Professional Documents
Culture Documents
Şükran Proje
Şükran Proje
Şükran Proje
İKTİSAT BÖLÜMÜ
Danışman:
BURSA-2022
İÇİNDEKİLER
2.2. Beklentiler-Enflasyon...................................................................................................7
i
1. Enflasyonun Ortaya Çıkma Nedenleri
İktisatçılar, 1950’li yıllara kadar tek tip bir enflasyonun varlığını kabul etmekteydiler.
Bazen ilk sorumlusunun hükümetlerin olduğu varsayılan bu enflasyon genel olarak aşırı bir
para yaratılmasına dayanan harcamalardaki artışın bir sonucu olarak görülmekteydi.1
Günümüzde ise enflasyonun birçok çeşidi bulunmaktadır. Buna göre ülke ekonomilerinde
fiyatlar genel seviyesindeki artış oranlarından kaynaklanan üç enflasyon çeşidi
bulunmaktadır. Buna göre enflasyon çeşitleri; ortaya çıkışına göre, gelişme sürecine göre ve
hızına göre enflasyon olmak üzere üç başlık altında incelenmektedir.
Ortaya çıkışına göre üç ana enflasyon çeşidi bulunmaktadır. Bu enflasyon çeşitleri talep
enflasyonu, arz (maliyet) enflasyonu ve fiyat enflasyonu olmak üzere üç temel grupta
incelenmektedir.
Ülke ekonomilerinde talep enflasyonunun ortaya çıkmasına sebep olan birçok etken
bulunmaktadır. Özellikle; kamu kesimi açıklarının özel kesim tasarruflarıyla karşılanamaması
durumunda fiyatlar genel seviyesinde artışlar olmakta ve bunun beraberinde talep enflasyonu
oluşmaktadır. Diğer yandan; dış ticaret açıkları, sosyal güvenlik sistemi açıkları, verimlilik
1
Yıldız, Nural (2018); Türkiye’de Sektörlerin İstihdam, Enflasyon Ve Büyümeye Etkileri’den Aktaran, T.C.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat Anabilim Dalı, Enflasyon Ve Enflasyon
Belirsizliğinin Büyüme Üzerine Etkisi: Türkiye Örneği, Aycan Can, Zonguldak 2019
1
artışı olmadan meydana gelen işçi ve memur aylıklarındaki artışlar, taban fiyat uygulamaları,
nüfus artışı ve hızlı kentleşme, taksitli satışların ve tüketici kredilerinin yaygınlaşması gibi
daha birçok faktör, talep enflasyonuna neden olan etkenler arasında sayılmaktadır.2
Talep enflasyonunu ortadan kaldırmak için ise merkez bankaları piyasaya, bireylerin
talepleri toplamından daha fazla para arzında bulunma uygulamasına geçebilmektedirler.
Fakat bu durumda bireylerin sahip oldukları para artışının sonucunda oluşacak talep artışı
toplam arzını dengeleyememektedir. Böyle olası bir durumda firmalar ise; talep artışına cevap
vermek amacıyla kapasite yükseltme yoluna gitmektedirler. Bunun sonucunda ise firmalar
kapasite arttırdıkları için işçi sayısında artış yapma, mesai sürelerini uzatma, makine ve girdi
sayılarında ve çeşitlerinde artış yapma gibi yüksek maliyetlere neden olabilecek harcamalar
yapma yoluna girmektedirler. Bu durumda ise yüksek harcamalar nedeniyle firmalar
fiyatlarını da arttırmaktadırlar. Yani firmaların kapasitelerini arttırmaları sonucu var olan
yüksek harcama artışları da fiyatlara yansımaktadırlar. Firmaların maliyetleri fiyatlara
yansıtması ile de piyasalarda enflasyonun oluşması söz konusu olmaktadırlar. 3 Böyle bir
durumda işsizlik seviyesinde azalış ve piyasalarda yüksek karlılık yaşansa bile, ilerleyen
süreçlerde piyasalarda enflasyonun neden olduğu olumsuz etkilerin ortaya çıkması kaçınılmaz
olmaktadır.
İktisatçıların çoğu tarafından, enflasyon genel olarak aşırı para yaratılmasına dayanan
harcamalardaki artışın bir sonucu olarak görülmüştür. Başka bir ifadeyle, enflasyon esas
olarak, mal ve hizmet arzına nispetle para stoku ve harcamalardaki değişmelerle analiz
edilmektedir. İkinci dünya savaşından önceki dönemlerde enflasyona dair tartışmaların
birçoğunda, ücretin tayini konusuna çok fazla önem verilmiştir. Savaşın bitiminde ise pek çok
Batı Avrupa ülkelerindeki ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki iktisatçılar çoğunlukla
maliyet enflasyonu olarak ifade edilen yeni bir enflasyon çeşidinden bahsetmişlerdir. Bu
enflasyon, yeni bir enflasyon çeşidi olarak görülmektedir. Fakat bunun nedeni toplam
harcama artışları değildir. Bu enflasyon çeşidi toplam talep fazlası olsun veya olmasın, büyük
2
Atan, İlkin (2002); Yeni Bir İktisat Politikası, Marmara Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
3
Türkyılmaz, Serpil ve Mesut Balibey (2013); “The Causality Relationship among Inflation, Output Growth and
Their Uncertainties: Evidence for Turkey,” European Journal of Scientific Research, Cilt 108, Sayı 4, s. 594-
602.’den aktaran Aycan Can, Zonguldak 2019
2
sendikaların maliyetleri, dev işletmelerin de fiyatları yükseltmesiyle ortaya çıkan bir
enflasyon çeşididir (Humphrey, 1976: 87). Başka bir tanıma göre ise arz enflasyonu; talepten
bağımsız olarak meydana gelen üretim maliyetlerindeki yükselmedir.
Toprak, sermaye, emek ve girişimci gibi üretim faktörlerinin fiyatlarında oluşan artış
sonucunda firmaların birim maliyetleri artmakta ve kar oranlarında azalma söz konusu
olmaktadır. Bu durumda firmalar mal ve hizmet arzlarında azalma yoluna girmektedirler.
Yani mal ve hizmet arzındaki azalış, fiyatlar genel seviyesinde yükselişe neden olmaktadır.
Herhangi bir malın ya da hizmetin maliyetini oluşturan unsurların birkaçında fiyat artışı
olması halinde maliyet enflasyonu oluşmaktadır. Bir ekonomide girdi fiyatlarının artması,
maliyetlerin yükselmesi gibi etkenler toplam arzın azalmasına neden olmaktadır. Maliyet
enflasyonunda; fiyatlar genel seviyesi yükselirken diğer taraftan arzda azalma meydana
gelmektedir.4
Arz enflasyonunun ortaya çıkışı; dış ticaretin kısıtlı bir rejime bağlı olması, gümrük
vergilerinin çok yüksek olması, faiz haddinin yüksekliği, devalüasyon gibi nedenlere
bağlanmaktadır. Maliyet enflasyonuna neden olan diğer etkenler ise şu şekilde
sıralanmaktadır:
4
Turhan, Salih Evren (2007); “Enflasyon ve Ekonomik Büyüme İlişkisi,” Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kahramanmaraş
3
Devletin piyasalara fazlaca müdahale ettiği ekonomilerde fiyatlar devlet tarafından
belirlenmektedir. Devletin buradaki esas amacı tüketiciyi korumak, üretimde girdi fiyat
politikası izlemek, taban fiyatları ile tarım sektörünü korumak, dengeli ve uygun bir ücret
verebilmektir. Bu suretle devlet, gelir dağılımı ve sosyal denge sağlamayı amaçlamaktadır.
Taban fiyat uygulamalarıyla özellikle zayıf konumda bulunan üreticiler ile girdi temin
edicilerin istikrarsızlıktan kaynaklanacak refah kayıplarını önlemek ve ekonomik gelişimi
sağlamak amaçlanmaktadır.
Fiyat enflasyonu arz ve talebin bir işlevi olarak da düşünülebilmektedir. Talep arttıkça
ve arz arttıkça fiyat enflasyonu da aynı oranda yükselmektedir. Hükümetlerin para ve maliye
politikaları, fiyatların enflasyona ve zamanlamasına, genellikle tüm piyasalar için, bazen de
belirli mallar için doğrudan etkilere sahiptir. Buna karşılık, fiyat enflasyonunun arz ve talep
ile olan temel ilişkisi, tüketici tercihlerinden borç verme oranlarına, varlık tahsisi fiyatlarından
hisse senedi fiyatlarına ve muhasebe yöntemlerinden sözleşme diline kadar birçok mali kararı
doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir.
5
Turan, Süleyman Arif (2010); “Enflasyon ve Ekonomik Büyüme İlişkileri: Türkiye Üzerinde İncelemeler,”
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum.
4
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası resmi sitesinde ekonomide enflasyona sebeb olan 4
temel unsuru tanımlamıştır. Bunlar :
a. Talep Enflasyonu
b. Maliyet Enflasyonu
c. Para Arzı
d. Enflasyon Beklentileri
Bu alt başlıkların ilk iki sırasında bulunan talep ve maliyet enflasyon terimlerini
detaylı bir şekilde üst yazımızda bahsettik. Geriye kalan başlıklarımızı ve sebep olan farklı
görüşlerin öne sürdüğü başlıkları Türkiye açısından değerlendirelim.
Para arzı Klasik ve Neoklasik kuramda enflasyonun tek dinamiği olmaktadır. Para
arzındaki bir artış üretim üzerinde hiçbir etki oluşturmadan doğrudan fiyatları artırmaktadır.
Monetaristler de benzer bir yaklaşımı benimsemişlerdir. Enflasyonun başlıca nedeni para
arzındaki artışlardır. Enflasyon sadece ve sadece parasal bir olgudur. Monetarist kuramın
Klasik ve Neoklasik kuramdan farkı, kısa dönemde para arzındaki artışların hem fiyatlar hem
de üretim üzerinde etkili olabileceğini kabul etmesidir. Bununla birlikte, para arzı uzun
dönemde sadece ve sadece fiyatları artıracaktır. Keynesyen kuramda para arzı artışı, faizler
kanalıyla yatırım ve tüketim harcamalarını artırarak talep yönünden fiyatları artırabilir.
Rasyonel Bekleyişler Kuramı da para arzındaki artışların enflasyon üzerinde etkili
olabileceğini kabul etmektedir. Ancak böyle bir sonuç ancak ve ancak, para arzındaki
artışların ekonomik birimler tarafından algılandığı bir durumda ortaya çıkabilir. Aksine, para
arzı artışları şok niteliğinde yani beklenmedik nitelikte ise, etki sadece üretimi artırma
biçiminde olacaktır. Yapısal enflasyon kuramcıları da para arzı artışlarıyla enflasyon ilişkisini
kabul etmekle birlikte, asıl araştırılması gerekenin para arzı artışlarına hangi öğelerin yol
açtığının belirlenmesi olduğunu vurgulamaktadır.
Kuramsal çerçevede, Miktar teorisine göre, bir toplumda para miktarının artmasına bağlı
olarak fiyatlar genel düzeyinin yükselmesi kaçınılmazdır. Fisher’in mübadele denklemine
göre de para miktarı ile fiyatlar genel düzeyi arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Ayrıca
Friedman da, para arızla desteklenmeyen, toplam talep ve toplam arzda meydana gelen
değişmelerin sürekli bir enflasyon kaynağı olmayacağını vurgulamıştır.7
Türkiye 1990’lı yıllara aşırı enflasyon baskısı altında girmiştir. 1990’lı yıllarla birlikte
giderek artan kamu açıkları nedeniyle kamu kesimi borçlanma gereğinin (KKBG) yüksek
oranlarda seyretmesi, özellikle Körfez savaşının etkisi ile para arzının artmış olması, döviz
fiyatlarının yükselmesi ve üretim maliyetlerinin artması gibi nedenlerden dolayı 1994 yılında
enflasyon oranı tekrar 3 haneli rakamlara yükselmiştir. Fiyat istikrarına önem verilmemesi ve
gelir arttırıcı önlemlere süreklilik kazandırılmaması sonucu, 5 Nisan 1994 İstikrar Programı
ile hedeflenen amaçların büyük ölçüde gerisinde kalınmıştır. Ancak, Aralık 1999’da
uygulamaya konulan ‘Enflasyonla Mücadele Programı’ sonunda, enflasyon 2000 yılında 10
yıl içersinde ilk kez yüzde 40’ların altına gerilemiştir.8
2001 yılı Şubat ayında yaşanan krizin ardından yürürlüğe konulan ve 2002 yılı başında
2002-2004 dönemini kapsayacak şekilde revize edilen ekonomik program dahilinde, aşamalı
olarak açık enflasyon hedeflemesi rejimine geçilen bir çerçeve oluşturulmuştur. Açık
enflasyon hedeflemesine geçilmesi için gerekli ön şartlar sağlanıncaya kadar gelecek dönem
enflasyonuna odaklanan ve “örtük enflasyon hedeflemesi” olarak nitelendirilen bir politika
izlenmeye başlanmıştır. Bu çerçevede, bir yandan, dalgalı kur rejimi altında, kısa vadeli faiz
oranları temel para politikası aracı olarak kullanılırken, diğer yandan da IMF ile yürütülmekte
olan programın bir parçası da olan Para Tabanı nominal çapa olma işlevini üstlenmiştir. 2005
yılına kadar geçen dönemde, önemli bir iktisadî dönüşüm yaşanmış, basiretli para ve maliye
politikaları, yapısal reformlar, TCMB’nin bağımsızlığı yolunda atılan adımlar ve dalgalı döviz
kuru sayesinde fiyat istikrarı konusunda önemli ilerleme kaydedilmiştir. 2005 yılı başında,
6
Hurşit Güneş, Türkiye’de Para Arzını Arttıran Nedenler, İstanbul Ticaret Odası Yayını No:1990-8, İstanbul,
1990, s.7.
7
Niyazi İlter, Türkiye’de 1980 Sonrası Para Arzı ve Enflasyon, Yayın No:DPT:2343-KGM:572, s.4
8
S. Rıdvan Karluk, Cumhuriyet’in İlanından Günümüze Türkiye Ekonomisinde Yapısal Dönüşüm, Beta 10
baskı- İstanbul s:379
6
paradan altı sıfır atılarak Türk lirasının yeniden itibar kazanması, fiyat istikrarı yolunda alınan
mesafenin açık bir göstergesi olmuştur. Malî disiplinin sürekliliğine ilişkin kaygılar büyük
ölçüde hafiflemiştir; kamu borç stokunun çevrilebilirliği gündemin ilk sıralarındaki yerini
kaybetmiştir. Finansal kesimin kırılganlığı azalmış, finansal piyasaların derinliği artmıştır.
Bütün olarak ekonomiye olan güven artmıştır. Enflasyon hedeflemesi için gerekli bu istikrar
ve güven ortamının sağlanmasının yanında, TCMB yeni rejim için gerekli kurumsal ve teknik
altyapı konusunda hazırlıklarını tamamlamıştır. Bu çerçevede, organizasyon yapısı
yenilenmiş, para politikasının işleyişine ilişkin görev tanımları netleştirilmiş, bilgi seti
genişletilmiş, enflasyon öngörü yöntemleri geliştirilmiş ve iletişim politikası
etkinleştirilmiştir.9
2.2. Beklentiler-Enflasyon
Hemen her ekonomide olduğu gibi Türkiye ekonomisinde de geleceğe ait tahminlerin,
enflasyon beklentisinin ve psikolojik faktörlerin enflasyonun oluşup gelişmesinde ve
9
http://www.tcmb.gov.tr/research/yillik/05turkce/bolum_III2005.pdf (Erişim Tarihi:07.04.2022
7
yayılmasında büyük rolü vardır52. Türkiye’de enflasyon beklentisine bağlı olarak ortaya
çıkan psikolojik ortam, parasal ve reel nedenlerle yaratılan ortamın daha da güçlenmesine ve
enflasyon-faiz-maliyet artışı sarmalını pekiştirerek enflasyonun kronikleşmesine yol
açmaktadır.
Enflasyon beklentisine bağlı olarak, arz talep dengesizliği daha da artmaktadır. Eğer bir
toplumda enflasyon konusunda yaygın bir beklenti varsa, toplam talep-arz dengesizliği
olmasa bile, enflasyon kaçınılmaz olur. Çünkü enflasyon beklentisine bağlı olarak talep
artarken, arz azalacak ve sonuçta piyasa fiyatı kendiliğinden yükselecektir.
11
Aslan Eren, “Türkiye’nin Ekonomik Yapısı ve Güncel Sorunları”, Muğla Üniversite Yayınları, Muğla,
1998,ss.63-64
8
fonksiyonlar üstlenmekle birlikte, yüksek kronik enflasyonun yaşandığı dönemlerde,
enflasyonun yaklaşık aynı düzeyde devamına neden olarak, enflasyonu düşürmeye yönelik
politikaların başarı şansını azaltmaktadır.
Globalleşen dünya ekonomisinde pek çok ülke için ekonomik problemlerin başında
enflasyon gelmektedir. Ekonomik gelişmelerin sağlanması amacıyla özellikle döviz kuru-
enflasyon ilişkisinin istikrarlı olması gerekmektedir. Bir ülkedeki enflasyon oranının, ülke
para biriminin değeri ve diğer ulusların para birimlerinde sahip olduğu döviz kurları üzerinde
önemli bir etkisi olmaktadır. Ancak enflasyon, bir ülkenin döviz kurunu etkilemek için bir
araya gelen birçok faktörden sadece biridir.
Enflasyon, döviz kurlarını etkileyebilecek faiz oranlarıyla yakından ilgilidir. Ülkeler faiz
oranlarını ve enflasyonu dengelemeye çalışmaktadır. Ancak ikisi arasındaki karşılıklı ilişki
karmaşıktır ve genellikle yönetimi zordur. Düşük faiz oranları, tüketici harcamaları ve
ekonomik büyüme ve aynı zamanda para birimi değeri üzerinde olumlu etkiler yaratmaktadır.
Tüketici harcamaları talebin arzı aştığı noktaya yükselirse, enflasyonun kötü bir sonuç
yaratmadığı anlaşılmaktadır. Ancak düşük faiz oranları genellikle yabancı yatırımları çekmez.
Yüksek faiz oranları yabancı para yatırma eğilimindedir ve bu durum ülkenin para birimi
talebini artırmaktadır.12
Bir ülkenin para birimini, enflasyonun yanı sıra döviz kuru piyasaları da etkileyebilir. Bir
ülkenin ekonomik büyüme hızı, dış ticaret dengesi (ülkenin mal ve hizmetleri için talep
seviyesini yansıtan), faiz oranları ve ülkenin borç seviyesi gibi faktörlerin tümü, belirli bir
para biriminin değerini etkileyen faktörlerdir. Yatırımcılar bir ülkenin döviz kurlarının
belirlenmesine yardımcı olmak için önde gelen ekonomik göstergelerini izlemektedir. Döviz
kurları üzerindeki olası etkilerden hangisinin baskın olduğu değişkendir ve değişebilmektedir.
Bir dönem, bir ülkenin faiz oranları para talebini belirlemede en önemli faktör olurken, başka
bir dönem enflasyon veya ekonomik büyüme birincil faktör olabilmektedir.13
Herhangi bir ülkenin para biriminin sahip olduğu tek değer, diğer ülkelerin para
birimlerine veya yerel satın alma gücüne göre algılanan değeridir. Bu durum, enflasyon gibi
12
Kemal Yıldırım-Doğan Karaman-Murat Taşdemir, Makroekonomi,Eskişehir-2007 s.360
13
Işık, Nihat, Mustafa Acar ve Bayram Işık (2004); “Enflasyon ve Döviz Kuru İlişkisi” Bir Eşbütünleşme
Analizi,” Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 9, Sayı 2, s. 327-347.
9
bir girdinin bir ülkenin döviz kuru üzerindeki etkisini değiştirebilir. Örneğin, bir ülkede
yüksek enflasyon olmasına rağmen başka bir ülkenin enflasyonuna göre düşükse, döviz
kurunun değer para birimi diğer ülkenin para birimine göre daha yüksek değerde
olabilmektedir.
Yüksek enflasyon oranlarının nedensellik ilişkili olduğu diğer bir kavram faiz oranlarıdır.
Piyasalarda enflasyon-faiz oranı arasındaki ilişkinin istikrarlı olması makroekonomik açıdan
büyük öneme sahiptir. Enflasyon ve faiz oranları çoğu zaman birbirine bağlıdır ve
makroekonomide sıklıkla referans alınmaktadır.14
Faiz oranları azaldıkça, daha fazla insan daha fazla borç para alabilmektedir. Dolayısıyla
tüketicilerin harcayacak daha fazla parası bulunmaktadır. Bu durum da ekonominin
büyümesine ve enflasyonun artmasına neden olmaktadır. Tersi ise, artan faiz oranları için
geçerlidir. Faiz oranları arttıkça, tüketiciler tasarruflardan elde edilen getiriler yükseldikçe
tasarruf etme eğilimindedir. Faiz oranındaki artıştan dolayı daha az harcanabilir gelir
nedeniyle, ekonomi yavaşlamakta ve enflasyonda düşüş yaşanmaktadır.
Faiz oranı, parayı elinde bulundurmak ya da borç almak için bir fiyat görevi görmektedir.
Bankalar ayrıca mevduatlarından ödünç alınan para için faiz oranı almaktadırlar. Faiz oranları
düşük olduğunda, bireyler ve işletmeler daha fazla kredi talep etme eğilimindedir. Paranın
miktar teorisine göre, artan para arzı enflasyonu arttırmaktadır. Dolayısıyla, düşük bir faiz
oranı daha fazla enflasyonla sonuçlanma eğilimindedir. Yüksek faiz oranları enflasyonu
düşürme eğilimindedir. Bu, ilişkinin çok basitleştirilmiş bir versiyonudur ancak faiz
oranlarının ve enflasyonun neden ters korelasyon gösterme eğiliminde olduğunun altını
çizmektedir.
14
Mahfi Eğilmez, 2015:2
10
Talep enflasyonu; mal ve hizmet arzının, toplam talebin artış hızına ayak uyduramaması
hâlinde ortaya çıkar. Bu gibi durumlarla, genellikle ekonominin toparlanma sürecine girdiği
ve işsizlik oranlarında azalma yaşandığı dönemlerde karşılaşılır.
Maliyet enflasyonu, petrol ve gıda gibi emtia fiyatlarının yükselmesi veya doğal afetler gibi
nedenlerle üretim maliyetlerinde artış yaşanması sonucunda ortaya çıkar. Bu tür durumlarda,
toplam arz azalır ve akabinde fiyatların genel seviyesinde yükselme yaşanır.
Para arzının artması, enflasyonun oluşmasındaki bir başka unsurdur. Bu durumda, yatırım ve
tüketim harcamaları artarak fiyatlar üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşur.
KAYNAKÇA
Ahmet Kılıçbay, “Türk Ekonomisinde Enflasyonun Anatomisi”, İ.Ü. İktisat Fakültesi Yayın
No:507, İstanbul, 1984, S.179
Atan, İlkin (2002); Yeni Bir İktisat Politikası, Marmara Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
http://www.tcmb.gov.tr/research/yillik/05turkce/bolum_III2005.pdf(ErişimTarihi:07.04.2022
Hurşit Güneş, Türkiye’de Para Arzını Arttıran Nedenler, İstanbul Ticaret Odası Yayını
No:1990-8, İstanbul, 1990, s.7.
Işık, Nihat, Mustafa Acar ve Bayram Işık (2004); “Enflasyon ve Döviz Kuru İlişkisi” Bir
Eşbütünleşme Analizi,” Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Dergisi, Cilt 9, Sayı 2, s. 327-347.
11
Niyazi İlter, Türkiye’de 1980 Sonrası Para Arzı ve Enflasyon, Yayın No:DPT:2343-
KGM:572, s.4
Turan, Süleyman Arif (2010); “Enflasyon ve Ekonomik Büyüme İlişkileri: Türkiye Üzerinde
İncelemeler,” Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Erzurum.
Türkyılmaz, Serpil ve Mesut Balibey (2013); “The Causality Relationship among Inflation,
Output Growth and Their Uncertainties: Evidence for Turkey,” European Journal of Scientific
Research, Cilt 108, Sayı 4, s. 594-602.’den aktaran Aycan Can, Zonguldak 2019
KAYNAKÇA
12
Alparslan, M. ve Erdönmez, P. A. (2000), “Enflasyon Hedeflemesi ve Ülke Deneyimleri”,
Bankacılık ve Araştırma Grubu, Türkiye Bankalar Birliği Bankacılar Dergisi, Cilt: 35 ss.
14-41.
Arslan, İ. (2006), “Globalleşme Sürecindeki Finansal Krizlerin Ülke Ekonomilerinde
Yarattığı Etkiler”, Mevzuat Dergisi, Sayı: 106.
Arslan, İ. (2006), “Globalleşme Sürecindeki Finansal Krizlerin Ülke Ekonomilerinde
Yarattığı Etkiler”, Mevzuat Dergisi, Sayı: 106
Aslan Eren, “Türkiye’nin Ekonomik Yapısı ve Güncel Sorunları”, Muğla Üniversite
Yayınları, Muğla, 1998,ss.63-64
Atan, İlkin (2002); Yeni Bir İktisat Politikası, Marmara Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
Darıcan, M.F. (2005), Ekonomik Krizler ve Türkiye, İstanbul Aydın Üniversitesi Dergisi
(İAÜD), Sayı 17, ss.39-46.
13
Erçakar, M. E.(2010), “Küresel Kriz Öncesi ve Sonrasında Tarım Kesimine Bakış”, Balıkesir
Üniversitesi Bandırma İİBF Akademik Fener Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 14, ss. 93-103
http://www.tcmb.gov.tr/research/yillik/05turkce/bolum_III2005.pdf(ErişimTarihi:07.04.2022
Hurşit Güneş, Türkiye’de Para Arzını Arttıran Nedenler, İstanbul Ticaret Odası Yayını
No:1990-8, İstanbul, 1990, s.7.
Işık, Nihat, Mustafa Acar ve Bayram Işık (2004); “Enflasyon ve Döviz Kuru İlişkisi” Bir
Eşbütünleşme Analizi,” Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Dergisi, Cilt 9, Sayı 2, s. 327-347.
Niyazi İlter, Türkiye’de 1980 Sonrası Para Arzı ve Enflasyon, Yayın No:DPT:2343-
KGM:572, s.4
Saraç, T.B. (2009), Enflasyon ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: Türkiye Ekonomisi Üzerine
Ekonometrik Bir Uygulama (1998-2007), Basılmamış Tez, Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü.
14
Şahin, A. (20008), Türkiye’de TÜFE ve TEFE Üzerine Sektörel Enflasyon Direnci Analizi,
Basılmamış Doktora Tezi, Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Turan, Süleyman Arif (2010); “Enflasyon ve Ekonomik Büyüme İlişkileri: Türkiye Üzerinde
İncelemeler,” Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Erzurum.
Turhan, S.E. (2007), Enflasyon ve Ekonomik Büyüme İlişkisi; Türkiye Örneği, Basılmamış
Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş: Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal
bilimler Enstitüsü.
Türkyılmaz, Serpil ve Mesut Balibey (2013); “The Causality Relationship among Inflation,
Output Growth and Their Uncertainties: Evidence for Turkey,” European Journal of Scientific
Research, Cilt 108, Sayı 4, s. 594-602.’den aktaran Aycan Can, Zonguldak 2019
15
TÜSİAD, 2021 Türkiye Ekonomisi, Ekonomik Araştırmalar Bölümü, Mart 2021.
TÜSİAD, 2021 Türkiye Ekonomisi, Ekonomik Araştırmalar Bölümü, Mart 2021.
TÜSİAD, Türkiye Ekonomisi 2014, Ekonomik Araştırmalar Bölümü, Aralık 2013.
TÜSİAD, Türkiye Ekonomisi 2014, Ekonomik Araştırmalar Bölümü, Aralık 2013.
Ünay, S. ve Karahan, H. ve Gür, N. ve Dilek, Ş.(2016), “2016’da Türkiye Ekonomisi”,
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı(SETA), Ankara.
Ünay, S. ve Karahan, H. ve Gür, N. ve Dilek, Ş.(2016), “2016’da Türkiye Ekonomisi”,
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı(SETA), Ankara.
Voyvoda, E. ve Yeldan, A. E.(2020), “COVİD-19 Salgının Türkiye Ekonomisi Üzerine
Etkileri ve Politika Alternatiflerinin Makroekonomik Genel Denge Analizi”, COVID-19 ve
Toplum: Salgının Sosyal, Beşeri ve Ekonomik Etkileri, Sorunlar ve Çözümler konulu Proje,
TÜBİTAK – SOBAG.
Voyvoda, E. ve Yeldan, A. E.(2020), “COVİD-19 Salgının Türkiye Ekonomisi Üzerine
Etkileri ve Politika Alternatiflerinin Makroekonomik Genel Denge Analizi”, COVID-19 ve
Toplum: Salgının Sosyal, Beşeri ve Ekonomik Etkileri, Sorunlar ve Çözümler konulu Proje,
TÜBİTAK – SOBAG.
Yıldız, Nural (2018); Türkiye’de Sektörlerin İstihdam, Enflasyon Ve Büyümeye Etkileri’den
Aktaran, T.C. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisat
Anabilim Dalı, Enflasyon Ve Enflasyon Belirsizliğinin Büyüme Üzerine Etkisi: Türkiye
Örneği, Aycan Can, Zonguldak 2019
16
17
18