Alexis de Tocqueville

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 8

Alexis de Tocqueville, 19. yüzyılın ünlü Fransız düşünürü ve yazarıdır.

Blaise
Pascal ise 17. yüzyılda yaşamış bir Fransız matematikçi, fizikçi, filozof ve
teologdur. Tocqueville'in Pascal'ın düşüncelerinden etkilendiği birçok
kaynakta belirtilir.

Tocqueville'in Pascal'a olan hayranlığı, Pascal'ın "Pensées" (Düşünceler) adlı


eserinden kaynaklanıyor. Bu eser, Pascal'ın ölümünden sonra yayınlandı ve
yarım kalmış notlarından oluşuyor. Pascal'ın bu eserinde, insan doğasının
çelişkileri, inanç, sevgi, özlem ve mutluluk gibi konular ele alınır.

Tocqueville, Pascal'ın düşüncelerinin insan doğası ve insan davranışlarına


ilişkin derin anlayışı ve bu konuları ele alırken kullandığı derin metaforlar ve
göndermelerden etkilendi. Tocqueville, "Demokrasi Üzerine" adlı eserinde,
Pascal'ın "insanın karanlık, büyük ve zorlu bir denizde yalnız yüzdüğü"
fikrine atıfta bulunur ve modern demokratik toplumların, insanları bu
yalnızlık hissinden kurtarmak için tasarlandığına dair görüşlerini dile getirir.

Tocqueville ayrıca, Pascal'ın insanın inanç ve şüphe arasında sıkışıp kalması


fikrinden de etkilenmiştir. Pascal, insanların akılcı düşüncelerinin sınırlarını
vurgulayarak, Tanrı'nın varlığına inanmanın akılcı bir karar olduğunu
savunur. Tocqueville, benzer şekilde, insanların modern demokratik
toplumlarda "eşitliği" arayarak, bireysel özgürlüklerinden vazgeçmelerinin
tehlikelerine dikkat çeker.

Sonuç olarak, Tocqueville, Pascal'ın derin insanlık görüşleri, inanç ve şüphe


arasındaki gerilim ve insan doğasının çelişkilerine ilişkin fikirleriyle
ilgilenmiştir. Tocqueville, kendi fikirlerini oluştururken, Pascal'ın
düşüncelerinden önemli ölçüde etkilenmiştir.

Elbette, Alexis de Tocqueville'in Montesquieu'nun düşüncelerinden


etkilendiği çok sayıda kaynakta belirtilir.

Montesquieu, Aydınlanma dönemi düşünürlerinden biridir ve "Yasaların


Ruhu" adlı eseriyle tanınır. Bu eserde, farklı hükümet türlerinin doğasını ve
işleyişini ele alır ve güçler ayrılığı ilkesini ortaya koyar.

Tocqueville, "Demokrasi Üzerine" adlı eserinde, Montesquieu'nun güçler


ayrılığı ilkesini modern demokrasinin temel bir prensibi olarak görür ve
Amerika Birleşik Devletleri'nde bu prensibin nasıl uygulandığına dair
ayrıntılı bir analiz sunar.
Tocqueville, Montesquieu'nun düşüncelerinden, güçler ayrılığı ilkesinin
önemini ve bu ilkenin modern demokrasilerin sağlam temellerini nasıl
oluşturduğunu anlamada önemli ölçüde etkilendi. Tocqueville ayrıca,
Montesquieu'nun "Despotizm Üzerine" adlı eserinde ortaya koyduğu
despotizm tehlikesine de dikkat çeker. Montesquieu, despotizmin, devletin
bütün güçlerini tek bir kişide veya grupda toplama eğiliminde olduğunu ve
bu durumun özgürlükleri ortadan kaldırabileceğini savunur. Tocqueville de
benzer şekilde, modern demokrasilerdeki merkezi yönetimlerin
özgürlükleri tehlikeye atabileceğini düşünür.

Sonuç olarak, Tocqueville, Montesquieu'nun güçler ayrılığı ilkesi, özgürlük


ve despotizm konularındaki düşüncelerinden önemli ölçüde etkilenmiştir
ve bu düşünceleri kendi eserlerinde de yansıtmıştır.

Alexis de Tocqueville, Jean-Jacques Rousseau'nun düşüncelerinden


oldukça etkilendi. Rousseau, Fransız Aydınlanma döneminin önemli
düşünürlerinden biridir ve "Toplum Sözleşmesi" adlı eseriyle tanınır. Bu
eserde, insanların doğal durumlarına ve insanlar arasındaki sözleşmelere
odaklanır.

Tocqueville, "Demokrasi Üzerine" adlı eserinde, Rousseau'nun doğal


durum, toplum sözleşmesi ve eşitlik kavramlarından etkilendiği
görülmektedir. Tocqueville'e göre, Rousseau'nun düşünceleri modern
demokrasinin temel taşlarından biri haline geldi. Ayrıca, Rousseau'nun
eşitlik kavramı, Tocqueville tarafından modern demokrasilerdeki eşitlik ve
toplumsal düzeyleşme konularını ele alırken sık sık kullanılmaktadır.

Ancak, Tocqueville, Rousseau'nun radikal düşüncelerine de karşı çıkmıştır.


Rousseau, insanların doğal olarak iyiliğe yönlendiğine inanıyordu ve
insanları toplumsal yapının bozduğuna inanıyordu. Tocqueville ise,
insanların doğal olarak özgürlük ve eşitlik arayışında olduklarına
inanıyordu. Tocqueville'e göre, toplum ve devlet, bu özgürlük ve eşitlik
arayışını desteklemek için kurulmuştu. Ayrıca, Tocqueville'e göre,
Rousseau'nun toplumsal düzeyleşme ve eşitlik konularındaki radikal
düşünceleri, modern demokrasilerdeki özgürlükleri tehdit edebilirdi.

Sonuç olarak, Tocqueville, Rousseau'nun doğal durum, toplum sözleşmesi


ve eşitlik kavramlarından etkilenirken, radikal düşüncelerine karşı çıkmıştır
ve modern demokrasilerin özgürlük ve eşitlik arayışını desteklediğine
inanmıştır.
Raymond Aron, Fransız düşünce hayatının önde gelen figürlerinden biridir
ve Tocqueville üzerine yaptığı çalışmalar, özellikle "Demokrasi ve
Özgürlükler Üzerine" adlı eseri ile bilinir. Aron, Tocqueville'in düşüncesini
iki ana hat üzerinde değerlendirir: toplumsal analiz ve siyasi teori.

Toplumsal analiz açısından, Aron, Tocqueville'in toplumsal eşitliği ve


demokrasinin yükselişini analiz etme konusunda benzersiz bir yeteneğe
sahip olduğunu düşünür. Tocqueville'in, modern toplumun eşitliğinin
doğası, dinamikleri ve sonuçları hakkında derin bir anlayışa sahip olduğunu
savunur. Ayrıca, Tocqueville'in toplumsal eşitliği sadece maddi refahın
artması olarak görmeyip, aynı zamanda toplumda bir bireyin diğerine
üstünlüğünü belirleyen eski sosyal sınıf yapılarından kurtulmanın bir
sonucu olarak da ele aldığını vurgular.

Siyasi teori açısından ise, Aron, Tocqueville'in demokrasi teorisi üzerindeki


çalışmalarını övmektedir. Tocqueville'in, demokrasinin insan özgürlüklerine
uygunluğunu savunduğunu ve bunun, modern dünyada demokrasinin
yükselişinin arkasındaki güç olduğunu belirtir. Ancak, Aron, Tocqueville'in
demokrasinin aşırılıklarına karşı uyarıda bulunduğunu ve insanların
demokratik eşitliği savunarak özgürlüklerini kaybetmeleri konusunda
uyardığını da vurgular.

Sonuç olarak, Raymond Aron'un Tocqueville hakkındaki görüşleri,


Tocqueville'in toplumsal analiz ve siyasi teorisi alanındaki çalışmalarının
değerini vurgulayan, demokrasinin eşitlik ve özgürlükler konusundaki
önemini anlayan bir yaklaşımdır.

Claude Lefort, Fransız siyasi teorisyeni ve düşünürüdür. Tocqueville'in


düşünceleri üzerine birçok çalışma yapmış ve Tocqueville'in demokrasi
anlayışına ve toplumsal değişim teorisine önemli katkılarda bulunmuştur.

Lefort, Tocqueville'in düşüncesini birçok açıdan ele almıştır. Öncelikle,


Tocqueville'in demokrasi anlayışını vurgulamıştır. Tocqueville'e göre,
demokrasi toplumda eşitliğin, bireysel özgürlüğün ve sivil özgürlüklerin
korunmasını sağlar. Ancak Lefort, Tocqueville'in demokrasi anlayışında bir
eksiklik olduğunu belirtir. Lefort'a göre, Tocqueville demokrasinin
toplumsal ilişkilerdeki belirleyiciliğini yeterince vurgulamamıştır. Lefort,
Tocqueville'in demokrasiyi, sosyal ilişkilerde belirleyici bir faktör olarak ele
alarak, toplumsal değişim ve dönüşüm süreçlerini daha iyi anlamamızı
sağladığını belirtir.
Ayrıca Lefort, Tocqueville'in toplumsal değişim teorisini de eleştirmiştir.
Tocqueville, toplumsal değişim sürecinde özgürlük ve eşitliğin artacağını ve
sonunda bir sosyalist toplumun oluşacağını öngörmüştür. Ancak Lefort,
Tocqueville'in bu görüşünün yanlış olduğunu savunur. Lefort, özgürlük ve
eşitlik arasındaki gerilimin, toplumsal değişim sürecinde devam edeceğini
ve sosyalist bir toplumun oluşmayacağını iddia eder. Lefort, toplumsal
değişimin açık ve belirgin bir sonuçla sonuçlanmayacağını, ancak sürekli
olarak devam edeceğini düşünür.

Sonuç olarak, Lefort, Tocqueville'in demokrasi anlayışına ve toplumsal


değişim teorisine önemli katkılarda bulunmuş, ancak bu görüşleri
eleştirerek kendi düşüncelerini ortaya koymuştur.

Pierre Manent, Fransız siyasi filozof ve Tocqueville uzmanıdır. Tocqueville'in


düşünceleri ve özellikle "Demokrasi Üzerine" adlı eseri üzerine birçok
çalışma yapmış ve Tocqueville'in demokrasi anlayışı, modern siyasi
düşünceler ve toplumsal değişim teorileri konularında önemli katkılarda
bulunmuştur.

Manent, Tocqueville'in düşüncelerini geniş bir çerçevede ele alır ve


özellikle Tocqueville'in demokrasi anlayışı ve modern toplumların
karakteristikleri üzerine odaklanır. Manent, Tocqueville'in demokrasiyi bir
olgunlaşma süreci olarak ele aldığını ve bu sürecin bireysel özgürlüğü, sivil
özgürlükleri ve eşitliği teşvik ettiğini vurgular. Ancak Manent, Tocqueville'in
demokrasi anlayışında bir çelişki olduğunu düşünür. Tocqueville,
demokrasinin bireysel özgürlükleri koruduğu kadar toplumsal eşitliği de
sağlayabileceğini savunurken, aynı zamanda bireysel özgürlüklerin de
toplumsal eşitliği tehlikeye attığını da ifade etmektedir.

Manent, Tocqueville'in demokrasi anlayışında bu çelişkinin kökenini


modern toplumun karakteristiklerinde arar. Modern toplumların belirleyici
özelliği, Manent'e göre, bireysel özgürlükleri koruma ve sivil özgürlükleri
genişletme hedefiyle kurulmuş olmalarıdır. Ancak modern toplumların bu
amacı, aynı zamanda bireysel özgürlüklerin öne çıkmasına ve toplumsal
eşitliği tehdit etmesine de yol açmaktadır.

Manent, Tocqueville'in demokrasi anlayışı ve modern toplumların


karakteristikleri üzerine yaptığı çalışmalarla, demokrasinin bireysel
özgürlükleri ve toplumsal eşitliği bir arada koruyabilmesi için nelerin
yapılması gerektiği konusunda değerli ipuçları vermektedir.
Alexis de Tocqueville, 19. yüzyıl Fransız siyasi filozofu ve yazarıdır. Felsefi
düşüncelerini oluştururken birçok düşünürden etkilendi. En önemli
etkilerinden bazıları şunlardır:

1. Montesquieu: Tocqueville'in "Demokrasi Üzerine" adlı eserinde,


Montesquieu'nun hükümet biçimleri ve güçler ayrılığına dair fikirlerinden
etkilendiği açıkça görülür.
2. Rousseau: Tocqueville, Rousseau'nun doğal haklar ve insan özgürlüğüne
ilişkin fikirlerinden de etkilenmiştir. Ancak, Rousseau'nun bireysel özgürlük
fikrine karşı çıkmış ve demokrasinin özgürlüklerin korunması için güçlü bir
devlet yapısına ihtiyaç duyduğunu savunmuştur.
3. Adam Smith: Tocqueville, Adam Smith'in ekonomik özgürlük ve rekabet
teorisinden de etkilenmiştir. Ancak, Smith'in fikirlerinin tamamını
benimsememiş ve ekonomik özgürlüklerin sınırlarının belirlenmesi
gerektiğine inanmıştır.
4. John Stuart Mill: Tocqueville, John Stuart Mill'in düşüncelerinden de
etkilenmiştir. Mill'in özgürlük ve adalet kavramlarına olan vurgusu,
Tocqueville'in demokratik toplumların korunması için güçlü bir hukuk
sistemi ve yargı bağımsızlığına olan inancını pekiştirmiştir.

Alexis de Tocqueville, 19. yüzyıl Fransız siyasi filozofu ve yazarıdır. Felsefi


düşünceleri ve eserleri, birçok filozofu etkilemiştir. Tocqueville'den
etkilenen bazı filozoflar şunlardır:

1. John Dewey: Amerikalı filozof John Dewey, Tocqueville'in "Demokrasi


Üzerine" adlı eserinden etkilenmiştir. Dewey, Tocqueville'in demokrasinin
toplumsal eşitlik, özgürlük ve katılımcılık gibi değerlere dayanması
gerektiği yönündeki görüşlerine benzer şekilde, demokrasinin doğasını ve
gerekliliğini savunmuştur.
2. Max Weber: Alman sosyolog ve filozof Max Weber, Tocqueville'in
"Demokrasi Üzerine" adlı eserinden etkilenmiştir. Weber, Tocqueville'in
toplumsal eşitliğin artmasıyla birlikte bireysel özgürlüklerin de artacağı
yönündeki görüşlerini benimsemiştir.
3. Karl Marx: Alman filozof ve siyasi düşünür Karl Marx, Tocqueville'in
"Amerika'da Demokrasi" adlı eserinden etkilenmiştir. Marx, Tocqueville'in
Amerika'da gözlemlediği toplumsal eşitliğin, bireysel özgürlüklerin ve
ekonomik gelişmenin kapitalizmi besleyeceği yönündeki görüşlerine
eleştirel yaklaşmıştır.
4. John Rawls: Amerikalı siyaset felsefecisi John Rawls, Tocqueville'in
"Demokrasi Üzerine" adlı eserinden etkilenmiştir. Rawls, Tocqueville'in
özgürlük ve eşitlik gibi temel değerlerin demokrasinin temelini oluşturduğu
yönündeki görüşlerini benimsemiştir ve kendi teorisine bu fikirlerden
yararlanarak şekil vermiştir.

"Amerika'da Demokrasi", Fransız siyasi düşünürü Alexis de Tocqueville'in,


1831 ve 1832 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri'ni gezerek yaptığı
gözlemler ve analizlerin yer aldığı bir kitaptır. Kitap, Tocqueville'in
Amerika'daki demokratik toplumu ve siyasi yapıyı inceleyerek, Amerika'nın
geleceği hakkında tahminler yürütmesini içerir.

Tocqueville, kitapta Amerika'daki demokratik toplumun özelliklerini ve


zayıflıklarını ele alırken, aynı zamanda Avrupa'da demokrasiye karşı olan
endişelerini de dile getirir. Kitapta ayrıca Amerika'nın siyasi, toplumsal ve
ekonomik yapıları, demokratik kültürü, yerel yönetimler, siyasi partiler,
özgürlükler ve eşitlik kavramları gibi konular ele alınmaktadır.

Kitap, birçok düşünür ve tarihçi tarafından demokrasi ve Amerikan toplumu


hakkında önemli bir kaynak olarak kabul edilir. Tocqueville'in derin
analizleri ve keskin gözlemleri, Amerika'daki demokratik toplumun
doğasını ve geleceğini anlamak için hala değerli bir kaynak olarak
kullanılmaktadır.

Alexis de Tocqueville'in en önemli ve bilinen eserleri şunlardır:

1. "Amerika'da Demokrasi" (1835, 1840): Tocqueville'in en ünlü eseri olan


"Amerika'da Demokrasi", Amerika Birleşik Devletleri'ni gezerek yaptığı
gözlemler ve analizlerin yer aldığı bir kitaptır. Kitap, demokratik toplumun
özelliklerini ve zayıflıklarını ele alırken, aynı zamanda Avrupa'da
demokrasiye karşı olan endişelerini de dile getirir.
2. "Eski Rejim ve Devrim" (1856): Bu eserde Tocqueville, Fransa'nın tarihsel
gelişimini inceleyerek, Fransız Devrimi'nin öncesindeki "eski rejim" dönemi
ile devrimin sonrasındaki siyasi, toplumsal ve ekonomik değişimleri analiz
eder.
3. "Demokrasi Üzerine" (1835, 1840): Tocqueville'in "Amerika'da Demokrasi"
adlı eserinin yanı sıra, "Demokrasi Üzerine" adlı eseri de demokrasinin
doğası ve toplumsal etkileri üzerine derinlemesine bir analiz sunar.
4. "İnsanın Durumu ve Geleceği Üzerine" (1835): Bu eserde Tocqueville, insan
doğasının özgürlük, eşitlik, toplumsal yapı, din ve kültür gibi unsurlarla
nasıl etkileştiğini ele alır.

Tocqueville'in diğer önemli eserleri arasında "Avrupa'nın İki Yüz Yılı",


"Fransız İhtilali Üzerine Mektuplar" ve "Tyranniel" yer almaktadır.
Montesquieu, güçler ayrılığı ilkesini "The Spirit of Laws" adlı eserinde
açıklamıştır. Bu ilke, yasama, yürütme ve yargı gibi devlet güçlerinin farklı
organlar arasında bölünmesi ve her bir organın bağımsız olarak işlev
görmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu ilke, modern demokratik sistemlerin
temel taşlarından biridir.

Montesquieu'ya göre, yasama organı yasaları yapar, yürütme organı


yasaları uygular ve yargı organı yasaları yorumlar ve uygular. Bu organların
bağımsız olarak işlev görmesi, her bir organın diğer organlar üzerindeki
gücünü dengeleyerek, hükümetin yetkisini kötüye kullanmasını engeller. Bu
denge, hukukun üstünlüğü ilkesinin korunmasını sağlar ve hükümetin keyfi
davranışlarına karşı koruma sağlar.

Montesquieu, güçler ayrılığı ilkesinin uygulanabilmesi için yasama, yürütme


ve yargı organlarının birbirinden tamamen bağımsız olması gerektiğini
düşünmüştür. Ayrıca, bu organlar arasında sıkı bir işbirliği olması ve
birbirlerini denetleyebilmeleri de önemlidir.

Güçler ayrılığı ilkesi, demokratik bir toplumda hukukun üstünlüğünü


koruyarak, yurttaşların haklarını ve özgürlüklerini korumak için önemli bir
araçtır.

Montesquieu, 18. yüzyılda yaşamış bir Fransız filozof ve siyaset bilimcidir.


Sömürgecilik hakkında görüşleri, özellikle eserlerinden "The Spirit of Laws"
adlı eserinde ifade edilmiştir.

Montesquieu, sömürgecilik konusunda iki farklı görüşe sahiptir. Bir


taraftan, Avrupa ülkelerinin sömürgeciliğiyle ilgili eleştirilerde bulunmuş,
diğer taraftan da bazı övgülerde bulunmuştur.

Montesquieu, Avrupalıların kolonileştirme ve sömürgeleştirme


faaliyetlerinin çoğunlukla ekonomik kazançlarla ilgili olduğunu
düşünmüştür. Ancak, bu kazançların, sömürge halklarının haklarına
saygısızlık etmek, onları sömürmek ve sömürgecilerin kendi ülkelerine
transfer etmek için kullanıldığını belirtmiştir.
Montesquieu ayrıca, sömürgeciliğin sömürülen toplumlara zarar verdiğini
de düşünmüştür. Ona göre, sömürgeciliğin sömürülen toplumlarda
ekonomik, sosyal ve politik dengesizliklere neden olduğu, yerli halkların
kaynaklarının yağmalandığı, kültürlerinin yok edildiği ve hatta
köleleştirildiği görülmüştür.

Bununla birlikte, Montesquieu aynı zamanda sömürgeciliğin bazı olumlu


yönlerine de dikkat çekmiştir. Özellikle, bazı toplumların daha ileri bir
seviyeye ulaşmalarına ve modernleşmelerine yardımcı olduğunu
düşünmüştür. Ancak, bu pozitif yönlerin bile, sömürgeciliğin yarattığı
zararlara göre göz ardı edilebilir olduğunu düşünmüştür.

You might also like