Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 2

Başar Terbillioğlu

22103161

ALDANMALAR DÜNYASI
Her insan, dünyaya gözlerini açtığından itibaren onu yetiştiren insanların değerleriyle
büyür. Ona söyleneni doğru kabul eder ve yapar. Bu süreç, özellikle ergenlik çağında
sorgulamaya başlamamızla son bulur ancak çoğu insan bunu yapmaz. İşte böyle bir dünyada,
reklamcılık sektörünü işleyen Mad Men dizisi insanları aldatmayı gözler önüne sererken
benim ziyadesiyle dikkatimi çeken ve üstüne düşünmemi sağlatan konu insan ilişkilerinde
aldatma oldu.
Yaşadığım hayat, uydurulmuş kavramlar ve dayatılmış değer yargılarıyla düşünce
dünyamı şekillendirmeye çalışıyor. Günlük hayatta kullandığım kelimelerin içi boşaltılınca
düşünce dünyamda sıkıntılar ortaya çıkmaya başladı. Hâl böyleyken doğrular-yanlışlar
birbirine girdi ve gerçekle bağım sorgulanır oldu. Her durum, kendine has dinamiklere
sahipken her doğru her yerde doğru olamaz. Algı ve düşüncenin öneminin farkına varışımla
beraber hayata bakış açım değişti ve buna örnek olarak aldanma-aldatma ilişkisi üzerinden
devam edeceğim.
Aldatmak çok yaygın. Biri aldatırken diğeri aldanır. Bizzat aldatıldığım da oldu
aldattığımda. Aldatıldığımda hiç üzülmemiştim sadece sinirlenmiştim çünkü o kişiye
verdiğim emeğe harcadığım zamana yazık olmuştu. Bu büyük bir mezvu değildi gözümde
çünkü önceliklerim arasında romantik ilişkiler yoktu. Ben işime bakar kendime yatırım
yaparım. Mutluluğu başkasında aramak ebedi mutsuzluğa vardırır. Ayrıca biri gider biri gelir,
ne olacak sanki? İşte bahsettiğim husus tam olarak burada yatıyor. Bir kavrama verdiğimiz
değer ve ona bakış açımız etkiler bizi. Benim için önemli olmayan bir husus aynı şekilde az
etkileneceğim bir sonuç doğurur. Zaten günlük hayatta çoğu zaman aldatılıyor ve aldatıyorken
sanki spesifik bir konuda ne fark edecek? Konunun kilidinin açıldığı yer tam olarak
önceliklerimiz ve değerlerimizde yatıyor. Mad Men’de altmışlı yılların dünyasında yaşayan
kadın, kocasının kendisini aldattığını bilmesine rağmen üzülse dahi bir şey yapmaktan
kaçınmış aksine kocası onu boşar korkusuyla yaşamış ve kendisinde kusur arayıp yeterince iyi
bir eş olamadığını düşünerek adeta kendisine zulüm etmiştir. Çünkü o dönemde boşanmış
kadınlara iyi gözle bakılmazdı ve kadınların temel hayat gayesi iyi bir koca bulup statüsüyle
övünmekti diyebiliriz. Yani, o dönemin değer yargılarıyla şimdiki bir olmadığı için bakış açısı
ve eylemlerde büyük farklılıklar olması pek tabiidir.
Ben öncelikleri olan bir gencim. Ders, spor, beslenme ve uyku gibi temel şeylerden
feragat etmem. Ne zaman hayatıma bir kız girse bu özelliklerimden ve irademden etkilenir
ama asla saygı duymaz aksine düzenimi bozmak için elinden geleni yapar. Bu noktada birçok
sıkıntı patlak veriyor. Eğer, kızın huyuna gider ve önceliklerimi aksatırsam kızın benden
hoşlandığı ilk hâlimden uzaklaşırım. Böylece bana duyduğu saygı azalırken aynı zamanda iç
huzursuzluğum katlanarak artacak. Yani, ben önceliklerimin başına bir kızı koyarsam hem öz
saygımı yitiririm hem de bunun sonucunda o kıza daha bağımlı hale gelirim. Kız ise başta
hoşlandığı kişiyi değiştirdikten sonra o kişiye daha az değer verir ve hatta hoşlantısı sonlanır.
Örneğin, spora gideceğim zaman kız arkadaşım kahve içmeye gitmekte diretirse ve ben spora
gitmekten vazgeçip onun huyuna gidersem hem kendi içimde hayıflanırım hem de kızın
gözünde olduğum kişi değişmeye başlar. Bu nedenle şahsen ikili ilişkilerde taviz
vermemekten yanayım. Bir hayır cevabı kızı o an üzebilir ama uzun vadede hepimizin işine
gelir. Kimse için olduğum kişiyi değiştirmeyeceğime göre beni olduğum gibi sevecek biriyle
yürütebilirim bir ilişkiyi ancak gerçekten sevildiğime asla emin olamam. Sözler, eylemler ve
duygular bile aldanmaya engel olamazken benim dikkate alacağım unsur saygı olacaktır. Bu
nedenle bana, olduğum kişiye ve yaşadığım hayata, saygı duyacak biri gerekiyor. Bu unsurlar
yoksa da karşı tarafa aynı ölçüde hak etmediğinden fazla değer göstermem ve aldatmak veya
aldatılmak, o kişi özelinde, umrumda dahi olmaz. Ben, yaşadıklarım üstünden duygu ve
düşüncelerimi aktarmaya çalıştım fakat karı-koca ilişkilerinde veyahut farklı dinamiklere
sahip durumlarda aldatma ve aldanma bambaşka bir şekilde yorumlanabilir. Aynı şekilde
yirmili yaşlardaki bir erkek olarak konuşuyorum fakat bundan on yıl sonra elbette otuzlu
yaşlarda bir erkek olarak konuşmuş olurdum. Özellikle, üniversitede öğrenciyken
önceliklerim X ise iş hayatına girdiğimde Y olabilir.

KAYNAKÇA
Mad Men. Yönetmen: Matthew Weiner, oyuncular: Jon Hamm, Elisabeth Moss,
Vincent Kartheiser, ve January Jones. AMC, 2007-2015.

You might also like