Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 6

11.

SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI-II


HİKÂYE

Hikâye (Öykü)
Yaşanmış veya yaşanabilir bir olayı veya durumu zaman, mekân ve kişilere bağlı olarak okuyucuda este k zevk
uyandıracak biçimde ele alan ve kurmaca bir yapıyla okuyucuya sunan me nlere hikâye denir.

Hikâyenin Özellikleri
1. Gerçek ya da gerçeğe uygun olay veya durumlar ele alınır.
2. Kişi, yer ve zaman ögelerine bağlı olarak anla lır.
3. Romana göre kısa edebi bir türdür.
4. Bu türün yapı unsurları dar kapsamlı olarak ele alınır.
5. Hikâyelerde genellikle kısa cümleler kullanılır.
6. Olay ve durum hikâyesi olarak ikiye ayrılır.
7. Her hikâyede bir anla cı bulunur.
8. Hikâyeler bir ça şma üzerine kurgulanır.
9. Hikâyelerde iç konuşma, iç çözümleme ve bilinç akışı gibi teknikler kullanılır.
10.İtalyan yazar Boccacio tara ndan yazılan “Decameron” adlı eser türün ilk örneği olarak kabul edilir.

Hikâyenin Yapı Unsurları


Kişi, olay ya da durum, mekân (yer-çevre) ve zaman olmak üzere hikâyede dört yapı unsuru bulunmaktadır.
1. Olay: Anlatmaya bağlı türlerdeki en önemli ögelerden biridir. Hikâyelerde olay kurmaca bir gerçeklik şeklinde
sunulur. Yaşanmış ya da yanabilecek bir durumun kurgulanarak okuyucuya yeniden aktarılmasıdır.
Hikâyelerde olay birden fazla olabilir. Bu olayların man klı bir ilişki çerçevesinde bir araya ge rilerek oluşturulması
gerekir. Bu kapsamda, hikâyenin ana ekseninde yer alan bir olayın çevresinde neden-sonuç ilişkisine bağlı kalarak
birden fazla olayın bir araya gelerek oluşturduğu kurguya olay örgüsü denir.
Kurmaca gerçeklik: Olay eksenli me nlerde yaşanmış ya da yanabilecek bir olayın yazar tara ndan yeniden
kurgulanarak aktarılmasına kurmaca gerçeklik denir.
2. Kişiler: Hikâyelerde olay veya durumların yaşanmasını sağlayan unsurlardır. Hikâyelerde kişi sayısı az olup bu kişilerin
ruhsal ve ziksel özelliklerine fazla yer verilmez. Ayrıca hikâyelerde yer alan kişiler her zaman insanlar arasından
seçilmeyebilir. Bazen de insan dışındaki canlı-cansız varlıklar hikâyelerin kişisi olabilirler. Bu tür me nlerde iki tür kişi
vardır:
* Tip: Toplumsal boyutu olan, benzerlerinin özelliklerini kendi üzerinde taşıyan kişilerdir. Özellikleri açısından toplumu
temsil ederler.
* Karakter: Ayırt edici, değişken özellikleri olan, kendine özgü karakteris k özelliklere sahip, sadece kendini temsil eden
kişilerdir.
3. Zaman: Çoğu hikâyelerde zaman direk verilmez, sezdirilerek verilmeye çalışılır. Bazı hikâyelerde ise, olayın başlaması,
gelişmesi ve belli bir sonla bulunması belirlenmiş bir zaman diliminde gerçekleşir. Bazı hikâyelerde ise zamansal
sınırlama olmadan geriye dönüşler veya ileriye sıçrayışlar da görülebilir.
4. Mekân (Yer – Çevre): Olayın gerçekleş ği yer veya çevredir. Hikâyelerde her olay belli bir mekânda geçer.
Hikâyelerde mekân tasvirleri olayın akışı içinde fazla uza lmadan aktarılır ve mekânda değişiklik olsa da tasvirler fazla
uza lmaz.

Anla cı ve Anla cının Bakış Açıları


Anla cı: Olay örgüsüyle oluşan edebi me nlerde okura olayı aktaran kişidir. Anla cı eseri yazan kişi değildir. Eseri yazan
gerçek kişidir. Edebi me nlerde olayı aktaran ise hayali kişidir.
Edebi me nlerde olay birinci kişi (ben) veya üçüncü kişi (o) ağzından aktarılır.
Anla m üç bakış açısıyla aktarılır:
1. Hâkim (İlahi – Tanrısal) bakış açısı:
• Anla cı kendisinden bahsetmez.
• 3. tekil kişiyi (o) kullanır.
• Anla cı bu bakış açısında her şeyi bilir.
• Anla cı her zamanda ve her yerdedir.
• Olayı ve eserlerdeki kahramanları her yönüyle bilir.
• Olayın psikolojik yönünü iyi tahlil eder. Kahramanların duygu ve düşüncelerini, akıllarından geçen her şeyi bilir.








ti

fi




ti


ti

ti
ti




ti

ti


ti

ti

ti

Önemli: İnsanın aklından geçen ne varsa anla cı bunu aktarıyorsa bu kesinlikle hâkim bakış açısıyla yazılmış r.
2. Kahraman akış açısı
• Anla cı olayın kahramanıdır.
• Olaylar başkarakterin ağzıyla anla lır.
• Anla cı görüp yaşadıklarını anla r. Bunun dışına çıkamaz. Bundan dolayı da anla kları sınırlıdır.
• Anla cı bu tarz hikâyelerde sadece duyulan, görülen, yaşanılan ve bilinen olaylardan bahsedebilir.
3. Gözlemci bakış açısı (Kameraman)
• Olayların kamera sessizliğinde anla lmasıdır.
• Olaylara müdahale etmez.
• Olaylarda taraf tutmaz.
• Etra nda olup bitenleri bir kamera gibi izler.
• Tarafsız bir tutumla gördüklerini okura anla r.

Açık ve Örtük İle


Açık ile : Okuyucuya aktarılan bilginin yoruma dayanmadan nesnel bir şekilde aktarılmasıdır. Açık ile genellikle
öğre ci me nler olan makale, kra, röportaj, eleş ri, mülakat gibi türlerde kullanılır. Bundan dolayı öğre ci
me nlerdeki ile (mesaj) açık olup tek bir anlam ifade eder.
Örtük (Kapalı) İle : Verilmek istenen bilginin kesin bir yargıya dönüştürülmeden okuyucuya hisse rilerek
aktarılmasıdır. Bu tarz ile ler yoruma açık olup öznel ifadeler barındırır. Bu nedenle edebi me nlerde verilmek istenen
ilet (mesaj) örtük ile olarak kabul edilir.
Ça şma: Zıtlıklara dayalı sorunlardan oluşan, karşıt unsurların veya karakterlerin bir arada verilmesiyle gerilimi
sağlayan ve olay çevresinde gelişen me nlerde görülen bir yapı unsurudur.
Ça şma, roman, hikâye, yatro gibi türlerin merkezinde yer alır.
Olaylar bu zıtlıklar üzerine kurgulanır ve merak unsuru da bu temel ça şmalara dayanır.

HİKÂYE TÜRLERİ
Olay Hikâyesi (Maupassant Tarzı Hikâye)
1. İlk örneklerini Fransız yazar Guy de Maupassant vermiş r.
2. Olay örgüsü; kişi, zaman ve mekâna bağlıdır.
3. Önce gerilimin ar ğı bu hikâye türünde gözlem son derece önemlidir.
4. Bu hikâyeler çarpıcı bir sonla olaylar çözüme kavuşturulur.
5. Olay hikâyesi; serim, düğüm ve çözüm bölümünden oluşur.
Serim: Olayın geç ği yeri, zamanı ve kişilerinin be mlendiği bölümdür.
Düğüm: Olayın neden-sonuç ilişkisine bağlı olarak geliş ği ve merak unsurunun zirveye çık ğı bölümdür.
Çözüm: Merak edilen soruların çözüm bulduğu, merak unsurunun giderildiği bölümdür.
ÖNEMLİ: Olay hikâyesinin Türk edebiya ndaki kurucusu Ömer Seyfe n’dir. Diğer önemli temsilcileri: Re k Halit Karay,
Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Sabaha n Ali…
Durum Hikâyesi (Çehov Tarzı Hikâye)
1. İlk örneklerini Rus yazar Anton Çehov vermiş r.
2. Günlük yaşamdan bir insanlık durumu anla lır.
3. Olay hikâyesindeki gibi serim, düğüm, çözüm bölümleri bulunmaz.
4. Bu tarz hikâyelerde zaman ve mekân belirsiz olabilir.
5. Bu hikâyelerde zaman, mekân ve kahramanların yaşamları sezdirme yoluyla verilmeye çalışılır.
6. Olay değil, tema önemlidir.
7. Durum hikâyesinde amaç; insanların davranışları, düşünceleri, ikili ilişkileri karşısında gösterdiği tepkiyi
göstermek r.
ÖNEMLİ: Durum hikâyesinin Türk edebiya nda iki önemli temsilcisi vardır: Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket
Esendal.


ti




ti
ti

ti
ti

ti
t

ttı
ti
ti

ti

ti
ti





ti




ti

ti
ti

ti
ti
tti

tti

ttı


ti

tti

ti
ti
fi


Olay Hikâyesi ile Durum Hikâyesi Arasındaki Farklar


Olay Hikâyesi Durum Hikâyesi

Serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşur. Bu bölümler bulunmaz.

Ağırlık noktası olaydır. Ağırlık noktası durumdur.

Merak ögesi canlı tutulmuştur. Merak ögesi geri plandadır.

Şaşır cı, beklenmedik bir sonla biter. Bitmemişlik duygusu söz konusudur.

Hareket ön plandadır. Durağan bir akış vardır.

Genellikle Öyküleyici anla m kullanılır. Psikolojik tahliller geniş yer tutar.

Hikâyenin Dünya Edebiya ndaki Gelişimi


Hikâye türü çok eskilere dayansa da bugünkü anlamda hikâyenin ilk örnekleri İtalya’da görülmektedir. 14. yüzyılda
yaşayan İtalyan yazar Boccacio’nun Decameron adlı eseri hikâye türünün ilk örneği olarak kabul edilmektedir. Bu eser o
yıllarda görülen bir salgın hastalık sırasında yazılmaya başlanmış r.
Hikâye türünün asıl gelişimi 19. yüzyıla dayanır. Bu dönemde görülen roman zm ve realizm akımlarının etkisiyle hikâye
karakteris k özelliklerine ulaşarak modern bir hal almaya başlar. Bu yüzyıldan başlayarak hikâye türünde birçok eser
kaleme alınır. Bununla birlikte bu tür kendisine olay hikâyesi ve durum hikâyesi olmak üzere iki yön çizer.
Dünya edebiya nda olay hikâyesinin (klasik hikâye) kurucusu Guy de Maupassant ’ r. Bu tür hikâyeye Maupassant tarzı
hikâye de denilmiş r.

Dünya edebiya nda durum (kesit) hikâyesinin kurucu Anton Çehov olup Çehov tarzı hikâye olarak da adlandırılmış r.

Hikâyenin Türk Edebiya ndaki Gelişimi


Hikâye anlayışı her ne kadar eskilere dayansa da Ba lı anlamda Türk hikâyesi Tanzimat ile birlikte edebiya mıza
girmiş r. Bu dönemden önce halk hikâyeleri, masallar, divan şiirindeki olay merkezli mesneviler, meddah hikâyeleri bu
türün yerine kullanılmış .
Tanzimat Dönemi’nde Ba lı anlamda hikâyeciliğin gelişmesiyle birlikte bu türe olan ilgi de hızla artmış r. İlk dönemde
yaşanan teknik kusurlar özellikle Serve fünun döneminde giderilmiş ve Ba lı hikaye örnekleri kaleme alınmaya
başlamış r.
İlk Hikâye Denemesi: Emin Nihat— Müsameretname
İlk hikâye örneği: Ahmet Mithat Efendi – Letaif-i Rivayat ve Kıssadan Hisse
Ba lı İlk Hikâye Örneği: Samipaşazade Sezai – Küçük Şeyler

CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE (1923 – 1940) HİKÂYE


Özellikle Milli Edebiyat Dönemi’nde Ömer Seyfe n ile yaygınlaşan hikâyecilik anlayışı bu dönemde giderek hızlanmış ve
hikâyecilik ayrı bir tür olarak ele alınmaya başlanmış r.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında ağırlıklı olarak olay hikâyesi işlense de özellikle Memduh Şevket Esendal’la başlayan ve Sait
Faik Abasıyanık’la devam eden durum hikâyeleri tarzında da eserler kaleme alınmaya başlanmış r.
Kurtuluş Savaşı’nın etkilerinin devam e ği bu dönemde roman türünde eserler kaleme alan birçok Milli Edebiyat
sanatçısı da bu dönemde hem roman hem de hikâye türünde eserler yazmaya devam etmişlerdir. Bu dönemde Halide
Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Reşat Nuri Güntekin bu türün gelişimine katkıda bulunmuşlardır.
1923 – 1940 yıllarında toplumu etkilemek amacıyla birçok nitelikli hikâyeler kaleme alınmış r. Bu dönemde Kenan
Hulusi Koray, Sadri Ertem, Sabaha n Ali ve Sait Faik Abasıyanık gibi yazarlar hikâyeye yönelerek “Sanat, toplum
içindir.” anlayışına uygun eserler kaleme almışlardır. Gözleme ve gerçekliğe dayalı bu eserlerle birlikte hikâyecilik Türk
edebiya nda önemli bir yere taşınmış r.

Cumhuriyet Dönemi (1923 – 1940 Arası) Hikâye Yazarları


• Halide Edip Adıvar
• Yakup Kadri Karaosmanoğlu
• Reşat Nuri Güntekin
• Kenan Hulusi Koray
• Sadri Ertem
• Sabaha n Ali


ti
tti


ti



ti






tti

ti
tti

tti





ti






• Sait Faik Abasıyanık


• Memduh Şevket Esendal

1940 – 1960 Yılları Cumhuriyet Dönemi’nde Hikâye


* Bu dönemde daha çok gözleme dayalı hikâyeler yazılmış r.
* Milli Edebiyat ile başlayan Anadolu’ya yönelme bu dönemde en üst noktaya çıkmış r.
* Hikâyelerde halkın yaşamına değinilirken farklı eğilimler de ortaya çıkmış r.
* Bu dönem hikâyelerinde Birinci Dünya Savaşı sonrası Anadolu ve bu dönemdeki toplumsal sorunlar ele alınan
konulardır.
1940 – 1960 yılları arasındaki hikâyelerde farklı eğilimler görülür:

1. Milli – Dini Duyarlılık:


• Cumhuriyet’in kurulmasıyla başlayan yeni dönemde hikâye türü önceleri Millî Edebiyat’ın devamı niteliğinde
ilerlemiş, Cumhuriyet’in ilk dönem ürünlerinde Millî Edebiyat zevk ve anlayışına uygun hikâyeler yazılmış r.
• Millî Edebiyat Dönemi’nde ürün veren birçok yazar, olgunluk dönemi eserlerini Cumhuriyet Dönemi’nde kaleme
almış r.
• Atatürk ilke ve inkılaplarına uygun bir bakışla eserler yazılmış r.
• Cumhuriyet ile gelen siyasî, sosyal ve ekonomik haya aki değişimler edebiyata da yansımış; Anadolu’ya açılma,
Anadolu’yu görüp anlatma ve Anadolu insanını konu edinme, millî duygular, Kurtuluş Savaşı, Doğu-Ba ça şması,
toplumsal ve kültürel farklılıklar, yanlış Ba lılaşma ve Türk tarihi işlenmiş r.
• Ça şma unsurları genellikle aydın-halk ça şması, eski-yeni, ça şması, köy ve kasaba insanının çelişkileri, halkın
sıkın ları ve benzeridir.
• Dini, ahlaki ve milli değerlere önem verilmiş r.
• Realizm akımından etkilenilmiş r.
• Maupassant tarzı hikâyenin (olay hikâyesi) özellikleri görülür.
• Toplumsal fayda öne çıkarılır.
• Anlaşılır bir dil kullanılmış r, Konuşma dili ve yazı dili birbirine yakındır.
• Yazarlar genel olarak “halka doğru” ilkesini benimser, bir “memleket edebiya ” yolu açarlar. Bu yönleriyle
Cumhuriyet Dönemi edebiyatçılarına kaynaklık ederler.
• Anadolu coğrafyası, Anadolu insanı, Genellikle merak unsuru yüksek, serim-düğüm-çözüm planına uygun
hikâyeler yazılır.
• Din kavramının ön planda olduğu hikâyelerde İslamiyet’in birey üzerindeki etkisi ve iç huzur işlenir.
• Eserlerde gerçekçi be mlemelere yer verilir, olayın geç ği mekânlar gerçeklik ilkesine bağlı anla lır.
• Millî Edebiyat yazarlarından Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu,Re k Halil Karay
da bu dönemde millî anlayışla hikâye yazmaya devam etmişlerdir.
• Sevinç Çokum, Emine Işınsu, Samiha Ayverdi, Rasim Özdenören bu tarzda hikâyeler yazmışlardır.

2. Toplumcu – Gerçekçi Anlayış:


• 1930’larda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde güçlenen toplumcu gerçekçilik akımı 1930-40 yıllarında Türk
edebiya nda da tara ar bulmuş; şiirde, romanda ve öyküde bu anlayış doğrultusunda eserler verilmiş r. Bu
anlayışa göre 1940’tan sonra toplumsal sorunlar gerçekçi bir tarzda kaleme alınır.
• Sebaha n Ali ve Sadri Ertem eserleriyle ortaya çıkar, Kemal Bilbaşar, Samim Kocagöz gibi yazarlarla genişler. Fakir
Baykurt ve Talip Apaydın gibi yazarların etkisiyle köye ve köy haya na ilgi artar. Orhan Kemal ile işçilerin ve
köyden kente göç eden yoksulların haya güçlü biçimde yansı lır.
• Anadolu insanı ve coğrafyası, toplumdaki düzensizlik ve ça şmalar ile köy gibi küçük yerleşim yerlerinin sorunları,
halkın gelenek ve görenekleri, kenar mahallelerde yaşayan insanların sorunlarını ele alınmış r.
• İşçi, köylü, memur, kasabalı ve şehirli insanların çek kleri sıkın ları, zorlukları ve yaşam mücadelelerini
eserlerinde işlediler. Ağa-köylü, zengin-fakir, patron-işçi, öğretmen-imam, aydın-cahil gibi ça şmalar üzerine
olayları kurgulamışlardır.
• Eserlerin birçoğu bir siyasî anlayışı, görüşü savunmak için araç olarak kullanılır.
• Bu anlayışla yazan yazarlar okuyucuyu kendi görüşleri doğrultusunda yönlendirmek ister. Yani sanat eseri
görüşleri ifade etmek için araç olarak kullanılır. Olay ve kişiler bir düşünceyi doğrulamak ya da haklı göstermek
üzere düzenlenip anla lır.
• Toplumcu-gerçekçi anlayışın ortaya çıkmasında Köy Ens tüsü mezunu yazarlar etkili olur. Köy halkını yakından
tanıyan bu yazarlar, hikâyelerinde onların sorunlarını dile ge rirler.
• Eserler konuşma diline göre yazılır, kahramanlar yöresel ağızlara göre konuşturulur.



tti


ft
ti


ti




ti

ti

tt
ti

ti


ti






ti






fi

ti


• Hikâyelerde gözleme önem verilir, ayrın lar başarıyla esere yerleş rilir; realizm ve natüralizm akımları etkilidir.
• Bazı eserlerin kurgularında teknik aksaklıklar göze çarpar.
Temsilcileri: Sabaha n Ali, Sadri Ertem, Aziz Nesin, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Fakir Baykurt, Samim
Kocagöz, Talip Apaydın…

3. Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Anlayış:


• Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiya ’nda bazı yazarlar psikoloji biliminden yararlanarak bireyin iç dünyasını ele
alan eserler vermişlerdir.
• Olaylar ve insanlardan hareketle bireyin iç dünyası anla lmış r.
• İnsan gerçekliğini psikolojik yönüyle ele almışlardır.
• İnsanın yaşam mücadelesi yalnızlık, sıkın , yabancılaşma, bilinçal , zaman,hastalık, tedirginlik, bireysel
sorgulamalar; geçmiş-şimdi, birey-toplum, Doğu-Ba ça şmaları gibi konular işlenmiş r.
• Bireyin iç ça şması ve psikolojik durumu ruhsal be mlemelerle, ruh tahlilleriyle verilmiş r. İnsana özgü
gerçeklikler ön plandadır ve bireysel çözümlemeler çağrışımlara açık sanatsal bir üslupla dile ge rilir..
• İç gözlem, psikoloji ve empa esas r.
• Bilinç akışı (insanın zihninden geçirdiklerini çağrışımları, sınır koymadan doğrudan peş peşe anlatmak), iç
konuşma(monolog), düş analizi (bireyin gördüğü rüyayı içerik olarak çözümlemek) gibi teknikler kullanılmış r.
• Hikâyelerde kapalı mekanlar tercih edilir, mekanların insan üzerindeki etkisi gösterilir. Me nlerin gelişim çizgisi
genellikle dıştan içe yani eşya ve durumlardan kişilerin iç dünyasına yönelmek biçimindedir.
• Genellikle durum (kesit) hikâyesi tercih edilir.
Temsilcileri: Füruzan, Tezer Özlü, Demir Özlü, Bilge Karasu, Ferit Edgü, Peyami Safa, Memduh Şevket Esendal, Tarık
Buğra, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Sabaha n Kudret Aksal

4. Modernist Hikâye:
• Dil ve Anla mda geleneksel tekniklerin dışında arayışlar söz konusudur.
• Yazarlar, yalın anla mdan kaçınırlar.
• Olayın birey üzerindeki etkisini anlatmak esas r.
• Yalnızlık, değerlere başkaldırı gibi konular işlenir.
• Yazarlar varoluşçuluk akımından etkilenmiş r.
• Alegorik anla m önemlidir.
Temsilcileri: Yusuf A lgan, Oğuz Atay, Orhan Pamuk, Sait Faik Abasıyanık, Bilge Karasu, Nezihe Meriç, Vüsat O. Bener,
Haldun Taner, Tahsin Yücel, Füruzan, Adalet Ağaoğlu, Memduh Şevket Esendal, Rasim Özdenören, Selim İleri, Buket
Uzuner, Oya Baydar, İhsan Oktay Anar, Leyla Erbil, La fe Tekin…

Hikâyede Anla m Teknikleri


1. İç Konuşma:
• Anla cı devreden çıkar.
• Hikâye kahramanı kendi kendine içinden konuşur.
• Okurla kahraman baş başa bırakılır.
• Duygu ve düşünceler doğrudan okura aktarılır ve konuşma cümlelerine sıklıkla yer verilir.
• Okuyucu kahramanın iç dünyasına girerek kahramanın düşünceleri ve hayal dünyası hakkında bilgi alır.
2. İç Çözümleme:
• Anla cının, kahramanın aklından geçenleri sanki onun karşısında oturup da okuyormuş gibi anlatmasıdır.
• İç konuşma tekniği ile benzerlikler gösterir. İç çözümlemede duygular yazar tara ndan aktarılırken, iç konuşmada
bizzat karakterin ağzından anla lır. Aralarındaki fark budur.
• Yazar, hikâye kahramanının duygu ve düşüncelerini direk kendisi aktarır.
• Burada anla cı devreden çıkmaz. Anla cı her zaman hikâyenin içinde yer alır.
3. Bilinç Akışı:
• Bu anla m tekniğinde kahramanın başından geçenler aracısız bir şekilde bağımsız cümlelerle doğal akışı içinde
sunulur.
• Anla cının devreye girmediği bir anla m türüdür.
• Olay kahramanlarının iç dünyaları aracısız olarak okura aktarılır.
• Düşüncelerde man ksal bir bağ yoktur.
• Anla m çağrışımlara ve imgelere dayalıdır.












tti

ti





tti



ti

ti


ti





ti


ti

ti

ti

ti


4. Geriye Dönüş Tekniği: Hikâyelerdeki kişiler hakkında bilgi vermek, yaşanan olayların geçmişini aydınlatmak amacıyla
kronolojik bir sıra halinde ilerlerken olay zamanının durdurularak geçmişteki zamana dönülmesine geriye dönüş denir.
Yani olay örgüsü içinde geçmiş bir zamana dönülerek olayın aydınla lması sağlanır.

You might also like