madde 6-8). Üyeler, zirve toplantılarına
ilişkileri teşvik etmek; coğrafi gruplar (Arap, Asya ve Afrika) esasında
• İslam ülkeleri arasındaki ekonomik ve ticari dönüşümlü olarak ev sahipliği yapmaktadır. Ay-
ilişkileri bir İslam Ortak Pazarı kurmakla rıca, “Ümmet’in çıkarlarının gerektirmesi duru-
sonuçlanacak ekonomik bütünleşmeyi sağ- munda”, Dışişleri Bakanları Konseyi’nin tavsiyesi
layacak şekilde güçlendirmek; ya da üyelerin salt çoğunluğunun desteğini almak
• Üyelerde sürdürülebilir ve kapsamlı insani kaydıyla üyelerden birinin ya da Genel Sekreter’in
kalkınmayı ve ekonomik refahı sağlamak girişimiyle olağanüstü toplantı da mümkündür
için çaba sarf etmek; (Madde 9). Nitekim bu yönteme son yıllarda sık-
lıkla başvurulmaktadır.
223
Sui Generis Örgütler
Resim 7.3 İİÖ’nün en üst düzey organı üyelerin devlet ya da hükümet başkanlarının katılımıyla oluşan Zirve’dir.
Her yıl bir üyede toplanan (ve Zirve’ninkine ben- Türkiye - İslam İşbirliği Örgütü
zer usulle olağanüstü de toplanabilen) Dışişleri Ba- İlişkileri
kanları Konseyi, örgütün genel politikasının yürütül- Türkiye’nin kurucu konferanslar sırasında me-
mesinden ve hayata geçirilmesinden sorumludur. Bu safeli yaklaştığı İİÖ’yle ilişkileri zamanla gelişmiş-
çerçevede kararlar almakta, daha önce alınmış karar- tir. 1969 Rabat toplantısına davet edilen Türkiye’de
ların uygulanmasını takip etmekte ve örgüt programı- konunun birkaç açıdan tartışıldığı söylenebilir. Bi-
nı, bütçesini ve diğer organlar tarafından hazırlanan rincisi, dini nitelik taşıyan bu girişimin anayasada
mali ve idari raporları görüşüp karara bağlamaktadır. yer alan laiklik ilkesine aykırı olduğu gündeme
Yeni organ ya da komite kurulmasını da tavsiye ede- gelmiştir. İkincisi, Ortadoğu’da Mısır gibi ülkele-
bilen Konsey’in en önemli yetkisiyse, Genel Sekreter’i re karşı yapıldığı açık olan toplantının Türkiye’yi
ve yardımcılarını seçmektir (madde 10). doğrudan tarafı olmadığı karşıtlıkların içine çeke-
Örgütün ve çalışanlarının (Genel Sekreterlik) baş ceği düşünülmüştür. Üçüncüsü, İsrail’i ilk tanıyan
idari sorumlusu olan Genel Sekreter, Dışişleri Ba- devletlerden olan Türkiye’nin Filistin sorunun ba-
kanları Konseyi tarafından beş yıl için ve toplamda rışçıl çözümü adına aldığı tüm taraflara eşit mesafe-
en fazla iki dönem olacak şekilde seçilir. Seçimde li tutumun zarar görebileceği görüşü hâkimdir.
liyakatli olmak kaydıyla üye devlet vatandaşları Öte yandan, “dışarıda kalmaktansa içeride ol-
arasında eşit coğrafi dağılıma dayalı dönüşümün mak iyidir” şeklindeki Dışişleri Bakanlığı politikası-
dikkate alınacağı belirtilmektedir (madde 16). Ge- nın da etkisiyle olsa gerek, davet alınan (ve zamanla
nel Sekreter’in başkanlığındaki Genel Sekreterlik, bir örgüte dönüşme olasılığı yüksek olan) bir ulus-
İİÖ’nün rutin işleyişinden sorumludur. Zirve ve lararası toplantıya katılmayarak dışarıda kalmanın
Dışişleri Bakanları Konseyi’nde alınan kararların çeşitli dezavantajları olacağı düşüncesi ağır basmış
ve kabul edilen raporların takibini yaparak sonuç- ve Türkiye, Rabat toplantısına dışişleri bakanı düze-
ları yıllık raporlar halinde ilgili organlara iletir. İl- yinde gözlemci olarak katılmıştır. Toplantıda İsrail’i
gili organlarda ele alınacak çeşitli konuları günde- işgal ettiği tüm topraklardan çekilmeye çağıran bir
me taşır. Bütçe ve programı da hazırlayan Genel karar alınsa da, bu ülkeyle diplomatik ilişkilerin
Sekreterlik, örgütün çalışmalarının uyumlu şekilde kesilmesi yönünde açık bir karar alınmaması, bu
devamını temin eder (madde 16-20). konuda çekinceleri olan İran’la birlikte Türkiye’yi
Bunların dışında İİÖ’nün siyasi, ekonomik, de konferanslara katılmaya devam etme anlamında
finansal, kültürel, tarihi, sanatsal ve bilimsel alan- rahatlatmıştır. Yine de iç politikada artan tartışma-
larda çalışmalar yürüten çeşitli yardımcı organları ların etkisiyle 1970’deki Cidde toplantısında bu kez
ve daimi komiteleri de bulunmaktadır. Bu komi- dışişleri bakanlığı genel sekreterinin temsil ettiği
telerden Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Ko- Türkiye, kurulan ve katkı vermek istemediğini açık-
mitesi (İSEDAK), üyeler arasındaki ekonomik ve ladığı konferans sekretaryasına bir çekince mektubu
ticari işbirliğini geliştirmek amacıyla 1981’de ku- vermiştir. Buna göre, “konferans kararlarına ancak
rulmuştur. 1984’teki Zirve’de alınan karar gereğin- anayasasının ve dış politikasının ilkeleriyle bağdaştı-
ce İSEDAK’ın başkanlığını sürekli olarak Türkiye ğı ölçüde” katılacaktı. Nitekim Türkiye, örgüt çalış-
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı yapmaktadır. malarına laiklik ilkesiyle çelişmediği ve Filistinlilerin
224
Uluslararası Örgütler
haklarını gözeten barışçıl çözümü desteklemekle daimi başkanlığının 1984’te Türkiye Cumhuriyeti
birlikte İsrail’le ilişkilerini de etkilemediği sürece ka- Cumhurbaşkanı’na verilmesi oldu.
tılacaktır. Öte yandan, her ne kadar 1980’lerde ABD’nin
Her ne kadar bu çekince genel olarak geçerli- “Yeşil Kuşak” politikalarının da etkisiyle bölge ülke-
liğini korusa da, aslında alınan temkinli tutumda leri arasında yakınlaşmalar artsa da, o zamanki adıyla
o dönemde gündemde çok yeni ve önemli bir yer İKÖ’nün bölge ve dünya politikasında çok ön plan-
tutan Kıbrıs sorununun etkileri de açıktır. Zira kısa da olmamasının da etkisiyle 2000’li yıllarda kadar
bir süre sonra Bağlantısızlar Hareketi’nin Kıbrıslı ikili ilişkilerde kaydadeğer gelişmelerin olduğunu
Rumların ilgili bir teklifini reddetmesiyle, Türkiye söylemek zor. Bu anlamda 11 Eylül Saldırıları’yla
Kıbrıs sorunu konusunda aradığı uluslararası desteği başlatılabilecek dönemde yeni gelişmelerin olduğu
Ortadoğu’da ve İslam konferansı ülkelerinde bulabi- söylenebilir. Nitekim, dini radikalizmle ve İslamo-
leceğini görmüştür. Nitekim 1972’de imzaya açılan fobiyle mücadele konularının gündeme gelmesiyle
kurucu metne ulusal ve uluslararası hukuk usullerine İKÖ’de bir kıpırdanma olduğunu, ılımlı İslam yo-
uygun olarak (Eylül 2017 itibariyle de) taraf olma- rumlarının ön plana çıkarılması ve desteklenmesi an-
yan Türkiye, karşılıklı fiili anlayış çerçevesinde örgüt layışının daha fazla dillendirilmeye başladığını görü-
çalışmalarına katılmaya başlamıştır. İlişkileri tümüy- yoruz. Türkiye, bu çerçevede İKÖ çalışmalarına daha
le “normalleştiren” gelişmeyse 1975’teki Dışişleri Ba- aktif şekilde katılmaya başlamış, 2005’te Ekmeleddin
kanları Konseyi toplantısına Rauf Denktaş’ın Kıbrıs İhsanoğlu (bu göreve gelen ilk Türk vatandaşı olarak)
Türkleri adına “misafir” olarak katılması ve sonuç İKÖ Genel Sekreteri seçilmiştir. Örgütü yeniden
bildirisinde “Türk toplumunun meşru haklarını yapılandırarak amaç ve hedeflerini gözden geçirme
ve adanın İslam karakterini koruma çabaları”ndan çalışmalarının da hızlandığı bu dönemde, sadece
bahsedilmesi olmuştur. Bir sonraki toplantının dini boyutu olan sorunların ele alınmasıyla yetinil-
İstanbul’da yapılması kabul edildiği gibi, örgü- memesi, üyelerin ekonomik, bilimsel ve teknolojik
tün Tarih, Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin kalkınma alanlarında işbirliğini de uluslararası po-
İstanbul’da, İstatistik, Ekonomi ve Sosyal Araştır- litikayı etkileyecek şekilde artırması hedeflenmiştir.
ma ve Eğitim Merkezi’nin de Ankara’da kurulması Nitekim 2011’de Astana’da düzenlenen ve örgütün
kararlaştırılmıştır. Bu süreçte Türkiye örgüt kurucu adının İslam İşbirliği Örgütü (İİÖ) olarak değiştiril-
metnini TBMM’den geçirme hazırlıkları yapsa da, diği Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısında örgü-
erken seçimler nedeniyle girişim yarım kalmıştır. tün hedefleri ve çalışma alanları da resmen gözden
Ancak artan ilişkilerin etkisiyle, 1979’daki Dışişleri geçirilmiştir. Bununla birlikte, Mısır, Suriye, Yemen,
Bakanları Konseyi toplantısında “Kıbrıs Türk Müs- Libya ve en son da Katar krizlerinde görüldüğü üzere
lüman Topluluğu”nun “misafir” şeklindeki statüsü görüş ve çıkar farklılıkları yaşayan İİÖ üyeleri, sorun-
“gözlemci”liğe yükseltilmiştir. (Bu statü günümüz- ların çözümü konusunda çok etkili olamamaktadır.
de aynen devam etse de 2004’te bir isim değişiklik Bunda, en başta da belirtildiği gibi, üyelerin homo-
yapılmış ve Annan Planı’nda geçen “Kıbrıs Türk jen olmayan ekonomik, kültürel, siyasi özelikleri ka-
Devleti” ifadesi kullanılmaya başlamıştır.) İlişkileri dar dünya ekonomisinde ve kültüründe kendilerini
daha da pekiştirense, 1981’de kurulan İSEDAK’ın fazla hissettirememeleri de etkili olsa gerektir.
Öğrenme Çıktısı
225
Sui Generis Örgütler
ARAP BİRLİĞİ
1945’te kurulan Arap Birliği, isminde bir etnisite adı barındırması
açısından sui generis bir uluslararası örgüttür. İmparatorlukların dağıldığı,
sömürgeciliğin sürdüğü ve “merkezi” devletlerin “ulus” temelli olarak ku-
rulmaya başladığı 20. yüzyılın ilk yarısında, nüfusunun çoğunluğu Arap
olan Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde de çeşitli görüşler ortaya çık-
mıştır. Sömürgeciliğe ve manda sistemine karşı Arap dünyasının ortak
mücadelesinin ancak tek bir Arap devleti (Pan-Arabizm) kurulmasıyla
mümkün olduğunu dillendirilenler olsa da, kurulan ve kurulacak egemen
ve bağımsız devletlerin yakın işbirliği esasında birlikte hareket etmesi fikri
daha ağır basmıştır. Bunda geniş bir coğrafyaya yayılan ülkelerin ekono-
mik, toplumsal ve kültürel farklılıklarıyla iç ve dış politikalarındaki çıkar
ve görüş ayrışmalarının da etkisi olmuştur. Ayrıca bölge dışı müdahaleler kadar özellikle Mısır gibi devlet-
lerin ön plana çıkması olasılığının da bölge içinde kimi çekincelere neden olduğu söylenebilir.
Bu gibi nedenlerle nihayetinde bir “uluslararası” örgüt olarak 1945’te kurulan Arap Birliği’nin çalış-
malarında zamanla etkisi epey hissedilen sorunlar da olmuştur. Nitekim “Arap dünyasını bir bütün olarak
ilgilendirdiği için” kurucu metinde özel olarak ele alınan (Ek 1) Filistin sorunu kronikleştikçe, uluslararası
politikadaki konumlarının da etkisiyle üyelerinin soruna yaklaşımları zamanla farklılaşmıştır. Ayrıca Bağ-
lantısızlar Hareketi’nin en önemli ülkelerinden olan Mısır’ın kendi liderliğinde tek bir Arap devleti kurma
arayışları da bölgede ilgiden çok endişe yaratmıştır. Nitekim 1958’de Mısır’la Suriye’nin “Birleşik Arap
Cumhuriyeti” adı altında birleştirilmesi aslında Suriye’de bile tepki çekmiş, Yemen’in savaşla karşı çıkma-
sıyla da bu girişim kısa sürede başarısız olmuştur. Öte yandan, Soğuk Savaş’ın etkisiyle 1950’lerde ABD
ve Sovyetler Birliği’ne yakın bölge ülkeleri arasında oluşan mesafe, temel ilkeleri vahdet (Pan-Arabizm),
hürriyet ve iştirakkiye (Arap sosyalizmi) olan Baas Partisi’nin 1968’de Irak, 1970’te de Suriye’de iktidara
gelmesiyle daha da derinleşmiştir. 1973 krizi sonrasında petrolün artan öneminin de etkisiyle ekonomik
imkânları ve siyasi çıkarları farklılaşan bölge ülkeleri, bağımsız varlıklarını korumaya daha fazla önem ver-
miştir. Nihayet 1979’da Camp David Antlaşmaları’yla Mısır’ın İsrail politikasını değiştirmesi, bölge ülke-
leri arasındaki çatlağı daha da büyütmüştür. Aslında kurucu Mısır’ın bir süreliğine üyelikten atılmasına ve
örgüt merkezinin Kahire’den Tunus’a taşınmasına neden olan sorun 1989’a gelindiğinde aşılmıştır. Ancak
Soğuk Savaş sonrasında uluslararası siyasette beraber bölge de belirsizlik içine girmiş, 2011’den itibaren de
Arap Birliği’nin yaşadığı iç sorunlar daha da belirgin hale gelmiştir. Her ne kadar Suriye’nin üyeliğini as-
kıya alma kararı 2011’de alınabilse de, Mısır, Libya, Yemen,
Katar ve hatta Suriye krizlerinde oluşan görüş farklılıkla-
rı, bölge siyasetinde pek etkili olamadığı eleştirilerine hep Arap Birliği’nin merkezi Kahire’dir. An-
konu olan Arap Birliği’nin etkinliğinin ve işlevinin daha cak Konsey’in belirleyeceği başka bir
fazla sorgulanmasına neden olmuştur. yerde toplanması da mümkündür (mad-
de 10). 1979’da imzalanan Camp David
Kısacası, başta Filistin sorunu olmak üzere çeşitli temel so-
Anlaşması’yla İsrail’le yakın ilişkiler kuran
runların olası çözüm biçimi ve zemini konusunda kurucuları
Mısır’ın üyelikten çıkarılmasıyla örgüt
ve üyeleri arasında oluşan ya da gün yüzüne çıkan görüş fark-
çalışmaları Mısır’ın tekrar üye olacağı
lılıkları, belki de üyelerinin “ortak çıkar ve değerleri” düşünül-
1989’a kadar Tunus merkezli olarak yürü-
düğü kadar fazla olmadığı için, örgütün uluslararası siyaset bir
tülmüştür.
yana bölgede de çok etkin olamamasına neden olmuştur.
Kuruluş Süreci
I. ve II. Dünya Savaşları’nın en çok etkilediği bölgelerin başında Orta Doğu gelmektedir. 20. yüzyılın
başında önem kazanan petrol nedeniyle paylaşım mücadelesinin yoğunlaştığı bölge olan Orta Doğu, doğ-
rudan sömürgeciliğin tasfiyesi sürecinde de bölge dışı devletlerin müdahalelerine maruz kalmıştır. Çeşitli
siyasi aktörlerle akımların bölge sorunlarını kendi lehlerine çare bulma arayışları çerçevesinde gündeme gelen
fikirlerin başında da “Arap dayanışması”nın sağlanması ve derinleştirilmesi gelmiştir. 1930’larda kimi bölge
devletleri kendi aralarındaki sorunları barışçıl yollarla çözme, saldırmazlık ve kültürel işbirliğini geliştirme
226
Uluslararası Örgütler
adımları atmış, bu girişimleri pekiştiren ve yayarak rimeşru ilan etmesine neden olan bu kararın ge-
kurumsallaştıransa Arap Birliği’nin 22 Mart 1945’te çerliliği Kaddafi’nin devrilmesiyle kurulan Geçiş
kurulması olmuştur. Yönetimi’nin tanınmasıyla bir anlamda son bulmuş
ve Libya’nın tam üyeliğinin devam ettiği ilan edil-
miştir. Benzer şekilde, 2011’de iç savaşın başladığı
Suriye ve Yemen’in üyeliklerinin askıya alınması da
internet gündeme gelmiş, Suriye, Lübnan ve Yemen’in aleyh-
Resmi internet sayfası sadece Arapça hizmet ve- te oy kullandığı, Irak’ın da çekimser kaldığı oylama
ren örgütün kurucu metnine şu sayfadan ulaşıla- sonrasında Suriye’nin üyeliğinin askıya alındığı du-
bilir: <http://avalon.law.yale.edu/20th_century/ yurulmuştur. Her ne kadar 2013’te Suriye’yi Arap
arableag.asp> (erişim tarihi 8 Ağustos 2017) Birliği’nde Suriye Ulusal Koalisyonu’nun temsil ede-
ceği açıklansa da, kısa süre sonra Suriye muhalefeti
kurumsal yapılanmasını sağlayana kadar Suriye kol-
tuğunun boş kalacağı ilan edilmiştir.
Üyeleri
Arap Birliği’nin dört gözlemci üyesi ise şunlar-
Arap Birliği’nin kurucu metni, 22 Mart 1945’te
dır: Brezilya, Eritre, Hindistan ve Venezuela.
Kahire’de altı devlet (Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan,
Suudi Arabistan ve Suriye) tarafından imzalanmış-
tır. Aynı yıl Yemen’in de katıldığı örgütün üye sa- Amaçları
yısı zamanla 22’ye çıksa da, 2011’de kuruculardan Örgütün amacı kurucu metninde “üyeler arası
Suriye’nin üyeliğinin “hükümetin siyasi muhale- ilişkileri güçlendirmek, politikaların uyumlulaş-
fete yönelik acımasız yöntemler uygulaması nede- tırılmasını sağlamak, egemenlik ve bağımsızlık-
niyle” askıya alındığı açıklanmıştır. Ağustos 2017 larını korumak ve Arap ülkelerinin çıkarlarının
itibariyle örgütün 21 üyesi şunlardır: Bahreyn, gözetmek” şeklinde ifade edilmektedir. Bu çerçe-
Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Cibuti, Fas, Fi- vede ticaret, gümrük, tarım ve endüstriyi içerecek
listin, Irak, Katar, Komor Adaları, Kuveyt, Libya, şekilde ekonomik ve finansal konularda; ulaşım
Lübnan, Mısır, Moritanya, Oman, Somali, Sudan, ve iletişimde; kültürel konularda; vatandaşlık iş-
Suudi Arabistan, Tunus, Ürdün ve Yemen. lemlerinde ve sosyal güvenlikle sağlığı ilgilendiren
Kurucu metninde bağımsız tüm Arap devlet- konularda her bir üyenin koşullarını ve yapılarını
lerinin örgüte üye olma hakkının olduğu belirtil- gözetecek şekilde yakın işbirliğinin hedeflendiği de
mekte ve isteyen Arap devletinin üyelik talebinin ayrıca vurgulanmıştır (madde 2). Dolayısıyla örgü-
Genel Sekreterlik’e kayıt ettirebileceği ve takip tün hemen her alanda işbirliği yapılmasını amaç-
eden ilk toplantıda da Konsey’e sunabileceği hük- ladığı söylenebilir. Öte yandan, üyeleri arasındaki
me bağlanmaktadır (madde 1). Dolayısıyla, örgüt kimi derin ekonomik farklıklar ve farklı siyasi an-
üyeliğinin “başvuran” Arap devletleri için herhangi gajmanlar nedeniyle bu amaçların ancak belirli bir
bir kabule ya da onaya tâbi olmadan (bir hak ola- seviyeye kadar gerçekleştirilebildiği görülmektedir.
rak) kendiliğinden gerçekleştiği kabul edilebilir. Kurucu metinde yapılan ve aşağıda Konsey’in
Örgüt üyeliğinden Konsey’e bir yıl önceden haber yetkileri bağlamında ele alınacak ayrıntılı düzenle-
vermek kaydıyla ayrılmak mümkündür (madde 18). meler dikkate alındığında, özellikle bölgedeki uyuş-
Ayrıca Konsey’in kurucu metinden kaynaklanan yü- mazlıkların çözümüne ve üyelerin iç yapılarının ko-
kümlülükleri yerine getirmediğine diğer tüm üyelerin runmasına da büyük önem verildiği görülmektedir.
oybirliğiyle karar verdiği bir devletin üyelikten atılma- Arap Birliği’nin üyelerine getirdiği belki de en
sı da mümkündür (madde 18). Nitekim İsrail’le 1979 ilginç yükümlülükse, örgüt üyesi olsun ya da ol-
Camp David Anlaşması’nı imzaladığı için üyelikten masın imzalanan tüm uluslararası antlaşmaların
çıkarılan Mısır, 1989’da tekrar üye olmuştur. bir nüshasının Genel Sekreterliğe tescil edilme-
Öte yandan, kurucu metinde bu yönde açık sidir (madde 17). Bu hükmün, Birinci Dünya
bir hüküm olmasa da, örgüt üyeliğinin askıya alın- Savaşı’ndan sonra kurulan Milletler Cemiyeti’nin
ması uygulamasına da rastlanmaktadır. Nitekim getirdiği gizli antlaşmaların yasaklanması anlayışı-
Mart 2011’de Libya’nın üyeliğinin askıya alındığı nın devamı olduğu söylenebilir.
duyurulmuştur. Kaddafi’nin Arap Birliği’ni gay-
227
Sui Generis Örgütler
228
Uluslararası Örgütler
Öğrenme Çıktısı
4 Arap Birliği’nin amaçlarını ve bu amaçların gerçekleşme düzeyini yorumlayabilme
229
Sui Generis Örgütler
Bağımsız Devletler Topluluğu (Commonwealth of Independent States: CIS) 8 Aralık 1991 tarihinde
Rusya Federasyonu, Ukrayna ve Belarus’un Bağımsız Devletler Topluluğu’nu kuran anlaşmayı imzala-
malarıyla kurulmuştur. Sonradan Topluluğa Azerbaycan, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldo-
va, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan da katılmış ve üye sayısı 11’e yükselmiştir.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte BDT’yi oluşturan cumhuriyetler arasında kesintisiz bağlar kur-
mak bir zorunluluktur. Çünkü SSCB ekonomisi birbirine bağımlı cumhuriyetler temelinde örgütlenmiş-
ti. Bu nedenle dağılmanın ardından ekonomik ilişkileri sürdürmek kaçınılmazdı ve BDT bunu sağladı.
Ayrıca BDT siyasi açıdan da bir zorunluluktu. Pek çoğu ilk kez bağımsızlıklarını kazanan bu iktidarlar
“devlet geleneği”ne sahip değillerdi. Daha sonra yaşanan iktidar değişikliklerinde bu açıkça görüldü.
Üçüncüsü, toplumsal açıdan da bir zorunluluktu. Ortak evlilikler ve Birlik içerisindeki çalışma alan-
ları nedeniyle milyonlarca kişi kendi cumhuriyeti dışında buldu kendisini. Bunları bir gün içerisinde
vatandaşlık ve dolaşım haklarını düzenlemek olanaksızdı. Son olarak, askerî açıdan yaşanan zorunlu-
luktan söz edilebilir.
BDT siyasal, askerî, ekonomik, toplumsal ve kültürel alanlarda yakın işbirliğini hedefleyen çok amaçlı
bir bölgesel örgüttür. Örgüt’ün amaçları:
• Siyasal, ekonomik, ekolojik, insani, kültürel ve diğer alanlarda işbirliği,
• Ortak ekonomik alan, devletlerarasında işbirliği ve bütünleşme çerçevesinde üye devletlerin den-
geli ekonomik ve toplumsal kalkınmasını sağlamak,
• Uluslararası hukukça benimsenmiş evrensel ilke ve normlarla AGİK belgeleriyle uyumlu biçimde
insan hakları ve özgürlüklerinin sağlanması,
• Uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasında üye devletler arasında işbirliği,
• Silahlanma ve askerî harcamaların azaltılması, nükleer ve diğer kitle imha silahlarının ortadan
kaldırılması ve evrensel/kapsamlı bir silahsızlanma için etkin önlemlerin alınması,
• Üye devlet vatandaşlarının iletişim ve dolaşım özgürlüklerinin sağlanması,
• Diğer hukuksal alanlarda karşılıklı hukuki yardım ve işbirliğinin sağlanması,
• Üye devletler arasında anlaşmazlık ve çatışmaların barışçıl yöntemlerle çözümüdür.
BDT, 1992’den günümüze pek çok alanda işbirliğine sahne olmuştur. Bu işbirliği girişimlerinden pek
çoğu RF’nin girişimiyle başlatılmıştır. BDT’nin ekonomik işbirliği alanında başarılı olamamıştır. Eylül
1993’te Devlet Başkanları ortak pazarı öngören Ekonomik Birlik kurmayı öngören bir anlaşma imza-
lamışlar ve 1990’lar boyunca bu konuda çalışmalar yapmışlardır. Bütün çabalara karşın 2008’de BDT
ülkeleri arasında ticaret hacmi yeterince gelişememiştir. Gürcistan’ın BDT’den ayrılması da topluluğun
bütünlüğüne yönelik çok ciddi bir darbe niteliğini taşımaktadır. Son olarak, 2013 güzünde başlayan,
2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ve Ukrayna’daki devlet bütünlüğünün sona ermesiyle sonuçlanan bu-
nalım ilişkileri son derece olumsuz yönde etkilemiştir.
Yine de BDT’yi toptan bir başarısızlık olarak değerlendirmek yanlış olacaktır. 2016’da 25. yılını kut-
layan topluluk sürekliliğini kanıtlamıştır. Bu gelişmelere rağmen, düzenli olarak yapılan DBK Zirve-
leri bölgedeki sorunların dile getirilerek çözüm arandığı bir platform işlevini görmektedir. Ardından,
gümrük tarifelerinin kaldırılması ve bir ortak Pazar kurulması hedefine ulaşılamamış olsa da SSCB’nin
dağılmasının ardından yaşanan pazar ekonomisine geçiş, devletin inşası süreçlerinin kansız biçimde
gerçekleşmesinde BDT’nin büyük katkısı olmuştur. Bu coğrafyanın “balkanizasyonu” engellenmiştir.
Kazakistan ve Ukrayna’nın nükleer silahlardan arınma süreci de BDT çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.
Bölgede uyuşturucu kaçakçılığından insan ticaretine pek çok sorunla BDT çerçevesinde mücadele
edilmektedir. BDT, BM Genel Kurulunda gözlemci statüsü kazanmıştır. İşbirliğinin en çok ilerleme
kaydettiği alan savunma ve güvenlik olmuştur. Tüm BDT üyeleri katılmasalar da Kolektif Güvenlik
Antlaşması Örgütü, 2000’lerde bölgede ortak savunmayı hedefleyen en önemli yapı hâline gelmiştir.
230
Uluslararası Örgütler
Soğuk Savaş bitmesiyle RF’nin dünyaya, Batı’ya ya da en azından Batı sistemine bakışı tümden değiş-
mediyse de epey farklılaşmıştır. Ekonomik olarak “kapitalist” sisteminin parçası olmak için ciddi adımlar
atılmıştır ve hâlen de atılmaktadır. Ancak kısa zamanda ortaya çıktığı gibi RF askerî ve siyasi anlamda
SSCB döneminin tarihsel sürekliliğini de tümden terk etmiş durumda değildir. Özellikle NATO’nun
Orta ve Doğu Avrupa politikası çerçevesinde neredeyse tüm eski müttefiklerini kendi tarafına çekerek
aşama aşama RF’nin “burnunun dibine kadar” sokulması ve Yeltsin’in deyimiyle “Soğuk Barış”ın RF’yi
endişelendirmesi, bölgesel ve uluslararası politikayı “eski bir süper güce yakışır şekilde” sürdürme ref-
leksini hep tetikte tutmuştur. Zira ABD kalan tek süper güç olduğu düşüncesiyle ve tek kutuplu dünya
özlemleriyle hegemonik politikalar güderken RF de etki alanlarına (sahip çıkmaya), pazara ve zayıf da olsa
zamanla güçlendirilebilecek güçlü müttefiklere ihtiyaç duymaktaydı ve/veya mecburdu.
Öte yandan, Çin de artık kimilerine göre binlerce yıldır içinde durduğu kabuğu kırmaya ve ekonomik
ve hatta siyasi olarak sınırlarının dışıyla da aktif olarak ilgilenmeye başlamaktaydı. Bölgesinden başla-
yacak her türlü iyi ilişki platformu, uluslararası sahaya daha güvenle çıkmasını sağlamakla kalmayacak,
yeni ekonomi politikaları için gerekli ham madde ve pazar arayışlarına da yanıt verecekti.
Tüm bu sürecin gelişimi çerçevesinde 1996’da birbirlerini “stratejik ortak” ilan eden iki ülke, 1999’da
yaptıkları ortak tatbikatla hem ikili ilişkileri yeni bir safhaya taşımış oldular hem de bölgesel yapılan-
malarda başı çekecek iki lider ülke olduklarını gösterme şansını elde ettiler. İkilinin devlet başkanlarına
Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan liderlerinin de katılmasıyla 26 Nisan 1996’da Şangay’da imzala-
nan Sınır Bölgelerinde Askerî Güveni Derinleştirme Antlaşması’yla Şangay Beşlisi olarak anılan yapı
kurulmuştur. Bu yapıya 2001’de Özbekistan’ın katılımıyla da altı üyeli Şangay İşbirliği Örgütü resmen
kurulmuş oldu. 2017’de Pakistan ve Hindistan’ın da katılmasıyla ŞİÖ’nün üye sayısı sekiz oldu.
İki kutuplu dünyanın sona ermesi ve bu çerçevede RF’nin konumu, Çin’in artan ham madde ihtiyacı
gibi ekonomik dürtülerinin de etkisiyle dünya politikasına aktif katılmaya başlaması vb. durumların, bu
iki ülkenin küresel siyasette daha fazla yer almaya önem vermesine neden olduğu kanısı yaygındır. Temel
olarak orta ve uzun vadede ABD karşısında bir denge/karşı-güç oluşturma amaçlı olduğu düşünülen bu
yaklaşımın işe bölgesinden başladığı, yani en azından yakın çevrelerini ve bölgelerini ABD’nin hegemo-
nik tek-kutuplu dünya anlayışına kaptırmama anlayışıyla hareket ettiği düşünülmektedir. Gerçekten de
ekonomik ilişkilerden siyasi ve kültürel yakınlaşmaya, ortak tehdit olarak tanımlandığı şekliyle “terörle
mücadele”den ortak askerî tatbikatlara kadar geniş bir yelpazede yürütülen ve olgunlaştırılan işbirliği
faaliyetleri, kuşkusuz en azından bölgesel bazda ortak hareket etme ve hatta müttefiklik ilişkisi kurma an-
lamına gelmektedir. Hindistan ve Pakistan’ın 2017’de üye olmasıyla örgütün ilk kez genişlemesi ve üyelik
niyetlerini açıklayan bölge içi ve dışı devletlerin olması, örgütün zamanla dünya politikasında ön plana
çıkma arayışının yavaş da olsa gerçekleşmekte olduğu yönünde yorumlara neden olmakta.
Kısacası, ŞİÖ’nün şimdi değilse de orta vadede küresel siyasette daha etkin bir güç merkezi olabile-
ceğini, en azından bu potansiyeli taşıdığını ve “mücadele merkezi”nin Asya-Pasifik’e kaymasıyla da
örgütün gelecekte adından sıklıkla söz ettireceğini ileri süren görüşlere yaygın şekilde rastlanmaktadır.
Enerji başta olmak üzere ekonomik kaynaklara, beşerî kaynak potansiyeline ve mevcut sanayileşme
girişimlerine atıf yapanlar açısından ABD hegemonyasındaki tek-kutuplu dünya siyasetinde bir ra-
hatlama anlamına gelen bu ihtimal, kimilerince de Soğuk Savaş döneminin gerginliklerinin yeniden
yaşanabileceği anlamına gelmektedir.
Örgütün diğer üyelerinin durumunun ve örgüte bakışının bu anlamda ıskalanmaması gerektiği de
açıktır. Zira Şangay Beşlisi’nin Özbekistan’ın katılımıyla örgüte dönüşmesi ve terörle mücadele orga-
nının merkezinin Taşkent’te olmasından da görüldüğü üzere her bir üye ŞİÖ için/açısından farklı bir
önem ve anlam taşıyabilmektedir. Stratejist bakış açılarının büyük önem verdiği “Avrasya’nın kapısı
Orta Asya”nın durumu, birçoklarına göre bırakın bölgeyi dünya siyasetinin ana meselelerinden birisi-
dir. Nitekim başta askerî tatbikatlar olmak üzere tüm üyeleri arasında çeşitli ortak siyasi-askerî çalışma-
lar yürüten ŞİÖ’nün en önemli meselelerinde biri de ABD’nin özellikle Özbekistan ve Kırgızistan’daki
askerî varlıkları olmuştur. ŞİÖ’nün kurucu üyesi olan eski Sovyet devletlerinin iç ve dış politikaları
ve örneğin ABD’yle ilişkileri, örgütün mevcut politikaları ve geleceği açısından kritik önem taşımaya
devam etmektedir. Nihayet, örgütün ekonomik ve siyasi bir ağırlık merkezi olma arayışının Hindistan
ve Pakistan’ın 2017’deki üyeliğiyle güç kazandığı da rahatlıkla söylenebilir.
231
Sui Generis Örgütler
İsminde bir din adı barındırması açısından sui generis bir uluslararası örgüt olan İslam İşbirliği Örgütü
(İİÖ), 1969-1972 arasında düzenlenen bir dizi konferans neticesinde İslam Konferansı Örgütü (İKÖ)
adıyla kurulmuş, mevcut ismini ise 2011’de almıştır. BM’den sonra en fazla üyeye sahip olan ulusla-
rarası örgüt olan İİÖ’nün 57 üyesinin toplam 1.5 milyar nüfusu vardır. Örgütün bir uluslararası güç
merkezi ya da önemli bir aktör olamaması genelde üyelerinin coğrafi olarak Asya, Afrika ve Avrupa
kıtalarına dağılmış olmasına, ekonomik olarak çok farklı seviyelerde bulunmalarına, birer ulusal devlet
olarak farklı siyasi yönelim ve angajmanlara sahip olmalarına bağlanmaktadır.
Örgütün kuruluşunda özellikle Arap Birliği’nin 1945’te, İsrail’in de 1948’de kurulması etkili olmuş-
tur. Mısır önderliğindeki Arap Birliği’nin Orta Doğu’da seküler/sosyalist ve pan-Arabist politikaların
ön plana çıkması anlamına gelmesi, Filistin sorunu konusunda yürütülecek mücadelenin merkezi-
nin neresi olacağı ve bu mücadelenin hangi temelde yürütüleceği tartışmalarını da başlatmıştır. Orta
Doğu devletleri arasında İsrail karşıtı birliğin zemininin din olması gerektiği düşüncesi, başını Suu-
di Arabistan’ın çektiği devletler arasında zamanla ön plana çıkmıştır. Müslümanlar için kutsal olan
Mescid-i Aksa’nın 1969’da kundaklanması üzerine bu düşünceler fiiliyata yansımış ve acilen toplanan
İslam konferansında bir “daimi sekreterlik” kurulmasıyla da örgütlenme süreci başlamıştır. İslam Kon-
feransı Örgütü kurucu metni ise 1972’deki Cidde toplantısında kabul edilmiştir.
“Müslüman çoğunluğa sahip olan” BM üyesi her devletin üyeliğe başvurabildiği örgüt, Soğuk Savaş
boyunca etkisiz kalmış, 2005’ten itibarense küresel siyasette daha aktif olma amacıyla “reform” ça-
lışmaları başlamıştır. 2011’de ismi ve logosuyla birlikte amaçlarını da gözden geçiren örgüt, ekono-
mik, siyasi ve kültürel anlamdaki genel işbirliği amaçlarını kısmen güçlendirdiği gibi özellikle 11 Eylül
Saldırıları’nı takip eden tartışmaları da doğrudan kurucu metnine yansıtmıştır. Bir yandan İslam adına
yapılamayacağı ilan edilen radikal terörizmle mücadele edileceği vurgulanmış, diğer yandan da ılımlı
ve hoşgörüye dayalı bir İslam anlayışının sahiplenilip teşvik edileceği ilan edilerek İslam karşıtlığıyla
hep birlikte mücadele edileceği vurgulanmıştır. Ayrıca bilim ve teknoloji alanında ortak çalışmaların
yapılacağı da belirtilmiştir. Bununla birlikte, Mısır, Suriye, Yemen, Libya ve en son da Katar krizlerinde
görüldüğü üzere görüş ve çıkar farklılıkları yaşayan İİÖ üyeleri, sorunların çözümü konusunda çok
etkili olamamaktadır. Bunda, üyelerin homojen olmayan ekonomik, kültürel, siyasi özelikleri kadar
dünya ekonomisinde ve kültüründe kendilerini fazla hissettirememeleri de etkili olsa gerektir.
Kuruluş sürecindeki konferanslara “anayasasının ve dış politikasının ilkeleriyle bağdaştığı ölçüde” ka-
tılan Türkiye, özellikle Kıbrıs sorunu konusunda uluslararası destek aramasına koşut olarak İİÖ’yle
ilişkilerini zamanla geliştirmiştir. Örgütün İSEDAK organının daimi başkanlığının 1984’ten itibaren
Türkiye Cumhurbaşkanı’na verilmesiyle kurumsallaşan ilişkiler, 2005’te Ekmeleddin İhsanoğlu’nun
(bu göreve gelen ilk Türk vatandaşı olarak) İKÖ Genel Sekreterliğine seçilmesiyle daha da artmıştır.
Örgütün yeniden yapılandırma çalışmaları da bu dönemde resmiyete bürünmüştür.
232
Uluslararası Örgütler
1945’te kurulan ve isminde bir etnisite adı barındırması açısından sui generis bir uluslararası örgüt olan
Arap Birliği, bağımsız tüm Arap devletlerinin üye olma hakkının tanınması açısından dikkat çekmek-
tedir. Örgüt, 20. yüzyılda modern uluslararası ilişkiler sistemine dâhil olan Orta Doğu’da egemen ve
bağımsız devletler arasında yakın işbirliği amaçlamaktadır. Bölge liderliğine soyunan Mısır’ın ön plana
çıktığı süreçte, Filistin sorununa çözüm bulunması en temel amaçlardan biridir. Ancak hem bu sorun
kronikleştikçe hem de örneğin 1973 krizi sonrasında petrolün artan önemine koşut olarak üyeleri
arasında görüş farklılıkları artmıştır. Öyle ki, zamanla bağımsız varlıklarını korumaya daha fazla önem
veren üyeler arasındaki işbirliği zemini önemli ölçüde zayıfladığı için örgüt de genelde başarısız hatta
işlevsiz bulunmuştur. Zaman zaman kimi üyeliklerin askıya alınması da örgütün iç uyumuyla ilgili
sorunlar olduğunu göstermektedir.
“Üyeler arası ilişkileri güçlendirmek, politikaların uyumlulaştırılmasını sağlamak, egemenlik ve ba-
ğımsızlıklarını korumak ve Arap ülkelerinin çıkarlarının gözetmek” şeklinde amaçları olan örgüt bün-
yesinde ekonomi, finans, ulaşım, iletişim, kültür, vatandaşlık, sosyal güvenlik ve sağlık konularında
“her bir üyenin koşullarını ve yapılarını gözetecek şekilde” yakın işbirliği yapılmaktadır. Ancak üyeleri
arasındaki ekonomik ve siyasi farklar nedeniyle bu amaçların sınırlı şekilde gerçekleştirilebildiği görül-
mektedir. Kurucu metni bölgedeki uyuşmazlıkların çözümüne yönelik düzenlemeler içerse de, Arap
Birliği’nin bu anlamda başarılı olduğunu söylemek de zordur. Nitekim Filistin sorunu bir yana, Libya,
Mısır, Suriye, Yemen ve Katar krizlerinde örgütün kurucu metinde yazan amaçlara ulaştığını söylemek
zordur.
233
Sui Generis Örgütler
1 Aşağıdakilerden hangisi Bağımsız Devletler 6 “Şangay Beşlisi” olarak anılan oluşum aşa-
Topluluğu (BDT) üyelerini bir araya getiren ortak ğıdaki ülkelerden hangisinin katılımıyla “Şangay
çıkarlardan biri değildir?
neler öğrendik?
234
Uluslararası Örgütler
1. C Yanıtınız yanlış ise “Bağımsız Devletler Top- 6. C Yanıtınız yanlış ise “Şangay İşbirliği Örgütü”
luluğu” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
3. D Yanıtınız yanlış ise “Bağımsız Devletler Top- 8. C Yanıtınız yanlış ise “Şangay İşbirliği Örgütü”
luluğu” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
4. A Yanıtınız yanlış ise “Bağımsız Devletler Top- 9. A Yanıtınız yanlış ise “İslam İşbirliği Örgütü”
luluğu” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. B Yanıtınız yanlış ise “Şangay İşbirliği Örgütü” 10. D Yanıtınız yanlış ise “Arap Birliği” konusunu
konusunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
235
Sui Generis Örgütler
Araştır Yanıt
7 Anahtarı
BDT diğer uluslararası örgütler gibi bir yapıya sahip değildir. Uluslarüstü bir ya-
pılanma olmadığı da tüzüğün ilk maddesinde açıkça belirtilmiştir. Rusçası “toplu-
luk”, “dernek” anlamlarına gelse de ilk anlamı “birlik”tir (sadrujestva). Bu nedenle
“örgüt”ten daha yoğun bir birlikteliği nitelemektedir. Topluluk içerisinde yer alan
Araştır 1 devletler bazı organlara katılırken bazılarına katılmayabilmektedir. Ayrıca BDT
içerisinde, belirli alanlara yönelik (KGAÖ gibi) uluslararası örgütlerden de söz edi-
lebilmektedir. Bütün bunlar göz önüne alındığında BDT’nin kendine özgü (sui
generis) bir yapıya sahip olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
1972’de İslam Konferansı Örgütü adıyla kurulan örgüt, uzun yıllar boyunca İs-
lam dinini benimseyen nüfusa sahip devletleri bir araya getirme işlevinin ötesine
pek geçememiştir. Ne var ki, üyeleri farklı kıtalara yayıldığı, farklı ekonomik,
siyasi ve kültürel özelliklere sahip olduğu için, uluslararası siyasette pek etkili
olamamıştır. Hem bu etkisizliği kırmak hem de Soğuk Savaş sonrasında şekille-
nen yeni ortama ayak uydurmak amacıyla 2005’te yeniden yapılanma hedefle-
ri belirlenmiştir. 2011 Astana Zirvesi’nde alınan kararlarla da örgütün kurucu
Araştır 3 metninde resmen değişiklik yapılmıştır. Yeni adıyla İslam İşbirliği Örgütü’nün
logosu da değiştirilmiş ve amaçları da gözden geçirilmiştir. Böylece özellikle 11
Eylül Saldırıları’nı takip eden tartışmalar da doğrudan kurucu metnine yansı-
tılmıştır. Bir yandan İslam adına yapılamayacağı ilan edilen radikal terörizmle
mücadele edileceği vurgulanmış, diğer yandan da ılımlı ve hoşgörüye dayalı bir
İslam anlayışının sahiplenilip teşvik edileceği ilan edilerek İslam karşıtlığıyla hep
birlikte mücadele edileceği vurgulanmıştır. Ayrıca amaç ve çalışma alanlarında
da kapsamlı değişiklikler yapılmış ve örneğin ekonomi, finans, bilim ve tekno-
loji alanlarında ortak çalışmalar yapılacağı belirtilmiştir.
Arap Birliği’nin kurucu metninde bağımsız tüm Arap devletlerinin örgüte üye
olma hakkının olduğu belirtilmekte ve isteyen Arap devletinin üyelik tale-
binin Genel Sekreterlik’e kayıt ettirebileceği ve takip eden ilk toplantıda da
Araştır 4 Konsey’e sunabileceği hükme bağlanmaktadır (madde 1). Dolayısıyla örgüt
üyeliği, “başvuran” Arap devletleri için herhangi bir kabule ya da onaya tâbi
olmadan (bir hak olarak) kendiliğinden gerçekleşmektedir.
236
Uluslararası Örgütler
Kaynakça
Aktaş, M. (2009). “Türkiye İslam Konferansı Karluk, R. (2007). Uluslararası Kuruluşlar. (6. Baskı),
Örgütüne Üye midir?” Dokuz Eylül Üniversitesi İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.
Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:11, Sayı 1, <http://
Kembayev, Z. (2009). Legal Aspects of the Regional
web.deu.edu.tr/hukuk/dergiler/dergimiz/ 11-
Integration Processes in the Post-Soviet Area.
1/1-%20aktas.pdf >( 21.02.2011)
Berlin: Springer.
Matveeva, A. & Giustozzi, A. (2008). “The SCO: A
Hasgüler, M. & Uludağ, M.B. (2007). Devletlerarası
Regional Organisation In The Making” Working
ve Hükümetlerdışı Uluslararası Örgütler. İstanbul:
Papers, Crisis States Research Centre-LSE.
Alfa Yayınları.
Başlar, K. (2001). “The Commonwealth of
Nauşebayeva, A. (2001). “21. Yüzyılın Başında
Independent States: Decayed within a Decade”,
BDT’nin Sorunları ve Geleceğe Yönelik
Turkish Yearbook of International Relations, XXXII:
Senaryolar”, Stratejik Analiz, 9: 41-46.
91-125.
Özen, Ç. (1995). “Bağımsız Devletler Topluluğu ve
Bilge, S. (1995). “Bağımsız Devletler Topluluğu ve
Bütünleşme Olgusu”, Yeni Forum, 16/313: 16-28.
Türkiye”, Avrasya Etüdleri, 1/4: 63-100.
Prajakti K. & Siddharth, S. (2007) “Shanghai
Brown, C. & Ainley, K. (2007). Uluslararası İlişkileri
Cooperation Organisation and Prospects of
Anlamak. (Gözden Geçirilmiş 3.Basım), İstanbul:
Development in Eurasia Region” Turkish Policy
Yayın Odası.
Quarterly, Cilt 6, No 2, ss. 95-99.
Demir, A. (1998). Tarihten Günümüze Rus Yayılmacılığı
Purtaş, F. (2005). Rusya Federasyonu Ekseninde
ve Yeni Kurulan Cumhuriyetler. İstanbul: Ötüken.
Bağımsız Devletler Topluluğu, Ankara: Platin.
Denk, E. (2015). Uluslararası Örgütler Hukuku:
Sean, L. Y. (2002). “Power Politics in Central
Birleşmiş Milletler Sistemi. Ankara: Siyasal
Asia: The Future of the Shanghai Cooperation
Kitabevi.
Organisation”, Harvard Asia Quarterly, Cilt 6, No
Doran, M. (2004). “Egypt: Pan-Arabism in Historical 4. s. 48-54.
Context”, Diplomacy in the Middle East. Ed:
Özdal, H. (2016). Rus Dış Politikasında Ukrayna,
L.Carl Brown, I.B. Tauris. London and New York.
USAK Yayınları, Ankara.
Hüseynov, F. (2003), “Bağımsız Devletler
Yeltsin, B. (2001). Gece Yarısı Günlükleri (çev. Ahmet
Topluluğu’nun Oluşumunun Hukuki
Fethi) İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür
Boyutları”, <http://dergiler.ankara.edu.tr/
Yayınları.
dergiler/38/280/2544.pdf> (29.7.2010).
Zagorskiy, A. V. (2000). “Rassiya i SNG”, Vneşnaya
İvanov, İ. (2002). Novaya Rassiskaya Diplomatiya.
Palitika Rassiskay Federatsi 1992-1999, Moskova,
Moskova: Olma Pres.
ROSSPEN.
İnternet Kaynakları
Bağımsız Devletler Topluluğu: http://www.cis.minsk.by/ İslam İşbirliği Örgütü: http://www.oic-oci.org
Şangay İşbirliği Örgütü: http://www.sectsco.org/ Arap Birliği: http://www.lasportal.org/
237
Bölüm 8
Hükümet Dışı Uluslararası Örgütler
Hükümet Dışı Uluslararası Örgütlerin
1 2
Tanımı ve Uluslararası Politikadaki Yeri Uluslararası Af Örgütü
öğrenme çıktıları
3 4
İnsan Hakları İzleme Örgütü Yeşil Barış
3 İnsan Hakları İzleme Örgütü’nü 4 Yeşil Barış Örgütü’nün faaliyetlerini
tanımlayabilme açıklayabilme
5
Federasyonu
5 Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay
Federasyonlarını tanımlayabilme
Anahtar Sözcükler: • Sivil Toplum Örgütü • Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlar • Greenpeace
• Hükümet Dışı Örgüt • Ülke Kuralı • İnsan Hakları İhlalleri • Gökkuşağı Savaşçısı
238
Uluslararası Örgütler
239
Hükümet Dışı Uluslararası Örgütler
240
Uluslararası Örgütler
ya da bu anlamda çeşitli sınıflandırmalar yapan ol- veri olarak kabul edilse bile ortada tartışmaya değer
dukça ciddi tartışmalar ve görüşler bulunmaktadır. başka ilgili sorunlar bulunmaktadır. Birincisi, ken-
Örneğin, hükümetler tarafından toplumdan di bağlamlarında daha derin eleştirileri hak etmekle
ziyade hükümetin çıkarlarına hizmet etmek için birlikte “resmî” kuruluşlar ve özellikle de siyasi olu-
“gerçek” hükümet dışı örgütlere karşı kurulduğu şumlar nihayetinde bir dışsal/kamusal hesap verme
gerekçesiyle kimi oluşumlar GONGO (goverment- mekanizmasına tâbidir. Gerçekten de örneğin se-
organised NGOs) olarak adlandırılmaktadır. Yine çimler başta olmak üzere denetim vb. yollarla bir
dinî oluşumların cemaatlerinin dar çıkarlarını ger- dışsal/kamusal hesap verme mekanizması hükümet
çekleştirme amacıyla kurduğu savlanan kuruluşlar dışı örgütler için neredeyse hiç geçerli değildir. Tabii
RINGO (religious-oriented NGOs), iş çevreleri/ ki burada söylenmek istenen hükümet dışı örgütle-
sermaye tarafından kurulan/desteklenen örgütler rin tümüyle denetimsiz bir alan oldukları değildir.
de BINGO (business-oriented NGOs) olarak ad- Tersine, bu tür gönüllü hareketlerin kendilerini he-
landırılabilmektedir. Kısacası, kimi STK’ların ge- sap verme bağlamında belirli (özellikle iç) süzgeç-
niş toplumsal kesimlerin değil de belli bir kesimin lerden geçirmesi belki de işin doğası gereğidir. Ki,
çıkarlarını desteklemek için kurulduğu, oysa top- çoğu durumda olan da budur. Ancak, bu tür ör-
lumların ve hatta tüm insanların (insanlığın?) yara- gütlerin nihayetinde resmî kurumlara alternatif ve
rına çalışmayan yapılanmaların olsa olsa lobi/baskı hatta onları denetlemek veya frenlemek amacıyla
faaliyeti ve hatta ticari faaliyet de yürütebilen “çı- kurulmuş olduğu ve hareket ettiği gerçeği kendileri
kar grupları” olduğu ileri sürülmektedir. Tersinden açısından hesap verme meselesini geri plana atma
okursak, açıkça söylenmese de (“gerçek”) hükümet anlamına gelir şekilde değerlendirilmemelidir. Öy-
dışı örgütler bu gibi arazlardan azâde kabul edil- leyse “başarı”, “etkinlik”, “etkililik” gibi ölçütlerin
mekte ve dolayısıyla da sıfatsız, nitelemesiz “hükü- bu anlamda daha ön plana çıkması da bizi sorulan
met dışı örgüt”, “sivil toplum örgütü” gibi isimlerle soru açısından çok ileri taşımayacaktır. Burada kas-
ayrıştırılmaktadır. tedilen neo-liberal dönemin şeffaflık ve hesap veri-
lebilirlik gibi küresel-resmî ölçütleri değil, yararını,
Aslında toplumsal her konuda olduğu gibi bu
hak ve çıkarlarını savunduklarını söyledikleri geniş
konuda da ulaşılacak yargılar ve bu yolda benim-
toplumsal kesimlere ve üyelerine karşı “açıklama/
senecek her türlü ölçüt, her durumda “subjektif”
anlatma” sorumluluğudur.
olmaya mahkûmdur. Zira “insanlık”, “toplum”,
“toplumsal fayda” gibi kavramlar birçok değişkene Ayrıca, kimi eleştiriler de hükümet dışı örgüt-
göre içeriği farklı doldurulabilecek kavramlardır. lerin tümüyle değilse de yabancılaşma, kendisi için
Hem bu sadece genelin/çoğunluğun “toplumsal ya- var olma ve büyüme gibi konularda eleştirdikleri
rar” olarak tanımladığı ama belli bir öncelik/önem resmî-kamusal yapılanmalara benzeme riski taşıdı-
sırasına koyduğu konular için söz konusu değildir; ğına dikkat çekmektedir. Bu tür eleştirilerin, özel-
genelin/çoğunluğun bırakın “toplumsal yarar” ola- likle de hükümet dışı örgütlerin kendi varlıklarını
rak görmeyi “toplumsal zarar” hatta “organize suç” idame ettirme refleksiyle davranabilecekleri ger-
olarak kodladığı konular bile taşıyıcıları tarafından çeğini hatırlatması açısından göz ardı edilmemesi
pekâlâ “toplumsal yarar” olarak nitelenebilmektedir. yerinde olacaktır.
Burada kastedilen toplumsal değerlerin hiç olmadı- Daha da önemlisi, bu tür yapılanmaların hesap
ğı veya olamayacağı şeklinde bir belirsizlik, biline- verebilirlik ilkesiyle doğrudan bağlantılı bir şekilde
mezlik, sübjektiflik vurgusu, kurgusu, övgüsü ya da ele alınabilecek “temsil gücü”yle ilgili de ciddi eleş-
çağrısı değildir. Tersine, söylenmek istenen her türlü tiriler bulunmaktadır. Buna göre, ilgili yasal mev-
tanımlama çabasında odağa “amaç”ın konmasının zuatın asgari koşullarını karşılayarak yani görece
bizi fazla uzağa götürmeyeceği, götüremeyeceğidir. çok az sayıda insanın katılımıyla kurulan bir hükü-
Öte yandan, eğer vurgulanmak istenen “daha met dışı örgütün medyayla bağlantıları ve özellikle
geniş toplumsal kesimlerin çıkarını ve/veya yararını de sosyal medya üzerinden/sayesinde yürüttükleri
gözetmek” ise bu durumda da tartışmanın ekseni halkla ilişkiler etkinlikleriyle “cürmünden fazla”
kaymakla birlikte sorunlar bitmemektedir. Zira bu etki doğurabilmesi de pekâlâ mümkündür. Elbette
tür itirazların kabul edilmesi durumunda da tüm az üyeye sahip olma ya da ilişkiler ağı (network) tek
itirazlar giderilememektedir. Nitekim ilgili kuru- başlarına “toplumsal yarar” ve “toplumsal temsil”
luşların kendilerinin ve gönüllülerinin iyi niyeti bağlamında bir eleştiri getirmeye yeterli değildir.
241
Hükümet Dışı Uluslararası Örgütler
Hatta tüm mesele resmî kanallar dışında faaliyet bu bağlamda gerek somut değişiklik sağlama gerek-
göstermek olduğuna göre, özellikle az üyeye sahip se toplumsal farkındalık/bilinç yaratma anlamında-
olma kimi durumlarda bu amaca hizmet etmenin ki etkileri ve etkileme kapasiteleridir. Yukarıda ele
en iyi yolu da olabilir. Ancak bu tür eleştirileri alınan ve genellikle liberal-demokratik sistem/yapı
toplumsal meselelere aktif katılım ve bu çerçeve- içi eleştiriler şeklinde nitelenebilecek eleştirilerden
de yatay örgütlenmenin bir gereği olmanın ötesine farklı bir çıkış noktası olan bu yaklaşımlara göre,
taşıyıp resmî yapılar için getirilen eleştirileri ter- hükümet dışı örgütlerin genel/yapısal/sistemik so-
sinden üretir bir şekilde genel/ulusal/toplumsal/ runları da bulunmaktadır. Eleştirinin ötesine geçen
küresel çıkara yönelik olarak kodlamak da hiçbir bu itirazlara göre, hükümet dışı örgütler, işlevleri
şey değilse de çelişki olacaktır. Bu durumun en itibarıyla “mevcut dünya düzeni”ni meşrulaştırma
önemli riski de odaklanılan konu itibarıyla geniş araçlarıdır. Örneğin kimi çevreci akımlardan gelen
toplumsal kesimler nezdinde veya genele “makul/ ve asıl kirletici olanlara yönelmekten ziyade birey-
haklı” gelen öneriler bağlamında bile bir “vicdani lere yönelik yapılan çevreci hayat tarzı çağrılarına
tekel” yaratma riskidir. Gerçekten de, özellikle de bu bağlamda dikkat çekilmektedir. Buna göre, as-
çalışmalarıyla ciddi saygınlık kazanmış kuruluşla- lında çözüm olmayan önlemlerin maliyetini de bi-
rın yoğunlaştıkları sorunlarda aldığı ilkesel ya da reye/tüketiciye ödeten yaklaşımların ifa ettiği işlev,
somut pozisyonlar, aynı düşünce/tavır dünyasında çevresel tahribatın önlenmesinden/giderilmesin-
bile tartışmanın, düşünmenin, eylemenin önünü den ziyade bu hassasiyeti (krizi) piyasa adına fırsata
tıkar bir duruma neden olma riski taşımaktadır. çevirmek ve mevcut kalkınma anlayışını sorgulama
Mevcut görüşün/tutumun ola ki aynı yönde dışı tutarak yeniden üretmektedir.
daha da derinleştirilmesi veya genişletilmesi imkânı Uluslararası ilişkiler, genelde devletler ve özelikle
anlamına da gelebilecek alternatif seslerin zamanla 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren de yoğun şe-
gündeme getirilemez olması, hem düşünce tembel- kilde devletler tarafından kendi aralarında kurulan
liği hem de düşünce kıtlığı anlamına gelecektir. Bu uluslararası örgütler aracılığıyla yürütülmektedir.
durum ise en azından hükümet dışı örgütün bir Bu durum, özellikle bağlayıcı kararlar alma ve bun-
otorite olarak dolaşıma soktuğu görüşün toplum- ları uygulama anlamında geçerlidir. Öte yandan,
sal temsilini ve/veya meşruiyetini olumsuz yönde devletlerin ve uluslararası örgütlerin yapmadığı, ya-
etkileyecektir. Kaldı ki, örgütlerin kendilerinin de pamadığı ya da yetişemediği alanlarda faaliyet gös-
“ahlakçılık” yapar duruma düşmesi yerine göre çok terme amacıyla yola çıkan ve/veya kendilerini böyle
uzak bir ihtimal de olmayabilir. Zira çeşitli konu- tanımlayan hükümet dışı kuruluşların da zamanla
larda toplumsal önermeler yapmak gibi son derece bu sisteme bir şekilde dâhil olmaya başladığını gör-
meşru, makul ve hatta saygıdeğer tutumların ah- mekteyiz. Gerçekten de özellikle insan hakları ve
lakçılık gibi bir anlamda totaliter bir yola açık kapı çevre sorunları konusunda faaliyet gösteren birçok
bırakması bile -özellikle de yola çıkış amaçları ha- hükümet dışı örgütün başta Birleşmiş Milletler, Av-
tırlandığında- yeterince sorunludur. rupa Birliği, Avrupa Konseyi, Afrika Birliği, Ameri-
kan Devletler Örgütü, İslam İşbirliği Örgütü, Arap
Birliği vb. birçok uluslararası örgütte daimi ya da
Sivil toplum kuruluşlarının, mevcut düze- ad hoc danışmanlık hatta gözlemci statüsü elde et-
nin açıklarını kapatarak kendisini idame tiğini görmekteyiz. İlgili örgütlerin ilgili organları
ettirmesi için yönlendiren, bu anlamda nezdinde genel ya da konu esasında söz sahibi olan
da toplumun “gazını alma” işlevi gören hükümet dışı örgütlerin, hükümetler-arası konfe-
ve “halka dayalı alternatifler” olmaktan ranslar da dahil olmak üzere birçok zeminde birçok
ziyade “neo-liberalizmin araçları” olarak konunun gündeme gelmesinde ya da ilgili karar-
faaliyet gösteren yapılanmalar olduğu yö- ların oluşturulmasında oy vermeksizin pay sahibi
nünde eleştiriler getirilmektedir. olmasının ciddi bir katkı olduğu yadsınamaz. Bağ-
layıcı karar alma aşamasına (oy sahibi olarak) aktif
Hükümet dışı örgütlerin sonuç alma kapasitesi katılım şeklinde cereyan etmese de bu işlevin ister
açısından değerlendirilmesi gerektiği yönünde gö- radikal eleştiriler getirenlerin isterse de lehte görüş-
rüşler de yaygındır. Buna göre, esas mesele bu tür lerin dikkat çektiği anlamda alınan kararlara görece
örgütlerin ilgilendikleri, yoğunlaştıkları alanlar ve daha fazla meşruiyet sağlayacağıysa açıktır.
242
Uluslararası Örgütler
Öğrenme Çıktısı
ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ
28 Mayıs 1961’de The Observer’da Peter Benenson imzasıyla
yayınlanan “The Forgotten Prisoners” makalesiyle başladığı kabul
edilen bir süreçle kurulan Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) (Amnesty
International), bugün hem ulaştığı kapsama alanı, hem etkinliği
hem de tanınırlığı ve bilinirliği açısından en önde gelen hükümet
dışı uluslararası örgütlerdendir. UAÖ, bir yandan sömürge altındaki devletlerin bağımsızlaştığı ve Bağ-
lantısızlar Hareketi’nde somutlaştığı üzere üçüncü dünyacı akımların güçlendiği, diğer yandan da insan
hakları alanında uluslararası düzeyde yoğunlaşan tartışmalar çerçevesinde mevcut devlet sisteminin farklı
bakış açılarıyla eleştirildiği dönemde kurulmuştur.
Genel olarak insan hakları alanında faaliyet gösteren UAÖ, söz konusu makalenin adından da anlaşı-
lacağı üzere, ilkin fikir, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kovuşturmaya uğrayan ve özgürlüğü kısıt-
lananların haklarını savunmak amacıyla yola çıktı. “Fikir suçluları”nın mahkûmiyetlerinin son bulması ve
serbest bırakılmaları yönünde ilerletilen kampanyalarla elde edilen başarılar ve artan destekle de zamanla
diğer insan hakları ihlalleriyle de ilgilenme şeklinde sürdürüldü. “Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen
yak” anlayışından esinlenerek ve fakat mevcut sorunlara, engellere ve mahkûmiyetlere de dikkat çekerek
dikenli telle çevrilmiş bir mum şeklinde bir amblem benimseyen UAÖ, günümüzde kendi temel misyo-
nunu şöyle sıralamaktadır:
243
Hükümet Dışı Uluslararası Örgütler
244
Uluslararası Örgütler
Öğrenme Çıktısı
246
Uluslararası Örgütler
İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ insan hakları ihlallerini alan geniş ülke analizleri
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights şeklinde raporlar yayınlamaktadır.
Watch: HRW), 1978’den itibaren kurulan bir dizi
insan hakları örgütünün 1988’de tek bir şemsiye
altında toplanmasıyla oluşturulmuştur. Helsinki
Nihai Senedi’nin
1975’te yayınlan-
masını takiben
özellikle Doğu Blo-
ku devletlerindeki
insan hakları ih-
lallerini gündeme
getirmek, bu dev-
letlerin Helsinki’de
uzlaşılan ilke ve
kurallara ne ölçüde
uyduğunu izlemek ve bu çerçevede onlar üzerinde
siyasi baskı oluşturmak amacıyla 1978’de kurulan
Helsinki Watch, örgütün ilk nüvesini oluşturmak- Resim 8.1 HRW, her yıl yayınladığı rapor
tadır. Bölgelerindeki insan hakları uygulamalarını aracılığıyla dünya genelindeki insan hakları ihlallerini
1985’te kurulan Asia Watch, 1988’de kurulan Afri- Kaynak: Human Rights Watch.
ca Watch ve 1989’da kurulan Middle East Watch,
örgütün diğer temel bileşenlerini oluşturmaktadır.
Kuruluş dönemleri ve süreçleri itibarıyla Yumuşama (détant) döneminde, sosyalist
ABD’nin insan haklarını bir aktif dış politika me- bloğa karşı, özellikle insan hakları ala-
selesi/aracı olarak görmeye başlamasına (olumlu ve nında önemli eleştiriler yönelmiştir. Bu
olumsuz manada) paralelliğine hep dikkat çekilen eleştirilere aracılık eden hükümet-dışı ör-
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün merkezi New gütlerin başında da İnsan Hakları İzleme
York’ta bulunmaktadır. Amsterdam, Berlin, Beyrut, Örgütü gelmektedir.
Brüksel, Chicago, Cenevre, Johannesburg, Londra,
Los Angeles, Moskova, Nairobi, Oslo, Paris, San HRW, temel hedefini, ortaya çıkarılan insan
Francisco, Sao Paulo, Sidney, Tokyo, Toronto, hakları ihlalleri ışığında ihlalci devletler üzerinde
Washington ve Zürih’te şubeleri bulunan örgüt, uluslararası baskının artması ve ilgili devletlerin
örneğin UAÖ’yle karşılaştırıldığında çok daha az bu kapsamda uygun ve etkin önlemleri almasının
gönüllüye ve profesyonel çalışana sahiptir. (Faaliyet sağlanması olarak ilan etmiş durumdadır. Bu çerçe-
gösterilen 90 kadar ülkede 280 civarı uzman). Tıp- vede, dünyadaki tüm insanların haklarının korun-
kı UAÖ gibi, HRW’nin de BM, Avrupa Birliği, Af- ması, ayrımcılığın önlenmesi, siyasi özgürlüklerin
rika Birliği gibi hükümetler arası örgütlerle ve malî sağlanması, insanların savaş sırasındaki gayriinsani
kuruluşlarla kurumsal ilişkileri bulunmakta ve bu uygulamalardan korunması, göçmenlerin sorun-
örgütlerle yakın işbirliği hâlinde çalışabilmektedir. larına insan onuruna yakışır çözümler getirilmesi,
HRW, biraz da bu durumun sonucu olarak, ihlalcilerin adalet önüne getirilmesi, işkencenin ve
faaliyetlerini genellikle raporlama, bu kapsamda her türlü kötü muamelenin önlenmesi ve tüm bu
yapılan inceleme/araştırma ziyaretleri ve ulaşılan ve benzeri konularda uluslararası toplumun deste-
sonuçların duyurulması şeklinde yürütmektedir. ğinin alınması misyonunun benimsendiği açıklan-
Raporlarını genellikle konu-odaklı olmaktan ziya- maktadır.
de insan hakları sorunlarının cereyan ettiği geniş Her yıl bir de İnsan Hakları Savunucusu Ödü-
tarihsel-sosyal arka planı da irdeleyen kapsamlı- lü veren HRW, insan hakları örgütlerinin çalıştı-
uzun metinler hâlinde kaleme alan HRW, bir an- ğı genel insan hakları konularının yanı sıra çocuk
lamda insan hakları analizinden ziyade merkezîne askerlerin durumu, kara mayınlarının ve misket
247
Hükümet Dışı Uluslararası Örgütler
bombalarının yasaklanması, sansürün önlenmesi HRW’ye yönelik bir diğer eleştiriyse aldığı ba-
vb. konularda yaptığı çalışmaları da özellikle vur- ğışlar ve odaklandığı konular bağlamında karşı-
gulamaktadır. mıza çıkmaktadır. Buna göre, maddi kaynaklarını
bireysel bağışlardan ziyade yoğunlukla büyük ba-
ğışçılardan elde eden HRW, sansasyon yaratacak
ya da en azından medyada yer alacak konulara
internet yoğunlaşmakta ve raporlarını da bu amaç/öncelik
İnsan Hakları İzleme Örgütü ilgili bilgilere doğrultusunda kaleme almaktadır. En azından ses
http://www.hrw.org adresinden ulaşabilirsiniz. getirici (ve belki de sonuç alıcı) bulunarak bir şe-
kilde açıklama getirilebilmesi bir yana, HRW’nin
özellikle bağışçıları konusunda getirilen eleştiriler
İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne -ilk noktayı da dolaylı şekilde belirleme kapasitesi-
Yönelik Eleştiriler ne sahip olduğu için- göz ardı edilemez niteliktedir.
HRW, en başta UAÖ için getirilen eleştirilerin Nitekim faaliyetlerini büyük ölçüde bağışlarla
benzerleriyle karşılaşmaktadır. Hazırladığı ülke ra- finanse eden HRW’ye katkıların yoğunlukla Kuzey
porlarıyla getirdiği eleştiriler seçici, ideolojik, taraflı Amerika ve Batı Avrupa’dan geldiği, “diğer” bölge-
vs. bulunan HRW, Batılı devletler tarafından kendi- lerden alınan bağışın toplam içerisinde yüzde 1’i
lerine karşı daha acımasız davranıldığı şeklinde eleş- bile bulmadığı çeşitli eleştirilere zemin teşkil et-
tirilirken, diğer devletler tarafından da Batıcı, İsrail mektedir. Kaldı ki, her ne kadar HRW de hükü-
yanlısı ve Batılı lobilerin etkisinde olan bir yapılan- metlerden doğrudan ya da dolaylı fon almadığını
ma olarak nitelenebilmektedir. Gerçekten de, bu an- özellikle vurgulasa da örgütün “büyük” bağışçıları
lamda getirilen farklı eleştirilere bakıldığında, HRW bulunduğu bilinmektedir. Her zaman eleştiri ko-
bir yandan İsrail karşıtı, ABD karşıtı vs. bulunurken nusu olan Ford, Rockefeller gibi vakıflar bir yana,
diğer yandan da Çin karşıtı, Venezüella karşıtı ya da 2010’da yaptığı bağış açıklamasıyla HRW’nin “ta-
İsrail yanlısı ve ABD yanlısı da bulunabilmektedir. rihindeki en büyük bağışçı” olarak anılmaya baş-
layan ve HRW’yi “açık toplum”un merkezî olarak
HRW, çalışma ve örgütlenme yöntemi bağla-
tanımlayan George Soros’un HRW’ye “ilgisi” cid-
mında eleştirilerle de karşılaşmaktadır. Saha ça-
di bir eleştiri noktası teşkil etmektedir. Kimileri
lışmasından ziyade izleme ve raporlamaya ağırlık
tarafından HRW’nin avantajı olarak görülse de,
vermesi, yani bir anlamda “masa başı” çalışmasının
ABD’de vergi muafiyetine sahip olması da ciddi bir
HRW’nin çalışmalarının sağlıklı olmasını engelle-
eleştiri noktası olarak görülmektedir. Tüm bu eleş-
diği yaygın olarak vurgulanmaktadır. Buna göre,
tirilerin dikkat çekmeye çalıştığı konuysa açıktır:
HRW, doğrudan sosyolojik gözlem ve sahada bil-
Sorun, bağış alınmasından ziyade bağış kaynakla-
gi toplama ve izleme yöntemlerinden ziyade akti-
rının çalışma alanına olası/kaçınılmaz etkisidir. Bu
vistler, uzmanlar, siyasetçiler, medya, resmî haber
tür durumlarda asıl dikkat çekilen, örgütlerin bir
kanalları vb. “ikincil” kaynaklar kullanmakta, bu
yandan bağışçıların dünya algısına ve tasavvuruna
da bulgu, tespit ve önerilerinin sahada olanı her za-
“uygun” ya da çelişik olmayan insan hakları ajan-
man ve tüm yönleriyle yansıtamaması gibi bir riski
dası belirleyebilmesi, diğer yandan da zaten seçici
doğurmaktadır. Öte yandan, HRW’nin ülke ra-
olarak belirlediği bu sorunlara/ihlallere yaklaşımı-
porları, çoğu durumda, hemen hemen hiçbir ülke-
nın da bu kapsamda şekillenebilmesidir. Kısacası,
nin karşı çıkmak, reddetmek ve eleştirmek için de
“çıkar çatışması”nın, örgütün tüm insan hakları
olsa görmezden gelemediği insan hakları envanter
ihlallerinin takipçisi olmak şeklindeki asli amacını
çalışmaları arasında görülmekte ve öyle de kabul
sağlıklı ve etkin bir şekilde gerçekleştirmesini en-
edilmektedir. En azından şöyle denilebilir: Kendi
gelleme ihtimali ısrarla gündeme getirilmektedir.
ülkesi için hazırlanan raporu “gerçeği yansıtmadı-
ğı için” eleştiren birçok hükümet, diğer devletlerin Nihayet, örgütün belli toplumlardan bağış
insan hakları uygulamalarıyla ilgili bir değerlen- toplamak için söylemini ve çalışma konularını de
dirme ya da açıklama yapacağı zaman HRW’nin belirleyebildiği dile getirilmekte ve örneğin Suudi
o ülke için hazırladığı rapora atıf yapmayı, oradaki Arabistan gibi bağış toplama potansiyelinin yüksek
“bulgular”dan yararlanmayı pekâlâ tercih edebil- olduğu yerlerde İsrail aleyhtarı bir söylemi ve yönte-
mektedir. mi özellikle gündeme getirdiği ileri sürülmektedir.
248
Uluslararası Örgütler
Öğrenme Çıktısı
YEŞİL BARIŞ
Kalkınma-sanayileşme-çevre denkleminin ve as-
lında mevcut kalkınma/sanayileşme politikalarıyla
yöntemlerinin yoğunlukla tartışılmaya başlandığı 1960’ların sonu ve 1970’lerin başı, çevre hareketlerinin
de doğmaya başladığı döneme tekabül etmektedir. Bir yandan üçüncü dünyanın kalkınma programlarının
çevre ya da siyasi-ekonomik dengeler açısından yarattığı tedirginlik ve/veya arayışlar, diğer yandan da 68
hareketi başta olmak üzere Batı içinde mevcut kalkınma stratejilerinin ve örneğin nükleer denemelerin
yol açtığı çevre tahribatına karşı artan itirazlar, kabaca çevreci diyebileceğimiz yeni anlayışları gündeme
getirmiştir. Özellikle 1972’de BM tarafından ilan edilen Stockholm Deklarasyonu, uluslararası çevre poli-
tikaları ve kuralları açısından da bir dönüm noktası teşkil etmektedir.
İşte bu süreçte ilk elde
Vencouver’da (Kanada) düzen-
lenen nükleer-karşıtı eylemler-
le olgunlaşan yapılanma, ismi-
ni ABD’nin Alaska’da yapacağı
nükleer denemeye itirazi tanıklık
etme yolculuğu için kiralanan ve
adı Greenpaece olarak değiştirilen
gemiden almaktadır. Farklı ülke
ve kıtalarda aynı isim altında faa-
liyet gösteren çevreci oluşumlar,
14 Ekim 1979’da Amsterdam mer-
kezli Greenpeace International’ın
oluşmasıyla çok kısa sürede küresel
çapta faaliyet göstermeye başla-
mıştır. Zehirli ve kimyasal atıklar,
Resim 8.2 Yeşil Barış, 1971 yılından itibaren küresel düzeyde çevre
balina avcılığı, deniz canlılarının
sorunlarına karşı mücadele veren en önemli hükümet-dışı uluslararası
korunması, okyanuslar, yağmur
örgüttür.
ormanları ve habitat, biyolojik çe-
şitlilik, sürdürülebilir tarım, temiz Kaynak: © Greenpeace
enerji, iklim değişikliği, nükleer kirlilik ve silahsızlanma, genetiği değiştirilmiş organizmalar vb. konular
dâhil her türlü çevresel sorun, örgütün zamanla genişleyen ajandasında yer almaktadır.
249
Hükümet Dışı Uluslararası Örgütler
Resim 8.3 Greenpeace’in kurucuları, Jim Bohlen, Paul Cote, Irving Stowe; 1971
Kaynak: © Greenpeace
250
Uluslararası Örgütler
Yeşil Barış’a Yönelik Eleştiriler nin Batı’nın bir oyunu olduğunu düşünmektedir.
Özellikle eylemlerle isimlerinin (marka de- Öte yandan, devletlerin dış politika öncelikleriyle
ğerlerinin) zarar görmesini istemeyen şirketlerin Greenpeace gibi çevreci örgütlerinin hassasiyet-
Greenpeace’e yüklü miktarlarda bağışlar yaptığı lerinin örtüşmesi durumunda tezlerin tam tersi
gibi spekülatif kimi eleştiriler bir yana, örgütün istikamette olabildiği de görülmektedir. Buna ve-
profesyonel çalışanlarının maaşları vb. harcamala- rilebilecek en yakın/bilinen örnek, 1990’ların so-
rın çok ciddi miktarlarda olduğu yönünde itirazlar nunda Türkiye’nin Kafkaslardan Avrupa’ya petrol
sıklıkla dile gelmektedir. Öte yandan, örgüt çalı- taşınmasında Boğazlar yerine boru hatlarının ter-
şanlarının özellikle çevresel tahribatlarına dikkat cih edilmesi dış politika önceliğiyle Greenpeace’in
çekilen çokuluslu şirketler tarafından çeşitli baskı İstanbul Boğazı’nda yaptığı “çevreci” eylemlerin
yöntemleriyle sindirilmeye çalışıldığı ve hatta teh- örtüşmesi ve eylemcilerin özellikle bu dönemde ve
dit edildiği de ileri sürülmekte, hatta bilinmekte- bu minvalde “anlayış” görmesidir.
dir. Ancak, Greenpeace’in “karar alma sürecine da- Greenpeace’in en önemli eylem biçimi, “ta-
hil olarak şirket politikalarını yönlendirme” amaçlı nıklık etme” olarak adlandırılmaktadır. Buna
olduğunu açıkladığı Shell petrol şirketinin küçük göre, aktif bir eylem tarzından ziyade itiraz edi-
de olsa bazı hisselerini satın alma “eylem”i gibi gi- len, dikkat çekilmek istenen uygulamaların oldu-
rişimleri de ciddi tartışmalar yaratmıştır. Öte yan- ğu mekânlarda genelde sadece hazır bulunarak ve/
dan, özellikle Kuzey Kutbu’nda petrol arama faali- veya pasif direniş yöntemleriyle konunun gündeme
yetleri nedeniyle Shell ile Greenpeace arasında son gelmesi ve tartışılması amaçlanmaktadır. Örneğin
yıllarda yaşanan gerilim, “kaleyi içeriden fethetme” bir nükleer deneme alanına ünlü Gökkuşağı Sa-
amaçlı olduğu söylenebilecek bu politikanın iste- vaşçısı (Rainbow Warrior) gemisiyle gidilmekte ve
nen sonuçları vermediğini göstermektedir. olaya “seyirci olunmakta”, bir tehlikeli atık geçişine
Birçok hükümet dışı örgüt için olduğu gibi, nezaret edilmekte ya da çevre kirliliği yaratan bir
Greenpeace için de hem Batılı/sanayileşmiş hem fabrika kapısında durarak sabah işine giden çalı-
de sanayileşmemiş devletlerden eleştiriler gelmek- şanlara durum “hatırlatılmakta”dır. Nadiren en-
tedir. Birinci grup, örgütün özellikle küresel çev- gelleme şeklinde gerçekleşen eylemlerin amacının
resel sorunlar bağlamındaki eleştirilerini ve çözüm dikkatleri konuya çekme ve toplumsal farkındalık
konusundaki taleplerini temelde Batılı devletlere yaratma olması, öte yandan Greenpeace’e etkisiz-
yönelttiğini ileri sürürken, ikinci grup ise çevresel lik, “üst-orta sınıftan kendini önemli hissetmek is-
duyarlılıkların “aynı yöntemlerle sanayileşme sı- teyen pasif kişilikler olma” ve hatta şov yapma gibi
rası kendilerine gelmişken” gündeme getirilmesi- eleştirilerin gelmesine de neden olabilmektedir.
Yaşamla İlişkilendir
Gökkuşağı Savaşçısı
Greenpeace’in birçok eylemi için kullandığı
Gökkuşağı Savaşçısı (Rainbow Warrior) gemisine/
gemilerine de kısaca değinmekte yarar var. 1978’de
çeşitli eylemlerde kullanılmaya başlanan gemi, 10
Temmuz 1985’te Yeni Zelanda açıklarında Fransa
tarafından yapılacak bir nükleer denemeyi protesto
etmek için bölgeye gitmiş ama Fransa gizli servisi
tarafından bombalanarak batırılmıştır. (Fransa, bir
gazetecinin de öldüğü saldırı (Operation Satanique)
nedeniyle 1987’de özür diledi ve tazminat ödedi.
Bombalamayı gerçekleştiren istihbarat biriminin
251
Hükümet Dışı Uluslararası Örgütler
başkanı, 2005’te yaptığı bir açıklamada, Fransa Savunma Bakanı Charles Hernu’nun hemen istifa et-
mesine neden olan saldırı emrini bizzat dönemin Devlet Başkanı François Mitterrand’dan aldığını açık-
ladı.) Greenpeace, kullanılamaz hâle gelen ve ana gövdesi bir müzede sergilenmekte olan Rainbow
Warrior gemisinin yerine alınan gemiye de aynı adı vermeyi tercih etti. Yıpranma nedeniyle hizmet-dışı
kalan bu ikinci geminin yerine Greenpeace için özel olarak ima edilen tümüyle çevre dostu Rainbow
Warrior-III ise 2011’de göreve başladı.
Greenpeace’in örneğin 1996’da daha konu 2000’lerde olduğu kadar gündemde değilken genetiği
değiştirilmiş soya fasulyesi taşıyan gemilere karşı yürüttüğü eylem sırasında “seyrüsefer kurallarına uy-
madığı” gerekçesiyle Hollanda polisi tarafından alıkonan MV Sirius gibi başka deniz araçları da bulun-
maktadır.
22 yıl boyunca görev yapan Gökkuşağı Savaşçısı II (Rainbow Warrior)’nın adı Bengal dilinde gök-
kuşağı anlamına gelen Rongdhonu olarak değiştirilmiş sağlık hizmetlerine erişimi olmayan ve tıbbi
yardımdan mahrum kalmış toplumların ihtiyaçlarını karşılamak üzere faaliyet göstermeye başlamıştır.
Kaynak: © Greenpeace
Öğrenme Çıktısı
252
Uluslararası Örgütler
253
Hükümet Dışı Uluslararası Örgütler
kimi yardım faaliyetlerinin dinî, siyasi vb. propa- le Kızılhaç ve Kızılay yapılarına pek çok çatışma
ganda şekline de dönüşebildiği ve hatta bazen bu ortamında “tarafsız” yardım kuruluşu niteliği üze-
yönde açık uygulamalara (yardım paketleri içeri- rinden özel bir önem atfedildiği de açıktır.
sinden çıkan din kitapları, siyasi broşürler vs.) imza
atıldığı iddiaları önemli boyutlara ulaşabilmektedir.
Buna göre “yardım”lar, belirli bir dünyanın ya da
dünya görüşünün “merhametini” göstermek amaç-
lı yapılabilmektedir. Bu bağlamdaki daha kategorik
bir eleştiriye göreyse, her durumda “merhamet”
kavramının bizatihi kendisi sorunludur; zira “mer-
hamet” ancak asimetrik/hiyerarşik bir ilişki çerçe-
vesinde ve kimi beklentiler üzerinden sunulur ya
da inşa edilir. Bir diğer eleştiriyse, Kızılhaç ve Kızı- Resim 8.5 Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay
lay yapılarının kimi bölgesel sorunlarda ve özellikle Federasyonu’nun amblemi
de uluslararasılaşmış iç çatışmalarda bağışçı ve des-
tekçi ülke/devlet politikalarından bağımsız hareket Amblem Sorunu
etme konusunda her zaman çok özenli olmadığıdır. Temel insancıl hukuk metinleri çerçevesinde
Yardım ekiplerinin içine resmî/askeri unsurların özellikle çatışma alanında bir anlamda dokunul-
“sızması”na karşı yeterli önlemlerin alınmadığı bu mazlık sağlayan haklardan yararlanarak faaliyetle-
bağlamda en sık tartışılan konudur. Bu gibi iddia- rini yürütebilen Kızılhaç ve Kızılay bileşenleriyle
ların belki de en önemli sonucuysa iddiaların ger- ilgili en önemli konulardan biriyse bu varlığı görü-
çek olup olmadığından bağımsız olarak örneğin bir nür ve mümkün kılan amblemin (sembol/bayrak)
iç savaş durumunda “tarafsız” insani yardımı red- belirlenmesi, daha doğrusu tanınması meselesidir.
detmek isteyen kimi devletlerin Kızılhaç ve Kızılay Federasyon bileşenleri olan ulusal yapıların çatışma
ekiplerinin ülkesine girmesine bu gibi gerekçelerle alanında kullanmasına uluslararası hukuk çerçeve-
izin vermemesine yol açabilmesidir. sinde cevaz verilen amblemler, uzun yıllar boyunca
Kuşkusuz bu türden sorunların tümünü Fede- Kızılay ve Kızılhaç amblemleri olarak bilinenler ol-
rasyonla bileşenlerinin tutumuna bağlamak yerinde muştur. Cenevre Sözleşmeleri ve Ekli Protokollerle
olmayacaktır. Ancak her durumda ilgili yapıların da tanınan bu iki “resmî/tanınmış” ambleme en ciddi
yeterli özeni ve dikkati göstermesi gerektiği açıktır. itirazlarsa tarihî “Kızıl Aslan ve Güneş” (The Red
Zira sahip çıkılan amacın kuşku götürmez gerekliliği Lion and Sun) amblemini kullanmak isteyen İran
de dikkate alındığında, ilgili faaliyetlerin her türlü ile “Kızıl Davut Yıldızı”nı (Kızılkalkan: Magen
kuşkudan arınmış şekilde yürütülmesi elzemdir. David Adom) kullanmak isteyen İsrail’den gelmiş-
Öte yandan genel olarak “Uluslararası Kızılhaç tir. 1979 Devrimi sonrasında 1980’te “Kızıl Aslan
ve Kızılay Federasyonu” bileşenlerinin çatışma or- ve Güneş” amblemini “Kızılay”la değiştiren İran,
tamlarının mağduru olduğu durumların sayısı da eski amblemini kullanma hakkını saklı tuttuğunu
epeyce fazladır. Kabul gören amblemlerin de yardı- ilan etmiştir. İsrail’in uzun süren itirazıysa 2005’te
mıyla usulüne uygun olarak açıkça işaretlenen has- ABD’nin kabule yanaşmayan bileşenlere uyguladı-
tanelerin, mülteci kamplarının vb. insani tesislerin ğı ekonomik yaptırımların gölgesinde imzalanan ve
örneğin “teröristlerin barındırıldığı” vb. gerekçelerle 2007’de yürürlüğe giren Cenevre Sözleşmeleri’ne
askerî hedef olduğu durumlara sıklıkla rastlanmak- III no’lu Ek Protokol ile bir şekilde giderilmiştir.
tadır. Temel bir uluslararası insancıl hukuk yüküm- Buna göre, “Kızıl Kristal” (The Red Crystal) olarak
lülüğünün ağır bir şekilde ihlali anlamına da gelen adlandırılan seküler/nötr amblemi de kullanmak
bu gibi gelişmeler, ilgili bileşenlerin faaliyetlerini kaydıyla diğer amblemlerin çatışma alanında aynı
yürütmesi önünde ciddi bir engel de olabilmektedir. hak ve dokunulmazlıklardan yararlanacak şekilde
Nihayet, ilk ortaya çıkışından günümüze tüm kullanılmasına onay verilmiştir. Böylece günümüz-
ilgili yapıların ve özellikle de Uluslararası Kızılhaç de çatışma alanında ilgili “dokunulmazlık” statüsü-
Komitesi’nin birçok insancıl hukuk sözleşmesinin nü kazandıracak şekilde kullanılabilen 3 amblemin
ve metninin silah teknolojisi ve çatışma biçimle- (“Kızılhaç”, “Kızılay” ve “Kızıl Kristal”) olduğunu
rindeki dönüşümlere koşut olarak kotarılması, yü- ve bunlardan sonuncusunun da fiilen örneğin “Kı-
rürlüğe sokulması ve uygulanması aşamasında çok zıl Davut Yıldızı”nın kullanımına da imkân tanıya-
ciddi katkıları olduğu da bilinmektedir. Bu neden- cak şekilde benimsendiğini söylemek mümkündür.
254
Uluslararası Örgütler
Türkiye Kızılayı
11 Haziran 1868 tarihinde “Mecruhin ve Mardayı Askeriyeye İmdat
ve Muavenet Cemiyeti (Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemi-
yeti)” adıyla kurulan Kızılay, 1877’de “Osmanlı Hilaliahmer Cemiyeti”,
1923’te “Türkiye Hilaliahmer Cemiyeti”, 1935’te “Türkiye Kızılay Ce-
miyeti” ve 1947’de de “Türkiye Kızılay Derneği” adını almıştır. “Kızılay”
ve “Türk Kızılayı” adlarını da kullanan ve kamu yararına çalışan derneğin
statüsü kendine hastır. Kızılay’ın kendine has yapısını/statüsünü belki de
en iyi gösteren, tüzüğünün Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe sokul- Resim 8.7 11 Haziran 1868
muş olması ve maddelere geçilmeden önce yer verilen “Varlığı zamanla tarihinde “Osmanlı Yaralı ve Hasta
sınırlı olmayan Türkiye Kızılay Derneği Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Askerlere Yardım Cemiyeti” adıyla
yüksek himayeleri altındadır” genel hükmüdür. Cenevre Sözleşmeleri kurulan Kızılay, 1947’de “Türkiye
gereği çatışma alanlarında tanınan ayrıcalıklardan kaynaklanan uygula- Kızılay Derneği” adını almıştır.
maları yürütme yetkisi de münhasıran tanınan Kızılay, istediği zaman ve Kuruluşa “KIZILAY” adını Atatürk
şekilde yardım ve bağış toplama yetkisine de sahiptir. vermiştir.
Toplumsal dayanışmayı sağlamak, sosyal refahın gelişmesine katkıda bulunmak, yoksul ve muhtaç in-
sanlara barınma, beslenme ve sağlık yardımı ulaştırmak için önemli görevler üstlenen Türk Kızılayı, kan,
afet, uluslararası yardım, göç ve mülteci hizmetleri, sosyal hizmetler, sağlık, ilk yardım, eğitim, gençlik ve
mineralli su işletmeleri alanlarında faaliyet göstermektedir.
Öğrenme Çıktısı
255
Hükümet Dışı Uluslararası Örgütler
Devletlerin/kamu gücünün kurduğu, yürüttüğü kurumlar dışında siyasal, ekonomik, dinî, kültürel, top-
lumsal birçok alanda kâr amacı gütmeden, gönüllü faaliyet göstermek üzere kurulan yapıları devletlerden
ve onların oluşturduğu uluslararası örgütlerden ayırt etmek için “gönüllü kuruluşlar”, “sivil toplum ku-
ruluşları” ve “hükümet dışı örgütler” başta olmak üzere farklı kavramlar tercih edilebilmektedir. Hükü-
met dışı örgütleri tanımlamak için en sık başvurulan ölçütler arasında, “kâr amacı gütmeme/gönüllülük”
ve “uluslararası (toplumsal) yarar gütme” bulunmaktadır.
Uluslararası ilişkiler sahası genelde devletler ve özelikle 20. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak da devlet-
ler tarafından ve devletler arasında kurulan uluslararası örgütler aracılığıyla yürütülmektedir. Devletlerin
ve uluslararası örgütlerin yapmadığı, yapamadığı ya da yetişemediği alanlarda faaliyet gösterme amacıyla
yola çıkan ve/veya kendilerini böyle tanımlayan hükümet dışı kuruluşların da zamanla bu sisteme bir
şekilde dahil olmaya başladığı görülmektedir. Birçok hükümet dışı kuruluşun başta Birleşmiş Milletler,
Avrupa Birliği, Avrupa Konsey, Afrika Birliği, Amerikan Devletler Örgütü, İslam İşbirliği Örgütü, Arap
Birliği vb. birçok uluslararası örgütte daimi ya da ad hoc danışmanlık hatta gözlemci statüsü elde ettiği
bilinmektedir. İlgili örgütlerin ilgili organları nezdinde genel ya da konu bazlı söz sahibi olan hükümet
dışı kuruluşlar, hükümetler-arası konferanslar da dahil olmak üzere birçok zeminde birçok konunun
gündeme gelmesinde ya da ilgili kararların formülasyonunda oy vermeksizin pay sahibi olmuşlardır.
2 Uluslararası Af Örgütü’nü ve
faaliyetlerini açıklayabilme
256
Uluslararası Örgütler
257
Hükümet Dışı Uluslararası Örgütler
258
Uluslararası Örgütler
neler öğrendik?
A. İdam cezasının kaldırılması A. İklim değişikliği
B. Kitle imha silahlarının yayılmasının engellenmesi B. Nükleer atıklar ve kirlenme
C. İnsan onurunun korunması C. Genetiği ile oynanmış organizmalar
D. Azınlık ve yerel halkların haklarının korunması D. Fosil yakıtların kullanılmasının teşviki
E. Sığınmacıların ve göçmenlerin haklarının ko- E. Deniz canlılarının korunması
runması
6
Aşağıdakilerden hangisi BM’de danışmanlık
2
Aşağıdakilerden hangisi hükümet dışı ulusla- statüsü elde etmek isteyen hükümet dışı örgütle-
rarası örgütler arasında yer almaz? rin sahip olması gereken özellikleri arasında yer
A. Yeşil Barış almaz?
B. Dünya Sağlık Örgütü A. BM amaç ve ilkelerine uygun hareket etme
C. İnsan Hakları İzleme Örgütü B. Faaliyet alanında genel kabul görmüş ve temsil
D. Uluslararası Af Örgütü niteliğine sahip olma
E. Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü C. Yıllık bütçesinin olma
D. Kurumsal varlık ve süreklilik arz etme
E. Devletler/hükümetler arası bir anlaşmayla ku-
3 I. Hükümetlerarası örgütler
rulmamış olma
II. Hükümet dışı örgütler
III. Devletler 7 I. Batılı devletlerin insan hakları ihlallerine
IV. Bireyler yoğunlaştığı
Yukarıdakilerden hangileri uluslararası ilişkilerin II. Bağışçılarının önemli bir kısmının Batılı
aktörleri arasında sayılabilir? olduğu
259
Hükümet Dışı Uluslararası Örgütler
8 İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün temel he- 10 Hükümet dışı uluslararası örgütlerin tanımı
defi aşağıdakilerden hangisidir? aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
neler öğrendik?
A. Tespit edilen insan hakları ihlalleri ışığında, A. Birden fazla ülkeden üyelerin yer aldığı sivil
ihlalci devletler üzerinde uluslararası baskı ku- toplum örgütlerdir.
rulmasını ve ilgili devletin bu kapsamda uygun B. Birden fazla ülkede şubesi bulunan sivil top-
önlemler almasını sağlamak lum örgütleridir.
B. Her yıl İnsan Hakları Savunucusu Ödülü vermek C. Devletlerin kurduğu, yürüttüğü kurumların
C. Aktivist üyeler aracılığıyla insan haklarını ihlal dışında ortaya çıkan uluslararası sivil yapılardır.
eden ülkelerde direnişler gerçekleştirmek D. Yıllık bütçesi 500.000 Euro’yu aşan dernekler-
D. Topladığı bağışlarla, insan hakları ihlaline uğra- dir.
yanlara tazminat ödemek E. Belirli bir amaca yönelik faaliyet gösteren ör-
E. BM nezdinde üye ülkelerde insan hakları ihlali gütlerdir.
denetimleri yapmak
260
Uluslararası Örgütler
Yanıtınız yanlış ise “Hükümet Dışı Uluslararası Yanıtınız yanlış ise “İnsan Hakları İzleme
3. E 8. A
Örgütlerin Tanımı ve Uluslararası Politikadaki Örgütü” konusunu yeniden gözden geçiri-
Yeri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. niz.
4. D Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Af Örgütü” 9. A Yanıtınız yanlış ise “Yeşil Barış” konusunu
konusunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
Uluslararası ilişkiler sahası genelde devletler ve özelikle 20. yüzyılın ikinci ya-
rısından başlayarak da devletler tarafından ve devletler arasında kurulan ulus-
lararası örgütler aracılığıyla yürütülmektedir. Bu durum özellikle bağlayıcı ka-
rarlar alma ve bunları uygulama anlamında geçerlidir. Öte yandan, devletlerin
ve uluslararası örgütlerin yapmadığı, yapamadığı ya da yetişemediği alanlarda
faaliyet gösterme amacıyla yola çıkan ve/veya kendilerini böyle tanımlayan
Araştır 1 hükümet-dışı örgütlerin de zamanla bu sisteme bir şekilde dâhil olmaya baş-
ladığını görülmektedir.
Özellikle insan hakları ve çevre sorunları konusunda faaliyet gösteren birçok
hükümet-dışı örgütün, uluslararası örgütler nezdinde günden yaratabildiği,
görüş bildirdiği veya ilgili kararların formülasyonunda oy vermeksizin pay sa-
hibi olduğu görülmektedir. Kısacası, hükümet-dışı örgütler uluslararası politi-
kaya ucundan kıyısından da olsa katılmakta, katkı vermektedir.
UAÖ, günümüzde kendi misyonunu temel olarak şu altı alanla ifade etmek-
tedir:
• Kadınların, çocukların, azınlıkların ve yerel halkların hakları
• İşkenceye son verme
Araştır 2 • İdam cezasının kaldırılması
• Fikir mahkûmlarının
• Sığınmacıların ve göçmenlerin sorunları ve hakları
• Siyasî suçluların hakları
• İnsan onurunun korunması
261
Hükümet Dışı Uluslararası Örgütler
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
İnsan Hakları İzleme Örgütü, temel hedefini ortaya çıkarılan insan hakları
ihlalleri ışığında ihlalci devletler üzerinde uluslararası baskının artması ve ilgi-
li devletlerin bu kapsamda uygun ve etkin önlemleri alınmasının sağlanması
olarak ilan etmiş durumdadır. Bu çerçevede, dünyadaki tüm insanların hak-
Araştır 3 larının korunması, ayrımcılığın önlenmesi, siyasî özgürlüklerin sağlanması,
insanların savaş sırasındaki gayri-insani uygulanmalardan korunması, ihlal-
cilerin adalet önüne getirilmesi, işkencenin ve her türlü kötü muamelenin
önlenmesi ve tüm bu ve benzeri konularda uluslararası toplumun desteğinin
alınması misyonunun benimsediği açıklanmaktadır.
262
Uluslararası Örgütler
Kaynakça
Bennet, A. L., & James, O. K. (2015). Uluslararası Örgütler: İlkeler ve Meseleler. (N. Uslu, Çev.) Ankara:
BigBang Yayınları.
Başlar, K. (2005). Uluslararası Hukukta Hükümet Dışı Kuruluşlar. Ankara: Nobel-USAK Yayınları.
Denk, E. (2015). Uluslararası Örgütler Hukuku: Birleşmiş Milletler Sistemi. Ankara: Siyasal Kitabevi
Hasgüler, M. & Uludağ, M.B. (2007). Devletlerarası ve Hükümetlerdışı Uluslararası Örgütler. İstanbul: Alfa
Yayınları
L’Harmattan, E. (2001). Sivil Toplum Örgütleri: Neoliberalizmin Araçları mı, Halka Dayalı Alternatifler mi? (çev.
Işık Ergüden). Işık Demokrasi Kitaplığı.
İnternet Kaynakları
Yeşil Barış: http://www.greenpeace.org
İnsan Hakları İzleme Örgütü : http://www.hrw.org
Uluslararası Af Örgütü: http//www.amnesty.org.tr
Uluslararası Kızılhaç Komitesi: https://www.icrc.org/
Türk Kızılayı: http://www.kizilay.org.tr/
263