Professional Documents
Culture Documents
Anna Todd Başlangıç
Anna Todd Başlangıç
After: Başlangıç
AnnaTodd
Özgün Adı: Before
AFTER
BAŞLANGIÇ O O
İngilizceden çeviren:
Gülce A rm an Bayrakçı
P E G A S U S YAYINLARI
Hessanın Şarkı Listesi:
B
u g ü n kilise çok kalabalıktı; hepim iz sıra sıra dizilm iş, bu
sıcak tem m uz öğleden sonrasında ibadet etm ek için b ir araya
gelm iştik. H e r hafta genellikle aynı kişiler geliyordu ve hepsini
de isim ve soyadlarıyla sayabilirdim .
A ilem burada, Isa’n ın en küçük m ekânlarından birinde kra
liyet ailesi gibi yaşardı.
16 A FTER: BA Ş LA N G IÇ
pek em pati duym ayan katı bir kadındı, bu nedenle annem in ona
neden bu kadar y ak ın lık duyduğunu anlıyordum .
G ençlik T o p lu lu ğ u n d ak i tek yaşıtım T h o m a s’a el salladım .
Thom as yürürken, o, tü m ailesi ve kiliseden çıkm ak için arkalarında
sıraya girm iş olan herkes bana el salladı. T em iz hava almaya hazır
bir şekilde ayağa k alk tım ve ellerim i açık m avi elbiseme sildim .
“Cecily yi arabaya götürebilir m isin?” diye sordu babam bilgiç
bir gülüm sem eyle.
H er pazar olduğu gibi annem i susturm aya çalışacaktı. A n
nem en az üç defa veda e ttik te n sonra konuşm aya devam eden
kadınlardandı.
O konuda annem e çekm em iştim . O n u n yerine, genellikle
birkaç sözü hayat boyu yetecek kadar anlam lı olan babam a çek
meye çalışıyordum . A yrıca (en belirgin ö zelliklerim iz olan) koyu
renkli saçlarım ızdan açık mavi gözlerim ize ve boyum uza kadar
ona benzem em in babam ın çok hoşuna g ittiğ in i biliyordum . Kısa
boyumuza... ik im iz de 165 cm bile değildik fakat o benden birazcık
daha uzundu. A nnem , on yaşına geldiğinde C ecily nin ikim izi de
geçeceği konusunda bize takılırdı.
B abam ı onaylarcasına başım ı salladım ve kız kardeşim in
elinden tu ttu m . B enden daha hızlı yürüyordu; gençliğin verdiği
heyecanla, azalan kalabalığın içinden hızla geçti. O nu geri çekm ek
istedim fakat yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana döndüğünde
o nunla koşm aktan başka bir şey yapam adım . B irlikte k o ştu rarak
hızla m erdivenleri in d ik ve çim enliğe geldik. Cecily yaşlı bir çifte
çarpm am ak için kenara çekildi ve bir çığlık atarak kilisem izin en
kaba çocuğu Tyler K enton’ı yere devirm ekten son anda kurtulunca
kahkahayı bastım . G üneş parlıyordu ve hava yoğun bir şekilde
ciğerlerim e doluyordu. B iraz daha hızlandım ve sonunda C ecily
çim enlerde yuvarlanıncaya kadar peşinden koştum , iyi olup ol
m adığına b ak m ak için dizlerim in üzerine çöktüm . E ğ ild im ve
18 AFTER: BA ŞLA N G IÇ
günlerini büyük evim izde resim yaparak, dans ederek, şarkı söy
leyerek ve o sıkıcı kasabadan ayrılacağım ıza söz vererek geçirirdi.
“B urada ölmeyeceğiz; bir gün babanı ikna edeceğim ,” derdi
her zaman.
Bu sözünün yalnızca yarısını tu ta ra k iki yıl önce bir gece
v.ırtsı çekip gitti. A nne ve eş olm aktan kaynaklanan gözle görünür
ıılıuıç hissiyle baş edem em işti. Ç oğu kadın bunun neden utanç
verdiğini anlayam ayabilirdi am a benim annem öyle değildi. T ü m
ilginin üzerinde olm asını, insanların onu tanım alarını isterdi. N e
kadar in k âr ederse etsin, durum böyle olm adığında beni suçlardı.
İtenden hep utanm ıştı; sürekli bedenine ne yaptığım ı hatırlatırdı.
İten doğm adan önce vücudunun ne kadar güzel göründüğünü
binlerce kez söylem işti. O bencil kad ın ın rahm inde olm ayı ben
seçmişim gibi davranırdı. Bir keresinde karnında bıraktığım izleri
gösterm işti, sarkan cildini görünce yüzüm ü buruşturdum .
H ayatını yaşamasına engel olsam da bana dünyaları vaat ederdi.
Buradan daha büyük, daha eğlenceli, resim lerinin asılm asını iste
yecek kadar güzel büyük reklam panoları olan şehirleri anlatırdı.
Ve içinde olm ayı d ilediği dünyadan söz ettiğ i geceyi sabaha
bağlayan bir saatte, m erdivenin kalın, m etal parm aklıkları ara
sından, bavulunu h a lın ın üzerinde ön kapıya doğru sürükleyişini
izledim. K üfretti ve saçlarını om uzundan geriye itti. Bir iş görüş
mesine gider gibi giyinm işti; ağır bir makyaj yapm ış, saçlarına
fon çekm işti. S açlarının öyle görünm esi için yarım şişe saç spreyi
kullanm ış olm alıydı. Saçlarını hafifçe düzeltirken heyecanlı ve
kendinden em indi.
K apıdan çıkm ak üzereyken, güzel döşenm iş salonuna baktı
ve yüzünde o ana kadar gördüğüm en büyük gülüm sem e belirdi.
Sonra kapıyı kapadı ve hayalim de, cennete gidiyorm uşçasına halâ
gülümseyerek m utlu bir halde kapıya dayandığını canlandırabildim.
Nasıl göründüğünü ve davrandığını aklım da tutmaya çalışarak
parm ak uçlarım da m erdiveni inerken ağlam adım . O nunla paylaş
30 A FTE R: B AŞLAN GIÇ
;ı rıyorum fakat sen elinde olm ayan bir şey için kendi hayatını
m ahvediyorsun.”
A falladım ve elim i arabanın kapısının üzerindeki plastik ze-
m inde gezdirerek odaklanm aya çalıştım . “Elim de olmayan mı?
A ı abayı ben kullanıyordum .” Ağaca ve sonra da dem ir bariyerlere
ı,,ıı ptığımızda ezilen m etalin sesi kulaklarıma doldu ve kucağımdaki
ellerim in titred iğ ini hissettim . “O n u n hayatı benim elimdeydi ve
ben otıu öldürdüm .”
() her anlam da hayatın kendisiydi. Zeki, sıcak ve her şeyi seven
biı ivdi. C urtis en aptal, en basit şeylerden bile m utlu olabiliyordu.
Ilın onun gibi değildim . Ö zellikle de annem gittikten sonra daha
l*ıu,.kuru olm uştum . Fakat ne zam an öfkem bir hataya sebep olsa,
n beni dinlerdi. Yaş gününde, babam ın annem in resim odasını
<ımı/İçmesine yardım etm işti çünkü ben annem in bize b ıraktığı
ıh w ili resimlerin üzerine siyah boya dökerek orayı m ahvetm iştim .
Annemin ölmesini dilediğim zam anlarda bana nedenini sormazdı.
İleni hiç yargılam am ış ve kendi başım a beceremeyeceğim
şı k il le beni ayakta tu tm u ştu . H e r zam an, okulu bitirm em in ve
V»Hi İm ‘¿ehirde arkadaş edinm em in onun sayesinde olacağını dü
şünün İmi ı. insanlar hakkında düşündüklerim i saklam a konusunda
lıİV i vı de)’i İdim ve bu nedenle arkadaş edinm em çok da kolay
MİHiuv'ulu. Ran a hep b u nun sorun olm adığını, benim norm al biri
»»Mıijimım, yalnızca lena halde dü rü st olduğum u ve ilişkim izde
pillimi ı inimin kendisinin üstlenm ek z o ru n d a kaldığını söylerdi.
t)|.lllılıl,! %.ı/aklarını bellerine bağlayan gösteriş m eraklısı zengin
|tft ııUl.ıi ııul,m hoşlanıyormuş gibi yapardı. O her zam an iyi olandı;
ırvılijjfı kişiydi. B en onun d aim i eşiydim . O kadar uzun
g lftıllı lıi.lil i leydik ki herkes beni ve tavırlarım ı kabullenm eye
'İMİMİZİ i < ¡.ıliha kendi çekiciliğiyle b e n im eksiklerim i kapatı-
II Ilı ıııııı kusurlarım ı kapatırdı çünkü belli ki bende bir şeyler
tllftıl ( > bu dünyada beni kabullenecek ve sevecek tek kişiydi
mmıti n ila beni terk etti. Bu b e n im h atam d ı ve em inim ki
32 AF T E R : BAŞLAN GIÇ
Kızı ilk gördüğünde onu hafife almıştı. 0 zaman onunla ilgili hiç
bir şey bilmiyordu, bugün bile çok fazla şey bilmez. Önce onun
ağabeyi ile tanışmış, geceler boyu onunla içip sarhoş olmuş, onu
tanıdıkça ne kadar berbat bir insan olduğunu fark etmişti. Kızın
ağabeyi av peşinde koşan bir yılan, kampus ise onun avlağı gibiydi.
Fakat onu uzun süre gözlemledikten sonra bu yılanın zayıf
bir noktası olduğunu gördü: Sim siyah saçları, yanık teni ve uzun
boyuyla oldukça ihtişamlı görünen kız kardeşi. Yılana nefreti bü
yürken, onun bu zaafının ne kadar hassas olduğunu, tabii ki kendi
sinsi arzularından sonra dünyadaki en önemli şeymiş gibi onun
üzerine nasıl titrediğini fark etti. Bu yılanın kibirli bir veba gibi
zehrini etrafa yaydığına ve durdurulması gerektiğine kendini ikna
ederek bir plan yaptı.
Bu pisliğin yok edilmesi gerekiyordu; kız kardeşi ise yalnızca
savaşın masum bir kurbanıydı.
Yemek daveti daha iyi bir seçenek olabilirdi fakat küçücük bir
I il ı kla. Bu şehirdeki en prestijli doktor olan babam ın doktorluğu
rİH-veynliğinden daha iyiydi, yine de elinden geleni yapıyordu.
Zurnanı çok değerli ve pahalıydı, hastane m asrafları şu an içinde
lıulünduğum ve şikâyet ettiğim bu devasa evin alınm asını sağlayan
hasta insanlarla rekabet edem ezdim .
K endim i biraz suçlu hissederek her şeye rağm en gideceğim i
haber verm ek üzere mesaj çekm ek için telefonum u aldım . Sonra
saatin dokuzu g eçtiğini fark ettim . Yemek sekizde başlayacaktı
vc orada b ulunm am yalnızca babam ı m eşgul edecek ve genç kız
arkadaşına benden yakınm ası için daha fazla sebep vermiş olacaktı.
Tasha benden yalnızca üç yaş büyüktü ve babam la bir yılı aşkın
şiiredir birlikteydi. O n u n la aynı liseye gitm em iş ve nasıl bir sür
tük olduğunu hatırlam ıyor olsaydım ya da beni hatırlam ıyorm uş
¡.■ibi davranm asaydı b iraz daha anlayışlı davranabilirdim . Ç ü n k ü
hatırladığını gayet iyi biliyordum .
Bana ne k adar kaba davranırsa davransın babam a y ak ın m ı
yordum. B abam ı m utlu ediyordu. B abam ona b ak tığ ın d a g ü lü m
süyordu. B abam ın bayat esprilerine gülüyordu. B abam a gerektiği
şekilde değer verm ediğini biliyordum fakat o k ırık parm ağı ve
dim dik göğüsleriyle babam ın ofisine geldiğinden beri babam daha
iyi biri olm uştu. B abam ın boşanm ayı kabullenm esi annem e göre
çok daha zor olm uştu. A nnem ise hem en, kendi ayakları üzerinde
durana kadar büyükannesi ile büyükbabasının yanına, M eksika’ya
döneceğini açıklam ıştı.
K im i k an d ırd ığını sanıyordu bilm iyorum . B oşanm a sırasında
ona hayatı boyunca yetecek cam terlik alabilecek kadar büyük bir
nafaka alm ıştı.
T asha ve babam ı rahatsız etm ek yerine D a n ’e mesaj çektim .
Lisede birlikte o k uduğum bir kızla çıkıyordu. B enim aksim e o
halâ lisedeydi. A ğabeyim aşırı derecede korum acı ve sadıktı fa
kat tam b ir pislikti. T ek rar ediyorum : Tam bir pislik. O n u n aşk
36 A FTE R: BAŞLANGIÇ
B
abam yine işten geç döndü. H e r gece geç geliyordu ve bu
h afta balo kıyafetim i alm ak için arabasını kullanm am a izin
verm işti. T ü m arkadaşlarım kıyafetlerini bir ay önce alm ışlardı
ve ben paniğe kapılm aya başlam ıştım . Baloya giyecek kıyafetim
olm azsa, lanet olası aklım ı kaçıracaktım . C an ım çok sıkkındı ve
b ab am ın yine geç kalm ası ve an n em in de h ak lı yakınm alarım ı
din lem ek yerine yeğenim le m eşgul olması tam b ir saçm alıktı.
ANNA TODD 43
“Hey, adam ım .” N ate p ik n ik m asasında karşım a geçip oturdu |«.ıkıv< udu. B ir dak ik a k adar sonra odada gergin görünen k adın
ve cebinden bir sigara çıkardı. “Bu geceki plan nedir?” diye sordu lir ju'iıç kızı fark ettim . K adın oldukça seksiydi... gözlerim k a
çakm ağı çakarken. ilinin bedenine yoğunlaştı: U zu n boylu, u zu n sarı saçlı, d ü zg ü n
O m u z silkerek saate bakm ak için cebim den telefonum u çı- , flujMr.lü biriydi.
kardım . “Bilm iyorum . S te p h ’le onun odasında buluşacağız.” "1 ley, sen S teph’in oda arkadaşı m ısın?” dedi N ate ve sonunda
N ate sigarasını içerken beni Ö ğrenci T opluluğundan S teph’in kı/.ı alıcı gözle bakabildim .
y u rd u n a y ü rü m ek için ik n a etm eye çalışarak sinirlerim i kaldırdı. ( )ldukça düzgündü: D olgun dudaklar, u zun, sarı saçlar. Söy-
U zun bir yol değildi; on beş dakika falandı fakat en güzel kıyafet l< \rl »ileceğim tek şey buydu çünkü üzerinde üç beden büyük kı-
lerini giym iş hevesli öğrenci kalabalığını ite kaka yürüm ektense l,ılcller vardı. E teğ in in tam anlam ıyla yerlere sürü n d ü ğ ü n ü fark
arabayla gitm eyi tercih ederdim . • ■inek içten içe irkildim . Ü niversitenin bu k ız için eğlenceli bir
Y urtlara geldiğim izde, N ate bu hafta sonu verilecek bir p ar vn olm ayacağını tek bak ışta anlam ıştım .
tid en bahsediyordu. H e r h afta sonu aynıydı. T ipik bir örnek: Yere bakıyordu ve fena halde gergindi. B unun
Bu kadar heyecanlanacak ne vardı ki?
m".i vardı böyle?
B enim için her şey h er zam an aynıydı. F arklı bir gün, aynı “I Iım m .. .evet. İsm im Tessa,” diye geveledi. Sesi rahatsız edici
eski dostlar, aynı m iktarda seks, aynı partiler, hep aynı terane. m kilde alçaktı.
O daya dalm ak üzereydim ki N ate beni uyardı. “Kapıyı v u r Steph e b aktığ ım d a bana k u rn az b ir ifadeyle gülüm süyordu.
m alıyız. E n son ne k adar k ızd ığ ın ı hatırlam ıyor m usun?” Nnnra gözlerini k ızd an hiç ayırm adan yatağa oturdu.
K endi kendim e güldüm . Evet, o gün ü hatırlıyordum . G eçen i 1er zam an S tep h ’le ikim izden daha arkadaş canlısı olan N ate
dönem di ve S tep h ’in y u rtta k i odasına kapıyı vurm adan g irm iş fMiliimseyerek karşılık verdi. “Ben N ate. O kadar gergin olm a.”
tim . O nu bir pisliğin önünde dizlerinin üzerine çökm üş halde Ö zellikle bu küçük fareyle yaptığı bu sohbeti anlam sız b u l
b u lm uştum . O n a pislik diyordum ç ü n k ü ... şey, çünkü parm ak dum. G özlerini kocam an açmış, N ate e bakıyordu ve N ate uzanıp
arası terlik giym işti. B enim kitabım da p arm ak arası giyen bir kızııı om zuna dokundu.
ergen otom atik olarak pislik sınıfına girerdi. Ç ocuk çok utanm ış, “Buraya bayılacaksın,” diye ekledi. Sürekli zırvalıyordu.
Steph ise çok kızm ıştı. Ç ocuk dışarı sıvışırken, Steph de eline ne S teph’in oda arkadaşı duvarda asılı m ü zik ’g rubu posterlerine
geçirdiyse kafam a fırlatm ıştı. bakarken dehşete düşm üş görünüyordu. Steph için bu kızdan daha
O n u öylesine dehşete düşm üş görm ek o haftam ı m utlu geçir kol ü bir oda arkadaşı düşünem iyordum . Sessiz, çekingen, besbelli
m em i sağlam ıştı. B ugün bile halâ o konuda Steph e takılıyordum . dünyadan korkan biriydi. B ugün kendim i iyi hissettiğim için şans
Seslenip içeri girm em izi söylediğinde nihayet kafam daki anıya lıydı; yoksa kendin i çok daha k ötü hissetm esini sağlayabilirdim .
gülm eyi bıraktım . “Ben hazırım , çocuklar,” dedi Steph yataktan kalkarak. Çantayı
Ve içeri girdiğim de, S te p h ’in odasının o rta yerinde duran andıran zım bırtısını om zuna alıp kapıya yöneldi. O d a arkadaşının
hırk alı sarışın çocuk bana selam verdi. Steph, N ate ile benim ağabeyi olm ası m uhtem el sarışın çocuk bana bakıyordu, ben de
aram da durm uş, gözlerinde eğlendiğini gösteren b ir ifadeyle bize güzlerim i ona d ik tim .
68 A FT ER : BA ŞLA N G IÇ
Daha ilk karşılaşm alarında, kızın kendisiyle ilk kez o ukala tavır
larla konuştuğu andan beri, ona farklı hisler beslediğini biliyordu.
Emin değildi... hayır, kızın içindeki ateşin zayıflayacağından, sonra
da alışkanlık haline getireceği sonu gelmeyen hatalar yüzünden
sönüp gideceğinden hiç haberi yoktu fakat bazen oturur, onun etrafı
kasıp kavurduğu günleri yeniden yaşardı. Sesinin ve hareketlerinin
tutku dolu olduğu ve ortamın âdeta dumanla dolduğu günleri. Bu
kadar tutkunun yıkıma, ruhunun yanmasına neden olacağını ve
ruhunun her bir zerresinin birbirinden ayrılarak sevdiği, o zaman
da şimdi de onsuz nefes alamadığı o kızı elinden alacağını ve
geride kalan birkaç gri duman bulutuyla yok oluşunu izlemek
zorunda kalacağını önceden bilmesi gerekirdi.
K
alabalık partinin ortasına daldım ve bir yandan çaresizce uyum
sağlamaya diğer yandan da zam an geçirm eye çalışan b ir grup
sarhoş pisliğin arasından geçtim . A ra ların d an geçerken kan ça
nağına dönm üş gözleri ve yüzlerindeki aptal gülüm sem e m idem i
bulandırdı. H epsi teker teker bana “T am bir pislik” bakışı atarken
b ir yandan da bira dolu bardaklara plastik toplar atarak sanki aynı
bardaklardan içtikleri ucuz biraya tam am en odak lan d ık ları için
altın m adalya kazanm ış gibi yaygara koparıyordu.
Kalabalık koridora vardığım da Steph’i ve yanından ayrılmayan
gölgesini gördüm . Sarışın kız etrafında akan kalabalığın arasında
ANNA TODD 77
Itrııi yalnız bırak. Lütfen çirkin yorum larını yarm a sakla. L ütfen.”
(iıi mavi gözleri yaşlarla parlıyordu ve yapmayı düşündüğüm kaba
yutum aniden cazibesini yitirdi.
“K oridorun ilerisinde yatabileceğin bir oda var. S te p h ’i de
ıu.ıy;ı g ö türdüm ,” dedim . Bana üç tane başım çıkm ış gibi baktı.
b ir d ak ik a sonra yalnızca, “T am am ,” dedi.
“Soldan üçüncü kapı.” O dam a doğru yürüdüm , içim de bu
kı/ilan b ir an önce uzaklaşm am ı söyleyen yoğun bir his vardı.
"İyi geceler, T heresa,” dedim ve odam a girdim . Kapıyı ka
padıktan sonra arkasına dayandım .
Başım dönüyordu. İyi hissetm iyordum . L oganın beni kandırıp
mıvuma bir şey k arıştırm ad ığ ın ı um uyordum . K itaplığın yanına
C,iti ip Uğultulu Tepeleri aldım ve orta sayfasını açtım . C atherine
‘.midiye kadar okuduğum kitapların en sinir bozucu karakteriydi.
I Icathcliff’in onun saçm alıklarına nasıl katlan d ığ ın ı hiç an lam ı
yordum.
O da pisliğin tekiydi fakat C ath erin e en kötüsüydü.
Uykuya dalm am biraz zam an aldı fakat uyuduğum da rüyam da
t ’alherine’i veya onun üniversiteye başlayan sarışın halini gördüm .
Ne var ki annem in çığlıkları beni uyandırdı. Yatağın içinde aniden
doğruldum . T işö rtü m terden sırılsıklam olm uştu. Işığı açtım .
Bu saçm alık ne zam an bitecekti? Ü stünden yıllar geçm esine
ı ağmen hâlâ bitm iyordu.
Tavana ve duvarlara bakarak ve tüm bu zaman zarfında kendim i
uyuduğum a ikna ederek geçirdiğim bölü k börçük birkaç saatten
•,nnra duş aldım ve m utfağa g ittim . B ir çöp poşeti alıp bir kez
dİsun tem izliğe yardım etm eye k arar verdim . B elki insanlar için
bir şey yaparsam , bir gün deliksiz b ir gece geçirebilirdim .
M u tfakta Tessayı gördüm . H âlâ buradaydı; tezgâha dayanm ış
gülüyordu.
“Bu k ad ar ko m ik olan ne?” diye sordum tezgahın üzerinde
duran bard ak ları p o şetim in içine doğru iterek.
86 A FT ER : BA ŞLA N G IÇ
K
ahkahalar ve köpek havlaması beni üç saatlik uykum dan uyan
dırdı. Z aten hiçbir zam an fazla uyuyam azdım fakat koridor
larda b iraz sessizlik olsa iyi olurdu çünkü bugün pazartesiydi ve
d ersim ... telefonum a uzanıp saate baktım . 8:43.
Kahretsin.
Edebiyat dersime yetişm ek için yarım saatten az vaktim vardı.
Ayrıca evde neden bir köpek vardı ki?
D ü n gece giydiğim siyah kotum u yerden aldım , hafifçe tö
kezleyerek giydim ve dar kum aşa k üfrettim . B acaklarım öylesine
ANNA TODD 89
Bayan Kibirli dönüp bana baktı ve yum uşak bir sesle k ıkırda
dığını duyunca şaşkına döndüm . A deta dünyada pek rastlanm ayan
ıı ı,ı mi m ve istem siz b ir kıkırdam aydı. Sesi ağzından çık tığ ı anda
rliyle ağzını kapadı fakat ben duym uştum . İçim i delip geçm iş
ti:,ine iyi duym uştum .
“O zam an E lizab e th a n aptal olduğunu kabul ediyorsun, öyle
mi:1” diye üsteledim .
“H ayır, o şim diye kadar yaratılan en güçlü ve karm aşık ka-
ı aktörlerden b irid ir.”
E lizabeth B en n et’ı çoğu on sekiz yaşındaki gencin asla yapa
mayacağı şekilde savundu; üstüne üstlük bir de çekici kılm ak için
Ihın H anks film i yapılm ıştı. E lim de olm adan içten kah k ah alar
>ı11 ığım da o da bana katıldı. K ahkahası pam uk kadar yum uşaktı.
A z önce ben ne. ..
H em en sustum ve başka tarafa baktım . Bu fazla tu h aftı.
O tu h aftı. Ve çekilm ezdi.
“Sonra görüşürüz, Theresa.” O nu bırakıp diğer tarafa yürüdüm .
Pamuk kadar yum uşak mı? K ahkahası içimi m i delip geçtik Bu
ila ne dem ek oluyordu?
Bu saçm alıkları zih n im d en u zaklaştırdım ve arabam a doğru
yürüdüm. H er zam anki gibi bu gece b ir p arti daha vardı kendim i
İm saçm alıklardan u zak laştırm ak için sıkı, ıslak b ir...
C ebim de titreşen telefonum beni sapıkça düşüncelerim den
uzaklaştırdı. T elefonum u çıkardığım da, ekranda Jace’in ism ini
j'ördüm ve çabucak cevap verdim .
U zun b ir sü red ir burada değildi ve döndüğü zam an m utlu
olacaktım. H erk esin kendisini d ah a iyi hissettiren bir arkadaşı
vardır. B enim İçin o kişi Jace’ti. P isliğin önde gideniydi fakat
cjpençeliydi ve her zam an iyi vakit geçirm em i sağlardı.
Altı
N
eden gelmesi gerekiyor dem iştiniz?” diye sordu Molly küçük
topluluğa, sigarasından bir nefes çekerek.
“Ç ü n k ü o S teph’in oda arkadaşı. Steph onu en başından beri
bilinm eyen bir sebeple seviyor ve bu yüzden onu da yanında ge
tiriyor,” diye açıkladı N ate.
“A m a o tam bir cadı. Fena halde sinir bozucu biri,” diye
sızlandım alnım ı ovuşturarak. Y anım da değilken bile beni sinir
ediyordu. T epkim M olly nin hoşuna gitm iş olm alıydı çünkü bana
yanaşm aya başladı. H e n ü z bana dokunam adan ne yapm ak İstedi
ğin i anlam am ış gibi davranarak uzaklaştım .
ANNA TODD 97
N
eden böyle bir soru sorm uştu ki? O nu neden sevm ediğim
açık değil m iydi? Ç ok sinir bozucuydu. O ...
Şey...
Peşin hüküm lüydü. Sürekli beni yargılıyor ve onunla zıtlaş
tığ ım zam anlarda davranışlarım ı eleştiriyordu. V e...
O kadar da kötü değildi sanırım .
“B ana bunu neden soruyorsun?” diye sordum sakin b ir ses
tonuyla konuşm aya çalışarak.
G özlerini dikm iş bana bakıyordu. Bu iyiliğini karşılıksız bı
rakm adım , ben de ona aynı şekilde baktım . Beni korkutabileccğini
m i sanıyordu? B enim odam daydı, aptalca sorular soruyordu ve
ban a o şekilde b ak ıy o rd u ...
“B ilm em . Ç ü n k ü ben en başından beri sana iyi davranırken
sen bana hep kaba davranıyorsun. A yrıca bir noktada gerçekten
de arkadaş olabileceğim izi düşünm üştüm .”
Kan çanağına dönm üş gözleri güçlüydü ve onun h ak k ın d a
b ilm ediğim veya um ursam adığım birçok şeyi gizliyordu.
ANNATODD 113
ftıl> etm eden onu izledim ve ona neden baktığım ı düşünm em ek (I-
■!'
l^jıı (Timden geleni yaptım . (i
i hum h ak k ın d a bilm ediğim ve öğrenm ek istediğim çok fazla ij
•11
V.lldl. p
I hşarıdan, çözülm esi kolay biri gibi görünüyordu. Sarışındı, \l
Vıtlııı bir güzelliği vardı ve m odası geçm iş konuşm a tarzın d an ¡.
ıtııUlığım kadarıyla saatler boyunca bir kitaba göm ülüp kalabi-
İlhlı. Yine de öfkesi ve kavgacılığı, görün tü sü n ü n altında neler ¡i1
a•
^1/İrdiğini öğrenm ek istem em e neden oluyordu. jij
"Sana bir soru sorabilir m iyim ?” D üşünm eden konuştum .
1 >ıı,ı j’iilümsemeye çalıştım fakat lanet bir ucube gibi göründüğüm -i 1
lıiv.iııe kapıldım . >
Kaşları b irbirine yaklaştı. “T -t-t-t-ta b ii,” dedi güçlükle ko-
ıın;.;iıak. i
lı.ıf iİçe çenesine vurdu. “Şey, yazar veya yayıncı olm ak istiyorum ; i ¡'
T
essa yalnızca yüzüm e suyu fırlattı ve oflayıp poflayarak gözlerini
devirip odam dan rüzgâr gibi çıkıp gitti. Fakat işte buradaydım
ve od am da yalnızca birkaç dak ik a o tu rd u k tan sonra en sevdiği
oyuncağı kırıldığı için olay çıkaran bir çocuk gibi onun peşinden
aşağı iniyordum .
F akat Tessa benim en sevdiğim oyuncağım değildi; kirli el
lerim le oynayam ayacağım kadar parlak ve yeniydi.
Yalnızca onun ruh halini düzeltm eye ve onu güldürm eye çalı
şıyordum fakat başaram adığım ortadaydı. D angalak sevgilisinden
b ah setm enin öfkesini tetikleyeceğini bilm eliydim .
Ç ok sinir bozucu bir kızdı. K endini haklı görüyordu ve den
gesiz bir ru h hali vardı. Fazla hassastı ve beni öfkeden delirtiyordu.
K im bir başkasının yüzüne o şekilde -s u da olsa içecek ti- atardı
ki? K endini bir şey sanan b irin e göre kesinlikle fevri bir çocuk
gibi davranıyordu.
ANNA TODD 121
“Sakin ol. Saat sabahın üçü. O tobüs falan yok.” Kolunu bira
tim ve durum u idrak etm esini bekledim . “Yeni edindiğin alkoli
yaşam tarzın yine burada m ahsur kalm ana neden oldu.”
içinde bulunduğu d u ru m u n gülünçlüğü yadsınam azdı. Bu
m anzaradan nefret etm e konusunda çok kararlı olm asına rağmen
yine geceyi burada geçirecekti.
Kocam an gözleri ve sarkıttığı dudaklarıyla boş boş bana ba
kınca bu anı, yaralı egosuna tu z basarak değerlendirdim .
“Tabii Z e d ’in evine gitm ek istem ezsen...” B aşım la salonu
işaret ettiğim de Tessa kaşlarını çattı.
Tek kelim e etm eden yürüyüp gitti.
B unun am acı neydi? N eden onun peşinde dolaşıp onu sinir
lendiriyordum ? B unun bir amacı yoktu ve gerçekten de zam anım ı
boşa harcıyordum . Belli ki o da oyunu benim kadar iyi oynuyordu.
O dam a dönünce kitaplıktan bir kitap aldım , tişö rtü m ü çı
karıp yere attım ve yerdeki dağınıklığa bir de kotum u ekledim .
G elişigüzel bir sayfa açtım ve okum aya başladım :
Onun bu yersiz saflığı karşısındaki öfkemin ve itirazlarım ın ne
anlamı vardı f O gece dargın ayrıldık fa k a t ertesi gün inatçı küçük-
hanımın tayının yanında Uğultulu Tepeler e doğru yola çıktım. Onun
hüznünü, rengi solan yü zünü ve şişen gözlerini görmeye dayanamamış
ve belki Linton b izi ağırlar ve anlatılanların ne kadar asılsız oldu
ğunu bize kendisi kanıtlar diye z a y ıf bir umuda bel bağlayarak kıza
boyun eğmiştim.
Saçları dam arlarında akan kanın rengi kadar kırm ızı bir k u r
deleyle bağlanm ış olan sarışın bir C ath erin e kırlarda oturuyordu.
D üşünm üyordu; dalıp gitmişti. Adam a döndü ve sesi aralarındaki
m esafede çınladı. “H ard ın ?”
C atherine’in sesi yüksekti; o kadar yüksekti ki beni uykum dan
uyandırdı. Rüya m ı görüyordum?
“H ardin! H ar din, lütfen kapıyı aç!"
ANNA TODD 125
“İnan bana ben de kim senin bunu bilm esini istem iyorum .
A rtık bu konuda konuşm ayı bırak.”
Sözlerim karşısında yüzünü ek şittiğ in i görünce söyledikle
rim d en pişman oldum. Bu konularda berbattım .
“G örüyorum ki eski haline döndün.” G özleri parlam aya baş
ladı; savaşa hazırlanıyordu. O na çıkışm ak istedim fakat çenemi
kapalı tuttum .
Benim hakkım da hiçbir şey bilm iyordu. B eni yalnızca birkaç
kez gördükten sonra kendini siktiğim in H a rd in Scott uzm anı ola
rak görmesi beni sinirlendiriyordu. B enden çok daha iyi olduğunu
düşünüyordu ve insanların, beni öptü ğünü öğrenm elerinden çok
korkuyordu çünkü ben bendim ve o da Küçük Bayan N am usluydu.
Ç enem i kapalı tutam adım .
“H içbir zam an başka biri olm adım ,” dedim . “Beni, aslında
isteğim dışında öptüğün için artık aram ızda bir bağ oluştuğunu
falan düşünm e.”
Sözlerim in kahrolası b ir koçbaşı gibi onu ezd iğ in i hissede
biliyordum . Ayağa kalktı. Ö fkesi, kocam an açtığı gözlerinden
anlaşılıyordu. M odern zam anların Jan D a rk ’ı beni yakarak öl
dürm eye hazırlanıyordu.
“Beni durdurabilirdin,” dedi öfkeden köpürerek. Ellerini sımsıkı
yu m ru k yaptı. Y um ruklarının ateşten olduğunu sanıyordu herhalde.
N e söyleyeceğimi düşünemeden ağzım tepki verdi: “Ç ok zordu.
Tessa iç geçirerek elleriyle yüzünü kapadı. G özlerim i kaçırdım.
Ç o k duygusaldı ve işin garip tarafı bu değildi bile. Duygusal olmak
n o rm ald i, sanırım , fakat bunu çok çabuk yansıtıyordu. Ben onun
ailesinden biri veya arkadaşı değildim ve o burada sanki ezelden
beri tanışıyorm uşuz gibi tü m duygularını açığa vuruyordu. H isset
tik le rin i bana gösterm ekten korkm uyordu; bu şekilde savunm asız
kalm ayı um ursuyor gibi görünm üyordu.
T h eresa Young benim için böylesine çıldırtıcı bir gizem di.
Ç o k açık ve kırılgan olm asına rağm en aynı zam anda fazla dikkatli
ANNA TODD 131
fke içinde çıkıp gittiğinden beri yirm i dakika geçm işti ve onu
hiçbir yerde bulamıyordum. N eden o da M olly veya takıldığım
diğer kızlar gibi koşarak geri gelm iyordu? N asıl bu kadar inatçı
olabiliyordu?
O nu tanıdıkça, kızlar konusundaki genel yargılarım ın hepsini
yıkacağına inanm aya başlam ıştım .
A m an ne güzel. Bu eğlenceli olacaktı.
“G itti, dostum .” Logan elinde bir şişe votkayla m utfağa girdi.
G itm iş miydi? G erçekten gitm iş olam azdı. K am pusa nasıl
döneceğini bile bilm iyordu ve kaybolursa o eski telefonu hiçbir
işe yaram azdı.
ANNA TODD 133
“O lam az.” Başım ı iki yana salladım ve uzanıp boş bir bardak
iilılıın. M usluğu açtığım da N ate kaşını kaldırm ış, yüzünde aptal
İm gülüm sem eyle bana bakıyordu.
“Ne var, pislik?” diye sordum suyu lık ır lık ır içerek.
“H iç, ahbap.” Kahkahayla güldü ve L ogan’la pis pis bakıştılar.
“Bir şey m i kaçırıyorum ?” E lim i ikisinin arasında salladım .
“H ayır.” L ogan elini om zum a koyunca geriledim . “O n u tam
nl-,ıı ak neden arıyorsun?”
“Sence neden?” dedim çabucak, onlara yalan mı söylüyordum
yoksa iddia konusuna geri m i dönüyordum , em in olam adan. Evet,
lııilfı oyundaydım fakat şu anda sadece kızın hangi cehennem e
/»ittiğini bilm ek istiyordum .
“D o ğ ru ya.” İlkokulda arkadaşlarım la birbirim izi d ü rttü
ğüm üz gibi N ate de L ogan’ı d ü rttü . “A m a kız gitti. O n kapıdan
ı, t karken gördüm .”
“Ve gitm esine öylece izin mi verdin?”
“İzin verm ek mi? K ızın çıkıp gitm esinden bana ne? Senin de
um ursam adığını düşündüm ,” dedi Nate, Logan la göz göze gelerek.
“Z ed nerede?” diye sordum . Bu sorunun Z e d ’in bir adım
ünüm e geçm esinden daha çok endişelendiğim i düşünm elerine
neden olacağını um uyordum .
İkisi de başlarını iki yana sallayıp om uz silktiler sonra da bu
konuya olan ilgilerini tam am en kaybetm iş gibi yeniden laklak
etm eye başladılar.
Y anlarından ayrılırken ellerim i sıkıp y u m ru k yaptım . Belki
de gelip onu alm ası için bir arkadaşını aram ıştı? O kızın arka
daşı var m ıydı ki? K im senin arkadaşlık etm ek istemeyeceği peşin
hüküm lü birine benziyordu. O açıdan bana benziyordu. A m a o
biraz daha sevim liydi. B irazcık.
Yurda dönm ek için beş kilom etre yürüyecek k adar aptal ol
m adığım um uyordum .
A ptal m ıydı? H ayır.
134 A F T E R : BA ŞLA N G IÇ
lu'klcmiş fakat aynı zam anda içten içe kim senin içm em esini is
temiştim.
H ayatım daki her şeyi kontrol etm ek gibi pis bir arzum vardı.
Şimdiye dek, içkiyi bırak tığ ım d an beri, düşüncelerim in ve hare-
kTilerimin tam am en farkında olm ak konusunda gayet iyi iş çıka-
11 yordum; fakat Tessa gri gözleriyle bana bak m ak tan vazgeçm edi
vr o zehir gibi aklı sırlarının daha fazlasını keşfetm em için bana
v.ılvarmayı bırakm adı.
Şişe beni çağırıyordu ve dolabın kapağını hızla kapattım .
I lalâ kendim i kontrol edebiliyordum .
Tessa’n m veya o lanet şişenin beni kontrol etm esine izin ver
meyecektim. Verm eyecektim .
Nihayet yatağa gittiğim de gözlerim i tavana d iktim ve nedense
bunun uzun bir gece olacağını biliyordum .
B
u gün A şk ve G ururu işlediğim iz son gün olacak,” dedi
profesör. “U m arım h epiniz zevk alm ışsınızdır ve hepiniz
İ.ilahın sonunu okuduğunuza göre, bug ü n ü n tartışm a konusunu
Austin’in önsem c k u llan ım ın a ayırm am ız uygun olacaktır. Şöyle
'.orayım: B ir okuyucu olarak E lizabeth ile D arcy ’nin sonunda bir
ı, 1 11 olacağını bekliyor m uydunuz?”
Tessa hem en elini kaldırınca arkam a yaslandım. Ç okbilm işlik
konusunda hiç geri durm azdı. T ıpkı L andon gibi. M ükem m el
küçük A m erik alı b ir çift.
“Bayan Young.” Profesör ism ini söylediğinde T essan ın yüzü
nün ay d ınlandığını gördüm . G erçekten de diğer insanları m utlu
d inek ve m em nun bırakm ak onun yaşam enerjisini oluşturuyordu.
Bunu tabii ki kendi lehim e kullanabilirdim .
içim d ek i sesi susturup o eski güzel insanlar h ak k ın d a atıp
lutm asm ı beklem eye başladım . D ü şü n d ü ğ ü m kadar zekiyse, bu
ilginç olacaktı.
“Kitabı ilk okuyuşum da, sonunda birlikte olup olm ayacakları
konusunda çok h ey ecanlanm ıştım .”
Evet, ben birlikte olacaklarına iddiaya girebilirdim , tıpkı Tessa
ile kusursuz L andon’ın m ükem m el bir ilişkileri olacağı konusunda
olduğu gibi.
156 A F T E R : BA ŞLA N G IÇ
ıııtı' Bu oyundan a rtık çok sık ıld ım ...” Bu sözleri söylerken bir
tandan da ayağını yere vuruyordu ve elleri her zam anki gibi havada
doınip duruyordu. Elleriyle konuşm a şekli beni eğlendiriyordu.
1lala susm adan devam ediyordu. D ü rü st olm ak gerekirse ne
ı.nylediğini size söyleyem ezdim . O kadar sinirliydi, bana o kadar
ııl krlenm işti ki lanet aklını yitirm işti. L an d o n ’ın yanındayken
Mirekli ra h attı ve gülüm serdi. B enim îeyken bir elektrik akım ı
}Mİ)i öfkeliydi. G ö zleri öfke veya üzüntüyle parlıyordu, hangisi
olduğundan em in değildim fakat en azından ondan yine de duygu
dolu bir tepki alm ıştım .
“Ben gerçekten de içindeki canavarı ortaya çıkarıyorum , öyle
değil m i?” P arm aklarım la, siyah tişö rtü m ü n alt kenarında bir
yanığın oluşturduğu küçük delikle oynuyordum . "‘Seninle oyun
oynamaya çalışm ıyorum .”
İn san ların toplanm aya başladıklarını görünce ellerim i saç
larım ın arasından geçirdim . N eden Tessa’yla her şey bu kadar
liram atik oluyordu?
Tessa p arm ak uçlarıyla şakaklarını ovdu. “O halde ne ya
pıyorsun? Ç ü n k ü sürekli değişen ru h hallerin başım ı ağrıtıyor.”
D ikkatini çekm ek için kollarını nazikçe tuttum . Karşı koym a
yınca, onu iki b in an ın arasındaki küçük geçide doğru götürürken
bir yandan da geri çekilm eleri İçin insanlara sert bakışlar attım .
K im senin konuşm am ızı duym asını, onu “kusursuz k ız” yüzünü
takınm aya zorlam asını istem iyordum .
O n a b ak tığ ım d a sessizliğine hayranlık duydum . B edenle
rim izin y ak ın lığ ın a rağm en çok sakin ve tepkisiz görünüyordu.
G öz göze geldiğim izde, zırh ın ın zayıfladığını gördüm ; yutkundu
ve dudakları titred i.
“Tess, ben . . . ben ne yaptığım ı bilm iyorum . Ö nce sen beni
öptün, u n u ttu n mu?” dedim . O günden beri her gün dudaklarının
benim kilerin üzerinde bıraktığı tadı düşünüyor olm am bir şey fark
160 A F T E R : BA ŞLA N G IÇ
ettirm ezd i. İlk ham leyi o yapm ıştı ve bu benim için her zaman
tartışm ayı kazanm a nedeni olacaktı.
“E v e t . . . S arhoştum , u n u ttu n mu?” U tan a rak gözlerini in
dirdi. “Ve dün beni ilk sen öptün.” Beni istediğini hiçbir zam an
kabul etm eyecekti. H e r zam an bir bahanesi olacaktı. Bu inkârı
beni gittikçe daha fazla sinirlendiriyordu. Ö pücüğüm le birlikte
nasıl da açıldığım h issetm iştim . B enden nefret ediyor olabilirdi
fakat bedeni etm iyordu.
“E v e t . . . beni d u rd u rm ad ın .” B ir an duraksıp gözlerinde
beliren m erakı izledim . “Ç o k yorucu olm alı.”
“N e çok yorucu olm alı?” diye sordu m eydan okur gibi başım
kaldırarak.
“B eni istediğin halde istem iyorm uş gibi davranm ak. İstedi
ğ in i biliyorum .” Kasıtlı olarak bir adım attım ve sırtın ın duvara
değm esine neden oldum .
Ç o k sakindi; sanki bedeni istediği şeyi yeni fark etm iş gibiydi.
F akat sonra zihni yine onu ele geçirdi ve karşılık verdi. “Ne?
Seni istem iyorum . B enim erkek arkadaşım var.” Sakin bir sesle
konuşuyorm uş gibi görünm ek için çabalıyordu.
H afifçe gülüm sedim . “S ıkıldığın bir erkek arkadaş. Kabul
et, Tess. B ana değil am a kendine itira f et. O n d a n sıkıldın.” H er
b ir sözcüğü olabildiğince yavaş söylerken b ir yandan da yüzüm ü
onu n k in e iyice yaklaştırdım . G özleri tabii ki dudaklarım a kaydı.
Seçeneklerini tartıyordu. O n u nasıl öptüğüm ü hatırlıyor olm a
lıydı çünkü hafifçe dudaklarına dokundu. B urada benim le m ahsur
kalm ıştı. A rz u la n ve yoğun bir şekilde hissettiği cinsel m erak bu
kez kaçm asına izin verm eyecekti.
“D a h a önce sana hiç benim hissettird iğ im gibi hissettirdi
m i?” Son cüm lem i vurgulayarak söyledim çünkü cevabı gerçekten
m erak ediyordum .
“N -ne? E lb ette h issettird i,” diye üste çıkm aya çalıştı.
ANNA TODD 161
Onunla ilk kez yalnız kaldığında içinde bir kıpırtı olduğunu bili
yordu. Buna karşı koyabileceğini düşünmüştü. Yalnızca ona değil
herkese biraz yumuşamış olabilirdi, bundan emindi. Tüm hayatını
yalnız geçirmişti ve seks dışında herhangi bir yakınlığa girmeme
konusunda ustalaşm ıştı. Arkadaşa ihtiyacı olmamıştı ve insan
larla nasıl ilişki kurabileceğini öğretecek bir ailesi de olmamıştı.
Bu güçlü yanını seviyordu; hayatını kolaylaştırıyordu. Onunla ilk
karşılaşm asında boğulduğunu hissetmişti fakat zaman geçtikçe
daha fazlasını hissetmeye başlamıştı. Her şeyi değiştirebilecek bir
şeyler hissetmişti ve mevcut durumunu korumaya yemin etmişti.
Düzenli yalnızlığa alışmıştı ve o bunu mahvediyordu.
abah olm uştu ve dün gece neredeyse hiç uyum am ıştım . U yu
MİM, o'/c'uti, havalı çocuklarla dolu eski bir kardeşlik evinden oluşan
ytıı mı. Tessa’n m erkek arkadaşı da m uhtem elen kardeşlik evinin
İtli ıiyesi olurdu. Sarı saçlar, mavi gözler, m okasen ayakkabılar ve
lıtıkalar... G erçekten de çok iyi uyum sağlardı.
Tabii çok daha fazla içki içm eyi ö ğ ren irse...
I ,andon benim le göz göze geldi ve sesini alçaltmaya çalışmadı.
"Nenin çok iyi bir arkadaş olduğunu biliyorum . Sadece H a rd ın ’in
m u i ıı iyi niyetini hak ettiğinden em in değilim .”
Gerçekten mi? Peki, ne h ak ediyorum , Landon? içkiyi tek öz
■ıslımdan d ah a fazla sevmeyen iyi, yepyeni bir baba mı?
“A rkam dan konuşm aktan başka yapacak işin yok mu? Kaybol,
dostum ,” dedim elim den geldiğince kibar davranm aya çalışarak.
<Jorçekten d ü şündüklerim i söyleseydim, Tessa randevuyu kesin
likle iptal ederdi.
L andon bana cevap vermedi; yalnızca kaşlarım çatıp Tessaya
baktı ve yine duyam ayacağım kadar alçak sesle bir şeyler söyledi.
I ,andon uzaklaşırken Tessa bana döndü.
“Hey, ona kötü davranm an gerekmiyor; siz kardeş sayılırsınız.”
A ğzından ateş saçıyordu sanki.
Karde§ mi sa yılırızf Bu kız nasıl bir dünyada yaşıyordu da
Landon ile benim kardeş kadar yakın bir ilişkim iz olduğunu sa
nıyordu? Biz üçüncü bir o rtak yabancıya sahip iki yabancıydık.
“N e d ed in sen?” diye sordum dişlerim i göstererek.
Beş para etm ez babam sırf L andon ile annesini çikolatalı
kurabiyelerle dolu bir m alikâneye taşıdı diye... bir dakika ... Tessa
bunu nereden biliyordu?
P arm ak larım ı saçlarım ın arasından geçirdim .
“B ilirsin işte senin baban ve onun a n n e si...” diye karşılık
verdi fena halde şaşırm ış gibi. Kendi kendine onaylar gibi başını
salladı ve ağzın d an bir sır kaçırm ış gibi kaşlarını çattı.
Kıçına tekm eyi basabilir m iyim L andon’m gözden kaybolduğu
yöne b aktım . “Bu seni ilgilendirm ez.”
176 A F T E R : BAŞLAN G IÇ
H ayır.; hayır.
Bacaklarını tutup yeniden belime sarması için zorladım. Bedc
n in i b en im k in e bastırm ası çok güzel bir histi, çok sıcaktı. Küçü
kollarını boynum a doladığında sırtım da bir p an ik hissi belirdi,
O n a bakıp ak lından geçenleri okum aya çalıştım . İm kânsızdı.
“Bana ne yapıyorsun, Tess?” diye sordum başparmağımla titreyen
altdudağını yavaşça okşarken. Sıcak nefesi h a fif sesler çıkarıyordu
ve hızlan m ıştı. D u d a k la rın ın tad ın ı hâlâ iyi hatırlıyordum . Bir
kez d ah a tatm ak istiyordum , buna ihtiyacım vardı.
“B ilm iy o ru m ...”
Bilm iyordu. Ben de bilm iyordum . O lanlar ik im izin de kont
rolünde değildi ve o rtalık hızla kızışabilirdi.
Öyle olm asını istiyordum .
Bu k ızın ne kadar seksi olduğundan haberi var mıydı? Yal
nızca dudaklarının şeklinin bile onunla ilgili çok am a çok ahlaksız
şeyler düşünm em e neden olduğunu biliyor muydu?
Tessa’n m karşım da dizlerinin üzerinde, ağzını açmış, ıslak
diliyle beni ağzına alm ak, m utlu etm ek için beklediğini hayal
ettim . A letim i dudaklarına b astırm ak ve onu ta h rik etm ek is
tiyordum . O n u n bana yaptığı gibi ben de onun bedenini deliye
döndürebilirdim . D udakları açık pembeydi ve altdudağınm kıvrımı
elle çizilm iş bir çizgi film karakteriniııki kadar belirgindi. A m a
Jessica R ab b ıt gibi seksi bir karakter gibiydi.
K ahretsin, onu düşünm ekten kahrolası aklım ı kaçırıyordum .
Bu iyiye işaret olam azdı.
S anırım kötü olm aktan çekinm ediğim için şanslıydım . “Bu
d u d ak lar... onlarla yapabileceklerin...” H em benim odam da hem
kendi odasında dudaklarım ı nasıl emdiğini hatırlayarak duraksadım.
“D u rm a m ı istiyor m usun?” H e rh an g i bir gerginlik İfadesi olup
olm adığını anlam ak için ona baktım . Bedenime sardığı bacaklarını
sıktığında bunu hayır olarak kabul ettim fakat ham lem i yapm adan
önce tepki verm esi için ona b iraz zam an tanıdım .
ANNA TODD 195
•■
Ü
zerine yatm ası için ıslak tişö rtü b ir yatak örtüsü gibi çim en
lerin üstüne serdim . P arm aklarım titriyordu.
“U zan,” dedim ve benim le birlikte uzanm asına yardım ettim .
O nun yanm a yan yattım ve ona iyice bakabilm ek için dirseğim den
destek aldım . B edeni gözlerim in önündeydi; dolgun göğüsleri
çıplaktı; h a fif bronzlaşm ış teni güneşin altında gerçek anlam da
parlıyordu. O nu ısırm am ı bekleyen sulu, kırm ızı bir elma gibiydi.
B irçok kadını çırılçıplak görm üştüm fakat Tessa ayrı bir kulvar
daydı. K alçalarının kıvrım ına ve d im d ik göğüslerine bakarken
iki küçük el, görsel tu ru m u yarıda kesme girişim inde bulundu.
D o ğ ru ld u m ; altım daki çim enler yum uşaktı. B uradaki lanet yağ
m u ru n tek iyi yanı buydu.
Bileklerini tutup iki yanm a bastırdım. “Sakın kendini gizleme,”
dedim . G özlerim e bakınca ekledim : “K endini benden gizlem e.”
“Y aln ızca...” Yanakları k ıpkırm ızı oldu, bakışlarım kaçırdı.
K om ik cüm lesini bitirm esine izin verm edim .
“H ayır, kendini gizlem eyeceksin, utanacak hiçbir şeyin yok,
Tess.” İk n a olm uş gibi görünm üyordu. Bu kızın özgüvenini kim
bu hale getirm işti? “Yani, kendine bir baksana.”
ANNA TODD 199
«tun fakat elim i uzatıp yüzüne düşen bir tu tam saçı ku lağ ın ın
Itıi'ıHia ittim . Söyleyecek çok fazla şeyim yoktu fakat onu b ir
daha hissetm ek istiyordum . D okunuşuyla birlikte getirdiği o
ıı sakinliği hissetm ek istiyordum . Y anağını çevirip avcuma
yrtd>iılı. Sanki daha genç görünüyordu ve davetkâr bir şekilde beni
Mdıy. >rdu. K ollarından çekip bana yaklaşm asını işaret ettim . Ya
lımımda olm asını istiyordum . Söylediğim i yaptı ve orta konsolun
(t/i ı ıı iden geçip kucağım a oturdu. Ö ğleden sonra güneşi bedenim i
jı.ıtmışiı ve Tessa elleriyle ince tişö rtü m ü n üstünden arzulu do-
ı 1«tutuşlarla k arn ım d ak i dövm enin üzerinden geçiyordu. P arm ak
|
uı.l.tı ım n her dokunuşu içim de yeni bir titreşim yaratıyordu.
I )ilimle onunkine dokunarak bana verebileceği her şeyi aldım.
K«»Harımı beline dolayıp onu olabildiğince kendim e çektim . Yine
dr yetmiyordu. D aha fazlasını istiyordum. Bu kıza doyamıyordum.
Su ale karnında gezdirdiğim ellerim i yukarı çıkardım ve bu anım ız
duyduğum en berbat zil sesiyle bozuldu.
“Yine m i alarm ?” diye sordum Tessa çantasını karıştırırken.
İv,ki telefonunun ekranı küçüktü fakat ekranda yanıp sönen ismi
jMİnneme yetm işti: N oah.
O kıym etli, küçük, liseli erkek arkadaşı onu benim arabam da
ilil ini boğazım a kadar soktuğu sırada arıyordu. Tessa reddetm e
tuşuna bastı ve bana gülüm sedi. G erçekten mi? Sanırım sandığım
kadar m asum değildi. İyi bir orgazm ın her iniltisi belli ki ahlaki
değerlerini b ir b ir alıp götürm üştü.
E rkek arkadaşına bugün olanlardan hiçbir zam an bahsetm eye
ceğini fark ettim . Tek kelime etmeyecekti. Beni öpecek, arabamdan
inecek ve odasına girdiği dakikada o tıfıl, m in ik erkek arkadaşını
arayacaktı. O n u sevdiğini söyleyecekti. O da Tessa’yı sevdiğini
söyleyecek ve Tessa da onu öptüğüm de yaptığı gibi gülümseyecekti.
D u d a k la rın ı yaladı ve beni bir kez daha öpm ek için uzandı.
Hayır, hayır.
208 A F T E R : BA ŞLA N G IÇ
Mt> »
İsen... şey...
"S,ma kim seyle çıkm adığım ı söylem iştim , T h eresa.”
Sözlerim den incinerek yüzünü b uruşturdu. Bu sandığım dan
itil koiı'i olacaktı. B ir tarafım ona bir pislik olm ak istem ediğim i
im im bunun iliklerim e işlediğini ve benim hatam veya onun hatası
«ılm.tdığmı söylemek istiyordu. A m a benim hatam dı. in sa n la rın
ı^|ıv(,ınek, k ır çiçeklerinin arasında neşeyle koşuşturarak m utlu
y.tii.ıınak istem elerini sağlayan o şeyin bende olm am ası ben im
İMi.ıındı. B enim böyle bir yeteneğim yoktu.
“İğrençsin.” K ucağım dan indi ve çabucak telefonunu ve çanta
mın toparladı. K ucağım daki boşluğu beni rahatsız etti. G özlerinde
toplanmaya başlayan o gri, d erin fırtın a da öyle. “B undan sonra
İtenden uzak dur; bu konuda ciddiyim!” diye bağırarak içini boşalttı.
G özleri yaşlarla dolu N atalie’n in tam olarak aynı sözcükleri
noylcyen sesi zih n im d ek i hoparlörlerden yankılandı. Tessa’n ın
gözleri doluydu fakat g u ru ru n d a n gözyaşlarını tutuyordu. Bu
.içulan birb irim ize benziyorduk; ik im izin de sahip olduğu aşırı,
anlam sızca fazla g u ru ru m u z tehlikeli olabilirdi.
Tessa arabanın kapısını açtı ve bir kez bile dönüp bana bakm a
dan dışarı çıktı. Kapıyı çarpm ak ve otoparkta aceleyle uzaklaşm ak
konusunda elinden gelenin en iyisini yapm aya çalıştı. H iç vakit
kaybetm eden p ark yerinden çık tım ve radyom u açtım . Z ih n im d e
toplanmaya başlayan kasırgayı susturm ak için gürültüye ihtiyacım
vardı. E llerim kaşınıyor, zihnim de bir sürü düşünce koşturuyordu.
N atalie, T h eresa, N atalie, T heresa.
N atalie göğsüne bastırdığı çiçekli kitap çantasıyla, gözleri
yaşlardan kan çanağına dönm üş bir vaziyette annem in H a m p -
stead’deki verandasında duruyordu.
“L ütfen, H a rd ın ,” diye ağladı. “G idecek hiçbir yerim yok.”
Yalvarıyordu. K onuşurken soğuk hava nedeniyle ağzından bu h ar
çıkıyordu. O n u içeri almaya yeltenm edim . Y apam adım . A ilesinin
ve kilisenin, hayatı boyunca sığınağı olan bu iki yerden onu kov-
210 A FT ER : BA ŞLA N G IÇ
Vtiv,»v yavaş yok oldu. N e oluyordu bana böyle? A ptalca bir iddiaya
giiM'Mi de Z ed kazanırsa ne kadar aptal durum una düşsem de
In.Mi’dan u zak durm alıydım .
Zed.
() her zam an b ir etkendi. Tessa’va sahip olacağı düşüncesine
ıl.tyaııamıyordum. Ü zerinde ter dam lacıkları biriken bedenini Tes-
uu’nm kine bastırırken hayal edem iyordum .
( îözlerim i kapadım ve ateş gibi yanan yanağım ı serin d i
lek siyona yasladım . K endim i ne lanet bir pisliğe b u laştırm ıştım .
Bir sonraki derse gittiğim de, Tessa yerinde oturm uyordu,
¡„mclon’m sırası da onunki de boştu. O tu rd u m ve telefonum u
c, «kardım. L o g an ’dan mesaj gelm işti; beni öğle saatinde bir şeyler
ilmeye davet ediyordu. O nu reddettim ve telefonum u yeniden si
ya İt kotum un cebim e soktum . B iraz dardı fakat İşimi görüyordu.
Bacaklarım çok uzun olduğundan bol pantolon giyem iyordum
çiinkü o zam an palyaçoya benziyordum . Beyaz tişö rtü m ü n ko
lunda bir kalem veya belki de çıkm ayan bir makyaj lekesi vardı.
Ç am aşır yık am ak istem em iştim ve k ad ın ların yüzlerine sürdüğü
zım bırtıların en fazla biyolojik tehlikesi olabilirdi.
Tessa kapıdan g ird iğinde, tem izliğim le ilgili iğrenç gerçek
nedeniyle d ik k atim dağılm ıştı. O n sıraya yürürken göz göze gel
meyi um arak d o ğ rudan ona baktım . O tu rm a k için yeni bir yer
seçm ediğine şaşırm ıştım . O anda bana duyduğu nefretin o kadar
kuvvetli olduğuna inanıyordum .
“Tess?” diye fısıldadım sıralarım ızın arasındaki kısa m esa
feden. B eni duym azdan geldi fakat ism ini söylediğim de irkilip
om uzlarını k astığ ın ı fark ettim .
“Tess?” Y utkundu; göğsü olağandışı denebilecek kadar yavaş
hareket ediyordu. A ram ızd ak i gerginlik gayet açıktı; ikim izden
de adeta b ir u ğ u ltu gibi etrafa yayıldığını hissedebiliyordum .
“B enim le konuşm a, H a rd in .” C id d i olduğunu anlam am için
om uzlarını dikleştirdi.
212 A F T E R : BA ŞLA N G IÇ
T
essanın yurdundaki koridorda yürürken kafam daki düşünceleri
uzaklaştırm aya çalıştım . Tessa’nm çıplak vücudunu o erkek
arkadaş müsveddesinin altında düşünm ekten kendim i alamıyordum.
H ırk a sın ı om uzlarına bağlam ış, T essayı beceriyordu.
Bu düşünce m idem i bulandırm asaydı, bu görüntüyü kom ik
b ulabilirdim .
K apının kolunu indirip içeri girm eden önce kapıyı bir kez
tık la ttım . K apının k ilitli olm am ası Tessa ve erkek arkadaşının
fazla vahşi planları olm adığını gösteriyordu. O ve N oah karan
lık ta yatağın üstüne oturm uşlardı ve Tessa beni görünce hafifçe
sıçrayıp aralarına b iraz m esafe koydu.
ANNA TODD 215
S
cott’larm evine g ittiğim de, evin Önündeki yolun tam ortasına
park ettim . Bu kahrolası güzel evden nefret ediyordum . K u
sursuz yeşillikteki çim enlerin üstünde tü m ihtişam ıyla yükseli
yordu. Ken ve K aren bahçe bakım ına çok fazla para harcıyorlardı,
İm yüzden kendi b akım ları için de o kadar para harcam alarına
şaşm am alıydı. E m in im K en in m üstakbel eşi burada yaşam aya
bayılıyordu. M uhtem elen kendi bakım ı ve güzelliği için onun
parasını harcam ayı da çok seviyordu.
Ç o k öfkeliydim .
Bu tü r saçm alıklarla uğraşm ak için fazla öfkeliydim ve ye
terince sarhoş değildim . H a n g i lanet olası bana tam onu yeni
tanım aya başlam ışken başka bir k adınla evleneceğini söylerdi ki?
218 A F T E R : BA ŞLA N G IÇ
! İL
J L
222 A FT ER ; BA ŞLA N G IÇ
"I lir itm em elisin. Seni daha da kötü biri yapıyor,” dedi şaka
tAt jnlii ama ciddi olduğunu biliyordum .
"Koni bir insan olduğum u mu düşünüyorsun?” C evabını
İ İ n krıı gözlerim i yerden kaldırm adım . H erkes gibi o da evet
İyi t « k i İ.
T .vrt .”
( Vvabı beni şaşırtmamıştı ama içten içe hayır demesini isterdim.
"Değilim . Şey, belki de kötüyüm . B en sadece...” diye söze
li.ıyl.ıdım . O kadar kötü biri değildim , değil mi? E ğer isterse
itlim i için d ah a iyi biri olabilirdim . O n a baktım ve dudaklarının
immI dirediğine, cüm lem i tam am layıp karm aşık düşüncem i dile
jı.t-i iıınem i nasıl beklediğine d ik k at ettim . İyi olm ak istiyordum ,
İp olduğum u düşünm esini istiyordum .
“Benden ne istiyorsun?” diye sordu sabırsızlanarak. Şişeyi
»lime tu tu ştu ru n ca içm eden m asanın üstüne koydum.
Bu soruyu zavallı gibi görünm eden nasıl cevaplayacaktım?
I<, meyi bırakabilir, insanlara ya da yalnızca ona daha nazik d av
u n ab ilird im .
“H iç.” O n u n için doğru sözcükleri bulam adım .
“G itm eliyim .” Ayağa kalkıp kaçarcasm a benden uzaklaştı.
Çok hızlı harek et ediyordu; gitm esini istem iyordum . D ah a çok
çabalayacaktım.
“G itm e.” Peşinden gittim . D u rd u ğ u n d a yüzü benim kine öyle
yakındı ki neredeyse nefesindeki h a fif viski kokusunu bile ala
biliyordum.
“N eden? Yüzüm e çarpacağın başka hakaretlerin m i var?” diye
b ağırdığında sözleri her zam an k in d en daha sert vurdu. Yine ar
kasını dönünce ona yaklaştım . K olunu tu tu p onu geri çektim .
“B ana arkanı dönm e!” diye bağırdım . Buraya gelerek ortalığı
karıştırıp sonra da çekip gidem ezdi. Bu saçm alığı bana yapan
insanlardan b ık m ıştım .
232 A F T E R : BA ŞLA N G IÇ
B
u asla y ü rüm ez, H a rd in ; biz çok farklıyız. Ö ncelikle sen
kimseyle çıkm azsın, un u ttu n mu?” diye atağa geçti. Benden
¡tir adım uzaklaşınca babam ın evinden ayrılmaya kalkışm am asını
diledim . Sanki a rtık tek k o nuştuğum uz şey gelecekti. Evlilik,
birlikte yaşam ak, ayrılm ak, ayrılm am ak... Tessa tü m hayatını
planlam ak konusunda üstünde baskı hissediyordu am a benim öyle
bir derdim yoktu. Bu noktada, benim baskıya iyi tepki verm ediğim
bilinen bir gerçekti. H içb ir şeye aldırm adan onun için daha iyi
biri olm am konusunda beni zorlayıp duruyordu.
“B iz o kadar da farklı değiliz. A ynı şeylerden hoşlanıyoruz;
İkim iz de kitapları çok seviyoruz m esela,” dedim .
236 A F T E R : BA ŞLA N G IÇ
240 A F T E R ; BA ŞLA N G IÇ
Mılıivdı. Burada çok fazla kapı vardı. Landon’ın odasına dalıp onu
olm ayan b ir şeyler var. Sen benim olsaydın, senden u zak du
IHıPti mbasyon yaparken basmak istemezdik.
m azdım . Seni elime geçen her fırsatta becerirdim .” Bu doğruyd Nihayet en sondaki odaya geldik. Tessa, odaya girene kadar
O n u h er sabah başım b acak ların ın arasında uyandırırdım . Oıl jııınıışınadı, benim de bundan şikâyetim yoktu. Onu fazla zorla-
her gece aklını başından alarak, ism im i haykırm asını sağlayanı ııı.tk islemiyordum ve hâlâ sperm donörümiin bir pislik olduğunu
uyuturdum .
i!iîmmmemeye çalışıyordum.
T essanın yüzü kıpkırm ızı oldu, gözlerini benden kaçırdı. Söz* ()da karanlıktı. Elektrik düğmesini bulmaya çalıştım.
lerim in onu bu kadar etkilem esi çok hoşum a gidiyordu. K aranlık “Hardın?” diye fısıldadı Tessa karanlıkta.
başım ı ağrıtıyordu. A ğaçlar çok fazla hareket ediyor, dalları garip Perde aralıktı ve içeri biraz ay ışığı giriyordu. Tessanın elini
şekillerde kıvrılıyordu. Ayrıca onunla birlikte evde ve yalnız olmak İm;ikıp odanın içine yürüdüm. Bu lanet düğmeyi bulmak im-
istiyordum . Ö zellikle de geçirdiğim geceden sonra. Lmsızdı. Elimi pürüzsüz duvarda gezdirmeye devam ettim ama
T essaya dönünce, araladığı d u d aklarından gözüm ü alam a lı»çlûr şey bulamadım.
dım . “H aydi içeri girelim . A ğaçlar bir o yana bir bu yana sallanıp Bu ne saçm alıktı be böyle?
Odanın diğer tarafında bir masanın ve olası bir lambanın
duruyor. G aliba çok içki içtiğim i anlam am için bir işaret.”
kımıltısını görebildim ve önümü göremediğim halde o tarafa doğru
Tessa önce eve sonra bana baktı. “Sen burada m ı kalıyorsun?”
yürüdüm. Ayakkabımın burnu sert bir şeye çarpınca az kalsın dü-
B aşım la onayladım ve elini tutm ak için uzandım . O da burada
Miyordum. “Kahretsin,” diye küfrettim çarptığım şeye. Bu odanın
kalıyordu. H e rifin yaptığı onca şeyden sonra hâlâ K en’in evinde
muhtemelen lanet olası bir lambası yoktu; belki de Ken ile Karen
kalacağım a inanam ıyordum . “Evet, sen de öyle. H aydi gidelim .”
Yine itiraz etm esine fırsat verm eden elini tu ttu m .
yulnızca benimle dalga geçmek istemişlerdi.
Masanın y an m a vardığım da, parmaklarım bir abajura değdi.
Eve girdik, Tessa benden daha hızlı yürüyerek elini çekmeye
İşle! “Buradayım,” dedim lambanın ipini çekerek. Ampul yandı
çalıştı. M u tfak tan geçerken d ah a büyük adım lar attı.
ve öyle minicik abajurdan yayılan kuvvetli ışık gözlerimi kör etti.
K ırıp d ö k tüğüm şeylerin bir kısm ı h âlâ yerdeydi. K ırık por
Hirkaç kez gözlerimi k ırp ıştırıp etrafıma bakındım. Burası benim
selenlerin çoğu şim di çöp kutusunu boylam ıştı ve yerdeki cam
k ırık ları süpürülm üştü. G üzel, Landon ortalığı tem izlem işti. So odam dı.
Hiç kullanmadığım odam.
nuçta siktiriboktan babam onun olacaktı. G erçi zaten ona sahipti. Yatak odası bana lüks bir oteli hatırlattı. Duvarlar açık griye
Ken S co tt’a her zam an benim dışım da birileri veya bir şeyler boyanmıştı ve tavan ile döşeme tahtaları boyunca canlı, beyaz
sahip olm uştu. Viski, barlar, Karen, Landon, bu büyük ev... K ırk renkte çerçevelenmişti. Halıda bile aynı beyaz çizgiler vardı. İle
tarak ta bezi vardı am a yine de geçen yıla kadar hayatında bana rideki duvarda duran yatak mide bulandıracak kadar büyüktü ve
yer yoktu ve bu saçm alığı öylece kabulleneceğim i m i sanıyordu, pahalı kiraz ağacından başlığına bir yığın süs yastığı dizilmişti.
öyle mi? O yle bir şey m üm kün değildi. Bu kadar büyük bir yatak ancak Tessa koyu renk yatak örtüsünün
Ü st kata çıkarken Tessa nın elini biraz daha sıkı tuttum . D oğru üzerinde çırılçıplak yatıyorsa gerekli olabilirdi. Fakat ne ya.z,ık
hatırlyorsam , gideceğim iz oda y u karıdaki korid o ru n sonundaki
242 A F T E R ; BA ŞLA N G IÇ
254 A FT ER ; BA ŞLA N G IÇ
İri inden anlayabiliyordum. Onunla geçirdiğim her dakika onu
“A h , haydi, Tessa, söyle,” diye yakındım . B enden her zat
}i>ı iyi tanıyordum.
bir şeyler saklıyor fakat her şeyi ayrıntılarıyla açıklam am ı b "Bu baksırlar korkunç,” diye hırladım. Sade! Pamuklu! X L
liyordu. Bu nedenle onu gıdıklam aya karar verdim . Seyretti# jı' Kimin için alışveriş yapıyordu bu?
eski kom edi dizileri bana gıdıklam anın kadınları konuşturm an "() kadar kötü değiller,” diye yalan söyledi. Mavi ve beyaz
en kolay yolu olduğunu ve ayrıca durum a flö rt havası kattığı jiutMı korkunç şeyi havaya kaldırıp başımı iki yana salladım.
öğretm işti. Ve o şirin, k üçük flö rt şeylerine çok ihtiyacım vard "Pekâlâ, dilencilerin seçme hakkı olmaz. Hemen dönerim.”
“T a m a m ... tam am ! Söyleyeceğim!” diye ciyakladı Tessa, h ^ Iık m baksın aldım ve yatakta uzanan Tessaya bakmadan odadan
cak ların ı b ir at gibi savurarak. Yüzünü b u ruşturm uş, tü m dişle yılının. Banyoya giderken Landon’m odasının önünden geçtim.
Kulacımı kapıya dayadım. Bir film karakterinin elflerle ilgili bir
ortada, onu gıdıklam ayı bırakm am için bacaklarını savururken!
jı y söylediğini duyunca şaşırm adım . T essa n m beni d u y m ad ığ ın -
k om ik görünüyordu. G ü lm ek ten karnım ağrıyordu.
ıhın emin olmak için kapıyı hafifçe tıklattım. Landon’ın cevap
“D o ğ ru seçim,” dedim baksırım daki ıslaklığı hissederek. “FsV\
vn meşini bekledim fakat saat geç olmuştu bu yüzden muhtemelen
kat ne söyleyeceğini unutm a. Ç abucak duş alm am ve tem iz bir
,Utu<ıkcıranlık\ izlerken uyuyakalm ıştı. Bir kez daha tıklattığımda
baksır giym em gerekiyor.”
kıpı açıldı. Yüzündeki ifade gelenin ben olduğumu anlayıncaya
Fazla kıyafet getirm em iştim ve arabanın bagajında yalnızca
iı,ular rahattı. O na bir adım yak laştığ ım d a k en d in i savunur gibi
tişö rtlerim vardı. Ayağa k alk tım ve ne yapacağım a karar ver
m ek için etrafım a bakındım . D olap kıyafet doluydu; K aren öyle ♦:!!rrini havaya kaldırdı.
“Kavga çıkarmaya gelmedim,” diye fısıldadım. Böyle düşün
olduğunu söylem işti. Bu fik re karşı koym uştum çünkü onunla
h içb ir ilgisinin olm asını istem eyen b iri için gardırobu kıyafetlerle düğü için pisliğin tekiydi.
Bana kesinlikle inanmadığı belli oluyordu.
doldurm ası ürkütücüydü. “O zaman ne istiyorsun?” diye sordu şüpheci bir sesle.
L a n e t olsun. B aşka seçeneğim yoktu, ayrıca K aren o kadar Elimi hafifçe salladım. “Girebilir miyim?” diye sordum odayı
da k ötü b iri değildi. Yemek odasını d arm a d ağ ın etm iştim , sa işaret ederek. Karanlık odasının içine baktığımda duvardaki te
n ırım yard ım olarak bağışladığı kıyafetleri giyerek onu m utlu levizyonun boyutu dikkatimi çekti. En az altmış inç olmalıydı.
edeb ilird im . Ç ekm eceyi açarken en iyi ih tim ali um dum . G ö z Tabii öyle olacaktı. Ayrıca duvarda muhtemelen hobi dükkânında
lerim sade iç çam aşırlarıyla bu lu ştu ğ u n d a um udum söndü. M avi tatlı bir bayanın elleriyle yaptığı parlak çerçeveler içinde imzalı
ve beyaz, k ırm ızı ve beyaz, k ırm ızı ve m avi, beyaz ve yeşil... tişörtler asılıydı. Büyük ihtimalle onları Landon için teriyle ya
Sonu gelm iyordu. Ç ekm eceyi hızla k ap atm ak isted im fakat ça pıştırmıştı. Anlaşılan her istediğine sahip olabiliyordu. Benden
resiz d u ru m d aydım . E n az aşağılayıcı olan m avi ve beyaz renkli yalnızca, beş santim kısaydı fakat çok daha kaslıydı. Ben daha uzun
olanı aldım ve m ikropluym uş gibi baş ve işare tp a rm ak larım ın ve atletiktim o ise daha kısa ve Fitti. Neredeyse David Beckhamın
arasında tu ttu m . genç ve inek versiyonu gibi duruyordu. Üzerinde W C U tişörtü ve
“N e oldu?” diye sordu Tessa. D irseklerinin üzerinde doğrulup pazen pantolon vardı. Onun için hiç umut yoktu.
bana baktı. O nu eğlendiriyordum ve iyi vakit geçiriyordu. Bunu
256 AFTER.- BA ŞLA N G IÇ
Sarhoş H ard in ... Koımyu çözem ediğim için sormaya karar verdim. “Kıskanıyor
Küçük evimizin içinde bağırıp duran annem in sesini d\ Tcss?”
biliyordum. “Sen ayyaşın tekisin, Ken! “ ( )ylc olmasını çok istiyordum. “H ayır, elbette kıskanm ıyorum .”
Zihnim e girerek beni onunla geçirdiğim bu anı mahvetmı ( ¡ov, göre göre yalan söylüyordu.
tehdit eden anıları düşünmemeye çalıştım. < hmnla oynayacaktım . Bunu kendisi istem işti. B edenim e do-
Zaten muhtemelen bana takılıyordu. Konuşmadan önce ç iıiıı viicudu sıcacıktı. D a h a önce baksırım a b o şald ık tan sonra
şünmem gerektiğini öğrenmeliydim. Tessa’nın yanında olmak İllim lvi'/la aynı yatakta sarm aş dolaş yatm am ıştım . B unu daha
konuda fazla pratik yapmamı sağlıyordu. “Öyle mi?” |# „n hiç yapm am ıştım . A yrıca d ah a önce kim seyle h içbir cinsel
“Galiba.” Dudaklarım sarkıttı. Bu aptalca davranışının ondl 1İİtflvıio sırasında bu şekilde bağ k u rm am ıştım ve kesinlikle k im -
bir cevap beklediğimi unutturacağını sanıyorsa çok yanılıyordu wylr aynı yatakta uyum am ıştım . “O zam an sana birkaç ayrıntı
Konuyu oraya getirerek, “D ikkat dağıtm ak konusunda bel #nl.ıtv.ım sorun olm az herhalde, öyle m i?”
batsın; şimdi söyle bakalım .” Anında ciyaklayarak tepki verdi, “Hayır! Lütfen yapma!” O n a
jılM/ daha sıkı sarılıp küçük bir k ah k a h a attım . B u düşüncenin
“Pekala, senin... bilirsin işte... birlikte bir şeyler yaptığın türtö
mm rahatsız etm esi hoşum a gitti. O n u n başka b irin i becerdiğini
o kızları düşünüyordum ...” Cüm lesini bitirdiği anda saklanmak]
için başını göğsüme gömdü. Irmektense kulak zarım ı delmeyi tercih ederdim . Tavana baktım
ıllııln ı
lalıa önce gecelerim i bir başkasıyla aynı yatakta geçirm enin nasıl
Şu anda bunu mu düşünüyordu yani? Benim tek düşünebildi I T tl
İm his olacağını düşünüp d ü şü n m ed iğ im i hatırlam aya çalıştım .
ğim, o kabarık saçlarının burnumu gıdıklayışının ne kadar hoşuma
IIııkaç olası sarhoş düşünce dışın d a b u n u hiç d üşünm em iştim .
gittiği ve gelmeden önce vanilyalı parfüm ün içinde yüzdüğüydü.
I’r ssa sessizdi, fazla sessizdi. U yuyakalm ış olabilirdi. K o m odinin
“Neden bunu düşünüyordun?”
ıı/erindeki telefonum a uzanıp saate bak tım . H e n ü z gece yarısı
Söylediği şeyi anlam am gerekiyormuş gibi İç geçirdi. Hiçbir
hi!r olm am ıştı.
fikrim yoktu. “Bilm iyorum ... çünkü benim gerçekten hiç deneyi
“U yum ayacaksın, değil mi? Saat d ah a erken,” diye tak ıld ım .
mim yok, sense çok tecrübelisin. Buna Steplı de dahil.” Sesindeki
“Öyle mi?” Tessa’nm sesi uykulu ve boğuk geliyordu. Bıraksam
buruk ton gayet açıktı. O da daha önce Z e d ’i becerseydi herhalde rçekten de uyuyacaktı. D ü rü st olm am gerekirse uyku b an a da
IMT
ben de aynı şeyi yapardım. Bu basit bir düşünceydi fakat bekle . gelebilirdi fakat onunla d ah a fazla v akit geçirm ek istiyordum .
m ediğim kadar sertti. iyi
Tessa esneyince gözlerim i devirdim .
Bunu şimdilik zihnim den attım. Tessayla yattığım bu yatakta N eredeyse yalan atacak ve saatin hen ü z on olduğunu söyle
Z e d ’in yeri yoktu. Fakat Z e d ’in, Tessa’nın hevesli ve ilgili bir yecektim. “Evet, d ah a yeni gece yarısı oldu.”
ifadeyle bana nasıl baktığını görmesini isterdim. U z m an ların tavsiye ettiğ i gibi on saat uyuduğuna em indim .
Tessa üzgün müydü kıskanıyor muydu yoksa merak mı edi Bıı yüzden sürekli m utluydu ve gülüm süyordu.
yordu anlam am ıştım. Bazen onu bir kitap gibi okuyabiliyordum “Bu erken b ir saat değil m i?” ik in c i esneyişi d ah a d a şirindi.
fakat bazen de o kitap kapanıyordu. G enellikle kolayca ik n a olduğu için elim den geleni yapacaktım .
260 A F T E R : BA ŞLA N G IÇ
T
essa’m n y urdunun otoparkına park ederken lanet planım ın ne
olduğunu m erak ediyordum. Kendi evim den çıkarken kafam da
net bir fik ir vardı. O n u n odasına gelip her şeyi anlatacak ve beni
affetm esi için yalvaracaktım . Ç o k iyi b ir plan değildi fakat elim
deki tek plandı. Suçluluk duygusu içim i yiyip bitiriyor, serbest
kalm ak için adeta yalvarıyordu. O na söylediğimde olacaklardan çok
korkuyordum fakat bilm eyi h ak ediyordu. Ö ğrenm ek zorundaydı.
A zıcık alkol alm ıştım . Yalnızca gerginliğim i alması için birkaç
yudum içm iştim .
ANNA TODD 265
diişen saç tu tam ın ı geriye atm ayı çok istiyordum . D olgun dutlu
larına dokunm aya ihtiyacım vardı.
K aşlarını çattığ ın d a alnı aşağıya doğru çekildi ve öfkeli hlf
kedi yavrusuna benzedi.
“N eden?” Sesi yüksek ve fazla huysuzdu.
N e yapacağım ı bilem eyerek, düzenli ahşap m asasının önün
deki sandalyeye oturdum . B ir an tereddüt e ttik te n sonra dürüstçe
cevap verdim .
“Ç ü n k ü seni özledim .”
G ö zlerin i devirirken bana inanm adığı ve k ızd ığ ı çok açıktı.
B eni özlem iş miydi?
O n u n bana yaptığı gibi ben de uykusunda onu rahatlatıyor
m uydum yoksa onu rahatsız m ı ediyordum ? H içb ir fik rim yoktu.
İçini çekti, om uzları düştü. “O zam an neden g ittin ?” Söz
leri y u m uşaktı. B ir an T essan m odasına göz gezdirdim . Yatağı
ilk kez dağ ın ıktı; yatak ö rtüsü yatağın ayakucuna toplanm ıştı
ve y astık lard an biri de küçük şilteden aşağı sarkıyordu. S tep h ’in
tarafı her zam anki gibi d ağ ın ık tı ve bunun T essayı ne kadar
sin irlen d ird iğ ini düşününce k ık ırd am am ak için kendim i tu ttu m .
B urada tek başınayken odasını tem izlem ediğine şaşırm ıştım . O nu
tan ıd ığ ım kadarıyla bunu yapm asını beklerdim .
O m u z silktim , o da kollarını göğsünde kenetledi. Söyleyecek
çok şeyim var; Tessa, lütfen bir kez olsun sessiz ol. .. “Ç ünkü beni
sinir ediyordun.”
O fla d ı ve ayağını bir ilkokul çocuğu gibi savurdu. “Pekâlâ,
ben uyum aya devam edeceğim ; içkilisin ve belli ki yine kaba saba
davranacaksın.” Başını İki yana sallayıp gözlerini kapadı. G öğsüm
onun öfkesiyle, yum ruğum sa kendi m inkiyle yanıyordu.
Kaba davranm adığım , sadece birazcık sarhoş olduğum ve onu
görm ek istediğim konusunda ikna etmeye çalıştım. O nunla birlikte
yatağına o tu rm am ak için çaresizce debelendim . Y atakta uzanıp
ANNA TODD 267
gelm ediği takdirde yapm ayacaktım ... K endim e böyle bir sın
koydum . O n a farklı bir şekilde sahip olm ak üzere dudakları:
boynuna kaydırdım . O rad ak i yum uşak etini em erken yüzeyi
altın d a hızla akan k an ın sıcaklığını hissettim . O benim di.
“H a rd in . . . Ben . . O nu boş bıraktığım da inledi. Fazlasıyll
o lgunlaşm ıştı ve yenilip yutulm aya fena halde hazırdı. A niden
açlıktan ölm ek üzere olan b ir adam a dönüştüm . A ğzım ı bacakla
rın ın arasında hissetm ek istiyordum . Y atakta geriledim , külotunu
çıkarıp bacaklarını ayırdım . Kokusu o kadar tatlı, öylesine sarhoş
ediciydi k i daha önce içim de gürleyen bu açlığa benzeyen bir şeyi
hiç yaşam am ıştım . D udaklarım la karn ın d an aşağıya yum uşak bir
şekilde indim . S ırılsıklam dı. K endim i kontrol edem edim ve ıs
lak lığ ın a üfledim , kalçasını yataktan kaldırıp inleyişinin tadını
çıkardım . Ve sonra bacaklarının arasına daldım .
D ilim le onu yalarken tadı tü m duyularım a doldu. H er inle
yişiyle d ah a çok ve daha belirgin bir şekilde yaladım ve o çığlık
atm am ak için beyaz çarşafları sım sıkı tu ttu .
“B ana ne kadar güzel b ir his olduğunu söyle,” dedim her
sözcüğüm le üzerine nefesim i verdiğim den em in olarak.
B oğulur gibi, “Ç o k ...” dedi.
O n u em dim ve yaladım ; şim di titriyor ve inliyordu.
O na ihtiyacı olan tüm cesareti vermek istiyordum . “İşte böyle,
bebeğim , benim için boşal, dilim de hissetm ek istiyorum .” Söy
lediğim i yaptı. O b enim için boşalırken ben de onunla sarhoş
oldum . A rtık alkolden değil, güçten sarhoştum .
Üzerine tırm andığım da aletim karnına değdi ve onu öptüm . O
da kendine gelip beni adam akıllı öptü. B enim için zaten hazırdı.
E tk ilen m iştim . “S e n ...” dedim em in olm ak için.
H eyecanlı bir şekilde başını evet an lam ın d a sallayarak du
dakların ı ben im kilere doğru kaldırdı. “Ş işşt... Evet, em inim ,”
diye yalvardı Tess. B eni yeniden ö p tüğünde tırn a k la rın ı sırtım a
batırdı. D udaklarıyla dudaklarım ı emerken dilini ağzım a ittiğinde
ANNA TODD 275
"Ilır bakire ile sarhoş için fena değildi,” diye takıldı Tessa, görev
l,ı mumlanıp prezervatif takıldıktan sonra. O n a sarhoş olm adığım ı
İt,ıfırlatarak o kü stah k o nuşm alarının beni ayılttığını söyledim.
“Şim di ne yapacağız?” diye sordu gerçekten m erak ederek.
Elini aletim e götürdüm . “Sabırsız m ıyız?” diye sordum . Ba
bıyla onayladı.
“Ben de,” dedim . Sabırsızdım; daha önce hiçbir şeyi bu kadar
i'.u-ınemiştim.
H âlâ aletim i okşuyordu; sertliğ im i avcuna alm ıştı. B acakla-
ı ıııın araşm a geçerek onları dizim le ayırdım .
Vajinası yine benim için parlıyordu. “Sırılsıklam sın, bu işimizi
kolaylaştıracak.” Yine kokusunu alabiliyordum. Ç ok istekliydi ve bu
(!:ı beni delirtiyordu. D udaklarından öptüm , yum uşak dudaklarının
köşelerine, b u rn u n a ve yine ağzına m in ik öpücükler kondurdum .
Kollarını bedenim e doladı ve beni kendine biraz daha çckince
ilerin b ir nefes aldım . A letim le ıslaklığına dokununca neredeyse
patlayacaktım . Sabırsızca beni kendine çekti.
O n u uyardım . “Yavaş, bebeğim , ağırdan alm alıyız.” Şaka
cından öptüm . C an ın ı yakm ak istem iyordum . M ecbur olm asam
yapm azdım . “İlk başta acıyacak, o yüzden durm am ı istersen bana
söylemen yeterli. C iddiyim , tam am m ı?” O n a bak tım . G özbe-
bekleri kocam andı; yanakları kıpkırm ızıydı ve saçları yastığın
üzerine d ağ ılm ıştı.
“Tam am .” G ergin bir şekilde yutkundu. O na baktım ve sessizce
onu ne kadar sevdiğim i, ona ne kadar ihtiyaç duyduğum u ve değer
verdiğim i h atırlattım . D e rin b ir nefes alıp açıklığını buldum ve
kendim i yavaşça içeri ittim . Ö ylesine dardı ki içine g ird iğ im her
santim de zorlanıyordum ve gözlerini sımsıkı kapadığında durdum .
“İyi m isin?” diye sordum soluk soluğa. D u d a k la rın ı sıktı ve
başını sallayarak onayladı. B enim için çok sıcak ve sıkıydı.
İnleyerek bir kez daha kendini sıktığında, “Siktir” diye inledim.
278 A FT ER : BA ŞLA N G IÇ
irkaç g ü n sonra odasına gittiğim de, Tessa staja gitm işti. Molly,
B S tep h ’İn çok gergin olduğunu söyleyip duruyordu.
O sik tiğim in aklını kaçırm ak üzere olduğunu im a ediyordu
ve böyle b ir şey olm adan S tep h ’le konuşm alıydım .
O daya g ittiğ im d e Steph yatağına u zanm ıştı; kırm ızı saçları
darm adağındı. Buklelerini başına tel tokalarla tutturm uştu. Makyajı
koyu renkti; göz kapakları koyu griydi ve bir tik i kız hayaletini
andırıyordu. T eni beyaz, dudaklarıysa koyu kırm ızıydı.
“O burada değil,” dedi Steph, T essam n dizüstü bilgisayarının
ek ran ın ı kapatırken. O bilgisayarın burada ne işi vardı? “Sadece
film izliyorum . S akin ol, sapık.”
Y atağının üstündeki bilgisayarı alıp kolum un altına sıkıştır
dım . “B urada olm adığını biliyorum . Seninle konuşm ak istedim ,”
ANNA TODD 281
5 D avid F in ch er tarafından yönetilen ve aynı adı taşıyan 2012 rom anından G illian
Flynn tarafın d an uyarlanan, 2014 A B D yapım ı gerilim film i olan Kayıp K ız’daki
b ir karakterdir, (ç.n.)
282 A F T E R : BAŞLAN G IÇ
d iğim de, dolan gözlerinin parlayıp kızarm aya başlam asıyla zafer
b enim oldu.
“Yalan söylüyorsun.” G özyaşlarını tutm aya çalışıyordu. Tam
isabet. “H ayır, yazık sana,” dedim . T essan m bilgisayarını tuvalet
m asasının ilk çekm ecesine koydum. V akit kaybetm eden onu bu
y u rtta n çıkarm alıydım .
S tep h ’in bir kelim e daha söylemesine fırsat verm eden odadan
çıktını. A rabam a binip de sağduyum yerine gelmeye başladığında,
lanet olası, aptal bir ham le daha yaptığım ın farkına vardım . Steph
diğer kızlara benzem ezdi. Ö fkesini alıp oturarak saldırıya geçmek
İçin d o ğru zam an ın gelm esini beklem ezdi. M an tık sız biriydi ve
T essaya iddiayı tü m ayrıntılarıyla hem de abartarak anlattığını
göüzm de canlandırabiliyordum . O na açıklam alıydım ; kendisi öğ
renm eden önce T essaya tü m iğrenç gerçeği anlatm alıydım . Bu
d u ru m içimi kem iriyordu.
Steph konusunda yeni b ir yol denem ek için arabadan indim
ve yeniden y urda doğru yürüdüm .
Fakat kap m m önüne geldiğim sırada T essa n m sesini duy-
dum . H a siktir.
Kapıya yaslanıp k ızların konuşm alarını dinledim . T essanm ,
“T ristan ’ın onunla ilgileneceğini sanm ıyorum . O n u n sana nasıl
b ak tığ ın ı gördüm . Sana gerçekten değer veriyor. Bence onıı ara
m alı ve bu konuyu konuşm alısın,” dediğini duydum . K ulağım ı
kapıya biraz daha b astırdım ve kim senin buradan geçmem esi için
dua ettim .
“Ya onunla birlikteyse?” diye sordu Steph.
Gerçekten de bu saçmalığa inanmış mıydı yani?
Tessa, “O n u n la değil,” diyerek oda arkadaşını rahatlattı.
“N ereden biliyorsun? B azen insanları tan ıd ığ ın ı sanırsın am a
aslında tanım ıyörsündür,” diye söze başladı Steph.
K ahretsin. Steph ona anlatacaktı. O n a şim di anlatacaktı.
“H . .. ”
ANNA TODD 285
Kapıyı açtım
“Selam . . dedim içeri girdiğim de. Kaynaşıyor gibi d u ru
yorlardı; du ru m u bilm eyen biri yanlış anlayabilirdi. “Şey. . . daha
-.onra m ı geleyim ?”
“H ayır, ben gidip T ris ta n ı bulacağım ve özür dileyeceğim .”
Sicph ayağa kalktı. “Teşekkürler, Tessa.” Tessaya sarıldı ve bana
haleti. Bu bakışla burada işinin b itm e d iğ in i gösterdi.
D ik k a t dağıtacak bir şey... d ik k at dağıtacak bir şeye ih ti
yacım vardı. “A ç m ısın?” diye sordum Tessaya, Steph çıkm aya
hazırlanırken.
“Evet, aslına bakarsan açım ,” dedi eliyle k arn ın ı okşayarak.
Artık dikkati dağılm ıştı ve görünüşe bakılırsa Steph’in bana attığı
nefret dolu garip bakışı fark etm em işti.
Yirmi Uc/
T
essayı alışveriş m erkezine götürdüm ve hangi m ağazalara gi~
deceğim ize karar verm eden önce oturduğum uz yemek katında
b oktan şansım hâlâ devam ediyordu. Sanki paranoya beni takip
ediyor, nereye gitsem peşim den geliyordu. S tep h ’in ona söyleye
bileceklerini düşünm eden edem iyordum . O n d an sakladığım her
şeyi biliyor muydu? Sonunda ona layık olm ayan gerçek yüzüm ü
görecek miydi?
Ben kafam daki düşüncelere dalm ış, yem eğim le oynarken,
Tessa da yavaş yavaş yiyor ve sürekli bana bakıyordu. N eden bana
bakıyordu? Su yüzünde belirm eye başlayan yalanlarım yüzünden
m i bakıyordu?
“Belki önce senin alacağın kıyafetlere bakarız,” dedim. D üğüne
gitm eyi kabul ettiğ im e h âlâ inanam ıyordum . Bu benim için fena
ANNA TODD 287
belalı olan, tem iz giyim li, bebek yüzlü bir serseriydi. U zun boylu
ve siyah saçlı olan Z ed orta sın ıf bir alışveriş merkezinde olmasına
rağm en deri kıyafetlerin m odelliğini yapıyor gibi duruyordu. Bu
raya yakışm am ıştı. Jace, tü m genç kızların uzak durması gereken
b ir suçluyu andırıyordu.
“H em en dönerim .” Y em eğim i bırakıp masadan kalktım .
T a n rıy a şükür telefonla konuşuyordu vc peşimden gelm eye
cekti. H em en gelm eyecekti.
Y anlarına g ittiğ im d e L ogan dudaklarına küçük bir tüpteki
parlatıcıyı sürüyordu. Jace’in fena halde kendini beğenmiş bir hali
vardı ve Z ed gergin görünüyordu. “Seni görmek de güzel,” dedi
L o g an ve ayağını yer döşem esine hafifçe vurdu. Jace ise uyuş
tu ru cu m üptelasını andıran bir şekilde, kısık sesle kahkaha attı.
U çüniin de gözbebekleri büyüm üştü ve gözlerinde ince, kırm ızı |
dam arlar belirm işti. O t ve bayat sigara kokuyorlardı. Zed ile Tessa
öpiişselerdi, dilindeki tü tü n tadı Tessa’nın hoşuna gider miydi? :
“B urada ne yapıyorsunuz?” diye sordum gözucuyla Tessayı
kontrol ederek.
“Nerede? H a lk a açık b ir alışveriş merkezinde mi?” diye sordu
Jace.
O n u sessizce teh d it edercesine bir nefes aldım. Eğer bugün
işleri mahvederse, canını yakm akla ilgili bir problemim olmayacaktı.
“Sadece bu civardaydık,” diye açıkladı Logan. O m uzlarını
silkti ve bana anlayışlı b ir ifadeyle baktı. Neden endişelendiğim i
biliyordu ve bana bir şekilde buraya o nedenle gelm ediklerini
anlatıyordu. “G erçekten,” diye üsteleyince biraz rahatladım.
“K üçük evcil hayvanın nerede?” Jace dilini iğrenç bir şekilde
dışarı çıkardı. Z ed yüzünü buruşturdu ve Logan hepim izi gör
m ezden gelerek iP hone u nun k ırık ekranına baktı.
“A h , işte orada!” Jace sesini yükselttiğinde neredeyse üzerine
atlayacaktım . Ç o k pislik b ir herifti; tıpkı insanlarla bir oyuncak
gibi oynayan ve boktan davranışları için pişmanlık duymayan eski
ANNA TODD 289
“Bu gece rıh tım a gidiyoruz; siz de u ğram alısınız,” dedi Zed.
Uğramak m it Siktir, Zed.
“U ğrayanlayız. Belki bir dahaki sefere,” dedim konuyu ka
patarak.
“N eden?” diye sordu Jace, Tessa ile Z e d ’in önünde bana açıkça
m eydan okuyarak.
“Tessa’nın yarın işe gitm esi gerekiyor. B elki ben geç saatte
uğrarım . Tek başım a,” dedim son olarak hepsinin anlam ası için.
B ir dah a asla bu kadar ileri gidem eyeceklerdi. Z o r olacaktı fa
kat aptallık edip bunu halledebileceğim i düşünm üştüm . İddiayı
k azanm ıştım ve Tessa benim di ve Z ed geberip gidebilirdi; hiç
u m u ru m d a olm azdı.
“A h , çok kötü.” Jace, T essaya gülüm sediğinde kendim e h â
kim olm aya çalıştım . Beni kasten kızdırıyordu. O ynam ayı kabul
ettiğ im bu şeytanca oyunu, küçük bir fareym işim ve elinde benim
için b ir parça peynir varm ış gibi bana karşı kullanıyordu.
“Evet, ben eve dönerken size u ğ rarım ,” diye yalan söyledim.
Jace konusunda ne h alt edeceğim i düşünm em gerekiyordu.
Tessaya iddiayı anlatm ak için fırsat kolluyordu. İşte bu kadar
pislik bir herifti. Fakat onunla bu konuyu konuşursam , yalnızca
o koca ağzını açması için onu cesaretlendireceğim i ve henüz öyle
b ir düşüncesi yoksa da aklına sokm uş olacağım ı biliyordum .
Üçü birden uzaklaştılar ve Tessa arkalarından ters ters baktı.
Ben sessiz kalıp M acy’s m ağazasında gezerken Tessa’nm öfkesinin
yatışm asını bekledim . B ir şey kan ıtlam ak ve olay çık arm ak için
aksi b ir çocuk gibi önden yürüyordu.
“S orun ne?” diye sordum . Sürekli b ir sorunu varm ış gibiydi.
Ya ben b ir şey söylemiş ya da yapm ış oluyordum ya da b irin in
kedisi ona ters bakm ış oluyordu. H e r zam an bir şey oluyordu.
“A h, bilm iyorum , H a rd in !”
ANNA TODD 291
İ L
Nihayet hiçbir zaman tahmin edemeyeceği adama dönüşmeye
lı.ışlamıştı, Öfkesini yazılarına dökmeye ve dönüştüğü kişiyle gurur
duymaya başlamıştı. Hayatının bu şekilde değişmesinin tek nedeni
lessa'ydı ve elinde olsa dizlerinin üstüne çökerve ona her saniye
l(?şekkür ederdi. Tessa, ikisi için de iyi olmayacak bir raddeye
ıjclene kadar onunla kalmış ve sonra sorunlarını kendi başına
çözmesi için ona zaman verm işti. Onun seçim lerini desteklemiş
ve Hardin’in sürekli daha fazlasını istemesine sebep olmuştu.
Bu süre boyunca, içki içmediği her ay için eski moda bir yolla
posta kutusuna, üzerinde Tessa'nın isminin yazılı olduğu kalpli
bir kart gelmişti. Tessa'yı, ayrı kaldıkları iki yılın onun için ko
lay geçmediğini bilecek kadar ¡yi tanıyordu. Bu iki yıl Tessa için
cehennem, Hardin içinse sonsuza dek zindanda kalmak gibiydi.
Dosyasındaki el yazıları basılıp kitap haline geldiğinde, Tessa
bir hafta boyunca onu aramadı. Hardin kitabı okuduğunu biliyordu
ve tüm hafta boyunca kardeşiyle paylaştıkları küçük daireyi a r
şınladığından emindi. Hardin artık yeni bir yere taşınmıştı; yüksek
binaları ve sosisli sandviç ve beyzbol bolluğu olan rüzgârlı şehre
alışıyordu. Burada evindeymiş gibi hissetmiyordu ama Tessa onu
hak ettiğinden fazla ziyarete gelmişti. Günleri bu şekilde ça lışa
rak, Tessa'nın aram asını ya da e-posta göndermesini bekleyerek
ve onu bir daha ne zaman görebileceğini planlayarak geçiyordu.
Gittikçe ona yakışacak bir adam olurken, her sabah aynada gör
düğü kişiyi sevmeye başlamıştı.
0 hafta bitip nihayet Tessa aradığında, ilk sözcükte sesi çat
ladı ve Hardin doğru sözcükleri bulamadı. Birbirlerine daha fazla
300 A FT ER : BA ŞLA N G IÇ
ine bir p arti. H erk esin farklı b ir g ünde aynı saçm alıklurj
Y y aptığı aşırı k alab alık p artilerd en biriydi. İçk iler kırım a!
b ard ak lara dolduruluyor, her odadan b an g ır b a n g ır m üzik sent
geliyordu. K oridorda y ü rü rk e n y an ın d an g eç tiğ im herkes bir
öncekinden daha fazla sıkılm ış görünüyordu. Bu nedenle seneni»
ilk p a rtisin in geçen senekinden daha kalab alık olm ası garipli,
T ü m bu in sanlar nereden gelm işti? H erkes kendinden, inanılm a'/
sosyal hayatlara sahipm iş gibi g örünen b ir başka büy ü k gruplu
tak ılacak k ad ar çok m u sık ılm ıştı? Ü niversitenin b u n d an ibare ı
olduğunu anlam aya başlıyordum . W ash in g to n , F lo rid a’da büyü
d ü ğ ü m yerden çok farklıydı fakat üniversiteler sanki g ittiğ in iz
her yerde aynıydı.
“İşem em gerek,” diye sızlandım ortalığa, lavabonun kapısının
y an ın d ak i duvara yaslanarak. B irkaç dakika sonra lavabodan sarı
saçları om uzlarına gelen m inyon bir kız çıktı. Y anım dan geçerken
bakışların ı yere indirdi. Ü zerinde bol hatta şalvar gibi kotuna
rağm en k alçalarının kıv rım ın ı kusursuzca saracak kadar uzanan
uzu n kollu bir göm lek vardı.
“Affedersin,” dedi ve yanım dan geçip koridora doğru ilerlerken
yerdeki halıya b akarak gülüm sedi.
Lavaboya girip kapıyı kapadım . D aracık tuvalet ucuz vanilya
parfü m ü kokuyordu. Z ih in bulandırıcı b ir kokuydu; bu yüzden
çabucak İşedim , ellerim i yıkadım ve kapıyı a ç tım ... ve kendim i
b ir g ru p k ızm ortasında buldum . A raların d an biri beni tepeden
tırn ağ a süzdü ve beni incelerken gözleri büyüdü. Neredeyse zihnini
okuyabiliyordum . K onuşm ak için ağzını açtı fakat onun arka
sına b aktığım da, öldürücü kalçalı sarışın kız m erdivenin başında
duruyordu. B ir şey çık arm ak için elini arka cebine soktuğunu
gördüm fakat eli boş çıktı. D u d ak ların ı yalayıp gözlerini devirdi.
T avırlarını b u radan hissedebiliyordum . Tessa olayından sonra bi
rin i bulm ayacağım a d air tavrım ı açıkça ortaya koym uştum fakat
k endim i koridorda o sarışına doğru ilerlerken buldum . C iddi bir
ANNA TODD 305
Kahkaha attı. Saçları uçuk pem beydi; rengi oldukça solm uştu ve
uzun b ir sü red ir boyam am ıştı. A rtık neredeyse sarı olm uştu ve
kısacık kesilm işti.
“O n la r evlenm eyecek,” diye çıkıştım .
Bu ikisi hakkında konuşulm asından çok sıkılm ıştım . Tessanm
i'acebook’taki bildirim lerini görm ekten de bıkm ıştım . N ew York’ta
çok mutluydu; H a rd in çok m utluydu; herkes son derece m utluydu.
N e m utlu onlara!
“Şim di değil am a o konuda parasına iddiaya girerdim .” M olly
güldü. “Ve b e n ... K azanırdım .” G özlerinin etrafına siyah kalem le
daireler çizm işti ve bana göz kırparken bir kediyi andırıyordu.
L ogan da bilgiç bir tavırla başını sallayarak yaram a tu z bastı.
Sanki herkes bu konudan em indi.
M olly g ru ptakileri susturm ak için elini havada savurdu. “H er
neyse, siz gelm eden önce, Z e d ’in eski kız arkadaşının büyük hikâ
yesini konuşuyorduk.”
“Kız arkadaşım d e ğ i l d i dedim dişlerim i sıkarak.
“H a siktir ” dedi biri; m uhtem elen Jace’ti.
“P e k â lâ ...” T h erise ayağa kalk tı ve garip bir şekilde parm ak
larını çıtlattı. “G itm e vaktim geldi.” U tangaç bir gülüm sem eyle
uzaklaştı.
Y üzüm de acı, sinir olm uş veya öfkeli bir ifade olm alıydı;
aslında tü m bu duyguları hissetm iştim ; çünkü L ogan lafa girdi.
“G itm esine izin versen iyi olur; yoksa bir düşm an daha kazana
caksın. B elki de kam yonetinin lastiklerini parçalayacak bir erkek
arkadaşı vardır.”
A n laşılan ark adaşlarım ın hepsi geçm işte pahalıya m al olan
h atalarım yüzü n d en bana zor anlar yaşatm aya karar verm işlerdi.
A şk hayatım ın sürekli felaketle sonuçlanacağı beklentisi öf
kem i b iraz olsun d in d ird i. H e r zam an aynı oluyordu, o yüzden
öfkelenm eye bile halim kalm am ıştı. “O kızın n işan lı olduğunu
310 A FT ER : BA ŞLA N G IÇ
H
er zam an aklım dan geçen ilk üç düşünce şunlardı:
Burası düşündüğüm kadar kalabalık değil.
Umarım bugün Tessa çalışmıyordu?- ve birlikte takılabiliriz.
A n n em i özledim.
Evet, N ew York Ü niversitesinde ikinci s ın ıf öğrencisiydim
fakat annem en iyi arkadaşlarım dan biriydi.
E vim i çok özlüyordum . Tessa ya yakın olm ak iyi geliyordu;
b urada ailem e en yakın kişi oydu.
ANNA TODD 315
E
v sessizdi. K arn ın ın üzerine uzanm ış olan K arinayla birlikte
k oltukta uyuyan K im e baktım . K ızın küçük elleri annesinin
kazağını sıkıca kavram ıştı. Kim onunla ben ve aksanım hakkında
konuşurken, küçük kızım ıza annesinin tatlı tonunu ve babasının
şeytani aksanım alıp dünyanın en güzel sesine sahip olacağını
anlatırken uyuyakalm ıştı. “Şeytani” dem işti. Bunu söylemeye hakkı
varm ış gibi. O bu dünyadaki en inatçı ve şeytani kad ın d ı ve onu
çok seviyordum .
Kimberly benim sekreterim ken iş ortağım olm uştu ve potansi
yelden iyi anlardı. M uhtem elen benim le de bu yüzden evlenm işti.
Belki de oğlum S m ith ’i gerçekten çok seviyordu. O n u sevm em ek
m ü m k ü n değildi zaten.
T ezgâhın üzerinde, önüm üzdeki sene açacağım ız N ew York
restoranının sözleşmesi gibi beni bekleyen bir deste kâğıt vardı. N e
kadar heyecan verici olsa da yeni doğan kızım kadar olamazdı. A rtık
W ash in g to n d an N ew York a ve Los A ngeles’a kadar restoranlara
yaptığım yatırım ları genişletm iştim fakat bu, k ızım ın gözlerim in
önünde büyüdüğünü izlem enin verdiği hazzın yanında hiç kalırdı.
Bunu diğer çocuklarım da yaşayacak kadar şanslı olam am ıştım .
N orm alden daha g ü rü ltü lü bir şekilde uyuyan eşim e bir kez
daha bak tım . Ve o tatlı, sevgi dolu hareketi yaparak onu k am e
raya çekm ek üzere telefonum u çıkardım . Sözleşm e yarm a kadar
bekleyebilirdi. K arım ı özlüyordum . O nu nefes alırken izledim ;
çıkan ses korkunçtu.
Kayıt tuşuna bastım ve sessizce koltuğa doğru yürüdüm . Beş
saniye içinde gözlerini açtı, anında elim deki telefona bak tı ve ben
o an uykusunu böldüğüm için kendim i bir pislik gibi hissettim
çünkü zaten çok az uyuyabiliyordu.
ANNA TODD 323
haftada iki kez uğruyordum . Ken’in evde olm adığı zam anlar uzadı
ve evleri daha boş bir hale geldi. Trish endişelerini benim le paylaşı
yor, en gizli sorularını karanlığın içine fısıldıyordu. H er soruya bir
cevabım varm ış gibi yapıyordum ve ikisinin de iyi bir arkadaşı gibi
korkularını sevgilisiyle paylaşması için onu cesaretlendiriyordum .
Kısa süre içinde bu kararım dan pişm an lık duydum . Ken’in
evde olduğu ve çalışm adığı nadir gecelerden birinde, hepim iz
elim izde b ir kadeh viskiyle m utfak m asasının etrafında o tu ru
yorduk. B irb irim izin hayatlarındaki son gelişm eleri öğrenm eye
çalıştığım ız garip sohbetin arasındaki sessizlik sırasında Ken
k adehini yeniden doldurdu. Buz alm a zahm etine girm edi; bunu
artık hiç yapm ıyordu.
T rish yüksek sesle iç geçirdikten sonra ayağa kalktı ve küçük
salonlarına gidip koltuğun kenarına oturdu. “Ya tü m dünya, bir
karınca çiftliği m isali uzaylı bir çocuğun odasında duran cam bir
kâsenin içinde olsaydı?” T rish ’in aksanm ın ne zam an içki içse
dah a b elirgin b ir hale geldiğine yem in edebilirdim .
“N e saçma bir soru,” dedim burn u m d an garip bir ses çı
kararak. K en gülüm sem edi; dudakları belli belirsiz bir şekilde
bile kım ıldam adı. K en’le m asada başbaşa o tu rm am ak için ayağa
kalkıp gerindim .
“Pekâlâ. Ya yarın dünyanın sonu gelirse ve hepim izin bu
kadar çok çalışıp az uyuyarak vaktim izi boşa harcadığım ız ortaya
çıkarsa?” L oş odada gözleri parlıyordu. G a t kucağına tırm anınca
T rish de p arm ak ların ı onun koyu tu ru n cu tüylerinde gezdirdi.
Sorusunu düşünm eye başladım . Yarın ölürsem , onu ne kadar
çok istediğim i, ne kadar sevdiğim i bilecek m iydi?”
Ken sonunda kahkaha attı fakat yaptığı yorum u hiç beklem i
yordum . “Çok çalışmak m ı? Sanki bu konuda bir şey biliyorsun da.”
Ken şim di kötü niyetli bir havayla başını yana eğip gülümserken
masaya yaklaştı. T rish derin b ir nefes alırken G at de ortam daki
teh d itk âr havayı sezmiş gibiydi. O nları hiç kavga ederken gör
ANNA TODD 331
geçm işti. B abam h atala rın ı hiçbir zam an kabul etm ezdi; hiçbir
zam an kabul etm ek zorunda kalm azdı. B u hayatta hep suçlayacak
birileri olduğunu öğrenm iştim . B abam dan daha farklı, ondan daha
iyi bir baba olmaya çalıştım .
Kim berly o konuda harika bir iş çıkardığım ı söylüyordu. Beni
h ak ettiğ im d en daha fazla övüyordu am a benim için bir sakıncası
yoktu, istese ağzına geleni de söyleyebilirdi; on iki şişelik ucuz ve
k ötü bira kasasını b itird ik ten sonra sapıtan üniversite arkadaşla
rım d an çok daha b ozuk b ir ağzı vardı.
“K arin ay ı yatır, b en seni beklerim .” K im berly yanağım dan
ö p tü ve kasıla kasıla yatak odam ıza giderken göz kırpıp sırıtarak
hafifçe popom a vurdu.
Bu k ad ın ı seviyordum .
K arina uyurken hafifçe gaz çıkarınca nazikçe sırtın ı sıvaz
ladım . M in ik elini kaldırıp elim i tu ttu .
T ekrar baba olduğum a hâlâ inanam ıyorum . A rtık yaşlanm ış
tım . K afam da birkaç yerde beyaz saçlar çıkm aya başladı.
Rose öldükten sonra ve S m ith ’le y alnız kaldığım da, b ir daha
çocuk sahibi olacağım hiç aklım a gelm em işti. Z aten başka bir
çocuğum daha olduğunu öğreneceğim i hiç düşünm em iştim . Yine
de buna rağm en, özellikle her şeyin nasıl başladığı düşünülürse,
hayatım da bir arkadaş ve erkek olarak yer alacak yirm i bîr yaşında
b ir oğlum olduğu aklım a hiç gelm em işti. H a rd in , en büyük piş
m anlığım olm ak tan çıkıp en büyük m utluluğum olm uştu. O n u n
geleceğinden o kadar çok endişclenm iştim kî sırf bir işi olduğundan
em in olm ak için onu Vance’te işe alm ıştım .
A m a onu n kahrolası b ir deha olduğunun ortaya çıkm ası hiç
beklem ediğim b ir şeydi. E rg en lik çağında o kadar bocalam ıştı
k i hayatını d ah a başlam adan m ahvedeceğini ya da bitireceğini
düşünm üştüm . H ep çok sinirliydi ve o küçük bok herif, annesine
cehennem azabı çektirm işti.
ANNA TODD 337
T
essa’n ın A uden’i doğurduğu gün N ew York un en sıcak günle
rinden biriydi. G ü n lerden salıydı, o gün son kitabım çıkm ıştı
ve Tessa’yla birlikte halının üstüne uzanm ış, geçen hafta taktığım ız
tavan v an tilatö rü n e bakıyorduk.
N edense küçük d airem izin şeklini sürekli değiştiriyorduk.
H ep b urada kalm ayacağım ızı biliyorduk am a yine dc içine para
harcam aya devam ediyorduk. D a h a sekiz haftalıkken oğlum uzun
bebek odasını an lık b ir kararla baştan yapm aya karar verm em iz
ta h m in im izd e n çok daha büyük bir işe dönüşm üştü. Yenileme
nedeniyle A u d e n in b eşiğini bizim odaya alıp yatağım ızın aya-
kucuna koym uştuk, içerisi bana, sanki h ep im iz ufak b ir tekneye
doluşm uş m ültecilerm işiz ve beş yaşındaki kızım ız E m ery e tek
nenin ana kam arasını vermiş, biz de acil durum sallarına binm işiz
gibi havasız ve sıkışık gelm işti.
Tess bu n a bayılm ıştı.
Bazı geceler ayakları yatağın baş kısm ında uykuya dalar,
uyurken oğlum uzun elini tu tard ı. B azen kulağını hafifçe ısırıp
gergin om uzlarını sıvazlayarak pozisyonunu düzeltm esi için onu
uyandırırdım . B azen de bacaklarına sarılıp öylece uyuyakalırdım .
B ir şekilde ona do k u n m am gerekiyordu. S abahları hep yanım da
uyanır, kulağımı hafifçe ısırır ya da belimi okşardı.
348 A F T E R : BA ŞLA N G IÇ
izin verm em em için bana söz verdirm işti. Şim di de odayı tekrar
boyam am ı istiyordu.
Bu k ad ın için yapm ayacağım şey yoktu.
D ah a fazlasını da yapardım . Elim den gelen her şeyi yapardım .
O n u n için yapabileceğim bir şey de, sihirli bir şekilde, işinin
büyük b ir kısm ını ofiste bırakm asını sağlam aktı. Son zam anlarda
bu kadar yorgun olması beni gerçekten deli ediyordu. H içbir şekilde
ağırdan alm ıyordu am a işini ne kadar sevdiğini biliyordum . İşi
onun adeta üçüncü bebeğiydi. A kla gelebilecek en güzel düğünleri
yaratm ak için çok çalışıyordu. Sektörde yeni, hem de çok yeniydi
am a işinde gerçekten çok iyiydi.
Tessa kariyerindeki olası değişikliği benim le paylaştığında
korkm uştu. K üçük m utfağım ızda b ir ileri bir geri gidip gelm işti.
B ulaşık m akinesini yeni doldurm uş, E m e ry n in tırn ak ların a oje
sürm eyi yeni “b itirm iştim ”. B u rol değişim inin üstesinden iyi bir
şekilde geldiğim i düşünüp tırn ak ların d ak i kırm ızının, birini yeni
öldürm üş gibi g öründüğünü söylediğim de Em ery, m in ik tırn ak
ların d a sebep olduğum rezalet yüzünden Tess’i benim üzerim e
salm ıştı.
B enim çocuğum un böyle hassas ve nahoş bir espri anlayışı
olacağı hiç aklım a gelm ezdi.
Tessa m u tfak m asasında o tu ru rk en gelişigüzel b ir şekilde,
“Vance’n in terfi tek lifin i reddedip okula geri dönm ek istiyorum ,”
dem işti. B elki de bana gelişigüzel gelm işti. E m ery sessizce otu
rurken yetişkinlerin benzeri ses tonlarının insanların hayatlarında
yaratacağı etkiden habersizdi.
“Gerçekten mi?” derken havluyla ıslak bir tabağı kuruluyordum.
Tessa altdudağını d işlerinin arasına alm ıştı ve gözlerini fal
taşı gibi açm ıştı. “Son zam an lard a bu konuyu çok düşünüyorum
ve eğer yapm azsam gerçekten delireceğim ,” dem işti.
B unu bana açıklam ak zo ru n d a değildi. H erk esin bazen de
ğ işikliğe ihtiyacı olurdu. B azen ben bile yazdığım kitaplar ara
350 A F T E R : BA ŞLA N G IÇ
P ask aly a
bizim evim izde bunlar hiç eksik olmayacaktı. Buna doğdukları anda
karar verm iştik. Ben iki babam gibi olm ayacaktım . Sevildiklerini
bilen, dünyada hiçbir zam an yalnız olduklarını düşünm eyecek
ya da sanm ayacak çocuklar yetiştirecektim . D ünya, özellikle iki
küçük İskoçyalı için, yalnız kalınm ayacak kadar büyük bir yerdi.
İk i küçük canim in hayatını m ahvetm eden önce beceriksiz
baba tavrını tam zam anında sonlandırm ıştım .
Bir saat içinde E m ery bir bacağı koltuğun sırt kısm ından sar
kıtm ış, b ir kolu da diğer taraftan sallanırken kendinden geçmişti.
A uden, b en im tü m itirazlarım a rağm en Tessa’nm eve getirdiği
ve en sevdiği, çok fazla yer kaplayan sözüm ona “m inyatür” kol
tu ğ u n d a oturuyordu. K oltuk oldukça pahalı b ir sedirle beraber
tak ım olarak gelm işti ve Brooklyn stan d artların d a bir oturm a
odası için o da çok yer kaplıyordu. M obilya savaşlarında hüküm süz
kılındığım dan, burada durm uş, m inik kare çenesinde hâlâ çikolata
lekeleri olan, komaya girm iş gibi uzanm ış oğlum a bakıyordum .
B ana d ah a çok benziyordu.
“N e k adar tatlı olduklarına bir baksana,” dedi Tessa arkam
dan. O n a döndüğüm de b itk in görünüyordu; gözleri buğulanm ış
ve rengi biraz kaçm ıştı.
D udaklarım ı yanaklarına götürüp biraz renk gelmesini um arak
öpm ek istedim. İç çekerken ellerinin karnım da olduğunu hissettim .
“Bu uyku saatinde ne yapm ayı planlıyorsun?” diye sordum .
Ç o cu k ların uyuduğu her değerli anı bir şekilde hep yaratıcı şeyler
için kullanm ayı başarıyordu am a uyku süreleri giderek kısalıyordu.
Ç ok y oğundu am a benim sözüm ü hiç dinlem ediğinden burada
yapacak b ir şey kalm am ıştı.
Listesindeki işleri nasıl zihninden geçirdiğini seyrettim. “Evet,”
d ed ik ten sonra “kek için Fee yi ara”, “Posey’den şu çiçek dem et
lerini tek rar kontrol etm esini iste” ve ben elim i bol pantolonu
nun Ön kısm ına uzatırken duym adığım bir şeyler daha söylemeye
360 A FT ER : BA ŞLA N G IÇ
Tessa'dan başka.
T E S S A İLE HARDIN İÇİN
A ŞK HİÇBİR ZAMAN
KOLAY OLMADI.
ŞİMDİYSE HER
ZAMANKİNDEN
DAHA DA ZOR.
Aşk yalnızca •
birlikteyken mİ yaşanır?.
T E S S A İLE HARDIN
TÜM ZORLUKLARIN
Ü S T E SİN D E N
GELMİŞKEN A ŞK
MASALLARI KÖTÜ
S O N L A MI BİTECEK?