Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 423

E GAZ

Y

E
TÜRK

TE
S‹
Y

A R
YI
NLA
PEYGAMBERLER
TAR‹H‹
ANS‹KLOPED‹S‹
2
EYYÛB, fiUAYB, MUSA, HARUN, HIZIR, YÛfiA
HAZKÎL, KÂL‹B, ‹LYAS, ELYESA, ZÜLK‹FL, ‹fiMO‹L
YUNUS, DAVUD, SÜLEYMAN, LOKMAN, fiA’YÂ,
ERM‹YÂ, DANYÂL, ÜZEY‹R, ZEKER‹YYA, YAHYA, ‹SA,
fiEM’ÛN, C‹RCÎS, HÂL‹D B‹N S‹NAN ABES‹,
(Aleyhimüsselâm) ve ESHAB-I KEHF
E GAZ
Y

E
TÜRK

TE
S‹
Y

A R
YI
NLA

T Ü R K ‹ Y E G A Z E T E S ‹ YAY I N L A R I
PEYGAMBERLER TAR‹H‹ ANS‹KLOPED‹S‹-2

Tertip Heyeti
Gazetesi Yay›nlar›
Ansiklopedi Grubu

Bask› Öncesi Haz›rl›k


Gazetesi Teknik Servis
ISBN- 975-8818-12-0 (Tk. No.)
975- 8818-14-7 (2.Cild)

Bask›
‹hlas Gazetecilik A.fi.
29 Ekim Caddesi No: 23 Yenibosna / ‹stanbul 34197
Tel: (0212) 454 30 00 Faks: (0212) 454 31 00
www.turkiyegazetesi.com
‹stanbul-2004
Takdim
Anadolumuzun manevi koruyucular› olan Allah dostlar›n›n
hayatlar›n›n konu edildi¤i “ Anadolu Evliyalar›” serisinden
sonra flimdi de peygamberlerin ibretli hayatlar›n› anlatan iki cild
halinde “Peygamberler Tarihi Ansiklopedisi” ile siz de¤erli
okuyucular›m›z›n karfl›s›na ç›km›fl bulunuyoruz.
Bugüne kadar verdi¤imiz öz kültürümüze mahsus eserlerin,
her biri tek bafl›na bir müessesenin yüzünü a¤artacak evsaftad›r.
Böyle olmakla beraber, daha flimdiden kütüphanenizi doldur-
maya bafllad›¤›m›z bu temel eserlerin neflri durmayacak ve mazi
ile istikbal aras›nda alt›n köprüler kurmaya devam edece¤iz.
Avrupal› münevverlerin, ‹slamiyet’e kofltu¤u bir zamanda
her yavrumuz, her delikanl›m›z ve her yetiflkinimiz kâinat›n bafl
tac› Peygamber Efendimizi ve di¤er peygamberlerin hayat›n› iyi
ö¤renmelidir. Böylece bilenlerle bilmeyenler bir olmayacak ve
ilim, cehaleti ma¤lup edecektir.
Elinizdeki bu eser ile ilk insan ve ilk peygamber Âdem
Aleyhisselâmdan son Peygamber Muhammed aleyhisselâma ka-
dar, peygamberlerin ibretlerle dolu ve insanlar›n ebedi cehennemde
yanmamas› için çektikleri çileli hayatlar›n› ö¤reneceksiniz.
Daha sonra da, onun hürmetine bütün kâinat›n yarat›lm›fl
oldu¤u, sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm›n ha-
yat›n› iki cild halinde sizlere sunmak istiyoruz.
Bütün peygamberler, insanlar›n azg›nlaflt›¤› her türlü vah-
fletin sergilendi¤i karanl›k devirlerde gelerek, Cenab-› Hak’tan
getirdikleri din ile insanlar›n yolunu ayd›nlatm›fllar dünya ve
âh›ret saadetine kavuflturmufllard›r.
Bu eserin meydana gelmesinde eme¤i geçen tüm ilim
adamlar›m›za ve arkadafllar›m›za teflekkür ediyoruz.
Hay›rl› olsun.
Selam ve sayg›lar›m›zla
Türkiye Gazetesi Yay›nlar›
Ansiklopedi Grubu
G‹R‹fi

Peygamberler, Allahü teâlâ taraf›ndan insanlar aras›ndan


seçilmifl ve görevlendirilmifl, her bak›mdan güvenilen, kusursuz,
günâhs›z kimseler olup insanlara, dînin hükümlerini tebli¤
eden, duyuran, ö¤reten elçilerdir, habercilerdir.
Peygamber, Farsça bir kelimedir. Lügatta, gönderilmifl zât ve
haberci mânâs›na gelir. Nebî ve Resûl ise Arapçad›r. Türkçede
her üçü de kullan›lmaktad›r. Resûl kelimesinin ço¤ulu Rusül,
Nebi’nin ço¤ulu ise Enbiyâ’d›r.
Dinde inan›lacak alt› fleyden dördüncüsü, Allahü teâlân›n
Peygamberlerine inanmakt›r. ‹nsanlar›, Allahü teâlân›n be¤en-
di¤i yola kavuflturmak, do¤ru yolu göstermek için gönderilmifl-
lerdir. ‹slâmiyette peygamber demek, yarat›l›fl›, huyu, ilmi, akl›
zamân›nda bulunan bütün insanlardan üstün, k›ymetli, muhte-
rem bir adam demektir. Hiçbir kötü huyu, be¤enilmeyecek hâli
yoktur. Peygamber oldu¤u bildirilmeden önce ve bildirildikten
sonra, küçük ve büyük hiçbir günâh ifllemezler. Peygamber ol-
du¤u bildirildikten sonra, peygamber oldu¤u yay›l›ncaya, anla-
fl›l›ncaya kadar, körlük, sa¤›rl›k ve benzeri ay›p ve kusurlar› da
olmaz. Peygamberler de, di¤er insanlar gibi do¤arlar, yerler,
içerler, hasta olurlar ve vefât ederler. Dünyâya ba¤l›l›klar› görü-
nüfltedir, muhabbet üzere de¤ildir. ‹nsanl›klar› icâb›d›r. Hakî-
katte meleklerden de üstündürler.
Din, insanlar› saâdet-i ebediyyeye götürmek için Allahü te-
âlâ taraf›ndan peygamberler vas›tas› ile gösterilen yol demektir.
peygamber ve peygamberlik

Din ismi alt›nda insanlar›n uydurdu¤u e¤ri yollara din denmez,


dinsizlik denir. Allahü teâlâ Âdem aleyhisselâmdan beri, her bin
senede bir peygamber vâs›tas›yla, insanlara bir din göndermifl-
tir. Her as›rda, en temiz bir insan› peygamber yaparak, bunlar-
la, dinleri kuvvetlendirmifltir. Yeni bir din getiren peygamberle-
re “Resûl” denir. Yeni din getirmeyip, insanlar›, önceki dîne
dâvet eden peygamberlere “Nebî” denir. Emirleri tebli¤ etmekte
ve insanlar›, Allah’›n dînine ça¤›rmakta, Resûl ile Nebî aras›n-
da bir ayr›l›k yoktur.
Peygamberlere îmân etmek, aralar›nda hiçbir fark görmeye-
rek, hepsinin sâd›k, do¤ru sözlü oldu¤una inanmak demektir.
Onlardan birine inanmayan kimse, hiçbirine inanmam›fl olur.
Bütün peygamberler, hep ayn› îmân› söylemifl, hepsi ümmetle-
rinden ayn› fleylere îmân etmeyi istemifllerdir. Fakat ibâdet ve
amelleri, yâni kalple, bedenle yap›lmas› ve sak›n›lmas› lâz›m
olan fleyleri baflka baflka oldu¤undan, ‹slâml›klar›, Müslüman-
l›klar› da ayr›d›r.
Peygamberlerin her söyledi¤i do¤rudur. Peygamberlik; ça-
l›flmakla, açl›k, s›k›nt› çekmekle ve çok ibâdet yapmakla ele geç-
mez. Yaln›z Allahü teâlân›n ihsân›, seçmesiyle olur. ‹nsanlar›n
dünyâdaki ve âhiretteki ifllerinin düzgün ve faydal› olmas› için
ve onlar› yanl›fl, zararl› ifllerden koruyup, selâmete, hidâyete,
rahata ve saâdete kavuflturmak için, peygamberlerle, dinler
gönderilmifltir. Düflmanlar› çok oldu¤u ve alay ettikleri, üzdük-
leri hâlde, Allahü teâlân›n, inanmak için ve yapmak için olan
emirlerini insanlara tebli¤ etmekte, bildirmekte, düflmanlardan
korkmam›fl, göz k›rpmam›fllard›r. Allahü teâlâ, peygamberlerin
s›dk sâhibi olduklar›n›, do¤ru söylediklerini göstermek için, on-
lar› mûcizelerle kuvvetlendirdi. Hiç kimse bu mûcizelere karfl›
gelemedi. Peygamberi kabul edip inanan kimseye, o peygambe-
rin ümmeti denir. K›yâmet gününde, ümmetlerinden, günâh›
çok olanlara flefâat etmeleri için izin verilecek ve flefâatlar› kabul
peygamber ve peygamberlik

olacakt›r. Ümmetlerinden, âlim, sâlih, velî olanlar›na da, flefaat


etmeleri için Allahü teâlâ izin verecek ve flefâatlerini kabûl bu-
yuracakt›r.
Peygamberler, mezarlar›nda, bizim bilmedi¤imiz bir hayat
ile diridir. Mübârek vücutlar›n› toprak çürütmez. Bunun için-
dir ki, hadîs-i flerîfte; “Peygamberler, mezarlar›nda, namaz
k›larlar.” buyuruldu.
Peygamberlik vazifelerini görmekte, peygamberlik üstünlükle-
rini tafl›makta, bütün peygamberler müsâvidir, eflittir. Afla¤›da
bildirilen yedi s›fat hepsinde vard›r. Peygamberler, peygamberlik-
ten at›lmaz. Velîler ise, evliyâl›k derecesinden düflebilirler. Pey-
gamberler insandan olur, cinden, melekten insanlara peygamber
olmaz. Cin ve melek, peygamberlerin derecelerine yükselemez.
Peygamberlerin S›fatlar›
1. Emânet: Peygamberler emindirler. Bir kimsenin ›rz›na,
mal›na veya can›na h›yânet etmekten münezzeh, uzak olduklar›
gibi Allahü teâlân›n vahyine karfl› da hâinlik etmeleri düflünüle-
mez. Allahü teâlâ onlar› vahy’e ve peygamberli¤e emin etmifltir.
2. S›dk: Din ve dünyâ ifllerinde sâd›k olduklar›nda icmâ yâ-
ni söz birli¤i vard›r. Do¤rudurlar, do¤ru söyleyicidirler. Aslâ
onlardan yalan duyulmam›flt›r.
3. Tebli¤: Allahü teâlan›n vahy etti¤i hükümleri tebli¤ eder-
ler, bildirirler. Aslâ bir fleyi söylememezlik etmezler, saklamaz-
lar. Do¤ruyu söylerler. Bir kimsenin hât›r› için müdâhene et-
mezler. Allahü teâlân›n emrini yerine getirirler.
4. Adâlet: Peygamberler âdildirler. Hak üzere gönderilmifl-
lerdir. Onlarda aslâ zulüm yoktur.
5. ‹smet: Peygamberden küfür, yalan, f›sk, zinâ gibi fleyler pey-
gamberlikten önce ve sonra meydana gelmez. Bu icmâ-› ümmettir.
Böyle inanmamak küfürdür. Be¤enilmeyen ve çirkin fleylerden ve
insanlar›n nefret ettikleri fleylerden münezzehtirler. Adâlete uyma-
yan ifllerden mâsumdurlar, hepsi âlim, âmil ve kâmildirler.
peygamber ve peygamberlik

6. Emnü’l-Azl: Peygamberler peygamberlik makam›ndan,


dünyâ ve âhirette azl olmazlar. Peygamberlik s›fat› onlar›n zâtla-
r›ndan dünyâda ve âhirette ayr›lmaz. Önce gelen peygamberlerin
dinleri nesh olmakla peygamberlikten azl lâz›m gelmez. Zîrâ pey-
gamberlik onlar›n s›fatlar›d›r. Allahü teâlân›n ihsân›d›r. Çal›flmak-
la elde edilmez. Evliyâl›k ise cenab-› Hak’k›n ihsan› ile çal›flmakla
kazan›l›r. Her peygamberde zaten evliyâl›k vard›r. Peygamberlikle-
ri evliyâl›klar›ndan üstündür. Çünkü peygamberlikle vahye kavufl-
mufl, melekleri görmüfl ve di¤er üstünlüklere sâhip olmufllard›r.
7. Fetânet: Peygamberlerin ak›llar› kâmildir. Ak›ls›zl›ktan
ve akl› az olmaktan münezzehtirler, uzakt›rlar. Köleden ve soyu
asil olmayan âileden peygamber gelmemifltir. ‹nsanlar aras›nda
afla¤› olanlardan peygamber gelmemifltir. Kusurlu kimselerden,
kör, çolak, topal, sa¤›r, di¤er ay›p ve noksanlar› bulunan insan-
lardan da peygamber gelmemifltir.
Peygamberlerin dereceleri: Peygamberlerin, birbirleri üze-
rinde, flerefleri, üstünlükleri vard›r. Meselâ, ümmetlerinin çok
olmas›, gönderildikleri memleketlerin büyük olmas›, ilim ve mâ-
rifetlerinin çok yerlere yay›lmas›, mûcizelerinin daha çok ve de-
vaml› olmas› ve kendileri için ayr› k›ymetler ve ihsânlar bulun-
mas› gibi üstünlükler bak›m›ndan, âhir zaman peygamberi Mu-
hammed aleyhisselâm, bütün peygamberlerden daha üstündür.
“Ülül’azm” olan peygamberler, böyle olmayanlardan ve resûl-
ler, nebîlerden daha üstündürler.
Peygamberler, üstünlük s›ras›na göre dört makamda (derece-
de) bulunurlar:
1) Nebîler. 2) Resûller. 3) Ulül’azm peygamberler; bunlar
alt› tâne olup gönderilifl s›ras›na göre Âdem, Nûh, ‹brâhim, Mû-
sâ, Îsâ ve Muhammed aleyhimüsselâmd›r. 4) Hâtemül-enbiyâ;
Peygamberlerin en üstünü ve en sonuncusu olan Muhammed
aleyhisselâmd›r.
peygamber ve peygamberlik

‹brâhim aleyhisselâm, Halîlullaht›r. Çünkü, bunun kalbinde,


Allah sevgisinden baflka, hiçbir mahlûkun sevgisi yoktu. Mûsâ
aleyhisselâm, Kelîmullaht›r. Çünkü, Allahü teâlâ ile konufltu.
Îsâ aleyhisselâm Rûhullah ve Kelime-tullaht›r. Çünkü babas›
yoktur. Yaln›z “Ol!” kelime-i ilahiyyesiyle anas›ndan dünyâya
geldi. Bundan baflka, Allahü teâlân›n hikmet dolu âyetlerini, va-
az vererek, insanlar›n kulaklar›na ulaflt›r›rd›.
Mahlûklar›n yarat›lmas›na sebep olan ve Âdemo¤ullar›n›n
en üstünü, en flereflisi, en k›ymetlisi bulunan Muhammed aley-
hisselâm, Habîbullaht›r. Onun Habîbullah oldu¤unu ve büyük-
lü¤ünü, üstünlü¤ünü gösteren fleyler pek çoktur. Bunun için,
O’na, ma¤lup olmak, bozguna u¤ramak gibi sözler söylenemez.
K›yâmette, herkesten önce kabirden kalkacakt›r. Mahfler yerine
önce gidecektir. Cennete herkesten önce girecektir. Güzel ahlâk›,
say›lmakla bitmez ve insan gücü yetiflmez. Bu konuda ciltler do-
lusu kitaplar yaz›lm›flt›r.
Peygamberlerin say›lar›: Peygamberlerin say›s› tam belli
de¤ildir. 124.000’den çok olduklar› meflhurdur. Bunlardan 313
veya 315 adedi Resûldür.
Bunlardan, yaln›z yirmi sekizinin isimleri Kur’ân-› kerîmde
bildirilmifltir. Bu yirmi sekizden Zülkarneyn, Lokmân ve
Uzeyr’in peygamber olup olmad›klar› kesin belli de¤ildir.
Allahü teâlâ, yaratt›¤› bu âlemle varl›¤›n› belli etti¤i gibi,
kullar›na çok ac›yarak, var oldu¤unu ayr›ca da bildirmifltir.
Âdem aleyhisselâmdan bafllayarak, her as›rda, dünyân›n her ta-
raf›ndaki insanlar aras›ndan en iyi, en üstün olarak yaratt›¤› bi-
risine melekle haber göndererek, kendi isimlerini bildirmifl ve in-
sanlar›n dünyâda ve âhirette rahat etmeleri, iyi yaflamalar› için,
ne yapmalar› ve nelerden sak›nmalar› lâz›m oldu¤unu aç›kla-
m›flt›r. ‹nsanlar eski fleyleri unuttuklar› için ve her zaman bulu-
nan kötü kimseler, peygamberlerin kitaplar›n› ve sözlerini de¤ifl-
tirdiklerinden, eski dinler unutulmufl, bilinenleri de bozulmufl-
tur. Her fleyi yaratan yüce Allah, insanlara ac›d›¤› için, kullar›-
peygamber ve peygamberlik

na son bir peygamber ve yeni bir din göndermifltir. Bu dîni k›-


yâmete kadar koruyaca¤›n›, kötü insanlar sald›racaklar, de¤ifltir-
meye, bozmaya kalk›flacaklarsa da kendisi bunu, bozulmam›fl
olarak her yere yayaca¤›n› müjdelemifltir.
Allahü teâlâ, insanlar› olgunlaflt›rmak ve kalplerindeki hasta-
l›klar›n› tedâvi etmek için, ezelde merhamet ederek, peygamberler
göndermeyi dilemifltir. Peygamberlerin, bu vazifelerini yapabilme-
leri için, itâat etmeyenleri korkutmalar›, itâat edenleri müjdelemle-
ri lâz›md›r. Âhirette, birinciler için azap, ikinciler için sevap bulun-
du¤unu haber vermeleri lâz›md›r. ‹nsan, kendine tatl› gelen fleyle-
re kavuflmak ister. Bunlara kavuflabilmek için do¤ru yoldan sapar,
günah ifller. Baflkalar›na kötülük yapar. ‹nsanlar› kötülük yapmak-
tan korumak, dünyâda ve âhirette rahat ve huzur içinde yaflamala-
r›n› sa¤lamak için peygamberlerin gönderilmesi lâz›md›r. Dünyâ
hayât› k›sad›r. Âhiret hayât› sonsuzdur. Bunun için, âhiret hayâ-
t›ndaki saâdeti sa¤lamak önce gelmektedir.
Peygamberler Allahü teâlâ taraf›ndan seçilmifl, gönderilmifl
insanlard›r. Ümmetlerini Allahü teâlâya ça¤›rmak, azg›n, yan-
l›fl yoldan, do¤ru yola, saâdet yoluna çekmek için gönderilmifl-
lerdir. Dâvetlerini kabûl edenlere, Cenneti müjdelemifller, inan-
mayanlar› Cehennem azâb› ile korkutmufllard›r. Onlar›n Allahü
teâlâdan getirdikleri her haber do¤rudur, yanl›fll›k yoktur. Pey-
gamberlerin sonuncusu, Muhammed aleyhisselâmd›r. O’nun
dîni bütün dinleri nesh etmifl, yürürlükten kald›rm›flt›r. O’nun
kitab›, geçmifl kitaplar›n en iyisidir. O’nun getirdi¤i din k›yâme-
te kadar bâkîdir. Kimse taraf›ndan de¤ifltirilemeyecektir. Îsâ
aleyhisselâm gökten inecek ise de, O’nun dîniyle amel edecek, yâ-
ni O’nun ümmeti olacakt›r.
Büyük ‹slâm âlimleri ‹mâm-› Gazâlî ve ‹mâm-› Rabbânî’nin
de ifâde ettikleri gibi, peygamberlerin gönderilmesi kah›rd›r, ce-
birdir. ‹nsanlar› cebir zinciriyle Cennete çekmek içindir. Nitekim
hadîs-i flerîfte; “Zincirlerle Cennete çekilen insanlara hayret
mi ediyorsun?” buyuruldu. Din, Cehenneme gitmemeleri için,
peygamber ve peygamberlik

insanlar› ba¤layan bir kemenddir. Nitekim hadîs-i flerîfte; “Siz


pervâne gibi, kendinizi atefle at›yorsunuz. Ben kemeriniz-
den tutup geriye çekiyorum” buyuruldu. Allahü teâlân›n in-
sanlara do¤ru yolu gösterdi¤i vâs›talardan biri de peygamberle-
rin sözleridir. (Her istedi¤ini yapmak) zincirinin halkalar›ndan
biri de, peygamberlerin sözleridir. ‹nsanlar, do¤ru yolu, e¤ri yol-
lardan, bu sözlerle ay›rabilir. Onlar›n gösterdi¤i tehlikeden, in-
sanda korku hâs›l olur. Bu ay›r›fl bilgisiyle korku, ak›l aynas› üze-
rindeki tozlar› temizler. Ak›l cilâlan›p, âhiret yolunu tutman›n,
dünyâ zevklerine kap›lmaktan daha iyi olaca¤›n› anlar. Bu anla-
y›fl, âhiret için çal›flmak irâdesini hâs›l eder. ‹nsan›n uzuvlar›,
irâdesine tâbi oldu¤undan, Uzuvlar âhiret için çal›flmaya bafllar.
Allahü teâlâ, bu zincirle insan› zorla Cehennemden uzaklaflt›r-
m›fl, Cennete sürüklemifl olur. Peygamberler koyun sürüsünün
çoban›na benzer. Sürünün sa¤ taraf›nda çay›r olsa, sol taraf›nda
ma¤ara bulunsa, ma¤arada kurtlar olsa, çoban, ma¤ara taraf›nda
durup, sopa sallay›p, koyunlar› korkutarak, çay›r taraf›na kova-
lar. ‹flte peygamberlerin gönderilmesi de, buna benzer.
‹nsanlar›n do¤ruyu, iyiyi, güzel olan› bulabilmeleri tek bafl›-
na ak›lla mümkün de¤ildir. Ak›l, göz gibidir. Peygamber vâs›ta-
s› ile gönderilen din ise ›fl›k gibidir. Yâni, insan›n akl›, gözü gi-
bi zay›f yarat›lm›flt›r. Göz, maddeleri, cisimleri karanl›kta göre-
miyor. Allahü teâlâ, görme âletinden (gözden) faydalanmak için
günefli, ›fl›¤› yaratm›flt›r. Güneflin ve çeflitli ›fl›k kaynaklar›n›n
nûru olmasayd›, göz ifle yaramazd›. Tehlikeli cisimlerden, yer-
lerden kaçamaz, faydal› fleyleri bulamazd›.
Ak›l da, yaln›z bafl›na mâneviyat›, faydal›, zararl› fleyleri an-
lam›yor. Allahü teâlâ, ak›ldan faydalanmak için, Peygamberleri,
din ›fl›¤›n› yaratt›. Peygamberler, dünyâda ve âhirette rahat et-
mek yolunu bildirmeseydi, ak›l bulamaz, ifle yaramazd›. Tehlike-
lerden, zararlardan kurtulamazd›. ‹slâmiyete uymayan veya ak-
l› az olan kimseler ve milletler, peygamberlerden faydalanamaz.
Dünyâda ve âhirette tehlikelerden, zararlardan kurtulamaz.
peygamber ve peygamberlik

Peygamberler hakk›nda Kur’ân-› kerîm’de meâlen buyurulu-


yor ki:
Peygamberlerin üzerinizdeki (vazifesi) ancak ilâhî
emirleri tebli¤dir. Allah, aç›klad›¤›n›z ve gizledi¤iniz söz-
lerle hareketlerinizin hepsini bilir. (Mâide sûresi: 99)
Kâfirler, Allahü teâlân›n emirleriyle Peygamberlerinin
emirlerini birbirinden ay›rmak istiyorlar. Bir k›sm›na
inan›r›z; bir k›sm›na inanmay›z diyorlar. Îmân ile küfür
aras›nda bir yol açmak istiyorlar. Onlar›n hepsi kâfirdir.
Kâfirlerin hepsine Cehennem azâb›n›, çok ac› azâblar› ha-
z›rlad›k (Nisâ sûresi: 150-151)
Peygamberler göndermedikçe azap yapmay›z. (‹srâ sû-
resi:15)
Peygamberleri, müjde vermek ve korkutmak için gön-
derdim. Böylece, insanlar›n Allahü teâlâya özür, bahâne
yapmalar› önlendi. (Nisâ sûresi:165)
vahiy ve vahiy flekilleri

vahiy ve vahiy flekilleri

Vahiy, Allahü teâlân›n diledi¤i fleyleri, emir ve yasaklar›n›


vas›tal› veya vas›tas›z olarak peygamberlerine bildirmesine denir.
Allahü teâlâ, insanlar aras›ndan seçti¤i peygamber denilen
kullar›n› vahiy ile flereflendirmifltir. Bu sûretle, insanlara, dün-
yâda ve âhirette rahat ve huzûra kavuflacaklar› esaslar› bildir-
mifltir. Vahiy, ilk peygamber Âdem aleyhisselâmdan son pey-
gamber Muhammed aleyhisselâma kadar devâm etmifl ve onda
son bulmufltur.
Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem mübârek yü-
zünde, vahiy esnâs›nda so¤uk k›fl günlerinde bile ya¤mur tâne-
cikleri gibi ter belirirdi. O s›rada yan›nda bulunanlar vahiy gel-
di¤ini anlarlard›. Hattâ vahyin a¤›rl›¤›n› hissederler, o esnâda
ellerini ve kollar›n› kald›racak güçleri kalmazd›. Bir defâs›nda
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem deve üzerinde
iken, vahiy gelmifl, deve vahyin a¤›rl›¤›na dayanamayarak arka
ayaklar› üzerine çöküvermifltir.

Vahyin gelifl usûlleri:


Muteber hadîs ve tefsîr usûlü kitaplar›nda bildirildi¤ine gö-
re vahiy flu flekillerde gelirdi.
1. Cebrâil aleyhisselâm›n insan flekline girerek getirdi¤i va-
hiylerdir. Vahyin en kolay flekli de budur. Cebrâil ço¤unlukla
Peygamberimize D›hye isimli sahâbînin fleklinde gelirdi. Cibrîl
hadîsinde bildirilenler böyledir.
2. Peygamberimizin uyan›kken Cebrâil aleyhisselâm taraf›n-
dan vahyin Peygamberimizin kalbine b›rak›lmas›d›r.
3. Do¤ru rüyâlar. Bu, vahyin ilk fleklidir. Peygamberlerin bil-
hassa Peygamberimizin gördü¤ü rüyâlar, daha sonra uyan›nca
vahiy ve vahiy flekilleri

gerçek hayatta aynen meydana gelirdi. Hazret-i Âifle flöyle bu-


yurur: “Peygamberimizin gördü¤ü rüyâlar aynen ç›kard›. Bu
rüyâlar sabah ayd›nl›¤› kadar aç›kt›.”
4. Buhârî ve Müslim’de bildirildi¤ine göre Cebrâilin görül-
meden, fliddetli bir sesle vahyi bildirmesidir. ‹flitilen bu ses, ya
vahiy mele¤inin kendi sesi veya kanatlar›n›n u¤ultusu idi. Ken-
disinde; korkutma ve azap bulunan âyetler bu flekilde gelirdi.
Peygamberimiz, vahyin bu çeflidi gelirken, titrer ve terlerdi.
Hattâ heyecanlan›rd›.
5. Cebrâil’in Peygamberimize uyku hâlindeyken gelmesidir.
6. Cebrâil’in bizzat kendi flekliyle getirdi¤i vahiydir. Pey-
gamberimize Hira Da¤›nda gelen ilk vahiy bu flekilde olmufltur.
Ayn› durum Mîrâc hâdisesinde de meydana gelmifltir.
7. Peygamber efendimiz uyan›kken, arada perde olmaks›z›n
do¤rudun Allahü teâlâ ile konuflmas› fleklindeki vahiydir. Mîrâc
gecesi meydana gelmifltir.
8. Mîrâc gecesi befl vakit namaz›n farz olmas›na dâir arada
perde olmadan vukû bulan vahiy.
EYYÛB
ALEYH‹SSELÂM
EYYÛB ALEYH‹SSELÂM

EYYÛB lara bakar, misafirsiz sof-


ALEYH‹SSELÂM; raya oturmaz, yoksullara
Nesebi ve gençli¤i yard›mda bulunurdu. Ç›p-
Hazreti Eyyûb, Hazreti laklar› giydirir, dullar› ko-
‹shak’›n o¤lu Iys evlâd›n- rurdu.
dand›r. Babas› Mus bin Eyyûb aleyhisselâma,
Ravil veya Raz›h bin fiam civar›nda yaflayan in-
Iys’dir. Annesi, Hazreti sanlara peygamber oldu-
Lût’un neslinden idi. Han›- ¤u bildirildi. Onlar› Allahü
m› Rahîme, Hazreti Yu- teâlâya iman ve ibadete
suf’un o¤lu Efrahim’in k›- ça¤›rd›. Bu u¤urda pek
z›d›r. Eyyûb aleyhisselam çok zahmet çekti.
uzun boylu, k›v›rc›k saçl›, ‹lâhî vahye mazhar
güzel gözlü, genifl gö¤üs- bir peygamber oldu¤u,
lü, k›sa boyunlu ve adaleli Kur’an-› kerimde mealen
kollu idi. Allahü teâlâ Haz- flöyle bildirilmektedir:
reti Eyyûb’a, dedesi Haz-
(Biz, Nuh’a ve ondan
reti ‹shak’›n duâs› bereke-
sonraki peygamberlere
tiyle çok mal ve servet
vahyetti¤imiz gibi sana da
verdi. Sürü sürü hayvan-
lar, ba¤lar, bahçeler ve çok vahyettik. Nitekim ‹bra-
evlât ihsan etti. fiam civa- him’e, ‹smail’e, ‹shak’a, Ya-
r›nda Beseniyye mevkiin- kûb’a, torunlar›na, ‹sa’ya,
deki çiftliklerinde binlerce Eyyûb’a, Yunus’a, Harun’a
insan çal›fl›rd›. Hizmetçile- ve Süleyman’a da vahyet-
rinin, tarla ve hayvanlar›- mifltik.) [Nisâ 163]
n›n çoklu¤u bak›m›ndan (Biz ona, ‹shak ile Ya-
asr›nda bir benzeri yoktu. kûb’u ihsan ettik ve her
Servetinin çoklu¤u, onu, birini hidayete, nübüvve-
Allah yolundan hiçbir za- te erdirdik. Daha evvel de
man al›koymad›. Çok iba- Nuh’u ve onun neslinden
det ederdi. Yetimlere dul- Davud’u, Süleyman’›, Ey-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 19
EYYÛB ALEYH‹SSELÂM

yûb’u, Yusuf’u, Musa’y› ve ibni Asakir flöyle bildi-


ve Harun’u hidayete, nü- rirler:
büvvete kavuflturduk. fiam taraf›nda kurakl›k,
Biz, iyi hareket edenleri k›tl›k olur. M›s›r Hüküm-
iflte böyle mükâfatland›r›- dar› Eyyûb aleyhisselama,
r›z.) [En’âm 84] bize gel! Bizim yan›m›zda
senin için bolluk, genifllik
Hazreti Eyyûb’un vard›r, diye yaz› gönderin-
imtihan› ce Eyyûb aleyhisselam
Eyyûb aleyhisselâm, mallar› ve ailesi ile birlikte
Allahü teâlây› and›¤› za- M›s›r’a gider. Firavn onla-
man, göklerde bulunan ra yiyecekler, elbiseler ve-
melekler ona salât ve se- rip kalacak yer temin eder.
lâm ederlerdi. Cenab-› Eyyûb aleyhisselam
Hak, Hazreti Eyyûb’u imti- Hükümdar›n yan›nda bu-
han etmeyi murad etti. lundu¤u bir s›rada fiuayb
Eyyûb aleyhisselam›n aleyhisselam gelip içeri
imtihana çekilmesinin se- girer ve hükümdara flöyle
beplerinden birini ibni Esir seslenir:

peygamberler tarihi ansiklopedisi 20


EYYÛB ALEYH‹SSELÂM

-Gök, yer, denizler ve da hiçbir flikâyette bulun-


da¤lar halk› k›z›nca Allahü mayarak, Allahü teâlâya
tealan›n da gazaba gele- hamd ve flükürde bulun-
ce¤inden korkmaz m›s›n? du. fieytan onun hamd ve
Eyyûb aleyhisselam ise flükretmesi karfl›s›nda tek-
susar ve konuflmaz. fiu- rar dedi ki:
ayb ve Eyyûb aleyhisse- - Hani hudutsuz arazi-
lam hükümdar›n yan›ndan ler, hani say›s› bilinmeyen
ç›k›nca Allahü teala Eyyûb hayvanlar, hani meyve
aleyhisselama: bahçeleri, hani evler, ocak-
-Ey Eyyûb! Sen, hü- lar? Bunca mal ve mülk el-
kümdar›n ülkesine gitti¤in den gitti. Bir daha bunlar
için sustun, öyleyse imti- ele geçer mi?
hana haz›rlan, diye vahy Hazreti Eyyûb yine flük-
eder. redip flöyle cevap verdi:
Böylece Allahü teala - O mal› mülkü bana
Hazreti Eyyûb’u imtihana Rabbim vermiflti. fiimdi
tabi tutar. Önce Hazreti Ey-
de ald›. Çünkü mal›m›n da
yûb’un mallar›n› çeflitli ve-
benim de sahibim Odur.
silelerle elinden ald›. Ko-
Dilerse verir, dilerse al›r,
yunlar› sel ile, ekinleri rüz-
Ona yapt›¤› iflten dolay›
gâr ile telef oldu. fieytan
suâl sorulmaz!
da çoban suretinde, a¤la-
yarak Eyyûb aleyhisselâ- Hazreti Eyyûb’un bu
m›n yan›na geldi. Eyyûb hâli ve sözleri, fleytana
aleyhisselâm o esnada in- müthifl bir flamar oldu. Bu
sanlara vaaz ve nasihatle kadar mal› mülkü gitmifl
meflgul idi. “Ey Eyyûb! olmas›na ra¤men, sab›r ve
fiafl›lacak bir afet oldu. Al- flükründe ve tevekkülünde
lahü teâlâ mal›n› mülkünü zerre kadar bir de¤ifliklik
helâk etti!” dedi. Hazreti olmamas›, onu çileden ç›-
Eyyûb, bu haber karfl›s›n- kar›yordu. Ancak Eyyûb
peygamberler tarihi ansiklopedisi 21
EYYÛB ALEYH‹SSELÂM

aleyhisselâm Allahü teâlâ- fieytan; Hazreti Ey-


n›n bir peygamberi idi. O yûb’un feryat ve figan et-
bütün bu mallar›n sevgisini mesini bekliyordu. Fakat
kalbine hiç getirmemifl ve ondaki sab›r ve tevekkülü
bunlar› Allahü teâlân›n r›za- görünce, hiddetlendi ve
s›n› kazanmaya vesile k›l- tam konuflmaya bafllaya-
m›flt›. Kalbinde zerre kadar ca¤› s›rada Hazreti Eyyûb
mal sevgisi bulunmayan dedi ki:
kimse, geçici olan mal ve - Ey mel’un! Sen ‹blis-
mülke hiç aldan›r m›yd›? sin. Beni Rabbime isyana
Allahü teâlâ, Eyyûb teflvik etmek istiyorsun.
aleyhisselâm›n bütün ma- fiunu bil ki, evlâd›m bir
l›n› ald›ktan sonra, hocala- emanet idi. Rabbime niçin
r› ile ders okuyan çocukla- incineyim? Ben her hâlü-
r›n›n da zelzele ile canlar›- kârda Rabbime hamd
n› ald›. Bunu gören fley- ederim.
tan, hoca flekline girip, fer- Hazreti Eyyûb Allahü
yat ve figan ile Hazreti Ey- teâlân›n takdîrine raz› ol-
yûb’un yan›na geldi. Bafl›- mufl idi. O¤ullar›n›n vefat
na topraklar serpip, gözle- etmeleri üzerine, “Eceli
rinden kanl› yafllar ak›ta- gelen bu dünyadan gider.
rak dedi ki: Birgün ben de gidece-
- Ey Eyyûb! Allahü te- ¤im!” diye düflündü.
âlâ evini zelzele ile y›kt›. Bundan sonra Allahü
Çocuklar›n öldü. Her biri teâlâ, Eyyûb aleyhisselâ-
parça parça oldular. Ba¤- m›, bedenine hastal›k ve-
r›flmalar›, inlemeleri daya- rerek imtihan etmeyi mu-
n›lacak gibi de¤ildi. rat etti. Eyyûb aleyhisse-
fieytan öyle anlatt› ki, lâm›n vücuduna hastal›k
Hazreti Eyyûb’un müba- verdi. Hazreti Eyyûb’un
rek gözlerinden yafl geldi. hastal›¤› gün geçtikçe
peygamberler tarihi ansiklopedisi 22
EYYÛB ALEYH‹SSELÂM

fliddetlendi. Akrabalar›, gunlu¤a, meflakkate ve


komflular› ve baflkalar› azaba, hastal›¤a u¤ratt›,
yan›na u¤ramaz oldu. sebep oldu, diye duâ ve
Yaln›z, sadakat ve flefkat nida etti.)
timsali han›m› Rahîme Burada Hazreti Eyyûb
Hatun onu terketmedi. edebi gözeterek, duâs›nda
Ona hizmetine devam yorgunlu¤u ve hastal›¤›,
edip, ihtiyaç için neyi var- fleytana nisbet etti. Çünkü
sa sarfetti. El ifli yaparak, fleytan, zenginli¤ine, evlâ-
baflka evlere hizmet için d›na ve çok ibadet edifline
giderek maiflet teminine haset edip, musallat ol-
çal›flt›. mak istemiflti. Gerçekte
Bu arada fleytan yine Eyyûb aleyhisselâm her
vesvese vermek için elin- fleyin Allahü teâlâdan ol-
den geleni yap›yordu. Kâh du¤unu bilirdi.
Eyyûb aleyhisselâma mal fieytan bu defa da Haz-
ve mülkünü hat›rlat›yor, reti Eyyûb’un bulundu¤u
bazen çocuklar›n›, bazen flehir halk›na vesvese vere-
de hastal›¤›n› hat›rlat›yor- rek; “Aman Rahîme ile gö-
du. Ama her seferinde sa- rüflüp, ona yard›mc› olma-
b›r, hamd ve flükürle karfl›- y›n! Eyyûb’un hastal›¤› size
l›k buluyordu. de geçer. Onu flehrinizden
Hazreti Eyyûb’un hasta kovun!” dedi. fiehir halk›,
olmas› ve hastal›k sebebi, Rahîme’ye haber gönde-
Kur’an-› kerimde Sâd su- rip; “Eyyûb’u al›p, buradan
resi 41. ayet-i kerimesinde beraberce gidiniz! Yoksa si-
mealen flöyle bildirilmek- zi taflla öldürürüz!” tehdi-
tedir: dinde bulundular.
([Ey Habibim!] Kulu- Rahîme Hatun, Hazreti
muz Eyyûb’u hat›rla! O, Eyyûb’u al›p oradan ayr›l-
Rabbine; fleytan beni yor- d›. fiehre uzakl›¤› fazla ol-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 23
EYYÛB ALEYH‹SSELÂM

mayan bir yere götürdü. - Seksen y›l idi.


Küçük bir kulübe yaparak - fiiddet ve belâ zama-
hizmetine devam etti. O, n›, s›hhat ve safa süresi
bütün bu zor flartlara ra¤- kadar olmadan, belâ için
men Hazreti Eyyûb’a hiz- cenab-› Mevlâya, flikâyet-
met etmekten geri durma- ten hayâ ederim.
d›. Zira ona hizmetin karfl›-
Tahammül gücünün üs-
l›¤›n› ahirette kat kat göre-
tünde bir sab›r gösteren
ce¤ini biliyordu.
Hazreti Eyyûb, Kur’an-› keri-
Hazreti Eyyûb flehir d›- min Sâd suresi 44. ayet-i ke-
fl›ndaki kulübesinde, ra- rimesinde methedildi. Ha-
hats›z olmas›na ra¤men, dis-i flerifte de buyuruldu ki:
gelip geçen insanlara Alla-
hü teâlây› hat›rlat›yor, sab- (Hazreti Eyyûb, insan-
r› ve flükrü tavsiye ediyor- lar›n en uysal›, en sab›rl›s›
du. ‹fl ve üzüntüden bîtap ve en çok gadab›n›, öfke-
düflmüfl olan han›m› Rahî- sini yenen idi.)
me de, flehirdeki han›mla- Hakka r›zas› tam ve ku-
ra iplik e¤irmekle meflgul sursuzdu. fiu fliir, onun hâ-
idi. Hazreti Eyyûb yedi y›l lini çok güzel ifade ediyor:
dert ve belâ içinde bu fle- Hofltur bana senden gelen,
kilde kald›. Hâlinden hiç fli- Ya gonca gül yahut diken,
kâyet etmedi. Ya hil’at yahut kefen,
Bir ara Rahîme Hatun, Nâr›n da hofl, nurun da hofl.
efendisine dedi ki: fieytan, Hazreti Eyyûb’a
- Cenab-› Hakka duâ et- ve Rahîme’ye musallat ol-
sen de bu dertleri senden maya devam ediyordu.
alsa... Birgün, Rahîme Hatun yi-
- Ey Rahîme! S›hhat ve yecek almaya gitmiflti.
mes’ut günlerimiz ne ka- fieytan, insan suretinde
dar zamand›? karfl›s›na ç›k›p sordu:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 24
EYYÛB ALEYH‹SSELÂM

- Ey Rahîme! Sen Yu- “Sen, hasta olan Ey-


suf’un o¤lu Efrahim’in k›z› yûb’un han›m› m›s›n?” di-
de¤il misin? Burada ne ye sordu. Rahîme de;
ar›yorsun? “Evet” deyince, “Ben onu
- Evet, Efrahim’in k›z›- yakaland›¤› hastal›ktan
y›m! Efendim, Allahü te- kurtarmay› düflünürüm.
âlân›n peygamberi Eyyûb, Lâkin flartlar›m var!” dedi.
belâlara müptelâ oldu. Rahîme Hatun, flartlar›n›
Onun hizmetçisiyim. sorunca, fleytan flöyle ce-
- Kendine yaz›k ediyor- vap verdi:
sun. Hastal›¤› sana da ge- - Kolay! Eyyûb flarap
çer. içecek ve benim için de,
- Onun üzerimdeki flifay› sen yaratt›n, diye-
hakk›n› ödeyemem. Ni- cek.
met ve rahat vaktinde Rahîme Hatunun olan-
onunla yaflad›m. Bu has- lar› kendisine anlatmas›
tal›k hâlinde onu yaln›z b›- üzerine, Eyyûb aleyhisse-
rakamam. lâm, “O fleytand›r, bizi
Rahîme Hatun böyle Rabbimizden ay›rmak isti-
söyledikten sonra yoluna yor. Ondan sak›n!” buyur-
devam etti. Dönünce; ba- du.
fl›ndan geçenleri Hazreti Rahîme Hatunda Yusuf
Eyyûb’a anlatt›. O da; “Ey aleyhisselâm›n güzelli¤in-
han›m! O gördü¤ün, ‹blis- den biraz olup, o civarda
tir. Seni vesvese ile ben- ondan güzeli yoktu. Bir-
den ay›rmak ister!” bu- gün yine fleytan, yak›fl›kl›
yurdu ve dikkatli olup sa- bir kifli suretine girip, Ra-
k›nmas›n› tembih etti. hîme’nin yolunu keserek
fieytan, baflka birgün dedi ki:
de tabip suretinde Rahî- - Sen kimsin? Senin gi-
me’nin karfl›s›na ç›karak, bi güzel kad›n buralarda
peygamberler tarihi ansiklopedisi 25
EYYÛB ALEYH‹SSELÂM

görmedim. Ben yak›n köy- fieytan ona gelip; “Ba-


denim. Servetimin hesab› na secde edersen seni bu
yoktur. belâdan kurtar›r›m” de-
Rahîme Hatun da; mesi karfl›s›nda, fleytan›n
“Hasta olan Eyyûb aley- zarar›ndan dolay› müba-
hisselâm›n han›m›y›m. rek kalbi hüzünlenip cofltu
Ona hizmet ederim. O, Al- ve; “Belâdan s›zlanm›yo-
lahü teâlân›n peygambe- rum. Ama düflman›n haris
ridir. Ondan baflkas›na olmas›ndan rahats›z olu-
meyletmem!” dedi ve yü- yorum” deyip; “Bana has-
rüdü. fieytan da ümidi ke- tal›k isabet etti” buyurdu.
sip oradan uzaklaflt›. Hazreti Eyyûb’a iman
eden birkaç kiflinin; “E¤er
Hazreti bunda hay›r olsayd›, bu
Eyyûb’un duâs› belâya müptelâ olmazd›!”
Hazreti Eyyûb’un hasta- demeleri, onun mübarek
l›¤› çok fliddetlendi. Onun gönlünü mahzun etti.
bu hâli, beden, kalb ve lisa- Onun için böyle duâ etti.
n›yla yapt›¤› kulluk ve pey- Kavminden birkaç kifli za-
gamberlik vazifelerini iyice man zaman gelip, Hazreti
zorlaflt›r›yordu. O zaman Eyyûb’un hâlini görüp,
Allahü teâlâya flöyle duâ ve ac›rlard›. Birgün yine
niyazda bulundu: onun yan›na gelip, birbir-
- Ya Rabbi! Bana ger- lerine dediler ki:
çekten hastal›k isabet etti. - Bu kifliye bu dertler
Sen merhamet edenlerin geleli beri Rabbinden bir
en merhametlisisin. merhamet yetiflmedi. Bu
Hazreti Eyyûb’un bu belân›n sona ermesi lâ-
flekilde duâ etmesinin bir- z›md›. Hâlbuki günden gü-
kaç sebebi vard›. Baz›lar› ne ço¤al›yor, fliddetleni-
flunlard›r: yor.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 26
EYYÛB ALEYH‹SSELÂM

Hazreti Eyyûb bu söz- âlân›n cemaline yönelmifl-


lerden incindi ve dedi ki: tir. Cismen dili; “Bana ger-
- Ya Rabbî! Y›llard›r bu çekten hastal›k isabet et-
mihneti çektim. Senin ti” derken, manen de;
muhabbetinin arzusu be- “Sen merhametlilerin en
ni öyle kaplad› ki, bu belâ- merhametlisisin” diye zik-
dan hiç incinmedim. Nice retmifltir.
zaman bu derdi çekmeye Bir kimse, Resûlullah
raz› idim. Fakat bu sözler efendimizin mescidine
bana güç geldi. Ya Rabbi! girdi ve Eyyûb aleyhisse-
Sen merhamet edenlerin lâm ile ilgili baz› suâller
en merhametlisisin! sordu. Peygamber efendi-
Birgün Hazreti Eyyûb’a miz a¤lad› ve buyurdu ki:
Cebrail aleyhisselâm ge- (Allahü teâlâya yemin
lip, onu zor konuflur bir ederim ki, Eyyûb [aleyhis-
hâlde buldu. Ona dedi ki: selâm] belâdan inlemedi,
- Neden böyle durur- s›zlanmad›. Lâkin yedi se-
sun? ne, yedi ay, yedi gün, yedi
- Sab›rdan baflka çare saat o belâda kald›. Ayak-
nedir? ta namaz k›lmak istedi,
duramad›, düfltü. Hizmet-
- Hak teâlân›n hazine-
te kusur görünce; “Bana
sinde belâ çoktur. Sen ona
gerçekten hastal›k isabet
takat getiremezsin. Allahü
etti” dedi.)
teâlâdan afiyet iste!
Bunun üzerine Eyyûb
aleyhisselâm yukar›daki Hazreti Eyyûb’un
flekilde duâ etti. Eyyûb hastal›ktan kurtulmas›
aleyhisselâm bedenindeki Birgün han›m› Rahîme
hastal›k sebebiyle, insan Hatun yiyecek aramaya
olmas› bak›m›ndan inle- ç›km›flt›. ‹kindi vakti, Alla-
mifl; ruhen de Allahü te- hü teâlâdan Eyyûb aley-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 27
EYYÛB ALEYH‹SSELÂM

hisselâma lütuf müjdesi - Bu kadar s›k›nt› çek-


ulaflt›. Cebrail aleyhisse- tim, hazineyi elden kaç›r-
lâm ç›kageldi ve Allahü te- d›m, hastay› kaybettim. Ey
âlâdan; “Ey Eyyûb! Belâ Eyyûb! Bilmem seni hangi
verdim sabrettin. fiimdi canavar götürdü, hangi
ben sana s›hhat ve nimet hayvan yedi?
verece¤im. Ey Eyyûb, aya- Cebrail aleyhisselâm
¤›n› yere vur! Ç›kan su ile Hazreti Eyyûb’a dedi ki:
guslet ve so¤u¤undan
- Ey Eyyûb! Rahîme’yi
iç!” emrini getirdi.
ça¤›r, gönlünü hofl eyle!
Bu emr-i ‹lâhî üzerine
Eyyûb aleyhisselâm da
Hazreti Eyyûb aya¤›n› ye-
han›m›na seslendi:
re vurdu. ‹ki su p›nar› f›fl-
k›rd›. Biri s›cak olup, y›- - Ey han›m! Kimi ça¤›-
kanmak için, di¤eri so¤uk r›rs›n, kimi arars›n?
olup, içmek için idi. S›ca- - Bir hastam vard›, ha-
¤›ndan gusletti¤inde be- yat arkadafl›m idi, onu
denindeki rahats›zl›klar- kaybettim.
dan; so¤u¤undan içince - ‹smi ne idi?
de içindeki hastal›klardan - ‹smi sab›rl› Eyyûb idi.
flifa buldu. Kuvveti geri
- Nas›l bir kimse idi?
geldi. Taze bir genç oldu.
- Sa¤l›kl› iken sana
Cebrail aleyhisselâm
benzerdi.
Hazreti Eyyûb’a elbise giy-
dirdi. Lütuf bulutu, üzerine - Ey Rahîme! O hasta
geldi. Üstüne alt›n parçac›k- olan Eyyûb, benim. Allahü
lar› saç›ld›. Bir müddet son- teâlâ bana s›hhat verdi.
ra Rahîme flehirden döndü. Hazreti Eyyûb’un kendi-
Hazreti Eyyûb’u tan›yama- sini tan›tmas› üzerine Rahî-
d›. Kayboldu¤unu zannetti. me Hatun endiflelerinden
Sahraya kofltu, feryat edip kurtuldu ve her ikisi birlikte
a¤layarak dedi ki: Allahü teâlâya flükrettiler.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 28
EYYÛB ALEYH‹SSELÂM

Bu hâlden sonra han›- Alt›nlardan toplad›


m›yla beraber oradan ayr›- Abdullah ibni Abbas
l›p flehre do¤ru yola ç›kt›lar. diyor ki:
fiehrin kap›s›na gelince,
“Resûl-i ekreme, (Ey-
bütün flehir halk›n›n, kendi-
yûb’a bütün ehlini ve on-
lerini karfl›lamaya ç›kt›klar›-
larla beraber daha bir mis-
n› gördüler. Eyyûb aleyhis-
lini ba¤›fllad›k.) ayetinin
selâm onlara sordu:
manas›n› sordum. Buyur-
- Bu ne hâldir, nereye du ki:
gidiyorsunuz?
- Ey ‹bni Abbas! Allahü
- Bir ses duyduk. Diyor- teâlâ, Eyyûb’a han›m›n›
du ki: “Ey insanlar! Eyyûb verdi ve onu gençlefltirdi.
aleyhisselâm size geliyor, Yirmi alt› o¤lu dünyaya
onu karfl›lay›n›z!” geldi. Hak teâlâ, Eyyûb’a
Eyyûb aleyhisselâm bir melek gönderdi. Melek
flehre gelince, eski, köhne ona, belâlara sabretti¤i için
evini yenilenmifl gördü. Allahü teâlân›n selâm etti-
Bundan baflka; elinden ¤ini bildirdikten sonra,
al›nm›fl mallar› geri gel- kendisine, “Harman yerine
mifl ve yüz çeviren dostla- ç›ks›n!” buyurdu¤unu söy-
r›, kendisine muhabbetle ledi. Bunun üzerine Eyyûb
yönelmifllerdi. Nitekim Al- harman yerine ç›kt›. Allahü
lahü teâlâ, Sâd suresi 43. teâlâ, üzerine k›z›l renkli bir
ayet-i kerimesinde me- bulut gönderdi. Eyyûb’un
alen buyurdu ki: üzerine alt›n çekirge ya¤d›.
(Taraf›m›zdan bir rah- Eyyûb [aleyhisselâm] ete-
met, ak›l sahipleri için bir ¤ini aç›p bu alt›nlardan
ibret olmak üzere, Ey- toplad›.”
yûb’a bütün ehlini ve on- Hazreti Eyyûb’un has-
larla beraber daha bir mis- tal›¤› afiyet hâline dönü-
lini ba¤›fllad›k.) flünce, o gece seher vak-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 29
EYYÛB ALEYH‹SSELÂM

tinde bir ah eyledi. Sebe- Eyyûb aleyhisselâm


bini sorduklar›nda buyur- kavminin hâkimini imana
du ki: davet etti¤i vakit, o, “Evi-
- Her gece seher vaktin- min direksiz olarak dur-
de; “Ey bizim hastam›z na- mas›n› sa¤larsan iman
s›ls›n?” diye ses duyard›m. ederim” dedi. Hazreti Ey-
fiimdi o vakit geldi ve; “Ey yûb da duâ etti. Evin di-
s›hhatli kulumuz, nas›l- rekleri düflerek, ev direk-
s›n?” sesini duymad›m. siz olarak durdu. Hâkim
Bunun için a¤l›yorum. bunu gördü¤ü hâlde yine
de iman etmedi. Onun
Yine Eyyûb aleyhisse-
maksad› iman etmek de-
lâma, “Bu uzun hastal›k
¤ildi. Zira o, Eyyûb aley-
müddeti içerisinde, sana
hisselâm›n, bu iste¤ini
en zor ne geldi?” diye sor-
yapamay›p, davas›ndan
duklar›nda; buyurdu ki:
vazgeçece¤ini zannedi-
- Dost ve düflmanlar›n yordu. Fakat Allahü te-
serzenifli, her fleyden da- âlân›n her fleye gücünün
ha zordur. yetece¤ini hesaplam›-
Her peygamber gibi yordu.
Hazreti Eyyûb’un da muci- Eyyûb aleyhisselâm
zeleri oldu. Bunlardan ba- ömrünün sonunda, en ol-
z›lar› flöyledir: gun evlâd› olan Havmel’i
Eyyûb aleyhisselâm›n vasî tayin etti. Techiz ve
kavmi çok fakirdi. Eyyûb tekfin hususlar›n› ona ›s-
aleyhisselâma gelip ko- marlad›. Zülkifl lâkab› ile
yunlar›n›n ço¤almas› için bilinen Biflr adl› o¤lunun
duâ etmesini istediler. peygamberli¤inde ihtilaf
Hazreti Eyyûb da duâ etti. olunmufltur. Hazreti Ey-
Koyunlar› ço¤ald› ve k›rk- yûb’un kabrinin, fiam’da
t›klar› yünler ibriflim hâli- Beseniyye denilen yerde
ne geldi. oldu¤u bildirilmifltir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 30
fiUAYB
ALEYH‹SSELAM
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

fiUAYB Arabistan’da, Akabe


ALEYH‹SSELÂM; Körfezi’nden Humus vadi-
Nesebi ve gençli¤i sine kadar uzanan Med-
yen bölgesinde do¤up bü-
fiuayb aleyhisselâm,
yüyen Hazreti fiuayb, o
Medyen ve Eyke ahalisine
kavmin asil bir ailesine
gönderilen peygamberdir.
mensuptu. Hatta; dedele-
Hazreti ‹brahim veya Haz-
rinden olan Medyen’in et-
reti Salih’in neslinden oldu- raf›nda toplanan insanla-
¤u; anne taraf›ndan Hazreti r›n kurdu¤u flehre, Med-
Lût’un k›z›na ulaflt›¤› ve yen ismi verilmiflti. Hazre-
Hazreti Eyyûb’la da teyze- ti fiuayb’›n gençli¤i, Med-
o¤ullar› olduklar› rivayet yen kavminin aras›nda
edilir. ‹sminin Arapçada geçti. Bu bölge halk› sap›-
fiuayb, Süryanîcede ise t›p az›tm›fl oldu¤undan;
Yesrûb oldu¤u bildirilmifl- onlar›n kötülüklerinden
tir. ‹smi ve nesebi flöyledir: uzak yaflar, babas›ndan
fiuayb bin Mikail bin kalan koyunlar› ile meflgul
Yeflcur bin Medyen’dir. olur ve çok namaz k›lard›.
fiuayb aleyhisselam Arabi ‹nsanlara güzel huylar› ve
konuflurdu. nasihatleri ile örnek oldu.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 33


fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

Medyen halk› ‹nsanlar›n yollar›n› ke-


Medyenliler, atalar›n›n serler, onlar›n mallar›ndan
do¤ru yolundan ayr›lm›fl- belli bir k›sm›na el koyar-
lar ve kötü yollara sapm›fl- lard›. Yol üstünde durur-
lard›. Bu sebeple, bir olan lar, bilhassa yabanc› ve
Allahü teâlâya ibadet et- gariplerin mallar›n› çeflitli
meyi b›rakm›fllar; kendi hilelere baflvurarak elle-
yapt›klar› putlara, heykelle- rinden al›rlard›. S›hhatleri-
re tapmaya bafllam›fllard›. nin, bofl vakitlerinin, yiye-
cek, içecek ve giyecekteki
Medyen’in kervan yol-
bolluk, fiyatlardaki ucuz-
lar› üzerinde bulunmas›,
luk ve emniyet içinde ya-
bölge halk›n› ticarete yö-
flamak gibi nimetlerin k›y-
neltmiflti. Bu insanlar,
metini bilip flükretmezler,
yapt›klar› al›fl veriflte mu-
ayr›ca bütün bu nimetlere,
hakkak hile yaparlard›. Yi-
nankörlük ederlerdi.
yecek maddelerini al›rlar,
yer alt›na doldururlar, pa-
halan›nca fahifl fiyatla sa- Hazreti fiuayb’›n
tarlard›. Ölçü ve tart› için Peygamberli¤i
iki de¤iflik ölçek kullan›- Medyenliler böyle zu-
yorlar, al›rken büyük öl- lüm ve sap›kl›k içinde ha-
çekle al›yorlar, satarken yat sürerken, Allahü teâlâ,
küçük ölçekle veriyorlard›. onlar› do¤ru yola davet et-
O zamanlar, para, ya sa- mek için, Hazreti fiuayb’›
y›larak adet olarak veya peygamber olarak gön-
tart›larak ifllem görürdü. derdi. fiuayb aleyhisse-
Medyenliler, al›fl verifl yap- lâm, onlara, Allahü teâlâ-
t›klar› flah›slardan paray› ya flirk koflmamalar›n› ve
tart› ile al›yorlar, kenar›n- yaln›z Ona ibadet etmele-
dan k›rpt›ktan sonra say› rini; al›fl veriflte, ölçü ve
ile baflkas›na veriyorlard›. tart›da haks›zl›kta bulun-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 34
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

mamalar›n›, âhiret günü- Hazreti ‹brahim’e indi-


ne inanmalar›n›, yeryü- rilen suhuflarda bildirilen
zünde bozgunculuk yap- hususlar›, yani Hanîf dini-
mamalar›n› söyledi. E¤er nin hükümlerini tebli¤
sözlerini dinlemez ve Alla- eden Hazreti fiuayb’›n
hü teâlân›n emir ve yasak- peygamberli¤i, fiam’a ka-
lar›na riayet etmezlerse, dar duyulmufltu. Allah afl-
dünyada ve ahirette ac› k› ile yanan nice gönül sa-
azaplarla karfl›laflacaklar›- hipleri, ak›n ak›n onu gör-
n› da haber verdi. mek ve bildirdiklerine
Azg›n Medyen ahalisi imanla flereflenmek için
Hazreti fiuayb’›n sözlerini Medyen’e geliyorlard›.
dinlemeyip, az›tt›kça az›tt›. Allahü teâlân›n, felâ-
Kabilesinin kuvvetli oldu- ketlerine sebep olarak ver-
¤unu ileri sürerek, Hazreti di¤i mal ve s›hhatleri se-
fiuayb’a kötülük yapmak is- bebiyle kendilerini kuvvet-
temediklerini söylediler. Fa- li zanneden müflrikler, fiu-
kat, ona inananlar› tehdit- ayb aleyhisselâma iman
ten de hiç geri kalmad›lar. etmeye ve ziyaretiyle fle-
Hazreti fiuayb, kavminin reflenmeye gelenlere mâ-
s›k›nt› ve eziyetlerine ra¤- ni olmaya çal›fl›yorlard›.
men, kavmini do¤ru yola Hatta, içlerinde en do¤ru
davet etti. Hazreti fiuayb kimse oldu¤unda hiç flüp-
son derece düzgün ve etkili he etmedikleri Hazreti fiu-
konuflurdu. Bu bak›mdan ayb’›, yalanc›l›kla suçlaya-
peygamberlerin hatibi diye rak, iman etmek için ge-
meflhur olmufltu. Onun lenleri ondan uzaklaflt›r-
böyle düzgün ve etkili ko- maya çal›fl›yorlard›.
nuflmas›n›n ve son derece Hazreti fiuayb’› ve ona
sab›rl› davranmas›n›n tesiri, inananlar›, yurtlar›ndan ç›-
az da olsa halk aras›nda karmakla da tehdit ettiler.
kendini gösteriyordu. Buna ra¤men fiuayb aley-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 35
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

hisselâm kavmine karfl› Medyen halk›n›n, ölçü


b›kmadan tebli¤ine de- ve tart›y› eksik ve hileli
vam ediyordu. Kavmine yapmak âdetleri oldu¤u
dedi ki: için, fiuayb aleyhisselâm
- Ey kavmim! Allahü tevhidden sonra onlara;
teâlâya ibadet edin! On- “Al›fl veriflinizde ölçe¤i ve
dan baflka ilâh›n›z yoktur. tart›y› noksan etmeyin!”
buyurdu.
Al›fl veriflinizde, ölçü ve
tart›da hile yapmay›n! fiuayb aleyhisselâm bu
Ben sizin zenginlik ve re- kötü huylar›n› terketmez-
fah içinde oldu¤unuzu, bu lerse, Allahü teâlân›n, ih-
zenginlik ve bollu¤a flük- san etti¤i rahat ve zengin-
retmedi¤iniz takdirde, bu li¤i onlardan alaca¤›n› an-
nimetlerin elinizden ç›ka- latt›. Allahü teâlân›n azab›-
n› kendilerine tebli¤ etti.
ca¤›n› görüyorum. Bu h›-
“Bu h›yanetiniz sebebiyle,
yanetiniz sebebiyle, k›ya-
k›yamette cehennem aza-
mette cehennem azab›n›n
b›n›n sizi kuflatarak, hiçbi-
ve dünyada iken fliddetli rinizin kurtulamayaca¤›n-
bir azab›n, sizi kuflatarak, dan korkar›m!” dedi. fiu-
hiçbirinizin kurtulamaya- ayb aleyhisselâm, sözleri-
ca¤›ndan korkar›m! ne devam ederek mealen
fiuayb aleyhisselâm; flöyle buyurdu:
kavmini, “Ondan baflka - Rabbiniz taraf›ndan
ilâh›n›z yoktur!” buyura- size aç›k mucize geldi. Ar-
rak tevhide davet ettikten t›k ölçüyü, teraziyi tam tu-
sonra, onlar›, en mühim tun! Insanlar›n haklar›n›
hususiyetleri olan al›fl ve- yerine getirmekte nok-
riflteki hileden vazgeçme- sanl›k yapmay›n! Pey-
ye davet etti. Sonra bu da- gamberler ve onlara tâbi
vet, ehemmiyet s›ras›na olanlar›n vas›tas›yla ›slah
göre devam etti. olmufl olan yeryüzünü,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 36
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

küfür ve hilelerinizle fesa- fiuayb aleyhisselâm›n


da vermeyin! E¤er benim davet etti¤i hususlar iki
sözümü tasdik ederseniz, esasta toplanmaktad›r: Bi-
bu söylediklerim sizin için rincisi, Allahü teâlân›n
hay›rl›d›r! emirlerini büyük bilmek.
Bu esasa, tevhid ve pey-
gamberleri tasdik de dahil
Hazreti fiuayb’›n olmaktad›r. ‹kincisi ise, Al-
davet esaslar› lahü teâlân›n yaratt›klar›na
fiuayb aleyhisselâm, ac›makt›r. Buna, eksik ve hi-
kavmine, peygamberli¤i- leli tartma ile fesat ç›karma-
nin ve bildirdiklerinin do¤- y› terketmek, kisaca insan-
rulu¤unu gösteren birçok lara eziyeti b›rakmak gir-
mucize göstermifltir. Bu mektedir. Herkese faydal›
mucizeleri gördükleri hâl- olmak ve yard›m etmek
de iman etmemekte dire- zordur. Fakat, herkese kötü-
nen kavmine, yine de ima- lük yapmaktan geri dur-
n› anlatmakta devam eden mak mümkün ve lâz›md›r.
fiuayb aleyhisselâm, “Ar- fiuayb aleyhisselâm›n
t›k ölçe¤i, teraziyi tam tu- bildirdi¤i bu hususlar
tun!” diyerek, gördü¤ü en Kur’an-› kerimde mealen
bariz kötü hâllerini, di¤er flöyle bildirilmektedir:
kötülüklerden daha önce (Ey kavmim! Ölçekte
nehye çal›flt›. Az bir fley ve terazide adaleti yerine
için eksik ve hileli tartarak getirin! ‹nsanlara, hakk›
h›yanet etmek, ahlâken de olan fleyleri noksan ver-
çok çirkin bir ifltir. Bunun meyin! Günah ifllemek su-
için Allahü teâlâ, haram ol- retiyle yeryüzünde fesat
du¤unu bildirdi ve hiçbir ç›kar›c› olmay›n! E¤er mü-
özür b›rakmad›. Böylece min kimseler iseniz [yani
insanlara ölçü ve tart›y› benim söylediklerimi ka-
tam yapmalar›n› emretti. bul edip, tasdik ediyorsa-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 37
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

n›z], Allahü teâlân›n helâ- putlardan ve kendi malla-


linden b›rakt›¤› kâr, sizin r›m›zdan diledi¤imizi eksik
için [Ölçü ve tart›da hile ölçüp tartmam›zdan vaz-
yaparak elde etti¤iniz faz- geçmemizi, sana namaz›n
lal›ktan] daha hay›rl›d›r. m› emretti?
Ben sizin üzerinize bir mu- fiuayb aleyhisselâm
haf›z de¤ilim.) [Hûd 85-86] senelerce kavmini b›kma-
fiuayb aleyhisselâm dan, usanmadan Allaha
böyle demekle, “Sizi kötü iman etmeye, ölçü ve tar-
ifllerden al›koyacak gü- t›y› tam yapmaya, insanla-
cüm yok ve yapt›¤›n›z kö- r›n hakk›n› tam vermeye
tü ifllerden dolay›, ceza ve- davet etti.
remem. Yapt›¤›n›z kötü-
Ayr›ca; yollara oturup
lükler sebebiyle, üzeriniz-
insanlar› tehdit etmekten,
de bulunan nimetlerin eli-
nizden ç›kmas›na da mani eziyette bulunmaktan, Al-
olamam. Ben ancak tebli¤ lahü teâlâya iman edecek
edici, nasihat verici ve ba- kimselere mâni olmaktan,
fl›n›za gelecekleri vadedi- iman edecek veya iman
len azapla korkutucu- etmifl olanlar› flüphe ve te-
yum!” demek istemifltir. reddüde düflürmekten,
fiuayb aleyhisselâm›n bu e¤ri yola gitmelerini iste-
daveti karfl›s›nda kavmi yi- mekten men ederek, onla-
ne iman etmemekte diren- ra demifltir ki:
di ve çok namaz k›lan Haz- - Sizin say›n›z ve mal›-
reti fiuayb’› ibadet eder- n›z az iken, sizi mal ve ev-
ken gördükleri için, haka- lât ile ço¤altan Allahü te-
ret etmek niyetiyle bir say- âlây› zikredin! Sizden ön-
g› ifadesi bile kullanma- ceki ümmetlerden boz-
dan dediler ki: gunculuk edenlerin ak›-
- Ey fiuayb! Bizim ba- betlerinin ne oldu¤una
balar›m›z›n ibadet etti¤i bak›n ve ibret al›n!
peygamberler tarihi ansiklopedisi 38
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

fiuayb aleyhisselâm, nuz? Ben, Allahü teâlân›n


kavmine, Allahü teâlân›n pek çok lütfuna kavuflmufl
onlar üzerindeki nimetleri- iken, Onun emrine karfl›
ni, geçmifl ümmetlerden gelemem. Rabbimin emir
iman etmeyenlerin bafl›na ve yasaklar›n› size tebli¤
gelenleri haber vererek, etmekten de asla vazgeç-
onlar› imana, taate, günah- mem. Siz benim bu hâlimi
tan uzaklaflmaya teflvik et- niçin anlam›yorsunuz?
mesine karfl›l›k, kavmi, Hâlbuki, sizin yapman›-
iman etmemekte direndiler z› bildirdi¤im hususlar›,
ve fiuayb aleyhisselâmla ben de yerine getiriyo-
alay etmek için dediler ki: rum. Sizin sak›nman›z› bil-
- Hâlbuki biz seni rüfld dirdi¤im kötülüklerden en
ve hilm sahibi bir kifli ola- evvel kendim kaç›n›yo-
rak biliyorduk. Böyle iken rum. Ben, yapman›z› ve
sen atalar›m›z›n dininden yapmaman›z› istedi¤im
bizi nas›l uzaklaflt›rmaya hususlar› gücüm yetti¤i
çal›fl›rs›n? kadar tebli¤ ederek, sizin
›slah olman›z› isterim. Be-
fiuayb aleyhisselâm,
nim söylediklerim, sizin
kavminin cahil, inatç› ve faydan›zad›r. Size bildir-
alayl› sözleri karfl›s›nda diklerimi zorla yapt›racak
flöyle cevap verdi: güçte de¤ilim. Muvaffaki-
- Ey kavmim! ‹yice dü- yetim Allahü teâlân›n yar-
flünüp bana cevap verin! d›m› iledir. Ben, yaln›z
E¤er ben, Rabbim taraf›n- Ona tevekkül edip, bütün
dan ilim, hidayet, din ve ifllerimde Ona güvendim
nübüvvet ile gelmiflsem ve Ona s›¤›nd›m. Çünkü
veya Rabbim beni helâl her fleye kadir olan Odur.
nimetler ile r›z›kland›rm›fl Ben ancak Ona dönerim.
ise, yine hakk›mda böyle Onun lütuf ve inayetine,
isnatlarda bulunur musu- yard›m›na güvenirim.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 39
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

Ey kavmim! Nuh kav- merhamet ve inayeti pek


minin suda bo¤uldu¤unu, çoktur.
Hûd kavminin fliddetli rüz- Fakat azg›n Medyen
gârla savruldu¤unu, Salih halk› söz dinlemedi. fiir-
kavminin bir sayha, bir retliklerini gittikçe art›r›p,
zelzele ile helâk edildi¤ini ona dediler ki:
bilmiyor musunuz? Bana
- Ey fiuayb! Söyledikle-
olan düflmanl›k ve muha-
rinden birço¤unu iyice an-
lefetiniz, böyle bir belâya
layam›yoruz.
u¤raman›za sebep olma-
s›n! Bunu alay maksad›yla
söylüyorlard›. Çünkü fiu-
Ey kavmim! Lût kavmi-
nin bafllar›na gelenleri, za- ayb aleyhisselâm iyi bir ha-
man ve mekân bak›m›n- tip idi. Aç›k ve net konuflur-
dan yak›nl›¤›n›z sebebiyle du. Anlafl›lmayacak hiçbir
bilirsiniz. Onlar›n bafl›na fley b›rakmazd›. Kavmine,
gelenleri düflünüp, küfür kendi dillerinde aç›k bir li-
ve isyandan vazgeçmeniz sanla nasihat veriyordu.
lâz›m gelmez mi? Kavminin insanlar›, fiu-
Ey kavmim, art›k uya- ayb aleyhisselâma düfl-
n›n! Rabbinizden magfiret manl›klar›ndan dolay›,
dileyin! Ona iman edin! onun aç›k ve net anlatt›¤›
Sonra tövbe ederek gü- fleyleri bile anlamad›klar›-
nahlar›n›z›n affedilmesi n› söylüyorlard›. Böylece;
için yalvar›n! Baflka fleyle- “Senin peygamberli¤in ve
re tap›nmaktan vazgeçip, Allahü teâlân›n birli¤i hak-
yaln›z Ona ibadet edin! k›nda söylediklerinin do¤-
Önceden yapt›¤›n›z gü- rulu¤u bizce meçhuldür”
nahlardan da piflman olup demek istiyorlard›. Hatta
af dileyin! fiüphesiz ki, be- diyorlard› ki:
nim Rabbim çok merha- - fiüphe yok ki, biz seni
metlidir. Tövbe edenlere aram›zda cidden zay›f gö-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 40
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

rüyoruz. E¤er senin aflire- kötülü¤e mukabelede bu-


tin olmasayd›, elbette seni lunmaktan çekinmeyece-
tafllayarak öldürürdük. ¤ini, zillete sebep olan
Sen bize karfl› bir izzet ve azab›n kimlere gelece¤i-
üstünlük sahibi de¤ilsin. nin ve kimlerin yalanc› ol-
Üstelik sen, bizim sana ya- du¤unun yak›nda anlafl›-
pacaklar›m›za karfl› koya- laca¤›n› aç›kça söyleyerek
cak güç ve kuvvete de sa- buyurdu ki:
hip de¤ilsin. Ama biz, ak- - Ey kavmim! ‹lmiyle,
rabalar›n›n hat›r› için, sa- kudretiyle bütün yarat›l-
na bir fley yapam›yoruz. m›fllar› kuflatm›fl olan
fiuayb aleyhisselâm; Rabbimi ve peygamberi
onlardan korkmad›¤›n›, olarak benim de Onun hi-
kavminden gelebilecek bir mayesinde bulundu¤umu

peygamberler tarihi ansiklopedisi 41


fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

düflünmüyor da, âciz birer desiyle devam ettiler. Alla-


yarat›k olan akrabalar›m›n hü teâlâya iman edenleri
hat›r› için bana sald›rma- korkutarak, inançlar›ndan
d›¤›n›z› söylüyorsunuz. vazgeçirmeye çal›flt›lar.
Hâlbuki sizin yapt›¤›n›z ifl- ‹nanmak için gelenlere,
leri, ilmiyle çepeçevre ku- Hazreti fiuayb’› kötüledi-
flatm›fl olan Allahü teâlây› ler. Kavminin ileri gelenle-
hiçe say›p unuttunuz. Ona rini, Hazreti fiuayb’a tâbi
ortak koflup, peygamber- olmamas› için tehdit ede-
lerine ihanette bulundu- rek dediler ki:
nuz. Onu, hâflâ, unutul-
- fiuayb’a uyarsan›z, o
mufl, arka tarafa at›lm›fl
takdirde muhakkak en bü-
bir fley gibi telakki ettiniz.
yük zarara u¤ram›fl kimse-
Böyle kâfirane bir kanaat-
ler olacaks›n›z!
te bulunmufl oldu¤unu-
zun fark›nda de¤ilsiniz. Fahreddin-i Râzî haz-
Ey kavmim! Bütün retleri buyurdu ki:
kuvvetinizle diledi¤inizi - Allahü teâlâ, Medyen
yap›n! Ben de vazifemi ahalisinin fiuayb aleyhis-
yap›c›y›m. Yak›nda Allahü selâm› yalanlayarak düfl-
teâlâdan azap gelince, tükleri sap›kl›¤›n büyüklü-
kim zelil ve rüsva olur, ya- ¤ünü bildirdi. Sonra, onla-
lanc› kimdir, bileceksiniz. r›n kendileri sapt›klar› gibi,
fiimdi azaba haz›r olun! baflkalar›n› da sapt›rd›kla-
Ben de sizinle beraber, si- r›n› beyan etti. fiuayb
zin azab›n›z› gözeticiyim. aleyhisselâma uyanlar› k›-
Hazreti fiuayb’›n, onla- nad›klar›n› aç›klad›. Med-
r›n tehditlerine ald›r›fl et- yen halk› dünyada ölçü ve
meyerek, herkese Allahü tart›da hile yapmak sure-
teâlân›n dinini anlatmaya tiyle sap›kl›kta son nokta-
çal›flmas› karfl›s›nda, müfl- ya geldiler. Bu sebeple
rikler; azg›nl›klar›na ziya- azaba, felâkete u¤ramaya
peygamberler tarihi ansiklopedisi 42
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

müstahak oldular. Bu kav- na, Allahü teâlân›n onlar›


min insanlar›, puta tap- nas›l helâk etti¤ine bak›n
mak esas›na dayanan din- ve ibret al›n!
lerini ve insanlar›n aldat›l- E¤er içinizden bir k›sm›
mas›yla elde ettikleri kötü benimle gönderilen fleye
kazançlar›n› terk etmeyi, iman eder ve bir k›sm›n›z
büyük bir zarar zannedi- inkâr ederse, Allahü teâlâ
yorlar, baflkalar›n› da böy- aram›zda hakk› ortaya ç›-
le bir duruma düflmekten karmak için, bât›l yolda
men ediyorlard›. olanlar› helâk etmek sure-
fiuayb aleyhisselâm tiyle hükmedinceye kadar
kavmini davetten geri dur- sabredin! O, hâkimlerin
muyor, onlara nasihati hiç en hay›rl›s›d›r.
b›rakm›yordu. Kavmi, fiuayb aleyhisselâm
iman etmedikleri gibi, sözleri ile kâfirlere gelecek
imana gelenlere de mâni azab› bildirmifl ve mümin-
oluyordu. Bu duruma çok lerin de sabretmesini iste-
üzülen fiuayb aleyhisse- mifltir. Kâfirler, Hazreti fiu-
lâm onlara flöyle diyordu: ayb’›n bu güzel nasihatle-
- ‹man etmek için gelen- rini yine dinlememifller;
lerin yollar› üzerine oturup, kibirlenerek bildirdiklerine
onlar› eziyet tehdidi ile kor- inanmay› hakaret saym›fl-
kutarak, Allahü teâlâya lar; kendi dinlerine uyma-
iman etmelerine mâni ol- d›klar› takdirde, Hazreti
may›n! E¤ri yola gitmeleri- fiuayb’› ve ümmetini
ni talep etmeyin! Sizin sa- memleketlerinden kova-
y›n›z ve mal›n›z az iken, si- caklar› tehdidini savur-
zi mal ve evlât ile ço¤altan mufllard›. Hazreti fiu-
Allahü teâlây› zikredin! ayb’›n kavmi, iman etmeyi
Sizden önceki ümmetler- kibirlerine yediremeyen
den bozgunculuk edenle- reisleri arac›l›¤›yla dediler
rin ak›betlerinin ne oldu¤u- ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 43
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

- Ey fiuayb! Seni ve sa- O sap›k dine dönüldü-


na iman edenleri, seninle ¤ü takdirde, Allahü teâlâ-
beraber beldemizden ç›- n›n orta¤› ve benzeri oldu-
kar›r›z veyahut kat’î suret- ¤unu iddia etmifl olmak
te bizim milletimize dö- lâz›m gelir. Allahü teâlâ-
nersiniz. n›n dininin hak din olma-
fiuayb aleyhisselâm y›p bât›l oldu¤una ve o
flöyle cevap verdi: müflriklerin dinlerinin de,
hakka yak›n oldu¤una
- Kerih gördü¤ümüz di-
inanm›fl olmak icap eder.
ne nas›l döneriz? Muhak-
Bu ise, en büyük yalan,
kak ki, Allahü teâlâ bizi hak
muazzam bir iftirad›r. Ha-
dinle flereflendirip, bât›l di-
kiki olan ‹slâm dini terke-
ninizden kurtard›ktan son-
dilip de bât›la nas›l itikad
ra, sizin milletinize döner-
edilir?
sek, Allahü teâlâya yalan
yere iftira etmifl oluruz. Di- fiuayb aleyhisselâm,
ninize dönmek bize müm- kavminin iman etmesin-
kün olmaz. Rabbimizin ilmi den ümidini kesince, Alla-
her fleyi ihata etmifl, kuflat- hü teâlâya duâ etti. Hazre-
m›flt›r. Bizi imanda sabit ti fiuayb’›n duâs›, Kur’an-›
k›lmas›, yakine ulaflt›rmas› kerimde flöyle bildirilmek-
hususunda ancak Allahü tedir:
teâlâya tam tevekkül ettik. (Ya Rabbi, bizimle kav-
Ya Rabbi, bizimle kavmi- mimiz aras›nda hak ile hü-
miz aras›nda hak ile hü- küm ver! Sen hükmedicile-
küm ver! Sen hükmedicile- rin hay›rl›s›s›n...) [A’râf 89]
rin hay›rl›s›s›n! fiuayb aleyhisselâm bu
Tefsir âlimlerinin bildir- sözlerini, Allahü teâlâya
diklerine göre, Hazreti fiu- tevekkül ve kavmine azâb-›
ayb’›n bu hususlar› söyle- ilâhî gelmesi için bedduâ
mekten kasd› fluydu: ile bitirdi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 44
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

Medyen zelzele al›p, evlerinde yüz-


halk›n›n helâki leri üzerine düflerek helâk
Hazreti fiuayb’›n kav- oldular.) [A’râf 91]
mi olan Medyen ahalisi, (Azap emrimiz gelince,
Hazreti fiuayb’a ve ona fiuayb’a ve onunla olan
inananlara karfl› düflman- müminlere rahmetimizle
l›klar›n› ço¤altt›lar. fiuayb necat verdik ve küfürle
aleyhisselâm› ve ona tâbi nefslerine zulmedenleri
olanlar› öldürmeyi dü- Cebrail’in (aleyhisselâm)
flündüler. Onlar, zihinle- sayhas› yakalay›p, evlerin-
rindeki kötülükleri fiiliya- de helâk oldular. Sanki
ta dökmek için çal›fl›rlar- onlar, orada ikamet etme-
ken, Hazreti fiuayb’›n du- mifl, yaflamam›fllard›. Se-
âs›ndan sonra Cebrail’in mûd kavmi, rahmet-i ‹lâ-
sayhas› ve bir zelzele, on- hiyeden nas›l uzaklaflt›r›l-
lar› hakir ve zelil k›ld›. d›ysa, Medyen kavmine
Hepsi yok oldular. Sanki de öylece bir uzakl›k veril-
onlar, o beldede yaflama- di.) [Hûd 94-95]
m›fllard›. Medyen ahalisi, böyle-
fiuayb aleyhisselâm ve ce Hazreti Salih’in pey-
ona iman edenler, kötü- gamber olarak gönderildi-
lüklerden korunduklar› gi- ¤i Semûd kavmine gelen
bi, onlar›n maruz kald›¤› azab›n bir benzeri ile ceza-
azaptan da kurtar›larak sa- land›r›lm›flt›r. Yaln›z Se-
adete erdirildiler. Allahü mûd kavmini altlar›ndan,
teâlâ, bu azg›n kavmin he- Medyen ahalisini ise üst-
lâk oluflunu Kur’an-› ke- lerinden gelen bir sayha
rimde mealen flöyle be- helâk etmifltir.
yan buyurmaktad›r: Kavminin durumunu
[Cebrail aleyhisselâ- gören Hazreti fiuayb, on-
m›n] sayhas›yla, onlar› lar›n iman etmeyerek bu
peygamberler tarihi ansiklopedisi 45
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

hâle düflmelerine üzüldü. g›nl›k ve kötülük onlarda


Sonra kendisini teselli etti. da vard›. Onlar da bolluk
Bu husus Kur’an-› kerim- içindeydiler. Teraziyi onlar
de mealen flöyle bildirildi: da do¤ru kullanmazlar, öl-
(“Ey kavmim! Ben, çüde hile yaparlard›. Al›fl
Rabbimin gönderdiklerini verifllerinde karfl› taraftaki-
size tebli¤ ettim ve sizin ne muhakkak zarar verme-
için nasihatte bulundum. ye, onu aldatmaya çal›fl›r-
Art›k ben kâfir olan bir lard›. Al›rken ucuz ve fazla
kavme karfl› nas›l fazlaca fazla al›rlar, satarken pa-
mahzun olurum?” dedi.) hal› ve eksik verirlerdi.
[A’râf 93] Yurtlar›n›n, ticaret yolla-
Elbette Medyen halk›, r› üzerinde bulunmas›ndan
kendisinin bildirdikleri Al- istifade ederek, yolcular›
lahü teâlân›n emir ve ya- soyarlard›. Hepsinden kö-
saklar›na inanmamakla tüsü; puta taparlar, Allahü
azaba müstahak olmufllar teâlân›n peygamberine
ve küfürde ›srarlar›n›n kar- iman etmek için gelenleri,
fl›l›¤›n› görmüfllerdir. niyetlerinden vazgeçirmek
için Hazreti fiuayb’a yalanc›
derlerdi. ‹stekleri olmazsa,
Eyke halk› tehditte bulunup eziyet ya-
fiuayb aleyhisselâm, parlard›. Baflkalar›n›n geçe-
kavminin helâkinden son- ce¤i yerlerde dururlar ve
ra Medyen’e yak›n; yeflil- insanlara s›k›nt› verirlerdi.
lik, a¤açl›k ve bolluk içinde Asl›nda Medyen halk›
bir flehir olan Eyke’deki in- ço¤al›p, flehirlerine s›¤-
sanlara, do¤ru yolu gös- maz olunca, bir k›sm› ora-
termekle vazifelendirildi. dan ayr›l›p Eyke’ye yerlefl-
Eyke halk›, Medyen ahali- mifller, oray› imar edip,
sinin bütün hususiyetleri- yurt edinmifllerdi. Med-
ni tafl›yordu. Her türlü az- yen ahalisinin küfürde inat
peygamberler tarihi ansiklopedisi 46
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

ederek helâke u¤ramas›n- nasihatlere kulak asmad›-


dan sonra, fiuayb aleyhis- lar, iman etmediler ve kar-
selâm, Eyke halk›n› hak fl› ç›kt›lar. Hatta Hazreti fiu-
yola davet ederek dedi ki: ayb’a dediler ki:
- Allahü teâlâdan kork- - Sen defalarca sihre u¤-
maz m›s›n›z ki, Ona isyan ram›fl olanlardans›n. Sen
edersiniz? Ben sizin için ancak bizim gibi bir insan-
emin bir peygamberim. s›n. Biz senin davanda ya-
Allahü teâlâdan korkun! lanc›lardan oldu¤unu zan-
Yasaklar› terk edip bana nediyoruz. E¤er davanda
itaat edin! Ben sizden bir sad›k isen, üzerimize gök-
ücret de istemiyorum. Be- ten bir parça azap düflür.
nim ücretim âlemlerin fiuayb aleyhisselâm,
Rabbindendir. kavminin iman etmesin-
Kileyi, ölçe¤i tam öl- den ümidini kesince, Alla-
çün, eksik tartarak insan- hü teâlâya duâ etti. Bu du-
lar›n haklar›na zarar ve- âdan sonra, anîden Allahü
renlerden olmay›n! Do¤ru teâlân›n emriyle s›cak rüz-
terazi ile tart›n! Yeryüzün- gârlar esti. ‹nsanlar evleri-
de adam öldürmek, zina ne kaçt›lar. Fakat s›cak rüz-
etmek ve yol kesmek su- gârlar›n fliddetini art›rma-
retiyle bozgunculuk yap- s› üzerine, kâfirler çaresiz
may›n! Sizi ve sizden ön- kald›lar. Belki serinleriz
cekileri yaratan Allahü te- ümidiyle insanlar akarsu
âlân›n azab›ndan korkun! bulunan yeflillik ve gölge-
Eykeliler, bugün bile ti- lik yerlere koflufltular.
caret hayat›nda geçerli Fakat günden güne ar-
olan ve herkesin uymas› tan hararet, akarsular›
gereken, en az›ndan top- kaynat›rcas›na ›s›tmaya;
lumlar›n sosyal yap›lar›- k›zg›n bir hâle gelmifl olan
n›n temelini oluflturan bu tafl ve toprak, insanlar›n
peygamberler tarihi ansiklopedisi 47
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

ayaklar›n› yakmaya baflla- ‹htiyarl›k ve âcizlik se-


d›. Yüzleri rüzgâr›n tesirin- bebiyle bulutun alt›na ge-
den k›pk›rm›z› oldu. Fakat lemeyen kâfirler, hararetin
kâfirler yine de küfürlerin- s›k›nt›s›yla bir miktar da
de ›srar ettiler. Böylece olsa, serinlemek için evle-
ebedî felâkete u¤rad›lar. rine kapand›lar. Fakat on-
‹nananlar ayr› yere çeki- lar da Cebrail aleyhisselâ-
lip, kâfirlerin bu hâlini ibret- m›n sayhas›yla helâk ol-
le seyrettiler. Cebrail aley- dular. Sanki orada yafla-
hisselâm bir bulut getirip mam›fllar gibi onlardan da
flehrin d›fl›nda tuttu. Bulut bir eser kalmad›.
sanki günefli kaplam›fl, se-
rinlik veriyor gibi idi. Kâfir-
Hazreti fiuayb’›n
ler bunu görünce, ötekilere
hususiyetleri
de haber verip bulutun alt›-
na koflufltular. “Bir serinlik Peygamberlerin hepsi,
bulduk, alt›nda gölgeleni- Allahü teâlân›n emirlerini
riz!” diyorlard›. Çünkü s›- ve yasaklar›n› bildirirken,
caktan iyice bunalm›fllard›. ayn› usulü kullanm›fllard›r.
Bu usulde peygamberler,
Hep birlikte orada topla-
n›nca; “Ey Eykeliler! Pey- insanlara takvay›, Allahü
gamberinizi yalanlad›¤›n›z teâlân›n emirlerine itaat›,
gibi, Rabbinizin ac› azab›n› ibadetleri ihlas ile yapmay›
da tad›n! Önünde secde et- emretmifller; davetleri hu-
ti¤iniz putlar›n›za söyleyin, susunda onlardan bir ücret
e¤er güçleri yeterse sizi talep etmemifller, ecirleri-
kurtars›nlar!” diye nida ge- nin Allahü teâlân›n kat›nda
lip, kâfirlerin üstüne atefl ve oldu¤unu bildirmifllerdir.
k›v›lc›mlar ya¤maya baflla- Medyen halk› ile es-
d›. Bütün kâfirler ve onlara hab-› Eyke’nin peygam-
ait fleyler, a¤açlar, tafllar bi- berlerini yalanlamalar› ve
le yand›. inkârda afl›r› gitmeleri üze-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 48
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

rine, fiuayb aleyhisselâm oraya yerleflti. Daha sonra


onlar›n helâk olmalar› için orada vafat edip, Zemzem
duâ etti ve Medyen ve es- kuyusu ile Makam-› ‹bra-
hab-› Eyke helâk oldu. fiu- him aras›nda, Kâbe’nin al-
ayb aleyhisselâm›n pey- t›noluk taraf›na defnedildi.
gamber oldu¤u kavimler- Her peygamber gibi
den Medyen halk› Cebrail fiuayb aleyhisselâm›n da
aleyhisselâm›n sayhas› ve kendisine mahsus baz›
zelzele ile, eshab-› Eyke de hususiyetleri vard›. Bun-
gölge ile helâk oldu. lardan biri, insanlar› k›r-
fiuayb aleyhisselâm, madan, tatl› ve güzel bir li-
kavminin helâk olmas›n- sanla onlara emr-i maruf
dan sonra, tekrar Med- yapmas›d›r. Nitekim Resû-
yen’de yerleflti. ‹nananlar- lullah efendimiz, güzel ko-
dan birinin k›z› ile evlendi. nuflmas›ndan dolay›, on-
‹ki k›z› oldu. K›zlar büyüdü. dan; Hatib-ül-Enbiya diye
K›zlar›ndan biri Hazret-i bahsetmifltir.
Musa aleyhisselam ile ev- fiuayb aleyhisselâm›n
lendi. Kendisi iyice yafllan- bir baflka özelli¤i de, çok
d›. Bir müddet sonra Mek- namaz k›l›p, Allah korku-
ke-i mükerremeye gidip, sundan pek fazla a¤lama-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 49


fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

s›d›r. Allah korkusundan yapt›klar› kimselere mu-


ve Onun r›zas›n› kazana- hakkak zarar verirlerdi.
bilmek düflüncesinden o
hâle geldi ki, a¤lamaktan Hazreti fiuayb’›n
neredeyse gözleri görmez mucizeleri
hâle gelecekti.
Her peygamber gibi
fiuayb aleyhisselâm›n fiuayb aleyhisselâm da
hususiyetlerinden biri de, peygamberli¤ini ispatla-
al›fl veriflte Allahü teâlân›n mak ve sözünün do¤ru ol-
emir ve yasaklar›na titizlik- du¤unu göstermek için
le uymas› idi. Bu sebeple, mucizeler izhar etti. Bun-
baflkalar›n›n haklar›n›n lar karfl›s›nda, inananlar›n
kendi üzerinde kalmama- iman› kuvvetlendi¤i gibi,
s›na çok dikkat eder ve baz› inanmayan kimseler
azamî gayreti gösterirdi. de imana geldiler. ‹natç›
Hâlbuki onun kavmi terazi kâfirler ise, onu, sihirbaz-
ve ölçüde hile yapmadan l›kla itham ettiler. Hazreti
duramazlard›. Zaman›n fiuayb’›n mucizelerinden
geçer akçesi olan alt›n ve baz›lar› flunlard›r:
gümüfl paralar›n kenarla- Birgün kavmi, Hazreti
r›ndan k›rparlar, al›fl verifl fiuayb’a dediler ki:

peygamberler tarihi ansiklopedisi 50


fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

- Gerçekten peygam- lahü teâlân›n emriyle aç›k-


ber isen siyah olarak do¤- lay›nca; kavmi, koyun sa-
mufl olan kuzular›m›z› be- hibi olmayan Hazreti fiu-
yaz hâle getir! ayb’›n, kendilerinin ko-
fiuayb aleyhisselâm yunlar›n› ellerinden almak
duâ edince, duâs› kabul için böyle bir yola baflvur-
olunup; “Ya Hayy, ya Kay- du¤unu iddia ettiler. fiu-
yûm, ya Rahmân, ya Sa- ayb aleyhisselâm bunu
med, ya Sebbûh” ism-i duyunca, üzüldü. Kendisi-
flerifleri ile duâ etmesi em- ne koyun ihsan eylemesi
redildi. Hazreti fiuayb böy- için Allahü teâlâya duâ et-
le duâ edince, kuzular›n ti. Orada bulunan tafllara
hepsi beyaz oldu. eliyle iflaret etmesi emro-
lundu. Hazreti fiuayb em-
Yine bir defas›nda kav- redildi¤i flekilde tafllara
mi, Hazreti fiuayb’a gelip iflaret edince, o anda hep-
dediler ki: si koyun oldu. Hazreti fiu-
- Hak peygamber isen ayb’›n koyunlar›, kavmi-
duâ et de, flu da¤lar ve nin koyunlar›n›n birkaç
tafllar kalk›p, yerleri düm- misli fazla oldu.
düz oval›k olsun! fiuayb aleyhisselâm,
fiuayb aleyhisselâm bir defas›nda bir yerde bu-
duâ edince, cenab-› Hak ka- lunan tafllar›n etraf›nda
bul buyurup, elini da¤ ve döndü. O tafllar bak›r ol-
tafllar üzerine koymas›n› du. Bak›rlar› iflleten insan-
emreyledi. Elini koydu¤u lar çok zengin oldular.
her tafl, toprak oldu. Orada- Hazreti fiuayb’›n kav-
ki da¤ ve tafllardan eser minin bulundu¤u yerde
kalmay›p, kavminin istedi¤i büyük kum tepeleri vard›.
gibi bir ova meydana geldi. ‹nsanlar onlardan çok s›-
fiuayb aleyhisselâm, k›nt› çekiyorlard›. Hazreti
peygamber oldu¤unu Al- fiuayb’dan bu kum tepele-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 51
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM

rini kald›rmas›n› istediler. buki onlarla aralar›ndaki


fiuayb aleyhisselâm da mesafe fazla de¤ildi ve
duâ etti. Sonra eliyle ifla- onlar› seyrediyorlard›.
ret edince, Allahü teâlân›n Hazreti fiuayb’›n pey-
izniyle tepeler, uçan kufllar gamberli¤ine inanmayan
gibi kalk›p, kimsenin ra- Eyke halk›, ondan mucize
hats›z olmayaca¤› bir yere istediler. fiuayb aleyhisse-
kondular. lâm da çevredeki putlara
fiuayb aleyhisselâm bir hitap edip dedi ki:
da¤a ç›kaca¤› zaman, da¤ - Rabbiniz kimdir? Ben
küçülür; âdeta bir deve gi- kimim? Söyleyin!
bi çökerdi. fiuayb aleyhis-
selâm istedi¤i yere ç›k›n- Tafl ve a¤açtan yap›l-
ca, yine eski hâlini al›rd›. m›fl, cans›z birer mahlûk
olan putlar, dile gelip de-
Hazreti fiuayb’›n muci- diler ki:
zelerinden biri de do¤ru
yoldan sapm›fl olan Eyke- - Rabbimiz ve yarat›c›-
lilerin, “E¤er peygamber m›z Allahü teâlâd›r. Ya fiu-
isen, bizim üstümüze gök- ayb! Sen ise Allahü teâlâ-
ten bir parça düflür!” de- n›n peygamberisin!
meleri ve Hazreti fiuayb’›n Bu sözleri söyleyen
bu hâli Allahü teâlâya arz putlar›n hepsi, yerlere dü-
etmesi üzerine, gökten flüp paramparça oldular.
azap inmesidir. Önce s›- Bu s›rada fliddetli bir rüz-
cakl›k artm›fl, daha sonra gâr esti. Kâfirler kaç›p ev-
da serin bir bulut görün- lerine sakland›. Birçok
müfltü. ‹nsanlar, bulutun kimse, bu mucizeler karfl›-
alt›na toplan›nca, üzerleri- s›nda imanla flereflenip,
ne atefl ya¤arak hepsi he- Müslüman oldu. ‹nanma-
lâk oldular. Onlar›n hâlini yanlar, azg›nl›klar›n› daha
seyreden müminler ise da art›rd›lar. ‹nananlara
hiç rahats›z olmad›lar. Hâl- eziyet etmeye kalk›flt›lar.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 52
MUSA
ALEYH‹SSELÂM
MUSA ALEYH‹SSELÂM

MUSA ALEYH‹SSELÂM; ‹srailo¤ullar›n›n dram›


‹smi ve Nesebi Tarihçilerin bildirdikle-
Bütün ‹srailo¤ullar› Ya- rine göre, M›s›r’da hüküm
kûb aleyhisselâm›n 12 o¤- süren ve kendilerine Fira-
lundan ço¤alm›fllard›r. Bu vun ismi verilen hüküm-
o¤ullar›ndan Lâvî ismin- darlar vard›. Bunlardan
deki o¤lu, Nâbite isminde Reyyân bin Velid, Hazreti
bir han›mla evlendi. Bun- Yusuf’u, bütün hazinelerin
dan; Garsûn, Merzî, Merdî bafl›na Maliye Naz›r› ola-
ve Kâhis adl› çocuklar› ol- rak tayin eden ve ona ina-
du. Kâhis 46 yafl›nda iken, nan, mümin bir zat idi.
Kâhî isimli bir han›m› ni- Reyyân vefat edince, Kâ-
kâh etti. Kâhis’in bu han›- bûs bin Mus’ab, Firavun
m›ndan Yasher isimli bir (M›s›r Sultan›) oldu. Haz-
o¤lu oldu. Yasher de bü- reti Yusuf’u vazifeden al-
yüyüp yetiflince, Semyet mad›. Hazreti Yusuf onu
isminde bir han›m ile ev- imana davet etti, fakat ka-
lendi. Bu evlilikten ‹mrân bul etmedi. Bu ve sonra
dünyaya geldi. Yasher gelen Firavunlar, ‹srailo-
uzun bir ömür sürdü. O¤lu ¤ullar›na k›ymet vermedi-
‹mrân, Nüceyb isminde ler. Kâbûs, baflkalar›na
bir han›mla evlendi. (Haz- zorla ifl yapt›ran, çok zalim
reti Musa’n›n annesinin is- bir hükümdard›. Hazreti
mi; Yûhâbiz, Eyariha ve Yusuf, bu hükümdar za-
daha baflka flekillerde de man›nda vefat etti.
bildirilmifltir.) Bu evlilikten Kâbûs’un saltanat› ol-
ise, Hazreti Harûn ve Haz- dukça uzun sürdü. Sonra
reti Musa do¤du. Mûsâ is- helâk oldu ve yerine kar-
mi (Sudan kurtar›lm›fl) defli Ebü’l Abbas geçti.
ma’nâs›na gelmekdedir. Ebü’l Abbas’›n da bundan
H›ristiyanlar (Mofle) ve fark› yoktu. Hatta Kâ-
(Möis) diyor. bûs’dan daha zengin, da-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 55
MUSA ALEYH‹SSELÂM

ha kibirli, daha zorba ve Yusuf aleyhisselâmdan


daha zalim idi. Bu da uzun sonra ‹srailo¤ullar› M›-
bir saltanat sürdü. Kâbûs s›r’da kald›lar. Doksan üç
bin Mus’ab ve kardefli, kiflilik bir kafile hâlinde ge-
Amâlika kabilesinden idi. len ‹srailo¤ullar›, M›s›r’da
Bu firavun kavmini topla- h›zla ço¤ald›lar. Kendileri;
yarak ben sizin rabbinizim Yusuf, Yakûb, ‹shak ve ‹b-
diyerek kendisine tap›n- rahim’in (aleyhimüsse-
maya ça¤›rm›flt›. Kendi lâm) bildirdikleri dine ba¤-
kavmi ona itaat etmifl, ‹s- l› olup, inanç ve ibadetleri-
railo¤ullar› ise ‹brahim ne s›k› s›k›ya ba¤l› idiler.
aleyhisselam›n bildirdi¤i M›s›r’›n eski yerlileri olan
atalar›n›n dininden dön- K›bt kavmi ise y›ld›zlara ve
meyi kabul etmemiflti. Bu- putlara taparlard›. Bunlar
nun üzerine Firavun da ‹s- ayn› zamanda ‹srailo¤ulla-
railo¤ullar› üzerindeki bas- r›na hakaret gözüyle ba-
k›y› daha da art›rd›. karlard›. Yusuf aleyhisse-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 56


MUSA ALEYH‹SSELÂM

lâm zaman›nda ‹srailo¤ul- her ifle gönderilen, icab›n-


lar›n›n gördü¤ü itibar, gün da bedava çal›flt›r›lan bir
geçtikçe azalarak kaybol- iflçi idiler.
mufltu. Hatta ezilen bir s›- On iki kabile olan ‹sra-
n›f hâline gelmifllerdi. ilo¤ullar›n›n her bir bölü-
Firavunlar da pek za- ¤ü, Hazreti Yakûb’un o¤ul-
lim, gaddar kimseler ol- lar›ndan birine mensup
duklar› için, tebaalar› olan, idi. Her kabilenin bir önde-
yani saltanat mülkü içinde ri vard›. Bunlara, Yakûb
bulunan ‹srailo¤ullar›n› aleyhisselâm›n torunlar›
esir gibi çal›flt›r›r, a¤›r ve manas›na, Esbât-› Benî ‹s-
meflakkatli ifllerde kulla- rail denilirdi. Bu on iki ka-
n›rlard›. Onlar›n günden bilenin hepsi bir araya gel-
güne art›p ço¤almalar›n- se ve tek bir öndere uysa-
dan ve kendilerine (K›bt lar, kuvvetleri birleflir ve
kavmine) galebe çalmala- istediklerini yapabilirlerdi.
r›ndan endifle ediyorlard›. Fakat onlar› toparlayacak,
‹srailo¤ullar›, K›bt kav- bir emîr alt›nda birlefltire-
minin muamelelerinden, cek bir bafl, bir önder lâ-
Firavunlar›n bask› ve zu- z›m idi. Ancak böyle oldu-
lümlerinden tamamen ¤u takdirde kuvvetlerini
usanm›fllard›. Zira ‹srailo- birlefltirip Firavuna karfl›
¤ullar› en a¤›r ifllerde çal›fl- koyabilirler ve esaretten
t›r›l›yordu. Bu bask›lardan kurtulabilirlerdi.
kurtulmak için dedelerinin, O zamandaki Firavun,
yani Yakûb aleyhisselâm›n pek alçak ve çok zalim idi.
yurdu olan Kenan diyar›na Firavunlar içinde, onun
gitmek istedilerse de, bir kadar kat› kalbli, onun ka-
türlü yakalar›n› Firavunun dar uzun saltanat süren,
pençesinden kurtar›p M›- Hak teâlâya karfl› onun ka-
s›r’dan d›flar› ç›kamad›lar. dar büyük konuflan, ‹sra-
Zira M›s›rl›lar için onlar, ilo¤ullar›na onun kadar
peygamberler tarihi ansiklopedisi 57
MUSA ALEYH‹SSELÂM

kötü davranan baflka birisi n›rd›. Bir ay müddetle öyle


görülmemiflti. ‹srâilo¤ul- kal›r ve o kimse çok zah-
lar›na çok eziyet eder; ki- met çekerdi.
mini inflaat, kimini ziraat, Firavunun zulmü alt›n-
kimini de kanalizasyon ifl- da, ‹srailo¤ullar› epeyce
lerinde çal›flt›r›r; a¤›r ve zaman iflkence ve eziyet
çirkin hizmetleri onlara ve- gördüler. Firavun çok
rirdi. uzun bir saltanat sürdü.
Firavunun kendilerini Saltanat› müddetince, bü-
çeflitli ifllerde kullanma- tün gücünü, ‹srailo¤ullar›-
s›nda, ‹srailo¤ullar› k›s›m na zahmet vermekte, on-
k›s›m idi. Baz›lar› da¤larda lar› en a¤›r ifllerde çal›flt›r-
tafl kesip s›rtlar›nda geti- makta harcam›flt›r.
rirler, baz›lar› Firavun için
köflkler ve saraylar bina
Firavunun rüyas›
ederlerdi. Bir k›sm› ma-
rangozluk ve demircilik gi- Firavun bir gece rüya-
bi sanatlarda çal›fl›rlard›. s›nda; Beytülmukaddes’ten
Bu ifllerde, zorla, zorbal›k- ç›kan bir ateflin, M›s›r’›n ev-
la çal›flt›r›l›rlard›. Zay›f ve lerini kaplay›p kül etti¤ini,
çal›flamayacak durumda K›btîleri yak›p, ‹srailo¤ulla-
olanlara ise vergi konul- r›na dokunmad›¤›n› gördü.
mufltu. Vergi ödemek du- Korkuyla uyanan Firavun,
rumunda olanlar, her gün telâflla hemen kâhinleri, si-
günefl batmadan önce, hirbazlar›, rüya tabircilerini
vergisini getirip teslim et- ve müneccimleri ça¤›rd›.
mek mecburiyetinde idi. Rüyas›n›n tabirini istedi.
fiayet bunlardan biri gü- Onlar rüyay› flöyle tabir et-
nefl bat›ncaya kadar vergi- tiler:
sini getirmez ise, sa¤ kolu, “Yak›nda ‹srailo¤ullar›
çözülemeyecek flekilde içinde bir çocuk dünyaya
boynuna as›larak ba¤la- gelir; mülkü, saltanat› eli-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 58
MUSA ALEYH‹SSELÂM

nizden al›r. Sizi ve milleti- Hazreti Musa’n›n


nizi yurdunuzdan ç›kar›r, do¤umu
dininizi de¤ifltirir. Onun ‹srailo¤ullar› da büyük-
do¤aca¤› zaman çok ya- lerinden duyarak, içlerin-
k›nd›r.” den bir zat›n yetiflece¤ini,
Bu tabir, Firavun için kendilerini Firavun ve K›b-
en ac› ve hiç tahammül tîlerin zulmünden kurtara-
edilmez bir söz ve mutlaka ca¤›n›, yine bu zat›n, onla-
yok edilmesi icabeden bir r›, dedelerinin as›l memle-
tehlike idi. Bunu duyar keti olan Kenan diyar›na
duymaz, kin ve nefret dolu götürece¤ini biliyorlard›.
bir flekilde, kendine yak›- Bu zat›n meydana ç›kma-
flan en çirkin karar› verdi. s›n› ümit ediyorlar; bunun
Merhamet hislerinden ta- bir an önce gerçekleflme-
mamen mahrum oldu¤u sini bekliyorlar; yap›lan
için, saltanat›na son vere- bütün zulüm ve eziyetlere,
cek olan çocu¤u ortadan bu ümitle sabrediyorlard›.
kald›rmak istedi. Bu çocu- Firavun; kam›fltan, kes-
¤un hangi aileden do¤a- kin b›çak gibi ameliyat
ca¤›n› bilemedi¤inden, ‹s- aletleri yap›lmas›n› emret-
railo¤ullar› içinde do¤acak ti. ‹srailo¤ullar›n›n hamile
bütün erkek çocuklar›n kad›nlar› zorla yat›r›l›r, bu
derhal öldürülmesini em- aletlerle kar›nlar› yar›l›r ve
retti. Memleketindeki ebe- çocuklar› ayaklar› aras›na
lerin hepsini toplay›p, on- düflüverirdi. Bu büyük
lara; “‹srailo¤ullar›ndan azap, do¤um zaman› ge-
do¤um esnas›nda k›z ço- lenlere yap›l›r ve o¤lan ço-
cuklar› d›fl›nda, elinize dü- cuklar› o anda öldürülür-
flen her o¤lan› öldürün!” dü. ‹srailo¤ullar›n›n ço-
dedi ve bafllar›na amirler cuklar› bu flekilde katledil-
tayin edip, emrin yerine di¤i gibi, yetiflkin erkekler-
gelmesini temin etti. den bu hâle dayanama-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 59
MUSA ALEYH‹SSELÂM

y›p, karfl› ç›kanlar da öldü- olan Lâvî’nin torunlar›n-


rülüyordu. dan Imrân isimli bir zat›n
Bunun üzerine, K›btîle- sulbünden, annesi, Hazre-
rin reisi, Firavuna müraca- ti Musa’ya hamile oldu.
at edip; “Sen, ‹srailo¤ulla- Firavunun, do¤an ço-
r›n›n çocuklar›n› öldürü- cuklar› hemen öldürmek
yorsun. Bu arada yetiflkin- üzere, ‹srailo¤ullar›na mu-
ler de öldürülüyor. Böyle sallat etti¤i ebelerden biri-
giderse bizim iflimiz gayet si, Hazreti Musa’n›n anne-
zor olacak. Zor ve meflak- sinin yak›ndan tan›d›¤›,
katli ifller bize kalacak!” di- samimî oldu¤u bir kad›n
yerek endiflelerini bildirdi. idi. Do¤um vakti yaklaflt›-
¤›nda, Hazreti Musa’n›n
Firavun, ‹srailo¤ullar›-
annesi çocu¤una zarar
na merhamet etti¤i için
gelmesi endiflesiyle yak›n
de¤il, kendi kavmi olan dostu olan o ebeyi ça¤›r›p,
K›btîlerin ›srarlar›n›n fazla- gizlice; “‹flte benim do-
l›¤› sebebiyle, biraz yumu- ¤um vaktim geldi. Bugün,
flar gibi göründü. ‹steme- dostlu¤unu, yak›nl›¤›n›
ye istemeye, ‹srailo¤ulla- gösterece¤in ve bana yar-
r›ndan do¤acak olan erkek d›m edece¤in gündür!”
çocuklar›n bir sene öldü- diyerek ondan yard›m is-
rülüp, ikinci sene öldürül- tedi. O da “Peki” deyip
memesini emretti. Böyle- eve geldi.
ce birer sene arayla, do¤a- Nihayet do¤um ger-
cak bütün erkek çocuklar çekleflti. Hazreti Musa do-
öldürülecekti. ¤ar do¤maz, mübarek al-
Firavunun emriyle, do- n›nda bir nur parlad›. Ebe,
¤an bütün erkek çocuklar›- bunu görünce, o nurun te-
n›n öldürüldü¤ü o sene, siriyle bütün vücudunun
Lâvî neslinden, yani Haz- titredi¤ini hissetti. Kalbi-
reti Yakûb’un üçüncü o¤lu ne, Allahü teâlâ taraf›n-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 60
MUSA ALEYH‹SSELÂM

dan, Hazreti Musa’ya karfl› - Anneci¤im! Kap›da va-


büyük bir muhabbet veril- zifeliler, Firavunun adamla-
di. Ebe, bütün kalbinin, bu r› var!
nurlu çocu¤a muhabbetle Hazreti Musa’n›n anne-
doldu¤unu hissetti. Kal- si, neye u¤rad›¤›n› flafl›rd›.
binde hissetti¤i bu görül- Sanki akl› bafl›ndan git-
memifl muhabbet ile âde- miflti. Ne yapt›¤›n› bilmez
ta yerinde duramayarak, hâldeydi. Çocu¤u bir h›r-
Hazreti Musa’n›n annesi- kaya sar›p, d›flar›dan gö-
ne dedi ki: rünmeyecek flekilde tand›-
- ‹yi ki bu do¤uma beni r›n bir köflesine koydu.
davet ettin. Senin bu o¤lu- Hâlbuki tand›r ateflten çok
nu o kadar sevdim ki, bafl- k›zm›flt›. Fakat o, bunu te-
ka hiçbir fleyi onun kadar lâfltan farketmemiflti bile.
sevmedim. Ben çocu¤una Firavunun adamlar› içe-
bir zarar vermem ama, se- ri girip, her taraf› arad›lar.
nin hamile oldu¤un, vazi- Tand›r k›zd›¤›ndan ve ora-
felilerin kay›tlar›nda var- da çocuk olma ihtimali hiç
d›r. Ben buradan ç›kt›ktan akla gelmedi¤inden, tand›-
sonra, buraya hemen va- ra bakmad›lar. Allahü teâlâ-
zifeliler gelir. O¤lunu iyi n›n hikmeti, Hazreti Mu-
muhafaza eyle! sa’n›n annesinde de, hiç
Ebe evden ç›kt›ktan do¤um yapm›fl bir kad›n›n
sonra, bunlar› gözetleyen hâli görülmüyordu. Adam-
baz› vazifeliler hemen ka- lar hayretle Musa aleyhis-
p›ya geldiler. ‹çeri girmek selâm›n annesine sordular:
istiyorlard›. Gelenleri, ön- - Biraz evvel buraya bir
ce, Hazreti Musa’n›n k›z ebe kad›n gelmemifl miydi?
kardefli Meryem gördü. - O benim tan›d›klar›m-
Hemen annesine haber dan, yak›n dostlar›mdan-
verdi: d›r. Beni ziyarete gelmiflti.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 61
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Bunun üzerine Firavu- raz olsun rahatlam›flt›. Bu-


nun adamlar› ç›k›p gittiler. nunla beraber, Firavunun
Hazreti Musa’n›n anne- casuslar› taraf›ndan, do-
si bu hâlin dehflet ve he- ¤umun er geç haber al›na-
yecan›n› üzerinden ata- ca¤› endifle ve korkusu
mam›flken, birden akl› ba- içindeydi. Bu s›rada, Alla-
fl›na geldi. Çocu¤u ne yap- hü teâlâ, Hazreti Musa’n›n
t›¤›n› hat›rlayamad›. Ora- annesine; o¤lunu emzirip
da bulunan k›z›na sordu: aç b›rakmamas›n›, Firavu-
nun adamlar›ndan bir za-
- Çocuk nerede?
rar gelmesi durumunda,
- Bilmiyorum. onu Nil nehrine b›rakma-
Zira annesi çocu¤u s›n›, çocu¤un kendisine
saklarken, o kap›ya bak›- geri verilece¤ini ve bir de
yordu. Bu s›rada tand›r- Hazreti Musa’n›n peygam-
dan çocu¤un a¤lama sesi ber olaca¤›n›, bu sebeple
duyuldu. Sanki, “Ben bu- korkmamas›n› ilham et-
raday›m!” diye, hafif bir mifltir.
a¤lama ile haber verdi. Bu durum Kur’an-› ke-
Annesi can havli ile oraya rimde mealen flöyle bildi-
kofltu. O¤lu tand›rda idi ve rilmifltir:
hiçbir zarar görmemiflti. (Biz, Musa’n›n annesine
Allahü teâlâ ona, k›zg›n flöyle ilham ettik: Musa’y›
tand›r› serin bir yer eyle- emzir! Ona bir zarar gelme-
miflti. Aynen, Hazreti ‹bra- sinden korkarsan, onu Nil
him’e ateflin gülistan ol- nehrine b›rak, bo¤ulaca¤›n-
mas› gibi... dan korkma! Ve ayr›l›¤›yla
Hazreti Musa’n›n anne- hüzünlenme, kederlenme!
si ilk tehlikeyi böylece at- Muhakkak ki biz, yak›n za-
latm›flt›. Ci¤erparesi, Fira- manda onu sana geri dön-
vunun zarar›ndan flimdilik dürürüz ve onu peygam-
korunmufl, yaral› kalbi bi- berlerden eyleriz.) [Kasas 7]
peygamberler tarihi ansiklopedisi 62
MUSA ALEYH‹SSELÂM

O, bu ilham ile o¤lunu Marangoz ne oldu¤u-


bir sand›k içinde Nil nehri- nu anlayamaman›n flafl-
ne b›rakmak istedi. Hazre- k›nl›¤› içinde dükkân›na
ti Musa’n›n do¤umundan dönünce, hikmet-i Huda,
birkaç gün sonra, K›btîler- dili aç›ld›. Derdini anlat-
den bir marangoza gidip, mak için, acele ve heye-
istedi¤i sand›¤›n vas›flar›- canla koflarak, yine vazife-
n› bildirdi. K›btî marangoz lilerin yan›na geldi. Güya
hayretle sordu: kendisini müdafaa ede-
- Böyle bir sand›¤› ne cek, hakl› bir gaye ile, üs-
yapacaks›n ki? telik onlar›n hofluna gide-
cek bir fleyi haber vermek
O ise yalandan hiç hofl- için geldi¤ini ispat edecek-
lanmad›¤› için hakikati ol- ti. Bu sefer dili tutulmakla
du¤u gibi anlatt›. Maran- kalmam›fl, gözleri de o an-
goz istedi¤i sand›¤› yapt›. da göremez olmufltu.
Musa aleyhisselâm›n Yine vazifelilerden çok
annesinin istedi¤i sand›¤› hakaret görüp, d›flar› at›ld›.
yapan marangoz, sonra Pek periflan ve ac›nacak
gidip bunu Firavunun me- hâle düfltü. Biraz evvel sa-
murlar›na haber vermek pasa¤lam bir kimse iken,
istedi. Vazifelilerin yanlar›- flimdi konuflamaz ve göre-
na varan marangoz, olan- mez olmufltu. Bunun ilâhî
lar› anlatmaya bafllayaca- bir ikaz ve ceza oldu¤unu
¤› anda dili tutulup, hiçbir anlad›. Yapt›¤›na çok pifl-
fley konuflamaz oldu. Hiç- man oldu. Kendi kendine;
bir söz söyleyemedi¤i gi- “fiayet dilim aç›l›r da bu
bi, iflaretlerle de hiçbir fley musibetten kurtulursam,
anlatamad›. Marangoza haber vermeye gitmeyece-
k›zan vazifelilerin sab›rlar› ¤im ve bu s›rr› hiçbir za-
taflt›¤›ndan, döverek, ha- man hiç kimseye söyleme-
karetle onu d›flar› att›lar. yece¤im!” diye ahdetti.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 63
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Bu içten gelen piflman- d›¤a yerlefltirdi. Sonra s›-


l›k ve ahdin neticesinde di- k›ca kapay›p, ba¤lad› ve
li söyler, gözleri de görür Nil nehrine b›rak›verdi.
oldu. Marangoz sevincin- Bir anne için, yeni do¤-
den, hemen Allahü teâlâ- mufl bir çocu¤u bu flekilde
ya iman edip, flükür sec- nehre b›rak›vermek, elbet-
desine kapand›. Böylece, te çok zor idi. Fakat o, ken-
Hazreti Musa’n›n annesi disine ilham olundu¤u fle-
büyük bir tehlikeden daha kilde hareket ediyordu.
kurtuldu. Sular, sanki onu tafl›-
Bu marangozun yapt›- man›n idrakinde imifl gibi,
¤› sand›k, has›r örülen bir yavafl yavafl, kald›r›p indi-
cins kam›fltan yap›lm›flt›. rerek uzaklaflt›rd›. Nil neh-
Hazreti Musa’n›n annesi ri, Firavunun saray›n›n ci-
sand›¤› ald›. ‹çine pamuk var›ndan geçerken, büyük
koydu ve Hazreti Musa’y›, bir kanal ile, içinde saray›n
büyük bir ihtimam ile san- da bulundu¤u bahçeye

peygamberler tarihi ansiklopedisi 64


MUSA ALEYH‹SSELÂM

ayr›l›rd›. Sand›k bu kanal- Hazreti Musa


dan saray›n yak›n›na ka- Firavunun saray›nda
dar geldi. Su almak için Do¤an çocuklar› öldür-
kanala gelen hizmetçiler, mekle vazifeli olanlar, bir ço-
sand›¤› saray›n bahçesin- cuk bulundu¤unu haber
deki a¤açlar›n aras›nda al›nca, do¤ruca Hazreti Asi-
buldular. ‹çinde para var- ye’nin yan›na gelerek, çocu-
d›r zann›yla al›p, açmadan ¤u öldürmek istediler. Haz-
Firavunun han›m›na gö- reti Asiye, onlara dedi ki:
türdüler. - Sabredin! Bu çocuk
Bu arada Firavun, Asi- ‹srailo¤ullar›n› artt›rmaz
ye binti Müzâhim ile ev- ya... Ben Firavuna gidip,
lenmiflti. Asiye, kavminin onu bana ba¤›fllamas›n›
seçkin kad›nlar›ndan olup, isteyece¤im. Ba¤›fllarsa,
iffet ve cemal sahibi idi. iyilik etmifl olursunuz. fia-
Bu han›m, Yusuf aleyhis- yet öldürülmesini emre-
selâm zaman›nda M›s›r derse, o zaman size ne sö-
Sultan› olan ve Hazreti Yu- züm olur ki?
suf’a iman eden Reyyân Sonra bebe¤i Firavuna
bin Velid’in neslinden idi. götürdü. Firavun, bebe¤in
Firavunun han›m› olan öldürülmesini isteyerek
Asiye, sand›¤› aç›nca, fla- dedi ki:
fl›rd›. Çünkü ak›llara dur- - Bunun ‹srailo¤ullar›n-
gunluk verecek güzellikte dan olmas›ndan korkar›m.
bir erkek çocuk vard›. Alla- Bu, bizim elinde helâk ola-
hü teâlâ Asiye’nin kalbine, ca¤›m›z ve onun sebebiy-
bu çocu¤a karfl› muhab- le mülkümüzün elimizden
bet ve ac›ma hissi verdi ve gidece¤i kifli olabilir.
Asiye büyük bir sevgi ile Hazreti Musa’ya can-
ona ba¤lan›p hep hizme- dan ba¤lanan Hazreti Asi-
tinde bulundu. ye, “Bu çocuk, benim ve
peygamberler tarihi ansiklopedisi 65
MUSA ALEYH‹SSELÂM

senin göz nurumuz olsun. vun, bir taraftan bu çocu¤u


Onu öldürmeyin! Olur ki, aramak, bulmak ve orta-
bize faydas› dokunur, ya- dan kald›rmak için hazine-
hut onu evlât ediniriz.” di- ler sarfediyor; binlerce ma-
yerek, Firavun, çocu¤u sum yavrunun kan›n› ak›t›-
kendisine ba¤›fllay›ncaya yor; ba¤r› yan›k analar›n,
kadar susmadan hep ko- gözü yafll› babalar›n yürek-
nufltu. Hatta, bu çocu¤un lerini da¤l›yor; bir taraftan
‹srailo¤ullar›ndan oldu¤u- da arad›¤› çocu¤u bizzat
nun kat’î belli olmad›¤›n›, kendi eliyle besleyip büyü-
baflka bir kavimden olma tüyordu. Hem de tam bir
ihtimalinin de bulundu¤u- hürmet ve büyük bir ihti-
nu bildirdi. Firavun, bu ›s- mam ile yetifltiriliyordu.
rar karfl›s›nda, öldürmek
Buna benzer misallere
fikrinden vazgeçti. Onu
tarihte çok rastlanm›flt›r.
evlât edinmek hususunda
Ekseri zalimlerin, kendi el-
ise; “Ben istemem, senin
lerinde besledikleri, kendi-
olsun!” dedi.
sini pek afla¤› gördü¤ü,
Tefsir âlimleri; (fiayet, hatta hizmetçi eyledikleri
Asiye gibi Firavun da Mu- kimselerin elinde helâk
sa aleyhisselâm› benim- edilmesinde çeflitli hikmet-
semifl olsa ve; “Evet, be- ler vard›r. Allahü teâlâ, o za-
raberce bunu evlât edine- limlerden intikam›n› baflka
lim!” deseydi, Allahü te- suretle de almaya elbette
âlâ, Asiye’ye nasip etti¤i
kadir olup, her fleye gücü
gibi, ona da hidayet verir-
yeter.
di.) diye bildirmifllerdir.
‹flte o günden sonra,
Hazreti Musa, Firavunun Hazreti Musa’n›n
saray›nda yetiflmeye baflla- süt annesi
d›. Ne garip bir tecelli ve ne Sarayda, Asiye taraf›n-
büyük bir hikmettir ki, Fira- dan evlât edinilen Hazreti
peygamberler tarihi ansiklopedisi 66
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Musa için, o gün bir süt larla birlikte saraya girdi.


anne bulunmas› kararlafl- Musa aleyhisselâm›n, on-
t›r›ld›. Ne kadar süt anne- lardan hiçbirinin sütünü
ler bulunduysa da, bebek emmedi¤ini görünce, se-
hiçbirini emmedi. Zira ilâ- vinerek dedi ki:
hî takdir onun yabanc› ka- - Size bu çocu¤u emzi-
d›ndan emmesine izin recek, onu güzel yetifltire-
vermiyordu. Zira onun, cek bir han›m› haber vere-
annesine iade edilece¤ine yim ve onun buraya gel-
dair hüküm verilmiflti. mesinde size yard›m ede-
Di¤er taraftan, Hazreti yim mi?
Musa’n›n annesi, çocu¤u- Meryem, her ne kadar
nu Nil nehrine b›rakt›ktan durumu sezdirmemeye
sonra, dikkat çekmemesi azamî gayret gösteriyor,
için sand›¤› kendisi takip heyecan›n› gizlemeye çal›-
etmemiflti. Bu görevi Haz- fl›yorsa da, di¤er insanlar-
reti Musa’n›n k›z kardefli dan farkl› bir hâlinin oldu-
Meryem’e vererek dedi ki: ¤u belliydi. Bunu ilk farke-
- Kardeflinin ard› s›ra den, Firavunun veziri Ha-
git! Onu takip et! Ne oldu- man oldu. Haman, Mer-
¤unu anlay›p, bana haber yem’e ç›k›flt›:
getir! - Senin telâfl›n nedir ki,
Meryem, kardefli Mu- ona süt annelik yapacak
sa’n›n bulundu¤u sand›¤› birini bildi¤ini söylüyor-
takip etmiflti. Sand›¤›n Fi- sun? Yoksa bu çocuk se-
ravunun saray›na götürül- nin kardeflin mi ha?!.
dü¤ünü, çocu¤u emzir- Meryem, durumun ne
mek için süt anne arand›- kadar hassas oldu¤unu
¤›n›, bunun için pek çok bildi¤inden, hemen kendi-
kad›n›n saraya geldi¤ini ni toparlayarak cevap ver-
gördü. Hatta gelen kad›n- di:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 67
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Sarayda bulunanla- du. Oraya giren annesi,


r›n, süt anne bulmak için çocu¤u kuca¤›na al›r al-
olan telâfl ve gayretlerini maz, sesini kesti. Sütünü
gördü¤ümden, onlara kabul edip, emmeye bafl-
yard›mc› olmak istedim, o lad›. Firavun da günde bir
kadar... dinar ücretle, Musa’y›
Meryem böyle söyle- ona, süt çocu¤u olarak
yince, hemen onunla ilgi- verdi.
lenerek dediler ki: Bundan sonra, Hazreti
- Sen tan›yorsan, onu Musa’n›n annesi, o¤lunu
bulmam›zda bize yard›mc› al›p evine götürdü. Böyle-
ol! ce Allahü teâlân›n, “... Mu-
- O benim annemdir. hakkak ki, biz yak›n za-
- Annenin o¤lu var m›- manda onu sana geri dön-
d›r? dürürüz...” fleklindeki va-
adi gerçekleflmifl oldu.
- Harun isminde bir o¤-
lu vard›r. Çocuklar›n öldü- Nitekim Kasas suresi-
rülmedi¤i sene do¤mufl- nin 13. ayet-i kerimesinde
tu. mealen buyuruldu ki: (‹flte
- Bu söylediklerin ger- böylece biz, Musa’y› an-
çekten do¤ru ise, o kad›n› nesine iade ettik. Ta ki
getir! onunla gözü ayd›n olsun.
Onun ayr›l›¤›yla hüzün
Meryem, sevinç ve he-
yecanla annesinin yan›na çekmesin. Ve Allahü te-
döndü ve olanlar› haber âlân›n vaadinin flüphesiz
verdi. Sonra da annesini bir hak oldu¤unu bilsin.
Firavunun saray›na götür- Lâkin insanlar›n ço¤u, Al-
dü. Annesi saraya geldi- lahü teâlân›n vaadinin
¤inde, o¤lu, Firavunun el- hak oldu¤unu bilmez.)
lerinde a¤l›yor, Firavun ise Hazreti Musa’n›n anne-
onu dindirmeye çal›fl›yor- si, evlâd›n›n Firavunun eli-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 68
MUSA ALEYH‹SSELÂM

ne geçti¤ini ö¤renince, Böylece Asiye’nin evlât


çok üzülmüfltü. Fakat Alla- edindi¤i Hazreti Musa’ya
hü teâlâ ona sab›r ihsan süt anne bulunmufltu. Asi-
ederek kendine hâkim ol- ye; Musa aleyhisselâm›n
mufl; böylece sabr›n›n kar- annesine dedi ki:
fl›l›¤›n› görmüfltü. - Yan›mda, sarayda kal!
Hazreti Musa’n›n, di¤er Bu çocu¤u burada emzir!
süt annelerin sütlerini em- Muhakkak ki ben, hiçbir
medi¤i hâlde, bu han›m›n fleyi bu çocuk kadar sev-
sütünü emdi¤ini anlayan miyorum.
vezir Haman; Hazreti Mu- Hazreti Musa’n›n an-
sa’n›n annesine dedi ki: nesi, evindeki çocu¤u Ha-
- Bu çocuk, senden ev- run aleyhisselâmdan bah-
vel baflka kad›nlar›n sütü- sederek flöyle cevap verdi:
nü hiç kabul etmedi¤i hâl- - Evimi ve evimdeki ço-
de, senin sütünü kabul et- cu¤umu terk edemem,
ti¤ine göre, sen her hâlde helâk olurlar. Müsaadeniz
bu çocu¤un annesisin! olur, gönlünüz rahat eder-
- Ey melik! Ben hofl ko- se, çocu¤u bana verin,
kulu, sütü tatl› olan bir ka- evime götürüp, ona baka-
d›n›m. Her çocuk benim y›m. Benimle oldu¤u
kokumu duyunca, hemen müddetçe ona iyilikten
bana sar›l›r ve sütümü baflka bir fley yapmam.
emer. Aksi hâlde evimi ve evde-
Bunun üzerine orada ki çocu¤umu b›rakamam.
bulunanlar›n hepsi bir- Onun, o¤lu Hazreti Mu-
den; “Do¤ru söylüyor- sa’ya olan flefkatinin çok-
sun!” diye iltifat ettiler ve lu¤u sebebiyle; “Her hâl
her biri ona alt›n ve ceva- ve flart alt›nda, onu emzir-
hirden, çeflitli hediyeler meye, ona bakmaya haz›-
verdiler. r›m!” demeyip de; “Evime
peygamberler tarihi ansiklopedisi 69
MUSA ALEYH‹SSELÂM

götürmeye müsaade eder- nuyordu. Bu anda onun


seniz ona süt annelik ya- kalbinde bulunan rahatl›k
par›m. Aksi hâlde evimi ve ve süruru dile getirmek el-
çocu¤umu terk edemem!” bette mümkün de¤ildir.
gibi Asiye’yi zorlay›c› bir Hazreti Musa’n›n anne-
ifade kullanmas›n›n sebe- si, çocu¤u kuca¤›nda ola-
bi vard›. Çünkü Allahü te- rak evine geldi¤i zaman,
âlâ, kendisine çocu¤unu sevinç gözyafllar› döküyor,
yak›n zamanda iade ede- Allahü teâlâya çok flükre-
ce¤ini vadetmiflti. Kat’î diyor, yerinde duram›yor,
olarak biliyordu ki, Allahü âdeta kendisini kaplayan
teâlân›n vaadi hakt›r ve sevinç ile uçuyordu. Bü-
mutlaka gerçekleflir. tün bu heyecan ve coflku
Nihayet Asiye bu teklifi esnas›nda, kendini tuta-
kabul etti ve annesi, Haz- may›p; “Bu bir süt çocu¤u
reti Musa’y› al›p evlerine de¤il, benim kendi öz ev-
getirdi. Ci¤erparesini, lâd›m, ci¤erparemdir!” di-
nehre emanet ederken ye hayk›r›verse, durum ta-
gönlü mahzun; Firavunun mamen tersine dönebilir-
eline geçti¤ini iflitince de di. O ise, bunu pekâlâ bili-
öldürecekleri endiflesiyle yor ve kendini tutmaya
periflan vaziyette olan bilhassa gayret sarfedi-
gönlü yaral› anne, ertesi yordu. Allahü tealâ onu
gün her türlü afetten kur- muhafaza etti ve bu hu-
tulmufl, her hâliyle rahat susta bir tek kelâm söylet-
ve nefleli idi. Firavunun tirmedi.
saray›nda herkesten iltifat Musa aleyhisselâm bi-
görüyor, her birinden çok raz geliflip, hareket etmeye
k›ymetli hediyeler al›yor bafllay›nca, Asiye, Hazreti
ve iflin en mühimi de, zayi Musa’n›n annesine; “Ço-
olmas›ndan korktu¤u ci- cu¤umu bana getirmeni
¤erparesi kuca¤›nda bulu- istiyorum!” dedi. Sonra
peygamberler tarihi ansiklopedisi 70
MUSA ALEYH‹SSELÂM

görüflmenin sarayda ya- Hazreti Musa’y› Firavu-


p›lmas› için aralar›nda bir na götürdüler. Firavun
gün tayin ettiler. Asiye, hu- onu al›p, kuca¤›na oturttu.
susî adamlar›na ve me- Firavunun sakal› çok
murlar›na da dedi ki: uzundu. Musa aleyhisse-
- Biriniz noksan olma- lâm, Firavunun sakal›n›
mak üzere, hepiniz, o¤lu- yakalay›p sertçe çekti. Hat-
mu hediye ile karfl›laya- ta k›l da kopard›. Yüzüne
caks›n›z! Hakk›n›zdaki ka- bir de tokat att› ve elindeki
naatim, karfl›lama esna- kamç› ile de Firavunun ba-
s›nda gösterece¤iniz dik- fl›na vurdu. Firavun çok
kate ve ona verece¤iniz k›zd› ve bunu kötüye yo-
hediyelere ba¤l›d›r! rumlay›p; “Arad›¤›m düfl-
Annesi ile birlikte evle- man›m budur!” dedi. Ço-
rinden al›nan Hazreti Mu- cuk bo¤azlayan adamlar›-
sa, sarayda Asiye’nin oda- na, onu öldürmeleri için
s›na götürüldü. Görülme- haber gönderdi.
mifl bir karfl›lama merasi- Firavunun han›m› Asi-
mi yap›ld›. Evlerinden ç›- ye, bu haberi ö¤renince,
k›p, saraydaki hususî oda- koflarak Firavunun yan›na
ya girinceye kadar, her gelerek sordu:
ad›mda, k›ymetli hediye- - Bana ba¤›fllad›¤›n bu
ler takdim edildi. ‹çeriye çocuk hakk›nda ne yap-
girince, Asiye çok sevindi. may› düflündün?
Muhabbetle sar›l›p, onu
sevdi. Çok ikramda bulun- Firavun da Musa aley-
du. Annesinin, çocu¤a çok hisselâm›n yapt›klar›n› an-
iyi bakm›fl olmas›na da latt›. Asiye dedi ki:
hayran oldu. Sonra çocu- - O çocuktur, akl› er-
¤un, Firavuna götürülme- mez. Bunu çocuklu¤un-
sini, onun da ikramda bu- dan yapt›. Ben flimdi ona
lunaca¤›n› söyledi. bir ifl yapay›m da, o za-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 71
MUSA ALEYH‹SSELÂM

man benim hakl› oldu¤u- kalmad› ve peygamberli¤i


mu anlayacaks›n. Alt›n, müddetince de çok fasih,
yakut gibi k›ymetli fleyler düzgün ve en güzel flekil-
ile birlikte bir de ateflin de konufltu.)
korunu önüne koyay›m. Bunun üzerine Asiye,
Yakutu al›rsa, ak›ll›d›r. O Firavuna flöyle dedi:
zaman onu öldürt! Atefl
- Yapt›¤›n›n, düflündü-
parças›n› al›rsa, anla ki ço-
¤ünün do¤ru olmad›¤›n›
cuktur.
gördün mü? O çocuktur,
Hazreti Asiye, Hazreti ne yapt›¤›n› bilmez!
Musa’n›n yan›na, içinde
Bunun üzerine Firavun
alt›n ve yakut olan bir ta-
da öldürmekten vazgeçti.
bak ile yine içinde atefl ko-
Bu yolla da Allahü teâlâ,
ru bulunan baflka bir ta-
Firavunun yapaca¤› kötü-
bak koydu. Musa aleyhis-
lü¤ü ondan çevirdi.
selâm, elini mücevhere
uzat›rken, Cebrail aleyhis-
selâm, elini atefl koru bu- Hazreti Musa’n›n
lunan tabak taraf›na çevir- K›ptîyi öldürmesi
di. Musa aleyhisselâm bir Hazreti Musa Firavunun
atefl parças› al›p, a¤z›na saray›nda izzet ve ikram
koyuverdi. Atefl, mübarek içinde kald›. Allahü teâlâ,
diline de¤di ve yakt›. Böy- Firavuna ve bütün insanla-
lece dilinde az bir yara ra onu sevdirdi. Onu gören
meydana geldi. herkes, kalbinde ona karfl›
(Bu yara, konuflmas›na bir muhabbet hâs›l oldu-
tesir etmiflti. Ta ki, ilk ola- ¤unu hissederdi. Allahü te-
rak Tûr da¤›na ç›kt›¤›nda, âlâ, onun gözlerine öyle bir
dilindeki bu hâlin gitmesi güzellik vermiflti ki, kendi-
için Allahü teâlâya duâ et- sini görenin, onu sevme-
ti. Allahü teâlâ da kabul mesi, ona âfl›k olmamas›
edip, art›k o hâlden eser mümkün de¤ildi. Bu hu-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 72
MUSA ALEYH‹SSELÂM

susta ayet-i kerimede me- Musa aleyhisselâm


alen, ([Ya Musa! Sevilmen] rüfld ve olgunlu¤a kavu-
ve benim nezaretimde ye- flup, kendine ilim ve hik-
tifltirilmen için, sana, ken- met verilince, Firavunun
dimden sevgi verdim.) [Tâ- dininin bât›l, bozuk oldu-
hâ 39] buyuruldu. ¤unu bildi. Zaten Allahü
Müfessirler; yukar›daki teâlâ, di¤er peygamber-
ayet-i kerimenin meali; ler gibi onu da muhafaza
“Her görene seni sevdir- etmifl, Allahü teâlâdan
dim. Hatta Firavuna seni baflkas›na ibadet etmek
sevdirdim de, onun fler- bir yana, böyle fleylere
rinden, zarar›ndan kurtul- hiç yaklaflmam›flt›. Hik-
dun. Asiye binti Müzâhim met ve ilim verilince, Fira-
de seni sevdi ve evlât vunun ve çevresinin din-
edindi.” fleklindedir, de- lerinin bozuklu¤unu, da-
mifllerdir. ha iyi anlad›. Bundan
Hazreti Musa bu flekil- sonra, Firavunun ve kav-
de Firavunun saray›nda minin içinde bulunduklar›
yetiflti, büyüyüp geliflti. hâli ay›plamaya, onlar›n
Art›k, Firavunun binek zulüm yapt›klar›n› anlat-
hayvanlar›na biner, onun maya bafllad›.
giydi¤i gibi k›ymetli elbi- Hazreti Asiye’nin her
seler giyerdi. ‹nsanlar›n türlü gayretine, yat›flt›r-
ço¤u, Firavunun o¤lu zan- maya çal›flmas›na ra¤-
nedip, süt çocu¤u olarak men, Firavun ve onun
geldi¤ini bilmezlerdi. Çok kavmi olan K›btîler, Hazre-
kimse onun sebebiyle ti Musa’y› aralar›ndan
haks›zl›ktan ve alay edil- ay›rmaya, yanlar›ndan
mekten kurtuldu. K›rk ya- uzaklaflt›rmaya çal›flt›lar.
fl›na gelince, akrabalar›n› Korkutmaya kalk›flt›lar.
ö¤renip, onlar›n yan›na Hazreti Musa da onlar›n
gitti. Onlar› ziyaret etti. aras›ndan ayr›l›p ç›kt›. Bu
peygamberler tarihi ansiklopedisi 73
MUSA ALEYH‹SSELÂM

sebeple, Firavunun bulun- - Bu maktulün yapt›¤›


du¤u beldeye, gizlice girer- ifl, aflikâre azd›r›c› bir düfl-
di. Çünkü K›btîler tehdit man olan fleytan›n amel-
ediyorlard›. Bir de onlar lerindendir. Ya Rabbi! Se-
her kötülü¤ü yapabilirlerdi. nin emrin olmadan o K›b-
Hazreti Musa, birgün tînin ölümüne sebep ol-
Münif isimli bir beldede, makla ben nefsime yaz›k
M›s›rl› bir K›btî kâfirinin, ettim. Benim hatam› mag-
firet eyle!
‹srailo¤ullar›ndan birine
iflkence etti¤ini gördü. ‹fl-
kence gören Sâmirî ismin- Sâmirînin nankörlü¤ü
de biri, hasm› da Fâtûn is- K›btînin ölmesi hâdise-
minde Firavunun ekmek- sini; kavgada bulunan Sâ-
çisi idi. mirî’den baflka hiç kimse
Fâtûn, saray›n mutfa¤› bilmiyordu. K›btîler, hâdi-
için odun sat›n alm›fl ve seyi haber al›nca, o s›rada
Sâmirî’ye; “Bu odunlar› flehirde bulunan Firavuna
tafl›!” demiflti. Tafl›may›n- gelerek dediler ki:
ca da ona zulmetmeye - ‹srailo¤ullar› yak›nla-
bafllam›flt›. Sâmirî, kendi- r›m›zdan olan bir adam›
ne haks›zl›k yapan M›s›rl›- öldürdüler. Onlardan bi-
ya karfl›, Hazreti Musa’dan zim hakk›m›z› al! Bu yap-
yard›m istedi. Musa aley- t›klar›n› yanlar›na koyma!
hisselâm Sâmirî’yi onun - Öldüreni ve flahitleri
elinden kurtarmaya çal›flt›. bana getirin!
Eliyle K›btînin gö¤süne Bunun üzerine o kadar
vurunca, adam düflüp ölü- araflt›rd›larsa da, bir delil
verdi. Hazreti Musa yapt›- bulamad›lar. Firavun, ara-
¤› bu iflten mahcup oldu n›lan flahs›n bulunmas›
ve Allahü teâlâya flöyle ni- için flehirden ayr›lmad›, o
yazda bulundu: gün orada kald›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 74
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Musa aleyhisselâm, Bu sözüyle, “Dün kav-


flehirde olanlar› ö¤rendi. ga ettin. Kavgaya beni de
Hazreti Musa’n›n, K›btînin katt›n. fiimdi bir baflkas›y-
elinden kurtard›¤› kimse, la dövüflüyor, yine yard›-
her ne kadar ‹srailo¤ulla- m›m› istiyorsun. Nedir se-
r›ndan ise de mümin de- nin bu yapt›¤›n? Dünkü
¤ildi. Nitekim, Musa aley- hâdiseden ibret almad›n
hisselâm, “Hata ile K›btî- m›? Niye gücünün yetme-
nin ölümüne sebep oldu- di¤i kimselerle dövüflüp
¤um için, Allahü teâlâ be- duruyorsun?” demek iste-
ni affetmekle ve Firavuna di.
yakalatt›rmamakla bana Bununla beraber, ona
ihsanda bulundu. Öyleyse yard›m etmemesi hâlinde,
ben, bu nimetlerin hakk› ‹srailo¤lunun, dünkü hâdi-
için bir daha hiçbir kâfire seyi Firavunun adamlar›-
arka ç›kmayay›m, yard›m na bildirmesi ve kendisini
etmeyeyim.” diye düflün- ele vermesi ihtimaline
dü. karfl›, yine de yard›m et-
mek istedi. Bununla bera-
Hazreti Musa, sabah
ber maksad›, çabucak onu
olunca, yeni durumdan
K›btînin elinden kurtar›p,
haberdar olmak istiyordu.
onun muhtemel zarar›n-
Çarfl›ya ç›kt›¤›nda bir de
dan kurtulmak için çabu-
ne görsün? Dün K›btînin cak oradan uzaklaflmakt›.
elinden kurtard›¤› ‹srailo¤- K›btîyi tutup, ‹srailo¤lun-
lu, bugün de yine bir K›btî dan ay›rmak için, aceleyle
ile kavga etmiyor mu? ‹s- üzerine yürüdü. Hazreti
railo¤lu yine Hazreti Mu- Musa’n›n biraz evvel söy-
sa’dan yard›m isteyince, lediklerinden, ‹srailo¤lu
Hazreti Musa ona dedi ki: çok korkup, Hazreti Mu-
- fiüphe yok, sen, el- sa’n›n K›btîyi de¤il de,
bette apaç›k bir azg›ns›n! kendisini tutmak istedi¤ini
peygamberler tarihi ansiklopedisi 75
MUSA ALEYH‹SSELÂM

zannetti ve heyecanla ba- anlad›. Ellerinden s›yr›l›p


¤›rd›: kurtuldu ve koflarak Fira-
- Ya Musa! Dün ölümü- vunun yan›na gitti. Fira-
ne sebep oldu¤un adam vun ile görüflmek istedi¤i-
gibi, bugün de beni katlet- ni, mühim bir fley bildire-
meye mi kastediyorsun? ce¤ini söyledi. Firavuna
Ara buluculardan olmay› haber verildi¤inde, Fira-
arzu etmiyorsun da, bu vun, görüflme iste¤ini ka-
yerde, yaman bir zorba m› bul ederek dedi ki:
olmak istiyorsun? - Onu içeri alabilirsiniz.
Orada ‹srailo¤lu ile Kendisi yak›n tan›d›¤›m›z,
kavga eden K›btî, hasm›n- dostumuzdur!
dan bu sözleri duyunca, ‹çeri al›nan K›btî, olan›
dünkü K›btî Fâtûn’un ölü- biteni Firavuna anlatt›. Bu-
müne sebep olan›n, Musa nun üzerine, önceki gün
aleyhisselâm oldu¤unu ölen K›btînin yak›nlar›, he-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 76


MUSA ALEYH‹SSELÂM

men k›sas yap›lmas›n›, ya- Musa aleyhisselâm›n ya-


ni ölen akrabalar› yerine, n›na geldi. Durumu haber
Hazreti Musa’n›n katledil- vererek dedi ki:
mesini istediler. Firavun ile - Ya Musa! fiehrin ileri
etraf›ndakiler ve bir de K›b- gelenleri senin hakk›nda
tî kavminin ileri gelenleri müzakere yap›yorlar.
toplanarak, aralar›nda isti- Ölen K›btîye k›sas olarak
flare edip, k›sas yap›lmas›n› seni öldürecekler. Hemen
kararlaflt›rd›lar. Hatta istifla- bu flehirden ç›k, git! Mu-
re etmekten, birbirlerinin fi- hakkak ki ben, senin iyili-
kirlerini almaktan ziyade, ¤ini isteyenlerdenim.
Musa aleyhisselâm›n katle-
Bu haberi veren Fira-
dilmesi için birbirlerine
vunun amcas›n›n o¤lu
emirler veriyorlard›. Niha-
olup, mümin bir zat idi. ‹b-
yet Firavun, derhal Hazreti
rahim aleyhisselâm›n dini
Musa’n›n yakalanmas› ve
üzere ibadet ederdi ve
katledilmesi için emrini
kavminden iman›n› gizler-
verdi:
di. Musa aleyhisselâma
- Onu bulun! fiehirden peygamberli¤inin bildiril-
ç›kmam›flt›r. Baflka bir ye- mesinden sonra da, ona
re gidemez. Yol bilip ç›kar- ilk inanan kifli bu Hazkîl ol-
tacak birisi de¤ildir. du. Hadis-i flerifte buyu-
ruldu ki:
Hazreti Musa’n›n (Ümmetlerin, önde ge-
Medyen’e gitmesi lenleri üçtür. Bunlar, Alla-
Firavunun, Hazreti Mu- hü teâlâya bir an imans›z-
sa’y› yakalamalar› ve kat- l›k etmediler. Firavunun
letmeleri fleklinde askerle- ailesinden mümin olan
rine emir verdi¤ini ö¤re- Hazkîl, Habîb-i Neccâr ve
nen bir kimse, koflarak, en Muhammed’in [sallallahü
kestirme yollardan geçip, aleyhi vesellem] ehl-i bey-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 77
MUSA ALEYH‹SSELÂM

tinden Ali bin Ebî Tâlib. En re seyahat etmemiflti. Bu


üstünleri de budur.) sebeple, flehirden ç›kt›¤›n-
Hazkîl’in haber vermesi da, tam bir hayret içinde
üzerine, Musa aleyhisse- idi. Yol arkadafl› olmad›¤›
lâm, yolda yakalanmak ve gibi, yiyece¤i de yoktu.
herhangi bir taarruza u¤- Herhangi bir gizli yol bilme-
ramak tehlikesine karfl›, di¤inden, bilinen, görünen
etraf›n› gözetleyerek, he- ana yolu takip ederek yürü-
men flehirden d›flar› ç›kt› yüp gitti. Firavunun adam-
ve Allahü teâlâya flöyle lar› ise, idam edilmek için
münacatta bulundu: aranan bir kimsenin, mey-
danda, ortada, ana yolda
- Ya Rabbi! Bana bu za- bulunmas›na ihtimal bile
lim kavimden kurtulufl ih- vermediklerinden, ana yola
san eyle veya beni onlarla hiç bakmad›lar. Hazreti Mu-
karfl›laflmaktan, onlar›n sa ise, rahatça yoluna de-
beni yakalamalar›ndan vam etti.
muhafaza eyle!
Musa aleyhisselâm
Allahü teâlâ da, onun yola koyuldu¤unda, Ceb-
duâ ve münacat›n› kabul rail aleyhisselâm ona ge-
buyurup, onu muhafaza et- lip, fiuayb aleyhisselâm›n
ti. Musa aleyhisselâm böy- bulundu¤u beldenin yo-
lece tam bir selâmet içinde lunu gösterip; “Medyen’e
Medyen flehrine do¤ru yü- git!” dedi. Musa aleyhis-
rümeye bafllad› ve “Ümit selâm, M›s›r’dan ç›k›p,
ederim ki, Rabbim beni Medyen’e do¤ru yol ald›.
do¤ru yola sevkeder de Aradaki yol, sekiz günlük
Medyen’e giderim.” dedi. mesafe idi. Yani, Kûfe ile
Hazreti Musa o flehir- Basra aras› kadar mesafe
den ç›kt›¤›nda, ne tarafa gi- idi. Bu uzun yolculukta,
dece¤ini bilmiyordu. Zira, Allahü teâlâ taraf›ndan
daha önce herhangi bir ye- vazifelendirilen iki melek,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 78
MUSA ALEYH‹SSELÂM

insan fleklinde Hazreti da bir yere toplay›p otur-


Musa’ya yol arkadafl› ol- dular. Di¤erlerinin, hay-
dular. vanlar›n› sulay›p, ifllerini
Nihayet, bir sabah bitirmelerini beklemeye
vakti Medyen flehrine bafllad›lar. Hazreti Musa
yaklaflan Hazreti Musa, bulundu¤u yerden, hay-
uzakta Medyen kalesini retle olanlar› seyrediyor-
gördü. Bir müddet kaleyi du. Onlar›n, di¤erleri gibi
seyrettikten sonra, kale s›raya girmemeleri, kuyu-
kap›s›n›n aç›ld›¤›n›, kale- ya yaklaflmamalar›, dikka-
den sürüler hâlinde ko- tini çekti. Bulundu¤u yer-
yunlar›n ve s›¤›rlar›n ç›k- den kalk›p, kuyunun bafl›-
t›¤›n› gördü. Buradan ç›- na geldi. Onlara yaklafla-
kan sürüler, bafllar›nda rak dedi ki:
çobanlar›yla, Hazreti Mu-
- Sizin hâliniz nedir?
sa’n›n durdu¤u yerin ya-
Niçin siz de onlarla birlik-
k›n›ndaki kuyuya do¤ru
te davarlar›n›z› sulam›yor-
geliyordu. fiehir halk›
hayvanlar›n› hep o kuyu- sunuz?
dan suluyorlard›. - Çobanlar hayvanlar›n›
Çobanlar, kuyunun ba- sulay›p gitmedikçe, biz da-
fl›na gelerek, s›rayla da- varlar›m›z› sulayamay›z.
varlar›n› sulamaya baflla- Erkeklerle birlikte o izdiha-
d›lar. Hayvanlar, bir an ev- ma, s›k›fl›kl›k ve kalabal›¤a
vel su içebilmek için kuyu- da kar›flamay›z. Biz, ancak
ya üflüfltüklerinden, gö- onlar›n artan sular›yla
rülmedik bir izdiham ve hayvanlar›m›z› sulayabili-
s›k›fl›kl›k meydana geli- riz. Bizim bir yard›mc›m›z
yordu. Kuyunun bafl›na yoktur. Babam›z da çok
yaklaflt›klar›nda, iki ha- yafll› olup, hayvanlar›m›z›
n›m, davarlar›n› di¤er sü- sulamaya ve bize yard›m-
rülerden ay›rarak, kenar- c› olmaya mecali yoktur.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 79
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Peki buralarda, baflka dan su çekip, koyunlar› su-


bir kuyu yok mudur? lad›.
- Bir kuyu daha vard›r. K›zlar, hayretle birbirleri-
Fakat a¤z›nda büyük bir ne bak›fl›p; “Ne kadar flef-
kaya bulunmaktad›r. O ka- katli, merhametli ve kuvvet-
yay› on kifli zor kald›r›r. li bir yi¤it. fiimdiye kadar
- O kuyuyu bana göste- hiç kimse bu flekilde yard›m
rir misiniz? Sizin koyunla- etmemiflti.” dediler.
r›n›z› sulamak istiyorum. Koyunlar suland›ktan
Zira bu hâle çok üzüldüm. sonra, fiuayb aleyhisselâ-
- O kocaman kayay›, m›n k›zlar› Hazreti Musa’ya
kuyunun a¤z›ndan nas›l teflekkür edip gittiler. Haz-
kald›racaks›n›z? reti Musa da bir gölgeye
çekilip oturdu. Sekiz gün
- Hak teâlân›n yard›m›
devaml› yol yürümekle,
olursa, kald›rabilirim.
mübarek ayaklar›n›n derisi
Musa aleyhisselâm›n soyulmufl, hiçbir fley ye-
konufltu¤u bu iki han›m, medi¤i için, çok hâlsiz ve
fiuayb aleyhisselâm›n Sa- zay›f düflmüfltü. Açl›k ve
fura ve Süfeyra ad›ndaki yorgunlu¤u son haddinde
k›zlar› idi. Hemen Hazreti idi. fiöyle duâ etti:
Musa’y› kuyunun bafl›na - Ya Rabbi! Do¤rusu
götürdüler. Hazreti Musa, ben, bana hay›rdan ne in-
mübarek elini tafl›n alt›na dirirsen [yiyecek olarak ne
sokup; “Bismillahil-kaviy- ihsan edersen], ona muh-
yi” diyerek tafl› zorlad›. Al- tac›m.
lahü teâlân›n izni ile bir
mucize olarak, on kiflinin
güçlükle yerinden oynata- fiuayb Aleyhisselâm
bildi¤i o kayay› yaln›z ba- Di¤er taraftan, kuyu-
fl›na kald›rd›. K›zlar›n ver- nun bafl›nda rastlad›klar›
dikleri ip ve kova ile kuyu- bu iyiliksever insan tara-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 80
MUSA ALEYH‹SSELÂM

f›ndan, koyunlar› k›sa za- - Babam, kuyudan su


manda ve istedikleri gibi çekerek koyunlar›m›z› su-
sulanan iki k›z, sevinçle laman›z›n ücretini vermek
evlerine döndüler. Babala- üzere sizi ça¤›r›yor.
r› fiuayb aleyhisselâm, Bunun üzerine Musa
onlar›n k›sa zamanda dön- aleyhisselâm kalkt› ve fiu-
melerine hayret etti: ayb aleyhisselâm›n evine
- Size ne oldu ki, bugün gittiler.
tez geldiniz? Size kim flef- fiuayb aleyhisselâm;
kat ve yard›m eyledi de ko- Hazreti Musa’ya, kim ol-
yunlar› çabucak sulay›ver- du¤unu, nereden gelip
diniz. Çünkü bu kavimden nereye gitti¤ini, hâl ve ha-
hiç kimse böyle bir yard›m- t›r›n› sordu. O da “Ben,
da bulunmazd›. Siz, flimdi Benî israilden, yani Yakûb
akflama kadar dinlenin! aleyhisselâm›n neslinden
- Orada salih bir kimse ‹mran o¤lu Musa’y›m.” di-
vard›. Biz, su kalmayacak yerek bafl›ndan geçenleri
endiflesiyle di¤er insanlar›n anlatt› ve Firavunun fler-
koyunlar›n›n sulanmas›n› rinden emin olmak için,
beklerken, o kimse bizim buralara kadar geldi¤ini
hâlimize ac›y›p, koyunlar›- bildirdi. Hazreti fiuayb da,
m›z› sulay›verdi. Onun için bulunduklar› beldenin, Fi-
de biz, çabucak döndük. ravunun saltanat›na gir-
fiuayb aleyhisselâm medi¤ini bildirerek, bu se-
bunlar› dinleyince, k›zlar›n- beple art›k endiflelenme-
dan Safura’ya; “Git, onu mesini söyledi.
bana ça¤›r!” buyurdu. Hazreti fiuayb ona ye-
Safura, edep ve hayâ- mek ikram etti. Musa aley-
s›ndan, utana s›k›la Hazre- hisselâm, sofraya otur-
ti Musa’n›n yan›na gelerek makta tereddüt edince,
dedi ki: Hazreti fiuayb sordu:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 81
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Niçin yemiyorsun? - Babac›¤›m! Koyunlar›-


- Biz öyle bir hane hal- m›z› otlatmak için onu üc-
k›ndan›z ki, bütün dünyay› retle tut. O, ücretle tuttu-
verseler, bir ahiret ameli ile ¤un kimselerin en hay›rl›s›-
de¤iflmeyiz. Çocuklar›n›za s›d›r. Kuvvetlidir, emindir.
yard›m etmem, karfl›l›¤›n- Hazreti fiuayb, k›z›n›n
da yemek vermeniz için bu teklifi üzerine, ona sor-
de¤il, Allah r›zâs› içindir. du:
- Bu ikram etti¤imiz ye- - Kuyunun a¤z›nda bu-
mek, yard›m›n›z›n karfl›l›¤› lunan on kiflinin kald›rama-
de¤ildir. Evimize gelene yaca¤› tafl› kald›rd›¤›n› gör-
yemek yedirmek bizim ve mekle, güçlü, kuvvetli oldu-
atalar›m›z›n âdetidir. Hem ¤unu anlad›n. Bu tamam
bir kimse bir hay›r iflledi- da, emin, güvenilir oldu¤u-
¤inde, ona bir fley ikram nu nereden biliyorsun?
edilse veya hediye olunsa, K›z› da; kuyunun yan›n-
onu almas› iyidir. daki konuflmalar›n›, ko-
Bunun üzerine Hazreti yunlar›n› sulamas› esna-
Musa yemek yedi ve çok s›nda kafas›n› kald›r›p da
yorgun oldu¤u için istira- yüzlerine bakmad›¤›n›, ay-
hate çekildi. r›ca yolda gelirken, kendi-
sini geriden yürüttü¤ünü
Hazreti Musa’n›n anlatt›. Bunlar› dinleyen
Safura ile evlenmesi fiuayb aleyhisselâm›n,
Hazreti Musa’ya olan ra¤-
Musa aleyhisselâm is-
beti, meyli ve yak›nl›¤› da-
tirahat ederken, fiuayb
ha da artt›.
aleyhisselâm›n k›z› Safu-
ra, babas›na, bu gelen za- Hadis-i flerifte buyurul-
t›, koyunlar› otlatmak üze- du ki:
re, ücretle tutmas›n› rica (Firaset bak›m›ndan
etti: kad›nlar›n en ilerisi ikidir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 82
MUSA ALEYH‹SSELÂM

ikisi de Musa hakk›nda fi- reyim ve dü¤ün masraf›


rasette bulunup isabet et- yapay›m.
mifllerdir. Biri, Firavunun - Sekiz sene bana hiz-
han›m› Asiye olup, “Bu met etmen flart›yla k›z›m
çocuk, benim, senin göz Safura’y› sana nikâh ede-
nurumuz, göz ayd›nl›¤›- rim. E¤er bu sekiz senelik
m›z olsun. Onu öldürme- müddeti on seneye ta-
yin...” demiflti. Di¤eri ise mamlarsan; o da senin bir
fiuayb’›n [aleyhisselâm] iyili¤in, bir ihsan›n olur.
k›z›d›r ki, o da; “Babac›-
Ben, “On senenin tama-
¤›m! Koyunlar›m›z› otlat-
m›n› mutlaka istiyorum!”
mak için onu ücretle tut.
diyerek sana meflakkat
O, ücretle tuttu¤un kimse-
vermek istemem. ‹nflaal-
lerin en hay›rl›s›s›d›r. O
lah güzel muamelede ve
kuvvetlidir, emindir.” de-
miflti.) ahde vefada beni salihler-
den bulursun.
K›z› Safura’n›n anlatt›k-
lar›n› hayretle dinleyen Hazreti Musa, fiuayb
Hazreti fiuayb, Hazreti aleyhisselâma flu cevab›
Musa’y› yan›nda al›koy- verdi:
may› arzu etti. Gönder- - Bu söyledi¤in söz be-
mek istemedi ve bir çare nimle senin arandad›r.
arad›. Musa aleyhisselâm Aram›zda gözetilecek bir
istirahat ederken, bu hu- husustur. Bu sözleflme
susta pek çok düflünen aram›zda geçerli ve sabit-
fiuayb aleyhisselâm, Mu- tir. Bu iki müddetten han-
sa aleyhisselâm uyan›nca, gisini ödersem, art›k üze-
ona kerimesi Safura ile rime, müddetin artt›r›lma-
evlenmesini teklif etti. Mu- s› gibi bir ziyadelikte bulu-
sa aleyhisselâm dedi ki: nulmas›n. Allahü teâlâ da,
- Ben garibim. Bir mal bizim söyledi¤imiz flart-
varl›¤›m yok ki, mehr ve- namemize ahittir ve bizim
peygamberler tarihi ansiklopedisi 83
MUSA ALEYH‹SSELÂM

neler konuflup sözleflti¤i- bafllad›¤›nda, koyunlar›


mizi de çok iyi muhafaza tehlikelerden, y›rt›c› hay-
eder. vanlardan koruyabilmesi
Hazreti Musa, aralar›n- için fiuayb aleyhisselam
daki bu sözleflmeden son- k›z› Safura’ya bir asa getir-
ra, fiuayb aleyhisselâm›n mesini söyledi. Safura bir
hizmetinde bulunmaya asa getirdi. fiuayb aleyhis-
bafllad›. Hazreti fiuayb’›n selam;
k›z› Safura ile evlendi. Ara- -Bu de¤il, baflka getir,
lar›nda kararlaflt›rd›klar› dedi.
hizmet müddetini de ta-
Safura gitti. Baflka asa
mamlad›.
getirdi, yine ayn› asa idi.
fiuayb aleyhisselam tek-
Musa rar geri gönderdi. Fakat yi-
aleyhisselâm›n asas› ne ayn› asa geri geldi. Zira
Hazreti Musa, koyunla- Safura asay› b›rak›p tekrar
r› otlatmak üzere hizmete asa almak istedi¤inde hep

Musa Aleyhisselâm›n Topkap› Saray›’ndaki asas›

peygamberler tarihi ansiklopedisi 84


MUSA ALEYH‹SSELÂM

bu asa eline geliyordu. yapt› ve hepsinin kuzular›


Bunun üzerine fiuayb da alaca oldu. fiuayb aley-
aleyhisselam bu asay› hisselâm anlad› ki; bu, Al-
Musa aleyhisselama ver- lahü teâlân›n Hazreti Mu-
di. Bu asa cennetteki bir sa ve ailesine ihsan etti¤i
a¤açtan yap›lm›fl, Âdem r›z›kt›r.
aleyhisselâmdan sonra,
babadan o¤ula geçerek
Mukaddes Tuva Vadisi
fiuayb aleyhisselâma ka-
dar gelmiflti. Hazreti Musa verdi¤i
sözde durdu. Müddetin ta-
Kararlaflt›rd›klar› müd-
mam›n›, fazla olarak yeri-
detin dokuzuncu senesin-
ne getirdi. Yani on seneyi
de, Hazreti fiuayb, Musa
doldurdu. Bu müddetin
aleyhisselâma dedi ki:
sona ermesi ile M›s›r diya-
- Bu sene alaca kuzula- r›na dönmek için Hazreti
r›n hepsini sana hediye fiuayb’dan izin istedi. O
edece¤im. da izin verip, vadetti¤i ala-
Böylece, damad› ve k›- ca kuzular›n hepsini teslim
z›na bir ihsan ve iyilik yap- etti. Musa aleyhisselâm
mak istedi. han›m› ve hizmetçileri ile
Allahü teâlâ, Hazreti beraber, Hazreti fiuayb’›n
Musa’ya, koyunlar›n içe- hediyesi olan alaca kuzu-
ce¤i suya asa ile vurmas›- lar› da alarak, bir k›fl mev-
n› ilham etti. O da buyu- siminde yola ç›kt›. O za-
ruldu¤u gibi yap›p, koyun- man en büyük arzusu, kar-
lara da bu sudan içirdi. defli Harun’u bulmak ve
Her sene, o kadar koyun bir yolunu bulabilirse, onu
içinde, ancak birkaç tanesi M›s›r’dan ç›karmak idi.
alaca kuzu do¤urdu¤u Musa aleyhisselâm,
hâlde, o sene koyunlar›n yollar› bilmeden sahrada
tamam›, hep ikiz do¤um yol al›yordu. So¤uk bir k›fl
peygamberler tarihi ansiklopedisi 85
MUSA ALEYH‹SSELÂM

akflam› karanl›k bast›rd›- Musa aleyhisselâm, o


¤›nda, yolu, bereketli Tûr atefle vard›¤›nda, oradaki
da¤›na dayand›. Gök gürle- bir a¤açtan semaya do¤ru
meye, flimflekler çakmaya uzanan bir nur gördü. Bu
ve ya¤mur ya¤maya baflla- hâl karfl›s›nda hayretinden
d›. Han›m› hamile olup, do- vücudu titredi. Çünkü gör-
¤um sanc›lar› içindeydi. dü¤ü büyük bir ateflti. Fa-
Hazreti Musa, çakmak kat, alevi ve duman› yoktu.
tafl›n› ç›kard›, sürttü, fakat Sadece yeflil bir a¤ac›n
çakmad›. Yani ›fl›k ve k›v›l- içinden fevkalâde ›fl›k sa-
c›m vermedi. fiaflakald›. çan bir nur yükseliyor, par-
Çok hayret etmiflti. Çak- lakl›¤› artt›kça a¤ac›n yeflil-
mak tafl› o zamana kadar li¤i de art›yordu. Musa
hiç öyle olmam›flt›. fiafl- aleyhisselâm, o nura iyice
k›nl›k ve s›k›nt› ile düflün- yaklafl›nca; nurun geri çe-
meye bafllad›. Sonra, kildi¤ini görerek, hayreti
uzun uzun; bir hareket, bir daha da artt› ve geri döndü.
ses duymak için dikkatle
Musa aleyhisselâm eli
etraf› dinledi. O, bu hâlde
bofl dönmemek için, geri
iken, birden Tûr da¤› tara-
dönüp, tekrar o nura gitti.
f›ndan bir ›fl›k gördü. Onu
Nura do¤ru yaklafl›rken,
atefl sand› ve oradan atefl
kendi kendine iste¤ini, ih-
alabilece¤ini ümit ederek,
han›m›na dedi ki: tiyac›n› söyledi. Sa¤ tara-
f›ndaki vadiden, bereketli
- Siz burada bekleyin, yerdeki a¤aç taraf›na yak-
ben bir atefl gördüm. laflm›flt› ki, bir ses duydu:
Ümit ederim ki, o ateflin
bulundu¤u yerden, size, - Ya Musa!
yolu bildirecek bir haber ‹rkildi ve oldu¤u yerde
veya o ateflten bir parça durdu. Zira bu ses, bir insan
getiririm. Umulur ki, sesi de¤ildi. Belli bir yön-
onunla ›s›n›rs›n›z. den de gelmiyordu. Hazreti
peygamberler tarihi ansiklopedisi 86
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Musa, bu sesi sadece kula- Bu nida üzerine asas›n›


¤›yla de¤il, sanki vücudu- yere b›rak›nca, asan›n
nun bütün zerreleriyle duy- sanki bir y›lan gibi titreyip
mufltu. ‹lâhî ses devam etti: debelendi¤ini, hareket et-
- Muhakkak ki ben, meye bafllad›¤›n› gördü.
âlemlerin Rabbi olan Alla- Musa aleyhisselâm bu hâ-
hü teâlây›m! Hiç flüphen li görünce, hayretle arkas›-
olmas›n ki, ben senin Rab- na döndü ve asay› takip
binim! etmedi. Bunun üzerine
Bu ses üzerine Hazreti tekrar nida olundu ki:
Musa kendini bambaflka - Ya Musa! Yönünü
bir âlemde bulmufltu. ‹lk ona çevir! Hiç korkma!
emir bildirildi: Sen korkudan emin olan-
- Ayakkab›lar›n› ç›kar! lardans›n.
fiüphesiz ki sen; seçilmifl, Hazreti Musa bu emri
temiz, mübarek ve mu- al›nca geri döndü.
kaddes olan Tuva Vadi- - Ey Musa! Onu al ve
si’ndesin. endifle etme! Biz onu ilk
Bu emir üzerine Hazre- flekline getirece¤iz.
ti Musa, derhal ayakkab›- Hazreti Musa bu emir
lar›n› ç›kard›. Daha sonra üzerine elini uzatt› ve bir
cenab-› Hak sordu: de ne görsün? Asa, elinde
- Ey Musa! Elindeki ne- eski hâlinde idi. Bu arada
dir? yine ilâhî hitap geldi:
- O benim asamd›r, ona - Ya Musa! Elini koynu-
dayan›r›m, onunla koyun- na sok! Böylece elin her
lar›ma yaprak silkelerim. türlü illet ve hastal›ktan
Daha baflka ihtiyaçlar›ma salim ve ›fl›k saçan günefl
da yarar. gibi beyaz olarak ç›kar.
- Ey Musa! Asan› yere Elinin böyle parlak olma-
b›rak! s›nda, sana ve baflkalar›na
peygamberler tarihi ansiklopedisi 87
MUSA ALEYH‹SSELÂM

bir ürkme gelirse, elini nun ve onun kavminin ile-


tekrar koynuna sok. Böy- ri gelenlerine iki hüccet,
lece yine evvelki normal aç›k delil ve mucizedir.
hâline döner. Çünkü onlar fâs›k, kâfir bir
Hazreti Musa elini koy- kavim oldular.
nuna soktu¤unda, gözleri Böylece Musa aleyhis-
kamaflt›racak derecede selâm ilâhî vazifeye iyice
parlak bir nur olmufl, tek- haz›rlan›yordu. O vazife
rar soktu¤unda da eski hâ- de Firavun ve kavmini hak
line gelmiflti. Kendisine bu dine davet etmek idi.
iki mucize verildikten son- Allahü teâlâ, Musa
ra, ilâhî hitap yine devam aleyhisselâma böyle mu-
etti: cizeler verdikten sonra bu-
- ‹flte bu ikisi, asa ve yurdu ki:
yed-i beydâ mucizeleri, - Ya Musa! Bu mucize-
Rabbin taraf›ndan Firavu- lerle Firavuna git! Onu ba-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 88


MUSA ALEYH‹SSELÂM

na kulluk etmeye davet et Böylece peygamberlik


ki, o, azg›nl›k ve taflk›nl›k- ile vazifelendirilmifl olan
ta, inat ve kibirde pek ileri Musa aleyhisselâm arzetti
gitmifl, haddi aflm›flt›r. ki:
Ya Musa! Ben, seni - Ya Rabbi! Gö¤sümü
peygamber olarak seçtim. genifl eyle ki, s›k›nt› ve
Sana vahyolunan fleyi meflakkatlere, Firavun ve
iflit! Muhakkak ki ben, bir ona tâbi olanlar›n kötü
olan Allah›m. Benden bafl- ahlâklar›na sab›r ve ta-
ka hak mabut, gerçek ilâh hammül edeyim. Senin
yoktur. Bana ibadet eyle bana verdi¤in peygam-
ve hususan zikrim için na- berli¤i, Firavun ve kavmi-
maz›n› eda et! K›yamet ne tebli¤de, iflimi kolay
günü, elbette gelecektir. eyle! Lisan›mdaki ukdeyi,
Onun vaktini kullar›mdan dü¤ümü de çöz ki, Fira-
gizliyorum. Zira onun vak- vun ve kavmi sözlerimi
ti bilinmeyince, insanlar anlas›nlar. Ve bana ailem-
den kardeflim Harun’u ve-
her zaman ondan sak›n›r-
zir et ki, bana yard›mc› ol-
lar. K›yamet günü geldi-
sun. Onunla arkam› kuv-
¤inde, herkes yapt›¤›
vetlendir. Onu; peygam-
amelin karfl›l›¤›n› görür.
berli¤in hükümlerini teb-
‹yi ise mükâfat görür, kötü
li¤de bana ortak eyle. Ta
ise azap çeker. ki, seni çok tesbih edelim.
Ya Musa! Hevâs›na tâ- Her türlü kusur ve nok-
bi olup, Allahü teâlân›n sanl›klardan uzak oldu¤u-
emrine muhalefet eden, nu zikredelim. Verdi¤in
k›yametin vukuuna iman nimetlerden dolay› sana
etmeyen kimse, sak›n ola çok hamdüsena edelim.
ki, seni k›yamete inan- fiüphesiz ki sen, bizim hâ-
maktan al›koymas›n ve limizi en iyi bilensin ve
helâkine sebep olmas›n! görensin.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 89
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Musa aleyhisselâm›n te mucizelerimizin deste-


bu niyaz›ndan sonra, Alla- ¤inde git! ‹kiniz de, beni
hü teâlâ buyurdu ki: hat›rlamak ve zikretmek
- Ya Musa! ‹stediklerinin hususunda gevfleklik gös-
hepsi sana verildi. Seni termeyin!
kardeflinle takviye edece- Böylece Hazreti Mu-
¤iz ve size, düflmanlar›n›z sa’ya peygamber oldu¤u
üzerine bir galebe ve üs- bildirildi¤i gibi, kardefli
tünlük verece¤iz ki, onlar›n Harun’un da peygamber
zarar› size yetiflmeyecek oldu¤u bildirilmifl oldu.
ve sizi öldüremeyecekler. O gün Musa aleyhisse-
Bu mucizelerimizle onlara lâm›n üzerinde, yünden
gidin! Onlar› Hakka davet bir kaftan vard›. Eskimiflti.
edin! Mucizelerinizi göste- Cübbesi ve takkesi de
rerek benim hükümlerimi yünden idi.
tebli¤ edin! Siz ve size tâbi Allahü teâlâ, Musa
olanlar, Firavun ve kavmi- aleyhisselâm›, Firavun ile
ne karfl› galip geleceksiniz. kavmini imana davet et-
Bundan sonra cenab-› mesi için vazifelendirdik-
Hak, Hazreti Musa’ya geç- ten sonra, ona flöyle vah-
mifl y›llar›n›, çocuklu¤unu yetti:
hat›rlatt›. Annesine yapt›¤› - Ya Musa! Benim resû-
ilham›, Firavunun saray›n- lüm, peygamberim olarak
da büyüyüflünü, daha kavmine git! Benimle gö-
sonra M›s›rl› K›ptînin ölü- rür, benimle iflitirsin. Kuv-
müne sebep olmas› sebe- vetim ve görmem seninle
biyle Medyen’e gidip ora- birliktedir. Seni, yaratt›k-
da yaflad›¤›n› bildirdi ve lar›mdan zay›f birine, Fira-
buyurdu ki: vuna gönderiyorum. Zay›f
- Seni kendim için seç- ve âciz oldu¤u hâlde ni-
tim! Sen kardeflinle birlik- metimi inkâr eden, aza-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 90
MUSA ALEYH‹SSELÂM

b›mdan emin görünen, bana karfl› ihlâsl› olmaya


benden baflkas›na ibadet davet et! Ona, azap ve ce-
eden, dünyaya aldan›p zam›n pek fliddetli oldu-
her fleyin Rabbi oldu¤u- ¤unu söyle! Ayetlerimi
mu inkâr eden, kendisini ona hat›rlat! Gadab›m›n
ve yapt›klar›n› bilmedi¤i- yerini tutan bir fley olma-
mi sanan o zavall›ya seni d›¤›n› anlat!
gönderiyorum. Bunlar› yumuflak ifade-
‹zzet ve celâlim hakk› lerle söyle! Belki kendine
için; merhametim sonsuz gelir, ibret al›r ve korkar.
olmasayd›, onu, büyük bir Ona güzel hitapta bulun!
fliddetle helâk ederdim. Ona giydirdi¤im dünya el-
Benim gadab›mla; gökler, bisesi, seni korkutmas›n.
yeryüzü, denizler, da¤lar, Zira onun her fleyi benim
a¤açlar ve hayvanlar da elimdedir. Gözünü kapay›p
gadablan›r, coflard›. E¤er açmas›, konuflmas›, nefes
gö¤e izin versem, ona tafl al›p vermesi, hep benim il-
ya¤d›r›r; yere izin versem, mimledir. Ona aff›m›n ve
onu yutar; da¤a emret- magfiretimin, gadab ve
sem, onu sarsar; denize azab›mdan daha çabuk ol-
söylesem, onu bo¤ard›. du¤unu bildir ve de ki:
Lâkin benim için bun- “Rabbinin emirlerini
lar hafiftir. Kat›mda kü- yap! Çünkü Onun magfi-
çüktür. Benim ona hiç ihti- reti genifltir. Sana bu uzun
yac›m yok, hiçbir mahlû- hayat boyunca mühlet
kuma da yok. Zengin ve verdi. Sen ise ilâhl›k dava-
fakiri yaradan benim. Her s›na kalk›fl›p, Onu unuta-
zengini zengin, her fakiri rak ibadetten yüz çevirdin.
fakir yapan benim. Ona Yine de gökten sana ya¤-
emirlerimi, haberimi ulafl- mur ya¤d›r›yor, yerden se-
t›r ve onu bana ibadet et- nin için bitki bitiriyor ve
meye ça¤›r! Birli¤ime ve sana s›hhat veriyor, ta ki
peygamberler tarihi ansiklopedisi 91
MUSA ALEYH‹SSELÂM

güçsüz, hasta, muhtaç vam etti. Bir rivayette Mu-


ma¤lûp olmayas›n. Diler- sa aleyhisselam›n ailesi-
se, an›nda sana ceza ve nin yan›na dönemedi¤ini,
belâ verir. Sana verdi¤i ni- ailesini tan›yan Medyenli-
metlerin hepsini al›r. Lâkin lerin yard›m› ile fiuayb
o çok hilm sahibidir.” aleyhisselam›n yan›na
Daha sonraki zaman- döndükleri ve Firavunun
larda Musa aleyhisselâ- bo¤ulmas›ndan sonra
ma; “Tuva Vadisinde sana Musa aleyhisselam›n ya-
n›na döndükleri bildiril-
hitap edenin, Allahü teâlâ
mektedir
oldu¤unu nas›l anlad›n?”
dediklerinde, buyurdu ki: Hazreti Musa’n›n Tûr
da¤›na bu birinci gidiflin-
- Mahlûkun konuflmas›
de, kendisine peygamber
bir taraftan olur ve kulak
oldu¤u ve daha baflka ba-
denilen his organ› ile du- z› fleylerle beraber, ayr›ca,
yulur. Ben ise, Allahü te- Allahü teâlâ taraf›ndan on
âlân›n söylemesini, belli levha hâlinde baz› husus-
bir taraftan de¤il, vücudu- lar (esaslar) da bildirildi.
mun bütün zerreleriyle ifli- On levha hâlinde bildirilen
tiyordum. Buradan bunla- bu esaslar flöyledir:
r›n mahlûk sözü de¤il, Al-
- Rahman ve Rahîm
lahü teâlân›n kelâm› oldu-
olan Allah›n ismiyle. Bu,
¤unu anlad›m. Melik ve Cebbar, Aziz ve
Allahü teâlâ ile olan bu Kahhar olan Allahü teâlâ-
vas›tas›z, mekâns›z, cihet- dan, kulu ve resûlü Musa
siz ve nas›l oldu¤u bilin- bin ‹mrân’a yaz›lm›flt›r.
meyen konuflmas›ndan Beni tesbih ve takdis et!
sonra, ailesinin yan›na dö- Benden baflka mabut yok-
nen Hazreti Musa, onlarla, tur, yaln›z bana ibadet et!
Allahü teâlân›n ihsan etti- Bana hiçbir fleyi flerik (or-
¤i kolayl›kla yoluna de- tak) koflma! Bana ve ana
peygamberler tarihi ansiklopedisi 92
MUSA ALEYH‹SSELÂM

babana flükret! Dönüfl ba- nim ismimle kesilmeyen-


nad›r. Ak›bet, dönüp var›- ler, benim kat›ma ç›kar›l-
lacak yer, benim huzu- maz. Bana inanan kulla-
rumdur. Sana temiz bir r›m, sak›n zina etmesinler.
hayat veririm. Çünkü kat›mda en k›zd›-
Allah›n sana haram et- ¤›m fley budur. Kendin
ti¤i hiç kimseyi öldürme! için sevdi¤ini insanlar için
Yoksa gö¤ü ve yeri sana de sev; sevmedi¤ini, ken-
dar ederim. ‹smimle yalan din için istemedi¤ini onlar
yere yemin etme! Çünkü için de isteme!
ben, ismimi tazim etme- Bu hususlar, Tevrat-›
yeni temiz ve pak etmem! flerif nazil oldu¤unda on-
Kula¤›nla duymad›¤›n, da da bildirilmifltir. Âlim-
gözünle görmedi¤in ve ler de, de¤iflik zamanlarda
kalbinle vâk›f olmad›¤›n çeflitli peygamberler vas›-
fleye flahitlik etme! Çünkü tas›yla gönderilen hak din-
ben, flahitleri, k›yamet gü- lerin esas›n›n da, bu hu-
nü, flahitlikleri üzere dur- suslar oldu¤unu söyleyip,
dururum ve yapt›klar›n- haber vermifllerdir.
dan sorar›m. ‹nsanlara Kur’an-› kerimde bu hu-
verdi¤im r›z›k ve nimetle- suslar›n benzerleri ‹sra su-
re haset etme! Çünkü ha- resinde bildirilmifltir.
setçi nimetime düflman-
d›r ve taksimime raz› de-
¤ildir. Hazreti Harun
Zina ve h›rs›zl›k etme! ile buluflma
Yoksa vechimi senden Hazreti Musa, peygam-
perdelerim, etti¤in duâlar berlik vazifesi gibi büyük
makbul olmaz. Benden bir mes’uliyetin kendisine
baflkas› için kurban kes- verilmesinin heyecan› ile
me! Çünkü yeryüzünde M›s›r’a do¤ru yol al›yordu.
kesilen kurbanlardan be- Yolu da Allahü teâlân›n
peygamberler tarihi ansiklopedisi 93
MUSA ALEYH‹SSELÂM

yard›m› ile çok kolay bulu- karfl›laflan bu iki büyük


yordu. Bir an önce Hazreti peygamber ve iki k›ymetli
Harun’u bulup, tebli¤e kardefl, kucaklafl›p, birbir-
bafllamaya can at›yordu. lerinin boynuna sar›ld›lar.
Allahü teâlâ vahyedip; Uzun süren hasretlikle gi-
“Korkma ve sab›rs›zlan- derdiler.
ma!” buyurdu. Baflka bir rivayette ise
Di¤er taraftan, o s›rada iki yüce peygamberin bu-
M›s›r’da bulunan Hazreti luflmas› flöyle anlat›lmak-
Harun’a da vahiy geldi. Al- tad›r:
lahü teâlâ ona; Hazreti Musa aleyhisselam Tu-
Musa’n›n gelmekte oldu- va Vadisinden ayr›ld›ktan
¤unu, ona ve kendisine sonra, M›s›r’a do¤ru yol
peygamberlik verdi¤ini, al›yordu. Av etinden ve
onu (Harun’u) Hazreti Mu- yer bakliyat›ndan yararla-
sa’ya vezir, yard›mc› yapt›- n›yordu. Gündüzleri oruç
¤›n› haber verdi ve buyur- tutuyor, geceleri ibadet
du ki: ediyordu. Nihayet M›s›r’a
annesinin evine vard›. Ev
- Zilhicce ay›n›n evve-
halk› kendisini tan›mad›.
linde, Cumartesi günü,
Yemek yenece¤i s›rada
habersizce, Nil nehri ke-
Harun aleyhisselam geldi.
nar›na Musa’y› karfl›lama-
Annesine bunun kim ol-
ya git! du¤unu sordu. O da misa-
Harun aleyhisselâm, fir dedi. Bunun üzerine
bildirilen zamanda gitti. Musa aleyhisselam› sofra-
Biraz sonra Hazreti Musa ya davet etti. Yemekten
ve yan›ndakiler ç›kageldi. sonra Musa aleyhissela-
‹ki kardefl günefl do¤ma- ma kim oldu¤unu sordu.
dan önce, Nil nehri kena- “Ben Musa’y›m deyince
r›nda karfl›laflt›lar. Uzun hemen kucaklaflt›lar ve
müddet ayr›l›ktan sonra hasret giderdiler. Zaten
peygamberler tarihi ansiklopedisi 94
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Harun aleyhisselama da gönder ve onlara iflkence


Musa aleyhisselam›n gel- yapma! Biz sana Rabbin-
mekte oldu¤u haber veril- den bir mucize getirdik.
miflti. Selâm, do¤ruya ve hida-
yete tâbi olanlarad›r. Bize
flu hakikat vahyedildi ki,
Firavunu
gerçek azap, peygamber-
hak dine davet
leri yalanlayan ve onlar›n
Hazreti Musa, M›s›r’da getirdikleri dinden yüz çe-
kardefli Hazreti Harun ile virenleredir.”
bulufltuktan sonra, Allahü
Firavunun askerî ba-
teâlân›n emri tekrar geldi:
k›mdan çok kuvvetli oldu-
- Firavuna gidin! Çün- ¤u ve büyük ordusunun
kü o hakikaten azd›. Gi- bulundu¤u, Musa aleyhis-
din, ona yumuflak söyle- selâm›n hat›r›na geldi.
yin! Olur ki dinler ve dü- “Ben ve kardeflim ise, sa-
flünür veya Allahtan kor- dece birer kifliyiz” diye dü-
kar. Ona; “Biz, âlemlerin flündü. Bunun üzerine Al-
Rabbi olan Allahü teâlân›n lahü teâlâ ona buyurdu ki:
peygamberiyiz.” deyin!
- Siz ikiniz benim ordu-
- Ey Rabbimiz, do¤rusu lar›mdan iki büyük or-
biz, onun bize afl›r› gitme- dumsunuz. Ben sizinle ifli-
sinden veyahut azg›nl›¤›- tir, sizinle görür, sizinle
n›n artmas›ndan endifle bakar›m. Sizinle olurum.
ediyoruz. Siz; zay›f ve az olmazs›n›z.
- Endifle etmeyin, çün- Dilersem, ona, karfl› koya-
kü ben sizinle beraberim. mayaca¤› ordular gönde-
Ben herfleyi iflitir ve görü- ririm. Kendini be¤enen,
rüm. Hemen ona gidin ve askeriyle gururlanan o fla-
flöyle deyin: “Biz Rabbimi- ki ve zay›f kifli (Firavun);
zin peygamberleriyiz. Ar- az bir toplulu¤un benimle
t›k ‹srailo¤ullar›n› bizimle olunca, az olmad›¤›n› an-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 95
MUSA ALEYH‹SSELÂM

las›n; benim iznimle bü- Hazreti Musa ve Hazre-


yük ordular› yendiklerini ti Harun beraberce Fira-
bilsin. Onun süsleri sizi vun ile görüflmek için mü-
flafl›rtmas›n, say›lar› sizi racaat ettiler. Firavunun
korkutmas›n! yan›na girdiklerinde, Mu-
‹stesem, sizi dünyan›n sa aleyhisselâm flöyle duâ
en iyi süs ve ziynetleri ile etti: “Lâ ilâhe illallah-ül-
süslerim de, Firavun bu halîm-ül-kerîm. Lâ ilâhe il-
hususta çok afla¤›da kal›r. lallah-ül-aliyyül-azîm, süb-
O ve adamlar›, onlar› gö- hâne rabbissemâvâti’s-
rünce, kendilerinde ola- seb’› vel’ardîn-is-seb’ ve
n›n, size verdiklerimin ya- mâ fîhinne ve mâ beyne-
n›nda çok az ve eksik ol- hünne ve Rabb-il-arfl-il’
du¤unu anlarlar. Dünyal›k azîm ve selâmün alel-
ve ziynet bak›m›ndan siz- mürselîn velhamdülillahi
rabbil-âlemîn!” Yani, “Ey
den süslü olmalar›na hiç
Allah›m! Bizi öldürmesin-
üzülmeyin! Zira bu, be-
den, kötülük yapmas›n-
nim evliyama, sevdi¤im
dan sana s›¤›n›r›m, ona
kullara âdetimdir.
karfl› sen bize yard›m et ve
Size, dünya nimetleri diledi¤in fleyle beni ondan
ve lezzetlerini verme- koru.”
mem, merhametli bir ço-
Bunun üzerine, Musa
ban›n, koyunlar›n› zehirli
aleyhisselâm›n kalbine
otlar›n bulundu¤u yerden
emniyet geldi. Sonra Fira-
menetmesi gibidir. Ahiret- vun, Hazreti Musa’ya sor-
teki ihsan›m›z›n çok ve du:
bol olmas› içindir. Bilesin
ki, kullar›m›n en güzel sü- - Sen kimsin?
sü, dünyada zühd üzere - Ben âlemlerin Rabbi-
olmalar›d›r. Iyi kullar›n sü- nin peygamberiyim!
sü budur. Firavun, Musa aleyhis-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 96
MUSA ALEYH‹SSELÂM

selâm›n sözüne çok hay- büyütmedik mi? Sen, nice


ret etti. O, kendisinin ilâh seneler bizim aram›zda
oldu¤unu iddia edecek ka- kalmad›n m›? Hem o yap-
dar azm›fl, isyan ve taflk›n- t›¤›n ifli de sen yapt›n!
l›kta pek ileri gitmiflti. Biri- Sen, nankörlerdensin!
leri gelecek, ona secde et- Hazreti Musa sükûnet
medi¤i gibi, yegâne ilâh›n ve vakar içinde onu dinle-
Allahü teâlâ oldu¤unu di. Firavunun, sen çok
söyleyecek, üstelik de; suçlusun der gibi; “O yap-
“Âlemlerin Rabbi olan Al- t›¤›n ifli de sen yapt›n!” di-
lahü teâlân›n peygamberi- ye tekrar tekrar söyledi¤i
yim!” diyecek... Bu, Fira- ifl, Hazreti Musa’n›n, vak-
vun için düflünülebilecek, tiyle, K›btînin ölümüne se-
akla gelebilecek bir hâl de- bep olmas›yd›. Firavun;
¤ildi. “Seni besleyip, büyüttü-
Firavun, senelerdir, ¤üm ve saray›mda sene-
böyle birinin ç›kaca¤› en- lerce kald›¤›n hâlde küf-
diflesiyle, yeni do¤an bin- ran-› nimette bulundun.
lerce masum bebe¤in ka- Üstelik benim kavmim-
n›na girmekten çekinme- den, hem de hizmetçim
miflti. fiimdi biri gelmifl, olan K›btîyi öldürdün.
ona peygamber oldu¤unu fiimdi de kalk›p nas›l böy-
söylüyor; hem de, bunu le bir iddiada bulunabili-
söyleyen, vaktiyle saray›n- yorsun?” diyordu. Hazreti
da ihtimamla büyüttü¤ü Musa, ona flöyle cevap
birisiydi. ‹flte bu durum, verdi:
Firavuna daha da a¤›r gel- - Ben o fiili iflledi¤imde,
mifl, yerinde duramaz ol- herhangi bir kast›m yoktu.
mufltu. Hazreti Musa’ya Bu ifl hata ile oldu. ‹steme-
flöyle dedi: yerek vaki olan bu hâdise-
- Biz seni, yeni do¤mufl den sonra da, buralardan
bir çocukken, yan›m›zda ayr›ld›m, Medyen diyar›na
peygamberler tarihi ansiklopedisi 97
MUSA ALEYH‹SSELÂM

gittim. Nihayet Rabbim - Ya Musa! Âlemlerin


bana hikmet verdi ve beni Rabbi dedi¤in kimdir?
peygamberlerden k›ld›. - O; gökler, yer ve bu
Ayr›ca beni besleyip, ya- ikisi aras›nda olanlar›n,
n›nda büyütmeni niye ba- yani kâinat›n Rabbidir.
fl›ma kak›yorsun. Bu haki- E¤er bu görünen mahlû-
katen bir nimet de¤il ki. kat› idrak ederseniz, bü-
Sen, ‹srailo¤ullar›ndan tün mahlûkat›n yarat›c›s›-
olanlar› köle yapmasayd›n, n›n Allahü teâlâ oldu¤unu
onlar›n do¤an çocuklar›n› da yakinen anlam›fl olur-
öldürmeseydin, ailem beni sunuz.
elbette yetifltirip büyütür-
dü. Senin eline bu sebep- Haddizat›nda Firavun,
ten düfltüm. Sen, böyle âlemlerin Rabbinin ne gibi
zulmetmeseydin, annem bir fley oldu¤unu, mahiye-
beni sand›¤a koyup, nehre tini sormufltu. Allahü te-
b›rakmak mecburiyetinde âlân›n zat›n›n mahiyetini
kalmaz, beni çok güzel ter- bilmek, anlamak bir kul
biye edip yetifltirirdi. Sana için mümkün olmad›¤›n-
da muhtaç olmazd›m. dan, Hazreti Musa, Onun
Sen, kavmime zulmet- eserlerinden, fiillerinden
mifl, onlar› köle yapm›fl, haber vermifltir.
çocuklar›n› öldürmüfl bir Firavun, ald›¤› cevap-
zâlim iken, benim yan›n›z- lardan dolay› çok hayrete
da kald›¤›m› bafl›ma kak›- düflmüfltü. Bunun üzerine,
yorsun. ‹srailo¤ullar›na hem Hazreti Musa ile alay
yapt›¤›n zorbal›k, bana etmek ve hem de onu kü-
olan iyili¤ini silip götür- çük düflürmek için, orada
müfltür. bulunan kavminin ileri ge-
Firavun, bu hakl› cevap lenlerine dedi ki:
karfl›s›nda hiçbir fley söy- - ‹flitiyor musunuz? Ben
leyemedi. Sadece sordu: ona, Rabbinin hakikatin-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 98
MUSA ALEYH‹SSELÂM

den suâl ediyorum. O ba- için, bunun da hakikî bir


na fiillerinden cevap veri- yarat›c›s›n›n bulundu¤u-
yor. nu ikrar ve izhar etmek el-
Asl›nda Firavun böyle bette lâz›m gelir. Bunun
söylemekle, orada bulu- böyle oldu¤unu kimse in-
nanlar›n zihinlerini da¤›t- kâr edemez. E¤er inkâr
mak istiyordu. Çünkü Haz- ederse, bu, apaç›k hakikati
reti Musa’n›n sözleri çok inkâr etmek olaca¤› ve ku-
fasih, beli¤ ve pek tesirli ru bir inattan öte geçme-
yece¤i için, Hazreti Musa
oldu¤undan, oradakilerin
böyle söyledi. Bu sözleriy-
ona meyletmelerinden
le, Firavuna; “Âlemlerin
korkmufltu. Musa aleyhis-
Rabbi olan Allahü teâlâ,
selâm fesahatle sözüne
senin de, evvelki atalar›-
devam ederek flu aç›kla-
n›n da Rabbidir. Böyle
mada bulundu: olunca senin, Rabl›k dava-
- O; sizin de, evvelki s›nda bulunman, ilâh ol-
atalar›n›z›n da Rabbidir. du¤unu söylemen, senin
Firavunun, Hazreti Mu- ve her fleyin Rabbi olan
sa’n›n önceki cevab›n›, Allahü teâlâya karfl› apa-
orada bulunanlara bir ha- ç›k bir isyan, düpedüz bir
ta gibi göstermek istemesi sahtekârl›k ve zahir olan
üzerine; Musa aleyhisse- bir küstahl›kt›r” demifl ol-
lâm, daha aç›k bir flekilde du.
ve hiç kimsenin itiraz ede- Firavun, ilmî ve aklî
meyece¤i bir surette ce- yollardan cevap vereme-
vap verdi ki, bu delil, insa- yece¤ini anlad›¤›nda, ya-
n›n kendi vücududur. Çün- lan ve iftiraya bafllad›.
kü herkes, kendi vücudu- Alay edici bir tav›rla orada
nun birtak›m et ve kemik- bulunanlara dedi ki:
ten yap›ld›¤›n›, sonradan - ‹flte bu, size gönderi-
meydana geldi¤ini bildi¤i len peygamberiniz(!) el-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 99
MUSA ALEYH‹SSELÂM

bette, muhakkak bir mec- Günefl do¤up âleme


nundur. Delidir. Ben, ona ›fl›k veriyor. Allahü teâlâ
bir fleyden suâl ediyorum; onu hareket ettiriyor. Gü-
o, baflka fleyden cevap ve- nefl bat›dan bat›yor. Ka-
riyor. ranl›k gelip, gece oluyor,
istirahat ediyorsunuz. Zi-
Musa aleyhisselâm
yay›, parlakl›¤› giderip ka-
flöyle cevap verdi:
ranl›¤› getiren kimdir? Bu-
- Allahü teâlâ, do¤u ile nu idrak etmeniz lâz›md›r.
bat›n›n ve ikisi aras›nda E¤er akl›n›z varsa, bunlar›
bulunan her fleyin, bütün düflünmelisiniz.
kâinat›n Rabbidir. E¤er ak- Musa aleyhisselâm
l›n›z varsa, bunun üstün- böyle söylemekle, Firavu-
de cevap olmad›¤›n› iyi bi- nu rezil etti. Çünkü Fira-
lirsiniz. Do¤uyu, bat›y›, vun; “Günefli ben yarat-
güneflin seyrini inkâr eder t›m. Ben sevk ve idare edi-
misiniz? Çünkü her gün yorum!” diyemezdi. Dese
gözlerinizin önünde cere- bile, kimse inanmaz, bu-
yan eden bir hâdisedir. nun apaç›k bir yalan oldu-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 100
MUSA ALEYH‹SSELÂM

¤u anlafl›l›r ve gülünç du- bir de ne görsünler? Asa


ruma düflerdi. apaç›k bir ejderha, büyük
Firavun, Musa aleyhis- bir y›lan oluverdi. Bu öyle
selâma makul cevaplar bir ejderha oldu ki, ejder-
veremeyece¤ini, yalan ve hal›¤› apaç›k idi. Sa¤a sola
iftira olan sözlerle bir yere sald›r›yordu. Sihirle, görü-
varamayaca¤›n› ve onu nüflte ejderhaya benzeyen
susturamayaca¤›n› anla- flekil alm›fl bir hâl de¤ildi.
y›nca, derhal tehdide bafl- Ona hiç benzemiyordu.
lad›. Bunun için Hazreti Firavun, hiç beklemedi-
Musa’ya dedi ki: ¤i bir anda meydana geli-
- Yemin ederim ki, e¤er veren bu müthifl olay kar-
benden baflkas›n› ilâh, fl›s›nda, neye u¤rad›¤›n›
mabut edinirsen, ben el- bilememiflti. Üzerine yü-
bette, muhakkak seni hap- rüyen ve gerçek bir y›lan
se atar›m! olan bu canavara karfl›
durmak imkâns›z gibi bir
Firavun, Hazreti Mu-
fleydi. Tek çare kaç›p kur-
sa’ya söz ile galip geleme-
tulmak olabilirdi. Nitekim
yece¤ini anlay›nca, böyle
hayvan a¤z›n› açarak üze-
tehditlere bafllad›. Hazreti
rine yürüdü¤ü zaman,
Musa Firavuna sordu:
taht›n› b›rakt›¤› gibi kaç-
- Ya sana davam›n m›fl, “Aman ey Musa!” di-
do¤rulu¤unu ispat eden ye ba¤›rmaktan kendini
apaç›k bir mucize getir- alamam›flt›.
miflsem, yine beni zinda-
Bir dakika sonra sara-
na atar m›s›n?
y›n toplant› salonu yang›n
- E¤er peygamberlik yerine dönmüfltü. Köfle
davas›nda sad›k isen, hay- bucak kaçan, y›lan›n
di mucizeni getir! önünde köfle kapmaca oy-
Musa aleyhisselâm nayan adamlar, tanr›, hem
asas›n› yere b›rakt›¤›nda, de en büyük tanr› oldu¤u
peygamberler tarihi ansiklopedisi 101
MUSA ALEYH‹SSELÂM

iddias› ile uzun y›llar mil- rahats›zlanmazd›. Velhâs›l


leti ezmifl bulunan Fira- hasta olmaz ve eksiklik sa-
vunla birlikte yalvarmaya y›labilecek bir fley ona isa-
bafllam›fllard›. bet etmezdi. Dünya nimet-
Firavun flöyle diyordu: lerine garkolmufl iken,
flükretmezdi. fiükredece¤i,
- Seni, peygamber ola-
aczini gösterece¤i yerde,
rak gönderen Rabbinin
zulüm ve haks›zl›kta ileri
hakk› için, onu tut! Ne
gitmiflti. Sonunda ilâh ol-
olur, bana bir zarar verme-
du¤unu iddiâ etti ve in-
sin. Beni ondan kurtar›r-
sanlar› kendisine tapt›rd›.
san, söz veriyorum, ‹sra-
ilo¤ullar›n› serbest b›raka- Kitaplarda bildirildi¤i-
ca¤›m. Seninle beraber ne göre M›s›r’da yirmi alt›
gitmelerine müsaade ede- Firavun sülâlesi hüküm-
ce¤im! darl›k etmifltir. Her sülâle-
de çeflitli Firavunlar, as›r-
Hazreti Musa da ejder-
larca saltanat sürmüfller-
hay› tutunca, hemen asa
dir. Ço¤u, insanlar› kendi-
oluverdi.
lerine tapt›rm›fllard›r.
‹flte bu hâle düflen Fira-
vunun mülkü, saltanat›,
mal›, serveti, k›sacas›; Firavunun veziri Haman
dünya nimeti olarak her Hazreti Musa’n›n ejder-
fleyi tamam idi. Uzun hay› tutmas›yla, elinde asa
ömürlü ve kuvvetli idi. Her flekline gelmesini flaflk›nl›k-
istedi¤ini kolayca yapar ve la seyreden Firavun ve
yapt›r›rd›. Kuvveti, fliddeti, adamlar›; bir baflka ola¤a-
ordusu, silâh›, her türlü nüstü bir hâdiseyle iyice
imkân› pek çoktu. Bedeni flaflk›na döndüler. Hazreti
düzgün, bünyesi sa¤lam Musa elini koltuk alt›na,
idi. Öksürmez, karn› a¤r›- koynuna sokup geri ç›kard›.
maz, sanc›s› olmaz, gözü Bir de gördüler ki, eli, gö-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 102
MUSA ALEYH‹SSELÂM

renlerin ve bakanlar›n göz- Hazreti Musa bunu Fira-


lerini kamaflt›racak derece- vuna haber vererek dedi ki:
de günefl gibi parlak ve be- - fiayet iman edip, ba-
yaz olmufltu. Musa aleyhis- na tâbi olursan, Allahü te-
selâm›n ikinci olan ve Yed-i âlâya duâ ederim, gençle-
beydâ olarak bilinen bu bü- flirsin. Yiyip içmen, kuvve-
yük mucizesi de herkesi tin eskisi gibi olur ve Alla-
hayrette b›rakt›. Firavun hü teâlâ sana dört yüz y›l
ona bakamad›. Sonra Mu- daha ömür verir.
sa aleyhisselâm tekrar elini Bu sözler Firavuna hofl
koynuna sokup ç›kard› ve geldi ve; “Düflüneyim”
eli, eski hâline geldi. dedi.
Firavun, Musa aleyhis- Ertesi günün sabah›n-
selâm›n mucizelerini gö- da Firavun, yan›na gelen
rünce, onu tasdik edecek veziri Haman’a, Hazreti
oldu. Veziri Haman gelip, Musa’n›n, Allahü teâlâdan
“Bizce sen tap›n›lan ilâh- verdi¤i haberi söyleyip,
s›n. fiimdi bir kula m› tâbi “Bu haber bana hofl gel-
oluyorsun?” diyerek akl›n› di.” dedi. Haman hemen
çeldi. Firavun, “Bugün ve karfl› ç›kt›:
yar›n bana mühlet ver!” - Yemin ederim ki, se-
dedi. nin bu dedi¤in haber, bir
Allahü teâlâ, Musa gün tap›n›lmaktan azd›r.
aleyhisselâma vahyedip Ben seni gençlefltiririm.
buyurdu ki: Hatta Firavunu tahrik
- Firavuna taraf›mdan ederek flöyle devam etti:
bildir ki: “E¤er Allah›n bir - Utanmaz m›s›n ki
oldu¤una iman edersen, böyle sözler söylersin.
seni saltanat›nda tutar›m Hem, “Ben tanr›y›m!”
ve sana gençli¤ini, tazeli- dersin, flimdi de tutmufl,
¤ini veririm!” “Ben kulum!” diyorsun.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 103
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Bunun üzerine, Firavun ta; “Bu peygamber oldu-


niyetinden vazgeçti. ¤unu söyleyen Musa
Veziri Haman’›n hemen [aleyhisselâm] hakk›nda
karfl› ç›kmas›yla, Hazreti ne yapmam›z› tavsiye
Musa’y› reddeden Fira- edersiniz? Buna ne gibi
vun, gördü¤ü mucizeleri, tedbir düflünürsünüz?” di-
bilhassa asan›n ejderha yerek yan›ndakilere iltifat-
olmas›n›, sihir olarak yo- kâr davrand›.
rumlad›. Etraf›nda bulu-
nan kavminin ileri gelenle- Hazreti Musa
rine dedi ki: ve sihirbazlar
- fiüphesiz bu, sihir il- Bilindi¤i gibi o zaman-
mini çok iyi bilen bir sihir- da sihir meflhur idi. Fira-
bazd›r. Sihir yapmak su- vun, insanlar›n Hazreti
retiyle sizi memleketiniz- Musa’y› tasdik etmelerine
den ç›karmak istiyor. Siz mâni olmak için, hemen
bana bunun hakk›nda ne sihri ileri sürdü. Onu tas-
yapmam› tavsiye edersi- dik etmesinler diye, Hazre-
niz? ti Musa’n›n gösterdi¤i mu-
Asl›nda Firavun pek cizeler için; “Bu sihirdir.
gururlu ve çok kibirli oldu- Bu sihri çok iyi bilir.” diye-
¤undan, hatta ilâhl›k dava- rek, insanlar› aldatmaya
s›nda bulunup, tebaas›n› çal›flt›. Ayr›ca; Hazreti Mu-
kendine tap›nd›rd›¤›ndan, sa için, “Bu, sihri ile sizi
baflkalar›na hiç dan›flmaz; M›s›r’dan ç›karmak isti-
onlar›n fikirlerinin ne ol- yor!” demekle de, insan-
du¤unu sormaya bile te- lar› tahrik edip galeyana
nezzül etmezdi. Fakat mu- getirmeye gayret etti.
cizeleri görünce, içine kor- Bunun üzerine, Firavu-
ku düfltü ve orada bulu- nun yan›nda bulunanlar
nanlar›n fikrini sordu. Hat- flöyle dediler:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 104
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Musa’y› [aleyhisse- r› söylendi. ‹nsanlar geldi-


lâm] ve kardefli Harun’u ler. Firavunun, herkesin
hemen öldürme, az bekle. toplanmas›n› emretmesi,
‹darende bulunan bütün sihirbazlar›n›n Hazreti Mu-
flehirlere de toplay›c› sa’ya mutlaka galip gele-
adamlar gönder ki, sana- ceklerini zannetmesi sebe-
t›nda mahir olan bütün si- biyledir. Çünkü o, sihirbaz-
hirbazlar› getirsinler. lar›na ziyadesiyle güvendi-
Firavun bu teklifi yerin- ¤inden, onlar›n kesin ve
de buldu. Hazreti Musa’ya mutlaka galip geleceklerine
dönerek dedi ki: inan›yordu. Herkese karfl›
- Ey Musa, sen sihrinle rezil düflece¤i, saltanat›n›n
bizi yurdumuzdan ç›kar- sona erece¤i ve enkaz›n›n
mak için mi geldin? fiimdi k›yamete kadar, âleme ib-
biz de sana, senin sihrin ret olaca¤› akl›n›n köflesin-
gibi bir sihirle karfl›l›k ve- den hiç geçmiyordu.
rece¤iz. Karfl›na ayn› güç- Tayin edilen günün
te bir sihirle duraca¤›z. belli vaktinde sihirbazlar
fiimdi sen kendinle bizim topland›. Toplanan M›s›r
aram›zda bir buluflma yeri halk›na da denildi ki:
ve vakti tayin et ki, ne se- - Bu hâli, yani Musa ve
nin, ne de bizim caymaya- Harun (aleyhimesselâm)
ca¤›m›z, mutlaka gelece- ile sihirbazlar›n fiillerini,
¤imiz genifl bir yer olsun. yapt›klar›n› seyretmek için
- Sizinle buluflma vakti- topland›n›z m›?
miz ziynet günü kuflluk Bütün sihirbazlar, bafl-
vaktidir. ta ö¤retmenleri olmak
Çarfl›larda, yollarda tel- üzere Firavunun yan›na
lâllar dolaflt›r›larak, insanla- geldiklerinde, Firavun, ö¤-
r›n belirtilen gün ve saatte, retmenleri olan baflsihir-
bildirilen yerde bulunmala- baza sordu:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 105
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Onlara, yani yan›nda tifltirmiflti. Sihirbaz kar-


bulunan di¤er sihirbazlara defller, babalar›na durumu
ne yapt›n, ne ö¤rettin? bildirip, dediler ki:
Baflsihirbaz da, onlara - Silâh ve adamlar› ol-
sihrin bütün inceliklerini mayan, izzet ve kuvvet sa-
ö¤retmeye çal›flt›¤›n›, bu hibi iki kifli hükümdara
hususta çok büyük gayret gelmifller. Yanlar›nda bir
sarfetti¤ini bildirdi. Ayr›ca asa varm›fl. Onu yere b›-
flöyle dedi: rakt›klar›nda ejderha olu-
- Onlara çok say›da bü- yormufl. Böyle olunca kar-
yük sihirler ö¤rettim. ‹lâhî fl›s›nda bir fley b›rakm›yor,
bir müdahale olmad›kça, demir, a¤aç, tafl ne bulur-
yeryüzünün sihirbazlar› sa yutuyormufl. Sultan da
bunlarla boy ölçüflemez. onlar›n izzet ve kuvvetle-
Ama semavî bir emir olur- rinden s›k›l›p, daralm›fl.
sa, elbette ki, kulun gücü Haber göndererek bizi ça-
haricindedir, ona karfl› du- ¤›rm›fl.
rulmaz. Buna karfl›l›k babalar›
Baflsihirbaz, sihirbaz flöyle cevap verir:
da olsa insaf sahibi idi. Bu - Uyuduklar› zaman on-
bak›mdan ilâhî bir emirle lar› gözetin. Asay› alabilir-
gelen bir peygambere kar- seniz, al›n. Çünkü, sihirbaz
fl› duramayacaklar›n›, da- uyurken sihri ifl görmez.
ha bafltan ifade ediyordu. Onlar›n sihirbaz, yapt›kla-
Sihirbazlar›n toplan- r›n›n da sihir olup olmad›-
mas› emredildi¤inde, bafl- ¤›n› böylece anlam›fl olur-
ka bir flehirde, sihir yap- sunuz. E¤er uyurlarken
makta usta ve pek mahir asa ifl yaparsa, bu, âlemle-
iki kardefl vard›. Babalar› rin Rabbinin iflidir. Siz on-
daha ileri olup, onlar› bu larla bafl edemezsiniz. Bü-
meslekte en iyi flekilde ye- tün dünya bir araya gelse,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 106
MUSA ALEYH‹SSELÂM

onlar›n karfl›s›nda dura- lâm] da geldiler. Hazreti


maz. Musa asas›na dayanarak
Sonra bu iki kardefl, yürüyordu. Meydana gir-
Hazreti Musa ve Hazreti diklerinde, kendilerini bek-
Harun’un bulunduklar› leyen sihirbazlar›n yerleri-
flehre geldiler. Onlar uyur- ni ald›klar›n› gördüler.
larken, gizlice asay› almak Musa aleyhisselâm,
istediler. Asa onlara sald›- önce sihirbazlar› hak dine
r›nca, alamad›lar. Bu ara- davet etti:
da Hazreti Musa uyand›. - Firavun gibi bir azg›-
Onunla görüfltüler. Sonra, n›n emrine uyarak; sizin,
kararlaflt›r›lan günde bu- onun ve her fleyin sahibi,
luflmak için, Musa aleyhis- Rabbi olan Allahü teâlâya
selâmla sözlefltiler. itiraz etmek, karfl› gelmek
Nihayet tayin edilen için mi buraya geldiniz?
gün geldi. Meydan t›kl›m Bu yapt›¤›n›z›n, Allahü te-
t›kl›md›. Sihirbazlar Fira- âlân›n gadab›na sebep
vuna dediler ki: olacak ne kötü bir ifl oldu-
- Biz galip olursak, bize ¤unu bilmiyor musunuz?
ücret var m›d›r? Bile bile, yalan olarak Alla-
- Evet, galip olursan›z, hü teâlâya iftira etmeniz
sizin için ücret vard›r. Her hâlinde, Onun, büyük bir
vakit bana sohbet arkada- azap ile sizi helâk edece¤i-
fl› olursunuz. Yan›mda bu- ni anlam›yor musunuz?
lunursunuz. Görülmemifl Hazreti Musa’n›n bu
ihsanlar›ma kavuflursu- sözleri, Allah için söylen-
nuz. ‹tibar ve imtiyaz›n›z mifl oldu¤undan onlara
artar. Yan›ma önce girer, çok tesirli oldu. Oradaki si-
sonra ç›kars›n›z. hirbazlar, bu sözlerin, yap-
O s›rada Hazreti Musa mac›k olarak söyleneme-
ile Harun [aleyhimesse- yece¤ini, bir sihirbaz›n
peygamberler tarihi ansiklopedisi 107
MUSA ALEYH‹SSELÂM

böyle konuflamayaca¤›n› hilenizi ve sihir aletlerinizi


iyice anlad›lar. Heyecanl› toplay›n. Sonra saf saf
bir flekilde aralar›nda bu meydana ç›k›n ki, heybeti-
mevzuu istiflare ettiler. Fi- niz fliddetli olsun. Bugün
ravun ve adamlar›n›n za- galip olan, elbette felâh
rar›ndan da çekindikleri bulur ve umdu¤una kavu-
için, gayet gizli ve sessiz flur.
konufluyorlard›. Hepsi, Zaten meydanda olan
iman etmeye, sihir göster- sihirbazlar, daha da ortaya
mekten vazgeçmeye mey- ç›kt›lar. Sihir aleti olarak,
lettiler. Ancak; Firavunun her birinin elinde ip ve asa
zulüm ve iflkence edece¤i- vard›. Sihirbazlar, edebe
ni bildiklerinden; kararlar›- riayet ederek Hazreti Mu-
n› aç›klamay›, karfl›laflma- sa’ya sordular:
dan sonraya b›rakt›lar.
- Asan› yere önce sen
Hazreti Musa’n›n galip
mi, yoksa biz mi atal›m?
gelmesi hâlinde, hep bir-
den ona tâbi olmay› da ka- - Önce siz bafllay›n.
rarlaflt›rd›lar. Sihirbazlar, ellerindeki
Firavun ve adamlar›; si- ip ve asalar›n› yere koy-
hirbazlar› teflvik etmek ve duklar›nda, yapt›klar› si-
cesaretlendirmek için çe- hirden ötürü, onlar›n ipleri
flitli sözler söyleyerek de- ve sopalar›, Hazreti Mu-
diler ki: sa’ya gerçekten y›lan olup
kofluyormufl hissini verdi.
- Musa ve Harun (aley-
himesselâm) iki sihirbaz- Hazreti Musa, onlar›n
d›r ki, sihirleriyle sizi bu sihirlerini görünce, Al-
memleketinizden ç›kar- lahü teâlâ ona vahyedip
mak; dininizi, flerefinizi buyurdu ki:
yok etmek ve yerine kendi - Endifle etme! Sen on-
dinlerini yerlefltirmek isti- lara elbette galip gelecek-
yorlar. O hâlde flimdi siz, sin. Elindeki asan› yere b›-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 108
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Musa Aleyhisselâm›n asas›

rak›ver. Onlar›n asalar›n›n, ve fazlal›k olmam›flt›. Bu


iplerinin çoklu¤una, bun- da bir baflka mucize idi.
lar›n y›lan fleklinde görün- Bu hâl karfl›s›nda, sihir-
melerine ald›rma! Zira se- bazlar, Musa aleyhisselâ-
nin asan, onlar›n yapt›kla- m›n bir sihirbaz de¤il, Al-
r›n›n hepsini yutar. Zira, lahü teâlâ taraf›ndan gön-
onlar›n yapt›klar› fleyler, derilmifl hak peygamber
sihirbazl›k hilesidir. Büyü- oldu¤unu tasdik edip, “Biz
cüler her nerede olsa fe- âlemlerin Rabbine, Hazre-
lâh bulmaz.
ti Musa ve Hazreti Ha-
Bunun üzerine Hazreti run’un Rabbine iman et-
Musa da asas›n› yere b›ra- tik!” dediler.
k›verdi. O anda asa büyük
Musa aleyhisselâm›n
bir ejderha olup, y›lan flek-
galip gelmesine ve sihir-
linde görünen fleylerin
hepsini yuttu. Ortada hiç- bazlar›n hep birden iman
bir fley kalmad›. Hazreti etmelerine pek çok k›zan
Musa onu tutunca, yine Firavun; sinirinden ne ya-
eskisi gibi bir asa oluverdi. paca¤›n› bilmez hâldeydi.
Asa, ejderha olup, o kadar Sihirbazlara hitap ederek
fley yuttu¤u ve eski flekli- dedi ki:
ne geldi¤i hâlde, hacmin- - Benim müsaadem ol-
de herhangi bir de¤ifliklik madan Musa’ya iman etti-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 109
MUSA ALEYH‹SSELÂM

niz. Me¤er ki o, size sihri zim üzerimize ne hükme-


ö¤reten bir büyü¤ünüz- dersen et. Ama sen, hevân
müfl. Sizin hâliniz bu olun- üzere, kendi görüflünle an-
ca, muhakkak ki ben, sizin cak flu dünya hayat›nda
elinizi, aya¤›n›z› çaprazla- hükmünü geçirebilirsin;
ma olarak kesece¤im ve ahiret hayat› ise bâkîdir.
hepinizi asaca¤›m! Biz, hatalar›m›z› ve bize
Bu durum Kur’an-› ke- zorla yapt›rd›¤›n sihrin ve-
rimde mealen flöyle bildi- balini magfiret etmesi için
rildi: Rabbimize iman ettik.
(Firavun sâhirlere dedi Çünkü biz, senin kavmin-
ki: “... Muhakkak ki, sizin den iman edenlerin evveli
oldu¤umuz için, Rabbimi-
ellerinizi ve ayaklar›n›z›
zin, hatalar›m›z› af ve
çaprazlama olarak kese-
magfiret etmesini ümit
ce¤im ve sizi hurma dalla-
ederiz. Bundan dolay› sen
r›na asaca¤›m. [Benim mi,
ne kadar tehdit etsen de,
yoksa Musa’n›n Rabbinin
biz iman›m›zdan dönme-
mi] hangimizin azab›n›n
yiz. Allahü teâlân›n seva-
daha fliddetli ve devaml›
b›, mükâfat› seninkinden
oldu¤unu gerçekten bile- daha hay›rl›, azab› da se-
cek, anlayacaks›n›z!) [Tâ- ninkinden daha fliddetli ve
hâ 71] bâkîdir.
‹man eden sihirbazlar, Sihirbazlardan baz›lar›,
Firavunun bu tehditlerine bu karfl›laflma olmadan
hiç ald›r›fl etmediler ve de- evvel Firavuna; “Kendisi
diler ki: ile karfl›laflacak oldu¤u-
- Biz, Hazreti Musa’n›n muz Musa’y› (aleyhisse-
mucizelerine ve bizi yara- lâm) bize uyurken göste-
tan Allahü teâlân›n r›zas›na rebilir misin?” demifllerdi
karfl›, seni tercih etmiyoruz, de, o; “Peki” deyip göster-
be¤enmiyoruz. fiimdi bi- miflti. Sihirbazlar, Hazreti
peygamberler tarihi ansiklopedisi 110
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Musa uyurken asas›n›n olunca, o gün iman eden


onu korudu¤unu görmüfl- sihirbazlar›n hepsinin, elle-
ler ve hayretle Firavuna rini ve ayaklar›n› çaprazla-
gelerek demifllerdi ki: ma olarak kestirdi ve hur-
- Onun yapt›¤› sihir de- ma dallar›na ast›rd›. Böyle-
¤ildir. O, ilâhî bir kudret ile ce elleri, ayaklar› kesilip,
olmaktad›r. Sihir olsa, hurma dallar›na as›lanlar›n
uyurken asas›n›n bir fley hepsi flehit oldu. Sabahle-
yapamamas› lâz›md›. Zira, yin hepsi kâfir ve sihirbaz
sâhir uyudu¤unda, sihri iken, akflamleyin mümin
tesirli olmaz. ve flehit olarak vefat ettiler.
Firavun ise bunlar›n Bütün ahalinin gözleri
sözlerine iltifat etmeyip, önünde rezil ve periflan
sihir yapmalar› için onlar› olan Firavun, Hazreti Mu-
zorlam›fl; onlar ise ma¤- sa’ya herhangi bir zarar
lûp olacaklar›n› bildikleri veremedi. Musa ve Harun
hâlde, istemeye istemeye aleyhimesselâm da ora-
bu ifle girmifllerdi. Bundan dan ayr›ld›ktan sonra, ka-
dolay› Firavuna verdikleri vimleri olan ‹srailo¤ullar›-
cevapta flöyle demifllerdir: n›n yan›na geldiler.
- Bize zorla yapt›rd›¤›n
sihrin vebalini magfiret Mâflitâ Hatun
buyurmas› için, Rabbimi- Firavunun k›z›n›n dad›-
ze iman ettik. l›¤›n› yapan bir han›m var-
Sihirbazlar›n, kendisin- d› ve Mâflitâ Hatun ismiy-
den korkmad›klar›n› bildir- le tan›nm›flt›. Hazreti Mu-
meleri üzerine, Firavun, sa’n›n dinine inanm›flt›.
baflkalar›n›n da Hazreti Fakat, Firavunun flerrin-
Musa’ya tâbi olmalar›n› den korunmak için iman›-
önlemek, insanlar›n gözle- n› kimseye bildirmez, iba-
rini korkutmak için, akflam detlerini gizli yapard›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 111
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Mâflitâ Hatun birgün tan var eden; seni, beni,


hamamda, Firavunun k›z›- baban›, k›sacas›; var olan
n›n saç›n› tararken, tarak her fleyi yaratan bir Allah
birden elinden düfltü. Uza- vard›r. Ben, O bir olan,
n›p tara¤› al›rken gayriihti- kendisinden baflka hakikî
yarî olarak; “Bismillah” mabut bulunmayan yegâ-
deyiverdi. K›z buna flafl›ra- ne mabuda inan›yorum.
rak, dad›s›na sordu: Baban ise, hâflâ bir ilâh
- Ey dad›! Bu söyledi- de¤ildir. Her fley gibi o da
¤in kimin ad›d›r? Faydas› yüce Allah›n bir mahlûku-
nedir? dur. Babana bu mülkü, pa-
- Bu ad, padiflahlar pa- diflahl›¤› veren, O yüce Al-
diflah›n›n ad›d›r ki, Firavu- laht›r.
na padiflahl›¤› veren de Firavunun k›z› da baba-
Odur. Bütün mevcudat› s› ile ayn› t›ynette idi. Mâ-
yaratan da Odur. flitâ Hatunun sözlerine ve-
Firavunun k›z›, Mâflitâ recek bir cevap bulama-
Hatunun iman etti¤ini bil- y›nca, k›zarak, olanlar› Fi-
diren cevab›na sinirlene- ravuna haber verdi. O da,
rek dedi ki: derhal Mâflitâ’y› yan›na
- Ey dad›! Benim ba- ça¤›rtarak dedi ki:
bamdan baflka ilâh vard›r - Sen, benden baflka
diyorsun ha! Sen baba- bir tanr›ya m› inan›yor-
m›n ad›n› de¤il de, baflka- sun? Söyle, yeryüzünde
s›n›n ad›n› ilâh olarak nas›l benden baflka bir tanr› m›
a¤z›na al›rs›n? vard›r?
- Evet yavrum. Allahü Mâflitâ, art›k hiçbir fleyi
teâlâ vard›r. O, bütün gizlemedi. Çünkü her fley
âlemlerin Rabbidir. Yerle- anlafl›lm›flt›. K›za söyledik-
ri, gökleri ve bunlar›n için- lerini aynen ona da söyle-
de bulunan her fleyi yok- yip, flöyle devam etti:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 112
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Ey Firavun! Sen de bi- Zalim Firavun, o zavall›


liyorsun ki, sen bir ilâh de- han›ma, yavafl yavafl ifl-
¤ilsin. Herkes gibi sen de, kence etti. Yapmad›¤›n› b›-
âciz bir kulsun. Seni ve rakmad›. Önce t›rnaklar›n›
her fleyi yaratan Allahü te- çektirdi. Kamç›larla vücu-
âlâd›r. Sen fânisin, her fâ- dundan kan ç›k›ncaya ka-
ni gibi senin de sonun ge- dar k›rbaçla vurdurdu.
lecek ve öleceksin. Fakat Bunlara ra¤men o, dinin-
benim Rabbim olan Alla- den dönmüyor; “Ben an-
hü teâlâ fâni de¤ildir. Bâkî cak bir olan Allaha inan›-
ve ebedîdir. Musa aleyhis- yorum!” diyordu.
selâm Onun peygamberi- Mâflitâ’n›n, befl yafl›n-
dir. da bir k›z› ile üç ayl›k bir
Firavun, bu sözlere çok o¤lu vard›. Firavun, çocuk-
k›zd›. Onu hemen öldür- lar› getirtip, befl yafl›ndaki
mektense, her gün bir uz- k›z›n›, Mâflitâ’n›n karfl›s›na
vunu keserek, azap içinde koydu ve dedi ki:
can vermesine karar ver- - Ey Mâflitâ! Beni tanr›
di. Kin ve intikam h›rs› her olarak kabul edersen, seni
taraf›n› kaplad›¤›ndan, gö- serbest b›rakaca¤›m. Aksi
rülmemifl ve en alçak ezi-
hâlde çocu¤undan olacak-
yetleri yapmaktan çekin-
s›n!
medi. Böylece intikam›n›
yavafl yavafl alacak, habis Mâflitâ ise, bir çocu¤u-
ruhu bundan zevk duya- nun, bir de Firavunun hâli-
cakt›. Ayr›ca bunu yap- ne bakt›. Firavun çok mer-
makla, baflkalar›n›n iman hametsiz idi. Buna ra¤-
etmesine mâni olmaya, men flöyle demekten ken-
onlar›n gözlerini korkut- dini alamad›:
maya çal›fl›yordu. Bunun, - Ben, ancak; bir olan
di¤er insanlara ibret ve Allaha inan›yor, Onu ken-
ders olmas›n› istiyordu. dime ilâh olarak kabul
peygamberler tarihi ansiklopedisi 113
MUSA ALEYH‹SSELÂM

peygamberler tarihi ansiklopedisi 114


MUSA ALEYH‹SSELÂM

ediyorum. Zaten Ondan Getirdiler. Annesine yak-


baflka ilâh da yoktur! laflt›rd›klar›nda, uzun za-
Firavunun hiddeti gittik- mand›r süt emmeyen ço-
çe art›yor, ne yapaca¤›n› bi- cuk, meme aramaya baflla-
lemiyordu. Eline geçirdi¤i d›. Mâflitâ Hatun, önceki
bir b›çakla, o masum yav- yavrusunun hunharca öl-
ruyu, annesi Mâflitâ Hatu- dürülmesini düflündü. ‹kin-
nun önünde g›rtla¤›ndan ci ci¤erparesinin de ayn›
kesiverdi. K›zca¤›z›n ferya- flekilde, gözü önünde katle-
d›, yank›lanarak etrafa yay›- dilmesine bir anne olarak
l›rken, Mâflitâ Hatun da, dayanamayacakt›. Karar›n›
iman›n›n kuvvetinden ge- verdi. Görünüflte, Firavu-
len bir vakarla, büyük bir nun emretti¤i sözü söyle-
sab›r örne¤i sergiliyor; di- yecek, fakat kalbinden yine
¤er taraftan da annelik flef- Allahü teâlâya olan iman›n›
katiyle gözlerinden kanl› gizleyecekti.
yafllar ak›t›yordu. Firavun Tam o s›rada, yavruca-
öfkeyle, k›zca¤›z›n kan›n›, ¤›n›, k›zm›fl f›r›n›n içine
annesinin a¤z›na, yüzüne at›verdiler. O anda, herke-
sürdü. Bir taraftan da hid- si titreten, kalbleri ürper-
detle ba¤›r›yordu: ten, ço¤unun dilinin tutul-
mas›na sebep olan bir
- Söyle! Benden baflka
hayk›r›fl duyuldu. Evet, o
tanr› var m›d›r?
üç ayl›k bebek, Allahü te-
Mâflitâ’n›n dudaklar›n- âlân›n kudretiyle dile gele-
dan ise, yine ayn› sözler rek; at›ld›¤› o k›zg›n f›r›n-
dökülüyordu: da, atefller aras›ndan,
- Allah birdir. Ondan ba¤r› yan›k anas›na flöyle
baflka ilâh yoktur... sesleniyordu:
Firavun, bu sefer, kun- - Hay›r anne, hay›r! Sa-
dakta bulunan üç ayl›k yav- k›n dininden dönme! Sab-
ruyu getirmelerini emretti. reyle! Hiç flüphe yok ki,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 115
MUSA ALEYH‹SSELÂM

ben, Allahü teâlâya vas›l hit oldu. Böylece ruhu,


oldum ve Onun r›zas›na cennetteki makam›na,
kavufltum. Cennet ile se- yavrular›n›n yan›na uçtu.
nin aranda bir ad›mdan Bütün bu olaylar› gör-
fazla mesafenin olmad›¤›- dü¤ü hâlde Firavunun
n› görüyorum. Pek yak›n- iman etmek akl›ndan bile
da sen de cennet nimetle- geçmiyordu. Bu masum
rine kavuflacaks›n. Sak›n yavrular›n ve annelerinin
ha, dininden dönme! Az sabr› karfl›s›nda k›l› bile k›-
daha sabreyle! Firavuna p›rdamam›flt›. Tarihte hep
inanma! Benim, ablam ve böyle olmufltur. Zalim
senin için, Rabbimizin kimseler yapt›klar›n›n zu-
cennette haz›rlam›fl oldu- lüm oldu¤unu biliyor, an-
¤u makam› görüyorum. O cak itiraf etmekten çekini-
makam›n etraf›nda, sana yorlard›. Zira fleytan, onla-
hizmet etmek için bekle- r›, mevki ve makamlar› ile
flen ve pervane gibi dönen gururland›r›yor; peygam-
hurileri de görüyorum. berlerin bildirdiklerinin
Orada bulunanlar, üç do¤ru olabilece¤ini bir an
ayl›k yavrunun konuflma- bile ak›llar›na getirmiyor-
s›n› duydular ve onlardan du. ‹brahim aleyhisselâm
ço¤u Hazreti Musa’ya zaman›ndaki Nemrûd, ‹s-
iman etti. Mâflitâ Hatun, railo¤ullar›na zulümde
art›k a¤lam›yor, gülüyor- çok ileri gidenlerden Buh-
du. Yavrusunun gördükle- tunnasar hep böyleydiler.
rini art›k o da görüyor ve
cennet nimetlerine bir an
evvel kavuflmak için can Hazreti Asiye’nin
at›yordu. Art›k ölümün bir flehit edilmesi
an evvel gelmesini arzu Hazreti Asiye, Firavu-
ediyordu. Biraz sonra, o nun han›m› idi. Fakat Fira-
da ruhunu teslim edip fle- vunun aksine; iyiliksever,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 116
MUSA ALEYH‹SSELÂM

flefkatli, merhametli, zu- Hazreti Asiye, Mâflitâ


lüm ve haks›zl›¤› asla hofl Hatuna ve çocuklar›na ya-
görmeyen bir han›md›. p›lanlar› saray penceresin-
Zaten senelerce önce, bir den takip ediyordu. Niha-
sand›k içinde saray›n bah- yet dayanamay›p, Firavu-
çesine gelen Musa aley- na geldi ve böyle yapma-
hisselâm› al›p; onu evlât mas›n› ve bu kadar zalim
edinmesi ve Firavunun za- olmamas›n› söyledi. Haz-
rar›ndan korumas› da, bu reti Asiye, bir faydas› ol-
güzel hasletleri sebebiyle mayaca¤›n› anlay›nca,
idi. tekrar yukar› ç›kt›. Yine,
Hazreti Musa’n›n sihir- pencereden, olanlar› taki-
bazlarla karfl›lafl›p, sâhirle- be devam etti. Mâflitâ’n›n
rin ma¤lûp olmalar› ve flehit edilmesini, Allahü
hepsinin secdeye kapana- teâlân›n ona yapt›¤› ihsan
rak iman etmelerinden ve ikramlar›, meleklerin,
sonra, Hazreti Asiye de ruhunu alarak yükselttikle-
iman etmiflti. Firavun gibi rini, Allahü teâlân›n izniyle
az›l› bir Allah düflman›n›n hep gördü. Yakini artt› ve
han›m› olmas›, onun iman Allahü teâlâya olan iman›
nimetiyle flereflenmesine çok kuvvetlendi.
mâni olamad›. O, olanlar›n tesiriyle
Hazreti Asiye, bir müd- âdeta kendinden geçmifl
det iman›n› gizledi. ‹man bir hâlde iken, Firavun gel-
ettikten sonra, Allahü te- di. Mâflitâ’ya yapt›klar›n›
âlân›n emirlerine s›k› s›k›- ona anlatmaya bafllay›n-
ya ba¤land›. Gizli gizli Al- ca, Hazreti Asiye dedi ki:
lahü teâlâya ibadet eder- - Ey Firavun! Sana ya-
di. Mâflitâ Hatunun flehit z›klar olsun! Allahü teâlâ-
edilmesine kadar bu hâl ya karfl› nas›l böyle yap-
böyle devam etti. t›n?
peygamberler tarihi ansiklopedisi 117
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Yoksa, sen de onun ni Firavunun emrettikleri-


gibi akl›n› m› kaç›rd›n? ni söylemesini istedi. O
Bunun üzerine, Hazreti ise kabul etmedi ve dedi
Asiye art›k iman›n› gizle- ki:
medi ve flöyle dedi: - Sen benim Allahü te-
- Hay›r! Ben akl›m› kay- âlâya küfretmemi, inan-
betmedim. Esas deli sen- mamam› m› istiyorsun?
sin. Âciz bir mahlûk iken, Hay›r! Vallahi bunu hiçbir
tanr› oldu¤unu zanneder- zaman yapamam!
sin. Ben; benim, senin ve Firavun bunu duyunca,
bütün âlemlerin Rabbi onu getirtti ve dört direk
olan Allahü teâlâya iman aras›na gerip, eziyet ettirdi.
ettim. Hazreti Asiye, Firavu-
Firavun ne oldu¤unu nun bütün tehdit ve ezi-
anlayamam›flt›. Ne yapa- yetlerine ra¤men, o sa¤-
ca¤›n› flafl›rd›. Hemen ka- lam iman›ndan dönmedi.
y›n validesini ça¤›rarak; Firavun, han›m› olan
“K›z›n da Mâflitâ gibi akl›n› Asiye’ye bile en a¤›r ifl-
kaç›rd›. Ona bir çare bul!” kenceleri yapmaktan çe-
dedikten sonra, Hazreti kinmedi. Hazreti Asiye’yi
Asiye’ye dönerek flöyle dört dire¤e ba¤lat›p, gü-
tehdit etti: neflin s›ca¤›nda s›rtüstü
- Ya Musa’n›n ilâh›na yere yat›rtt›. Gö¤sü üzeri-
küfredersin veya ölümü ne de de¤irmen tafl› koy-
tadars›n! durdu. Bununla da yetin-
Firavun oradan ayr›l- meyip, üzerine büyük ka-
d›ktan sonra; annesi, Haz- ya at›larak iflkence yap›l-
reti Asiye’ye, Firavunun mas›n› emretti. Fakat bu
söylediklerini kabul etme- s›rada, Hazreti Asiye ruhu-
sini, aksi hâlde ak›betinin nu teslim etmifl bulunu-
kötü olaca¤›n› bildirdi. Ya- yordu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 118
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Bir defas›nda, Hazreti o, iflkence etti¤i kimsenin


Asiye’ye yine böyle eziyet ac›lar içinde k›vranmas›n›,
edilirken, Musa aleyhisse- nihayet dayanamay›p,
lâm da oradan geçiyordu. kendisine yalvararak af di-
Hazreti Asiye parma¤›yla lemesini bekliyordu. Fakat
iflaret ederek, durumunu bu olmay›nca da, “Deliye
bildirmek istedi. Hazreti bak›n, azap içinde gülü-
Musa duâ etti. O da, art›k yor!” demekten kendini
yap›lan eziyet ve s›k›nt›lar- alam›yordu.
dan hiç ac› duymaz oldu.
Bundan evvel, azap
Firavunun kule
içinde iken, “Ya Rabbi! Be-
bina etmesi
nim için nezdinde cennet-
te bir ev yap! Beni cahil Fi- Hazreti Musa’n›n pey-
ravundan, onun bat›l, kö- gamber oldu¤unu bildir-
tü amelinden ve zalim mesinden ve insanlar›
olan kavminin flerrinden Hakka davet etmeye bafl-
koru!” fleklinde duâ edin- lamas›ndan sonra uzun
ce, Allahü teâlâ taraf›ndan seneler geçti. Hazreti Mu-
kendisine; “Bafl›n› kald›r!” sa, onlar› Allahü teâlâya
diye ilham olundu. Bafl›n› imana davet ettikçe, Fira-
kald›r›p bakt›¤›nda, gö- vunun azg›nl›¤› art›yor, ne
zünden perde kald›r›l›p, yapaca¤›n› flafl›r›yordu. ‹n-
cennette kendisi için be- sanlara, Hazreti Musa’ya
yaz inciden yap›lm›fl olan inanmamalar›n› söylüyor;
köflkü gördü. Art›k yap›lan “Benden baflka ilâh›n›z
eziyetlerden ac› duymu- yoktur!” diyerek, onlar›
yor, cennette kendisi için tehdit ediyordu. Gördük-
yap›lan köflkü seyrediyor leri mucizeler karfl›s›nda
ve gülüyordu. da; “Bu mucize diye gös-
Bu hâl, Firavunu daha terilen fley, sihirden baflka
çok k›zd›r›yordu. Hâlbuki bir fley de¤ildir. Biz, bu
peygamberler tarihi ansiklopedisi 119
MUSA ALEYH‹SSELÂM

sihri veya peygamberlik bina et! Olur ki, ben ona


iddias›n›, evvelki atalar›- ç›kar›m da, Musa’n›n ilâh›-
m›zdan iflitmedik.” diyor- na bakar›m. Do¤rusu ben,
du. Hazreti Musa, buna onu yalanc›lardan zanne-
karfl›l›k diyordu ki: diyorum.
- Allahü teâlâ taraf›n- Firavuna, kötü, çirkin
dan kimin peygamberlikle amelleri, fleytan taraf›ndan
geldi¤ini ve hay›rl› ak›be- süslü, güzel gösterildi de,
tin kime nasip olaca¤›n› o, fâni olan dünya hayat›n›
Rabbim çok iyi bilir. Alla- seçti; bâkî olan ahiret için
hü teâlâya iman edenler haz›rlanmay› terk etti. Bun-
hak üzeredirler. Siz ise ba- dan daha büyük ziyan ve
t›l üzeresiniz. Yalan, sihir, hüsran olabilir mi?
küfür ve baflka fesatlar ile fieytan›n verdi¤i ves-
kendilerine zulmeden za- vese ile akl› iyice örtülen
limler, asla felâh bulmaz- Firavun, ne söyledi¤ini bil-
lar. Dünyada hidayete, miyordu. Çünkü kendin-
ahirette ise güzel ak›bete den baflka mabut bilmedi-
nail olamazlar. Siz de za- ¤ini, böyle bir mabut bu-
lim oldu¤unuz için kurtu- lunmad›¤›n› söyledi¤i hâl-
lufl bulamazs›n›z. de, Hazreti Musa’n›n ma-
budunu aramak için birta-
Firavun, Hazreti Mu-
k›m haz›rl›klara, külfetlere
sa’n›n bu sözlerine bir ce- giriflti. Bunun için yüksek
vap veremedi. Fakat âcizli- bina, kule yap›p oraya ç›k-
¤ini gizleyerek, oradakile- maya gayret etti. Haman’a
re dedi ki: ihtiyaç arz etti. ‹lâh olmak
- Ben sizin için, benden için bütün bunlar noksan-
baflka bir ilâh bilmiyorum. l›kt›r. ‹lâh, bir fley yapmak
Ey Haman! Haydi, çamur- dileyince, hemen yapar.
dan tu¤la yap da, benim Bunun için baflkalar›ndan
için yüksek bir köflk kule yard›m istemez.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 120
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Üstelik, kendisinden geçireceklerinden endifle-


baflka bir ilâh varsa, sema lendi. Nefsine aldanarak
cihetinde olabilece¤ini dü- buna çareler aramaya
flünerek, oralarda arama- bafllad›. Saltanat›, onun
ya çal›flt›. Yani hem kendi- için her fleyden önemliydi.
sinden baflka ilâh bulun- Bu sebeple, saltanat›n›
mad›¤›n› söyledi, hem de kuvvetlendirmek, hâkimi-
bulunaca¤›n› düflünerek yetini artt›rmak için yük-
göklerde aramaya u¤raflt›. sek bir kule yapmaya ka-
Yani, alçakl›k ve kibrinin rar vermifl ve bunu, veziri
son haddinde olmas› se- Haman’a emretmiflti.
bebiyle ilâhl›k iddia ede- Haman, usta ve iflçileri,
cek kadar azg›nlaflm›fl ise k›sacas› bina iflinden anla-
de, hakikatte kendisinin yan herkesi, hiç kimse kal-
bir ilâh olamayaca¤›n› ve mamak flart›yla toplad›.
ne kadar âciz oldu¤unu bi- Ücretle tuttu¤u, tu¤la ve
liyordu. Bilmeseydi, gök- kireç yap›c› ve pifliriciler-
lerde baflka ilâh aramaya den baflka, elli bin usta
çal›flmaz ve Musa aleyhis- vard›. A¤aç, tahta, çivi, ka-
selâmdan, inanmak için, p› ne varsa haz›rlatt›. Bina
düflüneyim diye mühlet uzun zamanda bitirilmifl;
istemezdi. Allahü teâlân›n, gökleri ve
Firavun, Musa aleyhis- yeri yaratt›¤›ndan beri o
selâm›n davetini, hâlini, zamana kadar hiç kimse-
mucizelerini görünce, kib- nin yapmad›¤› yükseklikte
rinden ve gururundan ne bir bina infla edilmiflti.
yapaca¤›n› flafl›rd›. Kavmi- Musa aleyhisselâma bu ifl
nin iman edip, ona tâbi ol- a¤›r geldi. Allahü teâlâ,
mas›ndan korkmaya bafl- Musa aleyhisselâma bu-
lad›. ‹nsanlar›n, Hazreti yurdu ki:
Musa’ya tâbi olmalar›n- - Üzülme, ona verdikle-
dan ve onu kendi yerine rim istidrâcd›r. Onu anî-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 121
MUSA ALEYH‹SSELÂM

den hiçe indirir ve yapt›k- münezzeh bulundu¤unu,


lar›n›n hepsini bir anda y›- yani zamanl›, mekânl› ol-
kar›m. mad›¤›n› bilmiyordu. Yu-
Bina, yukar›ya kadar, kar›ya, çok yüksek binala-
binek hayvan› ile ç›k›lacak ra ç›kmakla bir fley de¤ifl-
flekilde yap›lm›flt›. Firavun mezdi. O da bir farkl›l›k
hayvana binerek, kulenin göremedi. Hatta, söylen-
en üstüne ç›kt›. Musa aley- di¤ine göre, flaflk›n flaflk›n
hisselâm›n bildirdi¤i, ne yapaca¤›n› bilemeyip,
âlemlerin Rabbi olan ‹lâ- bofllu¤a do¤ru ok att›¤› ol-
h›n oralarda, yükseklerde, du.
semaya yak›n yerlerde bu- Cebrail aleyhisselâm,
lunabilece¤ini zannetmifl- Allahü teâlân›n emriyle
ti. Afla¤›y›, yukar›y›, gökle- geldi ve kanad› ile o yük-
ri, yerleri yaratan›n Allahü sek binay› sarst›. Bina üç
teâlâ oldu¤unu, Onun, za- parçaya ayr›l›p y›k›ld›. Bin-
mandan ve mekândan lerce asker öldü. Hatta bi-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 122
MUSA ALEYH‹SSELÂM

nan›n yap›lmas›nda eme- periflan oldu¤u belli idi.


¤i geçenlerin hepsi, afete Bundan sonra Firavun
u¤rad›. Tu¤la ve kiremit kendi kavmine, ‹srailo¤ul-
piflirenler, sonunda, bafl- lar›na daha çok bask› yap-
kalar› taraf›ndan yak›ld›lar. malar›n›, güçlerinin üstün-
de ifller yüklemelerini em-
retti. Çünkü, zulümde ileri
‹srailo¤ullar›na
giden K›bt kavminin gücü,
yap›lan iflkenceler
ancak buna yetiyordu.
Bilindi¤i gibi, Musa ile
K›btîlerden biri, ‹srailo-
Harun aleyhimesselâm,
¤ullar›ndan birine gelerek,
Allahü teâlân›n emri ile Fi-
“Hadi, beni takip et!” diye
ravuna gelmifller ve âlem-
götürür; “Etraf› süpür, ot
lerin Rabbinin peygambe-
kes, hayvanlar›m› otlat ve
ri olduklar›n› tebli¤ edip,
bana su çek!” derdi. K›btî
‹srailo¤ullar›na serbestlik
bir kad›n da, ‹srailo¤ulla-
verilmesini söylemifllerdi.
r›ndan bir kad›na, dayana-
Allahü teâlâdan aç›k muci-
mayaca¤› ifller verir, buna
zeler ile geldiklerini bildir-
ra¤men yiyecek ekmek bi-
diklerinde, Hazreti Musa
le vermezdi. Ö¤le vakti
ile müsabakaya ç›kan si-
olunca da; “Gidin, yiyecek
hirbazlar; onun peygam-
bir fley kazan›n!” derdi.
ber oldu¤unu anlay›p, hep
birden iman ederek sec- ‹srailo¤ullar› bu hâle da-
deye kapanm›fllard›. Hak yanamay›p, Musa aleyhis-
teâlân›n düflman› olan Fi- selâma flikâyette bulundu-
ravun da, onlara türlü tür- lar. O da sabretmelerini
lü eziyetler yapm›fl; elleri- söyledi. Sonunda Allahü
ni, ayaklar›n› kestikten teâlân›n, onlar› kurtaraca¤›-
sonra, hurma dallar›na as- n› müjdeleyerek dedi ki:
t›rarak flehit etmiflti. Bu- - Düflmanlar›n›za karfl›
nunla beraber, ma¤lûp ve size yard›m etmesi için Al-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 123
MUSA ALEYH‹SSELÂM

lahü teâlâdan yard›m dile- Musa aleyhisselâm


yin! Allahü teâlân›n, sizi onlara flu cevab› verdi:
onlardan kurtaraca¤› va- - Ümit olunur ki, yak›n
kit gelinceye kadar onla- zamanda Rabbiniz, düfl-
r›n ezalar›na sabredin! man›n›z› helâk eder ve on-
Muhakkak ki, M›s›r ve lar›n yerinde sizi iskân
baflka her yer Allahü te- eder, sizi onlar›n yerine
âlân›n mülküdür. Onu, yerlefltirir.
kullar›ndan diledi¤ine ve-
rir. Allahü teâlân›n yard›- Firavun ve kavmi, Haz-
m› ve nihaî zafer, Allahü reti Musa’n›n asa ve yed-i
teâlâdan korkanlar içindir. beyda mucizelerine inan-
may›p; küfür, kötülük ve
Firavun ve kavmi, Mu-
zulme devam edince, Mu-
sa aleyhisselâm peygam-
sa aleyhisselâm Allahü te-
ber olarak gönderilmeden
âlâya flöyle duâ etti:
evvel de, ‹srailo¤ullar›n›,
her gün ö¤leye kadar üc- - Ya Rabbi! Sana ma-
retsiz olarak çal›flt›r›rlar, lûmdur ki; Firavun yeryü-
sadece yemek verirlerdi. zünde azg›nl›k ve taflk›nl›k
Hazreti Musa’n›n pey- yapt›. ‹syan etti. Kibirle-
gamber olarak gönderil- nip, haddi aflt›. Kavmi de
mesinden sonra, ‹srailo- ona tâbi oldu. Ya Rabbi!
¤ullar›na karfl› daha flid- Onlar› cezaland›r, periflan
detli davranmaya baflla- et! Kavmimi aziz eyle ki,
m›fllard›. Bunun için ‹sra- sonra gelenler için ibret
ilo¤ullar› Hazreti Musa’ya olsun!
dediler ki: Bunun üzerine Allahü
- Sen bize peygamber teâlâ, mucize olarak ona
olarak gelmeden önce de, birbiri ard›nca alâmetler
peygamber olarak geldik- verdi. Senelerce, Firavun
ten sonra da biz hep eziyet ve kavmine belâ gönder-
gördük. di. Mahsullerini azaltt›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 124
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Firavunun ler. Musa aleyhisselâma


saray›ndaki mü’min yak›nl›¤›yla bilinen Hazreti
Firavunun saray›nda Hazkîl de bu toplant›da
hazinedarl›k yap›p, iman›n› bulunanlardand›. Firavu-
gizleyen, Hazkîl ad›nda bir nun adamlar›, Hazreti Mu-
mümin vard›. Firavun, her- sa’n›n susturulmas› için,
kese kendini ilâh tan›t›p etraftan sihirbazlar topla-
secde ettirdi¤i hâlde, o, bir narak ona galip gelinme-
olan Allahü teâlâya kalb- sinde, dolay›s›yla öldürül-
den inan›yor ve ibadetini mesinin tehirinde ittifak
gizli yap›yordu. Bir ara Fi- ederek dediler ki:
ravunun avenesi ve vezir- - Ne kadar sanat›nda
leri, onun, Allahü teâlâya mahir olan sihirbaz varsa,
iman etti¤inin ve Hazreti hepsini sana getirelim.
Musa’ya yak›nl›¤›n›n fark›-
na var›p, Firavuna haber Firavunun niyeti ve çe-
verdiler. Firavun da, kendi- kindi¤i nokta ise baflkayd›.
ne olan yak›nl›¤› sebebiyle, Bunun için Firavun, adam-
onun böyle bir fleye cür’et lar›na dedi ki:
edemeyece¤ini söyleyip, - B›rak›n beni, Musa’y›
onlara inanmad›. öldüreyim de, o, Rabbine
Hazkîl ise, iman›n› giz- duâ etsin. Bakal›m Rabbi,
lemeye devam etti. Musa benim onu öldürmeme
aleyhisselâm, mucizeler mâni olabilecek mi? Zira
gösterip, peygamberli¤ini ben, onun, sizin dininizi
aç›kça ilân edince, çaresiz- de¤ifltirmesinden, sizi ba-
lik içinde k›vranan Fira- na ve putlara ibadetten
vun, vezirlerini ve di¤er ay›raca¤›ndan yahut yer-
devlet erkân›n› toplay›p is- yüzünde fesat ç›karaca¤›n-
tiflare etti. Hazreti Musa’ya dan, kendisine tâbi olanla-
karfl› nas›l bir tedbir al›n- r› ço¤altarak sizinle harp
mas› gerekti¤ini görüfltü- edece¤inden korkuyorum.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 125
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Fakat, Firavunun rüverir misiniz? Hâlbuki o,


adamlar› Hazreti Musa’n›n size Rabbinizden aç›k mu-
öldürülmesine karfl› ç›kt›- cizeler ve delillerle geldi.
lar: fiayet o bir yalanc› ise, ya-
- Bundan dolay› senin lan›n›n vebali kendisine-
korkmana bir sebep yok. dir. Dolay›s›yla ondan size
Zira onun gösterdi¤i fley- bir zarar gelmez. E¤er sö-
ler sihirden ibarettir. E¤er zünde sad›k, do¤ru ise,
onu öldürürsen; “Ona ce- dünya azab›ndan vadet-
vap verecek delil bulama- mifl oldu¤u fleylerden ba-
d› da, karfl›laflmaktan âciz z›s› size isabet eder. O hâl-
kald›¤› için onu öldürttü.” de, o do¤ruysa da, yalan-
c›ysa da hayat›na kasde-
derler.
dilmemelidir. fiüphesiz Al-
Firavundan korktuklar› lahü teâlâ, ifllerinde haddi
için de, daha fazla bir fley aflan ve yalan› âdet edi-
söylemeye cesaret ede- nen kimseleri hidayete er-
mediler. Hâlbuki, Firavu- dirmez.
nun fikrinde ›srar etti¤ini
Firavun, bu sözleri ifli-
biliyorlard›.
tince, çok k›zd› ve Hazreti
Bu s›rada, o zamana Hazkîl’i zindana att›rd›.
kadar iman›n› gizleyen, fa- Sonra vezirlerini ve di¤er
kat Firavunun yak›nlar›n- ileri gelenleri toplayarak,
dan veya saray vazifelile- ona nas›l bir ceza verilme-
rinden olan Hazkîl, Firavu- si gerekti¤ini görüfltü.
nu bu düflüncesinden vaz- Firavunun vezirleri,
geçirmeye çal›flarak flöyle Hazreti Hazkîl’in iflkence
dedi: edildikten sonra öldürül-
- Size; “Benim Rabbim mesini ve bu hâlden, her-
yaln›z bir olan Allahü te- kesin ibret al›p korkutul-
âlâd›r!” diyen bir kimseyi, mas› fikrinde idiler. Dü-
haks›z yere hemen öldü- flüncelerini bildirince; Fira-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 126
MUSA ALEYH‹SSELÂM

vun, Hazkîl’e olan yak›nl›- günde gerisin geriye ka-


¤›ndan dolay›, onlar›n fi- çars›n›z ve o günde, sizi,
kirlerini kabul etmedi. Allahü teâlân›n azab›ndan
Hazkîl’in, Musa aleyhisse- kurtar›c› hiçbir kimse bu-
lâm›n dininden döndürül- lunmaz ve Allahü teâlân›n
mesi için, nasihat edip hidayete erdirmedi¤i, fla-
korkutmalar›n› emretti. fl›rtt›¤› kimseyi, hiçbir kim-
Bunun üzerine vezirler, se hidayete erdiremez.”
zindana gönderilen Haz- “Allahü teâlâya yemin
kîl’e nasihat edip, hak dini
ederim ki, Musa’dan evvel
terketmesini istediler. Fa-
Yusuf da birtak›m aç›k
kat iman›n zevkine eren
mucizelerle size geldi de;
Hazkîl, davas›nda ›srar et-
o zaman onun getirdi¤i
ti. Onlar› da, Allahü teâlâ-
dinde ve o dinin emirlerin-
ya iman ve ibadet etmeye
ça¤›rd›. Onlara flöyle dedi: de, flüphe ve tereddütte
sabit ve daim oldunuz.
“Ey kavmim! Peygam- Hatta o vefat etti¤inde;
berlerini yalanlamalar› se-
‘Art›k bundan sonra, Alla-
bebiyle; Nuh, Âd, Semûd
hü teâlâ peygamber gön-
ve onlardan sonra gelen
dermez!’ dediniz. ‹flte Al-
kavimlerin bafllar›na ge-
lahü teâlâ, haddi aflan ve
len fliddetli azaplar gibi,
emrinde flüphe edici olan
Hazreti Musa’y› yalanla-
man›z ve ona zarar ver- kimseyi böyle flafl›rt›r.”
mek için sald›rman›z se- Hazreti Hazkîl nasihat-
bebiyle, fliddetli azab›n ol- lerine devam edip flöyle
du¤u öyle bir günün, size söyledi:
de gelmesinden korkuyo- “Ey kavmim! Gelin,
rum.” bana itaat edin, tâbi olun
“Ey kavmim! Gerçek- ki, sizin do¤ru yola, hak
ten ben, sizin için, k›yamet dine kavuflman›za delâlet
gününden korkuyorum. O edeyim. Ey kavmim! Dün-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 127
MUSA ALEYH‹SSELÂM

ya lezzetine ma¤rur olup gâh›na davet ediyorum.


aldanmay›n! Bilin ki bu Dalâlet ve azg›nl›kta had-
dünya hayat› çabuk bitici- di aflanlar›n hepsi cehen-
dir. Ancak fâni bir e¤len- nemliktir.”
cedir. Az bir nasiplenme- “Yak›nda azap gördü-
dir ve geçicidir. Ahiret ise ¤ünüzde, benim size söy-
ebedî olarak kal›nacak lediklerimi hat›rlars›n›z.
yerdir.” Ben bütün ifllerimi Allahü
“Bir günah iflleyen teâlâya havale ederim. Zi-
kimse, ancak o günah›n ra Allahü teâlâ, kullar›n›
karfl›l›¤› kadar ceza görür. görücü, kullar›n›n bütün
Fakat, erkek olsun kad›n hâllerini bilici ve herkesin
olsun herhangi bir kimse ameline göre karfl›l›¤›n›
mümin olur ve salih amel- vericidir.”
ler ifllerse, onlar cennete
girer ve orada hesaps›z r›- Vezirler, Hazreti Haz-
z›klarla mükâfatland›r›l›r- kîl’den ümit keserek, Fi-
lar.” ravunun yan›na döndü-
ler. Onun imandaki seba-
“Ey kavmim! Nedir
t›n› ve kendi nasihatleri-
bu bafl›ma gelen? Ben si-
nin, onun iman›n› kuv-
zi, Allahü teâlâya iman
vetlendirmekten baflka
etmeye, azab-› ‹lâhiden
bir ifle yaramad›¤›n› bil-
kurtulmaya davet ediyo-
rum. Siz ise beni, cehen- dirdiler. Bunu ifliten Fira-
neme ça¤›r›yorsunuz. vun, iyice ümitsizli¤e ka-
Hâlbuki ben sizi, ilâh ol- p›ld›. “Hazkîl’e ne yapa-
man›n bütün vas›flar› biliriz?” diye düflünür-
kendisinde bulunan, her- ken, Firavunun yak›nla-
kese galip, azap etmeye r›ndan biri dedi ki:
ve kullar›n›n hatalar›n› - Hazkîl’in sözlerinin
magfiret etmeye kâdir senin aleyhine oldu¤una
olan, Allahü teâlân›n der- üzülüp, onu cezaland›r-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 128
MUSA ALEYH‹SSELÂM

makta acele etme! Zira, k›nda ne düflünüyorsan


sana yak›n olan kimseye onu yap! Benden sana za-
zulmetmifl olursun. Onun rar gelmez, müsterih ol!
sözleri, sana muhalefet- Hazkîl’in, iflini Allahü
ten de¤ildir. Belki de Mu- teâlâya havale etmesi se-
sa’n›n mucizelerini gör- bebiyle, Allahü teâlâ onu
dükten sonra, onun öldü- Firavunun kötülü¤ünden
rülmesinin mümkün ol- ve kavminin flerrinden
mad›¤›n› zannetmesinden muhafaza buyurdu. Nite-
dolay›, kas›tl› olarak sana
kim Allahü teâlâ, bu duru-
muhalif görünmektedir.
mu Mümin suresi 45. aye-
Böylece Musa’ya itaat
tinde mealen flöyle bildir-
eder görünüp, hile ve al-
mektedir:
datma yoluyla onun öldü-
rülmesini temin edip, sa- (Allahü teâlâ, onu [Haz-
na hizmet etmek istemek- reti Hazkîl’i] Firavunun ve
tedir. Vezirlerinin, onun adamlar›n›n hilesinden,
bu niyetini bildiklerinde onun hakk›nda düflündük-
flüphe yok. Ancak, onlar, leri kötülüklerden korudu.
ko¤ucu ve haset edici ol- Firavunun kavmini ise,
duklar›ndan, onun sana dünyada bo¤ulma ve ahi-
yapt›¤› muameleyi kötüle- rette cehennem azab› ile
mektedirler. kuflat›verdi.)
Allahü teâlâ, Firavu- Hazreti Hazkîl Hazreti
nun kalbine, bu sözleri ka- Musa’n›n en yak›n yar-
bul etmeyi ilham eyledi. d›mc›lar›ndand›. Musa
Bundan sonra Hazreti aleyhisselâmla birlikte K›-
Hazkîl’i huzuruna getirtti z›ldeniz’den geçip, ‹srailo-
ve dedi ki: ¤ullar›n›n Tîh sahras›nda
- Senin maksad›n›n ba- kald›¤› k›rk sene içinde on-
na hizmet oldu¤unu tetkik dan ayr›lmam›fl ve ona
ettim. fiimdi, Musa hak- inananlardan olmufltu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 129
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Firavun ve kavmine lerine bir damla su girme-


gelen belalar di. Su, onlar›n oldu¤u yer-
Firavun ve kavmi, Haz- de, topra¤›n üzerinden
reti Musa’ya inanmad›kla- ak›p gitti. K›btîler bir fley
r› gibi, karfl› ç›kt›lar ve mu- ekemediler, bir ifl yapama-
cizelerine sihir diyerek d›lar. Tufan bir hafta de-
alay ettiler. Sonunda, Haz- vam etti. Çok s›k›nt› çekti-
reti Musa’n›n duâs› sebe- ler. Bunun üzerine Musa
biyle, Allahü teâlâ, Fira- aleyhisselâma dediler ki:
vun ve kavmine, kendileri- - Rabbine duâ et, bu
ne gelmeleri için, baz› mu- azab› bizden kald›rs›n, sa-
sibetler gönderdi. Bu mu- na iman edece¤iz ve ‹sra-
sibetlerden birincisi tufan- ilo¤ullar›n› seninle gönde-
d›r. rece¤iz!
Bu, ekinlerinin boyunu K›ptîlerin, iman ede-
aflan bir ya¤mur olup, bü- ceklerine dair söz verme-
tün ekinleri helâk etmiflti. leri üzerine, Musa aleyhis-
‹srailo¤ullar› ile K›btîlerin selâm, Allahü teâlâya duâ
evleri birbirine bitiflik ve etti ve tufan kesildi. O se-
kar›fl›k idi. K›btîlerin evleri ne, önceki y›llardan daha
su ile doldu. Boyunlar›na fazla ot, hububat ve mey-
kadar suya gömüldükleri ve oldu. Fakat yine nan-
hâlde, ‹srailo¤ullar›n›n ev- körlük ettiler ve dediler ki:

peygamberler tarihi ansiklopedisi 130


MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Biz bunu hiç beklemi- mak illetine yakalan›p,


yorduk. Bu su, bizim için ne varsa durmadan hep
bir nimet oldu. O ya¤mur yediler. Fakat, ‹srailo¤ul-
ya¤masayd›, buna kavu- lar›n›n evlerine girmedi-
flamazd›k. ler. Böylece, bu hâdisede
Bol mahsul ve meyve- de onlara hiç zarar gel-
ye, Hazreti Musa’n›n duâs› medi. K›btîler flafl›rd›lar
bereketiyle kavufltuklar›n› ve zor duruma düfltüler.
anlamad›lar. Bir müddet Üzerlerine azap çökünce,
rahat ettiler. ‹man etme- yeniden Hazreti Musa’ya
dikleri gibi, ‹srailo¤ullar›n› yalvararak dediler ki:
da göndermediler. - E¤er bu azab› üzeri-
Firavun ve kavmi, tu- mizden kald›rmas› için
fan ile yola gelmediler. Rabbine duâ eder de, bizi
Yine uslanmad›lar. Musa bu belâdan kurtar›rsan,
aleyhisselâm›n sözlerini mutlak surette sana iman
kabul etmemekte, ‹srailo- edece¤iz ve ‹srailo¤ullar›-
¤ullar›na eziyet ve s›k›nt› n› serbest b›rakaca¤›z. Se-
vermekte, azg›nl›k ve tafl- ninle beraber gönderece-
k›nl›kta devam ve ›srar ¤iz.
ettiler. Bunun üzerine Al-
Musa aleyhisselâm
lahü teâlâ, K›btîlerin
sahraya ç›kt› ve asa ile do-
ekinlerine çekirgeler
gönderdi. Çekirgeler bü- ¤u taraf›na iflaret etti. Çe-
tün ekinleri, meyveleri, kirgelerin hepsi geldikleri
a¤açlar›n yaprak ve çi- gibi gidip, bir tane bile kal-
çeklerini yiyip bitirdi. mad›. Firavun ve kavmi
Hatta; kap›lar›n›, elbise- rahata kavufltular, bir ay
lerini, eflyalar›n›, evleri- huzur içinde yaflad›lar.
nin çat›lar›n›, tahtalar›n›, Çekirgelerin tasallutu
demir çivilerini bile yedi- bir hafta sürmüfltü. Bu da
ler. Çekirgeler doyma- bir mucize idi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 131
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Fakat sözlerinde yine memiflti. Saçlar›, derileri,


durmay›p, inanmad›lar. kirpikleri, kafllar› hep bitle
Sonra Allahü teâlâ, onlar›n doldu. Hatta derileri, çiçek
üzerine bit, güve musibeti- hastal›¤›na tutulmufl gibi
ni gönderdi. fiöyle ki, Mu- bir flekil ald›. Bitler uykula-
sa aleyhisselâma, ayn-i r›na mâni olduklar› gibi,
fiems denilen köydeki k›z›l rahat da b›rakmad›lar. Ne-
kum tepesine do¤ru yürü- ticede hiçbir çare bulama-
mesi emrolundu. O kum y›p, âciz kald›lar.
tepesine vard›. Tepe; eri-
Allahü teâlâ, bitten
mifl, serpilmifl büyük kum
baflka, K›ptîlerin hayvanla-
y›¤›n› idi. Asas› ile oraya
r›na kene gönderdi. Bütün
vurdu. Hemen K›btîlerin
hayvanlar› yiyip, bir fley
üzerlerine bit dökülmeye
b›rakmad›lar. Kendilerine
bafllad›. A¤aç, mahsul, ot
ve benzerlerinden ne var- bitlerin musallat oldu¤u
sa, bitler onlara dadand›- günlerde, K›btîlerden bir
lar. Hiçbir fley b›rakmay›p, kimse, un yapmak için de-
ne varsa silip süpürdüler. ¤irmene on ölçek hububat
Elbiselerinin ve derilerinin koysa, üç ölçek alamazd›.
içine girip ›s›rd›lar. Birisi Bitler, hemencecik yiyip
yemek yese, yeme¤ine do- bitiriverirlerdi. Art›k daya-
larlard›. Hatta birisi, hiçbir namad›lar. Hazreti Mu-
böce¤in t›rmanamayaca¤› sa’ya gelip, feryat ederek
yüksek bir direk yap›p, üs- flöyle yalvard›lar:
tüne yiyecek koysa ve son- - Ey bizim âlimimiz Mu-
ra yemek için oraya ç›ksa, sa! Biz tövbe ediyoruz. Ha-
yeme¤i, bu bit yahut güve- talar›m›za piflman oluyo-
lerle dolu bulurdu. ruz. Rabbine bizim için
Firavun taifesine, o za- duâ et! Sana verdi¤i pey-
mana kadar, bu belâdan gamberlik ahdi hürmetine
daha büyük bir belâ gel- bizden bu azab› kald›rs›n!
peygamberler tarihi ansiklopedisi 132
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Musa aleyhisselâm hareket ettiler. Ans›z›n,


duâ edince, Allahü teâlâ K›btîlerin her yan›n› kapla-
bu belây› da kald›rd› ve d›lar.
bitler bir hafta sonra hiç Çamafl›r›n›, kab›n›, yi-
kalmay›p, yok oldular. K›b- yece¤ini ve içece¤ini
tîler de tekrar rahata ka- açan, içinde muhakkak
vufltular. kurba¤a bulurdu. Oturan,
Fakat yine verdikleri çenesine kadar kurba¤aya
sözde durmad›lar. “Biz, bir gömülür, konuflmak iste-
gün hariç, Musa’ya, bizim yenin a¤z›na kurba¤alar
âlimimiz demedik. Firavu- s›çrard›. Yata¤›nda yatan,
nun izzetine yemin ederiz uyan›nca, üzerinde birbiri
ki, onu ebediyen tasdik et- üstünde kaynaflan kurba-
meyece¤iz ve ona tâbi ol- ¤alar bulur, bu y›¤›ndan
mayaca¤›z!” dediler. dolay› sa¤a ve sola döne-
Bunun üzerine, bitlerin mezdi. Yemek için a¤z›n›
yok olmas›ndan otuz veya açan›n a¤z›na, yemekten
k›rk gün sonra, Allahü te- önce kurba¤a girerdi. Yo-
âlâ, Musa aleyhisselâma ¤urduklar› hamura, piflir-
vahyedip, Nil’in kenar›na dikleri yeme¤e kar›fl›rlar-
gitmesini ve asas›n› nehre d›. Atefllerine kurba¤alar
sokup; yak›n›n›, uza¤›n›, atlar, söndürürler; yemek-
yukar› ve afla¤› seviyesini lerine girip bozarlard›.
iflaret etmesini emretti. O Ateflte ve s›cak suda, kur-
da öyle yapt›. Ard›ndan ba¤alara bir fley olmuyor-
hemen kurba¤alar vrak du. K›sacas›, K›btî halk›na
vrak diye ba¤›rarak her ta- çok büyük eziyet verdiler.
raftan koflufltular. Sesleri- fiaflk›nl›k içinde ne yapa-
ni, yak›nda ve uzakta olan- caklar›n› bilemez oldular.
lar duydu. Sonra Nil’den Darda kal›p, Firavuna
ç›kt›lar. Bir karart›, siyah baflvurdular. Çare buluna-
bir bulut gibi, flehre do¤ru mad›. S›k›nt›dan ölecek
peygamberler tarihi ansiklopedisi 133
MUSA ALEYH‹SSELÂM

duruma geldiler. fiehir ve Sanki önceki hâller hiç ol-


yollar, ayaklar› ile ezdikle- mam›fl, kendilerine hiç be-
ri, ölü kurba¤alarla doldu. lâ gelmemifl gibi bozuk ifl-
Her taraf kurba¤adan ge- lerine devam ettiler.
çilmez oldu. A¤lay›p, Mu- K›ptîlerin, verdikleri sö-
sa aleyhisselâma flikâyet- zü her seferinde bozmala-
te bulundular: r› üzerine, bu sefer musi-
- Bu belây› bizden kal- bet olarak, Allahü teâlâ,
d›r. Bu sefer tövbe ederiz onlara kan gönderdi. fiöy-
ve bir daha eski hâlimize le ki, Hazreti Musa’ya neh-
dönmeyiz! re gidip, asa ile vurmas›
Musa aleyhisselâm, vahyedildi. Nehre vurun-
onlardan, sözlerinde dura- ca, Allahü teâlâ Nil nehrini
caklar›na dair ahit ald›. kan olarak ak›tt› ve Fira-
Sonra Hak teâlâya duâ etti vun taifesinin bütün sular›
ve belâdan kurtuldular. kan oldu. K›btîler; nehir-
Sa¤ kalan kurba¤alar Nil’e lerden, kuyulardan ald›k-
gitti. Bir hafta, üzerlerine lar› sular›n kan oldu¤unu
belâ olarak kald›ktan son- gördüler. Bu durumdan Fi-
ra, Allahü teâlâ bir rüzgâr ravuna flikâyet ederek, de-
gönderip, ölü kurba¤alar› diler ki:
bertaraf etti. Bir ay, bir ri- - Biz, bu kan belâs›na
vayette k›rk gün rahat için- tutulduk. ‹çecek baflka bir
de yaflad›lar. fleyimiz de yok.
Kurba¤a musibetinin - Musa size büyü yapt›.
kald›r›lmas›ndan sonra, K›ptîlerden hiçbirinin
yeminler ederek, yalvara- hat›r›na gelip de, Firavuna,
rak verdikleri ahde yine “Hani sen tanr›l›k iddia edi-
sadakat göstermediler. yordun! E¤er gerçekten
Küfür ve baflka bozuk tanr› isen, bu azab› bizden
amellerine yine döndüler. kald›r!” diye söylemiyor-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 134
MUSA ALEYH‹SSELÂM

lard›. Bazen burunlar›ndan rahatlamak istedi. A¤z›na


da kan boflal›yordu. al›p çi¤neyince, ac› ve tuz-
Su al›nan bir kuyunun lu oldu. Yedi gün böyle
bafl›nda, ‹srailo¤ullar›n- devam etti. Yedikleri, içtik-
dan ve K›btîlerden birer ki- leri kan oldu. K›btîler, bu
fli bulunsa, ‹srailo¤ulunun durumdan iyice bunal›n-
doldurdu¤u, saf su; K›btî- ca, Musa aleyhisselâma
ninki ise k›pk›rm›z› kan ke- gelip, dediler ki:
silirdi. Bir ‹srailli ile bir - Bizim için Rabbine
K›btî ayn› kaptan su içse- duâ et de, bu kan belâs›n›
ler, yine K›btîye kan, ‹srai- bizden kald›rs›n. Sana
lo¤luna su olurdu. Firavu- iman edece¤iz ve ‹srailo-
nun ailesinden susayan ¤ullar›n› seninle birlikte
bir kad›n, ‹srailo¤ullar›n- gönderece¤iz. Bu sefer
dan bir kad›na gelip, “Ba- kat’î söz veriyoruz. Art›k
na senin kab›ndan su bir daha sözümüzden
ver!” dedi. O da gü¤ü- dönmeyiz!
münden ald›¤› suyu, K›btî-
nin kab›na dökünce, he- Nihayet, çok yalvarma-
men kan oldu. Hatta, “Ön- lar› ve söz vermeleri sebe-
ce kendi a¤z›na al, sonra biyle, Musa aleyhisselâm
benim a¤z›ma dök!” dedi yine duâ etti ve o belâ da
de; ‹srailo¤ullar›ndan olan üzerlerinden kalkt›. fiöyle
kad›n, böyle yap›p, K›btî- ki; Hazreti Musa’ya, asas›
nin a¤z›na dökünce, su yi- ile nehre bir daha vurmas›
ne kan oldu. Nil nehri, emrolundu. Bildirilen fle-
ekinlere ve a¤açlara su kilde vurunca, nehir saf su
olarak akt›¤› hâlde, K›btî- oldu. Di¤er sular da böyle
ler gidip oradan içseler, temiz oldu.
kan olurdu. Fakat onlar yine hainlik
O günlerde Firavun çok ettiler. Yine eski vaziyetle-
susad›. Yafl a¤açlar› yiyip, rini de¤ifltirmediler. ‹man
peygamberler tarihi ansiklopedisi 135
MUSA ALEYH‹SSELÂM

etmediler ve verdikleri devaml› oldu¤unu görün-


sözde durmad›lar. ce, Yunus suresinin 88.
Musa aleyhisselâm, si- ayet-i kerimesinde bildiril-
hirbazlara galip geldikten di¤i üzere, Allahü teâlâya
ve tufan, çekirge, bit, kur- flöyle duâ etti:
ba¤a ve kan mucizelerin- (Ey bizim Rabbimiz!
den sonra, yirmi sene da- fiüphe yok ki sen, bu Fira-
ha onlar aras›nda kal›p, vuna ve onun kavminin
davetine devam etti. K›rk ileri gelenlerine dünya ha-
sene kald›¤› da rivayet yat›nda çeflit çeflit mallar
edilmifltir. Firavun ve [elbise, binecek ve baflka
onun kavmi olan K›btîler, mallar] ve ziynet [süs] ver-
onun davetine devaml› din ki, onlar, insanlar› se-
karfl› ç›km›fllar; gördükleri nin dininden ay›rmak için
mucizelerden ve bafllar›na çal›fl›rlar. Ey Rabbimiz!
gelen belâlardan hiç ibret Onlar›n mallar›n› yok et,
almam›fllar, kat’iyen hida- kalblerine s›k›nt› ver ki
yete yanaflmam›fllard›. Fi- iman etsinler.)
ravuna göre, Hazreti Mu- Allahü teâlâ, Hazreti
sa, kendi saray›nda büyü- Musa’n›n yapt›¤› ve Haz-
yen bir çocuk idi. Nas›l reti Harun’un amin dedi¤i
olur da bir peygamber duây› kabul buyurdu. Ni-
olabilirdi. Bunu bir türlü tekim yine Yunus suresi-
kabullenemiyordu. K›ptî- nin 89. ayet-i kerimesinde
ler ise iyice anlam›fllard› mealen buyuruldu ki: (Al-
ki; Firavun ve saltanat›n› lahü teâlâ onlara buyurdu
y›kacak olan ‹srailo¤lu ki: Her ikinizin duâs› kabul
Hazreti Musa idi. olundu. fiimdi siz do¤ru
Hazreti Musa, Firavun yolunuzda devam edin!
ve kavminin azg›nl›klar›n›, [Duân›z üzere sabit olun,
küfürlerini, hakikate uzak- acele etmeyin! ‹stedi¤iniz,
l›klar›n› ve kibirli hâllerinin vakti gelince hâs›l olacak-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 136
MUSA ALEYH‹SSELÂM

t›r. Yoksa acele etmek su- lâdan, kalblerine size karfl›


retiyle] Allahü teâlân›n va- korku sald›¤›mdan, elle-
adini bilmeyenlerin yolu- rinde olanlar› vermemez-
na uymay›n!) lik edemezler.
Allahü teâlâ Hazreti Zaman ak›p giderken,
Musa’n›n duâs›n› kabul et- Hazreti Musa, tebli¤ine ve
tikten sonra, Musa aley- insanlar› iki cihan saadeti-
hisselâma yine flöyle vah- ne davete devam ediyor,
yetti: bu hususta hiçbir fedakâr-
- Firavun tak›m›n›n l›ktan çekinmiyordu. Ken-
elinde bulunan para ve di soyu olan ‹srailo¤ullar›,
ziynet eflyalar›n›, ‹srailo- ona iman edip, tâbi ol-
mufllar; Firavun ve kavmi
¤ullar›na b›rak›r›m. Mu-
olan K›btîler ise devaml›
kaddes topra¤a kadar on-
karfl› ç›km›fllard›. ‹nanma-
lar›n ihtiyaçlar›nda ve hiz-
malar› sebebiyle K›btîlere
metlerinde ifle yararlar.
zaman zaman çeflitli belâ
Bunun için bugün sevin
ve musibetler gelmifl, on-
ve bayram et! Sen ve kav-
lar, her musibet geliflinde
min ibadet edip, bana
Hazreti Musa’ya; belân›n
flükredin, beni zikredin ve üzerlerinden gitmesi hâ-
bana tazimde bulunun! linde mutlaka iman ede-
Zira ben yak›nda size za- ceklerini, ‹srailo¤ullar›n›
feri gösteririm; sevilenleri onunla beraber göndere-
kurtar›r, düflmanlar› helâk ceklerini söyleyip, bu hu-
ederim. susta yeminler ederek yal-
Firavunun kavminde varm›fllard›. Hazreti Musa
bulunan süs, ziynet ve di- duâ edip, belâ üzerlerin-
¤er k›ymetli fleyleri kul- den gidince de, yine eski
lanman›z için size veririm. hâllerine dönmüfller ve
Çünkü onlar, o zaman bunlardan hiç ibret alma-
kendilerinin düfltü¤ü be- m›fllard›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 137
MUSA ALEYH‹SSELÂM

K›btîler, ‹srailo¤ullar›na etti. “Beni kendi hâlime b›-


yapt›klar› zulüm ve haks›z- rak›n! Bana mâni olmay›n,
l›kta da çok ileri gidiyorlar- Musa’y› öldüreyim. E¤er
d›. Hele bafllar› olan Fira- dedi¤i gibi, Rabbi her fle-
vun, Hazreti Musa’y› kat- ye kadir ise, ça¤›rs›n Rab-
letmeye bile kalk›flt›. Baz› bini de, benim onu öldür-
tefsir âlimlerinin bildirdik- meme mâni olsun, onu
lerine göre, Firavunun ve- kurtars›n!” diye ba¤›r›yor-
zirleri aras›nda iman edip, du.
iman›n› gizleyenler vard›. Firavunun böyle yap-
Bunlar, Firavunun Hazreti mas›, baflkalar›na karfl› ce-
Musa’y› öldürme teflebbü- saretli görünmeye çal›fl-
süne karfl› ç›karak, “O, se- maktan, korkakl›¤›n› ve
nin korktu¤un gibi, tehli- âcizli¤ini izhar etmekten
keli bir kimse de¤ildir. Sen baflka bir fley de¤ildi. Zira
onu öldürmeye kalkarsan, Hazreti Musa’n›n hakika-
herkes bunu yanl›fl anlar. ten bir nebî oldu¤unu bi-
Senin; ilimle, kuvvetli de- lir; fakat, cehalet ve inad›
lillerle cevap veremedi¤i- sebebiyle bile bile inkâr
ni, âciz düfltü¤ünü, bu se- eder, karfl› ç›kard›. Hatta
beple onu öldürmeye onu öldürmeye kalkmas›
kalkt›¤›n› düflünür...” dedi- lâfta kal›r, buna asla cesa-
ler. Zaten hakikatte de va- ret edemezdi. Bununla be-
ziyet öyle idi. raber, hakikî hâlini bildir-
Firavun, aczinin anla- memek için de etraf›nda-
fl›lmamas› için, bir fley di- kilere flöyle ç›k›fl›rd›:
yemiyor, fakat iyice sab›r- - Siz beni kendi hâlime
s›zlan›yordu. Hazreti Mu- b›rakm›yor, yapaca¤›m ifle
sa’ya, mucize ve manevi- mâni olup, karfl› ç›k›yorsu-
yat cihetinden karfl› ç›ka- nuz. Yoksa flimdiye kadar
may›p ma¤lûp olan Fira- ben onu çoktan halletmifl,
vun, maddiyata teflebbüs sesini kesmifl idim!
peygamberler tarihi ansiklopedisi 138
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Ayr›ca; “Musa’n›n, si- Musa aleyhisselâm, Fi-


zin dininizi de¤ifltirmesin- ravunun bu teflebbüsle-
den ve yeryüzünde fesat rinden, onun tehdidinden
ç›kararak, memleketinizi Allahü teâlâya s›¤›nd›. Bu
elinizden almas›ndan kor- hususta Mümin suresinin
kuyor, endifle ediyorum. 27. ayet-i kerimesinde me-
Bundan dolay›, b›rak›n be- alen buyuruldu ki:
ni, onu öldüreyim. Böyle- (Musa [aleyhisselâm,
ce siz de fesattan kurtulup, Firavunun tehdidini iflitin-
rahat olun!” diyerek, onla- ce, yan›nda bulunanlara];
r›, Hazreti Musa’ya karfl› “Hesap gününün hak ol-
tahrik ediyordu. du¤unu tasdik etmeyen,
Zira, insan›n mühim iki ahirete inanmayan her ki-
hususiyetinin oldu¤unu birli insan›n flerrinden, be-
ve bunlardan asla feda- nim ve sizin Rabbiniz olan
kârl›k yapamad›¤›n› her- Allahü teâlâya s›¤›n›r›m!”
kes bilir. Bu hususlarda dedi.)
kat’iyen gevflek davrana-
Allahü teâlâ, Firavunun
maz ve bu iki hususu mu-
tehdidini, buna karfl› Haz-
hafaza etmek için can›n›
vermek dahil, hiçbir feda- reti Musa’n›n Allahü teâlâ-
kârl›ktan çekinmez. Bu iki ya s›¤›n›p, baflka bir fley
husustan birincisi din, yapmad›¤›n› zikrettikten
ikincisi ise namus ve sonra, onun tevekkülünün
memlekettir. ‹flte Firavun, neticesi olarak, Firavunun
kavmini Hazreti Musa’ya etraf›nda bulunan bir mü-
karfl› tahrik ederken; in- min vas›tas›yla, Hazreti
sanlar›n bu hislerini hare- Musa’ya yard›m etti¤ini
kete geçirmeye çal›fl›yor; bildirmiflti. Bu mümin de
onu öldürmeye kalkma- Hazreti Hazkîl idi.
s›nda kendini hakl› göster- Bu arada Musa aley-
meye u¤rafl›yordu. hisselâm, tebli¤ vazifesine
peygamberler tarihi ansiklopedisi 139
MUSA ALEYH‹SSELÂM

devam ediyor, hiçbir fle- - Ey eflraf! Ben, sizin


kilde vazifesinden geri için, benden baflka bir ilâh
durmuyordu. ‹srailo¤ulla- bilmiyorum. Ey kavmim!
r›n›n ona ba¤l›l›klar›, Fira- M›s›r mülkü benim de¤il
vun ve kavmini endifle- midir? Bu nehirler, benim
lendiriyor, bunlardan çe- köflklerim ve bahçelerim
kinmelerine sebep olu- aras›nda akm›yor mu?
yordu. Benî ‹srailden Haz- Bunlar›n hepsi, Musa’dan
reti Musa gibi büyük bir daha üstün oldu¤umu
peygamberin ç›kmas› ve göstermiyor mu? Yoksa
‹srailo¤ullar›n›n, hemen ben, nerede ise meram›n›
onun etraf›nda toplanma- anlatamayacak kadar ha-
lar›, K›ptîleri elbette ra- kir ve zay›f durumda olan
hats›z ediyordu. Bu hâl- bu Musa’dan daha hay›rl›
den en çok müteessir de¤il miyim? Elbette ben
olup kayg›lanan da Fira- ondan üstünüm. E¤er o
vun idi. Onlar kuvvetle- davas›nda sad›k olsa, ha-
nip, K›ptîlere galip gele- kikaten peygamber olsa,
cek hâle gelince, korkular› Rabbi kat›ndan, ona alt›n-
daha da artt›. dan bilezikler verilir yahut
Firavun, Nil nehrinin onunla beraber, onun pey-
kenar›nda hususî bir çar- gamberli¤ini tasdik edici
dak haz›rlatt›. Orada otu- ve peygamberlik davas›n-
ruyor, gelip geçen ‹srailo- da ona yard›m edici me-
¤ullar›n›, Musa aleyhisse- lekler gelirdi.
lâma tâbi olmaktan vaz- O zamanlar bir kimseyi
geçmeye ça¤›r›yor; onlar› reisli¤e seçmek isteseler,
kendi dinine davet ediyor; onun kollar›na alt›ndan bi-
tatl› ve okflay›c› sözlerle lezikler ve boynuna da al-
onlar›n muhabbetlerini t›ndan gerdanl›klar tak›l›r;
cezbetmeye çal›fl›yordu. bunlar o kimsenin bafla
Onlara diyordu ki: getirilmifl oldu¤una alâ-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 140
MUSA ALEYH‹SSELÂM

met say›l›rd›. Firavun bu- bak, sihirbazlara galip gel-


nu da ileri sürerek, kavmi- diklerinde, kavmi, hep bir-
ni kand›rmak istedi ve den ona iman etti. Böyle
“Hani bunun alt›nlar› ve giderse, bütün insanlar›n
bilezikleri?” diye, Hazreti azar azar ona tâbi olmala-
Musa’y› hafife almaya r›ndan endifle ediyoruz.
kalkt›. Hâl böyle olunca, onlar
Firavun, iki sene müd- ço¤al›r, Musa’ya yard›m
detle, Nil nehri kenar›nda ederler. Yeryüzünde fesat
ç›kar›rlar. M›s›r memleke-
yapt›rd›¤› çardakta otu-
tinde kendi dinlerini hâ-
rup, bu ve benzeri sözleri
kim k›l›p, seni kendi dinin-
söylemeye devam etti.
le baflbafla b›rak›rlar.
Maksad›, ‹srailo¤ullar›n›
Hazreti Musa’ya tâbi ol- Firavun, onlara flöyle
maktan ay›rmak; Hazreti cevap verdi:
Musa yaln›z ve kimsesiz - Bundan sonra onlar›,
kal›nca da, onu öldürmek- kendi hâllerine b›rakmay›z.
ti. Fakat bu müddet zarf›n- Ne icap ediyorsa onu ya-
da, ‹srailo¤ullar›ndan hiç- par›z. Yapaca¤›m›z fley on-
biri ona iltifat etmedi. lar›n nesillerini kesmektir.
Fakat, flimdi onlar›n hepsi-
K›btîlerin ileri gelenleri,
ni birden bir defada katle-
Hazreti Musa ile bafla ç›ka-
dersek, yanl›fl anlafl›l›r. On-
mad›¤› için, Firavuna ser- lara karfl› âciz kal›p, zulme
zeniflte bulunmaya baflla- yöneldi¤imiz zannedilir. O
d›lar. Bu hususta Firavuna hâlde yapaca¤›m›z fley, bu-
dediler ki: nu, zaman içinde yavafl ya-
- Sen Musa’y› ve kav- vafl yapmakt›r. Bundan
mini, M›s›r’da fesat ç›kar- sonra onlar›n yeni do¤an
s›nlar ve sana tapmay› çocuklar›ndan erkek olan-
terk etsinler diye mi ser- lar›n› öldürür, k›z çocuklar›-
best b›rakacaks›n? ‹flte na dokunmay›z. K›zlar›n›
peygamberler tarihi ansiklopedisi 141
MUSA ALEYH‹SSELÂM

kendi kavmimizden olan- k›nt› vermelerinden iyice


larla evlendiririz. O¤ullar› bîzar oluyorlar, bunlardan
olmay›nca, art›k nesilleri kurtulmak hususunda Al-
devam etmez. lahü teâlâdan vahiy gel-
Firavun böyle söyle- mesini bekliyorlard›. Niha-
mekle hem kavminin ileri yet Allahü teâlâ, Hazreti
gelenlerini yat›flt›rm›fl, Musa’ya, ‹srailo¤ullar› ile
hem de maksad›n› aç›kla- birlikte M›s›r’dan ç›k›p,
m›fl oldu. Kudüs’e, mukaddes top-
raklara gideceklerini bildi-
rip, haz›rl›k yapmalar›n›
‹srailo¤ullar›n›n emretti.
M›s›r’dan ayr›lmas›
Musa aleyhisselâm,
Firavun, Hazreti Mu- tebli¤ vazifesine; Firavun
sa’y› dövmeye, hapsetme- ise insanlar›n iman etme-
ye ve öldürmeye cesaret lerine mâni olmaya de-
edemezdi. Çünkü ona bir vam ederken, daha önce
zarar vermekten âciz oldu- zikredildi¤i gibi zaman za-
¤unu bilirdi. Fakat, etraf›- man onlara çeflitli musi-
na kuvvetli görünmek ve betler geldi. Buna ra¤men
elinden bir fley gelmedi¤i- onlar iman etmeyip, her
ni sezdirmemek için, ‹sra- defas›nda karfl› ç›kt›lar. Ni-
ilo¤ullar›n›n çocuklar›n› hayet onlarda cilt hastal›k-
öldürmek gibi sözler söy- lar› ve üç gün süren karan-
lüyordu. Kavmi ise onu l›k oldu. Firavun, bütün bu
anlayam›yor, hakikaten durumlar› ve mallar›n›n
güçlü kuvvetli zannediyor, helâk oldu¤unu görünce,
Hazreti Musa’ya niçin bir korktu. Hazreti Musa’n›n,
fley yapamad›¤›na bir ma- ‹srailo¤ullar› ile birlikte
na veremiyordu. M›s›r’dan gitmesine izin
Musa aleyhisselâm ve verdi. Hazreti Musa da bü-
‹srailo¤ullar›, K›btîlerin s›- tün ‹srailo¤ullar›na haber
peygamberler tarihi ansiklopedisi 142
MUSA ALEYH‹SSELÂM

verdi. M›s›r’dan ç›kacakla- - Düflmanlar›n›za azap


r›n› ve haz›rl›kl› olmalar›n› gönderece¤im. Bunun
bildirdi. için melekler gelecek, ka-
Allahü teâlâ, Musa p›s›nda kan olan eve gir-
aleyhisselâm› ve ‹srailo- meyecekler. Taze ekmek
¤ullar›n›, Firavunun fler- piflirin! Bu sizin için kolay-
rinden kurtarmak ve onla- l›kt›r. Sonra kullar›m› gece
ra galip getirmek dileyin- yola ç›kar. Onlar› denize
ce ve bunun vakti gelince, kadar götür. Orada emrim
Hazreti Musa’ya vahye- sana ulafl›r.
dip, ‹srailo¤ullar›n›n fertle- Musa aleyhisselâm,
rini çeflitli evlerde topla- bunlar› kavmine söyledi
mas›n›, her toplanan evde ve bildirildi¤i gibi yapt›lar.
birer kuzu kesip, kan›n›n Böylece ‹srailo¤ullar›na
kap›lara sürülmesini vah- ait olan bütün evlerin ka-
yetti ve buyurdu ki: p›lar› kanla iflaretlendi.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 143


MUSA ALEYH‹SSELÂM

K›btîler, ‹srailo¤ullar›na dular. Musa aleyhisselâm


sordular: ve kavmi, iflte o zaman,
- Niçin kap›lar›n›za bu denize, yani Süveyfl’e
kan› sürersiniz? do¤ru geceleyin hareket
- Allahü teâlâ size azap ettiler.
gönderecek; biz kurtula- K›btîler, o gece vefat
ca¤›z, siz helâk olacaks›- eden k›zlar›n› defnetme
n›z. ifllerini bitirdikten sonra,
- Rabbiniz size yaln›z ortalarda ‹srailo¤ullar›n-
bu alâmeti mi bildirdi? dan hiç kimsenin görün-
memesiyle, vaziyeti anla-
- Peygamberimiz bize d›lar. Gittikleri belli olun-
böyle emretti. ca, daha evvel izin vermifl
Musa aleyhisselâm›n, olmas›na ra¤men, Fira-
yan›ndakilerle birlikte ç›- vun çok piflman oldu. As-
k›p gittikleri gece, K›btîle- kerini toplay›p onlar› takip
rin her birinin evlerinde etmeye, arkalar›na düfl-
çeflitli hâdiseler oldu. Ta- meye karar verdi. K›zg›nl›-
un hastal›¤› ç›karak ço¤u- ¤› son haddinde idi. Üste-
nun k›zlar› öldü. Yani Alla- lik, k›zlar›n›n ölümüne de
hü teâlâ, onlar›n her birine onlar›n sebep olduklar›n›
çeflitli musibetler ve s›k›n- iddia ediyordu. “Bunu
t›lar verdi. Herkes bafl›n›n Musa ve kavmi yapt›. K›z-
derdine düflüp, hiç kimse, lar›m›z› öldürdü. Sonra da
‹srailo¤ullar›n›n ayr›l›p git- ç›k›p gitti. Hem de sadece
melerini farkedemedi. kendilerinin gitmesine ra-
Firavun ailesindeki bü- z› olmay›p; bizim mallar›-
tün k›zlar da taun hastal›- m›z›, eflyalar›m›z› da yan-
¤›na yakalan›p, bir gecede lar›nda götürdüler!” dedi.
ölmüfllerdi. K›btîler onla- Hemen kavminin toplan-
r›n defni ve gelen musibe- mas›n› emretti. ‹srailo¤ul-
tin üzüntüsü ile meflgul ol- lar›n›n gitmelerine müsa-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 144
MUSA ALEYH‹SSELÂM

ade etmeyeceklerini ve sinler desek de olur. Fakat,


onlarla harp edeceklerini onlar bize karfl› ç›kmakla,
söyledi. görüflümüzü almadan
Bu s›rada ‹srailo¤ullar›, kendi bafllar›na çekip git-
önlerinde Hazreti Harun mekle bizi k›zd›rd›lar.
ve arkalar›nda Hazreti Mu- Firavun böyle demek-
sa olmak üzere yollar›na le, kavmine yalan söyle-
devam ediyorlard›. Yetmifl mifl oluyordu. Zira Musa
yafl›ndan büyükleri ve yir- aleyhisselâma, kavmini
mi yafl›ndan küçükleri he- al›p gitmek üzere izin ver-
saba kat›lmamak üzere, miflti. Firavun, askerini ve
yani hepsi harp edebile- ileri gelen adamlar›n› ce-
cek durumda olanlar›n sa- saretlendirmeye çal›flmak
y›s› oldukça yüksekti. Fa- için de sözlerine flöyle de-
kat harp edecek silah ve vam etti:
malzemeleri yoktu. - E¤er bize muhalefet
Firavun, her tarafa edenleri; ›rklar›n›, nesillerini
adamlar gönderip, mem- kesmek suretiyle cezalan-
leketin dört bir köflesinde d›rmazsak, hâkimiyetimize
bulunan askerinin toplan- gölge düfler. Hâlbuki biz
mas›n› emretti. Toplanan kuvvetli bir milletiz. Bunlar
askerlere dedi ki: gibi düflmanlar›m›za karfl›
- Firar eden ‹srailo¤ul- daima ihtiyatl› bulunuruz ve
lar›, bize nisbetle az bir zararlar›ndan sak›n›r›z. Si-
topluluktur. Kuvvet ve si- lahlar›m›z› iyi kullan›r›z.
lah bak›m›ndan da bize Bundan sonra Firavun,
karfl› koyacak hâlde de¤il- adamlar› ve askerleriyle
lerdir. Az bir zaman içinde birlikte, bahçelerini, bos-
hemen ifllerini bitirir, geri tanlar›n›, hazinelerini,
döneriz. Gerçi takip etme- oturduklar› debdebeli
sek, nereye giderlerse git- köflklerini, hâs›l› her fleyle-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 145
MUSA ALEYH‹SSELÂM

rini terkederek yola ç›kt›- Denizin ikiye ayr›lmas›


lar. Firavun ve ordusu gü- ‹srailo¤ullar›n›n korku-
nefl do¤arken, ‹srailo¤ul- ya kap›lmalar› üzerine,
lar›na yaklaflt›. ‹srailo¤ul- Hazreti Musa onlar› teselli
lar› ile Firavun ve kavmi etti. Firavun ve askerinin
birbirlerini görecek kadar kendilerine hiçbir zarar ya-
yak›na geldiler. pamayaca¤› hakk›nda te-
‹srailo¤ullar›, K›btîlerin minat verdi. Çünkü, Alla-
say›ca ve silah bak›m›n- hü teâlâ onlar› kurtaraca-
dan kendilerinden çok ile- ¤›n› vaat etmiflti. Musa
ride olduklar›n›, dolay›s›y- aleyhisselâm da, Allahü
la onlara karfl› koyamaya- teâlân›n vaadinin hak ol-
caklar›n›, bir taraflar› da du¤unu biliyor ve Ona gü-
deniz oldu¤undan, kaç- veniyordu. ‹srailo¤ullar›na
dedi ki:
mak ihtimallerinin de bu-
lunmad›¤›n› düflünerek - ‹çinde bulundu¤unuz
endifleye kap›ld›lar. Fira- hâlin hakikati, asla sizin
vun ve kavminden çok ezi- zannetti¤iniz gibi de¤ildir.
yet, zulüm gördüklerin- O mel’unlar size yetifle-
den, onlar›n tesiri alt›nda meyecekler ve bir zarar
yapamayacaklard›r. Çün-
kalm›fllar, çok korkmufllar-
kü, Rabbimin yard›m ve
d›. Bu defa da yine onlar-
korumas› benimle bera-
dan birtak›m cezalar göre-
berdir. Bana kurtuluflumu-
ceklerini, onlar›n elinde
zu vadetti. Onun vaadin-
helâk olacaklar›n› düflüne- de yanl›fll›k olamaz. O, va-
rek, Musa aleyhisselâma adinden asla dönmez. O,
dediler ki: beni ve sizi düflmanlar›m›-
- Firavun ve askeri bize za karfl› elbette himaye
ulaflmak üzere! Art›k bi- buyuracakt›r. Korkmaya,
zim için yaflamak ümidi endiflelenmeye lüzum
kalmad›. yok.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 146
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Orada bulunanlardan size yetiflmesinden ve de-


biri flöyle dedi: nizde bo¤ulmaktan kor-
- Nereye gidece¤iz ki, kunuz kalmaz.
önümüz deniz, arkam›z ise Musa aleyhisselâm
düflmand›r. asas›n› vurunca, deniz on
Bunun üzerine Musa iki parçaya ayr›l›p, on iki
aleyhisselâm duâ etti. yol meydana geldi. Her
Birgün Resûlullah yolun iki yan› semaya yük-
efendimiz eshab-› kirama selen büyük bir da¤ gibi
buyurdu ki: sularla kapl›, aç›lan yollar
ise kupkuru idi. Yollar›n et-
- Musa’n›n (aleyhisse- raf›ndaki yüksek sular, Al-
lâm) ‹srailo¤ullar› ile deni- lahü teâlân›n kudretiyle,
zi geçerken söyledi¤i keli- hareket etmeden o flekilde
meleri size bildireyim mi? duruyordu.
Eshab-› kiram; “Evet, Musa aleyhisselâm ve
buyurun ya Resûlallah!” yan›nda bulunanlar, on iki
deyince, buyurdu ki: grup hâlinde, Allahü teâlâ-
- Allahümme leke’l- n›n kudretiyle denizde aç›-
Hamdü ve ileykelmüfltekâ lan yollara girip ilerlemeye
ve entel-müste’ân ve bafllad›lar. Zira ‹srailo¤ulla-
aleykettüklân, velâ havle r› Hazreti Yakûb’un on iki
velâ kuvvete illâ billâhil- o¤lundan ço¤alm›fllard›. ‹s-
aliyyil azîm. railo¤ullar› denizde ilerler-
Musa aleyhisselâm›n ken, bir yolda bulunan
bu duâs›ndan sonra, Alla- baflka yoldakini bilmez ve
hü teâlâ, ona vahyetti ki: görmezdi. Çünkü arada
- Asan› denize vur! da¤ misali su kümeleri,
Böyle yap›nca, bizim kud- donmufl hâlde duruyordu.
retimizle denizde kuru yol Hazreti Musa’n›n ya-
aç›l›r. Böylece, Firavunun n›nda olanlar sordular:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 147
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Ya Musa! Biz bu yolda Denizde aç›lm›fl yollar› ve


gidiyoruz. Fakat di¤er yol- ‹srailo¤ullar›n›n selâmetle
lara girmifl olan akrabala- karfl›ya geçti¤ini görünce,
r›m›z›n hâlinin nice oldu- hayrette kald›lar. Denizde
¤unu bilmiyoruz. Onlar da aç›lm›fl yollar, önlerinde
bizim gibi sa¤ ve selâmet- apaç›k duruyordu. Fakat
le yollar›na devam ediyor- asker, o yollara girmeye
lar m›? Yoksa denizin için- cesaret edemedi. Firavun,
de bo¤ulup helâk m› oldu- askerini cesaretlendirmek
lar? için, böbürlenerek dedi ki:
Hazreti Musa hemen - Denize bak›n! Düfl-
duâ etti. Allahü teâlân›n manlar›ma, benden önde
kudretiyle, yollar aras›nda yürümüfl, gitmifl olan kö-
bulunan da¤ gibi sular lelerime yetiflmem için,
içinde pencere aç›ld› ve heybetimden nas›l da ya-
denizden geçmekte olan r›ld›. Onlar› yakalay›p hep-
‹srailo¤ullar› birbirlerini sini öldürece¤im. Yürü-
görerek sevindiler. Böyle- yün, haydi denize!
ce ‹srailo¤ullar› sa¤ ve se- Firavun askerlerinden
lâmetle karfl›ya geçtiler. hiçbiri, denizde bulunan
Allahü teâlân›n onlar› ko- yollara girmeye cesaret
ruyaca¤›na dair olan va- edemedi. Hatta Firavunun
adi gerçekleflti. veziri olan Haman bile, at›-
n› sürüp girmek isteyen Fi-
Firavun ve kavminin ravuna mâni oldu ve se-
helâki bebini flöyle izah etti:
‹srailo¤ullar› kolayl›kla - Ben buraya çok gel-
denizi geçip karfl› k›y›ya dim; burada böyle bir yol
ç›kt›klar› zaman, geri taraf- yoktu. Ben korkuyorum.
ta Firavun ve ordusunun Bu hâlin, Musa’n›n bir hi-
önü de denize dayanm›flt›. lesi oldu¤unu zannediyo-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 148
MUSA ALEYH‹SSELÂM

rum. Bizim ve adamlar›- hepsi bo¤ulup gitti. Fira-


m›z›n helâk olmas›ndan vun, bo¤ulurken, Hazreti
endifle ediyorum. Musa’ya iman etti¤ini, Al-
Firavun, onun sözleri- lahü teâlâdan baflka ilâh
ne kulak asmad› ve denize olmad›¤›n› söyledi.
girmek için acele ile at›n› Fakat bu iman geçerli
ileri sürdü. Bundan sonra olmad›. Art›k, can bo¤aza
bütün ordu denize girip, geldikten sonra, ruhunun
ilerlemeye bafllad›. Asl›n- ç›kmak üzere oldu¤u s›ra-
da, Firavunun kendisi de da, yani ahiretteki yerini
denize girmeye korkuyor, görmeye bafllay›nca, ima-
çekiniyor, fakat cesaretli na gelmesi fayda vermez;
imifl gibi görünmekten de bu anda iman etmesi de
geri kalm›yordu. makbul ve muteber de¤il-
Nihayet, Firavunun as- dir. Çünkü, iman›n gaybî
kerinin ön k›sm› karfl› sahi- olmas›, insan›n görmeden
le yaklaflt›¤›nda, arkada inanmas› lâz›md›r.
olanlar›n hepsi denize gir- Hazreti Musa ve bera-
mifller; d›flar›da, onlardan berindekilerin, denizi selâ-
hiç kimse kalmam›flt›. Yani metle geçtikleri; Firavun
Firavun ile ordusunun ön ile ordusunun da helâk ol-
taraf›, ‹srailo¤ullar›n›n ç›k- du¤u o gün, Muharrem
t›klar› k›y›ya; arka k›sm› ay›n›n onuncu günü, yani
ise, geri taraftaki sahile Aflure Günü idi. Musa
yak›n idi. aleyhisselâm ve yan›nda-
Bu hâlde iken, Allahü kiler, bu nimete flükür ola-
teâlâ, denize, kapanarak rak, o gün oruç tuttular.
onlar› bat›rmas›n› emretti. ‹srailo¤ullar›, karfl› ta-
Hak teâlân›n bu emri ile rafta, sahilde, yüksekçe bir
bütün yollar kapan›verdi. yere ç›km›fllard›. Denizde
Firavun ve askerlerinin aç›lm›fl yollar›n kapanma-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 149
MUSA ALEYH‹SSELÂM

s›yla hâs›l olan hengâme- Ayet-i kerimelerde me-


yi ve dalgalar›n seslerini alen buyuruldu ki:
duyup, Musa aleyhisselâ- (Ey Benî israil! Hat›rla-
ma sordular: y›n flu zaman› ki, biz, o za-
- Bu sesler nedir? manda sizin deryaya gir-
Musa aleyhisselâm on- meniz sebebiyle, denizi on
lara buyurdu ki: iki ayr› yola ay›r›p, sizi kur-
- Allahü teâlâ, Firavunu tard›k. Firavun ve tak›m›n›
ve beraberindekilerin hep- da denizde gark ettik ve siz
sini denizde bo¤up helâk de onlar›n nas›l bo¤ulup
etti. helâk olduklar›n› sahilden
seyrediyor, onlara bak›yor-
‹srailo¤ullar›, bulun- dunuz.) [Bekara 50]
duklar› yüksekçe yerden,
Firavun ve kavminin helâk ([Ey Firavun!] Bugün
olufllar›n› seyrederek, hâ- senin cesedini denizden
diseyi gözleriyle gördüler. ç›kar›p kurtar›r›z ki, sen-
‹srailo¤ullar›ndan bir k›s- den sonra gelenlere ibret
m› gördükleri zulmün etki- olsun. Fakat, insanlar›n
si ile Firavn’›n öldü¤üne ço¤u, bizim alâmet ve
bir türlü inanam›yordu. ayetlerimizden gafillerdir.
Bunu Musa aleyhisselama Tefekkür etmezler ve ibret
da söylediler. Bunun üze- almazlar.) [Yunus 92]
rine Musa aleyhisselam Keflflaf Tefsiri’nde, yu-
dua etti. Allahü tealan›n iz- kar›da meali verilen Yu-
ni ile deniz üzerinde z›rh› nus suresinin 92. ayet-i ke-
ile Firavun’un cesedini k›- rimesinin tefsirinde diyor
y›ya att›. ‹srailo¤ullar› da ki: Seni deniz kenar›nda
onu tan›yarak öldü¤üne bir köfleye ataca¤›z. Cese-
kesin inand›lar. Bundan dini; tam, noksans›z ve
sonra ise cesedi tekrar su- bozulmam›fl bir hâlde,
lara kar›flt›. ç›plak ve elbisesiz olarak,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 150
MUSA ALEYH‹SSELÂM

senden as›rlar sonra gele- ‹flte bu hâl; Kur’an-› ke-


ceklere bir ibret olmak rimin fesahat ve belâgat›-
üzere koruyaca¤›z. n›n, tam bir mucize oldu-
(Firavunun cesedi bir ‹n- ¤unu aç›kça gösteren de-
giliz araflt›rma ekibi taraf›n- lillerden sadece bir tanesi-
dan, K›z›ldeniz kenar›nda, dir.
kumlar aras›nda bulunarak Böylece Allahü teâlâ,
‹ngiltere’ye götürülmüfltür. ‹srailo¤ullar›n›, hatta bü-
Hâdisenin olmas›ndan bu- tün insanl›¤›, Firavun gibi
güne kadar üç bin sene gi- bir zalimin flerrinden kur-
bi çok uzun bir zaman geç- tard›. Neticede; Musa
mifl olmas›na ra¤men, Fi- aleyhisselâm gibi büyük
ravunun vücudu bozulma- bir peygambere karfl› gel-
m›fl, etleri dökülmemifl, menin cezas›n›, kavmi ile
tüyleri kaybolmam›flt›r. Bu birlikte gördü.
hâliyle ve secde eder vazi- Allahü teâlân›n, insan-
yette, Londra’daki meflhur lar› ebedî saadete kavufl-
British Müzesi’nde teflhir turmak için gönderdi¤i
edilmektedir.) peygamberlere karfl› ç›kan

Firavun’un K›z›ldeniz kenar›nda kumlar aras›nda bulunan secde eder


vaziyetteki cesedi, Londra’daki British Müzesi’nde teflhir edilmektedir.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 151


MUSA ALEYH‹SSELÂM

ve insanlar›n hidayete ka- Ne kendi etti rahat,


vuflmas›n› engellemek is- ne âlem etti huzur,
teyen zalimler hep olmufl- Y›k›ld› gitti cihandan,
tur. Fakat bu zalimlerden
dayans›n ehl-i kubur.
hiçbiri, iman› yok edeme-
mifl; Allahü teâlân›n dini-
nin, dünyan›n dört bir ta- ‹srailo¤ullar›n›n
raf›na yay›lmas›na mâni cehaleti
olamam›fllard›r. Ahirette Musa aleyhisselâm, ‹s-
cehennem azab›nda son- railo¤ullar›n› denizden ge-
suz kalacaklar› gibi, dün-
çirip, Firavun ve kavminin
yada da kendileri kahrol-
denizde helâkini de görüp
mufl, çok ac› ve periflan
seyrettikten sonra, yollar›-
hâlde saltanatlar›ndan ay-
na devam edip giderler-
r›lm›fllar, zevklerine doya-
ken, yapt›klar› öküz fleklin-
madan ölümün pençesine
deki putlara tapmakta
düflmüfllerdir. ‹simleri lâ-
olan birtak›m insanlar gör-
net ile an›lm›fl veya unu-
düler. ‹çlerinde bulunan
tulmufl; namlar› ve niflan-
lar› kalmam›flt›r. ‹srailo¤ullar›n›n iman et-
memifl olan cahilleri, Haz-
Kendileri rahat ve hu- reti Musa’ya dediler ki:
zurun yan›nda, gönül sa-
adetini de bulamam›fllar, - Ya Musa! O kavmin
mülk ve saltanatlar› ne ka- kendilerine mahsus putla-
dar muhteflem görünse r› oldu¤u gibi, bizim için
de, devaml› rahats›z ol- de bir mabut yap ki, biz de
mufllard›r. Zalimlerin ölüp ona ibadet edelim.
gitmeleri ile, hem memle- Musa aleyhisselâm,
ketler, hem de insanlar ra- kavminden cahil olanlar›n,
hata, huzura kavuflur. fiu böyle bir teklifte bulunma-
beyt, Firavunun hâlini çok lar›na çok üzüldü. Onlara
güzel ifade etmektedir. buyurdu ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 152
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Allahü teâlâdan gayr› Musa aleyhisselâm,


bir mabut mu talep edi- kavmindeki cahillerin
yorsunuz? Hâlbuki O, sizi, uyanmalar› ve bu sözle-
zaman›n›z insanlar› üzeri- rinde ›srar üzere bulun-
ne üstün k›ld›. Baflkalar›- mamalar› için, yine de on-
na vermedi¤i nimetleri lara nasihat etti. Allahü te-
sizlere ihsan etti. Siz o ka- âlân›n, onlar› di¤er insan-
dar cahilsiniz ki, apaç›k lardan faziletli k›ld›¤›n› ha-
mucize ve alâmetleri gör- t›rlatarak buyurdu ki:
meniz bile size yetmiyor. - Hak teâlân›n, Firavun
Putlara tapanlara imreni- kavminin flerrinden kurta-
yorsunuz. Hâlbuki onlar›n rarak size selâmet verdi-
hâlleri, imrenilecek bir fley ¤ini düflünün! Hani onlar
de¤ildir. Çünkü o gördü- size fliddetli s›k›nt›lar, me-
¤ünüz kimselerin gittikleri flakkatli ifller vererek azap
yol, dinleri ve yapt›klar› ediyorlard›. Hatta erkek
amelleri hep bat›ld›r. Yap- çocuklar›n›z› öldürüp, k›z
t›klar›nda hay›r yoktur. çocuklar›n›z› hizmetkâr
Ak›betleri, fliddetli azapt›r. olarak kullan›yorlard›.
‹srailo¤ullar›n›n, Firavu- Bunlar sizin için büyük bir
nun zulüm ve flerrinden belâ ve s›k›nt› de¤il miy-
yeni kurtulduklar› için; böy- di? Allahü teâlân›n, düfl-
le bir söz söylememeleri, manlar›n›z› helâk edip,
hatta bunu hat›ra bile ge- sizleri kurtarmas› da, sizin
tirmemeleri icap ederdi. için büyük bir nimet de¤il
Hâl böyle iken, cahil olan- midir? O hâlde edebe ri-
lar› bunu söylediler. Bu ayet edin! Onun nimetle-
olacak fley de¤ildir. Nite- rine flükredin, nankörlük
kim; “‹nsanlar hiç düflün- etmeyin! Onu b›rak›p,
meksizin, bazen öyle sözler baflkas›na tapmay› iste-
söylerler ki; o söze, deliler meniz, pek büyük bir hata
bile flaflar.” denmifltir. ve en büyük kabahattir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 153
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Allahü teâlâ, Firavun ve Ordular, Firavunun fle-


avenesini bo¤up, Musa hirlerine girdiler. Mal ve
aleyhisselâm› ve yan›nda- hazine olarak ne varsa,
kileri kurtar›nca, Musa aley- hepsini ganimet olarak
hisselâm, on ikifler bin kifli- toplad›lar. Tafl›nabilecek
lik iki orduyu Firavunun fle- olanlar› al›p götürdüler.
hirlerine gönderdi. fiehirler Tafl›namayacaklar› ise
bofl gibi idi. Allahü teâlâ, baflkalar›na satt›lar. Böy-
K›ptî kavminin ileri gelenle- lece ‹srailo¤ullar›, çektik-
rini, reislerini, önderlerini, leri s›k›nt›lar›n mükâfat›n›
askerlerini, kumandanlar›n› daha dünyada iken gör-
helâk etmifl; geride kad›n, düler.
çocuk, hasta ve yafll›lardan ‹srailo¤ullar›, her ne ka-
baflka kimse kalmam›flt›. dar Firavunun zulmünden
Ordunun birine Yûfla aley- kurtulup, hürriyetlerine
hisselâm, di¤erine ise Kâlib kavuflmufllar ise de, ne
bin Yukna kumandanl›k gariptir ki; bir flüphe, te-
ediyordu. reddüt, itaats›zlik ve disip-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 154


MUSA ALEYH‹SSELÂM

linsizlik içinde idiler. Ayr›- gölge bulunmayan bir


ca içlerinde iman etme- sahraya getirdin.
yenler de vard›. Kendisine Bunun üzerine Allahü
tâbi olduklar› Hazreti Mu- teâlâ, onlar›n üzerlerine,
sa’ya itaatte gevflek dav- ya¤mur bulutlar›na benze-
ran›yorlard›. meyen, beyaz, hafif bir bu-
‹srailo¤ullar›, aralar›n- lut gönderdi. Bu bulut, ya¤-
da baflta Musa aleyhisse- mur bulutundan daha aç›k,
lâm olmak üzere, Harun hafif, hofl ve serin olup, on-
ve Yûfla aleyhimüsselâm lara gölgelik yapar; hareket
gibi peygamberler bulun- ettiklerinde bafllar›n›n üze-
du¤u için; çok rahmete, rinde, onlarla birlikte gider-
bol nimetlere, rahata, hu- di. Konaklad›klar› zaman
zur ve saadete kavufluyor- bafllar› üzerinde dönüp du-
lard›. Fakat bütün bunlara rur, onlar› çölün hararetin-
ra¤men, nankörlük ve den korurdu.
edebe riayetsizlik hâlleri
devam ediyordu. ‹srailo- Men ve selva
¤ullar›n›n bu garip hâli ‹srailo¤ullar›na ihsan
unutulmam›fl, as›rlarca in- edilen nimetlerden biri de,
sanlara ders ve ibret ola- gökyüzünde ay görülme-
rak söylenip, anlat›lm›flt›r. di¤i zaman, geceleri onlar›
‹srailo¤ullar›, M›s›r’dan ayd›nlatan bir ›fl›k sütunu-
kurtulduktan sonra Tîh dur. Buna ra¤men ‹srailo-
sahras›na geldiler. Burada ¤ullar› yine dediler ki:
da hoflnutsuzluklar› de- - Gölge ve ›fl›k tamam,
vam etti. M›s›r’da gördük- ama yiyecek yok.
leri zulmü unutmufl gibi, Hazreti Musa’n›n duâs›
Hazreti Musa’ya dediler ki: bereketiyle, Allahü teâlâ on-
- Bizi flehirlerden, ma- lara men yani kudret helva-
mur yerlerden ç›kar›p, s› indirdi. Bir müddet sonra
peygamberler tarihi ansiklopedisi 155
MUSA ALEYH‹SSELÂM

‹srailo¤ullar› yine flöyle s›z- du. Musa aleyhisselâm,


lanmaya bafllad›lar: tafll›k bir yerde asa ile bir
- Ey Musa, tatl› yemek- tafla vurdu. ‹srailo¤ullar›n›n
ten usand›k. Allahü teâlâ- her bir boyu için birer p›nar
ya duâ et de bize yiyecek olmak üzere, on iki p›nar
et versin. kaynay›p akt› ve her boy
kendi suyundan içti.
Musa aleyhisselâm da
duâ etti. Allahü teâlâ onla- Bu su, hurma yetifltiril-
ra selva, yani b›ld›rc›n eti mesinde çok kullan›lm›fl-
indirdi. t›r. Musa aleyhisselâm›n
asas›n› tafla vurmas›, bir-
Böylece Allahü teâlâ
kaç defa vuku bulmufltu.
onlara devaml› men ve
selva indirdi. Her kifli, bir ‹srailo¤ullar›n›n istekleri
gece ve gündüzde yiyece- bitmek bilmiyordu. Birgün
¤i kadar al›rd›. sahrada iken dediler ki:
‹srailo¤ullar› bunun da - Ey Musa! Biz nereden
k›ymetini bilmediler ve giyecek bulaca¤›z?
Musa aleyhisselâma; Bunun üzerine Allahü
“Helva ile etten b›kt›k. teâlâ, elbiselerini devaml›
Bakla, so¤an gibi fleyler is- eyledi. Elbiseleri zamanla
teriz!” diyerek, nimete eskiyecek yerde yenilenir,
flükretmediler. güzelleflir, eskimezdi. Uzun
Allahü teâlân›n ‹srailo- zaman bu hâl üzere kald›lar.
¤ullar›na verdi¤i nimetler-
den biri de fludur: Hazreti Musa’n›n
Sahrada susad›klar› za- Tur Da¤›na gitmesi
man; “Ey Musa, nereden Musa aleyhisselâm, ‹s-
su içece¤iz?” dediler. Mu- railo¤ullar›na, M›s›r’dan
sa aleyhisselâm onlar için ç›kt›klar› ve düflmanlar› he-
su istedi. Allahü teâlâ ona; lâk oldu¤u zaman kendile-
“Asan ile tafla vur!” buyur- rine bir kitap getirece¤ini
peygamberler tarihi ansiklopedisi 156
MUSA ALEYH‹SSELÂM

söylemiflti. Bu kitapta, da- Musa aleyhisselâm,


ha önce gelmifl olan dinler- kardefli Harun aleyhisselâ-
deki baz› hükümler, Firavun m›, kendi yerine, ‹srailo-
ve kavminin bozup de¤ifl- ¤ullar›n›n bafl›na vekil ta-
tirdikleri baz› kaidelerin yin ederek, “Sen, bunlar›n
as›llar› bulunacakt›. yanl›fl ifllerini ›slah eyle!”
Allahü teâlâ, Firavun ve dedi. ‹srailo¤ullar›na da,
kavmini helâk ederek, ‹sra- Allahü teâlân›n vahyini
ilo¤ullar›n› onlar›n ellerin- bildirip buyurdu ki:
den kurtard›. ‹srailo¤ullar›- - Ben, Allahü teâlân›n
n›n baflvuracaklar› bir kitap emri ile Tûr da¤›na gidiyo-
ve dinleri olmad›¤›ndan, rum. Orada otuz gün oruç
Hazreti Musa’ya müracaat tutaca¤›m. Allahü teâlâ
ederek dediler ki: taraf›ndan nazil olacak bir
kitap ve yeni bir din geti-
- Ya Musa! Söz verdi- rece¤im.
¤in kitab› bize getir!
‹srailo¤ullar› o kadar
Musa aleyhisselâm da zulüm ve iflkenceden kur-
bunu, Allahü teâlâya arz tulduklar›, selâmete erdik-
etti. Allahü teâlâ da ona, leri hâlde; kendisine ina-
Tûr da¤›na varmas›n›, n›p tâbi olduklar› peygam-
a¤›z ve bedeninin tertemiz berin sözüne itaatte, he-
olmas› için orada otuz gün men kabul ve tasdik et-
oruç tutmas›n›, daha son- mekte gevflek davran›yor-
ra kendisiyle mükâleme lar, onu üzüyorlard›. Bu
edece¤ini; mekâns›z, ci- hâllerinin; Hazreti Musa’y›
hetsiz ve dünyada anlafl›l- gücendirece¤ini, Allahü
mayacak flekilde konufla- teâlây› gadapland›raca¤›-
ca¤›n› bildirdi. Tevrat-› fle- n› bir türlü anlayam›yor-
rif kitab›n› inzal edece¤ini lard›. Onlarda, kavuflulan
ve ona yeni bir din verece- nimetlere nankörlük et-
¤ini vadetti. mek hâli vard›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 157
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Ne kadar garip ve flafl›- ber verdiklerine flüphe ve


lacak hâldir ki; tarih boyun- tereddüt gözüyle bakm›fl-
ca insano¤lu içinde, kavufl- lard›r.
tu¤u nimete hakk›yla flük- Musa aleyhisselâm,
redebilen pek az olmufl, peygamber olarak gelme-
nankörlük eden daha çok den önce, Firavun ve kav-
ç›km›flt›r. Fakat, ‹srailo¤ul- mi ‹srailo¤ullar›na zulme-
lar›n›n hâlleri daha garip, derlerdi. Onun peygam-
hareket ve davran›fllar› da- berli¤inden sonra, Firavun
ha de¤iflik, nimete nankör- ve yak›nlar›n›n zulümleri
lükleri pek fazla, peygam- daha da artm›flt›. ‹srailo-
berlerine itaatsizlikleri çok ¤ullar›, hem Hazreti Mu-
hayret edilecek flekildedir. sa’ya inan›p kabul etmifl-
Di¤er ümmetler ve pey- ler; hem de, “Senin pey-
gamberlerin zamanlar›nda, gamberli¤inin ne faydas›-
insanlar, inananlar ve inkâr n› gördük ki?” der gibi ser-
edenler diye iki gruba ayr›l- zeniflte bulunmufllard›.
m›fllard›. Inananlar, can› Ayr›ca; beraberce yola
gönülden o peygambere ç›k›p, deniz kenar›na gel-
tâbi olup, hiçbir emrine kar- diklerinde, arkalar›ndan
fl› gelmemifller; inanma- Firavun ile ordusunun gel-
yanlar ise, o peygambere di¤ini görünce de, Hazreti
ve ona inananlara karfl› ç›- Musa’n›n, Allahü teâlân›n
k›p, düflman olmufllar, hat- kendilerini kurtaraca¤›n›
ta harp etmifllerdir. vadetti¤ini bildirmesine,
Fakat ‹srailo¤ullar›n›n bu hususta endifle etme-
durumlar› çok daha de¤i- meleri icap etti¤i husu-
fliktir. Bunlar›n ekserisi sunda kendilerine teminat
hem Hazreti Musa’ya ina- vermesine ra¤men, “Sen
n›p tâbi olmufllar; hem de peygamber olarak gelme-
itaatte gevflek davranm›fl- den önce de eziyet görür-
lar, bildirdiklerine ve ha- dük. Sonra daha çok gör-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 158
MUSA ALEYH‹SSELÂM

dük. fiimdi ise Firavunun Bundan sonra Hazreti


askerleri elinde helâk ola- Musa, da¤›n tepesine
ca¤›z!” demifllerdi. do¤ru ç›karken, kendi a¤›z
Tîh sahras›nda Allahü kokusunu be¤enmedi. Bu-
teâlâ kendilerine gökten nu gidermek için, difllerini
r›z›k indirdi. ‹srailo¤ullar›, misvaklad›. Melekler dedi-
buna da nankörlük yapt›- ler ki:
lar. - Biz senin a¤z›ndan
Musa aleyhisselâm, misk kokusu duyuyorduk.
Cebrail aleyhisselam›n k›- fiimdi sen o kokuyu de¤ifl-
lavuzlu¤unda Tûr da¤›na tirdin.
gitti. Tûr da¤›n›n ete¤ine Bunun üzerine Allahü
geldi¤inde, Hak teâlân›n teâlâ ona, on gün daha
emriyle otuz gün oruç tut- oruç tutmas›n› bildirerek
tu. buyurdu ki:

peygamberler tarihi ansiklopedisi 159


MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Sen bilmez misin ki, Hazreti Musa’n›n makam


oruç tutan›n a¤z›n›n ko- ve mertebesini daha da
kusu, benim kat›mda yükseltti.
misk kokusundan daha Hazreti Musa, Allahü
temizdir. teâlâ ile konuflma nimeti-
Musa aleyhisselâm, nin lezzetiyle kendinden
on gün daha oruç tuttu. geçti¤inden, tam bir arzu
Sonra da¤›n yüksek yeri- ve ifltiyak ile münacatta
ne ç›kt›. Hak teâlân›n em- bulunup dedi ki:
ri ile, Musa aleyhisselâ- - Ya Rabbi! Bana kendi-
m›n bulundu¤u yerin et- ni göster. Sana bakay›m,
raf›nda genifl bir çevre- cemalini göreyim.
den, yaz›c› melekler dahil,
ne kadar canl› mahlûk Allahü teâlâ buyurdu
varsa, Cebrail aleyhisse- ki:
lâm hariç, hepsi uzaklaflt›- - Beni dünyada göre-
r›ld›. Orada, Musa aley- mezsin. Yani insan, dün-
hisselâm, zamans›z ve ci- yada bana bakmaya, beni
hetsiz olarak Allahü teâlâ görmeye takat getiremez.
ile konufltu. Allahü teâlâ, Dünya buna müsait de¤il-
onun gözünden perdeleri dir. Dünyada bana bakan,
kald›r›nca, Musa aleyhis- beni gören ölür.
selâm aç›k ve net bir fle- Musa aleyhisselâm,
kilde Arfl-› âlây› gördü. Allahü teâlân›n kelâm›n›
Levh-ül-mahfûza yaz›lar› mekâns›z, cihetsiz, nas›l
yazan, mahiyetini Allahü oldu¤u bilinmeyen bir
teâlân›n bildi¤i kalemin flekilde iflitince, arzu ve
sesini duydu. ifltiyak› çok artt›, kendin-
Orada Cebrail aleyhis- den geçti ve böyle söyle-
selâm bulundu¤u hâlde, di. Allahü teâlân›n kelâ-
ne konufluldu¤unu iflitme- m›n› iflitince, kendinin
di. Allahü teâlâ böylece, dünyada oldu¤unu unu-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 160
MUSA ALEYH‹SSELÂM

tup, bir anda ahiret ve Ehl-i sünnet âlimleri


cennet hayat›na kavufltu- buyurdu ki: Allahü teâlây›
¤unu zannetti. müminler cennette göre-
Hazreti Musa, Allahü cektir. Fakat, nas›l oldu¤u
teâlân›n cemalini görmek bilinmeyen bir görmekle
nimetinin çok daha fazla göreceklerdir. Allahü te-
lezzetli olaca¤›n› da bildi¤i âlân›n görülece¤ine inan-
için, ifltiyaki pek fazla art›p mal›, nas›l görülece¤i dü-
dedi ki: flünülmemelidir. Çünkü
- Ya Rabbi! Kelâm›n› Allahü teâlân›n iflleri ak›l
iflittim. Bunun için seni ile anlafl›lmaz. Dünya ifl-
görmek istedim. Seni gö- lerine benzemez. Fizik ve
rüp ölmek, görmeyip ya- kimya bilgileri ile ölçüle-
flamaktan bana daha sev- mez. Allahü tealân›n ci-
gilidir. heti, karfl›da bulunmas›
yoktur. Allahü teâlâ,
Bunun üzerine Allahü madde, cisim de¤ildir.
teâlâ, ona; “Da¤a bak! (Element de¤ildir. Kar›-
E¤er o yerinde durursa, fl›m, bileflik de¤ildir.) Sa-
sen de beni görürsün!” y›l› de¤ildir. Ölçülemez.
buyurdu. Hesap edilmez. Onda de-
Musa aleyhisselâm da- ¤ifliklik olmaz. Mekânl›
¤a bakt›¤›nda, da¤›n pa- de¤ildir. Bir yerde de¤il-
ramparça oldu¤unu gördü dir. Zamanl› de¤ildir. Ön-
ve kendisi de düflüp bay›l- cesi sonras›, önü arkas›,
d›. Bir müddet sonra ken- alt› üstü, sa¤› solu yoktur.
dine geldi¤inde dedi ki: Bunun için, insan düflün-
- Ey Rabbim, seni her cesi, insan bilgisi, insan
türlü kusurdan tenzih akl› Onun hiçbir fleyini
ederim. Ben o iste¤imden anlayamaz. Onun nas›l
tövbe ettim. Senin af ve görülece¤ini de kavraya-
magfiretine döndüm. maz.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 161
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Tevrat’›n nazil olmas› Bu emrin sonunda,


Hazreti Musa’n›n, Alla- “Size fas›klar›n yurdunu
hü teâlâ ile olan konuflma- gösterece¤im” buyurur-
s›ndan ve da¤›n yar›l›p ken; “Sak›n fas›klar gibi
parçalanmas›ndan sonra, amel etmesinler. Yoksa
orada, Tevrat-› flerif levha- onlar›n bafl›na gelenler,
lar hâlinde nazil oldu. Tev- senin kavminin de bafl›na
rat’›n nazil olmas›, Zilhicce gelir. Onlara ulaflan ceza
ay›n›n onunda, yani Kur- size de ulafl›r” anlam›na
ban Bayram› günü olup, o gelen bir ikaz da vard›.
gün cuma idi. Tevrat’ta ‹s- Tevrat’›n nazil olmas›n-
railo¤ullar›na nasihat ve dan baflka, Musa aleyhis-
dinî hükümler vard›. Hepsi selâm, Tûr da¤›nda birçok
aç›k aç›k beyan edilmifl idi. fleyleri, Allahü teâlâya arz
‹srailo¤ullar› için, cenab-› etti. Hazreti Musa, Allahü
Hakka giden yolu ayd›nla- teâlâya suâl etti:
tan bir nur idi. - Ya Rabbi! Hangi kulla-
Musa aleyhisselâm, in- r›n sana sevgilidir?
sanlara geldi¤i bildirilen - Beni zikredip, unut-
ilk büyük ilâhî kitab› ald›k- mayan kullar›m.
tan sonra, Allahü teâlâ bu-
- Hangi kullar›n en iyi
yurdu ki:
hüküm verir?
- Onlar› kuvvetle, s›m-
- Hak ile hükmedip,
s›k› tut! Emirlerine ciddî
nefsine uymayanlar.
flekilde riayet et! Kavmi-
ne de onu en güzel flek- - Hangi kullar›n daha
liyle tutmalar›n›, en güzel büyük âlimlerdir?
flekliyle amel etmelerini - Bildi¤ini insanlara ö¤-
emret! Size ileride fas›k- reten, do¤ruya götüren
lar yurdunu gösterece- sözü dinleyen, kötü söz-
¤im. den kaç›nan.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 162
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Ya Rabbi! Hangi kulu- - Beni hat›rlay›p, unut-


nun ameli daha hay›rl›d›r? maman.
- Dili yalan konuflma- - Amel bak›m›ndan
yan, kalbi günah ile mefl- hangi kulun iyidir?
gul olmayan ve zina yap- - Yalan söylemeyen, fâ-
mayan. cir olmayan, zina etme-
Abdullah bin Mes’ûd yen, güzel ahlâkl› mümin.
hazretleri buyurdu ki: - En kötü amel iflleyen
Musa aleyhisselâm, kullar›n hangileridir?
Tûr-i Sina’da gözünden - Kötü ahlâkl›, aflikâre
perdeler kald›r›l›p, Arfl-› ve devaml› günah iflleyen;
âlâya kadar her fleyi gö- gece ölü gibi hareketsiz,
rünce; Arfl’›n gölgesinde gündüz ise tembel olan.
bir kulun oturdu¤unu gör-
dü ve suâl etti:
Samirî’nin buza¤› ile
- Ya Rabbi, bu kimdir?
kavmini aldatmas›
- ‹hsan›m ile insanlara
‹srailo¤ullar› içinde Sa-
verdi¤ime haset etmeyen,
ana babas›na iyilik eden, mirî isminde biri vard› ki,
ko¤uculuk yap›p dolafl- ‹srailo¤ullar›n›n Samirîler
mayan bir kuldur. adl› kabilesinden olup,
Kirman beldesinden s›¤›ra
Bunun üzerine Hazreti tapan bir kabileden gelip,
Musa dedi ki: M›s›r’a yerleflti. Münaf›k
- Ya Rabbi! Vaki olan olup kalben iman etme-
hatam› ve senin bildi¤in miflti.
kusurlar›m› magfiret eyle. Musa aleyhisselam, Al-
- Bu sana yeter. lahü teâlân›n emri üzeri-
- Ya Rabbi! Yapaca¤›m ne, yerine kardefli Hazreti
amellerden kat›nda en Harun’u vekil b›rakarak,
sevgilisi hangisidir? Allahü teâlâya münâcatta
peygamberler tarihi ansiklopedisi 163
MUSA ALEYH‹SSELÂM

bulunmak, zamans›z, me- ve belli etmeden yapmaya


kans›z ve cihetsiz olarak çal›fl›yordu. ‹mâns›zl›¤›,
O’nunla konuflmak üzere hak dine düflmanl›¤› gizli
Tûr da¤›na gitti. O zamana oldu¤u gibi, bu hususta
kadar ‹srailo¤ullar›n›n ara- yapt›¤› hain faaliyeti de
s›nda hat›r› say›l›r kimse- çok gizli idi.
lerden kabul edilen, iman- Musa aleyhisselam,
s›zl›¤›n› gizleyen, gizli giz- onlara bildirdi¤i otuz gü-
li, Musa aleyhisselamda nün sonunda yanlar›na
noksanl›klar bulmaya çal›- dönmeyince, Samirî, gizli-
flan Samirî, Hazreti Mu- den gizliye, ‹srailo¤ullar›
sa’n›n bulunmay›fl›n› f›r- içinde dolafl›p, konuflma
sat bilerek, nifak ve fitne imkan› bulduklar›ndan
tohumlar›n› ekmeye bafl- herbirine çeflitli yalanlar
lad›. Daha önce ‹srailo¤ul- anlat›yordu. M›s›r’da K›p-
lar›n›n, Hazreti Musa’ya; tilerden elde edilen mü-
“Bize bir mâbud yap!” de- cevherlerin kendilerinin
diklerini f›rsat bildi. Haince hakk› olmad›¤› yalan›n›
ve fleytanca plan›n› haz›r- yay›yor ve diyordu ki:
lay›p uygulamaya karar - Musa aleyhisselam›n
verdi. gelmemesinin sebebi; bi-
Daha önce anlat›ld›¤› zim yan›m›zda bulunan,
gibi, Musa aleyhisselam›n M›s›r’da K›ptîlerden ald›-
Tûr-i Sînâ’da kalma müd- ¤›m›z zinet eflyalar›n›n
deti önce otuz gün olup, haram olmas›d›r. Yani
sonra k›rk güne tamam- belli ki, bu sebeple, Rab-
lanm›flt›. ‹flte Samirî’nin bi, Hazreti Musa’y› mu-
fitnesi de, ilave edilen bu âheze etti, cezaland›rd›.
on gün içinde oldu. Sami- Bu cezan›n bize de gel-
rî, i¤renç ve çirkin plan›n› memesi için, en iyisi biz
tatbik etmeye yaklafl›yor, bir çukur kaz›p, yan›m›z-
fakat bunu, sezdirmeden da bulunan bütün zinet
peygamberler tarihi ansiklopedisi 164
MUSA ALEYH‹SSELÂM

eflyalar›n› oraya atal›m ve ustal›kl› flekilde yap›lm›flt›.


atefl yak›p eritelim, dedi. Heykelde, boru gibi delik-
Bu sinsice plân›yla onlar› ler b›rak›lm›flt›. Bu delik-
sapt›rmaya bafllad›. lerden hava girince, ses
Onun bu sözüne ka- has›l oluyordu. Böyle
nan, ‹srailo¤ullar› yanla- olunca da, heykel ses ç›ka-
r›nda bulunan mücevhe- r›yor diye insanlar› aldat›-
rat› getirip, çukura att›lar. yordu.
Mesle¤inde mahir olan bir Samirî’nin yapt›¤› bu-
kuyumcu vard›. Samirî za¤› heykelinin alt›na, gö-
atefl yak›p, zinet eflyalar›n› rünmeyecek flekilde, in-
ona erittirdi. Bir buza¤› sanlar› aldatmak için; ha-
heykeli yapt›. Bu buza¤› kiki, canl› bir buza¤› yer-
heykelininden sesler ç›- lefltirdi¤i, canl›n›n ç›kard›-
kard›. ¤› sesin, heykelden geli-
Samirî’nin aldat›c› söz- yormufl gibi anlafl›ld›¤› da
leriyle, ço¤u cahil kimse- bildirilmifltir.
ler olan ‹srailo¤ullar› o Harun aleyhisselam,
heykeli ilâh edindiler. Sa- Samirî ve ona aldananla-
mirî ve ona tâbi olanlar, ‹s- ra, bu yapt›klar›n›n, kat’iy-
railo¤ullar›na: yen uygun olmad›¤›n›, bu
- ‹flte bu buza¤› sizin ve sap›kl›ktan ve taflk›nl›ktan
Musa’n›n mâbududur. Fa- hemen vazgeçmelerini
kat Musa, mâbudunun söyledi ise de, onu dinle-
burada oldu¤unu unuttu meyen ‹srailo¤ullar›ndan
da, onu istemek, aray›p bir ço¤u, buza¤› heykeline
bulmak için Tûr’a gitti. Ar›- tapmaya, ona ibadet et-
yor bulam›yor, diyerek, in- meye bafllad›lar. Bu hey-
sanlar›, o heykele ibâdet kele secde ettiler ve; “Bu
etmeye zorlad›lar, tahrik bizim mâbudumuzdur”
ettiler. Üstelik, heykel çok dediler.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 165
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Hazreti Harun, onlar›n den Samirî isminde birisi-


bu hallerine pekçok üzülü- nin insanlar› dalalete sev-
yor, yapt›klar›n›n çok yan- ketti¤ini, bir buza¤› heyke-
l›fl ve pek bozuk bir ifl ol- li yaparak, herkesi buna
du¤unu anlatmaya çal›fl›- tapmaya teflvik etti¤ini bil-
yordu. Harun aleyhissela- dirip:
m›n nasihatlerine uyarak, - Ya Musa! Sen Tûr-i Sî-
di¤erlerinin azg›nl›¤›na nâ’ya gelmek üzere kav-
kap›lmayanlar›n adedi, on minden ayr›ld›ktan sonra
iki bin kifli idi. Di¤erleri
Samirî, buza¤› heykelini
hep buza¤› heykeline sec-
ilâh edinmekle ve insanla-
de ediyorlard›. Hazreti Ha-
r› ona ibadete sevketmek-
run, onlara çok nasihat
le onlar› dalalete düflürdü,
edip, yalvard› ise de kabul
buyurdu.
etmediler. Hazreti Harun’u
tartaklay›p: Musa aleyhisselam
- Musa bize geri dö- kendisine nâzil olan Tev-
nünceye kadar buza¤› rat-i flerifi al›p, kavminin
heykeline ibadeti terk et- yapt›klar›ndan dolay› çok
meyiz. Zira Samirî, o üzülmüfl bir flekilde kav-
heykel için bize; “Bu, mine döndü. Samirî’nin
Musa’n›n ve sizin ilâh›- ve ona tâbi olanlar›n yap-
n›z” demiflti. Bakal›m t›klar›na pek çok üzülmüfl
Musa aleyhisselam ge- ve gadablanm›fl idi.
lince, hakikaten o da bu- Musa aleyhisselam,
nu ilâh kabul eder mi? O ‹srailo¤ullar›n›n yanlar›-
da bizim gibi buna -hâflâ- na geldi¤inde; dalalete
tapar, ibâdet eder mi? düflmüfl kimseler, ilâh
dediler. edindikleri buza¤› heyke-
Bu s›rada, Allahü teâlâ, linin etraf›nda dönüyor,
Tûr-i Sînâ’da bulunan Mu- bir tak›m sesler ç›kar›yor-
sa aleyhisselama; kavmin- lard›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 166
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Hey’ette bulunanlar bu Musa aleyhisselam,


hengameyi görünce, kav- gadabl› ve çok üzülmüfl
ga var zannettiler. Hazreti bir flekilde kavminin yan›-
Musa, onlara; na döndü. Onlara dedi ki:
- Hay›r, bunlar fitne gü- - Ey kavmim! Rabbiniz
rültüsüdür. Kavmim, bi- size güzel bir vaadde bu-
zim arkam›zdan Allahdan lunmad› m›? Size Tevrat’›
baflkas›na tap›nmakla fit- verece¤ini, tövbe etti¤iniz
neye düfltü, buyurdu. takdirde geçmifl günahlar›-
Hazreti Musa, insanlar› n›z› ba¤›fllayaca¤›n› ve sizi
böyle bat›l bir yola sevket- düflmanlar›n›z üzerine ga-
ti¤i için Samirî’yi, ona tabi lip k›laca¤›n› bildirmedi
olduklar› için buza¤› putu- mi? Yoksa, benim sizden
na tapanlar› fliddetle azar- ayr›l›¤›m, size vaad etti¤im
lad› ve onlara dedi ki: müddetten uzun mu oldu?
- Ben ayr›ld›ktan sonra, Yahut siz, Rabbinizin gada-
ne çirkin ifller yapm›fls›n›z. b›n› arzu ettiniz de, imanda
Rabbinizin emrini terk mi benimle sabit ve benim
ettiniz? Rabbinizin emriy- emrimde kalaca¤›n›za dair
le, benim size dönmeme verdi¤iniz vaadinizden vaz
kadar sabretmeyip acele m› geçtiniz? Allahü teâlâ-
mi ettiniz? n›n birli¤ine inan›p, O’ndan
baflkas›na ibadet etmeye-
Hazreti Musa gadab›-
ce¤inize dair taahhüdünü-
n›n fliddetinden dolay›,
zü neden bozdunuz?
elinde bulunan Tevrât lev-
halar›n› yere b›rakt›. Kar- Buza¤› heykeline tap-
defli Harun, ‹srailo¤ullar›- mak dalaletine düflmüfl
n›n sözünü dinlemedi¤ini olanlar, Musa aleyhissela-
bildirdi. Hazreti Musa ken- ma:
disi ve kavmi için Allahü - Biz, sana verdi¤imiz
teâlâdan magfiret diledi. sözden kendili¤imizden
peygamberler tarihi ansiklopedisi 167
MUSA ALEYH‹SSELÂM

caymad›k. M›s›r’dan ç›kar- oldum. Zaten Senin sünne-


ken K›ptîlerden ald›¤›m›z tinden, dininin emirlerin-
alt›n, gümüfl gibi zinet efl- den bir k›s›m›n› alm›flt›m.
yalar›n›, Samirî’nin emriy- Onu da terk ettim. Böylece
le atefle att›k. Samirî de, sana anlatt›¤›m bu ifli, nef-
elinde bulunan zinet eflya- sim bana hofl gösterdi. Ben
lar›n› bizim gibi atefle b›- de böyle yapt›m, dedi.
rakt›. Sonra erimifl zinet Böylece, Samirî küfrü-
eflyalar›ndan buza¤› flek- nü itiraf etmifl oldu. Musa
linde bir suret, heykel yap- aleyhisselam, Samirî’nin
t›. O ve ona tabi olanlar, yapt›¤› bu hain ve çirkin
“‹flte bu sizin ve Musa’n›n iflten dolay› pek çok üzül-
ilâh›d›r” dediler, diye ma- müfl ve gadablanm›fl idi.
zeret bildirdiler. Ona lânet etti. Buyurdu ki:
Hazreti Musa, a¤abeyi - Benim yan›mdan, git.
Hazreti Harun ile konufl- Gözüm seni görmesin. Zi-
tuktan sonra, bu fitne ve ra senin için, hayat›n bo-
fesad›n esas mes’ulünün yunca; “Aman bana kimse
Samirî’ oldu¤unu anlad›. dokunmas›n. Kim bana
O’na sordu: dokunursa, ona humma il-
leti bulafl›r” demen vard›r.
- Senin zorun ne idi ey
‹flledi¤in cinayet, seni, bir
Samirî! Seni bu büyük ifli
kimsenin yan›na varmak-
yapmaya, insanlar› dalale- tan, bir kimseye dokun-
te düflürmeye sevkeden maktan mahrum etmifltir.
nedir? Bu iflten maksad›n Hayat› ve hissi olmayan
nedir? dedi. Samirî: bir heykele; hayat› varm›fl,
- Ya Musa! Ben ‹srailo- canl› imifl gibi gösterip
¤ullar›n›n görmediklerini ilâh diye tap›nd›¤›n ve bu-
gördüm. Onlar›n bilmedik- nunla da kalmayarak bir-
lerini bildim. Yani senin di- çok insanlar› da ona tap-
ninin hak olmad›¤›na kâil t›rmak suretiyle dalalete
peygamberler tarihi ansiklopedisi 168
MUSA ALEYH‹SSELÂM

sürükledi¤in için, hayat›n Böylece Musa aleyhis-


boyunca idrak ve fluurdan selam taraf›ndan kovulan
mahrum bir tafl gibi, geze- Samirî insanlardan ayr› ve
ceksin. Bir kimsenin sana uzak, vahflî bir flekilde va-
dokunmas›ndan çok kor- kitlerini geçirmeye baflla-
kacak ve devaml› karfl›lafl- yan Samirî, baflkalar›na
t›klar›na; “Aman bana do- yaklaflamad›¤› gibi, bafl-
kunma” diye ba¤›racak- kalar› da ona yaklafl›p do-
s›n. Herkes de sana yak›n kunam›yordu. ‹nsanlar›n
olmaktan ve dokunmak- aras›ndan ayr›, da¤ baflla-
tan korkacak. r›nda ve vahflî hayvanlar
Ey Samirî! Dünyadaki aras›nda geziyor, sesi ç›k-
cezan bu oldu¤u, yani ha- t›¤› kadar; “Bana kimse
yat›n vahflî hayvanlar mi- dokunmas›n” diye ba¤›ra
sali geçece¤i gibi, ah›rette ba¤›ra ömrünü bitiriyor-
de Cehennem azab›na du- du. Hatta, Samirî bir kim-
çâr olacaks›n. Sen o Ce- seye veya bir kimse Sami-
hennem azab›ndan kat’iy- rî’ye dokunsa, her ikisi de
yen kendini koruyamazs›n salg›n humma hastal›¤›na
ve ebedî olarak da, kat’iy- tutulduklar›ndan; herkes
yen o Cehennem azâb›n- Samirî’den, Samirî de her-
dan ayr›lamazs›n... kesten kaç›yordu. Bu hal-
Hem biz, senin kendi de bulunan Samirî, bir
elinle yapt›¤›n sonra da sahrada periflan bir halde
ona ilâh diye tapt›¤›n o helâk oldu.
buza¤› heykelini de yaka-
ca¤›z. Sen onun, yanmak-
tan kendini koruyamayan ‹srailo¤ullar›n›n tövbesi
cans›z bir flekil oldu¤unu, Musa aleyhisselam,
ilâh olmakla hiç bir alâka- Samiri’yi kovup buza¤›
s› da bulunmad›¤›n› iyice heykelini eritip yok ettik-
anl›yacaks›n. ten sonra kavmine:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 169
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Ey kavmim! Muhak- muhakkak ki biz hüsrana


kak ki siz, buza¤› heykeli- düflenlerden, en büyük za-
ne tap›nmakla, onu ilâh rara u¤rayanlardan olaca-
edinmekle, nefsinize zul- ¤›z, dediler.
mettiniz, dedi. Onlar; Âlimler bildirdiler ki,
- Bunu affettirmenin Musa aleyhisselam›n bil-
çaresi nedir? Siz onu bildi- dirdi¤i dinde, mürted olan
rin biz de yapal›m, dediler. yani imandan ayr›l›p küf-
Hazreti Musa buyurdu ki: re, imans›zl›¤a düflen bir
- Rabbinize dönün. kimse, sonra bu hâline
Tam bir alçak gönüllülük- tövbe etmek, tekrar
le, yalvararak ve tam bir mü’min olmak dilerse,
nedamet ve piflmanl›k ile tövbe etmekle beraber öl-
O’na tövbe edin. dürülmesi lâz›m gelirdi.
Yani onun öldürülmesi,
- O’na nas›l tövbe ve
tövbesinin tamamlay›c›s›
rücû ederiz?
idi. Bizim dinimizde ise,
- Nefslerinizi öldürün. mürted olan imandan ay-
Böyle yapman›z, Rabbiniz r›lmas›na sebep olan söz
kat›nda sizin için hay›rl›- ve fiiline tövbe ederek
d›r. iman›n› tazelerse, yine
Musa aleyhisselam›n mü’min olur ve öldürül-
sözleri karfl›s›nda, gaflete mesi icabetmez.
ve münâf›klar›n hilesine Musa ve Harun (aleyhi-
düfltüklerini anlayan ‹sra- müsselam), peygamberlik
ilo¤ullar›, yapt›klar›na çok flefkatlerinden dolay› a¤la-
piflman oldular. Onu ilâh yarak Allahü teâlâya duâ
edinmekle dalalete düfl- ettiler. Duâlar› kabul olu-
tüklerini görüp anlad›lar. nup kimseyi öldürmeme-
- E¤er Rabbimiz bize leri emredildi. Allahü te-
rahmet etmezse ve güna- âlâ, ‹srailo¤ullar›n›n mag-
h›m›z› magfiret etmezse; firet olunmalar›, affedil-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 170
MUSA ALEYH‹SSELÂM

meleri için yapt›klar› töv- h›n›z› affettik. Ta ki, af ni-


benin de kabul olundu¤u- metine flükredesiniz” bu-
nu bildirdi. yuruldu.
Hazreti Musa’n›n onla-
ra; Tekrar Tûr Da¤›na gidifl
- Tövbeniz kabul oldu. Musa aleyhisselam bu-
Muhakkak ki, Allahü teâlâ za¤› heykelini yak›p yok
tövbe eden kullar›n› çok etti. Bundan sonra Allahü
magfiret ve onlara çok teâlâ, Musa aleyhissela-
rahmet edicidir, dedi. ma, ‹srailo¤ullar›n›n seç-
Nitekim Bekara sûresi- kinlerinden yetmiflini geti-
nin 52. ayet-i kerimesinde rip, kavminin buza¤›ya ta-
de ‹srailo¤ullar›na hita- p›nd›klar›ndan dolay› özür
ben; ve af dilemelerini emretti.
“Buza¤› heykeline iba- Musa aleyhisselam da
det etmenizden sonra, kavminden yetmifl kifli
tövbe etti¤iniz için güna- seçti.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 171


MUSA ALEYH‹SSELÂM

Musa aleyhisselam bu dan iken; Allahü teâlân›n


yetmifl kifliyi tesbit eder- izni ve kudretiyle, Hak te-
ken, ‹srailo¤ullar›n›n her âlân›n Hazreti Musa’ya bil-
bir kolundan alt›flar kifli dirdi¤i emir ve nehyetti¤i
seçti. Toplam yetmifl iki ki- hususlar› iflittiler. Sonra
fli oldular. Hazreti Musa; sis da¤›ld›. Hazreti Mu-
- Ben, yetmifl kifli gö- sa’y› gördüler. Ona;
türmekle emrolundum. ‹ki - Allahü teâlây› bize
kifli ayr›l›p, yetmifl kifli kal- aflikâre olarak göstermez-
s›n, buyurdu. Yetmifl iki sen, seni tasdik etmeyiz,
kimseden hiç biri geri kal- dediler. Bu kavimde olan-
mak istemedi. Musa aley- lar Musa aleyhisselam ile
hisselam, bunca mucize gördükleri
hâlde yine nankörlük yap›-
- Kalan da, bizimle ge-
yor, yine beyinsizlikte bu-
len kadar sevaba kavufla- lunuyorlard›. Bu hususta
cakt›r, buyurdu. Bunun ayet-i kerimede buyruldu
üzerine Yûfla bin Nûn ve ki:
Kâlib bin Yuknâ gönüllü
“Hat›rlay›n flu vakti ki,
olarak kald›lar.
Musa’ya (aleyhisselam.)
Musa aleyhisselam, o “Yâ Musa! Biz, Allahü te-
yetmifl kifliye oruç tutma- âlây› hicâbs›z, örtüsüz,
lar›n›, beden ve elbiseleri- perdesiz bir flekilde aflikâ-
nin çok temiz olmas›n› re olarak görmedikçe, as-
emretti. Sonra Tûr da¤›na la sana inanmay›z” de-
ç›kt›. Tûr-i Sînâ’ya yaklafl- mifltiniz de, o sebepten o
t›klar›nda bir sis bulutu, anda, sizi, gökten gelen
Musa aleyhisselam› kap- yak›c› bir atefl yakalay›-
lay›p, Hazreti Musa sisin vermiflti. Siz de, bu musi-
içinde kald›. Bu hâli gö- beti bizzat gözlerinizle
rünce, onlar secdeye ka- görmüfltünüz.” (Bekara
pand›lar. Onlar bu durum- 55)
peygamberler tarihi ansiklopedisi 172
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Musa aleyhisselama biri ölürken, kalanlar›n


böyle diyenlerin her biri, seyretti¤i gibi, flimdi de bi-
kendilerine gökten gelen ri dirilirken, ondan önce
yak›c› atefl ile di¤erlerinin dirilen, onun nas›l dirildi-
gözü önünde öldü. Yani ¤ini görürdü. Nitekim Be-
her biri ölürken, kalanlar kara sûresi: 56. ayetinde
onun nas›l öldü¤ünü sey- meâlen buyuruldu ki:
rediyor, bizzat görüyordu. “Sonra sizi tekrar di-
Onlar›n bafl›na bu hâl ge- rilttim ki, bu tekrar dirilme
lince, Hazreti Musa çok sebebiyle, hayat nimetine
üzülüp a¤lamaya bafllad›. flükredesiniz.”
Tam bir s›¤›nma ile Allahü
teâlâya flöyle yalvar›yordu. Allahü teâlân›n Musa
aleyhisselam›n duâs› üze-
- Ey Rabbim! Dilesey- rine diriltti¤i kimseler töv-
din, daha önce beni ve on- be etmeye bafllad›lar:
lar› yok ederdin. Aram›z-
daki beyinsizlerden ötürü - Ya Rabbi! Bu dünyada
bizi yok eder misin? Bu se- bize; yard›m eyle, ibadet,
nin imtihan›ndan baflka bir tâat, nimet ve âfiyetle güzel
fley de¤ildir. Sen, diledi¤ini yaflamak ihsan eyle, Ah›-
sapt›r›r, diledi¤ini do¤ru rette ise magfiret ve rah-
yola sokars›n, sen bizim metini, Cenneti ve cemalini
yard›mc›m›z, koruyup gö- görmemizi nasib eyle. fiüp-
zetleyicimizsin. Bizi magfi- hesiz ki biz sana yöneldik,
ret et ve bize rahmet eyle. tövbe edip, sana döndük.
Zira sen, magfiret edicile- Onlar›n bu tövbesine
rin en hay›rl›s›s›n. karfl›l›k Allahü teâlâ bu-
Musa aleyhisselam Al- yurdu ki:
lahü teâlâya çok yalvard›. - Azab›ma, kullar›mdan
Nihayet Hak teâlâ o kim- diledi¤im kimseyi u¤rat›-
seleri teker teker diriltti. yorum. Rahmetim her fleyi
Bu yetmifl kifli, biraz evvel, kaplam›flt›r. Bu dünyada,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 173
MUSA ALEYH‹SSELÂM

mü’min, kafir, mükellef ve “Hasseten Allaha karfl›


çocuk herkese flamildir. Lâ- gelmekten sak›nanlara,”
kin k›yamet gününde rah- buyurunca, ‹blisin ümidi
metim hasseten Allahü te- kalmad›.
âlâya karfl› gelmekten sak›- Kavminden yetmifl kifli
nanlara, zekatlar›n› veren- ile birlikte Allahü teâlâya
lere ve ayetlerimize iman münâcâtta bulunmak ve
edenleredir. kavminden buza¤›ya tap-
Alimlerimiz buyuruyor- ma dalaletine düflenler
ki, Allahü teâlâ; “Rahme- nam›na istigfarda bulu-
tim herfleyi kaplam›flt›r” nup, Hak teâlâdan af ve
buyurunca, ‹blis mel’unu; özür dilemek için Tûr-i Sî-
- Ben de bir fleyim. O nâ’ya gelen Hazreti Musa,
halde ben de rahmete ka- Allahü teâlân›n kelâm›n›
vuflurum, dedi. Fakat Alla- duyup, kavminin yan›na
hü teâlâ; döndü.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 174


MUSA ALEYH‹SSELÂM

‹srailo¤ullar›n›n Tevrât’›n hükümlerine


gariplikleri mutlaka tâbi olacaklar›na
Bu mühim ve müthifl ve Musa aleyhisselama ka-
hadisenin te’siriyle biraz ti olarak itaat edeceklerine
kendine gelen ‹srailo¤ulla- dair verdikleri te’minat›
r›, bir müddet itaat içinde unutmufllard›. Allahü teâlâ
yaflad›lar. Daha sonra, gafletten uyanmalar› için
kendilerinde bulunan ni- Tûr da¤›n› kald›r›p onlar›n
mete nankörlük ve çabuk üzerine getirdi. Da¤, Allahü
unutma gibi hasletlerin- teâlân›n izni ve kudretiyle
den dolay› yine söz dinle- gelerek, ‹srailo¤ullar›n›n
memeye bafllad›lar. Za- üstünde, bafllar› hizas›n›n
man ilerledikçe nasihatle- az yükse¤inde durdu. Da-
rin te’siri azal›yordu. Geç- ¤›n hemen üzerlerine çökü-
miflte yaflad›klar› mühim verece¤ini zannettiler. Hep
hadiseleri unutarak gafle- birden Hak teâlâya secde
te dal›p, Tevrât’›n hüküm- için kapan›p, çok korktular.
lerine ayk›r› haraketler et- Öyle ki, secdede sol kafllar›-
meye bafllad›lar. Hatta öy- n› yere koyup, sa¤ gözleri
le oldu ki, Tevrât’ta bildiri- ile ha çöktü ha çökecek di-
len, emredilen hükümle- ye da¤a bakarlard›.
rin çok zor ve pek a¤›r ol- Bu hadiseden kalma
du¤unu, bu hükümlerin bir âdet olarak, yahudiler,
icablar›n› yerine getiremi- yüzlerinin yar›s› üzerine
yeceklerini söylediler. Bu secde ederler ve bunu
hükümleri Hazreti Mu- azabdan kurtulmaya vesi-
sa’ya bildirenin Allahü te- le sayarlar. Tûr da¤›n›n
âlâ oldu¤unu, dolay›s›yla onlara gölgelik etmesi ile
bunlara itaatsizlik ve ri- ilgili Kur’ân-› kerimde bu-
ayetsizlik etmenin, do¤ru- yuruldu ki:
dan Hak teâlâya isyan ola- “Hat›rlay›n flunu ki, siz-
ca¤›n› düflünemediler. den, kuvvetli söz alm›flt›k.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 175
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Tûr da¤›n› üzerinize kal- - Ey ‹srailo¤ullar›! Alla-


d›rm›flt›k ve; “Size verdi- hü teâlân›n size olan ni-
¤imiz Tevrât’› tam bir cid- metlerini hat›rlay›n. O sizi,
diyet ve gayretle al›p s›m- Firavunun zulmünden
s›k› sar›l›n. Ondaki emirle- kurtard›. Firavun ve kavmi
ri dinleyin ve icâblar›yla size, azab›n fliddetlisini re-
amel edin” demifltik...” vâ görüyordu. O¤ullar›n›z›
(Bekara 93) bo¤azl›yordu, k›zlar›n›z›
‹srailo¤ullar›, bafllar›n- da, hizmetçi olarak kullan-
mak üzere al›koyuyordu.
daki da¤›n, önlerindeki
O fliddet ve s›k›nt›da, Alla-
ateflin ve arkalar›ndaki de-
hü teâlâdan size büyük bir
nizin kald›r›lmas› karfl›l›-
imtihan vard›.
¤›nda kabul ettikleri flartla-
ra, söz verdikleri esaslara Yine hat›rlay›n›z ki, Al-
uymad›lar. ‹çlerinden pek lahü teâlâ size flöyle bildi-
az› hariç, hiç biri sözlerin- riyor: “Nimetlerimin k›y-
de durmad›. metini bilir, emretti¤im gi-
bi kullan›rsan›z, onlar› art-
Musa aleyhisselam bu t›r›r›m. K›ymetini bilmez,
azg›nlara; eskiden K›ptîler bunlar› be¤enmezseniz,
elinde çektikleri eziyetleri, elinizden al›r, fliddetli azab
Firavunun zulümlerini, Al- ederim.”
lahü teâlân›n, kendilerini
Ey kavmim! E¤er siz ve
onlardan kurtar›p daha ni- yeryüzünde bulunan in-
ce nimetler ihsan etti¤ini, san ve cinnîlerin hepsi, Al-
denizde yollar aç›p geçir- lahü teâlân›n nimetlerine
di¤ini, selâmet ve rahata nankörlük etseniz ve ni-
kavufltuklar›n› hat›rlat›yor, metlerine flükretmezse-
onlar ise bir türlü isyanla- niz, hiç flüphe yok ki, Alla-
r›ndan vaz geçmiyorlard›. hü teâlân›n sizin flükrünü-
Musa aleyhisselam›n, ze ihtiyac› yoktur. Çünkü,
kavmine flöyle diyordu: O, zat›nda gere¤i üzere
peygamberler tarihi ansiklopedisi 176
MUSA ALEYH‹SSELÂM

hamde lây›kt›r. O hâlde, ‹srailo¤ullar› çölde bu-


sizin nimetlere nankörlük lunduklar› için susuz kal-
etmenizin zarar› yine ken- m›fllar, Musa aleyhissela-
dinizedir. Zira nankörlük ma gelerek susuz kald›k
etmekle, nimetlerin art- çare bul, demifllerdi. Mu-
mas›ndan kendinizi mah- sa aleyhisselam da asas›-
rum etmifl, hem de azab›n n› yere vurdu¤unda yer-
fliddetlisine u¤ram›fl olur- den on iki tane p›nar f›flk›r-
sunuz. m›flt›. Baflka bir zaman da
‹srailo¤ullar›, olmad›k s›caktan yand›k diye flika-
suâller sorarak ve olmaya- yette bulunmufllar bu defa
cak fleyler isteyerek, her bir bulut gelerek üzerleri-
söylenilene çeflitli laflarla ne gölge yapm›flt›. Hatta
itiraz ederek, Musa aleyhis- Tûr Da¤› gölge yapm›flt›.
selam› çok üzüyorlard›. O Bütün bunlara, bu nimet-
ise sabrediyor, kavminin ›s- lere karfl› yine nankörlük
lâh›na çal›fl›yordu. Kendini etmeden duram›yorlard›.
üzmemeleri ve itaat etme- Halbuki bir imtihan geçir-
leri hususunda onlara ikaz- diklerini anlam›yorlar, Mu-
da bulunuyor, dikkatli dav- sa aleyhisselam› üzüyor-
ranmalar›na çal›fl›yordu. lard›. Belki de çölde sene-
Kavmine diyordu ki: lerce kalmalar›na sebep
- Ey kavmim! Benim, olacaklar›n›n fark›nda de-
Allahü teâlâ taraf›ndan si- ¤illerdi.
ze gönderilmifl bir pey-
gamber oldu¤umu bildi¤i-
niz ve bunu bilmeniz, ba- S›¤›r kurban edilmesi
na hürmetsizlikten, bana ‹srailo¤ullar›ndan Âmil
s›k›nt› vermekten sak›n- isminde çok zengin birisi-
man›z› icab ettirdi¤i hâl- nin, fakir bir amcao¤lu
de, bana niye eziyet edi- vard› ve bundan baflka da
yorsunuz. varisi yoktu. Zengin çok
peygamberler tarihi ansiklopedisi 177
MUSA ALEYH‹SSELÂM

yaflay›nca, amcao¤lu, ma- Allahü teâlâ da onlara


l›na konmak için onu öl- bir s›¤›r kesmelerini em-
dürdü. Bulundu¤u köyden retti. Hazreti Musa kavmi-
bir baflka köye do¤ru tafl›- ne bunu bildirip;
y›p iki köy aras›na b›rakt› - Allahü teâlâ bir s›¤›r
ve bu iki köy halk› birbirle- kesmenizi emrediyor, bu-
rine düflman oldular. yurdu. Onlar, kâtilin bu-
Ölünün yak›n akrabala- lunmas›yla s›¤›r kesilmesi
r›, Musa aleyhisselama aras›ndaki ilgiyi ve bunun-
gelip, birtak›m kimseler la emrolunmalar›ndaki
getirerek bunlardan dava- hikmeti anlayamad›klar›
c› oldular ve k›sas yani için;
ölenin yerine bunlar›n öl- - Bizimle alay m› edi-
dürülmelerini istediler. yorsun? Biz baflka fley sor-
Musa aleyhisselam onlar› duk. Sen ise bize s›¤›r kes-
muhakeme etti. Fakat da- memizi söylüyorsun, de-
va edenler delil ve flahit diler. Hazreti Musa, bu-
getiremediler. Musa aley- nun, Allahü teâlân›n emri
hisselam tereddüdde kal- oldu¤unu bildirdi ve;
d›. - Cahiller gibi insanlar-
Öldürülen ile, iki katil la e¤lenmekten Hak teâlâ-
zanl›lar›n›n taraftarlar› ara- ya s›¤›n›r›m. Bu Allahü te-
s›nda, çat›flma ve kavga âlân›n bir emridir, buyur-
bafl gösterdi. Bunun üzeri- du.
ne Musa aleyhisselam- ‹srailo¤ullar›, iflin ma-
dan, bu öldürülme iflini hiyetini kavray›p, bu em-
aç›kl›¤a kavuflturmas› için, rin Hak teâlâdan geldi¤ini
Allahü teâlâya duâ etme- iyice anlad›klar›nda, emri
sini istediler. Musa aley- yerine getirmek istedikle-
hisselam da Allahü teâlâ- rini bildirdiler. ‹srailo¤ulla-
dan bunu istedi. r›n›n gariplikleri, tuhafl›k-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 178
MUSA ALEYH‹SSELÂM

lar› burada yine kendini ‹srailo¤ullar›na bu da


gösteriyordu. ‹tirazvari yetmemiflti. Musa aleyhis-
sözlerine burada da de- selam›n “art›k yeter” de-
vam ettiler. Hazreti Mu- mesini bekliyorlard›.
sa’ya; Üçüncü defa müracaat et-
- Rabbimizin kesmemi- tiler.
zi emretti¤i s›¤›r, hangi s›- - Ya Musa! Bizim için
¤›rd›r? Ne surettedir? Duâ Rabbine duâ et, s›¤›r›n na-
et de Allahü teâlâ bunu da s›l oldu¤unu bize aç›k bil-
bize bildirsin, dediler. dirsin. Çünkü s›¤›rlar bize,
Hazreti Musa Allahü te- birbirine benzer görünü-
âlâdan gelen vahyi onlara yor. ‹nflallah biz, s›¤›r›n s›-
aktard›. fat›n› tayinde do¤ru yolu
- Rabbim buyuruyorki, buluruz, dediler.
o s›¤›r, ne çok genç ne de ‹srailo¤ullar›n›n bu ka-
çok yafll›d›r. ‹kisi aras›nda dar inat etmelerine, ifli yo-
bir yafltad›r. Art›k emredi- kufla sürmelerine ra¤men
len ifli yap›n. Musa aleyhisselâm hiç
Bu cevap da ‹srailo¤ul- k›zmad›. Sinirlenmedi ve
lar›na kâfi gelmemiflti. Bu buyurdu ki:
sefer; - Rabbim buyuruyor ki:
- Rabbine duâ et de, O s›¤›r çifte koflulup tarla
kesmemizi emretti¤i orta sürmemifl, ekin sulamam›fl
yafll› s›¤›r›n rengini de bil- bir inektir. Renginde hiçbir
dirsin, dediler. Hazreti Mu- kusuru yoktur. Lekesiz al-
sa, buyurdu ki: t›n sar›s› bir s›¤›rd›r.
- Rabbim buyuruyor ki: ‹srailo¤ullar›n›n art›k
O sapsar› bir s›¤›rd›r. Ren- mazereti kalmam›flt›. ‹ste-
gi bakanlar›n gözlerini meye istemeye dediler ki:
dinlendirir, gönüllerine fe- - ‹flte flimdi hak ve ger-
rahl›k verir. çek olan› getirdin.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 179
MUSA ALEYH‹SSELÂM

‹srailo¤ullar›, böyle de- söyleyince, kad›n bu sefer;


mifllerdi ama böyle bir s›- önceki fiyat›n iki mislini is-
¤›r› nerede bulacaklard›. tedi. ‹srailo¤ullar› tekrar
Aramaya koyuldular. Ni- Hazreti Musa’n›n yan›na
hayet bir yerde, ihtiyar bir gelerek, ücretin çok fazla
kad›n›n bu tariflere tam oldu¤undan ve kad›na da
uyan bir ine¤i oldu¤unu bir fley diyemediklerinden
ö¤rendiler. Bu kad›n›n, ye- flikâyet ettiler. Musa aley-
tim bir o¤lu vard› ve baflka hisselâm tekrar kad›n› üz-
kimsesi yoktu. Bunlar›n memelerini söyledi.
tek geçim kayna¤› o ine- Uzun pazarl›klardan
¤in, sütü idi. sonra nihayet kad›n, flöyle
Kad›ndan bu ine¤i sa- bir teklifte bulundu:
t›n almak istediler. Kad›n, - Bu s›¤›r› bo¤azlars›-
baflka fleyleri olmad›¤› için n›z. Derisini tulum yap›p
vermek istemiyordu. Ayr›- ç›kar›rs›n›z. Sonra o tulu-
ca bu ine¤i almaya mec- mun dolusu kadar alt›n
bur olduklar›n› anlam›flt›. vermeyi kabul ederseniz,
Bu sebeple astronomik bir ben de s›¤›r› size satmay›
fiyat istedi. ‹srailo¤ullar› kabul ederim.
Hazreti Musa’y› nas›l ter- ‹srailo¤ullar› yine Haz-
lettiler ise kendileri de öy- reti Musa’ya müracaat et-
lece terlediler. Durumu tiler. O da;
Musa aleyhisselâma ha- - Her ne pahas›na olur-
ber verdiler. sa olsun almak gerek, bu-
- Ne ücret isterse öde- yurdu.
yip s›¤›r› al›n, sahibini Neticede ‹srailo¤ullar›,
kat’iyen incitmeyin, bu- “Daha sonra ücretini ver-
yurdu. mesek de olur. fiimdi ka-
Tekrar kad›na gelip al- bul etmifl görünüp, s›¤›r›
mak istediklerini nazikçe alal›m. Bo¤azlar›z. Emir
peygamberler tarihi ansiklopedisi 180
MUSA ALEYH‹SSELÂM

yerine gelmifl olur. O za- - Ücretini tam ödemez-


man da, biz ücretini ver- seniz, ölü dirilmez, buyur-
meyiz” diye düflünerek du.
kad›ndan ine¤i ald›lar. Çaresiz, ine¤in derisini
Allahü teâlâ, s›¤›r kesil- tulum olarak yüzüp ç›kar-
dikten sonra, herhangi bir d›lar. Aralar›nda alt›n top-
parças›n›n, kimin öldürdü- lay›p, tulumu doldurdular,
¤ünde ihtilâf bulunan zen- kad›na teslim ettiler. Böy-
gin kimseye vurulmas›n› lece ‹srailo¤ullar› Allahü
(dokundurulmas›n›), böy- teâlân›n emrini yapmakta
lece ölünün dirilece¤ini gevflek davranmalar›n›n
bildirdi. cezas›n›, s›radan bir inek
‹srailo¤ullar› s›¤›r› bo- kesecek iken, neticede bu
¤azlad›ktan sonra, ücretini kadar pahal›ya bir inek
vermemek niyetlerinde alarak ödediler.
devam ediyorlard›. Hazre- ‹srailo¤ullar›n›n paras›-
ti Musa; n› ödemesinden sonra,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 181
MUSA ALEYH‹SSELÂM

kesilen ine¤in dili al›narak, ‹srailo¤ullar›, bu hâdise-


öldürülen kimsenin bede- de de görüldü¤ü gibi, söz
nine dokunduruldu. Hâdi- dinlemeyen, her emredile-
senin üzerinden günler ni hemen yapmakta, tered-
geçmifl olmas›na ra¤men, düt eden, gevflek davra-
adam, Allahü teâlân›n em- nan, itirazc› insanlard›.
ri ile, öldürüldü¤ü b›çak Böyle olunca, haddini bil-
yaralar›ndan kanlar akarak mezliklerinin, bildirileni he-
kalk›verdi. Hemen adama men yapmamalar›n›n ceza-
sordular: s› olarak, bildirilen bir s›¤›r›
- Seni kim öldürdü? bulup sat›n al›ncaya kadar
çok zahmetler çektiler.
Adam da, “Beni, karde-
Öldürülen kimse ten-
flimin o¤ullar› filan ve filan
hada öldürüldü¤ünden,
öldürdü” diyerek isimlerini
hâdisenin flahidi yoktu ve
söyledi. Bundan sonra yine
katiller bulunam›yordu.
düflüp can verdi. O anda
Bulunamay›nca da birçok
ye¤enleri de orada idi. Zen-
ihtilâflar ve sürtüflmeler
gine k›sas olarak, o iki ye-
ortaya ç›km›flt›. Böylece
¤en de orada öldürüldü.
bu da giderilmifl oldu.
Bu k›ssa hakk›nda âlim- Allahü teâlâ bütün ‹sra-
lerin birço¤u buyuruyorlar ilo¤ullar›n›n gözleri önün-
ki: de, böyle bir hâdisenin ol-
Bu hâdisede pek çok mas›n›, yani ölünün diril-
ibretler vard›r. Öldürülen mesini diledi. Böyle dile-
zengin kimsenin dirilmesi mesinin hikmeti de ‹srailo-
için sebep olarak bir s›¤›r ¤ullar› içinde baz›lar› vard›
kesilmesi emrolundu ki, ki, k›yamet hâllerine, öldük-
evvelden s›¤›ra karfl› olan ten sonra tekrar dirilmeye
meyilleri ve gönüllerinde inan›rlar, fakat kalblerinden
ona karfl› ilâh imifl gibi his de tereddüt ederlerdi.
kalmaya... “Acaba bu nas›l olur?” der-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 182
MUSA ALEYH‹SSELÂM

lerdi. Hak teâlâ böyle bir Karun, senelerce bir


vesile ile onlara, kullar›n› da¤ bafl›nda ibadet etti.
yeniden diriltmeye kadir ol- Sonra insanlar›n yak›n›na
du¤unu gösterdi. geldi. Burada ibadet et-
meye devam etti. Çevrede
oturan kimseler, ona ye-
Karun ve hazinesi
mek getiriyorlard›. Bu hâl,
Hazreti Musa’n›n akra- bir müddet böyle devam
balar›ndan Karun adl› fa- etti. Sonra fleytan›n teflviki
kir, fakat iyi huylu bir genç ile, dünya mal› toplamaya
vard›. Tevrat’› pek güzel bafllad› ve gittikçe h›rslan-
okurdu. Hazreti Musa, bu- d›. Daha çok mal toplamak
na dua etti ve kimya ilmini gayretine düfltü.
ö¤retti. Karun’un babas› Musa aleyhisselâmdan
Yasher idi. kimya ilmini ö¤renmifl ve
Karun, Hazreti Musa’ya hay›r duas›na kavuflmufl-
iman etmeden önce, ‹sra- tu. Kavufltu¤u bu nimetle-
ilo¤ullar›n›n bafl›nda, M›- rin k›ymetini takdir ede-
s›r Firavununun temsilcisi meyip, bildiklerini dünya
idi. ‹daresi alt›nda bula- mal› toplamakta kulland›.
nanlara zulüm ve eziyet ‹nsanlara hizmet etmeyi
ederdi. Musa aleyhisselâ- hiç akl›na getirmedi. Zen-
ma inand›ktan sonra, ken- ginli¤i ile dillere destan
disini ilim ve ibadete ver- olup, darb›mesellere geç-
di. Ondan pek çok fleyler ti. “Karun gibi zengin” sö-
ö¤rendi. ‹srailo¤ullar›n›n zü, onun sahip oldu¤u mal
en bilgililerinden idi. Tev- sebebi ile ortaya ç›kt›. Mal-
rat’› ezberden ve çok güzel lar›n› hazinelere doldurdu.
bir flekilde okurdu. Yüzü- Hazinelerinin anahtarlar›n›,
nün güzelli¤i fevkalâde k›rk kat›r tafl›rd›.
idi. Bu yüzden ona; “Nur Karun zengin olunca,
yüzlü” derlerdi. fakirli¤indeki iyi, güzel
peygamberler tarihi ansiklopedisi 183
MUSA ALEYH‹SSELÂM

hasletleri kaybetti. Azarak Nasihat edenleri hiç


taflk›nl›k yapt› ve haddi zi- dinlemezdi. Hatta, duas›
yadesiyle aflt›. Böylece zu- ve ö¤retti¤i ilim sayesin-
lüm ve haks›zl›k yapmaya de, mal ve mülke kavufl-
bafllad›. Ziynetlerle süslü mas›na vesile olan Hazreti
elbiselerle d›flar› ç›kar; Musa’n›n sözünün bile, ‹s-
gö¤sü ilerde olarak, sal›- railo¤ullar› taraf›ndan din-
narak kibirli yürür ve elbi- lenmesine tahammül ede-
seleri yerlerde sürünürdü. mez oldu.
Nitekim Kasas suresinin Hele Hazreti Musa’n›n,
79. ayet-i kerimesinde me- kardefli Hazreti Harun’a kur-
alen; (Karun, ziynet ve ih- ban kesme vazifesi (hibirlik)
tiflam› içinde kibirlenerek vermesi karfl›s›nda, art›k
kavminin karfl›s›na ç›kt›.) dayanamad›. “Allahü teâlâ
buyurularak, onun bu hâli diledi¤ini peygamber ya-
haber verildi. par” diyece¤i yerde, Hazre-
Sonradan gördü¤ü ti Musa’ya var›p dedi ki:
için, alt›n eyerli beyaz bir - Ey Musa! Senin pey-
ata biner; iki yan›na, süslü gamberli¤in, Harun’un hi-
elbiseler ve ziynetlerle do- birli¤i var. Benim ise böy-
nat›lm›fl yüzlerce köle ve
le hiçbir fleyim yok. Hâlbu-
cariyeler al›r, halka göste-
ki ben, Tevrat’› gayet iyi
rifl yapard›. Bunun da öte-
okumaktay›m. Buna nas›l
sinde ‹srailo¤ullar›na ve
dayan›r›m?
Musa aleyhisselâma karfl›
kibirlenir; ifllerine kar›fla- - Hazreti Harun’a bu
rak muvaffak olmalar›na vazife ve makam›, ben de-
mâni olurdu. Fakirleri afla- ¤il, Allahü teâlâ verdi.
¤› görür; mal ve mülkü- - Vallahi, bana bir be-
nün çok fazla olmas›na yan, bir alâmet gösterme-
ra¤men, biraz›n› bile fakir- dikçe, seni bu hususta tas-
lere veremezdi. dik etmem!
peygamberler tarihi ansiklopedisi 184
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Bunun üzerine Musa inananlar ile birlikte ora-


aleyhisselâm, ‹srailo¤ulla- dan ayr›ld›.
r›n›n reislerini toplay›p bu- Musa aleyhisselâm,
yurdu ki: aralar›ndaki yak›nl›ktan
- Bastonlar›n›z› getirin! dolay› ona müdâra ederdi.
Sabahleyin kimin bastonu Zira onun gerçekten iman
yeflillenmifl olursa, hibirli- etmedi¤ini biliyor, fakat
¤e o lây›kt›r. aç›k bir delil olmad›¤› için
Bastonlar› toplay›p, ge- aç›kça söylemiyordu.
tirdiler. Musa aleyhisse- Buna karfl›l›k Karun,
lâm, herkesin ismini bas- her zaman Musa aleyhis-
tonunun üzerine yazd›. selâma eziyetten, s›k›nt›
Hepsini al›p, Allahü teâlâ- vermekten geri kalmazd›.
ya ibadet ettikleri mabe- Günden güne düflmanl›¤›-
din içine b›rakt›. Bastonlar, n›n fliddetini ve muhalefe-
sabaha kadar orada dikili tini daha da art›rd›.
kald›. Sabah oldu¤unda, Allahü teâlâ Musa
Harun aleyhisselâm›n aleyhisselâma, kavmine,
bastonu k›m›ldad› ve yeflil elbiselerinin dört bir tara-
yapraklar açt›. Bunun üze- f›na gökyüzü mavisi ren-
rine Musa aleyhisselâm ginde bir flerit takmalar›n›
buyurdu ki: emretmesini bildirdi. Bu-
- Ey Karun! Bunu ben nun üzerine Musa aleyhis-
mi yapt›m? selâm, ‹srailo¤ullar›n› ça-
Karun, “Vallahi bu, si- ¤›rd› ve onlara dedi ki:
hirbazlar›nkinden daha - Allahü teâlâ, birbirini-
acayip bir fley de¤ildir.” zi gördü¤ünüz zaman,
dedi ve k›zarak ç›k›p gitti. kendisini hat›rlaman›z
Bu hâli de onun iman et- için, elbiselerinize gökyü-
medi¤ini göstermekte idi. zü renginde fleritler tak-
Musa aleyhisselâm da, man›z› emrediyor.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 185
MUSA ALEYH‹SSELÂM

‹srailo¤ullar›n›n ço¤u Karun, müminlerin


takt›¤› hâlde, Karun bö- yapt›¤› bu nasihatleri ka-
bürlenip, bu emre itaat et- bul etmedi. fi›mar›kl›¤›n›n
medi. Üstelik; “Bu ifli, bafl- yan›nda, Allahü teâlân›n
kalar›ndan kendilerini kendisine verdi¤i nimetle-
ay›rmak için efendiler kö- re nankörlü¤ünü gitgide
lelerine yapar.” dedi. art›rd›. O dereceye geldi
Karun’un yapt›klar›na ki, utanmadan nimeti ken-
karfl›, iman eden ‹srailo- dinden bildi ve nasihat
¤ullar›ndan baz›lar›, ona edenlere dedi ki:
nasihat edip dediler ki: - Bu servet, bana ancak
- Ey Karun! Dünya ma- bende olan ilim mukabi-
l› ile fl›marma! Çünkü Alla- linde verilmifltir.
hü teâlâ dünya mal› ile fl›- Karun’un bu sözü, ilmi-
maranlar› sevmez. Allahü nin kendisine bir faydas› ol-
teâlân›n sana verdi¤i zen- mad›¤›n› göstermektedir.
ginlik ve servet ile ahiret Zira önceki ümmetlerden
yurdunu, cenneti iste! kendisinden ilimce, say›ca
Onu ibadet olan yerlere çok üstün kimseler helâk
sarf eyle! Allahü teâlân›n olmufllard›. Hâlbuki o, ken-
sana verdi¤i servet ile ahi- disi gibi, hatta kendisinden
reti elde etmeye çal›fl! daha zengin, güçlü ve kuv-
Çünkü as›l maksat odur. vetli olanlar›n hâllerini Tev-
Bundan sonra da dünya- rat’ta okumufl, tarihçiler-
dan nasibini de unutma! den dinlemiflti. O, kendisini
Allahü teâlân›n sana ih- helâkten koruyacak faydal›
san etti¤i gibi, sen de Onun ilmi bilemedi. Bildi¤ini id-
kullar›na mal ile ihsan et! dia etti¤i ilim, onu helâk ol-
Yeryüzünde fesat arama, is- maktan koruyamad›.
teme! Çünkü Allahü teâlâ, Karun, ziynet ve ihtifla-
fesat ç›karanlar› sevmez. m› içinde kavminin karfl›-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 186
MUSA ALEYH‹SSELÂM

s›na ç›kt›¤›nda, dünya ha- çekmeye çal›flt›. Onlardan


yat›n› arzu edenler diyor- bir k›sm›, ona iltifat etme-
lard› ki: ye, ziyafetlerine gitmeye,
- Ne olurdu, Karun’a sözlerine kanmaya baflla-
verilen servet gibi, bizim d›. Onun flatafat ve mal›na
de olsayd›. O, hakikaten imrenip, onun gibi zengin
büyük nasip sahibidir. olma hülyalar›na düflenler
Buna karfl›l›k, kendileri- oldu. Hatta baz›lar› onun
ne ilim verilenler de flöyle emrine girerek, dedi¤in-
diyorlard›: den ç›kmaz oldular.
- Yaz›klar olsun size! Musa aleyhisselâm ona
‹man edip, salih amel iflle- nasihat ederek, yapt›klar›-
yenlere Allahü teâlân›n na son vermesini istedi. Al-
verdi¤i sevap, Karun’un lahü teâlâdan zekât emri
mal›ndan ve dünyadan gelinceye kadar bu hâl
daha hay›rl›d›r. Bu sevaba, böyle devam etti. Allahü te-
ancak günahlardan sak›- âlâ, müminlere zekât› farz
n›p, taate sabredenler ka- k›l›nca; Musa aleyhisselâm,
vuflur. Karun’a, verece¤i zekât›n
Bu sözü söyleyenler miktar›n› söyledi.
Hazreti Yûfla ve Kalib bin Karun eve dönüp, mal
Yukna idi. Bunlar, dünya- ve paras›n› hesap edince,
ya aldananlara, esas ni- verece¤ini çok buldu. Nef-
metin ahirette oldu¤unu si, bunu vermeye yanafl-
hat›rlat›yorlard›. mad›. ‹srailo¤ullar›ndan
Karun, Musa aleyhis- nefsine uyanlar› toplay›p,
selâma muhalefette daha onlara dedi ki:
da ileri gidip, alt›ndan bi- - Musa’n›n her dedi¤i-
na yapt›. Orada yemekler ne itaat ettiniz. Ama o,
haz›rlat›p ziyafetler vere- flimdi de mal ve paralar›-
rek, ‹srailo¤ullar›n› yan›na n›z› almak istiyor.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 187
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Bunun üzerine, Ka- bir fahifleye yüklü miktar-


run’un dünyal›¤›na alda- da alt›n vermekte hiç te-
nanlar flöyle cevap verdi- reddüt etmiyordu. Zira
ler: nefs Allahü teâlân›n emri-
- Sen bizim büyü¤ü- ne karfl› gelmeyi ona tatl›
müz ve efendimizsin. Ne gösteriyordu.
yapmam›z› istersen, söyle Ertesi gün olunca, Ka-
yapal›m. run, ‹srailo¤ullar›n› topla-
- Öyleyse size emrim, d›. Sonra Musa aleyhisse-
filan fahifleyi buraya geti- lâma gelerek dedi ki:
rin! “Musa benimle zina - ‹srailo¤ullar› topland›,
etti” desin, ona bahflifl ve- seni beklerler. Allahü te-
reyim. Bunu yap›nca, ‹sra- âlân›n emir ve yasaklar›n›,
ilo¤ullar› Musa aleyhisse- dinlerinin esaslar›n›, hü-
lâma bafl kald›r›rlar; böy- kümlerini onlara bildir.
lelikle biz de kurtuluruz. Bunun üzerine Musa
Fahifleyi getirdiler. Ka- aleyhisselâm, onlar›n ya-
run, ona yüklü bir miktar pa- n›na gitti. Anlatmaya bafl-
ra verdikten sonra dedi ki: lad›:
- Senin koruyucun be- - H›rs›zl›k yapan›n elini
nim. Seni, benim han›m- keseriz; iftira edene, sek-
lar›mla birlikte bulundura- sen sopa vururuz; zina
ca¤›m. Ama yar›n, ‹srailo- eden bekâr kimseye, yüz
¤ullar›n›n gözü önünde, sopa vururuz; evli olan
“Musa benimle zina etti” kimse zina ederse, ölün-
diyeceksin. ceye kadar onu tafllar›z.
Allahü teâlân›n emret- Karun hemen sordu:
ti¤i zekât› vermeye gelin- - Bu hükümler senin
ce, çok buldu¤u için ver- için de geçerli midir?
mek istemeyen Karun, Musa aleyhisselâm bu-
maksad›na ulaflmak için, yurdu ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 188
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Evet, benim için de ‹srailo¤ullar›, hemen


geçerlidir! adam gönderip kad›n› ça-
Arad›¤› f›rsat› ele geçir- ¤›rd›lar. Musa aleyhisse-
di¤ini zanneden Karun, lâm gelen kad›na sordu:
büyük bir heyecanla Musa - Ey kad›n! Ben sana,
aleyhisselâma dedi ki: bunlar›n dedi¤i gibi bir
- ‹srailo¤ullar›, senin fi- fley yapt›m m›?
lan kad›nla düflüp kalkt›¤›- Sonra da peygamber-
n› söylüyorlar. lik nuru ile ona bak›p bu-
- Ben mi yapm›fl›m? yurdu ki:
- Evet. - Musa’ya ve ‹srailo¤ul-
- O kad›n› ça¤›r›n baka- lar›na denizi yar›p yol ya-
l›m, ne diyor? fiahitlik pan ve Musa’ya Tevrat’›
ederse, yahut itiraf eder- indiren Allahü teâlâ hakk›
se, dedi¤i gibidir. için do¤ru söyle!
peygamberler tarihi ansiklopedisi 189
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Allah için do¤ruyu isteyip, çirkin bir fiille beni


söylemesine yemin verin- suçlad›. Ey Allah›m, onun
ce, Allahü teâlâ, kad›na cezas›n› ver!
tevfik verdi. Yani, kad›n›n Allahü teâlâ, Hazreti
iflini, r›zas›na muvaf›k k›ld› Musa’ya bafl›n› secdeden
ve onun için kötülük yolu- kald›rmas›n› emir buyur-
nu kapay›p iyilik yolunu du. Yere de, Musa aleyhis-
açt›. Kad›n kendi kendine; selâm›n iste¤ine uymas›n›
“Bugün tövbe ile söze emretti. Musa aleyhisse-
bafllamam, Allah›n pey- lâm, toplanm›fl insanlara
gamberine eziyet etmem- buyurdu ki:
den iyidir” diye düflün-
- Ey ‹srailo¤ullar›! Alla-
dükten sonra flöyle cevap
hü teâlâ beni Firavuna
verdi:
gönderdi¤i gibi, Karun’a
- Hay›r, onlar yalan da gönderdi. Ona uyan
söylüyorlar. Ama, Karun onunla kals›n, benimle
bana, benimle zina etti¤in olan ondan ayr›ls›n!
iftiras›n› söylemem için
‹ki kifli hariç hepsi Ka-
çok para verdi.
run’dan ayr›ld›. Sonra Mu-
Bekledi¤inin aksine, sa aleyhisselâm; “Ey top-
söylenen bu sözleri ifliten rak! Onlar› yut!” buyurdu.
Karun flafl›rd›, ne yapaca- Dizlerine kadar yuttu. Tek-
¤›n› bilemedi. Orada bulu- rar “Ey toprak! Onlar›
nanlar› bir müddet sessiz- yut” dedi. Bellerine kadar
lik kaplad›. Musa aleyhis- yuttu. Sonra; “Ey toprak!
selâm hemen secdeye ka- Onlar› yut” buyurdu. Bo-
pand›. Hem a¤l›yor, hem yunlar›na kadar yuttu.
de flöyle dua ediyordu: Sonra yine; “Ey toprak!
- Ya Rabbi! Senin düfl- Onlar› yut” buyurunca,
man›n bana eziyet etti. toprak onlar› içine al›p, ka-
Beni rezil ve rüsva etmek pand›. Böylece yerin dibi-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 190
MUSA ALEYH‹SSELÂM

ne geçtiler. Karun ve arka- riyle Karun’un saray›, mal


dafllar›ndan hiçbir eser ve hazineleri de yerin dibi-
kalmad›. ne geçti. Hiçbir eser kal-
Karun helâk olunca, mad›. Nitekim Allahü te-
Musa aleyhisselâm›n na- âlâ, Kasas suresi 81. aye-
sihat edip, Allahü teâlân›n tinde mealen buyurdu ki:
azab›yla korkuttu¤u mü- (Nihayet biz onu [Ka-
minler, Allahü teâlâya run’u] ve saray›n› yere ge-
hamdettiler. Önceden Ka- çiriverdik. Art›k Allahü te-
run’un mal›n›, saltanat›n› âlân›n azab›ndan onu kur-
ve yaflay›fl›n› temenni tarmaya yard›m edecek
edenler, piflman oldular. hiçbir cemaat› da yoktu.
Böylece mal›yla gururla- Kendisi de o azab› men et-
nan ve kurtulaca¤›n› sa- meye kadir de¤ildi.)
nan bir kimse de tarihte Karun helâk olunca,
darb›mesel olarak kald›. müminler, Allahü teâlâya
Allahü teâlâ, Karun’u hamdettiler. Önceden Ka-
ve iki arkadafl›n› yere geçi- run’un mal›n›, saltanat›n›
rince, ‹srailo¤ullar›, kendi ve yaflay›fl›n› temenni
aralar›nda f›s›ldafl›p dedi- edenler, piflman oldular.
ler ki: Allahü teâlâ bunu bildire-
- Musa aleyhisselâm, rek, ayn› surenin 82. aye-
Karun’un evini, mal ve ha- tinde mealen buyuruyor
zinelerini elde etmek için ki:
ona beddua etti. (Dün onun mal ve sal-
Musa aleyhisselâm, tanat›n› temenni edenler;
bunun üzerine Allahü te- “Vay, demek ki, Allahü te-
âlâya dua edip, evini, ma- âlâ diledi¤i kimsenin r›zk›-
l›n› ve hazinelerini de yere n› geniflletiyor ve daralt›-
geçirmesini istedi. Bunun yor. E¤er Allahü teâlâ bize
üzerine, Hak teâlân›n em- lütfetmeseydi, bizi de yere
peygamberler tarihi ansiklopedisi 191
MUSA ALEYH‹SSELÂM

bat›rm›flt›. Hakikat flu ki, Gerçekten Musa onlara


kâfirler asla kurtulmaya- apaç›k delillerle gelmiflti
cak!” demeye bafllad›lar.) de, onlar yeryüzünde ki-
Allahü teâlâ, insanlara birlenip bafl kald›rm›fllar-
Karun k›ssas› ile mal ve d›. Azab›m›z onlara ulafl›p
mülkün insan› kurtarma- kurtulamad›lar.)
yaca¤›n›, kibrin insan› fe-
lâkete düflürece¤ini bildi- H›z›r aleyhisselam ile
rerek, Kasas suresinin 83. buluflma
ayet-i kerimesinde de me- Bir zaman Hazreti Mu-
alen; (‹flte ahiret yurdu! sa, Allahü teâlâya sual et-
Biz onu, yeryüzünde te- ti:
kebbür ve fesat isteme-
- Ya Rabbi! Kullar›ndan
yenlere veririz. Ak›bet
hangisi sana daha sevgili-
cennet müttekîlerindir.)
dir?
buyurdu. Allahü teâlâ,
böylece, emirlerini yerine - Beni zikredip, unut-
getirip, yasaklar›ndan sa- mayand›r.
k›nmak suretiyle, azab›n- - Ya Rabbi, kazada, hü-
dan korkan kimseler için küm vermede en sevgili
güzel ak›bet olarak cenne- kulun kimdir?
ti vadetti. - Do¤ru hüküm verip,
Allahü teâlâ, peygam- nefsinin arzular›na uyma-
beri Musa aleyhisselâm› yand›r.
ve müminleri her belâ ve - Ya Rabbi, en âlim ku-
s›k›nt›dan kurtard›. Nite- lun hangisidir?
kim Ankebût suresi 39. - ‹lmi, insanlarca çok is-
ayet-i kerimesinde me- tenendir. Onun bir sözü
alen buyurdu ki: benim hidayetime, yasak-
(Karun’u, Firavunu ve lamas› da benim yasakla-
Haman’› da helâk ettik. mama delâlet eder.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 192
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Ya Rabbi! Yeryüzünde Nihayet iki denizin bir-


benden daha âlim birisi leflti¤i yerde, bir kayan›n
var m›? yan›na var›nca, dinlenmek
- Evet, vard›r. üzere konaklad›lar. Baflla-
r›n› yere koyup uzand›lar.
- Ya Rabbi, o kimdir?
Bu s›rada zembil içindeki
- H›z›r’d›r. tuzlanm›fl ölü bal›k, canla-
- Onu nerede bulurum? n›p denize ak›verdi. Deniz
- Sahilde, bal›¤›n suya içinde bir yol tutup gitti.
dald›¤› kayan›n yan›nda. Tuzlu bal›¤›n canlan›p, iki
Allahü teâlâ böylece denizin birleflti¤i yerde de-
bal›¤›, ona iflaret ve delil nize akmas›n›, Yûfla aley-
eyledi ve buyurdu ki: hisselâm gördü. O anda
Musa aleyhisselâm uyu-
- Bu bal›k dirilince, ar- yordu. Fakat Yûfla aleyhis-
kadafl›n› orada bulursun! selâm uyan›k idi ve abdest
Allahü teâlân›n, H›z›r al›yordu. Abdest suyun-
aleyhisselâmla buluflaca¤› dan su damlalar›, zembil
yeri bildirmesi üzerine, Mu- içindeki tuzlu bal›¤›n üze-
sa aleyhisselâm, Yûfla aley- rine damlay›nca, bal›k he-
hisselâm› da yan›na al›p, men canlan›p, denize git-
zembil içine tuzlanm›fl bir miflti.
bal›k koyarak yola ç›kt›. H›- Yûfla aleyhisselâm bu
z›r aleyhisselâm› buluncaya hâdiseye hayret edip, Mu-
kadar yol yürümeye karar sa aleyhisselâma anlat-
verip, azmetti. Böylece yol- may› düflündü. Fakat
culu¤a bafllad›lar ve bir unuttu. Konaklad›klar› bu
müddet yürüdükten sonra yerde bir müddet uyuduk-
Yûfla aleyhisselâma dedi ki: tan sonra, gecenin sonu-
- Bal›¤›n canlan›p, de- na do¤ru yola ç›k›p, bir
nize gitti¤i yerde bana ha- gün bir gece ve bir kuflluk
ber ver! vaktine kadar daha yürü-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 193
MUSA ALEYH‹SSELÂM

düler. Kuflluk vakti Musa - Siz istirahat için uzan-


aleyhisselâm, hizmetinde d›¤›n›zda, ben abdest al›-
bulunan Yûfla aleyhisselâ- yordum. Abdest suyum-
ma dedi ki: dan su damlalar›, bal›¤›n
- Kuflluk yeme¤imizi üzerine düflünce, bal›k
getir! Bu yolculu¤umuz- canlan›p, zembilden s›çra-
dan yorgunluk duymaya d› ve denize gitti. Denize
bafllad›k. gitti¤i yer, kendine göre
bir yol oldu. Bu hâdiseyi
Musa aleyhisselâm ile
size haber vermeyi unut-
Hazreti Yufla, ilk konakla-
tum.
d›klar› yer olan iki denizin
birleflti¤i bölgeden epey Yûfla aleyhisselâm, bu
uzaklaflm›fllar ve oraya ka- hâdiseyi anlat›nca, Musa
dar hiç yorulmam›fllard›. aleyhisselâm buyurdu ki:
Oray› geçip gittikten son- - Ey Yûfla! ‹flte senin
ra, yorgunluk duymaya gördü¤ün bu garip hâdi-
bafllad›lar. Musa aleyhis- se, bizim arad›¤›m›z fley-
selâm yiyece¤i isteyince, dir. Yolculu¤umuzun se-
Yûfla aleyhisselâm bal›- bebi de, bu hâdisenin vu-
¤›n, daha önce konakla- ku buldu¤u yere ulaflmak-
d›klar› yerde denize gitti¤i- t›r. Çünkü arad›¤›m›z zat›
ni hat›rlad›. Bunu daha ön- orada bulaca¤›z.
ce söylemeye karar verdi- Büyük bir nefle ve sü-
¤i hâlde unutmufltu. Bu rur içinde geri döndüler.
unutmas›na flaflarak; “Biz ‹zlerine baka baka, dinlen-
tafl›n dibinde dinlendi¤i- mek için ilk oturduklar› ve
miz zaman, tuzlu bal›k de- tuzlu bal›¤›n canlan›p de-
nize gitti. Bunu size haber nize gitti¤i yere tekrar gel-
vermeyi unuttum.” dedi. diler. Yan›nda dinlendikle-
Sonra da hâdiseyi flöyle ri kayaya yaklaflt›klar›nda,
anlatt›: bir de bakt›lar ki, orada
peygamberler tarihi ansiklopedisi 194
MUSA ALEYH‹SSELÂM

h›rkas›na bürünmüfl, mü- verdi¤i öyle bir ilim vard›r


barek bir zat oturmaktad›r. ki, sen onu bilemezsin.
Bu zat, H›z›r aleyhisselâm Sende de Allahü teâlân›n
idi. Böylece, Musa aley- sana verdi¤i öyle bir ilim
hisselâm ona kavuflmufl vard›r ki, ben de onu bile-
oldu. mem. Sen benimle bera-
Musa aleyhisselâm, ba- ber olamazs›n ve bende
l›¤›n denize yürüdü¤ü yer- bulunup, sende olmayan
de Hazreti H›z›r’› görünce, ilmim ile yapt›¤›m ifllere
ona yaklafl›p selâm verdi. sabredemezsin!
Selâm›na cevap veren H›z›r - Beni inflaallah sab›rl›
aleyhisselâm sordu: bulursun. Senin hiçbir ifli-
- Burada selâm veren ne müdahale etmem.
bulunur mu? Sen kimsin? - Ben sana hikmetini ve
- Ben Musa’y›m. sebebini izah edinceye ka-
- ‹srailo¤ullar›n›n Mu- dar, yapt›¤›m ifller hakk›n-
sa’s› m›? da bana sual sormamak
flart›yla, benimle beraber
- Evet. olabilirsin.
Bu tan›flmadan sonra, Musa aleyhisselâm,
Musa aleyhisselâm, as›l oraya kadar beraber gel-
maksad›n› söyledi: dikleri Yûfla aleyhisselâm›
- Allahü teâlân›n sana ‹srailo¤ullar›n›n yan›na
ihsan edip bildirdi¤i ilim- gönderdi.
den, biraz ö¤retmen üze- H›z›r aleyhisselâm, Mu-
re sana tâbi olay›m m›? sa aleyhisselâm ile sahil
Bunun üzerine H›z›r boyunca bir müddet yürü-
aleyhisselâm flu cevab› düler. Giderlerken bir ge-
verdi: minin geçmekte oldu¤unu
- Ya Musa! Bende, Alla- gördüler. Gemicilere, ken-
hü teâlân›n ihsan edip dilerini gemiye almalar›n›
peygamberler tarihi ansiklopedisi 195
MUSA ALEYH‹SSELÂM

söylediler. Gemiciler H›z›r benimle olmaya sabre-


aleyhisselâm› tan›y›p, on- demezsin demedim
lar› ücretsiz olarak gemiye mi?” diyerek ayr›lmak
bindirdiler. Bu s›rada bir istedi.
serçe geminin kenar›na Musa aleyhisselâm,
konup, denizden bir iki yu- “Dalg›nl›¤›mdan dolay›
dum su ald›. H›z›r aleyhis- beni k›nay›p da bana güç-
selâm, bu kuflu göstererek lük ç›karma!” deyince; H›-
dedi ki: z›r aleyhisselâm, yap›lan
- Ya Musa, Allahü te- bu ilk muhalefetin dalg›n-
âlân›n ilmi yan›nda benim l›k ile olmas› sebebiyle,
ve senin ilmin; denizin ya- Musa aleyhisselâmdan
n›nda, flu serçenin deniz- ayr›lmad› ve yolculu¤a
den ald›¤› bir yudum su devam ettiler.
kadar bile de¤ildir. Musa aleyhisselâm ile
Bindikleri gemi bir müd- Hazreti H›z›r’›n bindikleri
det yol ald›ktan sonra, H›z›r gemi karfl› sahile var›nca,
aleyhisselâm, bir aletle ge- inip yürüdüler. Yolda oy-
miye hasar vermeye baflla- namakta olan bir grup ço-
d›. Geminin suya temas cu¤a rastlad›lar. H›z›r aley-
eden tahtalar›ndan birini hisselâm, o çocuklardan
söktü. Musa aleyhisselâm, birini tutup, öldürüverdi.
bu durumu görünce, mü- Musa aleyhisselâm daya-
dahale ederek dedi ki: namay›p, H›z›r aleyhisse-
- Sen ne yap›yorsun? lâma dedi ki:
Bizi ücretsiz gemiye bin- - Tertemiz bir cana k›y-
dirdiler; sen ise gemiyi de- d›n. Hiç günah› yok iken
lip, içindekileri bat›rmak onu öldürdün!
istiyorsun. - Ben sana benimle ol-
Bunun üzerine, H›z›r maya sabredemezsin de-
aleyhisselâm, “Ben sana medim mi?
peygamberler tarihi ansiklopedisi 196
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- E¤er bundan sonra Bunun üzerine H›z›r


sana bir fley sorarsam, be- aleyhisselâm, Musa aley-
nimle arkadafll›k etme! O hisselâma ayr›l›k zaman›-
zaman benim sana bir di- n›n geldi¤ini bildirerek de-
yece¤im yoktur. di ki:
Bunun üzerine H›z›r - ‹flte bu sualin art›k ay-
aleyhisselâm bir müddet r›lmam›z› gerektiren bir
daha beraber olmay› kabul sebeptir. fiimdi sabretme-
etti. Yolculuklar›na devam ye dayanamad›¤›n fleyle-
ettiler. Sonra yollar› bir bel- rin hikmetini sana aç›kla-
deye düfltü. O memleketin yaca¤›m:
ahalisinden yiyecek bir
Bindi¤imiz gemiyi de-
fleyler istediler. Fakat onlar
lip yaralamam›n sebebi
hiçbir fley vermediler ve
fludur: O gemi, geçimleri-
misafir etmek de istemedi-
ler. Sonra o beldede dolafl- ni denizden temin eden
maya bafllad›lar. Bu s›rada, on fakir kardefle aitti. Karfl›
y›k›lmak üzere olan bir du- sahilde ise, sa¤lam olan
var gördüler. H›z›r aleyhis- gemilere el koyarak, zorla
selâm, eliyle duvar› do¤rul- alan zalim bir hükümdar
tuverdi. Duvar›n y›k›lmas›- vard›. O zalimin, “Bu gemi
na mâni olup sa¤lamlaflt›r- sa¤lam de¤ildir!” diye el
d›. Musa aleyhisselâm, koymamas› için gemiyi
kendilerini misafir etmeyen yaralad›m. ‹flte gemiyi ku-
bu belde halk›na böyle bir surlu hâle getiriflimin se-
yard›m›n yap›lmas›na sab- bebi budur. Böylece, o za-
redemeyip flöyle dedi: lim hükümdar›n onu gasp
- E¤er isteseydin, bu etmesine mâni oldum.
duvar› do¤rultmana karfl›- Öldürdü¤üm çocu¤a
l›k, onlardan bir ücret al›r- gelince; bu çocuk, bulû¤
d›n. Biz de ihtiyac›m›z› gi- ça¤›na ermifl, yol kesen
dermifl olurduk. azg›n ve taflk›n bir kâfir idi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 197
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Anas› ve babas› ise halis lar›n›n eline geçecekti. Ço-


birer mümindiler. E¤er, o cuklar büyüyünce define-
çocu¤u öldürmeseydim, ye sahip olabilsinler dü-
ana ve babas›n›n küfre flüncesiyle duvar› düzelt-
düflmesine sebep olacak- tim. Bütün bunlar, her iki-
t›. O çocu¤u öldürmekle, miz için Rabbimizden bir
biz istedik ki; mümin olan rahmet idi. ‹flte senin sab-
anne ve babas› küfre düfl- redemedi¤in hâdiselerin
mekten kurtulsun; Allahü hikmeti bunlard›r.
teâlâ da onlara bedel ola-
H›z›r aleyhisselâm bu
rak, temiz ve salih bir evlât
sebepleri aç›klad›ktan son-
versin.
ra, Musa aleyhisselâmdan
[H›z›r aleyhisselâm›n ayr›ld›lar. Peygamber efen-
öldürdü¤ü çocu¤un anne dimiz bir hadis-i flerifinde,
ve babas›na, Allahü teâlâ bu hâdisenin, Musa aley-
hay›rl› bir k›z çocu¤u ver- hisselâm›n üçüncü suali
mifltir. Bu k›z, bir peygam- sormas›na kadar olan k›s-
ber annesi olmufl ve o
m›n› anlatt›ktan sonra bu-
peygamber vas›tas›yla bir
yurmufltur ki:
ümmet hidayete ermifl-
tir.] (Allahü teâlâ Musa’ya
rahmet etsin. Ne olurdu,
Y›k›lmak üzere iken
sabretseydi de aralar›nda
do¤rulttu¤um duvara ge-
lince; o duvar, salih bir ba- geçecek hâdiseler Allahü
ban›n iki yetim çocu¤una teâlâ taraf›ndan bize bildi-
aitti. Alt›nda bir define rilseydi.)
vard›. E¤er duvar› düzelt- Musa aleyhisselâm ile
meseydim, y›k›l›p define yolculuk eden Hazreti H›-
ortaya ç›kacak, çocuklar z›r’›n peygamber veya velî
da henüz küçük olduklar› oldu¤u bildirilmifltir. Mu-
için, mallar›na sahip ola- hammed Masum hazretle-
mayacak ve define baflka- ri de, Hazreti H›z›r’›n vefat
peygamberler tarihi ansiklopedisi 198
MUSA ALEYH‹SSELÂM

etti¤ini ve ruhunun insan - Ya Musa! Ben, Erî-


fleklinde, insanlara yard›m ha’y› sizin için memleket
etti¤ini bildirmektedir. ve yerleflme yeri olarak
yazd›m, takdir ettim. Ora-
ya git ve düflmanlardan
Arz-› Mev’ûd’a yolculuk
kim varsa onlarla harp et!
Musa aleyhisselâm, ‹s- Muhakkak ki, onlara karfl›
railo¤ullar› ile beraber, de- sizin yard›mc›n›z benim.
delerinin as›l memleketi
Musa aleyhisselâm,
olan Kenan diyar›na git-
kavmine, Erîha beldesin-
mek üzere M›s›r’dan ç›k-
de bulunanlarla harp et-
m›fllard›. Çünkü Allahü te-
mek suretiyle o beldeyi al-
âlâ onlara, Arz-› mev’ûd
malar› icap etti¤ini, böyle-
denilen yerde yerleflmeyi
ce kendilerine vadolunan
nasip edece¤ini vadetmiflti.
memleketlere varm›fl ola-
O zamanlarda, o belde- caklar›n› bildirdi.
lerde zalim ve zorba bir
Toplan›p gidecekleri
kavim olan Amâlikal›lar zaman, ‹srailo¤ullar›, her
vard›. Bunlar, iri cüsseli ve zamanki itaatsizliklerini yi-
kuvvetli kimselerdi. Allahü ne yaparak dediler ki:
teâlâ, zalim ve zorba olan
Amâlika kavmini helâk - Biz onlarla harp ede-
edip, Arz-› mev’ûd diyar›- ce¤iz ama, bilmiyoruz ki,
n›, ‹srailo¤ullar›na vatan askerleri ne kadard›r? Ne
k›laca¤›n› Musa aleyhisse- silahlar› vard›r? Önden
lâma bildirmiflti. adam gönderip, durumla-
r›n› anlayal›m.
Allahü teâlâ, ‹srailo¤ul-
lar›na, bu bölgede bulu-
nan Erîha flehrine gidip On iki kiflilik heyet
yerleflmelerini emretti. Bunun üzerine Hazreti
Musa aleyhisselâma vah- Musa, ‹srailo¤ullar›n›n her
yedip buyurdu ki: bir kolundan birer temsilci
peygamberler tarihi ansiklopedisi 199
MUSA ALEYH‹SSELÂM

peygamberler tarihi ansiklopedisi 200


MUSA ALEYH‹SSELÂM

seçti. Seçti¤i bu temsilci- lar› için, Amâlikal›lar›n as-


ler, iyi haber toplayan, sö- kerî güçlerinin fazla oldu-
zünde sad›k ve vefakâr ¤unu, ‹srailo¤ullar›na bil-
kimseler idi. Yûfla bin Nûn dirmemek icap ediyordu.
ve Kâlib bin Yuknâ da bu Erîha beldesine incele-
on iki kifli aras›nda idi. meye giden on iki kifli, ‹s-
Bu on iki kiflilik temsilci railo¤ullar›n›n gevfleklik
heyeti, Erîha beldesine gi- gösterece¤ini düflünerek,
derek, malûmat toplama- aralar›nda istiflare edip
ya bafllad›lar. Tabiî ki, ora- dediler ki:
larda bulunanlar zalim ve
- fiayet biz bu zorbala-
zorba kimseler olup, hepsi
r›n hâllerini bütün teferru-
de uzun boylu, cüsseli,
at›yla, aç›k aç›k anlat›r, ha-
güçlü kuvvetli idiler. Fakat
ber verirsek; ‹srailo¤ullar›,
her ne olursa olsun, onlar-
la savafl›p, flehri ele geçir- bunlarla muharebe et-
meleri lâz›md›. Bu savafl- mekten çekinirler. En iyisi
ta, Allahü teâlâ, ‹srailo¤ul- biz, Amâlikal›lar›n durum-
lar›na yard›m edece¤ini lar›n› gizleyelim.
vadetti¤ine göre, savafl› Temsilciler, aralar›nda
mutlaka Musa aleyhisse- bu flekilde anlafl›p, ‹srailo-
lâm kazanacakt›. ¤ullar›n›n yan›na döndük-
Hâl böyle olunca, Amâ- ten sonra, yapt›klar› anlafl-
likal›lar›n güçlü, kuvvetli ve may› bozdular. Temsilciler
zorba kimseler olmas›na aras›nda bulunan ve
hiç ald›r›fl etmeden sald›r›- Kur’an-› kerimde; “Allah-
ya geçmek gerekiyordu. tan korkan iki kimse” ola-
Bununla beraber, hücum- rak bildirilen Yûfla bin
da gevflek davranmak ve Nûn ve Kâlib bin Yuknâ
çekingenlik, ‹srailo¤ullar›- hariç, kalan on kifli sözle-
n›n âdetleri oldu¤undan, rinde durmay›p, gördükle-
yine bir pürüz ç›karmama- rini anlatt›lar.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 201
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Bu iki zat ise, Musa ve Onun vaadi elbette hakt›r.


Harun aleyhimesselâm- Dolay›s›yla siz hiçbir fley-
dan baflkas›na, Erîha’da den çekinmeyin! Bunlara
gördüklerinden hiç bah- riayet etmez, söz dinle-
setmediler. Onlara Erîha mezseniz, muhakkak zara-
beldesi hakk›nda bilgi ve- ra, ziyana u¤ram›fl olur; pe-
rirken; “Oras› çok güzel, riflan bir hâlde kal›rs›n›z.
çok hofl, nimeti bol bir ‹srailo¤ullar› ise, nor-
memleket. ‹nsanlar› dev malde kendilerine yak›flan
cüsseli, iri yar›; fakat kalb- ve nankörlüklerine uyan
leri zay›f kimseler. Onlar flu cevab› verdiler:
size bir fley yapamazlar...”
gibi fleyler söylediler. - Hakikaten orada zor-
balar var. Gerçekten, onlar
Fakat, di¤er on kiflinin, oradan ç›kmad›kça, biz
sözlerinde durmayarak, oraya giremeyiz.
Amâlikal›lar›n durumunu
tam olarak anlatmalar› se- Yûfla bin Nûn ve Kâlib
bebiyle, onlar›n zalim ve bin Yuknâ da ‹srailo¤ulla-
zorba kimseler olduklar› r›n› söz dinlemeye teflvik
‹srailo¤ullar› aras›nda ya- ederek dediler ki:
y›ld›. Hâl böyle olunca da, - Onlara anîden bask›n
gitmekten çekindiler. Mu- yap›n! Böyle yaparsan›z
sa aleyhisselâm onlara galip olursunuz. Hakiki
dedi ki: iman sahibi iseniz, Allahü
- Allahü teâlân›n size teâlâya güvenin! Zalim ve
takdir etti¤i, sizi yerlefltir- zorba diye insanlardan
meyi vadetti¤i yere, hep korkmay›n!
beraber gidin, korkmay›n, Bu iki zat, ‹srailo¤ullar›
çekinmeyin! Ard›n›za dön- içindeki kabilelerden, Erî-
meyin! Allahü teâlân›n ha beldesindeki kimseler
yard›m› elbette gelecektir. hakk›ndaki haberleri du-
Çünkü vaadi vard›r ve yanlara, korkulacak bir fley
peygamberler tarihi ansiklopedisi 202
MUSA ALEYH‹SSELÂM

olmad›¤›n› bildirdiler. Al- durum, tarih boyunca te-


lahü teâlân›n yard›m ve kerrür etmifltir. ‹nsan feraha
inayetiyle Erîha’n›n fethe- ç›k›nca, eski s›k›nt›l› günleri-
dilece¤ini söyleyerek, ni çabuk unutuyordu.
Hazreti Musa’ya yard›mc› ‹srailo¤ullar›n›n inat ve
olmaya çal›flt›lar. tuhafl›klar› hatta küstahl›k-
‹srailo¤ullar›, gitmeye- lar› artarak devam ediyor-
ceklerini söylemekle de du. Hazreti Musa’ya en ol-
kalmay›p, içlerine düflen mad›k sözleri söyleyerek,
korku sebebiyle, a¤lay›p onu pek çok üzüyorlard›.
s›zlamaya, feryat etmeye Diyorlard› ki:
bafllad›lar ve dediler ki: - Siz ne kadar u¤raflsa-
- Keflke M›s›r’da kalsay- n›z ve gayret sarfetseniz
d›k. Orada ölseydik. Yahut yine bofluna... O zorbalar
burada, flimdi bulundu¤u- orada bulundukça biz ora-
muz yerde ölsek de, Alla- ya gitmeyiz. fiayet çok isti-
hü teâlâ bizi o zalimlerin, yorsan Rabbinle beraber
Amâlikal›lar›n memleketi- sen git. ‹kiniz onlarla sava-
ne sokmasa. Yoksa oraya fl›n. Bizi sorarsan›z, biz bu-
girersek, kendimiz öldü- rada kalaca¤›z.
¤ümüz gibi, kalan her fle- Sadece Hazreti Harun,
yimiz de onlara ganimet Kâlib bin Yuknâ, Hazreti
olur, yaz›k olur. Yûfla ve pek az kimse, onla-
‹srailo¤ullar› y›llarca r›n bu hareketlerinin yanl›fl
kendilerini M›s›r’da gördük- oldu¤unu söylüyordu.
leri zulümden kurtaracak Hazreti Musa, onlar›n
kurtar›c›y› beklemifllerdi. bu sözlerine çok üzüldü ve
fiimdi ise en ufak bir zorluk- gadapland›. fiöyle dua etti:
ta ona zorluk ç›kart›yor, eski - Ya Rabbi! Ben ken-
gördükleri zulümleri unut- dimden, kardeflim Ha-
mufl görünüyorlard›. Bu run’dan ve bana tâbi olan-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 203
MUSA ALEYH‹SSELÂM

lardan, dinde benimle kar- “- Ya Resûlallah, biz sa-


defllik edenlerden baflka- na inand›k! Allah kat›ndan
s›na sahip olam›yorum. getirdi¤in fleylerin hak ol-
Söz geçiremiyorum. Art›k du¤una itimat ve iman ey-
sen, bizimle bu fas›klar ledik. Sana itaat etmeye
toplulu¤unun aras›n› ay›r! ve emirlerine kesinlikle
Bunun üzerine Allahü uymaya söz verdik. Biz ‹s-
teâlâ ona buyurdu ki: railo¤ullar›n›n Hazreti Mu-
sa’ya dedi¤i gibi, “fiayet
- fiimdi kavmin içinde çok istiyorsan Rabbinle
bulunan Kâlib ve Yûfla ha- beraber sen git. ‹kiniz on-
riç, onlardan hiçbirine, larla savafl›n. Bizi sorarsa-
Arz-› Mukaddes’e girmek n›z, biz burada kalaca¤›z.”
ve oralara sahip olmak demeyiz. Biz, “Seninle be-
nasip olmayacakt›r. Arz-› raber ölünceye kadar sa-
Mukaddes’e girmek onla- vafl›r›z.” deriz.
ra haram k›l›nm›flt›r. Art›k
Art›k siz ne dilerseniz
onlar, k›rk sene müddetle,
emrediniz. Seni gönderen
bulunduklar› Tîh sahras›n-
Allah hakk› için, e¤er deni-
da hayret içinde, flaflk›n
ze girersen, seninle bera-
flaflk›n dolafl›rlar. O hâlde ber gireriz, hiçbirimiz geri
sen, böyle fas›k bir kav- kalmay›z. Biz düflmana kar-
min o hâlleri için hiç mah- fl› varmaktan çekinmeyiz.
zun olma, kederlenme! Savafl an›nda geri dönme-
‹srailo¤ullar› peygam- yiz. Biz, sabredenlerdeniz
berleri olan ve kendilerini ve sad›klardan›z. Cenab-›
zulümden kurtaran Musa Haktan, bizden memnun
aleyhisselâma böyle der- olaca¤›n›z ifller göstermesi-
ken, Medineli Müslüman- ni niyaz ederiz. Hemen, Al-
lar Bedir’de Peygamber lahü teâlân›n bereketi ile bi-
efendimize aynen flöyle zimle murat etti¤iniz tarafa
söylemifllerdi: hareket buyurunuz!”
peygamberler tarihi ansiklopedisi 204
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Tîh çölünde k›rk y›l g›n, söz dinlemez, k›ymet


‹srailo¤ullar›, Hazreti bilmez bir kavim olduklar›
Musa’y› çok üzmeleri se- hâlde, Allahü teâlâ, mer-
bebiyle k›rk sene müddet- hamet ve ihsan›n›n son-
le Tîh sahras›nda âdeta suz olmas› sebebiyle onla-
hapsolundular. Ne yapa- ra r›z›k veriyordu. Gökten,
caklar›n› bilemez vaziyette men ve selva denilen tatl›
flaflk›n flaflk›n dolafl›rlard›. ve et indiriyor, onlar yiyor-
Bulunduklar› yer darac›k, lard›. Hazreti Musa bir ye-
onlar ise pek kalabal›kt›. re asas› ile vurmufl ve tafl-
tan su ç›km›flt›. ‹srailo¤ul-
Sabahleyin büyük lar› o sudan içiyorlar ve su
flevkle ve gayretle, baflka hiç kesilmiyordu. Allahü
taraflara gitmek üzere ol- teâlâ taraf›ndan bir bulut
duklar› yerden ayr›l›rlar; gönderilmiflti. Bu bulut,
akflama kadar meflakkat üzerlerinde bulunup, on-
ve zahmetle uzun yollar lar› gölgelendirirdi. Onlar
giderlerdi. Fakat Allahü te- ise, bunlara flükretmek ye-
âlâ Tîh çölünden ayr›lma- rine nankörlük etmekte
malar›n› diledi¤inden, bir ileri gidiyorlard›.
günlük s›k›nt›l› yolculuk- Zaman ak›p giderken,
tan sonra, vard›klar› yerin, ‹srailo¤ullar›n›n Arz-› Mu-
sabahki ayr›ld›klar› yer ol- kaddes’e girmesi haram
du¤unu görerek, çok ha- olan k›rk sene dolmufltu.
y›flan›rlar; kendi kendileri- Bu müddet içinde nesil
ne yan›p yak›l›rlard›. Yani de¤iflmifl; “Biz o beldeye
ne kadar yol giderlerse gidip, zorba kimselerle,
gitsinler, neticede ç›kt›klar› kat’iyen savaflamay›z...”
yere var›rlard›. diyenler ölüp gitmifller;
‹srailo¤ullar›n›n tuhaf- yerlerine, onlara göre da-
l›klar›, nankörlükleri hiç ha itaatkâr, Tevrat’›n hü-
bitmiyordu. Bu kadar az- kümlerine uygun amel et-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 205
MUSA ALEYH‹SSELÂM

meye çal›flan ve her biri, Hazreti


harp edecek yafl ve kuv- Musa’n›n vefat›
vette bir nesil yetiflmiflti. Musa aleyhisselâm,
Bu k›rk senenin sonlar›- birgün bir ifl için ç›km›flt›.
na do¤ru, Harun aleyhis- Bir grup melâike gördü.
selâm da vefat etmiflti. Onlar› tan›d›. Yanlar›na
Musa aleyhisselâm›n etra- yaklaflarak durdu. Gördü
f›nda Yûfla bin Nûn ve Kâ- ki, benzeri görülmemifl,
lib bin Yuknâ’dan baflka çok güzel bir kabir kaz›yor-
eski yak›nlar›ndan hiç kim- lar. Yeflillik, parlakl›k ve
se kalmam›flt›. Kavminin güzellik bak›m›ndan öyle
hepsi Hazreti Musa’ya ita- bir yer hiç görmemifl idi.
at eder duruma gelmiflti. Onlara sordu:
Musa aleyhisselâm, - Bu kabri kimin için ka-
ümmeti ile birlikte Lût gö- z›yorsunuz?
lünün güney taraf›na gel- - Salih ve Rabbi kat›nda
di. Orada bulunan Uc bin kerim olan bir kul için kaz›-
Unk ad›nda zalim melik ile yoruz.
harp ederek, fierîa nehri-
- O kul, Allah kat›nda,
nin do¤u k›sm›ndaki yer-
herhâlde çok yüce bir yere
leri ele geçirdi. Erîha fleh-
sahiptir. Zira bugüne ka-
rinin karfl›s›ndaki da¤a ç›k-
dar böyle güzel bir kabir
t›. Uzaktan Kenan ilini gör-
görmedim.
dü. Uzakta olmas›na ra¤-
men, oralar bu da¤dan - Ey Allah›n peygambe-
görülürdü. ri! Senin için olmas›n› is-
ter miydin?
Musa aleyhisselâm her
ne kadar Kenan ilini gör- - Evet, isterdim.
müfl ise de, ‹srailo¤ullar›n› - Öyleyse, haberin ol-
oraya götürmek Yûfla sun, bu kabri senin için
aleyhisselâma nasip oldu. haz›rl›yoruz.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 206
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Meleklerin bu sözü üze- rek teninin rengi esmer


rine, Musa aleyhisselâm idi. Yüzü, ay misali parlar-
vefat›n›n geldi¤ini anlad›. d›. Uzunca boylu idi. Mü-
Bu s›rada Cebrail aleyhis- barek saçlar› ve sakal› si-
selâm gelerek, yan›nda yah idi. Mübarek yüzünde
durdu. Elinde cennet elma- bir ben vard›.
lar›ndan bir elma vard›. Hazreti Musa Kelimul-
Hazreti Musa, o elmay› lah’t›r. Yani vas›tas›z ola-
koklad›. Kokusunun lezzeti rak Allahü teâlâ ile mükâ-
ile âdeta kendinden geçti. leme [konuflma] flerefine
Bu s›rada Azrail aleyhisse- sahiptir. Bizim peygambe-
lâm ruhunu kabzeyledi. rimiz Muhammed aley-
Kabrinin yeri kesin bel- hisselâtü vesselâm, Habi-
li de¤ildir. Peygamber bullah yani Allahü teâlâ-
efendimiz, Miraca gitti¤in- n›n sevgilisidir. ‹brahim
de, Hazreti Musa’n›n kab- aleyhisselâm da Halilul-
rinin yan›ndan geçti¤ini, lah idi. Yani Allahü teâlâ-
kabrinde namaz k›l›yor n›n dostu idi. Hazreti Mu-
gördü¤ünü haber vermifl- sa da Kelimullah olmakla,
tir. Âlimler, bundan, Haz- Habibullah Muhammed
reti Musa’n›n kabr-i flerifi- aleyhisselâm ve Halilullah
nin Kudüs civar›nda bir ‹brahim aleyhisselâmdan
yerde bulundu¤unu söy- sonra, varl›¤›n ve insanl›-
lemifllerdir. ¤›n en üstünü, faziletlisi-
dir.
Bi’set yani peygamber
Hazreti Musa’n›n olarak gönderilme s›ras›-
görünüflü ve üstünlü¤ü na göre, ülül’azm olan
Musa aleyhisselâm çok peygamberlerin dördün-
heybetli bir zat idi. Birine cüsü; fazilet ve üstünlük
heybetle baksa, o flah›s bak›m›ndan da, Muham-
dehflete kap›l›rd›. Müba- med aleyhisselâm ve ‹bra-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 207
MUSA ALEYH‹SSELÂM

him aleyhisselâmdan son- d›na da, onu muhafaza


ra dünya yarat›ld›¤› gün- eden ve gözeten zevci gi-
den k›yamete kadar gel- bi ol! Ya Musa, merha-
mifl ve gelecek bütün in- metli ol! Böyle olursan,
sanlar›n üçüncüsüdür. sana da merhamet edilir.
Hak teâlâ kat›nda dere- Ceza verirsen, ceza görür-
cesi ve makam› çok yük- sün.
sektir. Vahyi tebli¤ için, Ya Musa! ‹srailo¤ullar›-
Cibril-i emin, kendisine na haber ver ki, kim habi-
dörtyüz kere gelmifltir. bim Muhammed’e yetiflir
Birgün, Musa aleyhis- de Ona iman etmezse,
selâm yolda giderken, Al- onu atefle atar›m. ‹zzetim
lahü teâlâ kendisine nas›l ve celalim hakk› için Mu-
oldu¤u bilinmeyen bir fle- hammed ve ümmeti cen-
kilde nida edip buyurdu ki: nete girmeden, kimse
- Ey Musa! Ben, kendi- cennete giremez.
sinden baflka ilâh olma- Musa aleyhisselâm,
yan Rabbin Allah›m. bunun üzerine Allahü te-
Musa aleyhisselâm, âlâya suâl etti:
“Buyur ya Rabbi! Emrine - Ya Rabbi! Onun üm-
haz›r›m!” dedi ve secdeye meti nas›ld›r?
vard›. Allahü teâlân›n, - Onun ümmeti, her za-
“Bafl›n› kald›r ya Musa!” man bana hamd ederler.
emri üzerine, Musa aley- Temizdirler. Gündüzleri
hisselâm bafl›n› kald›rd›. oruç tutar, geceleri ibadet
Sonra Allahü teâlâ buyur- ederler. Onlar›n yapt›¤› az
du ki: bir fleyi de kabul ederim.
- Ya Musa! Arfl’›n göl- Allahtan baflka ilâh yoktur,
gesinde gölgelenmek isti- deyip, bunu kalbleriyle tas-
yorsan, yetimlere merha- dik ve kabul ettikten sonra,
metli bir baba gibi; dul ka- onlar› cennete koyar›m.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 208
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Ya Rabbi, beni bu üm- Bir defas›nda Allahü te-


metin peygamberi eyle. âlâ, Musa aleyhisselâma
- Onlar›n peygamberi, sordu:
kendilerindendir. - Benim için ne iflledin?
Bu sefer Musa aleyhis- - Ya Rabbi! Senin için
selâm, “Ya Rabbi, beni ha- namaz k›ld›m, oruç tut-
bibin Muhammed’in üm- tum, zekât verdim, ismini
metinden k›l!” diye yalva- çok zikrettim.
r›nca, Allahü teâlâ buyur- - Ya Musa! Namazlar›n
du ki: sana burhand›r. Oruçlar›n,
- Ya Musa! Sen önce cehennemden siperdir.
geldin. Onlar sonra gele- Zekât, k›yamet gününün
cekler. Fakat ahirette se- s›cakl›¤›ndan koruyan
ninle Onu bir araya getiri- gölgedir. ‹smimi söyle-
rim. men de, kabir ve k›yamet

peygamberler tarihi ansiklopedisi 209


MUSA ALEYH‹SSELÂM

karanl›¤›nda seni ayd›nla- muhakkak ki, bana inanan,


tan nurdur. Yani bunlar›n benim indimde mahlûka-
faydalar› hep sanad›r. Be- t›n en kerimidir. Ey Musa!
nim için ne yapt›n? Asi olan›n sözünün a¤›rl›¤›,
Musa aleyhisselâm, dünyadaki bütün kumlar›n
bunun üzerine, “Ya Rabbi! a¤›rl›¤›na denktir.
Senin için olan ameli bana Bu vahiy üzerine, Musa
bildir!” deyince, Allahü te- aleyhisselâm, asinin kim
âlâ buyurdu ki: oldu¤unu bildirmesini arz
- Ya Musa! Dostlar›m› edince, Allahü teâlâ bu-
benim için sevdin mi ve yurdu ki:
düflmanlar›ma benim için - O kimse anas›na ve
düflmanl›k ettin mi? babas›na; “Ben sizi dinle-
Böylece, Musa aleyhis- miyorum” diyendir.
selâm da, Allah için ame- Bir defas›nda Allahü te-
lin, Hubb-i fillâh ve Bu¤d-i âlâ, Musa aleyhisselâma
fillâh, yani Allah için sev- buyurdu ki:
mek ve Allah için düflman- - Ya Musa! Dünyada
l›k etmek oldu¤unu anla- ibadet edenler içinde en
d›. çok sevdi¤im kimse, zahid
Allahü teâlâ, Hazreti olanlard›r. Bana en çok
Musa’ya flöyle vahyetti: yaklaflan kimse, haram k›l-
“Lâ ilâhe illallah” diye d›klar›mdan kaç›nan kim-
flehadet edenler olmasay- sedir. Bana en çok sevgili
d›; cehennemi dünya ehli- olan âbid; bana ibadet
ne musallat ederdim. Ya ederken, benim korkum-
Musa! Bana ibadet eden dan a¤layan kimsedir.
olmasayd›; bana isyan - Ya Rabbi! Sen onlar
edenlere göz aç›p kapay›n- için ne haz›rlad›n? Onlara,
caya kadar bir mühlet ver- karfl›l›k, mükâfat olarak ne
mezdim. Ya Musa! fiuras› vereceksin?
peygamberler tarihi ansiklopedisi 210
MUSA ALEYH‹SSELÂM

- Zahidlere cenneti bep, hükümlerime raz› ol-


mubah k›lar›m. Orada ne- man oldu.
reyi isterlerse oraya iner- Musa aleyhisselâm bir-
ler. Diledikleri yerlere gi- gün, Allahü teâlâya flöyle
rerler, otururlar. Haram- münacatta bulundu:
lardan sak›nanlara gelin- - Ya Rabbi! Cennette
ce; onlar› hesaba çek- benim komflum kim ola-
mekten hayâ ederim ve cak? Bana bildir de onu
onlar› hesaps›z olarak bulup görüfleyim.
cennete sokar›m. ‹badet- Allahü teâlâ buyurdu
lerinde benim korkum- ki:
dan a¤layanlara gelince;
- Falan beldeye var.
onlar için, hiç kimsenin
Orada, çarfl›n›n bafl›nda
kendileriyle beraber ola-
bir kasap dükkân› var. O
mayaca¤›, baflkalar›na
dükkân›n sahibi olan ka-
nasip olmayan Refîk-ül-
sab› gör. O, velî kulumdur.
âlâ mertebesi vard›r. Yaln›z bilesin ki, onun çok
Hazreti Musa, Allahü önemli bir ifli vard›r. Ça¤›-
teâlâya münacat›nda sual r›rsan gelmez. ‹flte senin
etti: cennetteki komflun o ola-
- Ya Rabbi! Beni Keli- cakt›r.
mullah olmakla flereflen- Musa aleyhisselâm he-
dirdin. Benimle konufltun. men denilen yere gitti. Ka-
Daha önce, bu flekilde sab› buldu ve ona dedi ki:
kimse ile konuflmad›¤›n - Ben sana misafir gel-
hâlde, ne için beni seçtin? dim.
Acaba yapt›¤›m hangi Kasap, gelen zat›n Haz-
amel sebebiyle bana bu reti Musa oldu¤unu bil-
ihsan› yapt›n? meden, “Merhaba, hofl
- Ya Musa! Senden ra- geldin!” diyerek onu evi-
z›y›m. Raz› olmama se- ne götürdü.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 211
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Musa aleyhisselâm› Bunun üzerine Musa


bafl köfleye oturtup, çok ik- aleyhisselâm, kasaba dedi
ramda bulundu. Hazreti ki:
Musa, kasab›n, ocakta bir - Sen bana bu zembil-
çömlek içinde et piflirdi¤i- deki s›rr› söylemedikçe,
ni gördü. Kasap, et piflin- bir lokma bile yemem.
ce, çömlekten bir parças›-
- Ey misafirim! Bu zem-
n› ç›kararak, ufak parçalar
bilin içinde bulunan yafll›
hâline getirdi. Bir taba¤a
kad›n annemdir. Çok yafll›
koyup haz›rlad›. Çömlek-
oldu¤u için takati kalma-
teki etten bir parça daha
m›flt›r. Evde ona bakacak
ç›kar›p, bir tabakta Hazreti
Musa’ya ikram etti ve ken- bir mahremim de yok. Ev-
disinin mühim bir ifli oldu- lenece¤im han›m, annemi
¤unu, yeme¤i yemek için incitir diye evlenemiyo-
kendisini beklememesini rum. Evde yaln›z b›rakt›-
söyledi. ¤›mda, herhangi bir hay-
van›n ona zarar vermesin-
Sonra duvarda as›l› bü- den korktu¤um için, onu
yük bir zembili indirdi. zembile koyup yükse¤e
‹çinde bulunan mecalsiz, as›yorum. Ona günde iki
yafll› kad›na, parçalad›¤›
ö¤ün yemek yediriyorum.
küçük et parçalar›n› yedir-
Gördü¤ün gibi, onun hiz-
di. Kad›n›n kirletti¤i bezle-
metini gördükten sonra,
ri temizledi. Yeni bezler
iflime gönül rahatl›¤› ile
koyduktan sonra, yerine
gidiyorum.
ast›. Ellerini y›kay›p, misa-
firinin yan›na geldi. Musa Bunun üzerine Hazreti
aleyhisselâm, bu durumu Musa tekrar sordu:
hayretle takip etti. Kasap - Ancak anlayamad›-
sofraya gelip, misafirinin ¤›m bir fley daha var. Sen
yeme¤e bafllamad›¤›n› anana su içirdikten sonra,
görünce, yine buyur etti. dudaklar› k›p›rday›p bir
peygamberler tarihi ansiklopedisi 212
MUSA ALEYH‹SSELÂM

fleyler m›r›ldand›. Sen de Hazreti Musa’n›n


“Amin” dedin. O ne idi? faziletleri
- Annem her defas›n- Musa aleyhisselâm›n
da; “Allah seni cennette baz› faziletleri flunlard›r:
Musa aleyhisselâma kom- Musa aleyhisselâma Keli-
flu eylesin!” diye dua miyyet [Hak teâlâ ile konufl-
eder. Ben de lây›k olmad›- mak] mertebesi, mucize
¤›m› bildi¤im hâlde, bu olarak “Yed-i beydâ” veril-
güzel duaya “Amin” de- di; mübarek eli parlak ola-
rim. Nerede bende öyle rak görünürdü. Yine muci-
bir amel ki, o büyük pey- ze olarak asa verildi. Bu-
gambere komflu olabile- nunla Firavunun sihirlerini
yim? mahvetti. Ümmetiyle bera-
O zamana kadar kimli- ber denizi geçtiler, etekleri
¤ini saklayan Musa aley- ›slanmad›. Allahü teâlâ,
hisselâm buyurdu ki: Musa aleyhisselâma bir
tafltan on iki çeflme ak›tt›.
- Ya velî! ‹flte ben Mu-
sa’y›m. Beni sana, Allahü Musa aleyhisselâm
teâlâ gönderdi. Anan›n Hak teâlâ ile mükâleme
r›zas›n› kazand›¤›n için, ederken, Allahü teâlâya
cennet-i âlây› ve orada sual etti:
bana komflu olmay› ka- - Ya Rabbi! Birbiri ile
zand›n! darg›n olan iki kifliyi bar›fl-
Kasap hemen kalkarak, t›ran ve senin r›zan› bul-
Hazreti Musa’n›n elini öp- mak için zulmetmeyen
tü. Sevinç içinde, birlikte kimseye ne ecir verirsin?
yemek yediler. ‹flte ana - K›yamet gününde on-
hakk› gözeten böyle olur. lara selâmet verir, korktu-
Annenin duas› da insan› ¤u fleylerden emin eder,
böyle yüksek derecelere umdu¤u fleylerle flereflen-
kavuflturur. diririm.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 213
MUSA ALEYH‹SSELÂM

Allahü teâlâ, Musa leyiniz ki, Benî ‹srail’in en


aleyhisselâma vahyedip kötüsünü bulup getirsin!”
buyurdu ki: diye vahiy geldi.
- Cennete en son gire- ‹srailo¤ullar› içindeki
cek olanlar, g›ybetten töv- en iyisi seçilen bu zat, ve-
be edenlerdir. Cehenne- rilen bu vazifeyi kabul etti.
me ilk girecekler de g›ybe- Aran›lan kimseyi bulup
te devam edenlerdir. getirebilmek için, dört
Hadis-i flerifte buyurul- gün mühlet istedi. Ç›k›p
du ki: (Musa bin ‹mrân “Ya dolaflmaya bafllad›. Dör-
Rabbi! Kullar›n›n en k›y- düncü gün bir köye vard›.
metlisi kimdir?” dedikte, Orada, her türlü yak›fl›ks›z
“Gücü yetti¤i zaman affe- iflleri yapmakla ve fesat
den Müslüman kimsedir.” ifllemekle tan›nm›fl bir
buyuruldu.) kimseyi gördü. “Aran›lan
kimse her hâlde budur!”
Musa aleyhisselâma diye düflünüp, o kimseyi
vahiy gelip, buyuruldu ki: alarak, Hazreti Musa’ya
(‹srailo¤ullar›na, “Aran›z- götürmek istedi. Fakat
dan en iyi kimseyi seçi- kendi kendine flöyle dü-
niz!” diye söyle!) flündü: “Bu kimse her ne
Bu emir üzerine, ‹sra- kadar kötü olarak tan›n›-
ilo¤ullar›, aralar›ndan bin yor ve öyle biliniyorsa da,
kifliyi seçtiler. Tekrar vahiy görünüfle göre hüküm
gelip; “Bu bin kifliden en vermek do¤ru olmaz.
iyisini seçiniz!” diye em- Onun; bilinmeyen, görün-
redildi. Seçe seçe on kifliyi meyen, tan›nmayan bir
ay›rd›lar. Yine vahiy gelip; üstünlü¤ü olabilir. ‹nsan-
“Bu on kifliden en iyisini lar›n sözleriyle, onun hak-
seçiniz!” buyuruldu. Birini k›nda karar vermem ve
seçtiler. Allahü teâlâ tara- onu en kötü kimse diye
f›ndan; “Bu kimseye söy- götürmem uygun olmaz.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 214
MUSA ALEYH‹SSELÂM

‹nsanlar beni en iyi kimse Hazreti Musa’n›n


olarak seçtiler. Öyleyse mucizeleri
gördü¤üme göre hüküm Hazreti Musa’n›n çok
vereyim. Verdi¤im karar mucizesi vard›. Bunlardan
muhakkak do¤ru olur di- meflhur olanlar› flunlard›r:
ye gurura kap›lmam ise Asas›n› yere att›¤›nda ej-
çok fenad›r. Böyle yap- derha olmas›. Yed-i beydâ
mam, insanlar›n benim yani elini koynundan ç›-
hakk›mdaki hüsnüzanlar›- kard›¤›nda, ›fl›k saçar fle-
na, güzel düflünmelerine kilde parlak olarak görün-
ihanet etmek olur. Yapa- mesi. M›s›r’da duas› sebe-
ca¤›m en ak›ll›ca ifl, bu biyle K›ptîlere k›tl›k olup
hususta kendi hakk›mda ‹srailo¤ullar›na bir fley ol-
karar k›lmamd›r.” mamas›. Duas› sebebiyle
O zat, böyle düflündük- K›ptîlerin üzerine tufan ol-
ten sonra, sar›¤›n› çözüp mas›. Duas› sebebiyle
boynuna ba¤lad›. Musa gökten çekirge, kuml veya
aleyhisselâm›n yan›na kummel yani bit, kurba¤a
geldi ve dedi ki: ya¤mas›. Duas› ile K›ptîle-
rin içtikleri her fleyin kan
- Ne kadar arad›msa olmas›. Duas› ile K›ptîler
da, kendimden daha kötü- aras›nda taun hastal›¤›n›n
sünü bulamad›m. yay›lmas›. Kavmi ile bera-
Bunun üzerine, Allahü ber denizi geçmek istedi-
teâlâ Hazreti Musa’ya va- ¤inde, asas›n› vurunca de-
hiy gönderip buyurdu ki: nizin yar›l›p, on iki ayr› yol
(Bu kimse, ‹srailo¤ullar›- aç›lmas›. Gökten, men ve
n›n en iyisidir. Fakat bu selva denilen kudret hel-
iyili¤i, çok ibadeti sebe- vas› ve b›ld›rc›n eti inmesi
biyle de¤il; kendini en kö- ve ‹srailo¤ullar›n›n bunlar-
tü kimse olarak kabul et- la beslenmesi. Tîh sahra-
mesi sebebiyledir.) s›nda mübarek asas›n› bir
peygamberler tarihi ansiklopedisi 215
MUSA ALEYH‹SSELÂM

tafla vurmakla, o tafltan su Biz ona Tûr da¤›n›n


f›flk›rmas›. Alt›ndan (mü- sa¤ taraf›ndan “Muhak-
cevherattan) yap›lm›fl bu- kak ki ben âlemlerin Rabbi
za¤› heykelinin yanmas›. olan Allah›m!” diye nida
Ya¤murla kan kokular›n›n ettik. Ve biz, onu, bize
giderilmesi. Ölen bir kim- münacat etmeye yaklafl-
senin dirilerek, kendini öl- t›rd›k. Rahmetimizden,
dürenleri haber vermesi. ona, kardefli Harun’u bir
Bir kurdun Hazreti Mu- peygamber olarak ihsan
sa’ya gelerek, ‹srailo¤ulla- eyledik.) [Meryem 51-53]
r› hakk›nda haber getirme- (Gerçekten biz Musa
si. Sar› dikenlerin alt›na ile Harun’u da nimetlen-
çevrilmesi. Yerin büzüle- dirdik. O ikisine ve kavim-
rek küçülmesi ve duas› ile leri olan Benî ‹srail’e bü-
Karun ve hazinelerini ye- yük s›k›nt›dan kurtulufl
rin yutmas›. verdik. Onlara yard›m et-
Kur’an-› kerimde, Haz- tik de Firavun ve kavmi
reti Musa’y› metheden üzerine galip oldular. On-
ayet-i kerimeler çok olup, lara, Tevrat kitab›n› ver-
baz›lar› mealen flöyledir: dik. Her ikisine de, kendi-
([Ya Muhammed aley- lerini hak ve gerçe¤e erdi-
hisselâm! Kur’an-› kerim- recek olan hidayet yolunu
de, Hazreti] Musa’n›n k›s- gösterdik.
sas›n› da zikreyle! fiüphe- Sonra gelecek ümmet-
siz o muhlas [ihlâsa erdiril- ler ve kavimler için, Musa
mifl, ibadetinde flirk ve ri- ve Harun’un güzel zikirle-
yadan, kusur ve noksanl›k- rini, methlerini b›rakt›k ki;
lardan temizlenmifl] bir zat Musa ve Harun’a, bizden
idi. Allahü teâlâ taraf›n- selâm olsun diyerek onla-
dan, insanlara, Onun dini- ra salât-ü selâm getirsin-
ni bildirmek için gönderil- ler. ‹flte biz, ihsan sahiple-
mifl bir peygamberdir. rini, böyle mükâfatland›r›-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 216
MUSA ALEYH‹SSELÂM

r›z. O ikisi de bizim vahda- Tevrat


niyetimizi tasdik eden (Gerçekten biz Mu-
kullar›m›zdan idi.) [Sâffât sa’ya hidayeti verdik ve
114-122] kendisinden sonra da ‹s-
Tefsir âlimlerinden railo¤ullar›na Tevrat’› mi-
nakledilerek bildirildi¤ine ras b›rakt›k.) [Mümin 53]
göre, Hazreti Musa’n›n ve Tevrat, Musa aleyhis-
Hazreti Harun’un birçok selâma gönderilen sema-
güzel vas›flar›, meziyetleri vî kitap olup, Musa aley-
bulundu¤u hâlde, Allahü
hisselâmdan sonra tahrif
teâlâ, bu son âyet-i keri-
edilmifl, asl› bozulmufltur.
mede, onlar› mümin, yani
Musa aleyhisselâm üç ke-
iman sahibi olmalar›yla
re Tûr da¤›na gitti. Birinci
meth buyurdu. Âlimler,
gidiflinde, kendisine pey-
burada iman›n zikredilme-
sinin hikmetini anlat›rken gamberlik ve on levha hâ-
buyuruyorlar ki: linde baz› hususlar bildiril-
di. ‹kincisinde, Tevrat-› fle-
“Bütün meziyetlerin,
rif nazil oldu. Üçüncüsün-
güzel hasletlerin, faziletle-
de ise, Benî ‹srail’in gü-
rin en üstünü, en k›ymetli-
nahlar›n›n aff› için yalvar-
si hiç flüphesiz ki iman ni-
maya gitti.
metidir. Baflka her güzel
haslet imandan neflet et- Tevrat, Musa aleyhis-
mekte, ondan hâs›l olmak- selâma, ‹srailo¤ullar›n›
tad›r. ‹man, güzel ak›bete, M›s›r’dan ç›kard›ktan son-
mükâfata sebeptir. Bina- ra nazil oldu. Allahü teâlâ,
enaleyh, iman›n; bütün Firavunu ve askerlerini
hay›rlar›n ve her çeflit ni- helâk ettikten sonra, Musa
metin gelmesine vesile ve aleyhisselâma bir kitap
bütün saadetlere kefil ol- vahyedece¤ini vadetmiflti.
du¤una bu ayet-i kerime Musa aleyhisselâm da,
kat’î bir delildir.” dünya ve ahirete ait hü-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 217
MUSA ALEYH‹SSELÂM

kümleri bildirecek olan gün daha ilâve edilip k›rk


böyle bir kitab›n, kendisi- güne tamamland›. Bun-
ne vahyedilece¤ini ‹srailo- dan sonra Tûr da¤›na ç›kt›
¤ullar›na müjdelemiflti. ‹s- ve orada, Tevrat, levhalar
railo¤ullar›, M›s›r’daki esa- hâlinde inzal edildi.
ret hayat›ndan kurtulduk- Kur’an-› kerim hariç di-
tan ve Firavun da ordu-
¤er kitaplar, bir defada na-
suyla birlikte helâk edildik-
zil olmufltur. Kur’an-› ke-
ten sonra, Musa aleyhis-
rim ise 23 senede nazil ol-
selâmdan, müjdeledi¤i ki-
tab› getirmesini istediler. mufltur. Tevrat, Musa aley-
hisselâma büyük levhalar
Musa aleyhisselâm da
hâlinde nazil oldu. Yedi
Allahü teâlâya dua edip,
veya on levha idi. Bu hu-
bu husustaki ilâhî vaade
sus, Kur’an-› kerimde me-
kavuflmak istedi. Bunun
üzerine Allahü teâlâ, Mu- alen flöyle bildirildi:
sa aleyhisselâma, zilkâde (Nasihat ve her fleyin
ay›nda otuz gün oruç tut- aç›klamas›na dair ne var-
mas›n› emir buyurdu. Mu- sa, hepsini, Musa için lev-
sa aleyhisselâm otuz gün halarda yazd›k. [Ve dedik
oruç tuttu. Bu müddete on ki:] Bunlar› kuvvetle tut,

peygamberler tarihi ansiklopedisi 218


MUSA ALEYH‹SSELÂM

kavmine de onun en gü- (Onlardan ümmîler


zelini almalar›n› emret! [okur yazar olmayanlar]
Yak›nda size, yoldan ç›k- vard›r ki birtak›m kurun-
m›fllar›n yurdunu göstere- tular hariç Kitab’› [Tev-
ce¤im.) (A’râf 145) rat’›] bilmezler. Onlar›n
Bu ayet-i kerimenin tef- bildiklerinin hepsi, sadece
sirinde müfessirler flöyle zan ve tahminden ibaret-
demifllerdir: “Tevrat’›n lev- tir [Bilmezler fakat bilgiçlik
halar›nda her fleyden yaz- taslarlar.] Vay hâline o
d›k!” buyurulmas›ndan kimselerin ki Kitab’› [Tev-
murat; Tevrat’ta; emir, ne- rat’›] elleriyle yazarlar,
hiy, helâl, haram ve dinin sonra o yazd›klar› fleyi az
bir para karfl›l›¤›nda sat-
hükümleri ile ilgili her fleyin
mak için “Bu Allah kat›n-
tafsilât›n›n bulundu¤udur.
dand›r.” derler. Ellerinin
Tevrat, gayet büyük ve yazd›klar›ndan ötürü vay
ayetleri çok oldu¤undan, hâline onlar›n! Yine ka-
çok az kimse ezberlemifl- zand›klar›ndan ötürü vay
tir. Hatta onun ezberlen- hâline onlar›n!) [Bekara
mesi bir meziyet olarak 78-79]
zikredilmifl; “Bu zat Tev- Asl›nda Mûsâ aleyhis-
rat’› ezbere biliyor” diye selâm zamân›nda Tevrât’›n
methedilmifltir. çok az yaz›l› nüshas› bulu-
‹srailo¤ullar›, Musa nuyordu. Hazret-i Mû-
aleyhisselâma indirilen sâ’dan sonra, Yahûdîlerin
Tevrat’› zamanla de¤ifltir- yaflad›klar› yerler düflman
diler. Nihayet hahamlar, iflgâline u¤rad›. ‹srâilo¤ul-
asl›n› tamamen tahrif lar› darmad›¤›n oldu. Mî-
edip, kendi yazd›klar› fley- lâttan evvel Asurî Devleti
lere Tevrat’t›r, dediler. Bu iki defâ Kudüs’ü alarak ve
hususta, Kur’an-› kerimde mîlâd›n 135’inci senesinde
mealen flöyle buyuruldu: Roma imparatoru Adiri-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 219
MUSA ALEYH‹SSELÂM

yan, Kudüs’te Yahûdîlerin Yahûdîlerin son Pey-


ço¤unu k›l›çtan geçirdiler. gambere inand›klar› ve
Tevrât’lar› yakt›lar. Mûsâ O’nun gelmesini bekledik-
aleyhisselâmdan birkaç leri muhakkakt›r. Hattâ,
as›r sonra, Ezra ad›nda bir bâz› tefsirlerde, Yahûdîle-
râhip, elinde Tevrât’›n as›l rin özellikle savafllarda
nüshas›n›n bulundu¤unu müflkül duruma girince;
iddiâ etti. Bu nüsha esas “Yâ Rabbî! Gelece¤ini bi-
al›narak Torah ad›n› verdik- ze vaat etti¤in son Pey-
leri din kitab› yazd›lar ve gamber hürmetine, bize
ço¤altt›lar. Bugün H›risti- yard›m et!” diye duâ ettik-
yan ve Yahûdîlerin elinde leri yaz›l›d›r.
bulunan ve (Ahd-i Atîk= Yahûdîlerin Tevrât’tan
Eski Ahid) ad›n› verdikleri sonra mukaddes kitâplar›
kitap buraya dayanmakta- Talmûd’dur. Mûsâ aley-
d›r. Bu ise, ilâhî bir kitaptan hisselâm, Tûr-i Sînâda,
daha çok bir târih kitab›n› Allahü teâlâdan iflittikleri-
and›rmaktad›r. ni Hârûn’a, Yûfla’ya ve El-
Bugünkü Tevrât, Allahü iâzâra bildirmifl. Bunlar
teâlâ taraf›ndan Mûsâ da, sonra gelen Peygam-
aleyhisselâma indirilen ve berlere ve nihâyet mukad-
Kur’ân-› kerîmde özellikleri des Yehûdâ’ya bildirmifl-
belirtilen ilâhî kitaptan çok ler. Bu da, mîlâd›n ikinci
uzakt›r. fiimdiki Tevrât’›n asr›nda, bunlar› k›rk sene-
üç nüshas› vard›r: 1) Yahû- de, bir kitâb hâline getir-
dîler ve Protestanlar›n ka- mifl. Bu kitâba (Miflnâ) de-
bul ettikleri ‹brânice nüsha. nilmifl. Mîlâd›n üçüncü
2) Katolik ve Ortodokslar asr›nda Kudüs’te ve alt›n-
taraf›ndan kabûl edilen Yu- c› asr›nda Bâbil’de, Mifl-
nanca nüsha. 3) Sâmirîler- nâya birer flerh yaz›lm›fl.
ce kabul edilen Samirî di- Bu flerhlere Gamâra de-
linde yaz›lm›fl nüsha. nilmifl, iki Gamâradan bi-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 220
MUSA ALEYH‹SSELÂM

rini Miflnâ ile bir kitâp hâ- Melik ve Cebbar, Aziz ve


line getirip, bu kitâba Tal- Kahhar olan Allahtan, ku-
mûd demifllerdir. Kudüs lu ve resûlü Musa bin ‹m-
Gamârâ’s›ndan meydâna ran’a yaz›lm›flt›r. Beni tes-
gelene Kudüs Talmûd’u, bih ve takdis et! Benden
Bâbil Gamârâ’s›ndan baflka mabut yoktur. Yal-
meydâna gelene Bâbil n›z bana ibadet et! Bana
Talmûd’u demifllerdir. H›- hiçbir fleyi flerik, ortak kofl-
ristiyanlar, bu üç kitâba ma! Bana ve ana babana
düflmand›rlar. flükret! Dönüfl banad›r.
Ak›bet, dönüp var›lacak
yer benim huzurumdur.
Evamir-i aflere (on emir) Sana temiz bir hayat veri-
Hazreti Musa Tûr’a bi- rim. Allah›n sana haram
rinci gidiflinde, Allahü te- etti¤i hiç kimseyi öldür-
âlâ, ona peygamberli¤ini me! Yoksa gö¤ü ve yeri
bildirdi¤i gibi, ayr›ca bafl- sana dar ederim. ‹smimle
ka hususlar da bildirdi. On yalan yere yemin etme!
levha hâlinde bildirilen bu Çünkü ben, ismimi tazim
hususlar, daha sonra Tev- etmeyeni temiz ve pak et-
rat nazil oldu¤unda, bura- mem!
da da zikredilmifltir. Tev- Kula¤›nla duymad›¤›n,
rat’›n ve baflka zamanlar- gözünle görmedi¤in ve
da gönderilmifl olan ilâhî kalbinin vâk›f olmad›¤› fle-
kitaplar›n, hak dinlerin ye flahitlik etme! Çünkü
esaslar›n›n da bu hususlar ben, flahitleri, k›yamet gü-
oldu¤unu âlimler haber nü, flahitlikleri üzere dur-
vermifllerdir. Bu hususlar dururum ve yapt›klar›n-
kaynaklarda flöyle zikredil- dan sorar›m. ‹nsanlara
mektedir: verdi¤im r›z›k ve nimetle-
“Rahman ve Rahîm re haset etme! Çünkü ha-
olan Allah›n ismiyle. Bu, setçi, nimetime düflman-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 221
MUSA ALEYH‹SSELÂM

d›r ve taksimime raz› de- 2- Allah ismini hürmet


¤ildir. ve muhabbet ile zikrede-
Zina ve h›rs›zl›k etme! ceksin,
Yoksa vechimi senden 3- Alt› gün çal›fl›p, ye-
perdelerim, etti¤in dualar dinci gün dinleneceksin,
makbul olmaz. Benden 4- Kimsenin mal›n› çal-
baflkas› için kurban kes- m›yacaks›n,
me! Çünkü yeryüzünde 5- Adam öldürmeye-
kesilen kurbanlardan, be- ceksin,
nim ismime kesilmeyen-
6- Zina yapmayacaks›n,
ler, benim kat›ma ç›kar›l-
maz. Bana inanan kulla- 7- Anne ve babana hür-
r›m, komflusunun han›m› met, itaat edeceksin,
ile sak›n zina etmesinler! 8- Yalan söylemeye-
Zina etmek, çok çirkin ve ceksin,
pek büyük bir günaht›r. 9- Helâl yollardan ol-
Komflusunun han›m› ile mayan, kazanmad›¤›n pa-
zina etmek ise daha çirkin ray› almayacaks›n. (Bura-
ve daha büyük günaht›r. ya, rüflvet, faiz ve kumar
Çünkü, kat›mda en k›zd›- paralar› da dahildir.)
¤›m fley budur. Kendin 10- Haram olan kurba-
için sevdi¤ini, insanlar için n› kesmeyeceksin. (Bu
de sev; sevmedi¤ini, ken- kurban, putperestlerin
din için istemedi¤ini, on- putlara kesti¤i, bazen in-
lar için de isteme!” san bile olan kurband›r.)
Evamir-i aflere, yani on Allahü teâlâ, bu husus-
emir; bugünkü Yahudi ki- lar›n hepsini ‹srâ suresinin
taplar›nda flöyle yaz›l›d›r: 22-38. ayet-i kerimelerinde
1- Puta tapmayacaks›n, Peygamber efendimize
tek Allah›n varl›¤›na ina- (sallallahü aleyhi ve sellem)
nacaks›n, de bildirmifltir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 222
HARUN
ALEYH‹SSELÂM
ATILACAK
HARUN ALEYH‹SSELÂM

HARUN Harun aleyhisselâm,


ALEYH‹SSELÂM; Musa aleyhisselâmla bir-
Nesebi ve yetiflmesi likte Firavun’u ve adamla-
Hazreti Harun, ‹srailo- r›n› hak dine inanmaya
¤ullar›na gönderilen pey- davet ettiler. Kendisinin
gamberlerdendir. Hazreti tanr› oldu¤unu iddia eden
Musa’n›n ana baba bir, ve insanlar›n kendisine
büyük kardeflidir. Babas›- secde etmelerini isteyen
n›n ismi, ‹mrân bin Yas- Firavun, Musa ve Harun
her’dir. Soy itibar›yla Ya- aleyhimesselâm›n daveti-
kûb aleyhisselâm›n o¤ul- ni kabul etmedi. ‹lk önce
lar›ndan Lâvî’ye dayan›r. alay edip hakaret dolu
M›s›r’da do¤du. Musa sözler sarf etti. Musa aley-
aleyhisselâmdan üç sene hisselâma inananlara ve
önce Tûr-i Sina’da vefat ‹srailo¤ullar›na korkunç
etti. zulümler yapt›rd›. ‹srailo-
Harun aleyhisselâm, ‹s- ¤ullar›, durumlar›n› Musa
railo¤ullar› üzerine Fira- ve Harun aleyhimesselâ-
vun’un ve K›ptîlerin zulüm ma bildirip, dua istediler.
ve bask›lar›n›n artt›¤› s›ra- Allahü teâlâ, Firavun ve
da do¤du. Çocuklu¤u ve kavmine ikaz olarak musi-
gençli¤i M›s›r’da geçti. betler gönderdi. Musa ve
Musa aleyhisselâma pey- Harun aleyhimesselâm, Al-
gamberlik emri bildirildik- lahü teâlân›n emriyle ‹sra-
ten sonra, Harun aleyhis- ilo¤ullar›n› M›s›r’dan ç›ka-
selâma da peygamberlik r›p, K›z›ldeniz’den yürüye-
emri bildirildi. Musa aley- rek Sina Yar›madas›’na
hisselâmla birlikte Fira- geçtiler. Firavun ve ordusu
vun’a gitmeleri, onu ve da geçmek için denize yü-
avenesini Allahü teâlâya rüyünce, küfür ve azg›nl›k-
imana davet etmeleri em- lar›n›n cezas› olarak, bo¤u-
redildi. lup helâk oldular.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 225
HARUN ALEYH‹SSELÂM

Musa aleyhisselâm, ce Allahü teâlân›n düfl-


kavmiyle beraber Tîh çö- manlar› olan Firavun ve
lünde bulundu¤u s›rada, kavmi üzerine verdi¤i mu-
Allahü teâlâdan gelen va- sibetleri ve Musa aleyhis-
hiy ile Tevrat-› flerifi almak selâm›n mucizelerini aç›k
üzere, Tûr da¤›na ça¤r›ld›. seçik gördükleri hâlde,
K›rk gün süren bu yolculu- Hakka ve hakikate uyma-
¤a ç›kmadan önce, a¤abe- yan isteklerde bulunmufl-
yi Harun aleyhisselâm› ye- lard›. Firavunun zulmün-
rine vekil b›rakarak dedi ki: den kurtulup, denizi geç-
- Ey nübüvvet sahibi tikten sonra, putlara tapan
kardeflim! Ben Tûr’a gidi- bir kavme rastlay›nca,
Musa aleyhisselâmdan
yorum. Sen kavmimin
kendileri için put yapmas›-
içinde benim halifem ol.
n› istemifllerdi. Musa aley-
Onlar› gözet, onlar›n nele-
hisselâm, iflte bu sebeple
ri yap›p, neleri terk ettikle-
kardefli Harun aleyhisselâ-
rine dikkat et. ‹çlerinde
ma, ‹srailo¤ullar›ndan ge-
düzeltilmesi icap edenleri
lebilecek bu flekildeki is-
›slah eyle. Onlar›n dünya
teklere karfl› tedbirli olma-
ve ahiret ifllerine dair ›sla- s›n› tavsiye etti.
ha muhtaç ifllerini hallet.
Onlara yumuflak davran Musa aleyhisselâm›n
ve ihsan edici ol ve müf- Allahü teâlâ ile konuflmak
sitlerin, bozguncular›n yo- ve Tevrat’› almak üzere
gitmesinden sonra, ‹sra-
luna tâbi olma.
ilo¤ullar› aras›nda itibar
Musa aleyhisselâm›n; sahibi olarak bilinen Sa-
“Bozguncular›n yoluna tâ- mirî ad›nda bir münaf›k;
bi olma!” buyurmas›n›n ‹srailo¤ullar›n›n yanlar›n-
sebebini, âlimlerimiz flöy- da bulunan alt›n ve gü-
le bildiriyor: müflten yap›lan süs eflya-
‹srailo¤ullar›, daha ön- lar›n›n haram oldu¤unu
peygamberler tarihi ansiklopedisi 226
HARUN ALEYH‹SSELÂM

ve bunlar›n at›lmas› ge- na bakarak aldand›n›z. Bir


rekti¤ini söyleyerek fitne olan Allahü teâlâya iman›
ç›kard›. ‹srailo¤ullar›n›n ve ibadeti terk edip, flirke
ço¤u Hazreti Harun’u din- düfltünüz. Samirî sizi al-
lemeyerek Samirî’nin tefl- datt›. Ey kavmim! fiüphe
vikiyle bir çukur kaz›p, süs yok ki, sizin Rabbiniz Rah-
eflyalar›n› oraya att›lar. man olan Allahü teâlâd›r.
Samirî, at›lan alt›n ve gü- Art›k flirkten vazgeçip ba-
müflleri bir kuyumcuya na tâbi olun! Âlemlerin
erittirdi. Eritilen alt›nlar- Rabbi olan Allahü teâlâya
dan bir buza¤› heykeli ibadet edin ve benim em-
yapt›. rime itaat ediniz!
Samirî, yapt›¤› buza¤›- Harun aleyhisselâm,
n›n, ‹srailo¤ullar›n›n ilâh› böyle söylemekle, onlar›
oldu¤unu söyleyerek, on-
kötü bir iflten sak›nd›rd›.
lar› bu buza¤›ya ibadet et-
Allahü teâlân›n “Rah-
meye ça¤›rd›. Harun aley-
man” oldu¤unu bildire-
hisselâm, kavminin, Sa-
mirî’nin hilesine aldan- rek; onlar›, Allahü teâlây›
mak suretiyle alt›ndan ya- tan›maya ve ibadet etme-
p›lan buza¤› heykeline ta- ye davet etti. Kendisinin,
p›p, ibadet etti¤ini gördü. Allahü teâlân›n peygam-
Onlar›n bu cahilce durum- beri oldu¤unu ve pey-
lar›na çok üzüldü. Bu ina- gambere uyman›n da ge-
n›fl ve hareketlerinden on- rekli oldu¤unu anlatt›.
lar› uzaklaflt›rmaya çal›flt›. ‹srailo¤ullar›n›n ço¤u,
Bunun için dedi ki: Harun aleyhisselâm›n bu
- Ey kavmim! Siz bu flekildeki nazik ikaz›na ku-
buza¤›yla imtihan olun- lak asmad›lar. Davetini de
dunuz. Bu buza¤›n›n, flek- kabul etmediler. Üstelik
line ve buza¤› bö¤ürmesi- Harun aleyhisselâma ce-
ne benzer ses ç›karmas›- vaben dediler ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 227
HARUN ALEYH‹SSELÂM

- Musa aleyhisselâm raflman›n faydas›z olaca¤›-


bize dönüp gelinceye ka- n› düflünüp, Musa aleyhis-
dar, bu buza¤›ya tapmak- selâm›n Tûr da¤›ndan
tan vazgeçmeyece¤iz. dönmesini bekledi.
Harun aleyhisselâm, Musa aleyhisselâm, Tûr
kavminin, dünya ve ahiret- da¤›ndan dönüflünde, kav-
te saadete kavuflmas›n› is- minin alt›n buza¤› heykeli-
tedi¤i için, onlar› bu kötü ne tapt›¤›n› görünce, çok
iflten sak›nd›rmaya devam üzüldü. Kardefli Harun’a
etti. Fakat, onun nasihat ve neler olup bitti¤ini sordu.
uyar›lar›n›n bir k›sm›n› ka- Harun aleyhisselâm, ‹s-
bul ettilerse de, bir k›sm›n› railo¤ullar›n›n kendisini
dinlemeyerek dediler ki: dinlemediklerini ve kendi-
- Sen kendine bak, yok- sini ölümle tehdit ettikleri-
sa seni öldürürüz! Sen ni, Samirî ad›nda bir mü-
Musa’y› k›skand›¤›n, bizim naf›¤a uyarak bu yola sap-
üzerimize peygamber ol- t›klar›n› bildirdi. Bu husus-
mak ve bize emretmek ta flöyle dedi ki:
için onu Tûr’a gönderdin. - Ey flefkatli kardeflim!
Harun aleyhisselâm da Ben onlar› bu çirkin fiilden
men etmekte bir kusur et-
buza¤› heykeline tapma-
medim. Onlar› bu iflten el
yan ve kendine inanan on
çektirmek için bütün gücü-
iki bin kifliyle birlikte onla-
mü sarfettim. Fakat onlar
r›n içinden ayr›lmak veya
benim sözümü dinlemedi-
onlarla sert bir flekilde mü-
ler. Hatta beni katletmeye,
cadele etmek istedi. Fakat öldürmeye kastettiler.
Musa aleyhisselâm›n; “‹s-
railo¤ullar›n› parçalad›n ve
birbirinden ay›rd›n” de- Hazreti Harun’un vefat›
mesini düflünerek, bu ifl- Hazreti Musa, Harun
ten vazgeçti. Onlarla u¤- aleyhisselâm›n anlatt›klar›-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 228
HARUN ALEYH‹SSELÂM

n› dinledi ve Samirî’nin beraber Tûr-i Sina civar›n-


yapt›klar›n› ö¤rendi. Mille- da bulunduklar› s›rada, Al-
tinin azg›nl›k ve sap›kl›¤›n›n lahü teâlân›n emriyle, saf
ba¤›fllanmas› için, Allahü alt›ndan bir sand›k ile yedi
teâlâya flöyle dua etti: renkli atlastan kubbeli bir
- Ya Rabbi! Bizi ve kav- çad›r ve etraf›na bir duvar
mimi af ve ma¤firetine nail yapt›rd›. Sand›¤›n içine
eyle ve rahmetine garket. gökten inen flerefli levha-
Sen merhamet edicilerin lar› yerlefltirdi. Sand›¤a
en merhametlisisin. Tabut-i fiehâdet, etraf›n›
saran kubbeli çad›ra da
Bundan sonra Musa
Kubbe-i Zaman ismini
aleyhisselâm, Samirî’ye
verdi. Kubbenin içinde bu-
beddua etti ve ‹srailo¤ulla-
hur yakmak ve etraf›nda
r›na tövbe etmelerini bildir-
kurban kesmek için yerler
di. ‹srailo¤ullar›, Musa
haz›rlad›. Vahye uygun
aleyhisselâm›n dediklerini
olarak tamamland›ktan
kabul ettiler ve tövbe ettiler.
sonra, gökten nur inip
Musa aleyhisselâm, kubbeyi kaplad›. Nurun
kavmine, Tevrat’›n emirle- parlakl›¤›ndan, Musa ve
rini ve yasaklar›n› tebli¤ Harun aleyhimesselâm-
eyledi. Bafllang›çta Tev- dan baflkas› kubbeye gire-
rat’› ve Tevrat’›n emirlerini medi. Günlerce kurbanlar
kabul etmeyen ‹srailo¤ul- kesildi. Musa aleyhisse-
lar›, Musa aleyhisselâm›n lâm; vekillik, imaml›k, kub-
gösterdi¤i mucizeler karfl›- bede buhur ve kandil yak-
s›nda Tevrat’› kabul edip, ma, kurbanlarla ilgilenme,
ona göre ibadet etmeye mevki ve makam sahiple-
bafllad›lar. rine uygun elbise giydir-
M›s›r’dan ç›k›fllar›n›n me vazifelerini Harun
ikinci y›l›nda, Musa aley- aleyhisselâm ile onun ev-
hisselâm, ‹srailo¤ullar›yla lâd›na ve zürriyetine verdi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 229
HARUN ALEYH‹SSELÂM

‹srailo¤ullar›n›n Hazreti ce¤im. Filân da¤a gitme-


Musa ve Hazreti Harun’u nizi istiyorum.
üzmeleri ve söz dinleme- Bu ilâhî emir üzerine;
meleri sebebiyle, cenab-› Hazreti Musa ile Hazreti Ha-
Hak, Hazreti Musa’n›n bed- run ve o¤ullar›, bildirilen
duas› üzerine, ‹srailo¤ulla- da¤a do¤ru yürümeye bafl-
r›na k›rk y›l Arz-› Mev’ûd’a lad›lar. fiehirden uzaklafl›p
girmeyi haram k›lm›flt›r. ‹s- da¤a vard›klar› zaman, ›fl›k
railo¤ullar› bu k›rk sene saçan bir ma¤araya girdiler.
içinde yersiz, yurtsuz, va-
Ma¤ara içinde; süslü, güzel
tans›z bir flekilde Tîh sahra-
ifllemeli bir taht vard› ve et-
s›nda flaflk›n flaflk›n dolafl›p
raf›nda; “Bu eflsiz taht, ki-
durdular. Musa aleyhisse-
min bedenine uygun gelir-
lâm›n bu duas›, onlar› ta-
se, onundur.” diye yaz›l› idi.
mamiyle terk etmek olma-
y›p, sadece Hakka yaklaflt›r- Bunun üzerine Harun aley-
mak ve onlar›n kendilerine hisselâm ç›k›p yatt› ve tam
gelip piflman olmalar› için geldi. “Bu bana uygundur.”
bir tedbir mahiyetindeydi. dedi. Oradan inerken, Azra-
il aleyhisselâm bir genç su-
Nâzab, Ubeyhu, Ayzâr
retinde gelip dedi ki:
ve Eysâmâr ad›nda dört ev-
lâd› olan Harun aleyhisse- - Hazreti Harun’un ruhu-
lâm, ‹srailo¤ullar›n›n, Tîh nu kabzetmek için geldim.
çölünde kalmaya mahkûm Harun aleyhisselâm,
edildikleri k›rk senenin son- Hazreti Musa ve kendi
lar›na do¤ru, Hazreti Mu- o¤ullar›yla helâllaflt›. Son-
sa’dan birkaç sene evvel ra da Azrail aleyhisselâm
vefat etmifltir. Allahü teâlâ, ruhunu kabzetti. Musa
Hazreti Musa’ya vahyede- aleyhisselâm, Hazreti Ha-
rek buyurdu ki: run’un evlâtlar›yla birlikte
- Ben kardeflin Ha- cenaze namaz›n› k›l›p, o
run’un ruhunu kabzede- ma¤araya defnettiler.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 230
HIZIR
ALEYH‹SSELÂM
at›lacak
HIZIR ALEYH‹SSELÂM

HIZIR rüflüp yolculuk yapt›. Fa-


ALEYH‹SSELÂM; kat vefât›ndan sonra rûhu
‹brâhim aleyhisselâm- insan fleklinde gözüküp,
dan sonra yaflam›fl bir garîblere yard›m etmekte-
peygamber veya velî. Av- dir.
rupa ve Asya k›talar›na H›z›r aleyhisselâm, Al-
hâkim olan Zülkarneyn lahü teâlân›n sevgili kulla-
aleyhisselâm›n askerinin r›ndand›. Do¤du, büyüdü
kumandan› ve teyzesinin ve vefât etti. Ancak Allahü
o¤ludur. ‹sminin, Belkâ teâlâ onun rûhuna insan
bin Melkan, künyesinin fleklinde görünmek ve k›-
Ebü’l-Abbâs oldu¤u ve so- yâmete kadar yard›m iste-
yunun Nûh aleyhisselâ- yen Müslümanlar›n imdâ-
m›n Sam isimli o¤luna da- d›na yetiflmek, yard›m et-
yand›¤› bildirilmifltir. Bâz›-
mek, konuflmak, ilim ö¤-
lar› da H›z›r aleyhisselâ-
renmek ve ö¤retmek özel-
m›n ‹srâilo¤ullar›ndan ol-
liklerini verdi. Bâz› âlimler
du¤unu söylemifllerdir.
“nebî” (peygamber), bâz›
H›z›r lakab›yla meflhur âlimler de “velî”dir dedi-
olmas›n›n sebebi, kuru bir ler. H›z›r aleyhisselâmda,
yere oturup kalkt›¤› za-
yaflayan insanlarda görü-
man, oran›n yeflerip yem-
len hâller bulundu¤u için
yeflil olmas›ndan dolay›-
yafl›yor zannedilmektedir.
d›r. Sahîh-i Buhârî’de bil-
dirilen bir hadîs-i flerîfte H›z›r aleyhisselâm, gü-
Peygamber efendimiz; zel ahlâk sâhibi, cömert ve
“H›z›r (aleyhisselâm), ot- insanlara karfl› çok flefkat-
suz kuru bir yerde oturdu- liydi. Allahü teâlân›n izni
¤unda, o yer birdenbire ile kerâmet ehli olup, kim-
yemyeflil olur, pefli s›ra yâ ilmini bilirdi. Hak teâlâ-
dalgalan›rd›.” buyurdu. n›n bildirmesiyle ledünnî
Mûsâ aleyhisselâmla gö- ilme sâhipti.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 233
HIZIR ALEYH‹SSELÂM

H›z›r aleyhisselâm›n Abdülvehhâb Müttekî


Mûsâ aleyhisselâm ile fiöyle anlatt›:
buluflmas›, görüflmesi ve Küçüktüm, Mendev’de
yolculuk yapmas› Kur’ân-› ç›kan bâz› hâdiseler sebe-
kerîm’de Kehf sûresi 60 biyle babamla sahraya
ve 80. âyetlerinde ve ha- ç›kt›k. Fakat yolumuzu
dîs-i flerîflerde bildiril- kaybettik. Yiyecek ve içe-
mifltir. cek hiçbir fleyimiz yoktu.
Peygamber efendimiz Çok ac›kt›m. A¤lamaya
Eshâb-› kirâm ile Tebük bafllad›m. Babam beni
Harbindeyken ikindi na- teskîn ediyor ve; “Sabret
maz›n› k›ld›ktan sonra iki ileride yiyecek vard›r.” di-
beyit iflittiler. Fakat fliiri yordu. Ama bu sözler be-
söyleyeni göremediler. ni rahatlatm›yordu. Bu
Resûlullah efendimiz; “Bu hâlde iken akflam oldu.
iki beytin söyleyicisi kar- Arslan ve kurt korkusun-
deflim H›z›r’d›r. Sizi övü- dan bir a¤aca ç›k›p, gece-
yi orada geçirdik. Sabah-
yor.” buyurdu.
leyin gördük ki, o a¤aca
H›z›r aleyhisselâm bir- yak›n bir yerde tatl› su p›-
çok zât›n tasavvufta ye- nar› var. Sular fl›r›l fl›r›l
tiflmesine rehberlik et- ak›yor. Yan›nda nûr yüzlü
mifl, feyz vermifltir. H›z›r bir ihtiyar oturuyor. Bizi
aleyhisselâm›n tasavvuf- görünce, koltu¤unun al-
ta yetifltirdi¤i en meflhûr t›ndan s›cak ekmek ç›ka-
âlim ve velîlerden biri r›p babama verdi. Oraya
Abdülhâl›k Gocdüvânî yak›n bir köyün yolunu
hazretleridir. ‹slam tari- bize gösterdi. Ekmekleri
hinde böyle H›z›r aleyhis- yedik. O sudan kana kana
selam›n yard›m etti¤i va- içtik ve köyün yolunu tut-
kalar çoktur. Baz›lar› flöy- tuk. O köye gidip, rahat
ledir: ettik. Sonra o zât› ve p›na-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 234
HIZIR ALEYH‹SSELÂM

r› görmeyi arzulad›k. Tek- H›z›r aleyhisselâma sevâ-


râr a¤ac›n alt›na geldik. b› daha çok olan zikir, sa-
Orada ne o p›nar, ne de o levât ve istigfârlar› ö¤ret-
zât vard›. fiafl›p kald›k. mesini buyurdu. O zaman
Herhâlde o ihtiyar H›z›r’d› H›z›r aleyhisselâm; “On-
ve bize yard›m için gö- lar hangileridir yâ Resû-
rünmüfltü. lallah?” diye suâl etti.
Ahmed bin ‹drîs, Ab- Peygamber efendimiz;
dülvehhâb Tâzî hazretleri- “Lâ ilâhe illallah Muham-
nin sohbetleri ve tasarruf- medün Resûlullah fî külli
lar› ile Magrib’de yetiflen lemhatin ve nefesin ade-
âlim ve velîlerin en büyük- de mâ vese’ahü ilmül-
lerinden oldu. Çok kerâ- lah...” diye üç defâ, sonra
metleri görüldü. Onun en da; “Külillâhümme innî
büyük kerâmeti uyan›k es’elüke bi nûr-i vechil-
hâlde iken de Resûlullah lah-il-azîm.” sonra da;
efendimizi görmesi ve “Estagfirullah el-azîm el-
O’ndan flifâhen salevât-› kerîm ellezî lâ ilâhe illâ
flerîfeleri ö¤renmesiydi. hüvel hayyül kayyûm
Kendisi flöyle anlat›r: Gaffâr-üz-zünûb. Yâ zel-
Bir defâs›nda Resûlul- celâli vel-ikrâm.” diye bu-
lah efendimizi gördüm. yurdular. Sonra da Pey-
Yan›nda H›z›r aleyhisse- gamber efendimiz bana;
lâm da vard›. Peygamber “Ey Ahmed! Yer ve gö-
efendimiz H›z›r aleyhisse- ¤ün hazînelerini sana
lâma, bana fiâziliyye yo- verdim. O da bu zikir, sa-
lunun dersini (edebini) levât ve istigfârd›r.” bu-
ö¤retmesini emrettiler. O yurdular. Çok iltifât ve te-
da bana Resûlullah’›n hu- veccühlere mazhar ol-
zûrunda nas›l olunaca¤›n› dum.
ö¤rettiler. Daha sonra Bir gün dilenci k›l›¤›n-
Peygamber efendimiz, da birisi taraf›ndan Ah-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 235
HIZIR ALEYH‹SSELÂM

med Kuseyrî’nin evinin y›p; “Evet bir ihtiyar gel-


kap›s› çal›n›r. Kim oldu¤u di. Sizi sordu. Sonra u¤-
sorulunca, Ahmed Ku- rar›m diyerek bunlar› b›-
seyrî’yi görmek istedi¤ini rakt›. Bereketlenip taflan
söyler. Evde olmad›¤› bil- bu fleyler ona âittir.” dedi.
dirilince; “Size bir emâne- Ahmed Kuseyrî hazretleri
tim var.” diyerek bir da- bir an düflünüp; “Bu ge-
¤arc›k, bir torba ve küçük len H›z›r aleyhisselâm
bir ç›k›n› b›rak›p almalar›- m›yd› yoksa?” deyince,
n› söyleyerek ayr›l›p gi- b›rak›lan kaplardaki art-
der. Giderken de; “Sonra malar ve taflmalar durdu.
u¤rar›m.” der. Ahmed Böylece H›z›r aleyhisselâ-
Kuseyrî hazretleri geç va- m›n bereketine kavufltu-
kit eve gelir. Han›m› da lar.
kap›ya gelen ziyâretçiden Ali bin Cemâl, H›z›r
ve b›rakt›klar›ndan bah- aleyhisselâm ile görüflür-
setmeyi unutur. Gece ya- dü. Buyurdu ki:
r›s› mutfaktan sesler iflite- “H›z›r aleyhisselâm,
rek gidip bakarlar. B›rak›- kendisinde üç haslet bulu-
lan küçük kaptan kazanlar nan kimse ile görüflür.
dolduracak kadar bal tafl›- E¤er bu üç haslet yok ise,
yor. Torbadaki bir avuç meleklerin ibâdetini yapsa
dar› çuvallar dolduracak bile onunla görüflmez. Üç
kadar art›yor. Ç›k›ndan ise haslet flunlard›r: Birincisi;
çil çil alt›nlar tafl›p yerlere kiflinin her haliyle sünnet-i
dökülüyor. Ahmed Ku- seniyyeye uymas›. ‹kinci-
seyrî; “Nedir bu hâller?” si; kalbinde müslümanla-
diye sorunca han›m› flafl- ra karfl› kin, düflmanl›k,
k›n ve hayretler içinde; hased ve di¤er kötülükleri
“Bilmiyorum.” der; “Bu- beslememesi. Üçüncüsü;
gün bize gelen oldu mu?” dünyâya düflkün olmama-
diye sorar. Han›m› hat›rla- s›d›r.”
peygamberler tarihi ansiklopedisi 236
HIZIR ALEYH‹SSELÂM

fiemseddîn Attâr anla- ¤imde, ben daha söze


t›r: Mevlânâ Celaleddin bafllamadan; “Ey Attâr!
Rumi hazretleri bir gün H›z›r aleyhisselâm›n söz-
câmide vaaz ederken, leri do¤rudur.” diyerek
mevzû; H›z›r ile Mûsâ benim sözümü kesti.
aleyhimesselâm›n k›ssa- Muhyiddîn-i Arabî haz-
s›na gelmiflti. Bu k›ssay›, retleri flöyle anlat›r:
öyle fesâhat ve belâgat “Bir gün Tunus Lima-
ile anlat›yordu ki, herkes n›nda idim. Vakit geceydi.
nefesini kesip, can kula¤› K›y›ya yanaflm›fl gemiler-
ile dinliyordu. Benim ya- den birisinin güvertesine
n›mda bir flah›s bafl›n› ç›kt›m. Etrâf› seyretmeye
önüne e¤mifl bir fleyler bafllad›m. Denizin üzerin-
m›r›ldan›yordu. Kulak de ay do¤mufl, fevkalâde
verdim, dediklerini anla- güzel bir manzara teflkil
d›m. “Sanki yan›m›zda ediyordu. Bu manzaray›,
idin, sanki üçüncümüz cenâb-› Hakk’›n her fleyi
sen idin.” diyordu. Bunun ne kadar güzel ve yerli ye-
H›z›r oldu¤unu anlad›m. rinde yaratt›¤›n› tefekkür
Yan›na sokuldum. “Anla- ederken dalm›flt›m. Bir-
d›m. Sen H›z›r’s›n, ne den ürperdim. Uzaktan,
olur, bana ihsân eyle!” uzun boylu, beyaz sakall›
dedim. Cevâben; “Bura- bir kimsenin suyun üze-
da hazret-i Mevlânâ var- rinde yürüyerek geldi¤ini
ken, benim sana ihsânda gördüm. Nihâyet yan›ma
bulunmam deniz yan›nda geldi. Selâm verip bâz›
teyemmüm gibi olur. Se- fleyler söyledi. Bu arada
nin bütün müflkillerini o ayaklar›na dikkatle bak-
halleder.” dedi ve gözüm- t›m, ›slak de¤ildi. Konufl-
den kayboldu. Ben bu hâ- mam›z bittikten sonra,
li Mevlânâ hazretlerine uzakta bir tepe üzerindeki
anlatmak için yan›na gitti- Menare flehrine do¤ru yü-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 237
HIZIR ALEYH‹SSELÂM

rüdü. Her ad›m›nda uzun lerden meydana gelen


bir mesâfe katediyordu. mûcizelerle, evliyâdan hâ-
Hem yürüyor, hem de Al- s›l olan kerâmetlere inan-
lahü teâlân›n ismini zikre- m›yordu. Biz konuflurken,
diyordu. O kadar güzel, mescide birkaç seyyah
kalbe iflleyen bir zikri var- geldi. Namaza durdular.
d› ki, kendimden geçmifl- içlerinden biri, yerdeki
tim. Ertesi gün flehirde bir seccâdeyi al›p, havaya
kimse yan›ma yaklaflarak do¤ru kald›r›p yere para-
selâm verdi ve; “Gece ge- lel durdurdu. Sonra üzeri-
mide H›z›r aleyhisselâm ne ç›k›p namaz›n› k›ld›.
ile neler konufltunuz? O Dikkatlice bakt›¤›mda,
neler sordu, sen ne cevap onun H›z›r aleyhisselâm
verdin?” dedi. Böylece oldu¤unu anlad›m. Na-
gece gemiye gelenin H›z›r mazdan sonra bana döne-
aleyhisselâm oldu¤unu rek; “Bunu, flu münkir
anlad›m. Daha sonra H›z›r kimse için yapt›m” dedi.
aleyhisselâm ile zaman Mûcize ve kerâmete inan-
zaman görüflüp sohbet et- m›yan o gayr-i müslim,
tik, ondan edeb ö¤ren- bu sözleri iflitince insâf
dim. edip müslüman oldu.”
“Bir defâs›nda deniz H›z›r aleyhisselâm, ‹l-
yolu ile uzak memleketle- yâs aleyhisselâmla birlik-
re seyahate ç›km›flt›m. te Peygamber efendimi-
Gemimiz bir flehirde mola zin (sallallahü aleyhi ve
verdi. Vakit ö¤le üzeriydi. sellem) vefât›nda hâne-i
Namaz k›lmak için harâb saâdetlerine gelip Ehl-i
olmufl bir mescide gittim. beyt için sab›r tavsiyesin-
Oraya gayr-i müslim bir de bulundu. Onlar›n gel-
kimse de gelmifl etrâf› diklerini ve sab›r tavsiye
seyrediyordu. Onunla bi- ettiklerini hazret-i Ebû
raz konufltuk. Peygamber- Bekr, Ehl-i beyte bildirdi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 238
YÛfiA
ALEYH‹SSELÂM
YÛfiA ALEYH‹SSELÂM

YÛfiA M›s›r’da do¤an Yûfla


ALEYH‹SSELÂM; aleyhisselâm, Musa aley-
Yûfla aleyhisselâm, ‹s- hisselâm›n en yak›n dost-
railo¤ullar›na gönderilen lar›ndand›. Musa aleyhis-
peygamberlerdendir. Mu- selâm, Firavun’un zulmü
sa aleyhisselâm›n ye¤eni üzerine, Allahü teâlân›n
ve vekiliydi. H›ristiyanlar emriyle, kendine inanan
Yeflû diyorlar. Yusuf aley- ve tâbi olanlarla birlikte
hisselâm›n neslinden ge- M›s›r’dan Tîh sahras›na
len Nûn’un o¤ludur. An- hicret ederken, Yûfla aley-
nesi Musa aleyhisselâm›n hisselâm da onunla bera-
k›z kardeflidir. Tam nesebi ber bulundu. Musa aley-
flöyledir: Yûfla bin Nûn bin hisselâm›n H›z›r aleyhis-
Efrahim bin Yusuf bin selâmla görüflmek üzere
Ya’kub’dur. ç›kt›¤› yolculukta onunla

‹stanbul Beykoz tepelerinde ziyaret edilen Yûflâ aleyhisselâm›n makam›.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 241


YÛfiA ALEYH‹SSELÂM

beraberdi. Musa aleyhis- birer temsilci seçti. Bunla-


selâm H›z›r aleyhisselâm- r› Erîha flehri ve ahalisi
la karfl›lafl›nca, Yûfla aley- hakk›nda bilgi toplamak
hisselâm geriye döndü. için gönderdi. Aralar›nda
Allahü teâlâ, Musa Yûfla bin Nûn da bulunu-
aleyhisselâm›n kavmine yordu. Haber toplamakla
Arz-› Mev’ûd’u (Filistin ve vazifeli kimseler Erîha’ya
fiam bölgesini) ihsan ede- gittiler. O belde ahalisinin
ce¤ini bildirdi. Fakat ‹sra- iri cüsseli, çok kuvvetli ve
kalabal›k oldu¤unu gö-
ilo¤ullar› o beldelerde za-
rünce, Hazreti Yufla ve Kâ-
lim ve zorba bir kavim
lib bin Yuknâ hariç di¤er-
olan Amâlikal›lar›n bulun-
leri korktular. Geriye dö-
du¤unu ileri sürerek git-
nüp, kavimlerine gördük-
mek istemediler. Allahü
lerini anlatarak, onlar›n
teâlâ, Musa aleyhisselâ- harbe gitmelerine mâni
ma vahyedip buyurdu ki: oldular.
- Ey Musa! Ben buray› Musa aleyhisselâm›n
sizin için memleket ve kavmi, di¤er temsilcilerin
yerleflme yeri olarak yaz- anlatt›klar›n› dinleyip,
d›m; takdir ettim. Oraya harp etmekten vazgeçtiler.
git ve düflmanlardan kim ‹çlerine korku düflüp, fer-
varsa onlarla harp et! Zira yada bafllad›lar. “Keflke
onlara karfl› sizin yard›m- M›s›r’da ölseydik. Yahut
c›n›z benim! Kavminden burada ölsek de, Allah bizi
her koldan bir temsilci o zalimlerin memleketine
seç! Onlar vefakâr ve ita- sokmasa. Yoksa han›mla-
atkâr olsunlar! r›m›z, çocuklar›m›z ve
Bunun üzerine Musa mallar›m›z ganimet olarak
aleyhisselâm, her bir kol- kalacak.” dediler.
dan iyi haber toplayan, Yûfla bin Nûn ile Kâlib
sözünde sad›k ve vefakâr bin Yuknâ ise kavimlerine
peygamberler tarihi ansiklopedisi 242
YÛfiA ALEYH‹SSELÂM

gelip, Erîha beldesi ahali- na inan›yorsan›z, düfl-


sinin kötü hâllerinden manlar›n boy ve cüsseleri-
bahsetmediler. Di¤er kabi- ne bakarak aldanmay›n›z!
lelerden, o belde ahalisi Onlardan korkmay›n›z!
hakk›ndaki haberleri du- Size ilâhî yard›m›n gelece-
yanlara ise, korkulacak ¤i hususunda ve her hâli-
birfley olmad›¤›n›, Allahü nizde Allahü teâlâya te-
teâlân›n yard›m ve inaye- vekkül ediniz!
tiyle Erîha’n›n fethedilece- ‹srailo¤ullar›, Yûfla
¤ini bildirip, Musa aleyhis- aleyhisselâm ile Kâlib bin
selâma yard›mc› olmaya Yuknâ’n›n söylediklerine
çal›flt›lar. Onlara dediler ki: inanmad›lar ve Musa
- Ey ‹srailo¤ullar›! aleyhisselâm›n nasihatle-
Amâlikal›lar›n flehrinin ka- rine uymad›lar. Yûfla bin
p›s›ndan hemen girin! On- Nûn ve Kâlib bin Yuknâ
lar›n vücutlar›n›n büyük- aleyhimesselâm› tafl ve
lü¤ünden korkmay›n! Biz sopalarla öldürmek istedi-
onlar› gidip gördük ve ö¤- ler.
rendik. Onlar›n bedenleri ‹srailo¤ullar› Yûfla bin
büyük ve kuvvetli, fakat Nûn ve Kâlib bin Yuknâ’y›
kalbleri zay›ft›r. Sizinle tafllay›p, Musa aleyhisse-
harp etmeye ruhî meta- lâma karfl› gelerek Allahü
netleri yoktur. Bir defa ka- teâlâya isyan edince, Mu-
p›dan girdiniz mi, Allahü sa aleyhisselâm üzüldü.
teâlân›n vaat etti¤i yard›- Allahü teâlâ, ‹srailo¤ullar›-
m›n size gelmesiyle, el- n› k›rk sene müddetle Arz-›
bette siz galiplerden olur- Mev’ûd denilen bölgeye
sunuz. Siz, gerçekten ina- girmelerini haram k›ld›¤›-
nan, Allahü teâlân›n va- n› ve onlar›n Tîh sahras›n-
adini tasdik eden kimseler dan ç›kamayacaklar›n› bil-
iseniz ve Musa aleyhisse- dirdi. “Biz harbe gitme-
lâm›n peygamber oldu¤u- yiz!” diyerek isyan eden
peygamberler tarihi ansiklopedisi 243
kimseler, k›rk sene müd- Yûfla aleyhisselâm, ‹s-
detle Tîh sahras›nda flafl- railo¤ullar›n› toplayarak
k›n bir hâlde dolaflt›lar. Erîha flehrini kuflatt›. Ku-
K›rk senenin sonuna do¤- flatma alt› ay sürdü. Niha-
ru, Harun aleyhisselâm ve yet bir cuma günü akflam
ondan üç sene sonra da üzeri, mucizeler göstererek
kardefli Musa aleyhisse- flehri fethetti. Yûfla aleyhis-
lâm vefat etti. selâm ve ona inananlar
Erîha’y› fethettikten sonra,
Ilya flehrini de ald›lar. Bu
Hazreti Musa’n›n
flehrin Yûfla aleyhisselâm
halifesi
taraf›ndan fethedildi¤ini
Musa aleyhisselâm ve- duyan çevre flehirlerin hü-
fat ederken, yerine Yûfla kümdarlar›ndan befli, bir
aleyhisselâm› halife b›rak- araya gelip, ‹srailo¤ullar›y-
t›. Allahü teâlâ, Yûfla aley- la topluca savafla girdiler.
hisselâm› da ‹srailo¤ulla- Sonunda hepsi de yenile-
r›na peygamber olarak rek hezimete u¤rad›lar.
vazifelendirdi. Bu s›rada
Musa aleyhisselâma karfl›
ç›k›p; “Biz harbe gitme- Bel’am bin Baura
yiz!” diyen kimseler öl- Yûfla aleyhisselâm, Erî-
müfl, onlar›n yerlerinde ha, ‹lya flehirlerini ve civa-
o¤ullar› ve torunlar› ço- r›n› fethettikten sonra, Bel-
¤alm›flt›. Allahü teâlâ, Yû- ka flehri üzerine yürüdü.
fla aleyhisselâma, ‹srailo- Belka flehrinin Belak is-
¤ullar›n› toplay›p Tîh sah- mindeki zalim hükümdar›,
ras›ndan ç›karmas›n› ve Yûfla aleyhisselâma karfl›
Arz-› Mev’ûd denilen böl- âciz kal›p, ‹sm-i azam du-
geye gidip, cebbarlarla as›n› bilen, her duas› ka-
(zalimlerle) harp etmesini bul olan, ilim ve ibadette
emretti. yüksek, sözlerini yaz›p isti-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 244
YÛfiA ALEYH‹SSELÂM

fade etmek için elinde olarak, flehrin d›fl›ndaki


hokka ve kalem ile yan›n- Husban da¤›na gitti. Elleri-
da 2000 kifli bulunan ve ib- ni dua için kald›rd›¤› za-
rahim aleyhisselâm›n di- man, dilinden, Belka flehri
nine inanan Bel’am bin ahalisi aleyhine, Yûfla
Baura isimli kimseden aleyhisselâm ve ‹srailo-
yard›m istedi. Yûfla aley- ¤ullar› lehine kelimeler
hisselâma ve ordusuna dökülmeye bafllad›. Bu
karfl› beddua etmesini ta- sözleri ifliten Belka flehri
lep ettiler. Belka flehri aha- ahalisi dediler ki:
lisi de gelip, beddua etme- - Ey Bel’am! Ne yap›-
si için Bel’am bin Baura’ya yorsun? Onlara dua, bize
yalvard›lar.
beddua ediyorsun!
Bel’am, Allahü teâlân›n
Bel’am onlara flöyle ce-
peygamberine karfl› bed-
vap verdi:
dua edemeyece¤ini bildir-
diyse de, azg›n ve imans›z - Bu sözleri isteyerek
Belka flehri ahalisi, beddu- söylemiyorum. Allah tara-
ada bulunmas› için daha f›ndan böyle konuflturulu-
çok ›srar ettiler. Bel’am bin yorum!
Baura’ya hediyeler getirip, Dua etmeye çal›flt›¤› s›-
birçok dünyal›k vaat etti- rada, Allahü teâlân›n hik-
ler. Zalim hükümdar da, metiyle, Bel’am’›n dili a¤-
beddua etmedi¤i takdirde, z›ndan ç›k›p gö¤sü üzeri-
onu idam edece¤ini söyle- ne sarkt›. Allahü teâlân›n
yerek idam sehpas› kur- kendisine ihsan etti¤i ni-
durdu. metlerin k›ymetini bilme-
Bütün bunlar karfl›s›n- yen, irade-i cüz’iyesini
da, Bel’am bin Baura’n›n fleytan›n ve kötü insanla-
gönlünde dünya mal›na r›n istekleri do¤rultusunda
ve servetine karfl› meyil kullanan Bel’am bin Ba-
belirdi. Dua etmeye raz› ura, nefsin ve fleytan›n
peygamberler tarihi ansiklopedisi 245
YÛfiA ALEYH‹SSELÂM

sapt›rmas›yla, dünya ma- k›rk sene müddetle Tîh


l›na ve kad›na meylederek sahras›nda k›tl›k ve yok-
yeni hileler pefline düfltü luk içinde kalan ‹srailo-
ve imans›z öldü. Kur’an-› ¤ullar›, Arz-› Mev’ûd’a ge-
kerimde A’raf suresinin lip, türlü türlü nimetler-
175. ve 176. ayet-i kerime- den istifade etmeye bafl-
lerinde soluyan köpe¤e lad›lar.
benzetildi. “Onun gibiler Beyt-i Mukaddes’in
köpek gibidir.” sözü, dil- bulundu¤u Kudüs’e gir-
lerde darb›mesel olarak dikleri s›rada, Tîh sahra-
kald›. s›ndan kurtulduklar› ve
Uzun bir kuflatmadan Arz-› Mev’ûd’daki türlü ni-
sonra Belka flehrini fethe- metlere kavufltuklar› için,
den ‹srailo¤ullar›, Belak’› cenab-› Hakka flükür sec-
ve Bel’am bin Baura’y› öl- desi yapmalar› ve geçmifl
dürdüler. Böylece Belka günahlar›na tövbe ve is-
flehri, ‹srailo¤ullar›na geç- ti¤far etmeleri emredildi.
mifl oldu. “H›tta”, yani “Ya Rabbi!
Bizim dile¤imiz günahlar›-
m›z›n affolmas›d›r. Ya
‹srailo¤ullar›n›n Rabbi! Bizim günahlar›m›-
serkeflli¤i z› affedip, amel defterimiz-
Yûfla aleyhisselâm›n den silmeni niyaz ederiz!”
kumandas› alt›nda, Erîha, demeleri bildirildi.
‹lya ve Belka flehirlerinin Fakat ‹srailo¤ullar›, Al-
fethedilmesinden sonra, lahü teâlân›n bu emrini
Arz-› Mev’ûd diye bilinen hafife al›p; “H›tta” keli-
Filistin ve fiam diyar›, pey- mesi yerine, bu¤day ma-
derpey ‹srailo¤ullar›n›n nas›na gelen “H›nta” de-
eline geçti. diler. Allahü teâlâ, emrini
Yapt›klar› azg›nl›k ve hafife al›p alay ettikleri
isyanlar›n cezas› olarak, için, onlara azab›n› gön-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 246
YÛfiA ALEYH‹SSELÂM

derdi. Asi olanlar›n hepsi, orada yerleflmifl otuz bir


bir saat içinde, ölüp helâk hükümdarl›¤›n beldelerini
oldular. zapt etti. Putperest ve Al-
Nitekim hadis-i flerifte lahü teâlâya isyan eden
buyuruldu ki: hükümdarlar› öldürtüp,
memleketlerini ‹srailo¤ul-
(‹srailo¤ullar›na, “Beyt-i
lar› aras›nda taksim eyle-
Makdis’e, kap›s›ndan, sec-
di.
de eder oldu¤unuz hâlde,
mütevaz› bir flekilde giri- Arz-› Mev’ûd denilen
niz ve ya Rabbi, h›tta [Yap- beldeleri yedi y›lda fethe-
t›¤›m›z hata ve günahlar›- dip, ‹srailo¤ullar›n› oraya
m›z› ba¤›fllaman› senden yerlefltiren Yûfla aleyhis-
niyaz ederiz.] deyiniz!” di- selâm, yirmi y›l daha ‹sra-
ye emrolundu. Onlardan ilo¤ullar›na, Musa aleyhis-
zalim olanlar, hafife al›p selâma nazil olan Tevrat’›
alay etmek için bu emirle- okudu ve hükümlerini
ri de¤ifltirdiler ve ellerini aç›klad›. Onlar›n Allahü te-
kalçalar›na dayay›p, ayak- âlâya iman ve ibadet üze-
lar›n› sürüyerek kibir ve re kalmalar›na çal›flt›.
gurur ile girdiler.)
Yûfla aleyhisselâm, Erî- Hazreti Yûfla’n›n vefat›
ha ve Kudüs flehirlerini Yûfla aleyhisselâm,
fethedince, o beldelerin ömrünün sonuna do¤ru
ahalisinden birço¤u, hastaland›. Bunu duyan
eman dileyip, imana gel- Selem hükümdar› Bâr›k,
di. Bu bölgedeki di¤er fle- bütün halk›yla mürted
hirleri de fetheden Yûfla olup, dinden ç›kt›. Yûfla
aleyhisselâm, bat›da befl aleyhisselâm, hastal›¤› se-
flehire gidip oray› da düfl- bebiyle ona karfl› harbe gi-
manlardan ald›. Daha son- demedi. Yerine Kâlib bin
ra fiam diyar›na giderek, Yuknâ’y› halife tayin etti.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 247
YÛfiA ALEYH‹SSELÂM

Mürtedlere de bedduada Yûfla aleyhisselâm daha


bulundu. Musa aleyhisse- önce beddua etti¤i için,
lâm›n vefat›ndan sonra, zillet ve s›k›nt› içinde yafla-
yirmi yedi y›l, insanlara, y›p telef oldular.
Allahü teâlân›n emirlerini
bildirdi ve 127 yafl›nda ve-
fat etti. Kabrinin, Nablûs Hazreti Yûfla’n›n
veya Halep yak›n›ndaki fazileti
Mearre flehrinde oldu¤u Yûfla aleyhisselâm ka-
rivayet edilir. ra ya¤›z, orta boylu, güzel
Yûfla aleyhisselâm; ‹s- yüzlü, iri gözlü, yass› gö-
tanbul’a hiç gelmedi. Bey- ¤üslü bir görünüfle sahip
koz tepelerinde ziyaret idi. Yüzünün güzelli¤i Yu-
edilmekte olan kabrin, Yû- suf aleyhisselâma çok
fla peygambere ait olup benzerdi. Görenler hayran
olmad›¤›n› kesin olarak kal›rd›. Güzelli¤ini görmek
söylemek uygun de¤ildir. için gelirler; “Ey salih kul,
Bir velî veya havarîlerden sana selâm vermeye gel-
birinin kabri olabilir. Böyle dik!” derlerdi. O ise cevap
ise, yine k›ymetlidir. vermeye hayâ ederdi. Ce-
Yûfla aleyhisselâm›n sur, kahraman, yi¤it, harp
vefat›ndan sonra, Kâlib taktik ve tekni¤inde maha-
bin Yuknâ, Allahü teâlâya ret sahibi idi. Zaman›nda
iman edenlerle birlikte, yaflayan insanlar›n; gerek
daha önce mürted olup d›fl görünüfl, gerekse ah-
dinden ç›kan Bâr›k üzerine lâk ve huy yönünden en
yürüdü. Selem diyar›n› üstünlerindendi. Musa
fethedip, bunlardan on aleyhisselâma gönderilen
bin kadar›n› öldürdü. Bâr›k Tevrat’›n hükümleri üzeri-
ve ileri gelenlerini yakala- ne amel edip, insanlara
y›p esir etti. Ölümden kur- tebli¤ etmekle vazifelendi-
tulup da¤lara kaçanlar da, rilmiflti.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 248
YÛfiA ALEYH‹SSELÂM

Hazreti aleyhisselâm ve ona ina-


Yûfla’n›n mucizeleri nanlar oradan girip, flehri
Yûfla aleyhisselâm, fethettiler.
yapm›fl oldu¤u birçok mu- 3- Güneflin batmas›n›n
harebe ve fetihler esna- geciktirilmesi: Yûfla aley-
s›nda, insanlara Hakk› teb- hisselâm, Kudüs flehrini
li¤ ederken, baz› mucizeler cuma günü fethetmiflti.
de göstermifltir. Mucizele- Ancak, cuma günü muha-
rinden bir k›sm› flöyledir: sara devam ederken, gü-
1- Yûfla aleyhisselâm, nefl batmak üzereydi. Cu-
Erîha’y› fethetmek üzere martesi gününe kal›rsa,
‹srailo¤ullar›n› toplad› ve Musa aleyhisselâm›n di-
ninde o gün mukaddes sa-
giderken fieria (Ürdün)
y›ld›¤› için harp edemeye-
nehrinin sular› çok oldu¤u
cekti. Yûfla aleyhisselâm,
için geçemediler. Nehrin
güneflin bir müddet daha
üstünde köprü de yoktu.
batmamas› için Allahü te-
Yûfla aleyhisselâm dua
âlâya yalvar›p; “Ey Alla-
edince, fieria nehrinden
h›m! Günefli geri al!” diye
bir yol aç›ld›. ‹srailo¤ullar›
dua etti. Veya günefle;
o yoldan geçtikten sonra, “Sen Allah›n emrindesin,
sular tekrar eskisi gibi ak- ben de Onun emrindeyim.
maya devam etti. Bu sebeple, yerinde dur-
2- Kale surlar›n›n y›k›l- man›, Allahü teâlân›n düfl-
mas›: Bir flehrin fethi es- manlar›ndan, akflamdan
nas›nda, muhasara (ku- önce intikam almay› istiyo-
flatma) uzun sürmüfltü. rum” dedi. Allahü teâlân›n
Surlarda gedik aç›lama- emri ve takdîriyle, batmak
m›flt›. Yûfla aleyhisselâm üzere olan günefl yükseldi.
dua etti. Allahü teâlân›n Bir müddet daha gündüz
kudretiyle yer sars›l›p ka- devam edip, Kudüs fethe-
lenin surlar› y›k›ld›. Yûfla dildikten sonra batt›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 249
HAZKÎL
ALEYH‹SSELÂM
HAZKÎL ALEYH‹SSELÂM

HAZKÎL Mûsâ aleyhisselâma inan-


ALEYH‹SSELÂM; m›fl olup, îmân›n› gizle-
‹srâilo¤ullar›na gönde- miflti. Sarayda oldu¤u ve
rilen peygamberlerden Firavun’un herkese kendi-
veya Allahü teâlân›n velî ni ilâh tan›t›p secde ettirdi-
kullar›ndan. Yâkûb aley- ¤i hâlde o, bir olan Allahü
hisselâm›n o¤ullar›ndan teâlâya kalpten inan›yor,
Lâvi’nin neslindendir. Ba- ibâdetlerini gizli gizli yap›-
bas› Bura veya Buri veya yordu. Firavun ve adamla-
Nuri’dir. Mûsâ aleyhisse- r›n›n Mûsâ aleyhisselâm
lâm›n vefât›ndan sonra ve ona inananlar›n hepsini
gönderilen üçüncü pey- yok etmeye karar verdikle-
gamberdir. Birçok müfes- ri s›rada, çeflitli iknâ edici
sirler (tefsîr âlimleri) sözler söyleyerek Fira-
Mü’min (Gâfir) sûresi 28- vun’u bu fikrinden vazge-
45. âyetlerinde bildirilen çirmeye çal›flt›. Fakat daha
Firavun’un saray›ndaki sonra zindana at›ld›. Fira-
vazîfelilerden olup, Mûsâ vun’un k›z›n›n iste¤i üzeri-
aleyhisselâm› ve ona ina- ne zindandan ç›kar›lan
nanlar› müdâfaa eden ve Hazkîl aleyhisselâm, Mûsâ
Firavun’un k›z›n›n saç ta- aleyhisselâma inand›¤›n›
ray›c›s› Mâflitâ Hâtun’un aç›kça îlân edip, ona yar-
kocas› olan kimsenin Haz- d›mc› oldu. Bundan sonra
kîl aleyhisselâm oldu¤unu devaml› olarak Mûsâ aley-
bildirmifllerdir. Allahü te- hisselâm›n yan›nda kald›.
âlâ onun duâs› bereketiyle Mûsâ aleyhisselâmla bir-
ölen binlerce kifliyi diriltti. likte K›z›ldeniz’den geçip,
Çocuklu¤u ve gençli¤i ‹srâilo¤ullar›n›n Tîh sahra-
M›s›r’da geçen Hazkîl s›nda kald›¤› k›rk sene bo-
aleyhisselâm, Firavun’un yunca onun hizmetinde
saray›nda hazînedârl›k bulundu. Mûsâ aleyhisse-
(mâliye bakanl›¤›) yapt›. lâm›n vefât›ndan sonra,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 253
HAZKÎL ALEYH‹SSELÂM

Yûflâ bin Nûn ve Kâlib Vebâdan kaçmak üzere


aleyhimesselâm adl› pey- bulunduklar› flehirden ç›-
gamberlerden sonra ‹lyâ kan bu insanlar›n hepsi,
(Kudüs) bölgesine pey- iflittikleri bir korkunç sesle
gamber olarak gönderildi. öldüler. Hazkîl aleyhisse-
Mûsâ aleyhisselâma lâm kavminin bafl›na ge-
gönderilen Tevrât’›n emir lenleri görünce, ac›y›p,
ve yasaklar›n› ‹srâilo¤ulla- onlar› tekrar diriltmesi için
r›na bildirdi. Daha sonra Allahü teâlâya duâ etti. Al-
Irak taraflar›na gidip in- lahü teâlâ Hazkîl aleyhis-
sanlar› hak dîne dâvet etti. selâm›n duâs› sebebiyle
Dâverdan bölgesindeki onlar› diriltti. O insanlar
müminlere zulmeden hü- kendi flehirlerine dönüp,
kümdârlara karfl› harbe Mûsâ aleyhisselâm›n dîni
gitmek üzere o bölge ahâ- üzere yaflad›lar ve ecelleri
lisini ça¤›rd›. Fakat onlar gelince vefât ettiler. Hazkîl
ölümden korktuklar› için aleyhisselâm onlar›n ev-
harbe gitmediler. Allahü lâdlar›na Allahü teâlân›n
teâlâ onlara isyânlar›n›n emir ve yasaklar›n› anlatt›.
cezâs› olarak tâûn (salg›n Daha sonra Bâbil diyâr›na
vebâ) hastal›¤› gönderdi. gitti ve orada vefât etti.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 254


KÂL‹B
ALEYH‹SSELÂM
KÂL‹B ALEYH‹SSELÂM

KÂL‹B aleyhisselâm da vard›. Gi-


ALEYH‹SSELÂM; denler, cebbârlar›n ve
‹srâilo¤ullar›na gönde- ahâlinin iri cüsseli ve kuv-
rilen peygamberlerden. vetli olduklar›n› görerek
Yâkûb aleyhisselâm›n on korktular. Gördüklerini is-
iki o¤lundan fiem’ûn’un râilo¤ullar›na anlat›p, on-
neslindendir. Babas›n›n is- lar› harbe gitmekten vaz-
mi Yuknâ’d›r. Tam ismi, geçirdiler. Temsilciler ara-
Kâlib bin Yükna bin Bariz s›nda bulunan Yûflâ bin
bin Yehuda bin Yakub’dur. Nûn ve Kâlib bin Yuknâ
Kendisine Yûflâ aleyhisse- aleyhimesselâm gidip
lâmdan sonra peygam- gördükleri kimselerin, gö-
berlik verildi. Mûsâ aley- rüldü¤ü gibi kuvvetli ol-
hisselâma bildirilen dînin mad›klar›n›, zâhirde öyle
emir ve yasaklar›n› insan- olsa bile korkak ve kalple-
lara tebli¤ etti (bildirdi.) rinin zay›f oldu¤unu söy-
Musa aleyhisselama lediler. ‹srâilo¤ullar›n›n,
gençli¤inden itibaren yar- Allahü teâlân›n yard›m›yla
d›m etti. Mûsâ aleyhisse- o beldeleri fethedebilecek-
lâm Allahü teâlân›n em- lerini anlatt›lar. ‹srailo¤o-
riyle ‹srâilo¤ullar›n› Arz-› ¤ullar› Yûflâ ve Kâlib aley-
mev’ûd (Filistin ve Suriye) himesselâma karfl› ç›karak
denilen yere götürmek tafla tuttular. Fakat Mûsâ
üzere yola ç›k›nca, ‹srâilo- aleyhisselâm›n di¤er yar-
¤ullar›n›n her kolundan bi- d›mc›lar› gibi Kâlib aley-
rer temsilci seçerek, Filis- hisselâm da azan ve yol-
tin bölgesinde yaflayan dan ç›kan ‹srâilo¤ullar›
cebbârlar›n (zâlim hüküm- karfl›s›nda onu yaln›z b›-
dârlar›n) ve ahâlisinin du- rakmay›p, yard›m ettiler.
rumu hakk›nda haber ge- Allahü teâlâ Kur’ân-› ke-
tirmeye gönderdi. Bu tem- rîmin Mâide sûresi 23. âye-
silciler aras›nda Kâlib tinde meâlen buyurdu ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 257
KÂL‹B ALEYH‹SSELÂM

Allahü teâlâya îmân m›n yan›ndan ayr›lmayan


edip, O’ndan korkanlar- Kâlib aleyhisselâm, onun
dan (Yûflâ bin Nûn ve Kâ- vefât›ndan sonra, Yûflâ
lib bin Yuknâ ad›ndaki) iki aleyhisselâma yard›m etti.
kimse, ‹srâilo¤ullar›na de- Yûflâ aleyhisselâm vefât
diler ki: “Ey ‹srâilo¤ullar›! etmeden önce Kâlib aley-
Cebbârlar›n (zâlimlerin) hisselâm› yerine halîfe b›-
flehrinin kap›s›ndan he- rakt›. Yûflâ aleyhisselâm›n
men girin (onlar›n iri cüs- vefât›ndan sonra
seli olmalar›ndan korkma- ‹srailo¤o¤ullar›ndan ordu
y›n). Bir defa kap›dan gir- haz›rlay›p, zâlim hüküm-
diniz mi (Allahü teâlân›n dârlarla savaflt› ve onlar›
yard›m›yla) elbette siz gâ- ma¤lûb etti. Sonra M›s›r’a
liplerden olursunuz. Siz gitti. Hazkîl aleyhisselâmla
gerçekten mümin kimse- birlikte ‹srailo¤ullar›n›n Al-
ler iseniz, Allahü teâlâya lahü teâlâya îmân ve ibâ-
tevekkül ediniz.” det edip, Mûsâ aleyhisse-
‹srâilo¤ullar›n›n Tih Çö- lâm›n dîni üzere kalmalar›
lünde kald›¤› k›rk sene için çal›flt› ve M›s›r’da ve-
içinde, Mûsâ aleyhisselâ- fât etti.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 258


‹LYAS
ALEYH‹SSELÂM
‹LYAS ALEYH‹SSELÂM

‹LYAS ne tâbi k›lmak için tebli¤de


ALEYH‹SSELÂM; bulundu.
‹lyas aleyhisselâm, ‹s- Bunlardan biri de ‹lyas
railo¤ullar›na gönderilen aleyhisselâmd›r. ‹srailo-
peygamberlerdendir. Ba- ¤ullar›, Filistin topraklar›n›
bas› Yasin olup, Harun elde edince, kabilelerden
aleyhisselâm›n neslinden- biri de Balbek’te yerleflti.
dir. Nesebi ‹lyas bin Yasin ‹lyas aleyhisselâm Bal-
bin Finhas bin Ayzar bin bek’te yerleflen Benî ‹srail
Harun’dur. kabilesine peygamber
Musa aleyhisselâm›n olarak gönderildi. O za-
vefat›ndan sonra, onun di- manda Balbek’te hüküm
nini devam ettirmek üzere süren zalim bir hükümdar
Yûfla aleyhisselâm, ‹srailo- vard›. Bal ad›n› verdi¤i al-
¤ullar›na peygamber ola- t›ndan bir put yapm›flt›.
rak gönderildi. Yûfla aley- Halk› bu puta tapmaya
hisselâm, Erîha flehrini ve zorlard›. Bulunduklar› bel-
di¤er Filistin topraklar›n› denin ismi “Bek” iken, bu
fethedip, buralar›, ‹srailo- putun ismi ile birlefltirile-
¤ullar› kabileleri aras›nda rek Balbek demifllerdir.
paylaflt›rd›. Bundan sonra, Balbek’te yaflayanlar,
‹srailo¤ullar›ndan her kabi- alt›ndan yapt›klar› büyük
le, kendi bafl›na hareket et- bir puta tap›yorlard›. ‹lyas
meye bafllad›. Bu arada is- aleyhisselâm, bunlara,
mi Kur’an-› kerimde bildi- “Allahü teâlân›n azab›n-
rilmeyen birçok peygam- dan korkmaz m›s›n›z? O
ber, ‹srailo¤ullar›na gönde- en güzel yaratan› b›rak›p
rildi. Bu peygamberler, da Bal putuna m› tap›yor-
Tevrat’›n hükümlerini unu- sunuz? Allah sizin ve ata-
tan ve bunlara uymayan lar›n›z›n Rabbidir.” diye-
‹srailo¤ullar›n› uyarmak ve rek nasihat etti. Fakat in-
onlar› Tevrat’›n hükümleri- sanlar, onun nasihatlerine
peygamberler tarihi ansiklopedisi 261
‹LYAS ALEYH‹SSELÂM

uymad›lar. Onlar› Allahü rini anlad›lar. ‹lyas aleyhis-


teâlân›n azab› ile korkuttu selâm› Balbek’ten ç›kar-
ise de, dinlemeyip, ‹lyas d›klar›na piflman oldular.
aleyhisselâm› beldelerin- Onu; köylerde, kasabalar-
den ç›kard›lar. ‹syanlar› se- da, da¤larda, ovalarda ve
bebiyle Allahü teâlâ, her yerde aramaya baflla-
memleketlerinden bereke- d›lar. Bulunca, kendisin-
ti kald›rd›. Ya¤murlar ya¤- den af dilediler. Yapt›klar›-
maz oldu ve k›tl›k bafllad›. na piflman olduklar›n›
Hayvanlar› susuzluktan k›- söyleyip, ›srarla Balbek’e
r›ld›. Bafllar›na çeflitli mu- dönmesini istediler. ‹lyas
sibet ve belâlar geldi. aleyhisselâm da Balbek’e
‹lyas aleyhisselâm ise, döndü. Balbek ahalisini
onlar böyle s›k›nt› içinde toplay›p, onlara dedi ki:
iken, gitti¤i her yerde ima- - Size yaz›klar olsun! ‹s-
n› yay›yor, halka anlat›yor- yan›n›z sebebiyle ya¤mur
du. Bütün evlerde k›tl›k ya¤mad›; k›tl›ktan periflan
varken, iman edenlerin oldunuz. Bu yüzden hay-
evlerine ‹lyas aleyhisselâ- vanlar›n›z susuzluktan k›r›l-
m›n mucizesi ile bereket d›, a¤açlar ve bitkiler kuru-
gelmiflti. Herkes kokmufl du. Bat›l, bofl bir gurur ve
lefl yemek mecburiyetinde kibir içindesiniz. Tapt›¤›n›z
kal›rken, iman edenlerin putlar, size hiçbir fayda ve-
evi yiyeceklerle dolup tafl›- remez. Haydi putlar›n›z› ç›-
yordu. Hükümdarlar›n ha- kar›n, size yard›mc› olsun-
zineleri para ile dolu olma- lar! Onlar size yard›mc› ola-
s›na ra¤men, sat›n alacak maz. Biliniz ki, siz bat›l bir
yiyecek bulam›yorlard›. yoldas›n›z. Putlara tapmak-
Nihayet bu belâ ve mu- tan vazgeçip, vakit kaybet-
sibetlere; ‹lyas aleyhisse- meden, derhal iman ediniz!
lâm› dinlemedikleri, iman ‹srailo¤ullar›, putu ter-
etmedikleri için düfltükle- ketmek hususunda tered-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 262
‹LYAS ALEYH‹SSELÂM

düt gösteriyorlard›. ‹lyas ‹lyas aleyhisselâm, tek-


aleyhisselâm, onlar›n te- rar nasihat edip ikaz etti
reddütlerinin bofl ve ma- ise de dinlemediler. Bunun
nas›z oldu¤unu bildirerek üzerine, onlar›n dinlerin-
dedi ki: den döndüklerine ve do¤-
- Söyleyin Bal putunu- ru yola gelmeyeceklerine
za, size ya¤mur ya¤d›rs›n! iyice kanaat getirdi. Bu hâ-
le pek ziyade üzüldü ve
‹srailo¤ullar›, kendi elle- kendisini, bu azg›n insan-
riyle yapt›klar› putun, bunu lardan ay›rmas› için, Alla-
yapamayaca¤›n› pekâlâ bili- hü teâlâya dua etti. Allahü
yorlard›. ‹lyas aleyhisselâ- teâlâ, ‹lyas aleyhisselâm›n
m›n bu ikaz› üzerine, iman duas›n› kabul buyurup,
ettiler ve ona tâbi olacaklar›- onlar›n aras›ndan ayr›la-
na dair söz verdiler. Bunun rak baflka bir yere gitmesi-
üzerine, ‹lyas aleyhisselâm ne müsaade etti. Böylece
dua etti. Belâ ve musibetle- ‹lyas aleyhisselâm bulun-
rin kalk›p, ferahl›¤›n gelmesi du¤u yeri terk etti. ‹srailo-
için yalvard›. Allahü teâlâ ¤ullar›, ‹lyas aleyhisselâ-
duas›n› kabul buyurup, bol- m›n gitmesinden sonra, is-
luk ve bereket ihsan eyledi. yanlar› sebebiyle periflan
Bol ya¤mur ya¤d›. Her taraf bir hâle düfltüler. ‹man ve
yemyeflil oldu. Balbek halk›, itaat etmemenin dünyada-
ekip biçmeye bafllad› ve fe- ki cezas›n› çektiler.
rahl›¤a kavufltu. ‹lyas aleyhisselâm Bal-
‹srailo¤ullar›, bu hâlde, bek’ten ayr›ld›ktan sonra,
bir müddet ‹lyas aleyhisse- Allahü teâlân›n emirlerini
lâma tâbi oldular. Fakat insanlara bildirmek ve
imandaki sebatlar› fazla iman› yaymak için dolafl›r-
sürmedi. Yine isyan ede- ken, yolu bir köye düfl-
rek, eski sap›kl›klar›na dön- müfltü. Bu köydeki insan-
düler. lara nasihatte bulunup,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 263
‹LYAS ALEYH‹SSELÂM

iman etmeye davet etti. peygamberlerden idi.)


Bunun üzerine halk, onu [Saffat 123]
sevip köylerinde bir müd- ‹lyas aleyhisselâm›n
det kalmas›n› istediler. Ka- H›z›r aleyhisselâm ile bu-
bul etti ve ‹srailo¤ullar›n- lufltuklar› rivayet edilmifl-
dan ihtiyar bir kad›n›n evi- tir. Bu sebeple, bilhassa
ne misafir oldu. Bu kad›n›n Anadolu’da halk, H›drellez
hasta bir o¤lu vard›. Kad›n, denilen bir günde k›rlara
o¤lunun hastal›ktan kurtul- ç›karak, gezip e¤lenmeyi
mas› için ‹lyas aleyhisse- âdet hâline getirmifltir. (Bu
lâmdan, Allahü teâlâya dua günün dinî bir hüviyeti ve
etmesini istedi. ‹lyas aley- kudsiyeti yoktur.)
hisselâm abdest ald› ve iki So¤uk ve bahar mevsi-
rekât namaz k›ld›ktan son- minde insanlar›n aç›k hava-
ra, çocu¤un flifa bulmas› ya ve yeflilli¤e ç›kma arzu-
için dua etti. Allahü teâlâ lar›, H›z›r ile ‹lyas’a (aleyhi-
duas›n› kabul buyurup, messelâm) duyulan sevgi
hastaya flifa ihsan eyledi. ve sayg› ile birlefltirilerek
Bu çocu¤un ismi Elyesa idi. böyle bir âdet ortaya ç›k-
‹yilefltikten sonra, ‹lyas m›flt›r. ‹slâmiyet, H›z›r ve
aleyhisselâm›n yan›ndan ‹lyas’›n Allahü teâlân›n sev-
hiç ayr›lmad›. Ondan Tev- di¤i kullar›ndan oldu¤unu
rat’› ö¤rendi. Elyesa, ‹lyas haber veriyor. Fakat onlar
aleyhisselâmdan sonra ‹s- ad›na mukaddes bir gün ta-
railo¤ullar›na peygamber yin edildi¤ini bildirmiyor.
olarak gönderildi. Âdet olarak yap›lan fleyler
‹lyas aleyhisselâm›n dine ters düflmezse, yani
peygamberli¤i, Kur’an-› dinin emirlerinin yap›lma-
kerimde bildirilmifl olup, s›na engel de¤ilse ve dinin
bu husustaki ayet-i kerime yasak etti¤i fleylerin yap›l-
mealen flöyledir: (‹lyas da, mas›na sebep olmazsa, bir
flüphe yok ki, gönderilmifl zarar› yoktur.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 264
ELYESA
ALEYH‹SSELÂM
ELYESA ALEYH‹SSELÂM

ELYESA ihtiyar bir kad›n›n evinde


ALEYH‹SSELÂM; misafir olmufltu. Bu kad›n
Elyesa aleyhisselâm, Elyesa aleyhisselâm›n
‹srailo¤ullar›na gönderi- annesi idi.
len peygamberlerdendir. ‹lyas aleyhisselâm›n
Nesebi Elyesa bin Ahtub duas› ile iyileflen Elyesa
bin Adiy bin fiütlem bin aleyhisselâm, Tevrat-› fle-
Efrahim bin Yusuf’dur. rifi ö¤rendi. ‹lyas aleyhis-
‹lyas aleyhisselâmdan selâmdan sonra Elyesa
sonra gönderilmifltir. Her aleyhisselâm, Allahü te-
ikisi de Musa aleyhisse- âlâ taraf›ndan peygam-
lâm›n dinini yaymakla ber olarak görevlendiril-
vazifelendirilmifl nebî idi- di.
ler.
Elyesa aleyhisselâm,
‹lyas aleyhisselâm,
peygamber olarak gön- ‹srailo¤ullar›n›n ›slah› için
derildi¤i Bal halk›n›n, kü- u¤raflt›, tebli¤ vazifesi
fürde ›srar edip, bir türlü yapt›. Azg›nl›k ve taflk›n-
iman etmeye yanaflma- l›klar›n› günden güne art›-
malar› üzerine, Allahü te- ran bu kavim, Allahü te-
âlân›n izni ile Balbek’te âlân›n kendilerine gön-
yaflayan bu kabile aras›n- derdi¤i kitab›n gösterdi¤i
dan ayr›l›p gitti. Baflka yoldan ayr›ld›lar. Kabile-
beldelerde yaflayanlar›, ler, devletin bafl›na geç-
Allahü teâlâya iman ve mek yar›fl›na girdiler. Ara-
ibadet etmeye davet etti. lar›ndaki ayr›l›k ve baflka
Bu davetleri s›ras›nda, memleket meseleleri yü-
u¤rad›¤› bir belde halk› zünden birbirlerine düfl-
taraf›ndan çok sevilip, tüler. ‹srailo¤ullar› aras›n-
orada kalmas› istendi. daki fitnenin, kavga ve çe-
Bunun üzerine bir müd- kiflmelerin sonu gelmez
det orada kald›. Bu s›rada oldu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 267
‹LYAS ALEYH‹SSELÂM

Nihayet Allahü teâlâ, yince, Allahü teâlân›n izni


onlar›n üzerlerine Asur ile su tatl› ve lezzetli ol-
Devletini musallat k›ld›. mufltur.
Onlara esir olup, zelil ve Borçlu ve dul bir ka-
periflan bir hayat sürmeye d›n, Elyesa aleyhisselâma
bafllad›lar. Bu hâdiselerin gelip, fakirli¤inden flikâ-
oldu¤u s›ralarda, Yunus yetçi olmufltu. Elyesa
aleyhisselâm, Asurlular›n aleyhisselâm, kad›na bu-
baflflehri olan Ninova’da yurdu ki:
dünyaya gelmiflti. - Evinde neyin var?
Elyesa aleyhisselâm- - Bir avuç kadar ya¤›m
dan Kur’an-› kerimde bah- var.
sedilmifl olup, mealen
- Git, o ya¤› bir kap içi-
flöyledir:
ne koy!
(‹smail, Elyesa, Yunus
Kad›n da gidip, ya¤› bir
ve Lût’u da hidayete erdir-
kab›n içine koydu. Elyesa
dik. Hepsini âlemlere üs- aleyhisselâm›n mucizesi
tün k›ld›k.) [En’âm 86] ile o ya¤ o kadar artt› ki,
Elyesa aleyhisselâm›n pek çok kap ya¤ ile doldu.
mucizelerinden baz›lar› Fakir kad›n, bu sebeple
flunlard›r: borçlar›n› ödedi¤i gibi,
Erîha flehri ahalisinin zengin de oldu.
içme sular› ac›laflm›flt›. ‹srailo¤ullar›, Elyesa
Halk, bu durumu Elyesa aleyhisselâma bazen
aleyhisselâma bildirip, uyup, bildirdi¤i hususlar›
bu hususta kendilerine yerine getirdiler. Bazen
yard›mc› olmas›n› iste- de muhalefet ettiler. El-
mifllerdi. Bunun üzerine, yesa aleyhisselâm, vefa-
Elyesa aleyhisselâm, ac›- t›na yak›n Zülkifl aleyhis-
laflan suyun içine bir par- selâm› yerine halife tayin
ça tuz at›p; “Tatl› ol!” de- etti.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 268
ZÜLK‹FL
ALEYH‹SSELÂM
ZÜLK‹FL ALEYH‹SSELÂM

ZÜLKiFL nü, ‹srâilo¤ullar›ndan gece


ALEYHiSSELÂM; sabaha kadar ibâdet eden,
‹srâilo¤ullar›na gönde- namaz k›lan, gündüzleri
rilen peygamberlerden. oruç tutan ve insanlar ara-
Peygamberli¤i kesin ola- s›nda k›zmadan hükm
rak belli olmay›p, âlimle- edecek birine ver.” buyur-
rin ekserisi peygamber ol- du. Bu peygamber kendisi-
du¤unu söylemifllerdir. ne verilen emri ‹srâilo¤ul-
As›l ismi Biflr olup, lakâb› lar›na bildirdi. Aralar›ndan
Zülkifl’dir. Elyesâ aleyhis- bir genç kalk›p: “Bu ifle ben
selâmdan sonra, k›zma- kefil olurum, üzerime al›-
dan sab›r göstererek dînin r›m.” dedi. Peygamber o
emirlerini ve yasaklar›n› gence; “Bu kavmin içinde
‹srâilo¤ullar›na bildirmeyi senden daha büyükleri var,
üzerine ald›¤›, kefil oldu¤u sen otur.” dedi. Sonra ikin-
için kefâlet sâhibi mânâ- ci defâ ayn› teklifi yapt› o
s›nda Zülkifl denilmifltir. genç yine “Kefil olurum.”
Elyesâ aleyhisselâm›n dedi. Üçüncü defâ ayn›
amcas›n›n o¤ludur. Eyyüb teklif tekrarlan›nca cevap
aleyhisselam›n soyundan veren yine o genç oldu.
oldu¤u da rivayet edilmifl- Bunun üzerine Elyesâ aley-
tir. ‹srâilo¤ullar›na Mûsâ hisselâm, onu yerine halîfe
aleyhisselâm›n dîninin b›rakt›. Bu genç Biflr idi. Bu
emir ve yasaklar›n› tebli¤ sebeple o gence Zülkifl la-
etmifltir. kab› verildi.
Allahü teâlân›n ‹srâi- Bu genç ald›¤› vazîfeyi
lo¤ullar›na gönderdi¤i eksiksiz olarak yerine ge-
peygamberlerden Elyesâ tirmek için çal›fl›rken ‹blis
aleyhisselâm›n eceli gelip (fieytan) onu k›skand› ve
vefât› yaklafl›nca Allahü te- bu vazîfeyi yapt›rmamak
âlâ rûhunu kabz edece¤ini için çeflitli hîlelere baflvur-
vahiyle bildirdi ve “Mülkü- du. Fakat bu genç ‹blisin
peygamberler tarihi ansiklopedisi 271
ZÜLK‹FL ALEYH‹SSELÂM

hîlelerine aldanmadan al- (Yâ Muhammed!) ‹s-


d›¤› vazîfeyi eksiksiz yeri- mâil’i, ‹drîs ve Zülkifl’i de
ne getirdi. Bu hâlinden do- yâd et (onlar›n yüksek ve
lay› Allahü teâlâya flükr et- pek mükemmel hâllerini
ti. hât›rla). Hepsi de sabr
Allahü teâlâ Zülkifl edenlerden idiler. Ve onla-
r› da rahmetimiz içine
aleyhisselâma peygam-
(peygamberlik vermek,
berlik vazîfesi verdi. Zülkifl
yâhut âhiret nîmetlerine
aleyhisselâm Mûsâ aley-
kavuflturmak sûretiyle) al-
hisselâm›n dîninin emir d›k. fiüphe yok ki, onlar
ve yasaklar›n› insanlara sâlihlerden idiler. (Enbiyâ
bildirdi. Tevrât’› okuyup sûresi: 85, 86)
hükümlerini yerine getir-
(Yâ Muhammed sallal-
di. Tebli¤ vazîfesini hak-
lahü aleyhi ve sellem!) ‹s-
k›yla yerine getirdikten mâil’i, Elyesâ’y› ve Zülkifl’i
sonra fiam beldelerinden yâd et. (Onlar›n pek mü-
birinde vefât etti. kemmel hâllerini kavmine
Allahü teâlâ Kur’ân-› anlat.) Ve (onlar›n) hepsi
kerîmde meâlen buyurdu de hay›rl›lardand›. (Sâd
ki: sûresi: 48)

peygamberler tarihi ansiklopedisi 272


‹fiMO‹L
ALEYH‹SSELÂM
‹fiMO‹L ALEYH‹SSELÂM

‹fiMOiL le düfltüler. Kendilerini bu


ALEYHiSSELÂM; durumdan kurtaracak bir
‹srâilo¤ullar›na gönde- peygamber göndermesi
rilen peygamberlerden. için duâ ettiler. Allahü te-
Hârûn aleyhisselâm›n nes- âlâ ‹flmoil aleyhisselâm›
linden olup babas› Bali bin peygamber gönderdi.
Alkame’dir. Annesinin ad› ‹flmoil aleyhisselam
Hanne’dir. Yakub aleyhis- k›rk yafl›nda iken bir gün
selam›n o¤ullar›ndan La- namaz k›l›yordu. Bu s›ra-
vi’nin soyundand›r. Mûsâ da Cebrail aleyhisselam
aleyhisselâm›n dînini teb- gelerek hocas›n›n sesine
li¤ etmifltir. benzer bir sesle nida etti.
‹flmoil aleyhisselâm ‹flmoil aleyhisselam he-
peygamber olarak gönde- men hocas›n›n yan›na git-
rilmeden önce, M›s›r ve ti. “Buyurun, ne emrettini
Kudüs aras›ndaki Bahr-i efendim” dedi. Hocas› dü-
Rûm (Rum denizi) sâhille- flünüp onun üzülmemesi
rinde yaflayan Amâlikal›- için ben ça¤›rmad›m de-
lar, ‹srâilo¤ullar›na musal- medi. “fiimdi git uyu” dedi.
lat olmufllard›. Amâlikal›- Dönüp gidince Cebrail aley-
lar, ‹srâilo¤ullar›na sald›- hisselam gelip önceki gibi
r›p pekçok kimseyi öldür- yine nida etti. ‹flmoil aley-
düler, on binlercesini de hisselam yine hocas›n›n ya-
esir ettiler. Mûsâ aleyhis- n›na gitti. Bunun üzerine
selâmdan beri içerisinde durumun fark›na varan ho-
Tevrat’›n bulundu¤u ve cas›, “Evlad›m, dön git ve
‹srâilo¤ullar› için birlik ve ben seni ça¤›r›nca bana
berâberli¤in sembolü gelme” dedi. Bu hal üç de-
olan Tâbût’u da ald›lar. fa tekrarland›ktan sonra
Bilhassa Tâbût’un gitme- Cebrail aleyhisselam ‹flmoil
sine çok üzülen ‹srâilo¤ul- aleyhisselama gözüküp,
lar› da¤›l›p, periflan bir hâ- kendisine Peygamberli¤ini
peygamberler tarihi ansiklopedisi 275
‹fiMO‹L ALEYH‹SSELÂM

bildirdi ve ‹srailo¤ullar›na ken bir nehirden su içip iç-


bildirmesini söyledi. Bunun memekle imtihân edile-
üzerine ‹flmoil aleyhisse- ceklerini bildirdi. Bahsedi-
lam, ‹srailo¤ullar›na Tev- len nehre gelince, Tâlût’un
rat’›n emir ve yasaklar›n› emrini dinlemeyip nehir-
tebli¤ etti. ‹srâilo¤ullar› ön- den su içen ‹srâilo¤ullar›n-
ce ‹flmoil aleyhisselâm› ya- dan baz›lar› imtihan› kay-
lanlad›lar, sonra itâat ettiler. bedip periflan ve sefîl hâl-
‹smoil aleyhisselâm, de geri döndü. Aralar›nda
‹srâilo¤ullar›na Allahü te- Dâvûd adl› bir gencin de
âlâ taraf›ndan Tâlût’un hü- bulundu¤u Tâlût’a itâat
kümdâr tâyin edildi¤ini eden az say›da kimse neh-
bildirdi. ‹srâilo¤ullar› Tâ- ri geçip Amâlika kavmine
lût’un hükümdarl›¤›n› ka- gâlip geldi. Amâlika kavmi
bul etmedi. Nihâyet çeflitli hükümdâr› Câlût’u, Dâvûd
itirâzlardan sonra Tâlût’un adl› genç öldürdü. Nihâ-
hükümdârl›¤›n› kabul etti- yet ‹srâilo¤ullar› düflman-
ler. ‹çerisinde Tevrat’›n bu- lar›na gâlib gelip kuvvet-
lundu¤u Tâbût’u Amâlika- lendiler.
l›lardan al›p, ‹srâilo¤ullar›- ‹flmoil aleyhisselâm
na getiren Tâlût, ‹srâilo¤ullar›na on bir sene
‹srâilo¤ullar›ndan büyük peygamberlik yapt›. Pey-
bir ordu kurdu. Amâlikal›- gamberli¤inin 11. senesin-
lara karfl› harbe haz›rlad›. den sonra Tâlût’u ‹srâilo¤ul-
‹flmoil aleyhisselâm Amâ- lar›na hükümdâr tâyin edip
likal›lara karfl› harbe gider- elli iki yafl›nda vefât etti.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 276


YUNUS
ALEYH‹SSELÂM
YUNUS ALEYH‹SSELÂM

YUNUS Otuz yafl›na gelince, Nino-


ALEYH‹SSELÂM; va ahalisine peygamber
Yunus aleyhisselâm, olarak gönderildi. Putlara
Musul yak›nlar›ndaki Ni- tapan Ninova halk›n›, se-
nova ahalisine gönderilen nelerce Allahü teâlâya
peygamberdir. Babas› iman ve ibadet etmeye
Metâ ad›nda bir zat olup, davet etti. Kavmi, ona
salih kimselerdendi. Yu- iman etmedikleri gibi, bir-
nus aleyhisselâm, kendisi- çok eza ve cefada bulun-
ni bal›k yuttu¤u için Zin- dular. Onunla alay ettiler.
nûn ve Sahib-i Hût adla- Fakat Yunus aleyhisse-
r›yla da an›lm›flt›r. lâm, y›lmadan ve ümitsiz-
Yunus aleyhisselâm, li¤e kap›lmadan, onlar›
Asur Devletinin baflflehri hak dine davet etti. Allahü
ve önemli bir ticaret merke- teâlân›n azab› ile onlar›
zi olan Ninova flehrinde korkuttu. Fakat Ninova
do¤du. Babas› Metâ ve an- halk›, alay ederek, Yunus
nesi, Allahü teâlâya duâ aleyhisselâma dediler ki:
edip, kendilerine bir erkek
- Tek bir kiflinin hat›r›
evlât ihsan etmesini diledi-
ler. Cenab-› Hak, onlara Yu- için azap inip, herkesi yok
nus’u ihsan etti. Ancak Yu- edecekse, müsaade et de
nus aleyhisselâm, ana rah- bu azap gelsin!
mindeyken babas› vefat et- Yunus aleyhisselâm,
ti. Annesi, onun do¤um ve kavminin küfürde ›srar et-
çocuklu¤u s›ras›nda birçok mesine üzülüp, onlar›n ara-
harikulâde hâller gördü. s›ndan ayr›ld›. Allahü teâlâ
Yunus aleyhisselâm ona vahyedip buyurdu ki:
Ninova’da büyüdü. Kavmi - Kullar›m›n aras›ndan
içinde emin, yalan söyle- ayr›lmakta acele etme!
meyen, yard›msever bir Geri dön, k›rk gün daha
kifli olarak meflhur oldu. onlar› imana ça¤›r!
peygamberler tarihi ansiklopedisi 279
YUNUS ALEYH‹SSELÂM

Yunus aleyhisselâm bu bir zata geldiler ve ne yap-


ilâhî emir üzerine, kavmi- malar› gerekti¤ini sordu-
ne döndü ve onlar› hak di- lar. O zat da, henüz azab›n
ne davete devam etti. gelmesine iki gün oldu¤u-
Otuz yedi gün aralar›nda nu, tövbe etmelerini ve
kald›. Kavmi yine inanma- azab› kald›rmas› için dua
d›. Bunun üzerine Yunus etmelerini tavsiye etti.
aleyhisselâm buyurdu ki: Bunun üzerine Ninova
- O hâlde üç güne kadar halk›, Allahü teâlâya ve
bafl›n›za gelecek azab› bek- Onun peygamberi Yunus
leyin! Bunun alâmeti önce aleyhisselâma iman ettiler.
benizleriniz sararacakt›r! Allahü teâlâya dua edip
Sonra, ilâhî bir emir azab› kald›rmas›n› niyaz et-
gelmeden, üzüntüyle ara- tiler. O zamana kadar yap-
lar›ndan ayr›ld›. t›klar› her türlü kötülük ve
Yunus aleyhisselâm›n haks›zl›¤a da tövbe ettiler.
haber verdi¤i gün gelince, Hatta öyle oldu ki, evlerin-
Ninoval›lar›n benizleri sa- deki baflkas›na ait olan tafl-
rard›. Gökyüzü karard›. lar› söküp sahiplerine iade
fiehri simsiyah bir duman ettiler. Bunun üzerine Alla-
kaplad›. Herkesi korku ve hü teâlâ, tövbelerini kabul
telâfl sard›. Feryat ve figa- edip, azab› üzerlerinden kal-
na bafllad›lar. “Yunus d›rd›. Duan›n yap›ld›¤› gün
aleyhisselâm aram›zda ise Cuma olup, Aflure Günü idi.
korkmay›n, e¤er gitmiflse Azab›n kalkmas› ile se-
azap bizi helâk edecektir!” vinç içinde flehre dönen
diye söylefltiler. Ninova halk›, flehirde Yu-
O zaman Allahü teâlâ nus aleyhisselâm› arama-
kalblerine piflmanl›k hissi- ya bafllad›lar.
ni verdi. Onlar tövbe et- Yunus aleyhisselâm,
mek arzusu ile yafll› salih kavminden ayr›ld›ktan
peygamberler tarihi ansiklopedisi 280
YUNUS ALEYH‹SSELÂM

sonra, Dicle nehri kenar›n- - O kimse benim!


dayken, yolcularla dolu Gemidekiler, Yunus
olan bir gemiye bindi. Ge- aleyhisselâma bak›p, salih
mi hareket edip k›y›dan bir kimse oldu¤unu anla-
uzaklaflt›. Gemi bir müd- y›p dediler ki:
det gittikten sonra durdu
- Bu zat köleye benze-
ve k›m›ldamaz oldu. Ge-
miyor!
midekiler flafl›r›p kald›lar.
Ne kadar çal›flt›larsa da Yeniden kur’a çektiler.
gemiyi bir türlü yürüteme- Kur’a yine Yunus aleyhis-
diler. Sonra da; “Aram›zda selâma isabet etti. Bir kere
bulunan bir kimse yüzün- daha tekrar ettiler. Nihayet
den gemi yürümüyor.” di- üçüncü defa çekilen kur’a
ye aralar›nda söylendiler. da Yunus aleyhisselâma
Geminin bataca¤›ndan isabet etti. Bunun üzerine
endifle edip, pani¤e kap›l- baz›lar› dediler ki:
d›lar. Durumu u¤ursuzluk - fiüphesiz bu kiflinin
kabul edip, aralar›nda bir hatas› olmal›!
flöyle bir karara vard›lar: Yunus aleyhisselâm,
- Burada efendisinden yolcular› Allahü teâlâya
kaçan bir kul vard›r. Kur’a iman etmeye davet etti.
atal›m, o meydana ç›kar! Fakat gemidekiler, Yunus
O zamana kadar âdetle- aleyhisselâm› denize att›-
ri, kur’a kime isabet ederse, lar. O an gece vaktiydi. Yu-
ceza olarak o kimseyi deni- nus aleyhisselâm› bir ba-
ze atmakt›. Âdetleri gere¤i l›k yuttu. O zaman cenab-›
kur’a çektiler. Kur’a Yunus Hak bal›¤a emredip, onu
aleyhisselâma ç›kt›. O za- yaralamamas›n›, kemikle-
man Yunus aleyhisselâm, rini k›rmamas›n› bildirdi.
bunun, kendisi hakk›nda ilâ- Bal›k, bu hâl üzere Yunus
hî bir imtihan oldu¤unu ka- aleyhisselâm› al›p, denizin
bul edip, tevekkülle dedi ki: derinliklerinde kayboldu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 281
YUNUS ALEYH‹SSELÂM

Yunus aleyhisselâm, bal›- Yunus aleyhisselâm “Lâ


¤›n karn›nda sa¤, akl› ba- ilâhe illâ ente sübhâneke
fl›nda ve fluuru yerindey- innî küntü minezzâlimîn.”
di. Bal›¤›n karanl›k vücu- duas›na devam etti. Bu du-
dunda çok üzgün bir hâlde as› ve tesbihi, onun kurtu-
flöyle niyazda bulundu: lufluna sebep oldu. Bal›¤›n
- Ya Rabbi! Ninova’ya karn›nda üç, yedi veya k›rk
dönmeye ve kavmimi gün kald›ktan sonra kurtu-
imanl› bir flekilde görmeye lufla erdi. Yunus aleyhisse-
ümidim sonsuzdur. Bütün lâm, bal›¤›n karn›ndan Mu-
bunlara ra¤men, senin tak- harrem ay›n›n onuncu
dirin ne ise ona raz›y›m. (Aflure) günü ç›kt›.
O s›rada baz› sesler Bal›k onu ç›kar›p, sahi-
iflitti. “Bu nedir acaba?” le b›rakt›¤›nda; Yunus
diye söylendi. Allahü te- aleyhisselâm zay›flam›fl,
âlâ, ona, bal›k karn›nda ol- bitkin, hasta bir durum-
du¤unu vahyederek bu- dayd› ve himayeye muh-
yurdu ki: taçt›. Cenab-› Hak ihsan
ederek, Hazreti Yunus’u,
- Ey Yunus! Bu sesler,
güneflin yak›c› s›ca¤›ndan
beni denizde zikreden
gölgelendirmek için, ora-
canl›lar›n sesleridir!
da, genifl yaprakl›, çabuk
Yunus aleyhisselâm, ba- büyüyüp yükselen bir
l›¤›n karn›nda dahi her za- a¤aç veya bitki bitirdi. Bu
man zikre devam ediyordu. a¤aç, sinek ve haflarat›n
Melekler onun sesini iflitip, zarar›n› da önlemekteydi.
Allahü teâlâya arz ettiler. Al- Cenab-› Hak, bir da¤ keçi-
lahü teâlâ buyurdu ki: sini de emrine verdi. ‹yice
- Bu kulum Yunus’un kuvvetleninceye kadar, o
sesidir. Bir hâli sebebiyle da¤ keçisi sabah akflam
o denizde bir bal›¤›n kar- gelip, Hazreti Yunus’u em-
n›ndad›r. zirdi. Yunus aleyhisselâm
peygamberler tarihi ansiklopedisi 282
YUNUS ALEYH‹SSELÂM

kendine gelince, Allahü te- zetip, kendilerine emir ve


âlâya flükredip ibadete yasaklar› ö¤retecek Yunus
bafllad›. Birgün kendisine aleyhisselâm›n gelmesini
gölge veren a¤ac›n kuru- bekliyorlar.
du¤unu görüp üzüldü. Al- Yunus aleyhisselâm,
lahü teâlâ ona vahyedip, kendisinin, bekledikleri
kavmine dönmesini emir kimse oldu¤unu ve gidip
buyurdu ve kavmine, töv-
onlara haber vermesini is-
belerini kabul etti¤ini bil-
tedi. Çoban, Ninova’ya gi-
dirmesini emretti.
dip Yunus aleyhisselâm›n
Yunus aleyhisselâm geldi¤ini haber verdi.
kavmine gitmek üzere yo-
la ç›k›p, Ninova flehri ya- ‹lk anda Yunus aleyhis-
k›nlar›na gelince, gördü¤ü selâm›n geldi¤ine inanma-
bir çobana, kavminin du- yan Ninova halk›, a¤ac›n ve
rumunu sordu. Çoban da koyunun dile gelip konufl-
dedi ki: mas› neticesinde inand›lar.
Yunus aleyhisselâm›n bu-
- Peygamberleri olan
Yunus aleyhisselâm onla- lundu¤u tarafa gittiler. Yu-
ra dar›l›p gitti¤inden, ken- nus aleyhisselâm› namaz
di bafllar›na kald›lar. Ce- k›larken buldular. Namaz-
nab-› Hak onlara azap dan sonra onu hasretle ku-
gönderdi. Azap bulutlar› caklay›p, özür dilediler. Be-
bafllar› üzerinde üç gün üç raberce flehre döndüler.
gece durdu. Fakat onlar Bundan sonra Yunus aley-
bin bir piflmanl›kla a¤laflt›- hisselâm, onlara, Allahü te-
lar. Yunus aleyhisselâm› âlân›n emir ve yasaklar›n›
aramalar›na ra¤men bir anlatt›. Kavmi mes’ut ve
yerde bulamad›lar. Netice- iyilik üzere oldular. Yunus
de Allahü teâlâ onlar› ba- aleyhisselâm seksen üç ya-
¤›fllad›. Üzerlerinden azab› fl›nda, ibadet hâlindeyken
kald›rd›. fiimdi yollar› gö- Ninova’da vefat etti.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 283
YUNUS ALEYH‹SSELÂM

Hazreti Yunus’un “Ey insanlar, biliniz ki Yu-


mucizeleri nus aleyhisselam hak pey-
Her peygamber gibi gamberdir. Sizi cennete,
Yunus aleyhisselâm›n da Rabbinizin magfiretine da-
mucizeleri olmufltur. Bun- vet ediyor” dedi.
lardan baz›lar› flunlard›r: Kap› halkas›n›n alt›n ol-
Bal›¤›n karn›nda yafla- mas›. Ninova hükümdar›n›
mak. Yunus aleyhisselâm, imana davet edince flu ka-
Kur’an-› kerimde bildirildi- p›mdaki halka alt›n olursa
¤i üzere, bal›¤›n karn›nda iman ederim dedi. Yunus
üç, yedi veya k›rk gün ya- aleyhisselam da eliyle tu-
flam›flt›r. tunca halka alt›n oluverdi.
Bulutlardan atefl ç›k- Su üzerinde odunsuz
mas›. Yunus aleyhissela- atefl yakmak.
m›n duas› bereketiyle bu- Vahfli hayvanlar›n
lutlardan atefl ç›kard›. Bir- onun güzel sesini dinle-
gün Ninoval›lar kendisin- mek için etraf›nda toplan-
den buluttan atefl ç›kar- mas›.
mas›n› istediler. Yunus
aleyhisselam da dua etti
ve bulutlardan atefl ç›ka- Hazreti Yunus’un
rak yere düfltü ve birtak›m duas›
a¤açlar› yakt›. Âlimlerimiz buyurdu ki:
Da¤daki kayadan su Bal›¤›n karn›ndayken
ç›kmas›. Hazreti Yunus’un yapt›¤›
Kelerin flehadeti. Nino- dua; “Lâ ilâhe illâ ente süb-
val›lar kendisinden mucize hâneke innî küntü minez-
isteyince, eliyle da¤a iflaret zâlimîn” idi. Müslüman bir
etmesi vahyolundu. Da¤a kifli bu duay› her ne fley için
iflaret edince da¤dan bir okursa, Allahü teâlâ elbette
keler ç›karak dile geldi ve onu kabul eder.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 284
DAVUD
ALEYH‹SSELÂM
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

DAVUD ‹srailo¤ullar›n›n
ALEYH‹SSELÂM durumu
Nesebi ve yetiflmesi Allahü teâlâ, Musa aley-
‹srailo¤ullar›na gönde- hisselâmdan sonra ‹srailo-
rilen peygamberlerdendir. ¤ullar›na birçok nebîler
Hem peygamber hem de gönderdi. Onlar›n vazifeleri;
sultan idi. Nesebi, Davud insanlar› Tevrat’›n hüküm-
bin Eyfla bin Uveyd bin leriyle amel etmeye davet
Selmun bin Bâ’ir bin Yah- etmekti. Zaman uzad›kça,
flun idi. Yakub aleyhissela- ‹srailo¤ullar›; Tevrat’›n hü-
m›n o¤ullar›ndan Yehu- kümlerini de¤ifltirmeye ve
da’n›n soyundan idi. K›sa kendi nefslerine uymaya
boylu, ak tenli, mavi gözlü, bafllad›lar. Aralar›nda isyan,
düz saçl› idi. On iki kardefli f›sk ve fücur ço¤ald›. Azg›n
daha vard›. Önceleri koyun kimseler, nebîlerin sözlerini
güderdi. Çobanl›k yapt›¤› dinlemez oldular. Ahlâklar›
zamanlarda vahfli hayvan- tamamen bozuldu. O za-
lar bile onun isteklerini ye- man, M›s›r’la fiam aras›n-
rine getirirdi. Bir defas›nda daki Amâlika kavminin hü-
bir aslan›n üzerine bindi¤i kümdar› Câlût’u, Allahü te-
rivayet olunur. Çobanl›k âlâ, ‹srailo¤ullar› üzerine
yaparken ibadetini de ak- musallat k›ld›.
satmazd›. Bir defas›nda ba- Câlût, ‹srailo¤ullar›na
bas›na demifltir ki “Ben hücum edip, onlar› bozgu-
da¤lar aras›nda yol al›rken na u¤ratt› ve vatanlar›n-
tesbih okuyordum. Da¤lar dan sürüp, çocuklar›n› esir
ve tafllar da benimle birlik- ald›. Cemaatlerini da¤›tt›.
te tesbih ediyordu.” Bunu ‹srailo¤ullar› periflan oldu-
ifliten babas›; “Müjdeler ol- lar. Musa aleyhisselâm za-
sun sana. Bu Allahü teala- man›ndan beri, ‹srailo¤ul-
n›n sana verdi¤i bir hay›r lar›nda, elden ele geçen
iflaretidir.” Dedi. ve içinde mukaddes ema-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 287
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

netlerin bulundu¤u sand›k hem de evlâtlar›m›zdan


da Câlût’un eline geçti. mahrum edildik.
Câlût, bu sand›¤› alarak, Ne zaman ki onlara ci-
hakaret olsun diye pis bir had farz k›l›nd›; içlerinden
yere b›rakt›. Kur’an-› ke- çok az› hariç, cihaddan yüz
rimde, bu sand›¤a Tâbût çevirdiler. Hazreti ‹flmoil
ismi verilmektedir. onlara dedi ki:
Ev, mal ve yurtlar›ndan - Allahü teâlâ sizin için
ayr› düflen ‹srailo¤ullar›, Tâlût’u hükümdar olarak
bütün rahatlar›n›n kaçma- gönderdi.
s›n› ve huzursuzluklar›n›,
‹srailo¤ullar› Tâlût’u
Tâbût’un ellerinden ç›k-
hükümdarl›¤a münasip
mas›nda bildiler. Bafll›ca
görmediler. Kendilerinin
emelleri, Tâbût’u ele ge-
daha ehil olduklar›n› iddia
çirmek oldu. Böylece çare
ederek dediler ki:
aramaya bafllad›lar. Kav-
min ileri gelenleri, kendi- - Biz, hükümdarl›¤a on-
lerine; kuvvetli, kudretli ve dan daha lây›k iken ve ona
dirayetli bir kumandan mal bak›m›ndan da bir bol-
bulmak için, Hazreti luk verilmemiflken, nas›l
‹flmoil’e gittiler. Ondan, ‹s- olur da bizim bafl›m›zda
railo¤ullar›n› düflmandan hükümdarl›k onun olabilir?
kurtaracak bir hükümdar Onlar›n bu itiraz› karfl›-
tayin etmesini istediler. s›nda ‹flmoil aleyhisselâm
‹flmoil aleyhisselâm da, flöyle cevap verdi:
“Korkar›m ki, üzerinize ci- - fiüphesiz Allah, üzeri-
had farz k›l›n›rsa, muhare- nize onu be¤enip seçmifl-
be etmezsiniz!” dedi. ‹sra- tir. Ona, ilim ve vücut ba-
ilo¤ullar› dediler ki: k›m›ndan, sizden ziyade
- Niçin Allah yolunda bir üstünlük vermifltir. Al-
savaflmayal›m ki? Biz lahü teâlâ mülkünü diledi-
yurtlar›m›zdan ç›kar›ld›k, ¤i kimseye verir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 288
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

‹srailo¤ullar› her za- lah yolunda cihad için, Ku-


manki itirazc›l›klar›n› yine düs’ten hareket ederek,
gösterdiler. Peygamberle- askeriyle kral Câlût’un
rinden, Tâlût’un hüküm- üzerine yürüdü. Mevsimin
dar oldu¤una dair alâmet çok s›cak olmas› yüzün-
istediler. Bunun üzerine, den, askerin suya ihtiyac›
Hazreti ‹flmoil buyurdu ki: pek fazla idi. Tâlût, itaat
- Tâlût’un hükümdar eden asker ile etmeyenleri
olmas›na alâmet, kaybet- birbirlerinden ay›rmak için
mifl oldu¤unuz Tâbût’un dedi ki:
getirilmifl olmas›d›r. - Allahü teâlâ, sizi, bir
Cenab-› Hak; ‹srailo¤ul- nehirle imtihan edecektir.
lar›n›n, Tâlût’un hüküm- Kim o nehirden doyunca-
darl›¤›na kanaatleri olsun ya kadar su içerse, aske-
diye, Tâbût’u melekler va- rimden de¤ildir ve e¤er
s›tas›yla Tâlût’un evine bir kimse o nehirden iç-
koydurdu. ‹srailo¤ullar›, mez yahut bir avuç su
Tâbût’u, Tâlût’un evinde içerse, zarar› yoktur ve as-
bulunca, onun, kendileri- kerimdendir.
ne Allahü teâlâ taraf›ndan Tâlût, bu talimat›, ken-
hükümdar yap›ld›¤›na disinin hükümdar olaca¤›-
inand›lar. Tâbût’un gelme- n› haber veren ‹flmoil aley-
sinden dolay› gönüllerine hisselâma gelen vahy-i ilâ-
sükûnet ve rahatl›k geldi. hiden alm›flt›.
Böylece Tâlût, ‹srailo¤ul-
lar›na hükümdar oldu. Tâlût ve askeri nehre
geldiler. Ordu, seksen bin
kifli idi. Askerin ço¤u, Tâ-
Câlût’u öldürmesi lût’un talimat› haricine ç›-
Tâlût hükümdar olun- karak, istedikleri kadar su-
ca, memleket ifllerini ve dan içtiler. Az bir k›sm› söz
orduyu düzene koydu. Al- dinledi. Bunlar›n da ço¤u
peygamberler tarihi ansiklopedisi 289
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

firar edince, geride çok az keri aras›nda bulunuyor-


asker kald›. Tâlût’un ordu- du. Bunlar›n en küçü¤ü
sunda itaat edenlerin say›- Hazreti Dâvud idi. Rivaye-
s›, Eshab-› Bedir say›s›na te göre Davud aleyhisse-
denk idi. Resûlullah efen- lam vücud bak›m›ndan za-
dimiz Bedir günü eshab›- y›f oldu¤u için babas› onu
na buyurdu ki: yine sürülerin bafl›nda b›-
- Bugün siz, Tâlût’un rakm›flt›. Davarlar›n› ya-
söz dinleyen eshab› ade- yarken kendisine bir ses
geldi: “Ey Davud! Sen Ca-
dincesiniz. Onlar mümin
lut’u öldüreceksin. Burada
idiler.
durup ne yapacaks›n.
Tâlût’un emrini dinle- Haydi sürülerini Allaha
meyip nehirden içenlerin; emanet et ve kardefllerine
içtikçe dudaklar› karard›, kat›l. Talut, Calut’u öldüre-
susuzluklar› artt›, kendile- cek olana mal›n›n yar›s›n›
rini korku kaplad›, hareket ve k›z›n› onunla evlendir-
etmeye kuvvetleri kalma- meyi vaat etti” diyordu.
y›p, nehir kenar›nda hâl- Hemen davarlar›n› Allaha
siz kald›lar. Emri dinle- tevekkülle orada b›rak›p
yenlerin imanlar› kuvvet- babas›n›n yan›na geldi.
lendi. Bu hâlden dolay› Babas›;
Allahü teâlâ onlara güç -Davarlar› ne yapt›n?
verdi. Deyince:
Nihayet iki ordu karfl› -Onlara en koruyucu
karfl›ya geldi. Tâlût’un or- birini vekil ettim, dedi. Ba-
dusunda, er olarak savafla bas› onun bu sözünden
kat›lan on sekiz yafl›nda çoban arkadafllar›ndan bi-
genç bir yi¤it vard›. ‹smi rini vekil etti¤ini zannet-
Dâvud idi. Dâvud aleyhis- miflti. Hemen o¤ullar› için
selâm, pederi Eyflâ ve on az›k haz›rlayarak Davud
iki biraderi ile Tâlût’un as- aleyhisselama verdi ve:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 290
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

-O¤lum, hemen kar- flöhret kazand›. Sonra da,


defllerinin yan›na git! Düfl- Tâlût’un Amâlika kavmine
manalara karfl› güç kazan- karfl› haz›rlad›¤› orduya
malar› için bunlar› onlara kat›ld›.
ver. Durumlar›n› gör, be- Harp bafllamadan ön-
nim yan›ma ve ve iflinin ce, Tâlût ferman edip; Câ-
yan›na hemen dön, dedi. lût’u öldürene k›z›n› vere-
Böylece Davud aley- ce¤ini ve memleketin her
hisselam Talut’un ordusu- taraf›nda onun mührünü
na kat›ld›. geçerli k›laca¤›n› ilân etti.
Sonra yard›m için Allahü
Hazreti Dâvud’un sesi
teâlâya dua ve niyazda
çok güzeldi. Bugün dahi,
bulundular.
“Dâvudî ses” tabiri kulla-
n›lmaktad›r. Sesi çok güzel
oldu¤u için, devlet reisi K›z›n› Dâvud’a verdi
Tâlût’un huzuruna ç›kar›l- Yap›lan savaflta Hazreti
d›. Tâlût onu, kendisine Dâvud, Allahü teâlân›n ih-
nedim yapt›. Dâvud aley- san› ile Câlût’u öldürdü.
hisselâm, gün geçtikçe Bunun üzerine Tâlût’un

peygamberler tarihi ansiklopedisi 291


DAVUD ALEYH‹SSELÂM

ordusu, coflarak, düflma- Hazreti Dâvud’un


na yapt›¤› hücumla onlar› hükümdarl›¤›
bozup, ma¤lûp ettiler. Câ- Tâlût’un ölümünden
lût’un askeri da¤›ld›. Böy- sonra, Dâvud aleyhisse-
lece Allahü teâlâ, Tâlût ve lâm, ‹srailo¤ullar›n›n hü-
ordusunun duas›n› kabul kümdar› oldu. ‹srailo¤ulla-
etti. Onlara sab›r ve ta- r›n›n tamam› Dâvud aley-
hammül verdi. Kâfirlere hisselâm›n hükümdarl›¤›-
karfl› onlara yard›m etti. n› kabul ettiler. Bir müddet
Tâlût zafere kavuflun- sonra, cenab-› Hak kendi-
ca, ganimet olarak ele ge- sine peygamberlik vazife-
çen fleylerin hepsini yak- sini de bildirdi. Böylece
t›rd›. Çünkü Musa aleyhis- saltanat ile birlikte nübüv-
selâm›n dininde, ganimet- vet yükünü de tafl›yan ilk
ler yak›l›rd›. Sonra ordusu peygamber oldu.
ile Kudüs’e döndü. ‹flmoil
Dâvud aleyhisselâm,
aleyhisselâma var›p, du-
peygamber ve hükümdar
rumu oldu¤u gibi anlatt›.
olarak, ‹srailo¤ullar›n›, Al-
‹flmoil aleyhisselâm, Tâ-
lahü teâlây› tan›maya ve
lût’a; “Sen de verdi¤in sö-
zü yerine getir!” buyurdu. Ona kulluk yapmaya ça-
Tâlût da k›z›n› Dâvud aley- ¤›rd›. Ömrü boyunca in-
hisselâma verdi. Hâkimi- sanlar aras›nda adaletle
yeti alt›ndaki topraklarda, hükmetti. Zaman zaman
Dâvud aleyhisselâm›n k›l›k de¤ifltirip halk›n ara-
mührünü de geçerli k›ld›. s›nda dolafl›rd›. Halk›n
insanlar, Dâvud aleyhisse- kendisi hakk›ndaki düflün-
lâm›n güzel ahlâk ve ada- celerini böylece ö¤renirdi.
letine yönelip onu sevdi- Dâvud aleyhisselâm,
ler. Tâlût’un hükümdarl›k kendisine gelen vahiy ica-
müddeti, vefat›na kadar b›, halk aras›ndaki hük-
k›rk y›l sürdü. münde flahit ve yemin ile
peygamberler tarihi ansiklopedisi 292
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

hükmeyledi. Hâkimiyeti, Hazreti Dâvud, ertesi


halk› öyle kaplad› ki, yaln›z sabah daval›y› huzuruna
kal›nca bile, dine ve akla ça¤›rtt›. Allahü teâlân›n
uymayan herhangi bir fle- emrini ona bildirdi. Adam
yi konuflmaktan korkarlar- flafl›rd› ve karara itiraz etti.
d›. Allahü teâlâ, Dâvud Delilsiz ve flahitsiz bir in-
aleyhisselâm›n hâkimiye- san›n öldürülemeyece¤ini
tini kuvvetlendirince, bü- söyledi. Dâvud aleyhisse-
tün halk onun emrine itaat lâm ise, karar›n kesin ol-
etti. Âlimlerin bildirdi¤ine du¤unu, çünkü Allahü te-
göre, hâkimiyetinin kuv- âlâdan vahiy ald›¤›n› aç›k-
vetlenmesi flöyle oldu: lad›. Zira peygamberlerin
rüyas› vahiy idi. Kendisi
Birgün, kendisine bir
için bir kurtulufl ümidi kal-
kifli geldi. Baflka bir flah-
mad›¤›n› anlayan daval›,
s›n, öküzünü zorla elinden baflka bir suçunu itiraf
al›p gasbetti¤ini söyledi. ederek dedi ki:
Onu dava etti. Dâvud aley-
- Ey Allah›n peygambe-
hisselâm, daval›y› huzuru-
ri! Daha önce flu iddia sa-
na ça¤›rtt›. Daval› dedi ki:
hibinin babas›n› öldür-
- Böyle bir iflin asl› yok- müfltüm. Ortada hiçbir fla-
tur. Ben kimsenin öküzü- hit de yoktu. Benim öldü-
nü gasbetmedim. rülmemi Allahü teâlâ bu-
Davac› olan kiflinin de nun için emretmifltir.
hiçbir flahidi yoktu. Dâvud Bu itiraf üzerine, o kifli-
aleyhisselâm olay› araflt›r- ye k›sas tatbik edildi. Bu
d›. Hiçbir delil bulamad›. hâdise, bütün ‹srailo¤ulla-
Gece olunca bir rüya gör- r› üzerinde büyük bir tesir
dü. Rüyas›nda, Allahü te- meydana getirdi. Bundan
âlâ taraf›ndan daval›n›n sonra hiç kimse Allahü te-
öldürülmesi emredildi. Bu âlân›n emirlerinin d›fl›na
emir üç defa tekrarland›. ç›kmaya cesaret edemedi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 293
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

Çünkü onlar, ›ss›z yerlerde aleyhisselâm onlara dedi


bile suç iflleseler, Allahü ki:
teâlân›n bildirmesi ile Dâ- - Benden ne istiyorsu-
vud aleyhisselâm›n kendi- nuz? Yoksa sizler bugün
lerini yakalayaca¤› inan- benim ibadet günüm ol-
c›nda idiler. Böylece, Dâ- du¤unu, icra ve karar gü-
vud aleyhisselâm›n hükû- nüm olmad›¤›n› bilmiyor
meti kuvvetlendi. Zama- musunuz?
n›n en kuvvetli devleti, Dâ- - Tabiî biliyoruz. Ancak
vud aleyhisselâm›n devle- adâletin tatili olmaz. Bizim
ti oldu. aram›zda bir sürtüflmemiz
var. Senin, ikimizin aras›n›
Hazreti Dâvud’un bulacak bir hüküm ver-
imtihan› men için buralara geldik!
Dâvud aleyhisselâm, Daval›lar›n ›srarlar›
bir gün ibadet eder, bir üzerine, Dâvud aleyhisse-
gün kavminin hukukî me- lâm; “Pekâlâ, buyurun ba-
selelerini karara ba¤lar, bir kal›m!” dedi. Onlardan bi-
gün halka nasihatte bulu- risi söze bafllad›:
nur, bir gün de kendi flah- - Meselemiz flundan
sî ifllerini yapard›. Böylece ibarettir. Kardeflimin dok-
vaktini dörde ay›rm›flt›. san dokuz koyunu var. Be-
‹badet gününde, kim- nim ise bir tane. Böyle ol-
senin, yan›na b›rak›lma- du¤u hâlde, kardeflim,
mas›n› emrederdi. Fakat, benden bu bir koyunu da
Dâvud aleyhisselâm iba- almak istiyor.
detle meflgul oldu¤u gün- ‹fli çabuk bitirmek iste-
lerden birgün, iki adam yen Dâvud aleyhisselâm
gelerek ans›z›n Dâvud dedi ki:
aleyhisselâm›n önünde - Kardeflin senden o bir
peyda oluverdiler. Dâvud koyunu da almak istedi¤i
peygamberler tarihi ansiklopedisi 294
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

için sana haks›zl›k yap- hâdiseden sonra k›rk gün


maktad›r. Allahü teâlâya k›rk gece a¤lad›. Bafl›n›
iman› olmayan insanla- secdeden kald›rmad›.
rdan baz›lar› zulüm yap- Gözlerinin yafl› secde yeri-
maktad›rlar. ‹yi insan da ni ›slatt›. Sonra Allahü te-
pek az bulunmaktad›r. âlâdan hitap gelip; “Affey-
Dâvud aleyhisselâm›n ledim!” buyuruldu.
bu karar› üzerine, onlar
güldüler ve hemen ora- Eshab-› sept
dan ayr›ld›lar. Bir müddet
sonra, Dâvud aleyhisse- M›s›r ile Medine-i mü-
lâm, çok k›sa bir sürede nevvere aras›nda, K›z›lde-
karar vermifl oldu¤unu niz kenar›nda, ‹yle yahut
fark etti. Hâlbuki öbür ki- Medyen yahut Teberiyye
fliye de bunun sebebini flehrinin halk›, yetmifl bin
sormas› gerekirdi. Çün- kifli olup, ‹srailo¤ullar›n-
kü, ikinci kifli de hakl› ola- dan idiler. Onlar, bal›k av-
bilirdi. Bu tavr›n, kad›l›k lamak ve satmakla geçi-
(hâkimlik) kanunlar›na nirlerdi. Cumartesi günü,
uygun olmad›¤›n› ve Musa aleyhisselâm›n di-
Rabbinin, adaleti icra ninde, ibadetten baflka
ederken, kendisini imti- her ifl haram oldu¤undan,
han etmifl olabilece¤ini bal›k avlamaya kimse ce-
düflündü. saret edemezdi. Cenab-›
Bunun üzerine, Dâvud Hak, cumartesi günü bal›k
aleyhisselâm, Allahü te- av›ndan onlar› men etti.
âlâdan af dileyerek, kendi Onlar da cumartesi günü
kendine; bundan sonra avlanmamak üzere, nebî-
hüküm verirken acele et- leri Dâvud aleyhisselâma
meyece¤ine, karar verir- söz verdiler.
ken, delilleri ortaya koya- ‹srailo¤ullar›, verdikleri
ca¤›na dair söz verdi. Bu söze riayet edip, o gün ba-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 295
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

l›k avlam›yorlard›. Fakat sa¤› ihlâl edenlere bir fley


fleytan, onlara; “Siz, bal›- söylemiyor, nasihat eden-
¤›n av›ndan nehyolunma- lere diyorlard› ki:
d›n›z, yemesinden nehyo- - Helâk olacak veyahut
lundunuz!” diyerek kalble- azap görecek bir kavme
rine vesvese verdi. Böyle- nasihat ederek kendinizi
ce, bir k›sm› cumartesi gü- niçin yorars›n›z? Eme¤ini-
nüne gösterdikleri tazimi ze yaz›kt›r.
ihlâl ederek, bal›k avla-
makla ilgili ilâhî yasa¤a Nasihat etmekten geri
muhalefet ettiler. Cumar- durmayanlar da, onlara
tesi günü, Allahü teâlân›n flöyle cevap veriyorlard›:
hikmeti ile su yüzü bal›kla - Cenab-› Hakk›n huzu-
dolar; di¤er günler ise gö- runda mazur olmak için,
rünmezlerdi. Bu durum iyili¤i emreder, haram ve
onlar için bir imtihan idi. günahlardan nehyederiz.
Binaenaleyh, ilâhî emre Nasihat edip, emr-i bil
uyarak imtihan› kazanmak maruf ve nehy-i anil mün-
mümkün iken, aksini yap- kerde bulunanlar; isyan
makla azaba kofltular. içinde olanlar›n herhangi
Eshab-› septin bir k›sm› bir azaba u¤rayacaklar›n›
bu yasa¤› ihlâl ederken, düflünerek, asi ve bozgun-
bir k›sm› da onlara nasihat cularla kendileri aras›na bir
ediyordu. Böyle yapmala- duvar çektiler. Yerlerini ay›-
r›n›n neticesinde, kendile- r›p, baflka bir kap›dan iflle-
rine ilâhî azab›n gelece¤i- diler ve onlara kar›flmad›-
ni hat›rlat›yorlard›. Bu ya- lar. Birgün, asilerin d›flar›
sa¤›n, kendilerine, ilâhî bir ç›kmad›klar›n› görünce,
imtihan oldu¤unu belirti- merak ederek gidip bakt›-
yorlard›. lar. Bir gecede, cenab-›
Di¤er bir k›sm› da, ya- Hakk›n gadab› ile hepsinin
sa¤a uyduklar› hâlde, ya- maymun; yahut gençleri-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 296
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

nin maymun, yafll›lar›n›n ler, buradan gö¤e yükselir-


h›nz›r suretinde oldu¤unu lerdi. Dâvud aleyhisselâm,
gördüler. Bunlar, kâfir olup bu hâli gördü¤ü için, ora-
maymun suretine çevrilen ya dua etmek üzere gel-
akrabalar›n› tan›yamad›lar. miflti. Kayan›n bulundu¤u
Lâkin maymunlar, akraba- yere gelince, hastal›¤›n
lar›n› tan›y›p, yanlar›na ge- kald›r›lmas› için Allahü te-
lerek, elbiselerini koklad›- âlâya yalvard›. Daha sonra
lar ve a¤laflt›lar. burada, Mescid-i Aksa ad›
Müminlerin; “Biz size, ile Kur’an-› kerimde bildiri-
‘Allahü teâlân›n emrini len büyük bir mescidin in-
gözetin, haram ve günah flas›n› bafllatt›. ‹srailo¤ulla-
ifllerden vazgeçin!’ deme- r›na dedi ki:
dik mi?” sözlerine de, yal- -Allah›n size merhamet
n›z bafllar›yla cevap verip, etti¤i flu kayan›n üzerini
tasdik ettiler ve üç gün Mescid edinmenizi emre-
sonra öldüler. Müminler diyorum. Çünkü oras›
ise, helâk olmaktan kurtul- mescid edinmeye lay›k bir
dular. Hak teâlâ rüzgârla yerdir. Onun içinde siz ve
ya¤mur gönderip, leflleri- sizden sonrakiler Allahü
ni deryaya b›rakt›. tealay› zikirden uzak kal-
mayacaklard›r.
Mescid-i Aksa ve Bunun üzerine ‹srailo-
Hazreti Davud’un vefat› ¤ullar› mescid yapmak is-
Dâvud aleyhisselâm›n tedikleri zaman fakir biri
hükümdarl›¤› zaman›nda, gelip:
ortal›¤› kas›p kavuran bir -Buras› benim yerim.
taun [veba hastal›¤›] salg›- Buraya ihtiyac›m var. Be-
n› görüldü. O da halk›n› nim hakk›m› gasp etmeniz
al›p, Beyt-ül Makdis’in bu- size helal olmaz, dedi. ‹s-
lundu¤u yere geldi. Melek- railo¤ullar› ise:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 297
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

-Burada senin hakk›n Fakir adam Davud


gibi hakk› olmayan kim- aleyhisselama gelerek:
se yoktur. Sen insanlar›n -Biraz art›r, dedi.
en cimrisi olma ve bizi
-Yüz s›¤›r
s›k›nt›ya sokma, dediler.
Fakir: -Biraz daha art›r
-Ben hakk›m› biliyorum -Yüz deve
siz ise hakk›n›z› bilmiyor- -Biraz daha art›r. Sen
sunuz, dedi. Bunun üzeri- bunu Allah için sat›n al›-
ne ‹srailo¤ullar›: yorsun. Allahü teala ise
-R›zan ile, gönlünden kerimdir.
koparak vermezsen, biz Adam›n bu sözü üzeri-
onu senden zorla al›r›z, ne Davud aleyhisselam:
dediler. Adam, -Öyleyse sen de bir fi-
-Siz, buna Allah›n hük- yat söyle, dedi. Bunun
münde, Davud aleyhisse- üzerine adam:
lam›n hükmünde bir da-
-Hakk›m› bir zeytin, bir
yanak buldunuz mu? de-
hurma ve bir üzüm bahçe-
di. Bunun üzerine durum
si karfl›l›¤›nda satar›m, de-
Davud aleyhisselama bil-
di. Davud aleyhisselam,
dirildi. Davud aleyhisse-
lam: -Olur, deyince adam,
-Onu raz› ediniz, dedi. tekrar:
‹srailo¤ullar›; -Sen onu Allah için al›-
-Ey Allahü tealan›n yorsun. Biraz daha art›r.
peygamberi! Oray› ondan -Sen diledi¤ini iste.
kaça sat›n alal›m? diye -Sen Allah kat›nda ben-
sordular. Davud aleyhis- den flereflisin. Arsan›n kar-
selam: fl›s›nda o¤luma bir yüksek
-Yüz koyuna al›n, bu- duvar yapt›r ve onu alt›n ve
yurdu. gümüflle doldur.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 298
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

Davud aleyhisselâm›n inflas›na bafllad›¤› Mescid-i Aksa’n›n 1890


y›l›nda çekilmifl foto¤raf›

Davud aleyhisselam vud aleyhisselâm ve bütün


adam›n bu teklifini de ka- âlim ve önde gelenler, flevk
bul buyurdu. Bunun üzeri- ve iftiharla s›rtlar›nda tafl
ne adam: getirip, elleriyle bina etme-
- Ey Allah›n peygambe- ye gayret ve itina ederlerdi.
Bina bir adam boyu olun-
ri! Allahü tealan›n benim
ca; “Bu iflin tamamlanma-
bir tek günah›m› ba¤›flla-
s›, o¤lun Süleyman’a mü-
mas› bana ba¤›fllanacak
yesser olur!” diye ilâhî va-
her fleyden daha sevgili-
hiy geldi. Bunun üzerine,
dir, dedi. Böylece Mesci- bina için haz›rlad›¤› alt›n ve
din arsas› al›nd›. gümüflleri Hazreti Süley-
Mescidin inflas›na, hü- man’a verdi. Mescidin ya-
kümdarl›¤›n›n on birinci y›- p›l›p bitirilmesi iflini de va-
l›nda bafllam›flt›. Bizzat Dâ- siyet etti.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 299
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

Dâvud aleyhisselâm, - Bütün bunlar, benim


gayretli idi. Her gece, kap›- sana gönderdi¤im haber-
lar kapand›ktan sonra iba- cilerdi. Çünkü sen de onlar
det etmeye koyulurdu. Bir gibi öleceksin.
yere gidince, evinin kap›- Daha sonra ölüm me-
s›n› mutlaka kilitlerdi. Bir- le¤i, Dâvud aleyhisselâ-
gün, âdeti üzere evine ge- m›n da müsaadesini ala-
lince, kap›y› aç›p içeri gir- rak ruhunu kabzetti. Dâ-
di. ‹çeride bir yabanc› gö- vud aleyhisselâm vefat
rünce, ona sordu: edince, Allahü teâlâ, onun
- Sen kimsin? mülkünü, ilmini ve pey-
gamberli¤ini o¤lu Süley-
- Yeryüzü sultanlar›n-
man’a miras b›rakt›. Dâ-
dan korkmayan ve girmek
vud aleyhisselâm, vefat
istedi¤i yerden, onu hiçbir
etti¤inde yüz yafl›nda idi.
fleyin men edemedi¤i
Hayat›nda k›rk sene salta-
kimseyim.
nat sürmüfltür.
- Vallahi sen, ancak, Kur’an-› kerimde, Haz-
ölüm mele¤isin. reti Dâvud’un daima Al-
- Evet. lahtan çok korktu¤u, ken-
Bunun üzerine Dâvud disine ilim ve hakk› bat›l-
aleyhisselâm, ona yine dan ay›ran kuvvet verildi¤i
sordu: bildirilmifltir. (Bugün elde
- Bana, ölüme haz›rlan- bulunan muharref Kitab-›
mam için, niçin haberci Mukaddes’te, Hazreti Dâ-
göndermedin? vud’un, maiyetinde bulu-
nan Urya adl› bir subay›n
- Sana pek çok haberci Batfleba [Teflâmu] adl› ka-
geldi. Baban, kardeflin, r›s› ile maceras› diyerek
komflun ve tan›d›klar›n yaz›l› olan çirkin hikâye
nerededir? do¤ru de¤ildir. Hazret-i
- Vefat ettiler. Ali, bu yanl›fl ve çirkin hi-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 300
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

kâyeyi anlatanlara yüz alt- 4- Kufllar›n dilini bilirdi.


m›fl de¤nek vuraca¤›n› bil- 5- Allahü teâlâ, Dâvud
dirmifltir.) aleyhisselâma demiri ha-
mur yapacak bir kudret
Hazreti Dâvud’un verdi. Atefle sokmadan ve
mucizeleri dövmeden demire, mum
Cenab-› Hak, Dâvud gibi, istedi¤i biçimi verir-
aleyhisselâma büyük te- di. Bu hâl ona verilen bir
veccüh gösterip, pek çok mucize idi. Kur’an-› kerim-
mucize ve hususiyetler de bu husus flöyle bildiril-
vermifltir. Bunlardan baz›- mektedir:
lar› flunlard›r: (... Biz ona demiri [bal
1- Allahü teâlâ, Dâvud mumu gibi] yumuflatt›k.)
aleyhisselâm hakk›nda; [Sebe 10]
“Kulumuz Dâvud” buyur- 6- Demirden z›rh yap›p
du. Bu ilâhî hitap, onun satar, elinin eme¤iyle ge-
flerefinin, derecesinin üs- çinir, devlet hazinesinden
tünlü¤ünü göstermekte- bir fley almazd›. Cenab-›
dir. Hak, Dâvud aleyhisselâma
2- Dâvud aleyhisselâm, z›rh yapma sanat›n› ö¤ret-
bütün ifllerinde, sadece ti¤ini, Kur’an-› kerimde
Allahü teâlân›n r›zas›n› haber vermektedir:
gözetir, Ona yönelirdi. Dâvud aleyhisselâm,
3- Cenab-› Hak; da¤la- ço¤u zaman k›yafet de¤iflti-
r›, tafllar›, kufllar› onun rip flehirde dolafl›r; halk›n,
emrine verdi. Zebur’u idareden memnun olup ol-
okumaya bafllad›¤› za- mad›¤›n› araflt›r›rd›.
man; kufllar, havadan Birgün k›yafet de¤iflti-
a¤açlara inerler; hep bir- rerek ç›km›fl; kendisi hak-
likte, okunan Zebur’u tek- k›nda halk›n kanaatini so-
rar ederlerdi. racak birisini aram›flt›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 301
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

Cebrail aleyhisselâm, in- ederdi. Resûlullah efendi-


san fleklinde karfl›s›na ç›k- miz buyuruyor ki:
t›. Dâvud aleyhisselâm (‹nsan›n yediklerinin
onu tan›yamad›. Ona sor- en hay›rl›s›, iyisi, bile¤i ile
du: kazan›p yedi¤idir. Allahü
- Dâvud’un memleke- teâlân›n peygamberi Dâ-
tindeki durumunu nas›l vud [aleyhisselâm] elinin
buluyorsun? eme¤i ile kazan›p yerdi.)
- O, ne iyi kiflidir. Yaln›z Dâvud aleyhisselâm›n
kendisinde bir haslet daha di¤er mucizeleri flunlard›r:
olsa. 7- Saltanat› heybetli
- O haslet nedir? olup, devleti, zaman›n›n
- ‹flittim ki, o, hazine- en kuvvetli devleti idi.
den geçiniyormufl. Hâlbu- 8- Dâvud aleyhisselâ-
ki, kiflinin kendi kazanc›n› ma, o vakte kadar di¤er
yemesinden daha üstün peygamberlere verilenler-
bir fley yoktur. den ayr› ve fazla olarak
Bunun üzerine Dâvud “fadl” verilmifltir.
aleyhisselâm geri döndü. 9- Allahü teâlâ, Dâvud
Cenab-› Haktan, kendi eli- aleyhisselâma Zebur’u
nin eme¤iyle bir geçim ih- verdi. Cenab-› Hak, fazile-
san etmesini niyaz etti. Al- tin; din ve ilimle olup, mal-
lahü teâlâ da ona demircilik la olmad›¤›na iflaret ede-
sanat›n› ö¤retti. Art›k o, z›rh rek, mealen; (Biz Dâvud’a
yap›p sat›yor ve bununla [aleyhisselâm] Zebur’u
geçiniyordu. Z›rh yapma verdik.) [‹srâ 55] buyurdu
sayesinde maifleti bollaflt›. ve onun faziletini bildirdi.
Hazreti Dâvud fakir ve Hazreti Davud’a verilen
düflkünlere sadaka verir, Zebur; manzum olup, ‹b-
mal›n›n üçte birini ranî dili üzere idi. Meflhur
müminlerin iflleri için sarf dört kitaptan biridir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 302
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

Vaaz ve nasihat fleklin- dinledi ve; “Gerçekten sa-


de olup, Tevrat’› kuvvet- na Dâvûd’un (aleyhisse-
lendirir, aç›klar. ‹çinde, he- lâm) mizmarlar›ndan (gü-
lâl ve harama dâir hüküm- zel ses ve âhenginden) bi-
ler yoktur. Tevrat’la amel ri verilmifltir.” buyurdu.
etmeye ça¤›rd›¤›ndan, Resûlullah efendimiz
Tevrat’› nesh etmedi, yani onun sesini Dâvûd aley-
hükümlerini yürürlükten hisselâm›n sesine benzet-
kald›rmad›. ‹çinde helâl ve mifltir.
harama dair hükümler Kur’ân-› kerîmden ön-
yoktur. Zaten Dâvud aley- ce inzâl edilen (indirilen)
hisselâm da ayr› bir resûl bu Zebûr ve di¤er ilâhî ki-
olmay›p, ‹srailo¤ullar›n›n
taplar›n elde as›llar› olma-
peygamberlerinden biri
y›p, hepsi zamanla tahrif
idi. Zebur, Dâvud aleyhis-
veya yok edilmifllerdir.
selâma Ramazan ay›nda
nazil oldu. 10- Y›rt›c› hayvanlar,
Dâvud aleyhisselâm›n hu-
Dâvûd aleyhisselâm›n
zuruna gelip, tam bir ba¤-
çok güzel, pek yan›k ve
l›l›kla ona hizmet ederler-
tatl› sesle okudu¤u Ze-
bûr’u, dinleyenler hayran di.
kal›p, kendinden geçerdi. 11- Dâvud aleyhisselâ-
Zebûr okunaca¤› zaman, m›n hususiyetlerinden biri
insanlar, cinler, ehil ve y›r- de, kendisine ihsan edilen
t›c› hayvanlar durur, kufl- nimetlere flükredip, ihsan
lar üzerlerine kanat gerer, sahibinin hakk›na riayet
rüzgâr dinerdi. edici olmas›d›r.
Hadîs-i flerîfte bildirildi- Dâvud aleyhisselâm
¤i üzere Peygamber efen- bir gün oruç tutar, bir gün
dimiz bir gün Ebû Mûsel tutmazd›. Onun bu davra-
Efl’arî’yi (rad›yallahü anh) n›fl› Muhammed aleyhis-
Kur’ân-› kerîm okurken selâm›n ümmeti için de
peygamberler tarihi ansiklopedisi 303
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

bir ölçü olmufltur. Nitekim fiükredin! Kullar›m içinde


hadis-i flerifte buyuruldu gere¤i gibi Allaha flükre-
ki: den azd›r.) [Sebe 13] bu-
(Allahü teâlâya en se- yurulmaktad›r.
vimli oruç, Dâvud’un oru- Dâvud aleyhisselâm,
cudur. O bir gün oruç tu- bir münacat›nda dedi ki:
tar, bir gün tutmazd›. Alla- “‹lâhi! Seni hat›rlay›p
hü teâlâya en sevimli na- zikredenlerin meclisinden
maz da Dâvud’un namaz› geçip, gafillerin meclisine
idi. O, gecenin yar›s›nda gitmek istedi¤im vakit,
uyur, üçte birinde namaz oraya gitmeden ayaklar›-
k›lar, alt›da birinde yine m› k›r; zira senin böyle
uyurdu.) yapman, benim için bü-
Dâvud aleyhisselâm, yük bir lütuftur.”
Allahü teâlân›n azab›n› ha- Resulullah (aleyhissa-
t›rlad›¤› zaman mafsallar› lâtu vesselâm) buyurdular
gevfler, tamamen kendisi- ki:
ni sal›verir; Allahü teâlâ- -Hazreti Dâvud (aley-
n›n rahmetini hat›rlay›nca hisselâm)’un dualar› ara-
da eski hâline dönerdi. s›nda flu da vard›r: “Alla-
Dâvud aleyhisselâm, h›m! Senden sevgini ve
gece ve gündüz bütün gü- seni sevenlerin sevgisini
nü ailesi aras›nda bölüfl- ve senin sevgine beni
türmüfltü. Hiçbir saat yok- ulaflt›racak ameli taleb
tu ki, çoluk çocu¤undan, o ediyorum. Allah’›m! Se-
s›rada ibadet eden birisi nin sevgini nefsimden, âi-
bulunmas›n. Böylece lemden, mal›mdan, so¤uk
onun ailesi, günün yirmi sudan daha sevgili k›l.”
dört saatini ibadetle geçi- Dâvûd aleyhisselâm;
rirdi. Nitekim ayet-i keri- “Ya Rabbî! Seni nerede
mede, (Ey Dâvud ailesi! arayay›m!” deyince, ce-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 304
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

vap olarak; “Ben, benim aldatmaya u¤raflsalar, onu


için kalpleri k›r›lm›fl, be- elbette kurtar›r›m) diye
nim için kalpleri harâb ol- vahy gönderdi.
mufllar›n (evliyân›n) ya- Allahü teala, Davud
n›nday›m.” buyruldu. aleyhisselama vahy gön-
Dâvûd aleyhisselâm derdi ve “Ey Davud! Zik-
Allahü teâlân›n azâb›n› ha- rim zikr edenlerin, Cen-
t›rlad›¤› zaman, mafsallar› net’im ibadet edenlerin,
gevfler, tamamen kendisi- kafi olmakl›¤›m tevekkül
ni sal›verir, Allahü teâlâ- edenlerin, nimetimin ço-
n›n rahmetini hat›rlay›nca, ¤almas› flükredenlerin,
eski hâline dönerdi. rahmetim iyi ifller yapan-
Allahü teâlâ Dâvûd lar›n, ünsiyetim beni ziya-
aleyhisselâma flöyle vah- desiyle arzu edenlerindir
yetti: ve ben, muhiblerime
mahsusum” buyurdu.
-Ey Dâvûd! Biliyor mu-
sun, kullar›mdan kimin Davud aleyhisselam;
günâh›n› ba¤›fllamay› se- “Ya Rabbi! Sana ibadet et-
verim? Dâvûd aleyhisse- mek isterim. Bunun için
lâm; hangi vakit daha makbul-
dür” diye arz etti. Allahü
-Onlar kimdir, yâ Rab-
teala: “Ey Davud! Gecenin
bî? dedi. Allahü teâlâ;
ilk vaktinde kalkan sonun-
-Günahlar›n› hat›rlad›- da kalkamaz, sonunda kal-
¤› zaman, içi titreyenler- kan ilk vakitte kalkamaz.
dir, buyurdu. Bunun için gece yar›s›nda
Allahü teâlâ, Dâvud kalk, bana ibadette bulun!
aleyhisselâma, (Bir kimse, Ben de bütün dileklerini
herfleyden ümit kesip, yal- kabul edeyim buyurdu.
n›z bana güvenirse, yerde Bir defas›nda, Resul-i
ve göklerde bulunanlar›n ekreme; “Gecenin hangi
hepsi, ona zarar yapmaya, vakti daha makbuldür?”
peygamberler tarihi ansiklopedisi 305
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

diye sorduklar›nda Resul-i leri azad etmemizi bizlere


Ekrem efendimiz; “Yar› tavsiye ettin, iflte kul olarak
geceden sonraki vakittir” huzuruna geldik, bizleri
buyurdular. azad eyle”, Üçüncüsü de;
Davud aleyhisselam, “Ya Rabbi! Sen, kitab›nda;
münacat›nda dedi ki; “‹la- “Kap›ya gelen saili (bir fley
hî! Seni hat›rlay›p zikre- istiyeni, fakiri) reddetme-
denlerin meclisinden ge- yin, ondan yüz çevirme-
çip, gafillerin meclisine yin” buyuruyorsun. ‹flte biz
gitmek istedi¤im vakit, sail (isteyici) olarak huzu-
oraya gitmeden ayaklar›- runa geldik. Senden rah-
m› k›r, zira senin böyle met diliyoruz, bofl çevir-
yapman, benim için bü- me” diye dua edince, Alla-
yük bir lütuftur.” hu teala hepsinin dualar›n›
Allahü tealan›n Davud kabul ederek rahmetini
aleyhisselam›n kavmin- gönderdi.
den, dualar›n› kabul etti¤i Allahü teala, Hazreti
abid, salih kimseler vard›. Davud’a vahyetti ki: “Ey
Yahya Gassani anlat›r: Davud! Kullar›mdan her-
“Davud aleyhisselam za- hangi biri, yaratm›fl olduk-
man›nda kurakl›k oldu. lar›m› bir yana at›p bana
Halk, dua etmek için arala- s›¤›n›rsa, bu halinden do-
r›ndan üç âlim seçti. Onlar lay›, yedi kat sema ve için-
dua için sahraya ç›kt›klar›n- dekiler, yedi kat yer ile
da, içlerinden biri; “Ya içindekiler o kimseye düfl-
Rabbi! Kitab›nda, bize, man olsalar, yine onun
zulm edenleri affetmemizi için bir kurtulufl yolu aça-
bildirdin. ‹flte nefislerine r›m. ‹zzetime ve celalime
zulm eden bizler, huzuruna yemin ederim ki, bu böy-
geldik. Senden af dileriz. ledir. Yine izzetime, celali-
Bizi affeyle” dedi. Di¤eri; me ve azametime yemin
“Ya Rabbi! Kitab›nda, köle- ederim ki, bir kimse beni
peygamberler tarihi ansiklopedisi 306
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

b›rak›p da, mahlukat›m- kalbleri, bana daha da ya-


dan herhangi birine gönül nafls›n ve fazla ifltiyak (ar-
ba¤larsa, bütün sebep zu) duysunlar diye, her an
yollar›n› keserim. Kalbini, nimetlerimi saç›yorum.
h›rs ve içinden ç›k›lmaz Bana flükrettikleri ve beni
meflguliyetlerle dolduru- unutup baflkalar›na mey-
rum. Ömrü, dünyan›n öm- letmedikleri için böyle ya-
rü kadar da olsa, bitirip tü- p›yorum. Bir an bile beni
ketemeyece¤i ümitlerle unutmas›nlar diye onlara
doldururum. hadsiz, hudutsuz bana ka-
Ey Davud! Kim bana vuflma arzusu veriyorum.
dua eder de duas›n› kabul Onlara ünsiyet (yak›nl›k)
etmem? Kap›m›n, çalana kap›lar›m› açt›m. Bana
aç›lmad›¤›n› kim gördü? dua etmeden isteklerini
Mahlukat›m›n arzu ettikle- yerine getirdim. ‹zzetime,
rini ben veririm. Onlar›n celalime yemin ederim ki,
her istedi¤i, bende mev- onlar› Firdevs Cenneti’ne
cuttur. Bütün ümitlerin ye- koyup cemalimi göstere-
ri benim. Bana afl›k olanla- ce¤im. Ben onlardan, on-
r›n kalblerini, yeryüzünde lar da benden raz› olunca-
nazargah›m k›ld›m. O ya kadar iyiliklerimi ya¤d›-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 307


DAVUD ALEYH‹SSELÂM

raca¤›m. Yeryüzünde olursan ben de senden ra-


olanlara haber gönder. z› olurum. Verdiklerime
Beni sevenlerin sevgilisi- flükredersen, iki cihanda
yim. Benimle olmak iste- aziz ederim. Gönderdi¤im
yenlerle beraberim. Bana belalara sabretmeyenler,
yak›n olmak isteyenlerin bizden bir talepte bulun-
can yoldafl›y›m. Emirleri- mas›nlar. Ben bir kulumu
me itaat edenlere, muti s›- sevince, onun kalbini kor-
fat›mla tecelli ederim. kumla doldururum. Bana
Ben, baflkalar›na tercih kavuflmak için onu perva-
edenleri seçerim. ne gibi yapar›m. Bundan
Ya Davud! Sevdi¤in- sonra o kul, taat›ma can-u
den bir fley saklayan sev- gönülden koflar. Dostlar›-
gili hiç görülmüfl müdür? m›, kubbelerimin alt›nda
‹yi kimselerin, bana mu- gizlerim. Onlar›, ancak
habbeti artar. Benim de sevdiklerime tan›t›r›m.
onlara her an artmaktad›r. Onlara müjdeler, saadet-
Beni arayan bulur. Baflka- ler olsun. Beni unutan› bi-
s›n› arayan, beni kaybe- le unutmam, daima beni
der. Kulumun en büyük zikredeni hiç unutur mu-
ifli, benim muhabbetim yum? Ben, cimrilere bile
olursa, onu kendi zikrimle ihsanlar›m› bolca ya¤d›r›r-
rahatlat›r›m. Onu sever, ken, nas›l olur da cömert-
aram›zdaki mesafeyi kal- lere cimrilik ederim. Dile¤i
d›r›r ve perdeyi aralar›m. olan kullar›ma müjdele!
Herkes gaflet içinde beni Ben merhametliyim, kul-
unutmufl iken, o ay›k olur. lar›ma ac›r›m. Bana seve-
‹flte bunlar, hakikat ehlidir- rek kulluk yapan›, Cen-
ler. Sevgimi, kalbi ve dili net’ime koyar›m. Bana
ile beni zikredene verdim. kulluk etmeyeni de hiç ac›-
Kalbine muhabbetimi yer- madan Cehennem’e ata-
lefltirdim. Benden raz› r›m. ‹zzetime, celalime ye-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 308
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

min ederim ki, ancak beni adetler olsun. Onlar›n yeri


arzu edenler bana yak›n ne kadar güzeldir.”
olurlar. Beni seveni (imti- Allahü teala Davud
han için veya derecelerini aleyhisselama; “Benim ah-
yükseltmek için) belalara lak›mla ahlâklan, ahlâk›m-
salar›m. Benden kaçmak dan birisi de mutlak suretle
isteyeni de yakar›m. Gü- sab›rl› olmamd›r” diye bil-
nahkar olanlara benim ga- dirdi. Davud aleyhisselam;
fur (magfiret edici, ba¤›fl- “Ya Rabbi! Senin r›zan u¤-
lay›c›) oldu¤umu bildir. runda musibetlere sabre-
Korkarak bana gelenlere den kederli bir kimsenin
azab etmem. Beni seve- mükâfat› nedir?” diye so-
rek geleni, ayr›l›k atefline runca, Allahü teala; “ On-
atmam. Utanarak bana dan hiç ç›karmayaca¤›m
yöneleni, k›yamet günü iman kisvesini ona giydir-
utand›rmam. Cennet’im, memdir” buyurdu.
rahmetimden ümidini
kesmeyenleredir. Yapt›¤› Allahü teala, Davud
hatay›, benim aff›mdan aleyhisselama; “Sabre-
daha büyük bilenlere ga- denlerin yeri Darüsselam
zap ederim. Bir kimsenin Cenneti’dir. Oraya girdik-
cezas›n› hemen vermek leri vakit, onlara flükret-
istesem, önce rahmetim- meleri ilham edilir. fiükür,
den ümidini kesenleri ce- sözlerin en güzelidir. On-
zaland›r›r›m. Fakat, acele lar flükrettikçe, nimetleri-
etmek benim flân›mdan mi art›r›r ve daha ziyadesi-
de¤ildir. Geceleri sevdik- ni gösteririm” Buyurdu.
lerimin kalbine tecelli Allahu teala, Davud
ederim. Onlar, benimle aleyhisselama; “Ey Da-
huzur içinde kelam eder- vud! Beni sev, beni seveni
ler. Benim sevdi¤im, hay- sev ve beni kullar›ma sev-
ra ehli olan kullara sa- dir. Kullar›m beni sevsin-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 309
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

ler” buyurdu. Davud Aley- münacat›m›n zevkini gide-


hisselam; “Bunu nas›l ya- rir. Ey Davud! Dostlar›m-
pay›m?” deyince, Allahü dan istedi¤im, âhireti iste-
teala; “Sen, beni güzel bir yip dünyal›k için gazap et-
flekilde an. Benim nimet memeleridir.”
ve ihsanlar›m› onlara ha- “Ey Davud! Bir husus-
t›rlat, onlar benden ancak ta, sen bir fleyi murad
iyilik bilsinler” buyurdu. edersin, ben de o hususta
“Ey Davud! Y›rt›c› hay- irade ederim. Netice, an-
vanlardan korktu¤un gibi, cak benim dedi¤im olur.”
benden de kork.” “Ey Davud! E¤er ben-
“Kim di¤er yarat›klara den yüz çevirenler, benim
bakmaz ve bana dayan›r- onlar› nas›l bekledi¤imi,
sa; yer, gök ona hileye onlara nas›l ac›d›¤›m› ve
kalksa da, ben ona ç›kacak onlar›n günah› terk etme-
yol bulurum.” lerini nas›l istedi¤imi bil-
“Ey Davud! Beni sevdi- seler, bana olan hevesle-
¤ini iddia eden kimse, bü- rinden hemen ölür ve be-
tün gece yatar uyursa, ya- nim sevgimden birbirle-
lan söylemifl olur. Herkes rinden ayr›l›rlard›. Ey Da-
vud! ‹flte benden yüz çevi-
sevgilisini tenhada aray›p
renlere karfl› iradem bu-
bulmak istemez mi? ‹flte
dur. Bundan, bana yöne-
ben, gece vakti beni ara-
lenlere karfl› irademin ne
yanlar için haz›r›m.”
olaca¤›n› sen düflün. Ey
“‹fltiyak›n bana olsun. Davud! Kulumun bana en
Benimle ünsiyet et ve bafl- çok muhtaç oldu¤u za-
kalar›ndan uzaklafl.” man, benden müsta¤ni ol-
“Benim dostlar›ma ne du¤u and›r. Benim de ku-
oluyor ki, onlar dünyal›¤› luma en çok merhamet
düflünüyorlar? Halbuki, edece¤im zaman, kulu-
dünya düflüncesi, benim mun bana arka çevirdi¤i
peygamberler tarihi ansiklopedisi 310
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

and›r. Benim kat›mda en vud! Dünya sevgisi kendi-


yüksek mevki de, bana yö- sini kaplayan alimi ben-
neldi¤i and›r.” den sorma, bu gibiler, ba-
“Ey Davud! Uyan›k ol, na muhabbetten insanlara
kendine dost ara. Beni mani olurlar; kullar›m›n
sevmekte, sana uymayan- bana gelen yollar›n› keser-
larla da arkadafll›k yapma. ler. Ey Davud! Bir kaça¤›
Çünkü bu gibiler senin bana iade eden zat›, basi-
düflman›nd›r, kalbini ka- retli ve anlay›fll› yazar›m.
rart›r ve seni benden uzak- Kimi anlay›fll› yazarsam,
laflt›r›rlar.” ona asla azab etmem.”
“Ey Davud! Beni taleb Davud aleyhisselam›n
eden birini gördü¤ün za- yan›na iki kifli gelip, birbi-
man, ona hizmetçi ol!” rinden flikayet etti. Dinle-
yip karar verip giderken,
Davud aleyhisselam; Azrail aleyhisselam gelip;
“‹lahi! Senin güneflinin “Bu iki kifliden birincisinin
hararetine dayanamazken eceline bir hafta kald›.
yar›n Cehennem ateflinin ikincisinin ömrü de, bir
hararetine nas›l dayana- hafta önce bitmiflti. Fakat
ca¤›m? Ya Rabbi! Senin ölmedi” dedi. Davud aley-
rahmet için olan davetine hisselam flafl›p, sebebini
dayanamazken, azab için sorunca; “ikincisinin bir
olana nas›l tahammül akrabas› vard›. Buna dar-
edece¤im” der, gözyafl› g›n idi. Bu gidip, onun
dökerdi. gönlünü ald›. Bundan do-
“Ey Davud! Arzular›n› lay›, Allahu teala, buna
sevgim üzerine tercih yirmi y›l ömür takdir bu-
eden alime verece¤im ce- yurdu” dedi. Nitekim ha-
zan›n en küçü¤ü, bana disi-i flerifte, “S›la-i rahm
yalvarmas›n›n tad›n› ona yani akrabay› ziyaret öm-
haram etmektir. Ey Da- rü uzat›r” buyuruldu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 311
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

Allahu teala Davud Davud aleyhisselam;


aleyhisselama; “Yeryü- “Ya Rabbi! Seni sevenleri
zündeki bütün halka ilan bana göster” dedi. Allahü
et ve de ki: “Ben, beni se- teala; “Lübnan da¤›na ç›k,
venin sevgilisi, benimle orada genç, orta yafll› ve
oturan›n arkadafl›y›m. Be- ihtiyar olarak on dört kifli
ni zikr ile ünsiyet edenin vard›r. Yanlar›na gitti¤in
dostu, bana arkadafll›k vakit selam›m› söyle ve
edenin refikiyim. Beni ter- de ki: “Rabbiniz size se-
cih edeni tercih ederim. lam eder ve buyurur ki:
Beni gerçek olarak seveni, “Bir istedi¤iniz var m›? Zi-
kendim için kabul eder ve ra siz benim dostlar›m,
onu herkesten üstün tuta- sevgililerim ve velilerim-
r›m. Gerçek olarak beni siniz. Sizin sevinmenizle
arayan bulur, fakat baflka- ben ferahlan›r ve sizin fe-
s›n› arayan beni bulamaz. rahlanman›za yard›m
Ey yeryüzünün halk›! ‹çine ederim” buyurdu. Davud
düfltü¤ünüz flaflk›nl›k ve aleyhisselam, Lübnan da-
aldanmadan vazgeçin. Be- ¤›na ç›karak, onlar› bir p›-
nim keremime, arkadafll›- nar bafl›nda buldu. Orada,
¤›ma ve benimle ünsiyete Allahü tealan›n kudreti
yönelin ki, ben de sizinle üzerinde düflünüyorlard›.
ünsiyet edeyim ve süratle Davud aleyhisselam› gö-
sizi seveyim. Zira ben rünce, uzaklaflmak istedi-
dostlar›m›n t›ynetini, Hali- ler, fakat Davud aleyhisse-
lim ‹brahim, s›rdafl›m Mu- lam; “Durun! Ben Allah’›n
sa ve halis dostum Mu- elçisiyim, size Rabbinizin
hammed’in (aleyhimüsse- haberini getirdim” deyin-
lam) t›ynetinde yaratt›m. ce, hemen Davud aleyhis-
Bana ifltiyak duyanlar›n selama yöneldiler ve ön-
kalbini, benim nurumdan lerine bakarak kulaklar›n›
yaratt›m” buyurmufltur. ona verdiler. Davud aley-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 312
DAVUD ALEYH‹SSELÂM

hisselam; “Ben, Allahü te- kullar›n ve kullar›n›n ço-


alan›n size bir elçisiyim. cuklar›y›z. Ömrümüzde bir
Allahü tealan›n size sela- an seni hat›r›m›zdan ç›kar-
m› var. Allahü teala; “Ni- m›flsak, bu husustaki ku-
çin benden bir fley istemi- surumuzu ba¤›flla” dedi.
yorsunuz? Niçin bana ses- Di¤eri; “Allah’›m! Seni
lenmiyorsunuz ki, ben se- tesbih ve takdis ederiz. Biz
sinizi ve sözünüzü duy- senin kullar›n ve kullar›n›n
mufl olay›m. Siz benim çocuklar›y›z. Bize hüsn-i
sevgililerim ve velilerim- nazar etmekle ikramda
siniz. Sizin sevinmenizle bulun” dedi. Bir baflkas›
ben de sevinirim ve sizin da; “Allah’›m! Biz senin
sevginize süratle gelirim. kullar›n ve kullar›n›n ço-
Her an flefkatli bir anne gi- cuklar›y›z. Hangi cür’etle
bi, size bakar›m” buyur- sana dua edelim? Halbuki,
du” dedi. bizim rahmetinden baflka
Onlar bunu dinleyince hiçbir fleye ihtiyac›m›z ol-
gözlerinden yafllar dökül- mad›¤›n› sen bilirsin. Sa-
dü ve en yafll›lar›; “Ya na gelen yolda bizi devam
Rabbi! Seni tesbih eder ve ettir ve bu suretle nimetini
noksan s›fatlardan tenzih bize tamamla” dedi. Di¤e-
ederiz. Allah’›m! Biz, senin ri de; “Biz senin r›zan› ara-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 313


DAVUD ALEYH‹SSELÂM

makta kusurluyuz, bu hu- Sen kendi cömertli¤inden


susta kendi lütfunla bize bize dua ile emretmesen,
yard›mc› ol Ya Rabbi!” bir kul efendisine karfl› na-
dedi. Bir baflkas› da; “Ya s›l cür’et edebilirdi? Ka-
Rabbi! Bizi nutfeden ya- ranl›kta, hidayete ulaflaca-
ratt›n, bize kendi lütfunla, ¤›m›z nuru bize ver” dedi.
azametini, düflünme im- Onlardan birisi de; “Ya
kanlar›n› bahflettin. Senin Rabbi! Bizim senden iste-
azametinle meflgul olup, di¤imiz, devaml› olarak
celal ve kibriyal›¤›n› düflü- bize yönelmendir” dedi.
nen ve nuruna yaklaflmak Bir di¤eri de; “Ya Rabbi!
isteyen kimse hiç söz söy- Fazlu kereminle bize bah-
leme¤e cür’et edebilir fletti¤in nimetinin tamam-
mi?” dedi. Di¤eri; “Ya lanmas›n› isteriz” dedi.
Rabbi! Senin flan›n›n aza- Di¤eri de flöyle dedi: “Ya
metinden, evliyalar›na ya- Rabbi! Yaratt›klar›n›n hiç
k›nl›¤›ndan ve sevgilileri- birine ihtiyac›m›z yok, yal-
ne fazla minnetinden, dili- n›z cemalini isteriz, bize
miz tutuldu ve sana dua lütfet cemalini göster.” Di-
edemedik” dedi. Bir di¤e- ¤eri de; “Allah’›m! fian›-
ri de; “Ya Rabbi! Seni zik- n›n âli ve kadrinin yüce ol-
retme¤e bizi hidayet du¤unu bilirim. Sen dost-
eden, seninle meflgul ol- lar›n› seversin. Lütfet de
makla bizi baflkalar›ndan kalbimi senden baflka her-
al›koyan sensin. Sana kar- hangi bir fley ile meflgul
fl› flükrümüzdeki kusuru- olmaktan al›koy” diye dua
muzu bize ba¤›flla” dedi. etti.
Di¤er biri de; “Ya Rabbi! Allahü teala Davud
Bizim ihtiyac›m›z›n, yaln›z aleyhisselama flöyle vah-
senin cemaline bakmak yetti: “Onlara de ki. “Sev-
oldu¤unu bilirsin” dedi. diklerime celbettim. Du-
Ötekisi de; “Ya Rabbi! alar›n› kabul ettim.”
peygamberler tarihi ansiklopedisi 314
SÜLEYMAN
ALEYH‹SSELÂM
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

SÜLEYMAN mümkün olmayan, flafl›la-


ALEYH‹SSELÂM; cak, hayret edilecek hâlleri
Süleyman aleyhisse- ve hareketleri görülmüfltü.
lâm, ‹srailo¤ullar›na gön- Buharî’nin, Ebu Hürey-
derilen peygamberlerden- re’den bildirdi¤i hadis-i fle-
dir. Dâvud aleyhisselâm›n rifte flöyle buyurulmaktad›r:
o¤ludur. Yâkub aleyhisse- (Vaktiyle iki kad›n ve
lâm›n neslindendir. Kudüs beraberlerinde birer o¤lan
yak›nlar›ndaki Gazze fleh- çocuklar› vard›. Yolda gi-
rinde do¤du. Çocuklu¤un-
derlerken, kurt gelip, bu
dan beri bilgili, iyilik ve
kad›nlardan büyük olan›-
adaleti seven biri olarak
n›n çocu¤unu al›p götür-
tan›nm›flt›. On iki yafl›n-
dü. Bunun üzerine büyük
dayken babas›n›n yerine
kad›n, arkadafl› küçük ka-
geçip, sultan oldu. Daha
sonra kendisine, Allahü d›na; “Kurt, senin çocu¤u-
teâlâ taraf›ndan peygam- nu götürdü.” dedi. Öbür
berli¤i bildirildi. Dünyaya kad›n; “Hay›r, senin çocu-
hâkim olan dört kifliden ¤unu götürdü.” dedi.
biridir. Uzun boylu, beyaz Nihayet, bu iki kad›n,
tenli, iri vücudlu, nurlu gü- aralar›nda hükmetmesi
zel yüzlü, gür saçl› idi. için Dâvud’a [aleyhisse-
Süleyman aleyhisse- lâm] müracaat ettiler. Dâ-
lâm, daha çocuk iken son vud [aleyhisselâm], çocu-
derece ak›ll›, içi d›fl› güzel ¤un büyük kad›na ait ol-
ve olgundu. du¤una hükmetti. Onlar
Bu yüzden, babas›, bü- muhakemeden ç›k›p, Sü-
yük iflleri onunla müflave- leyman’a [aleyhisselâm]
re ederdi. Zekâ, anlay›fl ve gittiler. Dâvud’un [aleyhis-
firasette, ictihadda, isabet- selâm] hükmünü ona söy-
te en ileride idi. Çocukluk lediler. Süleyman [aleyhis-
zaman›nda, bir çocuk için selâm] da dedi ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 317
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

- Bana bir b›çak getirin. Ancak o, verdi¤i hüküm


Çocu¤u, bu iki kad›n ara- ile, bu iki kad›n aras›ndaki
s›nda paylaflt›ray›m. meseleyi halletmifl, haki-
Hemen küçük kad›n; kati meydana ç›karm›fl, in-
“Aman öyle yapma! Allah ce ve hofl bir çare ile me-
sana rahmet eylesin. Ço- seleyi halletmifltir. Süley-
cuk bu kad›n›nd›r!” dedi. man aleyhisselâm›n, çocu-
¤u aralar›nda paylaflt›r-
Bunun üzerine, Süley-
mak için b›çak getirmeleri-
man [aleyhisselâm] çocu-
ni istemesinden maksad›,
¤un küçük kad›na ait ol-
bu iflin hakikatini ortaya ç›-
du¤una hükmetti.)
karmakt›. Yoksa, çocu¤u
Dâvud aleyhisselâm, keserek paylaflt›rmak de-
bu hükmü iflitip, o¤lunun ¤ildi. Nitekim bu yolla,
firaset ve zekâs›na hayran maksad› da hâs›l oldu.
kald›. Çünkü; b›çak isteyince, kü-
Dâvud aleyhisselâm, çük kad›n feryat etmifl, ço-
geride kalan çocu¤u bü- cu¤unun hayatta kalmas›-
yük kad›n›n elinde bulma- n› tercih ederek; onun, bü-
s› ve küçük kad›n›n, onun yük kad›n›n oldu¤unu söy-
kendi çocu¤u oldu¤una lemek zorunda kalm›flt›.
dair delil getirmekten âciz Ancak, Süleyman aley-
kalmas› sebebiyle, çocu- hisselâm, küçük kad›n›n
¤un, büyük kad›na ait ol- bu sözüne itibar etmedi.
du¤una hükmetmifltir. Bu Çünkü, küçük kad›n›n,
sebep, dini kaidelere uy- anal›k flefkati ile feryat
gun olmas› bak›m›ndan edip, çocu¤unu kesilmek-
güzel bir izaht›r. ten kurtarmak için, onun,
Süleyman aleyhisse- büyük kad›na ait oldu¤u-
lâm, babas› Dâvud aley- nu söylemesi, çocu¤un
hisselâm›n hükmünü boz- kendisine ait oldu¤unu
may› kastetmifl de¤ildir. gösteriyordu. Ayr›ca, ço-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 318
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

cu¤un kesilece¤ini duyun- Babas› ne oldu¤unu


ca, küçük kad›n›n göster- sorunca, utand›. Israr edi-
di¤i bu telâfla karfl›l›k, bü- lince, flöyle cevap verdi:
yük kad›nda böyle bir telâ- - Koyunlar› ekin sahibi-
fl›n görülmemesi, ve çocu- ne verin, süt ve yünlerin-
¤un küçük kad›na ait oldu- den faydalans›n. Tarlay›
¤u hükmolundu¤unda, iti- da koyun sahibine verin,
raz›n›n olmamas›, çocu- ekin ekip önceki hâle ge-
¤un küçük kad›na ait oldu- tirsin. Sonra da her biri,
¤una dair bir delil idi. kendinde olan› önceki sa-
hibine teslim etsin.
Hazreti Dâvud’a Dâvud aleyhisselâm,
vâris oldu o¤lunun bu hikmetli söz-
Dâvud aleyhisselâm lerini be¤enip, ona göre
zaman›nda, bir gece, bir hüküm verdi.
koyun sürüsü, bir tarlan›n Dâvud aleyhisselâm›n
ekinlerini telef etti. Tarla on dokuz o¤lu vard›. Bun-
sahibi, Dâvud aleyhisselâ- lardan en küçükleri olan
ma gelip, koyunlar›n sahi- Süleyman aleyhisselâm›n
binden davac› oldu. Ko- annesi ayr› idi. Di¤erleri
yunlar›n k›ymeti, telef edi- ise, Tâlût’un k›z›ndan dün-
len ekine eflitti. Dâvud yaya gelmifllerdi. Ömrü-
aleyhisselâm, koyunlar›n, nün sonlar›na do¤ru, Dâ-
tarla sahibine verilmesine vud aleyhisselâma, ak›l ve
hükmetti. Süleyman aley- firasette, hüküm ve ada-
hisselâm daha on bir ya- lette birçok üstünlüklerine
fl›ndayd›. Babas›n›n bu flahit oldu¤u o¤lu Süley-
hükmünü iflitince dedi ki: man aleyhisselâm›, yerine
- Bu davada, iki taraf halife b›rakmas› emredil-
için de faydal› olan bir hü- di. Dâvud aleyhisselâm ‹s-
küm daha vard›r. railo¤ullar›na; “‹flte bu,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 319
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

benden sonra sizin üzeri- sitlefltirir. Takvaya sar›l! Ya-


nize halifemdir!” diye va- ni Allahü teâlâdan kork!
siyette bulundu. Hepsi Sü- Emirlerini yap›p, yasak et-
leyman aleyhisselâm›n hi- tiklerinden sak›n! Ona taat-
lâfetini kabul ettiler. Alla- ten ayr›lma! Çünkü takva
hü teala Davud aleyhisse- ve taat, Allahü teâlân›n izni
lama Süleyman aleyhisse- ile insan›n her fleye galip
lam› halife k›ld›¤›n› bildi- gelmesine vesile olur.
rince Davud aleyhisselam: ‹nsanlara karfl› k›skanç-
-Ya Rabbi! Bana lütufkar l›kta bulunma! Bu davran›-
oldu¤un gibi Süleyman’a fl›n, insanlara suizan besle-
da lütufkar ol” diye niyazda mene sebep olur. ‹nsanlar-
bulundu. Allahü teala: dan bir fley bekleme! Iflte
bu, hakiki zenginli¤in ta
-Süleyman’a de ki: O
kendisidir. Allahü teâlân›n
bana senin kul oldu¤un
kullar›na verdi¤i çeflitli ni-
gibi kul olsun da ben de
metlere göz dikmek, insan
ona sana lütufkar davran-
için bir fakirliktir. Özür dile-
d›¤›m gibi lütufkar ola-
meyi icap ettirecek ifl ve
y›m, diye vahyetti.
sözlerden sak›n! Nefsini ve
Dâvud aleyhisselâm, dilini do¤rulu¤a al›flt›r! ‹yi-
Hazreti Süleyman’›n kendi lik yapmaktan ayr›lma! ‹m-
yerine halifesi oldu¤unu kân›n varsa, bu günün dün-
ilân edince, ona baz› nasi- künden daha hay›rl› olma-
hatlerde bulundu: s›na çal›fl! Namaz›n›, en
“- Ey o¤lum! Çok flaka son namaz›n› k›lan kimse
yapmaktan sak›n! Çünkü gibi k›l!
onun faydas› azd›r. Lüzum- Afla¤› ve baya¤› kimse-
suz flaka, dostlar aras›nda lerle oturup kalkma; böyle
düflmanl›k meydana getirir. kimselerle beraber olma!
K›zmaktan sak›n! Çünkü K›zd›¤›n zaman, nefsini top-
k›zmak, k›zan› hafifletip, ba- ra¤a yap›flt›r! Allahü teâlâ-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 320
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

n›n rahmetinden ümitli ol! - Ey insanlar, bize kufl-


Çünkü, Allahü teâlân›n rah- lar›n dili ö¤retildi. Bize
meti, her fleyi kaplam›flt›r.” peygamberlik ve saltanat-
Dâvud aleyhisselâm, la ilgili her fley verildi.
çok geçmeden vefat etti. Bunlar Allahü teâlân›n
Süleyman aleyhisselâm aç›k seçik bir ihsan›d›r.
da babas›n›n yerine geçti. Hadis-i flerifte, Süley-
Mülküne, hikmet ve ilmi- man aleyhisselâm›n mül-
ne vâris oldu. Allahü teâlâ, kü ile ilgili olarak flöyle bu-
Kur’an-› kerimde, Süley- yuruldu:
man aleyhisselâm› me- (Süleyman bin Dâ-
alen flöyle övdü: vud’a [aleyhimesselâm]
(Biz Dâvud’a Süley- verilen mülkü görmediniz
man’› [aleyhimesselâm] mi? Bu, onun hufluunu,
verdik. O, ne güzel kuldur. Allahü teâlâdan korkusu-
Hakikaten o, bütün vakit- nu art›rd›.)
lerinde zikr, tesbih ve töv- Süleyman aleyhisse-
be ile Allahü teâlâya dö- lâm, dünyaya hâkim olan
nen bir kuldur.) [Sâd 30] dört kifliden birisidir. Nite-
kim, Resûlullah efendimiz
Mescid-i Aksa’n›n bu hususta buyurmufltur ki:
inflas› (‹smini duydu¤unuz
Dâvud aleyhisselâm›n kimselerden, yeryüzüne
vefat›ndan sonra, o¤lu dört kifli malik oldu. ‹kisi
Süleyman aleyhisselâm, mümin, ikisi de kâfir idi.
peygamberlik, saltanat ve Mümin olan iki kifli, Zül-
ilimde ona vâris oldu. Ba- karneyn ile Süleyman
bas›n›n yerine geçince; [aleyhimesselâm] idi. Kâ-
memleketin ileri gelenleri fir olan ikisi de, Nemrud
ile âlimlerini davet etti. ile Buhtunnasar idi. Beflin-
Onlara dedi ki: ci olarak, yeryüzüne, be-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 321
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

Davud aleyhisselâm›n inflas›na bafllad›¤› Mescid-i Aksa’y› bitirmek,


o¤lu Süleyman aleyhisselâma nasip oldu

nim evlâd›mdan biri, yani hisselâm bafllad›. Duvarla-


Mehdî de malik olacakt›r.) r›n› bir adam boyu yükselt-
Ayet-i kerimede bildiril- ti. Allahü teâlâ, Dâvud
di¤i üzere, bütün cinnîler aleyhisselâma; “Bunu sen
Süleyman aleyhisselâm›n tamamlayamayacaks›n.
Sana Süleyman isminde
emrindeydi. Ne zaman is-
bir o¤ul verece¤im; o ta-
tese, kendisine, büyük bü-
mamlayacak!” diye vah-
yük köflkler, suretler, ça- yetti. Dâvud aleyhisselâm,
naklar, sabit çömlekler, o¤lu Süleyman aleyhisse-
tencereler yaparlard›. lâm› kendi yerine halef
Cinnîlerin, Süleyman seçtikten sonra vefat etti.
aleyhisselâm için yapt›kla- Bir müddet sonra, Sü-
r› fleylerden biri de Beyt- leyman aleyhisselâm,
ül-Makdis yani Mescid-i Beyt-ül-Makdis’i tamamla-
Aksa’d›r. Beyt-ül-Makdis’in mak istedi. Cinleri toplad›.
inflas›na önce Dâvud aley- Onlar aras›nda ifl taksimi
peygamberler tarihi ansiklopedisi 322
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

yapt›. Onlardan her bir ce- âlimlerini toplad›. Onlara,


maat› bir iflle vazifelendirdi. bu mescidi, Allahü teâlân›n
Sonra, on iki mahallesi r›zas›n› kazanmak için yap-
olan bir flehir yapt›rd› ve t›rd›¤›n›, onda bulunan her
her mahalleye bir kabile fleyin Allah için yap›ld›¤›n›
yerlefltirdi. fiehrin kurulma- anlatarak buyurdu ki:
s› bitince, mescidin ta- - Bu mescit Allah›nd›r!
mamlanmas›n› emretti. Çünkü, Onun emri ile ya-
Cinleri bölüklere ay›rd›. Bir p›lm›flt›r. Onda bulunan
k›sm›, alt›n, gümüfl ve ya-
her fley Allah›nd›r. Kim on-
kut; bir k›sm›, denizden saf
dan bir fley noksanlaflt›r›r-
inci; bir k›sm›, mücevherat
sa, Allahü teâlâya hainlik
ve k›ymetli tafllar; bir k›sm›
etmifltir.
da misk, amber ve di¤er
güzel kokular› getirdiler. Sonra, ‹srailo¤ullar›na
Bütün bunlardan yeteri ziyafet verdi. Allahü teâlâ
kadar gelince, ifllemek için için kurbanlar kesti. Sonra
ustalar getirtti. Ustalar, ge- flöyle dua etti:
tirilen tafllar› yonttular. -Ya Rabbi! Bana bu
Mücevher, inci ve yakutla- mülkü, saltanat› sen ihsan
r› ifllediler. Kaplanan mal- ettin. Üzerimdeki nimetler
zemeleri kullanarak mes- sendendir. Beni yeryüzün-
cidin inflas›n› tamamlad›- de halife yapt›n. Hamd sa-
lar. O as›rda, ondan güzel na mahsustur. Ya Rabbi,
olmayan ve bir efli bulun- Bu Mescid’e giren kimse
mayan bu mescide “Beyt- hakk›nda benim Senden
ül-Makdis” dediler. Daha dile¤im fludur: Buraya girip
sonra “Mescid-i Aksa” içinde ihlasla iki rekat na-
ad›yla an›ld›. maz k›lan kimse, anas›n-
Beyt-ül-Makdis’in inflas› dan do¤du¤u gündeki gibi
bitince, Süleyman aleyhis- günahlar›ndan ar›ns›n. Bu-
selâm, ‹srailo¤ullar›n›n raya giren günahkar güna-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 323
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

h›na tövbe etsin. Korkuya Süleyman aleyhisse-


kap›lan› emniyete kavufltur. lâm, Mescid-i Aksa’ya,
Hasta olana flifa ver. K›tl›¤a Musa aleyhisselâmdan
u¤rayana bolluk ve zengin- beri nesilden nesile geçe-
lik ihsan et. rek gelen Ahit sand›¤›n›
Bundan sonra Süley- koydu. Bu durum, Beyt-ül-
man aleyhisselam, Mes- Makdis’in Buhtunnasar ta-
cid-i Aksa’n›n inflas›n›n raf›ndan y›k›lmas›na kadar
bitti¤i günü bayram yapt›. devam etti. Buhtunnasar,
Kudüs’ü al›nca, flehri ya-
Süleyman aleyhisse-
k›p y›kt›. Mescid-i Aksa’da
lâm, Beyt-ül-Makdis’in in-
bulunan alt›n, gümüfl ve
flas›n› bitirince, Allahü te-
di¤er mücevherleri al›p,
âlâdan, takdîrine uygun hü-
Babil’e götürdü.
küm ile hükmetmeyi nasip
etmesini istedi. Bu ona ve-
rildi. Kendisinden baflka bir Hazreti Süleyman ve
kimseye verilmeyen bir kar›nca
mülk ve saltanat›n, kendisi- Süleyman aleyhisse-
ne verilmesini de istedi. Bu lâm›n, cinler taraf›ndan
da ona verildi. dokunmufl olan bir yayg›-
Resûlullah efendimizin s› vard›. Kendisi ve ordu-
ümmetine de, bu mescitte su bu yayg›n›n üzerine ç›-
namaz k›lmak çok sevap ol- kar, rüzgâr onu emredi-
mufltur. Nitekim hadis-i fle- len yere götürürdü. Sa-
rifte; (Mescid-i Haram’da bahtan ö¤leye kadar bir
k›l›nan namaz, yüz bin na- ayl›k, ö¤leden akflama
maza; benim mescidimde kadar da bir ayl›k yol ka-
k›l›nan namaz, bin nama- tederdi. Ayr›ca rüzgâr,
za; Mescid-i Aksa’da k›l›- duymak istedi¤i sesleri
nan namaz befl yüz nama- de Süleyman aleyhisse-
za denktir.) buyurulmufltur. lâma getirirdi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 324
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

Süleyman aleyhisselâ- Bunun üzerine, kar›n-


m›n ordusundaki vazifeli- calar, reislerinin sözüne
ler, yemek kaplar›n› ve uyarak yuvalar›na girdiler.
malzemelerini de yanlar›- Kar›nca, Süleyman
na al›r, ihtiyaç oldukça ye- aleyhisselâma itaat et-
mek yapar, ekmek ç›kar›r- mekle memurdu. Elbette
lard›. Bu flekilde havada itaat etti¤i zat›, onun fazi-
seyahat ederlerdi. Yine let ve adaletini bilirdi. Ka-
birgün emir verilip, Süley- r›ncalarda, Allahü teâlân›n
man aleyhisselâm ve or- ihsan etti¤i bir anlay›fl var-
dusu, ‹ran’daki ‹stahar d›r. Çünkü onlar, faydalar›-
flehrinden Yemen taraf›na na olan fleyleri bilirler. Me-
hareket etti. selâ, yuvalar›na götürdük-
Süleyman aleyhisselâ- leri bu¤day tanesini, çim-
lenmemesi için ikiye bö-
m›n ordusu daha sonra
lerler. Fakat, kiflnifl otunu
Taif’te Sedîr vadisine, son-
dört parça yaparlar. Çünkü
ra da kar›ncalar›n çok ol-
kiflnifl otu, iki parça olursa
du¤u Neml vadisine ulafl- tekrar bitip büyür.
t›. Süleyman aleyhisselâ-
m›n ordusunun, kendileri- Süleyman aleyhisse-
lâm, difli kar›ncan›n, ayet-i
ne do¤ru geldi¤ini gören
kerimede beyan buyuru-
kar›ncalar›n reisi duru-
lan sözünü, uzaktan duy-
mundaki difli bir kar›nca,
du, tebessüm etti. Bunun
arkadafllar›n› ikaz edip de-
üzerine, kar›ncalar yuvala-
di ki: r›na girinceye kadar, ordu-
- Ey kar›ncalar! Süley- sunu vadiye b›rakmad›.
man aleyhisselâm ve or- Hayvan bile reisi bulundu-
dusu bize do¤ru geliyor. ¤u toplulu¤u korumaya
Çabuk yuvalar›n›za girin! çal›fl›yordu. ‹nsan için, ka-
Bilmeden üstünüze bas›p r›ncan›n bu davran›fl›nda
sizi öldürebilirler. ibretler vard›. Zira insan
peygamberler tarihi ansiklopedisi 325
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

da emri alt›ndakileri koru- -Babana Davud ismi-


mal›yd›. Çoban, güttü¤ü nin niçin konuldu¤unu bi-
sürüyü her türlü tehlikeye liyor musun?
karfl› nas›l koruyorsa, ce- -Hay›r bilmiyorum.
miyetteki idareci olanlar
-O kalb yaras›n› tedavi
da, idare ettikleri kimseleri
etsin diye verildi. Sana
korumal›yd›lar.
Süleyman isminin niçin
Rivayete göre Süley- konuldu¤unu biliyor mu-
man aleyhisselam kar›n- sun? Gö¤süne selamet
cay› yan›na getirtti ve ona: verilinceye kadar dayan-
-Kar›ncalar› niçin sak›n- s›n ve Baban Davud’a
d›rd›n? Beni zalim diye mi eriflmeye müstehak olas›n
iflittiniz? Yoksa benim ada- diye verilmifltir.
letli bir Peygamber oldu- Kar›nca bunlar› söyle-
¤umu bilimediniz mi? Ne dikten sonra tekrar:
için “Bilmeden üstünüze
bas›p sizi öldürebilirler” -Allahü teala sana rüz-
dedin, diye sordu. Kar›nca: gar› ne için uysal k›ld›¤›n›
biliyor musun? Diye sor-
-Ey Allah›n Peygambe-
du. Süleyman aleyhisse-
ri! Benim sözümdeki “Bil-
lam;
meden” kayd›n› iflitmedi-
niz mi? Bununla beraber -Hay›r, bilmiyorum, de-
benim, maksad›m ancak di. Kar›nca:
kalblerin k›r›lmas› idi. Sa- -Dünyan›n tümünün
na bakmakla meflgul olup, esen, gelip geçen bir yel’-
Allahü tealay› tesbihten den ibaret bulundu¤unu
geri kalmaktan korktum, sana haber vermek için,
dedi. Süleyman aleyhisse- dedi.
lam: Süleyman aleyhisse-
-Bana ö¤üt ver, dedi. lam kar›ncan›n bu sözleri-
Kar›nca: ne gülümsedi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 326
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

Sebe halk› meyiz. Rabbinize söyle-


Süleyman aleyhisse- yin, e¤er gücü yeterse, bu
lâm zaman›nda, Yemen nimetleri bize vermesin!
taraflar›nda Sebe kavmi Allahü teâlâ, üzerlerine
vard›. Bu kavim, Ye- Arim selini gönderip, mal-
men’de, San’a flehrine üç lar›n› ve evlerini su içinde
günlük mesafede, Ma¤rip b›rakmakla, onlar› ceza-
bölgesinde kurulmufl bir land›rd›.
flehirde yaflarlard›. Bu böl- Sebe halk›n›n flehir, ka-
ge çok mamur idi. Bafltan saba ve köyleri su alt›nda
bafla, birbirine bitiflik köy- kal›nca, kendileri muhtelif
ler ve bahçelerle kapl›yd›. memleketlere da¤›ld›lar.
Ma¤rip seddi yap›larak, Gassan kabilesi fiam’a, Ezd
bölgenin hem su ihtiyac› kabilesi Amman’a, Huzaa
karfl›lanm›fl, hem de bu kabilesi Tihame’ye, Evs ve
bölge selden korunmufltu. Hazrec kabileleri Medine-i
Her kavme oldu¤u gibi, münevvereye geldi. Huzey-
Allahü teâlâ, onlara da bir- me kabilesi ise, Irak’a gitti.
çok peygamber gönderdi. Sebe halk›n›n bu flekilde
Sebe halk›n› Allahü teâlâ- da¤›lmalar›, daha sonra ge-
n›n dinine davet ettiler. On- len kimseler aras›nda dar-
lara, Allahü teâlân›n nimet- b›mesel olarak söylenmifl,
lerini hat›rlatt›lar. Allahü te- onlar›n bafl›na gelenler, in-
âlân›n emirlerine uymaz- sanlara ibret olmufltur.
larsa, azaba u¤rayacaklar›- ‹flte Süleyman aleyhis-
n› anlat›p, korkuttular. Fa- selâm devrinde, Sebe ül-
kat, Sebe halk›, onlar› ya- kesinin bafl›nda Belk›s
lanlad›lar. Üstelik; nankör- isimli kad›n bir sultan var-
lükte ileri giderek dediler ki: d›. Belk›s, Himyerî melikle-
- Allahü teâlân›n bize rinin neslinden geliyordu.
nimet verdi¤ini falan bil- Annesi cinnîlerdendi. Sü-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 327
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

leyman aleyhisselâm›n tiflip de iman edenlere ne


Belk›s’tan, onun da Süley- mutlu! Burada olanlar, ol-
man aleyhisselâmdan ha- mayanlara; Onun, pey-
beri yoktu. gamberlerin (aleyhimüs-
selâm) efendisi ve son
Saba Melikesi Belk›s peygamber oldu¤unu
ulaflt›rs›nlar!
Süleyman aleyhisse-
lâm, Mescid-i Aksa’n›n in- Süleyman aleyhisse-
flas›n› bitirince, Mekke-i lâm, kurbanlar kesip iba-
mükerremeye gitmeye ka- detler yapt›ktan sonra, bir
rar verdi. Haz›rl›¤›n› yapt›. sabah vakti, Mekke-i mü-
Rüzgâr, cinler, insanlar, kerremeden ayr›larak Ye-
kufllar ve di¤er vahflî hay- men taraf›na gitti. Gördü-
vanlardan meydana gelen ¤ü güzel bir araziye ine-
ordusu ile birlikte yola ç›kt›. rek, namaz k›lmak ve bir
Mekke-i mükerremeye va- fleyler yemek istedi.
r›p, bir müddet orada ika- Süleyman aleyhisse-
met etti. Orada, kavminin lâm, konaklama ile meflgul
ileri gelenlerine dedi ki: iken; Hüdhüd [çavuflkuflu],
- Buradan bir peygam- daha yükseklere ç›k›p, etra-
ber ç›kacakt›r. Hak hususun- f› seyretmek istedi. Süley-
da, Onun yan›nda herkes man aleyhisselâm›n mefl-
birdir. Allahü teâlân›n emri- guliyetinin bitmesine ya-
ni yerine getirmek hususun- k›n, onun yan›nda olmaya
da, k›nayan›n k›namas›na karar vererek yükseldi.
asla k›ymet vermez. Hüdhüd etrafa bak›n›rken,
Saba Melikesi Belk›s’›n gü-
Yan›nda bulunanlar zel bahçelerinden birini
sordular:
gördü. Hofluna gidip, ora-
- O hangi din üzeredir? ya indi. Burada, baflka bir
- O Hanîf dini yani ‹s- hüdhüd ile karfl›laflt›. Karfl›-
lâm dini üzeredir. Ona ye- laflt›¤› hüdhüd ona sordu:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 328
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

- Nereden gelip, nere- tuza¤› göremez. Gelir üs-


ye gidiyorsun? tüne basar. Tuza¤a yakala-
- Padiflah›m›z Süley- n›r. Hâlbuki o, topra¤›n al-
man bin Dâvud’la fiam ta- t›ndaki suyu görmektedir.
raf›ndan geldik. O; insan- Bunun için; “Kaza ve ka-
lar›n, cinlerin, kufllar›n ve derin vakti gelince, göz
di¤er vahflî hayvanlar›n görmez olur, ak›l bafltan
sultan›d›r. gider.” denilmifltir.
- Senin padiflah›na bü- Süleyman aleyhisselâ-
yük bir mülk verilmifl. Fa- m›n Hüdhüd’ü, Yemenli
kat bu Yemen diyar›n›n hüdhüde dedi ki:
melikesi Belk›s da, ondan - Namaz vaktinde Sü-
afla¤› de¤ildir. Çünkü leyman aleyhisselâm›n
onun emrinde, pek çok ku- suya ihtiyac› olup, beni
mandan, her kumandana aramas›ndan korkuyo-
ba¤l› pek çok asker vard›r. rum. Bunun için hemen
‹stersen sana onun mülk dönmeliyim.
ve saltanat›n› göstereyim. - Fakat, Belk›s’›n mem-
Hüdhüd, nerede su ol- leketini Süleyman aleyhis-
du¤unu bilir ve Süleyman selâma haber verirsen, o
aleyhisselâma su bulurdu. bundan memnun kal›r.
Suyun yak›nl›¤›n› ve uzak- Bunun üzerine Süley-
l›¤›n› bilirdi. Suyun bulun- man aleyhisselâm›n Hüd-
du¤u yeri gagalar; cinler hüd’ü, onunla beraber
gelir ve oray› kaz›p, su ç›- Belk›s’›n mülkünü görmek
kar›rlard›. için gitti.
Hüdhüd kuflu, böyle bir Süleyman aleyhisselâ-
haslete sahip oldu¤u hâl- m›n, ordusu ile beraber
de, bir çocuk tuzak kurup, indi¤i yer, susuz bir yerdi.
üzerini az›c›k bir toprakla Su ihtiyac› üzerine, Süley-
örtünce, topra¤›n alt›ndaki man aleyhisselâm, insan
peygamberler tarihi ansiklopedisi 329
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

ve cinlerden orada su bu- Süleyman aleyhisse-


lunup bulunmad›¤›n› sor- lâm Hüdhüd hakk›nda bu
du. Onlar da bilemedikle- sözlerinden sonra, kuflla-
rini söylediler. Bunun üze- r›n efendisi olan Ukâb
rine Süleyman aleyhisse- isimli kuflu ça¤›rd›. Hüd-
lâm, Hüdhüd’ü araflt›rd›. hüd’ü derhal bulup getir-
Ona, oralarda su bulunup mesini emretti. O kufl, he-
bulunmad›¤›n› soracakt›. men havaland›. Her taraf›
Fakat onu ortal›kta göre- gayet iyi görüyordu. Etra-
meyince, di¤er kufllar› ça- fa bak›n›rken, Hüdhüd’ün
¤›rd›. Onlara dedi ki: Yemen taraf›ndan gelmek-
- Bana ne oluyor ki, te oldu¤unu gördü.
Hüdhüd’ü görmüyorum. Hüdhüd’ün ortadan
Acaba ne oldu? Yoksa ka- kaybolmas›, her ne kadar
y›plardan m› oldu? fliddetli azaba u¤ramas›na

peygamberler tarihi ansiklopedisi 330


SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

sebep ise de, ortadan kay- gördüm. Ona her fley ve-
bolmas›n› telâfiye çal›fl- rilmifltir. Onun bir de çok
mas› ve gitti¤i yerden büyük taht› var. Ben, onu
sür’atle dönmesi de onun ve kavmini, Allahü teâlây›
hakk›nda hay›r ve saadet b›rak›p, günefle secde
alâmetlerindendi. eder buldum. fieytan, on-
Süleyman aleyhisselâ- lar›n günefle tapmalar›n›
m›n Hüdhüd’ü aramakla ve di¤er çirkin ifllerini süs-
görevlendirdi¤i kufl, ona lemifl; onlar›, hak yoldan
do¤ru öterek seslendi. al›koymufl. Bu sebeple on-
Hüdhüd, kötü bir haber ol- lar hidayet ve tevhid yolu-
du¤unu anlad›. Ukâb, nu bulam›yorlar.
Hüdhüd’ü Süleyman aley- Hüdhüd’ün anlatt›klar›-
hisselâma götürdü. Süley- n› dikkatle dinleyen Süley-
man aleyhisselâm, kürsü- man aleyhisselâm, Bel-
sünde oturuyordu. Hüd- k›s’›n ülkesini kendi mül-
hüd, Süleyman aleyhisse- küne katmay› hiç düflün-
lâma yaklafl›p, tevazu ve medi ve onun memleketi-
hürmetini arz etti. Süley- nin büyüklü¤üne hiç
man aleyhisselâm buyur- ehemmiyet vermedi.
du ki: Hüdhüd anlatmas›n›
- Nerede idin? flöyle bitirdi:
Hüdhüd flöyle cevap - fieytan, göklerde ve
verdi: yerdeki her gizliyi a盤a ç›-
- Ey Allah›n nebîsi! karan, kalblerinde ne gizli-
Ben, senin bilmedi¤in bir yorlarsa hepsini bilen Alla-
fleye vâk›f oldum. Sebe hü teâlâya secde etmesin-
flehrinden sana çok do¤ru ler diye, onlar› do¤ru yol-
ve mühim bir haber getir- dan al›koyuyor. Allahü te-
dim. Orada, insanlara hü- âlâdan baflka ilâh yoktur. O
kümdarl›k yapan bir kad›n büyük Arfl’›n sahibidir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 331
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

Hüdhüd, Belk›s ve kav- re gizlenip, ne flekilde hare-


minin, Allahü teâlây› b›ra- ket edeceklerine bak!
k›p günefle tapt›klar›n› anla- Belk›s, kavminin duru-
t›nca, Süleyman aleyhisse- munu ve ihtiyaçlar›n› dinle-
lâm, gadapland› ve bunu mek için, her cuma günü
araflt›rmak isteyerek dedi ki: d›flar› ç›kard›. Taht›; alt›n-
- Bakal›m do¤ru mu dan yap›lm›fl dört direk
söyledin, yoksa yalanc›- üzerine konurdu. Tahta otu-
lardan m› oldun? runca, Belk›s, halk› görür;
Hüdhüd’ün getirdi¤i halk kendisine bakamazd›.
haberin do¤rulu¤unu Kavminden birisinin bir ifli,
araflt›rmak isteyen Süley- arz› veya ricas› olsa, soru
man aleyhisselâm, o anda sorabilmek için izin ister,
Belk›s’a bir mektup yazd›. huzuruna gider, bafl›n› önü-
Mektubu, Allahü teâlân›n ne e¤erdi. Belk›s’›n yüzüne
ad› yaz›l› mührüyle mü- asla bakmazd›. Sonra tazim
hürleyip, Hüdhüd’e verdi. olarak ona secde ederdi.
Süleyman aleyhisselâ- Belk›s izin vermeyince
m›n bir mührü vard›. de, bafl›n› secdeden kal-
Mührünün üzerinde, Alla- d›rmazd›. Belk›s, kavminin
hü teâlân›n ismiyle birlikte ihtiyaçlar›n›n giderilmesi
ahir zaman peygamberi için, gere¤inin yap›lmas›n›
Muhammed aleyhisselâ- emrettikten sonra, köflkü-
m›n ismi de vard›. Süley- ne girer; bir sonraki cuma
man aleyhisselâm, mektu- gününe kadar, d›flar› ç›k-
bu Hüdhüd’e verdikten mazd›. Saray› büyük idi.
sonra dedi ki:
- Bu mektubu Belk›s ve Hazreti Süleyman’›n
kavmine götür! Onu, göre- mektubu
bilecekleri bir yere b›rak! Hüdhüd, Süleyman
Sonra, onlara yak›n bir ye- aleyhisselâm›n mektubu
peygamberler tarihi ansiklopedisi 332
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

ile gitti¤i zaman, kap›lar nöbetçilerin hepsinin yerle-


kapanm›fl, etrafta muhaf›z rinde olduklar›n› görerek,
ve devriyeler dolafl›yordu. onlara sordu:
Hüdhüd, hiçbir yerden gi- - Kap›y› aç›p, benim
remeyince, köflkün pence- odama giren kimse gör-
resinden girdi. Odadan dünüz mü?
odaya geçerek, yirmi met-
- Kap›lar hiçbir flekilde
re yüksekli¤indeki Bel-
aç›lmam›flt›r. Eskisi gibi-
k›s’›n taht›n› gördü. Belk›s,
dir. Biz de devaml› bekle-
taht›nda uzanm›fl yat›yor-
mekteyiz.
du. Onu bu hâlde gören
Hüdhüd, mektubu taht›na Belk›s, hemen mektu-
b›rakt›. Sonra da, Belk›s’›n bu açt› ve okudu. Mektup-
uyan›p mektubu okumas›- ta; “Bismillâhirrahmânir-
n› beklemek için, olanlar› rahîm” yaz›l› oldu¤unu
görebilece¤i bir pencere görünce, kavminin ileri
kenar›na sakland›. gelenlerine haber gönder-
di. Topland›lar. Onlara hi-
Aradan bir hayli zaman
tap edip dedi ki:
geçti¤i hâlde, Belk›s uyan-
mam›flt›. Hüdhüd, saklan- - Ey ileri gelenler! Bana
d›¤› yerden indi, gagas›yla çok flerefli bir mektup b›ra-
ona dokunup uyand›rd›. k›ld›. O mektup, Süley-
Belk›s, taht›n›n üzerindeki man’dand›r. O mektupta,
mektubu görünce, ald›. “Rahmân ve Rahîm olan
Eliyle gözlerini ovufltura- Allahü teâlân›n ad›yla. Ba-
rak, mektuba bakt›. Her yer na karfl› büyüklenmeyiniz!
kapal› oldu¤u hâlde, yan›- Bana, emrime itaat ediciler
na kadar bu mektubun, ki- olarak geliniz!” yaz›l›d›r.
min taraf›ndan ve nas›l ge- Belk›s, mektupta olan-
tirildi¤ini düflündü. Merak- lar› aç›klad›ktan sonra,
la odas›ndan ç›k›p, saray›n kavminin ileri gelenlerinin
etraf›na bakt›. Muhaf›z ve görüfllerini almak ve bu
peygamberler tarihi ansiklopedisi 333
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

hususta kendisine yar- girdikleri zaman, oras›n›


d›mc› olmalar›n› istemek tahrip ederler. Halk›ndan
gayesiyle, sözlerine flöyle flerefli olanlar› zelil ve esir
devam etti: ederler.
- Ey eflraf! Bu iflimde ha- Belk›s, böyle söyle-
y›rl›, faydal› ve do¤ru gör- mekle, onlar›; Süleyman
dü¤ünüz ne ise bana söyle- aleyhisselâm›n, ordusu ile
yiniz! Sizi toplay›p, sizinle üzerlerine gelerek, zorla
müzakere etmeden hiçbir memleketlerine girmek
iflte kat’î bir hüküm verme- tehlikesi ile korkuttu.
dim. Böyle mühim bir hu- Onlar da dediler ki:
susta, siz olmadan nas›l - Süleyman aleyhisse-
hüküm verebilirim? lâm ve ordular› da böyle
Belk›s’›n adamlar›, or- yapacakt›r.
du kumandanlar›, kendi Âlimlerimiz; ak›ll› kim-
aralar›nda düflünüp ko- senin, sulh yoluyla düfl-
nufltuktan sonra dediler ki: manlar›n› defedebilece¤i
- Biz, güç ve kuvvet sa- durumlarda, muharebeyi
hibi çetin savafl erbab›y›z. tercih ederek kendisini ve
Bununla beraber emir sa- memleketini tehlikeye at-
na aittir. Biz sana itaat edi- mamas›, mecbur kalma-
cileriz. Muharebe ve sulh- d›kça harbe girme tefleb-
tan hangisini istersen, biz büsünde bulunmamas›
sana tâbiyiz. icap etti¤ini bildirmifllerdir.
Belk›s, ilim ve hikmet
gere¤i kesin karar›n› verip, Belk›s’›n elçileri
onlara, görüfllerinin hatal› ‹leri gelenlerinin dikka-
oldu¤unu bildirmek için te de¤er bir fikir ileri süre-
dedi ki: memeleri üzerine, Belk›s,
- fiüphesiz hükümdar- sözüne devam ederek
lar, bir memlekete zorla flöyle dedi:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 334
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

- Ben, onlara bir hediye gamberlik, hikmet ve


göndereyim. Elçiler ne ile mülk sizin getirdi¤inizden
dönecek bakay›m? daha hay›rl›d›r. Belki siz,
Bu, Belk›s’›n güzel bir dünya hayat›n›n görünü-
tedbiri idi. “E¤er Süley- flüne bakt›¤›n›z için ve
man [aleyhisselâm] dün- mallar›n›z artaca¤›ndan
ya padiflahlar›ndan ise, dolay› size verilen hediye-
hediyelerimi al›r, hediye- ye sevinirsiniz. Ben ise
ler onu raz› eder, bizden dünyal›kla sevinmem.
vazgeçer. E¤er peygam- Dünyaya benim ihtiyac›m
ber ise, dinine tâbi olmak- yok. Çünkü Allahü teâlâ
tan baflka hiçbir fleyle raz› bana hiç kimseye verme-
di¤i dünyal›¤› verdi. Ayr›-
olmaz. Mutlaka onun dini-
ca beni peygamberlik ile
ne tâbi olmam›z icap
de flereflendirdi.
eder” diye düflündü ve
Süleyman aleyhisselâm Belk›s’›n elçileri, Süley-
için pek k›ymetli hediyeler man aleyhisselâm›n sahip
haz›rlat›p gönderdi. Elçi- oldu¤u nimetleri görmüfl-
ler, hediyelerle birlikte Sü- ler, kendi getirdiklerinin
leyman aleyhisselâm›n pek ehemmiyetsiz oldu-
huzuruna ç›kt›lar. ¤unu farketmifllerdi. Ayr›-
ca Süleyman aleyhisse-
Süleyman aleyhisse- lâm, Belk›s’a mektubu
lâm, Belk›s’›n hediyelerini gönderdi¤i Hüdhüd vas›-
kabul etmedi. Gelen elçi- tas›yla, onlar›n ne getirip
lere dedi ki: ne soracaklar›n›, neyi elde
- Siz bana mal ile yar- etmek istediklerini, onla-
d›m m› ediyorsunuz? Be- r›n iç durumlar›n› ö¤ren-
nim, sizin hediye ile yard›- miflti. Onlar; askerlerinin
m›n›za ihtiyac›m yoktur. çoklu¤una, kuvvetli olma-
Allahü teâlân›n bana ver- lar›na güveniyorlard›. Bu-
di¤i nimetler; din, pey- nun için Süleyman aley-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 335
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

hisselâm da, elçilerin gö- nu anlad›. Derhal yolculu¤a


recekleri yerde, asker ve haz›rland›. Taht›n› muhafa-
kumandanlar›n› haz›r etti. zal› bir yere koydurdu. Ayr›-
Kalabal›k ve güçlü bir or- ca kilitleyip, oraya bekçiler
du ile muharebeye haz›r tayin etti. Kendisi, kalabal›k
oldu¤unu ima etti. Onlara, ordusu ile beraber, Süley-
güç ve kuvvetini gösterdi. man aleyhisselâma gitmek
Kendisi için hiçbir de¤eri üzere yola ç›kt›. Cinler, bu
olmayan, onlara göre pek durumu Süleyman aleyhis-
k›ymetli olan hediyelere selâma haber verdiler.
hiç ehemmiyet vermedi. Süleyman aleyhisse-
Bütün bunlardan sonra, lâm, Belk›s’›n ak›ll› olup
Süleyman aleyhisselâm, olmad›¤›n›, taht›n› tan›y›p
elçilerin reisine dedi ki: tan›mayaca¤›n› denemek
- Ey elçi! fiimdi getirdi- istedi. Bu yüzden, Bel-
k›s’›n, Yemen’de muhafa-
¤in hediyelerle Belk›s ve
za alt›nda b›rakt›¤› taht›n›n
kavmine dön! E¤er iman
getirilmesini istedi.
etmifl olduklar› hâlde ba-
na gelmezlerse, muhak- Süleyman aleyhisselâ-
kak önüne geçemeyecek- m›n, bunu, Allahü teâlân›n
leri ordularla onlara var›r; kudretine, kendisinin pey-
onlar› oradan hor ve hakîr gamberli¤ine delâlet eden
olarak ç›kar›r›m! bir mucize olmas› için veya
daha baflka sebepler için is-
Bunun üzerine elçiler
tedi¤i de bildirilmifltir.
oradan ayr›l›p, Belk›s’›n ya-
n›na döndüler. Süleyman
aleyhisselâm ile alâkal› ha- Belk›s’›n taht›
berleri oldu¤u gibi anlatt›- Süleyman aleyhisse-
lar. Belk›s, bu anlat›lanlar- lâm, Belk›s’›n taht›n›n ge-
dan, Süleyman aleyhisse- tirilmesine karar verince,
lâm›n peygamber oldu¤u- buyurdu ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 336
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

- Ey ileri gelenler! Bel- ‹frîtin kuvvet ve kudreti


k›s ve kavmi iman etmifl fazlayd›. Aya¤›n›, gözün
olarak bana gelmeden ön- gördü¤ü yere basard›. Fa-
ce, Belk›s’›n taht›n› hangi- kat Süleyman aleyhisse-
niz bana getirir? lâm buyurdu ki:
O s›rada Süleyman - Bundan daha çabuk
aleyhisselâm Kudüs’te bu- getirilmesini istiyorum.
lunuyordu. Belk›s’›n taht› Bunun üzerine, huzu-
ise Yemen’de Sebe fleh- rundaki ilim ehli olan bir
rinde idi. ‹ki flehir aras› iki zat söz alarak dedi ki:
ayl›k yoldu. - Ben gözünü yumup
Süleyman aleyhisse- açmadan önce onu sana
lâm, Belk›s’›n taht›n›, biz- getiririm.
zat kendisi getirmekten Bu sözü söyleyen, Sü-
âciz oldu¤u için baflkas›na leyman aleyhisselâm›n
emretmedi. Onun murad›, baflveziri ve teyzesinin o¤-
ümmetinden keramet ehli lu olan Âsaf bin Berh›yâ
olan kimseyi meydana ç›- idi. Âsaf bin Berh›yâ, Sü-
karmakt›. Ümmeti aras›n- leyman aleyhisselâmdan
da bulunan evliyan›n ke- önce nazil olan semavî ki-
rameti, o peygamberin taplara vâk›ft›. ‹sm-i a’za-
mucizesidir. m› da bilirdi. ‹sm-i a’zamla
Süleyman aleyhisse- dua etti¤i için de, duas› ka-
lâm; “Belk›s’›n taht›n› ba- bul olurdu. Süleyman
na hanginiz getirir?” bu- aleyhisselâm, Âsaf’›n bu
yurunca, cinden bir ifrît sözü üzerine buyurdu ki:
dedi ki: - E¤er bunu yapabili-
- Sen makam›ndan kalk- yorsan, hemen getir!
madan, ben onu sana geti- Âsaf kalk›p abdest ald›.
ririm. Ben Belk›s’›n taht›n› ‹sm-i a’zamla Allahü teâlâ-
getirmeye muktedirim. ya dua edip secde etti.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 337
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

Belk›s’›n taht› bulundu¤u edece¤imi, yoksa kendimi


yerden, bir anda Süley- bu nimete lây›k görüp, ni-
man aleyhisselâm›n kür- metin hakk›n› eda etmek-
süsünün yan›na geldi. te kusurlu olmak suretiyle
Süleyman aleyhisse- nankörlük mü edece¤imi
lâm, Belk›s’›n Yemen’deki imtihan içindir.
taht›n› Kudüs’te yan›nda Belk›s kafile ile Süley-
görünce, Allahü teâlân›n man aleyhisselâm›n yan›-
halis kullar›n›n âdeti üzere na geldi. Süleyman aley-
nimete flükür için dedi ki: hisselâm, Belk›s’›n akl›n›
- Bu Belk›s’›n taht›n› o tecrübe etmek istedi. Bu-
kadar uzak mesafeden, bu nun için bir köflk yapt›rd›.
kadar k›sa bir zaman için- Köflkün billûrdan olan av-
de getirebilmek, bana lusunun alt›na su ak›tt›.
Rabbimin lütfundan biri- ‹çine bal›k ve kurba¤a gibi
dir. Rabbimin bu lütfu, Al- suda yaflayan canl›lar› att›.
lahü teâlâya flükür mü Avluya giren, suya girdi¤i-

K›rg›zistan’daki Hazret-i Süleyman tepesi

peygamberler tarihi ansiklopedisi 338


SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

ni zannederdi. Belk›s’›n meselesi ile Allahü teâlâ-


taht›n›n de¤ifltirilmesini n›n kudretine, Süley-
de emrederek buyurdu ki: man’›n [aleyhisselâm]
- Taht›n alt›n› üste, üs- peygamberli¤ine dair ilim
tünü arkaya, arkas›n› öne verilmiflti. Biz, ona teslim
getirerek fleklini de¤iflti- olanlardan idik.
rin; kendi taht› oldu¤unu Belk›s, küfr içinde yü-
anlayacak m› bakal›m? zen bir cemiyet içerisinde
Belk›s, maiyeti ile bera- yetiflmiflti. Onlardan gü-
ber Süleyman aleyhisse- nefle tapmay› ö¤renmiflti.
lâm›n huzuruna gelince, Bu yüzden Süleyman
kendisine soruldu: aleyhisselâm›n himayesi-
- Bu taht senin midir? ne kavufluncaya kadar
Belk›s bakt›¤›nda, kendi Müslüman olmak flerefine
taht›na benzetti. Hatta kal- erememiflti. Süleyman
binden; “Birbiri içinde ve aleyhisselâm›n daveti ile
yedi kat daire fleklinde iman etti ve dedi ki:
muhkem ve etraf›nda nö- - Ey Rabbim! Günefle
betçi ve muhaf›zlar bulu- ibadet etmekle nefsime
nan taht›m, buraya nas›l zulmetmiflim. fiimdi Sü-
gelir?” diye düflünerek, leyman’›n maiyetinde
gördü¤üne inanamad›. âlemlerin Rabbi olan Alla-
Tahtta de¤iflmeler de oldu- ha teslim oldum.
¤undan, bilmek ve bilme-
Süleyman aleyhisse-
mek aras›nda cevap verdi:
lâm Belk›s’la evlendi. Bel-
- Sanki odur. k›s’tan Dâvud isminde bir
Daha sonra, Belk›s ilâ- o¤lu olup, babas› hayatta
ve etti: iken vefat etti. Süleyman
- Bundan önce de bize aleyhisselâm, Belk›s’›, or-
Hüdhüd’ün mektup b›rak- dusunun bafl›nda geri Ye-
mas›, hediye ve elçiler men’e gönderdi. Ayda bir
peygamberler tarihi ansiklopedisi 339
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

kere rüzgâra biner, Belk›s’›n olup, beyaz elbise giyerdi.


yan›na giderdi. Süleyman Çok edepli, hep Allahtan
aleyhisselâm›n vefat›ndan korkar, alçak gönüllü, yük-
k›sa bir müddet sonra Bel- sek flanl›yd›. Miskin ve fa-
k›s da vefat etti. kirlerle oturur; “Miskinin
miskinlerle oturmas› uy-
gundur.” buyururdu. Öm-
Hazreti Süleyman’›n
rünün son an›na kadar Al-
vefat›
lahü teâlân›n takdîr etti¤i
Süleyman aleyhisse- izzetle, insanlar› do¤ru yo-
lâm, Akabe Körfezi’nden la sevk etti. Herkes taraf›n-
F›rat kenar›na kadar yer- dan sevilmifl olup, hiç
de, k›rk sene adaletle hü- kimse onun söylediklerine
küm sürdü. Di¤er hüküm- itiraz etmiyor ve onun em-
darlar da kendisine ba¤l›- ri d›fl›na ç›km›yordu.
l›klar›n› bildirdiler. Ticaret Süleyman aleyhisse-
gemileri yap›p, K›z›ldeniz lâm, birgün, yap›lmakta
ve Umman Denizi’nde ti- olan büyük bir saray›n in-
caret yapt›rd›. Rüzgâr flas›n› kontrol etmeye git-
onun emrine verilmiflti. miflti. Bu bina, bir su k›y›-
Rüzgâra binip diledi¤i ye- s›nda çok heybetli bir sa-
re taht›yla birlikte k›sa za- rayd›. Ustalar, iflçiler, cinler
manda giderdi. Makam›na saray›n tamamlanmas›yla
oturdu¤unda ve meclis meflguldüler. Saray›n bal-
kurdu¤unda, kufllar üzeri- konuna ç›k›p, kendisini yal-
ne gelip, kanatlar›n› yan- n›z b›rakmalar›n›, hiç kim-
yana gererek bir bulut gibi senin yan›na yaklaflmama-
gölge yaparlar, günefl ve s›n› emretti. Sonra da bal-
ya¤murdan korurlard›. konun kenar›nda, asas›na
Süleyman aleyhisse- (bastonuna) dayan›p durdu
lâm, beyaz tenli, güzel, ve etraf› seyrederek tefek-
nur yüzlü, saç› sakal› gür küre bafllad›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 340
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

Süleyman aleyhisselâm kesin dönüflü Allahü te-


saray›n balkonunda tefek- âlâyad›r. Görevlendirildi-
kürle meflgul iken ömrü bi- ¤in emri yerine getir.
tip, eceli gelmiflti. Azrail Süleyman aleyhisselâm
aleyhisselâm gelip dedi ki: her yere hükmetti¤inden,
- fiu an dünyadaki ha- zaman›nda herkes iman et-
yat›n›n son an›d›r. mifl, yeryüzünde pek az
imans›z kimse kalm›flt›.
Süleyman aleyhisse-
Süleymân aleyhisselâ-
lâm buyurdu ki:
m›n vefât›ndan sonra, ‹s-
- Allahü teâlân›n takdî- railo¤ullar›, 12 kabîleye
ri her ne ise o hakt›r. Rab- ayr›lm›fl, birbirlerine düfl-
bime hamdolsun ki, asla müfllerdir. Bu ayr›l›fl, dahâ
kimseye zulmetmedim. Süleymân aleyhisselâm
Rabbimin emrine itaat et- hayâtta iken bafllam›fl, Fa-
mekte gecikmedim. Her- kat Süleymân aleyhisse-

peygamberler tarihi ansiklopedisi 341


SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

lâm, Allahü teâlân›n ihsâ- Kudüse girdiler. fiehri yeni


n› ile, kabîleleri bir arada bafltan yak›p y›kt›lar. Ro-
tutabilmiflti. Süleymân mal›lar bir kere dahâ, mî-
aleyhisselâm›n yerine o¤lu lâddan 70 sene sonra, Ku-
Rehoboam geçdi. 12 kabî- düsü yerle bir ettiler. Ro-
leden yaln›z ikisi ona sâd›k ma imparatoru Titüs, Ku-
kald›. ‹srâîl devleti ikiye ay- düs’ü tamamen yakt›.
r›ld›. Bu devletlerden biri,
(isrâîl) olup 10 kabîleyi top- Süleyman
lad›. Geri kalan iki kabîleye aleyhisselam›n
(Yahûdâ) devleti denilir. hususiyetleri ve
Kudüs’de kald›. Azd›lar. mucizeleri
Allahü teâlân›n gazab›na
Süleyman aleyhisse-
u¤rad›lar. Bir müddet Âsû-
lâm, Musa aleyhisselâm-
rî devletine ba¤l› olarak
dan beri nesilden nesile ge-
kald›lar. Âsûrî hükümdâr›
çerek gelen, Tevrat’›n için-
Buhtunnasar (Nebukadne-
de bulundu¤u Ahit sand›¤›-
zar), Kudüs’ü yak›p y›kd›.
n› (Tâbût-i Sekîne) Mescid-i
‹srâîlo¤ullar›n› zorla Ku-
Aksa’ya koydu. Babas› Dâ-
düs’den ç›kararak Bâbil’e
vud aleyhisselâm gibi, Mu-
sürdü. Ancak Îrân fiâh›
sa aleyhisselâm›n dinine
Keyhusrev [Kirüs], Âsûrî-
göre ibadet etti.
leri ma¤lûb edince, Yahû-
dîlerin tekrâr Kudüs’e Davud aleyhisselam
dönmelerine izin verdi. vefat etti¤inde, Allahü te-
Yahûdîler Kudüs’e döne- ala, Süleyman aleyhisse-
rek, yanm›fl olan bu flehri lama:
biraz tamîr ettiler. Evvelâ -Hacetini benden dile,
Îrânl›lar›n, sonra, Make- diye vahyetti. Süleyman
donyal›lar›n idâresi alt›n- aleyhisselam:
da yaflad›lar. Mîlâddan ön- -Benim kalbimi de ba-
ce 64 senesinde Romal›lar bam›n kalbi gibi Sana kar-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 342
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

fl› haflyet ve muhabbet ta- gizlide ve aç›kta Allah kor-


fl›r k›lman› dilerim, diye kusundan daha üstün bir
arz etti. Bunun üzerine Al- fley bulamad›k.
lahü teala O’nun kalbini Süleyman aleyhisse-
diledi¤i gibi k›ld›. lam o¤luna da:
Süleyman aleyhisse- -Yavrucu¤um, miskin-
lam sultan oluflundan ve- likle birlikte günah iflle-
fat›na kadar Allaha karfl› mek ne kadar kötüdür. Hi-
hufluundan dolay› alçak dayetten sonra dalalete
gönüllü olmufl, bafl›n› yu- düflmek ne kadar kötüdür.
kar› kald›rmam›flt›r. Miskin- Kiflinin Rabbi’ne ibadet
lerin yanlar›na var›r, halle- edip dururken ibadeti b›-
rini sorard›. Hurma yapra- rakmas› ise bundan daha
¤›ndan zenbil örüp satard›. kötüdür, dedi¤i rivayet
Böylece nafakas›n› temin edilir.
ederdi. Her ay›n bafl›nda
Süleyman aleyhisselâ-
alt› gün, ortas›nda üç gün,
m›n dokuz çeflit mucizesi
sonunda da üç gün oruç
vard›. Bunlar:
tutard›. Buyurdu ki:
1- Sebe Suresi on ikin-
Biz hayat›n yumuflak
ci ayetinde bildirildi¤i üze-
olan›n› da sert olan›n› da
re, rüzgârlar emri alt›n-
denedik. Onlardan afla¤›
dayd›. Bir defas›nda Azrâîl
olan›n› yeterli bulduk.
aleyhisselâm Süleymân
‹nsanlara verilmeyen aleyhisselâm›n yan›na ge-
fleyler bize verildi. ‹nsanla- lince, oturanlardan birine
ra verilmeyen ilimler bize dikkat ile bakt›. Bu kimse,
verildi. Fakat flu üç kelime- mele¤in böyle sert bak›-
den: fl›ndan korktu. Azrâîl aley-
Öfke ve sükunet halin- hisselâm gidince, Süley-
de hilimden, k›tl›kta ve mân aleyhisselâma yalva-
bollukta tutumluluktan, r›p, rüzgâra emretmesini,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 343
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM

rüzgâr›n kendisini uzak Üzerinde ‹sm-i a’zam du-


memleketlerinden birine as› yaz›l›yd›. O dua ile her
götürüp, Azrâîl aleyhisse- iste¤i kolay olurdu.
lâmdan kurtulmas›n› istedi. 5- Kar›ncalara var›nca-
Azrâîl aleyhisselâm tekrâr ya kadar her hayvan›n se-
gelince, Süleymân aleyhis- sini iflitir, dillerini anlard›.
selâm, o adam›n yüzüne ni- 6- Nereye gitmek iste-
çin sert bakt›¤›n› sordu. Az- se, rüzgâr emrinde oldu-
râîl aleyhisselâm, (Bir sâat ¤undan, kürsüsünü kald›-
sonra, uzaktaki flehirlerden r›r, kürsüsünü beraberin-
birinde, o kimsenin can›n› de götürürdü.
almak için emrolunmufl-
7- Cinnîler vas›tas›yla
tum. Onu senin yan›nda
denizlerdeki incileri, cev-
görünce, hayretimden dik-
herleri ve yerde bulunan
kat ile bakt›m. Emre uyup
defîneleri bilirdi. Kendine
oraya gidince, onu orada
Allahü teâlâ taraf›ndan bil-
görüp can›n› ald›m) dedi. dirilmeyen bir fley yoktu.
2- Süleyman aleyhisse- 8- Neml vadisinde, ma-
lâm denizi geçmek istedi- iyetiyle beraber bir da¤
¤i zaman, suyu çekilerek üzerine konmufltu. Orada
yol aç›l›r, geçtikten sonra kald›¤› esnada, o da¤›n
yine kapan›rd›. yeflillik, çimenlik olmas›
3- Âyet-i kerimede bil- için, mübarek ellerine bir
dirildi¤i üzere, bütün cin- miktar su al›p, avucuyla o
nîler emrindeydi. Ne za- da¤a serpti. Derhal da¤›n
man istese, kendisine, bü- üzeri çay›rl›k çimenlik olu-
yük büyük köflkler, suret- verdi.
ler, çanaklar, sabit çömlek- 9- Süleyman aleyhisse-
ler, tencereler yaparlard›. lâm bir yere gitti¤i vakit,
4- Süleyman aleyhisse- beraberinde duvarlar da
lâm›n bir mührü vard›. giderdi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 344
LOKMAN HAKÎM
ALEYH‹SSELÂM
LOKMAN HAKÎM ALEYH‹SSELÂM

LOKMAN HAKÎM; ikinci âyetinde meâlen;


Dâvud aleyhisselâm “Biz Lokman’a hikmet
zamân›nda, Arabistan’›n verdik.” buyrulmaktad›r.
Umman taraf›nda yaflad›. Buradaki hikmet tâbirinin;
Dâvud aleyhisselâmla gö- ak›l, anlay›fl, ilim, ilimle
rüflüp ondan ilim ö¤rendi. amel etmek ve do¤ru ka-
Dâvud aleyhisselâma pey- rar vermek demek oldu¤u
gamberlik bildirilmeden tefsîr kitaplar›nda yaz›l›d›r.
önce, müftî olan Lokman Lokman Hakîm tabiple-
Hakîm, Dâvud aleyhisse- rin pîridir. Hikmetli sözleri
lâma peygamberlik bildi- ve o¤luna verdi¤i nasîhat-
rildikten sonra fetvâ ver- lar meflhurdur. Kur’ân-›
meyi b›rakt›. Dâvud aley- kerîm’de Lokman sûresi 3.
hisselâma ümmet oldu. âyet-i kerîmede meâlen;
Kendisine hikmet verildi. “Bir vakit Lokman o¤luna
Eyyûb aleyhisselâm›n tey- ö¤üt vererek flöyle demifl-
zesinin o¤lu oldu¤u da ri- ti: Yavrum! Allah’a ortak
vâyet edilmektedir. Pey- koflma, çünkü flirk çok bü-
gamber veya velidir denil- yük zulümdür.” buyrul-
di. Frans›z bilginlerinin, maktad›r.
Calinos’un (Galen’in) bir Lokman Hakîm’e sen
ad› da Lokman Hakîm idi bu hâle nas›l geldin dedik-
demeleri yanl›flt›r. Çünkü lerinde; “Do¤ru sözlü ol-
Lokman Hakîm, Dâvud mak, emâneti yerine getir-
aleyhisselâm zamân›nda; mek, lüzumsuz söz ve ifli
Calinos (Galen) ise, ondan terk etmekle.” cevâb›n›
bin y›l kadar sonra yafla- verdi. ‹nsanlar ondan na-
m›flt›r. Lokman ismi sîhat istediler, o da flöyle
Kur’ân-› kerîm’de geçmek- nasîhat etti: Öncekilerin ve
te olup, bir sûreye (otuz sonrakilerin ilimleriyle
birinci sûre) Lokman ismi amel edilebilmesi için se-
verilmifltir. Bu sûrenin on kiz fleye dikkat etmek her-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 347
LOKMAN HAKÎM ALEYH‹SSELÂM

kese lâz›md›r. Dört zaman- “Ey o¤lum! Yakîn ve


da dört fleyi korumak ge- sabr› sanat edin. Allahü
rekir; Namazda gönlü, teâlân›n haram k›ld›¤› fley-
halk aras›nda dili, yiyip iç- lerden uzak olursan, dün-
mede bo¤az›, bir kimsenin yâda zâhid ve mücâhid
evine girince de gözü ko- olursun.”
rumakt›r. ‹ki fleyi hât›rdan “Ey o¤lum! Allahü te-
hiçbir zaman ç›karmama- âlây› anan (hât›rlayan) in-
l›d›r. Bunlar; Allahü teâlâ- sanlar görürsen onlarla
n›n büyüklü¤ü ve ölüm- otur. Âlim olsan da, ilminin
dür. ‹ki fleyi de tamâmen faydas›n› görürsün ve ilmin
unutmaya çal›flmal›d›r. artar, sen ehil isen sana ö¤-
Bunlar da; bir kimseye ya-
retirler. Allahü teâlâ onlara
p›lan iyilik ile dost ve ya-
olan rahmetinden seni de
k›nlardan görülen kötülük-
faydaland›r›r. Allahü teâlây›
tür.
zikretmeyenleri görürsen
Lokman Hakîm’in o¤lu- onlardan uzak dur.”
na nasihatlar›n›n bir k›sm›
“Ey o¤lum! Horoz sen-
flöyledir: “Ey o¤lum! Dün-
den daha ak›ll› olmas›n!O,
yâ derin deniz gibidir. Çok
insanlar onda bo¤ulmufl- her sabah zikir ve tesbih
tur. Gemin takvâ, yükün ediyor, sen ise uyuyor-
îmân, hâlin tevekkül ol- sun.”
sun, umulur ki kurtulur- “Ey o¤lum! Seçilmifl
sun.” kullara teslim ol, kötülerle
“Ey o¤lum! Âlimlere dost olma.”
karfl› ö¤ünmek, ak›ls›zlarla “Ey o¤lum! insanlara
inatlaflmak ve meclisler- iyilikleri emir ve nasîhat
de, toplant›larda gösterifl edip kendini unutma! Yok-
yapmak için ilim ö¤ren- sa mum gibi olursun.
me! ‹htiyâc›m yok diyerek Mum insanlar› ayd›nlat›r,
de ilmi terk etme.” fakat kendini yak›p eritir.”
peygamberler tarihi ansiklopedisi 348
LOKMAN HAKÎM ALEYH‹SSELÂM

“Ey o¤lum! Yalandan Söz gümüfl ise sükût alt›n-


çok sak›n! Çünkü dînini d›r.”
bozar ve insanlar yan›nda “Ey o¤lum! Helâl lok-
mürüvvetini azalt›r. Bu- ma ye ve ifllerinde âlimle-
nunla hayân›, de¤erini ve re dan›fl, ifllerini nas›l ya-
makâm›n› kaybedersin.” paca¤›n› onlara sor.”
“Ey o¤lum! Kötü huy- “Ey o¤lum! Âlimler
dan, gönül da¤›n›kl›¤›n- meclisine devâm et. Ba-
dan sak›n. Sab›rs›z olma, har ya¤muru ile yeryüzü-
yoksa arkadafl bulamaz- nü yeflillendiren Allahü te-
s›n. ‹flini severek yap, s›- âlâ, âlimlerin meclisindeki
k›nt›lara katlan. Bütün in- hikmet nûru ile de mü-
sanlara karfl› iyi huylu ol.” minlerin kalbini ayd›nla-
“Ey o¤lum! Hep üzün- t›r.”
tülü olma, kalbini dertli k›l- “Ey o¤lum! Amel an-
ma. ‹nsanlar›n elinde ola- cak yakîn (Allahü teâlâya
na tamâ etmekten sak›n. olan ilim ve mârifet) ile ya-
Kazâya râz› ol ve Allahü p›l›r. Herkes yakîni nisbe-
teâlân›n sana verdi¤i r›zka tinde amel eder. Amel
kanâat et.” noksanl›¤›, yakîn noksanl›-
“Ey o¤lum! Dünyâ ge- ¤›ndan gelir.”
çici ve k›sad›r. Senin dün- “Ey o¤lum! Bir hatâ ifl-
yâ hayât›n ise az›n az›d›r. ledi¤inde hemen tövbe et
Bunun da az›n›n az› kal- ve sadaka ver.”
m›fl, ço¤u geçmifltir.”
“Ey o¤lum! Ölümden
“Ey o¤lum! Tövbeyi flüphe ediyorsan uyku
yar›na b›rakma, çünkü uyuma. Uyudu¤un ve
ölüm ans›z›n gelip yaka- uyumak mecbûriyetinde
lar.” kald›¤›n gibi, ölüme de
“Ey o¤lum! Sükût et- mahkûmsun. Dirilmekten
mekle piflmân olmazs›n. de flüphe ediyorsan, uyku-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 349
LOKMAN HAKÎM ALEYH‹SSELÂM

dan uyanma. Uykudan o¤lum! ‹nsan›n üç fleyi var-


uyand›¤›n gibi öldükten d›r: Rûhunu Azrâil aleyhis-
sonra da dirileceksin.” selâm al›r. Hay›r veya fler
“Ey o¤lum! Helâl ka- ne ise; ameli kendisine ka-
zanç ile yoksulluktan ko- l›r. Bedenini de kurtlar yer
run. Yoksul kimse flu üç ve toprak çürütür.”
musîbetle karfl›lafl›r: Din “Ey o¤lum! Sak›n kim-
zay›fl›¤›, ak›l zay›fl›¤› ve seyi küçük görüp hakâret
mürüvvetin kaybolmas›.” etme. Çünkü onun da se-
“Ey o¤lum! Merhamet nin de rabbimiz birdir.”
eden merhamet bulur. Sü- “Ey o¤lum! Dünyân›n
kût eden selâmete erer, sevinç ve neflelerini tecrü-
hay›r söyleyen kâr eder, be ettim. ‹limden lezzetli
kötü konuflan günahkâr bir fley bulamad›m. Der-
olur, diline hâkim olma- vifller, fakir ve yoksullar
yan piflmân olur.” ilim sâyesinde sultanlar
“Ey o¤lum! Dünyâ ma- sofras›nda otururlar.”
l›ndan yetecek kadar›n› al, Lokman Hakîm’in o¤lu:
fazlas›n› âhiret için hayra “Babac›¤›m, insanda han-
sarfet, S›k›nt›ya düflecek gi haslet daha iyidir?” diye
ve baflkas›n›n s›rt›na yük sorunca; “Temiz, hâlis
olacak flekilde de tembel- din.” buyurdu. E¤er iki
lik etme.” haslet olursa? “Din ve
Ey o¤ul! Atefl gelirken mal”, üç haslet olursa?
ondan nas›l emin olunur? “Din, mal ve hayâ.” buyur-
Dünyadan ayr›lmak mu- du. Dört haslet olursa? de-
hakkak iken, ona nas›l mey- di. “Din, mal, hayâ ve gü-
ledilir? Ölüm nas›l ak›ldan zel ahlâk.” buyurdu. Befl
ç›kar? Onun gelece¤inden haslet saymak icâbederse
aslâ flüphe edilmez. Uyu- diye sorunca; “Din, mal,
du¤un gibi öleceksin. Ey haya, güzel huy ve cömert-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 350
LOKMAN HAKÎM ALEYH‹SSELÂM

lik.” buyurdu. Alt› haslet fleyin üzerinde durma-


sayarsak deyince; “Ey o¤- d›m.” buyurdu.
lum! Allahü teâlâ her kime Birisi Lokman Hakime:
bu befl iyi hasleti verdiyse,
-Bu hallere nas›l kavufl-
o kimse mümin ve mütte-
tun? Dedi. Lokman Hakim:
kîdir. Allahü teâlâ kat›nda
velî ve sevgilidir. fieytan›n -Do¤ru sözlü olmak,
flerrinden uzakt›r.” buyur- emanete riayet etmek ve
du. O¤lu: “Babac›¤›m, in- malayaniyi terk etmekle,
sanda en kötü haslet han- dedi ve ilave etti:
gisidir?” dedi. “Allahü te- -Benim ifllerimde seni
âlây› inkârd›r.” buyurdu. ‹ki flafl›rtan nedir?
olursa dedi. “‹nkâr ve kibir- Adam:
dir.” buyurdu. Üç olursa Halk senin döfle¤inde
dedi. “‹nkâr, kibir ve flükür
oturuyor. Senin kap›n›n
azl›¤›.” buyurdu. Dört olur-
önünü bürüyor. Senin
sa dedi. “‹nkâr, kibir, flükür
sözlerini dinleyip kabul
azl›¤› ve cimrilik.” buyur-
ediyor, dedi. Lokman Ha-
du. Befl olursa diye sorun-
kim:
ca; “‹nkâr, kibir, flükür azl›-
¤›, cimrilik ve kötü ahlâk.” -Ey kardeflimin o¤lu.
buyurdu. Alt› olursa deyin- Sana söyleyece¤im fleyle-
ce; “Ey O¤lum! Bu befl kö- ri yaparsan sen de böyle
tü hasletin bulundu¤u kim- olursun, dedi.
se münâf›kt›r, flakîdir ve Al- -Nedir onlar?
lahü teâlâdan uzakt›r.” bu- -Ben gözümü haram-
yurdu. dan sak›n›r›m. Dilimi tuta-
Lokman Hakîm’e“Hik- r›m, ihtiras›m› önlerim,
mete nas›l kavufltun?” di- edeb yerimi haramdan ko-
ye soruldu¤unda; “Ben- rurum, ibadetimi çok ya-
den gizlenen fleyi araflt›r- par›m, verdi¤im sözü yeri-
mad›m. Vazîfem olmayan ne getiririm, misafirimi
peygamberler tarihi ansiklopedisi 351
LOKMAN HAKÎM ALEYH‹SSELÂM

a¤›rlar›m, komflumu koru- daha iyi bir fley yoktur. Kö-


rum, malayaniyi terk ede- tü olduklar› zaman da
rim. ‹flte bunlar beni gör- bunlardan kötüsü yoktur.
dü¤ün gibi yapt›. Hafs bin Ömer’den ri-
Lokman Hakim’den bir vâyet edildi ki: Lokman
koyun bo¤azlamas› isten- Hakîm, yan›na bir hardal
di. Bo¤azlad›. En iyi iki ye- torbas› koydu ve o¤luna
rini getirmesini söylediler. nasîhat etmeye bafllad›.
O da dili ile yüre¤ini gö- Her bir nasîhatte bir har-
türdü. Yine bir koyun daha dal tânesini ç›kard›. Nihâ-
kesmesini istediler. Kesti. yet hardallar› tükendi.
En kötü iki yerini getirme- Sonra da; “Ey o¤lum! Sa-
sini istediler. Yine dil ile na o kadar nasîhat ettim
yüre¤i götürdü. Niçin böy- ki, flâyet bu nasîhatler bir
le yapt›¤› soruldu¤unda da¤a verilseydi, da¤ yar›-
buyurdu ki: l›r, parça parça olurdu.”
-Bu iki organ iyi olduk- buyurdu. O¤lu da bu nasî-
lar› zaman bu ikisinden hatleri tuttu.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 352


fiA’YÂ
ALEYH‹SSELÂM
fiA’YÂ ALEYH‹SSELÂM

fiA’YÂ ALEYHiSSELÂM; dir. Kötü ve sert söz söyle-


‹srâilo¤ullar›na gönderi- mez. Ben O’na istikamet
len peygamberlerden olup verece¤im. Her üstün ahla-
Mûsâ aleyhisselâm›n dîni- k› bahfledece¤im. Vekar›
ni yaymak ve Tevrât’›n hü- ona libas (örtü) yapaca¤›m.
kümlerini bildirmek üzere Kalbini takva ile dolduraca-
vazîfelendirilmifltir. Babas› ¤›m. Düflüncesini hikmet,
Emus veya Emsiya’d›r. vefa ve do¤rulu¤u O’na ta-
biat, huy yapaca¤›m. Hida-
Mûsâ aleyhisselâm za- yeti O’na rehber k›laca¤›m.
mân›ndan beri çok mâce- Milletini islam ismini Ah-
râl› ve kar›fl›k bir hayat ya- med yapaca¤›m. Düflkün-
flayan ve dinlerinde sebât lükten sonra O’nunla yük-
göstermeyen ‹srâilo¤ullar›, seltece¤im. Darl›ktan sonra
Mûsâ aleyhisselâm›n getir- O’nunla zenginlefltirece-
di¤i hak dinden tamâmen ¤im. Tefrikadan sonra
ayr›ld›lar. Kendilerine göre O’nunla birlefltirece¤im.
sap›k bir yol tuttular. Allahü Benim vahdaniyetimi bil-
teâlâ, fia’yâ aleyhisselâm› dirmek ve bana iman et-
peygamber olarak vazîfe- mek için emr-i maruf ve
lendirdi. ‹srâilo¤ullar›n› hak nehy-i münker yani iyili¤i
yola dâvet etti. Îsâ aleyhis- emredip kötülükten sak›n-
selâmla son peygamber d›rma yapacaklar. Benim
olan Muhammed aleyhis- için namaz k›lacaklar, be-
selâm›n geleceklerini müj- nim yolumda saf tutup ci-
deledi. Peygamber Efendi- had edecekler. Benim r›za-
mizle ilgili fia’ya aleyhisse- ma kavuflmak için mallar›n›
lam kavmine flöyle dedi: ve diyarlar›n› terk edecek-
Allahü teala bana flöyle ler. Bu benim bir ihsan›m-
vahyetti: Ben ümmi bir d›r. Diledi¤ime veririm.
peygamber gönderece- ‹srâilo¤ullar›n›n bafl›nda
¤im. O, kaba ve sert de¤il- Sudika isimli bir hükümdâr
peygamberler tarihi ansiklopedisi 355
fiA’YÂ ALEYH‹SSELÂM

bulunuyordu. Bu hüküm- ¤ullar› hükümdâr› Sudika


dâr›n zamân›nda ‹srâilo¤ul- vefât edince, ‹srâilo¤ullar›
lar›, Bâbil Meliki Senha- aras›nda saltanat kavgalar›
rib’in zulmüne mâruz kald›. ve kar›fl›kl›klar ortaya ç›kt›.
Sâlih bir kimse olan Sudi- Onlar böyle azmaktayken,
ka, Allahü teâlâya yalvar›p fia’yâ aleyhisselâm dâimâ
‹srâilo¤ullar›n›n zulümden nasîhat etti. Fakat onu din-
kurtulmas› için duâ etti. Al- leyen olmad›.
lahü teâlâ fia’yâ aleyhisse- ‹srâilo¤ullar› fia’yâ
lâma vahyedip melikin du- aleyhisselâm›n nasîhatle-
âs›n› kabul etti¤ini, düfl- rini dinlemedikleri gibi,
mandan koruyaca¤›n› bil- ona iyice düflman oldular.
dirdi. fia’yâ aleyhisselâm, Öldürmek için onun üzeri-
bu durumu Sudika’ya ha- ne hücûm ettiler. fia’yâ
ber verince, Sudika çok se- aleyhisselâm onlar›n ara-
vinip flükür secdesine ka- s›ndan ayr›l›p uzaklaflt›.
pand›. Allahü teâlâ, Bâbil Yolda bir a¤aç yar›l›p aç›l-
Meliki Senharib’in ordusu- d›. Bu a¤ac›n kovu¤una
nu helâk etti. Melik Sudika girip gizlendi. A¤aç ka-
sa¤ kalan Senharib’i ve ya- pand›. Fakat ete¤inden bir
k›n adamlar›n› yakalatt›. parça d›flar›da kald›. Onu
Senharib’in yan›ndakiler- tâkip eden ‹srâilo¤ullar›,
den birisi de o¤lu Buhtun- bunun fark›na vard›lar.
nasar idi. Sudika bunlar› bir fia’yâ aleyhisselâm› flehit
müddet hapsettikten son- ettiler. Böylece, büyük bir
ra, fia’yâ aleyhisselâm›n felâkete düfltüler. Daha
tebli¤ine uyarak hepsini sonraki y›llarda Bâbil hü-
serbest b›rak›p, memleket- kümdâr› Buhtunnasar ta-
lerine gönderdi. raf›ndan yurtlar› istilâ
Bâbil hükümdâr› Sen- edildi. Bir k›sm› k›l›çtan
harib ölünce yerine o¤lu geçirildi, bir k›sm› da esir
Buhtunnasar geçti. ‹srâilo- edildi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 356
ERM‹YÂ
ALEYH‹SSELÂM
ERM‹YÂ ALEYH‹SSELÂM

ERM‹YÂ ve yaramazl›klar›n› anlat.


ALEYH‹SSELÂM; Onlar› bana itaate ve iba-
‹srâilo¤ullar›na gönde- dete davet et.
rilen peygamberlerden. Ermiya aleyhisselam,
Hârûn aleyhisselâm nes- Nâfliye bin Emvas adl› hü-
lindendir. Mûsâ aleyhisse- kümdâra ve ‹srâilo¤ullar›-
lâm›n dîninin hükümlerini na Allahü teâlân›n emir ve
bildirmekle vazîfelendiril- yasaklar›n› bildirdi. Îmân
miflti. Babas› H›lkiya’d›r. ve itâate gelmezlerse, mu-
Bir peygamber olan sîbetlere u¤rayacaklar›n›
fia’yâ aleyhisselâm›n fle- haber verdi. Bu sözleri du-
hîd edilmesinden sonra, yan ve azg›nl›klar›na de-
isyanlar› ve azg›nl›klar› iyi- vâm eden ‹srâilo¤ullar›,
ce fazlalaflan ‹srâilo¤ulla- Ermiyâ aleyhisselâm›
r›na peygamber olarak Er- hapsettiler. Bu s›rada Asû-
miyâ aleyhisselâm gönde- rî hükümdâr› Buhtunna-
rildi. Allahü teala Ermiya sar, büyük bir orduyla Ku-
aleyhisselama flöyle bu- düs üzerine yürüdü. fiehre
yurdu: girerek ‹srâilo¤ullar›n›n
“‹srailo¤ullar›, pey- askerlerini tamâmen öl-
gamberleri fia’ya aleyhis- dürdü. Mescîd-i Aksâ’y› y›-
selam› flehid ettikleri için k›p, içindeki k›ymetli eflyâ-
onlar› cezaland›raca¤›m. y›, alt›nlar›, gümüflleri ve
Onlara atefle tapanlar›, mücevherleri ald›. Bütün
azab›mdan korkmayanla- flehri atefle vererek Tevrat
r›, sevab›m› ummayanlar› nüshalar›n› yakt›rd›. Yet-
musallat edece¤im. Kav- mifl bin çocu¤u da esir
min olan ‹srailo¤ullar›na alarak götürdü. Buhtunna-
git. Onlar hakk›nda sana sar, Ermiyâ aleyhisselâm›
emretti¤im fleyleri kendi- hapisten ç›kararak, kendi-
lerine anlat. Haklar›ndaki siyle birlikte gitmesini is-
nimetlerimi hat›rlat. Bid’at tediyse de Ermiyâ aleyhis-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 359
ERM‹YÂ ALEYH‹SSELÂM

selâm gitmeyerek Ku- aleyhisselâm isyânlar›n-


düs’te kald›. Buhtunnasar dan vazgeçmeyeceklerini
taraf›ndan harâbe hâle görerek Nil Nehri kenar›-
getirilen Kudüs’te kaç›p na gitti. Bir müddet sonra
saklanan ‹srâilo¤ullar› Er- M›s›r’› da istilâ eden Buh-
miyâ aleyhisselâm›n yan›- tunnasar, M›s›r Firavunu-
na gelip topland›lar. Bar›- nu ma¤lub etti¤i gibi,
nacak yerleri kalmad›¤›n- ‹srâilo¤ullar›n› da esir al-
dan M›s›r’a gittiler. Ermi- d›. Ermiyâ aleyhisselâm›
yâ aleyhisselâm onlar›n M›s›r’da da gördü. Fakat
hâdiselerden ibret alma- ona emân (güven) verdi.
lar›n› ve Allahü teâlâya Arzu etti¤i yere gitmesi
itâat etmelerini söyledi. için serbest b›rakt›. Vefat›
‹srailo¤ullar› bu dâveti yi- hakk›nda kaynaklarda net
ne dinlemediler. Ermiyâ bir bilgi yoktur.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 360


DANYÂL
ALEYH‹SSELÂM
at›n
DANYÂL ALEYH‹SSELÂM

DANYÂL olan, yâni atefle tapan


ALEYH‹SSELÂM; Buhtunnasar, Danyâl
‹srâilo¤ullar›na gönde- aleyhisselâm›n kendi dî-
rilen peygamberlerden. ninden olmad›¤›n› anla-
Mûsâ aleyhisselâm›n dîni- y›nca, onu yan›ndan uzak-
nin hükümlerini insanlara laflt›rd› ve hapse att›rd›.
tebli¤ etmifl, duyurmufl- Gördü¤ü bir rüyay› baflka-
tur. Süleyman aleyhissela- s› tabir edemeyip Danyal
m›n soyundand›r. aleyhisselam›n tabir et-
‹srâilo¤ullar› Mûsâ mesi üzerine, O’nu hapis-
aleyhisselâmdan sonra ten ç›kar›p memleketin ifl-
kendilerine gönderilen lerini havâle etti. Ç›kard›¤›
peygamberleri dinleme- fermanla ona sayg› göste-
yip isyân edince, Allahü rilmesini emretti. Buhtun-
teâlâ onlara zâlimleri mu- nasar’›n adamlar› onu k›s-
sallat etti. Çeflitli belâlar kand›lar. Onun iflten uzak-
gönderdi. Düflmanlar› ta- laflt›r›lmas›n› istediler. ‹le-
raf›ndan yurtlar› iflgâl ri gelen adamlar›n›n söz-
edildi. Asurlu hükümdâr› lerine aldanan Buhtunna-
Buhtunnasar (Nabukad- sar, Danyâl aleyhisselâm›
nazar)›n ordular› Kudüs’e kendi dîninden olmad›¤›
girip ele geçirdiler. fiehri için atefle att›rd›. Fakat
yak›p y›kt›lar, ‹srâilo¤ulla- Danyâl aleyhisselâm Alla-
r›ndan pekçok kimseyi öl- hü teâlân›n yard›m›yla
dürdüler, esir ald›klar› yet- yanmad›. Daha sonra
mifl bin çocu¤u yanlar›n- Buhtunnasar’a yâhut
da götürdüler. Bu çocuk- Buhtunnasar’›n resmine
lar aras›nda Danyâl aley- secde etmedi¤i için, için-
hisselâm› Buhtunnasar de arslanlar›n bulundu¤u
saray›na ald›. Danyâl bir kuyuya at›ld›. Fakat Al-
aleyhisselâm onun sara- lahü teâlân›n yard›m›yla
y›nda büyüdü. Mecûsî arslanlar ona hiç dokun-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 363
DANYÂL ALEYH‹SSELÂM

mad›lar. Danyâl aleyhis- peygamberlik verildi. ‹n-


selâm at›ld›¤› kuyudan sanlara Mûsâ aleyhisselâ-
sa¤ sâlim kurtuldu. m›n dîninin emir ve ya-
Buhtunnasar’›n ölü- saklar›n› anlatt›. Bir müd-
münden sonra, Üzeyr det sonra Ehvaz yak›nla-
aleyhisselâmla birlikte r›nda Sûs flehrinde vefât
Kudüs’e geldi. Kendisine etti.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 364


ÜZEYR
ALEYH‹SSELÂM
ÜZEYR ALEYH‹SSELÂM

ÜZEYR dü. Babil’e götürülen genç


ALEYHiSSELAM; esirler aras›nda Üzeyr
Üzeyr aleyhisselâm, ‹s- aleyhisselâm da vard›.
railo¤ullar›na gönderilen Üzeyr aleyhisselâm,
peygamberlerdendir. Ba- Babil’de bir müddet esa-
bas›n›n ismi fiureyha ret hayat› yaflad›ktan son-
olup, Harun aleyhisselâ- ra, elli yafl›nda oldu¤u s›-
m›n neslindendir. Küçük ralarda, bir f›rsat›n› bulup,
yafl›ndan itibaren Tevrat’› memleketi olan Kudüs’e
ö¤renmiflti. Zaten Tevrat’› gitmek üzere yola ç›kt›.
ezbere bilen say›l› kimse- Kudüs yak›n›na gelince,
lerden idi. bir bahçede konaklay›p,
Allahü teâlâ, ilâhî emir- merkebinden yükünü in-
lerden yüz çevirip, pey- dirdi ve bir a¤aca ba¤lad›.
gamberlerin nasihat ve Uzaktan Kudüs flehrini
ikazlar›na kulak t›kayan ve seyredip; flehrin harap,
çeflitli azg›nl›k ve taflk›nl›k- yollar›n›n ve bahçelerinin
ta bulunan ‹srailo¤ullar›- viran oldu¤unu görerek
na, Babil hükümdar› Buh- üzüldü. Bu s›rada karn›
tunnasar’› ceza olarak mu- ac›kt›¤› için bir miktar incir
sallat etti. Kalabal›k bir or- ve üzüm kopar›p, incirin
duyla fiam ve Ürdün böl- bir k›sm›n› yedi; üzümün
gelerini istilâ edip, savun- de suyunu s›k›p içti. Bir
mas›z insanlar› zalimce öl- a¤aç alt›na oturup, y›k›l-
dürten Buhtunnasar, Ku- m›fl evlere, bozulmufl yol-
düs’ü de istilâ etti. Mes- lara, çürümüfl tenlere, y›-
cid-i Aksa’y› y›k›p, Kudüs ¤›lm›fl kemiklere bak›p;
flehrinin ba¤ ve bahçeleri- âlemin sonunu, yeniden
ni harap etti. ‹srailo¤ulla- dirilifli ve Allahü teâlân›n
r›ndan ço¤unu öldürüp, kudretini düflündü. Kendi
pek çok çocuk ve genci de kendine, “Acaba, bu hâl-
esir alarak Babil’e götür- den sonra Hak teâlâ bu
peygamberler tarihi ansiklopedisi 367
ÜZEYR ALEYH‹SSELÂM

flehri nas›l tamir ve ihya gibi bozulmam›fl oldu¤unu


eder?” diyerek, tefekküre gördü. Allahü teâlâ, Üzeyr
dal›p uyudu. aleyhisselâma vahyedip,
Hazreti Üzeyr uykuda yüz sene kald›¤›n› bildirdi.
iken vefat etti. Bu hâlde yüz Üzeyr aleyhisselâm merke-
sene kald›. Allahü teâlâ; bine bakt›¤› zaman, onun
onun bedenini, yiyecek ve parça parça olan kemikleri-
içece¤ini, insanlar›n ve hay- nin, vücudundan ayr›lm›fl
vanlar›n gözünden gizledi. oldu¤unu gördü. Allahü te-
Üzeyr aleyhisselâm› ölü b›- âlâ ona buyurdu ki:
rakmas›ndan yetmifl sene - Seni, insanlara bir de-
kadar sonra, Fâris hüküm- lil k›lmak için böyle öldü-
darlar›ndan Nüflek ad›nda rüp dirilttik. Bunu, öldük-
bir hükümdar eliyle, Beyt-i ten sonra dirilmenin var
Mukaddes’i (Mescid-i Aksa) oldu¤una delil k›ld›k. Mer-
ve Kudüs flehrini imar etti. kebin kemiklerine bak!
Bu s›rada Babil hükümdar› Onlar› nas›l birbirine bir-
Buhtunnasar öldü¤ünden,
lefltiriyoruz? Sonra da on-
‹srailo¤ullar› esaretten kur-
lara et giydiriyoruz?
tulup, memleketlerine dön-
düler. Otuz sene daha geç- Allahü teâlâ; ölmüfl, et-
tikten sonra, Allahü teâlâ, leri çürümüfl, kemikleri
Üzeyr aleyhisselâm› yeni- parça parça olup kaybol-
den diriltti. mufl olan merkebi tekrar
Üzeyr aleyhisselâm, diriltti. Bu durumu gören
kendisinin, bir gün veya bir Üzeyr aleyhisselâm, “Ben
günden de az olarak uyu- bilirim ki, flüphesiz Allahü
mufl oldu¤u uykudan teâlâ herfleye kadirdir!”
uyand›¤›n› zannetti. Çünkü buyurarak, Allahü teâlân›n
incir ve üzümün sanki da- kudretini müflahede etti.
l›ndan yeni kopar›lm›fl ve Üzeyr aleyhisselâm, ye-
fl›ran›n, s›k›ld›¤› saatlerdeki niden dirilen merkebine bi-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 368
ÜZEYR ALEYH‹SSELÂM

nip Kudüs flehrine girdi. hisselâm› tan›y›p ikna oldu-


Buldu¤u insanlar›, gördü¤ü lar. Sevinç ve heyecanla
ev ve mahalleleri tan›yama- gelen flehir halk› da, Üzeyr
d›. Kendi mahallesi olarak aleyhisselâm› ziyaret edip,
tahmin etti¤i yerde, bir evin uzun zaman geçti¤i hâlde
önünde durdu. Kap›da, de¤iflmemifl oldu¤unu
gözleri görmeyen, elleri ve gördüler. Yafll›lar ona çeflit-
ayaklar› tutmayan bir kad›- li sorular sorarak imtihan
na rastlad›. Kad›na sordu: etmeye bafllad›lar.
- Üzeyr’in evi neresi- Bu s›rada Üzeyr aley-
dir? hisselâma peygamberlik
Âmâ ve kötürüm olan emri bildirildi. ‹srailo¤ulla-
kad›n da cevap verdi: r›na, Tevrat’›n hükümlerini
tebli¤ etmeye, onlar› az-
- Üzeyr’in evi buras›d›r. g›nl›k ve sap›kl›klardan sa-
Ben Üzeyr’in hizmetçisi- k›nd›rmaya çal›flt›. Daha
yim. Fakat Üzeyr kaybolal› önce, kendilerini dünya ve
yüz y›ldan fazla oldu. On- ahiret saadetine davet
dan ümidimizi kestik. eden peygamberlerin
Kad›n böyle söyledikten apaç›k mucizelerini gör-
sonra a¤lamaya bafllad›. dükleri hâlde, onlar› ya-
Bunun üzerine Üzeyr lanlayan, birçok peygam-
aleyhisselâm; “Ben beri de flehit eden ‹srailo-
Üzeyr’im” deyip bafl›ndan ¤ullar›, Üzeyr aleyhisselâ-
geçenleri anlatt›. Üzeyr m›n davetini de kabul et-
aleyhisselâm›n duas› bere- mediler. Okudu¤u Tev-
ketiyle, kad›n, hastal›klar›n- rat’›n uydurma oldu¤unu
dan flifa buldu. Kad›n, aile- iddia edenler ç›kt›. ‹çlerin-
nin di¤er fertlerine ve ‹sra- den biri dedi ki:
ilo¤ullar›na, Üzeyr aleyhis- - Benim dedem, Buh-
selâm›n geldi¤ini haber tunnasar’›n zulmü zama-
verdi. Aile halk› Üzeyr aley- n›nda, yak›lmak suretiyle
peygamberler tarihi ansiklopedisi 369
ÜZEYR ALEYH‹SSELÂM

bütün Tevrat nüshalar›n›n ¤ullar›n›n isyanlar› ve sa-


yok edildi¤ini bildirdi. Yal- p›kl›klar› iyice artt›.
n›z bir nüsha Tevrat’› filân Hazreti Üzeyr’in de bir-
da¤›n tepesine gömdü¤ü- çok mucizesi vard›r. Baz›-
nü söyledi. O nüshay› ge- lar› flunlard›r:
tirip, Üzeyr’in okuduklar›y-
Yüz sene müddetle ölü
la karfl›laflt›ral›m.
oldu¤u hâlde, bedenine
Gömülü olan yerden hiçbir fley olmam›flt›.
Tevrat nüshalar›n› getirip, Üzeyr aleyhisselâm, elli
Üzeyr aleyhisselâm›n oku- yafl civar›nda vefat etmifl-
duklar›yla karfl›laflt›rd›lar. ti. Aradan yüz sene geçtik-
Yaz›l› nüshada olanlarla ten sonra, tekrar dirildi-
Üzeyr aleyhisselâm›n oku-
¤inde, elli yafl›ndaki genç
duklar›n›n ayn› oldu¤unu
simas›yla duruyordu.
gördüler. Bu kadar uzun
zamandan sonra, Hazreti Üzeyr aleyhisselâm, di-
Üzeyr’in, Tevrat’› ezbere rildi¤i zaman, efle¤inin öl-
okumas›n›n mümkün ola- müfl, etlerinin çürümüfl ve
mayaca¤›n› düflünerek, kemiklerinin da¤›lm›fl oldu-
“Üzeyr, Allah›n o¤ludur.” ¤unu gördü. Allahü teâlâ, o
diye iftirada bulundular. hayvan›n kemiklerini bir-
Üzeyr aleyhisselâm ise, lefltirip et giydirmek sure-
onlar›n bu inan›fllar›n›n kü- tiyle diriltti ve insanlara ye-
für ve sap›kl›k oldu¤unu, niden dirilifli için delil k›ld›.
vazgeçmedikleri takdirde Üzeyr aleyhisselâm,
fliddetli azaba u¤rayacakla- Kudüs’teki evine döndü¤ü
r›n› bildirdi. Vefat edinceye zaman, kör ve kötürüm
kadar, ‹srailo¤ullar›n›n ara- hâlde gördü¤ü hizmetçiye
s›nda bulundu. Onlar› hak dua etmiflti. Duas›n›n be-
yola davet etmeye devam reketiyle, kad›n›n gözleri
etti. Üzeyr aleyhisselâm›n görür hâle gelmifl ve s›h-
vefat›ndan sonra ‹srailo- hatine kavuflmufltu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 370
ZEKER‹YYA
ALEYH‹SSELÂM
ZEKER‹YYA ALEYH‹SSELÂM

ZEKER‹YYA aleyhisselâm› peygamber


ALEYH‹SSELÂM; olarak vazifelendirdi.
Hazreti Zekeriyya, ‹sra- Zekeriyya aleyhisselâm,
ilo¤ullar›na gönderilen nasihat ederek insanlar›
peygamberlerdendir. ‹smi do¤ru yola ça¤›rd›. ‹srailo-
Zekeriyya bin Âzan olup, ¤ullar›ndan, onun bildirdik-
soyu Süleyman aleyhisse- lerine inananlar oldu¤u gi-
lâma ulafl›r. Musa aleyhis- bi, inanmay›p karfl› ç›kanlar
selâm›n getirdi¤i dinin daha çok oldu. Zekeriyya
emir ve yasaklar›n› insan- aleyhisselâm, ‹mran bin
lara tebli¤ etti. Marangoz- Masan isminde bir dostu-
luk yapar, elinin eme¤iyle nun k›z› olan Elisa ile evlen-
geçinirdi. di. Elisa, Hazreti Meryem’in
Zekeriyya aleyhisselâm teyzesi idi. Zekeriyya aley-
zaman›nda fiam vilâyeti hisselâm, Beyt-i Makdis’te
Batlamyüsilerin elindeydi. ibadet etmekte olan Hazre-
Onlar Kudüs’te bulunan ti Meryem’i himayesi alt›na
Beyt-ül-Makdis’e hürmet ald›. Hazreti Meryem için
ederlerdi. Beyt-ül-Makdis Beyt-i Makdis’te yüksek bir
mamur olup, gece ve gün- oda yapt›rd›. Hazreti Mer-
düz orada ibadet edilirdi. yem bu odada hem Alla-
Mescitte, Harun aleyhisse- hü teâlâya ibadet etti,
lâm neslinden din büyükle- hem de Zekeriyya aleyhis-
ri vard›. O zamanlarda ‹sra- selâmdan Tevrat okudu.
ilo¤ullar› aras›nda pey-
gamber yoktu. Bunlar, bir
peygamber göndermesi Hazreti
için gece gündüz Allahü te- Zekeriyya’n›n duas›
âlâya dua ettiler. Allahü te- Zekeriyya aleyhisse-
âlâ, Beyt-i Makdis’te Tevrat lâm 99 veya 120 yafl›na
yazmay› ve kurban kesme- geldi¤i hâlde, neslini de-
yi idare eden Zekeriyya vam ettirecek bir evlâd›
peygamberler tarihi ansiklopedisi 373
ZEKER‹YYA ALEYH‹SSELÂM

yoktu. Han›m› da zaten ço- arz ederek, flöyle müna-


cuk do¤urmuyordu ve 98 catta bulundu:
yafl›ndayd›. Gerek Zekeriy- - Ya Rabbi! Bana vadetti-
ya aleyhisselâm›n, gerekse ¤in çocu¤un olaca¤›na delil
han›m›n›n çocuk sahibi ol- ve alâmet olmak üzere, bu
ma yafllar› geçmiflti. Fakat gönlüme yerleflmesi ve kal-
içine bir evlât sevgisi dü- bimin, bana vadetti¤in fley-
flüp, kendisine salih bir ev- de mutmain olmas› için bir
lât ihsan etmesi için Allahü niflan ver. O alâmetle bu ni-
teâlâya dua etti. Allahü te- meti flükürle karfl›layay›m.
âlâ, ona Yahya isminde bir
o¤lan çocu¤u ihsan edece- Allahü teâlâ Zekeriyya
¤ini Cebrail aleyhisselâm aleyhisselâm›n duas›n› ka-
vas›tas›yla bildirdi. bul ederek buyurdu ki:
Birgün Zekeriyya aley- - Senin için alâmet, bir-
hisselâm, odas›nda na- biri ard›nca üç gece ve
maz k›larken, beyaz elbi- gündüz insanlarla konu-
seler içerisinde Cebrail flamamand›r.
aleyhisselâm gelerek, Al- Yahya aleyhisselâm
lahü teâlân›n, kendisine ana rahmine düflünce, Ze-
Yahya isminde bir o¤ul ih- keriyya aleyhisselâm ko-
san edece¤ini müjdeledi. nuflamaz oldu. Meram›n›
Ayr›ca, onun, Hazreti isa’y› ancak iflaretle anlatabili-
tasdik edece¤ini, zaman›n yordu. O, bu üç gün içinde
büyüklerinden ve bütün devaml› ibadet ve zikirle
kötülüklerden uzak, pey- meflgul oldu. Cenab-› Hak-
gamberlikle muttas›f, sa- ka karfl› hamd ve flükür va-
lihler zümresinden bir zat zifesini yerine getirdi.
olaca¤›n› haber verdi. Müddet tamam olunca,
Zekeriyya aleyhisse- Yahya aleyhisselâm dün-
lâm bu müjdeye sevinip, yaya geldi. Yahya aleyhis-
arzusunun çabuklu¤unu selâm›n do¤umu ile, Ze-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 374
ZEKER‹YYA ALEYH‹SSELÂM

keriyya aleyhisselâm ve A¤aç yar›ld› ve Zeke-


ailesi sevince gark oldular. riyya aleyhisselâm içine
girdikten sonra tekrar ka-
panarak, onu gizledi. ‹s-
Hazreti Zekeriyya’n›n
railo¤ullar›, Zekeriyya
flehadeti
aleyhisselâm›n izini takip
Yahya aleyhisselâmdan ettikleri hâlde, onun ne-
alt› ay sonra, ‹sa aleyhisse- reye gitti¤ini anlayama-
lâm dünyaya geldi. ‹srailo- d›lar.
¤ullar›, isa aleyhisselâm be-
O s›rada fleytan gele-
flikteyken, Allahü teâlân›n
rek, onlara dedi ki:
kudretiyle konuflmas›na
ra¤men, onun babas›z dün- - Bu a¤ac› b›çk›
yaya gelmesiyle ilgili olarak, (testere) ile kesin, burada
Zekeriyya aleyhisselâma if- ise meydana ç›kar. Yoksa
tira ettiler. Zekeriyya aley- ne kaybedersiniz ki?
hisselâm› öldürmek üzere Kâfirler o a¤ac› biçerek
aramaya bafllad›lar. Yahudi- Zekeriyya aleyhisselâm›
lerin iftiralar›n› ve kendisini flehit ettiler. Zekeriyya
öldürmek istediklerini haber aleyhisselâm›n türbesi
alan Zekeriyya aleyhisse- Halep’tedir.
lâm, Yahudilerin bulunduk- Her peygamber gibi
lar› yerden uzaklaflt›. Zekeriyya aleyhisselâm›n
Yahudiler, onu yakala- da mucizeleri vard›r. Bun-
mak için pefline düfltüler. lardan baz›lar› flunlard›r:
Zekeriyya aleyhisselâm Kalemleri, kendi kendi-
Beyt-ül-Makdis yak›nlar›n- ne Tevrat’› yazard›. Zeke-
da a¤açl› bir bahçeye girdi. riyya aleyhisselâm Beyt-i
Bir a¤ac›n yan›ndan geçer- Makdis’te maiyetinde yet-
ken, a¤açtan ses geldi: mifl kifli oldu¤u hâlde Tev-
- Ey Allah›n peygambe- rat yazarlard›. Yahudilerin
ri! Bana gel! biri gelip dedi ki:
peygamberler tarihi ansiklopedisi 375
ZEKER‹YYA ALEYH‹SSELÂM

- Hak peygamber olsay- kefaleti hakk›nda meyda-


d›n, elinle Tevrat yazmaya na ç›kan ihtilâf üzerine,
muhtaç olmazd›n. Sen de herkes kendi kalemini Ür-
elinle yaz›yorsun. Emrinde- dün suyuna atm›fllarken,
kilerle senin aranda hiçbir yaln›z Zekeriyya aleyhis-
fark görmüyorum. selâm›n kalemi suyun
Hazreti Zekeriyya bu üzerinde dikili kalm›flt›r.
söze çok üzüldü ve merak- A¤açlar, Zekeriyya
land›. Cebrail aleyhisse- aleyhisselâmla konuflur-
lâm gelip dedi ki: lard›. Yahudilerden bir ta-
- Ey Zekeriyya, bura- ife kendisini flehit etmek
dan kalk›n›z! Kaleminize üzere araflt›r›rlarken ve
emrediniz, kendi kendine kendileri de onlardan kaç-
yazs›n! t›¤› vakit, bir a¤aç; “Ey Al-
Zekeriyya aleyhisse- lah›n peygamberi, gel
lâm, kalk›p, emredince, ka- bende gizlen, seni ben
lem istenen fleyi yazmaya muhafaza ederim!” diye
bafllad›. O saatte kalem on dile gelmiflti.
iki sure yazd›. Bu mucize Zekeriyya aleyhisse-
ile birçok kimse iman etti. lâm su üzerinde yürür ve
Zekeriyya aleyhisse- mübarek ayaklar› ›slan-
lâm, Hazreti Meryem’i ter- mazd›. Kendisi için, suda
biyesi alt›na ald›¤› vakit, yürümekle, karada yürü-
yaz›lmas› lâz›m gelen ke- mek aras›nda fark yoktu.
faletnameyi, kalemsiz, Zekeriyya aleyhisse-
hokkas›z yazm›flt›r. lâmdan mucize istendi¤i
Zekeriyya aleyhisse- vakit, yak›nlar›ndaki a¤aç-
lâm ile Beyt-i Mukaddes lara mübarek eliyle iflaret
hademe ve kayyimlerin- etmifl, a¤açlar, hemen
den yirmi dokuz kifli ara- köklerinden kopup, önleri-
s›nda, Hazreti Meryem’in ne gelip durmufllard›r.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 376
YAHYA
ALEYH‹SSELÂM
Yahya Aleyhisselâm’›n mübarek bafl›n›n bulundu¤u fiam’daki
Ümeyye Camii
YAHYA ALEYH‹SSELÂM

YAHYA yup hükümlerini anlama


ALEYH‹SSELÂM; kabiliyeti verildi¤i bildiril-
Hazreti Yahya ‹srailo- mifltir. Tevrat’› ve hüküm-
¤ullar›na gönderilen pey- lerini küçük yaflta ö¤ren-
gamberlerdendir. Zekeriy- mifl olan Yahya aleyhisse-
ya aleyhisselâm›n o¤lu- lâm, bazen Beyt-ül-Mak-
dur. Annesinin ismi Elisa dis’te, bazen de tenha ve
olup, ‹mran’›n k›z›yd›. H›- ›ss›z yerlerde Allahü teâlâ-
ristiyanlar Elizabeth diyor- ya ibadet ve taatla meflgul
lar. Dâvud aleyhisselâm›n olurdu.
neslinden olup, Hazreti Dünyaya gönül ver-
Meryem’in teyzesinin o¤- mezdi
luydu.
Ö¤rendiklerini ‹srailo-
Allahü teâlâ, onu, ba-
¤ullar›na anlat›r, onlar› Al-
bas› Zekeriyya aleyhisse-
lahü teâlân›n emirlerini
lâm›n duas› üzerine, yafll›
yapmaya, yasaklar›ndan
olduklar› hâlde ihsan etti.
kaç›nmaya davet ederdi.
Yahya aleyhisselâm›n do-
Gayet mütevaz› ve sade
¤umu ile ‹sa aleyhisselâ-
bir hayat yaflar, k›ldan el-
m›n do¤umu ayn› seneye
rastlamaktad›r. Do¤umun- bise giyer, arpa ekme¤i
dan itibaren fevkalâdelik- yerdi. Dünyaya gönül ver-
ler içinde olan Yahya aley- mezdi.
hisselâm, babas› Zekeriy- Yahya aleyhisselâm
ya aleyhisselâm›n nezare- rüflt, olgunluk ça¤›na ulafl-
tinde yetiflti. Küçük yaflta t›¤› zaman, kendisine, Al-
Tevrat’› okumaya ve hü- lahü teâlâ taraf›ndan pey-
kümlerini anlamaya bafl- gamberlik emri bildirildi.
lad›. Zaten Allahü teâlâ ta- ‹lk önce Musa aleyhisselâ-
raf›ndan, ona, küçük ya- m›n bildirdi¤i dinin esas-
fl›ndan itibaren hikmet ih- lar›na uymas› ve Tevrat’›n
san edildi¤i, Tevrat’› oku- hükümlerini insanlara teb-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 379
YAHYA ALEYH‹SSELÂM

li¤ etmesi emredildi. ‹sa nin k›z› veya han›m›n›n


aleyhisselâma ‹ncil nazil önceki kocas›ndan bir k›z›
olup, Tevrat’›n hükmü kal- vard›. Yahudi hükümdar›
d›r›l›nca, ‹srailo¤ullar›n› Birinci Herod bu k›zla ev-
‹ncil’in emir ve yasaklar›- lenmeyi ve nikâhlar›n›
na uymaya ça¤›rd›. Daha Yahya aleyhisselâm›n
sonra fiam’a giderek in- yapmas›n› istedi.
sanlar› hak dine davet etti.
Yahya aleyhisselâm
böyle bir evlili¤in Hazreti
Hazreti Yahya’n›n ‹sa’n›n tebli¤ etti¤i ‹ncil ki-
flehadeti tab›nda yasakland›¤›n› ve
Yahya aleyhisselâm›n böyle bir nikâh›n imkâns›z
davetini kabul edenler ol- oldu¤unu bildirdi. Bu du-
du¤u gibi, türlü bahane- ruma içerleyen k›z›n anne-
lerle ona karfl› ç›kanlar da si, Yahya aleyhisselâm›n
oldu. Peygamberlerin mu- öldürülmesini istedi.
cizelerini gördükleri hâlde,
Herod’un adamlar›,
onlara inanmay›p, karfl› ç›-
Yahya aleyhisselâm› yaka-
kan ve birçok peygamberi
lay›p, bafl›n› kesmek sure-
flehit eden ‹srailo¤ullar›,
‹sa aleyhisselâma karfl› ç›- tiyle flehit ettiler. Kesilmifl
k›p, onu flehit etmek iste- olmas›na ra¤men, Yahya
diler. Allahü teâlâ ‹sa aley- aleyhisselâm›n bafl›, mu-
hisselâm› gö¤e kald›rd›k- cize olarak; “Bu k›z› almak
tan sonra, Yahya aleyhis- sana helâl de¤ildir!” diye
selâm, ‹ncil’in hükümlerini defalarca söyledi. Yahya
insanlara anlatmaya de- aleyhisselâm›n mübarek
vam etti. Yahudi hüküm- bedeninin parçalar›, baflka
dar› Birinci Herod, Hazreti baflka flehirlerdedir. Bafl›
Yahya’ya iyi muamelede ise fiam’daki Ümeyye Ca-
bulunurdu. Kendi kardefli- mii’ndeki türbededir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 380
‹SA
ALEYH‹SSELÂM
‹SA ALEYH‹SSELÂM

‹SA ALEYH‹SSELÂM h›n kulu manas›na gelen


Hazreti isa, ‹srailo¤ulla- “Meryem” koydu. “Ya
r›na gönderilen ve Kur’an-› Rabbi! Ne yapay›m k›z ol-
kerimde ismi bildirilen pey- du, sen onu kabul buyur!”
gamberlerdendir. Peygam- diyerek, Allahü teâlâya
berler aras›nda en yüksek- yalvard› ve çocu¤unu al›p,
leri olan ve kendilerine Beyt-ül-Mukaddes’e gö-
Ülül’azm denilen alt› pey- türdü. “Al›n›z, bu çocuk
gamberin beflincisidir. An- buraya adakt›r!” diyerek
nesi Hazreti Meryem’dir. Meryem’i oradaki hizmet-
Hazreti Meryem’in babas›, çilere b›rakt›.
Dâvud aleyhisselâm›n so- Hazreti Meryem, büyük
yundan ve Benî ‹srail’in bü- bir zat olan ‹mran’›n k›z›
yüklerinden ‹mran ad›nda oldu¤undan, birçok kim-
bir zatt›r. se, onu büyütüp yetifltir-
mek istemiflti. Fakat teyze-
si Elisa’n›n kocas› ve pey-
Hazreti Meryem gamber olan Zekeriyya
Bu zat›n han›m› Hunne, aleyhisselâm, Meryem’i
çocu¤u olmad›¤› için; “Al- al›p evine götürdü. Hazre-
lahü teâlâ bana bir çocuk ti Meryem, teyzesinin ya-
ihsan ederse, onu Beyt-ül- n›nda büyüdü. Daha son-
Mukaddes’e hizmetçi ya- ra Zekeriyya aleyhisselâm
paca¤›m.” diye adakta bu- ona, Beyt-ül Mukaddesde
lunmufltu. O zaman erkek husûsî bir oda yapt›rd›.
çocuklar›, Beyt-ül-Mukad- Hazreti Meryem odas›na
des’e (Mescid-i Aksa) hiz- çekildi ve ibâdetle meflgul
metçi olarak adamak âdet- oldu. Yan›na Zekeriyya
ti. Hunne hamileyken ko- aleyhisselâmdan baflka
cas› ‹mran vefat etti. Bir kimse giremezdi.
müddet sonra bir k›z çocu- Zekeriyya aleyhisse-
¤u do¤urdu ve ad›n›, Alla- lam Hazreti Meryem’in ya-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 383
‹SA ALEYH‹SSELÂM

n›na her gidiflinde orada Hazreti Meryem, Bey-


yiyecek birfley oldu¤unu tül Makdis’de gece-gündüz
görürdü. Bu hususta hep ibâdetle meflgûl olur-
Kur’ân-› kerîmde meâlen du. O kadar çok ibâdet
flöyle buyrulmaktad›r: ederdi ki, ibâdeti ‹srâilo¤ul-
“Rabbi Meryem’i güzel lar› aras›nda darb-› mesel
bir kabul ile kabul buyur- hâline gelmiflti.
du, onu iyi bir flekilde ye-
tifltirdi ve Zekeriyya pey-
Hazreti Meryem’in
gamberi de ona kefil, hi-
faziletleri
mâyesine memur k›ld›. Ze-
keriyya ne zaman Mer- Meryem (r.anhâ) gece-
yem’in bulundu¤u mihra- gündüz hep ibâdetle mefl-
ba girdiyse, onun yan›nda gul olurdu. O kadar çok
bir yiyecek buldu: “Ey ibâdet ederdi ki, ibâdeti
Meryem! Bu sana nereden Benî ‹srail aras›nda darb-›
geliyor?” dedi. O da: “Bu, mesel hâline geldi. Hâli ve
Allah taraf›ndan; flüphe hareketi, yaflay›fl› pek gü-
yok ki, Allah diledi¤ini he- zel idi. Allahü teâlâ ona bir
sabs›z olarak r›z›kland›r›r.” çok kerametler, güzel hal-
dedi. (Âl-i imrân 37) ler ihsan etmifl idi. Kerîm
peygamberler tarihi ansiklopedisi 384
‹SA ALEYH‹SSELÂM

hâllerden, flerefli muame- man›ndaki) bütün kad›nla-


lelerden yâni keramet cin- ra mümtaz k›ld›, (Hazreti
sinden onda görünen fley- Meryem, Allahü teâlân›n
ler, harikulade hâller mefl- pek çok lütuf ve ihsan›na
hur olup yay›ld›. kavufltu. Allahü teâlâ bunu
Ayet-i kerîmelerde me- beyân buyurduktan sonra,
âlen buyruldu ki: “Habî- bu nimetlere flükür olarak
bim! Meryem’i de) yâd ey- ibâdet ve tâat›n› artt›rmas›-
le ki, o, ›rz›n› (bir kal’a gibi) n› ona vâcib k›ld› ve buyur-
haramdan korumufltu...” du ki:)
(Enbiyâ sûresi: 91) Ey Meryem! (fiükür
“(Allahü teâlâ, îmân için) Rabbin teâlâ hazret-
edenlere Fir’avn’›n han›m› lerine tâate devam eyle!
Asiye binti Müzâhim’i bir (Veya O’na flükür için na-
misâl yapt›¤› gibi) ‹mrân’›n maz›nda k›yam›n› uzun
k›z› Meryem’i de bir misâl eyle!) Rabbine secde eyle!
yapt› ki, o ›rz›n›, bir kal’a gi- Rükû edenlerle beraber
bi korumufl, pek sa¤lam rükû eyle (namaz k›lanlar-
bir flekilde muhafaza et- la namaz k›l).” (Al-i imrân
miflti.” (Tahrîm sûresi: 12) sûresi: 42-43)
“Yâd eyle flu vakti ki; Bu emirden sonra Haz-
melekler (yâni Cebrail reti Meryem’in ibâdet ve
aleyhisselâm, Hazreti Mer- tâate devam› daha çok art-
yem’e flifahen) flöyle de- t›. ‹mâm-› Evzâ’î (r.aleyh)
miflti: “Ey Meryem! Mu- buyurdu ki: “Vaktâ ki Mer-
hakkak ki Allahü teâlâ (çok yem (r.anhâ) bununla em-
ibâdet etmenle ve tertemiz rolundu, namazda çok
olmanla) seni seçti ve seni durmaktan, çok namaz k›l-
(kötü hasletlerden ve ka- maktan ayaklar› fliflti...”
bîh, çirkin âdetlerden) pak Hazreti Meryem, o za-
etti. Ve seni âlemdeki (za- manda bulunan bütün ka-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 385
‹SA ALEYH‹SSELÂM

d›nlar›n en faziletlisi idi. Ni- o¤lu Mesih-‹sâ’d›r. Dünyâ-


tekim Buhâride Hazreti da da, âhirette de flân› yü-
Ali’nin rivayet etti¤i bir ha- cedir, hem de Allaha yak›n
dîs-i flerîfde, Peygamber olanlardan...” demifllerdi.
efendimiz sallallahü aleyhi Meryem: “Ey Rabbim! Ba-
ve sellem ; “Îmrân k›z› Mer- na bir insan dokunmam›fl-
yem, zaman›nda dünyâda ken nas›l benim bir çocu-
bulunan bütün kad›nlar›n ¤um olabilir?” dedi. Alla-
hay›rl›s›d›r. Bu Ümmetin hü teâlâ flöyle buyurdu:
kad›nlar›n›n en hay›rl›s› da “Do¤rudur, sana bir kimse
Hadîce’dir (r.anhümâ)” bu- dokunmam›flt›r, fakat Alla-
yurmufllard›r. hü teâlâ diledi¤ini yarat›r
ve O, bir fleyi murâd edin-
ce ona sâdece “ol” der, o
Hazreti Meryem’in hemen oluverir.” (Âl-i ‹m-
Hazreti ‹sa’ya rân: 45-47)
müjdelenmesi
Hazreti Meryem, Allahü
Hazreti Meryem, on teâlân›n dilemesiyle hâmi-
befl yafl›ndayken Yûsuf-i le kald›. Bundan bir müd-
Neccâr ad›nda biriyle ni- det sonra normal hâmilelik
flanlanm›flt›, fakat onunla hâlleri görülmeye bafllad›.
evlenmedi. Allahü teâlâ Yahûdî kavmi hâmile oldu-
kendisine babas›z olarak ¤unu anlay›nca, ona iftirâ
bir çocuk verece¤ini müj- etmeye bafllad›lar.
deledi. Bu hususta Kur’ân-› Yûsuf-i Neccâr onun
kerîmde meâlen flöyle buy- hâmile oldu¤unu görün-
rulmaktad›r: ce, adetâ ne oldu¤unu fla-
“Melekler: “Ey Mer- fl›rd›. Bunu nas›l yorumla-
yem! Allah kendinden bir yaca¤›n› bilemedi. Onun
kelimeyle (bir emirle yara- iffet, haya ve edebinin ne
t›lacak çocu¤u) sana müj- derece kemâlde oldu¤unu
deliyor, ismi Meryem’in biliyor, yanl›fl bir ifl yap-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 386
‹SA ALEYH‹SSELÂM

mas›na asla ihtimâl ver- -Evet olur.


miyordu. Fakat Hazreti -Erkek olmadan çocuk
Meryem hâmile idi ve bu- meydana gelir mi? Baba-
nun, zahirde bir tek îzâh› s›z olarak çocuk do¤ar m›?
vard›, o da, bir erke¤e ya-
Bunun üzerine Hazreti
k›n olmas›... Bu durum
Meryem, flöyle dedi:
karfl›s›nda ne yapaca¤›n›,
nas›l tav›r alaca¤›n› bile- -Evet do¤ar. Allahü te-
miyor, fakat mes’eleyi çö- âlâ tohumu ilk yaratt›¤›n-
zemedi¤i için de adetâ ak- da, tohumdan m› yaratt›?
l›n› kaç›racak gibi oluyor- Elbette tohumsuz yaratt›.
du. Nihayet bir yolunu bu- Bunu biliyor musun? Alla-
lup, Hz. Meryem’e dedi ki: hü teâlâ, a¤ac› ilk yaratt›-
-Ben sende çok garib ¤›nda ya¤mur ile mi yarat-
bir hâl görüyorum. Bu t›? Elbette ya¤mursuz ya-
mes’eleyi saklay›p, ken- ratt›. O, ya¤muru da, suyu
dimle mezara götürmeyi da, a¤ac› da, tohumu da
yâni ölünceye kadar hiç kendi ilâhî kudretiyle ve
kimseye bahsetmemeyi sâdece “Ol” emri ile ya-
istediysem de muvaffak ratt›. (Yine ezelî takdîri ile
olamad›m. bu âlemde her fleyin se-
Hazreti Meryem ona; bepler ile meydana gel-
mesini diledi¤inden, me-
-Söylemek istedi¤ini
selâ ya¤muru, a¤ac›n ye-
söyle, dedi.
tiflmesi için bir sebep k›ld›.
-Bana söyler misin? Böyle sebepler olmadan
Hiç tohum ekmeden ekin da elbette yarat›r. Fakat yi-
biter mi? ne O, hâdiselerin sebepler
-Evet biter. ile vuku bulmas›n› diledi¤i
-Peki ya¤mur ya¤ma- için, hâdiseler, sebepler ile
dan a¤aç yetiflti¤i olur cereyan etmektedir. Me-
mu? selâ; atefli yakmaya, b›ça-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 387
‹SA ALEYH‹SSELÂM

¤› kesmeye sebep k›lm›fl- Bu konuflmalardan,


t›r. Fakat dilerse bunlarda Hazreti Meryem’in-hâflâ-
te’sir halketmez. Meselâ; yanl›fl bir ifl ifllemedi¤ini,
ateflin, ‹brahim aleyhisse- bu hamileli¤in, Hak teâla-
lâm› yakmamas›, b›ça¤›n, n›n takdîri ve kudretiyle, bir
Hazreti ‹smail’i kesmeme- erkekle temas olmadan
si böyledir.) Yoksa sen, to- meydana geldi¤ini iyice
hum ile ya¤mur sebepleri anlayan Yûsuf-i Neccâr, ar-
olmazsa, Allahü teâlâ ekin t›k bu hususta daha fazla
ile a¤aç yetifltiremeyece- soru sorman›n, fikir yürüt-
¤ini mi zannediyorsun? menin ve çeflitli zanlarda
Hazreti Meryem’in bu bulunman›n yersiz oldu¤u-
sözlerine karfl› Yûsuf-i nu düflündü ve yanl›fl karar
Neccâr; vermekten kaç›nd›.
-Hay›r öyle bir fley de- ‹srailo¤ullar› aras›nda
miyorum. Bilakis Allahü yap›lan dedikodulardan
teâlâ diledi¤i her fleyi yap- çok üzülen Hazreti Mer-
maya kadirdir. Mutlak yem, do¤umu yaklafl›nca,
kudret sahibi yaln›z O’dur. insanlardan uzak olan, Ku-
Bir fleyin olmas›n› dileyin- düs’ün 10 km güneyindeki
ce yaln›z “Ol” emrini verir. Beyt-i Lahm ad› verilen
O fley de hemen oluverir kasabaya çekildi.
diyorum, dedi. Hazreti
Meryem; Hazreti ‹sa’n›n
-Peki sen Allahü teâla- beflikte konuflmas›
n›n Hazreti Âdem’i ve Haz- Hazreti Meryem, do¤u-
reti Havva’y› da anas›z ve mun ilk alâmetleri belirdi¤i
babas›z olarak yaratt›¤›- s›rada bulundu¤u yerin
n› bilmiyor musun? de- bahçesinde yürürken, ku-
yince, o; rumufl bir hurma a¤ac›n›n
- Evet biliyorum, dedi. alt›na geldi. Do¤um sanc›-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 388
‹SA ALEYH‹SSELÂM

lar› fliddetlendi¤inden bu ¤›rd›: “Sak›n üzülme, Rab-


a¤aca yasland›. Yasland›¤› bin senin alt yan›nda bir
kuru hurma a¤ac› yeflillen- su ark› yaratt›. Hurman›n
di. Mevsim k›fl oldu¤u hâl- da dal›n› kendine do¤ru
de meyve verdi. Aya¤›n›n silkele, üzerine devflirilmifl
alt›nda küçük bir su kanal› tâze hurmalar dökülsün.
akmaya bafllad›. Bu hâl, Art›k ye, iç, gözün ayd›n
Hazreti Meryem’i tesellî et- olsun. E¤er insanlardan
ti. Nihâyet, yasland›¤› kuru birini görürsen Ben Rah-
hurma a¤ac›n›n alt›nda mana, Allaha bir oruç
Hazreti Îsâ dünyâya geldi. (susmak) adad›m. Onun
Îsâ aleyhisselâm do¤du¤u için bugün hiç kimseye as-
zaman, do¤udaki ve bat›- lâ söz söylemeyece¤im.”
daki bütün putlar y›k›l›p, de. (Meryem: 24-26).
yere döküldü. fieytanlar bu Hazreti Meryem’in
duruma flaflt›lar. Nihâyet Beyt-i Lahm’de oldu¤unu
büyükleri olan ‹blîs, onlara ve çocuk do¤urdu¤unu
Îsâ aleyhisselâm›n dünyâ- ö¤renen Yahûdîler, topla-
ya geldi¤ini haber verdi. O n›p Beyt-i Lahm’e gittiler.
do¤unca gökte büyük bir Hazreti Meryem, onlar›n
y›ld›z göründü. geldi¤ini ö¤renince, kuca-
Hazreti Meryem, insan- ¤›nda çocu¤uyla berâber
lar›n kendisine a¤›r itham- onlar›n yan›na gitti. Onu
larda bulunarak iftirâ yapa- kuca¤›nda bir çocukla gö-
caklar›ndan iyice endiflelen- ren ‹srâilo¤ullar›, hakâret
meye bafllam›flt›. Bu s›rada etmeye bafllad›lar.
kendisine ilhâm edildi¤i - Ey Meryem! Sen çok
Kur’ân-› kerîmde meâlen flu çirkin bir ifl yapt›n. Hâlbuki
flekilde bildirilmektedir: sen çok temiz bir âileye
“(Cebrâil, yüksek bir mensupsun, dediklerinde;
yerde bulunan) Meryem’e Hazreti Meryem onlar›n
afla¤› taraf›ndan flöyle ça- kaba sözlerine karfl› hiç
peygamberler tarihi ansiklopedisi 389
‹SA ALEYH‹SSELÂM

ses ç›karmadan parma- ‹srâilo¤ullar› beflikteki


¤›yla “Buna sorun” mana- çocu¤un flehâdeti üzerine
s›nda yeni do¤an çocu¤a flafl›r›p kald›lar, fakat dedi-
iflaret etti. Onun bu hare- kodu yapmaktan ve iftirâ-
ketini görenler ç›k›flarak; lardan da vazgeçmediler.
- Biz beflikteki çocukla Hazreti Îsâ’n›n do¤du¤u
nas›l konufluruz. O çocuk bi- s›rada Filistin’deki Yahûdî
ze cevap veremez, dediler. Kral›, çocuklar› öldürtüyor-
Bu s›rada kundaktaki du. Hazreti Meryem, o¤lu
Îsâ aleyhisselâm› al›p, M›-
çocuk (Îsâ aleyhisselâm)
s›r’a gitti. Hazreti Îsâ, on iki
annesinin iflâretiyle dile
yafl›na ulafl›ncaya kadar
geldi ve hârikulâde olarak
orada ikâmet ettiler. Bu kü-
konuflmaya bafllad›.
çük yaflta, kendisinden fev-
- Ey câhiller! Benim kalâde hâller zahir oldu.
yüksek flân›ma taarruz et- Bunlardan biri flu idi:
meyiniz ve annemi ay›pla- Evinde kald›klar› a¤a-
may›n›z. Muhakkak ki n›n bir fleyi kaybolmufltu.
ben, Allahü teâlân›n kulu- Bu evde, fakirler, zay›flar,
yum. O, bana kitap verip, düflkünler muhtaçlar kal›r-
beni peygamber k›lacak- d›. A¤a, kaybolan bu mal›,
t›r. Her nerede olsam beni paray› kimin ald›¤›n› anla-
mübârek k›ld› ve hayatta yamad›. Hazreti Meryem’e
oldu¤um müddetçe na- bu hâdise çok a¤›r geldi.
maz k›lmam› ve zekât ver- Orada kalan di¤er insanlar
memi emretti. Beni anne- da çok üzüldü. Ev sahibi-
me hürmetkâr k›ld›. Do¤- nin can› çok s›k›lm›flt›. Bu
du¤um günde, ölece¤im ifli siz yapt›n›z diyerek ora-
günde ve diri olarak kab- dakileri azarlad›. Îsâ aley-
rimden kald›r›laca¤›m hisselâm bu hâli görünce,
günde selâm benim üzeri- duruma müdâhale etti. O
medir, dedi s›rada orada biri kör, biri
peygamberler tarihi ansiklopedisi 390
‹SA ALEYH‹SSELÂM

kötürüm iki kifli vard›. Haz- burada, Hak teâlâ taraf›n-


reti Îsâ, kör adama sesle- dan peygamber oldu¤u
nip; bildirildi. Bulundu¤u Nas›-
- Hadi, flu kötürümü al ra flehrine nisbetle, Hazre-
ve aya¤a kalk, dedi. ti ‹sa’ya tabi olanlara Nas-
rani denilmifltir.
-Ben bunu yapamam,
diye cevap verince; Peygamber oldu¤u
kendisine bildirilince he-
-Hadi, hadi. Evin flura- men tebli¤e bafllad›. ‹n-
s›ndaki delikten, ikiniz pa- sanlar›n imana gelmeleri-
ray› al›rken yapt›¤›n gibi ni, Allahü teâlân›n emir ve
yap, buyurdu. O böyle de- yasaklar›n› ö¤reterek, ona
yince, körle kötürüm onu göre amel etmelerini ve
tasdik ettiler ve ald›klar› isyanda bulunmamalar›n›
paray› getirdiler. istedi. ‹sa aleyhisselam
Îsâ aleyhisselâm, in- tebli¤ vazifesine devam
sanlar›n gözünde büyüdü. ederken bir çok kimse kü-
Hâlbuki yafl› daha pek kü- fürde direterek söylenilen-
çük idi. leri kabul etmiyordu.
Hazreti Meryem, o¤lu ‹sa aleyhisselam›n da-
Hazreti ‹sa ile birlikte Ku- veti üç safhada olmufltur.
düs’e gelip, Nâs›ra kasa- O ilk önce kendisinin Alla-
bas›na yerlefltiler. hü teâlâ taraf›ndan ‹srailo-
¤ullar›na peygamber gön-
derildi¤ini ve Rabbinden
Hazreti ‹sa’n›n pey- bir hikmet ile geldi¤ini bil-
gamberli¤i dirdi. Kendisine iman et-
‹sa aleyhisselam ve an- melerini söyledi. ‹nsanlara
nesi, Nas›ra köyüne yer- Allahü teâlâdan korkmala-
lefltikten sonra uzun müd- r›n›, peygamber oldu¤u
det burada kald›lar. Hazre- için kendine tabi olmalar›n›
ti ‹sa otuz yafl›na girince, ve itaat etmelerini emretti.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 391
‹SA ALEYH‹SSELÂM

Bütün peygamberlere len Tevrât’›n ve hükümleri-


yapt›klar› gibi insanlar on- nin bozulmam›fl asl› fleklini
dan da, peygamberli¤ine tasdik edici oldu¤unu bil-
delil olarak mûcizeler iste- dirdi. Bununla beraber,
diler. Umûmiyetle, kabul Hak teâlân›n, kendisine ye-
etmeye yanaflmayan in- ni bir din verdi¤ini ve ‹ncil
sanlar, inadlar›na bir sebep kitab›n› indirdi¤ini söyledi.
bulmak isterlerdi. Bu yüz- Böylece Tevrât’ta bulunan
den mûcize göster derler- baz› hükümlerin de¤ifltiril-
di. Güya peygamber oldu- di¤ini aç›klad›.
¤unu söyleyen zat, mûcize Bilindi¤i gibi, Tevrât’›
olacak fevkalade bir fley tasdik demek, onun ilahi
gösteremeyecek, onlar da kitaplardan oldu¤unu ka-
inanmamalar›n›n bahane- bul etmek demektir. ‹sa
sini bulmufl olacaklard›. aleyhisselama hatta bizim
Baz›lar› da, hakikaten sa- peygamberimiz Muham-
mimi kalb ile, o zat›n pey- med aleyhisselama bildiri-
gamber oldu¤unu anla- len dinlerde, ibadetlere ve
mak için mûcize ister ve muamelata aid baz› hü-
mûcizeyi görünce de der- kümlerde de¤ifliklikler bu-
hal kabul ve tasdik ederdi. lunmas› onun ilahi bir ki-
‹flte, bütün peygamber- tab oldu¤unu tasdike ma-
ler gibi, ‹sa aleyhisselam da ni de¤ildir. Nitekim flimdi
bütün bu istekler karfl›s›nda bütün mü’minler, Tevrât
pek çok mûcizeler gösterdi. ve di¤er ilahi kitaplar›n
Böylece flüphe ve tereddü- hak olduklar›na inanmak-
de mahal b›rakmad›. ta, fakat bugün Kur’an-›
Hazret-i ‹sa, davetinin kerim hariç di¤erlerinin
ikinci safhas›nda, kendin- tahrif edilip, de¤ifltirilmifl
den önce, Benî israil pey- oldu¤unu bilmektedirler.
gamberlerinin ilki olan Mu- Yine bütün ilahi kitaplar-
sa aleyhisselama gönderi- da, Allahü teâlâ taraf›ndan
peygamberler tarihi ansiklopedisi 392
‹SA ALEYH‹SSELÂM

peygamberler vas›tas› ile O’na davet etti¤im fleyde


bildirilen iman, itikad hu- bana itaat edin.
suslar› hep ayn› olup, hiç ‹sa aleyhisselam ayn›
de¤iflmemifltir. Bütün pey- zamanda kavmine âhir za-
gamberler ümmetlerine man peygamberi olan
ayn› iman› bildirmifller, Muhammed aleyhissela-
hep ayn› fleylere inanmay› m› da haber veriyor ve
emretmifllerdir. Çeflitli za- flöyle diyordu:
manlarda gönderilen ilahi
dinlerde olan de¤ifliklikler, - Ey ‹srailo¤ullar›! Ben
hep ibadetlerde, kalb ve size Allahü teâlân›n pey-
beden ile yap›lmas› ve sa- gamberiyim. Benden ev-
k›n›lmas› icabeden husus- vel Musa’ya nazil olan
larda olmufltur. ‹mana aid Tevrât’› tasdik edici ve
hususlar de¤iflmemifltir. benden sonra gelecek Ah-
med (Muhammed aley-
‹sa aleyhisselam da
hisselam) ismindeki pey-
kavmine, kendinden önce
gamberin müjdecisiyim.
gönderilmifl olan Tevrât’›
tasdik etti¤ini bildiriyor ve ‹sa aleyhisselam dave-
flöyle diyordu: tinin üçüncü safhas›nda,
- Size hem benden ön- kendilerine peygamber
ce nazil olan Tevrât’› tas- olarak geldi¤i ‹srailo¤ulla-
dik edici olarak, hem de r›n› tevhîde, ancak ve sa-
üzerinize haram k›l›nm›fl dece Allahü teâlâya inan-
olan fleylerin baz›s›n› Hak maya, s›rf O’na iman et-
teâlân›n sizlere mübah et- meye davet etti ve ‹srailo-
ti¤ini bildirmek için gel- ¤ullar›na flöyle dedi:
dim ve sizlere Rabbiniz- - fiüphe yok ki, Allahü
den, peygamberli¤imi teâlâ benim de Rabbimdir,
tasdik edici ‹ncil’i getir- sizin de Rabbinizdir. Öyle
dim. O halde art›k Allahü ise O’na ibadet edin. ‹flte
teâlâdan korkun ve sizi dosdo¤ru yol budur. Ey ‹s-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 393
‹SA ALEYH‹SSELÂM

railo¤ullar›! Benim de Rab- pek az kifli inand›. Üstelik


bim, sizin de Rabbiniz olan onun, davette ›srar› ço¤a-
Allahü teâlâya ibadet edi- l›p devam ettikçe, ‹srailo-
niz. Benim ilah oldu¤um ¤ullar›n›n bunu kabul et-
flekilde bir itikadda bulun- memek hususundaki inad
may›n. Zira ilah olmakla ve ›srarlar› da art›yordu.
benim münasebetim yok- Gün geçtikce biraz daha
tur. Çünkü ben de sizin gibi h›rç›nlafl›yorlar, bu daveti
bir beflerim. Her kim Alla- kabul etmemelerinin ya-
hü teâlâya flirk, ortak ko- n›nda, onun, tebli¤e de-
flarsa, muhakkak ki, Allahü vam etmesine de dayana-
teâlâ ona Cenneti haram m›yorlard›. Bir de, onu, bu
etmifltir. Onun meskeni, vazifeden al›koymaya ça-
var›p kalaca¤› yer Cehen- l›flmak için fevkalade gay-
nem’dir. fiirkle kendi nefis- ret sarfediyorlard›.
lerine zulmedenlere, kendi-
lerini Cehennem’den kur- Nihayet Benî ‹srail ifli
tarma hususunda yard›m daha da ileri götürüp Haz-
edecek hiç kimse yoktur. reti ‹sa’y› öldürmeye te-
flebbüs ettiler. Bunun üze-
‹sa aleyhisselam böyle
rine Hazreti ‹sa, kendisine
söylemekle onlara, hem
imân edenler aras›ndan
hak olan do¤ru itikad› bil-
seçti¤i on iki mü’mine,
dirip tarif etti, hem de flirk
ve baflka sebeplerle kendi- (havârîlere);
lerine zulmedenlere asla - Allahü teâlân›n dinine
yard›mc› bulunmayaca¤›- hizmette ve onu muhafa-
n› bildirdi. za edip korumada kim ba-
‹sa aleyhisselam, ‹sra- na yard›mc› olacak? bu-
ilo¤ullar›n›n imana gelme- yurdu. Havârîlerin hepsi
leri ve hidayete kavuflma- birden dediler ki:
lar› için ne kadar davet ve - Bizler, Allahü teâlân›n
tebli¤de bulundu ise de, dinine yard›mc›lar›z. Biz-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 394
‹SA ALEYH‹SSELÂM

ler, Hak teâlâ hazretlerine Havarilerin bu sözleri,


inan›p, imân ettik. Bütün dinlerinin hak oldu¤unu
varl›¤›m›zla, her fleyimiz- ve her peygamberin bil-
le Allahü teâlân›n dinine dirdi¤i ayn› iman esaslar›
yard›m edece¤iz, bu yola oldu¤unu ikrar ettiklerini
destek olaca¤›z. Allahü ifade etmektedir. Bundan
teâlân›n dininin yard›mc›- sonra da Havârîler, Hak te-
lar› olmam›z elbette la- âlâya yönelerek;
z›md›r. Çünkü biz, Allahü - Ey Rabbimiz! Taraf›n-
teâlâya imân ettik. O’na dan, kat›ndan bize ne inzal
imân ise; O’nun dinine etmifl, göndermifl isen, biz
yard›mc› olmay›, O’nun onlar›n hepsine imân et-
sevdiklerini himaye ve tik. Art›k bizi, birli¤ini ve
müdâfaa etmeyi, Allahü peygamberlerinin hak ol-
teâlân›n dininin düflman- du¤unu tasdik eden, emri-
lar› ile de muharebe et- ne uyup, nehyettiklerin-
meyi icabettirir. den sak›nanlarla ismimizi
Sen flâhid ol ki bizler onlar›n isimleri ile beraber
sana tam ba¤l› gerçek yaz. ‹kram etti¤in fleylerde
îman edenlerdeniz. Yani bizi de onlar›n aras›na kat,
biz, sana yard›m hususun- diye yalvar›p ilticada bu-
da bizden istedi¤ine bo- lundular.
yun e¤ici, seni himâye ve Böyle söyleyen bu mü-
müdâfaa edicileriz. Bu hu- minlere “Allahü teâlân›n
susta Allahü teâlân›n em- dininin yard›mc›lar›” mâ-
rine teslim olucular›z. Pey- nâs›na “Ensârullah” de-
gamberlerin kavimlerinin mifltir. Bu halis mü’minler
lehinde ve aleyhinde fla- “Havârîler” ad› ile de an›l-
hidlik edecekleri o k›ya- m›fllar ve daha çok bu
met gününde, bizim isimle tan›nm›fllar, âyet-i
mümin oldu¤umuza fla- kerimelerde de bu isimle
hidlik eyle. zikrolunmufllard›r.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 395
‹SA ALEYH‹SSELÂM

Havariler hias: Bilindi¤i gibi, Yudas


Havârîler: ‹sa aleyhis- ‹shar Yot (Yehûdâ)
selam›n kendisinden son- mü’min iken mürted ol-
ra ‹sevili¤i dünyaya yay- mufl yani imândan ayr›l-
mak için, eshab› aras›n- m›fl ve ‹sa aleyhisselam›n
dan seçti¤i on iki mü’min bulundu¤u yeri Yahudile-
zatt›r. Bunlar›n isimleri re haber vermiflti. Netice-
flöyledir. de Yahudilerin gözüne, ‹sa
aleyhisselam fleklinde
1- Petrus veya Pierre:
gösterilmifl, dolay›s›yla
As›l isminin, fiem’ûn, Si-
onlar, Hazreti ‹sa zann›yla
mon veya Sim’ân oldu¤u
bunu çarm›ha germifller-
da bildirilmifltir.
di. Hazreti ‹sa da semaya
2- Anderas: Petrus’un kald›r›lm›flt›. ‹flte, dinden
kardeflidir. Buna Andre de ç›karak, mürted olup çar-
denir. m›ha gerilen Yudas’›n ye-
3- Yuhannâ: Yahyâ de- rine, havârîler, Mathias’›
mektir. Buna, Johannes, havârî seçtiler.
Jean ve Jani de denir. Or- ‹sa aleyhisselamdan
todokslar Juvan, ‹ngilizler sekiz sene sonra ondan
John, Ermeniler de Ohan- iflittiklerini yazan Mettâ
nes demektedirler. (Matthaus, Mattieu) baflka
4- Büyük Ya’kûb: ‹ngi- olup havârîlerden de¤ildir.
lizler buna James, Frans›z- 9- Küçük Ya’kûb veya
lar ise Jacque derler. Yu- Jacque.
hannâ’n›n kardeflidir.
10- Simon veya
5- Filip. fiem’ûn.
6- Toma yahut Thomas. 11- Yehûdâ veya Yu-
7- Bartelemi veya Bar- das: Küçük Ya’kûb’un kar-
tolome. deflidir.
8- Matthias veya Mat- 12- Taddeus (Thadda-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 396
‹SA ALEYH‹SSELÂM

us): Luka’n›n ‹ncil’inde, gece suya atm›fl ve bofl


havârî olarak bunun yeri- ç›km›flt›. ‹sa aleyhisselam
ne Judas Yakobi’nin ismi “Tekrar sal” buyurdu. A¤›
yaz›l›d›r. Mettâ’n›n ‹ncil’in- tekrar sald›¤›nda o kadar
de ise Lebbaus denildi¤i bal›k avland› ki, iki sanda-
bildirilmifltir. l›n adamlar› toplan›p ba-
‹sa aleyhisselamdan l›klar› güçlükle ç›kard›lar.
gördüklerini ve iflittiklerini Sandallar› bal›kla doldur-
do¤ru olarak yazm›fl olan dular. Sonra hepsi iman
Barnabas, kendisinin on ettiler.
iki havârîden biri oldu¤u-
nu bildiriyor. H›ristiyan ki- Gökten sofra inmesi
tablar›nda bunun yerinde
Thomas yaz›l›d›r. Havârîler, gökten bir
sofra inmesi için, Hazreti
Havarilerin nas›l iman ‹sa’dan duâ etmesini iste-
ettikleri flöyle anlat›lmak-
diler. ‹sa aleyhisselam on-
tad›r:
lara; hakîkî imân sahibi
Hazreti ‹sa bir yolculuk- iseler, Allahü tealâdan
ta bunlara u¤rad›¤›nda ba- korkmalar›n› ve böyle fley-
l›k avlarlarken gördü ve; ler istememelerini bildirdi.
- Siz flimdi bal›kç›lars›- - Siz Allahü teâlân›n
n›z. Bana tabi olursan›z, kudretinden flüphe mi
halk› ebedî hayatta ve ediyorsunuz? O’nun gök-
sonsuz saâdette tutars›- ten bir sofra indirmeye
n›z, dedi. “Sen kimsin?” kâdir oldu¤u hususunda
diye sorduklar›nda; tereddüdünüz oldu¤un-
- Ben Allah›n kulu ve dan m› böyle bir fley iste-
resûlü olan Meryem o¤lu meye cesaret ediyorsu-
‹sa’y›m, buyurdu. nuz? diyerek, bu istekleri-
Mûcize istediler. Reisle- nin münasib olmad›¤›n›
ri olan fiem’ûn bal›k a¤›n› anlatt›. Daha evvel kendi-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 397
‹SA ALEYH‹SSELÂM

lerine mucize gösterdi¤i- Böylece istek ve niyet-


ni, art›k Allahdan korkma- lerinde samimi olduklar›
lar›n›, fazla ileri gidip had- anlafl›l›nca, ‹sa aleyhisse-
di aflmamalar›n› emretti. lam gusl edip iki rekat na-
Havârîler; maz k›ld›. Üzerinde eski
- Biz o sofradan yeme- bir elbise vard›.
yi, kalbimizin mutmain ol- Ayakta durdu ve elleri-
mas›n›, senin bize söyle- ni ba¤layarak, bafl›n› önü-
diklerinin do¤ru oldu¤unu ne e¤di. Çok a¤l›yordu. Al-
yakinen bilmek istiyoruz. lahü teâlân›n lütfuna gü-
Maksad›m›z, Allahü teâlâ- venerek duâ edip yalvard›.
n›n lütfuna nail olmak, bu- Hak teâlâdan, kendilerine
na kavuflmakla imân›m›- bir sofra indirmesini, sof-
z›n kuvvet bulmas›n› ran›n kendisinin peygam-
te’min etmektir. Yoksa bo- berli¤ine bir âyet, mucize
zuk bir maksad›m›z yoktur, olmas›n›, o günün, kendi-
dediler. leri ve daha sonra gelen-
Böylece havârîler, bu- ler için bayram, nefl’e ve
nu istemekteki maksadla- sevinç günü olmas›n› ni-
r›n›n, Hak teâlân›n kudre- yaz etti. Niyaz›nda Hak te-
tinde tereddüd ve daha âlân›n, r›z›k verenlerin en
önce gördükleri mucizele- hay›rl›s› oldu¤unu beyan
re kanâatsizlik olmad›¤›n› etti.
bildirdiler. Gerçekten mak-
sadlar›; açl›klar›n› gider- Hazreti ‹sa’n›n bu mü-
mek, sofran›n indi¤ini biz- nâcât› üzerine Allahü teâlâ
zat görerek kalben mut- buyurdu ki:
main olup imânlar›n› kuv- - Yâ ‹sa! Ben istenilen
vetlendirmek; bir de bizzat sofray› istenilen flekilde
gözleriyle gördüklerini gökten indirmeye mutlak
orada bulunmayanlara kâdirim, elbette indiririm.
anlatmakt›r. Lakin sofra geldikten sonra
peygamberler tarihi ansiklopedisi 398
‹SA ALEYH‹SSELÂM

nimete nankörlük ve küfre- âlân›n ismi ile diyerek sof-


den olursa, böylelerine ran›n üstünde bulunan ör-
âlemde hiç bir kimsenin tüyü kald›rd›.
görmedi¤i azab› ederim. Örtü kald›r›l›nca, sofra-
Bundan sonra, insanla- n›n üzerinde, kendi ya¤›y-
r›n gözleri önünde, du- la k›zarm›fl ve kebap ol-
man gibi hafif iki bulut mufl bir bal›k gördüler. Ba-
aras›ndan k›rm›z› bir sofra l›¤›n üstünde pul, içinde
indi. ‹sa aleyhisselam a¤l›- k›lç›k yoktu. Bafl taraf›nda
yor, bir taraftan da; “Ey Al- tuz ve kuyruk k›sm›nda ise
lah›m! Beni flükredenler- bir kâse içinde sirke ve et-
den eyle. Yâ Rabbî! Onu raf›nda çeflit çeflit sebze
rahmet k›l! Cezâ ve azâb bulunuyordu. Ayr›ca sof-
k›lma” diye yalvar›yordu. rada ayr› ayr› konmufl befl
Sofra indi¤inde orada adet ekmek vard›. Ekmek-
bulunan herkes sanki hay- lerden birinin üzerinde
retten donakalm›flt›. Bere- zeytin, ikincisinde bal,
ketli sofran›n güzel kokusu üçüncüsünde ya¤, dör-
haz›r olanlar›n üzerine düncüsünde peynir ve be-
misk ve amber gibi yay›l›- flincisinin üzerinde de ku-
verdi. Sonra ‹sa aleyhisse- rumufl et vard›.
lam abdestini tazeleyip Havârîlerin r eisi
namaz k›ld›. Ümmeti hak- fiem’un, Hazreti ‹sa’ya:
k›nda, bu nimetlere flük-
retmemeleri halinde çok - Bu yemek dünya m›
büyük cezaya u¤rayacak- yoksa âhiret yiyeceklerin-
lar›n› düflünerek endiflele- den midir? diye suâ etti.
niyor ve bu sebeple a¤la- Bunun üzerine ‹sa aleyhis-
y›p s›zl›yordu. Daha sonra; selam;
“Bismillâhi hayr-ur-râz›- - Hiç birinden de¤il. Al-
kîn” yani r›z›k verenlerin lahü teâlân›n, kudretiyle
en hay›rl›s› olan Allahü te- flimdi yaratt›¤› yemektir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 399
‹SA ALEYH‹SSELÂM

Yiyin ve Allahü teâlân›n Orada bulunanlar, Haz-


nimetlerine flükredin, bu- reti ‹sa’ya; “Önce siz ye-
yurdu. Havârîler; yin” dediler. O ise; “Hay›r
- Ey Allah›n peygambe- kim istediyse onlar yesin”
ri! Bu mûcize içinde bir buyurdu. Havârilerde bir
mûcize daha gösterir misi- korku meydana geldi. ‹sa
niz? deyince; Hazreti ‹sa; aleyhisselam fakir, hasta,
cüzzaml›, abrafl ve sakatla-
- Ey bal›k! Kâinât›n
r› ça¤›r›p;
Rabbinin izni ile diril! bu-
yurdu. - Allahü teâlân›n ihsan
etti¤i bu r›z›ktan yiyin! Si-
Sofradaki bal›k o anda zin için âfiyet, baflkalar›
canland›. Üzerinde pullar için belâd›r, buyurdu.
olufltu ve hareket etti. Havâ-
rîler endifleye kap›ld›lar. ‹sa Bunlardan erkek ve ka-
aleyhisselam onlar›n, mûci- d›n bin üç yüz kifli yedi.
Hepsi doydu. Bereketin-
ze üzerine mûcize istemele-
den, herkes yiyip doydu-
rini hofl karfl›lamad›. Sonra;
¤u halde bal›k oldu¤u gibi
- Korkar›m ki, azâb olu- kalm›fl, sofrada bir eksil-
nursunuz, dedi. Ard›nda da; me olmam›flt›. ‹nsanlar›n
- Ey bal›k! Hak teâlân›n gözleri önünde bu bereket
izni ile eski haline dön, bu- sofras› tekrar gö¤e çekildi.
yurdu. Bal›k hemen eski Sofran›n bereketiyle has-
k›zarm›fl halini ald›. talar flifâ bulup, fakirler

peygamberler tarihi ansiklopedisi 400


‹SA ALEYH‹SSELÂM

zengin oldu. Üstelik bun- - Ey Tevmân! Takdir


lar ömürleri boyunca has- böyledir ki, yak›n zaman-
tal›k ve yoksulluk da gör- da senin bafl›na bela gele-
mediler. Sofradan yeme- cek, buyurdu. fiem’ûn da;
yenler bu hali görünce - Yâ Rûhallah! ‹zin verir-
üzülüp, piflman oldular. seniz ben de gideyim, ama
bir flart›m vard›r. E¤er dara
‹sa aleyhisselâm›n düflersem ve sizi ça¤›r›r-
elçileri sam, nazar›n›z›, himmet ve
‹sa aleyhisselam Nu- yard›m›n›z› eksik etmeyesi-
saybin’de bulunan kibri ve niz, deyip, izin ald›.
zulmü ile meflhur bir hü- Üçü beraber o flehre
kümdar› imâna davete do¤ru gittiler. fiem’ûn,
me’mur edilince, harekete flehrin d›fl›nda durup, yol-
geçti. Havârîlere; dafllar›na,
- Hanginiz bu flehre va- - Siz girin seslenin, za-
r›p; “Allahü teâlân›n kulu rara u¤rarsan›z, ben sizi
ve resûlü ve kelimesi olan kurtarmaya çal›fl›r›m, de-
‹sa aleyhisselam, size di. Ya’kûb’la Tevmân flehri
do¤ru geliyor” diye sesle- girdi. Ya’kûb bildirilen fle-
nir, buyurdu. ‹çlerinden kilde seslendi. Sesi du-
Ya’kûb; yunca insanlar onlar›n
- Ben gideyim, dedi. ‹sa bafllar›na topland›. Allah›n
aleyhisselam ona; birli¤ine davet ettiler, an-
- Peki git, ama oradan cak onlar inanmad›lar.
en önce uzaklaflan sen Oran›n halk›, daha önce
olacaks›n, buyurdu. ‹sa aleyhisselam ile Mer-
Havari Ya’kub’dan son- yem’i gerçek d›fl› flekilde
ra içlerinden Tevmân, izin iflitip, sû-i zan ettiklerinden,
al›p beraber gittiler. Hazre- -hâflâ- dil uzat›p, lanet etti-
ti ‹sa, Tevmân’a; ler. Elçileri flehrin hakimine
peygamberler tarihi ansiklopedisi 401
‹SA ALEYH‹SSELÂM

götürdüler. fiâh, Tevman’a - Kâhinler de bunu ya-


iflkence ettirip, zindana at- pabilir, baflka alamet var
t›rd›. fiem’ûn bu hali haber m›?
al›p flehre girdi. Halini gizle- - Çamurdan kufl sûreti
di. Güzel tedbir ve baz› ça- yap›p üfleyince, kuflun
relerle hakime yaklaflt›. Hu- canlan›p uçmas›..
susi adamlar›ndan ve ne-
- Sihirbazlar da bunu
dimlerinden, sohbet arka-
yapabilir, baflka alamet
dafllar›ndan oldu. Bir gün
var m›?
flehrin hakimine;
- Hak teâlân›n izni ile
- Müsâmahan›za s›¤›-
ölüleri diriltir.
narak Tevmân’dan birkaç
fley sormama izin verme- Tevman’›n bu sözü
nizi isterim, dedi. fiah; üzerine fiem’ûn Hakime
“Peki” dedi. fiem’ûn; Tev- bak›p;
mân’› yan›na getirtti. Bir- - Bu büyük iddiadad›r.
birlerini hiç tan›m›yor gibi Ölüleri diriltmek, Allahü
davrand›lar. fiem’ûn; teâlâya ve mûcize olarak
- Ey kifli, senin sözün peygamberlere mahsus-
nedir? dedi. Tevmân; dur, sihirbaz ve yalanc›la-
- ‹sa aleyhisselam Alla- r›n ifli de¤ildir. E¤er do¤ru
h›n kulu ve resûlüdür de- ise, ‹sa’y› ça¤›rt›p soral›m.
rim, dedi. O bunu inkar ederse, bu
adama her çeflit azâb› ya-
- Sözünün do¤rulu¤u- pal›m; yok ölüyü diriltirse
na delilin nedir, deyince; ki bu çok zor bir ihtimaldir,
- Her hastal›¤a ilac ol- o zaman ona imân getire-
makt›r, dedi. lim, dedi.
- Tabibler de bunu ya- Hakim, fiem’ûn’un bu
pabilir, baflka delil var m›? sözlerini hofl karfl›lad›. Ha-
- Evlerinde ne yeyip ne ber gönderdiler. Hazreti
saklad›klar›n› bildirmektir. ‹sa geldi. fiem’ûn yine ta-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 402
‹SA ALEYH‹SSELÂM

n›m›yor gibi davran›yor- idaresi alt›nda bulundu-


du. Uzun uzun suâller so- ran kral taraf›ndan da du-
rup, ‹sa aleyhisselam ikrar yuldu. Elçileri yan›na ça-
ve kabul edince, fiem’ûn; ¤›rt›p görmek istedi. Elçi-
- E¤er do¤ru isen, has- ler kral›n yan›na geldikle-
taya flifây› bu sakat ada- rinde onlara;
m›nda deneyelim, dedi. - Siz kimsiniz? dedi. El-
‹sa aleyhisselam, çeflitli çiler;
mucizeler gösterdi. Ölüleri - Biz ‹sa aleyhisselam›n
diriltti ve hastalar› iyilefltir- elçileriyiz, dediler.
di. Neticede Hakim ve as- - Bu flehre niçin geldi-
kerleri, kumandanlar› bu niz, maksad›n›z nedir?
mûcizeleri görüp, Hazreti - Sizi, iflitmeyen, gör-
‹sa’n›n Allah taraf›ndan meyen ve hiç bir fleye ka-
peygamber olarak gönde- dir olmayan âciz putlara
rildi¤ine gönülden inan›p tapmaktan vazgeçip, her-
imân getirdiler. fleye kâdir olan ve her fle-
yi yaratan Allahü teâlâya
Habib-ün Neccar imân ve ibadet etmeye
‹sa aleyhisselam havâ- davet için geldik.
rîlerinden iki kifliyi, Allahü - Putlar›m›zdan baflka
teâlân›n emri ile Antak- bir ilâh m› vard›r?
ya’ya göndererek, orada - Evet vard›r. Seni ve
yaflayan ve putlara tapan ilâh diye tapt›¤›n putlar›
insanlar›, imâna davet et- ve her fleyi yaratan Allahü
meleri için vazife vermiflti. teâlâd›r.
Bu emir üzerine Antak- Elçilerin bu sözüyle
ya’ya giden elçiler, halk› kendilerini imana davet
Allahü teâlâya imâna, tev- eden elçileri hapsettirdi.
hide, davet ettiler. Onlar›n Bu hapsedilme hadisesin-
bu davetleri, Antakya’y› den sonra, ‹sa aleyhisse-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 403
‹SA ALEYH‹SSELÂM

lam, havârîlerinin reisi lanlay›p, imân etmediler.


olan fiem’ûn’u da, Antak- Onlarla mücâdele ettiler.
ya’ya gönderdi. fiem’ûn - Siz de bizim gibi insan-
oraya var›p, kendini tan›t- s›n›z, bizden üstün bir me-
madan ve dikkat çekme- ziyetiniz yoktur. Hem Alla-
den, kral›n yak›nlar›yla ya- hü teâlâ aleme ne vahiy, ne
vafl yavafl temas kurdu. risalet, k›saca hiç bir fley
Onlarla samimi bir hava göndermemifltir. Siz yalan
içinde görüflüp konuflma- söyleyenlerdensiniz, dedi-
ya bafllad›. Onlar da
ler. Elçiler dediler ki:
fiem’ûn’un kral ile temas
kurmas›n› sa¤lad›lar. Ni- - Rabbimiz biliyor ki
hayet fiem’ûn, kral›n mu- biz, Rabbimizin emriyle,
habbetini kazand›. Bun- ‹sa aleyhisselam›n sizi
dan sonra hapsedilmifl imâna davet etmek için
olan elçileri kurtarmak, gönderdi¤i elçileriz. Bizim
kral› ve halk›, Allahü teâlâ- üzerimize düflen vazife
ya imâna davet etmek için apaç›k bir tebli¤dir.
faaliyete geçti. ‹sa aleyhisselam›n
fiem’ûn, krala çok tesir gönderdi¤i elçiler: “Bizim
etti¤ine iyice kanâat getir- üzerimize düflen, apaç›k
dikten sonra, maksad›n› bir tebli¤dir” demekte,
krala aç›klad›. Bunun üze- hem kendilerini teselli edi-
rine kral ve krala ba¤l› yorlard›. Yani; “Biz size
olanlardan bir cemâat tebli¤de bulunmak sûre-
imân ettiler. Halka da teb- tiyle vazifemizi yapt›k. Ar-
li¤de bulundular. t›k biz bunun mes’uliyetin-
- Gerçekten biz, size den, boynumuzdaki bu
imânâ davet etmek için borçtan kurtulduk” dedi-
gönderilmifl elçileriz. Alla- ler. Hem de Antakya halk›-
hü teâlâya imân ediniz, de- n›, davetleri üzerinde dü-
diler. Fakat halk onlar› ya- flünmeye teflvik ettiler.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 404
‹SA ALEYH‹SSELÂM

Çünkü; “Bizim üzerimi- etti¤i fleyleri ararlar. Hevâ


ze düflen, apaç›k bir tebli¤- ve heveslerine uygun gör-
dir” demek, onlar›n bu teb- medikleri fleyi red ve inkar
li¤ hakk›nda ve kendi du- ederler. Hattâ bütün hay›r-
rumlar› hakk›nda düflün- lar› ve saâdetleri içinde
melerini icabettiriyordu. toplayan bir fleyi nefsleri-
Çünkü bu elçiler, tebli¤leri- nin hevâs›na ve bozuk is-
ne karfl›l›k olarak onlardan teklerine uymad›¤› için ka-
ne bir ücret, ne de bir bafl- bul etmezler.
kanl›k, makam, mevki isti- ‹flte bu sebeple, Antak-
yorlard›. Onlar›n iflleri sa- ya ahalisi, elçilere; “Biz sizi
dece insanlar› imâna davet sevmiyoruz. Zira siz, bizim
ve bunu insanlara anlat- arzumuzun tersine bir ta-
mak idi. Bütün bunlar ise k›m fleyler teklif ediyorsu-
ak›l sahiplerini, tefekküre, nuz. Bize böyle “imân edi-
iyi düflünmeye sevkeden niz” demekten vaz geçin.
sebeplerden idi. E¤er bu teklifiniz vazgeç-
mezseniz, sizi tafla tutarak
‹sa aleyhisselam›n elçi-
öldürürüz” dediler. Nefsle-
lerinin davetten vazgeç-
rinin hevâs›na ve taflk›n is-
memeleri üzerine Antakya
teklerine uyan azg›n insan-
ahalisi:
lar›n âdeti flöyledir ki; mak-
- Do¤rusu biz, sizin yü- sadlar›na kavuflmak için
zünüzden u¤ursuzlu¤a önce çeflitli hile ve desîse-
düfltük, ya¤mursuz kald›k. lere baflvururlar. Böylece,
E¤er bu sözünüzden vaz- içlerinde bulundurduklar›
geçmezseniz muhakkak azg›nl›¤› ve kötülükleri giz-
sizi taflla öldürürüz. Biz- lemek isterler.
den size ac›kl› bir iflkence E¤er böylece maksad-
de dokunur, dediler. lar›na ulaflamazlarsa, zora
Câhillerin âdeti flöyle- ve tehdide baflvururlar.
dir ki, hep nefislerinin arzu Nitekim putperest Antak-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 405
‹SA ALEYH‹SSELÂM

yal›lar, ‹sa aleyhisselam›n rin, elçiler ile mücâdele et-


gönderdi¤i elçilere karfl› bu mekte olduklar› yere geldi.
yola baflvurmufllard›r. “Si- Halka, böyle bir iflten vaz-
ze bizden ac›kl› bir iflkence geçip, onlara inanmalar›n›
dokunur” diyerek, öldürün- söyledi.
ceye kadar tafllayacaklar›n› - Ey kavmim! Uyun bu
söylemeleri bu sebepledir. gönderilen elçilere... Uyun
Onlar›n bu tehdidine karfl› sizden hiç bir ücret isteme-
elçiler bir ad›m bile gerile- yen o kimselere... Onlar hi-
mediler ve:
dayet üzeredilerler. Onlara
- U¤ursuzlu¤unuz be- uyunuz ki, tebli¤ etmeleri
raberinizdedir yani bat›l ve sak›nd›rmalar›ndan do-
inanc›n›zda ve bozuk ame- lay›, sizden bir ücret istemi-
linizdedir. Size nasihat edi- yorlar. Onlar sizi dünya ve
lirse bunu u¤ursuzluk sa- âh›ret hayr›na davet etmek-
yacak ve küfrünüzde de- tedirler. Lay›k olan fley, on-
vam m› edeceksiniz? Do¤- lara ittiba etmeniz, tâbi ol-
rusu siz haddi aflm›fl bir
man›zd›r, dedi. Habîb’ün-
kavimsiniz, dediler.
Neccâr böyle deyince, put-
Antakya ahalisi, kendile- perest halk;
rini saâdete kavuflturmak
- Yoksa sen, bizim dini-
isteyen elçiler ile inatç› bir
mize muhalefet edip, bu
mücâdeleye girdiler ve aslâ
dinlemediler. Neticede on- elçilerin dinine mi tâbi
lar› tafllayarak öldürmeye olursun? Bizim ilâhlar›m›-
karar verdiler. Bu kararlar›- za tapmay›p, onlar›n ilâh›-
n›, daha önce elçilerle gö- na m› ibadet ediyorsun?
rüflüp imân eden, Ha- dediler. Habib-ün Neccar:
bîb’ün-Neccâr iflitmiflti. - Bana ne oldu ki, beni
fiehrin en uzak bir yerinde yaratan Allahü teâlâya
olan evinden ç›k›p, sür’atle ibadet etmeyeyim? Siz öl-
koflarak, imân etmeyenle- dükten sonra O’na döndü-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 406
‹SA ALEYH‹SSELÂM

rüleceksiniz. Allahü teâlâ- bu nimete flükür gerekti¤i-


n›n huzurunda küfrünü- ne iflaret etti. Bu flükrün
zün, bat›l amellerinizin ce- de, insan›n, Allahü teâlâya
zas›n› göreceksiniz. Ben, imân ve ibadet etmesi ile
Allahdan baflkas›n›, putla- olaca¤›n› belirtti.
r› ilah edinir miyim? E¤er Habîb-ün Neccâr, kav-
Allahü teâlâ bana bir zarar mini ikaz edip, gelen elçi-
yapmak dilerse, putlar›n leri dinlemelerini ve Alla-
flefaati bana hiç bir fayda hü teâlâya imân etmeleri-
vermez ve onlar beni kur- ni söyledikten sonra, ken-
taramazlar. E¤er ben, Alla- disinin Allahü teâlâya
hü teâlâdan baflkas›na imân etti¤ini flöyle bildir-
ibadet edersem, apaç›k bir mifltir:
hüsrân, sap›kl›k içinde
- fiüphe yok ki ben, sizi
olurum, diye cevap verdi.
de yaratan Allahü teâlâya
imân ettim. ‹flte bunu ben-
Habib-ün Neccar’›n den duyun. Gelin nasihat-
flehid edilmesi lerimi dinleyin.
Habîb-ün Neccâr, kav- Habîb-ün Neccâr bu
minin inkâr içinde oldu¤u- sözleri söyleyince, bunu
nu görünce, onlara karfl› ifliten putperest halk, hep
ifade tarz› çok üstün olan birden hücûm edip, tafla
bir hitapla konufltu. Böyle- tutarak onu flehid ettiler.
ce, insan› yoktan yarata- Habîb-ün Neccâr, flehid
n›n Allahü teâlâ oldu¤unu edilmek üzere iken de;
ve insan›n öldükten sonra “Yâ Rabbî! Kavmime hi-
yeniden dirilece¤ini, dün- dayet ver” diyerek duâ
yada yapt›klar›n›n hesab›- ediyordu. O flehid edilin-
n› verece¤ini anlatmak is- ce, Allahü teâlâ taraf›ndan
dedi. ‹nsan›n yarat›lmas›- rûhuna hitaben; “Haydi
n›n bir nimet oldu¤una, gir Cennete” buyruldu. Bu
peygamberler tarihi ansiklopedisi 407
‹SA ALEYH‹SSELÂM

hususta Yâsîn sûresinin yapt›klar› gibi yapmalar›-


26 ve 27. âyet-i kerimele- n›, yani düflmanlar›na bile
rinde meâlen buyruldu ki: ac›y›p, merhamet göster-
“(Bütün nasihatlerine melerini ve bu hususta
ra¤men kavmi Habib-ün- kendisine benzemelerini
Neccar’› flehid ettiler. fie- teflvik içindir. Nitekim o,
hid edilince, Hak teâlâ ta- kavmi kendisini öldürdük-
raf›ndan onun rûhuna hi- leri esnada bile, onlara
tabedilerek;) Haydi gir ac›y›p; “Yâ Rabbî! Kavmi-
Cennet’e denildi. (Onun me hidâyet ver” diye duâ
rûhu) dedi ki: Ne olurdu, etmifltir.
kavmim, Rabbimin beni Allahü teâlâ, imân et-
ba¤›fllad›¤›n›, Cennet’le meyen ve Habîb-ün Nec-
ikram edilenlerden k›ld›¤›- câr’› flehid eden putperest
n› bilselerdi. (Böylece kü-
kavme gadab edip, cezala-
fürden vazgeçip, imân et-
r›n› hemen verdi. Cebrâil
selerdi ve böyle nimeti ka-
aleyhisselam›n sayhas› ile
zanmaya ra¤bet etseler-
di.)” hepsi helak oldu. Kur’ân-›
kerimde meâlen flöyle
Meflhur ve mûteber buyruldu:
tefsirlerde flöyle bildirildi:
Habîb-ün Neccâr flehid “Ondan (Habîb-ün
edilince, rûhuna hitaben; Neccâr’›n kavmi taraf›n-
“Haydi gir Cennet’e” de- dan flehid edilmesinden)
nildikten sonra o, kavmi- sonra, kavminin üzerine
nin kendi halini bilmeleri- gökten bir ordu indirme-
ni temenni etti. Böyle bir dik, indirecek de de¤ildik.
temennide bulunmas›, (Helak edilifllerine sebep)
kavminin küfür ve inkâr- yaln›z bir sayha (Hazreti
dan dönüp tövbe etmele- Cebrâil’›n sayhas›) oldu,
rini, fliddetli k›zg›nl›k za- hemen sönüverdiler, ölüp
man›nda salih kimselerin gittiler.”
peygamberler tarihi ansiklopedisi 408
‹SA ALEYH‹SSELÂM

Bu sayha ile helak edi- lerine gelen elçiler ve bu


lenler, parlak bir atefle, he- elçileri dinleyip, söyledik-
lak edilmeleri de ateflin lerini kabul etmelerini
sönüflüne benzetilmifltir. söyleyen Habîb-ün Nec-
Canl› kimse parlak bir atefl câr, onlar›n dünya ve âh›-
gibidir. Canl› kimsede tabii ret saâdetine kavuflmala-
bir hararet vard›r. Bu hara- r›n› istemiflti. Fakat ne var
ret artt›¤›, ço¤ald›¤› za- ki, nefslerinin isteklerine
man, insandaki gadab ve uymalar› ve isyanlar› se-
flehvet halleri de artar. ‹flte bebiyle helak edildiler ve
Habîb-ün Neccâr’›n kav- bir anda sönüp gittiler.
minde de gadab ve flehvet
halleri pek fazla idi. Hazreti ‹sa’n›n gö¤e
‹flte Antakya ahalisi de, ç›kar›lmas›
gadablar›n›n fliddeti sebe- ‹sa aleyhisselam, ‹sra-
bi ile Habîb-ün Neccâr’› ilo¤ullar›na gönderilen bir
flehid ettiler. fiehvetlerine, peygamberdir. ‹srailo¤ul-
nefslerinin hevas›na pek lar› daha önce kendilerine
ziyade dalm›fl olduklar›n- Musa aleyhisselam›n ge-
dan, heva ve heveslerine tirdi¤i hak dine uymakta
tabi olarak hak ve do¤ru gevfleklik gösterdiler. Pek
sözü dinlemediler. Kendi- çok itirazda bulundular,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 409
‹SA ALEYH‹SSELÂM

hatta do¤ru yoldan tama- gönderilip, vazifelendiri-


men ayr›ld›lar. Musa aley- lince, ‹srailo¤ullar› ona
hisselamdan sonra da ne- inanmad›lar. Onu çok yu-
biler gönderildi. Bu nebi- muflak buldular.
ler, ‹srailo¤ullar›n› Musa Kurtar›c› olarak gelen
aleyhisselam›n bildirdi¤i ‹sa aleyhisselam, dünya-
dine uymalar› için uyar›p, da sulh ve selamet hisleri
tebli¤de bulundular. ‹sra- yerlefltirmeye, insanlar›
ilo¤ullar› bunlar› dinleme- birbirleriyle bar›flt›rmaya
di¤i gibi, pek ço¤unu da çal›flt›. Yahudilere, sap›k
flehid ettiler. ‹srailo¤ullar›- yolda olduklar›n› ve bun-
n›n bütün bu isyanlar› ve dan dönmelerini söyledi.
azg›nl›klar›; bazan zulüm
‹badet olarak yapt›klar›
ile öldürülmelerine, bazan
fleylerin gerçek ibadet ol-
da esir edilip zillet içinde
mad›¤›n› ve ahlaklar›n›n
yaflamalar›na sebep oldu.
bozuklu¤unu bildirdi. Ken-
‹sa aleyhisselama pey- disine tabi olmalar›n› ve
gamberli¤i bildirildi¤i s›ra- sadece gösterdi¤i yolun
da da ‹srailo¤ullar› da¤›n›k do¤ru oldu¤unu söyledi.
bir flekilde ve zillet içinde
yafl›yorlard›. Hatta kendi- Yahudilerden bir cema-
lerini kurtaracak bir pey- ât, ‹sa aleyhisselam ve an-
gamber bekliyorlard›. Bek- nesi Hazreti Meryem’e dil
ledikleri bu peygamberin, uzatt›lar. ‹sa aleyhisselam
mücadeleci, tuttu¤unu ko- bunu duyunca onlar hak-
paran, çok fliddetli, kavga- k›nda;
c›, Yahudileri di¤er millet- - Allah›m! Sen benim
lerin esaretinden kurtara- Rabbimsin. Sen beni “Ol”
cak olan bir flahsiyet ol- emrin ile yaratt›n. Bana ve
mas›n› umuyorlard›. ‹sa anneme dil uzatanlara la-
aleyhisselam, onlar› hida- net eyle, diye bedduâda
yete kavuflturmak için bulundu.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 410
‹SA ALEYH‹SSELÂM

Allahü teâlâ, onun bu Yahudiler, ‹sa aleyhisse-


duâs›n› kabul eyledi. Hazre- lama benzetilen flahs› ya-
ti ‹sa’ya ve annesine dil kalay›p, ‹sa aleyhisselam
uzatanlar› maymun ve do- diye öldürdükten sonra;
muza çevirdi. Bu durumu - E¤er bu ‹sa aleyhisse-
gören Yahudiler, hadiseyi lam ise, bizim arkadafl›m›z
aralar›nda görüfltüler. Haz- nerede? fiayet, bu bizim
reti ‹sa’y› aramaya bafllad›- arkadafl›m›z ise, ‹sa aley-
lar. ‹sa aleyhisselam›n ha- hisselam nerede? dediler.
vârîlerinden biri olan Yehû- ‹flte bu, Yahudilerin ‹sa
dâ (Judas), birkaç kurufl aleyhisselam hakk›nda ih-
karfl›l›¤› ‹sa aleyhisselam›n tilaflar›d›r. Bu hususta
yerini onlara haber verdi.
flüpheye düfltüler. “Yüzü
‹sa aleyhisselam› yakala-
ona benziyor, bedeni o de-
mak için Yahudilerle bera-
¤il” dediler.
ber eve girince, Allahü te-
âlâ, Yehûdâ’y› ‹sa aleyhis- Bu hususta, Kur’an-›
selama benzetti. Yahudiler kerimde Tevrât’› de¤iflti-
de, onu ‹sa aleyhisselam ren ‹srailo¤ullar›n›n inkâr-
diye yakalad›lar. Öldürüp lar› ve isyanlar› sebebiyle
ast›lar. ‹sa aleyhisselam da lanete u¤rad›klar› meâlen
gö¤e kald›r›ld›. Bu s›rada flöyle bildirildi:
33 yafl›nda idi. “Bu, (onlar› lanetleme-
H›ristiyanlar, ‹sa aley- miz) bir de inkârlar›ndan,
hisselam›n haça gerilip, Meryem’e büyük iftirada
orada öldü¤üne, fakat bulunmalar›nda, Allah›n
sonra dirilip gö¤e ç›kt›¤›- resûlü Meryem o¤lu
na, Müslümanlar ise, ‹sa ‹sa’y›; “öldürdük” deme-
aleyhisselam›n haça geril- lerinden ötürüdür. Yoksa,
medi¤ine, do¤rudan do¤- onu öldürmediler ve haça
ruya gö¤e kald›r›ld›¤›na germediler. Fakat onlara
inan›rlar. öyle göründü. (Onlardan
peygamberler tarihi ansiklopedisi 411
‹SA ALEYH‹SSELÂM

biri ‹sa (a.s.) fleklinde ken- kemmel flekilde) al›p me-


dilerine gösterildi ve bu leklerin makam›na yük-
adam öldürüldü.) Bu hu- seltece¤im. Seni (ecelin
susta ihtilaf edenlerin bil- bitince) öldürecek olan
gileri ancak zan etmekten benim. Seni (sana kaste-
ibarettir.” Onu asmad›lar, den) kafirlerin aras›ndan
onu öldürmediler. Bilakis, ç›karaca¤›m, onlar›n fler-
Allahü teâlâ, onu kendi lerinden kurtaraca¤›m.
kat›na yükseltti. Allahü te- Senin dinine tabi olanla-
âlâ her fleye kadirdir, ha- r›n, k›yamet gününe ka-
kimdir.” (Nîsâ: 157,158) dar küfredenlerin (âh›ret-
‹sa aleyhisselam›n diri te) dönüflü de yaln›z bana-
olarak gö¤e ç›kar›lmas› d›r. O vakit aran›zda, ihti-
hususunda, Âl-i ‹mrân sû- laf etti¤iniz fleyde hükmü
resinde de flöyle buyrul- ben verece¤im.
maktad›r: O kâfirlere gelince, ben
“Yahudiler (‹sa aleyhis- onlar› dünyada da âh›ret-
selam› öldürmek için) hile- te de en fliddetli bir azâbla
ye sapt›lar. Allah da (‹sa cezaland›raca¤›m. Ve on-
aleyhisselam› gö¤e kald›r- lar› azâbdan kurtarmak
mak ve hilekârlardan biri- için hiçbir yard›mc›lar›
ni ‹sa aleyhisselam gibi yoktur. Fakat imân edip,
gösterip, yine kendilerine salih amel iflleyenlere ge-
öldürtmek sûretiyle onla- lince, Allah onlar›n hay›r
ra) mukabele etti, ceza amellerinin sevab›n› nok-
verdi. Allahü teâlâ hile ya- sans›z olarak verecektir.
panlara, umulmayan yer- Allah zâlimleri sevmez”
den ceza vermeye onlar- (Âl-i ‹mrân: 54-57)
dan daha kadirdir. O za- “Onu kesinlikle öldür-
man Allahü teâlâ buyurdu mediler; tersine Allah onu
ki: “Yâ ‹sa! Muhakkak kendisine yükseltti.” ayeti
ben, seni yerden (en mü- Hazreti. ‹sa’n›n yukar› kal-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 412
‹SA ALEYH‹SSELÂM

d›r›lmas› anlam›na gel- flünüp, manevi derecesinin


mektedir. Zira bu ayette ve makam›n›n yükseltildi¤i
yükseltmek ve yukar› kal- tarz›nda tefsir etmek ayet-
d›rmak kelimesi (Rafea) lerin ak›fl›yla uyumlu de¤il-
kullan›lmaktad›r. Yükselt- dir. Yani bunun zikredilece-
mek ve yukar› kald›rmak ¤i yer bu ayet olamaz… Zi-
kelimesi bir fleyi afla¤›dan ra ayetlerin ele ald›¤› konu
yukar›ya nakletmek anla- bu mesele de¤ildir. Di¤er
m›na gelir. Baz›lar› bura- yandan büyük peygamber-
daki yüksetmeyi mecazi lerin (ülü’l-azm) hepsi de
anlam›na alarak; manevi üstün makama ermifl re-
makam ve derecesi yük- sullerdir.
seltildi, olarak tefsir et- (Allah onu yükseltti…)
mektedirler… Halbuki bir cümlesine (kendisine) ke-
kelimenin mecaza hamle- limesini ilave etmek sure-
dilmesi için gerçek mana- tiyle, Hazreti. ‹sa’n›n yük-
s›n›n imkan dahilinde ol- seltilmesi için bir var›fl ye-
mamas› gerekir. Kelimede ri (münteha) zikredilmesi,
gerçek manan›n kastedil- mecaz ihtimalini ortadan
mesine engel teflkil eden kald›rmaktad›r. Çünkü
bir karine oldu¤u zaman yükseltme için bir var›fl
bu takdirde mecaz anlam› yerinin tayin edilmesi,
al›n›r. Halbuki burada ma- manevi mevkinin kastedil-
nevi makam›n kastedildi- mesini anlamaya uygun
¤ine iflaret eden bir karine de¤ildir. Zira anlam bu ol-
ve alamet yoktur. Bu du- sayd›, o takdirde “Allah
rumda kelimenin gerçek onu yükseltti…” denirdi.
manas› olan yukar› kald›r- Fakat ayet: “Allah onu
mak, yükseltmek anlam› kendisine yükseltti…” de-
kesinlik kazan›r… mektedir. Kendisine yük-
Ayette belirtilen “yukar› seltmesi tabii ki semaya,
kald›rmak ve yükseltmek” meleklerin mekan›na kal-
anlam›n› mecaz olarak dü- d›rmas› anlam›ndad›r.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 413
‹SA ALEYH‹SSELÂM

Manevi derecesinin yük- Hazreti ‹sa’n›n nüzulu-


seltilmesi sadece Hazreti nu inkar edenler, Teveffi
‹sa Mesih’e has bir durum kelimesinin vefat ve öldür-
de¤ildir. Ki Allahü teala onu mek manas›na geldi¤ini,
burada Hazreti ‹sa’ya bir ih- dolay›s›yla onun ölmüfl
san ve iyilik olarak zikretsin. oldu¤unu ileri sürmekte-
Tersine bütün peygamber- ler… Al-i ‹mrân sûresinin
ler buna dahildir. Hatta sa- 55. âyet-i kerîmesinde ge-
lih ve iyi kimseler bile bu çen “müteveffîke” lâfz› s›-
duruma girerler… fat olup, seni öldürece¤im
Burada ayete “Allah mânâs›na de¤ildir. Teveffi
onun ruhunu yükseltti…” kelimesi baflka manalara
anlam› vermekte do¤ru da gelmektedir. Bunlardan
olarak gözükmemektedir. biri de “kabzetmek ve al-
Zira bu durumda sadece makt›r”. Mecaz olarak ca-
Hazreti ‹sa Mesihe mah- n›n› almak, öldürmek an-
sus bir durum de¤ildir. lam›na da gelir. Zemahfle-
Bütün peygamberler ve ri’nin “Esasu’l-Bela¤a” ad›
salihlerin ruhu Allaha yük- sözlü¤ünden anlafl›lan bu-
selir… O halde burada dur. O halde ayetin anla-
yükselen hem ruhu ve m›: Seni yerden alaca¤›m
hem de bedeniyle beraber ve kendime, semama kal-
onun flahs›d›r. Zaten hiç- d›raca¤›m, fleklindedir.
bir müfessir ayetteki yük- Teveffi Kelimesinin
seltmeyi manevi maka- “Almak, Kabzetmek” an-
m›n yükseltilmesi veya sa- lam›na Gelifline Kur’an-›
dece ruhunun yükselmesi kerimde bir çok misal var-
olarak tefsir etmemifltir. d›r. Baz›lar› flunlard›r:
Zira bu ayette mecaz ol- Allah, ölümleri an›nda
may›p ilk akla gelen an- canlar› al›r (teveffi ettirir);
lamla bir flahs›n ruhuyla ölmeyenleri ise uykular›n-
ve bedeniyle semaya kal- da al›r (teveffi ettirir…) Zü-
d›r›lmas› pek aç›kt›r… mer :42 :
peygamberler tarihi ansiklopedisi 414
‹SA ALEYH‹SSELÂM

“Geceleyin sizleri te- m› yükseltmeyi dilemifl ve


veffi ettiren ve gündüzün yükseltmifltir. Yahudiler
neler yapt›¤›n›z bilen taraf›ndan öldürülmesini
O’dur.” (Enam: 60 ) dilememifl ve çarm›ha
Yukardaki her iki ayette baflkas›n› gerdirmifl, Haz-
de geceleyin uykuda ruh- reti. Îsâ’y› öldürtmemifltir.
lar›n bir çeflit al›nmas›na Bunun için bâz› tefsîr âlim-
(uyku haline) teveffi denil- leri “teveffî” kelimesine
mifltir. Aç›kt›r ki bu ayetler- “almak” mânâs›n› verip;
de teveffi, ölüm anlam›na “Yahudilerin katlinden
gelmemektedir. ‹flte bun- h›fz etmek için, yerden se-
lar gibi Hazreti ‹sa hakk›n- ni kamilen al›r kabzede-
daki ayette geçen teveffi rim” meali ile te’vîl etmifl-
de ölüm anlam›nda de¤il- lerdir.
dir… “Kurtubî tefsîri”nde bu
Bir H›ristiyan papaz›n âyet-i kerîme tefsîr edilir-
haz›rlam›fl oldu¤u ve Bey- ken flöyle buyrulmufltur:
rut’ta katolik matbaas›nda “Dahhâk ve Ferrâ; “Ben
bas›lan Arapça “EI-Mün- seni yerden (en mükem-
cid” lügat kitab›nda “te- mel flekilde) al›p...” me-
veffâ” kelimesine; “Hakk›- alindeki âyet-i kerîmede
n› tam olarak almak” mâ- “teveffî” kelimesi ile “râfî’
nâs› verilmifltir. fiân›na lâ- “ yâni yükseltmek kelime-
y›k olan› vermek demektir. si aras›nda takdim te’hir
Öldürmek mânâs›na me- vard›r. Çünkü bu iki kelime
cazen kullan›lmaktad›r. aras›ndaki “vav”, tertîbi
Yâni bu âyet-i kerîmenin gerektirmez. Takdim te’hi-
meali; “Ben, senin flân›na re göre mânâ flöyledir:
lây›k olan› yapar›m, me- “Seni, imân etmeyip küf-
leklerin makam›na yük- redenlerin aras›ndan, ter-
seltirim” demektir. Allahü temiz olarak kurtar›p me-
teâlâ dilerse yükseltir. Al- leklerin makam›na yük-
lahü teâlâ, Îsâ aleyhisselâ- seltece¤im. Yeryüzüne in-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 415
‹SA ALEYH‹SSELÂM

dirilmenden sonra da Gö¤e ç›kar›l›rken vefat et-


(ecelin gelince) vefat etti- tirilmemifl ve uyutulma-
rece¤im.” m›flt›r. Bu kavil, Taberî’nin
Bu hususda Hasen-i tercihidir.”
Basrî hazretleri ve ‹bn-i
Cüreyc flöyle buyurmufl- Yehûda haça gerildi
lard›r; “Teveffînin mânâs›,
“Seni ölmeden yeryüzün- ‹sa aleyhisselam›n gö-
den al›p semâya yükselti- ¤e ç›kar›lmas› flöyle ol-
rim”demektir. Nitekim mufltur:
Arapça’da; “Falan kimse- Yahudilerin Hazreti
den mal›m› teveffî ettim” ‹sa’y› öldürmeye tefleb-
demek, mal›m› ald›m de- büsleri üzerine, Cebrâil
mektir. Bu bak›mdan “te- aleyhisselam ‹sa aleyhis-
veffî” kelimesi öldürmek selama çat› penceresi
mânâs›na de¤il, almak olan bir eve girmesini söy-
manas›nad›r...” ‹bn-i Zeyd ledi. ‹sa aleyhisselam böy-
de; “Teveffî, kabz yâni al- le bir eve girince, Cebrâil
mak manas›nad›r. Teveffî aleyhisselam onu bu ev-
ve yükseltme birlikte ol- den gö¤e ç›kard›. Yehûda,
mufltur. Îsâ aleyhisselâm
‹sa aleyhisselam›n fleklin-
ölmemifltir, diridir” buyur-
de gösterildi. ‹sa aleyhis-
du.
selam diye o yakaland› ve
Rebî’ bin Enes de; “Te- haça gerildi.
veffî, uyku ölümüdür yâni
uyumak, uyutmak mana- Orada haz›r bulunanlar
s›nad›r” buyurmufltur. Bu üç f›rkaya (gruba) ayr›ld›-
hususda sahih olan kavi, lar. Onlardan bir f›rka; “‹sa
Hasen-i Basrî’nin ve ‹bn-i aram›zda Allah idi. fiimdi
Zeyd’in buyurduklar› gibi gitti...” Di¤er f›rka; “‹sa
olup, flöyledir: “Allahü te- aleyhisselam, Allahü te-
âlâ Îsâ aleyhisselâm› diri âlân›n o¤lu idi..”, Öbür f›r-
olarak gö¤e kald›rm›flt›r. ka ise; “‹sa aleyhisselam,
peygamberler tarihi ansiklopedisi 416
‹SA ALEYH‹SSELÂM

Allahü teâlân›n kulu ve re- si ç›kt›. Kendisinin Allahü


sulüdür. Hak teâlâ semaya teâlân›n resûlü oldu¤unu
(gö¤e) kald›rmak sûretiyle haber verir, ölüleri diriltir,
ona ikram ve ihsanda bu- anadan do¤ma körü iyi-
lundu” dediler. Bu f›rkalar- lefltirirdi. Fakat flimdi o öl-
dan her birinin müstakil dürüldü.
cemâati vard›r. Ancak iti- Bunun üzerine Rum
kadlar›n›n bozuklu¤u se- ‹mparatoru; “Haberim ol-
bebiyle ilk iki f›rka kâfir sa idi, onun öldürülmesi-
olup, itikadlar›n›n düzgün- ne mani olurdum” dedi.
lü¤ü sebebiyle üçüncü f›r- Ve havârîleri Yahudilerin
ka mü’min kalm›flt›r. aras›ndan çekip ald›. Ha-
Hülâsa, Allahü teâlân›n vârîlere ‹sa aleyhisselam
onlar›n hilesine mukabe- hakk›nda sordu. Onlar da,
lesi; ‹sa aleyhisselam› gö- ‹sa aleyhisselam›n ahvâli-
¤e kald›rmas› ve onlara ni oldu¤u gibi anlatt›lar.
‹sa aleyhisselama zarar ‹mparator, ‹sa aleyhissela-
m›n dinine tabi oldu. Ya-
vermeye imkân verme-
hudilerin haça gerdikleri
mesi ile olmufltur.
flahs› indirip, gözler önün-
Yahudilerin, ‹sa aley- den kald›rd›. Onun as›ld›¤›
hisselam› öldürüyoruz haça, hürmette bulundu.
zannederek, ona benzeti- Onu muhafaza etti. Sonra
len birini öldürmeleri ve ‹srailo¤ullar› ile muharebe
onu çarm›ha germe hadi- etti. Onlardan pek çok
sesi, o zaman Rum ‹mpa- kimse öldürdü. ‹flte Rum-
ratoru taraf›ndan duyul- lar aras›nda Nasranilik
du. Yahudiler, o Rum im- böyle zuhûr etti.
paratoruna ba¤l› idiler. ‹sa aleyhisselama ina-
Rum imparatoruna flöyle nan Rum imparatorunun
denildi: ismi Tabâris idi. O, böyle-
- ‹srailo¤ullar›ndan biri- ce Nasrânî oldu. Ancak
peygamberler tarihi ansiklopedisi 417
‹SA ALEYH‹SSELÂM

Nasrânîli¤ini belli etmedi. Pek çok kimseyi öldürdü


‹sa aleyhisselam›n bildir- ve esir etti. fiehirde tafl
di¤i dine bozulmadan ön- üstünde tafl b›rakmad›. Bu
ce inananlara Nasrani de- hadiseden sonra, Kureyza
nirdi. fiimdi bozuk flekliyle ve Nadr isimlerindeki Ya-
inananlar da kendilerine hudi kabileleri buradan ç›-
Nasrani diyorlar. k›p, Hicaz’a gittiler. ‹flte
Tabâris’ten sonra ge- bütün bunlar, Allahü te-
len Maltîs ismindeki im- âlân›n ‹sa aleyhisselam›
parator, ‹sa aleyhissela- yalanmalar› ve öldürme-
m›n gö¤e yükseltilmesin- ye kasdetmelerine karfl›l›k
den 40 sene sonra Beyt- Yahudilere verdi¤i ceza-
ül-Makdis’e hücûm etti. lard›r.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 418


‹SA ALEYH‹SSELÂM

Hazreti ‹sa’n›n nüzulü laflt›¤›n› bildiren bir be-


‹sa aleyhisselam k›ya- yand›r, alamettir. Onun
met yaklafl›nca, fiam’daki için, o k›yametin gelece-
Ümeyye Câmii minaresi- ¤inden sak›n flüphe etme-
ne inecek ve k›rk sene ya- yin de, benim flerîatime
flayacakt›r. Bu zaman zar- tabi olun. ‹flte bu biricik
f›nda, ‹slâmiyet’i yayacak do¤ru yoldur.”
ve Hazreti Mehdî ile bulu- Zuhruf Suresinin bu
flacak evlenip çocuklar› ayetini tefsir eden çeflitli
olacakt›r. Sonra Medi- tefsirler ayette geçen “O”
ne’de vefat edip, Peygam- zamirini ayetlerin ak›fl›na
ber efendimizin medfûn uygun olarak Hazreti
bulundu¤u Hücre-i seâde- ‹sa’ya göndermektedirler.
te defn olunacakt›r. Zira önceki ayetler bizzat
‹sa aleyhisselam, gök- ondan bahsetmektedir..
ten indirildi¤i zaman, ‹slâ- Hazreti ‹sa’n›n k›yamet
miyet’e uyup, kendi ictiha- için bir bilgi (iflaret) olma-
d› ile hüküm ç›karacakt›r. s›n› nas›l anlamak gere-
‹ctihad ile ç›karaca¤› bü- kir? ‹flte müfessirler bunu
tün ahkâm, Hanefî mezhe- ise onun k›yametten önce-
bindeki ahkâma benzeye- ki son zamanlarda dünya-
cek, yani ‹mâm-› a’zam’›n ya tekrar gelmesi olarak
ictihad›na uygun olaca¤›- tefsir etmektedirler… ‹bni
n› büyük âlim Muham- Abbas, Mücahid, ‹krime,
med Pârisâ hazretleri bil- Katade, Süddi, Dahhak,
dirmektedir. Hazreti Ebu Aliye, ve Ebu Malik
‹sa’n›n nüzûlü ile ilgili bununla Hazreti. ‹sa’n›n
Kur’ân-› kerimde Zühruf ikinci gelifli kastedilmekte-
suresi 61. âyet-i kerime- dir, demektedirler… Haz-
sinde meâlen flöyle buy- reti ‹sa’n›n yeryüzüne tek-
ruldu: rar dönmesiyle k›yametin
“Gerçekten o (‹sa’n›n art›k yak›n oldu¤u anlafl›-
nüzûlü) k›yamet için yak- lacakt›r…
peygamberler tarihi ansiklopedisi 419
‹SA ALEYH‹SSELÂM

Elmal›l›, Zuhruf Sure- Onu görünce flu halleri ile


si/61 ayetini : “Gerçekten tan›y›n: Orta boylu, k›rm›-
o (‹sa’n›n nüzûlü) k›yamet z› beyaz tenli, düz saçl›d›r.
için yaklaflt›¤›n› bildiren Yafl olmasa da saç› ›slak
bir beyand›r” ayetini tefsir gibidir. ‹ki âsâs› olur. Haç›
ederken, ayetteki “O” za- k›rar, domuzu öldürür.
mirini Hazreti. ‹sa olarak Cizyeyi kald›r›r. Zaman›n-
belirledikten sonra flu sa- da Müslüman olmayan
t›rlar› kaydetmektedir : bütün milletler pasif ve
“Muhakkak ki o saat helak olur. Allahü teâlâ
için bir ilimdir de, saatin onun zaman›nda Deccâl’›
gelece¤ini ölülerin dirilip helak eder. Yeryüzünde
k›yam edece¤ini bildiren emniyet ve adâlet te’sis
bir delil ve alamettir. Çün- olur. Hatta deveyle aslan,
kü ‹sa gerek zuhuru ve ge- inekle kaplan, koyunla
rek emvat› ihya mucizesi kurt birlikte otlar. Allahü
ve gerek emvat›n k›yam›n› teâlân›n diledi¤i kadar
haber vermesi itibariyle yeryüzünde kal›r. Sonra
K›yametin vaki olaca¤›na vefat eder. Cenaze nama-
bir delil oldu¤u gibi hadis- z›n› Müslümanlar k›l›p,
te varid oldu¤una göre sonra onu defnederler.”
nuzulü de eflrat› saatten- ‹mam-› Ahmed’in bir
dendir…” baflka yolla Ebû Hüreyre
Hadis-i fleriflerde buyu- hazretlerinden olan riva-
ruldu ki: yetinde; ”Yeryüzünde k›rk
“Peygamberlerin ba- sene kal›r. Sonra vefat
balar› bir, dinlerinin esas› eder ve müslümanlar na-
bir, anneleri ayr›d›r. Ben, maz›n› k›larlar” diye
Meryem o¤lu ‹sa’ya her- bildirilmifltir.
kesten yak›n›m. Çünkü ‹mâm-› Süyûtî hazretle-
benimle onun aram›zda ri, Îsâ aleyhisselâm›n k›ya-
peygamber yoktur. K›ya- mete yak›n gelece¤ine dâ-
mete yak›n o inecektir. ir yazd›¤›, “Nüzulü Îsâ fî
peygamberler tarihi ansiklopedisi 420
‹SA ALEYH‹SSELÂM

âh›r-iz-zemân” isimli ese- “Îsâ (aleyhisselam) do-


rinde buyuruyor ki: muzu öldürür” buyruldu.
“Allahü teâlâya hamd Bu hadîs-i flerif; domuzun
ve seçti¤i kullar›na selâm öldürülmesinin vâcib ve
olsun. Bana bir suâl geldi. bu hayvan›n necis yâni
Suâlde; “Îsâ aleyhissela- pis oldu¤una delildir, Îsâ
m›n âh›r zamanda gökten aleyhisselâm›n domuzu
indi¤i zaman, bu ümmet öldürmesi, Muhammed
aras›nda ne ile hükmede- aleyhisselâm›n dîninin
cek? Resûlullah’›n getirdi- hükmüne göredir. Îsâ
¤i din (‹slâmiyet) ile mi, aleyhisselâm âh›r zaman-
yoksa kendi tebli¤ etti¤i da inecektir. ‹slâmiyet
Îsevîlik dîni ile mi hükme- ise, k›yamete kadar bakî-
decek? v.s.” deniliyordu. dir.”
Ben de ona k›sa olarak flu ‹mâm-› Nevevî, “Müs-
cevaplar› verdim. lim’in flerhinde buyuru-
Îsâ aleyhisselâm gök- yor ki: “Îsâ aleyhisselâ-
ten inince, bu ümmet ara- m›n gökten inmesinden
s›nda Resulullah efendi- murâd, Muhammed aley-
mizin getirdi¤i din ile hük- hisselâm›n dînini nesh
medecektir. Alimler bunu eden, onun hükmünü or-
aç›k olarak beyân etmifl- tadan kald›ran bir din ile
lerdir. Bu hususta hadîs-i inmesi de¤ildir. Hadîs-i
flerifler ve icmâ’ vard›r. fleriflerde bu mânâda hiç
Bir hadîs-‹ flerîfde buy- bir fley bulunmamaktad›r.
ruldu ki: “Îsâ bin Meryem, Bilakis, hadîs-i flerifler, Îsâ
Muhammed’i, dîni üzere aleyhisselâm›n, Muham-
tasdik etti¤i hâlde iner. med aleyhisselâm›n dîni-
Deccâl’i öldürür, sonra k›- ne dokunmayaca¤›n›,
yamet kopar.” Muhammed aleyhissela-
Hattâbî “Meâlim-üs- m›n dîninden insanlar›n
sünen” kitab›nda buyur- terkettiklerini ihya edece-
du ki: “Hadîs-i flerîfde; ¤ini göstermektedir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 421
‹SA ALEYH‹SSELÂM

Bütün bu delillerden sonralar› Yunancaya, Lâ-


aç›k bir flekilde anlafl›lan tinceye, yanl›fl olarak çev-
fludur: Hazret-i ‹sa, ruh ve rilmifl, zamanla içerisinde
beden beraber olarak birçok parçalar eklenmifl,
gelecektir. s›k s›k de¤ifltirilmifl ve ni-
Bugüne kadar, Ehli sün- hâyet bugünkü bozulmufl
net alimleri, bu aç›k ifadele- ve kar›fl›k fleklini alm›flt›r.
re hiçbir yorum getirme- Kur’ân-› kerîm; ‹ncil’in,
mifller, oldu¤u gibi inan- ilâhî bir kitap oldu¤unu ve
m›fllard›r. Bundan sonra di¤er ilâhî kitaplarla berâ-
da, ehli sünnet yolunda
ber onun da asl›na, îmân
olanlar›n böyle inanmalar›,
etmenin lâz›m oldu¤unu
Ehli sünnet d›fl› yorumlara
itibar etmemeleri gerekir. haber vermektedir. Âl-i im-
rân sûresi 84. âyetinde me-
âlen; “De ki: Allah’a îmân
‹ncil ettik. Bize indirilene
Hazret-i Îsâ’ya indirilen (Kur’ân-› kerîme), ‹brâ-
kitab›n ad› ‹ncil idi. ‹ncîl him’e, ‹smâil’e, ‹shâk’a, Yâ-
kelimesi Süryânîcedir. Lü- kûb’a ve o¤ullar›na indiri-
gatte “göz nûru” demek- lenlere, Mûsâ’ya, Îsâ’ya ve
tir. Hazret-i Îsâ’ya inzâl edi- peygamberlere, Rablerin-
len (indirilen) hakîki ‹ncil, den verilenlere de inand›k.”
hiç flüphesiz Allah kitâb›- buyrulmaktad›r. Mâide sû-
d›r. Fakat bugün, bu hakîkî resi 68. ve Tövbe sûresinin
‹ncil mevcut de¤ildir. Bu- 3. âyetleri de, ilâhî kelâm ol-
gün H›ristiyanlar›n elinde malar› ve ayn› esaslar› tel-
bulunan ve “Evangelium” kin etmeleri yönünden ‹n-
veya “Bible” ad›n› verdik- cil’i, Kur’ân-› kerîm ve Tev-
leri Mukaddes kitapta, eski rat’la ayn› derecede zikret-
hakîkî ‹ncil’den kalm›fl pek mifltir. Ayr›ca Allahü teâlâ
az parça vard›r. Esas ‹ncil, Kur’ân-› kerîm’inde, hazret-i
‹brânî dili ile idi. Bu kitap, Îsâ’ya gönderdi¤i ‹ncil’ini
peygamberler tarihi ansiklopedisi 422
‹SA ALEYH‹SSELÂM

bir hidâyet (kurtulufl), bir Müslümanlar, di¤er ilâ-


nûr, bir rahmet ve fenâl›k- hî kitaplarla berâber hakîki
tan sak›nanlar için bir nasî- ‹ncil’in de Allahü teâlâ ta-
hat (ö¤üt) olarak vas›flan- raf›ndan Hazret-i Îsâ’ya
d›rmaktad›r. Mâide sûresi gönderilmifl hak bir kitap
46. âyetinde meâlen; “Ar- oldu¤una inan›rlar.
kalar›ndan da (bu peygam- Bugünkü ‹nciller: Haz-
berlerin) izlerince Meryem ret-i Îsâ’ya gönderilen ‹ncil,
o¤lu Îsâ’y›, Tevrat’›n bir tas- tek kitapt›. ‹brânice ile yaz›l-
dikçisi olarak gönderdik. m›fl olan bu hakîkî ‹ncil, bu-
O’na da içinde bir hidâyet, gün mevcut de¤ildir. Bolüs
bir nûr bulunan ‹ncil’i on- (Pavlos) ad›ndaki bir Yahû-
dan evvelki Tevrat’›n bir tas- dî, Îsâ’ya inand›¤›n› söyle-
dikçisi ve sak›nanlara bir yerek ve H›ristiyanl›¤› yay-
ö¤üt olmak üzere verdik.” maya çal›fl›yor görünerek,
Yine Kur’ân-› kerîm’de gökten inen ‹ncil’i yok etti.
Allahü teâlâ, ‹ncil’i hazret-i Dört kifli ortaya ç›k›p, on iki
Havârî’den iflittiklerini ya-
Îsâ’ya vahyetti¤ini ve onu
zarak, ‹ncil ad›nda dört ki-
peygamber olarak gönder-
tap meydana geldi ise de,
di¤ini çeflitli âyetlerde me-
Bolüs’ün yalanlar›, bunlara
âlen flöyle aç›klamaktad›r:
da kar›flt›. Böylece Îsâ aley-
Arkalar›ndan da Mer- hisselâm›n hak olan dîni, az
yem o¤lu Îsâ’y› gönder- zaman sonra Yahûdîler ta-
dik. Ona ‹ncil’i verdik. (Âl- raf›ndan sinsice de¤ifltiril-
i imrân: 3) mifl oldu. Barnabas ad›n-
(Îsâ beflikteyken dile daki bir Havârî, Îsâ aleyhis-
gelip) dedi ki: “Ben, hakî- selâmdan iflittiklerini ve
katen Allah’›n kuluyum! gördüklerini do¤ru olarak
O, bana kitap (‹ncil) vere- yazd›.
cek. Beni peygamber k›la- Barnabas’›n ‹ncil’i; bu-
cak. (Meryem sûresi: 30). güne kadar gelen ‹nciller-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 423
‹SA ALEYH‹SSELÂM

den hakîkî ‹ncil’e en çok ni hazret-i Muhammed’in


yak›n oland›r ve en önem- gelmesinden en az 300 ve-
lisidir. K›br›s’ta do¤an Bar- ya 700 sene evvel aforoz
nabas’›n as›l ismi Joses edilerek ortadan kald›r›l-
idi. Kendisi Hazret-i Îsâ’ya m›flt›r. Demek ki, daha o
inananlar›n en bafl›nda zaman da içinde fanatik
gelmekte ve Havârîlerin H›ristiyanlar›n ifline gel-
aras›nda mühim bir mev- meyen, teslisin aleyhinde
kii bulunmaktad›r. Kendi- olan, baflka bir Peygam-
sine verilen “Barnabas” berin gelece¤ini haber ve-
lakab›, nasihat verici, iyili- ren bahisler vard›.
¤e teflvik edici anlam›na Barnabas’›n bu ‹ncil’i,
gelmektedir. târih boyunca çeflitli defâ-
Barnabas ‹ncili’nde, lar ortadan kald›r›lmak ve
son Peygamberin 600 ve- bütün nüshalar› kaybedil-
ya 1000 sene kadar sonra mek istenmifl olmas›na
gelece¤i bildirilmektedir. ra¤men, Papa Damorus
Bu ‹ncil’de, tek Allah inan- tesâdüfen eline geçen bir
c›ndan bahsetmekte ve nüshas›n› Papal›k Kütüp-
teslis yalanlanmaktad›r. hânesinde saklam›flt›r. Ki-
Avrupa ansiklopedile- tap 1590’da el yaz›s› ile ‹b-
rinde Barnabas ‹ncili hak- râniceden ‹talyancaya
k›nda flu bilgi vard›r: “Bar- çevrilmifltir. Bu nüsha el-
nabas ‹ncili diye tan›mla- den ele dolaflarak 1713 y›-
nan bir el yaz›s›, 15. yüzy›l- l›nda Prens Ojene’ye ve
da islâmiyeti kabul etmifl ölümünden sonra Viyana
bir ‹talyan taraf›ndan ya- Kraliyet kütüphânesine
z›lm›fl uydurma bir kitap- nakledilmifltir. 1907’de
t›r.” Bu aç›klaman›n tamâ- Bay ve Bayan Ragg tara-
miyle yanl›fl oldu¤u flun- f›ndan ‹ngilizceye tercüme
dan bellidir: Barnabas edilerek Oxford’da bas›l-
‹ncil’i daha 3. yüzy›lda, yâ- m›fl, fakat esrârengiz bir
peygamberler tarihi ansiklopedisi 424
‹SA ALEYH‹SSELÂM

tarzda ortadan kaybol- tament) denilen k›sm› ise,


mufltur. Ancak bir nüsha Mattâ (Matthew), Markos
British Müseum, bir nüs- (Mark), Luka (Luke), Yu-
ha da Amerikan Kongresi hanna(Jahn)n›n yazd›klar›
Kütüphânesinde bulun- kitaplar olup, hazret-i
maktad›r. Bu Barnabas Îsâ’n›n hayât›, yapt›¤› ifller
‹ncili, Pakistan Kur’ân ve verdi¤i nasihatlar hak-
Konseyi eliyle 1973’te tek- k›nda bilgileri ihtivâ eder.
rar bas›lm›flt›r. Bütün bu bilgiler, tam ve
Barnabas ‹ncil’i d›fl›n- dürüst bir flekilde zapto-
daki di¤er uydurma ‹ncil- lunmam›flt›r. ‹ncil’in haz›r-
ler zamanla ço¤alarak her lanmas›nda, Kur’ân-› ke-
yerde baflka bir ‹ncil oku- rîm’in zaptolunmas›nda
nur oldu. Nihâyet mîlâd›n gösterilen büyük hassâsi-
313’üncü senesinde, önce yet gösterilmemifltir. Hakî-
putperest iken H›ristiyanl›- kî bilgilere birçok yanl›fl
¤› kabul eden Büyük Kos- düflünceler, efsâneler ve
tantin, toplad›¤› Konsiller- hurâfeler eklenmifltir. As-
de bugünkü dört bozuk l›ndan uzak bulunan bu
‹ncili kabul ettirip di¤erle- dört ‹ncil flunlard›r:
rini yokettirdi. Bu ‹ncillere 1. Meta (veya Matta)
de putpereslikten çok fley-
2. Luka
ler kar›flt›rd›.
3. Markos
fiimdi H›ristiyanlar›n
mukaddes kitab› olan 4. Yuhanna
‹ncil, iki k›s›mdan meyda- Bu dört ‹ncil, ayn› hu-
na gelmifltir: Eski Ahit (Old suslar› baflka baflka anla-
Testament), o zamâna ka- tan ve insan eliyle yaz›l-
dar gelen peygamberlerin m›fl hikâyelerden ibâret
ve bilhassa hazret-i Mû- olup, Allah kelâm› de¤ildir
sâ’n›n tebligât›n› ihtivâ ve devaml› olarak de¤iflti-
eder. Yeni Ahit (New Tes- rilmektedirler.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 425
‹SA ALEYH‹SSELÂM

‹sa aleyhisselam›n gizli halleri, haber vermifl-


mûcizeleri tir. Bunlar›n hepsi ondan
‹sa aleyhisselam daha meydana gelen belli bafll›
do¤madan evvel onun, fevkalade hallerdir. ‹slâm
fevkalade halleri görül- âlimleri, herhangi bir pey-
müfltü. Di¤er peygamber- gamberden, peygamber
ler gibi o da, kavminin en oldu¤unun bildirilmesin-
asîl, flerefli ve itibar sahibi den evvel görülen böyle
sülalesinden geldi. Annesi al›fl›lm›fl›n yani âdetin üs-
Hazreti Meryem, Kur’an-› tünde olan hallere irhâs
kerimde Hak teâlâ taraf›n- demifllerdir.
dan, ›rz›n› çok güzel koru- ‹sa aleyhisselam›n mû-
du¤u bildirilerek S›ddîka cizelerinden baz›lar› flöyle-
diye medholunmufltur. dir:
Böylece o, her kad›na nasib ‹sa aleyhisselam, Alla-
olmayan çok yüksek bir fle- hü tealân›n izni ile mûcize
refe kavuflmufl, o¤lu ‹sa olarak ölüleri diriltirdi. Bu
aleyhisselam da Allahü te- hal pek çok defa vaki ol-
âlân›n takdiri ve emri ile ba- mufltur.
bas›z olarak do¤mufltur.
‹sa aleyhisselam, bir
Hazreti ‹sa’n›n do¤u-
gün bir yerden geçiyordu.
mundan hemen sonra,
Bir kabrin bafl›nda oturmufl
annesinin aya¤›n›n alt›n-
a¤layan bir kad›n gördü.
dan pek güzel bir su kay-
Kad›n›n haline ac›y›p;
nam›fl, Hazreti Meryem’in
mevsimi olmad›¤› halde - Ey Allah›n kulu, sana
a¤ac› sallamakla taze hur- ne oldu da a¤l›yorsun?
malar dökülmüfltür. Bütün buyurdu. Kad›n:
bunlar›n yan›nda, ‹sa aley- - Bir tek k›z›m vard›, o
hisselam beflikte iken ko- da öldü. Ya burada ölece-
nuflmufl, çocuklu¤unda ¤im, yahut onu benim için
kendisinden çeflit çeflit diriltinceye kadar buradan
peygamberler tarihi ansiklopedisi 426
‹SA ALEYH‹SSELÂM

ayr›lmayaca¤›m, diye metin sayhas›d›r diye


Rabbime söz verdim. Ba- korktum. Bafl›mdaki saç-
kal›m ne olacak, dedi. ‹sa lar, kafllar›m ve kirpikle-
aleyhisselam; rim, k›yametin dehfletin-
- Onu görsen, buradan den bir anda beyazlaflt›,
ayr›l›r m›s›n? buyurdu. Ka- dedi. Sonra annesine dö-
d›n; nüp:
- Evet, dedi. - Ey anneci¤im! Ne
Bunun üzerine ‹sa aley- olursun, ölümün fliddetini
hisselam iki rekat namaz bana iki defa yükleme. An-
k›ld›. Sonra gelip, kabrin neci¤im, sabret ve sevab›-
yan›na oturdu ve; n› Allahtan bekle! Benim
- Ey k›zca¤›z! Rahmân dünyaya hiç ihtiyac›m
olan Allahü teâlân›n izni ile yok, dedi. Bundan sonra
kalk ve kabrinden ç›k! dedi. Hazreti ‹sa’ya dönerek;
Kabir salland›. ‹kinci defa - Ey Rûhullah! Hak te-
seslendi. Kabir, Allah’›n izni âlâya duâ et de, beni âh›-
ile yar›ld›. Bir daha seslen- rete döndürsün ve ölüm
di. K›zca¤›z, bafl›ndaki top- fliddetini bana hafif eyle-
raklar› saçarak ç›kt›. ‹sa sin, dedi. Bunun üzerine
aleyhisselam ona: ‹sa aleyhisselam duâ eyle-
- Niçin geciktin? buyu- di ve k›z›n rûhu kabz olun-
runca; du. Tekrar üzerine toprak
- ‹lk sesi duydu¤um za- örtüp düzelttiler. Kad›n›n
man, Allahü teâlâ bana bir ac›s› hafifledi. Verdi¤i söze
melek gönderdi. Beni öl- sadakat gösterip, oradan
dü¤üm zamanki fleklime ayr›ld›.
getirdi. ‹kinci sesi duyun- Bu büyük mûcize, yahu-
ca, Allahü teâlâ rûhumu dilere ulafl›nca ‹sa aleyhis-
bedenime iade eyledi. selama düflmanl›klar› ve
Üçüncü ses gelince, k›ya- k›zg›nl›klar› daha da artt›.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 427
‹SA ALEYH‹SSELÂM

Çünkü onlar inanm›yorlar, müthifl manzara karfl›s›n-


muhalefet ediyorlard›. da hayran ve flaflk›n kald›-
Yine ‹sa aleyhisselam lar. Ancak yine de iman et-
zaman›nda bir kimsenin mediler.
k›z› vefat etmiflti. Bir gece ‹sa aleyhisselam›n mu-
sonra ‹sa aleyhisselam cizelerinden biri de, hasta-
duâ etti. K›z dirildi. Çok ya- lar› iyi etmesi, körlerin gö-
flad›. Evlendi ve çocu¤u zünü açmas› idi. ‹sa aleyis-
da oldu. selam, Allahü teâlân›n izni
‹srailo¤ullar›n›n melik- ile, mübarek elini dokun-
lerinden biri ölmüfl, tabut durmakla, anadan do¤ma
üzerinde götürülüyordu. körlerin gözleri hemen
‹sa aleyhisselam gelip, aç›l›verirdi. Yine ayn› fle-
duâ eyleyince, Allahü te- kilde, elinin temas›yla, vü-
âlâ onu diriltti. ‹nsanlar bu cuduna baras yani alacal›k
peygamberler tarihi ansiklopedisi 428
‹SA ALEYH‹SSELÂM

bulunan hastalar o anda gökten sofra inmesi idi.


iyileflirler ve hastal›klar›n- Havârîler, gökten bir sofra
dan hiç bir eser kalmazd›. indirilmesi için duâ etme-
Bütün bu mûcizeler sade- sini rica ettiler. Hazreti ‹sa,
ce elini sürmesi ile oldu- a¤layarak, Hak teâlâya
¤undan, elini dokunan yalvard›. Allahü teâlâ du-
manas›na Mesîh dendi¤i âs›n› kabul edip, bir sofra
ve Mesih isminin buradan indirdi. Bu da Hazreti
geldi¤i bildirilmifltir. ‹sa’n›n bir mûcizesi idi. ‹n-
‹sa aleyhisselam yine dirilen bu sofrada çeflit çe-
mûcize olarak, kavminin flit nimetler vard› ve bir
ne yediklerini ve evlerinde çok insan yeyip karn›n›
ne saklad›klar›n› bilip, ha- doyurdu. Hastalar flifâ bul-
ber verirdi. du. Fakirler zengin oldu.
‹sa aleyhisselam, ça- ‹sa aleyhisselam ne za-
murdan bir kufl flekli ya- man ac›ksa veya yemek
p›p, ona üfleyince, Hak te- ihtiyac› duysa, ellerini kal-
âlân›n izni ile, mûcize ola- d›r›p duâ ederdi ve mûcize
rak o kufl canlan›r, uçup olarak gökten yemek ve
giderdi. Bir defas›nda ‹s- meyve gelirdi. Bu, yukar›-
railo¤ullar›, bir parça ça- da zikrolunan mâide (sof-
muru kufl fleklinde yap›p ra) mûcizesinden ayr›,
‹sa aleyhisselama getirdi- baflka bir mûcizesi idi.
ler ve; ‹sa aleyhisselam, uzak-
- Gerçekten hak pey- ta bulunan insanlar›n ne-
gamber isen, bu çamuru ler konufltuklar›n›, arala-
canl› kufl haline getir, de- r›nda gizli gizli neler f›s›l-
diler. Hazreti ‹sa duâ etti. daflt›klar›n›, mesafenin
Kufl o anda canland› ve uzak olmas›na ra¤men,
uçup gitti. mûcize olarak duyar ve bi-
Di¤er bir mucizesi de lirdi.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 429
‹SA ALEYH‹SSELÂM

Hazreti ‹sa’n›n faziletle- man peygamberi olan


ri pek çoktur. Daha do¤u- Muhammed aleyhissela-
mundan önce onun üs- m› haber vermifltir. Nite-
tünlükleri, fevkalade halle- kim âyet-i kerimede me-
rine iflaret olan hadiseler âlen buyurulmufltur ki:
görülmeye bafllam›flt›r. “Bir vakit Meryem o¤-
Hazreti Meryem, Haz- lu ‹sa (aleyhisselam) flöy-
reti ‹sa’ya hamile iken, Ze- le demiflti: “Ey ‹srailo¤ul-
keriyya aleyhisselam›n lar›! Ben size, Allahü te-
han›m› Elîsâ da Yahyâ âlân›n peygamberiyim.
aleyhisselama hamile idi. Benden evvel Musa’ya
Bu hamilelik günlerinden (aleyhisselam) nâzil olan
birinde Elîsâ, Hazreti Mer- Tevrât’› tasdik edici ve
yem’e; benden sonra gelecek
- Ben hamileyim biliyor Ahmed (Muhammed
musun? dedi. O da; aleyhisselam) ismindeki
- Ben de hamileyim, peygamberin müjdecisi-
dedi. Bunun üzerine Elîsâ; yim. (Saf 6)
- Benim karn›mdakinin Peygamber efendimiz
(Yahyâ aleyhisselam›n) buyurmustur ki: ‹sa
senin karn›ndakine (‹sa aleyhisselam› gördügü-
aleyhisselama) hürmet ve nüz zaman su alametlerle
tazimde bulundu¤unu his- taniyiniz: Uzuna yak›n
sediyorum, dedi. orta boylu, Rengi k›rm›-
Alimlerimiz: “Elîsâ; z› ile beyaza yak›n. Üze-
karn›ndaki o¤lunun bafl›n› rinde herd boyas› ile bo-
Meryem’in karn› taraf›na yanm›fl iki elbise vardir.
döndürdü¤ünü hisseder- O derece temiz ki kendi-
di” buyurmufllard›r sine ›slak dokunmad›¤›
Di¤er peygamberler halde bafl› su damlat›r gi-
gibi Hazreti ‹sa da ahir za- bidir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 430
fiEM’ÛN
ALEYH‹SSELÂM
fiEM’ÛN ALEYH‹SSELÂM

fiEM’ÛN fiem’ûn aleyhisselâm,


ALEYHiSSELÂM; ‹ncil ehlindendi. Îsâ aley-
‹srâilo¤ullar›na gönde- hisselâma indirilen, henüz
rilen peygamberlerden ol- bozulmam›fl ‹ncîl’i flerîfe
du¤u rivâyet edilen mübâ- göre amel ederdi. Kav-
rek zât. fiemsûn diye de miyse putlara tapard›.
zikr edilir. fiem’ûn aleyhisselâm, Al-
lahü teâlây› inkâr eden ve
Peygamber efendimiz putlara tapan sap›k kavim-
sallallahü aleyhi ve sel- le cihâd (savafl) edip, onla-
lem; “Geçmifl zamanda r› îmâna ça¤›rd›. Çok güç-
fiem’ûn (fiemsûn aleyhis- lü ve cesûr bir zât olan
selâm) adl› bir peygamber fiem’ûn aleyhisselâm›
vard›. Allahü teâlân›n r›zâ- düflmanlar› türlü hîlelerle
s› için bin ay devaml› ci- flehit etmek istediler. Han-
hâd edip, silâh›n› omu- gi ba¤la ba¤lad›larsa, o
zundan ç›karmad›.” bu- ba¤› k›r›p kurtuldu.
yurdu. Eshâb-› kirâm;
Yaflad›¤› flehrin hü-
“Keflke bizim ömrümüz
kümdâr› onu yakalat›p,
de uzun olsayd› da, biz de
köflkünün önünde as›lma-
din u¤runda Allah için ci- s›n› emretti. Bunun üzeri-
hâd etseydik.” dediler. Bu- ne fiem’ûn aleyhisselâm,
nun üzerine Kadr sûresi Allahü teâlâya yalvar›p;
nâzil olup; “Size verilen “Yâ Rabbî! Dünyâda yafla-
Kadir gecesi, bin aydan may›, kâfirlerle senin yo-
daha hay›rl›d›r (Bu gece- lunda cihâd etmek için is-
nin sevâb›, bin ay cihâd terim. E¤er bu iste¤im
etmenin sevâb›ndan çok- kalpten ve samîmîyse be-
tur.)” buyruldu. ni kurtar.” diyerek duâ etti.
Îsâ aleyhisselâmla Mu- O anda bir melek gelip ba-
hammed aleyhisselâm ¤› çözdü. fiem’un aleyhis-
aras›nda yaflam›fl olan selâm kurtulunca, kendisi-
peygamberler tarihi ansiklopedisi 433
fiEM’ÛN ALEYH‹SSELÂM

ne eziyet eden hükümdâr›, Cihâd ederken susad›¤›


adamlar›n› ve kendi han›- zaman Allahü teâlâ onun
m›n› cezâland›rd›. ‹nsanla- için tafltan gâyet lezzetli
r› hak yola dâvete devâm bir su ak›t›rd›. Bu su o içip
etti. Ona inanmayanlarla kan›ncaya kadar akard›.
tek bafl›na cihâd (harp) et- Kendisine büyük bir güç
ti. Çok ganîmet elde etti. ve kuvvet verilmiflti.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 434


C‹RCÎS
ALEYH‹SSELÂM
CiRCÎS ALEYHiSSELÂM

CiRCÎS tedi¤ini reddetti¤i için, bir


ALEYHiSSELÂM; a¤aç direk diktirip, Circîs
Îsâ aleyhisselâmdan aleyhisselâm› dire¤e ba¤-
sonra yaflay›p, peygam- latt› ve soyup vücûdunu
ber oldu¤u rivâyet edilen demir taraklarla taratt›.
büyük bir zât. Vehb bin Demir taraklar ile taran-
Münebbih’ten rivâyet edil- d›kça etleri lime lime par-
di¤ine göre Îsâ aleyhiselâ- çaland›. Circîs aleyhis-
m›n havârîlerinin talebesi- selâm Allahü teâlân›n
dir. Îsâ aleyhiselâm›n dîni- korumas›yla hiç ac› duy-
nin hükümlerini bildirmifl mad›. Etleri iplik iplik ol-
ve pekçok kimse ona tâbi du¤u hâlde ölmedi. Kral
olmufltur. Ticâretle u¤ra- keskin sirke ve tuz getirtip,
flan, kazanc›n› fakir mü- Circîs aleyhisselâm›n
minlere sadaka olarak ve- yaralar›na bast›rd›. Allahü
ren Circîs aleyhisselâm›n teâlân›n yard›m›yla hiç ac›
yaflad›¤› Musul bölgesin- duymad› ve ölmedi. Bu ifl-
de putperest ve zâlim bir kenceden netîce ala-
kral vard›. Bu kral tapt›¤› mayan kral, büyük bir
Eflûn ad›ndaki puta secde demiri ateflte k›zartt›r›p
etmeyenleri atefle att›r›- Circîs aleyhisselâm›n bafl›
yordu. Circîs aleyhisse- üzerine koydurdu. K›zar-
lâm, onlar› görüp mücâ- m›fl demir bafl›n› yak›p,
dele etmeye karar verdi ve beynini kaynatt› ve beyni
kral› Allahü teâlâya îmân yüzüne akt›. Fakat Allahü
etmeye dâvet etti. Kral, teâlâ Circîs aleyhisselâma
Circîs aleyhisselâm›n dâ- yine ac› hissettirmedi ve
vetini kabul etmedi¤i gibi, tekrar eski hâle çevirip
onun da puta tapmas›n›, korudu. Âciz kalan kral
aksi takdirde a¤›r cezâlara baflka iflkence yollar›na
çarpt›raca¤›n› söyledi. Cir- sapt›. Ateflte ›s›t›lm›fl ve
cîs aleyhisselâm kral›n is- içinde eritilmifl s›cak bak›r
peygamberler tarihi ansiklopedisi 437
C‹RCÎS ALEYH‹SSELÂM

bulunan kazana att›r›p a¤- san eti yiyen arslanlar›n


z›n› kapatt›rd›. Kazan›n a¤- aras›na att›lar. Arslanlar
z›n› aç›nca Circîs aleyhis- onun etini yemediler. Al-
selâm›n ölmedi¤ini görüp, lahü teâlân›n gönderdi¤i
onu zindana hapsettirdi. bir melek Circîs aleyhis-
Zindanda el ve ayaklar›n› selâm›n vücudunun par-
çiviletip, yirmi kiflinin zor çalar›n› bir araya toplad›.
kald›rd›¤› mermer tafl Allahü teâlâ Circîs aleyhis-
sütunu onun üzerine yas- selâm› yeniden diriltti. Bu
lad›lar. Allahü teâlâ bir durumu görüp iyice
melek gönderip onu bu flafl›ran kral, sihir yapt›r-
hâlden de kurtard›. mak sûretiyle Circîs aley-
hisselâm› flehid ettirmek
Zindandan kurtulan istediyse de, ülkesinin en
Circîs aleyhiselâm, tekrar büyük sihirbaz›, Circîs
krala giderek onu Allahü aleyhisselâm karfl›s›nda
teâlâya inanmaya dâvet âciz kal›p, îmân etti. Kral
etti. Onun zindandan kur- sihirbaz›n dilini kestirdi.
tuldu¤unu görüp flafl›ran Halktan dört bin kifli de
ve hiddetlenen kral, bir îmân etti. Kral bütün
a¤ac› ikiye ay›rt›p aras›na müminleri toplat›p, flehid
Circîs aleyhisselâm› k›s- ettirdi. Bundan sonra
t›rtt›. ‹yice ba¤lad›ktan zâlim kral ve avânesi Cir-
sonra, vücudunu küçük cîs aleyhisselâm› da flehid
parçalar hâlinde kesip in- ettiler.

peygamberler tarihi ansiklopedisi 438


HÂL‹D B‹N
S‹NAN ABES‹
ALEYH‹SSELÂM
HÂL‹D B‹N S‹NAN ABESÎ ALEYH‹SSELÂM

HÂLiD BiN SiNAN peygamberlik emri bildiril-


ABESÎ ALEYHiS- dikten sonra, Hâlid bin Si-
SELÂM; nan Abesî aleyhisselâm›n
‹sâ aleyhisselâmla, Mu- k›z› hayattayd›. Peygambe-
hammed aleyhisselâm ara- rimizin huzûruna kavufl-
s›ndaki zamanda gönderi- makla flereflendi. Peygam-
len bir peygamber. Aden ber efendimiz (sallallahü
beldesinde yaflayan bir aleyhi ve sellem) ridâs›n›
kavme gönderilmifltir. Bu sererek üzerine oturttu ve
kavmin Abes kavmi oldu¤u iltifat ederek; “Merhaba, ey
rivâyet edilmektedir. kavmi vücûdunun zâyi ol-
mas›na sebeb oldu¤u pey-
Hayât›, yaflay›fl›, ümmeti
gamberin k›z›.” buyurdu.
ile olan münâsebetleri hak-
k›nda fazla bilgi bulunma-
yan Sinan bin Abesî aleyhis- ESHÂB-I KEHF
selâm, vefât›ndan k›rk gün Din düflmanlar› her tara-
sonra kabrinin aç›lmas›n› f› kaplad›¤› bir zamanda,
vasiyet etti ve âhiretle ilgili dinlerini korumak için her
hususlar› anlataca¤›n› bildir- fleylerini terk edip, hicret
di. Ancak o¤ullar›; “Bize öl- eden ve Efsûs (Tarsus)taki
dükten sonra kabirden ç›kan ma¤arada medfun bulunan
kimsenin çocuklar› derler!” yedi kifli ile K›tmîr ad›ndaki
bahânesiyle kabrinin aç›l- köpekleri. Kur’ân-› kerîmde
mas›na mânî oldular. Böyle- Kehf sûresinde k›ssalar›
ce câhillikleri büyük bir h›yâ- uzun bildirilmektedir.
nete sebeb oldu. Dolay›s›yla Eshâb-› Kehf denilen
babalar› olan bir peygam- îmânl› gençler, Efsûs yâni
beri ve onun vasiyetini de Tarsus flehri ahâlisinden
zâyi ettiler. idiler. Bunlardan alt›s› sa-
Peygamberimiz Mu- rayda vazîfeli, hükümdâra
hammed aleyhisselâma yak›n kimselerdi. Hazret-i
peygamberler tarihi ansiklopedisi 441
ESHÂB-I KEHF

Ali’nin rivâyetine göre Es- vet ettiler. Eshâb-› Kehf bu


hâb-› Kehf’in adedi yedi hak sözleri Dokyanus’a sa-
olup, bunlar›n alt›s› hüküm- rayda, haz›r olan bir toplu-
dâr›n müflâvere heyetinde luk içinde söylediler. Saray
idi. Onun sa¤›nda ve solun- erkân› içinde büyük bir ce-
da bulunurlard›. Sa¤›ndaki- sâretle: “Rabbimiz göklerin
ler Yemlîha, Mekselînâ ve ve yerin Rabbi’dir. Fânî
Mislînâ idi. Bunlara “Eshâb-› (yok olucu) fleyler nas›l ya-
yemîn” denmifltir. Hüküm- rat›c› olabilir.” dediler. Hü-
dâr›n solunda bulunanlar kümdâr onlar›n eski günle-
ise, Mernûfl, Debernûfl ve rine dönmeleri için zaman
fiâzenûfl’tur. Bunlara da tan›d›. Bu da îmânl› gençle-
“Eshâb-› yesâr” denmifltir. re Allahü teâlân›n bir lütfu
Hükümdâr o târihte Ro- oldu. Çünkü bu bekleme
ma imparatorlar›ndan Di- esnâs›nda birbirleriyle isti-
mityanus veya Dokyanus flâre ederek, hicret imkân›-
olup, rezil, zâlim bir kim- n› elde ettiler. Dinlerini ko-
seydi. Putlara tapard›. Son- rumak için flehre yak›n bir
ra tanr›l›¤›n› îlân etti. Put- da¤ cihetine gittiler. Yolda
perestli¤i kabul etmeyen az giderken Kefefltetayyufl is-
say›daki müminleri yakala- mindeki bir çoban onlar›n
t›p parçalatt›ktan sonra hâlini anlay›p îmân etti ve
flehrin kap›lar›na ast›rd›. yedincileri oldu. Çoban›n
Hükümdâr bir ihbâr üzeri- köpe¤i K›tmîr de onlara ka-
ne saraydaki bu îmânl› t›l›p, arkalar›ndan tâkib etti.
gençlerin durumlar›n› ö¤- Da¤a yaklaflt›klar›nda ço-
rendi. Büyük bir öfke ile on- ban›n gösterdi¤i bir ma¤a-
lar› ça¤›r›p tehdid etti. Fa- raya girdiler. Onlar ma¤a-
kat onlar, îmân yolunda se- rada Allahü teâlân›n rah-
bât gösterip, flirki ve putpe- met ve lütfunu dileyerek
restli¤i kabul etmediler. Üs- duâda bulundular. Allahü
telik Dokyanus’u îmâna dâ- teâlâ bu husûsu Kur’ân-›
peygamberler tarihi ansiklopedisi 442
ESHÂB-I KEHF

kerîmde Kehf sûresinin 13. rin isimlerini ve hâllerini bir


âyet-i kerîmesinde meâlen tafla nakfledip, ma¤aran›n
flöyle bildirmektedir: duvar›na koydular. Bu ma-
O zaman o genç yi¤itler ¤ara Betâhlus Da¤›n›n gü-
ma¤araya s›¤›nm›fllard› da: ney taraf›nda idi. Günefl
“Ey Rabbimiz! Bize taraf›n- do¤arken ve batarken ora-
dan bir rahmet (dinde hi- ya vurup, rütûbet olmazd›.
dâyet, günâhlar›m›z› da Allahü teâlâ, meleklerle on-
ma¤firet et ve helâl r›z›k) lar› sa¤ ve sol taraflar›na
düflmanlar›ndan emniyet döndürürdü. Köpekleri dir-
ver ve iflimizden (dînimizi seklerini kap›n›n efli¤ine
korumak için kâfirlerden uzatm›flt›. Ölü de¤illerdi.
ayr›l›p, ma¤araya ilticâ etti- Uyurken de gözleri aç›kt›.
¤imizden dolay›) bizim için Nefes al›rlar; saçlar›, t›rnak-
muvaffakiyet haz›rla (o sâ- lar› uzard›.
yede rüfld ve hidâyete er- Allahü teâlâ, kemâl-i
mifl, böylece çok sevâba kudretiyle ceset ve elbise-
kavuflmufl olal›m).
lerini de¤ifltirmedi. Uzun
Di¤er taraftan zâlim hü- müddet uyuduktan sonra
kümdâr Dokyanus, Efsûs’a onlar› uyand›rd›.
gelip, onlar› sordu. Kaçt›k-
Eshâb-› Kehf’in ma¤a-
lar›n› haber verdiklerinde,
radaki uyku müddeti
babalar›n›, onlar›n getiril-
mesine zorlad›. Babalar›; Kur’ân-› kerîmde meâlen
“Bizim mal›m›z› al›p, da¤a flöyle bildirilmektedir:
do¤ru gittiler.” dediler Dok- Bunun üzerine biz, nice
yanus adamlar› ile gidip, o y›llar ma¤arada onlar›n ku-
ma¤aray› bulunca; “Bura- laklar›na (hâricî fleyleri iflit-
da ölsünler!” diye ma¤ara- melerine mâni perde) vur-
n›n a¤z›n› kuvvetlice kapat- duk. (Nice y›llar tam bir sü-
t›rd›. Dokyanus’un yak›nla- kûn içinde uyuttuk). (Kehf
r›ndan iki mümin, gençle- sûresi: 11)
peygamberler tarihi ansiklopedisi 443
ESHÂB-I KEHF

Onlar ma¤alar›nda üç t›p) e¤lefltiniz!” (Zîrâ onlar›n


yüz sene e¤lefltiler. (Buna) ma¤araya girmeleri günefl
dokuz (y›l) daha katt›lar. do¤arken idi. Uyanmalar›
(Kehf sûresi: 25) guruba yak›n olmakla ce-
Cenâb-› Hak bu uzun vapta bâz›lar›) “Bir gün, yâ-
uykudan sonra Eshâb-› hut günden bir mikdâr uy-
Kehf’i uyand›r›nca, onlar kuda kald›k.” dediler. (Tek-
henüz yatt›klar› günde bu- rar uzam›fl k›llar›na, t›rnakla-
lunduklar›n› sand›lar. Es- r›na bak›p) birbirlerine; “Ne
hâb-› Kehf’in uykudan kalk- kadar e¤lendi¤imizi Rabbi-
malar›, birbirleriyle konufl- miz daha iyi bilendir. fiimdi
malar› ve içlerinden birini siz birinizi bu gümüfl para
flehre göndermeleri ile flehre (Tarsus’a) gönderin
Kur’ân-› kerîmde meâlen de baks›n, onun hangi yiye-
flöyle bildirilmektedir: ce¤i temizse (daha helâl,
daha güzel, daha bol, daha
Biz, onlar› (uyuttu¤umuz
ucuz ise) ondan bir r›z›k ge-
gibi, kudretimizle ceset ve
tirsin. Çok nâzik hareket et-
elbiseleri bu uzun zamanda
sin. Sizi hiçbir kimseye sa-
de¤iflmeksizin) uyand›rd›k
k›n hissettirmesin.” dediler.
ki, hâllerini bilsinler. (Birbi-
(Kehf sûresi: 19)
riyle soruflup hâllerini ve Al-
lahü teâlân›n kendilerine ne Bunlar flehre gidip yiye-
yapt›¤›n› ö¤rensinler de ce- cek getirecek kimsenin
nâb-› Hakk’›n kudretine olan (Yemlîhâ’n›n) elbise de¤ifl-
yakînleri, îmânlar› arts›n. Öl- tirerek hâlini kimseye bil-
dükten sonra dirilmenin ne dirmeden gidip gelmesini
oldu¤unu ve bunun bir ör- uygun gördüler.
ne¤ini görsünler. Allahü te- Yemlîhâ, bu vasiyetleri
âlân›n kendilerine olan nî- kabûl edip flehre geldi¤inde
metlerine flükretsinler.) On- çok de¤iflmifl bir baflka âlem
lardan birisi (Mekselîna) de- buldu. Nihâyet ekmekçi
di ki: “Ne kadar zaman (ya- dükkan›na girdi. O paray›
peygamberler tarihi ansiklopedisi 444
ESHÂB-I KEHF

yâni Dokyânus zamân›nda, Yemlîhâ, bafl›ndan ge-


onun ad›na olan sikkeyi ek- çenleri o pâdiflâha anlat›n-
mekçiye verince, ekmekçi ca, pâdiflah; o¤lu, eflrâf› ve
bu adam›n hazîne buldu¤u- yak›n adamlar›yla birlikte,
nu sand› ve hemen elden ma¤araya geldiler. Yemlî-
ele göstererek polise vard›. hâ var›p arkadafllar›na ha-
Yemlîhâ’y› tutup, “Buldu- ber verdi. Pâdiflâh dahi ye-
¤un hazîneyi ver.” diye teh- tiflip, önceki hâlleri üzerine
did ettiler. Yemlîhâ dedi ki: yaz›lan tafl› getirip okudu-
“Ben hazîne bulmad›m. lar. ‹simleri ve hâlleri anla-
Dün bu alt›n› evden ald›m. fl›ld›. Onlara selâm verip
Bugün çarfl›ya getirdim.” cevap ald›. Hepsinin boy-
Babas›n›n ismini sordu- nuna sar›l›p, vedâ ederken,
lar. Söyledi. “Burada o tekrar eskisi gibi uykuya
isimde kimse yoktur.” de- vard›lar.
yip, yalan söylüyorsun de-
Resûlullah efendimiz za-
diler. Çok s›k›ld›. “Beni
mân›nda, hazret-i Ebû Bekr
Dokyânus’a götürün, o be-
nim iflimi bilir.” Bu sözünü ve hazret-i Ali, Eshâb-›
de alaya al›p; “Dokyânus Kehf’e gittiler. O zaman Es-
öleli üç yüz seneye yak›n hâb-› Kehf uykudan uyan›p
oldu. Sen bize hikâye mi onlar› gördüler. Resûlul-
anlat›yorsun?” dediler. lah’a îmân ettiklerini bildir-
diler ve selâm gönderip
Velhâs›l pâdiflâhlar›
duâ istediler.
olan Sâlih Melik Tendrus’a
götürdüler. Bu pâdiflah Eshâb-› Kehf, hazret-i
mümin idi. Vaktindeki in- Mehdî zamân›nda yine uy-
sanlar›n ço¤u, cesetlerin kudan kalk›p, onun yan›na
haflr›n› inkâr ederdi. Pâdi- gidip askeri olacaklar ve
flâh onlara bu hususta ne yard›m edeceklerdir. Kö-
kadar nasîhat ettiyse, fayda pekleri K›tmîr dahi Cen-
vermezdi. net’e girecektir.
peygamberler tarihi ansiklopedisi 445
F‹HR‹ST

EYYÛB ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 17
fiUAYB ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 33
MUSA ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 53
HARUN ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 223
HIZIR ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 231
YÛfiA ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 239
HAZKÎL ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 251
KÂL‹B ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 255
‹LYAS ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 259
ELYESA ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 265
ZÜLK‹FL ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 269
‹fiMO‹L ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 273
YUNUS ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 277
DAVUD ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 285
SÜLEYMAN ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 315
LOKMAN ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 345
fiA’YÂ ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 353
ERM‹YÂ ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 357
DANYÂL ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 361
ÜZEY‹R ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 365
ZEKER‹YYA ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 371
YAHYA ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 377
‹SA ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 381
fiEM’ÛN ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 431
C‹RCÎS ALEYH‹SSELÂM . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 434
HÂL‹D B‹N S‹NAN ABES‹ ALEYH‹SSELÂM . . . . . 441
ESHAB-I KEHF . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 441
HAKÎKAT K‹TÂBEV‹
TAKDÎM EDER

• Büyük boy, lüks cildli, 1248 sayfal›k


bu k›ymetli eserde, do¤umdan
ölüme kadar, hayât›n›zda lâz›m
olacak bütün dînî bilgileri ASLINA
uygun olarak bulacaks›n›z.

• ‹yi bir müslimân olmak için, sevmek


ve sevilmek için, huzûrlu olmak
için, okunacak tek eser...

HAKÎKAT K‹TÂBEV‹
Darüflflefeka Cad. 57/A P.K.: 35
34262 Fatih-‹STANBUL
Tel: 0.212.523 45 56-532 58 43
www.hakikatkitabevi.com
ONÜÇ e-mail: bilgi@hakikatkitabevi.com
KIYMETL‹
ESER
Toplam (5504) sayfal›k
bu k›ymetli eserler,
göz nûru dökülerek
uzun y›llar›n çal›flma
netîcesi hâz›rlanm›fl,
‹SLÂM dînini asl›na
uygun anlatan en
k›ymetli eserlerdir.

You might also like