SİNİR SİSTEMİNİN HÜCRELERİ VE NÖRONAL SİNYALLEME (1) - Birleştirildi

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 341

SİNİR SİSTEMİNİN HÜCRELERİ VE

NÖRONAL SİNYALLEME
Dr. Nilgün Coşkun
2022-2023 Bahar Dönemi
• Sinir sistemi nöronlar ve destek hücrelerinden oluşur
• Canlıların çevreden gelen uyarıları algılaması, tepki göstermesi ve
değişen koşullara uyum sağlamasını sağlar
• Temel olarak bilgiyi işleyen, ileten ve saklayan hücreler sinir hücreleri
yani nöronlardır
• Merkezi sinir sistemi = Beyin ve omurilik
• Pefirerik sinir sistemi = Vücuda yayılmış tüm sinirler
• Sinaps = Akson ve dendrit arasında kalan boşluk
• Presinaptik nöron = Sinapsa sinyal ileten nöron
• Postsinaptik nöron = Sinapstan sinyali alan nöron
SİNİR SİSTEMİ HÜCRELERİ
• NÖRON
• Uyaranlara yanıt oluşturur
• Sinyali elektrokimyasal olarak iletir
• Kimyasal aracılar ile haberleşir
• Bölünerek çoğalmazlar
• Zedelenen kısımları yenileyebilirler
• Pek çok dallanma yapabilirler
• NÖRON
• Farklı türlerde nöronlar bulunur
• Akson
• Dendrit
• Soma
• Aksonlar bir sinyali sonraki hedefe iletir
• Değişken uzunluklarda olabilir
• Hedefe yaklaştıkları zaman daha çok dallanma yaparlar

• Dendrit diğer nöronlardan gelen sinyali alan kısımdır


• Dallanma arttıkça daha fazla nörondan gelen sinyallerin alınması
sağlanır
• Soma (hücre gövdesi) metabolik merkezdir
• DNA barındırır
• Protein sentezi burada gerçekleşir
• Nöronun yaşamsal faaliyetlerinin gerçekleştiği kısımdır
• Sentriol harici tüm çekirdek organelleri bulunur
• Nöronlar birbirleri ile temas halinde değildir
• İki nöron arasında sinaps adı verilen boşluklar bulunur
• Presinaptik nöron
• Postsinaptik nöron
• Nörotransmitter maddelerin kimyasal iletimi burada meydana gelir
• GLİA
• Nöronlar dışında kalan MSS hücreleri
• Nöronların 10 katı kadardır
• Başlangıçta sadece nöronları bir arada tuttuğu düşünülmekteydi
• Daha sonra yapılan çalışmalar ile metabolik işlevlerden sinyal iletimine
kadar pek çok görevleri olduğu bulundu
• Nöronların aksine bölünme yetisine sahiptirler
• Kanser hücreleri glialardan kaynaklanır
Glia Türleri
• 1. Astrosit
İç çevreyi düzenler
Hücreler arası sıvının bileşenini
ve hacmini kontrol eder
Kan beyin bariyeri – 1880
Sıvı düzenlenmesi, iyon miktarının ayarlanması, nt maddelerin geri
alınımı, metabolik enerji için glikoz sağlanması, atık maddelerin ortadan
kaldırılması
Sinaps oluşumu, devamlılığı, sinaptik bağlantıları düzenler
Glia Türleri
• 2. Radyal Glia
Nöronların oluşmundan sorumlu hücreler
Nöronların beyin tabakalarında göçünü denetler
İki alanda nöron çoğalmasının devam ettiği görülmüştür
Hipokampus
Beyin boşluklarının altındaki bölge
Bu bölgelerdeki radyal glia yeni hücre oluşumunu destekler
Glia Türleri
• 3. Oligodendrosit
Aksonlara destek ve izolasyon
sağlar
Miyelin kılıfı üretir
Miyelin kılıf beyaz renktedir ve
beyindeki beyaz maddeyi oluşturur
Akson dışındaki nöron gövdeleri ve dendrtiler ise gri maddeyi oluşturur
Glia Türleri
• 4. Mikroglia
Bağışıklık sisteminden sorumludur
Hasar görmüş nöronları, hastalık
yapıcı maddeleri tararlar
Enfeksiyon, hasar durumunda aktif duruma geçerler
Fagositoz
Aşırı aktivasyon – Alzheimer, MS gibi hastalıklara yol açar
Beyin plastisitesi
Glia Türleri
• 5. Schwann Hücresi
PSS’de miyelinizasyondan sorumlu
Her hücre tek bir aksona tutunur
Çevresine dolanarak miyelin
kılıf oluşturur
Glia Türleri
• 6. Satellite Hücreleri
PSS
Nörona destek sağlar
Çevresini düzenler
Glia Türleri
• 7. Ependimal Hücreler
Ventriküllerin ve omuriliğin kanallarının içinde dizili olarak bulunurlar
Beyin omurilik sıvısını salgılayan yapıları oluşturur
BOS’un hareketine yardımcı olur
NÖRONDA SİNYAL İLETİMİ
• Hücre dışında sodyum (Na) ve klor (Cl)
• Hücre içi sıvıda potasyum (K) bulunur
• Hücre içi ve dışı arasında potansiyel farkı vardır, milivolt düzeyinde
• Potansiyel farkı yüklerin akmasına neden olur ve elektrik yüklerinin
akımı başlar
• Dinlenme Potansiyeli:
• Dinlenme durumunda hücre içi daha fazla negatif yüke sahiptir
• Dışarısı işe pozitif yüke sahiptir
• Buna dinlenme potansiyeli denir (zar, membran)
• Nöronlarda bu potansiyel -40 ile -90 mV arasında değişir
• Aksiyon Potansiyeli
• Aksiyon Potansiyelinin
İlerlemesi
PERİFERİK SİNİR SİSTEMİ
• Spinal sinirler ve kranyal sinirlerden oluşur
• Otonom sinir sistemi de anatomik olarak PSS içinde yer alır
• Spinal Sinirler:
• Kranyal Sinirler:
OTONOM SİNİR SİSTEMİ
• İsteğimiz dışında çalışan organları innerve eden sistem
• En yüksek merkezi hypotalamus

• Sempatik
• Parasempatik
MERKEZİ VE ÇEVRESEL SİNİR
SİSTEMLERİNİN ANATOMİSİ
Sinir Sistemlerinin Genel Düzenlenişi
• Dış çevreden ve vücudumuzdan gelen uyarılar sinir sistemi tarafından
algılanır.
• Değişikliklere cevap verir.
• Çevreden bilgi alan, bilgiyi işleyen ve cevap üreten sistem sinir
sitemidir.
• Temeli sinir hücresidir.
• Sinir hücreleri (nöron):
• Gri madde
• Beyaz madde
• Hücre gövdesi kümelerine MSS içinde nucleus, PSS içinde ganglion adı
verilir.
• Afferent lifler (duyu lifleri)
• Efferent lifler (motor lifler)
• Sinir sistemi iki bölümde incelenir:
• Merkezi sinir sistemi: Beyin ve omurilik
• Periferik sinir sistemi: Periferik sinirler, kranial sinirler ve ilgili
ganglionlar

• Fizyolojik olarak iki bölüme ayrılır:


• Somatik SS: Kas, deri, ağız boşluğu mukozası gibi sistemleri innerve
eder
• Otonom SS: Düz kaslar, bezler, kan damarlarının aktivasyonu
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
• Omurilik (medulla spinalis)
• Beyin (encephalon)
Medulla Spinalis (Omurilik)
• MSS’nin yüzde 2’lik bölümü
• Çevreden gelen uyaranları beyne ulaştırmak ve istemli hareketleri
üretmek için oluşturulan uyaranları iskelet kaslarına iletmek
• Meninges adı verilen 3 katlı zar ile sarılıdır
• Pia mater
• Arachnoidea mater
• Dura mater
Medulla Spinalis’in Dıştan Görünümü
Medulla Spinalis’in İç Yapısı
• İç kısımda gri cevher
• Dış kısımda beyaz cevher bulunur
• Gri cevherin ortasındaki kanalda BOS bulunur

• 33 segmentten oluşur
Medulla Spinalis’in İnen ve Çıkan Yolları
• Çıkan Yollar: (Afferent)
• Talamusun lateral -- ağrı ve ısı duyularını taşır
• Talamusun anterior – hafif dokunma ve basınç duyularını taşır
• Pozisyon duyusu
• Ayırt edici dokunma duyusu
• Aşırı sıcak ve soğuk duyuları
• Çevrede olup bitenden haberdar olmamızı sağlayan duyular
• Viseral refleksler, organlara ait ağrı duyusu
Medulla Spinalis’in İnen ve Çıkan Yolları
• İnen Yollar: (Efferent)
• İstemli hareketler ile ilgili bilgi
• Denge bilgisi
• Solunum ve dolaşımın düzenlenmesi
• Kasların aktivasyonu ya da inhibisyonu
BEYİN (ENCEPHALON)
• 1400 gr
• Yenidoğanlarda yüzde 10, erişkinlerde yüzde 2
• Makroskopik olarak yarıküreler, beyin sapı, beyincik

• Embriyolojik olarak
• 1. Prosencephalon
• Telencephalon
• Diencephalon
• 2. Mesencephalon
• 3.Rhombencephalon
• Metecephalon
• Myelencephalon
Beyin Sapı
• Medulla Oblongata:
• Bulbus, en alt parçasıdır
• İstemli hareketleri idare eden motor yollar bulbustan geçer
• Çaprazlaşma vardır
• Beyincik ile bağlantısı vardır
• Önemli fonksiyon merkezleri (solunum ve metabolizma merkezleri)
• Yutma, kusma ve öksürük refleksleri
• Bulunduğumuz konum ve başın pozisyonu
• Pons:
• Cerebellum ile birlikte metencephalon
• Beyin korteksi ile beyincik korteksini
bağlayan istasyonlar
• Mesencephalon:
• Görme ve işitme ile ilgili
refleks merkezleri
• Ara istasyon
• İstenilen iletileri gönderir,
istenmeyenleri inhibe eder
• Uyku ve uyanıklık
Beyincik (Cerebellum)
• Önemli bir entegrasyon merkezdir
• Buraya gelen tek tek bilgiler toplu bir sonuç halini alır
• Ortama oryante olmamızı sağlar
• Temas ve derin duyu
• Kas tonusunun ayarlanması
• Postür ve dengenin korunması
• İstemli hareketleri akıcı bir şekilde gerçekleştirebiliriz
Diencephalon
• Thalamus
• Hipotalamus
• Epitalamus
• Metatalamus
• Hipofiz bezi
• Thalamus:
• Koku hariç tüm duyu yollarının uğradığı ara istasyon
• Duyu bilgileri kortekse gönderilir
• İki yönlü bir iletim
• Cerebellum ve basal ganglia’dan gelen hareket ile ilgili uyaranlar
talamustan kortekse gider
• Çevreden olanlardan haberdar olma, tetikte olma
• Limbik sistem ile bağlantısı sebebiyle duygusal değerlendirme
• Hipotalamus ve Hipofiz:
• Hipotalamus, otonom sinir sistemi ile endokrin sistemi entegre ve
kontrol eder
• Sıvı-elektrolit dengesi
• Cinsel davranış
• Uyku-uyanıklık döngüsü
• Vücut ısısının dengelenmesi
• Hipofiz bezi ile bağlantısı sayesinde endokrin sistemi etkiler
• His ve davranış kontolü
• Hipofiz, hipotalamus yardımıyla hormon salgılanmasını düzenler
• Epitalamus:
• Limbik sistemden gelen uyarımların taşınması
• Sindirim sistemi hareketleri ve tükürük bezi salgıları
• Epifiz bezi bu bölgededir, nt maddeleri sentezler ve depolar
• Metatalamus:
• Görme ve işitme yollarının geçtiği merkezdir.
Telencephalon (Cerebrum)
• İki beyin yarıküresinden oluşur
Beyin Lobları
• 5 lob
• Frontal
• Parietal
• Temporal
• Oksipital
• İnsula
• Frontal:
• Birincil motor bölge
• Çaprazlama
• Motor homonculus
• İkincil motor bölge
• Frontal göz sahası
• Motor konuşma merkezi (Broca)
• Prefrontal korteks
• Parietal lob:
• Birincil duyu merkezi
• İkincil duyu merkezi
• Kortikal okuma merkezi
• Temporal lob:
• Birincil ve ikincil işitme merkezleri
• İkincil konuşma merkezi (Wernicke)
• Konuşmanın anlamı
• Oksipital lob:
• Görme merkezleri

• İnsular lob:
• Viseral fonksiyonlar ?
• Beynin Beyaz Cevheri:
• Projeksiyon lifleri: alt ve üst merkezleri birbirine bağlar
• Kommissural lifler: iki beyin hemisferini birbirine bağlar (corpus
callosum)
• Asosiasyon lifleri: aynı hemisferdeki merkezleri birbirine bağlar

corpus callosum
• Bazal Çekirdekler:
• Gri cevher kitleleri
• Bazal gangliyonlar olarak da bilinir
• Motor hareketlerin koordinasyonunda rol oynar
• Cerebelluma göre daha komplike hareketleri düzenler
• Cerebral korteks aracılığıyla hareketler üzerinde etkilidir
• Motor davranışların öğrenilmesi ve devam ettirilmesinde rolü vardır
• Ventriküler Sistem ve BOS:
• 4 adet
• Sağ ve sol ventriküller
• 3. ventrikül (her iki talamus ve hipotalamusun ortasında)
• 4. ventrikül (beyin sapı ile cerebellum arasındaki boşluk)
• BOS:
• MSS beslenmesi
• Koruyucu yastık görevi
• Beynin ağırlığını azaltma
• Metabolitlerin uzaklaştırılması
• Hormonların hipofize ulaşması
• Berrak ve renksiz
• Lumbal ponksiyon yöntemi
• Beyin Zarları:
MERKEZİ SİNİR SİSTEMİNİN BESLENMESİ
• Beynin Arterleri:
• Beyin 4 ana arterden beslenir
• Subaraknoid aralıkta bulunur
• Dakikada yaklaşık 800 ml kan geçer
• Beynin Venleri
• Subaraknoid aralıkta yer alır
İNSAN BEYNİNİN GELİŞİMİ VE
PLASTİSİTESİ
Dr. Nilgün Coşkun
Bahar 2022-2023
SİNİR SİSTEMİ GELİŞİMİ
• Embriyonik Gelişimin Erken Evreleri
• Fetal dönemin 3. haftasında başlar
• Miyelinizasyon ergenliğe kadar sürer
• Sinaps bağlantılarının artışı 30’lu yaşlara kadar devam eder
• Sinir sistemi gelişim basamakları:
• Uyarılma
• Çoğalma
• Göç
• Kümeleşme
• Farklılaşma
• Sinaptogenez
• Seçici hücre ölümü
• Geçerli fonksiyonel bağlantıların kurulması
• Tek bir hücre olan zigottan başlayan gelişim
• Hücre bölünmesi
• Ektoderm, endoderm ve mezoderm
• Embriyonik dönem sonrası fetal döneme girilir
• Sinir sisteminin gelişimi:
• Gelişimin ikinci haftasında
• Nöral tüpün oluşumundan sonraki aşama vezikülasyon
• 4. haftada başlar
• 3 temel beyin bölgesi oluşur

• 5. haftada serebral hemisferler oluşur


• Gelişim ilerledikçe loblar oluşmaya başlar
• 32. haftada beyin ve sinir sisteminin ana hatları tamamlanır
• Subkortikal yapılara nöron göçü başlar
• Miyelinizasyon aşaması başlar- 5 yaşına kadar devam eder
• Doğum sırasında çoğu akson miyelinsizdir
• Miyelinizasyon ile beyin asıl ağırlığına ulaşır
• Beyaz ve gri maddeler oluşmaya başlar
• Embriyolojik gelişimin ikinci basamağı: 7-40. haftalar arası
• Hücresel farklılaşma (histogenez)
• Göç süreci takip eder
• Bu aşamada sorunlar ortaya çıkabilir
• Kümeleşme aşaması başlar
• Bağlantı kuramayan nöronlar seçici olarak ölürler
• Bağlantılarda değişimler yaşanır, adaptasyon sağlanır, fonksiyonel
olarak geçerlilik kazanır
PLASTİSİTE
• Beynin bağlantılar kurma ve bu bağlantıları düzenleme yetisini anlatan
bir kavramdır.
• Deneyim, yıpranma ve hasara karşı dendritlerin, aksonların ve
sinapsların yapısal ve işlevsel tepkilerini yürüten yaşam boyu devam
eden bir süreçtir.
• Bellek ve öğrenme konularında plastisite büyük önem taşır.
• Nöroplastisite sayesinde yaşam boyu yeni şeyler öğrenebiliriz.
• Hasar sonrası belirli oranda iyileşme sağlanabilir.
• Gelişimsel plastisite: doğumdan itibaren bebeğin büyüme sürecinde
gerçekleşir
• Nöron ve sinapslarda değişim meydana gelir
• Sinaptik bağlantılar sayıca artar
• Kullanılmayan bağlantılar ölür
• Erişkinlerde dendrit dallanması, sinapslerin yeniden şekillenmesi,
uzun süreli potansiyel artışı, akson filizlenmesi, sinaptogenez ve
nörogenez şeklinde görülür
• Hippokampus bölgesi
• Nöronda değişime en yatkın bölge dendrit bölgesidir
• Nöron Büyüme Faktörü (NGF)
• Deneyim ve genler plastisite üzerinde etkilidir
• Yaşlanma, stres ve bazı nörodejeneretif hastalıklar önemli bir
faktördür
• Stres, hippokampus bölgesinde azalmaya sebep olur
• Kronik streste sinyal iletiminde aksama, yavaşlama
• Alzheimer hastalığı – rehabilitsayon
• Beyin hasarı
• Nöroplastisite potansiyeli erişkin bir beyinde eşit dağılım göstermez.
Limbik sistemde daha fazla olduğu düşünülmektedir. Hippokampuste
yüksektir
• Arka parietal, prefrontal bölgelerde az
• Primer duyusal-motor alanlarda hiç görülmez
GÖRME SİSTEMİ
Dr. Nilgün Coşkun
Bahar 2022-2023
• Görsel bilgi çevreyi algılamada önemlidir
• Korteksin hemen hemen yarısı görsel bilginin işlenmesinde rol oynar
• Uyaran olarak ışık kullanılır (elektromanyetik dalgalar)
• 400-700 nm arası «görünür ışık»
Gözün Yapısı
Retinanın Yapısı
Merkezi Görme Yolları
• Her iki gözün optik siniri kafatasına girdikten sonra optik kiazmada
köprü kurar
• Lateral Genikülat Çekirdek
• Talamusun bir çekirdeği
• Optik demetten gelen lifleri %90
• Sadece retinadan gelen bilgiyi almaz
• V1’den gelen bilgiyi de alır
• Beyin sapının uyanıklık ve dikkat ile
ilgili bölümlerinden
• Ne gördüğümüzün, nasıl hissettiğimizden
etkilenmesi
Primer Görme Korteksi (V1)
• Kör görüş
• Bilinçli görsel algı
İkincil Görsel Alanlar
• V2: V1 ile iletişim halinde
• Derinlik, şekil, renk, hareket
• V3: V2’den bilgi alır, V4 V5’e bilgi gönderir
• Hareketli şekillerin analizi, 3 boyutlu algı
• V4: v2 ve V3’ten uyarı alır. V5 ile iletişim halinde
• Renk algısı
• V5 (MT): 1-2-3-4 ile iletişim halinde
• Görsel alanların fonksiyonları ile ilgili bulgular sıklıkla klinik
bulgulardan elde edilmiştir
• V4 önemli bir alandır
• Hem renk hem açıya duyarlıdır
Görsel Algı
• Koni tipi hücreler renk duyarlılığına sahiptir
• Üç tip koni hücresi vardır
• Trikromatik teori
• Kırmızı-yeşil-mavi
• Sayıları ve retinadaki dağılımları eşit değildir
• V1-V2-V3 alanlarının büyüklüğüne bakılmış
• V1 ne kadar küçükse algılanan illüzyon o kadar çok oluyor
• Multimodal Algı
• Görüntü, ses, tat, koku gibi farklı modalitede uyaranları tek bir uyaran
olarak algılarız
• Beyin görsel bilgiyi daha güvenilir kabul eder
• Multimodal entegrasyon hem kortekste hem de subkortikal alanlarda
gerçekleşir.
• Beyin sapınaki superior kollikulus duyuların her birine ait topografik
haritalar üretir
• Buraya ulaşan uyaranların eşzamanlı olması gerekir
• Farklı alanlarda da birden fazla modalitedeki uyaranlara tepki veren
hücreler bulunur
• Hippokampus, parietal ve frontal lobun bazı alanları ve superior
temporal sulkus örnek verilebilir
• Nesne (Şekil) Algısı
• Agnozi – nesneleri tanıyamama durumu
• Dorsal ve ventral yollar
• Optik ataksi: nesnenin ne olduğunu tanımlayabilme ancak eylemlerini
yönlendirmek için görsel bilgiyi kullanamazlar
• Bu durumlar ne ve nerede yolaklarının ayrı olduğunu gösterir ancak
birbirleri ile ilişkili olarak çalışırlar
• Nesne tanıma, şekil ve form analizini bir nesne ile birleştirme
becerisinden kaynaklanır.
• Şekil-zemin ayrımı yapmakta zorlanmak atları görmemizi zorlaştırır
• Şekil zemin ayrımı nasıl algıladığımızı da değiştirebilir

1 2
• İki farklı hipotez:
• Büyükanne hücreleri
• Takım hipotezi
• Kategori Spesifik Şekil Algısı
• Özel bir agnozi türü; prosopagnozi, fusiform gyrus hasarı sonucu
ortaya çıkar
• Fusiform yüz tanıma bölgesi
• Yüz tanıma konusunda fusiform gyrusta, superior temporal sulkusta,
prefrontal korteksin bir kısmında aktivite artışı söz konusu olur.
• Bu bölgeye FYA adı verilir
• Oksipital ve temporal lobların kesişim noktasında ektrastriat vücut
alanı ile FYA ile kısmen örtüşen fusiform vücut alanı vücut parçalarını
tanıma konusunda özelleşmiştir
• Hareket Algısı
• MT (V5) yönelim ve hıza duyarlıdır
• İvmelenme
• Hareket, MT ve MST aktivasyonu
yaratır
• Nesne ve arka plan hareketini
kaydeder
• MT yakınında biyolojik harekete
duyarlı alanlar
GÖRSEL OLMAYAN DUYU
SİSTEMLERİ
Dr. Nilgün Coşkun
Bahar 2022-2023
• Her duyu sistemi duyu reseptörlerinden , sinir yollarından ve duyusal
algıya dahil olan beyin kısımlarından oluşur.
• Duyum yoluyla dünyanın farkında oluruz.
• Genel duyular: dokunma, ağrı, sıcaklık, propriyosepsiyon, basınç
• Özel duyular: görme, işitme, tat, koku
İŞİTME
• Konuşulanları anlamak, nesneleri tanımak ve nesnelerin bedenimizle
ilgili konumlarını kavramak
• Geniş ama sınırlı bir ses yelpazesini duyabiliriz
• İşitme; akustik, mekanik ve elektrik ilkelerini kullanır
• Ses dalgalarını analiz eder
• Belleğe kaydedilmiş sinyallerle karşılaştırır
• İşitsel Uyarıcılar:
• Kulak, havadaki basınç değişikliklerini nöronların elektriksel
aktivitesindeki değişikliklere dönüştürür
• Ses dalgaları, farklı ortamların periyodik olarak sıkıştırılmasıdır
• Ses dalgaları genlik ve frekans özelliklerine sahiptir
• Genlik yoğunluk demektir
• Sesin yüksekliği genlikle ilgilidir ama özdeş değildir
• Örneğin reklamlar
• Saf ton: en basit ses dalgası
• Diyapozon aleti ile üretilir
• Sesin şiddeti:
• Desibel (dB) ile ölçülür
• Sesin frekansı:
• Birim zamandaki döngü sayısı
• Hertz (Hz) ile ölçülür
• 20-20.000 arasını duyarız
• İnfrason: eşik altı
• Ultrason: eşik üstü
İŞİTSEL SİSTEMİN YAPI VE İŞLEVİ
• Uyaran reseptörlere iletilmeli
• Basınç değişikliğinden elektrik sinyallerine dönüştürülmeli
• Elektrik sinyalleri işlenmeli

• Kulak üç bölümden oluşur:


• İç kulak
• Orta kulak
• Dış kulak
• Dış Kulak:
• Orta Kulak:
• İç Kulak:
İşitsel Tüy Hücreleri ve Ses Dalgalarının
Elektromekaniksel İletimi
• İç tüy hücreleri 3500 duyusal reseptörler olarak işlev görür
• Dış tüy hücreleri 12000 sesin genlik ve frekans seçiciliğini arttırmada
görevli

• Farklı noktalar farklı frekanslar tarafından uyarılır


MERKEZİ İŞİTME YOLLARI
İşitsel Korteks
• Birincil işitsel korteks temporal lobdaki Brodmann alanı 41’e karşılık
gelir
• 42- işitsel asosiasyon alanı
• Görsel sistemde olduğu gibi işitsel sistemde de ne ve nerede yolakları
bulunur
• Ventral yolak: ne yolu
• Dorsal yolak: nerede yolu
Perde Algısı
• Sesin anlaşılması, seslerin farklı frekansları arasında ayrım yapabilme
yeteneğimiz ile ilişkilidir
• Orta ve yüksek frekanslar: yer kodlaması
• Düşük frekanslar: hız kodlaması
• Duyusal bilginin kodlanması hangi hücrenin aktive olduğu ve ne
sıklıkla ateşlendiğiyle ilgilidir
• Yer teorisi- ancak çeşitli kısımlar birbirlerine çok sıkı bağlı
• Frekans teorisi
• Mevcut teori; her iki teorinin değiştirilmiş versiyonlarını içerir
• Düşük frekanslar ve yüksek frekanslar farklı şekilde çalışır
Sesin Lokalizasyonu
Müziğin Algısı
• İşitsel sistemde ve beynin diğer bölgelerinde pek çok işlem içerir
• Konuşma algısından çok farklıdır
• Söz içermeyen müzik daha soyut bir temsili temele sahiptir
• Söz içeren müzik ile dil alanları örtüşür
• Müziksel sözdizimini işlemleme; inferior frontolateral korteksin iki
taraflı ancak sağ taraf baskın olacak şekilde aktive eder (Broca’nın bir
bölümü)
• Müzik eğitimi dil becerilerini geliştirmektedir
• Müziğin işlemlenmesinde işitesel korteksin çekirdek alanı, ses
tonlarının perdesi bilgisini alır ve analiz eder
• Frontal korteks sesleri zamana göre organize etmeye ve bellekte
tutmaya yardımcı olur
• Müzikal yeteneklerde uzmanlaşmış kişiler ile yapılan çalışmalarda dil
sol tarafta, müzik sağ tarafta işlenir modelinin doğru olmadığını
gösteren bulgular elde edilmiştir
• Sol hemisfer melodilere (ana tema)
• Sağ hemisfer armonilere (destekleyen notalar) tepki verir
Sağırlık
• İletim Tipi Sağırlık:
• Dış kulak ve orta kulak hasarı
• İç kulağa iletim olmaz
• Ameliyat ya da işitme cihazı
• Sensörinöral Sağırlık:
• İç kulakta ses iletimi bozulur
• Koklea ve 8. kranyal sinir patolojisi
• Yaşlılığa bağlı sağırlık, enfeksiyon, gürültü, ilaç, travma
• Çocuklar arasında yaygındır
• İnsan sesindeki bir çok frekans duyulmaz
• Tıbbi veya cerrahi olarak tedavi edilemez
• Koklear implant
• Merkezi Sağırlık:
• Sinir liflerinin beyin sapından serebral korteksin temporal lobuna
doğru ilerlediği yolda bozukluk

• Karışık Tip Sağırlık:


• İletim ve sensörinöral tipin birlikte görülmesi
• Hem dış veya orta kulak hem iç kulakta hasar
• Teşhis ve tedavi güçtür
VESTİBÜLER SİSTEM
• Yerçekimine göre hareket, kafa pozisyonu ve mekânsal yönelim algısı
• Göz hareketleri, kafa ve duruş pozisyonunu dengelemeye yardımcı
önemli motor fonksiyonlar
• İç kulak yapıları
• Vestibüler çekirdekler- beyin sapı ve beyincik ile bağlantı kurar, ayrıca
göz, boyun ve beden duruşu kaslarını kontrol eden motor nöronlara
bilgi gönderir
• VS, beden pozisyonuyla ilgili reflekslerde ve göz hareketlerinde önemli
rolü vardır
• Vs, bilişsel işlevlerde rolü vardır
• Öz hareket algısı
• Bedensel öz bilinç
• Mekansal yönelim
• Mekansal öğrenme
• Mekansal bellek
• Nesne tanıma belleği
Vestibüler Labirent
Vestibüler Yollar
• Superior ve lateral vestibüler çekirdekten talamusun çekirdeklerine
ulaşır
• İki kortikal hedef
• Primer somatosensöriyel korteksin posterior bölgesi
• Somatosensöriyel korteks ile motor korteks arasındaki geçiş yeri
SOMATOSENSÖRİYEL SİSTEM
• Dokunsal uyaranları işlemler
• Nesne tanıma, doku ayırt etme, duyusal motor geri bildirim sağlama,
sosyal etkileşim için kapasite sağlar
• Ayırt edici dokunma, derin basınç, soğuk, sıcak, ağrı, kaşıntı,
gıdıklanma ve pozisyon gibi duyuları içerir
• Somatosensöriyel Uyarıcılar:
• Somatosensöriyel reseptörler
• Ekteroseptörler: dış ortamdan kaynaklanan
• İnteroseptörler: organların durumu ve fizyolojimizin belirli yönleri
• Ekteroseptörler:
• Mekanoreseptörler
• Termoreseptörler
• Kemoreseptörler
• Uyarıcıların dört özelliği vardır:
• Modalite
• Yoğunluk – duyusal eşik
• Süre – adaptasyon
• Yer
• Dokuma Duyusu Reseptörleri: Dokunma-Basınç-Titreşim
• Serbest sinir uçları: özellikle sıcaklık değişimi ve ağrıya duyarlı
• Pacini: derinin ani yer değiştirmesine tepki verir, sabit basınca tepki
vermez
• Merkel diskleri ve Ruffini organı: yavaş uyum sağlar

• Dokunsal uyaranların hem dinamik hem statik özellikleri vardır


• Propriyosepsiyon:
• Kol ve bacaklar ile diğer beden bölümlerinin boşluktaki pozisyonu
hakkında bilgi sağlayan reseptörler
• Bilinçli: eklemlerde bulunur ve serebral kortekse bilgi sağlar. Kinestezinin
statik ve dinamik yönü hakkında bilgi sağlar
• Bilinçsiz: kas, tendon ve eklemlerden motor sisteme bilgi sağlar. Hareket
kontrolü için gereklidir. Bu bilginin kaybı hareket hatalarına sebep olur. Bu bilgi
serebelluma iletilir
• Ağrı:
• Ağrı reseptörleri deri, kas, eklem ve iç organlara yayılmış sinir uçlarıdır
• Nosiseptör adı verilir
• Mekanik yaralanma, kimyasal hasar, aşırı sıcak gibi uyaranlara tepki
verirler
• İki tip nöron bu bilgiyi taşır
• A lifleri: kalın, miyelinli – akut ağrı
• C lifleri: ince, miyelinsiz – uzun süreli ağrı
• Ağrı bilgisi talamustan, limbik sistemin (duygusal süreçler ve deneyim)
parçası olan singulat kortekse geçer
• Duygusal ve bilişsel süreçler ağrı algısını kontrol edebilir
• Plasebo etkisi
• Ağrının yakınındaki bölgenin uyarılması
• Stres
• Kronik ağrı: prefrontal bölgede aktivasyon artışı, bellek izi görülür
• Fiziksel ağrı: talamus aktivitesinde artış
• Ağrı kronik hale geldiğinde medial prefrontal korteks ve amigdala yapısında
değişim gözlenir
• Sıcaklık:
• Sıcaklık reseptörleri serbest sinir uçları olabilir
• Göreceli bir duyumdur
• Adaptasyon – araştırmaları güçleştirmektedir
• Dermatomlar:
• Tek bir omurilik kökü tarafından
uyarılan deri alanı
• Komşu dermatomlar örtüşür
• Fonksiyon kaybı sonucu hipoestezi
oluşur, anestezi oluşmaz
İKİ MAJÖR SOMATOSENSÖRİYEL SİSTEM
• Dorsal-kolon medial-lemniskal sistem: dokunma ve propriyosepsiyon
• Anterolateral sistem: ağrı ve sıcaklık

• Ancak iki yoldaki bilgi tamamen ayrı değildir


SOMATOSENSÖR KORTEKS
• 1937, Penfield ve arkadaşları somatosensör korteks haritasını hazırladı
• Somatosensöriyel homunkulus
• Primer SSK (1,2,3)
• Sekonder SSK (40)
• Asosiasyon alanı (5,7)
Dokunsal agnozi
Kortikal hasar, karşı
taraflı ihmale neden olur
Tipik olarak baskın olmayan
yarıküre lezyonunda olur
İhmal genellikle sol tarafta
• Somatosensöriyel Agnoziler:
• İki ana tip
• Astereognozi- nesneleri dokunarak tanıyamama
• Asomatognozi- kendi bedeninin bölümlerinin normal farkındalığının
bozulması
• Bedenin bir tarafını ihmal etme
• Belirli beden bölümünü tanımada güçlük
• Bedenin sağ tarafını sol taraftan ayırt etmede güçlük
• Bedenin bir kısmındaki bozukluğu tanımakta zorluk
KİMYASAL DUYULAR
• Koku ve tat alma
• Koku: sosyal etkileşim, üreme, savunma, beslenme
• Tat: gıdanın kalitesi, miktarı ve güvenliği
• Birbirini tamamlayıcıdır
TAT
• Acı
• Ekşi
• Tatlı
• Tuzlu
• Umami (monosodyum glutamat)
• Tat Uyarıcıları:
• Tükürükte moleküllerin çözülmesiyle başlar
• Koku ile etkileşim içindedir
• Tatlı: iyi yiyecekler
• Tuzlu: tuz miktarını ayarlamak
• Umami: lezzeti arttırıcı, proteinlerin tadını alma yeteneği
• Ekşi: bozuk
• Acı: zehirli
• Tat Reseptörleri:
• Örüntü kodlama: her tat duygusunun beş tip tat reseptörünün farklı
aktivite birleşimlerinden oluşan örüntünün kodlanmasıyla oluştuğunu
öne sürer
Ancak birçok tat bu beş ana tadın
birleşimi ile oluşmaz
• Özelleşmiş kodlama: her biri için
bir hattın karşılık geldiğini öne sürer
• 33 tat reseptörü: 1 umami, 2 tatlı, 30 acı
Ekşi ve tuzlu için ise doğrudan iyon kanallarına etki etme
• Tat Yolları:
• Fasiyal sinirin bir kolu ile beyne taşınır
• Dilin ön ve arka kısmından gelen girdiler karmaşık şekilde etkileşime
girerek hayalet tat duyusuna neden olur
KOKU ALMA
• Yiyecekleri tespit etmek
• Yırtıcılardan kaçınmak
• Eş bulmak
• Sosyal iletişim (feromon)
• İyi anlaşılamamış bir duyu
• Havadaki moleküller tat uyarıcılarıdır
• Koku molekülleri birbirleri ile bağlantılı değildir
• Sınırlı bir spektruma sahip değildir
• Koku Uyarıcıları:
• Havada asılı moleküller
• Uçucu maddeler
• Yaşlandıkça duyarlılığımız azalır
• Kadınlar daha duyarlıdır
• Koku Yolları:
• Reseptörler, burnun üst tarafında koku alma mukozasında yer alır
• Koku Alma Bilgisinin İletimi:
• İki büyük koku yolu
• Amigdala ve priform alandan çıkar
• Biri limbik sisteme, diğeri talamusun medial dorsal çekirdeği yoluyla
orbitofrontal kortekse gider
• Limbik: Duygusal tepki
• Talamik-orbitofrontal: bilinçli koku algısı
SİNESTEZİ
• Bir duyuda uyarılmanın başka bir duyuda deneyime neden olması
• Kelimeleri tatmak- nadir
• Kelime veya müziği renk olarak algılamak-sık
• Siyah beyaz yazıları renkli görmek- sık
• İki hipotez:
• İlgili beyin bölgeleri arasında aşırı bağlantı (daha çok destekleniyor)
• Normal duyusal yolların yetersiz inhibisyonu
MOTOR SİSTEM
HİYERARŞİSİ
Dr. Nilgün Coşkun
Bahar 2022-2023
◦ İstemli hareketlerin kontrolü ile ilişkilidir
◦ Beyinde pek çok alanı içeren bir sistemdir
◦ Hareketin temel alanı primer motor kortekstir
◦ Premotor ve suplementer motor korteksler daha ayrıntılı, ince ve karmaşık motor
hareketlerde rol alır
◦ Prefrontal korteks planlamadan sorumludur
◦ Görsel korteks hareketin nereye olacağı ile ilgilenmektedir
◦ Parietal lob uzamsal analiz yapılmaktadır
◦ Basal gangliyon, serebellum ve talamus bilgileri işleyerek motor alanları
yönlendirmektedir
◦ Sonuçta kas seviyesinde hareket ortaya çıkmaktadır
◦ Sıradan bir aktivite bile pek çok seviyede işlemlenir
◦ Üç seviyede tanımlanabilir:
◦ Hedef seviyesi: kişinin niyeti ve sonuç arasındaki ilişki
◦ Kinematik seviye: uzvun şekli, zaman ve uzaydaki hareketi
◦ Kas seviyesi: kas aktivitesinin eş zamanlı hareketi
◦ Üç seviye hem ilişkili hem de bağımsız olarak çalışır
◦ Bu hiyerarşinin farklı bileşenlerinin beyinde nerede temsil edildiğini tespit etmek kolay
değildir
◦ Alt ve üst motor nöronlar birbirlerinden ayırt edilmiştir
BEYİNDEKİ MOTOR HİYERARŞİ
◦ Beyin ve Omuriliğin Kaba Anatomisi
◦ Korteks
◦ Primer ve sekonder görsel korteks
◦ Primer motor korteks spinal korda ve kaslara uyaran gönderir
◦ Daha yüksek seviyedeki hareketler ise görsel sistem rehberliğinde premotor korteks,
suplementer alanlar, parietal korteks, serebellum ve basal ganglionları içine alan iletişim
ağından oluşur
◦ Frontal lobda; primer motor korteks, premotor ve suplementer motor korteks görevlidir
◦ Bu alanlar parietal loba da ulaşır
◦ Frontal ve parietal loblar spinal korda uyarım gönderir
◦ Kortkospinal Sistem
◦ Korteksten çıkan kortikospinal lifler beyin sapında çaprazlama yapar
◦ Çapraz yapmadan önce oluşan hasar lezyonun karşı tarafında hareket bozukluğuna
yol açar.
◦ Çapraz sonrası oluşan hasar ise aynı tarafta bozukluğa yol açar
◦ Kortikospinal nöronların çoğu M1 alanında yer alır %31
◦ Premotor ve suplementer motor korteks %29
◦ Homunkulus
◦ Vücutta daha küçük yer kaplayan bazı
alanların kortekste daha fazla yer kapladığı
görülür. Bu bölgelerde nöronların daha fazla
olması sebebiyle.
◦ Motor kontrol sistem hem hiyerarşik hem de paralel bağlantılar içerir
◦ Kortikospinal yolların yıkımı tam bir felç durumunu sağlamaz
◦ Çünkü birden fazla inen yol vardır
◦ M1 bölgesi dışındaki bölgelerde oluşan lezyonlar genellikle felç durumu oluşturmaz,
etkileri de zaman içinde azalır
◦ Alt motor nöronlarda ve kas seviyesine bir hasar olduğunda kuvvetsizlik oluşur
◦ Basal ganglion, serebellum ve asosiasyon bölgesinde hasar koordinasyon bozukluğu,
isemsiz hareketler gibi anormalliklere yol açar
◦ Motor Korteksin Uyarılması
◦ En düşük uyarım eşiği ile hareket oluşturan alan primer kortekstir
◦ Somatotopik haritalama yapılmıştır
◦ Bazı bölgeleri birbirinden ayırt etmek zordur
◦ Parmaklar ve dil gibi ince motor becerilerle ilgili alanlar primer kortekste daha çok yer
kaplar
◦ Bazı hareketler direkt bağlantılar ile yönetilirken bazı hareketler primer motor korteks
üzerinden bağlantılar ile yönetilir
◦ Premotor korteks uyarıldığında gövdenin karşı tarafa dönmesi veya karşı taraftaki kolun
tamamı ile hareket etmesine neden olur
◦ Suplementer motor korteksin uyarılması iki taraflı harekete, ses çıkarmaya veya
konuşmanın durmasına sebep olur
◦ Premotor korteks biraz daha dış uyaran ile hareket eden bir sistemdir
◦ Suplementer motor korteks ise içsel üretilen planlama ve öğrenme ile ilişkilidir
◦ Üst Motor Nöron Hasarı
◦ İnme veya diğer kortikal lezyonlar ile bu nöronlar hasar alabilir
◦ Başlangıçta karşı tarafta hipotoniye sebep olur
◦ Daha sonra ise spastik hemiparezi ( karşı tarafta güçsüzlük, reflekslerde artış ve kas
tonusunda artış) oluşur
◦ Asosiasyon Korteksin, Serebellumun ve Basal Ganglianın Motor Korteks Üzerindeki Etkisi
◦ İstemli hareket öncesi (2 sn. kadar) frontal lobda aktivasyon görülür
◦ Hiyerarşik bir düzen vardır
◦ Asosiasyon alanları harekete karar verir
◦ Premotor alan hareket için plan yapar, bilgiyi primer m.k. aktarır
◦ Motor korteks kaslara doğrudan ve dolaylı olarak hareket emri verir
◦ Basal Ganglion
◦ Talamus ve serebral korteks arası bağlantı
◦ İki taraflıdır bağlantı
◦ Harekete hız ve kolaylık kazandırır
◦ Kaudat çekirdek
◦ Putamen
◦ Globus pallidus
◦ Klaustrum
◦ Subtalamik çekirdek
◦ Talamus
◦ Pek çok bölge ile ilişkili
◦ Asosiasyon alanları ile bağlantılı
◦ Çift taraflı bilgi taşır
◦ Serebellum
◦ Korteks ve basal ganglion ile uyumlu çalışır
◦ M1 bölgesi üzerinden hareket kontrolü
◦ Premotor, prefrontal ve parietal alanlara da sinyal
◦ Yolakların fazla oluşu ekstremite hareketlerindeki
koordinasyonun karmaşıklığını ve önemini gösterir
Motor hareketlerde rol sahibi olan bir bölgedir
DİL, OKUMA VE
SEREBRAL ASİMETRİ
DR. NİLGÜN COŞKUN
BAHAR 2022-2023
DİL

• Dil nedir?
• İletişim amacına ulaşmada kullanılan bir araç
• Dil insana özgüdür
• Hayvanlar arasında da iletişim örnekleri görebiliriz
• İnsan dili üreticidir
• Sınırlı sayıda kural ile sınırsız sayıda üretim yapabilir ve üretileni anlayabilir
• Duygu, düşünce ve bilgileri anlamak ve iletmek için kullanılır
• Konuşma ve dil farklı kavramlardır
• Dil, iletişim amacıyla kullanılan bir araçtır ve sözel ya da sözel olmayan şekillerde olabilir
• Konuşma ise motor bir eylemdir ve sözel olarak dilin ifade edilmesidir
• Farklı organlar konuşma sırasında eşgüdümlü olarak çalışır
• Temel Dilbilim Kavramları
• Dilbilim: Dil sistemini inceleyen bilim dalı
• Sesbilgisel bileşen
• Biçimbirimsel bileşen
• Anlambilimsel bileşen
• Sözdizimsel bileşen
• Kullanımbilimsel bileşen
• Sesbilgisel bileşen: fonoloji, konuşma seslerinin nasıl bir araya geldiğini inceler
• En küçük dilsel birim sesbirim (fonem)
• Anlam aktarma ve değiştirme
• Tabak
• Kabak
• Parçalar üstü bileşen: Prosodi
• Duygusal prosodi
• Dilbilimsel prosodi
• Biçimbirim bilgisi (morfoloji):
• Morfem = biçimbirim
• Ali top at - bağımsız
• Ali topu atma - bağımlı
• Anlambilimsel bileşen: (semantik)
• Portakal kelimesi ile ifade ettiği anlam
• Anlam işlevli sözcükler
• Dilbilgisel işlevli sözcükler
• Kullanımbilimsel bileşen (pragmatik):
• Dilin sosyal alanda kullanımını konu edinir
• Konuşmanın başlatılması, bitirilmesi, verilmek istenen mesaj, varsayımda bulunma
süreçleri…
• Jest ve mimikler
• Sözdizimsel bileşen:
• Cümle içinde sözcüklerin sıralanması
• Tümce dizilimi
DİL BEYİN İLİŞKİSİ

• 19. yy
• Gall, dil işlevlerinin kafatasının ön kısmında, gözlerin arkasında
• Paul Broca, dilin beyinde lokalize olduğuna dair ilk görüşü ortaya attı
• Afazi çalışmaları sonucu
• İlk hastası Leborgne, konuşulanları anlıyor ancak konuşamıyordu
• Sol yarıkürede bir lezyon
• Broca afazisi
• Broca alanı: sol inferior frontal gyrusun
posterior kısmı (44-45)
Konuşmada görev alan organlar ile ilişkili
bölgeler ile komşu
• 1874, Wernicke
• Wernicke afazisi
• Sol süperior ve posterior temporal lob lezyonu
• Arkuat fasikül, Wernicke alanından Broca alanına iletim, iletim tipi afazi: duyulan sözcüğü
tekrarlamada bozukluk
• Normand Gechwind, sol angüler gyrus lezyonu
• Aleksi
• Agrafi
• Wernicke- Gechwind modeli
• Afazilerden Dil Sisteminin Fizyolojisine
• Afazi, dilin anlaşılması ve üretilmesi yeteneklerinin kaybı ya da kısmi bozulması
• Edinilmiş nörojenik bir bozukluk
• Serebrovasküler olaylar, tümör, travma, bakteri, viral enfeksiyon, serebral zehirlenme
• Alıcı-ifade edici, motor-duyusal
• Akıcı-tutuk afazi
• Tutuk Afaziler
• Global afazi: en yaygın tür, en tahrip edici. Frontal, temporal ve parietal bölgeler
• Hastalarda anlama, adlandırma, tekrarlama, konuşma üretiminde yetersizlik
• Broca afazisine dönüşme olasılığı
• Broca afazisi: Konuşma yavaş, BA 44 ve 45 ile çevresindeki alanlar, dilbilgisel hatalar
• Transkortikal motor afazi: anlama ve tekrarlama yeteneği korunmuş, konuşma tutuk,
agramatik, yazılı dilin anlaşılması daha iyi
• Akıcı Afaziler
• Wernicke afazisi: BA22, ve çevresi. İşitilen ve okunan sözcükleri anlamada güçlük, konuşma akıcı ve normal
prosodi, ancak anlamdan yoksun. Başka kelimeler kullanabilir, yeni yaratılmış sözcük, isimlendirme ve
tekrarlama becerileri bozuk. Okuduğunu anlama ve yazma ekilmemiştir
• İletim afazisi: konuşma akıcı, anlama ve konuşma görece olarak korunmuştur. Tekrar becerisinde yetersizlik
• Transkortikal duyusal afazi: adlandırma ve işitsel anlama bozuk, boş ve anlamsız konuşma. Tekrarlama
bozulmamıştır
• Anomik afazi: nispeten korunmuş konuşma akıcılığı, işitsel anlama, tekrarlamanın iyi olduğu ancak kelime
bulmada güçlük. Adlandırma yerine dolaylı anlatım
• İşaret Dili ve Afazi
• Sol yarıküre temporal ve frontal lob lezyonu olan işitme engelliler, üretimde bozukluk ve
işaret dilini anlamada güçlük. Parafazik hatalar (istenmeyen kelime ve hecelerin üretimi),
agramatizm, adlandırma güçlüğü
• Sağ yarıküre lezyonu, görsel uzaysal beceri ve duyguların işlenmesinde güçlük
• İşaret dilinin nöral organizasyonu sol yarıküre ile ilişklendirilmiştir
DİLİN NÖRAL TEMELLERİ

• 20. yy. başları


• Elektrofizyoloji çalışmaları ile motor korteksin konuşma seslerinin artükülsayonunda rol
oynadığı kesinleşmiştir
• Sol insular bölgenin konuşma üretimine katıldığı,
• Premotor korteksin planlama, anlamsal işlemleme ve sözcükleri sınıflandırmada görev
aldığı yönünde bulgular elde edilmiştir
• Penfield
• Konuşma için gözlemlediği tepkileri üç başlığa ayırmıştır
• Seslemeler
• Konuşma durması
• Afazide görülen konuşma çıktıları
• Sol yarıküre homunkulusta ağız ve dudakların temsil edildiği alanların uyarılmasıyla ani
konuşma durması
• Sağ yarıkürede motor korteks uyarımı ile ritmik sesler ve ağlama
• Broca, güçlü akım-konuşma tamamen duruyor, zayıf akım-duraksamalar
• Silvian fissür (lateral sulcus) çevresindeki yapıla, dili üretme ve anlama süreçlerine
katılmaktadır
• İki dilli hastalarda aynı nesnenin iki dildeki isimleri aynı kortikal alanlarda depolanmaması
ilgi çekici bir sonuçtur
• Dil ve Nörogörüntüleme Teknikleri
• PET
• iMRG
• Çalışmalar dilin yalnızca Broca ve Wernicke alanlarıyla sınırlı kalmadığını göstermiştir
• Farklı kategorilerde isimlendirme işlevi temporal lobda aktivasyon
• Sol yarıkürede klasik dil alanlarının varlığı kesinleşmiştir
• Aktivasyonlar; frontal, tempoal ve parietal asosiasyon alanlarını da içerecek şekilde sol
perisilvian kortekste geniş bir yayılım göstermektedir
• Broca: anlambilgisi, sesbilgisi, sözdizimi
• Klasik dil alanlarının Wernicke-Gechwind modelindeki kadar net olmadığı
düşünülmektedir
• Dil ve Difüzyon Tensör Görüntüleme Çalışmaları
• Farklı dokulardaki su moleküllerinin in-vivo difüzyon hızının ve yönünün ölçülmesini temel
alan bir yöntem
• Bu yöntem ile arkuat fasiküle ek olarak dil işlemleme ile ilgili yeni yolaklar bulunmuştur
• Artikülasyon işlemlerinin konuşmada görev alan kas yapılarından hangilerini ve nasıl bir
hareket planını içereceğini dorsal yolak kontrol eder – nerede yolu
• Anlamının ne olduğuna dair bilgiyi ventral yolak kontrol eder – ne yolu
OKUMA VE DİSLEKSİ

• Okuma, çok fazla fonksiyonu içeren bir davranıştır


• Sol yarıkürede dorsal, ventral ve inferior frontal gyrusu içeren ağ sistemi tarafından
desteklenir
• Bilinmeyen kelimeleri okumada dorsal yolak, tanıdık kelimeleri okumada ventral yolak
kullanılır
• Sol oksipito-temporal korteks sözcüklerin otomatik olarak görsel anlamda kodlanması ile
görevli olduğu düşünülmektedir
• Otografik kod çözücü
• Bu alanın sözcük ve yazıbirimler için özelleşmesi, okumayı öğrenmeyle ilişkili eğitim
deneyimine bağlıdır
• Temporo-parietal bölgede de okuma ile ilişkili aktivasyon söz konusudur. Wernicke alanı
bu bölgededir
• Sol inferior frontal korteksin rolü daha karmaşıktır
• Fonolojik ve anlambilimsel işlem, içinden okuma, konuşma planlaması, sözel çalışma belleği
ile ilişkilidir
• Disleksi
• Sesbilgisel farkındalık, akıcı okuma, sözel KSB, hızlı otomatik adlandırma gibi becerilerde
problemler görülür
• Gelişimsel Disleksi ve Teoriler
• Sesbilgisel teori: konuşma seslerinin temsili, depolanması ve geri getirilmesinde belirli bir
bozukluk
• Disleksil bireylerin özellikle sesbilgisel farkındalık gerektiren görevlerde başarısız olmaları
kanıt olarak sunulur
• Kısa süreli sözel hafızada zayıflık ve otomatik adlandırmanın yavaş olması da bu temsillerin
erişimi ve geri getirilmesi ile ilgili temel bir bozukluğu akla getirir
• Magnoselüler teori: görme sisteminin magnoselüler hücrelerinin boyut ve şekil
bakımından değişkenlik gösterdiği ve düzensiz yerleşmiş olduklarını savunur
• Görsel sistemde magnoselüler ve parvoselüler olmak üzere iki ana bileşen vardır
• Parvoselüler – ventral kanal-ne
• Magnoselüler – dorsal – nerede yolu
• Nerede yolu, görsel uzaysal dikkat ve periferik görmede rol oynar
• Mekan ve hareketin algılanmasında güçlük, koordinasyon eksikliği, denge güçlüğü, yazım
hataları, saat, gün, haftaları öğrenmede gecikme gibi anormallikleri açıklar
• Serebellar disfonksiyon teorisi:
• Serebellum, sözel çalışma belleği, anlamsal ve fonolojik işlemlede rolü olan temporo-
parietal ve frontal bölgeler ile bağlantılıdır.
• Serebellum işlevindeki bozulma, sözcükleri geri çağırma ile ilişkili olabileceğinden okuma
güçlüğü ve fonolojik yetersizlikler bu şekilde açıklanmaya çalışılmıştır
• Disleksili bireylerin farklı serebellar yapılara sahip olabileceği düşünülmektedir
KONUŞMA BOZUKLUKLARI

• Solunum: akciğerlerden gelen hava, konuşma için güç kaynağı


• Fonasyon: havanın gırtlaktaki ses kıvrımlarını titreştirmesi
• Artikülasyon: dil, dudak, çene gibi organlar ile dile özgü fonemlerin üretimi
• Rezonans: titreşimin vokal yolda filtrelenmesi
• Prozodi
• Konuşma bozuklukları:
• Artikülasyon bozuklukları
• Ses bozuklukları
• Akıcılık bozuklukları
• Kekemelik
• Konuşma akışı ve ritminin bozukluğu, ses, hece, sözcük öbeği tekrarları, seslerin uzatılması,
duraklar, bloklar, tümcenin eksik bırakılması gibi
• Boğaz temizleme, göz kırpma, kas gerilimi, baş ve uzuv hareketleri, sosyal durumdan
kaçınma gibi ikincil davranışlar eşlik edebilir
• erkek çocuklarda iki kat daha fazla
• Risk faktörleri: erkek olma, ailede kalıcı kekemelik öyküsü, başlangıcın 6 ay veya daha uzun
zaman dilimine dayanması, eşlik eden dil ve konuşma bozukluğu
• Genetik, nörofizyolojik ve çevresel faktörlerin etkileşimi
• Kekemelikle ilişkili bir gen mutasyonu saptanmıştır
• Hem yapısal hem işlevsel nörolojik farklılıklar saptanmıştır
• Dizartri
• Konuşmanın solunum, fonasyon, rezonans, artikülasyon, prozodik özelliklerinin etkilendiği
nörofizyolojik temelli bir konuşma bozukluğu
• Kaslarda zayıflık, güçsüzlük, hipotonus, hipertonus, spastisite, fasikülasyon, koordinasyon
bozukluğu, eklem hareket açıklığında azalma
• Soluklu nefes, işitilebilir inspirasyon, gergin, zorlu, boğuk ses, kısık ses, konuşma sırasında
ses şiddetinin azalması, net olmayan ünsüzler, abartılı vurgu, vurgulu heceleri vurgusuz
yapma, monoton konuşma, perde ve ses kontrolünde güçlük, genizden konuşma..
SEREBRAL ASİMETRİ

• Serebral lateralizasyon beynin sağ ve sol yarıküreleri arasındaki anatomik ve işlevsel farklılıktır
• Sol: dil işlevleri, hesap yapma, analitik düşünme, motor beceriler
• Sağ: görsel uzaysal dikkat, yüz tanıma, ses ve yüzdeki duyguları tanıma, müzik
• Marc Dax, sol beyin yarıküresi ve konuşma kaybı ilişkisi
• Broca’nın afazili hastaları
• Ayrık beyinli hastalarla yapılmış çalışmalar
• İşaret dili afazisi bulguları
• Wada testi
• Nörogörüntüleme çalışmaları
• Beyin Yarıküreleri ve Anatomik Asimetri
• Wernicke alanı ile komşu olan planum temporale bölgesi
• %65 sol tarafta, %10 sağ tarafta daha büyük
• Bu asimetri ile dil sol tarafta baskındır düşüncesi ortaya çıktı
• Günümüzde bu bölge akustik işlemleme ve sesbilgisel kod çözme görevleri ile ilgili
olabileceği, bu bölgede lezyonların konuşmayı anlama ve işitsel ayırt etmede yetersiz
olduğu görülmüş ama bu hipotez tam doğrulanmamıştır
• Frontal ve parietal lobları ayıran silvian fissür sağ yarıkürede daha kısadır
• Frontal lob sağ tarafta daha geniş ve öne çıkık
• Sağ yarıküre daha ağır
• Sol yarıkürede gri cevher daha fazladır
• Nörokimyasal Asimetri
• Sol: dopamin. Aktivasyon düzenleyici bir sistem
• Sağ: noradrenalin. Uyarılma düzenleyici bir sistem
• Ayrık Beyin Deneyleri
• Korpus kollozum
• Komissurotomi
• Sağ görme alanından yazılı sözcük veya resim, okuma ve anlamada sıkıntı yaşanmıyor
• Sol görme alanında, sessiz kalmış ya da bir şey görmediklerini söylemişlerdir
• Nesneye dokunarak isimlendirme konusunda; sağ el problem yaşamıyor iken, sol elde
başarısız olmuşlar
• Sağ yarıküre karmaşık resimleri anlayabilmiştir . Sol görme alanındaki resimlerde ne
olduğunu tanımlayamamış ama gülme gibi tepkilere yol açmıştır
• Özetle sol y.k daha çok sözel ve sembolik, sağ y.k görsel uzaysal ve duygusal işlemlemeler
için özelleşmiştir
• Wada Testi
• 1960, John Wada
• Anestezi
• Sağ yarıküre ve her iki yarıkürenin dilsel işlevlerden sorumlu olma oranı, sol elini
kullananlarda daha yüksektir
• Dikotik Dinleme Testi
• Bir kulaktan sözcükler, diğer kulaktan melodik uyaranlar
• Daha sonra değiştirilmiş
• Dilbilimsel uyaranlar için sağ kulak avantajı
• Sağ kulak sözcükler, sol kulak melodik uyaranlar için seçici
• Sağ Yarıküre ve Dil
• Uzun yıllar sol yk. Baskın olarak biliniyordu
• Ayrık beyin hastaları ile yapılan deneylerde yanıt sözel olarak beklenmiyorsa, sağ yarıküre
sayıları, harf ve kısa sözcükleri okuyup anlayabilmiştir
• Lezyon çalışmaları, sağ yarıküre hasarı olan kişilerde sözdizimi, biçimbirim bilgisi ve sesbilgisinin
görece olarak korunduğunu göstermiştir
• Sağ y.k hasarında kullanımbilimsel sorunlar
• Fizyolojik olarak farklı şartlarda olan iki yarıkürenin sinerjik bir şekilde çalıştığı bilinmektedir.
DUYGULAR
Dr. Nilgün Coşkun
Bahar 2022-2023
DUYGUNUN TANIMLANMASI
• Mutluluk
• Sıkılganlık
• Korku
• Tiksinti
• Kızgınlık
• Üzüntü
• Duygunun ne olduğu ile ilişkili olarak çok az fikir birliği vardır
• Duygu öznel bir durumdur
• Hisler aracılığıyla ifade edilir
• His; duygunun öznel deneyimidir, somatik ve bilişsel değişikliklerin
bilinçli olarak farkına varılmasıdır
• Duygudurum (mood); deneyimlenen bir olaya karşı oluşan kısa süreli
durumdan ziyade, daha uzun süredir devam eden ama daha az
yoğunluğa sahip duygulanım ile ilgilidir
• Duygu; deneyimlediğimiz içsel ya da dışsal bir duruma karşı oluşan
ani, öznel ve göreceli olarak yoğun tepkiler içeren belirli bir durumdur
• Öğrenilmemiş
• Sonradan kazanılmış
• Adaptif bir süreçtir
• Periferal fizyolojik yanıtlar
• Davranışsal yanıtlar
• Öznel deneyimler gibi süreçleri içerir
• Evrimsel Bakış Açısıyla Duygular
• Çoğunlukla felsefe ve psikoloji içinde ele alınmıştır
• Rasyonel düşünceye antitez olarak sunulmuş
• Kaotik süreçlerin yaşanmasına yol açmıştır.
• Evrimsel ve işlevselci bakış açısına göre, organizmaya düzen ve
tutarlılık getirmiş,
• Bio-davranışsal sistemlerde işlevsel davranışları desteklemiş,
• Adaptif davranışlara zemin hazırlamıştır.
• Tehlikelerden korunma, beslenme, yiyeceğe ulaşma, üreme için
adaptif rol
• Her duygunun bir işlevi mevcuttur
• Türlerin hayatta kalması için kritiktir
• Darwin’e göre duygu davranışı evrimsel olarak belirler
• Dil öncesi sosyal iletişimin önemli bir parçasıdır
• İnsan duygularını anlamak için hayvanları incelemek gerekir
• İnsan ve hayvanda ortak unsurlara odaklanmıştır
• İnsanlarda duygu kültürden bağımsız öğelere sahiptir
BAŞLICA KURAMLAR
• Nörobiyolojik temellere ilişkin bilgimiz 19. yy sonlarına kadar azdı
• Baskın görüşe göre;
• Olayın fark edilmesi
• Serebral kortekste bilinçli duygu deneyiminin gerçekleşmesi
• Periferal yanıtların oluşması
• Beden duyguya tepki olarak fizyolojik tepkiler üretiyordu
• 19. yy sonunda William James ve Carl Lange tarafından alternatif bir
görüş ortaya atıldı
• James-Lange Kuramı
• Uyaran – Fizyolojik tepki – Duygu
• Paul Ekman, korku, tiksinme, kızgınlık gibi bazı duyguların otonomik
olarak ayrışabileceğini gösterdi
• Damasio
• Canon-Bard Kuramı
• Canon, 1927
• Bard, 1934
• Fizyolojik uyarılma ve duygu deneyimleme eşzamanlı ve bağımsızdır
• Savaş-kaç tepkisini ilk tanımlayan Canon olmuştur
• Sempatik sinir sistemi bu tepkiyi koordine etmektedir
• Adrenalin hormonunun salınımı acil durum için kişiyi harekete geçirir
• Hipotalamus kilit role sahiptir
• 1920’lerin sonunda Bard, kedilerde korteksin çıkarılması ve
diensefalonun korunması
• Biliş olmadan duygusal yanıtların varlığı
• Orta beyin-diensefalon arası bağlantılar kesildiğinde duygu tepkisi
oluşmamaktadır
• Talamus ve hipotalamusun duygunun açık ifadesi ve otonom yanıtlara
ilişkin nöral döngüleri içerdiği düşüncesi ortaya çıkmıştır
• Talamusun özel bir rolü
• Duygusal uyaran talamus tarafından işlenmektedir ve bilgi eşzamanlı
olarak neokorteks ile hipotalamusa iletilmektedir
• Üç noktada eleştiri;
• Otonom yanıtlar herhangi bir duyguya özgül değildir
• Suni uyaran bir duyguya yol açmaz
• MSS ile periferal organların bağlantısı kesilince duygu oluşumu ortadan
kalkmaz
• Schachter-Singer Kuramı
• 1964
• İki faktör ya da iki aşama teorisi
• Fizyolojik faktör: Fizyolojik uyarılma
• Bilişsel faktör: Yorumlama
• Fizyolojik süreçler birbirine benzer olduğu için önemli olan bilişsel
yorumdur
• Kişinin düşüncesi önemlidir
• Adrenalin enjekte edilen kişiler
• Yan etkiler hakkında bilgi verilen / verilmeyen grup
• İşbirlikçi durumunda bilgi verilmeyen grup işbirlikçinin duygu
durumuna daha çok uyumlu bildirim yapmışlardır
• İlişkili bir kaynak arama söz konusudur
• Eleştiri; bilinçli tanımlamanın bilişsel etiketlemenin mümkün olmadığı
durumlarda kuramın yetersiz kalması (subliminal)
• Replikasyon çalışmaları aynı sonuçları ortaya koymamıştır
• Yüzden Geribildirim Hipotezi
• Tomkins, 1962
• Yüz ifadelerindeki değişiklik duygu deneyimini doğrudan değiştirebilir
• Kalemi dudaklar ile tutma ile dişler arasında tutma
• Replikasyon çalışmaları aynı anlamlılık derecesinde bulunmamıştır
• 2010, botoks çalışmaları
DUYGU İŞLEMEDE GÖERVLİ SİSTEM VE
NÖROANATOMİK YAPILAR
• Limbik Lob, Papez Döngüsü ve Limbik Sistem
• Limbik terimi, Paul Broca, 1878
• Dahil olan alanlar; diensefalon ve serebral hemirferlerin kesişim
noktası, parahipokampal gyrus ve singulatı içine alan korteks alanları
• 1930’larda Papez
• Singulat girus, hipotalamus, hipokampus, anterior talamus, bu
yapıların birbirleri ile bağlantıları
• Kluver ve Bucy, 1937
• Maymunlarda çift taraflı amigdala lezyonu
• Duygusal tepkilerde azalma, arama keşif davranışında artma,
hiperseksualite, beslenme tercihlerinde anormallik
• MacLean
• Limbik sistem terimini geliştirmiş
• Hipotalamus septal alan, nukleus akumbens, orbitofrontal korteks,
amigdala dahil edilmiş
• Limbik sistemin sınırlarının tanımlanması henüz tamamlanmamıştır
• Duyguların Nöroanatomisi
• Karmaşık beyin ağları söz konusudur
• Bilinçli olarak duygudurumun hissedilmesi serebral korteks, kısmen
singulat korteks ve frontal loblar
• Duygular; periferal, otonomik, endokrin ve motor tepkiler tarafından
yürütülür
• Bu tepkiler subkortikal yapılar (amigdala, hipotalamus ve beyin sapı)
ile ilişkilidir
• Başlıca dört yapı öne çıkmaktadır:
• Amigdala
• Hipotalamus
• Striatum
• Prefrontal korteks
AMİGDALA
• Hipokampusun önüde yer alır
• Farklı nt reseptörlerini içerir
• Özellikle duygunun sosyal işaretlerini işleme, koşullu tepkiler ve
belleğin konsolidasyonu konularında kilit rol
• Tarihsel Bağlamda Amigdala Çalışmaları
• İlk görüşler primatlarda lezyon çalışmaları
• Temporal lob ablasyonu
• Duyumsama gerçekleşse de, anlama ve anlamlandırmada yetersizlik
• Korku, saldırganlık ve kendini koruma azalma
• Duygu bağlamındaki rolü ilk olarak Kruver ve Bucy, 1937
• 20 yıl sonra Weiskantz, 1955
• Bu davranışların sebebinin amigdala lezyonu
• Koşullama ile ilişkili davranışların kazanımında güçlükler
• Hem doğuştan gelen hem sonradan kazanılan duygusal tepkilere
aracılık etmektedir
• Lateral çekirdeğinin korku koşullamasında önemli rolü
• Amigdala lezyonu olan hayvanlarda tekrar yaklaşma eğilimi
• İnsanlarda tüm belirtiler gözlenmese de korkunun işlenmesinde
bozulmalar
• Korku Tepkisinin Yokluğu: Klasik Vaka Çalışması
• Hayatta kalmak için önemlidir
• Savaşmak için itici güç
• Evrensel
• Somut şeylere karşı da olabilir, durumlara karşı da olabilir
• Amigdala lezyonu; canlının korku ve saldırganlık seviyesinde azalma
• İnsanlarda; duygusal yüz ifadelerinin tanınmasında güçlük
• Hangi duyguda bozulma olduğuna dair fikir birliği sağlanamamıştır
• En çok üzerinde durulan, korkunun tanınması
• Evrimsel bir yönü vardır
• Predatörlere karşı doğuştan korku tepkisi
• İlk karşılaşmada dahi yılandan korkma tepkisi
• Primat amigdalasında negatif yüz ifadelerini tanıma
• Öğrenme ile deneyim sonucunda da tehlikelere karşı hazır hale geliriz
• SM vakası
• Çift taraflı amigdala atrofisi
• Zeka puanı normal, motor veya algısal kusur yok
• Korku tepkisi vermesi gereken durumlarda bu tepkiyi veremediğinin
farkında değil
• Üzüntü, kızgınlık, tiksinme, mutluluk, şaşkınlık ifadelerini tanıyabilirken
korkuyu tanımada güçlük
• Resimlemede güçlük
• Sözel ifadede başarılı, sesteki korku tonlamasında daha başarılı
• İfade edebiliyor ancak deneyimleyemiyor
• Amigdalanın Nöral Bağlantıları
• Tüm duyulardan girdi alır
• Hipotalamus, septal çekirdek, orbital korteks, parabrakel çekirdekten
• Koku bilgisi doğrudan koku soğanından ve priform korteksten gelir
• Prefrontal korteks, talamus, hipokampus, duyusal korteks, beyin sapı
• Bu şekilde duyusal dünyanın resmini oluşturur
• Hipokampustan çok sayıda bağlantı alır
• Bu bağlantı ile anılar ile ilişkisi açıklanmaktadır
• Prefrontal korteks tehlike anında son basamaktır ve hareket tarzımızı
seçmeye yarar
• Talamustan amigdalaya giden yollar duygusal öğrenme ile ilişkilidir
• Amigdalaya Duyusal Bilgi Taşıyan Yollar
• Talamustan amigdalaya: hızlı, daha az hassas. Hayatta kalmak için
önemli. Fobiler, TSSB, duygudurum bozuklukların belirtileri
• Talamus-korteks-Amigdala: yavaş, daha hassas, detaylı bilgi. Çevrenin
ayrıntılı temsili
• Amigdala ve Korku Dışı Süreçler
• Ödülün öğrenilmesi
• Pozitif ipuçlarının ve ödül arama davranışının amigdala, nukleus
akumbens ve medial prefrontal korteksi içeren devreler
• Duygunun bilinçli olarak hissedilmesi; amigdaladan singulat girusa ve
prefrontal kortekse olan bağlantılar
• Amigdala; uzun süreli duygusal belleğin konsolidasyonu
• Kısa süreli uyarım açık belleği güçlendirmektedir
DUYGU, BİLİŞ VE İLİŞKİLİ SÜREÇLER
• Üç ana renk hipotezi
• Amigdala; duyusal korteks, hipokampal kompleks, prefrontal korteks
ile olan bağlantıları ile bilişsel süreçlerin işleyişini etkiler
• Öğrenme, bellek, dikkat
• Duygular davranış üzerinde yanlılığa yol açabilir ama düzenleyici de
olabilir
• Damasio, 1999, somatik belirteç hipotezi
• Karar alma üzerinde etkilidir
• Mutluluğun Paylaşılması
• Gülme
• Öğrenilen bir süreç değil
• Sosyal bir işaret
• Komik uyaranlar ve mizah da gülmeye yol açar
• Kişilik özellikleri ile ilişkilidir, aynı zamanda sosyal yaşamın temel bir
bileşenidir
• Sağ frontal hemisfer yaralanması; sözel espriler daha az yanıt, kahkaha
ve gülümsemede azalma, şakaları anlayamama
• Gülmeye ilişkin iki yolak:
• Amigdala, talamik/hipotalamik ve subtalamik alanlar,
dorsal/tegmental beyin sapı: istemsiz
• Premotor/frontal operkuler alanlar, motor korteks, ventral beyin sapı:
istemli
• Ağlamak
• Karmaşık süreçler
• Üzüntü, ağlama ve depresyon: singulat korteks
• Bebeklik – Bebeklik sonrası
• Yetişkinlikte sadece insanda olması evrimsel olarak avantajlar ile
ilişkilendirilmiştir
• Sempatik ss, ağlama ile ilgili aktivasyon
• Parasempatik ss, ardından oluşan iyilik ve rahatlama
• Saldırgan Davranışlar
• Predatör: karnını doyurmak, yemek bulmak
• Afektif: karşıdaki canlıyı uzak tutmak
• Amigdala, hipotalamus, hipokampus, orbitofrontal korteks,
periakuaduktal gri madde
BELLEK, ÖĞRENME VE NÖROPLASTİSİTE
DR. NİLGÜN COŞKUN
BAHAR 2022-2023
 Öğrenme ve bellek en önemli zihinsel işlevlerimizdendir
 Öğrenme, bilginin davranış üzerinde değişiklik yaratmasıdır
 Bellek, bu bilginin kodlanma, depolanma ve geri çağrılma sürecidir
 Depolama: beyinde belirli bir alanda deneyimlerin depolanması değil, öğrenme sonucu sinir sistemindeki fizyolojik
değişiklikler ve nöral bağlantılar aracılığıyla algılama, düşünme ve planlama gibi becerilerin gerçekleştirilmesi
anlatılmaktadır
 Bellek olmasaydı?
 Hayat, kopuk ve anlamsız bir olaylar dizisi haline gelirdi
 Benlik ve kişilik bellek sayesinde gelişir
 Bellek için de öncelikle öğrenmenin gerçekleşmesi gerekir
 İkisi arasında soyut bir ayrım vardır
BELLEK

 İki temel boyutta ele alınır:


 Depolanan bilginin süresi
 Depolanan bilginin niteliği
 Süre açısından:
 Duyusal bellek
 Kısa süreli bellek
 Uzun süreli bellek
 Bilginin niteliği açısından:
 Açık bellek
 Epizodik
 Semantik

 Örtük bellek
 İşlemsel
 Asosiyatif
 Asosiyatif olmayan
 Hazırlama
 Duyusal Bellek
 Günlük yaşamda karşılaştığımız çok sayıda bilginin çok kısa süre ile akılda tutulma kapasitesidir
 İkonik: 100-400 ms
 Ekoik: 1-2 sn
 Haptik
 İkonik Bellek:
 1967, Ulric Neisser
 Görsel imgeler önce ikonik belleğe, buradan da kısa süreli görsel belleğe atılır
 İlk deneysel çalışma 1960, Sperling
 Tam bildirim – kısmi bildirim çalışması
 Duyusal belleğin kapasitesini belirlemek amacıyla yapılmıştır
 Kısmi bildirimin üstünlüğü
 Aslında hatırlanandan daha fazlasını görüyoruz
 Ses tonu ile gösterim arasındaki zaman arttıkça hatırlanan harf sayısında düşüş görülür
 İkonik belleğin üç özelliğini ortaya koyar:
 Geniş bir kapasite
 Kısa süreli
 Kategori öncesi bir doğaya sahip
 Di Lollo modeli: ikonik belleğin iki unsuru
 Görmenin kalıcılığı: uyaranın bir kategoriye dahil edilmeden önceki temsili, bilgi V1 alanına iletilir
 Bilginin kalıcılığı: görsel imgenin önceden kodlanmış ve kategorize edilmiş şeklini 800 ms süre ile temsil eden depo,
V1, V2, V5 ve inferior temporal korteks (ventral yolak) takip eder
 Kısa Süreli Bellek ve İşleyen Bellek
 Sınırlı sayıda bilgiyi kısa bir süre için akılda tutabilme yeteneği
 Atkinson ve Shifrin 1968
 Kısa süreli bellek, bilginin saniyeler ile sınırlı bir sürede akılda tutulması, depolanmasıdır
 İşleyen bellek (çalışma belleği) ise sadece depolama görevi olmayan aynı zamanda bilginin işlenmesini ve manipüle
edilmesini de sağlayan bir bellek türüdür. Kısa süreli belleğe benzer şekilde saniyeler ile ölçülür
 İşleyen bellek, dil, problem çözme, akıl yürütme gibi yüksek bilişsel işlevlerin temel bileşenidir
 Deneylerde kullanılan yöntem
 İşleyen bellek modeli:
 Fonolojik döngü
 Görsel mekânsal taslak
 Merkezi yönetici
 Epizodik tampon
 Fonolojik depo: posterior parietal korteks
 Prova mekanizması (tekrarlama): kısmen Broca alanı
 Görsel mekânsal sistem: parietal, inferior temporal,ekstrasitriat oksipital, frontal ve premotor korteksler
 Dikkat: anterior singulat korteks
 Epizodik tampon: parietal lob
 Merkezi yürütücü: prefrontal korteks
 Uzun Süreli Bellek
 Sınırsız bir depo
 Açık bellek-Örtük bellek
 H.M.Vakası
 Temporal lob epilepsi nöbetleri
 Hipokampal yapılar, amigdala ve temporal korteksteki multimodal asosiasyon alanları ameliyat ile alınır
 Operasyon sonrası belirgin bellek problemleri
 Benzer tablolar medial temporal lob yapıları ya da limbik asosiasyon korteksleri hasar gören hastalarda da gözlenmiştir
 Medial temporal yapıların uzun süreli bellek ile ilişkili olduğu ortaya kondu
 Motor beceriler ile örtük bellek korunmuştur
 Açık Bellek:
 Bilginin bilinçli olarak geri getirilmesi
 Epizodik ve Semantik
 Epizodik Bellek:
 Kişinin günlük yaşantısına dair bilginin öğrenilmesi, depolanması, sağlamlaştırılması, geri çağrılması
 Olayların ayrıntılarını, yer ve zaman bilgilerini içerir
 Başta prefrontal korteks ve hipokampus, peririnal korteks, entorinal korteks, parahipokampal korteks, kortikal ve
subkortikal yapılar, medial temporal lob yapılar
 Bu bölgeler Papez döngüsü ya da limbik ağ dahilindedir
 Prefrontal korteks işleyen bellekten sorumludur
 Hipokampus ve ilişkili yapılar uzun süreli depo mekanizması görür
 Hipokampus ve çevresi kortikal ve subkortikal yapılar ile ilişkilidir
 Hipokampus, entorinal-peririnal ve parahipokampal bölgeler ile bağlantı yapar
 Hipokampus, geri çağırmadan sorumludur
 Semantik Bellek:
 Kültür, bilim, sosyal konular, din, sanat…
 Akıl yürütme ve geleceğe ait planlama semantik bellekte toplanmış kavramların aktivasyonuna bağlıdır
 Epizodik bellekten farklı olarak bilginin edinildiği bağlam önemli değildir
 Neokorteks, lateral ve ventral temporal lob yapıları
 Örtük Bellek:
 Bilinçdışı belleğimizi kapsar
 İşlemsel
 Asosiyatif
 Asosiyatif olmayan
 Hazırlama
 İşlemsel Bellek
 Bir görevi yerine getirmek için gerekli olan motor beceriler ile yürütücü becerileri kapsayan bellek
 Otomatik hale gelinceye kadar tekrar edilmesiyle oluşan işlemsel öğrenme sayesinde gelişir
 Tekrar gerektiren bir bellek türüdür
 Tekrar, davranışta bir değişiklik yaratması, öğrenmenin gerçekleşmesi gerekir
 2 temel model vardır:
 Fitt ve arkadaşları;
 3 aşamalı bir model
 Kognitif aşama: bilginin edinilmesi – dikkat
 Asosiyatif aşama: tekrarlama, sembolik ve uzamsal veri toplanır
 İşlem aşaması: becerinin mükemmelleşmesi, düşük düzeyde bilinç
 Tadlock, 2005
 Öğrenme yalnızca istene sonuca ulaşmak için bilinçli bir çaba gerektirir
 Deneme
 Yanılma
 Sonuç analizi
 Değişikliğe karar verme aşamaları
 Bilinçli düşünme yoktur, nöral ağlarda yeniden yapılandırma için tekrarlar söz konusudur
 Yeni beceri ve alışkanlık kazanımı için bazal gangliyonlar, serebellum, limbik sistem rol alır
 Bazal gangliyonların temel bilgi girdisi olan striatum, serebral korteksten de bilgi alır
 Nöral plastisite bazal gangliyonların diğer yapılarla bağlantılarını etkiler ve işlemsel belleğin oluşumunu sağlar
 Serebellum – motor hareketlerdeki esneklik ve akıcılık
 Limbik sistem, işlemsel belleğin kontrolü
 Özetle işlemsel bellek, serebellum ve bazal gangliyonların işlevi ile oluşur
 Parkinson ve Huntington hastalıkları
 Asosiyatif Olmayan Bellek
 Uyarana tekrar tekrar maruz kalma sonucu yeni davranış edinilmesi
 Alışma
 Duyarlılaşma
 Alışma
 Örtük öğrenmenin en basit şekli
 Uyaran tekrarlandığında organizmanın verdiği tepkinin azalmasıdır
 Sinaptik baskılamaya bağlı olduğu düşünülmektedir
 Uyarı tekrarlandığında nöronun iyon kanallarındaki iletkenlikte değişim gözlenir
 Duyarlılaşma
 Tekrar edilen uyarana verilen yanıtta artış gözükür
 Alışma-ağrısız uyarana verilen yanıt azalır
 Duyarlılaşma-ağrılı uyarana korkma tepkisi öğrenilir, ve ağrılı uyaranı izleyen uyarana da artmış bir yanıt verilir
 Sinaptik iletimdeki artışa bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir
 Sinapslarda güçlenme
 Asosiyatif Bellek:
 Bir bilginin diğer bilgiler ile bağlantılı şekilde depolanması ve geri çağrılmasıdır
 Klasik koşullama
 Edimsel koşullama
 Klasik Koşullama
 Öğrenmenin biraz daha karmaşık bir şeklidir
 Koşulsuz uyaranın ardından koşullu bir uyaran verilmesi
 İkisi arasındaki süre kritiktir
 Yemek – Salya
 Zil – Yemek – Salya
 İlk nöral modeli 1949 Donald Hebb
 Birlikte ateşlenen nöronlar arasındaki sinaptik bağlantının güçleneceğini ifade eder
 Koşullu uyaran ile tepki arasındaki bağlantı ilk başta zayıfken, tekrar sonrası güçlenir
 Önceden nötr olan bir uyaran ile ağrı veren/hoşa gitmeyen bir uyaran arasında bağlantı kurulması korku
koşullaması olarak adlandırılır
 İnsan ve hayvanlar bu yolla çevredeki tehdit edici uyaranları algılar, öğrenir ve ona göre tepki verir
 Hayatta kalma açısından önemlidir
 Amigdala
 12 çekirdek grubunun 2 tanesi: lateral ve santral çekirdekler rol oynar
 Bunlardan birinde meydana gelen hasar korku koşullamasını engeller
 Bağlantılar amigdala ile sınırlı değildir
 Amigdala-prefrontal korteks bağlantısı duygu düzenleme, kontrol altına alma
 Amigdala-hipokampüs bağlantısı belleğin duygusal süreçlerle ilgili olduğunu gösterir
 Edimsel Koşullama
 Pekiştirme ve ceza
 1938, Skinner, Skinner kutusu
 İki temel değişken: davranış ve sonuç
 Üçüncü önemli değişken: ayırt edici uyaran
 1954, James Olds ve Peter Milner
 Farelerde limbik bölgedeki septal alanlara elektriksel uyarım sonucu yeni yanıtlar vermeyi öğrendikleri gözlenmiş
 Dopamin tarafından aktive olan limbik sistem bu süreçte rol almaktadır
 Bazal önbeyindeki nukleus akumbens yapısının önemli olduğu bulunmuştur
 Duyusal korteks ile frontal lob arası bağlantı önemlidir ve bu bağlantı bazal gangliyonlar aracılığıyla kurulur
 Bazal gangliyon çekirdekleri hareketin işlevinin yanında, dikkat, öğrenme, planlama, yanıtın seçilmesi görevlerini
üstlenir
 Hazırlama:
 Bir uyarana maruz kalma sonradan gelen uyarana karşı yanıtı etkiler
 Algısal hazırlama
 Kavramsal hazırlama
 Temporal ve parietal kortekslerin hazırlama konusunda rol oynadığı görüntüleme çalışmaları ile saptanmıştır
NÖROPLASTİSİTE

 Öğrenme davranışta değişiklik yaratılmasıdır


 En güçlü açıklaması plastisite hipotezidir
 Sinir sisteminin yapısında, bağlantılarda ya da işlevinde yeniden düzenlemeler yapılır
 Sinaptik plastisite: nöronların sinaptik ileti gücünde ve etkinliğinde değişiklik yapabilme becerisi
 Ramon Cajal, ilk ortaya atan
 1949, Donald Hebb
 Kimyasal sinapslar
 Eksisatör ya da inhibatör postsinaptik potansiyel
 Hebb: Bir hücrenin aksonu diğer hücreyi uyarmaya yakınsa ve tekrarlayan ve kalıcı bir şekilde ikinci hücreyi
ateşliyorsa, bu hücrelerin birinde ya da ikisinde bir gelişme veya metabolik bir değişim meydana gelir
 Hebb kuralının bellek ile olan ilişkisi:
 İlk kez muz gören bir canlı
 Duyusal özelliklere ait bir temsil
 Bağlantılar güçlendiğinde muz belleğe kaydedilir
 Başka bir zaman muz ile karşılaşınca, tamamı gözükmese de tanıma gerçekleşir çünkü ipuçları sağlanır
 Muz kavramıyla ilişkili nöronlar aktif olamasalar da komşu nöronlar tarafından uyarı alır
 Öğrenme ve bellek mekanizmalarının temelinde yatan sinaptik plastisitenin mekanizması Bliss ve Lomo tarafından
açıklanmıştır, 1973
 Uzun süreli potansiasyon LTP: sinaptik bağlantılarda artış
 Uzun süreli baskılama LTD: sinaptik bağlantılarda azalma
 LTP ile ilişkili hücreler çoğunlukla hipokampus bölgesinde bulunur
 Kimyasal sinapslar erken gelişim döneminde öğrenme ve deneyime bağlı olarak işlevsel ve anatomik değişikliklere
uğrar
 Kısa süreli değişiklik: işlevsel ve fizyolojik değişiklikler
 Uzun süreli değişiklik: anatomik değişiklikler
BELLEK BOZUKLUKLARI

 Alzheimer hastalığı:
 Başta hipokampus olmak üzere medial temporal lob yapılarında bozulma
 İsimleri unutma, söylediklerini tekrarlama, eşyaların yerini hatırlayamama
 Çocukluk anıları net hatırlanır
 İlk başlarda, USB ipucu ile hatırlama gerçekleşir ancak ilerleyen dönemlerde tanıma belleğinde bozulma ve birkaç
dakikadan fazla sürede bilgiyi akılda tutamama
 Amnezi:
 Kayıt, depolama ya da geri çağırma süreçlerinden birinde bellek bozulması
 Demans, ensefalit, travma, tümör gibi sebepler ile
 Anterograd (ileriye dönük)
 Retrograd (geriye dönük)
 Korsakoff Sendromu:
 Yetersiz beslenme ya da aşırı alkol kullanımına bağlı B1 eksikliği
 Hem anterograd hem de retrograd amnezinin görüldüğü bir hastalıktır
 Talamusun medial dorsal çekirdeği ile frontal lob etkilenir
 Frontal lob hacminde küçülme
 Olayların zamansal sırasını hatırlamada güçlük
 Depresyon:
 Kayıt ve kodlama süreçleri ile ilgili sorun
 Depresyon düzeyi arttıkça frontal lob aktivasyonu düşer
 Kodlama sürecindeki bu sorunun depresyon hastaları üstesinden gelebilmektedir
 Demanstan ayrılan kısmı da bu başa çıkma becerisidir
 Post Travmatik Stres Bozukluğu:
 Açık bellek sorunları
 Prefrontal korteks, hipotalamik-hipofiz-adrenal ekseni, hipokampus değişiklikleri

You might also like