Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 5

DEHB OLAN ÇOCUKLARIN ANNELERİNDE DEPRESYON VE

ANKSİYETE DÜZEYLERİ İLE KULLANILAN BAŞA ÇIKMA


YÖNTEMLERİ ÖZETİ

HAZIRLAYAN: HÜSEYİN ÖZARPACI


OKUL NO: 200444060
SINIFI: 2. SINIF
BÖLÜM: İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLİĞİ
MAKALE YAZARI: İBRAHİM DORUKAN
GİRİŞ

Dikkat Eksikliği hiperaktivite bozukluğu ( DEHB ) yoğun bir şekilde hareketli olma durumu , dikkat
problemleri çocukluk döneminin erken başlangıçlı nöropsikiyatrik bir bozukluğudur. Okul
dönemindeki çocuklarda var oluş sıklığı %3-5 arasındadır.

Anne babanın çocukların davranışlarından etkilendiği çocukların olumsuz bir şekilde gösterdiği
davranışlar anne babanın sıkıntılarını arttırmaktadır. Dikkat Eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan
çocukların ergenlik ve çocukluk dönemlerinde bakım ihtiyaçlarının arttığı gözlemlenmektedir.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktiviye Bozukluğu olan çocukların olumsuz birtakım davranışları anne ve
babaların psikiyatrik müracaatlarda bulunmalarına sebep olur. DEHB’li çocuğu olan annelerin ,
DEHB teşhisi konulmamış çocukların annelerine göre annelik rolüne özgü ve genel psikolojik olan
güçlükleri daha fazla yaşadıkları , yeterli olmayan annelik duygularına sahip oldukları
gözlemlenmiştir.

Başa çıkma , bireyin kendine güçlük oluşturan vaziyet ya da olaylara direnmesi bu vaziyetlere karşı
dayanma hedefiyle gösterdiği davranışsal , bilişsel , duygusal tepkiler olarak tanımlanır.

Başa çıkma davranışları duygusal odaklı olanlar , sorun çözmeye yönelik olanlar , ve işlevsel olmayan
başa çıkma tutumları şeklinde üçe ayrılır. Daha çok duygusal gerginliği azaltmaya yönelik başa çıkma
davranışlarının kullanılması ile psikopatolojik semptomların meydana gelmesinde ve sürmesi arasında
anlamlı bir şekilde ilişki olduğu gözlemlenmiştir.

Bu çalışmanın hedefi DEHB’li çocukların annelerinin depresyon ve kaygı seviyeleri ile problem
çözme ustalıklarını kontrol grubunda olan annelerle karşılaştırmaktır. Önceden yapılan araştırmaların
sonuçlarına uygun olarak DEHB’li çocukların annelerinin kontrol grubunda olan çocukların annelerine
nazaran daha düşük bir şekilde problem çözme becerisine sahip olacağı kaygı ve depresyon
seviyelerinin yüksek olacağı belirtilmiştir.

YÖNTEM VE GEREÇLER

Örneklem ve İşlem

Bu çalışmada Eylül- Kasım 2007 arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi Çocuk Ruh Sağlığı ve
Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliği’ne yapılan başvuruların değerlendirilmesi neticesinde DEHB
teşhisi konan , 7-12 yaş aralığında, ilköğretim 1-6.sınıf öğrencisi 36 çocuk ve annesinden 30 tanesine
ilişkin sonuçlar değerlendirmeye alınmıştır.

DEHB teşhisinin konulmasının ardından annelerden COPE ( Başa Çıkma Tutumlarını Değerlendirme
Ölçeği) , Beck Anksiyete ve Beck Depresyon ölçeklerini doldurmaları söylenmiştir. Annelerin en az
ilköğretim mezunu olmaları istenmiştir. Hala psikiyatrik bir bozukluğa bağlı olarak tedavi görmüyor
olması şartı aranmaktadır. Kontrol grubu ise Eylül-Kasım 2007 tarihleri arasında Anıttepe Dispanseri
Çocuk Hastalıkları Polikliği’ne başvuruda bulunan yaş ve eğitim seviyesi göz önünde bulundurularak
kronik bir hastalığı bulunmayan 7-12 yaş arasında olan 30 çocuğun annesinden oluşmaktadır.

Kullanılan Ölçekler

Araştırmada 4 tane ölçek kullanılmıştır. DSM 4’e Dayalı Yıkıcı Davranış Bozukluklarını Tarama ve
Değerlendirme ölçeği , Beck Depresyon Ölçeği , Beck Anskiyete Ölçeği ve Baş Etme Tutumlarını
Değerlendirme Ölçeği.

Verilerin Değerlendirilmesi

Verilerin değerlendirmesine baktığımız zaman verilerin istatiksel çözümlenmesinde , SPSS’in 15.0


sürümü olan paket programı kullanılmıştır. T testi ortaya çıkan sayısal verileri karşılaştırmamızda Ki-
Kare testi ise niteliksel verileri karşılaştırmamızda kullanılmış. Verilerin anlamlılık seviyesi ise <0.05
şeklinde kabul edilmiştir.

Bulgular

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olgularının %80’i erkek %20’si kız kontrol ekiplerinde ise
bu oran sırası ile %73.4 ve %26.6 olup ekipler arasında cinsiyet bakımından istatistiksel kısımdan
anlamlı derecede bir fark belirlenememiştir. Yapılan çalışmada genel olarak olguların değerlendirme
sürecinde anlamlı bir fark saptanamamıştır. COPE’nin alt ölçekleri değerlendirildiği zaman ise diğer
probleme odaklanma , meşguliyetleri bastırma eğiliminde olma , duyguları açığa çıkarma , işlevsel
olmayan ve inkar alt ölçekleri toplam skoru DEHB kısmında kontrol kısmına oranla istatistiksel
açıdan anlamlı bir biçimde yüksek olarak belirlenmiştir.

TARTIŞMA

Yapılan bu çalışmada DEHB’li çocukların kaygı durumları ve depresif şikayetleri ve hangi tür de baş
etme yöntemlerini kullanmayı tercih ettikleri araştırılmış. Olguların DEHB alt tip dağılımları ve
cinsiyet dağılımları çalışmamızda ortaya çıkan bu neticelerin klinik örneklemlerde bakıldığı zaman
önceden yapılan araştırmalarla uyumlu olduğu anlaşılmaktadır.

Yaptığımız çalışmada DEHB’li çocukların annelerinin BAÖ ve BDÖ skorlarının sağlıklı kontrollere
göre anlamlı bir biçimde yüksek belirlenmiştir. Annelerin kaygı ve depresyon düzeylerinin yüksek
olması yaptığımız araştırmada beklenen bir sonuçtu. Önceden yapılan araştırmalara baktığımız zaman
depresif bir süreçte olan annelerin daha olumsuz davranış gösterme eğiliminde oldukları bilinmektedir.

Gau ve ark.nın DEHB’de ailesel ve anne baba süreçlerini araştırdıkları çalışmalarında, bizim yapmış
olduğumuz çalışmada olduğu gibi annelere psikiyatrik teşhis konulmasına gerek görülmemiş, ancak
kaygı , bedensel şikayetler , depresyon ve uyku sorununun yükseldiği gözlemlenmiştir.
Yapılan çalışmada kontrollere göre yüksek bir şekilde ortaya çıkan depresyon ve kaygı seviyelerinin
DEHB’li çocukların annelerinin tedavi sürecinde göz önünde buldurulması gerekli olduğu
görülmektedir.

Bir diğer elde ettiğimiz bulgu , COPE alt ölçeklerinden işlevsel bir biçimde olmayan başa çıkma
yöntemleri toplam skorunun DEHB ekibinde kontrol grubuna nazaran istatistiksel bir şekilde anlamlı
bir seviyede yüksekliğidir.

DEHB’nin de Alzheimer hastalığı gibi kronik bir biçimde gitmesi sebebiyle bakım veren anne babalar
için sürekli bir biçimde problemlerle yüzleşme ve üstesinden gelmesi gerekilen bir durumdur.

Bu yapılan çalışmada DEHB’’li çocukların annelerinin problem odaklı başa çıkma yöntemlerinden
diğer meşgul olunan işleri bsastırmayı daha sık bir biçimde kullanmayı tercih ettikleri belirlenmiştir.

Yapılan çalışmada DEHB ekibindeki çocukların annelerinin probleme odaklanma ve duygularını


dışarıya vurma yöntemlerini daha sık bir biçimde kullandıkları belirlenmiştir. DEHB’li çocukların
annelerinin çocuklarıyla olan ilişkilerinde duygusal bir başa çıkma yöntemini kullanmayı tercih
etmelerinin çocukların problem çözme seviyelerini olumsuz bir biçimde etkileyebilir.

Elde ettiğimiz diğer bir bulgu ise DEHB’li çocukların annelerinin inkar savunma mekanizmasını daha
çok kullanmaya çalışmalarıdır. Levine ve ark. DEHB’li çocukların annelerinin kontrol ekibindeki
annelere nazaran inkarı daha yüksek bir şekilde kullanmaları anne ve çocuk arasında çözülemeyen
problemlerin davranışsal ve zihinsel anlamda geri plana atılması olarak ortaya konulabilir.

Yaptığımız araştırmadan sonuncusu annenin COPE İLE BAÖ alt ölçekleri skor ortalamaları ile
annenin madde kullanımı arasındaki istatiksel yönden bakıldığı zaman anlamlı olan ilişkisidir.

Sonuç olarak baktığımız zaman ise DEHB’li ergen ve çocukların takip ve tedavisinde ergen ya da
çocuğun yanında ailenin işlevleri ve özellikle bakıldığı zaman annenin klinik değerlendirmelerine
bakılması oldukça önemlidir. Annenin problemli ve yetersiz olduğu alanların üstüne gidilerek klinik
görüşme sürecinde o kısımlar desteklenebildiği zaman daha iyi olacaktır. Yapılan bu çalışmada
bildiğimiz kadarıyla kullandığımız COPE DEHB’’Lİ çocukların annelerine ilk kez uygulanmaya
başlanmıştır. Bu nedenle yaptığımız çalışma bu konuda bir önçalışma olarak bakılmalıdır.
KAYNAKÇA

https://www.proquest.com/

You might also like