Eğitim Sosyolojisi Şablon2 PDF

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 6

T.C.

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM FAKÜLTESİ
2021-2022 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI
GÜZ DÖNEMİ

EĞİTİM SOSYOLOJİSİ FİNAL ÖDEVİ

Hazırlayanlar:

Selis Nur Karapıçak (Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik – 212413060)


Melek Çiçek (Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik – 212413068)
Betül Arslan (Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik – 212413008)
Gülcan Tokmak (Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik – 212413024)

ARAŞTIRMA KAPSAMINDA GİDİLEN OKUL


FATİH İLKOKULU

Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Taner Atmaca

Düzce, 2021

+
Bu araştırma 31.12.2021-13.01.2022 tarihlerinde gidilen Fatih İlkokulu adlı okulda
gerçekleştirilmiş olup konu 4 başlıklarında bir çalışmayı kapsamaktadır. Araştırmanın temel
amacı “Eğitim ve göç, uyum, çatışma, dışlanma, göçmenler arası dayanışma,
başarı,başarısızlık” tır.

GİRİŞ
Göç, oldukça karmaşık boyutları olan, neredeyse insanlık tarihiyle özdeşleşmiş ve tüm
toplumlar üzerinde etkisini gösteren bir toplumsal olgudur. İnsanların, doğduğu yerde yaşama
imkanına sahip olmasının giderek zorlaştığı bu zaman diliminde dış savaşlar ve yoksulluk
nedeniyle göç eden milyonlarca insan, eğitimi bavuluna sığdıramamış milyonlarca da çocuk
vardır.
Tarih boyunca insanlar çeşitli nedenlerden dolayı farklı coğrafi alanlara göç etmek
zorunda kalmışlardır. Göç, çok yönlü bir olaydır ve yansımaları özellikle örgün eğitimde
görülmektedir. Türkiye, gerek konumu gerek sosyo-ekonomik durumu nedeniyle hem göç alan
hem de göç veren bir ülkedir. Göçmenler başlangıçta temel ihtiyaçlarının giderilmesini bekler
ve sonrasında sıra eğitim ihtiyacına gelir. Bu eğitim ihtiyacı yerine getirilirken birçok problemle
karşılaşılır. Göçmen çocukların yaşadığı problemlerin bir kısmı insanlara ve çevreye uyum
sağlayamama, dil bilgisi eksikliğinden kaynaklı düzgün iletişim kuramama,dışlanma veya
dışlanmış hissetme, derslerde başarısızlık ve daha niceleridir.

Dil problemleri, uyum sorunları çocuğun ilk adımda sosyal ortamdan kendini geri çekmesine
sebep olur. Aynı zamanda aileler arasında göçmenler ile ilgili konuşulanlar çocuklarda bir yargı
oluşturur ve iki taraf içinde sosyal ilişki kurmak zorlaşır. Böyle bir ortamda sadece eğitime
odaklanmak çocuk açısından başlı başına bir sorundur. Eğitmenler tarafından ayrıştırılmak ise
tamamen okuldan uzaklaşmasına sebep olabilir. İlgisizlik, dışlanma, ekonomik sorunlar, göçe
sebep olan problemlerin travmaları çocuk için kaldıramayacağı yükler haline gelir ve bu
noktada tamamen iç dünyasına kapanabilir veya tam tersi saldırgan bir tavır sergileyebilir.
Kendi hatalarının farkında olmadan insanların göçmen damgasıyla bu tavırları açıklaması
anlaşılmayan bir kısır döngüye sebep olur ve problemler çözülmeden büyümeye devam eder.
Çok başarılı olabilecekken önlerine çıkan engeller sebebiyle ilerleyemeyen çocuk, kaybedilen
yeni bir gelecek, kendisi için ise kaçırdığı fırsatlar silsilesi halini alır.

YÖNTEM

Veri Toplama Aracı


- Okulunuzda toplam kaç göçmen öğrenci var? Diğer okullarda da sizdeki kadar
göçmen öğrenci var mı? Bunlar neden daha çok bu okulda öğenim görmektedir?
- Göç ile gelen çocuklarda uyum sorunu var mı? Varsa daha çok hangi alanlarda bunu
gözlemlemektesiniz?
- Göçle gelen çocuklar arasında bir birliktelik var mı? Varsa neler
gözlemlemektesiniz?
- Yerli çocuklarla göçmen çocuklar arasında çatışma mı var dayanışma mı? Neler
gözlemliyorsunuz? Bazı örnekler verir misiniz?
- Göçle gelen çocukların gelişim, öğrenme ve başarılarını nasıl buluyorsunuz?
Avantaj-dezavantaj olarak neler var? Bazı örnekler verir misiniz?
- Göçmen çocukların ailelerinin okulla ilişkisini nasıl buluyorsunuz?

+
BULGULAR
Bu araştırmamızda 1 okul müdürü, 2 öğretmen ve birebir olarak 5 öğrenci ile
görüşme sağlanmıştır. Okul müdürü ile yapılan görüşmede Fatih İlkokulunda toplam 64
göçmen öğrenci bulunduğu tespit edilmiştir. Okuldaki yerli öğrencilere oranla %21.3
daha fazla göçmen öğrenci bulunmaktadır. Bunun sebebi olarak okul müdürü şöyle bir
açıklama yapmaktadır:

“Bu okulda diğer okullara göre daha fazla göçmen öğrencinin bulunmasının iki
temel nedeni vardır: Okulun bulunduğu mahallenin sosyo-ekonomik düzeyinin düşük
olması ve göçmen ailelerin bir arada bulunarak birbirleriyle dayanışma içinde olma
isteği.”

Göçmen aileler, bulundukları ülkeye daha kolay adapte olabilmek için birbirlerine
yakın olmayı tercih etmektedirler. Örgün eğitimde görülen kasıtlı kültürleme sayesinde
de öğrencilerin okula uyum sağlama süreçleri kolaylaşır. Ancak gittiğimiz okulda
yaptığımız gözlemler ve görüşmeler sonucunda bunun pek de doğru olmadığını, göçmen
öğrencilerin uyum sağlamakta çeşitli sıkıntılar yaşadığını gözlemledik.

Görüştüğümüz M.E. adlı göçmen öğrencinin bu konudaki fikirleri şu şekildedir:

“Dil konusunda bazı zorluklar çekiyorum.İletişimle ilgili sıkıntılar yaşamak benim


insanlardan biraz uzaklaşmama sebep oluyor.Derslerde parmak kaldırmaktan,oyunlara
katılmaktan utanıyorum.”

Beslenme saatinde diğer çocuklar gibi yemek yeme imkanı olmaması ve giyim
kuşamının mevsime uygun olmamasından dolayı bize ekonomik durumuyla ilgili bazı
fikirler sundu.

Türk bir öğrenci olan B.D. sınıfında bulunan göçmen öğrencilerin uyumsuz
olduklarını şu şekilde belirtmektedir:

“Ben sınıf başkanıyım ve onlara söz geçirmekte zorlanıyorum çünkü asla beni
dinlemiyorlar. Sürekli yaramazlık yapıyorlar. Yerlerine oturmuyorlar ve hiç disiplinli
değiller. Bu yüzden onları çok sevmiyorum.”

Her ne kadar göçmen öğrenciler arasında gruplaşma olmadığını söylesek de


birbirlerini daha iyi anlayan insanlar arasında ister istemez bir gruplaşma
olmaktadır.Aynı zamanda toplum tarafından dışlanarak birbirlerine doğru itilen bu
insanlar arasında birlik duygusu gelişmektedir.

Bu konu hakkında okul müdürünün fikirleri şu şekildedir:

“Dayanışma oluyor fakat genellikle üst sınıflarda bu durum daha çok görülüyor.
Mesela 7. Sınıfa yeni gelen öğrencilerden biri dil konusunda yetersiz olduğu için kendi
etnik grubuyla iletişim kurmayı tercih edebiliyor. Biz elimizden geldiğince bunun önüne
geçmeye çalışıyoruz.”

+
Göçmen çocukların ailelerinin okulla ilişkisine Öğretmen1 şöyle değinmiştir:

“Anneleri dil bilmediği için derslerinde çocuklara yardımcı olamıyor, baba zaten
çalışıyor bu yüzden çocuğa dersleri konusunda evde yardımcı olabilecek kimse yok.
Çocuk her şeyi tek başına öğrenmek zorunda ve tüm bilgisi bizden öğrendikleri kadar.”

Öğretmen2’nin de düşünceleri de şöyledir:

“Bütün yük aslında bize kalıyor, çocuk evinde eski yaşantısına devam ederken okul
yaşantısına ayak uydurmaya çalışıyor. Bu konuda ailesinden destek göremiyor çünkü aile
geçim derdinde oluyor.”

En önemli konu da öğretmenlerin göçmen öğrencilere karşı sergilediği tutumdur.


Bazı ırkçı öğretmenler çocuklara kötü davranabilir, onları dışlayabilir ve mesleğine
uygun olmayan bir tutum takınabilir. Bu konuda okul müdürü şöyle bir açıklama
yapmıştır:

“Öğretmenlik çok önemli bir meslektir. Konu yabancı uyruklu öğrenciler ise bir
eğitimci olarak sizin; onların annesi, babası, ablası, abisi, öğretmeni yani her şeyi olmanız
lazım. Okulumuzda yabancı uyruklu öğrenciler hakkında ‘Bizim ülkemizde onca yoksul
insan varken bir de bunları mı doyuracağız? Bunlarla mı uğraşacağız?’ diye düşünen
öğretmenlerimiz de var maalesef. Bu öğretmenlerin sınıfına verdiğimiz göçmen
öğrencilerin iyi bir eğitim alabilmesi ne kadar mümkün? Mümkün değil tabi ki. Böyle bir
duruma üzülerek tanık oldum. ‘Bu çocuk yabancı uyruklu, ben bununla uğraşmak
istemiyorum.’ diyerek çocuğu arka sıraya atıp tek başına bırakan bir öğretmendi. Bence
öğretmenin bu çocuklara yaklaşımı diğer her şeyden daha önemli. Bu tarz durumlara
şahit olduğumda gerekli uyarıyı yapıyorum. Peygamber mesleği icra ediyoruz, yalnızca
kendi ülkemizdeki çocuklardan değil tüm dünyadaki çocuklardan sorumluyuz. Bu
dünyayı yalnızca öğretmenler değiştirebilir.”

Bilindiği üzere, eğitim sistemi her ülkede farklıdır. Her ülkenin kendine özgü bir
eğitim felsefesi bulunmaktadır. Ülkemize gelen göçmen çocukların bilgi eksikliği
nedeniyle olması gereken sınıf derecesinde yer edinemez. Daha alttan başlar ve kendini
geliştirir. Bu konu hakkında Müdür Bey şunları söylemiştir:

“Öğrencinin hangi sınıf derecesinde olcağını belirleyecek birçok kıstas var. Mesela
çocuk 12 yaşında ancak Türkçe bilmiyor. Ne yapacağız? 1. Sınıfa yerleştiremeyiz ki. Sınıf
derecesi için 1-2 yaş esnetme payı bulunur. Zaten yaşları küçük olduğu için öğrenme
hızları yüksektir. Zeka normalse okuma-yazma konusunda pek sıkıntı çekmiyorlar.”

Göçmen öğrenciler; savaşlardan çıkmış, çeşitli zorluklar yaşamış, sosyo-ekonomik


açıdan sıkıntı yaşayan çocuklardır. Bu çocukların akademik açıdan kapasitelerini tam
olarak gösterebilmesi oldukça zordur. Bu konuyla ilgili okul müdürü şunları söylemiştir:

“Tabi ki kapasitelerini göstermeleri tam olarak mümkün değil. Bu insanlar çok


zorluklar aşıp gelmiş ve hala bunlarla uğraşıyorlar. Dersleri bırakın hala daha beslenme

+
problemleriyle uğraşıyoruz. İlk geldikleri zamana göre evet, çok şey değişti. Ancak hala
bazı problemler devam etmekte.”

Göçmen öğrenciler ve diğer öğrenciler arasındaki uyumu gözlemlediğimiz anlar.

Beslenme alışkanlığı olmayan göçmen öğrenciler için hazırlanan fişler.

+
SONUÇ

Bu araştırmamızda göçmen öğrencilerin yaşadığı bazı zorlukları onlar açısından


gözlemleme fırsatı bulduk. Göçmen öğrencilerin diğer öğrencilerle olan entegrasyon
sürecini yakından inceledik. Göçmen öğrenciler için yeterli okul metaryalleri olmayan
bir okulda, çocukların kendi çabasıyla eğitime ayak uydurmaya çalışması
gözlemlediğimiz sonuçlar arasındadır. Aynı zamanda yabancı uyruklu öğrenciler şu
anda aramızda yaşıyorlar ve belki de geri dönmeyecekler. Bu çocuklar ileride
gelinlerimiz damatlarımız olacaklar. Böyle bir ihtimal varken bu çocukların hepsine
sahip çıkmalı ve onları doğru bir şekilde eğiterek topluma kazandırmalıyız.

KAYNAKÇA
Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi Cil 2. Sayı 4 Aralık 2015, Türkiye’de
Göç Yaşamış Çocukların Eğitim Sürecinde Karşılaşılan Problemler, Yüksel KAŞTAN
Çeşitli Açılardan Göç ve Eğitim: Multidisipliner Bir Çalışma, İKSAD Yayınevi

You might also like