Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 4

Etnik temizlik[değiştir 

| kaynağı değiştir]

İzmir'in işgali sırasında (1919) Yunanlar tarafından katledilen Türkler.

Yunan askerleri Kurtuluş Savaşı'nın Batı cephesinde ve Trakya'da 1919-1922 yılları arasında
Türk halkına karşı katliamlar gerçekleştirdi. Tarihî rapor ve evraklara göre Yunan birlikleri köyleri
yağmaladı ve kadınlara tecavüz etti. Kimi zamansa bölgedeki Müslümanlar Yunan askerleri
tarafından din değiştirerek Hristiyan olmaya zorlandı.[64] Dumlupınar Muharebesi'nden (1922)
sonra geri çekilmeye başlayan Yunan birlikleri eş zamanlı olarak Türk köylerini ateşe vermeye
başladı. Bu on binlerce evin kül olmasında ve bir o kadar da Türk'ün ölümüne yol açtı.[66] Amerikalı
Profesör Justin McCarthy'nin hesaplamalarına göre Batı Cephesi'nde 640.000 Türk Yunanlar
tarafından öldürüldü.[65]
Birinci Dünya Savaşının son dönemlerinde ve Kurtuluş Savaşı'nın hemen başlangıcında (1918-
1919 yılları arası) Doğu Anadolu'daki Ermeni kuvvetleri, komitalar ve çeteler halinde, yerel Türk
ahalisine karşı katliamlar icra etmiştir. Brest-Litovsk Antlaşması'ndan (1917) sonra Kafkasya
Osmanlı hakimiyetine girmişti fakat Türk ordusu Mondros Ateşkes Antlaşması (1918) gereği
Kafkasya'da fethettiği topraklardan çekildi. Buradaki güç boşluğunu dolduran Ermeni militanları
Kars, Ardahan, Batum'da katliamlara başladı. Kurtuluş Savaşı dönemine eş zamanlı olarak İtilaf
devletlerince işgal edilen Çukurova bölgesinde de Ermeniler Türk ahalisine karşı katliamlar
gerçekleştirdi. Yapılan hesaplamalara göre Ermeniler tarafından öldürülen Türk sivillerin sayısı
363.000 civarındadır.[67]

Basın ve kamuoyu[değiştir | kaynağı değiştir]


Osmanlı'nın son yılları ve Kurtuluş Savaşı döneminde Batı'da (başta Birleşik Krallık ve Fransa)
Türklere karşı bir önyargı bulunmaktaydı. Türkler Batılılar tarafından "Korkunç Türk" (Terrible
Turk) gibi aşağılayıcı isimlerle anılıyordu. Batılılar Milli Mücadele döneminde Atatürk taraftarlarını
"Kemalist" olarak adlandırıyordu ve onları "aşırı milliyetçi" görüyorlardı. Batı'da böyle bir
kamuoyunun oluşmasında Cihan Harbi sırasında propaganda olarak yayımlanan The Murderous
Tyranny of the Turks [Türklerin Kanlı İstibdatı] (1917) gibi kitaplar etkiliydi. Batı gazetelerinde
(başta Times gazetesi) görülen başka bir anlatıya göre Türk Ulusal Kuvvetleri Sovyet rejiminin bir
uzantısı olarak görülüyor ve Türklerin zaferleri Sovyetler'in desteği öne çıkarılarak açıklanıyordu.
Bu gazeteler aynı zamanda kamuoyunu Türklere karşı harekete geçirmek için savaş sırasında
ölen Yunan ve Ermenilerin sayılarını abartıyordu. Kurtuluş Savaşı'nın ilerleyen dönemlerinde
harbin Türklerin lehine dönmesi sonucu gazetelerin Türk tarafına karşı olan yaklaşımı olumlu
yönde değişti.[104]
İstanbul Hükûmeti'ne bağlı gazeteler Kurtuluş Savaşı'na karşı genelde kayıtsızdı. Örneğin çoğu
İstanbul gazetesi sayfalarında Erzurum ve Sivas kongrelerine yer vermemişti. Basının öneminin
farkında olan Mustafa Kemal Paşa savaş sırasında Sivas'a çektiği bir telgrafta Avrupa
kamuoyunu Türklerin tarafına çekebilmek için diğer milletlerle ilişkileri kötü etkileyebilecek
davranışlardan kaçınılması ve onları kendi saflarına çekebilecek yazılar yazılması istediğini
belirtti. Buna ek olarak Mustafa Kemal Paşa savaşı Türklerin tarafından duyurabilmek için İrade-i
Milliye gazetesinin çıkarılmasına önayak oldu.[105]
Adlandırma ve sınıflandırma[değiştir | kaynağı değiştir]
Kurtuluş Savaşı, İstiklâl Harbi veya Milli Mücadele olarak da bilinir. İngilizceye genelde Turkish
War of Independence veya Turkish War of Liberation şeklinde çevrilir. Bazense sadece Batı
cephesine ithafen Türk-Yunan Savaşı adı tercih edilir. Yunanlar, Fransızlar ve Ermeniler savaş
gayretlerini birlikte koordine etmeseler de bu savaş Türklerin gözünde tek bir stratejik bütün
oluşturmaktaydı. Askerî tarihçi Edward J. Erickson Türklerin konvansiyonel harbe (Yunan ve
Ermenilere karşı), düzensiz harbe (Fransızlara karşı), kontrgerilla harekâtına (isyancılara karşı)
ve caydırma taktiğine (Boğazlar bölgesinde İngilizlere ve Fransızlara karşı), propaganda
mücadelesine, diplomatik manevralara (Bolşeviklerin desteğini almaları) bir arada başvurması
nedeniyle savaşı bir "hibrit savaş" olarak sınıflandırmaktadır.[106]

1925'te Hasan Sabri tarafından hazırlanmış Hatıra-i Zafer. Başkumandan Mustafa Kemal Paşa (Atatürk)


üstte ve diğer generaller altta, soldan sağa: Halid Paşa (Karsıalan), Kemaleddin Sami
Paşa (Gökçen), Nureddin Paşa (Konyar), Kâzım Paşa (Özalp), Ali İhsan Paşa (Sâbis), Kâzım Karabekir
Paşa, İsmet Paşa (İnönü), Fevzi Paşa (Çakmak), Muhiddin Paşa (Akyüz), Refet Paşa (Bele), Cafer Tayyar
Paşa (Eğilmez), Cevat Paşa (Çobanlı) ve Selahattin Âdil Paşa.

Türkiye hükûmeti tarafından savaşın 100. yılı için hazırlanmış logo

İlgili marşlar[değiştir | kaynağı değiştir]


 "Hoş gelişler ola" ...Arş arş arş leri ileri arş ileri marş ileri... 1 Şubat 2013 tarihinde Wayback
Machine sitesinde arşivlendi.
 "Ankara Marşı" Ankara, Ankara Güzel Ankara... 20 Ekim 2014 tarihinde Wayback
Machine sitesinde arşivlendi.
 "Sakarya Marşı" Hürmet sana ey şan dolu sancağım. Baştan başa arza hakim ol şahım... 11
Ağustos 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
 "İzmir Marşı" İzmir'in dağlarında çiçekler açar. Altın güneş orda sırmalar saçar... 1 Eylül 2011
tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
 "İstiklâl Marşı"

Dipnotlar[değiştir | kaynağı değiştir]
1. ^ Bu adlandırmanın yanı sıra savaş dönemi kullanılan şekilleriyle İstiklâl Harbi (Osmanlıca:  ‫استقالل‬
‫حربى‬, romanize: İstiklâl Harbi) veya Millî Mücadele olarak da bilinmektedir.

 Kurtuluş Savaşı'nın "son gazisi", emekli Albay Mustafa Şekip Birgöl, 11 Kasım 2008 tarihinde
105 yaşında ölmüştür.[107]

1. ^ İstanbul'daki rejim ve rejimin taraftarları, Mustafa Kemal'in önderlik ettiği hareketi destekleyen


herkesi, küçümser bir yaklaşımla, "Kemalistler", "Kemalîler" ve "Kemalciler" olarak adlandırdı.
"Kemalîler" adlandırması Celalîlere bir atıftı. Dış basın "Kemalistler" adlandırmasını Ankara
merkezli hareketi ve o hareketin silahlı gücünü belirtmek için "milliyetçiler" adlandırması ile eş
anlamlı olarak kullandı.
2. ^ Ayrıntılı bilgi için Türk Kurtuluş Savaşı ve Amerika Birleşik Devletleri maddesi okunabilir.
3. ^ Düzenli ordu kurulduğunda birliklerdeki mevcut subay ve er sayıları:[23]
Batı Cephesi Komutanlığı: 1.728 subay ve 27.571 er
Doğu Cephesi Komutanlığı: 1.425 subay ve 20.181 er
Elcezire (Diyarbakır) Cephesi Komutanlığı: 700 subay ve 6.066 er
3. Kolordu Komutanlığı: 477 subay ve 9.256 er
Adana Havalisi K. Komutanlığı: 360 subay ve 11.212 er
Kastamonu Havalisi Komutanlığı: 143 subay ve 2.527 er
Ankara Komutanlığı: 399 subay ve 4.471 er
--- Toplam: 5.232 subay ve 81.284 er (=86.516 asker)
4. ^ Büyük Taarruz öncesi Ankara Hükûmeti'nin eli altında bulunan 6 milyona yakın halktan 270.000
kadar insan silah altına alınmıştı. Bu nüfustan 23 piyade tümeni, 6 süvari tümeni örgütlenmişti.
Ayrıca 3 piyade alayı, 5 zayıf mevcutlu sınır alayı, bir süvari tugayıyla üç süvari alayı hesaba
katılırsa 24 piyade ve 7 süvari tümeni eşdeğerinde sayılabilirdi. Doğu Cephesi'ne 2 piyade, 1
süvari tümeni, Erzurum ve Kars müstahkem mevkileri ve 5 sınır alayı (29.514 insan); El-Cezire
Cephesi'ne (Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Fırat nehrinin doğusu) 1 piyade tümeni ve 2 süvari
alayı (10.447 insan); Merkez Ordusu bölgesine 1 piyade tümeni ile 1 süvari tugayı (10.000
insan); Adana Dolayları Komutanlığı bölgesine 2 tabur (500 insan); Gaziantep bölgesine 1 piyade
ve 1 süvari alayı (1000 insan); yurt içi birlik ve kurumlarına 12.000 insan ve birlik bırakıldıktan
sonra Batı Cephesi'ne 18 piyade tümeni ve 5 süvari tümeni (bağımsız tugay ve alaylarla
19 piyade tümeni ve 5,5 süvari tümeni eşdeğerindedir) 207.942 asker getirilmişti.[24]
5. ^ Birleşik Krallık İstanbul'u işgal etti, ardından Yunan birlikleriyle 1920 Yunan Yaz Taarruzu'nda
doğrudan Türk milis kuvvetlerine karşı savaştı, ancak bundan sonra Birleşik Krallık daha büyük bir
silahlı çatışmada yer almayacaktı.[33][34][35][36] Ayrıca İngiliz birlikleri Türkiye'de Mudanya gibi birçok
şehri işgal etti.[37] Deniz çıkarma kuvvetleri 25 Haziran 1920 gibi erken bir tarihte Mudanya'yı ele
geçirmeye çalıştı, ancak inatçı Türk direnişi İngiliz kuvvetlerine zayiat verdirdi ve onları geri
çekilmeye zorladı. Küçük Türk düzensiz kuvvetlerinin sayısal olarak üstün düşman birliklerine karşı
başarılı geciktirme operasyonlarının birçok örneği vardı.[38] Ankara merkezli Kemalist harekete karşı
diplomatik olarak da mücadele eden Birleşik Krallık, Eylül 1922'de büyük bir savaşın eşiğine geldi
(Çanakkale Krizi).
6. ^ İtalya, İstanbul'u ve Güneybatı Anadolu'nun bir bölümünü işgal etti, ancak Türk ordusu ile hiçbir
zaman doğrudan savaşmadı. İşgal sırasında İtalyan birlikleri, İtalyan ordusunun işgal ettiği
bölgelerde yaşayan Türk sivilleri Yunan birliklerinden korudu ve Yunan ordusunun işgal ettiği
bölgelerden kaçmak zorunda kalan Türk mültecileri kabul etti.[39] Temmuz 1921'de İtalya, birliklerini
Güneybatı Anadolu'dan çekmeye başladı.
7. ^ Savaş meydanında ölenler: 9.167 (662 subay ve 8.505 er)
Yaralanma sonunda hastanede ölenler: 2.474 (75 subay ve 2.399 er)
Hastalıktan hastanede ölenler: 22.690 (147 subay ve 22.543 er)
Askere alma mıntıkalarında ölenler: 2.956 (118 subay ve 2.838 er)
Kıtalarda muhtelif sebepten ölenler: 688 er
--- Toplam: 37.975 ölü[44]
8. ^ Yunanistan’ın elinde bulunan Türk harp esirleri konusunda Türk ve Yunan tarafları farklı
rakamlar vermişlerdir. Yunan Kızılhaçı Türk esir sayısını 510 subay, 6.012 asker 309 sivil olmak
üzere 6.813 olarak verirken, mübadeleye esas olan Türk esir sayısı ise 329 subay, 6.002 asker ve
15.742 sivil esir olarak belirtilmiştir. Fakat başka kaynaklara göre farklı esir sayıları mevcuttur.[46]

You might also like