De Materia Medica

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 2

De Materia Medica, orijinali MS 50 ila 70 yılları arasında Dioskorides Pedianus tarafından

yazılmış bir tıp ve eczacılık kitabıdır. İslam Resim Sanatı’nda çevrilip resimlendirilen ilk
kitaplardandır. İslam Resim Sanatı tarihinde resimlenen ilk kitaplar genelde ilim ile alakalı
kitaplardır. En erken resimli örneklere on ikinci ve on üçüncü yüzyıllarda rastlanmaktadır.
Abbasi devrindeki çeviri hareketlerinin de etkisiyle Arapça’ya çevrilmiştir. İspanya’da on
birinci yüzyılda yapılmış yazma eserlere de rastlanmıştır. Eserin resimli örneklerine,
Metropolitan Museum of Art’ta, Freer Gallery Art’ta ve Topkapı Sarayı Müzesi’nde
bulunmaktadır. Resimler çoğunlukla Bağdat’ta yapılmıştır. Resimlerin önemli bir kısmında,
ilaç tarifi verecek biçimde, bitkisel tasvirler ve figürler kullanılmıştır. Washington’daki
resimde, Dioskorides’in mimari mekan içindeki bir tasvirine yer verilmiştir. Bir resimde iksir
hazırlayan eczacı tasviri göze çarpmaktadır. Bu resimlerde genelde arka plan bulunmamakta
ve figürler hacimsiz resmedilmektedirler. Resimler genelde satırlar arasına konumlandırılmış,
çoğu tam bir sayfayı kaplamamaktadır. Kompozisyonlu sahnelerde genelde, hasta tedavi
sahneleri olarak görülmektedir.

Bu eserden sonra, Araplar da tıp ilminin gelişmesiyle beraber iki önemli eser kaleme
alınmıştır. Bunlar Kitab’ül Haşayiş ve Kitab’ül Tiryak’tır. Kitab’ül Haşaiş, Dioskorides’in
kitabının Arapça çevirisdir. Kitab’ül Tiryak 1199’da Muhammed isimli bir emin için
hazırlanıyor. Galenius’un kitabının Arapça çevirisidir. Özellikle zehirlenmeler konusunda
bilgiler vermektedir. İslam Resim geleneğinde kural olduğu üzere, kitapların ilk sayfaları
genelde takdim sayfalarıdır. Bu sayfalarda madalyon içinde birbirine bakan iki ejderha tasviri
bulunmaktadır. Dört köşede melek figürü madalyonları taşımaktadır. Kitabın yüzeyinde
bereket imgesi alegorik olarak işleniyor. Figürler fonsuz kağıda işleniyor ve Bizans resim
geleneğinin devamı olarak figüler haleli bir biçimde işleniyor. Bu eserde gümüş rengin çok
sık olarak kullanılışı dikkat çekiyor. Bu eserde mimari mekanlara yer verilmiş ve hat – tezhip
tezyinatı örneklerine rastlamaktayız Andromakhos’un tarımsal faaliyetleri izlemesi gibi
sahnelerde, figürlere hacim verilebiliyor. Kitabın Paris Biblioteque Nationale ve Viyana’da
birer kopyası bulunmaktadır. Viyana nüshasında ¾ profilli resimler görüyoruz. Muhtar al-
Hikem’deki resimler, Suriye’de, on üçüncü yüzyılda yapılıyor. Bu derleme eser Topkapı
Sarayı Müzesi’nde bulunuyor. Burada antik bilginler ve İslam bilginleri tasvir ediliyor.
Kitaptaki resimlerin çerçevesiz oluşu dikkat çekiyor.

Cezeri’nin Kitab’ül Hıyel’i, Emir Nasırüddin Mahmud’un isteği üzerine kaleme alınmıştır.
Kitap bilindiği gibi otomatlar üzerine yazılmış bir kitaptır. Kitapta yer alan resimler de bu
otomatların tasvirini içermektedir. Kitap on ikinci yüzyılda Diyarbakır’da kaleme alınmıştır.
Kitabın el yazması ve resimli nüshaları, Süleymaniye Kütüphanesi’nde, Topkapı Sarayı
Müzesi Kitaplığı’nda ve Metropolitan Sanat Müzesi’nde bulunmaktadır. Kitaba ait on üçüncü
ve on dördüncü yüzyıl çizimleri günümüze ulaşmıştır. Filli su saati, kandil saati ve şarap
dolum makinesi en bilinen ve en çok tasvir edilen otomatlarıdır.

El-Makamat, Hariri tarafından on ikinci yüzyılda kaleme alınan ve gündelik hayat konularının
işlendiği eseridir. Makame denilen elli adet hikâyeden oluşur. Ravi, yani hikâye anlatıcısı
Haris b. Hammam ile Zeyd’in anekdotları anlatılmaktadır. Haris bilge ve gördülü bir kişiyken,
Zeyd avam fakat nüktedan biridir. Zeyd, dilencilik, oyunbazlık gibi işlerle uğraşır. Son derece
didaktik nitelikli bir eserdir. Hiciv yönü de oldukça kuvvetlidir. İlk resimli yazmaları on
üçüncü yüzyıla tarihlenir ve birden çok sanatkar tarafından resmedilmiştir. Minyatürler
çerçevesiz bir şekilde resmin içindedir. Figürlerde silüet üslubu kullanılıyor ve gölge oyunu
karakterlerine benziyorlar. Renksiz fonlar ve iç mekân bulunur. Suriye mimari gelenekleri ile
Bizans resim sanatı tipleri etkilidir. Zeminler bordürle ayrılır. Yedinci ve otuz birinci
makamade alaylar resmedilmiştir ve figürler son derece canlıdır. Otuz dokuzuncu makamede
bir sahnede iki olay betimlenmiştir. Figürlere dini sebeplerle çizik atılmıştır. Otuz yedinci
makamede figürler farklı açılardan betimleniyor. Kent tasvirlerine rastlanabiliyor.

Varaka ile Gülşah aslen Arap halk edebiyatının bir ürünüdür. Varaka ile Gülşah kardeş
çocuklarıdır. Nikah gecesi, Gülşah bir başka kabile tarafından kaçırılır. İlk kez Sultan
Mahmud döneminde yazıya aktarılmıştır. Bir adet resimli kopyası Topkapı Sarayı Müzesi’nde
bulunmaktadır. On üçüncü yüzyılda Anadolu’da resimlenmiştir. Resimlerde köşeli ve
yuvarlak yüzler, Selçuklu tipleri tasvir edilmiştir. Süvari figürlü savaş sahneleri dikkati
çekmektedir. Varaka’ya Gülşah’ın sahte mezarının gösterildiği ve Varaka’nın düşmanlarını
yendiği sahne en çok bilinen ve betimlenen sahnelerdendir.

Kelile ile Dimne, didaktik nitelikli bir siyasetname tarzında ele alınmıştır. Fabllar aracılığıyla
sembolik bir anlatım benimsenmiştir. MS üçüncü yüzyılda, bir Vişnu rahibi tarafından bir
araya getirilmiş ve oradan Arap ve Fars edebiyatına girmiştir. Kelile ve Dimne, hikayeye göre
iki çakaldır. Kelile, hikayede doğruluğu ve dürüstlüğü sembolize ederken, Dimne ise sahtekar
ve gözü açıktır. Resimli örneklerine Paris Bibliotheque Nationale, The Metropolitan Museum,
London British Library ve Süleymaniye Kütüphanesi’nde rastlanmaktadır. Kargaların meclisi
sahnesi eserin en çok resimlenen sahnelerinden biridir. Burada kargaların beyi,
danışmanlarıyla toplantı halinde gösterilmiştir. Danışarak iş yapmanın önemine
değinilmektedir. Resimlerde arka plan genelde ağaç ve bitki motifleriyle bezenmiştir.
Türkçeye ilk kez on dördüncü yüzyılda çevrilmiştir. Arapça nüshalar on üçüncü yüzyılda
resimlenmiştir. Diğer hayvanlar da hikaye anlatımına katılmıştır.

You might also like