Professional Documents
Culture Documents
Alenka Zupancic - Neden Psikanaliz
Alenka Zupancic - Neden Psikanaliz
Neden Psikanaliz?
Üç Müdahale
1966 Slovenya doğumlu felsefeci ve sosyal teorisyen. La
can etkisinin hakim olduğu Ljubljana Psikanaliz Ekolü'nün
kurucularından. Yapıtlarında Mladen Dolar ve Slavoj 2izek
gibi Slovenyalı Lacancı düşünürlerin etkisi büyük ölçüde his
sediliyor; Kant, Hegel, Bergson gibi klasik felsefecilerin me
todolojilerinden yararlanıyor. Esasen bir Nietzsche araştır
macısı olarak tanınıyor; Nietzsche ve Lacan'ın eserlerinden
yola çıkarak, psikanaliz ile felsefe arasındaki alanda kalan
kavramları keşfe çıkıyor. Başlıca yapıtları: Gerçegin Etigi:
Kant ve Lacan (Epos, 2010), En Kısa Gölge: Nietzsche'nin
"iki" Felsefesi (Encore, 2005) ve The Odd One in: On Co
medy (2008; Metis yayın programında).
Metis Yayınları
ipek Sokak 5, 34433 Beyoğlu, lstanbul
Tel: 212 2454696 Faks: 212 2454519
e-posta: info@metiskitap.com
www.metiskitap.com
Neden Psikanaliz?
Üç Müdahale
Alenka Zupanfif
lngilizce Basımı:
Why Psychoanalysis?
T hree lnterventions
NSU Press, 2008
© Alenka Zupanfif, 2008
Türkçe Yayım Hakları© Metis Yayınları, 2010
Çeviri Eser© Barış Engin Aksoy, 2010
ISBN-13: 978-975-342-802-6
Alenka Zupancic
Neden Psikanaliz?
ÜÇ MÜDAHALE
Çeviren:
Barış Engin Aksoy
�metis
İçindekiler
Giriş 9
BİRİNCİ MÜDAHALE
Cinsellik ve Ontoloji 15
İKİNCİ MÜDAHALE
Özgürlük ve Neden 37
ÜÇÜNCÜ MÜDAHALE
Komedi ve Tekinsiz 63
Giriş
si), pratik felsefe ve estetik. Her saha türlü bakış açısına ev sahip
liği yaptığı için, söz konusu bölümlerde bu sahaları (psikanaliz
perspektifinden) "kapsama" gibi bir çaba yoktur. Bunun yerine,
sözü edilen sahalara belirli ve tikel noktalarda müdahale etmeye
girişilmektedir. İlk müdahale ortaya attığı iki soru etrafında dönü
yor: 1. Psikanalitik cinsellik teorisi tam olarak nedir? Bu sorunun
yanıtı herkesin malumu gibi, konu yeterince açık görünüyor; ama
aslında hiç de değil , sormaya ve yeniden düşünmeye fazlasıyla
değer bir soru bu. 2. Psikanalitik cinsellik teorisinin ontoloji ve
çağdaş ontoloji teorileri bakımından içerimleri (varsa) nelerdir?
Dahası, bu psikanalitik duruşun olası politik içerimleri nelerdir?
İkinci müdahale psikanalitik -ve bilhassa Lacancı- "neden"
kavramına odaklanıyor ve bu kavramı özgürlük nosyonuyla iliş
kili olarak sorguluyor. Bunlar çoğu zaman çatışkılı iki terim o �a
rak koyutlansa da, Lacancı neden kavramlaştırmaları nihayetin
de, neden nosyonunun özgürlük kavramı ile yakından ilişkili ol
duğu çok daha ilgi çekici bir küme oluşturmaktadır.
Üçüncü müdahale, tam da farkları, hatta zıtlıkları içinde tuhaf
ve ilginç bir yakınlık gösteren iki estetik (ve duygusal) görüngü
arasındaki sıradışı ilişkiyle ilgili: komedi ve tekinsiz ("das Unhe
imliche" ) . Bu iki görüngünün paylaştıkları ya da paylaştıklarını
iddia ettiğim şey, iki farklı yoldan -iki farklı aşırılık ya da fazla
lık kipliği aracılığıyla- şekil verdikleri özgül bir Hiçlik (ya da
boşluk) figürüdür.
Cinsellik; ontoloji, neden, özgürlük, komedi, korku - bunla
rı seçmiş olmam psikanalitik sahanın dört bir yana yayıldığı şek
lindeki eleştirileri kuşkusuz artıracaktır; ama bütün bunlar aslın
da aynı temel sorunla uğraşmanın farklı yollarından başka bir şey
değildir.
BİRİNCİ MÜDAHALE
Cinsellik ve Ontoloji
Freud ve Üç Deneme
yani tüm dürtüleri tek bir Amaca bağlamadığı; farklı kısmi dürtü
lerin döngüsel, kendi başına varlığını sürdürme faaliyetlerine de
vam etmelerini sağladığı ölçüde "cinsel"dir (ve yalnızca "üreme
amaçlı" değildir).
Freud, dürtülere özgü "eğimli" yolda etkili olan enerji miktarı
na işaret etmek için, libido kavramını ortaya atmıştır. Libido -ön
ceki örneğe devam edersek- parmak emme gibi ya da yalnızca
mukozanın uyarılmasının verdiği haz uğruna bedenin biyoloj ik
ihtiyaçlarını aşan ölçüde besin tüketme gibi ilave tatmin süreçle
rinde söz konusu olan "enerji"ye verilen addır. Freud bu enerjinin/
uyarılmanın cinsel olduğunda ısrarlıdır; ama "bu cinsel uyarılma
yalnızca cinsel denilen bölgelerden değil, bedenin tüm organla
rından kaynaklanır". 6 Bu nokta çok önemli, zira Freud'un (insani)
cinselliği sadece vurgulamadığını ya da her şeyi ona "indirgef!l e
diğini", aslında keşfettiğini ve burada keşifle ne kastedildiğini gör
meyi sağlıyor. Parmak emme ya da oburluk, cinsel birleşmedeki
uyarılmayla ilişkisi dolayısıyla cinsel değildir; aksine, aslında bi
zatihi cinseldir; cinsel ilişki ise bunlar gibi (bakma, dokunma, ya
lama, vb.) farklı kısmi dürtülerden oluştuğu için cinseldir.
Freud'un durduğu yer bakımından, Cari Gustav Jung ile yolla
rını ayırmasının ne kadar önemli olduğu ve bu radikal kavramsal
hamlesinin felsefi açıdan ne kadar sahici sonuçlar doğurduğu an
laşılabilir. Jung, Freudcu libido nosyonunu benimsemiş ve ufak
gibi görünen bir değişiklikle kavrama bambaşka bir anlam ver
miştir. Jung'la birlikte libido, kökeni yalnızca "cinsel" olmayan
"yaşam enerjisi"nin psişik bir ifadesi haline gelir. Bu bakış açısına
göre libido, yalnızca bazı kısımları cinsel olan psişik enerjinin ge
nel adıdır. Freud, Jung'un bu hamlesini izlemenin, "psikanalitik
gözlemin bize bugüne dek kazandırdığı her şeyin"7 feda edilmesi
ne yol açacağını hemen görmüştür. Freud "libido" terimiyle, insan
doğasının başlangıçtaki indirgenemez dengesizliğini kasteder.
Her ihtiyaç tatmini beraberinde, verili bir talebin nesnesinden ve
sız edici olan yanı bizatihi cinselliğin daima sor unlu ve belirsiz
karakterine dair tezdir. Nitekim çok daha güçlü bir direnç (ve da
ha tehlikeli bir revizyonizm biçimi), liberalizm in kendisinden
gelmiştir; cinsellik (kişinin ne kadar liberalmiş gibi davrandığına
bağlı olarak) "zorunlu" ya da "zorunsuz" olan bir bastırma edimi
sonucunda dengesi bozulan, ama kendi başına dengeli ve uyumlu
olan "doğal bir faaliyet" addedilip desteklenmiştir. Oysa kendi ba
şına aşikar ve sorunsuz bir cinsellik imgesi, Freud'un verdiği te
mel dersin tam aksidir; zira bu ders Lacancı terim lerle şöyle for
mülleştirilebilir: Cinsel diye bir şey yoktur. Yalnı zca insanın ku
rucu bir dengesizliği olarak ısrar/inat eden bir cin sel vardır. Freud'
dan son bir alıntıyla görüşümü özetleyeyim: "Kul ağa ne kadar tu
haf gelse de, cinsel dürtünün doğasında, tam bir tatminin gerçek
leşmesine uygun olmayan bir şey bulunabileceğin i hesaba katma
mız gerektiği inancındayım."8
Lacan ve "lamella"
Lamella aşırı yassı, amip gibi hareket eden bir şeydir. Biraz daha
karmaşıktır yalnızca. Ama her yere gider. Ve cinsiyetli varlığın cin
sellikte kaybettiği şeyle ilişkili( ... ) olduğundan, tıpkı cinsiyetli var
lıklarla ilişkisi içinde amip gibi, ölümsüzdür - çünkü her türlü bö-
[Psikanaliz] seksin işleyişiyle ilgili yeni bir şey öğretmez bize. Ufa
cık bir erotolojik teknik bile çıkarmamıştır. ( .. . ) Psikanaliz cinselli
ğe ancak, yabancılaşma ve ayrılma şeklindeki ikili aşamada özne
diyalektiğinin oluştuğu gösterenin dar geçidinde, dürtü biçiminde
kendini gösterdiği ölçüde dokunur. Analiz, cinsellik sahasında, ver
diği sözlere aldananların beklentilerini karşılamamıştır - bu sözle
ri tutmamıştır, çünkü tutmak zorunda değildir. Analizin yeri burası
değildir. 12
19. Louis Althusser, "Sur Marx et Freud", Ecrits sur la psychanalyse, Paris:
STOCK/IMEC, 1 993, s. 229�
CİNSELLİK VE ONTOLOJİ 33
20. Bkz. Jacques Lacan, "Allocution sur le psychoses de l'enfant", Autres ec
rits, Paris: Seuil, 200 1 , s. 365 .
İKİNCİ MÜDAHALE
Özgürlük ve Neden
23. Karş. Jacques-Alain Miller, "To Interpret the Cause: From Freud to La
can", Newsletter of the Freudian Field, 3. cilt, no. 1 -2, 1 989.
40 NEDEN PSİKANALİZ?
Nedeni, bir zincirin belirli tarafından, başka bir deyişle yasadan ayırt
etmek lazım. Mesela etki-tepki yasasının resmettiği şeyi düşünün.
Burada tek bir ilke bulunduğu söylenebilir. Biri olmadan diğeri ol
maz. Yere çakılan bir cismin kütlesi, yaşam gücüne karşılık aldığı şe
yin nedeni değildir - bir tepki kuvvetiyle cismin kütlesine geri dö
nen bu kuvvet, söz konusu kütlenin bir parçasıdır. Burada herhangi
bir boşluk yok, belki sadece en sonda. Buna karşılık, ne zaman ne
denden bahsetsek, daima kavramsallaştırmaya direnen, belirsiz bir
şey vardır. Ayın safhaları, gelgitlerin nedenidir - burada neden söz
cüğünün doğru kullanıldığını biliyoruz. Ya da miazmalar yüksek ate
şin nedenidir - bunun da bir anlamı yok, ortada bir delik var ve ara
lıkta salınan bir şey. 2 6
Özgürlüğün Nesnesi
32. Freud'un ifadesiyle, "o halde dürtü kavramı, zihinsel ile fiziksel arasında
ki sınırda uzanan kavramlardan biridir" . Sigmund Freud, "Three Essays on the
Theory of Sexuality", On Sexuality içinde, The Pelican Freud Library, 7. cilt,
Harmondsworth: Penguin Books, 1 977, s. 83. Freud'un "Trieb" terimi Strachey'
nin çevirisinde "içgüdü" olarak geçer, ama burada "dürtü"yle değiştirilmiştir; zi
ra "dürtü" artık daha isabetli bir karşılık olarak genel kullanımdadır.
33. Bu noktayı, The Odd One in. On Comedy (Cambridge, Massachusetts &
Londra: The MiT Press, 2008) kitabımın son bölümünde daha ayrıntılı olarak ele
alıyorum.
ÖZGÜRLÜK VE NEDEN 57
O Belirsiz Sınır
Adamın biri bir restorana girer ve garsona şöyle der: " Kremasız kah
ve lütfen. " Garson yanıt verir: "Afedersiniz efendim, kremamız kal
mamış, sütsüz olsa olur mu? "
Leonato
( . .. ) Senyör Benedick ile Beatrice arasında keyifli bir kapışma var:
Asla bir araya gelmiyorlar, ama aralarında bir nükte savaşı var.
Beatrice
Yazık ki [Senyör Benedick'in] kazandığı bir şey yok. Son çarpışma
mızda beş nüktesinden dördü başını alıp gitti, koca adam bir tanesi
nin eline kaldı( . . .) .
( 1 . Perde, 1 . Sahne)
34. Henri Bergson, Laughter, Baltimore: The John Hopkins University Press,
1 980, s. 97.
35. Wyndham Lewis, The Complete Wild Body, Santa Barbara: Black Spar
row Press, 1 982, s. 1 5 8 .
3 6 . Sigmund Freud, "The Uncanny", Art and Literature içinde, The Pelican
Freud Library, 14. cilt, Harmondsworth: Penguin Books, 1 987, s. 345.
KOMEDİ VE TEKİNSİZ 67
37. Bkz. Robert Pfaller, "The Familiar Unknown, the Uncanny, the Comic" ,
Lacan: The Silent Partners içinde, Slavoj Z i�ek (haz.), Londra: Verso, 2005.
68 NEDEN PSİKANALİZ?
"Teatral Yanılsama"
38. Bkz. Octave Mannoni, Clefs pour l'/maginaire, Paris: Seuil, 1 969, s.
1 6 1 -83.
KOMEDİ VE TEKİNSİZ 69
39. Tekinsizlikle ilgili böyle canalıcı noktalar için bkz. Mladen Dolar, "I
Shall be with You on Your Wedding-Night" , October 58, 199 1 , s. 5-23.
72 NEDEN PSİKANALİZ?
43. A.g.y., s. 1 05 .
44. Jacques Alain-Miller, eksik ile delik arasındaki farkı şöyle tanımlar: Ek
sik uzamsaldır, bir uzam içindeki bir boşluğu adlandırır; delik ise daha radikaldir
ve bizatihi bu uzamsal düzenin çöktüğü noktayı adlandırır. Bkz. Miller, "Le nom
du-pere, s'en passer, s'en servir" , www.lacan.com.
76 NEDEN PSİKANALİZ?
46. Mladen Dolar, '"I Shall be with You on Your Wedding-Nig İı t': Lacan and
the Uncanny", s. 1 3 .
47. Aslında Schelling'in tekinsizlik tanımının ("gizli v e saklı kalmış olması
gerekirken, açığa çıkmış olan her şey tekinsizdir"), Lacan'ın tanımına ne kadar
yakın olduğunu görmek için şunu vurgulamak yeterlidir: "Gizli kalmış olması
gereken" ifadesi, neyin görülmesinin "uygun" olup olmadığı şeklindeki daha gö
reli (ve hatta ahlaki) anlamda değil, sahnenin kurucu bir yokluğu olarak güçlü
anlamıyla düşünülmelidir.
KOMEDİ VE TEKİNSİZ 79
48. Slavoj Zizek arzu ile dürtü arasındaki aynını şöyle formülleştirir: "Arzu,
kurucu eksiğinde temellenirken, dürtü varlık düzenindeki bir delik, bir boşluk et
rafında döner durur. " The Paral/ax View, Cambridge, Massachusetts & Londra:
The MiT Press, 2006, s. 6 1; Türkçesi: Paralaks, çev. Sabri Gürses, İ stanbul : En
core, 2008.
80 NEDEN PSİKANALİZ?
dir. Ama bir yaşam fazlası olarak ölüm dürtüsünün bizi faniliği
mizden kurtardığı , ya da bu "ölümsüz, bastırılamaz yaşam"ın (La
can) biz öldükten sonra hakikaten yaşamaya devam edeceği, biz
den bir parçanın onda yaşayacağı anlamına gelmez bu. Öznesi öl
dükten sonra (ya da uykudayken ya da bir şekilde isteksizken) bi
le inatla devam eden tutkulu bir alışkanlık ya da tik şeklindeki ar
ketipik komik figür, komedinin, insan doğasının bünyevi ve da
ima-zaten var olan ikili doğasını, içsel aynklığını / çelişkisini elle
tutulur kılma şeklidir. "Gerçek" yaşam, gerçeklikteki yaşamımı
zın öte.sinde değildir kesinlikle (gerçeklikte daima kayıp olan Şey'
de yatmaz) , kurucu bir çıkıklık içinde bu yaşama yapışıktır. Ko
medi için gerçek yaşam, yaşamımızın kendisinden kopuk olması
nın gerçekliğidir. Komedi, dürtünün yapısına yaslanarak, öldüğü
müzde yaşamımızdan bir parçanın kendi başına yaşamaya devam
edeceğini vaaz etmez; daha ziyade yaşamımızın bir parçasınm şu
anda, yani (muhtemelen) yaşamımızın her anında, kendi baŞına
yaşıyor olmasına dikkat çeker. Daha önce hapşıran ceset örneğiy
le ilgili olarak belirttiğimiz noktada söz konusu olan tam da bu
dur: Komedinin asıl nesnesi hapşırma (ya da komedinin ön plana
çıkarmayı seçtiği başka bir tik, alışkanlık, takıntı) değildir; hap
şırma ile doğduğu bedeni, alışkanlık ile sahibini, gülümseme ile
kaynaklandığı yüzü, haz ile hazzın nedenini aynı anda hem ayıran
hem de bağlantılandıran o aralıktır. Komediyi dürtülerin dinami
ğine bağlayan ve (aşan hiçlik olarak) kurucu eksik mantığıyla ar
zunun dinamiğine bağlı olan tekinsizden ayıran şey, bu (içkin hiç
lik olarak) kurucu çıkıklıktır.
49. Bu tartışma için bkz. Slavoj Zi:Zek, The Ticklish Subject, Londra: Verso,
2000, s. 1 63-7; Türkçesi : Gıdıklanan Özne: Politik Ontolojinin Yok Merkezi, çev.
Şamil Can, Ankara: Epos, 2005 ; The Parallax View, s. 62-7. Ayrıca bkz. Alenka
Zupancic, Ethics of the Real: Kant, Lacan, Londra: Verso, 2000, s . 249-50.