Professional Documents
Culture Documents
Şadi Eren Mesnevi
Şadi Eren Mesnevi
İÇİNDEKİLER 1
Telif:
........................................................................................................................ 5
ÖNSÖZ........................................................................................................................... 7
MUKADDEME ........................................................................................................... 11
Birinci Risale
........................................................................... 17
Üçüncü Risale
ve ............................................ 67
Dördüncü Risale
KATRE
................................................................................ 92
HABAB
- .................................................... 178
4 MESNEVİ DERSLERİ
HABBE
Meyvenin
Çekirdeklerinden Bir Habbe ....................................................................................234
Yedinci Risale
ZEHRE
- ...........................................................293
Sekizinci Risale
ZERRE
................................................................347
Dokuzuncu Risale
......................................................376
Onuncu Risale
.....................................................................401
On Birinci Risale
.............................................................472
NOKTA
Marifet Nurundan Bir Nokta.........................................521
On Üçüncü Risale
NUR
Nur .............................................................536
- KAVRAMLAR ................................................................................597
....................................................................................................650
TAKDİM 5
denilince ge-
nelde denilince de daha çok Avrupa ve Amerika ge-
du-
î -
nu Sina gibi zâtlar, bunlardan sade
diüz-
zaman Said Nursîdir. Kendisi O
en büyük ilim müesseselerinden olan - - de Genelkur-
hizmet etti. Cumhuriyetin kuru-
lu , Anadolud
-
ka
Yeni nesillerin ve
Risale-i Nur ismiyle de metot olarak müsbet
hareket n
ir
ol tan fazla dile tercüme edildi.
-
da cü-
me -
ma rda
an hayli dercedilen Kavram-
kendi
-
- kamuoyunda
6 MESNEVİ DERSLERİ
kül -
mak
let-
le -
ya u
in (a.s.m)
yi ,n
Hind kta tereddüt etmemek
gerekir.
erlerimi-
-
er
edir.
-
lerin-
de ola-
yo-
rum.
ÖNSÖZ 7
ÖNSÖZ
-
taplar
Öyle ki, Mevlâna Câmi, bu eseri sebebiyle Mevlâna
-i
Müs -
Bediüzzaman, ya - -
la
ön
nevi-i Arabî- -
katle desiy-
le - -
-i Nuri-
-
Mesnevi -
la rine, man
is lâ
ula cek te-
mi
bir nesirdir.
esa
ha
ba
8 MESNEVİ DERSLERİ
-
rürüz. Mesela:
-
- Tevhid denizinden bir damla (Katre)
- -
-
habbe (Habbe)
-
-
-
-
- Marifetullah nurundan bir nokta (Nokta)
Ab
kar ri-
-
-i Nu-
ri
- -
pay -
not het-
ol
fark
gel yabi-
lir.
Arabî
-
-
müracaat edildi.
-
edildi.
- me ve kav-
ramlar lügatine yer verildi.
-
ÖNSÖZ 9
gi
- -
söy
ya
- -
la
-
Vey -
-
kürlerimi sunuyorum.
-
10 MESNEVİ DERSLERİ
MUKADDEME 11
MUKADDEME
1. Ders
Risale- - -
1
mua
2
ziyade ulûm-u akliye ve felsefiyede hareket et-
ti -ül hakaike3 -i tarîkat ve ehl-i hakîkat gibi bir meslek
ara -
fikri hikmet-
garip ve kimsesizdir, gelecek nesillerin hidayetine vesile olacak nurlu Kur'an reçetelerini
yaz
3
Hakîkat-ül hakaik, dukla -
li-
ha
isim du -
na dikkat çekilmektedir. Mesela bkz: Sözler, s. 473
12 MESNEVİ DERSLERİ
- tmek istedi.4
Bak
gide - -i
5
i Sa-
- hakîk -
üstad-
lar.6 Nefs- ca-
hedeye mecbur etti.7 - lâ-
- kalb -
rak, ehl- -
8
Cenâb-
ha ُّ ُّاحد َ ُّ ُّش ْىءُّ ُّلَ ُّهُ ُّاُّيَةُّ ُّتَدُل
ِ علُّى ُّاَنَّ ُّهُ ُّ َو ُِّ َوفِى ُّ ُك
َ ُّ ل
9
hakîkatine -
4
-k
kalb, in
yüksek gerçekle
ma -
ra -
rak g kan-
rebilirler.
5
-
6
Sülûk
üni reni-
yor. Onun gi -
lâs, sebat, sada
7
bedi
gözüyle renk
gö
9
Yani, -
Atahiye ve -
- - - Beyân, I, 25.
MUKADDEME 13
- - -
kalb kalb
tedavi ve nefsin
Ye -
Arab -
iyyemalar ve sâir dersleri ve Türkçede o vakit
Nok -
-
mücadeleye bedel, hariçte muhtaç mütehayyirlere ve dalâlette giden ehl-i felsefe-
-
ÜÇÜNCÜ NOKTA
-
tu - -i hakîk -
-i ilhad ve dalâleti de tam ilzam ve iskât ediyor. Demek bu
Ara -
hükmündedir. s-i
em -
10
hükmünde ve ilmelyakîn ise, aynelyakîn derecesinde
bir itminan ve bir kanaat veriyor.
DÖRDÜNCÜ NOKTA
- Eski Said ilm-i hikmet ve ilm-i hakîkatin ço -
ma
-
- ve medresenin yüksek derslerini gören eski talebelerinin fehimlerinin dere-
ce
- - ya-
-
kat
di, Risale-
10
he-
yi ilmen bilmekle bizzât hissetmek ve
tat du nu bilmekle muzu bizzât
iyilikler Allah hakîkatini ilmen bilmekle bizzât bunu
zev
14 MESNEVİ DERSLERİ
mü -u hafiye gibi
en kalb ve ruh içinde yol açmaya muvaffak ol-
-i Nur, hem enfüsî, hem ekseri cihetinde turuk-u cehri-
Âde
Hem Risale-
- - at-
siz
ehl-
bin
eder -ki, bir
risale olacak derecede ehemmiyetli iken- -
zan bir-
-
ris
Said Nursî
MUKADDEME 15
- - ZAR
Bil ki:
meseleler ise, Furkan-
iba -tekrar mütalaa
eyle, ta ki Kur andaki ِ ت ُّ َواْالَ ْر
ُّض ُِّ سمُّ َوا ُُّ لَ ُّهُ ُّ ُم ْل
َّ ك ُّال Göklerin ve yerin mülkü
11
nefs-i em
Hat -
nefsim
12
al
-
13
Ben onlardan her biri-
ne mahsus bir makamda ihtiyaç gördüm. Çünkü mücahede hareketi beni zaman
za -
-
net -
müt eden
yere, kâh yer kalb
ara Sukût
ve suû -
kere, ifa
tez -
ra an
11
Mes
12
asi, da
kanaatimizce büyükler -
detleniyor. Ta
13
Kat ma -
16 MESNEVİ DERSLERİ
ar
Birinci Risale
14
14
ha -
lif edil lerdir.
18 MESNEVİ DERSLERİ
2. Ders
MÜNACÂT
انُّ ُم َح َّمدُُّّ ُّ س ُِّ تُّ ِل َ سيَّالَ ُّةُُّ ِبتَسْب ِي َحا ُِّ َاتُّال َّ ِكُّهُّ ِذُِّهُّ ْال َكا ِئن ُُّ حُّ ِب َح ْمد َُّ س ِب ُُّ نُّت ُ َ َكُّ َياُّ َم ُّْ س ْب َحان َُّ ُ
س َال ُُّمُّ . صالَُّة ُُّ َُّوال َّ علَ ْي ُِّهُّال َّ َ
ارُّ، ص ِ ال َ ْع َ اجُّ ُّْ لُّوأ َ ْف َو ُِّ اجُّ ْالُّ َجْ يَا ُِّ علَىُّأ َ ْم َُّو ُِّ كُّ َ ص ِديَ ُّةُُّت َ ْسبِي َحاتِ ُِّهُّلَ َُّ جُّأ َ ْ إِ ُّْذُّ ُه َُّوُّالَّذِيُّتَت َ َم َّو ُُّ
ارُّ . والَد َْو ُِّ ورُّ ْ ص ُِّ والعُ ُ لُّ ْ صو ُِّ بِ َم ُِّرُّ ْالفُ ُ
ص ِديَ ُّةَُّتَسْبيِ َحاتِ ُِّهُّ قُّ ْال َ ْوقَاتُِّ،أ َ ْ لىُّأ َ ْو َرا ُِّ ع َُّ تُّ َو َ تُّ ْال َكائِنَا ُِّ صفَ َحا ُِّ لىُّ َ ع َُّ اَللُّ ُه َّمُّفأَبِ ُّْدُّ َ
تُّ . صا ُِّ إلىُّيَ ْو ُِّمُّ ْال ِقيَا َم ُِّةُّ َو ْالعَ َر َ سالَ ُُّمُّ َُّ صالَُّة ُُّ َُّوال َّ علَ ْي ُِّهُّال َّ َ
انُّ
س ُِّ كُّبِ ِل َ ظ َم ُِّةُّقُد َْرتِ َُّ ع َ شُّ َ ع ْر ِ ُّ تُّ َ اج َدُّة ًُّتَحْ َُّ س ِ ضَ ُّ، ِكُّ ْال َ ْر ُ حُّبِ َح ْمد َُّ سبِ ُُّ نُّت ُ َ َكُّيَاُّ َم ُّْ س ْب َحان َُّ ُ
كُّ . لُّت َ ْس ِلي َماتِ َُّ كُّ َوأجْ َم ُُّ َ صل َوا ِت َُّ َ لُّ َ ض ُُّ ْ َ
عل ْي ُِّهُّأف َ َ ُم َح َّم ِدهَاُّ َ
كُّبِأ َ ْل ِسنَ ُِّةُّأَحْ َوا ِل َهاُّ. ضُّلَ َُّ تُّ ْال َ ْر ِ ُّ وال ُمت َْر ِج ُُّمُّ ِلت َ ْس ِبي َحا ُِّ قُّ ْ اط ُُّ إِ ُّْذُّ ُه َُّوُّالنَّ ِ
في ُِّ َُّم َد ِارهَاُّ . ضُّفيُّ ُم ْستَقَ ِرهَاُّ ُّ تُّ ْال َ ْر ُُّ سالَتِ ُِّهُّا ْستَقَ َّر ُِّ َوبِ ِر َ
سا ِن ُِّهُّ ُّ تُّ ِل َ ع ْم ِرهَاُّبِت َ ْسبِي َحا ُِّ لىُّنِ َهايَ ُِّةُّ ُ ارهَاُّإِ َُّ ط ِ ضُّبِأ َ ْق َ قُّ ْال َ ْر َُّ اَللُّ ُه َّمُّفَأ َ ْن ِط ُِّ
سالَ ُُّمُّ . صالَُّة ُُّ َُّوال َّ عل ْي ُِّهُّال َّ َ
يعُّ ْال َ ْم ِكنَ ُِّةُّ تُّفِيُّ َج ِم ُِّ ينُّ َو ْال ُم ُّْؤ ِمنَا ُِّ ؤمنِ َُّ ِكُّ َج ِمي ُُّعُّ ْال ُم ِ حُّبِ َح ْمد َُّ نُّيُسبِ ُُّ َكُّيَاُّ َم ُّْ س ْب َحان َُّ ُ
تُّ . تُّ َوأت َمُُّّالتسْليِ َما ُِّ َ صل َوا ُِّ َ لُّال َّ ْ
عل ْي ُِّهُّأك َم َُُّ َ انُّ ُم َح َّم ِد ِه ُّْمُّ َ س ُِّ تُّبِ ِل َ َوال ْوقَا ُِّ َ ْ
انُّ . الي َم ُِّ لُّ ُِّْ نُّأ َ ْف َواُِّهُّأ َ ْه ُِّ كُّ ِم ُّْ وارُّت َ ْسبِي َحاتِ ُِّهُّلَ َُّ َرُّأ َ ْن ُُّ ظاه ُُّ ي ُِّتَت َ َ إِ ُّْذُّ ُه َُّوُّالَّذ ُّ
كُّ صالَت ُ َُّ علَ ْي ُِّهُّ َ كُّ َ ِكُّلَ َُّ تُّ ُم َح َّمد َُّ َرُّبِت َ ْسبِي َحا ُِّ ع ْم ُِّرُّ ْالبَش ُِّ آخ ِرُُّّ ُ لىُّ ِ ني ُِّآ َد َُّمُّإِ َُّ قُّبَ ُّ اَللُّ ُه َّمُّفَأ َ ْن ِط ُّْ
نُّ . ار َح ُّْمُّأ ُ َّمت َ ُّهُُّ.آميِ َُّ ار َح ْمنَاُّ َو ْ يقُّبِ ُح ْر َم ِت ُِّهُّ َوبِ َرحْ َمتِ َكَ ُّ،و ْ كُّ َك َماُّيَ ِل ُُّ سالَ ُم َُّ و َ
LEM’ALAR 19
(a.s.m) tes-
bi
Arz,
mü -
olsun- hamd ile Seni tesbih eder.
Onun ris
-
hammedin (a.s.m) nutka getir, söylet.
Çünk -i
ima
yap
rah
metine merhamet et. (Âmin)
20 MESNEVİ DERSLERİ
ُّ يم
ُِّ ُّالرح
َّ ُّن
ُِّ ُّالرحْ م ُِّ ُّبِس ُِّْم
َّ ُّّللا
15
Göklerin ve yerin anah
ُّش ْيء
َ ُّل ُُّ انُّالَّذِيُّبِيَ ِدُِّهُّ َملَ ُك
ُِّ وتُّ ُك ُ َف
َُّ س ْب َح
16
-
-
-
15
Zümer, 62-63
16
Yasin, 83
17
Hicr, 21
18
Hûd, 56
19
Cenâb- -
muru bu -
hi kudrettir.
perdesinin arka
20
yükle-
lay-
LEM’ALAR 21
var
me
Evet,
hik
me
naza
-
- -
21
meme Fakat
tevhid ve celâl, sebeplerin ellerini hakîki tesirden men eder.
Birisi -
ka -
ta dalâletin müdahalesi mümkündür.
hakîk vücud
Onun rür ve
laha is-
22
21
Ayet ve hadislerde zaman zaman ifadesi geçer. Mesela
onla (Fetih, 10) Devletin eli la-
bi, Kur'ân ve hadislerde geçen ifadesinden de maddî bir el anla-
rekir.
22
Âmiyane tevhid, anne- bir-
yer alabi -
22 MESNEVİ DERSLERİ
- la-
- Sâni -
sikkesi,
- hâ-
temi
-
23
Sul
24
ha
olur.
izni ile has bir cisim, mahsus bir
-
lûk, câmiiyeti itibariyle,
-
24
Hayat, Cenâb-
o de
Hayat, mad san-
lar rika-
rk -
rak gibi unsurlar hayata hizmet eder, onu netice verir. Âdeta kâinat büyük bir fabrika
mul maddesidir.
LEM’ALAR 23
-
- ve bütün kevnin nurlu bir çekirde
-
-
- lerini yazan,
-
25
-
- -
an le-
rin Rabbine mahsus bir hâtemdir.
-
sal
-i Serme -
diyet tecellisin-
-
farz edilip- bütün sebepler taklidini yapmak ve mislini getirmek için toplansalar,
26
bir
25
-
za
kal -
temleri eser, bazan ves
ve
ekilen hakîkat çe -
hir -
26
-
1- (Ey peygamber!) tir-
24 MESNEVİ DERSLERİ
Nas
et
par hakîk -asale
ve
â
-i Ezel ve Ebedin27 si-
28
ne -
hatta bir sinek ve bir çiçekte-
- nihayetsiz bir kudret-
- bir ilm-i muhît
- ve bir irade-
- -
vü
Hatta - - her bir zerreye mutlak bir ulû-
hi - - -
beplerden her birine -
yazma
Cenâb- -
cel
Cenâb- cûdun mahiyetine
LEM’ALAR 25
is
sa
-kud
ne varsa müsavi olan- Kadir-i Mutlaka isnad
et
ge -h - harfleri sa-
-
- - o ki-
ta
- -
ki
bu çiçe
-
leri-
-
du
29
gösterir. Cenâb-
26 MESNEVİ DERSLERİ
30
-
rayla bu t -
31
oldu yü-
zün -
-
lerin
ken
mahsus bir matbaa gerektirir. Hatta tohum ve çekirdeklerin her birinin, bitki ve
-
rekir. Hâlbuki tohumlar ve çekirdekler madd
ben -
lâ-
in
de
ka di-
-
lâlet
32
30
- -
lar bun
misali, yü
bile âdeta le hay zât
elinde tutmayan, toprak- Top-
raktaki element aplar o
dildeki harflerle ya -
yap
31
kâbiliyettedir.
32
Kaside
atlar
us dir-
rettirir.
LEM’ALAR 27
bi
,- -
koy
-
miyle mühürledi ve
vurdu.
33
ih
se
-
riltilir. Her n -
lay
ti-
yazla diriltilmeleri ve madan,
ek
hâs bir hâtemdir.
- et intizamla,
- -
ta
-
ve
34
Ben
33
Rûm, 50
34
Bkz. Yasin, 83 ve Zümer, 63
28 MESNEVİ DERSLERİ
al
Biri,
la-
-
de
kal
yo
Böyle yapan birisi, elbette ve elbette ebleh bir mecnundur.
-
-
-
Evet, bahar mevsiminde yeryüzünde öyle hakîmane, basîrane ve kerîmane
- r gelmez.
-
Bak! Ehad-
LEM’ALAR 29
ar
ga tevhid mührü ahede edilir. Çünkü bu âlem,
-
- muntazam bir fabrika
-
a güzel bir
-
- ihtiyaç vaktinde,
-
-
ma ri-
- - bi-
rinden -, meyvele
- dalan
na
ma-
ne, mükemmel bir
bir Mürebbi- -i Kerîmin ameleleri olduk-
la -
dir.
mevcûd -
30 MESNEVİ DERSLERİ
-
göz
-
- -
-
-
- ülen bir teanuk ve
te
has bir hatem ve öyle bir zâta mahsus bir sikkedir ki:
ُّس َّخ َراتُُّّ ِبا َ ْم ِره َُّ سُّ َو ْالقَ َم َُّرُّ َوالن ُج
َ ومُّ ُم َّ َوال
َُّ ش ْم ri-
35
DOKUZUNCU
göreceksin!
ol
- ,38 -
örülen birlik ve basit-
lik diliyle,
- rahmet semereleri, kudret -
lûkat -
melerinin diliyle ve fertlerin birbirine benzemesiyle beraber birbirinden uzak
yer
35
36
Secde, 7
37
Yasin, 82
38
-
sela su, hidrojen ve oksijen elementlerinden, tuz ise sodyum ve klor elementlerinden
meydana gelir.
LEM’ALAR 31
hâdet eder -
za-i tasarrufun
in
gel -
kü
mek
Buna binaen, en edna bir mahlûkta gerçek tasarruf ve en
rububiyet, bütün unsurlar kabza-
han
idare eden, kabza- i rububiyetinde tutan yüce zâta mahsustur.
mührüdür
-
hayat ve ihya üzerine vurulan
-
keye bak!
Evet, vahdet-i terbiye ve ittihad- -
yesindeki külfet, bir tek meyvenin
ol
kül
mey
mey
32 MESNEVİ DERSLERİ
yal rikalar
ve makinelerin
Fark, sadece keyfiyettedir.
39
nüs
üc
-
kesrete isnad etmeye mecbur kalmakla birlikte- fe dele-
an
e
de
40
zâ
külfetsizlik,
-
ka
39
40
ayak gibi esas azalarda sistem olarak birbirine benzer. Koyun türünün bütün fertleri de
birbirine tevafuk eder.
LEM’ALAR 33
-
la
bun -
-
- erindeki devama,
- -
hit
be
Aynen öyle de, mevcûd - -
hâ
gel
mevcûd
kar-
eden, âli, sermedi, mücerret bir
ce
eder.
-
iadesi; sebeplerin de
ne
ara
mevcûdat, bütün
isimleri kudsî ve güzel olan celâl ve cemâl sahibi Zât-
-
-
-
-
- ve tebeddül eden mühürleridir.
- vücud, Vahid- -
34 MESNEVİ DERSLERİ
bil
de
-
ra-
-
nak
-
hâ-
-
mel - - kem-
mel
bu fâilin isimlerinin
ke
41
41
gi
Cenâb-
is
LEM’ALAR 35
- mâli-
kâinatta ne kadar kemâl ve cemâl varsa, Onun kemâline
42
Marifet-i Nebi (s.a.v
42
REŞHALAR 37
3. Ders
44
Bil ki:
O kimdir? Mahiyeti nedir?
El-cevap:
Mekke bir mihrab ve Medine bir minberdir.45
- imam
- hatiptir.
- O, bütün peygamberlerin reisi
al
- O, bütün velilerin efendisi -
yor.
-
enbi ârdan meydana gel ke-
zinde bir kutuptur.
43
e
te
44
-
cisi
45
edir, çünkü mihraba yö-
nelinir.
dü lebilir, çünkü minber hutbe okunan yerdir.
38 MESNEVİ DERSLERİ
- O, -
- nuranî meyveleri, il-
ha -
ze
mü
Ma -
tezkiye le
el uzatabilsin!
ki ni-
lir râvilerin ve muhakkik muhaddislerin beyan ettikleri bin nin delâlet-
leri
46
Keza, saâdet- Ni-
te
bu
46
Saâdet-i dareyn -
REŞHALAR 39
âfâkî deliller
zâ enfüsî deliller de Onu tasdik eder.47
Çünkü:
-
-
hasletleri en üst derecede cem etmesi,
-
ima
- -i vüsuku, kemâl-i ciddiyeti ve kemâl-i me-
taneti,
- -
niyeti, -
tasdik etmeleri gibi-
eder.
47
-
ne
40 MESNEVİ DERSLERİ
-
dar
-
mahkûm, manas
-
da
bak!
-
mes ne geldi.
- mevcûd
- mevcûd
me
- -
bi
-
oyun tekvinî ayetlere birer sahife ve
ilâhî isimlere birer ayna hâline geldi. Öyle ki âlem terakki ile samedanî bir hik-
48
tabe-
ler ma-
me te
muh
REŞHALAR 41
-
- aczinin kudreti,
-
-
-
-
- -
-
ruy
Sonra, ka
gü
nur
Binaenale mi-
yetsiz olur, yokluk derecesine sukût eder. Elbette böyle hârika, güzel bir kâinata,
böyle üstün, harikulâde ve muhakkik bir tarif edici
. Çünkü o takdirde kâinat bize bir
ma
ُّتُّ ْال َ ْف َال َك
ُُّ كُّلَ َماُّ َخلَ ْق
َُّ كُّلَ ْو َال
َُّ لَ ْو َال
49
(Ey nebi!) say
kemâl
gör
El-cevap: Bak, ne diyor kulak ver!
âdeti haber veriyor ve onu müjdeliyor.
O,
- saltanat-
- ve künuz-u esma-i ilâh
Onu,
- bir bürhan-
49
bir ma
ifade etme -
yetin mana
42 MESNEVİ DERSLERİ
- i ku ter-
sen, acîb
sah
kadar
ka ahlâk
ahlâk san-
mu
- kalblerin sevgilisi,
-
- nefislerin mürebbisi
- ldu.
Malumdur, mesela sigara gibi küçük bir âdeti küçük bir topluluktan tama-
görüyoruz ki bu zât
inat
ta
REŞHALAR 43
nice hârika
- -
ne
Acaba seyyidimiz olan O zât -
de birini, bu zamanda yüz senede yapabilirler mi?
gir
- çok büyük bir vazifede,
- çok büyük bir vazifedar,
- büyük bir haysiyet sahibi,
- büyük bir emniyete muhtaç,
- büyük bir cemaat içinde,
-
- büyük bir de
- -
hâlis bir
cid - ulvî bir üslûb
kü -
âlet lun-
ma
َ َِّإ ْنُُّّ ُه َوُُُِّّّإال
ُُّّوحْ يُُّّيُوحُّى O, ancak kendisine bildirilen bir vahiydir. 50
hakîkat -
50
Necm, 4
44 MESNEVİ DERSLERİ
tan yücedir.
51
-
kendisine hayalin hakîkat sûretinde görülmesinden münezzehtir.
-
lerden söz ediyor
or.
Malumdur, hakîkat -i merak pek çok kim-
se
ma seyyares hâl-
lerini sana h
istenileni verirsin.
-
yor
ehl-i un -
söylediklerine önem vermiyorsun?
-
va nden
52
ge
Keza, hârika hâllerin mahalli olan bir âlemden ve acîb
ُّْ ط َر
ت َ َس َما ُءُُّّا ْنف َّ إ َذاُّال 54
ْ
ُُّّزلزَ الَ َها
ِ ض ُ ُُّّال َ ْر
ْ ت ِ َاُّز ْل ِزل
ُ إ َذ da. 55
Keza O, öyle bir istikbalin vukuundan haber veriyor ki, ona nisbetle dünyevî
51
Tedlis
52
a deveran
eder.
53
Tekvir, 1
54
55
Zilzal, 1
56
Karia, 1
REŞHALAR 45
- -i i bu
ce -
ra-
57
-
cukla
ce
bir gaflet hâlidir. Çünkü ahiret bir okyanusa benzetilirse, dünyevî gelecek ona nisbetle
bir damla seraba benzer.
46 MESNEVİ DERSLERİ
sonuna ka -
da dur
derin bi -
la
edi mahlûkat
- i safiline er.
Matlubunun verilmesiyle ise, mevcûdat kemâlât makamla
ha -
-
ve öyle Rahîm bir Alîm- zât en gizli bir can -
ke
Öyle hikmetli bir sûrette ve muntazam bir tarzda ikramda bulunur ve mer-
ha Alîm -
peyga -
in
- insan
-
- -
na kudsî esma-
zât ne istiyor?
Bak dinle! Bekâ
rahmet, inayet, hikmet ve adalet gibi - -
vücuduna - ebedî saâdetin verilmesini gerektiren had-
REŞHALAR 47
siz sebeplerden hiç biri, keza onu iktiza eden bütün kudsî
nu -he -
-
etmesine kâfi gelirdi.
alet -
ma
mü
Ey bu acîb -
ta
me-
- âdet
aç dayet feyziyle -i Bistamî,
Cüneyd- kadir- - Gazzalî, Muhyiddin
-i Arabî, Ebu Hasen- - - gibi bin-
lerce münevver meyveyi semere
58
-Dîn, IV, 258- -
Felâsife, el- - - - -Dîn
gibi kitapla
48 MESNEVİ DERSLERİ
آنُّاْل َح ِكي ُُّم ُّ علَ ْي ُِّهُّ ْالقُ ْر ُُّ لُّ َ ىُّالَّذِىُّأ ُ ْن ِز َُّ ورانِ ُِّ تُّالن َ علُّىُّهُّ َذاُّالذَّا ُِّ س ِل ُّْمُّ َ لُّ َو َ ص ُِّ ُّا َللُّ ُه َُّّمُّ َ
سيِ َدنَاُّ ُم َح َّمدُّا ً ُّ شُّ ْالعَ ِظ ِيمُّ،أ ْعنِيُّ َ نُّ ْالعَ ْر ِ ُّ يمُّ ِم َُّ
الر ِح ُِّ نُّ َّ الرحْ مُّ ُِّ نُّ َّ ُّ ِم َُّ
تُّأ َّمتِ ُِّه. سنَا ُِّ سالَمُُّّبِعَ َد ُِّدُّ َح َ فُّ َ فُّ ْأل ُِّ صالَةُُّّ َو ْأل ُُّ فُّ َ فُّ ْأل ُِّ ْأل ُُّ
اتُّ ص ُُّ ش َُّرُّبِنُب َُّوتِ ُِّهُّاْ ِل ْرهَا َ بو ُُّرُّ َوبَ َّ الز ُ لُّ َو َّ سالَتِ ُِّهُّالت َّ ْو َراُّة ُُّ َواْل ْن ِجي ُُّ ش َُّرُّبِ ِر َ نُّبَ َّ علُّىُّ َم ُّْ َ
سيِ ِدنَاُّ َارتِ ُِّهُّالقَ َم ُُّرَ ُّ.. ْ َقُّبِإِش َ ْ
نُّالبَش َِرَ ُّ،وانش َُّّ ْ سُّ َو َك َوا ِه ُُّ ْ ْ
نُّ َوُّأ ْو ِليَا ُُّءُّالن ِ ُّ َ فُّال ِج ُِّ ْ َوه ََواتِ ُُّ
اسُّأ َّم ِت ُِّه. ْ
سالَمُُّّبِعَ َد ُِّدُّأنفَ ِ ُّ فُّ َ فُّأل ُِّ ْ ْ
صالَةُُّّ َوأل ُُّ فُّ َ فُّأل ُِّ ْ ْ
َو ْم ْوالُّنَاُّ ُم َح َّمدُُّّأل ُُّ
ظلَّتْ ُّهُُّ ْالغَ َما َم ُّةُُّ ط ُرَ ُّ،وأ َ عائِ ُِّهُّ ْال َم َ ع ُّةًُّبِ ُد َ س ْر َ لُّ ُ ش َج ُرَ ُّ،ونَزَ َُّ تُّ ِل َدع َْوتِ ُِّهُّال َّ نُّ َجا َء ُّْ علُّىُّ َم ُّْ َ
ْنُّ
نُّبَي ُِّ ْ
نُّالبَش َِرَ ُّ،ونَبَ َُّعُّال َما ُُّءُّ ِم ُّْ ْ ام ُِّهُّ ِمئاُّتُُّّ ِم َُّ نُّطعَ ِ َ صاعُّ ِم ُّْ نُّ َ شبُِّــ َُّعُّ ِم ُّْ نُّال َح ِرَُّ ُّ،و َ ْ ِم َُّ
َ
ّللاُُّل ُّهُُّ قُّ ُّ َ َ
صاُّة ُُّ َوال َم َد ُرَ ُّ،وأ ْنط َُّ ْ ْ
حُّفِيُّ َكف ْي ُِّهُّال َح َ َّ سبَّ َُّ َ
ثُّ َم َّراتُُّّ َكال َك ْوث ِرَ ُّ،و َ ْ َ
صابِ ِع ُِّهُّثالَ َُّ أ َ
بُّ
اح ُِّ ص ِ ش َج َُّرُّ َ لُّ َوال َح َج َُّرُّ َوال َّ ْ ْ
لُّ َوال َجبَ َُّ عُّ َوال َج َم َُّ ْ عُّ َوال ِذ َرا َُّ ْ
بُّ َوال ِجذ َُّ ْ ْ
ْيُّ َوال ِذئ َُّ َّ
َّبُّ َوالظب َُّ الض َُّّ
فُّ ْ
صالَةُُّّ َوأل ُُّ فُّ َ فُّأل ُِّ ْ ْ
ش ِفي ِعنَاُّ ُم َح َّمدُُّّأل ُُّ سيِ ِدنَاُّ َو َم ْوالَنَاُّ َو َ ص ُُّرَ ُّ... غُّالبَ َْ اجُّ َو َماُّزَ ا َُّ ْال ِم ْع َر ُِّ
نُّفِيُّ َم َرايَاُّ الرحْ مُّ ُِّ نُّ َّ تُّ ْال ُمت َ َمثِلَ ُِّةُّبِإ ْذ ُِّ ش ِكلَ ُِّةُّ ِفيُّاْل َك ِل َما ُِّ وفُّ ْال ُمت َ َ لُّ ْال ُح ُر ُِّ سالَمُُّّبِعَ َد ُِّدُّ ُك ُِّ فُّ َ ْأل ُِّ
لُّإلُّىُّ لُّالن ُزو ُِّ نُّ َّأو ُِّ ارئُُّّ ِم ُّْ لُّقَ ِ نُّ ُك ُِّ آنُّ ِم ُّْ نُّ ْالقُ ْر ُِّ لُّ َك ِل َمةُُّّ ِم َُّ اءُّ ِع ْن َُّدُّقِ َرا َءةُُِّّ ُك ُِّ تُّ ْال َه َو ُِّ ت َ َمو َجا ُِّ
نُّ الزما َ ُِّ آخ ُِّرُّ َّ ِ
ن.. نُّ..آميِ َُّ نُّ..آميِ َُّ صالَةُُّّ ِم ْن َهاُّ.آميِ َُّ لُّ َ ار َح ْمنَاُّيَاُّإلُّ َهنَاُّ ِب ُك ُِّ َوا ْغ ِف ُّْرُّلَنَاُّ َو ْ
- - -
an-
kadar milyonlar salât u selâm eyle.
etinin nefesleri kadar
milyonlar salât u selâm olsun ki:
- risaletini müjdeledi.
- -
ler nübüvvetini müjde ile haber verdi.
-
-
-
-
-
-
-
- -
REŞHALAR 49
- َ َغُّ ْالب
ُّص ُر َُّ َماُّزَ ا manas -
59
ha
et.
Âmin.. Âmin.. Âmin..
RE
Bil ki: Nübüvvet-i Ahmediyenin delilleri hadd ü hesaba gelmez. Onlardan
-
ret risalet-i Muhammediyeye
ayet-
le -
Eha - -
mediyenin (a.s.m) ris
-
-
mü
Hüsn- -i sûret -i
tahsin ve talebi-
-i tahsin ve taleb-i tezyin -
be
delâlet eder.
59
-
celli kar
ulvî âlemlerde seyr ü se-
ya
50 MESNEVİ DERSLERİ
-
lû â
maz
mas â -
âmii ve
â
-
ma in
mak
oluyor, öyleyse
-
sev
- -
et
-
kar in
taab -i ferid zât, gayet bedihi olarak
se cak-
-i fer
müm -
rini hiç gösterebilir mi?
da -
REŞHALAR 51
-
la
mü hede edesin.
Gözün bu hakîkat -
Sâni me-
gör
52 MESNEVİ DERSLERİ
sev
sev
REŞHALAR 53
4. Ders
ret ettim.
Keza Arabî - -
rin -
racaat et.
Bil ki:
ta
El-cevap:
-
-
-
60
- -u esma-
- hakîkat
- Âlem- -
-
60
Cenâb- -i kudsîde,
mahlû - Hafa, II, 132) Künuz-u esma-
ifadesi, bu hadis-
gel
Rezzak isminin hazinesin
54 MESNEVİ DERSLERİ
61
- -
-
- - - -
62
ka -
-
63
- - -
- Nev- hakîki hikmeti.
- ididir.
-
-
ÜÇÜNCÜ KATRE
al
Birinci Nokta
Bil ki: -
yet lüzumlu olur. Çünkü zikir tekrar
da-
61
gerçek - gam-
ber (a.s.m) bunun pratik ha
62
- - -
63
-i kübra,
bu ifa
insan mo
REŞHALAR 55
Bil ki:
ola
ken
hi ma-
- sat-
la
sû
Üçüncü Nokta
Bil ki: -
nel
za -
Al
ilirsin.
-
-
-
-
-
Dördüncü Nokta
Bil ki:
te
teb -
didd
-
ker
64
Kamer, 17
56 MESNEVİ DERSLERİ
65
Bil ki: Her ayetin
ve
yer
sû hâkîkat-
DÖRDÜNCÜ KATRE
felsefî
Birinci Nükte
-
miyor?
El-cevap: -
na -
65
Gazali, , I, 289; Kavaidu'l-Akaid, s. 112; Süyûti, el-Itkan
tereddüt cü-
ma -
rumla lar-
hi -
hiri önceki ümmetlerin helâ
Kur'
edi kem
tün
Kur' da si-
"Rabbi'l- âlemin" ifade layabil-
-
set -
hi
REŞHALAR 57
zât -
süflî -
le
El-cevap: Çünkü (böyle hâllerde) ibham daha mühim, icmal daha cemildir.
Zira:
Birincisi l için istid-
radî olarak bah -
mak zât
gö an ehl-i fen ûnuna ve
ar la-
ya ce
min ir-
ha mühimdir.
-
tifadesine mani olmaz. Fakat bu ekalliyeti birinci derecede nazara almakta, ekser
za
-
-
-
fay
Bu durumda onlara olan en be
-
-
-
Üçüncüsü hâl
zât için zikre Mû-
cidine bakan hâlleridir. Ama fenn-i hikmet ise, mevcûdattan kendileri için bah-
seder. O hâlleridir.
Böyle olun
-
ko -
ol - umumun fayda derecelerine
gö
Dördüncüsü: -
- -
58 MESNEVİ DERSLERİ
re
-
-
müc
zât na-
-
-
- - -
ahen
sûre-
tiy - Sâni - -
zahirî -
sir et -
da Nazzam- tün
çek-
una bir zarar vermez.66
66
-
li
et
gü
67
Nuh, 16
68
Yasin, 38
REŞHALAR 59
ye
nu
ِس َراج lamba tabirinde,
- azamet-
-
-
-
lam -
say na-
leyh تَجْ ِري hareket eder
ye hakîkat
û
la -
na
in -
kü
vadilerine sukût ettirirler.
-
def -
ya -
-
gi -
ya
susunda nefsine bak! Feya subha-
nallah! Dalâlet, hakîkat seyyareleri
- - -
zaf bir masnu ve musahhar bir mahlûktur. O, azametiyle beraber, sema deni-
zin
60 MESNEVİ DERSLERİ
â -
a-
َّ ُطفُه
ُُُّّّالطي ُْر َ ُّاءُُّّفَت َْخ
ِ س َم ِ اّللُُّّفَ َكاَنَّ َماُّخ ََّر
َّ ُُّّم َنُُّّال ِ َو َم ْنُُّّيُ ْش ِر ْكُُّّ ِب
ُّسحُّيقَ ُُّّا َ ْوُُّّت َ ْهوُّىُّ ِب ِهُُّّالرُّي ُحُُّّفُّىُّ َم َكان
(param-
par -
69
rük
Bu eyle.
Üçüncü Nükte
- Tevhid,
- nübüvvet
-
- ve ubudiyetle beraber adalet olmak üzere dörttür.
ler bu maksatlara birer vesiledir. -
linde derine dalmama
sûretiy
kevnî lelerde bazan bazan bazan da
müc
bil -
te -
ilâhî hakîkatlere birer temsildir.
Dördüncü Nükte
-
69
Hacc, 31
REŞHALAR 61
Ona zama
- gece ve gündüz, saniyelerini sayan iki mil,
- sene
- ve
- atmosfer li
gibi,
- -
la
-
- ve sema -
ma
Bu yedi rükün üzerine bina edilen dünya, -
- -
hakîkat
bu ni-
la-
ebe -
da -
َُّ صتُواُّلَعَلَّ ُك ُّْمُّت ُ ْر َح ُم
ون ُُّ َُّواِ َذاُّقُ ِرىُُّّ ْالقُ ْرا
ِ نُّفَا ْست َِمعُواُّلَ ُّهُُّ َوا َ ْن
du da ona kulak verin ve susun, ta ki merhamet edi-
70
la-
-
ti
Fel
Mevcûd
ُّ ُّ
aye
َُّ ِتُّ ْال ِح ْك َم ُّةَُّفَقَ ُّْدُّاُوت
ً ُّىُّ َخي ًْراُّ َكث
يرا َ َْو َم ْنُّ يُؤ
70
62 MESNEVİ DERSLERİ
71
Bu nükte, çok -
ma -
ile bu Nükte tayyedildi.72
a-
lâ
es -
bi
- -
- râik bir selâset,
- fâik bir selâmet,
- metin bir tesanüt,
-
-
71
Bakara, 269. Müellif, 12
72
-
la
73
Darb- - Emsal, I, 301.
Cünun li-
dan, hak
din da
REŞHALAR 63
-
cem etti.
- Yirmi senede ihtiyaç yerlerine göre tedricen, müteferrik ve parça parça in-
74
me
-
tam bir tesanütle indi.
-
gibi nihayet imtizaç ve ittihatla nüzûl etti.
-
tam bir intizamla beyan etti.
- z
(a.s.m) fehmine uygun üslûblarda tenezzülat-
ol
san
-
mu -i beyan, cezâ-
let-i nizam ve vuzuh-
-
ALTINCI KATRE:
s edilemeye-
ce
Bil ki:
- mütekellim,
- muhatap,
- maksat
- -
74
ret- denilir.
64 MESNEVİ DERSLERİ
-
reti tazammun eder, böylece ulviyeti ve kuvveti kat kat artar.
Evet, sözüne kulak verilmeyen fuzûli birinin temenni kuruntusun
eden sûreta emri nerede? Kudret ve iradeyi tazammun eden hakîkî ve nâfiz bir
emir nerede?
kelâ-
m
manla
sözüne al
ُّْ لُّلَ ُّهُُّ ُك
ُ نُّفَيَ ُك
ُّون ُّْ َ ش ْيئًاُّأ
َُّ نُّيَقُو َ ُّإِنَّ َماُّأ َ ْم ُرُّهُُّإِ َذاُّأ َ َرا َُّد
77
olu
kelâm
Keza, hakîki mâlik, emri müessir ve hükmü nafiz bir amirin tasviri ve t-
ih paca-
Cenâb-
ُّ ُّنُّفُ ُروج ُّْ ْفُّبَنَ ْينَاهَاُّ َوزَ يَّنَّاهَاُّ َو َماُّلَ َهاُّ ِم َُّ اءُّفَ ْوقَ ُه ُّْمُّ َكي َّ ظ ُُّرواُّاِلَىُّال
ُِّ س َُّم ُ اَفَلَ ُّْمُّيَ ْن
ُّ ُّلُّزَ ْوجُُّّبَهُّيج ُِّ نُّ ُك ُّْ ىُّ َوا َ ْن َبتْنَاُّفُّي َهاُّ ِمَُّ ضُّ َم َد ْدنَاهَاُّ َوا َ ْلقَ ْينَاُّفُّي َهاُّ َر َوا ِس َُّ َواْالَ ْر
ُّ ُّعبْدُُّّ ُمنُّيب َ ُّل ُِّ ْص َرُّة ًُّ َو ِذ ُّْكرُّىُّ ِل ُك ِ تَب
ُّ بُّ ْال َحصُّي ُِّد َُّّ ار ًكاُّفَا َ ْنبَتْنَاُّ ِبهُُّّ َجنَّاتُُّّ َو َح َ اءُّ َُّما ًءُُّّ ُم َب
ُِّ س َُّم َُّ َون ََّز ْلنَاُّ ِم
َّ نُّال
75
Hûd, 44
76
Fussilet, 11
77
Yasin, 82
REŞHALAR 65
-
yap .
-
ne
(kabirlerden) -
78
Sonra fuzûli -
na
ne var ne de
79
yok olan seyyal küçük timsalleri nerede?
-
-
Evet,
- hidayet cevherlerinin sadefleri,
-
- ve
he
Evet
- ai-
riyle, kemâl -
kmünde
ame
78
Kâf, 6-11
79
-
rüntü ola
66 MESNEVİ DERSLERİ
kelâm
gö
آنُّ . ورُّ ْالقُ ْر ُِّ آنُّن َِو ُّْرُّقُلُوبَناُّبِنُ ُِّ علَي ُِّهُّ ْالقُ ْر ُُّ نُّأ ُ ْن ِز َُّ
لُّ َ قُّ َم ُّْ آنُّ َوبِ َح ُِّ قُّ ْالقُ ْر ُِّ اَللُّ ُه َُّّمُّبِ َح ُِّ
لُّ َداءَُّ ُّ،وُّ ُمونِسُّا ًُّلَناُّ ِفيُّ َحيَاتِنَاُّ َوبَ ْع َُّدُّ َم َماتِنَاُّ ، نُّ ُك ُِّ آنُّ ِشفَا ًُّءُّلَناُّ ِم ُّْ لُّ ْالقُ ْر َُّ َواجْ عَ ُِّ
ْرُّ ُمو ِنساًُّ، َواجْ عَ ْل ُّهُُّلَناُّ ِفيُّالدنيَاُّقَ ِريناًَ ُّ،وفِيُّالقَب ُِّ
اطُّنُوراًُّ، الص َر ُِّ علَىُّ ِ ش ِفيعاًَ ُّ،و َ َوفِيُّ ْال ِقيَا َم ُِّةُّ َ
الًُّ َوإِ َماماًُّ،تُّ َد ِلي ُّ لىُّ ْال َخي َْرا ُِّ إلىُّ ْال َّجن ُِّةُّ َرفِيقاًُّ،وإِ َُّ ارُّ ِستْرُّا ًُّ َو ِح َجاباًَ ُّ،و َُّ نُّالنَّ ُِّ َو ِم َُّ
كُّ َو َرحْ َمتِ َكُّ ُّ، سانِ َُّ كُّوإِحْ َ ِكُّ َو َك َر ِم َُّ كُّ َو ُجود َُّ بِفَ ْ
ض ِل َُّ
ينُّ . اح ِم َُّ الر ِ ينُّ َويَاُّأ َ ْر َح َُّمُّ َّ يَاُّأ َ ْك َر َُّمُّ ْال َ ْك َر ِم َُّ
سلت َ ُّهُُّ َرحْ َم ُّةًُّ ِل ْلعَالَ ِمينُّ ُّ، رآنُّ َوأ َ ْر َ علَ ْي ُِّهُّ ْالقُ َُّ نُّأ َ ْنزَ َُّ
لتُّ َ علَىُّ َم ُّْ لُّ َوس ِل ُّْمُّ َ ص ُِّ
َو َ
بُّ ْالعَالَ ِم َُّ
ينُّ .ُّ. عنَّاُّياُّ َر َُّّ ضىُّبِ َها َ ضي ُِّهُّوت َْر َ يكُّ َوت ُ ْر ِ ض َُّ ص َالُّة ًُّت ُ ْر ِ صحْ بِ ُِّهُّ َ علَىُّآ ِل ُِّهُّ َو َ َو َ
قُّ ْالقُ ُِّ
رآنُّ ُّ رآنُّ،بِ َح ُِّ لُّ ْالقُ ِ فَيَاُّ ُم ْن ِـز َُّ
عنِيُّ ُّ الًُّ َ
اءُّبَ َد ُّ َاطقُّا ًُّبِ َه َذاُّال ُد َ
ع ُِّ عنِيُّن ِ َابُّنَائِبُّا ًُّ َ لُّ َه َذاُّ ْال ُِّكت َُّ اِجْ عَ ُّْ
نُّ .ُّ. فُّآميِ َُّ نُّ.أ َ ْل ُُّ سانِيُّآم ِي َُّ تُّ ِل َتُّال َم ْو ُُّ ِإ َذاُّأ َ ْس َك َُّ
zât kalblerimizi
80
REŞHALAR 67
mûnis yap.
kil-
de onlara rahmet et.
ba
Âmin.. Bin defa Âmin..
Üçüncü Risale
68 MESNEVİ DERSLERİ
LASİYYEMA 69
5. Ders
الرحُّ ِيمُّنُّ َّ الرحْ مُّ ُِّ ّللاُّ َّ ِبس ُِّْمُّ ُِّ
ُّ
بُّ ُو ُج ُو ِدُِّهُّ َو َوحْ َدتِ ُِّهُّ ُّ علَىُّ ُو ُجو ُِّ تُّ َ ش ِه َد ُّْ ّللُّالذِيُّ َ ا َ ْل َح ْم ُُّدُّ ِ ُِّ
عجْ ِزهَاُّ َوفَ ْق ِرهَا. انُّ َس ُِّ تُّ َو ُم َر َّكبَات ُ َهاُّ ِب ِل َ اتُّ ْال َكائِنَا ُِّ
َذ َّر ُُّ
ُّ
تُّ َو ِم ْفت َا ُُّ
حُّآ َياتِ َهاُّ، افُّ ِط ْل ِس ُِّمُّ ْال َكا ِئنَا ُِّ ش ُُّ علَىُّنَ ِب ِي ُِّهُّالذِيُّ ُه َُّوُّ َك َّ س َال ُُّمُّ َ ص َالُّة ُُّ َوال َّ
َوال َّ
ينُّ ُّس ِل َُّنُّ َو ْال ُم ْر َ نُّالنَّ ِبي ِي َُّ علَىُّ ِإ ْخ َوانِ ُِّهُّ ِم َُّ صحْ ِب ُِّهُّ َو َ علَىُّآ ِل ُِّهُّ َو َ َو َ
ينُّ ُّصا ِل ِح َُّ ّللاُّال َّ علَىُّ ِعبَا ُِّدُّ ُِّ علَىُّ ْال َم َالئِ َك ُِّةُّ ْال ُمقَ َّر ِبينَ َ ُّ،و َ َو َ
ينُّ . ض َُّ تُّ َو ْال َ َر ِ س َم َاوا ُِّ لُّال َّ نُّأ َ ْه ُِِّم ُّْ
sa-
la vücub- âdet
-
san! Bil ki:
hâller üzerine kuruludur. Bu muhâller
tek muhâle bak!
âlet
kabul için,
-
- her bir zerre
- her bir zerrenin bütün masnuattaki bütün -
ha
rayabil
zât
ça -
bil
-
dek -
haysiyetle meyve,
at la
bi olamaz.
Münkir kâfirin hâli ne kadar hayret vericidir! Küfrü sebebiyle kalbinde böyle
bir hamâkat ve belâ
KADER VE MUKADDERAT
Bil ki: sûre
Birisi, Hislerle bilinen maddî sûrettir ki, kaderin takdiriyle gayet muntazam
kâmet
sûre -
re sû-
retlerin terkibinden ibarettir.
sû-
LASİYYEMA 71
retine benzer.81
sûre -
me -
sûre -
zam
gibi, manevî sûre
gizli
Sanki birinci sûre
mas -
-
gömlekleri kesip dikebilecek derecede terzilik
t sû-
retlerini yenilemeye gücü yetsin.
Hâlbuki -
sü ve en g kâbiliyetini toplasa, sonra
-
Sâni - -
met
olu
82
dön
BAHAR MÜHRÜ
Bil ki: Ehad-
mülkü ve âdet eden bir sikkesi, mührü, ayeti, hatta ayet-
81
82
Yasin, 82 - 83
72 MESNEVİ DERSLERİ
le
- -
dürbünüyle-
ke-
ki:
Biz yeryüzü sahifesinde gayet g - büyük bir cûd içinde, hikmetli- hârika
- deki nihayetsiz sehavetle beraber her bir fertteki son derece mükem-
mellik ve
olmayan ve sonsuz kudreti bulunan zâta mahsustur.
-
gö
suale ka mayan zâta mahsustur.
-
bun sûre on derece birbirine benzemeleri, hatta
LASİYYEMA 73
san ta-
zâta mahsustur.
- akla beraber, her bir ferdin son dere-
-
-
-
-
ELAZUM
Bil ki:
tas -gafletsiz bak-
- ulûhiyetin vücubuyla risaletin sübutu ve ahiretin vücuduyla kâina-
-
-
-sar-
- - -u vü-
cu
83
Zümer, 38
74 MESNEVİ DERSLERİ
Sâ vücudunu
ü-
vücudunu inkâr
et -Çünkü o hâl -
vücudunu kabul etmek gerekir.- Öyle
de, intizam içi -
na - - -
-
-
-
-
-
-
Evet, bir t -
ke -her birinin ilâh - ilâh -
bu -
munesi gibidir. Onu ya rekir.
Sonra -i
ru
Nihayet kemâlde bir cemâl -
me
Nihayet cemâl âlet eden bir dellal ile kendini
- -
daniyetini ve samedaniyetini ilan ile küllî bir ubudi-
84
Yani o zât, ubudiyeti ile o cemâl sahibinin cemâl-i rububiyetini görmesi için
u gibi, risaletiyle de o cemâl
84
Zülcenaheyn -i gamberle-
-
LASİYYEMA 75
hi-
binin gizli kemâl -
te-
me
Durum böyle olunca, acaba âlemde seyyidimiz Muhammed aleyhissalâtu
vesselâm
Kella! En câmi
O,
- bu hakîkatleri izhar eden,
-
- tarif eden,
-
-
- ibadet eden,
-
-
-
-
-
- sevilen,
- seven,
- yol gösteren,
- hidayet üzere olan
-
ُُّ تُّ َوأَجْ َم
ُّ،ِلُّالت َّ ْس ِلي َمات ُِّ صلَ َوا
َّ لُّال َ علَىُّآل ِه ُِّمُّأ َ ْف
ُُّ ض َ علَي ِه ُّْمُّ َو
َ علَي ُِّهُّ َو
َ
ُِّ س َم َاوا
ت َ ْ
ُُّ تُّال ْر
َّ ضُّ َوال ُِّ َما َدا َم
Arz ve semavat devam ettikçe, en efdal salâvat ve en güzel selâm
pey
-
ma
Lasiyyema:85
85
Lasiyyema, sale-
76 MESNEVİ DERSLERİ
ge
Lasiyyema -
ir ce-
lâl-
Lasiyyema sûre
etmek isteyen âli bir hikmeti ve raiyyetinin hukukunu muhafaza ederek mâliki-
ye
Lasiyyema vücudunu
ih
dop
Lasiyyema
en edna bir raiyyetinin en edna bir hâcetini nazara alacak kadar rahîmane bir
Lasiyyema
mü
- -
dea
LASİYYEMA 77
-
- Melikin garip -
-
man tahavvül eder.
hâl, bu menzil- da daimî
sa -
.
Lasiyyema
son derece ehemmiyet tur. Vaa-
di -
Lasiyyema: kâ-
Lasiyyema:
nu
da rdir. Bir temsildir, bir taklittirler. Ta sûretleri
ce -
muamele bun -i azamda daimi
gös iyetler; sabit sûretler ve bâki meyveler
veriyorlar.
Lasiyyema
ge -
78 MESNEVİ DERSLERİ
daimî makarr-
bu seyyar memleketi o d
var
Lasiyyema
ke em, mükemmel bir ihsan ve güzel bir mükâfat ister,
Ay
-
dir.
Lasiyyema
va
rah -
me fâni
Üstelik efkati musibete, muhab-
be O zaman rahmet, rahmet ol-
mak
göz
celâlli bir haysiyeti ve
LASİYYEMA 79
iz
ha -u sâlifede önceki kavimlere
yap o zât imhal etse de, ihmal etmez.86
-
Evet,
-
- böyle mevzûn çiçeklerle kendini onlara sevdiren,
- böyle müzeyyen meyvelerle onlara merhametini gösteren bir zâta mukabil -
- -
dir in rububiyetinin
ebe
-i kübrada muhafaza
etmek sûre
fâni diyar böyle bir adaletin hakîkatine mazhar olmaktan son derece kifayetsiz-
cemâlli celâl ve celâlli cemâl sahibi o Me-
lik-i Âdilin, o Rabb-i Hakîmin elbette bâki bir cenneti ve daimi bir cehennemi
ola
86
evam edeni, neti-
ce
80 MESNEVİ DERSLERİ
gü sal-
lerdir.
böyle sermedi bir sehavet ve böyle daimi bir servet, ebedi bir dâr- -
ya -
iktiza eder. Çünkü nihayetsiz bir kerem nihayetsiz imtinan ve nimetlendirmek
ister. Bu ikisi de nihayetsiz minnet ve nimetlenmenin kabulünü ister. Bu da ken-
di - -
mek sûre
mev -
c -
met
Keza, o hakîmane, kerîmane fiillerin failinin gizli kemâl -
müs
Evet,
- daimî bir tezahür
-
Aksi takdirde - kemâl
k meti sukût eder.
Sâni -
cer
Hat le-
rinden nice künuz-u mahfiye bulunur.
O zât ki,
- cemâlinin kesif -
zü ayna ve
maz fâni -
lerini bize gösterir ve vasfeder.
- Ve o cemâl
Hem de sabit, müstemir hakîkatlerdendir: Her faik cemâl sahibi cemâlini
si-
nine bizzât
-
yak duyar. Demek hüsün ve cemâl, görmek ve göstermek ister. Bunlar da hüsün
Lasiyyema
etme
bir rahîmiyeti var
hâcetini görüp gö -
mesi bunu isbat eder.
elev lisan-
-zi
görmek misali- bu terbiyeyi göresin. Elbette kerîmane, rahîma
en büyük ve kendisine en sevgili abdinin en bü de-
rilmesini katî bir zaruretle iktiza eder.
87
âlây-
ol -i safiline sukût
nez
dil
rilmesini, kâinatta tecelli eden bütün isimler de ister.
es kemâl -
sem
âlik-i Kerîm
ve basittir.
-
lerle kendini
sevdiriyor.
-
87
82 MESNEVİ DERSLERİ
du ya
88
Bkz. Aclûni, II, 164
LASİYYEMA 83
- zülcenaheyn,
- cin ve insin rasulü ola
mür
Lasiyyema -
sah r. Bura-
muh
-i tahavvülü veya zevaliyle
- bir menzil,
- her vakit tebeddül eder
- -
mu gi-
bidir.
Bununla beraber, raiyyeti hükmünde olan ve medar- -
lû hâl
hâlde, sual ve cevaba yetecek kadar bir zaman için dinleyici ve
nâ
sa bir süre durdular.
fâni -
ka -
üze
zelil fâni hâldir.
nde bir menzile rastlayan biri bakar, ik-
et
- Bu dünya bizzât
edenler
-Onun sakinleri, misafirlerdir. Bir Rabb-i Ke -Selâma davet
eder.
- -
- ancak vazifeleri-
89
-
çiç
LASİYYEMA 85
ka
vazi -
bi
- Bu âlemin Sâni bâki
- Sâni
e de kalb-
Lasiyyema -
- -
tab- Çünkü görü-
yo âdet âlemindeki vücuddan
gi sûretini bir nevi elvah- -
-
âdet bekâ ta
ço
görevlidir.
yi
-
-
-
- uh-
revî
et!
-
re
vazifesinde son derece bir dikkati ve saltanat-
var -
me sûre ma-
tekvinî
bü
hatta tasrih eder, hatta istilzam eder. Çünkü insan,
- -
- kesret dairelerinde vahdaniyet-i ilâhiyeye bir dellal
-
-
86 MESNEVİ DERSLERİ
bü âdet eder.
Lasiyyema: Bu âlemin mâ
mah
mü - -
bi - vaad ya cehlin, ya da
aczin neticesidir! Öyleyse Alîm-i mutlak ve Kadîr- -
ad muhâl hav-
-
va
َُّ الَُّّ ُه َُّوُّلَيَجْ َمعَنَّ ُك ُّْمُّاِلُّىُّيَ ْو ُِّمُّ ْال ِقيُّ َم ُِّةُّالَ َري
ُّ ُّْبُّفُّي ُِّه ُّ ِالَُّاِلُّ ُّهَُّا ُّ َ
ُّ ُُّّللا
ًّللاُّ َحديِثا ُِّ ُّن
َُّ قُّ ِم ُُّ ص َدْ َ نُّا
ُّْ َو َم
91
ola
92
-
-
dik etmiyor da,
-
-
-
90
91
Nisa, 87
92
Abese, 17
LASİYYEMA 87
müs -
me
-
hayvan gibidir, onu diriltir, öldürür, terbiye eder, tedbirini görür.
- -
zim eder, tedvir eder, takdir eder, döndürür.
âdetiyle, devam
eden bu sermedi rububiyet ve he
za fâni
yol rakan, gam ve keder veren bir dünya üstüne bina edilmez
ge -
cek, daimî saraylara tebdil edilecek ve halk oraya sevk edilecektir.
bâki
âlemin ol
Bununla beraber zâhirden hakîkate geçen ve kurb-
bütün ervah- -i münevvere ve ukûl-i nuraniye sahipleri93 Onun
mu kuv-
vet
di-
Lasiyyema
se
gös
93
Ervah- -i münevvere ve ukûl-i nuraniye sahipleri bi-
ya, evliya ve asf -
liklidir.
88 MESNEVİ DERSLERİ
94
olmaz?
-
hiv -
i-
yetteki temsilin hakîkatini göreceksin:
َ ْفُُّّيُحْ يُُِّّاْالَ ْر
ضُُّّبَ ْع َدُُّّ َم ْوتِ َهُّا َ ُُّّّللاُُّّ َكي
ِ ت ِ ُُّّرحْ َم
َ ار ِ َ ظ ْرُُّّاِلُّىُّاُّث ُ فَا ْن
ُّ ش ْىءُُّّقَد
ُّير َ ُُّّعلُّىُّ ُك ِل
َ ُُُّّّىُّو ُه َو ْ ِ ا َِّنُُّّذُّ ِل َكُُّّلَ ُمحْ ي
َ ُُّّال َم ْوت
diriltiyor?
95
-
lan -u bizzât ki bu
mü -
ru ce-
leri bir araya getirilip muhafaza edilir. O mecma- -
fâni
- daimi sûretler,
- bâki meyveler,
- ebedi manâlar
- ve sabit tesbihat meyvelerini verir.
-
96
hennem ise birer mahzendir.
94
-
nümüz
95
Rûm, 50
96
Yani tarlaya tohumlar ekilir. Biçildikten sonra harmanda sap-
mah -
Öyle anla
olacak
LASİYYEMA 89
-
-
gösteriyor ki, gözünde perde ve kalbinde pas olmayan herkes yakînen bilir ki:
bir sofestai gibidir. Hebenneka, sadece kendini bilirdi, kendini de sadece küla-
97
Ey -
rin
- -
ta -
seyyal, seyyar memleketi o daimi sermedi memlekete
ü hesaba gelmez alâmetlere telvihte bulunur.
esma-i hüsna
Ra
97
rile-
mez. Çün
yoktan yara
tan ya -
-
ze
te za-
90 MESNEVİ DERSLERİ
tedbirinde tecelli eden bütün isimler ahireti iktiza, hatta istilzam eder.
si öyle bir dir ki, bu konuda,
- cemâl ve celâliyle ve bütün isimleriyle Cenâb- Hak,
-
an-
- bütün nurlu, safi, âli ruh sahipleri olan rasuller ve nebiler, ehl-
-
sala - selâm,
-
, -küll-cüz, küllî- - iki vechi var-
-
lâm eyle.
Âmin.. Âmin.. Âmin..
- âlemin.
92 MESNEVİ DERSLERİ
Dördüncü Risale
KATRE
98
98
KATRE 93
6. Ders
Dikkatle oku,
100
kuv
101
her Öyle
99
Nefis, içimizde kötülüklere müstaid bir mahiyet, tü-
lükleri tel
gelmesi gibi, kâ -
mu
100
Bu mübarek kelimeler, hadiste - -
bel, III, 75; I, 71; IV, 268 ) - m
demektir. Bir ayette -
Rab e buyrulur. (Kehf, 46)
Be -
101
Said Nursi
verebilir.
102
ُّالرحُّ ِيم
َّ ُّن ُِّ ُّالرحْ م ُِّ ُّبِس ُِّْم
َّ ُّّللا
ُّ
ُّ علَىُّنَبِيِ ُِّه َ ُُّ ص َالُّة ُِّ ِ ُّا َ ْل َح ْم ُُّد
َّ ّللُّ َوال
MUKADDEME: ÂM
Bil ki:
Kelimelere gelince:
- Mana-
- mana-
- niyet
-
Yani, - re-
kir. Kâinata mana-
103
di
da baka ur olur.
Mesela ame - - doktor niyetine
gö
96 MESNEVİ DERSLERİ
Üçüncüsü: ُّاحد
ِ َربِيُّ َوRabbim birdir.
Yoksa kâi-
na âmii-
yeti itibariyle insan
ve -
lettir. Bütün bu mevhum rabler, kudret eline ince bir perde olan Rabb-i Vahidi
ta firdevsi bir vaziyettir.
Dördüncüsü - -
âlikinin ona
ken
hâtimesinde gelecektir.
KATRE 97
ُّالرحُّ ِيم
َّ ُّن ُِّ ُّالرحْ م ُِّ ُِّبس ُِّْم
َّ ُّّللا
َ س ِي ُِّدُّ ْال ُم ْر
ُّ، َسلِين َ ُّعلَىَ ُّس َال ُُّم
َّ ص َالُّة ُُّ َوالَّ ينُّ َوالَُّ بُّ ْالعاَلَ ِم ُِّ ِ ُّا َ ْل َح ْم ُُّد
ُِّ ّللُّ َر
َُّ صحْ ِب ُِّهُّأَجْ َم ِع
ين َ علَىُّآ ِل ُِّهُّ َو َ َو
Salât u selâm
ilâh âdet
hit tutuyorum.104
-u vücuduna delâlet eden, kemâl
Vahid-i Ehad, Ferd- âdet
- selâm),
- -
- Gerçek bir bürhan-
- disidir.
-
- -
dir.
- Mükemmel -yüksek seciyeleri ve yüce- âli ahlâk
- Vahy-i Rabbaninin nüzûl yeridir.
-
-
-
- - -
si kemâlinin fihristesidir.
- Her türlü saâdet
105
ken zât
- O, bize iman yolunu gösteren efendimizdir.
104
eden ve
gelir. Bu iki kelime, Buruc sûresi üçüncü ayette geçer.
105
98 MESNEVİ DERSLERİ
-
En efdal salâvatlar ve en mükemmel selâm
zât
nesillere en yüksek bir sesle, bütün kuvvetiyle, tam bir ciddiyetle, son derece gü-
venle, nihayet derecede itminanla ve mükemmel bir ima âdet âle-
minde iken gaybla alâka âdet
ediyor ki: La ilâhe illallah
-u vücuduna delâlet eden; celâl, cemâl ve kemâl
va âdet
muh lek-
ler zammun
eden Furkan- dir.
bu zât
-
- Kendisine vahiy gelen zât - selâm) ve -
ilh ilâhî vahiydir.
- Bilbedahe, ayn-
-
-
- âdet
-
-
makbulüdür.
-
- - elîme ile
106
mu
-
- âdet
106
- elîme
fonksiyo -
lemli olur. Me
maz deni-
se-
-
zan-
-
man in dengesini alt üst edebilir.
KATRE 99
âdet
ediyor ki:
ُُُّّّللا َ ُفَا ْعلَ ْمُُّّأَنَّه
ُّ ُُّّالُُّّ ِإلُّهَُُّّ ِإ َّال Bil ki, Allah 107
-
- -
ma
107
Muhammed, 19
108
var
100 MESNEVİ DERSLERİ
- muntazam hâlleri,
- sûretler verilmesi,
- her birinde görülen
- âli hikmetler,
- faydalar,
- birbiriyle uyum arzeden hârika
- birbirine bakan muntazam benzerlikler,
- parça ve bütünde görülen nizam ve muvazenesinin dilleriyle;
-
- ,
-
-
-
- tam inayet,
- met,
-
-
-
-
-
- incizap ve cezbe,
-
-
- fayda
- hikmetleri gözeten bir tahvil,
-
- kemâl
-
- ihtiyaçlar ve iftikarlar,
- fakr,
- zaaf,
- ölüm,
- cehil,
- fânilik,
- tegayyür,
- ibadetler,
- tesbihat,
- dualar,
KATRE 101
109
Bakara, 255
102 MESNEVİ DERSLERİ
7. Ders
110
1-
lerinde görülen ve tezahür eden bir-
birini nazara alan tanzimler, birbirine bakan nizamlar ve birbiriyle tesanüt için-
zât -u
vücuduna delâlet eder.
Birbirini nazara almak, birbirine bakmak ve birbiriyle tesanüt içinde olmak
sûre âdet
eder.
Bu iki hakîkat matluba yani vücub-
âdette bulunur:
3- RAD111
5- KAN VE KEMÂL112
-
- kâbil - ta sin-
de ay -
-
na delâlet eder.
-
âdette bulunur:
110
111
-
ketlerin birbirini tamamlayarak bir saa
112
KATRE 103
9- TENASÜB114
-
hü ve yerlerin çiçekleri gibi birbirine bakan eserlerin birbiriyle tenasübü delâlet
eder ki:
-
-
-
115
11: ESMA-
-
nu görüyoruz. Bu esma:
- Âsâr ve cemâlde muhtelif, tesirde ise mütesanittir.
-
- Birbirinde müteakistir.
- -
Bu hâl
113
114
115
33. Söz 23. Pen
104 MESNEVİ DERSLERİ
De Bâri za-
116
vücub
âdette bulunur:
12- NASEBET117
irti
âlet -
118
Zerreler ve cevahir- -
ol âlet
- Bir kalemin kitabeti ve mürekkebidir.
-
-
da âdette bulunur:
BET119
faydalara yönelik vazifesi olan nefer gibi, mürekke-
-
116
bulu
117
118
-
-
et Mektubat, s. 468.
119
KATRE 105
be
ve görme ile münasebeti olur. Bu hâl bizzarure delâlet
-
rek
âdette bulunur:
- -, ek-
kalem, - -
fert tevafuk meydana gelir-
di.120
-
hâdette bulunur:
121
LIK122
Kasr- Vacibü -Vücud, Vahid-i Ehade isnad edil-
me -
hüm, inkâra kadar götürür.
et mer-
tebesi sahibi olan zâta isnad ler im-
kâna, kesrete, sebeplere ve kendi kendilerine isnad
is
Va -
ka da hakîkat olur.
sühûlet -
iyle niza hâ-
120
- -
la
121
122
106 MESNEVİ DERSLERİ
lin
Va - vücud -
cu
- vü-
cud
zât
va iceye çoklar pek
123
-
nün bera
hem de kudre
et cü-
dana vücud -
bi-
lir.
KATRE 107
gü
var ir kudretle zerreden
da
da âliktir. O za-
e,
bü
olur?
Keza, o kudrete nisbetle bir külfet ve mualece de yoktur. Çünkü o kudret, Al-
zât hâl fa-
fiyet, mukabe
-
hede ile de bu görülmektedir. Çünkü bu kudret ince, câmid iplerle, üzüm sal-
hârika
edilse, -faraza mümkün olsa-
ve mualecelere ihtiyaç olur.
ve-
124
le hâlinde tecelli eder. Bu hâl
yet sebeplere havale edilse ya hiç vücuda gelmez, ya da hadsiz mualecelere ih-
tiyaç olur.
Bil ki: - - hayat,
vücud -
lar
gö
kudretin -
da ancak ince, câ -
için
-
let kârla-
beplere isnat etmekte var
124
-
dana gelmesine sebep olur. Bu görüntüler berzahî timsaller -
mamakla bera
na
Bu isalî vü
108 MESNEVİ DERSLERİ
125
129
125
-
mek -
ram -
biz
126
Mesela hninde önemli bir
problem
127
Zariyat, 50
128
129
130
vücud
KATRE 109
Hâlbuki:
-
-
ka la-
eli
vücud
mer
- di-
len yer son derece dar bir yer de olsa-
çek-
le -
sinde, küçü -bizza-
rure-
hakîkat, -
natta gerçek anlamda Sebepler
ancak bi Hasiyet ve
hususiyetler ise,131 ancak birer isim ve unvandan; ezeli ve sonsuz bir ilim ve ira-
deye dayanan, hatta onu tazammun eden, ezeli, nuranî sonsuz bir kudretin te-
cel âmid- küçük birer aynadan ibarettir. Çünkü bu kudretle en ed-
-
mak için toplansa, birbirlerine destek de olsalar yine yapamazlar. Bu hakîkat,
ira -
ma
Kanun -i memdud veya müserred
132
emirlerden ibarettir. Namus ise, mutavvel bir irade veya ardarda serdedilen
131
ya-
132
Gece- gündüzün ardarda gelmesi, mevsimlerin birbirini takip etmesi gibi durum-
larda Allah ta-
bi -
ya -
yelerdeki kanunlar da böyle
110 MESNEVİ DERSLERİ
133
taallu
âdette bulunur:
134
ih
dreti gerektirir.
sahibi ve hiç bir cihetle kudreti-
- istilzam ve
lâ tebe muhâldir.135
siyeti-
136
dir.
- -
137
yoktur.
eden bir ihtimal, hatta bir imkân- he-
vücudu racaat
edil
Öte yandan kâinatta Vahid- hakîk
-
in -
hik
ir rasad yeri açar ki, kâinat o
yer âdette bulunur:
135
136
Müstakil ve münferid olmak, ulûhiyetin olmazsa olmaz bir rüknüdür. Hatta muh-
tar -
temez
137
Nitekim ayette faraziye üslûbuyla -
say
138
112 MESNEVİ DERSLERİ
-i vücud Vahid-
pen âdette bulunur:
139
-
ya-
- -u vücuduna de-
lâlet eder.
â
umu uurlu fiile fail olamaz.
140
-
142
23: RAHMET-
Kâinat yüzüne
tahab - -
cub-u vücuduna delâlet eder.143
-
â -
139
140
141
-
-
142
143
-
Hak
ma
144
KATRE 113
145
- -
bi hakîkat;146
Kadîr, Alîm, Hakîm, Kerîm, Rahîm, Rahman, Rezzak, Hayy ve Kayyum bir Rab-
b bilbedahe delâlet eder.
148
zâ -u vücuduna
27: CEMÂL-
Zâ -u vücuduna remzeder.149
145
146
147
148
-
ma rettir. Aynadaki tî-
dir, yani kendindendir.
149
Buradaki hazin cemâl -
ra - -
114 MESNEVİ DERSLERİ
-I SADIK
- -u Hakîkiye nida eder.
-
150
du hakîkate telvîh eder.
151
- le-
vücudu
hakîkat, parlak ayetler olup
152
ce -
-
san âdette bulunur:
RUFLAR153
-u vücuduna delâ-
let eder. â
32 -
-
met i gören hikmet sahibi bir Rabbin vücub-u vücu-
duna delâlet eder.
anla la -
150
Buradaki ra-
153
KATRE 115
Küre- - -
te - -u vücuduna delâlet
eder. Çünkü fiil fails
kud
35: TANZÎM
Âlemde görülen kemâlâta yönelik tanzim, bir Kâdir-i Kayyumun vücub-u
vü
yi ku
dokuyabilsin? Kör, kötürüm, câmid biri nerede, bu âleme göre bir gömlek doku-
mak nerede?
-u vücuda ve
vahdete delillerdir.154
Ziyadaki elvan-
hakîkat, -
O Rab,
- hikmetle tedbirde bulunur,
- Fail-
- Kâdir-i Kayyumdur
- ve
155
bir tek ziya hâl
öy âdette bu-
lunur:
156
154
la-
bilir.
farklar bulunur: Tebdîl, -
Tahvîl hâlden
hâl
gö lir.
155
156
116 MESNEVİ DERSLERİ
-
-
-
in -
dittir.157
-u vücubunu biz-
zarure istilzam eder ve delâlette bulunur.
I158
Kâinattaki mevcûd vücud ve bekâ yönüyle,159 madde-
-
-
ma -
lan - - -i Müdebbirin vü-
cub- delâlette bulunur.
160
Kâinattaki mevcûd
-
-
ma -i
Kerîmin vücub-
161
mevcûd
-
157
Mesel -
suz ihtimaller dâhilinde olabilirdi.
158
159
160
161
Bu ve bundan sonrak
KATRE 117
- -
hürü bir Hayy- -u vücuduna delâlet eder.
î lerinin
görülmesi -i Ha -
cub-u vücuduna delâlet eder.
VE TEGAYYÜR162
,
tegayyürden münezzeh Daim- -u vücuduna
163
Ruh sahiplerinin
-
- mükâlemât,
- füyuzât
- semeredar, makbul, nurânî ibadetleri, bir
Mabud-u Hakîkinin vücub-u vücuduna delâlet eder.
TI164
-
di - âleti
sa - tenahî delâletler
162
163
164
118 MESNEVİ DERSLERİ
ve gayr-
-
ler
ken -
165
,
dar -u vücuduna biz-
zarure delâlet eder.
166
47: BELÂYA MARUZ KAL
- -i
meç ; korkanlara melce
ol te -u vücuduna delâlet eder.
167
ve
-
- ,
- zevk
- -
sun - cub-u
vücuduna delâlet eder.
168
gö bir mevcûd
esma tecellileri ko -
yal tecellile -
cub merte ve bu fiillerin faili ve bu isimle-
rin müsem - -u vücuduna delil olur.
165
166
167
168
KATRE 119
169
kân-
ruh
ِ
ُُّّىُّّللا َ فَ ِفرواُّإِلÖyleyse Allah a firar edin. 170
ُ ُُّّال ُ ُم
ُّور ْ ىُّّللاُُّّت ُ ْر َج ُع
ِ ََوإِل a döndürülür. 172
gibi emirleri
imtisale sevk eder.
kalb
Evet,
51: KADER173
174
görülen kader, -u
vücuduna delâlet eder. Çünkü gerek küll gerek cüz olsun âlem-
yin
- muntazam gayeleri
- semeredar nihayetleri
-
-
le -
me
ya bina edilir.
-
maklara bak.
zarurî kaderden, bir hads-
ahvâldeki nazarî kader o
maneviyat ve ahvâl için de denilen
169
170
Zariyat, 50
171
172
173
174
Furkan, 2
120 MESNEVİ DERSLERİ
175
Â
â
mey
kâ
- zulmetten nura,
-
-
- fâniden Bâkiye
- ve halktan Hakka çevirmek içindir
Sanki ibadet, hilkat dairesindeki mü -
176
ka
in - Âmenna!
177
53: VÜCUB, VAHDET VE
-
175
176
177
KATRE 121
I178
Kâinatta ket
vü-
cud vücudun vücudu ke-
mâl iledir. Kemâlin kemâli ise devam iledir.
Öyleyse Kâmil-i Mutlak ancak O Vacib-
Bu hakîkat -
Âmenna!
UF179
-
178
179
180
-
lerde icraatta bulunamaz.
181
Yirmi
122 MESNEVİ DERSLERİ
- Kâdir-i Ganiy,
- Hayy-
- Alîm-i Habîr,
- Daim-i Bâki,
-
182
-
183
-
- korkanlara melce,
- imd
-
olan,
-
-
- cin ve insi ibadet etmeleri için yaratan,
-
- - vücud, Vahid-i Ehad,
- -i mutlak,
- Latîf-i Habîr,
- Semî-
hakîkat, çok vecihler, cihetler ve mertebe-
184
ler hads- O hads -
m
182
Ha
183
Neml, 62
184
185
za
KATRE 123
186
rük
187
- - bidir.
-
-
fevki -
ra na nisbeti gibidir.
Bil ki:
dairenin çevresindeki her bir nokta, kendine has rengiyle merkeze bakan bir
men
te
tes
meydana gelir.188
-
lar
bi
an
-
186
Peygam
eder. Elindeki Kur'
sonraki en büyük dava le-
-
gam
187
188
zibesi-
îkatine er-
-
re iman ettik dediler. De
ki: Siz iman etmediniz. Ama (Hucurat, 14.)
124 MESNEVİ DERSLERİ
189
olan iman nu
-
lu
has inkâr me-
lekesi telkininde bulunur.
te
Bil ki:
zi
ge -
veccih olunsa akar, zeval bulur ve gizlenir.190
Sonra bil ki:
Birisi
sa
ti-
Birinci nazar:
-i mahz olan
büyük bir havuz görür. Havuz, kendisine âfâkî ve enfüsî ayetlerin vari -
tik lerin ken-
di bat et-
b b
bat etmek, sadece
189
190
-
ma hava, ne elle tutulur, ne gözle görülür. Ama
var
var
Yoksa Ebu Cehil gibiler de mecbure
KATRE 125
lidir. On-
bo
-
rap
ve-
ha -
ne rast gelse,
bu
-
bep olur.191
191
-
mes'ele
kültürde ba
be -
ca -
ban s
ri lâ-
mi san -
-
gam ri
yiniz" (Buharî, Itk, 50- bul eden din, ilâhi
bir din ola mes'ele se, böy -
me varmaktan ka rak kabulden son-
ra mes'ele mes'elesi derinle-
126 MESNEVİ DERSLERİ
8. Ders
DÖRT HASTALIK
Birincisi: Yeis192
-
kuv
Öy kalble Cenâb-
ِ ُّنُّ َرحْ َم ُِّة
ُُّّّللا ُّْ طواُّ ِم ُ َالَ ت َ ْقن
ُّ ُّعلُّىُّا َ ْنفُ ِس ِه ُّْم َُّ ُِّىُّالَّذ
َ ُّينُّاَس َْرفُوا ُّْ ُق
َُّ لُّيَاُّ ِعبَاد
الرحُّي ُُّمَّ ُّورُُّ ُوبُّ َجمُّيعًاُّ ِانَّ ُّهُُّ ُه َُّوُّ ْالغَف
َُّ ُّللاُّيَ ْغ ِف ُُّرُّالذن
َُّ ُِّنَُّّ ا
kesmeyin.
193
- Rahîm
: Ucup
ara
tün.
194
-
va edesin. Buluntu bir mal gibi yo
te
dan yüz
çe vücud, hayret
ve -
195
192
193
Zümer, 53
194
195
-
KATRE 127
ve se bu
ikisin
yal
bi denin
dairesine sokar, onunla iftihar edersin?
-
ur
t bep-
â
vaz
196
ola -
Hem itiraf et ki, hanen olan cesedin bile sende ödünç ve emanettir ve sen de
misafirsin. Binaenaleyh,
le demelisin:
ُِّ َُّّال
ُّ ..باّلل ُّ الُّقُ َّوُّة َُّ ِإ
َُّ لُّ َو َُّ كُّ َولَ ُّهُُّ ْال َح ْم ُُّدُّ َو
َُّ الُّ َح ْو ُُّ لَ ُّهُُّ ْال ُم ْل
Üçüncüsü: Gurur
197
-
198
uzaktan bak -
meha -u
sü -
ley
ük insanlar olarak göresin.
Böy -
ye
Çoktan seç -
ima te desek mü
et
196
-
197
Eslaf-
198
9. Ders
BAZI HAKÎKATLER
hâkîkat-
199
le
Birinci Hakîkat
Bil ki: Mâlik-i hakîk
O zaman insan kendini kendine mâlik tevehhüm eder, hâkimiyeti için vehmin-
Al -
ril-
me - ma -
lan-
ru -
metmek için vahid- -
Evet, -
mayan muhît
bu
200
or
âliktir ne de cismine. Çünkü o ci-
199
rken, ye-
rin al
ma - ya-
cak
Ey nefis, sen kendine mâ â
us
-
nine usta olabilirsin?
-
n de kendini kendine mâlik sayabilir-
sin.
-i
Hakîmin, bir Semi-
âmid ve ölüdür. Bir araya gelip birbirleriy -
la -
lir
ar
-
cuna nisbeti gibidir: Acîb bir hasiyeti olan o macun, yüzlerce kavanozun her bi-
rin
m artsa veya eksilse, macunun
özel
-
-
da
ona mâ
â li-
-
KATRE 131
kan
dün
ge
benim kabrimdir. Ben, bu ikisi ara-
201
müs ölenin
ken
Üçüncü Hakîkat
ka
Evet;
- Kâinatla alâkalar kurmak,
- bütün sebeplere muhtaç olmak,
- pmak,
- -
mek -i Vahide iltica etmek
Dördüncü Hakîkat
Bil ki: Ey Ene!
- ileleri,
-
-
de -
hâcet
ihti -
du
201
-
siyet ol
132 MESNEVİ DERSLERİ
-i küb-
ra! De ki:
َُّ ُّيَاُّ َم ْو َال،س ِيدِي
ُُّّي َ ُُّّيَا،ُّيَاُّ َما ِل ِكي،ص ُِّو ِري َُّّ ُّيَاُّ ُم،ُّيَاُّخَا ِل ِقي،ُّيَاُّ َر ِبي،يَاُّ ِإلُّ ِهي
ُّ ُّك َ
َُّ ِكُّ َوأ َمانَتَُّ ِسافِرُُّّفِيُّ َودِيعَت َ كُّ ْال َح ْم ُُّدُّأَنَاُّ ُم ُُّ كُّ ْال ُمُّْل
َُّ َكُّ َول َُّ َل
ُّ .كُّالَّذِيُّ ُه َُّوُّ َه َذاُّ ْال ِج ْس ُُّمُّ ِب ُم ْشت َِم َالتِ ُِّه َُّ َو َم ْملُو ِك
âlikî, Ya Seyyidî, Ya
Mevlâm.
-
di
âlik
â ra-
gu-
suna bak! Kendini mâ zap ve-
-
- kalb -
miy -
rece artsa, sana akseden elemler de o nispette artar.
üzülmezsin. Çünkü mal sultana aittir, böyle bir noksan ona zarar vermez. Asker
de onu zayi etmekten fazla üzülmez. Çünkü o mal, o fakir neferin mülkü olma-
sul n.
dere
kaynaklanan ve mâ -
tin kalb
duyar.
-
-
-
kil ruf
-
du lin-
âlik-i hakîkiye dayanarak -
ne kadar büyük de olsa-
KATRE 133
ma -
ta
202
Bakara,156
134 MESNEVİ DERSLERİ
10. Ders
203
ُّالرحُّ ِيم
َّ ُّن
ُِّ ُّالرحْ م ُِّ ُّبِس ُِّْم
َّ ُّّللا
ُّ
Allah, zâti kudret ile bir Kâdir- - ti-
yaçtan mukaddes ve münezzehtir.
- san-
dan mukaddes ve münezzehtir. Çünkü eserlerindeki kemâl, fiillerindeki kemâle,
le celâ-
luh) kemâle delâlet eder. Hatta kâinatta ve masnuatta görülen kemâl ve cemâlin
mec
kemâ - vücudun nu
- hads-
-
-
it
Vahid -
-
mülkünde,
- rububiyetinde
- - ne de ulûhiyetinde asla
riki yoktur.
Kadir- -
-
land
Kadim-i e -
nezzehtir.
- -
kaddes ve münezzehtir.
203
-
da muh
KATRE 135
iz- ten-
204
zih ederiz.
O,
-
-
- ve bütün noksanlardan mukaddes ve münezzehtir.
Çünkü bütün bunlar,
- ya yokluktan gelir
- ü-
mü
-
ziden mukaddes ve münezzehtir.
Allah Kadim-
Allah Vacibü-
münezzehtir.
205
-
Ve keza mahkûmiyeti gerektiren ha -
kaddes ve münezzehtir.
olan
204
Bkz. Rûm, 27
205
- -
bi olarak terbiye edenleri de te
in -
136 MESNEVİ DERSLERİ
ÜÇÜNCÜ BAB
206
ُّ يم
ُِّ ُّالرح
َّ ُّن
ُِّ ُّالرحْ م ُِّ ُّبِس ُِّْم
َّ ُّّللا
-
la
-
- rükünleriyle,
-
-
- zerreleriyle,
- -
ze
tesbih eden - vucud, Kadim, Sermedi, Ebedi, Vahid,
ederler.
-
hîm, Kerîm, Cevad, Vedud, Fe -
ken
ke -i h
-
-
206
-
kür fassal -
KATRE 137
kendi - -
ru netice veren nur-i iman nimetine Elhamdülillah.207
-
dan, kâinatta -
Bize Muhsin, Kerîm, Vedud, Rauf ve Rahîm bir melce gösteren nur-i iman
nimetine Elhamdülillah.
- si veren
iman
-
- -
-
lerini izale edip, -
he -
-
fa idir:
bebiy
207
Bu üç nur -i istinad ve nokta-i istim-
dad ol -
lerde bunlara dikkat çekilmektedir.
138 MESNEVİ DERSLERİ
DÖRDÜNCÜ BAB
208
Allahu Ekber Hakk
ُّالرحُّ ِيم
َّ ُّن
ُِّ ُّالرحْ م ُِّ ُّبِس ُِّْم
َّ ُّّللا
ُّ
Allahu Ekber!
ِ ال ُّ َكنَ ْفسُّ ُّ َو
ُّاح َدة َُّ َما ُّخ َْلقُ ُك ُّْم ُّ َو
َُّّ ِال ُّبَ ْعث ُ ُك ُّْم ُّإ Sizin
ya rilt-
209
Allahu Ekber!
-
ne da
olamaz. Kâinatta olan
- umumi hikmet,
- tam bir inayet,
-
- muntazam ölçüler,
- meyvedar mikdarlar,
- muayyen eceller,
-
-
-
- ve süslü ihtimam, ُ ُّيف ُّ ْالخَب
ُّير ُُّ ُّق ُّ َو ُه َُّو ُّاللَّط
َُّ َن ُّ َخل
ُّْ الَ ُّيَ ْعلَ ُُّم ُّ َم
ُّ َ ا Yaratan bilmez
210
mi? O, Latîf- hitlerdir.
208
-
manlar
anlamda On
209
Lokman, 28
210
Mülk, 14
140 MESNEVİ DERSLERİ
(Celle celâluh)
Allahu Ekber!
Zira,
- zimi
ve bu mizanla muvazenesi,
- mevcûd - câ -
lerden muhtelif- -
hitler olup ُّشُّأ ْ ُُّّلَ ُّْم ُُّّيَ ُُّك ْن
َُّ َان ُّ َُّو َُّما ُُّّلَ ُّْم ُُّّي
َُّ شا َُّء ُّ َُّك
َُّ ُّ َُّما -
hat
Allahu Ekber!
KATRE 141
El-ceva -
- Onun kaza ve kader kaleminin çizgileri,
-
- rahmet feyzinin meyveleri,
- inayetinin yed-
-
-
211
Dikkat
Allahu Ekber!
Allahu Ekber!
sen: Niçin en büyüktür? O kimdir?
El- - -
212
ni Onun rahmetinin bü-
yük tecellilerinden biri peygamber efendimiz (a.s.m) ve biri de cenn -
Allahu Ekber!
El-
211
Üç Ba
212
Cenâb- -
yaya, Ra -
ma hîmidir.
142 MESNEVİ DERSLERİ
ku
-
la olan daha azim ve daha ecelldir.
sen:
- -
var.213
El-cevap: -
ha azim ve daha ecelldir. O, kendi
zâ
Keza sizin kalblerinizde de en büyük ve bütün maksat ve isteklerinizden daha
ehem
-
ha büyük, daha azametlidir.
- -
-
zel rinden
lar-
dan daha güzeldir.
213
Mesela
KATRE 143
zahirî na-
ku -
-
144 MESNEVİ DERSLERİ
11. Ders
mü
hmetine
maz
214
215
-
la lan ifadelerdendir. Bkz. Nesai, Hacc, 54
KATRE 145
ni
ve a
-
-
-M
-
-
- -
yor.
-
-
mü âb-
bir
var -
lur. Kesrete isnad edilirse hur-
Çün
kesrete havale edilse, o
ne
- komutan ve askerler,
-
- arz ve seyyareler,
-
216
-
, vahdetteki intisap hudutsuz bir kudretin yerine geçer. Sebep,
kuv -
betinde büyür.
216
-
di sû-
retler meydana ge
misaldir. Mesela, bir usta
tiremezler.
146 MESNEVİ DERSLERİ
217
bir se
KATRE 147
et
r ise
kudret- - emirde kendilerinin
ica -i ihtiyarîsi en ge
ola yarî fi-
il dür.
Se - hakîki tasarruftan eli
- - mavata nas
rik olurlar?!
-S
-
- , o sultana saltana-
rik olmazsa, öyle de elleriyle bize nimet gönderilen sebepler, bizim için
iddihar edil
ilâhî ba
mazlar.
-
-
- kudretine bir mazhar,
- hikmetine bir medar,
- rahmetine bir çiçeklik,
- cennetine bir tarla,
-
- mevcûd âh
-
-
-
-
-
-
yav ruh ve
hayvana, melek ve cinne
-
- Rahman ismiyle kendini sevdirmesi,
- Hannan ismiyle merhametini göstermesi
-
218
gi
Tohumlar ve meyveler
-
- kader
- ve kudret remizleridir.
on
Sâni ikrederek vahdete dönüp
son bulurlar.
ÜÇÜNCÜ MERTEBE
220
218
sa-
219
nüyle-
dir. Çe
220
mev cemâl
lar, günler ve seneler
mevcûd
düt
- yakîn derecesin -
kil line delâlet eder.
DÖRDÜNCÜ MERTEBE
Celle celâluh. Allahu Ekber.
Çünkü O öyle bir Adl-i Âdil, Hakem-i Hâkim-i Hakîm- -
teriyor. (Müellif)
KATRE 151
-
- mevcûd
- mevcûd le-
ri
-
-
- -
- -i amme,
- -i tamme,
- -i vâsia,
-
- - olan hayat,
-
-
-
- cezbesinde zahir olan incizap,
-
-
- nebatattaki hikmetli tedbir,
- hayvanattaki kerîmane terbiye,
-
-
- müddete ve maddeye ihtiyaç olmadan, gayet kemâlde bir hüsn-
ten meydana gelmesi (hudusu),
- hadsiz imkânlar/ ihtimaller içinde mütereddit iken, mevcûdata verilen ha-
221
kî
- -
221
tan murat, -
152 MESNEVİ DERSLERİ
-
-
- cehlindeki muhît
- kendisi tegayyür etmeyen, fakat mevcûd gerektiren
te
-
- -
daki makbuliyet,
- at ve füyuzat,
- her iki kaderdeki intizam,222
-
- ibadetin, mevcûd le-
ri Sâni -
ma
ederler ki, bütün bunlar hikmetli bir müdebbirin tedbiriyle, Ehad- Samed olan
ke
re-
tidir ki, mevcûd -
nak -
hi e yerin üstü ve de-
ni
223
222
223
lan-
KATRE 153
ci- biyet ve
- ti a-
-i kudre-
ti
intizam- - ile
- sükûnet içinde bir sükût,
- hikmet içinde bir hareket,
-
- ve zinet içinde bir tebessüm göreceksin.
-
sav muhît bir ilmi ve mutlak bir
kud
muhît bir ilimle
- Huzur,
-
- nüfuz,
- -
Bütün mevcûd
- mevzûn intizamlar,
- manzum ölçüler,
- umumi hikmetler,
- eksiksiz inayetler,
- muntazam miktarlar,
224
Kâf, 6
154 MESNEVİ DERSLERİ
- semeredar mukadderat,
- muayyen eceller,
-
-
- süslü ihtimamlar
-
derece - -
hittir.
ُ ُّيفُّ ْالخَب
ُّير ُُّ ُّقُّ َو ُه َُّوُّاللَّط
َُّ َنُّ َخل
ُّْ الَُّيَ ْعلَ ُُّمُّ َم
ُّ َ ا
225
- Ha
vü ya -
runu istilzam eder.
-
sa Birincinin ikinciye nisbeti, zifiri
ka yü-
-
d eder ve ilim
tem -
le
hâl
- bi-
riy mevcûd -
rü
derinlemesine olan ölçülerle tevzini, ilâhî irade
- mur-
ta du-
mevcûd addeler-
tiya-
-
va Sâni inin Vahid- zzarure delâlet eder. Öyle
de, muntazam alâmet- -
yüzleri Vahid-i Ehad o Sâni -
225
Mülk, 14
KATRE 155
-
muhît
- kâmil,
- zaruri,
- zâtî,
-
- -
226
-
nis
Çünkü:
-
-
ve mutlak
- imdad- -ü vahdet, tecelli-
- vücub, tecerrüd ve mübayenet-i mahiyet hikmetiyle,
227
- adem-i tekayyüd, adem-i tehayyüz ve adem- ,
- bi,
engeller ve manilerin, -hiç ihtiyaç olmamakla birlikte, faraza ihtiyaç olsa- birer
ko
- -
ten, ins
yara mevcû-
d -
muhît, -i tasarrufunda
ol muhîtin misalini, muhatta
der
226
Cem-
ve karan -
ri gerektirir.
227
156 MESNEVİ DERSLERİ
Mesela, -
nüs
an-
ka
inci-
-i dalâlet
ka -
bi - Öyle de icaddaki
- e nisbetle
seyyare
ُّالَُّّ ُه َو ُ ع
َُّ ظ َُّمُّشأنُ ُّهُُّ َو
ُّ الُّ ِإلُّ ُّهَُّإ َ لُّ َج َاللُ ُّهُُّ َو
َُّّ َج
ALTINCI MERTEBE228
ُ ع
ُُّظ َُّمُّشأنُ ُّه َ لُّ َج َاللُ ُّهُُّ َو
َُّّ َج
yoktur!
228
Bu mertebe-
imam- - ti-
miz
KATRE 157
ekir-
dek
O da meyvesindeki çekirdektir.
-
ki mebde ve kökte yer alan çekirdek, intizam ve hikmetle a
düs
-
cel
küçük birer sand
-
bi
Bu -
kan mükemmel bir intizam -
zam -
çülü hârika bir makinedir.
-
mü
da gayet muntazam bir makine gibidir, kitab-
- - -
-
ta imam- - -
zeder.
-
َ ع
ُّ،ظ َم ِت ِه َ ُّف
ُِّ ص ُُّ الُّت َ ْهدِيُّ ْالعُقُو
ْ لُّ ِل َو َُّ ُّتُّالَّذِي
َُّ يرُّأ َ ْن
ُُّ يَاُّ َك ِب
..إلىُّ ُك ْن ُِّهُّ َجبَ ُروتِ ُِّه ُُّ لُّ ْال َ ْف َك
َُّ ُّار ُُّ َص
ِ َوالُّت
158 MESNEVİ DERSLERİ
-i ezelidir ki,
- mevcûd
- fiillerinin eserleri,
-
- kaza ve kader kaleminin çizgileri
-
-i Ezeli, buna bütün kütüb ve suhufuyla, tekvin
hâ -
di
da delâlet eder.
Öte yandan, ervah- -i münevvere ve ukûl-i nuraniye sahibi
-
kü
ulvî -
kî hâ - vücudun
hâdeti olan semavi suhu hâdetlerini kabul ile ittifak et ler-
mevcûdat:
-
-
-
-
َُّ لُّ َج َاللُ ُّهُُّ َو
الُّإِلُّ ُّهَُّإِالُُّّ ُه َُّو َُّّ َجO nda
229
Bu esma-i mübareke dürbünleri ile mevcûd -
âsâ na bakmakla, Müsemma-i Zülcelal'e intikal edilir. (Müellif)
KATRE 159
12. Ders
Bil ki:
gibi derim:
ُّانُّ َدا َر ْم ُّْ َم ُّْنُّب َ ْن َده ُِّءُّ ُق ْرآنَ ُّْمَُُّّأُّ َگ ُّْرُّ َج
َاكُّ َراُِّهُّ ُم َح َّم ُّْدُّ ُم ْختَا َر ُّْم
ُِّ َم ُّْنُّخ
bu
Bundan do
bu
zikrettim. Burada teberrüken bir tek
dik
- mütekellim,
- muhatap,
- maksad
- -
dir.
Keza,
Ru Bu durumda kelâm,
emir veya nehiy ise mütekellimin derecesi hasebiyle bazan irade ve kudreti de
ta
-
reta bir emir nerede, irade ve kudreti de tazammun eden hakîki ve nafiz bir emir
nerede?
160 MESNEVİ DERSLERİ
be
di
-
ne
birin
Son
i tazammun etmekle beraber, sa-
def -
-
rede?
- -
231
diye ka Öyle ki onun âli, ulvî hakîkat-
leri ulûm-
230
Hûd, 44
231
kiy
yon ci-
ler
Hem gördüm ki,
232
çir
kalb,
-
ma
. Bu
-
-
232
Ba la
233
234
Itlak
uza -
-
yük-
235
162 MESNEVİ DERSLERİ
236
Bil ki: -
237
NOKTA:
Gördüm ki, aklî ilimlerle -
ya
238
ilim
Bir yüzü:
239
Bu yüzün gü-
240
ze
- vücuda bakar.
Öyleyse,
236
Müslim, Zühd, 1
237
Dünya li-
me esas olarak lun-
du
238
239
faz -
lidir.
240
Mesela ehl- -
görü
iktiza eder.
KATRE 163
NÜKTE:
Bil ki:
ömrümün bir mahsulüdür.
Evet, niyet, toprak misal âdetleri ve kum misal hareketleri kendisindeki
hasiyetle ibadet cevherine çeviren acîb bir iksirdir.
nabilir.
met-
Nefsin heves
Na -
münasebettir.
-
-
va
dev
ma -
-
maz.
kûmdur.241
NOKTA:
Bil ki:
köpek pek çok özellikler -
tan -
barek olmak, za necislik darbesi iner. Öte
yandan tavuk, inek, kedi gibi hayvanl han-
-
ler.
-
-i hakîkiden gaflet
Böylece gaf -
kir darbesi yer ki, intibaha gelsin.
-
disin-
ye-
-i hakîk
gayr-
NÜKTE:
müre
ilâh gelir.
-
ec -i Ehadden
ka
bir ulûhiye-
in
-
241
Devrî hareket, gece-gündüz ve mevsimlerin birbirini takip etmesi gibi olan daire-
sel harekettir.
KATRE 165
mertebe -
-i
Eha
NOKTA:
ba
müteselsil muhâlleri irtikâp ediyor?242 -
ri la-
-
-
da kendine bir yer bulabildi!
NÜKTE:
243
Sath-
mes -i uzma içinde görür.244
zikri üzere icma etmeleri sa-
ye
zi gamberler
otur kalble
ku dir.
din
242
Me
var
muru yapa
243
Fatiha Sûre derken, te-
kil de
de denile
ra
244
166 MESNEVİ DERSLERİ
Bir vecih,
mu betin-
hab-
le onun yolunu ke-
NÜKTE:
Bil ki: ّللاُّ ِر ْزقُ َها
َُِّّ ُّعلَى
َ ُّال ُّ ِ نُّ َدابَّةُُّّفِيُّ ْال َ ْر
َُّّ ضُّ ِإ ُّْ َو َماُّ ِم
Yer-
245
yü ayetiyle her can-
-
- ve kö yalan-
-
lara dikkatle baksa ve kudret-
iç -
di -
du
NÜKTE: -
Bil ki: Masum bir hayvan ve insana gelen musibetlerde insan fehminin kav-
ra -
riat- tur-
verilir.
- kalb -
kemmel
ak zulmedersin. Ak-
len-
245
Hûd, 6
KATRE 167
ce için za hak
olur.
-
ka
cey çalama -
nuna hedef ol
olanlar de dir.
â
mebnidir. Hakîkatte ise âlik-i hakîki, mül-
kün mâ -
lunur. O, fail-
َ ُلُّ َو ُه ُّْمُّيُ ْسئَل
ُّون ُُّ َع َّماُّيَ ْفع ُُّ َ الَُّيُ ْسئ
َ ُّل ُّ
246
sual edilmez, onlar ise so
246
Peygam -
denilir. Ehl-i fetret ehl- -
le sorumlu de kellef-
tir
hay - riye ile bir derece mükellef -
ret ehlinin de kendilerine veri le-
168 MESNEVİ DERSLERİ
13. Ders
ُّ يم
ُِّ ُّالرح َّ ُّن
ُِّ ُّالرحْ م ُِّ ُِّبس ُِّْم
َّ ُّّللا
ُُّّح َّمد َ ُّعلَى
َُّ س ِي ِدنَاُّ ُم ُّ َ س
َ ُّال ُُّم َّ الُّة ُُّوال
ُّ َ ص
َّ ُّ َوال،ين َُّ بُّ ْالعَالَ ِم ُِّ ِ ُّا َ ْل َح ْم ُُّد
ُِّ ّللُّ َر
َُّ صحْ بِ ُِّهُّأَجْ َم ِع
.ين َ علَىُّآ ِل ُِّهُّ َو َ َو
Her türlü hamd, âlemlerin Rabbine...
REMZ:
Bil ki:
men
et
ka tazammun
et
-
-
le -
la -
ru
-
-
hi
lam lâ-
let
-
- vehimlere merkeb,
- korkulara medar
-
.
- -
le olsa-
247
ak
ص ْر ًحا ُ يَاُّهَا َم
َ ُّانُُّّاب ِْنُُّّلُّى Ey Haman! Benim için bir kule yap 248
diyen Firavun
mi
aley
uzak -
hi
ken -
ma
-
hey -
ile teselli bulur.
Ey ahmak nokta-i sevda!249
247
-
labilir. -
Pek çok in ,
böyle suistimallere asla cevaz vermez ve benimsemez.
248
Ya ilâh
demesi, pe ra -
lar içinde ve ara za-
249
kil-
170 MESNEVİ DERSLERİ
REMZ:
Bil ki: Senin -
le-
-i Zülcelâl, elbette seni
senden daha iyi
REMZ:
Bil ki:
var n bir masu-
bü
Bu durum delâlet eder ki, dualara icabet eden zât -
-
ni olur.
250
-
Mektub, 113. Mektub. Cenâb-
bildi ni" ha
iyi kimin yapabilece
de buna liyakat - -
tu a yer ver hî isimlerin tecellisine mazhar olabilmek için, o
te rek Meli-
kin atiyeleri, yani ihsan celliler dir. Onlara matiyye olmak, yani
on ve onla yizle -
ka lirse, bu feyze ancak ay-
na -
helerden ve kötü huylardan temizlenmesi nispetinde onda hidayet ve marifet nur
par
ak mide sahiplerinde tecelli eder. Yani bu atiy-
yeyi an cak onlar muhatap olabilirler. Bir
ta
KATRE 171
is
lâ-
251
let etmek tazammunu gerektirmez.
-
Sâni -i Hakîmi vasfeder,
fakat Sâni
ko
252
El-cevap:
ka , kabul edilir
ve kalbe konulur.253
251
eyde tecelli eder. Öte
yandan, me
ay
252
253
172 MESNEVİ DERSLERİ
REMZ: Yaratmada Az -
Bil ki:
mil -i ezeliyeye nisbeti de
böy
REMZ:
Bir vechi,
Bir vechi,
Üçüncü vecih, dünyaya bizâtihi mana- -
sa
e
ya
Böy
REMZ:
Bil ki: -
254
Cenâb- - -
san -
cukça tabir
KATRE 173
Nefs
de
gö
REMZ:
Bil ki:
- -
temek.255
-
görmeyi istemek.
- vhid dairesinin muktezileriyle
ka
-
ka
Mesela, vücudun burada tedricidir, berzahî aynalarda ise defî ve anidir. Bu, ilâhî
fatla
bulun
REMZ:
Bil ki: umumî bir rahmettir. Hatta kâfirlerin dün -
âdet elîm le-
dir. Çünkü
cuhud ve küfr-ü mutlak ile inkâr- tereddüte çevirdi.
Böylece -
liy
lâ hâl
-
ku
hâl
255
Mesela hakîka-
ti -
minin hakîkat
174 MESNEVİ DERSLERİ
256
dün
REMZ:
Bil ki: Nefis kendinden -
-
-
egafül ediyor.
-
257
REMZ:
Bil ki:
olmama â
olmama
sonra umar, sonra mülahaza eder, sonra tasavvurda bulunur, en sonunda âle-
ve - -
-
ku lun-
maz ri ile tevbe ederdi. Veya (böyle yap-
ma
REMZ:
Bil ki: Medar- -
-
sin
- -
256
hâl -
min ara yla inkâr edene nisbetle ken-
dini daha rahat hisseder. Öte yand hâl
nisbetle daha rahat hareket eder, zâhiren daha görülür.
257
lene-
-
li, büyük-kü
Alla rufunda büyük- -
meleri de bu hâkîkatten gafletin bir
da âlemde büyük ve
KATRE 175
rutlar - - -
ki
258
güç yetiremez.
K
Bil ki: -i nazar ve felse-
fe
ora
bo -
-
-
kiyor.
-
kaya üzerin -
hâ ru-
la rumaya ihtiyaç duymam.
REMZ:
Eyvah, va esefa! Nefse bir vücud vermek onun gözünü kör yapar, hatta nefsin
vücudu hadd-
kal
-
görse, kale -
259
258
- -neva,
ifa
259
gi mes'ele sa-
züne si
nefis, gerçekleri ör
Ya t gör-
me
gör ma
176 MESNEVİ DERSLERİ
REMZ: âlikiyeti
Ey ene! Bil ki: -
- -
le -
na ait olmayana bir yük yükletme!260 Meydan- -gaf-
letle-
- -
ret li-
REMZ:
-
yok
ُّون ِ ّللُّ َو ِإنَّاُّ ِإلَ ْي ُِّهُّ َر
َ ُاجع ُِّ ِ ُِّإنَّا
261
260
bü n Mâ
dedi
261
-
riyo du-
âle -
mez, tevazuyu tercih eder. Ay
KATRE 177
Rahman-
me
-l Âlemin
Yüce Allaha her daim fakir,
Safvet
262
- - -
haf
263
178 MESNEVİ DERSLERİ
HABAB
264
-
Onu senin için muhafaza edecek ve çok büyük bir ücret verecek.
264
HABAB 179
14. Ders
ُّالرحُّ ِيم
َّ ُّن
ُِّ ُّالرحْ م ُِّ ُّبِس ُِّْم
َّ ُّّللا
RI
Keza,
-
- Onun hükümlerinden herhangi birini isbat eden bürhanlar
-
ta
feyizler ve bereketler
terettüp eder.
Keza cumhur-
- -i tevhidin kalblerinin
yu ir mana ve cel-
be
-
Bil ki
Bu -
bi -
ka akla beraber,
180 MESNEVİ DERSLERİ
gö
-
dar -
Müd -
Bil ki:
t yan-
mak
-
ma
bi -
bi
-
-
-
265
- ve her
Hakîk is bunun aksini söyler, yi
eder.
Bil ki: -
hid- in bir vahid-
ec da-
266
265
266
re-
HABAB 181
YARATMADA ADEM-
Bil ki:
muh -
du -
han -i hilkatin de
ya
ONRASI
Bil ki:
268
gi lar-
267
etra
268
-
182 MESNEVİ DERSLERİ
fe -
siyle mugalâta
Aynen öyle de, Peygamberimizin (a.s.m) zuhurunun mebadileri ile ilgili ta-
rih -
-
la bakmak za-
da ay misali
-i
ilâhî suyu ile sulanan, fazl-
git -i Tûba-i Muhammediyenin269
bir
-
la fa-
kî eden ve yükselen,
mün
- - ya-
mana- ismî
ile mana-
ken
- O, ilâhî tecellilere bir mazhar ve makestir.
- Ondaki bütün kemâlât, Allahu Teâ
-
olarak da isimlen-
dirilir.
269
-i Tûba-i Muhammediye
Tû
HABAB 183
Bil ki: -
-
edi
Bil ki:
gör -
maz
daha az da olsa, o zerren
de
-
de ancak görülebilen küçücük bir mikrop sana meydan okuyor, seninle mücade-
le ediyor, hatta seni yere seriyor.
Bil ki:
ta
gi -
mak
-
ya
AR
Bil ki: -
leri -
- -
-
-
mek -perest
184 MESNEVİ DERSLERİ
za
NI
Bil ki:
- -
270
det
münfaildir ve gelen
feyzi al -her biri ademin birer rengi olan
271
kusur ve noksan ile-
270
271
bil lana-
bilir. O zaman, gelen fey
görmemek bi -
cihimizdir.
HABAB 185
15. Ders
Bil ki: -
far
272
hâ
LEZZETLER VE ELEMLER
Bil ki:
mü
var -
le
lez
bir delildir.
bilhassa ahirette- -
lü -
-
kalb ve
di
Bil ki ) il-
min -
nu
273
hak
272
273
-
cak
da kâr
kilde göste
186 MESNEVİ DERSLERİ
Bil ki:
kadar yüksektir.
- KRARI
Bil ki: Kelime- -
la -
tî
274
ken
SAHI
Bil ki:
-
- me-
-
-
-
yon
PEYGAMBERE SALÂT
Bil ki: - selâma salât okumak,
üzeri -
-
- iyak duysun.
274
sevmek a
kar
HABAB 187
Böy e-
za verilir.
Bil ki:
ib - -
ebe - -
ma ve cehennemde daimî bir hapse mahkûmdur.276
275
Hazm- -
na hazm- - - bunu yap-
ra-
-
ge-
sidir.
276
risi-
nin ceza
eh
Zaten cümlenin deva -
ce susun
ru
verilir. Âmâ biri için vücud, eliyle dokunabildi
da idam gibi bir durum olarak de-
lendirilebilir. Bkz. Taha sûresi, 124-127.
188 MESNEVİ DERSLERİ
Öyleyse ey ehl- -
mayan bu
ْ ُُّّونِ ْع َم
ُُُّّّال َوكُّي ُل َ ُ َح ْسبُنَاُّّللاAllah bize yeter. O ne güzel vekildir. 277
BATI
Bil ki:
Birincisi:
-
-
-
- Ba
-
-
mevcûdat ara-
da bir uhuvvet, bu mevcûd likle insanlar ve hassaten
-
277
Âl-
278
Enfal, 40
HABAB 189
Sü -
279
zât
190 MESNEVİ DERSLERİ
16. Ders
Birincisi -
-
ne lar-
kal
sarfetmek -
yulabi
sahiptir.
Üçüncüsü: -Günümüzde siya -
- -
deti temin etmek gibi-
var
kalb
Rab
ma-
lar -
da -
ma
mazhar olurdu.
-
- inayet ve himmetin bölünmesi
-
Uyeyne seviyesinde zekâya sahip birinin, içtihad -
280
di Çünkü
280
ne, s -
rindendir. Sahabeye ye
Ara -
HABAB 191
281
Süfya hey-
,- -
gü
ilim
Dördüncüsü: Dinî
mey
kemâl dairesinde olanlardan gelse, bu meyil bir kemâl ve bir tekemmül olur. Fa-
yönelir. Hâlbuki
ri -
282
- hâline gelerek za-
ru ice ler var ki,
- su-i ihtiyardan
- ve gayr- -
re
lmaz.
Se -
281
la
ilk günle ma-
sak da, çocuk ilk gün
mesin
282
Belvay- -
lük ve me
eder. "Allah si
185) Sokakta elbi
dam -
hallerine bakmala vay- -
283
hut
siya -
li -
sel
-
-
- û -
tebeleri gibi hakîkatleri uygulamada -
hattur etmede, - - avam ile âlimler müsavi hâle
gel
olarak meâli anlar.
Keza o gafil akletmiyor ki, hutbeni
top
dövmeye döner.284
Bil ki: -
-
le celâluh) ulûhiyeti ve rububiyeti içinde vücub- hit-
ler -
le ki:
is
ruh
-
-
- Kalbler ancak kendisini anmakla mutmain olan - vücud, Vahid- i
Ehade firara zorlar.
283
-
284
B mes'ele mes'ele zikredildi.
Bu mes'ele, içtihad Risalesi olan 27. Sözde mevcûddur, ba -
labilir.
HABAB 193
-
- vücud
edi
vah
kîkat
ar
sa hakîk
sa -
hi -i Ehade
isnad edilmezse, - - göklerin ve yerin
onun ica raki -bir-
- bir-
biriyle niza
mer
va
ancak pek çok fiiller ve büyük zorluklarla elde edebilirler. bet-
-
285
ikin
Mesela:
- - ta-
ki mükemmel -
- -
-
gelir.286
- hen-
285
kerin
286
cak-
194 MESNEVİ DERSLERİ
muu-
zam, muh-
kemlik ve hikmetler bunu gerektirir. Böyle bir eserde tesadüfe asla yer yoktur.
-
errelerin-
mu
ve vahdet mertebesine hâiz hakîki sahibine
atom
dam -
ma
- nurani,
- mutlak,
- muhît,
- ezeli,
- sonsuz olup,
-
287
- Bu sonsuz kudrete bütün mahlûkat
ru-
mun -
-
Çün
-hatta imkân canibinde bile- -
gi -
287
,
bi
HABAB 195
la
im
Bütün bunlarla beraber, bu ezeli meçhul kudretin tasarrufunda herhangi bir
külfet, bir zorluk, bir zorlanma olmaz. O kudrete nisbetle
par -
-
zâ
-
nülemez.
-
te
-
sen, dinle!
Mesela: لُُّّاْالَعْلُّى ْ ّلل
ُ َ ُُّّال َمث
ِ ِ َوEn yüce mesel, Allah içindir. 288
-
ne
far görülür.
288
Nahl, 60
196 MESNEVİ DERSLERİ
-
-
-
- tam bir intizam hâlindedir.289
- âb- emrin-
dünya
-
-
Çünkü , ince ip gibi
zorluklara
ma
vücud cil-
veleriyle ve hayale gözlerde de berzahî timsaller ile tecelli eder.290
bun ti-
vücud
eder:
Birincisi: - kesif mülk cihetindeki
za deler-
dir.291
-
faf oldu
292
Onlar
Üçüncüsü: Bu kudretin tesirinde tekellüf, zorlanma, mualece yoktur. Çünkü
küçük bir incir çekir -her bir
habbesinde tavsifin fev - üzüm tanelerini asan
zâ
289
290
ya-
291
292
Mes
maddedir, onlardaki hayat ise, madde ötesi bir özelliktir.
HABAB 197
zu
ken
se
bir -
kir
da ra-
hay - - -
dile canibinde
bulunmak
kalbleri Vaci-
bü-l vücud, Vahid-i Ehade teslim olmaya firara zorlar. Ki,
-
-
-
198 MESNEVİ DERSLERİ
17. Ders
Bil ki: -
me
nok
ba - vüc desine
uzan
Demek insan bazan zerreden daha küçük olur, bazan da semavattan daha
bü
damla içinde kaybolur gider.
TLER
Bil ki:
Bun
se -
bi âletler -
ra
-
net
sa
se -
Bil ki: -
-
met eli-
293
Hadîd, 3
HABAB 199
Bil ki: - -
ma - hiç
-
-
lemez.
-
-
- -
olurlar.
Öy e çekmek-
tir.
Bil ki:
-
- kalb
- -
san!
Bazan olur ki, sen
re -
-
ken,
- hayalinin pislikleri ile senin elin mülevves olur
- ve nefsin habisli
net
294
Bu ayet Rahman Sûresinde 31 defa tekrar edilmektedir.
200 MESNEVİ DERSLERİ
AKIL -
lere fazla dal-
fe-
ci! Bil ki:
Bir zamanlar ben de senin gibi idim. Sonra gördüm ki, büyük parlak bir sa-
-
295
eri mebde ve müntehada. Bu zembillerin
ba - -
zil
ve hakeza..
ördüm, bu zembillere önem vermi-
yor
var. Bunlar
sa -
yor
sün-
de zembile yük
de
296
295
Bu mes'ele onundaki üç yolu beyan eder-
ken ve Söz
sarkan zenbil -
296
gerçe
gör la-
lama
HABAB 201
ُِّ ُّعلَى
ُّللاُّفَ ُه َُّوُّ َح ْسبُ ُّه ُّْ نُّيَت ََو َّك
َ ُّل ُّْ َو َم
297
FÜCCÂRIN EBRÂ
Ey âra galebesi ve kötülerin iyilere üstün gel-
me
fark m etmekteydi.
-
-
-
la
va
ya -
olarak gör-
düm. Hatta âsî nefsimi de bir saray olarak gördüm. Saray ehlinin muhtelif mer-
te
Böylece gördüm ki:
- Medenîlerin terakkî zannettikleri ancak bir sukûttur.
- ancak bir ibtizaldir.
-
-
-
-
Lâkin sukût hâl -
- -
senin hila - bütün bunlar birer letafet ve cazip levhalar olarak görülür.
-
297
Talak, 3
202 MESNEVİ DERSLERİ
ya
z, aksine mu-
sibetlerle çirkin gösterir.
-
len sakinleri
ya -
lar.
an
sö -
hudutsuzdur ve hakeza... Bu derece aciz, bu derece muhtaç olan biri, kendi elin-
de -
eder?
Evet, O öyle bir rahmet sahibidir ki:
-
do
-
iman hakî-
kat viyede
bulunur ve medet verir. - -
delil, bür r. Böy-
lece onlardan her biri, her bir fermana tasdik mührünü vurur. Nefyedenler ise
birbirlerine destek olamaz
Binaenaleyh, isbat ede la -
la, bin nefyedici bir fert hükmüne geçer.
Bil ki: -
HABAB 203
- -i havf,
- keza son derece azamet,
298
-
HENNEM
Bil ki: -
-
kuv man
hab
hur ces-
süm ederek azap ve
lezzet verici bir cen
-
299
Bil ki: -
be
Al
gaf le-
rin ve yeri
-
Nak - delmek ve nefsin ba-
ve kalb
ol
Bil ki:
le-
-
le
298
yandan cehen
edebilir. Keza, Alla teselli bul-
299
-
la mak
204 MESNEVİ DERSLERİ
na -
lâlet ettikleri gibi,300 -
ra
300
-
yiy veya
bir ti bir
nevi ilan panosu olarak görebilirler, bir kitap gibi okuyabilirler.
HABAB 205
18. Ders
-i gaiye
zanneden insan! Bil ki:
Sen kudret-i ezeliyenin insaniyet cevherinde ve can acîb ci-
haz - - ze
kella!
tür
inayet, intizam ve adem-i abesiyet delilleri, - -
dar bi -
âlikiyet dere-
ce merât
ve gayeler,
-
-
cen -
ye (cel
-
di -
ve hizmeti ka-
da
ta -
ma
M
Ey kalbim! Bil ki:
â -
gi ettim.301
-
lar.
301
206 MESNEVİ DERSLERİ
-
seyyare
çi -
sebebiyle-
-
lar, havuzlar, denizler ve seyyare
Sonra bu echel, kader t
mik
ya
ihti - -
Sâni -
Sâni -
ona böy
302
So
302
HABAB 207
ْ ّلل
ُُُّّّال َمث َ ُلُُّّاْالَعْلُّى
ِ ِ َوEn yüce mesel, Allah içindir. 303
ُُُّّّوكُّيل
َ ش ْىء َ ُُّّعلُّىُّ ُك ِل
َ ُُُُّّّّو ُه َو َ َُُّّّللاُُُّّخَا ِل ُقُُّّ ُك ِل
َ ش ْىء
304
Üçüncüsü -i muhît
feyz-
Dördüncüsü:
ُّْ لُّلَ ُّهُُّ ُك
ُ نُّفَيَ ُك
ُّون ُّْ َ ش ْيئًاُّأ
َُّ نُّيَقُو َ ُِّإنَّ َماُّأ َ ْم ُرُّهُُّ ِإ َذاُّأ َ َرا َُّد
305
olu
ِ الُّ َكنَ ْفسُُّّ َو
ُّاح َدة َُّ َماُّخ َْلقُ ُك ُّْمُّ َو
َُّّ ِالُّبَ ْعث ُ ُك ُّْمُّإ
ril rat-
306
edil
muhâlleri kabul etmeleri gerekir.
303
Nahl, 60
304
Zümer, 62
305
Yasin, 82
306
Lokman, 28
307
tem
208 MESNEVİ DERSLERİ
ede
308
Hûd, 7
309
- Bârî, III, 35
HABAB 209
ACZ VE DUA
Hazinem, aczimdir.
Sermayem, emellerim ve elemlerimdir.
ظــ ُّْرُّ ِمىُّ َُّكــ ْر َد ْمَ ُّ،د ْر ُِّدُّ ُخو ْد َراُّ َد ْر َم ُّْ
انُّنَ ِمىُّدِي َد ُّْم ُّ تُّنَ ََُّشُّ ِجهَ ُّْ ب!ُّبَهُّش ُّْ يَاُّ َر ُّْ
ارُّپ َ َد ُِّرُّ َم ُّْنُّاسْت
وزُّ َمزَ َُِّد ُّْرُّ َراسْتُّ ِمىُّدِي َد ُّْمُّ ِكهُِّ ُّ:دي ُر ُّْ
پُّدِي َد ُّْمُّ ِكهَُُّّ:فــ ْر َداَُُّّقــب ُِّْرُّ َم ُّْنُّاسْت َو َد ُّْرُّ َچ ُّْ
بُِّ َم ُّْنُّاسْت ُّ ض ِط َرا ُّ تُّ ِج ْس ُِّمُّپ ُُّْرُّ ِا ْوزُّ:تَابُو ُِّ َوا ْم ُر ُّْ
ب َ ُّْرُّسَ ُِّرُّعُ ْم ُِّرُّ َجنَازَ ه ُِّءُّ َم ُّْنُّاِي ْستَا َدهُّاَسْت
تُّ َم ُّْنُّ َوخَا ُِّكــ ْست َُِّرُّ ِع َظا ُِّمُّ َم ُّْنُّ ُّْ
است ُّ َاكُّ ِخ ْل َق ُِّ
بُِّخ ُِّ َد ُّْرُّ َق َد ُّْمُّ:آ ُّ
ىُّبِىُّبُُّْنــيَا ُّْدُّ ِهي ُّْچُّ َد ُّْرُّ ِهيچُّاسْت ُّ سُّ ِمينِگ َر ْمُّ،بِينَ ُّْمِ ُّ:ايْنُّ ُد ْنيَا ُِّ ُچ ُّْ
ونُّ َد ُّْرُّپ َ ُّْ
يشُّ:اَ ْن َدازَ ه ُِّءُّنَ َظ ُّْرُّ ِمي ُكنَ ْمَ ُّ،د ُِّرُّ َقب ِ ُّْرُّ ُگشَا َدهُّاَسْت ُّ َو َد ُّْرُّپ ِ ُّْ
ازُّبَدِي َدارسْت ُور ِد َر ُّْ
َو َراُِّهُّاَب َُّْدُّبُد ِ
-
HABAB 211
يزىُّنِيسْتُّ َد ُّْرُّ َدسْت ُّ ارىُّ ِچ ِ َم َراُّ ُج ُّْزُّ ُج ْز ُِّءُّا ِْختِي َ ِ
اج ْزَ ُّ،ه ُّْمُّ ُكوتَا ْهَ ُّ،و َه ُّْمُّ َك ُّْمُّعَيَا َراسْت ُّ ِكهُّاُو ُج ْز ُّْءُّ َه ُّْمُّعَ ِ
ولُّ،نَهُّ َد ُّْرُّ ُم ْستَ ْقب َ ُّْلُّ َم َد ُِّ
ارُّ ُن ُفو َذاسْت ُّ اضىُّ َم َجا ُِّلُّ ُح ُل ْ نَهُّ َد ُّْرُّ َم ِ
كُّآ ُِّنُّسَيَّا َلسْت ُّ الَ ُّ،وي َ ُّْ ينُّزَ َما ُِّنُّ َح ْ َم ْي َدا ُِّنُّاُوُّإ ِ ُّْ
ضعْ ْفهَاُّ ُّ، ينُّ َه َمهُّ َف ْق ْرهَاُّ َو َ بَاُّإ ِ ُّْ
تُّتُوُّآ ِش َكا َرهُّنِ ِو ْشتَهُّاَسْتُّ ، َق َل ُِّمُّ ُق ْد َر ُِّ
تُّ َماَ ُّ:م ْي ُِّلُّاَب َُّْدُّ َواَ َم ُِّلُّسَ ْر َم ُّْد ُّ َد ُّْرُّفِ ْط َر ُِّ
ب َ ْل ِكهُّه َْر ِچهُّ َهسْتَ ُّ،هسْت
جُّ َمانَ ْن ُِّدُّ َدآئِ َره ُِّءُّ َم ُِّدُّنَ َظ ُّْرُّب ُُز ْر ِگىُّ َدا َرسْت ُّ َداُّئِ َره ُِّءُّ ِا ْحتِيَا ُّْ
جُّنِ ْيز َرسَ ُّْد الُّ ُك َدا ُّْمُّ َرسَ ُّْدُّ ِا ْحتِيَا ُّْ َخي َ ُّْ
جُّ َهسْت َد ُّْرُّ َدسْتُّه َْر ِچهُّنِيسْتُّ َد ُّْرُّ ِا ْحتِيَا ُّْ
-
O cüz-
-
تُّ ُكوتَاُِّهُّ ُكوتَا َهسْت ُّ ارُّ َه ْم ُچوُّ َدآئِ َر ُِّءُّ َد ْس ُِّ َدآئِ َر ُِّءُّ ِا ْقتِ َد ُّْ
ْرُّ ِجهَانَسْت تُّ َماُّب ِ َقد ُِّ سُّ َف ْق ُُّرُّوُّ َحا َجا ُِّ پ َ ُّْ
الُّيَتَ َجزُّا»ُّاَسْت ُّ سَ ْر َمايَه ُِّءُّ َماُّ َه ْم ُچوُ «ُّ:ج ْز ُِّءُّ َُّ
تُّ ُك َدا َمسْت؟ ُّ تُّ َحا َجا ُِّ ِينُّ ُج ْزءُّ ُك َدا ُّْمُّ َوا ُّْ
ِينُّ َكاُّئِنَا ُِّ ا ُّْ
يزُّب َ ْاز ِمىُّ ُگ َذ ْشت َُّْنُّ َچا َر ُِّءُّ َم ُّْنُّاَسْت ُّ ِينُّ ُج ْزءُّنِ ُّْ سُّ َد ْر َراُِّهُّتُوَ ُّ،أ ْزا ُّْ پ َ ُّْ
تُّتُوپَنَاُِّهُّ َم ُّْنُّاَسْت ُّ
تُّبِىُّنِهَاي َ ُِّ يرُّ َم ُّْنُّ َش َودَْ ُّ،ر ْح َم ُِّ تُّتُوُّ َد ْستَ ِگ ُِّ تَاُّ ِعنَاي َ ُِّ
ْتُّ،تَ ُّْكــيَه ُّ تُّيَا ْفتُّاس ْ تُّ َر ْح َم ُّْ سُّ ِكهُّبَحْ ُِّرُّبِىُّنِهَاي َ ُِّ ُّْ
آنُّ َك ُّْ
هءُّسَ َرابَسْت ُّ كُّ َق ْط َر ُِّ ارىُّ ِكهُّي َ ُّْ ِينُّ ُج ْز ُِّءُّا ِْختِيَ ِنَ ُكنَ ُّْدُّب َ ْرا ُّْ
ِينُّ ِز ْن ِد َگانِىُّ َه ُّْمُّ ُچوُّخَابَسْت َأ ْي َواُّْه!ُّا ُّْ
چوُّبَا َدسْت ُّ ِينُّعُ ْم ُِّرُّبِىُّبُ ْنيَا ُّْدُّ َه ُّْمُّ ُُّ َُّوُّا ُّْ
- inayetine
Ta senin rahmetin elimden tutsun ve sonsuz rahmetin bana bir melce olsun.
Elbette rahmetin nihayetsiz denizini bulan biri, bir katre serap hükmündeki
cüz-
ال ُّْمُّبِب َ َقاُّاَسْت ُّ الُّبِىُّب َ َقاُّآ َ الُّ ُد ْنيَاُّب ِ َفنَاُّاَسْتُّ،آ َم ُّْ انُّبِزَ َو ُّْ ِا ْنسَ ُّْ
ىُّ ُخو ْد َراُّ َف َداُّ ُك ُّْن ُّ سُّنَاُّ َف ْر َجا ُّْم!ُّ ُو ُجو ُِّدُّ َفانِ ُِّ ىُّنَ ْف ِ ُّ بِيَاُّاَ ُّْ
ِينُّ َه ْستِىُّ َودِيعَهُّ َهسْت قُّ ُخو ْد َراُّ ِكهُّا ُّْ خَا ِل ُِّ
كُّاُوُّ َُّوُّاُوُّ َدا َدهُّ َفنَاُّ ُك ُّْنُّتَاُّب َ َقاُّيَابَدُّْ ُّ، َو ُم ْل ُِّ
ىُّالنَ ْفى»ُّ ِا ْثبَاتُّاسْت آنُّ ِس ِرىُّ ِكه«ُّ:نَ ْف ُِّ اَ ُّْزُّ ُّْ
كُّ ُخو ْد َراُّ ِمىُّ َخ َر ُّْدُّاَ ُّْزُّتُو ُّ ىُّپ ُُّْرُّ َُّكــ َر ُّْمُّ ُخو ُّْدُّ ُم ْل ُِّ ُخ َدا ُِّ
ىُّتُوُّنِ َگاُُّّْهُّ َدا َر ُّْد ُّانُّ َدا َدهُّب َ َرا ُِّ ىُّبِىُّ ُِّگــ َر ُّْ بَهَا ُِّ
Öyleyse gel
da et.
310
-
311
Ta ki senin için mu
310
311
214 MESNEVİ DERSLERİ
19. Ders
AB
1339 tarihinde, Meclis- -
dir.312
ُّ يم
ُِّ ُّالرح َّ ُّن
ُِّ ُّالرحْ م
َّ ُّّللاُِّ ُّبِس ُِّْم
ُّينُُّّ ِكت َابًاُّ َم ْوقُوتا
313 ً
َ ُّمن ْ َعل
ِ ىُّال ُمو َ َُُّّت َّ ا َِّنُُّّال
ْ صلُّوةَُُّّ َكان
314
ُّع ِظيم َ ُ ونُّ!ُّإِنَّ ُك ْمُُّّلَ َم ْبعُوث
َ ُُّّونُُّّ ِليَ ْوم ْ يَاُّأَي َه
َ ُ اُّال َم ْبعُوث
Ey mücahidîn- -i hall ü akd!315
yo-
rum.
Evvelâ: ikulâde nimet- -
Al
-
rika sûretinde üstünüzde tevali ve devam etsin.
Sâniyen: Âlem- -
-
Zi
Sâlisen: -
dan -
nu
312
-
tur.
313
Nisa, 103
314
Bu Arapça ifadede,
-
li let la -
halline gönderil
çe re zamanda Mutaffifin Sûresinin 4 ve 5. ayetlerine bir telmih
var
315
Hall ü akd de-
rilen me mes'eleleri
HABAB 215
muk
Bir zaman, Beyt-
ne -
siz -
ler.
Hâmisen: -
der-
de -
yi
Sâdisen: -
dan pek fazla istifade ettiler ve ediyorlar. Hattâ diyebilirim ki, ha -
lâ - -
miye ve selâmet- -
317
rül
hat ba-
li -
riç
Sâbian: Âlem-i küfür, bütün vesaitiyle, medeniyetiyle, felsefesiyle, fünunuy-
la, misyonerleriyle âlem- le-
-âlem- - -
dâlle- , birer kemmiye-i kalile-
Sâminen: - -
316
317
ruti-
yette iktidara geldiler.
216 MESNEVİ DERSLERİ
-
lâ
bu kadar rahnelere maruz kalan
Tâsian:
takdir eden ve sizi can u dilden seven, cumhur- -
ka- ve size
minnettar
müd -
onlara ittisal ve istinat etmeniz maslahat- lâ-
miyetten tecerrüt eden bedbaht, milliyetsiz Avrupa meftunu frenk mukallidleri
avam- - -i
Bir yolda dokuz ihtimal-i helâket, tek bir ihtimal-i necat varsa; haya-
sa - san-
dokuz ihtimal- gaflet ve tembellik haysiyetiyle, bir ihtimal za-
rar- -i zarar
-i necat olabilir. Acaba dine ve
dünyaya zarar olan ihmal ve feraizin terkine ne bahane bulunabilir? Hamiyet
na
Bahusus bu güruh- -
sur
hukukullah, hukuk- - -
-i nefis ve vesvese-i
tandan gelen bir vehmi kabul eden adamlarla, hakîk
- lis- -i
ma -
- -
ve -i müste-
mir vi-
yat- - - niye-
sini Meclis tatmin etmezse, bilmecburiye mana- ti-
Hâl
in kak- - ُِّ ُّ ل
ُّّللا ُّ َجمُّيعًا ُِّ َص ُموا ُّبِ َح ْب
ِ َوا ْعت
ُّالَ ُّتَفَ َّرقُوا
ُّ َو ayet 318
318
Âl-
HABAB 217
- -i ahkâm- tedir-
dir. Halife- maa
-
ol maatin ise
gayr- ma-
a-
i mektir.
Yok - li-
319
Âl-
320
Enfal, 40
218 MESNEVİ DERSLERİ
20. Ders
- HABÂB
321
fay-
da -
la
çe
Ben bu risalelerin
hük
görüyorum. O risalelerde yer alan her bir
ayetine temas eder. Bu risalelerin hû-
-
üzere kalbim -
leri sanki müdellel ve
müberhen oldu.
kay
Hatta bu risalelerden;
- tehzip,
- tanzim
- -
lam imanî -i Kelâm istihrac edilebilir.
321
Hab
HABAB 219
Hatta
ilti
istin -
fey
220 MESNEVİ DERSLERİ
الرحُّ ِيمُّ
نُّ َّ
الرحْ مُّ ُِّ بِس ُِّْمُّ ُِّ
ّللاُّ َّ
- ddes
-
-
-
-
- ir.
- Âlem rahmeti, insan nimetidir.
322
re-
dilenler âlemde, ikinciler ise insanda daha hâkimdir ve daha fazla nazara çarp
Me a ise hikmeti daha barizdir. Yoksa her ikisi de
kud
HABAB 221
ش َها َدةُُِّّ
َكُّبِ َ كُّ َو َم َالئِ َكت َُّ ع ْر ِش َُّ ُكُّ َونُ ْش ِه ُُّدُّ َح َملَ ُّةَُّ َاءُّ ِإنَّاُّنُ ْش ِهد َُّس َم ُِّ ضُّ َوال َّ ومُّ ْال َ ْر ِ ُّ اَللُّ ُه َُّّمُّيَاقَي َُّ
ّللاُُّ
تُّ ُّ َ
كُّأ ْن َُّ َ
كُّ ِبأنَّ َُّ ْ
يعُّخَل ِق َُّ كُّ َو َج ِم ُِّ صنُو َ
عاتُِّ َُّ يعُّ َم ْ كُّ َو َج ِم ُِّ
كُّ َوآيَا ِت َُّ َ
كُّ َوأ ْو ِليَائِ َُّ يعُّأ َ ْنبِيَائِ َُّ
َج ِم ُِّ
ْك ُّوبُّ ِإلَي َُّ كُّ َونَت ُ ُُّ يكُّلَ َكَ ُّ،ونَ ْست َ ْغ ِف ُر َُّ الَُّش َِر َُّ كُّ ُّ
تُّ َوحْ َد َُّ الَُّّأ َ ْن َُّ َُّ
الُّ ِإلُّ ُّهَُّ ِإ ُّ
ينُّ .. س ْلت َ ُّهُُّ َرحْ َم ُّةًُّ ِل ْلعَالَ ِم َُّ سولُ َكُّ،أ َ ْر َ ُكُّ َو َر ُع ْبد َُّنُّ ُم َح َّمدُّا ًُّ َ َونَ ْش َه ُُّدُّأ َ َُّّ
كُّ يقُّبِ َرحْ َم ِت َُّ بُّ ُح ْر َمت َ ُّهُُّ َو َك َماُّيَ ِل ُُّ علَ ْي ُِّهُّ َك َماُّيُنَا ِس ُُّلُّ َ اَللُّ ُه َُّّمُّ َ
ص ُِّ
ينُّ .. صحْ ب ُِّهُّأَجْ َم ِع َُّ علَىُّآ ِل ُِّهُّ َو َ َو َ
-
âdetiyle Seni
hit t -
lah ilâh -
na tevbe ediyoruz.
âdet ederiz ki, Muhammed Senin kulun ve rasulündür. Onu
âlemlere rahmet olarak gönderdin.
-
me
323
222 MESNEVİ DERSLERİ
Bil ki: -
bi-
lir
safir ne israf edebilir, ne de ev
i keyfince kullanabilir.
-
Bil ki: - -
de
musun?
-
velki
öl -
-
-
la bir âlem oluyor ve mü-
dakkik kimseye ُّت ُُّ َوإِ َذا ُّ ْالقُب
ْ ُور ُّبُ ْعثِ َر -
324
sin-
de gelmez. Âmenna!
Â
Bil ki: sat-
la
sûre -
324
mak-
ta -
HABAB 223
oku
F
Bil ki:
bi
de -sa -
325
ve onla
An
gi
Cenâb- ddes, münezzeh, yüce ve azametli; biz ise
-
da
yor.
325
326
Nahl, 60
224 MESNEVİ DERSLERİ
kena -
din
rak elemleri-
nin dikenleri, visal hâlinde bile kalbleri parçalar. Firakta ne hâle ge -
- -
le
- Beni yaratan,
-
Keza, ancak ve ancak,
- kader muhît
-
- -
aba -
rim.
-
-
yor. Gökte ve yerde olan bütün salih kimselerin saâdetiyle alâkam ve lezzetim
var.
Ben ancak
-
- kalbimin en ince meyillerine, beklentilerine cevap verebilen,
-
-
rim.
ru-
327
ise bu iki -
yamet hengâ
HABAB 225
fun
olur.
-
lere, lezzetler ise elemlere v
ke le-
ma
uza
عاوُّ ُكم
َُّ الَُّ ُد ُّْ ُق
ُّ لُّ َماُّيَ ْعبَوُّاُّبِ ُك ُّْمُّ َُّربُّىُّلَ ْو
328
328
Furkan, 77
226 MESNEVİ DERSLERİ
21. Ders
VAHDET SIRRI
Bil ki: -
dan 329 -
nuatta tefavüt meydana gelirdi.
-
-
koy
- mümkün,
- mukayyet
- mahdut,
-
- ve Nur isminin tecellisi ile parlayan bir katredir.
Buna
-
- Kayyum-u Sermedi,
- - vücud,
- Vahid-i Ehad,
- Hayy,
- Kadir
-
bu
ْ ّلل
ُّ ُُّّْال َمث َ ُلُُّّا
الَعْلُّى ِ ِ َو En yüce mesel, Allah içindir. 330 -
- muhîtten her bir cüz ve her
Bil ki:
-
deki vahdet,
329
Yani, ku
330
Nahl, 60
HABAB 227
-
tam mükemmellik,
- -
ol
nes
Sâni i,
-
- -
-
-
ba
bu
-
nar tanelerinin Sâni inin, ya ilimsiz, tercihsiz, ke-
mâl -
gere
urlu, muhkem, hikmetli, kasdî -
zip eder.
Veya bunlar öyle bir Sâni in eseridir ki, O;
- -vü-
331
cuddur.
- Ona nisbetle
332
ya
-
331
Yasin, 82
332
Bkz. Lokman, 28
228 MESNEVİ DERSLERİ
hik
son
Çün -
su
Öyley
ellik ve iktisad Cevad- -
kîm-i Mutlak ve Kadîr-
eder.
ُسانُ ُّه َُّ ع َُّّمُّن ََوالُ ُّهُُّ َوش َِم
َ ْلُّ ِإح َ لُّ َج َاللُ ُّهُُّ َو
َُّّ َج
Onun celâli büyük, nimetleri umu
ki, nihayet derecede cûd- ti-
sat -
mi
adalet) öyle bir derecededir ki,
mü -
ra -
ra
ْ ُُّّو ْال َم
ُ ُطل
ُّوب َ ب َّ ف
ُ ُُّّالطا ِل
َ ُ ضع
َ teyen de âciz, istenen de. 333
kü
gay
in
-
ha evlâ, daha
333
Hacc, 73
334
Neml, 62
HABAB 229
335
mü
TECEDDÜD-
Ey kalbim! Bil ki:
Dünya dolusu görülen yokluk elemleri, gerçekte teceddüd-i emsalden ibaret-
Bil ki:
-
- ya ve zulümden
ibarettir.336 -Allah korusun- sanki onun mabudu olur.
Hamiyet- -
dur.
BÎTARAFANE MUHAKEME
335
336
Unsuriyet asabiyeti ka-
bili ise, hamiyet- yun terkibinde hidrojen
-
- - güzel ahlak gibi
de
dan
olan hak -
337
Bîtarafane muhakeme
jektif la dan-
cak burada -
ma memesidir. Yoksa Mesela tapusu sana ait
ma
ye
yer
te
için
leri-
ni ve kerem güzelliklerinin letaifini idrak etmek nerede? Onlarda gösterilen bu
durumlar, ancak bir Rabb- ma-
Sen,
- muhtelif mertebelerin bütün gereklerini her mertebede,
-
- bütün latîfelerin zevklerini her latîfenin derecesinde,
- bütün esma-
-
-
HABAB 231
talep ediyorsun.338
Bil ki:
bü
ise, cesedinin hücrelerine bak ve fikren o hücrelerden birine gir. Sonra oradan
kü
olan -
-
sin.
Keza, hadsiz mevcûd
gör
-
detlendiriyo
Bil ki: -
re-
ne aittir.
-
na
id
ga
ka
de
338
-
delâlet eder. Ama Onun
kud
232 MESNEVİ DERSLERİ
ALLAH -
Bil ki:
sa
dü
339
d
di kudre-
ti
gör
olamaz.
bil-
se
diye le-
ir.
-münasebet
olmamakla beraber- zi-
yanla
münasebeti ne kadar da latîftir!
fu, son derece bü-
yük -
-
le
la
ol
ka -
ma -
mi-
yor!
-
-
339
Bkz. Enbiya 104 ve Zümer 67.
HABAB 233
nida eder.
-
-
te
ع َُّّمُّن ََوالُ ُّهُ
لُّ َج َاللُ ُّهُُّ َو َ
َج َُّّ
Bil ki:
Çünkü Kur an- تُّ ع ِملُوا ُّال َّ
صا ِل َحا ِ اَلَّذُّ َُّ
ين ُّاُّ َمنُوا ُّ َو َ iman eden ve
sa der.
ilimler ise,
- zarurî olanlar,
- kendilerine ihtiyaç duyulanlar,
-
-
سالَ ُمُّ ،
صالَُّة ُُّ َوال َّ اح ِمينَ ُّ،ا ِْر َح ُّْمُّأ ُ َّم ُّةَُّ ُم َح َّمدُُّّ َ
علَ ْي ُِّهُّال َّ اَللُّ ُه َُّّمُّيَاُّأ َ ْر َح َُّمُّ َّ
الر ِ
آنُّ ،انُّ َو ُّْالقُ ْر ِورُّاْ ِلي َم ُِّ
سالَ ُُّمُّبِنُ ُِّ صالَُّة ُُّ َوال َّ علَ ْي ُِّهُّال َّ وبُّأ ُ َّم ُِّةُّ ُم َح َّمدُُّّ َ
َونَ ِو ُّْرُّقُلُ َُّ
ع ِظ ُّْمُّش َِريعَ ُّةَُّاْ ِل ْسالَ ِمُّ،آميِ َُّ
ن ُّ آنَ ُّ،و َ َانُّ ْالقُ ْر ِ
َونَ ِو ُّْرُّب ُْره َُّ
)-i Muhammede (a.s.m
!merhamet et
Ümmet-i Muhammedin (a.s.m) kalb
234 MESNEVİ DERSLERİ
HABBE
ُّ
HABBE 235
22. Ders
-
Bil ki:
diler -
lelerin -
de -
kü nefsim su-
se -
met
-
nu le ya yo-
rum.
ola
Böy -
yor. Onun
Ma
gön -
dü
Ben Nokta, Katre
hadsle
ta-
ka de
edilir.
-
َ ار ُز ْقنَاُّاتِبَا
ُّ ُع ُّه َُّّ اَللُّ ُه َُّّمُّأ َ ِرنَاُّ ْال َح
ْ قُّ َحقُّا ًُّ َو
َُّ ُِّآمي..ُار ُز ْقنَاُّاِجْ تِنَابَ ُّه
ُّ ن ْ الًُّ َو
ُّ اط ِ َلُّب ِ َوأرنَاُّ ْالب
َُّ اط ِ
236 MESNEVİ DERSLERİ
ُّالرحُّ ِيم
َّ ُّن ُِّ ُّالرحْ م
َّ ُّّللا ُِّ ُّبِس ُِّْم
َ ُّسالَ ُُّم
ُُّّعلُّىُّ ُم َح َّمد َّ صالَُّة ُُّ َوال َّ ُّ َوال،ان ِ لُّاْ ِلي َم ُِّ ال ْسالَ ُِّمُّ َو َك َما ِ ْ ُِّين
ُِّ علُّىُّد َ ُُّّا َ ْل َح ْم ُُّدُّّلل
ُّين
َُّ صحْ بِ ُِّهُّأجْ َم ِعَ علُّىُّآ ِل ُِّهُّ َو َ ُّ َو،ان ِ ارُّاْ ِلي َم ُِّ الَّذِيُّ ُه َُّوُّ َم ْر َك ُُّزُّ َدائِ َرةُُِّّاْ ِل ْسالَ ُِّمُّ َو َم ْنبَ ُُّعُّأ ْن َو
ُِّ ارُّ ْالقَ َم َر
ان َُّ انُّ َو َما َدُِّ امُّ ْال َملَ َوَُّ َما َد
ettikçe,
gü -
NUR-U MUHAMMEDÎ
Bil ki: -u Muhammediyi
nin mürekkebi olarak görürsün.
340
-
-
- cemâl tecellilerinin güzellikleri
- -
dellalِve münadi olur.
Ön -
habbet, hayret, tenezzüh, takdir, tenevvür ve tefekkür gibi hadsiz yüce hedeflere
yö
on âlikini
Bil ki: -
340
HABBE 237
di-
-
Son -
mine bir lam
iman
ve iman ile intibaha gelse, ondan âlem-i emirde cismanî âlemine bir ruh olan
misalî-
ve
bu
al -
ki li mühim bir vazifesi
.
kalb habbesinin de gizli ve uykuda olan
kal -
tanla habbesi öyle bir derece inbisat
bi-
li
-
-i Esvede koydurur, sonra da sahi-
bi -i Es-
vede tevdi ettirir.
341
ge
MÜ
Bil ki: -
341
Mah
ay cak
HABBE 239
et
göl
342
ol
GÖRMEZ
Bil ki:
ve
uy
6-Biri de sana gelen musibetlerdir.
at nin yüzünü
fanîde fena bulmaktan, Bâkîde bekâ bulmaya çevirirler.
7-Biri de, sen burada misafirsin, sonra yine sefere gideceksin. Misafir kendi-
si
Na -
342
yarat la-
denilmektedir. Saffat, 96
343
Zikir
le-
dost -
240 MESNEVİ DERSLERİ
deden de mutlaka
-istesen de istemesen de- ta
rak
Üçüncüsü
344
Dördüncüsü: Ona tutunursan, elinde sadece nokta kadar bir vücud olur,
deh -
vü-
cud
9-Biri de -
le
gi
-
-
kâ
âlet -
biy n- - o lezzetleri terk etmek
yi
elîm elemini hissettirir. Bu elem ise, - - -
344
fe
HABBE 241
23. Ders
Bil ki: -
-
ba-
leri
de döner.
ُّون
َ ُاجع َ ُُّّو ِإنَّاُّ ِإلَ ْي ِه
ِ ُُّّر ِ ِ َِّإن
َ اُّّلل Biz Allah a aidiz ve O de.345
KALB VE DÜNYA
Bil ki: -
lil
bü
f buki
346
Evet, kalb
me
- -
red -
de
SOFRASI
Bil ki:
sof - -
-
ra yüzünde evvelen takdim olunan, ekser-i mutlak ve cumhur-u azam olan ava-
345
Bakara, 156
346
Samed .
Kalb
ancak Sa
yönüyledir.
242 MESNEVİ DERSLERİ
Bu safhaya delil,
ُّش ْيءُّ ُّ َحي
َ ُّ ل ُِّ ن ُّ ْال َم
َُّّ اء ُّ ُك َُّ َو َجعَ ْلنَا ُّ ِم ayeti-
348
dir.
- -
de-
ُّورُّي َ َخل
ِ ُُّقُُّّّللاُُُّّن َُّ ُّا َ َُّّو ُلُُّّ َمُّا Al hadisidir.349
Mesela:
ُّنُّخ َْلقُُّّ َج ُّديد
ُّْ لُّ ُه ُّْمُّفُّىُّلَبْسُُّّ ِم ُِّ اَفَعَيُّينَاُّبِ ْالخ َْل
ُِّ قُّاْالَ َّو
ُّْ َلُّب
-
350
Nazara sunulan birinci sayfa: Onlar gözler önündeki daha acîb olan ilk yara-
la
Bil ki: Nefis ne kadar da eblehtir! Kendi vücudunda hikmet sahibi bir Rabb-i
347
Enbiya, 30
348
Enbiya, 30
349
- Hafâ, I, 265. Çeki
bü -
350
Kâf, 15
351
l- cazda ونَُّ ُ َوبِ ْاْل ِخ َرةُِّ ُّ ُه ُّْم ُّيُوقِنAhirete de onlar yakînen
ayetinin tefsirindedir. (Müellif)
HABBE 243
Muh
gi -
li
el
mut
ve
- bir zaaf sebebi,
-
- ihmal emâresi
- -
cel
352
ka
kamayan biri, -
353
yeti
Bil ki: -
le-
-
den bitse, meyveleri kendinden süzülerek vücud bulsa, harfleri kendinden ve
im
352
-
reketle o
ko -
kal
353
Bkz. Furkan, 2
244 MESNEVİ DERSLERİ
ya kâmil
bun -
ve
ULMASI
Bil ki:
et
-
- bir zerrede fâni olur,
-
- onun nezdinde vücud
- -
ber sokmak ister.
GÖRMEK
Bil ki:
ni -i Kerîm
nime -
iba
zeval elemini izâle eder.
ye
tat
َ بُّ ْالعَالَ ِم
ُّين ُِّ ِ ُّنُّ ْال َح ْم ُُّد
ُِّ ّللُّ َر ُِّ َ آخ ُُّرُّ َدع َْوا ُه ُّْمُّأ
ِ َو
354
de ayeti, hamdin ayn-
-
savvur-u zeval elemi zail olur, hamdin kendisinden lez
354
Yunus, 10
HABBE 245
KÜRE-
Bil ki:
aha ya-
-
him
-
cere-
leri kapatabilmek müyesser olmaz.
Bil ki:
zâ .
- -
- ezeli ve gayr- -
de muhît kud-
retin tecelli le
bir zerresinin hareket ve duyu sinirlerinde, atar ve toplardamarlarda, görmek ve
tas le-
355
Mesela,
nefsinden hareketle de anlayabilir. Bakar ki kendisinde yüz trilyon hücre var ve bunlar-
-
âlik ol -
lar.
246 MESNEVİ DERSLERİ
hâdet
-
riy
356
-
dar delâlet eder. Lâkin Kâtibine ve Sâni rin-
357
Mele-i âlâdan
356
- Meâni, 12, 169; Zerk
357
- 1731 ta-
rih
HABBE 247
24. Ders
irtib â -
(celle celâluh),
ha kalb aynan gibi, elindeki
ay
görüntüsünde de o ay -
u
ken
SUBHANALLAH VE ELHAM
Bil ki: Subhanallah ve Elhamdülillah kelimeleri, birincisiyle celâli ve ikinci-
siy
Subhanallah, kulun ve imkân dairesindeki mevcûd - vücud ve
Aliy -
Elhamdülillah -
di-
si -
-
358
fe-
nuranîye sesleri örnek verebiliriz. Çünkü ses, bütün
özel
248 MESNEVİ DERSLERİ
hamdet. Mümkün
var
isti
na
Lâkin - - -
demen mümkündür.
DÜNYAYI TERK
Birincisi - ze
lezzetini bitirir, izâle eder.
-
len kederlerle gam ve keder verir.
Üçüncüsü
et
ka
Dördüncüsü -
de bir saat kalmakla, büt
-
sevkedilme-
ema
-
lerden onu korusun.
Hâlbuki insan o mala mâlikiyet iddia etse ve satmasa, onun taahhüdünde bü-
359
Nahl, 60
HABBE 249
ki -
at -
Bil ki:
ش ِبيبَ ِتي ُِّ تُّ ِبلَ ْي
َ ُّل ُّْ ع ْينِيُّقَ ُّْدُّنَا َم َ َو
ُِّ ْحُّ َم ِشي
ب ُِّ صبُ الَُّّ ِبُّ َولَ ُّْمُّت َ ْنت َ ِب ُّْهُّ ِإ
360
-
intibaha
gel
hâ -
dir.
geç
-
ola di
361
vâ eya bütün
bü
360
- Tîb, IV, 342
361
medenîler
ya
olan kimse - - iyi sonuçlar
verme tin -
lu lun na-
biliriz.
250 MESNEVİ DERSLERİ
KÜFÜR TOHUMU
Bil ki: Masiyetin mahiyetinde - di-
de- -
-
362
du
te -
Bil ki: - -
cizelerinin -
- -
- râik bir selâset,
- fâik bir selâmet,
- metin bir tesanüt,
-
- cümleleri ve o cümleleri
-
cem etti.
- Yirmi senede ihtiyaç yerlerine göre tedricen, müteferrik ve parça parça in-
363
me
-
tam bir tesanütle indi.
-
362
363
-
-
HABBE 251
ve adalet.
-
du, imtizaç etti, intizama girdi ve ittihat etti.
Bas
tek -
me lun-
- -
364
ma
da
da kalblere -
la ced-
düdü i
ünsiyetli ve daha lezzetlidir.
-
ünden
364
fe
özellik fark edile
lâ
252 MESNEVİ DERSLERİ
bun
lerin enva-
- -
za
- -
cen de cismindeki nefesin gibi nefsinde meyve verir.
-
-
365
hü -
ta kalblere
Bil ki:
ha
-g - -
in ükmetmeye
-
manen -
ne ka -
-
-
zerre
365
Bkz. Sözler, s. 401 - 403
HABBE 253
gü - -
254 MESNEVİ DERSLERİ
25. Ders
366
Bil ki:
ze Lâkin
on - -
- mevcûd
kalb
Yeni hikmet (fe -
dedi.367
Tealâ
var -
riy
O ne isterse yapar ve ne dilerse öyle hükmeder.368
la -
lara ve
âlem
on
- -i Faruki (kudd -
dis
ter -
r. Mu-
ham -
366
367
-
istli
Yok -
nüyle ve labora eyi
yok si-
yonlardaki ilâhi kanunu Al
368
HABBE 255
-
döner.
- lay-
-
- -
369
- -
ku -
yük bir saattir; saniye, dakika, sa
kur -
met verme!370
-
-bu nokta-i nazardan bakarken-
tesbihtir.
-
ina fat-
ve münezzehtir.
All
O,
Bil ki:
-
369
ç dilimi olabilir.
370
ka cak
256 MESNEVİ DERSLERİ
kimsenin ne-
et acîb lar-
yara
etmek ona zor gelmez.
Bil ki: -
rir
ede -
dece senin zihninde ve âlemind
TEVEKKÜL HAKKINDA
Bil ki:
ُىُّّللاُُّّفَ ُه َوُُّّ َح ْسبُ ُّه
ِ َعل
َ َُُّّو َم ْنُُّّيَت ََو َّك ْل Allaha tevekkül edene Allah kâfidir. 371
Birincisi: O, kâmil-i
edilir.
: O, mahbûb-u lizâtihi ve mahbûb-u hakîk
gerektirir.
Üçüncüsü: O, Mevcûd-u Vacibtir. Kurbiyetinde vücud
-in -
et eden-
Dördüncüsü -
371
Talak, 3
HABBE 257
ye -
le -
-
mücessemisin.
372
Yedincisi: O, Ganiyy-
Ona hâlis bir abd olup mevcûd âlikinin mülkü, rai-
yeti ve bendeleri olarak görür ve onlarla tenezzüh edersin. Sanki onlar senin
mülkün gi
-
372
ti-
yaç
373
gele-
258 MESNEVİ DERSLERİ
re
tefessüh ediverir.
ya-
ecelin pençesi
hük -
-
ya de-
MEVCÛD-U MEÇHÛL
Bil ki: malûm ve marûf
ve münker olur. Çünkü bu malûmiyet ve marûfiyet
- örfî bir ülfet,
-
- ve -
-
374
mü
-
mev
göm sû-
muhît
AZAMET
Bil ki:
Mâ
dün -
en iken, denizde bir damla gibisin. Deniz, sahrada bir nokta, sahra
anne- -
375
- - esra
Me -
lik gibi anla
375
HABBE 259
tin-
- ulvî
bür
- zeti-
-
Bil ki: Esma- -
gi
birine hem delîl, hem de netice olur.376
- -
neti -
377
ret
Ancak bir olan ism-i azam, bu umumî tazammunun fevkinde hepsini tazam-
mun eder.
-
müm -
olur.
ُّب َّ ّللاُُّأ َ ْعلَ ُُّمُّبِال
ِ ص َوا ُّ َو
Saman
âlemler için
376
-gücü ol-
sa bile-
377
ye
son
260 MESNEVİ DERSLERİ
ol
â
Bütün güzel isimlerin, ism- - Habib- i Ekremin,
Kelâm- -
senden istiyorum.
-
Ya Bâki, Ya Adl, Ya Hu, lütfunla bana ikramda bulun.
Ya Nur, Ya Hak, Ya Hayy, Ya Kayyum,
Ya Mâlike- - - ikram,
آنُّ.. ظ ُِّمُّفِيُّ ْالقُ ْر ُِّ كُّ ْال َ ْع َ كُّ ِباس ِْم َُّ أَسْألُ َُّ
بُّ ْالعَالَ ُِّم ظ ُُّمُّفِيُّ ِكت َا ُِّ كُّ ْال َ ْع َ س َال ُُّم)ُّالَّذِيُّ ُه َُّوُّ ِسر َُّ ص َالُّة ُُّ َوال َّ علَي ُِّهُّال َّ َوبِ ُم َح َّمدُُّّ( َ
ض ُّةًُّ اءُّ ْال ُح ْسنَىُّ ُك َواتُُّّ ُم ِفي َ نُّ ُّه ِذُِّهُّ ْال َ ْس َم ُِّ حُّ ِم ُّْنُّت َ ْفت َ َُّ أ َ ُّْ
يرُّهُّ ِذُِّهُّ
َص َُّ وحيُّ ِفيُّقَب ِْريُّ..فَت ِ ظ ُِّمُّإِلىُّقَ ْل ِبيُّفِيُّقَا ِلبِيُّ،وإِلَىُّ ُر ِ االس ُِّْمُّ ْال َ ْع َ ارُّ ْ ِ ِل َ ْن َو ُِّ
فُّقَب ِْريَُّ ُّ،وُّهُّ ِذُِّهُّال َ ْس َما ُُّءُّ َك ُك َواتُُّّ ُّ س ْق ُِّ ص ِحيفَ ُّةُُّ َك َ ال َّ
وحيُّ .. سُّ ْال َح ِقيقَ ُِّةُّإِلَىُّ ُر ِ يضُّأ َ ِشعَّ ُّةَُّش َْم ِ ُّ ت ُ ِف ُُّ
ع ِةُّ، سا َ اءُّإِلىُّقِيا َُِّمُّال َّ سانُُّّأَبَدِيُُّّيُنَادِيُّبِهُّ ِذُِّهُّ ْال َ ْس َم ُِّ ونُّ ِليُّ ِل َ نُّيَ ُك َُّ إِلُّ ِهيُّأَت َ َمنَّىُّأ َ ُّْ
لُّ . الزا ِئ ُِّ سانِيُّ َّ نُّ ِل َ شُّ ْالبَاقِيَ ُّةَُّبَ ْعدِيُّنَائِبُّا ًُّ َ
ع ُّْ لُّهُّ ِذُِّهُّالنقُو َُّ فَا ْقبَ ُّْ
لُّ َو ْاْلفَاتُِّ، يعُّ ْال َ ْه َُّوا ُِّ نُّ َج ِم ُِّ ص َالُّة ًُّتُن َِجينَاُّبِ َهاُّ ِم ُّْ سيِ ِدنَاُّ ُم َح َُّّمدُُّّ َ علَىُّ َ س ِل ُّْمُّ َ لُّ َو َ ص ُِّ اَللُّ ُه َُّّمُّ َ
سيِئ َاتُِّ ُّ، يعُّال َّ نُّ َج ِم ُِّ ط ِه ُرنَاُّبِ َهاُّ ِم ُّْ ضيُّلَنَاُّبِ َهاُّ َج ِمي َُّعُّ ْال َحا َجاتَِ ُّ،وت ُ َ َوت َ ْق ِ
تُّ .. بُّ َوالخَطيِئ َا ُِّ َوت َ ْغ ِف ُُّرُّلنَاُّبِ َهاُّ َج ِمي َُّعُّالذنُو ُِّ
لُّآنُُّّ لُّ ِليُّ ِفيُّ ُم َّدةُُِّّ َحيَاتِيُّ َوبَعَ َُّدُّ َم َماتِيُّفِيُّ ُك ُِّ ت!ُّ ِاجْ عَ ُّْ ع َوا ُِّ يبُّال َّد َ ّللاُُّ،يَاُّ ُم ِج َُّ يَاُّ َ ُّ
كُّ َوأ َ ْمثَا ُِّ
لُّ لُّذُّ ِل َُّ المُُّّ َمض ُْروبَيْنُّفِيُّ ِمثْ ُِّ س َ ُّالةُُّّو َ ص َ ُّ فُّ َ فُّأ َ ْل ُِّ كُّ..أ َ ْل ُُّ افُّذُّ ِل َُّ ض َع َُّ افُّأ َ ْ ضعَ َُّ أَ ْ
ارُِّهُّ َوأَتْبَا ِع ُِّهُّ .. ص ِ ص َحابِ ُِّهُّ َوأ َ ْن َ علَىُّآ ِل ُِّهُّ َوأ َ ْ سيِ ِدنَاُّ ُم َح َُّّمدُُّّ َو َ علَىُّ َ كَ ُّ، لُّذُّ ِل َُّ أ َ ْمثَا ُِّ
ع ْم ِريُّ .. اصيَ ُِّةُّفِيُّ ُم َّدةُُِّّ ُ يُّ ْال َع ِ علَىُّأ ْنفَا ِس َُّ كُّت َِزي ُُّدُّ َ لُّ ُّذ ِل َُّنُّ ُك ُِّ صالةُُّّ ِم ُّْ لُّ َ لُّ ُك َُّّ َواجْ عَ ُّْ
ص َالةُُّّ ِم ْن َها لُّ َ ار َح ْمنِيُّبِ ُك ُِّ َوا ْغ ِف ُّْرُّ ِليُّ َو ْ
نُّ .. ينُّ..آميِ َُّ اح ِم َُّ الر ُِّبِ َرحْ َمتِكُّيَاُّأ َ ْر َح َُّمُّ َّ
HABBE 263
- -
de-
ki ruhuma bu güzel isimlerinden ism- -
ce
isimler hakîkat
an
Milyon kere milyar salât u selâm, efendimiz Hz. Muhammede, onun âl ve as-
ha
- Râhimin, rahmetinle u salâtlardan her birini müddet-i ömrü-
mün asi nefeslerinden daha ziyad
mazhar eyle, bana merhamet et.
(Âmin).
264 MESNEVİ DERSLERİ
26. Ders
الَُّّ ِب ِ
اّللُّ الُّقُوُّة َُّإ ُّ
لُّ َو َُّ َُّ
الُّ َح ْو َُّ
378
Âl-
HABBE 265
الرحُّ ِيمُّ نُّ َّ الرحْ مُّ ُِّ ّللاُّ َّ بِس ُِّْمُّ ُِّ
ُّ
انُّ َو ْال ْسالَ ُِّمُّ الي َم ُِّ ّللُّ َعلَىُّنِ ْع َم ُِّةُّ ْ ِ ا َ ْل َح ْم ُُّدُّ ِ ُِّ
اجُِّ ْال ِب َح ُِّ
ارُّ ارُّ َوُّأ َ ْم َو ُّ ط ُِّ تُّاْل َ ْم َ ط َرا ُِّ بِعَ َد ُِّدُّقَ َ
وشُّ ْال َ ْزه ُِّ
َارُّ ارُّ َونُقُ ِ ُّ تُّاْل َ ْش َج ُِّ َوث َ َم َرا ُِّ
ار ُّ تُّ ْال َ ْن َو ُِّ ارُّ َولَ َمعَا ُِّ طيَ ُِّ تُّ ْال َ ْ َونَغَ َما ُِّ
ال َد َْو ُِّ
ارُّ . لُّنِعَ ِم ُِّهُّفِيُّ ُّْ ارُّبِعَ َُّد ُِّدُّ ُك ُِّ ط َو ُِّ نُّنِعَ ِم ُِّهُّفِىُّاْل َ ْ علىُّ ُكلُُّّ ِم ُّْ َوالش ْك ُُّرُّلَ ُّهُُّ َ
ارُّ ُم َح َّمدُُّّ ْال ُم ْخت ُِّ
َارُّ ارُّ َواْل َ ْخيَ ُِّ سيِ ُِّدُّاْلَب َْر ُِّ علىُّ َ سالَ ُُّمُّ َ صالَُّة ُُّ َوال َّ َوال َّ
ومُّ ْال ِه َدايَ ُِّةُّ َذ ِوىُّاْل َ ْن َو ُِّ
ارُّ ص َحابِ ُِّهُّنُ ُج ُِّ ارُّ َوأ ْ ط َه ُِّ علَىُّآ ِل ُِّهُّ ْال َ ْ َو َ
ار ُّ لُّ َوالنَّ َه ُُّ امُّالَّ ْي َُُّما َد َُّ
na -
metine el-hamdü lillah.
-
379
krü lillah.
â
efendisi Muhammed-
as
379
Ge
insana sa mayacak kadar nimetler verilmektedir.
266 MESNEVİ DERSLERİ
SEFERDE GÖRÜLENLER
Bil ki:
Bil ki:
Müs -
ya
Bir a
gi
ba
su
MANA DERYASI
Bil ki:
-
-
380
-
ma
saray mi
fa
HABBE 267
- Esma-
-
nde bulunmayan bir özelliktir.
- Ne melekûta geçen evliya,
-
- ne de gayp âlemine nüfuz eden ruhaniyyun381 -
rinin neticelerinde bu görülür.
hakîkati ihata edemezler. Ancak
ha
onda tasarrufta bulunurlar. Böylece muvazene bozulur, tenasüp zail olur.
nevi
dikdörtgen bir elmasa rastlar, bütün hazinenin uzunca bir elmastan ibaret oldu-
bun
382
-
ne-
ta
ta -
mez.
-
rad
ki:
ْ ات ُّ َم
ُّط ِويَّاتُّ ُّبِيَمُّينِه َّ ضت ُ ُّهُ ُّيَ ْو َُّم ُّ ْال ِقيُّ َم ُِّة ُّ َوال
ُُّ سمُّ َو ُُّ َواْالَ ْر
َ ض ُّ َجمُّيعًا ُّقَ ْب
383
yer
ِ ُ لُّ ِل ْل ُكت
ُّب ُِّ الس ِج
ِ ُّى َ س َُّما َُّءُّ َك
ُِّ ط ْ يَ ْو َُّمُّن
َّ َط ِوىُّال la -
381
Ruhaniyyun -
ken, ru
382
- - - -
va
383
Zümer, 67
268 MESNEVİ DERSLERİ
384
ء öte yandan
شا ُُّ ام ُّ َكي َُّ
ْف ُّيَ َُّ ُه َُّو ُّالَّذُّى ُّيُ َ
ص ِو ُر ُك ُّْم ُّ ِفىا ْ ُّ
الَ ْر َح ُِّ
385
gi
ُُّّواْالَ ْر َ
ضُّ ت َ ُّوا ِ َ ُّ Gökleri ve yeri yarat 387خلَ َقُُّّال َّ
سم َ
ون Öte yandan ُُّّو َماُّت َ ْع َملُ َُّ
َخلَقَ ُك ْم َ 388
384
Enbiya, 104
385
Âl-
386
Hûd, 56
387
388
Saffat, 96
389
Rûm, 50
390
Nahl, 68
391
392
Mülk, 19
393
Bakara, 255
394
Hadid, 4
HABBE 269
395
Nev-
hu ُّك ُّأ َ ْشيَا ُء
َُّ ع ْن ُّْ َشيْئُّا ًُّ َوغَاب
َ ُّ ت َ ُّ ت ْ َح ِف
َُّ ظ
sözüne masadak olan imam -
396
DÜNYA SEMASI
Bil ki: ح َ س َُّما َُّء ُّالد ْنيَا ُّ ِب َم
َُّ صابِي َّ َوزَ يَّنَّا ُّال kandil-
397
lerle süsle -
rete muka
bak ma-
Bil ki: Sen ademden vücuda getirildin. Sonra senin Mûcidin, vücudun en
-
-i hareketinden bu hâline gelinceye kadarki müteaddit, çok menzil-
lerin her birisi sana bir nimettir ve onlardan her birinden sende bir semere ve
-
-
-
fihriste oldun.
-
nin her bir menzili ile ilgili olarak
-
-
395
Hadid, 3
396
397
-
ma
270 MESNEVİ DERSLERİ
insan olmad
mevcûd
Sen -
üze
Amma üstünde
ol
ya -
lun
ÖLÜM SONRASI
Bil ki:
yok
veren ölüm,
398
, hadd- -
ma
uzun da olabilirdi.
HABBE 271
Bil ki:
za -
tiy
ba
-
he-
tiyle ise ilimdir. Her birinin
bu
Üçüncüsü -
da -
rürsün. Çünkü onun kayyumudur.
Dördüncüsü: Hakîki vücudun bir habbesinin, misalî vücuddan bir âlemi ko-
-
ci
Tealâ
ona olan emriyle
ken hakîkî, haricî bir vücud
veh - vücud
Bu
NÜBÜVVETE
Bil ki: Bu mutena mülkün bir Mâ âli-
â
de
kendisi içi
272 MESNEVİ DERSLERİ
Bil ki:
üzerin -
maz.400
401
399
Nitekim sema ile ilgili bu aklî faaliyetl ma-
na se - -
resi 32. ayette geçer.
400
- farz ve hayaliyle
ol
401
HABBE 273
27. Ders
Bil ki: Âlem-i ziya, âlem-i hararet, âlem-i hava, âlem-i kehriba (elektrik) ve
âlem-i cazibeden tut, ta âlem-i esir ve misal ve berzaha kadar olan âlemler ara-
-
-
madan beraber olurlar.
-
ma
- Hava, yürümemize engel olmaz.
-
-
- fuzuna en-
gel olmaz.
-
- cevela-
402
- ruhanileri deverandan,
- cinleri cevelandan,
-
- melekleri seyerandan men etmez ve engelemez.
402
- atifeler-
dir.
403
Nahl, 60
274 MESNEVİ DERSLERİ
KADER-
Bil ki:
ak lirle-
Zerrelerin amiri ancak muhît bir ilimdir. Bu ilim kader olarak tecelli eder,
ka
te ka-
erir. Her iki-
mut
Bil ki:
ayet
ken hakîk
406
âlem de ilâhî rahmet z
Demek nübüvvet-
404
Lokman, 28
405
Yani veren ve meneden, zarar veren ve fayda veren.
406
HABBE 275
his
an-
Mesela esma-i
Bil ki:
in
ay t ölür; elem,
gü
olur.
Keza,
- hilafette ve umumi âlem içinde hususi bir âlemin merkezinde yer almada
-
- mevcûd
ma külliyet verir.
San
gi
r sene
mey -
dey -
çekle
gö
ayet
-
Üçün -
se
276 MESNEVİ DERSLERİ
RTEBELER
Bil ki:
din
- perdelere göre gittikçe tekâmül eden,
-
-
uygun bir elbise giy.
nü -
lir-
sin.
K ufuk-u âlâ -
den dinleyebilirsin. (Aleyhime es- - selâm)
kab- -i
407
Eze
RRUF
Bil ki: -
te -
nasip olma
-i
408
sa
407
Ufuk-u âlâ Kab- -
-
sin
Bil ki:
isim
409
te
Binaenaleyh, Al â
rül-
sün.
411
ha
ُّش ْىءُُّّ ِع ْن َدُّهُُّبِ ِم ْق َدار
َ َُُّّو ُكل
412
LA HAVLE VE LA KUVVE
Bil ki: -
hi
- câmid bir maden,
- büyüyen bir nebat,
- his sahibi bir hayvan
-
devirlerine nazar eder.
409
-
410
harf -
man harf, konunun öznesi hâline gelir.
411
412
413
Furkan, 2
278 MESNEVİ DERSLERİ
-
rabilir.
nabi-
lir.
-
metlere ula
le-
olur.
Al
par
-
havliyle ve müs
Çünkü O, bizim mâ â
i olur.
- Vekîl
Çünkü O, Kâmil-
fe
- Vekîl
Çünkü O, bizzat sevilen celâl, cemâl ve kemâl sahibi Celîl-i Cemîldir. Onun
cem
414
- -
sa
415
Âl- kutul-
mak istenen saha
HABBE 279
- Vekîl
Çünkü O, Vacibü- -u
vü -
ya dolusu
- Vekîl
Çünkü O, Kadim-i Ebedi, Daim-i Bâkidir.
ُالَُّّ َوجْ َه ُّه َ ُُُّّكل
ُّ ِش ْىءُُّّهَا ِلكُُّّا
416
cu
- Vekîl
Çünkü dünya fâni ve hayat zâildir.
- Vekîl
-
sa
geçici lezzetler zeval elemlerinden kurtulup teceddüd-i emsal lezzetini verir.
- Vekîl
yok
- Vekîl
n -
-
rin
SLER
Bil ki: -
-
Onun ayetleri
416
Kasas, 88
280 MESNEVİ DERSLERİ
- - -
riy
olurl
-
müna -
si caiz olur.
- külli,
-c
- âmiiyetiyle müteaddit
ma
ay
Demek,-kendine tabi olanlarla birlikte- her ehl-
ُّ
HABBE 281
آنُّ ُمونِسُّا ًُّ ِليُّفِيُّ َحيَاتِيُّ َوبَ ْع َُّدُّ َم َماتِيُّ َونُورُّا ًُّ ِفيُّقَ ْل ِبيُّ َوقَب ِْري..
لُّ ْالقُ ْر َُّ
اِجْ عَ ُِّ
Elveda!417
417
ve
arka
282 MESNEVİ DERSLERİ
28. Ders
الرحُّ ِيمُّ
نُّ َّ
الرحْ مُّ ُِّ ِبس ُِّْمُّ ُِّ
ّللاُّ َّ
طوبَىُّ َرحْ َمتِ ُِّهُّ: تُّ ُ ظائِ ُِّمُّث َ َم َرا ُِّ ع َ فُّ َ طائِ ُِّ نُّالَّذِيُّ ِم ُّْ
نُّلَ َ الرحْ مُّ ُِّ
ّللُّ َّا َ ْل َح ْم ُُّدُّ ِ ُِّ
ْن..
َّاري ُِّ علَىُّالد َ سالَ ُُّمُّ َو ْال َجنَّ ُّةُُّ ْال ُمت َ َد ِليَ ُِّ
انُّ َ علَ ْي ُِّهُّال َّ
صالَُّة ُُّ َوال َّ س ِي ُدنَاُّ ُم َح َّمدُّ»ُّ َ « َ
اتُّ ْال َجدِي َدُّة ُُّ ْال َج ِليَّةَُ ُّ،و ْالَجْ َرا ُُّمُّ ْالعُ ْل ِويَّ ُّةُُّ ِيرُّالَّذِيُّهُّ ِذُِّهُّ ْال َم ْو ُجو َد ُُّ َو ْالقَد ُُّ
تُّش ََوا ِه ُُّدُّ ُربُو ِبيَّ ِت ِه،َانُّ ْال َكا ِئنَا ُِّ
ِفيُّبُ ْست ُِّ
ع ُّةُُّفِيُّ َحدِيقَ ُِّةُّ ْال َ ْر ِ ُّ
ضُّ تُّ ْال ُمتَنَ ِو َ
تُّ ْال ُمتَلَ ِونَ ُّةُُّ َو ْال َحيَ َوانا َ ُُّ
َوهُّ ِذُِّهُّالنَّباَتا َ ُُّ
ينُّأُلُو ِهيَّ ِت ِه، ص ْنعَ ِت ُِّهُّ َوبَ َرا ِه ُُّ
قُّ َ خ ََو ِار ُُّ
ارُّ ْال ُمثْ ِم َرُّة ُُّفِيُّهُّ ِذُِّهُّ ْال ِجنا َ ُِّ
نُّ َارُّ ْال ُمن ََّو َرُّة ُُّ َو ْال َ ْش َج ُُّ
َوهُّ ِذُِّهُّ ْال َ ْزه ُُّ
لُّ َرحْ َم ِت ِه، اتُّقُد َْر ِت ُِّهُّ َو َدالَ ِئ ُُّ
ُم ْع ِجزَ ُُّ
ض ُِّةُّالر ْو َ ارهَاُّفِيُّهُّ ِذُِّهُّ َّ َارهَاُّ َوأَثْ َم ِ ش َج َرُّة ُُّبِأ َ ْو َراقُ َهاُّ َوأ َ ْزه َِوهُّ ِذُِّهُّال َّ
ش ْيءُُّّقَدِيرُُّّ . لُّ َ علَىُّ ُك ُِّ علَىُّأَنَّ ُّهُُّ َاتُّقُد َْر ِت ُِّهُّ..ت َ ْش َه ُُّدُّ ُكلُُّّ َ
ُم ْع ِجزَ ُُّ
علَىُّ ُك ِلُُّّ ْال ُم ْم ِكنا َ ُِّ
تُّ علَىُّأَنَّ ُّهُُّقَادِرُُّّ َ اتُّقُد َْرتِ ِهُّ،تَدُلُُّّ َ اضيَ ُّةُُّ ُم ْع ِجزَ ُُّ اتُّ ْال َم ِ
فَ ْال َواقِعَ ُُّ
نُّ ُح ْك ُِّمُّقُد َْر ِت ُِّه.
ش ْيءُُّّ ِم ُّْ جُّ ِفي َماُّيَأ ْ ِتيُّ َ ضىُّ َولَ ُّْ
نُّيَ ْخ ُر َُّ جُّ ِفي َماُّ َم َ ْاْل ِتيَ ُِّةُّلَ ُّْمُّيَ ْخ ُر ُّْ
وس..
اتُّ َوالش ُم ُُّ س َاوىُّبِالنِ ْسبَ ُِّةُّ ِإلَ ْي ُِّهُّالذَّ َّر ُُّ تَت َ َ
اتُّ ْال َكا ِئنَا ُِّ
تُّ َو ُم َر َّكباَت ُ َهاُّ ِب َد َالالَ ِت َهاُّ اح ُُّدُّ ْال َ َح ُُّدُّالَّذِيُّت ُ ْن ِش ُُّدُّ َذ َّر ُُّينُّ ْال َو ِ َو ُه َُّوُّ ْال َحقُُّّ ْال ُم ِب ُُّ
قُّ : يرُّة ًُّ ِإلَىُّ َج َما ِل ُِّهُّ ْال ُم ْ
طلَ ُِّ ع ُِّةُّ ُم ِش َ ْال ُم ْخت َ ِلفَ ُِّةُّ َُّوأ َ ْل ِسنَتِهُّا َُّ ْال ُمتَنَ ِو َ
ير
ش ُ احد َوكُل ِإلَى َذاكَ ا ْل َج َما ِل يُ ِ سنُكَ َو ِ شتَّى َو ُح ْ اراتُنَا َ ِعبَ َ
ورُِّهُّ َو ُج َم ِل ُِّهُّ َو ُح ُروفِ ُِّهُّ
ط ِس ُص ُح ِف ُِّهُّ َو ُ
صو ِل ُِّهُّ َو ُ تُّ ِبأَب َْوابِ ُِّهُّ َوفُ ُ َابُّ ْال َكائِنَا ُِّ
َويَتْلُوُّ ِكت ُُّ
لُّ : علَىُّ ْالعُقُو ُِّ
ورُّهُُّ َ
ط ُ س ُتُّ ُو ُجو ِب ُِّهُّ َو َوحْ َد ِت ِهَ ُّ،وت َ ْق َرُّأ ُُّ ُآيا َ ُِّ
سائِ ُل ل ْاْل َ ْعلَى إلَ ْيكَ َر َ ت فَ ِإنَّ َها ِم َن ا ْل َم ِ ور ا ْلكَائِنَا ِ ط َ س ُ تَأ َ َّم ْل ُ
صحْ ِب ُِّهُّأَجْ َم ِع َُّ
ينُّ .. علَىُّآ ِل ُِّهُّ َو َ علَىُّ َ
س ِي ِدنَاُّ ُم َح َّمدُُّّ َو َ سالَ ُُّمُّ َ
صالَُّة ُُّ َوال َّ
َوال َّ
HABBE 283
Her
Mu -
rete sarkan en büyük iki latîf nimetidir.
mevcûdat ve ulvî ec-
hâ
leri ve
rahmet delilleridir.
Bu -
cizeleridir.
O, Hakk- -
de
ُّير ُِّ اكُّ ْال َج َما
ُ لُّيُ ِش َُّ ُّاحدُُّّ َو ُكلُُّّاِلَىُّذ َُّ ُاراتُناُّشَتُّىُّ َو ُح ْسن
ِ كُّ َو َُّ َِعب
418
- - cümleleri ve harfleriyle
-
nu okur:
ُّسا ِئ ُل َُّ لُّاْالَ ْعلَىُّاِلَي
َ ْكُّ َر ُِّ َ نُّاْل َم ُِّ ورُّ ْال َكائِنَا
َُّ تُّفَ ِانَّ َهاُّ ِم ُ س
َُّ ط ُّْ تَا َ َّم
ُ ُّل
419
Mele-
418
-
419
Nablûsî, Abdülgani, Divan.
284 MESNEVİ DERSLERİ
Seni
da en,
-
- tam bir ihtiyaç,
-
-
Acz senin cesedindir. onda hareket eden bir ruhtur. cismindir.
Ha uykudur.
Eyvah, vay -
-
a-
-
meç
Belki de hiç bir
dai
sarfettin. Daimi ka
yolcusun.
dün
420
Bil ki: -
yorlar:
- Kendi kendine oldu!
- Sebepler ona vücud verdi!
- Tabiat onu iktiza etti!
420
Risale .
HABBE 285
- Sen, ya birinci cümleye nazaran kendi kendini vücuda getiren bir masnu-
sun.
-
-
masnuusun.
- Veya hak ve hakî
Birinci cümle:
Muhâllerden biri:
ol
görece - -
tün -
nitelikleri vermen gerekir.
- -
ma -
ma-
lar
bu erekir.
-
de
yap
fark -
lan -
vehhüm edebilirisin.
-
ti-
zam
286 MESNEVİ DERSLERİ
yüzüy -
naenaleyh, senin sebeplerden sudurun
öl
bü vücud -
na
ya -
errene girme-
Üçüncü ihtimal:
tabi net-
- -i Rahmaniyedir.
Kuvvete gelince, onun hakîkati, Hakîm-i Alîm, Habîr-i Mürîdin kudretinin
tecellisidir.
Sâni - -
-
-
tir.
-
rin
at ancak ve ancak bütün kemâl - Basîr
kud
Mümkin, miskin, mukayyet, mahdut, câmid, kesif olan bir mahlûkun eli ne-
re
süs
Bu mevcûd -
hitler bulunan Sâni -
kâinat -
ri, - -
tekvin - ev-
li -
an
meleklerle beraber - enam-
HABBE 287
.
ُّال ُّ ُه َو َُّ ُّ ُّللاُ ُّأَنَّ ُّه
َُّّ ال ُّ ِإلُّ ُّهَ ُّ ِإ ُّ ُّ ش ِه َُّد
َ
421
ol diyen Allah
etti -
sun. Çekirdek, Vahid-
emir vele-
riyle bir tek meyve gibi olur. Hardal tanesi gibi
Hin
olmaz.
Bu durum, vahdet ve ittifakta hatta taksim-
tev ki suûbet ve zorlukla il-
422
gi
gay
-
de
bi
- -
fat
-
bü re-
li-
-
421
Âl- buyrulur. (Fetih, 28)
422
-
fa el-
lif)
288 MESNEVİ DERSLERİ
had -
eden ne kadar imkanî mevcûdat varsa vücubî vücudun nurlar -
na
Böy
423
hakîkî vücud
ُ ُّيفُّ ْالخَب
ُّير ُُّ ُّارُّ َو ُه َُّوُّاللَّط َ كُّاْالَ ْب
َُّ ص ُُّ ارُّ َو ُه َُّوُّيُد ِْر َ الَتُد ِْر ُك ُّهُُّاْالَ ْب
ُُّ ص
423
var
bir vücud yla da
gözle görülür, elle tutulur bir vücud sahibi oldu. Bkz. 20. Mektub 2. Makam 10. Kelime-
424
HABBE 289
ismi -
attaki mükemmellik, tahlil ve tafsilinde daha iyi görülür.
- -
da-
-
-
-
- mümteziç olanlar müttehit hâle gelir ve bundan yakîn nuru feveran eder.
-
-
-
- ve gafletin kuvvet bulur, bir tabiat hâline gelir.427
yolu budur.
ُّينُّآميِ َن َُّ الُّتَجْ عَ ْلنَاُّ ِم
َُّ نُّالضَّا ِل َُّ ُّاَللُّ ُه َّم
le
425
426
Bunu
gi -
-
kan re
427
-
ma
290 MESNEVİ DERSLERİ
AAF UNSURU
Bil ki: Rivayete göre
428
üze vesle-
riy dilerine ça-
Bil ki: -
rar veriyor! Hayra sevk eden dokuz ihtimal varken, ona engel olan bir ihtimalin
vü -
ediyor.
ti-
mal
dok
Bil ki:
nihayetsiz l
Öy -
kat, nihayetsiz elemleri tazammun eder.429
ben ne oluyorum ki benim için -
-i dalâlet
428
429
HABBE 291
yü
Keza o insan - -
sa
- -
sibet gelen kimse misali-
olur. Çünkü insan ruhunda ebna- -
ba
yer aç.
-
-
-
- BATIN DENGES
Bil ki: - -i Zâhir dairesi birbiriyle iç içe ve birbirine
mukabildir. Birinciler
maz.431
432
430
431
de ba
eder, Hristiyan
h
432
292 MESNEVİ DERSLERİ
-
نُّ..آم ِي َنُّ
نُّ..آم ِي َُّ طُّ ْال ُم ْست َ ِق َُّ
يمُّآم ِي َُّ الص َرا َُّ قُّ ْالقُ ْر ُِّ
آنُّا ْه ِدنَاُّ ِ لُّ ْالقُ ْر ِ
آنِ ُّ،ب َح ُِّ فَيَاُّ ُم ْن ِـز َُّ
Yedinci Risale
ZEHRE
433
-
Kendine mâ
ve kitab-
433
-
vir
yer yer dip k.
294 MESNEVİ DERSLERİ
29. Ders
يم ُّ
الرحُّ ُِّ
نُّ َّ
الرحْ مُّ ُِّ بِس ُِّْمُّ ُِّ
ّللاُّ َّ
HAMD Ü SENA
عا َد ِت ُِّهُّينُّ َ تُّ ِبقَوا ِن ُِّ َظ َُّمُّهُّ ِذُِّهُّ ُّْال َكا ِئنَا ُِّ ي ُِّالَّذِيُّن َّ يمُّ ْالَزَ ِل ُّ ّللُّ ْال َحا ِك ُِّمُّ ْال َح َك ُِّمُّ ْال َح ِك ُِّ ا َ ْل َح ْم ُُّدُّ ِ ُِّ
لُّ َم ِشيئ َ ِت ُِّهُّ َو ِح ْك َم ِت ِهُّ، صو ُِّ ُ
سُّبُ ْنيَانَهاُّ ِبأ ُ س َُّ ضا ِئ ُِّهُّ َوقَ َد ِرهَِ ُّ،وأ َ َّ يرُّقَ َ سا ِت ُِّ عيَّنَ َهاُّ ِب َد َ سنَّ ِت ِهَ ُّ،و َ َو ُ
صفَا ِت ُِّهُّ . تُّأ َ ْس َما ِئهُّ َو ِ يسُّ ِعنَايَ ِت ُِّهُّ َو َرحْ َم ِت ِهَ ُّ،ون ََّو َرهَاُّ ِب َجلَ َوا ُِّ َوام ِ ُّ َوزَ يَّنَهاُّ ِبن ِ
َاتُّ ِب َما ِهيَّا ِت َهاُّ َو ُه ِويَّا ِت َهاُّ س ْر َمدِيُُّّالَّذِيُّ َماُّهُّ ِذُِّهُّ ُّْال َكا ِئن ُُّ ِرُّ ُّْالقَيو ُُّمُّال َّ َو ُهوُّ ُّْالقَاد ُُّ
وشُّ ضائ ُِّهُّ َوقَ َد ِرهَِ ُّ،ونُقُ َُّ طُّقَلَ ُِّمُّقَ َ طو َُّ الَُّّ ُخ ُ َوت َ َمايُزَ ا ِت َهاُّ َوت َز ِيينَا ِت َهاُّ َو َم َو ِازي ِن َهاُّ َو َم َحا ِس ِن َهاُّ ِإ ُّ
ط ِف ُِّهُّ اضُّلُ ْ يرُّ ِريَ ِ ُّ ص ْن ِع ُِّهُّ َُّوُّ ِعنَايَ ِت ِهَ ُّ،وأَزَ ا ِه َُّ اءُّ ُ ض ُِّ تُّيَ ُِّدُّبَ ْي َ ارُّ ِعُّْل ِم ُِّهُّ َو ِح ْك َم ِت ِهُّ،وت َز ِيينا ُِّ بَ ْر َك ُِّ
لُّ َجالَلُهُ؛ُّ ُّ تُّ َج َما ِل ُِّهُّ َو َك َما ِل ُِّهُّ َج َُّّ تُّت َ َج ِليَا ُِّ َّاضُّ َرحْ َمتِ ُِّهُّ َونِ ْع َمتِ ِهَ ُّ،ولَ َمعَا ُِّ تُّفَي ِ ُّ َو َك َر ِم ِهَ ُّ،وث َ َم َرا ُِّ
تُّ . تُّ ِفيُّالذَّ َّرا ُِّ يعُّالذَّ َّرا ُِّ بُّ َج ِم ُِّ ض ْر ُِّ علَىُّ َ َح ْمدُّا ًُّيَ ِزي ُُّدُّ َ
تُّ .. بُّ ْال َم ْخلُوقَا ُِّ ع َجا ِئ ُُّ ظ َه َُّرُّ َ قُّأ َ ْس َمائِ ُِّهُّ َ ش ُرو ُِّ قُّ ُ تُّب ُُرو ُِّ ئُّلَ َمعَا ُِّ نُّبِت َََلْلُ ُِّ فَيَاُّ َم ُّْ
اتُّ .. َّار ُُّ سي َ اتُّ َوال َ س َاوىُّبِالنِ ْسبَ ُِّةُّإِلَىُّقُد َْرتِ ُِّهُّالذَّ َّر ُُّ نُّت َ َ َويَاُّ َم ُّْ
انُّ ُّ- امُّ َو ْال ِميزَ ُِّ ظ ُِّ ص َد ُِّرُّ ِلل ِن َ ينُّ-ا َ ْل َم ْ بُّال ُمبِ ُِّ ط ُِّرُّ ُّْال ِكت َا ُِّ علَىُّ ِم ْس َ َبُّ َ نُّ َكت َُّ َويَاُّ َم ُّْ
تُّ : تُّال ُمت َزَ يِنَا ُِّ هُّ ِذُِّهُّ ْال َكائِنَا ُِّ
اتُّ ُّْالعَالَ ُِّمُّ َو ُم َر َّكبَات ُ َهاُّ َش َها َدُّة ًُّ : كُّ ِب َهاُّ َذ َّر ُُّ يُّ ُك ُِّلُّ ُس ُكونُُّّ َو َح َر َكةُُّّتَت َ َح َّر ُُّ ْنُّيَ َد ُّْ ْكُّبَي َُّ إنَّاُّنُقَ ِد ُُّمُّ ِإلَي َُّ
يكُّلَ َكُّ، الَُّش َِر َُّ كُّ ُّتُّ َوحْ َد َُّ الَُّّأ َ ْن َُّ الَُّإِلُّ ُّهَ إِ ُّ
نُّ ُّ نَ ْش َه ُُّدُّأ َ ُّْ
ينُّ . س ْلت َ ُّهُُّ َرحْ َم ُّةًُّ ِل ْلعَالَ ِم َُّ سولُ َكُّ،أ َ ْر َ ُكُّ َو َر ُ ع ْبد َُّ نُّ ُم َح َّمدُّا ًُّ َ َونَ ْش َه ُُّدُّأ َ َُّّ
وفُّ ْال ُمتَش َِكلَ ُِّةُّفِيُّ يعُّ ْال ُح ُر ُِّ صحْ بِ ُِّهُّ ِبعَ َد ُِّدُّ َج ِم ُِّ علَىُّآ ِل ُِّهُّ َو َ علَي ُِّهُّ َو َ سل ُّْمُّ َ لُّ َو َ ص ُِّ اَللَّ ُه َُّّمُّ َ
آنُّ نُّ ُّْالقُ ْر ُِّ لُّ َك ِل َمةُُّّ ِم َُّ اءُّ ِع ْن َُّدُّقِ َرا َءةُُِّّ ُك ُِّ تُّ ُّْال َه َو ُِّ كُّ ِفيُّ َم َرايَاُّت َ َمو َجا ُِّ تُّ ْال ُمت َ َم ِثلَ ُِّةُّبِإ ِ ْذنِ َُّ ْال َك ِل َما ُِّ
ورُُّّ ... ش ِ ومُّالن ُ لُّإِلىُّيَ ُِّ ـزو ُِّ ينُّالن ُ نُّ ِح ُِّ ارئُُّّ ِم ُّْ لُّقَ ِ نُّ ُك ُِّ ِم ُّْ
- Ey is -
ta
- Ey kudretine nisbetle zerrat ve seyyarat müsavi olan!
- - -
ola
-
la-
296 MESNEVİ DERSLERİ
434
ZAH
Esbab-
- - -
ruya Cenâb- - -
rir. S
o Bismillah demeli, sonra ondan al, yoksa alma. Çünkü
435
ُّعلَ ْي ِه ِ واُّم َّماُّلَ ْمُُّّيُ ْذ َك ِرُُّّا ْس ُم
َ ُُُُّّّّّللا ِ َُوالَُُّّتَا ْ ُكل ayetinin mana-
mana- -i hakîk
ve
O hâl -
-
tünde rahmet-i ilâh ma
-i hakîk
za
Esbab-
bu tabir edilir, birbirine illet zannetmeleridir. Hem bir
de-
ma Hâl -
miyle oluyor. Meselâ: Bir bahçeyi sulayan cedvelin deli
bah
bah -
cuduna tevakkufla beraber, illet-i hakîkî olan kudret ve irade-i Rabbaniye ile vü-
cu -pe-
restlerin de ne kadar hata ettiklerini bil!
Evet,
sa -
met-i ilâhiyedir. Evet, o adam ihsan etmeyi niyet etmeseydi, o nimet sana gel-
mezdi. Nimetin ademine illet olurdu. Fakat mezkûr kaideye binaen; o meyl-i ih-
san, o ni
Meselâ: Risale- Cenâb- -
434
435
ZEHRE 297
436
ne ma-
a vermek; hem cemaate, hem de o üstad veya reise zu-
lüm di
zannettirir. Hem kendi nefsine de zulmeder. Belki bir -i hafîye yol açar.
refini, bin-
ba
Evet,
maz
min -
net
Cenâb-
olur, müridin
ma
dar-
- - - nazar
- -
rüyor.
436
298 MESNEVİ DERSLERİ
-i
mi
Hâl - -
ri
ZEHRE 299
30.Ders
437
Ey esbab-perest -
bu
-
- hâkim-i
ebe -
ka - - dir.
Madem mahiyetin böyledir; seni ya-
pan ancak o zât olabilir ki: Dünya ve âhiret birer menzil, arz ve sema birer sahi-
-
me-
der, dünya ve ukba dizginlerine mâliktir.
438
-
ne
gü
-
, bekâ -
vak
bekâ
par bekâ
Ey insan! Senin kalbin ve h
-i bekâ
437
On dördüncü Nota, Birinci Remiz
438
300 MESNEVİ DERSLERİ
ma -i Zülce-
lâl i, belâhet yüzünden o muhabbetin yüzü
- madem sen
var
439
- âlet -
hâl -
-
la -
yorsun.
Hem senin mahiyetine öyle manevî cihazat ve latîf
dün
bat hâl latîfe, bir saç ka-
âletten gelen küçük bir hâlet -
tâ bazan söner ve ölür.
Madem öyledir; hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir ke-
li -
za - mevcûd oldukla-
hâl nadla-
Hakîkat mevcûd zannedersin.
- hakîkat- -
439
On dördüncü Nota, Üçüncü Remiz
440
On dördüncü Nota, Dördüncü Remiz
ZEHRE 301
441
bir -
ran -
câmi
a giden basit su ile sula. Son-
-vari melek-i
- -
kirdeklere nefh- hayet derece ka-
- -
da kemâl- - -i tekvini-
yeyi imtisal ediyorlar. Ve öyle tevfik-i hareket ediyorlar ki; on reketle-
rin kemâl, bir hikmet par-
la
Çünkü görüyorsun ki; o birbirine benzeyen tohumcuklar, birbirinden tema-
-
441
442
Zilzal, 7 - 8
302 MESNEVİ DERSLERİ
ni -
sûre -
da er için süslendi. Yüzümüze
gü -
cuk
mizi davet ediyorlar
-
va
-
larla ve
ُ ُن ُّف
ُّْ ىُّم ْ ار ِجع
kusur yok. ُّطور ِ ص َُّر ُّه َْلُُّّت ََر ِ ْ َف
َ َُُّّالب 443
Herbir tohum,
ism-i Ha
irsiyeti; ilti -
ha pan Zât- -i ekberini gös-
te
-
ziyet cilvesi bir hüccet-
emanet-
kemâl-i dikkatle muhafaza edilir ve muhasebesi görüle-
cek.
? 444
âdet- -i daimeye namzeddir. Küçük büyük,
az çok her amelinden muhasebe görecek. Ya taltif veya tokat yiyecek.
- hakîkat
he
bir zerredir.
445
son
ter -
san seni ka
443
Mülk, 3
444
445
Birinci Nota
ZEHRE 303
-
-
de
laba-
-
te
Sen kendi mahiyetine bak ki: Senin latîfelerin içinde öyle bir latîfe var ki, ebed-
ma
ede latîf -
em
TEK MABUD446
Hakîkat
Cenâb-
k bir derecede kendinden büyük zannetme. Hem
Çünkü
mah mahlûkiyet
nis
447
si ve mer-
446
447
Üçüncü Nota
304 MESNEVİ DERSLERİ
ke -
me
haya
448
Bil ki: -
le-
rin tebeddülünde, -
-i âde-
tullah ekseriyetle muttarid görünüyor.
-
hâdet -
mevcûd -
hükmedilir ki, -
ismiyle, resmiyle iade edilecektir.
GÖLGE VE ASIL
ne -
fevkinde gezi
-
449
mer
Keza, ucb yönüyle büyük bir hata yapabilir ve nimetlere nankörlük edip
علُّى ُّ ِع ْلمُّ ُّ ِع ْندُّى
َ ُُّاِنَّ َُّما ُّاُوتُّيت ُ ُّه diyebi-
448
Dördüncü Nota
449
zannetme -
neviyatta meh
4. Telvih
ZEHRE 305
lir.450
AYET SONLARI
Bil ki: mu-
u
- tesanüd,
- telahuz
451
-
نُّ ِليَذَّ َّك ُرواُِّ ُّص َّر ْفنَاُّفُّىُّهُّ َذاُّ ْالقُ ْرا
َ َُّولَقَ ُّْد Biz bu Kur la-
453
ma
ُّ َ ل ُّ َمث
ل ُِّ ن ُّ ُك ُِّ ُّاس ُّفُّى ُّهُّ َذا ُّ ْالقُ ْرا
ُّْ ن ُّ ِم َ ُّ َولَقَ ُّْد
ُّ ِ َّض َر ْبنَا ُّ ِللن Biz bu Kur anda insanlara
454
her tür
ُّع ِزيزُُّّ َحكُّيم َ َُُّّا َِّنُُّّّللا - Hakîmdir. 455
ُّعلُّيمُُّّقَدُّير َ ا َِّن
َ ُُُُّّّّّللا - Kadîrdir. 456
-
- ekser tekvinî ayetlere
- ve -
450
Bkz. Kasas, 78
451
bi-
rine bakar.
452
A'raf, 174
453
454
Rûm, 58
455
Tevbe, 71
456
Nahl, 70
457
Zariyat, 49
458
Bakara, 183
306 MESNEVİ DERSLERİ
len
-
-
- nlendirir.
et!
Bu mukabele, Sen sen olarak mevcûdata bakmana göredir. Ama ey hüceyre-i
küb
- cesedindeki hücrelerin hayret verici hâllerine,
- -
la
- ve kalbinde tavaf eden letaifinin inceliklerine bak!
459
mes'ele
460
-
ma
ZEHRE 307
308 MESNEVİ DERSLERİ
31.Ders
461
-
-
medeniyeti, o seyahat- - -
ki cburiye Yeni Said zihnini silkeleyip, müzahref
fel
hâdet eden hissiyat- -
-i hakîk - -
nâ -
etmiyorum. Belki felsefe-i tabiiyenin zulmetiyle, medeni-
ye âlete sevkeden bozul-
Av -
Bil ey ikinci Avrupa! âletli bir felsefeyi ve sol elin-
âdeti bu ikisi
ile -
yecek.
dün -
rin âlet darbesini yiyen ve o dalâlet cihe-
tiy -
461
ZEHRE 309
hiz
-
-
310 MESNEVİ DERSLERİ
si
- âdet olan binler ahvalden bu hâl bir
nu
na -
na - an- -
-
ha âdet
mâ -
ha -i himmeti ve hedef- bekâ -
mek
- Kerîm - kemâl-i itaatla
imtisal edilen düstur- -
san -
rîman met-
sin. Acaba o düstur-u teavünün cilvesinden olan zerrat- ke-
mâl- -
Kerîm -
riyle bir teavündür.
ken
söy -
dest- -
Böy
mâ hakîkî tasarruftan
men -
ZEHRE 311
in
tah r iktidar, ince tel gibi bir ih-
gi
Hâl birisine kâfi gelmi-
man
َ ُّينُُّّاِالَُُّّّفِى
beklemiyor, ُّضالَل ْ عا ُء
َ ُُّّال َكا ِف ِر َ َو َماُّ ُد 462
-
-
-u zelil-
dir.
462
312 MESNEVİ DERSLERİ
telakki ederek, gayet samimî bir sûrette onlara dua eder ve saâdetleriyle
usahhar birer memur ve kendi gibi bir abd, bir mahlûk telakki
eder.
-
ken -
neli tesbihe bedel, doksan dokuz esma-i ilâhiyenin cilvelerini gösteren doksan
do dlerinin ellerine verir.
-
gi -
katarat adedlerini, mahl -
okuyorlar, Cenâb-
- -
ke -
lub olan bu küçük insan, terbiye-
letaifi inbisat eder ki: Koca dünya mevcûd -
rü hâlde, kendi nefsini
Cenâb-
için re-
mu
ve memur bir askersin. -
-
ler -
ZEHRE 313
463
ِ ِ َّاِن
ُُّّاُّّلل
ُّون ِ َواِنَّا ُّاِلَ ْي ُِّه ُّ َر
َ ُاجع
-
ne -
463
Bakara, 156.
464
-
314 MESNEVİ DERSLERİ
32.Ders
465
-
it
ol - reb-
ler gibi ihtirasat- -
te
-
üs
âb-
hay - re-
ti için hal
-
teslim eder.
-i dalâletin bir hakîkat- -
de kuvvet yokt
bir
gör -
sukût eder. Madem küfrün ve dalâlet
adem -
ve sübutu isbat olunan mesail-i imaniyede
hükmü, hadsiz o ehl-i dalâlet acih olur, galebe eder.
Bu hakîkat sûreten bir iken, mütead-
did
edi - görmeyen der
ay
Bel - -
-ül emirde var
465
ZEHRE 315
Nef -ül
emre hükmedemiyorlar. Çünkü nefs-ül emirde nefiy isbat edilmez. Çünkü ihata
lâ
ْ ُُّّال ُم
ُ َطلَ ُقُُّّالَُُّّيُثْب
َ ُُّّتُُّّاِالَُُّّّبِ ُُّم ْش ِكالَت
ُّع ِظي َمة ْ والعَ َد ُم
ْ bir kaide-i usûldür.466
de
edilsin.
-i küfrün bir hakîkat
halletmek veyahud dar bir delikten geçmek veyahut bir hendekten atlamak mi-
sa
edenler nefs-ül emirde hakîkat- hâl
Kuv -
SASLARI467
- ne-
biyeye cebr ile sevkeden bedbaht hamiyet- -
to it hayat-
bir semm-i katil hükmünde o dinsizler zarar verecekler. Çünkü mürtedin vic-
- -i
usûl - -
se, hakk- - -i Hane-
fiyede, ehl- âdet -
âdettir, çünkü haindir.
yetin
ef -
ol teme-
hirle-
mek
-
mi - taç -
lar; tâ
466
467
Yedinci Nota
316 MESNEVİ DERSLERİ
Bel -
sebeb-i hasarettir ve sefalettir. ُُّ ا َ ْل َح ِرdurub-u emsal hükmüne
ُّيص ُّخَا ِئبُّ ُّخَا ِسر
468
geç
Evet, he-
vâ
se Hâlbuki bâki olan âhirete ve
uzun hayat- -
-
hayat-
sus
Âyâ zanneder misin; bu milletin fakr- hâli, dinden gelen bir zühd ve terk-i
dün
gör -
ciler gi
Hem görmüyor musun ki, zarurî kût m-
yor. desiseleriyle ya çalar ve-
ya gasbediyor.
Sizin cebren böyle ehl- maska -
-
ah -i
sa
- -
me
- mesaîlerinin tanzimine
- ve mabeynlerindeki emniyetin tesisine
- -i
kudsîyesiyle ve takva ve salâbet-i diniye ile olur.
468
ZEHRE 317
33.Ders
469
kal
par
l gibi, zerrat ve mevcûdat, cemâl-i mutlak ve kemâl-i mutlak sa-
hibi olan Zât- celâl la,
-i
zuhura ve tenevvüre ç
kâbil ise, yani hayat-
iseler, gayet lezzet ile o vazifeleri görüyorlar, denilebilir.
469
Sekizinci Nota
470
Yemek yemek
Cenâb-
318 MESNEVİ DERSLERİ
hâl
ye
-
hu tte
öy
Hay -
ma
döver re-
ce devam eder. Çünkü i çocukluk
Na -
takane ister. Öyle de: Hububatta, sünbüllenmek vazifesinde öyle sürurlu bir va-
zi
-
ek -
Sa ün geçmesini istemez.
ZEHRE 319
471
hâl
320 MESNEVİ DERSLERİ
oku â-
det
- - zel bir sûrette ve
muhtasar bir tarzda ve has bir lezzette ve mahsus bir ihtiyaçta icmal edip derce-
- -
dün-
- -
harb gibi meharet gösterir. Acaba bu küçük, tecrübesiz, yeni dünyaya gelen
mah bu fenn-
ne -
-i ima-
nî ile
ُّش ْيء َ ُُُُّّّّرحْ َمتُهُُُّّ ُك َّل
َ ت ْ ََو ِسع 473
,
سبِ ُحُُّّبِ َح ْم ِدُِّهَ ُش ْيءُُّّ ِاالَُُّّّيَ ُُُُّّّّم ْن
ِ َوُُّّا ِْن 474
,
ُُّ ش ْيئًاُّا َ ْنُُّّيَقُو َلُُّّلَهُُُّّ ُك ْنُُّّفَيَ ُك
ون َ ُُّّاِنَّ َمُّاُّا َ ْم ُرهُُُّّاِ َذُّاُّا َ َرا َد nun bir düsturunu475,
472
Nahl, 68
473
474
475
olu Yasin, 82
ZEHRE 321
Hata ediyorsun!
et
-
ُُّون َُّّ نسُّ ِإ
ِ الُّ ِليَ ْعبُد َُّ ال َُّّ تُّ ْال ِج
ِ ْ نُّ َو ُُّ َو َماُّ َخلَ ْق
477
du
ve fikirce kim olursan ol, istersen bir münkir ve maddeci felsefe mensubu ol,
biz
hal
nase-
bet
476
-
Yasin, 83
477
Zâriyat, 56
478
Ankebut, 60
322 MESNEVİ DERSLERİ
âle
olsun!
ni -
vanlar âlemiyle ve kendi muhît onda olup bitenleri görmesin
âlet
di rmesin?
- nutfeyi alaka,
-
-
- o iskelete et giydiren,
-
- e Alîm, Ba-
-
vîr eden,
- -
sar
hâlle -
et
da
et
âlemleri bilmesin?!
- -
vu r ve do-
kunul
-gafletin sebebiyle-
kör
-
gü
- َُّنُّ ْالخَا ِلقُّين َ ّْللاُُّاَح
ُُّ س ُّ ُّك َ َفَتَب
َُّ ار ce-
479
diye nutka gelen letafetini tefekkür edenlerin,
ُُّ ُّيفُّ ْالخَب
- en yüksek sesiyle ير ُُّ ُّقُّ َو ُه َُّوُّاللَّط
َُّ َنُّ َخل
ُّْ الَُّيَ ْعلَ ُُّمُّ َم
ُّ َ اYaratan bilmez mi?
479
ZEHRE 323
480
O, Latîf- da dikkatle
dü
gör
hay
mu zannediyorsun?
481
ba En
iyi
482
Der - gibi haps
denilir:
leri-
lin-
manlar ve
had -
het -
koy
sen ask
daima kanunu penceresinden hassaten sana nazar ediyor ve kanununu tatbik
edenlerin gözleriyle seni görüyor. Bahusus sultan da, mücerret kanunu gibi
480
Mülk, 14
481
H
muhte
482
- -
mektir. Nitekim misaldeki a -
324 MESNEVİ DERSLERİ
mad -
ti-
yaç
me-
le
et
-
tuf
bü
et.
Bil ki: - -
483
ta
mi
-
-
-
-
- -
he
kitapta var demektir.
-
- Gaybî ve
-
-
dur:
-
ri, mâ â
nun lezzeti ancak vazifesinin içindedir. Kendi-
ne mâ
.
483
ZEHRE 325
Bil ki:
Sâ
her
ke -
re-
kir.484 Öyleyse,
-
- -
tur.
485
484
485
Dokuzuncu Nota
486
-
mah -
mah reisi ve hilkat- na-
Al-
lahü Ekber -i gaybda ittihad ettikleri
gibi, âlem- âdette dahi birbiriyle ittihad edip içtima etse; Küre-i Arz tama-
Al-
lahü Ekber
Ekber demeleri, Küre- Allahü Ekber kmüne geçiyor. Âde-
- -i kübraya
maz Allahü Ekber -i Müker-
re -i Arefe diliyle Allahü
Ekber diyerek, o tek kelime etraf- -misal
Allahü Ekber kelimesinin aks-i sa-
dâ Allahü Ekber ma-
mahlûk
be - celâl -
dince hamd ve tesbih ve tekbir edip ve mevcûd
bize bu i ubudiyeti ders veren Resul-
üm
ZEHRE 327
34.Ders
488
Cenâb- -
âyi
ikti
nu la-
la-
ra müteveccih ol, dur.
-
tir.489
: Su gibidir; görünür, hissedilir, lâkin parmaklarla tut -
da hayalâttan tecerrüd etmek, külliyetle ona dalmak gerektir. Tenkid par-
mak - -
tihaz etmez.
: Hava gibidir; hissedilir, fakat ne görünür, ne de tutulur. Ona
kar nesîm
mu
eliyle baksan, tenkid ile el atsan, o yürür gider; senin elini mesken ittihaz etmez,
olmaz.
ise: Nur gibidir; görünür, fakat ne hissedilir, ne de tutulur.
Öy zü-
nü ona tevcih et, bekle; belki kendi kendine gelir. Çünkü nur; el ile tutulmaz,
parmaklar ile
maddî elini uzatsan ve maddî mizanlarla tartsan, sönmese de gizlenir. Çünkü
öy
mâlik ve seyyid kabul etmez.490
488
Onuncu Nota
489
-
490
-
ma misal olabilir.
328 MESNEVİ DERSLERİ
491
KU
- -
Çün - -
-
tekra
harf
Nak -
Bu cezâlet- -
ُِّ ُُّّال ُم ُّْل
re-i Amme ve ك ْ قُ ِلُُّّاللُّ ُه َّمُُّّ َما ِل َك 492
493
RABITA-
Biliniz ki; ben hilaf- -
me münacât
yaz
söylemesinin kabulünü rahmet-i ilâh
had
kâ -
494
-
gül
uyku münacât ve niyaz Arabî
ya meâl
Ey Rabb- - - -
kalan, elem verici günahlar, zillet verici elemler, dalâlet verici vesveseler kal-
hacâletli yüzümle kabre ya la -
-
491
On birinci Nota
492
Âl-
493
On ikinci Nota
494
Bu risalenin te'lifinden onüç sene evvel.
ZEHRE 329
tiyar -
na - - -ül âbâd yolunda ku-
rul
ol - gider ve fâni-
mevcûd
göçüp gider, kaybolur. Hususan benim gibi nefs- -
tiler. Senin
mel
-Aman, el-
Aman! Yâ Rahman! Yâ Hannan! Yâ Mennan! Yâ Deyyan! Beni çirkin günahla-
- -
ve hâ-
li
- Kerîm -
ve masnuun ve abdin hem âsi, hem âciz, hem gafil, hem cahil, hem alîl, hem ze-
hâl
rah -
kemâl-i rah-
metin
Çün
495
er gelecek
330 MESNEVİ DERSLERİ
ka
Sen
يكُّلَ َكُّ
الَُّش َِر َُّ كُّ ُّتُّ َوحْ َد َُّ الَُّّا َ ْن َُّ
الَُّاِلُّ ُّهَُّاِ ُّ
ُّ
ْلخ َرةُُِّّ َُّوُّفِىُّ ْالقَب ُِّ
ْر لُّ ْال َكالَ ُِّمُّفِىُّاْ ِ آخ ُُّرُّ ْال َكالَ ُِّمُّفِىُّالد ْنيَاُّ َُّوُّا َ َّو ُُّ ِ
لُّ ُِّ
ّللاُّ سو ُُّ نُّ ُم َح َّمدًاُّ َر ُ الَُّّ ُّ
ّللاُُّ َُّوُّا َ ْش َه ُُّدُّا َ َُّّ الَُّاِلُّ ُّهَُّاِ ُّ ا َ ْش َه ُُّدُّا َ ُّْ
نُّ ُّ
َّ 496
سل َُّم علَ ْي ِه َ
ُُّّوُُّّ َ صلَّىُّّللاُُُّّتَعَالَىُّ َ ُّ َ
496
ahi
)üzerine olsun.
ZEHRE 331
35.Ders
KÜÇÜK CANLILAR
Bil ki: -
küçü
-
-
-
kü -
ca tecelli eden, çekirdek ve meyveye de tecelli eder.
ahibinin
isim
özel -
497
u
Al di-
ril
sen
- kendi âlemlerinde hamd ile Seni tesbih eden,
-
-
497
332 MESNEVİ DERSLERİ
manevi bir K -
-
riy
-
ci -
bi
-
- bakanlara fayda
vermez.-
sa
-
nevvü eder, faydalar
olan
sû -
Cenâb- kem-
betle
meyve ve çekirdek, arza nisbetle bitki ve hayvan, âleme nisbetle insan ve pey-
gamber, insana nisbetle kalb muhît üzerinde tecelli
eden bütün isimlerine muhtasar bir numune ve câmi bir mazhar olur.
cihetiyle Vahidiyete
ret eder.498 -
mi seyyare
rengiyle
zi
gi
498
Küll - - -
499
Nahl, 60
ZEHRE 333
- kem-
mel inayeti, en ekmel rahmeti, en dakik hikmeti ile âlemden arza, ondan can la-
mevcûd
Her mevcûd -
zil-
-
kalb -
nun tahkikini istersen bak!
-
â âliki
olan Hayy-
ka
do ka-
la
çoktur.
ُّالَُّّ ُه َو َُّ َِو َماُّيَ ْعلَ ُُّمُّ ُجنُو َُّدُّ َرب
ُّ ِكُّا
500
-
501
H
334 MESNEVİ DERSLERİ
502
ancak
Bu nazarlar,
- -
lekler,
- ler,
-
- mevcûdata aittir.
mevcûd
ola
seyretmektedir.
-
ilâhî
fek-
sa
El-cevap: -
-
-
lez
ha
kimselerin, - -
iba
bi -
nez-
-
-
rürler.
-
cek -
ha
düz -
la lerindeki
na
502
Müddesir, 31
ZEHRE 335
ince güzellikl
-
- son derece cezbedici zinet,
-
- ve taarrüfler,
- kasdi nimetler,
- mler,
- -
-
-
kas
sa
-
hip lî bir bedahetle bili-
nir.
tesbih eder.
503
503
336 MESNEVİ DERSLERİ
ni
- küçüklük,
- gizlilik,
- da-
ha artar, mahlûkiyet ve
mas
-
run -
vetlidir.
bu
du -
âmiiyeti o dereceye
504
santralde vilayette -
ni -
ley
uygun hareket ederek kullan.
504
ve ce-
ZEHRE 337
ni mümkündür. müjdesi,
505
bazan en
ZAM
Bil ki: -
retin-
505
beraber
338 MESNEVİ DERSLERİ
36.Ders
HATEM-
Bil ki: Nübevvet-
de -
kemmeli -
biyet
ُّش ْىء ُ بِيَدِهُُّّ َملَ ُك
َ ُُّّوتُُّّ ُك ِل 506
ُّ شُّا َء
ُُُّّّللا َ َُّنُُّّاِالَُُّّّا َ ْنُُّّي
َ شُّاو َ َ َو َماُّتAllah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. 511
506
Yasin, 83
507
Hûd, 56
508
Zümer, 67
509
Âl-
510
Hadid, 3
511
512
Kâf, 16
ZEHRE 339
bir mert -
513
-
Z -i sermed isterim.
Hiç ender hiçim, fakat bu mevcûd
Lezaiz ger
Zevalinde çok elem gördüm.
Vücud desen onu giydim,
Ah! Ademde çok azap gördüm.
Hayat desen onu Onsuz,
Azab ender azab gördüm.
Evet, vakta Onun nuru,
513
Kur'anda lan nimetimi tamamla-
buyrulur. (Maide, 3)
514
-
ha -
340 MESNEVİ DERSLERİ
Kemâl ayn-
Ömür nefs-i hevâ gördüm.
Amel ayn-
Emel ayn-
Vücudu pür- adem gördüm.
Visal, ayn-
Terk-
O nur ile cenneti dünyada gördüm.
Bütün emvat birer zîruh göründü.
515
- - -
- - Azim, I, 24; Sabuni, Re -
u'l- Beyân, I, 25.
ZEHRE 341
-
-
eden...
-
dayet- -
âle -
ve
-
aç
- lutla-
Önümdeki mevcûd -
(onlar da) ka -
342 MESNEVİ DERSLERİ
516
(Âmin)
bul
sön bar-
bar-
-
la
ay
gör
Mehasin ve cilveleriyle tezahür eden cemâl ise teceddüdünde ve
ay kemal-
Aynalar ve mazharlar ise
bit
cemâl ve hüsün sahiple-
ri
bul
den gasp
etti
-
u akletmiyor musun?
Fâlik- - nevâ
zâ
- sonra
gi
- sonra bu senen kurak bile geçse, mevsim ve senelerdeki teceddüd eden ih-
san
516
Bakara, 257
ZEHRE 343
- misal âlemi ve
ber
- -
-
met-
-
me -
rahlan.
-
yat edecek? Se
Bun -
ced
Bu daireler küçüklük ve büyüklük itibariyle f
yü yük-
-
ki
bu dairelerde olup bitenler, gelip geçenler, celâl ve ikram sahibi,
eze
te
birer ayna, birer makes, birer m mes-
-
kalb cemâl
güne birer nimet
ol
cemâl ayetlerinden biri leme-
sidir.
hüsnünün ayetlerinden biri - -
517
Buradaki ra-
Öyle ki sen,
-
-
-
Allah ise,
- Onun kudret ve serveti hadsizdir.
-
-
-
-
-
- Ceberutunda ve rububiyetinde -
dir.
-
na-
se
518
kud
nok
ZEHRE 345
ER
-
neden! Bil ki:
Mesela rivayet ediliyor ki, -
ri
-
de -zikredilmese de-
var
-i mümkinedir.519
min-
de, iht
ha-
yetsizlik ciheti görürsün. Bu, abdin
onlara ziyade gelir. Mesela rivayette var ki: -
520
sav-
- - Al-
la
demektir.
cel-
li -
leri
519
müm
520
346 MESNEVİ DERSLERİ
veh-
Sekizinci Risale
ZERRE
348 MESNEVİ DERSLERİ
37.Ders
K
Bil ki: Bu risale, riyakâr nefs-
ra
ya -
ti -
de ise bu da zail olup, kalb
Bun ri-
ne cesaret ediyorum.
Remizl -
kündür. Zâten ُُّ ال ُّيُتْ َر
ُك ُّ ُكل ُّه َُّ ُّ ُك ُّكل ُّه َُّ ُّ َما
ُُّ ال ُّيُد َْر
bütü
-
ُّ يم
ُِّ ُّالرح
َّ ُّن
ُِّ ُّالرحْ م ُِّ ُّبِس ُِّْم
َّ ُّّللا
SALÂT U SELÂM
di
-
lundu ki, sesini
Sen kendisine dedin. O da -
521
diye nida etti. Öyle ki, bütün zamanlara ve mekânlara sesini duyur-
ni istila etti.
521
Bakara, 21
ZERRE 349
âbi
as medi -
alimi -
522
vi
- BATIN MUKAYE
Bil ki: daha âlâ ve tam, hayatça daha kuvvetlidir, daha
zinetli, daha ilme mazhar, daha mükemmel, daha güzel ve daha latîftir. Zahir
üze
te âmid ve ölü olup da semere ver-
523
Buna delil:
-
-
-
522
mealimi
523
-
ha mü -
te
350 MESNEVİ DERSLERİ
se
-
de in
Muhtar-
se tiya-
Tenzih ederiz o
mufas
na le görülen bir malu hud-
dur.
-
den korunup, ilim- irade- sem- basara dayanan hikmetli bir kast ve iradenin ce-
ve de-
aber adem cehennemine.. fenaya.. hatta
imtinaa git.
ُّفُّا َ ْل ِسنَ ِت ُك ُّْمُّ َوا َ ْل َوا ِن ُك ْم
ُُّ َاخ ِتال ُّ ِ تُّ َواْالَ ْر
ْ ضُّ َو ُِّ سمُّ َوا ُُّ نُّاُّيَا ِتهُُّّخ َْل
َّ قُّال ُّْ َو ِم
ayeti, h
eder.524
ÜNLÜK
Bil ki:
524
Rûm, 22. Hikmetin ilk tecelli mertebeleri, ayette nazara verilen gökler ve yer, son
te -
yerle i
da ilgilenmektedir.
ZERRE 351
-
böy
için
hük
ca
El-cevap
Evvela -i
Eze
üs a senin par-
ma -
tidar bulunmak gelirdi. Bunlar gibi letaifin
iki
: Kader bir miktar ve bi -
ka
- cüz-
-
- ölçüde,
-
-
hi
mer
el
Bil ki:
ça delâletinle sen:
-
- Bir ilm-
-
- Sen
-
-
- le-
yen bir kaderin sûretisin.
-
352 MESNEVİ DERSLERİ
dö â
te -
ter
-
zer:
za-
-
- n gemisine
526
yük
- ÂLEM
Bil ki:
-
kir
Bun
oldu
müddeti az
Çünkü burada o bedenden istifaden yüz sene olabilir. Bu da yüz hurma çe-
525
ölü
526
Âlem- mes'ele-
lerini an -
lerimiz bu mes'ele
ZERRE 353
kir
bun -
kir ansa, o takdirde kocaman yüz hur-
ta-
527
ye
NEFS-
Bil ki: n kendini kader
say -
-
üs - ecnebilik -
-
528
eden ken
Öyle görülüyor ki, nefs-i emmare deve -
bi
bu
Bil ki:
gafleti devam ettirir. Kella! Bilakis onun maküsüdür. Böylece - -
sa- ahireti tasavvur etmek sûretiyle fenay- -
kur fe-
tin yat-
tay
Ço
hatta hebaen mensur gider. Bir vechi de ahirete bakar, kökleri onun
mut
527
Hutame, cehennemin isimlerinden biridir. Bkz. Hümeze, 4- 5. Hatab
an
528
-
raza mey
354 MESNEVİ DERSLERİ
ay
tu-
529
rur. Çünkü îdir.
-
Bil ki: - -
lesinde mucibe- -
Çün ür, tecezziyi kabul et-
mez.
Ya o, ya bu.530
- -
-
r ya da gayr-
Sâ -
ha
-
- mutlak olarak
-
R
Bil ki:
vü
ede -
ba
Elhak, masnuda olan -
529
:
ça festaidir:
cerbezecidir. Heva bek An yor-
ma -
va ma-
530
-
Rica
ZERRE 355
ma
on
EBED DUYGUSU
Bil ki: Nefs-i nâ
531
te
Öyleyse -
def ol ki, seçkin
ola -
a-
na ve yüzüne -
bin
bi !
Bil ki: -
bepler, -tarîk- -
ula
-
- tad alma merkezi
-
َ ُُّّظ ْلم
ُّع ِظيم ُ َُُّّالش ْر َكُُّّل
ِ إِ َّن 532
ÎCAB-
Bil ki: Âlem bir dükkân ve ilâhî bir depodur. Onda her türlü dokuma ve tarz,
lu-
sefe-
531
532
Lokman, 13
356 MESNEVİ DERSLERİ
533
ci tmek sûretiyle îcab-
Bil ki: - -
lâp eder.534
tebeddül eder.-El-iyazu billâh.-
Bil ki:
getir
ziya
Öyleyse, re-
kir.535
Bil ki:
-
533
- -
mey -
deyi verenden iradeyi se
534
,
seyya-
re - baba olmasa çocuk
ol lun-
ma
535
de olmak, tam bir dikkatle
mes'eleleri takip etmek gerekir. Ama biri tutar da hiç bir gayret göstermeden âlim olmak
is
ta -
-
lar
olu -i Kur'aniye nur-
la-
rünü-
ZERRE 357
536
-i ezelinin te-
cel
deh
- -
- -
-
künü onlara taksim ediyor!?
Evet, insan gerçekten de çok zalim ve çok cahil!
ALLAHIN RIZASI
Bil ki: -i salihle
-
aciz
sul
riçtir.537
536
Ay, bizâ -
537
ma-
makla birlikte, her ikisi de Onun izniyle meydana gelmektedir. Allah dilese, âlemde kü-
olur
r. Yoksa - -
ehl- -i ilâhidir,
358 MESNEVİ DERSLERİ
Bil ki: - -
rinde de benzemez. Mesela, hads- -
- uzak, az- çok, küçük- büyük, fert- -
K
hü-
YALANCI KALB
Vicdan, nefis için ya
-
nd
Bil ki:
538
ol
-
san evvela bu âlemden daha -
538
539
Hz. Peygamberin -u Muhammedî
gel
gön
ZERRE 359
38.Ders
ُّ يم
ُِّ ُّالرح
َّ ُّن
ُِّ ُّالرحْ م ُِّ ُِّبس ُِّْم
َّ ُّّللا
Bil ki:
gün
miskin bir mümkine
müm -
hab-
beti; - -
cel a asla izin vermez.
asarrufat, hem iç içe, hem de
bir
bi -
mizi de idare ediyor.540
le -
man
ay asarruf-
göz -
ce kinlerin-
den birinin bir uzvundaki bir hücrenin bir zerresine müdahale edemez.
el -
mü de yazar, onlardan seni hesaba çeker.
540
beraber her bir masnuda, hatta her bir zerrede sezilen ve görülen mutlak tasar-
ruf, muhît kudret ve basîrane hikmet; ayettir ki:
- i birdir.
-
-
ir tevzi, kuv-
ve
Hâlbuki -
- vücud -
in
K
Bil ki:
çok
ay
fay -
ma r bir bürhan ve parlak bir ayettir.
CÜZ -
Bil ki: -
-
rum
ka mevcûd
541
541
-
ZERRE 361
Bil ki: -
ler, nisbi veya hakîk
542
Çünkü esma-
Al -
mevcûd -
ha
-
la
vücud da
Bil ki: - -
tarz
son -
ka
Bunu dikkatle
Bil ki: -
esin.
-
im- ri-
543
yor, ismiyle- r
542
Bkz. Büruc, 20
543
kazandan herkese
da -
te
362 MESNEVİ DERSLERİ
-
cibtir.
Bil ki: - -
lak -
- vücuda ancak basit bir cüz, ince
-
544
kân eder.
ُّون ُّْ ُقَاتَلَ ُه ُمُُّّّللاُُُّّاَنُّىُّي
َ ُّؤفَ ُك 545
-perest -
çekli
se -u efkâ
tak
ka
e
his
kalb -
zi lun-
ve onu ka-
muh
fark leri-
544
-
muh
ba
545
Tevbe, 30
ZERRE 363
in tahayyül eder.
Öyleyse bu kitap ince-
- eniz,
-
-
Bil ki:
ay
da risine-
ÂLEM-
Bil ki: Namaz
- Âlem-
-
-
-
Böylece mescid
â
GÜNAHLARI TERK
Ey Said! Bil ki:
i zillete atarak le-
ri, büyüklük gösterip bugün azîz iken fazilet sende
bü
mi -
ve
DATMALARI
Bil ki: -
364 MESNEVİ DERSLERİ
hip
-
- sur-
lara tasannua sevketti.
-
546
-
-
ha
َ َوقَُّا
Bil ki: ُّلُُّّ ِنس َْوة 547
ُ تُُّّاْالَع َْر
ُّاب ِ َقَال Bedevîler dediler... 548
-
ye
kuvvetlilerin cemiyeti za-
549
حُّال َجنَّ ُِّةُّ َوفَتْ َح َها ِ ارُّ ْال ِجنَّ ُِّةُّ َو َخ ْف
َُّ ُّاِ ْن ِفت َا،ض َها َُّّ َ اِ ْعلَ ُّْمُّأ
َ نُّفِيُّا ْن ِك
ُِّ س
550
Bil ki:
546
ay -
nümüz
547
Yusuf, 30
548
Hucurat, 14.
549
le-
rinde de
bu -
550
Üstteki ibar -
ler -
1-
fet
2-
kal e
gider.)
3-
ZERRE 365
NÜBÜVÜVVET-TEVHÎD MÜ
Bil ki: Nübüvüvvet-
Çünkü,
- -
ten,
-
- -
dir (a.s.m).
-
551
kî
551
366 MESNEVİ DERSLERİ
39.Ders
ُّ يم
ُِّ ُّالرح
َّ ُّن
ُِّ ُّالرحْ م ُِّ ُِّبس ُِّْم
َّ ُّّللا
-
Bil ki: -i Rububi-
yete ve saltanat- -
fek
on
Evet, insan -bu kadar cahillikleri ve zulümleriyle beraber- câmi bir istidat sa-
hi -
bi
mut -
dairelerinde - -
uru olsun.
-
Ay
kal - âbâd yolunda refakatini istilzam eder.
Evet, çiçeklerin yüzlerini süsleyen -
ler
mef
- âlemin yüzünü bu cazip zinetle süsleyen,
-
-
- -
Bil ki:
-
- - vücud
- Kâmil-
-
saâdetin zirvesi ve hakîki lezzettir.
Öyleyse
-
- benim tamam
- bütün kevn
552
-
KÜÇÜK CANLILAR
Bil ki:
Nef ta -
-
ya - la-
552
368 MESNEVİ DERSLERİ
KUDRETT
Bil ki:
ac
vermez.554
Bil ki:
- -
mesiyle de nehirle birdir.
-
- rdir.
-
esma-i
hüs
isminin;
-
i
ay
553
554
sa-
-
ra
ZERRE 369
Bil ki: -
vak
Bu sebeptendir ki, faaliyet kuvvetli bir lezzettir ve hâlden hâle çevrilmek, -bir
elem ve musibet bile olsa -
Teessürat ve teellümat bir cihetten çirkindir, ama çok cihetlerden güzeldir.
Çünkü vücudun nuru olan hayat, teessürlerle tasaffi eder, süzülür ve elemlerle
555
ci
-
za-
haya-
re-
-
metlerle dolu olan tecellilerinin hukukunda ona muaraza edecek derecede bir
hak vermez.
-
Bil ki: Hiç mümkü
ÂT
Bil ki:
Ni -
ri
Böylece, esma-
-
-
555
24. Mektub
556
370 MESNEVİ DERSLERİ
doku-
yö
in
- peygamberlerin seyyidi,
- müttakilerin önderi
- ve âlemlerin Rabbinin habibidir.
557
Bkz. Aclûni, II, 164
ZERRE 371
Hâtime
Bil ki:
558
bun
559
bun
ve -
far
ارُّت َاُّ َُّواُُّّنَ َُّدا َُّمُّت َا! س َُّ خ َُّس َُّرُّت َاُّ َُّواُّ َُّ ح ُّْسُّفَاُّ َُّواُّ َُّ أيُّ َُّواُّْه)ُّ َُّواُُّّا َ َُّ ( ُّْ
شُّبَاُِّبيُّ، حُِّتيُّ َُّو َُّ ص َُّّ حُّيَاُِّتيُّ َُّو ُِّ عُّلَىُُّّت َضُِّيي ُِّعيُُِّّل ُّعُ ُّْم ُِّريُّ َُّو َُّ َُّ
ض َُّّرُِّة، الزاُِّئُّلَ ُِّةُّ ُّْال ُُّم ُِّ تُّ َُّّ سا ُِّ بُّ َُّو ُّْال َُّه َُّو َُّ اصيُّ َُّوالذُُّّنُو ُِّ ُِّفيُّ ُّْال َُّم َُّع ُِّ
آالمُّا ً.
ضيُّآُّث َامُّا ًُّ َُّو َُّ مر ُِّ شُّْيُِّبيُّ َُّو َُّ انُّ َُّتُُِّّفيُُّّأ َ َُّو ُِّ ورث َ ُّْ فُّأ َ َُّ
بُّ ُّْال َُّم ُِّر ِ ُّ
يضُّ س َُّو ُِّدُّ َُّو ُّْالُّقَُّْل ُِّ ج ُِّهُّ ْالُّ َ ُّْ لُّ َُّو ُّْال َُّو ُّْ لُّالُّث َُِّّقي ُِّ َُّوُّأ َُّنَاُُِّّبهُّ َُّذاُّ ُّْال َُّ
ح ُّْم ُِّ
نُّالدُّنُّيَاُّالُّفَاُِّنَُّي ُِّةُّ . ي ُِّ ُِّم َُّ قُّ ْالُّ َُّبَ ُِّد ُّ فرا ُِّ بُّ ُّْالُّقَُّْب ُِّرُُِّّلُّْل َُّ إلىَُُّّبا ُِّ مُّت َُّقَ ُِّربُُّّ َُّ
سوُّقُواُّ َُّذاُّ ُّْال ُُّم َُّراُِّئي! ُّ انُّ ُُّ ير ُِّ الن َُّ إلىُّ ُِّ لُّ َُّرُِّبيَُّ ُّ: ُّفَُّيَاُّ ُّذُُِّليُّإ َُّذاُّ َُّماُُّّقَا َُّ
كُّ . ابُّ َُّرح َُّمُِّت َُّ الَُُّّّبَ ُُّ جُّأ َُّإ ُّ الُّ َُّمُّْن َُّ الُّ َُّمُّْل َُّ
جُّأ َُّ َُّو َُّ إلُّـ ُِّهيُّ َُّ
Ömrümü, masiyet-
558
559
Hicrî 300 - met-
372 MESNEVİ DERSLERİ
اصيُّأَت َ
َاكُّ ُكُّ ْالعَ ِ ع ْبد َُّ إِلُّ ِهيُّ َ
ع َُّ
اك بُّ َوقَ ُّْدُّ َد َُم ِقرُّا ًُّبِالذنُو ُِّ
اكُّأ َ ْهلُّ نُّت َْر َح ُّْمُّفَُّأ َ ْن َُّ
تُّ ِل َذ َُّ فَإ ِ ُّْ
نُّيَ ْر َح ُّْمُّ ِس َو َُّ
اك نُّت َْط ُر ُّْدُّفَ َم ُّْ َوإِ ُّْ
etti.
560
تُّ ُخو ُّْدُّ ُُّمــُّْنــ َف ِع َل ُّْم ُّ بُّ ِز ُگنَاُِّهُّ ِز ْش ُِّ يَاُّ َر ُّْ
َجي َل ُّْم ُّاَ ُّْزُّ َق ْو ُِّلُّب َُّْدُّوفِعْ ُِّلُّب َُّْدُّ ُخو ُّْدُّخ ُِّ
ضيُّب ِ ِد َل ُّْمُّ ِزعَا َل ُِّمُّ ُقدْسُّبَري ِ ُّْز ُّ َُّفــُّْي ِ
حوُّ َش َو ُّْدُّ َخيَا ُِّلُّبَا ِط ُّْلُّ ِز ِد َل ُّْمُّ
تَاُّ َم ُّْ
560
ZERRE 373
-
وسُّأ َ ْه ُّ
الًُّ ْتُّ ِلل ِف ْر َد ِ ُّ ِإلُّ ِهيُّلَس ُُّ
َارُّ ْال َج ِح ُِّ
يم ُّ علَىُّن ُِّ الَُّأ َ ْق َوىُّ َ
َو ُّ
بُّ ِليُّت َوبَ ُّةًُّ َوا ْغ ِف ُّْرُّذُنُو ِبي فَ َه ُّْ
يم ُّبُّ ْالعَ ِظ ُِّ كُّغَافِ ُُّرُّال َّذ ْن ُِّ
فَإِنَّ َُّ
374 MESNEVİ DERSLERİ
TAKRÎZ
-
561
dir.
ُس ْب َحانَ ُّه
ُ ُُِّّباس ِْم ِه
562
nük
Bu nükteleri ancak Melik-
edebilir.
Bu da, letaif-
ha
bilirim:
- -
- -
le -i
Çindir.
O eserlerin bahislerindeki menbalardan öyle bir âb- -
el ona ol-
sun.
561
1884 - -
tan miin-
bulundu.
562
ZERRE 375
fü
ça
zorluk gayr-
ele
-
- kaziyelerdir.
-
ol
- -
lar dil -
me-
mektedir.
-
tem
El-
376 MESNEVİ DERSLERİ
Dokuzuncu Risale
ŞEMME 377
40.Ders
Birincisi: -
ra-
la -
ait olanlar, sadece
Bu ri-
-
Üçüncüsü:
nef -
rur rüyo-
- uyuptur. Ne kîkatte
na
-
Lâ -
lûb -
Dördüncüsü: -
-
378 MESNEVİ DERSLERİ
gelen feyizlerdir.
kalb lla! Bun-
kalb la-
-
ve kalb sa-
lihlerin
gönderilsin.
Yedincisi: -
tana
Sekizincisi:
563
de - -
-i had-
si
563
ŞEMME 379
ُّ يم
ُِّ ُّالرح
َّ ُّن ُِّ ُّالرحْ م ُِّ ُّبِس ُِّْم
َّ ُّّللا
ُّين َ سيِ ُِّدُّ ْال ُمر
َُّ س ِل َ ُّسال ُِّة
َ ينُّبِ ِر َُّ علَىُّ ْالعَالَ ِم َ ُّعلَىُّ َرحْ َمتِ ُِّه َُّ بُّ ْالعَالَ ِم
َ ُّين ُِّ ِ ُّا َ ْل َح ْم ُُّد
ُِّ ّللُّ َر
ُّ ُّ..ين َُّ صحْ بِ ُِّهُّأَجْ َم ِع َ علَىُّآ ِل ُِّهُّ َو َ علَ ْي ُِّهُّ َو ُّ ُّصلَّى
َ ُُّّللا َ ُُُُّّّم َح َّمد
564
-
ُّالَُّّ ُه َو َُّّ الَُّ َر
ُّ ِبُّإ ُّ
Çünkü
-
ُّالَُّّ ُه َو َُّ الَُّ َما ِل
ُّ ِكُّإ ُّ âlik yok)
- Nebatat taifeleri -
َُّ الَُّّ ُه
det eder ki: و ُّ الَُّ ُم َد ِب َُّرُّ ِإ
ُّ
- eder ki:
الَُّّ ُه َُّو َُّ ِالَُّ ُم َرب
ُّ يُّ ِإ ُّ
ede -
mayüzleri ise, Kâtibin irade ve hikmetini belirliyor.
-
ُّ ف ُّفِي ُّ ُّْال َح ِقيقَ ُِّة ُّ ِإ
ُّالَّ ُّ ُه َو َ َ الَ ُّ ُمت
َُّ ص ِر ُّ
yok)
tekvin -
- gelir.
564
a
âle
hâlindedir.
380 MESNEVİ DERSLERİ
mut vücud -
di.
- Bütün hücrelerinin bütün zer
ُّالَُّّ ُه َو ِ الَُّن
ُّ َاظ َُّمُّ ِإ ُّ
-
ُّالَُّّ ُه َو
ُّ الَُّ ِإلُّ ُّهَُّ ِإ
ُّ
Çünkü esirin besa -
tisali böyle iktiza eder.
566
-
- re-
ke
-
deki hissen, harmandan bir dânedir
567
565
566
pet
ra
hat
567
ŞEMME 381
se -
bet
568
Bil ki:
rahîmane, intizamla ve
mey -
ha
Öte yandan,
- -
-
fark -
ki: Vücud; Hayy, Hafiz, Bakî isimlerinin tecellisiyle ebedî devama müncer olur.
-i ilâhîden bir re-
mizdir.569
MUHAFAZA DÜSTURU
Bil ki: -
bi
ed
-
ma ha-
fa -
568
569
570
382 MESNEVİ DERSLERİ
yan olarak, ebed yolunda salimen ölümün üzerinden de atlar ve onun pençele-
571
rin
-
â ka-
572
nu - -
Bil ki:
va -
ma
hariç rektir-
573
Keza, sendeki -
ma
-
rek istilzam eder.574
Bil ki: -
-
gibi,- nur ne derece lat
mevcûd
böy dü-
571
- e
bir beden- va-
-
572
Bkz. 29. Söz 2. Maksad 1. Esas
573
574
sa -
ŞEMME 383
575
Hem der:
576
se
ra-
Hem der:
َو ْال ِجبَا َلُُّّأ َ ْوت َادًا 577
-
578
kesinden parçalan -
me
ram-
par
575
Rûm, 22
576
Âl-
577
578
Bkz. Mülk, 8
384 MESNEVİ DERSLERİ
olan
.579
-
tak
Bil ki:
LARI
Bil ki: ad-
- merkezlidir. Dik-
kat -
lan girmekle hepsinin
hep -
BÜYÜK ÂLEMLER
Bil ki:
579
- -
nu
vas -
580
ba
ŞEMME 385
ra-
-
dir.581
alan Rububiyet- -umumuna
- bir kelime, bir kelâm veya bir kita-
çu -
âmid, müh-
mas
ALLAH VE ÂLEM
Bil ki:
Rab
582
Rab
Ey insan!
sivri
Çünkü -o latîf, masum mahlûkat- -
-
583
Çünkü
Bil ki:
Na
-
ma
581
582
583
Maide, 45
386 MESNEVİ DERSLERİ
Bil ki:
ül - -
in temeli tamamen çürüktür.
.
a
ba ki harikulâdeleri gösterir.
Bil ki:
bir
gü
- za-
BAST-I ZAMAN
Bil ki: El- - ra -
nin bir günde Fütuhat- li-
- - -
na
nki bir
se -
olurdun. Ehl-
ömür uzar ve zamanla
ŞEMME 387
milleri olan bir saat tasavvur olunsa; o saatin millerinden biri saatleri, biri daki-
ka -
da en evvelki milden tut ta en sondakine kadar bütün millerin birbirine nis-
be -
rün le-
-
Hareket za-
ma , harekette cari
olan durum zamanda da caridir. Öyleyse ruhu cismaniyetine galip olan bir veli
-
ge-
dir.
var
Bil ki:
sen ber-
Câmid ve ölü olan kök ve dallar nerede, böyle bir ilim nerede?
le-
rin birer borusu gibidir.
388 MESNEVİ DERSLERİ
41.Ders
ُّ يم
ُِّ ُّالرح
َّ ُّن
ُِّ ُّالرحْ م ُِّ ُِّبس ُِّْم
َّ ُّّللا
Bil ki:
arala
Hayat ne kadar -
per
ehl-i kalb
ehl-i nefis ve hevâ
-
sin unutup
kör olur. Onun gibi,
kim
ilim zannet
Câ
ara
feza -
iyle
gü
Onun gibi, iman ve tevhid nuruyla bakan kimse âlemi nur, ünsiyet, tahabbüp
görür.
-
ŞEMME 389
dal urumda..584
la -
-
cis
se
zorlanmaz.
fâ
-i emel ve ebed
iste
Bil ki: -
585
mak Hak Sübhanehu emanet cihetinde insana âlemin bü-
-
584
, Nur sûresi 40. ayetten mülhemdir.
585
sa
586
390 MESNEVİ DERSLERİ
Rububiyeti hayalîdir.
-
de
gibidir.587
- vücudun muhît
yi böyle bilse ve iz an etse, ن ُّزَ َّكاهَا َُّ َقَ ُّْد ُّأ َ ْفل
ُّْ ح ُّ َم Nefsini tezkiye
eda eder.588
-
var
mu
farazi mâlikiyeti sona erer. O zaman ene, semekiyetten hababiyete döner.589
mana- â -
, ساهَا
َّ ن ُّ َد َُّ َوقَ ُّْد ُّخ
ُّْ َاب ُّ َم
zi dâhil olursun.590 -
la
cu-
dunu yutar, hatta bütün vücudun ene olur.
587
Termo -
de -
- - me-
mize yar
588
589
ama ka -
-
-
la sembolize edil
ol
590
ŞEMME 391
591
hâli
ken
-
ren
apa karan
kap
metti-
ler.
-
-
ran
meyvelerini verdi.
- -
kuvve-i behimiye
hüs
591
met-
392 MESNEVİ DERSLERİ
meyve verdi.592
Kuvve-
Kuvve- Vaci-
- vücud
in
ُّون ُّْ ُقَاتَلَ ُه ُمُُّّّللاُُُّّاَنُّىُّي
َ ُّؤفَ ُك 593
Bil ki:
görmek ve riya -
gi
eder, tekebbüre niyet onu izale eder, feraha niyet onu uçurur, gam ve kedere ni-
yet onu tahfif eder ve hakeza...595
592
-
mü
büyük üstte mezkûr durumlar gibi vic-
da
ŞEMME 393
NUR-U MUHAMMEDÎ
Bil ki:
-âlem
ol -
giy -
rinde yeti kirde-
596
ُّينُُّّ.
ُّم َ ُُّّالعَُّالَ ِب ُّْ ُُّّر ِ ُّيب َُّ حبِ ُ ُّينُُّّو َُّ ُّامُّال ُُّمُّت َّ ِق َ ُُّّوُّإ َم ُّْ ُّين َ س ِل َ ُّر َُّ سيُِّ ُد ُّْ
ُُّّال ُم ُّْ ُّوُُّّ َُّ ُه َ
ُّرُُّّ، ْ
ُُّّالُّقَ َم ُ َ
ُّقُُُّّّلهُ ُّ ش َّ ُُّّ،و َم ِنُُّّاُّْن َ ُّر َُّ صُ ُُّّالُّبَ َ ْ
غ ُّ ُّاُّزُّا َ ُُّّو َم َ ُّاج َُّ ْ
ُّر ِ ُّم ْع َ ُّبُُّّال ُِّ ُّاح ُ ص ِ َ
ج َُّم ُُّ
ل ْ
ُُّّوال َُّ
ع ُّ ُّرُّا ُ ُُّّوالذ َ
ع ِ ُّج ُّذ ُ ْ ْ
ُّبُُّّوال ُِّ ْ
ُُّّوالذئ ُ ُّي ُِّ َّ
ُُّّوالظ ْب ُ
ضُّب ُّ َُّو َكُّل َُّمهُُُّّال َ َّ
ُّرُُّّ، ش َج ُ ُُّّوال َُّم َد ُرُُّّوال َُّّ ْ
ُّر ُّ ح َج ُ ُُّّوال َُّ ْ
جُّبَ ُل ُّ ْ
ُّوال َُّ
ُّ
ُّرُُّّ، ُّوث َ ُِّال َك ُّْ ْ
صُّابُِّ ُِّع ِهُُّّ َك ُّ ُّنُُُّّّأ َ َ ُّنُُُّّّبَ ْي ِ ُُّّم ْ ُُّّال َمُّا ُء ِ ْ
وُّنَُّبَ َع ُّ
ُُّّالُّي َمُّانُُِّّيَّ ِةُُّّ، ق ِْ حقَُّاُِّئ ِ ُُّّال َُّْ
ُّج َُّم ُع ُّ ُُّّ،و َم ُّْ سُّانُُِّّيَّ ِة َُّ ُُّّالُّْن َ ْ
ق ُِّ ُّالُِّئ ِ ُُّّال َخ َ ُّ ض ُل ُّْ ُّأ َُّْف َُّ
ُُّّالرُّح َمُّانُُِّّيَّ ِةُُّّ، ُّار َّ ُّر ِ ُُّّالُّ َ ْس َ ط ْ ُُّّ،وُّم ُّْهبُِّ ُ سُّانُُِّّيَّ ِة َ ُّح َ ُُّّال ُّْ ت ِْ ُّورُُّّالُّت َّ َج ُِّليَُّا ِ ط ُ َُّو ُ
قُُّّأَُّج َُّم ِع َ
ُّينُُّّ، ُُّّال َخُُّّْل ِ ض ُل ُّْ ُّينُُّّ،وُّأ َُّْف َُّ ُّالصُّ ِدُّي ِق َ ُُّّو ِ ُّاء َ ُُّّال َُّْنبُِّيَ ِ ب ُّْ ُُّّر ُّْك ِ َُّوقَُّائُِّ ُد َُّ
ُّال ُِّمُُّّ، سنَُّىُّبِ ُِّْ
ُّال ْس َ َ ُّج ِد ْ
ُُّّالُّ ُّْ ُُّّال َم ُّْ ْ
ُّز َُّّم ِة ُّ َ
ُّكُُّّأ ُِّ ُّحُّي ِدُُّّ،و َمُّا ِل ُ ُّو ِ علَُّىُّبُِّالت َّ ْ َ ُُّّال ِع ِز ُّْ
ُُّّال ُّْ ُّاء ُّْ ُّام ُلُُّّ ِل َ
ُّو ِ َح ُِّ
ْ
ُُّّال ِق َد ُِّمُُّّ،
ُّان ُّس ِ ُّانُُُِّّّل َج َم ُ ُّر َُّ ُُّّ،وت َ ُّْ
ُّو ِل َُّ ُ
ُُّّال َُّ ق ْ ُّوُّاُِّب ِ سَ ُّارُُّّال َّ ُّو ِ َ
شُّا ُِّه ُدُُُّّّأ ْن َ ُّز ِلُُّّ،و ُُّم َ َ
ُُّّال َُّ ُّار ْ ُّر ِ َ
شا ُِّه ُدُُُّّّأ ْس َ
ُّح َك ُِّمُُّّ ْ
ُّحُّل ُِّمُُّّوال ِ ْ ْ
ُُّّوُّال ِ ْ
ُُّّال ِعُّل ُِّم َ ْ
َُّو َُّمُّْنُّبَ ُع ُّ
ُُّّال ُّعُبُُّو ُِّدُّيَّ ِةُُّّ، ْ
ب ُّ ُّىُّرُّت َ ِ علَ ُُّ َ
ُّقُُُِّّّبُّأ ُّْ ح ِق ُ ا َُُّّْل ُُّمُّت َ َُّ
ُّطفَُّائُُِّّيَّ ِةُُّّ. ص ُِّ ُُّّاال ْ ت ُِّْ ُُّّال َُّمقَُّا َمُّا ِ ق ُّْ ُّال ِ ُّخ َ ُّ ُّقُُُِّّّبأ َ ْ خ ِل ُ َو ُّْ
ُّال ُُّمُّت َ َُّ
ُُّّالُّ َ ْك َُّ
ُّر ُمُُّّ ُّيب ْ
حبِ ُ ُُّّو ُّْ
ُّال َُّ ظ ُم َ ع َُّ ُُّّال َ ُّْ
خ ِلُّي ُل ُّْا َُُّّْل َُّ
تُُّّ ُُّّوأَُّز َكُّىُّالت َّ ُِّ
ُّحيَُّّا ِ ت َُّ صلَ َ
ُّوُّا ِ ض ُلُُّّال َُّّ عُّلَُّْي ِهُُّّأَُّف َُّ
َُّ
ُّاو ُ
ُّاتُّ.س َم َُُّّوُّال َُُّّّض َ ُّر ُ َ ْ
تُُّّال ْ تُُّّ َمُّاُّ َدُّا َُّم ِ ُّر َكُّا ِ ْ
ُّىُّالبَ َُّ
َوُّأن َم ُّ
596
394 MESNEVİ DERSLERİ
O,
- mürselinin seyyidi,
-
- âlemlerin Rabbinin habibi,
- mi ُُّّر
ُص ُّْ غ
َ ُّاُّزُّا
َ َُُّّالُّب َ َُّو َم 597
-
-
-
- O, insanî kemalatta en efdaldir.
-
- -
-
- Enbiya
-
- En yüce
- âlikidir.
-
-
-
-
- Ubudiyetin en üst mertebelerinin sahibidir.
-
- Halil-i Azam ve Habib-
Arz ve semavat devam ettikçe, en efdal salâtlar, en safi tahiyyeler ve en feyizli
be
597
Bu ifade ayetten bir parça olup Necm Sûresi 17. ayette geçer.
ŞEMME 395
598
-salar-
Sensin ey nur-
598
396 MESNEVİ DERSLERİ
DUA
me-
fle-
sey
nez
Ey he
Ey
398 MESNEVİ DERSLERİ
علَىُّ ش ِهيدُّا ًُّ َ ش ْيءَُّ ُّ.ويَاُّ َ لُّ َ صيرُّا ًُّبِ ُك ُِّ ش ْيءَ ُّ،وبَ ِ لُّ َ ش ْيءَ ُّ،و ُم ِحيطُّا ًُّبِ ُك ُِّ لُّ َع ِليمُّا ًُّبِ ُك َُِّويَاُّ َ
ْ
ش ْيءُّ،اِغ ِف ُّْرُّ ِليُّ لُّ َ ُ ً
ش ْيءَ ُّ،و َخبِيرُّاُّبِك ُِّ لُّ َ ُ ً َ
ش ْيءَ ُّ،ولط ِيفُّاُّبِك ُِّ لُّ َ ُ
علىُّك ُِّ َ ً
ش ْيءَ ُّ،و َرقيِبُّاُّ َ لُّ َ ُك ُِّ
ش ْيءُُّّ لُّ َ علىُّ ُك ُِّ كُّ َ ش ْيءُّ،إنَّ َُّ نُّ َ ع ُّْالَُّت َ ْسأَلَنِيُّ َ تُّ َحتَّىُّ ُّ َطيئ َا ُِّ بُّ َو ْالخ ِ نُّالذنُو ُِّ ش ْيءُُّّ ِم َُّ لُّ َُك َُّّ
قَديرُّ ،
كُّ انُّقُد َْرتِ َُّ ط ُِّ س ْل َ كُّ َوبِ ُ طانِ َُّ س ْل َ درةُُِّّ ُ كُّ َوبِقُ َ لُّ ِع َّزتِ َُّ كُّ َوبِ َجالَ ُِّ عو ُّذُُّبِ ِع َّزةُُِّّ َجالَ ِل َُّ اَللُّ ُه َُّّمُّإنَّيُّأ ُ
الر ِديَّ ِةُّ ، اءُّ َّ نُّ ْالقَ ِطيعَ ُِّةُّ َو ْال َ ْه َو ُِّ ِم َُّ
تُّ ورا ُِّ نُّ ْالقَاذُ َ ط ِه ْرنِيُّ ِم َُّ طانِيَّ ُِّةُّ َو َ ش ْي َ تُّال َّ ش َه َوا ُِّ نُّال َّ نُّأ َ ِج ْرنِيُّ ِم َُّ ارُّ ْال ُمست َِجيريِ َُّ يَاُّ َج َُّ
َامُّ َ َ
ص َد ُِّءُّالغَفل ُِّةُّ َوأ ْوه ُِّ ْ نُّ َ الصدِي ِقيَّ ُِّةُّ ِم ُّْ ْ
كُّ ُم َح َّمدُُُّّّبِال َم َحبَّ ُِّةُّ ِ بُّنَبِيِ َُّ ص ِف ِنيُّبِ ُح ُِّ ْالبَش َِريَّ ُِّةُّ َو َ
ّللاُُّّغ َْرقُّا ًُّبِنِ ْع َم ُِّةُّ ُِّ
ّللاُّ نُّ ِ ّللاُّ َو ِم َُّ اّللُّ َوإلَىُّ ُِّ ّللُّ َوبِ ُِّ ْقىُّ ْال ُكلُُّّ ِ ُِّ لُّ َحتَّىُّت َ ْفنَىُّ ْالَناَنِيَّ ُّةُُّ َويَب َُّ ْال َج ْه ُِّ
ينُّبِ ِح َمايَ ُِّةُّ ُِّ
ّللاُّ وظ َُّ ّللاُّ َمحْ فُ ِ نُّبِ ِعنَايَ ُِّةُّ ُِّ ظوظيِ َُّ ّللاُّ َمحْ ُ ْفُّ ُِّ سي ُِّ نُّبِ َ وريِ َُّ ص ِ ّللاُّ َم ْن ُ
ي ُِّبَحْ ُِّرُّ ِمنَّ ُِّةُّ ُِّ فِ ُّ
نُّّللاُِّ. ع ُِّ لُّ َ لُّشَا ِغلُُّّيُ ْش ِغ ُُّ نُّ ُك ُِّ ع ُّْ َ
Kadirsin.
-i celâlin ve celâl-
kud
e-
miz Muhammedi (a.s.m) sevmek sûre-
tiy
ol
-
n, ni alan, -
n kimselerden ola
lda gidenlerin
yolun
gaf
vet-
400 MESNEVİ DERSLERİ
ي ُِّ َو ِش َكايَتِيُّ . ي ُِّ َو ُح ُّْزنِ ُّ أرفَ ُُّعُّبَث ُّ ْكُّ ْإِلُّ ِهيُّإلَي َُّ
عُّ ِحيلَتِي ُّ ع َّدتِيُّفَاقَتِيُّ َوا ْن ِقطا ُُّ إِلَ ِهيُّ ُح َّجتِيُّ َحا َجتِيَ ُّ،و ُ
كُّت َ ْك ِفيِنِيُّ ، ع ْف ِو َُّ نُّتَي ُِّ
َّارُّ َ ِكُّت ُ ْغنِيِنِيَ ُّ،و َذ َّرةُُّّ ِم ُّْ ارُّ ُجود َُّ نُّبِ َح ُِّ طرةُُّّ ِم ُّْ إِلُّ ِهيُّقَ َ
الًُّ ِلمُّا َُّيُريِ ُُّدُّ .
ئُّيَاُّ ُم ِعي ُُّدُّيَاُّفَ ُّعَّا ُّ شُّ ْال َم ِجي ُِّدُّيَاُّ ُم ْب ِد ُُّ يَاُّ َودُو ُُّدُّيَاُّ َودُو ُُّدُّيَاُّ َودُو ُُّدُّيَاُّ َذاُّ ْالعَ ْر ِ ُّ
كُّع ْر ِش َُّ انُّ َ َل َُّأ َ ْر َك َُّ كُّالَّذِيُّ َم َ ُّ ورُّ َوجْ ِه َُّ كُّبِنُ ُِّ أَسْألُ َُّ
كُّيعُّخ َْل ِق َُّ علَىُّ َج ِم ُِّ تُّبِ َهاُّ َ كُّالَّتِيُّقَ َد ْر َُّ كُّبِقُد َْرتِ َُّ َوأ َ ْسئَلُ َُّ
ش ْيءُُّّ لُّ َ تُّ ُك َُّّ كُّالَّ ِتيُّ َو ِسعَ ُّْ َوبِ َرحْ َمتِ َُّ
ُ
يثُّأ ِغثنَاُّ َواغ ِف ُّْرُّ َج ِمي َُّعُّذنُوبِيُّ ْ ْ َ ُ
تُّيَاُّ ُم ِغ ُّ الَُّّأ ْن َُّالُّإلَ ُّهَُّإ ُّ َُّ
ين ُّاح ِم َُّ الر ِ َ
كُّيَاُّأ ْر َح َُّمُّ َّ ع ْم ِريُّبِ َرحْ َمتِ َُّ سا ِنيُّفِيُّ َج ِميِ ُِّعُّ ُ تُّ ِل َ
طا ُِّ سقَ َ
َو َ
نُّ .. نُّ..آميِ َُّ نُّ..آميِ َُّ ينُّ.آميِ َُّ الم َُّ بُّ ْالعَ ِ ّللُّ َر ُِّ ينُّ َو ْال َح ْم ُُّدُّ ِ ُِّ ِآم َُّ
yeri li-
ni emaneten kullana -
!nim için de bir defa oku
Said Nursî
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 401
Onuncu Risale
ÜÇÜNCÜ PARÇASI
402 MESNEVİ DERSLERİ
42.Ders
يم ُّ
الرحُّ ُِّ
نُّ َّ
الرحْ مُّ ُِّ بِس ُِّْمُّ ُِّ
ّللاُّ َّ
تُُّّ .
َّارا ِ
سي َّ ومُّ َوال َّ تُّالن ُج ُِّ يح ُِّهُّ ِب َك ِل َما ُِّ س َما َُّءُّ ِب َح ْم ِدُِّهُّ َوت َ ْس ِب ِ قُّال َّ ط َُّ نُّأ َ ْن َ َكُّيَاُّ َم ُّْ س ْب َحان َُّ ُ
تُّ ..ارُّ َوالنَّباَت َا ُِّ َ
تُّ ْال ْش َج ُِّ يح ُِّهُّ ِب َك ِل َما ُِّضُّ ِب َح ْم ِدُِّهُّ َوت َ ْس ِب ِ قُّ ْال ْر َُّ َ ط َُّ َ
نُّأ ْن ََويَاُّ َم ُّْ
تُّ .. َّ
َارُّ َوالث َم َرا ُِّ تُّ ْال َ ْزه ُِّ ش َج َُّرُّ ِب َك ِل َما ُِّ تُّ َوال َّ قُّالنَّبا َ َُّ ط َُّ َ
َوأ ْن َ
تُّ .. ورُّ َوالن َوات َا ُِّ ْ
تُّالبُذُ ُِّ َّ
َرُّ َوالث َم َُّرُّ ِب َك ِل َما ُِّ الزه َُّ قُّ َّ ط َُّ َوأ َ ْن َ
ت.. تُّ ْال َحبَّا ُِّ لُّ َو َك ِل َما ُِّ سنَا ِب ُِّ انُّال َّ
س ُِّ قُّالن َواُّة َُّ َو ْالبَ ْذ َُّرُّ ِب ِل َ ط َُّ َوأ َ ْن َ
ارهِ، ص ِ ْ
الضيَا ُُّءُّ ِبأ َ ْن َو ِارهَِ ُّ،وال َه َوا ُُّءُّ ِبأ َ ْع َ ِكُّ ِ حُّ ِب َح ْمد َُّ س ِب ُُّنُّيُ َ َكُّ َياُّ َم ُّْ س ْب َحان َُّ ُ
ارهِ،ش َج ُُّرُّ ِبأَثْ َم ِ َارهَِ ُّ،وال َّ تُّ ِبأ َ ْزه ِ ارهَِ ُّ،والنَّبا َ ُُّ ضُّ ِبأَحْ َج ِ ارهَِ ُّ،و ْال َ ْر ُُّ َو ْال َما ُُّءُّ ِبأ َ ْن َه ِ
ارُِّه. س َما ُُّءُّ ِبأ َ ْق َم ِ ارهَِ ُّ،وال َّ ط ِابُّ ِبأ َ ْم َس َح ُُّ طيا َ ِرهَِ ُّ،وال َّ َو ْال َجوُُّّ ِبأ َ ْ
ti-
ren, Seni tenzih ederiz.
- !
- Bitki
- çiçek ve meyveyi tohumlar ve çekirdeklerle,
- getiren Alla
tenzih ederiz.599
le-
riy
hamd ile Seni tesbih ederler, Seni tenzih ederiz.
انُّ ْال َ ْ
ص ِفيا َ ِءُّ اسُّ ْال َ ْنبِيا َ ِءَ ُّ،و ِزبَ ْرقَ ُِّ علَىُّ َ
سيِدنَاُّ ُم َح َّمدُُّّنَب َْر ِ ُّ صالَُّة ُُّ َوال َّ
س َال ُُّمُّ َ َوال َّ
ْن. َ ْ
اءُّالخَافِقي ُِّ ضيَ ُِّ َ َ َّ
سُّالثقُّلي ِْنَ ُّ،و ِ اءَ ُّ،وش َْم ِ ُّ َ ْ
َونَيِ ُِّرُّال ْو ِليَ ِ
حُّالدجُّىُّ . صا ِبي ُُّ ص َحابِ ُِّهُّ َم َ َ ْ
علَىُّآ ِل ُِّهُّنُ ُجو ُُّمُّال ُهدُّىَ ُّ،وأ ْ َو َ
599
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 403
Salât u selâm,
-
-
-
-
- biri birer hidayet
Ey zihni ين
ُِّ اط َّ َو َج َع ْلنَاهَاُّ ُر ُجو ًماُّ ِلل
ِ َ شي -
600
Bil ki:
Bu aye
Birincisi -
sa -
raylar hükmünde olan burçlar sahibi semavat da zevil- idrak mahlûkatla dolu-
dur.
Zi -i
, -
diklerinde, - - -
Üçüncüsü
imtihan
var
Dördüncüsü: Din gününün Mâ -
601
leri birb
600
Mülk, 5
601
-
ilâh
404 MESNEVİ DERSLERİ
sa
arzî
mü -
met susi
ola vî bir imtihan ve si-
ya
-vücud -, ah-
dola - bubiye-
için mutlak
-
leler nasi-
-
tün ehl-
-
ir
ُّ ِ تُّ َواْالَ ْر
ُّ ُّض ُِّ سمُّ َوا
َّ ارُّال َ نُّا َ ْق
ُِّ ط ُّْ نُّت َ ْنفُذُواُّ ِم َ َ ِنُّا ْست
ُّْ َ ط ْعت ُُّْمُّا ُِّ سُّا ُِّ َرُّ ْال ِج
ُّ ِ نُّ َواْالِ ْن َُّ يَاُّ َم ْعش
ُّ ُّطان َ س ْل ُ الَُّّ ِب َُّ ُفَا ْنفُذُواُّالَت َ ْنفُذ
ُّ ِونُّا
cü-
602
- -
Yedincisi
var -
602
Rahman, 33
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 405
la - - sema sü
kov -
ka
ِ َّللُّ ْال ُح َّج ُّةُُّ ْال َبا ِلغَ ُّةُُّ َو ْال ِح ْك َم ُّةُُّ ْالق
ُاطعَ ُّة ُِّ ِ َوNafiz hüccet ve kat î hikmet Allah
Çün â -
- -
bi-
-
yas et.
Ama ise:
Âlemden bunun delili, gibi olan
bü
- Zât-
- ve Hafîz-i Alîmin fâni
603
406 MESNEVİ DERSLERİ
Bil ki:
bir saat olan dünya mütezelzildir.
rmesiyle, gece ve gündüz saniyeleri sayan iki mil gibi;
se
- niyele-
ri sayan bir mil gibi,
- -
ka
-
sayan bir mil gibi
- -
-
kûm-
dur, zelzelelidir. Hakîkatte su gibi seyyal iken, gaflet sebebiyle sûreten donup ta-
bi
Sakîm felsefe ve sefih medeniyet ise, felsefî tetkikat ve tabiat bahisleriyle
viri-
-
or
RI
Bil ki:
-
- enfüs ve âfâka bakan küllî idraki
-
Öyleyse, i -
604
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 407
don
605
ka kazâ
nda kader kanunu delinir.
- Fâil-
- Ne dilerse yapar.
-
-
-
gibidir. Yani, atâ, kazâ
ka
ilâ
olur
r.
605
i olarak 16. Lema-
408 MESNEVİ DERSLERİ
KTELER
Bil ki: Mülk ayeti606 ve emsalinde ayetlerin esma-
fezlekeler ile veya - - -
me
- -
tih
ُّ ُّعلَ ْي ُِّه
َ ُّن َُّ َو ُه َُّوُّالَّذُّىُّيَ ْب َدوُّاُّ ْالخ َْل
ُُّ قُّث َُُّّمُّيُعُّي ُدُّهُُّ َو ُه َُّوُّا َ ْه َو
يزُّ ْال َحكُّي ُُّم ُُّ ُّضُّ َو ُه َُّوُّ ْالعَز ُّ ِ تُّ َواْالَ ْر ُِّ سمُّ َوا َّ لُّاْالَعْلُّىُّفِىُّال ُُّ َ َولَ ُّهُُّ ْال َمث
607
gös -
uyu ve
çe
zik
-i vahdet gibi hepsinin
üstüne birlik alâmetleri koyar.
Keza, -
müt -
bir
Çün
-
terir.
606
Bundan murat, Âl-
607
Rûm, 27. Ayette denilmesi bize bakan yönüyledir, Alla-
daha kolay bir
kilde yapabilir.
608
da ay
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 409
410 MESNEVİ DERSLERİ
43.Ders
ACZ YOLU
Bil ki: -
lâmetlidir.
Ehl-i sülûk hafî tarîklerde letaif- -u
-
tifade etti.
Biri
ُّنُّنَ ْف ِس َك
ُّْ سيِئ َةُُّّفَ ِم ُّْ كُّ ِم
َ ُّن َ َ ّللاُّ َو َُّماُّا
َُّ َصاب َُّ سنَةُُّّفَ ِم
ُِّ ُّن ُّْ كُّ ِم
َ نُّ َح َ َ َُّماُّا
َُّ َصاب Sana gelen her
611
iyi
Dördüncü ha
ُالَّ ُّ َوجْ َه ُّه َ ُّ ُُّكل
ُّ ِش ْىءُّ ُّهَا ِلكُّ ُّا O cu-
612
an -
Hat -
nef gibi kendine sarfeder. Onun için bu makamda
onun tezkiyesi, onu tezkiye etmemektir.
zu-
609
Necm, 32
610
611
Nisa, 79
612
Kasas, 88
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 411
613
aksidir. Yani ayn-
Üçüncü mertebe: Nefsinde ancak kusur, naks, acz ve fakr görür. Bütün gü-
zel -
ler olarak görür.
fakrda bilmesidir.
Dördüncü hatve: - -
nidir, mefkûttur, hâdistir, madumdur. Mana-
ay -
cudunda adem, ademinde vücud ُُّ لَ ُّهُُّال ُم ْل
كُّ َولَ ُّهُُّال َح ْم ُُّد yü, yani
- vücud
kadar gider. Vahdet- i ise mevcûd da-
da hapsetmeye kadar gider.
mevcûd
on - -
ma- istihdam etmek, mana- -
sa
var
ilk olarak bazan dördüncüdeki imanî tabakada olur.614
mu rum-
lar zda ne
var
ya
hata eder.
-
da -
mez.
613
Nefis ücrette ileri, hizmette geri ka
ile
614
gö
412 MESNEVİ DERSLERİ
Bil ki: -
ceki nimetlerin bedeli ve neticesidir.615
Ey insan! in seni böyle ahsen-i takvimde yap-
ni
-
sof
-i insaniyi vererek insan midesine mülk ve melekût âlemlerini
ni
esma hazineler
616
Bil ki: -
-
zor -
hûletli olur.617
615
pe
Dal 2. Meyve
616
Mesela, tek ç -
617
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 413
mut -
ni i
ret etmektedir:
MUHÎT VE MUHAT
Bil ki:
619
-
- ihtimamla korunan zinetli maddesi
cinsinden gömlekler giydiren,
- -
la
gibi ve muhat da muhît -
küdür.620
- -i ittisaliye ve
621
- -
622
ne
-
618
Kamer, 50
619
por
di -her ne kadar
gözle görmesek de- bit-
tir.
620
(ma
mevcûd -
cak ve ancak muhît üzerinde Vahidiyetle, muhat üzerinde de Ehadiyetle tecelli
eden bir Vahid-i Ehad-i Sameddir.623
Bil ki: -
-
messi-
liy ve nezaret eder.
Öyle de, ُُّّالَعْلُّى ْ ِ َو ِّللEn yüce mesel, Allah içindir ,624 esma-i hüsna
ْ ُُّّال َمث َ ُل
sahi esma-i
var
tazammun eder.
rububiyetteki has bir ismin cilveleriyle, has bir tecelliyle tasarruf eder. Yani, ger-
etle ona tecelli eder ki, güya o
-
var
-
-
- Kudret
-
-
-
Ehadiyet t
-
Ke
cevherlerinden on ikisini
tazammun eder. Çünkü birisine makam-
vas
625
ken
623
624
Nahl, 60
625
Okulda pek çok hoca olmakla beraber, bunlardan özellikle bir tanesi daha ön pla-
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 415
Havass-
tatla
-
ta ki onun muhît
sar
Keza, rububiyetin perdeleri adedince gömlekleri onun mahiyet kâmetine giy-
dirdi, ta ki bu perdeleri kat etmekle terakki etsin.
çük-
lü
sa bazen olur
koca âlemi ihata eder. O hardale ise, hem o latîfeyi, hem bütün cevelan meydan-
la
tenzih ederiz!
-
di -
626
Tîn, 4
627
nat-
416 MESNEVİ DERSLERİ
-
kil
bü
hu -
Bil ki:
eder.
-
cel dendir.628
Bil ki: Basar musanna ve murassa masnuu görürken, basiretin Sâni i görme-
taki bütü
-
628
20. Mektub 2. Makam 4. Kelim
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 417
mesi
-
-
- ya nin azame
-
-
629
630
ve hepsinin birbirini takviyesi na
629
630
418 MESNEVİ DERSLERİ
44.Ders
Bil ki: -
fetini göstermek için gayr-i muntazam çorak yerlerin sûretini, ürküntü veren
kayala
se -
ma -
rülen bu tanzim, an-
ahmak -
re , nizamdan uzak türlü türlü kaya-
lar
- - -
-
-
ter-
mesi misalidir.
raklar-
acîb bir intizam ve ür-
kün
ibi bir Sâni - -
re bep-
müs lan-
Bil ki: â
ran hâllerinden birisi, zevil- -
feh
can
-öyle görülüyor ki- -
sa .
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 419
anda müza-
hamesiz bir sûrette mevcûd - -
tebilir.
mevcûd
in
ne ler gibidir.
ُّب َّ ّللاُُّأ َ ْعلَ ُُّمُّبِال
ِ ص َوا ُّ َو
Bil ki: -
bir mesafe - -
isnad edilmemesi ve verilmemesiyle sübut bulur. Bu nefiy kolay-
Ehl- -
du
sikkesini görmek ve üzerindeki hatemini okumakla sübut bulur. Bu isbat, huzu-
631
631
632
Zahirden hakîkate geçmek -
420 MESNEVİ DERSLERİ
düm.633
yol gördüm.
-seyr ola -
-
HAYAT VE MEVT
Bil ki: -u vücubuna ve
fat du-
Müb i ol-
ma -
lun -
634
ri
ve sebepleri redde-
diyor.
kendi kendilerine mâ
Bil ki: -
-
-
- -
kese haber verir.635
Bil ki: -
ler
633
Tarîkat
-
dur, ama tarîkat sistemi üzer
634
-
nuy
635
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 421
642
Göklerin ve yerin anah
َ ُّللاُُّ َخلَقَ ُك ُّْمُّ َو َماُّت َ ْع َمل
ُّون ُّ َو
643
Keza diyorlar:
َُّ لُّ ِمثْقَا
ُلُّ َذ َّرةُُّّش ًَّراُّيَ َرُّه ُّْ َو َم
ُّْ نُّيَ ْع َم
645
636
Enbiya, 104
637
Zümer, 67
638
Nahl, 77
639
a, 44
640
A'raf, 54
641
Rûm, 19
642
Zümer, 62 63
643
Saffat, 96
644
Ahzab, 8
422 MESNEVİ DERSLERİ
say -
na
-
et
Böylece sana
mesele
e
sû
fi-
ye
646
a hâkîkat-
-
la-
647
Zira
645
Zilzal, 8
646
647
bah
ya
ta -
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 423
ma -
hak etti.
hem ilâhî
me et elindedir.
Öyleyse,
-
kuv
- âlik-i Kerîm ve Rahîm-i Hakîme tevekkülden yar-
-
sibete kâfi gelir.
-
tine temessül eden haricî dünya, bekâ âleminden bir sivrisinek
gel
edil
-
- çin kulla -
648
Tirmizi, Zühd, 12
649
-
-
lûnî, II, 159.
424 MESNEVİ DERSLERİ
Bil ki: -
net
- - rakîk kök-
lerine d -
mak - cüleri-
- yaç-
lara cevap vermesi,
-
-
- mevcûd
- ve beden hücre
düs
ba
MUTLAK KOLAYLIK
Bil ki: -
olanla-
650
ba na
EK YAPMAK
Ey nefs-i emmâre! Bil ki:
651
ri-
652
- Ta ki dünya,
fâ
ele
sa -
yorsun?653
650
-
651
-
ma
652
653
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 425
çesin-
de yiyip bitiriyorsun.
Sen, âb- -
654
-
yon hücremizde her an icraatta bulunur.
426 MESNEVİ DERSLERİ
45.Ders
Bil ki:
na du-
di-
büyük sebepten meydana gelmesini mümkün görmeye-
cektir.
mev
bah
-
ki, senin ka b
- seyyare
-
656
hidayeti dileyen ebrâ
655
656
-
sa
7) ayeti bunu sarahatle beyan eder. Böyle olunca,
-
oluruz. Hâlbuki insan, her hâl ü kârda tercihte bulunmaya mahkûmdur. Hatta denil -
428 MESNEVİ DERSLERİ
-i
mü
siyle, rububiyetin en büyük
lelerinden cesim bir
658
ise ikincisi gibidir. Kemâl ve kibriya tecellisi ise, bu ikisini cem ile olur. Yani ay-
-
dir.659
ZETLER
Bil ki: Dünya ahiretin fihristesidir, onda ahiretin mühim -
ret
-
657
658
Küllî -
nin fertleri, her biri o kü
insan mahiyetini bire bir gösterir.
659
-tabir yerindeyse- her bir mev-
cûdla bire bir ilgilenmektedir. Onun mülkünde mühmel, kendi hâlin
yoktur. Bu ise, Vahidiyyet içinde bir Ehadiyyet tecellisidir.
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 429
settir la-
cudun-
-
ma sa-
660
ray
KORKU VE MUHABBET
Ey aciz, korkak Said! Bil ki:661 Korku ve muhabbet mahlûkata müteveccih
ol -
li -
mez. Ve öylelerini seversin ki, seni bilmez veya muhabbetin için seni tahkir eder
ve
- rîmine ve
Hâ - - kat-
- rah-
metin sinesine iltica ile leziz bir tezellül olsun. Hem muhabbetin dahi, kendisin-
de bir günah ve elem bulunmayan zevalsiz, zilletsiz ebedi bir saâdet olsun.662
sayede âlem- de
celp için cevelan edersin.
Sonra insaniyeti vermekle çekirdek-
muhît
-
he
660
661
Korku
662
430 MESNEVİ DERSLERİ
görür.
-
mevcûd
güzel sûre
MERAK DUYGUSU
Bil ki:
öm -
cek. Hem senin istikbalini hak
et
663
Keza,
ُّْ ط َر
ت َ َس َما ُءُُّّا ْنف َّ إ َذاُّال 665
ve emsali sûrelere kulak ver.
ra-
cak vahdete giden dümdüz bir yolu sana gösteriyor. Senin eline bir urvet-i vüska
kur - -
sana ab-
663
Burada -
mektedir.
664
Tekvir, 1
665
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 431
Hâ
-
inle muhaberesi ve seninle mükâlemesi
için bir tercüman oluyor.
hâ maz-
â -
lâ setmez-
sin?
-
-
ma
zi-
nelerinde i
ha
Acaba bu hikmetli faaliyet, bu Sâni
mevsimlerin tahavvülünde
-
- öl günlerden,
-
- -
malar ve uhrevî mensucat nescetmesinin caiz hatta gerekli ol mi-
y
Çünkü o Sâni
432 MESNEVİ DERSLERİ
men
fânilik ve ölüm, gayb âlemlerinin dairelerine bâki bir intikal ve safi bir bekâ olur.
BÜYÜKLÜK VE KÜÇÜKLÜK
Bil ki: lik-
yük-
lük- -
larda Cenâb- -
-
-
-
- Kudretin kemâlini izhar eder.
-
Çünkü dakik ve gizli olmak bilinmeme sebeplerindendir. Cenâb- -
la
Keza, de bilinmeme sebeplerindedir. Böyle
ihata edemez, fehim zabtedemez. Cenâb-
- -
a sudurunu
müm
Bil ki: -
me verilir:
özel
va
var
na-
-
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 433
ker g
ol
nis
per
666
nefsin
Bil ki:
yeryüzünü istilaya niyet eder. Onu kendisine has bir mescid hâline getirip onda
hük
Fa
etsin.667
eyvelerindeki çekir-
dek
Ancak,
-
-
olsay kuvve olan ibadetlerini ve to-
hum
Bil ki:
de tiza-
daki faydalara nazar-
her -
re
Mesela:
ِ َو ْالقَ َم َُّرُّقَد َّْرنَاُّهُُّ َمنAy için de menziller (konak yerleri) takdir ettik.
َُّاز َل
َُّ س
اب َ ين ُّ َو ْال ِح
َُّ ُّالسنِ ُّ ع َد َُّدَ ُّ ِلت َ ْعلَ ُموا si-
666
667
434 MESNEVİ DERSLERİ
668
ve bun-
-
tir.
Bil ki: Mutlak bir sühulet, mutlak bir ittikan ve mutlak bir tasarruf içinde ni-
hayetsiz bir ilim ve gayr-i mütenahi bir kudretteki tevhidin en bahir bür-
, ona has hatemlerinden ve
bitkilerin topraktan;-
-
ya
-
tem-
lerdendir.
münezzehtir!669
YERYÜZÜ TARLASI
Bil ki: ُّون
َ عُ الز ِار ُُّ ْأ َُّْم ُّنَح
َّ ُّ ن (o tohumu siz mi bitiriyorsunuz), yoksa bitiren
670
biz mi
rikti-
Ba
mu
ra-
rak ekiyor. Sonra ت ُُّ َواِ َذا ُّالص ُح
ُّْ ف ُّنُ ِش َر 671
aye
yo -
cet -
duk
668
Yasin, 39 ve Yunus, 5
669
670
- 64
671
Tekvîr, 10
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 435
if -
672
Kellâ! Büyük küçük
Bil ki:
-
ya ri ve sonbahardaki
ya -
ُّْ س ُّ ُك ِو َر
hara bak, onda bir tefsir gibi ت َّ إِ َذا ُّال
ُُّ ش ْم ayeti-
673
nin emsallerine bir tanzir göreceksin.
Bil ki:
-
- lerin-
den,
-
-
674
edil
672
673
ya
-
ter hum-
la
674
ilir.
436 MESNEVİ DERSLERİ
46.Ders
675
ke
ba -
ri Bil ki:
kul
- Selâma davet eden Seyyid-i Kerîminin huzuruna götürecek.
-
man
675
Lokman, 33
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 437
676
-
-
ya
- -
na lirsen,
-
sar
de
Bana gelince, derim ki:
677
du-
da, bil ki:
se-
fenin talebeleri, acîb
Müs
his
ettiler:
fak
Yok
dem
678
da-
- -
hîmin rahmetine, seyyidim olan Hannan-
Yok
676
Rivayete göre, ehl-i cennet cennete ve ehl- -
mada bir melek onlara seslenip elinde bir koçla onlara görünecek, bunun ölüm oldu-
-i ilâhi ile ölüm koçunu kurban edecektir. Bkz. Buhari, Tefsir
19 ve Müslim, Cennet, 40
677
Bkz. Âl-
678
A'raf, 204
438 MESNEVİ DERSLERİ
et
dal asmak
-
le-
-
sim -
ederim.
de
hay
fa
Hâl
- yafeti-
- -
tihaya
zi
hâcet -
bütle zelil olur
-
ka -
adir-i mutlaka
da
isti ha-
met
kalaca
- -
-
yol -
muyor.
-o seferden daha korkunç ve daha deh-
lâlet-
-
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 439
de d
be
kal
dinle:
679
-
de
680
Lokman, 33
681
duymaktan zevk almak durumudur.
682
Rikkat-i cinsiye
dün rum-
diyem
de
440 MESNEVİ DERSLERİ
olur
683
ancak budur
683
Yunus, 62 64
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 441
47.Ders
Â
يم ُّ
الرحُّ ُِّ نُّ َّالرحْ مُّ ُِّ ّللاُّ َِّبس ُِّْمُّ ُِّ
نُّت َ ْقوُّيمُُّّ انُُّّفىُّاَحْ َ
س ُِّ س َُّ ورُّسُّينُّينَُُّّ َوهُّ َذاُّ ْالبَلَ ُِّدُّاْالَمُّ ُِّ
ينُّلَقَ ُّْدُّ َخلَ ْقنَاُّاْالِ ْن َ ط ُِّ ونُّ َو ُ
الز ْيت ُ ُِّينُّ َو َّ َوالتُّ ُِّ
ْرُّ َم ْمنُونُُّّ تُّفَلَ ُه ُّْمُّاَجْ رُُّّ َ
غي ُُّ صا ِل َحا ُِّ ع ِملُواُّال َّ ينُّاُّ َمنُواُّ َو َ الَُّّالَّذُّ َُّ
سا ِفلُّينَُُّّاِ ُّ ث َُُّّمُّ َر َد ْدنَاُّهُُّا َ ْسفَ َُّ
لُّ َ
ّللاُُّ ِباَحْ َك ُِّمُّ ْال َحا ِكمُّينَُّ
ْسُّ ُّينُّاَلَي َُّ فَ َماُّيُ َك ِذب َُّ
ُكُّبَ ْع ُُّدُّ ِبالدُّ ُِّ
-
-
684
Bil ki:
Sâni -
sa-
685
vücud sur-
lu
za
daha büyüktür.
tü-
lük
mevcûd ba-
-
sadüfün abesiyetle kendiler -
684
Tin Sûresi
685
442 MESNEVİ DERSLERİ
rür.
Ve küfür
- kudsî isimlerin cilvelerini ilan eden ölçülü manzum bir kaside,
-
- emaneti yüklenerek en büyük mevcûd
in
fa
gi -
lerden cüz
hayet-
yet
ga
Keza insan maddî, hayvanî, dünyevî hayat cihetinden bir çekirdek gibidir.
Ge
rü-
yüp gider. Manevi hayat cihetinden
eli he-
bir hayat
Mesela görsek ki bir zât
elbi
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 443
ki bu
için ol
de
ce
mevcûdattan daha
kuvvetli ve daha kudretlidir. Çünkü kendi
veti-
De mevcûdata üstün
Keza insan,
- saltanat-
- kudsî isimlerin hârika
-
- tecelli eden isimlerin hazinelerinde olan cevherleri tartarak bilmesi,
-
- -i mahlû-
kat ve halife-
ِ
ُّىُّّللا ْ اسُُّّا َ ْنت ُ ُم
َُُّّالفُقَ َرُّا ُءُُّّاِل ُ َّيَُّاُّاَي َهاُّالن 686
ِ
ُّىُّّللا َ فَ ِفرُّواُّاِلÖyleyse Allaha firar edin! 687
686
687
Zâriyât 50
444 MESNEVİ DERSLERİ
nuldu-
ile terkip edildin. Ta ki
-
-
-
688
-
-
-
- ye-
rek aczini ilan etmen,
-
688
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 445
48.Ders
uzunlukta birbirine müsavidir. Lâkin birinde hiç bir zarar olmamakla beraber, -
mütevatir ehl-i - o yolda sülûk edenlerin onda
do
-ehl-i ihtisas
ve ehl-i - -
kuzdur.690 Ancak bu yold
yü -
-
lenir.
691
bu ha-
kî
lundu-
-
luk
-i ve ehl-
fay
ruh ve kalb,
Sol yolda ise, milyonlar ehl-i ihtisas ve -
va -
689
-14
690
Hidayet yolunda onda dokuz menfaat, dalâlet yolunda da onda dokuz zarar
denilmesi nabi-
691
-
hi lar-
min er.
-
onda dokuzu büyük bir fayda ve cesim bir kâr elde eder.
yle solda gidenler için ise, seyahatle-
ac ya-
yolda gidenler, -bir ikisi müstesna-
zarar -
ra -
timali olan bir yolu, kendisinde yüzde doksan dokuz ihtimalle çok büyük fayda
iman -i ya-
n yoludur. Ehl-i ihtisas ve ehl-i
ve
iti
nu ifade eder:
fayda ve zarar veren yoktur.
692
Ankebut, 64
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 447
âli-
ki serap hük-
mün
biri -
gön
Lâkin -
ca
hak
a gidecektir.
de
efen
Yine on ti-
-
693
rüyor? Buna fetva ve
ehli
ihti
vermeye fetva vermiyor?
Hem bu kadar bü
ehem
ehl-
hila -
cih edilmesi gibi, iki ehl-i
a bir-
gün
-
ma
693
448 MESNEVİ DERSLERİ
49.Ders
HAYATIN MUAMMASI
694
Bil ki:
-
dan birinde -
bir
de
ku
o iki köke
-
-
le
695
ku böyle zanda bulundu, ona
gö
ya
- lama-
694
-91
695
Müslim, Tevbe, 1
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 449
tti. Korktu,
â -
-
yu
ol -
Kor -
ha az. Çünkü bu acîb -
ba
ta
me vel-
lüt etti.
fark
ver
ha
Bu a olan muhabbetinden
ta
der-
-
dü.
bos or.
ünsiyet,
hiz
-
duk mek-
-
metlerdir.
-i
an ve iman için dehliz-i cinandaki rahmet-
Ehl-
âle
-i dalâlet için ölüm
bü ka -
Ehl-i hidayet için
ise, - -
yan- -
696
Bakara, 255
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 451
fun -
HASENAT - RKI
- -i ihtiya-
se
hacâlete müstehak oluyorsun. Lâkin sen kaziyeyi tersine çevirdin ve firavun -
697
aret yapan
-
- e
tak
-
-
let
Vücud, mevcûd -
ma vü-
cuddur. Zarar -
ma
Ademin semeresi, ademe sebep olana verilir. Öyleyse senin fahra ve gurura
Evvela se Rabbindendir.
Üçüncü olarak
bü
birine bile müsavi gelmez.
-
- -
697
hâ
ba - - kadere yükler.
452 MESNEVİ DERSLERİ
Dördüncü olarak
Me fi-
ra
-
u
- -
ri
ُّنُّنَ ْف ِس َك
ُّْ سيِئ َةُُّّفَ ِم ُّْ كُّ ِم
َ ُّن َ َ ّللاُّ َو َُّماُّا
َُّ َصاب َُّ سنَةُُّّفَ ِم
ُِّ ُّن ُّْ كُّ ِم
َ نُّ َح َ َ َُّماُّا
َُّ َصاب
698
Sana gelen her kötül
re-
699
da muhabbet et!
ve cehlin yüzünden gücün dâhilinde olan hafif ubudiyet vazifesini terk ediyor
700
sû
kalbi
ola
harb ve cihad
da-
698
Nisa, 79
699
diri-
700
-8
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 453
bi-
se zife-
nin vesilelerinde o askeri istihdam eder.
le-
li-
yor.
-
re
bun
hep zine-
istihdam eder, nimetlerinin
mut
ta
Ne kadar cahilsin ki,
- -
lan
- su-
sun
ye
ya mek-
lerle doldurur.
ْ ُُّّونِ ْع َم
ُُُّّّال َوكُّي ُل َ ُىُُّّّللا
َ ِ َح ْسبAllah bana yeter! O ne güzel vekildir.
701
701
Bkz. Âl-
702
Enfal, 40
454 MESNEVİ DERSLERİ
50.Ders
ُّان
ِ عَ َّاعُِّاِذَاُّ َد ُُّ ُّعنُّىُّفَاِنُّىُّقَرُّيبُُّّاُج
ُّ يبُّ َدع َْوُّة َُّالد َُّ َساَل
َ ُّكُّ ِعبَادُّى َ َُّواِ َذا
703
Ba
ُّبُّلَ ُك ْم ُ ا ُ ْد
ُّْ عونُّىُّا َ ْست َِج
704
ُّعاوُّ ُك ْم
َُّ الَُّ ُد ُّْ ُق
ُّ لُّ َماُّيَ ْعبَ ُّواُّبِ ُك ُّْمُّ َربُّىُّلَ ْو
705
Bil ki:
Dua bir ibadettir, ibadetin semeresi ise ahirettedir. Dünyevî maksatlar ise,
mah
hü -
mur -
706
Ama
703
Bakara, 186
704
705
Furkan, 77
706
707
demektir.
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 455
ay
onu sana vermez.
va
KÖPRÜLER VE BERZAHLAR
Bil ki:
-
gö
isimler olur.
708
acîb
708
-
ram, riltilecekleri güne kadar onlar için bir berzah -
ti
709
710
Bakara 28
711
Maide 18
712
456 MESNEVİ DERSLERİ
ran la -
mak-
par -
713
kudsî hadisinin -
-
di bir azaba çevirdi.
-
n âsi
-
hennemine nisbetle cennet gibidir.
-
en -
dikleri Mahbûb- -
terdi.
Hiç mümkün müdür ki, bu hârika güzellik ve mükemmel cemâlde böyle acib
-uygun vakitlerde ver-
mesinin deliliyle-
ar
dir, dir.
Evet, bu muamele, Hz. Peygamberin (a.s.
ol biridir.
ve
ediyorlar.
Gerçekten de, kâfir veya gafil nefis, gaflet vaktinde her ne kadar zâhiren Onu
is
Kelâm ilmindeki bu iki , ehl-i sahv ve ehl-i huzur olan arifler için, te-
713
Müslim, Tevbe, 1
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 457
vek
Ehl-i g
le-
nin hakîkatine
- -
de -
-i ihtiyarî, imanî ve hâlî
lelere girer, ilmî ve tasavvurî olmaz.
-
Bil ki: Tevazu, bazan tahdis-i nimete münafi olur. Bazan da tahdis-i nimet
ki -
ter
Her nimet için iki cihet olur. Bir cihet, nimete mazhar olana bakar, onu süs-
âlikini
unu î mülkü zanneder. Hiçbir his-
se
REKABET VE HASET
Bil ki:
ve
vak
kül
714
458 MESNEVİ DERSLERİ
di lâ -
gösterir ve o kimsenin in
tak dünyevî izhar eder.
ver
Ay -
715
Bil ki:
ke Kerâmet
Al
seçen bir hâmi -
ِ ُّ ُّعلُّى ُّ ِع ْلم
enaniyet ve gururu artar. ع ْندُّى َ ُّ ُ ِانَّ َُّما ُّاُوتُّيت ُ ُّهben buna ancak kendi il-
716
mim
bun hl-i istidraçla orta tabaka-
daki ehl- lma .
-
Bun -
la
iltibasdan yücedir.
ُّحُّبِ َح ْم ِد ِه
ُُّ ِسب َُّّ ش ْيءُُّّ ِإ
َ ُالُّي ُّْ نُّ ِم
َ ُّن ُّْ َو ِإ
715
716
Bkz. Kasas, 78. Kur'anda bu ifade Karunun sözü olarak nazara verilir.
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 459
717
Bil ki:
hu-
sul, huzuru gerektirmez -
-
-
ka
için old
onun bu cehli neslin meydana gelmesine zarar vermez ve engel olmaz. Neslin
de Mâlikinin izdiva gayelerden
sadece bir tanesidir.
Mesela havada
feza yüzünü, bitkilerin
-
718
disi ancak derunundaki aletlerdeki tazyik eleminin zevalini bilir.
-
-
rip tesbihleri, -u
Mut
717
718
bo
719
Nur, 41
460 MESNEVİ DERSLERİ
de
Hakîkat-i hâlde bu masn me-
le
-
h edenler bulunur. Ve hakeza, Süb-
buh-
ُّالَُّّ ُه َو َُّ لُّ َج َاللُ ُّهَُّ َو
ُّ ِالُّإِلُّ ُّهَُّإ َُّّ َج
R
Bil ki: -
zel belli bir mizan ile ge-
çer belli bir nizam ile
gelirler ve birb belli bir intizam ile sana müteveccih
olurlar.720
YGUSU
Bil ki: Nefiste dirhem gibi incecik bir latîfe var. Bunun ebediyeti rasat için
ve nü
ve
ahi
bun
720
den geçer, çok
fark
721
si öl-
dür -
da
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 461
tarz
görülüyor.722
Evet, nefsin mahiyetinde
-
- büyük bir ihtiyaç
- ve acîb bir zevk var.
-
ner.
723
Bil ki:
i gelir, kâfir veya gafil kimsenin
-
meti de - - ona mana-
na ibi ona mana-
â -
724
kût eder.
-
pen har-
-
âlikiniz
-
lan
3. sualleri.
722
yap
723
725
Nuh,16
462 MESNEVİ DERSLERİ
bü
kop
ka mez.
DUA
عنِيُّ لُّ َه َذاُّ ْال ِكت َُّ
َابُّنَائِبُّا ًُّ َ نُّ،يَاُّ َر ِحي ُمُّ،يَاُّ َك ِري ُُّم!ُّاِجْ عَ ُّْ يَاُّّللاُُّ،يَاُّ َرحْ مُّ ُُّ
ش َها َدةُُِّّبَ ْع َُّدُّ َم ْوتِيُّ ِإلَىُّيَ ْو ُِّمُّالد ُِّ
ِينُّ : يرُّهُّ ِذُِّهُّال َّ فِيُّت َ ْك ِر ُِّ
بُّ ُم َح َّمدُُّّ ْال ُم ْخت َِارُّ ، اَللَّ ُه َُّّمُّيَاُّ َر َُّّ
ارُّ ، بُّ ْال َجنَّ ُِّةُّ َوالنَّ ِ يَاُّ َر َُّّ
ارُّ ، نُّ َو ْال َ ْخيَ ِ بُّالنَّبُِّيُّيِ َُّ يَاُّ َر َُّّ
ينُّ َو ْالَب َْر ِارُّ ، الص ِدي ِق َُّ بُّ ِ يَاُّ َر َُّّ
ارُّ ، َارُّ َو ْال ِكبَ ِ
الصغ ُِّ بُّ ِ يَاُّ َر َُّّ
ارُّ ، بُّ َو ْالَثْ َم ِ بُّ ْال ُحبُو ُِّ يَاُّ َر َُّّ
َارُّ ، ارُّ َو ْال َ ْزه ِ نو ُِّبُّ ْال َ َ يَاُّ َر َُّّ
ارُّ ، ارُّ َو ْال َ ْش َج ِ بُّ ْال َ ْن َه ُِّ يَاُّ َر َُّّ
ْالنُّ َو ْ ِ
الس َْر ِارُّ ، بُّ ْ ِ
الع ُِّ يَاُّ َر َُّّ
كُّ
يعُّآيَاتِ ُِّ
تُّ َج ِم ُِّ يعُّأ َ ْو ِليَائِ َكَ ُّ،وبِ َ
ش َها َدا ُِّ تُّ َج ِم ُِّ
ش َها َدا ُِّ يعُّأ َ ْنبِيَائِ َُّ
كُّ َوبِ َ تُّ َج ِم ُِّ
ش َها َدا ُِّ
بِ َ
726
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 463
كُّلَ َُّ
كُّ. كُّ َُّ
الُّش َِريِ َُّ الَُّّأ َ ْن َُّ
تُّ َوحْ َد َُّ الَُّإِلُّ ُّهَُّإِ ُّ َونَ ْش َه ُُّدُّأ َ ُّْ
نُّ ُّ
نُّ ..
نُّآم ِي َُّ
نُّآم ِي َُّ
آم ِي َُّ
464 MESNEVİ DERSLERİ
Ey Muhammed-
Ey cennetin ve cehennemin Rabbi!
â
Ey küçüklerin ve büyüklerin Rabbi!
Ey habbelerin ve meyvelerin Rabbi!
se
Kez
ve rasulündür. Onu âlemlere rahmet olarak gönderdin.
727
-i Kebirin 53. bölümüdür.
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 465
51.Ders
Sâni - -
id! Bil ki:
-
-
-
- ve marifetinin antika eserlerini izhar etmek, yani manevi kemâl, cemâl ve
celâlini iki vecihle
ha
na le tanzim etti, ilimlerinin eserleriyle
mühürledi, lezzetli yiyecek ve nimetlerle sofralar serdi. Ve hakeza daha bunlar
gi
san
vecihleri
sâ
onlara diyordu:
728
Zariyat, 56
466 MESNEVİ DERSLERİ
-
m
gösteriniz.
Bu ihsanlar ile size muhabbetini gösteriyor, siz de ona muhabbet ediniz.
Siz
Ve hakeza daha bunlar gibi öyle birinin girenlere söyle münasip sözler
söyledi.
la -
lundu.
r
kesil
Sar
et
Sen de b n ve o maksat-
de -
insan
ve de
çek-
ler
O melik ise, ezel -
729
-
ma
730
729
730
ŞEMME’NİN ÜÇÜNCÜ PARÇASI 467
âlemlerdir.
leridir.
Yemekler ise, onun rahmetinin hârika meyveleridir.
cilveleridir.
bun tleridir.
O muallim üstad ve Onun refikleri ve tilmizleri ise, efendimiz Hz. Muham-
- salatu ves- -
hum).
- selâm).
Seyir ve ziy
hay
- -
ta
nefis -
731
Hat
süeda ve ebrâr - -
del
saltanat- -
tiler.
bih-
te bulundular. Rahmet hazine le
732
ken
medih vazifesini ifa ettiler.
istihsanda bulundular.
-
se
-
ret içinde bir marifetle mukabele ettiler, û cize-
731
Furkan, 44
732
kür-
468 MESNEVİ DERSLERİ
la
kâi
ilan ediyor; bütün rahmet ve nimet semerelerinin manzum kasideleri mahlûka-
mevcûd ri-
ya ve kemâlini, cemâl ve celâlini izhar etmesine; muhabbet, hayret ve mahviyet
içinde bir secde ile mukabele ettiler.
ile .
Sonra kâinat - ububiyetini ilan etmesine tevhid ve itaat
ha
ha
- Esma- -
lû
- dergâh- rububiyetinde hâl ve kâlinle ubudiyetini ilan etmek.
- -i ezelinin nazar- leri-
nin parlak cevherleriyle görülmek ve süslenmek.733
- hiy-
ye
- Sonra mevcûd -
lamak.
- -
celliyat derecelerini güzelce idraktir.
Sen
hayret verici eserlerine bir hazine, bir harita, bir numune, bir fezleke, bir mikyas,
bir mizan ve bir fihristedir.
-
kelimedir.
733
-i ezeli, Cenâb-
734
Aclûni, II, 195
470 MESNEVİ DERSLERİ
حُّقُلُوبَنَاُّبِإِع ُِّ
ْالنُّ ال ْسالَ ِمَ ُّ،وفَ ِر ُّْ شعَائِ ُِّرُّ ْ ِ نُّ َ ع ُّْتُّ َ تُّ ْال َهائِ َال ُِّ عنُّا َُّبِ َد ْف ُِّعُّالبِ ْد ِعيَّا ُِّ نُّفَزَ َ َو ِآم ُّْ
ورُّ ُّ
لُّالن ُِّ سائِ ُِّ انُّ َوبِنَ ْش ُِّرُّ َر َ الز َم ُِّ بُّ َّ نُّقَ ِري ُِّ ال ْسالَ ِميَّ ُِّةُّفِيُّ ْالعَالَ ُِّمُّ َ
ع ُّْ شعَائِ ُِّرُّ ْ ِ ال َّ
الس َْال ُِّم. عالَ ُِّمُّ ْ ِْنُّ َ اجُّبَي َُّ
الر َو ُِّ لُّ َّ بِ َك َما ُِّ
اوزُّ ْال ُم ْل ِحد َُّ
ِينُّ .. نُّت َ َج ُِّ ورُّ ِم ُّْ سالَ ُِّةُّالن ُِّ طلَبَ ُّةَُّ ِر َس ِل ُّْمُّ َ س ِل ُّْمُّدِينَنَُّاُّ َو َ
س ِل ْمنَاُّ َو َ َو َ
ِينُّ َوالد ْنياُّسالَ َمةََ ُّ،و ْالعَافِي ُّةَُّ ِفيُّالد ُِّ ورُّال َّ لُّالن ُِّ سا ِئ ُِّ طلَبَ ُّةَُّ َر َ قُّ َ ار ُز ُّْ ار ُز ْقنَاُّ َو ْ َو ْ
َواْل ِخ َرةُُِّّ . ْ
لُّ َداءُُّّ َواجْ عَ ْلنَاُّ َواجْ عَ ْل ُه ُّْمُّ نُّ ُك ُِّ آنُّ ِشفَا ًُّءُّلَنَاُّ َولَ ُه ُّْمُّ ِم ُّْ لُّ ْالقُ ْر َُّ ضنَاُّ َواجْ عَ ُِّ فُّأ َ ْم َرا َ َوا ْش ُِّ
ينُّ . َ
بُّالعَال ِم َُّ ْ ّللُّ َر ُِّ ْ
نُّ َوال َح ْم ُُّدُّ ِ ُِّ ً
ينُّ َدائِمُّاُّآميِ َُّ شا ِك ِر َُّ ِينُّال َّ
امد َُّ ْ
نُّال َح ِ ِم َُّ
نُّ .. ينُّآميِ َُّ صحْ ِب ُِّهُّأَجْ َم ِع َُّ سيِ ِدنَاُّ ُم َح َمدُُّّ َوآ ِل ُِّهُّ َو َ علَىُّ َ صلَّىُّ ُّ
ّللاُُّ َ َو َ
sûre -
devâ
- âlemîn.
Âmin.
472 MESNEVİ DERSLERİ
On Birinci Risale
Bil ki -
ter leri-
iz
ŞU’LE 473
52.Ders
يم ُّ
الرحُّ ُِّ نُّ َّ الرحْ مُّ ُِّ ّللاُّ َّبِس ُِّْمُّ ُِّ
علَىُّ«ُّا َ ْل َح ْم ُُّدُّ ّللُّ َاّللُّ..ا َ ْل َح ْم ُُّدُّ ِ ُِّ
يقُّ ِب ُِّ ّللَ ُّ..ك َماُّيَ ِل ُُّ ّللاُِّ ِ ُّ.. علَىُّ ُِّ اّللَ ُّ..و َ ّللاَ ُّ..وبِ ُِّ نُّ ُِّ ا َ ْل َح ْم ُُّدُّ ِم َُّ
الُّنِ َهايَةُُّّ . لُّفِيُّ َد ُّْورُُّّ َدائِرُُّّبِ َ ُّ س ُُّس ْل َسلُُّّيَت َ َ س ْل ُ سلُُّّ َوبِت َ َ س ْل ُ يبُّ ِفيُّت َ َ ُورُّبِأَنَابِ َُّ ّللُّ»ُّبِ َدورُُّّيَد ُُّ ُِّ
لُّ ِعنَايَةُُّّ َو ِح ْك َمةُّ، يُّ ُك ُِّ ْنُّيَ َد ُّْلُّنِ ْع َمةُُّّ َو َرحْ َمةَ ُّ،وبَي َُّ يُّ ُك ُِّ ْنُّيَ َد ُّْ اَللُّ ُه َّمُّ ِإنَّاُّنُقَ ِد ُُّمُّ ِإلَي َُّ
ْكُّبَي َُّ
لُّ َُّز ْه َرةُُّّيُّ ُك ُِّْنُّيَ َد ُّْ لُّ َحيَ َُّوانُُّّ َونَبَاتَ ُّ،وبَي َُّ يُّ ُك ُِّ ْنُّيَ َد ُّْ لُّ َحيَاةُُّّ َو َم َماةَ ُّ،وبَي َُّ يُّ ُك ُِّ ْنُّيَ َد َُّْوبَي َُّ
لُّيُّ ُك ُِّ ظامُُّّ َو ِميزَ انَ ُّ،وبَ َُّ
ينُّيَ َد ُّْ لُّنِ َ يُّ ُك ُِّ ْنُّيَ َد ُّْ
ص ْبغَةَ ُّ،وبَي َُّ ص ْنعَةُُّّ َو ِ لُّ َ يُّ ُك ُِّ ْنُّيَ َد ُّْ َوث َ َم َرةَ ُّ،وبَي َُّ
ش َها َدُّة ًُّ تُّال َعالَ ُِّمُّ َو ُم َر َّكبَاتِ َهاُّ َ ْ س ُكونُُّّ َو َح َر َكةُُّّفِيُّ َذ َّرا ُِّ ُ
- Allahtan,
- Allah ile,
- Allaha,
Allah içindir.
- borularla zincirleme bir teselsül içinde müte-
sel - elhamdülillah.735
-
- her inayet ve hikmet,
- her hayat ve memât,
- her hayvan ve nebat,
- her çiçek ve meyve,
-
- her nizam ve mizan,
-
takdim ediyoruz ki:
ينُّ .سلَ ُّهُُّ َرحْ َم ُّةًُّ ِل ْلعَالَ ِم َُّ سولُ ُّهُُّأ َ ْر َع ْب ُدُّهُُّ َونَبِي ُّهُُّ َو َحبِيبُ ُّهُُّ َو َر ُ َونَ ْش َه ُُّدُّأ َ َُّّ
نُّ ُم َح َمدُّا ًُّ َ
ْنُّ
عي ُِّ سُّ ِه َدايَتِ َكَ ُّ،و َ نُّأَس َْر ِار َكَ ُّ،وش َْم ِ ُّ ح َّمدُُّّبَحْ ُِّرُّأ َ ْن َو ِار َكَ ُّ،و َم ْع َد ُِّ علَىُّ ُم َُّ لُّ َ اَللُّ ُه َُّّمُّ َ
ص ُِّ
لُّ َرحْ َمتِ َكُّ، لُّ َم َحبَّتِ َكَ ُّ،وتِ ْمثَا ُِّ ص ْن ُِّعُّقُد َْرتِ َكَ ُّ،و ِمثَا ُِّ يكُُّّ ُ
انُّ ُح َّجتِ َكَ ُّ،و َم ِل ِ س ُِّ ِعنَايَتِ َكَ ُّ،و ِل َ
ُ
بُّكلُُّّ صحْ ُِّ لُّ َو َ ُ
لُّك ُّ علىُّآ ُِّ َ سلِينَ َ ُّ،و َ ْ
اءُّ َوال ُم ْر َ ْ َ ْ
سائِ ِرُُّّالنبِيَ ُِّ علىُّ َ َ َ
قُّ ِإلي َْكَ ُّ،و َ بُّالخ َْل ُِّ َوأ َ َح ُِّ
تُّس َم َاوا ُِّ لُّال َّ نُّأ َ ْه ُِّ ينُّ ِم ُّْ
صا ِل ِح َُّ ِكُّال َّ علَىُّ ِعبَاد َُّ كُّ ْال ُمقَ َّربِينَ َ ُّ،و َ علَىُّ َم َالئِ َكتِ َُّ أَجْ َمعِينَ َ ُّ،و َ
ين.اح ِم َُّالر ِ كُّيَاُّأ َ ْر َح َُّمُّ َضينَ ُّ،بِ َرحْ َمتِ َُّ َو ْال َ َر ِ
-
- O, birdir
-
-
-
-
-
-
le
- Râhimin,
-
-
-
-
- hüccetinin dili,
- -
- muhabbetinin misali,
- rahmetinin timsali
- ve en sevgili mahlûkun olan Peygamberimiz
mür
arz
ُّ
انُّ ُم َح َمدُُّّ ُّ
س ُِِّكُّهُّ َذاُّ ْالعَالَ ُُّمُّ ِب ِل َ
حُّ ِب َح ْمد َُّ س ِب ُُّنُّيُ ََكُّ َياُّ َم ُّْ س ْب َحان َُّ ُ
كُّ . كُّ َوأَت َُُّّمُّت َ ْس ِليَما ِت َُّ
صلَ َوا ِت َُّلُّ َ ض ُُّعلَ ْي ُِّهُّأ َ ْف َ
َ
كُّ . علَ ْي ُِّهُّأ َ ْن َمىُّبَ َر َكاتِ َُّ
ارُّ ُم َح َّمدُُّّ َ كُّالد ْنيَاُّبِآث َ ُِّ حُّلَ َُّ
سبِ ُُّ نُّت ُ َ َكُّيَاُّ َم ُّْ س ْب َحان َُُّ
كُّ
ظ َمتِ َُّع َ شُّ َ ع ْر ِ ُّتُّ َاج َدُّة ًُّتَحْ َُّ س ِ ضُّ َ ِكُّ ْال َ ْر ُُّ حُّبِ َح ْمد َُّ سبِ ُُّنُّت ُ َ َكُّيَاُّ َم ُّْ
س ْب َحان َُّ
ُ
كُّ . علَ ْي ُِّهُّأ َ ْز َكىُّت َِحيَّاتِ َُّ انُّ ُم َح َّم ِدهَاُّ َ س ُِّ بِ ِل َ
ŞU’LE 475
arz medar- -
(En güzel ta-
hiy )
erkek- mümessilleri
olan Muhammedin diliyle Seni tesbih ederler. (Ebedi ve sermedi olarak salâvat-
la
Ben de Habibin Muhammedin diliyle Seni tes-
bih ediyorum bi-
hat
476 MESNEVİ DERSLERİ
Bil ki:
حُّبِ َح ْمدِهُّ الَُّّيُ َ
سبِ ُُّ ش ْىءُُّّاِ ُّ ِنُّ ِم ُّْ
نُّ َ نُّ َوا ُّْ
نُّفُّي ِه َُّّ س ْب ُُّعُّ َواْالَ ْر ُُّ
ضُّ َو َم ُّْ حُّلَ ُّهُُّال َّ
سمُّ َو ُُّ
اتُّال َّ تُ َ
سبِ ُُّ
tesbih ederler.
736
ayetinin umum ifade
eden azamet-
merdiven basama
737
dam
cize mev-
cûd û -
lu
a -
ede
!Seni tenzih ederiz, zikrin ne kadar da yüce
ورُّ، ش ْك ِر َُّ
كُّيَاُّ َم ْش ُك ُ قُّ ُ َاكُّ َح َُّّ
ش َكرن َُّ َكُّ َماُّ َ سب َحان َُّ ُ
صائِ ِرُّ، ارُّ َذ ِويُّ ْالبَ َ علَىُّأ َ ْن َ
ظ ُِّ كُّ َ سانَاتِ َُّ
يعُّإحْ َ بِأَثْنِيَ ُِّةُّ َج ِم ُِّ
ُوسُّ ْال َ ْش َهادُِّ،
علَىُّ ُرؤ ِ ُّ تُّ َ قُّ ْال َكائِنَا ُِّ سو ُِّ كُّفِيُّ ُ يعُّنِعَ ِم َُّ تُّ َج ِم َُِّوبِإِع َْالنَا ُِّ
736
737
ŞU’LE 477
تُّ ُّلكُّالث َّ َم َرا ُِّ غ ُِّةُّتِ َُّ كُّ ْال ُم ْف ِر َ تُّ َرحْ َمتِ َُّ يعُّث َ َم َرا ُِّ تُّنَشَائِ ُِّدُّ َج ِم ُِّ ش َها َدا ُِّ َوبِ َ
انُّ .. امُّ َو ْال ِميزَ ُِّ ظ ُِّ الن َ بُّ ِ فِيُّقَوا ِل ُِّ
َك! ُّ
س َُّعُّ َرحْ َمت َُّ َكُّ َماُّأ َ ْو َ س ْب َحان َُّ ُ
كُّيعُّ َم ْخلُوقَاتِ َُّ كُّ َو َج ِم ُِّ يعُّ َمالَئِ َكتِ َُّ كُّيَاُّ َم ْعبُو َُّدُّ َج ِم ُِّ قُّ ِعبَا َدتِ َُّ َاكُّ َح َُّّ عبَ ْدن َُّ َكُّ َماُّ َ س ْب َحان َُّ ُ
ت. َّ
َافُّالت ْم ِجي َدا ُِّ صن ُِّ تُّ َوأ َْ اعُِّال ِعبَا َدا ُِّ ْ نو ُّ يعُّأ ََ بِ َج ِم ُِّ
س ْب ُُّعُّ َوال َ ْر ُُّ
ضُّ اتُّال َّ س َم َاو ُُّ حُّلَ ُّهُُّال َّسبِ ُُّ نُّ﴿ت ُ َ كُّيَاُّ َم ُّْ قُّت َ ْس ِبي َح َُّ َاكُّ َح َُّّ سبَّحْ ن َُّ َكُّ َماُّ َ س ْب َحان َُّ ُ
حُّبِ َح ْم َدُِّه﴾ُّ..آ َمنَّاُّ ُّ.. سبِ ُُّ الُّيُ ََّ ش ْيءُُّّإِ ُّ نُّ َوإِنُّ ِمنُّ َ َو َمنُّفِي ِه َُّّ
كُّ ْال َمالَئِ َك ُّةُُّبِأَجْ نَا ِس َهاُّ ْال ُمتَفَا ِوت َ ِةُّ ُّ، حُّلَ َُّ سبِ ُُّ نُّت ُ َ َكُّيَاُّ َم ُّْ س ْب َحان َُّ نَعَ ُّْمُ ..
ع ُِّةُّ .ارهَاُّ ْال ُمتَن َِو َ بِأَل ِسنَتِ َهاُّ ْال ُم ْخت َ ِلفَ ِةُّ،بَأ َ ْذ َك ِ
ع َوا ِل ِم َهاُّ، انُّ َ ع َوا ِل ِم َهاَ ُّ،وأ َ ْر َك ُِّ َاتُّبِأ َ ْفواُِّهُّ َ كُّهُّ ِذُِّهُّ ْال َكائِن ُُّ حُّلَ َُّ سبِ ُُّ نُّت ُ َ َكُّيَاُّ َم ُّْ
س ْب َحان َُّ ُ
تُّ ُج ْزئِيَّاتِ َهاُّ، تُّأ ْن َوا ِع َهاَ ُّ،و ُح َجي َْرا ُِّ َ ضائِ َهاَ ُّ،و ُج ْزئِيَّا ُِّ اءُّأ ْع َ َ َ
اءُّأ ْر َكانِ َهاَ ُّ،وأجْ زَ ُِّ َ ض ُِّ َوأ َ ْع َ
ظا َماتِ َهاُّ ْال َح ِكي َم ِةَ ُّ،و َم َو ِازينِ َهاُّ ْالعَا ِليَ ِةُّ، يرُّ َذ َّراتِ َها؛ُّبِأ َ ْل ِسنَ ُِّةُّنِ َ تُّ َذ َّراتِ َهاُّ َوأَثِ ُِّ َوبِفُ َو ْي َها ُِّ
كُّ ْال َح ِك ُِّ
يمُّ . صن ِع َُّ ظو َم ِةَ ُّ،و َُّكُّْي ِفيَّاتِ َهاُّ ْال َم ُو ُزونَ ُِّةُّبِ ُ َوأَحْ َوا ِل َهاُّ ْال َم ْن ُ
ورهَاُّ ي ُح ُ ساتِينِ َهاُّبِنَشَائِ َُّدُّ ُِّه َُّ ِكُّ ْال َجنَّ ُّةُُّبِأ َ ْفواُِّهُّبَ َ حُّبِ َح ْمد َُّ سبِ ُُّ نُّت ُ َ َكُّيَاُّ َم ُّْس ْب َحان َُّ ُ
تُّث َ َم َراتِ َهاُّ ْال َم ُو ُزونَ ُِّةُّ ُّ.. ارهَاَ ُّ،و ُمتَشَابِ َها ُِّ تُّأ َ ْش َج ِ ظو َما ُِّ ورهَاَ ُّ،و َم ْن ُ ص ِ صائِ ُِّدُّقُ ُ َوقَ َ
ض َّرتِ َهاُّ . كُّأ َ ْشبا ُه َهاُّ ُهنَاُّ ِفيُّ َ حُّلَ َُّ سبِ ُُّ َك َماُّت ُ َ
478 MESNEVİ DERSLERİ
Ey
-
- ilanla -
la,
- -
hak
738
Kuma
ra
dünya ve ahiret için geçerlidir.
ŞU’LE 479
كُّهُّ ِذُِّهُّ حُّلَ َُّ سبِ ُُّ سُّ َو ْالقَ َم َرُّ،ت ُ َ ش ْم َُّ س َّخ َُّرُّال َّ ارُّ َو َ لُّ َوالنَّ َه َُّ بُّاللَّ ْي َُّ نُّيُقَ ِل ُُّ َكُّيَاُّ َم ُّْ س ْب َحان َُّ ُ
ام َهاُّ ِفيُّ َ
انُّنِظ ِ س ُِّ وم َهاِ ُّ،ب ِل َ تُّن ُج ِ ُ ُ
وج َهاِ ُّ،بأفواُِّهُّش ُمو ِس َهاُّبِ َك ِل َما ُِّ ْ َ تُّب ُُر ِ ُ
س َم َاواتُ ُّ،بِ َمنظو َما ُِّ ْ ال َّ
سخ ِريَّتِ َهاُّ، َّ ْ ْ
ام َهاُّفِيُّ ِزينَتِ َهاَ ُّ،وتَللئِ َهاُّ ِفيُّ ِحش َمتِ َهاَ ُّ،وان ِقيا ِدهَاُّفِيُّ ُم َ ُ ْ َ َ ْ
ِميزَ انِ َهاَ ُّ،وان ِتظ ِ
سكوتِ َهاَ ُّ،و ِحك َمتِ َهاُّفِيُّ َح َر َكاتِ َهاُّ . ْ ُ سكونَتِهاُّفِيُّ ُ ُ َو ُ
اح َهاُّ عو ِدهَاُّ َوب ُُروقِ َهاُّ َو ِريَ ِ اتُّ ْال َج ُِّوُّبِأ َ ْف َواُِّهُّ ُر ُ طبَقَ ُُّ كُّ َ حُّلَ َُّ سبِ ُُّ نُّت ُ َ َكُّيَاُّ َم ُّْ س ْب َحان َُّ ُ
َ
تُّل َمعَاتِ َهاُّ َوقَط َراتِ َهاُّ ُّ، َ ارهَاُّ،بِ َك ِل َما ُِّ َ َ
س َحابِ َهاُّ َو ِش َهابِ َهاُّ َوأ ْمط ِ َو َ
ام َهاُّفِيُّ ِميزَ انِ َهاُّ ِفيُّغَايَاتِهاُّ َُّوث َ َم َراتِ َهاُّ . ظ ِ انُّنِ َ س ُِّ بِ ِل َ
كُّبِ ُم َح َّم ِدهَاُّ َوقُ ْرآنِ َهاُّ،بَأ َ ْف َواُِّهُّ ظ َم ُِّةُّقُد َْرتِ َُّ اج َدُّة ًُّ ِلعَ َ س ِ رضُّ َ كُّ ْال َ ُُّ حُّلَ َُّ سبِ ُُّ نُّت ُ َ َكُّيَاُّ َم ُّْ س ْب َحان َُّ ُ
ص ْوتِيَّةُُُّّ -ه َماُّ ص َواتُُّّ َواِ ْهتِزَ ازَ اتُُّّ َ َ
ارهَاَ ُّ،وبِأ ْ ارهَاُّ َوأ ْش َج ِ َ َ
ورهَاُّ َو ِجبَا ِل َهاُّ َوأ ْن َه ِ بُ ُح ِ
َ
وريَّةُُُّّ -ه َماُّأ ْنبِيَا ُؤهَاُّ َوأو ِليَا ُؤهَاُّ- َ ورانِيبَّةُُّّ َو ُح ُروفُُّّنُ ِ َحيَ َوانَات ُ َهاُّ َونَبَات َات ُ َهاَ ُّ-وبِ َك ِل َماتُُّّنُ َ
ْ
ام َهاُّ َو ِميزَ انِ َهاُّ َو َحيَاتِهاُّ َو َم َماتِهاَ ُّ،وفَق ِرهَاُّ َويَ ْب ِس َهاَ ُّ،وتَبَر ِج َهاُّ َوت َزَ يُنِ َهاُّ ُّ، ظ ِ انُّنِ َ س ُِّبِ ِل َ
يمُّ . كُّال َح ِك ُِّ ص ْن ِع َُّ يمُّ َو ُ كُّ ْال َك ِر ُِّ بِإ ِ ْذنِ َُّ
تُّ ظو َما ُِّ بُّ َم ْخلُوقَاتِ َهاَ ُّ-وبِ َم ْن ُ ع َجائِ ُُّ يُّ َ ورُّبِ َك ِل َماتُُِّّ -ه َُّ كُّالبُ ُح ُُّ حُّلَ َُّ سبِ ُُّ نُّت ُ َ َكُّيَاُّ َم ُّْ س ْب َحان َُّ ُ
ام َهاُّ َو ِميزَ انِ َهاُّ َو ِح ْك َمتِ َهاُّ َوغايَاتِ َهاُّ . ظ ِ انُّنِ َ س ُِّ نَغَ َماتِ َهاُّبِ ِل َ
لُّ ِبأَفُواُِّهُّ كُّ ْال ِجبَا ُُّ حُّلَ َُّ سبِ ُُّلُّأ َ ْوت َادُّا ًُّ.ت ُ َ ضُّ ِم َهادُّا ًُّ َو ْال ِجبَا َُّ لُّ ْال َ ْر َُّ نُّ َجعَ َُّ َكُّيَاُّ َم ُّْ سبُحْ اَن َُّ
َازنِ َهاُّ . ظا َما ِتهاُّ َو َم َو ِازينِ َهاُّ َوغَايَاتِ َهاُّ َو َمخ ِ انُّنِ َ س ُِّ ارهَاُّ،بِ ِل َ ارهَاُّ َوأ ْش َج ِ َ عيُونِ َهاُّوأ َ ْن َه ِ ُ
ش ْيءُُّّ َحيُُّّ . لُّ َ اءُّ ُك َُّّ نُّ ْال َم ُِّ لُّ ِم َُّنُّ َجعَ َُّ َكُّيَاُّ َم ُّْ س ْب َحان َُّ ُ
ضائِ َهاُّ اس َهاُّ َو ِح ِسيَّاتِ َهاُّ َو ِج َهازَ اتِ َهاُّ َوأ َ ْع َ َاتُّ ِبأ َ ْف َواُِّهُّ َح َو ِ كُّال َحيَ َوان ُُّ حُّلَ َُّ س ِب ُُّ نُّت ُ َ َويَاُّ َم ُّْ
َ
ظا َماتِ َهاُّ َو َم َو ِازينِ َهاَ ُّ،و ِبأ ْسئِلَ ُِّةُّ َ
عقُو ِل َهاُّ َوقُلو ِب َهاِ ُّ،بأل ِسنَ ُِّةُّنِ َ ُ ص ْبغَتِ َهاُّ َو ُ ص ْنعَتِ َهاُّ َو ِ َو َ
ارهَاَ ُّ،وتَقَلبَاتِ َهاُّ ُّ ط ِ َ
ع َواتِ َهاُّ َُّوتَنَع َماتِ َهاُّفِيُّأ ْو َ اِ ْستِ ْع َدا َداتِ َهاُّ َواحْ تِيَا َجاتِ َهاُّ َو َد َ
ط َو ِارهَاُّ َو َحيَاتِ َهاُّ َو َم َما ِت َها. فِيُّأ َ ْ
480 MESNEVİ DERSLERİ
le-
riyle,
-
-
-
-
- sessizlik içinde sükûnetlerinin
-
; gök gürültüleri,
-
-
-
- nurani kelimeler ve nur
-
izn-i kerîmin ve sun- -
bih eder.
denizler, acîb
eder.
739
Seni tenzih ederiz.
Hayvanlar kalb la-
is
fark
ُّ
739
Bkz. Enbiya, 30
ŞU’LE 481
علَىُّ ِإحْ َ
سا ِن َكُّ، ص ْنعَ ِت ِه َماُّ َونُقُو ِش ِه َماُّ َو ِزينَ ِت ِه َماُّ َك َماُّتُنَا ِديَ ُِّ
انُّ َ ام ِه َماُّ َو ِميزَ ا ِن ِه َماَ ُّ،و َ
ظ ِِن َ
ص َو ِر ِه َماُّ َوأ َ ْش َكا ِل ِه َماُّ ارهَاُّبِغ َْمغَ َمتِ َهاُّبِأ َ ْل ِسنَ ُِّةُّ ِن َ
ظا َماتِ ِه َماُّ َو َم َو ِازينِ ِه َماُّ َو ُ َو ْالو ُح ُُّ
وشُّفِيُّقِفَ ِ
َوتَنَع َما ِت ِه َماُّ ْال َك ِري َم ُِّةُّ َوتَقَلبَا ِت ِه َماُّ ْال َح ِكي َم ُِّةُّ ..
َاحُّأ َ ْك َم ِ
ام َهاُّ، وحُّ ِع ْن َُّدُّا ْن ِفت ُِّ ص ِر َيحُّا ًُّ ِبغَايَ ُِّةُّ ْال ُو ُ
ض ُِّ كُّ ْال َ ْش َج ُُّ
ارُّ َ حُّلَ َُّ نُّت ُ َ
س ِب ُُّ َكُّ َياُّ َم ُّْ
س ْب َحان َُّ
ُ
صنُو َ
عاتِ َك؛ُّ َكُّ ِل َم ْ
ست َُّ تُّأ َ ْس َما ِئ َكَ ُّ،وتُفَ ِس ُُّرُّت َ َحببَ َُّ
كُّ َو ِسيَا َ فُّ َجلَ َوا ُِّ
صفَا ِت َكَ ُّ،وتُعَ ِر ُُّ ت َ َج ِليَا ُِّ
تُّ ِ
ِك!
كُّ ِفيُّت ََودد َُّ نُّلُ ْ
طفَ َُّ سا ِن َكَ ُّ،وأ َ ْزيَ َُّ
فُّب ُْرهَان ََكُُّّ ِفيُّ ِإحْ َ كُّ َماُّأ َ ْل َ
ط َُّ س ْب َحا ِن َُّ
ُ
482 MESNEVİ DERSLERİ
havadaki böcekler
Sa
-
mereleriyle lezzetlendikleri ve rahmetinin eserleriyle keyiflendikleri vakitte ni-
me
Hem bunlar gibi dahi demdemeleriyle, de-
-
ret -
meleri dilleriyle Seni tesbih ederler.
-
rak
hük -
çek
- nizam,
- mizan,
- leziz tatlar,
- güzel renkler,
- latîf kokular,
-
-
-
- rele-
riyle
- -ü senada bulunuyor, nida ediyorlar.
-
-
740
-
Seni tenzih ederiz, ihsan
gösteren lütfun ne kadar da zinetli!
740
hâlin
ŞU’LE 483
َارهَاُّ انُّ ِع ْن َُّدُّتَنَو ُِّرُّأ َ ْزه ِ وحُّ َو ْالبَيَ ُِّ ض ُِّ لُّ ْال ُو ُ َاتُّبِ َك َما ُِّ كُّالنَّبَات ُُّ حُّلَ َُّ سبِ ُُّ نُّت ُ َ َكُّيَاُّ َم ُّْ س ْب َحان َُّ ُ
تُّسنَابِ ِل َهاُّبِ َك ِل َما ُِّ يرهَاُّ َو َ َ ُ َ
ام ِهاُّ َواشتِ َدا ُِّدُّ ُحبُوبِ َهاُّ،بِأفواُِّهُّأزَ ا ِه ِ ْ َافُّأك َم ِ ْ َ ْ
َوتَبَس ُِّمُّبَنَاتِ َهاُّ َوان ِكش ُِّ
قَ ُّ..ك َماُّ َ
قُّ َو ِميزَ انِ َهاُّال َد ُِّ َ
ام َهاُّال َر ُِّ ْ َ
انُّنِظ ِ س ُِّ ُ
ورهَاُّال َموزونَ ُِّةُّبِ ِل َ ْ ظو َم ُِّةُّ َوبُذُ ِ َحبَّاتِ َهاُّ ْال َم ْن ُ
كُّ َوتُفَ ِس ُُّرُّ كُّ َوت َ ْذ ُك ُُّرُّأَس َما َء َُّ صفَا ِت َُّ فُّ ِ َص ُُّ نُّ َوجْ ُِّهُّت َ َحببِ َكَ ُّ،وت ِ ع ُّْكُّ َوت َ ِشفُُّّ َ ُكُّ َوتُعَ ِرفُ َُّ ت ُ َم ِجد َُّ
سنَابِ ِل َهاُّ َانُّ َ يرهَاُّ َوأ َ ْسن ُِّ ُونُّأَزَ ا ِه ِ عي ُِّ نُّ ُ ط ُُّرُّ ِم ُّْ ِكُّبِ َماُّيَتَقَ َ كُّإِلَىُّ ِعبَاد َُّ كُّوتَعَرفَ َُّ ت ََود َد َُّ
ك.. كُّإِلَىُّ َم ْخلُوقَاتِ َُّ ِكُّ َوتَعَرفِ َُّ تُّت ََودد َُّ تُّ َجلَ َوا ُِّ ش َحا ُِّ نُّ َر َ ِم ُّْ
نو َرُّهُُّ َو َماُّأَحْ َالُّهُُّ َو َماُّأ َ ْزيَنَ ُّهُ! ُّ َكُّ َو َماُّأ َ َ فُّب ُْرهَان َُّ ط َُّ َكُّ َماُُّّأ َ ْل َ س ْب َحان َُّ ُ
كُّ ْال َمعَاد ُُّ
ِنُّ حُّلَ َُّ سبِ ُُّ اسُّ،ت ُ َ شدِيدُُّّ َو َمنَافِ ُُّعُّ ِللنَّ ِ لُّ ْال َحدِي َُّدُّفِي ُِّهُّبَأْسُُّّ َ نُّأ َ ْنـزَ َُّ َكُّيَاُّ َم ُّْ سبَ َحان َُّ ُ
ُ
َاصيَّاتِ َهاُّ َوفَ َوائِ ِدهَاُّ َونُقو ِش َهاُّ َوت َزَ يِينَاتِ َهاُّ، اص َهاُّ َوخ ِ نوا ِع َهاُّ َوأجْ نَا ِس َهاُّ َوأ ْش َكا ِل َهاُّ َوخ ََو ِ َ َ بِأ َ َ
ص ُِّةُّ . صو َ ص ُِّةُّ َو َم َو ِازينِ َهاُّ ْال َم ْخ ُ صو َ ظا َماتِ َهاُّ ْال َم ْر ُ انُّنِ َ س ُِّ بِ ِل َ
كُّ َوقُد َْر ِت َكُّ، َاص ُُّرُّبِاجْ تِ َما َعاتِ َهاُّ ْال ُم ْنت َِظ َم ُِّةُّبِأ َ ْم ِر َُّ كُّ ْالعَن ِ حُّلَ َُّ سبِ ُُّ نُّت ُ َ َكُّيَاُّ َم ُّْ سب َحان َُّ ُ
يمُّ . كُّال َح ِك ُِّ ْ ص ْن ِع َُّ كُّ َو ُ ْ ْ
َوت َر ِكيبَاتُِّ َهاُّال َم ْو ُزونَ ُِّةُّبِإِذنِ َُّ
ظا َماتِ َهاُّ ظائِ ِف َهاُّ ِبأ َ ْل ِسنَُّ ُِّةُّ ِن َ تُّتَعَينَاتِ َهاُّ َو َو َ اتُّبِفُ َو ْي َها ُِّ كُّالذَّ َّر ُُّ حُّلَ َُّ سبِ ُُّ نُّت ُ َ كُّيَاُّ َم ُّْ سبَ َحانِ َُّ ُ
ً
ع ِظي َُّم ُّةَ ُّ،ك َماُّ فُّ َ ظا ِئ َُّ كَُّ ُّ-و َ قُّفِيُّ َذاتِ َهاُّ َم َُّعُّ َح ْم ِل َهاُّ–بِ َحو ِل َُّ ْ
عجْ ِزهَاُّال ُمطلَ ُِّ ْ َو َم َو ِازينِ َهاَ ُّ،و َ
الَُّ
لُّ َماُّ ُّ نُّت َ َحم ُِّ ع ُّْ عجْ ِزهَاُّبِنَ ْف ِس َهاُّ َ انُّ َ س ُِّ ِكُّبِ ِل َ بُّ ُو ُجود َُّ علَىُّ ُو ُجو ُِّ ت َ ْش َه ُُّدُّ ُكلُُّّ َذ َرةُُّّ ِم ْن َهاُّ َ
نُّنَ ُّ.حت َىُّ ِإ َُّّ امُّال َك ْو ُِّ ْ ظ ُِّ قُّ ِن َ ظائِ ِف َهاُّال َعا ِليَ ُِّةُّالعَ ِجيبَ ُِّةُّفِيُّ َدقَائِ ُِّْ ْ نُّ َو َ علَىُّ َح ْم ِل َهاُّ ِم ُّْ يُّ َ يقُّ ِه َُّ ت ُ ِط ُُّ
يرُّ ُكلُُّّ َذ َّرةُُّّ ِم ْن َهاُّ ِإلَىُّ ط ِويلَ ُّةَ ُّ،ك َماُّت ُ ِش ُُّ ً ً
علَ ْي َهاُّن َْخلَ ُّةُّ َ تُّ َ لُّنَحْ لَةُُّّن َِحيلَةُُّّ َح َملَ ُّْ الًُّّ ِم ْن َهاُّ َك َمث َ ُِّ ُك ُّ
الُّ ُّيطُّال َد ُِّ امُّال ُم ِح ُِّ ْ ْ
امُّال َع ُِّ ظ ُِّ ظائِ ِف َهاُّ َوت ََوج ُِّهُّ َح َر َكاتِ َهاُّ ِإلَىُّالنِ َ ظ ُِّرُّ َو َ كُّ ِبنَ َ َوحْ َدتِ َُّ
اظ ُِّمُّ . علَىُّ َوحْ َدةُُِّّالنَّ ِ ط ُِّعُّ َ ِب ْالقَ ْ
احدُُّّ ُّ. اجبُُّّ َو ِ كُّ َو ِ علَىُّأَنَّ َُّ انُّ َ كُّشَا ِه َد ُِّ لُّ َذ َّرةُُّّلَ َُّ فَ ِفيُّ ُك ُِّ
ص َمدُّ ، كُّأ َ َحدُُّّ َ علَىُّأَنَّ َُّ َانُّ َ كُّآيَت ُِّ لُّشَأْنُُّّلَ َُّ َوفِيُّ ُك ُِّ
ص َمدُّ ، احدُُّّأ َ َحدُُّّ َ اجبُُّّ َو ِ كُّ َو ِ علَىُّأَنَّ َُّ كُّشَوا ِه ُُّدُّ َوآيَاتُُّّ َ ش ْيءُُّّلَ َُّ لُّ َ لُّ َوفِيُّ ُك ُِّ بَ ُّْ
كُّ . يكُّلَ َُّ كُّالُّش َِر َُّ غي ُْر َكَ ُّ،وحْ َد َُّ الُّ ِإلُّ ُّهَُّ َ لُّ َجالَلُ َكَ ُّ،و َُّ َج َُّّ
bitkiler -
zinetli!
53.Ders
MÂ
Bil ki: -
biye ve idare eden Sâni lerine bakarlar ve yüzleri Ona müteveccihtirler. Sana ise,
ancak bir vazife olarak ve senin mevhum mâlikiyetin kadar bakarlar.
riy-
741
Bkz. Hadid, 25
742
ŞU’LE 485
-
hetle hizmet ederler.
- Sâni -i Hakîm
- Allahu Tealâ letaifini ve hikmetinin inceliklerini yüksek ses-
le bildiren -
getirmek.
- - leri-
nin güzelliklerini ilan etmek.
ara
-
-
- veya kalb yapan, deri dokuyan bir makine görebilir misin? Kella, sümme
kella!
â
- -, hiç bir
yin - de olsa-
yeltenmemesi içindir.
-
ratmaya güç yetiremez.
MAD
743
Bil ki:
ma acîb
mad -
mü
Sâni - -
dan -
-
gi run-
Sâni
acîb-latîf bir definedir, garib-
-
- ve Rezzak- -
da b
var
743
Makedonya - -
dün -
kender, yüz f
ŞU’LE 487
-
di -
-
tiril
kar
Evet,
ründendir, hatta nimetten daha lezzetlidir.
-
Bil ki: Ne kadar masnu varsa hepsi manzumdur ve ne kadar mahlûk varsa
hep
on
-
kip eden bir nizamla görülen tanzim; hassas ölçülerle ve cessas dengelerle görü-
len tevzin vücud
mey
tan gösterir.
bi
i görülmemek-
edil
kul
Hâ
ce-
sin sa onunla be-
ra - -
im, perde-
744
ol
744
di-
ye
la
488 MESNEVİ DERSLERİ
dan-
Bil ki: -
Kürtçe
-
ha
içinden -
- -
lu -
-
la
âmidin ve sinekçiklerin naza -
ted
-
bet
bü -
ise, Alîm- -
olamaz.
-
la
kü -
-
745
-
rül
ŞU’LE 489
ma rahmi
gi
ha
vâ di
yav
ediyor.
Birincisi: da-
si-
metinin
ke -
-i Hakîm, Kerîm- -
öy
otu
mektesin.
Ey tap-
Öy-
leyse a
leh-
Üçüncüsü:
için
-büyük, az-çok, uzak-ya-
müsavi olan kudretiyle sende ve çevrende tasarrufta bulu-
yoktur.
seferinde asla tesadüf gulyabanisine tesadüf etmezsin.746 Adem yani yokluk ile
zul bi-
lir -
sin
747
746
Gulyabani nu-
-
ne -
747
748
yazan da odur.
ŞU’LE 491
ola
492 MESNEVİ DERSLERİ
54.Ders
RI
Bil ey gafil!
1- nü-
Böy
2-
hâlin er içinde üzün-
tü -
3-
is vermiyor-
sun. Kella! Esma-
gi
Zâ
4- En âli, en uzak, en gizli ve en besatetli olan Ehadiyet tecellisini, kesretin
da
ves
fâ Faraza onu da
ken
ma
yas yol
li
-
ille
miskin, kesir
külfet ve mualece ile olabilen mümkine bila-
ve-
-
vehhüm ediyorsun.
ya
ŞU’LE 493
gü
bi-
-
a
yedi -
ne
gü
te
özel -
la
gü
kalb, Ehad- -
saâdetlere
ce
749
-
say -
de
kudreti olan bir Sâni -
maz olurdu. Lâkin kevn ve mekânda gözle görülen bu emn ve eman, insan âlemi
da görülen sükût ve sükûn, bütün zamanlarda âlemdeki inkiyad, silm ve se-
lâ
ُّْ لُّلَ ُّهُُّ ُك
ُ نُّفَيَ ُك
ُّون ُّْ َ ش ْيئًاُّأ
َُّ نُّيَقُو َ ُِّإنَّ َماُّأ َ ْم ُرُّهُُّ ِإ َذاُّأ َ َرا َُّد -
750
749
-
yonlar vücuda gelen bir -
rum söz konusudur.
750
Yasin, 82
494 MESNEVİ DERSLERİ
ALLAHA TEVEKKÜL
Ey
ka re-
na olman için latîf
752
lû-
kat
an in ba-
kalb koydu. Anne rahminde ka-
ran kil-
-
le
it -i
ih -
753
sine yükleyerek kendine
-
mene mani nedir? T
olay ُِّ ُّ بِس ُِّْم
ُّ ّللا ُّ َمجْ رُّي َها
َو ُم ْرسُّي َهُّا 754
751
Hicr, 21
752
r.
753
754
-
ti.
ŞU’LE 495
Bu
LE
-
dü
Çünkü bilinmezlik ve sonsuzluk, Onun (celle celâluh) mutlak rububiyetinin
tasar nvan ve iki alâmettir.
bi-
riy
-
gös
müm
755
Zâriyat, 50
496 MESNEVİ DERSLERİ
umumi bir n
-
yalleri tard eder.
büyük bir
756
- nuru yaratan,
- nura nuru veren,
-
- - göre-
sin. (Celle celâluh)
-
Bil ki: -
- -
kü bundan murat, hakîk ehimle ve esbaba mübtela
za
Keza, bu tür tavsifler Vahid-
bundan murat nefsül-
fiil -
nu -
si -
lah onlardan daha üs
-
susi kâbiliyeti derecesinde bu tasarruftan etkilenmesi ile, bu mahlûkatta zahirî
se -
rum
as
de
de -
kul
-
756
-
-
mu -
ha -
mez.757
Burada dört cihetle Alla
-
-
-
- - Samedin namütenahi feyzinden
757
leri verendir.
758
Hacc, 73
498 MESNEVİ DERSLERİ
55.Ders
-I CELÂ
Bil ki: -
le -i iltizamîye ile bütün esma- la -
759
yani
zâ zam-
la.760
Zât-
ulû -i iltiza-
-
tevhid ve tevhidin hükümlerini tazammun eder. Böylece bu tek kelâm, binler
761
ke Man-
is -
lir.762
-
larda
ve hâllerini içine ala -
kid gibi olur.
759
di
de
762
der-
ŞU’LE 499
OKLARI
Bil ki: Tealâ
ve mecbur ka -
tül-
tür. Çünkü hiç kimse yoktur ki kâinattaki hadiselerden hevâve hevesine,
key
ço -perestlerin heves hendesesine göre bina edil-
763
me
- esbabdan gafil
ol
Fa - âlik-
DUANIN KISIMLARI
Bil ki:
Birincisi
hay
har-
a
böyledir.
Üçüncüsü -
ُّح ُّبِ َح ْم ِد ِه َ ُالَّ ُّي
ُُّ ِسب ُّ ِش ْيءُّ ُّا ُّْ ِن ُّ ِم
َ ُّ ن ُّْ َُّو ُّا
763
765
bazen gibi, zâ-
-
Bil ki:
-
na
an - guyubun ilmidir ki
-
- hâl- de bilir.
Çekirdek, nutfe, yumurta ve tohumun her biri, sanki
- -
tezkire,
- ilm- - -
MANA-
Bil ki: -
nünden bakar.
Bu durumda
Bir vecihte,
ise, -
kar.
Öy -
sine cirmi ve nefsi kadar ve bir vecihle delâlet eder. O da onun sûrî vücududur.
Lâ - rin-
765
ŞU’LE 501
olarak mana-
-
-
- gecenin bir elbise,
- gündüzün bir geçim vakti,
-
- -
-
ke
-
- - -
-
dan dol
görülürken, ilâhiyat
-
lan galebe ehl-i dalâletin olur. Çünkü onlar, nefislerinin derece-
sine sukût eden bütün latîfeleriyle kasten ve bizzât dünyaya müteveccihtirler.
َ َُّّال
Amelleriyle حيَاتُنَا ُّالد ْنيَا ُّ ِىُّا ُّْ ا
َُّ ِنُّ ِه demektedir-
767
ler. Lâkin akibet müttakilerindir.
766
oku re-
til
767
En'am, 29
502 MESNEVİ DERSLERİ
-
nil
ن ُّاْالُولُّى َُّ َْر ُّل
َُّ ك ُّ ِم ُّ ْ ََول
ُّ ـال ِخ َرُّة ُ ُّ َخي Ahiret, senin için dünyadan daha ha -
768
ALLAHIN FAZLI
Bil ki: Allahu Tealâ
bi
du
Evet, masiyetin azapla
ko
ver
et
sal muhît
Hâl
kül -i kesirdir. Bu ise âdil olan Hakîm-i Kerîmin adaletine
ay
Ey zalum ve cehul insan!773
etme -
-
te -
768
Duha, 4
769
En'am, 32
770
Ankebut, 64
771
Âl-
772
Enfal, 40
773
Zalum ve cehul
geçer.
ŞU’LE 503
lu
774
775
Çün
Tealâ - -
ka
Keza bura -
rülür.
Bil ki: ma -
olursa dalâlettir, netice ve nihayette olursa kemâldir. Ehl-i dalâletle ehl-i hidayet,
776
unut
Ehl-i d tatbikte nefsini unutur, fi-
ra -
gö
ga
harekete geçme veya tefekkür et-
Bil ki:
du
774
Mesela, elektrikten istifade etmemiz için, barajdan ta evimize sistemi kuruncaya
ka -
ran
775
Üstteki dipnottaki misall
edemeyiz.
776
-
nun ter
504 MESNEVİ DERSLERİ
bu
kendi amelinden
du -
la
B
saâ -
- -i
ebediyenin kabulüne müstaid hâle gelir.
-salatu ves- -
di
-
-
-
- ve saltanat- Mu-
ham
-
e Onu sevdi
Keza, kendi acz-i mutlak ve fakr- -i
ek -i celâli içindeki mut-
bi-
yetine sesleniyorlar.
ulvî
- hakirlik, küçüklük, acizlik esfel-i safilininden hilafetin, emaneti yüklenme-
nin
- ve göklerin ve yerin kendisine musah
ol -
E ANLAMAK
Bil ki:
ola
ka -
ŞU’LE 505
denk olamaz.
ha-
-
la kalb ve ru-
777
dö
ُّار ِه ْم َ س ْم ِع ِه ُّْمُّ َوأ َ ْب
ُِّ ص َ علَىُّقُلُو ِب ِه ُّْمُّ َو
َ ُُّّللا َ
ُّ ُّطبَ َُّع
-
778
hür
Bil ki: -
lanlamalardan birisi,
- kulak ve göz gibi herkeste olan
-
- veya hava ve su gibi muhît
kendisine has olan veya kendisine yeni olarak gelen veya nadiren ihtiyaç olup da
muhît -
va-
- Ellerdeki parmaklar,
-
-
- çiçeklerdeki y
ben -
777
Kalbin ölmesi, demirin tümüyle pa
benzer.
778
Nahl, 108
779
Cinn, 28
506 MESNEVİ DERSLERİ
ler
iha
ŞU’LE 507
56.Ders
Bil ki: -
ra
lezzettir.
Bu iki vazifeyi ifa hususunda izdivaç eden
beraber Muhsin- a cûdu; bitkiler, hayvanlar ve madenle-
Binaenaleyh,
- mükâfat, rahmet ve adaletin bu derece gözetilmesi
- ُّيء َ ُُّّتُُّّ ُك َّل
ْ ش ْ َيُّو ِسع
َ َِو َرحْ َمت 780
- yet-
va
781
Ancak her bir
mübarek bir -
dir.782
780
781
Amme sûresinin son ayetinde, hesap günü kâfirin diye-
ce -
-
van
782
-77, Saffat 107, Kehf 18, Neml 20, Neml 18.
508 MESNEVİ DERSLERİ
ko -
ŞU’LE 509
783
ro
ZIDLARIN HÂLIKI
Bil ki:
-
ka
da bunun gibidir.784
Bil ki:
elem
Bir cihet â -
kar -
785
ETMEK
Bil ki: Gördüm ki, nisyan- -
786
gös
TEKRARIN SIRRI
Bil ki:
tek , bir
ma a -
787
ta
783
784
785
786
rülen-
Mad -
su
787
510 MESNEVİ DERSLERİ
AYET SONLARI
Bil ki: n sonunda neticeleri
veya illetini beyan eden fezlekeleri zikretmekle:
-K
-
- -
mullü ve -
me-
di-
yetin788 -
ri
-velev hakir ve zail de olsa-
sulta -i Samedin esma cilvelerinin
yol, istikametli bir ca met-
tirir.
leva -
inkâr etmeyesin.
Mesela Yusuf sûresinde cüz nde َ ُّ ُّل ُّذِي ُّ ِع ْلم
ُّع ِليم ُِّ ق ُّ ُك
َُّ َوفَ ْو Ve
789
her ilim sahibinin
Hacc sûresinde ُّق ُّقَد ِْره
َُّّ َما ُّقَ َد ُروا ُّّللاَُّ ُّ َح Allah -
790
788
Fikrî ubudiyet,
yap
tefek -
diyet, ubudiyeti
789
Yusuf, 76
790
Hacc, 74
ŞU’LE 511
791
Allah, aye -
Ankebut sûresinde ُّون ُِّ ْتُّ ُّ ْالعَ ْن َكبُو
َ ت ُّلَ ْوُّ ُّ َكانُوا ُّيَ ْعلَ ُم ِ َوا َِّنُّ ُّا َ ْوه ََنُّ ُّ ْالبُيُو
ُ تُّ ُّلَبَي
792
ayeti ve
Bil ki:
hâ de
Odur.
-
mut
olur
Ey maziyi yakîne
Son
hat
ُّعلَ ْي ِه
َ ُّن َُّ َو ُه َُّوُّالَّذُّىُّيَ ْب َدؤُاُّ ْالخ َْل
ُُّ قُُّّث َُُّّمُّيُعُّي ُدُّهُُّ َو ُه َُّوُّا َ ْه َو
793
791
-
gi
792
Ankebut, 41
793
Rûm, 27. Ayette medar- Allaha nisbet-
512 MESNEVİ DERSLERİ
dir
mevcûd ta-
gi
, çürüyüp da-
- -
dir.
I
Bil ki:
uzak
gi -
794
795
-
Öy
Bil ki:
çevirmesinden kalbime feyz olarak geldi ki:
Arz
Hat
Çünkü kâinatta
- üzerinde rububiyetin tecellisine,
794
ko
795
âf- -
har -
ra terli-
dir.
ŞU’LE 513
üze â
la
gösterir. Lâkin nurani-
daha t
gös
renklerin terkiplerin -
796
-
mek
796
797
sar
798
Müslim, Salât, 215
514 MESNEVİ DERSLERİ
- dâhil o
-
fe
le
yaratan Sâni
-
ara ek büyük mesafe sebebiyle, her ikisini de tam mukabil gelecek
Evet, bu:
- Vücub ve tecerrüd
- Itlak hakîkatinin özelliklerindendir.
- Vahdetteki Ehadiyet tecellisinin hususiyetlerindendir.
- dan-
aynanda
me -
mayan bir mesafe söz konusudur.
-
-
ُّعلُّيم
َ ُُّّش ْىء ُِّ نُّ َو ُه َُّوُّبِ ُك
َ ُّل ِ َالظا ِه ُُّرُّ َو ْالب
ُُّ اط َّ لُّ َواْالُّ ِخ ُُّرُّ َو
ُُّ ُه َُّوُّاْالَ َُّّو
799
-Ahir, Zâhir-
799
Hadid, 3
ŞU’LE 515
اَللَّ ُه َُّمُّيَاُّ َ
ع ْدلُُّ،يَاُّ َح َك ُمُّ،يَاُّ َ
ع ِلي ُمُّ،يَاُّ َح ِكي ُمُّ ،
انُّ َو ْ ِ
ال ْسالَ ِمُّ ، ُور ُه ُّْمُّ ِل ْ ِ
لي َم ُِّ صد َحُّ ُ
اشر ُّْ
َو َ
ينُّ
اح ِم َ نُّيَاُّأ َ ْر َح َُّمُّ َّ
الر ِ آم ِي َُّ
516 MESNEVİ DERSLERİ
- selâm) Rabbi!
-i azîmin hürmetine, vech-i kerîminin nuru hürmetine, din-i kavîmin
hür - - -
Azîm hürmetine, milyonlar tiha-
- Kitab hürmetine, esma-i hüsnan hürmetine, ism- -
cer-i Esved hürmetine, Beyt-i Mükerremin hürmetine, Kadir Gecesi hürmetine,
Ramazan- -i Ekre-
min hürmetine
- ümmet-i Muhammede merhamet et!
- kalb
-M bize selâmet ver!
ŞU’LE 517
800
Müellif, el yazma nüshad
ba
518 MESNEVİ DERSLERİ
57.Ders
Ke
-
olan da ehemmiyetsiz ol
î
bazen
bü
ya
801
TESADÜF YOK
Bil ki:
eden kimseye
-
- ti-
yazla Alîm, Muhît olan Sâni in hikmet ayetlerini okuyor?!
Bil ki:
bü -
nde ve te-
kes hakîk
mec
Katre, en küçük bir kandili bile içine alamazken, âlemin lambas
Bil ki:
taife -
ce nmek için, rekabetle
or
- -
-
ces
an - -
mâl-
kenz-i hafiyi gösterere -
hak za-
801
24. Söz 5. Dal 1. Meyve
520 MESNEVİ DERSLERİ
-
hû
Her mevcûd mevcûd
gaye olmakla beraber, birinci gayeye nisbetle bu, sonlunun sonsuza nisbeti gibi
olur.
hakk- t re-
-
la - -i Sa-
me acîb, en garib, en latîf ci-
ze ya-
-
za e mahkûm olur.
Ey gafil, zanneder misin ki, mesela o acîb nar meyvesinin gayesi senin onu
gaf
Böy - -
Keza bil ki, yüksek bir cemâl sahibinin hakîki lezzeti önce bizzât cemâlini
mü hede-
le
eder.
-
si
ْ َو ِّلل
Zâtî kemâl sahibi, hakîki, mücerred ve sermedi cemâli olan, ُِّال َمثَلُُّاْالَعْلى
802
hakîkatiyle lizâtihi mahbûb zât, Rasulünün di-
803
liy - Ya-
-
cel
ALLAH YETER
Ey fâni, bil ki:
-
- ve unda malum olman bekâ olarak sana yeter!804
802
Nahl, 60
803
Süyuti, Ed- Dürerü'l- Müntesire, s. 125
804
ŞU’LE 521
hakîk
!rahat et
Yoksa - - -daha önce
de -
ilâh
Celle celâluhu.
La ilâhe illa hu.
NOKTA
522 MESNEVİ DERSLERİ
805
Nokta Risalesi, 1918 de Türkç
Mes
NOKTA 523
58.Ders
ُّالر ِح ِيم
َّ ُّمن
ُِّ ْالرح ُِّ ُِّبس ُِّْم
َّ ُّّللا
806
-
807
Gayet-ül gayat,
gayet-ül gayat
808
hâdet ede-
ilâh yoktur. âdet ederim ki Muham rasulü-
524 MESNEVİ DERSLERİ
Kitab- -
Üçüncü Bürhan: Kitab- -ül Beyan, Kelâm-
Dördüncü Bürhan: Âlem- âdetin nokta-
- -
811
dur.
809
Hamd, âlemlerin Rabbine, salât u selâm ise son peygamber Hz. Muhammede,
810
ilâh Bakara, 255
811
bi at
eder.
NOKTA 525
bir z
et -i mütedâhileye benzeyen mürekkebat- -i mütesai-
de-
bir zerre, muvazene-i cereyan- -
-
me -i Zülcelâl
berahini, zerrattan kat kat ziyade olur. Demek
hakîkat 813
ُّق ْ اس
ِ ُّال َخالَ ِئ ُِّ ق ُّاِلَى
ُّ ِ َُّّللا ُّ ِبعَ َد ُِّد ُّا َ ْنف ُُّ اَلط ُر
814
C: Kemâl-
815
ُّسا ِئ ُل َ لُُّّاْالَ ْعلَىُّاِلَي َْك
َ ُُّّر ِ َ اُّم َنُُّّاْل َم
ِ تُُّّفَ ِانَّ َه ْ ور
ِ ُُّّال َكا ِئنَا ُ س
َ ط ُ ُُّّتَا َ َّم ْل
- - - -i
hâ -i hakîkat -i
- - -
-
gi -i kudret olan bu
kitab- - - hâl
olarak muktedir birer fâil-i muhtar olsalar, yine kemâl- -
812
813
814
-
bir durum
815
-i âlâdan sana gönderilen mek-
tuplar Bkz. Nablûsî, Abdülgani, Divan. Mele- , me
ön le-
âlemin) sakinleridir. Sema ehli olan melekler ise "mele- kinleridir.
526 MESNEVİ DERSLERİ
de ederek ح ِكي ُُّم ْ يز ْ ت َ س ْب َحان ََكُُّّالَُُّّقُد َْرةَُُّّلَنَاُّاِنَّ َكُُّّا َ ْن
ُ ُُّّالعَ ِز
َ ُُّّال ُ diyeceklerdir.816 Her bir ke-
li . Ve her harfi, bahusus zîhayat bir har-
-
ta - -
-i gayr-
- âdet -i k -
ta
gö -feza bir misal-i musaggar- -
nat -i Yâsin, sûret-i lafz- ibi, cezâletli, mûciz bir nok-
ta- -
sûre -i dakîka-i
bedîa-i ilâh an ve imkâ-
na - -i câmide-i tabiiyeden husulünü, mu-
hâl-ender muhâl göreceksin.818
lun-
-
hâli de itikat edebilirsin. Hâlbuki o zîhayat ma-
ki -i kudret, öyle bir hârika-
kâi bilir. Yoksa
kör, az, basit imkân tereddüdüyle ayak atamaz. Esbab- iyeden olamaz. Ba-
husus o esbab- - -ü lâ-yetecezzadaki
kuvve-i cazibe ve kuvve- hâli-
yet dam
hare -
nun, kai hakîkate ve âleti-
816
-
Hakîm
817
-
rilt Lokman, 28
818
bütün im
bitkilerin birbi
özel
NOKTA 527
yetten mü
esas-
ikna etmek sûretinde kasden ve bizzât ona müteveccih olursa muhâliyetine ve
ma -ü anis- -
be
Dalâlet ne kadar acibdir! Zât- celâl -
hâs -
lâl-
-
- -i
kil-
?
C: Tabiat, âlem- âdet denilen cesed-
in - - ilâh - riye-
- va-
nin- Kuva
bi kavanin -
-
him, hayal tasa - hevâ
edip mevcûd-u haricî ve hayalden hakikat sûre hakikat
sûretinde gören, gösteren nüfusun istidad- -
tak -
- hakîkat ona ünsiyet edecek hiç bir mülâyemet ve
münasebet yok iken ve masdar olmaya kâbil -
fa -resan- efkâr olan kudret-i ezeliyenin âsâr-
ba
kâ-
bil -
- hakîkat-
528 MESNEVİ DERSLERİ
-i nefisenin
âsâ
fâi -
ka - -
let- -i Zülcelâl -
819
makul, gayr- et-
- ilâhiye ikidir:
Biri: - -i ihtiyariyesini tan-
zim eder.
- - -
riyedir ki, bütün kâinatta cari olan kavanin-
iba -i akliyeden ibarettir; tabiat denilen ikinci
riat dahi, mecmu-u kavanin- -
olan tesir ve
-
S: Nazm ve nizam-
El-cevab: - n havas ve cevasisi hükmünde olan fünun-u ekvan, is-
tikra-
te kâbildir. Her bir fen, külliyet-i kaide hasebiyle kendi
. Zira her bir fen kavaid-i külliye desati-
819
Tabiat, her biri bir kitap hükmünde olan ilâh -
baa gibi -
da element -
ment kipler hâl
ro
820
sun-
91
NOKTA 529
ÜÇÜNCÜ BÜRHAN
- - -
teceksin: ilâh yu tekrar ediyor. Hem gayet mükemmel se-
me -
bo -i hak ve hakîkat o ka-
-
le- hakîkati ta-
zam - âdet -
kâ hakîkat -i gayb
ta - -
821
822
Delâlet -
lar (Müellif)
823
Tasfiye, maddi ve manevi
do
530 MESNEVİ DERSLERİ
- sû-
re
Üçüncüsü: -
Dördüncüsü ve en birincisi: - -
mekle beraber, cezâlet -
-
-
Tarîk- idir:
Birincisi: Delil-i inayet ve gayedir ki, -
âyât- -
- - -i mesalih ve hikemdir.
rtadan nefyediyor. Zi-
ُ ُن ُّف
ُّْ ُّم ْ ار ِج ُّع
Kur an- Kerîm ُّطور ُّْ ص َُّر ُّه
ِ َل ُّت ََرى َ َُّالب ِ ْ َف der.824 -i
inayet vücuh-
kâinatta tefekküre
ti
sevketmek için
ُّفَا ْعتَبِ ُروا، َُّاَفَالَُُّّيَت َ َذ َّك ُرون، َُّاَفَالَُُّّيَ ْع ِقلُون، َ ا َ َوالَُُّّيَ ْعلَ ُمونgibi, o bürhan- -
825
handa tesbit ediyor.
da se
(sez deki ruhî ve kalbî kuvvetlerde görürler.
824
Mülk, 3.
825
et ir 2)
NOKTA 531
- -
-
mah - kemâline münasib bir vücudun verilmesidir.
826
- - hakîkat ol-
- - kai-
vârid -
het - -i kudret öyle ister.
-
ri yoktur. Vahdet öyle ister. Hattâ hayat ve
lekû-
-
826
827
Cevher kelimesi araz -
her, de
araz ayan
828
532 MESNEVİ DERSLERİ
DÖRDÜNCÜ BÜRHAN
Vicdan- - zar-
dikkate al:
Birincisi: -
meyelan-
bir avuç su, incimad ile meyelan- -
adem- rek-
keb bir hâlet-i cehennem- - -
sen-i mahlûkat olan ruh- -
zam eder. O ise, intizam- -i kâinattaki nizam-
-i istimdad ve nokta-i istinad ile bu derece nizam- -
fer hakîkat- -ül emriyenin hâssa- -
-i Zülcelâl marifetini kalb-
daima tecelli ettiriyor.
-i Zülcelâl bu dört
bürhan- âdetleriyle Vâcib-ül Vücud, Ezelî, Vâhid, Ehad, Ferd,
Sa -
bi bütün evsaf- celâliye ve cemâl
Zira mukarrerdir ki: Masnudaki feyz-i kemâl -i tecellisinden
829
muktebesdir Demek, kâinatta ne kadar hüsn-ü cemâl, kemâl varsa, umumun-
dan lâyühad derecede yüksek tabakada evsaf- cemâliye ve kemâl -i
Zül sin
hüs kemâl ve
cemâl -i Zülcelâl kemâl ve cemâl -
- -i
mad - -
-
le
830
ُش ْيءُُّّ َج َّلُُّّ َجالَلُ ُّه َ ُُّّْسُُّّ َك ِمثْ ِل ِه
َ لَي
ورُِّهِ ظ ُه ُ ُُِّّاختَفَىُّ ِل ِش َّدة ْ ُّن ُِّ انُّ َمَُّ س ْب َحُ
ض ِدُِّه ِ ُّنُّا ْستَت ََُّرُّ ِلعَ َد ُِّمُِّ انُّ َم َُّ س ْب َحُ
831
بُُّّ ِل ِع َّزتِ ُِّه ِ بُُّّبِاْالَ ْسبَا َ انُُّّ َم ِنُُّّاحْ ت َ َج َ س ْب َح
ُ
832
Sual: Vahdet-
829
mükem
830
831
-
832
Vahdet-ül-vücud, mevcûd
-
534 MESNEVİ DERSLERİ
la -
dar- -
mes'elesidir.
833
NOKTA 535
834
ُّس ِة
َ ام َّ ُُّّم َنُُّّالظ ْل َم ِة
ِ ُُّّالط ِ اط ُع
ِ س ِ َّاُّوُُّّاَي َْن
َّ ُُّّالضيَا ُءُُّّال ِ اَي َْنُُّّالث َّ َر
َ يُّم َنُُّّالث َري
835
ْ ْتُُّّعَ ْك ِسُُّّ َم ْه ُرويَا ِنُُّّبُو ْستَا ِنُُّّ ُخ َداس
ُّْت ْ التِىُّ ِكهُّ َدا ِمُُّّاَ ْو ِليَاس
َ آنُُّّ َخيَا
ْ
836
Fakat ehl-i vahdet- Ehl-i vahdet-ül
vü -i ehl-i fark ve sahv-
837
ُُّّوُُّّالَُُّّتَفَ َّك ُرواُّ ِفىُّ َذا ِت ِهُُّّفَ ِانَّ ُك ْمُُّّلَ ْنُُّّت َ ْقد ُِروا ِ تَفَ َّك ُرواُّ ِفىُّآالَ ِء
َ ُُّّّللا
َّارُّذِىُّ ْال ِق َد ُِّم
ُِّ ْفُّ َك ْي ِفيَّ ُّةُُّ ْال َجب َُّ ْسُّ ْال َم ْر ُُّءُّيُد ِْر ُك َهاُّفَ َكي
َُّ َح ِقيقَ ُّةُُّ ْال َم ْر ُِّءُّلَي
ُّ838ِس ُِّم ُ ْفُُّّيُد ِْر ُكهُُُّّ ُم ْستَحْ َد
َ َّثُُّّالن َ شاَهَاُّفَ َكي َ ُُّّوُُّّا َ ْن َ ُه َوُُّّالَّذِىُّا َ ْب َد
َ عُُّّاْالَ ْشيَا َء
bekâ- ve
bu hakîkat
bir sûre
834
-
835
tuzak olan hayaller, bostan-
Mev yal-
le
836
Vahdet- , etme. Seyr-
edilir.
536 MESNEVİ DERSLERİ
On Üçüncü Risale
NUR
839
839
-
la ya -
NUR 537
59.Ders
يم ُّ
الرحُّ ُِّ
نُّ َّ الرحْ مُّ ُِّ
ّللاُّ َّبِس ُِّْمُّ ُِّ
َوبِ ُِّهُّنَ ْست َ ِع ُُّ
ين
Rahman-
ve sadece
mesey
840
Bil ki:
bir deniz, hiç bir kara, hiç bir parça ve hiçbir mevki yoktur ki, üzerinde Ehad-
Sa
-
la i, .
kele-
ri .
hür-
(celle celâluh) bir mektubudur.
840
A'raf, 43
538 MESNEVİ DERSLERİ
Mâ ma-
en bir-
- Sâni in Vahid-
-
-
- bir söz
- mama-
ُُّّو َ ُُّاللُه
َ ُّالُُّّإِلُّهَُُّّإالَُُّّّ ُه
َ ُُّّو ُّ َ ج َّلُُّّ َج
َُّ O
Bil ki:
yu kalble dinle:
Ey nefsinden, hatta gafletinden gafil Said!
ku
tek ilâh olan Allahu Tealâ
sa acîb muhâlleri
kabul etmen gelir.
-
gel netice vermesi gösterir ki, o mümtenidir,
müm gelir.
ol
ol
top li-
son
ka
yer mekanik sistem, ipek dokuyan makine gibi olurdu ve
ha
humla-
NUR 539
geliyorsa
içekler adedince makinelerin bulundu-
nu kabul etmen gerekir.
Tohumlar ve çekirdekler besatetiyle beraber, her biri sanki ipleri kader hen-
de
ma
o dakik hudutla-
ancak
- gökleri ve yeri yaratan
- -
bilir.
,- -
ur sahibi isen-
- ri-
ka basir bir kudretin vücudunu;
841
Nisa, 1
842
Nur, 45
843
ay
le-
nin cereyan etmesi, hâ-
det eder.
-
ti
i-
-
rakik ve cessas nizamlarla
-
sar olan zât muktedir olabilir. O, bu katreyi
844
845
türün sa kem-
mellik görülmekte
NUR 541
- nat-
- veya
mu -
çük bir misal olarak yoktan var eder.
Ehl-i k -
-
zu
gü
dam gelir.
ya-
,
542 MESNEVİ DERSLERİ
60.Ders
ELMAS VE KÖMÜR
Bil ki: bir iksirdir; fâni madde kömürünü, Sâni -i Bâkiye isnad etmek
sû
aksini yapar, ters yüz olur.
an -
846
, Sâni - -
lerinde de durum böyledir.
-
me-
tinden çok çok
- esma-
-
âlikine rabteden bir nisbettir. Nisbet ciheti, ancak
ta bakar. Bu durumda medar- -
le-
nebilecek konuma gelir.
-
le
insa ril-
meyi temenni eder.
ma -i hafi serve-
âb-
da
Bu makineyi yümn-
847
verir,
misilsiz
846
Bkz. Yunus 3 ve Mülk 5.
847
Bkz. Taha, 52
NUR 543
-
metin
ُّ ُّ،ش ْيء َ ُّل ُِّ ش ْيءُُّّ َو ِبيَ ِدُِّهُّ َمقَا ِلي ُُّدُّ ُك َ ُّل ُُّ نُّ ِبيَ ِدُِّهُّ َملَ ُك
ُِّ وتُّ ُك ُّْ فَيَاُّ َم
ُّ ُّ،ش ْيء َ ُّل ُِّ َاصي ُِّةُّ ُك ِ آخذُُّّ ِبن ِ ُّنُّ ُه َُّو ُّْ َويَاُّ َم
ُّ ُّ،ش ْيء َ ُّل ُِّ نُّ ُك ُُّ ِنُّ ِع ْن َدُّهُُّخَزَ ائُّْ َويَاُّ َم
ُِّ انُّ َو ْالقُ ْر
ُّ.آن ُِّ الي َم ُِّ ُار َح ْمنَاُّ َون َِورُّقُلُوبَنَاُّ ِبن
ِ ْ ُّور ْ ال ت َ ِك ْلنَاُّ ِإلىُّأ َ ْنفُ ِسنَاُّ َو
َُّ
ُّ
n!
kalb
Birisi -
da bir tebdil-i mekân olan ölümü ebedi bir idama çeviriyorsun.
-i Mutla-
ka istinada yol açan bu aczi, - - ya-
pa - gelen bir acz-i
mutlaka çeviriyorsun.
Üçüncüsü -
niyy-
art
Dördüncüsü: Zevaldir. Çünkü lezzetin zevali daimi bir elemdir. Devam et-
me -
ze üd-
mi
848
Lokman, 33
544 MESNEVİ DERSLERİ
Hâl böyle olunca, sefer hâlinde olup daima ölümü bekleyen, acz kendisini
ku
al
yön
-
-
- ak cinnet ile,
- ebedi kalmak
-
-
-u mutlaktan beni de sizi
849
çok da
ni
Ey a-
- - matbaa gibi tab edici ve usta olarak tasavvur edersen,
ta -
ha fazla mükemmel
Bil ki:
in
bir -
za
yedi yüzdür -
ge -
zi -
le te-
hakeza.
ma-
850
Öyleyse Allaha teslim ol ki
ض ِعيفًا ُ س
َ ُُّّان ِ ْ َو ُخ ِل َق
َ ُُّّالن 851
Bil ki: -
- a-
-
hsilinde senden daha aciz birini
gö
alarak yirmi senede elde ederken, hayvan yirmi gün, bazan yirmi saat ve bazan
yir usunda onlardan
-
va
Ey insan ve ey ene! Ya en edna bir hayvandan daha edna, daha zelil ve daha
Di
-
vetin, Mâ
ratma-
birinden
fark
- garip bir güzellik izhar etmek,
- hayret verici bir kitabet ortaya koymak,
- hâlde sergilemek
- -
NUR 547
61.Ders
le-
ler
Her bir lerde
zaru lerde teslimî bir kabul
-
bi
-
kil haberler de tabir ve tefs
bir rivayete rastlarsan,
- Bu israiliyattan olabilir.
- Ravilerin sözlerinden olabilir.
-
-
- (a.s.m)
bu -
Yok cak-
َ ُّ ُّو َما
طغَى َ ص ُُّر ْ غ
َ َُّالب َُّ َما ُّزَ ا 852
mun -
me -
sunlar.
-
le-
852
Necm, 17
548 MESNEVİ DERSLERİ
rek-
tir
Mehdiye gelince:
- Kuvve-i maneviyeyi takviye için,
-
-
gü
eder, ta ki her zaman onu beklemek mümkün olsun.
le birine benzer:
da
rei
kendisi de kendi
-
-
Görmez misin Avrup (a.s.m) inkâr eder, lâkin asliyetini
kay
me
ba
te
Sen ise ey mürted! Muhammedi (a.s.m) ve onun eserlerini inkâr edersen,
peygamberlerden hiçbirini kabul edemezsin, hatta Rabbini de, hatta hakîki ke-
mâ
zu -
Çünkü - - -
Bil ki:
NUR 549
ي ُِّاْالَ ْر َُّ
ضُّبَ ْع َُّدُّ َم ْوتِ َهاُّ ُّ ّللاُّ َكي َُّ
ْفُّيُحْ ُّ تُّ ُِّ
ارُّ َرحْ َم ُِّ ظ ُّْرُّاِلُّىُّاُّث َ ُِّفَا ْن ُ
ش ْىءُُّّقَدُّيرُّ لُّ َ ي ُِّ ْال َم ْوتُّىُّ َو ُه َُّوُّ َ
علُّىُّ ُك ُِّ كُّلَ ُمحْ ُّ ا َُّّ
ِنُّذُّ ِل َُّ
?diriltiyor
858
853
Yunus, 3
854
Nahl, 77
855
Lokman, 28
856
Zümer, 68
857
Enbiya, 104
858
Rûm, 50
550 MESNEVİ DERSLERİ
hit-
-
-
-
ka
859
-
Bil ki: -
ra -
za
on -
mâ
-
hâ -
setmese de, kendi elemleriy
müp
-
si
Öte yandan ondaki zâti nur, yerini rakiplerine göstererek ona zarar verir.
Ama gafleti kovsa ve mülkü hakîki sahibine geri verse, onun kalbine daimi
- -
-
unut
de bedel olamaz.
Böyle bir dik-
le
859
Yunus, 3
NUR 551
62.Ders
HÜSÜN -
Bil ki: -
surlar ve kötülükler
eder. Cevad-
ol
Demek ki güzellik iki cihetle Ona racidir: Hem yaratma yönünden, hem de
gü iktiza yönünden.
Çirkinlik ve kusura gelince, yaratma yönüyle Ona racidir, ama iktiza ve sual
yö
Çir
860
On
ُّنُّنَ ْف ِس َك
ُّْ س ِيئ َةُُّّفَ ِم ُّْ كُّ ِم
َ ُّن َ َ ّللاُّ َو َُّماُّا
َُّ صا َب َُّ سنَةُُّّفَ ِم
ُِّ ُّن ُّْ كُّ ِم
َ نُّ َح َ َ َُّماُّا
َُّ َصاب
861
Bil ki: -
-
-
har -
hüsn-
yap -
metçileridir.
860
861
Nisa, 79
NUR 553
le
göz -
ha
rettü-
sa
- Sâni
-
- ve tahabbübün en latîf
-
sonu
ba - temiz
küçücük böceklerden bir cemaat bulunur. Sanki o çiçek bunlara bir bahçe veya
bir saray veya bir köy gibidir.
-
- Mahlûkata kudretini bildirir.
-
ُُّّو َ ُُّاللُه
َ ُّالُُّّإِلُّهَُُّّإالَُُّّّ ُه
َ ُُّّو ُّ َ ج َّلُُّّ َج
َُّ
ُُُّّّال ُم ْل ُك
ْ ُُُّّولَه
َ ُُّّال َحق ْ ُقَ ْولُه O nundur. 862
862
863
Enbiya, 23
554 MESNEVİ DERSLERİ
Bil ki:
gi
ma ve manevi itiraz, hakîkat-
-i hayat va-
zifelerini yerine getirmeye memur bir kuldur.
tesbihat ve tah-
mi
-
yet eder, hatta çekirdekler ve tohumlardaki gibi bilkuvve hâliyle niyeti bile yeter.
Ölüm ise, ancak
- Bir terhistir.
-
-
- Bir terviçtir.
- Huzura bir davettir.
َ ث َُُّّم ُّ ِإلَى ُّ َر ِب ِه ُّْم ُّيُحْ ش َُر
ُّون Sonra hepsi Rab leri-
865
nin hu
-
-
-
pan
yük -
di.
864
-
a
bunlar ekolojik dengede çok önemli görevler görmektedir.
865
NUR 555
sönmesi gibi du
rah
ön ar. Selefle-
â -
-
mem â
Böylece, ilâhî tasarruflardaki umumi rahmet cilvelerinin velvelesi, umumi yas
ilan eden vaveylalar olarak sana göründü. mu-
yor rin-
-
mak
cev -
kilde göresin.
A
Bil ki: (a.s.m) -
ma
pey ya-
-
ma
mücmel gitmesi ve arifinden
-
-
-
ola
Mesela ُّلُُّّاْالَعْلُّى ْ ّلل
ُ َ ُُّّال َمث
ِ ِ َوEn yüce mesel, Allah içindir. 866
gü
on
göre ki:
866
Nahl, 60
556 MESNEVİ DERSLERİ
la-
la
-
safi- lala -
tim
ta
Birisi: bil- -i nübüvvet yolu-
nu temsil eder.
-
-
na
-
iken-
-
-
- lak
lâ la-
ka
Hatta bazan
Nef -
ُّ َُّّال
ُّللا ُِّ الَُّ ُم َؤثِ َُّرُّفِىُّ ْال َك ْو
ُّ ِنُّا ُّ diyerek
Son
ca -
çiçek cinsinin küllî mertebesine kadar gittin. Lâkin ne mukayyet renklerin husu-
zahla-
NUR 557
lâ-
mette kalabilirsin. Ancak
-
-
se
-
etmek içi
ka
- -
-
-
sün.
Ey katre! Sen de felsefenin merdiveniyle ta kamere kadar terakki ettin. Gör-
r ne de bir hayat. Senin
ça
yal
ren eder.
Son
63.Ders
-
Ey insan! Bil ki:
-
1-Esma- lerine câ bir fihristesin.
2-
ru muhît
3-
la -
bi
bü mülkünden bir dirhemi enaniyetine
ver âlikiyetini tasdik etmen gerekir.
harf
kar.
ka -
tebele-
867
Ayette
unut
560 MESNEVİ DERSLERİ
rini izhar eder. Nitekim çirkinlik mülahaza edilmeden bir güzellik bir olarak ka-
-
kar.
868
sa
ُِّ ُّك ُّ ْال َكر
Bil ki: Ey insan! يم َُّ ِك ُّبِ َرب
َُّ َما ُّغ ََّرRabb-
869
ne
çok büyük bir fiyat olarak sana verecek. Hem, senin istifaden için yine senin
elin
Kâr içinde kâr içinde kâr içinde kâr içinde kâr.
net
edi
-
nah -
lini bükecek.
Zarar içinde zarar içinde zarar içinde zarar içinde zarar.
-
rin -
za ma-
ya zan-
-
la-
868
Tevbe, 111
869
NUR 561
-
rey
-
ta-
ca
cek-
cek-
ُّ كُّ ُخو ْد َراُّ ِمىُّ َخ َر ُّْدُّاَ ُّْزُّتُو ُِّ ىُّپ ُُّْرُّ َك َر ُّْمُّ ُخو ُّْدُّ ُم ْل
ُِّ ُخ َدا
ُّ ىُّتُوُّنِ َگاُّْهُّ َدا َر ُّْد
ُِّ انُّ َدا َدهُّب َ َرا ُّْ ىُّبِىُّ ِگ َر ُِّ بَهَا
Kâfirle Sahiplen! ُّ
يُُّّ ِإ َّالُُّّ َحيَاتُنَاُّالد ْنيَا
َ ِإ ْنُُّّ ِه
871
gi erdir.
mevcûd
ile de beraberdir. Tabaka tabaka bütün mevcûdatla, ta zerreler, esir maddesi, ru-
ha
kadar hepsiyle beraberdir.
870
Ankebut, 64
871
562 MESNEVİ DERSLERİ
yet
-
-
Öyle ya
872
û
ALLAHA URUÇ
Bil ki: -
iste -
mak sûretiyle her -
de-
kolay olur.873
ِ الَُّّ ِب
ُّاّلل ُّ الُّقُ َّوُّة َُّ ِإ
َُّ لُّ َو َُّ
َُّ الُّ َح ْو
Bil ki: -
te
gü ne-
zel-
li
ki -
la -
nasebetlerinden, cevherlerinden, özelliklerinden, vaziyetlerinden ve tariflerin-
872
-
de
ilg
873
NUR 563
- -
Ha
Ar
la
cev se-
hik
TEVEKKÜL
ِ َّ َعل
ُىُّّللاُُّّفَ ُه َوُُّّ َح ْسبُ ُّه َ َُُّّو َم ْنُُّّيَت ََو َّك ْل Allah a tevekkül edene Allah yeter. 874
sahi -
mimizi itham eden ve bizimle -
de
-
874
Talak, 3
564 MESNEVİ DERSLERİ
NUR 565
64.Ders
se
Mesela:
اءُّ ضُّ َجمُّيعًاُّث َُُّّمُّا ْست َوُّىُّاِلَىُّال َّ
س َُّم ِ قُّلَ ُك ُّْمُّ َماُّفِىُّاْالَ ْر ِ ُّ ُه َوالَّذُّىُّ َخلَ َُّ
علُّيمُُّّ
ش ْىءُُّّ َ
لُّ َ سمُّ َواتُُّّ َو ُه َُّوُّ ِب ُك ُِّ
س ْب َُّعُّ َ سوُّي ُه َُّّ
نُّ َ فَ َ
875
On
ضُّ ِم َها ًدُّا ُّ لُّاْالَ ْر َُّ اَلَ ُّْمُّنَجْ عَ ُِّ
لُّا َ ْوت َا ًدُّاَو ْال ِجبَا َُّ
َو َخلَ ْقنَا ُك ُّْمُّا َ ْز َوا ًجُّا ُّ
سبَاُّت ًا ُّ َو َجعَ ْلنَاُّن َْو َم ُك ُّْمُّ ُ
سا ُّ لُّ ِلبَا ًُّ َو َجعَ ْلنَاُّالَّ ْي َُّ
شا ُّ ارُّ َمعَا ًُّ َو َجعَ ْلنَاُّالنَّ َه َُّ
س ْبعًاُّ ِش َدا ًدُّا ُّ َوبَنَ ْينَاُّفَ ْوقَ ُك ُّْمُّ َ
َو َجعَ ْلنَاُّ ِس َرا ًجاُّ َو َّها ًجُّا ُّ
تُّ َُّما ًُّءُّث َ َّجا ًجُّا ُّ ص َرا ُِّ نُّ ْال ُم ْع ِ َوا َ ْنزَ ْلنَاُّ ِم َُّ
جُّ ِبهُُّّ َحبًّاُّ َونَبَاُّت ًا ُّ ِلنُ ْخ ِر َُّ
َو َجنَّاتُُّّا َ ْلفَاُّفًا ُّ
انُّمُّيقَاتًا ُّ لُّ َك َُّ ص ُِّ ِنُّيَ ْو َُّمُّ ْالفَ ْا َُّّ
875
Bakara, 29
566 MESNEVİ DERSLERİ
876
-
la
ار ُّ س ْم َُّعُّ َواْالَ ْب َ
ص َُّ كُّال َّ نُّيَ ْم ِل ُُّ اءُّ َواْالَ ْر ِ ُّ
ضُّا َ َّم ُّْ س َُّم ُِّ نُّال َّنُّيَ ْر ُزقُ ُك ُّْمُّ ِم َُّ قُ ُّْ
لُّ َم ُّْ
نُّيُ َد ِب ُُّرُّاْالَ ْم َُّر ُّ
ىُّ َو َم ُّْ نُّ ْال َح ُِّ
تُّ ِم َُّ جُّ ْال َم ِي َُّ
تُّ َوي ُْخ ِر ُُّنُّ ْال َم ِي ُِّىُّ ِم َُّجُّ ْال َح َُّّ
نُّي ُْخ ِر ُُّ َو َم ُّْ
ّللاُُّ َرب ُك ُُّمُّ ْال َحقُّ الَُّتَتَّقُ َُّ
ونُّفَذُّ ِل ُك ُُّمُّ ُّ لُّاَفَ ُّ ّللاُُّفَقُ ُّْ
ونُّ ُّسيَقُولُ َُّ فَ َ
mâ
877
كُّالَّتُّىُّتَجْ رُّىُّ ِفىُّ ْال َبحْ ُِّرُّ ِب َماُّ ارُّ َو ْالفُ ْل ُِّ فُّالَّ ْي ُِّلُّ َوالنَّ َه ُِّ
اخ ِتالَ ُِّ ضُّ َو ْ تُّ َواْالَ ْر ِ ُّ قُّال َّسمُّ َوا ُِّ ِنُّفُّىُّخ َْل ُِّ ا َُّّ
ثُّفُّي َهاُّ ِم ُّْنُّ اءُّ ِم ُّْنُّ َُّماءُُّّفَاَحْ يَاُّ ِب ُِّهُّاْالَ ْر َُّ
ضُّبَ ْع َُّدُّ َم ْو ِت َهاُّ َو َب َُّّ اسُّ َو َُّماُّا َ ْنزَ َُّلُّ ُّ
ّللاُُّ ِم َُّنُّال َّس َُّم ُِّ يَ ْنفَ ُُّعُّالنَّ َُّ
ضُّالُّ َياتُُّّ ِلقَ ْومُُّّيَ ْع ِقلُ َُّ
ون ُّ اءُّ َواْالَ ْر ِ ُّ ْنُّال َّس َُّم ُِّ ْ
بُّال ُم َس َّخ ُِّرُّبَي َُّ
احُِّ َوال َّس َحا ُِّ الر َي ُّ
يفُّ ِ صرُّ ُِّ ُك ُِّلُّ َُّداب َُّّةُّ َوت َ ْ
in
bir su indirip de onunla ölümünden sonra yeri diriltmesinde ve onda hareket
876
Nebe, 6-17
877
Yunus, 31-32
NUR 567
878
-
لُّ
علُّىُّاُّ ُِّ
ْكُّ َو َعلَي َُّ لُّاْالَ َحادُّي ُِّ
ثُّ َويُتِمُُّّ ِن ْع َمت َ ُّهُُّ َ نُّتَاْوُّي ُِّ كُّ ِم ُّْ
كُّ َويُعَ ِل ُم َُّ
يكُّ َرب َُّ َو َكذُّ ِل َُّ
كُّيَجْ ت َبُّ َُّ
علُّيمُُّّ َحكُّيمُّ َُّّكُّ َ
ِنُّ َرب َُّ يمُّ َواِسْحُّقَُُّّا َُّّ نُّقَ ْب ُُّ
لُّاِبْرُّهُّ َُّ علُّىُّاَبَ َوي َُّ
ْكُّ ِم ُّْ يَ ْعقُ َُّ
وبُّ َك َُّماُّاَت َ َّم َهاُّ َ
vi-
li
880
-
me -
le -
ha
Mesela:
نُّطُّينُّ ُّ سالَلَةُُّّ ِم ُّْ نُّ ُ انُّ ِم ُّْ س َُّ َولَقَ ُّْدُّ َخلَ ْقنَاُّاْالِ ْن َ
طفَ ُّةًُّفُّىُّقَ َرارُُّّ َمكُّينُّ ُّ ث َُُّّمُّ َجعَ ْلنَاُّهُُّنُ ْ
ضغَ ُّةًُّفَ َخلَ ْقنَاُّ ْال ُم ْ
ضغَ ُّةَُّ ِع َ
ظا ًماُّ علَقَ ُّةًُّفَ َخلَ ْقنَاُّ ْالعَلَقَ ُّةَُّ ُم ْ ث َُُّّمُّ َخلَ ْقنَاُّالن ْ
طفَ ُّةَُّ َ
شاْنَاُّهُُّخ َْلقًاُّاُّخ َُّ
َرُّ امُّلَحْ ًُّماُّث َُُّّمُّا َ ْن َ
ظ َُّ س ْونَاُّ ْال ِع َ فَ َك َ
878
Bakara, 164
879
Yusuf, 6
880
Âl-
568 MESNEVİ DERSLERİ
881
882
-
re
bir fezleke ile icmal eder, özetler. Mesela:
علَىُّ ْال َملُّئِ َك ُِّةُّ ُّ ض ُه ُّْمُّ َ ع َر َ علَّ َُّمُّاُّ َد َُّمُّاْالَ ْس َُّما َُّءُّ ُكلَّ َهاُّث َُُّّمُّ َ
َو َ
ين ُّ صادِقُّ َُّ ِنُّ ُك ْنت ُُّْمُّ َالَ ُِّءُّا ُّْ
اءُّهُّوُّ ُّ لُّا َ ْنبِوُّنُّىُّبِا َ ْس َُّم ُِّ فَقَا َُّ
تُّ ْالعَلُّي ُُّمُّ ْال َحكُّي ُُّم ُّ علَّ ْمتَنَاُُّّاِنَّ َُّ
كُّا َ ْن َُّ الَُّّ َما َ َكُّالَ ِع ْل َُّمُّلَنَُّاُّاِ ُّس ْب َحان َُّ قَالُواُّ ُ
-
883
le -
881
-14
882
A'raf, 54
883
Bakara, 31-32
NUR 569
طونِهُُّّ امُّلَ ِعب َْرُّة ًُّنُسْقُّي ُك ُّْمُّ ِم َّماُّفُّىُّبُ ُ ِنُّلَ ُك ُّْمُّفِىُّاْالَ ْنعَ ُِّ َوا َُّّ
ين ُّاربُّ َُّ ش ِ سائِغًاُّ ِلل َّ ْنُّفَ ْرثُُّّ َو َدمُُّّلَبَنًاُّخَا ِل ً
صاُّ َُّ نُّبَي ُِّ ِم ُّْ
س َك ًراُّ َو ِر ْزقًاُّ َح َ
سنًُّاُّ ونُّ ِم ْن ُّهُُّ َبُّتَت َّ ِخذُ َُّ لُّ َواْالَ ْعنَا ُِّ تُّالنَّخُّي ُِّ نُّث َ َم َرا ُِّ َو ِم ُّْ
ون ُّ اليَ ُّةًُّ ِلقَ ْومُُّّيَ ْع ِقلُ َُّكُّ َُّ ِنُّفُّىُّذُّ ِل َُّ ا َُّّ
لُّبُيُوتًاُّ نُّ ْال ِجبَا ُِّ نُّات َّ ِخذُّىُّ ِم َُّ لُّا َ ُِّ كُّ ِالَىُّالنَّحْ ُِّ َوا َ ْوحُّىُّ َرب َُّ
شونَُّ ُّ ش َج ُِّرُّ َو ِم َّماُّيَ ْع ِر ُ نُّال َّ َو ِم َُّ
كُّذُلُ ُّ
الًُّ ُّ لُّ َربِ ُِّ سبُ َُّتُّفَا ْسلُكُّىُّ ُ لُّالث َّ َم َرا ُِّ نُّ ُك ُِّ ث َُُّّمُّ ُكلُّىُّ ِم ُّْ
اسُُّّ ُّطونِ َهاُّش ََرابُُّّ ُم ْخت َ ِلفُُّّا َ ْل َوانُ ُّهُُّفُّي ُِّهُّ ِشُّفَاءُُّّ ِللنَّ ِ نُّبُ ُ جُّ ِم ُّْ يَ ْخ ُر ُُّ
اليَ ُّةًُّ ِلقَ ْومُُّّيَتَفَ َّك ُر َُّ
ون كُّ َُّ ِنُّفُّىُّذُّ ِل َُّ ا َُّّ
-
lay bir süt
ev
884
ri-
ne cihet- -
lar. Mesela:
ظ ُه َماُّ َو ُه َُّوُّ ْالعَ ِلىُُّّ ْال َعظُّي ُمُّ
الَُّيَوُّ ُدُّهُُّ ِح ْف ُ تُّ َواْالَ ْر َُّ
ضُّ َو ُّ َو ِس َُّعُّ ُك ْر ِسي ُّهُُّال َّ
سمُّ َوا ُِّ
885
güç gelmez. O, Aliyy-
جُّبِهُُّّ اءُّ َُّما ًُّءُّفَا َ ْخ َر َُّ
س َُّم ُِّ نُّال َّ ضُّ َوا َ ْنزَ َُّ
لُّ ِم َُّ تُّ َواْالَ ْر َُّ سمُّ َوا ُِّقُّال َّّللاُُّالَّذُّىُّ َخلَ َُّ
َ ُّ
ْ
ىُّفِىُّالبَحْ ِرُُّّبِا َ ْم ِرهُُّّ كُّ ِلتَجْ ِر َُّ ْ ْ
س َّخ َُّرُّلَ ُك ُُّمُّالفُل َُّ تُّ ِر ْزقًاُّلَ ُك ُّْمُّ َو َ َّ
نُّالث َم َرا ُِّ ِم َُّ
س َّخ َُّرُّلَ ُك ُُّمُّاْالَ ْن َه َُّ
ار ُّ َو َ
884
Nahl, 66-69
885
Bakara, 255
570 MESNEVİ DERSLERİ
hizmetinize mu-
sah
886
ken
ام ُّه ُّ
طع َ ِ انُّاِلُّىُّ َ س ُُّ فَ ْليَ ْن ُ
ظ ُِّرُّاْالِ ْن َ
صبًّاُّ ُّ صبَ ْبنَاُّ ْال َُّما َُّءُّ َ اَنَّاُّ َ
شقًّاُّ ُّ ضُّ َ شقَ ْقنَاُّاْالَ ْر َُّ ث َُُّّمُّ َ
فَا َ ْنبَتْنَاُّفُّي َهاُّ َحبًّاُّ ُّ
ضُّبًا ُّ َو ِعنَبًاُّ َوقَ ْ
الً ُّ َوزَ ْيتُونًاُّ َون َْخ ُّ
غ ْلُّبًا ُّ
قُّ ُ َو َح َُّدا ِئ َُّ
َوفَا ِك َه ُّةًُّ َواَبًّاُّ ُّ
ام ُك ُّْم ُّ عاُّلَ ُك ُّْمُّ َو ِالَ ْنعَ ِ َمت َا ً
886
-34
NUR 571
887
Evet, ayette
hikmet acîbesi olan semereleri zikretmek sûretiyle zahirî, câmid sebepleri hakîki
tesir
Keza:
فُّبَ ْينَ ُّهُُّث َُُّّمُّيَجْ عَلُ ُّهُُّ ُر َكا ًماُّفَت ََرىُّ ْال َود َُّ
ْقُّيَ ْخ ُر ُُّ
جُّ ِم ْنُُّّ س َحابًاُّث َُُّّمُّيُوُّ ِل ُُّ نُّّللاَُُّّي ُْزجُّىُّ َ اَلَ ُّْمُّت ََُّرُّا َ َُّّ
ص ِرفُ ُّهُُّ َع ُّْ
نُّ شا ُُّءُّ َويَ ْ نُّيَ َُّيبُّبِهُُّّ َم ُّْ
نُّبَ َردُُّّفَيُصُّ ُُّ نُّ ِجبَالُُّّفُّي َهاُّ ِم ُّْ اءُّ ِم ُّْ س َُّم ُِّ نُّال َّ ِخالَ ِلهُُّّ َويُن َِز ُُّ
لُّ ِم َُّ
ار ُّ ص َُِّبُّبِاْالَ ْب َ سنَاُّبَ ْرقِهُُّّيَ ْذه ُُّ شا ُُّءُّيَ َكا ُُّدُّ َ نُّيَ َُّ َم ُّْ
ار ُّص ُِّ كُّلَ ِعب َْرةًالُو ِلىُّاْالَ ْب َ ِنُّفُّىُّذُّ ِل َُّ ارُّا َُّّ لُّ َوالنَّ َه َُّ ّللاُُّالَّ ْي َُّ
بُّ ُّ يُقَ ِل ُُّ
علُّىُّبَ ْ
طنِهُُّّ نُّيَ ْمشُّىُّ َ نُّ َُّماءُُّّفَ ِم ْن ُه ُّْمُّ َم ُّْ لُّ َُّدابَّةُُّّ ِم ُّْ قُّ ُك َُّّ ّللاُُّ َخلَ َُّ
َو ُّ
علُّىُّا َ ْربَعُُّّ نُّيَ ْمشُّىُّ َ ْنُّ َو ِم ْن ُه ُّْمُّ َم ُّْ علُّىُّ ِرجْ لَي ُِّ نُّيَ ْمشُّىُّ َ َو ِم ْن ُه ُّْمُّ َم ُّْ
ش ْىءُُّّقَدُّيرُّ لُّ َعلُّىُّ ُك ُِّ ِنُّّللاَُُّّ َشا ُُّءُّا َُّّ ّللاُُّ َمايَ َُّ
قُّ ُّ يَ ْخلُ ُُّ
887
Abese, 24-32
572 MESNEVİ DERSLERİ
888
kabul ettir-
acîb hu-
طفَةُُّّفَ ِا َذاُّ ُه َُّوُّخَصُّيمُُّّ ُمبُّينُّ ُّ نُّنُ ْ انُّاَنَّاُّ َخلَ ْقنَاُّهُُّ ِم ُّْ س ُُّ ا َ َُّوُّلَ ُّْمُّيَ َُّرُّاْالِ ْن َ
ىُّ َرمُّيمُّ ُّ امُّ َو ِه َُّظ َُّي ُِّ ْال ِع َ نُّيُحْ ُّ لُّ َم ُّْ ىُّخ َْلقَ ُّهُُّقَا َُّ الًُّ َونَ ِس َُّ
بُّلَنَاُّ َمث َ ُّ ض َُّر ََُّو َ
علُّيمُّ ُّلُّخ َْلقُُّّ َ لُّ َم َّرةُُّّ َو ُه َُّوُّ ِب ُك ُِّ لُّيُحْ يُّي َهاُّالَّذُّىُّا َ ْن َ
شا َ َُّهاُّا َ َّو َُّ قُ ُّْ
ُون ُّ َاراُّفَ ِا َُّذاُّا َ ْنت ُُّْمُّ ِم ْن ُّهُُّتُو ِقد َُّ ض ُِّرُّن ً ش َج ُِّرُّاْالَ ْخ َ نُّال َّ اَلَّذُّىُّ َجعَ َُّ
لُّلَ ُك ُّْمُّ ِم َُّ
قُّ ِمثْلَ ُه ُّْم ُّ
نُّيَ ْخلُ َُّعلُّىُّا َ ُّْ ضُّ ِبقَادِرُُّّ َ تُّ َواْالَ ْر َُّ سمُّ َوا ُِّ قُّال َّ ْسُّالَّذُّىُّ َخلَ َُّ ا َ َُّوُّلَي َُّ
قُّ ْال َعلُّي ُُّم ُّبَلُّىُّ َو ُه َُّوُّ ْال َخالَّ ُُّ
-
mübîn
mikle-
889
-
تُّمسُُّّ ُك ِو َر ْ
ش ُ إ َذاُّال َّ 890
ط َر ُّْ
ت سما ُءُُّّا ْنفَ َ إ َذاُّال َّ 891
شقَّ ُّْ
ت س َما ُءُُّّان َِإ َذاُّال َّ 892
888
Nur, 43-45
889
Yasin, 77-81
890
Tekvir, 1
891
892
NUR 573
-
rihçe- ret -
de görürsün.
896
893
Tekvir, 10
894
-
yap evliliklerinin devam
-
yurdu. Ka
de cuk , hâlini Allaha
kâyet etti, bu vesile ile bu surenin ilk dört ayeti nazil oldu.
895
896
574 MESNEVİ DERSLERİ
الً ُّ
سبُّي ُّ ونُّاِذًاُّالَ ْبتَغ َْواُّاِلُّىُّذِىُّ ْالعَ ْر ِ ُّ
شُّ َ انُّ َمعَ ُّهُُّاُّ ِل َهةُُّّ َك َماُّيَقُولُ َُّ قُ ُّْ
لُّلَ ُّْوُّ َك َُّ
يرا ُّعلُ ًّواُّ َكبُّ ً ع َّماُّيَقُولُ َُّ
ونُّ ُ س ْب َحانَ ُّهُُّ َوتَعَالُّىُّ َ ُ
ضُّ َو َم ُّْ
نُّفُّي ِه َُّّ
نُّ س ْب ُُّعُّ َواْالَ ْر ُُّ اتُّال َّسمُّ َو ُُّ حُّلَ ُّهُُّال َّ
سبِ ُُّ تُ َ
حُّبِ َح ْمدِهُّ الَُّّيُ َ
سبِ ُُّ ش ْىءُُّّاِ ُّ نُّ َِنُّ ِم ُّْ
َوا ُّْ
وراغفُ ً انُّ َحلُّي ًماُّ َ الَُّت َ ْفقَ ُه َُّ
ونُّتَسْبُّي َح ُه ُّْمُّاِنَّ ُّهُُّ َك َُّ نُّ ُّ َولُّ ِك ُّْ
-
ce-
897
-
897
-44
NUR 575
65.Ders
ُّ ُّتُّ َربُّىُّلَنَ ِف َُّدُّ ْالبَحْ ُُّرُِّ انُّ ْالبَحْ ُُّرُّ ِم َدادًاُّ ِل َك ِل َما َُّ لُّلَ ُّْوُّ َك ُّْ ُق
اتُّ َربُّىُّ َولَ ُّْوُّ ِجئْنَاُّبِ ِمثْ ِلهُُّّ َم َددًاُُّ نُّت َ ْنفَ َُّدُّ َك ِل َم
ُّْ َ لُّا
َُّ قَ ْب
-velev bir
mis - Rabbimin kelimeleri tükenmeden deniz
898
tü
El-cevap
un hetin-
meti-
nin haysiyeti yönünden, ism- muhît - -
- -
itibarl
mah
demez.
Evet, ey veli! Rabbinin senin kalb celli-
sinden gelen feyiz nerede, sonra bütün esma- -
- -i azam ile
tecellisinden Peygamberin (a.s.m)
-
da
fo-
-
hilafet- âlikiyet- -bende-
-
retmesi nerede?
898
Kehf, 109
576 MESNEVİ DERSLERİ
- -
ma
-
- -
müntehaya, kab- -
ayn
899
- de ilim ve irade gibi besateti, ezeliyeti olan
-
melerin ise nihayeti yoktur.900
ُّتُّ ْالعَ ِلي ُُّمُّ ْال َح ِكي ُم َُّ َّعلَّ ْمتَنَاُّإِن
َُّ كُّأ َ ْن َُّّ ِالُّ ِع ْل َُّمُّلَنَاُّإ
َ ُّالُّ َما َُّ َُّك
َُّ س ْب َحان
ُ
901
-
düncü katresinin tetimmelerindendir.
ُّ يم
ُِّ ُّالرح
َّ ُّن ُِّ ُّالرحْ م
َّ ُّّللا ُِّ ُّبِس ُِّْم
ُُّ ُّ َوبِ ُِّهُّنَ ْست َ ِع
..ُّين
Rahman -
Bil ki:
899
Kelâm- -
sî, Al Kelâm-
ise, nefsi kelâ lâmla-
lâm- -
de
900
901
Bakara, 32
NUR 577
ken
hikmetli gayeleri Azim- -
man- -
bunl
lezzettir.
-
-
- erke
-
-
ne
- âlik-
902
zem
Ey emanet-
na -
YOLU
Bil ki:
902
578 MESNEVİ DERSLERİ
bak:
Tevhide gelince
mas
müsavi olur.
ine bakan cihette çok mühim gayeler gösterir.
Hâl -
muz
ba
ba
â-
kanunlara isnad eder. O
za
Hat
dünya görmez.
Ehl-i t
ta
ristedir. Bu
çe
-
- -
-
ha
rakla -
la-
Do -
ye
edip, mutlak intizam içindeki umumi hikmeti gördükten sonra, hiç mümkün
mü -
bil
lez
NUR 579
zine-
le
t
kadar bir meyve vermesi bilbedahe muhâldir. Çünkü o zaman nihayet hikmetin
ni la-
-
ta
ُّص ْنعَتِ ِه ُُّ تُّ ْالعُقُو
َ ُّلُّ ِفي ُّْ انُّ َم
ُِّ نُّت َ َحي ََّر َُّ س ْب َح
ُ
ِ
580 MESNEVİ DERSLERİ
66.Ders
903
-
Ben
tesbihat ile
ben
bir kafiyesidir.
Atmo
903
NUR 581
fasih bir tesbih, hatta Kahir olan zât için parlak bir ayettir.
Münezzehtir o zât ki
Sema burçlar ve nurlarla,
hamdeder.
hamd
-
-
ne
cel-
li
lûka-
ta kend
-
ta
Hem zemin yüzü sergisinde, cevher-
mevcûd -i geçitte bulunsun.
-
582 MESNEVİ DERSLERİ
net
- - -
-
n bahar mevsiminde tecelli eden rahmetine bak, ta ki
sa
904
Yerden nebat filizlenir. Derken her
âlikinin hediyesini izhar eder.
ini bildirirler.
-
lar, ama masdar olamazlar. Kâbildirler, fail olamazlar. Onun havliyle yük yükle-
nir
havliyle yaparlar.
Çünkü her bir habbe, katre ve zerre; her bitki, meyve ve çiçekte yer almaya
el
olmazsa, o takdirde her bir zerre, habbe ve katrede bütün masnuata yetecek, hat-
mevcûd ve kudret gelir.
de-
der.
904
, insa -
la
NUR 583
Rüzgârl
-i
Kah
-
z
Bunlar da:
- Ölçü
-
- parlak renkleri,
-
-
-
-
-
-
- ve
mahlûku
Tenzih ederiz
rah -
ra
Tenzih ederiz, Onun celâli ne kadar da cemâlli, cemâli ne kadar da celâlli,
sal
-
O, Hallak- - - -i Hakîmdir,
Kerîm-i Rahîmdir.
584 MESNEVİ DERSLERİ
ta
-
- fiillerinin eserleri,
- kaza ve kader kaleminin çizgileri,
-
-
l-
çü
kud
-
mübin ve kitab-
- - -i Alîmin, Âdil-i Hakîmin ilim ve
kud çüsün-
lan
Öyleyse
mevcûd mevcûd -
tu
kâmetine göre sûretl
âdet
mah
göklerde ve yerde ne dilerse yapar ve di
nu-
ata güzellik verir, mevcûdata zinet olur.
ve-
le la -
- -
Kâinat
yap
-
NUR 585
eder.
- rahmetinin meyveleri,
-
- celâlinin cilveleri,
-
Seyyal birer mazhar ve cevval birer ayna olarak görülen ne kadar cemâl ve
hir olunan ne kadar kem -
yet
Anlayan kimseye, mükemmel bir fiil mükemmel bir faile delil olur.
Mükemmel fail ve mükemmel isim ise bilbedahe mükemmel vasfa delâlet
eder.
- -
- - delâlet eder. Gözü ola-
mevcûd me-
si, feyzin sürmesi - vücud, Bâki-
ta
O Hallak- -
zinetler, ulvî hid-i Ehad, Kâdir-i
Sa
-
çek zel-
lik
Cennet - -
mesi, cin ve inse, ruh ve hayvana
-
- etmesi,
-
Çiçekler ve meyveler, habbeler ve tohumlar
-
- rahmet hediyeleri,
-
- Onun ahiret yurdundaki lütfunun müjdeleridir.
Bunlar kendi Sâni -
NUR 587
-
eden, saltanat- -
me -
han
ْ ُّيز
ُُُّّّال َحكُّي ُم ْ ُُّّو ُه َو
ُ ُُّّالعَز َ ض ِ ُُّّواْالَ ْر
َ ت ِ ُّوا
َ سم ْ َُولَه
َّ ُُّّال ِكب ِْر َيُّا ُءُُّّ ِفىُّال
905
yerde Kibriya Onundur. O, Aziz-
.ُّاحد
ُِّ اجبُُّّ َُّو ُِّ كُّ َُّو َُّ َّلىُُّّأ َُّن
َُّ ع َُّ ُّشا ُِّه َُّدان َُّ ُّك َُّ َش ْىءُُُّّّل َ ُّل ُِّ نُّفُِّيُّ ُُّكُّْ كُّيَُّاُّ َمَُّ َحاُّن َُّ سُّْب
ُُّ
.ُّص َُّمد
َُّ ُُّّحد َ
َُّ كُُّّأ َ
َُّ َّلىُُّّأُّنَُّ ع َُّ ُّكُّآُّيَُّت َان َُّ َُّحىُُّّل َُّ ُّلُِّ نُّفُِّيُّ ُُّك ُّْ كُّيَُّاُّ َم
َُّ َحاُّن
َُّ سُّْب ُُّ
َُّاطقَُّة
ُِّ قُُّّن
ِ ح ُّْ ُِّب،ُّشُّا ُِّه َدُّة
َُّ ُّال َ ُُّّق ِ ُّالص ُّْد
ُِّ ُِّب..ُّق ِ ُُّّال َخُُّّْل
ُّْ ُُّّجبَُّا ِه
ُِّ ُّلىَ ع ُ س َُّّكتُهُُُّّ َم
َ ُُُّّّضرُّوبَُّة ُِّ ُُُّّّكُُّّيَُّاُّ َم ْن
َ َسُّْب َحُّان
ُُّ
-
906
-
vu
ti-
zam içinde mutlak bir sehavet göreceksin.
- e,
- -
-
-
905
Casiye, 37
906
588 MESNEVİ DERSLERİ
-
- mutlak bir
- mutlak bir kesretle beraber mutlak kemâl içinde göreceksin.907
âb-
kud hit-
âb- -
907
NUR 589
67.Ders
bir
908
Bil ki: - -
cek -
det eder, secde eder, hamdeder ve tesbihte bulunur.
Birincisi
ler-
ler sa-
na bakma lezzetiyle iktifa ederler.
le-
Hatta onlardan b
ga
Üçüncüsü
an ve-
den f
Dördüncüsü
yap -
met
908
Hac, 18
909
Nahl, 60
590 MESNEVİ DERSLERİ
ma
Aynen öyle de, göklerin ve yerin Mâ -
ma
da
Meleklere gelince
belli bir makam söz konusudur. Lâkin -
-
met
melek-
ke
ko eri
fiil met-
refte,
tecelli
var
Hayvanlar ise
amelle
onla âlik-i
- -
- -i Rabbanidir.
- -
- Ebna-i cinsine imdat için gönderilen bitkileri hüsn-ü istikbal eder.
- -
âb- -
di dili -
na bilmemesi, o gayelerin ol-
ma
beraber sana vakitleri bildirir.
NUR 591
on -
el -
kürlerdir.
-
- -, küllî
ga
Hayvanlar
- tam bir itaatle tekvinî emirlere imtisal ederek,
-
bir tarz ile tezahürat- bihat-
la -
ederler.
Tahiyyeler ter-
dikleri tezahürat-
Bun
üze
ola -
bun
emsali gib
edenlerden daha güzel olur.
,o
- ibadetinin külliyetinde,
-
-
- ten daha câ
den-
niler söz konusudur.
-
van gibidir.
Biri: Pe
Risale-
592 MESNEVİ DERSLERİ
bit
sözü uzatmaya
910
la
leri-
-
le
-
ken kû-
nun
umu
inde
bi-
911
Bunlar zikr-
getirirler.
ba
ُّين
َ ُّ ِآم.ت ُُّ تُّ َوأَجْ َم
ُِّ لُّالت َّ ْس ِلي َما ُِّ صلَ َوا َ علَىُّآ ِل ُِّهُّ َوأ َ ْمثَا ِل ُِّهُّأ َ ْف
ُُّ ض
َّ لُّال َ علَ ْي ُِّهُّ َو
َ
Ona, âline ve emsaline en efdal salâtlar ve en güzel selâmlar olsun. Âmin.
M
Bil ki:
mü -
me
910
911
912
Yani Hz. Muhammed (a.s.m), bütün
NUR 593
bo -
nun dünyaya gönderilmesi taallüm ve taabbütle kemâle ermek içindir, taammül
hay -
tir.
lâliy-
le, cemâliyle ve kemâliyle bilmeyi netice verecek b meti-
ni bilmektir.
mâlâyani
ُّ ُّك
َُّ ِينُّبِعُبُو ِديَّت ُِّ عبِيدُّا ًُّفِيُّ ُك
َُّ لُّ َمقَامُُّّقَائِ ِم َ ُّك َُّ َاَللُّ ُه َُّّمُّاجْ َع ْلنَاُّل
ك َُّ كُّ َم ْشغُو ِل
َُّ ِينُّبِ َم ْع ِرفَت َُّ ِينُّ ِلُلُو ِهيَّت
َُّ ض ِر ِع َ َ ُمت
-
Bil ki: -
kemâ vücud ve-
rir.
ya ra -
yor
gi
icat eder. Küçük olsun büyük olsun, az olsun çok olsun mevcûd
ken
var
ُُّ نُّفَيَ ُك
ُّ ُّون ُّْ لُّلَ ُّهُُّ ُك
َُّ نُّيَقُو َ ُّاِنَّ َُّماُّا َ ْم ُرُّهُُّاِ َُّذاُّا َ َرا َُّد
ُّْ َ ش ْيئًاُّا
َُّ ُش ْىءُُّّ َواِلَ ْي ُِّهُّت ُ ْر َجع
ون َ ُّلُِّ وتُّ ُك ُُّ انُّالَّذُّىُّبِيَدِهُُّّ َملَ ُك َُّ س ْب َح ُ َف
olu
913
594 MESNEVİ DERSLERİ
914
dön
VÜLÜ
Bil ki: a-
usulüne uygun olarak yapmanda sana uhrevî bir hazine ve büyük bir iksir
var
- Bütün ömrün amel olur.
- Bütün mubah âdetlerin ibadet olur.
- Gafletin huzura kalbolur.
a
al -
böy
ُّ ين َُّ سنَّ ُِّةُّنَ ِب ِي
َُّ ُّ ِآم.ك ُ كُّ َو ُِّ كُّ َو ْالعَ َم
َُّ لُّ ِب ِكت َا ِب َ اَللُّ ُه َُّّمُّ َوفِ ْقنَاُّ ِل َم ْر
َُّ ِضات
ame .
KLER
Bil ki:
-
ti
hay
gi riyle-
dir. Hatta onun nezareti,
-
- ondaki kudret ve rahmet cilvelerini mütalaa etmek
-
i, ismi ve havliyle arz
914
Yasin, 82 - 83
NUR 595
mez
bit
on -ü istimalini tanzim ve himayedir.
-i ihtiyarileriyle bir nevi kesbtir, tasarruf-u hakiki-
-
par -
-
me
ilmi
edenlerde de durum böyledir.
-
- içinde
hay
hay
ُّالَُّّ ُه َو ُّ ُّع َُّّمُّن ََوالُ ُّهُُّ َُّو
ُّ ِالَُّاِلُّ ُّهَُّا َ لُّ َج َاللُ ُّهُُّ َو
َُّّ َج
596 MESNEVİ DERSLERİ
Said Nursi
KELİMELER - KAVRAMLAR 597
- KAVRAMLAR
Âgâh: mertebesi.
-amyâ: Körü körüne
Âhir: Son. Sonraki. Alel- : Umumiyeti üzere. Hepsini
Ahkâm: Hükümler. içi
Ahlâk Âlem: -
- -
Bahusus: Özellikle.
Bais: Öldükten sonra dirilten Allah.
: Onuncusu. Bâki: Fani olmayan. Ebedî, dâimî olan
- Samimi sevgi. Cenab-
Atâ Bâki-i Vedud: Dami olan ve mah-
gelir.
Ayn: Göz. Bed: Fenâ. Kötü.
Aynelyakîn Bedaet
tereddütsüz bilmek. -
Ayn- rinden-
Ayn- : Lezzetin ta kendisi.
Ayn-
- : En büyük mahlûk. Bedihî
Azab ender azab: Azab üstüne azab ve isbata muhtaç olmayacak derecede
Azamet: -
yük Bedihi: Delil ve isbata lüzûm olmayan
Azamet- : Son derece büyüklük. "Parça, bütünden büyük olamaz." gibi hü-
Azîz-i Hakîm -
an -
Azm ü sebat . kolayca anla-
Bab bedihiyat
Bahir Bediüzzaman
Bahr: Deniz
KELİMELER - KAVRAMLAR 601
Bürhan-
gö Bürhan: -
adetler. -
Biiznillah bat eden kuvvetli delile denir.
Bilakis sin
Bil-asale: - rif
602 MESNEVİ DERSLERİ
ettir ol
Cem- - yön
tirmek. linde önemli bir i'câz vechi nazara ve-
Cenah rilir. Ku -
Cenah-
Cennet-i Firdevs: Cennetin en üst mer- Ya rum-
tebesi. dur.
Cereyan Cezâlet-i nizam
Cereyan- - Cezbe: Çekim.
du - Cezire
cüz
her bir gezegen ise o küllden bir cüzdür. kastedilir.
Ve nihayet, insan- Dalâlet: Yoldan sapmak. Kasten veya
ha -
- li-
ül li- Ecnebi
Ecram -
Evlâ: Da
- lâ
Evleviyet: Öncelik.
Evrad -
rakîk, elâstikiyeti hâiz seyyal madde. nan dualar.
Eslaf- Evsaf- celâliye ve cemâliye: Celâli ve
zâtlar. cemâl
Esma Evvelen: Evvelâ, ilk olarak.
Esma-i hüsna - Eza
rini
Ezcümle: Bu cümleden olarak.
Ezdad
olabilir. Allah, bir olmakla beraber, pek Ezelî
çok isim ve ünvanlara sahiptir. Sözgelimi,
Ezeliyet-i madde: Maddenin ezeliyeti.
zzak Ezhan: Zihinler.
Ezkar: Zikirler.
Mümit ismini göstermektedir.
Esma-i ilâhiye
yapan Allah.
-i mahlûkat Fahr -
me.
- Fâik
Fail-i Muhtar: Re'yinde müstakil olan.
Etba (Cenab-
Hak).
Etibba: Tabibler. Fâil-i müessir: Tesir edebilen bir fail.
Etvar Fakir-
Evamir-i kat'iyye
Evamir-i kudsîye: Mukaddes emirler. Fakr - -
Evamir-i Kur'aniye
Evamir-i tekviniye: Tekvinî emirler. - -neva: Tohum ve
Yara - Cenab- Hak.
Faraza de-
lim ki.
emirler Faraziye: Var sayma, kabul. Bir hâdise-
Evham
-
Evham- celeri dayanak olarak alma.
Evidda: Dostlar. Farz-
608 MESNEVİ DERSLERİ
Galat
Galat- Habab
Gani: Zengin, kimseye muhtaç olma- Habbe: Tane. Tohum.
Habib- i Ekrem: Cenab-
- sevgili kulu olan Hz. Peygamber.
Habîr: Haberdar olan.
Garaib Habis:
Garb Hacâlet: Utanma. Utanç.
Garîb Hacat
Gayb: Gizli olan, görünmeyen. Gözler- Hacat- : Dinle ilgili ihtiyaçlar.
den gizli olana gayb denir. Kaybolmak Hâcet
- Hadd-i zât
ve gelecek bizim için Hâdi: Hidayet eden, yol gösteren.
gayb - Hadisat: Hâdiseler. Olaylar.
Hads: Keskin -i intikal.
Gaybî - Sez
lere âit. Âhirete âit. Gayba âit ve müteal- ve hads. Fikir
lik. Hads
Gayr- : Hudutsuz. at-
Gayr-
Gayr- Hads-i kalbi: Kalben sezmek, intikalde
Gayr- bulunmak.
610 MESNEVİ DERSLERİ
Hads- mü -
Hads-
Hads-
Hadsî: Hadsle. Hadse dâir ve müteallik. Halâs: -
Hafîz: Koruyan. Muhafaza eden. mek.
Hafîz- - Halaskâr
hafaza eden Allah. Halel: Bozukluk. Eksiklik.
Hafiziyet: Muhafaza edicilik, koruyup Hâlet: Durum. Hâl. Keyfiyet.
esirgeyicilik. Hâlet-i cehennem-nümun: Cehennem
Hakaik- - gibi bir durum.
mayan. : Yoktan yaratan Allah.
Hakaik-i imaniye - : Yeri yaratan.
Hakaik-i zevkiye - -
çekler. - -
Hakeza: Bunun gibi. Böyle. -
Hakîkat- i insaniye
Hakikat: Gerçek. Kesin olarak sabit Hâlî: Te
Halife: Vekil. Halef. Birinin yerine
Sey - geçen.
Halîm
yapan. Ceza verebilecek iken hemen ceza-
mahiyet ha- lan
kikat Halîm-i âlîhimmet: Himmeti yüksek
ise hüviyet ha
Hakîkat-bîn Halk- -
Hakîkat- : Cezbedici, çekici
gerçek. Halk-
Hakîkat- : Hariçte gerçekten Hallak-
var olan. Hallak-
Hakîkat- : Muhamme- Ya
Hallâk-
hem çekirdek, hem
Hamd ü sena: Cenab- -
Hakîm mek ve O'nu isimleriyle medhetmek.
Hakîmane Hamd: Methetmek, övmek. Kalbin me-
Hâkim- : Mucizeler sahibi -
hükümdar. nab-
Hakir: - hamele
Hamele -
- yakîn: Mârifet mertebesinin ranlar.
Hamele-
KELİMELER - KAVRAMLAR 611
Hayattar
Hayret- : Hayret verici. Hevesat: Hevesler. Arzu ve nefsâni
Hayret-feza
Hayr- olan istekler.
Haysiyet Hevesat- : Nefsanî hevesler.
Cihet. -
Hayy- : Ezeli ve ebedi hayat zi-
yet, keyfiyet.
Heyet-i mecmua
Hazer: Çekinme. - Hezecat
: Saklama. Koruma. Ezber etmek.
Hebaen mensur da- Ha
-
Hebaen : Yanma.
Hebenneka - - - m ko-
runma.
gel -
n önüne Al
yet ifade eder.
unut Hicab: Perde. Örtü. Utanma. Allah ile
ku -
ben Hicran:
Hikem: Hikmetler.
Hikmet
Hêlik: Ölüme mahkûm. bilip
Hendese: Mühendislik ilmi. Felse-
Hengâme - fe.
Hikmet-i amme
Herc ü merc - faydalar.
Hikmet-i felsefiye
Hevâ:
ar - Hilafet: Birine halef olmak ve onun ye-
ri inde umu-
Nef mi reislik.
da gayr- Hilafet-i Kübra: En büyük halifelik.
duymaya hevâ Hilaf- : Âdet ve kaidenin aksine.
Hevâî Hilâl-i îd: Bayram hilâli.
Hevây- - Hilkat:
mayan istekleri. Hilkat-
Hevây- Himaye: Koruma. -
KELİMELER - KAVRAMLAR 613
Hurafe -
Hurdebînî: Mikroskobik. tirmek.
Huruf: Harfler.
Husul -i his: Hissi ibtal.
Hutur -
Huveynat:
Mikroplar.
Hüccet: -
Hüccet- -
Hüceyrat: Hücrecikler. saret edemeyecek bir hâle getirme.
614 MESNEVİ DERSLERİ
meselede kitap ve sünnete dayanarak hü- : Uymak, tâbi olmak. Birinin ha-
küm vermek. reketini örnek alarak ona benzemeye ça-
- mak.
mak. -
-
lara dair. Cemiyet hayat -
lik. Sosyal. - -
: Devam ettirmek.
- : Dinsizlik. Ateizm.
mak. -i gaiye: Hedef. Gaye. Elde edilmesi
-i meram:
Sebep. Vesile.
mak.
-i hakîkî: Gerçek sebep.
-
kabul etmek.
: Bozmak. Bozgunculuk yapmak. sebeble
-yakîn
bilmek.
içine almak. -i hikmet -
: Haber vermeler. ran ilim. Fen ve Felsefe.
-i :
-i muhit
anlat a bahsetmek. -i muhtar: Seçici bir ilim.
KELİMELER - KAVRAMLAR 615
: - : Donmak.
- : Cezbedilme, çekilme.
he. Nafaka verme. Geçindirme.
- : Teessür. Harici bir sebeb ve
temek.
-
: Muaraza veya muhakemede delil me.
göstererek muhalifini susturmak. Söz ve
fikirde galibiyet. hâli.
- -
-
mek. : Sapma. Dönme.
Îma -
- li- sanda veya toplumda meydana gelen kök-
-
-
Var olmakla -
-
ken - - hakîkat
ma-
ma hâllerinden her ikisini de kabul ede- -vari
: Sönme. Zeval bulma.
lma. Bölünme.
: Muvafakat etmeme. Çekinme. Kopukluk. -
meme.
-i tamme -i kübra
itina.
ibadet, ahlak gibi insan
- -
mi -
616 MESNEVİ DERSLERİ
tir.
-i
ahenk ile okuma.
- "Biz Allah'a ve O'nun indirdiklerine iman
ma. ettik deyin." Buhari, Tefsir, I/11
- -
ca
bozul
: Netice vermek.
: Uyanmak.
: Seçmek. Seçim. - - ude-i insaniye:
Bir yerden bir yere nakletmek.
: Bir yere, bir kimseye mensub - kemâl: Kemâle yönelik kabi-
liyet.
- : Çorak kabiliyet.
- -i kâinat: Âlemdeki -
mükemmel intizam. ler
-i tahsin ka - önerme)
istemek. esas a
: Peygamberimizin peygamberli- -
-
tinden evvel zuhur eden hârikulâde haller. : Derece derece yükseltmek veya
-i rusül: Peygamberler göndermek.
arzusuna göre bir noktaya kadar götürüp,
ru yolu bildirmeler. so
Keramet gibi bir hâl iman ve salih amel
- sahibi olmayan birisinde görülürse istid-
lemek. rac olur.
: -
zudan olmayan.
: Susturmak.
-i Azam: - ihtiyaç duymamak.
: -
- - cüb etmek.
: Gark olmak, dalmak. Manevî
: Bir söz veya haberi birisine nis-
bet etmek de -
l-vari -
- dün
-i Kitaptan kalma haberler, :
KELİMELER - KAVRAMLAR 617
: ne-
: Hafife almak.
-
sefî ekolün men-
sup -
: Dayanmak.
at etme. Tebaiyyet ve imtisal etme.
-i avrâ
hadislerdeki gizli hükümleri ve derin - dbir
fik
etmek
ittikan-
yazmak. Kopya etmek.
- mel-
: Merhamet istemek. Yalvar- lik.
mak. Rica etmek.
k.
: Doyurmak.
- : Kalben tam bir kanaat ge-
- tirmek.
618 MESNEVİ DERSLERİ
Karine: ma-
Gösterme.
- : Azametini göstermek. Kaside -
- lan manzume.
met. Kuvvet. Muhterem ve mu'teber ol- Kasr- : bir saray.
mak. Kasr-
-i iktidar Katarat:
Kabiliyet: - Katre
Kavaid-i külliye: Küllî kaideler.
Kabza: El, pençe. Avuç. Kavanin: Kanunlar.
Kadîm - Kavanin-i akliye: Aklen bilinen kanun-
yan. Uzun zamandan beri var olan. lar.
Kadim-i Ebedi: Ezeli ve ebedi olan Al- Kavanin-i itibariye -
lah. lar.
Kâdir-i Kayyum Kavl-
Kayyum: Bizâtihi kaim ve dâim olan
Kadîr- Allah.
Kadir-i Mukîm Kayyum-u Sermedi: Ezeli ve ebedi Kay-
sonsuz kudret sahibi olan Allah. yum olan Allah.
Kadir-i Mutlak Kaziye: Hüküm cümlesi, önerme.
Kadir-i zülcelâl: Celâl sahibi Kadir. Kebîr: Büyük, âli, yüce.
Kâfile: Kervan. Kehribar -
Kafiye
ba Kelâm- : Mukaddes kelâm.
Kâf-Nûn - Kelâm-
la Kelâmullah - -
ya - di - rim.
n Kelimat: Sözler, kelimeler.
Kellâ
harfin hazinesinden gelmektedir. Kemâlât:
Kahr: Zorlama. Mahvetme. Kahr, lüt- Faziletler.
Kemâl-i acz: Tam bir acizlik.
Kaide: Esas. Temel. Düstur. Nizam. Kemâl-i ciddiyet: Tam bir ciddiyet.
Kâinat: Kemâl-i imtisal: Tam bir itaat.
Âlem- Kemâl-i metanet: Tam bir metanet.
ler. Kemâl-i rububiyet -
Kâl: Söz. mel terbiye edilmesi.
Kalb- Kemâl-i vüsuk: Tam bir güven.
Kamet: Boy. Boy-bos. Endam. Kemâl-i zuhur görülmesinin
Kâmil-i mutlak
Kâri: Okuyucu. Kemiyet
KELİMELER - KAVRAMLAR 619
ge li-
mesi- meydana gelir.
Lafza-i celâl:
Küll: Lâkaydane: -
bütündür; her bir organ ise o bedenin bir himsemiyerek.
nü- Lasiyyema: Bâhusus. Hususan. Özel-
likle.
d Latîf
görünmeyen. Çok lutf edici.
Latîfe
Küllî:
- Latîfe-i Rabbaniye: Rabbani latîfe.
Lâübali
insan, buna dâhildir.
Külliyat: Bütün. Hepsi. Hepsi birden. Lâyemut: Ölümsüz.
Külliyet-i kaide Lâyühad: Hadsiz.
Kün emri: (Emr- Lâzime-i zaruriye-i beyyine
Lebbeyk
anla
Künh özü. Lehviyat: Nefsanî gayr-
Künh
Künuz: Hazineler. Defineler. Lehviyat- : Medeniyetin be-
Künuz-u esmay- le- rabe -
rin hazineleri. Cenab- -i ler.
kudsîde,
KELİMELER - KAVRAMLAR 621
Lemaat
Lemean Zi -
Letafet: pan söz.
k, Mahbûb: Sevgili. Muhabbet edilen. Se-
nezaket. vilen.
Letaif: Lâtif duygular. Latîfeler. Mahbûbiyet: Sevilen olmak. Mahbub
Letaif- : ti- ol -
mak.
na Mahbûb-u Ezeli: Ezeli Sevgili.
kuvve- -i gadabiye, kalb, Mahbûb-u Hakiki: Gerçek Sevgili.
Mahbûb-u lizâtihi
Lüzûmlu, Mahdut
Levh-i Mahfuz: - Mahfuz
Mahir: Becerikli, hünerli, san'atkâr.
sa- Mahiyat- -
-i mah- de
fark
Levm Mahiyet:
Libas
Lika ne hiye-
Likaullah tini ifade eder. Mesela "Kur'ân nedir?" so-
Lisan: Dil. ru
Lisan-
ile bir mânâ ifade etmesi Mahiyet-i maddiyat
Lisan- -i tevhid: Tevhidi anan dil. mahiyeti.
Liyakat: Mahkeme-i Kübra: En büyük mah-
Lizâtihi keme.
Lütf- k. Mahlûk
olan.
Mahlûkiyet olmak.
- Mahrek: Hareket yeri.
Makbul Mana-
Ma'kes: Akis yeri. Akseden yer. Mesela
Mana- :
Makhur
al Mani: Engel.
Makine-i acibe-i ilâhiye t Manzum -
verici bir makinesi. -
Makine-i dakîka-i bedîa-i ilâhiye: Alla-
Manzume-
Makine-i ilâhiye Maraz
Maksud-u bizzât: Özellikle kasdedilen, Marifet: -
Kavram olarak ise, kâinata bizzat kâinat hüküm olmayan bir mes'elenin müçtehid-
na -
ka
Maslahat-
bakmakla pencereden bakmak elbette bir durum.
de - Masnu
bakmak, mânây- Masnuat
seyretmektir. Masnuiyet
KELİMELER - KAVRAMLAR 623
Masun
Sevgili. Mecmu-u enbiya: Peygamberlerin ta-
Matbaa: Tab'edilen yer. ma
Matbu Mecmu-u kavanin-i itibariye: Hariçte
Matem
Mecnun
Matemhane-i umumiye: Umumî bir Mecruh
matem evi. Meçhûl: Bilinmeyen.
Binek. Meçhuliyet: Bilinmezlik.
Matla Medar
ma yeri. dö
Matlab üze gen-
Matlub
Matrut dâire.
Mazhar Medar- : Gurur vesilesi.
Medar-
Mazi: Medar- : Dayanak.
Mazruf: - Medar- âdet: Mutluluk vesilesi.
yin içinde yer alan. Medar- : Saltan
- Medar- : Sevince yol açan.
- Medeniyet-i habise: Medeniyetin temiz
nak.
Medeniyet-i sefihane
esas alan medeniyet.
: Gönderilen. Ba's edilen. Halk Medet
ar Medih
edi söylemek. Övmek.
Mebadi Medlûl: Delâlet olunan. Gösterilen. De-
unsurlar. Prensipler. ret-
Mebadi-i hadsiye
esaslar. Fâilin eseri. Fâilin fiilinden etki-
Mebde ve meâd:
Mefhum: Kavram.
Mebde Mefkud
Temel. Esas. Gayr-
Mebhas: Mefluç: Felçli.
Meccanen Meftun: Hayran.
Meclis-i âlî: Yüce meclis. Meftuniyet
Mecma: Toplanma yeri. Mehalik: Ölümü netice verebilen tehli-
Mecmu: Toplam. keler.
Mecmua Mehasin
624 MESNEVİ DERSLERİ
Mevcûdat - Mikyas
ra âleti. Ölçek.
Mevcûd-u haricî Millet-
olan. - Mimsiz medeniyet: Alçak medeniyet.
Mevhum Minnet:
olan. Vehim. hissi. -
: Durak. Durulacak yer. mak.
Mevsuf Minval:
edilen. - zât- : Cenab- -
Mevt: Ölüm. na ayna.
Mevzi -
Mevzu: Konu. Bahis. Üzerinde durulan Miri: Devlete âit.
mes'ele. Mirsad: Gözetleme yeri. Rasad yeri. Gö-
Mevzûn: Vezinli. Ölçülü. zetleme âleti
Mevzûniyet: Mevzun olma hâli. Ölçülü- Misal-i musaggar- : Kâi
lük. küçücük bir misali.
Meydan- : Cevelan edilen yer. Misbah: Lâmba.
Meyelan: Meyletmek, bir tarafa yönel- Misbah-
mek. Misliyet: Benzeri ve misli olmak. Ben-
Meyelan- inbisat zerlik.
Meyelan- : Büyümeye olan me- Mismar
yil. Mistar: Cetvel.
Meyil Miyar
Meyl-i ebed: Ebediyete duyulan meyil. gösterir olan.
Devam arzusu. Mizan
Meyvedar - Mizmar
ren. her bir suresi.
Meyyit
Mezbele -
süprüntü yeri.
Mezc -i kudret
Mezkûr: Zikredilen. Evvelce bahsi geç- : Mu'cize gösteren.
Mihrab - : Veren.
Mualece: -
626 MESNEVİ DERSLERİ
sonuç.
Muaneset Tahsis eden.
Muaraza: - Muhat
Muarefe Muhavere:
Muarrif cü- : Korkutan, ürküntü veren.
man. Muhit -
Muayyen: Belli, ölçülü, tayin ve tesbit viren.
Muhkem: -
Muazzez: Çok aziz. Muhterem. Çok
sev Muhsin
- - Cömert.
zeleri. Muhtar- : Hikmetle tercihte bu-
Mucîb: Cevap veren. lunan Allah.
Mucibe-i külliye lü- Muhtasar
önermeler. Muhtera
Mûcid Muhyi: Hayat veren Allah.
getiren, bulan. Yaratan. Yoktan var eden. Muid var eden.
Mugalâta Mukaddemat
olu
ma- Mukaddeme -
goji.
Mukadder:
Muhâliyet Mukallid
Muharref ça
Muharrik: Tahrik eden, harekete geçi- Mukannen: Muntazam. Tertibli. Kanun
ren. dâhilinde.
Muhassal: Mukarenet -
KELİMELER - KAVRAMLAR 627
luk.
Mukarreb -
gibi kim-
Mutemet: Kendisine itimat edilen. Ma-
Mukarrer:
olan. Muhakkak ve müsellem olan. Mutena
Mukavemet Mu'tezile: Ehl- ta-
Mukayyet
Muktebes: Mutî
Mutlak
Muktedir: Güçlü, kuvvet - Ser
Mutmain
Mukteza: Gerek. Lüzûm.
Mukteziyat Muttali:
Munazzam
ko Hiç durmadan.
Mûnis : Uygun.
Muvahhid: Tevhid ehlinden olan, tek
Muntazam
Muvakkat: Geçici.
: Bekleyen. Gözleyen. Muvakkaten di-
: Görüp gözetleyen. lik, geçici.
Murassa - Muvazene -
len
Musaddak: Muvazene-i cereyan- : Genel
cereyandaki denge.
Musahhar: Teshir Muvazene-i mevcûdat
denge.
Musahhariyet Muvazzaf: Vazifeli. Görevli.
Musalli Muzaaf -
Musanna ha ziyade. Daha fazla.
Muzaaf: Kat kat. Daha ziyade. Daha
Musavvir fazla.
Muzafferiyet: Galibiyet.
Muslih: Islah eden, düzelten. Muzdarip:
: Taassup içinde olan.
Mutabakat: - Muztar: Darda kalan, çaresiz.
Mübadele: -
-
ye - -
628 MESNEVİ DERSLERİ
du
göstermek. Eskilerin de Mücmel
kub ." edil
Mübareze Müçtehid -
kar du -
- kar - -
mek, dokunmak. Bir ismi Nur ve bütün
isim Müdakkik:
âlem inceye tetkik eden.
Müddea
Mübayenet-i cevheriye: Özde meydana
Müddei:
Mübayenet-i mahiyet - Müdebbir
-
fark - rini yapan, gören.
maz ruf- Müdebbir-i Kerîm
ta bulunur. Benzeri bir durum âlem- Al- güzelce gören Allah.
lah münasebetinde söz konusudur. Müdellel: Delilli.
Mübdi: Bidayeten yaratan Allah. Müellif: -
rek kitap yazan.
Müberhen Müessir:
De Müessir-i hakîkî -
Müberra: sirde bulunan.
bü - Müeyyet
mizde Onun bu noksanlardan uzak oldu-
Müfarakat
Mübhem: Belirsiz, net olmayan. Müferrah
Mübtela Müfessir: Tefsir eden, izah eden. Kur'a-
Mücahede: Müfred:
Müfsid:
Mücahidîn- Müheyya:
Mücazat: C Mühmel -
kar
Mücazefe: - Mükabere: Kendi sözünün
Mücehhez hâl
Mücerred: - kavga etmek. Kendini büyük görmek.
Mükâlemât
Mücessem - Mükâleme -
la -
KELİMELER - KAVRAMLAR 629
Mükebbir -
Yok olan.
Mükellef: Sorumlu. Vazifeli. Muvazzaf. : Nimet veren.
Mükerrem - -i hakîki: Nimetlerin gerçek
sahibi olan Allah.
Mükerrem Münacat: Allah'a yalvarmak. Duâ. Hafif
Mükerrer: Tekrarlanan. Tekrar olun-
Münadi
Mükerreren: Mükerrer olarak. Tekrar Münafi
be tekrar. muhalif olan.
Mülahaza: Mütâlaa. Dikkatle bakmak. Münasebet-i makule: Makul bir müna-
sebet.
Münazara -
Mülahhas: Özet, hülasa, öz.
Mülâyemet: Uygunluk. Mündemiç: -
Mülevves -
Münderic:
Mülk: Saltanat.
Münevver
Mülteka: - Münezzeh
ti
Münfail: Bir fiilin te'siri ile harekete
-
mamak.
Mümessil - -
- rice tecavüz etmeyen, inhisar eden, her
Mümeyyiz ya
Mümit: Öldüren. Münker
Mümkin dairesinde bulunan,
olup olmama hâllerinden her ikisini de Münkerât ördü-
ka -
Mürekkebat Müsinn:
edil -
sittir. Mesela hidrojen ve oksijen besateti
Müstahdesat: Sonradan meydana gelen
su, mürekkebtir.
Mürekkebat- -i mütesai- Müstahsen: -
de-i kâinat na giden.
Müstahsin -
Mürid lan.
Müstaid
Mürsel Müstakbel: Gelecek zaman.
yol Müstakil
Mürselin: Gönderilenler. Peygamberler. Müstecap
-
Müstefad
Mürted: Müstehziyane: Alay edercesine.
dönen. Müstekar: Karar bulan, bir yerde sabit
Müsaademe - ve sakin olan. Karargâh. Durulan yer.
Müstelzim: Lüzumlu, gerektiren. Mu-
Müsademat: Birbirine çarpmalar. Mü- cib ve sebep.
sademeler. : Dinleyici.
Müsavi - Müstemir
viyede olmak.
Müsebbeb: Sebeb ile meydana getiril- Müstesna:
ay ra-
Müsebbebat: Bir sebeple olanlar, sebep-
-
Müsebbibül- esbab: Sebebleri yaratan le seyredilenler.
ve onlarla icraatta bulunan Allah. : Gözlem. Gözle görmek. Sey-
Müsebbih rederek anlamak. Seyretmek.
Subhanallah diyen.
Müsellemat - gir
me ke
umumi bilgi ve kaideler. Birbirine ortak olmak, or-
Müsemma tak
olan. Mesela ismi Adil olan biri, ismine -
da
is -
: Karma
Müsi: düzensiz.
KELİMELER - KAVRAMLAR 631
-
Mütenahi: Nihayete eren, biten, sonu
gelen.
Mütenebbih -
N det
Nahv: Arapça gramerini anlatan ilim Nefs- -
da ilminde insan tarif
Nâim edi
: Noksan, eksik. Tamam olmayan. Na -
lik
- de
bi len-
Naks: Eksiklik, noksan, kusur. dirip duygu ve fikir olarak ifade etmektir.
- emir: Gerçek. -
Nazar: Nefy-
Nazar- lî Nehiy: Yasak etmek. Menetmek.
Nazar- hakîkat: Hakîkat Nekais: Noksanlar.
Nazar- Nesc: Dokuma.
Nazarî: Teorik. Nesim
Nazarîyat rüzgâr.
Nazariye: henüz Nesir
isb Nessac: Dokuyan.
: Nazar eden, bakan. Bir dairenin : Meydana gelmek.
en büyük amiri. -i hayat
Nazir: Emsal, benzer. : Tür.
Nazire: - : Eksiklikler, noksanlar.
Nevamis
Nazm: "na vamis"-
Nazzam: -
yan, tanzimini yapan. âlemde hükmeden -
Nazzam: Nizama sokan (Allah). nunu, birer meselesidirler.
Nazzam- Nev-
tanzim eden Allah. Nezd
Nebat: Bitki. Nezir
Nebean - Nifak: Müslüman gibi görünüp kâfir ol-
- Sûreta
rin Sûreten:
Sûret-i lafz- : -
ifa - dana getiren iki harfte, sûrenin tama -
ret görebiliriz:
(Taha, 5) Sûret-i mütegayyire: Bir
-
olan yol. Peyg - verilebilir.
hitlerin ve salihlerin yolu. Sûrî
- Suûbet: Zorluk, güçlük.
birbirini gören zât - Suûd
luk olmadan nakletmeleri. Sübut -
Sikke: Damga. Para üstüne vurulan mak.
damga. Süfli âlem
Sikke- dünya.
Silsile: Süfli:
KELİMELER - KAVRAMLAR 637
Sühûlet Bi-
Sühulet-i beyan: Derin meseleleri bile -
kolayca ifade edebilmek.
Sükûn: Durgunluk. Sâkin olmak. Hare- derler.
ketsizlik.
Sülûk: Bir yolu takib etme. Mânevi te- -
rakki mertebelerinde devam etme. linde iken söylenen muvazenesiz sözler.
Sünen-i seniyye: Hz. Peygamberin gitti- tir-
mek." gibi anlamlara gelir. Mesela " -
Sünnet: Yol, prensip, kanun. Peygam- -
ber Efendimizin fiil, söz ve hâllerinin bü- re
tünü.
Sünnetullah: - -
alem -
nunlar. : bedbaht-
Sünuhat: Kalbe -
lar. : Gençlik, tazelik.
-i intikal -
-i tahavvül dab kuvvesinin denge mertebesidir.
-i zeval -i hilkat
gitmek.
Süreyya -
sa - ma dam.
: Bal.
- âdet
"Ikd-
- yok
-
-i maneviye: Manevi kimlik,
tü -i daime kâvet. Sürekli
-i tereddüt belâ ve zillet içinde olmak.
-
-
: Bir defa koklamak. En küçük
- mikdar.
nun. -i Ezel -ül-vü-
: Talebe. -
- lan mecazen söyle-
mu'cizesi. nen bir tabirdir.
638 MESNEVİ DERSLERİ
-i hidayet unu -
Pey mak. 2- -
-i sermed bep olarak vazife gören mahlûkata oldu-
hak
gücüne sahip zannetmek.
-i hafî
-i âdiye-i itibariye
telleri.
ya dair. Görü-
için izah etme, tafsil etme. nebilir olana ait ve mensub.
-
-
sak an- ço -
la
Peygamber Efendimizle (asm) gönderilen li-
- Cenab- - -
-
- di
de ya
- eder. Merhamet sahibi olmak, gadap sahi-
- - ilâhiye
riat. -
: Ortak. -u rububiyet
- : Gözle görülme- or
mü -
- -
- n lar
ko
-i havf
- -âlûd
- .
dal
:
zâ
var almak.
ilâha inanmak yahut putlara tapmak bu
gruba girer. gelince, bu ana
hat - Umumi
KELİMELER - KAVRAMLAR 639
Hareket etmek.
: Saymak. Tahassun: Bir kaleye kapanmak. Ko-
- run -
Taabbüd mak.
Taaccüp: Tahassus: Hususi ve mahsus olmak.
Taalluk: Tahassür: -
olma. mek.
Taallukat Tahattur
Taarruf: Tahavvül -
Taayyün - mek.
mak, belirli olmak. Tahavvülat
Tabaka-i avam Tahavvül-ü esnaf
Tabiat:
- eri
gi
Tabiat- hevâiye: Hava misali görülme- Tahayyül: Hayal etmek.
yen. Tahayyür: -
Tafsil: memek.
Tafsilat: Tahayyüz: Bir mekanda yer tutmak.
Tafsilen: Her
Tagayyür: Tahdis-i nimet -
Tagayyürat mek.
Tahdit
Tahdit:
: Allah yerine Tahiyye -
mabud. me.
Tahkik -
Taht- Tasannukarane
Tahvil tir- Tasarruf: Sâhib olmak, idare etmek. Bir
mek.
Tâkat: Güç, kuvvet. Tasarrufat: Tasarruflar.
Takbih: Tasarruf-u kudret a-
Ka -
diren söz söylemek. Tasavvur killendir-
Takrir
Ka Tasfiye: -
Takriz: Bir eserin takdir ve tahsin edil- ha temiz bir hâle getirmek. Temizlemek.
di Süzmek.
Taksimat: - Tashih: Düzeltmek.
simler. Bölmeler. Tâsian: Dokuzuncusu.
Talebi-i tezyin: Süslendirme talebi. Tasrih
Talib-i hakîkat - Tatbikat: Uygulamalar.
se. Tathir:
Talim: mek. Tavîl: Uzun
Taltif: Tavsif -
gönül almak. lemek.
Taltifat: Taltifler, ihsanlar, lütuflar, ba- Tayeran
Tayy: Dürmek. Atlamak, üzerinden
Tamim: geçmek.
Herkese bildirme. Tayy-
Tarafgir: Fanatik taraftar. Tazammun
Taravet: Tazelik.
Tard: Tazarru
Tarihçe-i hayat: Bir kimsenin hayat ile yalvarmak.
sey Tazarruat: Yalvarmalar.
Tarîk: Yol. Tazim: -
Tarîk- delâlet edecek sûrette gü-
ol zel muâmelede ve hürmet ifade eden ta-
il
dip Tazyik
Tarîk- : esas
alan metot ve yol. : Edeblendirme. Terbiye verme.
Tasaffi - Haddini bildirme.
lenmek. -
Tasallut: Musallat olmak. ma.
Tasannu: erler.
hareket.
KELİMELER - KAVRAMLAR 641
etmek. re -
Tefarik- : Bölünüp parçalanmak. ma
Tefavüt Tekemmül: -
Tefekkür: e ru gitmek.
ge - Tekerrür: Tekrarlanmak.
ze- Tekeyyüf: Keyfiyet kazanmak.
ti Tekvin: Var etmek. Yaratmak. Meyda-
üre
Tefessüh: Bozulmak. Çürümek. Kokup Tekvinî
Temessül
ma Terakkiyat- : Fikren yükselme.
girmek. Terbiye:
Temlik: Mal sahibi etmek. Mülk olarak erdirilmesi.
vermek. Terdad: Tekrar.
Temyiz Terekküp -
yin birkaç parçadan meydana gelmesi.
Tenasüb: Uygunluk. Edebiyatta "Arala- Terennüm
lu- söyleme. Ötmek.
nan iki veya daha fazla kelimeyi bir arada
kul -
Tenazur
hâli. Terettüp
Tenbih: t-
Tenevvü: - mek.
mak. Terhib: Korkutmak.
Tenezzüh: Terkip
yerle Bir -
tan uzak olmak. tirilmek.
Tenezzül: vi- Tersim: Resmetmek, çizmek.
ye Tertib
Tenezzülat- düzene koymak.
in - Tervic: -
tap etmesi. mak.
Tenfiz-i ahkâm- : küm- Terzil:
le Tesadüf- : Kör tesadüf.
Tenvir Tesanüd: -
bilgi verme. rine istinad etme.
Tenvir-i müddea Tesavir-i mütedâhile
Tenzih: Tesbih: -
belirtmek.
Tenzil:
Kur'ân- - Teselsül:
gamberimize tedricen indirilmesi. Birden
indirmeye "inzal", parça parça indirmeye getirme.
ise "tenzil" denir. Tesir-i hakîkî: Gerçek tesir.
Terahhum Tesmiye
katte bulunma, esirgeyip besleme.
Terakkiyat-
görülen maddî ilerlemeler. kimlik kazanma.
Terakkiyat- : Fikren
644 MESNEVİ DERSLERİ
etmek. Cenab-
nimetler vererek insanlara kendisini sev-
dirmesi.
Tevehhüm:
-
dana gelme. kab le-
-
Ku mek ve korkmak sadece bir tevehhümdür.
- Türlerin meydana Tevellüd:
gelmesi. Tevellüdat
: Suyu kendine çekme, içme. Tevessü
ri- Tevfik -
ma. Cenab- -
- mesi.
Tevfik-i hareket: Uygun hareket.
: Göz önüne serme, gösterme. Tevhid:
at- Al ifade eder. Tevhid-i
mak. ulûhiyet ve tevhid- -
- la
lara gitmeleri için yol açmak. Tevhid-
-i mesai: - kabul etmemek. Sadece bir yere mütevec-
li cih olmak.
Tevhid-i rububiyet
Cesaret verme. terbiye edilmesi.
Tevhid-i ulûhiyet: Bütün -
Tetimme:
tamamlamak için ilâve edilen. Tevhid-i zevkî: Zevken hissedilen bir
Tevabi: tevhid mertebesi.
yerler. Bir kimseye tâbi olanlar. Tevkif: Durdurmak.
Tevafuk Tevlîd: Sebep olmak, vücuda getirmek.
Tevvab: Tevbe edenlerin tevbesini ka-
: Ürkmek. bul eden Allah.
Tevali: Süreklilik. Tevzi: sselerini
Tevatür
ihtimali olmayan ve bir cemâate dayanan Tevziat:
kuvvetli haber. Tevzin: Tartmak. Ölçülü hâle koymak.
: - Teyid: -
ma. Metânet verme. Destekleme.
Tevcih: Döndürmek, yöneltmek. Tezad:
Tevdi Tezahüm
Teveddüt: Kendini sevdirmek. Dostluk Tezahür -
KELİMELER - KAVRAMLAR 645
rünme.
Tezayüd Ucup
Tezellül Ukba: Âhiret, öbür dünya, bâki olan
ve hakir olmak. âlem
Tezelzül Ukde-i hayatiye: Can verici ukde. Me-
Tezhip na- se -
-i hayatiyedir, civciv bu-
Tezkâr: Saymak. ra
Tezkir Ukûl-ü nuraniye
Tezkiye Ulema: Âlimler.
Tezyif Ulûhiyet: -
Tahkir etmek. sarruf ve hâkimiyeti
Tezyin: Süslemek. Bezemek. Donatmak. ibadet ve itaat ettirmesi.
Tezyinat: Süsler. Ziynetler. Ulûhiyet-i sâriye: Sirayet eden ulûhiyet
Tilavet: Okumak. Ulûm-u akliye: Aklî ilimler.
Timsal: Resim, sûret, sembol, nümune. Ulûm-u mütearefe: Herkesce bilinen,
kamuya mal olan bilgiler.
Heykel. Ulüvv-ü himmet: Himmeti yüksek.
Tiryak: Panzehir. Zehirlenme veya Ulvî: Yüksek, yüce.
Ulviyet: Ulvilik, yücelik, yükseklik, ulu-
olan ilâç. luk.
Töhmet: - Umman: Büyük deniz. Okyanus.
le - Umumî: Genel.
baha Umûr-
di- Umûr-u hasise:
Unsur:
par Terkib hâlindeki cisimlerde bu-
lunan basit maddelerin her birisi. Mesela
ve Usûl:
Turuk-u cehriye: Sesli zikri esas alan ta-
rikatlar.
Turuk-u hafiye: Gizli zikri esas alan ta-
ri Usûlî: Usûle ait.
Ubudiyet: Bendelik, kulluk, kölelik. Kul Ülfet:
646 MESNEVİ DERSLERİ
Zuhurat:
Zillet-i nefs: Zulmanî
Zimmî - Zulmet:
- -i Zulüm:
zimmet. ol
Zînet: Süs. dinlememek.
Zinet-i sûret Zühd
Ziyadar kalben onu terk etmek.
Ziya-i hakîkat Zühre:
Ziyay- Zülcenaheyn
Zuhur: -
650 MESNEVİ DERSLERİ
- - - Kerîm,
Mek -
-Hafa, - -Arabî, Beyrut,
1351 h.
- -Meânî - -Arabî,
Beyrut, ts.
Kü -Arabiyye, ts.
U MACE, Ebu Abdillah Muhammed b. Yezîd Kazvînî, Sünen
- -Marife, Beyrût
1972.