Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 13

EDEBİ ELEŞTİRİ NASIL YAZPILIR

1.ANLATICI

Yazarın roman dünyasındaki


konumu ve işlevi 20. Yüzyılın
başından itibaren (Yeni/Modern
Roman Anlayışı ile) hararetle
sorgulanmaya başlanır.

Bundan böyle romanda kendine


ağırlıklı olarak yer veren,
yarattığı kişilerle özdeşleşen,
nihayet onların ağzından kendisi
konuşan yazar zayıf
yazardır(Aytaç, 1985).

 Bu konuda “bireycilerle”


(modernist/postmodernist
yazarlar), “Marksist” romancılar
farklı düşünürler:

F.Kafka, V. Woolf, William


Faulkner gibi bireysel “avant-

Anlatıcı

Bakış Açısı
Olay - Olay
Örgüsü

Kişiler
garde” romancılar “anlatıcı”yı gizlemeye çalışırken; “Marksist” edebiyatçıların “anlatıcıları” kendini
gizlemeyen, belirgin (bir anlamda kaba) kimliği ile öne çıkar.

Kısacası dünya görüşü “bireyci” olan edebiyatçılar anlatıcıyı gizler;

Felsefesi, ideolojisi “toplumcu” olanlar anlatıcılarını gizlemeye önem vermez, hatta anlatıcılarını
Zaman
belirginleştirmek onların sanat anlayışına hizmet eder.

Anlatıcının yazara bağlılığı izafidir/görecelidir.

Anlatıcının kişiliği, kendisine kişilik kazandıran yazarın kişiliğinden farklıdır.


Mekân
Anlatıcı, yazarın kurmacasındaki “sanatçı kişiliği” simgeler, konumu ve işlevi itibariyle “simgesel”
bir varlıktır. Yazarı aşan bir kişiliği vardır onun: yazardan daha akıllı, daha duyarlı, daha duygulu,
daha yetkin ve seçkindir.

Dil ve Üslup
Anlatıcının gücü ile romanın başarısı arasında doğrudan ilişki vardır.

A) Anlatıcı Tipleri

1. Tekil Kişi: Ben

Fikir
Hem anlatan hem de anlatılan figürdür.

Bakış açısı dardır ama anlatıma lirik bir sıcaklık, gerçeksi bir nitelik katar. Anlatan karakteri
derinlemesine, psikolojik açılımları ile görmemize olanak sağlar.

Okuyucu onun zihin ve bakış açısının izin verdiği ölçüde olaylara tanık olur. Onun görmediği ve
bilmediğini okuyucu bilemez. Bu bağlamda “o” anlatıcının olağanüstü donanımına kıyasla bir zaaf
olarak görülebilir.

Bu zaafı ortadan kaldırmak için yazarlar:

Ben anlatıcıyı donanımlı kılarlar.

Gözlemci kahramana yer vererek anlatıcı hakkında doğrudan bilgi verirler veya farklı detayları
verirler. Örneğin; Orhan Pamuk, Yeni Hayat’ta “ben” anlatıcı konumunda bulunan ve yapısı
itibariyle içe dönük bir tip olan Osman’ın tanıtılması için “gözlemci kahraman” konumunda bulunan
figürlerden yararlanır.

Mektup ve anı türlerinden yararlanılabilir.

3. Tekil Kişi: O
“Destan” türünden “roman”a aktarılmış bir figürdür. Gerçekçilerin romanı hayata yaklaştırma kaygısıyla,
bu figürün destandaki abartılı konumu, “tanrısal(ilâhi)” tutumu ve gücü, makul bir düzeye çekilir; ona
“insani” nitelik kazandırılır ama romancıların bu çabası ondaki “ilâhi” yanı ortadan kaldırmaya yetmez.

2. Çoğul Kişi: Siz

Az kullanılan, marjinal bir anlatıcıdır.

Örnek alıntı:

“Sol ayağınızı bakır sürgüye basmışsınız, sağ omuzunuzla da sürme kapıyı az daha itebilmek için uğraşıp
duruyorsunuz. Daracık aralıktan içeriye kenarlara sürtünerek sokuluyorsunuz, sonra koyu cam rengi
pürtüklü deriden, oldukça ufak valizinizi… Hayır, bu olağanüstü halsizliğin tek sorumlusu henüz
ağarmakta olan tanın erken saatleri değil, yaşınız bu.”

(Değişme, Michel Butor)

B) Anlatıcının Konumu ve İşlevi

“O” anlatıcı (3. tekil kişi) kurmacalarda en çok yer verilen ve esnek yapısı itibariyle yazarlar tarafından
en fazla tutulan(popüler) anlatıcıdır.

Farklı bakış açıları ve farklı tutumlar sergileme imkanı çoktur.

a. “O” anlatıcının konumu/tutumu:

 İlâhi/Tanrısal Konum/Tutum: Her şeyi bilen, sezen, açıklayandır.

Yazar-anlatıcı ve ilahi anlatıcı aynı değildir.

“Anlatıcı kendini göstermelidir / Anlatıcı kendini gizlemelidir” şeklinde iki farklı görüş olagelmiştir
modern anlatı başladığından beri. Modern romancılar anlatıcının varlığının vurgulu olmasını teknik hata
olarak görmüşler ve “göze batmayacak, bir biçimde silikleştirmek” istemişlerdir (Moran, 1994). Anlatıda
yazarın/anlatıcının araya girip, sesini yükseltmesi Ahmet Mithat’ta da vardı(yazar); postmodernist Orhan
Pamuk’ta(anlatıcı) da var. Bu yazarın isteğine/amacına bağlıdır.

Değişen anlatıcının kabul gören konumu(tanrısal) değil, işlevidir.

Romancılar tanrısal konumdaki “o” anlatıcıyı farklı işlevlerde kullanagelmişlerdir.

 Yansız Konum/Tutum: Kişiler ve olaylar hakkında okuru yönlendirmez, objektiftir.

“Kapıdan girince sağ tarafta bir yük, onun biraz ötesinde yüksek bir konsol vardı. Konsolun üstünde bir
cam fanusun altına konulmuş eski usul bir saat … duruyordu.

 Yatağın kenarında başlayıp odanın ortasına kadar yayılan ve orada ufak bir gölcük meydana getiren
pıhtılaşmış kanlar, bu odada birtakım hadiseler olduğunu söylüyordu.” (Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf,
s.10)
 Kişisel Konum/Tutum: Anlatıcının roman kişileriyle özdeşleşmesi, dünyayı ve hayatı onların
gözüyle görmesi, onların bakışıyla algılaması ile gerçekleşir (Aytaç 24). Bu konum, “iç
monolog”, “bilinç akışı”, kısmen de “ iç çözümleme” tekniklerinin kullanıldığı pasajlarda kendini
gösterir.

Kişisel anlatıcı konumunun devreye sokulduğu romanlarda anlatıcının rolü ve ağırlığı asgariye iner, onu
ortadan kaldırmaz. Bu tutumların sadece biri seçilebildiği gibi farklı kombinasyonlar yapmak yine yazarın
elindedir.

2. BAKIŞ AÇISI

Bakış açısını, bir evi inşa etmeden önce yerinin seçilmesine benzetebiliriz:

Bir romancı, tıpkı bir mimar gibi, anlatıcıyı, anlatıcının duracağı yeri (konumunu) ve olaylara hangi
noktadan/nasıl bakacağını (bakış açısını) belirler.

Tanrısa Gözlemci
l Bakış Figürün Bakış
Açısı Açısı

Tekil
Çoğul Bakış
Açısı
Bakış
Açısı

3. OLAY – OLAY ÖRGÜSÜ

Olay: Kral öldü, arkasından kraliçe de öldü(İki olayın sıralanması hikayedir.).

Olay Örgüsü(plot): Kral öldü, sonra üzüntüsünden kraliçe de öldü (nedensellik ilgisinin kurulması olay
örgüsüdür). (Forster, Roman Sanatı, s. 87) 

Yeni Romancılar “olay”ı en aza indirmek istediler. Betimleyici anlatımı ön plana çıkardılar. Klasik
romanda “olay” daha belirgin yer tutar.

OLAY ÖRGÜSÜ

Olay sıralanışları şöyle gruplandırılır:

Olay tek bir zincir halinde anlatılır (Sergüzeşt).


Olay iki veya daha fazla olay zincirinden meydana gelir (Handan romanında, Handan ve Refik .

çevrelerinde ayrı ayrı olay zincirinden söz etmek mümkündür.).

Bir olayın bir başka olay içine yerleştirilmesi (iç içe geçmiş olaylar vardır).

4. KİŞİLER

Anlatılar kişi veya kişi niteliği kazandırılmış varlıklar etrafında şekillenir.

Bu konuda ağırlığın insan üzerinde yoğunlaşması 18. yüzyıla tesadüf eder.

Bu yüzyıl aynı zamanda bireyci düşünce yapısının da başlangıcıdır. Psikoloji alanında, ekonomik alanda,
toplumsal ve tarihsel düzlemde meydana gelen radikal değişiklikler doğal olarak romana yansır ve roman
kişilerini dönüştürür.

Bu güçle roman 19. yüzyılın en önemli anlatı türü olur, Klasik Romanlar böylece en unutulmaz figürlerini
yaratır. Bu dönemdeki roman figürleri “birey”i imler.

Roman Öncesi Anlatılar: Karakterler menkıbevi ve alegorikti.

Modern Anlamda Roman: Donkişot(17.yy – 1615), birey ortaya çıkar.

Klasik Roman: Realistler(19.yüzyılın ikinci yarısı) kişiyi çok boyutlu yapmış, mutlak ve eksiksiz
portreler yapmaya çalışmış ve unutulmaz karakterler ortaya çıkarmışlardır (Flaubert’in Madam Bovary’si,
Balzac’ın Goriot Baba’sı, Dostoyevsky’nin Raskolnikov’u…).

Yeni Roman: bu anlayışla 20.yüzyılda roman kahramanı denilen figürün konumu ve kimliği silikleştirilir,
bazen isimsiz kahramanlar dahi karşımıza çıkmaya başlar.

a) Karakterizasyon: anlatıyı sürükleyecek kişinin, anlatının niteliğine uygun çizilmesine, ona “insani”
bir yapı kazandırarak canlandırılmasına denir.

Açıklama Yöntemi: Anlatıcı veya başka bir roman figürü tarafından karakter çizmek (Klasik Romanda
bu kullanılmıştır ağırlıklı olarak)

Dramatik Yöntem: anlatı kişisinin kendi kendini tanıtması (Yeni Roman anlayışı ile dramatik yönteme
başvurulur.)

«Açıklayıcı yöntemde» okuyucu pasiftir, «dramatik yöntemde» ise “etkin”dir. Roman kişisi kendi
düşünceleriyle, tavır ve davranışlarıyla vardır ve okur onu süreç içerisinde kendi çabasıyla tanır.

Kişilerin Sınıflandırılması ve Tanımı:

Roman figürleri: başkişi – karakter – figüran – tip

Başkişi(Asıl Kahraman/Protogonist): Romanda en ilgi çekici soruların anlatılmasına hizmet eden


araçtır. Çok boyutludur. Klasik Romandan Yeni Romana farklılaşmıştır.
Düz Karakterler(Yan Karakterler): Asıl kahramanın konumu ve kimliğini billurlaştırmak, onu
vurgulama görevindedirler. (Murat Gülsoy buna “folyo karakter” der.)

Tip: Kişisel olmaktan çok başkalarında da var olan ortak özellikler taşıyan ve bu özellikleri en belirgin
şekilde temsil eden kişidir (Emil, s.27).

5. ZAMAN

Klasik Roman: geçmiş zaman-şimdiki zaman-gelecek zaman şeklinde ilerler. Geçmişte başlayan entrika,
şimdiki zamana doğru bir gelişim izler, entrika gelecek zamanda çözümlenir. (kronolojik zaman
anlayışıdır bu)

Yeni Roman:

Einstein’ın “relativizm” ve Bergson’un zaman felsefeleri, modern psikolojinin insanın karmaşık yapısını
açıklamaya çalışması modern romanda zaman kavramını da değiştirmiştir. Modern romanda “bilinç”
temel alınır. “Kronolojik zaman” yerine hepsini birleştiren, kesiştiren, geçiştiren karmaşık bir yapıya
sahip “psikolojik zaman” vardır artık modern romanda. Bu anlayışta zamanı göstermek değil “zamanı
sezdirmek” hedeflenir.

Bir romanda zaman tablosu:

Olay Zamanı(Dış Zaman)

Anlatma Zamanı(İç Zaman)

6. MEKÂN

Romanın önemli unsurlarından biridir. Romancı mekân unsurunu şu amaçlara hizmet etmek için
yaratır:
Olayların geçtiği Roman Toplumu Atmosfer
yeri tanıtmak kahramanlarını yansıtmak yaratmak
çizmek

Romantikler –lirik mekân betimlemeleri yaparlar.

Realistler – gerçekçi betimlemeler yaparlar ve mekan betimlemeleri kahramanlarının tanıtılmasına


yardımcı olur.

Natüralistler – mekanik ve yapay mekânlar yaratırlar.

7. DİL VE ÜSLUP

Dil: Roman/kurmaca dili.

Üslup: Dile özgün bir canlılık kazandırma.

8. FİKİR

Romanın tezidir. Bireysel veya toplumsal fikirler verilebilir. Bazen her ikisi olabilir.
Anlatma-Gösterme
Teknikleri

Betimleme Tekniği

Mektup Tekniği

Özetleme Tekniği

Geriye Dönüş Tekniği

Montaj Tekniği

Otobiyografik Anlatım
Tekniği

Leitmotiv Tekniği

Diyalog Tekniği

İç Çözümleme Tekniği

İç Monolog Tekniği

Bilinç Akışı Tekniği


Edebiyatta anlatılan şey kadar anlatım biçimi de çok önemlidir. Çünkü anlatım biçimi, okuru eserin
iletisine ulaştırmaya yarayan araçlar topluluğudur.

1. Anlatma – Gösterme Teknikleri

Anlatma: okuyucu……………anlatıcı……………..eser anlatma

(Tanrısal Tutum Vardır/Anlatıcı Etkindir/Geçmiş Zamanı Anlatır):

Gösterme: okuyucu………………………………………..eser gösterme

(Dramatik Yöntem/Sahneleme Yöntemi /Gerçekçiler/Realistler/ Okur Etkindir/Şimdiki Zaman Kesitini


Gösterir)

Anlatma – Gösterme Örneği

«Yıllar önce, çocuk küçükken ne zaman bu kente gelseler, kanal turları yapan zarif beyaz teknelere
binmek isterdi. Konuşmadan, soru sormadan oturur, sadece ‘kediler evi’ diye bilinen küçük teknenin
yanından geçerken heyecanlanırdı.

- Kediler sudan korkmuyorlar mı?

- Korkmuyorlar, burası onların evi.

- Neden kaçmıyorlar evlerinden?

- Çünkü alışmışlar. Kediler evlerine bağlıdırlar.

- Fare tutuyorlar mı?

- Evet, bu yüzden bu teknedeler zaten.

- Kanallarda çok fare var mı?

- Evet, çok var.

- Beni de yerler mi?

- Hayır, yemezler, senden korkarlar.»…(Oya Baydar, Hiçbiryer’e Dönüş)

2. Betimleme Tekniği

Betimleme «yazıyla tarif etme»dir.

Tarihsel gelişiminde edebi akımlar farklı etki yaratmak için kullanmışlardır.

Romantikler: lirik, romantik etki


Realistler: gerçekçi etki

Natüralistler: belgesel etki

Modern/Yeni Roman: sezdirme amaçlı

Betimleme türleri:

• Nesnel(realist tavır)

• Öznel(romantik tavır)

• Mikroskobik betimleme

3. Mektup Tekniği

Mektup hem bir anlatım biçimi, hem de bir türün adıdır.

Romanda bireysel duygu ve düşünceleri ifade etmek için bir teknik olarak kullanılmıştır. (Goethe, Genç
Werther’in Acıları)

Karakterlerin ağzından anlatım olanağı verdiği için, okuyucu üzerinde dramatik(duygusal) etkisi
yüksektir.

4. Özetleme Tekniği

«Bir zaman süresi içinde çeşitli yerlerde olan bir seri olayı genel çizgileriyle okuyucuya ileten bir
tekniktir.» (Stevick 113)

19. yüzyıl tekniğidir

Klasik romanlarda kullanılmıştır (unutan/tembel okuyucuya olayları anımsatmak amaçlanır)

Yeni/Modern romanda pek yer bulmaz

5. Geriye Dönüş Tekniği

Roman, zaman bakımından geçmişe, şimdiye ve geleceğe açık bir türdür.

Geriye dönüş tekniği de romanda olayların, karakterlerin ayrıntılı tanıtılmasında önemli rol oynar.
a) Dar anlamda geriye dönüş

b) Yapıcı geriye dönüş

c) Çözücü geriye dönüş

6. Montaj Tekniği

Bir romancının genel kültür bağlamında bir değer ifade eden anonim, bireysel ve hatta ilahi nitelikli bir
metni, bir sözü veya yazıyı «kalıp halinde» eserine belirli bir amaçla katmasıdır.

Postmodern roman tekniğidir.

Atmosfer yaratmak, felsefi derinlik katmak veya esere değişik bir form kazandırmak için kullanılır.

7. Otobiyografik Teknik

1. tekil kişinin kendi yaşamını anlattığı bir tekniktir.

Tek kişi anlattığı için bakış açısı dardır.

Bundan dolayı çok ilgi görmemiş bir tekniktir.

8. Leitmotiv Tekniği

Sözlük Anlamı: Ana motif, kılavuz motif, bir müzik ya da opera parçasında tüm eser boyunca
tekrarlanan bir düşünce, duygu, durum ya da bir kişiyi hatırlatmaya yarayan ayırt edici nitelikte motif ya
da tema.

Edebiyatta: Farklı sebeplerle ve düzenli bir şekilde tekrarlanan ifade kalıbıdır. Özellikle natüralistlerin
kullandığı teknik roman kişilerini belirleyen tipik özellikleri vermede kullanılır. Örneğin belli bir
sözcüğün dikkati çeken telaffuzu, belli şartlar altında tekrarlanan mimikler vs… (Gürsel Aytaç)

9. Diyalog Tekniği

Romanda kahramanların karşılıklı konuşmasına dayanan yöntemidir.

Diyalog yönteminin romana katkıları:

a) Olayın gelişmesinde rol oynar

b) Kahramanların psiko-sosyal konumlarının açıklanmasına yarar


c) Anlatıma doğallık katar

d) Düşünce ve felsefelerin yansıtılmasını, etkileşimini sağlar

e) Farklı kişilerin bir araya gelmesine, farklı kültür ve konuşmaların, üslupların ortaya çıkmasına
yardımcı olur

f) Metnin muhtemel ağırlığını hafifletir

11. İç Çözümleme Tekniği

Anlatıcının araya girerek kahramanın duygu ve düşüncelerini okuyucuya aktarmasıdır.

İç monolog ve bilinç akışı teknikleri bulunmadan önce en çok başvurulan yöntem olmuştur.

Kahramanın iç dünyasını daha iyi anlamamıza yardımcı olur (Sayfa 285’teki örneği okuyunuz)

12. İç Monolog Tekniği

Anlatıcının aradan çekilip kahramanın iç monolog yapmasıdır.

Dil konuşma dili gibidir. Kişinin söylenmemiş düşünceleri doğrudan doğruya verilir.

Düşünceler mantık sırası izler (bilinç akışından farkı budur)

13. Bilinç Akımı (Akışı) Tekniği

Kahramanın duygu ve düşüncelerinin, seri fakat düzensiz olarak şekillendiren bir iç konuşma halinde
verilmesidir.

Yeni – postmodern roman tekniğidir.

M. Proust geliştirmiş; J. Joyce tekniği doruğa çıkarmıştır.

You might also like